Türkiye Cumhuriyeti: Sürdürülebilir Kentsel Su Temini ve Sanitasyonu Sürdürülebilir Bir Şekilde Avrupa Birliği Su Çerçeve Direktifi ile Uygunluğa Erişme - Türkiye’nin Su Temini ve Sanitasyon Sektörü için Zorluklar ve Fırsatlar Güncellenmiş Rapor GWA03 Avrupa ve Orta Asya Kasım 2016 Bu çalışma, Su Ortaklığı Programı’nın (WPP) finansal katkısıyla mümkün olmuştur - http://water.worldbank.org/water/wpp. Bu makaleye http://www.worldbank.org/water internet sitesinden erişilebilir. Yazarlarla da [email protected] adresindeki Su Yardım Masası (Water Help Desk) aracılığıyla iletişime geçilebilir. Rapor No. 110547-TR Public Disclosure Authorized Public Disclosure Authorized Public Disclosure Authorized Public Disclosure Authorized
116
Embed
World Bank Documentdocuments.worldbank.org/curated/en/... · Büyüme ve Tuna Nehri Havzası’ndaki AB üye ülkeleri ve diğer Ülkeler ile karşılaştırma. .....17 Şekil 2.2:
This document is posted to help you gain knowledge. Please leave a comment to let me know what you think about it! Share it to your friends and learn new things together.
Transcript
Yönetici Özeti
1
Türkiye Cumhuriyeti:Sürdürülebilir Kentsel SuTemini ve SanitasyonuSürdürülebilir Bir Şekilde Avrupa Birliği Su Çerçeve Direktifiile Uygunluğa Erişme - Türkiye’nin Su Temini ve SanitasyonSektörü için Zorluklar ve Fırsatlar
Güncellenmiş Rapor
GWA03Avrupa ve Orta Asya
Kasım 2016
Bu çalışma, Su Ortaklığı Programı’nın (WPP) finansal katkısıyla mümkün olmuştur -http://water.worldbank.org/water/wpp.
Bu makaleye http://www.worldbank.org/water internet sitesinden erişilebilir. Yazarlarla [email protected] adresindeki Su Yardım Masası (Water Help Desk) aracılığıyla iletişime geçilebilir.
Rapor No. 110547-TR
Pub
lic D
iscl
osur
e A
utho
rized
Pub
lic D
iscl
osur
e A
utho
rized
Pub
lic D
iscl
osur
e A
utho
rized
Pub
lic D
iscl
osur
e A
utho
rized
Türkiye Cumhuriyeti: Sürdürülebilir Kentsel Su Temini ve Sanitasyonu
2
Standart Sorumluluk Reddi:
Bu belge, Uluslararası İmar ve Kalkınma Bankası – Dünya Bankası personelinin bir ürünüdür. Bu makalede ifade edilen bulgular, yorumlar ve sonuçlar Dünya Bankası İcra Direktörleri Kurulu’nun veya temsil ettikleri devletlerin görüşlerini yansıtmaz. Dünya Bankası, bu çalışmada kapsanan verilerin doğruluğunu garanti etmez. Bu çalışma içerisindeki herhangi bir haritada gösterilen sınırlar, renkler, isimlendirmeler ve diğer bilgiler herhangi bir bölgenin yasal statüsüne veya bu tür sınırların onaylanması ya da kabul edilmesine ilişkin Dünya Bankası tarafında herhangi bir kararı ifade etmez.
Telif Hakkı:
Bu yayındaki içerik telif hakkı ile korunmaktadır. Bu çalışmanın bölümlerini veya tümünü izinsiz kopyalamak ve/veya yayımlamak ilgili mevzuata aykırıdır. Dünya Bankası Uluslararası İmar ve Kalkınma Bankası çalışmalarının dağıtılmasını teşvik eder ve genellikle bir çalışmanın bölümlerinin çoğaltılması için hızlı şekilde izin verecektir.
Bu çalışmanın herhangi bir bölümünü çoğaltma veya yeniden basma izni için lütfen ayrıntılı bilgiler ile birlikte başvurunuzu şu adrese gönderin: Copyright Clearance Center, Inc., 222 Rosewood Drive, Danvers, MA 01923, USA, telefon 978-750-8400, faks 978-750-4470, http://www.copyright.com/.
Tali hakları da kapsayan hak ve lisanslara ilişkin diğer tüm sorularınız şu adrese gönderilmelidir: Office of the Publisher, The World Bank, 1818 H Street NW, Washington, DC 20433, USA, faks 202-522-2422, e-mail [email protected].
Giriş ....................................................................................................................................... 13
Bölüm 1 - Su ve Atıksu Hizmetleri Yönetiminde Türkiye’nin Deneyimi ................................................. 15
1.1. Uzun Süreli ve Engin Deneyim ............................................................................................. 15
1.2. Kurumsal Düzenlemelere Genel Bakış ................................................................................. 16
Bölüm 2 - Türkiye’de Su Sektörünün Durumu İyi Kapsama ve Hizmet Seviyeleri Göstermektedir ....... 17
2.1. Türkiye’de STS Hizmetlerine Kısa Bir Genel Bakış ................................................................ 17
2.1.1. Su Temini, Değişken Performansla, Neredeyse Ülkenin Tümünü Kapsamakta ................ 17
2.1.2. Sanitasyon ve Atıksu Arıtımı: Süregelen Bir Çalışma ....................................................... 20
2.1.3. Tarifeler ve Sektör Yatırımları Hakkında Bazı Veriler ....................................................... 21
2.1.4. Birçok SKİ’nin Mali Durumu Zorlayıcıdır .......................................................................... 23
2.2. AB Direktifleri’nin Uygulanmasını Engelleyen Bazı Sorunlar:............................................... 27
2.2.1. Yönetmelikler, planlama ve kurumlardaki çakışma ve çelişkiler ...................................... 27
2.2.2. Yatırımları tamamlamak son değil başlangıçtır ................................................................ 30
2.2.3. İzleme ve karşılaştırma paha biçilmez düzenleme araçlarıdır ......................................... 30
2.3. Hizmet Sürdürülebilirliğini Etkileyen Temel Sorunlar ............................................................... 31
2.3.1. Eğitim ve kapasite geliştirme acil ilgi gerektirir ............................................................... 31
2.3.2. Gelir getirmeyen su (GGS) azaltımı genellikle kullanılmayan bir kaynaktır ..................... 31
Bölüm 3 - AB ve Türkiye yönetmeliklerinin karşılaştırılması ................................................................. 33
3.1. Türkiye İçme Suyu Standartları AB standartlarının Çok Az Altındadır .................................. 33
3.2. Türkiye atıksu standartları AB’dekinden daha katıdır .......................................................... 33
Bölüm 4 - AB atıksu toplama ve arıtma standartları ile uyum maliyeti ................................................ 35
4.1. Yöntem ve Varsayımlar ........................................................................................................ 35
4.2. Sonuçlar ve Analiz ................................................................................................................ 37
4.3. SKİ’lerin bilançolarında mali etki ......................................................................................... 40
4.3.1. Tam Maliyet Esaslı Tarifeler, Karşılayabilirlik .................................................................... 41
4.4. 2014 SKİ Reformunun Getirdiği Uygulama Zorlukları .......................................................... 41
Bölüm 5 - Sektör Sorunları Türkiye için Fırsatlara Dönüşebilir - Tartışma soruları vedaha fazla analiz edilebilecek alanlar ................................................................................................... 44
5.1. Neden Tartışma Soruları? .................................................................................................... 44
5.2. Hangi Eylem Kriterleri? ........................................................................................................ 44
5.4. Sanitasyon Teknik Çözümlerine Dair Sorular ....................................................................... 46
5.5. Hizmet Dağıtımının İyileştirilmesi İçin Finansman ve Yönetim Tercihleri ............................. 48
5.6. Entegre Kentsel Su Yönetimi maliyetleri ve suyun niteliği ve niceliği kısıtlamalarını yönetmeye faydalı olabilir mi? ..................................................................... 49
Ek A: Haritalar ve Nüfus Dağılımı ....................................................................................................... 54
Ek B: 2006 yılından 2014 yılına kadar Temel Sektör Göstergeleri ...................................................... 56
Ek C: Su ve Atıksu Giderleri 2007 - 2013 ............................................................................................ 58
Ek D: Büyükşehir Belediyelerinin İl Nüfusları ..................................................................................... 59
Ek E: Maliyet Hesaplamaları için Ayrıntılı Yöntem .............................................................................. 60
Ek F: AB ve Türkiye STS Standartları ................................................................................................... 73
Ek G: Maliyet Tahminleri ve Tarife Etkilerinin Sonuçları ..................................................................... 80
Ek H: Nehir Havzalarındaki Maliyet Tahminlerinin Sonuçları ve Kişi Başına Mali Etkileri ................. 101
Ek I: Üst Düzey Çalıştayın Özeti ....................................................................................................... 110
Tablo ListesiTablo 2.1: Türkiye’de ve Tuna Havzası Ülkelerinde (AB Üyeleri ve Tümü) Su ve Atıksu Göstergeleri .... 20
Tablo 2.2: 2016 yılında SKİ’ler Tarafından Su ve Atıksu Hizmetleri için Uygulanan Mesken Tarife Oranları ........................................................................................................ 22
Tablo 2.3: 2015 yılında SKİ’lerin Temel Mali Göstergeleri..................................................................... 24
Tablo 2.4: SKİ’leri Gruplara Ayırmak için Kullanılan Göstergeler ve Eşik Değerler ................................ 25
Tablo 2.5: 2016 yılında Su ve Atıksu Hizmetleri için SKİ’ler Tarafından Uygulanan Tarife Oranlarına Karşı Karşılanabilir Mesken Tarife Oranları ........................................................ 26
Tablo 4.1: Değerlendirmede Kullanılan Senaryoların Tanımı ................................................................ 36
Tablo 4.2: Ulusal Düzeyde Tüm Senaryolar için Ek Yatırım ve İ&B Maliyetleri ..................................... 38
Tablo 4.3: Ulusal Düzeyde S1A ve S3A Senaryoları için Bölünmüş Toplam Maliyetler.......................... 39
Tablo 4.4: Tüm Hizmet Sağlayıcılar için Tüm Senaryolara Yönelik İlave Yatırımlar ve İ&B Maliyetleri, Milyon Avro ............................................................................................... 40
Tablo 4.5: S1A ve S3A Senaryolarına Yönelik SKİ’ler için Temel Mali Göstergeler ................................ 41
Tablo A.1: Farklı Hizmet Sağlayıcıların ve Hizmet Verdikleri Nüfus Sayısının Dağılımı .......................... 55
Tablo B.1: 2006 ila 2014 yılları Arasında Türkiye’deki Belediyeler için Temel İçme Suyu Göstergeleri . 56
Tablo B.2: Belediye STS Şebeke Hizmetlerine ilişkin Yaşam Memnuniyeti Araştırmasının Sonuçları .... 56
Tablo B.3: 2006 ila 2014 yılları arasında Türkiye’deki Belediyeler için Temel Atıksu Göstergeleri ........ 57
Tablo C.1: Su Hizmeti ve Atıksu Yönetimi Hizmetlerine ilişkin Belediyelerin, Devlet Kurumlarının ve İl Özel İdarelerinin 2007-2013 Yılları Arasındaki Sermaye ve İşletme Yatırımları, Milyon TL ............................................................................................................................. 58
Tablo D.1: 2007 ila 2014 Yılları Arasında Büyükşehir Belediyelerinin İl Nüfus Sayıları .......................... 59
Tablo E.1: Atıksu Arıtma Tesisinin (AAT) Durumuna Yönelik NHKEP Raporlarında Kullanılan Göstergeler ......................................................................................................... 61Tablo E.2: Taslak Yönetmelikten Alınan Mevcut AAT Durum Bilgileri ve Değerlendirmede Kullanılan Kod ...................................................................................................................... 61
Tablo E.3: Değerlendirmede Kullanılan Senaryoların Tanımı ................................................................ 65
Tablo E.4: Senaryolar için Arıtma Gereklilikleri ..................................................................................... 66
Tablo E.6: FEASIBLE Model Maliyet Tahminlerinin Türk Piyasası Seviyesine Dönüştürülmesi için Katsayılar ............................................................................................................................. 67
5
Tablo E.7: Kanalizasyon Şebekesi Çap Gruplarına Göre Uzunluk Dağılımı ve Gösterge Maliyetler ....... 68
Tablo E.11: Farklı Nüfus Aralıkları için Deniz Deşarjı Boru Çapı ............................................................ 69
Tablo E.12: Farklı Alıcı Ortamlar ve Nüfus Aralıkları için AVRO Bazında Deniz Deşarj Sistemi Yatırım Maliyetleri ................................................................................................. 69
Tablo E.13: 500,000 Üzerinde Nüfusa Sahip Kent Merkezleri için Denize Deşarj Sistemi Yatırım Maliyetleri ................................................................................................. 70
Tablo E.14: Çamur Bertarafı Maliyetleri için Temel Tahminler .............................................................. 70
Tablo E.15: Farklı Arıtma Türleri için Çamur Üretim Oranları ............................................................... 70
Tablo E.16: Farklı Nüfus Aralıkları için Atıksu Üretimi ........................................................................... 71
Tablo E.17: İ&B ve Amortisman Maliyet Hesaplamaları için Tahminler ................................................ 71
Tablo E.18: AAT Tesisleri için Gerekli veya Mevcut Yatırım ve İ&B Maliyetlerini Belirleme .................. 71
Tablo E.19: Atıksu Toplama Şebekesi için Gerekli veya Mevcut Yatırım ve İ&B Maliyetlerini Belirleme ...................................................................................................... 72
Tablo E.20: Deniz Deşarjı Tesisleri için Gerekli veya Mevcut Yatırımı ve İ&B Maliyetlerini Belirleme ... 72
Tablo F.1: AB ve Türkiye İçme Suyu Arıtma Parametrelerinin Özeti ...................................................... 73
Tablo F.2: Madde Tanımlı Parametreler Akrilamid, Epiklorhidrin ve Vinilklorür ................................... 74
Tablo F.3: AB ve TR Mevzuatlarındaki Arıtma Gerekliliklerinin Karşılaştırılması ve Genel Uygulama ... 75
Tablo G.1: Tüm Senaryolar için Ulusal Düzeyde Toplam Maliyetler ...................................................... 80
Tablo G.2: Hizmet Sağlayıcı Kategorileri için Tüm Senaryolara Yönelik Toplam Maliyetler ................... 81
Tablo G.3: Büyükşehir Belediyelerinde Gerekli Ek Yatırımları Gösteren Tüm Senaryolara Yönelik Sonuçların Özeti (AVRO) ...................................................................................................... 82
Tablo G.4: Büyükşehir Belediyeleri’ndeki İlave İ&B Maliyetlerini Yansıtan Tüm Senaryolara Yönelik Sonuçların Özeti (Avro/yıl) ................................................................... 84
Tablo G.5: Büyükşehir Belediyeler’de Yatırımların Hizmet Süresi Üzerinde Öngörülen Kümülatif İlave İ&B Maliyetlerini Yansıtan Tüm Senaryolara Yönelik Sonuçların Özeti (Avro) ............. 85
Tablo G.6: Tüm Senaryolarına Yönelik BB’lerde Gerekli Yatırımlar için Amortisman Maliyetleri (AVRO) .......................................................................................... 86
Tablo G.7: S1A, S3A ve S1B Senaryolara Yönelik Büyükşehir Belediyeler için İlave Yatırımlar, Hizmet Süresi İ&B ve Amortisman Maliyetlerinden Oluşan Toplam İlave Maliyetler (AVRO Milyon) .................................................................................................... 87
Tablo G.8: 1A, 2A ve 3A Senaryolarına Yönelik SKİ’ler için Temel Mali Göstergeler ............................. 89
Tablo G.9: 1B, 2B ve 3B Senaryolarına göre SKİ’ler için Temel Mali Göstergeler .................................. 90
Tablo G.10: Tüm Senaryolar için Kapsanacak Tarife Artış Marjı ve Ek Birim İşletme Maliyetleri .......... 91
Tablo G.11: Tüm Senaryolar için BB’ler Haricindeki Şehirlerde Gerekli Ek Yatırımlar (AVRO) ............... 93
Tablo G.12: Tüm Senaryolar için BB’ler Haricindeki Şehirlerde Yıllık İ&B Maliyetleri (EUR/yıl) ............ 97
Tablo G.13: Tüm Senaryolar için Büyükşehir Belediyeler’in Haricindeki Şehirlerde Yatırımların Hizmet Süresi Üzerinde Öngörülen İlave İ&B Maliyetleri (AVRO) ...................................... 98
Tablo G.14: Büyükşehir Belediyeler’in Haricindeki Şehirlerde Amortisman Maliyetlerini Yansıtan Tüm Senaryolara Yönelik Sonuçların Özeti(EUR).................................................. 99
Tablo G.15: S1A, S3A ve S1B Senaryoları için BB’ler Haricindeki Şehirlere Yönelik İlave Yatırımlara Göre Toplam Ek Maliyetler ve Hesap Dökümü, Toplam İ&B ve Amortisman Maliyetleri (AVRO milyon)............................................................................................... 100
Tablo H.7: S1A, S3A ve S1B Senaryolarına Yönelik Nehir Havzaları için İlave Yatırımı, Yatırımların Hizmet Süresi Boyunca Birikmiş İ&B ve Amortisman Maliyetlerini Kapsayan Toplam İlave Maliyetler (AVRO Milyon) ............................................................................. 108
Şekil ListesiŞekil 2.1: 2001 yılından 2014 yılına kadar Türkiye’de Su Teminine Erişim Oranları ve Demografik Büyüme ve Tuna Nehri Havzası’ndaki AB üye ülkeleri ve diğer Ülkeler ile karşılaştırma. ..... 17
Şekil 2.2: 2001 yılından 2014 yılına kadar Türkiye’de Gelir Getirmeyen Su Seviyesi, Kişi Başına Yıllık Kayıp, Demografik Büyüme ve Tuna Nehri Havzası’ndaki Seçili Ülkelerle Karşılaştırma. 19
Şekil 2.3: 2001 yılından 2014 yılına kadar Türkiye’de Demografik Büyüme ile Atıksu Toplama ve Arıtımına Erişim ve Tuna Nehri Havzası’ndaki Seçili Ülkelerle Karşılaştırma ......................... 21
Şekil A.1: Türkiye’deki Büyükşehir Belediyelerin Haritası ..................................................................... 54
Şekil A.3: Türkiye’de Su Sektörünün Kurumsal Yapılanması ................................................................. 55
Şekil G.1: S1A, S1B ve S3A Senaryolarına göre Büyükşehir Belediyeleri’nde Mevcut ve İlave Yatırımların Karşılaştırılması .................................................................................................. 83
Şekil G.2: S1A, S1B ve S3A Senaryoları Kapsamında BB’lerde Toplam İlave Maliyetlerin Karşılaştırılması ..................................................................................................................... 88
Şekil G.3: S1A senaryosuna göre Büyükşehir Belediyeleri haricindeki şehirlerde gerekli yatırım maliyetlerine karşı mevcut olanlar........................................................................................ 94
Şekil G.4: S3A Senaryosuna göre Büyükşehir Belediyeleri Haricindeki Şehirlerde Gerekli Yatırım Maliyetlerine Karşı Mevcut Yatırımlar ................................................................................... 95
Şekil G.5: S1B Senaryosuna göre Büyükşehir Belediyeleri Haricindeki Şehirlerde Gerekli Yatırım Maliyetlerine Karşı Mevcut Yatırımlar ................................................................................... 96
Şekil H.1: S1A, S1B ve S3A Senaryolarına göre Nehir Havzalarında Mevcut ve İlave Yarıtımların Karşılaştırılması ................................................................................................ 107
Şekil H.2: S1A, S1B ve S3A Senaryolarına göre Nehir Havzalarında Toplam İlave Maliyetlerin Karşılaştırılması ............................................................................................... 109
Kutular ListesiKutu 5.1 SÇD Uygulamasının Geliştirilebileceği Diğer Potansiyel Alanlar ............................................. 47
Kutu E.1 Yürürlükteki Tebliğ’de belirtildiği üzere “Hassas Alanlar” – Modelde A Seçeneği .................. 62
Kutu E.2 Taslak Yönetmeliğe göre “Hassas Alanlar” – Modelde B Seçeneği ......................................... 64
7
Kısaltmalar
AAT Atıksu Arıtma Tesisi
AB Avrupa Birliği
BB Büyükşehir Belediyesi
BSBİ Belediye Su İdareleri Birimleri (BB olmayanlar)
SYGM Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Su Yönetimi Genel Müdürlüğü
TH Türkiye Hükümeti
TL Türk Lirası
TÜİK Türkiye İstatistik Kurumu
TYİ Tasarla, Yap, İşlet (Bir KÖİ - Kamu Özel İşbirliği – düzenlemesi türü)
WPP Dünya Bankası Su Ortaklığı Programı
YİD Yap, İşlet, Devret (Bir KÖİ - Kamu Özel İşbirliği – düzenlemesi türü)
Türkiye Cumhuriyeti: Sürdürülebilir Kentsel Su Temini ve Sanitasyonu
8
Yönetici Özeti
9
Hedef. Türkiye, İçme Suyu Direktifi (İSD), Kentsel Atıksu Arıtma Direktifi (KAAD) ve AB Su Çerçeve Direktifi’nin (SÇD) Su Temini ve Sanitasyon (STS) ile ilgili yönlerinde uyuma ulaşmak için çalışmaktadır. Bu raporun esas amacı, Türkiye’de STS hizmetlerinde
karşılaşılan temel sorunları tanımlayıp analiz ederek, yetkili makamlar ile hizmet temininin niteliğini, sürdürülebilirliğini (teknik ve mali) ve karşılanabilirliğini geliştirecek fırsatlar hakkında bir diyalog başlatmaktır. Bu amaç ayrıca Türkiye’nin, yakın dönemde belirlenmiş, Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’ne ulaşmaya odaklanmasına da uygundur. Bu nedenle rapor, üst düzeydeki bir çalıştayda tartışılmış olan soruları belirlemiştir ve ilerideki analizler ve Dünya Bankası’ndan destek talebi için ilgi oluşmasını beklemektedir.
Türkiye’nin STS Hizmetleri Yönetimindeki Engin Tecrübesi. Türkiye Cumhuriyeti’nin su sektöründe uzun süreli ve büyük bir deneyimi vardır. 1926 Sular Hakkında Kanun, su kaynaklarının yönetimi için tüm sorumluluğu devlet düzeyinde belirlemiştir. Bu durum 1982 Anayasası ile pekiştirilmiştir: Devlet bu doğal kaynakları arama ve işletme hakkına sahiptir; ancak bu hakkı belirli bir süre için özel kuruluşlara devredebilir. Belediyeler, kendi bölgelerindeki STS hizmetlerinden sorumludur. İstanbul’daki su kıtlığı ve kanalizasyon sorunlarına pragmatik bir karşılık olarak Türkiye, 1981 yılında İstanbul Belediyesi’nde yeni bir hizmet temini modelini uygulamaya koymuştur. Belediyeye bağlı ancak bağımsız bütçeli özel bir kamu kuruluşu olan Su ve Kanalizasyon İdaresi kurulmuştur. Kısaca İSKİ olarak bilinen kuruluş, Hazine Garanti Programı kapsamında uluslararası krediler ile büyük STS yatırımlarına finansman sağlamak için görevlendirilmiştir. Bu tarihten sonra Türkiye, büyük kentsel alanlardaki belediyeleri birleştirerek ve her birini bir SKİ ile donatarak 16 “Büyükşehir Belediyesi” oluşturmuştur. 31 Mart 2014 tarihli kanunla 14 yeni Büyükşehir Belediyesi ve SKİ kurulmuştur ve tüm Büyükşehir Belediyeleri’nin hizmet alanları il geneline genişletilmiştir. Sonuç itibariyle 30 SKİ, nüfusun %77’sine (2014 yılında 62 milyon) STS hizmeti sağlamaktan sorumludur. Diğer belediyeler, ilgili daireleri vasıtasıyla STS hizmetlerini sağlamaktadır. İl Özel İdareleri belediye sınırları dışındaki alanlarda hizmet sağlamaktadır.
Türkiye, AB Direktiflerine Uyum Yönünde Önemli Bir Gelişim Kaydetmiştir. Türkiye Cumhuriyeti’nin AB’ye katılım süreci; Türkiye’deki mevzuatın AB’nin STS hizmetleri ile ilgili olan SÇD, İSD ve KAAD gibi Direktifleri ile uyumlu hale getirilmesi için büyük bir çaba sarf etmesine neden olmuştur. Türkiye, SÇD’nin “entegre su kaynakları yönetimi” ve “iyi ekolojik durum” ilkeleri ile su kaynaklarının korunması ve kontrol edilmesi için bütüncül yaklaşımlara (nicelik ve nitelik olarak) uygun şekilde, 25 nehir havzası belirlemiş ve her biri için Nehir Havzası Koruma Eylem Planları (NHKEP) hazırlamıştır. Merkezi olarak Su Yönetimi Koordinasyon Kurulu ve bölgesel olarak havza yönetim heyetleri aracılığıyla nehir havzası yönetim planlarının hazırlanmasının koordinasyonu ve SÇD uyumluluğunu koordine etmesi için Orman ve Su İşleri Bakanlığı (OSİB) görevlendirilmiştir. Ayrıca Türkiye, raporun geri kalan kısmının odağı olan İSD ve KAAD uygunluğuna yönelik büyük bir gelişim kaydetmiştir. Sektör yatırımları ve STS yönetimi için kurumlar görevlendirilmiş, hizmet sağlayıcılar tesis edilmiş ve yönetmelikler, standartlar, programlar ve eylem planları geliştirilmiştir. 2011 yılında hükümetin yaptığı kurumsal değişiklikler ile, STS konusunda yetkilerin birçoğu OSİB ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na (ÇŞB) devredilmiştir. Finansman sağlama sorumlulukları Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü’ne (DSİ) ve İlBank’a bağlıdır. Türkiye’nin kalkınma bankası olan İlBank belediyelerin kredi itibarlarını ve fonlarını da değerlendirmekte ve STS sektörü için uluslararası fonları yönlendirmektedir.
Yönetici Özeti
Türkiye Cumhuriyeti: Sürdürülebilir Kentsel Su Temini ve Sanitasyonu
10
OSİB, nehir havzaları yönetim planlarını hazırlamaktan sorumlu Su Yönetimi Genel Müdürlüğü (SYGM) vasıtasıyla yeni bir yönetmelik taslağıyla “hassas su kütlelerini ve bu kütlelerin drenaj alanlarını kentsel hassas alan ve/veya nitrata hassas alan olmak üzere” yeniden tanımlamaya çalışmaktadır. SYGM ayrıca yerüstü sularının korunması ve kalitesinin iyileştirilmesi ve yeraltı su kütleleri ile yeraltı su kütlelerinin korunması maksadıyla çevresel kalite standartlarını belirler..
ÇŞB çevresel etkileri değerlendirmekte, atıksu arıtma standartlarını belirlemekte, deşarj izinlerini vermekte ve atıksu arıtma tesislerinin performansını izlemektedir. Ayrıca AB’ye uyum operasyonel programını, mali anlaşma çerçevelerini hazırlamakta ve projelerin öncelik düzeyini belirlemektedir.
Türkiye STS Sektörünün Durumu, İyi Kapsama ve Hizmet Seviyesi Göstermektedir. Türkiye’nin STS alanındaki çabaları olumlu sonuçlar doğurmuş; 2014 yılında belediyelerde yaşayan nüfusun %97’si şebekeyle su teminine erişirken, kanalizasyon şebekesine erişim oranı %90 olmuştur. Bu oranlar yurt genelinde ise sırasıyla %91 ve %84 olarak belirtilmiştir. Türkiye İstatistik Kurumu (TUIK), içme suyu arıtma tesisi ile hizmet verilen nüfusun belediyelerde %58, ülke genelinde %54 olduğunu raporlamıştır. Bu durum; 2012 yılında su temini hizmetinde %79 olan ve 2009 yılından bu yana %76’nın üzerinde bulunan tüketici memnuniyet oranı dikkate alındığında, sağlanan suyun geri kalan bölümünün çoğunlukla yeterince iyi kalitede olduğu ve karmaşık arıtma sistemlerine gerek duymadan basit bir dezenfeksiyon işleminden sonra dağıtalabildiği şeklinde yorumlanmıştır. Artan nüfus, erişim ve kişi başına tüketim düzeylerine rağmen Türkiye, arıtılmadan deşarj edilen atıksu oranını 2006 yılında %36’dan (1.226 milyon m3) 2014 yılında %19’a (813 milyon m3) ve aynı dönemde gelir getirmeyen su (GGS) miktarını %54’ten %35 seviyesine düşürmüştür. Bu hizmet seviyeleri Tuna Nehri Havzası’ndaki AB üye ülkelerinin değerleri ile eşleşmektedir.
Borçlanma ile Fonlanan STS Yatırım Çalışmaları SKİ’lerin Kredi İtibarını Sınırlandırmaktadır. Borçlara ilişkin 2014 ve 2015 yılı verileri, birçok SKİ’nin toplam borç düzeyinin bütçe gelirlerini aştığını göstermektedir. 2014 yılında kurulan SKİ’lerin çoğunluğu, hanehalkınca ödenebilir tarife düzeylerine rağmen, genellikle zarar etmektedir ve düşük bir kredi itibarına sahiptir. Bu durum, SKİ’lerin işletme ve yatırım kapasitelerini geliştirmek için daha iyi finansman ve verimlilik iyileştirmesi gerektiğini göstermektedir.
AB Direktifleri’nin uygulanmasını engelleyen bazı sorunlar bulunmaktadır: Çok yüksek standartlar... Türkiye’nin içme suyu standartları çoğunluk itibariyle İSD tarafından belirlenenlere uygun olsa da, iki atıksu standardı1 da KAAD’ınkilerden daha katıdır ve uygulama daha da katı bir şekildedir. “Hassas” olarak belirlenen alanların AB’nin ötrofikasyona veya gerçek ve kötüleşen bir çevre tehdidine karşı önerdiği hassasiyet bağlamından farklılık gösterdiği görünmektedir. Yeni bir taslak yönetmelik, standartları AB standartları ile eşleştirmek için uyumlaştırabilir; ancak bu, “hassas alanlar” olarak belirlenen alanların sayısını da arttıracaktır.
Uyum için ilave maliyetler Rapor, üç senaryoda uygunluğa erişmenin tahmini maliyetlerine dair bir analizi içerir: (i) KAAD standartları; (ii) hassas alanlarda nütrient giderimli Türk standartları ve (iii), senaryo (ii)’ye ek olarak 50.000’in üzerinde nüfusu bulunan tüm şehirlerde ilave nitrojen giderimi içeren Türk standartları. Her bir senaryoda “hassas alanlar” için iki seçenek dikkate alınmıştır: (i) halihazırda tanımlandığı gibi ve (ii) yeni taslak yönetmelikte belirlendiği gibi. Ortaya çıkan tahmini uyum maliyetleri, ek yatırımlar için 5.2 ila 6.3 milyar Avro (eğer borçlanma yoluyla karşılanırsa 4 milyar Avro daha fazla) ve bununla ilgili işletme ve bakım (İ&B) için yıllık 844 milyon ila 1.4 milyar Avro arasında değişkenlik göstermektedir. Yatırımın hizmet süresi boyunca İ&B maliyeti ve amortismanını da dikkate alarak bu rakamlar 116 ila 186 milyar Avro’yu yansıtmaktadır. Yatırımlar ve İ&B’ye ilişkin asgari maliyet senaryosu AB standartlarını ve mevcut hassas alanları uygulamaktır. Bu maliyetler sadece atıksuya odaklanan yalnızca kısmi
1 Kentsel Atıksu Arıtımı Yönetmeliği ve Su Kililiği Kontrolü Yönetmeliği
Yönetici Özeti
11
maliyetlerdir. Halka açık veriler ve ölçütler pompalama istasyonları, derin deniz deşarjı ile çamur arıtma, taşıma ve bertarafını kapsamaya imkan tanımadığı içinvarsayımlarbu maliyetlerin bazıları için tahmin edilmiştir. Bununla birlikte, mevcut hassas alanlarıla birlikte Türk standartları ile AB standartlarının karşılaştırılmasının dikkate alınması , yatırımlarda %17 ve İ&B maliyetlerinde yıllık %59 daha fazla maliyet oluşturacağı tahmin edilmektedir.Yeni “hassas alanlarda” AB standartlarının uygulanması, yatırımlara %15 ve yıllık İ&B maliyetlerine %52 ilave getirecektir. Birkaç SKİ böylesi ek maliyetleri karşılayabilir.
Dağılmış Sorumluluklar. Gerek kaynak yönetiminde gerekse STS sektöründe birbiri ile çakışan sayısız eylem planının ve yatırım programının bulunması, su sektörü için ortak sorumluluklara sahip faklı kurumların varlığı Türkiye’nin uyum verimliliğini kısıtlamakta ve denetimi zorlaştırmaktadır. Ayrıca, sektör ve gelişimin “büyük resmine” ilişkin Türkiye’nin gerçek bir vizyona sahip olma kapasitesini engellemektedir.
İşletme ve mali performansların iyileştirilmesi ihtiyacı İklim değişikli etkisi nedeniyle kaynakların azalması ile birlikte su için artan demografik ve ekonomik talep gelir getimeyen su (GGS) azaltımını başlıca öncelik yapmaktadır. Daha iyi enerji verimliliği ve kapasite geliştirme konuları da atıksu arıtma tesislerini (AAT) işletme ve çamur yönetiminde deşarj hedeflerini sürdürülebilir şekilde karşılamak açısından son derece önemlidir.
STS tesisleri hakkında halka açık verilerin yetersizliği. Halihazırda Türkiye’de STS hizmetlerinin sağlanmasına dair hiçbir karşılaştırma sistemi bulunmamaktadır. OSİB/SYGM, GGS için bir tane oluşturmuştur fakat kılavuz belgesi güvenilir ve kıyaslanabilir verilere ulaşmada yetersiz olmakla birlikte elektronik bir form da değildir. Bu durum, tesislerin performansının etkin bir şekilde izlenmesi, bilgiye dayalı stratejik kararların verilmesi ve verimlilik ile finansal sürdürülebilirliği destekleyecek teşvik çerçevesinin iyileştirilmesi kapasitesini etkilemektedir. GGS’nin raporlanmasını iyileştirmek için OSİB/SYGM belediyelere eğitim sağlamaktadır.
