Top Banner
YUSUF AKÇURA'NIN HAYATI (1876-1935) ÖLÜMÜNÜN 80. YILI DOLAYISIYLA NADİR DEVLET * Türk fikir hayatında mühim yeri olan tarihçi, muharrir, cemiyet adamı ve "siyasi Türkçülüğün" en önde gelen şahsı Yusuf Akçura’nın 11 Mart 1935'te ölümünün üzerinden seksen yıl geçti. Onun fikirleri, görüşleri ve faaliyetleri yeryüzündeki bütün Türkleri tanımak, onların dertlerine eğilmek etrafında toplanmıştı. Türklük şuuru, Türk birliği fikri onun ömür boyu yoldaşı oldu desek hiç de yanılmış olmayız. Bu durum onun konferanslarında, yazılarında, eserlerinde ve yaptığı faaliyetlerde açık bir şekilde kendini göstermiştir. Türk birliği hakkındaki fikirleri, ölümünden seksen yıl sonra da üstünde tekrar tekrar düşünülmeye, incelenmeye değer, derin fikirler olarak kalmakta ve eserleri ise Türklük ve Türkçülük araştırmaları için belli başlı kaynaklar olma vasfını korumaktadırlar. Doğumu ve çocukluğu Akçuraoğlu Yusuf (veya Rusya'daki soyadıyla Akçurin) İdil Ural ülkesinde Volga boyunda Simbir(sk), yeni adı ile (Rusya Federasyonuna dâhil Tataristan Cumhuriyetinin güneyinde) Ulyanovsk şehrinde bir fabrikatör ailesinde dünyaya geldi. Doğum yılı hakkında değişik tarihler verilmekteyse de en doğrusu 1876 1 ve doğum günü de, kendisinin belirttiği üzere 2 Haziran olmalıdır 2 . Dedesi Süleyman Akçura Züye'de yaşamış olup, dört erkek ve yedi kız çocuğuna sahip olmuştur. Yusuf’un 1 * Prof. Dr. Nadir Devlet, İstanbul Ticaret Üniversitesi öğretim üyesi ? M.F. Togay, Yusuf Akçura'nın Hayatı, İstanbul 1944, s. 19. (1879) age., s. 20. (1376); H.Z. Ülken, Türkiye'de Çağdaş Düşünce Tarihi (2. bsk.), İstanbul 1979, s. 380; (1879) S. İffet, “Yusuf Akçuraoğlu”, Yanğa Milli Yul, Berlin 1935, sayı 89, s. 12. (1872). 2 A.B. Taymas, Ben Bir Işık Arıyorum, İstanbul 1962, s. 114. 1
21

YUSUF AKÇURA'NIN HAYATI

Apr 20, 2023

Download

Documents

Gozde Ozdemir
Welcome message from author
This document is posted to help you gain knowledge. Please leave a comment to let me know what you think about it! Share it to your friends and learn new things together.
Transcript
Page 1: YUSUF AKÇURA'NIN HAYATI

YUSUF AKÇURA'NIN HAYATI (1876-1935)

ÖLÜMÜNÜN 80. YILI DOLAYISIYLA

NADİR DEVLET *

Türk fikir hayatında mühim yeri olan tarihçi, muharrir,cemiyet adamı ve "siyasi Türkçülüğün" en önde gelen şahsı YusufAkçura’nın 11 Mart 1935'te ölümünün üzerinden seksen yıl geçti.Onun fikirleri, görüşleri ve faaliyetleri yeryüzündeki bütünTürkleri tanımak, onların dertlerine eğilmek etrafındatoplanmıştı. Türklük şuuru, Türk birliği fikri onun ömür boyuyoldaşı oldu desek hiç de yanılmış olmayız. Bu durum onunkonferanslarında, yazılarında, eserlerinde ve yaptığıfaaliyetlerde açık bir şekilde kendini göstermiştir. Türkbirliği hakkındaki fikirleri, ölümünden seksen yıl sonra daüstünde tekrar tekrar düşünülmeye, incelenmeye değer, derinfikirler olarak kalmakta ve eserleri ise Türklük ve Türkçülükaraştırmaları için belli başlı kaynaklar olma vasfınıkorumaktadırlar.

Doğumu ve çocukluğu

Akçuraoğlu Yusuf (veya Rusya'daki soyadıyla Akçurin) İdilUral ülkesinde Volga boyunda Simbir(sk), yeni adı ile (RusyaFederasyonuna dâhil Tataristan Cumhuriyetinin güneyinde)Ulyanovsk şehrinde bir fabrikatör ailesinde dünyaya geldi.Doğum yılı hakkında değişik tarihler verilmekteyse de endoğrusu 18761 ve doğum günü de, kendisinin belirttiği üzere 2Haziran olmalıdır2. Dedesi Süleyman Akçura Züye'de yaşamışolup, dört erkek ve yedi kız çocuğuna sahip olmuştur. Yusuf’un

1* Prof. Dr. Nadir Devlet, İstanbul Ticaret Üniversitesi öğretim üyesi

? M.F. Togay, Yusuf Akçura'nın Hayatı, İstanbul 1944, s. 19. (1879) age., s. 20.(1376); H.Z. Ülken, Türkiye'de Çağdaş Düşünce Tarihi (2. bsk.), İstanbul 1979, s.380; (1879) S. İffet, “Yusuf Akçuraoğlu”, Yanğa Milli Yul, Berlin 1935, sayı89, s. 12. (1872).2 A.B. Taymas, Ben Bir Işık Arıyorum, İstanbul 1962, s. 114.

1

Page 2: YUSUF AKÇURA'NIN HAYATI

babası Hasan ise onun ikinci erkek çocuğu idi. Dede Süleymanzengin bir iş adamı olup, Züye, Simbir ve Labofka'da çuhafabrikalarının sahibi idi3. Ölümünden sonra bu fabrikalaroğulları tarafından işletildi. Yusuf Akçura'nın annesi iseKazan'ın ileri gelen Türk ailelerinden Abdürreşid Yunus(ov)’unkızı idi. Yunus(ov)’un da üç erkek ve dört kız çocuğu olmuştu.İşte bu Abdürreşid Yunus(ov)'un ikinci kızı Bibi Kamer (Fahri)Banu ile Süleymanoğlu Hasan'ın izdivacından tek hayatta kalanevladı Yusuf olmuştu4 Babası bu çocuğunun sağ kalmasınınsevincinden 93 harbi (1877/1878)'nde Rusya'ya esir düşerekSimbir'e getirilen Türk askerlerine giyecek ve yiyecek hediyeetmişti. Askerlerden biri de Hasan Bey'e pullu ve işlemeli birtütün kesesi vermişti. Babası da bu keseyi oğlu Yusuf’a hediyeetmiş ve Yusuf Akçura da bu hediyeyi yetişkin yaşlarına kadarmuhafaza etmişti5 Yusuf Akçura'nın babası tarafındanDibirdi'ler, annesi tarafından Apanaylar, Kazaklar gibi İdil-Ural ülkesinin tanınmış ve zengin Türk aileleri ile akrabalığıvardı6.

Mutaassıp olmayan Kazanlı zengin ailelerde usul olduğuüzere küçük Yusuf’un eğitimi için bir Rus mürebbiye tutuldu. Bugibi zenginler arasında, devletin hâkim milleti olan Ruslarkarşısında ezik düşmemek için Rusçayı iyi bilmesi gerektiğineinanılıyordu. Böylece Yusuf ufak yaşında bir taraftan Rus dadı,diğer taraftan ise katı dini terbiye görmüş olan annetarafından eğitilmeye başlandı7. 1879'da henüz iki-üç yaşındaiken babasını kaybetti. Dul kalan annesi çocuğu ile Simbir'denLabofka'ya göçtü. Burada iken Yusuf Abdülmend adlı bir molladanaz çok okuma yazma dersleri aldı8. Genç annenin tecrübesizliğineticesinde işler kötü gidince borca girdiler. Bu durumda bir

3 Y. Akçura, Yeni Türk Devletinin Öncüleri, 1928 yılı yazıları, (2. bsk.) Ankara 1981, s. 137.4 M.F. Togay, ayn.esr. s. 19.5 age., s. 100.6 A. İshaki, “Merhum Yusuf Akçura Bey”, Yanğa Milli Yul, Berlin 1935, sayı 89, s. 2. 7 ayn.mkl., s. 2.8 M.F. Togay, ayn.esr., s. 22.

