Top Banner
T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ FELSEFE VE DİN BİLİMLERİ (DİN PSİKOLOJİSİ) ANABİLİM DALI YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ Doktora Tezi Özlem (Güler) Aydın Ankara-2011
205

YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

Sep 03, 2019

Download

Documents

dariahiddleston
Welcome message from author
This document is posted to help you gain knowledge. Please leave a comment to let me know what you think about it! Share it to your friends and learn new things together.
Transcript
Page 1: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ FELSEFE VE DİN BİLİMLERİ (DİN PSİKOLOJİSİ)

ANABİLİM DALI

YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ

Doktora Tezi

Özlem (Güler) Aydın

Ankara-2011

Page 2: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ FELSEFE VE DİN BİLİMLERİ (DİN PSİKOLOJİSİ)

ANABİLİM DALI

YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ

Doktora Tezi

Özlem (Güler) Aydın

Tez DanıĢmanı

Doç.Dr. Öznur Özdoğan

Ankara-2011

Page 3: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

T.C.ANKARA ÜNivERSiTESi

SOSYAL BiLiMLER ENSTiTÜSÜFELSEFE VE DiN BiliMLERi (DiN PSiKOLOJiSi)

ANABiLiM DAlı ~

YAŞAMı SÜRDÜRMEDE DiNi iNANCıN ROLÜ

Doktora Tezi

Tez Danışmanı: Doç. Dr. Öznur ÖZDOGAN

Tez Jürisi Üyeleri

Adı ve Soyadı imzası

Prof. Dr. Nesrin uısu ŞAHiN

Doç. Dr. Öznur ÖZDOGAN

Prof. Dr. Salih AKDEMiR

Prof. Dr. Niyazi AKYÜZ

Doç. Dr. Doğan KÖKDEMiR

\"f\"~"~""~;N···~

~ ...~.~

Tez Sınavı Tarihi: 03.08.2011

Page 4: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANKARA ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ MÜDÜRLÜĞÜNE

Bu belge ile, bu tezdeki bütün bilgilerin akademik kurallara ve etik davranıĢ ilkelerine uygun olarak toplanıp sunulduğunu beyan ederim. Bu kural ve ilkelerin gereği olarak, çalıĢmada bana ait olmayan tüm veri, düĢünce ve sonuçları andığımı ve kaynağını gösterdiğimi ayrıca beyan ederim.(03/08/2011)

Tezi Hazırlayan Öğrencinin Adı ve Soyadı

Özlem GÜLER AYDIN

Ġmzası

Page 5: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

i

İÇİNDEKİLER

Ġçindekiler i

Tablo ve ġekil Listesi iv

Kısaltmalar vi

Önsöz vii

1. GİRİŞ

AraĢtırmanın Amacı ve Önemi 1

Dinin Olumlu Etkilerine ĠliĢkin GörüĢler 4

Dinin Olumsuz Etkilerine ĠliĢkin GörüĢler 8

Tanrı Algısının Psikolojik Sağlık ile ĠliĢkisi 11

1.1. İNANÇ VE DEPRESYON

1.1.1. Depresyon 13

1.1.2. Depresyonun BiliĢsel Kuramı 15

1.1.3. Depresyonda Risk Etkenleri 18

1.1.4. Depresyondan Koruyucu Etkenler 22

1.1.5. Ġnanç Depresyon ĠliĢkisi 22

1.1.5.1. Dindarlık ve Depresyon Konusunda Yurt DıĢında

YapılmıĢ ÇalıĢmalar 23

1.1.5.2. Dindarlık ve Depresyon Konusunda Türkiye’de

YapılmıĢ ÇalıĢmalar 33

Page 6: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

ii

1.2. İNANÇ VE İNTİHAR

1.2.1. Ġntihar 35

1.2.1.1. Türkiye’deki Durum 35

1.2.1.2. Ġntihara ĠliĢkin YaklaĢımlar 43

1.2.1.3. Ġntiharın Yordayıcıları ve ĠliĢkili Olduğu Etmenler 49

1.2.1.4. Depresyon ve Ġntihar 59

1.2.1.5. Ġnanç Ġntihar ĠliĢkisi 60

1.2.1.5.1. Dindarlık ve Ġntihar Konusunda Yurt DıĢında

YapılmıĢ ÇalıĢmalar 61

1.2.1.5.2. Dindarlık ve Ġntihar Konusunda Türkiye’de

YapılmıĢ ÇalıĢmalar 66

1.3. YAŞAMI SÜRDÜRME NEDENİ OLARAK İNANÇ

1.3.1. YaĢamı Sürdürme Nedenleri 69

1.3.1.1. Ġntihar ve Dini/Ahlaki Engeller Konusunda Yurt DıĢında YapılmıĢ

ÇalıĢmalar 73

1.3.1.2. Ġntihar ve Dini/Ahlaki Engeller Konusunda Türkiye’de YapılmıĢ

ÇalıĢmalar 77

1.4. BAŞA ÇIKMA YÖNTEMİ OLARAK DİNİ İNANÇ 79

1.4.1. Stresle BaĢ Etmede Dine Yönelme Konusunda Türkiye’de YapılmıĢ

ÇalıĢmalar 82

1.4.2. Dini BaĢa Çıkma Konusunda Yurt DıĢında Yapılan ÇalıĢmalar 85

1.4.3. Dini BaĢa Çıkma Konusunda Türkiye’de Yapılan ÇalıĢmalar 89

Page 7: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

iii

2. YÖNTEM

2.1. AraĢtırmanın Önemi 90

2.2. Hipotezler 91

2.3. Sınırlılıklar 91

2.4. Örneklem 92

2.5. Veri Toplama Araçları 94

2.6. ĠĢlem 97

3. BULGULAR

3.1. Demografik DeğiĢkenlerin YaĢamı Sürdürme Nedenleri ve Tanrı Algısı

Puanları Üzerindeki Etkilerine ĠliĢkin Bulgular 99

3.2. Ölçekler Arası ĠliĢkiler 106

3.3. YaĢamı Sürdürme Nedenleri Envanteri’nden DüĢük ve Yüksek Puan Alan

Grupların Dini DeğiĢkenler Açısından KarĢılaĢtırılması 114

3.4. Regresyon Analizleri 115

4. TARTIŞMA 122

5. SONUÇ VE ÖNERİLER 151

6. KAYNAKLAR 159

7. EKLER 183

8. ÖZET 191

9. SUMMARY 193

Page 8: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

iv

Tablo ve Şekil Listesi

Tablolar

Tablo1.1. 2002-2009 Yıllarındaki TamamlanmıĢ Ġntiharlarda TUĠK Verileri 36

Tablo 2.1: Örneklemin Demografik Özelliklere Göre Frekans Dağılımı 93

Tablo 2.2. AraĢtırmada Kullanılan Ölçeklere Ait Betimleyici Ġstatistikler 98

Tablo 3.1. YaĢ, Cinsiyet, Eğitim DeğiĢkenlerinin YaĢamı Sürdürme Nedenleri

Üzerindeki Etkisi 100

Tablo 3.2. YSNE’nin YaĢ, Cinsiyet, Eğitim DeğiĢkenlerine Göre Ortalama, Standart

Sapma ve Denek Sayılarına Ait Tablo 101

Tablo 3.3. YaĢ, Cinsiyet, Eğitim DeğiĢkenlerinin Dini/Ahlaki Engeller Üzerindeki

Etkisi 102

Tablo 3.4. Dini/Ahlaki Engeller Puanlarının YaĢ, Cinsiyet, Eğitim DeğiĢkenlerine

Göre Ortalama, Standart Sapma ve Denek Sayılarına Ait Tablo 103

Tablo 3.5. Dini/Ahlaki Engeller Puanlarının YaĢ, Cinsiyet, Eğitim DeğiĢkenlerine

Göre Ortalama, Standart Sapma ve Denek Sayılarına Ait Tablo 104

Tablo 3.6. YaĢ, Cinsiyet, Eğitim DeğiĢkenlerinin Tanrı Algısı Ölçeği

Üzerindeki Etkisi 105

Tablo 3.7. AraĢtırmada Kullanılan Ölçekler Arası ĠliĢkiler 108

Tablo 3.8. Tanrı Algısı Olumlu ve Olumsuz Gruplarda Dini/Ahlaki Engeller ile BaĢa

Çıkma Tarzları Arasındaki ĠliĢkiler 109

Page 9: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

v

Tablo 3.9. YSNE DüĢük ve Yüksek Grupların Dini DeğiĢkenler Açısından

KarĢılaĢtırma Tablosu (Bağımsız gruplar için t test) 114

Tablo 3.10. YaĢamı Sürdürme Nedenlerini Yordayan DeğiĢkenleri Belirlemek Ġçin

Yapılan Regresyon Analizi (Stepwise) 116

Tablo 3.11. Depresyonu Yordayan DeğiĢkenleri Belirlemek Ġçin Yapılan AĢamalı

Regresyon Analizi 118

Tablo 3.12. Ġntihar Olasılığını (BDE2+BDE9+BDE12) Yordayan DeğiĢkenleri

Belirlemek Ġçin Yapılan AĢamalı Regresyon Analizi 121

Şekiller

ġekil 1: Beck’ in Depresyon Modeli 17

Page 10: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

vi

Kısaltmalar

TUĠK: Türkiye Ġstatistik Kurumu

DĠE: Devlet Ġstatistik Enstitüsü

DSÖ: Dünya Sağlık Örgütü

DSM-4: Diagnostic and Statistical Manuel of Mental Disorder 4th Edition

TA: Tanrı Algısı Ölçeği

YSNE: YaĢamı Sürdürme Nedenleri Envanteri

BDE: Beck Depresyon Envanteri

DBÇE: Dini BaĢa Çıkma Envanteri

SBTE: Stresle BaĢa Çıkma Tarzları Envanteri

Page 11: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

vii

ÖNSÖZ

YaĢamaktan vazgeçmek, kimileri için kendilerini yolun sonunda, kimileri

içinse yolun dıĢında hissettikleri için verdikleri bir karar olabilir. YaĢamanın bir

anlamı yoksa neden yaĢamalı? diye düĢünür bazı insanlar. Hayatın ya da acıların bir

anlamının olması onları yaĢama bağlayabilir aslında. Ġnsan yeter ki hayatın

kendinden ne beklediğini keĢfetsin ya da keĢfetmekten vazgeçmesin. Bu tezde

insanları yaĢama bağlayan ve onları intihardan alıkoyan önemli bir yapı olan dini

ve/veya manevi inançlar ele alınmıĢtır. “Burası umutsuzluk kapısı değil” diyen

Mevlana’nın insana verdiği değer ile “Ne ararsan kendinde ara” felsefesi, hayatın ve

varoluĢun anlamı üzerine daha derin düĢünmeye itmesi ile insanı yaĢama bağlayan

çok önemli ipuçlarını içinde taĢımaktadır.

Doktora eğitimim boyunca bana kendimi değerli hissettiren danıĢmanım

Doç.Dr. Öznur ÖZDOĞAN’a, tez sürecimde desteğini üzerimden çekmeyen sevgili

hocam Prof.Dr. Nesrin HĠSLĠ ġAHĠN’e, kendimi gerçekleĢtirmem için beni manevi

olarak her an güdüleyen çok değerli hocam Prof.Dr. Salih AKDEMĠR’e,

katkılarından dolayı Prof.Dr. Sayın Niyazi AKYÜZ ve Doç.Dr. Sayın Doğan

KÖKDEMĠR’ e yürekten teĢekkür ederim.

YaĢama sevincim olan değerli eĢim Onur AYDIN’a ve beni yaĢama bağlayan

eĢsiz aileme emekleri ve sevgileri için teĢekkür ediyorum. ÇalıĢmamda emeği ve

desteği olan herkese, araĢtırmaya gönüllü olarak katılmıĢ olan tüm katılımcılara ve

hayatıma anlam katan her Ģeye teĢekkürü bir borç bilirim.

Özlem GÜLER AYDIN

16.04.2011

Page 12: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

1. GİRİŞ

Herkesin ne olursa olsun hayatta kalmak için savaşım verdiği bir dünyada,

ölmeye karar verenleri anlamak kolay mı?

Veronika Ölmek İstiyor

Paulo Coelho, 1998, sf:24

İntihar, yukarıda adı geçen eserde sorulmuş olan bu soru gibi, insanın temel bir

parçası olan hayatta kalma güdüsü ile tezat oluşturan bir durum gibi görülebilir.

Ancak intiharı tetikleyen faktörlere bakıldığında bu durum bazen kişiye hayattaki tek

çıkış yolu gibi görünmektedir. İntiharı tetikleyebilecek pek çok unsur olabileceği gibi

onu engelleyen unsurlar da vardır. Bu çalışmada intihara iten sebeplerden ziyade

kişileri intihardan alıkoyan ve onları yaşama bağlayan sebepler üzerinden hareket

edilmiştir. Çalışmamızda özellikle ele alınacak olan dini inançların da bu unsurlardan

bir tanesi olabileceği düşünülmektedir (Dervic ve ark., 2004; Durkheim, 1897; Şahin,

Batıgün ve Şahin, 1998). İnsanın sahip olduğu değer ve inançları yaşamlarını

şekillendirmede oldukça önemli etkenlerdir. İnanç ve değerler içerisinde en derin

olanı da kuşkusuz dini inançlardır. Dini inançlar inanan bireyin ahlaki, sosyal,

bireysel ve daha pek çok alandaki duygu, düşünce ve davranışlarını belirlemesinde

bir dayanak noktası olabilmektedir. İnanan insanın yaşamında tuttuğu yer dolayısıyla

da dini inanç ve manevi değerlerinin psikolojinin inceleme alanına zorunlu olarak

girdiği düşünülmektedir.

Araştırmanın Amacı ve Önemi:

Araştırmanın konusu, insanları yaşama bağlayan sebepler ile dini inançlarının

nasıl bir ilişki gösterdiği ve dini inançların kişilerin kendi yaşamlarına son

Page 13: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

2

vermelerini önlemede nasıl bir işlevi olduğudur. Bu çalışmada, dini inançla ilgili veri

sağlayabilmek için deneklerin Tanrı algıları, algılanan inanç düzeyleri, duaya

yönelme, duanın etkileri, dini başa çıkma biçimleri ve intihardan koruyan dini/ahlaki

engelleri araştırılmıştır.

Bilindiği gibi, dini inanca sahip olmak kişileri intihardan alıkoyabilen önemli

bir değişkendir. Ancak tek başına yeterli değildir. Bu çalışmanın amacı, dini

değişkenlerin depresyon ve intihar ile ilişkisini araştırmak, inançların intiharı

önlemede ve yaşamı sürdürmedeki rolünü incelemektir. Daha önce yapılmış

çalışmalar insanların zor zamanlarda, ruhsal veya fiziksel hastalık durumlarında dine

daha çok yönelebildiğini gösterirken, bu durumlarla olumsuz dini başa çıkma

yollarını kullananların depresyon gibi bir takım ruhsal sıkıntılarının daha yüksek

olduğunu, olumlu dini başa çıkma yöntemlerini kullananların sıkıntı düzeylerinin ise

daha düşük olduğunu göstermektedir (Koenig, 2009). Yurt dışında depresyon ve

intiharda dini değişkenlerin rolü üzerine yapılmış pek çok çalışma mevcuttur. Ancak

bizim ülkemizde bu konularda yapılmış çalışmalar çok sınırlıdır. Bu nedenle bu

çalışmada kendi kültürümüz açısından yeterince incelenmemiş olan bu konu, çeşitli

dini değişkenler (Tanrı‟ya inanç düzeyi, algılanan dindarlık düzeyi, Tanrı algısı, zor

zamanlarda duaya yönelme sıklığı, duanın etkisi, nasıl bir dini başa çıkma tarzı

kullandığı ve yaşamı sürdürmesinde ahlaki/dini faktörleri ne derece kullandığı)

açısından ele alınmaya ve alandaki bu boşluk kısmen doldurulmaya çalışılacaktır. Bu

amaçla, Türkiye‟nin çeşitli illerinde ikamet eden toplam 799 kişilik örneklemden

Sosyodemografik Bilgi Formu, Tanrı Algısı Ölçeği, Beck Depresyon Envanteri, Dini

Başa Çıkma Envanteri, Stresle Başa Çıkma Tarzları Ölçeği ve Yaşamı Sürdürme

Nedenleri Envanteri kullanılarak veri toplanmıştır. Toplanan veriler araştırmacı

Page 14: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

3

tarafından SPSS 15 istatistik paket programı ile analiz edilmiştir. Sonuçlar yerli ve

yabancı literatür ışığında değerlendirilmiş ve gelecekte yapılacak çalışmalar için

önerilerde bulunulmuştur.

İntiharı anlamada insanları intihara iten sebepler kadar onları yaşama bağlayan

sebeplerin de önemli olduğu düşünülmektedir (Frankl, 1984; Linehan ve ark., 1983).

Bu nedenle bu çalışmada, dini değişkenlerin intihardan koruyucu etkisini anlamak

üzere insanların yaşamı sürdürme nedenleri ile dini değişkenlerin ilişkisine

odaklanılmıştır. İntihar ile güçlü bir ilişki gösteren depresyon da araştırmamızın bir

bölümünü oluşturmaktadır. İntihar olgusunu anlayabilmek için literatür taramasında

depresyon da ele alınmıştır. Tezimizde öncelikle depresyon başta olmak üzere intihar

ve yaşamı sürdürme nedenleri konuları ele alınmış; bu değişkenlerin dini inançlarla

olan ilişkilerine dair daha önce yapılmış çalışmalar çerçevesinde insanları intihardan

alıkoymada, zorluklarla başa çıkmada ve yaşama bağlamada dini inançların işlevi

hakkında bir takım sonuçlara ulaşılmaya çalışılmıştır. Yaşamı sürdürmede dini

inançlarının rolünü anlamaya yönelik araştırma bulgularımız da son bölümde

literatür ışığında tartışılmıştır. Dini değişkenler ile depresyon, intihar ve yaşamı

sürdürme nedenleri ilişkisine yönelik detaylı incelemelere geçmeden önce

dindarlığın ruh sağlığı üzerindeki etkilerine ilişkin bazı görüşler ve Tanrı algısı ile

ruh sağlığı konusunda yapılmış bazı çalışmaların bulguları aşağıda sunulmuştur.

Dini inançlar, ruh sağlığı ve yaşamı sürdürme ile ilişkili olabilir. Ancak

inançlar birey üzerinde hem olumlu hem de olumsuz etkiler gösterebilir. Kişinin

inanç dünyasında günah, ceza, affedilme, cennet ve cehennem gibi olgular önemli bir

yer tutar. Eğer kişinin inançları günaha, suçluluğa, cezaya katı bir şekilde

Page 15: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

4

odaklanmışsa bu inançları, kişinin hayata ve kendine karşı sağlıklı bir tutum

takınabilmesini engelleyebilir. Fakat inançlar sevgi, affetme ve hayatın amaç ve

anlamına odaklanmışsa kişinin psikolojik sağlığı da daha olumlu olabilmektedir.

Göka (1999), insanların seçimlerini ve davranış örüntülerini yönlendiren değer ve

inanç sistemleri arasında hala ilk sırayı alan dinin, çeşitli yaşam olaylarıyla ve

trajedileriyle başa çıkmada birçok olumlu yöne sahip olduğunun kabul edildiğini

ancak bunun hangi yollarla olduğunun pek bilinmediğini söyler. Ancak insanlar,

nörotik gereksinimlerini ve çatışmalarını ifade edebilmenin bir aracı olarak da dinsel

inanç sistemlerinden yararlanma yoluna gidebilirler (Göka,1999, s.149-161).

Dinin Olumlu Etkilerine İlişkin Görüşler:

Stack‟a (1983) göre, inançlar ölümden sonraki yaşama ve seven bir Tanrı‟ya

inancı destekleyerek kişiye amaç ve benlik değeri sağlayabilir. Stresle ve krizlerle

baş etmede, kıssalar/hikayeler vasıtasıyla rol modeller sağlar. Ayrıca yaşam

güçlüklerine dayanabilmek için yeni çerçeveler çizecek farklı kaynaklar sağlayabilir

ve sosyoekonomik hiyerarşiye karşı çıkan sosyal bir hiyerarşi sunar (Stack, 1983).

Aynı zamanda inançlar, umut, dayanma gücü, sosyal destek ve anlam duygusu

sağlayarak kişilerin psikolojik sağlığına katkıda bulunabilir.

Umutsuzluk ve anlamsızlık kişiyi intihara eşlik eden önemli etkenlerdir (Beck

ve diğ., 1985; Wang ve diğ., 2007). Dinlerin birçoğu zorluklar ve sıkıntılar karşısında

insanlara Tanrı‟nın yardımı ve amacına yönelik umut vaat eder. Her güçlükle birlikte

bir de kolaylık olması (Kuran-ı Kerim, 94:5) vaadine duyulan yoğun inanç, insanlara

bu sıkıntılara sabretme gücü ve bu sıkıntıların da iyi bir anlamı olabileceğine ilişkin

umut verebilir. Bu gibi durumlarda din insanlara bir “anlam duygusu” sağlaması

Page 16: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

5

bakımından oldukça işlevsel olabilmektedir. Yalom (2001), hayatın anlamı ile ilgili

çalışmaları incelediğinde birkaç ortak nokta ortaya çıkarmıştır. Hayattaki anlam

duygusunun eksikliği psikopatolojiyle kabaca doğrusal bir biçimde bağlantılıdır.

Yani anlam duygusu ne kadar azsa psikopatolojinin ciddiyeti o derece büyüktür.

Hayattaki olumlu anlam duygusu sıkıca sarılınan dinsel inançlarla bağlantılıdır.

Olumlu anlam duygusu kendini aşma değerleriyle bağlantılıdır. Hayattaki olumlu

anlam duygusu gruplara üyelikle, bir nedene adanmışlıkla ve kesin hayat hedefleri

edinmeyle bağlantılıdır. Hayatın anlamı duygusu bireyin hayatı boyunca değişir

(Yalom, 2001; sf:723-724). Zor durumlarda Tanrı‟nın yanında olduğuna inanma da

kişiye güvende olduğu, yalnız olmadığı duygusunu verebilir ve yine umutsuzluk ve

çaresizlik duygularını giderebilir. Peale (1952) dini inançların birçoğunun iyimser ve

olumlu düşünmeyi desteklediğini söyler. Özdoğan‟ın (2005a) çalışmasında da

olumlu dini inançların kişilerin güçlüklerle başa çıkmasına yardımcı olabileceği

görülmüştür.

Umutsuzluk, anlamsızlık ve sosyal destek faktörlerinin din ile ilişkisi üzerine

yapılmış çalışmalar bize din ile depresyon ve intihar konusunda fikir verebilir. Hem

klinik hem de normal örneklemlerde yapılmış pek çok çalışmada da (Carson ve diğ.,

1990; Herth, 1989; Idler ve Kasl, 1997; Plante ve Boccaccini, 1997; Raleigh, 1992;

Ringdal, 1996; Sethi ve Seligman 1993, 1994) dindarlık ile umut arasında pozitif

ilişki saptanmıştır. Ancak bunun yanında bu değişkenler arasında herhangi bir ilişki

olmadığını gösteren çalışmalar da vardır (Fox ve Odling-Smee, 1995; Moberg,

1984). Öte yandan dinin, yukarıda da bahsettiğimiz gibi, taraftarlarına amaç ve

anlam duygusu da sağladığı (Koenig, McCullough ve Larson, 2001, sf:100)

düşünülmektedir.

Page 17: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

6

Dini öğretilerdeki iyilik yapma, diğer insanlara yardım etme, ezilenin yanında

olma gibi yönlendirmeler, çoğunlukla insanlara iyi gelebilmektedir. Vermek,

başkalarına yardımcı olmak, dünyayı diğerleri için iyi hale getirmenin iyi olduğu

inancı güçlü bir anlam kaynağıdır (Yalom, 2001; sf:680). Yapılan çalışmalar da

insanların bazı durumlarda özgeci davranışa eğilimli olduğunu göstermektedir.

Örneğin suçluluk duygusu ile ilgili yapılan çalışmalar kişilerin, birine karşı suçluluk

duyduklarında, bu rahatsız edici duyguyu hafifletmek için yardım etme davranışına

yöneldiğini göstermektedir (Carlsmith ve Gross, 1969; Freedman, Wallington ve

Bless, 1966). Aynı zamanda yapılan bu iyiliklerin karşılıksız kalmayacağı inancı da

geleceğe dair umut ve yaşama karşı bir güven duygusu kazandırabilir. Frankl‟ın

varoluşçu teorisine göre de kendini gerçeklemenin ve yaşama anlam kazandırmanın

yolu özgecilikten geçer (Göka, 2006).

Toplu olarak yapılan ibadetlere katılım da sosyallik ve aidiyet duygusu

sağlaması bakımından insanları yalnızlık ve yalıtılmışlık duygusundan kurtarabilir ve

onlara iyi gelebilir. Kiliseye daha sık katılım gösterenlerin, genel yaşam

memnuniyetinin daha yüksek (Williams ve diğerleri, 1991), stres (Gray, 2000) ve

depresyon düzeylerinin daha düşük olduğu (Commerford ve Reznikoff, 1996), ayrıca

intihar oranlarının da daha düşük olduğu (Hilton, Fellingham ve Lyon, 2002)

görülmüştür.

Dini inançlarına aykırı hareket eden ya da dininin günah olarak kabul ettiği bir

davranışta bulunan kişi için tövbe ve affedilme ile ilgili bilgiler, kişinin kendini

kabulünü artırabilir ve suçluluk duygusunda azalmaya sebep olabilir. Kişi, Tanrı‟nın

kendine karşı olumlu bir tutumu olduğunu düşünürse benlik değerini daha yüksek

Page 18: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

7

tutabilir. İnandığı yaratıcının kendisine değer verdiğini düşünmesi, kişinin kendine

verdiği değeri artırabilir. Pek çok çalışmada Tanrı algısı ile benlik saygısı/imgesi

arasında pozitif bir ilişki olduğu sonucuna varılmıştır (Benson ve Spilka, 1973;

Eppig, 2001; Güler, 2007a).

Stres durumları ile başa çıkmada dini inançlar insanlara yardımcı olabilir.

Tanrı'yla güvenli bir ilişkiyi yansıtan olumlu dini başa çıkma biçiminin kullanılması

ile stresli durumlara (Tix ve Fraizer, 1998), tıbbi hastalıklara (Koenig, Pargament &

Nielsen, 1998) ve doğal felaketlere (Smith, Pargament, Brant, & Oliver, 2000) daha

iyi psikolojik uyum gösterebilme bağlantılı bulunmuştur (Akt: Hill ve Pargament,

2003).

Dini değişkenler ile psikolojik sağlık arasındaki ilişkiyi inceleyen (Hall ve

Edwards, 2002; Kirkpatrick, Kellas ve Shillito, 1993; Maton, 1989; vd.) pek çok

çalışma yapılmıştır. Tanrı algısı (Aydın, 2010; Güler, 2007; Schaap-Jonker ve ark.,

2002), Tanrı‟ya bağlanma (Kirckpatric ve Shaver, 1992), dindarlık düzeyi (Coke,

1992; Elliasen ve diğ., 2005; Nelson ve diğ., 2002), dini eğilimler (Kıraç, 2007) gibi

çok çeşitli değişkenlerin insanların psikolojik veya fiziksel sağlıkları ile olan

ilişkileri incelenmiştir. Yapılan çalışmalara bir göz atacak olursak, Tanrı ile yakın

bağlantısı olduğunu ifade eden bireylerin daha az depresyon ve daha yüksek benlik

saygısına (Güler, 2007a; Maton, 1989), daha düşük yalnızlık düzeyine (Kirkpatrick,

Kellas ve Shillito, 1993), daha iyi ilişkisel olgunluğa (Hall ve Edwards, 2002) ve

daha iyi psikolojik yeterliğe sahip oldukları gösterilmiştir (Hill ve Pargament, 2003).

Page 19: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

8

Dinin Olumsuz Etkilerine İlişkin Görüşler:

Dini inançların psikolojik sağlık üzerindeki olumsuz etkileri neler olabilir diye

düşünülecek olursa günahkarlık duygusu, kibirlenme korkusu gibi katı dini

tutumların psikolojik sağlık açısından olumsuz bir işleve sahip olduğu düşünülebilir.

Örneğin, kişinin işlediği bir günahı nedeniyle yaşadığı uygunsuz suçluluk, kişiyi

kaygı ve umutsuzluğa itebilecektir. Kişi, günahı telafi edemeyeceği inancına

saplanırsa yaşadığı bu çıkmaz onu pek çok psikolojik rahatsızlığa olabileceği kadar

intihar davranışına da sürükleyebilir. Yetişkinler üzerinde yapılan bir çalışmada

(Güler, 2007a), yüksek günahkarlık duygusu düzeyi ile düşük benlik değeri ilişkili

bulunmuştur. Ayrıca, günahkarlık duygusu ile psikolojik sağlık arasında da negatif

ilişki bulunmuştur.

Freud gibi, dindarlığı olumsuz olarak değerlendiren bazı araştırmacılar vardır

(Ellis, 1980; Watters, 1992). Örneğin, Ellis (1980), sofu Ortodoks veya dogmatik

dindarlığın duygusal sıkıntılar ile anlamlı şekilde ilişkili olduğunu savunur. Kati

gereklilik ve zorunluluklara inanan insanlar bu inançları ile kendilerine oldukça

sıkıntı vermektedir. Bazı dinlere dogmatik biçimde inanan insanların çoğu bu sağlık

bozucu mutlaklıklara inanmaktadır. Duygusal olarak sağlıklı olan insanları esnek,

açık, hoşgörülü ve değişime açık olarak tanımlayan Ellis, sofu dindarları katı, kapalı,

hoşgörüsüz ve değişime kapalı olarak betimlemektedir. Ona göre, dindarlık birçok

açıdan irrasyonel düşünce ve duygusal bozulma ile denktir. Ellis‟ e göre kişiler ne

kadar az dindar olurlarsa duygusal olarak o kadar sağlıklı olmaya eğilimli olurlar

(Ellis, 1980, s.637; Akt: Koenig, McCullough ve Larson, 2001, sf: 62).

Page 20: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

9

Ellis (1988) dindarlığın on bir patolojik özelliğini belirlemiştir:

1. Din, kendini kabulün önüne geçer.

2. Din, kişisel çıkarları engeller.

3. Din, kendini yönetebilmenin önünü keser.

4. Din, sağlıklı insan ilişkilerini zorlaştırma eğilimindedir.

5. Din, diğerlerine hoşgörüsüz olmayı destekler.

6. Din, esnek olmamayı destekler.

7. Dindar insanlar gerçek dünyayı kabul etmede ve yaşamada zorlanırlar.

8. Dindar insanlar belirsizlik ve değişkenlikleri daha az kabullenirler.

9. Dindar insanlar bilimsel düşünceleri dini inançları ile çakışana kadar

kullanır, sonra mantık dışı düşünmeye başlar.

10. Dindar insanlar fanatik bağımlılıklara eğilimlidirler. Duygusal olarak

sağlıklı olan inançsız insanlar ise bunun tam tersi fanatik olarak değil tutku

ile bağlılık gösterirler.

11. Duygusal olarak dengeli olan kişi ne istediğinin farkında olması

bakımından risk almaya eğilimlidir ve amaçlarına ulaşmak için uygun

riskleri alır. Ancak, dindar insanlar amaçlarını suçlulukla kaplar, çünkü

dünya görüşleri fedakar olmalarını zorunlu kılar.

Ellis gibi Psikiyatr Watters da (1992), Hıristiyan inanç sisteminin insan

gelişimini engellediğini ileri sürmektedir. Hıristiyanlık insanın gururlanmasını

istemez ve insanların kendilerini çok iyi olarak görmemeleri yönünde uyarıda

bulunur. Hıristiyanlıkla ağır duygulanım bozuklukları ve şizofreni gelişimi arasında

da bağlantı kurar (Akt: Koenig, McCullough ve Larson, 2001; sf:63). Bazı dinlerde

Page 21: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

10

dini öğretiler sağlık konusunda kişilere olumsuz etki yapabilir. Örneğin, yaşam

kurtarıcı tedavileri sonlandırma (bir sorunun tıbbi sağaltımı yerine dini bir sağaltıma

yönlendirme gibi), zamanında tıbbi bir çözüme başvurmada gecikme, kan naklini,

çocukluk bağışıklamasını, gebelik kontrollerini ve hekim yardımıyla doğum yapmayı

reddetme, psikiyatrik yardım ile dini müdahaleleri yer değiştirme gibi (Koenig,

McCullough ve Larson, 2001; s.64-69).

Yukarıda bahsedilen görüşlerdeki farklılıkların sebebi dindarlık değişkeninin

ne şekilde ele alındığıyla ilgili görünmektedir. Dinin olumlu etkilerinden bahseden

çalışmalarda dindarlık daha çok öznel dindarlık ve bununla ilgili değişkenlerle ele

alınırken, olumsuz etkilerine dair sunulan görüşlerin daha çok dogmatik ve tutucu

dindarlık üzerine olduğu söylenebilir.

Dindarlığın iyi mi yoksa kötü mü olduğunu düşünürken tabi ki dışsal dindarlık

ve maneviyat boyutlarına da dikkat etmek gerekmektedir. Maneviyat (spirituality)

dindarlığı da kapsayan ama daha geniş bir kavramdır. Maneviyat yaşamın anlamı ve

bunun kutsal olanla ilişkisi hakkındaki nihai soruların cevaplarını bulmak için

bireyin kişisel arayışları olarak tanımlanmaktadır (Koenig, McCullough ve Larson,

2001). Hem dini hem de manevi (spiritüel) değişkenlerin ele alındığı ve travmatik

beyin hasarı olan hastalarla yapılmış bir çalışmada manevi (spiritüel) değer ve

inançlar ile affediciliğin fiziksel sağlığı yordadığı görülmüştür. Bu çalışmada,

fiziksel ve ruhsal sağlıkla pozitif ilişkili olan faktörlerin dini faktörler değil de

manevi faktörler olduğu gözlenmiştir (Johnstone ve ark., 2009). Bu nedenle dini

uygulamalardan ziyade daha öznel ve daha derin dini yapıların ele alınması önemli

gibi görünmektedir.

Page 22: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

11

Tanrı Algısının Psikolojik Sağlık ile İlişkisi:

Kişilerin dini inançları hakkında bilgi alabilmenin bir yolu onlardan Tanrı ile

ilgili sıfatları belirlemelerini istemektir (Grosse-Holtforth ve ark., 1996). Bizim

çalışmamızda da dini inancı belirlemede temel olarak kişilerin Tanrı algıları ele

alınmıştır. Kohut‟a göre (1984), Tanrı bireyin benlik bilinci için bir dayanak noktası

rolü üstlenebilir. Tanrı algısı ile benlik imgesi arasında olumlu bir ilişki olduğunu

gösteren çok sayıda araştırma mevcuttur (Boylan, 1988; Edwards, Goldberg,

Hargrove ve Linarnen, 1979; Francis, Gibson ve Ribbons, 2001; Güler, 2007a; Good,

1999; Jolley ve Taulbee, 1986; Kirk, 2002).

Tanrı kavramının ölçüldüğü çalışmalarda seven, adil ve destekleyici bir Tanrı

algısının daha iyi ruhsal sağlık (Maton, 1989) ve daha düşük anksiyete (Schaefer ve

Gorsuch, 1991) ile ilişkili olduğu görülmüştür. Cezalandırıcı Tanrı kavramı ise daha

yüksek anksiyete ile ilişkili bulunmuştur (Schaefer ve Gorsuch, 1991). Olumsuz

Tanrı algısı ile kişilik bozuklukları (Schaap-Jonker ve ark., 2002), depresyon,

umutsuzluk, suçluluk (Aydın, 2010; Braam ve diğ., 2008; Kim, 2009; Ryoo, 2005;

Salsman ve Carlson, 2005), utanç (Good, 1999) ve travma (Doehring, 1993; Justice

ve Lambert, 1986; Kane, Cheston ve Greer, 1993; Kirk, 2002; Nowacki-Butzen,

2009) gibi çeşitli psikolojik değişkenler arasında pozitif yönde ilişkilerin gözlendiği

bir takım araştırmalar da ilgili yazında mevcuttur. Özdoğan‟ın (2005b) çalışmasında

da korkunun baskın olduğu Tanrı algısına sahip olanların benlik değerlerinin daha

düşük ve öfke düzeylerinin daha yüksek olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

Cinsel travmaya uğrama ile Tanrı algılarındaki değişimin incelendiği

çalışmalarda ilginç sonuçlar elde edilmiştir. Cinsel travma öyküsü olan 39 kadın

Page 23: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

12

üzerinde yürütülen bir çalışmada, yüksek derecede travmatize olan kadınların benlik

saygılarının daha düşük, Tanrı'ya bağlanma biçimlerinin ise daha kaygılı olduğu

görülmüştür. Tanrı‟ya kaygılı bağlanma ile uzak/mesafeli Tanrı algısı ilişkili

görülmüştür (Nowacki-Butzen, 2009). Başka bir çalışmada da çocukluklarında

şiddetli travmalar yaşayan kadınların seven Tanrı algılarında anlamlı bir azalma,

ilgisiz ve öfkeli/gazaplı Tanrı algılamalarında ise anlamlı bir artış olduğu

gözlenmiştir (Doehring, 1993). Bazı çalışmalarda, kontrol grubuna nazaran taciz

mağduru kadınların Tanrı'yı daha uzak, daha reddedici ve daha cezalandırıcı

algıladıkları görülmüştür (Justice ve Lambert, 1986; Kane, Cheston ve Greer, 1993).

Pritt (1998), erkekler tarafından tacize uğramış kadınların, Hıristiyan geleneğinde

Tanrı'nın erkek olarak tanımlanmasından ötürü, Tanrı'ya karşı olumsuz duygulara

sahip olduklarını belirtmiştir (Akt: Nowacki-Butzen, 2009).

Hem dindarlık hem de Tanrı algısı değişkenlerini ele alan çalışmalar

incelendiğinde dini inançların inanan bireyin hayatında, olumlu ya da olumsuz,

ancak önemli bir yeri olduğu düşünülebilir. Bu çalışmada ise dini inançların,

özellikle de Tanrı algısının yaşamı sürdürmede ne derece etkili olabildiği, intihar

üzerinde koruyucu bir rolü olup olmadığı ve depresyonla ilişkisi konusu ele

alınmıştır. İntihar konusunda yapılmış çoğu çalışma incelendiğinde dini inancın

koruyucu bir faktör olduğundan bahsedilmektedir (Kaya, 1999; sf:64). Ancak

ülkemizde yapılmış çalışmalarda, dini inancın yapısı hakkında elimizde yeterince

bilgi olmadığı da açıktır. Bu çalışmanın psikoloji alanına „yaşamı sürdürmede dini

inançların rolüne‟ ilişkin önemli bilgiler sağlaması amaçlanmıştır.

Page 24: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

1.1. İNANÇ DEPRESYON İLİŞKİSİ

1.1.1. Depresyon

Depresyon, insanın yaşama dair istek ve zevkinin kaybolduğu, kendisini derin

bir keder içerisinde hissettiği, geleceğe yönelik karamsar düşünceleri ve geçmişe

yönelik pişmanlık ve suçluluk duygularının olduğu, kimi insanlarda intihar düşüncesi

veya girişimi bulunan ve ölümle de sonuçlanabilen, uyku, iştah ve cinsel istekle ilgili

bozuklukların yaşandığı bir hastalıktır (Alper, 2001; sf:3). Depresif vakalarda,

dünyaya karşı ilginin azalması ve kaybı, diğer insanlara yatırım yapma veya

bağlanma kapasitesinin kaybolması, kendini ayıplama, kınama, kendine sitem etme

ve kendini aşağılama, hor görme gibi duygularla bir arada olan ciddi benlik saygısı

düşmesi saptanır (Çevik ve Volkan, 1993).

Depresyonun oluşumunda etkili bir tek faktör olabileceği gibi birden çok

faktörden de söz edilebilir. Depresyonun başlaması ve sürmesi çeşitli biyolojik,

çevresel ve psikososyal etkenlerle ilişkili görünmektedir. Nörotransmitter (iki sinir

hücresi arasındaki bağlantıyı sağlayan kimyasallar) işlevlerinde bozulma, ailede

depresyon veya alkolizm öyküsü, erken anne-baba kaybı veya ihmali, olumsuz

yaşam olayları, eşin düşmanca ya da eleştirici yaklaşımları, yakın ve güven veren

ilişkilerin eksikliği, yetersiz sosyal destek, uzun süren düşük benlik saygısı gibi

etkenler depresyonun oluşumu ve devamlılığında etkili olabilir (Fennel, 1989;

sf:169-234). Kişi hayatın anlamı ile ilgili arayışta bir sorun ya da tıkanma

yaşadığında da depresyon görülebilir (Alper, 2001; sf:6).

Page 25: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

14

DSM-IV’ te majör depresyon tanı ölçütleri şu şekildedir:

İki haftalık bir dönemde, daha önceki işlevselliğin bozulduğu bir dönemde

aşağıda sıralanan belirtilerden beşinin ya da daha fazlasının olması gerekmektedir:

1. Hemen her gün yaklaşık gün boyu süren depresif duygudurum.

2. Hemen her gün ve yaklaşık gün boyu süren tüm etkinliklere karşı ilgide

azalma, ilgi kaybı veya artık eskisi gibi zevk alamama.

(İlk iki maddeden en az biri bulunmalı)

3. Önemli düzeyde kilo kaybı veya aşırı kilo alma

4. Hemen her gün uykusuzluk veya aşırı uyku

5. Hemen her gün psikomotor ajitasyon (aşırı hareketlilik) veya inhibisyon

(aşırı yavaşlama) olması

6. Yorgunluk, bitkinlik, enerji kaybı

7. Değersizlik, aşırı ya da uygunsuz suçluluk duyguları

8. Konsantrasyon güçlüğü ya da kararsızlık

9. Yineleyen ölüm düşünceleri, intihar düşünceleri, intihar girişimi planları

Depresyonun, sık görülen ve genellikle tekrarlamalarla seyreden bir ruhsal

hastalık olduğu belirtilmektedir. Bu özellikleri ile yeti yitiminin de önde gelen

nedenlerinden birisi olmaktadır (Wells ve ark. 1992; Akt: Özyüksel ve Uluğ, 2007).

Page 26: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

15

1.1.2. Depresyonun Bilişsel Kuramı

Beck’in bilişsel kuramında dört temel öğe vardır. Bunlar; bireyin kendini,

dünyayı ve geleceği olumsuz algılama olarak açıkladığı “olumsuz üçlü”, olumsuz

düşüncelerin otomatik olarak ortaya çıkması, bilgi işlemede ve algıda sistematik

hataların olması ve temel işlevsel olmayan sayıtlıların ortaya çıkmasıdır (Savaşır ve

Batur, 2003).

Olumsuz Üçlü: Beck (1967), depresif sendromun özelliği olan hemen tüm

belirtilerinin bu olumsuz kavramlarla açıklanabileceğini öne sürmektedir. Olumsuz

üçlünün ilk bileşeni bireyin kendine karşı olumsuz tutumlarıdır. Hasta kendini

değersiz, yetersiz, ahlaken ya da fiziksel olarak özürlü algılamaktadır. Geçmişte

olmuş olan olumsuz olaylardan kendini sorumlu tutar, başkaları tarafından

beğenilmediğini düşünmektedir. İkinci bileşeni, kişinin çevresi ile olan ilişki ve

yaşantılarını olumsuz olarak algılamasıdır. Hasta kendinden çok şey talep edildiğini,

dünyanın üstesinden gelinemeyecek güçlüklerle dolu olduğunu düşünür. Olumsuz

üçlünün üçüncü bileşeni ise bireyin geleceğe dair olumsuz algılamasıdır. Gelecek,

hasta için karanlık, başarısızlıklar getirecek, ümitsiz bir durumdur (Savaşır ve Batur,

2003).

Otomatik Düşünceler: Depresyonun bilişsel kuramında önemli bir yön de

otomatik olarak ortaya çıkan olumsuz düşüncelerdir. Bunlar, hastanın önceden

planlamadığı, yargılamadığı, düşünmeden hızlı ve otomatik olarak ortaya çıkan

işlevsel olmayan düşüncelerdir. Bu düşünceler çok çabuk oluşur ve hasta bunu fark

edemeyebilir, aynı zamanda da bunların doğru olduğuna inanmaktadır (Savaşır ve

Batur, 2003).

Page 27: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

16

Sistematik Hatalar: Birey bilgi işlemede bir takım sistematik hatalar

yapmakta, bu da kendisini, çevresini ve geleceği olumsuz algılamasına neden

olmaktadır. Depresyondaki hastalar bu hataları normal insanlardan daha fazla

yapmakta ve bunu değiştirmede kendi güçlerinin yetmeyeceğine inanmaktadırlar.

Beck (1967) bu hataları şöyle sıralar:

Seçici Algılama: Bir durumun seçici olarak belli bir ayrıntısının algılanıp diğer

önemli özelliklerinin göz ardı edilmesi.

Abartma: Olumsuz olayları gereğinden fazla büyütme.

Küçümseme: Olumlu olayları küçümseme.

Aşırı Genelleme: Bir tek olaydan genel kurallar çıkarma.

Bireyselleştirme: Günlük aksaklıklardan kendini sorumlu tutma.

Ya Hep Ya Hiç Tarzı Düşünme: Olayları, çok iyi- çok kötü, siyah-beyaz

şeklinde iki uçta algılama.

Keyfi Çıkarsama: Kanıt olmadan ya da aksi kanıt olduğu halde bir takım

sonuçlara ulaşma (Savaşır ve Batur, 2003).

İşlevsel Olmayan Şemalar: Genellikle başlangıcı çocukluk döneminde olan,

yaşam boyu gelişen, oldukça değişmez ve kalıcı özellikler gösteren temel işlevsel

olmayan sayıtlılar da depresyonun bilişsel kuramında önemli bir yer tutar. Bu

durumda birey örneğin kendini başarılı kabul edebilmesi için her alanda başarılı

olması, kendini değerli hissedebilmek için başkalarının onayının gerektiğine ve

yaşamda her şeyin kontrol edilebileceğine inanır (Savaşır ve Batur, 2003).

Page 28: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

17

Şemalar, olayları algılarken bize anlam çerçevesi sunarlar. Kişiler arası ilişkiler

büyük ölçüde ortak şemalara dayanır.

Şekil 1: Beck’ in Depresyon Modeli (Savaşır ve Batur, 2003)

Erken Yaşantılar

İşlevsel Olmayan Sayıtlılar

Kritik Olaylar

Olumsuz Otomatik Düşünceler

Belirtiler

Davranışsal: Aktivite düzeyinde düşme, sosyal ilişkilerde azalma

Güdüsel: İlgi ve istek kaybı

Bilişsel: Konsantrasyon güçlüğü, kararsızlık, intihar düşünceleri

Duygusal: Üzüntü, kaygı, suçluluk, utanç

Somatik: Uykusuzluk, iştahsızlık

Page 29: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

18

1.1.3. Depresyonda Risk Etkenleri

Depresyonda risk etmenleri günümüze değin pek çok araştırmanın konusu

olmuştur. Depresyonun etiyolojisini açıklamaya yönelik bu çalışmalarda hastalığın

ortaya çıkmasında tek bir risk etkeni sorumlu tutulmamaktadır. Bireyin genetik

yapısı, çevreyle olumsuz etkileşimi ve bunun zamanlaması önemli görülmektedir.

Ailesel yüklülük, depresif kişilik özellikleri, kadın olmak, eğitim düzeyi düşüklüğü,

olumsuz yaşam olayları, yakın ilişki azlığı, bedensel hastalıklar ve bunların tedavisi,

yeti yitimine yol açan psikiyatrik bozukluklar (Akıskal, 1992; Swindle, Cronkite,

Moos, 1998), 18-44 yaşlar arasında olmak, işsiz ve bekar olmak (Antony ve Petronis,

1991), düşük sosyoekonomik durum (Bruce, Taceuchi, Leaf; 1991) depresyon için

temel risk etkenleri olarak sayılmaktadır (Ünal ve Özcan, 2000).

Cinsiyet değişkeni de depresyonu yordamada önemli bir bileşendir.

Depresyonun kadınlarda görülme oranı erkeklere göre daha yüksektir (Earls, 1987).

Bu durumun kadının biyolojik yapısının, ruhsal özelliklerinin, kişilik yapısının,

sorunlarla başa çıkma tarzının, toplumsal ve kültürel konumu ile cinsel kimlik

rolünün (Upmanyu ve ark., 2000) depresyona daha yatkın kılmasından kaynaklandığı

(Desai ve Jann, 2000) düşünülmektedir.

Yaşanan önemli olayların varlığı da depresyonla ilişkili görünmektedir.

Depresyon ile olumsuz yaşam olayları arasındaki ilişkiyi gösteren ve depresyonun

başlangıcından önce bu tür yaşam olaylarının sıkça var olduğunu gösteren çalışmalar

mevcuttur (Boyd ve Weissman, 1981; Lloyd, 1980; Paykel, 1978; Akt: Ünal ve

Özcan, 2000). Ünal ve diğerlerinin (2002) yaptığı çalışmada, araştırmaya dahil edilen

Page 30: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

19

2014 depresif hastanın %76’sı (1534 kişi) geçmişteki bir yaşam olayından

bahsetmiştir. Aynı çalışmada yaşam olaylarına ilişkin verilerin yapılan analizinde

evlilik ve karşı cinsle ilişkiler ve yakın ölümünün kadınlarda istatistiksel açıdan

anlamlı düzeyde yüksek bildirildiği gözlenirken, mesleki sorunlar ve diğer kişiler

arası ilişkilerle ilişki sorunları erkekler tarafından daha yüksek oranda bildirilmiştir.

Olayların akut ya da kronik oluşlarına göre, evlilik ve karşı cinsle ilişkilerdeki

sorunları kronik sorunlar olarak bildirenler istatistiksel açıdan anlamlı bir fark

yaratmıştır. Kişiler arası ilişki sorunlarının süreğen nitelik taşıması depresyonun

gelişmesinde kişilik özelliklerinin de önemli olabileceğini düşündürmektedir.

Olayların akut ya da kronik olmalarının, şiddet düzeylerinin, depresyonun türü (DSM

III-R'ye göre yapılan sınıflandırmada) ve şiddeti (Hamilton Depresyon Ölçeğine

göre) ile bir ilişkisi saptanmamıştır. Çoğu insan için, hayattaki dramatik

değişikliklerden ziyade devam eden kronik sıkıntılar daha belirgin stres kaynakları

olmaktadır (Kanner ve diğ., 1981). Hem yaşam olayları hem de süregelen sıkıntılar

insanın duygulanımı üzerinde etkili olabilir. Kullanılan başa çıkma yolları da

depresyonun derecesini etkileyebilir (Gök, 1995).

Olumsuz sosyal ve ekonomik koşulların depresyon riskini artırdığı

gösterilmiştir (Cimilli, 2001). Anne veya babanın on bir yaşından önce kaybı daha

sonra depresyon gelişebileceğinin öngörülmesini sağlayan en önemli yaşam olayıdır.

Bir kişinin eşini veya çocuğunu kaybetmesi ise depresyonun başlamasına neden

olabilecek en önemli çevresel stres kaynağıdır (Güleç ve Köroğlu, 1997). Yaşam

olaylarının çoğu her kişide böyle bir bozukluğu başlatmaz. Ancak biyolojik ve ruhsal

yatkınlık olduğunda bu etkenler rahatsızlığın başlamasında önemli etken olurlar

(Öztürk, 2004).

Page 31: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

20

Gezer (2008) araştırmasında stres yaratan yaşam olaylarını yaşama sıklığına

göre örneklemi gruplara ayırmış ve düşük, orta ve yüksek stres grupları olarak

depresif belirtiler yönünden incelemiştir. Analiz sonucunda stres grupları ile

depresyon düzeyi arasında anlamlı farklılıklar saptanmıştır. Yaşam olaylarının sıklığı

arttıkça depresyon puanları da artmaktadır. Örneklemin depresyon düzeylerinin,

başlarından geçen yaşam olaylarının yaratmış olduğu stres ile doğru orantılı olarak

arttığı görülmektedir.

Zorlayıcı yaşam olayları depresyonun nedenini açıklamada tek başına yeterli

değildir. Burada önemli olan bazı süreçler vardır. Yaşam olaylarının etkileri birey

için özneldir ve bu etki bireyin olaya yüklediği anlam, bireyin başa çıkma

becerilerinin yeterliği ve sosyal destekleriyle yakından ilişkilidir (Berksun, Ünal,

Göğüş,1991; Nanko ve Demura, 1993; Warheit, 1979; Brown ve ark., 1986, Akt:

Ünal ve Özcan, 2000). Aslında yaşam olayları bireyin sorunlarla başa çıkma

yeteneğini geliştirecek düzeyde gerçekleştiğinde kişinin benliğinin güçlenmesini

sağlar ancak aşırı şiddette ve başa çıkılamaz olduğunda ruhsal dengeyi sarsarak

psikolojik hastalıkların gelişmesine neden olabilmektedir (Ünal ve Özcan, 2000).

Depresyonun kendisinin de yaşam olaylarını tetikleyerek depresyonun

sürmesine ya da tekrarlanmasına neden olduğu ileri sürülür. Depresyonlu bireyler

kişilerarası ilişkileri bilişsel olarak çarpıtmaya yatkın oldukları için toplumsal

destekten yoksun kalabilirler. Diğer insanların tepkilerine aşırı duyarlı oldukları için

çatışma yaşayabilir ya da kendilerini toplumdan yalıtabilirler. Depresyonda iken

etkinlikleri azaldığı için işlerini kaybedebilirler (Cui ve Vailland, 1997; Hale ve ark.,

1997, Akt: Ünal ve Özcan, 2000). Bütün bunlar benlik saygısını ve işlevselliği

Page 32: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

21

zayıflatır ve depresyonun devam etmesine ya da yinelenmesine yol açabilir (Ünal ve

Özcan,2000).

Depresyonda ailesel yatkınlıktan bahsedilmektedir. Araştırmalar

incelendiğinde, duygudurum bozukluğu olan kişinin mensup olduğu aile üyelerinin

ve birinci derece akrabalarının depresyona yakalanma olasılıklarının anlamlı olduğu

görülmektedir (Andreasen ve diğ., 1987, Gershon ve diğ., 1982 , Ünal ve Özcan,

2000). Ailesel genetik yüklülük temel bir risk etkeni olarak gösterilebilmektedir

(Ünal ve diğ., 2002).

Depresyon için risk etkeni olarak kişilik özellikleri de önemlidir. Kişinin,

yaşamı boyunca stresle başa çıkmada ve kişilerarası ilişkilerinde güçlük yaratan

nevrotik, bağımlı, obsesif, içe dönük, kendine güveni az, girişken olmayan, kaygılı,

karamsar kişilik özelliklerinin olması, depresyonun bu özellikler üzerinde daha fazla

gelişmesini sağlayabilmektedir (Ünal ve Özcan, 2000).

Ünal ve Özcan (2000) tıbbi hastalık santral sinir sistemi işlevleri ve steroid

metabolizmasında değişikliklerin, immün sistemde tepkisizlik gibi biyolojik; çalışma

kapasitesinde azalma, sosyal ve ailesel rollerini gerçekleştirememe, kendilik-

saygısında azalma gibi psikososyal etkiler yaratarak bireyde depresyon

oluşturabildiğini söyler. Kendi çalışmalarında da kronik hastalık bildiriminin

yüksekliği dikkati çekmektedir. Bu durum uzun süren hastalık durumlarının yeti

yitimine yol açarak birey üzerinde depresif etki oluşturabildiğini düşündürmektedir.

Page 33: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

22

1.1.4. Depresyondan Koruyucu Etkenler

Depresyondan koruyucu etkenlerle ilgili bilgiler sınırlı olmasına rağmen birkaç

koruma etkeninden bahsedilir. Bunlar zeka düzeyi, kişilik, sosyal beceriler gibi

bireysel özellikler, çocukluk döneminde kurulan ilişkilerin niteliği (özellikle güvenli

bağlanmanın kurulmuş olması ), sağlıklı çevresel etkenler, bütünlük duygusuna

sahip olma, sosyal destek, başa çıkma becerileri (Ünal ve Özcan, 2000) ve başa

çıkma kaynaklarının miktarıdır. Soruna yönelik etkin başetme yöntemlerini

kullanarak duyguları üzerinde denetim sağlayan bireylerin ruhsal açıdan daha sağlıklı

olacağı belirtilmektedir (Ünal ve Özcan, 2000). Literatürde, dindarlık faktörünün de

koruyucu bir etken olarak işlev görebildiğinden (Braam, Beekman, Deeg ve ark.,

1999) bahsedilmektedir. Aşağıdaki bölümde dindarlık konusu ayrıntılı olarak ele

alınacaktır.

1.1.5. İnanç ve Depresyon İlişkisi

Koenig (2002), depresif hastalara tıbbi hastalıkları, güçsüzlükleri ve acılarının

stresi ile nasıl baş ettikleri sorulduğunda sıklıkla rahatlık ve güç kaynağı olarak dini

inanç ve uygulamalarını belirttiklerini söyler. Dini inançlar zor hayat problemleriyle

yüzleşmede (özellikle de tıbbi hastalıklarda) bir umut kaynağı olabilmektedir

Coie ve ark (1993 ) koruma etkenlerinin şu dört yoldan birisi ya da daha fazlası aracılığı ile işlev

gördüğünü belirtmektedir: Koruyucu etkenin varlığı doğrudan işlev bozukluğunu azaltabilir, risk

etkeninin etkisinin önüne geçebilir, risk etkeninin hastalığa aracı olmasını engelleyebilir, risk

etkeninin başlangıçtaki etkisini önleyebilir. Güvenli bağlanma biçimi bu dört etkiyi de içererek en

önemli koruma aracı olarak işlev görür. Bowlby’e (1977) göre güvenli bağlanma ilişkisi çocuğun

çevresini öğrenmede kullanabileceği ‘güvenli bir temel’ ve tehlike anında korunabileceği ‘sağlam bir

sığınak’ sağlayarak, kendisi ve diğerleri hakkında olumlu düşünceler benimsemesini, yeterlilik

duygusu ve kendilik-saygısı edinmesini olanaklı kılmaktadır (Ünal ve Özcan, 2000).