Bu Konular Fırsata Dönüştürülebilir
Uyum sağlanması gereken tüm çevre direktifleri içerisinde, KAAD’nin en maliyetlilerden birisi olduğu AB’de iyi bilinmektedir. SÇD’nin temel bir ölçüsü (Ek VI B bölümü) olarak KAAD’nin uygulanması AB üye devletlerinde “iyi ekolojik durum” göstergelerinde beklenen iyileşmeyi henüz oluşturmamıştır. Bu, Türkiye’nin, SÇD temel ilkeleri üzerine odaklanıp, suyla ilgili yönetmeliklerini iyileştirerek uygulaması ve sonrasında AB’ye uyarlaması için bir fırsat sunmaktadır.
Diğer ülkeler uyum sağlamıştır ve deneyimleri Türkiye’ye fayda sağlayabilir. Sürdürülebilirliğe ulaşmada kilit hususlar (i) yeni yatırımın verimliliğini garanti altına almak için yatırımın hizmet süresi boyunca oluşacak toplam İ&B maliyetini optimize etmeyi, (ii) mevcut altyapının verimliliğini ve performansını iyileştirmeyi ve (iii) SKİ’lerin kredi itibarlarını iyileştirmek için uyarlanmış destek sağlamayı kapsamaktadır.
Yalnızca atıksu çıkışından ziyade beklenen çevresel etkilere dayanan arıtma standartlarının belirlenmesi. SÇD’ye uygun olarak sorulmaya değer ilk soru, yatırım kararları ve standartların fiili su kalitesini, belgelenen iyileşmeyi ve nehir havzası’ndaki deşarj alanı ve akış yönünde planlanan kullanımlarını dikkate alarak arıtılmış atıksu deşarjının ekolojik durum üzerinde beklenen etkileri bazında mı belirlenmektedir.
Etki açısından “hassas” ve “daha az hassas” alanların belirlenmesi? “Hassas alanlar” için belirlenen limitler ve bunların coğrafi boyutu atıksu arıtma standartlarını ve maliyetlerini belirler; peki bu aynı zamanda beklenen iyileşmeyi sağlayacak mıdır? Alıcı ortamların “hassasiyet” değerlendirmesi güvenilir yeterli düzeyde su kalitesi denetimine dayanır mı ve deşarjın fiili ekonomik etkisi ile ilgili midir?
Türkiye Cumhuriyeti: Sürdürülebilir Kentsel Su Temini ve Sanitasyonu
12
SÇD, alıcı ortam hassasiyetini çoğunlukla ötrofikasyon seviyesi ile ilişkilendirir. Ürettikleri kirlilik arıtılmamış daha geniş noktasal veya noktasal olmayan kirlilik ile karşılaştırıldığında minimal düzeyde ve gözardı edilebilir olan, Türkiye’nin nehir havzalarındaki küçük şehirlerdeki katı ve pahalı nutrient giderimi teknolojisinin gerekmesi bir anlam ifade eder mi?
Artan aşamalı yaklaşımları uygulama. Zaman içerisinde giderek artan oranda uygulanan katı gerekliliklerle birlikte, alıcı ortamın “iyi ekolojik durumu”na fiilen katkıda bulunan ön koşulların boyutuna dayalı aşamalı yaklaşımların desteklenmesi için güçlü bulgular bulunmaktadır. Bu tür aşamalı yaklaşımlar, çevre ve sürdürülebilirlik hedeflerini en uygun hale getirir. Bunların hem mekan hem de zamanda uygulanması, her bir kentsel alan ölçeğinde sabit atıksu standartlarının uygulanmasından ziyade nehir havzası hedeflerini yanıtlamak için su kaynağı ve nehir havzası ölçeğinde bütüncül bir yaklaşım gerektirir. Bu ayrıca, ekolojik durum izlendiğinde hedeflerin karşılanmadığı görülürse, yaklaşımın uyarlanmasına izin verir. AB üyeleri bu yaklaşımı uyguluyorsa, Türkiye neden uygulamasın?
Entegre Kentsel Su Yönetiminin (EKSY) kullanılması. EKSY su ve atıksu yönetimi ile yeniden kullanımı için karar vermek ve şehir düzeyinde bütüncül bir yaklaşım yoluyla kaynakları ve finansmanı optimize edecek bir yöntem olarak yaygın bir şekilde kabul görmektedir. EKSY, kentsel alanlar ölçeğinde giderek kıtlaşan su kaynaklarının bütüncül, entegre ve sürdürülebilir yönetimini amaçlar.2 Altyapı seçeneklerini kentsel planlama ile birleştirmekte ve çözüm arayışı sürecinde tüm “su döngüsünü” dikkate almaktadır. Türkiye’de analiz edilmeye değer sorular arasında şunlar vardır: Altyapı gelişimine yönelik kamu hizmetleri planları kent planlamalarına ne ölçüde entegredir? Uygulamaları koordineli midir? Kent merkezleri su güvenliğini temin etmek ve AB Direktifleri’ne uyum sağlamak için planlar geliştirirken EKSY yaklaşımlarının benimsenmesini kolaylaştırmak için hangi teşvik mekanizmaları mantıklı olur?
2 Bölüm 5.6 EKSY’nin daha ayrıntılı bir tanımını ve Türkiye bağlamında hangi yönleri kapsayabileceğine dair bir açıklamayı vermektedir.
Giriş
13
Genel Bakış ve Hedefler
Genel Bakış Türkiye Devleti ve Dünya Bankası, su temini ve sanitasyon (STS) sektöründe proje finansmanı aracılığıyla uzun bir iş birliği geçmişine sahiptir. Bu iş birliğinin bir parçası olarak Dünya Bankası, Su Ortaklığı Programı’ndan (WPP) bir hibe sağlamış ve “Türkiye’de
Sürdürülebilir Kentsel Su ve Atıksu Hizmetleri” başlıklı analitik bir çalışma yürütmüştür. Söz konusu çalışma bu raporun temelini oluşturmaktadır.
Çalışma ve Raporun Hedefleri Türkiye İçme Suyu Direktifi (İSD), Kentsel Atıksu Arıtma Direktifi (KAAD) ve Avrupa Birliği (AB) Su Çerçeve Direktifi’nin (SÇD) STS ile ilgili yönlerinde uyuma ulaşmak için çalışmaktadır. Raporun temel amacı; Türkiye’de STS hizmetlerinde karşılaşılan temel sorunları tanımlayıp analiz ederek, yetkili makamlar ile hizmet temininin niteliğini, sürdürülebilirliğini (teknik ve mali) ve karşılanabilirliğini geliştirecek fırsatlar hakkında bir diyalog başlatmaktır. Bu amaç Türkiye’nin yakın dönemde belirlenmiş, Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’ne ulaşmaya odaklanması ile de oldukça tutarlıdır. Rapor, üst düzeydeki bir çalıştayda tartışılan soruları ve alınan ilgili girdileri belirler.
Veri Sınırlamaları Derin bir analiz gerçekleştirmek için gerekli verileri toplama ve düzenleme, bu çalışmanın zaman dilimi içerisinde üstesinden gelinemeyen bir zorluk olmuştur. Bu nedenle rapor yalnızca Türk mevkidaşlar ve AB’deki meslektaşlarla toplantılardan edinilen ve çalıştayda dağıtılan ya da doğrulanan bilgilere ilişkin halka açık veriler ve çalışmalara dayanmaktadır.
Raporun YapısıBu rapor, merkezi ve yerel yönetimlerdeki üst düzey görevliler ve yetkili makamlar için tasarlanmış ve yazılmıştır. Sektörün temel hedeflerini, kurumsal düzenlemeleri ve düzenleyici çerçeveyi anlatan 1. Bölüm, bu bilgiler hedef kitlesi tarafından iyi bilindiği için kısa tutulmuştur.
2. Bölüm STS’nin teknik ve mali yapısına ilişkin genel bir bakış sunmaktadır.
3. Bölüm, AB İçme Suyu ve Kentsel Atıksu Direktifleri’ni Türkiye yönetmelikleri ile karşılaştırmaktadır ve mevcut uyum düzeyinin kısa bir genel bakışını sunmaktadır.
4. Bölüm, üç senaryoda atıksu toplama, arıtma ve hizmet temini ile ilgili yönetmeliğe uyum sağlama maliyetini tahmin etmektedir: (i) AB Kentsel Atıksu Direktifi gereklilikleri, (ii) hassas alanlarda nütrient giderimli Türk standartları ve (iii), senaryo (ii)’ye ek olarak 50.000’in üzerinde nüfusu bulunan tüm şehirlerde ilave nitrojen giderimi içeren Türk standartları. Mevcut altyapının yatırım ve işletme ve bakım (İ&B) ihtiyaçları (mevcut veriye göre) ile, her bir senaryodaki yönetmeliğe uyum sağlamak için gerekli ilave maliyetler ve verilerine ulaşılabilen hizmet sağlayıcılar için İ&B ve tarifeler üzerindeki ilgili etki hesaplanmaktadır.
5. Bölüm, üst düzeydeki bir çalıştayda istişare etmek için daha fazla analize değer soruları ortaya koymaktadır.
Proje Ekibi ve TeşekkürBu analitik çalışmaya, Manuel Mariño (Danışman, Teknik Lider ve Koordinatör), Emre Tokcaer (Teknik Danışman), Işık Kocaman (Mali Danışman) ve Türkiye’deki Dünya Bankası Ülke Ofisi’nin destekleriyle Xavier Chauvot de Beauchêne (Kd. AAT, ÇTL) tarafından öncülük edilmiştir. Ekip, Orman ve Su İşleri Bakanlığı (OSİB) Su Yönetimi Genel Müdürlüğü’ne (SYGM), 18 Ekim 2016 tarihinde Ankara’da düzenlenen üst düzey çalıştaya katılan kurumlara ve özellikle sunum yapanlara ve panel konuşmacılarına teşekkürlerini sunmaktadır.
Giriş
Türkiye Cumhuriyeti: Sürdürülebilir Kentsel Su Temini ve Sanitasyonu
14
Bölüm 1
15
1.1. Uzun Süreli ve Engin Deneyim
Türkiye Cumhuriyeti, devlet düzeyinde su kaynaklarının yönetimi için tüm sorumluluğu düzenleyen 1926 Sular Hakkında Kanun’dan (831 sayılı) başlayarak su sektöründe uzun süreli ve geniş bir deneyime sahiptir. 1982 Anayasası, su da dahil olmak üzere tüm doğal
kaynakların devlet vesayeti altında olduğunu onaylamıştır. Devlet, bu doğal kaynakları arama ve işletme hakkına sahiptir. Ancak, devlet belirli bir süre için bu hakkı özel kuruluşlara devredebilir. Devlet, ekonomik dönüşüm programının bir parçası olarak liberalleşmeyi başlatırken, su kaynaklarının geliştirilmesini desteklemiştir.
1980’li yıllarda şehirlerde, özellikle İstanbul ve Ankara’da artan nüfus mevcut su kaynaklarının tükenmesine, akabinde su kıtlığı ve ciddi kanalizasyon sorunlarına neden olmuştur. 1981 yılındaki bu krize karşılık olarak Türkiye, hizmet temini için bağımsız bütçeli ve belediyeye bağlı bir kamu kuruluşu olan Su ve Kanalizasyon İdaresi’nin kurulması ile 1981 yılında İstanbul’da denenen yeni bir model ortaya koymuştur. Kısaca “İSKİ Kanunu” olarak adlandırılan kanun yalnızca STS hizmetlerinin bağımsızlığına yol açmamış, aynı zamanda Hazine Garanti Programı kapsamında uluslararası krediler vasıtasıyla geniş çaplı STS yatırımları finanse etmek için İSKİ’yi de teşvik etmiştir.
Büyük kentsel bölgelerde STS ve diğer hizmetlerin temini için akla uygun ölçeğin artık belediyeler değil, metropol alanı olduğu belirginleştikçe, Türkiye 1984 yılında Ankara, İstanbul ve İzmir’i “Büyükşehir Belediyeleri”ne (BB) dönüştürerek belediyeleri güçlendirmiştir. 1986 yılında İSKİ Kanunu’nun tüm BB’lere uygulanmasına karar verilmiştir. 1986 ila 1993 yılları arasında ülkedeki on üç büyük şehir aynı şekilde yeniden yapılandırılmış3 ve il sınırları içerisinde STS hizmetleri sağlamaları için her bir şehirde Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü (SKİ) kurulmuştur. Diğer belediyelerde STS hizmetleri, belediyenin farklı bölümleri tarafından sağlanmaktadır. Belediye sınırları dışındaki bölgelerde ise STS hizmetlerini İl Özel İdareleri sağlamaktadır.
Türkiye 2014 yılında başlıca metropol alanlarını BB’ye dönüştürerek belediyeleri sağlamlaştırmış ve İSKİ Kanunu’nu 30 BB’ye (2014 yılında nüfusun %77’si veya yaklaşık 62 milyon insan) genişletmiştir. “SKİ’er”, il sınırlarına karşılık gelen BB sınırları içerisindeki STS hizmetlerinden sorumludur. Daha küçük belediyelerde STS hizmetlerini her belediyenin ilgili daireleri sağlar. Ek A “Haritalar ve Nüfus Dağılımı”, Türkiye’deki 30 büyükşehir belediyesinin haritasını göstermektedir.
Türkiye Cumhuriyeti’nin AB’ye katılım süreci STS yasal çerçevesinin gelişmesi üzerinde bir başka önemli etken olmuştur, özellikle de Türkiye mevzuatını tüm Avrupa su türlerini korumayı ve iyileştirmeyi amaçlayan Su Çerçeve Direktifi (SÇD) uyarınca, AB mevzuatına uyumlaştırmaya başladığında. Direktif, ekonomik teşviklerin (maliyet karşılama ve uygun fiyatlama) uygulanmasına ek olarak nehir havza planlaması, tedbir programları, tehlikeli maddelerle kirliliğin giderilmesine yönelik strateji (öncelikli maddeler hakkındaki ilgili direktif içinde), halkın bilgilendirilmesi ve görüşünün alınması vasıtasıyla ekolojik ve entegre (bütüncül) bir yaklaşım ortaya koymaktadır. Hem nitel hem de nicel açılardan SÇD’nin su kaynaklarının korunması ve kontrolüne dair ilkelerine uymak ve Direktifin belirlediği “Entegre su kaynakları yönetimine” ulaşmak için; 25 su havzası ile
Bölüm 1 - Su ve Atıksu HizmetleriYönetiminde Türkiye’nin Deneyimi
3 Adana (1986), Bursa, Gaziantep, Konya (1987), Kayseri (1988), Antalya, Mersin, Diyarbakır, Erzurum, Eskişehir, İzmit (2014 yılında “Kocaeli” olarak değişti), Sakarya ve Samsun (1993).
Türkiye Cumhuriyeti: Sürdürülebilir Kentsel Su Temini ve Sanitasyonu
16
“hassas su kütleleri, kentsel hassas alanlar ve nitrata hassas alanlar” tanımlanmış ve bunların koruma eylem planları tamamlanmıştır (Nehir havzalarının haritası için Ek A “Haritalar ve Nüfus Dağılımı”na bakınız).
1.2. Kurumsal Düzenlemelere Genel BakışSu sektörüne ilişkin farklı bakanlıkların sorumluluk ve görevleri 2011 yılında değiştirilmiştir. Bunun sonucu olarak Orman ve Su İşleri Bakanlığı (OSİB) ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı (ÇŞB) kurulmuştur. Merkezi düzeyde OSİB ve ÇŞB su sektörü yetkilerinin çoğunu paylaşmaktadır.
Suya ilişkin OSİB’nin esas yetkileri; su kaynaklarını korumak ve bunların sürdürülebilir kullanımına dair politikalar geliştirmek ve ulusal su yönetimini koordine etmektir. Su Yönetimi Genel Müdürlüğü (SYGM) özellikle; (i) Nehir Havzaları Yönetim Planlamaları’nın hazırlanması, (ii) kentsel hassas alanların ve nitrata duyarlı hassas alanların tanımlanması ve izlenmesi ve (iii) yer üstü ve yer altı sularının kalite ve miktarının korunmasına yönelik hedef, ilke ve alıcı ortam standartlarının ilgili kurum ve kuruluşlarla birlikte belirlenmesi, su kalitesinin izlenmesi veya izletilmesinden sorumludur.
ÇŞB’nin su yönetimi hususunda, özellikle çevresel koruma ve rehabilitasyon, projelerin ve faaliyetlerin çevresel etkilerini değerlendirme ve izlemeye ilişkin sorumlulukları bulunmaktadır. Bu itibarla, atıksu arıtma tesisleri için arıtma standartları belirlemekten, deşarj izinleri vermekten ve atıksu tesislerinin performansını denetlemekten sorumludur. ÇŞB ayrıca, AB Yatırımları Dairesi vasıtasıyla, mevzuata, AB direktiflerine ve uluslararası anlaşmalara, özellikle AB ile mali anlaşma çerçevelerine, uygun olarak çevre operasyonel programının hazırlanması ve uygulanmasından da sorumludur.
İlbank, Türkiye’nin kalkınma ve yatırım bankasıdır. STS’de büyük bir pay oluşturan belediye yatırımları üzerinde önemli etkisi vardır. Türkiye’deki tüm yerel yönetimlerin kredi itibarlarını ve dolayısıyla kabul edilebilir borç düzeyini belirlemekte, teminat ve kredi (küçük belediyeler ve yerel yönetimler için hibeler) sağlamakta, uluslararası finans kuruluşlarından (IFI – International Financial Institutions) fon yönlendirmekte ve ilgili durum tespitinin tüm yönlerini yürütmektedir.
Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü (DSİ), Türkiye’deki tüm su ve toprak kaynaklarını geliştirmekten sorumludur. Ayrıca, içme suyu ve sanayi suyunun tedarik edilmesindeki yatırımları ve gerekli olması halinde, belediyelere ait yerleşim alanları için atıksu arıtma tesislerine yatırım yapmayı üstlenmektedir (2007 yılında değiştirilmiş haliyle 1053 sayılı Kanunun 10. maddesi).
Birkaç bakanlık ve kurumun su sektörü yönetiminin farklı alanlarına dahil olmasından dolayı 2012 yılında bir Su Yönetimi Koordinasyon Kurulu oluşturulmuştur. Bu kurulun birincil amacı, içme suyu niteliği ve niceliğini arttırmak ve suyun korunma ve kullanım dengesinin sürdürülebilirliğini sağlamak için ortak strateji çerçevesine uygun olarak tüm bakanlıklar, kurumlar ve kuruluşlar arasında iş birliği ve koordinasyonu geliştirmektir. Merkezi olmayan düzeyde su sektörü yönetimi ve gözetimi il düzeyinde Mahalli Çevre Kurulu ve son dönemlerde oluşturulan Havza Yönetim Heyetleri tarafından yürütülmektedir.
2560 sayılı kanun hükümleri uyarınca STS hizmetlerini yürütmek için her Büyükşehir Belediyesinde, bir Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü “SKİ” kurulur. SKİ’ler, Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı olan kamu kuruluşlarıdır ve özerk bütçeleri bulunmaktadır. 2560 sayılı kanun uyarınca SKİ’ler, hizmet alanları dışında bulunsa dahi su havzalarının korunmasını sağlamaktan ve drenajdan da sorumludur. SKİ’lerin yönetim yapısı Genel Kurul, bir Yönetim Kurulu ve denetçiler’i kapsar. Büyükşehir Belediye Konseyi, SKİ’nin Genel Kurulu olarak hizmet verir. Genel Kurul’un anahtar sorumlulukları şunları kapsar: (i) beş yıllık yatırım planına karar vermek ve (ii) yıllık yatırım programlarını inceleyip karara bağlamak.
Bölüm 2
17
2.1. Türkiye’de STS Hizmetlerine Kısa Bir Genel Bakış 2.2.1. Su Temini, Değişken Performansla, Neredeyse Ülkenin Tümünü Kapsamakta
Su teminine erişim: TÜİK tarafından 2014 yılı için yayımlanan “Su Sektörü Temel Göstergelerine” göre (bkz. Ek B) belediyelerde yaşayan %84 oranındaki nüfusun %97’si şebekeyle su teminine erişmektedir; fakat yalnızca %58’ine içme suyu arıtma tesisi ile
hizmet verilmektedir. Belediye sınırları dışındaki kırsal alanlar dahil olmak üzere, tüm nüfus dikkate alındığında, bu oranlar sırasıyla %91 ve %54’e düşmektedir. Müşteri memnuniyet oranının 2012 yılında %79 ve 2009 yılından bu yana %76’nın üzerinde olduğu dikkate alındığında, sağlanan suyun geri kalan bölümünün çoğunlukla yeterince iyi kalitede olduğu ve karmaşık arıtma sistemlerine gerek duymadan basit bir dezenfeksiyon işleminden sonra dağıtılabildiği şeklinde yorumlanmıştır. Tuna Nehri Havası’ndaki AB üye ülkelerinde şebeke ile su teminine erişim oranı %90 seviyesindedir, bu oran Türkiye’de biraz daha fazladır4. Şekil 2.1’de gösterildiği üzere nüfusun 10 milyon arttığı 2001 ila 2014 yılları arasında STS hizmet sağlayıcıları 20 milyon insana su erişimi sağlamıştır.
4 Karşılaştırma amacıyla bu bölümde ifade edilen AB üye ülkelerinden alınmış veriler, şu anda Türkiye ile daha fazla ilgili olduğu düşünüldüğü için Tuna Nehri Havzası’na bağlı ülkeleri ifade etmektedir. (ref: http://documents.worldbank.org/curated/ en/327761467999140967/pdf/96396-REVISED-WP-P146139-PUBLIC-Box391472B-SoS-Report-150610.pdf)
Bölüm 2 - Türkiye’de Su Sektörünün Durumuİyi Kapsama ve Hizmet Seviyeleri Göstermektedir
Şekil 2.1: 2001 yılından 2014 yılına kadar Türkiye’de Su Teminine Erişim Oranları ve Demografik Büyüme ve Tuna Nehri Havzası’ndaki AB üye ülkeleri ve diğer Ülkeler ile
karşılaştırma.
9597 97
99 98 99 98 98 97
7576 77
78
82 82 8283
91
50
55
60
65
70
75
80
85
90
95
100
62
64
66
68
70
72
74
76
78
80
2001 2002 2003 2004 2006 2008 2010 2012 2014
% E
rişim
Nüf
usM
ilyon
Population WS access - municipal (%) WS access - national (%)
Bosna Hersek-58%Romanya-62%Ukrayna-65%
Hırvatistan-81%
Macaristan – 94%
Nüfus ST erişim – belediye (%) ST erişim – ülke (%)
Türkiye Cumhuriyeti: Sürdürülebilir Kentsel Su Temini ve Sanitasyonu
18
Hizmet temininin niteliği ve güvenilirliği. Türkiye’deki hizmet temininin sürekliliği, güvenilirliği ve niteliği hakkındaki bilgileri toplayan hiçbir merkezi veri toplama sistemi bulunmamaktadır. Ancak, TÜİK yaşam memnuniyeti araştırmaları yürütmektedir, bu araştırmalar insanların aldıkları şebeke suyu hizmetlerinden memnuniyet düzeyini belirlediğinden bir gösterge olarak kullanılabilir. 2004 ile 2012 yılları arasında yürütülen yaşam memnuniyeti araştırmalarının sonuçları tüketicilerin %79’unun 2012 yılında su temin hizmetinden memnun olduklarını ifade ettiklerini göstermektedir. Bu durum, Tuna havzasındaki AB üye ülkelerindeki araştırmalar ile uyumludur; ancak yalnızca Romanya ve Bulgaristan kabaca %70 ve %60 memnuniyet oranlarıyla bu rakamların altındadır ve sadece Slovenya ve Avusturya’da memnuniyet oranı hemen hemen %95’in üzerindedir. Su kalitesine dair hiçbir bilgi yayımlanmadığı için, bu veri sağlanan hizmetin güvenliği ve güvenilirliğinin sistematik olmayan bir kanıtı olarak anlaşılmaktadır (bkz. Ek B, 2006 yılından 2014 yılına kadar Temel Sektör Göstergeleri).
Gelir Getirmeyen Suyu (GGS) da kapsayan hizmet performansı. GGS’yi kapsayan hizmet performansı, TÜİK araştırmasında ölçülmemektedir. GGS birçok belediye tarafından da ölçülmez. Ek B’de gösterilen ana su sektörü göstergeleri tablosunda “su dağıtımı” terimi tüketiciler tarafından tüketilen su miktarına veya satılan suya karşılık gelmektedir. Bu değer %95 oranında takılı olduğu düşünülen hanelerin su sayaçları ile ölçülmektedir. Ancak, bazı belediyelerin ayrıca bazı toptan tüketicileri vardır veya ölçüm yapılmaksızın askeriyeye götürü usulü su temini sağlanmaktadır. Pompa kullanımı dışında bölgesel ölçüm, depoda ve su kaynağında ölçüm genellikle mevcut değildir.
Belediye içme ve kullanma suyu şebekesi ile su dağıtımının tamamının toplam faturalandırılmış su olduğunu ve belediye içme ve kullanma suyu şebekesi için çekilen suyun geri kalanının faturalandırılmadığını varsayarak GGS değerleri, “çekilen ve dağıtılan su arasındaki farkın” “çekilen suya” oranı olarak hesaplanabilir. Bu şekilde bir hesaplama GGS’nin yıllık kişi başına su kaybını 2004 yılında 43,7 m3 ‘ten (3 milyon m3 ya da %60) 2014 yılında 23,7 m3 (%35) düzeyine düştüğü sonucunu göstermektedir bu da neredeyse yarı yarıya bir düşüşe eşdeğerdir. Bu, keskin bir nüfus artışı ile birleştirildiğinde, fiziksel kayıpları azaltmak için büyük bir çabayı, yasadışı bağlantıların kesilmesini, faturalandırılmamış izinli su tüketiminin azaltıldığını ve tüketici sayaçlarının değiştirildiğini göstermektedir. AB üye ülkeleri ortalamasına kıyasla bu durum daha yüksek kalmaktadır. Tuna Nehri Havzası’ndaki AB üye ülkelerinden alınan veriler istikrarlı bir şekilde daha düşük görünmektedir; %30 seviylerinde veya daha az. Yalnızca Hırvatistan, Romanya (her ikisi de yaklaşık %45) ve Bulgaristan (%60’ın üzerinde) daha yüksek GGS seviyelerine sahiptir. (bkz. Şekil 2.2)
Bununla birlikte Türkiye’deki su kayıpları yıllık yaklaşık 1,84 milyon m3’ü göstermekte, bu da 38 milyon insan için ortalama 133 1/gün su tüketimini temin etmek için gerekli hacme denk gelmektedir. İklim değişikliği etkilerinden dolayı mevcut kaynaklar azalırken, GGS azaltımı gibi verimlilik iyileştirmeleri, yeterli su kaynaklarını garantilemek ve STS hizmet temininin mali sürdürülebilirliğini geliştirmek için büyük önem teşkil etmektedir. Ancak, GGS azaltımı için ideal hedef düzeyi, su kaynaklarının ulaşılabilirliği ve su şebekesi verimliliğini geliştirmenin ve bakımını yapmanın maliyeti yönünden her bir hizmet sağlayıcının özgün durumuna bağlıdır. Bununla birlikte performans geliştirmeye yatırım, Türkiye’deki birçok yerde “öncelikli” bir çözümdür ve talep düzeyi, mevcut su kaynaklarının kapasitesine ulaştığı için optimum çözümün daha düşük GGS olduğu gittikçe anlaşılmaktadır.
OSİB’nin bir iklim değişikliği modelinin en kötü durum senaryosu, Türkiye’deki su kullanılabilirliğinin şu an yıllık 112 milyar m3’ten 2100 yılı5 itibariyle yaklaşık 50 milyar m3’e veya belki de modellere bağlı olarak 40 milyar m3’ün altına düşebileceğini tahmin etmektedir. Bu süre içerisinde kümülatif yurt içi, endüstriyel ve sulama kullanımları için su talebinin 2015 yılında 43 milyar m3’ten 2020 yılında 54 milyar m3’e ve 2100 yılında 62 milyar m3’e yükselmesi beklenmektedir. Bu, toplam talebin bu yüzyılın
5 -Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Su Yönetimi Genel Müdürlüğü, Su Kaynakları Projesinde İklim Değişikliklerinin Etkisi çerçevesinde Hidrolojik Modelleme ve Değerlendirme hakkında Prof. Dr. İzzet Öztürk’ün sunumu. Sunum, 1 Kasım 2016 tarihinde aşağıdaki linkten indirilmiştir:
sonundan önce mevcut suyu aşacağının beklendiği anlamına gelmektedir. Modeller, su mevcudiyeti düşüşünün Türkiye’nin iç kısımdaki şehirlerinde ve güney ve batı sahil kesimlerinde bulunan şehirlerde daha ciddi olmasının beklenildiğini öngörmektedir. Açıkça, su verimliliğine yönelik çaba, yurt içi su temininde olduğu kadar sulama ve endüstriyel su teminini de kapsamalıdır.
Şekil 2.2: 2001 yılından 2014 yılına kadar Türkiye’de Gelir Getirmeyen Su Seviyesi, Kişi Başına Yıllık Kayıp, Demografik Büyüme ve Tuna Nehri Havzası’ndaki Seçili Ülkelerle
Karşılaştırma.
59,87
54,00
47,20 46,0943,24
35,19
43,7439,50
30,40 29,91 28,2223,72 20,00
30,00
40,00
50,00
60,00
70,00
80,00
90,00
100,00
62.000.000
64.000.000
66.000.000
68.000.000
70.000.000
72.000.000
74.000.000
76.000.000
78.000.000
80.000.000
2004 2006 2008 2010 2012 2014Years
Population NRW % Volume loss (m3/cap/year)
Romanya-45% GGS
Ukrayna-30% GGS
Hırvatistan-44% GGS
Macaristan-24% GGS
Bosna Hersek-55% GGS
Hacimsel kayıp (m3/kişi/yıl)GGS %Nüfus
Türkiye Cumhuriyeti: Sürdürülebilir Kentsel Su Temini ve Sanitasyonu
20
Madde BirimTürkiye’de
Tuna havzası ülkelerinde
(2012)
2006 2008 2010 2012 2014 AB üye devlet
Tüm ülkeler
İçme suyu şebekesi ile hizmet verilen nüfusun, toplam nüfusa oranı
% 82 82 82 83 91 90 83
Belediyelerde kişi başına su çekme l/kişi/gün 245 215 216 216 203 yok yok
Kişi başına su tüketimi l/kişi/gün 113 113 116 123 133 100 - 150 122
Gelir Getirmeyen Su (GGS) % 54 47 46 43 35 < 30 35
Kanalizasyon sistemi ile hizmet verilen nüfusun, toplam nüfusa oranı
% 72 73 73 78 84 90 66
AAT ile hizmet verilen nüfusun, toplam nüfusa oranı % 42 46 52 58 64 67 45
Arıtılmadan deşarj edilen atıksu miktarı (1000 m3) 1,226.4 1,009.9 863.0 815.6 813.1 yok yok
Kaynak: Türkiye’nin göstergeleri için Türkiye İstatistik Kurumu verileri; Tuna havzası ülkeleri için “Tuna Bölgesi’nde Su ve atıksu hizmetleri – Sektörün Durumu, WB ve Danube Partnersip, Mayıs 2015” raporu verileri kullanılarak yazarların hesaplamaları.
Kişi başına su tüketimi. Kişi başına çekilen su 2006 yılından 2014 yılına kadar düşmesine rağmen aynı dönem dağıtım şebekesinden kişi başına su tüketimi 2006 yılında 113 l/kişi/günden 2014 yılında 133 l/kişi/güne (Tablo 2.1) yüzde sekizlik bir artış göstermektedir6. 2006 yılından bu yana sürekli olarak artış görüldüğü için gelecekte de artmaya devam edeceği ve dolayısıyla su kaynakları ve dağıtım sistemleri üzerinde ek baskı oluşturarak gelecekte de artmaya devam edeceği düşünülmektedir. Bu seviyeler uluslararası standartlarla karşılaştırıldığında, Tuna havzasındaki AB üye ülkelerinde mevcut tüketim son yıllarda düşmektedir ve şu anda üye devletlerde tüketim100-150 l/kişi/gün aralığındadır, Slovakya, Çek Cumhuriyeti ve Macaristan ise halihazırda 100 l/kişi/günün altındadır.
2.1.2. Sanitasyon ve Atıksu Arıtımı: Süregelen Bir Çalışma Türkiye belediyelerde ve ulusal seviyede atıksu toplama ve arıtmayı arttırmak için önemli çaba göstermektedir, bu da atıksu göstergelerine esaslı bir ilerleme olarak yansımaktadır.
Artan atıksu hizmetlerine bağlantı oranları. Ek B’deki “Temel Atıksu Sektörü Göstergeleri” tablosunda (Tablo B. 3) “hizmet verilen nüfus” bağlantı oranını belirtir. Bu verinin analizi Türkiye’deki atıksu toplama ve arıtmayı arttırmak için dikkate değer bir çabayı göstermektedir. Gerçekten de, 2006 ila 2014 yılları arasında belediyelerdeki 6 milyonluk bir nüfus artışına rağmen, belediye hizmet alanlarındaki su temini bağlantı oranı aynı kalmıştır. Bu süre içinde belediye hizmet alanlarındaki kanalizasyon şebekesine bağlantı oranı, 2006 yılında %87’den 2014 yılında %90’a yükselmiştir ve atıksu arıtma tesisleri ile hizmet verilen kentsel nüfus 2006 yılında %51’den 2014 yılında %68’e yükselmiştir. Şekil 2.3’te gösterildiği üzere, 2006 ila 2014 yılları arasında Türkiye nüfusu 7 milyon artarken, belediye nüfusu 14 milyon artmıştır. Bu süre içerisinde STS kentsel hizmet sağlayıcıları kanalizasyon erişimini 14 milyon insana ve atıksu arıtımını 20 milyon insana daha ulaştırmayı ve genişletmeyi başarmıştır. Diğer bir deyişle Türk belediyeleri, geçen 8 yıl içinde günlük ortalama 4,800 kişiye kanalizasyon bağlantısı ve ilave 6,850 kişiye atıksu arıtma hizmeti sağlamıştır.
Tablo 2.1: Türkiye’de ve Tuna Havzası Ülkelerinde (AB Üyeleri ve Tümü) Su ve Atıksu Göstergeleri
6 Kişi başına su tüketimi rakamları, belediye içme ve kullanma suyu şebekesince dağıtılan su, içme ve kullanma suyu şebekesi ile hizmet verilen belediye nüfusuna bölünerek hesaplanmıştır.