2

Page 3: YUSUF AKÇURA'NIN HAYATI

Rus avukatının aracılığı ile alacaklılar, mallarına hacizkoydurdular9. Bu arada Yusuf’un amcalarının rolü meçhuldür.

İstanbul’a hicret

Sonunda bu maddi baskılardan kurtulmak ve eldeki mevcut birmiktar parayı da kurtarmak kaygusu ile annesi Yusuf’u da yanınaalarak Kırım üzerinden İstanbul'a geldi10. Yıl 1883 olmalıdır.Tabii ki Yusuf çok ufak, (yedi yaşında) fakat yine de bir takımşeyleri kavrayacak bir yaşta iken kendisine tamamen yabancı birçevreye gelip yerleşmek zorunda kaldı. Anne oğul birkaç değişikkiralık evde oturduktan sonra Aksaray'da Yusufpaşa'da 700liraya bir ev satın alındı ve Akçura'lar oraya yerleştiler. Buarada yaşı da geldiği için Yusuf’u Divan Yolu’nda sebil üstündeKara Hafız medresesine kaydettiler. Bu bir nevi mahalle mektebiidi11. Annesinin rahatsızlığı dolayısıyla sık sık Bursakaplıcalarına giden Yusuf, ufak yaşta Osmanlıların ilkbaşkentini ve buradaki tarihi eserleri görme fırsatını eldeetmiş ve bu güzel şehir onda derin izler bırakmıştı. 1885yılında etrafın da ısrarı ile annesi bir Dağıstanlı olan veŞeyh Şamil'in uzaktan akrabası bulunan Osman Beyle ikinciizdivacını yaptı. Tabii ki bu evlilik de Yusuf’un çocuk ruhundafırtınalar koparmış, kendini bildiğinden beri hem analık hembabalık yapmış biricik annesini bir yabancı ile paylaşmakzorunda kalmıştı.

Askeri Okullarda

Kendi semtlerine yakın olan Fatih Askeri Rüştiyesine değilde, Koca Mustafa Paşa Askeri Rüştiyesine kaydedilmesini deYusuf üvey babasının fena niyetine atfetmişti12. Bu okuldayalnız Türklerin değil, Arnavut, Arap, Rum gibi değişikkavimlere mensup çocukların bulunmasına şahit oldu13. Bu durumda onun gelecekteki fikri gelişiminde mutlaka bir rol9 ayn.esr., s. 22; A. İshaki,ayn.mkl.., s. 3 10 M.F. Togay, ayn.esr., s. 23.11 ayn. esr., s. 24; A. İshaki, ayn. mkl., s. 312 M.F. Togay, ayn. esr., s. 25. 13 A. İshaki, ayn. esr., s. 3.13 A. İshaki, ayn. mkl., s. 3.

3

Page 4: YUSUF AKÇURA'NIN HAYATI

oynamıştır. Bu çağlarda Yusuf Türkiye'yi ziyaret eden veyaçeşitli sebeplerle Türkiye'ye sığınmış olan bazı Kazanlıailelerle görüşür, onlardan Rusların Müslümanlara yaptıklarıadaletsizlik ve zulümleri duyarak üzülür ve hatta Ruslarabeddualar okurdu14.

Tekrar Kazan’da

Annesi memleketteki maddi pürüzlerin halledildiği haberinialınca akrabalarını ziyarete karar verdi ve Yusuf 1888 yılında,11-12 yaşlarında iken mektep müdürü Asım Beyden izin alarak,yola çıktılar15. Yusuf Odesa yoluyla Kazan'a giderken eniştesiİsmail Gaspıralı (1851 - 1914) ile görüşür, Simbir'e geldiğizaman büyük amcası İbrahim Reşid Efendi ile belki de ilk defaolarak Türkçülükle ilgili bahisleri müzakere etme fırsatınıbuldu. Simbir'de kaldığı sürede, ilme meraklı amcasının zenginkütüphanesinden faydalandı. Kazan'a uğradığı zaman ise meşhurtarihçi ve din âlimi Şihabeddin Mercani (1818-1889) ve filolog,Tatar dilini savunmasıyla şöhret bulan, dilci ve ansiklopedistKayyum Nasıri (1825-1902)'yi tanıma fırsatını elde etti16.Annesinin rahatsızlığı dolayısıyla Dim nehri dolaylarında birBaşkurt köyüne gittiler. Annesi burada kımız içerek tedaviolmayı arzulamakta idi. Bu Yusuf’a Başkurtların, onların adetve örflerini yakından tanımak fırsatını verdi. Başkurtlardahalk edebiyatının canlı bir şekilde yaşadığına fakat aynızamanda Rusların tesiri ile içki içmek gibi kötü adetlerin deyerleşmeye başladığına üzülerek şahit oldu17. İdil Ural'dabulunduğu bu dönemde "Kreşin" diye adlandırılan, zorla vaftizettirilen (kendileri tersini iddia ediyorlar), tekrarİslamiyet’e dönmeleri ve Müslümanlarla münasebet kurmalarıyasaklanan birkaç Kazanlı aileyi tanıyıp hayli müteessiroldu18. Böylece bir yıl kadar kaldığı baba yurdundan güzel,

14 ayn. mkl., s. 3.15 M.F. Togay, ayn. esr., s. 27.16 S.İffet, ayn.mkl., s.12.17 M.F. Togay, ayn. esr., s. 123 v.d.18 ayn. esr., s. 124.

4

Page 5: YUSUF AKÇURA'NIN HAYATI

enteresan ve hüzünlü intibalarla tekrar İstanbul’a dönmekzorunda kaldı19.

Bir yıldan sonra tekrar İstanbul

Döndükten sonra Askeri Rüştiyenin tekrar üçüncü sınıfınaalındığı için eski sınıf arkadaşlarını bulamamıştı20. Rüştiyeyitamamladıktan sonra 1894’te Harbiye mektebine ve 1896 yılındada Erkan-ı Harp sınıfına intisap etti21. 1895'te ise acı birfelakete uğradı, o yılki İstanbul zelzelesinde, annesi evindeyıkılan balkonun altında kalarak ölmüştü22. Artık YusufAkçura'nın evi, yurdu ve ailesi Harbiye olmuştu. O devirdeHarbiye mektebinde şöyle bir tezat mevcuttu: Merasimlerdegençlere Padişaha sadakat yemini ettiren hocalar, gizlikonuşmalarda talebelerine Avrupa’daki meşruti idarelerinmedeniyet getirdiğini telkin ediyorlardı23. Yusuf Akçura da buhavanın tesiri altında kalmış olmalıdır. Çünkü henüzHarbiye’nin ikinci sınıfında iken gizli faaliyetlerindenşüphelenilerek 45 gün prangabentliğe (hapis) mahkûm edilmişti.Çalışkan bir öğrenci, sınıf dördüncüsü olduğundan okul komutanıRıza Paşa'nın da yardımı ile Harbiye'den kovulmaktankurtulmuştu24. Bu arada Yusuf Akçura'nın bu nevi siyasifaaliyetlerinin dışında, Türk kültürü meseleleri ile deilgilendiğini görüyoruz. Bu meyanda kuzey Türklüğünü güneyTürklüğüne tanıtmak maksadıyla Tatar din adamı, tarihçi vedönemine göre yenilikçi âlim Şihabeddin Mercani'ninöğrencilerinden o sırada İstanbul'da bulunan Abbas Efendi iletanıştı. Onunla birlikte "Şihabeddin Mercani'nin tercüme-ihali" adlı bir makale hazırlamış ve bu makale Musavver Malumatadlı dergide neşredilmişti25. Bu eser ayrıca Akçura'nın19 ayn. esr., s. 136.20 ayn. esr., s. 33.21 E. Esin, "Yusuf Akçura hakkında bilinmeyen kaynaklar ve F. Georgeon'un araştırması", Türk Kültürü, sayı 200-201-202, s. 430.22 A. İshaki, ayn. mkl s. 3.23 E. Esin, ayn. mkl., s. 430.24 M.F. Togay, ayn. esr., s. 35 v.d.25Musavver Malumat, xxııı, sayı 69, 20 Kânunuevvel 1312 (1897). Aynı makaleŞ. Mercani'nin 100. yılı dolayısıyla neşr edilen Mercani monografisinde demevcuttur (Kazan 1915).

