Top Banner
İçindekiler: Özet ……………………………………………………………………………………… 3 Giriş ………………………………………………………………………………………...4 1. Yön’ün Kuruluş Koşulları ………………………………………………………...5 2. Yön’ün Yayın Politikaları ………………………………………………………...5 3. Kadro ve Yazarlar …………………………………………………………………6 4. Derginin Özellikleri ………………………………………………………………..6 4.1 Yön Bildirisi …………………………………………………………………....8 5. YÖN’ de Atatürkçülük ve Modernleşme Olgusu ………………………………...9 5.1 Sosyalizm ve Devletçilik ………………………………………………………10 5.2 Ekonomi ……………………………………………………………………….12 5.3 Milliyetçilik ……………………………………………………………………13 5.4 Modernleşme ………………………………………………………………….13 Sonuç ………………………………………………………………………………………..15 Kaynakça …………………………………………………………………………………...16 EK-1 YÖN DERGİSİ BİLDİRİ METNİ VE İMZACI LİSTESİ ……………………….17 EK-2 YÖN DERGİSİ 1. SAYI KAPAĞI ………………………………………………….24 1
31

YÖN DERGİSİ’NDE ATATÜRKÇÜLÜK Ve MODERNLEŞME ÜZERİNE BİR DENEME

Feb 28, 2023

Download

Documents

Welcome message from author
This document is posted to help you gain knowledge. Please leave a comment to let me know what you think about it! Share it to your friends and learn new things together.
Transcript
Page 1: YÖN DERGİSİ’NDE ATATÜRKÇÜLÜK Ve MODERNLEŞME ÜZERİNE BİR DENEME

İçindekiler: Özet ……………………………………………………………………………………… 3

Giriş ………………………………………………………………………………………...4

1. Yön’ün Kuruluş Koşulları ………………………………………………………...52. Yön’ün Yayın Politikaları ………………………………………………………...53. Kadro ve Yazarlar …………………………………………………………………64. Derginin Özellikleri ………………………………………………………………..6

4.1 Yön Bildirisi …………………………………………………………………....85. YÖN’ de Atatürkçülük ve Modernleşme Olgusu ………………………………...9

5.1 Sosyalizm ve Devletçilik ………………………………………………………105.2 Ekonomi ……………………………………………………………………….125.3 Milliyetçilik ……………………………………………………………………135.4 Modernleşme ………………………………………………………………….13

Sonuç ………………………………………………………………………………………..15

Kaynakça …………………………………………………………………………………...16

EK-1 YÖN DERGİSİ BİLDİRİ METNİ VE İMZACI LİSTESİ ……………………….17

EK-2 YÖN DERGİSİ 1. SAYI KAPAĞI ………………………………………………….24

1

Page 2: YÖN DERGİSİ’NDE ATATÜRKÇÜLÜK Ve MODERNLEŞME ÜZERİNE BİR DENEME

Giriş:

1960-1970’li yılların Türkiye’sine bakıldığında, cumhuriyetin kuruluş dönemindeki acemiliğin artık yavaş yavaş ortadan kalktığını ve yeni rejime alışılmaya başlandığını görebiliriz. Siyasi hayatta yaşanan gelişmelere paralel olarak toplumsal algıda da birtakım dönüşümlerin filizlenmeye başladığı bu dönem, Cumhuriyet tarihi toplum fikir hayatında, ne kendinden önceki dönemde ne de kendinden sonraki dönemde bir daha bu ölçüde yaşanmamış ve yaşanmayacak kadar yoğun bir hareketlenme içinde olduğunu söylemek, sanırız çok da yanlış bir tespit olmayacaktır.

Yaşanan modernleşme süreci içerisinde, siyasi hayattaki değişimler sosyal hayatı da etkilemiştir. Türk toplumu, üstündeki Osmanlı’dan kalan toprağı, bu dönemde silkelemeye başlamış ve çağdaş uygarlık düzeni içinde bir yer edinmeye çalışmıştır. Başlı başına ayrı bir çalışmanın konusu olan bu dönemin modernleşmesi hususu1, 1920’lerden itibaren Türkiye gündemini meşgul etmiş ve günümüzde de hala devam eden tartışmalara sebebiyet vermiştir.

1940’ların ikinci yarısından itibaren, çok partili sisteme geçilmesiyle değişen iktidar ve muhalefet arasındaki sürtüşmeler, Türkiye için oldukça çalkantılı bir sürecin içine girilmesine neden olmuş ve bu amansız rekabet, 1960 yılının 27 Mayıs’ında ordunun yönetime el koymasıyla bir süreliğine de olsa sükûnet içerisine girilmesini sağlamıştı. Demokrat

1 Osmanlıdan Türkiye’ye siyasi ve toplum modernleşmesi hakkında daha geniş bilgi için bkz. Bernard Lewis, “Modern Türkiye’nin Doğuşu”, Çev. Boğaç Babür Turna, Arkadaş Yayınevi, 6. Baskı, Ankara, 2013 ve Eric Jan Zürcher, “Modernleşen Türkiye’nin Tarihi”, Çev. Yasemin Saner Gönen, İletişim yayınları, 7. Baskı, İstanbul, 2000

2

Page 3: YÖN DERGİSİ’NDE ATATÜRKÇÜLÜK Ve MODERNLEŞME ÜZERİNE BİR DENEME

Parti’nin 1950 yılından itibaren yaklaşık on yıl sürecek iktidarı boyunca uygulanan politikalardan rahatsız olan muhalefet, bu darbenin meydana gelmesine oldukça sevinmiş ve bundan sonra Türkiye’nin “özlenilen ve beklenen” şekilde yönetileceği umudunu beslemiştir.

Demokrat Parti’nin Atatürkçülükten uzaklaştığını ve bu durumun ülkenin kötüye gitmesine neden olduğu konusunda oluşan muhalefet içinde YÖN, tam da bu eksene paralel bir şekilde, adeta muhalefetin sözcülüğünü üstlenecek bir biçimde basın hayatına gitmiştir. Darbeden sonra şekillenecek olan “yeni” Türkiye’nin “yönünün belirlenmesi” iddiasıyla yola çıkmış ve geliştirdiği fikirlerle Türk basın ve siyasi tarihine damgasınıvurmuş bir gazete/dergi olarak 1960-70 yılları arasında yayınlanmıştır.

Fiili olarak ulaşılması oldukça güç olan YÖN dergisinin ilk on sayısını2, onun Atatürkçülük ve modernleşme üzerine oluşturduğufikirleri ve genel olarak hangi konulara değindiğini incelemek üzere çalışmamız konusu etmiş bulunmaktayız. Elbette bu kadar etkili bir yayının, bu kadar kısıtlı sayıda ele alınarak incelenmesi çok da sağlıklı değildir; fakat konu hakkında küçükbir değerlendirme gayesiyle yürüttüğümüz çalışmanın az da olsa bir girizgâh teşkil etmesi, çalışmanın amacına hizmet etmiş olması noktasında önemlidir kanaatindeyiz.

1- YÖN’ ün Kuruluş Koşulları:

20 Aralık 1961’de “Haftalık Fikir ve Sanat Dergisi” etiketiyle yayınhayatına başlayan YÖN, Doğan Avcıoğlu, Mümtaz Soysal, İlhan Selçuk, İlhami Soysal, Cemal Reşit Eyüboğlu ve İlhami Avcıoğlu olmak üzere altı kişilik bir kadro tarafından kurulmuştur. Derginin imtiyaz sahibi ve başyazarı olan Doğan Avcıoğlu, kadronun oluşumunda önemli bir rol oynamıştır. Basım yeri Vatan Gazetesi/ İstanbul olan 2 www.solyayin.com ‘dan sağlanan dergiler, özel bir formatta yayınlanmakta ve kopyalanıp çoğaltılamamaktadır. Her geçen gün eklenen yeni dergilerle genişleyen birarşive sahip olan web sitesi, ilerleyen dönemlerde, sol yayınlar açısından önemli bir arşiv olma yönünde hızla gelişmektedir.

3

Page 4: YÖN DERGİSİ’NDE ATATÜRKÇÜLÜK Ve MODERNLEŞME ÜZERİNE BİR DENEME

derginin yazılarının hazırlandığı idarehanesi Ankara’dır. İlk sayının sermayesi Cemal Reşit Eyüboğlu tarafından karşılanmıştır. Dergiye “YÖN” adı Mümtaz Soysal tarafından “yönsüzlük şaşkınlığı geçiren Türkiye’ye çıkış yolu şudur diye ‘yön’ gösterme” iddiasında olunduğu için verilmiştir3.

YÖN’ ün kurucu kadrolarının bir araya gelmesi, Demokrat Parti’ye karşı oluşan muhalefet hareketi içerisinde, ortak bir düşünce etrafında birleşmeleri sonucunda gerçekleşmiştir.

5 Haziran 1963 günü yayımlanan 77. sayısından sonra Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı tarafından “askeri darbeye fikrî kaynaklık yaptığı” gerekçesiyle, 15 ay süreyle kapatılmış ve 25 Eylül 1964 günü YÖN Dergisi adıyla yeniden yayına başlamıştır. 30 Haziran 1967 tarihinde kurucuların aldığı kararla 222. sayısından sonra yayın hayatına son vermiştir.

2- YÖN’ün Yayın Politikaları:

“Yöncüler” olarak siyasi basın tarihinde isimlendirilmiş olan YÖN kadrosu yayın politikalarını, Türk Sosyalizmi’ni Atatürkçülük ile özdeşleştirerek ortaya koymuşlardır. Türk Sosyalizmi’nin temel ilkelerini devletçilik, halkçılık, milliyetçilik, inkılâpçılık, laiklik ve cumhuriyetçilik olarak ortaya koyarak Kemalizm’in “altı ok”unu mihenk taşı olarak belirlemişlerdir. Bu şekilde Atatürk Devrimleri ile sosyalizmi bağdaştıran Yöncüler, ele aldıkları siyasigündemi, oluşturdukları bu “Atatürkçü sosyalizm” çerçevesinde değerlendirmiş ve yorumlamışlardır.

Her sayıda özel bir konuya ağırlık veren ve bu konuyla ilgili, oluşturulan ideoloji çerçevesinde yorumlar yapan dergi, gündemi takip etmiş ve olayların değerlendirmesini yapmıştır. Flaş haberle yerine gündemi belirlemeye çalışan dergi, hedeflediği Türkiye modeline göre haber ve değerlendirmelerini şekillendirmiştir. YÖN Dergisi, 1961-1967 yılları arasında Türkiye gündemini gerçek anlamdaetkilemenin ve sol kadroların siyasal eğitimine katkıda bulunmanın güçlü bir örneğini vermiştir4.