Bölüm 2
21
35 3538
45
5156
6268
6881 83 85 86 87 88 88
92 90
20
30
40
50
60
70
80
90
100
62
64
66
68
70
72
74
76
78
80
2001 2002 2003 2004 2006 2008 2010 2012 2014
% E
rişim
Nüf
usM
ilyon
Population Municipal access to WWTP (%)National access to WWTP (%) Municipal access to WW collection (%)National access to WW collection (%)
Romanya-41% AATUkrayna-37% AAT
Hırvatistan-28% AAT
Macaristan – 72% AAT
Nüfus
AAT Erişimi Ülke (%)
AS toplama erişimi ülke (%)
AAT Erişimi belediye (%)
AS toplama erişimi belediye (%)
Şekil 2.3: 2001 yılından 2014 yılına kadar Türkiye’de Demografik Büyüme ile Atıksu Toplama ve Arıtımına Erişim ve Tuna Nehri Havzası’ndaki Seçili Ülkelerle Karşılaştırma
Küçük kasabalar ve kırsal alanlar dahil, tüm nüfus göze alındığında, ülkede kanalizasyona bağlantı oranı 2006 yılında %72’den 2014 yılında %24’e çıkmış ve atıksu arıtma tesisi ile hizmet verilen nüfusun oranı 2006 yılında %42’den 2014 yılında %64’e yükselmiştir.Bu oranlar hem bağlantı hem de arıtma oranları açısından Tuna Nehri Havzası’ndaki AB üye ülkelerinin oranlarıyla karşılaştırılabilir. Kentsel alanlardaki bağlantı oranı, yalnızca Bulgaristan ve Romanya’da %80-90 aralığında olmakla birlikte birçok ülkede %90’ın üzerine ulaşmaktadır. Arıtma hususunda oranlar, Hırvatistan’ta yaklaşık %95, Avusturya’da ortalama %67 olmakla beraber neredeyse %30’un altında değişiklik göstermektedir. Hizmet performansı için bir gösterge olarak kullanılan yaşam memnuniyeti araştırmalarının sonuçları, 2012 yılında tüketicilerin %71,5’inin sanitasyon hizmetlerinden memnun olduklarını göstermektedir.Biyogaz çürütme, çamur kompostlaştırma veya yeniden kullanımı ve arıtılmış atıksuyun yeniden kullanımı sistematik değildir. Türkiye’deki birkaç belediye biyogaz çürütmeyi, Ankara’da yapıldığı gibi çamur kompastlaştırma ve yeniden kullanımı veya Konya’da olduğu gibi arıtılmış atıksuyu yeniden kullanmayı denemiştir. En yaygın uygulama çamurun katı atık depolama alanlarında bertaraf edilmesi veya yakılması olarak görünmektedir ve her ikisi de oldukça pahalı çözümlerdir. Mümkün olmakla birlikte, çamurun tarımda kullanılması birçok AB ülkesinde yaygın olmasına rağmen, Türkiye’de de yaygın bir uygulama değildir. İklim değişikliğinin kaynaklar üzerindeki etkisi ve enerji maliyetleri, arıtılmış atıksuyun yeniden kullanımı ve biyo çürütme lehine politikaları, hem ekonomik hem de çevresel gündemlere hizmet ettiklerinden ekonomik yönden akla uygun gelen her yerde, teşvik etmelidir. AB, arıtılmış atıksuyun yeniden kullanılmasını teşvik etmeyi amaçlayan yeni bir direktif üzerinde çalışmaktadır. Türkiye bu uygulamaların yaygınlaşmasından fayda sağlayacaktır.2.1.3. Tarifeler ve Sektör Yatırımları Hakkında Bazı Veriler Tarifeler. Türkiye’de STS sektör düzenleyicisi bulunmamaktadır. Tükiye’de belediyeler tarafından belirlenen ve ücretlendirilen su ve atıksu tarifeleri verisi, bütün olarak mevcut değildir ve her bir belediye veya hizmet sağlayıcı için ayrı ayrı kontrol edilmesi gerekmektedir. Her SKİ, müşteri gruplarına bağlı olarak farklı su ve atıksu tarifeleri uygulamaktadır. Mesken tarifesi de hizmet bölgesi ve/veya tüketim düzeyine bağlı olarak farklılık gösterebilir. Kanun uyarınca maluliyeti bulunan ve şehit/gazi yakını olan abonelere mesken tarifesi %50’lik bir orana kadar indirimli olarak uygulanır. SKİ’nin yeni hizmet bölgesinde veya eski kırsal alanda bulunan aboneler, STS
Türkiye Cumhuriyeti: Sürdürülebilir Kentsel Su Temini ve Sanitasyonu
22
mesken normal tarifesinin yalnızca %25’i üzerinden ücretlendirilir. 2016 yılı Ekim ayı itibariyle SKİ’ler tarafından uygulanan mesken tarife oranları aşağıdaki Tablo 2.2’de en yüksek ve en düşük mesken tarifleri ile birlikte gösterilmektedir. Mardin SKİ bu hizmeti, listelenen SKİ’ler içerisinde mesken tüketicilerine en düşük indirimli tarifede sunarken aylık 251 m3 tüketim üzerindeki en yüksek blok için en yüksek toplam STS tarifesi Denizli’de uygulanmaktadır. Toplam tarife ile kıyaslandığında su ve atıksu için ücretlendirilen nispi tarife de bir SKİ’den diğerine farklılık göstermektedir. Atıksu hizmetleri uygulanan toplam tarifenin %30’unu yansıtmaktadır; en yüksek oran %50 ile Mardin’dedir.Önemli: Karşılaştırıldığında; AB, üye devletlerinde tarife dağılımının, dengeli (%50/50) bir durumdan atıksu lehine, %30/%70 gibi bir dağılma oranına doğru geliştiğini raporlamaktadır. Bu, KAAD’ye uyum için su tarifesinin bütününde atıksu payının daha yüksek bir oranda olması gerektiğini gösterir. Bu durum, su verimliliğini teşvik edecek tarifeyi kullanmak için SÇD’nin 9. maddesinin hükmüne uygun olarak tarife politikası üzerine bir incelemeyi gerektirmektedir. Yani atıksu, su için ücretlendirilen tüm tarifelerde giderek artan önemde bir pay teşkil etmektedir.
Tablo 2.2: 2016 yılında SKİ’ler Tarafından Su ve Atıksu Hizmetleri için Uygulanan Mesken Tarife Oranları
Belediye SKİMesken Tarifesi (TL/m3) Mesken Tarifesi (Avro/m3)
Kaynak: Her SKİ’nin internet sayfası, * Manisa için STS tarifesine ulaşılamamıştır.
Bölüm 2
23
Ek C “Su ve Atıksu Harcamaları 2007 – 2013”, Tablo C.1’den gözlemlendiği üzere kamu sektörü işletme ve sermaye yatırımlarının toplam tutarı 35 milyar TL olmuştur. Bu tutarın %79’u (27,8 milyar TL7) belediye işletme ve sermaye yatırımlarının her biri eşit pay alacak şekilde (14 milyar TL) su ve atıksu hizmetlerine gerçekleştirilmiştir. Bu, yukarıda belirtilen gelişmelere yol açan, sektöre verilen yüksek önceliği göstermektedir. Devlet garantisi olmadan ikili yardım veya ticari kredilerle finanse edilen su ve atıksudaki yatırımlara dair çok az bilgi bulunmaktadır. Büyük SKİ’ler bu tür finansman kullanmışsa da, bunun sınırlı olduğu tahmin edilmektedir. Bankacılık sektörünün ilgisizliği, birçok kamu kuruluşunun varsayılan düşük kredi itibar düzeyleri veya bunlara sunulan hüküm ve koşullar ile bağlantılı olarak bu durumun hangi ölçüde olabileceği bilinmemektedir.
2.1.4. Birçok SKİ’nin Mali Durumu Zorlayıcıdır8
Bir belediye kamu hizmet kuruluşunun veya bu durumda SKİ’nin mali durum sağlığının nihai değerlendirmesi toplam borç/toplam bütçe gelirleri, borç ödemeleri/toplam bütçe gelirlerinin ve işletme bütçesi fazlası/açığı göstergelerine dayanmaktadır. Genel uygulamada – Türk kanunlarında belirtilmemesine rağmen – bir belediye kamu hizmet kuruluşu, toplam borçları toplam bütçe gelirlerinin %60’ını aşmıyorsa, toplam borç ödemeleri (belirli bir yıldaki faiz ödemeleri ve borç ödemeleri) toplam bütçe gelirlerinin %15’ini aşmıyorsa ve belediye işletme fazlasına (işletme gelirlerinin işletme maliyetlerini aşması) sahipse finansal olarak sağlıklı kabul edilir.
Bu nedenle SKİ’lerin finansmanları ve kredi itibarlarını değerlendirme amacı, onların iyi yönetilmiş ve finansal olarak makul surette sağlıklı görünüp görünmediğini kontrol etmek ve SKİ’nin başka yatırımları üstlenme kapasitesinin olup olmadığını belirlemek için onların mali durumlarına dair genel bir izlenim elde etmektir.
2.1.4.1. SKİ’lerin Gelirleri ve Giderleri Düzensizdir
Tablo 2.3’te gösterildiği gibi 10 SKİ bütçe açığı verirken, bazılarında %89’a varan seviyelerde olmak üzere toplam 20 SKİ 2015 yılında bütçe fazlası vermiştir. Bütçe açığı veren SKİ’lere daha yakından bir bakış, bunların birçoğunun ilçe belediye kamu hizmet kuruluşlarının tüm borçlarını 2014 yılı bilançolarına dahil ederek üstlenen ve 2015 yılında yeni hizmet alanında mevcut altyapının (çoğunlukla şebeke) rehabilitasyonu için yatırımlara devam eden yeni kurulmuş SKİ’ler olduğunu ortaya koymaktadır. Ayrıca bazıları SKİ olarak ilk faaliyet yıllarında faturalandırma ve gelir toplamada çok başarılı olmamış olabilirler. 2014 yılında kurulan SKİ’lerin ikisi, Kahramanmaraş ve Malatya, yıllık faaliyet raporlarını kamu erişimine açmamıştır.
Bütçe harcamalarının yapısı maaşlar, sosyal güvenlik primleri, mal ve hizmet alımı gibi işletme giderlerinin 2014 yılından önce kurulan SKİ’lerde %36 ile %89 arasında, 2015 yılında kurulan SKİ’lerde ise %31 ile %80 arasında değiştiğini göstermektedir. Ancak, SKİ’ler için mevcut mali veriler SKİ’lerin işletme açığı verip vermediğini belirlemeye imkan tanıyacak kadar ayrıntılı değildir. Bazı fiili (de facto) sermaye harcamaları, mal ve hizmet alımları (işletme harcamaları) altında kategorilendirilmiş olabilir. Diğer SKİ’lerde %40 iken yeni kurulmuş SKİ’lerin bütçelerinde sermaye harcamalarının payı düşüktür (ortalama %29).
Mevcut verilerin SKİ’lerdeki tüm iş kollarını birleştirdiği de dikkate alınmalıdır. Bu nedenle hesapların, kentsel su ve atıksu hizmetlerinin temini ile doğrudan bağlantılı olmayan bazı harcamaları ve gelirleri de kapsayıp kapsamadığının ayırt edilmesine imkan tanımamaktadır. BB’lerin bazıları şişelenmiş su üretimi ve satışında faaliyet göstermektedir ve bu tür durumlarda ilgili mali bilgilerin de SKİ hesabına dahil edilip edilmediği açık değildir.
7 Tablo C.1’de 2011 yılı için bir değer verilmemiştir, dolayısıyla bu rakam 2007 – 2010, 2012 ve 2013 yılları içindir.8 En büyük kamu hizmet sağlayıcıları oldukları ve bu analize imkan tanıyan verileri yayımladıkları için aşağıdaki kısımlar özellikle SKİ’leri ele almaktadır.
Türkiye Cumhuriyeti: Sürdürülebilir Kentsel Su Temini ve Sanitasyonu
24
Tablo 2.3: 2015 yılında SKİ’lerin Temel Mali Göstergeleri.
Belediye SKİYıllık Sonuç (MTL)
Maliyet Karşılama Oranı
Kısa vadeli borçlar /Gelirler
Uzun vadeli borçlar /Gelirler
Toplam borç/ Gelirler
Gelir Getirmeyen su (%)
Sermaye gideri/ Toplam maliyet
Adana ASKİ -30,14 92% 33% 52% 85% 47% 25%
Ankara * ASKİ 463,59 145% 32% 21% 53% 42% 54%
Antalya ASAT 193,63 143% 17% 132% 148% 33% 34%
Aydın ASKİ 1,17 101% 276% 122% 398% 66% 21%
Balıkesir BASKİ -6,90 71% 34% 223% 256% 60% 31%
Bursa BUSKİ 10,44 120% 61% 93% 154% 23% 47%
Denizli DESKİ -103,42 63% 29% 121% 150% 39% 64%
Diyarbakır DİSKİ 55,05 129% 35% 76% 111% 51% 31%
Erzurum * ESKİ -16,52 87% 343% 271% 614% 50% 35%
Eskişehir ESKİ 13,06 110% 33% 53% 86% 35% 51%
Gaziantep GASKİ 45,31 113% 72% 135% 206% 47% 38%
Hatay HATSU -41,04 84% 81% 94% 176% 58% 41%
İstanbul İSKİ 80,42 102% 9% 36% 45% 24% 69%
İzmir İZSU 74,41 108% 35% 33% 68% 34% 38%
Kahramanmaraş KASKİ 40%
Kayseri KASKİ 1,54 101% 34% 70% 104% 34% 41%
Kocaeli İSU 127,15 131% 30% 84% 114% 38% 20%
Konya KOSKİ 46,10 116% 27% 101% 128% 28% 33%
Malatya ** MASKİ 38%
Manisa MASKİ 20,09 111% 25% 61% 87% 41% 26%
Mardin MARSU -9,93 89% 38% 86% 124% 63% 11%
Mersin MESKİ 42,81 113% 23% 117% 130% 39% 32%
Muğla MUSKİ 24,30 113% 40% 489% 529% 29% 15%
Ordu OSKİ 56,28 189% 42% 33% 75% 69% 17%
Sakarya SASKİ 6,24 103% 24% 391% 415% 39% 41%
Samsun SASKİ -39,51 85% 33% 184% 217% 40% 51%
Şanlıurfa ŞUSKİ -327,88 33% 60% 229% 289% 57% 17%
Tekirdağ TESKİ -36,59 83% 44% 27% 71% 17% 52%
Trabzon * TİSKİ 10,52 122% 65% 152% 218% 45% 23%
Van VASKİ -26,25 75% 93% 144% 238% 47% 27%
Kaynak: Veri: 2015 mali yılı için yayımlanan yıllık mali raporlar; : Yazarlar.
* 2015 yılı raporların bulunmadığı için 2014 yılı verileri kullanılmıştır. **Kahramanmaraş ve Malatya için hiçbir veri mevcut değildir.
Tablo 2.3’te gösterilen veriler, mali durum sağlıklarını analiz ederek (çalışma oranı ve borç karşılama oranı), GGS’yi SKİ’nin operasyonel performansını ve giderlerini karşılama düzeyini iyileştirme kapasitesini belirleyici temsili bir gösterge olarak kullanarak SKİ’leri dört ana grupta sınıflandırmaya olanak tanır. Tablo 2.4, bu grupları tanımlamak için kullanılan göstergeleri ve nispi eşik değerleri göstermektedir.
Bölüm 2
25
Tablo 2.4: SKİ’leri Gruplara Ayırmak için Kullanılan Göstergeler ve Eşik Değerler.
Gösterge Yeşil (3 puan) Sarı (2 puan) Kırmızı (1 puan) Koyu Kırmızı (0 puan)
Gelir getirmeyen su ≤ % 40 % 40 - % 50 % 51 - % 60 > % 60
Not: IBazı SKİ’lerin faaliyet raporlarında, mali hesaplar tüm hizmet alanını kapsamasına rağmen yeni hizmet alanı için teknik kayıtların derlenme süreci devam ettiği için gelir getirmeyen su (GGS) değerlendirmesi yalnızca 2014 yılından önceki hizmet alanı için verilmiştir. Bununla birlikte GGS, benzer verimliliği tüm hizmet alanında geliştirmek ve/veya uygulamak için SKİ’nin geçerli durumunu yansıtmasından dolayı hizmet temini verimliliği için bir gösterge olarak kullanılmıştır.
Bu doğrultuda 28 SKİ, aşağıdaki gibi gruplandırılabilir:• 1. Grup – Sağlıklı SKİ’ler (11) Ankara, Antalya, Eskişehir, İstanbul, İzmir, Kayseri, Kocaeli,
Konya, Manisa, Mersin ve Tekirdağ. Bu SKİ’ler içerisinde Eskişehir, İstanbul ve İzmir tüm göstergeler için tam puan almıştır. Ayrıca Manisa ve Tekirdağ hariç olmak üzere bu grup içerisindeki tüm SKİ’lerin 2014 yılından önce kurulmuş olması önemlidir.
• 2. Grup – Kısmen sağlıklı SKİ’ler (7) : Adana, Bursa, Denizli, Diyarbakır, Muğla, Ordu ve Sakarya. Bu SKİ’ler arasında Denizli ve Ordu SKİ’leri yeni kurulmuş SKİ’lerdir.
• 3. Grup – Zor durumdaki SKİ’ler (3) : Gaziantep, Samsun ve Trabzon. Bu SKİ’ler arasında Trabzon yeni bir SKİ’dir fakat Gaziantep ve Samsun 2014 yılından önce kurulmuştur.
• 4. Grup – Kritik durumdaki SKİ’ler (7): Aydın, Balıkesir, Erzurum, Hatay, Mardin, Şanlıurfa ve Van. Erzurum hariç olmak üzere tüm SKİ’ler 2014 yılında kurulmuştur.
Halka açık veriler Kahramanmaraş ve Malatya SKİ’yi sınıflandırmak için yeterli değildir.
Önemli: SKİ’lerin üçte ikisi (Grup 1 ve 2) kendilerini ayakta tutmaya yetecek kadar sağlıklı görünmektedir. Kredi itibar düzeylerinin dikkatli bir şekilde değerlendirilmesi gerekmesine rağmen kendilerinden beklenen ek yatırımların ve İ&B maliyetlerinin bazılarını destekleyebilirler. Geri kalan 10 SKİ (Grup 3 ve 4) zor veya kritik durumdadır, bunların sekizi yeni kurulmuş SKİ’lerdendir. Bu SKİ’ler, ilave yatırımları desteklemelerinden önce mali durumlarının ve maliyetleri karşılama düzeylerinin iyileştirilmesine yardımcı özel bir desteğe ihtiyaç duymaktadır.
2.1.4.2. SKİ’lerin Borçları Birçoğu için Yüksektir SKİ’lerin borçları iki gruba ayrılabilir: uzun vadeli borçlar (yatırım kredileri – çoğunlukla İller Bankası ve/veya finans kuruluşları) ve kısa vadeli borçlar (vergiler, sosyal güvenlik primleri, elektrik faturaları vb.). Tablo 2.3’te gösterildiği gibi borçlara ilişkin veriler 2015 yılında SKİ’lerin çoğunluğunun toplam borçlarının bütçe gelirlerinin %100’ünü aştığını göstermektedir. Bu SKİ’ler, mevcut büyük borçlarının geri ödemesine yeni bir mali yük getireceği için sadece işletme içi yaratılan fonlara dayalı herhangi bir büyük yatırımı destekleyemeyeceklerdir.
Sonuç olarak SKİ’lerin yarısından fazlasının, genellikle 2014 yılında kurulanların, kredi itibarı düşüktür: bütçe açıkları yaygındır, sermaye harcamaları düşüktür ve toplam gelirlerin yüzdesi olarak toplam borç yaygın olarak kabul edilen limitlerden fazladır. Bu nedenle, finansman yönetimlerini iyileştirmedikçe SKİ yatırımlarının mevcut varlıklara ilişkin küçük yenileme yatırımları ve bazı ek işletme harcamaları ile sınırlanması muhtemeldir.
2.1.4.3. Maliyetleri Karşılayan Tarifeler ve Karşılayabilirlik Maliyetlerin karşılanması ilkesi (tam maliyet esaslılık), belediye hizmetlerini kullananların hizmet temininin tüm maliyetini ödemesi gerektiğini savunmaktadır. Dolayısıyla maliyetleri karşılayan tarife (tam maliyet esaslı tarife) kamu hizmet kuruluşunun; işletme ve bakım, borç geri ödemeleri ve sermaye yatırımlarının amortismanı dahil olmak üzere hizmet dağıtımı ile ilgili tüm maliyetleri kapsayacak satışlar yoluyla yeterli gelirler oluşturmasına olanak tanımalıdır. Teoride hizmet
Türkiye Cumhuriyeti: Sürdürülebilir Kentsel Su Temini ve Sanitasyonu
26
sağlayıcı işletmelerin (idarelerin) sermaye yatırımları, sabit varlıklarının amortismanlarından ve kullanılan sermayenin getirisini yansıtan kardan finanse edilir. Ancak uygulamada amortisman ve kardan oluşturulan fonlar genellikle belediye/belediye kuruluşunun büyük yatırım ihtiyaçlarını finanse etmek için yetersizdir ve dış finans kaynakları genellikle büyük yatırım programlarını üstlenirler. Bir belediye/belediye kuruluşu sermaye yatırımlarını finanse etmek için bir kredi aldığında tam maliyet esaslı tarife, hem anapara hem de faiz ödemesini içermek üzere, borç ödemelerini karşılamalıdır. Ek olarak, ödeme kapasitesini sağlamak için tarife düzeyi, abonelerin karşılayabilirliği dikkate alınarak belirlenir. Türkiye’de metreküp başına karşılanabilir tarife hesaplaması için kullanılan eşik, SKİ hizmet bölgesindeki en düşük gelirli beşte birlik kesiminin hane halkı (HH) gelirinin %2.5’idir. (bkz. Tablo 2.5) Her ne kadar sosyal kaygıların yönlendirdiği karşılanabilir fiyatlı tarifeler övülmeye değer olsa da tüketim ve gelir düzeylerini hesaba katmadan tüm mesken abonelerinin bu tarife üzerinden ücretlendirilmesi halinde bu tür bir tarife fazlasıyla yaygın bir teşvik uygulamasını hayata geçirmiş olur. Bir yandan uygun talep yönetimi teşviklerini ve maliyet kurtarma kapasitesini sürdürürken en düşük beşte birlik kesim için uygun karşılayabilirliği garanti edecek tarifelerin ve mekanizmaların sayısız uluslararası uygulama örneği bulunmaktadır. Dünya Bankası da dahil birçok uluslararası kuruluş hanehalkı gelirinin %4 veya %5’lik kısmını eşik değer olarak önermektedir.
Tablo 2.5: 2016 yılında Su ve Atıksu Hizmetleri için SKİ’ler Tarafından Uygulanan Tarife Oranlarına Karşı Karşılanabilir Mesken Tarife Oranları
Belediye SKİKarşılanabilir mesken tarifesi (TL/m3)
Şehir merkezinde SKİ tarafından uygulanan mesken tarifesi (TL/m3)
Karşılanabilir mesken tarifesi (EUR/m3)
Şehir merkezinde SKİ tarafından uygulanan mesken tarifesi (EUR/m3)
Kaynak: : Her SKİ’nin internet sayfası ve TÜİK verileri: Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması, yıllık eşdeğer hane halkı kullanılabilir gelirine göre sıralanmış beşte birlik eşdeğer hane halkı kullanılabilir geliri dağılımı – Türkiye, SR, 2. Düzey, 2014 – 2015; Hesaplamalar: Yazarlar
* Manisa SKİ için STS tarifleri mevcut değildi.**Karşılanabilir tarife hesaplaması için hane halkı sayısı 4 olarak alınmıştır ve günlük su tüketimi kişi başına 133 lt/gündür.***SKİ tarafından uygulanan tarife, ilgili SKİ’nin şehir merkezinde bulunan abonelerine uyguladığı blok tarifedir.
Bölüm 2
27
Tablo 2.5, yalnızca yedi SKİ’nin karşılanabilir STS tarifesinin altında bir tarife uyguladığını ve yeni yatırım gerekliliklerini finanse etmek üzere bir tarife artışı için marja sahip olacağını; diğer yandan geri kalan SKİ’lerin ek yatırımları finanse edebilmek için işletme verimliliğini arttırmak ve en yoksul beşte birlik hane halkını desteklemek için geliştirilmiş bir tarife şeması uygulamak zorunda kalacağını göstermektedir.
Önemli: AB SÇD’nin 9. maddesi, tarifelerin maliyetlerin karşılanması düzeyine dair (tercihen mümkün olduğunca yüksek ancak sosyal kaygıları entegre etmek üzere üye devletlere yetki devri alanı tanıyacak düzeyde) şeffaf bir vizyonun ortaya konulmasına ve uygun teşviklerin sunulmasına imkan tanıyacak şekilde belirlenmesini önerir. Bu bağlamda üye devletler, maliyetlerin bir kısmını diğer kaynaklar vasıtasıyla (tipik olarak borç geri ödemesi ve/veya amortisman) finanse etmek isteyip istemediklerini belirleme esnekliğine sahiptir. Yine de böylesi bir kuruluşun, asgari finansal sürdürülebilirlik için tarifelerden en azından işletme maliyetlerini karşılayacak kadar gelir sağlaması gerekir.
2.2. AB Direktifleri’nin Uygulanmasını Engelleyen Bazı Sorunlar: This section focuses on the primary sector issues which affect the implementation of the DWD and UWWD. Additional analysis on all of these issues would need to be carried out in order to propose actionable solutions, but this was not possible in the framework of this assignment. Chapter 5 proposes areas for further analysis to consider in this regard. Key issues relating to EU Directive implementation include:
2.2.1. Yönetmelikler, planlama ve kurumlardaki çakışma ve çelişkiler
2.2.1.1. Yönetmelikler: Yürürlükteki iki yönetmelik, pratik uygulamada diğer standartlar, hepsi de AB gerekliliklerinden daha katı Türkiye’de atıksu arıtma standartları, yürürlükte olan iki yönetmelik ile düzenlenmektedir: Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği ve Kentsel Atıksu Arıtımı Yönetmeliği. Bu yönetmeliklerde belirlenen arıtma hedefi gereklilikleri birbiriyle tutarsız olduğundan karışıklık yaratmaktadır. Genel uygulamada, her yönetmelikten her bir parametre için en katı arıtma hedefini almak ve belediyelerin bu sonuca ve, Türkiye’de yürürlükteki yönetmeliklerden herhangi birine uyum sağlamayan, fiili yeni arıtma standardına uymaları istenmektedir (Bölüm 3 bu yönetmelikleri mukayese etmektedir).
Sonuç olarak atıksu arıtma düzeyleri yayımlanan her iki yönetmelikten ve AB KAAD’de olduğundan daha yüksek standartlara göre planlanmaktadır. Bu durum, yönetmelikte iç kısımlar ve kıyı bölgelerinin birçoğunun yönetmelikle “hassas alanlar” olarak belirlenmesi ve uygulamada “hassas alanlara” yönelik arıtma standartlarının uygulanması gerekirmiş gibi düşünülen, “potansiyel olarak hassas alanlar” kavramının ortaya atılmasıyla ilişkili gibi görünmektedir. AB tüzüğü, alıcı ortamın hassasiyeti ile ya ötrofikasyon ya da fiili ve özel hassasiyeti gösteren titiz bir analiz arasında doğrudan bir bağ kurar. Bu kriterlerle, öktrofikasyon sorunları bulunan Karadeniz ve Marmara Denizi ile birkaç sorunlu bölge hariç olmakla beraber, Türkiye’de çok az ve sadece coğrafi olarak seçili alanların hassas olarak nitelendirileceği görünecektir (daha fazla bilgi için 5. Bölüm’e bakınız).
Bu koruyucu yaklaşımlar Türkiye’yi güvenli bir yere koyuyor gibi algılanabilse de, bu elde edileceği düşünülen ek güvenlikten daha büyük bir risk teşkil edebilecek doğrudan sonuçları vardır:
- Daha yüksek arıtma gerekliliği yatırım maliyetlerini arttırmakta, İ&B maliyetlerine dair kalıcı sonuçlar bulunmakta ve genellikle yüksek derecede özelleşmiş kapasiteler gerektiren karmaşık arıtma sistemlerini gerektirmektedir.
- Başlangıçta kapasite bulunmuyor ve uzun vadede çalıştırılmıyorsa, arıtma sisteminin doğru şekilde performans sergileme olasılığı düşer ve çevresel hedefi zorlayıcı hale gelir.
Türkiye Cumhuriyeti: Sürdürülebilir Kentsel Su Temini ve Sanitasyonu
28
- Kritik maliyetler genellikle bu plana dahil edilmez. Bir nutrient giderimi arıtması eklenmesi, genellikle elektrik ve kimyasal maliyetine ilişkin işletme maliyetlerini %40’tan daha fazla arttırabilir. Ayrıca, üstesinden gelinmesi büyük ve maliyetli bir sorun haline gelebilecek olan çamur üretimi de %30 daha fazla olur. Çamur taşınmasının ve uzaklaştırılmasının (örneğin; Atık sahaları) uzun vadeli maliyeti nadiren ölçülür.
Bunlar, önemli atıksu toplama ve arıtma yatırımları için temel oluşturduğundan Nehir Havzaları Yönetim Planları’nda ele alınmaya değer kilit unsurlar olarak tanımlanmaktadır.
Önemli: AB üye devletlerinin deneyimleri, SÇD’ye uygunluğa erişme açısından AB KAAD’nin açık ara en pahalı unsur olduğunu göstermektedir. Ayrıca fiili çevresel yararları ve SÇD’nin iyi ekolojik durum ilkelerine ilgili katkıları beklenenden daha düşük olmuştur ve yer yer yetersiz bir şekilde denetlenmektedir. Direktiflerin özüne uygunluğu ve teşvik ettiği bütüncül yaklaşım ile önce temel kaynakların ele alınması ve kıyı şehirler için denizin kirlilik seyreltme ve soğurma kapasitesinin dikkate alınması makul görünmektedir.
2.2.1.2. Kurumlar: Çoğu, sektörün farklı yönleriyle ilgileniyor, peki büyük resim kimde?
Su sektörü için sorumluluklar ister kaynak yönetimi ister STS ile ilgili olsun, birçok bakanlık, idare ve kurum arasında paylaşılmaktadır. 2011 yılı Haziran ayında hükümetin yaptığı değişiklikleri takiben temel sektör bakanlıkları – ÇŞB ve OSİB - arasındaki sorumluluk paylaşımı genellikle belirsiz ve gerekenden fazladır. Bu; tasarım incelemesi, standartların belirlenmesi, yatırım finansmanı ve yatırım onayı açısından önemlidir. Bu durum karışıklığa, verimsizliğe ve gecikmelere neden olmaktadır. Aşağıda birkaç örnek gösterilmektedir.
Su temini hususunda ÇŞB’ye bağlı İlbank şehir içerisindeki rezervuar ve su dağıtımına ilişkin yatırımlardan sorumluyken, OSİB’ye bağlı DSİ, suyun kaynağından şehirlere kadar ulaştırılmasından sorumlu olup Su Yönetimi Genel Müdürlüğü ise içme suyu arıtımından önce arıtma tesisinin arıtma tipi kategorilerini belirlemekten sorumludur. Aynı anda Sağlık Bakanlığı (SB) musluklardaki su kalitesini analiz edip denetlemekten sorumludur ve İçişleri Bakanlığı, su temini ve kanalizasyon hizmetlerine erişim için müşteri aboneliğini düzenlemektedir. Hizmet sağlayıcı projelerin ilerlemesi için mücadeleye terk edilmiştir.
Arıtma tesisi için bir atıksu toplama ve arıtma projesi, ÇŞB’deki Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü’nün ve OSİB’nin onayını gerektirir. Arıtma düzeyi, alıcı ortamın hassasiyetine dayalı olarak ÇŞB tarafından kararlaştırılmalı ve hassasiyet OSİB tarafından belirlenmelidir. Borçlanma ile finanse edilirse İlbank’ın tasarımı incelemesi ve onaylaması gerekecektir. ÇŞB, Çevre Etki Değerlendirmesi’ni (ÇED) inceler ve onaylar ve çevrenin korunmasından sorumlu olduğu için arıtılmış atıksu deşarj iznini verir; fakat bu husus yerüstü ve yeraltı suların korunması hususunda OSİB’nin de sorumluluğu altındadır. Yüzme sularına deşarj yapılması Sağlık Bakanlığı’nın sorumluluğunu kapsamasına rağmen deşarjları denetlemek ÇŞB’nin sorumluluğundadır. Ek olarak aşağıdakiler de belirtilmelidir:
ÇED Genel Müdürlüğü, ÇŞB yönetiminde izin ve ruhsat vermekten, arıtma tesislerinin işletilmesinden de sorumludur.
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı (GTHB) su kaynaklarının korunması, balıkçılık bölgelerine atıksu deşarjı ve Nitrat Direktifi’nin uygulanmasından sorumludur.
Kültür ve Turizm Bakanlığı (KTB) turistik şehirlerde çevresel altyapı dahil olmak üzere tüm kamu turizm yatırımlarından sorumludur.
ÇŞB Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü de bu alanların korunmasına ilişkin gerekli projeler ve yatırımlardan ve kirlilikten kaçınmaları için yerel makamları desteklemeye ve/veya bu projeleri yürütmeye yetkilidir.
Bölüm 2
29
İçişleri Bakanlığı’nın Mahalli İdareler Genel Müdürlüğü STS hizmet sağlayıcılarının işleyişine ilişkin sorumluluklara sahiptir.
Atıksu toplama ve/veya arıtma yatırımları hakkında karar almada birçok kurumla ilgilenmek zorunda olunması, hizmet sağlayıcı için projelere onay alınmasını oldukça güçleştirmektedir. Bu durum ayrıca kurumlar arasında çelişkili kararların veya gerekliliklerin olduğu durumları yönetmeyi kamu kuruluşuna bırakmaktadır. Bu da süreçten sık sık geçmek zorunda kalmamak için tasarımda aşırıya kaçmayı teşvik edebilir. Bunun sonucunda hem uzun vadede tesislerin devamlılığını sağlayacak teknik ve mali kapasite üzerinde potansiyel olarak zarar verici sonuçlar ortaya çıkabilir hem de tesisi başlangıçta motive eden çevresel koruma hedefi bertaraf olur.
Birçok kurumun dahil olmasına rağmen “büyük resme” sahip ve su yönetimi açısından ister ulusal düzeyde ister her bir nehir havzası düzeyinde su sektörü için Türkiye’nin kapsamlı vizyonunun fiilen yerine getirilmesini sağlayacak bir kurumun eksikliği halen bulunmaktadır. Ne STS sağlayıcıların teknik ve mali performansları hakkında veri toplayan merkezi kıyaslama sistemi ne de STS hizmet temininin (teknik ve mali) niteliği ve sürdürülebilirliğine yönelik açık ergonomik bir yönetmelik bulunmaktadır.