5

Page 6: YUSUF AKÇURA'NIN HAYATI

yayınlanan ilk makalesi olması yönünden de dikkate değerdir.Yusuf Akçura cedidçi (yenilikçi), filolog ve ansiklopedistKayyum Nasıri hakkında da bir makale hazırlamış ve aynı dergiyeyollamışsa da, nedense bu eser basılmamıştır26.

İdama mahkûm edilme (müebbet sürgün)

Mercani hakkındaki makalesi neşr olunduğu sıralarda, yani1891’de ikinci defa tevkif edildi. Yıldız Sarayında sorguyaçekilerek Ahmed Ferid (Tek)'in dışında diğer, seksen ikiarkadaşı ile birlikte Fizan'a (Libya) sürgün edildi27. YusufAkçura işte Taşkışla'da mahkûmiyetini beklerken Ta kendim yahutDefter-i Amalim adlı otobiyografi taslağını hazırlamıştı28.

Fizan'a sürgün edilen bu 84 kişi Trablusgarb Vilayet-i Celilesi hazinesinde kâfi meblağ bulunmadığı için TrablusgarpKalesinin eski kasrına hapsolundular. Kısmen yerin üstünde birasker koğuşunda, kısmen yer altında bir nevi zindanda geçen bumahpusluktan, Avrupa'daki "Genç Türklerin" bir zümresi ileOsmanlı Sultanı arasında akdolunan mütareke şartlarındanbirinin tatbiki suretiyle kurtulabildiler. Hiç olmazsa şehirdâhilinde hareket serbestisine kavuşan Akçuraoğlu Yusuf, FırkaErkan-ı Harbiye’sine katılmış, Erkan-ı Harbiye Mülazım-i Sanirütbesi ile bir müddet Harbiye Kaleminde ve livalarda muallimolarak çalışmıştı29. 1899 yılında Yusuf Akçura Ahmed Ferid'lebirlikte İngiliz bandıralı bir Maltız (Malta) kayığına binerekFransa'ya kaçıp kurtuldular30.

Firar ve Paris’te yüksek tahsil

Yusuf Akçura'nın Paris'te görüştüğü ilk Türk, DoktorŞerafeddin Mağmumi olmuştu. Mağmumi Akçura'ya Osmanlılık26 S. İffet, ayn. mkl., s. 12.27 M.F. Togay, ayn. esr., s. 36.28 M.F. Togay, Yusuf Akçura'nın hayatı (İstanbul 1944) adlı eserinin 97-141 (44 sahife) sahifelerinde Yusuf Akçura'nın otobiyografisini neşr etti.29 Y. Akçura, ayn. esr., s. 139.30 M.F. Togay, ayn. esr., s. 39.

6

Page 7: YUSUF AKÇURA'NIN HAYATI

fikrinin çürüklüğünden, imparatorlukta çeşitli unsurlarınanlaşmasının imkânsızlığından, Türk milliyetçiliğinden başkasalim fikir bulunmadığından bahsetmiş ve bu fikirleriAkçuraoğlu'na çok derin tefsir etmişti31. Yusuf Akçura Paris'teEcole des Sciences Politiques, yani siyasi ilimler okulundatahsile başladı. Paris'te Quartier Latin denilen talebemahallesinde Berholet Sokağı iki numaradaki Hotel du Monde'takiraladığı ufak bir odada ikamet ediyordu32. Yusuf AkçuraParis'e gelince, parası olmadığı için memleketteki uzakakrabası Yusuf Apanay'a müracaatla, oradaki servetinikurtarmasını rica etti ve Apanay da ona tahsili süresince heray para yolladı33. Yusuf Akçura bu sıralarda gayet dindar olup,beş vakit namazını ihmal etmezdi34. Yusuf Akçura Boutumy,Albert Sorel, Funk, Brentano, Levy-Bruhl, Tarde ve Le Roy-Beaulien gibi ciddi Fransız milliyetperverleri olan âlimlerdenders görüyordu. Albert Sorel, yüzyılımızın tarihindeki anafaktörün "millet"ler olduğu fikrini yaymakta idi. Yusuf Akçurabir taraftan öğrenimi ile meşgul olurken diğer taraftan "GençTürklerin" toplantılarına katıldı35. Genç Türklerinliderlerinden Ahmed Rıza tarafından Türkçe olarak çıkarılmaktaolan Şura-i Ümmet gazetesine makaleler yazdı36. Ayrıca YusufAkçura'nın, yine Ahmed Rıza'nın çıkardığı Mechveret'in Fransızcanüshasında Midhat Paşa hakkında iki-üç sayıda çıkan uzun birmakalesi yayımlandı37.

Yusuf Akçura o devirde Osmanlı Devleti'nin siyasi durumuile ilgilendiği kadar genel Türklükle de alakadar olmaya gayretediyordu. Aynı yıllarda Paris'te hukuk tahsili yapmakta olanSadri Maksudi (Arsal) (1879-1957)'ın belirttiğine göre, Yusuf31 Y. Akçura, Yeni Türk Devletinin Öncüleri, 1928 yılı yazıları, s.139.32 S.M. Arsal, “Dostum Yusuf Akçura”, Türk Kültürü, Nisan 1977, sayı 174, s. 347.33 A. İshaki, ayn. mkl., s. 4.34 E. Esin, ayn. mkl., s. 43 .35 Y. Akçura, ayn. esr., s.40.36 Y. Akçura, Eski Şuraı-ı Ümmette çıkan makalelerimden (Başlangıç-Kader-Cluhovskiy'nin nutkuüzerine mütalaat-Bir Tavsiye-Şark mes'elesine dair-Nur ve zulmet-Rusya ihtilaline dair), İstanbul,Tanin matbaası, 1329 (1913).37 Mechveret, sayı 137, 1 Şubat 1903; Mechveret, sayı 141, 1 Haziran 1903.

7

Page 8: YUSUF AKÇURA'NIN HAYATI

Akçura İsmail Gaspıralı (Gasprinski) Bey'in çıkarmakta olduğuTercüman gazetesinin yirminci yayın yılına başlayacağını biryakınından duyar ve "başka bir millet olsa idi bir jübiledüzenlerdi" diye üzüntüsünü belirtince, Sadri Maksudi'ninteklifi ile buna bir katkıda bulunmak için faaliyete geçti.Rusya Türkilerini bu mühim günü anmaya teşvik eden Akçuramüştereken hazırlanan risaleyi, menfa arkadaşı olan Mahir SaitBey'in Cenevre'deki hususi matbaasında bastırdı. Bu risalelerRusya Türkilerinin ileri gelenlerine yollandı. Neticede 1903yılının ilkbaharında münevver milletseverler Bahçesaray'datoplanarak Tercüman'ın yirminci yılını kutladılar. Bu tören vetoplantı Rusya Türklerinin ilk milli kongresi mahiyetinialmıştı38. Yusuf Akçura Paris siyasi ilimler okulunu 1903'te"Osmanlı İmparatorluğu teşkilatları tarihi üzerine bir deneme(Essai sur l'histoire des Institution de'l Empire Ottoman)" adlı tezleüçüncülükle tamamladı39

