Top Banner
20 ARALIK 2008 ~ YIL: 4 ~ SAYI: 95 ~ HAFTALIK ~ FÝYATI 0,60 www.zamanhollanda.nl 8 Asýl cinayeti, kurban terörü estiren medya iþliyor 24 Hayal kurmadým, fýrsatlarý deðerlendirdim RÖPORTAJ RÖPORTAJ 4 Celal þehri Mekke’den cemal þehri Medine’ye 20 Sahi, Atatürk Diyarbakýr’a gitmiþ miydi? Dr. Gürkan Çelik: “Gülen Hareketi, insanlýðýn ortak sorunlarýna çözümler üretiyor” Basri Doðan’ýn haberi 3. sayfada 4
32

Zaman Hollanda

Mar 22, 2016

Download

Documents

Zaman Hollanda

20 Aralık 2008 - 20 december 2008
Welcome message from author
This document is posted to help you gain knowledge. Please leave a comment to let me know what you think about it! Share it to your friends and learn new things together.
Transcript
Page 1: Zaman Hollanda

20 ARALIK 2008 ~ YIL: 4 ~ SAYI: 95 ~ HAFTALIK ~ FÝYATI 0,60 € www.zamanhollanda.nl

8 Asýl cinayeti, kurbanterörü estiren medyaiþliyor 24 Hayal kurmadým,

fýrsatlarý deðerlendirdim

PO

RTA

JR

ÖP

OR

TAJ

4Celal þehri Mekke’dencemal þehri Medine’ye

20 Sahi, Atatürk Diyarbakýr’agitmiþ miydi?

Dr. Gürkan Çelik:

“Gülen Hareketi, insanlýðýn ortaksorunlarýna çözümler üretiyor”

Basri Doðan’ýn haberi 3. sayfada

4

Page 2: Zaman Hollanda

ZAMAN HOLLANDA

YORUM

20 ARALIK 2008 2

Hollanda - Wekelijks Nieuws- en Opinieblad

Baský adedi (Oplage): 10.000 Aralýk (December) 2008 - Nr.: 95

Sahibi (Uitgever) Time Media Group

Hang 4, 3011 GG Rotterdam Tel.: 010-2013744

PB 21028, 3001 AA Rotterdam Fax: 010-2013749

[email protected] www.zamanhollanda.nl

Müdür (Directeur) Alaattin Erdal

Genel Yayýn Müdürü (Hoofdredacteur) Yusuf Alan

Reklam Müdürü (Advertenties) Köksal Yazar

gsm: +31(0)6 41 362 995 [email protected]

Haber merkezi (Correspondenten)

Basri Doðan-Amsterdam [email protected]

Yasin Yaðcý-Rotterdam [email protected]

Temsilciler (Vertegenwoordigers)

Asým S. Mecidhan-Deventer [email protected]

Fazlý Altýntaþ-Eindhoven [email protected]

Abdulmuttalip Demirci-Amsterdam [email protected]

Kemal Bolat-Noord-Holland [email protected]

Mustafa Balban-Zuid-Holland [email protected]

Ayhan Güleç-Brabant [email protected]

Daðýtým þikayetleriniz için (Klachten over bezorging): 010-2013747

ISSN: 1871-4722

Daðýtým þikayetleriniz için(Klachten over bezorging)

010-2013747

INKOOP - VERKOOP - INRUILREPARATIE

Tel.: +31(0) 626939198

Zuivelweg 2f5809 EA LeunenVenray-Limburg

MULDURLOODGIETERSBEDRIJFMULDURLOODGIETERSBEDRIJF

Her türlü kalorifer tessisatý, su tessisatý ve yeni kombi uygun fiyata yapýlýr.

Tel: 06415285030643029839

[email protected]

Devlet yýlda 2 milyar avroharcýyor, iþsizlere iþ imkan-larýný ve pazardaki þanslarý-

ný artýrmalarý için. Kime veriliyorbelli deðil ve de yardým yararlýolmuyor yankýlarý devam ediyor.Böyle yapmakla bu yöntem dayan-maz, iflas eder sesleri git gide artý-yor, Hollanda’nýn politik arenasýn-da.

Bir iþsizin devletin sunduðu yar-dýmlarýyla iþe dönmesi kaç parayamal oluyor biliyor musunuz?

Groningen Üniversitesin’denProfesör van Dijk’a göre: 500.000avro, Piet Hein Donner ve AhmedAboutaleb’e göre ise sadece 27.000avro. Amsterdam Üniversitesi’nebaðlý ekonomik araþtýrma kurumuSEO’nun hesaplamalarýna bakar-sak bu miktar 125.000 avroya kadarçýkýyor.

Görülüyor ki bu üçlünün ara-sýnda daðlar kadar fark var ve zan-nedersem kimin neden söz ettiði venelerin konuþulduðu bilinmiyorbile. Eðer “sosyalci” bir kimse 20 yýlboyunca ödenek alsa bu 20 yýlda230.000 avroya mal olur. Diyelim kibu vatandaþý 3 veya 5 yýlda teþvikiçin deneyim ve eðitim verildi bu daeder 250.000 avro. Kardeþim, bukiþiler 35 yýldan fazla Sosyal’denödenek mi alýyor sanki?

Politikacýlar ise baþka formülpeþinde: Biz iþ pazarýndan çok amaçok uzak kiþileri nasýl ve hangi þart-larda topluma geri kazandýrabiliriz,sosyal hayatýn içine itebiliriz kaygý-sýnda. Bu da hesaplara göre ortala-ma 27.000 avroya mal olur ve buayný derecede kiþilere yardým pro-

gramlarý düzenlense, 74.000 iþsizedestek anlamýna gelir. Ama bilini-yor ki Hasan’la Hans’ýn ayný dere-cede desteðe ihtiyacý yok. Hans iþbaþvurusu konusundaki açýklarýnýgidermek için destek alýyorsa,Hasan ise dil kursuna yönlendirili-yor. “Ne dil kursu yahu, 30 küsuryýldan beri biz Hollanda’da deðilmiyiz? Maalesef tablo böyle iþte!Kopamýyorsunuz Türkçenizden veçanaðýnýzdan , pardon dizileriniz-den...” deniliyor.

SEO’ya göre iþ pazarýna tekrardönüþ teþviki çerçevesindeki hemre-entegrasyonbürolarýna hemde diðer kiþiselöðretim ve iþye-ri-staj merkezle-rine ödenenmiktarlar hesap-lanýrsa bu ortala-ma 125.000 avro-yu buluyor. Yanibizim politikacý-larýn söylediði-nin tam 4,5 katý.

Biliniyor kihesaplamalar çok deðiþik perspek-tifler açýsýndan yapýlýyor. SosyalYardým Kurumu ve CWI’ye görere-entegrasyon sayesinde baþvurankiþilerin yaklaþýk % 50’si iþ bulduve iþ pazarýna atýldý. Bu mükemmelbir sonuç. Ayrýca daha düne kadaretrafýnda neler olduðunu bilmeyen,evinde kapalý kalmýþ kiþiler, toplu-mun içine nelerin yapabileceðinigörüyor ve kendine güvenleri geli-yor. Bu güvenle iþ pazarýndakipozisyonlarýný deðiþtirebiliyor.

Daha açýkça söylemek gerekirse,penceresi geniþliyor ve de toplum-sal katýlým gerçekleþiyor.

Böyle bir olayýn maliyetininhesaplanmasý çok yanlýþ olur açýk-lamasýný çok yerinde buluyorum.Gerek Donner gerekse Aboutalebbu konu hakkýnda tam puan alýyor.Manevi pozisyonlardaki deðiþiklik-ler küçük de olsa maddiyata dönü-þür ve daha fazla kiþi çalýþtýðý içinvergi geliri daha yüksek olur. Hol-landa’nýn vergi çarký yaðlanmýþ birþekilde daha hýzlý dönmeye baþlar.Amaç da o zaten!

Muhalif ses-ler yok mu? Var,onlar da þunusavunuyor: Re-entegrasyon ola-yýnda bardaðýnbir kýsmý halenboþ, sadece %50’si iþ imkanýbuluyor ve diðeriise havaya uçupgidiyor. Pekibunun yükünükim çekiyor?

Tabii ki sabahtan akþama kadarpaþa paþa çalýþan kesim. Faturayine bizlere kesiliyor deniliyor.Bence bu görüþ, kýsa vadeli birbakýþ ve de Hollanda’daki toplum-sal sorunlarý çözmez. Katýlým diyebas bas baðýran partiler, yani katý-lýn, bize katýlýn, yürüyüþlere katýlýn,sesinizi çýkartýn, mücadele edin,hangi þekilde katýlýrsanýz katýlýn,gerisine bakarýz zihniyeti yatýyor.

SEO’ya göre, kiþilere yardýmedilse de edilmese de iþ pazarýnda-

ki yerini tekrar bulmasýnda çok azfarklýlýk var. Zannedersem Büyük-þehirlerdeki sorunlarý bu araþtýrma-da unuttular.

SEO-2008

Bu araþtýrma þunu gösteriyor: Çalý-þan bir kiþi iþsiz kalmýþ ve WWödeneði alýyor ise, daha kýsa birzamanda iþ pazarýna dönüyor.Örnek, WW ödeneði alan kiþilerin% 75’i, 12 ayda iþ pazarýna geridönüyor ise, sosyal ödenek alan birkiþi 36 ayda iþ pazarýna geri dönü-yor, yani 3 katý fazla bir süre vemasraf gerekli. Bu durum Büyükþe-hirlerde daha vahim, zira pazardakideðiþim ve yeni iþçiler (Polonyalý-lar, Bulgarlar ve Romenler) ileayrýmcýlýðý da iþin içine katarsak,tablo apaçýk ortaya çýkýyor. IþteDonner’in ve Aboutaleb’in çabalarýda bu yönde olmalý.

Hükümet tarafýndan belediye-lere verilen yetkiler çerçevesinde,bu iþ pazarýndaki yaklaþýmlar, ter-cihlerde deðiþebiliyor. Hangi kiþiyidaha çabuk iþ pazarýna dahil edebi-lirsiniz? Kendine güveni olan,kapasitesine güvenen, cebinde ser-tifikasý veya diplomasý olan, Hol-landa kültürünü bilen, sosyal çev-resini kullanan ve sorulduðundaben de bu iþin içinde varým diyebi-lenleri elbette...

Kaynaklar:Arbeidsmarkt, Reintegratie, SEO,Amsterdam. 2008Werkloosheid en Arbeidsmarkt,EUR, Drs.Ahmet Yýldýrým, 1996.

Kimseler bilmiyor (mu?)

A H M E T Y I L D I R I [email protected]

Page 3: Zaman Hollanda

ZAMAN HOLLANDA

GÜNDEM

20 ARALIK 20083

Zaagmolenstraat 273036 HB Rotterdam

[email protected]

0031 (0)10 226 20230031 (0)614 602 221

DOÐRUve GÜVENÝLÝR

Hypotheken – Verzekeringen- Financieringen

Sigortanýzý internetsitemizden yapýn, %16’ya varan

indirimden yararlanýn!!

* Araba sigortasý

* Ev sigortasý

* Ýþyeri sigortasý

* Ýpotek

* Kredi

Gürkan Çelik’in tezi aka-demik dünyada önemli birboþluðu dolduruyor. Tezayný zamanda birçokdoktora ve master tezi içinde önemli ipuçlarý verebi-lecek bir mahiyette. Tezinonay komisyonunda, saha-sýnda otorite kabul edilenilim adamlarý yer alýyor:Leiden ÜniversitesindenProf.Dr. Sjoerd vanKoningsveld, Utrecht Üni-versitesinden emekliProf.Dr. Karel Steenbrink,Nijmegen Radboud Üni-versitesinden Prof.Dr.Gerard Wiegers ve TilburgÜniversitesi dekanlarýndanProf.Dr. Arie de Ruijter.

Genç akademisyen Dr.Gürkan Çelik’in tezine ilgibüyük. Eski Hollanda Baþ-bakaný Dries van Agt, birmektup göndererek tezsavunmasýna gelmeyiplanladýðýný fakat progra-mýnda olan ani bir deðiþik-likten dolayý gelemediðinibelirtti. Adalet Bakan Yar-dýmcýsý Nebahat Albayrakda kendisine ulaþtýrýlan teziçin teþekkürlerini iletti.

Ýngilizce olarak hazýrla-nan tezde, Gülen Hareketi-nin temel özellikleri üzerin-de duruluyor. Kendisahasýnda uzman isimler-den Prof.Dr. Herman Beckve Prof.Dr. Ruben Gowri-charn'ýn danýþmanlýðýndaGülen Hareketini inceleyenDr. Çelik, tezinde önemlitespitlere yer veriyor.

Hareketin Ýslami inançve deðerler temeli üzerineoturan, insan merkezli birsivil toplum hareketi oldu-ðunu söyleyen Çelik,“Gülen Hareketi, “dinci”

veya “Ýslamcý” bir hareketolmadýðý gibi bir mezhepveya tarikat da deðildir.Hareket, çoðulcu bir yapý-ya sahip olup barýþçý, her-kese açýk, kucaklayýcý,gönüllülerden oluþan birfedakarlýk hareketidir.Evrensel olarak kabulleni-len din özgürlüðü, insanhaklarý, hukukun üstünlü-ðü, demokrasi gibi deðer-leri savunur. Dini ve kültü-rel açýdan hoþgörü vesevgiyi, sosyal açýdanuzlaþma ve diyalogu, dav-ranýþ ve aksiyon açýsýndanda müspet hareketi esasalan pozitif bir harekettir,reaksiyoner deðildir.”diyor. Ayrýca hareketin,ideolojik ve siyasal birhareket olmadýðýný da vur-gulayan Çelik, hareketingündeminde maddi vedünyevi bir beklenti ya dasiyasal erki ele geçirmegibi gizli bir hedef olmadý-ðýnýn altýný çiziyor. GülenHareketinin, kamusalalanda kendi projeleriylekendini belli ettiðini dilegetiren Çelik, “Dini deðer-ler ile toplumsal idealleribirleþtiren, bütünleþtirici,uzlaþmacý ve kaynaþtýrýcýbir toplumsal harekettir.”tezini savunuyor.

Hareketin statik deðilgeliþim, deðiþim ve dönü-þüme açýk, sürekli kendiniyenileyen dinamik biryapýya sahip olduðu tespi-tinde bulunan Çelik,“cemaat, cemiyet, camiaderken, bugün din, dil, ýrk,cins ayýrýmý gözetmeksizintüm dünyada insanlýðýnbütününü kucaklayanyapýya kavuþmasý bunun

Dr. Gürkan Çelik:

“Gülen Hareketi, insanlýðýn ortak

sorunlarýna çözümler üretiyor”

Rotterdam’daki Diyalog Akademisi’nin baþkaný olan GürkanÇelik, Tilburg Üniversitesi bünyesinde “Gülen Hareketi: Diya-log ve Eðitim ile Sosyal Ýnsicamýn Ýnþasý” baþlýklý bir doktoratezi hazýrladý ve 12 Aralýk tarihindeki savunmasýnýn ardýndandoktor unvanýný almaya hak kazandý.

BASRÝ DOÐAN TÝLBURG

önemli bir göstergesidir.” diyor. Buyönüyle hareketin katýlýmcýlarýnageniþ bir sosyal kimlik ve kiþilik kazan-dýrmaya yönelik, kamusal alanda faalbir aktör olduðunu hatýrlatýyor. Fet-hullah Gülen’in ise, Sünni,Hanefi ve ilkdönem tasavvufehlinin çizgisinde-ki doktrinleri esasalan bir hüviyetesahip olduðunu izahediyor.

“Hizmet” olarak daisimlendirilen hareketleilgili olarak Dr. Çelik þuaçýklamalarý yapýyor:“Hareket, insanlýk ailesi-nin yüz yüze olduðu sos-yal, siyasal, ekonomikproblemlerin çözümündeinancýn gücünden istifadeedilmesi gerektiðine inanýr. Uzun süreliprojelere ihtiyaç duysa da, her çeþidi ileeðitim ve öðretimin söz konusu prob-lemleri çözmede ana çare olduðunukabullenir.” Ayrýca hareketin global

deðerlerin benimsenmesinin yanýndayerel sosyal, siyasal, kültürel, ekonomikve dini deðerlerin de muhafaza edilmesidüþüncesinde olduðunu savunan Çelik,

hareketin dini, milli ve tarihikimliklerin korunarak, barýþve ahenk içinde hep birlik-te yaþayabileceðine inan-dýðýný vurguluyor. “Hare-ket bütün bu yönleri ilekendine mahsus yeni birhareket olup ne ken-dinden önceki birhareketin devamý, nede kendinden sonrakibaþka bir hareketinde baþlangýcýdýr.”görüþünü savunu-yor.

Sonuç olarakDr. Gürkan Çelik, Gülen

Hareketinin insanlýðýn baþ problemle-ri ve sosyal çatýþmalarýn ana çýkýþsebepleri olan cehalet, fakirlik ve ihti-lafýn çözümünde ve sosyal insicamýninþasýnda çok önemli roller oynayaca-ðý kanaatini taþýyor.

Page 4: Zaman Hollanda

ZAMAN HOLLANDA

YORUM

20 ARALIK 2008 4

Her vuslatýn bir ayrýlýðý oldu-ðu malum. Allah’ýn Celalsýfatýnýn tecelli ettiði kutlu

Mekke þehrinden ayrýlma zamanýgeldi. Baba ocaðýndan ana kucaðýnagitme, yani Allah’ýn Cemal sýfatýnýntecelli ettiði þehir, medeniyetlerinana þehri aydýnlatýlmýþ þehir Medi-ne’ye geldik.

Gül þehri, gül kokulu belde, gül-lerin Efendisi, gönüllerin þahý Medi-ne’nin gülü Hz. Muhammed sav. inhuzuruna selam verip tekmil ver-mek üzere çýkmaya hazýrlanýyoruz.Hasret ve aþkýmýzýn vuslat anýndakigöz yaþlarýmýzla huzurda durupdoya doya selam verip salavatlarlamübarek kabri þerifi huzurunda,yaný baþýnda hayatta da vefatta dahiç ayrýlmayan iki sadýk arkadaþýHz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer ra. dua-lar etmek için huzurda duruyoruz...Burasý baþka bir alem...

Müslümanlarýn iki sevgili þehriiman esaslarýyla birbirine kopmazbaðlar ile baðlanmýþlardýr, birbirle-rinden kopmalarý mümkün deðildir.Kelime-i Tevhid’i Seyyid HüseyinNasr Ýslam’ýn þehirlerle insan –iman iliþkisini en güzel þekilde inþaeder. Nasr þöyle yorumlar: Kelime-iTevhid’in ilk kýsmý olan ’’La ilaheÝllallah’’ (Allah’tan baþka ilahyoktur.) Allah’ýn evi olan Kabe’ye veona ev sahipliði yapan þehir Mek-ke’yi söz ile temsil etmektedir. Keli-me-i Tevhid’in ikinci kýsmý‘’Muhammedün Rasulüllah’’(Muhammed O’nun elçisidir) kýsmýise Mescid-i Nebevi’nin ve Hz.Muhammed sav. in türbesininbulunduðu Medine-i Münevvere’ye karþýlýk gelmektedir

Medine, Hz. Peygamber’e kucakaçan þehir. O’nu kollarýna aldýktan

sonra bir daha býrak-mayan kutlu þehir. Buyüzden ‘’KeremliMekke’’nin (Mekke-iMükerreme) yanýbaþýnda Nurlu þehirMedine (Medine-iMünevvere) olarak bugünde Ýslam tarihi vemedeniyetin þafaðýn-da doðmuþ ebedi bir model ve ýþýkkaynaðý olarak parlamaya ve ilhamsaçmaya devam etmektedir...

Medine-i Münevvere’ye KanuniSultan Süleyman döneminde içtenve dýþtan surlar yapýlmýþ. Dýþarýdangelecek dýþ etki, hücum ve savaþlar-dan korumak için. Bu surlardan giriþolarak dört taraftan dört giriþ kapýsývardýr. Bir tarafý batý, yani Ýstasyontarafýndaki kapýdýr. Ýstasyon þu antarihi eser olarak dünya eserleri ara-sýnda koruma altýna alýnan eserleriçindedir.

Nüfusun devamlý artmasý veþehirleþmenin hýzlý geliþmesindendolayý bu gün bahsedilen bu kapý-lardan bir eser göremezsiniz. Hattakapalý duran ve sadece Duvarlarýnýndýþýndan kýsmen bakýlabilen Ýstas-yon binasýndan baþka Osmanlý eseribulmak veya bilmek imkansýzMedine’de. Mesela, hemen istasyo-nun yan karþý tarafýnda yine Cennetmekan Abdulhamid tarafýndan yap-týrýlan Kýz Meslek Lisesini kimsetanýmaz.

Mescid-i Nebevi içerisinde engöze çarpan ve Selam kapýsýndanbaþlayarak Efendimizin (sav) kabri-ni ziyaret edip çýkýncaya kadar olankýsým, kýble duvarýndan arkayadoðru Ashab-ý Suffe’ye kadar olankýsmýn Yavuz Sultan Selim eseriolan harika hat sanatýmýzýn, tavan-

larda ve duvarlardaþekillenmiþ bin bir güldesenlerinin Osman-lý’nýn Efendimiz sav.eolan aþkýnýn ilanýolduðunu pek merakeden olmamaktadýr.Soran olur mu acabadiye merak ettim amapek öyle araþtýrmacý

ruhlu bir fedai ile Mescide buluþa-madýk bizim gruptan. Belki baþkasefere yeni gidecek Hacý adaylarýmerak ederlerde bizde zevkle anla-týrýz inþallah.

Evliya Çelebimiz Ravza’da

Ayak bastýðý her yerin güzelliklerinidile getiren Evliya Çelebi merhumRavza-i Mutahhara’ya gelmeklekalmamýþ Ravza’nýn senede bir defayapýlan temizliðine katýlmayý baþar-mýþtýr. Temizlik heyetinde paþalar,Þeyh’ül Harem ve hizmetliler vardýr.Temiz, helal elbiseler giyip devamlýSalavatý þerifeler getirerek, ellerindebuhardanlar, gülabdanlar olduðuhalde Rasulüllah’ýn kafesle korunanmezarýnýn önüne gelmiþler, Kýzý Hz.Fatýma ra. den destur istediktensonra kapýyý kapatýp içeride kalmýþ-lar. Bundan sonrasýnýz Evliya Çele-bimizden dinleyelim:

Paþa ve hakir (Evliya Çelebi) yeriöpüp þefaatlerin dileyip.yeri süpür-meye baþladýk. On beþ kiþi ile Rav-za-i Tahire’de kaldýk. Amma hakir-de can kalmadý. Aþkýndan mestoldum. Sonra mübarek ruhlarýndanyardým istedim. Aklým baþýmagelince üç kandil yaktým...

Hakirde can kalmamýþtýr ammagözü, kubbenin üzerine oturduðukemerlerdeki, lale, sümbül, gül veerguvan tasvirlerine takýlýr. O kadar

canlý resmedilmiþlerdir ki, bir koku-sunu vermeyi unutmuþlardýr sanki.Sonra, hatýrlar nerede olduðunu veO’nun kokusunun gezdiði bir yerdebaþka koku mu olurmuþ der. Buncayer gezmiþ, bunca gül koklamýþ olanEvliyamýzýn dilinden, ‘’Medine’ninbir kýrmýzý gülü vardýr ki hiçbiryerde benzeri yoktur’’ sözleri dökü-lür. (M. Armaðan, Keþkül- Ekim2004)

Sultan’ýmýz tahtýna oturmuþMedine’de

Medine’de iki þeye dikkat edilmeliki, biri kulak diðeri göz ile olur.Önce Ezan okunurken oturup huþuile dinlemek þart. Diðeri ise ezanokunmadan en az yarý saat öncebaþlayarak ezan okunurken Rav-za’ya akýn akýn koþan Müslümanla-rý seyretmek gözün alabileceði dün-yevi en güzel manzaradýr.Zannederim daha güzeli iki yerdevardýr biri tavaf anýnda Kabe’yi sey-retmek diðeri de Cennetde güzellik-leri seyretmektir.