Açık görevler ve sorumluluklarla belirli bir kurumsal çerçevenin oluşturulması, bunun uygulanmasının entegre planlamasını ve hesap verebilirliğini sağlamak için önemlidir. Bunlar, Entegre Su Kaynakları Yönetimi (ESKY) ve Entegre Kentsel Su Yönetimi (EKSY) yaklaşımlarının belirlenmesi için temel adımlardır..
2.2.1.3. Planlama: Muhtelif eylem planları ve yatırım programları çakışmakta
Kurulumların çeşitliliğinin mantıksal bir sonucu ve sektöre yönelik kapsamlı bir vizyon eksikliği nedeniyle bu sektörde yer alan kurum ve dairelerin birçoğu STS gelişimini destelemek için kendi planlarını, stratejilerini ve programlarını geliştirmektedir. 10. Kalkınma Planı, Ulusal Havza Yönetim Stratejisi, Havza Koruma Eylem Planları, Ulusal İklim Değişikliği Stratejisi ve Ulusal İklim Değişikliği Eylem Planı gibi belgeler büyük ölçüde çakışmaktadır. Bunların çoğu altyapı gelişimi için fon sağlamaktadır. Tamamı bütüncül yaklaşımları desteklemesine ve daha kapsamlı sektör hedeflerini paylaşmasına rağmen bütçeden fon ayrılması için her biri kendi kriterler bütününü geliştirmiştir. Yaklaşımların uyumlaştırılması, amacın ortadan kaldırılmasını önlemek için desteklenir. Yukarıdan aşağıya planlamaların çokluğu, STS gelişim ve yönetimi için yerel düzeyde (Belediye veya hizmet sağlayıcılar) görece planlama eksikliği ile çelişmektedir. Bu tür planlamaların Nehir Havzası planlaması ile belirlenen önceliklerle uyumlaştırılmasını desteklemeye ve bunların diğer ilgili yerel planlarla birleştirilmesini sağlamaya, yerel düzeyde de bütüncül yaklaşımların temin edilmesine kuvvetle ihtiyaç duyulmaktadır.
Sürdürülebilir şehirler projesi aracılığıyla Dünya Bankası ve AB (Katılım Öncesi Mali Yardım Aracı (IPA) II hibe fonu ile) müşterek olarak Türkiye’ye, önemli yerel planlamalar ve altyapı gelişimi ile yönetimi için entegre yaklaşımlarda seçilmiş büyükşehir belediyelerinin gelişimlerine eşlik etmek üzere, destek sağlamaktadır. Bu, altyapı gelişimi için teknik destek ve yatırım fonu birleşimi aracılığıyla yapılmaktadır. Proje, şehir veya destek planlaması hazırlamak veya güncellemek için BBler ve SKİ’lere fon sağlayan oldukça büyük bir teknik destek kalemi gerektirmekte, tarife ve maliyet kurtarma çalışmaları geliştirmekte ve eğitim ve kapasite geliştirme, hizmet temininin uzun vadeli teknik ve mali sürdürülebilirliği yararına tüm önemli unsurları sağlamaktadır. Ayrıca proje, proje uygulamasının geliştirilmiş koordinasyonu için ve kentsel kalkınma planları ve diğer altyapı geliştirme projeleri ile birlikte proje finanslı yatırımların entegrasyonu için mekanizmaların tesis edilmesini teşvik etmektedir. Bunlar, EKSY yaklaşımlarının ana prensipleri olan etkili ve entegre proje uygulamasının asli unsurlarıdır. Buna ek olarak proje, ilk projeyi diğerlerinin hazırlanmasında bilgi sağlamak için kullanmaya imkan veren ve ihtiyaçlar ve öncelikler geliştikçe diğer BBler ve SKİ’leri eklemeyi mümkün kılan bir Proje Dizisi (PD) olarak yapılandırılmıştır..
Türkiye Cumhuriyeti: Sürdürülebilir Kentsel Su Temini ve Sanitasyonu
30
2.2.2. Yatırımları tamamlamak son değil başlangıçtır
Yatırımı tamamlamak (yani inşaat işlerini) istenilen hedeflere ulaşıldığı anlamına gelmez. Hedefleri yerine getirmek için SKİ’ler veya Belediye Su Birimleri (BSB) inşa edilen tesislerin başarılı bir şekilde işletilmesini sağlamalıdır. Olağan uygulama dikkatli ve entegre proje tasarımı, yapı işleri ve izleme ekipmanının kaliteli olduğundan emin olmak için yakın denetim, tesisleri ve ekipmanları kullanacak personelin eğitimini inşaat sözleşmelerine eklemek ve varlık envanteri oluşturmak, ve bu doğrultuda bakım planını hazırlamak için inşaat aşamasının kullanılmasını gerektirir. Su kaçağı tespiti için ekipman, izleme sistemleri, bilgisayar tabanlı denetim kontrol ve veri toplama sistemleri (SCADA) ve önleyici bakım sistemlerinin temini genellikle BSB’ler tarafından lüks ve ilave masraflar olarak kabul edilir; bu nedenle bu hususlara yatırım yapmazlar. Sonuç olarak, aşırı tasarımdan dolayı talebin veya yüksek işletme maliyetlerinin altında kalan kapasite dolayısıyla yeni yatırımlar hedefleri karşılamayabilir. Ayrıca işletme sırasında işlerin kalitesini sağlamak ve sorunları ve arızaları sınırlandırmak için yapım sürecinde yakın denetim gereklidir. SCADA sistemleri ve gözetim ekipmanları tesisin daha iyi yönetimine ve daha verimli işletilmesine olanak sağlar.
Birçok BSB ve bazı SKİ’ler, su ve atıksu şebekeleri için uygun nihai çizimlere sahip değildir; bunlara sahip olanlarsa genellikle yalnızca basılı kopyalara sahiptir. Boru malzemeleri, çap, derinlik vb. konularda bilgi eksikliği BSB personeli için işletme zorlukları yaratır ve önleyici bakımı/alımı engeller. Bir sorun ortaya çıktığında, örneğin bir boru arızası, BSB personeli ancak bu teknik bilgi bilinene kadar tedarik etmeyi geciktiren ve muhtemelen daha yüksek fiyatlara mal olan kazı yaparak boru malzemesini, çap ve derinliği ortaya çıkarır. BSB’ler, arızalar ve yeni boru hatlarının değiştirilmesi sırasında edindikleri bilgilerin dijital bir veritabanına kaydedilmesinden ve personelden alınan teknik bilgilerin de kaydedilmesine yatırım yapılmasından faydalanabilir; böylece deneyimli personel emekli olduğunda veya işten ayrıldığında bilgi kaybı yaşanmaz. Bu tür bir veritabanı, tercihen sürekli olarak güncellenmesi ve bilgileri erişilebilir kılması gereken bir Coğrafi Bilgi Sistemi (CBS) yazılımı vasıtasıyla dijital haritalarla birleştirilmelidir.
2.2.3. İzleme ve karşılaştırma paha biçilmez düzenleme araçlarıdır
There is currently no benchmarking system for the provision of WSS services in Turkey that allows monitoring of the actual performance of the WSS facilities and of the services provided. Performance improvements can only be achieved when managers can rely on monitored, compiled, and available data obtained over time. Without proper information, planners and authorities cannot credibly assess whether objectives are adequate, investment plans are efficiently implemented, and expected results are actually achieved. These are critical to be able to evaluate sector policies and programs, and to keep people aware of the results achieved through additional tariffs and public funding investments. Without benchmarking, the comprehensive sector programs Turkey is implementing cannot be assessed and deviations cannot be corrected in time, which could translate into increased costs, lower sustainability, and missed opportunities.
The GDWM of MoFWA initiated a benchmarking system, but it is not in digital form, and guideline documents proved insufficient for getting reliable and comparable data without workers having first received prior training. The by-law that requests municipalities’ WUDs and SKIs to report to MoFWA on a yearly basis on water losses, and to publish these reports on the Internet for one year, is a step in the right direction. However, designing a system requiring service providers to monitor and regularly report on key indicators of technical performance (for example, NRW and coverage) and financial performance (for example collection and cost recovery), and which makes the information available to the public (for example online), would create a friendly competition for good service and increase accountability of mayors and service providers to their constituents.
Bölüm 2
31
In addition, as indicated before, in Turkey there is no institution in charge of regulating, monitoring, and reviewing the economic aspects of WSS service provision, such as structure and tariff levels, standards and quality of services, and the performance of WSS service. A regulator could manage a national benchmark system and issue best practices, guidelines, and procedures to improve WSS services. This would contribute to improve the sector performance and increase the homogeneity of service quality across the country.
2.3. Hizmet Sürdürülebilirliğini Etkileyen Temel Sorunlar Bu kısım, hizmet temininin etkili ve uzun vadeli teknik ve mali südürülebilirliği için son derece önemli olarak tanımlanan birkaç sektör sorununu listelemektedir. AB direktif uygulaması ile doğrudan ilgili olmamasına rağmen bu sorunlar SÇD’nin “iyi ekolojik durum” temel ilkelerine ulaşmak ve devamlılığını sağlamak için hizmet sağlayıcıların kapasitesi, sürdürürülebilirliği ve maliyet kurtarması üzerinde etkisi bulunmaktadır.
2.3.1. Eğitim ve kapasite geliştirme acil ilgi gerektirir Eğitim ve kapasite geliştirme konuları iyi anlaşılmakta ve kabul edilmekteyken STS hizmet temininin uzun vadeli yönetiminde personelin ve kurumların kapasitesini arttıracak kapsamlı bir programın oluşturulması henüz yerine getirilmemiştir. On altı “eski” BB ve SKİ’lerin bazıları kendi eğitim ve kapasite geliştirme faaliyetlerini geliştirmiştir. Bu, ulusal bir programın hazırlanması için temel oluşturabilir.
6360 Sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesi ile “eski” SKİ’ler (İstanbul ve Kocaeli hariç) ve yeni kurulanlar, hizmet alanlarının il mülki sınırlarına genişlediğini görmüştür. Sonuç olarak esas il belediyesinin kamu hizmet sağlayıcısı, ilde mevcut olan diğer tüm hizmet sağlayıcılarını “devralmıştır”. Bu; ilçe belediyeleri, İl Özel İdareleri (İÖİ) ve il sınırları içerisindeki diğer hizmet sağlayıcılar tarafından yürütülen katı atık bertarafı, atıksu, su temini ile ilgili personel, varlıklar, yatırımlar, borçlar ve alacakların büyükşehir belediye SKİ’sine devredildiğini ifade etmektedir (6360 Sayılı Kanun’un geçici 1/8 maddeleri). Özellikle Bu tür bir köklü değişiklik SKİ kurumlarının kendi kapasitelerini geliştirmeleri için düzenlemeler gerektirir: teknik bilgilerin, müşteri veritabanlarının, faturalandırma ve toplama sistemlerinin güçlendirilmesini ve hizmet sağlayıcı olarak gerçek durumlarını anlamak için gerekli analizleri ve teknik ve mali performanslarını iyileştirmek için uygulamaya ihtiyaç duydukları reformların yürütülmesini gerektirir. Bunlar, bir hizmet geliştirme planında ve hissedarlarla bir tarife istişaresinde güvenilir şekilde yer almak için önkoşullardır.
2.3.2. Gelir getirmeyen su (GGS) azaltımı genellikle kullanılmayan bir kaynaktır Türkiye’deki GGS seviyelerinin 2014 yılında ortalama %35 olduğu tahmin edilmektedir. Tüm SKİ’ler için toplanan teknik bilgiler 2014 yılında SKİ’lerin GGS seviyelerinin %38 olan ülke ortalamasına yakın olduğunu göstermesine rağmen; Malatya’da %12, Balıkesir’de %60 ve Hatay’da %80 düzeylerinde olup, büyük farklılıklar göstermektedir. Türkiye’de GGS geliştirmeleri üzerine nicel ve yakın zamanlarda yapılmış iyi uygulama örneği çok az sayıdadır. GGS’nin 2006 yılında %54’ten 2014 yılında %35’e inmesi birçok şeyin yapıldığını göstermesine rağmen daha da fazlası yapılabilirdi. Yalnızca GGS’yi daha da azaltmak değil, aynı zamanda iyi uygulamaları belgelendirmek ve hizmet sağlayıcılar arasında daha hızlı ve daha etkili GGS azaltımı için bilgi ve tecrübe paylaşımını kolaylaştırmak gibi.
SYGM yakın zamanda İçmesuyu Temin ve Dağıtım Sistemlerindeki Su Kayıplarının Kontrolü Yönetmeliği’ni yayımlamıştır. Yönetmelik hizmet sağlayıcılar için; su sistemlerinin sayısallaştırılması ve CBS veri tabanının oluşturulması, izleme sistemlerinin kurulması, fiziki kaçak tesipiti yapabilecek takımların oluşturulması, sisteme giren su miktarının kaynakta ve belirli noktalarda ölçülmesi gibi bazı sorumluluklar belirlemiştir. Ayrıca su kayıplarının büyükşehir ve il belediyelerinde 5 yıl içerisinde %30, takip eden 4 yıl içerisinde ise %25 düzeyine indirilmesi; diğer belediyelerde aynı hedef değerlerinin, sırasıyla, 9 yıl ve takip eden 5 yıl içerisinde edilmesi hedeflenmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti: Sürdürülebilir Kentsel Su Temini ve Sanitasyonu
32
GGS’nin azaltılmasına dair yönetmeliğe uygun olarak GGS azaltılmasının yararları, birçok yerde su temini üretiminin artışına kesinlikle ekonomik bir seçenek olabilir. Bir GGS azaltma programının, ekonomik olarak mantıklı olduğu durumda nihayetinde performansa dayalı sözleşmeleri dikkate alarak, birçok yerde tercihen su temini üretiminin büyüme maliyeti ile karşılaştırılması olasıdır. Buna ek olarak su kaynaklarının ulaşılabilirliğini ve güvenilirliğini gittikçe artarak etkileyen iklim değişikliği etkileri de GGS azaltımı ve su kaynaklarının optimal kullanımını gerektirmektedir.
Bölüm 3
33
3.1. Türkiye İçme Suyu Standartları AB standartlarının Çok Az Altındadır
AB içme suyu standartları, Türk mevzuatı kapsamında “İnsani Tüketim Amaçlı Sular: 17 Şubat 2005 tarihli ve 25730 sayılı Resmi Gazete” ile Türk yasalarına aktarılan, insani tüketime yönelik suyun kalitesi hakkındaki 98/83/AT sayılı AB Direktifi’nde belirtilmektedir.
Karşılaştırma, Türk Yasalarında yayımlanan standartların, daha rahat hedef değerlerle kapsanan üç parametre (‘Bromatlar’, ‘Kurşun’ ve ‘Trihalometanlar’) haricinde AB Direktifi ile aynı olduğunu göstermektedir (Ek F “AB ve Türkiye STS Standartları”ndaki tablolar).
Sonuç olarak Türkiye’deki içme suyu standartları AB İSD standartları ile oldukça uyumludur. Arıtma değerlerinin farklılık gösterdiği üç parametredeki farklılığın arıtma düzeyi ve maliyetlerinde bir etkisi olabilmesine rağmen AB Direktifi ile tam uyumluluk sağlayan tesis işletimi veya yatırım maliyeti üzerinde çok büyük bir etkisinin olacağına inanılmamaktadır
3.2. Türkiye atıksu standartları AB’dekinden daha katıdır
AB kentsel atıksu standartları, kentsel atıksuların toplanması ve arıtılması hakkındaki 91/271/AET sayılı Direktif’te tanımlanmaktadır. Türkiye, kentsel atıksu arıtma gerekliliklerini iki yönetmelikte ele almaktadır: 2009 yılında 27271 RG sayılı Hassas ve Az Hassas Su Alanları Tebliği ile tamamlanan, 2006 Kentsel Atıksu Arıtma Yönetmeliği – RG No: 20647 ve 2008 Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği RG No. 26786. Ek F, bu standartları AB KAAD standartları ile karşılaştırıp özetlemektedir.
İçme suyundan farklı olarak Türkiye ve AB atıksu standartları arasında önemli farklılıklar bulunmaktadır. Türk yönetmeliği, aşağıdaki hususlar açısından AB atıksu standartlarından daha katıdır:
- Birçok parametre için daha yüksek arıtma standartları;
- Sıkı arıtma standartlarının küçük yerleşim bölgelerine (2,000’den az) uygulanması;
- Çevrede bozulma veya ötrofikasyon bulunmayan yerlerde tanımlanan hassas alanlar;
- Tatlı sulara yönelik deşarj standartlarının kıyı sularına deşarj için de uygulanması.
Buna ek olarak, arıtma standartlarını belirleyen iki yönetmelik arasında uyuşmazlıklar, her bir parametre için her yönetmelikten en katı parametreleri seçerek her iki standardı uygulama tatbikine neden olur Bu durum, her iki yönetmeliğin en katı parametrelerinin birleşerek, dolayısıyla fiilen yeni bir yönetmelik oluşturarak üçüncü bir standart uygulamaya yol açmaktadır.
Bunun da ötesinde, ÇŞB’nin deşarj izni verilmesini, ilave Azot giderimi arıtımı ve Fosfor giderimi için gerekli arazinin tahsisi (sonraki aşamada gerekli olursa diye) şartlarına bağlaması Türkiye’de genel bir uygulamadır. Yayımlanan Türk yönetmeliklerinden daha katı olsa da bu gereklilikler, denize deşarj yaparken dahi atıksu arıtma tesislerinin tasarımında genel bir uygulamaya dönüşmüştür.
Farklı standartlarla birlikte bu birleşimin büyüklüğüne bağlı olarak yerleşim bölgelerine uygulanması, Ek F “AB ve Türkiye STS Standartları”ndaki tablolarda (Tablo F. 1 ila Tablo F. 3) ayrıntılarıyla gösterildiği gibi olduça karmaşık bir birleşime neden olmaktadır.
Özetle, tüm parametrelere ilişkin (Hassas olmayan alanlarda BOİ5 sınırları hariç olmak üzere) Türk standartları AB standartlarından daha yüksektir. Bunlar çok daha katı bir şekilde uygulanır. Bu durum, Türkiye için AB KAAD standartlarına ulaşılabilecek ulusal standartları karşılamak için çok daha yüksek yatırım ihtiyaçları doğurmaktadır.
Bölüm 3 - AB ve Türkiye yönetmeliklerinin karşılaştırılması
Türkiye Cumhuriyeti: Sürdürülebilir Kentsel Su Temini ve Sanitasyonu
34
2009 yılındaki Teknik İnceleme Belgesi’nde AB, Türkiye’ye şu tavsiyede bulunmuştur: “yatırımların maliyetini azaltmak ve hiçbir sosyal veya çevresel fayda oluşturmayan kentsel atıksulardaki yatırımlardan kaçınmaları için standartlarını AB KAAD standartlarına uyumlaştırması. Türkiye standartlarını AB KAAD standartlarına uyumlaştırırsa, daha büyük sosyal ve/veya çevresel yararlar sağlayabilecek öncelikli diğer yatırımlardan ayrılmış olan değerli fonlardan sapmayı engelleyecektir.”
2011 yılından bu yana hazırlanmakta olan yeni bir su kanunu taslağı ve yeni yönetmelik taslağı Türk standartlarını uyumlaştırabilir ve bu standartları KAAD standartları ile daha uyumlu hale getirebilir. Ancak bu, Türkiye tarafından çevresel yönden hassas alanlar olarak belirlenen alanların listesini arttırmamak için yeniden gözden geçirilebilr.
AB KAAD, Türk mevzuatının gerçekleştirmediği bir ayrım yaparak atıksuların kıyı sularına deşarjında daha serbest arıtma standartları uygular.
Daha az hassas alanlarda kıyı sularına deşarj için AB, denizlerin soğurma kapasitesini dikkate alarak tatlı su deşarjı için belirlenenlerden çok daha düşük arıtma standartları belirlemektedir. Ayrıca bu tür serbest standartları, tatlı sularda deşarj için 100,000 eşdeğer nüfus seviyesinin aksine 150,000 eşdeğer nüfus seviyesine kadar uygular. Nüfusun büyük çoğunluğunun kıyı bölgelerde yerleşmesinden ve arıtma maliyetinde büyük bir farklılık yaratmasından dolayı Türkiye için bu farklılıklar önemlidir.
Bölüm 4
35
Bu bölüm, ekibin erişimine açık verilere dayanan bir maliyet modeli uygulamasının sonuçlarını sunmaktadır. Yapılan önemli varsayımları, senaryoları ve yöntemi; maliyetleri tahmin etmek için kullanılan varsayım ve kriterleri anlatmaktadır. Sonuçlar, Türkiye’de AB gerekliliklerine
uyum maliyetlerinin ve Türkiye’de arıtma standartları uygulamasının mevcut tatbikine ilişkin ilave maliyetlerine dair bir büyüklük mertebesi sağlamayı amaçlamaktadır. Ayrıca 30 SKİ’ye ilişkin tahmin edilen maliyetlerin ilgili mali durumları üzerindeki etkilerini analiz eder. Amaç; standart düzenleme, ilgili yatırımların maliyeti, SKİ’lerin işletme maliyetleri ve bunların 30 SKİ’nin mali ve teknik durumları üzerindeki etkilerine dair bir tartışmayı başlatmaktır.
4.1. Yöntem ve Varsayımlar Modelleme deneyinin amacı farklı senaryolar altında standartlara ulaşmak için Türkiye’de atıksu toplama ve arıtmanın getirdiği yatırımları ve İ&B maliyetlerini tahmin etmektir. Bu kısım, model oluşturmak ve maliyet tahmini hesaplamalarını uygulamak için kullanılan yöntemi göstermektedir. Ek E “Maliyet Hesaplamaları için Ayrıntılı Yöntem”, metodolojiyi daha ayrıntılı ve kullanılan referans kaynaklarla göstermektedir.
Büyükşehir belediyelerinin SKİ’leri için 2014 yılında yayımlanan yıllık raporlardan alınan mali bilgilerin kullanılmasıyla tutarlılığı sağlamak için 2014 yılı nüfus verileri kullanılmıştır.
Kanalizasyon şebekeleri ve kapsama verileri, Nehir Havzası Koruma Eylem Planları’ndan (NHKEP) alınmıştır. Planlar kapsam verilerini belirtmiyorsa, hiçbir atıksu toplama şebekesinin mevcut olmadığı varsayılmıştır.
Belediye atıksu arıtma tesislerinin varlığı ve arıtma düzeyine dair veriler, Hassas Su Kütleleri hakkındaki taslak yönetmelikten elde edilmiştir. Mevcut değilse, NHKEP verileri kullanılmıştır. NHKEP de hiçbir veriye sahip değilse, belediyenin hiçbir atıksu arıtma tesisine sahip olmadığı varsayılmıştır.
Kentsel Atıksu Arıtımı hakkındaki yönetmeliğe ilişkin Hassas ve Az Hassas Su Alanları Tebliği’nden alınan veriler, bu modelde hassas alanlar için A seçeneğini önermektedir.
Her bir belediye için olası arıtılmış atıksu deşarj alanlarını tanımlamak üzere Google Maps kullanılmaktadır. Bu, Ek E’de verilen tablolar kullanılarak, A seçeneğindeki hassas alanlarda gerekli arıtma seviyelerini belirlemektedir.
2016 yılı Mayıs ayında SYGM tarafından önerilen Hassas Su Kütleleri hakkındaki (onay bekleyen) taslak yönetmelikte tanımlanan kentsel “hassas alanlar” modeldeki hassas alanlar için B seçeneğini bildirmektedir.
Nüfusu 10.000 ve 2.000’den az olan belediyeler için 2.000’den az nüfuslu belediyelerin hangilerinin haliçlere deşarj yapma olasılığı olduğu ve 10.000’den az nüfuslu belediyelerin hangilerinin kıyı sularına deşarj yapma olasılığı olduğunu belirlemek için özgün bir analiz yürütülmüştür. Bunlar, arıtma düzeyi ve maliyetlerini belirlemek için önemli etmenlerdir.
Google Maps kullanarak, A seçeneği uyarınca “hassas alanlara” deşarj yapan belediyelerin tanımlanması (B seçeneği için taslak yönetmelik ayrıntılı listeler sağlamaktadır, bkz Ek E).
Atıksu arıtma düzeylerinin belediye idari sınırlarına göre değil kentsel alanların büyüklüğüne dayanarak belirlendiğini bilen ekip, hangi belediyelerin daha geniş bir kentsel yerleşim alanına ait olduğunu analiz etmiş ve bunları Metropol Alan (MA) olarak isimlendirmiştir.
Bölüm 4 - AB atıksu toplama ve arıtmastandartları ile uyum maliyeti
Türkiye Cumhuriyeti: Sürdürülebilir Kentsel Su Temini ve Sanitasyonu
36
Bu, yalnızca 2014 yılı Mart ayındaki reformun kapsamında Büyükşehir Belediyesi (BB) olarak yapılandırılmış belediyeleri ilgilendirmektedir.
BBler altındaki belediyelerin mevcut nüfus verileri, 2012 yılındaki kentsel nüfus yüzdesi 2014 yılındaki nüfus değerleri ile çarpılarak düzeltilmiştir. Gerekli arıtma düzeyi, düzeltilen nüfus tahminine göre belirlenmiştir.
BB sınırları dışındaki belediyeler için nüfus, kentsel yerleşim alanını temsil etmektedir. Dolayısıyla her bir senaryodaki arıtma düzeyini belirlemek için belediye nüfusunun tamamı kullanılmıştır.
Hesaplama, altı farklı senaryoda maliyet hesaplamalarına yol açan, üç temel senaryo ve “hassas alanlar” için iki seçenek (A veya B) esasında yapılmıştır. Bunlar aşağıda gösterilmektedir.
Tablo 4.1: Değerlendirmede Kullanılan Senaryoların Tanımı
Senaryo Senaryo Adı Senaryo Tanımı
S1A EAB-KAAD Gereklilikleri
(Tebliğ’de olduğu üzere hassas alanlar)
AB – Kentsel Atıksu Direktifi gereklilikleri uyarınca belirlenen arıtma düzeyi
S2A Türk yönetmeliği -1
(Tebliğ’de olduğu üzere hassas alanlar)
Hem Kentsel Atıksu Arıtma hem de Su Kirliliği Kontrolü hakkındaki yönetmelikler dikkate alınmaktadır ve arıtma düzeyi, her parametre için daha katı olanı dikkate alınarak belirlenmektedir. Deşarj yeri hassas bir alan değilse hiçbir ek azot giderimi taahhüt edilmez.
S3A Türk yönetmeliği -2
(Tebliğ’de olduğu üzere hassas alanlar)
S2 için olduğu gibi hem Kentsel Atıksu Arıtımı hem de Su Kirliliği Kontrolü hakkındaki yönetmelikler dikkate alınmaktadır ve arıtma düzeyi, her parametre için daha katı olanı dikkate alınarak belirlenmektedir. Bu senaryoda, hassas alanlar dışında olsa dahi 50,000’in üzerinde nüfusa sahip yerleşim alanları için herhangi bir deşarja, ikinci arıtmaya ek olarak Azot giderimi uygulanmaktadır.
S1B AB-KAAD Gereklilikleri
(kentsel hassas alanlar: taslak yönetmelik)
Her bir senaryo için yukarıdakilerle aynı arıtma düzeyi.
Kentsel hassas alanlar, OSİB – SYGM tarafından hazırlanan ve onay bekleyen taslak yönetmelikte tanımlandıkları gibidir.
S2B Türk yönetmeliği -1
(kentsel hassas alanlar: taslak yönetmelik)
S3B Türk yönetmeliği -2
(kentsel hassas alanlar: taslak yönetmelik)
Bölüm 4
37
Her bir senaryo için gerekli arıtma düzeyi, ilgili Belediyelerin Metropol Alanlarının nüfusu ve deşarj yerinin hassasiyetine göre kararlaştırılmıştır.
Büyükşehir Belediyeleri’nde kırsal bölgelerde yaşayan nüfus payına açıklık getirmek için bir düzeltme faktörü uygulanmış, böylece arıtma düzeyi ve toplama ile arıtma maliyetlerinin belirlenmesinde yalnızca kentsel bir bölgede bulunan nüfus dikkate alınmıştır.
Maliyetleri tahmin etmek için ekip, üç farklı birim maliyet karşılaştırma setini kıyaslamıştır. Her bir arıtma düzeyi ve kanalizasyon için farklılaştırılmış maliyetler sunduğu için FEASIBLE9 modelinin içindeki maliyet fonksiyonlarının kullanılmasına karar verilmiştir. Ayrıntılı maliyet fonksiyonları ve tahminleri için Ek E’ye bakınız.
Birim maliyetlerinin karşılaştırılmalarına dair uygulanan testler, FEASIBLE maliyet fonksiyonlarının Türkiye’de deneyimlenen maliyetlerden daha yüksek maliyetlere neden olduğu sonucu ortaya koymuştur. Bu, büyük olasılıkla modelin fonksiyonlarının ilk AB üye ülkelerinin birim maliyetleri veritabanı esasında oluşturulmasından kaynaklanmaktadır. Bu nedenle ekip, Türkiye’deki atıksu toplama ve arıtma yatırımlarına yönelik yakın zamandaki fizibilite çalışmalarına ve sözleşme verilerinin bir örneğine dayanan düzeltme katsayıları geliştirmiştir.
Kent merkezleri için yatırım ve İ&B maliyetleri, her bir senaryo için arıtma düzeyi gerekliliklerini karşılayıp karşılamadıklarını belirlemek için mevcut altyapı değerlendirildikten sonra tahmin edilmiştir.
Her bir senaryoda yalnızca arıtma veya toplama gerekliliklerine uyuma ulaşmanın ilave maliyetlerini göstermek üzere mevcut altyapıya ilişkin geçmişte yapılmış maliyetler düşülmüştür.
Toplama ve arıtma altyapısının tahmini ömrü 30 yıl olarak kabul edilmiştir.
Arıtılmış atıksu deşarj maliyetleri (deniz deşarjı ve deşarj borusu) ve çamur yönetimi, taşıma ve bertaraf maliyetleri anektodsal kanıt ve yazar hesaplamasına dayanarak tahmin edilmiştir.
Ne değerlendirilmedi? Pompa istasyonlarının maliyetleri, kırsal bölgelerde merkezi olmayan veya yerinde sanitasyon, tahmin edilmemiştir. Atıksu toplama maliyeti, orta ve küçük büyüklükteki şehirlerde daha düşük nüfus yoğunluğuna dayanarak düzeltilmemiştir. Uygun olan yerlerde biyogaz çürütmeye ilişkin maliyetler ve karlar da tahmin edilmemiştir. Tahminler, borç maliyetini kapsamaz; dolayısıyla yatırımların SKİ’lerin kendilerince fonlandığı varsayılır. Senaryolar, kentsel alanlar veya her nehir havzası ölçeğinde ilgili zaman dilimi ve uyum geliştirilmesinde aşamalı yaklaşımları veya nüfus artışını dikkate almamıştır (SÇD bütüncül yaklaşımı). Sonuç olarak gösterilen tahminler yalnızca malyetlerin bir kısmını yansıtmaktadır.
4.2. Sonuçlar ve Analiz Mevcut atıksu toplama ve arıtma altyapısının inşaat maliyetinin için yaklaşık 8,7 milyar AVRO olduğu ve ilgili yıllık İ&B maliyetinin yaklaşık 762 milyon AVRO tutacağı tahmin edilmektedir. Aşağıdaki Tablo 4.2, hem kanalizasyon şebekeleri hem de atıksu arıtma tesislerini dikkate alarak, yukarıda belirtilen altı senaryoya uymak için gerekli atıksu altyapısının ilave maliyetleri ve İ&B maliyetlerini göstermektedir. Bu, ek altyapının toplam yatırım maliyetini ve geliştirilmiş sistemleri çalıştırmanın İ&B maliyetlerini sunmaktadır. S1A senaryo standartları (AB-KAAD’a uygun), daha yüksek standartlara ulaşmanın ilave maliyetlerini karşılaştırmak için referans olarak kullanılmaktadır.
Türkiye Cumhuriyeti: Sürdürülebilir Kentsel Su Temini ve Sanitasyonu
38
Tablo 4.2: Ulusal Düzeyde Tüm Senaryolar için Ek Yatırım ve İ&B Maliyetleri
Hassasiyet Senaryo Madde Toplam Değer
S1A’ya göre değişim
A
S1AGerekli Ek Yatırımlar (EUR) 5,229 -
Gerekli İ&B (EUR/yıl) 844 -
S2AGerekli Ek Yatırımlar (EUR) 5,432 %4
Gerekli İ&B (EUR/yıl) 875 %4
S3AGerekli Ek Yatırımlar (EUR) 6,111 %17
Gerekli İ&B (EUR/yıl) 1,341 %59
B
S1BGerekli Ek Yatırımlar (EUR) 6,006 %15
Gerekli İ&B (EUR/yıl) 1,283 %52
S2BGerekli Ek Yatırımlar (EUR) 6,139 %17
Gerekli İ&B (EUR/yıl) 1,303 %54
S3BGerekli Ek Yatırımlar (EUR) 6,323 %21
Gerekli İ&B (EUR/yıl) 1,415 %68 Tablo 4.2’de görüldüğü üzere en yüksek ilave maliyetli senaryo S3B iken en düşük maliyetli olanı S1A’dır (mevcut hassas alanlar ile AB KAAD’ye uygun). S1A ve S2A arasındaki gerekli ek yatırımların farkı düşüktür (%4). Bu, mevcut hassas alanlar yönetmelikte yayımlandığı gibi uygulanırsa, AB ya da TR yönetmeliğini uygulamanın etkisinin sınırlı olduğunu ifade etmektedir. Ancak fark S3A için çok daha yüksek olup(%17) AB gerekliliklerinin ötesine geçer ve 50,000 EN üzerindeki tüm şehirlere hassas alanlara yakın bir arıtma düzeyi uygulandığını belirtmektedir. Etki, S1A ile karşılaştırıldığında S3A kapsamında %59 daha yüksek olan İ&B maliyetlerinde önemli miktarda daha yüksektir. Dolayısıyla arıtma standardı artan maliyetler konusunda temal faktördür; inşaat maliyetini de etkiler ancak İ&B maliyetlerindeki artışın etkisi çok daha büyük ve uzun sürelidir.
Benzer şekilde ek yatırım maliyetleri üzerinde önerilen hassas bölgelerin değişimine ilişkin etkiler, S1 senaryosu için %15’lik artış, S2 için %13 ve S3 için %4’lük artışla birlikte orta düzeydedir. Bunlar, ilave İ&B için önemli derecede daha büyüktür; yani S1A ile karşılaştırıldığında S1B için %52, S2A’ya kıyasla S2B için %50 ve S3A’ya kıyasla S3B için %11. Senaryo 3’e yönelik küçük farklılık, Türk mevzuatının birçok kentsel alandakine çok yakın fiili standartlarına (S3) uygulanmasından dolayı 50.000’den fazla nüfusa sahip yerleşim bölgeleri için talep edilen nitrojen gideriminin hassas alanların sayısındaki değişikliği en aza düşürdüğünü ifade eder. Ek yatırımlar üzerindeki etkinin, yıllık ilave İ&B üzerindeki ilgili etkiden kısmen çok daha düşük olduğunun dikkate alınması önemlidir.