Tekrar Kazan ve Üç Tarz-ı Siyaset

Yüksek tahsilini tamamladıktan sonra Türkiye'ye gidemeyerekdoğduğu memleketine döndü ve esas yurdu olan Züyebaş köyündeakrabalarından Yusuf Dibirdi'nin yanına yerleşti40.Yusuf Akçuraişte burada büyük tartışmalara yol açan ve hatta belki bugün deaktüalitesini koruyan, siyasi Türk milliyetçiliği fikriniortaya koyduğu Üç Tarz-ı Siyaset adlı eserini kaleme aldı41. Biryazara göre, 1848 Komünist Manifestosu nasıl bir rol oynamışsa, bumakale de Türkçüler için benzer bir rol oynamıştır42. Üç Tarz-ıSiyaset adlı 32 sahifelik bu makale laik düşüncenin tam vemükemmel bir eseri olarak görür 43. Kahire'de "Genç Türkler"tarafından çıkarılmakta olan Türk gazetesinde 1904 yılında

38 S.M. Arsal, ayn. mkl., s. 349 v.d.39 S. İffet, ayn. mkl., s. 13. Bu eserin giriş kısmı Türkçeye çevrilerek Bilgi dergisinin sayı 1ve 2.sayılarında yayınlandı (1329:1914). 40 A. İshaki, ayn. mkl., s. 4.41 S. İffet, ayn. mkl., s. 13.42 C.W. Hostler, Turkism and the Soviets, London 1957, s. 145.43 Y. Akçura, Üç Tarz-ı Siyaset, (3. bsk.) Ankara 1976. Bu eserin E.Z. Karal tarafından hazırlanan "Önsöz" kısmı, s. ii.

8

Page 9: YUSUF AKÇURA'NIN HAYATI

yayınlanan Üç Tarz-ı Siyaset44 Osmanlılık düşüncesinin iflasınıaçıkladıktan sonra, Panislamizm’in, yani İslam birliğiningerçekleştirilemeyeceğini belirtmiş ve Osmanlı Devleti içinkurtuluş yolunun Türk Birliği, yani Pantürkizm olduğunubelirtmişti. Türkçülük düşüncesi Ali Suavi (1839-1878)'nin 1869yılında Paris'te çıkardığı Ulum gazetesinde yazdığı "Türk"başlıklı makalesinden beri, Osmanlı aydınları arasındayayılmakta idi. Askeri mektepler nazırı Süleyman Hüsnü Paşa(1838-1892) bu düşünceyi yazılarıyla 1870 yıllarında Harbiyeöğrencilerine telkin etmişti. Daha sonra Fransız müellifi LeonCahun'ün Orta Asya Türklerinin tarihi kahramanlıklarınıdestanlaştıran Introduction a I' historie de' I Asie adlı eseri bazıdeğişikliklerle Necip Asım (1861-1935) tarafından tercümeolunarak Türk Tarihi başlığı ile 1899'da yayınlanmış ve kitapgenç nesilde romantik bir milliyetçilik havası estirmişti.Bununla beraber, Türkçülük düşüncesi 20. yüzyılın başlarınakadar bir siyaset programı halinde ortaya konulmuş değildi.Akçuraoğlu'nun adı geçen yazısı bir program mahiyetinitaşıyordu45. Akçura da bu makalesini en mühim eseri olarakkabul eder46. Yusuf Akçura Üç Tarz-ı Siyaset adlı makalesinde, "TürkBirliği siyasetindeki faydalara gelince, Osmanlı ülkelerindekiTürkler, hem dini hem ırki bağlar ile pek sıkı, yalnız diniolmaktan sıkı birleşecek ve esasen Türk olmadığı halde birdereceye kadar Türkleşmiş sair Müslim unsurlar daha ziyadeTürklüğü benimseyecek ve henüz hiç benimsenmemiş unsurlar daTürkleştirilebilecektir. Lakin asıl büyük fayda dilleri,ırkları, âdetleri ve hatta ekseriyetinin dinleri bir olan veAsya kıtasının büyük bir kısmıyla Avrupa'nın şarkına yayılmışbulunan Türklerin birleşmesine ve böylece büyük milletlerarasında varlığını muhafaza edebilecek büyük bir siyasi

44Y. Akçuraoğlu "Üç Tarz-ı siyaset", Türk, Kahire 1904, sayı 24-34; Y. Akçuraoğlu, Üç Tarz-ı siyaset, Kahire 1904; Y. Akçuraoğlu, Üç Tarz-ı siyaset (2. bsk.), Kader Matbaası, İstanbul 1327 (1912). Y. Akçura, Üç Tarz-ı siyaset (3. bsk.), TTK Yayın., Ankara 1976. 45 E. Kuran, "Türk milliyetçiliğinin gelişmesi ve Yusuf Akçura", Türk Kültürü, Aralık 1966, sayı 42, s. 530.46Y. Akçura, Yeni Türk Devletinin Öncüleri, s. 45

9

Page 10: YUSUF AKÇURA'NIN HAYATI

milliyet teşkil eylemelerine hizmet edebilecektir" demekteidi47.

Aslen Rusyalı bir Türki (Tatar) olan Akçura'nın bu şekildeTürkçülük meselesini ortaya koyması dikkate değer48. Bundaonun Rusya’daki çeşitli Türki toplulukların ancak dış bir güç,yani Osmanlı Devletinin müdahalesi ile kurtulacağına inanmasıda rol oynamıştır. Yusuf Akçura'nın Üç Tarz-ı Siyaset'te ilerisürdüğü görüşler, devrinde çeşitli sert tepkilere yol açtı.Türk gazetesinin başmuharriri Ali Kemal "Cevabımız" adlımakalesi ile Yusuf Akçura'yı pek katı ve hatta alaycı bir dilletenkit etti. Ali Kemal, "bizim için Türkü İslam’dan, İslam’ıTürk’ten, Türk ve İslam’ı Osmanlılıktan, Osmanlılığı Türk’ten,İslam’dan ayırmak, tekliği üçe bölmek olmaz" demekte idi49.Yusuf Akçura'nın Harbiye, sürgün ve Paris dönemindeki arkadaşıAhmed Ferid de bu münakaşaya katılmış, yine Türk gazetesindebasılan "Bir mektup" adlı makalesinde Ali Kemal'i suçlamış,Yusuf Akçura'yı desteklemiş idi. Ahmed Ferid, Türk birliğinigerçekleştirmenin zorluğuna işaret etmişti. Fakat yine de bukonuda kötümser olmamıştı. Ahmed Ferid, "Türk siyaseti İslamsiyasetinden daha kuvvetli olmak ihtimalini haizdir. Türkler,hemen bir diğerine bağlı olarak otuz-otuz beş milyonluk büyükbir kavim teşkil etmektedirler. Rusya'nın ülke büyüklüğünekarşılık, siyaset erbabınca malum olan siyasi ve içtimai zaafıdüşünülürse, uzak bir istikbalde büyük bir Türk hükumetitasavvur etmek belki sırf hayal olmaz" demekte idi50.

Kazan’da siyasi faaliyetler

Yusuf Akçura bir yandan genel Türkçülük meseleleriyleilgilenirken diğer yandan Rusya Türkleri arasındaki siyasi,içtimai ve kültürel gelişmelere de katkıda bulunmayaçalışıyordu. İdil-Ural'ın en önde gelen ve siyasi faaliyetleriile dikkati çeken Kadı Abdürreşid İbrahim (1853-1944) 1905

47Y. Akçura, Üç Tarz-ı siyaset (3. bsk.), s. 33 v.d. 48G.v. Mende, Der nationale Kampf der Russlandtürken, Berlin 1937, s. 83. 49Y. Akçura, ayn. esr., s. 37. (Cevabımız Ali Kemal). 50 ayn. esr., s. 54. (Bir mektup: Ahmed Ferid).