3. Gökhan Atılgan,”YÖN-Devrim Hareketi”, Tüstav Yayınları, İstanbul, 2002 s. 2564 Ergun Aydınoğlu, “Türkiye Solu (1960-1980)” , Versus Kitap, İstanbul, Mayıs 2007 s. 73

4

Page 5: YÖN DERGİSİ’NDE ATATÜRKÇÜLÜK Ve MODERNLEŞME ÜZERİNE BİR DENEME

Dönemin sol siyasetinde önemli bir rol üstlenen dergi, Demokrat Parti iktidarına karşı oluşan muhalefet hareketinin eğiliminin aksine Türkiye sorunlarının iktisadî olduğu üzerinde durmuş ve gerekiktidara yapılan eleştiriler gerekse çözüm olarak sunulan formüller bu eksende dile getirilmiştir. Toplumsal adaletsizlik, eşit olmayan gelir dağılımı, köy ve köylü sorunları, derginin ele aldığı konuların başında gelmektedir.

27 Mayıs hareketini, “ilerici kuvvetlerin bir tepkisi” olarak niteleyen dergi, 27 Mayıs hareketi sonrası gelişen süreçte “zinde güçlerin (askerler, öğrenciler, bürokratlar vs.) yaşadığı fikri boşluğun ülkede köklü reformların yapılmasını zora soktuğu”nu iddia etmişler ve İsmet İnönü’yü reformların yapılması konusunda ikna etmeye çalışmışlardır.

İlerleyen bölümlerde daha detaylı bir şekilde ele alınacak olan ve YÖN’ ün ilk sayısında, altında geniş bir imzacı listesinin bulunduğubir bildiri5 yer alır ve bu bildiri, hem derginin çıkış gerekçesini hem de dayandığı ilkeleri vurgulamak açısından adeta derginin manifestosu olma özelliği taşır.

Mümtaz Soysal tarafından kaleme alınan ve ardından Doğan Avcıoğlu tarafından son şekline ulaşan6 bu bildiri, dönemin aydınlarının dünyaya bakışını ve onu değiştirme çabalarını yansıtması bakımından büyük bir önem taşır.

3- Kadro ve Yazarlar:

Derginin Doğan Avcıoğlu, Mümtaz Soysal, İlhan Selçuk, İlhami Soysal,Cemal Reşit Eyüboğlu ve İlhami Avcıoğlu olmak üzere altı kişilik birkadro tarafından kurulduğunu belirtmiştik. Derginin ikinci sayfasında yer alan jenerik bölümünde “İmtiyaz Sahibi ve Mesul Müdür” sıfatıyla Doğan Avcıoğlu’nun ismini görüyoruz. Derginin kurucu babası olarak kabul edilen Avcıoğlu, çoğunlukla derginin başyazılarını da kaleme almış ve böylece, haftanın gündemini belirleyen isim olmuştur.

Derginin yukarıda belirtilen yönetim kadrosu dışında, yazıkları yazılarla dergiye katkı sunun kişiler arasında Niyazi Berkes, Şevket

5 Bkz. Ek-1” Yön Bildirisi”6 Ersan Barkın, “Yön Dergisi Yazılarında Demokrasi Anlayışı”, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Kamu Hukuku Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2011, s. 47

5

Page 6: YÖN DERGİSİ’NDE ATATÜRKÇÜLÜK Ve MODERNLEŞME ÜZERİNE BİR DENEME

Süreyya Aydemir, Sadun Aren, Attila İlhan, Çetin Altan, Nimet Arzık,Aziz Nesin, Fakir Baykurt, Yaşar Kemal, Turan Güneş, Behzat Ay, Taner Timur ve Abdi İpekçi gibi isimleri görmek mümkündür.

Ayrıca Cahit Tanyol, İdris Küçükömer, Fethi Naci, Rauf Mutluay, AdilAşçıoğlu, Mehmed Kemal, Erol Ulubelen,Melih Tümer, İbrahim Çamlı, Hasan Hüseyin, Ayperi Akalan, Nijat Özün, Muzaffer Erdost, Memet Fuat, Samim Kocagöz, Muammer Aksoy, Mustafa Ekmekçi, Selahattin Hilâv, Arslan Beşer Kafaoğlu, Mehmet Karabulut, M. Şükrü Koç, Melih Cevdet Anday, Hayati Asılyazıcı, Tükkaya Atöv ve sırrı Hocaoğlu gibiisimler de dergide yazmış olan kişiler arasında yer alır7.

4- Derginin Özellikleri:

YÖN Dergisinin yayın hayatın “Yön Gazetesi” ve “Yön Dergisi” olarak ikiye ayrılmaktadır. “Yön Gazetesi” (Haftalık Gazete) olarak yayımlandığı ilk dönem 21 Aralık 1961- 5 Haziran 1963 tarihleri arasındaki dönemdir. Bu ilk yayın döneminde 77 sayı ve haftalık olarak çıkan gazete, 15 aylık bir kapatılma döneminde sonra 25 Eylül1964’te “Yön Dergisi” olarak tekrar yayına başlamış ve ikinci dönem,30 Haziran 1967 tarihine kadar ve 222 sayıya dek sürmüştür.

YÖN Dergisinin (gazetesi) 21 Aralık 1961 tarihli ilk sayısının kapağında, sol üst köşede “YÖN” logosu bulunmakta ve logonun hemen altında “ Haftalık Gazete” ibaresi yer almaktadır. Sağ üst köşede, “Bir yüksek memurun açıkladığı yolsuzluk- 6ncı sayfada” haber başlığı görülmekte ve bahsi geçen memuru temsilen, takım elbiseli bir erkek resmi bulunmaktadır. Kapağın orta kısmında, bir eylemden almış olduğu tahmin edilen bir resim ve üzerinde büyük bir soru işaretiyle beraber “Çıkmazdan Kurtuluş Yolu” başlığı bulunmakta ve resmin hemen altında “Aydınların Ortak Bildirisi” şeklinde bildirinin bulunduğu belirtilmektedir. Sayfanın sol alt köşesinde “Yıl:1- Sayı:1” ve sağ alt köşesinde “100 Kuruş” ibareleri yer almaktadır8.

2. sayfada reklam ve derginin jeneriği bulunmaktadır. Reklamın hemenaltında sağ köşede başlayan jenerikte, “idarehane” başlığı altında derginin hazırlanış ve basım yerlerinin adresleri verilmiştir. Orta

7 Fahrettin Altun, Kemalist Bir Modernleşme Yorumu Olarak Yön Dergisi”, Türkiye Araştırmaları Literatür Dergisi, Cilt 2, Sayı 1, 2004, 551-575, s. 5558 Bkz. EK-2 “YÖN- 1. Sayı Kapağı”

6

Page 7: YÖN DERGİSİ’NDE ATATÜRKÇÜLÜK Ve MODERNLEŞME ÜZERİNE BİR DENEME

bölümde “Haftalık Fikir ve Sanat Dergisi” ve “İmtiyaz Sahibi ve Mesul Müdür: Doğan Avcıoğlu” ifadesi bulunmakta ve hemen altında “Abone” başlığıyla aboneliğin yıllık, altı aylık ve üç aylık olmak üzere fiyatları bulunmaktadır. Aboneliği teşvik amacıyla öğrenci ve öğretmenlere indirim yapıldığı görülmektedir. Sol alt köşede “ilan” başlığında ise reklam ve ilanların fiyat tarifesi ve kuralları verilmektedir.

3. sayfada, gazetenin başyazarı olan Doğan Avcıoğlu’nun “Bakış” adlı bölümü ve ilk yazısı olan “Kemer Sıkalım…” başlıklı yazısı bulunmaktadır. Bağlığın sağ tarafında, çuval içinde kemeri sıkılmış bir erkek resmi bulunan yazıda bu şekilde başlık karikatürize edilmiş ve resmin yanında “Ama önce sosyal adalet” ibaresi konularak yazının ana fikrine değinilmiştir. İlerleyen yazılarında bu sayfada Avcıoğlu, haftanın gündemini belirlemiş ve kendine özgü değerlendirmelerde bulunmuştur.

Gazetenin 4. Ve 5. Sayfaları “İç Durum” bölümünü oluşturmakta ve ülkesiyasetindeki birtakım gelişmeler, değerlendirmelerle birlikte okuyucuya aktarılmıştır. Çeşitli fotoğraflar ve zaman zaman grafik ve tablolarla desteklenen bölüm, Yön’ün Türkiye gündemini belirlediği ve ülke siyasalını hangi açılardan değerlendirdiğini anlamak bakımından oldukça önemlidir.

6. sayfada Nimet Arzık’ın “İçten Geldiği Gibi” isimli köşesi bulunmakta veArzık, bu ilk yazısında, olayları hür ve sade bir şekilde, kendi penceresinden ele alacağına vurgu yapmıştır.

Sayfanın orta bölümünden itibaren, kapakta da duyurusu yapılmış olan“Bir yüksek memur açıklıyor” isimli başlıkla verilen haberde “Eski Ticaret Bakanı Mehmet Baydur’un bakanlığı sırasında, bir firmayı himaye için, yetki ve görevini kötüye kullandığı, Ankara’da bir süreden beri israrla söylenmektedir.” Şeklinde başlamış ve bu iddianın bir yüksek memur tarafından dile getirilmiş olduğu yazılmaktadır.

7. sayfada başlayıp 8. Sayfada da devam eden “Siyasi Notlar” bölümünde, eski dönemin ve sağ kanadın eleştirisi yapılmakta ve rahatsız olunanpolitikalar vurgulanmaktadır. Konu başlıkları arasında “Türkeş’in Sosyalizmi”, “Mebus Maaşları”, “Radyoda Sansür!”, “Af!”, İnönü ve Erim”, “CHP’de Gruplar”, “CHP’de Seçimler”, “Köprülü ve Basail”, “Meksiko Sefiresi”, “Bölükbaşı”, “Ecevit”, “YTP’li Âsiler” ve “Çelikbaş!” gibi başlıklara yer verilmiştir.

7

Page 8: YÖN DERGİSİ’NDE ATATÜRKÇÜLÜK Ve MODERNLEŞME ÜZERİNE BİR DENEME

9. sayfada, gazetenin kurucularından Mümtaz Soysal’ın “Temeldeki Kavgalar…” başlıklı bölümü yer almakta ve bu bölümün ilk yazısı olan “Sosyal Devlet” başlıklı yazısı bulunmaktadır. Bu yazı dizisinde Soysal,1961 Anayasası hazırlanırken Kurucu Meclis içerisine dahil olmuş ve bu hazırlık aşamasında, meclisin, hangi konularda ve ne şekilde tartışmalara girdiğine dair okuyucuya bilgi vermiştir.

Aynı sayfada Çetin Altan’ın gazetedeki ilk yazısı olan “Yaşasın Liberalizm!” başlıklı yazısı bulunmaktadır. Altan bu yazısında, devletçilik politikasının Demokrat Parti ile birlikte yerini liberalizmi almasını ve 27 Mayıs sonrası yönetimde de aynı politikanın güdülmeye devam edişini, kinayeli bir dil ile anlatmıştır. Derginin diğer pek çok yazısında olduğu gibi son söz bölümünde Altan da, insani değerleri ön plana çıkartarak sosyal adalet kavramına vurgu yapmaktadır.