Þeref Haným’ýn dediði gibi:’’Gayre meyletmez gönül,

can baþka canan istemez,,

Bir olur þehre hükümdar,

iki sultan istemez.’’

Yani Gönül, baþkasýna meylet-mez. Can da canandan baþkasýnýistemez. Nitekim bir þehirde birhükümdar olur, iki sultan olmaz!

Medeniyetlerin kurucularýndanen medenisi olan efendiler EfendisiHz. Muhammed sav. Ýn medeniyetþehri Medine’de hava baþkadýr. YeþilKubbe’nin, baðrýnda muhafaza ettiðiHak Nebisi’ne davetiyle adým adýmçekmesiyle, Selam kapýsýna doðruyaklaþýrken kalbinizin heyecanlaatmasý size bir þeyler ihtar eder.

Celal þehri Mekke’den cemal þehri Medine’ye

Page 5: Zaman Hollanda

ZAMAN HOLLANDA

YORUM

20 ARALIK 20085

HOROZ ÝNÞAAT

Telefon: +31(0)6 81 77 41 93 - BENELUX

KapýPencereGüneþlikKepenkMutfakBanyo

Restorant

Bar

Kahvehane

ve Cafeler de...

A dan Z’ye tüm inþaat yapýmý

ÜCRETSÝZFÝYAT

SUNUMU

SÝGARA ÝÇME SALONLARI

Kali

te f

iyat

deðil

dir

ÖDEMELERDE KOLAYLIK SAÐLANIR

Huzurda selam huzur verir insana

Az sonra Nebiler Nebisi’nin huzu-runa çýkacaksýn, Onun sadýk dostuEbu Bekir Sýdýk ve adaletin canlýtemsilcisi Ömer-ül Faruk RA. Dadünyadaki gibi ahirette de sevgilile-rinin yanýndan ayrýlmadan misafir-leri kabul ediyorlar. Hangi millettennereden gelirseniz gelin, siz þu anPeygamber’in misafirisiniz.

Selamlarýn en güzeli takdim edi-lir. Az zamanda kalbinizin derinlik-lerinin aþk ve muhabbetini arzetmeniz gerek. Varsa dertlerini, ýstý-raplarýný boþaltmak için yeganeimkan aný bu an. Orada göz yaþýdökülür. Hasretle geçen yýllarýnvuslat anýnda sevinç gözyaþlarýboþanýr. Hýzlý hýzlý atan kalbin heye-canlarýna bakmadan dudaklar dur-madan salavat ve dualarla kýpýrdar.

Söylenecek, önceden hazýrlanýl-mýþ bir hayli dualar,selamlar, istek-ler vardýr ama hepsi silinir hafýza-dan ve dil tutulur o an orada. Sus vebak Rasulüllah sav. Mübarek çehre-sine hayalen gözlerini yumarak veO’nu dinle. Ýki yaraný O’nun yanýn-da nasýl edep ile duruyorlar seyretkainatýn þu eþsiz manevi tablosunuve kendinden geç...

Tekrar kavuþma istek ve duala-rýyla huzurdan ayrýlýp bahçeye çýktý-ðýnýz zaman hoþ bir memnuniyetleMedine hakkýnda söylenmiþ þu ilahisözlerini de söylersiniz.

Bugün ben þahýmý gördüm

Çeþmi cemali güldür gül..

Oturmuþ tahtýn üstüne,

Tahtý makamý güldür gül...

Hayat, sahabe hatýrasý ile olurburada

Geçmiþ yýllarda baþlattýðýmýz, hersabah namazý sonrasý Yeþil Kubbeönünde, Ebu Eyyub El Ensari Haz-retlerinin (ra) evinin olduðu mekan-da yani tam Rasulüllah’ýn huzurun-da toparlanýp dualar, salavatlar,cevþenler, yakarýþlardan sonra hepberaber dualar yapýyoruz. Arkasýn-dan da Cennet-ül Baki’yi ziyaretederek tekrar bahçeye gelip Efendi-miz sav. ve Sahabe efendilerimiz-den hatýralar anlatýyoruz. Bu yýlvakit azlýðý ve programlarýn yoðun-luðundan dolayý sabah sohbetinibahçede son gün yapmak nasipoldu. Tabii, soðuktan korkup dakatýlamayanlar olduðu gibi yineunutup kahvaltýya gidenlerde oldu-ðu için bazýlarýna son sabah vedasohbeti ve duasý nasip olmadý... Ýnþ-allah baþka sefere...

Bana çok ümit veren aynýzamanda çok dokunan þu müthiþsahabe hayatýndan tabloyu sizinlepaylaþmak istedim... Özellikle Hacvazifesini yapan hacýlarýmýza bir güldemeti olarak sunuyorum... Bir

sahabe bir arkadaþýný anlatýyor:Amr b. As’ýn (ra) yanýna vardýk,

kendisi ölüm döþeðinde idi. Uzunmüddet aðladý ve yüzünü duvaraçevirdi. Bunun üzerine oðlu:

‘Babacýðým, Rasûlullah (sav) senifilan þeyle müjdelemedi mi? Ras’u-lullah (sav) seni filan þeyle müjdele-medi mi?’ demeye baþladý. Amryüzünü çevirdi ve:

‘Þüphesiz ki Allah için hazýrla-mýþ olduðumuz þeylerin en faziletli-si Allah’tan baþka ilâh olmadýðýnave Muhammed’in O’nun Rasûlüolduðuna þahâdet etmektir.

Ben hayatýmda üç hal üzerebulundum. Düþünüyorum da birzamanlar Rasûlullah’a (sav) benimkadar þiddetle buðz eden kimseyoktu. Ýmkânýný bulsaydým onuöldürmek kadar bence makbul bir iþyoktu. Þayet o hal üzere ölmüþolsaydým muhakkak cehennemlik-lerden olurdum. Allah Ýslâm’ý kalbi-me yerleþtirdiði zaman Hz. Pey-gamber’e (sav) gelerek ‘Uzat saðelini de sana biat edeyim.’ dedim.Hemen sað elini uzattý. Ben elimiçektim Rasûlullah (sav):

‘Neyin var ey Amr?’ dedi. ben:‘Þart koþmak istedim.’ dedim.‘Neyi þart koþuyorsun?’ dedi.‘Baðýþlanmamý.’dedim.‘Bilmez misin ki Ýslâm, kendin-

den önceki günahlarý yok eder. Hic-ret de, kendinden önceki günahlarý

yok eder. Hac da kendinden öncekigünahlarý yok eder.’ buyurdu.

Artýk benim gözümde Rasûlul-lah’tan (sav) daha sevgili ve ondandaha büyük kimse kalmadý. Onakarþý duyduðum saygýdan dolayýkendisine bakamýyordum. Bendenonu tavsif etmemi isteseler, bunagücüm yetmez. Çünkü doya doyabakamazdým. Þayet bu hal üzereölsem cennetlik olmamý kuvvetleümit ederdim. Sonra üzerimize birtakým þeyler aldýk ki, onlar hakkýndahâlim nice olur bilmiyorum. Öldü-ðüm zaman beraberimde hiçbir yasçýve ateþ bulunmasýn. Beni defnettiði-niz zaman üzerime topraðý iyicedöþeyiniz. Sonra kabrimin etrafýndabir deve kesilip de eti taksim edilecekmüddet kadar bekleyin ki sizlerleünsiyet edeyim ve Rabbimin elçileri-ni nasýl karþýlayacaðýmý düþüneyim.’

Medine’de çok tatlý anlar yaþan-dý. Son gece her hacýmýza bir pakettaze Medine Gülü ikram olundu.Görülen rüyalar, yazýlan þiirler, ilanedilen aþklar var ki kaleme alýnanhakký verilmiþ hacca gelmenin çokþükür. Hacý Nezir Bilim kardeþimin‘’Ey Kabe’ isimli ayrýlýk þiiri ile diðerrüya ve yakaza hallerini bir veya ikiyazý olarak sizlere takdim etmeyidüþünüyorum inþallah.

Rabbim gönlünüzü Kabe veRavza huzuru ile hoþ etsin, hoþkalýn efendim.

Page 6: Zaman Hollanda

Ateþ düþtüðü yeri yakar.Bir ölüm, bir kayýp, biriþkence bütün sözleri

kifayetsiz kýlar. Rakamlar, ista-tistikler ve tarihler ise sadece oacýyý nesneleþtirmeye yarar.Ýþkence, kötü muamele, failimeçhuller, gözaltýnda ölüm, durihtarý sonucu ölümler ne kadarkurtulmaya çalýþsak da o kadaruzaðýmýzda deðil. Bunu rakam-lar söylüyor. Ancak, istatistikler-den önce onlarýn aðzýndan din-leyelim.

Kardeþinin arkadaþýyla tartýþ-masý sonucu karakola gidenHilmi Gümüþ’ün baþýna gelen-ler, karakol bahçesinde çocukla-ra, “Siz arkadaþsýnýz, nedenkavga ediyorsunuz?” demesiylebaþlamýþ. Bunun üzerine polisle-ri kendisini döverken bulmuþ.Sonrasýný þöyle anlatýyor: “Boy-numdan tutup sürükleyerek içerigötürdüler. 45 dakika dayakyedim. Anama, karýma, çocukla-rýma küfrettiler. Bir günü aþkýnnezarette kaldým. Çýktýktansonra tedavi gördüm. Halen ilaçkullanýyorum. Çocuklarýmýnyüzüne bakamadým, geceleriaðladým.” 3 Mayýs 2008 tarihin-

de Çamçeþme Þehit Yüksel Taþ-pýnar Polis Merkezi’nde baþýnagelen olaydan sonra HilmiGümüþ’ün aile düzeni bozul-muþ, iþyerine bile gitmez olmuþ.

Taksim’de kimlik kontrolüsýrasýnda arkadaþlarýyla birliktenezarete düþen Nihat Tüzen,“Orada yaþadýklarýmýzý Allahkimseye yaþatmasýn.” sözleriylebaþlýyor olayý anlatmaya. “Bizisorgu sual olmadan karakolagötürdüler, bir odaya kapattýlar.Önce copladýlar sonra biber gazýsýktýlar. Ýki saati baygýn geçirdik.Biz buradan çýkamayýz dedik. ”diyor. 22 Ekim 2008 tarihindegerçekleþen olaydan sonra Nihat

ZAMAN HOLLANDA

GÜNDEM

20 ARALIK 2008 6

Foto

: Meh

met

Dem

irci

Engin Çeber’in gördüðü iþkencesonucu ölmesi dikkatlerimizi bukonuya çekti. 2008 yýlýnda yaþa-nanlara dönüp baktýðýmýzda, öylepek güllük gülistanlýk bir ortamdayaþamadýðýmýzý da gördük.Çünkü, iþkence görme, iþkencesonucu hayatýný kaybetme, failimeçhul bir cinayete kurban gitmeveya gözaltýnda kaybolma olaylarýartýk pek seyrek yaþanan olaylardeðil. Oysa, 2000’li yýllardan sonraciddi anlamda mesafe katetmiþtik.

E M Ý N E D O L M A C I

Ýnsan haklarýnda iki ileri, bir geri...

Page 7: Zaman Hollanda

ZAMAN HOLLANDA

GÜNDEM

20 ARALIK 20087Mehmet Elkatmýþ/eski milletvekili:

Boþluk var, herkescesaret buluyorÝnsan haklarýnda tablo tamamen tersinedöndü. Toplumdaki gerginlik ve insanhaklarý konusunda yönetimin tavýrlarýnýndeðiþmesi bunda rol oynadý. Eskideninsan haklarý üst kurullarý vardý, danýþmameclisleri vardý, sivil toplum örgütleridaha aktifti. Þimdi Danýþma Kurulu laðve-dildi, Baþbakanlýk Ýnsan Haklarý Baþkan-lýðý iþlevsiz, sivil toplum örgütleri detamamen ideolojik bir yapýya büründü.Dolayýsýyla ortada bir boþluk var. Herkescesaret buluyor, yönetim de demek kiböyle istiyor. Eðer böyle olmasaydý bukurumlarý çalýþtýrýrdý. Hesap soran kimsede yok. Tabii toplumdaki gerilim ve eko-nomik sýkýntýlar da bunun tuzu biberi olu-yor.

Yavuz Önen/Ýnsan haklarý savunucusu:

Hükümet insanhaklarýný unuttu 2008’de çok tempolu, çok gerilimli bir yýlyaþadýk. Bu, hükümetin asabýný bozdu. Neyazýk ki kendi derdine düþtü ve demokra-tikleþmeyi unuttu. Somut olarak da bu yýlaðýr ihlallerin yaþandýðý bir yýl oldu. Bizkamuoyunu bilgilendirmek için çarpýcýörnekler verdik. Organlar parçalanýyordedik. Bu anlamda pek çok baþvurumuzvar, ameliyatlýk olaylar oldu. Ýþkencemaðdurlarýnýn sayýsý 350’yi buldu. TerörleMücadele Kanunu, Türk Ceza Kanunu veCMUK’ta yapýlan deðiþiklikler, adlî rejiminözgürlükle ilgili alanlarýný düzenleyenmaddeler oldu. Bir cezasýzlýk ve korumamekanizmasý geliþtirildi. Ancak bütün buhukuk devletinden sapmanýn ve polis dev-letine doðru yönelmenin en temel nedenisiyasîdir. Ne yazýk ki siyasî irade daha oto-riter, daha hegemonyacý bir uygulamaiçine girmiþtir.

Vehbi Baþer/sosyolog:

Hak taleplerinin top-lumsal tabaný yokTürkiye’de insan haklarý alanýnda çokboyutlu ve çok taraflý sorunlar yaþanýyor.Bu konuda atýlmasý gereken adým önce-likle kurumsal bir adýmdýr. Elimizdekiveriler, baðýmsýz bir kurumun ortaya koy-duðu veriler deðildir. Resmî kayýtlar ya dasivil toplum örgütlerinin verileri, ancakkendilerine yansýtýlan vakalara dayan-maktadýr. Ýnsan haklarý ihlalleri söz konu-su olduðunda, çeþitli taraflar bulunduðusöylenebilir. Bu taraflarýn hem kavramdüzeyinde hem de bakýþ açýlarý bakýmýn-dan ayný zeminde hareket ettiklerini söy-lemek mümkün görünmüyor. Bu da, Tür-kiye’de insan haklarý sorunlarý konusundailerleme kaydedilmesi önünde ciddi birengel teþkil etmektedir. Temel problemi-miz ise, insan haklarýnýn, bu haklarý her-kes için talep eden bir toplumsal tabaný-nýn bulunmamasýdýr. Bu nedenle, insanhaklarý ihlalleri ‘bana dokunmadýkça binyýl yaþayacak yýlan’ olarak devam edecek-tir.

Gra

fik: A

bdul

keri

m K

eski

n

Tüzen ve 3 arkadaþýnýn açtýðýdava devam ediyor.

Baþka bir iþkence olayýný,

imam nikâhlý eþi Ahmet

Laçin’in hayatýný kaybetme-

siyle ilgili Tuba Poyraz anlatý-

yor: “Karakola gittiðimizde

eþim sandalyeler üzerinde

yatýyordu. Gözünü açmadý,

bizimle konuþmadý. Onu

kucaðýmýzda çýkardýk. Baþým-

dan kaynar sular döküldü,

hiçbir þey yapamadým görün-

ce. Ýnsan içinden aðlarmýþ ya,

ben de öyle aðladým.” 12

Ekim 2008 tarihinde hýrsýzlýk

iddiasýyla alýndýðý Baðcýlar

Polis Merkezi’nde gördüðü

iþkenceden dolayý hayatýný

kaybeden Ahmet Laçin için,

“Ekiplerimizin yakalamak

istediði Laçin, 5 metrelik

duvardan düþerek yaralandý.”

þeklinde açýklama yapýldý.

Ýnsan haklarý konusu

Engin Çeber’in Metris Cezae-

vi’ndeki iþkenceden sonra

ölümüyle yeniden gündemi-

mize girdi. Ancak, bu isimle

beraber dikkatimiz tablolara

yöneldiðinde vahim bir

durumla karþýlaþtýk. Çünkü,

‘artýk geride kaldý’ diye

düþündüðümüz pek çok olay,

bir bir sökün etmeye baþladý.

Türkiye Ýnsan Haklarý Vak-

fý’nýn (TÝHV) raporlarýna göre,

yýlýn ilk 11 ayýnda 43 kiþi ceza-

evinde ve gözaltýnda þüpheli

bir þekilde öldü. 33 kiþi faili

meçhul cinayete kurban gitti.

35 kiþi yargýsýz infaz, dur ihta-

rý, rastgele ateþ açma olayla-

rýnda hayatýný kaybetti, 45 kiþi

de yaralandý. 350 kiþi ise

iþkenceye maruz kaldý.

Ýnsan haklarý ve demokra-

tikleþme alanýnda, 90’lý yýlla-

rýn sonunda açýlan paketler,

2000’li yýllarda daha da hýz-

landý. Özellikle AB’ye üyelik

süreci hýzlandýðýnda arka

arkaya geldi. Bu, insan haklarý

alanýndaki uygulamalarý iyiye

götürdü ancak son üç yýlda bu

ilerleme durakladý, 2008’de

ise daha da geriye gitti. Çünkü

artýk, kimse ne insan hakla-

rýndan bahsediyor ne de

‘iþkenceye sýfýr tolerans’ poli-

tikasý yürüten hükümet,

bunun arkasýnda duruyor.

Uzmanlar, bunun öncelikle

siyasî olduðunu düþünüyor,

arkasýndan ise yapýlan hukukî

deðiþikliklerin zemin hazýrla-

dýðýný ekliyorlar.

Page 8: Zaman Hollanda

Ýnternetten kurban sipariþininverildiði, kurban parasýnýnkredi kartý ve taksitle ödendiðibir dönemdeyiz. Buradanhareketle kurbanýn anlamýnedir?

Kurbanýn iki yönü var. Ýlki þeklîyönü. Yani belli özellikleri olanhayvanýn kanýnýn akýtýlmasý veetinin muhtaçlara daðýtýlmasý.Bir de prototip olan bir kurbanolayý var ki biz ona öykünüyo-ruz. O da Hz. Ýbrahim’in sevgilioðlunu Allah’a adadýðý için kur-ban etme isteðidir. En sevgiliolan þeyden vazgeçmektir.

Niye vazgeçiyoruz?

Çünkü bu dünya insanoðlununasýl mekaný, ana yurdu deðil.Dünya insanoðlu için bir sürgünyeridir. Niye sürgün edilmiþtir?Þeytan nasýl dürtmüþ olabilir?Geleneksel yorumlara bakarsak

þeytan ‘Bu aðaçtaki meyve çoktatlý, lezzetli’ demiþ olamaz.(Gülüyor) Ölümsüzlük, ilahlaþ-mak söz konusu edilmiþ olabilir.Dolayýsýyla bu ayartýlma iþiönemli. Buna insanoðlu tavolduðu için dünya hayatýný yaþa-maya hüküm giymiþtir. Buhüküm giydiði yerden tekrarCenab-ý Hakk’a uzanabilmesiiçin araya giren her þeyi çýkarabi-lecek durumda olmasý lazým.Kurban bu açýdan çok önemli.Kredi kartý ve taksitle kurbanolayýna gelince, eðer kurbanbunlar olmadan da þeklî bir þeyedönüþmüþse içeriði boþaltýlmýþdemektir. ‘Sana kurban olayým’ya da birisine ‘Oðlum sana kur-ban olsun’ diyoruz. Yani dahabüyük bir sevgi uðruna ondanvazgeçebileceðimizi söylüyoruz.

Medyanýn her Kurban Bayra-mý’nda bütün grotesk kareleri

toplayarak bunlarý ‘vahþet’görüntüleri þeklinde sunmasý-na ne diyeceðiz?

Medya, modern toplumun enetkileyici kurumlarýndan birisi.Modernliðin özü ise cennetiburada gerçekleþtirmek. Dolayý-sýyla buranýn sürgün yeri deðil,ebedi ikametgâh yeri olduðuanlayýþýna dayanýr modernlik.Yeniye tapýnmadýr. Haliyle bura-yý estetize etmeye çalýþýr. Tavukkesmek bile cinayet gibi sembo-lize edilebilir. Keþke moderninsanýn özü sözü bir olsaydý? 100yýl öncesinin ortalama insanýnýnkiþi baþý et tüketimi bugününinsanýndan on kat daha azdýr.Medya ve modern bakýþ açýsý iþisýðlaþtýrýyor. Þimdi Ýstanbul’un% 70’i kirada oturuyor. Ýstan-bul’a göre daha yoksul olanAðrý’da büyüdüm. Kirada olankimse yoktu. Bir hayvaný bah-

ZAMAN HOLLANDA

RÖPORTAJ

20 ARALIK 2008 8

Asýl cinayeti, kurban terörüestiren medya iþliyorYazar, akademisyen ve iktisatçýMustafa Özel ile kurban bayramý-na iliþkin sosyal, iktisadi ve med-yavari çözümlemelerde bulun-duk. Medya ve modern bakýþaçýsýnýn kurbanýn içini boþalttýðýnýve iki yüzlü davrandýðýný söyleyenÖzel, “100 yýl öncesinin ortalamainsanýnýn kiþi baþý et tüketimibugünün insanýndan on kat dahaazdý.” diyor. Özel’e göre medyayayansýyan görüntüler teþkilatsýzlý-ðýn bir eseri.

H . S A L Ý H Z E N G Ý N

Foto

: Mus

tafa

Kir

azlý

Page 9: Zaman Hollanda

ZAMAN HOLLANDA

RÖPORTAJ

20 ARALIK 20089çende kesmek problem teþkiletmezdi. Þimdi medya, çocuklarý okadar ürkütmüþ ki kurban seyret-meye, kurban kanýný alnýna sürme-ye dayanamaz hale geldiler Psikolo-jik olarak terör odaðý halinegetiriliyor. Modernliði bile hazme-dememiþ bakýþ açýsýnýn bir geleneðive ruhu boðazlamasýdýr bu. Asýlcinayet budur.

Hepimiz kiradaysak eskiye naza-ran daha yoksuluz ve kurbanadaha çok ihtiyaç mý var?

Toplumun zenginleþtiði bir vaka.Küresel anlamda kapitalist bir sis-temde yaþýyoruz. Kapitalist sistemtoplumun daha fazla ürettiði amabu üretimin sonuçlarýnýn daha azsayýda insana ulaþtýðý bir sistem.Yani Türkçesi yoksulluk oraný zen-ginleþme ile birlikte artýyor. Çocuk-luðumun kara köþesine bakarakkonuþursam, bu zenginliðimize rað-men eskiden yoksul insanlarýn ettatma þanslarýnýn bugüne göre dahafazla olduðu izlenimine sahibim. Buaçýdan ev çok önemli. Niye ‘evlen-mek’ diyoruz? Ýki kiþi bir eve sahipoluyor çünkü. TOKÝ’ye iþ düþüyoryani. (Gülüþmeler)

Bir toplumun refah düzeyinisahip olunan eve göre mi deðer-lendirmek gerekiyor?

Kapitalizm toplumu zenginleþtiren,çoðunluðunu da evsizleþtiren birsistemdir. Max Weber kapitalizmi‘insanlarýn en temel ihtiyaçlarýnýnkendileri tarafýndan deðil de baþka-larý tarafýndan karþýlandýðý sistem&diye tanýmlar. Yeme, içme, barýnmayani. Ýstanbul’a bakalým, insanlarýndörtte üçü baþkasýna ait bir yerdebarýnýyor. Ekmeði fýrýndan alýyor,suyu satýn alýyor. Tam kapitalist,baðýmlý, çaresizleþtirilmiþ bir top-lumda yaþýyoruz.