10

Page 11: YUSUF AKÇURA'NIN HAYATI

yılının Martında o tarihte Kazan'da bulunan Münyamin Ahmet(ov),Yusuf Akçura ve daha birkaç gençle buluşarak Rusya Türklerininbüyük bir toplantısını düzenleme meselesini görüşmüştü. YusufAkçura, Damolla Alimcan Barudi (1857-1921) ve meşhurzenginlerden Ahmed Bay Hüseyin(ov)'un inisiyatifi ileHüseyin(ov)'un evinde din adamlarından, zenginlerden vetanınmış kişilerden oluşan altmış kişi toplandı. Burada RusyaMüslümanlarının ihtiyaçlarını belirten bir dilekçe yazılmasınave Petersburg'a bir resmi heyet yollanmasına karar verildi. Buheyette Mirza Gerey Alk(in), Abdullah Apanay ve Yusuf Akçuravardı51. Aynı zamanda "Umum Rusya Müslümanlarının"Petersburg’da bir toplantılarının yapılması için faaliyetleregirişilmiş ve Yusuf Akçura da eniştesi İsmail Gaspıralı'yaPetersburg’a gelmesini rica eden bir mektup yollamıştı. Bufaaliyetler sürerken "Orenburg Müslüman Ruhani Meclisi" müftüsüMuhammedyar Sultan(ov), başbakan Graf Vitte'nin emri üzerineUfa'da ulema toplantısı düzenledi (10-15 Nisan 1905). Bukurultaya ancak din adamları çağrıldığı halde bu faaliyetaydınlar tarafından da duyulmuştu. Bunun üzerine Türk-Tataraydınları adına, Yusuf Akçura bir dilekçe sunarak kongredesadece dini değil, sosyal ve siyasi meselelerin deincelenmesini talep etti52. 8 Nisan 1905'te Türk aydınlarınınPetersburg’da aldığı gizli karara istinaden Ağustos'un sonunadoğru Mekerce Panayırına (Nijni Novgorod) ülkenin çeşitlibölgelerinden Türk vekilleri akmaya başladı ve 15 (28) Ağustos1905'te Oka nehri üzerinde bir gemide Rusya Türklerinin ilk(gizli) toplantısı yapıldı. Bu toplantıda Rusya Türklerininhemen hemen bütün ileri gelenleri, Kırım'dan İsmail Gaspıralı,Azerbaycan'dan Ali Merdan Topçubaşı (1862-l934), Türkistan'danve Sibirya'dan vekiller mevcuttu. Bu toplantıda "Müslümanİttifakı" adlı bir siyasi parti kurulmasına karar verildi53."Müslüman İttifakı" partisinin on beş kişilik merkezkomitesinde Yusuf Akçura da bulunuyordu. Bu partinin programı51M.C. Bigi, Islahat esasları, Petrograd 1917, 3 v. dd. Fazla Bilgi için bk.: N. Devlet, Rusya Türklerinin Milli Mücadele Tarihi (1905-1917), 3. bsk. (Ankara. TTK yayın. 2014) s. 114-155. 52 ayn. esr., s. 114-155.53 ayn.esr., s. 114-155.

11

Page 12: YUSUF AKÇURA'NIN HAYATI

da Rus liberal burjuva aydınlarının partisi olan Kadet'lere(Meşrutiyetçi Demokratlar) yakındı. Zaten Yusuf Akçura da KadetPartisine kaydolmuş ve hatta Ocak 1906'da bu partinin de merkezkomitesine seçilmişti54. Kısacası "Müslüman İttifakı"partisinin en tesirli propagandacısı Kadı Abdürreşit İbrahim,en esaslı temel direği de Yusuf Akçura idi55. Yusuf Akçura"Müslüman İttifakı"nın kuvvetlendirilmesi gerektiğine işaretleAhbar gazetesinin 1906 yılında yayınlanan 80. sayısında çıkan"Duma ve Rabıta" adlı makalesinde "... Şayet Rusya'dakiMüslümanlar kendi fikir ve arzularını daimi olarak bildirmekisterlerse Rusya Müslümanlarının İttifakını mükemmel, muntazam,mürettep bir cemiyet, bir parti haline sokmaları gerekir" diyeyazmıştı56. Yusuf Akçura bu arada Kazan'da ilk defa neşrolunan,avukat Seyid Gerey Alkin'in baş muharrirliğini yaptığı KazanMuhbiri'nde çalıştı. Bu gazetenin ilmi ve siyasi dayanağı"İttifak"ın Avrupa anlamındaki en âlim ideoloğu olan YusufAkçura idi57. Yusuf Akçura bir ara Kazan'ın ileri gelenmedreselerinden "Medrese-i Muhammediye"de siyaset ve tarihdersleri verdi58. Bu medresedeki çalışmalarının ürünü olan Ulumve Tarih adlı eseri 1906'da Kazan'da basıldı. Yusuf Akçura'nınçok yönlü faaliyetleri sürerken istişari mahiyette olmaklabirlikte politik tesir kazanmaya namzet Rus parlamentosu "Duma"için (I. Duma: 27 Nisan (10 Mayıs) - 9 (22) Temmuz 1906) seçimhazırlıkları başlamıştı. Yusuf Akçura da bu seçim öncesihazırlıklarında Kadet'lerle birlikte "Devlet Duma"sına çoksayıda Türki mebus sokabilmek için yoğun çalışma içinde idi.Fakat Rus hükümeti kendisi açısından zararlı gördüğü buşahısları parlamentoya sokmamak için seçim tarihinden birmüddet önce değişik bahanelerle tevkif ettirdi. Bu tevkifedilenler arasında Yusuf Akçura da vardı. 8 Mart 1906'daKazan'da hapse atılan Yusuf Akçura 43 günlük mahpusluktan, yani

54 A.N. Kurat, "Kazan Türklerinde "Medeni Uyanış" devri", DTCF Dergisi, XXIII,sayı 3-4, Ankara 1965, s. 145·55 A. Saadi, Tatar Edebiyatı Tarihi, Kazan 1926, s. 145.56 ayn. esr., s. 147 not I.57ayn. esr., s. 156. 58 S. İffet, ayn. mkl., s. 14.

12

Page 13: YUSUF AKÇURA'NIN HAYATI

Duma teşkil edildikten sonra serbest bırakıldı59. Kısa birmüddet sonra I. Devlet Duma’sı dağıtıldı ve II. Devlet Duma’sıteşkil edildiyse de, bu da fazla ömürlü olmadı (20 Şubat (5Mart) - 3 (16) Haziran 1907), irtica hortladı ve 3 Haziran1906’da II. Devlet Duma’sı dağıtıldı. Yusuf Akçura bu olayı 3Haziran Vak'a-i Müessiyesi adlı makalesinde işledikten sonra60 Rushükümetinin takibine uğrayınca, Kırım'da Bahçesaray'a, eniştesiİsmail Gaspıralı’nın yanına gitti. Burada Tercüman gazetesinde"Sa'fes" imzası ile siyası makaleler yazdı61.

2. Meşrutiyet ilanı - İstanbul’a dönüş - Türk Derneği

Yusuf Akçura bu arada Osmanlı Devleti'nde Meşrutiyetinilanı haberini alınca alelacele ufak tefek işlerini tasfiyeederek Ekim 1908'de İstanbul'a döndü62. Muhtemelen Meşrutiyetile birlikte siyasi af da çıkmıştı. Aksi takdirde bir kanunkaçağı olarak ülkeye dönemezdi. İstanbul'da Türkçüarkadaşlarına tekrar kavuşarak kültürel Türkçülük yapma gayesiile "Türk Derneği"ni kurma faaliyetine katıldı. AralarındaAhmed Midhat, Emrullah Efendi, Necip Asım, Bursalı Tahir, Celal(Korkmazoğlu), Veled Çelebi, müverrih Arif, Musa Akyiğit, FuadRaif, feylesof Rıza Tevfik ve Ahmed Ferid (Tek) gibi şahıslarınbulunduğu kurucular 25 Kanunevvel (Aralık) 1908'de "TürkDerneği"ni kurdular63. Bu arada derneğin henüz yayın organıolmadığı için Yusuf Akçura 1909-1910 yıllarında yazılarını Sırat-ı Müstakim dergisinde neşrediyordu. Bu derginin değişiknüshalarında onun bilhassa politik meselelerle ilgilimakaleleri yayınlandı64 64. Bu arada Türk Derneği dergisi de neşr59Y. Akçura, Mevkufiyet hatıraları, Kazan 1907, s. 4 ve s. 52; Y. Akçura, Mevkufiyet hatıraları (2. bsk.), Türk Yurdu kütüphanesi, İstanbul 1330 (1914). 60Y. Akçura, Haziran Vak'ai müessifesi, Orenburg 1907, Kerimof-Hüseyinof matbaası. Aynı eser Vakit gazetesinde basılmıştı.61 A.B. Taymas, ayn. esr., s. 116.62Y. Akçura, Yeni Türk Devletinin Öncüleri, s. 157. 63 M.F. Togay,ayn.esr., s. 58.64 "Rusya'dan sakin Türklerin hayatı medeniye, fikri ye ve siyasiyelerine dair (I)", Sırat-I Müstakim (bundan sonra SM), sayı 39, 2 Mayıs 1325 (1909); (II), SM, sayı 40, 28 Mayıs 1325 (1909); "Âlem-i İslam", SM, sayı 54, 3 Eylül 1325 (1909); "Bir Frenk nasihatinin mahiyeti", SM, sayı 100, 22 Temmuz 1326 (1910); "Almanya, İngiltere, Türkiye ve Âlem-i İslam (I)", SM,