Page 34: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

23

(Koenig, 2007a). Dini inançlar, umutsuzluk konusunda da bireylere yardımcı

olabilmektedir. Bir çok inanç öğretisinde, kişileri umutsuzluğa düşmekten koruyacak

Tanrı’nın desteği ve acıların sonunda mutluluğa ulaşma ile ilgili vaatler içeren bir

takım hikaye ve anlatımlar vardır. Bu yönüyle de inançlar, dindar insanlar için

umutsuz düşüncelere karşı koymalarında önemli bir rol oynayabilir (Murphy ve diğ.,

2000). Bazı çalışmalarda dini inançlar umut ve iyimserlikle (Ai ve diğ., 2004)

yaşama amacı ve yaşam memnuniyetiyle (Chamberlain ve Zika, 1988; Coke, 1992),

ve de psikolojik esenlik ile (Fry, 2000) ilişkili görülmüştür. Bu ilişkiler

doğrultusunda da inanç ve depresyon arasında negatif bir ilişki olduğu

düşünülmektedir (Koenig, 2007a). Aşağıdaki bölümlerde, dindarlık ve depresyon

konusunda yapılmış çalışmaların sonuçlarına yer verilmiş ve dindarlığın depresyonla

nasıl bir ilişki içerisinde olduğu, araştırma bulguları ışığında tartışılmaya

çalışılmıştır.

1.1.5.1. Dindarlık ve Depresyon Konusunda Yurt Dışında Yapılmış

Çalışmalar

Dini inanç ile depresyon arasındaki ilişkiler, ağırlıklı olarak yurt dışında pek

çok çalışmada incelenmiştir. Koenig (2009), depresyon ve din ilişkisine bakılan

çalışmaları incelemiş, doksan üç çalışmanın üçte ikisinde dindar kişilerin düşük

oranda depresif bozukluk ya da daha az depresif belirti gösterdiğini ve iyileşme

dönemlerinin daha kısa olduğunu belirlemiştir. Yirmi iki boylamsal çalışmanın on

beşinde yüksek dindarlığın düşük düzey depresyonun ya da belirtilerin daha hızlı

hafiflemesinin temel yordayıcısı olduğu görülmüştür (Koenig, 2009). Diğer gözden

Page 35: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

24

geçirme çalışmalarında da (Bergin, 1983; Craigie, Larson ve Liu, 1990; Akt: Swank,

2009) dindarlık ve depresyon değişkenleri konusunda birbirinden farklı sonuçlar elde

edildiği görülmektedir. Bu durumun araştırmalardaki yöntem farklılıklarından ve

farklı dindarlık ölçümlerinden kaynaklanabileceği düşünülebilir. Dindarlık değişkeni

bazı çalışmalarda olumsuz dini değerlendirmeler (olumsuz dini başa çıkma, manevi

çatışma gibi) şeklinde ele alınmış ve bu çalışmalarda olumsuz dini değerlendirmeler

ile ruhsal bozukluklar arasında pozitif ilişkiler (Ano ve Vasconcelles, 2005)

çıkmıştır.

Dew ve arkadaşlarının (2008) ergenler üzerine yapılmış 115 çalışmayı

inceledikleri makalelerinde bu çalışmaların 21 tanesinin dini değişkenler ve

depresyon ile ilgili olduğu görülmektedir. Dini değişkenler ile depresyon arasındaki

ilişkiyi inceleyen çalışmaların dörtte birinde yüksek dindarlık ile düşük depresyon

arasında ilişki çıkmış, yarısında kısmen pozitif ilişki kısmen de nötr ilişki olduğu

gözlenmiş, üç çalışmada herhangi bir ilişki gözlenmezken dört çalışmada ise yüksek

dindarlık yüksek depresyonla ilişkili bulunmuştur (Dew ve diğ., 2008). Yüksek

dindarlık ile yüksek depresyon arasında ilişki çıkan çalışmalardan biri (Sorenson,

Grindstaff ve Turner, 1995) evlilik dışı hamile kalan ve kilise katılımı olan gençler

üzerinde yapılmıştır. Bu çalışmada pozitif ilişki çıkması, bu gençlerin çoğunun

evlilik dışı hamileliklerinden dolayı bağlı oldukları cemaat üyeleri tarafından

(özellikle Katolik kiliseye bağlı olanlar) kınanma ile yüzleşmeleri ve bu durumun da

gencin suçluluk duygusu ve depresyonunu arttırdığı şeklinde yorumlanmıştır. Smith,

McCullough ve Poll' ün (2003) yaptığı meta analitik çalışmada, daha yüksek

dindarlık düzeyi daha az depresif belirti ile ilişkili bulunmuş, ayrıca dışsal dindarlık

ve olumsuz dini başa çıkma ile yüksek düzeyde depresyon ilişkili görülmüştür.

Page 36: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

25

Yukarıda bahsedilen metaanalitik çalışmalarda, dindarlık ile depresyon ilişkisi

konusunda incelenen çalışmalarda farklı sonuçlar elde edildiği gösterilmektedir.

Aşağıda değinilecek çalışmaların büyük kısmında ise iki değişken arasında negatif

(Ansari, 2006; Commerford ve Reznikoff, 1996; Idler, 1987; Koenig ve diğ., 1995;

Koenig ve diğ., 1997; Koenig, 2007b; Koenig, George ve Peterson, 1998b; Maton,

1989; Murphy ve diğ., 2000; Parker ve diğ., 2003), bazılarında pozitif (Ellison, 1991;

Nelson ve diğ., 2002) ve bazı çalışmalarda da nötr (Swank, 2009) ilişki olduğu

görülmüştür. Araştırma sonuçlarındaki bu farklılıkların nedeninin dindarlık

faktörünün farklı şekillerde ölçülmesi olabileceğini söylemiştik. Örneğin bazı

çalışmalarda (Coke, 1992; Elliasen ve diğ., 2005; Nelson ve diğ., 2002) dindarlık

kişilerin kendilerini tanımladıkları öznel dindarlık düzeyi ile, bazılarında (Koenig,

George ve Peterson, 1998b; O’Connor ve Vallerand, 1989; Swank, 2009) içsel

dindarlık düzeyleri ile yine bazılarında da ibadetler, kilise katılımı, mezhep, örgütlü-

örgütlü olmayan dindarlık biçimleri, maneviyat vs. (Ai ve diğ., 2006; Fry, 2000;

Parker ve diğ., 2003; vs.) ile ya da bu değişkenlerin bir kaçı ile birlikte ölçülmüştür.

O nedenle bu çalışmalar değerlendirilirken dindarlık ile o çalışmada ne kastedildiği

dikkate alınmalıdır. Aynı zamanda bu çalışmalardaki örneklemlerin özelliklerinin de

dikkate alınması gerekmektedir. Farklı yaş ve farklı yaşam özellikleri olan gruplarda

da farklı sonuçlar ortaya çıkabilmektedir.

Bu noktada, özellikle dindarlık ve maneviyat (spirituality) arasındaki ayrıma

ilişkin Koenig, McCullough ve Larson’ın (2001) bu iki kavram ile ilgili

tanımlamalarına bakmakta yarar vardır. Din, kutsal ya da aşkın olana yakınlaşmayı

kolaylaştıracak şekilde tasarlanmış inanç, uygulama, ritüel ve sembollerden oluşan

bütünsel bir sistem olarak tanımlanırken, maneviyat (spirituality) yaşam, anlam ve

Page 37: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

26

bunların kutsal olanla ilişkisi hakkında sorulan nihai soruların cevaplarını bulmak

için bireyin kişisel arayışları olarak tanımlanmaktadır. Bu arayışlar bir toplumun dini

ritüel ya da bilgilerini oluşturabilirken bu faktörlerden de kaynaklanabilir (Koenig,

McCullough ve Larson, 2001).

Koenig (2007b), tıbbi nedenlerle ayaktan tedavi gören 50 yaş üstündeki

hastalarla yaptığı çalışmada, major depresyon, minör depresyon vakalarını ve

depresif olmayan vakaları ele almıştır. Demografik ve fiziksel sağlık faktörleri

kontrol edildikten sonra depresif hastaların daha çok dini eğilimi olmayan, daha az

dini okuma yapan ve daha az ibadetlere katılan ve de daha düşük içsel dindarlık

düzeyine sahip kişiler olduğu görülmüştür. Depresyon şiddeti arttıkça dini katılım,

ibadet, kutsal okumalar ve içsel dindarlık puanlarının düştüğü gözlenmiştir. Bu

sonucun aksine Murphy ve diğerlerinin (2000) yaptığı çalışmada dini inanç (Dini

Mutluluk Ölçeği ile ölçülmüştür/ Religious Wellbeing Scale) ile depresyon arasında

küçük ama pozitif bir ilişki görülmüştür. Bu sonucu depresif kişilerin acı ile baş

etmede dine yönelebileceği şeklinde yorumlamışlardır. İnanç ile umutsuzluk arasında

ise negatif yönde bir ilişki bulunmuştur. Dini inancın düşük düzeyde depresyon ve

umutsuzluğun yordayıcısı olduğu sonucuna da ulaşılmıştır. İbadetlere ve özel dini

uygulamalara katılım ile depresyon arasında herhangi bir ilişki bulunmamıştır

(Murphy ve ark., 2000).

Parker ve diğerleri (2003), binin üzerinde yaşlı örneklemin katıldığı

çalışmalarında, örgütlü dindarlık (kilise katılımı vs.), örgütlü olmayan dindarlık

(kişisel, yalnız yapılan ibadetler vs.) ve içsel dindarlık faktörlerinin depresyon

üzerindeki etkileşim etkisine bakmışlardır. Sonuç olarak, üç boyutta da yüksek puan

alanların daha az depresif belirti gösterdiği ve daha düşük puan alanlardan daha iyi

Page 38: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

27

bir ruh sağlığına sahip oldukları görülmüştür. Her bir boyuta ayrı ayrı bakıldığında,

örgütlü dindarlığın daha düşük depresyon ile bağlantılı olduğu, ancak örgütlü

olmayan dindarlık ve içsel dindarlığın depresyon üzerinde olumlu etkisi olmadığı

görülmüştür. Örgütlü dindarlık ile ilgili bulunan bu sonuç cemaatle yapılan

ibadetlerde elde edilebilen sosyal desteğin etkisini gösteriyor olabilir. Ancak

Swank’ın (2009) çalışmasında örgütlü dindarlık ile depresyon arasında ilişki

olmadığına dair bir bulguya da ulaşılmıştır.

İçsel dindarlık ile depresyon arasında ilişki bulunamayan bir diğer çalışma da

Commerford ve Reznikoff (1996) tarafından yapılmıştır. Bu çalışmada

bakımevlerinde kalan yaşlı örneklem ele alınmıştır. Araştırmada, haftada bir defadan

daha az dini aktivitelere katılanların depresyon düzeyleri, sıklıkla kiliseye devam

edenlerden daha yüksek bulunmuştur. Bireysel ibadetlere daha fazla katılanların

depresyon düzeyleri ayda birden az katılanlardan daha düşüktür. Araştırmacılar

bakımevinde kalan kişilerin algıladıkları sosyal destek ve içsel dindarlık düzeylerinin

depresyonla negatif, benlik saygısı ile pozitif ilişki göstereceğini öngörmüşlerdir.

İçsel dindarlığı Hoge'un İçsel Dindarlık Motivasyonu Ölçeği ile ölçmüşlerdir. Bu

amaçla 83 kişiyi çalışmaya katmışlar ve sonuçta arkadaşlardan sağlanan sosyal

destek ile içsel dindarlık puanlarının depresyon ve benlik değeri ile ilişkili olmadığını

görmüşlerdir. Araştırmacılar bu durumu insancıl ilkeler ile geleneksel dini değerler

arasındaki fikirsel çelişkiden kaynaklanabileceği şeklinde yorumlamıştır.

Araştırmacılara göre bazı dindar katılımcılar, kibir olur düşüncesiyle kendilerini

olumlu olarak göstermekten çekinmiş olabilirler. Aynı zamanda bu durumdaki yaşlı

insanların dini, güvenlik, rahatlık ve sosyal destek için kullanmaya meyilli

olmalarından dolayı içsel dindarlık ölçümünün bu grup için uygun olmadığını da

Page 39: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

28

düşünmüşlerdir. Bahsi geçen bu çalışmada toplu dini etkinliklere katılım ile

depresyon arasında negatif ve benlik değeri arasında pozitif ilişki çıkmıştır.

Nelson ve diğerlerinin (2002) kanser ve aids hastaları ile yaptıkları

çalışmalarında, çoklu regresyon analizi sonucunda, depresyon ile spiritüel (manevi)

iyi olma arasında anlamlı ve negatif bir ilişki bulunmuştur. Buna göre manevi iyilik

ölçümleri daha yüksek olan bireylerin depresyon ölçümleri daha düşüktür. Dindarlık

(öznel dindarlık düzeyi ve kilise katılım sıklığı ile ölçülmüştür) ile depresyon

arasında pozitif bir ilişki bulunmuş, buna göre kendini daha dindar tanımlayan

bireylerin depresyon düzeyleri daha yüksek bulunmuştur. Korelasyon analizinde ise

depresyon yalnızca maneviyatla (spirituality) ters ilişki göstermiştir. Araştırmacılar

spiritüel insanların manevi güçlerini kendi içlerinden aldıklarını, bu nedenle de

kontrolü ellerinde tuttuklarını düşünmüşlerdir. Spiritüel olmayan dindar insanların

ise dinlerinin kendilerine rehberlik etmelerini beklediklerini ve kontrolü kendilerinin

dışına koyduklarını belirtmişlerdir. Dış kontrol odağı durumu da çaresizlik hissine

sebep olmaktadır. Daha derin bir algıya ve daha manevi bileşenlere sahip olamayan

ölümcül hastalar için din, potansiyel bir stres kaynağı olabilir. Bazen bu hastalar

öfkelerini, yaşadıkları acılara sebep olan Tanrı’ya çevirebilirler (Nelson ve diğ.,

2002). Araştırmacılar dindarlık ile depresyon arasında çıkan pozitif ilişkiyi bu

nedenlerle açıklamaya çalışmışlardır.

Başka bir çalışmada 87 depresif hasta taburcu edildikten sonra 47 hafta

boyunca izlenmiş, daha derin inanca sahip olanlarda (daha içsel dindarlık) daha az

derin inancı olanlara göre depresyonun düzelme oranı %70 daha fazla bulunmuştur

(Koenig, George ve Peterson, 1998b). Bu çalışmada, güçlü içsel dindarlığı olan

Page 40: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

29

hastaların depresif durumlarında daha hızlı toparlandıkları görülmüştür. Depresyonda

iyileşmenin yordayıcıları olarak da içsel dindarlık, yaşam kalitesi, tedaviyi kabul

etme, işlevsel durumda değişme ve ailenin psikiyatrik öyküsü değişkenlerini

saptamışlardır. Araştırmacılar, kiliseye gitme ve kişisel ibadetler ile depresyonun

iyileşmesi arasında bir ilişki bulamamışlardır (Akt: Swank, 2009). O’Connor ve

Vallerand (1989)’ ın çalışmasında içsel dindarlık ile depresyon arasında olumsuz,

yaşam memnuniyeti, benlik saygısı ve hayatın anlamı arasında olumlu ilişkili olduğu

görülmüştür. Swank (2009)’ın çalışmasında ise içsel dindarlık ile depresyon arasında

anlamlı bir ilişki bulunamamıştır.

Eliassen ve diğerleri (2005), öznel dindarlık ile depresif belirtilerin ilişkisini

incelemişlerdir. Öznel dindarlık düzeyleri kendilerini dindarlık yönünden nasıl

değerlendirdikleri, günlük problemleriyle başetmede dine ya da spiritüel inançlarına

ne kadar sığındıkları, zor ve stresli zamanlarında dinin kendilerini ne kadar

rahatlattığı ve zor ya da stresli zamanlarda normalden daha fazla dua edip

etmedikleriyle ölçülmüştür. Araştırmalarında öznel dindarlık ile depresyon

arasındaki ilişkiyi yalnızca kadın örneklemde bulgulamışlardır. Erkeklerin depresyon

puanları dindarlık düzeylerine göre farklılaşmamaktadır. Kadınlara göre

bakıldığında, düşük ve yüksek dindarlık düzeyindekilerin depresif belirti ortalamaları

orta dindarlık düzeyindekilerden daha düşük çıkmıştır. Araştırmacılar bu durumun

Ross’un (1990) U şeklindeki eğrisel hipotezine uygun olduğunu düşünmüştür.

Literatüre bakıldığında, sık sık ibadet eden bireylerin, nadir olarak ibadete

katılanlardan daha az depresif olduklarını gösteren pek çok çalışma (Idler, 1987;

Idler ve Kasl, 1992; Koenig, 1995; Koenig ve diğ., 1997; Nolen-Hoeksama ve

Page 41: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

30

Larson, 1999; Wright, Frost ve Wisecarver, 1993) olduğu da görülmektedir. Dua,

kardiyak hastalarının ameliyat sonrası depresyonlarında bir azalma sağlamaktadır

(Ai, Dunkle, Peterson ve Bolling, 1998; Ai ve diğ., 2006). Ancak bireysel olarak

yapılan ibadetler ve dua etme ile depresyon arasında pozitif bir ilişki olduğunu

gösteren çalışmalar da (Ellison, 1991) vardır. Yapılan çalışmalara bakıldığında,

depresyon ve dua ilişkisi karmaşık sonuçlar vermektedir. Uzun dönemde

depresyonda duanın hafifletici bir etkisi gözlenirken, kısa dönemde pozitif bir ilişki

görülmektedir (Ai ve diğ., 2006). Bu veriler, tüm diğer kişisel ibadetler gibi, hastalık

durumları ya da stresli yaşam olaylarında kişilerin duaya ve ibadetlere daha fazla

yöneliyor olması şeklinde yorumlanabilir (Swank, 2009). Kişiler olumsuz yaşam

olaylarının etkileriyle başetmede dini kullanabilmektedirler (Murphy ve diğ., 2000).

Koenig ve diğerleri (2001), içsel dindarlık ve dindar bir topluluğa ait olmanın

depresyon riskini azalttığını ancak kişisel ibadetlerin ve inançların depresyon ile

ilişkisinin henüz çok açık olmadığını ifade ederler (Akt: Swank, 2009).

Koenig ve diğerleri (1997) sıklıkla dini kurumlara devam eden yaşlıların

bağışıklık sistemlerinin daha iyi olduğuna dair bazı kanıtlar bulmuşlar, başka bir

çalışmada da aktif dindar olan yaşlılarda daha düşük tansiyon olduğu görülmüştür

(Koenig ve diğ., 1998a). Koenig (1999), dini inanç ve uygulamaların daha iyi bir ruh

sağlığı, daha iyi fiziksel sağlık ile hastalık ve güçsüzlüklere uyumun gelişmesiyle

bağlantılı olduğuna dair kanıtların arttığını söyler.

Yas tutan ebeveynler üzerinde yapılan bir çalışmada dini inanç, düşük

düzeydeki depresyon ile ilişkili bulunmuştur (Maton, 1989). Bu sonuca göre din,

olumsuz bir olay yaşayan bireylere bu olumsuzluklarla başa çıkmada bilişsel bir yapı

sunarak daha az depresyon yaşamalarını sağlamaktadır denebilir (Blaine ve Crocker,

Page 42: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

31

1995; Akt: Murphy ve diğ., 2000). Bazı insanlar sorunlarla başa çıkmak için dini

inançlarını kullanabilirler. Dini başa çıkma ile depresif belirtiler arasında bir takım

araştırmalar vardır. Koenig ve diğerlerinin (1995) yaptığı çalışmada, dini başa çıkma

depresyonun yalnızca bir takım belirtileri ile ilişkili çıkmıştır. Bunlar, ilgi kaybı,

değersizlik duygusu, sosyal ilişkiden çekilme, umut yitimi ve diğer bilişsel

belirtilerdir. Depresyonun somatik belirtileri olan kilo kaybı, uykusuzluk, enerji

kaybı ve konsantrasyon güçlüğü ile ilişkili bulunmamıştır. Dini başa çıkma ile ilgili

bilgilere Bölüm 4’ te ayrıntılı olarak yer verilmektedir.

Yukarıda incelenen çalışmalar Hıristiyan gruplar üzerinde araştırılmış

çalışmalardır. Müslüman örneklemde yapılan bir araştırmada ise Ansari (2006),

günlük olarak namaz kılma ile psikolojik sağlık arasında pozitif, psikolojik sıkıntı

düzeyi ile negatif ilişki bulmuştur. Cuma namazına katılım ile psikolojik sağlık

pozitif ilişkili iken fiziksel sağlık negatif ilişki göstermiştir. Günlük dua etme ile

psikolojik sıkıntılar ters ilişkilidir. Ramazan orucu tutmak ile de psikolojik sağlık

pozitif, stres negatif ilişkili çıkmıştır. Kendilerini daha dindar olarak tanımlayanların

psikolojik sağlıkları daha iyi, psikolojik sıkıntıları ise daha azdır. Müslüman

örneklemde yapılmış bu çalışmada Hıristiyan örneklemlerindeki çalışmalar gibi

(Commerford ve Reznikoff, 1996; Idler, 1987; Idler ve Kasl, 1992; Koenig, 1995;

vd.) ibadete katılım ile psikolojik sağlık arasında pozitif ilişki gözlenmiştir.

Buraya kadar ele alınan çalışmalar incelendiğinde, dindarlıkla ilgili olarak içsel

dindarlık, öznel dindarlık düzeyi, örgütlü ve örgütlü olmayan dindarlık, ibadetlere

katılım ve maneviyat değişkenlerinin araştırıldığı görülmektedir. Çalışmalarda içsel

dindarlık ile depresyon arasında bazı çalışmalarda negatif ilişki olduğu (Koenig,

Page 43: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

32

2007b; Koenig ve diğ., 1998b; O’Connor ve Valerand, 1989), bazılarında da

herhangi bir ilişki olmadığı (Commerford ve Reznikof, 1996; Parker ve diğ., 2003;

Swank, 2009) görülmüştür. Öznel dindarlık ile depresyon arasında ise kimi

çalışmalarda pozitif (Koenig, 1999; Nelson ve diğ., 2002), bir kısmında negatif

(Maton, 1989) ve bir çalışmada da U şeklinde eğrisel bir ilişki (Elliasen ve diğ.,

2005) gözlenmiştir. İbadet ve kilise katılımıyla ilgili olarak da negatif ilişki (Ai ve

diğ., 1998; Ai ve diğ., 2006; Commerford ve Reznikof, 1996; Koenig, 1999; Koenig,

2007b) olan çalışmalar, pozitif olanlar (Ai ve diğ., 2006; Ansari, 2006; Koenig,

1999; Nelson ve diğ., 2002) ve nötr ilişki (Koenig, George ve Peterson, 1998b;

Murphy ve diğ., 2000) bulunmuş çalışmalar vardır.

Tüm bu çalışmalar değerlendirildiğinde dindarlık ve depresyon ilişkisi

konusunda birbiri ile tamamen örtüşen sonuçlar elde edilemediği görülmektedir.

Farklı ölçme araçları, farklı örneklem özellikleri ve diğer bazı farklılıklar olduğunda

iki değişken arasında farklı sonuçların elde edildiği düşünülmektedir. Dindarlık,

aslında tanımı oldukça belirsiz ve ölçülmesi zor bir yapıdır. Bu nedenle elde edilen

sonuçların birbirinden farklı çıkmış olması normal kabul edilebilir. Dindarlık

ölçümünün taşıdığı düşünülen bu zorlukları nedeniyle kişilerin Tanrı algılarının ve

sorunlarla baş etmede dini inançlarını ne yönde kullandıklarının dini yaşamları

hakkında daha anlamlı veriler sağlayacağı düşünülmüştür. Bizim çalışmamızda

dindarlıkla ilgili faktörleri belirlemek üzere Tanrı algısı ve dini başa çıkma tarzları

üzerinde daha fazla durulacaktır.

Page 44: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

33

1.1.5.2. Dindarlık ve Depresyon Konusunda Türkiye’de Yapılmış

Çalışmalar

Ülkemizde dindarlık ve depresyon konusunda yapılmış uygulamalı çalışmalar

sınırlıdır. O nedenle de ülkemiz açısından genel bir fikre sahip olmak zor

görünmektedir. Yine de dindarlık ile depresyon arasındaki ilişkiye dair yurtdışında

elde edilen çok farklı sonuçların Türkiye’de yapılmış çalışmalarda da ortaya çıktığı

söylenebilir.

Güler (2007a) tarafından yapılan bir çalışmada, bireylerin Tanrı algıları ile

psikolojik semptomları arasındaki ilişkiye bakılmış ve seven/merhametli Tanrı algısı

ile psikolojik semptomlar negatif ilişki göstermiştir. Olumlu Tanrı algısı daha az

depresif belirti ile ilişkili bulunmuştur. Tanrı algısının araştırıldığı başka bir

çalışmada da benzer sonuç elde edilmiştir (Aydın, 2010). Ancak Tanrı’ya atfedilen

özellikler ve dindarlık eğilimleri ile depresyon arasındaki ilişkilerin araştırıldığı

başka bir çalışmada ise ne Tanrı algısı ne de dindarlık eğilimi depresyonla ilişki

göstermiştir (Güngördü, 2001). Bu çalışmada kullanılan ölçme aracı diğer iki

çalışmada kullanılmış olandan farklıdır. Elde edilen farklılığın kaynaklarından biri

bu durum olabilir.

Güven’in (2008) “Depresyon ve Dindarlık İlişkisi” isimli yüksek lisans tezinde

dindarlık için öznel dindarlık algısı ve genel dindarlık (inanç, ibadet, etki, duygu-

tecrübe boyutları) düzeyleri ele alınmıştır. Öznel dindarlık algısı ile geçmişte ya da

şimdi depresyon tedavisi görmüş olmak arasında negatif ilişki bulunmuştur.

Depresyon tedavisi görmeyenlerin kendilerini daha dindar tanımladığı görülmüştür.

Ayrıca, öznel dindarlık algısı ve genel dindarlık puanları ile depresyon da negatif

Page 45: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

34

ilişki göstermiştir. Dindarlık arttıkça depresyon puanları düşmektedir. Şengül (2007)

tarafından yapılan başka bir tez çalışmasında ise depresyon, dindarlık boyutlarından

bilgi-ibadet boyutundaki puanlar ile negatif ilişki göstermiştir. Bilgi düzeyi ve

ibadetlere katılım arttıkça depresyon puanları düşmektedir. Ancak dindarlık

ölçeğinin diğer boyutları (duygu-tecrübe, inanç, etki) depresyon ile ilişki

göstermemiştir. Bu çalışmaların bulguları dindarlık ile depresyon arasında kesin bir

ilişkiden henüz bahsedilemeyeceğini düşündürmektedir.

Şahin, Batıgün ve Şahin’in (1998) intiharı engelleyen ahlaki ve dini faktörler

ile depresyon arasında bulduğu pozitif ilişki de araştırmacıları dini faktörlerin

depresyon üzerinde olumlu bir etki gösteremediği yorumuna götürmüştür. Bu

çalışmada ele alınan dini engeller intihar konusunda dinin koyduğu yasaklar,

cehenneme gitmekten korkma, sadece Tanrı’nın hayatı sonlandırma hakkı olması ve

kadere olan inanç maddelerini içermektedir. Bu tip inançlara olan katılım arttıkça

depresyon puanları da artmıştır. Bu inançların kişi için daha pasif kalabildiği, cezaya

ve korkuya dayanan maddeler olduğu düşünülebilir. Bu yönü ile de depresyonla olan

pozitif ilişkisi belki anlamlı görünebilir.

Page 46: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

1.2. İNANÇ VE İNTİHAR İLİŞKİSİ

1.2.1. İntihar

Dünya Sağlık Örgütüne göre her yıl dünyada 1 milyon kişi intihar sonucu

hayatını kaybetmektedir, bu oranın 10–20 katı kişi ise intihar girişiminde

bulunmaktadır. Yani dünyada her 40 saniyede 1 kişi intihar etmektedir ve 2–4

saniyede de 1 kişi intihar girişiminde bulunmaktadır. Son 45 yılda dünyadaki intihar

oranı %60 artış göstermiştir ve 2020 yılında intihar sonucu ölenlerin sayısının 1,5

milyona ulaşması beklenmektedir. Bu veriler göz önüne alındığında da intiharın tüm

dünyada önemli bir halk sağlığı problemi olduğu anlaşılmaktadır (Atlı, 2007; sf:1).

1.2.1.1. Türkiye’ deki Durum

Devlet İstatistik Enstitüsü 2003 yılındaki verilerine göre ülkemizde intihar

oranlarında 1977 yılından 1997 yılına kadar dalgalanmalarla birlikte bir artış

yaşanmıştır ve bu yıldan sonra ise intihar oranlarında bir azalma olduğu

gözlenmektedir. 1980 yılında %000 de 1.69 olan kaba intihar oranı 1990 yılında

2.42’ye ve 2000 yılında 2.67’ye (DİE, 2003) ve 2009 yılında 4,03’e çıkmıştır (TUİK,

2010). Her 10 yılda bir aradaki artışın büyüklüğü dikkat çekicidir (Atlı, 2007; sf: 4).

Sayıl ve arkadaşları (1993) Ankara için intihar girişim oranını 100.000 kişi başına

107 olarak hesaplamışlardır. Araştırmalar ve istatistikler incelendiğinde intihar

konusunun gelişmekte olan ülkemiz açısından da önemli olduğu görülmektedir.

Page 47: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

36

Tablo1.1: 2002- 2009 Yıllarındaki Tamamlanmış İntiharlarda TUİK Verileri

2009 yılı içerisinde 2898 tamamlanmış intihar olayı olmuştur. Cinsiyete göre

bakıldığında kadınların 787, erkeklerin ise 2111 kişi olduğu görülmüştür. Yaşlara

göre dağılımı incelendiğinde 95 kişinin 15 yaş altında olduğu (%3), 603 kişinin 15-

24 yaş arası (%21), 840 kişinin 25-39 yaş arası (%29), 1007 kişinin 40-64 yaş arası

(%35) ve 339 kişinin de 65 yaş üstünde (%11) olduğu tespit edilmiştir (TUİK, 2011).

2009 yılında Ankara’daki hastanelere (devlet hastaneleri ve eğitim araştırma

hastaneleri) intihar girişimi ile getirilen vakaların 1949 kadın (%76), 632 erkek

(%24) toplam 2581 kişi olduğu görülmüştür. Bu vakaların 1450 tanesi (%56) 15-24

yaş arasındadır. Yine bu vakalardan 3 kişi 11 yaşından küçük, 79 kişi 11-15 yaş, 650

kişi 25-34 yaş, 327 kişi 35-49 yaş, 49 kişi 50-64 yaş arası ve 23 kişi 65 yaş

üstündedir (Erçin Şahin ve ark., 2011).

Kekeç ve Sarı (2008) tarafından yapılan çalışmada, intihar girişiminde bulunan

hastaların ortak özellikleri değerlendirildiğinde çoğunluğunun genç yaş grubunda,

bekar ve kadın olduğu saptanmıştır. Zehirlenme amaçlı intihar girişiminde

bulunanların çoğunluğunun depresyon olmak üzere psikiyatrik hastalık öyküsü

2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009

Toplam 2301 2705 2707 2703 2829 2793 2816 2898

Erkek 1392 1574 1681 1740 1782 1808 1924 2111

Kadın 909 1131 1026 963 1047 985 892 787

Page 48: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

37

vardır. Hastaların çoğunluğunun intihar yöntemi olarak çoklu madde alımı ile

zehirlenme yolunu seçtiği görülmüştür.

Ülkemizde intiharlarla ilgili birbirinden çok farklı istatistikler üretilmektedir.

Bunun nedeni olarak da intihar olaylarının mevcut tanım, ilgili kavramları ve veri

toplama derleme yöntemleriyle ilgili farklı yaklaşımlar olması gösterilir (Ayhan,

1996). Aşağıda, ülkemizde yapılan çalışmalardan cinsiyet, bölge ve kültür, yaş,

medeni durum, eğitim düzeyi, çalışma durumu ve yaşam olayları ile ilgili elde edilen

bazı bulgulara değinilmiştir. Ülkemizdeki intihar olaylarını daha iyi anlayabilmek

açısından vakaların çeşitli sosyodemografik özelliklerinin incelenmesi önemlidir.

Cinsiyet: Cinsiyet yönünden bakıldığında, ülkemizde hemen tüm bölgelerde

erkek intihar oranları kadın intihar oranından fazladır. Başarılı intiharlarda erkeklerin

sayısı kadınlardan fazladır. İntihar girişimlerinde ise, yapılan çalışmalarda kadınların

sayısının erkeklerden fazla olduğu görülmektedir (Sayıl ve ark., 2000). Gökçe (1987)

yaptığı çalışmada, 1985 yılı intihar verilerini incelemiş ve ölümle sonuçlanan 1187

intihar olayının %62’sinin erkek, %38’inin kadın olduğu sonucuna varmıştır.

Gökhan’ın (2008) çalışmasında ise, intihar davranışı nedeniyle acil servise getirilen

1281 hastanın 901 (%70.4)’ i kadın, 380 (%29.6)’ i erkektir. Ancak özellikle

Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki illerde kadın intiharlarının erkek intiharlarından

fazla olduğu dikkat çekmektedir (Uçan, 2005). Deniz ve diğerlerinin (2001), 1995-

2000 yılları arasında Batman’da meydana gelmiş intihar olayları ve intihar

girişimlerini inceledikleri çalışmada, hem tamamlanmış intiharlarda hem de intihar

girişimlerinde kadınların erkeklerden daha fazla olduğu tespit edilmiştir. Asoğlu

(2007) Şanlıurfa’da intihar girişimlerinin incelendiği çalışmasında araştırma

Page 49: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

38

grubunun %72.2’sini kadınların, %27.8’ini erkeklerin oluşturduğunu tespit etmiştir.

Adıyaman’daki intihar girişimi vakalarının incelendiği bir çalışmada da kadınların

intihar girişimlerinin belirgin bir şekilde ön plana çıkmış olduğu gözlenmiştir. Bu

durum, il genelinde zayıf bir sosyal konuma sahip kadınların, ilin sosyokültürel

ortamında meydana gelen değişimlerden erkeklere göre daha fazla etkilendiklerini

gösterdiği şeklinde yorumlanmıştır (Alptekin, Duyan ve Demirel, 2006).

2009 yılı içerisindeki 2898 tamamlanmış intihar olayı cinsiyete göre

incelendiğinde kadınların 787 (%27), erkeklerin ise 2111 (%73) kişi olduğu

görülmüştür (TUİK,2011).

Yaş: Ülkemizde intiharlar 15-24 ve 25-34 yaş aralığında yoğunluk

göstermektedir (TUİK, 2010). Yaş dağılımına göre 15 yaş altı ve 15-24 yaş

gruplarında kadınlar, diğer yaş gruplarında ise erkekler yüksek orandadır. Gençlerde

tüm yaş gruplarından daha hızlı bir yükselme söz konusudur (Uçan, 2005).

Gökhan’ın (2008) çalışmasında intihar girişimi olanların tümünün yaş ortalaması

23.36 olarak bulunmuştur. Asoğlu (2007)’nun çalışmasında araştırma grubunun yaş

grubu özellikleri dikkate alındığında, %11.1’inin, 0-15 yaş arasında, %77.8’inin 16-

35 yaş arasında, %11.1’inin de 36-60 yaş arasında olduğu görülmüştür. Türkiye'de

her yıl 15-24 yaş grubunda yılda 200-400 intihar gerçekleşmektedir. Tüm intihar

girişimlerinin %20'sini lise öğrencilerinin, %25'ini 14 yaşın üzerindeki ergenlerin

oluşturduğu, intihar girişimlerinin %30-35'inin 15-24 yaş grubunda yoğunlaştığı

belirtilmektedir (Şener ve Şenol, 1996). Ancak 2009 yılı tamamlanmış intihar

olaylarının yaşlara göre dağılımı incelendiğinde 95 kişinin 15 yaş altında olduğu

(%3), 603 kişinin 15-24 yaş arası (%21), 840 kişinin 25-39 yaş arası (%29), 1007

Page 50: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

39

kişinin 40-64 yaş arası (%35) ve 339 kişinin de 65 yaş üstünde (%11) olduğu tespit

edilmiştir (TUİK, 2011). 2009 yılı verileri incelendiğinde, daha önceki yılların

aksine, 15-24 yaş arasındakilerin 25- 39 ve 40-64 yaş arasındakilerden daha düşük

sayıda olduğu görülmektedir.

Medeni Durum: Asoğlu’nun (2007) çalışmasında, intihar girişiminde bulunan

araştırma grubunun çoğu bekarlardan (%61.2), %32.2’si ise evli kişilerden

oluşmaktadır. Geri kalan %2.2’si dul ve %4.4’ü boşanmış kişilerden oluşmaktadır.

Alptekin, Duyan ve Demirel’in (2006) Adıyaman örnekleminde yaptıkları

çalışmalarında, bekarların oranı (%63.81), evlilerinkinden (%36.19) yüksektir.

Bekarlarda erkeklerin oranı (%77.97) kadınlarınkinden (%58.28), bununla birlikte

evlilerde kadınların oranı (% 41.72) erkeklerinkinden (%22.03) önemli derecede

yüksektir.

2009 yılında tamamlanmış intiharlar incelendiğinde 1009 (%35) kişinin bekar

(693 erkek, 316 kadın), 1615 (%56) kişinin evli (1235 erkek, 380 kadın), 102 (%3)

kişinin dul (58 erkek, 44 kadın), 130 (%4) kişinin boşanmış (94 erkek, 36 kadın)

olduğu görülmüştür.

Eğitim Düzeyi: Güleç ve Aksaray (2006)’ın 15-24 yaş aralığındaki genç

gruplarla yaptıkları çalışmada intihar girişimi olan grubun kontrol grubuna oranla

anlamlı olarak daha düşük eğitim düzeyine sahip olduğu görülmüştür.

2009 yılında gerçekleşmiş intiharların eğitim düzeylerine göre dağılımına

bakıldığında, örneklemin %3’ü okuma yazma bilmemekte (97 kişi), %40’ı ilkokul

(1165 kişi), %12’si ilköğretim (345 kişi), %6’sı ortaokul ve dengi (171 kişi), %15’i

Page 51: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

40

lise ve dengi (451 kişi) ve %6’sı yüksek öğrenim (179 kişi) düzeyindedir (TUİK,

2011).

Bölge ve Kültür: DİE verilerine göre, Türkiye’de intihar olayları bölgeler

arasında farklılık göstermekte, doğudan batıya gidildikçe ve özellikle büyük

şehirlerde oranın arttığı görülmektedir. Fidaner’in yaptığı bir çalışmada, Türkiye’de

kentsel bölgelerde intihar hızının kırsal bölgelerin iki katı olduğu ve şehirlerde

özellikle gecekondu kesiminde intihar oranının daha yüksek olduğu saptanmıştır

(Yüksel ve Ceyhun, 1994; Akt:Uçan, 2006).

2009 yılında tamamlanmış intiharların bölgesel dağılıma bakıldığında 403

(%13) kişinin İstanbul, 172 (%6) kişinin Batı Marmara, 506 (%16) kişinin Ege, 258

kişinin (%7) Doğu Marmara, 257 kişinin (%9) Batı Anadolu, 364 (%13) kişinin

Akdeniz, 161 kişinin (%5) Orta Anadolu, 201 kişinin (%7) Batı Karadeniz, 87

kişinin Doğu Karadeniz (%4), 81 kişinin (%4) Kuzeydoğu Anadolu, 158 kişinin

(%6) Ortadoğu Anadolu ve 250 (%10) kişinin Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde

olduğu görülmektedir. Erkek intiharlarının %18’i Ege, %15’i İstanbul, %12’si

Akdeniz Bölgesi ve %55’i ise diğer bölgelerde gerçekleşmiştir. Kadın intiharlarının

% 15’i Ege, %13’ü Güneydoğu Anadolu, % 13’ü Akdeniz, ve %59’u diğer

bölgelerde gerçekleşmiştir (TUİK,2011).

Batman ilinde Türkiye ortalaması üzerinde, dünya ortalaması altında seyreden

bir intihar oranı söz konusudur (Deniz ve diğ., 2001). Deniz ve diğerlerinin

çalışmasında Batman'da artma eğilimi gösteren intihar olaylarındaki bazı faktörlere

değinilmiştir. Sosyolojik anlamda bir kültürel gecikmenin yaşanmasının, intiharları

etkileyen başlıca faktörlerden birisi olduğu düşünülerek Batman intiharlarının hızlı

Page 52: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

41

toplumsal değişmelerden etkilendiği sonucuna varılmıştır. Ayrıca okuma-yazma

oranının düşüklüğü, kız çocuklarının eğitime katılmasının zor olması veya

engellenmesi, kırdan kente göç olgusu da önemli belirleyiciler arasındadır. Göç

olaylarının fazlalığı ve terörün etkileri de önemli görülmüştür.

Aynı çalışmada intiharlarda kültürel faktörlerin de etken olduğu görülmüştür.

Kadın intiharlarının yüksekliği Batman' da "kadın olmanın" ne demek olduğunun

irdelenmesini zorunlu kılmaktadır. Ataerkil toplum yapısının bir uzantısı olarak

kadın, ikinci sınıf vatandaş konumundadır. Kız çocuklar okula gönderilmemekte,

erken yaşta ve çoğunlukla dini nikah ile evlendirilmektedirler. Çoğu zaman kadın

için bir güvence olan resmi nikah yapılmamaktadır. Akraba evlilikleri yaygın olup,

kuma ve berdel uygulamaları sürmektedir. Yapılan evliliklerde baba tek başına karar

vermekte, evlenecek kızın görüşü dahi sorulmamaktadır. Bir taraftan kitle iletişim

araçları ile sunulan zengin, gösterişli, sınırsız aşk, lüks ev ve arabalar ile çelişen,

kendi gerçeklerine dayanamayan genç kızlar; diğer yandan kadına atfedilen değer,

yargı ve tutumlara bağlı olarak kadının bekareti ve bunu korumayı ailenin

erkeklerine teslim eden geleneksel bir toplumsal yapı mevcuttur. Tüm bu faktörlerin,

intihar edenlerin neden daha çok kadınlar olduğu gerçeğine cevap olabileceği

düşünülmüştür (Deniz ve diğ., 2001).

Yaşan ve diğerleri (2008) Diyarbakır örnekleminde yaptıkları çalışmalarında,

intihar girişiminden bir hafta öncesine kadar aileleriyle sorun yaşama, aile içi fiziksel

şiddete uğrama, işsiz olma oranlarının kadınlarda erkeklere göre daha yüksek olduğu,

sosyal desteğin ise daha düşük olduğunu saptamıştır. Güneydoğu Anadolu

Bölgesi’nde tamamlanmış intihar olgularının kadınlarda erkeklere göre daha yüksek

Page 53: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

42

olmasında bu özeliklerin rolünün olabildiğini düşünmektedirler. Bulduk (2008)

çalışmasında, Batman’ daki intiharlarda rol oynayan “kopya intiharlar” üzerinde de

durmaktadır. Ancak son yıllarda yapılan çalışmalarda kadın intiharlarının başka

sebepleri üzerinde de durulmaktadır.

Çalışma Hayatı: İntihar ile ilgili araştırmaların sonuçları çalışmayanların

oranlarının daha yüksek olduğunu göstermektedir. Gökhan (2008)’ ın çalışmasında,

intihar davranışı nedeniyle acil servise getirilen hastaların çalışma durumları

incelendiğinde, 1281 hastanın 293’ünün (% 22.9) çalışmakta olduğu, 988’inin (%

77.1) ise herhangi bir işte çalışmadığı görülmüştür. Başka bir çalışmada da intihar

girişimi vakalarının %60’ının çalışmadığı, %17’sinin öğrenci olduğu ve %23’ünün

çalışıyor olduğu görülmüştür (Alptekin, Duyan ve Demirel, 2006).

2009 yılı tamamlanmış intiharlarına bakıldığında 1357 kişinin (1291 erkek, 66

kadın) çalışan, 1541 kişinin (820 erkek, 721 kadın) herhangi bir işte çalışmadığı (ev

kadını, emekli, irat sahibi, öğrenci) görülmektedir (TUİK, 2010).

Yaşam Olayları: Kekeç ve Sarı (2008) Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesine

başvuran zehirlenme yoluyla intihar girişimi vakalarını incelemişlerdir. Klinik

verilerine göre, intihar girişiminde etkili faktörler değerlendirildiğinde en yüksek

oranda görülen hazırlayıcı etkenin, genç yaş grubunda kişiler arası ilişki problemleri,

orta yaş grubunda ise maddî nedenler olduğu görülmüştür. Yaşan ve diğerlerinin

(2008) çalışmasında, intihar girişiminden bir hafta öncesine kadar kadınların

%71.8’inin, erkeklerin ise %15.2’sinin aile içi bir sorun yaşadığı tespit edilmiş olup

cinsiyetler arasında fark bulunduğu belirlenmiştir. Kadın olgularda çalışmanın

engellenmesi ve isteği dışında evliliğe zorlama gibi sorunların erkeklere göre daha

Page 54: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

43

yüksek olduğu saptanmıştır. İntihar girişiminden bir hafta öncesine kadar erkek

olguların %28.3’ü aile dışında olumsuz bir yaşam olayı yaşadıklarını bildirirken,

kadın olguların sadece %4.5’i aile dışında olumsuz bir durum yaşadıklarını belirtmiş

ve bu açıdan cinsiyetler arasında fark bulunduğu belirlenmiştir.

İntihar nedenlerine göre 2009 yılı tamamlanmış intiharlarına bakıldığında,

2898 kişinin 559’u hastalık, 266’sı aile geçimsizliği, 318’i geçim zorluğu, 90’ı ticari

başarısızlık, 123’ü hissi ilişki ve istediği ile evlenememe, 15’i öğrenim başarısızlığı,

176’sı bunların dışında kalan nedenlerle ve 1351’i de bilinmeyen nedenlerle intihar

etmiştir (TUİK, 2011).

İntihar Şekli: Tamamlanmış intiharlarda, intihar şekline göre 2009 yılında

1557 kişi ası yoluyla, 167 kişi kimyevi madde kullanarak, 253 kişi yüksekten atlama,

53 kişi suya atlama şeklinde, 760 kişi ateşli silah ile, 7 kişi kendini yakma, 30 kişi

kesici alet ile, 6 kişi doğalgaz-tüp ile, 12 kişi tren ya da başka motorlu taşıtların altına

atlama şeklinde ve 53 kişi de diğer yöntemlerle hayatına son vermiştir. Ası ve ateşli

silah yöntemlerini seçenler büyük oranda erkeklerdir. Kimyevi madde kullanımı ile

intihar edenlerin de büyük oranda kadınlar olduğu görülmüştür (TUİK, 2010).

1.2.1.2. İntihara İlişkin Yaklaşımlar

İntihar konusunda önemli bir isim olan Durkheim intiharı, ölen kişi tarafından

ölümle sonuçlanacağı bilinerek yapılan olumlu ya da olumsuz bir fiilin doğrudan ya

da dolaylı sonucu olan her ölüm olayı; intihar girişimini ise bu biçimde tanımlanan

Page 55: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

44

fakat ölümle sonuçlanmadan durdurulan fiil olarak tanımlar (Durkheim, 1897; Akt:

Kaya, 1999, sf:12-13). Durkheim’in tanımına göre ölümle sonuçlanan bir fiilin

intihar sayılabilmesi için bu eylemin ve sonuçlarının bilincinde olmak

gerekmektedir. Bu nedenle Durkheim, kaza ile meydana gelen ölümleri, bazı

hastaların (Demanslı, psikotik, nevrotik, fiziksel bazı hastalığı olanlar vs.)

eylemlerinin sonucunun ölüm olacağını kestiremeyerek yaptıkları davranışları intihar

tanımı içerisine sokmaz. Halbwachs, bu tanımlamada ölüm niyeti ve kararından

bahsedilmediğini düşündüğünden, intiharı kişinin kendisini öldürmek niyeti ile

kendisi tarafından yapılan bir hareket sonucu olan ölüm şeklinde tanımlamıştır.

Delmas’ a (1932) göre ise intihar, aklı başında bir insanın yaşamakla ölmek arasında

bir seçim yapabileceği durumda, her türlü ahlak baskısı dışında, ölümü seçip

kendisini öldürmesidir. Delmas, kişinin kendi davranışının sebep olduğu ancak tam

olarak iradeli ve istekli olmadığı ölüm şekline sözde intihar der. Buna örnek olarak

bunamadan ötürü, kazayla, ahlaki baskılarla, fedakarlık sonucu, daha az acı çekmek

için ya da şerefini kurtarmak için olan intiharları sayabiliriz. Asıl intiharı ise kişinin

yaşamak isteyeceği yerde aynı şiddetle ölmeyi istemesi, ölüme susaması olarak ayırır

(Arkun, 1978; sf:25-27).

Arkun (1978) intiharı, yaşamına son vermeye karar veren kişinin en etkili

yöntemi seçerek başka birinin müdahalesine izin vermeyecek şekilde kendisini

öldürmesi olarak tanımlar. Eğer bu eylemin sonucunda ölüm gerçekleşmezse bu

başarısız bir intihar girişimidir. Girişimin başarısız olması kişinin isteğinin yeterince

güçlü olmaması, kullanılan yöntemin yeterince güçlü olmaması, akıl hastalığı gibi bir

nedenle kişinin kararlı bir tavır alamaması olabilir. Bazen de insanlar ilgi çekmek,

deşarj olmak, yardım talebinde bulunmak gibi nedenlerle aslında ölme niyeti

Page 56: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

45

olmadan da girişimlerde bulunabilir. Bu tip zararsız eylemlere yalancı intihar

(pseudo) denmektedir (Arkun, 1978).

Farklı araştırmacılar intihar olgusu ile ilgili değişik teoriler sunmuşlardır.

Mills, barometrik basıncın ani düşüşü ya da ani değişiminin intihar oranlarını

yükselttiğini; Massaryk uygarlık ilerledikçe, Morselli ve Ferri ise bunun tam tersi

uygarlık düzeyi düştükçe intiharın arttığını savunmuşlardır (Arkun, 1978, sf:132).

Durkheim, intihar olayını açıklamak için toplumsal etkenlere dayanır. İntiharı

açıklayan bu toplumsal etkenlere örnek olarak dini bağlılık, evlilik, aile, siyasi ve

ulusal bağları gösterir. Durkheim intiharı, bencil (egoist) intiharlar, elcil (alturist)

intiharlar ve anomik (kuralsız) intiharlar olmak üzere üç türde incelemiştir. Bencil

intiharlar, toplumsal bağların gevşek olduğu ve bireyin kendini yalnız hissettiği

zaman görülür. Bireyin bağlı olduğu din, aile, politik zümre vs. tarafından

korunmamış olması durumunda bencil intiharlar artmaktadır. Elcil intiharlar ise

toplumsal bir ödevi yerine getirme amacını taşır. Durkheim, elcil intiharların bencil

intiharların aksine, bireyin topluma aşırı bağlı olduğu zamanlarda oluşabileceğini

düşünür. Birey bu yükümlülüğünü yerine getirmezse toplumdan dışlanır, onursuz

olmakla suçlanır. Bazı doğu kültürlerinde bu çeşit intiharların örnekleri

görülmektedir. Anomik intiharı da ekonomik refah ve arzulanan herşeye kavuşmanın

sonucu olarak açıklamaktadır. Durkheim, intihar oranlarının artmasını toplumda

oluşan olumlu ya da olumsuz değişimlere bağlar. Birey toplumdaki bu değişimlere

uyum göstermekte güçlük yaşamaktadır. Durkheim’ın intihar sınıflamalarına

bakıldığında toplumla olan bağların zayıf olması kadar bu bağların çok sıkı olması da

kişiyi intihara götürebilir. Bencil intiharlarda sosyal bağların gevşemesi nedeniyle

Page 57: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

46

hayatın anlamını kaybettiği, elcil intiharlarda toplum tarafından kişinin hayatından

daha üstün bir gayenin kişiye kabul ettirildiği, anomik intiharlarda ise sosyal

bünyede ani bir değişme olduğu için bireyin faaliyet ve değerlerinin ölçüsündeki

ayarı kaybettiği söylenebilir (Arkun, 1978; sf:132-134).

Durkheim için din, bireyi intihardan koruyan önemli bir yapıdır. Sosyal

bağlar, bu kuramın temel taşı olmasından dolayı Durkheim’ın yaklaşımında

gelenekler ve sosyal davranışlar kadar toplumdaki dini inançlar da intihar açısından

önemlidir (Arkun, 1978; sf:134).

Durkheim toplumda köklü değişmelerin olmadığı dönemlerde intihar

oranlarının sabit kaldığını, toplumsal değişmelerin hızlandığı reform dönemlerinde

intihar oranlarının arttığını belirtir. Üç Baltık eyaletinin (Estonya, Letonya ve

Litvanya) iki farklı sosyopolitik dönem içerisinde incelendiği bir çalışmada

Durkheim’ın bu teorisini destekler sonuçlar elde edilmiştir (Varnik ve ark., 2003).

Schneidman (1985) intiharı, dayanılmaz acıları ve ağır sorunları olan şaşırmış,

bozulmuş ve gücü azalmış benliğin çözüm arayıcı bir eylemi olarak görür (Odağ,

2002). Leenaars (1988), Schneidman’ın intihara ilişkin teorisini aşağıda sıralanan 10

madde ile özetlemektedir (Akt: Lester, 1998).

1. Kişi dayanılmaz acısına ve bundan nasıl kaçacağına odaklanır.

2. Kişi yetişkinliğinde bir travma geçirir.

3. Ölüm, kişiye dayanılmaz olan yalıtılmışlık ve rahatsızlık durumunu çözme

imkanı tanıyarak bir çözüm sağlar.

Page 58: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

47

4. Kişi tüm bilinçli yaşantısına son vermeyi arzulamaktadır ve bu amacını

başarmaya çalışmaktadır.

5. Kişi yıkıma uğrar; kendisini reddedilmiş, başarısız ve umutsuz hisseder.

6. Kişi çelişkili duygular, istekler ve davranışlar arasında kararsız kalır.

7. Kişi yoğun duyguları ve çelişkili mantığı ve algıları ile kendisini zehirler.

8. Kişi sahneden çekilmek, uzaklaşmak, gitmek ve yok olmak ister.

9. Kişi yaşamını kısaltan davranış örüntüleri sergiler.

10. Kişinin iletişimleri bilinçaltı psikodinamik implikasyonlara sahip olmaya

başlar.

İntiharı bir problem çözme aracı olarak gören Kaçış Kuramı’na göre insanı

kendi canına kıymaya götüren süreç, “standartların yetmemesi, benliğe ilişkin

atıflar, yüksek kendilik farkındalığı, olumsuz duygulanım, bilişsel yıkım ve yıkımın

sonuçları” olarak sayılan altı basamağı içerir (Baumeister, 1989).

Eskin (2003) intihara yönelik bütüncül bir model geliştirmiş ve modelinde,

intihar sürecini betimleyen, kişiye özgü ve çevresel faktörleri birlikte ele almıştır.

Modelde intihar sürecinde doğrudan etkili olan yakın etmenleri yakınlaştırıcı

etmenler, risk etmenleri, koruyucu etmenler ve tetikleyici etmenler olmak üzere 4

grupta toplamıştır. Bütün bu etmenlerin bileşeni olarak kişi belli düzeyde ruhsal acı

yaşar. İntihar davranışının ortaya çıkması için kişinin yaşadığı acının kişinin

dayanabileceği eşik seviyesinin üzerinde olması gerekir. Ancak bu gerekli ve yeterli

Page 59: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

48

koşul değildir. Modelde intihar sürecinde doğrudan etkili olmayan ancak acı eşiğini

etkileyerek dolaylı olarak sürece katkı sağlayan uzak etmenler de dört grupta ele

alınmıştır. Bunlar intiharın kültürel anlamı, yardım aramaya karşı tutumlar, intihara

ve intihar davranışında bulunanlara karşı tutumlar, temel kültürel değerlerdir. Bu tür

sosyokültürel etmenler bir yandan bireyin intihar davranışına yönelip

yönelmeyeceğini belirlerken diğer taraftan da sosyal destek gibi faktörler üzerindeki

etkisi ile koruyucu ve risk etmenleri üzerinde etkili olacaktır.

Eskin, modelini bir örnek üzerinden anlatır: Ailesinde daha önce intihar eden

kişilerin olduğu bir genç için öncelikle bu gencin aileden gelen genetik bir yüke

sahip olduğu söylenebilir. Bu genetik yük intihar davranışı için yakınlaştırıcı bir

etmen ise de tek başına yeterli olmayabilir. Genç aynı zamanda madde bağımlısı ise

madde kullanımı gencin intihar riskini arttıracaktır. Eğer bu genç madde kullanımına

ilişkin herhangi bir tedavi almıyorsa ve yeterince de sosyal desteğe sahip değilse

gencin, koruyucu etmenler açısından da olumsuz konumda olduğu söylenebilir.

Ancak tüm bunlar da gencin intihar davranışı için yeterli etmenler değildir. Tüm

bunlara ek olarak bu genç, kız arkadaşından da ayrılmış olsun. Böylelikle kişi için

yaşadığı bu olumsuz yaşantı, intihar davranışını tetikleyici bir unsur durumuna

gelecektir. Genç kendini çaresiz ve yalnız hissedecektir. Ancak böyle bir durumda

bile kişi intiharı bir çözüm olarak görmeyebilir. Bu noktada belirleyici olacak olan,

gencin ruhsal acı eşiği olacaktır. Ruhsal acı eşiği ise yukarıda da bahsedildiği gibi bir

takım sosyokültürel etmenler ile etkileşim içindedir. Eğer gencin içerisinde

bulunduğu toplum, intiharı sıkıntılı anlarda başvurulacak bir seçenek olarak

görüyorsa o zaman gencin intihar olasılığı artacaktır. Yine o toplumda eğer sıkıntılı

anlarda yardım istemek hoş karşılanmıyorsa bu da gencin intihara sürüklenmesine

Page 60: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

49

yardım edecektir. Böylelikle genç, dayanılmaz acıdan kurtulmak için tek çözüm yolu

olarak intiharı düşünecektir. Kişiyi intihara götüren süreç hiç de basit bir süreç

değildir. Birçok etmenin bir araya gelmesi birbirini etkilemesi gerekmektedir (Eskin,

2003).

1.2.1.3. İntiharın Yordayıcıları ve İlişkili Olduğu Etmenler

Sayıl (2000), intihar olgusunun, “intihar”, “intihar girişimi”, “intihar

düşüncesi” kavramları temelinde ele alınması gerekliliğinden bahseder. İntihar bir

fenomendir ve her insanda görülebilir, yani tek başına bir patoloji değildir. İster

herhangi bir hastalıkla ilgili olsun isterse olmasın belirli bir süreci kapsayan bir

düşünme boyutunu içerebilir. Düşünme boyutunu hiç içermeden ani bir duygusal

yaşantı olarak da ortaya çıkabilir. Düşünmeyi etkileyen (depresif bozukluk gibi) bir

hastalığın gidişi nedeniyle kişinin elinde olmadan oluşabilir. Düşünme boyutunu

içerse de, ani bir duygusal yaşantı olarak da ortaya çıksa "mutlak olarak" çaresizlik

ve ümitsizlik duygusunu uyandıran bir dizi duygusal yaşantıyı içerir (Sayıl, 2000).