Bu çaresiz toplum kurbanýn anla-mýndan ve özünden de her geçengün uzaklaþýyor mu?

Düþünce ve inanç düzeyinde olum-suz birçok þeye raðmen daha olum-lu bir bilinçlenme olduðu kanaatin-deyim. Yaþadýðýmýz normal birþehirleþme deðil. Ýktisaden sýkýþtýrýl-mýþ bir kýrsal kesimin þehre göçetmesi ve þehri bir köy haline getir-mesi... Þehirde yaþamaya istekli dedeðil, yatkýn da.

Zip’lenmiþ dosyanýn gayri ihtiyariaçýlmasý gibi?

Evet. Anadolu’dan gelenlerin ikincineslinin Ýstanbullu olmasý beklenirama üçüncü nesle geldik deðiþen birþey yok. Yazýn bir pikniðe gidin, heril, ilçe ve köy dernekleri buluþur.Geleneksel inanma tarzý büsbütüngitmiyor. Bir yandan da kendi

düþünsel mirasýný yeniden üretme-ye çalýþan entelektüel bir zümreortaya çýkýyor.

Kurban kesimi için bir çözümle-me yapabilir miyiz?

Þehir hayatýnýn olaðan sonucudurdeyip geçemeyiz, çünkü þehirleri-mizi bu kadar berbat hale getirmekzorunda deðiliz. Daha ileri tekniklerkullanarak kurbanlarý daha sýhhiortamlarda kesebiliriz. Medyayayansýyan çok olumsuz görüntülerbir teþkilatsýzlýðýn eseridir. Mikrodüzeydeki teþkilatlanmalar makrodüzeye taþýnmalý.

Yani devlete mi görev düþüyor?

Bu önce bir fikir meselesidir. Bir fikirolmadan onun organizasyonuolmaz. Bizim sýkýntýmýzýn altýndadevletsizlik adýný vereceðimiz derinbir yara var. Bir köy derneðindekiteþkilatlanma bilinci devlet kade-

mesinde de olursa bu ikisi örtüþür.Ne çýkacaksa bu örtüþmeden çýkar.Mesela kurban derisini kimin topla-yacaðý her yýl problem. Devlet halkakarþý mutlaka bir yerde durmasýgerektiðini, yoksa halkýn kendisiniyok edeceðini düþünüyor. Bu kadarvehimle yaþayan bir devlet, kendimeþruiyetsizliðini ifade eder.

Çözümlemeye devam edersek?

Ben bu konuda modernlerin ikiyüz-lü davrandýðý kanaatindeyim. Sos-yal hayatta mesela bir insanýnbaþörtüsü takmasýnýn, çarþaf giyme-sinin aslýnda kendisine hiçbir zararýolmadýðýný her aklý baþýnda insanbilir. Ancak bunu bildiði halde sýrfonlar üzerindeki iktidarýný göster-mek ve onun zevkine varmak içinonda onu yasaklamaya çalýþýr. Çare-siz kaldýðý zaman da bugün olduðugibi ‘eller yukarý’ der. Kendini kur-tarmak için masum olan/olmayan

ayrýmý yapar. Samimi olmayaninsanlarýn çýrpýnýþlarý bunlar. Heryýlbaþýnda kesilen hindiler, yýl boyukesilen tavuklar ve hayvanlar var.Bir besi çiftliðini gezmiþtim. Oradadehþete kapýldým, 50 yaþýmda.Çünkü sýðýrlarýn kilo almasý içinkýpýrdamamalarý lazýmmýþ, süreklioturuyor hayvan ve inliyor. Ýnleme-leri hâlâ kulaklarýmda. Bu þekildebüyütüp sonunda güya acý verme-den kesiyorlar. Kesme karþýtýmodern söylem içeriksiz ve samimi-yetsiz.

Kurban kesmenin iktisadi yönlerinelerdir?

Modernlerin anneler, sevgililer gibigünlerinin bizim dini bayramlarýmýzve günlerimize alternatif olarakgeliþtirildiði kanaatindeyim. Çünkübu dönemlerde ekonomi canlanýr.Kurban Bayramý’ndaki kurbansatýþlarýyla yýllýk nafakasýný çýkaranda çok insan vardýr. Bayramda satý-lan hayvan sayýsýnýn, yýl içinde satý-lan kurban sayýsýnýn üçte biri kadarolduðunu düþünüyorum.

Peki bazýlarýnýn dillendirdiði þek-liyle sorarsam, kurban kesmekyerine parasýný vermek de iktisa-di deðeri ayný sonucu saðlamazmý?

Ýktisaden anlamlý olabilir. Önemliolan ruhtur. Þekil ikincildir. Fakatbu önemsiz olduðu anlamýna gel-mez. Þekli terk etmeye baþlarsakiþin ucunun nereye varacaðýný bile-meyiz. Namaz kýlmak da þekil, ozaman yatýp kalkmasak mý diyedüþünürüz. Ýki nesil sonra kurbanýnparasýný vermek de ortadan kalkabi-lir. Þekil önemsiz olsaydý Allah vePeygamberi þekillerden hiç sözetmezlerdi. Kurban kesmeye devamyani.

Mümkünse kurbanýmýzýn dabaþýnda duralým...

Hatta mümkünse kendimiz kese-lim. Babam çok güzel kurban keser-di; ama ben kesemiyorum.

Rene Girard da ‘kurbanla, insankurban edilmesini isteyen ‘þid-detli Tanrýlar’ devri kapandý’diyor.

Birçok toplumda insan kurbanetmek vardý. Hatta Azteklerdeyabancýlar kurban edilirdi. Ýspanyol-larla bunlar karþýlaþtýklarýnda Ýspan-yollar onlarý öldürmek isterken,onlar Ýspanyollarý yakalamakistemiþlerdi. Tabii bu büyük birkayba da yol açtý. (Gülüþmeler)Koçun simgelediði þey bu. Zihnenve kalben en sevdiðinizi Allah’a kur-ban ederek O’nun cemaline ulaþma-ya yaraþýr olduðunuzu ispat ederse-niz o size bir kolaylýk saðlýyor.

“Hocam kurban olayým sorularýmý cevapla” diyerek Mustafa Özel’in kapýsýnadayandým. O da samimi olup olmadýðýný anlamak için kurban býçaðýný boðazý-

ma dayadý. Bundan emin olunca sohbete baþladýk.

Page 10: Zaman Hollanda

ZAMAN HOLLANDA

KÜLTÜR

20 ARALIK 2008 10

Foto

: Ülk

ü Ö

zel A

kagü

ndüz

Yemen’e giden dönüyor,acep nedendir?

Yemen eskiden uzakmýþ.Osmanlý askerinin gemiyleyaptýðý o talihsiz yolculuk-

lar yüreðimizi sýzlatmaya devametsin, biz mazisi üç sene önceyedayanan çileli uçak seferlerindensöz ediyoruz. Hani o günlerdegöresin gelse bu güzelim ülkeyi,bir yutkunman gerekirmiþ. Bah-reyn, Katar ya da Dubai aktar-malý ve bazen bir iki gün bekle-meli yolculuklara katlananlar,Yemen’e indiklerinde yorgun sa-vaþçý gibi karþýlanýrmýþ. Ne za-man ki Türk Hava Yollarý 2005yýlýnda doðrudan uçuþlarý baþlat-mýþ, Yemen elleri gezi rotasýnýn

gözde ülkeleri arasýna yerleþmiþ.Þimdi bu üç beþ satýrý okumanýnverdiði þevkle haritayý önüneaçanlar, diyebilir ki, “Tamam tekuçakla, dört saatlik bir yolu gözealýp gittik gitmesine de, ne yer neiçeriz orada? Nerede kalýr, ki-minle ahbaplýk ederiz? Yoksa or-ta yerde öylece kalýr mýyýz?” Hahiþte, biz de bu sorularý bekliyor-duk zaten. Tam da diyorduk ki,Yemen’e gitmek de dönmek deçok zor iken oraya yerleþen bazý“çýlgýn Türkler” Safa Tur adýndabir turizm firmasý kurdu. Öyle birfirma ki, uçaða binin ve gerisinekarýþmayýn.

Yemen ellerinde Türk-ler turist rehberleriyledolaþýyor artýk. Ýki ayönce baþkent Sana’dakurulan Safa Tur, busüre zarfýnda üç yüzeyakýn misafir aðýrlamýþ.Kimini Ýslam tarihi çe-kiyor, kimini Osmanlýtarihi, eh ayýp deðil ya,

kimini de Hint Okyanu-su ve leziz balýklar...Sürp-rizi kaçacak; amagezi programýnda Türkokullarýnda okuyan Ye-menli miniklerden Ye-men Türküsü dinlemekde var.

Ü L K Ü Ö Z E LA K A G Ü N D Ü Z

Page 11: Zaman Hollanda

Hacý adayýný da gezdiriyoruz, Ro-tary kulübü üyesini de...

Baþkent Sana’ya indikten sonra Ye-men’de görülmesi gereken neresivarsa göreceksiniz, yapýlmasý gere-ken ne varsa yapacaksýnýz. Meselabiz, Sana’da üniversite okuyan birmihmandarla þehirde girip çýkma-dýk ev býrakmadýk; ama þehri henüzgezmediðimizi bu turizm firmasýnarastlayýnca anladýk. Eh bu durumdaþimdiden haber almakla kendinizitalihli sayabilirsiniz.

Safa Tur’un kurucusu Þefik Bir-can, altý yýldýr Yemen’de yaþýyor.Ýki kýzý da bu ülkede doðmuþ. Ön-celeri küçük gruplara gönüllü reh-berlik yapýyormuþ. Direkt uçuþlarbaþlayýp da ilk zamanlarýn þaþkýnlý-ðý atlatýlýnca turizm firmasý kurmafikri de olgunlaþmaya baþlamýþ.“Ýlk uçaklar bomboþ gelip gidiyor-du.” diyor Bircan: “Hatta bir ara se-ferlerin iptal edileceði söylendi. Ýkitoplum da birbirini sever; ama iþteayak alýþkanlýðý henüz oluþmamýþ-tý.” Safa Tur daha ziyade Türklerinayaðýný Yemen’e alýþtýrmayý hedef-liyor. Henüz iki ay önce kurulanfirmanýn o tarihten bugüne üç yüzeyakýn misafir aðýrladýðý hesap edi-lirse Türklerin Yemen’de seyrü se-fer etmeye dünden razý olduðusöylenebilir. Gelenleri merak edi-yoruz haliyle, niçin Yemen’i tercihediyorlar, burada ne görmeyi umu-yorlar, baþka bir zaviyeden, SafaTur onlara ne vaat ediyor? Yemen’egelenler çoðunlukla kültür ve tarihmeraklýlarý… Hem Ýslam tarihihem de Osmanlý tarihi açýsýndanönemli bir ülke var karþýmýzda.Kur’an-ý Kerim’de anlatýlan kýssa-larýn geçtiði mekânlarý görme vedört yüz yýllýk ortak geçmiþimizinhikâyesini dinleme imkâný yabanaatýlabilir mi? Üstelik rehberler sü-rekli okuyor, arþivlerde dolaþýyor.Bugünlerde mesela, Þühedeyn Ca-mii’nde yatan iki evliyanýn Pey-gamber Efendimiz’in amcaoðullarýolduðu söylentisi araþtýrýlýyor. Ye-men’in bir hoþluðu da kutsal top-raklara yakýn olmasý. Almanya’dangelen 130 kiþilik bir hac kafilesi,Yemen’de iki gün kaldýktan sonraCidde’ye uçmuþ. Þefik Bircan, alýþ-veriþ yapmak ve turistik aktivite ih-tiyacýný gidermek için Yemen’in iyibir baþlangýç noktasý olduðunu dü-þünüyor. Sadece hacý adaylarý mý,Rotary Kulübü’nün üyeleri de SafaTur’u arayýp; “Biz buradayýz, birgörüþsek.” demiþler. Buluþma herzamanki gibi sonlanmýþ; kulüpüyeleri, Türk okullarýnda, Yemenliöðrenciler, Ýstiklal Marþý’ndan son-ra Yemen Türküsü’nü okuyor, her-kes duygulanýyor, iþin doðrusu bü-yüleniyor...

ZAMAN HOLLANDA

KÜLTÜR

20 ARALIK 200811

Yemen’de ne görülür?� Ýslam tarihinin en eski dördüncü ve beþinci camileri. � UNESCO tarafýndan koruma altýna alýnan ve Nuh Peygamber’in oðullarýndan Sam’ýn kurduðu rivayet edilen 2.500

yýllýk Bab-ul Yemen. � Özgün bir mimari, bereketli çarþýlar� Eski Sana’da Hz. Ali’nin yaptýrdýðý küçük cami� Deve gücüyle susam yaðý çýkaran küçük dükkânlar� Ebrehe’nin Kabe’ye alternatif yaptýrdýðý mabedin bugün demir parmaklýklarla çevrili arsasý. � Kalem Sûresi’nde bahsi geçen helak olmuþ meyve bahçesinden arta kalan yanmýþ toprak� Osmanlý tarafýndan seksen altý defa kuþatýlan ama bir türlü alýnamayan Thula tepesi ve üzerindeki Türk þehitliði � Daðýn üzerine kurulan 2.000 yýllýk þehir Kevkeban � Yeþil görmek için Hudeyde ve Ýbb þehirleri� Hadramut þehrinde Hz. Hud’un kabri � Veysel Karani’nin türbesi� Türkiye’de kar yollarý kapamýþken Aden’de Hint Okyanusu’na girme ve okyanus balýðý yeme imkâný � mAyrýntýlý bilgi için: www.safatur.com

Page 12: Zaman Hollanda

ZAMAN HOLLANDA

GÜNDEM

20 ARALIK 2008 12

Günlerce yaðan kar vedoðuda kapanan köyyollarý... Ve doðumu

yaklaþan bir annenin karýnsoðuðunda rüzgara karýþansesi... Onu bir an önce kilomet-relerce uzaktaki hastaneye yetiþ-

tirmeye çalýþan köylülerin gayre-ti... Yukarýda anlatýlan manzaraçok deðil 6-7 yýl önce Türki-ye’nin gündeminden düþmüyor-du. Bu manzarayý o bölgedeyaþayanlar gözleriyle, batýdakilerise televizyonlarý karþýsýnda yýl-lardýr seyretti. “Ne zaman sonbulur?” sorularý hep soruldu.Cevap da ‘Saðlýkta Dönüþümün’içinden verildi. Saðlýk Bakanlýðýbu çað dýþý manzaralara son ver-mek için ciddi bir proje baþlattý.Kýþ aylarýnda ulaþýmý zorlaþanköylerdeki hamile kadýnlarýn,doðumdan önce þehirde misafiredilmesi. Yaklaþýk on gün önce-den þehir merkezlerine getirilenanneler, doðum sýrasýnda ortayaçýkabilecek risklerden kurtulu-yor. Projeyi bütün Türkiye’yeyayan bakanlýk, bu konuda riskbölgesi olarak gördüðü Kuzey-doðu Anadolu’daki beþ ilde(Erzurum, Aðrý, Kars, Iðdýr veArdahan) çalýþmaya büyükönem veriyor. Anne adaylarýnýndoðumlarý devlet hastanelerindeyapýlýrken, tüm masraflarý devlettarafýndan karþýlanýyor.

Ýllerden biri olan Erzurum’daher yýl kýþ bastýrmadan riskli böl-geler için ciddi çalýþmalar yapýlý-

yor. Erzurum Ýl Saðlýk Müdürlü-ðü Ana-Çocuk Saðlýðý Merkez-leri (AÇSAP) Þube Müdürü Sel-vihan Tapanoðlu, geçen yýl buþekilde üç gebenin þehir merke-zinde misafir edildiðini söyledi.“Bu sene de gebeleri öncedentespit ettik. Buna göre bir riskharitasý çýkardýk. Doðuma 10gün kala þehir merkezlerindemisafir edeceðiz. ErzurumNenehatun Kadýn Doðum Has-tanesi’nde doðumlarý gerçekleþ-tireceðiz.” diyor. Ebelerin enücra köþelere kadar çalýþmalarýnýdevam ettirdiðini anlatan Tapa-noðlu, her þeye karþý hazýrlýklýolduklarýný belirtiyor.

Iðdýr Ýl Saðlýk MüdürlüðüAÇSAP Þube Müdürü ElvanAras, þu anda üç riskli gebelerininbulunduðunu belirtiyor. Aras, “-Anne adaylarýyla gidip görüþtük.Hepsi doðum öncesi gelmeyikabul etti. Ama önemli olan eþle-rin kabul etmesidir. Eþler bazenkabul etmek istemiyor. O zamanyazýlý kaðýt alýyoruz.” þeklindekonuþuyor. Babalarý ikna etmekiçin köylere tekrar gideceklerinikaydeden Aras, özellikle riskligebeleri 4 hafta önceden misafirettiklerini, bunun da gerekli

olduðunu vurguluyor. Aras, bugebeleri tanýmlarken, bir tanesi-nin 1978 doðumlu ve 14’üncüçocuðuna hamile olduðunu ifadeediyor. Baþka bir gebenin de 1972doðumlu 8. çocuðuna hamileolduðu bilgisine yer veriyor. Köy-lerin Iðdýr þehir merkezine uzak-lýðý paletli ambulansla 1,5 saatsürüyor.

60 köyden 20 anne Bolu’yagelecek

Doðu’da kýþ aylarýnda ulaþýmýzorlaþan köylerdeki hamilekadýnlarýn, doðumdan önceþehirde misafir edilme uygula-masý, Bolu’da da yapýlýyor. Busene kýþýn ulaþým sýkýntýsý çeki-len 60 köyden, 20 civarýndakianne adayýnýn Bolu’ya getirilme-si planlanýyor. Bolu Ýl SaðlýkMüdürü Dursun Koç, gebelerinaile hekimlikleri tarafýndansürekli takip edildiðini belirte-rek, “Hamileliklerinin son gün-lerinde ambulansla gidip alaca-ðýz, kent merkezine getirerekmisafir edeceðiz. Saðlýklý birdoðumun ardýndan tekrar köy-lerine gönderilecek.” dedi.

Bölgede ayrýca misafir edil-meyecek anne adaylarý için de

Artýk doðuda anneler kapananköy yollarýnda dolayý bebeklerinikaybetmiyor. Saðlýk Bakanlýðý’nýnbaþlattýðý ‘misafir anne’ uygulama-sýyla risk bölgelerindeki anneadaylarý doðum öncesi þehir mer-kezlerinde getiriliyor. Doðumdansonra da köylerine saðlýklý birþekilde gönderiliyor. Bütün mas-raflarýn devlet tarafýndan karþýlan-dýðý bu süreçte anne ve bebekölümleri en aza indirildi. SaðlýkBakaný Akdað, bu hizmetin önemi-ne atýfta bulunarak: “Ýnsanýmýzýnsaðlýðý için hizmetlerimiz devamedecek.” diyor.

Kar yaðar, yol kapanýr, anneler aðlamaz

Ç A Ð L A R A V C I

Page 13: Zaman Hollanda

ZAMAN HOLLANDA

YORUM

20 ARALIK 200813

Milyonlarca müminin,duamýzý kabul edecekmakamýn öðrettiði o

muhteþem duayý, Fatiha’yý, çað-layanlar gibi akan nefesleriyle“amiiiin” diye zarflayýþýnýnheyecanýnda yeniden tanýþtýmMülk Sûresi’yle.. Sabahlarýnhepsinde mahzun kalplerimizeebedî güneþler doðuran, mah-cup gönüllerimizi sonsuz güzel-liðe açan Haberci’nin (asm)huzurunda, sonsuzluðu nefesle-nerek kýlýyoruz sabahý. Sankigafletlerden uyanmýþ yedi uyur-lar gibiyiz. Sanki zulümleri sus-turmuþ, zalimleri boðmuþzaman ýrmaðýnýn öbür ucundakurtuluþa uyanýr gibiyiz. Sonsuzbir ‘þimdi’ kucaklýyor bizi. Netelaþ var ne koþturma. Bitimsizan’ýn pýnarýndan yudumluyoruzkevseri. Secdeler sahici. Secde-ler hiçe indiriyor bizi.

Sabah namazýnýn iki rekâtý-na yayýyor ‘Tebareke’yi imamý-mýz. “Tebârekellezi biyedihi’lmülk.” “Ne yücedir O mülküelinde tutan...” “Hanginizindaha güzel iþler yapacaðýný sýna-mak için ölümü ve hayatý yarat-makta…” Mülkün Sahibi, sahipolmak/ol(a)mamak eksenindekývranýp duran insanlýða varlýkmanifestosunu en baþýnda ilanediyor. “Ölmeyi de yaþamayý daciddiye alma...” “Ölmekle herþeyi yitiriyor deðilsin. Yaþamaklada her þeye sahip oluyor deðil-sin.” “Mülk O’nundur; senindeðil...” Sana her þeyi terk etti-ren ölüm, bildiðin ölümlerdenbir ölüm deðil... Seni her þeyesahip eyleyen hayat da, o bildi-ðin hayatlardan deðil. Ölüm deödünç, hayat da. Ölmek de þim-dilik. Yaþamak; zaten þimdilik.

Hem sonra, yaþamasý ken-dinden olmayanýn sahipliði nekadar sahicidir ki? Sahip oldu-ðunu sandýklarýyla sadece bera-berdir. Sadece yakýnýnda dur-maktadýr sahiplendikleri. Vesadece þimdilik durmaktadýr.“Bu benimdir” dedikleri elindençýkacak bir gün. Eli de elindengidecek bir gün. Ayette“ölüm”ün önce zikredilmesibelki bu yüzden. Kendini pürüz-süzce akýp giden hayatýn orta-sýnda bulan insana o beklenme-dik kesintiyi en baþýndanhatýrlatmak için. “Varlýðýnýnkesintiye uðrayacaðý o an herdaim yaný baþýnda bekliyorseni.” Varlýðýn ödünç. Sahiplen-men emanet. Ve sadece þimdi-lik. Varlýk sende kalacak deðil,

sen de varlýkta kalacak deðilsin. Hemen ardýndan teselli edi-

yor ölüme doðru yürüyen, eski-yen/eksilen çaresiz insaný. Ölümde sahipsiz deðil. Üstelik seninSahibin olan, sana varlýðý sahip-lendiren O’nun elinde. Ölümü oyarattý; O’na raðmen ölüyordeðilsin. Ölümü O takdir etti;O’ndan habersiz gidiyor deðil-sin. Ölsen bile O’nun mülkün-desin. Ölümün sýnanmak için.Yaþaman sýnanman için. Yaniölüm de hayat da bir oyun. Birbaþka gerçekliðin yüzünü arala-mak için bu oyun. Kazanmanyaþamaya baðlý deðil, kaybet-men ölüme endeksli deðil. Birbaþka gerçeðin eþiðinde vasýtasadece ölüm-kalým derdi.“Senin derdin ölüm-kalým der-dinden büyük olmalý.”