Buz dağı etkisi: toplam maliyeti dikkate almanın önemi
Yatırımların genellikle daha fazla ilgi çektiği bilinen bir gerçektir. Çoğunlukla büyük ve görünür programların parçası olarak, İ&B maliyetleri dikkate alınmaksızın en düşük inşaat maliyeti esasında sağlanan genellikle imtiyazlı krediler veya hibeler ile uygulanırlar. Yine de kamu kuruluşunun zaman içinde ek yatırımların sürdürebililirliğini sağlayıp sağlayamaması yatırımların hizmet süresi boyunca İ&B maliyetlerini karşılama kapasitesine bağlıdır çünkü buradaki kümülatif miktar açıkça yatırım maliyetinden çok daha yüksektir. Bunun, esas itibariyle karar almayı etkileyen politik ve sosyal hassasiyetler açısından sonuçlarıyla birlikte müşterilere yansıtılacak tarife düzeylerine doğrudan etkisi bulunmaktadır. Buz dağı görseli ile resmedilen bu paradoks, toplam yatırım maliyetinin çok daha büyük bir kısmını yansıtan kümülatif İ&B maliyetleri (buz dağının su altındaki kısmı) genellikle yatırım kararı alma sürecinde dikkate alınmazken, altyapı geliştirme kararlarının genellikle yalnızca yatırımların maliyeti esasında (buz dağının zirvesi) alınmasıdır.
Bölüm 4
39
Biriken İ&B maliyetlerini, amortisman maliyetlerini ve borç maliyetini (İller Bankası kredi şartlarını kullanarak) ölçmek için mevcut verilerin ileri analizi gerçekleştirilmiştir. Tablo 4.3, S1A ve S3A senaryolarına yönelik sonuçları göstermektedir (tüm senaryolar için Ek G’ye bakınız). Türkiye’de uygulanan standartlara (S3A) ulaşmak için gerekli ek yatırım maliyetlerinde 900 milyon AVRO’nun yatırımın hizmet süresi boyunca İ&B’de ilave 56 milyar AVRO’ya dönüştüğünü göstermektedir. (Tüm senaryoların sonuçları için bkz. Ek G “Maliyet Tahminlerinin Sonuçları ve Tarife Etkileri”. Ek H “Nehir Havzalarında Maliyet Tahminlerinin Sonuçları ve Kişi başına Mali Etkilerié’ni tanımlamaktadır.)
Tablo 4.3: Ulusal Düzeyde S1A ve S3A Senaryoları için Bölünmüş Toplam Maliyetler
Hassasiyet Senaryo Madde Toplam değer (milyon EUR)
S1A’yavaryasyonu
Mevcut altyapı 8,710 -
Mevcut altyapının tahmini İ&B’si 762 -
A
S1A
Gerekli Ek Yatırım 5,229 %0
Yıl başına gerekli ilave İ&B 844 %0
Hizmet süresi için gerekli yatırımların kümülatif İ&B’si 95,216 %0
Gerekli yatırımların amortisman maliyetleri 15,930 %0
Gerekli yatırımları İller Bankası finanse ederse 8,761 %0
S3A
Gereki ek yatırım 6,111 %17
Yıl başına gerekli ilave İ&B 1,341 %59
Hizmet süresi için gerekli yatırımların kümülatif İ&B’si 151,250 %59
Gerekli yatırımların amortisman maliyetleri 19,007 %19
Gerekli yatırımları İller Bankası finanse ederse 10,238 %18
Analiz “buz dağı etkisini” ölçmeye de imkan tanımaktadır.
S1A senaryosuna göre gerekli yatırımların kümülatif İ&B maliyeti, inşaat maliyetinin 18 kat üzerinde görünmektedir. Bu oran, S3A senaryosu için 25 kata ulaşmaktadır. Ek yatırımlar maliyeti 5.2 milyar AVRO’yu göstermekte iken yatırımın hizmet süresi boyunca ilgili ilave İ&B mliayetleri 95 milyar AVRO’yu göstermektedir. Amortisman ve borç maliyeti (İlBankası kredi şartları) dikkate alındığında, S1A senaryosu için toplam maliyet 120 milyar AVRO’ya ulaşmakta, ilave yatırım burada yalnızca %4,2’yi yansıtmaktadır. S3A senaryosu için toplam maliyet 180 milyar AVRO iken ek yatırım bunun yalnızca %3,5’idir. Bu, Türk standartlarına ulaşmanın AB gerekliliklerine uyum sağlamaktan toplamda 60 milyar AVRO (%50) daha fazla maliyeti olacağı anlamına gelir. Bu sürdürülebilirliği ve tarife düzeylerini de aynı miktarda etkileyecektir.
Tablo 4.4, her hizmet sağlayıcı kategorisi için toplam ek yatırımların ve İ&B maliyetinin dağılımını göstermektedir. Tablo 4.2’deki sonuçlar büyükşehir belediyeleri ve diğer yerleşim bölgeleri arasındaki maliyet dağılımlarının nüfus dağılımı (BBler için %77) ile aynı düzeni izlemediğini gösterir.
Türkiye Cumhuriyeti: Sürdürülebilir Kentsel Su Temini ve Sanitasyonu
40
Tablo 4.4: Tüm Hizmet Sağlayıcılar için Tüm Senaryolara Yönelik İlave Yatırımlar ve İ&B Maliyetleri, Milyon Avro
Incremental O&M required per year 1,157 899 258 258 22 137 99
Ek G, BB veya SKİ ve nehir havzasına göre hizmet sağlayıcı kategorilerinin tamamında her senaryo için kişi başına mali etkileri ve ilave maliyetleri de kapsayan ek verileri ve analizleri göstermektedir.
Analiz şunları göstermektedir:- kişi başına ek yatırım gerekliliklerinin SKİ hizmet alanlarında, büyük olasılıkla özerk bütçe ve yönetime sahip bir kamu kuruluşu gibi yapılandırılmayan SKİ’ler dışındaki hizmet sağlayıcılar için daha çok hizmet genişlemesi ve sürdürülebilirlik zorlukları oluşturan, diğer hizmet sağlayıcılarından kısmen daha düşük olduğunu; - ek yatırımlar ve İ&B maliyetleri, hizmet sağlayıcılar ve SKİ’ler arasında büyük farklılık göstermektedir. Marjinal yatırımlar en yüksek İstanbul ve Şanlıurfa BB’sinde, en düşük Kayseri’dedir (ayrıntılar için Ek G’deki Tablo G. 1’e bakınız).- her bir nehir havzası için ilave maliyet, Burdur Nehir Havzası’nda 15 milyon AVRO’dan Marmara Nehir Havzası’nda 1.9 milyar AVRO’ya kadar büyük farklılık göstermektedir ve dolayısıyla kişi başına ilgili maliyetler de Küçük Menderes, Sakarya, Seyhan ve Antalya nehir havzalarında kişi başına 3 veya 4 AVRO ile Van Gölü nehir havzasında 79 AVRO aralığında değişmektedir.
4.3. SKİ’lerin bilançolarında mali etki Bu kısım, aşağıdaki varsayımlar kullanılarak S1A ve S3A senaryolarına uyum için gerekli ilave maliyetlerin, SKİ’lerin mali durumları üzerindeki etkilerini analiz etmektedir10:
• Gelirlerin ve maliyetlerin 2015 yılı seviyelerinde kalacağı varsayılmıştır11;
• Her bir senaryo altındaki ilave yatırımlar mevcut koşullar, yani 5 yıllık geri ödeme dönemi ve yıllık %7 faiz oranı ile İlbank kredileri kullanılarak finanse edilmektedir12,
Bölüm 4
41
• Gerekli yatırımlara ilişkin borçlar, 2015 SKİ yılı bilanço tablosunda raporlandığı üzere toplam borçlara eklenir ve 2015 yılı gelirleri ile karşılaştırılır;
• SKİ’lerin yıllık sonuçlarına ilişkin etki analizi duran varlıkların amortismanını ve bu yatırımların SKİ’lerin mali durumları üzerindeki gelişen yüküne bir ölçüt olarak 2015 yılı maliyetlerine ek olarak yıllık ilave İ&B maliyetlerini kapsamaktadır13.
Tablo 4.5: S1A ve S3A Senaryolarına Yönelik SKİ’ler için Temel Mali Göstergeler.14
10 Tüm senaryoların ekleri Ek G’de gösterilmektedir.11 2015 yılı verileri mevcut olmadığı için Ankara, Erzurum ve Trabson SKİ’leri için 2014 yılı verileri kullanılmıştır.12 http://www.ilbank.gov.tr/index.php?Sayfa=iceriksayfa&icId=34013 İnşaat işleri ile mekanik-elektrikli varlıkların ekonomik ömürleri sırasıyla 50 ve 15 yıl olarak alınmıştır.14 Kahramanmaraş, Malatya ve Mardin SKİ’ler için mevcut hiçbir maliyet, gelir ve borç verisi bulunmamıştır; bu nedenle yukarıdaki hesaplamalar
mevcut duruma ilave bir değeri değil, yalnızca senaryoları kapsar
Türkiye Cumhuriyeti: Sürdürülebilir Kentsel Su Temini ve Sanitasyonu
42
Tablo 4.5, halihazırda bir bütçe açığı ile karşı karşıya olan SKİ’lerin yatırım senaryolarını uygulamaları halinde çok daha büyük bir açığı kapatmak zorunda kalacaklarını ortaya koymaktadır. Makul bir bütçe fazlasına (%4 - %20) sahip SKİ’ler için yeni yatırımlar ve ilgili İ&B maliyetlerinin seçilen senaryoya bağlı olarak bir açık oluşturması muhtemeldir. İyileştirilmiş bir gelir politikası ile bütçeleri dengelenebilecek olmasına rağmen bu SKİ’lerin borç oranları halihazırda daha fazla borca yer vermeyecek kadar yüksektir.
Diğer taraftan %20 veya daha yüksek bütçe fazlasına sahip SKİ’ler, tüm senaryolarda bütçe fazlası ile faaliyet gösterebilir ve ek İ&B harcaması yapabilirler. Ancak, borç oranları ve dolayısıyla ek yatırımları karşılama kapasiteleri, mevcut yüksek borç düzeyleri nedeniyle değişmektedir.
Tüm parametreleri dikkate alarak yalnızca bazı SKİ’lerin (Antalya, İzmir ve Ordu), mali durumları üzerinde büyük sonuçlar olmaksızın ek yatırımları yürütebilecekleri gözükmektedir. Ek olarak, eğer senaryo yatırımlarının getireceği yeni borç yükünün bu SKİ’lerin mevcut toplam borçlarına eklenmesi halinde, hangi senaryo olduğu fark etmeksizin bu SKİ’lerin neredeyse hiçbiri bu tür yatırımları gerçekleştiremez. En yüksek GGS düzeylerini gösteren Balıkesir ve Hatay örnekleri, mevcut durumlarında gerekli yatırımları karşılayamayacaklarını belirgin bir şekilde göstermektedir.
4.3.1. Tam Maliyet Esaslı Tarifeler, Karşılayabilirlik Yeni yatırımları gerçekleştirme ve sürdürme gücünü doğrudan etkilemesi nedeniyle bir SKİ’nin sürdürülebilirliği için tam maliyet esaslı ve karşılanabilir tarifeler vazgeçilmezdir. Türkiye’nin standart belirleme hususundaki sektörel politikası ilave yatırım ve İ&B maliyetlerini belirlerken, altyapı finansmanı ve tarifelerin belirlenmesine yönelik politikası da SKİ’lerin ve diğer hizmet sağlayıcıların, tarifeleri karşılayabilirlik seviyesinde tutarken, bu ilave maliyetlerin tamamını veya bir kısmını karşılama yetileri üzerinde etkili olacaktır.
Ek G, tüketilen su ve üretilen atıksuyun en yüksek payını hane halkı (meskenler) temsil ettiği için SKİ’lerin ilave maliyetleri mesken tarifelerine ne ölçüde aktarabildiğini göstermektedir.
4.4. 2014 SKİ Reformunun Getirdiği Uygulama Zorlukları 2014 yılı Mart ayında hükümet, 750,000 ve üzeri nüfusa sahip şehirlerde belediyelerin birleşerek BB dönüşümünü hayata geçirdi. Bu sürecin bir parçası olarak her BB içerisindeki farklı su hizmet sağlayıcıları bir araya getirildi ve ilk olarak İstanbul’da geliştirilen ve daha sonra Ankara ve diğer şehirlere yayılan SKİ modeline uygun olarak da BB’de, SKİ kuruldu. Dolayısıyla İstanbul ve Kocaeli hariç tüm SKİ’ler, çok sayıda ek sistemin sorumluluğunu aldı. Bunların birçoğu daha öncekine benzer altyapı bakım ve kapasite düzeyine sahip değildi ve bazı yönlerden aralarında önemli farklılıkların bulunmaktadır.
Bu reformun amacı, belediyeler arasındaki hizmet temini ve kabiliyeti arasındaki boşluğu kapatma çabasıyla küçük belediyelerdeki kapasiteyi, altyapı kalitesini ve işletmeyi yükseltmek için daha büyük belediyede faaliyet gösteren SKİ kapasitesinin avantajını kullanmayı amaçlamaktadır. Bu hedef, akla uygun sektör gelişimi hedefleri ile uyumlu olmasına rağmen reform, aslında yeni oluşturulan SKİ’lerin çekirdeğini oluşturan her şehirdeki büyük kamu kuruluşlarına geniş ek yükümlülükler eklemektedir. Ölçek açısından bir araya getirilen ve SKİ olarak birleştirilen daha küçük belediyeler yaklaşık 14,1 milyonu kent merkezlerinde yaşayan yaklaşık 19,8 milyon insanı yanıstmaktadır. Karşılaştırıldığında büyük belediyeler, 35,2 milyonu kent merkezinde yaşayan toplam 40,1 milyon nüfusa sahiptir. Birleştirilen yeni biçimlerinde SKİ’ler yaklaşık %50 daha fazla insana hizmet etmektedir. İnsanların %41’inin kentsel bölgelerde olmasına rağmen, ek nüfus SKİ’lerin daha önce yönettiği hizmet alanından çok daha büyük bir alana yayılmaktadır. Bu durum, muazzam teknik, finansal ve yönetimsel zorlukları göstermektedir.
Bu ek talebin kapsamını ve yeni kurulan SKİ’lerin karşı karşıya kaldığı mücadeleyi değerlendirme imkanı sağlayan veriler sınırlıdır. Bu nedenle de konuyu net bir şekilde değerlendirmek zordur.
Bölüm 4
43
Mevcut altyapı değerlendirmesini kullanarak, tüm belediyelerin kabul edilen normlara uyum sağlaması için atıksu toplama ve arıtma altyapısını modernize etmek ve genişletmek için gerekli yatırımları ve ilgili İ&B maliyetlerini hesaplamak için girişimde bulunulmuştur. Örneğin S1A senaryosu için bu küçük sistemlerdeki mevcut atıksu yönetim altyapısını geliştirmek için gereken toplam yatırımın, yaklaşık toplam 390 milyon AVRO yıllık İ&B maliyeti ile birlikte 4,3 milyar AVRO’ya mal olacağı tahmin edilmektedir. Bu, yatırım için kişi başına 306 AVRO’yu, İ&B için yıllık kişi başına 28 AVRO’yu ifade etmektedir. Karşılaştırıldığında bir SKİ tarafından hizmet sunulan nüfus için S1A senaryosuna uyumun ortalama maliyeti, yatırımlar için kişi başına 85 AVRO (3,6 kat daha az) ve İ&B için yıllık kişi başına 13,6 AVRO (%50) yansımaktadır.
Bu durum, yalnızca atıksu yönetimi için 25 yıllık bir dönem boyunca yaklaşık 14 milyar AVRO’luk toplam bir maliyeti göstermektedir. Eğer bu rakamlara, daha büyük bir sistemin sürdürülebilirliğini sağlama ve yönetme ile ilgili su tedarik sistemini geliştirmek, GGS’yi azaltmak ve artan yönetim maliyeti için de gerekecek gerekli ek yatırımları ve İ&B’yi eklersek yeni oluşturulan SKİ’lerin karşı karşıya kalacağı zorluklar şüphesiz çok önemli olacaktır.
Yeni birleştirilen alanları 2014 yılı önceki SKİ hizmet alanındakinden daha düşük bir tarife ile, bazen %50’den daha az, ücretlendirme kararı, SKİ’lerin bilanço tablolarında ek stres oluşturmaktadır. Aslında, yönetimi kısmen daha fazlaya mal olması olası alanlardan elde ettikleri gelirleri azaltmaktadır (daha yüksek olması olası beklenen düşük abone yoğunluğu, kişi başına şebeke uzunluğu ve dolayısıyla şebekenin km başına GGS’si vb.). Kısacası sonuç daha fazla yatırım ve İ&B, daha fazla yönetim maliyeti, personelin yetersiz yayılımı ve daha az gelir olmuştur.
Dolayısıyla bu kuruluşların işletmesindeki verimliliği ve etkili yatırımları güvence altına almak son derece önemlidir; böylece birleşimin sinerjisinin faydaları ve ölçek kazanımları daha iyi kullanılabilir ve uygulanabilir. Ayrıca, süreç içinde hizmet sürdürülebilirliğinde kayıpları engellemek üzere somut tedbirlere geçişi destekleyecek mekanizmaların yürürlüğe koyulması da önemlidir.
Sonuç: Önerilen senaryonun maliyet değerlendirmesi ve bunun 30 SKİ’nin her birinin teknik ve mali durumu bağlamında analizi, hükümet içinde bir müzakere başlatmak için güçlü bir araç ortaya koymaktadır. Büyükşehir belediyeleri ve SKİ’ler hizmet yönetiminin birçok temel yönü, hizmet temini ve kapasitesi ile performans gelişimini ele almaktadır. Ayrıca, altyapının hizmet ömrü süresince sermaye masrafı ve İ&B maliyetinin karşılaştırmalı bir analizini başlatmaya olanak tanımaktadır. Türkiye tarafından desteklenen Kamu Özel Ortaklığı (KÖO) yaklaşımı, sermaye masrafı ve İ&B maliyetleri, kapasite performansı ve sürdürülebilir gelişimleri ve borçlanarak yapılan özel sektör finansmanını birleştirdiği için, keşfedilecek ilginç bir yol gibi görünmektedir; böylece ek maliyet, getirdiği performans gelişimi uzmanlığı ile dengelenebilir.
Türkiye Cumhuriyeti: Sürdürülebilir Kentsel Su Temini ve Sanitasyonu
44
5.1. Neden Tartışma Soruları?
Bu çalışmanın nihai amacı; Türkiye’nin su altyapısı ve çevre korumasına dair ülkenin faaliyetlerini, özellikle içme suyu ve sanitasyona ilişkin yönleriyle, SÇD ile uyumlu hale getirme çabalarına katkıda bulunmaktır (bu Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerine ulaşma
genel amacı ile de uyumludur). AB su mevzuatı için itici güç olan bu AB Direktifi, suyla ilgili tüm AB direktiflerinin her bir nehir havzası için “iyi ekolojik duruma” ulaşmaya katkı sunmak için koordine edilmesi gerektiğini kilit ilke olarak belirlemektedir, bu Türkiye’nin de bağlı olduğu bir ilkedir. Nehir havzası düzeyinde tek bir su yönetimi sisteminin benimsenmesi ve belirli bir takvim içerisinde tüm suların “iyi” duruma getirilmesi de bu özün temel taşlarıdır.
Daha önceki bölümler, gerekli eylemleri ve maliyetleri belirleyen Türk ve AB yönetmelikleri arasındaki farklılıkları ve zorluğu irdelemek için Türkiye’de halihazırda yürürlükte olan kurumsal düzeni analiz etmiştir. Rapor, senaryolarla modellenmiş şekilde, bir grup yönetmeliğin veya bir başkasının uygulanmasının karşılayabilirlik ve maliyetler üzerindeki görece etkisini göstermiştir (ayrıntılı sonuçlar için Ek G’ye bakınız). Buna ek olarak, rapor, BBlere15 göre her senaryoda, gerekli yatırımların her SKİ (artık il için esas hizmet sağlayıcıları olan) ve ülke genelindeki diğer hizmet sağlayıcılar üzerindeki potansiyel mali etkilerini değerlendirmiş ve miktarını belirlemiştir. Yine de birkaç alan daha fazla analiz edilebilirdi.
Ayrıca bu analiz, STS ile ilgili (İSD ve daha da önemlisi KAAD) SÇD unsurlarını uygulama ve çevrenin “iyi ekolojik duruma” ulaşması için yaptıkları göreceli katkıyı değerlendirme sürecinde, Tükiye’nin bu Direktifler’in “özünün” geliştirilmesinde daha da ilerleme fırsatı olduğunu ve bu nedenle suyla ilgili yönetmelikleri (ve Direktifleri)16 genişletme ve iyileştirme fırsatı olduğunu göstermiştir. Bu bölüm, ilk değerlendirme kapsamını genişletebilecek alanları tanımlamakta ve dolayısıyla Türkiye’nin etkili ve sürdürülebilir bir şekilde her bir nehir havzası için “iyi ekolojik duruma” ulaşma çabasına katkıda bulunmaktadır. Kutu 5.1 SÇD uygulamasının geliştirilebileceği birkaç potansiyel alanı listelemektedir.
5.2. Hangi Eylem Kriterleri? Yönetmeliklerin karşılaştırıldığı ve eyleme yönelik senaryoların analiz edildiği önceki bölümlerde iki unsur açık bir şekilde ortaya çıkmaktadır: (i) yatırım kararları atıksu standartlarına/arıtma seçeneklerine dayanmaktadır; (ii) seçim kriterleri, arıtılmış atıksuyun deşarj alanının “hassas” veya “az hassas” olarak kabul edilip edilmediğine bağlı olarak daha çok veya daha az katı gerekliliklerle, nüfusları bazında belirli kentsel alanların ayrı olarak gerekliliklerini dikkate almaktadır. Sanitasyon, “SÇD’nin özüne” uygun olarak önemlidir ve sağladığı iyileştirmeler belgelendirilmelidir. Dolayısıyla sorulmaya değer ilk soru, yatırım kararlarının fiili ekolojik durumu ve atıksuyun bırakıldığı nehir, göl ve kıyılardaki su kalitesini dikkate alıp almayacağı ve ekolojik durumun, su kalitesi hedeflerinin ve arıtılmış atıksu deşarj alanında planlanan kullanımların hangi ölçüde olacağı veya benzer nehir havzasında bahsi geçen deşarjdan hangi ölçüde etkilendikleri ve ulaşılan çevresel faydaları uygun bir şekilde ölçmek için hangi izleme sisteminin devreye sokulacağıdır.
Bölüm 5 - Sektör Sorunları Türkiye için Fırsatlara Dönüşebilir - Tartışma soruları ve daha fazla analiz
edilebilecek alanlar
15 Mevcut mali veriler yalnızca bu kamu hizmet kuruluşlarıyla sınırlıdır; dolayısıyla bu analizin kapsamını sınırlandırır16 Suyla ilgili yönetmeliklerin üye devletlerin yetki devrine izin veren, su kıtlığı ve kuraklık paylaşımına dair AB yönlendirmesi ve iletişimde kapsanan
tavsiyelere dahil edilmesi bir örnek olabilir (SÇD’in nicel hususlarda güçlü olmamasının da sebebi olan, AB Antlaşması’na göre tüm nicel sorunlar oybirliği ile kararlaştırılmak zorunda olduğu için zorlu bir sorundur).
Bölüm 5
45
“Hassas” ve “az hassas” alanları belirlemeye yönelik kriterlere yönelik olarak, hassas alanların seçilme ve bunların coğrafi boyutu ile sınırlarının belirlenme şekline atfen acil bir soru: Atıksu arıtma standartlarını belirleyen alıcı ortamların “hassasiyet” değerlendirmesi, zaman içinde su kalitesinin titiz bir şekilde izlenmesi, değerlendirilmesi ve deşarj edilen kirliliğin fiili ekonomik etkisiyle bağlantılı mıdır?
AB Direktifi, alıcı ortam hassasiyetini genellikle ötrofikasyon seviyesi ile ilişkilendirmektedir. Ege Denizi ve Akdeniz, çok özel belirli alanlar haricinde ötrofik değildir. Birçok atıksu arıtılmadan boşaltıldığında dahi bunlar ötrofik değildi. Bu durumda, Türkiye’nin bu denizlerdeki kıyı hattının büyük kısmında nutrient giderimi uygulaması ekonomik ve çevresel olarak mantıklı mıdır?
Marmara Denizi ve Karadeniz’de ötrofikasyon sorunları vardır; ancak bu denizlere dökülen Türkiye nehir havzalarındaki tüm nehir ve göller ötrofik veya kirli midir? Kirliliğin ana kaynakları belirleniyor mu, bunlarla ilgili kirlilik biliniyor mu ve bunlara eşdeğer etkinin miktarı ölçülüyor mu? Ötrofikasyona neden olan kirliliğin, öncelikli olarak noktasal olmayan kaynaklara (tarımdan dönen sular, büyük nehir girişleri) ya da noktasal kaynaklara (belediyeye ait atıksular, endüstriyel sular) atfedilebilir olduğu açık mıdır ve belgelendirilmekte midir? Belediye payı ile mukayese edildiğinde tarımsal ve endüstriyel kirlilik kaynaklarının nispi etkisi nedir? Bu göz önünde tutulduğunda, küçük toplulukların ürettikleri kirlilik, arıtılmamaya devam eden büyük kirlilik kaynaklarına kıyasla göz ardı edilebilir haldeyken ve büyük ihtimalle bulundukları nehir havzalarının büyüklüğüne oranla minimal kalacakken, bu topluluklardan karmaşık ve pahalı nutrient giderim teknolojisi kurmalarını ve sürdürmelerini istemek ekonomik ve çevresel bağlamda ne kadar anlamlıdır?
Önemli yatırımlar ve işletme maliyetleri oluşturan hassas alanların tanımı genellikle oldukça geniştir. İlginçtir ki SÇD bu sorunu öngörmektedir17. SÇD şunu ifade eder: “korunan sulara yönelik kullanımlar veya amaçlar her yerde değil, özel bölgelerde uygulanır”. Bu nedenle bunları birleştirmenin bariz yolu ırmak havzası içerisindeki özel koruma alanlarını belirlemektir; bu şekilde farklı amaçlar karşılanmalıdır. Nehir havzası için genel hedeflerin planlanması, her yerdeki minimal ekolojik ve kimyasal koruma gerekliliklerini belirleyecektir; fakat belirli kullanımlar için daha katı gerekliliklere ihtiyaç duyulan yerlerde bölgeler saptanacak ve daha yüksek hedefler bu kapsamda belirlenecektir”. Bunu yapmanın bir yolu diğerlerine ek olarak; zorluklar, talepler, çevresel kısıtlamalar, çevresel kapasite18 ve sektörlere göre19 ekonomik kalkınma potansiyeli açısından bölgeler arasındaki farklılıkları dikkate almaktır. Türkiye, bölgeleri arasında gözle görülür farklılıkları bulunan büyük bir ülkedir; dolayısıyla her yerde aynı yaklaşım olmamalıdır.
5.3. Kurumsal Sorunlarla İlgili Fırsatlar Daha önceki bölümler, yönetmelikler ve gereklilikler için mükerrer olma ve yeterlilik sorunları ile farklı yorumlamaların altını çizmiştir. Bu kısım, Türkiye’nin sularının “iyi ekolojik duruma” ulaşması için yürüteceği faaliyetlerin verimliliğini arttıracak olası gelişmeleri tanımlamaktadır.
İşletme maliyetleri yerine yatırımlara odaklanmak, işletme faaliyetlerinin uzun vadeli sürdürülebilirliğini riske atar. Tüm nehir havzalarında “iyi ekolojik duruma” ulaşmaya katkıda bulunan faaliyetlerin entegre bir planın parçası olması gerektiği açıktır. Böyle bir plan, verimliliğini arttırmak için, yatırımlara bakarken, ayrıca bu tür bir planın uygulanmasından sorumlu kurumları ve aynı zamanda yatırımı işletmekten sorumlu hizmet sağlayıcıları modernleştirmeyi göz önünde bulundurmalıdır. Bu açıdan Türkiye son yıllarda çok gelişme kaydetmiştir; özellikle 30 büyülşehir belediyesinde kendi illerinin idari sınırları içinde tüm STS hizmetlerini sağlamakla sorumlu SKİ’leri oluştururak. Bununla birlikte, altyapının ve bağlantılı çevresel yararların sürdürülebilirliğini
17 http://ec.europa.eu/environment/water/water-framework/info/intro_en.htm18 Çevresel kapasite, iyi ekolojik durumu kaybetmeden azaltılabilir kirliteci maddeleri almak zorunda olan belirli bir alanine kapasitesi belirlemek için
Akdeniz Eylem Planı’nın bir bölümü olarak geliştirilen ve kullanılan bir terimdir.19 Bu yöndeki bir başka önemli adım, yararlı kullanımların azaltılması olarak ölçülen kirliliğin ekonomik analizinin kullanılması olabilir. Diğer bir deyişle,
bir nehir havzası alanine tahsis edilen kullanımlar veya bunun içerisindeki belirli bir alan, su kirliliği kontrolü yatırımları için gerekçe veya ihtiyacı değerlendirmek üzere kullanılabilir mi?
Türkiye Cumhuriyeti: Sürdürülebilir Kentsel Su Temini ve Sanitasyonu
46
sağlamak ve etkili bir şekilde işletmek amacıyla il seviyesindeki hizmet sağlayıcıları için daha fazla teşvik sağlayacak daha ileri reformlar gerçekleştirilebilirdi. Özellikle AAT tasarımı açısından uygun yönetim sorumluluklarını, finansman ve işletme kararlarını güvence altına almak, SKİ modeli altındaki tüm hizmet sağlayıcıları için bir sonraki makul adım olacaktır.
Uygun proje tasarımı ve sözleşmeye bağlı teşvikler, altyapının hizmet ömrü ve işletilmesinin SKİ personeline önemli bir sorun teşkil etmemesi açısından, hizmet sağlayıcı için ekonomik optimumu amaçlayan anahtarlardır. Bu nedenle yönetim ve teknik kapasitelerin önerilen tasarımların karmaşıklığına uygun olup olmadıklarını ve hizmet sağlayıcıların personeline tesisleri nasıl yönetecekleri hususunda yeterli eğitim sağlanıp sağlanmadığını değerlendirmek önemlidir. Aşamalı bir yaklaşıma karar verme, sözleşmeye bağlı düzenlemeler veya arıtma gerekliliklerinin karar sürecinde; hizmet sağlayıcıların kapasitesi (veya bununla ilgili sınırlama) nasıl hesaba katılmalıdır? Önerilen tasarım, aşamalı yatırım fırsatları, kapasite geliştirmeyi iş sözleşmelerine ekleme, çamur yönetim seçenekleri, enerji verimliliği potansiyeli açılarından standartlaşmış mıdır yoksa yerel şartlara yeterince uyarlanmamış mıdır?
Büyük ölçekli altyapı geliştirmeye veya uzun vadeli teknik ve mali sürdürülebilirlik için kaliteli faaliyet sağlamaya en uygun kurumsal düzenlemeler hangileridir? Türkiye, su ve sanitasyonu kapsayan büyük bir KÖO programını duyurdu; fakat hangi düzenlemeler ve nerede anlamlı olur? Etkili bir teşvik çerçevesi nasıl devreye sokulur ve özel sektör ile kamu yararı arasında uygun bir denge nasıl sağlanabilir? Yığın su temini, atıksu planlama, yönetim ve finansman gibi bazı kilit yatırımları üstlenmeleri için havza komisyonlarına/yetkili makamlara nasıl olanak sağlanabilir? İspanya gibi AB ülkelerinde; belediyeler, atıksu arıtma altyapısı yönetiminin ve sorumluluğunun büyük kısmını; fonksiyonlarının kamusal ve bölgesel niteliğini kabul ederek (faydaları genellikle atıksu üretmeyenler sağlar, etkiler ise bölgesel çaptadır) nehir havzası yetkili makamlarına devrederler. Buna benzer bir sistemin Türkiye’de düşünülmesi mantıklı mıdır?
Tüm bu sorular, AB SÇD’nin özüyle doğrudan ilgilidir. Bunlar, sektör üzerinde sorumluluğa sahip birçok yetkili makam ve sektör uzmanı tarafından bilinmektedir; ortaya koyacakları faydalar ve ilave sürdürülebilirlik de öyledir. Sorun, bunların uygulanmasını engelleyen sınırlamaların neler olduğunu tanımlamak ve doğru teşvikleri destekleyebilmek için bunların eylem planlarına nasıl dönüştürüleceğidir. Türkiye kendisine fayda sağlamanın yanı sıra, bu alandaki faaliyetlerinin sonraki aşamalarında bunları birleştirerek AB Direktifleri’nin geliştirilmesine önemli bir katkıda bulunabilir.
5.4. Sanitasyon Teknik Çözümlerine Dair Sorular Atıksu arıtma bilimi ve uygulaması son yıllarda önemli derecede gelişmiştir. Teknoloji, daha iyi denetim ve yönetim araçlarıyla bu gelişime katkıda bulunmaktadır ve arıtma süreçlerinin ardındaki bilim de önemli ölçüde ilerleme kaydetmektedir. Bu ilerlemelerin birçoğunun SÇD’nin Türkiye’de uygulanmasına doğrudan etkisi olabilir.
Turistik Alanlarda Sanitasyon. Turistik alanlar, iki temel nedenden dolayı kendi başlarına önemlidir: (i) ekonomik açıdan bu tür alanları uygulanabilir ve oldukça önemli kılan faydalar ile nehirlerin ve kıyı sularının ekolojik durumu arasındaki doğrudan bağ; (ii) turist akını dolayısıyla sabit yerel nüfusun arttığı yılın belirli dönemlerinde önemli ölçüde daha büyük maksimum talepleri ortaya çıkaran akış ve talep sezonları.
Bölüm 5
47
Birçok AB ülkesi (ör. Hırvatistan) kıyı sularının ve iç sularının “iyi ekolojik durumunu” güvence altına alma aciliyetini karşılamak için aşamalı bir yaklaşımı benimsemiştir (AB deniz stratejisi). Bu yaklaşımın kilit unsuru, Direktifler’in gerektirebileceği üst arıtma düzeyleri için arazinin ayrılmasına, fakat atıksu yönetim sistemini aşamalı olarak tasarlama ve uygulamaya dayanmaktadır. Hedef; sabit maliyetleri sınırlamak için kış debilerine imkan veren özel bir arıtma ile arıtılacak modüler çözümler kullanarak demografik ve ekonomik büyümeye ve mevsimsel sapmalara dayanan atıksu arıtma seçeneğini benimsemek ve yeniden kullanımı mümkün olduğunca çok uygulamaktır.
