USAK GÜRCİSTAN KRİZİ DEĞERLENDİRME RAPORU Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu Ağustos 2008
USAK GÜRCİSTAN KRİZİ DEĞERLENDİRME RAPORU Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu
Ağustos 2008
USAK Raporları NO: 08-03
Rapor Genel Koordinatörü: Sedat LAÇİNER
Rapor Editörü: Hasan Selim ÖZERTEM
USAK Gürcistan Krizi Değerlendirme Raporu Uzman Heyeti
Alfabetik Sıra İle
Yücel ACER: Uluslararası Hukuk ve Güç Kullanımı
İhsan BAL: Terörizm ve Uluslararası Güvenlik
M. Turgut DEMİRTEPE: Rusya Federasyonu, Orta Asya, Kafkasya
Bahadır DİNÇER: ABD Dış Politikası
Arzu Celalifer EKİNCİ: İran
Rovshan IBRAHIMOV: Kafkasya, Azerbaycan, Enerji Güvenliği
Habibe KADER: Rusya Federasyonu; Karadeniz
Kamer KASIM: Kafkasya; Ermenistan ve Rusya
İbrahim KAYA: Uluslararası Hukuk ve Güç Kullanımı
Sedat LAÇİNER: Uluslararası İlişkiler, Türk Dış Politikası, Kafkasya ve Ermenistan
Mirzet MUJEZİNOVİC: Kosova Krizi ve Rusya Federasyonu’na Etkileri
Mehmet ÖZCAN: Avrupa Birliği
Hasan Selim ÖZERTEM: Rusya Federasyonu, Gürcistan, NATO
Güner ÖZKAN: Kafkasya, Rusya Federasyonu, Enerji hatları, Etnik Çatışmalar
Ercüment TEZCAN: Uluslararası Hukuk, AB ve Gürcistan Krizi
Fatma YILMAZ: Avrupa Birliği
Mehmet YEĞİN: ABD ve Kafkasya
Rapor hakkında her türlü bilgi için 0312 212 28 86’yı (Nuray Özkan) arayabilirsiniz.
USAK Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu
International Strategic Research Organization
Süslü Sokak, No. 2, Mebusevleri, Tandoğan, Ankara
Tel: 0312 212 28 86–87, 212 28 65, 212 28 52,
GSM: 0533 486 09 74, Faks: 212 25 84
http://www.usak.org.tr, http://www.turkishweekly.net, http://www.usakgundem.com
USAK Gürcistan Krizi Değerlendirme Raporu
1
İçindekiler SUNUŞ...................................................................................................................................................... 2
I. GENEL TESPİTLER ............................................................................................................................. 3
II. KRİZİN GELİŞİMİ ............................................................................................................................... 6
II.1 OCAK 2008-AĞUSTOS 2008 ........................................................................................................... 7
II.2. GÜN-GÜN KRİZİN SEYRİ ................................................................................................................ 9
II.3. KRİZİ HIZLANDIRAN / DERİNLEŞTİREN UNSURLAR ..................................................................... 24
III. SAVAŞTA TARAFLARIN POLİTİKALARI: GÜRCİSTAN, RUSYA, ABD, AVRUPA ve NATO ............... 26
III.1. GÜRCİSTAN KRİZİ BİLİNÇLİ OLARAK MI BAŞLATTI? .................................................................... 27
III.2. RUSYA’NIN GÜRCİSTAN’A YANITI VE SAVAŞTAKİ HEDEFLERİ .................................................... 28
III.3. ABD’NİN SAVAŞ KARŞISINDAKİ TUTUMU VE YENİ SOĞUK SAVAŞ SENARYOLARI ..................... 31
ABD BAŞKANLIK SEÇİMLERİ VE GÜRCİSTAN KRİZİ ......................................................................... 33
III.4. NATO’NUN GELECEĞİ VE RUSYA İLE İLİŞKİLER ........................................................................... 34
III.5. AVRUPA VE ABD’NİN KRİZE BAKIŞINDAKİ FARKLAR .................................................................. 35
III.6. RUSYA’NIN SAYGI TALEBİ ........................................................................................................... 36
III.7. RUSYA, ABD’YE KARŞI NE YAPABİLİR? ....................................................................................... 37
III.8. ABD RUSYA’YA KARŞI NE YAPABİLİR? ........................................................................................ 39
IV. TÜRKİYE VE KRİZ ........................................................................................................................ 41
IV.1. TÜRKİYE KRİZİ İYİ YÖNETTİ Mİ? ................................................................................................. 42
IV.2. TÜRKİYE’NİN GÜRCİSTAN’I ‘AÇIKTAN DESTEKLEMESİ’ BİR HATA MIDIR? ................................. 43
IV.3. YENİ BİR ‘1 MART TEZKERESİ’ VAKASI YAŞANABİLİR Mİ? .......................................................... 45
IV.5. TÜRKİYE-ERMENİSTAN İLİŞKİLERİ VE GÜRCİSTAN KRİZİ ............................................................ 48
IV.6. GÜRCİSTAN KRİZİNİN TERÖRLE MÜCADELEYE OLASI ETKİLERİ ................................................. 50
IV.7. GÜRCİSTAN KRİZİ’NİN KOMŞULAR İLE İLİŞKİLERE OLASI ETKİSİ ................................................ 51
V. ULUSLARARASI HUKUK VE GÜRCİSTAN-RUSYA SAVAŞI ................................................................ 52
VI. ÖNERİLER ................................................................................................................................... 56
EKLER ..................................................................................................................................................... 63
Ek-1 Gürcistan Ekonomik Verileri ...................................................................................................... 63
Ek-2 Güney Kafkasya Ülkelerinin Demografik Yapısı ......................................................................... 64
Ek-3 Abhazya ve Güney Osetya’nın Demografik Yapısı ..................................................................... 65
Ek - 4 Kronolojik Olarak Gürcistan Rusya Gerginliğinin Seyri ............................................................ 66
Ek-5 Rusya-Gürcistan Arasındaki Ateşkes Anlaşması ........................................................................ 68
USAK Gürcistan Krizi Değerlendirme Raporu
2
SUNUŞ
Rusya-Gürcistan Savaşı kimilerince sürpriz sayılsa da olayların gelişimi çatışmalara adım adım
gidildiğini gösteriyor. İmzalanan ateşkes anlaşmasına rağmen Rusya’nın Gürcistan
konusundaki hedeflerinin kısa dönemde sonuçlanmayacağı da anlaşılıyor. Gürcistan Savaşı
küçük bir ülkede yerel bir çatışma olmanın çok ötesinde doğrudan etkilere neden oldu ve
olmaya da devam edecek. Şimdiden yeni bir Soğuk Savaş’ın ortaya çıktığını söylemek için
erkense de yenidünya düzeni mücadelelerinin önemli safhalarından birinin de Kafkasya’da
yaşanacağı anlaşılıyor.
Gürcistan’daki krizden en çok etkilenecek ülkelerin başında ise yine Türkiye geliyor. Kriz
Türkiye’yi sadece Rusya ile değil, en yakın müttefikleri ile de sorunlu hale getirebilir. Bu
açıdan, dengelerin bu kadar hızlı değiştiği bir ortamda en hazırlıklı olması gereken ülkelerden
biri de Türkiye. Tıpkı Ortadoğu sorunlarında olduğu gibi Kafkasya’daki değişimin de
Türkiye’ye getireceği yükler ve fırsatlar bulunuyor.
Bu çerçevede Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu (USAK) uzmanları, uzunca bir
süredir takip ettikleri krizin sıcak çatışmaya dönmesini ve sürecin başından sonuna kadar
gelişmeleri büyük bir dikkatle incelediler. Elinizdeki raporda krizin adım adım gelişimi ve
ardından da nasıl patlak verdiği ortaya konuyor. Bu arka plan üzerinde USAK uzmanları ABD,
AB ve Rusya da dâhil olmak üzere tüm aktörlerin kriz karşısındaki tutumlarını ele alıyorlar.
Krizin Türkiye’ye etkisi ve Ankara’nın politikaları ise ayrı bir başlık altında ele alındı.
Değerlendirme raporunda krizin hukuki değerlendirmesini bulmak da mümkün. Son olarak
rapor öneri ve öngörüler ile sona eriyor.
Raporun, krizin daha iyi anlaşılmasına ve yeni krizlere hazırlıksız yakalanılmamasına hizmet
etmesi dileğiyle,
Saygılarımızla
Doç. Dr. Sedat LAÇİNER
Başkan
USAK Gürcistan Krizi Değerlendirme Raporu
3
I. GENEL TESPİTLER
• Kafkasya Anadolu, Pers ülkesi, Rusya, Karadeniz ve Hazar havzalarının giriş kapısı
niteliğindedir ve bu nedenle tarih boyunca özellikle Türkler, Ruslar ve İranlılar
arasında paylaşılamayan bir bölge olmuştur. Osmanlı ve İran’ın gerileyişi sonucunda
bölgede Rus etkisi 19. yüzyılda artmış, I. Dünya Savaşı sonrasında ise bölge tamamen
Rus etkisi altına girmiştir. Bu durum Ruslar için yüzlerce yıllık bir hedefin
gerçekleşmesi anlamına gelmiştir. Çünkü Kafkasya’nın ele geçirilmesiyle birlikte
Türkiye ile Türk dünyasının arasına bir set çekilmiş, Türkiye ve İran’a karşı son derece
stratejik bir tutulmuştur. Bölge Ortadoğu’ya inmek gibi emperyal hedefler kadar
Rusya’nın savunmasında da en önemli stratejik noktalardan biri sayılmıştır.