Varlýk manifestosu, bizi alýþýkolduðumuz eksenden çýkarýp,olmamýz gereken eksene yerleþ-tiriyor. Ölüm-kalým eksenindeniyi-kötü eksenine konuþlanýyo-ruz birden. Soruyorum þimdikendime. Korkularým neredekonaklýyor? Sevinçlerim hangivadide büyüyor? Hüzünleriminmüsebbibi neler? Kayýp vekazanç terazimin kefelerineneler koymuþu? Örneðin, yanlý-þa savrulmaktan þarampoleyuvarlanmaktan korkar gibi kor-kuyor muyum? Uçuruma düþ-mek gibi korkunç geliyor mubana dilimin ve nefeslerimin boþsöz ve yalanlarýn kirli kuyusunaçekilmesi? Ateþe deðiyormuþumgibi yakýyor mu damaðýmýdudaðýmý gýybetler, arkadançekiþtirmeler? Her an kýrýlabilirbuzdan zemin üzerinde yürürgibi mi yürüyorum sözlerimin

üzerine basarken? Çekinmele-rim kimlerden, nelerden?Çamurdan pislikten sakýndýðýmkadar sakýnýyor muyum nankör-lüðün, þükürsüzlüðün kokuþ-muþluðundan? Allah’ý bir bilipde, O iþitmiyormuþ gibi konuþ-mak, O bilmiyormuþ gibi eyle-mek, O görmüyormuþ gibi dav-ranmak, saðýrlaþtýðým,körleþtiðim, cahilleþtiðim zifirikaranlýkta yürüyormuþum gibiürkütüyor mu beni?

Sorumu tekrar ediyorum:Ölüm-kalým kaygýmýzý neyegöre ayar etmiþiz? Gafilce birsözün kulaklarýmýza anidendeðmesi, kulaðýmýzdan geçenbir kurþun výnlamasý kadarbetimizi benzimizi attýrýyormu? Tiksinir miyiz meselâ, birkardeþimizin bize de gýybetinidinlettirip bir baþka kardeþininölü etini didikleyerek yemesikarþýsýnda... Namazý terk ettiðiiçin ebediyen felç olmak üzereolan bir kardeþimizin, birdennamaz için ayaða kalkmasýnýgördüðümüzde, bir felçlininyürümeye baþlamasýný gördü-ðümüz kadar sevinç ve þaþkýn-lýk yaþadýk mý hiç? Namazsýz-larý niyazsýzlarý hergördüðümüzde, ebedî hayatý-nýn engelli ve özürlü olmasýnaaldýrýþ etmemelerine bakýp dabir engelli görmüþ gibi üzülü-yor muyuz? Kur’ân’a uzakkalarak gözünü de gönlünü deköreltmiþ kardeþlerimizin arasýra elinden tutup ezilmesindiye “yol”un karþýsýna geçir-meye heveslendiðimiz oldu muhiç?

Mülk O’nun olduðu halde,biz mülk kaygýsýndayýz. Ölümüo var ettiði halde, biz yok yereyok etmeye çalýþýyoruz ölümü.Hayatý o var ettiði halde, biz boþyere kendimize yüklüyoruzyaþamayý. Rýzký garanti ettiðihalde rýzýk peþinde koþturuyo-ruz. Akýbetimizi garanti etmedi-ði halde, akýbetimiz garantiymiþgibi endiþesiz ve telaþsýzýz.

Sadece gözler deðilmiþmeðer körleþen, gönüller de körolurmuþ... Gözün gördüðüölümden korkanlar, gözün gör-düðü hayata tutunanlar, gönül-lerinin korktuðu ölümlü amelle-re korkmadan yürüyorlar,gönüllerinin özlediði diri amel-leri gözünü kýrpmadan terk edi-yorlar. Mülk O’nun… Ama körgönlüm hâlâ daha “ölüm-ka-lým” derdinde... “Ýyi-kötü” derdisanki baþkalarýnýn derdi...

Hüzünlerin ve sevinçlerin hangi dala asýlý?Ölüm-kalým kaygýmýzý

neye göre ayar etmiþiz?Gafilce bir sözün kulak-larýmýza aniden deðme-si, kulaðýmýzdan geçen

bir kurþun výnlamasýkadar betimizi benzimi-

zi attýrýyor mu?

ciddi çalýþmalar yürütülüyor. Buillerde ebeler aracýlýðý ile tüm gebe-lerin envanteri çýkarýlýyor. En ücraköylere giden ebeler sene boyuncadoðum yapacak anneleri sýký takibealýyor. Gerekli eylem planlarýnýnhazýrlanmasýna yardýmcý oluyor.Saðlýk Bakanlýðý yetkilileri anneölümlerini engellemenin sadecesaðlýk hizmetleriyle gerçekleþmedi-ðine dikkat çekerek, hizmetlereulaþmak için bu çalýþmalarýn gerek-liliðine vurgu yapýyor.

Öte yandan Türkiye’de anneölümlerinin en önemli nedeninikanamalar oluþturuyor. Türkiye’deyýlda 1 milyon 400 bin kadýndoðum yapýyor. Batý illerindekianne ölümleri, Avrupa ortalamasý-nýn altýna düþerken, Doðu Karade-niz, Doðu Anadolu ve Ýç Anadolubölgelerinde bunun üzerinde bulu-nuyor. Türkiye’de anne ölümleriy-le ilgili Cumhuriyet döneminin tekbilimsel çalýþmasý olan TürkiyeAnne Ölümleri Araþtýrmasý, 1Haziran 2005-31 Mayýs 2006 tarih-leri arasýnda yapýldý. Araþtýrmayagöre, anne ölüm oranýnýn yüzbinde 28,5 olduðu tespit edildi.Türkiye’deki anne ölümlerinintakip edildiði ‘Anne Ölümü VeriSistemi’ne göre ise 2007 yýlýndaanne ölüm oraný 100 binde 21,3.Hedef ise 2008’in sonunda anneölümlerini yüz binde 18 ve 2010yýlýnda ise yüz binde 15’in altýnaindirmek. Bunun yanýnda yenido-ðan ölüm oranýna bakýldýðýnda2008’de bu oranýn binde 16,7’ler-den binde 11,4’e düþtüðünü görü-yoruz. 2012’de ise hedef binde 7.

Akdað: Bunu lütuf olarak deðil,hizmet için yapýyoruz

Saðlýk Bakaný Recep Akdað, özel-likle Doðu’da kýþ þartlarýnda anneadaylarýnýn saðlýklý doðum gerçek-leþtirmesi için birçok tedbir aldýkla-rýný söylüyor. Geçmiþte bu yerlerezamanýnda ulaþýlamadýðý için bir-çok anne ve bebeðin hayatýný kay-bettiðini belirten Bakan Akdað,önlem için çoðunluðu bu bölgeler-de hizmet veren 75 tane kar üstün-de hareket edebilen araçlar alýndý-ðýný söyledi. Bunun yanýndahelikopter ambulans hizmetlerininde baþladýðýný anlatan Akdað,“Buna raðmen öyle yerler var ki buaraçlar bile ulaþamýyor. Biz de buyerlerdeki gebe anneleri ilgili ilçe veþehir merkezlerine götürüyoruz.Oralarda misafir ediyoruz. Doðu-mu yaptýktan sonra da köyüne gerigötürüyoruz. Aldýðýmýz önlemlerleanne ölümlerinde azalmalar artarakdevam edecek. Bu çalýþmalarý dainsanýmýza bir lütuf olarak sunmu-yoruz. Bunu hizmetin gereði olarakgerçekleþtiriyoruz.”

Page 14: Zaman Hollanda

Daðda, bayýrda çektiðinizfotoðraflardan, çizdiðinizillüstrasyonlardan ve yap-

týðýnýz animasyonlardan parakazanmak ya da ihtiyacýnýz olanbir fotoðraf ve illüstrasyonu satýnalýp kullanmak ister misiniz? Tür-kiye’deki görsel ürünlerin arz vetalebinin buluþtuðu internettabanlý en kapsamlý web platformuolan www.imagestocktr.com, pro-fesyonel ve amatör fotoðrafçýlar ilegrafikerlerin dijital ortamdaki gör-sel ürünlerini bir araya toplayarak,görsel tüketicilerine lisanslý olaraksatmalarýna imkân saðlýyor. Türki-ye merkezli ilk web uygulamasýolan bu platform bu sayede ülke-mizin tanýtýmýna katkýda bulun-mayý amaçlýyor.

‘Stok fotoðrafçýlýk’ diye tabiredilen sektör her ne kadar ülke-mizde çok yeni bir uygulama olsada sektörün dünyadaki yýllýk pazarhacmi yaklaþýk 2 milyar dolaraulaþýyor. Stok fotoðrafçýlýk sektö-ründe piyasanýn yarýsýný GettyImage ve Corbis firmalarý payla-þýrken sektörün bir alt dalý olanmikro-stok fotoðrafçýlýðýnda iseaslan payýný Istock firmasý alýyor.www.istock.com’u, www.dream-stime.com, www.fotolia.com,www.shutterstock.com vewww.bigstockfoto.com siteleritakip ediyor. Bu firmalardan herbirinin veri tabanlarýnda 1 milyon-dan fazla görsel ürün stoku bulu-nuyor ve yýllýk satýþlarýnýn 10 mil-yon dolardan fazla olduðu tahminediliyor.

Peki dünyada durum bu mer-kezde iken ülkemizin sektördeki

payý ne kadar?Dünya üzerindekipazar hacminin %90’lýk kýsmý Ame-rika ve Avrupa ülkelerince kontroledilirken herhangi bir yerli uygu-lamamýz olmadýðý için bugü-ne kadar bu pastadan ülke-miz pay alabilmiþ deðil. Ýþtewww.imagestocktr.comsitesi, teknolojik altyapýyýkurarak bu paydan kapma-ya çalýþacak. Site ilk hedefteyurtiçinde 1,5 milyon veyurtdýþýnda 5 milyon

olmak üzeretoplam 6,5 mil-yon dolarlýk birpazar payýna

sahip olmayý amaçlýyor. Siteninsahibi genç giriþimci

A b d u r r a h m a nDoðan’a göre bu birhayal deðil. Þu ansitenin bütün teknikaltyapýsýnýn kurul-

duðunu ve siteninüye kaydýna baþladý-

ðýný belirten Doðan,profesyonel ve amatör

fotoðrafçýlarýn fotoðraflarýný yükle-meye baþladýklarýný belirtiyor.Sitede daha þimdiden çeþitli kate-gorilerde yüzlerce görsel malzemebulunuyor.

Ýlk fotoðraflarýn ücreti siteden

www.imagestocktr.com sitesineüye olduktan sonra, siteye yükle-nen her görseli sitenin kendisibelirlenen cüzi bir miktara satýnalýyor. Böylece verilen emekleringarantili olarak paraya dönüþmüþolduðunu belirten sitenin sahibiDoðan, üyelerin 1.000 adet fotoð-raf yüklemeleri durumunda mini-mum 340 dolarýn anýnda hesabageçeceðini belirtiyor. Tabii o yüklü1000 adet görselden satýn alýnmasýdurumunda sonsuza dek parakazanmaya da devam edeceksiniz.“Bütün çabamýz sitemizde 1.000adet görseli olana aylýk ortalama1.000 USD kazandýrmak.” diyenAbdurrahman Doðan, her esersahibiyle elektronik ortamda üye-lik sözleþmesi düzenlediklerini vebu anlaþma ile eser sahiplerininher fotoðrafý lisanslayýp gönder-diklerini belirtiyor. Siteye fotoðra-fýnýzý yükleyip ücretini siz belirle-yebildiðiniz gibi ayný zamandafiyatýný siteye de býrakabiliyorsu-nuz. Satýlan her görselin % 50’sibelli bir krediye ulaþtýðýnda hesa-býnýza yatýyor.

Buraya kadar anlattýklarýmýzsize çok karýþýk gelse de dünyanýndört bir tarafýndaki kullanýcýlaraeserlerinizi gösterme ve satmaimkaný sunan site kolay ve anlaþý-lýr bir formata sahip. Eser sahip-lerini teknik detaylara boðmadan

ZAMAN HOLLANDA

ÝNTERNET

20 ARALIK 2008 14

ÞÝP ÞAK!TRÝNK!

H . S A L Ý H Z E N G Ý N

Foto: Bahar Mandan, Kolaj: Ercan Yavuz

Page 15: Zaman Hollanda

ZAMAN HOLLANDA

ÝNTERNET

20 ARALIK 200815

eserlerini siteye kolayca yükleye-biliyor. “Projenin hedefi Türki-ye’nin farklý bölgelerinde ikameteden, fotoðrafçý ve grafikerlerineserlerini dünyadaki görsel tüke-ticilerine sunarak gelir elde etmeimkâný saðlamaktýr. Diðer taraf-tan görsel tüketicilerin de uygunmaliyetle görsel tüketmeleri sað-lanacaktýr. Bu sayede ülkemizdegörsel ürünlerinin arz ve talebininbuluþtuðu bir piyasa ortaya çýka-caktýr.” diyen Doðan, www.ima-gestocktr.com sitesinin Türki-ye’nin en büyük görsel stokuna veen kapsamlý görsel arama seçe-neklerine sahip arama motoru ileweb uygulamasý alanýnda öncüolacaðýný ifade ediyor. Geliþenteknolojilerle birlikte hazýrlanacakolan herhangi bir basýlý materyal(gazete, dergi, broþür vb.), tasarým(afiþ, web sitesi vb.) ya da sunumile ilgili, fotoðraf ve grafik ihtiyaç-larýnýn günümüzde genellikleinternet üzerinden karþýlandýðýnadikkat çeken Doðan, bunun dagenellikle yurtdýþý merkezli

yabancý mikro-stok fotoðrafçýlýksiteleri üzerinden lisanslý olaraksatýn alýnarak karþýlandýðýný kay-dediyor. Ayrýca yurtdýþýndan alý-nan görsel çalýþmalarýn, kültürelfarklýlýklardan dolayý Türkiye’dekigörsel tüketicilerinin ihtiyaçlarýnatam olarak cevap veremediðinisöyleyen Doðan, yurtdýþý merkez-li yapýlarýn Türkçe dil desteðiolmamasý sebebiyle ülkemizinfotoðrafçý ve grafikçilerinin bupazarda yerini alamadýðýný belirti-yor. Sitenin çok yakýnda Ýngilizce,Rusça, Arapça ve Japonca gibialternatif dil seçenekleriyle deyayýn yapacaðýný söyleyen sitesahibi, www.imagestocktr.comsitesinin internet tabanlý en güçlüarama motoruna sahip portalolduðunu söylüyor. Bu portaldayerinizi almak için üye olmak velisanslý görsel malzemeleriniziyüklemek yeterli. Yalnýz görselini-zin site içinde kaybolmamasý içindoðru tanýmlamalarý, anahtarcümleleri ve tanýtým metnini yaz-manýz gerekiyor.

1 dolardan 1000 dolara...Stok fotoðrafçýlýðý olarak bilinen sektörün 100 yýllýk bir tarihî geçmi-þi var. Fotoðraf arþivi, fotoðraf kütüphanesi, fotoðraf bankasý gibialternatif isimlerle de bilinen sektörde görsel malzemeler lisanslan-dýrýlarak satýþa hazýr hale getiriliyor. En çok kullanýlan lisanslamaçeþidi Royalty-free serbest (denetimsiz) lisans. Bu lisans ile görselsatýn alan tüketiciler, görselleri ihtiyaçlarýna göre istedikleri zamanve miktarda kullanabiliyorlar. Bu lisans türünde, kullaným bedelibelli kullanýmlara göre deðil yalnýzca kullanmak istediðiniz görselindosya boyutuna ve kullanma yetkisi verilen kiþi sayýsýna göre belirle-niyor. Ayrýca kullaným baþýna telif ücreti ödenmiyor. Denetimlilisans ise yüksek kaliteli görselleri lisanslamak için mikro-stok fir-malarýnýn kullandýðý görece yeni bir yol. Bu lisanslama seçeneðininen büyük avantajý pratik fiyatlandýrma imkâný sunmasý. Görsel alýcý-sý seçtiði kullaným kategorisindeki görseli yine ayný kategori çerçe-vesinde kullaným hakkýný elde etmiþ oluyor. www.imagestocktr.comsitesindeki fiyatlar 1 dolardan baþlýyor, 1.000 dolara kadar çýkabiliyor.

Page 16: Zaman Hollanda

Ey bütün hamd ü senâlarýn biricik mercii Yüce Rabbimiz! Hazinelerinden bizlere lütfettiðin bütünnimetler, kalblerimizi donattýðýn tüm zînetler ve ruhlarýmýza sevdirdiðin topyekün güzellikler için bizde Sana hamd ve þükranlarýmýzý arz ediyoruz. Bahtýna düþtük, halimize merhamet eyle ve lütfen bukadar ikram ve ihsanda bulunduktan sonra bunlarý geri almak suretiyle bizi ikab etme.. hoþnutluðun-dan mahrum býrakmak suretiyle cezalandýrma!..

HAFTANIN DUASI

w w w . f g u l e n . c o m

Her zaman vicdana hoþgelen mülahazalarla doluolmanýn ve bir kimse hak-

kýnda müsbet kanaat beslemeninýstýlahtaki unvaný "hüsn-ü zan"dýr.Ýyi niyet, olumlu düþünce ve güzelgörüþ manalarýna gelen hüsn-ü zan,insanýn iç saffetinin ve hayýrhahlýðý-nýn bir göstergesidir.

Þahýslar ve olaylar hakkýndadeðerlendirmelerde bulunurken,olabildiðince iyi niyetli davran-mak ve her hâdiseyi hayra yor-mak sâlih bir mü'minin þe'nidir.

Biri hakkýnda kötü düþünceleresahip olmaya ise "sû-i zan" denir.Cenâb-ý Hak, bir ayet-i kerimede,sû-i zannýn çirkinliðini ifade sade-dinde, "Ey iman edenler! Zandançok sakýnýn. Çünkü zanlarýn birkýsmý günahtýr. Birbirinizin gizlihallerini araþtýrmayýn." (Hucurât,49/12) buyurmuþtur. Allah Resûlü(aleyhi ekmelü't-tehâyâ) da, "Zan-dan kaçýnýn. Çünkü zan, sözlerinen yalanýdýr. Tecessüste bulunma-yýn, birbirinizin gizliliklerini araþtýr-mayýn, birbirinizin sözlerine kulakkabartmayýn, birbirinizle rekabetegiriþmeyin, birbirinizi çekememez-lik etmeyin, birbirinize karþý kingütmeyin ve sýrtýnýzý dönmeyin; eyAllah'ýn kullarý kardeþler olun!"demiþ; tecessüsten, sû-i zandan vekardeþliði zedeleyecek her türlüdavranýþtan uzak durmak gerekti-ðini ikaz etmiþtir.

Bir insan, gözüne mü'min kar-deþiyle alakalý bir çirkinlik iliþtiðizaman, tecessüs, teþhis ve tesbitpeþine düþmeden, o sevimsiz fotoð-raflar gönlüne akarak fuad kazanýn-da eriyip bir hüküm kalýbýna girme-den, hemen sýrtýný dönüp oradan

uzaklaþmalý; "Allah'ýmgünahkâr kullarýný hidaye-te erdir, beni de affet!.."demeli ve gördüðünü deunutmalýdýr.

Aksi halde, o günahýiþleyen kimse bir keredüþmüþ olsa bile anýndadoðrulup tevbe kurnasýnakoþmuþ, günahlarýný göz-yaþlarýyla yýkamýþ ve affe-dilmiþ olabilir; fakat onaþahitlik eden ve tecessüs-le meseleyi derinleþtirenþahýs, hadiseyi her hatýr-layýþýnda o çirkin fiilidüþündüðünden dolayý

zihin kirliliðinden bir türlü kur-tulamaz ve sû-i zannýn tahriba-týndan azâde olamaz.

Dahasý, toplum düzeni ve asa-yiþin temini açýsýndan hukukîþahitliðin belli bir önemi ve yerivarsa bile, Ýslam'da insanlarýn ayýp-larýný fâþ etme diye bir vazifeyoktur. Mehâsin-i ahlak kurallarýiçinde baþkalarýnýn kusurlarýnýaraþtýrma, onlarý deþifre etme vemahcup düþürme þeklinde birmadde yer almamaktadýr.Aksine, hata ve kusur avcýlýðýyapmak, günahlarý açýða vur-mak ve insanlarý tahkir etmekdinimizde ahlaksýzlýk sayýlmýþtýr.

Bu itibarla da, bir insanýn üze-rinde on tane nifak belirtisi, birtane de iman emaresi olsa, biz yineo insan hakkýnda elimizden geldi-ðince hüsn-ü zan etmek mecburi-yetindeyiz. Evet, o þahýs, söz konu-su mezmum sýfatlarýndan dolayýkendi hesabýna çok korkmalý ve aký-betinden endiþe etmelidir; ancak,biz, kat'iyen onun hakkýnda müna-fýk hükmüne varmamalýyýz; sû-izanda isabet etmektense hüsn-üzanda yanýlmayý seçmeliyiz. Tabii ki,iman hizmetinin ve umumunhukukunu gözeterek, üzerindenifak alâmeti bulunan insanlara birkýsým vazife ve sorumluluklar veripvermeme hususunda daha temkinliolabiliriz.

Töhmet mahallinde bulunmaktansakýnýn!..

Ayrýca, her zaman hüsn-ü zandabulunmak bir esas olduðu gibi,baþkalarýný sû-i zanna sevk edebi-lecek davranýþlardan uzak durmakda çok önemli bir düsturdur. Bazýinsanlar, haklarýnda çirkin düþün-celere sebebiyet verebilecek hal vehareketlerden gerektiði ölçüdekaçýnmýyorlar; yeme-içmeleri,yatýp kalkmalarý, iþ hayatlarý,kazançlarý ve beþerî münasebetleriaçýsýndan tenkit edilebilecek tavýrve davranýþlar sergiliyorlar. Dola-yýsýyla, sû-i zanna açýk fýtratlardakötü duygularý ve çirkin mülaha-zalarý tetikliyorlar. Oysa hep hüsn-ü zanna baðlý yaþamanýn yaný sýra,herkesin kendi durumunu gözdengeçirmesi ve sû-i zan uyaracakhallerden sakýnmasý da icapetmektedir.

Evet, töhmete yol açabilecek

hususla-rý, hususiyle degünümüzde tasvip etmekkat'iyen mümkün deðildir.Çünkü, bugün ferdîlikten ziyadeþahs-ý manevî söz konusudur.Her Müslüman'ýn tavýr ve davra-nýþýnýn þahs-ý maneviye ve bütünmü'minlere mal edilmesi mevzu-bahistir. Bundan dolayý, çokönemli gördüðüm dualardan biride, "Allah'ým bizim tavýr ve dav-ranýþlarýmýzdan dolayý kardeþ-lerimizi yere baktýrma,þahsî hatalarýmýzla onla-rý utandýrma!.." yakarý-þýdýr. Zira þimdilerdetek ferdin yakýþýksýz birhareketi bütün inanan-lara kredi kaybettirebil-mektedir; tutarsýz dav-ranýþlar sergileyen birinsan, bütün Müslü-manlarý zan altýndabýrakmaktadýr.

ÝKÝN

ÝDÝ

SOH

BE

TLE

ZAMAN HOLLANDA KÜRSÜ - SAYI 908

Hüsn-ü zan

ibadettir

Page 17: Zaman Hollanda

w w w . h e r k u l . c o m

Ýnsan, Allah'ýn bahþettiði nimetler ölçüsünde O'nunla münasebete geçmemiþse, dünya sultanlýðýnýnüstünde tutacak kadar Müslümanlýðýn kadr ü kýymetini bilmiyorsa ve önüne serilen hizmet imkanla-rýný deðerlendirmek suretiyle rýza ve rýdvana ulaþma gayretinde deðilse, o, ilahî ihsanlara karþý gözle-rini kapatmýþ bir zavallýdýr; gýrtlaðýna kadar nankörlük içine gömülmüþ böyle biri için baþka günaharamak manasýzdýr.