13

Page 14: YUSUF AKÇURA'NIN HAYATI

olunmaya başladı, fakat ancak yedi sayı çıkarılabildi. Zatenderneğin 15 Teşrinievvel (Ekim 19l2)'de üye sayısı 63 kişidenibaret idi65. Yusuf Akçura'nın Türk Derneği dergisinde de bir ikiyazısına rastlanmaktadır66. Gerek Türk Derneği gerekse dergisikısa ömürlü oldular.

Türk Yurdu Dergisi- Türk Ocağı Derneği

18 Ağustos 1911'de Mehmed Emin (Yurdakul), Ahmed Hikmet(Müftüoğlu), Ağaoğlu Ahmed (1869-l939), Hüseyinzade Ali (1864-l941), Doktor Âkil Muhtar ve Yusuf Akçura "Türk Yurdu" adlıbir dernek kurdular ve bu cemiyetin organı olan Türk Yurdudergisi neşre başlandı67. Türk Yurdu dergisinin masrafları isebaşta Tatar zenginlerinden Mahmud Bay Hüseyin(ov)'un yollamışolduğu on bin altın ruble ile karşılandı68. İlk sayısı YusufAkçura'nın müdürlüğünde 7 Aralık 1911'de çıkmaya başlayan TürkYurdu o kadar ilgi gördü ki ilk sayı dört, ikinci üç, üçüncü vedördüncü sayılar ikişer defa basıldı69. Türk Yurdu Birinci DünyaHarbi dönemi de olmak üzere, eski harflerle tam 17 yıl YusufAkçura'nın da büyük katkısı ile neşr olundu. Yusuf Akçura budergi dışında "Türk Ocağı"nı kurma faaliyetine de aktif olarakkatıldı. "Türk Ocağı" 25 Mart 19l2'de açıldı ve Osmanlılara

sayı 102,5 Ağustos 1326 (1910); (II), SM, II, sayı 103,2 Eylül 1326 (1910);"Türkler ve İslavlar", SM, sayı 104, 19 Ağustos 1326 (1910); "Devlet-i Osmaniye ve Fransa (I)" SM, sayı 106, 2 Eylül 1326 (1910); (II) SM, sayı 107, 9 Eylül 1326 (1910); "Rusya hariciye nazır-ı sabıkı İzlovskiy (I), SM, sayı 114, 28 Teşrinievvel (Ekim) 1326 (1910); (II) SM, sayı 115, 4 Teşrinisani (Kasım) 1326 (1910); "Meclis-i umumide siyaset-i umumiye müzakeresi (I)", SM, sayı 118,25 Teşrinisani (Kasım) 1326 (1910); (II) SM,sayı 121, 16 Kânunuevvel (Aralık) 1326 (1910); "Kız Sultan Mektebi", SM, sayı 147, 16 Haziran 1327 (1911); "Yanmış mahallelerin imarı meselesi" (Sa'fes imzası ile) (I), SM, sayı 361,27 Temmuz 1327 (1911); (II) SM, VI, 10 Ağustos 1327 (1911).65M.F. Togay, ayn. esr., s. 58 v. dd. 66 (A. imzası ile) "Türklüğü bilmeli ve birleşmeliyiz", Türk Derneği, sayı 1, 1327 ;"Yeni keşfedilen eski bir Türk şehri", Türk Derneği, sayı 5, 1327 (1911).67 M.F. Togay, ayn. esr., s. 61.68 ayn. esr., s. 61.69 S.A. Zenkovsky, Pan- Turkism and Islam in Russia, Cambridge-Massachusetts I960, s. 108.

14

Page 15: YUSUF AKÇURA'NIN HAYATI

Türklerin sadece Türkiye sınırları içinde yaşamadığınıanlatmaya çalıştı70.

Yusuf Akçura geniş anlamda Türkçülük düşüncesine, idealinekalben bağlı bir insandı. İdil-Ural'da (Rusya) başlayanTürklük-Tatarlık tartışmasına da katılmadan edemedi veuzlaştırıcı bir rol oynamak gayreti ile "Türk- Tatarlar birdirve medeniyete hizmet etmişlerdir" adlı bir konferans verdi. Bukonferansın metni Türk Yurdu tarafından ayrıbasım olarakhazırlanarak okuyuculara hediye edildi71. Yusuf Akçura'nınCengiz Han hakkındaki konferansı ve Türk Yurdu dergisinde bukonferansın seri olarak basılması72 İslamcılarla Türkçülerinarasını açmıştı73. Yusuf Akçura sade dil taraftarı olduğu içinCelal Nuri ve Midhat Cemal'le de tartışmalara girmişti74.Balkan Harbinde ise Akçura (Ekim 1912- Temmuz 1913) AhmedFerid (Tek) ile birlikte Erkan-ı Harp yüzbaşısı üniforması ileÇatalca cephesinde vazife gördü75. Bu savaştan sonra YusufAkçura'nın dört, dört buçuk ay için Suriye ve Hicaz'a gitmişolduğunu biliyoruz76. Bu seyahati esnasında hac farzını dayerine getirdi77.

Yusuf Akçura'nın halkçılığına gelince, o hakiki hürriyetsever ve demokrat, devlet idaresinin demokrasiye, yani halkiradesi temeline dayanarak kurulmasına taraftar, istibdat vetahakkümün amansız düşmanı idi78. Türkçülerin çıkardığı, ilksayısı Nisan 1913'te yayınlanan, Halka Doğru adlı dergide YusufAkçura'nın da "Halka" adlı yazı dizisi yayımlandı79. YusufAkçura bir yandan yayın, konferans gibi faaliyetlerinisürdürürken, diğer yanda da Darülfünunda Tarih profesörlüğü

70G.v. Mende, ayn. esr., s. 86. 71Türk Yurdu, 24. sayıya ek, İstanbul 1328(1912) (s. 38-59). 72 Türk Yurdu’nun 1 ile 11. sayılarında seri şeklinde yayınlandı, 1328 (1912).73 H.Z. Ülken, ayn. esr., s. 381.74 ayn. esr., s. 381; Türk Yurdu, 147 v. dd. ve 89-149-112.75 E. Esin, ayn. mkl., s. 435.76 Türk Yurdu, IV, s. 736.77 E. Esin, ayn. mkl., s. 435.78 A.B. Taymas, ayn. esr., s. 121.79 Z. Toprak, “Osmanlı Narodnikleri”, Toplum ve Bilim, sayı 24, Kış 1984, s. 70v.d. 80; H.Z. Ülken, ayn. esr., s. 307.

15

Page 16: YUSUF AKÇURA'NIN HAYATI

yapmakta idi. Fakat bu görevinden 1916'da uzaklaştırıldı80.Dünya Harbi yıllarında maddi durumu kötüleşince Aksaray'dakianne yadigârı evini satmak zorunda kaldı. Dostlarının yardımıile Heybeliada Denizcilik Okulu'nda bir müddet muallim olarakçalıştı81. Fakat bütün bu maddi sıkıntılar Yusuf Akçura'yıgenel Türklük uğrunda çalışmaktan alıkoymadı.

