Yasin Sarıahmet - şiirler - Yayın Tarihi: 06.05.2018 Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat Yayın Hakkı Notu: Bu e-kitapta yer alan şiirlerin tüm yayın hakları şairin kendisine ve / veya yasal temsilcilerine aittir. Şiirlerin kopyalanması gerçek veya elektronik ortamlarda yayınlanması, dağıtılması Türkiye Cumhuriyeti yasaları ve uluslararası yasalarla korunmaktadır ve telif hakları temsilcisinin önceden yazılı iznini gerektirir. Bu doküman, şairin kendisi veya temsil hakkı verdiği kişinin isteği üzerine Antoloji.Com tarafından, şairin veya temsilcisinin beyanları doğrultusunda yayınlanmıştır. Bu dokümanın yayınlanması kullanılması dağıtılması kopyalanması ile ilgili husularda ve şiir içerikleri ile ilgili anlaşmazlıklarda Antoloji.Com hiç bir şekilde sorumlu ve taraf değildir.
118
Embed
Yasin Sarıahmet - img.antoloji.com fileAğlasam ve bölünse hayat uykusu. Deler gibi boşluğu bir iğne. Yırtsa boydan boya kursağımı. Gece erinceye değin fecre. Ağlasam ve
This document is posted to help you gain knowledge. Please leave a comment to let me know what you think about it! Share it to your friends and learn new things together.
Transcript
Yasin Sarıahmet- şiirler -
Yayın Tarihi:
06.05.2018
Yayınlayan:
Antoloji.Com Kültür ve Sanat
Yayın Hakkı Notu: Bu e-kitapta yer alan şiirlerin tüm yayın hakları şairin kendisine ve / veya yasal temsilcilerineaittir. Şiirlerin kopyalanması gerçek veya elektronik ortamlarda yayınlanması, dağıtılması Türkiye Cumhuriyetiyasaları ve uluslararası yasalarla korunmaktadır ve telif hakları temsilcisinin önceden yazılı iznini gerektirir. Budoküman, şairin kendisi veya temsil hakkı verdiği kişinin isteği üzerine Antoloji.Com tarafından, şairin veyatemsilcisinin beyanları doğrultusunda yayınlanmıştır. Bu dokümanın yayınlanması kullanılması dağıtılmasıkopyalanması ile ilgili husularda ve şiir içerikleri ile ilgili anlaşmazlıklarda Antoloji.Com hiç bir şekilde sorumlu vetaraf değildir.
Aldırmadan ayaklarının dibinde...oynaşan dalgalara.İhtiyar kumlar bir inziva kadar...derin uykuda.Dokunup mendireğe tünemiş...yorgun martılara.Balkıdı ay tüm ihtişamı ile...utangaç sularda.
Ey deniz hangi hasret...karıştı sularına.Bir genç kızın, teninde...dolaşan parmaklarından.Bu halin bilsen nasıl...dokunur bana.Keşmişsin gibi umudunu...yaşamaktan.
Akşam ki gizli hüzünlerin...meşhur ressamı.Tualinde bir siyah tül,...kaç hayali perdeler.Çalınır kulağıma gaipten...bir fısıltı."Bırak gündüzlerde oyalanmayı...yetiş akşamlara" der.
Rüya ki nebiyi miraca taşıyan burak.Sımsıkı yakaladı beni kollarımdan."Yokluğu al" dedi yanına "varlığı dünyada bırak".Geçiş yok başka türlü bu kıldan ince kapıdan...
Alem-i rüya kat kat, hepsinde ayrı boyut.Bir meyve sunuyor bana şeffaf "haydi yut".Yapış boşluğa, bir dizgin gibi onu elinde tut.Azad vakti zamandan ve kopuş mekândan...
Birinci kat;Alemler akıyor alemlerin içinden.Ve geçiyor her biri bir iğne deliğinden.Milyarlarca güneş, trilyonlar aşan gezegen.Nasıl var olmuş anladım bir toz bulutundan...