10. sayfada Mümtaz Soysal’ın yazısı devam etmektedir. 11. Sayfada Nimet Arzık’ın “Sâkıt Olmıyanların İçyüzü/ 1940-1950” isimli yazı dizisi yer almaktadır. Bu yazı dizisinde Arzık, geçmiş dönemde tanınmış siyasetçilerin bazı hikâyelerine yer vermiş ve birtakım durumların, günün şartlarına göre değerlendirmesini yapmıştır.

14. sayfada “Rejimin Gizli Hastalıkları” başlıklı bölümde, Turan Güneş’in “CHP Halktan Nasıl Uzaklaştı” başlıklı yazısında, CHP’nin kuruluşundan 1960’lı yıllara kadar olan siyasi hayatındaki değişimler eleştirilimiş ve geçmiş dönem ile içinde bulunulan dönem arasındaki politika farklılıklarına değinilmiştir.

15. sayfada Abdi İpekçi’nin “14’ler Faşist Miydi?” başlıklı yazısında MilliBirlik Komitesi içindeki 14 subayın siyasi fikirleri değerlendirilmiştir.

16. sayfada Selahattin Eyüboğlu tarafından kaleme alınan “Neden Köy Enstitüsü?” isimli yazıda, 27 Mayıs’tan sonraki “yeni” dönemde yeniden,Atatürk’ün devletçi politikasına sarılıp Köy Enstitüleri oluşumunun aktif hale getirilmesi gerektiğine değinilmiştir.

17. sayfa “Dış Durum” ismiyle her hafta, dönemin dünya siyasi ve sosyal hayatındaki önemli gelişmeler, derginin ideolojisi çerçevesinde değerlendirilmiştir.

18. sayfada Sadun Aren’in iktisadi çözümlemeleri kaleme aldığı “Devleçilik” adlı bölümdeki yazılarında, iktisadi kalkınmanın

8

Page 9: YÖN DERGİSİ’NDE ATATÜRKÇÜLÜK Ve MODERNLEŞME ÜZERİNE BİR DENEME

devletçilik ve sosyal adaleti sağlamakla mümkün olduğuna dair değerlendirmeler ve analizler yapılmıştır.

Yine aynı sayfada İlhan Selçuk’un İran’daki mevcut durum hakkında bir değerlendirme yaptığı “İranda mukavemet cephesi” başlıklı yazısı bulunmaktadır.

19. sayfada “Nâsır’ın Sosyalizmi” başlıklı yazıda Melih Tümer, Kahire’ye giderek Mısır’lı iktisatçılar ve idarecilerle görüşmüş, ülkenin yönetimi ve idarecilerinden bahsetmiştir.

Derginin 20,21 ve 22. Sayfaları kültür-sanat etkinliklerinden, sinema, haftanın sanat hareketleri, film ve kitap tanıtımları gibi bölümlerden oluşmaktadır. 23. Sayfada tam boy reklam bulunan derginin ilk sayısında, son sayfa olan 24. Sayfada Aziz Nesin’in “Olmadı… Olmadı…” isimli köşesi ve “Sulu İktidar, Cıvık Basın” başlıklı yazısı bulunmaktadır. Bu yazısında basın mensupları ile bürokratlar arasındaki ilişkiyi, kendi anılarından biri vasıtasıyla ve kendine özgü yorumuyla eleştirmiştir.

4.1- YÖN Bildirisi:

Derginin ilk sayısının 12. ve 13. Sayfalarında, özellikle kamu görevlilerinin çoğunlukta olduğu 531 kişilik bir grup tarafından imzalanan ve daha sonra 1042 imzaya ulaşan bildiri9, YÖN’ ün çıkış nedenini ve tüm yayın hayatı boyunca takip edeceği düsturu okuyucuyasunun bir metindir10.

Bildirinin özünde Atatürkçü düşünce ve Kemalist Devrimcilik egemendir. Bu anlayış, daha ilk maddede bildiriye yansıtılmıştır. Zira madde, “Atatürk devrimleriyle amaç edinilen çağdaş uygarlık seviyesine ulaşmanın, eğitim davasını sonuçlandırmanın, Türk demokrasisini yaşatmanın, sosyal adaleti gerçekleştirmenin ve demokrasi rejimini sağlam temeller üzerine oturtmanın, ancak, iktisadi alanda hızla kalkınmakta, yani milli istihsal seviyesini hızla yükseltmekte göstereceğimiz başarıya bağlı olduğuna inanıyoruz.” Sözleriyle başlamakta ve devamında yine bu tez üzerinden hareket etmektedir.

Bildirinin diğer bir önemli yanı ise, okuyucu kitlesinin de aynı düşüncelere sahip olduğu kanısını yansıtma amacıyla okuyucunun, bildiriyle alakalı düşüncelerinin dergiye gönderilmesinin istenmesidir. Bu da, dönem bazında herhangi bir ideolojik dergiye 9“ Cumhuriyet Ansiklopedisi 1923-2000” (Ocak 2003). Ed. Bedirhan Toprak, III. Cilt, 1961-1980 (4. bas.). Yapı Kredi Yayınları. s. 2710 Bkz. EK-1 “Yön Bildirisi”

9

Page 10: YÖN DERGİSİ’NDE ATATÜRKÇÜLÜK Ve MODERNLEŞME ÜZERİNE BİR DENEME

göre oldukça yüksek tiraja sahip olan böyle bir dergi etrafında bir kamuoyu oluşturulma çabasının olduğunu göstermektedir. Derginin bir sonraki sayısında, bildiriye “imzalarını atanlar” arasında dönemin Çalışma Bakanı olan Bülent Ecevit, Cumhuriyet Gazetesi başyazarı Nadir Nadi, Hür Vatan Gazetesi yazarı Turan Güneş gibi isimlerin yanında çiftçi, mühendis, avukat, romancı, sendikacı, müşavir, subay, ev hanımı, akademisyen, gazeteci, banka memuru ve öğrenci gibi halkın pek çok kesiminden de destek geldiğini görüyoruz.

Bildirinin asıl konusunu oluşturan, devletin ve milletin kalkınması için ortaya konulan çözüm yollarında, Atatürkçü düşüncenin tarihsel gelişimi dikkate alınmış ve yapılan analizlerde Kemalist Devrim’in tamamlanması amaçlanmıştır. Dergi, devrimleri “sosyalist devrimler” ve “ulusal kurtuluş devrimleri” olmak üzere ikiye ayırmaktadır. Atatürk’ün başlatmış olduğu devrimin amacına tam olarak ulaşamaması ve yarıda bırakılmasından dolayı, Türkiye’nin daha ulusal kurtuluş devrimi aşamasında olduğunu iddia ederler. Gerçekleştirilmek istenendevrimin amacı, Türkiye’yi gerçekten “tam bağımsız” ve “bilimin egemen olduğu” bir uygarlık düzeyine ulaştırmaktır. Bunu gerçekleştirmek için de var olan kapitalist yapının bir an önce kırılarak siyasi iradede devletleştirme politikalarının uygulanmaya başlanması gerektiğini vurgularlar.

Yayının ilk sayısının fiziksel ve içerik özellikleri hakkında kısa bir bilgi verme amacıyla ele aldığımız bu bilgilerden sonra, ulaşabildiğimiz ilk 10 sayı içerisinden, çalışmamızın asıl konu ve amacını oluşturan Atatürkçülük ve Modernleşme ile ilgili çıkarımlaradevam etmenin yerinde olduğunu düşünüyoruz.

5- YÖN’ de Atatürkçülük ve Modernleşme Olgusu:

Dergide Atatürkçülük vurgusunun daha çok “Kemalist Devrimcilik” teziyle vurgulandığı görülmektedir. Sosyalizmle Kemalizm’i harmanlayıp “Kemalizm’i dönemim şartlarına göre yorumlama” gayesiylehareket eden dergi, bu yönüyle, 1932-1935 yılları arasında yayınlanan Kadro Dergisi11 ve Kadroculuk ile ilişkilendirilebilir. 11 Kadro Dergisi: 1932 yılı Ocak ayında yayına başlayan aylık, politik dergi. Kadrocular olarak da anılan Kadro dergisinin kurucuları Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Şevket Süreyya Aydemir, Vedat Nedim Tör, Burhan Asaf Belge, İsmail Hüsrev Tökin’dir.Derginin gayesi inkılâpları oturtmak ve bir ideoloji meydana getirmektir. Kemalizm’isavunmuş, Marksizm'den farklı bir yol izlemeye çalışmışlardır. Dergi üç yıl devam etmiş, 36. sayıda 1935'de yayınına son verilmiştir. Kadro Dergisi, Kemalizm’i değiştirmek istemekle suçlanmıştır. Yakup Kadri'nin Tiran elçiliğine atanmasından sonra dergi kadrosu dağılmıştır. Kadrocuların dergilerini kurmalarını bizzat Mustafa

10

Page 11: YÖN DERGİSİ’NDE ATATÜRKÇÜLÜK Ve MODERNLEŞME ÜZERİNE BİR DENEME

Ancak bu ilişkilendirme, oldukça önemli sınırlamalar içermektedir veYÖN’ ün çizgisinin açıklanması için yetersiz kalacaktır.

Her şeyden önce, yayınlandıkları dönemin ülke ve dünya siyasalındakifarklılıklar, dergilerin Kemalizm/Atatürkçülük anlayışlarına da yansımış ve bu durum da, yorum ve algılamada önemli değişikliklere yol açmıştır.

Kadro Dergisi’nin yayınlandığı dönem olan 1930’lara kısaca değinmek gerekirse, dünya siyasi sahnesinde, özellikle Avrupa’da muhafazakâr sağ eğilimlerin faşizme doğru evirildiği ve otoriter tek parti iktidarlarının yükselmekte olduğu görülmektedir12. Bu dönemde liberaldemokrasinin bir kriz yaşadığını ve sosyalist rejimin temsilcisi olarak Sovyetler Birliği’nin amaç edindiği sosyalist toplumu oluşturmada henüz çok başlarda olduğunu da söyleyebiliriz13. Kadro hareketinin böyle bir dönemde yayınlandığı süreçte muhalif bir çizgide değil, mevcut Kemalist iktidarı desteklediği ve iktidarın ideolojisi çerçevesinde hareket ettiğini söylemek mümkündür14.

YÖN’ ün ortaya çıktığı dönemde ise ülke ve dünya siyasi hayatı, Kadro’nun döneminden oldukça farklı özellikler göstermektedir. II. Dünya Savaşı sonrasında dünya siyasalında faşist eğilimlerin çöküşü ve liberal demokrasinin yükseldiğini söyleyebiliriz. Faşizme karşı elde edilen zafer sonrası toplumların algılarında, sosyalist rejime olan ilginin yükseliş göstermeye başladığı bu dönemde Türkiye’de de sosyal demokrasi kavramının, ülke siyasi yaşamında yer edinmeye başladığını ve sosyalizm kavramının, aydınlar hareketlenmesi çerçevesinde tartışılmaya başlandığını görmekteyiz15.