SÖZÜN ÖZÜ

B U S A Y F A , M . F E T H U L L A H G Ü L E N H O C A E F E N D Ý ’ N Ý N S O H B E T V E Y A Z I L A R I E S A S A L I N A R A K H A Z I R L A N M A K T A D I R

KulumuCennet'e

Götürün

Ýnsanlar hakkýnda her zaman hüsn-ü zannamemur olan mü'minlerin, Yüce Yaratýcý'nýnmuamelelerine karþý sû-i zan ifade eden hoþnut-

suzluklarý da asla düþünülemez.Bir mü'min her þeyden ve herkesten evvel Mevlâ-yý

Müteâl hakkýnda hüsn-ü zan sahibi olmalýdýr.Rabb-i Rahim hakkýndaki güzel mülahazalarýn

ötede nasýl afv fermanýna dönüþtüðü bir hadis-i þerif-te þöyle anlatýlmaktadýr: Amel sandýðýnda hayr uhasenâtýnýn yaný sýra pek çok günahý da bulunan birkulun hesabý görülür; mizanda sevap kefesi daha hafifgelince, azap ehlinden olduðuna dair hüküm verilir.Cezaya müstehak o kul derdest edilip periþan bir vazi-yette, adeta sürüklene sürüklene mücâzat mahallinedoðru götürülürken, ikide bir geriye döner ve bir sür-priz bekliyormuþ gibi etrafýna bakýnýr. Cenâb-ý Hak,meleklerine "Kuluma sorun bakalým; niçin geriyebakýp duruyor?" buyurur. (Geriye bakma meselesibizim anlayacaðýmýz þekilde konuþmanýn gereði ola-rak, fizik âlemiyle alâkalýdýr; yoksa Zât-ý Ulûhiyet içinmekân ve yön mevzubahis deðildir.) Adamcaðýz derki, "Rabbim!.. Hakkýndaki hüsn-ü zanným böyledeðildi; evet, âlem sevaplarla gelirken -maalesef- bengünah getirdim; fakat, Senin rahmetine olan inanç veitimadýmý hiçbir zaman kaybetmedim!.. Recâm oyduki, bana da merhametinle muamele edesin ve beni debaðýþlayasýn!.." Ýþte, bu mülahazalar ve Allah Teâlâhakkýndaki hüsn-ü zan, o insanýn kurtuluþuna kapýaralar; neticede adamcaðýz "Kulumu Cennet'e götü-rün!" müjdesini duyar.

Aslýnda, bir mü'min hayatýnýn her diliminde AllahTeâlâ hakkýnda hüsn-ü zanna sarýlmalý ve hep burecayla yaþamalýdýr. "Ben günahkâr olabilirim; hattahâlâ O'na ancak pamuk ipliði ile baðlý olduðum için heran bir kopukluða da düþebilirim. Fakat, O Gafûr veRahîm'dir; gufrân deryasýna beni de alacaðýna dairinancým kavîdir!.." demeli ve baðýþlanacaðý ümidinibeslemelidir. Þu kadar var ki, hüsn-ü zan ve reca duy-gusu insaný yeni yeni günahlar iþlemeye sevk etmeme-lidir. Hâlis bir mü'min, günahtan yýlandançýyandan kaçar gibi kaçmalý; ezkaza bir cürümiþlemiþse, o zaman da hemen tevbeye koþma-lý ve yarlýðanacaðýný umarak maðfiret dilen-melidir. Bu meselede çok hassas bir denge sözkonusudur; günahlardan uzak durmak ilekazarâ bir cürüm iþledikten sonra ye'se düþ-memek arasýnda ince bir husus mevcuttur.

Ýnsan, hangi hal üzere olursa olsun, "Kur'an-ý Kerim'de kendisini Rahman uRahîm isimleriyle vasfeden ve hayatýný boþaharcayan kimselere hitap ederken bile "kul-larým" diyen bir Rabbim varken niçin ümit-sizliðe düþeyim ki!.. Ýþin doðrusu, böyle birRabb-i Rahim'e karþý günah iþlemek de çokyakýþýksýz oluyor. Öyleyse, bundan sonramasiyete nasýl girebilirim ki?!." diyebilmeli-dir. Evet, insan ne kendisini salmalý ne deümitsizliðe düþmelidir.

FASILD

AN

FASILA

Ýyi niyet, olumlu düþünce ve güzel görüþmanalarýna gelen hüsn-ü zan, insanýn iç saffetinin ve hayýrhahlýðýnýn bir göstergesidir.

Hüsn-ü zan, salih bir mü'minin en belirgin vasfýdýr.

11Her insan kendi hesabýna çok korkmalý, akýbetinden endiþe etmelidir; ancak, baþkalarý hakkýnda olumsuz düþünmemeliyiz;sû-i zanda isabet etmektense hüsn-ü zanda yanýlmayý seçmeliyiz. 22

Hassas bir mü'min hem her zaman hüsn-üzanna baðlý kalmaya çalýþmalý hem de sû-izanna sebebiyet verebilecek hallerden fersah

fersah uzak durmalý ve hep temkinli yaþamalýdýr.

33

Resûl-i Ekrem (sallallahu aleyhi ve sellem) Efendi-miz'in itikafta olduðu bir gün, Safiyye validemiz

(radýyallahu anha) kendisini ziyaret etmiþ ve bir müd-det Ýnsanlýðýn Ýftihar Tablosu'nun yanýnda kaldýktan

sonra hanesine dönmek üzere müsaade istemiþti. Neza-ket âbidesi Allah Resûlü, muhtereme zevcesini uðurla-mak için onunla beraber dýþarýya çýkmýþtý ki, o esnada bir-iki sahabî yanlarýndan geçmiþ, kendilerini görmüþ amahiç duraklamadan oradan uzaklaþmaya meyletmiþlerdi.

Ýki Cihan Serveri, derhal onlarý durdurmuþ ve Safiyyevalidemizin yüzünü açarak, "Bakýn, bu benim haný-

mým Safiyye'dir" demiþti. Bunun üzerine, o sahabî-ler büyük bir mahcubiyet içinde, "Maazallah, yâ

Resûlallah! Sizin hakkýnýzda nasýl kötü düþünüle-bilir ki?" mukabelesinde bulunmuþlardý. Reh-ber-i Ekmel Efendimiz'in cevabý þöyle olmuþtu:"Þeytan, insanýn kan damarlarýnda sürekli dola-þýr durur!"

Evet, þeytan, insanla bu kadar içli dýþlý oldu-ðuna göre zihne pek çok þüphe ve vesvese ata-bilir; en nezih kimseleri hiç olmayacak þekiller-de sû-i zanna sürükleyebilir. Öyleyse, insanhem her zaman hüsn-ü zanna baðlý kalmaya

çalýþmalý hem de sû-i zanna sebebiyetverebilecek hallerden fersah fersah

uzak durmalý ve hep temkinliyaþamalýdýr.

ÝLLÜSTRASYON:CEM KIZILTUÐ

Page 18: Zaman Hollanda

Televizyonlarýmýzýn yenigözdesi! Evliliðe giden enkýsa yol! Bekleme yok, sýra

yok! Çekiliþsiz-kurasýz, herkesebir eþ! Bir promosyon edasýylaherkesi evlendirme telaþýnadüþmüþ programlarýmýz þu ara-lar TV’lerin gözde konuðu.Dest-i Ýzdivaç, Huysuz’la Görü-cü Usulü, Su Gibi, Esra Erol’laÝzdivaç, vs... Hepsinin amacýayný; evlendirmek. Siz koltuðu-nuzda oturuyor ama damadý-mýzla ya da gelinimizle özdeþimkurarak ruhunuzun ve gözünü-zün tadýna göre katalogdanseçer gibi eþ seçiyorsunuz. Ýþinpratikliði cezbedici tabii amaonlar zaten alýþkýn bu hýzlý tem-poya. Sabah Dest-i Ýzdivaç’taevlenip öðleden sonra SerapEzgü’ye çýkýp evliliklerine aðla-yacaklar. Ve siz bu sefer koltu-ðunuzda boþansýnlar mý, boþan-masýnlar mý diye seçimyapacaksýnýz. Koþuþturanlarayný, ekran karþýsýndakiler ayný.Deðiþen ve yitense evliliðinbizim bildiðimiz o dest-i izdiva-ca gelemeyecek kadar derin vedeðerli anlamý.

Programlar neden popüler?

Çünkü müstakbel damadýmýz vegelinimiz sizin için enfes bir

özdeþim nesnesi oluyor. Sizyaþayacaðýnýz veya yaþadýðýnýzeþ seçme/eþle yaþama efektininne olduðuyla ilgiliyken ve yanlýþyapýlacak evliliklerle ilgili kâbussenaryolarýný dört bir taraftadinlerken; biri çýkmýþ sizin gibieþ seçiyor, hem de tereyaðýndankýl çeker gibi. Kâbus senaryola-rýna meydan okuyan bir aksiyonfilmi tadý býrakýyor sizin dama-ðýnýzda. Baþkasýnýn kafasýndaRus ruleti oynamak gibi! Heye-canlý ve tehlikesiz. Kendiniz içinkorku(nç), silahý baþkasýnabýraktýðýnýz an korkunun yeriniheyecanýn aldýðý bir oyun. Dola-yýsýyla siz koltuðunuzda otur-muþ sahnedeki nesnelerle özde-þimler kurarak ama tek birkurþuna bile hedef olmadanalmak istediðiniz adrenalinidamardan alýyor ama günlükhayatýnýza karýþmasýna izin ver-meyecek kumandanýzdaki sihir-li off düðmesine sahip olmanýnkudretiyle çat diye basýp filmibitirebiliyorsunuz. Filminkarakterleri ölmese de,hayatlarý altüst de olsa sizinhayatýnýzdan çýktýlar yayeter. Ýþte bu heyecan doluve sizin için zararsýz(!) tab-lonun damarlarýnýza enjekteettiði adrenalin size tatlý mý tatlýbir kývam veriyor. Bungee jum-ping yapmak gibi hem heyecan-lý hem de intihar deðil. TV’ninoff düðmesi sizi ayaklarýnýzdanhayata tekrar baðlýyor. Ya ayak-larýnda ip olmayan ekrandakidamat adaylarý&gelinleri?..Onlar eðlence zayiatý, üzgü-nüz...

Gerçek insanlar!

Söz konusu programlarýn sizeçekici gelmesinin bir diðer sebe-bi ise aslýnda basit bir þey: Sami-miyet! Evet TV’lerin artýk unut-maya baþladýðý bir duygu. TVprogramlarý herkesin ekranýniçinde bir rol edindiði ve bu rolüprogram bitene kadar oynadýðýbaþý sonu olmayan bir tiyatrosahnesi bugün. Sadece filmleri,dizileri kastetmiyoruz, hepsi.Hepsinde sunucuya,konuklara biçilmiþ bir rolvar, hepsi o rolün hakkýnýverip program bitincetekrar kendilik

ZAMAN HOLLANDA

PSÝKOLOJÝ

20 ARALIK 2008 18

Siz eþinizi sadece eþinizolduðu için sevip ona baðla-nýrsýnýz. Evlilik özel bir aksi-yondur ama tv’de yaþanantürden deðil. “Ben aslýndaGonca Haným için aramýþtým,ama ona bir önceki arayantalip oldu; o yüzden FatmaHaným’a razý olucaz artýk.”genelliðinde, elma seçer gibieþ seçmek öznelliðin zerrele-rini bile býrakmayan, bir pra-tik evlenme modülüdür.

E R H A N Ö Z D E N

Yar saçlarýn lüle lüle, program bitti güle güle!

Page 19: Zaman Hollanda

ZAMAN HOLLANDA

PSÝKOLOJÝ

20 ARALIK 200819gömleðini giyip hayata devam edi-yor. Makyaj odasýnda sadece yüzle-ri deðil; rolleri de deðiþiyor. Hayatý,hayattaki kendilerini dýþarýda býra-kýp karþýnýza çýkýyorlar. “Onlar” oandan itibaren, “herkesin karþýsýn-daki onlar” oluveriyor.

Ancak dest-i izdivaç programla-rýmýz için durum böyle deðil. Sunu-cu için bildik rol söz konusu olsa daen azýndan eðlence nesnelerimiziçin durum böyle deðil. Konu evli-lik olunca her ne kadar “ti” birformatta sunulsa da kiþilerkendi hayatlarý mevzu bahis

olunca TV’lerin kendilerinebiçtiði gömlek içinde kala-mýyorlar, bir anda ger-çek’leþiyorlar. Kendileriolmak zorunda kalýyorlar.Seçim kriterleriyle, alýcýgözü bakýþlarýyla, iknaetme çabalarýyla ken-diliðin sýnýrlarýna geri

dönüyorlar. Programmüzikli danslý, düðün

havasýnda sunulsa da aslýndauçurumun kýyýsýndakinin ken-dilerinin olduðunun farkýn-dalar. Ýþte korku insaný ger-çekleyen bir duygudur.Yalan makinelerinde deyakalanmaya çalýþýlan

duygu budur. Korkunun oldu-ðu bünye yalan söylemeyi becere-mez. Ve yalan söyleyenler genellik-le korkuyorlardýr, bu yüzdençuvallarlar.

Ýþte biz damat&gelin adaylarý-mýzýn bu rolsüzlüklerini, kendilikle-rini hafif müstehzi bir ifadeyle sey-rederiz. Ucuzluk gibi görürüz amabiliriz ki o ucuzluklarýn her biribizim damarlarýmýzda da akýyor,aynaya baktýðýmýzda kimse görme-se de biz görüyoruz o yanlarýmýzý.Tek þansýmýz onlarý günlük hayat-taki rollerimizle gölgeleyebilme-mizdir. Gölgelemenin imkansýzolduðu kýsacýk zaman dilimlerindeise adaylarýmýzýn tek seçeneði ger-çek olmaktýr. Ýþte bu size bir uzaylýyaratýðý seyrediyormuþ gibi entere-san gelir. Evet TV için uzaydan gel-miþ bir kavramdýr gerçeklik...

Siyah Türkler!

Programlarý sizin için ilgi çekicikýlan bir diðer nokta ise o insanlar-la özdeþim kuruyor olmakla birlikteonlarý belirli bir rakýmdan izlersinizve yüzünüzde alaycý bir ifade vardýr.Bir beyaz Türkler-siyah Türklersahnesi yine karþýmýzdadýr; sunucuve izleyiciler bembeyaz Türk’ken,arenaya sürdüðümüz gladyatörleri-miz siyah Türklerdir. Baþka türlüevlenememiþ gariplerdir onlar.Bunlarýn içinde kültürlü, güzel biri-lerini gördüðünüz zaman mini birþaþýrma yaþarsýnýz, “hayret ya

bunun ne iþi var ki orada?!” kýva-mýnda. Hatta programa katýlanlarbile bunu bilir, hepsinin üstünde bugaripliðin izleri vardýr. Bu seyreden-ler için öyle acýklý bir duygudur kikimse bunu kendine bile itiraf ede-mez. Siz aslýnda sahnedekilere yö-nelik gizli bir küçümseme hissiyaþarsýnýz, bunu onlar da bilir sizde, ama çýðlýk çýðlýða susmak veherkesin kendi konumuna razýolmasýyla devam eder senaryo. Çýð-lýktýr çünkü aslýnda siyahlar hiçmemnun deðildir renklerinden;ama susulur çünkü ortada evlilikgibi temel bir güdünün halledilece-ði pratik bir yol vardýr. Bu yol hatý-rýna siyah Türkler çýðlýklarýný kýsar,yerlerini alýrlar ve sizin alaycý bakýþ-larýnýza karþý gözlerini kaçýrýrlar.

Vahamet tablosu!

Evlilik özel bir aksiyondur. Hattaonu besleyen en önemli damar dabu özelliðidir. 2 kiþilik bir evrendir,kimsenin giremediði. Çift terapisi-nin temel amacýdýr bu evreni taþtaþ, tuðla tuðla inþa etmek. Ve birsineðe bile yer yoktur o evrende.Biz duygusunun vücut hatlarý buevrende çizilir. Ýþte meþhur pro-gramlarýmýz; içindekilerin ve dýþýn-dakilerin bu özellik anlayýþýný bal-yozlamaktadýr. Daha birincidakikada özel baþlamayan, baþka-larýnýn gözünün önünde gerçekle-þen bu baþlangýç söz konusu evre-nin zehirli gazýdýr, içinde kimseninyaþamasýna izin vermeyecek...

Bu özelliðin yanýnda bir deöznellik kavramý vardýr ki; çiftleribirbirine baðlayan ikinci deðerliköprüdür. Siz eþinizi sadece eþinizolduðu için seversiniz, ona baðla-nýrsýnýz. Olayýn sizin seçim yetene-ðinizi aþan metafizik bir kurguolduðunu kabul etmeniz evliliðini-zin ayakta kalmasýnýn sacayaðýdýr.Ancak “Ben aslýnda Gonca Hanýmiçin aramýþtým, ama onu bir öncekiarayan götürdü; o yüzden FatmaHaným’a razý olucaz artýk.” genelli-ðinde, elma seçer gibi eþ seçmeköznelliðin zerrelerini bile býrakma-yan, bir pratik evlenme modülüdür.

Ayrýca bu kadar pratik ve seri birgiriþ, kolay çýkýþýn da yol haritasýgibidir. Beyaz beyazla çýkar anlayýþýbu evliliklerin hangisinin neresinde,ne kadarcýk yaþayabilir ki?

Ama ben seyrediyorum, onayla-mýyorum ki diyeceksiniz. Siz pro-gramýn hayatýnýza karýþmasýnýengelleyecek kumandanýzýn offdüðmesinin gücüyle yalýtýlmýþ birodada TV’nizi izlediðinizi düþünse-niz bile eksilen deðer sadece ekran-dakilerde deðil sizin eþinize sesleniþtarzýnýzda, gözlerinizin mikrobakýþlarýnda, bütün evlilik literatü-rünüzdedir.

Kol

aj: S

alih

Tek

in

Page 20: Zaman Hollanda

Cumhurbaþkaný AbdullahGül’ün bayram namazýnýDiyarbakýr Ulucamii’nde

kýlma ve halkla bayramlaþmaprogramý aniden iptal edildi.Gerekçesi ne olursa olsun, 2009yýlýna girmeye günler kala 85yaþýndaki bir devleti yönetenle-rin hâlâ “bir þehre gideme-me”lerini açýklamak kolay deðilgerçekten de. Þahsen “Ýþ nedenbu raddeye geldi?” sorusunundokuz boðumlu cevabýný uzunuzadýya vermek yerine, TürkiyeCumhuriyeti’nin kurucusu ve ilkCumhurbaþkaný Atatürk’ün1923 sonrasýnda Diyarbakýr’agidip gitmediðini konuþmanýnolaya daha saðlýklý bir pencereaçacaðýna inanýyorum.

Diyarbakýr’ýn Atatürk’ünhayatýnda önemli bir yeri var.Çanakkale’deki baþarýlarýndansonra 2. Ordu’ya baðlý 16. Kolor-du Komutanlýðý’na atanan Mus-tafa Kemal, 27 Mart 1916 günüDiyarbakýr’a varmýþ ve tuðgene-ralliðe bu þehirde terfi etmiþtir.Bir süre sonra Silvan ilçesinetaþýnan karargâhta Türk TarihKurumu tarafýndan basýlan“Hatýra Defteri”ni tutmuþtu.

Mustafa Kemal Paþa bir günDiyarbakýr’da Hazrolu Mehmet(Budak) Bey’in evinde misafiredilir. Mükellef bir sofra hazýrla-yan Mehmet Bey, misafirinin buikramdan memnun kalacaðýnýzannederken genç general bek-lenmedik bir tepki gösterir ve “-Asker cephede açken ben bunefis yemekleri yiyemem” diye-rek sofraya oturmayý reddeder.“Askerlerin bir aylýk ekmeðibenden” sözünü veren MehmetBey’in sofrasýna oturan MustafaKemal Paþa, baþka bir seferinde“Bir gün gelirsem Hazro daðlarýbeni saklar mý?” diye sorar.Mehmet Bey’in cevabý kesindir:“Biz de, Hazro daðlarý da, hepi-miz sana feda, emrindeyizPaþam.”

Ancak siyasette dostluklarebedi deðildir, düþmanlýklarýnebedi olmadýðý gibi. MehmetBudak Bey ikinci meclise (1923)üye seçilirken, Þeyh Said isyaný-na katýlmadýðý gibi isyancýlarlamücadele eden kardeþi HatipBey sýkýntýlýdýr. Zira devlete kur-þun sýkanlarla beraber devletinyanýnda yer alan kendi ailesinin

de sürgüne gönde-rileceðini öðreninceÇankaya Köþkü’neçýkýp eski dostluðu-nun hatýrý için yanlýþanlamanýn düzeltil-mesini rica eder.Ancak Atatürk’üncevabý tokat gibipatlar yüzündeHatip Bey’in: “Bir insan kendiýrkýna hýyanette bulunursa baþ-kasýna daha iyisini yapar mý?” Ogünden sonra Hatip Bey ailesineþu öðüdü vermiþtir: “Sakýn bizimgibi onursuz olmayýn.” (Malmî-sanij, “Diyarbekirli Cemilpaþa-zadeler ve Kürt Milliyetçiliði”,Avesta Yay., 2004, s. 139-141.)

Bu arada belirtelim ki, Musta-fa Kemal Paþa, Diyarbakýr ve Sil-van’da kaldýðý bir yýlý aþkýn süreiçinde dostluk kurduðu kiþilerledaha sonra, özellikle Milli Müca-dele yýllarýnda iliþkisini sürdür-müþ ve telgraflarla destek ve yar-dým istemiþtir.

Nihayet Paþa, Temmuz1917’de Ýstanbul’a dönmeküzere Diyarbakýr’dan ayrýlýr.Ayrýlýþ, o ayrýlýþ. Zira Cumhuri-yet döneminde, Atatürk’ünyolunun bir daha Diyarbakýr’adüþmesi için tam 20 yýl, 4 ay geç-mesi gerekmiþtir.

Nedendir bu çeyrek asra yak-laþan uzun ayrýlýk? 1923 güzün-

den itibaren yurdukarýþ karýþ gezdiðinibildiðimiz Ata-türk’ün yakýndantanýdýðý Diyarba-kýr’a gitmeyiþinin vetam ölümünden 360gün önce gidiþininsebebi nedir?

Gezilerini ince-lediðimizde o itiraf edilemeyengerçekle yüzleþmekteyiz: Ata-türk sadece Diyarbakýr’a deðil,Trabzon-Adana hattýnýn doðu-suna da nadiren geçmiþtir.

Harita üzerinde de göreceði-niz gibi, ziyaret ettiði iller Kara-deniz bölgesi daha az olmaküzere Marmara, Ege, Orta Ana-dolu ve Akdeniz bölgelerindeyoðunlaþmýþtýr. Trabzon-Adanahattýnýn doðusunda gittiði illerise Elazýð, Erzincan, Erzurum,Gaziantep, Kars, Malatya, Rize,Yozgat ve Diyarbakýr’dýr. (Bun-larýn çoðuna da sadece bir defagitmiþtir.) Hiç gitmediði illerindaha çok Doðu ve asýl Güneydo-ðu bölgelerinde yoðunlaþtýðý,açýk bir þekilde görülebilmekte-dir.

Peki neden? Güvenlik gerek-çesi bir açýklama olabilir mi?Olabilir fakat bir ülkeyi kurtar-mýþ olan “Gazi” unvanlý kurucubir Cumhurbaþkanýnýn yönettiðiülkenin bazý þehirlerine hiç gide-

meyiþinin üzerinde ülkenin bir-lik ve bütünlüðü açýsýndan dadurulmalý deðil midir? Sonuçtayurt, gidebildiðin zaman senin-dir. Bunu öðretmemiþ midir derskitaplarýmýz? “Orda bir köy varuzakta” þarkýsý yoksa Güneydo-ðu için söylenmiþti de haberimizmi yok?

Artýk sadede gelsek, der gibisi-niz. Haklýsýnýz. Sorumuz þuydu:Atatürk Diyarbakýr’a gitmiþ miydi?