İkinci kat;Uzanıyor bir merdiven önümde uçsuz bucaksız semaya.Her basamakta bir gök aşar gibi başlıyorum koşmaya.Varmak üzere iken varılmaz denen son noktaya.Yıkılıyor merdiven düşünce üzerine tüy,...bir kuşun kanadından...
Üçüncü kat;Güneşe uzanırcasına semaya kalkmış eller.Dua, ağından ince örümceğin, fezada gümüş bir nakış işler.Işıktan ve sesten öte belirişler.Her günah mesul kendi tövbe-i istiğfarından.
Dördüncü kat;Kendimi kürek kemiğimle, toprağı eşelerken buluyorum.İndikçe derinlere, yüzümde bir ölünün soluğunu duyuyorum.Maddenin üstünde bir maden arıyorum.Küf tutmuş kemiklere can verecek yeni baştan...
Beşinci kat;Karanlık gıcırdıyor tahtalarında,...ahşap bir konağın önünde duruyorum.Camlarında çığlık atan suretler görüyorum.Açılıyor kanatlı kapı,...cisimsiz varlıkların düğününe giriyorum.Kayıyor parmaklarım bir hayaletin beyaz çarşafından...
Altıncı kat;Yürüyor dağlar üzerine okyanusların.Sönüyor yıldızlar, kopuyor ipi fezadan ayın.Ölü fışkırtıyor toprak, her kelle bir mayın.Afetler silsilesi patlayarak geliyor kıyamet ufkundan...
Yedinci kat;Uykuda yaşayanlar, yalnız ölüler uyanık.Feryatlar ayyukta, göz yaşlı ve bağırlar yanık.
Benmişim o dehşetli güne tek canlı tanık.Anne kaçıyor özbeöz yavrusundan...
Sona erdi alem-i rüyada böylece serüvenim.İster gerçek bil dedi gördüklerini istersen vehim.Ürküttü çarpıntısı bahçedeki baykuşu, kalbimin.Bir kutlu ses ile doğruldum yatağımdan...
Çözüldü mü yüreğindeki kör düğüm.Bu sen misin? Senin mi bu zemheri bakışlar?Her baktığımda gözlerinde gördüğüm.Sona ermiş nev bahar, başlamış karakışlar.
Gitmek...! Söyle hangi aşığın muradı?Var mı dünyada aştan öte diyar?Taksam bende o alevden kanadı.Olur muyum ayrılık indinde bahtiyar?
Sen aşkı aşkla vurunca ölür sanıyorsun.Olsa olsa taşar aşk aşktan.Bu terk edişten unutulmak umuyorsun.Filizlenirken aşk adım attığın her taştan.
Geceyi katma gündüze.Yakar gecenin feri gündüzün karanlığını.Söz yetişir mi sanıyorsun söze?Buldun mu alemde alacak şarap aşkın baygınlığını?
Saat gecenin biri;ölüyüm ışıkta, karanlıkta diri.Bir köşesinde ben masanın...bir köşesinde ölüm meleği.Ayı bir kandil gibi ortamıza asıyorum...
"Sukut" diyor melek "nurdan bir sestir".Duyulmaz bir lisanın kalbinden gelir.Ölüler birbirine hep bu lisan ile seslenir.Suları titreten bu sesi dinliyorum...
Saat gecenin ikisi;çıkıyor duvardan zamanın çivisi.Akrep ve yelkovan hayatın hileli döngüsü.Bu girdabın içinde kendimi boğuyorum...
"Korku" diyor melek "bir derya içinizde".Yüzmez ölüler o kan ve irin denizinde.Tüm korkulardan arınmanın sırrı da bizde.Bu sırrın visaliyle ürperiyorum...
Saat gecenin üçü;Kara bulutlar fezanın karanlık hörgücü."Başlayan yağmur" diyor melek, "arza meleklerin göçü".Bu semavi sularda ıslanmak istiyorum...
"Sorular" diyor melek "aklın alevden kırbacı".Fikir ve his beşerde kesiksiz sancı.Cevaplar ölülerde, ölülerde her sadrın ilacı.Bir cüzzam gibi gezdirdiğim cesedime bakıyorum...