27 Mayıs 1960 ihtilalıyla ivme kazanan bu aydın hareketlenmesi, yaklaşık on yıl kadar sürecek ve bu süreç içerisinde Türkiye Sol’u ve sosyalizmi şekillenmeye başlayacaktır. Bu süreçte Kemalizm’in güçlü bir özelliği vardır. Modern dönem Türkiye’sinde toplumsal

Kemal istemiştir. Kadrocular, Kemalizm’i bir sistem haline getirmeye çalışmışlardır.Kadrocuların ideologu Şevket Süreyya Aydemir'dir. Yakup Kadri ile Şevki Yazman dışında kalanlar sosyalisttir. Kadrocular, derginin kapanmasına Recep Peker'in sebepolduğunu söylemişlerdir. Dergileri kapatılmasına rağmen Kadrocuların hepsi devlet içinde kadrolara tayin edilmişlerdir.12 Ergun Aydınoğlu, Türkiye Solu (1960-1980)” , Versus Kitap, İstanbul, Mayıs 2007, s. 7513 Geniş bilgi için bkz., Prof. Dr. Fahir ARMAOĞLU, “20. Yüzyıl Siyasi Tarihi (1914-1995)”, Timaş Yay., İstanbul, 201414 Geniş bilgi için bkz., Geniş bilgi için bkz. Mustafa Türkeş, “Kadro Hareketi- Ulusçu Sol Bir Akım”, İmge Kitabevi, Ankara, 199915 Ergun Aydınoğlu, a.g.e., s.76

11

Page 12: YÖN DERGİSİ’NDE ATATÜRKÇÜLÜK Ve MODERNLEŞME ÜZERİNE BİR DENEME

bellekte güçlü bir yer bırakmış olan ve zafere ulaşmış bir hareket olan Kemalist hareket, özellikle güçlü bir gelenek oluşturmuş ve 1960’lı yıllarda, modern Türkiye’nin inşasında bir referans halini almıştır. Sosyalist ideolojinin henüz yeni yeni gelişmeye başladığı bu dönemde, aydınlar arasında şekillenen fikirler için bu mirasın referans olması ve bu çerçevede şekillenmesi, zafere ulaşmış bir ideoloji olarak devletin kuruluşu ve devamlılığının sağlanması için uygulanması gereken politikaları kapsayan bir düstur anlamına da gelmektedir. Bu durumda da devletin gelişimi ve yükselmesi için bu mirasa sahip çıkılması alışılagelmiş bir durumdur.

5.1- Sosyalizm ve Devletçilik:

Yön gurubuna göre sosyalist bir yönetime geçiş, Sovyetler Birliği örneğinde olduğu gibi ihtilal yoluyla değil, Atatürkçü düşünce ve politikaların uygulanması esasıyla ve yine Atatürkçü bir anlayışla, seçimler vasıtasıyla iktidara gelmek suretiyle mümkündür16. Bu özelliğiyle komünizm fikrinden ayrılmış ve hatta komünizmin uzak durulması gereken tehlikeli bir fikir olarak görmüşlerdir. Derginin VII. sayısının tamamında ele alınan sosyalizm kavramı ile YÖN’ ün Türk sosyalizmine nasıl yaklaştığına değinilmiş ve komünizm ile sosyalizm arasındaki fark ortaya koyulmaya çalışılmıştır.

Doğan Avcıoğlu’nun kaleme aldığı derginin başyazısında, Yöncüler olarak sosyalizmi kalkınma metodu olarak ele alındığı öne çıkartılmış ve iddialarının, az gelişmiş bir ülke olan Türkiye’nin sosyal adalet ve özgürlük içinde hızlı kalkınmasını sağlayacak tek metodun sosyalizm olduğunu vurgulamıştır. Avrupa ve Amerika’nın kapitalizmin buhranında olduğunu ve bu ülkelerde de halkın sosyalizme yöneldiğini iddia etmiştir17.

Yine aynı sayıda, Şevket Süreyya Aydemir’in “Türk Sosyalizmi ve Fikir Atatürkçülüğü” başlıklı yazısında “Komünizm nedir? Komünizm bir sosyalizmdir. Ama ihtilalcı bir sosyalizmdir. … İhtilal, cemiyette sınıf kavgasına dayanır. Cemiyette sınıflar arasındaki farklılaşmalar aşırı tezatlar yaratır, yani iktisadi çatışmalar sosyal olana intikal ederse bu kavga mukadder sayılır. … Bir de ihtilalcı olmayan sosyalizm vardır. (Daha sonra bu kavramı “ıslahatçı sosyalizm olarak adlandırmıştır.)… Islahatçı sosyalizm, sınıf kavgasına dayanmaz. Onun gayesi… Sınıf

16 Çetin Altan, “Vatanperver Olunca”, YÖN, V. Sayı, 17 Ocak 1962, s. 517 Doğan AVCIOĞLU, “Niçin Sosyalizm?”, YÖN Dergisi, VII. Sayı, 31 Ocak 1962, s. 3

12

Page 13: YÖN DERGİSİ’NDE ATATÜRKÇÜLÜK Ve MODERNLEŞME ÜZERİNE BİR DENEME

farklılaşmalarını devletin iktisadi ve sosyal adalete uyan bir nizam içine almaktır. Bizim Atatürkçülük dediğimiz bu tip sosyalizmden başka bir şey değildir.”18 sözleriyle, derginin çizdiği sosyalist hareketin komünist bir devrimcilik değil,Kemalist bir devletçilikle özdeşleşen bir sosyalizm olduğunu savunmaktadır.

YÖN’ ün savunduğu sosyalizm anlayışının Atatürkçü bir tarzda olduğunu ve onun ilkeleriyle şekillendiğine vurgu yapan Aydemir, Atatürk’ün kurmuş olduğu devletin kendine has bir devletçilik ideolojisiyle şekillendiğine değinmiş, öngördükleri sosyalizmin de yine bu çerçevede, ülkenin kendine has durumu baz alınarak orijinal bir sosyalizm olacağını söylemiştir: “… Bizim bir Türk sosyalizmi olarak vasıflandırdığımız yeni devletçilik cereyanına gelince, bunun, memleketimize has meslek ve metodun, memlekete teessüs ve inkişafına hizmet edecek kuvvetli bir sistem olabileceğine inanıyorum. Bu sistemin esası, elbette ki, yalnız sanayi veya ekonomiyi değil, milli hayatın hercephesini Atatürk’ün çeşitli demeçlerinde yer alan ilkeler dâhilinde düzenlemekten başka bir şey değildir. Plân, dinamizm ve bütün unsurları ile tam bir ideoloji. İşte bu, Türk sosyalizmidir.”19

Türkiye’de sosyalizmin hangi dinamikler üzerine inşa edileceği, ülkenin tarihsel bağlamının sosyalizm için elverişli bir gelişim içerisinde olup olmadığı ve ne gibi politikalar uygulanması gerektiğine dair fikir tartışması amacıyla yapılan “YÖN’ ün Sosyalizm Konusunda Açık Oturumu” başlıklı röportajda, “Biri tarihçi, biri iktisatçı, biri de siyasal bilimci olan üç Profesör, YÖN’ ün iki yazarıyla bir araya gelerek sosyalizm üzerine konuştular.”alt başlığıyla Doğan Avcıoğlu ve Mümtaz Soysal’ın konu hakkında Ord. Prof. Enver Ziya Karal, Prof. Bahri Savcı ve Prof. Sadun Aren’in fikirlerini aldığı bir yazı da aynı sayı içerisinde bulunmaktadır.20

YÖN’ de devletçilik kavramı oldukça sık işlenen bir temadır. Türkiyegibi azgelişmiş bir ülkede, kalkınmanın, özel teşebbüs üzerinden sağlanmaya çalışılmasının hem çok uzun bir süre alacağına hem de toplumsal adaletsizlikleri artıracağına inanan Yöncüler, devletçi bir kalkınma felsefesinin üretilmesi gerektiğinin üzerinde önemle durmuşlardır. Devletçi bir yapı etrafında kurgulanacak bir kalkınma stratejisi kapitalist işletmelerin karını gözetmeyecek, toplumun hızlı ve dengeli bir biçimde kalkınmasını sağlayacaktır. Aynı

18 Şevket Süreyya AYDEMİR, “Türk Sosyalizmi ve Fikir Atatürkçülüğü”, YÖN Dergisi, VII. Sayı, 31 Ocak 1962, s. 619 Şevket Süreyya AYDEMİR, a.g.m. 20 Geniş bilgi için bkz. YÖN Dergisi VII. Sayı, 31 Ocak 1962, s. 10-11

13

Page 14: YÖN DERGİSİ’NDE ATATÜRKÇÜLÜK Ve MODERNLEŞME ÜZERİNE BİR DENEME

şekilde “emperyalist politikalar”a karşı da yine uygulanacak sistemli bir devletçilik politikası ile karşı konabilecektir.

Devletçiliğin gerekliliğine vurgu yapılırken,“dünyanın medeni ülkeleri” olarak liberal kapitalist sistem içindeki ülkeler örnek alınmaktadır. “Dünyanın en medeni ülkelerine bakınız. Devletçilik bugün hepsinde baş tacıdır. Yakın tarih medenî ülkelerin liberalizmden sosyalizme yolculuk tarihidir. Toplumlar sosyal devlet kavramına ve sosyal reformlar hedefine yönelmişlerdir. Devletçilik fertlerin refah ve saadetleri için tabiî çare sayılmaktadır21.”

Türkiye’nin iktisadi kalkınmasının sanayileşmekten geçtiğini vurgulayan Yöncüler, milli bir kalkınmanın ancak devlet eliyle şekillenmesi gereken sanayileşme politikalarının uygulanmasıyla gerçekleşeceğine inanmışlardır. Yöncülere göre, devletçilik uygulanmaksızın toplumun çağdaşlaşması da mümkün olmayacaktır. Ekonomik özgürlük sağlanmadan siyasî özgürlüğün tek başına bir anlamifade etmeyeceği, hatta toplumu boşu boşuna oyalamak anlamına geleceğini iddia etmişlerdir. Bu husus, Yön’ün temsil ettiği siyasî çizginin anlaşılması açısından oldukça önemli bir teorik zemin sağlamaktadır.

5.2- Ekonomi

Yöncülere göre Atatürk ilkelerinin 1960’lı yıllarda uygulanmaya konması, Türk sosyalizminin temel unsurlarını yansıtmaktadır. Derginin benimsediği kapitalist olmayan, devletçi kalkınma yöntemi, 27 Mayıs sonrası Türkiye’nin modernleşme sürecinde, Atatürkçü bir çizgide ilerlemenin yoludur. Bu yeni süreçte devletçilik politikasının uygulanması gerektiği tezine ağırlık veren YÖN’ de, iktisadi açıdan politikanın nasıl ele alınması gerektiği konusunda Prof. Dr. Sadun Aren’in yazılarıyla konu hakkında bilgi verilmiştir.