• Kafkasya, Türkiye açısından da hayati bir konumdadır. Bölge herşeyden önce Türkiye
ile Türk dünyası arasında bir geçiş noktasıdır. Bu nokta, I. Dünya Savaşı’ndan sonra
hızla Rus etkisine girmiştir. Güneyde İran’ın Türk dünyasına geçiş sağlayan bir ülkeden
ziyade engel görevi görmesiyle birlikte Türk dünyası ile fiziki bağ da kopmuştur. Soğuk
Savaş şartları ve Cumhuriyet’in yeni ideolojisini yerleştirmek için zamana ihtiyaç
duyulması bu kopuşu fikri plana da taşımıştır. Cumhuriyet döneminde Türkiye bölge
sorunlarından bilinçli olarak uzak durmuş, Ortadoğu, Kafkaslar ve Balkanlar’ı sorun
kaynağı yerler olarak görmüştür. Bu durum Ortadoğu örneğinde ‘bataklık’ olarak tarif
edilmiştir. Dünyanın bu üç bölgeye bakışını Türkiye de paylaşmıştır. Bu anlamda,
Türkiye bölgesinden memnun olmayan bir ülke konumunda olmuştur. Türkiye’nin
bölgeye dönük ilgisizliğinde ülkenin ekonomik olarak zayıf, siyasi olarak ise kırılgan
olmasının da büyük rolü vardır. Buna karşın Soğuk Savaş döneminde rakipleri SSCB
gibi büyük güçlerdir. Türkiye Cumhuriyeti’nin dış siyaseti uzun yıllar var olma / ayakta
kalma siyaseti olmuş, bu dönemde ortaya çıkan korkular zamanla kemikleşmiş ve
refleks halini almıştır. Bu bağlamda Kafkasya ve Orta Asya ile ilgilenmek ‘faşistlik’,
Ortadoğu ile ilgilenmek ‘dincilik/gericilik’, Osmanlı ile ilgilenmek ise ‘Osmanlıcılık’
olarak görülebilmiştir.
• Türkiye’nin korkularından arınması ve özgüvene kavuşabilmesi için ekonomik
anlamda büyümesi ve dış ticaretinin öneminin artması, buna paralel olarak da söz
konusu bölgelerin Türk müdahalesine hazır hale gelmesini beklemek gerekmiştir. Bu
bağlamda Turgut Özal’ın Kafkaslara dönük açılım politikaları bir tesadüf olarak
görülemez ve sadece Özal felsefesi ile açıklanamaz. Bölge ve Türkiye arasındaki çekim
ve değişim göz ardı edilmemelidir.
• SSCB’nin dağılması ile birlikte bölgenin Türkiye’ye, Türkiye’ninse bölgeye ilgisi
hızlanmıştır. Moskova çekim gücünü kaybetmiş, sadece eski SSCB cumhuriyetlerinde
değil, Rusya Federasyonu’nda dahi en basit ihtiyaçlar dahi karşılanamaz hale
USAK Gürcistan Krizi Değerlendirme Raporu
4
gelmiştir. Ekonomik çöküş ve siyasi zayıflama Sovyet cumhuriyetlerine bağımsızlık
fırsatını vermiş, ancak gerçek anlamda bağımsızlığın Moskova’dan uzaklaşmaktan
geçtiği tespitini hemen hemen tüm cumhuriyetler yapmıştır.
• Kafkasya’nın bir diğer önemi ise Kafkas halklarının modern Türkiye Cumhuriyeti ile
yakın bağlara sahip olmasında yatmaktadır. Anadolu’da Osmanlı’nın son yıllarında
Rumlar ve Ermenilerden boşalan yerlere Balkan göçmenleri ile birlikte önemli oranda
Kafkasyadan gelen göçmenler de yerleştirilmiştir. Bu durum hem Anadolu halkını Kafkaslara,
hem de Kafkasları Anadolu’ya daha ilgili kılmıştır. Soğuk Savaş dönemindeki yapay engellerin
1991’de dağılmasıyla birlikte taraflar arasında doğal bir yakınlaşma başlamıştır.
• Sovyetler Birliği’nin çökmesi ile birlikte Güney Kafkasya cumhuriyetleri (Azerbaycan,
Gürcistan ve Ermenistan) bağımsız olmuşlardır. Fakat Moskova bölgeyi ‘arka bahçesi’ olmak
bir yana Rus toprağı gibi görmeye devam etmiştir. Moskova SSCB’nin dağılması ile
birlikte kaybettiği topraklardan Kafkasya’yı önemsemiş ve bu durumu içine bir türlü
sindirememiştir.
• Diğer eski SSCB cumhuriyetleri gibi Kafkasya cumhuriyetleri için de gerçek bağımsızlık
ekonomik ve siyasi olarak Moskova’dan uzaklaşmaktan geçmiştir. Bu nedenle
Ermenistan ve Beyaz Rusya dışında kalan tüm cumhuriyetler ekonomilerini
Moskova’ya bağımlı olmadan yeniden yapılandırma ve Rusya’yı dengeleyecek siyasi
ortaklar arama çabasına girmişlerdir. Kafkasya’da Ermenistan Azerbaycan ile yaşadığı
sorunlar ve tarihi Türkiye korkuları nedeniyle Rusya’ya daha fazla yaklaşmıştır.
Ermenistan ve bölgedeki diğer Ermeniler (Abhazya ve Cevahiti Ermenileri) tıpkı
geçmişte olduğu gibi Rusya’nın ileri karakolu gibi hareket etmişlerdir.
• Rusya ve Ermenistan ittifakının en önemli sorunu iki devlet arasında doğrudan toprak
bağlantısının olmayışıdır. Türkiye ve Azerbaycan’ın Ermenistan ile sınırlarını
kapatmaları sonucunda Ermenistan oldukça zor durumda kalmış, Rusya’dan da
beklediği yardımları alamamıştır.
• Rusya, SSCB’nin dağıldığı ilk günden itibaren Kafkasya’da gücünü yeniden tesis etmek
istemiş, bunun için Kafkasya cumhuriyetlerinde Rusya yanlılarını desteklemiştir.
Ancak bu isteği özellikle Gürcistan ve Azerbaycan’da ciddi bir dirençle karşılaşmıştır.
Bu tür bir muhalefete alışık olmayan Rusya 1990’lar boyunca çeşitli faili meçhul
cinayet ve saldırıların arkasında olmakla suçlanmıştır. Rusya açısından bu dönemde
devletlerin iç işlerine karışmak olağan bir gelişmedir.
• Kafkasya cumhuriyetlerinde siyasi grupları hedefleri doğrultusunda etkilemeye /
kullanmaya çalışan Rusya açısından bir diğer kart da etnik sorunlar olmuştur. Gerek
Rus azınlıklar, gerekse homojen olmayan nüfus yapıları Moskova’nın eski gücünü
canlandırmada avantaj olarak gördüğü ‘araçlar’dır.
USAK Gürcistan Krizi Değerlendirme Raporu
5
• Rusya’nın bölgeye müdahaleleri açısından en çarpıcı örneklerden birini Karabağ
Savaşı oluşturur. Bu savaş esnasında Rusya ağırlığını Ermenistan’dan yana koymuş ve
Azerbaycan topraklarının % 20’ye yakın bir kısmı Ermenilerin kontrolüne geçmiştir.
Ermeniler bu savaşta Karabağ’ı almakla kalmamış, Karabağ’ın etrafındaki Azeri
yerleşim birimlerini de, 1 milyon kişiyi evsiz bırakarak, ele geçirmiş ve böylece
Ermenistan ile Karabağ arasında doğrudan bağlantı sağlamışlardır. Bu savaşta
Nahçıvan’ın da ele geçirilmesi düşünülmüş, hatta bölgeye saldırılar başlamış, ancak
Nahçıvan’a girilmesi halinde Türkiye’nin de savaşa gireceği tehdidi üzerine Ermeni
güçleri durmak zorunda kalmışlardır. Bu gerilim esnasında Rusya’nın Türkiye’nin
savaşa girmesi halinde III. dünya savaşının başlayacağı tehdidinde bulunması
manidardır. Rusya, Ermenilerin bölgedeki tecavüzlerini rahatça yapabilmesi için
sadece askeri değil, siyasi ve diplomatik destek de vermiş, adeta koruyucu rolünü
üstlenmiştir.
• Rusya Karabağ Savaşı ile birlikte Azerbaycan’ı önemli ölçüde kaybetmiştir. Ermenilere
verilen açık destekten sonra Azerbaycan’da Rusya yanlısı politikalar gütmek çok
zorlaşmıştır.
• Rusya, 1991’den günümüze Gürcistan’da da etnik sorunlar ile yakından ilgilenmiş ve
Batı’nın Gürcistan üzerinden bölgeye yerleşmesini kabul edilemez bir gelişme olarak
görmüştür.
• Ancak, Gürcistan’ın özellikle Gül Devrimi’nin ardından hız kazanan Batı’yla yakınlaşma
arzusu ve Azerbaycan ile Karabağ savaşında bozulan ilişkiler, Kafkasya’yı dış
politikasında öncelikleri arasına koyan Rusya için Güney Kafkaslarda nüfuzunun
giderek zayıflaması anlamına gelmektedir.
USAK Gürcistan Krizi Değerlendirme Raporu
6
II. KRİZİN GELİŞİMİ
USAK Gürcistan Krizi Değerlendirme Raporu
7
II.1 OCAK 2008-AĞUSTOS 2008
• Gürcistan 2008 başında asker sayısını 32.000’den 37.000’e çıkarma kararı aldı.
• 3 Nisan’da NATO krize uygun bir zemin oluşmasına yol açtı. Gürcistan’a gelecekte bir
gün mutlaka NATO’ya tam üye olacağı sözü verilirken, Rusya’nın baskısı altında üyelik
mümkün olmadı. Böylece Gürcistan Batılı dostlarının tam güvencesini bu şekilde
alamayacağını, NATO üyesi olmak için ‘başka girişimlerde’ bulunmak zorunda
olduğunu anladı. Diğer taraftan Rusya yönetimi de Gürcistan’ı (ve Ukrayna’yı) NATO
dışında tutabilmek için son bir şans daha yakaladığını düşündü. Tabloya bakıldığında
NATO’nun verdiği, üyeliği ileri bir tarihe ertelemeye dönük tereddütlü kararının her
iki tarafı da endişelendirdiği ve olası bir çatışmaya zorladığı söylenebilir.
• NATO’nun kararından yaklaşık 13 gün sonra Rusya Başkanı Vladimir Putin Güney
Osetya ve Abhazya bölücü güçlerine olan Rus desteğini yeniledi. Putin bu
açıklamasında Gürcülerin saldırabileceklerini iddia ederek her iki özerk cumhuriyette
de Rus ‘barış güçlerini’ güçlendireceğini belirtti. Diğer taraftan Tiflis yönetimi Rusya’yı
kendisini provoke etmek ve bu sayede her iki bölgede kontrolü ele geçirmekle
suçladı. Gürcistan’a göre Rusya’nın bu iki bölgede gücünü arttırması fiili bir ilhak
anlamına geliyordu. Aslına bakılırsa 16 Nisan’daki bu karşılıklı suçlamalar Ağustos’ta
patlayacak çatışmanın en açık habercisiydi.