Saat sabahın altısı;gitmek de gecenin karanlık atlısı.Vehimler bırakıyor zihnime kan pıhtısı.Her sorunun cevabı olan hakikati arıyorum...
İstersen "gel" diyor melek,…"yok dersen kal bir müddet daha".Bilinmez kim kalır gecede, kim çıkar sabaha.Kavuşuruz bir gün nasılsa dualar gibi Allah'a.Geldiğim gibi üryan, nihayetsiz bir yolculuğa çıkıyorum...
Durmaksızın aşkın ucunu sivrilttiği kalemim.Dökülünce tahtasından savrulur talaş.Rüzgâr sensin, ben toz kanatlı kelebeğim.Eksiliyor ömrüm, her esişinde yavaş yavaş.
Yarana kabuk diye başka şey sar.İrin döker kan ağlar gözlerim.Duyamam yine de bir küçük inkisar.Gece çöker, gün doğar, ben, beklerim.
Uğuldayacak bir acı rüzgâr gibi.O gün saracak düşünceni ılık sesim.İnecek son nefesle belki.Ama boş kalmayacak göğüs kafesim.
Güneşe ne kadar dayanırsa buz,Bekleyeyim, beklesin münker ve nekir.Kesişinceye dek bir gün yolumuz,Sen bekle, beklesin, bedenimle ısınacak kabir.
Çıkarma beni hicranın derin sularından.Ben o kadim denize ait balığım.Varsın da boşalsın kan gözümün oluklarından.Ben ateşinde yakmaya yetmediği yanığım.
Canım dan gayrı yok tezgahımda mal.Ona alıcı aradığım bir garip pazarım.O bende ağır yük, ben ihtiyar hamal.Canım benden, ben kendimden bizarım.
Bende bilirdim seni yanı başımda tutmayı..Günlük telaşlardan sana da biraz zaman kalsaydı..Her sabah kapından alıp,her akşam kapına bırakmaz mıydım;sokağınızda ki bakkala borcum olmasaydı..
Ne görüyordu isem,Üzerinde pamuk şeker, kâğıt helva,Ve elma şekeri asılı olan,...işportacı askılarında.Onu görürdüm gözlerine her baktığımda...
Büyümemekle ilk suçlandığında...yaralanan çocuk yanı insanın;İyileşmezmiş zamanla.Zaman; yetişkinlerin oyunuymuş,...ve oynatılmazmış çocuklara.
Affet sevgili;“Seneye de giyersin” denilerek,Hep bir beden büyük alınan,...kıyafetleri gibi.Sevemedi içimde ki çocuk büyümeyi…
Bilsen nasıl gelir içimden.Geçmek vapura iskele yerine,"Yedi yaşından küçükler içindir" yazan yerden.
Vitrinde duran bebeğiyle,Oynama zamanının gelmesini,...bekleyen çocuk gibi.Gittin gideli,Gözümü hiç ayırmadan üzerinden,...bekliyorum seni.
Anlıyorum ki kimse razı değil bu ayrılığa.Adı hasret olan bir vapurun balkonunda.Saçlarını okşayan rüzgâr,...girip içeri usulca,Söndürünce yanmakta olan fotoğrafları,...kül tablasında.
Çatlar ya cay bardağı kaşıksız,Kaynar su değince.Çok üşüdü yokluğunun ayazında.Bir çay kaşığı koy içine,Yeniden kalbime değmeden önce.
O çok kızdığın ''çıt'' sesi çıkmasın diye,...çekirdek yerken.Hala parmaklarımla ayırıyorum kabuğunu.Görsen uysal bir çocuk gibi;''Çıt'' bile çıkarmadan yaşıyorum yokluğunu.
Bir sonbahar akşamı ellerimden,Bilmem neden?...hayallerimi de yüklenip.Sıcak ülkeler havalandı ellerin.Ve ardında mevsimin hiç değişmediği,...soğuk bir ülkedir artık kalbim.
Tuhaf ama yoksun...!Sıcak bir kahve lütfen,İçinde gözlerin olsun.İçim üşüyor anlıyor musun?