İlk sayıdan itibaren “Devletçilik” adlı bölümde iktisadi teorileriniaçıklayan Aren’e göre uygulanması gereken politika, özel teşebbüstenuzak, ithalatın azaldığı, ihracatın yükseltildiği, sanayiciliğin devlet tarafından kurulduğu ve idare edildiği birtakım iktisat politikalarını kapsamaktadır. dergideki ilk yazısında iktisadi kalkınma kavramının sürekli kullanıldığının fakat içinin boş

21 İlhan Selçuk, “Bizim Milliyetçiliğimiz”, YÖN Dergisi, III. Sayı 3 Ocak 1962, s. 7.

14

Page 15: YÖN DERGİSİ’NDE ATATÜRKÇÜLÜK Ve MODERNLEŞME ÜZERİNE BİR DENEME

bırakıldığını öne süren Aren, kavramın iktisadi literatürdeki anlamını açıklamış, kalkınma kavramının yalnızca milli gelir ile ölçülemeyeceğini belirtmiş, milli gelirin yanında sosyal adalet ve sosyo-kültürel kalkınma ile kavramın asıl anlamına ulaşacağını öne sürmüştür.22 Devam eden yazı dizisinde Türkiye’nin, Tanzimattan beri bir Batılılaşma hareketi içerisinde olduğunu23 ve iktisadi kalkınma hareketinin temellerinin cumhuriyet ile birlikte atıldığına değinmiştir. Devletçilik politikası ile birlikte kalkınmanın mümkün kılınacağı üzerinde duran Aren, “… devletçilik, milletimizin adalet hislerini incitmeden, sermaye teraküm ettirmenin, sanayileşmenin, kısacası kalkınmanın vasıtasıdır.24”sözleriyle kalkınmanın temel prensibi olarak devletçiliğin ele alınması gerektiğini vurgulamaktadır.

Cumhuriyetin ilk dönemlerinde halkın topyekûn bu gayenin gerekliliğinin bilincinde olduğunu vurgulamıştır. Yazısının devamında birkaç farklı gelişmiş ülkenin kişi başına düşen milli gelirleriyle ülkemiz arasında kıyas yaparak devam eden Aren, ülkemizmilli gelirinin gelişmiş ülkeler seviyesine ulaşacağı öngörüsüyle ilgili birkaç istatistiksel tablo çizmiş ve tabloları yorumlamıştır.Öngörülere nasıl ulaşılacağı amacıyla hangi politikaların uygulanması gerektiği üzerinde tartışan Aren, gelişmiş olan bu ülkelerin liberal ekonomik modeli benimsemiş olmalarını kabul etmekte fakat bu ülkelerin geçirmiş oldukları kalkınma dönemleri koşulları ile (1860-1950) günümüz koşulları arasındaki farkın büyük olduğunu ve günümüz şartları içinde Türkiye’nin ekonomi politikası olarak liberalizm yerine devletçilik ile daha hızlı bir kalkınma süreci içerisine gireceğini öne sürmüştür. Ayrıca liberalizmin sosyal adaletsizlik gibi toplumsal sorunları da beraberinde getireceğini savunmuş ve devletçiliğin uygulanma aşamasında kalkınmaamacıyla yüksek gelirlerin devlet tarafından toplanmasının toplumda,sürekli devam edecek olan sosyal adaletsizlik yerine daha kabul edilebilir bir olgu olacağını iddia etmiştir25.

Özel teşebbüsün detaylarını ele almaya çalışan Aren, teori ve pratikuygulamalar arasında oldukça derin farklılıklar olduğunu, özel teşebbüsün devletçiliğin aksine ülkeye hizmet değil kendi kârının

22 Sadun AREN, “Ne İstediğimizi Biliyor Muyuz?”, YÖN Dergisi, I. Sayı, 21 Aralık 1961, s. 1823 Sadun AREN, “Devletçilik ve Ötesi”, YÖN Dergisi, VI. Sayı, 24 Ocak 1962, s. 1524 Sadun AREN, a.g.m.25 Sadun AREN, “Kalkınma, Demokrasi ve Metod”, YÖN Dergisi, II. Sayı, 27 Aralık 1961, s. 16

15

Page 16: YÖN DERGİSİ’NDE ATATÜRKÇÜLÜK Ve MODERNLEŞME ÜZERİNE BİR DENEME

peşinde olduğunu, bu nedenle üretim ve işgücü dağılımının dağınıklığını toparlayıcı olanın devletçilik politikası olduğunu savunmaktadır. Devlet eliyle kurulacak fabrikaların işletilmesi sonrasında yapılacak bir üretim planı çerçevesinde düzenlemenin sağlanacağını kalkınmanın hızla gerçekleşeceğini savunmuştur.26

5.3 Milliyetçilik:

YÖN dergisinin milliyetçiliği ele alışı konusunda yazılan yazılara bakıldığında ortak bir nokta hemen göze çarpar. O da, “gerçek milliyetçilik” ve “sahte milliyetçilik” arasında yapılan ayrımdır. Bu ayrım, YÖN dergisinde milliyetçiliğe değinen hemen hemen her yazıda kendini göstermektedir. Yapılan yorumlarda, “kendilerine milliyetçi diyenler” eleştirilmekte ve “gerçek milliyetçilerin Yöncüler olduğu iddia edilmektedir. Ülke ve ulusun çıkarlarını düşünen, bu sebeple tam bağımsızlığı ve devletçiliği savunan, belirli bir kesime hitap etmeyen bir düşünce etrafında şekillenen YÖN yazarlarının milliyetçilik konusundaki temel görüşü, milliyetçiliğin devrimcilikle, kapitalizm karşıtlığıyla ve antiemperyalizmle aynı şey olduğudur. “Bütün Kuzey Afrikada, Yakın ve Orta Doğuda, az gelişmiş Asya ve Afrika ülkelerinin milliyetçilik akımları, kapitalizmin sömürgecilikkarakterine isyanla başlamıştır. Bu zincirin ilk ve en büyük destanı Atatürk ihtilâli, kapitalizmin emperyalizmine karşı idi.27”

Yöncülere göre milliyetçilik az gelişmiş ülkelerde kalkınma amacınınbir zorunluluğu olarak ortaya çıkmaktadır. “Sosyalizm, tek kelimeyle, sosyal adalet içinde hızlı kalkınma metodudur. Sosyal adalet içinde hızlı kalkınma ise memleketimizibugünkü çıkmazdan kurtaracak tek yoldu. Bunun içindir ki, sosyalizm en büyük milliyetçiliktir.28”

5.4 Modernleşme:

YÖN dergisinin gerek kuruluş felsefesini teşkil eden manifestosu, gerekse yayınlanmış yazıları ele alındığında Türkiye modernleşmesi hakkında Yöncüler tarafından nasıl bir çerçeve çizildiğini görmek mümkündür. İktisadi ve siyasi anlamda devletçiliğin ön plana çıkarıldığı dergide, modernleşmenin de yine devlet eliyle gerçekleştirilecek bir “yukarıdan Batılılaşma” yöntemini savunduğunuve toplumun modernleştirilmesini “eski dönemlere ait olan” 26 Sadun AREN, “Plan ve Kalkınma”, YÖN Dergisi, IV. Sayı, 10 Ocak 1962, s. 1727 İlhan Selçuk, “Bizim Milliyetçiliğimiz”, YÖN Dergisi, III. Sayı 3 Ocak 1962, s. 728 Doğan Avcıoğlu, “Yapıcı Milliyetçilik”, YÖN Dergisi, IV. Sayı, 10 Ocak 1962, s. 3

16

Page 17: YÖN DERGİSİ’NDE ATATÜRKÇÜLÜK Ve MODERNLEŞME ÜZERİNE BİR DENEME

değerlerinden sıyrılmasıyla, geleneksel yapısının çözülmesiyle ilişkilendirdiğini görmekteyiz.29 YÖN dergisinin düşüncesine göre toplumunun modernleşmesinin sağlanması ancak geleneksel yapısının zayıflatılması ile mümkün olabilecektir ve modernleşme sürecinde başlıca aktörün silahlı kuvvetler olması gerekmektedir. Ordunun Atatürk devrimlerinin koruyucusu ve sürdürücüsü olduğuna inanılmış ve askeri darbelerin, bu koruma ve sürdürme çizgisinden uzaklaşıldığı zamanlarda gerçekleştiği savunulmuştur.”Türkiye’de ordu, eski ve müstehase düzenin değil, yeninin, ilerinin, devrimcilerin, sosyal adaletin ve sosyal güvenliğin yanındadır. Bunun içindir ki eskinin muhafazakârları ve gerinin gericileri her devirde ve her harekette ordunun yumruğunu akılsız kafalarında hissetmişlerdir30.”

27 Mayıs’tan sonra toplumun artık bir “uyanış” hareketine geçtiğine inanmış ve modernleşmenin bir ölçüsü olarak toplumun tepkilerini dile getirmesinin, hakkını aramasının bu “uyanış” hareketinin bir gereği olduğu vurgusunu yapmışlardır. Kendilerinin de modernleşmeninöncü aydınları olarak toplumun bu sesine her zaman kulak vereceklerini belirtmiş ve hareketin içinde yer alacaklarını ilan etmişlerdir.31

Modernleşmenin, dönemin “ileri” toplumlarının refah seviyelerine kavuşmak olduğu kanısında olan Yöncüler, Türk toplumunun Osmanlı döneminde çağın gerisinde kaldığını fakat I. Dünya Savaşı’ndan sonraMustafa Kemal’in inkılâp hareketleriyle 1920’li yıllarda modernleşmesürecine girildiğini ve Türkiye’nin yükseldiğini savunmuşlardır. Fakat Mustafa Kemal’in vefatının ardından, eski düzenin savunucularının tekrar ortaya çıktığını ve zamanla Atatürk inkılâplarından uzaklaşılarak çağın gerisinde kalındığını iddia etmişlerdir: “… Ama I. Dünya Harbi sonunda beklenmeyen bir mucize oldu. Mustafa Kemal yeni Türkiye’yi asırlardan beri devam eden tezadın, yani müstemleke ve yarı müstemlekeler arasında, birden önder mevkiine çıkardı. Türkiye’ye büyük ve tarihi bir misyonbağışladı. Hem Milli Kurtuluş Hareketi’ni yalnız bir askeri savaşın değil, hür, özgür, ileri, planlı, sosyal adalete uygun, imtiyazsız, sınıfsız bir nizamın ideolojik esasları ile de bezedi… Onun ardından bir nesil geçmeden, onun fikir mirası bir kelime sermayesi haline getirildi.32”

29 Fahrettin Altun, “Kemalist Bir Modernleşlme Yorumu Olarak Yön Dergisi”, Türkiye Araştırmaları Literatür Dergisi, Cilt 2, Say› 1, 2004, 551-575. S. 57430 İlhan Selçuk, “Türkiye’de Ordu”, YÖN Dergisi, IV. Sayı, s.1031 Doğan Avcıoğlu, “Yeni Türkiye”,YÖN Dergisi, V. Sayı, 17 Ocak 1962, s. 332 Şevket Süreyya Aydemir, “Çağın Gerisinde Kalmak”, YÖN, VIII. Sayı, 7 Şubat 1962, s. 4

17

Page 18: YÖN DERGİSİ’NDE ATATÜRKÇÜLÜK Ve MODERNLEŞME ÜZERİNE BİR DENEME

Modernleşmenin toplumsal dönüşümle sağlanması gerektiği vurgusu yapan Yöncüler, gerçekleşecek olan bu dönüşümün Atatürkçü bir sosyalizmle mümkün olacağını savunmuşlardır. Değişimin önce düşünselalanda gerçekleşmesi gerektiği vurgusu yapan İlhan Selçuk, “1920’den önce mukaddes sayılan bir sürü müessese yok edilip yerine” muasır” medeniyet seviyesinin gereklerine uygun müesseseler kurulunca anlaşıldı ki Türkiye’de düşünce değişimi Türkiye’yi daha da kuvvetlendirmiştir.33” demiş ve Atatürk döneminde sağlanan bu değişimin, 1960’lı yıllarında da devam etmesi gerektiğini savunmuştur.

