Top Banner
' J 2008 - Ekim 2008 August 2008 - 2008 Volume : l O Number: 38
13

Yıl:lO Sayı:38 - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02036/2008_38/2008_38_MERMUTLUB.pdfYıl: 10, Sayı: 38 Ağustos 2008 -Ekim İmam-Hatip Liselerinin sayısı 1993 yılında 55'e

Apr 23, 2021

Download

Documents

dariahiddleston
Welcome message from author
This document is posted to help you gain knowledge. Please leave a comment to let me know what you think about it! Share it to your friends and learn new things together.
Transcript
Page 1: Yıl:lO Sayı:38 - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02036/2008_38/2008_38_MERMUTLUB.pdfYıl: 10, Sayı: 38 Ağustos 2008 -Ekim İmam-Hatip Liselerinin sayısı 1993 yılında 55'e

' J

Ağustos 2008 - Ekim 2008 Yıl:lO Sayı:38

August 2008 - Octob~r 2008 Volume : l O Number: 38

Page 2: Yıl:lO Sayı:38 - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02036/2008_38/2008_38_MERMUTLUB.pdfYıl: 10, Sayı: 38 Ağustos 2008 -Ekim İmam-Hatip Liselerinin sayısı 1993 yılında 55'e

Akad e rn i k Ara ş t ı r rn a 1 a r O erg is i 2008, Say ı 38, S a y fa 1 a r 87-98

İMAM-HATİP LİSELERİNİN SEKÜLER AÇMAZI

Bedri MERMUTLUl

Bilim ve eğitim, yakın tarih Türkiye siyasetinin daima öncelikli mad­desi <:>!muştur. Tanzimat'tan daha önce başlayan ve Cumhuriyet inkılaplarıyla devam eden reform çabalarının ilk operasyon alanları hep okullar oldu. Poziti­vist ve Neo-pozitivist teorilerin düşünce ve bilim temelli y·akıaşımları 19. yüz-

, yıldan itibaren toplumsal dönüşümlerin okullar üzerinden yapılabileceğine dair vazgeçilmez bir yöntem getirmişti. Modem Batı uygarlığı şemsiyesi altında bu­luşan değerlere ulaşmanın en hızlı ve etkili yolu, aileden ve diğer toplumsal ku­rumlardan daha çok, okullardan geçebilecekti. Okullarda verilen bilgiler bir kaldıraç göreviyle diğer kurumların da yenilenmesinde rol oynayacaktı. Bu yüzden özellikle modernleşmek isteyen Batı dışı toplumlar bakımından okulun dinamik değeri tartışılmazdır. Bu kabulün sonucu olarak okulun modernleştirici fonksiyonundan ödün verilemeyeceği gibi modernleşmenin diploma onaylı yo­lu da ançak okullardan geçebilirdi. Art arda modernleşme reformları yapmış olmasıyla bu yöndeki kararını kesinleştirmiş olan Türk toplumunda okullara verilmiş olan misyon farklı olmamıştır. Ancak bu misyonu yerine getirmekte başarılı olmayan okullar sistemin felsefesiyle daima sorunlu olmuşlardır.

Türkiye'de örgün din eğitim ve öğretimini İmam ve Hatip Mektepleri (1924-1930), İmam-Hatip Okulları (1951-1973), İmam-Hatip Liseleri (1973-... ) ve;İmam-Hatip Anadolu Liseleri (1985- ... ) olmak üzere başlıca dört dö­nemde. ele almak mümkündür. Birinci dönem İmam ve Hatip Mektepleriyle sonraki dönem İmam-Hatip Okulları/Liseleri arasında benzerlikler buliınabile­ceği gibi farklılıklar da söz konusudur. 1930'da son iki İmam ve Hatip Mekte­binin kapatılmasına bildirilen resmi gerekçe "öğrencisizlik" iken ikinci dönem İmam-Hatip Liselerinde bunun tam tersi bir durumla karşılaşılmakta, öğrenci­sizlik yerine çok fazla öğrencisi olduğundan şikayet edilerek bu okulların azal­tılmaya çalışıldığı görülmektedir.

Okulla birlikte toplumda da değişen şeylerin olduğunu anlamaksızın öğrenci yokluğundan öğrenci patlamasına doğru değişen bir terendi açıklaya­bilmek mümkün değildir. 1924-30 yılları inkılapların en yoğun biçimde yaşan­dığı yıllar olarak değerlerde ve statülerde önemli değişimlere sahne olmuştu. Din görevliliğinin o yıllarda statü kaybına uğrayan mesleklerin başında gelmiş olması anlaşılır nedenlere bağlanabilir. Dinin devlet ve toplum .hayatından u-

1 Yrd.Doç.Dr., Uludağ Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü ' ..

87 Akademik Araştırmalar Dergisi

Page 3: Yıl:lO Sayı:38 - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02036/2008_38/2008_38_MERMUTLUB.pdfYıl: 10, Sayı: 38 Ağustos 2008 -Ekim İmam-Hatip Liselerinin sayısı 1993 yılında 55'e

88 Journal

of Academic Studies

imam Hatip Liselerinin Seküler Çıkmazı

zaklaştırılarak bireyin iç dünyasıyla sınırlı bir daralma yaşamasına koşut olarak din adamına da devlet ve toplum düzeyinde ihtiyaç kalmayacak; din adamının küçülen göreviyle birlikte statüsü de düşecekti. Din adamı Batı medeniyetinin değerleriyle buluşmaya çalışan hızlı bir dönemin kendiliğinden aykırılaşan ti­piydi. O şartlar içinde, din adamı yetiştirecek olan okulların itibar görmemiş olması doğaldır. Ancak 1950 sonrasındaki şartlarda dine bakışın genişlemesine uygun olarak din adamı yetiştiren okulların - aynı adla - yeniden açıldığı ve ih­tiyacı olan öğrenci mevcudunu bulduğu da görülmektedir.

İkinci Dünya Savaşı baskısını üstünden attıktan sonra Türk toplumu­nun her anlamda bir hareket haline girdiğini gözlemlemek mümkündür. Bu ha­reketlenme 1945'ten sonra çok partiye geçişi başlatmış, iktidarın değişmesiyle insanlar kendilerinde bir değişim cesareti görmeye başlayarak başka önemli değişikliklere doğru da hareketlenmişlerdir. Bunlardan en önemlisi'de köyler­den kentlere doğru başlayan göç hareketidir.