Türkiye benzer bir yaklaşımı izleyebilir. Daha önce vurgulanan hususla uyumlu olarak “suların korunmasına yönelik kullanımların veya hedeflerin her yere değil bölgelere özel uygulanmasını” kabul ederek farklı alıcı ortam alanlarının farklı hassasiyetine uyarlanan arıtma gerekliliğini ve deşarj seçeneklerini benimseyebileceği sonraki bir adımı dahi kapsayabilir. Örneğin, kıyı şeridinden ilk deniz mili mesafeyi “hassas” ve bu hattın ilerisini “az hassas” olarak belirleyerek aynı kıyı bölgesinin farklı kısımları için farklı “hassasiyet” düzeyleri benimseyebilir. Dolayısıyla, uygun tasarlanmış ve inşa edilmiş deşarj sistemleri vasıtasıyla iyi seyrelme sağlandıkça ve başka hiçbir özel kullanım mevcut olmadıkça bu sınır içerisinde arıtılmış atıksu deşarj eden AATler ve kıyıdan daha uzağa deşarj yapan AATler için (daha az katı) farklı arıtma standartları gerekli olacaktır. Bu, istenilen ekolojik durumun sağlanmasını riske atmaksızın maliyetleri büyük oranda düşürebilir. Bu yaklaşımın, nitelik hedeflerine ulaşmayı ve devamlılığını sağlamayı (sağlanamıyorsa ilave arıtma koyulmasını) temin etmek için, en gelişmiş modelleme ve izleme ile bütünleştirilmesinin, AB Direktifleri’nin hedefleri ve özüne uyum sağlarken, maliyetler ve sürdürülebilirlik üzerinde büyük bir etkisi olabilir.
Kutu 5.1: SÇD Uygulamasının Geliştirilebileceği Diğer Potansiyel Alanlar
İlgili AB Direktifleri ile de uyumlu olan, su kalitesini arttırmak ve iyi ekolojik duruma ulaşmak için Türkiye’nin faaliyetlerinden yararlanılabilecek unsurlarla ilgili başka bir soru grubu da ortaya konabilir. Bunlar arasında en önemli olanlar:
• Nehir havzası bölgesi düzeyinde su kalitesi modellemesi esasında ölçek ekonomileri için arıtma tesislerini gruplandırma veya arıtma önceliklerini (ve gerekliliklerini) belirleme gibi bütüncül nehir havzası bölgeleri yaklaşımları analiz edilmiş midir?
• Özellikle aynı nehir havzası bölgesindeki farklı yatırımlar arasında öncelik belirlemede karar alma kriterleri nelerdir?
• Tasarım alternatifleri analiz edilmiş midir ve kamu paydaşlarının istişareleri yeterli midir?
• Mevcut altyapının performans izlemesi veya kamu hizmet kuruluşunun performansı yeterli midir?
• İklim değişikliğine uygun (climate smart) yatırımlar (GGS azaltımı, biyogaz üretimi, kompostlaştırma, yeniden kullanım, enerji verimliliğini geliştirme, mikro hidro elektrik) yeterince dikkate alınmakta mıdır?
• Bu tür yatırımların mantıklı olacağı koşullar veya minimal ölçek nedir?
• Atıksu toplama ve arıtma için merkezi - merkezi olmayan yaklaşımlar sistematik olarak analiz edilmekte midir? SKİ’lere bir ilin hem kentsel hem de kırsal alanlarında kapsamlı bir sorumluluk yükleyen yeni yapı, şebekeli ve yerinde sanitasyon yaklaşımlarının entegre edilmesine etkin bir şekilde katkı sağlamakta mıdır?
• Arıtılmış atıksuyun yeniden kullanım potansiyeli ve sulama talebinin mevsimselliği karar alma sürecinde dikkate alınmakta mıdır? Kaynakların kullanılabilirliğinin en düşük olduğu dönemlerde su talebinin tavan yaptığı (atıksu debileri ile birlikte) turistik alanlarda yeniden kullanım gerektiği gibi dikkate alınmakta mıdır?
Türkiye Cumhuriyeti: Sürdürülebilir Kentsel Su Temini ve Sanitasyonu
48
5.5. Hizmet Dağıtımının İyileştirilmesi İçin Finansman ve Yönetim TercihleriYeni AAT kurulmasına yönelik geleneksel yaklaşım, standart inşaat sözleşmeleri kullanmak ve yetkilendirildiğinde, işletmesi için tesisi hizmet sağlayıcıya devretmektir. Bu durumun birçok eksik yönü vardır:
− Teklif verme, genellikle en düşük inşaat maliyetine dayanır. Uygulamada, sermaye harcamaları AAT’nin toplam işletme ömrü sırasındaki maliyetinin (LCC – life cycle cost) yaklaşık olarak yalnızca üçte birini yansıtır. Geriye kalan üçte ikilik kısım, kümülatif İ&B maliyetlerine (amortisman olmaksızın) tekabül eder. Çeşitli teknik tercihlere bağlı olarak tahmin edilen İ&B maliyetleri genellikle tasarım aşamasında analiz edilirken, bunları en aza indirecek gerçek teşvikler yoktur. Bu nedenle, LCC’yi dikkate almaksızın teklif sahiplerini en düşük inşaat maliyetine dayanarak seçmek, hizmet sağlayıcıyı en iyi ekonomik tercihe yönlendirmeyebilir;
− Standart inşaat sözleşmeleri, çoğunlukla sözleşmeci kamu kurumundan kaynaklanan inşaat gecikmelerine ve maliyet aşımına maruz kalmaktadır. Gerçekleşen sermaye harcamaları, planlanandan çok daha yüksek olarak sonuçlanabilir ve çevresel yararlar, ertelemelerden dolayı daha geç gerçekleşir;
− Tesisi devralan kamu kuruluşu, tesisi verimli bir şekilde çalıştırma kapasitesine sahip olmayabilir (özellikle, kojenerasyon gibi maliyet tasarrufu sağlayan teknolojiler hususunda), inşaat sözleşmesine personelinin eğitimini dahil etmemiş olabilir ve tesisin hizmet süresi boyunca İ&B faaliyetlerini uygun bir şekilde yürütmek için yeterli fonların ayrılabileceğine dair garanti yoktur.
Bu eksiklikler kamu tarafından yönetilen bir hizmet sağlayıcı bünyesinde çok iyi bir şekilde yönetilebilirken, uluslararası deneyimler, bu reformları uygulamak için, teknik kapasite ve deneyime ek olarak, üst düzey yönetimde güçlü bir liderlik gerektiğini, bu tür reformları olgunlaştırmak ve uygulamak için program yönetimine belediye ve merkezi yönetimden sürekli destek gerektiğini göstermektedir. Deneyimler bu tür reformların genellikle ölçülebilir sonuçlara dönüşmesi uzun süre aldığından kayda değer bir zaman gerektiğini göstermektedir. Bu faktörlerin tümüyle yerine getirilmesini sağlamak genellikle zordur.
Dünya genelinde birçok ülke, bu eksiklikleri azaltacak bir girişimde, pratik ve ekonomik bir bakış açısından anlamlı gelen alanlarda yeni AAT gelişimine yönelik “tasarla yap işlet” (TYİ) ve “yap işlet devret” (YİD) yaklaşımları aracılığıyla kamu kuruluşu yönetimi ve özel sektör ortaklığı birleşimine itibar etmektedir. Bu yaklaşımlar kapsamında, özel sektör ile sabit bir standarda göre arıtılmış atıksu taahhüdü içeren, yeni tesisin inşa edileceği ve işletileceği, arıtılmış atıksu m3’ü başına bir tarifeye dayalı ödeme yapılan, anahtar teslim bir sözleşme (genellikle 20 ila 30 yıl) yapılır. YİD planı kapsamında finansman özel sektörden gelirken, TYİ kapsamında ise finansman kamu fonlarından gelir. YİD yaklaşımı, özel sektör üzerine çok daha fazla risk yüklemekte, diğer taraftan kamu tarafına daha az risk yüklemektedir ve birçok avantaja sahiptir:
− Özel sektör yüklenicisinin seçimi, hükümet için daha ekonomik teklife neden olan en düşük sermaye harcaması yerine en düşük LCC’ye bağlıdır. Özel sektörün, sözleşme süresi boyunca LCC’yi (yani sermaye harcaması ve kümülatif İ&B maliyetlerinin birleşimi) azaltmak için en iyi teknolojik tercihi yapma (riski kendine ait olmak üzere) esnekliği bulunmaktadır;
− Özel sektör; gecikmelere, maliyet aşımına ve arıtma altyapısının uyumsuz olmasına ilişkin riskleri üstlenir.
− Özel sektör, deşarj standartlarından sorumludur ve riskleri kendisine ait olarak tesisi işletmek için yerinde kalır. Arıtılmış suyun m3’ü başına tarife ödeyecek hizmet sağlayıcının sözleşmeden doğan yükümlülüğü genellikle sözleşmeyi yapan kamu kurumunun, gerekli bakım harcamalarında kesinti yapmanın aksine bunun için yeterli fonların ayrılmasından (genellikle tarifeyi yeterli düzeyde ayarlayarak) emin olmasına neden olur..
Bölüm 5
49
TYİ-YİD’ler, Avrupa’daki (Fransa, Belçika, Slovenya) ve Akdeniz’deki (Ürdün) ülkelerin yanı sıra, ulusal AAT yatırım programları yapan çeşitli büyük ülkelerde – Brezilya, Meksika, Çin ve Hindistan gibi - başarıyla kullanılmaktadır. Genellikle bu, YİD işletmecileri olan ulusal inşaat firmaları için yeni bir iş kolunun gelişmesine neden olmuştur. Çalıştayda tartışıldığı üzere Türkiye AAT yatırım programının bir bölümünün uygulanması için TYİ-YİD seçeneklerini keşfetme fırsatına sahiptir (bakınız Ek I “Üst Düzey Çalıştayın Özeti”).
5.6. Entegre Kentsel Su Yönetimi maliyetleri ve suyun niteliği ve niceliği kısıtlamalarını yönetmeye faydalı olabilir mi? Temel bir yaklaşım, gereğince uygulandığında, suyun niteliği ve niceliği kısıtlamalarının yönetimi için potansiyel olarak daha entegre yaklaşımların maliyetleri ve kazançları üzerinde büyük bir etkiye sahip olarak dikkat çeker. Bu yaklaşım Entegre Kentsel Su Yönetimi (EKSY) olarak adlandırılır (EKSY).
EKSY yaklaşımı, yaygın olarak kabul gören, atıksu yönetiminin büyük ölçüde optimize edilebileceği ve şehir düzeyinde bütüncül bir yaklaşımla maliyetlerin düşeceği teorisine dayanır. EKSY; bütüncül, entegre ve sürdürülebilir kent yönetimi ve kentsel alanlar ölçeğinde su kaynaklarının yönetiminden oluşur. Yeni bir kavram değildir; daha ziyade su kıtlığı ve güvenlik ve/veya sel yönetimiyle ilgili daha geniş sorunların etkisiyle karşılaşan kentsel bir alanda su kaynakları ve yönetimi ile ilgili çok sektörlü yönleri daha iyi entegre etmek üzere bir ilke dizisidir. Çözüm arama sürecinde tüm “su döngüsünü” dikkate alarak altyapı çözümünü, şehir planlaması ve yönetmelikler ile birleştirir.
EKSY sadece planlama, tasarım ve inşaat ile değil ayrıca verimlilik iyileştirmeleri ile de ilgilenir. Uygulamada genellikle mekânsal talep artışı ile birlikte kapasite artışının daha iyi dengelenmesi, drenaj ve katı atık yönetimi ile daha yakın bağlantılar, arıtılmış atıksuyun yeniden kullanılması, biyolojik çürütme ve atıkların gübreye dönüştürülmesiyle atığı ürüne dönüştürecek fırsatların araştırılması ve ayrıca su kayıplarının ekonomik optimumunu belirleme ve hedefleme gibi olumlu özgün sonuçlar elde eder. Örneğin bu daha fazla desalinasyon işlemi içermesi muhtemel yeni, maliyetli kapasite artırımına karşılık gelen GGS azaltımına yatırım yapmanın hangi seviyeye kadar daha ilginç olacağının belirlenmesi gibi bir çalışmayı içerebilir.
Türkiye’de SKİ’lerin yaratılmasına yol açan reform bir su krizinden doğmuştur ve 2014 yılının Mart ayı, kısmen su hizmeti düzeylerinin uyumlaştırılması ve yönetimi büyük kent merkezleri ile bunların çevresindeki alanlar ölçeğinde iyileştirme ihtiyacıyla harekete geçirilmiş gibi görünmektedir. Büyük kent merkezleri demografik ve ekonomik olarak hızla büyümektedir. Yalnızca Ankara ve İstanbul, Türkiye nüfusunun %30’unu temsil etmekte ve büyük ihtimalle GSYİH’den daha büyük pay almaktadır. Bu arada, su kaynakları giderek daha da azalmakta ve bunları taşımak pahalı hale gelmektedir. Bu eğilimin, iklim değişikliğinin etkisiyle daha da kötüleşmesi beklenmektedir. Bir su krizinin sosyal ve ekonomik açıdan dramatik sonuçları olacaktır. Bu durum, su güvenliğini belediye ve hükümetlerin en önemli önceliği haline getirdiğinden EKSY yaklaşımlarını da optimize edilmiş çözümler için bir öncelik haline getirmelidir.
Dolayısıyla, analiz edilmeye değer ilgili sorular şunları kapsamaktadır: Ana plana/stratejik plana yerleştirilmiş olan su ve atıksu tesislerinin geliştirilmesi kentsel planlara ne ölçüde dahil edilmektedir? Bu yatırımlar entegre/koordineli bir şekilde uygulanmakta mıdır? Suyla ilgili AB Direktifleri’ne uyumlu faaliyetleri uygulayacak planların bir parçası olarak Türkiye genelinde büyük kent merkezlerinde EKSY yaklaşımlarının benimsenmesini kolaylaştırmak için hangi teşvikler ve mekanizmalar devreye sokulabilir?20
20 Yağmur suyu yönetimi, sel yönetimi ve su tutma alanlarının korunma çevre uzunluğu EKSY içerisinde nehir havza planlaması ve kentsel planlama ile ilgili önemli hususlar olmasına rağmen bu rapor, süre kısıtlaması nedeniyle iyi bir ekolojik duruma ulaşma hedefi ile ilişkilerini detaylı olarak analiz etmez. Önerilen çalıştay sonuçlarının karara bağlanmadığı bu değerlendirmenin başka bir aşamasının odağı olabilir.
Türkiye Cumhuriyeti: Sürdürülebilir Kentsel Su Temini ve Sanitasyonu
50
Yukarıda sunulan fikirler Türkiye’nin kamu kuruluşlarının tasarım ve işletme, yatırımların aşamalandırılması, işletme kalitesi, iklim değişikliğine uygun yatırımlar, biyogaz çürütme, arıtılmış atıksuyun yeniden kullanılması ve kullanımlar arasında dağıtım mekanizmaları (öncelikli olarak tarıma karşı su temini) gibi unsurlarda sistematik bir uygulamaya sahip olabilecek, bu öncelikleri tanımlayarak özellikle başarılı olduğu bölgelere ilişkin seçilen iyi uygulama örnekleri ile çalıştayda sunulmuştur. Ek I, çalıştayın önemli noktalarına ait kısa bir özeti içermektedir.
Sonuç:Türkiye su temini ve sanitasyon alanında uzun bir geçmişe sahiptir ve açık ve iddialı bir yol haritası belirlemiştir. Su temini, atıksu toplama ve arıtımına erişimi genişletmek için son 15 yılda yapılan büyük uğraşlar ve yatırımlar, Türkiye’yi Tuna Nehri Havzası’ndaki AB üye ülkelerine denk veya üzerinde bir düzeye çıkarmıştır. Ancak hem borç düzeyleri hem de artan İ&B maliyetleri açısından birçok SKİ’nin bilanço tablosunu etkilemiştir. Sonuç olarak giderleri karşılamak için belirlenen tarife düzeyleri, karşılanabilir tarife düzeyine yakın veya üzerindedir. Buna rağmen Türkiye’de belirlenen standartlara uymak için ek yatırım maliyetleri gerekmektedir. Bunlar, borç geri ödemesine dönüşecek ve ilave İ&B maliyetleri, karşılanabilir tarife sınırını zorlayacak tarife artışlarını gerektirecektir. Bu durum, STS hizmet sağlayıcısının sürdürülebilirliği üzerinde gerçek bir zorluktur. Demografik ve ekonomik büyüme, talebi arttırdıkça ve iklim değişiklikeri bu talebi karşılayacak mevcut kaynakları olumsuz şekilde etkiledikçe çok daha büyük bir zorluk haline gelecektir. Bu durum, yeni altyapı için daha fazla yatırım verimliliği ve mevcut tesisler için işletme performansı iyileştirmesi gerektirir. Yukarıdaki bölüm, ileri analize değer temel soruları ortaya koymaktadır; böylece su temini ve sanitasyon sektöründe gerçekleştirilen büyük çabaların Türkiye’yi daha iyi bir çevre ve ekonomik geleceğine yönelik desteklemek için tüm nüfusa sürdürülebilir hizmet teminine öncülük edebilir. Dünya Bankası, tüm dünyada ülkelerin bu zorluklarla mücadele etmeleri için destekte bulunmuştur ve bu mücadelesinde Türkiye’yi de desteklemeye hazır bulunmaktadır.
51
İncelenen Belgelerin Listesi:
1. 2013 Annual Report of Ministry of Development, April 20142. 2013 Annual Report of IlBank, May 20143. 2014 Annual Program and Annual Investment Program4. Booklet, Republic of Turkey Ministry of Development, July 20135. Capacity Development for Drinking Water Loss Reduction: Challenges and Experiences, UN
Water Decade Program on Capacity Development, August 2011 (Section 8: Monitoring and Management of Water Distribution Network in Antalya City – Turkey using SCADA system)
6. Characteristics of Well-Performing Public Water Utilities, World Bank Water Supply and Sanita-tion Working Notes No 9, Aldo Baietti, William Kingdom and Meike van Ginneken, May 2006
7. Climate Change Action Plan, (IDEP), Ministry of Environment and Urbanization, 20128. Environment Operational Program (EOP), Ministry of Environment and Forestry, September
20079. Environment Policies in Turkey within EU Adaptation Period, Nuran Talu, November 200610. Environment Policy, Ruşen Keleş-Can Hamamcı-Aykut Çoban, April 201211. Environment Politics in GNAT (TBMM), Nuran Talu, December 200412. EU Integrated Environmental Approximation Strategy, Ministry of Environment and Forestry,
200613. Institutional Set-up and Stakeholder Analysis, Technical Assistance for Environmental Heavy-
Cost Investment Planning, Turkey, Envest Planners, March 200414. Losses in the drinking water distribution systems and PROWAT project, 5th Urban Infrastructure
National Symposium, Selçuk Toprak, A. Cem Koç, Ü. Güner Bacanlı, Fatih Dikbaş, Mahmut Fırat, Altan Dizdar, November 2007
15. National Climate Change Strategy Document, Ministry of Environment and Forestry, May 201016. Preliminary Report, Turkish Water Sector, Ogün Çiçek, May 201217. Report on Current Status of Water and Wastewater Services in Turkey: Legislative, Institutional
and Technical Aspects, Canan Yıldız, September 201318. Strategic Coherence Framework, State Planning Organization19. Template for Assessing the Governance of Public Water Supply and Sanitation Service Provid-
ers, World Bank Water Working Notes No 23, Alain Locussol and Meike van Ginneken, January 2010
20. Tenth Development Plan, Ministry of Development, July 201321. Turkey’s Sustainable Development Report, Claiming the Future, June 201222. Technical Review Note: Water Utilities Service Organizational Structures in the Republic of Tur-
key for Compliance Investment Planning and Cost Effective Service Provision, John MAGUIRE, November 2009
23. Feasibility Study of Denizli24. Feasibility Study of Muğla25. Feasibility Study of Balıkesir26. Water and wastewater services in the Danube Region – A state of the Sector, Regional Report,
WB and Danube Partnership, May 201527. Annual Activity Reports of Metropolitan Municipalities for 2015
Kaynakça
Türkiye Cumhuriyeti: Sürdürülebilir Kentsel Su Temini ve Sanitasyonu
kanligi/HavzaKoruma.aspx?sflang=tr3. http://tuikapp.tuik.gov.tr/cevredagitimapp/belediyeatiksu_ing.zul4. http://tuikapp.tuik.gov.tr/cevredagitimapp/belediyeicme_ing.zul5. http://www.ebrd.com/pages/project/psd/2009/40028.shtml6. http://www.ebrd.com/pages/project/psd/2011/41222.shtml7. http://www.ebrd.com/pages/project/psd/2012/43170.shtml8. http://www.jica.go.jp/turkey/english/9. www.csb.gov.tr10. www.ebrd.com11. www.ilbank.gov.tr12. www.kalkinma.gov.tr13. www.mevzuat.gov.tr14. www.ormansu.gov.tr15. www.pro-wat.com16. www.resmigazete.gov.tr17. www.suyonetimi.ormansu.gov.tr/AnaSayfa.aspx?sflang=tr18. Annual Activity Reports of SKIs for 2014 (downloaded from relevant SKIs web-page)19. Tariff tables of SKIs for 2014 (downloaded from relevant SKIs web-page)20. Audit Reports of Selected SKIs for 2014 by Court of Account (downloaded from web-page
of Court of Accounts, http://www.sayistay.gov.tr/rapor/sayrapor2.asp?id=20164 )21. TURKSTAT’s data for population and total system input (m3) in 201422. Projected Water Demand for Istanbul and Ankara, Turkey, published in Political ecology of
inter-basin water transfers in Turkish water governance, December 2014, https://www.re-searchgate.net/figure/274138081_fig1_Fig-1-Projected-water-demand-for-Istanbul-and-Ankara-Turkey
Kaynak: Ulusal Havza Yönetim Stratejisi Belgesi OSİB, 2014.
Ekler
55
Şekil A.3. Türkiye’de Su Sektörünün Kurumsal Yapılanması
*SUEN (Türkiye Su Enstitüsü) ve TÜBİTAK’ın bölge veya il müdürlükleri yoktur.
Tablo A.1: Farklı Hizmet Sağlayıcıların ve Hizmet Verdikleri Nüfus Sayısının Dağılımı
STS Hizmet Sağlayıcı Sayısı 2014 yılında hizmet verilen nüfus
Türkiye toplam nüfusunun yüzdesi**
Büyükşehir Belediyesi / SKİ 30 59,968,496 77
Diğer Belediyeler* 847 12,538,736 16
İl Özel İdareleri 51 5,188,672 7
Kaynak: Uzman hesaplaması www.migm.gov.tr/Dokumanlar/belediye_listesi_2014.xlsx (Ekim 2016)’dan alınan verilere dayanmaktadır.* Büyükşehir belediyelerinin sınırları içerisindeki ilçe belediyeleri dahil edilmemiştir.** Türkiye İstatistik Kurumu’nun verilerine göre 2014 yılında Türkiye’nin toplam nüfusu 77,695,904’tü.
Türkiye Cumhuriyeti: Sürdürülebilir Kentsel Su Temini ve Sanitasyonu
56
Ek B: 2006 yılından 2014 yılına kadar Temel Sektör GöstergeleriTablo B.1: 2006 ila 2014 yılları Arasında Türkiye’deki Belediyeler için Temel İçme Suyu
Türkiye Cumhuriyeti: Sürdürülebilir Kentsel Su Temini ve Sanitasyonu
58
Ek C: Su ve Atıksu Giderleri 2007 - 2013Su ve Atıksu Giderleri. Tablo C.1 kamu hizmet kurumlarının (yani belediyeler, devlet kurumları ve Öİİ) 2007 ila 2013 yılları arasındaki sermaye ve işletme giderlerini göstermektedir.
Table C.1: Su Hizmeti ve Atıksu Yönetimi Hizmetlerine ilişkin Belediyelerin, Devlet Kurumlarının ve İl Özel İdarelerinin 2007-2013 Yılları Arasındaki Sermaye ve İşletme
Yatırımları, Milyon TL21
Kurum Gider Türü 2007 2008 2009 2010 2012 2013 Total
21 Halka açık olmadığı için 2011 yılına dair yatırım değerleri dahil edilmemiştir.
Ekler
59
Ek D: Büyükşehir Belediyelerinin İl NüfuslarıTAşağıdaki tablo, büyükşehir belediyelerinin il nüfuslarını göstermektedir. 2013 ve 2014 yılına ait değerler 31 Mart 2014 tarihi itibariyle hizmet verilen nüfusu da göstermektedir.
Tablo D.1: 2007 ila 2014 Yılları Arasında Büyükşehir Belediyelerinin İl Nüfus Sayıları.
No Büyükşehir Belediyesi 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014
1 İstanbul 12,573,836 12,697,164 12,915,158 13,255,685 13,624,240 13,854,740 14,160,467 14,377018
2 Ankara 4,466,756 4,548,939 4,650,802 4,771,716 4,890,893 4,965,542 5,045,083 5,150,072
3 İzmir 3,739,353 3,795,978 3,868,308 3,948,848 3,965,232 4,005,459 4,061,074 4,113,072
4 Bursa 1,760,022 1,819,470 1,854,285 1,905,970 1,948,744 1,983,880 2,740,970 2,787,539
5 Antalya 1,789,295 1,859,275 1,919,729 1,978,333 2,043,482 2,092,537 2,158,265 2,222,562
6 Adana 2,006,650 2,026,319 2,062,226 2,085,225 2,108,805 2,125,635 2,149,260 2,165,595
7 Konya 1,959,082 1,969,868 1,992,675 2,013,845 2,038,555 2,052,281 2,079,225 2,108,808
Türkiye Cumhuriyeti: Sürdürülebilir Kentsel Su Temini ve Sanitasyonu
60
Ek E: Maliyet Hesaplamaları için Ayrıntılı YöntemAmaç
Modelleme çalışmasının amacı, Türkiye’de atıksu toplama ve arıtmanın farklı senaryolar altındaki standartlara uygun hale getirilmesinin İ&B maliyetlerini ve yatırımlarını tahmin etmektir. Bu bölüm, model oluşturmak için kullanılan ayrıntılı yöntemi göstermekte, tahmini maliyet hesaplamaları yürütmekte ve veri kaynağını belgelemektedir.
Kullanılan Veriler
Maliyet değerlendirmesi için kullanılan veriler, aşağıda belgelenen halka açık kaynaklardan edinilmiştir.
Belediyelerin ve Nüfus Verilerinin Listesi
İçişleri Bakanlığı Mahalli İdareler Genel Müdürlüğü’nden (MİGM) alınan veriler, aşağıdaki siteden 24 Mart 2016 tarihinde indirilmiştir:
TVeriler, Türkiye İstatistik Kurumu tarafından yayımlanan 2015 yılı nüfus sayıları ile birlikte farklı türlerin bir dökümüyle (Büyükşehir Belediyesi, Metropol İlçesi, İl, İlçe ve Belde) Türkiye’deki belediyelerin bir listesini içermektedir. Ayrıca veriler, her bir belediyenin bulunduğu coğrafi bölgeye, belediye başkanlarının ve siyasi partilerinin isimlerine ilişkin bilgiler de vermektedir.
2013 ve 2014 yılları belediye nüfus verileri 27 Mayıs 2015 tarihinde MİGM’nin internet sayfasından indirilmiştir:
Büyükşehir Belediyeleri’nin Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlükleri’nin (SKİ) 2014 yılında yayımlanan yıllık raporlarından edinilen mali verilerin kullanımı ile hesaplanan oranların karşılaştırılabilirliği arasında tutarlılık sağlayacak değerlendirmeler için 2014 yılı nüfus verileri kullanılmıştır.
Mevcut Altyapı
Mevcut alyapı verileri başlıca 2 kaynaktan toplanmıştır:
- Nehir Havzası Koruma Eylem Planları (NHKEP) raporları ve
- Hassas Su Kütleleri hakkındaki taslak yönetmelik (bundan sonra “taslak yönetmelik” olarak anılacaktır).
NHKEP raporları: OSİB Su Yönetimi Genel Müdürlüğü’nün (SYGM) internet sitesinde 25 NHKEP raporunun yalnızca 20’si halka açıktır.
Meriç-Ergene, Asi, Dicle-Fırat, Çoruh ve Aras nehir havzaları için çevrimiçi NHKEP’ler mevcut değildir.
Raporlar, atıksu arıtma tesisleri (AAT) ve atıksu toplama şebekeleri için mevcut altyapıya dair bilgiler sunmaktadır. Aşağıdaki Tablo E. 1’de belirtildiği gibi AAT’lere dair durum ve arıtma düzeylerini sağlamaktadır. Ayrıca, mevcutsa atıksu şebekelerini ve kapsama oranını da göstermektedir.
Ekler
61
Tablo E.1: Atıksu Arıtma Tesisinin (AAT) Durumuna Yönelik NHKEP Raporlarında Kullanılan GöstergelerStatus
AAT Durumu Tanım
0 AAT Yok
1 Birincil Arıtma (Fiziksel / Doğal arıtma)
2 İkincil Arıtma (Karbon Giderimi)
3 Üçüncül Arıtma (N, P Giderimi)
Taslak Yönetmelik: 4 Mayıs 2016 tarihinde OSİB – SYGM tarafından duyuruldu; aşağıdaki linkte kamu erişimine açıktır:
Taslak yönetmelik, “hassas su kütlelerinin” gözden geçirilmiş bir listesini sunar. 7. Ek’i (aşağıya bakınız), her bir belediye için mevcut AAT ve arıtma düzeylerine dair veriler sunar. Ayrıca, 25 nehir havzasının tümünde “Kentsel Hassas Alanlar” olarak tanımlanan alanlar için arıtma düzeyi ve koruma tedbirleri önermektedir.
Değerlendirme amacıyla:
- AAT arıtma düzeyleri Tablo E.2’de gösterildiği gibi kodlanmıştır.
Tablo E.2: Taslak Yönetmelikten Alınan Mevcut AAT Durum Bilgileri ve Değerlendirmede Kullanılan Kod
Maliyet değerlendirmesi için kullanılan kod Süreç Tanımı
Gelişmiş AAT 3 Üçüncül Arıtma (N, P Giderimi)
Yapım aşaması, N & P giderimi 3 Üçüncül Arıtma (N, P Giderimi)
Yapım aşaması 0 AAT yok
N & P giderimi 3 Üçüncül Arıtma (N, P Giderimi)
AAT yok 0 AAT yok
Birincil 1 Birincil Arıtma (Fiziksel / Doğal arıtma)
İkincil AAT 2 İkincil Arıtma (Karbon Giderimi)
- EMevcut atıksu toplama şebekesi ve kapsama verileri yayımlanan NHKEP’ten alınmıştır. Planlar kapsama verilerini belirtmemişse, mevcut hiçbir atıksu toplama şebekesinin bulunmadığı varsayılır.
- Belediyelerin atıksu arıtma tesislerinin bulunması ve arıtma düzeylerine dair veriler, Hassas Su Kütleleri hakkındaki taslak yönetmelikten alınmıştır. Mevcut olmaması halinde, NHKEP verileri kullanılır. NHKEP hiçbir veriye sahip değilse, belediyenin mevcut hiçbir atıksu arıtma tesisine sahip olmadığı varsayılır.
Hassas Alanlara Dair Veriler
“Hassas Alanlara” dair veriler, modelde iki seçenek halinde kapsanan 2 kaynağa dayanır:
- Modelde Hassas Alanlar için A seçeneğini bildiren, Kentsel Atıksu Arıtımı Yönetmeliği’ne ilişkin “Hassas ve Az Hassas Su Alanları Tebliği” (27 Haziran 2009 tarihli ve 27271 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır); ve
- Modelde Hassas Alanlar için A seçeneğini bildiren, SYGM tarafından 4 Mayıs 2016 tarihinde duyurulan (onaylanmayı bekleyen) “Hassas Su Kütleleri” hakkındaki taslak yönetmelikte gözden geçirilmiş “hassas alanlar”.
Türkiye Cumhuriyeti: Sürdürülebilir Kentsel Su Temini ve Sanitasyonu
62
Her bir belgede “Hassas” olarak tanımlanan alanların listesi aşağıdaki Kutu E-1’de gösterilmektedir.
Belediyeler için Deşarj Yerinin Belirlenmesi
Bir AAT’ye bağlı kentsel nüfus ve her bir belediye için olası atıksu deşarj alanlarını belirlemek için Google Map kullanıldı. Bu, gerekli arıtma düzeyinin belirlenmesine olanak sağlamıştır.
Nüfusu 2,000’den az olan hangi belediyelerin haliçlere deşarj yapmasının muhtemel olduğunu ve nüfusu 100,000’den az olan hangi belediyelerin kıyı sularını deşarj yapmasının muhtemel olduğunu belirlemek için nüfusu 100,000’den az ve 2,000’den az belediyeler için özel bir analiz gerçekleştirilmiştir. Bunlar, arıtma düzeylerini ve maliyetlerini belirlemek için önemli faktörlerdir. Sonuçlar aşağıda açıklanmaktadır:
Haliçler: Nüfusu 2,000’den az olan ve haliçlere deşarj yapan belediyeleri tespit etmek için:
- Nüfusu 2,000’den az olan ve kıyı bölgelerde bulunan belediyeleri ayırmak için bir filtre kullanılmıştır. Beş belediye bu kriterleri karşılamıştır: Bartın (Kurucaşile Belediyesi), Giresun (Çavuşlu Belediyesi); Kastamonu (Doğanyurt Belediyesi); Kırklareli (Kıyıköy Belediyesi) ve Zonguldak (Gümeli Belediyesi).
- Beş belediyeden dördü haliçte bulunmaktadır: Giresun; Kastamonu; Kırklareli ve Zonguldak.
Coastal Waters: 100,000’den az nüfuslu ve kıyı sularına deşarj yapan belediyeler.
- 2,000’den az nüfuslu belediyeler de dahil ayrı tutulan otuz yedi belediye için bir filtre kullanılmıştır. .