SONUÇ:

33 İlhan Selçuk, “Mukaddesat Tezgâhtarları”, YÖN, VIII. Sayı, 7 Şubat 1962, s. 7

18

Page 19: YÖN DERGİSİ’NDE ATATÜRKÇÜLÜK Ve MODERNLEŞME ÜZERİNE BİR DENEME

Adına uygun bir şekilde Türk toplumuna “yön” vermeyi amaçlamış olan YÖN dergisi, yayınlandığı 1961-1967 yılları arasında, geçmiş ve içinde bulunduğu dönemin iktidarlarına, ele aldığı Atatürkçülük, sosyalizm, devletçilik, iktisadi kalkınma ve modernleşme konularındayönelttiği eleştirilerle, sadece muhalif bir hareket olmakla kalmamış, aynı zamanda Türk sol hareketine de, hareketin gelişmesi açısından önayak olmuştur.

Gerek derginin yazar kadrosu gerekse ele aldığı konuları yorumlayış şekliyle Türk sol basınında önemli bir dönüm noktası olmuş ve sonraki dönem sol basınına örnek teşkil etmiştir.

Ortaya konulan Türkiye gerçekliği ile olması gerektiğine inanılan Türkiye modeli arasındaki farkların detaylı karşılaştırmasını yapan dergi, çizdiği yol haritasıyla devletin yönetimine seslenmiş, özellikle ilk sayıda yayınlanan “Bildiri”si ile kamuoyunun sesi olduğunu iddia etmiştir.

Daha ilk sayılarında kendini hissettiren “Kemalist Devrimcilik” modeli ile sonraki dönemlerde sol siyaset içinde ortaya çıkacak olanderin tartışmaların bir bakıma fitilini ateşleyen dergi, yayınlandığı dönem Türkiye’sini sosyalizmle tanıştırmış ve Türk sol kültürüne derin katkılarda bulunmuştur.

19

Page 20: YÖN DERGİSİ’NDE ATATÜRKÇÜLÜK Ve MODERNLEŞME ÜZERİNE BİR DENEME

Kaynakça:

- Bernard Lewis, “Modern Türkiye’nin Doğuşu”, Çev. Boğaç Babür Turna, Arkadaş Yayınevi, 6. Baskı, Ankara, 2013

- Ergun Aydınoğlu, “Türkiye Solu (1960-1980)” , Versus Kitap, İstanbul, Mayıs 2007

- Eric Jan Zürcher, “Modernleşen Türkiye’nin Tarihi”, Çev. Yasemin Saner Gönen, İletişim yayınları, 7. Baskı, İstanbul, 2000

- Prof. Dr. Fahir ARMAOĞLU, “20. Yüzyıl Siyasi Tarihi (1914-1995)”, Timaş Yay., İstanbul, 2014

- Gökhan Atılgan,”YÖN-Devrim Hareketi”, Tüstav Yayınları, İstanbul, 2002

- Mustafa Türkeş, “Kadro Hareketi- Ulusçu Sol Bir Akım”, İmge Kitabevi, Ankara, 1999

- Ersan Barkın, “Yön Dergisi Yazılarında Demokrasi Anlayışı”, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Kamu Hukuku Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2011

- Fahrettin Altun, Kemalist Bir Modernleşme Yorumu Olarak Yön Dergisi”, Türkiye Araştırmaları Literatür Dergisi, Cilt 2, Sayı 1, 2004, 551-575

- Cumhuriyet Ansiklopedisi 1923-2000” (Ocak 2003). Ed. Bedirhan Toprak, III. Cilt, 1961-1980 (4. bas.). Yapı Kredi Yayınları.

- YÖN Dergisi, 1.2.3.4.5.6.7.8.9 ve 10. Sayılar. www.solyayin.com

20

Page 21: YÖN DERGİSİ’NDE ATATÜRKÇÜLÜK Ve MODERNLEŞME ÜZERİNE BİR DENEME

EK-1: YÖN DERGİSİ BİLDİRİ METNİ ve İMZACI LİSTESİ:

“Türk halkının, çok çeşit iktisadi, siyasi ve sosyal meseleler ortasında, kendisini bütün özlemlerine kavuşturacak bir yön aramakta olduğu bu günlerde, toplum hayatının çeşitli kesimlerinde görev almış olan bizler, altına imzalarımızı attığımız bu bildiri ile, ortak amaçlarımızı açıklamayı doğru bulduk. Böyle bir bildirinin meselemizi çözmekte faydalı olabilecek olumlu tartışmalara yol açacağını düşünüyoruz.

1. Atatürk devrimleriyle amaç edinilen çağdaş uygarlık seviyesine ulaşmanın, eğitim davasınısonuçlandırmanın, Türk demokrasisini yaşatmanın, sosyal adaleti gerçekleştirmenin ve demokrasi rejimini sağlam temeller üzerine oturtmanın, ancak iktisadi alanda hızla kalkınmakta, yani milli istihsal seviyesini hızla yükseltmekte göstereceğimiz başarıya bağlı olduğuna inanıyoruz.

a) Atatürk devrimlerinin amacı olan Batılılaşmak, en geniş anlamıyla Batının istihsal seviyesine yaklaştığımız ölçüde gerçekleşebilir. Türkiye’deki istihsal seviyesi yükseldikçe, memleketin sosyal yapısı değişecek, şehir-köy ikiliği ortadan kalkacak, imkanlar genişleyecek ve Batı uyarlığının temeli olan akılcı düşünce kütlelere yayılacaktır.

b) Ne kadar çok gayret sarf edilirse edilsin, düşük bir istihsal seviyesiyle, kütlelerin kültür seviyesinde esaslı bir yükselme sağlamak hayaldir. İşsizlik, açlık, çıplaklık, soğuk ve sefalet,

21

Page 22: YÖN DERGİSİ’NDE ATATÜRKÇÜLÜK Ve MODERNLEŞME ÜZERİNE BİR DENEME

kütlelerin eğitime yönelmesini engelleyecek, yaşama içgüdüsü, öğrenme merakından daha ağır basacaktır.

c) Demokrasi, her şeyden önce insan haysiyetine dayanan ve insanı üstün değer sayan bir rejimdir. Açlığa, işsizliğe, evsizliğe çare bulamayan bir rejimin, ne kadar üzerinde titrersek titreyelim, demokrasi olmaktan çıkması ve bir gün çökmesi tabidir. Türk demokrasisinin yaşatılması, açlığı, işsizliği ve evsizliği ortadan kaldıracak yüksek bir istihsal seviyesine götüren yolları bulmakla mümkün olabilir.

d) Milli gelirin hızla artmasına önem vermeyen bir sosyal adalet politikası da, yoksulluğun bölüşülmesinden öteye geçemeyecektir. Buna karşılık, sosyal adalete yer vermeyen bir kalkınma politikası başarısızlığa mahkûmdur. O halde, sosyal adalet politikasının başlıca araçlarından biride istihsal seviyesinin yükseltilmesi olmalıdır.

2. Bugün Türk toplumuna yön verebilmek durumunda bulunan öğretmen, yazar, politikacı, sendikacı, müteşebbis ve idareci gibi kimselerin, belli bir kalkınma felsefesini ana hatları üzerinde anlaşmaya varmalarını zaruri sayıyoruz…

a) Yirminci yüzyılda haberleşme araçlarında ki gelişme sonucunda, kütleler, başka memleketlerde ki veya başka tabakalarda ki yüksek hayat standardının varlığını öğrenmekte ve asıl önemlisi, bu standarda erişmenin mümkün olduğunu görmektedir. Yoksulluğumuz buyüzden, artık daha ıstıraplı bir şekilde hissedilmektedir. Hızlı nüfus artışı ve meselelerimizin bu artışa uygun bir tempo ile ele alınmayışı, durumu daha da ağırlaştırmıştır. Türkiye, bugün ciddi bir iktisadi ve sosyal buhranın içindedir. Sosyal buhran, iktisadi buhranın tabi bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Geri bir tarım, artan ithal ihtiyacımızı karşılayacak kaynakları sağlamak şöyle dursun, hızla çoğalan nüfusun beslenme ihtiyacını bile karşılayamamaktadır. Topraksızlık, artan nüfusu şehirlere doğru itmekte, şehirlere akan bu nüfusa iş ve mesken sağlanmasında güçlük çekilmektedir. Köklü tedbirler alınmazsa, gecekondu ve işsizlik önümüzdeki yıllarda, millet hayatını tehlikeli bir yarası haline gelerek sosyal ve siyasi düzenin bozulmasına yol açabilecektir. Hızlı nüfus artışı yüzünden, Türkiye nüfusunun yarısını 18 yaşından küçük gençler teşkil etmektedir. Son olaylarında açıkça ortaya koyduğu gibi çığ halinde gelen bu gençlerin büyük bir kısmına okul ve sağlam bir gelecek sağlamak mümkün olmamaktadır.

b) İşin hazin tarafı, Türkiye’nin kaderine hâkim olabilecek durumda bulunan çevrelerde, karşıkarşıya bulunduğumuz çetin meseleleri şuuruna henüz varılmamış olmasıdır. Bu çevrelerce benimsenen ve uygulanabilecek olan bir kalkınma felsefesi yoktur. Kalkınmanın anlamı bütün genişliği ile anlaşılamamıştır. Köklü reformlara girişmeden kalkınmanın başarılamayacağı ve buna karşılık kalkınma sonucunda toplum düzenine, insan davranışlarına bazı değişikliklerin geleceği unutulmaktadır. Bu yüzden hem kalkınma istenmekte, hem de köklü reformlara karşı konulmakta ve yeni davranışlar yadırganıp kötülenmektedir. Böyle bir tutumun sonucu olarak, toplum hayatının gidişinde söz sahibi

22

Page 23: YÖN DERGİSİ’NDE ATATÜRKÇÜLÜK Ve MODERNLEŞME ÜZERİNE BİR DENEME

birçok kimse, dış yardımların biraz genişlemesiyle, turizmin geliştirilmesiyle, sebze ve meyve ihracını artmasıyla kalkınma davasının çözülebileceğine içten inanmaktadır.

c) Türkiye’nin kalkınmasını belli bir amaca yöneltmek, siyasi iktidarın emrinde teknik bir organ olan Devlet Planlama Teşkilatı’nın yetkisini aşan bir iştir. Gerçi, memleketin seçkin uzmanlarını bir araya getiren Devlet Planlama Teşkilatı bir kalkınma stratejisi çizerek, bu yolda ilk gayreti göstermiştir. Ama bunu yeter saymamak gerekir. Yapılacak planların yön kazanması ve başarıya ulaşması, ancak Türk toplumuna yön verebilecek durumda bulunan çevrelerin açık bir kalkınma felsefesi üzerinde anlaşmalarıyla mümkün olacaktır.