İntihar eden kişi ölmeyi gerçekten istemiş olabilir. Ancak kişi intihar girişimi

ile aslında acısını, çaresizliğini ve umutsuzluğunu da dile getirmek istemiş olabilir.

Ya da yaşamında olası bir değişiklikten kaçmak amacı da gütmüş olabilir. Sebepler

bunlar olduğunda intihar aslında kişinin yardım çağrısı olarak değerlendirilebilir

(Sayıl, 2000). Aslında pek çok normal insan yaşamı boyunca bir ya da birkaç kez

intihar etmeyi düşünür (Odağ, 1995; sf:23).

Page 61: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

50

Hood-Williams (1996), intihara neden olan faktörler arasında hastalıkları,

kişisel ve sosyal etkenleri, stresli yaşam olaylarını ve intihar girişiminde bulunmuş

olmayı gösterir. İntihar girişimi öyküsünün olması durumunda, bu kişilerin yeniden

intihar girişiminde bulunma riskinin hemen hemen dört kat daha fazla olduğu

görülmüştür (Sidley ve diğ., 1999; Schneider ve diğ., 2001; Akt: Lizardi, 2004).

Yaş: Tamamlanmış intiharlar ve intihar girişimleri incelendiğinde yaş

faktörünün önemli olduğu görülmektedir. İntihar girişimi ve düşüncesinde 15-24 yaş

arası gençler riskli grubu oluşturmaktadır.

Batıgün ve Şahin (2003) 14-24 yaş arasında bulunan gençlerin, problem çözme

becerilerinin daha düşük, öfke/saldırganlık ve dürtüsel davranışlarının ise daha

yüksek olduğunu bulmuşlardır. Bu yaş grubundaki bireylerin, problem çözme

becerilerinin yetersiz, öfke/saldırganlık ve dürtüsellik düzeylerinin ise yüksek olması

nedeni ile stresli bir yaşam olayı ya da durum ile karşı karşıya kaldıklarında, intiharı

bir çözüm yolu olarak akıllarına daha çabuk getiriyor olabildiklerini ve bu yüzden de

intihar olasılıklarının arttığının söylenebileceğini belirtmişlerdir. Araştırmalarında,

daha ileri yaş grubundaki bireylerde böyle bir durumun söz konusu olmadığını

bildirmişlerdir.

Ertemir ve Ertemir (2003) yaptıkları çalışmada, genç intihar girişimlerinin

çoğunlukla olumsuz bir yaşam olayını takiben geliştiğini, gençlerin sorunlar

karşısında baş etme ve alternatif çözümler üretmede yetersiz kalarak, intiharı bir

çözüm olarak gördüklerini ve olası sonuçlarını düşünmeden intihar girişiminde

bulunduklarını, intihar girişimlerini tekrarlama eğiliminde olduklarını

belirlemişlerdir. Genç intihar girişimlerinde, gençlerin sorunlara karşı daha

Page 62: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

51

tahammülsüz oluşunun ve baş etme ve alternatif çözümler bulma becerilerinin

gelişmemiş olmasının önemli bir rolü olduğu yorumu yapılabilir (Ertemir ve Ertemir,

2003).

Sosyoekonomik Durum: İntihar girişimleri sosyoekonomik düzey ile

doğrudan ilişkili görülmektedir. İşsizlik faktörü de intihar ile ilişkilidir. İntihar

girişimleri şehirlerin kalabalık, sosyal koşulları iyi olmayan bölgelerinde daha çok

gerçekleşmektedir (Hawton ve Catalan, 1994, sf:11-12).

Yapılan bir çalışmada, sosyoekonomik yoksunluk olan bölgede psikiyatrik

hastane yatış oranları sosyal parçalanma olan bölgeden daha fazla bulunmuştur.

Ancak, sosyal parçalanmanın intihar ile ilişkisinin sosyoekonomik yoksunluktan

daha güçlü olduğu da (Evans, Middleton ve Gunnell, 2004) görülmüştür.

Umutsuzluk: Beck ve diğerlerinin (1985) yaptığı çalışmada umutsuzluğun

gelecekteki intiharların önemli bir yordayıcısı olduğu görülmüştür. Kaplan ve

Sadock (1996, sf:16), intiharda ortak olan temaların yoğun ızdıraba yol açan bir kriz,

umutsuzluk ve çaresizlik duyguları, yaşamak ile katlanılmaz stresler arasında

düşülen çelişkiler, hastanın görebildiği seçeneklerin daralması ve kaçma arzusu

olduğunu belirtir. Molock ve diğerleri tarafından yapılan çalışmada (2006) da

umutsuzluk ve depresyonun intihar düşüncesi ve girişimi için önemli bir risk faktörü

olduğu ortaya çıkmıştır.

Anlam Duygusu: “Hayatımın anlamı ne?” sorusu dünyevi anlama ilişkin bir

sorudur. Anlam hissine sahip biri hayatı, bir amaca veya yerine getirilecek bir işleve,

Page 63: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

52

insanın kendini vereceği bir hedef ya da hedeflere sahip olarak yaşar (Yalom, 2001;

sf:663).

Jung anlamsızlığın hayatın bütünlüğünü engellediğini ve hastalığa eşdeğer

olduğunu düşünmüştür. Kendi hastalarını değerlendirdiğinde vakaların üçte birinin

klinik bir nevroz göstermeyip hayatlarının anlamsızlığı ve amaçsızlıklarından

yakındıklarını belirtmektedir. Frankl’a göre de nevrozların bir kısmı hayattaki

anlamsızlıktan doğmaktadır. En büyük varoluşsal stres anlam eksikliğidir. Jung,

anlamın birçok şeyi, hatta her şeyi dayanılır bir hale getirdiğini söyler (Yalom,

2001;sf:658-659; 676). Frankl’a göre anlam, keşfedilecek bir şeydir. İnsan onu icat

edemez, ancak onu keşfeder. Genel olarak bakıldığında Frankl’ın görüşleri temelde

dinseldir. Tanrı’nın her insanın keşfedip gerçekleştirmesi için hazırladığı bir anlam

olduğunu düşünür (Yalom, 2001;sf:728).

Yaşamın anlamına ya da yaşama amacına sahip olmanın iyilik hali sağladığı,

depresyondan ve dolaylı olarak da intihardan koruduğu (Wang ve diğ., 2007)

söylenmektedir. Her intihar olayına anlamsızlık duygusu ile kalkışılmamış olsa da

der Frankl, uğruna yaşamaya değer bir anlam ve amacın farkında olması halinde

bireyin kendi yaşamına son verme dürtüsünün üstesinden gelineceğini savunur

(Frankl, 1984, sf:154). Anlamın varlığından yoksun olmak intihara götürebilir

(Dogra, Basu ve Das, 2008). Mascaro ve Rosen (2005) de, varoluşsal anlamdan

yoksun olmanın intihar fikrinin yordayıcısı olabileceğini söyler.

İntiharın Kabul Edilebilirliği: İntiharı kabul edilebilir olarak görenlerin

intihar riski ölçeğinden yüksek puan aldıkları ve intihar girişimi ve tamamlanmış

intihar yönünden daha riskli oldukları öne sürülmektedir (Agnew, 1998; Akt: Anglin,

Page 64: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

53

Gabriel ve Kaslow, 2005). Bu bağlantı da intiharın kabul edilebilir bir seçenek

olmasının oluşturduğu riski göstermektedir.

Marion ve Range (2003) intihar fikrini yordayan üç değişken olarak intiharın

kabul edilebilirliği, aile desteği ve işbirlikçi dini başa çıkma stilini ortaya koymuştur

(Anglin, Gabriel ve Kaslow, 2005). Cinsiyet ve medeni duruma göre

karşılaştırıldığında ise, erkekler kadınlara nazaran ve bekar olanlar da evli olanlara

göre intiharı daha fazla kabul edilebilir görmektedir (Dahlen ve Canetto, 2002; Akt:

Anglin, Gabriel ve Kaslow, 2005).

Dini Engeller: İntiharın, Afrikan Amerikalılar' ın mensubu olduğu Black

Church' ün liderleri tarafından şiddetle yasaklanması nedeniyle din, bu kilisenin

üyelerini intihardan koruyan bir faktördür (Stack, 1998). Durkheim da birey dinle ne

kadar bütünleşmişse intihar riskinin de o kadar düşük olduğunu savunur (Anglin,

Gabriel ve Kaslow, 2005). Stack (1998), yaptığı çalışmada intiharın kabul

edilebilirliği ile kiliseye devam etme arasında ters yönde bir ilişki bulmuştur. Bu

konu Bölüm 1.3’te daha ayrıntılı olarak ele alınacaktır.

Öfke ve Saldırganlık: Öfke ve saldırganlığın da intihar riski ile ilişkili

olduğunu gösteren çalışmalar vardır (Angst ve Clayton, 1998; Goldney ve diğ.,

1997). Angst ve Clayton (1998) yaptıkları çalışmada intihar girişiminde bulunanların

saldırganlık düzeylerinin girişimde bulunmayanlara oranla daha fazla olduğunu

görmüşlerdir.

Şahin ve Batıgün’ ün (2009) bir çalışmasında da ortaya çıkan bulgulara göre,

kaçıngan ve kendine güvensiz bir problem çözme yaklaşımına sahip olmak, ciddiye

Page 65: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

54

alınmama ve eleştirilme gibi durumlarda yoğun öfke yaşamak, bu öfkeyi pasif-

saldırgan ya da saldırgan davranışlarla ifade etmek ve kişilerarası ilişkilerde yaşanan

öfkeyi de daha çok içe atmak, intihar olasılığı açısından risk taşıyan özelliklerdir.

Problem Çözme Becerileri: Özgüven ve diğerlerinin (2003) çalışmasında

intihar açısından kişinin kaygı düzeyi, aileden algılanan sosyal destek düzeyi ve

problem çözme yaklaşımlarından aceleci yaklaşımın sıklıkla kullanılması önemli risk

faktörleri olarak ortaya çıkmaktadır. Bu duygu tıpkı kaygı gibi, kişinin karşılaştığı

duygusal açıdan alt-üst olma halinin bir an önce sonlandırması açısından işlevsel

olabileceği gibi, şiddetli olduğunda işlevselliğini kaybedebilir ve engelleyici bir

etkene dönüşebilir. Yüksek bir aciliyet duygusu içinde olan kişi problemi doğru bir

biçimde tanımlayamaz, alternatif çözüm yollarını düşünemez ve sorunu etkin

olmayan, aklına gelen ilk yöntemle çözmeye çalışır. Bu çalışmada problem çözme

becerileri içinde aceleci yaklaşımı daha çok kullandığı belirlenen intihar girişimi

vakaları için akla gelen ilk yöntem, çoğunlukla problemi aktif olarak çözmek yerine,

problemden en kısa sürede kaçmayı sağlayabilecek bir yol olan intihar girişimidir

(Özgüven ve diğ., 2003).

İnsanları kendi canlarına kıymaya veya bu yönde düşünmeye ve girişimde

bulunmaya iten şeyin, başlarına gelen travmatik olaylar değil, bu olaylarla baş etme

güç ve becerilerinin olduğu belirtilmektedir (Josepho ve Plutchik 1994, Yufit ve

Bongar 1992; Akt: Eskin, Akoğlu ve Uygur, 2006). İnsanların intiharı, sorunları

çözebilecek bir davranış olarak gördüklerini gösteren çalışmalar vardır (Eskin 1997,

Linehan ve ark. 1987). Pek çok çalışmada da zorlanan ve intihar davranışında

bulunan kimselerin işlevsel sorun çözme becerilerinin düşük olduğu gösterilmiştir

Page 66: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

55

(Dixon ve ark. 1994, Pollock ve Williams 1998, Weishaar 1996; Akt: Eskin, Akoğlu

ve Uygur, 2006).

Endler ve Parker (1990), başetme stillerinin insanların stresli yaşam olaylarıyla

yüz yüze geldiklerinde, bu sorunların üstesinden gelmede önemli bir rol oynadığını

söyler. Yapılan çalışmalarda, intihar girişimi olanların olmayanlara göre başa çıkma

becerilerinin daha zayıf olduğu görülmüştür (Wilson ve diğ., 1995; Botsis ve diğ.,

1994; Kaslow ve diğ., 2002). İntihar girişiminde bulunanlardan bazıları intiharı,

sorunlarla baş etmede birincil yol olarak tanımlarlar (Wang ve diğ., 2007).

Yaşam Olayları: İntihar girişimlerine neden olan olaylar akut ya da kronik

olarak ayrılabilir. Akut sorunlar yönünden bakıldığında girişimler genellikle stres

yaratan olaylardan sonra gerçekleştirilir. Bu olaylar birey için önemli kişilerle

ilişkilerdeki olaylar, belli bir birey ile ilgili olmayan olaylar veya bireyi tehdit edici

olaylar olabilir. Girişimin olduğu aylarda yaşam olaylarının sıklığı en üst düzeye

erişmektedir. Kronik sorunlar ise evlilik ve ilişki sorunları, cinsel sorunlar,

çocuklarla ilgili sorunlar, işle ilgili sorunlar, işsizlik, beden sağlığı, alkol sorunu ve

başka diğer sorunlar olabilir (Hawton ve Catalan, 1994; sf:24-30).

Bazı çalışmalarda olumsuz yaşam olayları intihar düşünceleri ve davranışları

ile ilişkili bulunmuştur (Paykel, 1976; Rich ve Bonner, 1987; Statham, Heath ve

Madden, 1998). Yaşam streslerinin hem umutsuzluk (Rudd, 1990) hem de

ergenlerdeki intihar girişimlerinin (Kirmayer, Bootroyd ve Hodgins, 1998; Sandin,

Chorot ve Santed, 1998) yordayıcısı olduğu görülmüştür (Akt: Weyrauch ve diğ.,

2001).

Page 67: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

56

Kayıp ya da ayrılık ile intihar arasında ilişki olduğunu gösteren çalışmalar

vardır (Lizardi, 2004). Borg ve Stahl' ın (1982) çalışmasında, intihar girişimi

olanların, kontrol grubuna göre, önemli bir insanın ölmesi sonucu daha fazla kayıp

yaşadıkları görülmüştür.

Travmatik yaşam olayları psikiyatrik rahatsızlıkların görünürdeki en önemli

nedenlerindendir. Travmatik yaşam olayları kişinin ruhsal dengesini bozarak

dayanıklılığını azaltmakta ve psikiyatrik rahatsızlıklara daha yatkın hale

getirmektedir. Bu tip olaylar kişinin psikolojik iç dengesini bozmakta, dayanıklılığını

azaltarak onu intihar gibi yıkıcı davranışlara yöneltmektedir. Ancak, başına kötü olay

gelen herkesin psikiyatrik bir hastalığa yakalanmadığı gibi, kötü olay yaşamış birçok

kimsenin de kendini öldürmediği bilinen bir gerçektir (Eskin, Akoğlu ve Uygur,

2006).

Eskin, Akoğlu ve Uygur (2006)’ un çalışmasında, intihar düşüncesi olanların

olmayanlardan daha fazla oranda cinsel tacize uğradığı, bir yakını veya yakın

arkadaşının kendini öldürdüğü veya kendini öldürme girişiminde bulunduğu

saptanmıştır. İntihar girişiminde bulunanların da bulunmayanlardan daha fazla

oranda cinsel tacize uğradığı, silahlı bir çatışmaya katıldığı ve bir yakını veya yakın

bir arkadaşının kendini öldürdüğü veya öldürmek için girişimde bulunduğu

saptanmıştır. Problem çözme becerileri açısından tanı grupları arasında da anlamlı

fark olduğu saptanmıştır. Bu çalışmanın sonucuna göre insanlar travmatik yaşam

olaylarıyla karşılaşsalar bile sorun çözme becerileri yeterliyse intihar davranışı

sergileme oranları düşmektedir. Benzer şekilde insanların sorun çözme becerileri

yetersiz olsa bile travmatik yaşam olayıyla karşılaşmamışlarsa yine intihar davranışı

Page 68: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

57

sergileme oranı düşüktür. Araştırmanın bulguları sorun çözme becerisi düzeyleri

düşük hastaların başına fazla sayıda travmatik yaşam olayının gelmesi durumunda

intihar davranışı riskinin yüksek olarak değerlendirilmesi gerektiğini ortaya

koymuştur (Eskin, Akoğlu ve Uygur, 2006).

Acı çekme ve stresin, olumlu değişimin olası kaynaklarından olduğuna ilişkin

genel anlayışın binlerce yıllık bir geçmişi vardır. Dinsel ve edebi metinlerde, acı

çekmenin insanı bilgelik, gerçeklik ve Tanrı’ya yakınlaştırmasındaki rolü sıklıkla

vurgulanmıştır (Tedeschi, Park ve Calhoun, 1998; Akt: Yılmaz, 2006). Örneğin

Antik Yunan’da ve Hıristiyanlığın ilk yıllarında, ayrıca Hinduizm, Budizm ve

İslamiyet’in bazı öğretilerinde, acı çekmenin potansiyel dönüştürücü gücünün bazı

öğeleri bulunur. Pek çok felsefi sorgulamanın, roman ve şiirin teması insanoğlunun

acıyla ilgili deneyimlerinin anlamını kavramaya yöneliktir (Tedeschi ve Calhoun,

1996; Akt: Yılmaz, 2006). Ancak bunun anlamı kişinin bilerek kendini acılara atması

değildir. Frankl (2009, sf:128), kaçınılabilen acılardan kaçınmak gerektiğini söyler.

İntihar girişiminde bulunanlar, depresif olup intihar girişimi olmayanlardan ve

kontrol gruplarından daha fazla stresli yaşam olayı bildirmektedirler (Paykel, Prusoff

ve Myers, 1975; Wilson ve ark., 1995). Yine de stresli olaylar yaşayan insanların

çoğunluğu intihara kalkışmamaktadır (Wang ve diğ., 2007).

Psikiyatrik Bozukluklar: Yapılan bir çalışmada (Barnes, 1979), intihar

girişimi ile psikiyatrik bozukluk arasında doğru orantılı bir ilişki görülmüştür. Kronik

tekrarlayıcıların tümü borderline (sınır) kişilik bozukluğu tanısı almışlardır. Wang ve

diğerlerinin (2007) yaptığı çalışmada da, intihar girişimi ya da düşüncesi olan

gruptakilerin depresyon puanları intihar girişimi ya da düşüncesi olmayanlardan daha

Page 69: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

58

yüksek; yaşamı sürdürme nedenleri ise daha azdır. İki grup arasında stresli yaşam

olayları açısından farklılık bulunamamıştır.

Yalvaç’ın (2006) çalışmasında, olguların %80’ine intihar girişimi sonrasında

psikiyatrik bir tanı konmuştur. Bu tanıların içinde en yüksek orana sahip olanları

%36 ile uyum bozukluğu, %32 ile depresyon olmuştur. Olguların %24’ü intihar

girişimi öncesi ruh sağlığı uzmanına göründüklerini, %30’u girişim öncesi ruhsal

hastalıkları olduğunu, girişim öncesi ruhsal hastalıkları olanların %53’ü depresyon

tanısı aldıklarını, %60’ı ruhsal hastalık için tedavi gördüklerini, en fazla alınan

tedavinin ise antidepresan tedavi olduğunu belirtmişlerdir. Asoğlu’ nun (2007)

çalışmasında intihar girişimi ile psikiyatrik bozukluklar arasındaki ilişkiye bakılmış

ve araştırma grubunun %55.7’sinin major depresyon tanısı aldığı görülmüştür.

Güleç ve Aksaray’ın (2006) gençler üzerinde yaptığı çalışmalarında, intihar

girişimi olan vakaların %22’sinde psikiyatrik hastalık öyküsü olduğu görülmüştür.

Vaka grubunun psikiyatrik hastalık öyküsü kontrol grubuna göre anlamlı olarak daha

yüksek bulunmuştur.

Alkol bağımlıları üzerinde yapılan bir çalışmada (Çelik ve ark., 2002),

hastaların % 20'sinde ek tanılı ruhsal bozukluk olduğu görülmüş ve ek tanısı

olanlarda intihar olasılığının daha yüksek olduğu gözlenmiştir.

İntihar ile diğer psikiyatrik bozuklar üzerine yapılmış çalışmalarda, şizofreni

(Özsan ve Tuğcu, 1998), alkol-madde bağımlılığı (Dilbaz ve Aytekin, 2003;

Koyuncu ve diğ., 2003), borderline, histrionik (Ateşçi ve diğ., 2002), antisosyal,

narsisistik kişilik bozuklukları (Alec, 2000) intihar ile ilişkili bulunmuştur.

Page 70: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

59

1.2.1.4. Depresyon ve İntihar

Umutsuzluk, üzüntü, çökkünlük ve isteksizlik gibi duygulanım düzeyindeki

depresif belirtilerin intiharda görülme olasılığının çok yüksek olduğu üzerinde

durulmuştur (Kaplan ve Sadock, 1996, sf:16). Depresyon, sadece tamamlanmış

intiharların değil aynı zamanda intihar düşünceleri ve girişimlerinin de altında yatan

önemli bir nedendir (Alptekin, 2002). Sonneck ve ark. (1993), intiharlardaki

depresyon oranının %30 olduğunu belirtmiştir. Sayıl (2000), bazen depresif

hastaların iyileşme dönemlerinde intihar riskinin arttığına dikkat çeker.

Depresyonun, umutsuzlukla birlikte intiharın en güçlü yordayıcısı olduğu

düşünülmektedir (Fawcett ve diğ., 1987). İnsanlar, dayanılmaz acı durumlarında

hiçbir çıkış yolu olmadığını algıladıklarında ya da bitmeyeceğini düşündükleri acılar

karşısında hayata dair bir anlam ya da amaç bulamadıklarında sıklıkla intihara

girişirler. Depresif bozukluklar kişilere bu duyguları yaşatabilir (Koenig, 2007a).

İntihar olguları incelendiğinde, bu vakaların %90’ından fazlasının psikiyatrik

bir hastalık öyküsü olduğunu söyleyen Sudak (2004) da, depresyonun intihar

davranışında en sık rastlanan psikiyatrik hastalık olduğunu belirtir (Ak ve ark.,

2006). Inskip ve arkadaşları (1998), yaptıkları bir çalışmada majör depresyonu olan

hastalar için yaşam boyu intihar riskini %6 olarak bildirmişlerdir. İntihar ile

depresyon arasındaki bu yüksek ilişkiyi destekleyen hem yurt dışında (Goldston ve

diğ., 2009; Steinhausen ve Winkler Metzke, 2004) hem de Türkiye’de yapılmış

(Özgüven ve diğ., 2003; Sayar ve Bozkır, 2004) pek çok çalışma mevcuttur.

Page 71: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

60

Araştırmacıların üzerinde durdukları önemli bir faktör de umutsuzluktur.

Umutsuzluk, depresyon ve intiharda ortak olan bir faktördür (Holat ve Ark., 1994;

Haran ve Aydın, 1995). Ak, Özmenler ve Bozkurt (2006), depresyon şiddeti ve

umutsuzluğun intihar üzerindeki etkisini inceledikleri çalışmalarında, intihar girişimi

olan gruptakilerle depresyon tanısı olan kontrol grubu arasında depresyon şiddeti

açısından anlamlı bir fark bulamazken, intihar öyküsü olan grubun daha yüksek

umutsuzluk gösterdiğini bulmuşlardır. Bulgularına dayanarak umutsuzluğun intiharı

yordamada depresyon şiddetinden daha anlamlı olduğunu söylemektedirler. Beck ve

ark. (1993), depresif olan ancak umutsuzluğu olmayan kişinin depresif durumuna

rağmen geleceğe ilişkin olumlu bilişlere sahip olacağını söyler (Derebaşı, 1996). Bu

araştırmaların sonuçlarına göre umutsuzluğun depresyona eşlik edip etmemesi

önemli bir özelliktir.

1.2.1.5. İnanç İntihar İlişkisi

Hayata dair basit inançları olan insanlar için yaşamak daha değerli ve tat

vericidir (Beaver, 1972). Dini inancın, tüm kişisel inançlar içinde insanın iç

dünyasında ve kişiye özel cereyan eden en derin inanç olduğu söylenebilir. Dini

inançlar, kişiye bir anlam duygusu ve yaşama amacı verebilir (Stack, 1983). Bu etkisi

ile de kişileri intihardan koruyabilmektedir. Dini bağlılığı yüksek olan insanların

dindar olmayan ya da daha az dindar olanlara nazaran daha düşük intihar riskine

sahip olduğu (Hilton, Fellingham ve Lyon, 2002) ifade edilmiştir. Dervic ve

arkadaşları (2004), bazı dini inançların intihara karşı koruma sağlayabileceğini

savunur. Dini inançların, stresli zamanlarda intiharın bir kurtuluş seçeneği olarak

kabul edilebilirliğini azalttığı düşünülür (Stack ve Wasserman, 1992). Literatürde

Page 72: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

61

dini inanç ile intihar arasındaki bu ilişkiyi gösteren çalışmalar vardır (Gartner, 1996;

Hilton ve diğ., 2002; King ve diğ., 1996; Lizardi ve diğ., 2007; Walker ve Bishop,

2005; Zarghami ve diğ., 2008; vd.).

Stack (1983) dinin, ölümden sonraki yaşama ve seven bir Tanrı’ya inancı

desteklemesi, amaç ve benlik değeri sağlaması, stresle ve krizlerle baş etmek için rol

modeller sağlaması, yaşam güçlüklerine yeni bir çerçeve çizmeyi sağlayan kaynaklar

sunması ve sosyoekonomik hiyerarşiye karşı çıkan sosyal bir hiyerarşi sağlaması gibi

intihardan alıkoyan bazı mekanizmalarından bahsetmiştir (Akt: Koenig, McCullough

ve Larson, 2001, s.139).

1.2.1.5.1. Dindarlık ve İntihar Konusunda Yurt Dışında Yapılmış Çalışmalar

Koenig ve arkadaşları (2001), 2000 yılından önce yapılmış din ve intihar

ilişkisini araştıran 68 çalışmayı incelemişler ve 57 çalışmada daha dindar olan

kişilerde intihar oranının daha az olduğunu veya bu kişilerin intihara daha olumsuz

baktıklarını bulgulamışlardır. Kanada’da yapılmış çalışmaları da incelemişler ve yedi

çalışmanın beşinde düşük intihar düzeyi olanların ya da intihara daha olumsuz

bakanların daha dindar olan kişiler olduğunu görmüşlerdir.

Aşağıda ele alınan çalışmalara bakıldığında intihar ve dindarlık değişkenleri

arasında yaygın olarak negatif bir ilişki (Gartner, 1996; Hilton ve diğ., 2002; King ve

diğ., 1996; Lizardi ve diğ., 2007; Walker ve Bishop, 2005; Zarghami ve diğ., 2008)

olduğu gözlenirken, bir kısım çalışmada (Robins ve Fiske, 2009) ise herhangi bir

ilişki olmadığı görülmüştür.

Page 73: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

62

Gartner (1996), yaptığı çalışmada dindarlık ile intihar arasında negatif bir ilişki

bulmuştur. Lizardi ve diğerlerinin (2007) yaptığı çalışmada da, geçmişte intihar

girişimi öyküsü olanlar daha az dini eğilim göstermektedir. Walker ve Bishop

(2005), dini inançları ve anlamları içselleştirmeyi içeren içsel dindarlığın yüksek

düzeyde olması ile daha düşük düzeyde intihar düşüncelerini ilişkili bulmuşlardır.

Anglin ve arkadaşları (2005) araştırmalarında, hiçbir dini eğilimi olmayanların daha

çok intihar girişimi olan gruptakiler olduğunu görmüştür. Benzer şekilde, King, ve

diğerleri de (1996), dine bağlı öğrencilerin dindar olmayanlardan daha az intihar

girişiminde bulunduğunu belirtmişlerdir. Hiçbir dini bağlılığı olmayan bireylerin

daha sık intihara kalkıştıkları, daha fazla intihar düşüncesi belirttikleri görülmüştür.

Araştırmacılar, depresif belirtilerin şiddetinin benzer olduğu bireylerde, dini bağlılığı

olanların daha az intihar fikri belirttiklerini de bulmuşlardır. Dinsiz olmanın intihar

davranışı için bir risk faktörü olduğu sonucuna varmışlardır (Dervic ve arkadaşları,

2004). Tüm bu çalışmalar incelendiğinde dindarlık düzeyi ile intihar

girişimi/düşüncesi arasında negatif bir ilişki olduğu görülmekte ve bu ilişki dindarlık

değişkeninin intihardan alıkoyan bir özelliği olduğunu düşündürmektedir.

Dini uygulamalara katılım ile intihar konusunda yapılan çalışmalar

incelendiğinde, yine bu iki değişken arasında da ters yönlü bir ilişki olduğu

görülmektedir. Örneğin, Burr ve diğerleri (1994), Katolik kilisesine üye olma

oranları ile intihar oranları arasında ters yönde bir ilişki belirlemiştir. Hilton ve

diğerleri ise (2002) aktif olarak kiliseye devam eden üyelerin intihar oranının, daha

az aktif üyelerden ve üye olmayanlardan daha düşük olduğunu görmüşlerdir. Başka

bir çalışmada (Nisbet ve ark., 2000), ayda birden fazla dini aktivitelere katılanların

intihar riski daha düşük bulunmuştur (Akt: Robins ve Fiske, 2009). Breed (1966)

Page 74: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

63

çalışmasında intihar girişimi olan kişilerin %62’sinin kiliseye yılda 2 kez ya da daha

az gittiklerini, girişim olmayan kontrol grubunun ise yalnızca %25’inin kiliseye

seyrek gittiğini görmüştür (Akt: Koenig, McCullough ve Larson, 2001, s.140).

Dindarlık ölçümleri genellikle kiliseye gitme sıklığı gibi cemaatle yapılan

ibadetlere yönelik yapılmaktadır. Cemaatle yapılan etkinlikler sosyal destek ve

sosyal etkileşimi beraberinde getirdiği için elde edilen bazı sonuçların dindarlıktan

mı yoksa sosyal destekten mi kaynaklandığı belli olmayabilir. Bainbringe ve Stark

(1981) kilise üyeliği ile intihar oranları arasında güçlü bir ters ilişki gözlemiştir. Bu

ters yönlü ilişki Bainbridge (1989)’in çalışmasında da ortaya çıkmıştır. Ancak sosyal

bütünleşme kontrol edildiğinde bu ilişki ortadan kalkmıştır (Akt: Koenig,

McCullough ve Larson, 2001). Bu nedenle, kilise katılımı gibi toplu uygulamalar

esnasında sağlanan sosyal destek faktörü araştırma sonuçlarını yorumlarken dikkate

alınması gereken bir faktör olmaktadır. Bu anlamda Robins ve Fiske (2009)’ nin

çalışmasının bulguları da bize fikir verebilmektedir. Çalışmalarında, bireysel ve

umumi dindarlık ile intihar düşüncesi ve intihar öyküsü arasındaki ilişkiye

bakmışlardır. Bireysel dindarlığı evde ya da özel bir mekanda kendi kendine yapılan

dua, incil okuması ve meditasyon gibi uygulamalara katılım ile ölçmüşlerdir. Umumi

dindarlık ise dini kurum ya da merkezlere katılımları ile belirlenmeye çalışılmıştır.

Araştırmacılar, sosyal desteğin intiharı azaltıcı etkisi olduğu için sosyal desteğin

daha fazla elde edilebildiği umumi dindarlığın bireysel dindarlıktan daha fazla

koruyucu olduğu varsayımında bulunmuşlardır. Analizlerinin sonucunda toplam

(hem bireysel hem de umumi) dindarlık puanı ve dini inançlar ile intihar düşüncesi

arasında herhangi bir ilişki bulunamamıştır. İntihar düşüncesi ve öyküsü ile yalnızca

umumi dindarlık arasında negatif yönde bir ilişki bulmuşlardır. Bu sonucu da umumi

Page 75: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

64

dindarlığın sağladığı sosyal destek ile açıklamışlardır. Aynı zamanda, sosyal destek

ile umumi dindarlık pozitif ilişki göstermiştir. Bu ilişki bireysel dindarlıkta

gözlenmemiştir.

Sosyolojik çalışmalarda dindarlık değişkeni ülkedeki dini yayınların oranı ile

ölçülmeye çalışılmış ve dini yayınların sayısındaki artış ile düşük intihar oranları

arasında ilişkiler bulunmuştur. Breault ve Barkey (1982) kırk iki ülkede intihar

oranlarını sosyolojik özelliklerine göre inceledikleri çalışmada intiharları üç

sosyolojik değişkenin yordadığını görmüşlerdir. Bunlar, politik bütünleşme, ailesel

bütünleşme (toplumdaki evlilik ve boşanma oranlarına göre ölçülmüştür) ve dini

bütünleşmedir. Dini bütünleşme, tüm yayınlar içinde dini gazete ve kitapların oranı

ile ölçülmüştür. Stack (1992) ise, Finlandiya’da gerçekleştirdiği çalışmada ülkedeki

dini kitapların basımının arttığı yılları düşük intihar oranlarının olduğu yılların

izlediğini gözlemiştir (Akt: Koenig, McCullough ve Larson, 2001, s.140).

Geneline bakıldığında dinlerin intiharı kabul edilebilir bir seçenek olarak

görmediği sonucuna ulaşılır. Dini iyilik hali ile intihar konusunda da çalışmalar

mevcuttur (Anglin ve diğ., 2005; Marion & Range, 2003). Dini iyilik hali, dinin

bireyin Tanrı ile ilişkisi bağlamında kişisel amaç ve yaşam memnuniyetini

tanımlayan daha esaslı bir yönü olarak tanımlanabilir (Ellison, 1983). Anglin,

Gabriel ve Kaslow (2005) yaptıkları çalışmada da, intiharın kabul edilebilirliği ile

dini iyi olma (religious well-being) arasında hem intihar girişimi olan hem de

olmayan grupta negatif ilişki bulmuştur. Ayrıca, intiharın kabul edilebilirliği intihar

girişimi olmayan grupta girişim grubundan daha düşüktür. Dini iyilik puanlarında ise

girişim olmayan grup daha yüksek ortalamaya sahip bulunmuştur. Yapılan regresyon

Page 76: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

65

analiz sonucunda da hem dini iyilik halinin hem de intiharın kabul edilirliğinin

intihar girişimini yordadığı görülmüştür. İntihara yönelik dini/ahlaki engellerin

olması da kişileri intihardan alıkoyabilmektedir (Dervic ve diğ., 2004). Bu konu

ayrıntılı olarak bir sonraki bölümde ele alınmıştır.

Yukarıdaki çalışmalar Hıristiyan toplumlarda yapılan aratırmalardır.

Örneklemin Müslüman olduğu bir çalışmada da (Zarghami ve diğ., 2008) ibadetler

ile intihar arasında benzer bir sonuca ulaşılmıştır. Zarghami ve arkadaşları (2008),

İran örnekleminde yaptıkları çalışmada dini uygulamalar ile intihar girişimi

arasındaki ilişkiyi incelemişlerdir. Bunun için intihar girişimi olan vaka grubu ve

herhangi bir girişimi olmayan kontrol grubunu ele almışlardır. Araştırmanın sonunda,

kontrol grubunun dini uygulamalara katılımının intihar girişimi olan gruptan daha

yüksek olduğu görülmüştür. Demografik değişkenlerin intihar girişimi ile ilişkisi

üzerine yapılan analizde intihar girişimi evli olma, 20 yaşından küçük olma ve daha

az dini uygulama ile ilişkili görülmüştür.

Yine de elde edilen bulguların kültürden kültüre değiştiği söylenebilir. Örneğin

Amerikalı ve Çinli iki grubun karşılaştırıldığı bir çalışmada (Zhang ve Jin, 1996)

Amerikalı örneklemde daha yüksek dindarlık ile düşük intihar riski arasında ilişki

gözlenirken Çinli örneklemde bu ilişkinin tam tersi gözlenmiştir. Dindarlık ve intihar

konusunda yapılmış bu çalışmalar incelendiğinde sonuçların çok net olmadığı

görülmüş ve bu konuda daha fazla çalışmaya ihtiyaç duyulduğu belirtilmiştir.

Dindarlık, maneviyat ve ruh sağlığı konusunda yapılmış boylamsal çalışmaların bir

kısmı, dini davranışların ruh sağlığını hem etkilediğini hem de ruh sağlığından

etkilendiğini göstermektedir (Dew ve diğ., 2008).

Page 77: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

66

1.2.1.5.2. Dindarlık ve İntihar Konusunda Türkiye’ de Yapılmış Çalışmalar

Dindarlık ve intihar konusunda Türkiye’de yapılmış çalışmalar (Ağılkaya,

2008; İnce, 2007) oldukça sınırlıdır. Yine de yapılan çalışmalarda kısmen benzer

sonuçlara ulaşılmış olsa da aşağıda değinilecek bu çalışmalarda ortaya çıkan

bulguların dindarlık ve intihar konusunda literatürdeki bulgularla tam olarak uyumlu

olmadığı görülmüştür.

Ağılkaya (2008), çalışmasında intihar girişimi öyküsü olan yirmi dört kişi (13

kadın, 11 erkek) ile görüşmeler yapmıştır. Deneklerin girişim öncesindeki dindarlık

durumlarını incelediğinde, 23 kişi kendisini inançlı olarak tanımlarken yalnızca 1 kişi

dini inancı olmadığını söylemiştir. İnançlı olduğunu ifade edenlerin 16 tanesi dini

inancı olduğunu ifade ederken 7’si bir dini inanca sahip olmadığı halde Tanrı

inancına sahip olduğunu belirtmiştir. Kadınlar kendilerini daha çok dindar olarak

tanımlarken erkekler deist bir tutum sergilemiştir. Bu çalışmada elde edilen bulgulara

bakıldığında bir kişi hariç tüm örneklem girişim öncesinde kendini inançlı olarak

ifade etmektedir. Bu bulgu literatürdeki inançsız olma ve intihar konusundaki

verilere ters düşmektedir. Ancak, deneklere yaşamı anlamlandırmada dini referanslar

kullanıp kullanmadıkları sorulmuş ve 17 kişinin kullanmadığı görülmüştür.

Deneklerin 7 tanesi hayatı anlamlandırmada dinin etkisinden bahsetmiştir. İntihar

kararı alırken dini duyguların/inançların etkisi olup olmadığı sorusuna da deneklerin

yarısı etkilemediği yönünde cevap vermiştir. Girişim öncesinde dört denek dua

ettiğini, bir denek gusül abdesti aldığını ve bir denek ise af dilediğini ifade etmiştir.

Deneklerden 13 tanesi girişimleri nedeniyle günaha girdiklerini, 7 kişi ise günaha

girmediklerini düşünmektedir. Bu araştırmadaki bir deneğin ifadesi ilginçtir: “Bu

Page 78: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

67

dünyada kimsem olmadığı için aslında bir an önce sonunda gideceğim yere gitmek

istedim. Beni tek seven Allah olduğu için onun yanında olmak istedim…. Tek

düşüncem, intihar ettiğim için mutlaka cezalandırılacağım ama sonunda beni

sevenin yanında olacağımdı. İntihar girişiminde bulunduğumda Allah’ın intihar

edenlerin tövbesini kabul etmediğini bilmiyordum. Eğer o zaman bilmiş olsaydım

asla böyle bir şey yapmazdım.” Bu deneğin ifadelerine bakıldığında, intihar

davranışına sevk eden dini içeriklerin olduğu görülürken aynı zamanda öğrenilen bir

bilgi sonucunda dinin intihardan koruyucu rolü ve kişinin üzerindeki etkisi de

görülmektedir.

İnce (2007)’ nin Van ilinde yaptığı çalışmasında intihar girişimi ile acil

servislere getirilen 24 kişi ele alınmıştır. Örneklemin çoğunluğu 15-24 yaş arası

kadınlardan oluşmaktadır (erkek:5, kadın: 19 kişi). Araştırmada, intihar girişiminde

bulunmuş vakaların 17 tanesi kendisini biraz dindar, 3 tanesi dindar ve 2 tanesi çok

dindar olarak tanımlarken 2 kişi de dine ilgisiz olduğunu söylemiştir. Dindarlık

bakımından kadınlar erkeklerden daha yüksek puan almışlardır. Şaşırtıcı olan, dini

inançların günlük yaşamlarındaki yeri konusunda dinin hiç önemli olmadığını

söyleyen yalnızca 1 kişi olmasıdır. Aynı şekilde sadece 5 kişi ibadetlerini hiç yerine

getirmemektedir. Örneklemin büyük kısmı umutsuzluğa düştüklerinde ibadete

yöneldiğini aktarmıştır. Denekler içinde 15 kişi herzaman dua ettiğini söylemektedir.

Örneklemin büyük kısmı ise dini bilgilerinin az olduğunu ifade etmiştir.

Yukarıda bahsedilen iki çalışmaya bakıldığında dindarlık ile intihar girişimi

arasındaki ilişkiler literatür ile tam olarak uyuşmamaktadır. İki çalışmada da

örneklem sayısının kısıtlı olması bir engel oluşturmuş olabilir. Her iki çalışmada da

Page 79: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

68

girişim vakalarının dindarlık düzeyleri literatürde bahsedilenden ve beklenenden

yüksektir. Kadınların dindarlık düzeyleri erkeklerden daha yüksektir. Bu durum

Yaşan ve arkadaşlarının (2008) çalışmasında ulaştıkları sonucu destekler

görünmektedir. Yaşan ve arkadaşlarının Diyarbakır örnekleminde yaptığı çalışmada

intihar girişimi olan kadınların, girişimi olan erkeklerden daha dindar oldukları

görülmüştür. Bu durum, bölgedeki kadınların sosyal hayattan izole olmaları, eğitim

düzeylerinin düşük olması veya zorluklarla baş etmede daha fazla dini ibadetlere

yönelmekte olabilecekleri şeklinde yorumlanmıştır (Yaşan ve ark., 2008). Literatürde

dindar olmanın sosyalleşme düzeyini artırdığı (Neeleman ve ark., 1998) ve dini

aktivitelere aktif katılımın intihara karşı koruyucu etkisi olduğu (Nisbet ve ark.,

2000) bildirilmiştir. Ancak araştırmacılar İslam ülkelerinde dindar olmanın intiharı

önlemede iki cinsiyet arasında eşit oranda koruyucu olup olmadığı hakkında sağlıklı

bilgiler olmadığını ileri sürmüştür (Yaşan ve diğ., 2008). Lester (2006), İslam

ülkeleri arasında intihar oranlarını karşılaştırdığı çalışmasında, Kuveyt ve Suriye’de

kadın/erkek oranının birbirine oldukça yakın, Bangladeş’te kadın/erkek oranının

daha yüksek olduğunu bildirmiştir (Akt: Yaşan ve diğ., 2008). Yine İran’da

kadınlardaki intihar oranı erkeklerden daha yüksek bulunmuştur (Janghorbani ve

Sharifirad, 2005; Akt: Yaşan ve diğ., 2008). Bu çalışmaların sonuçları, ülkemizde

kadınlar için dinin intihardan koruyucu rolünün olup olmadığı ile ilgili daha fazla

çalışma yapılması gerekliliğini göstermektedir.

Page 80: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

1.3. YAŞAMI SÜRDÜRME NEDENİ OLARAK İNANÇ

1.3.1. Yaşamı Sürdürme Nedenleri

İnsanları yaşamlarından vazgeçmeye iten sebepler gibi, onları yaşama bağlayan

sebepler de bir o kadar önemlidir. Son yıllarda intihar ile ilgili araştırmalarda da bu

önemli bileşen üzerinden hareket edilmektedir (Batıgün ve Şahin, 2003; Batıgün,

2005). Bizim çalışmamızda da insanları intihardan koruyan ve yaşama bağlayan

sebepler önemli görülmüş, özellikle de dini/ahlaki engellerin ve dini inançların

kişileri yaşama bağlamada ne gibi bir işlevi olabileceği merak edilmiştir.

Frankl, acı çeken hastalarına neden intihar etmediklerini sorarak, yaşamak için

kendi nedenlerini ve hayatlarındaki anlamı ortaya koymak ister. Bir insan ne acılar

yaşıyor olursa olsun eğer yaşamaktan vazgeçmiyorsa o insanın hayatta bulduğu bir

anlamı vardır ya da onu yaşama bağlayan bir nedeni vardır. O nedenle intihar riski

olan vakaların çoğu zaman düzeltilemeyen zorluklarına odaklanmaktansa onları

yaşama bağlayan sebepler üzerine odaklanıp bu nedenlere mercek tutmak çok daha

etkili olabilecektir (Frankl, 1984; Sf:7).

Linehan ve arkadaşları (1983), insanları intihar davranışından alıkoyan pozitif

ve negatif nedenleri belirlemek amacıyla Yaşamı Sürdürme Nedenleri Envanteri’ ni

(YSNE) geliştirmiştir. Ölçek, kültürümüze Durak, Yasak ve Şahin (1993) tarafından

uyarlanmıştır. Önceleri 70 madde olan ölçek kısaltma çalışmaları sonucunda 28

maddeye indirilmiştir. 28 maddelik formun faktörleri hayata bağlılık, ölüm korkusu

ve dini/ahlaki engellerdir. YSNE’nin en güçlü özelliği maddelerinin olumlu olması

Page 81: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

70

nedeni ile insanlara yaşamlarının olumlu yönlerini göstermesi ve böylelikle

intihardan koruyucu bir etkiye sahip olabilecek olmasıdır (Range ve Knott, 1997).

Linehan ve arkadaşları (1983) intihar etmeyen bireylerin özelliklerinin neler

olduğunun belirlenmesi gerektiğini ve insanları yaşama bağlayan, yaşamlarını

sürdürmelerini sağlayan etkenlerin de intihar davranışını önlemede, en az intihar

etme nedenlerinin bilinmesi kadar önemli olduğunu vurgulamışlardır. Depresif

hastalarda ve kritik dönemlerde, fazla sayıda yaşamı sürdürme nedenine sahip

olmanın bireylerde intihar düşüncelerinin oluşmasını önlediği düşünülmektedir (Akt:

Batıgün, 2004; Batıgün ve Şahin, 2003).

Yaşamı Sürdürme Nedenleri Envanteri bilişsel çerçeve içinde anlaşılabilir. Bu

çerçeveye dayanarak, intihar eğilimli bireyleri eğilimi olmayan bireylerden ayıran en

önemli özelliklerden biri kendi inanç sistemlerinin içeriğidir. İntihar dürtüleri ile

bunalmış olan bireyler intihar dürtülerine dayanmalarına yardımcı olan yaşamı

sürdürme nedenlerine tutunabilir. Umutsuzluk, yaşamı sürdürme nedenleri ile negatif

ilişki göstermiştir (Linehan ve diğ., 1983).

Batıgün de (2005), intihar ile ilgili çalışmaların genellikle, intihara eşlik eden

"olumsuz" bilişler üzerinde odaklandığını, Linehan ve arkadaşlarının kişileri intihar

davranışından alıkoyan "olumlu" bilişler üzerinde odaklandığına dikkat çekmektedir.

Yaşamı sürdürme nedenlerinin, hem ergenlerde (Langhinrichsen- Rohling ve ark.,

1998; Pinto ve ark., 1998) hem de yaşlılarda (Bender, 2000) görülen intihar

davranışlarında rol oynayan önemli bir bilişsel etken olduğu belirtilmektedir. Şahin

ve arkadaşları (1998) da ülkemizde konu ile ilgili çalışmalar yürütmüşlerdir (Akt:

Page 82: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

71

Batıgün, 2005). Batıgün (2005), kendi çalışmasında yaşamı sürdürme nedenlerinin

intihar olasılığını yordayan bir değişken olduğu sonucuna ulaşmıştır.

Yapılan bir çalışmada yaşamı sürdürme nedenleri ile umutsuzluk ve risk alma

arasında negatif yönde bir ilişki bulunmuştur (Pompili ve diğ., 2007). Cole (1989),

yaptığı çalışmada daha fazla yaşamı sürdürme nedeni bildiren gençlerin geçmişteki

ya da şu anki intihar düşünceleri ve davranışlarının daha az olduğunu görmüştür.

YSNE’nin alt ölçeklerinden biri de dini/ahlaki engeller faktörüdür. Bu ölçekte

(kısa form) yer alan ifadeler “Yalnızca Tanrı’nın hayatı sonlandırma hakkına sahip

olduğuna inanma, Cehennem’e gitmekten duyulan korku, dini inançların koyduğu

yasaklar, kadere olan inanç” tır. Yapılan araştırmalar gösteriyor ki dini/ahlaki

engeller insanları yaşama bağlayan veya onları intihardan koruyan önemli bir

faktördür (Choi, 2007; Dervic ve diğ., 2004; Ersoy, 2008, Howell, 2002; Malone ve

diğ., 2000; vd.).

İntiharı engelleyen dini/ahlaki faktörlerin ileri yaş gruplarında genç gruplara

göre daha etkili olduğu görülmektedir (Batıgün, 2005; Miller ve diğ., 2001). Batıgün

(2005), YSNE’ yi kullandığı çalışmasında 41-65 yaş grubunun diğer yaş gruplarına

göre, yaşamı sürdürme konusunda daha fazla neden bildirdiklerini görmüştür. Bu

nedenlerden biri de dini/ahlaki engeller faktörüdür. Benzer bulgular Miller, Segal ve

Coolidge’ in (2001) yapmış oldukları çalışmada da ortaya konmuştur. Yaş sınırı 17-

34 ve 60-95 olan iki grubu karşılaştırdıkları bu çalışmada, yaşı yüksek olan bireylerin

dini/ahlaki engeller alt ölçeğinden, gençlere göre daha yüksek puanlar aldığı

belirtilmektedir. Batıgün (2005) bu durumun, dinin her türlü intihar davranışını

yasaklamış olması ve yaşlıların din ile ilişkili bazı inançları başa çıkma stratejisi

Page 83: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

72

olarak daha yaygın bir biçimde kullandıklarına ilişkin bulgularla (Koenig ve ark.

1988) açıklanabileceğini öne sürer. Koven' in (2001) çalışmasında ise yaşamı

sürdürmede orta yaştaki grup (39-58 yaş arası), genç yetişkin (19-25 yaş) ve yaşlı

(69-88 yaş arası) örneklemden daha az dini/ahlaki engel bildirmiştir. Koven, genç

grupta çıkan bu sonucu Kohlberg’in ahlaki gelişim kuramı ile açıklamaya çalışmıştır.

Kurama göre ahlaki gelişimi olgunlaşan insanlar yasa ve kurallardan çok kendi içsel

ahlak görüşlerine yönelmektedir. Çalışmadaki sonuca göre ise gençler henüz

geleneksel ahlak düzeyini tamamlamamıştır. Bu nedenle de dışsal kurallara eğilim

göstermelerinin onların dini/ahlaki engeller puanını yükseltmiş olabileceğini

düşünmüştür. Örneklemin coğrafi dağılımının da bu sonucu etkileyebileceğini

düşünmüşlerdir.

Dini/ahlaki engeller faktöründe cinsiyet farklılıklarını gösteren çalışmalar da

vardır (Batıgün, 2005; Ellis ve Range, 1991; Ersoy, 2008; Howell, 2002; Linehan ve

diğ., 1983). Bu çalışmalarda kadınların dini/ahlaki engel puanları erkeklerden daha

yüksek çıkmıştır. Ersoy (2008)’ un çalışmasında intihar girişiminde bulunan grupta,

cinsiyet ile ilişkili anlamlı tek ölçek, dini/ahlaki engeller alt ölçeği olmuştur ve bu

çalışmada da kadınların sahip olduğu dini/ahlaki engeller erkeklere göre daha

fazladır. Batıgün bu durumu kadınların ahlaki ve dini içerikli bazı inanç ve görüşlere

daha fazla sahip olması, ailesi ve arkadaşlarına karşı besledikleri sorumluluk ve sevgi

duyguları ve ölümden korku gibi bazı nedenler ve değerlerin onları hayata bağladığı

ve onları tamamlanmış intihar davranışından uzak tutmakta etkili olabildiği şeklinde

yorumlamaktadır. Ancak Şahin, Batıgün ve Şahin' in (1998) ve Pompili ve

diğerlerinin (2007) çalışmalarında dini/ahlaki engeller boyutunda kadınlarla erkekler

arasında anlamlı bir fark bulunamamıştır, yine de Pompili ve diğerlerinin

Page 84: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

73

çalışmasındaki ortalamalara bakıldığında kadınların ortalaması erkeklerden daha

yüksek görünmektedir.

Lizardi (2004), yaşama bağlayan dini/ahlaki engelleri ahlak gelişimi açısından

ele almıştır. Kohlberg' in ahlaki gelişim süreçlerine bakıldığında, gelenek öncesi

safhasından (bu safhada ahlakilik ödül ve cezaya dayanır) gelenek ötesi safhaya (bu

safhada ahlaki kararlar içsel etik prensiplere dayanır) uzanan bir süreçtir. Kohlberg'e

göre çoğu insan üçüncü safhaya asla ulaşamaz. Dini/ahlaki engeller boyutundaki

inançların intihara kalkışmanın sonucu olarak cezalandırılma düşüncesini yansıttığı

kabul edilirse, bu inançları onaylayan bireyler ahlaki gelişimin gelenek öncesi

seviyesinde gibi görünmektedir (Lizardi, 2004). Ancak Gray (2000) duruma farklı

bir açıdan yaklaşır. Gray’e göre ahlaki engeller boyutu intiharın ilahi karşılığından

korku duyma maddeleri gibi görünebilir ve cehenneme gitmekten korkarım maddesi

bunu gösterebilir. Diğer maddeler belki de inananın umut, anlam ve yaşam amacı

hislerini gösteriyor olabilir. Tanrı'nın intiharı yasaklaması acıların uzatılması

anlamında değil de Tanrı'nın lütfunun gösterimi ve her şeyin daha iyiye gideceği

anlamında olabilir (Gray, 2000).

1.3.1.1. İntihar ve Dini/Ahlaki Engeller Konusunda Yurt Dışında Yapılmış

Çalışmalar

Yaşamı sürdürme nedenleri ile intihar girişimi (Dervic ve diğ., 2004; Ersoy,

2008; Howell, 2002; Innamorati ve diğ., 2006; Linehan ve diğ., 1983; Malone ve

diğ., 2000; Pinto, Whisman ve Conwell, 1998) ve intihar düşüncesi/riski (Choi,

Page 85: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

74

2007; Dobrow ve Thorell, 2004; Lamis, 2006; Linehan ve diğ., 1983; Westefeld,

Scheel ve Maples, 1998) arasındaki ilişkileri inceleyen çalışmalarda dini/ahlaki

engellerin hem girişim hem de intihar düşüncesi ile ters yönde ilişkili olduğu

görülmektedir.

Linehan ve diğerlerinin (1983) yaptıkları çalışmada klinik örneklemde

dini/ahlaki engeller intihar riski ve intiharı çözüm yolu olarak görme ile negatif

ilişkili çıkmıştır. İntihar girişimi öyküsü olan grup dini/ahlaki engeller alt ölçeğinde

intihar öyküsü olmayan gruba göre daha düşük bir ortalamaya sahiptir. İntihar

girişimi olan ve intihar düşünceleri olan gruptakiler de intihar düşüncesi olmayan

gruptan daha düşük ahlaki engel göstermiştir. Dini/ahlaki engeller yeni bir intihar

girişimi ya da gelecekte bir intiharı planlama düşünceleri ile negatif ilişkilidir

(Linehan ve diğ., 1983).

Dervic ve diğerleri (2004), çalışmalarında intihar girişimi olmayanların

olanlara kıyasla daha fazla dini/ahlaki engel bildirdiğini ve daha yüksek dini bağlılık

ifade ettiklerini görmüşlerdir. Dini bağlılığı olanlarda daha yüksek ahlaki engellerin

olması ve daha az saldırganlık düzeyi olması intihardan koruyucu etkenler olarak

ortaya çıkmıştır. Innamorati ve diğerlerinin (2006) çalışmasında da benzer bir sonuç

çıkmıştır. Howell’ in (2002) çalışmasında, intihar girişimi olanların dini/ahlaki

engeller puan ortalaması, girişimi olmayanlardan daha düşük bulunmuştur.

Malone ve arkadaşlarının (2000) yaptıkları çalışmada, intihar girişimi olmayan

depresif hastaların intihara karşı dini/ahlaki engelleri, intihar girişimi olan depresif

hastalardan daha çok belirttikleri görülmüştür. İntihar girişimlerinde daha düşük

ölümcüllük taşıyan yöntemleri kullananların, daha ölümcül yöntemleri seçenlerden

Page 86: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

75

anlamlı olarak daha yüksek puan aldıkları tek yaşamı sürdürme nedeni "dini/ahlaki

engeller" olmuştur. İntihar girişimi olan ve olmayan hastalar arasında dini mezhepler

(Katolik olanlar ve olmayanlar) yönünden bir farklılık olmamasına rağmen,

dini/ahlaki engeller açısından oldukça anlamlı bir farklılık görülmüştür. İntiharı

yordamada yaşamı sürdürme nedenlerinden sadece dini/ahlaki engeller boyutu

anlamlı bir yordayıcı olarak bulunmuştur (Malone ve diğ., 2000). Choi’ nin (2007)

çalışmasında da intiharı yordayıcı değişken olarak dini/ahlaki engeller anlamlı

bulunmuştur. Bu sonuçlar, derin inanç sistemlerinin intihara karşı koruyuculuğunu

göstermektedir (Lizardi, 2004).

İntihar düşüncesi olmayanların dini/ahlaki engeller alt ölçeğinden intihar

düşüncesi olanlardan anlamlı olarak daha yüksek puan aldıkları görülmüştür (Lamis,

2006). Benzer bulgulara ulaşılmış olan daha başka çalışmalar da vardır (Choi, 2007;

Dobrov ve Thorell, 2004; Pinto, Whisman ve Conwell, 1998; Westefeld, Scheel ve

Maples, 1998). Dobrov ve Thorell’in (2004) çalışmasında da dini/ahlaki engeller, hiç

intihar fikri olmayan grupta ciddi intihar düşüncesi öyküsü olan gruptan daha yüksek

çıkmıştır. Hafif intihar düşüncesi olan gruptakiler hiç intihar düşüncesi

olmayanlardan daha düşük dini/ahlaki engel puan ortalamasına sahip bulunmuştur.

İntiharı problemlerin çözümü olarak gören gruptakiler çözüm olarak görmeyenlerden

daha düşük ahlaki engel belirtmiştir (Dobrov ve Thorell, 2004). Choi (2007) intihar

riskiyle olan ilişkiye ek olarak dini/ahlaki engeller ile depresyon ve umutsuzluk

arasında da ters yönde ilişki bulmuştur. Pinto, Whisman ve Conwell’ in (1998)

ergenlerle yaptığı çalışmasında, dini/ahlaki engeller puanları intihar düşüncesi ölçeği

ve umutsuzluk ölçeği ile ters yönde ilişki göstermiştir. Westefeld, Scheel ve Maples

Page 87: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

76

(1998)' ın yaptığı çalışmaya göre de dini/ahlaki engeller puanı arttıkça intihar riski

düşmektedir.