Köy toplumu halindeki Türkiye'nin okulu Köy Enstitüleri idi. Toplu­mun kentleşmeye karar v.ermesiyle bu okulların kapanması arasında saklı bir mutabakat vardır. Toplumsal bilinç sanki kendini köye bağlayacak şeyleri tas­fiye ediyordu. Kente geliş bir özgürleşmeydi köylü için. Kısıtlanmış ve daral­tılmış bir din hayatından, daha geniş bir din hayatına geçmek de o yıllar için bir özgürleşmeydi. Kentleşmek ve dindarlaşmak isteyen insanların yollarını birleş­tiren kurum kendiliğinden İmam-Hatip Okulları oldu. Lise, keniıeşen insanın değil, kentli insanın okuluydu; dindar kentliyi ise tatmin etmiyordu. Önceleri dindar kentliler tarafından sahiplenilse de kısa zamanda İmam-Hatip Okulları şehirleşen yığınların okulu haline gelmiştir. Köylü ve kasabalı, henüz kente göçmeden çocuğunu bu okullara göndermiş, onu takip ederek kendisi de kente gelmiştir. İmam-Hatip Okullarının parasız yatılı ve pansiyonlu yapıları çocu­ğunu okutma gücünde olmayan veliler için ö,nemli bir fırsat yaratmıştır. İmaffi-1 Hatip Okulu döneminin (1951-1973) öğrenci profili %60 ila 90 oranında köy \ çocukları ya da köy kökenli kent çocuklarından oluşmakt.adır. 1 Bu dönemd~ İmam-Hatip Okulları köylü için meslekle doğrudan bir ilgisi düşünülmeksizin sadece bir öğretim yeri olarak öriemli görülmekteydi Kırsal kesim mensupları­nın daha çok bu okulu istemeleri, ula·şabildikleri en yakın okul olarak İmam­Hatip Okullarını görmüş olmalarından dolayıdır. Geleneklerine olan bağlılıkları-. çocuklarını da aynı terbiyeden geçirmek istemelerine yol açmıştır.2 Bu yönüyle l İmam-Hatip Okullarının hem formel eğitim hem kentleşme konularında önemli ' fonksiyonlar gördüğünü, ayrıca kente göçen köy nüfusunun dinle bağlantısının kopmamasında önemli bir aracı kurum olduğunu söylemek mümkündür. _ ___,

Kentleşme tarihimizle İmam-Hatip Okullarının tarihi birlikte başladıfı\ gibi aynı trendi de izlemiştir. Şehirleşmenin, gecekondunun ve İmam Hatip- J

Okullarının aynı tabanın unsurları ve ayn,ı şartların ürünleri olarak birbirleri~ paralel geliştiği söylenebilir.

1950'li yıllfil- boyunca İmam-Hatip Okulu mezunlarının gidebileceği bir yüksek öğrenim kurumu önlerinde olmadığı halde bu okulu tercih etmiş olmaları onları zorunlu bir biçimde din görevlisi olma geleceğiyle karşı karşıya bırakmakta olmasına rağmen veliler çocuklarını başka bir gelecek yolu olma-

Page 4: Yıl:lO Sayı:38 - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02036/2008_38/2008_38_MERMUTLUB.pdfYıl: 10, Sayı: 38 Ağustos 2008 -Ekim İmam-Hatip Liselerinin sayısı 1993 yılında 55'e

Bedri Mermutıu 2008

Yıl: 10, Sayı: 38 Ağustos 2008 - Ekim

----; yan bu okullara vermeye devam etrnekteydi.3 (Bu dönem öğrencilerinin ifadesi "istikbalde n~ olacaklarını dahi bilmeden bu okullarda okuduk"larıydı; ıünkü "o dönemin Imam-Hatip davasını kucaklayanlar hep hasbi insanlardı". "Az sayıda bir grup öğrencinin, buralarda istikbal olmadığı yönündeki telkinlere kanarak devlet liselerine gitmesi bir yana bırakılırsa, büyük kitle tekkeyi bek­leme taraftarıydı; onları meşgul eden en önemli husus halka, ülkeye ve devlete dinimizi daha iyi anlatabilme yollarının aranması idi". Dolayısıyla öğrencilerin iyi birer me_s)ek mensubu ve İsliim bilgini olmaları gerektiği noktasında herkes birleş'mişti.5 !Nitekim İmam-Hatipli neslin devreye girınesinden sonra ülkedeki genel.dini Mvanın gözle görülür derecede geliştiği gözlemlenmektedir.6

Kentleşme hızının 1973'lere kadar gösterdiği seyirle İmam-Hatip O­kullarının artışı arasındaki bağıntı birbirine uygundur. Ancak 1973 '!erden itiba-

, ren kentleşme hızı artmakla birlikte İmam-Hatipleşme oranı daha hızlı bir şe­kilde artmıştır. 1969 yılında 2, 1970 yılında 1 yeni İmam-Hatip Okulu açılmış­ken ve 1971-1973 yılarında yeni hiçbir İmam-Hatip Okulu açılmamışken 1974 yılında 29, 1975 yılında 70, 1976 yılında 77, 1977 yılında 86 yeni okul açılmış­tır.7 Buna paralel olarak 1974 yılından 1978 yıliiia öğrenci mevcudu da 10 345'ten 108 345'e ulaşmıştır. 8 Bu hızlı gelişmede siyasal bir partinin (MSP) o yıllardaki koalisyonlarda hükümet ortağı olarak kullanmış olduğu inisiyatifin kuşkusuz ki önemli payı olmakla birlikte bu artışı sadece siyasal faktörle açık­lamak yetersizdir. Siyasal faktör, daha farklı nedenlerden kaynaklanmış olan bir talebe cevap verme yönünde yardımcı olmuş olabilir ancak. Bu talep ise 17 Haziran 1973 tarih ve 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanununun 32. madde­sinde yapılan değişiklikle doğrudan ilişkilidir. Bu değişiklikle İmam-Hatip O­kullarının, ''orta öğretim sistemi içinde hem mesleğe hem yüksek öğretime ha­zırlayıcı programlar uygulayan öğretim kurumları'' olduğu kabul edilmekteydi. Naim Talu hükümetinin yaptığı bu değişiklikle İmam-Hatip Okullarının önün­deki üniversite engeli önemli ölçi).de aşılmaktaydı. (Önemli ölçüde sözüyle kas­tedilen şey, liselerin edebiyat kolu statüsünde değerlendirilerek sosyal branşlar­da öğretim yapan üniversite bölümlerine girebilmeleridir; üniyersitelerin bütün bölümlerine girebilme yolu 1983'den sonra açılac.aktır.) Bü değişiklik İmam­Hatip Okullarının ismine de yansıyarak onu İmam-Hatip Lisesi yapmıştır. İmam-Hatip mensuplarının sadece isi_mden ibaret kalmayan bir değişimin için­de kendilerini buldukları en önemli dönüm noktası budur. Eğer 1974 öncesinde böyle bir değişiklik yapılmış qlmasaydı belki yine bir miktar okulun açılabile­ceğini ümit etmek mümkün olsa bile yaşanan anlamda bir patlamayı sağlamak mümkün görünmemektedir.