Üşendiğim için bırakmadım...tıraş olmayı. Kalabalıklaştıkça sakallarım,...kapanıyor sanıyorum, yüzümde yalnızlığım.
Çok değişti evet, senden sonra yüzüm.Ama ihtiyarlamadım.Yaşlandım yalnız(ca),...gözyaşıyla.
Tıkırtılar geliyor tavan arasından.Karanlık kopup ufuktan odalara dolunca...Eski eşyalar uyanıyor derin uykusundan.Duvardaki ahşap saat on ikiyi vurunca...
Bir şey anahtar deliğinden sanki bana bakıyor.Ha girdi içeri bir şey ha girecek.Soluğunun kesif kokusu genzimi yakıyor.Alevden gözleri birazdan önümde belirecek.
Kemikten bir el sanıyorum çekecek beni karanlığa.Ve bir canavarca yutulacağım.Akıtılarak kanım sunağa.Kurban diye şeytana sunulacağım.
Ürperen tüyler gibi dikeliyor,...ahşap evin tahtalarında çatırdayarak kıymıklar.Derinden sesler geliyor.Ve fışkırıyor aynalardan bedenlerini arayan ruhlar.
Varlıklarını yalnız ben biliyorum.Onlar ki duvarların içinde yaşayanlar.Gölgeden ve sesten cisimlerini görüyorum.Beni görenlerde, yalnızca onlar.
Oysa en çok ben şikayetçiydim.Gözlerine bir perde gibi kapanan,...göz kapaklarından.
Şimdi ara sırada olsa,...gülümsediğimi görenler,Unuttum sanıyorlar seni.Bilmiyor kimse o anlarda,...aklıma yalnız senin geldiğini.
İhmal etme artık okumayı,Gazetelerin üçüncü sayfa haberlerini.Yakındır görmen,...kaybettiğimden seni,‘’Hayatını kaybetti’’ haberinin,...hemen yanında resmimi.
Pencerene konacak kuşlar;...yesin didik didik ölümü.Ben olmalıyım kuşların gözlerinde,Ve görmelisin;...ölümden bile sana döndüğümü.
Assalar bedenimi vince, kaldıramaz topraktan.O tatlı meltem esince, yok farkı solgun yapraktan.Yoldurdu saçlarımı cımbız ile kıl kıl.Kifayetsiz artık bana, anadan üryan akıl.Çiçek ömrünce toprağa doyamaz.Balık uçsuz deryada sanır mısın ki susamaz.İlk kendini yakarmış ateş.Yağmurun ıslaklığı insanın hüznüne eş.Elinde ben zamanın, bir kurmalı oyuncak.Çıkrık sesimden kaçıyorum, hep köşe bucak.Yaşamak vehminde akıl, kendini arıyor.Bir yokluk ki bulduğu, yaşamaktan cayıyor.Sen avut beni şiir, o kutlu heceye bürü.Görünsün fezada yıldız yıldız hakikat tezahürü.
Yaldızlı mürekkep ile kalbime çizdiği.Bir incecik yazı, bir hafi kelime.Hattat: dürdü ruhumu bir kâğıt gibi.Heyhat...! Değmedi eli tenime.
Közü yetişir hokkasındaki ateşin yakmaya alemi.Alem ki onsuz, nihayetsiz buz denizi.Benliğime çaldı hattat o kalemi.Kalem ki ucunda varlığın yokluk izi.
Kıvrıldı her harf, helezonlar dizi dizi.Bilinç bende ayakları nasırlı seyyah.İçimde kıvrılan nehir buldu o denizi.Sularda yazan tek isim ilahi kelimetullah.
Seni düşünmeye dalıp...çoğu zaman ilk yudumunu,şekersiz içtim çaylarımın.Ne tuhaf; unutkanlığım oluyorsun...ama unutulmuyorsun.
Üzerine su değince acıyor halagittiğin gün,...yüreğimde bıraktığın yara.Ondan;… ne zaman yağmur yağsa,yağmurdan kaçıyorum....ne zaman yağmur yağsa,üzerim değil,yüreğim ıslanır diye korkuyorum.