• 21 Nisan’da Gürcistan Rusya’yı Gürcistan’a ait bir insansız uçağı Abhazya üzerinde
vurmakla suçladı. Benzeri suçlamalar takip eden günlerde devam etti. 15 Haziran’da
ise Güney Oset güçler ile Gürcistan askerleri arasında çıkan çatışmalarda 8 kişi
yaralandı. Abhazya’da da ana yolda önemli patlamalar yaşandı. 29 Haziran’da
Abhazya’nın bir tatil beldesinde iki ayrı bomba patladı. Temmuz’da yeni bombalar
takip etti. Gali’de bir güvenlik görevlisi dâhil olmak üzere 4 kişi hayatını kaybetti.
Rusya ve ayrılıkçı güçlere göre sorumlu Gürcistan’dı.
• Mayıs ayında Rusya 300 silahsız askeri Abhazya’ya bozulan demiryollarını tamir
etmesi için gönderdi. 40 km’den fazla demiryolu Ağustos ayına kadar tamir edilirken
Gürcistan bu girişimi Abhazya’yı Rusya’ya bağlama politikasının bir ayağı olarak
değerlendirdi.
• Haziran ayında Abhazya yönetimi Gürcistan’ı saldırıların arkasında olmakla suçlayarak
Tiflis’le tüm ilişkisini kestiğini açıkladı.
• Temmuz ayında sadece Abhazya’da değil, Güney Osetya’da da gerilim tırmandı.
Sınırda başlayan sürtüşme sonucunda Gürcü güçleri Osetya’nın sınır bölgesini ateşe
tuttu. Gürcistan’ın niyeti bu saldırılarda çok net bir şekilde ortaya çıkmaktaydı.
USAK Gürcistan Krizi Değerlendirme Raporu
8
Rusya’nın uyarısı gecikmedi ve 8 Temmuz’da Rus jetleri ABD Dışişleri Bakanı
Condoleezza Rice’ın Tiflis ziyareti esnasında Gürcü hava sahasını 40 dakika boyunca
ihlal etti. Rus jetleri Güney Osetya topraklarını turlayarak adeta “buralar benim
korumam altında” mesajını verdi. Hem Gürcistan, hem de ABD bu ihlali kınadı.
Gürcistan Rus jetlerinin bu tür bir tecavüzü tekrarlamaları halinde jetleri vuracağını
açıkladı. Bu açıklamanın Rice Gürcistan’da iken yapılması Gürcistan’ın nasıl bir tepkiyi
göze aldığını ve tek başına hareket etmediğini de göstermektedir. Aynı gün Abhaz
sınırındaki çatışmada bir Gürcü polisi ve 3 Abhaz yaralandı.
• 15 Temmuz’de Gürcistan Devlet Başkanı Saakaşvili ABD ile eski bir Sovyet üssünde
1.000 kadar Amerikan deniz piyadesinin katılacağı ortak askeri eğitim programı ve
tatbikatı ilan etti. Programın adı ‘Acil Karşılık’ idi. Programa katılan Amerikalı
komutanlardan James Haunty kendilerinin Abhazya ve Güney Osetya’daki gelişmeleri
de takip ettiklerini, ancak Amerikan askerleri Gürcistan’da olduğu sürece ciddi bir
olayın olamayacağını açıkladı. Bu tür açıklamalar elbette Gürcistan kanadında
kendilerine verilmiş bir güvence olarak algılandı. Aynı gün Gürcü televizyonunda
konuşan Gürcü lider “Kafkasya’nın bu stratejik dağlık bölgesinde Gürcistan en iyi
eğitimi almış ve en iyi donatılmış orduya sahip olduğunu kanıtlamıştır” açıklamasını
yaptı.
• Gürcistan’ın ABD ile başlattığı ‘Acil Karşılık’ eğitim programına Rusya’nın yanıtı aynı
gün geldi ve Rusya da kendi askeri tatbikatlarını yapmaya başladı. Rusya Savunma
Bakanlığı bunun ABD – Gürcistan ortak eğitim programına bir yanıt olmadığını
açıkladıysa da taraflar verilen mesajları gayet iyi bir şekilde alıyorlardı.
• Rusya bu dönemde Osetya ve Abhazya problemlerinin Gürcistan’ın NATO üyelik
arzusu ile ilgili olduğunu çeşitli yollarla Tiflis’e duyurdu ve NATO üyeliğinden
vazgeçilmemesi halinde Rusya’nın bu konularda yardımcı olamayacağı söylendi.
• 1 Ağustos’ta Gürcüler ve Osetler arasında çatışmalar başladı, birçok kişi hayatını
kaybetti
• 7 Ağustos’ta Gürcistan Güney Osetya’nın başkenti Şinvali’ye girdiğini ve şehri
kontrolü altına aldığını açıkladı. Saldırı havadan ve yerden oldu. Fakat birkaç saat
içinde Rus karşı atağı başladı ve Rus silahlı güçleri Gürcüleri şehirden atmayı başardı.
USAK Gürcistan Krizi Değerlendirme Raporu
9
II.2. GÜN-GÜN KRİZİN SEYRİ
• 6 Ağustos 2008, Salı:
o Güney Osetya sınırındaki Gürcü köylerine konuşlanan birlikler Oset yerleşim
yerlerini top ateşine tuttu. Şinvali ve çevresinde 18 Oset ve 2 Gücü askeri
hayatını kaybetti.
o Çok sayıda Oset evi yıkıldı, çatışmalarda 2 Gürcü zırhlısı da havaya uçuruldu.
• 7 Ağustos 2008, Perşembe:
o Gürcü ve Oset güçleri ateşkes ve çatışmaların durdurulması konusunda
anlaştı. Rusya’nın da görüşmelerin devamını sağlaması kararlaştırıldı. Ancak
saatler içinde Gürcü tarafının sürpriz saldırısı başladı.
o Gürcü güçleri hızla başkent Şinvali’ye kadar ulaştı. Gürcü güçlerinin
Osetya’daki komutanı operasyonun amacının bölgede “anayasal düzeni
yeniden kurmak” olduğunu söyledi.
o Saakaşvili Rusya’yı Osetleri kışkırtmakla suçladı ve “Savaş istemiyoruz, bu
kimsenin çıkarına değil, bu deliliğe son verilmeli” dedi.
o Tiflis, amaçlarının “ayrılıkçı güçlerin sivillere saldırısını önlemek” olduğunu
iddia etti.
o Rusya ise Gürcistan’a asla güvenilemeyeceğinin bu saldırı ile anlaşıldığını
söyledi.
o Reuters Güney Osetya istikametinde Gürcü askerleri ile dolu 30 otobüs ve 7
askeri araç görüntüledi. Bazı yerlerde Gürcü askerleri ağaçlık bölgelerde
saklanarak
saldırı
anını
beklemeye
başladı.
USAK Gürcistan Krizi Değerlendirme Raporu
10
o Rusya Tiflis’e bir temsilci gönderdi.
o Abhazya Güney Osetya ile Gürcistan arasında savaş çıkması halinde bu savaşta
Gürcistan’a karşı yer alacağını açıkladı.
• 8 Ağustos 2008, Cuma:
o Rus askeri güçleri ve zırhlıları Kuzey Osetya’yı Güney Osetya’ya bağlayan tek
karayolu bağlantısı olan Roden Geçidi’nden Güney Osetya’ya girdi. Şinvali
civarında Gürcü güçleri ile sıcak temas sağlandı.
o Gürcistan Devlet Başkanı Mikhail Saakaşvili askeri güçlerinin Rusya’nın hava
saldırısı altında olduğunu duyurdu. Saakaşvili buna rağmen Şinvali’yi ellerinde
tuttuklarını açıkladı. Diğer taraftan Osetler şehrin kontrolünün kendilerinde
olduğunu iddia ettiler.
o Rus tarafı 21 askerini kaybettiğini açıklarken Gürcüler kayıplarını 30 olarak
açıkladı. Gürcistan Rusya’nın Tiflis’e saldırmasından endişe edildiğini açıkladı.
o Tiflis Irak’ta görevli 2.000 askerinin Osetya’ya sevk etmek üzere geri çağırdığını
duyurdu.
o Binlerce insan Osetya’da zor durumda. Çok sayıda Oset Kuzey Osetya’ya
kaçarken Gürcüler de Gürcistan’a yöneliyor. Yardım kuruluşları tetikte. Çok
sayıda ev hasar gördü. İçecek su ve yiyecek sıkıntısı baş gösterdi.
o Osetya hastanelerinde koridorlara taşan ameliyat görüntüleri çok sayıda yaralı
ve ölünün olduğunu kanıtlıyor.
• 9 Ağustos 2008, Cumartesi:
o Rusya güçlerinin Şinvali’yi Gürcü güçlerinden ‘temizlediğini’ açıkladı. Gürcistan
Meclisi ‘savaş durumu’ ilan etti. Gürcistan ateşkes istedi, fakat Rus
Genelkurmay’ı Gürcistan’a savaş ilan etmediklerini, sadece Rus ‘barış gücü’
askerlerine destek için orada olduklarını açıkladı.
o Rus uçakları Gürcistan içindeki hedefleri vurmaya başladı. En önemli hedef
Osetya sınırına yakın Gori kenti idi. Bombalanan yerler daha çok sivil yaşam
alanları oldu.
o Ölü sayısı Gürcü rakamlarına göre 60’ı buldu. Rus ve Oset verilerine göre
savaşın başından beri ölü sayısı 1.400’ü aştı. Gürcistan ise kayıplarını 130
olarak veriyor. Bunların 37’sinin sivil olduğu belirtildi. Rakamlar gerçekçi
bulunmamakla birlikte Güney Osetya hızla boşaltılmaya başlandı.
o Gürcistan 10 Rus uçağını düşürdüklerini açıkladı. Rusya ise sadece 2
uçaklarının düştüğünü belirtti.
o Gürcistan Ulusal Güvenlik Sekreteri Aleksander Lomaya Rusya’nın sadece halkı
paniğe sevk etmeye çalıştığını, Rus askerlerinin herhangi bir yeri ele
geçiremediğini öne sürdü.
USAK Gürcistan Krizi Değerlendirme Raporu
11
o Rusya Başbakanı Vladimir Putin Gürcistan’ı ‘soykırım’ yapmakla suçlarken,
Saakaşvili ise Rusya’yı Gürcistan’ı yok etmeye çalışmakla suçladı. AGİT, ABD ve
AB’den bir heyet Tiflis’e hareket etti. Rus medyası Gürcistan’ı Türkiye ve
ABD’nin silahlandırdığını ve Rusya’ya karşı kışkırttığını yazıyor.
o Türk Kızılay’ı Erzurum ve Trabzon’da acil müdahale hazırlıklarına başladı.