Rusya mahkûmu Müslüman Türk Tatarlar

Yusuf Akçura 1916 yılında "Rusya mahkûmu Müslüman TürkTatarların hukukunu müdafaa cemiyeti (komitesi)" adlı büyük birsiyasi teşkilat kurdu. Komitede Kazan Türklerinden YusufAkçura, kadı Abdürreşid İbrahim, Kırım Türklerinden Mehmed EsadÇelebizade, Buharalı Mukimeddin Beycan, Azerbaycan TürklerindeAli Hüseyinzade, Ahmed Ağaoğlu gibi şahıslar bulunuyordu82. Buheyet Avrupa'nın Sofya, Budapeşte, Viyana, Zürih ve Berlin gibibaşkentlerine giderek o devletlerin ileri gelenleri iletemaslar kurdu, çeşitli konferanslar verdi. Yusuf Akçura daMacar Milli Akademisinde, Berlin Prusya Akademisinde, Sofya'daBulgar Akademisinde Rusya Türklerinin vaziyetini anlatankonferanslar verdi. Yusuf Akçura'nın bu konferansları birmuhtıra şeklinde Fransızca ve Almanca olarak yayımlandı83. Bumeyanda "Rusya mahkûmu Müslüman Türk-Tatarların hukukunumüdafaa cemiyeti" İsveç, Norveç, Danimarka, İsviçre ve A.B.D.gibi henüz o tarihte tarafsız olan ülkelere de RusyaTürklerinin durumunu anlatan ve yardım isteyen muhtıralaryolladı84.

Hilal-i Ahmer temsilcisi - Rusya

80 H.Z. Ülken, ayn. esr., s. 307.81 S. İffet, ayn. mkl., s. 16.82 M.M. Bala, Milli Azerbaycan Hareketi, Berlin 1938, s. 238.83 Z.V. Togan, Bugünkü Türkeli (Türkistan) ve Yakın Tarihi, İstanbul 1942-47, s. 475 v.d.Aktcura-Oğlu Yousouff, L'Etat actuel et les aspirations des Turco Tatars musulmans en Russie,Lausanne 1916, 16 s.; Aktschura Jussuf, Die gegenwaertige Lage der mohammedanischen Turko- Tataren Russlands und ihre Besterbungen, Bern 1916, 12 s.84Türk Yurdu, IX, sayı 9, s. 2884 v.d.

16

Page 17: YUSUF AKÇURA'NIN HAYATI

Avrupa seyahatinden dönen Yusuf Akçura'ya, çok geçmeden1918'de yeniden Avrupa, daha doğrusu Rusya yolu gözüktü."Hilal-i Ahmer"in (Kızılay) temsilcisi olarak Rusya'daki Türkesirlerini kurtarmak için görüşmelerde bulunmak maksadıyla biryıl kadar Rusya'da kaldı. O devirde Moskova'da Lenin hâkimsede, ülkenin diğer taraflarında başkaldıran generallerinemrindeki Ak Ordularla Kızıl Ordu çarpışma halinde idi. YusufAkçura Ufa'ya kadar gidebildiyse de, General Kolçak Ufa'yayaklaşınca Sibirya’ya geçemedi. 1919 yılının başlarındaHelsinki'ye uğradı. Danimarka'da Türk tarihine büyük hizmetidokunan Wilhelm Thomsen'i ziyaret ederek, Türkler adına onateşekkür etti85. Stockholm’de bulunduğu esnada "İç RusyaTürklerinin Milli İdaresi" reisi sıfatıyla Paris'teki sulhkonferansına katılmak için Stockholm’den geçmekte olan SadriMaksudi (Arsal)'la da görüştü86.

Yeni Türk Devletinde üstlenilen görevler

1919'da işgal altında bulunan ikinci vatanına döndü, Ekim1919'da ise Ahmed Ferid'in kurduğu "Milli Türk Fırkası"nakatıldı. 1919 yılının sonunda Yusuf Akçura bu sefer İngilizlertarafından tevkif edilerek Agopyan Hanına hapsedildi. Hapistençıkınca 1920'de kendinden 20 yaş ufak olan Selma Hanımlaevlenerek, İstiklal mücadelesine katılmak üzere Ankara'yageçti87.Yusuf Akçura artık yeni Türk devleti için çalışıyor, bugenç cumhuriyetin kuvvetlenmesi, ayakta kalması için mücadeleediyordu. Hariciye Vekâletinde dış işleri umum müdürü olarakvazife aldı. Rusya'da çıkan açlık sebebiyle gelen bir heyetiAtatürk'le görüştürerek, onlara bir miktar yardım verilmesinisağladı88 1923'te Atatürk'ün yüksek arzuları ile İstanbulmilletvekili seçildi. Yusuf Akçura 1925'te açılan Ankara HukukMektebinde Siyasi Tarih hocalığına atanmış, 14 Nisan 1931'deAtatürk'ün Türk Tarih Kurumunu kurmakla görevlendirdiği âlimler85Hakim, "Merhum ve mağfur üstad Akçuraoğlu Yusuf Bey'in Finlandiya Helsingfords'tan ütışi ve hatirelerim", Yanğa Milli Yul, Berlin 1935, sayı 89, s. 28 v.d. 86 S.M. Arsal, ayn. mkl., s. 352.87 E. Esin, ayn. mkl., s. 436 v.d.88 M.F. Togay, ayn. esr., s. 69 v.dd.

17

Page 18: YUSUF AKÇURA'NIN HAYATI

arasında yer almış ve 1932'de bu Kurumun başkanı seçilmişti.1933'te İstanbul Üniversitesinin yeniden kurulmasından sonraburada Siyasi Tarih profesörlüğüne getirildi89.

Sonuç

Yusuf Akçura'nın bu resmi görevleri onun genel Türkçülükiçin çalışmalarına mani olmamıştı. Mustafa Kemal Atatürk'ündevrinde belki de Türkçülüğün son ve en tesirli çıkışını YusufAkçura'nın Türk Yılı - I928 adlı eserde görmekteyiz. Bu eser RusyaTürklerinin milli hareketlerini incelemede araştırmacılar içiana kaynak mahiyetindedir90.

1934'te Yusuf Akçura'nın sıhhati tamamen bozuldu, doktorlardurumunu ağır buldular, istirahat etmesini, sigarayı, çalışmayıbırakmasını, yürümemesini tavsiye ettiler. Fakat oçalışmalarından vazgeçemedi ve 11 Mart 1935'te Karsmilletvekili iken İstanbul'da evinin dışında kalp sektesindenvefat etti91. Ardında Ülken adlı bir kız ile Tuğrul adlı biroğlan çocuğunu bıraktı.

Ölümü Türkçülük hareketi içi büyük bir kayıp idi. Yıllarcabütün Türklüğe ve vatanı Türkiye'ye büyük hizmetler vermiş olanYusuf Akçura'nın ölümünden sonra nedense Türkiye'de sadece bir-iki anma yazısı ve yurt dışında hemşerisi Ayaz İshaki’ninçıkardığı dergi özel sayısı yayımlandı92. Bunların dışında TürkYurdu ve "Türk Ocakları" devrinden sağ kalan mesaiarkadaşlarından, Yusuf Akçura'yı tanıyan belli başlıhemşerilerinden hemen hiç kimse bir şeyler yazmadı93. Ölümündensonra Zaman Kitaphanesi sahiplerinden Misak Bey tarafından89N. Binark, "Ömer Yusuf Akçura", Kazan, İstanbul, sayı 10, Aralık 1977, s. 35· 90 G.Jaeschke, "Der Turanismus und die kemalistische Türkei," (nşr. H.H. Schaeder) Der Orient in deutscher Forschung, 1944, s. 251; J.M. Landau, Pan Turkism in Turkey, A study in irredentism, London 1981, s. 2.91 S. İlfet, ayn. mkl., s. 17 v.dd.92A. Ağaoğlu, "Yusuf Akçura", Cumhuriyet, 19 Mart 1935; Türk milletçiliğininbüyük üstadı Yusuf Akçuraga bağışlana, Yanğa Milli Yul, Berlin 1935, sayı 6 (89) (Özel sayı). 93 G.v. Mende, "Yusuf Akçura, ein Vorkaempfer des Türkismus," Osteuropa, 9-10 Haziran 1935, s. 564 vdd.