Yaprakların sonbahardaki...halleri gibi.En çok kırılganlığıyla hatırlanır bir kadın.Hatırlıyorum; giderken ağlıyordun.Belki sende kırdığın yerden kırıldın.
Yan yana tutuşturduğu...iki kibrit çöpüydük aşkın.Söndük...!Ayrı yönlere eğilirken başımız.İkimiz de üşüdük.
Tersinden okusam sana...bütün ayrılık şiirlerini.Döner misin bana geri?
Evlerinin yoluna,ekmek kırıntıları bırakan...iki çocuk gibi.Bilyelerimi döküyorum,geçtiğim her yere birer birer.Ve bekliyorum seni;çıkıp gelirsin diye bir sabah.Ellerinde rengarenk bilyeler.
Bilseler, sevgin her şeye yetecek.Bir bilseler üzüldüğünü;ölmüş hamam böceklerine,pulları dökülmüş kelebeğe,arıya uçamayan, uğur böceğine,sokakta ki kediye, köpeğe…Bir bilselersevgin yetecek dünyanın tüm dertlerine…
Sevgin İklimya bir bebeğinilk sözcükleri gibi,armağan hayattan…Öylesine acemi,öylesine nadan…
Baharısın mevsimlerin.Yazında, kışında…Bir ilk bir son baharı…Dünyanın dönüşü gözlerinde,ayın buğusu,yıldızların dansı…Sensin İklimya aşkın ilk göz ağrısı…
Kapı; duvarlar içinde bir duvar.Yakıcı bir sır gibi tutar beni saklısında.Açılacak günün birinde yoksa niye var.Bir taze karanfil açar,...bir ihtiyar gül solar saksısında.
Kapı; iki duvar arası, çivili asma kilit.Paslanmış göz yaşı ile beslenen rutubetten.Saldır tekme tokat, var gücünle it.Eser yok sukuta kast eden,...bir ince sesten.
Kapı; eşiğimin uyku bilmez bekçisi.Kan çanağı gözlerle dikiliyor karşıma.Zamanın insafsız tetikçisi.Saplıyor hançerini bir adi cinnet ile na'şıma.
Kapı; ışığa düşman bir tahta perde.Ardında ben karanlığa gark oluyorum.Bir karabasan her gece bu kuytu yerde.Üzerimde tepinirken boğuluyorum.
Kapı, aralanırsa bir gün ardına kadar.Yeter yıkmaya bir soluk, yalnızlık uygarlığımı.Kavuşur hevesler kalbe, o dem bulup bir damar.Fark eder yokluk, benimde bir anlık varlığımı.
Gördüm onu kısacık bir andı.Ya gerçekti ya gözlerim bir hayali gerçek sandı.Bir sis bulutunun içinden ışırcasına aktı.Uçuşan beyaz tülleri elbisenin sanki ruhuma dolandı...
Ya zaman kayboldu ya ben içinde zamanın.Doldurdu ufkumu esrarı ışıklar içinde bu anın.Bir gürültüyle delindi sanki yedi katı birden semanın.Ben yandım saçlarına değen yağmurda yandı...
Bir melek lütfedip dünyaya mı inmişti.Gözleri hangi yıldızdan kopuk gelmişti.Yüreğimin gergefine bir bakışı neler nakşetti.Siması nur, teni billur sudandı...
O gün bu gündür böyle derbeder halim.Dolanır kapı kapı beni arar hayalim.Baksam bir lahza daha olacaktı ecelim.Gördüm onu kısacık bir andı.