3. Kalkınma felsefemizin hareket noktaları olarak, bütün imkânlarımızı harekete geçirmeyi, yatırımları hızla artırmaya, iktisadi hayata bütünüyle planlamayı, kütleleri sosyal adalete kavuşturmayı, istismarı kaldırmayı ve demokrasiyi kütlelere mal etmeyi zaruri sayıyoruz. Varmak istediğimiz bu amaçlara yeni bir devletçilik anlayışıyla erişebileceğimize inanıyoruz.

a) Türkiye’nin iktisadi hayatında özel teşebbüsü ve devlet teşebbüsünü birlikte yaşatan karmabir sistem kalacaktır. Fakat ağırlık merkezi özel teşebbüs olan bir iktisadi sistemin, bugünkü yapısıyla Türkiye’yi, hızla ve sosyal adalet içinde çağdaş uygarlık seviyesine ulaştırabileceğini sanmıyoruz. İktisat ilminin ve tarihin ışığında, inanıyoruz ki, özel teşebbüse dayanan kalkınma yavaştır, ıstıraplıdır, israflıdır ve sosyal adaletle bağdaşması, az gelişmiş bir memlekette, imkânsızdır. Böyle bir kalkınma, siyaseti geniş ölçüde iktisadi güce tabi kılması yüzünden, demokratik de değildir.

b) Özel teşebbüs kara dayanır. İktisadi sitemin itici kuvveti kardan ibaretse kalkınmanı çok yavaş bir tempo ile gerçekleşmesine, gelir dağılımındaki adaletsizliklerin artmasına, “her mahallede bir milyoner” felsefesinin yerleşmesine, milli servetin en faydalı işlere değil en karlıişlere akarak israf edilmesine, durgunluğun ve işsizliğin sık sık baş göstermesine katlanmak gerekir. Günümüzde, hiçbir az gelişmiş memleket bunları göze alamaz. Batı memleketlerinin kalkınmaları sırasında çok elverişli şartlara ve sömürgeciliğe rağmen, gelişme, yavaş, israflı, sıkıntılı olmuş, liberal, fakat gücünü genel oydan almayan idareciler altında gerçekleştirilmiştir. Ancak yirminci yüzyılda esas itibariyle istihsal seviyesinin yükselmesi sayesindedir ki, Batı memleketlerinde ki, iktisadi sistem az çok tatmin edici bir şekilde işleyebilecek hale gelmiştir. Bununla birlikte, batı sosyalist partileri, düşünürleri ve hatta liberal eğilimli siyasetçiler, kendi memleketlerindeki iktisadi sistemin israflı olduğunu, zaruri ihtiyaçları ihmal ettiğini, hızlı bir gelişmeyi ve sosyal adaleti sağlamak bakımından da yetersiz kaldığını delilleriyle belirtmektedir.

c) Bu sebepledir ki, günümüzün gerçeklerine uygun yeni bir devletçilik anlayışına Türkiye için zaruri sayıyoruz. Ayrıca, özel teşebbüsün mutlaka verimli, devlet teşebbüsünün de mutlaka verimsiz olduğu şeklindeki yaygın düşüncenin, sağlam delillere dayanmayan ve geniş bir propaganda ile beslenen bir inanç olduğunu belirtmekte fayda görüyoruz. Verimli çalışma imkânlarına kavuşmak için, mesela İngiltere ve Fransa’da, bazı sanayi kollarının

23

Page 24: YÖN DERGİSİ’NDE ATATÜRKÇÜLÜK Ve MODERNLEŞME ÜZERİNE BİR DENEME

devletleştirilmesine gidildiğini hatırlatmak isteriz. Bir takım devlet işletmelerinin verimsiz kalış sebeplerini, devletçilikte değil aksine yeter derecede devletçi olmayışımızda ve devletçiliği sitemli bir şekilde uygulayamayışımızda aramak gerektiğine inanıyoruz.

4. Yeni devletçiliği, yukarda belirttiğimiz amaçlara erişmek için mutlaka başvurulması gereken şuurlu devlet müdahalesi şeklinde anlıyoruz.

a) Kalkınmayı hızlandırmak maksadıyla milli tasarrufun çoğaltılması ve milli gelirdeki artışların önemli bir kısmının tasarrufa yöneltilmesi, ancak geniş ölçüde ve bilgili devlet müdahalesi ile başarılabilir. Belli başlı tasarruf kaynaklarından biri olan vergilerde verimin artırılması, devletçilikle mümkündür. Çağımızda, vergilerde adalet şarttır. Fakat vergi adaletini sağlamak maksadıyla yüksek gelirlerden alınan vergilere karşı bugün yöneltilen en önemli itiraz, bunların yatırımları azaltmasıdır. Devletçilik, milli tasarrufu yatırımlara yönelttiği için bu itirazı önler. Bundan başka, devletçilik, kalkınmanın nimetleri ve külfetleri arasında denge yaratarak tasarruf fikrinin geniş halk kitlelerince benimsenmesini kolaylaştırır. Ayrıca, devlet işletmelerinin kazançları, vergi yoluna sapmadan sağlanan önemli tasarruf kaynağı olur. Yatırım imkânlarını artırmak maksadıyla, boş duran işgücününistihsale yöneltilmesi de, devletin demokratik, fakat planlı teşkilatlandırma gücü sayesinde mümkün olabilecektir.

b) Bugünkü imkânlarımızla, daha iyi teşkilat ve idare içinde şimdikinden çok daha fazla çok daha verimli şekilde yatırım yapmanın mümkün olduğuna inanıyoruz. Bunun için, iktisadi hayatı bütünüyle planlamak şarttır. Plan, iktisadi hayatı istenen amaçlara zamanında ve bütünüyle yöneltmeye imkân verecek yetkilerle araçları da beraberinde getirmelidir. Bunu sağlayacak belli başlı şartlardan biri de iktisadi hayatın çeşitli kesimlerine hâkim olan kilit sanayilerin mutlaka devlet elinde bulundurulmasıdır. Devletçiliği ciddi planlamanın ciddi bir unsuru sayıyoruz.

c) Planlama büyük iktisadi birimlere geçmeyi zaruri kılar. Hâlbuki Türkiye’nin iktisadi hayatı, tarım, sanayi ve ticaret alanlarında çok ufak işletmelere dayanmaktadır. Bu bakımdan, çiftçiyi teşkilatlandırarak istihsal kooperatiflerinin geliştirilmesi, küçük sanatlarda kooperatifçiliğin yaygın hale getirilmesi, perakende satış yerlerini azaltmak malların müstahsilden müstehlike geçiş yollarını kısaltarak, sanayide olduğu gibi, tarım ve ticarette büyük birim esasının mümkün olduğu ölçüde yerleştirilmesi lüzumludur. Devlet kesimin yanı sıra, geniş kooperatif kesimi, Türk iktisadi sistemini temelini teşkil etmektedir.

d) Devletçilik aynı zamanda gelir dağılımdaki adaletsizleri gidermek, sosyal güvenliği gerçekleştirmek, müstahsil ve müstehlikin mutavassıt bir zümre tarafından ezilmesini önlemek, bölgeler arasındaki dengesizlikleri ortadan kaldırmaya çalışmak içinde en elverişli sistemdir. Çalışmayı toplumun en yüksek değeri haline getirmek, çalışmaya dayanan kazançları yüksek seviyeye çıkarmak, devletçiliğin temel hedefidir. Kol ve kafa gücünün satarak geçinenlerin ezilmesine seyirci kalan, arsa spekülatörlerinin ve ticaret alanında

24

Page 25: YÖN DERGİSİ’NDE ATATÜRKÇÜLÜK Ve MODERNLEŞME ÜZERİNE BİR DENEME

istismarcı mutavassıtların haksız kazançlarına göz yuman ve bu gibilerin bir yüksek devlet memurundan, fikir ve bilim adamından fazla kazanmasına ses çıkarmayan bir sistemin yirminci yüzyılda daha fazla sürüp gitmesine imkân yoktur.

e) Devletçilik, demokratik rejimin sadece bir şekilden ibaret kalmasını önleyip, demokrasinin kütlelere mal olmasını sağlayacak temel müdahale vasıtasıdır. Planlı bir eğitim seferberliğinegirişmek, Köy Enstitüleri ile açılan yolu genişletmek, milyonlarca işçi çocuğunu eğitim alanında ve memleket idaresinde herkesle eşit imkânlara kavuşturmak, yetişkinlerin eğitimi yoluyla kütlelere yükselme fırsatı hazırlamak ancak şuurlu bir devletçilikle mümkündür. Sendikaların kuvvetlendirilmesi, ağanın teşkilatlanmış çiftçinin ve kooperatifin almasını sağlayacak şekilde toprak reformunun gerçekleştirilmesi modern devletçiliğin ödevidir ve bunlar ancak devlet müdahalesiyle başarılabilir. Varmak istediğimiz amaçların şu veya bu noktası tartışma konusu edilebilir. Bu bildirinin yayınlanmasındaki maksat da bu çeşit tartışmalara yol açmaktır. Bugün içinde bulunduğumuz buhranlardan kurtulmanın birinci şartını, Türk toplumunun çeşitli kesimlerinde görev almış olanların ve millet kaderine hâkim olabilecek mevkilere gelmiş bulunanların, düşüncelerini açıkça ortaya koyarak, bir temel kalkınma felsefesi etrafında birleşmelerinde görüyoruz”.