Yaşamı sürdürme nedenleri ile ilgili olarak çeşitli değişkenler açısından bir

takım araştırmalar sonucunda bazı bulgulara ulaşılmıştır. Örneğin, yaşamı sürdürme

nedenlerinden dini/ahlaki engeller boyutu ile şiddete ilişkin tutumlar arasında negatif

bir ilişki bulunmuştur (Blevins, 2001). Gray’ in (2000), Ellis ve Smith’ in (1991) ve

Shreve-Neiger’ ın (2002) çalışmalarında, dini/ahlaki engeller ile manevi (spiritüel)

ve dini iyilik hali arasında olumlu bir ilişki bulunmuştur. Gray (2000), ayrıca dini

uygulamalar ile yaşamı sürdürme nedenleri arasında da olumlu ilişki bulmuştur.

Yaşamı Sürdürme Nedenleri Envanteri’nin (yaşlı örneklem için) (RFL-OA)

kullanıldığı bir çalışmada da dini/ahlaki engeller ile dindarlık ölçeği puanları

arasında olumlu ilişki bulmuştur. Ayrıca ibadetleri yerine getirme ile dini/ahlaki

engeller olumlu yönde ilişkilidir (Shreve-Neiger, 2002). Ellis ve Smith (1991)

yaptıkları çalışmada 61-95 yaş arasındaki örneklemde aidiyet duygusu ile ahlaki

engeller arasında olumlu bir ilişki bulunmuştur (Akt: Kissane ve McLaren, 2006).

YSNE’ nin farklı gruplar üzerinde kullanıldığı çalışmalar da vardır (Ellis ve

Range, 1991; Hamilton, 2001; Hirsch ve Ellis, 1998; Morrison ve Downey, 2000).

Irksal özelliklerin karşılaştırıldığı bir çalışmada Avrupa/ Amerikalı gruptakiler ahlaki

engeller faktöründen Afrika/Amerikalı gruptakilerden daha düşük ortalamaya

sahiptirler (Morrison ve Downey, 2000). Benzer şekilde Ellis ve Range' in (1991)

çalışmasında, dini/ahlaki engeller siyah Amerikalılarda beyaz Amerikalılardan daha

yüksek çıkmıştır.

Page 88: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

77

Farklı gruplarla yapılan başka bir çalışmada, heteroseksüeller dini/ahlaki

engeller faktöründen homoseksüel ve biseksüellerden daha yüksek puan almışlardır.

Homoseksüeller ise biseksüellerden anlamlı olarak daha yüksek puan almışlardır

(Hamilton, 2001). Hirsch ve Ellis (1998) de heteroseksüellerin diğer gruplardan ve

homoseksüellerin de biseksüellerden daha fazla dini/ahlaki engel bildirdiğini

göstermiştir.

1.3.1.2. İntihar ve Dini/Ahlaki Engeller Konusunda Türkiye’de Yapılmış

Çalışmalar

Türkiye’de bu konuda yapılmış çalışmalar incelendiğinde de, yaşamı

sürdürmede dini/ahlaki engeller ile intihar girişimi (Ersoy, 2008) ve intihar olasılığı

(Batıgün, 2005) arasında ters yönlü bir ilişki olduğu görülmektedir.

Ersoy’un (2008) çalışmasına katılanlar, en çok doğaya ve hayata bağlılık alt

ölçeğinden yüksek puanlar almışlardır. Bunu takip eden ikincil yaşamı sürdürme

nedenini de dini/ahlaki engeller olarak belirtmişlerdir. İntihar girişiminde

bulunanların dini/ahlaki engeller alt ölçeğinin katsayıları intihar girişimi olmayanlara

göre daha düşüktür. Aynı çalışmada kişilerin yaşamı sürdürme nedenlerine kronik bir

hastalığa sahip olmanın ne ölçüde etki ettiği araştırıldığında intihar girişimi olan

hastalarda kronik hastalığa sahip olanların, kronik hastalığı olmayanlara göre

dini/ahlaki engeller alt ölçeğinden daha yüksek puanlar aldıkları görülmüştür (Ersoy,

2008). Bu sonuç, sağlık sorunları ile mücadele edenlerin dine/maneviyata daha fazla

yöneldikleri ve başa çıkmada dinden daha fazla yardım aldıkları şeklinde de

Page 89: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

78

yorumlanabilir. Batıgün’ ün (2005) çalışmasında da dini/ahlaki engeller intihar

olasılığı ile ters yönde ilişki göstermiştir.

Ülkemizde yapılmış olan bu çalışmalarda dini/ahlaki engellerin intihara karşı

koruyucu olduğu görülmektedir. Güçlü dini değerleri olan kişilerin intiharı bir çözüm

olarak görmedikleri düşünülmüştür. İyilik hali ile ahlaki engeller arasında da yüksek

bir ilişki vardır (Ellis & Smith, 1991; Leenaars, 1995; Schweitzer ve diğ., 1995). Bu

inançlar güçlü olduğunda, bunlar intihar riski olan kişiyi hayatta tutan güçlü

araçlardır. Ancak Şahin, Batıgün ve Şahin’in çalışmasında dini/ahlaki engeller ile

depresyon ve etkisiz başa çıkma yolları pozitif ilişki göstermiştir. Buna göre,

dini/ahlaki engellerin intihardan koruyucu bir etkisi olduğu görülmekte ancak

depresyon üzerinde benzer bir etkisi görülmemektedir. Bu inançların, depresif

bireylerin böyle ölümcül bir adım atmaması için koruyucu olabileceği düşünülmüştür

(Şahin, Batıgün ve Şahin, 1998).

Page 90: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

1.4. BAŞA ÇIKMA YÖNTEMİ OLARAK DİNİ İNANÇ

Bu bölümde literatürde sıklıkla kullanılan iki ölçekten elde edilmiş bulgulara

yer verilecektir. Bu ölçeklerden biri Carver ve arkadaşları (1989) tarafından

geliştirilen Stresle Başa Çıkma Tutumları Envanteri’nin Dine Yönelme alt ölçeği,

diğeri de Pargament ve arkadaşlarının (1998) geliştirdiği Dini Başa Çıkma Ölçeği’

dir. İlgili çalışmalara geçmeden önce stresle başa çıkma kavramı ve zor durumlarda

dine yönelme durumları incelenecektir.

Folkman ve Lazarus’a (1985) göre başa çıkma için ilk olarak tehdit edici ya da

sıkıntı verici bir olayın varlığı gerekmektedir. Başa çıkmada kullanılacak yolun

seçiminde kişinin olaya ilişkin farkındalığı ve stres faktörlerinin bilişsel

değerlendirmesi (kontrol edilebilirliğin derecesi vs.) etkili olmaktadır. Karşılaşılan

olayları değerlendirmede ilk basamak geçmiş deneyimlerdir. Geçmiş deneyimlere

bakarak olayın tehdit derecesi belirlenir. Ardından psikolojik savunmalar işin içine

girer ve bunu fizyolojik tepkiler izler. Son aşamada ise kullanılacak başa çıkma yolu

kullanılır. Başa çıkma yolu başarıyla kullanıldığında belirtiler düzelir. Başarılı

olunmadığında ise hastalık davranışı ortaya çıkar (Folkman ve Lazarus, 1985).

Stres yaratan duruma verilen yanıt olarak uygun başa çıkma yolları

kullanılabilirse olaya hakim olma durumu ortaya çıkar. Başa çıkma yollarındaki bazı

eksiklikler ise bir takım psikolojik sorunlara neden olabilmektedir. Uygun başa

çıkma yolu kullanılır fakat derecesi zayıf kalırsa tükenme ortaya çıkar. Bu durumda

kişi yeni bir başa çıkma yolu arar ya da eski yola devam eder. Başa çıkmayla geçen

Page 91: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

80

zaman uzadıkça yorgunluk ortaya çıkar ve depresyon, umutsuzluk, konsantrasyon

güçlüğü, fiziksel güçsüzlük gibi bir takım olumsuz haller meydana gelir (Zegans,

1982, Akt: Gök, 1995).

Tuğrul (2000), strese dayanıklı olabilmek için şu hususlara dikkat çekmiştir:

Stres yaratan durum ya da olayı gerçekçi bir şekilde değerlendirmek, benlik saygısını

kaybetmeden kendini gerçekçi bir şekilde değerlendirmek, bu olay ya da durumla

başa çıkabilmek için mutlaka yapılabilecek bir şeyler olduğuna inanmak, mümkün

olduğu kadar çok ve farklı başa çıkma yolları bulmak ve denemek, mevcut çevresel

destek kaynaklarından yardım almak ve yeni kaynaklar oluşturmak.

Zor yaşam koşulları insanları dine sığınmaya da yöneltebilir. Kişiler

yaşamlarında ansızın başlarına gelen güç durumlarla baş edemediklerinde, çaresizlik

ve güçsüzlük hisleri ile dine yönelebilir veya sıklıkla Tanrı’nın yardımını isteyebilir.

Çalışmalar da zor yaşam olaylarıyla baş etmede dine yönelimin yüksek olduğunu

(Koenig, 2009) göstermektedir. Dünya çapında çoğu ülkede yapılan sistematik

çalışmada dini başa çıkmanın yaygın olduğu görülmüştür. 11 Eylül olaylarından

sonra Amerikalıların %90’ ının bu olayların etkisiyle baş etmede dine yönelmeyi

sıklıkla kullandıkları görülmüştür (Scbuster ve diğ., 2001). Saldırıları izleyen haftada

Amerikalıların %60’ının dini tören ya da ayinlere katılmış olduğu ve bölgedeki İncil

satışlarının %27 arttığı saptanmıştır (Biema, 2001; Akt: Koenig, 2009).

Frankl (1984, sf:49), toplama kampı deneyimlerinden aktardıkları arasında bazı

tutukluların dini ilgilerindeki gelişme ve artıştan bahseder. Çok zor koşullardaki bu

kişilerin serbest kaldıkları vakitlerinde dua ve ibadete yöneldiklerini gözlemlemiştir.

Amerika’ya sığınma talebi ile Afrika’dan kaçan işkence mağdurları ile yapılan bir

Page 92: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

81

çalışmada ise (Leaman, 2009), olumsuz dini başa çıkma ile depresyon ve travma

sonrası stres bozukluğu arasında pozitif bir ilişki bulunmuştur.

Koenig, George ve Siegler' in (1988) çalışmasında 100 kişilik örneklemin

%45’ini oluşturan 55-80 yaş arasındaki kişilerin stresli yaşam döneminden (tüm

hayatları, şimdiki zaman ve geçmiş 10 yıl) en az üçte birinde dini başa çıkmayı

kullandıkları belirlenmiştir. Dini başa çıkma yöntemleri Tanrı'ya güvenme,

dua/ibadet, din adamının ya da bir kilise mensubunun desteğini alma şeklindedir.

Pargament ve arkadaşları (1988), dini başa çıkma kavramını ortaya atmış ve

dini başa çıkma tarzı olarak üç yönelim ortaya koymuştur. Kişiler stresli durumlarla

baş etmede birden fazla ya da üç yöntemi birden kullanabilirler (Wong-McDonald &

Gorsuch, 2000; Akt: Molock ve diğ., 2006). Benlik güdümlü başa çıkma (self-

directing), ilahi gücün en az düzeyde olduğu aktif bir başa çıkma olarak

tanımlanabilir. Bireyin aktif, Tanrı’nın ise pasif olduğu yönelimdir. İşbirlikçi stil

(collaborative), Tanrı ile kurulan bir işbirliği ile aktif bir biçimde sorunla başa

çıkmadır. Tanrı’ya iletici (deferring) stil ise bireyin pasif bir şekilde Tanrı’nın

sorunlarını çözmesini beklemesidir. Tanrı’ya iletici dini başa çıkma düşük düzeyde,

benlik güdümlü ve işbirlikçi başa çıkma ise yüksek düzeyde psikolojik yeterlik ile

ilişkilidir (Pargament ve Park, 1997, s.47). Pargament, Smith, Koenig ve Perez,

(1998) sonraki çalışmalarda dini başa çıkma tarzları olumlu ve olumsuz olmak üzere

iki boyutta ele almıştır. Araştırmacılar olumlu ve olumsuz olmak üzere iki tip dini

başa çıkma tarzı tanımlamıştır. Olumlu dini başa çıkmayı, maneviyat hissinin ifadesi,

Tanrı ile güvenli bir ilişki, hayatta bulunacak bir anlam olduğuna inanma ve diğerleri

ile manevi bir bağlantı duygusu şeklinde açıklamışlardır. Bu tip başa çıkmanın

Page 93: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

82

içerisine olumlu yeniden değerlendirme, işbirlikçi başa çıkma, manevi destek arama,

manevi bağlantı, dini arınma, dini çevreden yardım isteme ve dini bağışlanma gibi

tarzları sokmuşlardır. Olumsuz dini başa çıkmayı ise, Tanrı ile daha az güvenli bir

ilişki, olumsuz bir dünya görüşü, anlam arayışındaki dini bir karmaşa şeklinde

açıklamışlardır. Benlik güdümlü dini başa çıkma tarzını da bu yaklaşım içine

almışlardır (Pargament, Smith, Koenig ve Perez, 1998).

Yukarıda bahsedilen bulgulara göre zor zamanlarda insanlar dine daha çok

yönelebilmektedir. Dini inanç ve uygulamaların insanlara zor durumların üstesinden

gelmesinde yardımcı olup olmadığına dair de bazı çalışmalar yapılmıştır. Yurt

içindeki ve yurt dışındaki çalışmaları aktarırken öncelikle dine yönelme başa çıkma

tarzı ile ilgili bulgulara, daha sonra da dini başa çıkma yolları ile ilgili bulgulara yer

verilecektir.

1.4.1. Stresle Baş Etmede Dine Yönelme Konusunda Türkiye’de Yapılmış

Çalışmalar

Stresle başa çıkma ile ilgili çalışmalarda sıklıkla kullanılan bir ölçek Özbay ve

Şahin’in (1997) kültürümüze uyarladığı Stresle Başa Çıkma Tutumları Envanteri’dir

(SBTE) ve ölçek 6 boyuttan oluşmaktadır. Faktörlerden bir tanesi dine yönelme tarzı

başa çıkma ile ilgilidir. Dine yönelme faktörü altında toplanan maddeler daha çok bir

ilahi güce sığınmayı, dua etmeyi ve inançlardan güç almayı vurgulamaktadır. Bu

faktör 6 madde ile temsil edilmektedir. Ölçeğin kullanıldığı çalışmaların bulguları,

stresle baş etmede dine yönelme tarzı hakkında bir takım bilgiler vermektedir

Page 94: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

83

(Akıncı ve Öz, 1999; Aslan, 2007; Balgamış, 2007; Barlas, 1998; Burns, 2004;

Erkmen ve Çetin, 2008; Gök, 1995; Hiçdurmaz, 2005; Patel, 2002; Şirin, 2007;

Tekin, 2005). Dine yönelme literatürde duygu odaklı ve etkin olmayan bir yöntem

olarak bilinmesine karşın, Carver ve arkadaşları (1989) tarafından bireylerin yoğun

stres yaşadıkları durumlarda dinin kendilerine destek sağlayabileceği ve ruhsal

sorunları önleyebileceği bildirilmiş ve bu stratejinin desteklenmesi önerilmiştir.

Dine yönelme tarzının ölçekteki diğer faktörlerle olan ilişkilerine bakılan

çalışmalarda kabullenme yaklaşımı (Balgamış, 2007), aktif başa çıkma ve dış yardım

arama (Aslan, 2007) ile doğrusal ilişki; alkol alma başa çıkma tarzı ise ters yönde

anlamlı bir ilişki gösterdiği (Aslan, 2007; Balgamış, 2007) bulunmuştur. Dine

yönelme stres yaratan olay karşısında dini faaliyetleri artırarak sıkıntı yaratan olayla

başa çıkmaya çalışmaktır. Kabullenme ise stres yaratan olayın gerçekliğini kabul

etmektir. Sıkıntı yaratan bir durumla karşılaştıklarında mücadele için dine yönelme

başa çıkma davranışını tercih eden insanlar öncelikle sorunun varlığını kabul ederler

ve inandıkları varlıktan yardım isterler, bu durum göz önünde bulundurulduğunda bu

iki düşünme stilinin ilişkili çıkması beklenilen bir sonuç (Balgamış, 2007) olarak

yorumlanmıştır. Sonuçlar incelendiğinde dine yönelme tarzının aktif başa çıkma

tarzları ile de bağlantılı olduğu söylenebilir.

Hiçdurmaz (2005) çalışmasında hasta grubun en fazla kullandığı başa çıkma

tarzının dine yönelme olduğunu görmüştür. Bu durumu, tıpkı Koenig’ in (2009)

belirttiği gibi bireylerin sıkıntılı durumlarda Tanrı'nın desteğini hissetme ihtiyacı

duydukları şeklinde yorumlamıştır. Literatürde bu bulguyu destekleyen çalışmalar

mevcuttur (Burns, 2004; Akıncı ve Öz, 1999).

Page 95: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

84

Gök (1995) de, anksiyete ve depresyon tedavisi gören gruplarla yaptığı

çalışmasında bu grupların sağlıklı gruba oranla dine yönelme boyutundan daha

yüksek puan aldıklarını göstermiştir. Barlas'ın (1998) çalışmasında dine yönelme

şeklinde başa çıkma tarzının depresyon belirtileri ile ilişkili olduğu ve bu tarzı

kullananların belirtilerinin daha fazla olduğu görülmüştür. Bu sonuçlar, hasta

bireylerin sıkıntılarından kurtulmak için normallerden daha fazla dine yöneldiği

şeklindeki yorumu desteklemektedir.

Şirin’in (2007) çalışmasında yapılan analizler, duygusal zekası yüksek erkek

öğretmenlerin dine sığınma düzeylerinin, diğer öğretmenlere göre daha yüksek

olduğunu göstermektedir.

Erkmen ve Çetin’in (2008) çalışmasında stresle başa çıkma tarzı olarak dine

yönelmenin yaşa göre farklılaştığı görülmüştür. 30 yaş altındakilerin dine yönelme

puan ortalaması 30 yaş üstündeki gruplardan anlamlı olarak daha yüksek

bulunmuştur. Dine yönelme tarzının genç örneklemde daha fazla görülmesi aslında

literatüre uygun görünmemektedir. Balgamış’ın (2007) çalışmasında olduğu gibi,

başa çıkma tarzı olarak dine yönelmeyi kullanmanın yaş ilerledikçe arttığı rapor

edilmektedir. Çalışmalar, dini başa çıkmanın yaşlılarda, özellikle de yaşlanmayla

bağlantılı olan sağlık krizleri, kronik ağrı ve kayıplar gibi durumlarda daha fazla

kullanıldığını göstermektedir (Dunn & Horgas, 2004: Akt: Swank, 2009; Koenig,

1998; Koenig, George, & Siegler, 1988; Koenig ve ark., 2001; Pargament, 1997).

Bireylerin stresli durumlarda dine yönelmesinde dini inançlarının da etkisi

olmaktadır. Tekin’ in (2005) bu ölçeği kullandığı çalışmasında din eğitiminin

Page 96: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

85

alındığı kaynaklar, inanç esasları ile ilgili bilgi düzeyi ve ibadetlere katılım arttıkça

dine yönelme başa çıkma tarzının daha fazla kullanıldığı görülmüştür.

1.4.2. Dini Başa Çıkma Konusunda Yurt Dışında Yapılmış Çalışmalar

Dini başa çıkma, bireylere stresli zamanlarda anlam bulmalarında yardımcı

olmanın yanısıra, hakimiyet, kontrol, rahatlık ve diğerleriyle yakınlık kazandırmayı,

Tanrı’yla yakınlaşma ve/veya hayatı yeniden düzenlemeyi de sağlayabilir

(Pargament ve diğ., 2004). Yatarak tedavi gören hastalar üzerinde yapılan sistematik

bir çalışmada (n:330), hastalarının %90’ının başa çıkmada dini kullandığı, %40’ tan

fazlası için dinin hayatı sürdürmede en önemli faktör olduğu görülmüştür (Koenig,

1998). Akciğer kanseri olan 52 hastaya duygusal destek kaynakları sorulmuş ve

%44’ü dini göstermiştir (Ginsburg ve ark., 1995). Ayaktan tedavi gören kanser

hastaları ile yapılan başka bir çalışmada da başa çıkma davranışları içinde en yüksek

orana sahip olanın dua etme olduğu görülmüştür (Zaza, Sellick ve Hillier, 2005; Akt:

Koenig, 2009).

Psikiyatri hastaları da başa çıkmada dini sıklıkla kullanmaktadır (Koenig,

2009). Ruh sağlığı servisindeki hastalarla yapılan bir çalışmada (Tepper ve diğ.,

2001), hastaların %80’den fazlasının başa çıkmada dini kullandıkları görülmüştür.

Hastalar, başetme çabaları için harcadıkları sürenin en az yarısını dua etme gibi bir

takım ibadetler ile geçirmektedirler (Akt: Koenig, 2009). 79 psikiyatri hastası

üzerinde yapılan çalışmada (D’Souza, 2002), hastaların %79’u maneviyatın önemli

olduğuna, %82’si terapistlerinin kendi spiritüel inançları ve gereksinimlerinin

Page 97: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

86

farkında olmaları gerektiğine ve %67’si de maneviyatın psikolojik acıları ile başa

çıkmada kendilerine yardım ettiğine inandıkları görüşündedir (Akt: Koenig, 2009).

Depresif erkek örneklemde yapılan bir çalışmada (Koenig ve diğ., 1992),

örneklemin %20'sinin dini birincil başa çıkma stratejisi olarak kullandığı tespit

edilmiştir. Dini inanç ve etkinliklerin başa çıkmada kendilerine ne kadar yardımcı

olduğunu 1 ile 10 arasında değerlendirmişler ve %56'sı 7,5 düzeyinde yardımcı

olduğunu belirtmiştir.

Koenig (2009), dini başa çıkmanın fiziksel ve psikiyatrik hastalığı olan

hastalarda bu kadar yaygın kullanılmasını şöyle açıklar: Dini inançlar, zor yaşam

durumlarında psikolojk bütünleşmeye yardımcı olan bir anlam duygusu ve amaç

sağlar. İyimser ve umut dolu olan olumlu bir dünya görüşüne yükseltir. Acıları

kabullenmeyi kolaylaştıran kutsal anlatımlar ile kişilere rol modeller sağlar. İnsanlara

olaylar üzerinde dolaylı bir kontrol duygusu verir, bu da kişisel kontrol ihtiyacında

bir azalma sağlar. Hem insanı hem de ilahi olan bir destek birliği sağlayarak

izolasyon ve yalnızlığın azalmasına yardım eder. Diğer tüm başa çıkma

kaynaklarından farklı olarak, herhangi bir kişi tarafından herhangi bir zamanda,

maddi, sosyal, fiziksel ve zihinsel duruma bağlı olmaksızın elde edilebilir (Koenig,

2009).

Araştırmacılar, çeşitli dini başa çıkma tarzlarını ayırt etmeye başladıklarında,

tüm dini başa çıkma tarzlarının olumlu değişkenlerle ilişkili olmadığını gördüler

(Pargament, Koenig &Perez, 2000; Pargament, Smith, Koenig &Perez, 1998).

Olumlu dini başa çıkma maneviyat hislerine, Tanrı’yla güvenli bir iletişime, yaşamın

anlamına duyulan bir inanca ve diğerleriyle manevi ilişkiler kurmaya dayanır

Page 98: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

87

(Pargament ve diğ., 1998). Bu tip dini başa çıkma stratejisi strese karşı daha iyi uyum

gösterebilme (Ano & Vasconcelles, 2005), daha az depresyon (Smith, McCullough,

&Poll, 2003) ile ilişkili (Pargament ve diğ., 1992) bulunmaktadır. Çalışmalar, olumlu

dini başa çıkmanın psikolojik sağlığın ve işlevselliğin gelişmesi ile ilişkili olduğunu

göstermektedir (Pargament, Koenig, Tarakeshwar, & Hahn, 2004; Phillips & Stein,

2007; Yangarber-Hicks, 2004). Yapılan başka çalışmalarda, kronik tıbbi durumlara

uyum ile olumlu dini başa çıkmanın ilişkili olduğu görülmüştür (Bush ve ark., 1999;

Nairn & Merluzzi, 2003; Yoshimoto ve ark., 2006). Çalışmalar (Carleton, Esparza,

Thaxter, & Grant, 2008; Koenig v.d., 1992) ayrıca depresyon ile olumlu dini başa

çıkma arasında ters yönde ilişki olduğunu ortaya koymaktadır.

Olumsuz dini başa çıkma, başa gelen olayı ilahi bir ceza gibi algılama, şeytanın

işi olduğunu düşünme veya Tanrı’nın gücünden ve kudretinden şüpheye düşme

ifadeleriyle açıklanabilir. McConnell ve diğerleri (2006) olumsuz dini başa çıkma ile

psikopatolojik durumlar arasındaki ilişkiyi incelemişler ve olumsuz dini başa

çıkmanın anksiyete, fobik anksiyete, depresyon, paranoya, obsesif-kompulsif

bozukluk ve somatizasyon ile olumlu yönde ilişkili olduğunu bulmuşlardır. Olumsuz

dini başa çıkma fiziksel sağlıkta bozulma (Pargament ve diğ., 2004) ve stres

belirtileri ile ilişki bulunmuştur (Bjorck ve Thurman, 2007; Schottenbauer, 2006;

Smith, Pargament, Brant ve Oliver, 2000). Depresyon ile olumsuz dini başa çıkma

arasında olumlu yönde (Exline, Yali, & Sanderson, 2000; Pearce, Singer, &

Prigerson, 2006; Stoltzfus, 2009) ilişki olduğu gösterilmiştir.

Molock ve diğerleri tarafından yapılan çalışmada (2006) dini başa çıkma tarzı

intihar davranışı ile ilişkili bulunmuştur. Benlik güdümlü (self directed) başaçıkma

Page 99: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

88

yüksek düzeyde umutsuzluk, depresyon ve intihar girişimi ile ilişkili bulunmuştur.

İşbirlikçi (collaborative) başaçıkma ise yüksek düzeyde yaşamı sürdürme nedeni ile

ilişkili çıkmıştır. İşbirlikçi başa çıkma tarzını daha çok kullanan bireyler yaşamak

için daha çok sebep belirtmişlerdir. Cinsiyet ve depresyon değişkenleri kontrol

edildikten sonra yapılan analizde ise erteleyici (deferred) dini başaçıkma ile yaşamı

sürdürme nedenleri arasında pozitif, benlik güdümlü başaçıkma ile yaşamı sürdürme

nedenleri arasında negatif yönde anlamlı ilişkiler çıkmıştır. Çalışmaların bir

kısmında benlik güdümlü başa çıkma umutsuzluk ve intihar düşüncesi ile ters ilişki

gösterirken (Gray & Molock, 1999; Harris & Molock, 2000) bir kısmında da

doğrusal bir ilişki (Hathaway & Pargament, 1990; Wong-McDonald & Gorsuch,

2000) gözlenmiştir. Molock ve arkadaşları, kendi çalışmalarındaki sonucu

örneklemin o esnada fazlaca travmatik bir yaşantı içerisinde olmalarına bağlamıştır.

Amerika’ya sığınma talebi ile Afrika’dan kaçan işkence mağdurları ile yapılan bir

çalışmada (Leaman, 2009), olumsuz dini başa çıkma ile depresyon ve travma sonrası

stres bozukluğu arasında olumlu bir ilişki bulunmuştur. İbadetlere katılım ile dini

başa çıkma biçimleri arasındaki ilişkilere bakıldığında, hem cemaatle yapılan

ibadetlere hem de bireysel olarak yapılan ibadetlere katılım arttıkça olumlu dini başa

çıkma puanları artmaktadır. Olumsuz başa çıkma ise yalnızca bireysel ibadetler ile

ters ilişkili bulunmuştur.

Ansari (2006)’ nin Müslüman örneklemde yaptığı çalışmasında, olumsuz dini

başa çıkma ile psikolojik sağlık arasında ters yönlü bir ilişki bulunmuştur. Toplu

ibadetler ile psikolojik sağlık pozitif ilişkilidir. Bireysel ibadetlere katılım ile olumlu

dini başa çıkma biçimleri ve zihinsel sağlık arasında da pozitif ilişki çıkmıştır.

Page 100: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

89

1.4.3. Dini Başa Çıkma Konusunda Türkiye’de Yapılmış Çalışmalar

Türkiye’de yaptığı bir çalışmada Ekşi (2001) dini başa çıkma ile stresle başa

çıkma tarzları ve ruh sağlığı ilişkisini incelemiştir. Çalışmanın sonucunda, olumlu

dini başa çıkma ile stresle başa çıkma yöntemlerinden alkol/ilaç kullanımı arasında

negatif ilişki, diğer başa çıkma yöntemleri arasında pozitif ilişki bulunmuştur.

Olumsuz dini başa çıkma tarzı ile kabullenme tarzı negatif, diğer başa çıkma tarzları

pozitif ilişki göstermiştir. İlahiyat fakültesi öğrencilerinin dini başa çıkmayı daha

fazla kullandıkları görülmüştür. Ruh sağlığı ile ilişkisine bakıldığında, olumlu dini

başa çıkma tarzı ile psikolojik semptomlar arasında anlamlı bir ilişki gözlenmemiş,

olumsuz dini başa çıkma ile pozitif ve anlamlı bir ilişki görülmüştür.

Topuz’un (2003) çalışmasında ise olumlu dini başa çıkma ile dini gelişim

düzeyi arasında ilişki görülmüştür. Olumlu dini başa çıkma tutumunu kullananların

stresle başa çıkmada daha etkili yaklaşımları kullandığı görülmüştür. Olumsuz dini

başa çıkma ile davranışsal olarak ilgiyi kesme, yadsıma ve alkol/ilaç kullanma gibi

etkin olmayan başa çıkma biçimlerinin ilişkili olduğu görülmüştür.

Tüm çalışmalar incelendiğinde dini inançların kişileri yaşama bağlayabildiği,

intihardan uzak tuttuğu, stresli ve zor durumlarda kişilerin bu zorlukla başa çıkmak

için dine yönelebildiği, özellikle depresyon ile dine sığınma tarzının ilişki gösterdiği,

ancak olumlu dini başa çıkma yollarını kullananların daha az depresyon ve sıkıntı

yaşayabildiği ve depresyon tedavilerinin daha hızlı olabildiği yönünde bulgular elde

edildiği görülmektedir. Çalışmamız açısından da inançların intihardan koruyucu rolü

ve olumlu inançların ruh sağlığını destekleyici rolü önemli görülmüştür.

Page 101: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

2. YÖNTEM

2.1. Araştırmanın Önemi

Çoğu araştırmacıya göre dini inaçların, intihardan koruyucu bir etken olduğu

kabul edilmektedir. Çalışmalar sıkıntı ya da hastalık durumlarında kişilerin dine daha

çok yönelebildiğini, olumlu dini başa çıkma ve bir takım dini uygulamalara katılımın

depresyonu hafifletebildiği ve ahlaki/dini değişkenlerin intihar fikrinden ve

girişiminden koruyabildiğini göstermektedir. Ancak yurt içinde yapılmış çalışmalara

bakıldığında intihar girişimi vakalarında dini değişkenlerin anlamlı fark göstermediği

de görülmüştür. Yani, girişim vakalarının da bir takım dini özelliklere sahip olduğu

görülmüştür. Ülkemizde bu konuda bizim kültürümüzü yansıtacak çok fazla çalışma

yapılmamış olması, depresyon ve intihar konusunda dini değişkenlerin etkilerine dair

araştırmaların arttırılması gerekliliğini göstermektedir.

Bu çalışmada, dini değişkenler ile intihar, depresyon ve yaşamı sürdürme

nedenleri arasındaki ilişkilerin incelenerek ülkemizin bilim alanına katkı sağlayacak

bilgiler sunulması amaçlanmaktadır. Bu anlamda çalışmamız bilimsel literatür

açısından önemli görülmüştür. Yurtdışında din ile intihar arasındaki ilişkiyi

inceleyen pek çok çalışmanın aksine ülkemizde bu konuda yeterince çalışma

yapılmadığı ortadadır. Bu çalışma özellikle Tanrı algısının sayılan diğer

değişkenlerle ilişkisine bakılması açısından önemlidir.

Page 102: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

91

2.2. Hipotezler

1. Tanrı algısı ile yaşamı sürdürme nedenleri, depresyon ve intihar düşüncesi

arasında bir ilişki vardır.

2. Dini başa çıkma tarzları ile yaşamı sürdürme nedenleri, depresyon ve intihar

düşüncesi arasında bir ilişki vardır.

3. Zor zamanlarda duaya yönelme ve duanın algılanan etkileri ile depresif

belirti, intihar düşüncesi ve yaşamı sürdürme nedenleri arasında ilişki vardır.

4. Yaşamı sürdürme nedenleri daha fazla olan grubun olumlu Tanrı algısı,

olumlu dini başa çıkma ve diğer dini değişkenlere ait puan ortalamaları, yaşamı

sürdürme nedeni az olan gruptan daha yüksektir.

5. Dini değişkenlerin, yaşamı sürdürme nedenleri, depresyon ve intiharı

yordama gücü vardır.

2.3. Sınırlılıklar

Araştırma için toplanan verilerin yalnızca normal örneklemden elde edilmesi,

bahsi geçen depresyon ve intihar değişkenlerinin klinik örneklem için test

edilememesine sebep olmaktadır. Bu çalışmada araştırılan değişkenlerin klinik bir

örneklemde de test edilmesi önemlidir. Elde edilen veriler kullanılan ölçeklerle

sınırlıdır. İntihar düşüncesi ile ilgili bilgi Beck Depresyon Ölçeği‟nden elde

Page 103: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

92

edilmektedir. İntihar düşüncesinin tek bir madde ile doğrudan sorulması nedeniyle

kişiler gerçek fikirlerini belirtmekten çekinmiş olabilirler. Bu nedenle, sonraki

çalışmalarda intihar olasılığı konusunda daha fazla bilgi alınabilecek bir ölçme

aracının kullanılması önerilebilir. Ayrıca araştırma örnekleminin büyük kısmı lisans

ve üstü eğitim düzeyine sahip olduğundan, bu durum bir eğitim yanlılığını da

beraberinde getirmiştir. Bu çalışma belli bir zaman diliminde yapıldığında boylamsal

değil kesitsel bir çalışmadır. Araştırma verileri bu zaman dilimi içerisinde ve

araştırmaya katılan 799 kişi için geçerlidir.

2.4. Örneklem

Araştırmanın evrenini 18-68 yaş arasındaki genç ve yetişkinler oluşturmaktadır.

Araştırmaya veri sağlayabilmek için tesadüfi olarak belirlenen ve evreni temsil ettiği

düşünülen kişilere ölçekler dağıtılmıştır. Örneklemin evreni daha iyi temsil

edebilmesi için ölçekler Türkiye‟deki altı şehirde (Ankara, Bursa, Erzincan, Kayseri,

Mersin, Samsun) gönüllü katılımcılara uygulanmıştır. Toplanan ölçeklerden 35

tanesi doğru şekilde doldurulmadığı için analize katılmamıştır. Hatalı ölçekler

ayıklandıktan sonra 810 ölçek SPSS‟e girilmiştir. Normallik dağılımı ve histogram

grafiğine göre depresyon puanı 36 puanın üzerinde olan denekler (11 kişi) analizden

çıkarılmıştır. Sonuç olarak (outliers temizlendikten sonra), araştırmanın örneklemi

18-68 yaş arasında 444 kadın (%55,6), 354 erkek (%44,3) toplam 799 kişiden

oluşmuştur. Bir kişi cinsiyetini belirtmemiştir. Örneklemin yaş ortalaması 34,55‟tir

(Ss=12,23). Örneklemin demografik özelliklerine göre dağılımı tablo 2.1‟de

gösterilmiştir.

Page 104: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

93

Tablo 2.1: Örneklemin Demografik Özelliklere Göre Frekans Dağılımı

Değişken Sayı %

Cinsiyet

Kadın

Erkek

444

354

55,6

44,4

Yaş

18-25

26-39

40-68

229

299

270

28,7

37,5

33,8

Medeni Durum

Bekar

Evli

386

411

48,4

51,6

Eğitim Durumu

Lise ve altı

Lisans ve üstü

296

499

37,2

62,8

Annenin Eğitim Düzeyi

Okur-yazar değil

Okur-yazar/İlkokul

Ortaokul

Lise

Üniversite

139

408

88

104

58

17,4

51,2

11,0

13,0

7,3

Ekonomik Durum

Orta ve altı

Ortanın üstü

458

334

57,8

42,2

Olumsuz Yaşam Olayları

Ölümle bir yakını kaybetme

Kazaya uğrama-Doğal afetler

Taciz/işkenceye maruz kalma

Ani bir ekonomik güçlük

Duygusal sorunlar

Dini/ahlaki baskılar

Önemli bir hastalığa yakalanma

616

321

63

259

202

32

56

77,2

40,2

7,9

32,6

25,3

4,0

7,0

Page 105: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

94

Tablo 2.1 (Devamı): Örneklemin Demografik Özelliklere Göre Frekans

Dağılımı

2.5. Veri Toplama Araçları

Araştırmanın hipotezlerini sınamak amacı ile Bilgi Formu, Tanrı Algısı Ölçeği

(TA), Beck Depresyon Envanteri (BDE), Yaşamı Sürdürme Nedenleri Envanteri

(YSNE), Dini Başa Çıkma Envanteri (DBE) ve Stresle Başa Çıkma Tarzları

Envanteri (SBTE) kullanılmıştır.

Değişken Sayı %

Tanrı‟ya İnanç Düzeyi

İnanmıyorum

Şüphelerim var

İnanıyorum

Kesinlikle inanıyorum

10

11

183

593

1,3

1,4

23,0

74,4

Algılanan Dindarlık Düzeyi

Hiç dindar değilim

Biraz dindarım

Dindarım

Çok dindarım

50

168

487

84

6,3

21,3

61,7

10,6

Zor zamanlarda duaya yönelme

Hiç

Çok nadir

Bazen

Çoğunlukla

Herzaman

6

26

96

281

388

,8

3,3

12,0

35,3

48,7

Duanın sıkıntıyı azaltması

Hiç azalmaz

Pek azalmaz

Biraz azalır

Çoğunlukla azalır

Herzaman azalır

18

50

186

413

129

2,3

6,3

23,4

51,9

16,2

Page 106: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

95

2.5.1. Bilgi Formu: Bu form ile bireylerin çeşitli sosyo-demografik bilgilerinin

elde edilmesi amaçlanmıştır. Yaş, cinsiyet, medeni durum, ekonomik durum, eğitim

düzeyi, annenin eğitim düzeyi, yaşam olayları, algılanan dindarlık düzeyi, Tanrı‟ya

inanç düzeyi, dua etme sıklığı ve duanın etkilerini sorgulayan 11 sorudan

oluşmaktadır.

2.5.2. Tanrı Algısı Ölçeği (TA): Bireylerin Tanrı‟ ya yönelik atıflarını

belirlemek üzere Ö. Güler (2007b) tarafından geliştirilen Tanrı Algısı Ölçeği (TA)

kullanılmıştır. Ölçek 22 maddeden oluşmaktadır ve seçenekler 5‟ li Likert tipi olarak

hazırlanmıştır. 536 yetişkin örneklem üzerinde yapılan güvenirlik analizinde TA‟ nın

Cronbach Alpha güvenirlik katsayısı = ,83 bulunmuştur. Ölçek olumlu Tanrı

algısını gösteren “Seven Tanrı, “Tanrı‟ya Yönelik Olumlu Duygular” ve olumsuz

Tanrı algısını gösteren “Uzak/ Umursamaz Tanrı, Korkutan ve Cezalandıran Tanrı ve

Tanrı‟ya Yönelik Olumsuz Duygular” olmak üzere beş faktörden oluşmaktadır.

Ölçeğin toplam puanı hesaplanırken 2,3,7,8,10,14,15,16,18,21 numaralı maddeler

ters puanlanmaktadır. Ölçekten alınan yüksek puanlar bireyin olumlu (seven/ sevgi

yönelimli) bir Tanrı algısına; düşük puanlar ise olumsuz (cezalandıran/ korku

yönelimli) bir Tanrı algısına sahip olduğunu gösterir. Ölçekten alınacak en yüksek

puan 110, en düşük puan 22‟dir. Bizim çalışmamızda elde edilen güvenirlik katsayısı

ise α=,83 olarak bulunmuştur.

2.5.3.Beck Depresyon Envanteri (BDE): Özgün adı Beck Depression

Inventory olan, Beck, Rush, Shaw ve Emery (1979) tarafından geliştirilen ölçek,

Hisli (1989) tarafından Türkçe‟ ye uyarlanmıştır. Ölçek 0-3 arasında puanlanan 21

maddeden oluşmaktadır. En yüksek puan 63 tür. Yüksek puanlar depresyon

Page 107: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

96

düzeyinin ya da şiddetinin arttığını gösterir (Savaşır ve Şahin, 1997). Bizim

çalışmamızda elde edilen güvenirlik katsayısı α=,84 olarak bulunmuştur.

2.5.4.Yaşamı Sürdürme Nedenleri Envanteri (YSNE): İnsanları yaşama

bağlayan, hayatlarını sürdürmelerini sağlayan nedenleri belirlemeye yönelik olarak

geliştirilmiş olan bu ölçek, Linehan ve arkadaşlarının (1983) „Reasons for Living

Inventory‟ adlı 48 maddelik kendini değerlendirme türü ölçeğinden yararlanılarak

Durak, Yasak ve Şahin (1993) tarafından kültürümüze uyarlanmıştır. Önceleri 70

madde olan ölçek kısaltma çalışmaları sonucunda 28 maddeye indirilmiştir. Bu

çalışma bulgularına göre ölçeğin Cronbach alfa güvenirlik katsayısı .88 dir. Ölçeğin

İntihar Olasılığı Ölçeği ile korelasyonu -.31 (p < .001), Sosyal Karşılaştırma Ölçeği

ile ise -.75 (p < .001)„dir. Kısa form, hayata bağlılık, ölüm korkusu ve ahlaki/dini

engeller olmak üzere 3 alt ölçekten oluşmaktadır. Yapılan ayırt edici fonksiyon

analizi sonuçlarına göre, ölçeğin normal ve depresif grupları doğru ayırt etme oranı

% 72.7; intihar grubu ve depresif grubu ayırt etme oranı % 72.2; intihar grubu ve

normal grubu ayırt etme oranı ise % 61.1 olarak bulunmuştur (Şahin ve Batıgün,

2000).

Yanıtları 1-6 dereceli bir ölçek üzerinden verilmektedir. 17-65 yaş arası 1230

kişi üzerinden yapılan faktör analizi sonuçları: Hayata Bağlılık: 1., 2., 3., 4., 7., 9.,

11., 12., 13., 14., 15., 16., 17., 18., 19., 20., 22., 23., 24., 26., 28. maddeler: Özdeğer:

8.69, Açıkladığı varyans: %31.04, = .92. Dini Engeller: 5., 8., 10., 25. maddeler:

Özdeğer: 2.74, Açıkladığı varyans: %9.78, = .83. Ölüm Korkusu: 6., 21., 27.

maddeler: Özdeğer: 1.46, Açıkladığı varyans: %5.20, = .53. Bizim çalışmamızda

elde edilen güvenirlik katsayısı α=,91 olarak bulunmuştur.

Page 108: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

97

2.5.5.Dini Başa Çıkma Tarzları Envanteri (DBTE): Pargament ve

arkadaşları (1998) tarafından geliştirilen Dini Başa Çıkma Tarzları Ölçeği‟nin

(Religious Coping Scale-RCOPE) kısa formunun Türk kültürüne uyarlanması Ekşi

(2001) tarafından yapılmıştır. Ölçek, olumlu dini başaçıkma (ODBT) ve olumsuz

dini başaçıkma (OZDBT) olmak üzere iki faktörden oluşmaktadır. Ölçeğin

güvenirliği .69 olarak hesaplanmıştır. Faktörler için güvenirlik katsayıları ODBT için

0,64, OZDBT için =,63‟ tür. Bizim çalışmamızda ölçeğin güvenirlik katsayısı α=,78

olarak bulunmuştur.

2.5.6.Stresle Başa Çıkma Tarzları Envanteri (SBTE): Orijinali Lazarus ve

Folkman (1984) tarafından geliştirilmiş bir ölçektir. 66 maddeden oluşan orijinal

ölçek, Şahin ve Durak tarafından üniversite öğrencileri için uyarlanarak, 30 maddelik

forma dönüştürülmüştür. Ölçek bireylerin değişik durumlarda değişmeyen basa

çıkma yöntemlerinin olduğu varsayımına dayanmaktadır. Araştırmacılar, üç farklı

örneklem kullanarak yaptıkları çalışmada basa çıkma yöntemlerinin “Probleme

yönelik/aktif” ve “Duygulara yönelik/pasif” tarzlar seklinde ikiye ayrıldığını ve

bunların da, “Kendine Güvenli”, “İyimser”, “Çaresiz”, “Boyun Eğici” ve “Sosyal

Desteğe Başvurma” davranışı seklinde 5 alt boyuta ayrıldığı sonucuna varmışlardır

(Şahin ve Durak, 1995: 68). Bizim çalışmamızda elde edilen güvenirlik katsayısı

α=,73‟tür.

2.6. İşlem

Araştırmada kullanılan ölçekler, sıra etkisini kontrol etmek üzere, ilk sayfada

demografik bilgi formu, en sonda Yaşamı Sürdürme Nedenleri Envanteri olacak

şekilde diğer ölçeklerin yerleri değiştirilerek 24 ayrı ölçek bataryası hazırlanmıştır.

Page 109: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

98

Yaşamı Sürdürme Nedenleri Envanteri‟nin (YSNE) güdüleyici ve insanlara

yaşamlarının olumlu yönlerini göstermesiyle intihardan koruyucu bir etkiye sahip

olabilecek olumlu bir tarafı olduğu literatürde belirtildiğinden (Range ve Knott,

1997) ölçek bataryalarındaki son ölçek YSNE olmuştur.

Tablo 2.2. Araştırmada kullanılan ölçeklere ait betimleyici istatistikler

BDE: Beck Depresyon Envanteri, TA: Tanrı Algısı Ölçeği, YSNE: Yaşamı Sürdürme Nedenleri Envanteri, DBÇ: Dini Başa

Çıkma Envanteri, SBTE: Stresle Başa Çıkma Tarzları Envanteri

Araştırmada kullanılan ölçme araçları Mart- Temmuz 2010 tarihleri arasında

uygulanmıştır. Araştırmanın hipotezlerini sınamak için veri toplama araçlarından

elde edilen veriler SPSS 15.0 istatistik paket programı ile araştırmacı tarafından

analiz edilmiştir. Değişkenler arasındaki ilişkileri belirlemek için Pearson Momentler

Çarpımı Korelasyon Tekniği kullanılmıştır. Farklı grupların ölçeklerden aldıkları

puanların ortalamaları açısından karşılaştırılması için Univariate Analizi ve

farklılığın kaynağının hangi gruplar arasında olduğunun belirlenmesi için Tukey

(PostHoc) analizi kullanılmıştır. Yaşamı sürdürme nedenleri, depresyon ve intiharı

yordayan değişkenleri belirlemek için de aşamalı (Stepwise) regresyon analizi

uygulanmıştır.

N Min. Max. Ortalama Ss

BDE 789 ,00 35,00 10,2586 7,34650

BDE 9.madde 794 ,00 3,00 ,1196 ,39485

TA 797 38,00 110,00 96,1117 11,32731

Olumlu Tanrı Algısı 797 12,00 60,00 53,1870 8,83582

Olumsuz Tanrı Algısı 797 10,00 43,00 17,0740 5,56287

YSNE 794 55,00 168,00 141,9043 19,99832

Hayata bağlılık 794 36,00 126,00 108,3627 16,12027

Dini engeller 794 4,00 24,00 19,8249 4,42973

Ölüm korkusu 794 2,00 18,00 13,7166 3,20530

Olumlu DBÇ 794 7,00 28,00 22,9207 4,56755

Olumsuz DBÇ 794 6,00 28,00 11,1864 3,51118

Etkili SBTE 793 13,00 48,00 32,3960 6,54816

Etkisiz SBTE 793 ,00 41,00 16,8045 6,53706

Page 110: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

3. BULGULAR

Bu bölümde araştırmanın temel amacı doğrultusunda elde edilen verilerin

analiz sonuçlarına yer verilecektir. Öncelikle tezimizin temel konusunu oluşturan

kişileri yaşama bağlayan sebepler ve Tanrı algısı üzerinde demografik değişkenlerin

etkilerini anlamaya yönelik olarak yapılan varyans analizlerinin sonuçları

aktarılacaktır. Daha sonra, araştırmada kullanılan ölçek puanlarının birbirleri ile olan

ilişkilerine dair yapılan korelasyon analizleri sunulacaktır. Hemen ardından yaşamı

sürdürme nedenleri açısından oluşturulan uç gruplarda dini değişkenlerin etkilerini

anlamaya yönelik analizler sunulacaktır. Son olarak da yaşamı sürdürme nedenleri,

depresyon ve intihar olasılığını yordayan değişkenleri belirlemek üzere aşamalı

(Stepwise) regresyon analizlerinin sonuçlarına yer verilecektir.

3.1. Demografik Değişkenlerin Yaşamı Sürdürme Nedenleri ve Tanrı Algısı

Puanları Üzerindeki Etkilerine İlişkin Bulgular

Katılımcıların demografik özelliklerinden yaş [1=18-25 yaş (n:229); 2=26-39

yaş (n:296); 3=40-68 yaş (n:263)], cinsiyet [1=Kadın (n:440); 2=Erkek (n:348)] ve

eğitim düzeyine [1=Lise ve altı (n:294); 2=Lisans ve üstü (n:494)] ilişkin

değişkenlerin yaşamı sürdürme nedenleri üzerindeki etkilerinin incelenmesine

yönelik olarak yapılan varyans analizi sonuçları Tablo 3.1’de verilmektedir. Yaş,

cinsiyet ve eğitim düzeyi değişkenlerinin yaşamı sürdürme nedenleri üzerinde nasıl

Page 111: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

100

bir etkisi olduğunu araştırmak üzere yaş, cinsiyet ve eğitim düzeyini içeren 3X2X2

varyans analizi yapılmıştır.

Tablo 3.1. Yaş, Cinsiyet, Eğitim Değişkenlerinin Yaşamı Sürdürme Nedenleri

Üzerindeki Etkisi

*p<.001 R²=,044

Yapılan analiz sonucunda, sadece cinsiyetin (F1,788:14,447; p<.001)

katılımcıların yaşamı sürdürme nedenleri üzerinde temel etkisi olduğu gözlenmiştir.

Ortalamalar incelendiğinde, kadınların (X:144) erkeklerden (X: 138) daha yüksek

ortalamaya sahip olduğu görülmüştür.

Değişimin Kaynağı Kareler

Toplamı

sd Ortalama

Kare

F P

Yaş 1287,893 2 643,946 1,663 ,190

Cinsiyet 5594,486 1 5594,486 14,447* ,000

Eğitim 1077,357 1 1077,357 2,782 ,096

Yaş X Cinsiyet 1133,264 2 566,632 1,463 ,232

Yaş X Eğitim 959,119 2 479,559 1,238 ,290

Cins.X Eğitim 1032,296 1 1032,296 2,666 ,103

Yaş X Cins.X Eğitim 1750,365 2 875,183 2,260 ,105

Hata 300503,751 776 387,247

Toplam 16177271,0 788

Page 112: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

101

Tablo 3.2. YSNE’nin Yaş, Cinsiyet, Eğitim Değişkenlerine Göre Ortalama,

Standart Sapma ve Denek Sayılarına Ait Tablo

Yaş Cinsiyet Eğitim X Ss N

Kadın

Lise ve altı 147,23 16,35 38

Lisans ve üstü 145,79 14,71 106

Toplam 146,17 15,11 144

Erkek

Lise ve altı 136,06 29,04 31

18-25 Yaş Lisans ve üstü 138,62 19,24 54

Toplam 137,69 23,16 85

Toplam

Lise ve altı 142,21 23,43 69

Lisans ve üstü 143,37 16,67 160

18-25 Yaş Toplam 143,02 18,91 229

26-39 Yaş

Kadın

Lise ve altı 147,13 17,13 46

Lisans ve üstü 145,09 15,13 99

Toplam 145,73 15,76 145

Erkek

Lise ve altı 145,14 20,80 47

Lisans ve üstü 136,35 21,06 104

Toplam 139,09 21,30 151

Toplam

Lise ve altı 146,12 19,00 93

Lisans ve üstü 140,61 18,88 203

26-39 Yaş Toplam 142,34 19,05 296

40-68 Yaş

Kadın

Lise ve altı 139,93 21,22 78

Lisans ve üstü 143,26 19,06 73

Toplam 141,54 20,21 151

Erkek

Lise ve altı 143,27 22,17 54

Lisans ve üstü 134,56 24,68 58

Toplam 138,76 23,81 112

Toplam

Lise ve altı 141,30 21,59 132

Lisans ve üstü 139,41 22,07 131

40-68 Yaş Toplam 140,36 21,81 263

Toplam

Kadın

Lise ve altı 143,69 19,29 162

Lisans ve üstü 144,87 16,08 278

Toplam 144,44 17,32 440

Erkek

Lise ve altı 142,25 23,59 132

Lisans ve üstü 136,44 21,62 216

Toplam 138,64 22,53 348

Toplam

Lise ve altı 143,04 21,30 294

Lisans ve üstü 141,19 19,15 494

Toplam 141,88 19,98 788

Page 113: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

102

Tablo 3.3’te yaş, cinsiyet ve eğitim düzeyi değişkenlerinin dini/ahlaki engeller

üzerinde nasıl bir etkisi olduğunu araştırmak üzere yaş, cinsiyet ve eğitim düzeyini

içeren 3X2X2 varyans analizi yapılmıştır.

Tablo 3.3. Yaş, Cinsiyet, Eğitim Değişkenlerinin Dini/Ahlaki Engeller

Üzerindeki Etkisi

*p<.001 R²=,044

Yapılan analiz sonucunda, dini ahlaki engeller üzerinde yaş ve eğitimin (F2,788:

6,012; F1,788: 19,572; p<.001) temel etkisi olduğu gözlenmiştir. Tukey PostHoc

testine göre 18-25 yaş arasındaki genç grup (X:20,42), 40-68 yaş arasındaki orta yaş

grubundan (X:19,19) daha fazla puan almıştır. Ayrıca, lise ve altı eğitim

düzeyindekilerin (X:20,61) lisans ve üstü eğitim düzeyindekilerden (X: 19,35) daha

yüksek ortalamaya sahip olduğu görülmüştür.

Değişimin Kaynağı Kareler

Toplamı

sd Ortalama

Kare

F P

Yaş 229,828 2 114,914 6,012* ,003

Cinsiyet ,129 1 ,129 ,007 ,935

Eğitim 374,079 1 374,079 19,572* ,000

Yaş X Cinsiyet 34,354 2 17,177 ,899 ,408

Yaş X Eğitim 38,049 2 19,025 ,995 ,370

Cins.X Eğitim 5,604 1 5,604 ,293 ,588

Yaş X Cins.X Eğitim 3,261 2 1,630 ,085 ,918

Hata 14831,667 776 19,113

Toplam 325095,000 788

Page 114: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

103

Tablo 3.4. Dini/Ahlaki Engeller Puanlarının Yaş, Cinsiyet, Eğitim

Değişkenlerine Göre Ortalama, Standart Sapma ve Denek Sayılarına Ait Tablo

Yaş Cinsiyet Eğitim X Ss N

Kadın

Lise ve altı 21,21 2,76 38

Lisans ve üstü 20,27 3,84 106

Toplam 20,52 3,60 144

Erkek

Lise ve altı 20,87 4,36 31

18-25 Yaş Lisans ve üstü 19,92 4,13 54

Toplam 20,27 4,22 85

Toplam

Lise ve altı 21,05 3,54 69

Lisans ve üstü 20,15 3,93 160

18-25 Yaş Toplam 20,42 3,84 229

26-39 Yaş

Kadın

Lise ve altı 21,36 3,28 46

Lisans ve üstü 19,45 4,42 99

Toplam 20,06 4,18 145

Erkek

Lise ve altı 21,34 3,82 47

Lisans ve üstü 19,04 4,70 104

Toplam 19,76 4,56 151

Toplam

Lise ve altı 21,35 3,54 93

Lisans ve üstü 19,24 4,56 203

26-39 Yaş Toplam 19,90 4,37 296

40-68 Yaş

Kadın

Lise ve altı 19,44 4,24 78

Lisans ve üstü 18,39 4,79 73

Toplam 18,94 4,53 151

Erkek

Lise ve altı 20,44 4,46 54

Lisans ve üstü 18,68 5,99 58

Toplam 19,53 5,36 112

Toplam

Lise ve altı 19,85 4,34 132

Lisans ve üstü 18,52 5,34 131

40-68 Yaş Toplam 19,19 4,90 263

Toplam

Kadın

Lise ve altı 20,40 3,77 162

Lisans ve üstü 19,48 4,36 278

Toplam 19,82 4,17 440

Erkek

Lise ve altı 20,86 4,20 132

Lisans ve üstü 19,17 4,95 216

Toplam 19,81 4,75 348

Toplam

Lise ve altı 20,61 3,97 294

Lisans ve üstü 19,35 4,63 494

Toplam 19,82 4,43 788

Page 115: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

104

Tablo 3.5’te yaş, cinsiyet ve eğitim düzeyi değişkenlerinin Tanrı Algısı Ölçeği

üzerinde nasıl bir etkisi olduğunu araştırmak üzere yaş, cinsiyet ve eğitim düzeyini

içeren 3X2X2 varyans analizi yapılmıştır.

Tablo 3.5. Yaş, Cinsiyet, Eğitim Değişkenlerinin Tanrı Algısı Ölçeği Üzerindeki

Etkisi

Değişimin

Kaynağı

Kareler

Toplamı

sd Ortalama

Kare

F P

Yaş 212,604 2 106,302 ,836 ,434

Cinsiyet 1143,126 1 1143,126 8,990* ,003

Eğitim 10,104 1 10,104 ,079 ,778

Yaş X Cinsiyet 727,802 2 363,901 2,862 ,058

Yaş X Eğitim 154,792 2 77,396 ,609 ,544

Cins.X Eğitim 51,852 1 51,852 ,408 ,523

Yaş X Cins.X

Eğitim 14,232 2 7,116 ,056 ,946

Hata 99053,681 779 127,155

Toplam 7417325,0 791

*p<.001 R²= ,024

Tanrı Algısı Ölçeği puanları üzerinde yaş, cinsiyet ve eğitim düzeyinin temel

ya da etkileşim etkisinin olup olmadığının sınandığı ANOVA çözümlemesi

sonucunda demografik değişkenlerden yalnızca cinsiyetin temel etkisi olduğu

görülmüştür [F(1,791)=8,990; p<.01]. Ortalamalar incelendiğinde kadınların (X=

97,28) erkeklere (X=94,76) oranla Tanrı Algısı Ölçeği’nden daha yüksek puan

ortalamasına sahip oldukları görülmüştür.