İki büklüm yatağımdaçekip yorganı kafamaolmasını bekliyorumher gece sabahın…Biliyorum üzerimde gözleriduvardaki ihtiyar kadının…
Görüyorum arasından yorganın;aynalı komodinin karşısındaoturmuş soluk yüzlü bir kız çocuğu,kanatıncaya değin kafa derisini,kül rengi saçlarını tarıyor…Diz çökmüş halının ortasında bir oğlankör usturayla parmaklarını doğruyor…
Tıkırtılar geliyoryatağımın altından.Bir zelzele kiyalnız bu odaya ait…Sanıyorum uzanıp bir el gardıroptan.Sürükleyecek ayaklarımdan beni,vuracak ruhuma karanlıklar içinde kilit…
Yırtınıyorumbir iniltinin içinde ölüyor sesim.Duvarda bitmek bilmiyorgeçiş merasimi cesetlerin…Anne korkuyorum, sar beni sımsıkı,koynuma girsin hayaletin…
Kara tahtaya beyaz tebeşirle...yazdığım harfler...Yaka paça yakalayıp beni,...bir kara kaplı kitabın içine çektiler...
Dolandım asude bir rüzgarca...gece gibi karanlık sayfalar arasında.Gördüm bir devrik cümlenin kaç şair...yaşar enkazında.Bu girift labirentin kalbime açılan...nihai noktasında.Yoluma çıktı kesik başını elinde...taşıyan asker...
Arz ve arş bu kitabın iki kapağı.Güve her insan kemiren bir yaprağı.Kaldık mı dışında kendi içimizin?Rüzgâr mı sorumlu kabuk mu? Silindi izin.İlim değil kaybettiğimiz, idrakine akıl kifayetsiz.Ne fikir avutur ne his, yaşamak mı bu gayesiz?Saman çöpü sahifeler, beyhude aranır sahaf.Yakutu elması neyler? Bulsa o madeni sarraf.Bir remz her saklıyı aşikâr eden karanlıkta.Ve hemz; uyandıran ölüleri bile mezarlıkta.Anahtarsız kaldı kapı, yıkıldı sur apansız.Türbedarsız mı artık türbe? Sürü çobansız.Bahçe viran kaldı bahçıvan boşa yanar.İhtişam var zakkumda devrildi koca çınar.Sustu bağrı yanık kamış pür melalin sakladı.Küstü etek rüzgâra ne döndü bir daha ne doladı.Her masaya bizden önce oturdu niza.Sayısız yıldız sığdı da bize dar geldi feza.Başlayan neydi biten ney seninle?Kaçtı elimizden ip öyle uzağız ki emanetinle.Ağlasak öyle berrak akar mı yaşımız hala?Olur mu bize de "O" son günümüzde "refikül ala".
Bir bağcıklarımı bağlayamadım,...birbirine.Birde kalbimi bir kalbe,...kuralına göre.İkisi de kördüğüm, çözülmüyor nafile.
Dizlerimde taşırım,...izlerini çocukluğumun.İyileşmeden kaldırdığım için,...kabuğunu her yaranın.Uslanmadım hala,Kanıyor izi yüreğimde her gece,Son bakışının.
Koridor yanı tercih ediyorum hep,Uyanmasın diye,Arkanda bıraktığın hüzün.Gittiğin günden beri,...pencere kenarı koltuğunda,Şehirler arası bir otobüsün.
Hatırlamayacaksın,Tez gel diye ardından,Su dökerek seni uğurladığımı.Görmediğinden...şakaklarımdan süzülen yağmura,Saklanan gözyaşlarımı.
Her unuttuğunda,Takmanı hatırlattığım kolyeyi.Bana bıraktın öylemi?Unutturmasın diye seni.
Ne çok söylerdim oysa,Senin incecik boynuna assınlar beni.Ki; dinleyeyim oradan bir ömür,Senin dinlemediğin, kalbinin sesini.
Ayrılık getirir...!Ayraç kullanmadığımı bilirsin.Kaldığımız sayfanın ucunu,Katladım da öyle koydum,Bu hikâyeyi rafa.Belki bir gün yeniden başlamak istersin.
Ve dönersin geri...!Ellerinde rüzgâr gülleri,Sokağımda koşturan çocuklar gibi.
Kalmadı dünyada bana yer.Bir münzeviyim kapanmış ayın karanlık yüzüne.İstemem bütün dünya olsa da mücevher.Yıldızları birer birer dolduruyorum cebime...
Benim sanıyordum, kendimin sahibi.Helezonlar işlemiş her zerreme, işleyen.Kıvrım kıvrım hücrelerimde dolaşıyor biri.Ne yapsan kaçış yok diyor sahibinden...