Bu arada not edilmesi gereken bir nokta da 20 ağustos 1971 tarihinde alınan bir kararla, İmam-Hatip Okullarının, orta okula dayalı meslek okulları haline getirilmesidir. 1971 'den 1974 yılına kadar yürürlükte olan. bu uygulama 1974 yılından itibaren (orta kısma 8 saatlik Kur'an ve Arapça dersleri konmak suretiyle) kısmen yumuşatılarak 1997 yılına kadar gelinmiştir.

1971 yılındaki saptamaya göre İmam-Hatip Okulu mezunlarının %93'ü meslekleriyle ilgili tercihlerde bulunmaktaydı. Bu oran yıllardan beri gelenekleşmiş bir durumu da ifade etmektedir; 1966 yılındaki bir resmi beyana ..

89 Akademik Araştırmalar Dergisi

Page 5: Yıl:lO Sayı:38 - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02036/2008_38/2008_38_MERMUTLUB.pdfYıl: 10, Sayı: 38 Ağustos 2008 -Ekim İmam-Hatip Liselerinin sayısı 1993 yılında 55'e

90 Journal

of Academic Studies

imam Hatip Liselerinin Seküler Çıkmazı

aöre de 0 güne kadar mezun olan 2 400 İHO öğrencisinden 2 370'i kendi alan­İarında çalışmayı seçmiştir.9 1973 değişikliği bu geleneği hızlı bi~ şekilde de­ğiştirdi. Çünkü artık sayıları yüz binlerle ifade edi!ecek olan bir IHL öğrenci kitlesinin hayatı da birden yön değiştiriyordu. Hem IHL'li birey hem de toplum tarafından bu değişimin çift yönlü olarak yaşanacağı dönem başlamıştı. Tam bunun ilk sonuçlarının alınmaya başladığı zamanlarda, 1983 yılında, üniversi­telerin ikinci defa kapılarını İHL mezunlarına açması bu okulların toplumsal geleceğine daha güçlü bir açılım armağan etmiştir.

Üniversiteye yönelen İHL öğrencisinin tek başına olduğunu düşünmek doğru değildir. O, bu yönelişinde en azından ailesini yanında bulmaktadır. Son­ra arkadaş çevresi, belki mensup olunan cemaat vb. olmak üzere kademe ka- . deme diğer kader birliği içinde olduğu unsurları ... Bu, bir gezegenin kendi ba­şına bir yöne doğru gitmesi olayından çok, bir yıldız sisteminin içinde, birlikte o yöne doğru gidilmesi olayına benzetilebilir. Kentleşme geri dönüşsüz biçim­de toplum hayatına mal olduktan sonra insanların, geleceklerini kentin koşulla­rına ve ilkelerine göre düşünmeleri doğaldı. İnsanların karşılaştıkları kent mo­dem bir kentti her şeyden önce. Değerleri, statüleri, ilgileriyle -kamil anlamda modem olamasa bile- modem zamanın kentiydi. Kentle ya da modem toplumla olan ilişkisini hesaplaşmak üzerine temellendiremeyen birı;:y ve hareketler u­yum yolunu tercih edeceklerdi. Kentli olmanın en pratik yolu verili değerler, statüler ve ilgilerle uyum haline ulaşmaktan geçiyordu. Üniversite, bu bakım­dan sadece İHL öğrencisinin değil, sınıf atlamak, kentlileşmek ve ~modem­toplumla bütünleşmek isteyen kesimin ajandasındaki en önemli araçtı. Din gö­revlisi olunarak halkla belki bütünleşilebilirdi, ama artık üst toplumla yani çağ­daş değerlerin ve imkanların düzeyiyle bütünleşmeliydi. Daha önce eleştirilen, hatta küçümsenen dünya, şimdi ulaşılmak istenen ve onsuzluğa tahammül olu­namayan bir mecburiyet haline dönmU:ş olmaktadır. İmam-Hatip Okullarının ilk zamanlarındaki, 1950-60'lı yıllardaki öncelik ve duruşlarıyla 1995 yıllarına gelindiği zamanki öncelik ve tutumları arasındaki farklılığa ait iki örnek, deği­şimin derecesini göstermesi bakımından gerçekten anılacak önemdedir. Kendi­lerini "Allah'ın yarattığı etı güzel meslektaşlar" olarak kabul eden10 ve "lise­nin önünde sınavsız diploma dağıtılsa bile gidip almayacak" kadar kendini okul ve meslek bağlılığı içinde müstağni görenıı önceliğin 1995 yılına gelin­diğinde dönüştüğü nokta şu ifadelerde kendisini gösterir:

"Bu salonları onlara (İHL'lere) bıraklllak; o makamları bıraklllak size ağır gelmesin. Ticari lokmanın birazıııı bu İmam-Hatip nesli ya da zihniyetinin alınası, biraz da onlarııı yararlanması ... Adliyede, askeriyede, emniyette İınam­Hatip çıkışlı çocuklarımızııı yer alması size ağır gelmesin. Buna alışm, taham­mül edin! ... eğer etmiyorsamz, etmeyecekseniz bilin ki biz söke söke alaca-..., ,, 12 gız ...

Muhafazakar kesimin yıllar içinde almış olduğu mesafenin İmam­Hatip olayı üzerindeki yansıması, önce bu okulları Lise'leştirerek kentin okul­ları haline getirmiş, bununla da kalınmayarak toplumun en Batılı okulları olan Kolejlerin yerine ikame edilen Anadolu Liseleriyle de buluşturarak Anadolu İmam-Hatip Liselerini doğurmuştur. 1985 yılında açılmaya başlayan Anadolu

Page 6: Yıl:lO Sayı:38 - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02036/2008_38/2008_38_MERMUTLUB.pdfYıl: 10, Sayı: 38 Ağustos 2008 -Ekim İmam-Hatip Liselerinin sayısı 1993 yılında 55'e

Bedri Mermutlu 2008

Yıl: 10, Sayı: 38 Ağustos 2008 - Ekim

İmam-Hatip Liselerinin sayısı 1993 yılında 55'e ulaşmıştı. 13 Muhafazakar ta­lebin genişlemesi oranında İH Liselerinin hem niceliğinde hem niteliğinde de­ğişmeler yaşandığı görülmektedir. Sanılanın tersi~e, İH Liseleri Türkiye' de İ~­lamcı-Muhafazakar gelişmeyi belirlemiş değil, Islamcı-Muhafazakar gelişme