Gitmiþti ama epeyce geç birtarihte. 1937 yýlýnýn Kasým ayýnýn15’inde Diyarbakýr’a akþam saat18.00’de ulaþmýþtý. Törenle kar-þýlandýðýný, Halkevi ve Ordue-vi’ni þereflendirdiðini, geceyi deOrduevi’nde geçirdiðini gazete-lerden okuyoruz. Ertesi gün iseaskerî birlikler ile hava meydaný-ný gezmiþ, 21 yýl önce kaldýðýkonaðý ziyaret etmiþ, Diyarbakýr-Cizre demiryolu hattýnýn temelatma törenine katýlmýþtý. Buarada þehrin “Diyarbekir” olanadýnýn Diyarbakýr’a çevrilmesiniemretmeyi unutmayan Atatürk,o akþam Elazýð’a gitmek üzerehareket etmiþtir. Ancak yoldaTunceli’nin Pertek ilçesine uðra-mýþ ve bir köprü açýlýþýna katýl-mýþtýr. (Bkz. Utkan Kocatürk’ün“Atatürk ve Türkiye Cumhuriye-ti Tarihi Kronolojisi”, Türk TarihKurumu Yay., 1983, s. 611.)

“Ýyi de bu sürpriz Þark ziyare-ti 1937 sonlarý gibi saðlýðýnýn kýs-men bozulduðu bir tarihte nere-den icap etti? diye sorabilirsinizhaklý olarak. Ýþte burada bizi birzamanlama sürprizi bekliyor.Çünkü Atatürk’ün Diyarbakýr’ageldiði gün, Dersim Ýsyaný’ndanyargýlanan Seyyid Rýza ve 6arkadaþýnýn Tunceli’de idamedildiði güne rastlamýþtýr.

Ne tesadüf deðil mi? Aynýgün daraðaçlarý kurulurken Ata-türk Malatya’dan Diyarbakýr’ageçiyordu. Yani bu gezi bir türgövde gösterisini amaçlýyor vebizzat Cumhurbaþkaný’nýn katýl-dýðý çeþitli açýlýþlarla bölge halký-na ‘buradayýz’ mesajý veriliyor-du. 2 yýl kadar önce yazýlanÝsmet Paþa’nýn “Kürt Rapo-ru”nda belirtildiði gibi, ne olursaolsun halkýn içine girilmeliydi.

Girilebildi mi? Bilmiyorum.Bildiðim, devletin þimdi dedoðuya AK Parti ile girmeyidenemekte olduðu.

ZAMAN HOLLANDA

YORUM

20 ARALIK 2008 20

Sahi, Atatürk Diyarbakýr’a gitmiþ miydi?

Atatürk’ün Diyarbakýr’a geldiði gün, Dersim Ýsya-ný’ndan yargýlanan Seyyid Rýza ve 6 arkadaþýnýnTunceli’de idam edildiði güne rastlamýþtýr. Ne

tesadüf deðil mi? Ayný gün daraðaçlarý kurulur-ken Atatürk Malatya’dan Diyarbakýr’a geçiyordu.Yani bu gezi bir tür gövde gösterisini amaçlýyor vebizzat Cumhurbaþkaný’nýn katýldýðý çeþitli açýlýþlar-

la bölge halkýna ‘buradayýz’ mesajý veriliyordu.

Atatürk'ün 1923'den sonra gittiði ve gitmediði illerin haritasý. Selçuk Çatalbaþ

Page 21: Zaman Hollanda

ZAMAN HOLLANDA

KÝTAP

20 ARALIK 200821Kitap Kitap Kitap Kitap

Akýl ve aþkýn uyumuaÝnsan varlýðýnýn iki temel sahasý olarak kabul edilenaþk ve aklýn insanî bir olgu olduðuna dikkat çekeneser, insanýn büyüklüðünün akýl ve aþktan geldiðifikrini ele alýyor. Farabi, Ýbn Sîna, Muhasîbî ve Suh-reverdî gibi birçok filozof ve arifin akýl ve aþkla ilgi-li söylediklerini de irdeleyen kitap, bu isimlerin akýl

ve aþký Rabbânî bir nimet olarakkabul ettiklerini ifade ediyor.

Ýpek Yolu’nun dünü ve bugünü-‘Dünden Bugüne Ýpek Yolu: Beklentiler ve Ger-çekler’ konulu uluslararasý sempozyumda sunulanbildirilerden derlenen kitap, Asya ve Avrupa’yý bir-birine baðlayan 3 bin yýllýk ticarî yolun tarihî, kül-

türel zenginliðini gözler önüneseriyor. Kitap, önümüzde açýlanyeni yola iþaret ediyor.

Robert AshtonGiriþimcinin Kontrol Listesi283 sayfaOptimist Yayýnlarý

Masallý bilmecelerÇoklu zeka etkinlikleriyle iþlevsel bir hale getirilenMasal Anne kitabý, çocuklarýn birbirinden güzelmasallarý okurken onlarýn anlama, yorumlama,analiz etme ve matematiksel düþünme becerilerini

geliþtirmelerine katký saðlýyor.Kitapta rengarenk resimlenmiþbilmeceli 30 masal bulunuyor.

Ýþinizi kurmak için...Krize dayanýklý bir iþ kurmak ve sahip olduðu iþibüyütmek isteyenler için 1.000 ipucu barýndýrankitap, rahat okunan ve kolay anlaþýlýr bir dil sunu-

yor. Kitap iþle ilgili her türlü konu-da çeþitli pratik formüller sunuyor.

Koray Avcý ÇakmanMasal Anne208 sayfaErdem Yayýnlarý

Gulâm Huseyn Ýbrâhim-i DinâniAkýl Defteri, Aþk Âyeti342 sayfaÝnsan Yayýnlarýa

DerlemeDünden Bugüne Ýpekyolu258 sayfaÖtüken Yayýnlarý

GardenyaK

ýþýn yavaþ yavaþ içeri çekilip, içeridekigüzelliklere bakmak isteyenler içinsalon çiçekleri hazýr ve nazýr bekle-

mekte. Salon çiçeklerinin en nazlýlarýndangardenya, açtýðý zaman yaptýðý bütün nazýunutturacak kadar da güzel bir çiçek. Ýncitaneleri gibi üzerinde açan çiçekleri parlakyeþil yapraklarýnýn üzerine serpiþtirilmiþ gibiduran gardenyaya bakmak için bir iki þeyedikkat etmek yeterli, ödülünüz kapýyý açaraçmaz burnunuza çarpacak mis gibi birkoku...

Çok güneþ istemeyen, ýþýksýz da yapama-yan gardenyanýn bu ihtiyacýný karþýlamakiçin en iyi yapýlabilecek þey onu pencereyeyakýn, perdenin arkasýndan güneþ alabilece-ði ve çok ýsýnmayan bir yere koymak. Yerinisevdiðine kani olduktan sonra da oradanoynatmamak elbette. Gardenya soðuða hiçgelemediði gibi, ýsýnýn 15 derecenin altýnadüþmesiyle çiçek açmayý da durduruyor.Buna karþýn istediði sýcaklýk 23 dereceyi deaþmamalý. Yani sýcak yaz günleri gardenya-nýn uyuduðu zamanlar. Gardenya uygunýsýyý bulunca yaprak dökmüyor, çiçeklenme-ye devam ediyor.

Bütün bunlar tamam mý? Bir diðer aþamasulamak. Gardenyanýn topraðý sürekli nemistiyor. Ama kýþýn yine de sulama miktarýnýazaltmak gerekli. Yazýn sýcaklýðýnda dahaçok su arayan gardenya, kýþýn daha az suyaihtiyaç duyuyor. Bir de öyle alelade su olmu-yor bu nazlý çiçeðe. Kaynatýlýp dinlendirilmiþsu, her daim daha da mutlu ediyor onu. Sývý

gübreye de ihtiyaç duyan gardenya için yap-rak ve kök çürükleriyle karýþtýrýlmýþ toprakideal. Yapraklarýnýn koyu yeþilini korumakve üzerinde beneklenmeye neden olmamakiçin de her gün biraz ýlýk su püskürtmekgerekli.

Bütün bunlarý yaptýnýz ama gardenyanýzhâlâ çiçek açmadý mý? Bir yumurtayý suylakarýþtýrýp çiçeði de onunla sulamak gereki-yor. Bütün bu uðraþlarýn sonunda karþýlýðýçok güzel beyaz çiçekler. Ama çiçekleri çokbeðendik diye, dibine yanaþýp, burnunuzusokup koklamanýz da gardenyayý üzen hare-ketlerden. Ellediniz mi soluyor çiçeði. Elle-mezseniz 15 gün boyunca uzaktan sevebili-yorsunuz.

Kasým ayýndan mayýsa kadar yaprakla-rýndan sýcak bir yerde topraða dikerek çoðal-tabileceðiniz gardenyanýn saksýsýný deðiþtir-me konusunda da aceleci olmamakta faydavar. Ýki-üç yýlda bir deðiþtirseniz, niye bekle-diniz demeyecek kadar yerine baðlý.

Salon bitkilerini seçerken, gardenya gibiözen gösteren bir bitkiyi aldýnýz mý onunyanýna daha nazsýz çiçekler seçmenizde faydavar. Çünkü her birisine ayný zamanda bak-mak kolay deðil. Birini büyütürken biriniöldürebiliyorsunuz. En iyisi zahmetli ve zah-metsiz bitkilerden bir seçme yapmak. Bir desalonda yetiþtirilebilen sarmaþýklar var ki,onlara bakmak da zevkli, çiçeklendiðini gör-mek de... Ama bakarken dikkat edilmesigereken þeyler var ki, onlar da haftaya kalsýn...

Ferda Güneþ

Salonun incisi:

Page 22: Zaman Hollanda

N Ü U R M U K S U J V M Þ O

A V Ý R T Þ O L Ý M A R A Ý

P O R D R A G N Ý R H Þ N H

K A Y Ü G O T L M R Z Y E V

P Ý K Ý V K S A Z B A N I N

Y Ü J O A T R Ý O F D V R A

Þ E Z A E A A E N E E Þ A R

V M Ü K R Ç A L S M T D U M

B N R V L T U E Y H A S V Ü

A A E G R Ý G E Þ O F S Ý D

N Z S T E G P K O N S E R L

J E S P O G H O Ý A L Ü K K

A N A N A S G A S Y A E Y Ü

J Þ M G Ý C F R R T N M V R

A R E F T I O A E Ý A N T Ç

R Ý A F P B R V S K Z L O R

A D R Ý K N Ü H N V O R T Þ

E Ü T E R T E F G U B N E Ü

A B Ý R V R T M G A M S O N

E Y Z Ý C Z D V K L A A G A

V M Ý Ð O D Ö L O Ý U Ç N K

Þ T N A D N Ý Z E T D B A U

Aþaðýdaki kelimeleri tablonun içine serpiþtirdik. Bunlarý bulabilir misiniz?

ANANAS, BORSA, CÝZYE, ÇORBA, DÝKMEN, EKRAN, FETRET, GARDROP, HENDESE, ÝFADE,

KONSER, LÝSTE, MARMARA, NUMAN, OYLAT, ÖZVERÝ, POSTAL, RESSAM, SÝNEK, ÞÜKÜR,

TRAJÝK, USKUMRU, ÜMRAN, VARÝL, YALPA, ZÝYARET.

ÞÝFRE KELÝME:1 2 3 4 5 6 7

Radyoaktifölçü birimi

(... denbaþlayarak)

Bir mezhep

Soytarý

Etle beslenen

Tanrý tanýmaz

Berilyumunsembolü

Gazete yazýsý

Birhaberleþme

aracý

Nikelin remzi

Zorba

Bir atasözü

Lastiðinortasýndaki

Mandayavrusu

Büyük þehir

Kur’an’da birsure

Öldürme

Yardým

Ek

Kürk hayvaný

Ýlçe mülkiamiri

Yapým

Almanya’datop koþturangenç yetenek

Kasatura

Tüfekmermisi

Konya’dabaraj

Bayan adý

Ne yazýkki

Arazi taþýtý

Radyumunremzi

Bir denizcilikterimi

Emreden

Pulcuk

Halat ucu

Ley’insessizleri

Buyruða uyma

Suluboyaresimi

Belirti

Gösteriþ, alým

Suylatemizlemek

Kan yolu

At çiftliði

Damýtmak iþi

Katýþýksýz

Düþkünler evi

Köpek

Öðüt

Baþ, reis

Kýsacaselenyum

Kayak

Motorda güçbirimi

Allah’ýn bir adý

Ýlave

Sodyumunremzi

Saðlýk, esenlik

Oburlar

Yüz, kýlýk vedýþ görünüþ

Tembih sözü

Vücuttan atýlýr

Arýtma tesisi

Kötü, fena

Anlayýþ,anlamayeteneði

Allah’tanbaþka herþey

Alýn’ýnsessizleri

Demirinremzi

Telefon sözü

Uçurum

Yüz yüze olan

Sembolü Clolan element

Bir sahabi(...bin Malik)

Bir iþi birinehavale etme

Kýsacalutesyum

Alt altayazýlmýþþeylerinbütünü

Çiftçi, ortakçý

Bir tür cetvel

Eski çalgý

Son harfimiz

Radyumunremzi

Kör

Ege’de antikkent

Bir yazar(... Civaoðlu)

Bir tür fasulye

Birinci

Sirkeyle ilgili

Kalýn kumaþ

Baðýrsaklar

Ýlkel silah

Peri’nin hecesi

Bayan adý

Harap

Bir soru

Bir gaz

Kýnama

ABD yabanöküzü

Ata binen, atý olan

Dünyanýn enkalabalýk

ülkesi

Hayatarkadaþý

Bir popçu

Kendiniöldürme

Aða, cömertkimse

2

1

3

5

4

6

7

Asya’da göl

Kitap yazma

Söz gelimi

Silisyumunremzi

SUDOKU BULMACA Tablodaki tramlý kalýnçizgilerle belirlenmiþ 3'e3'lük karelere, 1'den 9'akadar rakamlarý birerkez kullanarak yerleþti-rin. Öyle yerleþtirmeyapmalýsýnýz ki, bütün 3lükleri doldurduðunuzdatablonun bütün kutularýyukarýdan aþaðýya vesoldan saða 1'den 9'akadar rakamlardan birerkez kullanýlmýþ olsun.

4 5 1

9 3 5 8

3 9 2

5 3 2

9 5 4 3

1 9 4

4 6 9 1

9 1 8

3 8 5 9

8 7 4 3 9 1 5 2 63 6 5 7 2 8 9 4 12 1 9 5 6 4 8 7 37 3 2 8 5 9 6 1 444 55 11 66 33 77 22 88 999 8 6 1 4 2 7 3 555 44 88 22 11 66 33 99 771 2 3 9 7 5 4 6 86 9 7 4 8 3 1 5 2

SUDOKU

ÇÖZÜMÜ

RÜSTEM AYDIN [email protected]

K A R E B U L M A C ASOLDAN SAÐA1) Ýnsanlarýn yaþayabilmek için üretme,ürettiklerini bölüþme biçimlerinin ve bufaaliyetlerden doðan iliþkilerin bütünü,iktisat.- Hemen yapýlmasý gereken, ive-di, müstacel. 2) Yüksek makamdaki ki-þileri hoþ sözlerle, fýkra ve hikâyelerleeðlendiren kimse.- Ýstanbul’da bir semt.3) Basit bir tarým aracý.- Yapýlarýn planý-ný yapýp bunlarýn gerçekleþmesini sað-layan kimse. 4) Balýklarýn iste kurutula-rak yapýlan pastýrmasý.- Bir nota. 5)Beddua.- Yakýt olarak kullanýlan kuru-tulmuþ sýðýr dýþkýsý.- At kýlýnýn rengi. 6)Geçimsizlik, anlaþmazlýk.- Genelliklearkasýndan yaðmur getiren sert rüzgâr.7) Açýktan açýða, gizlemeden.- Su bu-harlarýnýn yoðunlaþmasýyla oluþan vegökyüzünde farklý yükseklikte bulunabi-len hava kütlesi. 8) Gezinti teknesi.-Odanýn ortasýna yerleþtirilen, uzun tütünçubuklarýnýn külünün döküldüðü çanak.

YUKARIDAN AÞAÐIYA1) II. Dünya Savaþý’nda Japonya’nýn ikiþehrine atom bombasý atan uçaðýn adý.

2) Tiksindirici, iðrenç, murdar.- Bir nota.3) Mihrak.- Çizgileri, sýnýrlarý açýkça bel-li olan. 4) Sigarada bulunan çok zehirlibir alkoloit. 5) Kemiklerin toparlak ucu.-Bir erkek adý. 6) Üç veya daha çok dire-ði bulunan yelkenli gemilerde arka di-rek. 7) Bir þeye zorunluluk sonucu bað-lý olmayan, onun özünde bulunmayannitelik, araz. 8) Malezya’ya has öldürücübir sinir hastalýðý.- Baryumun sembolü.9) Alev, yalaz.- Eti yenilen hayvanlarýnen etli kýsýmlarýndan biri. 10) Çekme,sürükleyerek götürme.- Bir yaðýþ türü.11) Vilayet.- Zirve, þahika. 12) Soðukolarak içilen bir meþrubat türü.

1

22

33

44

55

66

7

88

11 22 33 44 55 66 77 88 99 1100 11221111

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12

T E S B Ý H Þ A F A K

A K S Ü L A M E L Y A

H M K A R A T A B A N

K E Z M A R A K E Þ

Ý K Ý Z M Ý R A S G

K K A D Ý F E Ý S A

A S Ý Y E E T A L O N

T

1

2

3

4

5

6

7

8 A R Ý K A T Þ Ý F A

ZAMAN HOLLANDA

BULMACA

20 ARALIK 2008 22 ÇÖZÜMLER NÜURMUKSUJVMÞO

AVÝRTÞOLÝMARAÝ

PORDRAGNÝRHÞNH

KAYÜGOTLMRZYEV

PÝKÝVKSAZBANIN

YÜJOATRÝOFDVRA

ÞEZAEAAENEEÞAR

VMÜKRÇALSMTDUM

BNRVLTUEYHASVÜ

AAEGRÝGEÞOFSÝD

NZSTEGPKONSERL

JESPOGHOÝALÜKK

ANANASGASYAEYÜ

JÞMGÝCFRRTNMVR

AREFTIOAEÝANTÇ

RÝAFPBRVSKZLOR

ADRÝKNÜHNVORTÞ

EÜ TERTEFGUBNEÜ

ABÝRVRTMGAMSON

EYZÝCZDVKLAAGA

VMÝÐODÖLOÝUÇNK

ÞTNADN ÝZETDBAU

Aþaðýdaki kelimeleri tablonun içine serpiþtirdik. Bunlarý bulabilir misiniz?

ANANAS, BORSA, CÝZYE, ÇORBA, DÝKMEN, EKRAN, FETRET, GARDROP, HENDESE, ÝFADE,

KONSER, LÝSTE, MARMARA, NUMAN, OYLAT, ÖZVERÝ, POSTAL, RESSAM, SÝNEK, ÞÜKÜR,

TRAJÝK, USKUMRU, ÜMRAN, VARÝL, YALPA, ZÝYARET.

KELÝME AVI

Page 23: Zaman Hollanda

ZAMAN HOLLANDA

AÝLE

20 ARALIK 200823

Ýyi bayramlar

“Yýlda bir kurban keserler

halk-ý alem iyd için,

Dem-be-dem, saat-be-saat

ben senin kurbanýnam” Fuzuli.

Bayramýnýz kutlu olsun,sevgili okuyucularým.Allah, Ýslam alemine, yur-

dumuza, sevdiklerimize, ailemi-ze, cümlemize hayýrlý bir bayramgeçirmeyi nasip etsin.

Kurban Bayramý, bana büyükmutluluk verir. Her bayramdaolduðu gibi akraba ve dostlarlabayramlaþmak, güzel olacak; sev-diklerimizle bir araya gelebilece-ðiz. Ayrýca kurban kesmek sure-tiyle de bir dar gelirliye et ikrametme fýrsatý bulabileceðiz. Gerçiyardým sadece bayramda deðil,her zaman yapýlmalý ama onu daçoðu zaman ihmal ediyoruz.

Bayram, çocuklarýn çoksevindiði bir olaydýr. Bayramdanönce alýnan elbiseler, ayakkabý-lar baþucuna konularak yatýla-cak, sabah uyanýnca giyinilecek,namazdan dönen babanýn eliöpülecek, bahþiþler alýnacak; çoközenle hazýrlanan bayram kah-valtýsýnýn baþýna geçilecek, kesi-len kurbanýn ciðeri ve böbrekle-ri kahvaltýya yetiþtirilecek,sonrasý oyun eðlence... Allah,her çocuða böyle bayramlarnasip etsin.

Bayram geldi ama geçen ayZaman’da (22 Kasým) sokakçocuklarýnýn sayýsýnda büyükartýþ olduðu, 31 bin çocuðunsokaklarda yaþadýðý, küçük birkýz çocuðunun görüntüsüyleverilmiþti. O çocuklar bayramýnasýl geçirecekler acaba? Zamanzaman televizyonlara tek birçocuk çýkarýlýr ve yardým kam-panyalarý baþlatýlýr ve biter. Son-

rasýnda yine hoþumuza gidecekbir çocuk görünce yine bir kam-panya ve yardým... Bir çocuk içinbile bu çok güzel, o çocuk kur-tulmuþ oluyor; ama hoþumuzagitmeyen çocuklar da çocuktur,geneli düþünmek lazým.

Evet, geliþmekte olan, zenginolmayan bir ülkeyiz; ama mer-hamet duygularýmýz çok kuvvet-li... Bunu her gün çoðalan yar-dým derneklerimizden deanlýyoruz. Benim anlamadýðým,bu yardým derneklerimiz zamanzaman dünyanýn öbür ucunayardým götürüyorlar; ama yur-dumuzda çocuklar sokaklardayaþýyorlar. Bu utanýlacak birdurum deðil mi? Kýþ geldi, buhavada, bu bayramda çocuklarne yapýyorlar, ne yapacaklar?..

Yardým derneklerimizin vakýf-larýmýzýn tümü, çok iyi çalýþmalargerçekleþtirdiði söylenen SayýnNimet Çubukçu’yla bir araya gel-seler, elde ettikleri yardýmlarýndörtte birini ortaya koysalar ve elele sokak çocuklarýmýzýn aileleri-ne iyi þartlar hazýrlasalar daçocuklarýmýz sokaklara dökülme-se... Hatta belediyeler zamanzaman bir trilyon masraf edereksokak çiçekleri yetiþtirmektense

sokak çocuklarý-ný yetiþtirseler!.. Sokaklara düþ-müþ çocuklarýmýza bir yuva saðla-nabilse ve yuvalarda yaþayançocuklarýmýza da daha iyi eðit-menler saðlanabilse... Öðretmen-lik yaptýðým zamanlarda yuvalar-dan okula gelen çocuklarýn içleracýsý durumlarýný yakýndan taný-dýðým için buralarda çalýþan kiþi-lerin biraz daha eðitimli olmalarý;kendi problemlerini çözememiþkiþilerin bu kurumlarda çalýþma-malarý gerektiðine inanýyorum.Keþke bu saydýðým ve saymadý-ðým bütün bu kurumlar bir arayagelse, Türkiye’yi sokak çocuðukalmamýþ bir ülke durumunagetirse ve Türkiye, bu konudaörnek gösterilse.

Güzel yardým derneklerimiz,dinimizde önce kendine, sonrayakýnlarýna, sonra tanýdýklarýna,sonra tanýmadýklarýna yardým etprensibi olduðu söylerler. Yurdu-muzda çocuklarýmýz sokaklardaiken falanca ülkeye yardýmetmek ne derecede uygundur.Keþke hem içeriye hem de dýþarý-ya yardým edecek kadar varlýklýolabilsek... Ýlgili kurumlarýn elle-rinden geldiðince tedbir aldýðýný

d ü þ ü -nüyorum ama þunu

da düþünüyorum: Gittikçe çoða-lan sokak çocuklarýmýz busoðuklarda bayramý, kýþý nereler-de ve nasýl geçirecek? Televiz-yonda görünerek veya görünme-den hangi yardým kurumlarý vekimler bu çocuklara el uzatacak?