Uçan balon almaya...parası yetmeyince.Ucuna ip bağladığı bakkal poşetine,Uçmayı öğreten çocuk gibi.Öğretebilseydim kalbine,Beni sevmeyi.
Başarabilmiştim nasılsa ikisini de:Hem haberi olmadan babamın,...merdiven altlarında,Saklı gizli sigara içmeyi.Hem bunca zaman uzaktan,Seni sevmeyi.
İki kayanın arasındasıkışan balığınbeklemesi gibi suların med vaktini…Ne çok bekledim seni…
Unutulmuş bir kitabımKitaplığının en kuytu yerinde.Toz biriktirirken zaman üzerimde.Senin için yazılmış,şiirler saklıyorum içimde.
Ve artık ulu orta içebildiğim,...sigaralardan olacak.Geziniyor sanki sol kolumda,Durmaksızın karıncalar.Umut işte...!İnsan ölünce koyulur mu yanına?En kıymet verdiği acılar.
Sen dolu tarafı bardağın ben boş.Tüm kötümser yaklaşımlarda adım geçiyor.Ben bir araya gelmeyen iki yaka, sen gösterişli broş.En adil paylaşımlarda, sana iltifat bana beddua düşüyor.
Sen tura yüzü madeni paranın ben yazı.Yüzdesi olasılık hesaplarının hep senden yana.Sen beyaz tavşanı bu masalın ben seni arayan tazı.Karanlık çökmek üzere puslu ormana.
Sen girift bilmece ben derin ipucu.Kendimi çözüyorum varmak için sana.Sen yolu aşk yolcusunun ben yanık pabucu.Sevmek için değilse de yakmak için al bağrına.
Sen ölümsüz Zümrüdüanka ben kayıp Kafdağı.Sen aşikâr et beni, ben göğsümde saklayayım seni.Sen hercai kelebek ben gümüş örümcek ağı.Tükenmez bir sabırla bekliyorum gelmeni.
Serilmiş suya, has iplikten örtüde.Bir kadim sofra ki bulunmaz yok üzerinde.Her derde şifa dizilmiş emek emek.Ab-ı hayat bu sofrada bir dilim küflü ekmek.
İnmiş gibi aleme arşında ötesinden.Pay düşse yeter her kime, bir zerre zerresinden.Ne bulutta ne toprakta bunca bereket.Kalkmak bu sofradan nasipsiz, ah ne büyük zillet...!
Yeni taşındığınız...sekizinci kattaki apartman dairesinden,...ne kadar küçük görünüyorsam.O sokak lambasının altında.O kadar küçüğümdür aslında.Ama artık anlamaz bunu çocuk olmayan yüreğin..
Sorular; beynime yer eden ezelden.Bir kurt kadar iştahlı.Bir fare gibi kemirgen.Kimim? Neyim?Ve neden?Yıldızları bulmak hayalindeyim,...düşen gökyüzünden.
Kırılmalı gözlerimin lekeli camı.İzlemeliyim çırılçıplak,...bu sonsuz serencamı.Hayata dayalı sırtım.Yüzüm ölüme dönük.Dökülen bir nehirim sonsuza köpük köpük.
Bir ufuk bende hayret.Kavuşulmaz nihayet.Kaybettikçe taşıyor bilgeliğim.Aklını bir beyaz güvercin gibi.Gökyüzüne uçurmuş deliyim.
Eskiler alıyor eskiler alıyorum.Zaman; bir ip.Üzerine ıslak anılar asıyorum.Bir kalem...! Bir kâğıt...!Yetişiyor şairliğime.Korktuğum zamanlarda atiden.Çocukluğuma kaçıyorum.
Gündüz ebruli bahçemdir.Gece mavi sığınağım.Bir makas...!Ve ruhumu bedenimden kırparım.Kavuşmak ümidiyle sana.Bir ince tül gibi onu;...rüzgâra bırakırım.