• 10 Ağustos Pazar:
o Gürcistan askerlerine ateşkes emri verdiğini açıkladı. Gürcü güçleri Osetya’dan
geri çekilirken Rus güçleri Şinvali’de kontrolü tam olarak ele geçirdi. Rusya
çatışmaların sürdüğünü iddia ediyor. Bu gerekçe ile Tiflis de dahil bazı Gürcü
topraklarında Rus hava saldırısı sürüyor. Hedef Gürcistan’ın askeri altyapısını
önemli oranda ortadan kaldırmak.
o Rus savaş gemileri Gürcü kıyılarını kuşatma altına aldı. Poti’deki kuşatma daha
belirgin bir hal aldı. Gürcistan petrol gemilerinin durdurulduğunu açıkladı.
Rusya ısrarla petrol ihracatını hedef almadığını açıkladı. Savaş gemilerinin
önemli bir kısmı daha sonra geri çekildi.
o Abhazya’da ise yönetim 1.000 kişilik bir askeri gücü Gürcistan güçlerinin
üzerine sürdüğünü açıkladı. Gürcü güçleri Abhazya’nın güney sınırında Kodori
bölgesini elinde tutuyordu.
o ABD gelişmeleri kaygı ile izlediğini açıklarken Rusya’yı suçladı ve ABD-Rusya
ilişkilerinin bu durumdan kaçınılmaz olarak etkileneceğini açıkladı.
• 11 Ağustos 2008, Pazartesi:
o Tiflis ve Osetya sınırındaki stratejik Gürcü hedefleri Rus uçaklarınca
bombalandı.
o Rusya, Abhazya’dan ikinci cepheyi de açtı ve Gürcü topraklarında ilerlemeye
başladı. Rusya Abhazya’daki asker sayısını 9.000’e, zırhlı araç sayısını ise
350’ye çıkardı. Moskova Anlaşması Rusya’ya bu bölgede en fazla 3.000 asker
bulundurma yetkisi veriyordu.
o Senaki’nin Abhazya’dan gelen güçlerce de alınmasıyla birlikte Gürcistan fiili
olarak ikiye bölünmüş oldu. Rusya ise Gürcistan’ı kendi ilan ettiği ateşkese
uymamakla suçluyor.
o Rusya, Abhazya sahillerinde de güvenlik şeridi oluşturdu. Rusya Genelkurmayı
Abhazya sahillerini havadan, denizden ya da deniz altından geçmeye çalışan
her türlü gücün yok edileceğini duyurdu.
o Ayrılıkçı Abhaz Devlet Başkanı Sergey Bagapş: “Barışçıl müzakerelerden sonuç
yok. Askeri çözüme karar verdim. Havadan ve toplarla Gürcü birliklerine
saldırıyoruz.”
USAK Gürcistan Krizi Değerlendirme Raporu
12
o Fransız Dışişleri Bakanı Bernard Kouchner başkanlığında Gürcistan’a gelen
Avrupalı diplomatlar Saakaşvili ile Tiflis’te görüştüler ve ona taslak bir ateşkes
anlaşması metni sundular. Heyet üyeleri Moskova’ya hareketinden önce Rus
bombardımanında harap olan Gori mahallelerini gezdi. Diplomatlar daha yola
çıkmadan Rusya herhangi bir ateşkes anlaşması imzalamayacağını, çünkü
Gürcü güçlerinin Güney Osetya’daki saldırılarının devam ettiğini açıkladı.
o Gürcistan tarafı ise Rus güçlerinin Osetya’dan güneye doğru hareket ettiğini
ve hedefte Gori kentinin olduğunu açıkladı. Moskova iddiaları yalanlıyor.
Gürcistan ise “Rus askeri Gori’ye girdi” diyor.
o Aynı zamanda Abhazya’da da gerilim artıyor. Sınırda çatışmalar var. Rusya
Gürcistan’ı Abhazya’dan tamamen çıkması için uyardı ardından Abhazya’ya
binlerce asker takviyesinde bulundu. Gürcistan Rus askerlerinin Karadeniz
kıyısındaki Poti limanına girdiğini de iddia etti. Rusya iddiayı yalanlarken,
savaşta yer değiştirmek zorunda kalan insan sayısının 20.000’e ulaştığı tahmin
ediliyor. Rusya ise 30.000 kişinin Kuzey Osetya’ya geçtiğini iddia etti.
o Saakaşvili Başbakan Erdoğan’ı aradı ve “Lütfen bize yardım edin” dedi.
Erdoğan BM Genel Sekreteri Ben Ki Moon’u aradı ve çatışmaları durdurma
olanaklarını görüştü. Görüşmede Kafkaslar İttifakı önerisi de görüşüldü.
Başbakan Erdoğan Rusya Başbakanı Putin
ile herhangi bir görüşme talebinin
olmadığını, fakat kendisini aramayı
düşündüğünü söyledi. Erdoğan
gazetelerde yer alan Putin’in telefonuna
çıkmadığı iddiasının ise “yalan” olduğunu
söyledi.
o Rusya Başbakanı Putin: “Siyasiler kendi
çıkarlarından başka bir şeyi umursamaz,
ama bu kez umursamazlıklarının çapı
çarpıcı. Siyahı beyaz sanma, saldırganı
kurban, kurbanı saldırgan gösterme ve
sorumluluğu kurbanların omuzlarına
yükleme becerileri şaşırtıcı... Elbette Şii köylerini ezdi geçti diye Saddam
Hüseyin’i asmak gerekiyor. Ama bir saatten az sürede tanklarını çocuklarla
yaşlılar arasından geçiren, insanları evlerinde diri diri yakan Gürcü liderliğine
gelince gerek yok. Bilakis bu liderlerin korunması gerek!”
o ABD Başkan Yardımcısı Cheney: “Saakaşvili’yi itidalliliği, ateşkes önermesi ve
güçlerini ülkesinin Güney Osetya bölgesindeki çatışma alanından çekmesinden
ötürü övüyorum. Kendisine Rus saldırganlığının yanıtsız kalmaması gerektiğini,
Gürcistan, G. Osetya’daki
çatışmalar başlayana kadar
Irak’ta 2.000 kadar askere
sahipti.
Bu haliyle Gürcistan, Irak’ta
ABD ve İngiltere’den sonra
en çok asker bulunduran
üçüncü devlettir.
USAK Gürcistan Krizi Değerlendirme Raporu
13
saldırıların sürmesi halinde uluslararası toplulukla Rusya arasındaki
ilişkilerinde ciddi sonuçları olacağını söyledim”.
o ABD Başkanı Bush: “Onlara (Medvedev ve Putin) şiddetin kabul edilemez
olduğunu, Rusya’nın orantısız yanıtından ciddi kaygı duyduğumu, Güney
Osetya dışındaki bombalamayı şiddetle kınadığımızı söyledim.”
o Gürcistan’ı ziyaret eden ABD Dışişleri yetkilisi Matthew Bryza Rusya’nın
eylemlerinin “soykırımı andırdığını” iddia etti. Bryza, Bakü-Tiflis-Ceyhan (BTC)
petrol boru hattına saldırı girişiminde bulunduğunu iddia ettiği Rusya’ya,
“Avrupa’ya kesintisiz doğalgaz sağlayacağına dair nasıl bir güvence vereceğini
merak ediyorum” dedi.
o ABD başkanlık yarışının Cumhuriyetçi adayı John McCain: “ABD, BTC petrol
boru hattının güvenliğinin güçlendirilmesi için planlar geliştirmede
Azerbaycan ve Türkiye ile birlikte çalışmalı”.
• 12 Ağustos 2008, Salı:
o Gürcü güçleri başkent Tiflis’e kadar geri çekildi. Rus güçleri Gori kentini
bombalamaya devam ediyor. AB’nin ateşkes çabaları devam ediyor. Çok
sayıda kişi hayatını kaybetmeye devam ediyor. Gece yarısı gelen Rus
saldırısında 5 kişi öldü. Ölenler arasında bir de Hollandalı kameraman var.
o Abhazya’da Kodori’de Rus güçlerince desteklenen Abhazların Gürcü güçlerine
saldırısı başladı. Akşam saatlerinde Abhazları Kodori Vadisi’ni ele geçirdiklerini
açıkladılar. Böylece Gürcistan Abhazya’da tek kontrol ettiği bölgeyi de
kaybetmiş
oldu.
o Fransa Devlet Başkanı Nicolas Sarkozy’nin yaptığı görüşmeler sonuç veriyor.
Rusya Devlet Başkanı Dimitri Medvedev Rus güçlerinin askeri operasyona son
vereceğini açıkladı. Rusya hedeflerine ulaştığını söylüyor. Sarkozy ve
Medvedev’in ortak basın toplantısında 6 maddelik bir ateşkes anlaşmasından
bahsedildi. (bkz. Ek-5)
o Rus tarafı anlaşma kararına rağmen hala çok kızgın, Saakaşvili’yi taraf olarak
bile kabul etmiyor. Plana göre her iki ülke de askeri güce başvurmayacak ve
tüm güçler çatışma öncesine pozisyonlarına geri dönecek.
USAK Gürcistan Krizi Değerlendirme Raporu
14
o Fransa Devlet Başkanı Sarkozy “Rusya’nın Rusya dışında Rusça konuşanların
haklarını savunması kesinlikle normaldir” diyerek Rusya’nın eylemlerini bir
anlamda meşrulaştırmış oldu.
o Tiflis’te ise 100.000 aşkın göstericiye hitap eden Saakaşvili Rusya’yı işgalci
olmakla suçladı ve tüm dünyadan yardım istedi. Saakaşvili BDT’den
çıkacaklarını da söyleyerek Ukrayna’yı da aynı yolu izlemeye davet etti.
Sarkozy Moskova’dan Tiflis’e
geçti. Burada da Saakaşvili
şartları kabul ettiğini açıkladı.
o Rus Dışişleri Bakanı Lavrov
Saakaşvili ile masaya oturmak
istemediklerini, Saakaşvili için
en iyisinin görevi bırakmak
olacağını öne sürdü.
o Rusya Devlet Başkanı
Medvedev ise Saakaşvili’yi
“üşütük” olmakla suçlayarak
“Kan kokusu aldı mı durmak
bilmiyor” dedi.
o Dışişleri Bakanı Ali Babacan
Cumhurbaşkanı Abdullah
Gül’e en son durum hakkında
brifing verdi.
o Cumhurbaşkanı Abdullah Gül: “Gürcistan’ın toprak bütünlüğü korunmalı.