Page 116: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

105

Tablo 3.6. Tanrı Algısı Puanlarının Yaş, Cinsiyet, Eğitim Değişkenlerine Göre

Ortalama, Standart Sapma ve Denek Sayılarına Ait Tablo

Yaş Cinsiyet Eğitim X Ss N

Kadın

Lise ve altı 97,63 8,22 38

Lisans ve üstü 98,56 8,92 106

Toplam 98,31 8,72 144

Erkek

Lise ve altı 92,67 11,54 31

18-25 Yaş Lisans ve üstü 93,32 12,93 53

Toplam 93,08 12,37 84

Toplam

Lise ve altı 95,40 10,09 69

Lisans ve üstü 96,81 10,68 159

18-25 Yaş Toplam 96,39 10,50 228

26-39 Yaş

Kadın

Lise ve altı 98,56 8,23 46

Lisans ve üstü 97,69 10,51 100

Toplam 97,96 9,83 146

Erkek

Lise ve altı 96,48 13,21 47

Lisans ve üstü 94,33 12,27 106

Toplam 94,99 12,56 153

Toplam

Lise ve altı 97,51 11,02 93

Lisans ve üstü 95,96 11,54 206

26-39 Yaş Toplam 96,44 11,39 299

40-68 Yaş

Kadın

Lise ve altı 95,23 12,05 78

Lisans ve üstü 96,09 11,00 73

Toplam 95,64 11,52 151

Erkek

Lise ve altı 96,14 10,86 55

Lisans ve üstü 95,27 14,12 58

Toplam 95,69 12,59 113

Toplam

Lise ve altı 95,60 11,54 133

Lisans ve üstü 95,73 12,43 131

40-68 Yaş Toplam 95,67 11,97 264

Toplam

Kadın

Lise ve altı 96,74 10,30 162

Lisans ve üstü 97,60 10,08 279

Toplam 97,28 10,16 441

Erkek

Lise ve altı 95,45 11,90 133

Lisans ve üstü 94,33 12,90 217

Toplam 94,76 12,53 350

Toplam

Lise ve altı 96,16 11,05 295

Lisans ve üstü 96,17 11,51 496

Toplam 96,17 11,33 791

Page 117: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

106

3.2. Ölçekler Arası İlişkiler

Bu bölümde araştırmada kullanılan ölçeklerin birbirleri ile olan ilişkilerini

sınamak için Pearson korelasyon tekniği kullanılmış ve elde edile sonuçlar Tablo

3.7’de verilmiştir.

3.2.1. Yaşamı Sürdürme Nedenleri ile Diğer Değişkenler Arasındaki

İlişkilere Ait Bulgular

Tablo 3.7’de görüldüğü üzere, yaşamı sürdürme nedenleri depresyon ve intihar

düşüncesi ile ters (negatif) yönde anlamlı ilişkiler göstermiştir (Sırasıyla r:-,24; r:-

,26; p<.05). YSNE’ nin dini/ahlaki engeller faktörü ile depresyon arasında anlamlı

bir ilişki gözlenmezken intihar düşüncesi ile ters yönde anlamlı bir ilişki olduğu

görülmüştür (Sırasıyla r:-,01; p>.05; r:-,11; p<.05). Stresle baş etme tarzları ile

yaşamı sürdürme nedenleri arasındaki ilişkiler incelendiğinde, etkili yöntemler ile

olumlu (pozitif) yönde anlamlı ilişki (r:,33; p<.05) görülmüştür. Dini/ahlaki engeller

faktörü incelendiğinde ise bu faktörün hem etkili yöntemler (r:,12; p<.05) hem de

etkisiz yöntemler (r:,19; p<.05) ile olumlu ilişki gösterdiği görülmüştür.

Yaşamı sürdürme nedenleri ile dini değişkenlerin ilişkilerine bakıldığında ise

beklentilere uygun olan sonuçlar elde edilmiştir. İlk olarak Tanrı algısı değişkeni ele

alınacak olursa yaşamı sürdürme nedenleri olumlu Tanrı algısı ile olumlu yönde

(r:,34; p<.05), olumsuz Tanrı algısı ile ters yönde anlamlı ilişki (r:-,13; p<.05)

Page 118: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

107

göstermektedir. Yaşamı Sürdürme Nedenleri Envanteri’nin dini/ahlaki engeller

faktörü ile olumlu Tanrı algısı arasında olumlu yönde anlamlı bir ilişki vardır (r:,55;

p<.05). Dini/ahlaki engeller olumsuz Tanrı algısı ile anlamlı bir ilişki göstermemiştir

(r:,05; p>.05).

Yaşamı sürdürme nedenleri ile olumlu dini başa çıkma tarzı arasında olumlu

yönde anlamlı bir ilişki gözlenmiştir (r:,35; p<.05). Dini başa çıkma tarzları ile

YSNE’nin dini/ahlaki engeller faktörü incelendiğinde olumlu dini başa çıkma ile

olumlu ve anlamlı bir ilişki gözlenirken (r:,61; p<.05); olumsuz dini başa çıkma ile

de aynı yönde bir ilişki gözlenmiştir (r:,19; p<.05).

Yaşamı sürdürme nedenlerinin inanç düzeyleri ile ilişkilerine bakıldığında,

yaşamı sürdürme nedenleri ile Tanrı’ya inanç düzeyi (r:,18; p<.05) arasında olumlu

yönde anlamlı bir ilişki görülmektedir. Ayrıca YSNE, algılanan dindarlık düzeyi ile

(r:,19; p<.05) olumlu yönde anlamlı ilişki göstermektedir. Yaşamı sürdürme

nedenleri ile zor zamanlarda duaya yönelme sıklığı ve duanın algılanan olumlu etkisi

arasında olumlu yönde anlamlı ilişkiler bulunmuştur (Sırasıyla r:,21; r:,22; p<.05).

Dini/ahlaki engeller ile Tanrı’ya inanç düzeyi, algılanan dindarlık düzeyi, zor

zamanlarda duaya yönelme sıklığı ve duanın algılanan olumlu etkileri arasında

olumlu yönde anlamlı ilişkiler bulunmuştur (Sırasıyla r:,43; r:,44; r:,46; r:,40; p<.05).

Dini/ahlaki engeller puanlarının olumsuz dini başa çıkma ve etkisiz stresle baş

etme yöntemleri ile olumlu ilişki göstermesinin Tanrı algısı ile ilişkili bir sonuç

olduğu tahmin edilerek, Tanrı algısı puanları düşük (<85; N:105) ve yüksek iki grup

(>107; N:91) belirlenip (Ort: 96; Ss:11), iki grup için ayrı ayrı korelasyon analizi

yapılmıştır (Tablo 3.8).

Page 119: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

108

Tablo 3.7. Araştırmada Kullanılan Ölçekler Arası İlişkiler

*p<.05, Ψ BDE 9. Madde BDE toplam puanına dahil edilmemiştir.

Değişken 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14

1.Yaşamı Sürdürme

Nedenleri Envanteri ,54* -,24* -,26* ,34* -,13* ,35* -,01 ,18* ,19* ,21* ,22* ,33* -,01

2. Dini/Ahlaki Engeller -,01 -,11* ,55* ,05 ,61* ,19* ,43* ,44* ,46* ,40* ,12* ,19*

3. Beck Depresyon

Envanteri ,41*Ψ -,10* ,29* -,01 ,23* -,02 -,09* -,04 -,10* -,33* ,32*

4. İntihar Düşüncesi

(BDE 9.Madde) -,13* ,20* -,05 ,10* -,08* -,06 -,04 -,02 -,15* ,18*

5. Olumlu Tanrı Algısı -,19* ,71* ,06 ,49* ,47* ,53* ,49* ,24* ,10*

6. Olumsuz Tanrı Algısı -,04 ,45* -,11* -,06 -,05 -,05 -,18* ,34*

7. Olumlu DBÇ ,21* ,45* ,51* ,60* ,53* ,22* ,18*

8. Olumsuz DBÇ ,05 ,09* ,03 ,08* -,09* ,37*

9. Tanrı’ya İnanç Düzeyi ,45* ,44* ,41* ,01 -,02

10. Algılanan Dindarlık ,51* ,49* ,14* ,10*

11. Duaya Yönelme ,56* ,21* ,10*

12. Duanın Etkisi ,16* ,08*

13. Etkili Yaklaşım -,09*

14. Etkisiz Yaklaşım -

Page 120: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

109

Analiz sonucunda Tanrı algısı puanları yüksek olan (olumlu Tanrı algısı olan)

grupta dini/ahlaki engeller ile olumlu dini başa çıkma tarzları arasındaki olumlu

ilişkinin devam ettiği (r:,39; p<.05) fakat diğer değişkenlerle (olumsuz dini başa

çıkma, etkili yaklaşım, etkisiz yaklaşım) olan ilişkilerin anlamlı olmadığı (Sırasıyla

r:,13; r:,11; r:,15; p>,05) görülmüştür. Tanrı algısı puanları düşük olan (olumsuz

Tanrı algısı olan) grupta ise dini/ahlaki engeller ile etkili yaklaşımların ilişkisi

ortadan kalkmış (r:,02; p>,05), diğer tüm değişkenlerin yine olumlu ilişkisi olduğu

görülmüştür (Olumlu dini başa çıkma r:,69; olumsuz dini başa çıkma r:,43; etkisiz

yaklaşım r:34; p<,05).

Tablo 3.8. Tanrı Algısı Olumlu ve Olumsuz Gruplarda Dini/Ahlaki Engeller ile

Başa Çıkma Tarzları Arasındaki İlişkiler

*p<.05

Tanrı Algısı Olumsuz Olan Grup (TA< 85) N:105

Olumlu DBÇ Olumsuz DBÇ

Etkili

Yaklaşım

Etkisiz

Yaklaşım

Dini/Ahlaki

Engeller ,69* ,43* ,02 ,34*

Olumlu DBÇ ,51* -,02 ,35*

Olumsuz DBÇ -,06 ,50*

Etkili Yaklaşım -,01

Etkisiz Yaklaşım 1

Tanrı Algısı Olumlu Olan Grup (TA> 107) N:91

Olumlu DBÇ Olumsuz DBÇ

Etkili

Yaklaşım

Etkisiz

Yaklaşım

Dini/Ahlaki

Engeller ,39* ,12 ,11 ,15

Olumlu DBÇ ,10 ,18 ,12

Olumsuz DBÇ -,08 ,35*

Etkili Yaklaşım -,09

Etkisiz Yaklaşım 1

Page 121: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

110

3.2.2. Depresyon Puanları ile Diğer Değişkenler Arasındaki İlişkilere Ait

Bulgular

Daha önce bahsedildiği üzere, depresyon ile yaşamı sürdürme nedenleri

arasında da ters yönde anlamlı bir ilişki (r:-,24; p<.05) çıkmıştır. Depresyon ile

intihar düşüncesi arasındaki ilişkiyi anlamak için BDE toplam puanından intihar

düşüncesini ölçtüğümüz dokuzuncu madde çıkarılarak elde edilen yeni BDE toplamı

ile BDE 9. maddenin ilişkisine bakılmıştır. Depresyon ile intihar düşüncesi arasında

olumlu yönde anlamlı bir ilişki olduğu görülmüştür (r:,41; p<.05). Stresle başa çıkma

tarzları ile depresyonun ilişkisi incelendiğinde beklenen şekilde ilişkiler olduğu

görülmüştür. Depresyon ile etkili başa çıkma tarzları arasında ters yönde anlamlı bir

ilişki (r:-,33; p<,05) gözlenirken, etkisiz başa çıkma tarzları arasında olumlu yönde

anlamlı bir ilişki olduğu (r:,32; p<.05) gözlenmiştir.

Depresyon ile dini değişkenler arasındaki ilişkiler incelendiğinde, depresyon

ile olumlu Tanrı algısı arasında ters yönde (r:-,10; p<.05) ve olumsuz Tanrı algısı

arasında olumlu yönde (r:,29; p<.05) anlamlı bir ilişki olduğu görülmüştür.

Araştırmada ele aldığımız diğer bir dini değişken dini başa çıkma tarzları idi.

Olumsuz dini başa çıkma tarzları, depresyon ile olumlu yönde anlamlı bir ilişki

göstermektedir (r:,23; p<.05).

Depresif belirtilerin inanç düzeyleri ile ilişkilerine bakıldığında, depresyon ile

Tanrı’ya inanç düzeyi arasında anlamlı bir ilişki görülmemektedir. Ancak depresyon,

algılanan dindarlık düzeyi ile (r:-,09; p<.05) ters yönde anlamlı ilişki göstermektedir.

Duaya yönelme ile depresyon puanları arasında ilişki gözlenmezken (r:-,04; p>.05),

Page 122: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

111

duanın algılanan olumlu etkisi ile depresyon arasında ters yönde anlamlı bir ilişki

görülmüştür (r:-,10; p<.05).

3.2.3. İntihar Düşüncesi ile Diğer Değişkenler Arasındaki İlişkilere Ait

Bulgular

İntihar düşüncesi (Beck Depresyon Envanteri’nin 9. Maddesi) ile yaşamı

sürdürme nedenleri arasında beklendiği üzere ters yönde anlamlı bir ilişki

bulunmuştur (r:-,26; p<.05). Dini/ahlaki engeller de intihar düşüncesi ile ters yönde

anlamlı bir ilişki (r:-,11; p<.05) göstermektedir.

İntihar düşüncesi ile stresle başa çıkma tarzları incelendiğinde her iki başa

çıkma tarzı ile beklenen yönde anlamlı ilişkiler gözlenmiştir. İntihar düşüncesi ile

stresle etkili tarzda başa çıkma arasında ters yönde (-,15; p<,05), etkisiz yöntemler

arasında olumlu yönde anlamlı ilişki (r:,18; p<,05) vardır.

İntihar düşüncesi ile Tanrı algısı arasındaki ilişkiler incelendiğinde, intihar fikri

ile olumlu Tanrı algısı arasında ters yönde (r:-,13; p<.05), olumsuz Tanrı algısı

arasında olumlu yönde (r:,20; p<.05) anlamlı bir ilişki olduğu görülmüştür.

Tablo 3.5’te görüldüğü üzere, intihar düşüncesi ile dini başa çıkma tarzları

arasında ilişkinin yönü beklenen yöndedir (Olumlu DBÇ: r:-,05; p>.05; Olumsuz

DBÇ: r:,10; p<.05). Ancak yalnızca olumsuz dini başa çıkma tarzları ile intihar

düşüncesi arasındaki olumlu ilişki anlamlılık düzeyine ulaşmaktadır.

Page 123: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

112

İntihar düşüncesinin inanç düzeyleri ile ilişkilerine bakıldığında, intihar

düşüncesi Tanrı inancı düzeyi ile (r:-,08; p<.05) ters yönde anlamlı ilişki

göstermektedir. Algılanan dindarlık düzeyi ile intihar düşüncesi arasında anlamlı bir

ilişki bulunamamıştır (r:-,06; p>.05). Zor zamanlarda duaya yönelme ve duanın

algılanan olumlu etkileri ile intihar düşüncesi anlamlı bir ilişki göstermemiştir

(Sırasıyla r:-,04; r:-,02; p>.05).

3.2.4. Dini Değişkenler Arasındaki İlişkilere Ait Bulgular

Bu kısımda da Tanrı algısı, dini başa çıkma, inanç düzeyleri ve dua ile ilgili

değişkenler arasındaki ilişkilere ait bulgulara yer verilmiştir. Olumlu Tanrı algısı ile

olumlu dini başa çıkma arasında olumlu yönde anlamlı ilişkiler görülmüştür (r:,71;

p<.05) Olumsuz dini başa çıkma ise olumlu Tanrı algısı ile anlamlı bir ilişki

göstermemiştir (r:,06; p>.05). Olumsuz Tanrı algısı ise olumsuz dini başa çıkma ile

olumlu yönde anlamlı bir ilişki gösterirken (r:,45; p<.05) olumlu dini başa çıkma ile

ilişki göstermemiştir (r:-,04; p>.05). Elde edilen bulgular beklentilere uygundur.

Olumlu Tanrı algısı ile hem stresle etkili başa çıkma hem de etkisiz başa çıkma

arasında olumlu yönde anlamlı ilişkiler görülmüştür (Sırasıyla r:,24; r:,10; p<.05).

Olumsuz Tanrı algısı ise etkili yaklaşımlar ile ters, etkisiz yaklaşımlar ile olumlu ve

anlamlı ilişki göstermiştir (Sırasıyla r:-,18; r:,34; p<.05). Tanrı algısı ile inanç

değişkenleri incelendiğinde, Olumlu Tanrı algısı ile Tanrı inancı ve algılanan

dindarlık düzeyi arasında olumlu yönde anlamlı ilişkiler görülmüştür (Sırasıyla r:,49,

r:,47; p<.05). Olumsuz Tanrı algısı ile Tanrı inancı ters yönde anlamlı ilişki

görülürken, algılanan dindarlık düzeyi arasında anlamlı ilişki olmadığı görülmüştür

Page 124: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

113

(Sırasıyla r:-,11; p<.01; r:-,06; p>.05). Olumlu Tanrı algısı ile duaya yönelme ve

duanın algılanan olumlu etkisi arasında olumlu yönde anlamlı ilişkiler bulunmuştur

(Sırasıyla r:,53; r:,49; p<.05). Olumsuz Tanrı algısı ile dua değişkenleri anlamlı bir

ilişki göstermemiştir (Sırasıyla r:-,05; r:-,05; p>.05).

Olumlu dini başa çıkma tarzı ile stresle baş etmede etkili yöntemler arasında

olumlu yönde anlamlı ilişki görülmüştür. Etkisiz yöntemler ile olumlu dini başa

çıkma arasında da olumlu yönde bir ilişki gözlenmiştir (Sırasıyla r:,22; r:,18; p<.05).

Olumsuz dini başa çıkma ise etkili yöntemlerle ters; etkisiz yöntemlerle olumlu ve

anlamlı ilişkiler göstermiştir (Sırasıyla r:-,09; r:,37; p<.05).

Tanrı inancı düzeyi ile olumlu dini başa çıkma arasında olumlu yönde anlamlı

bir ilişki çıkmıştır (r:,45; p<.05). Tanrı inancı düzeyi ile olumsuz başa çıkma arasında

ise anlamlı bir ilişki çıkmamıştır (r:,05; p>.05). Algılanan dindarlık düzeyi ile olumlu

dini başa çıkma arasında olumlu yönde anlamlı bir ilişki vardır (r:,51; p<.05). Aynı

zamanda olumsuz dini başa çıkma ile daha düşük düzeyde olumlu ilişki ortaya

çıkmıştır (r:,09; p<.05). Olumlu dini başa çıkma ile duaya yönelme ve duanın

algılanan olumlu etkileri arasında da olumlu yönde anlamlı ilişkiler görülmüştür

(Sırasıyla r:,60; r:,53; p<.05). Olumsuz dini başa çıkma ise yalnızca duanın algılanan

olumlu etkileri ile olumlu ancak zayıf bir ilişki göstermiştir (r:,08; p<.05).

Stresle etkili başa çıkma tarzı ile Tanrı inancı arasında anlamlı bir ilişki

bulunamazken dindarlık düzeyi ile olumlu yönde anlamlı bir ilişki görülmüştür

(Sırasıyla r:,01; p>.05; r:,14; p<.05). Benzer bir şekilde stresle etkisiz başa çıkma

tarzı ile Tanrı inancı arasında anlamlı bir ilişki bulunamazken dindarlık düzeyi ile

yine olumlu yönde anlamlı bir ilişki görülmüştür (Sırasıyla r:-,02; p>.05; r:,10;

p<.05).

Page 125: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

114

Zor zamanlarda duaya yönelme düzeyi ile stresle hem etkili hem de etkisiz

yaklaşımlar ile başa çıkma arasında olumlu yönde anlamlı ilişkiler gözlenmiştir

(Sırasıyla r:,21; r:,10; p<.05). Duanın algılanan olumlu etkileri ile etkili yaklaşımlar

arasında olumlu yönde, etkisiz yaklaşımlar ile de daha düşük ancak olumlu bir ilişki

olduğu görülmüştür (Sırasıyla r:,16; r:,08; p<.05).

3.3. Yaşamı Sürdürme Nedenleri Envanterinden Düşük ve Yüksek Puan

Alan Grupların Dini Değişkenler Açısından Karşılaştırılması

Yaşamı sürdürme nedenleri açısından uç gruplarda olan kişilerin belirlenmesi

amacı ile YSNE’den ortalamanın (X= 142) bir standart sapma (SS= 20) altında ve

üstünde puan alan kişiler belirlenmiştir. Analiz sonucunda yaşamı sürdürme

nedenleri düşük olan grup 119 (YSNE<122), yüksek grup ise 106 (YSNE>162)

kişiden oluşmuştur.

Tablo 3.9. YSNE Düşük ve Yüksek Grupların Dini Değişkenler Açısından

Karşılaştırma Tablosu (Bağımsız gruplar için t test)

Dini Değişkenler

YSNE

Düşük

YSNE<122

Yüksek

YSNE>162

N:119 N:106

X Ss X Ss t

Tanrı İnancı Düzeyi 3,51 ,65 3,80 ,41 3,941*

Algılanan Dindarlık Düzeyi 2,58 ,77 3,00 ,68 4,304*

Olumlu Tanrı Algısı 47,57 11,77 57,05 5,33 7,615*

Olumsuz Tanrı Algısı 19,51 7,26 17,56 5,48 2,249*

Olumlu Dini Başaçıkma 20,12 5,58 25,25 3,01 8,328*

Olumsuz Dini Başaçıkma 11,82 4,25 11,93 4,07 ,193

Duaya Yönelme 3,92 1,01 4,50 ,71 4,909*

Duadan Etkilenme 3,41 1,07 4,04 ,72 5,091*

*p<.05

Page 126: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

115

Tablo 3.9.’da görüldüğü gibi, YSNE düşük ve yüksek olarak belirlenen

grupların dini değişkenlere göre karşılaştırılması sonucunda, iki grup arasında

Tanrıya inanç düzeyi (t:3,941; p<.05), algılanan dindarlık düzeyi (t:4,304; p<.05),

olumlu Tanrı algısı (t:7,615; p<05), olumsuz Tanrı algısı (t:2,249; p<05), olumlu dini

başa çıkma (t:8,328; p<05), duaya yönelme (t:4,909; p<05) ve duadan etkilenme

(t:5,091; p<05) değişkenlerine göre anlamlı farklar olduğu görülmüştür. Her iki

grubun puan ortalamaları incelendiğinde YSNE yüksek grubun Tanrı inancı

düzeyinin (X:3,80) diğer gruptan (X:3,51) daha yüksek olduğu görülmüştür. Aynı

zamanda, YSNE yüksek grubun dindarlık düzeyi ortalaması (X:3,00) YSNE düşük

gruptan (X:2,58) daha yüksektir. Benzer şekilde olumlu Tanrı Algısı puanları da

YSNE düşük gruptan daha yüksektir (Düşük grup X:57,05; Yüksek grup X:47,57).

YSNE yüksek grubun olumsuz Tanrı algısı puanları da diğer gruptan daha düşüktür

(Düşük grup X:19,51; Yüksek grup X:17,56). YSNE yüksek olan gruptakilerin

olumlu dini başa çıkma tarzı düzeyleri (Düşük grup X:20,12; Yüksek grup X:25,25),

zor zamanlarda duaya yönelme (Düşük grup X:3,92; Yüksek grup X:4,50) ve duadan

olumlu etkilenme düzeyleri (Düşük grup X:3,41; Yüksek grup X:4,04) YSNE düşük

gruptan daha yüksektir. Olumsuz dini başa çıkma puan ortalamaları ise iki grup

arasında farklılaşmamaktadır (t:,193; p>.05).

3.4. Regresyon Analizleri

Bir önceki bölümde ölçeklerin birbirleri ile ilişkilerine bakılmıştır. Bu bölümde

ise hangi değişkenlerin insanları yaşama bağlayan sebepler, depresyon ve intihar

olasılığını yordama gücü olduğunun anlaşılabilmesi için her bir değişken için ayrı

olarak aşamalı (stepwise) regresyon analizi yapılmıştır.

Page 127: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

116

3.4.1. Yaşamı Sürdürme Nedenlerini Yordayan Değişkenler

İnsanları yaşama bağlayan sebepleri (Yaşamı Sürdürme Nedenleri Envanteri)

yordayan değişkenleri belirlemek amacıyla, yordayıcı değişkenler olarak regresyon

denklemine ilk adımda demografik değişkenlerden yaş, cinsiyet, eğitim düzeyi,

ikinci aşamada medeni durum, ekonomik durum ve annenin eğitim düzeyi, üçüncü

aşamada yaşam olayı sıklığı, dördüncü adımda Beck Depresyon Ölçeği toplam

puanı, beşinci aşamada Stresle Başa Çıkma Tarzları Ölçeği’nin iki alt boyutu (etkili

ve etkisiz başa çıkma tarzları), altıncı aşamada Dini Başa Çıkma Envanteri’nin iki alt

ölçeği (olumlu ve olumsuz dini başa çıkma), yedinci aşamada Tanrı Algısı

Ölçeği’nin iki boyutu (olumlu Tanrı algısı ve olumsuz Tanrı algısı), sekizinci

aşamada inanç değişkenleri (Tanrı inancı, algılanan dindarlık düzeyleri) bir arada ve

son adımda dua ile ilgili değişkenler (duaya yönelme ve duanın algılanan etkisi) ayrı

bloklar halinde alınmıştır. Yaşamı sürdürme nedenlerini yordayan değişkenlere

ilişkin aşamalı regresyon analizi sonuçları tablo 3.10’da verilmiştir.

Tablo 3.10. Yaşamı Sürdürme Nedenlerini Yordayan Değişkenleri Belirlemek

İçin Yapılan Regresyon Analizi (Stepwise)

B β

Uyar.

R² R²

Değ. F Değ. F t

Demografik

Değişkenler

Cinsiyet

Medeni

Durum

-5,153

,975

-,129

,025

,019

,024

,020

,027

,020

,006

15,361*

(1-735)

4,677*

(1-734)

15,361*

10,058*

-3,968*

,749

Depresyon

-,403

-,147 ,073 ,077 ,050

39,790*

(1-733) 20,323* -4,218*

SBTE

Etkili

Yaklaşım

,645

,213

,148 ,153

,076

65,900*

(1-732) 33,067* 6,029*

DBÇ

Olumlu dini

başa çıkma

,981

,225

,231 ,236

,083

79,574*

(1-731) 45,208* 4,754*

Tanrı Algısı

Olumlu Tanrı

Algısı ,231 ,104 ,235 ,241 ,005

4,836*

(1-730) 38,677* 2,199*

*p<.05; R²=.24

Page 128: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

117

Tablo 3.10’da görüldüğü gibi, yaşamı sürdürme nedenlerini yordayan

demografik değişkenler cinsiyet ve medeni durum olmuştur. Bu iki değişkenin

birlikte açıkladığı varyans %2,7’ dir (Sırasıyla F(1-735)= 15,361; F(1-734)=10,058;

p<.01). Depresyon %5 (F(1-733)=20,323; p<.05) ve sonrasında stresle başa çıkmada

etkili yaklaşım değişkenleri %7,6’ lık katkı ile denkleme girmiş (F(1-732)=33,067;

p<.05) ve bu iki değişkenle birlikte açıklanan toplam varyans %15’e ulaşmıştır.

Beşinci sırada olumlu dini başa çıkma değişkeni, açıklanan toplam varyansa

%8,3’lük bir katkı sağlamıştır (F(1-731)=45,208; p<.05). Son olarak olumlu Tanrı

algısı diğer tüm değişkenlerle birlikte açıklanan toplam varyansın %24’ünü

açıklamaktadır (F(1-730)=38,677; p<.05).

3.4.2. Depresyonu Yordayan Değişkenler

Depresyonu yordayan değişkenleri belirlemek amacıyla yapılan aşamalı

regresyon analizine bağımlı değişken olarak BDE’ den intihar olasılığı ile ilgili

maddeler çıkartılarak depresyon puanı alınmıştır. Bir sonraki analizde de

açıklanacağı şekilde, intihar olasılığı puanı elde etmek için BDE’nin 2., 9. ve 12.

maddeleri kullanılmıştır. Bu nedenle depresyon puanları bu maddeler dışarıda

bırakılarak elde edilmiştir. Yordayıcı değişkenler olarak regresyon denklemine ilk

adımda demografik değişkenlerden yaş, cinsiyet, eğitim düzeyi, ikinci aşamada

medeni durum, ekonomik durum ve annenin eğitim düzeyi, üçüncü aşamada yaşam

olayları sıklığı, dördüncü aşamada Stresle Başa Çıkma Tarzları Ölçeği’nin iki alt

boyutu (etkili ve etkisiz yaklaşımlar), beşinci aşamada Yaşamı Sürdürme Nedenleri

Envanteri’nin üç alt ölçeği (hayata bağlılık, dini/ahlaki engeller ve ölüm korkusu),

altıncı aşamada Dini Başa Çıkma Envanteri’nin iki alt ölçeği (olumlu ve olumsuz

Page 129: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

118

dini başa çıkma), yedinci aşamada Tanrı Algısı Ölçeği’nin iki boyutu (olumlu Tanrı

algısı ve olumsuz Tanrı algısı), sekizinci aşamada inanç değişkenleri (Tanrı inancı,

algılanan dindarlık düzeyleri) ve son aşamada dua değişkenleri bir arada (duaya

yönelme, duanın algılanan etkisi) ayrı bloklar halinde alınmıştır. Depresyonu

yordayan değişkenlere ilişkin aşamalı regresyon analizi sonuçları Tablo 3.11’de

verilmiştir.

Tablo 3.11. Depresyonu Yordayan Değişkenleri Belirlemek İçin Yapılan

Aşamalı Regresyon Analizi

B β

Uyar.

R² R²

Değ. F Değ. F t

Demografik

Değişkenler

Yaş

Eğitim

-1,577

-1,604

-,191

-,119

,034

,059

,035

,062

,035

,027

26,822*

(1-735)

20,961*

(1-734)

26,822*

24,256*

-4,868*

-3,670*

Ekonomik

Durum

Medeni

Durum

-,949

-,766

-,072

-,059

,071

,076

,075

,081

,013

,005

10,526*

(1-733)

4,318*

(1-732)

19,889*

16,064*

-2,291*

-1,498

Yaşam olayı

Sıklığı ,531 ,099 ,085 ,091 ,010

8,395*

(1-731) 14,660* 3,141*

SBTE

Etkisiz

Etkili

,224

-,202

,224

-,204

,182

,252

,189

,259

,098

,070

87,961*

(1-730)

69,310*

(1-729)

28,330*

36,456*

6,421*

-5,934*

YSNE

Hayata

Bağlılık -,049 -,121 ,269 ,277 ,018

18,022*

(1-728) 34,897* -3,571*

DBÇ

Olumsuz dini

başa çıkma ,131 ,069 ,277 ,286 ,008

8,644*

(1-727) 32,306* 1,917

Tanrı Algısı

Olumsuz

Tanrı algısı ,129 ,107 ,285 ,295 ,009

9,697*

(1-726) 30,393* 2,961*

Dua etkisi

Duaya yönelme

-,978

,803

-,133

,105

,290

,296

,300

,308

,005

,007

5,489*

(1-725)

7,5784*

(1-724)

28,300*

26,808*

-3,468*

2,753*

*p<.05; R²=.31

Tablo 3.11’ de görüldüğü gibi, demografik değişkenlerden ilk adımda girilen

yaşın %3,5’lik katkısı ile depresyonu yordama gücü olduğu görülmüştür (F(1-735)=

26,822; p<.05). Eğitim değişkeni ile açıklanan toplam varyans %6,2’ye ulaşmıştır

Page 130: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

119

(F(1-734)= 24,256; p<.05). Denkleme ikinci adımda girilen demografik değişkenlerden

ekonomik durum ve medeni durum değişkenleri ile birlikte açıklanan toplam varyans

%8,1’e yükselmiştir. Üçüncü aşamada denkleme alınan yaşam olayları sıklığının

%1’lik küçük bir katkı ile yordama gücü olduğu görülmüştür (F(1-731)= 14,660;

p<.05). Daha sonra açıklanan toplam varyansa %9,8’lik katkı ile etkisiz yaklaşım ve

%7’lik katkı ile etkili yaklaşım değişkenleri gelmektedir. Yaşamı sürdürme

nedenlerinden hayata bağlılık faktörünün de yordama gücü olduğu görülmüş (F(1-

728)= 34,897; p<.05) ve bu değişkenle birlikte açıklanan toplam varyans %28’e

ulaşmıştır. Olumsuz dini başa çıkmanın açıklanan varyansa %1’lik küçük bir katkı

sağladığı görülmüştür (F(1-727)= 32,306; p<.05). Olumsuz Tanrı algısının da

depresyonu yordama gücü bulunmuş (F(1-726)= 30,393; p<.05) ve bu değişkenle

birlikte açıklanan toplam varyans %30’a ulaşmıştır. Duanın algılanan etkisinin (F(1-

725)= 28,3; p<.05) ve zor zamanlarda duaya yönelmenin de (F(1-724)= 26,808; p<.05)

depresyonu yordamada küçük de olsa gücü olduğu görülmüştür. Tüm değişkenler

birlikte toplam varyansın %31’ini açıklamaktadır.

3.4.3. İntihar Olasılığını Yordayan Değişkenler

Daha önce de bahsedildiği gibi araştırmamızda intihar düşüncesi ile ilgili bilgi

Beck Depresyon Envanteri’nden elde edilmiştir. Beck Depresyon Ölçeği’nin intihar

düşüncesini ölçen 9. maddesine verilen cevapların dağılımı incelendiğinde araştırma

örnekleminin çok sınırlı bir kısmının intihar düşüncesine sahip olduğu görülmüştür.

Bu durum örneklemin bu maddede intihar fikrini göstermeye çekinmiş olmasından

da kaynaklanabilir. Bu nedenle intihar olasılığını yordayan değişkenler hakkında

Page 131: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

120

bilgi alabilmek için intihar düşüncesi, umutsuzluk ve yalnızlık/ilgi kaybı ile ilgili

maddelerin birlikte ele alınmasının uygun olacağı düşünülmüştür. Bilindiği gibi

literatürde intiharda rol oynayan önemli değişkenlerin umutsuzluk ve diğerlerine

karşı ilgi kaybı/ yalnızlık olduğundan bahsedilmektedir (Batıgün, 2005; Beck ve ark.,

1985; Sayar, Öztürk ve Acar, 2000). İntihar olasılığı hakkında daha iyi bilgi

alabilmek ve varyasyon sağlamak için BDE’nin intihar düşüncesi (BDE 9.madde),

umutsuzluk (BDE 2.madde) ve ilgi kaybı (BDE 12.madde) maddelerinden alınan

puanların toplamı bağımlı değişken olarak alınmıştır. İntihar olasılığını yordayan

değişkenleri belirlemek amacıyla, yordayıcı değişkenler olarak regresyon

denklemine ilk etapta demografik değişkenlerden yaş, cinsiyet, eğitim düzeyi, ikinci

aşamada medeni durum, ekonomik durum ve annenin eğitim düzeyi, üçüncü

aşamada yaşam olayları sıklığı, dördüncü aşamada Yaşamı Sürdürme Nedenleri

Envanteri’nin üç alt ölçeği (hayata bağlılık, dini/ahlaki engeller ve ölüm korkusu),

beşinci aşamada Stresle Başa Çıkma Tarzları Ölçeği’nin iki alt boyutu (etkili ve

etkisiz yaklaşımlar), altıncı aşamada Dini Başa Çıkma Envanteri’nin iki alt ölçeği

(olumlu ve olumsuz dini başa çıkma), yedinci aşamada Tanrı Algısı Ölçeği’nin iki

boyutu (olumlu Tanrı algısı ve olumsuz Tanrı algısı), sekizinci aşamada inanç

değişkenleri (Tanrı inancı, algılanan dindarlık düzeyleri) ve son aşamada dua

değişkenleri (duaya yönelme, duanın algılanan etkisi) ayrı bloklar halinde alınmıştır.

İntihar olasılığını yordayan değişkenlere ilişkin aşamalı regresyon analizi sonuçları

tablo 3.12’de verilmiştir.

Page 132: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

121

Tablo 3.12. İntihar Olasılığını (BDE2+BDE9+BDE12) Yordayan Değişkenleri

Belirlemek İçin Yapılan Aşamalı Regresyon Analizi

B β

Uyar.

R² R²

Değ. F Değ. F t

Demografik

Değişkenler

Yaş

Eğitim

-,114

-,175

-,080

-,075

,006

,012

,007

,014

,007

,007

5,462*

(1-739)

5,331*

(1-738)

5,462*

5,412*

-1,935

-2,205*

Medeni

Durum -,119 -,053 ,016 ,020 ,005

3,953*

(1-737) 4,940* -1,281

YSNE

Hayata

bağlılık -,015 -,220 ,115 ,120 ,100

83,916*

(1-736) 25,101* -6,151*

SBTE

Etkisiz

Etkili

,036

-,031

,210

-,180

,157

,190

,163

,197

,043

,034

37,810*

(1-735)

30,694*

(1-734)

28,647*

29,953*

6,188*

-4,981*

Tanrı Algısı

Olumlu Tanrı

Algısı -,004 -,031 ,193 ,201 ,004

3,984*

(1-733) 26,347* -,792

Algılanan

Dindarlık -,130 -,083 ,198 ,206 ,005

4,811*

(1,732) 23,775* -2,193*

*p<.05; R²=.21

Tablo 3.12’ de görüldüğü gibi, intihar olasılığını demografik değişkenlerden

yaş, eğitim ve medeni durum yordamaktadır. Bu üç değişken birlikte toplam

varyansın %2’sini açıklamaktadır. Yaşamı sürdürme nedenlerinden hayata bağlılık

alt ölçeği %10’luk bir katkı ile toplam varyansı %12’ye yükseltmiştir (F(1-736)=

25,101; p<.05). Stresle başa çıkmada etkisiz yaklaşımlar %4’lük katkısı ve etkili

yaklaşımlar da % 3’lük katkısı ile açıklanan toplam varyansı %20’ye yükseltmiştir.

Olumlu Tanrı algısı da toplam varyansa %,04’lük ufak bir katkı sağlamıştır (F(1-733)=

26,347; p<.05). Algılanan dindarlık %,05’lik bir katkı ile regresyon denklemine

girmiştir (F(1-732)= 23,775; p<.05). Tüm değişkenler birlikte toplam varyansın

%21’ini açıklamaktadır.

Page 133: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

4. TARTIŞMA

4.1. Demografik Değişkenlerin Yaşamı Sürdürme Nedenleri Envanteri ve

Tanrı Algısı Ölçeği Puanları Üzerindeki Etkileri

Bilindiği gibi insanları yaşama bağlayan sebepler ile dini inançların ilişkisi

araştırmamızın temel konusunu oluşturmaktadır. İnsanları yaşama bağlayan

sebeplerin çok olması intihardan alıkoyan önemli bir unsurdur (Linehan ve ark.,

1983). Dini inançların insanları yaşama bağlayacak sebepler sağlamada veya

intihardan korumada bir etkisi olup olmadığı tartışma konusudur. Bu çalışmada dini

inançlar ile yaşamı sürdürme nedenleri ve intihar olasılığı ilişkisi konusunda veri

sağlanması amaçlanmıştır. Araştırmamıza bilgi toplama konusunda, insanları intihara

iten sebeplerden ziyade onları intihardan koruyan ve yaşama bağlayan sebepler

üzerinden hareket edilmiştir. İlgili literatürde yaşamı sürdürme nedenlerinin intiharın

önemli bir yordayıcısı olduğu (Batıgün, 2005) ve YSNE ile intihar olasılığı arasında

güçlü ters ilişkiler olduğu da çoğu çalışmada gösterilmiştir (Bender, 2000; Cole,

1989; Langhinrichsen- Rohling ve ark., 1998; Pinto ve ark., 1998).

Araştırma verileri analiz edilirken ilk olarak yaşamı sürdürme nedenleri

üzerinde yaş, cinsiyet ve eğitim düzeyinin etkilerinin ne olduğu merak edilmiş ve

bunu anlamaya yönelik olarak varyans analizi yapılmıştır. Demografik değişkenlerin

(yaş, cinsiyet, eğitim) YSNE puanları üzerindeki temel ve etkileşim etkileri

incelendiğinde de, sadece cinsiyetin katılımcıların yaşamı sürdürme nedenleri

Page 134: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

123

üzerinde temel etkisi olduğu gözlenmiştir. Benzer bir bulgu Batıgün’ ün (2005)

çalışmasında da gözlenmiştir. Ortalamalar incelendiğinde, kadınların erkeklerden

daha yüksek ortalamaya sahip olduğu görülmüştür. Elde edilen bu sonuç literatür ile

uyumludur (Batıgün, 2005; Cruz, 2006). Hem kendi çalışmamızın sonucu hem de

diğer çalışmaların sonuçları değerlendirildiğinde kadınların erkeklere nazaran

kendilerini yaşama bağlayan daha çok sebep belirttiği söylenebilir.

İntihar konusunda yapılmış çalışmalara bakıldığında da intihar girişimi ve

tamamlanmış intiharlarda cinsiyetler arası bazı farklılıklar olduğu görülmektedir.

2010 TUİK verilerine ve bazı çalışmaların bulgularına (Gökçe, 1987) göre de

tamamlanmış intiharlarda erkeklerin oranının kadınlardan daha fazla olduğu

görülmektedir. Genel olarak bakıldığında, kadınların ölümü gerçekten isteyecek

şekilde ölümcül yöntemlerle intihar girişiminde bulunma sıklığı erkeklerden daha

düşüktür (Deniz ve ark., 2001; Edwards ve Holden, 2001). İntihar girişimi vakaları

incelendiğinde ise kadınların oranının daha yüksek olduğunu gösteren çalışmalar

mevcuttur (Gökhan, 2008). Ancak bu girişimlerin önemli bir kısmının ölümü

gerçekten istemeden gerçekleştirildiği de söylenebilir (Sayıl ve ark., 1995). Bulgular,

ölme niyeti ile gerçekleşen girişimlere erkeklerde daha sık rastlandığını

düşündürmektedir. Bazı çalışmalarda (Batıgün, 2005; Tüzün, 1997) kadınların intihar

olasılığı erkeklerden anlamlı olarak daha düşük bulunmuştur. Bu veriler de

kadınların daha fazla yaşamı sürdürme nedeni bildirmesi ve yaşama daha fazla bağlı

olabilecekleri yönündeki sonuçlarımız ile uyumlu görünmektedir.

Demografik değişkenlerin dini/ahlaki engeller puanları üzerindeki temel ya da

etkileşim etkilerinin incelendiği analizde, dini/ahlaki engellerin yaş ve eğitim

Page 135: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

124

düzeyine göre anlamlı olarak farklılaştığı görülmüştür. Elde edilen sonuçlara göre

18-25 yaş grubunda olan katılımcıların 40-68 yaş grubuna oranla daha fazla

dini/ahlaki engel bildirdiği görülmüştür. Aslında literatürde intiharı engelleyen

dini/ahlaki faktörlerin ileri yaş gruplarında genç gruplara göre daha etkili olduğu

(Batıgün, 2005; Miller ve Segal ve Coolidge, 2001) yönünde sonuçlar elde edilmiştir.

Ancak bizim bulgumuzu destekleyen bir çalışmada (Koven, 2001) yaşamı

sürdürmede orta yaştaki grup, genç örneklemden daha az dini/ahlaki engel

bildirmiştir. Koven, genç grupta çıkan bu sonucu gençlerin henüz geleneksel ahlak

düzeyini tamamlamamış olmasına bağlamış ve bu nedenle dışsal kurallara eğilim

göstermelerinin onların dini/ahlaki engeller puanını yükseltmiş olabileceğini

düşünmüştür. Bizim çalışmamızda genç yaş grubunun önemli bir kısmı ilahiyat

fakültesi öğrencileridir. Ortaya çıkan bu sonuç genç yaş grubunun önemli bir

kısmının dini eğitim alıyor olmasından kaynaklanmış olabilir. Yaş temel etkisi

dışında, lise ve altı eğitim düzeyindekilerin de lisans ve üstü düzeydekilerden daha

yüksek puan aldığı görülmektedir. Batıgün’ün (2005) çalışmasında da düşük eğitim

düzeyindekilerin daha fazla dini/ahlaki engel bildirdiği görülmüştür. Elde ettiğimiz

sonuç literatür ile uyumludur.

Tanrı Algısı Ölçeği’nden alınan puanların demografik değişkenlere göre

farklılaşıp farklılaşmadığının incelendiği analiz sonucunda da cinsiyetin Tanrı algısı

puanlarında temel etkisi olduğu görülmüştür. Kadınların Tanrı algısı puan

ortalamaları erkeklere oranla daha yüksektir. Bu sonuca göre kadınların Tanrı

algısının erkeklere nazaran daha olumlu olduğu söylenebilir. McElroy’un (1999)

çalışmasında da kadınların seven Tanrı algısının erkeklere oranla daha yüksek

olduğu görülmüştür. Bu sonuç, kadınların merhamet, koruma gibi duygusal

Page 136: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

125

yönlerinin daha fazla olmasından kaynaklanabilir. Nelsen ve arkadaşlarının (1985)

çalışmasında, kadınların iyileştiren (healer) Tanrı algısının erkeklere oranla daha

fazla olduğu görülmüştür. Araştırmacılar iyileştiren Tanrı algısının daha maternal

(anneye ait) bir figür olduğunu düşünmüşlerdir.

4.2. Ölçekler Arası İlişkilerin Değerlendirilmesi

4.2.1. Yaşamı Sürdürme Nedenleri ile Diğer Değişkenler Arasındaki

İlişkilere Ait Bulguların Yorumlanması

Yaşamı sürdürme nedenleri ile ilk olarak depresyon arasında ters yönde

anlamlı ilişkiler olduğu görülmüştür. Benzer şekilde Pinto, Whisman ve Conwell

(1998) de aynı ölçekleri kullandıkları çalışmalarında depresyon ile yaşamı sürdürme

nedenleri arasında ters yönde ilişki bulmuşlardır. Elde edilen bu sonuca göre,

depresif bireylerin yaşamı sürdürmeye dair daha az sebep gösterdiği söylenebilir.

İntihardan koruyan dini/ahlaki engeller ile depresyon puanları arasında anlamlı bir

ilişki elde edilmemiştir. Benzer bir bulgu yine Pinto, Whisman ve Conwell (1998)

tarafından da elde edilmiştir. Choi (2007) ise iki değişken arasında ters ve anlamlı bir

ilişki bulmuştur. Ancak hatırlanacağı gibi Şahin, Batıgün ve Şahin’in (1998)

çalışmasında depresyon ile dini/ahlaki engeller arasında olumlu bir ilişki

bulunmuştur. Araştırmacılar dini/ahlaki engellerin depresyondan koruyucu bir rolü

olmadığını ancak depresif hastaların ölümcül bir adım atmalarını önleyebileceğini

düşünmüşlerdir.

Page 137: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

126

İntihar düşüncesi değişkeni ile yaşamı sürdürme nedenleri arasında beklendiği

üzere ters yönde anlamlı bir ilişki bulunmuştur. Yaşamı sürdürme nedenleri ile

intihar düşüncesi arasında ters yönde ilişki olduğunu gösteren (Batıgün, 2005;

Bender 2000; Langhinrichsen-Rohling, 1998; Linehan ve diğ., 1983; Pinto ve ark.,

1998; Şahin, Batıgün ve Şahin, 1998; v.s.) pek çok çalışma literatürde yer

almaktadır. İnsanları yaşama bağlayan sebepler çoğaldıkça intihar olasılıklarının

azaldığı söylenebilir. Dini/ahlaki engeller de intihar düşüncesi ile ters yönde anlamlı

bir ilişki göstermektedir. Literatürde yer alan çalışmalar da (Choi, 2007; Dervic ve

diğ., 2004; Dobrow ve Thorell, 2004; Innamorati ve diğ., 2006; Lamis, 2006;

Linehan ve diğ., 1983; Malone ve diğ., 2000; Pinto, Whisman ve Conwell, 1998;

Westefeld, Scheel ve Maples, 1998) dini/ahlaki engellerin hem girişim hem de

intihar düşüncesi ile ters yönde ilişkili olduğunu göstermektedir. Bizim çalışmamızda

elde edilen bulgu da literatür ile uyumludur. Bu durumda, daha fazla yaşamı

sürdürme nedeni olan kişilerin intihar için daha az risk taşıdığı düşünülebilir. Aynı

zamanda dini/ahlaki engelleri daha az olan bireylerin de dini/ahlaki engelleri olan

kişilerden intihar açısından daha fazla risk taşıdığı söylenebilir.

Stresle baş etme tarzları ile yaşamı sürdürme nedenleri arasındaki ilişkiler

incelendiğinde ise, etkili yöntemler ile olumlu yönde anlamlı bir ilişki olduğu

görülmüştür. Görüldüğü üzere, bireylerin stresle etkili baş etme tarzları ile yaşamı

sürdürme nedenleri arasındaki ilişkilerin yönü beklenen şekildedir. Stresle daha etkin

olarak başa çıkabilen kişilerin yaşama dair daha fazla sebep gösterdiği düşünülebilir.

Dini/ahlaki engeller faktörü ise hem etkili hem de etkisiz stresle baş etme tarzları ile

olumlu ilişki göstermiştir. Bu faktörün etkisiz yöntemler ile de olumlu ilişki

göstermesi, Lizardi’nin (2004) Kohlberg’in ahlaki gelişim süreçleri ile ilgili

Page 138: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

127

açıklamalarını destekler görünebilir. Şahin, Batıgün ve Şahin' in (1998) çalışmasında

ise dini/ahlaki engeller yalnızca etkisiz başa çıkma yolları ile olumlu ilişki

göstermiştir. Ahlaki engeller boyutundaki inançların intihara kalkışmanın sonucu

olarak cezalandırılma düşüncesini yansıttığı kabul edildiğinde (örn: cehenneme

gitmekten duyulan korku, dini inançların koyduğu yasaklar), Lizardi bu inançları

onaylayan bireylerin ahlaki gelişimin gelenek öncesi (bu safhada ahlakilik ödül ve

cezaya dayanır) seviyesinde olabileceğini düşünmektedir. Ayrıca, etkin olmayan

yöntemler çaresiz ve boyun eğici yaklaşımlardır. Gelenek öncesi safhada cezadan

kurtulmak ve otoriteye uymak değerli olduğu (Kağıtçıbaşı, 1999) için dini/ahlaki

engelleri daha fazla olanların etkisiz yöntemleri de daha fazla kullanma eğiliminde

olması anlamlı görülebilir. Bu tip yöntemler ile Tanrı’nın azabından korku, korku

karşısında çaresizlik ve boyun eğici bir yaklaşım gözlenmesi muhtemeldir. Eğer

bireylerin korku yönelimli bir din algısı var ise ortaya çıkan bu sonuç anlamlı

olmaktadır. Araştırmamızda olumsuz Tanrı algısı (korkutan/cezalandıran) ile etkisiz

yöntemler arasında gözlenen olumlu ilişki de bu düşünceyi destekler görünmektedir.

Bu düşünceyi sınamak için olumlu ve olumsuz Tanrı algısı olan gruplar için ayrı ayrı

yapılan korelasyon analizinde, olumsuz Tanrı algısı olan grupta bu ilişkilerin devam

ettiği görülürken olumlu Tanrı algısı olan grupta dini/ahlaki engeller ile etkisiz

yaklaşım arasındaki ilişkinin ortadan kalktığı görülmüştür. Araştırmamızda hem

etkili başa çıkma hem de etkisiz başa çıkma tarzları ile dini/ahlaki engellerin ilişkili

çıkmış olmasının başka bir açıklaması daha olabilir. İntiharın dinen yasaklanmış

olması nedeni ile intihara yaklaşmayan bireylerin kontrol odakları içsel ya da dışsal

olarak farklılaşabilir. Dış kontrol odaklı kişiler düşünüldüğünde, dışsal kontrol odağı

ile etkisiz stresle başa çıkma tarzlarının ilişkisi (Gürdil, 2007) bu durumu

Page 139: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

128

açıklayabilir. Dış kontrol odaklı olanların dini kuralları da yasaklananlar ve izin

verilenler olarak, yani dışsal belirlemeler olarak algılayabilecekleri düşünülebilir. Bu

nedenle yaşamı sürdürmede dini engelleri dışsal kurallar olarak benimsemiş

olabilirler. Dini kuralları içselleştirmiş kişiler içinse intiharın dinen kabul edilmemesi

bir yasaklama değil, bir öneri veya her şeye rağmen umut etme ve güven duyma

anlamı taşıyor olabilir. Bu nedenle bu kişilerin stresle hem etkili olarak başa

çıkabildikleri hem de dini engellere sahip oldukları düşünülebilir. İçsel dindarlık

eğilimi ile iç denetim odağı arasında bulunan olumlu ilişki (Jackson ve Coursey,

1988) bu yorumumuzu destekleyebilir. Benson ve Spilka (1973) tarafından yapılan

bir çalışmanın bulgularına göre de “intikam alan Tanrı” algısı ile dış kontrol odağı;

“seven Tanrı” algısı ile iç kontrol odağı olumlu ilişki göstermiştir.

Yaşamı sürdürme nedenleri ile dini değişkenlerin ilişkilerine bakıldığında ise

beklentilere uygun olan sonuçlar elde edilmiştir. Analiz sonucunda, yaşamı sürdürme

nedenleri ile olumlu Tanrı algısı arasında olumlu, olumsuz Tanrı algısı arasında ters

yönde anlamlı bir ilişki olduğu görülmektedir. YSNE düşük ve yüksek olan iki grubu

karşılaştırdığımız analiz sonucunda da daha fazla yaşama sebebi bildiren grubun

Tanrı algısının daha olumlu olduğu görülmüştür. Bu bulgudan hareketle, daha

olumlu Tanrı algısı olan bireylerin yaşamak için daha fazla neden sundukları

düşünülebilir. Elde edilen bulgularla, ilgili hipotezimiz desteklenmiştir. Özdoğan’ın

(2006) çalışmasında, depremde çocuklarını ve eşini kaybeden bir depremzede

bayanın, olayın akabinde Tanrı’ya karşı yoğun bir öfkesi olduğu ve birkaç kez intihar

girişimi olduğundan bahsedilmiştir. Depremzede ile yapılan görüşmeler sonunda

Tanrı algısının olumluya dönmesi ile birlikte bayanın yaşama daha sıkı bağlandığı

gözlenmiştir. Yalom (1980) eserinde, intihar girişimi sonucu hayatta kalanlarla

Page 140: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

129

yapılan görüşmelerden elde edilen sonuçları aktarmıştır. Bazı vakalar, yaşama

isteklerinin kontrolü ele aldığını, iyiliksever bir Tanrı’nın varlığını hissettiklerini,

yaşama yönelik istek ve coşkularını ifade etmişlerdir (Rosen, 1975; Akt:Yalom,

1980; sf:59). İntihar girişimi sonrasında Tanrı’ya yönelik olumlu bir tutumun

gelişmesi ve yaşama dair daha fazla istek duymanın bir arada gelişmiş olması, inanan

insanın inandığı varlığa güven duymasının onu yaşama daha fazla bağlayabileceği

düşüncesini uyandırmaktadır. Olumlu bir Tanrı algısı, insanların yaşamına daha fazla

anlam ve amaç duygusu katıyor olabilir. YSNE yüksek grubun daha olumlu Tanrı

algısı olması da bu fikri destekleyebilir.

Yaşamı Sürdürme Nedenleri Envanteri’nin dini/ahlaki engeller faktörü ile

olumlu Tanrı algısı arasında olumlu yönde anlamlı bir ilişki vardır. Olumsuz Tanrı

algısı ise dini/ahlaki engeller ile anlamlı bir ilişki göstermemiştir. Gray (2000)

dini/ahlaki engeller faktörünün bazı maddelerinin (Yalnızca Tanrı’nın hayatı

sonlandıracağına inanma, kadere olan inanç) inançlı kişilerin sahip olduğu yaşama

dair amaç, umut ve anlam duygusunu gösteriyor olabileceğini söyler. Dini/ahlaki

engeller ile olumlu Tanrı algısı arasında gözlediğimiz olumlu ilişki de bu fikri

destekleyebilir. Daha olumlu Tanrı algısı olan kişiler için dini inançlarının yaşamı

devam ettirmede önemli olduğu düşünülebilir.

Yaşamı sürdürme nedenleri ile olumlu dini başa çıkma tarzı arasında olumlu

yönde anlamlı bir ilişki gözlenmiştir. Olumlu dini başa çıkma, sıkıntıların manevi bir

anlamı olduğuna inanç, Tanrı ile güvenli bir ilişki gibi anlam duygusu ve umut

faktörlerini içerdiğinden, hayatında bir anlam olduğunu düşünen ve sıkıntıların

manevi bir kurtuluşu olduğu konusunda umut taşıyan bireylerin yaşamak için de

Page 141: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

130

daha fazla neden sunması anlamlı görünmektedir. Değişkenler arasındaki bu ilişkileri

destekleyen başka bir bulgu da YSNE düşük ve yüksek grupların karşılaştırılması

sonucu elde edilmiştir. Daha fazla yaşamı sürdürme nedeni belirten gruptakilerin

olumlu dini başa çıkma düzeyi, daha az yaşamı sürdürme nedeni belirten gruptan

daha yüksek bulunmuş, olumsuz dini başa çıkma puanlarında ise gruplar arası

anlamlı bir fark gözlenmemiştir.

Dini başa çıkma tarzları ile dini/ahlaki engeller faktörü incelendiğinde,

dini/ahlaki engeller ile olumlu dini başa çıkma arasında olumlu ve güçlü bir ilişki

gözlenirken, aynı yönde daha zayıf bir ilişki de olumsuz dini başa çıkma ile

dini/ahlaki engeller arasında gözlenmiştir. Olumsuz dini başa çıkma ile dini/ahlaki

engeller arasındaki olumlu ilişki de dini engeller faktörünün intiharın dini

sonuçlarından korku maddeleri nedeniyle ortaya çıkmış olabilir.