İMZACILAR(İLK SAYI ):

Kevork Acemoğlu ( İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Doçenti), İhsan Ada (Gazeteci), Muammer Aksoy, Suat Aksoy (Ziraat Fakültesi Asistanı- İktisatçı), Muammer Akıncı (Maliye Bakanlığı Hazine Genel Müdürlüğü Yardımcısı), Mete Akyol (Gazeteci), Teoman Aktürel ( Şair), Tahir Alangu (Yazar), Yavuz Alangoya (İstanbul ÜniversitesiHukuk Fakültesi Asistanı), Ş. Alp (Yazar), Erdoğan Alkın ( İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi asistanı), Çetin Altan (Yazar), MelihCevdet Anday (Yazar- şair), Rona Aybay (İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi asistanı), Ceyhun Atuf Kansu ( (Doktor-sanatçı), Burhan Arpad (Yazar), Sadun Aren (SBF Profesörü), Kemal Arıburna ( İmar Bakanlığı Neşriyat Müdürü), Özdemir Asaf ( Yazar), Orhan Asena (Doktor-Tiyatro yazarı), Reşit Aşçıoğlu (Gazeteci), Türkkaya Ataöv (SBF asistanı- siyasi bilimci), Doğan Avcıoglu (Gazeteci-iktisatçı),Hamdi Avcıoğlu (Gazeteci), Halil Aytekin (Öğretmen), Yusuf Balkan (Doktor), Kahraman Bapçum (Avukat-gazeteci), Atilla Bartınlıoğlu (Gazeteci), AslanBaşer (Maliye Bakanlığı Hesap Uzmanı), Fakir Baykurt (İlk öğretim müfettişi), Ferzan Baydar (İmar Bakanlığı memuru), Deniz Baykal (SBFasistanı- siyasal bilimci), Korkut Boratav(SBF asistanı-iktisatçı), Kenan Bulutoğlu ( İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi doçenti), Doğan Can ( Gazeteci), Beyhan Cenkçi (Ankara Gazeteciler Sendikası İkinci Başkanı), Ömer Sami Coşar

25

Page 26: YÖN DERGİSİ’NDE ATATÜRKÇÜLÜK Ve MODERNLEŞME ÜZERİNE BİR DENEME

(Gazeteci), Alev Coşkun (Kurucu Meclis üyesi), Necati Cumali (Yazar), Sermet Çağan (Gazeteci), Cevat Çapan (Yazar), Cahit Davran ( İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi asistanı), H. Sezai Diren (Yüksek Elektrik mühendis- Elektirik İşleri Etüd idarecisi), Sencer Divitçioğlu (İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Doçenti), MekinDinçer (Sanayi Kalkınma Bankasında uzman), Salih Duralı (Mühendis-Etibank Elektrik İşletmesi Genel Müdürü), Orhan Duru (Gazeteci), Mekin Dinçer (Sanayi Kalkınma Bankası uzmanı-iktisatçı), Süleyman Ege (Gazeteci), Mustafa Ekmekçi (Gazeteci), Oktay Ekşi (Gazeteci), Tarhan Erdem (Yüksek mühendis), Mehmet Erdemir (Çukurova Elektrik Anonim Şirketi Genel Müdürü), Muzaffer Erdost (Gazeteci), Özhan Eroğuz (Sanayi Kalkınma Bankasında uzman), Bahir Ersoy (Teksif Başkanı), Vehbi Ersü (Tabii Senatör), Cemal Reşit Eyüboğlu (Avukat),Sabahattin Eyüboğlu (Yazar), Hasan Genç (Sendikacı), Ali Gevgilili (Gazeteci), İ. Sefa Giray (Elektrik İşleri Enstitüsü İdaresinde yüksek mühendis), Turan Güneş (Avukat-CHP Merkez İdare Kurulu üyesi), Nail Güreli (Gazeteci), Yılmaz Gümüşbaş (Gazeteci), Necati Gündüz ( Gemerek Kaymakamı), Ecvet Güresin (Gazeteci), Rıza Güven (Sendikacı), Mükerrem Hiç (İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi asistanı), Sırrı Hocaoğlu (Hatay milletvekili), Erhan Işıl (Maliye Bakanlığı İktisadi İşbirliği Genel Sekreter Yardımcısı), M. Hadi İlbaş (Gazeteci), Sudi İlkorur (Sanayi Nakliyat Anonim Şirketi Nakliyat- Ticaret Müdür Yardımcısı), Abdi İpekçi (Gazeteci), Vedat Kaya İrez (İktisatçı), Yahya Kanbolat ( Ziraat Fakültesi asistanı- iktisatçı), Tarık Dursun Kakınç (Yazar), Yunus Kara ( Sendikacı), Nuri Karacan (İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi asistanı), Suphi Karaman (Cumhuriyet Senatosu tabii üyesi), Nusret Karasu (EskiSağlık Bakanı), Beysan Keyder (Sanayi Kalkınma Bankası uzmanı), Metin Kıratlı ( SBF asistanı- siyasal bilimci), Coşkun Kırca ( İstanbul milletvekili), Bedii Kireçtepe (Emekli Hava Generali), Mehmet Ali Kışlalı (Gazeteci), Yusuf Kırmıgil (Maliye Bakanlığı Hesap Uzmanı), M. Şükrü Koç (Gazeteci), Hüseyin Korkmazgil (Yazar), Uğur Korum SBF asistanı –iktisatçı), Mehmet Can Köksal (İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi asistanı, hukukçu), Ayhan Köksal (İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza Mahkemesi Hukuku asistanı), Yusuf Kivnibir (Maliye Bakanlığı hesap uzmanı), Alp Kuran(Avukat), Dursun Kut (İnşaat teknikeri), Sami Küçük (Cumhuriyet Senatosu tabii üyesi), Rüçhan Koşar (İmar ve İskan Bakanlığı memuru), İdris Küçükömer (İktisat Fakültesi doçenti), Mahmut Makal (Eğitimci-yazar), Fethi Naci (Eleştirmen), Öğet Öktem (İstanbul

26

Page 27: YÖN DERGİSİ’NDE ATATÜRKÇÜLÜK Ve MODERNLEŞME ÜZERİNE BİR DENEME

Üniversitesi Hukuk Fakültesi asistanı, hukukçu), İbrahim Öngüt (Sanayi Kalkınma Bankası uzmanı, iktisatçı), Ahmet Suzi Örnekol (Elektrik İşleri Etüd İdaresi yüksek mühendisi), Sami N. Özerdim (Yazar), Çetin Özek (İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi asistanı,hukukçu), Tahsin Özer (Maliye Bakanlığı Hesap uzmanı), Hakkı Özkazanç (Maliye Bakanlığı Gelirler Genel Müdürlüğü müşaviri), NihatÖztaş (Yazar), Salahaddin Özmen (Ordu Yardımlaşma Kurumu Genel Müdürü), Bekir Öztürk (Gazeteci), Mustafa Özyürek (Yeni Türkiye Partisi Gençlik Kolları Genel Sekreteri), Sina Pamukçu (Avukat), Arif Payaslıoğlu (Orta Doğu Teknik Üniversitesi İdari İlimler Fakültesi Dekanı), Hüseyin Pekin (Elektrik İşleri Etüd İdaresi Yüksek Mühendisi), Tahsin Saraç (Öğretmen), Murat Sarıca (İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi asistanı, hukukçu), Hikmet Savaş (Gazeteci, Türkiye Gazeteciler Sendikaları Federasyonu Başkanı), Bahri Savcı (SBF Profesörü, siyasal bilimci), İlhan Selçuk (Yazar, avukat), Turhan Selçuk (Karikatürist), Mehmet Selik (SBF asistanı, iktisatçı), İlhami Soysal (Gazeteci), Mümtaz Soysal (SBF asistanı), Metin Sözen (İstanbul ÜniversitesiEdebiyat Fakültesi asistanı, sanattarihçisi), İsmail Şahin (Gazeteci), Necdet Şalvuz (İmar Bakanlığı Tetkik Kurulu üyesi), Esin Talu (Gazeteci), Kemal Tahir (Yazar), Erdoğan Tamer (Türk Veteriner Hekimleri Derneği Başkanı, gazeteci), Server Tanilli (İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi asistanı, hukukçu), Nedim Tekin (CHP Genel Merkez Gençlik Kolları Yönetim Kurulu üyesi), Meriç Teziç ( İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi asistanı, hukukçu), Erdoğan Teziç (İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi asistanı, hukukçu), Sabri Tığlı (Sendikacı), Taner Timur (SBF asistanı, siyasal bilimci), İtimat Tezgören (Ankara Ticaret Lisesi iktisat öğretmeni), Naim Tirali (Gazeteci, Giresun milletvekili), Erdoğan Tokatlı (Gazeteci), Orhan Tokatlı (Gazeteci),Engin Tonguç (Doktor, sanatçı), Metin Tokpınar (Sanayi Kalkınma Bankası uzmanı, iktisatçı), Osman Nuri Torun (Sanayi Kalkınma Bankası uzmanı, iktisatçı), Adil Torun (Sendikacı), Cengiz Tuncer (Gazeteci, romancı), Adnan Turani (Ressam), Seyfettin Turhan (Gazeteci), Turhan Tükel (Gazeteci), Nihat Türel (Avukat), Namık K. Türesinler (Sanayi ve Kalkınma Bankası uzmanı, iktisatçı), Melih Tümer (Sanayi ve Kalkınma Bankası uzmanı, iktisatçı), Cavit Orhan Tütengil (İktisat Fakültesi doçenti, sosyolog), Özhan Uluatam (SBF asistanı, iktisatçı), Ali Ulvi (Karikatürist), Cemalettin Ünlü (Gazeteci), Üstün Üstündağ (İktisatçı), Şevki Vanlı (Mimar), Adnan Veli (Yazar), Berke Vardar (İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi

27

Page 28: YÖN DERGİSİ’NDE ATATÜRKÇÜLÜK Ve MODERNLEŞME ÜZERİNE BİR DENEME

asistanı, filolog), Selahattin Yayım (Sendikacı), Turgut Yeğenağa (Yüksek mensucat mühendisi), Mustafa Yeğenoğlu (Yüksek inşaat mühendisi, müteahhit), Aysel Yenal (İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi asistanı, iktisatçı), Hasan Yılmaer (Gazeteci, İstanbul Gazeteciler Sendikası Başkanı), Tahsin Yücel (İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi asistanı, filolog).

BİLDİRİNİN ASLI:

28

Page 29: YÖN DERGİSİ’NDE ATATÜRKÇÜLÜK Ve MODERNLEŞME ÜZERİNE BİR DENEME

29

Page 30: YÖN DERGİSİ’NDE ATATÜRKÇÜLÜK Ve MODERNLEŞME ÜZERİNE BİR DENEME

30

Page 31: YÖN DERGİSİ’NDE ATATÜRKÇÜLÜK Ve MODERNLEŞME ÜZERİNE BİR DENEME

EK-2: YÖN DERGİSİ 1. SAYI KAPAĞI:

31