İH Liselerini biçimlendirmiştir. Siyasal, ekonomik, bürokratik ve diğer sosy alanlarda alınan veya alınmak istenen mesafeler doğrultusunda İHL'den bek-. lentiler oluşmaya başlamıştır. Dindar-Muhafazakar kesim bu alanlarda var ol­manın yolunu verili koşullarda gördüğü içindir ki o alanlara kendi değer siste­matiğiyle yaklaşmak yerine kendi imkanlarını verili koşullara göre intibak et­tirme !yoluna girmiştir. Bu dönemin temel sorunsalını teşkil eden meşruiyet, kendini sistemin seküler konjonktürü ile tanımlamış olduğu için önündeki bu acil meseleyi çözmek isteyen İslamcı-Muhafazakar kesim ·modern dili konuş-

, manın sosyal cevazını bulmuş bulunuyordu. İHL'nin İH Anadolu Lisesi halin­de yeniden üretilmesine duyulan ihtiyaç bu modern dili teklemeden konuşmak içindir.

Toplumu değiştirmeye çalışırken toplum tarafından değiştirilen ve bu değiştirilmeyi rasyonelleştirip içselleştirerek iradelf ve inisiyatifli bir değişim yaşadığını belirten İslamcı-Muhafazakarlar, söylem olarak bunu her ne kadar 1997'den sonra ifade etmiş olmaya başlasalar da bu değiş(tiril)menin kökleri daha önceki zamanlardadır. 1973-1983 arasında yaşananlar ile 1983 sonrası ya­şananları .iki partinin (MSP ve ANAP) doğarak oluşturdukları aktif politik ey­lemselliğin ötesindeki toplumsal dönüşümlerde aramak gerekir. Bu süreç, anı­lan kesimin modernleşmeyi ve onun getirdiklerini -çok bilinçli bir tercihle ol­masa bile- 14 benimsemiş olmalarıyla karakterizedir. Bu süreci yaşayan toplum kesiminin İHL'nde okuyan çocuklarının önemli bir kısmı okulu bitirince artık din görevlisi olmak istemeyecek, bir lise öğreniminde bulunurken aynı zaman­da dini bilgileri de edinmekle yetinmiş olmayı tercih edecektir. 15 Dikkat edilir­se sözü' edilen 1973 ve 1983 yılları aynı zamanda İHL mezunlarının üniversite­ye giriş engellerinin kaldırıldığı tarihlerle de örtüşmektedir

İHL'nin halkın beklentilerine uygun oldu~u, her kesimden vatandaş­ların, çocuklarını bu okullara vermek için yarı~tığı 1 ve mevcut kapasi!enin bu isteğe artık cevap verecek durumda olmadığı 1 1990'lı ilk yıllardaki IHL öğ­rencisinin profili de artık eskisinden .farklıdır. %80-90'lara kadar yükselen o­ranlarda kent merkezlerinde ikamet edeiı ailelerin çocukları İHL'nde okumak­ta; üstelik, bu okullara artık azımsanmayacak sayıda zengin ve bürokrat çocuk­ları ile parlamenter çocukları da devam etmektedir. 18

Sadece bürokrat ve parlamenter çocukları olarak İHL'ne devam et­mekle kalınmayarak İHL'nden mezun olan öğrenciler de benzer alanlarda ça­lışmaya yöneleceklerdir. 1983 yılından sonra İHL mezunlarının ilk okul öğret­menliğüıdeıı üniversite öğretim üyeliğine, ziraatçılıktaıı lıukııkçuluğa, iktisatçı­lıktan tıp doktorluğuna, il ve ilçelerin çeşitli kademelerindeki hizmet birimle­riııdeıı devletin en üst bürokrasisine, Kaymakam ve Valilikten çeşitli siyasi par­tilerde Milletvekilliği ve Bakanlığa kadar !zer kesimde görev aldıkları görül­mektedir.19 Neredeyse iki nesle uzanan bir alan kaymasının içinde bulunan İHL mensuplarının geleceğinin vazgeçilmez bir. yönde belirlenmiş olduğu anlaşıl-

91 Akademik Araştırmalar Dergisi

Page 7: Yıl:lO Sayı:38 - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02036/2008_38/2008_38_MERMUTLUB.pdfYıl: 10, Sayı: 38 Ağustos 2008 -Ekim İmam-Hatip Liselerinin sayısı 1993 yılında 55'e

92 Journal

of Academic Studies

imam Hatip Liselerinin Seküler Çıkmazı

maktadır. İHL mezunlarının ''bir takım başka maksatlarla üniversiteye yönel­dikleri" düşüncesinin bu okul mensupları tarafından şiddetle reddedilmesinin20

toplumsal zeminde ikna edici nedenleri rahatlıkla bulunabilir. Son çeyrek yüz­yılda Türkiye' de dinci muhafazakarlığın serüveni çağdaş sektiler alanlara, onla­rın kendi kuralları içinde eklemlenildiği ve "değiştirme" iddialarının giderek kaybolduğu bir trendi göstermektedir. Herkes gibi olmak en çok İmam­Hatipli 'nin arzu ettiği bir hedef haline gelmiş, İmam-Hatip'li herkes gibi oldu­ğunu kanıtlamayı genellikle de başarmıştır. Sadece seçtiği meslekle değil sos­yal hayatın diğer alanlarında da bunu göstermeye çalışmıştır. Kültürel ve spor­tif yöndeki başarılarla, bilgi yarışmalarinda aldığı derecelerle ... 21 bunu an a - \:L mak istemiştir. İmam-Hatip öğrencisini yöneten motivasyonun, kendini farklı: \ laştırma yönünde değil bütünleştirme yönünde olması önemlidir. Bu hedef ki­mi zaman patolojik sayılabilecek şekillerle bile gerçekleştirilmeye çalışılmak­tadır. Mezun bir kız öğrencinin bu yöndeki yakınmaları yaşanmakta olan boyu-tu açık bir biçimde dile getirir: "İHL'nin yozlaşması mı dersiniz, yoksa mzla­mım yitirmesi mi dersiniz? Birkaç sene öncesine kadar bir İHL imgesi vardı; soıı zamanlarda bu imge yozlaştı. İHL'liler de kendi kafasma göre davranır ol­du. Aıtık bir yozlaşma mıdır, yoksa İHL'linin değişik düşüncelere açılması mı­dır, bilemem. Bazıları da bunu, çerçeveyi genişletmek olarak kabul edi­yor ... ".22 İHL 'linin değişik düşüncelere açılması. .. ya da çei-çeveyi genişletme-si olarak dile getirilen şeyin, daha önce belirlenmiş olan dinselmuhafazakar mutabakatın dışında, sektiler davranış alanında edinilecek dolaylı bir meşrui-yetle kendini yeniden üretme eylemi olarak görülmesi mümkündür. ~