Buna çok önem veriyoruz”.
o Gül, Başbakan Erdoğan’ın dile getirdiği Kafkas İstikrar Forumu üzerinde
çalıştıklarını açıkladı.
o Türk Kızılay ekibi Tiflis’te.
o Gürcistan, Rusya’nın petrol boru hatlarına saldırdığını açıkladı. Savaşın
başından beri bu yönde gelen üçüncü iddia. Fakat Rusya, Gürcistan’ın yalan
söyleyerek Türkiye’yi savaşa çekmeye çalıştığını öne sürdü.
o BP günde 90.000 varil ham petrol taşıyan Bakü-Supsa ve Bakü-Tiflis-Erzurum
hatlarını güvenlik gerekçesiyle kapattığını açıkladı. Çatışmalar durursa hattın
tekrar açılacağı belirtildi. BP hatlarda herhangi bir saldırı tespit etmediklerini
de duyurdu.
o BM Mülteciler Yüksek Komiserliği verilerine göre savaşın başından bu yana
mülteci durumuna düşenlerin sayısı 100.000 kişiyi buldu.
o ABD Başkan adayı McCain Rusya’yı saldırgan olmakla suçladı ve “hepimiz
Gürcüyüz” dedi.
Ayrılıkçı Güney Osetya
Yüzölçümü: 3.900 km2
Nüfusu: 70.000 (rakamlar
tartışmalı ve savaş öncesine ait)
Resmi Dil: Osetçe, Rusça
Din: % 60 Hristiyan, % 40
Müslüman
Başkan: Eduard Kokoyti
Başbakan: Yuri Morozov
Para Birimi: Ruble
USAK Gürcistan Krizi Değerlendirme Raporu
15
o ABD Başkanı Bush: “Rusya, egemen komşu ülkesini istila edip halkı tarafından
demokratik yollardan seçilmiş bir hükümeti tehdit ediyor. Bu tür eylemler 21.
Yüzyılda kabul edilemez. Rusya’nın eylemleri Gürcistan ve bölgeyle ilgili
niyetleri hakkında ciddi soru işaretleri uyandırdı. Rusya’Nın dünyadaki
konumuna ağır zararlar verip, ABD ve AB ile ilişkilerini tehlikeye soktu”.
• 13 Ağustos 2008, Çarşamba:
o Sık sık ateşkesin ihlal edildiği haberleri geliyor.
o ABD, Rusya’ya eleştirilerini sertleştiriyor ve Gürcistan’a destek konuşmalarını
sıklaştırıyor. ABD Başkanı Bush Rusya’dan verdiği sözü tutmasını ve çatışmaları
sona erdirmesini istedi.
o Moskova ise ABD’nin sert eleştirilerine aynı sertlikte karşılık verdi ve “ABD
Tiflis ile Moskova arasında seçim yapmak zorundadır” dedi. Rusya’dan gelen
açıklamada Gürcistan’dan ‘sanal proje’ olarak bahsedilmesi dikkat çekti.
o Aynı gün AB dışişleri bakanları Brüksel’de acil durum toplantısı yaptı. Taraflara
götürülen anlaşma metnine tam
destek verilirken, AB’nin bölgede
barışı gözleme çabalarının da
sürdürülmesi kararlaştırıldı.
o Rusların saldırıları ise hem Abhaz,
hem de Oset sınırlarında sürüyor.
Özellikle Gori ve Senaki çevresindeki
Rus askeri operasyonlarını Lavrov
da kabul etti. Rusya bu
operasyonların sivillerin hayatını
korumak için yapıldığında ısrar ediyor.
o Abhazlar Kodori Vadisinden Gürcüleri çıkardıktan sonra Saakaşvili’nin
yaptırdığı hükümet binasını da yıktılar.
o Gori’de gasp ve yağmalar devam ediyor. Bazı Türk TIR şoförleri ayaklarına
kurşun sıkılarak mallarının gasp edildiğini belirtiyorlar. Gori’de bu ana kadar
175 Gürcü’nün öldüğü belirtiliyor.
o Türkiye’nin Gürcistan’a silah taşıyan bir Ukrayna uçağına hava sahasını
açmayarak izin vermediği öne sürüldü. İddia Ukrayna kaynaklı bir sitede yer
aldı. Rus haber ajansları da Ukrayna Dışişleri Bakanı Volodimir Ogrizko'nun,
'içinde insani yardım malzemesi olan bir kargo uçağını Türkiye'nin hava
koridorunu kapatması nedeniyle Gürcistan'a gönderemedik' şeklindeki
sözlerini duyurmuştu.
“O (Saakaşvili) bir üşütük. Kan
kokusu aldı mı durmak bilmiyor”
Dimitri Medvedev,
Rusya Devlet Başkanı
USAK Gürcistan Krizi Değerlendirme Raporu
16
o Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ani bir kararla Rusya’yı ziyaret etti. Ziyarete
Dışişleri Bakanı Ali Babacan da katıldı. Ziyaret Moskova dışındaki Meindorf
Şatosu’nda gerçekleşti. Erdoğan, Devlet Başkanı Medvedev, Başbakan Putin ve
Dışişleri Bakanı Lavrov’la çalışma yemeğinde biraraya geldi. Türkiye
Kafkasya’da İstikrar ve İşbirliği Platformu önerdi. İki ülke bakanları öneri
üzerinde çalışacaklar.
o Putin, Erdoğan’a “Türkiye çok uzun bir süreden beri güvenilir ortağımız” dedi.
o Erdoğan’ın ziyareti esnasında Rusya tarafı diğer ziyaretlerde nadiren görülen
jestler ile Türkiye’ye verilen önemin altını çizdiler. Örneğin, Devlet Başkanı
Medvedev, Erdoğan’ı bina çıkışında aracına kadar gelerek uğurladı.
o Gürcistan eski Cumhurbaşkanı Eduard Şevardnadze Saakaşvili’nin Güney
Osetya’ya girişini “vahim hata” olarak değerlendirdi. Şevardnadze bu krizden
yeni bir Soğuk Savaş çıkmayacağını da iddia etti.
• 14 Ağustos 2008, Perşembe:
o İlk Amerikan yardım gemisi Gürcistan’a ulaştı. Yardımların devamlı olacağı
sözü verilirken Gürcistan’ın yanında olunduğu ısrarla vurgulandı. Amerika’nın
ikinci en büyük askeri kargo uçağı Tiflis’e indi. Uçak Başkan Bush’un havadan
yardımların engellenmemesi konusunda Rusya’yı uyarmasının ardından Tiflis’e
indi.
o Gori’de Rus ve Oset işgali sürüyor. Düzen ortadan kayboldu. Rus güçleri Gürcü
polisini şehre davet ediyor, fakat Rus işgali sürerken Gürcistan’ın şehirde
düzeni sağlaması zor görünüyor. Yer yer şiddet ve yağmalama olayları
görülüyor. Osetlerin Rusya tarafından şiddete teşvik edildiği iddia ediliyor.
o Abhazya
ve Güney Osetya
liderleri Moskova’da
Medvedev ile görüştü.
Medvedev “sizlerin
kararına saygı
duyacağız” dedi. İki
ayrılıkçı lider ise
bağımsızlık
hedeflediklerini
açıkladılar.
o Rusya
Dışişleri Bakanı
Gürcistan’ın toprak
bütünlüğünün aleyhine açıklamalarını sürdürüyor. Rus bakana göre
USAK Gürcistan Krizi Değerlendirme Raporu
17
Gürcistan’ın toprak bütünlüğüne atıfta bulunan her türlü barış anlaşması
Abhazlara ve Güney Osetyalılara yapılmış insanlık dışı bir hakaret olacaktır.
Lavrov “Gürcistan’ın toprak bütünlüğünü unutun. Bu ölü bir konu” dedi.
o Rus bakan Lavrov ABD’yi suçladı: “Gürcü liderliği ABD’nin özel projesi. Ama bir
gün ABD, bu sanal projedeki prestijini savunmak ile Rusya’yla hareket etmeyi
gerektiren gerçek ortaklık arasında tercihini yapmak zorunda kalacak”.
o ABD Dışişleri Bakanı Rice: “ABD güçlü bir şekilde Gürcistan’ın toprak
bütünlüğünün arkasındadır”.
o Rice Rusya’yı uluslararası tecritle tehdit etti: “Komşu Çekoslavakya’yı işgal
ettiği, hükümetlerini devirip bedel ödemediği 1968’de değiliz. Artık işler
değişti.”
o Gürcistan ABD’yi daha fazla bölgeye çekmek istiyor. Saakaşvili Gürcistan hava
ve deniz kapılarının ABD’nin kontrolüne geçmekte olduğunu iddia etti. Bu
ortamda ABD ve Rusya’nın silahlı çatışmaya girebileceği iddiaları konuşuluyor.
Beyaz Saray iddiaları yalanladı ve “biz orada hava-deniz kapılarını savunmak
için değil, insani yardım için bulunuyoruz” açıklaması geldi. Amerikan
Savunma Bakanı Gates de bu aşamada ABD’nin silah kullanmasını gerektirecek
bir durum olmadığını açıkladı.
o Gürcü Meclisi Saakaşvili’nin gündeme getirdiği BDT’den çıkma kararını
onayladı.
o Osetya’da kalan Gürcülere şiddet uygulanarak ülkeyi terk etmeleri sağlanıyor.
o Başbakan Erdoğan Gürcistan’ın toprak bütünlüğünün korunması gerektiğini
savundu. Erdoğan Tiflis’te Gürcistan Devlet Başkanı Saakaşvili ile
gerçekleştirdiği toplantının ardından düzenlediği ortak basın toplantısında
“Türkiye olarak, Gürcistan’ın bağımsızlığının, egemenliğinin ve uluslararası
hukuk ile BM Güvenlik Konseyi kararlarınca tanınan toprak bütünlüğünün
muhafaza edilmesinden yanayız” dedi. Erdoğan Tiflis’te de Kafkasya için ortak
işbirliği platformu önerisini yiniledi.
o Başbakan Erdoğan, Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattının güvenliğinin üç ülkeyi,
Türkiye, Azerbaycan ve Gürcistan’ı ilgilendirdiğini söyleyerek, bu nedenle daha
geniş anlamda ne gibi tedbirlerin alınacağının üç ülke tarafından oturulup
değerlendirilmesi gerektiğini belirtti.
o Erdoğan Gori’de yıkılan evlerin yeniden inşaası için de yardım sözü verdi.
o AB Gürcistan’a 1 milyon Euro, Almanya 1 milyon Euro, Avustralya 1 milyon
Avustralya Doları, Hollanda 500.000 Euro yardım yapacağını açıkladı. ABD,
İtalya ve Yunanistan’ın insani yardım araçları Tiflis’te. Türk Kızılay’ı Tiflis’te 150
çadır, 2500 battaniye ve 1000 içme suyunu sivillere dağıtmaya başladı.