Hem olumlu ve olumsuz dini başa çıkma tarzları hem de etkili ve etkisiz stresle

başa çıkma tarzlarının dini/ahlaki engeller faktörü ile olumlu ilişki göstermesi

dini/ahlaki engeller faktöründeki maddelerin bu dört grup için farklı anlamlara

gelebileceğini düşündürmektedir. Ceheneme gitmekten duyulan korku maddesi, hem

olumsuz dini başa çıkma ile ilişkili hem de etkisiz stresle başa çıkma tarzlarından

çaresiz ve boyun eğici yaklaşıma uygun bir ifade gibi görünmektedir. Ama kadere

olan inanç ya da yalnızca Tanrı’nın hayata son vereceği inancı içsel dindarlık ile de

örtüşebilir. Bu durum da dini/ahlaki engellerin olumlu dini başa çıkma ve etkili

yaklaşımlarla ilişkili olmasını makul gösterebilir. Öyle görünüyor ki intiharı önleyen

dini/ahlaki engeller hem sevgi yönelimli hem de korku yönelimli dindarlarda ortak

olabilecek bir faktördür. Dindar insanlar korku nedeniyle de dini/ahlaki engellere

Page 142: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

131

sahip olabilir, Tanrı’ya duydukları sevgi nedeniyle de. Literatürde bu konuda elde

edilmiş bir bulguya rastlanamamıştır. Belki bu konuda daha geniş bir çalışma

yapılması bu ilişkilerin açıklanmasında yararlı olabilir.

İnanç düzeyleri (algılanan dindarlık düzeyi ve Tanrı’ya inanç düzeyi) ile YSNE

arasında olumlu yönde ilişkiler gözlenmiştir. Aynı şekilde dini/ahlaki engeller de,

beklendiği üzere, algılanan dindarlık ve Tanrı’ya inanç düzeyleri ile olumlu ilişkili

bulunmuştur. Buna göre, algılanan dindarlık veya Tanrı’ya inanç düzeyleri arttıkça

dini/ahlaki engellere puanları da artmaktadır denebilir. Özellikle dini/ahlaki engeller

maddeleri dikkate alındığında inanç düzeyleri ile olan bu ilişki anlamlıdır. June ve

arkadaşlarının (2009) çalışmasında yaşamı sürdürme nedenleri dindarlık düzeyi ile

olumlu ilişki göstermiştir. Shreve-Neiger’in (2002) yaşlı örneklemde yaptığı

çalışmasında da dindarlık düzeyi ile dini/ahlaki engeller arasında olumlu ilişki

gözlenmiştir. Bizim bulgumuz bu çalışmaların bulguları ile tutarlıdır.

İnsanları yaşama bağlayan sebepler ile zor zamanlarda duaya yönelme ve

duadan olumlu etkilenme arasında da beklendiği üzere olumlu yönde anlamlı ilişkiler

görülmüştür. YSNE düşük ve yüksek grupların karşılaştırılması sonucunda da

yaşama dair daha fazla sebep bildiren grubun zor zamanlarda duaya daha fazla

yöneldiği ve duanın sıkıntılarını daha fazla hafiflettiğini algıladıkları görülmüştür.

Sonuçlarımız birbiri ile tutarlıdır. Bulgular değerlendirildiğinde yaşama bağlayan

daha çok sebebi olduğuna inanan kişilerin hayatında duanın önemli bir yeri olduğu

düşünülebilir. Dini/ahlaki engeller faktörü ile duaya yönelme ve duanın algılanan

etkileri arasında da benzer şekilde olumlu ilişkiler bulunmuştur. YSNE düşük ve

yüksek grupların karşılaştırılması sonucunda da yüksek derecede yaşamı sürdürme

Page 143: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

132

nedeni bildiren grubun Tanrı’ya inanç düzeyi, algıladığı dindarlık düzeyi, zor

zamanlarda duaya yönelme ve duanın algılanan olumlu etkilerinin daha fazla olduğu

görülmüştür. Hemen hemen tüm dinler intiharı yasaklamaktadır. Bu yasaklama

nedeniyle de inançlı kişilerin intihardan daha fazla uzak durduğu ve yaşamak için

kendisine daha fazla sebep bulduğu düşünülebilir. Durkheim da, birey dinle ne kadar

bütünleşmişse intihar riskinin o kadar düşük olduğunu savunur (Anglin, Gabriel ve

Kaslow, 2005). Bu nedenle kendilerini daha inançlı tanımlayan kişilerin daha fazla

yaşamı sürdürme nedeni sunması anlamlı görünmektedir.

Buraya kadar olan sonuçlar birlikte değerlendirildiğinde, yaşamı sürdürmek

için daha fazla neden gösteren grubun Tanrı’ya inanç düzeyinin daha yüksek olduğu,

kendini daha dindar tanımladığı, daha olumlu Tanrı algısına sahip olduğu, olumlu

dini başa çıkma yöntemlerini daha fazla kullandığı, zor ve sıkıntılı zamanlarda duaya

daha fazla yöneldiği ve duadan da daha olumlu etkilendiği söylenebilir. Tüm bu

veriler birbiri ile tutarlı ve anlamlı görünmektedir. Araştırmanın bulguları ışığında,

yaşama dair daha fazla sebep bildiren kişilerin dini algılarının daha olumlu olduğu

düşünülebilir. Sorunlarla baş etmede bir takım olumlu dini bilişleri daha fazla

harekete geçirdikleri ve duaya daha fazla yönelerek bundan daha fazla yarar

gördükleri söylenebilir. Gray’in (2000) çalışmasında yaşamı sürdürme nedenleri ile

dini uygulamalara katılım, kurumsal dindarlık ve içsel dindarlık arasında ortaya

çıkan olumlu ilişki bizim bulgularımızı da desteklemektedir. Yaşlı örneklemde

yapılan bir çalışmada da dindarlık düzeyi ile yaşamı sürdürme nedenleri olumlu ilişki

göstermiştir (Shreve-Neiger, 2002). Yaşama dair daha az sebep bildiren grubun

Frankl’ın da (1984) belirttiği gibi belki de yaşamın anlamı duygusundan yoksun

olduğu düşünülebilir. Dini inançlar insanlara anlam ve amaç duygusu sağlayabilir

Page 144: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

133

(Stack, 1983). Hilton, Fellingham ve Lyon (2002) dinlerin insana büyük bir değer

vermesi nedeniyle, güçlü dini bağlılıkların daha fazla yaşama isteğine itebileceğini

ileri sürmektedir. Bu nedenle de elde edilen sonuçlar, dindarlıkla ilgili değişkenlerin

insanları hayata bağlayan sebeplerle ilişkili olduğu yönünde ipuçları vermektedir.

4.2.2. Depresyon ile Diğer Değişkenler Arasındaki İlişkilere Ait Bulguların

Yorumlanması

Yapılan korelasyon analizi sonucunda, depresyon ile intihar düşüncesi arasında

beklendiği gibi olumlu yönlü bir ilişki bulunmuştur. Elde edilen bu sonuç literatürde

yer alan bulgular ile (Özgüven ve ark., 2003; Sayar ve Bozkır, 2004) uyumludur.

Depresyonun, sadece tamamlanmış intiharların değil aynı zamanda intihar

düşünceleri ve girişimlerinin de altında yatan önemli bir neden olduğu (Alptekin,

2002) belirtilmektedir. Sonneck ve arkadaşları (1993), intiharlardaki depresyon

oranının %30 olduğunu belirtmiştir. Yine beklendiği üzere depresyon ile yaşamı

sürdürme nedenleri arasında da ters yönde anlamlı bir ilişki çıkmıştır. Benzer şekilde

Pinto, Whisman ve Conwell (1998) de aynı ölçekleri kullandıkları çalışmalarında iki

değişken arasında ters yönde ilişki bulmuşlardır. Bulgular değerlendirildiğinde,

depresyon arttıkça intihar riskinin yükseldiği ve yaşamı sürdürme nedenlerinin

azaldığı söylenebilir.

Stresle başa çıkma tarzları ile depresyonun ilişkisi incelendiğinde, değişkenler

arasında beklenen yönde ilişkiler olduğu görülmüştür. Depresyon ile etkili başa

çıkma tarzları arasında ters yönde, etkisiz başa çıkma tarzları arasında ise olumlu

Page 145: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

134

yönde anlamlı bir ilişki olduğu gözlenmiştir. Literatürdeki çalışmalar da bu ilişkileri

(Kaya ve ark., 2007; Temel, Bahar ve Çuhadar, 2007) desteklemektedir. Stresle baş

etmede daha etkili yöntemleri kullanan kişilerin depresyona karşı daha dirençli

oldukları düşünülebilir.

Araştırmanın temel hipotezlerinden biri olumlu Tanrı algısı ile depresyon

arasında olumsuz bir ilişki olduğudur. İki değişken arasında yapılan korelasyon

analizi sonucunda beklenen bu ilişkinin olduğu görülmüştür. Depresyon ile olumsuz

Tanrı algısı arasında da beklendiği üzere olumlu yönde anlamlı bir ilişki

bulunmuştur. Elde edilen bu sonuçlar ile araştırmanın bu hipotezi desteklenmiştir. Bu

konuda ilgili literatüre bakıldığında, hem yurt içinde (Aydın, 2010) hem de yurt

dışında (Kim, 2009; Salsman ve Carlson, 2005; Schaap-Jonker ve ark., 2002)

yapılmış olan çalışmaların depresyon ile Tanrı algısı arasındaki ters yönlü ilişkiyi

işaret ettiği görülmektedir. Elde edilen sonuçlar Beck’in (1967) modeline göre

değerlendirildiğinde de, depresif bireylerin kendileri, çevreleri ve gelecek ile ilgili

olumsuz şemalara sahip olmaları nedeniyle, Tanrı’ya karşı da olumsuz bilişler

sergilemesi beklenebilir (Aydın, 2010).

Depresyon, olumsuz dini başa çıkma ile olumlu yönde anlamlı bir ilişki

göstermektedir. Stoltzfus (2009) da çalışmasında, aynı sonuca ulaşmıştır. Pargament,

Smith, Koenig ve Perez (1998), hastane örnekleminde depresyon ile olumsuz dini

başa çıkma arasında olumlu bir ilişki bulmuşlardır. Olumlu dini başa çıkma ise bizim

çalışmamızda olduğu gibi depresyon ile anlamlı bir ilişki göstermemiştir. Literatür

incelendiğinde zor zamanlarda insanların dine daha fazla yöneldiği, ibadet ve dua

gibi uygulamaları normalden daha fazla yerine getirdikleri (Akıncı ve Öz, 1999;

Page 146: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

135

Burns, 2004; Koenig, 2009) söylenebilir. Dinin insanlara sıkıntılı zamanlarda nasıl

yardımcı olabildiği ise araştırılmaktadır. Dini başa çıkma tarzları ile ilgili diğer

çalışmalar, olumlu dini başa çıkmanın daha düşük depresyon düzeyleri ile ilişkili

olduğunu göstermektedir (Carleton, Esparza, Thaxter, & Grant, 2008; Koenig et al.,

1992; Smith, McCullough, &Poll, 2003). Olumsuz dini başa çıkma biçimleri ise

depresyon ile olumlu ilişki (Exline, Yali, & Sanderson, 2000; Pearce, Singer, &

Prigerson, 2006; Ward, 2010) göstermektedir. Bizim bulgularımız da literatür ile

tutarlı görünmektedir. Olumsuz dini başa çıkma biçimleri sıkıntılı olayı daha çok

kendine verilmiş bir ceza olarak ya da Tanrı’yı uzak ve güçsüz algılama ile ilgilidir.

Bu nedenle bu tarz suçluluk ve yalnızlık duygusu içeren durumların depresyon ile

ilişkili çıkması (Alper, 2001; Ovayolu ve diğ., 2007; Özkürkçügil, 1998) beklenen

bir sonuç olarak görülmektedir. Olumlu dini başa çıkma (sorunu Tanrı ile birlikte

çözmeye, sıkı bağ kurmaya, olaylardan manevi bir anlam çıkarmaya çalışma gibi) ile

depresif belirtiler arasında anlamlı bir ilişki olmaması nedeniyle, olumlu dini başa

çıkma tarzının depresif belirtilerin hafiflemesinde işlevsel olup olmadığını elimizdeki

bu veri ile tahmin etmek zor görünmektedir. Bu belki uzunlamasına bir çalışma ile

daha iyi incelenebilir. Olumsuz dini başa çıkmanın depresif belirtilerle anlamlı

ilişkisi ise hem depresyonun doğasında olan olumsuz bilişlerin göstergesi olması

hem de olumsuz dini bilişlerin de depresyona katkı sağlıyor olması yönünden anlamlı

bir bulgudur.

Tanrı’ya inanç düzeyi ile depresif belirtiler arasında anlamlı bir ilişki

görülmese de dindarlık düzeyi ile depresif belirtiler arasında ise ters yönde anlamlı

bir ilişki gözlenmiştir. Literatür incelendiğinde, algılanan dindarlık düzeyi ile

depresyon arasında kimi çalışmalarda olumlu (Koenig, 1999; Nelson ve diğ., 2002),

Page 147: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

136

bir kısmında ters (Maton, 1989) ya da U şeklinde eğrisel bir ilişki (Eliassen ve diğ.,

2005) olduğu görülmüştür. Bizim çalışmamızın bulgularına göre kişinin algıladığı

dindarlık düzeyi arttıkça depresif belirtileri azalmaktadır denebilir. Literatürde ise bu

ilişkiyi destekleyen bulguların olması yanında farklı ilişkilerin de gösterildiği

çalışmaların olması dindarlık ve depresyon konusunun daha ayrıntılı bir şekilde ele

alınmasının gerekliliğini ortaya koymaktadır. Dindarlığın niteliği ve depresyon

konusunda ülkemizde yapılmış çalışmalar yok denecek kadar azdır. Eğer bazı

çalışmalarda belirtildiği gibi dindarlığın depresyondan koruyucu bir işlevi var ise

bunun kendi kültürümüz içinde araştırılması önemli görünmektedir.

Depresyon ile duaya yönelme arasında anlamlı bir ilişki bulunamamıştır ancak

depresyon, duanın algılanan etkisi ile ters yönde bir ilişki göstermiştir. Duanın

olumlu etkisine dair algılama arttıkça depresif belirtilerin azaldığı söylenebilir. Dua

etmenin kişinin sıkıntısını hafifletiyor olmasının onu umutsuzluk, yalnızlık ve

mutsuzluk duygularından ve depresyondan koruduğu düşünülebilir. Bu sonuç, dua

etmenin tıbbi hastalık sonrası vakaların depresyonunda bir azalma sağladığına dair

elde edilen bulgularla (Ai, Dunkle, Peterson ve Bolling, 1998; Ai ve diğ., 2006)

tutarlıdır. Dua etmek insanları rahatlattığı ölçüde depresyon olasılıklarını da azaltıyor

gibi görünmektedir. Dua ile ilgili yazına bakıldığında, dua etme ile depresyon

arasındaki ilişkinin genelde ters yönde olduğu (Idler, 1987; Idler ve Kasl, 1992;

Koenig, 1995; Koenig ve diğ., 1997; Nolen-Hoeksama ve Larson, 1999) gözlense de

bu sonucun tersini gösteren çalışmaların (Ellison, 1991) da olduğu görülmektedir.

Ancak Hıristiyan kültürde yapılmış bu çalışmalarda dua ve ibadetler çoğunlukla

yapılış sıklığıyla ele alınmıştır ve daha çok kilise ortamındaki dua davranışları

ölçülmüştür. Bu nedenle daha önce de bahsedildiği gibi, toplu olarak yapılan

Page 148: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

137

ibadetlerdeki sosyal destek faktörünün depresyonda oynadığı rolü bu sonuçlardan

ayrı tutmak zordur. Uzun dönemde duanın olumlu etkilerine dair elde edilmiş olan

sonuçlar (Ai ve diğ., 2006) ve bizim çalışmamızın bulguları, depresyon riskini

azaltması bakımından duanın sıklığından ziyade kişi için taşıdığı anlam ve kişiye

hissettirdiklerinin önemli olduğunu düşündürmektedir.

4.2.3. İntihar Düşüncesi ile Diğer Değişkenler Arasındaki İlişkilere Ait

Bulguların Yorumlanması

İntihar düşüncesi (BDE 9.madde) ile stresle başa çıkma tarzları incelendiğinde

her iki başa çıkma tarzı ile beklenen yönde anlamlı ilişkiler gözlenmiştir. İntihar

düşüncesi ile stresle etkili tarzda başa çıkma arasında ters yönde, etkisiz yöntemler

arasında olumlu yönde anlamlı ilişki vardır. İlgili yazında insanları kendi canlarına

kıymaya veya bu yönde düşünmeye ve girişimde bulunmaya iten şeyin, başlarına

gelen travmatik olaylar değil, bu olaylarla baş etme güç ve becerilerinin olduğu

belirtilmektedir (Josepho ve Plutchik, 1994; Yufit ve Bongar, 1992; Akt: Eskin,

Akoğlu ve Uygur, 2006). İnsanların intiharı, sorunları çözebilecek bir davranış olarak

gördüklerini gösteren çalışmalar (Eskin, 1997; Linehan ve ark. 1987) olduğu gibi,

zorlanan ve intihar davranışında bulunan kimselerin işlevsel sorun çözme

becerilerinin düşük olduğunun gösterildiği çalışmalar da (Botsis ve diğ., 1994; Dixon

ve ark., 1994; Kaslow ve diğ., 2002; Pollock ve Williams 1998; Weishaar 1996;

Wilson ve diğ., 1995) vardır. Bizim bulgularımız da literatür ile uyumlu

Page 149: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

138

görünmektedir. Stresle daha etkin başa çıkabilen bireylerin intihar düşüncelerinin

daha düşük olduğu söylenebilir.

Araştırmamızın temel hipotezlerinden olan intihar düşüncesi ile Tanrı algısı

arasında ters yönde ilişki olduğu hipotezinin desteklendiği görülmüştür. Daha olumlu

Tanrı algısı olanların intihar düşüncesinin daha düşük olduğu düşünülebilir.

Anderson’ un (2006) çalışmasına katılan vakalar (intihar girişimi olan), intihar

düşüncelerinin olduğu dönemde, Tanrı'yı uzak ya da sessiz algıladıklarını ya da

Tanrı’nın varolmadığını düşündüklerini belirtmişlerdir. İntihar düşüncesi ile Tanrı

algısı ilişkisi konusunda ilgili yazında fazla sayıda çalışmaya rastlanmamış olsa da

Tanrı algısının psikolojik değişkenler ile ilişkileri konusunda yapılmış diğer

çalışmaların bulguları da bize ışık tutabilir. McElroy’un (1999) çalışmasında

depresyon ile seven Tanrı algısı arasında ters ilişki gözlenmiştir (McElroy, 1999).

Daha olumlu Tanrı algısı olan kişilerin benlik değerlerinin de daha olumlu olduğunu

gösteren çalışmalar vardır (Benson ve Spilka, 1973; Boylan, 1988; Edwards,

Goldberg, Hargrove ve Linarnen, 1979; Francis, Gibson ve Ribbons, 2001; Güler,

2007a; vs.). Benlik değerinin ve umut düzeyinin yüksek olması kişileri hayata daha

fazla bağlayabilir ya da intihar riskini düşürebilir. Bilindiği gibi umutsuzluk intiharda

rol oynayan önemli bir değişkendir (Beck ve ark., 1985). Ayrıca yukarıda

bahsedildiği gibi, depresyon ile Tanrı algısı arasındaki ters ilişki de intihar

konusunda ipucu sağlayabilmektedir. Başka çalışmalarda Tanrı algısı, kaygı

(Schaefer ve Gorsuch, 1991) ve günahkarlık duygusu (Güler, 2007a) ile de ters ilişki

göstermiştir. Tüm bu çalışmalar ışığında Tanrı algısının daha iyi psikolojik sağlık ile

ilişkili olduğu söylenebilir. Bu sonuç, olumlu Tanrı algısının intihardan koruyucu bir

faktör olabileceğini düşündürmektedir.

Page 150: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

139

Bu çalışmada temel varsayımlardan bir tanesi de olumlu dini başa çıkma tarzı

ile intihar düşüncesinin ters ilişki göstereceği, aynı zamanda olumsuz dini başa

çıkma ile intihar arasında olumlu yönde ilişki olacağı idi. Analiz sonucunda sadece

olumsuz dini başa çıkma tarzları ile intihar düşüncesi arasındaki olumlu ilişki

anlamlılık düzeyine ulaşmıştır. Olumlu dini başa çıkma ile intihar düşüncesi arasında

anlamlı bir ilişki bulunamamıştır. Linehan ve arkadaşları (1983) kişileri intihar

davranışından alıkoyan "olumlu" bilişler üzerinde odaklanmaktadır. Onlara göre

intihar eğilimli bireyleri eğilimli olmayan bireylerden ayıran en önemli özelliklerden

biri kendi inanç sistemlerinin içeriğidir. İntihar dürtüleri ile bunalmış olan bireyler bu

dürtülerine dayanmalarına yardımcı olan yaşamı sürdürme nedenlerine tutunabilir

(Linehan ve diğ., 1983). Olumlu dini başa çıkma tarzını ölçen ifadelere bakıldığında

olaylardan ilahi bir anlam çıkarma, Tanrı ile sıkı bir bağ kurma, sorunun üstesinden

gelmede Tanrı’nın yardımına güvenme gibi olumlu dini bilişler vardır. Bu anlamda

olumlu dini başa çıkma ile intihar arasında ters yönlü bir ilişki olması beklenebilir.

Ancak bizim çalışmamızda ters yönlü olan bu ilişki anlamlılık düzeyine

ulaşmamıştır. Benzer bir sonuç depresif belirtiler ile de gözlenmişti. Olumsuz dini

başa çıkma ile intihar düşüncesi arasındaki olumlu ilişki de olumsuz bilişler ile

intihar düşüncesi arasındaki ilişkiyi gösterebilir. Olumlu ve olumsuz dini başa çıkma

tarzları ile intihar riski konusunda literatürde yer alan bir bulguya da rastlanmamıştır.

Ancak, Molock ve diğerleri tarafından yapılan çalışmada (2006) benlik güdümlü

başa çıkma (self directed) yüksek düzeyde umutsuzluk, depresyon ve intihar girişimi

ile olumlu ilişkili bulunmuştur. Bu tarz başa çıkma, Tanrı’nın pasif bırakılıp bireyin

etkin olduğu tarzdır ve olumsuz dini başa çıkma yöntemi arasındadır. Bu anlamda

bizim bulgumuz da bu çalışma ile uyumlu gözükmektedir.

Page 151: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

140

İntihar düşüncesinin inanç düzeyleri ile ilişkilerine bakıldığında, intihar

düşüncesi, Tanrı’ya inanç düzeyi ile ters yönde anlamlı ilişki göstermektedir. İntihar

düşüncesi, algılanan dindarlık düzeyi ile anlamlı bir ilişki göstermemiştir. Elde

edilen sonuca göre Tanrı’ya inanç düzeyleri arttıkça intihar riski azalmaktadır

denebilir. Yurt dışında yapılmış çalışmalara bakıldığında, dindarlık düzeyi ile intihar

riski arasında ters yönde bir ilişki olduğu (Gartner, 1996; Hilton ve diğ., 2002; King

ve diğ., 1996; Lizardi ve diğ., 2007; Walker ve Bishop, 2005; Zarghami ve diğ.,

2008) görülmektedir. Ülkemizde bu konuda yapılmış çalışmalarda (Ağılkaya, 2008;

İnce, 2007) intihar girişimi olan vakalar ele alınmıştır. Bu çalışmalar incelendiğinde

intihar girişimi öyküsü olan deneklerin çoğunun kendilerini biraz dindar ya da dindar

olarak tanımladıkları dikkat çekmektedir. Bahsi geçen çalışmada ortaya çıkan bu

veriler ise literatür ile pek uyuşmamaktadır. Ancak bahsi geçen çalışmaların

örneklem genişliğinin oldukça kısıtlı olduğu da göz ardı edilmemelidir. Bizim

çalışmamızda ise dindarlık düzeyi ile intihar düşüncesi arasında ters yönlü olmasına

rağmen anlamlı bir ilişki olmadığı görülmektedir. Dua değişkenlerine bakıldığında,

intihar düşüncesi ile ne duaya yönelme ne de duanın algılanan olumlu etkisi arasında

anlamlı ilişki bulunmuştur. Türk örneklemde yapılan çalışmaların azlığı, ne yazık ki

ülkemiz açısından dindarlık ve intihar konusunda yeterli bilgiyi sağlamamaktadır. Bu

konunun değişik yönleriyle ve farklı gruplar üzerinde incelenmesi önemli

görünmektedir.

Page 152: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

141

4.2.4. Tanrı Algısı ve Dini Başa Çıkma ile Diğer Değişkenler Arasındaki

İlişkilere Ait Bulguların Yorumlanması

Araştırmada ele alınan dini değişkenlerin (Tanrı algısı, dini başa çıkma, inanç

düzeyleri ve dua değişkenleri) birbirleri ile olan ilişkileri incelendiğinde ise ilk olarak

olumlu Tanrı algısı ile olumlu dini başa çıkma arasında olumlu yönde ilişki olduğu

görülmüştür. Olumsuz Tanrı algısı ise olumsuz dini başa çıkma ile olumlu ve anlamlı

bir ilişki göstermiştir. Elde edilen bulgular araştırmanın beklentilerine uygundur.

Sonuçlar, McElroy’un (1999) çalışmasının sonuçları ile tutarlı görünmektedir. Onun

çalışmasında da olumsuz yaklaşım olarak kabul edilen benlik güdümlü dini başa

çıkma, seven Tanrı algısı ile ters, uzak Tanrı algısı ile olumlu ilişki göstermiştir.

Yine, olumlu yaklaşım olarak kabul edilen işbirlikçi (collaborative) dini başa çıkma

Seven Tanrı algısı ile olumlu; uzak Tanrı algısı ile ters ilişki göstermiştir. Benzer

şekilde Maynard, Gorsuch ve Bjorck’ün (2001) çalışmasında da olumlu Tanrı algısı

benlik güdümlü tarz (olumsuz dini başa çıkma) ile ters ilişki gösterirken, teslimiyetçi

(surrender) dini başa çıkma tarzı olumlu ilişki göstermiştir. Bulguların ışığında

Tanrı’ya yönelik olumlu algıları daha fazla olan kişilerin sevgi yönelimli Tanrı algısı

olduğu; bu nedenle de zorluklar karşısında Tanrı’nın sevgi ve desteğini daha fazla

hissettikleri düşünülebilir. Olumsuz Tanrı algısı olanların ise korku yönelimli

algılarının olduğu düşünülürse, başlarına gelen olayların ilahi bir ceza olduğu ya da

Tanrı’nın sorunun çözümünde onları yalnız bırakacağı yönünde algıları olması

beklenebilir.

Olumlu Tanrı algısı ile stresle hem etkili başa çıkma hem de etkisiz başa çıkma

arasında olumlu yönde anlamlı ilişkiler görülmüştür. Olumlu Tanrı algısına sahip bir

Page 153: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

142

kişi için Tanrı seven, koruyan ve destekleyen bir figürdür. Bu nedenle de stresli

durumlarla başa çıkmada Tanrı’nın bu desteğini algılayan kişi, bu durumla etkin bir

şekilde başa çıkabilir ancak aynı zamanda etkisiz yaklaşımlar olarak tanımlanan

boyun eğici yöntemlerin de kullanılıyor olması da beklenebilir. İslam dininde

bahsedilen tevekkül2 kavramı boyun eğici bir tarz olarak görünebilir. Teslimiyet ve

tevekkülü yaşayan bireylerin Tanrı algılarının daha olumlu olacağı düşünülürse,

olumlu Tanrı algısı ile etkisiz yaklaşımlar arasındaki olumlu ilişkiye dair elde

ettiğimiz bu sonucun anlamlı olduğu kısmen (boyun eğici tarz için) söylenebilir.

Olumsuz Tanrı algısı (korkutan, cezalandıran, uzak) ile etkili yaklaşımlar ters ilişki

gösterirken etkisiz yaklaşımlar olumlu bir ilişki göstermektedir. Elde edilen sonuçlar,

korkuya dayalı Tanrı algısı olanların stresle daha az etkin (çaresiz ve boyun eğici)

başa çıktığını düşündürmektedir.

Olumlu dini başa çıkma tarzı ile stresle baş etmede etkili yöntemler arasında

olumlu yönde anlamlı ilişki görülürken etkisiz yöntemler ile de olumlu yönde bir

ilişki gözlenmiştir. Olumsuz dini başa çıkma ise etkili yöntemlerle olumsuz, etkisiz

yöntemlerle olumlu ve anlamlı ilişkiler göstermiştir. Ekşi’nin (2001) çalışmasında ise

hem olumlu hem de olumsuz dini başa çıkma tarzları aktif başa çıkma tarzı ile

olumlu ilişki göstermiştir. Bu çalışma ile bizim bulgularımız kısmen uyumludur.

Elde edilen ilişkilerin yönü beklenen yöndedir. Beklentilere uymayan tek durum

olumlu dini başa çıkma tarzı ile etkisiz stresle baş etme yaklaşımları arasındaki

olumlu ilişkidir. İlişkinin yönünün olumlu olması, dine yönelme başa çıkma

biçimlerinin etkisiz yöntemlere dahil olduğu (Hiçdurmaz, 2005) fikrini kısmen

2 Vekil edinme, güvenme anlamındaki Arapça bir kelime. Gerekli tüm çabayı sarf ederek her türlü

tedbiri aldıktan sonra, işi tam bir inançla Allah’a havale etme (Cebecioğlu, 2005, sf:658).

Page 154: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

143

destekler gibidir. Ancak Zanowski’nin (2009) ve Cole’ün (2005) çalışmasında da

olduğu gibi ilgili yazındaki çalışmalar olumlu dini başa çıkmanın etkili yöntemlerle

olumlu, etkisiz yöntemlerle ters ilişki olduğunu; olumsuz dini başa çıkmanın ise

etkisiz yöntemlerle olumlu, etkili yöntemler ile ters ilişkili olduğunu göstermektedir.

Daha önceki bulgular da dikkate alındığında, dini başa çıkma tarzları ile ilgili daha

geniş çalışmalara ihtiyaç duyulduğu düşünülmektedir.

4.3. Regresyon Analizlerinin Yorumlanması

4.3.1. Yaşamı Sürdürme Nedenlerini Yordayan Değişkenlerin

Yorumlanması

İnsanları yaşama bağlayan sebepleri (Yaşamı Sürdürme Nedenleri Envanteri)

yordayan değişkenleri belirlemek amacıyla, aşamalı regresyon analizi yapılmıştır

(Bölüm 3.4.1). Yaşamı sürdürme nedenlerini yordayan demografik değişkenler

cinsiyet ve medeni durum olmuştur. Yordamanın yönüne bakıldığında kadınların

erkeklerden, evli olanların bekarlardan daha fazla yaşamı sürdürme nedeni bildirdiği

görülmüştür. Kadınlar daha fazla yaşamı sürdürme nedeni bildirmektedir ve bu sonuç

literatür ile uyumlu görünmektedir (Dobrow ve Thorell, 2004; Ellis ve Range, 1991;

Pompili ve diğ., 2007). Şahin, Batıgün ve Şahin’in (1998) yaptığı bir çalışmada da

kadınların daha fazla yaşamı sürdürme nedeni gösterdiği sonucuna ulaşılmıştır.

Medeni durum değişkenine bakıldığında ise evlilerin bekarlardan daha fazla yaşamı

sürdürme nedeni belirttiği görülmektedir. Batıgün (2005), medeni durumun yalnızlık

Page 155: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

144

literatüründe oldukça önemli bir değişken olarak ele alındığı ve bireylerin evli, bekar

ya da dul olması ile yaşadıkları yalnızlık duyguları arasında önemli ilişkiler

bulunduğundan behsetmektedir. Tek başına yaşayanların yalnız yaşamayanlara

oranla daha az yaşamı sürdürme nedeni belirttiğini gösteren (Dobrow ve Thorell,

2004) ve yalnızlığın yaşamı sürdürme nedenleri ile ters ilişkili olduğunu gösteren

(Şahin, Batıgün ve Şahin, 1998) bulgular vardır. Bu nedenle evli bireylerin onları

hayatta kalmaya iten daha fazla sebebi olduğu sonucu anlamlı olabilir.

Depresyon değişkeni ise üçüncü yordayıcı olarak karşımıza çıkmıştır. Depresif

bireylerin, onları yaşama bağlayan daha az sebep gösterdikleri tahmin edilmektedir.

Bizim bulgularımıza paralel olarak Pinto, Whisman ve Conwell (1998) yaşamı

sürdürme nedenleri ile umutsuzluk ve depresyon arasında ters yönde bir ilişki

bulmuştur. Dördüncü sırada, etkili stresle başa çıkma tarzının yordama gücü olduğu

görülmüştür. Etkili yaklaşımları daha fazla kullananların yaşamı sürdürmeye dair

daha fazla neden sundukları düşünülebilir. Wang ve diğerlerinin (2007) çalışmasında

da etkili yaklaşımlar ile yaşamı sürdürme nedenleri arasında olumlu bir ilişki olduğu

görülmüştür.

Beşinci olarak olumlu dini başa çıkmanın da yordayıcı gücü olduğu

bulunmuştur. Sorunlar karşısında olumlu dini başa çıkma tarzının daha fazla

kullanılmasının yaşamaya dair daha fazla sebep göstermeyi yordadığı görülmüştür.

Son olarak olumlu Tanrı algısının da yaşamı sürdürme nedenlerini yordama gücü

olduğu görülmüştür. Tanrı’ya yönelik daha olumlu tutumları olan kişilerin yaşama

dair daha fazla sebep gösterdikleri tahmin edilmektedir.

Page 156: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

145

Açıklanan toplam varyansa en büyük katkıyı sırasıyla olumlu dini başa çıkma,

stresle etkili başa çıkabilme ve depresyon değişkenleri sağlamıştır. Elde ettiğimiz bu

sonuçlara göre olumlu dini başa çıkma tarzlarının ve stresle baş etmede etkili

yaklaşımların daha fazla kullanılması, düşük depresyon düzeyi, kadın olma, evli

olma ve olumlu Tanrı algısına sahip olma yaşamı sürdürme nedenlerini yordama

gücüne sahip bulunmuştur.

4.3.2. Depresyonu Yordayan Değişkenlerin Yorumlanması

Depresyonu yordayan değişkenleri belirlemek üzere yapılan analiz sonucunda

yaş, eğitim, ekonomik durum, medeni durum, yaşam olayı sıklığı, etkisiz ve etkili

stresle başa çıkma yaklaşımları, yaşamı sürdürme sebeplerinden hayata bağlılık,

olumsuz dini başa çıkma tarzı, olumsuz Tanrı algısı, algılanan dindarlık düzeyi,

duaya yönelme ve dua etkisinin depresyonu yordama gücü olduğu görülmüştür.

İlk sırada yordayıcı olarak karşımıza yaş değişkeni çıkmıştır. Yordama yönüne

bakıldığında, yaş ilerledikçe depresyon şiddeti azalıyor gibi görünmektedir. İlgili

yazın incelendiğinde 18-44 yaşlar arasında depresyon riskinin daha yüksek olduğu

(Antony ve Petronis, 1991) belirtilmektedir. Elde ettiğimiz bu sonuç, depresyonun

genç yaş grubunda daha sık görüldüğüne dair bulgularla uyumlu görünmektedir. Yaş

değişkeninin ardından sırasıyla eğitim, ekonomik durum ve medeni durum

değişkenlerinin küçük de olsa yordama gücü olduğu görülmüştür. Düşük eğitim

seviyesi ve düşük ekonomik durum da depresyon riski hakkında bilgi vermektedir.

Medeni durumun yordama yönüne bakıldığında bekar olmanın depresyon olasılığını

Page 157: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

146

arttırdığı görülmektedir. İlgili yazın da bulgularımızı desteklemektedir (Akıskal,

1992; Antony ve Petronis, 1991; Bruce, Taceuchi, Leaf; 1991; Cimilli, 2001).

Beşinci sırada yaşam olaylarının sıklığının depresyonu yordama gücü olduğu

bulunmuştur. Olumsuz yaşam olaylarının depresyona zemin hazırlayabildiğinden

bahseden çalışmalar (Ünal ve ark., 2002), elde ettiğimiz bu bulguyu destekler

niteliktedir. İlgili yazında yaşam olaylarının depresyonda önemli bir rolü olduğundan

bahsedilirken, bireyin stresle nasıl başa çıkabildiğinin de depresyonda önemli

olduğundan bahsedilmektedir (Ünal ve Özcan, 2000). Bu açıdan, bizim

çalışmamızda da depresyonu yordayan bir diğer değişken olan etkisiz yaklaşımlar

aynı zamanda en güçlü yordayıcı değişken olmuştur. Etkili yaklaşımların da

yordayıcı gücü olduğu görülmüştür. Stresle başa çıkmada daha etkili yöntemleri

kullanma depresyon riskini azaltmaktadır denebilir. Daha önce aktarılan korelasyon

analizlerinin sonuçları da bu sonuçlar ile tutarlı görünmektedir. Baydoğan ve Dağ

(2008) tarafından hemodiyaliz hastaları üzerinde yapılan bir çalışmada da stresle baş

etme becerilerini yansıtan düşük öğrenilmiş güçlülük değişkeninin, depresif

belirtileri yordama gücü olduğu görülmüştür. Depresyon konusunda, bireylerin

stresle başa çıkma becerilerinin önemli olduğu söylenebilir.

Sekizinci sırada yordayıcı değişken olarak karşımıza yaşamı sürdürme

nedenlerinden “hayata bağlılık” faktörü çıkmıştır. Yordamanın yönüne baktığımızda,

hayata bağlılıkla ilgili daha fazla sebebe sahip olmanın depresyon riskini azalttığı

yorumu yapılabilir. Literatürde, hayatın anlamı ile ilgili arayışta bir sorun ya da

tıkanma yaşadığında bu kişilerde depresyon görülebileceğinden (Alper, 2001; sf:6)

bahsedilmektedir.

Page 158: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

147

Depresyonu yordamada dokuzuncu sırada olumsuz dini başa çıkma faktörünün

küçük bir yordayıcı gücü olduğu görülmüştür. Ward (2010) tarafından yapılan bir

çalışmada, depresyonu yordayıcı gücü olan değişkenleri belirlemek üzere dindarlık

eğilimleri, dini başa çıkma tarzları ve kortizol reaktivitesi analize katılmıştır. Bu

değişkenlerden yalnızca olumsuz dini başa çıkma tarzının depresyonu yordama

gücüne sahip olduğu görülmüştür. Bizim çalışmamızda da olumsuz dini başa çıkma

değişkeninin yordama gücünün bulunması, bu çalışma ile tutarlı görünmektedir. Bu

sonuçlara göre, olumsuz dini başa çıkma tarzlarının daha fazla kullanılması,

depresyonu yordamada bize fikir verebilmektedir.

Onuncu sırada olumsuz Tanrı algısı da küçük bir katkı ile depresyonu yordayan

değişkenler arasına girmiştir. Depresyon ile Tanrı algısı arasındaki ilişkiye dair

yapılmış çalışmaların sonuçları (Aydın, 2010; Braam ve diğ., 2008; Kim, 2009;

Ryoo, 2005; Salsman ve Carlson, 2005), genel olarak iki değişken arasında ters

yönde bir ilişki olduğunu göstermektedir. Olumsuz Tanrı algısının depresyonun

yordayıcısı oladuğuna dair elde edilen bu bulgu ilgili yazın ile uyumlu

görünmektedir.

Depresyonu son olarak yordayan değişkenler duaya yönelme ve dua etkisi

değişkenleri olmuştur. Yordamanın yönüne bakıldığında, duaya daha fazla

yönelmenin depresyonu yordadığı görülmektedir. Bu durum depresif bireylerin

stresle başa çıkmada duaya daha fazla yöneldiği yönündeki bulgularla (Ellison, 1991)

açıklanabilir. Duanın algılanan etkisine bakıldığında ise, duanın olumlu etkilerini

daha az hissetmenin depresyon olasılığını arttırdığını göstermektedir. Bu sonuçlar,

Page 159: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

148

depresyon konusunda önemli olanın duanın sıklığından ziyade kişi için taşıdığı önem

ve kişideki tesiri olduğunu düşündürmektedir.

4.3.3. İntihar Olasılığını Yordayan Değişkenlerin Yorumlanması

Daha önce bahsedildiği gibi bu çalışmada kişilerin intihar olasılıklarını ölçen

bir ölçek kullanılmamıştır. İntihar düşüncesi ya da olasılığı ile ilgili bilgi Beck

Depresyon Ölçeği’nden elde edilmiştir. Ölçeğin dokuzuncu maddesi intihar

düşüncesini ölçmektedir. Araştırmaya katılan deneklerin sayıca fazla olan kısmı

intihar düşüncesi olmadığını gösteren ifadeyi işaretlemiştir. Bu durumda da intihar

olasılığını yalnızca bu madde ile ele almak araştırmanın sınırlılığını oluşturmaktadır.

Bu duruma neden olan bir faktör, kişilerin bu maddede intihar düşüncesini doğrudan

belirtmeye çekinmiş olmaları olabilir. İntihar olasılığına dair veriyi

çeşitlendirebilmek için umutsuzluk (BDE 2. madde) ve ilgi kaybı/izolasyon (BDE

12. madde) gibi intihar fikrine eşlik edebilecek maddeleri de analize katmak daha

uygun görülmüştür. İlgili literatür incelendiğinde umutsuzluk ve diğer insanlara olan

ilginin kaybı intihar düşüncesine eşlik eden önemli değişkenlerdir (Batıgün, 2005;

Beck ve ark., 1985; Sayar, Öztürk ve Acar, 2000). İntihar olasılığını yordayan

değişkenleri belirlemek için intihar olasılığı “intihar düşüncesi, umutsuzluk ve ilgi

kaybı” maddelerinin toplamından elde edilen puanlar ile hesaplanmıştır.

İntihar olasılığı puanlarını yordama gücü olan değişkenler incelendiğinde, yaş,

eğitim, medeni durum, hayata bağlılık, etkisiz yaklaşım, etkili yaklaşım, olumlu

Tanrı algısı ve algılanan dindarlık düzeyinin yordayıcı gücü olduğu görülmüştür.

İntihar olasılığını yordama gücü en yüksek olan değişken yaşamı sürdürme

Page 160: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

149

nedenlerinden hayata bağlılık faktörü ve sonrasında da etkisiz yaklaşımlar olmuştur.

Yaş, eğitim ve medeni durum değişkenlerinin yordama yönü incelendiğinde, düşük

yaş grubunda olma, düşük eğitim seviyesi ve bekar olmanın intihar olasılığını

yordadığı görülmüştür. Elde edilen bu sonuçlar literatür ile uyumludur (Alptekin,

Duyan ve Demirel, 2006; Asoğlu, 2007; Kaya, 1999). Daha önceki çalışmalar

incelendiğinde (Batıgün ve Şahin, 2003; Ertemir ve Ertemir, 2003) özellikle 15-24

yaş arasındaki genç grubun daha fazla intihar riski taşıdığı görülmektedir. İntihar

riskinin gençlerde daha yüksek olmasına Batıgün ve Şahin (2003), şöyle bir model

açıklama getirmektedir: 14-24 yaş arasında bulunan gençlerin, problem çözme

becerilerinin yetersiz, öfke/saldırganlık ve dürtüsellik düzeylerinin ise yüksek olması

nedeni ile stresli bir yaşam olayı ya da durum ile karşı karşıya kaldıklarında, gençler

intiharı bir çözüm yolu olarak akıllarına daha çabuk getiriyor olabilir ve bu yüzden

de intihar olasılıkları artabilir (Batıgün ve Şahin, 2003).

Yaşamı sürdürme nedenlerinden hayata bağlılık faktörü dördüncü sırada intihar

olasılığını yordayan değişken olmuştur. Hayata bağlılık yönünde daha fazla yaşamı

sürdürme nedeni olanların intihar olasılığının daha düşük olacağı tahmin edilebilir.

Batıgün’ün (2005) çalışmasında da, hayata bağlılık faktörünün düşük düzeyde

olmasının intihar olasılığını yordadığı sonucuna ulaşılmıştır. Kişinin hayata bağlılığı

oranında intihar riskinin azaldığı söylenebilir.

İntihar olasılığını yordamada karşımıza çıkan sonraki değişkenler stresle başa

çıkma tarzlarından öncelikle etkisiz yaklaşım sonrasında da etkili yaklaşımlar

olmuştur. Stresle başa çıkmada daha etkisiz yöntemlerin kullanımı intihar olasılığı

için bir risk faktörü olabilir. Batıgün ve Şahin (2003) çalışmalarında intihar

Page 161: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

150

olasılığını yordamada önemli değişkenlerden birinin kişilerin problem çözme

becerilerindeki yetersizlik olduğundan bahsetmektedirler. Bu anlamda, insanların

stresle başa çıkmada yetersiz kalmaları durumunda intihar fikrini akıllarına daha

çabuk getirebilecekleri düşünülebilir. İntihar olasılığı yüksek grupların stresle etkin

olarak başa çıkamadıkları yönünde bulgulara ulaşılmış başka araştırmalar da (Botsis

ve ark., 1994; Schotte ve Clum, 1982) bizim bulgumuzu desteklemektedir.

Olumlu Tanrı algısının yordama yönü incelendiğinde, olumlu Tanrı algısı

puanlarının düşük olmasının intihar olasılığını, küçük de olsa, yordayabildiği

görülmüştür. Bu sonuç, olumlu bir Tanrı algısına sahip olmanın kişiyi intihardan

koruyabileceğini düşündürmektedir. Algılanan dindarlık düzeyi de intihar olasılığını

yordama gücüne sahip çıkmıştır ve yordamanın yönü negatiftir. Yani kendilerini

daha az dindar olarak tanımlayanların intihar olasılıklarının daha fazla olduğu tahmin

edilmektedir. İlgili yazında da dindarlığın intihardan koruyucu etkisi olduğundan ve

dinsiz olmanın intihar için bir risk faktörü olduğundan bahsedilmektedir (Kaya,

1999). Elde edilen bu sonuç ilgili yazını destekler niteliktedir.

Regresyon analizlerinin sonuçları birlikte değerlendirildiğinde, olumlu bir

Tanrı algısı olan, olumlu dini başa çıkma yollarını kullanan kişilerin yaşama dair

daha fazla sebep bildirdikleri, olumsuz bir Tanrı algısına sahip olanların ya da

olumsuz dini başa çıkma yollarını kullananların daha depresif olabildikleri veya

intihar olasılıklarının daha yüksek olabileceği düşünülebilir. Ayrıca elde edilen

bulgular, kişinin kendini ne kadar dindar hissettiğinin depresyona bir etkisi olmasa

da intihar olasılığını azaltan bir faktör olabileceğini düşündürmüştür.

Page 162: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

5. SONUÇ VE ÖNERİLER

İntihar konusunda yapılmış çalışmalar ve kendi çalışmamızın bulguları

değerlendirildiğinde, yaşamak için daha çok sebep bildiren insanların intihar riskinin

daha düşük olduğu görülmektedir. Yaşamı sürdürmeye yönelik sebepler ve bunun

kişiye sağladığı anlam ve amaç duygusu önemlidir. Bu konuda Frankl, ikinci dünya

savaşında toplama kampındaki deneyimlerinden yola çıkarak önemli tespitler

sunmaktadır. Frankl’a göre, kişinin kendi yaşamında bir anlam bulma arayışı,

insandaki temel güdüleyici güçtür (Frankl, 1984, sf:113). Nevrozların bir kısmının

hayattaki anlamsızlıktan doğduğunu ve en büyük varoluşsal stresin, anlam eksikliği

olduğunu düşünmektedir (Yalom, 1980; sf:658-659). Benzer şekilde, Jung da

anlamsızlığın hayatın bütünlüğünü engellediğini ve hastalığa eşdeğer olduğunu ve

anlamın birçok şeyi, hatta her şeyi dayanılır bir hale getirdiğini söyler (Yalom,

1980;sf:676). Varlığı anlama ya da bir anlam bütünlüğü içerisinde kavrama eğilimi

insan olmanın en önemli ayrıcalıklarından biridir (Bahadır, 2000). Frankl’a göre

anlam, keşfedilecek bir şeydir. İnsan onu icat edemez, onu ancak keşfeder. Genel

olarak bakıldığında Frankl’ın görüşleri temelde dinseldir. O, her insanın keşfedip

gerçekleştirmesi için Tanrı’nın hazırladığı bir anlam olduğunu düşünür (Yalom,

1980;sf:728). Bahadır (1999), dinin anlam duygusu açısından güçlü bir kaynak

olduğu fikrine katılmakla beraber, anlam ve amaç duygusunu yitirmiş bir kişinin de

güçlü bir dini yapıya sahip olmasının zor olduğunu belirterek bu ilişkinin tek taraflı

olmadığına vurgu yapmaktadır. Din, hem zihinsel hem de ruhsal gelişimde önemli

bir rol oynayabilir (Bahadır, 1999).

Page 163: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

152

Frankl, toplama kampındaki arkadaşlarının düşüncesiyle kendi düşüncesi

arasındaki farkı şöyle belirtmiştir: “Yoldaşlarımın sorusu şöyleydi: Bu kampta

hayatta kalacak mıyız? Çünkü eğer kalmayacaksak, bütün bu acıların hiçbir anlamı

yok. Benim sorum ise şöyleydi: Bütün bu acıların, çevremizdeki bunca ölümün bir

anlamı var mı? Çünkü eğer yoksa hayatta kalmanın kesinlikle hiçbir anlamı yok.

Çünkü anlamı böyle rastlantıya bağlı olan bir yaşam, nihai anlamda yaşanmaya

değmez.” (1984, sf:130).

Yaşamlarında hiçbir amaç, anlam ya da hedef göremeyen ve bu nedenle yaşamı

sürdürmeyi anlamsız bulan kişinin kaybedeceğini söyler Frankl. Zor durumlarda

oluşmuş bu amaçsızlık halinin geçmesi için gereken şey yaşama yönelik tutumdaki

temel bir değişmedir. İntihar olgusuna da acının anlamını keşfetmek ve yaşamı

sürdürmek için nedenler bulabilmek ile yaklaşır (Frankl, 1984; Sf:92). İntihar

girişiminde bulunanların bir kısmının intiharından önce katlanılamaz bir acı

içerisinde olduğu düşünülebilir. Acılara son vermek adına kendilerini öldürmeyi

seçmiş olabilirler. Ancak Frankl, insan yaşamının tamamlanmış olması için acı ve

ölümün olması gerektiğini savunur. Ona göre eğer hayatta gerçek bir anlam varsa

acıda da bir anlam olmalıdır. İnsanın kaderini ve acılarını kabul ediş yolunun en ağır

koşullarda bile kişinin yaşamına daha derin bir anlam katma fırsatı verdiğini söyler

(Frankl, 1984; sf:82).

Frankl’ın üzerinde durduğu bir nokta da iyimserliktir. İyimserlik, acıyı bir

insan başarısına dönüştürmeye, suçluluk hisseden kişinin, kendisini daha iyiye

yönelik olarak değiştirme fırsatını kazanmasına ve yaşamın geçiciliğinden, sorumlu

bir tavır almaya yönelik girişim gücü kazanılmasına olanak vermektedir (sf:150).

Page 164: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

153

Sonuç olarak, her intihar olayına anlamsızlık duygusu ile kalkışılmamış olsa da

Frankl, uğrunda yaşamaya değer bir anlam ve amacın farkında olması halinde bireyin

kendi yaşamına son verme dürtüsünün üstesinden gelineceğini savunur (Frankl,

1984,sf:154). Koenig (2009) ve Stack’ın (1983) belirttiği gibi dinler insanlara

yaşamaya dair anlamlar sunabilmektedir. Bu açıdan Frankl ve diğer varoluçuların

odaklandığı anlam duygusu, dinler sayesinde de elde edilebilir. Bu anlam kimi

zaman kişisel anlamlardan daha üst bir düzeyde olabilir.

Kendi kültürümüz içinde de anlamlı ve mutlu bir yaşamın anahtarının sevgi ve

ümit olduğunu gösteren pek çok kaynak vardır. Örneğin Yunus Emre hayatının

anlamını şöyle ifade eder: “Ben gelmedim dava için, benim işim sevi için. Dostun evi

gönüllerdir, gönüller yapmaya geldim.” Kuran-ı Kerim’de ve hadislerde de insanın

varoluşunun anlamına ve zorluklar karşısında insanın içindeki mücadele edebilme

gücüne yapılan atıfların1 da inanan insanın yaşama bağlanmasında ve yaşamına bir

anlam bulmasında önemli ve derin bir yer tuttuğu düşünülmektedir.

Yapılan çalışmalarda dini inançların ruh ve beden sağlığı ile çoğunlukla pozitif

ilişkili olduğu görülmektedir (Güler, 2007; Koenig, 2007a; Koenig, 2009). Dini

inanca sahip olmanın insanın psikolojik ve bedensel sağlığı ile ilişkili olmasında

dinin bazı özellikleri etkili olabilir. Örneğin genel olarak dinler, alkol ve madde

kullanımı, ölçüsüz yemek yeme, tembellik gibi sağlıksız davranışları engelleyerek

sağlık davranışlarını önermektedir. Zor ve sıkıntılı zamanlarda çaresizlik hisseden

kişilere bir sığınak ve güvenli bir liman sunabilmektedir. Böylece, zorluklarla

mücadele etmede kişiye güç verir ve geçici olan sıkıntılara sabretme güç ve becerisi

1 Ayet numaraları: 94:5; 65:7; 90:1-4; 6:12/54; 15:56; 39:53; 29:23 (Akdemir, 2004).

Page 165: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

154

kazandırabilir. Ayrıca, kıssalar yoluyla kişilere rol modeller sağlayabilmektedir.

Hikayeler aracılığıyla kişilerin problem çözme becerilerini etkin kullanmalarını ve

yeni çözüm yolları bulmalarını sağlayabilir. Örneğin Hz. Eyüp kıssasında acılara

sabretmenin sonunda elde edilen mutluluk, insanların üstesinden gelemedikleri dış

kaynaklı acılara sabretmeleri ve bu acıların geçeceğine dair umut taşımalarına

yardımcı olabilmektedir. Bunlara ek olarak dinlerin, iyiliklerin ve kötülüklerin bir

karşılığının olduğunu vaat etmesi, insanın acılar karşısında daha güçlü ve daha

güvenli durmasını sağlayabilir. Boşluk, yalnızlık ve çaresizlik hissinden korur. Toplu

olarak yapılan ibadetler ve ritüeller ile bir gruba ait olma, ortak bir amaç edinme gibi

kazanımlarla kişiye aidiyet duygusu kazandırır ve sosyal destek imkanı sağlayabilir.

Hilton, Fellingham ve Lyon (2002) madde kullanımının ve yalnızlığın intiharla olan

ilişkisine vurgu yaparak dinlerin bu durumlarda sağladığı yararların intiharı

önlemede etkili olabileceğini söylemektedir. Bu araştırmacılara göre ayrıca pek çok

dinin, hayata ve insan yaşamının kutsallığına vurgu yapması da inançlı kişilerin

yaşama arzusunu pekiştirmektedir.

Bu çalışmada elde ettiğimiz bulgulara göre olumlu bir Tanrı algısına sahip

olanların zorluklarla baş etmede daha olumlu dini başa çıkma tarzlarını kullandığı ve

olumlu Tanrı algısına sahip olan ve olumlu dini başa çıkma tarzlarını kullananların

daha az depresif olduğu, intihar düşüncesinin daha az olduğu ve yaşamı sürdürmeye

yönelik daha fazla sebebe sahip olduğu söylenebilir. Bu açıdan, olumlu dini

inançların psikolojik sağlıkla pozitif yönde ilişkili olduğu ve kişileri intihardan

alıkoyabilecek değişkenler olduğu düşünülebilir. Seven, koruyan ve yol gösteren bir

Tanrı’ya olan inanç, kişileri yaşama bağlayan bir unsur olabilir. Ve böylesi bir Tanrı

algısı, acılara göğüs germede inanan bireye yardımcı olabilmektedir. İntihar

Page 166: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

155

düşüncesinde düşük benlik değerinin önemli olduğu söylenebilir. Daha önceki

çalışmaların bulguları incelendiğinde Tanrı algısı ile benlik imgesi arasındaki pozitif

ilişkinin üzerinde durulması gerekmektedir. Olumlu Tanrı algısının daha yüksek

benlik değeri ile ilişkili olduğundan bahsedilir (Benson ve Spilka, 1973; Güler,

2007a). Bu anlamda Tanrı’nın ya da dini öğretilerin, kendisine bakışını nasıl

algıladığı, kişinin benlik değeri ile ilişkili görünmektedir. Kişinin Tanrı’nın kendisine

nasıl baktığı ile ilgili algılamasının benlik değeri (kişinin kendisine nasıl baktığı)

ölçüsünde olacağı düşünülebilir. Uzak ve cezalandırıcı bir Tanrı algısı ile düşük

benlik değeri (Güler, 2007a), daha fazla depresif belirti (Aydın, 2010) ve daha fazla

intihar düşüncesi arasındaki ilişkiler, kabul edici, seven, koruyan Tanrı algısının

intihardan koruyucu bir faktör olabileceğini akla getirmektedir.

Özdoğan (2011), insanın bir takım manevi ihtiyaçlarından söz ederken,

cezalandıran bir Tanrı algısı yerine seven bir Tanrıya inanmanın, Tanrı ile pazarlık

etmek yerine O’na güvenmenin, çözülmemiş deneyimler ve pişmanlıklar yerine

çözüm için sorumluluk almanın, ısrarcı olmak yerine anı yaşama ve değişime açık

olmanın, manevi şüpheler yerine güven ve üretkenliğin kişiye daha fazla yardımcı

olduğunu belirtmektedir.

Araştırmamızın sonuçları dinin intiharı önleyici bir faktör olmasının yanısıra

olumlu dini algıların da yaşama bağlayan ve psikolojik sağlığı destekleyen bir yönü

olduğunu düşündürmektedir. Olumsuz (korku odaklı) dini algıların ise bir takım

psikolojik sıkıntılara yol açabileceği tahmin edilmektedir. Bu çalışmanın verileri

ışığında olumlu (sevgi yönelimli) dini inançların insanları yaşama bağlayan

sebeplerle ilişkili olduğu ve kimi insanlar için intiharı önlemede etkin bir faktör

Page 167: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

156

olduğu sonucuna varılmıştır. Bu nedenle dini/manevi inançların sadece intiharı

yasaklayan yönüne değil, ruh sağlığını geliştirici yönlerine de odaklanmak gerekir.