İHL sorunu üzerine, taraftarlarınca dile getirilen argümanların yoğun­laştığı hatta birleştiği konunun uzun yıllardan beri üniversite konusuna münha­sır olması da genel dünyevileşme yönelişinden bağımsız olarak anlamlandırı­lamaz. 1971 yılında İHO'nun orta okul'! dayandırılma kararıyla aslında İHL en büyük yarayı almış olduğu halde bu konunun gerçekçi bir şekilde çözülmemiş olması muhafazakar kitleyi rahatsız etmemiştir. 1981 yılında ilgili kurullar nezdindeki beyanlarında Ahmet Gürtaş'ın bugünkü uygulama ile (1981) İHO 'ıııın oı1a kısmıııı varsaymamız çok zor olduğu, aslıııda bu okulların oı1a kısımdan malırwil olduğu, çünkü sekiz saatlik meslek dersinin hiçbir anlamda yeterli olamadığı yönündeki görüşleri23 bu alanın bizzat uygulama elemanları olan mezunları tarafından da çeşitli biçimlerde itiraf konusu. yapıldığı halde24

sadece durumun farkında olan uzmanların raporlarında dile getirilmekle kalı­nan bir şikayet maddesi olmuştur. Hatta Diyanet, mecburi hizmetle yükümlü mezunları mesleki bilgi eksikliği yüzünden iade etmek zorunda kaldığı halde25

bu konu muhafazakar kamuoyunun öncelikleri arasına hiçbir şekilde girmemiş­tir. O yıllarda bile bütünüyle üniversiteye gırış meselesi üzerinde yoğunlaşılarak, o konuda elde edilen iyileştirme durumunun bütün diğer sorun­ları örttüğü görülmektedir. Modern araçları önemsemeye başlamış olan İslam­cı-Muhafazakar kesim dini eğitim ve öğretimin kalitesi konusunda çok fazla ti­tizlik göstermeden genel bir din bilgisi seviyesiyle yetinmeyi kabul etmiş görü­nüyordu. İşte bu yaklaşım giderek İHL'ni bir meslek okulu ko,numundan çıkar­tarak genel lise konumuna getiren ana motif olmuştur. Anılan kesimin ihtiyaç

Page 8: Yıl:lO Sayı:38 - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02036/2008_38/2008_38_MERMUTLUB.pdfYıl: 10, Sayı: 38 Ağustos 2008 -Ekim İmam-Hatip Liselerinin sayısı 1993 yılında 55'e

Bedri Mermutıu 2008

Yıl: 10, Sayı: 38 Ağustos 2008 - Ekim

duyduğu bilgi ve eğitim gerçekte dinsel olmayan bilgi ve eğitimdi; dinsel olan pek çok şeyin sektiler olanla yer değiştirmesine paralel bir şekilde "okullarını" da sektiler yüksek öğretime hazırlayan sekülerleşen liseler olarak görmekten çok da rahatsız değillerdi. (Bu metin bağlamında Sektiler terimi din görevliliği mesleği dışındaki meslekler ve yönelişler için sınırlı bir anlam içermek üzere kullanılmaktadır)

İHL'de yaşanan dönüşüm, 1980'lerin ortalarından itibaren ideolojik kavgajardan kurtulup "dünya nimetleri"yle tanışmaya başlayan ikinci nesil şe­hirleşmiş ve artık şehirde "oturmaya" başlamış sınıfın taleplerine de uygun düşmektedir. Onlar artık çocuklarının imam/din görevlisi olmasını değil çağdaş mesleklerde yetişmesini daha çok istemektedirler. (Bu arada, gecekonduların yerini de tapulu, yeni apartmanlarla yapılı semtler almıştır.)

Her ne kadar bir paradoks olarak görünse de İHL'nin sayıca artmasını bu okulların sekülerleşmesiyle açıklamak yanlış olmayacaktır. 1973'lere kadar kendi alanında görevli yetiştiren ve sadece Yüksek İslam Enstitülerine öğrenci verebilen bu okullar bu tarihten sonra din dışı öğretim kurumlarına da öğrene· verebilme hakkına sahip olunca gerek okul gerekse öğrenci mevcutlarında bü­yük artışlar yaşadı. Üniversitenin kapısı kendisine açılan İHL öğrencisine bu­nun karşılığında orta kısımda meslek dersleri aleyhine genel kültür derslerinde artış sağlandı. Bu ise ikinci bir sekülerleşme demekti. Din adamı olmamak ter­cihiyle dünyevi bir geleceğe yönelen İmam-Hatipli, aldığı derslerle de dinsel bilgi donanımını aşağıya çekiyordu.

İHL'nin orta kısımlarının kapatılma kararı üzerine 11 Mayıs 1997 gü­nü Sultanahmet'te yapılan mitingde konuşan Nevzat Yalçıntaş, Türkiye'de ilk defa eğitim özgürlüğü için bir miting yapılmakta olduğunu söylüyordu. Aynı mitingd~ konuşan Ensar Vakfı Başkanı ise İH Liselilerin üniversiteye girme haklarının ellerinden alınmak istendiğini, buna müsaade edilmemesi gerektiğini dile getiriyordu.26 Şu açıkça söylenebilir ki verilen tepkiler İHL'nin orta kıs­mının kapatılarak sekiz yıllık kesintisiz eğitime geçilmesiyle çok fazla ilgili olmayıp doğrudan doğruya üniversiteye girişin zorlaştırılmasıyla ilgilidir. Çün­kü yukarıda değinildiği gibi İHL'nin orta kısmı gerçek anlamda zaten uzun yıl­lardan beri mevcut değildi. Bir anlamda İH Liselilerin tek kırmızı çizgilerinin üniversiteye giriş konusu olduğu anlaşılıyordu. 1997 sonrası İHL idareci ve öğ­rencileri de orta okulsuz, ama bir yıl hazırlık sınıfından sonra üç yıl şeklindeki şimdiki sistemin çok uyguıı olduğu noktasında birleşmektedir.27 Buna bir itiraz olmadığı halde katsayı eşitsizliğine büyük tepki gösterilmektedir. O güne kadar sürekli genişleyen haklarla mutlu olan kitlenin ''ilk defa olarak meydanlarda toplanması"nın temel nedeni de üniversite engelinden başka bir şey değildi. İHL'liler için Üniversite her anlamda o kadar belirleyici hale gelmiştir ki üni­versitesiz İHL kendi haline terk edilerek neredeyse unutulmuş okullara dönüş­müştür. İHL öğrencileri "toplumıııı artık kendileriııe sahip çıkmadzğmdaıı" yakınıyor, ''toplıımuıı fikir değiştirerek, İHL 'ııiıı kötü olduğuııa karar verdiğiııi ve bu yüzden kimsenin, çocuğuııu artik bu okula göııdermediğiııi'' düşünüyor.28