USAK Gürcistan Krizi Değerlendirme Raporu
18
• 15 Ağustos 2008, Cuma:
o Condoleeza Rice Tiflis’te Saakaşvili ile görüştü. Görüşme 5 saat sürdü.
Ardından Saakaşvili AB öndeliğinde ulaşılan ateşkes metnini imzaladı.
Saakaşvili Gürcistan’ın hiçbir toprak kaybını kabul etmeyeceğini açıklarken,
Batı’yı, özellikle de Avrupa ülkelerini Gürcistan’ı NATO’ya almamaları
hususunda eleştirdi.
o Rice de Rusya’nın artık Gürcistan topraklarından biran önce çıkması gerektiğini
belirtti. Fransa, Rus Devlet Başkanı Medvedev’in de anlaşmayı imzalayacağını
ve sözünde duracağını açıkladı.
o Almanya Başbakanı Angela Merkel ise Soçi’de Medvedev ile görüştü. Merkel
Rusya’nın Gürcistan’daki bazı hareketlerinin ‘orantısız’ olduğunu ifade etti.
Medvedev ise bundan sonra Güney Osetya ve Abhazya haklarının Gürcistan’ın
parçası olmayı kabul edeceklerini sanmadığını söyledi.
o Medvedev kendilerinin bölgede uluslararası bir barış gücüne karşı
olmadıklarını, ancak bölge halkının sadece Rus askerine güvendiğini de iddia
etti.
o Rus güçleri Gürcistan’ın birçok bölgesinde faaliyetlerini sürdürmeye devam
ediyor. Poti, Gori ve Senaki’de Gürcü askeri altyapısı tamamen yok edilmek
isteniyor.
o İran Devlet Başkanı Mahmud Ahmedinejad Gürcistan’da bu gelişmeler devam
ederken, Türkiye ziyaretinde Rusya’nın bölgede artan gücünden ötür
memnuniyetini ortaya koyarak “Gürcistan’ı dahi koruyamayan ABD, İran’a
saldıramaz!” açıklamasını yaptı.
• 16 Ağustos 2008, Cumartesi:
o Rusya da barış anlaşmasını imzaladı. Fakat askeri güçlerini ek önlemler
aldıktan sonra tam olarak geri çekeceğini açıkladı.
USAK Gürcistan Krizi Değerlendirme Raporu
19
o Rus Bakan Lavrov: “Plan uyarınca Gürcistan’daki Rus güçlerinin çekilme
takvimi yok. Çekilme ne kadar gerekiyorsa o kadar sürecek. Rus güçleri
çekilmek için ilave güvenlik önlemleri alacak”.
o Rus tankları başkent Tiflis’e 35 km mesafede (Igoeti köyü civarı) bulunuyor.
o Rus güçleri demiryollarını tahrip ederek ülkeyi kara ulaşımından sonra tren
ulaşımı açısından da iki parçaya bölmüş oldu.
o Ukrayna füze savunma sistemi konusunda Avrupa ülkeleri ile işbirliğine hazır
olduğunu açıkladı. Ukrayna Karadeniz’deki Sivastapol üssünü kapatmak için de
arayış içine girdi.
o Rusya’nın saldırı tehditleri Polonya’yı endişelendirdi. Polonya Dışişleri Bakanı
Rodoslaw Sikorski “Moskova’nın füze savunma üssüne denetçi yollamasına
açığız. Çünkü Rusya’ya karşı olmadığına dair somut kanıtlar vermek istiyoruz”
dedi. Füze kalkanının radarının ise Çek Cumhuriyeti’ne konuşlanması
öngörülüyor.
o ABD’nin Gürcistan’a göndermek istediği iki dev hastane gemisi Montrö
Boğazlar Sözleşmesi’ne takıldı. Sözleşme gereği Türkiye’nin geçişe izin
vermeyeceği belirtiliyor. Sözleşme ABD’ye aynı anda Karadeniz’de 45.000
tonun üzerinde savaş gemisi bulundurma hakkını vermiyor. Oysa gemilerden
sadece birinin tonajı 69.000 ton civarında.
• 17 Ağustos 2008, Pazar:
o Rusya Devlet Başkanı Medvedev Fransa Devlet Başkanı Sarkozy ile yaptığı
telefon konuşmasında Rus güçlerinin Pazartesi günü Gürcistan’dan çekilmeye
başlayacağını açıkladı. Fakat Rusya’nın anlaşmada belirtilen hususlara
uymayacağı, tüm güçlerden çok ek güçlerin geri çekileceği endişeleri var.
Sarkozy Rusya’nın imzaladığı ateşkese uymaması halinde “ciddi sonuçlar” ile
karşılaşacağı uyarısında bulundu.
o Rus güçleri Gori’den çıkmak bir yana pozisyonlarını güçlendiriyorlar.
o ABD, NATO ülkeleri ile acil bir durum değerlendirme toplantısı talep etti.
Dışişleri Bakanı Rice toplantı için Avrupa’ya gidiyor.
o Alman Başbakan Merkel de Gürcistan ile dayanışmanın altını çizmek için
Tiflis’e gitti. Bükreş Zirvesi’nde Gürcistan’ın NATO üyeliğini engelleyen
ülkelerden biri de Almanya olmasına karşın Merkel Gürcistan’ın mutlaka
NATO üyesi olacağını belirtti, fakat bir takvim vermekten kaçındı. Merkel
ayrıca Rusya’yı güçlerini Gürcistan’dan çekilmeye çağırdı.
USAK Gürcistan Krizi Değerlendirme Raporu
20
o Dışişleri Bakanı Ali Babacan son 2 gün içinde Gürcistan konusunda 5 dışişleri
bakanı ile görüştü (ABD, Fransa, Almanya, İsveç ve Finlandiya dışişleri
bakanları).
o ABD Savunma Bakanı Robert Gates Rusya’nın Gürcistan’daki eylemlerinin bir
bedeli olması gerektiğini öne sürerek “Rusya yükümlülüklerini yerine
getirmiyor. Umarım bu kez Medvedev sözünü tutar” dedi.
o Saakaşvili Gürcistan topraklarında Rusya tarafından Gürcülere karşı bir etnik
temizlik yapıldığını söyledi. Saakaşvili Rusya ile görüşme talebinde de
bulundu. Saakaşvili “Gürcistan bir tek kilometrekare toprağını bile
bırakmayacaktır” dedi. Bu esnada Gürcü topraklarının yaklaşık üçte ikisi işgal
altındaydı.
o Güney Osetya Rusya’dan ülkesinde kalıcı bir Rus üssü kurmasını talep etti.
o Kızılhaç Güney Osetya nüfusunun yaklaşık yarısının göç ettiğini duyurdu.
Mevcut nüfusun 35.000 kadar olduğu tahmin ediliyor.
o BM Gori’de çok ciddi yağma izleri olduğunu açıkladı.
o Güney Osetya’nın başkenti Şinvali’de yaklaşık 130 sivil Gürcü resmi
makamlarca rehine olarak tutuluyor. Rehinelerin yarısı kadın ve içlerinde 12
yaşında bir çocuk da var. 4. Cenevre Konvansiyonu’nun 3. Maddesi bu tür bir
rehin almayı yasaklıyor.
o İngiliz Muhafazakâr Parti lideri David Cameron, hükümete Ruslara İngiltere’ye
giriş vizesi vermemesi çağrısında bulundu. Cameron Rus saldırısını da Hitler’in
küçük devletleri yutma stratejisine benzetip, İngiliz resmi yetkililerden önce
Saakaşvili’yi Tiflis’te ziyaret etmişti. Cameron Rusların G-8’den çıkarılmasını da
talep etti. Cameron İngiltere’nin potansiyel başbakanı olarak görülüyor.
• 18 Ağustos 2008, Pazartesi:
o Anlaşmaya rağmen Rus güçlerinin
çekildiğini gösterir ciddi bir belirti
yok. Tiflis yakınlarında konuşlanmış
Rus askerlerinden biri basında yer
alan demecinde “buradan
dakikalar içinde çekilebiliriz. Ama
böyle bir emir almadık” dedi.
Askerlerin ateşkes konusunda
herhangi bir bilgisinin olmadığı da
anlaşıldı. Rusların özellikle ağaçlık bölgelerde askerlerini gizlemeye çalıştığı
görülüyor.
o Rusya’nın Gürcistan içlerinde 10.000 askeri ve 150 tankı olduğu tahmin
ediliyor. Gürcistan’ın yaklaşık üçte ikisi hala Rus işgali altında.
“Gürcistan bir karış toprağını bile
bırakmayacaktır”
Saakaşvili, Gürcistan Devlet
Başkanı
USAK Gürcistan Krizi Değerlendirme Raporu
21
o Rus güçleri Gor-Tiflis yolu üzerind ekontrol noktaları kurdu. Birçok Gürcü şoför
geri çevrildi ve kendilerine Gürcistan’daki Rus elçiliğinden izin almaları
gerektiği söylendi.
o Gürcistan Rusların çekilmek bir yana kritik yerlere iyice yerleşmeye ve kontrol
ettikleri toprakları arttırmaya çalıştığını iddia ediyor. Gürcülerin bir diğer
iddiası da Rus güçlerinin ülkenin çeşitli yerlerine mayın döşüyor olmaları
o Gürcü Dışişleri: Ruslar Senaki’de bir Gürcü üssüne girdi.
o Rusya Güney Osetya’da kalıcı askeri noktalar ve geniş bir güvenlik şeridi
oluşturmaya çalışıyor. Oysa 1999 Anlaşması Rusya’ya sadece 500 barış gücü
askeri bulundurma hakkı veriyordu.
o ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice: “NATO Rusya’nın Gürcistan işgalinden
bir tek stratejik zafer kazanmasına dahi izin vermeyecektir. Bizler Rusya’nın
güç kullanarak Gürcistan’ın demokrasisinin devletinin zayıflatılmasını içeren
stratejik değerlendirmelerini/hedeflerini reddetmeliyiz. Rusya’nın Atlantik
aşan ülkeler yapısına henüz entegre olamamış ülkelerle araya bir hat
çekmesine izin vermemeliyiz.”
o Almanya Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier Rusya’ya karşı
düşünmeden ve ani reaksiyonlar verilmemesi konusunda uyardı. “NATO-
Rusya Konseyi’ndeki görüşmeler esastır. İletişim kanallarını açık tutmamız
gerekiyor” diyen bakanın uyarıları Almanya’nın Rusya konusundaki
çekincelerini ortaya koydu. Rusya çatışmalar başladıktan sonra Konseyde bir
görüşme talep etmesine rağmen ABD bu isteği engellemişti.