Kutu E.1: Yürürlükteki Tebliğ’de belirtildiği üzere “Hassas Alanlar” – Modelde A Seçeneği
Ek 1A Hassas HavzalarAkarçay, Burdur, Konya ve Van Gölü Havzası içerisindeki tüm belediyeler “Hassas” olarak tanımlanmaktadır.ENCON arşivlerinden alınan Ilısu baraj gölü sayılarını kullanarak ve Google Earth ile kontrol eder-ek Batman (Beşiri, İkiköprü, Hasankeyf, Balpınar, Batman belediyeleri), Diyarbakır (Bağlar, Bismil, Kayapınar, Silvan, Sur, Yenişehir belediyeleri), Mardin (Dargeçit Belediyesi), Siirt (Kayabağlar, Kurta-lan, Siirt ve Gökçebağ belediyeleri) “Hassas Alan” olarak belirlenmiştir.Ek 1B Hassas İçme SuyuGoogle Map kullanılarak, içme suyu amacıyla kullanılan ve bu nedenle “Hassas İçme Suyu” olarak tanmlanan baraj göllerine potansiyel olarak deşarj yapan belediyelerin listesi illere göre aşağıdaki gibidir:
- İstanbul şehrinde Alibey, Büyükçekmece, Sazlıdere ve Ömerli barajları içme suyu temin eder. İstanbul (Arnavutköy, Büyükçekmece, Çatalca Çekmeköy ve Pendik Belediyeleri) bu nedenle “Hassastır”.
- Diyarbakır’da Dicle Barajı içme suyu temin eder, Diyarbakır (Dicle ve Eğil Belediyeleri) “Hassastır”.- Şanlıurfa - Atatürk Barajı; Diyarbakır (Çüngüş Belediyesi), Şanlıurfa (Hilvan, Bozova Beledi-
yeleri), Adıyaman (Gerger, Akıncılar, Kahta, Adıyaman ve Samsat Belediyeleri) “Hassas” olarak belirlenmiştir.
- Samsun - Suat Uğurlu Barajı; Samsun (Ayvacık Belediyesi) “Hassas İçme Suyu” olarak belirlenmiştir.- Kırıkkale - Kapulukaya Barajı; Kırıkkale (Hacılar ve Karakeçili Belediyeleri) “Hassas” olarak
belirlenmiştir.
Ekler
63
- Kahramanmaraş - Kartalkaya Barajı; Kahramanmaraş (Pazarcık Belediyesi) “ Hassas” olarak belirlenmiştir.
- Afyon - Akdeğirmen Barajı; Afyon (Düzağaç Belediyesi) “Hassas İçme Suyu” olarak belirlenmiştir.- Yalova - Gökçe Barajı; Yalova (Termal Belediyesi) “Hassas İçme Suyu” olarak belirlenmiştir.- İzmir - Tahtalı Barajı; İzmir (Menderes Belediyesi) “Hassas İçme Suyu” olarak belirlenmiştir.- Denizli - Gökpınar Barajı; Denizli (Pamukkale, Merkezefendi Belediyeleri) “Hassas” olarak
belirlenmiştir.
Annex 1C –Bay, Gulf and Coasts and related municipalities identified as “Sensitive Coastal areas”- İskenderun – Mersin – Mezitli: Hatay (İskenderun ve Dörtyol Belediyeleri), Adana (Karataş,
Yumurtalık Belediyeleri), Mersin (Akdeniz, Mezitli, Toroslar, Yenişehir Belediyeleri);- Mersin Kızkalesi – Taşucu Burnu: Belirli bir belediye yok;- Fethiye Bay: Muğla (Fethiye Belediyesi);- Marmaris Bay: Muğla (Marmaris Belediyesi);- Güvercinlik Didim: Aydın (Didim Belediyesi);- Karaburun – İzmir Körfezi (Foça): İzmir (Balçova, Bayraklı, Bornova, Buca, Çiğli, Gaziemir, Güzel-
bahçe, Karabağlar, Karşıyaka, Konak, Narlıdere ve Urla Belediyeleri);- Aliağa Bay: İzmir (Dikili Belediyesi);- Ayvalık – Altınoluk: Balıkesir (Ayvalık, Burhaniye, Edremit Belediyeleri);- Bandırma Körfezi: Balıkesir (Bandırma Belediyesi);- Gemlik Körfezi – İstanbul Boğazı Doğu Girişi: Bursa (Gemlik ve Mudanya Belediyeleri), Yalova
- İstanbul Boğazı Batı Girişi – Büyükçekmece: İstanbul (Avcılar, Arnavutköy, Bağcılar, Bahçelievler, Bakırköy, Başakşehir, Bayrampaşa, Beylikdüzü, Büyükçekmece, Çatalca, Esenler, Esenyurt, Fatih, Güngören, Küçükçekmece, Zeytinburnu);
- Ünye – Samsun – Bafra Arası: Ordu (Ünye Belediyesi), Samsun (Ondokuzmayıs, Atakum, Canik, İlkadım, Tekkeköy Belediyeleri);
- Haliç Körfezi: İstanbul (Beşiktaş, Beyoğlu, Gaziosmanpaşa, Sarıyer, Sultangazi, Şişli, Kağıthane, Eyüp, Fatih Belediyeleri);
1- Other“1-Diğer” olarak belirlenen tüm belediyeler:- 2,000’den az nüfusu olan fakat bir haliçe deşarj YAPMAYAN- 10,000’den az nüfusu olan fakat kıyı sularına deşarj YAPMAYAN- 10,000’den fazla nüfusu olan fakat yukarıdaki Ek 1A, 1B ve 1C’nin herhangi birinde TANIMLAN-MAYAN 1,062 belediye bu kategoridedir; bu durum, hassas olmayan bir alana deşarj yaptıkları anlamına gelir.
Türkiye Cumhuriyeti: Sürdürülebilir Kentsel Su Temini ve Sanitasyonu
64
Kutu E.2. Taslak Yönetmeliğe göre “Hassas Alanlar” – Modelde B SeçeneğiTaslak yönetmelik, her nehir havzası için “Kentsel Hassas Alanlar” olarak tanımlanan alanların kapsamlı bir listesini EK 7’ye dahil eder. Ek, üç ana kritere uygun olarak hassasiy-eti tanımlar:
- Kentsel Atıksu Yönetimi Tedbirleri
- Endüstriyel Atıksu Yönetimi
- Katı Atık Yönetimi
“Kentsel Atıksu Yönetimi Tedbirleri” ihtiyacı nedeniyle “Hassas Alanlar” olarak kabul ed-ilmesinden dolayı değerlendirme amacıyla kentsel alanlar hassas olarak listelendi. “Kent-sel Hassas Alanlar” tablosunda listelenen her bir belediye için Ek 7 “Mevcut Durum”, “AAT adı” ve “Gerekli Tedbire” ilişkin bilgiler de sunmaktadır. Gerekli tedbirler “ikincil arıtma”, “N&P giderimi”, “İzleme & Denetim” veya “Deniz Deşarjı” dahil olmak üzere uygulanacak arıtma sistemini önerir.
“Hassas Alanlar” ve arıtma düzeyini belirlemek için modele bu veriler girilmiştir.
Kent Merkezlerinin Belirlenmesi (MA)
IGerekli arıtma düzeyini belirleyebilmek için artırma tesisine bağlanacak nüfusu tespit etmek gereklidir. Metropol ilçe belediyelerinde TÜİK’ten alınan adrese dayalı nüfus rakamlarının, ilçede yaşayan tüm nüfusu gösterdiği bilinmektedir. Ancak, bu nüfusun bir kısmı daha büyük ve yoğun nüfuslu kentsel yerleşim alanlarından daha az katı arıtma gerekliliklerine tabi olabilecek daha küçük ve dağınık yerleşim alanlarında yaşıyor. Kentsel yerleşim alanları genellikle bir metropol ilçe belediyesinden fazlasını kapsamaktadır; yine de atıksularını ortak bir AAT’ye yönlendirmeleri mantıklı olabilir. Dolayısıyla atıksu arıtımını belirleyecek uygun yaklaşım, her BB’deki aynı AAT’yi paylaşacak “Metropol Alanları” (MA) tanımlamaktır. Bu durum yalnızca Mart 2014 reformunun bir parçası olarak BBlerle birleştirilen belediyeleri ilgilendirmektedir.
Şuan BBlere ait olan belediyelerin nüfus verileri, 2012 yılının kentsel nüfus yüzdesini 2014 yılındaki nüfus sayıları ile çarparak düzenlenmiştir. Büyükşehir belediyelerin bulunduğu 30 ildeki 2012 yılı adrese dayalı nüfus verileri TÜİK’ten alınmıştır (kaynak: https://biruni.tuik.gov.tr/medas/?kn=95&locale=en). Gerekli arıtma düzeyi, düzenlenen nüfus tahminine göre belirlenir.
Ayrıca, büyükşehir belediyelerinde yatırım gerekliliklerini olduğundan fazla değerlendirmemek için daha küçük ve dağınık yerleşim alanlarında ve kırsal bölgelerde yaşayan nüfus payını hesaba katmak için bir düzeltme faktörü uygulandı; böylece arıtma düzeyi ve toplama ve arıtma maliyetlerinin belirlenmesinde yalnızca kentsel bir alanda bulunan nüfus dikkate alınır. Bu hesaplama, 2014 yılı nüfus sayılarını hesaba katmak için düzenlenmiş, kentsel yüzdeye karşı kırsal nüfusu kapsayan 2012 yılı TÜİK nüfus verileri kullanılarak yapılmıştır.
BB sınırları dışındaki belediyeler için belediye nüfusunun, bir çekirdek etrafındaki kentsel yerleşim alanını gösterdiği ve nüfusun kümeleşmiş olarak dikkate alındığı bilinmektedir. Bu nedenle, her bir senaryodaki arıtma düzeyini belirlemek için tüm belediye nüfusu kullanılmıştır.
Ekler
65
Senaryolar ve gerekli arıtma düzeyleri
Hesaplama, altı farklı senaryodaki maliyet hesaplamasını ortaya koyan üç ana senaryo ve “hassas alan” (A veya B) için iki seçenek esasında yapılmıştır. Bunlar aşağıda gösterilmektedir.
Tablo E.3: Değerlendirmede Kullanılan Senaryoların Tanımı
Senaryo No Senaryo Adı Senaryo Tanımı
S1A AB-KAAD Gereklilikleri(Tebliğ’de olduğu gibi hassas alanlar)
AB – Kentsel Atıksu Direktifi gerekliliklerine uygun olarak belirlenen arıtma düzeyi
S2A Türk yönetmeliği-1
(Tebliğ’de olduğu gibi hassas alanlar)
Hem Kentsel Atıksu Arıtımı Yönetmeliği hem de Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği dikkate alınmaktadır ve daha katı olan yönetmelik dikkate alınarak arıtma düzeyi belirlenir. Deşarj yeri bir hassas alan değilse bu senaryoda hiçbir ek azot giderimi varsayılmaz.
S3A Türk yönetmeliği -2
(Tebliğ’de olduğu gibi hassas alanlar)
S2 içinse Kentsel Atıksu Arıtımı Yönetmeliği ve Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği dikkate alınmaktadır ve her bir parametre için daha katı olan yönetmelik dikkate alınarak belirlenir.
Bu senaryoda, 50,000 üzerinde nüfusa sahip yerleşim alanları için hassas alanlar dışında olsa dahi herhangi bir deşarja yönelik ikincil arıtmaya ek olarak azot giderimi uygulanır
S1B AB-KAAD Gereklilikleri
(kentsel hassas alanlar: taslak yönetmelik)
Her bir senaryo için yukarıdakilerle aynı arıtma düzeyleri.
OSİB SYGM tarafından hazırlanan ve onaylanmayı bekleyen taslak yönetmelikte tanımladığı üzere hassas alanlardır.
S2B Türk yönetmeliği -1
(kentsel hassas alanlar: taslak yönetmelik)
S3B Türk yönetmeliği -2
(kentsel hassas alanlar: taslak yönetmelik)
S1A & S1B, S2A & S2B ve S3A & S3B senaryoları arasındaki fark, hassas alanların belirlenmesidir. A Seçeneği’nde hassas alanlar, yürürlükteki Tebliğ’e uygun olarak belirlenir. B Seçeneği’nde hassas alanlar, yukarıda açıklandığı gibi yayımlanan taslak yönetmeliğe uyumlu olarak belirlenir.
S2 ve S3 sırasıyla, yayımlanan ve uygulanan Türk yönetmeliğine uyumlu iken S1 grubu ağırlıklı olarak atıksu arıtma düzeylerine yönelik AB KAAD gerekliliklerini dikkate alır. S2 ve S3 grupları arasındaki temel fark, bir hassas alan içerisinde olmasa dahi 50,000’in üzerinde nüfusa sahip tüm yerleşim alanları için ikincil arıtmaya eklenecek azot giderimini gerektiren uygulamadır.
Her bir senaryo için gerekli arıtma düzeyi, Metropol Alanlar veya ilgili olduğu üzere
Türkiye Cumhuriyeti: Sürdürülebilir Kentsel Su Temini ve Sanitasyonu
66
Tablo E.4: Senaryolar için Arıtma Gereklilikleri
Nüfus Deşarj Alanı SENARYO 1A & 1B AB Gereklilikleri
SENARYO 2A & 2B TR Gereklilikleri 1
SENARYO 3A & 3B TR Gerekliliği 2
< 2,000 Tatlı su / haliç Birincil arıtma İkincil arıtma İkincil arıtma
< 2,000 Kıyı suyu Birincil arıtma İkincil arıtma İkincil arıtma
Maliyet hesaplamaları AAT için hem yatırım maliyetleri ve işletme ve bakım (İ&B) masraflarını hem de atıksu toplama şebekesi tesislerini dikkate almaktadır. Hesaplamalar için FEASIBLE22 model maliyet fonksiyonları ve NHKEP rapolarında23 kullanılan maliyet fonksiyonları değerlendirilmiştir. AATlerin her arıtma düzeyi için farklılaştırılmış maliyetler sunduğu, atıksu toplama şebekesi yatırımlarının tahmin edilmesine imkan tanıdı ve İ&B maliyetleri değerlendirdiği için FEASIBLE modelden alınan maliyet fonksiyonlarının kullanılmasına karar verilmiştir.
Kullanılan FEASIBLE maliyet fonksiyonları
Aşağıdaki fonksiyonlar, yeni AAT yatırım maliyetlerini hesaplamak için kullanılır.
Önemli: FEASIBLE model, 3 (üçüncül arıtma) ve 4. arıtma (ikincil arıtmaya eklenen azot giderimi) düzeyleri için aynı yatırım maliyetini varsayar.
22 http://www.oecd.org/env/outreach/methodologyandfeasiblecomputermodel.htm FEASIBLE; su, atıksu ve kentsel katı atık hizmelerine yönelik çevresel finansman stratejilerinin hazırlanmasını desteklemek için geliştirilmiş bir
yazılım aracıdır. FEASIBLE ismi: Geniş Ölçekli Harcamaya Neden Olan Çevresel, Karşılanabilir ve Stratejik Yatırımlara Yönelik Finansman anlamına gelir. FEASIBLE modeli ücretsiz bir yazılımdır ve OECD, DEPA/DANCEE ve COWI’nin internet sayfasından edinilebilir. Mevcut finansman ile gerekli finansmanı dengelemenin özyinelemeli sürecini kolaylaştırmak için FEASIBLE kullanılabilir. Çevresel hedefleri finanse etme fizibilitesini analiz etmek için sistematik, tutarlı ve niceliksel bir çerçeve sağlar. Bilgisayarlı bir model olarak FEASIBLE, belirli bir ilke değişir “ise” durumunu analiz etmek ve sistematik ve şeffaf bir şekilde mali etkilerini kanıtlamak için kullanılabilir.
23 AAT maliyet hesaplamaları yöntemini açıklayan Marmara Havza Koruma Eylem Planı Raporu’nun 5. Eki.
Ekler
67
Tablo E.5: AAT Yatırımlarının Sermaye Harcamalarını Hesaplamak için Maliyet Fonksiyonları
Kaynak: FEASIBLE Model, 2. sürüm, Kullanıcı Kılavuzu ve Belgesi Ek 3: Harcama Fonksiyonlarının Belgelendirilmesi - Atıksu
FEASIBLE model uluslararası birim fiyatlarını kullandığı için yukarıdaki maliyet fonksiyonlarını kullanan tahminler, AAT maliyetleri ile karşılaştırıldığında ekipçe bilinen daha yüksek yatırım maliyetlerine neden olmaktadır. Fiyat seviyelerini Türk piyasasındakiler ile daha iyi bir şekilde aynı hizaya getirmek için FEASIBLE birim maliyetleri, daha önceki Dünya Bankası ve AB fizibilite çalışmalarından ve halka açık olan yeni AAT sözleşmelerinin fiyat değerlendirmelerinden alınan ölçütlerle karşılaştırılmıştır.
Diğer taraftan, hesaplanan İ&B maliyetleri, çevre giderleri içi TÜİK tarafından yayımlanan değerler ve SKİ’lerin giderler için sağladıkları yıllık raporlardaki değerler ile birlikte ekibin deneyimleri ile karşılaştırıldığında oldukça düşüktü. Bu analiz, aşağıdaki Tablo E.6’da gösterilen uyarlama katsayılarının geliştirilmesine imkan tanımıştır.
Tablo E.6: FEASIBLE Model Maliyet Tahminlerinin Türk Piyasası Seviyesine Dönüştürülmesi için Katsayılar
Nüfus aralığı Yatırım Katsayıları İ&B Katsayıları
< 10,000 0.50 2,50
100,000 – 250,000 0.40 3,00
250,000 – 500,000 0.33 3,50
>500,000 0.25 5,00
Yeni atıksu toplama şebekelerindeki yatırım maliyetleri, aşağıdaki fonksiyonlar kullanılarak şebeke içerisindeki boru çaplarının dağılımı ve toplam uzunluğuna dayanarak hesaplanmıştır:
• Eğer nüfus < 50 000 ise L = Nüfus*(-0.00005833*Nüfus+4.92)
• Eğer 50 001 < Nüfus < 500 000 ise L = Nüfus*(-0.000000278*Nüfus+2.14)
• Eğer nüfus > 500 001 ise L = 0.75*Nüfus
Şebeke büyüklüğüne bağlı olarak boru çapı dağılımları aşağıdaki gibi verilmektedir:
Türkiye Cumhuriyeti: Sürdürülebilir Kentsel Su Temini ve Sanitasyonu
68
Tablo E.7: Kanalizasyon Şebekesi Çap Gruplarına Göre Uzunluk Dağılımı ve Gösterge Maliyetler
Nüfus Uzunluk (m)Çap gruplarına göre uzunluk dağılımı (%)
Toplam (%)≤ 500 501-1000 1001-1500 >1500
< 1,000 ≤ 5,000 100 0 0 0 100
1,000 – 12,000 5,001 – 50,000 100 0 0 0 100
12,000 – 666,000 50,001 – 500,000 90 7 3 0 100
>666,000 > 500,000 88 8 3,5 0,5 100
Kaynak: FEASIBLE Model, 2. sürüm, Kullanıcı Kılavuzu ve Belgesi Ek 3: Harcama Fonksiyonlarının Belgelendirilmesi - Atıksu &
Danışman deneyimi
AAT ve atıksu toplama şebekeleri için İ&B maliyetleri, aşağıdaki fonksiyonlar ve tahminler kullanılarak hesaplanmıştır.
Tablo E.10: AAT Yatırımlarının İşletme Harcamasının Hesaplanmasında Kullanılan Birim Maliyetler
Madde Birim Değer
Kanalizasyon borusu D<500 mm EUR/m 90
Kanalizasyon borusu 501 < D < 1000 mm EUR/m 175
Kanalizasyon borusu 1001 < D < 1500 mm EUR/m 400
Kanalizasyon borusu D> 1500 mm EUR/m 700
Bir AAT’nin hizmet süresi Yıl 30
Elektrik birim maliyeti EUR/kWh 0.100
Kaynak: Güncel DB & AB fizibilite çalışmaları ve NHKEP raporlarına dayanan danışman tahmini
Ekler
69
Bu hesaplamalarda aşağıdaki unsurlar değerlendirilmemiş veya hesaplanmamıştır:
- Veri yokluğu nedeniyle topografik ve jeoteknik yönler.
- Ölçüt yokluğu nedeniyle (tahminler önerildi) deşarj maliyeti (denize deşarj veya deşarj borusu) ve çamur yönetimi maliyetleri, taşıma ve bertaraf kapsanmamıştır;
- Kırsal bölgelerde yerinde sanitasyon veya merkezileştirme maliyeti hesaplanamamıştır.
- Mantıklı olan biyogaz sindirimine ilişkin yararlar ve maliyetler hesaplanamamıştır.
Deniz deşarjı için maliyet hesaplama
Kıyı şeridinde bulunan tüm belediyeler, belediye tarafından kullanılan mevcut bir deniz deşarjı bulunup bulunmadığını değerlendirmek ve ayrıca atıksu deşarjı için alıcı ortamın deniz veya nehir olup olmadığını kararlaştırmak için Google Earth ve internet kullanılarak izlenir. Deniz deşarjı yatırımı ve işletmesi ile ilgili maliyetleri hesaplamak için ekip, 500,000’e kadar nüfusa sahip yerleşim bölgeleri için aşağıdaki boru çaplarını kullanmıştır.
Tablo E.11: Farklı Nüfus Aralıkları için Deniz Deşarjı Boru Çapıs
Nüfus aralığı Deniz deşarjı boru çapı (mm)
<20,000 250
20,000 - 50,000 400
50,000 - 100,000 600
100,000 - 500,000 1,000
Kaynak: Danışman tahmini
Daha sonra Türkiye’nin denizle çevrili her kıyısı için özgün bir deniz deşarj uzunluğu hesaplandı. Nihayetinde deniz deşarjı yatırım maliyeti, belirlenen boru çapı ve aşağıdaki Tablo E. 12’de gösterildiği üzere her nüfus aralığı için deniz deşarj uzunluğuna göre belirlendi.
Tablo E.12: Farklı Alıcı Ortamlar ve Nüfus Aralıkları için AVRO Bazında Deniz Deşarj Sistemi Yatırım Maliyetleri
Alıcı Ortam Deniz deşarj uzunluğu (m)
Nüfus aralığı
<20k 20-50k 50-100k 100-500k
Karadeniz 1500 680,000 1,000,000 1,500,000 3,500,000
Marmara Denizi 1000 630,000 880,000 1,300,000 3,000,000
Ege Denizi 1000 630,000 880,000 1,300,000 3,000,000
Akdeniz 2000 730,000 1,150,000 1,800,000 4,200,000
Kaynak: Danışman tahmini ve piyasa fiyatlarına dayalı hesaplama
500,000’in üzerinde nüfusa sahip 8 kent merkezi bulunmaktaydı; bunlar için hesaplama ayrı ayrı yapıldı ve aşağıdaki maliyetler kullanıldı.
Türkiye Cumhuriyeti: Sürdürülebilir Kentsel Su Temini ve Sanitasyonu
70
Tablo E.13: 500,000 Üzerinde Nüfusa Sahip Kent Merkezleri için Denize Deşarj Sistemi Yatırım Maliyetleri
Büyükşehir kent merkezi
Kent merkezindeki nüfus (2014) Alıcı Denizin Adı Deşarj Maliyeti
(EUR)
Antalya 858,848 Akdeniz 6,000,000
Istanbul W 6,846,458 Marmara Denizi 12,000,000
Istanbul S 2,212,156 Marmara Denizi 6,000,000
Istanbul ES 1,102,470 Marmara Denizi 5,500,000
Istanbul E 2,768,992 Marmara Denizi 7,500,000
İzmit 889,898 Marmara Denizi 4,500,000
Darica 580,477 MarmaraDenizi 3,500,000
Mersin 623,893 Akdeniz 4,500,000
Kaynak: Danışman tahmini ve piyasa fiyatlarına dayalı hesaplama
Deniz deşarjı için İ&B maliyetleri, yatırım maliyetlerinin %3’ü olarak hesaplanmaktadır.
Çamur bertarafı maliyetleri
Hesaplama kolaylığı sağlaması için AAT tesislerinde üretilen çamurun, katı atık depolama alanlarına nihai bertaraf için düzenleyici yükümlülükleri karşıladığı varsayılır. Çamur bertarafı için İ&B maliyetleri, çamurun katı atık depolama alanlarına taşınmasını ve nihai bertaraf ücretini kapsayacaktır. Aşağıdaki tahminler, maliyet hesaplaması için yapılmıştır.
Tablo E.14: Çamur Bertarafı Maliyetleri için Temel Tahminler
Madde Birim Değer
Katı atık depolama alanına uzaklık Km 20
Ulaşım için birim maliyet EUR/ton/km 15
Nihai bertaraf için birim maliyet EUR/ton 75
Kaynak: Danışman tahmini ve piyasa fiyatlarına dayalı hesaplama
Maliyetleri hesaplamak için Tablo E. 15’de verilen özel arıtma yöntemlerine yönelik çamur üretim oranları ve Tablo E. 16’da verilen nüfus aralığına göre atıksu üretim oranları kullanılmaktadır.
Tablo E.15: Farklı Arıtma Türleri için Çamur Üretim Oranları
Arıtma düzeyi Arıtma türü Üretilen çamur
0 Arıtma yok 0
1 Birincil Arıtma 150
2 Ikincil arıtma 100*
3 Üçüncül arıtma 400
4 İkincil arıtmaya ek olarak N giderimi 350
Kaynak: Tchobanoglous, Atıksu Mühendisliği: Arıtma ve Yeniden Kullanım
* İkincil arıtma amacıyla genişletilmiş havalandırmanın kullanıldığı varsayılır
Ekler
71
Tablo E.16: Farklı Nüfus Aralıkları için Atıksu Üretimi
Nüfus aralığı Atıksu üretimi (l/kişi başı/gün)
<20,000 120
20,000 - 50,000 140
50,000 - 100,000 160
100,000 - 500,000 180
>500,000 200
Kaynak: Danışman tahmini
Gerekli yatırımların hizmet süresi boyunca maliyetlere dair hesapmalar
Finansal etkileri değerlendirmek için aşağıdaki tahminler kullanılarak bu yatırımların hizmet süresi boyunca ilave İ&B ve yatırımların amortisman maliyetleri hesaplanır.
Tablo E.17: İ&B ve Amortisman Maliyet Hesaplamaları için Tahminler
Mühendislik işlerinin AS toplama yatırımlarındaki yüzdesi % 80
Mühendislik işlerinin deniz deşarjı yatırımlarındaki yüzdesi % 80
Ekipmanın AAT yatırımlarındaki yüzdesi % 40
Ekipmanın AS toplama yatırımlarındaki yüzdesi % 20
Ekipmanın deniz deşarjı yatırımlarındaki yüzdesi % 20
Kaynak: Danışman tahmini
Gerekli yatırım ve İ&B maliyetleri
Kent merkezleri için yatırım ve İ&B maliyetleri, aşağıdaki gibi, her bir senaryo için arıtma düzey gerekliliklerini karşılayıp karşılamadığını belirlemek için mevcut altyapı değerlendirildikten sonra hesaplanmıştır:
Tablo E.18: AAT Tesisleri için Gerekli veya Mevcut Yatırım ve İ&B Maliyetlerini Belirleme
MaddeDikkate alınan se-naryoya uygun AAT yatırımı gerekli mi?
Gereklilik için yeterli mevcut bir AAT var mı?
Yatırım Maliyeti İ&B maliyeti
AAT yatırımı EVET EVET Mevcut yatırım olarak hesaplandı
Mevcut İ&B olarak hesaplandı
EVET HAYIR Gerekli yatırım olarak hesaplandı
Gerekli İ&B olarak hesaplandı
HAYIR EVET Mevcut yatırım olarak hesaplandı
Mevcut İ&B olarak hesaplandı
HAYIR HAYIR Hesaplanmadı Hesaplanmadı
Türkiye Cumhuriyeti: Sürdürülebilir Kentsel Su Temini ve Sanitasyonu
72
Tablo E.19: Atıksu Toplama Şebekesi için Gerekli veya Mevcut Yatırım ve İ&B Maliyetlerini Belirleme
Madde 1- Mevcut bir şebeke var mı Yatırım Maliyeti İ&B maliyeti
Kanalizasyon şebekesi EVET
Kapsanan yüzde için mevcut yatırım olarak hesaplandı Kap-sanmayan % için gerekli yatırım olarak hesaplandı
Kapsanan % için hesaplanan mevcut İ&B
HAYIR Gerekli yatırım olarakhesaplandı Gerekli İ&B olarak hesaplandı
Tablo E.20: Deniz Deşarjı Tesisleri için Gerekli veya Mevcut Yatırımı ve İ&B Maliyetlerini Belirleme
MaddeAlıcı ortam deniz suyu mu değil mi?
Mevcut AAT standardı karşılamaya yeterli mi?
Yatırım Maliyeti İ&B maliyeti
Deniz Deşarjı Yatırımı
EVET EVET Mevcut yatırım olarak hesaplandır
Mevcut İ&B olarak hesaplandı
EVET HAYIR Gerekli yatırım olarak hesaplandı
Gerekli İ&B olarak hesaplandı
HAYIR EVET Hesaplanmadı Hesaplanmadı
HAYIR HAYIR Hesaplanmadı Hesaplanmadı
Ekler
73
Ek F: AB ve Türkiye STS Standartları
Tablo F.1: AB ve Türkiye İçme Suyu Arıtma Parametrelerinin Özeti
Trabzon 89,543,714 93,758,794 99,524,971 104,451,480 105,413,251 105,413,251
Van 123,854,661 124,531,251 124,531,251 113,405,932 114,082,522 123,162,069
Sayılar birleştirilmiş olmasına rağmen İstanbul söz konusu olduğunda analiz, verimli işletme için şehrin bölümlere ayrılabildiği, sanitasyon/atıksu yönetim alanlarını taklit edecek bölünmüş altı metropol kent alanı olarak dikkate alınmıştır.
Aşağıdaki şekil, S1A, S3a ve S1b senaryoları için BB’ler tarafından hizmet verilen SKİ’de gerekli ek yatırımlara karşı mevcut yatırımları göstermektedir. Bu senaryolar, S1A AB standartlarına ulaşmayı ifade ettiği, S3A Türkiye’de mevcut “hassas alanlarda” uygulanan standartları (‘her zamanki gibi’) gösterdiği ve S1B şu an onaylanmayı bekleyen taslak yönetmelikte belirtilen yeni standartları ve hassas alanları gösterdiği için seçilmiştir.
Ekler
83
Şekil G.1: S1A, S1B ve S3A Senaryolarına göre Büyükşehir Belediyeleri’nde Mevcut ve İlave Yatırımların Karşılaştırılması
Trabzon 268,649,316 282,967,116 303,130,886 320,358,418 323,721,638 323,721,638
Van 380,711,240 383,077,209 383,077,209 344,173,034 346,539,004 378,289,313
Ekler
87
Tablo G.7: S1A, S3A ve S1B Senaryolara Yönelik Büyükşehir Belediyeler için İlave Yatırımlar, Hizmet Süresi İ&B ve Amortisman Maliyetlerinden Oluşan Toplam İlave
Aşağıdaki rakamlar, S1A, S3A ve S1B senaryoları için Büyükşehir Belediyeler’deki gerekli ek yarıtımların, yatırımların hizmet süresi için biriken ilave İ&B’si ve amostisman maliyetlerinin tutarı ile gösterilen karşılaştırmalı toplam maliyetleri ve nispi payı göstermektedir.
Türkiye Cumhuriyeti: Sürdürülebilir Kentsel Su Temini ve Sanitasyonu
88
Şekil G.2. S1A, S1B ve S3A Senaryoları Kapsamında BB’lerde Toplam İlave Maliyetlerin Karşılaştırılması
Trabzon TİSKİ 0,091 0,093 0,102 0,149 0,177 0,180 0,180
Van VASKİ -0,138 0,152 0,154 0,154 0,097 0,098 0,145
Kaynak: Her SKİ’nin internet sayfası.
TÜİK Verileri: Gelir ve Hayat Koşulları Araştırması, yıllık eşdeğer hane halkı kullanılabilir gelirine göre sıralanmış beşte birlik eşdeğer hane halkı kullanılabilr geliri dağılımı, Türkiye, SR, 2. Düzey, 2014-2015; Değişim oranları: http://ec.europa.eu/budget/inforeuro/index.cfm?fuseaction=currency_historique¤cy=504&Language=enHesaplamalar: Yazarlar* Manisa SKİ için STS tarifesi mevcut değildi.** Makul tarife hesaplaması için hane halkı sayısı 4 olarak alınmaktadır ve günlük su tüketimi kişi başına 133 lt/gündür.
***SKİ tarafından uygulanan tarife, 2016 yılında ilgili SKİ’nin şehir merkezinde bulunan abonelere uyguladığı nispi blok tarifedir
Türkiye Cumhuriyeti: Sürdürülebilir Kentsel Su Temini ve Sanitasyonu
92
Yukarıdaki tabloda görüldüğü üzere karşılanabilir düzeyin altında bir mesken tarifesi uygulayan SKİ’ler veya BB’ler için ek işletme maliyetinin bir kısmını karşılaması için tarifeleri arttırması mümkündür. Ancak, artan tarife mevcut verimsizlikleri kötüleştirmeye ve gelecekte tarifeleri arttırma kapasitesini azaltmaya neden olabileceği için öncelikle mevcut varlıkların performans iyileştirme potansiyeline bakılması tercih edilir.
Mesken tarifelerini karşılanabilir oranların üzerinde ücretlendiren SKİ’ler için gelir toplama oranını arttırma, işletme verimliliğini iyileştirme (şebeke verimliliği, kayıp su azaltımı, enerji verimliliği vb) gibi gelirleri arttıracak adımlar atılmalıdır. Yoksul kesimi destekleme ve maliyeti karşılayan tarife düzeyi ihtiyacını birleştirebilecek alternatif bir iyi tanımlanmış tarife şeması bulmak için seçenekler bulunabilir. Bu tür adımların, az performans gösteren SKİ’lerin durumunu daha da kötüleştirebilecek ve dolayısıyla hizmet temininin bozulmasına dönüşebilecek maliyetler yaratması olasıdır.