Şüphesiz ki toplum ya da kimse den kastedilenler, çocuğunu geçmişte bu okula göndermekte olan kesimdir. 1997 sonrası İHL öğrencilerinin, ya üniversiteye

. -93 Akademik Araştırmalar Dergisi

Page 9: Yıl:lO Sayı:38 - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02036/2008_38/2008_38_MERMUTLUB.pdfYıl: 10, Sayı: 38 Ağustos 2008 -Ekim İmam-Hatip Liselerinin sayısı 1993 yılında 55'e

94 Journal

of Academic Studies

imam Hatip Liselerinin Seküler Çıkmazı

gitme umudu taşımayan çocuklar ya da katsayı olumsuzluğunu telafi etmek için bütün enerjilerini üniversite hazırlığına ve dershanelere yoğunlaştıran öğrenci­ler olduğunu görmek farklı bir tablonun ortaya çıkmadığını göstermesi bakı­mından şaşırtıcı derece önemlidir.

Normal şartlarda, öğrenci sayısının azalmasının öğrenim kalitesini~-· lumlu anlamda etkilemesi beklenirken, bu yüzden tam tersine bir durumla, öğ­renci kalitesinde ciddi bir düşüşle karşılaşılmaktadır.29 Üniversite konusunda son derece şanssız bir konumda olduklarına inanmalarına rağmen hiila ya "üni­versiteyi çalışıp kazanacağma" inanan ya da "önleri açıldığı takdirde veteri­ner veya bilgisayar veya tıp" okuyacağını söyleyen öğrencilerin bulunması okul ve öğrenci mevcuduyla en küçülmüş haliyle bile İHL öğrencilerinin -ya da velilerinin- hedefinde üniversiteden başka bir alternatifin bulunmadığını gös­termektedir. Ancak başka bölümlere giremediği takdirde İlilhiyat Fakültesini düşünenler olduğu gibi, üniversitenin diğer bölümlerine giremese bile yine İlil­hiyat okumayı düşünmeyip, örneğin babasının meslelci olan inşaatçılığı seçmek düşüncesinde olan öğren~ilerle de karşılaşılmaktadır. 0

Ancak İH Liseliler, kendilerine kuşku ve art niyet beklentisiyle bakan­ları bile aslında şaşırtacak kadar ciünyevi alanla bütünleşmiş olduklarını her halleriyle göstermelerine karşın bu konuda gelenekleşmiş karşı duruşları bir türlü ikna edememişlerdir. Hatta bu bağlamda geleneğini değiştiren ve bozan tarafın iHL kitlesi olmasına karŞılık hiila gelenekçi olanın onlar olarak algılan­ması tuhaf bir çelişkidir. 1990 yılında hazırlanmış olan TÜSİAD raporunda, İHL, eğitim sistemindeki ikinci bir kanal olarak algılanıp gittikçe gelişen mev­cuduyla bir tehlike olarak nitelenirken31 bu okullarda alttan alta yaşanan deği­şim gözden kaçırılmaktadır. Rapor, İHL öğrenci ve mezununun modern dün­yanın imkanlarını kendi dünya görüşü doğrultusunda araçsallaştırmakta olduğu varsayımıyla modern toplum ve devlet sist~mini tehdit altında kabul etmekte­dir. Ancak, kimi bireysel girişimler bu tanıma uygun olsa da kurumsal anlamda İHL camiasının modern hatta sektiler alanla önemli bir sorµnunun bulunmadığı uzun yıllardan beri gözlemlenmektedir. Sadece İHL kitlesi değil, bu kitlenin tabanını oluşturan kesimin 'de bôyle bir sorununun bulunmadığına ilişkin işaret­ler ve hatta yönelişler son yılların en -şaşırtıcı verileri arasındadır. Ticari lokma­nııı birazıııdaıı da İHL 'Zerin yararlanması ... bazı makaınlarm biraz da İHL çı­kışlılara verilmesi... söyleminde ortaya çıkan talepte sistemin yapısına yönelik bir itiraz söz konusu olmayıp sistemin nimetlerinin bölüşülmesine yönelik bir talep vardır. Müslüman algısında her ne kadar mülk Allah'a ait ise de bu aidi­yet sadece ontolojik bir aidiyet değil bir tasarruf aidiyetidir aynı zamanda. Top­lumun ve varlığın nimetlerini Tanrı adına kullanmak isteyen insanın durumuyla kendi bireysel hakkı olarak kullanmak isteyen insanın durumu birbirinden fark­lıdır. İHL kitlesinin "yararlanma" hakkı Tanrı hakkıyla ilgili olmayıp bir insan hakkıdır. Eğer sorun insan hakları bağlamında ele alınıyorsa insan hakları me­selesinin bizatihi sektiler bir mesele olduğu unutulmamalıdır. Tanrı hakları te­melinde insan haklarını düşünmekle insan haklarını mutlak boyutu içinde dü-· şünmek ayrı şeylerdir. İHL çıkışlıların doldurmak istedikleri makamlar ya da elde etmek istedikleri diğer toplumsal nimetler üzerinde Tanrı adına bir operas-

Page 10: Yıl:lO Sayı:38 - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02036/2008_38/2008_38_MERMUTLUB.pdfYıl: 10, Sayı: 38 Ağustos 2008 -Ekim İmam-Hatip Liselerinin sayısı 1993 yılında 55'e