USAK Gürcistan Krizi Değerlendirme Raporu
22
• 19 Ağustos 2008, Salı:
o Brüksel’de toplanan 26 NATO ülkesinin dışişleri bakanları NATO ile Rusya
arasındaki ilişkilerin Rus güçleri Gürcistan’dan çıkıncaya kadar
normalleşemeyeceğini açıkladılar.
o NATO kararı ‘dağ fare doğurdu’ şeklinde yorumlanırken, Rusya kararı ciddiye
almadı. Kararları Gürcistan yanlısı bulmasına rağmen Rus makamları kararın
Gürcistan’a ders olması gerektiğini belirttiler.
o Gürcistan Rus askerlerinin Gürcü limanı Poti’de petrol yükleme limanına
girdiğini ve 20 Gürcü polisini gözaltına aldığını açıkladı. Rusya bu iddiayı
doğrularken gerekçe olarak Gürcü polislerin ‘ağır silahları’ olmasını gösterdi.
Rusya ateşkes ilan edilmiş olmasına rağmen Gürcistan’da en basit silahlar bile
kalmayıncaya kadar bu ülkede kalmaya kararlı olduğu iddia ediliyor.
o İngiltere Dışişleri Bakanı Milliband NATO ve İngiltere’nin Gürcistan’a desteğini
göstermek için Tiflis’e gitti.
• 20 Ağustos 2008:
o Polonya ve ABD füze savunma sistemini Polonya topraklarına yerleştirmek
üzere anlaşma imzaladı. 10 füze Polonya’nın Baltık kıyılarına yerleştirilecek.
Rice anlaşmanın NATO’ya 21. Yüzyılın tehlikelerine yanıt vermede yardımcı
olacağını söyledi. Rice ayrıca sistemin savunma amaçlı olduğunu ve kimseyi
hedef almadığını iddia etti.
o Rusya füzelerin kendisine karşı düşünüldüğüne olduğuna inanıyor. Rusya
Genelkurmay Başkanı General Anatoly Nogovitsyn bir hafta önce Polonya’nın
bu konuda cezalandırılmadan kurtulamayacağını söylemişti.
o Gürcistan’daki çatışmalardan önce Polonya’da füze sistemine önemli bir
muhalefet vardı, fakat Rus saldırılarından sonra sisteme destek Rusya
korkusuyla % 65’e kadar çıktı.
o ABD bu projeye 100 milyar dolardan fazla kaynak harcadı.
o Erdoğan Bakü’de Azerbaycan Devlet Başkanı İlham Aliyev’i ziyaret ederek
Kafkasya İstikrar ve İşbirliği Platformu (KİİP) oluşturma konusunda mutabakat
sağladı
USAK Gürcistan Krizi Değerlendirme Raporu
23
o Rusya Parlamentosundan Abhazya’nın ve Güney Osetya’nın bağımısızlığını
tanıyabileceğine dair açıklama yapıldı.
o Suriye Devlet Başkanı Moskova’yı ziyaret ederek Rusya’nın yanında bir tutum
sergiledi. Rusya’yı desteklediklerini belirten Esad, “Rusya tümüyle meşru
çıkarlarını savunuyor” dedi.
USAK Gürcistan Krizi Değerlendirme Raporu
24
II.3. KRİZİ HIZLANDIRAN / DERİNLEŞTİREN UNSURLAR
• Rusya açısından krizi çatışma noktasına getiren en önemli unsurlar şunlardır:
o NATO Genişlemesi: Rusya
NATO’nun genişlemesinden ve füze
programlarından rahatsız olmaktadır.
Genişleme Doğu Avrupa’dan başlamış ve
Baltık cumhuriyetleri ile eski SSCB
cumhuriyetlerine sıçramıştır. Karadeniz’de
Bulgaristan ve Romanya’nın katılımı ile
birlikte Karadeniz’in güneyi ve batısı NATO
toprakları haline gelmiştir. 2008 Nisan ayında
gerçekleştirilen Bükreş Zirvesi’nde Gürcistan
ve Ukrayna’nın üyeliklerinin gündeme
gelmesi bardağı taşıran damla olmuştur. Eğer
bu iki ülke de NATO üyesi olur ise Karadeniz’de NATO toprağı olmayan sadece
Rusya kıyıları kalacaktır. Rusya’nın Batıdan kuşatılması hızla güneye ilerlemiş
olacaktır ki bu durum Moskova tarafından kabul edilemez bulunmakta ve
Ruslar açıkça tehdit etmektedirler. Rus korkularını füze kalkanı ve füze
programları da ateşlemektedir. Rusya İran’a karşı geliştirildiği iddia edilen
Amerikan füze programlarının doğrudan kendisini hedef aldığını
düşünmektedir. Gürcistan’da çatışmayı ateşleyen en önemli hızlandırıcı unsur
olarak NATO genişleme planları ve füze programları ön plana çıkmaktadır.
Nitekim Rus Dışişleri Bakanı Lavrov “Tiflis’in NATO’ya katılma hevesi kan
dökülmesine yol açacak”, “Gürcistan ve Ukrayna’nın NATO’ya üye olmaması
için herşeyi yaparız” demişti.
o Gürcistan’da Artan ABD Askeri Varlığı: ABD’nin her geçen gün daha fazla
silah ve eğitmen ile Gürcistan’a destek vermesi Rusya’yı rahatsız etmiştir.
Gürcistan’ın Abhazya ve Güney Osetya’da ABD ve müttefiklerini verecekleri
destek ile Rusya’ya rağmen başarılı olması korkusu Moskova’yı ‘geç kalmadan
harekete geçme’ kaygısına sokmuştur.
o Kosova’nın Bağımsızlığı: Rusya’nın müttefiki saydığı Sırbistan’ın itirazlarına
rağmen Kosova, ABD ve AB’nin teşvikleriyle tek taraflı olarak Şubat 2008’de
bağımsızlığını ilan etti. Bugün itibariyle Türkiye de dâhil 45 kadar ülke
Kosova’nın bağımsızlığı tanıdı. Fakat, Rusya tanımamakla kalmadı kararı
yasadışı ilan etti. Putin Batı’nın Kosova’ya desteğini “ahlakdışı ve yasadışı”
saydı. Putin’e göre bu adım küresel bir ayrılıkçı dalgayı tetikleyecekti. Şubat
“Gürcistan ve
Ukrayna’nın NATO’ya
üye olmaması için
herşeyi yaparız”
Rusya Dışişleri Bakanı
Lavrov
USAK Gürcistan Krizi Değerlendirme Raporu
25
2008’de Rus milliyetçiler Kosova’dan sonra Rusya’nın çevresindeki komşu
ülkelerde uluslararası hukuku izlemek için herhangi bir mecburiyetinin
kalmadığını açıkladılar. Alexander Dugin Ukrayna’daki Rusların dahi kendi
devletlerini kurmak için harekete geçme haklarının doğduğunu açıkladı.
Tartışmalar bir yana Kosova’nın bağımsızlığı Rusya’ya çok ciddi bir prestij
kaybına yol açtı. Putin’in tüm sert eleştirilerine rağmen ABD Dışişleri Bakanı
Rice “Kosova asla Sırbistan’ın parçası olmayacaktır” açıklamasını yaptı ve bu
açıklamalar karşısında Rusya hiçbir şey yapamadı. Kosova rövanşı alınması
gereken büyük bir yenilgi olarak kaldı. Gürcistan’da Rusya’yı daha sert bir
tepkiye iten ve daha pervasız hareket etmesine yol açan önemli unsurlardan
biri de Kosova olmuştur denebilir.
• Gürcistan açısından bakıldığında ise hızlandırıcı unsurlar şöylece sıralanabilir:
o NATO Üyeliğinin Gecikmesi: Bükreş Zirvesi’nde Gürcistan’ın NATO’ya üye
olarak alınmaması, ancak söz verilmiş olması Tiflis’i kaygılandırmıştır. Tiflis
üyelik sürecini hızlandırmak için gerilimin artmasında yarar görmüştür.
o İç Siyasi Dengeler: Saakaşvili Güney Osetya ve Abhazya’nın yeniden
egemenlikleri altına gireceği sözünü sıkça tekrarlamıştır. Seçimleri
kazanmasında da etkili olan bu sözler Gürcü lideri belli bir istikamete
zorlamıştır.
o Artan ABD Desteği: ABD’den gelen maddi ve teknik yardımlara ek olarak
siyasi anlamda da güvenceler alınmıştır. Bu güvencelerin ucu net olmamakla
birlikte Gürcüler bu desteği her zaman için olduğundan fazla yorumlamaya
meyilli olmuşlardır.
o Güçlenen Gürcü Ordusu: ABD ve Türkiye’nin katkılarıyla Gürcü ordusu
ekipman ve eğitim açısından önemli bir mesafe almış ve bu durum Tiflis
yönetiminin Güney Osetya ve Abhazya’nın geri alınması konusunda öz
güvenini arttırmıştır.
o Rus Tepkisini Doğru Hesaplayamama: Tiflis yönetimi Rusya’nın tepkisinin
belli bir çizginin ötesine geçmeyeceğini düşünmüş, bu algı da çatışmaların
hızlanmasına yol açan bir unsur olmuştur.
USAK Gürcistan Krizi Değerlendirme Raporu
26
III. SAVAŞTA TARAFLARIN POLİTİKALARI: GÜRCİSTAN, RUSYA, ABD, AVRUPA ve
NATO
USAK Gürcistan Krizi Değerlendirme Raporu
27
III.1. GÜRCİSTAN KRİZİ BİLİNÇLİ OLARAK MI BAŞLATTI?