Ekler
93
Bölünmüş sonuçlar: Senaryoların BB olarak yapılandırılmayan 51 şehirdeki sonuçları
Tablo G.11: Tüm Senaryolar için BB’ler Haricindeki Şehirlerde Gerekli Ek Yatırımlar (AVRO)
Hassasiyet A B
Senaryolar S1A S2A S3A S1B S2B S3B
Toplam Değerler 1,894,006,914 2,060,851,799 2,223,147,566 2,132,938,841 2,243,748,439 2,313,602,173
Adıyaman 122,023,087 127,105,858 127,105,858 118,189,789 122,234,848 129,266,893
Türkiye Cumhuriyeti: Sürdürülebilir Kentsel Su Temini ve Sanitasyonu
98
Tablo G.13: Tüm Senaryolar için Büyükşehir Belediyeler’in Haricindeki Şehirlerde Yatırımların Hizmet Süresi Üzerinde Öngörülen İlave İ&B Maliyetleri (AVRO)
Türkiye Cumhuriyeti: Sürdürülebilir Kentsel Su Temini ve Sanitasyonu
100
Tablo G.15: S1A, S3A ve S1B Senaryoları için BB’ler Haricindeki Şehirlere Yönelik İlave Yatırımlara Göre Toplam Ek Maliyetler ve Hesap Dökümü, Toplam İ&B ve Amortisman
Ek H: Nehir Havzalarındaki Maliyet Tahminlerinin Sonuçları ve Kişi Başına Mali Etkileri
Aşağıdaki tablo ve rakamlar, her bir nehir havzası için değerlendirilen altı senaryoya göre mevcut varlıkları, gerekli ilave yatırımları, ilave İ&B maliyetlerini, ilave varlıkların amortismanını ve kişi başına mali etkiyi göstermektedir.
Meriç-Ergene, Asi, Dicle-Fırat, Çoruh ve Aras nehir havzaları için NHKEP’lerde halka açık hiçbir veri bulunmadığını tekrar vurgulamak gereklidir. Bu, söz konusu havzalar içerisindeki yerleşim bölgeleri için mevcut altyapının veri yetersizliği nedeniyle potansiyel olarak eksik değerlendirildiğini ifade eder.
Aşağıdaki tablolarda kredilerin geri ödemesi, gerekli tüm yatırımların (ilave varlıklar) bir kredi ile finanse edildiği varsayılarak geri ödenecek para miktarını göstermektedir. Bu hesaplama amacıyla yeni yatırım finansmanı için %7 faiz oranlı ve 15 yıllık geri ödeme dönemli bir İller Bankası kredisi kullanıldığı ve gelecekte ekipman için yenileme maliyetinin ilgili SKİ veya Büyükşehir Belediyesinin kendi kaynakları ile karşılanacağı varsayılmaktadır.
Son olarak, ek yatırımların kişi başına mali etkisi ilave İ&B maliyetleri, ilave yatırımlar için amortisman maliyetleri ve 50 yıl olan yatırımların hizmet süresi boyunca kredilerin geri ödemesi dikkate alınarak hesaplanır.
Tablo H.1: Summary of Results for Scenario S1A in River Basins
Havz
a
Şehi
r M
erke
zler
inde
ki
Topl
am N
üfus
Mev
cut V
arlık
lar
(EU
R m
ilyon
)
Mar
jinal
Va
rlıkl
ar (E
UR
mill
yon)
Mar
jinal
İ&B
(EU
R/yı
l)
50 y
ıl iç
in il
ave
İ&B
(EU
R m
ilyon
)
Amor
tism
an
Mar
jinal
Var
lıkla
(EU
R m
ilyon
)
Kred
ilerin
Ger
i Ö
dem
esi
(EU
R m
ilyon
)
Kişi
baş
ına
mal
i et
ki(E
UR/
kişi
ba
şı/y
ıl)
AKARÇAY 476.293 152 32 5 528 104 53 29
ANTALYA 1.686.696 304 50 1 118 144 83 4
ARAS 477.903 1 168 7 740 495 281 63
ASİ 855.285 15 259 14 1.583 768 434 65
BATI AKDENİZ 584.660 138 79 3 375 235 133 25
BATI KARADENİZ 1.097.059 315 76 6 683 231 127 19
BURDUR 136.265 42 15 3 317 51 25 58
BÜYÜK MENDERES 1.618.944 419 127 18 2.015 392 214 32
Türkiye Cumhuriyeti: Sürdürülebilir Kentsel Su Temini ve Sanitasyonu
108
Tablo H.7: S1A, S3A ve S1B Senaryolarına Yönelik Nehir Havzaları için İlave Yatırımı, Yatırımların Hizmet Süresi Boyunca Birikmiş İ&B ve Amortisman Maliyetlerini
Türkiye Cumhuriyeti: Sürdürülebilir Kentsel Su Temini ve Sanitasyonu
110
Ek İ: Üst Düzey Çalıştayın Özeti“Sürdürülebilir Su Temini ve Sanitasyon Konusunda AB Gerekliliklerine Uyum Sağlanması: Türkiye için Zorluklar ve Fırsatlar” konulu üst düzey bir çalıştay 18 Ekim 2016 tarihinde Ankara’da düzenlendi. Dünya Bankası (DB) tarafından Orman ve Su İşleri Bakanlığı (OSİB) Su Yönetimi Genel Müdürlüğü (SYGM) ile ortaklaşa düzenlenen çalıştay Su Ortaklığı Programınca finanse edilmiştir. Dünya Bankası tarafından bağımsız olarak hazırlanan, OSİB SYGM tarafından davet mektubu ile yayılan Ön Rapor temel alınmıştır.
Çalıştay, Türkiye’de kilit sektörlerdeki 78 kuruluş, Hırvatistan’dan 4, Fransa’dan 1 resmi görevli, Dünya Bankası’ndan 7 görevli ve organizasyon ekibi dâhil olmak üzere 97 katılımcıyı bir araya getirdi. Çalıştayda 15’i Genel Müdür (5) veya Genel Müdür Yardımcıları (10) nezdinde olmak üzere 30 SKI’nın 24’ü temsil edilmiştir. Çalıştay, su temini ve sanitasyon hizmetlerini Türkiye’deki tüm nüfusa sürdürülebilir şekilde sağlamaya ilişkin zorlukları ve fırsatları tartışmak ve analiz etmek için bir platform oluşturmuştur.
Çalıştay, Dünya Bankası Türkiye Direktörü Johannes Zutt ve OSİB Su Yönetimi Genel Müdür Vekili Abdurrahman Uluırmak tarafından açılmıştır.
Dünya Bankası’ndan Xavier Chauvot de Beauchene rapordaki dört temel bulguyu sunmuş ve Türkiye’de sürdürülebilir hizmet tedarikinin tartışılmasına ortam hazırlamıştır. Sunumun esas amacı sürdürülebilir erişim ve hizmet temini geliştirmenin yalnızca yatırım maliyetinin değil toplam maliyetin göz önünde bulundurulduğu etkin yatırımlar ile mevcut altyapının çalışma performanslarının iyileştirilmesini gerektirdiğini göstermek olmuştur.
Ulusal İyi Uygulamalar
Çalıştayda Türkiye’deki iyi STS yönetimi uygulamalarından üçü sergilenmiştir. Konya’da su verimliliğini iyileştirme ve arıtılmış atık suyun yeşil alanların sulanması amacıyla yeniden kullanılması; Antalya’da yüksek seviyede entegre çamur kurutma ve kojenerasyon.
KOSKI (Konya) yetkilileri iki iyi uygulama sunmuştur: (i) kurumun verimliliğinin iyileştirilmesi için gelişmiş bir SCADA sisteminin kullanılması ve bunun personel kullanımı, enerji tüketimi ve Gelir Getirmeyen Suyun (GGS) azaltılması üzerindeki önemli sonuçları; (ii) şu anda pilot uygulama aşamasında olan, şehirdeki cadde ve sokakların yanı sıra bitkilerin ve ağaçlandırma alanlarının sulanmasına yönelik arıtılmış atık suyu yeniden kullanma sistemi.
Konya Verimliliği İyileştirme
Konya, yıllık sadece 250 mm yağışla Türkiye’nin en kurak bölgesindedir. Bu durum Konya’yı çoğunlukla kabul gören yarı-kurak alan ile çöl bölgesi tanımlarının arasındaki sınıra yerleştiriyor. Nüfus artışı, hızlı şehirleşme ve ekonomik büyümenin birleşimi endüstriyel ve tarımsal su talebini tahmin edilenin çok ötesinde arttırmıştır. Bunun sonucunda, Konya’ya temin edilebilecek sınırlı miktardaki su, yenilenebilir su seviyelerinin çok ötesinde, aşırı şekilde tüketilmektedir. Evsel ve endüstriyel su talebini karşılamak için üç farklı kaynak kullanılmaktadır: yer üstü suları, yer altı suları ve kaynak suları. Su talebinin %90’ı yer altı sularından karşılanmaktadır. 2010 yılında tahmini yer altı suyu yenilenmesi 2.4 milyar m³/yıl iken su çekimi 3.83 milyon m³/yıl idi. Yıllık 1.4 milyar m³lük açık yer altı suyu seviyesinin 30 yılda 27 m düşmesine sebep olmuştur. Yüksek su kayıpları, suyun bu denli kıt olduğu bir yerde tezat oluşturmaktadır. Bu durum yer altı sularının aşırı şekilde kullanımını kötüleştirmektedir. Daha sürdürülebilir su yönetimi uygulamalarını hedeflemek KOSKİ için bir zorunluluktur. Bu da, su kaynakları ve dağıtım yönetimi konusunda daha fazla verimlilik, su tasarrufu ve yağmur suyuyla hasat almanın teşvik edilmesi konularında toplumun farkındalığını artırmak demektir.
Konya’da daha sürdürülebilir su yönetimi uygulamaları geliştirmek KOSKI için geniş su tedarik şebekesini ve tesislerini takip etme konusunda iyileşme sağlayabilmektir. Bu nedenle, su
Ekler
111
kaynaklarının verimli kullanılması için 2007 yılında bir SCADA sistemi kurulmuştur. KOSKI büyük çaplardan ev bağlantılarına kadar şebeke onarımı ve yenilenmesi üzerinde çalışmıştır. Basınç bölgeleri oluşturmuş, en üst verimlilik seviyesine yakın çalışmasını sağlamak ve enerji tasarrufu sağlanması ve sızıntıların azalması için basınç yönetimini optimize etmek için pompaları değiştirmiştir. Bu süreçte, KOSKI şu an için hizmet kalitesini ve verimliliğini arttırmak, gelecek için önleyici bakıma imkân sağlamak için ilgili bilgileri SCADA’sına kaydetmiş ve bunun GIS sistemine bağlantısını yapmıştır
Konya, KOSKI’nın genel verimliliğini iyileştirmek için SCADA’yı yalnızca GGS azatlımı açısından değil enerji verimliliği, istihdam verimliliği, müşteri yönetiminin iyileştirilmesi ve önleyici bakımın geliştirilmesi açısından da güçlü bir yönetim aracı olarak kullanmayı başarmıştır. Sonuç olarak KOSKI, SCADA sisteminin maliyetini 6 ay içinde telafi etmeye imkân tanıyacak önemli verimlilik kazanımları üretmiş ve daha sonra bunu KOSKI için kazançlı bir araca dönüştürmüştür. KOSKI, tasarruf ve kaynakların verimli kullanımına ilişkin hedeflenen başarıları tahmin edilenden daha hızlı bir şekilde aşmış ve demografik, ekonomik ve hizmet alanı artışına rağmen zamanla böylesine iyi bir performansı devam ettirmede başarılı olmuştur.
En çarpıcı başarılardan birisi Gelir Getirmeyen Su (GGS) oranının Konya’daki demografik büyüme ve kentsel/ekonomik gelişime rağmen 2001 yılına kıyasla %66’dan 2015 yılında %27’ye düşürülmesidir. 2015 yılında kente temin edilen ve faturalanan su miktarları sırasıyla 86 milyon m³ ve 63 milyon m³ olup %27 oranındaki GGS’ye karşılık gelmektedir.
2014 yılının Mart ayındaki reformu takiben KOSKI artık şehir merkezinden (daha önce Büyükşehir Belediyesi olarak tanımlanıyordu) tüm Konya bölgesine kapsayacak şekilde büyüyen çok daha geniş bir bölgeye hizmet verme sorumluluğunu taşımaktadır. Yani, KOSKI’dan aynı kalitedeki hizmeti genişlemiş hizmet bölgesine sunması beklenmektedir. Bu durum daha önce karşılaşılmamış bir zorluk teşkil eder. Hizmet tedarikini bölge çapında güçlendiren KOSKI, aynı yaklaşımı genişleyen hizmet alanında tekrarlamak için kendi mali kaynaklarını kullanarak SCADA sistemini sunmaktadır.
Konya Arıtılmış Atık Suyun Yeniden Kullanılması
Konya AAT 2009 yılından beri işletilmektedir. Arıtılan atık su, tuz gölünün hassas bölge olarak tanımlanan kapalı bir havza halindeki beslenme havzasında bulunan bir sulama kanalına tahliye edilmektedir. Bu nedenle KOSKI besin maddelerini ortadan kaldırmak için atık suyu arıtmak zorundadır. Tesis, Karbon (C) ve kısmen Nitrojen (N) giderimi için tasarlanmıştır. AAT ayrıca, enerji üretmek için kullanılan bir biyogaz sistemiyle donatılmıştır. KOSKI, optimizasyon çabaları doğrultusunda elektrik üretimini (biyogaz sindirme) yönetmek ve daha fazla yenilenebilir enerji gelişimi için tüm yolları denemek üzere bir alt kuruluş oluşturmuştur.
İkinci aşamada AB standartlarına uygun şekilde C ve N giderimine ek olarak P giderimi de hedeflenmiştir. Konya AAT tahliyesine, şehirdeki sınırlı yeşil alanın sulanmasından önce üçüncül arıtma uygulanır (mor şebeke projesi). Arıtılmış atık su, 150 m³/s kapasiteye sahip pilot tesiste üçüncül arıtmadan geçtikten sonra şehirdeki yeşil alanların (parklar, kaldırımlar vb.) sulanmasında kullanılır. Üçüncül arıtma, Çok Katmanlı Filtrasyon (MMF), Mikrofiltrasyon (MF), Ultra Filtrasyon (UF) ve ön klorlama ile ultraviyole ile dezenfeksiyondan meydana gelir ve üçüncül arıtmada klorlama sonrası sistemleri kullanılır. Bu sistem 24 km uzunluğunda damlama sulama sistemine sahiptir.
Projeden önce KOSKİ, sulamada arıtılan atıksuyun alt kullanımından ve kamyonlarla taşınan içme suyunu kullanarak yeşil alanlarını sulayan belediyeden gelir toplamamıştır. Proje bir kazan-kazan durumu oluşturdu: belediye, yeşil ve ormanlık alanlarını ‘elle’ sulama yapan personelin ve kamyon maliyetinden tasarruf ederek modern, verimli damla sulama sistemleriyle sulamaktadır; KOSKİ, belediye tarafından yeniden kullanılan arıtılan atıksudan bir gelir elde etmektedir ve daha önce
Türkiye Cumhuriyeti: Sürdürülebilir Kentsel Su Temini ve Sanitasyonu
112
sulama için kullanılan içme suyunu daha fazla insana temin edilmesine ayırabilmektedir. Arıtılan atıksuyun yeniden kullanımı hali hazırda tehdit altındaki kaynaklar üzerindeki baskıyı azaltmaya imkan tanımasından dolayı belediye, KOSKİ ve çevre için genel itibariyle oldukça olumludur.
150 m³/s kapasiteye sahip pilot tesis, 2012 yılından beri faaliyet göstermektedir ve 4 yılda 3.2 milyon m² yeşil alan sulanmıştır. Sulamada yeniden kullanılan atıksu miktarı, neredeyse 6,700 kişinin aylık içme suyu tüketimene (5 m³/kişi başına/ay) eşdeğer olarak yaklaşık 400.000 m³/yıldır.
Antalya’da optimize çamur yönetimi ve bertarafı
ASAT (Antalya) yetkilileri, (i) çamurdan biyogaz üretimi ve (ii) kurutulmuş çamur bertarafı pragmatik kazan-kazan düzenlemesi vasıtasıyla kaynak ıslahına dair deneyimlerini paylaştılar. Antalya çamur yönetimi, entegre ve optimize bir sistem örneğidir. Biyogaz, doğalgaz ve kalorifer yakıtının bir birleşimini kullanan birleşik üretim tesisi ile çamur susuzlaştırmasını ve Konya şehrine 360 km uzaklıkta bulunan bir çimento fabrikasında yakıt olarak çamurun yenilikçi ve pragmatik nihai yeniden kullanımı birleştirmektedir.
Anaerobik çamur çürütme kullanılan biyogas üretimi, çamurun bertaraf edilecek bir atık olarak değil de bir kaynak olarak kullanılması için yurt için AAT’lerde oldukça yaygın kullanılan bir yöntemdir. Bu kadar yaygın olmayan, ASAT’ın uygulamaya koyduğu entegresyonun ve çamur bertarafı için geliştirilen kazan-kazan çözümünün seviyesidir. Antalya AAT (Hurma), 12.000 m³ /gün biyogaz üreten 4 anaerobik çürütücü (her biri 9.000 m³) ile donatılmıştır. Birleşik üretim tesisinde biyogazdan elektrik üretimi 45 MW/gün’dür. Yüksek elektrik tarifeleri dolayısıyla ASAT yetkilileri, anaerobik çürütücülerde üretilen biyogaz kullanılarak birleşik üretim tesisi ile elektrik üretimini dikkate almıştır. Elektrik, motor soğutma sırasında üretilen sıcak su ve gaz motoru egzoz gazından üretilen 2 MW’lık ısı enerjisi ile birlikte 1950 kW’lık Doğal Gaz/Biyogaz gaz motoruna sahip bir birleşik üretim tesisinde üretilir. Ayrıca termal yağ devresinden de 2 MW’lık enerji üretilir. Birleşik üretim tesisi, kurutma ve birleşik üretim tesisinden azami mali verimliliğine ulaşma amacıyla en ucuz elektrik tarifelerinin uygulandığı gündüz saatlerine göre ve elektrik tarifelerinin yüksek olduğu zamanlarda, biyogaza karşın doğal gazın nispi fiyatına bağlı olarak doğal gaz ve biyogazı kullanarak, islem zamanlarını düzenleyerek elektrik üretiminin optimize edildiği bir şekilde çalıştırılmaktadır. Sonuç olarak ASAT, biyogaz üretiminden AAT’nin elektrik gereksinimin %40’ını karşılamaktadır.
Antalya, Türkiye’deki toplam 436 mavi bayraklı plajın 200’üne sahip, en çekici turistik şehirlerden birisi olduğu için sürdürülebilir çamur yönetimi ASAT’nin gündemindeki öncelikli bir konuydu. Çamur kurutma tesisinden önce arıtma çamuru bertarafı yöntemi, vatandaşlar arasında hiç hoş olmayan bir durum yaratan açık boşaltma yöntemiydi. Bu çözüm sürdürülebilir değildi ve atıklar, patojenler ve çamurdaki dışkı kaynağı nedeniyle insan ve hayvanlara yönelik sağlık risklerini önlemek için çamurun arazi uygulaması hakkındaki yönetmelik sıkılaştırıldı. ASAT, AAT’sinde üretilen çamurun daha sürdürülebilir çevre-dostu bir şekilde bertarafı için çözümler aradı.
Türkiye’de atıksu çamuru için en yaygın bertaraf yöntemi, katı atık depolama sahasında depolamadır; ancak Antalya çevresinde çamur bertarafı için uygun ve sosyal olarak kabul edilebilir hiçbir alan bulunmamaktadır ve şehirden uzakta bir katı atık alanına çamur bertarafı yapılmasına ilişkin bertaraf maliyetleri, bertaraf maliyetlerini önemli ölçüde arttıracaktır. Bu nedenle ASAT, sürdürülebilir ve etkili çamur yönetimi yöntemi olarak çamur kurutmayı uygulamaya karar verdi. AAT’de üretilen çamur, 150 ton/ gün kurutma kapasitesine sahip bir çamur kurutma tesisinde kurutulmaktadır. Nihai ürün, Antalya limanına birçok yük getiren ve geriye boş dönen kamyonlarla ücretsiz taşınarak 360 km uzaklıktaki Konya’da bulunan KONYA çimento fabrikasına nakledilen %20 katı maddeye sahiptir. Yaklaşım budur ve ASAT’yi Türkiye’de çamur yönetimi açısından öncü ve lider su kuruluşlarından birisi yapan bu sistemi optimize etmeye yönelik sürekli çabalardır.
Ekler
113
Uluslararası Vaka Çalışmaları: Fransa ve Hırvatistan’ın deneyimlerinden dönütler
Çalıştayda, AB Kentsel Atıksu Direktifi (KAAD) ve İçme Suyu Direktifi’ni (İSD) uygulamada sırasıyla Hırvatistan ve Fransa’nın deneyimlerine değinilen iki uluslararası vaka çalışması sunulmuştur. İSD’ye uyum Türkiye için çok daha az zorlayıcı göründüğü için çalışma daha çok KAAD’a yoğunlaşmıştır.
Bu iki ülke aşağıdaki nedenlerden dolayı seçilmiştir:
- 2013 yılında AB’ye katılan Hırvatistan, KAAD için 2023 yılında ve İSD için 2019 yılında su alanında ‘topluluk müktesebatına’ tamamen uymak zorundadır; dolayısıyla Hırvatistan, düzenleme ve uygulama desteği tedbirlerini benimsiyor ve Türkiye’nin durumu ile oldukça benzer olarak AB ve IFI fonlarının desteği ile uyum için gerekli yatırımlarını sonlandırıyor.
- Fransa, her iki Direktif’e uygunluk açısından çok daha avantajlı bir durumda; fakat uygunlağa erişme süreci zorluk oluşturmuştur. Türkiye, Avrupa Komisyonu’nun Fransa’yı Avrupa Birliği Adalet Divanı’na sevk ettiğinde alınan tedbirleri dikkate alarak bu deneyimden faydalanabilir ve tam uyuma ve izlemeye yönelik Fransa’nın ilerleme yöntemleri ilgisini çekebilir veya bunlardan esinlenebilir.
- Son olarak hem Fransa hem de Hırvatistan, Türkiye gibi Barselona Sözleşmesi’nin (ve bu sözleşmenin Kara Kökenli Kaynaklardan Kirlilik Protokolü’ne) taraftırlar
Hırvatistan uluslararası vaka çalışması:
Hırvatistan vaka çalışması, iki sunumda düzenlenmiştir. İlk olarak Dinko Polic ve Vesna Grizelj Simic (sırasıyla Hrvatske Vode (HV) Genel Müdür Yardımcısı ve Sektör Müdürü) tarafından Hırvatistan Bağlamı’nda bir sunum yapılmıştır. Öncelikle Su Yönetimi Stratejisi (2008-2038), Su Kuruluşu Direktifi için Uygulama Planı ve Nehir Havzası Yönetim Planı’ndan sorumlu başlıca aktörler ve kurumsal hususlara ilişkin bilgiler verilmiştir. Sunum, Hırvatistan’ın söz konusu iki AB Direktifi’ne dair iyi uygulamasına yönelik temel zorluklar arasından Türkiye için muhtemelen ilgili birçok sonuyu belirlemiştir:
• Belgelendirilmiş mevcut veya potansiyel olarak çevresel bozulma çalışmalarına dayanarak hassas alanların sınırlandırılması;
• Yatırım projeleri için bir çerçeve sunan planlama belgelerinin hazırlanması;
• Öncelikli yatırımların tanımlanması;
• 3.8 milyar €’luk su kuruluşu projelerinde toplam başlangıç yatırımın fonu (2007 sonrasına dönük operatif programlarınca %62’si, devlet bütçesi ile %13’ü, Hrvatske Vode tarafından %13’ü, su hizmeti sağlayıcıları tarafından %9’u ve IFI tarafından %3’ü);
• Hırvatistan’daki su fiyatı olarak satın alınabilirlik zorluğu şu anda 2/m³ €’dur;
• Su kuruluşu yönetimine uyum sağlama ve yerel makamları uygulama çabasına dahil etme ihtiyacı;
• Teknik kapasitelere, işletme maliyetlerinin ve bakım (İ&B) fonuna bağlı olan yatırımların sürdürülebilirliğinin temel konusu
HV Sektör Müdürü Robert Kartelo tarafından yapılan ikinci bir sunum, HV’nin toplamda yaklaşık 1.8 milyar € değerindeki 2010 yılı sonrası projelerin hazırlanmasına dahil olmasını açıklamıştır. Projelerin ortalama süresine (şebekeler için 23.7 ay, AAT’ler için 32.7 ay) ve nispi maliyete (şebeler için 198 €/m ve arıtma tesisi için 221 €/p.e.) ilişkin dönütler vermiştir. Hırvatistan’ın deneyimden edinilen dönütler, uygun planlamaya, projelerin kalitesine ve teknik hususlarına (tasarımi teknoloji, talep analizi) gereken önemin verilmesi gerektiğini göstermektedir. Sunum, “bilgi ve deneyim alış verişinin, yeni üye devletlerin kendilerinden önce bu süreçten geçmiş olanlardan öğrenmeye olanak sağlamaya, en azından kurumsallaşmış bir şekilde yetmeyeceği” sonucuna varmıştır
Türkiye Cumhuriyeti: Sürdürülebilir Kentsel Su Temini ve Sanitasyonu
114
Fransa uluslararası vaka çalışması:
Fransa’daki AAT uygulamasına ilişkin sunum, Fransa Çevre Bakanlığı’ndan, şu an Avrupa Komisyonu’nda (DG ENV) geçici görevlendirilmiş olan Bruno Rakedjian tarafından yapılmıştır. Bruno, Fransa için 400 milyon €’luk bir ceza uygulanma riski eşdeğer olan, 2007 yılındaki arıtma tesislerinin %20 uyumsuzluk durumunda göreve başlamıştır.
Bruno, KAAT’a ilişkin Fransız uygulama açığıyla başa çıkmak için çeşitli idari düzeylerde (Çevre Bakanlığı, Ulusal Su Ajansı, Nehir Havza Ajansları ve Belediyeler) alınan ve uygulanan tedbirleri ifade etmiştir. Hassas alanları tanımlamak, açık öncelikleri belirlemek ve etkili bir şekilde uyumluluğa erişmelerinde onları destek olmak üzere yerel makamlara/belediyelere (ör. eğitim desteği, en iyi sanitasyon sistemlerine dair tavsiye, KAAT için en iyi yer, teknoloji seçenekleri) tavsiye ve rehberlik sağlamak için Fransız makamlar tarafından verilen önemin altını çizmiştir. Ayrıca ilerlemeyi denetlemek ve mevcut bilgilerin herkese ulaşmasını sağlamak için alıan ilgili tedbirleri de sunmuştur: önceliklerin bulunduğu gösterge tabloları, şeffaflık politikası (internet sitesi) hassas alanların tanımı doğrultusunda artımaların uygulama gelişimini denetleme.
Fransa’daki kentsel atıksu hacminin yıllık 5 milyar m³, toplam (yatırım +İ&B) uyum maliyeti miktarının yakaşık 11 milyar € ve ortalama su fiyatının 3.85 €/m³ ( su tedariki için 2€/m³ ve atıksu için 1.85€/ m³) olduğu bilgilerine ek olarak 2014 yılındaki durum hakkında istatistikler gösterilmiştir. Fransa’daki sanitasyon varlığı 2,600€/kişi/40 yıl veya 65€/kişi başı/yıl’lık bir yatırıma eşdeğerdir. AB Direktifi uygulaması ile edinilen sonuçlar, Fransa’daki, AB bölgesindeki ayrıca İrlanda ve İskoçya gibi diğer üye devletlerdeki nehirlerdeki dikkate değer BOİ azaltımı ile resmedilebilir.
Fransa’nın deneyiminden edinilen bazı dersler, Türkiye için anlamlı olabilir:
• Uyuma ulaşma uzun zaman alabilir;
• Şeffaflık (ulusal very tabanı ve internet sitesi) iyi uygulamaların dağıtılmasının yanı sıra iyi uygulamaya katkıda bulunur;
• Uygulama eylem planları, göstergeler ve açık öncelikler başarıya ulaşmak için son derece önemlidir;
• Yatırımlar (4.3 milyar €) ve hatta işletme maliyetleri (6.6 milyar €) için uygun fon gereklidir. İşletme maliyetlerini optimize etmek için yatırım verimliliği temin edilir;
• Ulusal/yerel kuruluşlar yer almalıdır; üst düzey siyasi destek güçlü bir etkendir;
• Ulusal ve yerel makamlar arasındaki işbirliğinin önemi;
• Kapsamlı bir kapasite geliştirme programı yararlıdır;
• Alternatifler, düşük maliyetli çözümleri belirlermede kıyaslanmalıdır.
Daha sonra dinleyicilerden bu vaka çalışmalarının Türkiye açısından nasıl ilginç olabileceğini tartışması istenildi. Konuşmalar, ulusal ve yerel makamlar arasında sorumluluk paylaşımı, yerleşim bölgelerinin büyüklüğüne bağlı olarak en doğru arıtma türü, yatırımların fonlanması ve KAAT’nin enerji verimliliği gibi konular üzerinde yoğunlaştı.
Öğleden sonra Dünya Bankası uzmanları, biri entegre kentsel su yönetimi konsepti ve bunlara ilişkin Güney Amerika ve Kore’de uygulama örnekler diğeri de su ve atıksu sektöründe yeni kamu özel işbirliği (KÖİ) jenerasyonu ve bunun getirebileceği ve akla uygun fırsat üzerine iki sunum gerçekleştirdi. KÖİ sunumu, YİD yaklaşımlarının, belki inşa edilmesi için en ucuzu olmayan, optimize çözümler uygulamaya ve özel sektörü verimli işletmeden sorumlu tutmaya olanak tanıyan, toplam yatırım maliyetini dikkate alma avantajına sahip olduğunu vurgulamaıştır.
Ekler
115
SYGM Genel Müdür Yardımcısı Dr. Yakup Karaaslan tarafından yönetilen bir açık oturum düzenlendi. Katılımcılar; Türkiye Belediyeler Birliği Genel Sekreter Yardımcısı Sn. Recep Şahin, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü Genel Müdür Yardımcısı Sn. Recep Akdeniz ve OSİB/SYGM Havza Yönetimi Dairesi Başkanlığı Daire Başkanı Sn. Taner Kimençe idi.
Açık oturum sırasında konuşmacılar tarafından ortaya konulan temel noktalar aşağıda özetlenmektedir:
• SKİ’ler yeni hizmet alanının su ve atıksuyla ilgili yükümlülükleri üstlendikleri için 6360 sayılı kanunla yeni SKİ’lerin kurulması ve hizmet alanının mevcut olanlara genişletilmesi hem teknik hem de mali zorluklar yaratmıştır. Ancak SKİ’nin kentsel alanlardaki teknik uzmanlığı yeni alanlar için de yararlı olabileceği için bu durum hizmet sağlanan nüfus için bir fırsat olabilir. Bu durum hem teknik hem de mali yardım ile desteklenmelidir.
• Ayrıca 6360 sayılı kanun, SKİ’leri kırsal alanlarda hizmet tedariki ve sel yönetimi sorumluluğunu yüklemiştir; fakat bu faaliyetler için mali kaynaklar sağlamamıştır.
• Kentsel dönüşüm ve yenilemeye ilişkin yönetmeliklerin uygulanması, atıksu yönetimi planlaması ile birleştirilmelidir.
• Su kaybı yönetimine ilişkin mevcut yönetmeliğin uygulanması, hizmetlerin sürdürülebilirliği için azami öneme sahiptir. Bu yönetmeliğin uygulanmasına ilişkin Bakanlık tarafından birçok eğitim gerçekleştirilmektedir. Su kayıplarını denetlemek, raporlamak ve en aza indirmek için SKİ yetkililerine yönelik daha fazla çalıştay ve eğitim gereklidir.
• Atıksuyun yeniden kullanımı gibi suyun verimli kullanılmasına yönelik projeler geliştirilmelidir.
• Yap-işlet-devret ve performansa dayalı sözleşmeler yoluyla KÖİ, hizmet temininde verimliliği arttıracak iyi bir model sunabilir. Ancak, SKİ ve hizmet verilen nüfusun azami yararı için sözleşme koşulları çok dikkatli bir şekilde belirlenmelidir.Bu konuda SKİ’lerin desteğe ihtiyaçları vardır.
• Sulamada su kayıplarına ilişkin yönetmelik Başbakanlık düzeyinde müzakere edilmektedir.
• Özellikle mültecilerin yoğun olarak bulunduğu nüfusa hizmet götüren SKİ’ler, su ve atıksu hizmetleri sağlamada teknik ve mali zorluklarla karşılaşmakta ve desteğe ihtiyaç duymaktadır.
• 2014 yılından sonra kurulan SKİ’ler, kurumsal, işletmeyle ilgili ve teknik sorunların üstesinden gelmek için 4-5 yıllık bir süreye sahiptir.
• Entegre kentsel su ve atıksu planlaması, sosyo-ekonomik etki analizini de dikkate almalıdır. Kirleten öder ilkesinin ve maliyet karşılama tarifesinin uygulanması hizmetlerin sürdürülebilirliği için çok önemli olmasına rağmen, nüfusun satın alma gücü de göz önünde bulundurulmalıdır. satın alma gücü kısıtlamaları içerisinde maliyet karşılama düzeyine yönelik kademeli tarife düzenlemeleri ile birlikte aşamalı olarak önceliklendirilmiş bir planı takip eden yatırımların gerçekleştiği durumda aşamalı bir yaklaşım uygulanabilir. Bu planlar yıllık esasta denetlenmeli ve gerekli olması halinde revize edilmelidir. Bu açıdan bazı SKİ’ler desteğe ihtiyaç duyabilirler.
• SKİ’lerin tarife belirleme prosedürleri kamuoyunun kabülü ve ödeme istekliliği için şeffaf olmalıdır. Özellikle yeni metropol alanlarda SKİ’ler, su ve atıksu tarifeleri ihtiyacı ve hizmetlerin sürdürülebilirliği için müşteriler tarafından ödenen altyapı yatırımı katkı payını açıklamak için farkındalık yaratma etkinlikleri gerçekleştirmelidir.
• AB İSD’nin revizyonu hazırlanma aşamasındadır. Bu, kaynağından musluğa kadar içme suyuna ilişkin raporlama gereklilikleri getirecektir. SKİ’ler, gerekli very yönetimi mekanizmasını öngörmeli ve oluşturmalıdır.
Türkiye Cumhuriyeti: Sürdürülebilir Kentsel Su Temini ve Sanitasyonu
116
Konuşma boyunca SKİ’ler, yoğun nüfuslu kentsel alanlardan il sınırlarına kadar hizmet alanlarının genişlemesine ilişkin yeni zorlukları vurgulamıştır. Artan sorumlulukların ek fonlar ile örtüşmediğini vurgulamıştır. Bu eşi görülmemiş hizmet genişletme ve iyileştirme beklentileri, hali hazırda zorluk yaşayan bilanço tabloları üzerinde doğrudan bir risk oluşturmakta ve istihdam ve kapasite güçlendirme politikalarına uygunluk ile örtüşmemektedir.
Çalıştay, Dünya Bankası’nın Türkiye’ye ek destek sağlayabileceği alanlar ve yeni ‘Sonuçlara Yönelik Program’ mali aracınının nasıl ilgisini çekebileceği hususunda bir tartışma ile sonlanmıştır.