Dindarlık ile psikolojik sağlık arasındaki ilişkiye odaklanan pek çok

araştırmacı, ruh sağlığı uzmanlarının danışanlarının dini yapılarına karşı hassas

olmaları gerektiğini ve bazı noktalarda onlara destek olmaları gerektiği görüşündedir

(Dervic ve ark., 2004; Koenig, 2009; Göka, 1999). Bizim araştırmamızda da ortaya

çıkan dindarlık-intihar ilişkisi göz önüne alındığında, bireylerin dini inanç yapılarının

intiharı önleme müdahaleleri için bir kaynak olarak kullanılabileceği

düşünülmektedir. Pargament ve arkadaşlarının (2001) yaptıkları çalışmada,

cezalandırıcı ve sevgisiz bir Tanrı figürü içeren dini/manevi çatışmalar yaşayan

kişilerin sağlık durumlarının daha kötüye gittiği görülmüştür. Bu nedenle Koenig ve

arkadaşları (2003), sağlık hizmeti uzmanlarının da olumlu manevi deneyimler

yaşamaları için hastalarına destek olması gerektiği görüşündedir. Klinisyenler, tüm

hastaları için (depresif olsun ya da olmasın) dinin onların hayatında önemli bir yeri

olabileceğinin farkına varmalıdır. Bu nedenle klinisyenler bunun hastanın hastalığa

vereceği yanıta nasıl etki ettiğine duyarlı olmalıdırlar. Kısa bir spiritüel öykü

alınması, hastaların dini ve manevi inançlarının hastalıkla başetmelerinde, sosyal

desteklerinde ve tıbbi kararlarında maneviyatın nasıl bir etkisi olduğunu öğrenmesine

yardımcı olur. Klinisyenler hastalarıyla din ve maneviyatı nasıl rahat

tartışabileceklerini öğrenmeli ve hastalarına rahatlık ve umut kaynağı olan bu

inançlarını kullanarak yardımcı olmalıdırlar (Koenig, 2007a). Hastaların dini veya

manevi inançları hakkında basit bir şekilde konuşmanın bile daha düşük depresyon,

daha iyi hasta işlevi ve daha güçlü bir doktor-hasta ilişkisi ile sonuçlandığı

gösterilmiştir (Kristeller ve diğ., 2005). Bizim çalışmamızda elde edilen bulgular da

Page 168: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

157

dini bazı değişkenlerin psikolojik sağlık ile ilişkili olduğunu ve iyileşme sürecinde

danışanların dini inançlarının göz önünde tutulmasının yararlı olabileceğini

düşündürmektedir.

Bundan sonraki çalışmalar için araştırmacıların dindarlığın farklı boyutlarını

ele almaları önerilebilir. Ayrıca, klinisyenler tarafından dini inanç intihar ilişkisi

konusunda uzunlamasına ve/veya klinik çalışmaların yapılması da bu konunun daha

ayrıntılı incelenmesi açısından önemlidir. Olumlu dini inançların psikolojik sağlık

açısından yararlı olduğuna dair elimizdeki veriler ışığında, gerek ilköğretim din

kültürü ve ahlak bilgisi derslerinde ve gerekse dini hutbe ve vaazlarda olumsuz Tanrı

imgesinden uzak durularak, seven Tanrı imgesini yansıtan bilgilerin verilmesi ve

olumlu dini inançların aktarılması sağlıklı bir toplum yapısının oluşumuna katkı

sağlayacaktır. Din eğitimi ve din hizmetleri alanında çalışanların bu durumu dikkate

almaları son derece önemlidir.

Olumlu dini algıların insanın yaşama devam etmesinde ve bu yaşamı da onurlu,

sağlıklı ve değerli bir şekilde devam ettirmede önemli olduğuna dair bir yaklaşım da

Şeyh Galib’in dizelerinden anlaşılabilir. Şeyh Galip, insanın yaratılmışlar içindeki en

şerefli varlık olduğunu söyler ve insanın yaratılışındaki hikmeti kavraması ve ona

göre düşünüp hareket etmesi gerektiğini savunur. O, insanın bazen kendisini çok

zayıf, güçsüz, umutsuz ve yılgın hissettiğini ifade ederken bu durumda insanı yıkık

bir viraneye benzetir. Ancak insanın özünde böyle olmadığını, sadece içindeki

enerjiyi henüz keşfedemediğini savunur. Yine hazinelerin viranelerde bulunduğuna

da gönderme yapar. Şeyh Galip, zatına hoşça bak derken, insanın varoluşu üzerine

derin düşünmesi gerekliliğinin yanısıra, ümitsizliğe düşmenin, dünya dertlerinin

Page 169: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

158

altında ezilip kalmanın, mücadeleden vazgeçmenin insan onuruna yakışmadığına ve

yaşama daha iyimser bir gözle bakılması gerektiğine işaret etmektedir (Tok, 2010).

Hoşça bak zatına kim zübde-i alemsin sen.

(Kendine dikkatlice bak, sen alemin özüsün.)

Merdüm-i dide-i ekvan olan ademsin sen.

(Sen varlıkların gözbebeği olan insansın)

Şeyh Galip

Page 170: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

6. KAYNAKLAR

Agnew, R., (1998), “The Approval of Suicide: A Social-Psychological Model.”

Suicide and Life Threatening Behavior, 28, s.205-225.

Ağılkaya, Z., (2008), İntihar Girişiminde Bulunanlarda Dini Tutum ve

Davranışlar, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi

Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul.

Ai, A.L, Peterson C, Tice T.N. ve ark., (2004), “Faith-Based and Secular Pathways

to Hope and Optimism Subconstructs in Middle-Aged and Older Cardiac

Patients”, Journal of Health Psychology, 9, s.435-450.

Ai, A.L., Dunkle, R.E., Peterson, C. ve Bolling, S.F., (1998), “The Role of Private

Prayer in Psychological Recovery among Mid-Life and Aged Patients

Following Cardiac Surgery”, The Gerontologist, 38(5), s.591–601.

Ai, A.L., Peterson, C., Bolling, S.F. ve Rodgers, W., (2006), “Depression, Faith-

Based Coping, And Short-Term Postoperative Global Functioning in Adult and

Older Patients Undergoing Cardiac Surgery”. Journal of Psychosomatic

Research, 60, s.21-28.

Ak, M., Özmenler, K.N. ve Bozkurt, A., (2006), “Depresyon Hastalarında Belirti

Şiddeti ve Umutsuzluğun İntihar Davranışı Üzerindeki Etkisi”, Kriz Dergisi,

14 (3), s.1-7.

Akdemir, S., (2004), Son Çağrı Kur’an, Ankara Okulu Yayınları, 1. Basım, Ankara.

Akıncı, F.Y. ve Öz, F., (1999), “Histerektomi Sonrası Baş Etme Yöntemleri ve

Ruhsal Belirtiler”, içinde V. Ulusal Konsültasyon-Liyezon Psikiyatrisi

Kongre Kitabı, Novartis A. Ş., İstanbul, s. 356-364.

Akiskal, H.S., (1992), “Duygudurum Bozukluklarının Doğası ve Çeşitliliğine Yeni

Bir Bakış”. Türk Psikiyatri Dergisi, 3(3), s.163-169.

Alec, R., (2000), “Psychiatric Emergencies. Suicide.” BJ Sadock, VA Sadock (Ed),

Comprehensive Textbook of Psychiatry, 2. Cilt, 8. Baskı, Philadelphia,

Williams & Wilkins, s.2031-2040.

Alper, Y., (2001), Depresyon Psikoterapisi, Alfa Yayınları, İstanbul.

Alptekin, K., (2002), 1974-1999 Yılları arasında Türkiye’de tamamlanmış

intiharların coğrafi yerleşim birimleri ve cinsiyetlere göre dağılımı, TC.

Başbakanlık Aile Araştırma Kurumu Başkanlığı Yayınları, Ankara.

Alptekin, K., Duyan, V. ve Demirel, S., (2006), “Adıyaman‟da İntihar Girişimleri”,

Anadolu Psikiyatri Dergisi, 7, s.150-156.

Altındağ A, Özkan M, Oto R., (2005), “Suicide in Batman, Southeastern Turkey”.

Suicide Life Threat Behav, 35(4), s.478-82.

American Psychiatric Association, (2000), Diagnostic and Statistical Manual of

Mental Disorders (4th ed., text revision). Washington, DC: Author.

Anderson, S., (2006), The Image of God in Suicidal Persons, Master Thesis,

St.Stephen's College, Alberta.

Andreasen, N.C., Rice, C., Endicott, J. ve diğ., (1987), “Familial Rates of Affective

Disorder: A Report From the National Institute of Mental Health Colloborative

Study”. Arch Gen Psychiatry, 44, s.461-469.

Anglin, D.M., Gabriel, K.S. ve Kaslow, N., (2005), “Suicide Acceptability and

Religious Well-being: A Comparative Analysis in African American Suicide

Page 171: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

160

Attempters and Non-Attempters.” Journal of Psychology and Theology,

33(2), s.140-150.

Angst, J. ve Clayton, P.J., (1998), “Personality, Smoking and Suicide: A Prospective

Study”. Journal of Affective Disorders, 51, s.55-62.

Ano, G.G. ve Vasconcelles, E.B. (2005). “Religious Coping and Psychological

Adjustment to Stress: A Meta-Analysis”. Journal of Clinical Psychology, 61,

s.461– 480.

Ansari, G.A., (2006), Dealing With Negative Life Events: The Effect of

Individual and Collective Religious Participation and Religious Coping On

Mental and Physical Health in Muslims. Unpublished Doctoral Dissertation,

American University.

Antony, J.C. ve Petronis, K.R., (1991), “Suspected Risk Factors for Depression

among Adults 18-44 Years Old”. Epidemiology, 2, s.123-132.

Arkun, N. (1978). İntiharın Psikodinamikleri, İstanbul Üniversitesi Edebiyat

Fakültesi Matbaası, 2. Baskı, İstanbul.

Aslan, Ş., (2007), “Örgütsel Ortamda Bireysel Stresle Başaçıkma Tutumlarının

Araştırılması”, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi,

18,s.67-84.

Asoğlu, M., (2007), Şanlıurfa’da İntihar Girişimlerinin İlişkili Olduğu Risk

Faktörleri, Yayımlanmamış Uzmanlık Tezi, Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi

Dekanlığı Psikiyatri Anabilim Dalı, Şanlıurfa.

Ateşçi, F.Ç., Kuloğlu, M., Tezcan, E. ve Yıldız, M., (2002), “İntihar girişimi olan

bireylerde birinci ve ikinci eksen tanıları”, Klinik Psikiyatri, 5, s.22-27.

Atlı, Z., (2007), İntihar Olasılığı Ölçeği (İOÖ)’ nin Klinik Örneklemdeki

Geçerlik ve Güvenirlik Çalışması, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi,

Adnan Menderes Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Aydın.

Aydın, Ö.G., (2010), “Tanrı İmgesi ile Çeşitli Psikolojik Değişkenler Arasındaki

İlişki”. Yayımlanmamış çalışma.

Ayhan, N., (1996), “Ülkemizde İntihar Verilerinin Toplanması ve Derlenmesi:

Kavramlar, Yöntemler ve Zaman Serileri”. Kriz Dergisi, 4(1), s.23-33.

Azhar, M.Z. ve Varma, S.L., (1995), “Religious Psychotherapy in Depressive

Patients”, Psychother Psychosom, 63, s.165-173.

Baechler, J., (1980), “A Strategic Theory”, Suicide and Life-Threatening

Behaviour, 10, s.70–99.

Bahadır, A., (1999), Hayatın Anlam Kazanmasında Psikososyal Faktörler ve

Din, Uludağ Üniversitesi, Yayımlanmamış Doktora Tezi, Bursa.

Bahadır, A., (2000), “Hayatın Anlam Kazanmasında Psikososyal Faktörler ve Din”,

Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Sayı: 6, s.185-230.

Bainbridge, W.S. ve Stark, R., (1981), “Suicide, Homicide, and Religion”. Annual

Review of the Social Sciences of Religion, 5, s.33-56.

Bainbridge, W.S., (1989), “The Religious Ecology of Deviance”. American

Sociological Review, 54, s.288-295.

Balgamış, E., (2007), Eğitim Yöneticilerinde Düşünme Stilleri ile Başa Çıkma

Davranışları Arasındaki İlişki. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi,

Gaziosmanpaşa Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Tokat.

Barlas, G., (1998), İstanbul İli Hemodiyaliz Birimlerinde Çalışan Hemşirelerde

Görülen Depresyon Belirtileri ve Başa Çıkma Yöntemleri, Psikiyatri

Page 172: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

161

Hemşireliği Programı Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi Sağlık

Bilimleri Enstitüsü, İstanbul.

Barnes, R.A., (1979), Characteristics of the Chronic Suicide Attemter. In

Proceedings Communication: 10.International Congress for Suicide

Prevention and Chrisis Intervention, Ottawa, 17-20 June.

Batıgün, A. D. ve Şahin, N. H., (2003), “Öfke, Dürtüsellik ve Problem Çözme

Becerilerindeki Yetersizlik Gençlik İntiharlarının Habercisi Olabilir mi?” Türk

Psikoloji Dergisi, 18 (51), s.37-52.

Batıgün, A. D., (2004), “İntihar ile İlgili Bazı Değişkenler: Öfke/Saldırganlık,

Dürtüsel Davranışlar, Problem Çözme Becerileri, Yaşamı Sürdürme

Nedenleri”, Kriz Dergisi, 12(2), s.49-61.

Batıgün, A.D., (2005), “İntihar Olasılığı: Yaşamı Sürdürme Nedenleri, Umutsuzluk

ve Yalnızlık Açısından Bir İnceleme”, Türk Psikiyatri Dergisi, 16(1), s.29-

39.

Baumeister, R.F., (1989), “Suicide as Escape from Self”, Psychological Review, 97

(1), s.90–113.

Baydoğan, M. ve Dağ, İ., (2008), “Hemodiyaliz Hastalarındaki Depresiflik

Düzeyinin Yordanmasında Kontrol Odağı, Öğrenilmiş Güçlülük ve Sosyotropi-

Otonomi”. Türk Psikiyatri Dergisi, 19(1), s.19-28.

Beaver, C.W., (1972), “Hope and Suicide in the Concentration Camp”. In E. S.

Shneidman (Ed.), Death and the college student. New York: Behavioral

Publications.

Beck, A.T. ve Weishaar, M.E., (1990), “Suicide Risk Assessment and Prediction”.

Crisis, 11, s.22-30.

Beck, A.T., (1967), Depression: Clinical Experimental and Theoretical Aspects.

NewYork: Harpert&Row.

Beck, A.T., Steer, R.A., Kovacs, M. ve Garrison, B., (1985), Hopelessness and

eventual suicide: A 10-year prospective study of patients hospitalized with

suicidal ideation. American Journal of Psychiatry, 142, s.559–563.

Beck, A.T., Ster R.A., Beck, J.S., (1993), “Hopelessness, Depression, Suicidal

Ideation, and Clinical Diagnosis of Depression”, Suicide Life Threat

Behavior, 23, s.139-145.

Bender, M., (2000), “Suicide and Older African-American Women”. Mortality, 5,

s.158-170.

Benson, P. ve Spilka, B., (1973), “God Image as a Function of Self-Esteem and

Locus of Control”, Journal for the Scientific Study of Religion, 12(3),

September, s.297-310.

Bergin, A. E., (1983), “Religiosity and Mental Health: A Critical Re-evaluation and

Metaanalysis.” Professional Psychology: Research and Practice, 14, s.170-

184.

Berksun, O.E., Ünal, S. ve Göğüş, A.K., (1991), “Psikiyatrik Rahatsızlıklar ve

Presipitan Faktör Olarak Yaşam Olayları.” Türk Psikiyatri Dergisi, 2(2),

s.141-145.

Biema, D., (2001), “Faith After the Fall”. Time. Oct 8;158(16) s.76.

Bjorck, J.P. ve Thurman, J.W., (2007), “Negative Life Events, Patterns of Positive

and Negative Religious Coping, and Psychological Functioning.” Journal for

the Scientific Study of Religion, 46(2), s.159-167.

Page 173: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

162

Blaine, B. & Crocker, J., (1995), “Religiousness, Race, and Psychological Well-

Being: Exploring Social Psychological Mediators”. Personality and Social

Psychology Bulletin, 21, s.1031-1041.

Blevins, R.M., (2001), Attitudes Toward Violence and Reasons for Living in

Adolescents With High, Moderate, and Low Self-Esteem. Master Thesis.

East Tennessee State University, USA.

Borg, S.E. ve Stahl, M., (1982), “A Prospective Study of Suicides and Controls

Among Psychiatric Patients”. Acta Psychiatrica Scandinavica, 65, s.221-232.

Botsis, A., Soldators, C. R., Liossi, A., Kokkevi, A. ve Stefanis, C.N., (1994),

“Suicide and Violence Risk: I. Relationship to Coping Styles”. Acta-

Psychiatrica Scandinavica, 89, s.92–96.

Bowlby, J., (1977), “The Making and Breaking of Affectional Bonds: I.Aetiology

and Psychopathology in The Light of Attachment Theory”. Br J Psychiatry;

130, s.201-210.

Boyd, J.H. ve Weissman, M.M., (1981), “Epidemiology of Affective Disorder: A

Reexamination and Future Directions”. Arch Gen Psychiatry, 38, s.1039-

1046.

Boylan, G.M., (1988), Self Image/God Image: A Study of Recovery from

Addiction. Unpublished Master Thesis, Menlo Park, California.

Braam, A., Beekman, A.T., Deeg, D.J. ve ark., (1999), “Religiosity as a Protective

Factor in Depressive Disorder [letter].” American Journal of Psychiatry,

156(5), s.809- 810.

Braam, A.W., Schaap-Jonker, H., Mooi, B., DeRitter, D., Beekman, A.T.F. ve Deeg,

D.J.H., (2008), “God Image and Mood in Old Age: Result from a Comminity-

Based Pilot Study in the Netherlands.” Mental Health, Religion & Culture,

11(2), s.221-237.

Breault, K.D. ve Barkey, K., (1982), “A Comparative Analysis of Durkheim‟s

Theory of Egoistic Suicide.” Sociological Quarterly, 23, s.321-331.

Breed, W., (1966), “Suicide, Migration, and Race: A Study of New Cases in New

Orleans”. Journal of Social Issues, 22, s.30-43.

Brown, G.W., Andrews, B., Harris, T. ve ark., (1986), “Social Support, Self Esteem

and Depression”. Psychol Med, 16, s.813-831.

Bruce, M.L. ve Hoff, R.A., (1994), “Social and Health Risk Factors for First-Onset

Major Depressive Disorder in a Community Sample”. Soc Psychiatry

Psychiatr Epidemiol, 29, s.165-170.

Bruce, M.L., Taceuchi, D.T. ve Leaf, P.J., (1991), “Poverty and Psychiatric Status.”

Arch Gen Psychiatry, 48, s.470-474.

Bulduk, E.H., (2008), Türkiye’de İntihar Olgusunun Çözümlemesi: Batman

Örneği. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Yayımlanmamış Yüksek

Lisans Tezi, İstanbul.

Burns, D., (2004), “Physical and Psychosocial Adaptation of Blacks on

Hemodialysis”, Applied Nursing Research, 17 (2), s.116-124.

Burr, J.A., McCall, P.L. ve Powell-Griner, E., (1994), “Catholic Religion and

Suicide: The Mediating Effect of Divorce”. Social Science Quarterly, 75,

s.300-318.

Bush, E.G., Rye, M.S., Brant, C.R., Emery,E., Pargament, K.I., Riessinger, C.A.,

(1999), “Religious Coping with Chronic Pain.” Applied Psychophysiology

and Biofeedback, 24(4), s.249-260.

Page 174: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

163

Carleton, R.A., Esparza, P., Thaxter, P.J. ve Grant, K.E., (2008), “Stress, Religious

Coping Resources, and Depressive Symptoms in an Urban Adolescent

Sample.” Journal for the Scientific Study of Religion, 47(1), s.113-121.

Carlsmith, J.M. ve Gross, A.E., (1969), “Some Effects of Guilt on Compliance.”

Journal of Personality and Social Psychology, 11, s.232-239.

Carson, V., Soeken, K.L., Shanty, J. ve ark., (1990), “Hope and Spiritual Well-

Being: Essentials for Living with AIDS.” Perspectives in Psychiatric Care,

26, s.28-34.

Carver, C.S., Scheier, M.F., Weintraub, J.K., (1989), “Assesing coping strategies: a

theoretically based approach”, Journal of Personality and Social Psychology,

56 (2), s.267-283.

Cebecioğlu, E., (2005), Tasavvuf Terimleri ve Deyimleri Sözlüğü, 3. Baskı,

İstanbul: Anka Yayınları.

Chamberlain, K. ve Zika, S., (1988), “Religiosity, life meaning and wellbeing: Some

relationships in a sample of women”. Journal for the Scientific Study of

Religion, 27(3), s.411-420.

Choi, J.L., (2007), Exploring the Cultural Validity of The College Student

Reasons for Living Inventory with Asian American College Students.

Doctoral Thesis, University of Akron, USA.

Cimilli, C., (2001), “Depresyonda Sosyal ve Kültürel Etmenler”. Duygudurum

Bozuklukları Dizisi, 1(4), s.157-168.

Coelho, P., (1998), Veronika Ölmek İstiyor. Çev: Pamir, H., 2007, Can Yayınları,

23. Basım, İstanbul, sf:24.

Coie JD, Watt NF, West SG ve ark., (1993), The science of prevention: A conceptual

framework and some directions for a national research program. Am

Psychologist; 48:1013-1022.

Coke, M.M., (1992), “Correlates of life satisfaction among elderly African

Americans”. Journal of Gerontology: Psychological Sciences, 47, s.316-320.

Cole, B.S., (2005), “Spirituality-focused psychotherapy for people diagnosed with

cancer: A pilot outcome study”. Mental Health, Religion and Culture, 8,

s.217-226.

Cole, D. A., (1989), “Validation of the Reasons for Living Inventory in general and

delinquent adolescent samples”. Journal of Abnormal Child Psychology, 17,

s.13–27.

Commerford, M.C. ve Reznikoff, M., (1996), “Relationship of religion and perceived

social support to self esteem and depression in nursing home residents.” The

Journal of Psychology, 130(1), s.35-50.

Craigie, F. C., Larson, D. B., Liu, I. Y., (1990), “References to religion in The

Journal of Family Practice”. Family Practice, 30, s.477-480.

Cruz, N.A., (2006), Romantic Attachment Styles, Gender, and Reasons for

Living. Master Thesis, East Tennessee University, USA.

Cui, X.J. ve Vailland, G.E., (1997), “Does depression generate negative life events?”

J Nerv and Ment Dis, 185(3), s.145-150.

Çelik, S., Demirbaş, H., İlhan, İ.Ö. ve Doğan, Y.B., (2002), “Alkol bağımlılığında

intihar olasılığı ile depresyon, anksiyete ve kişilik bozukluğu ek tanıları

arasındaki ilişki”, Bağımlılık Dergisi, 3(1), s.17-20.

Çevik, A. ve Volkan, V.D., (1993), “Depresyonun psikodinamik etiyolojisi.”

Depresyon Monografları Serisi, 3, s.109-122.

Page 175: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

164

D‟Souza, R., (2002), “Do patients expect psychiatrists to be interested in spiritual

issues?” Australas Psychiatry.10, s.44–47.

Dahlen, E.R. ve Canetto, S.S., (2002), “The role of gender and suicide precipitant in

attitudes toward nonfatal suicidal behavior.” Death Studies, 26, s.99-116.

Delmas, A., (1932), “La psychopathologie du suicide”, Paris, Alcan; Akt: Arkun, N.,

1978, İntiharın Psikodinamikleri, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi

Matbaası, 2. Baskı, İstanbul.

Deniz, İ., Ersöz, A.G., İldeş, N. ve Türkarslan, N., (2001), “1995-2000 yılları resmi

kayıtlarından Batman‟da gerçekleşen intihar ve intihar girişimleri üzerine bir

inceleme”. Toplum ve Aile Dergisi, S.4, C.1, s.4-24.

Deniz, İ., Günindi Ersöz, A., İldeş, N. ve Türkarslan, N., (2001), “1995 - 2000 Yılları

Resmi Kayıtlarından Batman'da Gerçekleşen İntihar ve İntihar Girişimleri

Üzerine Bir İnceleme”, Aile ve Toplum Dergisi, S.4, C.1, Eylül-Aralık, s.27-

48.

Derebaşı, I., (1996), Beck Umutsuzluk Ölçeği’nin Ege Üniversitesi Öğrencileri

Üzerinde Geliştirilmesi, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ege

Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İzmir.

Dervic, K., Oquendo, M. A., Grunebaum, M. F., Ellis, S., Burke, A. K., ve Mann, J.

J., (2004), “Religious affiliation and suicide attempt”. American Journal of

Psychiatry, 161(12), s.2303-2308.

Desai, H.D. ve Jann, M.W., (2000), “Major depression in women: A review of the

literature”. J Am Pharm Assoc (Wash), 40, s.525-537.

Dew, R.E., Daniel, S.S., Armstrong, T.D., Goldson, D.B., Triplett, M.F. ve Koenig,

H.G., (2008), “Religion/Spirituality and Adolescent Psychiatric Symptoms: A

Review”. Child Psychiatry Human Development, 39, s.381-398.

DİE, (2003), İntihar İstatistikleri 2001, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık Devlet

İstatistik Enstitüsü Matbaası, Ankara.

Dilbaz, N. ve Aytekin, Y., (2003), “Alkol Bağımlılarında İntihar Düşüncesi,

Davranışı ve Niyeti”, Bağımlılık Dergisi, 4, s.1-9.

Dixon, W.A., Heppner, P.P., Rudd, M.D. ve ark., (1994), “Problem solving

appraisal, hopelessness, and suicide ideation: Evidence for a mediational

model.” J Consult Clin Psychol, 41, s.91-98.

Dobrov, E. ve Thorell, L.H., (2004), „„Reasons For Living‟‟ translation,

psychometric evaluation and relationships to suicidal behaviour in a Swedish

random sample. Nord J Psychiatry, 58, s.277-285.

Doehring, C., (1993), Internal desecration: Traumatization and representations of

God. Lanham, MD: University Press of America.

Dogra, A.K., Basu, S. ve Das, S., (2008), “The Roles of Personality, Stressful Life

Events, Meaning in Life, Reasons for Living on Suicidal Ideation: A Study in

College Students”, SIS J. Proj. Psy. & Ment Health, 15, s.52-57.

Dohrenwend, B.S. ve Dohrenwend, B.P., (1974), Stressful life events. Therir

nature and Effects. NewYork: Wiley, s.73-87.

Dunn, K.S. ve Horgas, A.L., (2004), “Religious and nonreligious coping in older

adults experiencing chronic pain”. Pain Management in Nursing, 5(1), s.19-

28.

Durak, A., Yasak, Y. ve Şahin, N.H., (1993), “İnsanları Yaşama Bağlayan Nedenler

Nelerdir? Yaşamı Sürdürme Nedenleri Envanterinin (YSNE) Güvenirliği ve

Geçerliği”, Türk Psikoloji Dergisi, 8 (30), s.7-19.

Page 176: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

165

Durkheim, E., (1897), İntihar. Çev: Özer Ozankaya, 1992, İmge Kitabevi Yayınları,

2. Baskı, Ankara.

Düzgün, G., (2009), Evli kişilerde depresyon, ilişkiye ilişkin inanç, kendini

ayarlama düzeyinin evlilik uyumu ile ilişkisi, Ankara Üniversitesi Sosyal

Bilimler Enstitüsü, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara.

Earls, F., (1987), “Sex differences in psychiatric disorders: Origins and

developmental influences”. Psychiatr Dev, 1, s.1-23.

Edwards, K., Goldberg, G., Hargrove, J. ve Linamen, C., (1979), “Religious

experiences as a function of self-concept and interpersonal behavior.”

Unpublished manuscript, Rosemead Graduate School of Psychology, Biola

College, La Miranda, CA.

Edwards, M.J. ve Holden, R.R., (2001), “Coping, meaning in life, and suicidal

manifestations: Examining gender differences”. Journal of Clinical

Psychology; 57, s.1517–1534.

Ekşi, H., (2001), Başaçıkma, Dini Başaçıkma ve Ruh Sağlığı Arasındaki İlişki

Üzerine Bir Araştırma: Eğitim, İlahiyat ve Mühendislik Fakültesi

Öğrencilerinin Karşılaştırılması. Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler

Enstitüsü Yayımlanmamış Doktora Tezi, Bursa.

Eliassen, A.H., Taylor, J. ve Lloyd, D.A., (2005), “Subjective religiosity and

depression in the transition to adulthood.” Journal for the Scientific Study of

Religion ,44(2),s.187–199.

Ellis, A., (1980), “Psychotherapy and atheistic values: A response to A.E.Bergin‟s

“Psychotherapy and religious values”. Journal of Consulting and Clinical

Psychology, 48, s.635-639.

Ellis, A., (1988), “Is religiosity pathological?” Free Inquiry, 18, s.27-32.

Ellis, J.B. ve Smith, P.C., (1991), “Spiritual well-being, social desirability and

reasons for living: Is there a connection?” The International Journal of

Social Psychiatry, 37(1), s.57-63.

Ellis, T.B. ve Range, L.M., (1991), “Differences Between Blacks and Whites,

Women and Men, in Reasons for Living”. Journal of Black Studies, 21,3,

s.341-347.

Ellison, C.G., (1991), “Race, religious involvement and depressive symptomatology

in a southeastern U.S. community.” Social Science and Medicine, 40, s.1561-

1572.

Ellison, C.W., (1983), “Spiritual well-being: Conceptualization and measurement”.

Journal of Psychology and Theology, 11 (4), s.330-340.

Eppig, E.C., (2001), God-image and self-image in conversion testimonies of ex-

slave women. Doctoral dissertation, The Catholic University of American.

Erçin Şahin, T., Yurtkulu, F., Yalçın, S. ve ark. (2011). “İntihar girişim vakalarının

psikososyal özelliklerinin incelenmesi”, Yayımlanmamış çalışma, Ankara.

Erkmen, N. ve Çetin, M.Ç., (2008), “Beden Eğitimi Öğretmenlerinin Stresle Başa

Çıkma Tarzlarının Bazı Değişkenlerle İlişkisi”, Selçuk Üniversitesi Sosyal

Bilimler Enstitüsü Dergisi, 19, s.231-242.

Ersoy, E., (2008), Yatarak Tedavi Gören Psikiyatri Hastalarında İntihar Eğilimi

İle İliikili Özellikler, Yayımlanmamış Yükseklisans Tezi İstanbul Üniversitesi

Adli Tıp Enstitüsü Sosyal Bilimler Anabilim Dalı, İstanbul.

Ertemir, D. ve Ertemir, M., (2003), “Gençlerin intihar girişimlerinin özellikleri”,

Düşünen Adam: Psikiyatri ve Nörolojik Bilimler Dergisi, 16(4), s.231-234.

Page 177: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

166

Eskin, M., (1997), “Cross-cultural tests of the gender-role consistency and stigma

hypotheses of suicidal behavior.” J Gender Culture Health, 2, s.245-262.

Eskin, M., (2003), İntihar, Çizgi Tıp Yayınevi, Ankara.

Eskin, M., Akoğlu, A. ve Uygur, B., (2006), “Ayaktan Tedavi Edilen Psikiyatri

Hastalarında Travmatik Yaşam Olayları ve Sorun Cozme Becerileri: İntihar

Davranışıyla İlişkisi”. Türk Psikiyatri Dergisi, 17(4), s.266-275.

Evans, J., Middleton, N. ve Gunnell, D., (2004), “Social fragmentation, severe

mental illness and suicide”. Soc Psychiatry Psychiatr Epidemiol, 39, s.165-

170.

Exline, J.J., Yali, A.M. ve Sanderson, W.C., (2000), “Guilt, discord, and alienation:

The role of religious strain in depression and suicidality”. Journal of Clinical

Psychology, 56, s.1481-1496.

Fawcett, J. Scheftner W. Clark D. ve ark., (1987), “Clinical predictors of suicide in

patients with major affective disorders: A controlled prospective study.”

American Journal of Psychiatry, 144, s.35-40.

Fennel, M.J.V., (1989), “Depression”. In Hawton, K., Salkovskis, P.M., Kırk, J.,

Clark, D.M. eds. Cognitive Behaviour Therapy for Psichiatric Problems, A

Practical Guide. New York: Oxford University Press: s.169-234.

Folkman, S. ve Lazarus, R.S., (1985), “If it changes it must be a process: A Study of

emotion and coping during three stages of a college examination”. Journal of

Peronality and Social Psychology, 48, s.150-170.

Folkman, S., (1984), “Personal control and stres and coping processes: A Theoretical

analysis”. Journal of Personality and Social Psychology, 46, s.839-852.

Fox, W.P. ve Odling-Smee, G.W., (1995), “Spiritual well-being, hope and

psychological morbidity in breast cancer patinets”. Psycho-Oncology. 4, s.87.

Francis, L.J., Gibson, H.M. ve Robbins, M., (2001), “God images and self-worth

among adolescents in Scotland”. Mental Health, Religion & Culture. 4(2),

s.103-108.

Frankl, V.E., (1984), İnsanın Anlam Arayışı, Çev:Selçuk Budak, 2009, Okuyan Us

Yayınları,1. Baskı, İstanbul.

Freedman, J.L., Wallington, S. ve Bless, E., (1967), “Compliance without pressure:

The effect of guilt”. Journal of Personality and Social Psychology, 7, s.117-

124.

Freud, S., (1964), Bir Yanılsamanın Geleceği, Bilim ve İman, Çev: Kars,H.Z.

(1994), İkinci Baskı, İstanbul: Kaynak Yayınları.

Fry, P.S., (2000), “Religious involvement, spirituality and personal meaning for life:

Existential predictors of psychological well-being in community-residing and

institutional care elders”. Aging and Mental Health, 4, s.375-387.

Gartner, J., (1996), “Religious commitment, mental health, and prosocial behavior: A

review of the empirical literature”. İçinde, Edward P. Shafranske (Ed).

Religion and the Clinical Practice of Psychology, Washington, DC: APA,

s.190.

Genia, V., (1996), “Quest, and fundamentalism as predictors of psychological and

spiritual well-being”. Journal for the Scientific Study of Religion 35, s.56-

64.

Gershon ES, Hamovit C, Guroff JJ ve ark. (1982). “A family study of

schizoaffective, bipolar I, bipolar II, unipolar and normal control probands.”

Arch Gen Psychiatry, 39, s.1157-1167.

Page 178: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

167

Gezer, E., (2008), Stres Veren Yaşam Olaylarının, Öğretim Elemanlarının,

Depresyon ve Tükenmişlik Düzeylerine Etkisi, Doktora Tezi, Gazi

Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Ankara.

Ginsburg, M.L., Quirt, C., Ginsburg A.D., ve ark., (1995), “Psychiatric illness and

psychosocial concerns of patients with newly diagnosed lung cancer.” CMAJ.

152, s.701–708.

Goldberg, E. L., VanNatta, P. and Comstock, G. W., (1985), “Depressive symptoms,

social network, and social support of elderly women.” Am. J. Epidemiol.

121(3), s.448-456.

Goldney, R.D., Winefield, A. Saebel, J., Winefield, H. ve Tiggeman, M., (1997),

“Anger, suicidal ideation, and attemted suicide: a prospective study.”

Comprehensive Psychiatry, 38(5), s.264-268.

Goldson, D., Daniel, S.S., Erkanli, A., Reboussin, B.A., Mayfield, A., Frazier, P.H.

ve Treadway, S.L., (2009), “Psychiatric Diagnoses as Contemporaneous Risk

Factors for Suicide Attepts Among Adolescents and young Adults:

Developmental Changes.” Journal of Consulting and Clinical Psychology,

77(2), s.281-290.

Good, J.A., (1999), Shame, images of God, and the cycle of violence in adults

who experienced childhood corporal punishment. Doctoral dissertation,

Boston University, Boston.

Gök, Ş., (1995), Anksiyete ve Depresyonda Stresle Başa Çıkma, İstanbul

Üniversitesi Tıp Fakültesi, Psikiyatri Anabilim Dalı, Uzmanlık Tezi, İstanbul.

Göka, E., (1999), Bilimlerin Vicdanı Psikiyatri, Ütopya yayınları, İstanbul.

Göka, E., (2006), İnsan Kısım Kısım. Aşina Kitaplar, 2. Baskı, Ankara.

Gökçe, B., (1987), “Bir Toplumsal Olgu Olarak İntihar”, Hacettepe Üniversitesi

İ.İ.B.F. Dergisi, 5, s.1-2.

Gökhan, Ş., (2008), Özkıyım Nedeni İle Acil Servise Başvuran Olguların

Demografik Verilerinin Özkıyım Yöntemlerine Göre Değerlendirilmesi,

Yayımlanmamış Uzmanlık Tezi, Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp Ad,

Diyarbakır.

Gray, E. ve Molock, SD., (1999), Suicide ideation, spirituality, and coping in

African American college students. Paper presented at the annual meeting of

the American Association of Suicidology; Houston, TX., April.

Gray, S., (2000), Spiritual Well-being and Reasons for Living: Assessing the

Connections. Doctoral Thesis, Regent University, USA.

Greening, L. ve Stoppelbein, L., (2002), “Religiosity, Attributional Style, and Social

Support as Psychosocial Buffers for African American and White Adolescents'

Perceived Risk for Suicide”. Suicide and Life-threatening Behavior, 32,

s.404-417.

Greenway,A.P., Milne, L.C. ve Clarke,V., (2003), “Personality variables, self-esteem

and depression and an individual‟s perception of God”. Mental Health,

Religion and Culture, 6 (1), s.45-58.

Grosse-Holtforth, M., Pathak, A., Koenig, H.G., Cohen, H.J., Pieper, C.F., Vanhook,

L.G., (1996), “Medical Illness, Religion, Health Control And Depression Of

Institutionalized Medically Ill Veterans in Long-Term Care”, International

Journal of Geriatric Psychiatry, 11, s.613-620.

Güleç C. ve Köroğlu E., (1997), Psikiyatri Temel Kitabı. Ankara: Hekimler Yayın

Birliği.

Page 179: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

168

Güleç, G. ve Aksaray, G., (2006), “İntihar Girişiminde Bulunan Gençlerin

Sosyodemografik-Sosyokültürel ve aile Özelliklerinin Değerlendirilmesi”,

Yeni Symposium, 44 (3), s.141-150.

Güler, Ö., (2007a), Tanrı’ya Yönelik Atıflar, Benlik Algısı ve Günahkarlık

Duygusu (Yetişkin Örneklem), Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler

Enstitüsü, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara.

Güler, Ö., (2007b), “Tanrı Algısı Ölçeği (TA): Geçerlik ve güvenirlik çalışması”,

Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 48(1), s.123-133.

Güngördü, M., (2001), Allah’ a Atfedilen Özellikler ile Depresyon Arasındaki

İlişki Üzerine bir Araştırma, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Dokuz

Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İzmir.

Gürdil, G., (2007), Üniversite öğrencilerinde travma yaşantısı, stresle başa çıkma

tarzları ve iç-dış kontrol odağı inancı ile riskli alkol kullanımı arasındaki

ilişki, Yayımlanmamış Yüksek lisans tezi, Hacettepe Üniversitesi, Ankara.

Güven, H., (2008), Depresyon ve Dindarlık İlişkisi, Yayımlanmamış Yüksek

Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul.

Hale, W.W. 3rd, Jansen, J.H., Bouhuys, A.L. ve ark., (1997), “Non-verbal behavioral

interactions of depressed patients with partners and strangers: the role of

behavioral social support and involvement in depression persistence.” J Affect

Disord, 44(2-3), s.111-22.

Haley, K.C., Koenig, H.G. ve Bruchett, B.M., (2001), “Relationship Between Private

Religious Activity and Physical Functioning in Older Adults”, Journal of

Religion and Health, 40(2), Summer, s.305-312.

Hall, T.W. ve Edwards, K.J., (2002), “The Spiritual Assessment Inventory: A theistic

model and measure for assessing spiritual development”. Journal for the

Scientific Study of Religion, 41, s.341–357.

Hamilton, S.V., (2001), Affectional Orientation, Sex Roles, and Reasons for

Living. Unpublished Master thesis, East Tennessee State University, USA.

Haran, S. ve Aydın, O., (1995), “Depresyon, Umutsuzluk, Sosyal Beğenirlik ve

Kendini Kurgulama Düzeyinin İntihar fikirleri ile ilişkisi”, Kriz Dergisi, 3(1-

2), s.247-251.

Harris, T.L. ve Molock, S.D., (2000), “Cultural orientation, family cohesion and

family support in suicide ideation and depression among African American

college students”. Suicide and Life-Threatening Behavior, 30, s.341-353.

Hathaway, W.L. ve Pargament, K.I., (1990), “Intrinsic religiousness, religious

coping, and psychosocial competence: A covariance structure analysis”.

Journal for the Scientific Study of Religion, 29(4), s.423-441.

Hawton, K. ve Catalan, J., (1994), İntihar Girişimi, Çev: Birsen Ceyhun, Hekimler

Yayın Birliği, Ankara.

Herth, K., (1989), “The relationship between level of hope and level of coping

response and other variables in patients with cancer”. Oncology Nursing

Forum, 16, s.67-72.

Hess, B. ve Markson, E., (1980), Aging and Old Age. New York: Macmillan.

Hiçdurmaz, D., (2005), Hemodiyaliz ve Sürekli Ayaktan Periton Diyalizi

Uygulanan Hastaların Stresle Baş Etme Biçimlerinin Belirlenmesi, Yüksek

Lisans Tezi, Hacettepe Üniversitesi, Sağlık Bilimleri, Ankara.

Page 180: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

169

Hill, P.C. ve Pargament, K.I., (2003), “Advances in the Conceptualization and

Measurement of Religion and Spirituality: Implications for Physical and

Mental Health Research”. American Psychologist, 58(1), s.64–74.

Hilton, S.C., Fellingham, G.W. ve Lyon, J.L., (2002), “Suicide Rates and Religious

Commitment in Young Adult Males in Utah”, American Journal of

Epidemiology, 155, s.413-419.

Hirsch, J.K. ve Ellis, J.B., (1998), “Reasons for living in homosexual and

heterosexual young adults”. Archives of Suicide Research, 4, s.243-248.

Holat, H., Bitlis, V., Dilbaz, N., Tüzer, T. ve Bayam, G., (1994), “İntihar

Girişimlerinde Ümitsizlik ve Depresyon”, Kriz Dergisi, 2(2), s.320-322.

Hood Williams, J., (1996), “Studying Suicide”, Health and Place, Vol.2, No:3, 167-

177.

Howell, L.D., (2002), Birth Order and Reasons for Living. Master Thesis, East

Tennessee State University, USA.

Idler, E.L. ve Kasl, S.V. (1992). “Religion, disability, depression, and the timing of

death”. The American Journal of Sociology, 97, s.1052-1079.

Idler, E.L. ve Kasl, S.V. (1997), “Religion among disabled and nondisabled persons:

I.Cross- sectional patterns in health practices, social activities, and well-being”.

Journal of Gerontology, 52B(6), s.294-305.

Idler, E.L., (1987), “Religious involvement and the health of the elderly: Some

hypotheses and an initial test”. Social Forces, 66, s.226-238.

Innamorati, M., Pompili, M., Ferrari, V., Cavedon, G., Soccorsi, R., Ailello, S.,

Mancinelli, I., Lelli, M. ve Tatarelli, R. (2006), “Psychometric Properties of the

Reasons for Living Inventory in Italian University Students”. Individual

Differences Research, 4(1), s.51- 56.

Inskip, H.M., Haris, E.C., Barraclough, B. (1998), “Lifetime risk of suicide for

affective disorder, alcoholism and schizoprenia”, British Journal of

Psychiatry, 172, s.35–37.

İnce, M.A., (2007), İntihar, Din Psikolojik bir İnceleme (Van İli Örneği),

Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler

Enstitüsü, Kayseri.

Jackson, L.E. ve Coursey, R.D., (1988), “The relationship of God control and

internal locus of control to intrinsic religious motivation, coping and purpose in

life”. Jounal for the Scientific Study of Religion, 27(3), s.399-410.

Janghorbani, M. ve Sharifirad, G., (2005), Completed and attempted suicide in Islam,

Iran (1995-2002): Incidence and associated factors. Arc Iranian Med, 8(2):119-

26.

Johnstone, B., Yoon, D.P., Rupright, J. ve Reid-Arndt, S., (2009), “Relationships

among spiritual beliefs, religious practices, congregational support and health

for individuals with traumatic brain injury”, Brain Injury, May, 23:5, s.411-

419.

Jolley, J.C. ve Taulbee, S.J., (1986), “Assessing perceptions of self and God:

Comparison prisoners and normals”. Psychological Reports. 59, s.1139-1146.

Josepho, S.A. ve Plutchik, R., (1994), “Stress, coping, and suicide risk in psychiatric

inpatients”. Suicide Life Threat Behav, 24, s.48-57.

June, A., Segal, D.L., Coolidge, F.L. ve Klebe, K., (2009), “Religiousness, social

support and reasons for living in African American and European American

Page 181: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

170

older adults: An exploratory study”. Aging & Mental Health, Vol. 13, No. 5,

September, s.753–760.

Justice, W. G. ve Lambert, W., (1986), “A comparative study of the language people

use to describe the personalities God and their earthly parents”. Journal of

Pastoral Care, 40(2), s.166-172.

Kağıtçıbaşı, Ç., (1999), Yeni İnsan ve İnsanlar. Evrim Yayınevi, 10. Baskı,

İstanbul.

Kane, D., Cheston, S. E. ve Greer, J., (1993), “Perceptions of God by survivors of

childhood sexual abuse: An exploratory study in an underresearched area”.

Journal of Psychology and Theology, 21(3), s.228-237.

Kanner, A.D., Coyne, J.C., Schaefer, C. ve Lazarus, R.S., (1981), “Comparison of

two modes of stres measurement: Minor daily hassles and uplifts versus major

life events”. Journal of Behavioral Medicine, 4, s.1-39.

Kaplan, I.H. ve Sadock, J.B., (1996), I. Basamak Psikiyatri El Kitabı. Çev: Banu

Büyükdal (1998). İstanbul: Turgul Yayıncılık.

Kaslow, N. J., Thompson, M. P., Okun, A. ve ark. (2002), “Risk and protective

factors for suicidal behavior in abused African American women”. Journal of

Consulting and Clinical Psychology, 70, s.311–319.

Kaya, M., Genç, M., Kaya, B. ve Pehlivan, E., (2007), “Tıp fakültesi ve sağlık

yüksekokulu öğrencilerinde depresif belirti yaygınlığı, stresle başa çıkma

tarzları ve etkileyen faktörler”. Türk Psikiyatri Dergisi, 18(2), s.137-146.

Kaya, N., (1999), Neden İntihar Ediyorlar? Nesil Yayınları, İstanbul.

Kekeç, Z. ve Sarı, A., (2008), “Acilde Zehirlenme Olguları ve Özkıyım”, Yeni

Symposium, Cilt 46, Sayı 3, s.109-121.

Kendler, K.S., Liu, X. Q., Gardner, C.O., McCullough, M.E., Larson, D. ve Prescott,

C.A., (2003), “Dimensions of religiosity and their relationship to lifetime

psychiatric and substance use disorders”. American Journal of Psychiatry,

160(3), s.496-503.

Kıraç, F., (2007), Dindarlık Eğilimi, Varoluşsal Kaygı ve Psikolojik Sağlık,

Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayımlanmamış Yüksek Lisans

Tezi, Ankara.

Kim, H., (2009), God Image, Shame, and Psychological Adjustment Among

College Students: A Korean-U.S. Cross Cultural Study. Doctoral

Dissertation, Biola University, US.

King, S.R., Hampto, W.R., Berstein, B. ve Schichor, A., (1996), “College Students'

Views on suicide”. Journal of American College Health, 44, s.283-287.

Kirk, C.C., (2002), “African-American women confront an uncaring God:

Transforming God images and self-images”. Dissertation Abstracts

International, 62(11), 3 827A.

Kirkpatrick, L.A., Kellas, S. ve Shillito, D., (1993), “Loneliness and perceptions of

social support from God”. Paper presented at the 101st Annual Convention

of the American Psychological Association, Toronto, Ontario, Canada.

Kirkpatrick, L.A., ve Shaver, P.R., (1992), “An attachment-theoretical approach to

romantic love and religious beliefs”. Personality and Social Psychology

Bulletin,18(3), s.266-275.

Kirmayer, L.J., Boothroyd, L.J. ve Hodgins, S., (1998), “Attempted suicide among

inuit youth: Psychosocial correlates and implications for prevention”.

Canadian Journal of Psychiatry, 43, s.816-822.

Page 182: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

171

Kissane, M. ve McLaren, S., (2006), “Sense Of Belonging As A Predictor Of

Reasons For Living In Older Adults”, Death Studies, 30, s.243–258.

Koenig, H.G., (1995), “Religion and older men in prison”. International Journal of

Geriatric Psychiatry, 10, s.219-230.

Koenig, H.G., (1998), “Religious attitudes and practices of hospitalized medically ill

older adults”. International Journal of Geriatric Psychiatry, 13, s.213-224.

Koenig, H.G., (1999), Spirituality in The Merck manual of geriatrics, 3rd edn.

West Point,PA: Merck & Co., Inc.

Koenig, H.G., (2002), “An 83-year-old woman with chronic illness and strong

religious beliefs”. JAMA, 288, s.487-493.

Koenig, H.G., (2004), “Religion, spirituality, and medicine: Research findings and

implications for clinical practice”. Southern Medical Association, 97(12),

s.1194 1200.

Koenig, H.G., (2007a), “Spirituality and Depression: A look at the evidence”.

Southern Medical Journal, 100 (7), s.737-739.

Koenig, H.G., (2007b), “Religion and depression in older medical inpatients”.

American Journal Geriatric Psychiatry, 15, s.282–291.

Koenig, H.G., (2009), “Research on religion, spirituality, and mental health: A

Review”. The Canadian Journal of Psychiatry, Vol.54, May, s.283-290.

Koenig, H.G., Cohen, H.J., Blazer, D.G. ve ark., (1992), “Religious coping and

depression in elderly, hospitalized medically ill men”. American Journal of

Psychiatry, 149, s.1693-1700.

Koenig, H.G., Cohen, H.J., Blazer, D.G. ve ark., (1995), “Religious coping and

cognitive symptoms of depression in elderly medical patients”.

Psychosomatics, 36, s.369-375.

Koenig, H.G., Cohen, H.J., George, L.K., ve ark., (1997), “Attendance at religious

services, interleukin-6, and other biological parameters of immune function in

older adults”, International Journal of Psychiatry in Medicine 27(3), s.233–

250.

Koenig, H.G., George, L., Siegler, I., (1988), “The use of religion and other emotion-

regulating coping strategies among older adults”. Gerontologist, 28,s.303-310.

Koenig, H.G., George, L.K., Cohen, H.J. ve ark., (1998a). “The relationship between

religious activities and blood pressure in older adults”, International Journal

of Psychiatry in Medicine, 28, s.189–213.

Koenig, H.G., George, L.K., Titus, P. ve Meador, K.G., (2003), Religion, spirituality,

and health service use by older hospitalized patients, Journal of Religion and

Health, 42(4), s.301-314.

Koenig, H.G., George, L.K., ve Peterson, B.L. (1998b). “Religiosity and remission of

depression in medically ill older patients”. American Journal of Psychiatry,

155(4), s.536-542.

Koenig, H.G., Hays, J.C., George, L.K., ve Ark., (1997), “Modeling the cross-

sectional relationships between religion, physical health, social support, and

depressive symptoms”. The American Journal of Geriatric Psychiatry, 5,

s.131-144.

Koenig, H.G., McCullough, M.E. ve Larson, D.B., (2001), Handbook of religion

and health: A century of research reviewed. New York: Oxford University

Press.

Page 183: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

172

Koenig, H.G., Pargament, K.I. ve Nielsen, J., (1998), “Religious coping and health

status in medically ill hospitalized older adults”. Journal of Nervous and

Mental Disease, 186, s.513–521.

Kohut, H., (1984), How does analysis cure? Chicago: University of Chicago Press.

Korkmaz, S., (2006), Üniversite öğrencilerinde depresyonun yordanması: Sosyo-

demografik değişkenler, olumsuz yaşam olayları, algılanan beklentiler,

algılanan ilişkiler. Mersin Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek

Lisans Tezi, Mersin.

Koven, L.P., (2001), Reasons for Living Across the Lifespan, Master Thesis, West

Virginia University, USA.

Koyuncu, A., Mırsal, H., Yavuz, M.F. ve ark., (2003), “Eroin Bağımlılarında İntihar

Düşüncesi, Planı ve Girişimi”, Bağımlılık Dergisi, 4, s.101-104.

Kristeller JL, Rhodes M. Cripe LD, ve ark., (2005), “Oncologist Assisted Spiritual

Intervention Study (OASIS): patient acceptability and initial evidence of

effects”, Int. J. Psychiatry Med. 35, s.329-347.

Kristeller, J.L., Rhodes, M., Cripe, L.D., ve ark., (2005), “Oncologist Assisted

Spiritual Intervention Study (OASIS): Patient acceptability and initial evidence

of effects”, Int. J. Psychiatry Med. 35, s.329-347.

Lamis, D.A., (2006), Reasons for living and suicidal ideation among college

students with varying levels of risk for alcohol related problems. Master

Thesis. East Tennessee State University, USA.

Langhinrichsen-Rohling, J., Sanders, A., Crane, M. ve ark., (1998), “Gender and

history of suicidality: Are these factors related to U.S. college students‟ current

suicidal thoughts, feelings, and actions?” Suicide and Life-Threatening

Behavior, 28, s.127-142.

Leaman, S.C. (2009). Risk Factors for Psychological Distress and Uses of Religious

Coping among African Torture Survivors. The George Washington University,

Unpublished Doctoral Thesis.

Leenaars, A.A., (1988), Suicide notes. New York: Human Sciences Press.

Leenaars, A.A., (1995), “Suicide and the continental divide”. Archives of Suicide

Research, 1, s.39–58.

Lester, D., (1998), Theories of suicidal behavior applied to sylvia plath, Death

Studies, 22, s.655–666.

Lester, D., (2006), “Suicide and Islam”. Archives of Suicide Resarch, 10(1), s.77-

79.

Linehan, M.M., Camper, P., Chiles, J.A. ve ark., (1987), “Interpersonal problem

solving and parasuicide”. Cognit Ther Res, 11, s.1-12.

Linehan, M.M., Goodstein JL, Nielsen S.L.ve ark., (1983), “Reasons for staying

alive when you are thinking of killing yourself: The Reasons for Living

Inventory”. Journal of Consulting and Clinical Psychology, 51, s.276-286.

Lizardi, D., (2004), Reasons for living and hopelessness as predictors of future

suicide attempt, Doctoral Dissertation, Fordham University, USA.

Lizardi, D., Currier, D., Galfalvy, H. ve ark., (2007), “Perceived Reasons for Living

at Index Hospitalization and Future Suicide Attempt”. The Journal of

Nervous and Mental Disease, 195, 5, s.451-455.

Lloyd, C., (1980), “Life events and depressive disorder review, I. Events as

predisposing factors”. Arch Gen Psychiatry, 37, s.529-540.

Page 184: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

173

Lunney, G.H., (1970), “Using analysis of variance with a dichotomous dependent

variable: An empirical study”, Journal of Educational Measurement, 7(4),

s.163-269.

Malone, K.M., Oquendo, M.A., Haas, G.L. ve ark., (2000), “Protective Factors

against suicidal acts in major depression: Reasons for living”, The American

Journal of Psychiatry, Jul, 157,7, s.1084-1088.

Marion, M.S. ve Range, L.M., (2003), “Do extenuating circumstances influence

African American women‟s attitudes toward suicide?” Suicide and Life

Threatening Behavior, 33, s.44-51.

Marquart, A.L., (2009), Depression and reasons for living among aids patients.

Unpuplished Master Thesis, Case Western Reserve University, USA.

Mascaro, N. ve Rosen, D.H., (2005), “Existential meaning's role in the enhancement

of hope and prevention of depressive symptoms”. Journal of Personality,

73(4), s.985-999.

Maslow, A., (1962), "Toward a Psychology of Being”, N.J.: Van Nostrand. Akt:

Yalom, I. (1980). Varoluşçu Psikoterapi. Çev: Zeliha İyidoğan Babağiyit,

2001, Üçüncü Baskı, Kabalcı Yayınları, İstanbul.

Maton, K.I., (1989), “The stress-buffering role of spiritual support:Cross-sectional

and prospective investigations”. Journal for the Scientific Study of Religion,

28, s.310–323.

Maynard, E.A., Gorsuch, R.C. ve Bjorck, J.P. (2001). “Religious coping style,

concept of God, and personal religous variables in threat, loss,and challenge

situations”. Journal for the Scientific Study of Religion, 40(1), s.65-74.

McConnell, K.M., Pargament, K.I., Ellison, C.G. ve Flannelly, K.J., (2006),

“Examining the links between spiritual struggles and symptoms of

psychopathology in a national sample”. Journal of Clinical Psychology,

62(12), s.1469–1484.

McElroy, E.M., (1999), The Effect of God Image and Religious Coping on

Depression, Well Being and Alcohol Use in College Students. Doctoral

Dissertation, Fordham University, NY.

Miller, J.S., Segal, D.L. ve Coolidge, F.L., (2001), “A comparison of suicidal

thinking and reasons for thinking and reasons for living among younger and

older adults”. Death Studies 25(4), s.357-365.

Mitchell, J. ve Weatherly, D., (2000), “Beyond church attendance: Religiosity and

mental health among rural older adults”, Journal of Cross-Cultural

Gerontology, 15(1), s.37-54.

Mize, A.E. ve Ellis, J.B., (2003), “Reasons for living and suicidal ideation in young

adults from divorced and non-divorced homes”. Journal of Divorce and

Remarriage, 40, s.1-16.

Moberg, D.O., (1984), “Subjective measures of spiritual well-being”. Review of

Religious Research, 25, s.351-364.

Molock S.D., Puri R., Matlin S. ve Barksdale C., (2006), “Relationship Between

Religious Coping and Suicidal Behaviors Among African American

Adolescents”, Journal of Black Psychology, August, 32(3), s.366–389.

Morrison, L.L. ve Downey, D.L., (2000), “Racial Differences in Self-Disclosure of

Suicidal Ideation and Reasons for Living: Implications for Training”. Cultural

Diversity and Ethnic Minority Psychology, 6(4), s.374-386.

Page 185: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

174

Möller H.J. ve Grunze H., (2000), “Have some guidelines for the treatment of acute

bipolar depression gone too far in the restriction of antidepressants?”,

European Archieves of Psychiatry and Clinical Neuroscience, 250(2), s.57-

68.

Murphy, P.E., Ciarrochi, J.W., Piedmont, R.L. ve ark., (2000), “The Relation of

Religious Belief and Practices, Depression, and Hopelessness in Persons With

Clinical Depression”, Journal of Consulting and Clinical Psychology, 68(6),

s.1102-1106.

Nairn, R.C. ve Merluzzi, T.V., (2003), “The role of religious coping in adjustment to

cancer”. Psycho-oncology, 12(5), s.428-441.

Nanko, S. ve Demura, S., (1993), “Life events and depression in Japan”. Acta

Psychiatr Scand, 87, s.184-187.

Neeleman, J., Wessely, S. ve Lewis, G., (1998), “Suicide acceptability in African-

and white Americans: the role of religion”. J Nerv Ment Dis, 186(1), s.12-16.