18

Page 19: YUSUF AKÇURA'NIN HAYATI

Yusuf Akçura hakkında bir eser hazırlanmak istenmiş ve buhususta belli başlı şahıslara müracaat edilmişse de, nedense buteşebbüs neticesiz kaldı94. Ancak seneler sonra ilk defa olarakMuharrem Feyzi Togay, 1944 yılında Türkçe ve 1980 yılında iseFrançois Georgeon (Aux origines du nationalisme turc. Yusuf Akçura) adlıeserler kaleme aldılar.

Yusuf Akçura'nın yalnız Türk Yurdu dergisinde 70'ten fazlamakalesi yayınlandı, ondan fazla büyük ve ufak çapta kitaplarıyayımlandı ve çeşitli dergi ve gazetelerde çok sayıdamakaleleri çıktı95. Yusuf Akçura'nın ilk eseri 1897’deneşredildi ve en son olarak 1981'de Türk Yılı - 1928 adlı eserininbir kısmı Kültür Bakanlığı tarafından 2. defa basıldı96.

Yusuf Akçura hakkındaki bu makaleyi 30 yıl önce kalemealmıştım. O dönemde bu makale aşağıdaki kitap ile dergideyayımlanmıştı.

"Yusuf Akçura'nın Hayatı (1876-1935)", Ölümünün Ellinci YılındaYusuf Akçura Sempozyumu Tebliğleri (11-12 Mart 1985), (Ankara 1987), s. 17-33.

"Yusuf Akçura'nın Hayatı (1876-1935)", M.Ü. Türklük AraştırmalarıDergisi, II (1987), s. 89-103.

Benim bu incelememden sonra Yusuf Akçura ilgili neleryapıldı diye şöylece bir göz attığımda aşağıdaki çalışmalararastladım.

Türk Tarih Kurumu Prof. Dr. Enver Ziya Karal’ın önsözü ileAkçura’nın Üç Tarz-ı Siyaset adlı eserini ilk defa olarak yayınlandı.Türk Tarih Kurumu Başkanı olarak vefat etmesine 41 yıl sonraeski başkanın Türk milliyetçiliği konusunda ne kadar etkili94 Ayaz İshaki (İdillil)ye (Warszawa) 26 Teşrinevvel 1936'da yollanan bir mektuba istinaden (kopyası şahsi arşivimde).95Yusuf Akçura'nın bibliyografyası için bk. F. Georgeon, Aux origines du nationalisme turc.Yusuf Akçura (1876-1935), Paris 1980, s. 146 v.dd. 96 Y. Akçura, "Şihabeddin Mercan'nin tercüme-i hali", Musavver Malumat, XXIII,sayı 69, 20 Kânunuevvel 1312 (1897) ve Prof. Yusuf Akçura, Yeni Türk Devletinin öncüleri, Ankara 1981.

19

Page 20: YUSUF AKÇURA'NIN HAYATI

olduğu akla gelmiş oldu. Yusuf Akçura hakkında en ilgi çekeneserin bir Fransız akademisyen olan F. Georgeon’un TürkMilliyetçiliğinin Kökenleri - Yusuf Akçura adıyla Türkçe olarak ilk baskısı1986’da ve 4. baskısı 2005’te yapılan eseri görüyoruz. 1987yılında Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü 1985’te yapılan anmatoplantısının bildirilerini yayımlamıştı. Aynı yıl bu seferYusuf Akçura’nın hemşerisi Tatar kökenli Türk akademisyeni Prof.Dr. Ahmet Temir’in Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınlarıserisinde Yusuf Akçura adlı eseri (Ankara 1987) okuyucu ilebuluştu. Bundan çok sonra amatörce bir çalışma ortaya çıktı. Bu,O. Çakmak ve A. Yücel adlı yazarların 2002’de basılan Yusuf Akçuraadlı bir kitabı idi. En son olarak ise Türk Kızılay DerneğiYayınları arasında Seçil Karel Akgün - Murat Uluğtekin’in BirinciDünya Savaşı Sonunda İskandinavya’dan Sibirya’ya Hilal-i Ahmer Hizmetinde YusufAkçura adlı eser birinci baskısını 2009 ve ikinci baskısını2010’da yaptı. Ancak bu kitabı hazırlayanların konudan uzakoldukları anlaşılıyor. Çünkü Yusuf Akçura Rusya’ya Türkesirlerini kurtarmak için gittiğinde Sibirya’ya kadargidememişti. Daha ziyade Rusya’nın Avrupa bölümünde kalmıştı. Bueser aslında Akçura’nın kendi faaliyeti hakkında bastırdığıraporun günümüz alfabesine çevrilmesidir. Tabii ki faydalı biryayın olmuştur.

Yusuf Akçura’nın kendi eserlerinin dışında hakkında yazılanbaşka bir esere rastlamadık. Gözümüze tek bir Yüksek Lisansçalışması ilişti: Süleyman Demirel Üniversitesi Felsefe ve DinBilimleri Anabilim Dalında Halil İbrahim Akkuş tarafından(Isparta 2009) savunulan tez, Yusuf Akçura’nın Din ve Toplum Anlayışıadını taşımaktadır. Bunun dışında bir iki araştırma görevlisininmakalelerine rastladık. Ancak bu gençler derinlemesine birinceleme yapmaktan sarfı nazar etmişler. Ellerine geçen birkaçmalzeme ile yetinerek akademik bir eser koyduklarınızannetmişler.

Bu vesile ile ilgi çeken iki çalışmayı burada anmakistiyorum. İlki Prof. Dr. Ahmet Kanlıdere, ( “Yusuf Akçura veKuzey Türkleri”, Sosyoloji Dergisi, 2, Dizi 18, sayı 2009, s.235-258) tarafından kaleme alınmış. Ciddi bir araştırma ürünü

20

Page 21: YUSUF AKÇURA'NIN HAYATI

olarak karşımıza çıkıyor. İkincisi Prof. Dr. Yavuz Akpınar,(“Yusuf Akçura’nın Hüseyinzade Ali Bey’e Yazdığı Mektuplar”,Türk Yurdu, Nisan 2011, Sayı: 284, s. 3-13) tarafındanyayımlanmış. Bu çalışma çok orijinal bilgiler içeriyor ve YusufAkçura’yı daha iyi tanımamıza yardımcı oluyor.

Kısacası Yusuf Akçura gibi ideolojisi yeni TürkCumhuriyetinin oluşmasında büyük etken olan birine bu kadar azönem verilmesi şaşırtıcı gelebilir. Ancak Türkiye’de bu rolü,suyun ardından olmayan Ziya Gökalp’e vermek daha cazip geliyor.Ne de olsa Akçura buraya hizmet etse de buralı değil. Biraraştırmacının ifade ettiği gibi Türkiye’de Tatar, doğduğumemlekette Türk diye anılıyor.

Ölümünün 80. yılında Rusya Federasyonunda (TataristanCumhuriyetinin başkenti Kazan ile Ulyanovsk şehrinde) 29-31Mayıs 2015 tarihlerinde anılacak. Yunus Emre Enstitüsü,Şihabettin Mercani Tarih Enstitüsü ve Ulyanovsk Üniversitesi“Yusuf Akçura: Geçmişte ve Bugünde” adlı uluslararası birkonferans düzenleniyor. Şimdiye kadar onu anmamalarının nedeniçeşitli olabilir. Ancak şimdi bu akademik faaliyet takdireşayandır.

Türkçülüğü siyasi platforma getiren, buna bütün ömrünüvakfeden ideolog, fikir adamı, akademisyen, toplum adamı YusufAkçura’yı ölümünün 80. yılında minnet, sevgi ve saygı ileanıyoruz.

İstanbul, Mayıs 2015

21