Bedri Mermutlu 2008

Yıl: 1 O, Sayı: 38 Ağustos 2008 - Ekim

yon veya tasarrufta bulunmaları söz konusu olmadığı sürece onlara sistem adı­na ve sistemin kuralları içinde sahip olmaları dışında bir yol kalmamaktadır. Dolayısıyla İHL'lerce dile getirilen bu tür talepler söylem olarak ne kadar sert görünürse görünsün (örneğin, söke söke alırız) sistem içinde kalmaya mah­kumdur. Çünkü söke söke talep edilen şey sonuçta ekonomik ya da bürokratik bir statüden, başka bir ifadeyle seküler değerlerden başka bir şey değildir. Bu yaklaşım içinde bulunan bir talep hareketinin sendikal bir hareketten ilkece far-kı yoktur. İçinde yer alınmak istenen dünya modern hayat alanından başka bir yer değildir. Talep edilen değerler dünyası TÜSİAD ve benzeri kurumların da paylaştığı değerler dünyası olduğuna göre örtülü ya da açık olarak bu talep ve hedeflere kilitlenmiş bir kitleyle ters düşülmesinin bu bağlamda cevabını bul­mak zordur. İHL'li, bu sıfatını aslında önemsemediği ve onu geçici bir durum olarak gördüğü halde modern mevzilerin daha kıdemli sahipleri onun İHL'liğini kalıcı, hatta birçok komplikasyonları olan tehlikeli bir durum olarak görmek eğiliminde olmuşlardır. İHO öğrencisi kendini "ömrünü bir gayeye/ vakfeyleyen insan" ya da '. 'atilerin irfanlı, asil önderi " 32 olarak görürken, ge-J ne! lise statüsüne yaklaşan IHL öğrencisi ise toplumun genel standart birey sta­tüsünde kalmayı tercih etmiştir. Kendini iç şartları bakımından bu tercihi yö­nünde uyarladığı halde bu sefer de dışarıdan gördüğü direnç onu içe kapan-

. makla karşı karşıya bırakmaktadır. Aydın din adamına olumsuz bakmayan zih­niyet dindar aydına ve meslek sahibine aynı şekilde bakmakta zorlanmaktadır. İHL'li, dünyevi hayat alanında ve o hayat tarzının kuralları içinde yer almaya hazır olduğu halde bu asimilasyona itiraz eden tarafın, modernliği en hızlı bi­çimde hayata geçirmek isteyenler olması dikkate değer bir husustur.

Medreseler 1924'te kapatılmıştı. Ama onların bıraktığı boşluğun -çok) daha hafifletilmiş biçimde- İHO tarafından doldurulduğu düşünülüyordu ve · İHO'na karşı olanlar da bu izlenimle ona karşı çıkıyorlardı. Ancak,

· 1980'lerden sonraki hali ve fon.ksiyonuyla İHL bu izlenimi iyice boşa çıkart­mış, hatta tam tersi pozisyonların alınmasına neden olmuştur. İHL'ne daha ön-ce karşı olanlar 1990'lı yıllar boyunca -ve halii- bu Liselerin, bir Meslek Lisesi olarak, yani bir dini bilimler okulu olarak kalmasinı; İHL'ıÜ koruyan ve savu­nanlar da onun üniversitenin çeşitli bölümlerine öğrenci yetiştiren bir Genel Li-se hüviyetinde yapılanmasını ve değerlendirilmesini savunmaktadır. Başka bir deyişle İHL'nin medreselerin çağdaş versiyonu olmasını isteyenler ilginç bir şekilde medreseleri kapatan ~nlayışın devamcıları, onun medreselikten çıkma­sını savunanlar ise temelde medrese sistemiyle birleşmesi düşünülen dindar muhafazakarlar olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu yer değiştirmeyi daha iyi an­lamaya yardımcı olabilecek örnek 73'lü yıllardan beri İHL ders yüklerindeki meslek derslerinin oranı -orta kısmının genel statüye indirilmesiyle- azaltıldığı

halde İHL taraftarlarının bu konuyu hemen hemen hiç sorun yapmamalarıdır. Bu anlamda İHL'nin içinin boşatılması ancak din görevlisi yetiştirme konusun- , daki hedefini kaybetmiş olmakl3l kabul görebilir. B1!rada bir kez daha sorun;;un 1 taraflarının kavgalarını aslında IHL üzerinde değil, IHL üzerinden seküler ala­nın paylaşılması -daha doğrusu payiaşılamaması- üzerinde yaptıklarını görmek mümkündür.

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~-<:>5

Akademik Araştırmalar Dergisi

Page 11: Yıl:lO Sayı:38 - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02036/2008_38/2008_38_MERMUTLUB.pdfYıl: 10, Sayı: 38 Ağustos 2008 -Ekim İmam-Hatip Liselerinin sayısı 1993 yılında 55'e

imam Hatip Liselerinin Seküler Çıkmazı

iHL bir yandan kendini üreten kültüre yabancılaşırken bir yandan d;;ı kendini yöneten .sosyal tabanın değişen hayatına daha çok bağımlı hale geld~ 1973'lere kadar IHO kültürel bir önderlik görevi yüklenmişken bu tarihten itı­baren bağlı olduğu sosyal tabanın yöneldiği siyasi tercih adına bu önderlik an­layışı sessiz bir biçimde gündemden düştü. Çünkü ortaya çıkan siyaset hem İHL'nin prestijinden yararlanıyor hem de o güne kadar onun uhdesinde bulu­nan önderliği bir oldu-bittiyle elinden alıyordu. Sayısal artıştaki kazanıma karşılık, İHL önderlik misyonunu farkında olmadan siyaset alanına devrediyor­du. Kültürel temelde konumlanmış bir oluşum olmasına karşın siyasi önderliğin patronajında edilgin bir konuma giren İHL giderek kültürel iddialarından da uzaklaşıp yeni konumlanma şartlarında kendine biçilen yere oturmak zorunda kalmıştır. Bu yeni konum İHL'linin üniversite yoluyla elde edeceği veteriner: lik, ziraatçılık, avukatlık gibi mesleklerdi. Böylece İHL mezunlarının hayat a­lanları gittikçe sıradanlaşarak temel iddialarının dışında şekillenmeye başlamış oldu. yeni hayat alanlarına yönelişleri ait oldukları tabanla birlikte yaşanan 'bio dönüşüm olduğu için kaybettikleri ya da ellerinden alınmış olan önderliğin ek­sikliğini çok fazla önemsemediler. İHO kültürel alanı tercih etmiş bir kurumsal­laşmayı başarmış olmakla birlikte baştan beri örgütsel yapılanmaya itibar et­memişti. Bu örgütsüzlük onun kültürel önderliğinin de informel ve naif bir mu­tabakat düzeyinde kalmasında etkili oldu. Kendi dışlarında 6rtaya çıkan örgütlü liderlik hareketleri tarafından prestijlerinden her fırsatta yararlanıldığı halde kolaylıkla saf dışı bırakılmaları da bu nedenle mümkün olmuştur.

Bu okulların son yıllarda karşı karşıya kaldıkları sorunlar ve kaybettik­leri irtifam altında yatan temel faktörün, artık kendilerinin de denetleyemedik­leri biçimde şartlandıkları ve kapıldıkları sektiler gidişten başka bir şey olmadı­ğı anlaşılmaktadır. Öyle ki bu yolun kendilerine kapanması halinde başka al­ternatiflerini çoktan unutmuş veya kayb_etmiş olduklarıiçin kendilerini gerçek­ten çaresiz bir durumda bulmaları şaşırtıcı değildir. Üstelik bütün dünyevileşme çabalarına karşın kendilerine anlayış göstermediğinden şikayet ettikleri kesim de sektiler dünyalılardan başkası olmamıştır.