Neþeli bir bayram yazýsýyazayým derken söz neredennereye geldi... Çocuk ve yaþlýoldu mu hiç dayanamam. Allahiki gruba da saðlýk ve mutlulukversin demekten baþka söyleye-cek söz bulamýyorum.

Bayrama gelirsek, bütün insan-larýmýz, fakiriyle zenginiyle bay-ram mutluluðunu yaþamasýný engüzel þekilde bilir ve gerçekleþtirir.

Sokak çocuklarýmýzla, yaþlý-larýmýzla birlikte hepimize, yur-dumuza tekrar mutlu bayram-lar, sevgili okuyucularým...

Kurban Bayramý’nda çoknefis bir susuz kebapla sözümü-zü tamamlayalým. Bu kebabýnbakýr tencerede yapýlmasý gere-kir, yoksa yanar.

Kaynaklar: Konya Yemek Kül-

türü ve Konya Yemekleri, Rumi

Yayýnlarý, Ýstanbul, 2005.

Yardým derneklerimiz, vakýflarý-mýz elde ettikleri yardýmlarýn dört-te birini ortaya koysalar ve el elesokak çocuklarýmýzýn ailelerine iyiþartlar hazýrlasalar da çocuklarý-mýz sokaklara dökülmese Hattabelediyeler zaman zaman bir tril-yon masraf ederek sokak çiçekle-ri yetiþtirmektense sokak çocukla-rýný yetiþtirseler!..

Susuz KebapMALZEME:� 4 kiþiden fazla� Piþme süresi: 4-5 saat� 1 kuzu budu� 1 tk karabiber veya tarçýn� 1 tk tuz

Beraberinde:� Pilav � Ayran� Soðan piyazý

Yapýlýþý: Kuzu budunu yýka,suyunu süzgeçte iyice süz-dür. Ýsteðe göre karabiberveya tarçýnla ov. 30 dakikadinlendir. Büyük bir bakýrtencereye yaðlý dýþ kýsmý ten-cerenin altýna gelecek þekil-de yerleþtir. Üzerine bastýr-masý için aðýrlýk koy, kapakört. Hiç su koymadan, çokhafif ateþ üzerinde (gerekirseateþ azaltýcý kullan) 4-5 saatkapaðýný sýk açmadan piþir.Servis tabaðýna pilavý yerleþ-tir. Etin tencerenin altýnagelen kýzarmýþ tarafýný üstegelecek þekilde pilavýn üzeri-ne yerleþtir, sofraya çýkar.Pilavsýz da olabilir.

N E V Ý N H A L I C I

Page 24: Zaman Hollanda

ZAMAN HOLLANDA

RÖPORTAJ

20 ARALIK 2008 24

Hayal kurmadým, fýrsatlarý deðerlendirdim

Hayatý gereksiz ayrýntýlaraboðan sýfýrcý öðretmenedasýna bir de ‘Ha hay!

Ben geldim buralara, sen ancaktelevizyondan görebilirsin’havasýný ekleyen belgesel sunu-cularý vardýr ya!Sýrt çantasýenvai çeþitansiklope-diyle doluo l a n l a rh a n i .

Elde kumanda, koltuða gömülüp‘Gidemiyorum madem, baritelevizyondan izleyeyim þuyabancý ülkeleri’ diyenlerin sýkýcýgezi rehberleri. Yine de ‘Varsýnolsun, görmek, havasýný hisset-mek istiyorum, o yabancý coðraf-yalarý’ diye haykýranlara birsözümüz var. Yeni nesil televiz-yonculara çevirin kanal ayarlarý-nýzý. Mesela izleyiciyi karatahtaönünde ders dinleyen öðrencivaziyetinden kurtarýp bilinme-yen yerlere seyahatin tadýna var-dýran Gülhan Þen’e. TV8’deyayýnlanan Gülhan’ýn GalaksiRehberi adlý gezi-belgesel pro-gramýnýn sunucusu, yönetmeni,yapýmcýsý ve daha birçok þeyi.Dünyayý dolaþýrken gereksizolmayanýndan bilgiyi, bolcaenerjiyi ve de esprilerle, þakalar-la þekillenen eðlenceyi bir arada

sunuyor Gülhan. Kuralcýlarabiraz absürt gelebilir ama

belgeselin neþeli birformatta sunulabile-ceðini kanýtlýyor.‘Benimki seyahateden kýzýn görün-tülü günlüðü’diyen Gülhan’ýnözellikle iletiþim

fakültelerinde eði-tim gören gençleri

ilgilendiren biryönünden daha

b a h s e t m e kgerek. Medyakurumlarýn-da bir iþbulma der-

diyle yanýp tutuþurken ‘Arkadaþbu piyasada yüksek mevkilerdetanýdýðý olanlar tutunuyor’türünden umutsuzluk düþünce-leri yeþerir ya! Ýþte Gülhan’ýnöyle bir hayat hikâyesi var ki; budüþünceyi yerle bir ediyor. 1989yýlýnda Bulgaristan’dan Türki-ye’ye göçmek zorunda kalan birailenin kýzý Gülhan. Ellerinde tekbir bavulla ayak bastýklarý Türki-ye’deki hayatý Kýzýlay yardýmçadýrýnda baþlamýþ biri. Ýletiþimfakültesinde hocalar, kamerayýkatalogdan gösterince ‘Bu iþböyle olmaz’ diye karar almýþ vegazetecilik serüvenine bir tele-vizyonun haber merkezine ken-dini stajyer olarak kabul ettirerekbaþlamýþ. Ýþte bu noktada genç-lere þöyle sesleniyor: “Gerçekmanada çok çalýþýp kendinizigeliþtirin. Ýþte o zaman bilmemkimin akrabasý olmanýza gerekkalmaz.”

Gülhan Þen’le bir araya gel-mek pek de kolay olmadý. Öncebir istihbarat çalýþmasý geçti üze-rimizden. ‘Röportaj yapalým mý?’mail’inin hemen ardýndan ‘-Acaba bu, gerçek Önder Deligözmü?’ diye bir araþtýrma yapýver-di Gülhan. Sabýka kaydý, ika-metgâh belgesi istediði gibi, birde gazete santralini ve direkthattý arayýp röportajý isteyeningerçekten ben olup olmadýðýmýsorguladý. Neyse ki bu sýnavýbaþarýyla geçtik. Tabii tüm busoruþturmanýn sebebi fanatikizleyiciler. ‘Belediyeden arýyo-rum’, ‘Prodüksiyon firmasýndangeldim’ gibi türlü türlü planlaryaparak Gülhan’la görüþmekisteyenler... Sonunda buluþtukYýldýz Parký’nda. Kafamýzdaki ‘-Bu kýz programda kýpýr kýpýr da,ya normal hayatta?’ sorusuna

hemen cevap bulduk.Evet, aynen

ö y l e . . .

Hatta o kadar kabýna sýðmýyorki; koca Çadýr Köþk dururkensoðuk havaya raðmen ‘Bahçedekonuþalým’ diye tutturdu. Fana-tik izleyicilerine seslenelimhemen. Programýnda, ‘ZamanGazetesi’yle röportaj yaparkenhasta oldum.’ derse bilin kisorumlu kendisidir. Biz o soðuk-ta hasta olmadýðýmýza þükrettik.Bu arada Tv8’de hazýrlayýp sun-duðu ‘Gülhan’ýn Galaksi Rehbe-ri’ adlý programýnýn farklýlýðýüzerine konuþtuk. Bir de özellik-le iletiþim fakültesi öðrencilerineörnek olacak hayat hikâyesinidinledik.

Neþeli bir gezi programýhazýrlýyorsunuz. Gülüp eðlen-menin ukalalýk olarak algýlan-dýðý bir alanda çok da alýþýldýkbir tarz deðil iþin doðrusu...

Ben hakikaten bir seyirci olarakda bu durumdan çok sýkýlmýþ-tým. Bu nedenle TV8’e programýilk sunduðum zaman ‘Bennormal hayatýmda neysem öyleolacaðým.’ dedim. Ýngiltere’detelevizyon yapýmcýlýðý, programve haber yapýmcýlýðý üzerine bireðitim aldým. Ýletiþim fakültesimezunu biri olarak da yurtdýþýn-daki projeleri sürekli takip edenbiriyim. Þunu gördüm; insanlardoðal. Asla yapmacýk deðiller.Çýkýp da eðitmenlik taslamýyor-lar. Ben de öyle olmak istedim.Televizyonculukta, yani konuþ-ma dili diye bir þey var. Ama bu,Türkiye’de sanki ciddiyetsizlikya da ukalalýk olarak algýlanýyor.Hakikaten belgesellerde hepbelli bir format vardýr. Ben, gitti-ðim yerleri hem bir izleyici hemde gezen, seyahat eden bir kýzýn

gözüyle anlatmakistedim. Ben

“Hýrs ve geleceðe dair hayaller,beklenti oluþturur ve karþýnýzaçýkan fýrsatlarý doðru deðerlendir-menizi engeller. Ben hep karþýmaçýkan fýrsatlarý doðru bir þekildeyaþamak isterim.”

Ö N D E R D E L Ý G Ö Z

Gülhan Þen

Foto

: Hüs

eyin

Sar

ý

Page 25: Zaman Hollanda

de elime önceden çalýþtýðým bil-gileri alýp, ben de çok iyi hâkim-miþim gibi bir tarzda anlatabilir-dim. Hatta o zaman ‘aman çokbilgili kýz’ da diyebilirlerdi. Benhem bilgilendirici hem de eðlen-dirici bir program yapmak istiyo-rum. Sonuçta televizyon okuldeðil ki. Bir de program seyahatüzerine. Eðlenceli olmasý gerek-mez mi? Niçin seyahate çýkarsýn?Ben de insanlara o gezme duygu-sunu aktarmak istiyorum. ‘Seya-hat eden bir kýzýn görüntülü gün-lüðü’ diyorum ben ona yani.

Programa gelen ilk tepkilernasýldý?

Ýlk baþta bu tarzý yadýrgayanlaroldu. Espriler var, doðal davra-nýþlar var falan. Bazý seyirciler çokyadýrgadýlar. Gereksiz bilgilerverilmesine alýþmýþlar. Çünkütelevizyonculuk aslýnda hepgörüldüðü þekliyle yapýlýyor. Ýle-riye götüreyim, geliþtireyim derdiyok. Ama belli bir kitle var ki;onlar da böyle bir tarza aslýndaçok açmýþ. Beni çok doðru algýla-yýp alt metinlerde yaptýðým gön-dermeleri dahi tek tek yakalayýphangi müziði nerede niçin kul-landýðýmý bile tespit edecekdüzeyde bir kitle de var. Fakatonlara hitap eden çok az kiþi vartelevizyonda. Ben de onlardanbiri olmayý tercih ediyorum.

Ýletiþim fakültesinde hocalarkamerayý katalogdan gösterin-ce ‘Bu böyle olmaz!’ diyerekmeslek hayatýna hýzlý bir giriþyapmýþsýnýz...

Ortaokul, lise hep teorik eðitim.Üniversitede pratik eðitime geçe-ceðimizi düþünüyorum. Ama

hani devlet üniversitelerinin hali,bilmiyorum belki daha düzelmiþ-tir þimdilerde. 2001 mezunuyumben. O zaman katalogdan kame-ra gösteriliyor bize, montaj aletiartýk kullanýlmayan bir alet. ‘Buböyle olmayacak, ben en iyisi biryandan da gidip bu öðrendikleri-mizin gerçek anlamda pratik uy-gulamasý nedir ona bakayým’dedim. O dönemde HBB’de,TRT’de staj yaptým. Buralara dahep kendi çabamla baþvurdum,kendimi bir þekilde kabul ettir-dim. Piyasada hiçbir tanýdýðýmyoktu yani.

Özellikle þimdilerde böyledüþünenler vardýr muhakkak!..

Ben bu iþin eðitimini almýþ, bu iþegönül vermiþ, bu iþi meslek ola-rak gören, emek sarf eden biriy-im. Fakat ben de ilk bakýldýðýzaman ‘sarýþýn, artý güzel eþittiraptal kýz’ kategorisinde deðer-lendiriliyorum. Ýlk görenlerinizlenimi bu. Ne kadar þýmarýk, nekadar ukala, aman Niþantaþý kýzývesaire gibi þeyler. Halbukibenim o yarým saat için gecegündüz çalýþtýðýmý bilmiyorlar.Benim ego takýntým olmadýðý için

illa da kültürümü ortaya dökeyimgayretine bürünmüyorum. Bun-lar, televizyonculuk okumuþ biri-nin televizyon dilini saðlýklý kul-lanmasýndan baþka bir þey deðil.

Ýletiþim fakültesi öðrencilerin-de çokça görülen ‘piyasadatanýdýðým yok’ umutsuzluðunadair ne dersiniz?

Eðer gerçekten çalýþýyorsanýz,gerçekten çaba sarf ediyorsanýz,çok azimli ve üretkenseniz benbu anlamda iyi bir örnek olduðu-mu söyleyebilirim. Benim hiçbirtanýdýðým yoktu. Hiç kimse de ‘-Bu kýz benim sayemde burada.’diyemez. Sadece yaptýðým iþinkarþýlýðýnda bu noktadayým. Negüzel olduðum için ne de birinintanýdýðý olduðum için buradayým.Sadece yaptýðým iþten dolayý tak-dir edildiðim için buradayým.Dolayýsýyla hiç ümitsizliðe kapýl-masýnlar. Bana iletiþim fakülte-sinden de yazýyorlar, ‘Gülhanabla n’apalým, nasýl proje önere-lim’ gibi. Hem onlara hem destajyerlik yapmak isteyenlereyardýmcý oluyorum.

Aslýnda bu tanýdýk sahibi olmanoktasýnda Bulgaristan’danTürkiye’ye göç etmeniz dikkatçekici. Sýfýrdan bir hayata baþ-lýyorsunuz. O dönemi birazanlatabilir misiniz?

Benim için anlatmasý en zordönem. Sonuçta ben buradaolmaktan çok mutluyum. Amabir insanýn doðduðu yeri kendiisteðinin dýþýnda terk etmesi çokzor bir durum. Çünkü oraya dairher þeyi geride býrakýyorsunuz.Sadece geçmiþinizi deðil, orayadair kurduðunuz gelecek hayal-lerini de geride býrakýyorsunuz.Biz ilk olarak Kýzýlay çadýrýnayaerleþtik. O anlamda hakikaten‘Allah razý olsun’ diyeceðim. Tür-kiye’de gördüðüm, barýndýðým ilkyer Kýzýlay çadýrýdýr. Hatta bizsoyadýmýzý da o çadýrda aldýk.Bulgaristan’da insanlar babalarý-nýn ve dedelerinin isimleriyleanýlýrlar. Soyadý yoktur. Burayageldik, kayýtlar farklý tutuluyor.Bize sordular ‘Nasýl bir soyadýistersiniz?’ diye. Biz de kolayyazýlsýn, kýsa olsun, güzel olsundiye ‘Þen’ soyadýný aldýk. Ýki aykadar Kýzýlay çadýrýnda kaldýk.Çok zor günlerdi. Çünkü alýþýkolduðunuz bir hayat standardývar, buraya geliyorsunuz, üç beþkuruþ kazanýp hayatýný sürdüre-bilmek için aileniz kendi eðitim-lerinin çok altýnda iþlerde çalýþ-mak zorunda kalýyor. Ben de birçocuk olarak bambaþka bir hayatseviyesine geçtiðimizi anladým.

ZAMAN HOLLANDA

RÖPORTAJ

20 ARALIK 200825

‘Hüznün rengi mavi’Göç ettiði ülkede ilk olarak Kýzýlayçadýrýyla tanýþan küçük bir kýzýn yenihayatýna alýþma süreci nasýl oldu?Yeþilköy’e geldik ilk önce. Orada da dahaböyle zengin bir kesim oturuyor ve dekapýcý çocuklarý vesaire var. Orada benþimdi Bulgaristanlý olduðum için iki taraf-tan da arkadaþým vardý. Bir gün parkaçýktýk. Ben ayakkabýlarýma bakýyorumsürekli. Annem ilk maaþýyla bana, hediyeolarak mavi ayakkabý almýþtý. Orada çalý-þan bir görevlinin kýzý bana ‘Niye bu ayak-kabýlarý giydin?’ diye sordu. ‘Senin çokgüzel ayakkabýlarýn var.’ dedi. Ben de ‘-Annem aldý, mavi benim en sevdiðimrenk.’ dedim. O da ‘Ama bunlar fakirçocuðu ayakkabýlarý!’ dedi. Ben o anakadar hiç öyle bir anlamlandýrma yokkafamda. Fakir çocuðu nasýldýr, nedirhani, ayakkabýlarýmý deðerlendirdim. Neeski, ne kirli. Tertemiz, güzel ayakkabýlar.Sadece ayakkabýlar lastik olduðu için‘Bunlarý fakir çocuklar giyer.’ dedi. Benorada aðladým tabii, bilincinde olmadan.Bunu lisede hüznün rengi mavi diye hikâ-yeleþtirdim. O bana yeni geldiðim yerdebambaþka hayat koþullarý var ve bambaþ-ka kriterler geçerli diye bir þey öðretti. Ohikâyeyi daha sonra annemler okudularve onlar da çok aðladý. Hâlâ ben çok duy-gulanýrým. Bizden on yýl sonra Kosova’dangöçler oldu. Oradaki çocuklarý izleyincekendimi görmüþ gibi oldum ve çokhüzünlendim.

‘Daha çok tanýnayým’diye bir derdim yokTV8, programlarýn yýldýzýný parlatýpbaþka kanallara yollama yönüyle ilginçbir kurum. Size de teklifler var mý?Açýkçasý bir iki kanaldan oldu ama benonlarý TV8’e tercih etmedim. ‘Bunlarküçük kanallardýr da ondan’ diye düþün-meyin. TV8, bence bu anlamda çok dahaönde bir kanal. Çok daha özel projeler üre-tiyor. Diðer kanallardakilerin hepsi birbiri-ne benziyor. Sonuçta ben ‘Daha çok taný-nayým.’ gibi bir derdi olan biri deðilim.Yaptýðým özgün iþleri rahatça yapabilece-ðim, keyif alabileceðim bir ortamda yap-mak istiyorum. Benim için adres TV8 yani.

Mutfaktan çýkma!TV8’de yayýnlanan Gülhan’ýn Galaksi Reh-beri, Gülhan Þen’in ilk programý deðil.Daha önceleri Star’da Stardust,CNNTürk’te Eðitim ve Kariyer, yine TV8’deZamanýn Ruhu Zeitgeist adlý programlarýyaptý. Bu arada Þen’in program hazýrlayýpsunmaya baþlamadan önce çeþitli kanal-larýn haber merkezlerinde muhabirlik yap-týðýný da belirtelim. El kamerasýyla çokhabere gitmiþ yani. Þen’in ileriki dönemler-de gerçekleþtirmek istediði projeler de var.Mesela insanýn günlük hayatýnda dikkatetmediði ayrýntýlarý sorgulama üzerine yada strateji oyunlarýna benzer bir yarýþmaprogramý. Çok fazla ayrýntý vermiyor. Zatenverse de kimse ‘ben yapayým bunu’ diyedüþünmesin. Çünkü onun projeleri noteronaylý.

Gülhan Þen

Page 26: Zaman Hollanda

ZAMAN HOLLANDA

SÝNEMA

20 ARALIK 2008 26

Cem Yýlmaz deyince mem-leketteki tüm asýk surat-lar yelkenleri suya indiri-

yor. Katýldýðý her programreyting rekorlarý kýrýyor, her gös-

terisi kapalý giþe oynuyor, her fil-minde kapý pencere yýkýlýyor:Heyhat, memleketin en popüleryüzü olduðundan hâlâ þüphele-nen var mý?

Yazdýðý (“Herþey Çok GüzelOlacak”), yönettiði (“Hokka-baz”) veya hiç deðilse çorbadatuz kabilinden rol aldýðý(“Vizontele” ve “OrganizeÝþler”) hiçbir film zarar etmedi.Basýna verdiði söyleþilere, ekran-lardan yaptýðý açýklamalarabakýnca da sinemayý þu an kari-yerinin baþ tacý ettiði, bu iþi layý-kýyla icra etmek istediði kolaycaanlaþýlýyor.

Tam 10 yýl geçmiþ sinemaylailk halvet oluþundan bu yana.1998’de kendi öyküsünden

senaryolaþtýrýlan ve baþrolü deaðabeyi rolündeki (sonradan“Hokkabaz”da babasýna dönü-þecek olan) Mazhar Alanson’lapaylaþtýðý “Herþey Çok GüzelOlacak”, bugünden bakýncaonun mizah anlayýþýnýn ve sine-masal zevklerinin de küçükçekirdeklerini barýndýrmýyormu? Orada önüne gelene kazýkatan, bu uðurda sevdiklerini kar-þýsýna almaktan geri durmayan,hayta mý hayta Altan’da birparça “G.O.R.A”nýn Arif’ini bul-mak zor mu? ‘Þu çýlgýn Türk-ler’in her türlü akýl almaz çýlgýn-lýðýyla bu denli barýþýk biçimdegýrgýr geçmek bugüne dek butopraklarda pek az mizahçýyanasip olmadý mý? Sevdiðini,

babasýný yitiren, aðabeyiyle bir-likte de canlý birer meþaleyedönüþmelerine ramak kala paça-yý yýrtan Altan da, ‘her yolagelir’ci Türk insanýnýn küçük birözeti deðil miydi? Yine de,tuhaftýr, yarým düzinelik oyun-culuk filmografisinde en drama-tik tatlar barýndýraný da ilk filmi“Herþey Çok Güzel Olacak”tý.Her Cem Yýlmaz tiplemesi gibiyýrtmanýn yollarýný arayan,‘çakal’lýktan beslenen Altan’ýnöyküsü, ‘karamsar bir umut’lanoktalanýyordu.

Yýlmaz, 2000 yýlýnda bu kezYýlmaz Erdoðan’ýn kanatlarýaltýnda “Vizontele”de rol aldý.Rolü Fikri ufaktý ama Cem Yýl-maz ne yaptý etti, filmi bir parça

Beþ yýl önce “G.O.R.A”yla popülerdimaðýmýza ‘uzaydan kýz kaçýran’Arif’i sokan Cem Yýlmaz, efsanesi-ni ters yüz edip bir kez daha önü-müze sürüyor.

B U R Ç Ý N S . Y A L Ç I N

Arif olan izler!A.R.O.G.

Page 27: Zaman Hollanda

ZAMAN HOLLANDA

SÝNEMA

20 ARALIK 200827

gölgelemeyi baþardý. (“Zeki Mürende bizi görecek mi?”) Kuþkusuz, þusýralar biraz Engin Günaydýn’ýn dayaþadýðý gibi, daha görünür görün-mez insaný tebessüme gark eden‘aura’sýyla Fikri de çok cazip birtipti. Yaka baðýr açýk, paçalarýndandalavere akan, aðzýna þahane küfüryakýþan, kýroluktan çapkýnlýk çýkar-maya çalýþan Fikri, Yýlmaz Erdoðankadar Cem Yýlmaz’ýn kattýklarýylada parlýyordu.