Güneşte ıslanır.Yağmurlarda kururum.Ve ışıkta kaybolur.Karanlıkta bulunurum.Benim, her sorunun sırra kadem cevabı.Edindim o meşhur terziden.Bu "su"dan esvabı.
Adını yazıyorumotobüs camlarının buğusuna kirli...Ve tertemiz adınıniçinden seyrediyorumkayıplara karıştığın bu şehri…
Büyümemek için çırpınıyoriçimde ki çocuk beklerken seni.Her şey kalıyor bir bir ömrün kalanına…Şehir ki; yağmur değilumutlarım dırakan oluk oluk mazgallarına
Demek böyle terk edilirmiş insan.Kopar gibi bulutundan yağmur damlası.Bir zelzele yüreği derinden sarsan.Ve açılır ardına kadar meçhullerin kapısı.Demek böyle terkedilirmiş insan.
Giderken sen peşin sıra,Saçlarından dökülen yağmura sor istersen.Bedel ayrılığın her günü, bir asra.Göreceksin halimi arkanı dönsen.Giderken sen peşin sıra.
Boğulmak mümkünmüş bir damla gözyaşında.Anladım; bir vedalık canı var yüreğin.Sahipsiz bir ölü gibi musalla taşında,Kalınca başlarmış aşkta bilgeliğin.Boğulmak mümkünmüş bir damla göz yaşında.
Yağmur çisil çisil,saçlarımı tarıyor.Bir toprak kaymasıyla bende şekil,bilinmeze varıyor.Bu taşı cilalayan, havayı delen yağmur.Önce; gözyaşı çağlayan, sonra dinen yağmur.
Bu yağmurun doldurduğu deryadaben;dümensiz gemi.Yıllar var bir korkulu rüyadayazıyorum,seyir defterimi.
Tufan kopsa bu yağmurda,susuz kalıyorum.Gölgem uyusa, ben ayakta,sırılsıklam uykusuz kalıyorum.Ve gece ve gündüzkaldıkça yağmurda erisin bedenim.Ne tortu kalsın ne pürüz,şeffaflaştıkça tenim ruhumla görüneyim.
Anlıyorum daha yalnızım şimdi.Lambanın etrafında...uçuşup duran sinek de.Her sabah yaptığı gibi,...konarak yüzüme uyandırmayınca beni.
Yalnızlığımı düzeltiyorum bu sabah da,...yatağımı değil.Yastığımda bulduğum iki tel saç benim.Yalnızlık...!İzi yok hayatımda hiç kimsenin.
Ve artık Yüreğim;İçine hiç kullanılmayacak...eşyalarını gizlediğineski bir komodindir...Çeksen çekmeceyi.Ah bir çeksen...!Naftalin kokan bir aşkı,usulca parmaklarına bırakıverir.
Bir ürpertiyle...Düşerse elinden cam vazo?Suyunu değiştirirken çiçeklerin.Bil ki evimde kalan,...son parmak izlerinden birine,değdi ellerim.
Biz; solgun bir iz artık yüreğimde.Kaybolurken gün be gün.Giderken kumlarda bıraktığın,...ayak izlerini silen, denizi taşlıyorum her gün.
Sonra oturup...bir banka, yalnız başıma…Çok beklemiş bir yüreği ufalıyorum,ayaklarıma dolanan kuşlara…
Nerden çıktı bilemedim?Bir yağmur aldı,bu sabah her yanı.Çorabıma kadar ıslandım.Geçerken Karaköy' ye,...vapurdadüşürmüş olacağım son paramı.Meteliksiz kaldım.
Dün suyunuda kesmişler evin.Elektrik geçen haftadan beri yok.Hiç sorma halini,esnafa veresiyenin.Yaşıyoruz bakalım yarı aç yarı tok.
Hamal Veysi haber etmiş birde.Köfte arabası için borç bulamamış.Olsun dedim, canı sağ olsun...Nasılsa sen beni bugünde sevmiyorsun.
Üzerine saçlarını dağıtıp yattığın,...yastığın kadar,Seni iyi bilirim.Ama daha çok; her gece...sırtından düşen yorganına benzerim.Ne yakınlığım azalır sana,ne hasretim.