İHL konusu hem taraftar olanlarca hem de karşı olanlarca yeterince anlaşılmış bir konu olmadığı içindir ki bir soruna dönüşmüştür. İHL, toplum dinamizmi içinde gelişen ve bu dinamizmi en iyi yans:can okullarımızdan biri olduğu halde daima ideolojik bir soyutiamanın nesnesi olarak ele alındığı için yaşayan canlı kimliğiyle tanımlanması kimseyi çok fazla ilgilendirmemiştir. Bu yüzden o, ideolojik bir çatışmanın en kolay elde edilebilen bir sembolü olarak tanınmakta ve öyle kalmaya devam etmektedir.

95~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~-

Journal of Academic

Studies

Page 12: Yıl:lO Sayı:38 - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02036/2008_38/2008_38_MERMUTLUB.pdfYıl: 10, Sayı: 38 Ağustos 2008 -Ekim İmam-Hatip Liselerinin sayısı 1993 yılında 55'e

Bedri Mennutlu 2008

Yıl: 10, Sayı: 38 Ağustos 2008 - Ekim

1 Mustafa Öcal, İmam-Hatip Liseleri ve İlk Öğretim Okulları, İstanbul, 1994, s. 126; Mehmet Ali Gökaçtı, Tiirkiye'de Din Eğitimi ve İmam Hatipler, İstanbul 2005, s. 200.

2 Beyza Bilgin, "Zorunlu Temel Eğitim ve İmam-Hatip Lisesi", Kıırıılıışıınıııı 43. Yılmda İmam-Hatip Liseleri, İstanbul, 1995, s. 97-98 (Bu eser İHL konusunda farklı açılardan ve seviyelerden görüşleri bir araya toplamış olduğu için özellikle referans e­dilmiştir.)

• 3 Mustafa Ateş, "Bir Dirilişin Serencamı", Kımıluşımwı 43. Yılmda İmaın­Hatip j.,iseleri, s.141.

. 4 Mehmet Aydın, "Kültür Davamızda İmam-Hatip Liselerinin Yeri", Kurulıı­

şııııuıı 43. Yılmda İmam-Hatip Liseleri, s. 138. 5 A. Osman Koçkuzu, "İmam-Hatiplinin Kimliği", Kıırıılıışwııın 43. Yılmda

İmam-Hatip Liseleri, s. 128-132. 6 Mustafa Uzunpostalcı, ''Türkiye'de Din Eğitimi', K11rul11şıııııın 43. Yılmda

İmam-Hatip Liseleri, s. 126. 7 Öcal, İmam Hatip Liseleri .... s. 61. 8 Gökaçtı, Tiirkiye'de Diıı Eğitimi ... s. 223 9 Öcal, İmam Hatip Liseleri ... s. 86. 10 Abdullah Acar, "İmam-Hatip'linin Misyonu", Kıırulıışumııı 43. Yılmda İ­

mam-Hatip Liseleri, s. 117. 11 Koçkuzu, 1995:130 12 "Hayrettin Karaman, Kımılıış111ı111ı 43. Yılmda İmam-Hatip Liseleri, Ensar

Neşriyat, İstanbul, 1995, s. 108 13 Öcal, İmam Hatip Liseleri ... s. 61. 14 Gökaçt1, Tiirkiye'de Diıı Eğitimi ... s. 324 15 Öcal, İmam Hatip Liseler~ ... s. 115. 16 Halis Ayhan, "İmam Hatip Liselerinin Eğitim Öğretim Sistemi ve Bu Lisele-

rin Mevcut Sorunları", Kıırıılıışwıwı 43. Yılmda İmam-Hatip Liselerj, s. 18-19. 17 Aydın, "Kültür Davamızda ... " s. 139 . 18 Öcal, İmam Hatip Liseleri ... s. 127 19 Öcal, İmam Hatip Liseleri ... s: 13,0 20 Öcal, İmam Hatip Liseleri ... s. ııi 21 Öcal, İmam Hatip Liseleri ... s. 127 22 http://www.tesev.org.tr/etkinlik/imam hatipler, Çevrimiçi, 2004, s.77,

18.05.2006. 23 Halis Ayhan, Tiirkiye'de Din Eğitimi, İstanbul 1999, s. 304. 24 Ayhan, Tiirkiye'de Din Eğitimi, 1999, s. 314-315 25 Ayhan, Tiirkiye'de Diıı Eğitimi, 1999 s. 320 26 Ayhan, Tiirkiye'de Diıı Eğitimi, 1999 s. 402-403 27 TESEV, 2004, s. 75 28 TESEV, 2004, s. 78-79

.. ~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~--<ı?

Akademik Araştınnalar Dergisi

Page 13: Yıl:lO Sayı:38 - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02036/2008_38/2008_38_MERMUTLUB.pdfYıl: 10, Sayı: 38 Ağustos 2008 -Ekim İmam-Hatip Liselerinin sayısı 1993 yılında 55'e

98 Journal

of Academic Studies

imam Hatip Liselerinin Seküler Çıkmazı

29 TESEV, 2004, s. 72 30 TESEV, 2004, s. 74-75 31 Ayhan, Tiirkiye'de Din Eğitimi, s. 333-337. 32 Ali Ulvi Kurucu'nun "İmam Hatiplilere" adlı şiirinden

ABSTRACT

Secular Dilemma Of Imams And Hatibs Training High Schools

The IHL's (Imams and Hatibs Training High Schools), which are the main institution of religious education in Turkey, have been made the target of ideological and political arguments. In fact, these schools have not yet been carried out of ideological and political point of view towards a tradition of the assessment of these schools. The issue of IHL' s has turned out to be a problem as it has been understoo'd to a sufficietıt degree neither by supporters nor by opponents. Again, since - despite the fact that they are of those schools of ours that have developed within social dyriamism and reflect this very dynamism in the best manner - IHL's have ever been considered as an object of ideological isolation, its definition with living identity has not interested aiıybody much. Accordingly, it is known as a most easily-reached symbol of ideological dis­putes and stili remains such. The progression and change these schools have experienced have become the subject of this article as social concepts. Do IHL's represent a religious ideology or modern cfıange better? This is the prin­cipal issue under consideration.

KeyTerms:

Imams and Hatibs Training High Schools, Secularism, Religious Edu­cation and Training, Urbanization, University.