2003’te tamamlanabilen bir son-raki filmi “G.O.R.A” ise Cem Yýl-maz’ýn gösterilerinde anlattýðý‘uzaylý’ þakalarýndan devþirilmiþ bir‘izlence’ gibi duruyordu. Belki birazda ‘uç uca eklenmiþ þakalardanmürekkep’ bir hal ve vaziyet sergile-diðinden olsa gerek, “G.O.R.A”dan

bütünlüklü bir sinema filmi tadý ala-bilmek zordu. Ama hem Arif hemde antitezi Logar, onun bedeninecuk oturan kostümleriyle þahanemahluklardý. Nitekim film, gösteri-me girdiði yýl giþede de çýtayý yukarýçekti ve sonradan sýrayla “KurtlarVadisi: Irak” ve “Recep Ývedik” tara-fýndan kýrýlacak bir rekora imza attý.

Alkýþlar artýyor…2005’te Yýlmaz Erdoðan’ýn iddia-

lý projesi “Organize Ýþler”de bir kezdaha filmi çalmayý baþardý Cem Yýl-maz. Bu kez sanki Erdoðan da onunönünü açýyor ve öyküde Cem Yýl-maz’a resmen ferahlatýcý bir rol biçi-yordu. Façasý bozuk mafya babasýMüslüm Duralmaz, hem Cem Yýl-maz’ýn o güne kadar canlandýrdýðýtiplemelerinin karþý cenahýnda dur-

masýyla bir ilkti, hem de biraz abar-týlsa elden avuçtan kayýp gidecekkadar da riskli bir adamdý. (“Þimdikafanýzda iki tane soru iþareti var: 1)Dayak nedir? 2) Neden atýlýr?”)Çeþitli yarýþmalardaki jüri üyeleri debu ince urgan üzerinde yürüyenperformansý fark etmiþ olmalýlar ki,o yýl Müslüm Duralmaz En Ýyi Yar-dýmcý Erkek Oyuncu dalýnda kimiadaylýklar getirdi Yýlmaz’a.

Akabinde 2006’da sinemadakendisini bir üst mertebeye çekebil-mek adýna, senaryosunu yazdýðý“Hokkabaz”ý yönetmeye de cesaretetti. Gerçi kendi deyimiyle ‘iþin tek-nik meselelerini halleden’ yönetmenortaðý Ali Taner Baltacý’yla birlikteicra etti bunu ama þurasý kesin kiikili o güne kadar çekilmiþ ‘en iyi

Cem Yýlmaz’lý filme’ imza atmýþlar-dý. Bir sahne adamý olarak, bir sahneadamýnýn korkularýný, endiþelerini,düþlerini, hayal kýrýklýklarýný yansýt-mak istemiþti. Tam bir zavallý olanillüzyonist Ýskender Tünaydýn veortaðý Maradona’nýn hikayesi bununiçin biçilmiþ kaftandý. Ýskender, herCem Yýlmaz tiplemesi gibi, uzunyollara düþüyor, kallavi badirelerdengeçiyor ve nihayetinde yaþama dairküçük dersler alýyordu. Yýlmaz “-G.O.R.A”nýn Arif’ini bir kez dahabaþýmýza musallat ediyor. AdamYontma Taþ Çaðý’na gidip ne kadarkabile, mamut, dinozor varsa örgüt-lüyor ve Türk’ün pratik zekasýný bin-lerce yýl öncesinde dahi mimliyor.Ýnsan sormadan edemiyor: Arif olananlar da, acaba bizim Arif anlar mý?

G.O.R.A. Hokkabaz

Organize Ýþler

Page 28: Zaman Hollanda

ZAMAN HOLLANDA

SPOR

20 ARALIK 2008 28

Dört kardeþin yedikleri-attýklarý ayrý gitmiyor

Bu uþaklar ayný kuþak

Karadeniz’den Ýstanbul’agöç eden ailelerdenbirisidir Eski ailesi.

Trabzon’dan kalkýp 1992 yýlýn-da Güngören’e gelen Eski aile-sinin zaman içinde afacan mýafacan dört tane çocuðu dün-yaya gelir. Baba Recep Eski, oyýllarda evlatlarýný büyük þeh-rin zorluklarý içinde en iyiþekilde yetiþtirme telaþýna gir-miþti. Gençlik yýllarýnda ama-tör takýmlarda futbol oynayanbaba Eski, çocuklarýnýn kötüalýþkanlýklardan ancak sporsayesinde kurtulacaðý düþün-cesindeydi. Kýsa bir araþtýrma-nýn akabinde Güngören’in eniyi antrenörlerinden biri olanMithat Aytan’ýn spor salonunubuldu. Milli tekvandocularyetiþtiren, þampiyonlar çýkar-tan bu salon, baba Eski’ninkafasýna yatmýþtý. Ýlk önce

büyük oðlu Beytullah’ý, dahasonra sýrasýyla Burak’ý, Büþra’yýve Buket’i tekvandoya gönder-me kararý aldý. Böylece dörtkardeþin dördü de tekvandocuolup çýkmýþtý. Milli formayýsýrtlarýna geçiren bu çocuklar,dünya ve Avrupa þampiyona-larýnda birçok derece eldeetmeyi baþarmýþtý. Eski kardeþ-lerin hikâyesini onlarýn diliyleanlatmaya devam edelim.

Kötü alýþkanlýklardan uzakdurmasý için babasý tarafýndanspora yönlendirildiðini belirtenailenin en büyük ismi Beytul-lah Eski, “Çocuk olmama rað-men çok iyi hatýrlýyorum;hocaya, ‘Eti senin kemiðibenim’ demiþti. Ancak ben, ilketapta spora pek olumlu baka-

madým. Üzerimde bir çekin-genlik vardý. Hatta antrenman-lara gidiyorum diyerek salonauðramýyor, mahallede dolaþý-yordum. Daha sonra bunuöðrenen babam, antrenmanla-ra gelmeye karar verdi. Ben deböylece düzenli bir þekildespora devam etmiþ oldum.”þeklinde tekvandoya adým attý-ðý ilk yýllarý anlatýyor. Daha sarýkuþakta girdiði ilk turnuvadamadalya kazanmayý baþaranBeytullah, minikler kategori-sinde 36 kiloda müsabakalarakatýlýr. Yetenekli sporcu,“Babamýn gayretleri ve hoca-mýn disipliniyle kýsa süredetekvandoya adapte oldum.2000 yýlýnda ilk Türkiye þampi-yonluðumu elde ettim.” diyor.

Beytullah, Burak, Buket ve BüþraEski. Dört kardeþin dördü de siyahkuþak sahibi tekvandocu. Katýldýk-larý müsabakalarda madalyalarýtoplayan dört kardeþin aile hayatýspor üzerine kurulu. Dünya veAvrupa þampiyonlarýnda madalya-lar kazanan Eski ailesi, milli takýmabüyükler, gençler ve miniklerkategorisinde sporcu yetiþtiriyor.

N U R U L L A H K A Y A

Foto

: Nur

ulla

h K

aya

Page 29: Zaman Hollanda

Ýtalya’daki 2005 AvrupaÞampiyonasý’nda kürsüyeçýkan Burak, abisi gibi

dünya þampiyonasýnda 3.olmayý baþarýr. Genç þampiyonBurak, “Sporda elde ettiðimderecelerle Bahçelievler ElitGençler Koleji’nde yüzde yüzburslu okuma fýrsatý yakala-dým. Þu an lise üçüncü sýnýfta-yým. Kardeþlerimle kazandýðý-mýz bu baþarýlar neticesindeBahçelievler Belediyesi’ndenbüyük destek gördüm. Aileceelde ettiðimiz dereceler hergeçen gün artmaya baþladý.Hepimizin gayesi milli formay-la bayraðýmýzý yurt dýþýnda dal-galandýrmaktý. Çok çalýþtýk.Allah da emeklerimizin karþýlý-ðýný veriyor. Önümüzdeki yýlÝsveç’te Avrupa þampiyonasývar. Orada zirveye çýkmayýhedefliyorum. Hedefim 2012olimpiyatlarýna katýlmak.” þek-linde konuþuyor. Her iki aða-

beyinin önderliðinde sporabaþlayan Buket, son derecegüçlü ve dayanýklý bir tekvan-docu olmayý baþarýyor. Ýstan-bul’da yaptýðý baþarýlý maçlarlaaðabeyleri gibi yurt dýþýndamaçlara gitmeyi arzulayanBuket, “Ben ve kýz kardeþimbayan olmamýza raðmen tek-vandoya müthiþ bir uyum sað-ladýk. Girdiðimiz maçlardadaima baþarýmýzý artýrýyoruz.Babam, sürekli maçlarýmýzageliyor. O bizim için daima iticibir kuvvet. Babam sayesindedaha hýrslý çalýþýyoruz. Hattabizi þampiyonalara kendi ara-basýyla götürüyor. Ben de

özveriyle çalýþtým. Ancak geçir-diðim apandis ameliyatý sonu-cu tekvandoya ara vermekzorunda kaldým. Ameliyatýgeride býrakalý 2 yýl oldu. Þu anEndüstri Teknik Meslek Lise-si’nde son sýnýftayým. Ýnþallahseneye spor akademisine gire-ceðim. En kýsa sürede kendimitoplayýp inþallah eski formumaulaþacaðým.” diyor. Ailenin enküçük sporcusu olan Büþra’nýndiðer kardeþlerden ayrýlan yanýise doðuþtan aþýrý esnekliðesahip olmasý. Tekvandoda esn-ekliðin çok önemli olmasý

hasebiyle Büþra, þimdidenüst düzey teknik kapasitesiylerakiplerini alt etmeyi baþarýyor.Küçük yaþýna raðmen defalarcaþampiyonluklar kazandýðýnýbelirten minik Büþra, “Ýlerleyenyýllarda aðabeylerim ve ablamgibi çok iyi bir sporcu olaca-ðým.” diyor. Ýncirli BahçeÝlköðretim Okulu’nda 6. sýnýftaokuyan Büþra’nýn, miniklersýnýfýnda birçok derecesi bunu-yor. Dört kardeþin yaþadýðýmüzmin sakatlýklara yüreðidayanmasa da anne FatmaEski, evlatlarýnýn iyi bir ahlaklayetiþtiðini ve onlarla gururduyduðunu dile getiriyor.

Spor sayesinde düzgün bir ahlakakavuþan Beytullah’ýn elde ettidereceler, kardeþi Burak’ý da etki-ler. Daha küçücük yaþta abisiyletekvando salonuna koþan Burak,spor yapmaktan mutluluk duyar.Milli takýma seçilen Beytullah,artýk ailenin ve kardeþlerininövünç kaynaðýdýr. 2003 yýlýndaÝsveç’te 1. olan Beytullah, 2003’teAvrupa þampiyonu akabindedünya þampiyonu olur. Mala-

tya’da spor aka-d e m i s i n e

devam eden milli sporcunun kar-deþi Burak, bu arada milli takýmagirmeyi baþarýr. Aðabey-kardeþgece gündüz antrenman yaparlar.Onlarýn bu baþarýsý karþýnda babaEski, iki kýzýný da tekvandoya gön-derme kararý alýr. Ýki þampiyonkardeþin elinden tutan Büþra veBuket, güle oynaya Aytan SporSalonu’nun yolunu tutar. Böyle-ce dört kardeþin dördü debembeyaz elbiseleri, havadauçuþan tekmeleriyle tur-nuvalarýn tozunuatmaya baþlar.

Tekvandocu dörtkardeþe rakipdayanmýyor

ZAMAN HOLLANDA

SPOR

20 ARALIK 200829

Page 30: Zaman Hollanda

35yaþýnda... Ringe çýktý-ðý 50’ye yakýn karþý-laþmada hiç yenilgi

yüzü görmedi... Neslinin en iyisporcularýndan biri... 76 kilo-gramda dünyanýn gelmiþ geçmiþtek “tartýþýlmaz þampiyonu”...Aralarýnda WBO dünya þampiy-onluklarýnýn yaný sýra ve dünya-nýn en önde gelen boks mec-mualarýndan The Ring Magazineþampiyonluðu gibi sayýsýzunvanýn sahibi... Karþýnýzda JoeCalzaghe...

3 milyonluk bu ülkenin ringsporlarýnda en büyük övünçkaynaðý olan Joseph WilliamCalzaghe için genç yaþlarda onayakýþtýrýlan lakaba ilham kaynaðýoldu. Dilerseniz, þu ana kadar

yenilgi yüzü görmemiþ, hiçbirrakibinin karþýsýna çýkarken geriadým atmamýþ ve her daim ken-dini geliþtirmiþ Sicilyalý babanýnkanýný taþýyan Galler’in gururu-nu yakýndan tanýyalým.

Þampiyonun sürprizlerle doluhikâyesi, kendisinin babasýSicilyalý genç Enzo’nun, 60’lardavatani görevini tamamlamasýnýnardýndan Ýngiltere’deki akrabala-rýnýn yanýna göçmesiyle baþlar.Maceraperest bir sokak müzisye-ni olan Enzo, burada teyzesininrestoranýnda çalýþýp para kazana-rak seyahat planlarý kurar.Derken hayatýnýn kadýný Jakie’yletanýþýr. Ýkili, alevlenen aþklarýnýdünyaevine girerek taçlandýrýrlar.1972 Mart’ýnda, Batý Londra’yabaðlý Hammersmith’in, ThamesNehri’ne yakýn kýsmýnda þampiy-on dünyaya gelir. Ýngiltere’desadece iki yýl kalan ailesinin, anne

Jakie’nin anavatanýna taþýnma-sýyla birlikte o da kendini aday-acaðý spor olan boksa baþlayacaðýNewbridge’i evi olarak kabulle-nir. Galler’e yapýlan bu ‘uzun’yolculuðun sebebi ise, Jakie’ninkökeninden ziyade, Enzo’nunbaþýna buyruk hareket ediþlerin-den birinde seyahat etmek içinSouthampton treni yerine Cardifftrenini tercih etmesidir.

Joe, bugün bulunduðu nok-tayý býrakýn uzaktan görmeyi,hayal etmeyi bile akla getire-meyecek kadar küçükken, sade-ce 8 yaþýnda bu spora adým atar.Kasabayla ayný adý taþýyan ve birnumaralý antrenman kulübüolan Newbridge GYM’den davetalan Enzo’nun yanýnda kulübedüzenli olarak gitmeye baþlar.Calzaghe büyüme çaðýna geldi-ðinde yaþýtlarýndan daha üstüntekniði, gücü ve deneyimiyle ön

plana çýkar. 4 kez miniklerde veardýndan ise 3 kez üst üste gen-çlerde Britanya þampiyonu olur.

1993 yýlýnda profesyonelliðeadým atan “Ýtalyan Ejderhasý”antrenörleri Lawless ve Duffeþliðinde çýktýðý karþýlaþmalarýnhepsinden galip ayrýlýr. 1996’dauzun yýllar boyunca çalýþacaðýFrank Warren’le çalýþmayabaþlar. Þampiyon ilk kaydadeðer baþarýsýný 95’te StephenWilson’u 8. rauntta tekniknakavtla saf dýþý býrakýp Britanya(BBBofC) þampiyonu olarak eldeeder. Daha sonra devrin formdaeldivenlerinden Ýngiliz MarkDelaney’ye karþý üstünlük kura-rak þampiyonluðunu pekiþtirir.Artýk hedef büyütmenin sýrasýgelmiþtir. 1997 yýlý, Calzaghe’ninfitilin ucunu tutuþturuðu yýl ola-caktýr. Ekim ayýnda devrinDünya Boks Organizasyonu

ZAMAN HOLLANDA

SPOR

20 ARALIK 2008 30

Foto

: AP

Boksun yenilgisiz efsanesi:

JOE CALZAGHEE R A Y S E P E T Ç Ý

Page 31: Zaman Hollanda

ZAMAN HOLLANDA

SPOR

20 ARALIK 200831(WBO) þampiyonu ChrisEubank’ý Sheffield’de puanlayenerek þampiyonluk keme-rini beline baðlar! 2006 yýlýn-da kendi isteðiyle kemeribýrakýncaya kadar unvanýnýaralarýnda Rick Thornbery,Omar Sheika, Marco Veit,Miguel Angel Jimenez gibiüst düzey sporcularýn dabulunduðu tam 19 rakibekarþý 20 kez savunur. Bubaþarý, daha önce BernardHopkins ve Larry Holmes’eait olan orta sýklette en uzunsüre unvan korumaya dairrekorlarý tarihe gömecektir.Calzaghe, ayný yýl içinde birkez mutabýk kalýnan ancak eltarak kemiðindeki sakatlýknedeniyle ertelenen ‘unvanbirleþtirme’ maçýnda,Amerikalý boks yazarlarý vebahisçilerce mutlak favoriolarak görülen namaðlup JeffLacy’ye karþý tüm rauntlarýkazanýp puanla üstünlüksaðlayarak Uluslararasý BoksFederasyonu’nun (IBF) daþampiyonluk kemerinieline geçirir. Bu sayedeRing Magazine de onuresmen tanýyacaktýr.

O artýk dünyanýn enönde gelen boksörlerin-den biridir ve dünyanýn heryerinden maç teklifleri yað-maktadýr. 2007 yýlýnda, ken-dinden tam 8 yaþ küçük vesansasyonel hayatýyla adýn-dan söz ettiren PeterManfredo Jr. ile kozlarýnýpaylaþýr ve 3. rauntta gelenflaþ nakavtla WBO kemerinibir kez daha korumayý bilir. 7ay sonra ise o zamana kadarçýktýðý 39 karþýlaþmada birkere dahi yere düþmeyenDanimarkalý Mikkel ‘SavaþçýViking’ Kessler’e onu üçüncürauntta yere indirerek ilkyenilgisini tattýrýr. Bu bir‘unvan birleþtirme’ maçýdýrve ortaya konulan üç kemeribirden kazandýðý içinCalzaghe çok az sporcununelde ettiði ‘tartýþmasýz þam-piyon’ unvanýnýn sahibi olur!

Peki, köþeye sýkýþtýrdýðýrakiplerine bir atakta 20’yeyakýn yumruk atabilen,unvanlarýný defalarca savun-muþ, formda bir þampiyonudahi eleþtirebilmek mümkünmüydü? Evet! Çünkü þam-piyon henüz yeni kýtayaayak basmamýþtý. Ve artýkyeni bir çað açmanýn vaktigelmiþti.

2008, þampiyonunbelki de kariyerindeki

en önemli yýl olacaktý.Sadece 7 ay arayla sýkletleri-nin güçlü temsilcilerindenBernard Hopkins ve RoyJones Jr.’ý maðlup ederekRing Magazine Hafif AðýrSýklet Dünya Þampiyonuolma onurunu yakalar vekorur. Kendine güveni vedisiplini o kadar yerinde,formu ve kuvveti o kadaryüksek seviyededir ki, LasVegas’ta ‘Gezegenin Savaþý’olarak tanýtýlan karþýlaþmadamutlak favori olarak gös-terilen Hopkins’i,

kariyerinde maç baþýna aldýðýen fazla isabetli yumruðamaruz býrakarak geride býra-kýr. Yakýnda aktif boksu býra-kacaðý öngörülerine inat, herkarþýlaþmasýna kariyerinin ilkmaçýymýþ gibi hazýrlanan,kendinden daha aðýr sýkletsporcularýyla dahi kora kormücadele eden, çalýþkankiþiliðiyle örnek bir sportmenolan Calzaghe, umarýz dahauzun yýllar boyunca ringsporlarýnýn güçlü temsilcile-

rinden biri olmaya devameder.

Dünyada her yüz kiþiden ikisinin temizlik has-tasý olduðu açýklandý yakýnlarda. Araþtýrmayýyapan Finlandiyalý bilim adamlarý bu sayýyý

nasýl saptamýþlar tartýþmaya açýk, ama belli ki Türki-ye’ye uðramamýþlar. Bir zahmet gelseler görürler kitemizlik hastalýðý hayli yaygýn bir durum. Zira bencebu oran Türkiye’de kat kat fazla. Her on kadýndan biritemizlik hastasý bizde.

Anne olduktan sonra öðrenmeye mecbur hissetti-ðim ama ne kadar uðraþýrsam uðraþayým doðrusuhâlâ sýnýfta kaldýðým dersler var. Bakýyorum karnem-deki kýrýklara, sorunlu derslerin baþýnda “ev çekipçevirmek” geliyor. Hayatý boyunca evini sýrtýndakiçanta, elindeki bavuldan ibaret addeden ben, sabit birmekan, daimi bir çatý altýnda barýnmayý istemeyenben, ev çekip çevirmeyi öðreniyorum ya. Beceriksizlikbeceriksizlik üstüne. Hele bayram öncesi iyice uzaylýgibi hissediyorumkendimi kadýnlýkdersinden pekiyi-lerle, takdirname-lerle geçen kadýn-larýn arasýnda.

Bayram geldiya, hummalý birfaaliyet tüm evlerde. Kapý, baca, pencere, topyekûnbayram temizliðine tabi! Bir yanýyla ne güzel. Pýrýlpýrýl. Bir yanýyla düþünmeden edemiyorum. Evindýþýndayken þehirlerin temizliðine zerrece itina gös-termeyen bizler, ev içinde temizlik kaplanlarý kesilive-riyoruz ne hikmetse! Madem bu kadar titiziz, nedemeye atýveriyoruz o çerleri çöpleri ortalýða. Mademdýþarýda bu kadar özensiz davranýyoruz, nasýl oluyorböyle ince temizlik yapýyoruz evlerde? Kapý kilitlerinitornavidalarla söküp, vida yerlerini kulak pamuklarýy-la silen kadýnlar tanýyorum. Bu kadar detaylý birtemizlik görmüþ mü acaba Finlandiyalý bilim adamla-rý? Kamusal alanlarý temiz tutmak konusunda bukadar isteksiz olduðu halde kendi evlerinde bizimkadar titiz ve temiz millet az bulunur herhalde.

Öte yandan Finlandiyalý bilim adamlarýnýn araþtýr-masýnýn sonucu yürekten katýldýðým bir tespitle taç-lanmýþ. Rapora göre aþýrý temizlik hastalýklardankorumuyor. Tam tersine, hastalýklara davet çýkarýyor.Her þeyi yasaklamak, evi ve yaþam alanýný pýrýl pýrýlvaziyete getirip tüm mikroplardan arýndýrmak, birey-lerin, bilhassa çocuklarýn savunma sistemlerinin dahaaz ve daha geç geliþmesine sebep oluyor. O yüzden,kulaða tuhaf da gelse, az bir pislikten, bakteriden,mikroptan zeval gelmiyor kimseye. Tam tersine aler-jilerden korunmanýn en iyi yolunun az biraz pislikolduðu söyleniyor. Hadi buyrun!

Mikrobu, bakteriyi metafor gibi alalým bir an. Ste-ril, korunaklý, her türlü farklýlýktan arýndýrýlmýþ, tek-düze hayatlar sürenlerin yaþamýn iniþ çýkýþlarýna karþýçok daha savunmasýz, daha hazýrlýksýz olduðu sonucuçýkmýyor mu o zaman? Ýþte bu kýsým her sanatçýyýyakýndan ilgilendiren bir nokta. Çünkü sanat ve ede-biyat farklýlýklardan, çeliþkilerden, zýt gibi görünenunsurlar arasýndaki baðlardan, tabiri caizse bakteriler-den beslenir. Steril hayatlardan deðil!

“Ev çekip çevirmeme gerek yok. Mademki sanat-çýyým, steril hayatlarý sevmiyorum, öyle habire temiz-lik yapmamaya karar verdim,” diyorum, vardýðýmsonuçtan gayet memnun.

“Tembelliðin teorisini de yaptýn ya helal olsunsana,” diyor Eyüp, yüzünde yaramaz bir tebessümle.

Temizlik hastalýðý

E L Ý F Þ A F A K

Page 32: Zaman Hollanda

www.ortelmobile.nl

DAKİKASI

0,18*

İTİBAREN

0,15*DAİMA

NLNL 0,20*DAKİKASI

İTİBAREN

€ 7,50 KONTÜR DAHİL

9,95**

** FİYATA CEP TELEFONU DAHİL DEĞİLDİR

=