Nelsen, H.M., Cheek, N.H. ve Paul, A.U., (1985), Gender differences in images of

god, Journal for the Scientific Study of Religion, 24(4), s.396-402.

Nelson, C.J., Rosenfeld, B., Breitbart, W. ve Galietta, M., (2002), “Spirituality,

religion, and depression in the terminally ill”. Psychosomatics, 43(3), s.213-

220.

Neyra, C.J., Range, L.M., Goggin, W.C., (1990), “Reasons for living following

success and failure in suicidal and nonsuicidal college students”. Journal of

Applied Social Psychology, 20, s.861-868.

Nisbet, P.A., Duberstein, P.R., Conwell, Y., Seidlitz, L., (2000), “The effect of

participation in religious activities on suicide versus natural death in adults 50

and older”. J Nerv Ment Dis, 188(8), s.543-6.

Nolen-Hoeksema, S. ve Larson, J., (1999), Coping with loss. Mahaw, NJ: Erlbaum.

Nowacki-Butzen, S.K., (2009), God Image, Self-Concept, and Attachment to God

in Female Survivors of Sexual Trauma. Doctoral Dissertation, Regent

University.

O‟Connor, B.P. ve Vallerand, R.J., (1989), “Religious motivation in the elderly: A

French-Canadian replication and an extension”. Journal of Social Psychology,

130, s.53–59.

Odağ, C., (1995), İntihar (Özkıyım): Tanım-Kuram- Sağaltım. Ege Üniversitesi

Yayınları, İzmir.

Odağ, C., (2002), İntihar: Tanım-Kuram-Sağaltım, Halime Odağ Psikanaliz ve

Psikoterapi Vakfı Yayınları, İzmir.

O'Hare, C., (2002), Challenging God Images: Implementing a Christian

Component within a Standart Group Therapy Intervention, Doctoral

Dissertation, Regent University.

Osman, A., Jones, K., Osman, J.R., (1991), “The Reasons for Living Inventory:

Psychometric properties”. Psychological Reports, 69, s.271-278.

Osman, A., Kopper, B.A., Barrios, F.X. ve ark., (1996), “The Brief Reasons for

Living Inventory for Adolescents”. Journal of Abnormal Child Psychology,

24, s.433–443.

Ovayolu,N., Pehlivan,S., Uçan,Ö., Çuhadar, D., (2007), “Hemodiyaliz hastalarının

yalnızlık ve depresyon düzeyleri arasındaki ilişki”, Anadolu Psikiyatri

Dergisi, 8, s.293-296.

Page 186: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

175

Özbay, Y. ve Şahin, B., (1997), “Stresle Başaçıkma Tutumları Envanteri (SBTE):

Geçerlik ve Güvenilirlik Çalışması”. IV. Rehberlik ve Psikolojik Danışma

Kongresi, Ankara A.Ü. Eğitim Bilimleri Fakültesi, Ankara.

Özdoğan, Ö., (2005a), İsimsiz Hayatlar, Lotus Yayınları, Ankara.

Özdoğan, Ö., (2005b), “İnsan Allah İliskisi”. Dini Arastırmalar Dergisi,7:s.135-

161.

Özdoğan, Ö., (2006), “İnsanı anlamaya yönelik bir yaklaşım: Pastoral psikoloji”.

Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 47:s.127-141.

Özdoğan, Ö., (2011), Palyatif Bakım ve Bütüncül Yaklaşım, Kanser Haftası

Sempozyumu, Ankara.

Özgüven, H.D., Soykan, Ç., Haran, S. ve Gençöz, T., (2003), “İntihar Girişiminde

depresyon ve kaygı belirtileri ile problem çözme becerileri ve algılanan sosyal

desteğin önemi”, Türk Psikoloji Dergisi, 18(52), s.1-11.

Özkürkçügil, A.Ç., (1998), “Cezaevinde yalnızlık ve yalnızlığın depresyon ile

ilişkisi”, Kriz Dergisi, 6(1), s.21-31.

Özsan, H.H. ve Tuğcu, H., (1998), “Şizofrenik Hastalarda İntihar Olasılığının Çeşitli

Faktörlere Göre İncelenmesi”, Kriz Dergisi, 6(1), s.33-39.

Öztürk, O., (2004), Ruh Sağlığı ve Bozuklukları. İstanbul: Nobel yayın dağıtım.

Özyüksel, B. ve Uluğ, B., (2007), “Depresyon tanısı alan hastalarda kalıntı

belirtilerinyeti yitimi ile ilişkisi: 3 aylık izlem çalışması”. Türk Psikiyatri

Dergisi, 18(4), s.323-332.

Paracıkoğlu, V., Sayıl, I., Özgüven, H.D., (2004), “Ankara‟da İntihar Girişimleri

Üzerine Bir İzleme Çalışması: Dünya Sağlık Örgütü- Avrupa Çok Merkezli

İntihar Davranışı İzlem Çalışması Sonuçları”. Kriz Dergisi, 12(2), s.1-17

Pargament, K.I. Kennell, J., Hathaway, W. ve ark., (1988), ,Religion and the

problem-solving process: Three styles of coping”. Journal for the Scientific

Study of Religion, 27, s.90-104.

Pargament, K.I. ve Park, C.L., (1997), The Psychology of Religion, Theoretical

Approaches, Part 2, Eds. Spilka, B. ve McIntosh, D.N., Westview Press, USA,

s. 47.

Pargament, K.I., (1997), The psychology of religion and coping: Theory,

research, practice. New York: NY: Guilford Press.

Pargament, K.I., Koenig, H.G. Tarakeshwar N., ve ark., (2001), “Religious struggle

as a predictor of mortality among medically ill elderly paiients: a 2-year

longitudinal study”, Arch Intern Med, 161, s.1881-1885.

Pargament, K.I., Koenig, H.G. ve Perez, L.M., (2000), “The many methods of

religious coping: Development and initial validation of the RCOPE”. Journal

of Clinical Psychology, 56, s.519–543.

Pargament, K.I., Koenig, H.G., Tarakeshwar, N. ve Hahn, J., (2004), “Religious

coping methods as predictors of psychological, physical and spiritual outcomes

among medically ill elderly patients: A two-year longitudinal study”. Journal

of Health Psychology, 9(6), s.713-730.

Pargament, K.I., Koenig, H.G., Tarakeshwar, N., ve ark., (2001), “Religious struggle

as a predictor of mortality among medically ill elderly patients: a two-year

longitudinal study”. Arch Intern Med, 161, s.1881–1885.

Pargament, K.I., Smith, B.W., Koenig, H. G. ve Perez, L., (1998), “Patterns of

positive and negative religious coping with major life stressors”. Journal for

the Scientific Study of Religion, 37, s.710–724.

Page 187: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

176

Parker, M., Roff, L.L., Klemmack, D.L., Koenig, H.G. ve Allman, R.M., (2003),

“Religiosity and mental health in sourther, community-dwelling older adults”.

Aging and Mental Health, 7(5), s.390-397.

Patel, S.S., (2002), “Psychosocial variables, quality of life, and religious beliefs in

ESRD patients treated with hemodialysis”, Am. J. Kidney Dis., 40(5), s.1013-

1022.

Paul, S.F.Y., Ka, Y.L., Jianping, H. ve Song, M., (2005), “Suicide rates in China

during a decade of rapid social changes”. Soc Psychiatry Psychiatr

Epidemiol, l40(10), s.792-8.

Paykel, E.S., (1976), “Life Stress, depression and attempted suicide”. Journal of

Human Stress, 3, s.3-12.

Paykel, E.S., (1978), “Contribution of life events to causation of psychiatric illness”.

Psychol Med, 8, s.245-253.

Paykel, E.S., Prusoff, B.A. ve Myers, J.K., (1975), “Suicide attempts and recent life

events”. Archives of General Psychiatry, 32, s.327–333.

Peale, N.V., (1952), The Power of Positive Thinking. Englewood Cliffs. N.J.:

Prentice Hall.

Pearce, M.J., Singer, J.L. ve Prigerson, H.G., (2006), “Religious coping among

caregivers of terminally ill cancer patients: Main effects and psychosocial

mediators”. Journal of Health Psychology, 11, s.743-759.

Phillips, R.E. ve Stein, C.H. (2007), “God‟s will, God‟s punishment, or God‟s

limitations? Religious coping strategies reported by young adults living with

serious mental illness.” Journal of Clinical Psychology, 63(6), s.529-540.

Pinto, A., Whisman, M.A. ve Conwell, Y., (1998), “Reasons for living in a clinical

sample of adolescents”. Journal of Adolescence, 21, s.397–405.

Plante, T.G. ve Boccaccini, M.T. (1997), “The Santa Clara strength of religious faith

questionnaire”. Pastoral Psychology, 45, s.375-387.

Pollock, L.R., Williams, M.G., (1998), “Problem solving and suicidal behavior”.

Suicide Life Threat Behav, 28, s.375-387.

Pompili, M., Lester, D., Innamorati, M. ve ark., (2007), “Risk-taking and reasons for

living in non-clinical Italian university students”, Death Studies, 31, s.751–

762.

Pressman, P., Lyons, J.S., Larson, D.B. ve Strain, J.J., (1990), “Religious belief,

depression, and ambulation status in elderly women with broken hips”.

American Journal of Psychiatry, 147, s.758-760.

Pritt, A.F., (1998), “Spiritual correlates of reported sexual abuse among mormon

women”. Journal for the Scientific Study of Religion, 37(2), s.273-285.

Propst, R., Ostrom, R., Watkins, P., Dean, T. ve Mashburn, D., (1992), “Comparative

efficacy of religious and nonreligious cognitivebehavioral therapy for the

treatment of clinical depression in religious individuals”. Journal of

Consulting and Clinical Psychology, 60, s.94-103

Raleigh, E.D.H., (1992), “Sources of hope in chronic illness”. Oncology Nursing

Forum, 19, s.443-448.

Range, L.M. ve Knott, E.C., (1997), “Twenty suicide assessment instruments:

evaluation and recommendations”, Death Studies, 21, s.25–58.

Range, L.M. ve Stringer, T.A., (1996), “Reasons for living and coping abilities

among older adults”. International Journal of Aging and Human

Development, 43(1), s.1-6.

Page 188: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

177

Razali, S.M., Hasanah, C.I., Aminah, K. ve ark., (1998), “Religious-sociocultural

psychotherapy in patients with anxiety and depression”, Aust N ZJ

Psychiatry,32, s.867-872.

Rezaeian, M. (2008), “Islam and Suicide: A Short Personal Communication”.

Journal of Death and Dying, 58(1), s.77-85.

Rich, A.R. ve Bonner, R.L., (1987), “Concurrent validity of a stress-vulnerablity

model of suicidal ideation and behavior: A follow-up study”. Suicide Life-

Threatning Behavior, 17, s.265-270.

Ringdal, G.I., (1996), “Religiosity, quality of life, and survival in cancer patients”.

Social Indicators Researh, 38, s.193-211.

Robins, A. ve Fiske, A., (2009), “Explaining the Relation between Religiousness and

Reduced Suicidal Behavior: Social Support Rather Than Specific Beliefs”,

Suicide and Life-Threatening Behavior, 39(4), s.386-395.

Rosen, D., (1975), “Suicide survivors”, Western Journal of Medicine, 122, s.289-

294.

Ross, C.E., (1990), “Religion and psychological distress”. Journal for the Scientific

Study of Religion,29(2), s.236–45.

Royak-Schaler, R., (1991), “Psychological processes in breast cancer: A review of

selected research”. J. Psycho- SoC. Oncol. 9(4), s.71-89.

Rudd, M.D., (1990), “An integrative model of suicide ideation”. Suicide Life-

Threatning Behavior, 20, s.16-30.

Ryoo, S., (2005), The relationship between God image and depression among

Christian college students. Unpublished master's thesis, Handong University,

Pohang, South Korea.

Salsman, J.M. ve Carlson, C.R., (2005), “Religious orientation, mature faith, and

psychological distress: Elements of positive and negative associations”.

Journal for the Scientific Study of Religion, 44(2), s.01-209.

Sandin, B., Chorot, P., Santed, M., (1998), “Negative life events and adolescent

suicidal behavior: A critical analysis from the stress process perspective”.

Journal of Adolescence, 21, s.415-426.

Savaşır, I. ve Batur, S., (2003), Depresyonun Bilişsel-Davranışçı Tedavisi, İçinde:

Bilişsel Davranışçı Terapiler, Ed. Savaşır, I., Soygüt, G., Kabakçı, E., Türk

Psikologlar Derneği Yayınları, Ankara.

Sayar, K. ve Bozkır, F., (2004), “İntihar girişiminde bulunan ergenlerde intihar niyeti

ve ölümcüllüğün belirleyicileri”. Yeni Sempozyum, 42(1), s.28-36.

Sayar, K., Öztürk, M. ve Acar, B., (2000), “Aşırı dozda ilaç alımıyla intihar

girişiminde bulunan ergenlerde psikolojik etkenler”. Klinik Psikofarmakoloji

Bülteni, 10, s.133-138.

Sayıl, I., (2000), İntihar davranışı, Kriz ve Krize Müdahale, A. Ü. Psikiyatrik

Kriz Uygulama ve Araştırma Merkezi Yayınları, No.6, Ankara.

Sayıl, I., Berksun, O.E., Oral, E.A. ve ark., (1995), “İntihar Girişimleri: Yardım

Çağrısı”. Kriz Dergisi, 3(1-2), s.215-217.

Sayıl, I., Berksun, O.E., Palabıyıkoğlu, ve ark., (2000), İntihar Davranışı: Kriz ve

Krize Müdahale Ankara Üniversitesi Psikiyatrik Kriz Uygulama ve Araştırma

Merkezi Yayınları, No: 6, Ankara: Damla Matbaacılık, S. 165-178.

Sayıl, I., Oral, A., Güney, S. ve ark., (1993), “Ankara‟da intihar girişimleri üzerine

bir çalışma”. Kriz Dergisi, 1, s.56-61.

Page 189: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

178

Schaap-Jonker, H., Eurelings-Bonteke, E., Verhagen, P. J. ve Zock, H., (2002),

“Image of god and personality pathology: An exploratory study among

psychiatric patients.” Mental Health, Religion and Culture, 5, s.55-71.

Schaefer, C.A. ve Gorsuch, R.L., (1991), “Psychologicaladjustment and

religiousness, the multivariate belief motivation theory of religiousness”.

Journal for the Scientific Study of Religion, 30(4), s.448-461.

Schneider, B., Phillipp, M. ve Muller, M.J., (2001), “Psychopathological predictors

of suicide in patients with major depression during a 5-year follow-up”.

European Psychiatry, 16, s.283- 288.

Schneidman, E.S., (1985), Definition of suicide. New York: John Wiley.

Schotte, D. ve Clum, G., (1982), “Suicide ideation in a college population: A test of a

model.” Journal of Consulting and Clinical Psychology, 50, s.690-696.

Schottenbauer, M.A., Klimes-Dougan, B., Rodriguez, B.F. ve ark., (2006),

“Attachment and affective resolution following a stressful event: General and

religious coping as possible mediators”. Mental health, Religion, & Culture,

9(5), s.448-471.

Schuster, M.A., Stein, B.D., Jaycox, L.H. ve ark., (2001), A national survey of stress

reactions after the September 11, 2001, terrorist attacks. N Engl J Med.,345,

s.1507-1512.

Schweitzer, R., Klayich, M. ve McLean, J., (1995), “Suicidal ideation and

behaviours among university students in Australia”. Australian and New

Zealand Journal of Psychiatry, 29, s.473–479.

Segal, D.L. ve Needham, T.N., (2007), “An exploration of gender differences on the

reasons for living inventory among older adults”. Death Studies, 31(6), s.573-

581.

Sethi, S. ve Seligman, M.E.P., (1993), “Optimism and fundamentalism”.

Psychological Science, 4, s.256-259.

Sethi, S. ve Seligman, M.E.P., (1994), “The hope of fundamentalists”. Psychological

Science, 5, s.58.

Shreve-Neiger, A.K., (2002), The Relations Between Spirituality, Religiosity and

Reasons for Living in Older Adults. Master Thesis, West Virginia

University, USA.

Sır, A., Özkan, M., Altındağ, A., Özen, Ş. ve Oto, R., (1999), “Diyarbakır‟da intihar

ve intihar girişimi”. Türk Psikiyatri Dergisi, 10(1), s.50-57.

Sidley, G.L., Calam, R., Wells, A., Hughes, T. ve Whitaker, K., (1999), “The

prediction of parasuicide repetition in a high- risk group”. British Journal of

Clinical Psychology, 38, s.375-386.

Sloan RP, Bagiella E, VandeCreek L, ve ark., (2000), “Should physicians prescribe

religious activities?” N Engl J Med., 342, s.1913-1916.

Smith, B.W., Pargament, K.I., Brant, C.R. ve Oliver, J.M., (2000), “Noah revisited:

Religious coping by church members and the impact of the 1993 Midwest

flood.” Journal of Community Psychology, 28, s.169–186.

Smith, T.B., McCullough, M.E., & Poll, J., (2003), “Religiousness and depression:

Evidence for a main effect and the moderating influence of stressful life

events”. Psychological Bulletin, 129, s.614-636.

Sonneck, G., Etzerdorfer, E., Nagel-Kuess, S., (1993), “Imitation Effect in suicidal

behaviour: Subway suicides in Vienne” (1980-1990) K. Bohme, R. Freytag, H.

Wedler (ed). Suicidal Behaviour, S Roderer Verlog, Rogensburg, 660-662.

Page 190: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

179

Sorenson, A.M., Grindstaff, C.F., Turner R.J., (1995), “Religious involvement

among unmarried adolescent mothers: a source of emotional support?” Sociol

Relig 56, s.71-81

Stack, S. ve Wasserman, I., (1992), “The Effect of Religion on Suicide Ideology: An

Analysis of the Networks Perspective”. Journal for the Scientific Study of

Religion, 31, s.457-466.

Stack, S., (1983), “A Comparative analysis of suicide and religiosity”. Journal of

Social Psychology, 119 (2), s.285-286.

Stack, S., (1998), “The relationship between culture and suicide: An analysis of

African Americans”. Transcultural Psychiatry, 35, s.253-269.

Statham, D.J., Heath, A.C., Madden, P.A., (1998), “Suicidal Behavior: an

epidemiological and genetic study”. Psychology Medicine, 28, s.839-855.

Steinhausen, H.C., Winkler Metzke C.W., (2004), “The impact of suicidal ideation in

preadolescence, adolescence, and young adulthood on psychosocial

functioning and psychopathology in young adulthood”. Acta Psychiatr

Scand,110, s.438-445

Stengel, E., (1964), Suicide ve Attempted Suicide. Harmondsworth: Penguin Books

Ltd.

Stoltzfus, K.M., (2009), Daily hassles, religious coping, depressive

symptomatology, and alcohol use in students at a religiously-affiliated

college. Unpublished Doctoral Thesis, Case Western Reserve University.

Sudak, H.S., (2004), “Suicide”. Kaplan& Sadock‟s Comperehensive Textbook of

Psychiatry, Eight Edition, Edited by Sadock, B.J., Sadock, V.A., Lippincott

Williams&Wilkins, 2442-2453. Akt: Ak ve ark. (2006). Depresyon

Hastalarında belirti şiddeti ve umutsuzluğun intihar davranışı üzerindeki etkisi,

Kriz Dergisi, 14 (3), s.1-7.

Swank, S.W., (2009), The Relationship Between Religion and Depression in Older

Adults Residing in Care Facilities, Doctoral Dissertation, University of the

Rockies.

Swindle, R.W. Jr, Cronkite, R.C., Moos, R.H., (1998), “Risk factors for sustained

nonremission of depressive symptoms: a 4-year follow-up”. J Nerv Ment Dis.,

186(8), s.462-9.

Şahin, N.H. ve Batıgün, A.D., (2000), İntihar olasılığı ve yaşamı sürdürme

nedenleri. Yayınlanmamış çalışma.

Şahin, N.H. ve Batıgün, A.D., (2009), “Lise ve Üniversite Öğrencilerinde İntihar

Riskini Belirlemeye Yönelik Bir Modelin Sınanması”. Türk Psikiyatri

Dergisi, 20, s.28-36.

Şahin, N.H., Batıgün, A.D. ve Şahin, N., (1998), “Reasons for living and their

protective value: A Turkish sample”. Archives of Suicide Research, 4, s.157-

168.

Şahin, N.H., Batıgün, A.D. ve Şahin, N., (1998), “Reasons for Living and their

protective value: A Turkish sample”. Archives of Suicide Research, 4 (2),

s.157-168.

Şener, Ş. ve Şenol, S., (1996), “İntihar girişimi nedeniyle başvuran ergenlerin

değerlendirilmesi ve kısa süreli izlemi”. 3P dergisi, 4, s.100-107.

Şengül, F., (2007), Dindarlık ve Ruh Sağlığı İlişkisi, Yüksek Lisans Tezi, Marmara

Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul.

Page 191: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

180

Şirin, G., (2007), Öğretmenlerin Duygusal Zeka Düzeyleriyle Stresle Başa Çıkma

Tarzları Arasındaki İlişki, Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri enstitüsü,

Yüksek Lisans Tezi, Ankara.

Tedeschi, R.G. ve Calhoun, L.G. (1996), “The Post-Traumatic Growth Inventory:

Measuring the positive legacy of trauma”. Journal of Traumatic Stress, 9,

s.455-471.

Tedeschi, R.G., Park, C.L. ve Calhoun, L.G., (1998), Posttraumatic growth:

Conceptual issues. Ed. R. G. Tedeschi, C. L. Park ve L. G. Calhoun.

Posttraumatic growth: Positive changes in the aftermath of crisis. Mahwah. NJ:

Lawrence Erlbaum Associates.

Tekin, F., (2005), Stresle başa çıkmada din eğitiminin rolü, Yayımlanmamış

Doktora Tezi, Selçuk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Konya.

Temel, E., Bahar, A. ve Çuhadar, D., (2007), “Öğrenci hemşirelerin stresle baş etme

tarzları ve depresyon düzeylerinin belirlenmesi”, Fırat Sağlık Hizmetleri

Dergisi, 2(5), s.107-118.

Tepper, L., Rogers, S.A., Coleman, E.M., ve ark., (2001), “The prevalence of

religious coping among persons with persistent mental illness”. Psychiatr

Serv. 52, s.660-665.

Tix, A.P. ve Frazier, P.A., (1998), “The use of religious coping during stressful life

events: Main effects, moderation, and mediation”. Journal of Consulting and

Clinical Psychology, 66, s.411–422.

Tok, V.A., (2010), Hoşça Bak Zatına Kim Zübde-i alemsin Sen Merdüm-i Dide-i

ekvan olan Ademsin Sen. Diyanet Aylık Dergi, Haziran,

http://www.diyanetdergisi.com/diyanet-dergisi-138/konu-837.html. Erişim

tarihi: 29.01.2011.

Topuz, İ., (2003), Dini Gelişim Seviyeleri ile Dini Başaçıkma Tutumları

Arasındaki İlişki Üzerine bir Araştırma, Uludağ Üniversitesi Sosyal

Bilimler Enstitüsü, Yayımlanmamış Doktora Tezi, Bursa.

Townsend, M., Kladder, V., Ayele, H. ve Mulligan, T., (2002), “Systematic review

of clinical trials examining the effects of religion on health”. Southern

Medical Journal, 95(12), s.1429-1434.

Tuğrul, D.C., (2000), “Stres ve Depresyon”. Psikiyatri Dünyası, 4, s.12-17.

TUİK, (2010), İntihar İstatistikleri, Türkiye İstatistik Kurumu Matbaası, Ankara.

TUİK, (2011), http://www.tuik.gov.tr/demografiapp/intihar.zul, Erişim Tarihi: 13

Nisan 2011.

Tüzün, Z., (1997), Life events, depression, social support systems, reasons for

living and suicide probability among university students, (Unpublished

master thesis), The Graduate School of Social Sciences of METU, Ankara.

Uçan, Ö., (2005), “Türkiye‟ de İntiharı Konu Alan Yayınlar Uzerine Bir

Bibliyografya Çalışması”. Kriz Dergisi, 13, s.15-26.

Uçan, Ö., (2006), Türkiye’ de İntiharı Konu Alan Yayınlar Üzerine Bir

Bibliyografya Çalışması, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara

Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Ankara.

Upmanyu, V.V., Upmanyu, S., Lester, D., (2000), “Depressive symptoms among

U.S. and Indian college students: The effects of gender and gender role”. J Soc

Psychol, 140, s.669-672.

Ünal, S. (Baskıda), Depresyon ve Kişilik, Duygudurum Bozuklukları, Çizgi Tıp

Yayınevi, Ankara.

Page 192: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

181

Ünal, S. ve Özcan, E., (2000), “Depresyonda hazırlayıcı, ortaya çıkarıcı ve koruyucu

etkenler”, Anadolu Psikiyatri Dergisi, 1(1), s.41-46.

Ünal,S. Küey, L., Güleç, C., Bekaroğlu, M., Evlice, YE, Kırlı, S., (2002), “Depresif

Bozukluklarda Risk Etkenleri”, Klinik Psikiyatri Dergisi, 5, s.8-15.

Varnik, A., Tooding, L., Palo, E., Wasserman, D., (2003), “Suicide and homocide:

Durkheim‟s and Henry & Short‟s theories tested on data from baltic states”,

Archieves of Suicide Research, 7, s.51–59.

Walker, R.L. ve Bishop, S., (2005), “Examining a Model of the Relation Between

Religiosity and Suicidal Ideation in a Sample of African American and White

College Students”. Suicide and Life-Threatening Behavior, 35, s.630-639.

Wang, M.C., Lightsey, O.R., Pietruszka, T., Uruk, A.Ç. ve Wells, A.G., (2007),

“Purpose in life and reasons for living as mediators of the relationship between

stress, coping, and suicidal behavior”. The Journal of Positive Psychology,

2(3), s.195–204

Ward, A.M., (2010), The relationship between religiosity and religious coping to

stres reactivity and psychological well-being. Georgia State University,

Doctoral Dissertation, USA.

Warheit, G.J., (1979), “Life events, coping, stress, and depressive symptomatology”.

Am J Psychiatry, 136:4B, s.502-507.

Watters, W. (1992), Deadly Doctrine: Health, Illness, and Christian God-Talk.

Buffalo, N.Y.: Prometheus.

Weishaar, M.E., (1996), Cognitive risk factors in suicide. Frontiers of Cognitive

Therapy, PM Salkovskis (Ed.), New York: Guilford Press, s. 226-249.

Wells, K., Burnam, M.A., Rogers, W., Hays, R., Camp, P., (1992), “The course of

depression in adult outpatients. Results from the Medical Outcomes Study”.

Arch Gen Psychiatry, 49, s.788-794.

Westefeld, J.S., Scheel, K. ve Maples, M.R., (1998), “Psychometric Analyses of the

college student reasons for living inventory using a clinical population”.

Measurement and Evaluation in Counseling and Development, 31,2, s.86-

94.

Weyrauch, K.F., Roy-Byrne, P., Katon, W. ve Wilson, L., (2001), “Stressful Life

Events and Impulsiveness in Failed Suicide”, Suicide Life-Threatning

Behavior, 31(3), s.311-319.

Williams, D.R., Larson, D.B., Buckler, R.E., Heckman, R.C. ve Pyle, C.M., (1991),

“Religion and psychological distress in a community sample”. Social Science

and Medicine, 32, s.1257-1262.

Wilson, K. G., Stelzer, J., Bergman, J. N. ve ark., (1995), “Problem solving, stress,

and coping in adolescent suicide attempts”. Suicide and Life-Threatening

Behavior, 25, s.241–252.

Wong-McDonald, A. ve Gorsuch, R.L., (2000), “Surrender to God: An additional

coping style?” Journal of Psychology and Theology, 28, s.149–161.

Wong-McDonald, A. ve Gorsuch, R.L., (2004), “A multivariate theory of god

concept, religious motivation, locus of control, coping and spiritual well-

being”. Journal of Psychology and Theology, 32(4), s.318-334.

Wright, L.S., Frost, C.J. ve Wisecarver, S.J., (1993), “Church attendance,

meaningfulness of religion, and depressive symptomatology among

adolescents”. Journal of Youth and Adolescence, 22, s.559-568.

Page 193: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

182

Xiao, S., Young, D., Zhang, H., (1998), “Taoistic cognitive psychotherapy for

neurotic patients: a preliminary clinical trial”. Psychiatry Clin \Neurosci,

52(Suppl), s.238-241.

Yalom, I., (1980), Varoluşçu Psikoterapi. Çev: Zeliha İyidoğan Babağiyit, 2001,

Üçüncü Baskı, Kabalcı Yayınları, İstanbul.

Yalvaç, D., (2006), İntihar Girişiminde Bulunan Bireylerde Psikiyatrik

Morbidite, Kişilik Bozukluğu ve Bazı Sosyodemografik ve Klinik

Etkenlerle İlişkisi, İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Uzmanlık Tezi, Malatya.

Yangarber-Hicks, N., (2004), “Religious coping styles and recovery from serious

mental illnesses”. Journal of Psychology and Theology, 32(4), s.305-317.

Yaşan, A., Danış, R., Eşsizoğlu, A. ve Özkan, M., (2008), “İntihar Girişiminde

Bulunanlarda Demografik Özelikler, Yaşam Olayları ve Sosyal Desteğin

Cinsiyete Göre Karşılaştırılması”, Türkiye’de Psikiyatri, 10(1), s.1-8.

Yılmaz, B., (2006), Arama Kurtarma Çalışanlarında Travma Sonrası Stres Belirtileri

ve Travma Sonrası Büyüme ile İlişkili Değişkenler, Doktora Tezi, Ankara

Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara.

Yoshimoto, S. M., Ghorbani, S., Baer, J. M., ve ark., (2006), “Religious coping and

problem-solving by couples faced with prostate cancer”. European Journal of

Cancer Care, 15(5), s.481-488.

Yufit, R.I. ve Bongar, B., (1992), “Suicide, stress, and coping with life cycle events”.

In Assessment and Prediction of Suicide, RW Maris, AL Berman, JT

Maltsberger ve ark. (Ed.), New York: Guilford Press, s.553-573.

Yüksel, N. ve Ceyhun, B., (1994), İntihar, Ruhsal Belirtiler, Hatiboğlu Yayınevi,

Ankara.

Zanowski, S.C., (2009), Spiritual coping, distress, and symptoms of

posttraumatic stres disorder following traumatic injury. Doctoral

dissertation, Marquette University, Wisconsin.

Zarghami, M., Charati, J.Y., Esmaeli, S.H.M. ve Mir-Sepassi, G.R., (2008), “Degree

of Suicidal intent and Religious Practice”. Research Journal of Biological

Sciences, 3(5), s.480-485.

Zaza, C., Sellick, S.M., Hillier, L.M., (2005), “Coping with cancer: what do patients

do?” Journal of Psychosocial Oncology, 23, s.55-73.

Zegans, L. (1982), “Stress and the development of somatic disorders”. In L.

Goldberger, S. Breznitz (Eds.), Handbook of Stress, Theoretical and Clinical

Aspects. London.

Zhang, J. ve Jin S., (1996), “Determinants of suicide ideation: a comparison of

Chinese and American college students”. Adolescence, 31, s.451–467.

Page 194: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

7. EKLER

Page 195: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

184

Ek1: Sosyo Demografik Bilgi Formu

Değerli katılımcılar,

Gönüllü olarak katılmayı kabul ettiğiniz bu çalışma, insanların bazı duygu ve

düşünceleriyle ilişkili olabilecek faktörleri ortaya koymak için hazırlanmakta olan

doktora tez çalışmasıdır. Bu çalışmada sizlere bazı bilimsel ölçekler sunulmuştur.

Sizden istenen ölçeklerdeki ifadeleri dikkatlice okuyup aklınıza ilk gelen ve size en

uygun olduğunu düşündüğünüz seçeneği işaretlemenizdir. Sizden kimlik bilgileriniz

istenmemektedir. Bu nedenle yanıtlarınızı içtenlikle verebilirsiniz. Yanıtlarınız ne

kadar içten olursa bu bilimsel çalışma da o kadar güvenilir ve geçerli olacaktır. Bu

ölçekler yalnızca ilgili tez çalışmasında kullanılacaktır. Katkınız için teşekkür

ederim.

Uzman Psikolog

Özlem GÜLER AYDIN

1- Yaşınız: ……………

2- Cinsiyetiniz: 1) Kadın 2) Erkek

3- Medeni Durumunuz: 1) Bekar 2) Evli 3) Boşanmış 4) Dul

4- Eğitim Durumu:1)Okur-Yazar 2)İlkokul 3)Ortaokul 4)Lise 5) Lisans/Lisansüstü

5- Ekonomik Durumunuz: 1) Çok Kötü 2) Kötü 3) Orta 4) İyi 5) Çok İyi

6- Annenizin eğitim durumu: 1) Okur-Yazar değil 2) Okur-Yazar/ İlkokul

3) Ortaokul 4) Lise 5) Üniversite

7- Aşağıda insanların yaşayabileceği bazı olaylar verilmiştir. Bu olaylar sizin

başınızdan geçti mi?

OLAYLAR EVET HAYIR

1) Ölümle bir yakını kaybetme (Eş kaybı, aileden birinin kaybı,

sevilen bir yakının kaybı, vs.)

2) Kazaya uğrama ve doğal afetler (Trafik kazası, deprem, sel,

yangın, iş kazası, vs.)

3) Taciz/ İşkenceye maruz kalma (Duygusal, fiziksel, cinsel, vs.)

4) Ani bir ekonomik güçlük (İşsizlik, işten çıkarılma, iflas,

geçim güçlüğü, vs.)

5) Duygusal sorunlar (Karşılıksız aşk, istenmeyen evlilik, terk

edilme, boşanma, töre baskısı, vs.)

6) Dini/ Ahlaki baskılar (İbadete zorlanma, dini çevreden

dışlanma, örtünmeye zorlanma, vs.)

7) Önemli bir hastalığa yakalanma (Kanser, kalp krizi, beyin

kanaması, felç, vs.)

8- Tanrı inancınızı aşağıdaki seçeneklerden birini seçerek belirtiniz:

1) İnanmıyorum 2) Şüphelerim var 3)İnanıyorum 4) Kesinlikle İnanıyorum

9- Kendinizi dindarlık yönünden nasıl değerlendiriyorsunuz?

1) Hiç dindar değilim 2) Biraz dindarım 3) Dindarım 4) Oldukça dindarım

10- Sıkıntılı zamanlarınızda ne sıklıkla dua edersiniz?

1) Hiç 2) Çok nadir 3) Bazen 4) Çoğunlukla 5) Her zaman

11- Dua etmek, hissettiğiniz sıkıntıyı ne derece azaltır?

1) Sıkıntım hiç azalmaz. 2) Pek azalmaz. 3) Biraz azalır. 4) Çoğunlukla azalır.

5) Sıkıntım tamamen geçer.

Page 196: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

185

Ek2: Tanrı Algısı Ölçeği

Aşağıda “Allah” hakkındaki duygu, düşünce ve davranışlara ilişkin bazı ifadeler bulunmaktadır.

Sizden istenen; her bir ifadeyi dikkatlice okuyup, ifadenin sizi ne kadar yansıttığını, karşısında

bulunan, derecelendirilmiş kutucuklara işaretlemenizdir. Araştırmadan sağlıklı ve doğru bilgiler

elde edilebilmesi için lütfen çekinmeden gerçek fikirlerinizi belirtmeye çalışın.

Hiç

ka

tılm

ıyo

ru

m

Kıs

men

ka

tılı

yo

rum

Bir

az

ka

tılı

yo

rum

Old

uk

ça

ka

tılı

yo

rum

Ta

ma

men

ka

tılı

yo

rum

1 O’ nun bana karşı çok merhametli olduğunu

hissediyorum.

1 2 3 4 5

2 O’ nu düşünmek bana sıkıntı veriyor. 1 2 3 4 5

3 O’ nun beni bağışlayacağını zannetmiyorum. 1 2 3 4 5

4 O’ nu düşündüğümde içimden gelen tek duygu: Sevgi. 1 2 3 4 5

5 O’ nun bana olan sevgisini hissedebiliyorum. 1 2 3 4 5

6 O’ nun bana şefkatle davrandığını hissedebiliyorum. 1 2 3 4 5

7 O’ nu düşündüğümde utanıyorum ve kendimi suçlu

hissediyorum.

1 2 3 4 5

8 O’ nun bana karşı çok acımasız olduğunu düşünüyorum. 1 2 3 4 5

9 O’ nu düşünmek bana güven veriyor. 1 2 3 4 5

10 O aklıma geldiğinde O’ndan kaçıp uzaklaşmak istiyorum. 1 2 3 4 5

11 O’ nu düşünmek beni mutlu ediyor ve içim sevinçle

doluyor.

1 2 3 4 5

12 O, ne yaparsam yapayım kusurlarımı örtüyor. 1 2 3 4 5

13 O, her zaman güvenebileceğim tek kaynaktır. 1 2 3 4 5

14 O’ nu düşününce kendim için kaygılanıyorum. 1 2 3 4 5

15 O, benim için korkutucudur. 1 2 3 4 5

16 Zor zamanlarımda O’nun benim yanımda olmadığını

hissediyorum.

1 2 3 4 5

17 O, bütün insanları karşılık beklemeden sever. 1 2 3 4 5

18 O, yaptıklarım için beni cezalandırıyor. 1 2 3 4 5

19 O’ nu düşünmekle huzur buluyorum. 1 2 3 4 5

20 O, bence gerçekten de çok bağışlayıcıdır. 1 2 3 4 5

21 O’ nun bana yakın olduğunu sanmıyorum. 1 2 3 4 5

22 O’ nun beni her durumda koruduğunu biliyorum. 1 2 3 4 5

Page 197: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

186

Ek3: Dini Başa Çıkma Tarzları Envanteri

Aşağıdaki maddeler belirli bir zorlukla karşılaştığınız zaman ne yaptığınız ve ne

hissettiğiniz sorusuna yanıt aramaktadır. Yoğun bir sıkıntı altında olduğunuz o

zamanda ne yaptığınızı düşünün ve aşağıdaki ifadeleri ne derece yaptığınızı

işaretleyin.

Bir sıkıntı yaşadığımda

Hemen

hemen

hiç

yapmam

Arada

sırada

yaparım

Orta

derecede

yaparım

Sıklıkla

yaparım

1 Allah ile sıkı bir bağ kurmaya çalışırım. 1 2 3 4

2 Böyle bir olayla Allah’ın bana nasıl güç

vereceğini görmeye çalışırım.

1 2 3 4

3 İyi bir kul olmadığım için cezalandırıldığımı

hissederim.

1 2 3 4

4 Bu işe şeytanın sebep olduğuna karar veririm. 1 2 3 4

5 Allah’ın gücünden/ kudretinden şüpheye

düşerim.

1 2 3 4

6 Allah’tan sevgi ve şefkat dilerim. 1 2 3 4

7 Allah’ın beni sevip sevmediğinden şüpheye

kapılırım.

1 2 3 4

8 Öfkemi gidermesi için Allah’tan yardım

dilerim.

1 2 3 4

9 Günahlarımın affedilmesini dilerim. 1 2 3 4

10 Allah’ın beni yalnız bıraktığından

endişelenirim.

1 2 3 4

11 Planlarımı Allah’ın yardımıyla hayata

geçirmeye çalışırım.

1 2 3 4

12 Dindar kardeşlerimin/ dini kurumların beni

terk etmesinden endişelenirim.

1 2 3 4

13 Sorunlarımı dert edinmeyi bırakmak için

kendimi dine veririm.

1 2 3 4

14 Allah tarafından cezalandırılmayı hak edecek

ne yaptığımı düşünürüm.

1 2 3 4

Page 198: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

187

Ek4: Beck Depresyon Envanteri

Aşağıda, kişilerin ruh durumlarını ifade ederken kullandıkları bazı cümleler verilmiştir. Her

madde bir çeşit ruh durumunu anlatmaktadır. Her maddede o ruh durumunun derecesini

belirleyen 4 seçenek vardır. Lütfen bu seçenekleri dikkatle okuyunuz. Son bir hafta içindeki

(şu an dahil) kendi ruh durumunuzu göz önünde bulundurarak, size en uygun olan ifadeyi

bulunuz. Daha sonra, o maddenin yanındaki harfin üzerine (X) işareti koyunuz.

1) a. Kendimi üzgün hissetmiyorum

b. Kendimi üzgün hissediyorum

c. Her zaman için üzgünüm ve kendimi bu duygudan kurtaramıyorum

d. Öylesine üzgün ve mutsuzum ki dayanamıyorum

2) a. Gelecekten umutsuz değilim

b. Gelecek konusunda umutsuzum

c. Gelecekten beklediğim hiç bir şey yok

d. Benim için bir gelecek olmadığı gibi bu durum değişmeyecek

3) a. Kendimi başarısız görmüyorum

b. Herkesten daha fazla başarısızlıklarım oldu sayılır

c. Geriye dönüp baktığımda, pek çok başarısızlıklarımın olduğunu görüyorum

d. Kendimi bir insan olarak tümüyle başarısız görüyorum

4) a. Her şeyden eskisi kadar doyum (zevk) alabiliyorum

b. Her şeyden eskisi kadar doyum alamıyorum

c. Artık hiçbir şeyden gerçek bir doyum alamıyorum

d. Bana doyum veren hiçbir şey yok. Her şey çok sıkıcı

5) a. Kendimi suçlu hissetmiyorum

b. Arada bir kendimi suçlu hissettiğim oluyor

c. Kendimi çoğunlukla suçlu hissediyorum

d. Kendimi her an için suçlu hissediyorum

6) a. Cezalandırılıyormuşum gibi duygular içinde değilim

b. Sanki bazı şeyler için cezalandırılabilirmişim gibi duygular içindeyim

c. Cezalandırılacakmışım gibi duygular yaşıyorum

d. Bazı şeyler için cezalandırılıyorum

7) a. Kendimi hayal kırıklığına uğratmadım

b. Kendimi hayal kırıklığına uğrattım

c. Kendimden hiç hoşlanmıyorum

d. Kendimden nefret ediyorum

8) a. Kendimi diğer insanlardan daha kötü durumda görmüyorum

b. Kendimi zayıflıklarım ve hatalarım için eleştiriyorum

c. Kendimi hatalarım için her zaman suçluyorum

d. Her kötü olayda kendimi suçluyorum

9) a. Kendimi öldürmek gibi düşüncelerim yok

b. Bazen kendimi öldürmeyi düşünüyorum ama böyle bir şey yapamam

c. Kendimi öldürebilmeyi çok isterdim

d. Eğer bir fırsatını bulursam kendimi öldürürüm

10) a. Herkesten daha fazla ağladığımı sanmıyorum

b. Eskisine göre şimdilerde daha çok ağlıyorum

c. Şimdilerde her an ağlıyorum

d. Eskiden ağlayabilirdim. Şimdilerde istesem de ağlayamıyorum

11) a. Eskisine göre daha sinirli veya tedirgin sayılmam

b. Her zamankinden biraz daha fazla tedirginim

c. Çoğu zaman sinirli ve tedirginim

d. Şimdilerde her an için tedirgin ve sinirliyim

Page 199: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

188

12) a. Diğer insanlara karşı ilgimi kaybetmedim

b. Eskisine göre insanlarla daha az ilgiliyim

c. Diğer insanlara karşı ilgimin çoğunu kaybettim

d. Diğer insanlara karşı hiç ilgim kalmadı

13) a. Eskisi gibi rahat ve kolay kararlar verebiliyorum

b. Eskisine kıyasla şimdilerde karar vermeyi daha çok erteliyorum

c. Eskisine göre karar vermekte oldukça güçlük çekiyorum

d. Artık hiç karar veremiyorum

14) a. Eskisinden daha kötü bir dış görünüşüm olduğunu sanmıyorum

b. Sanki yaşlanmış ve çekiciliğimi kaybetmişim gibi düşünüyor ve üzülüyorum

c. Dış görünüşümde artık değiştirilmesi mümkün olmayan ve beni çirkinleştiren değişiklikler

olduğunu hissediyorum

d. Çok çirkin olduğumu düşünüyorum

15) a. Eskisi kadar iyi çalışabiliyorum

b. Bir işe başlayabilmek için eskisine göre daha çok çaba harcıyorum

c. Ne olursa olsun, yapabilmek için kendimi çok zorluyorum

d. Artık hiç çalışamıyorum

16) a. Eskisi kadar kolay ve rahat uyuyabiliyorum

b. Şimdilerde eskisi kadar kolay ve rahat uyuyamıyorum

c. Eskisine göre bir veya iki saat erken uyanıyor, tekrar uyumakta güçlük çekiyorum

d. Eskisine göre çok erken uyanıyor ve tekrar uyuyamıyorum

17) a. Eskisine göre daha çabuk yorulduğumu sanmıyorum

b. Eskisinden daha çabuk ve kolay yoruluyorum

c. Şimdilerde neredeyse her şeyden, kolayca ve çabuk yoruluyorum

d. Artık hiçbir şey yapamayacak kadar yorgunum

18) a. İştahım eskisinden pek farklı değil

b. İştahım eskisi kadar iyi değil

c. Şimdilerde iştahım epey kötü

d. Artık hiç iştahım yok

19) a. Son zamanlarda pek fazla kilo kaybettiğimi/aldığımı sanmıyorum

b. Son zamanlarda istemediğim halde iki buçuk kilodan fazla kaybettim/aldım

c. Son zamanlarda beş kilodan fazla kaybettim/aldım

d. Son zamanlarda yedi buçuk kilodan fazla kaybettim/aldım

20) a. Sağlığım beni pek endişelendirmiyor

b. Son zamanlarda ağrı, sızı, mide bozukluğu, kabızlık gibi sıkıntılarım var

c. Ağrı sızı gibi bu sıkıntılarım beni çok endişelendiriyor

d. Bu tür sıkıntılar beni öylesine endişelendiriyor ki başka bir şey düşünemiyorum

21) a. Son zamanlarda cinsel yaşantımda dikkatimi çeken bir şey yok

b. Eskisine göre cinsel konularla daha az ilgileniyorum

c. Şimdilerde cinsellikle pek ilgili değilim

d. Artık cinsellikle hiç bir ilgim kalmadı

Page 200: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

189

Ek5: Yaşamı Sürdürme Nedenleri Envanteri

Aşağıda, insanları hayata bağlayan, yaşamlarını sonlandırmak yerine, sürdürmelerine

neden olan bazı durumlar verilmiştir. Lütfen her maddeyi dikkatle okuduktan sonra o konunun

sizi hayata bağlamak açısından ne kadar önemli olduğunu yan taraftaki uygun yere işaret

koyarak belirleyiniz. Hiçbir maddeyi atlamamaya özen gösteriniz. Kararsızlık çektiğiniz

durumlarda size en uygun gelen seçeneği işaretleyiniz.

Çok önemli

Oldukça önemli

Biraz önemli

Önemli

Pek önemli

değil

Hiç önemli

değil

1. Gelecekten umudunuzun ve beklentilerinizin

olması

( 6 ) (5 ) (4 ) (3) (2) (1)

2. İşlerinizin daha iyi gideceğine ve geleceğinizin

daha iyi olacağına ilişkin umudunuz

( 6 ) (5 ) (4 ) (3) (2) (1)

3. Kendinizi seviyor olmanız ( 6 ) (5 ) (4 ) (3) (2) (1)

4. Sevdiğiniz ve güvendiğiniz insanların olması ( 6 ) (5 ) (4 ) (3) (2) (1)

5. Yalnızca Tanrı’nın hayatı sonlandırma hakkına

sahip olduğuna inanıyor oluşunuz

( 6 ) (5 ) (4 ) (3) (2) (1)

6. Ölümden korkuyor olmanız ( 6 ) (5 ) (4 ) (3) (2) (1)

7. Çalışmanın insanı mutlu ve başarılı kılacağına

olan inancınız

( 6 ) (5 ) (4 ) (3) (2) (1)

8. Cehenneme gitmekten duyduğunuz korku ( 6 ) (5 ) (4 ) (3) (2) (1)

9. Hayatla mücadele edecek cesarete sahip

olmanız

( 6 ) (5 ) (4 ) (3) (2) (1)

10. Dini inançlarınızın koyduğu yasaklar ( 6 ) (5 ) (4 ) (3) (2) (1)

11. İnsanlara olan sevginiz ( 6 ) (5 ) (4 ) (3) (2) (1)

12. Hayatınızdan hoşnut ve mutlu olmanız ( 6 ) (5 ) (4 ) (3) (2) (1)

13. Yaşamak için istek duymanız ( 6 ) (5 ) (4 ) (3) (2) (1)

14. Hayatı sevmeniz ( 6 ) (5 ) (4 ) (3) (2) (1)

15. Hayatınızın ve kaderinizin kendi kontrolünüzde

olduğuna inancınız

( 6 ) (5 ) (4 ) (3) (2) (1)

16. Yaşamayı hak edecek kadar değerli bir insan

olduğunuza inancınız

( 6 ) (5 ) (4 ) (3) (2) (1)

17. Hayatta her zaman için bir anlam, yaşamak için

bir neden bulabileceğinize ilişkin inancınız

( 6 ) (5 ) (4 ) (3) (2) (1)

18. Kendinize olan güveniniz ( 6 ) (5 ) (4 ) (3) (2) (1)

19. Hayatın sona erdirilemeyecek kadar güzel ve

değerli olduğunu düşünmeniz

( 6 ) (5 ) (4 ) (3) (2) (1)

20. Sıkıntılarınızı paylaşacak, dertleşebileceğiniz,

size destek olacak dostlarınızın bulunması

( 6 ) (5 ) (4 ) (3) (2) (1)

21. Ailenizin (anne, baba, kardeş, eş, çocuklar)

başları önlerinde gezmelerini istemiyor oluşunuz

( 6 ) (5 ) (4 ) (3) (2) (1)

22. Kendinizi öldürmeyecek kadar dengeli ve

sağlıklı olduğunuza inancınız

( 6 ) (5 ) (4 ) (3) (2) (1)

23. Hala daha yapacağınız çok şeyin olduğuna

inancınız

( 6 ) (5 ) (4 ) (3) (2) (1)

24. Yapmaktan zevk aldığınız uğraşlarınızın olması ( 6 ) (5 ) (4 ) (3) (2) (1)

25. Kadere olan inancınız ( 6 ) (5 ) (4 ) (3) (2) (1)

26.Olayların sizi ölümü isteyecek kadar mutsuz ve

umutsuz bir hale sokabileceğine inanmayışınız

( 6 ) (5 ) (4 ) (3) (2) (1)

27.Arkadaşlarınızdan ayrılmak istemeyişiniz ( 6 ) (5 ) (4 ) (3) (2) (1)

28.Bir sevdiğinizin olması ( 6 ) (5 ) (4 ) (3) (2) (1)

Page 201: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

190

Ek6: Stresle Başa Çıkma Tarzları Envanteri

Bu ölçek, kişilerin yaşamlarındaki sıkıntılar ve stresle başa çıkmak için neler yaptıklarını

belirlemek amacıyla geliştirilmiştir. Lütfen sizin için sıkıntı ya da stres oluşturan olayları

düşünerek, bu sıkıntılarınızla başa çıkmak için GENELLĠKLE NELER YAPTIĞINIZI

hatırlayın ve aşağıdaki davranışların sizi tanımlama ya da size uygunluk derecesini işaretleyin.

Herhangi bir davranış size uygun değilse %0’ın altına, çok uygun ise %100’ün altına, ya da

tanımlama derecesine göre diğerlerinin altındaki boşluğa (X) işareti koyun.

Sizi ne kadar tanımlıyor Bir sıkıntım olduğunda….. %0 %30 %70 %100

1- Kimsenin bilmesini istemem ( ) ( ) ( ) ( )

2- İyimser olmaya çalışırım ( ) ( ) ( ) ( )

3- Bir mucize olmasını beklerim ( ) ( ) ( ) ( )

4- Olayları büyütmeyip, üzerinde durmamaya çalışırım ( ) ( ) ( ) ( )

5- Başa gelen çekilir diye düşünürüm ( ) ( ) ( ) ( )

6- Sakin kafayla düşünmeye, öfkelenmemeye çalışırım ( ) ( ) ( ) ( )

7- Kendimi kapana sıkışmış gibi hissederim ( ) ( ) ( ) ( )

8- Olayın/olayların değerlendirmesini yaparak en iyi kararı vermeye

çalışırım

( ) ( ) ( ) ( )

9- İçinde bulunduğum kötü durumu kimsenin bilmesini istemem ( ) ( ) ( ) ( )

10- Ne olursa olsun direnme ve mücadele etme gücünü kendimde

bulurum

( ) ( ) ( ) ( )

11- Olayları kafama takıp, sürekli düşünmekten kendimi alamam ( ) ( ) ( ) ( )

12- Kendime karşı hoşgörülü olmaya çalışırım ( ) ( ) ( ) ( )

13- İş olacağına varır diye düşünürüm ( ) ( ) ( ) ( )

14- Mutlaka bir yol bulabileceğime inanır, bunun için uğraşırım ( ) ( ) ( ) ( )

15- Problemin çözümü için adak adarım ( ) ( ) ( ) ( )

16- Her şeye yeniden başlayacak gücü kendimde bulurum ( ) ( ) ( ) ( )

17- Elimden hiçbir şeyin gelmeyeceğine inanırım ( ) ( ) ( ) ( )

18- Olaydan/olaylardan olumlu bir şey çıkarmaya çalışırım ( ) ( ) ( ) ( )

19- Her şeyin istediğim gibi olamayacağına inanırım ( ) ( ) ( ) ( )

20- Problemi/Problemleri adım adım çözmeye çalışırım ( ) ( ) ( ) ( )

21- Mücadeleden vazgeçerim ( ) ( ) ( ) ( )

22- Sorunun benden kaynaklandığını düşünürüm ( ) ( ) ( ) ( )

23- Hakkımı savunabileceğime inanırım ( ) ( ) ( ) ( )

24- Olanlar karşısında “kaderim buymuş” derim ( ) ( ) ( ) ( )

25- “Keşke daha güçlü olsaydım” diye düşünürüm ( ) ( ) ( ) ( )

26- Bir kişi olarak iyi yönde değiştiğimi ve olgunlaştığımı

hissederim

( ) ( ) ( ) ( )

27- “Benim suçum ne?” diye düşünürüm ( ) ( ) ( ) ( )

28-“Hep benim yüzümden oldu” diye düşünürüm ( ) ( ) ( ) ( )

29- Sorunun gerçek nedenini anlayabilmek için başkalarına danışırım ( ) ( ) ( ) ( )

30- Bana destek olabilecek kişilerin varlığını bilmek beni rahatlatır ( ) ( ) ( ) ( )

Page 202: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

191

ÖZET

Bu tezin konusu yaşamı sürdürme nedenleri ile dini inançların ilişkisidir.

Literatürde, dini inanca sahip olmanın intihardan koruduğundan bahsedilmektedir.

Bu çalışmada dini inancın intiharı önlemede nasıl bir işlevi olabileceği merak

edilmiştir. Araştırma kapsamında ele alınan dini inanç değişkenleri Tanrı algısı, dini

başa çıkma, inanç düzeyleri, zor zamanlarda duaya yönelme ve duanın algılanan

etkileridir.

Araştırmanın örneklemi 18-65 yaş (X: 34,55) arasında 799 (444 kadın, 354

erkek) katılımcıdan oluşmuştur. Katılımcılara Sosyo Demografik Bilgi Formu,

Yaşamı Sürdürme Nedenleri Envanteri, Beck Depresyon Envanteri, Tanrı Algısı

Ölçeği, Dini Başa Çıkma Tarzları Envanteri, Stresle Başa Çıkma Tarzları Envanteri

uygulanmıştır.

Yaşamı sürdürme nedenleri ile olumlu Tanrı algısı, olumlu dini başa çıkma,

inanç düzeyleri ve dua ile ilgili değişkenler olumlu ilişkiler göstermektedir. İntihar

düşüncesi ile de olumsuz Tanrı algısı ve olumsuz dini başa çıkma olumlu ilişki

gösterirken, inanç ve duaya yönelme düzeylerinin ters yönde ilişkili olduğu

gözlenmiştir. Ayrıca olumsuz dini inançlar ile depresyon arasında olumlu ilişki

bulunmuştur. Olumlu Tanrı algısı ve olumlu dini başa çıkma tarzı, yaşamı sürdürme

nedenlerini yordayan değişkenler arasında yer almıştır. Tanrı’ya karşı daha az olumlu

atıfta bulunma ve düşük dindarlık düzeyinin ise intihar olasılığını yordama gücü

olduğu görülmüştür.

Page 203: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

192

Sonuçlar incelendiğinde olumlu dini inançların intiharı önlemede işlevsel

olabileceği ve insanları yaşama bağlayan sebepler ile ilişkili olduğu düşünülmüştür.

Elde edilen bulgular ışığında dini inançların, intiharı önleyen önemli bir yapı olduğu

söylenebilir. Olumlu dini inançları olan kişilerin yaşamı sürdürmeye daha istekli

olacağı düşünülebilir. Ayrıca, olumsuz dini inançları olan kişilerin daha depresif ve

hayata daha az bağlı olabileceği düşünülmektedir.

Anahtar Kelimeler: Yaşamı sürdürme nedenleri, intihar, Tanrı algısı, dini

inanç, dini başa çıkma.

Page 204: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

193

SUMMARY

The subject of this thesis is the relationship between reasons for living and

religious beliefs. In related literature, having a religious belief is claimed to be a

suicide preventing factor. We investigated what kind of a function of religious beliefs

had in suicide prevention. Religious variables in the study consisted of God image,

religious coping, belief levels, praying in difficult times, and perceived influences of

praying.

The sample consisted of 799 volunteers (444 female-354 male) between the

ages of 18 and 65. Socio-demographic Form, Reasons for Living Inventory, Beck

Depression Inventory, God Image Scale, Brief-RCOPE, and The Ways of Coping

Questionnaire were administered to the participants.

According to the results, the reasons for living showed positive relationships

with positive God image, positive religious coping, religiosity and praying. Suicidal

ideation showed positive relationships with negative God image and negative

religious coping but negative relationships with faith and praying. In addition, there

was a relationship between negative religious beliefs and depression. Positive God

image and positive religious coping predicted the reasons for living. Less positive

attributions to God and low level of religiosity predicted suicide probability.

As a result, positive religious beliefs are thought to be functional in preventing

suicide and be related to the reasons for living. In the light of obtained findings,

religious beliefs can be considered as an important factor preventing individuals from

committing suicide. On the contrary, findings imply that the individuals who have

Page 205: YAŞAMI SÜRDÜRMEDE DİNİ İNANCIN ROLÜ - Hoşgeldinizacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/6217/tez.pdf · Veronika Ölmek İstiyor Paulo Coelho, 1998, sf:24 İntihar, yukarıda adı

194

negative religious beliefs are more likely to be depressed and less connected to the

life.

Key Words: Reasons for living, suicide, God image, religiosity, religious

coping.