• Gerek Batılı basın-yayın organlarında gerekse Türkiye’de Gürcistan’ın bu krizde çok
büyük zararlar gördüğü ve göz göre göre Rusya’yı kışkırttığı haber ve yorumları sıkça
yer aldı. Bu tespite göre Saakaşvili’nin Rusya’nın tepkisini bile bile Güney Osetya’ya
saldırması Rusya’ya çok istediği gerekçeyi vermek ve kendisi açısından intihar gibi bir
karardı.
• Fakat kriz öncesinde yaşananlara, özellikle NATO Bükreş Zirvesi’nden Ağustos ayına
kadar yaşananlara bakıldığında taraflar arasında gerilimin bilinçli bir şekilde
arttırıldığı görülür. Savaş esnasında Rusya’nın 1 yıldır bu savaşa hazırlandığını
söyleyen Saakaşvili bir anlamda gelişmelerin kendisi için sürpriz olmadığını ima
etmektedir.
• Temmuz ayında Rus jetlerinin ABD Dışişleri Bakanı Rice’ın Tiflis ziyareti esnasında
Gürcistan topraklarını ihlal etmesi ve Saakaşvili’nin oldukça sert açıklamaları
Gürcistan’ın ABD’nin desteğini yanında hissettiğinin en açık işaretidir. ABD ile askeri
eğitim ve tatbikat programları esnasında
da Gürcistan’ın Rusya’ya karşı teminat
olarak yorumlayabileceği çeşitli işaretler
ABD tarafından verilmiştir.
• Washington’da çok sayıda neo-con dostu
olan Saakaşvili’ye maksadı aşan sözler
söylenmiş olabilir. Bush yönetimi neo-
conların yapamayacakları sözler vermeleri
ile ünlü bir dönem olmuştur.
• NATO Bükreş Zirvesi’nde Gürcistan
ABD’nin tam desteğine rağmen üyelik
alamayınca hayal kırıklığına uğramış ve
kendisi bir şeyler yapmanın yollarını
aramıştır. Gürcistan’ı NATO’ya dâhil
edebilmek için Rusya ile savaş ABD’ye ve
Gürcistan’a iyi bir gerekçe sunmuştur.
Bundan sonraki süreçte Almanya ve
Fransa’yı ikna etmek daha kolay olabilir. Başka bir deyişle Rusya tarafından yıkılan
Gürcü şehirleri NATO üyeliğinin diyeti sayılabilir.
• Gürcistan Devlet Başkanı çeşitli defalar Güney Osetya’yı alma sözünü vermiştir. Bu
sözlere karşı Rusya tarafı böyle bir hareket karşısında hareketsiz kalmayacağını, hatta
GÜRCİSTAN
Nüfus: 4.4 million (BM, 2007)
Başkent: Tiflis
Yüzölçümü: 69,700 km2
(Türkiye’ yüzölçümünün onda
birinden az)
Hayat Beklentisi: 67 Yıl
(erkeklerde), 75 Yıl (kadınlarda)
Para Birimi: 1 lari = 100 tetri
İhraç Ürünleri: Metal, şarap,
meyve
Kişi Başına Düşen Milli Gelir:
1,350 dolar (Dünya Bankası,
2006)
USAK Gürcistan Krizi Değerlendirme Raporu
28
kan akacağını açıkça ilan etmiştir. Başka bir deyişle Ağustos savaşı iki taraf için de
sürpriz olmamalıdır.
• Özetle savaş öncesindeki gelişmeler çatışmaya gidildiğini göstermektedir. Elbette
Gürcistan Devlet Başkanı çatışmaların bu kadar uzayacağını ve Gürcistan’ın bu kadar
zarar göreceğini düşünmemiştir. Gerek ABD, gerekse Gürcistan Gürcü güçlerinin olası
bir çatışmada Rus güçlerini daha uzun bir süre zorlayabileceğini hesaplamaktaydılar.
Eğer çatışmalar 1 hafta eşit şartlarda devam etse idi Gürcistan hedeflerine daha kolay
ulaşabilir, Batı’dan gelecek yardım için zaman kazanabilirdi.
• Bir diğer husus da Rus saldırısını beklemesine rağmen Gürcistan (ve muhtemelen
ABD) tepkinin bu kadar orantısız olmasını beklememiştir. Eğer Rus güçleri sadece
Güney Osetya ve/veya Abhazya sınırları içinde kalsaydı bu hesaplanabilir bir tepkiydi.
Fakat Rus güçleri Gori, Senaki ve Tiflis’i de bombalamış, Gürcü topraklarını işgal
etmiştir. Gori şehrindeki yağmalama görüntüleri ve bilinçli olarak sivillerin hedef
alınışı sadece Gürcistan’ı değil, tüm dünyayı şaşırtmıştır. Rusya hedefleri ve saldırı ile
orantılı bir karşılık vermemiş, uluslararası hukuku çok açık ve çok sert bir şekilde ihlal
etmiştir. Tiflis ve Washington yönetimlerinin asıl hesap edemedikleri budur.
• Rusya’nın aşırı güç kullanımı istenen bir durum olmamasına rağmen Rusya’yı zor
durumda bırakmış Gürcistan’ın uluslararası kamuoyundan beklentilerini sağlamasını
kolaylaştırmıştır. Eğer süreç Gürcistan’ın NATO üyeliği ile sonuçlanırsa bunun en
önemli nedeni Rusya’nın aşırı güç kullanımı olacaktır.
• Rusya’nın aşırı güç kullanımı Gürcistan’ın Güney Osetya’daki hatalarının da üstünü
kapatmıştır. Oysa Gürcistan savaş öncesinde görüşmeler sürerken herkesi kandırarak
ani bir saldırı düzenlemiş, böylece sözünde durmamıştır. Ayrıca Osetya’da çok sayıda
sivilin hayatını kaybetmesine yol açmış, şiddet temelli bir yöntem ile sorunları
çözmeye çalışmıştır. Ancak Rusya’nın karşı atağı ve hukuk ihlalleri Gürcistan’ın
hatalarının görünmemesine neden olmuştur.
III.2. RUSYA’NIN GÜRCİSTAN’A YANITI VE SAVAŞTAKİ HEDEFLERİ
• Gürcistan’ın Güney Osetya’ya saldırısı Rusya’ya uzun zamandır beklenen fırsatı verdi.
• Rusya çok uzun bir süredir Gürcistan’ın ‘iyi bir ders’e ihtiyacı olduğunu düşünüyordu.
1 yıldır Gürcistan’a saldırı hazırlıkları yapılıyordu.
• NATO Bükreş Zirvesi’nden sonra Moskova bilinçli olarak gerilimi arttırdı ve
Gürcistan’ın meydan okumalarına misli ile karşılık verme yoluna gitti.
• Rusya, Gürcistan’ın NATO’ya girme isteğini ve ABD ile işbirliğini ABD’nin Rusya’nın
içlerine güneyden sarkma olarak değerlendirdi. ABD Kafkaslarda durdurulamazsa
ileride durdurulamaz düşüncesi Rus elit arasında güçlendi.
USAK Gürcistan Krizi Değerlendirme Raporu
29
• Gürcistan’a verilecek ‘iyi bir ders’ ile Azerbaycan’a ve Türkiye’ye de mesaj gönderilmiş
olacağı düşünüldü.
• Son yıllarda hızla yakınlaşan Türkiye, Gürcistan ve Azerbaycan üçlü hattını kırmanın
en iyi yolu olarak Gürcistan görüldü. Gürcistan zincirin zayıf halkasıydı.
• Eğer Gürcistan işgal edilebilir ya da Batı yanlısı yönetim düşürülebilirse bu durumda
Türkiye-Gürcistan-Azerbaycan hattı kırılmış ve yerine Rusya-Gürcistan-Ermenistan
hattı kurulmuş olacak, Batı etkisi de bölgede kırılmış olacaktı. İran ile nispeten iyi
ilişkiler düşünüldüğünde Kafkasya ve hatta Orta Asya’da Rus etkisi tekrar tesis edilmiş
olacaktı.
• Gürcistan üzerinde Rus etkisinin artışı enerji hatları üzerinde de Rus etkisinin artışı
anlamına gelecektir. Gürcistan’ın taraf değiştirmesi ile birlikte tüm Hazar Havzası’nın
enerji hatları yine Rus bölgesinden geçecektir ve Avrupa’ya alternatif hat fikri daha
baştan boşa çıkarılmış olacaktır. Bunun yanı sıra gerçek anlamda bağımsız olabilmek
için enerjilerini Rusya dışı hatlarla dünyaya pazarlamaya çalışan Azerbaycan,
Kazakistan ve Türkmenistan’ın hayalleri de gerçekleşmesi imkânsız hale gelecektir.
Gürcistan
Rusya
Azerbaycan
Ermenistan
Türkiye
USAK Gürcistan Krizi Değerlendirme Raporu
30
• Özetle Gürcistan bölgedeki tüm dengeleri değiştirebilecek önemde bir bölgeyi işgal
etmektedir. Rusya bu bölgeyi etki sahasına alabilmek için herşeyi yapabilecek bir
hazırlık içindeydi.
• Rusya’nın Gürcistan’a saldırısının rasyonel açıklamaları olsa da saldırı sadece mantıkla
açıklanamaz. Sorunun duygusal boyutu da oldukça önemlidir. Rusya yıllarca kendi
idaresinde kalan Gürcistan’ın ABD ile yakınlaşmasını ihanet olarak görmüştür ve
rasyonel hedeflere ek olarak ‘ders verme’, ‘intikam alma’, ‘haddini bildirme’ gibi
duygu yüklü hedefler devreye girmiştir.
• Rusya, Gürcistan’ın saldırısına bilinçli
bir oyuna çekilip çekilmediğini düşünmeden
ve uzun değerlendirmeler yapmadan ani ve
aşırı tepki vermiştir. Gürcistan’ın Güney
Osetya’ya saldırı kararı tartışılabilir ve
Saakaşvili’nin liderliği sorgulanabilir. Ancak
Rusya’nın Saakaşvili’den daha akıllıca bir
strateji izlediğini söyleyebilmek de kolay
değildir.
• İlk günlerde Rusya nerede duracağını
bilememiştir.
• Savaşın hemen her gününde Rusya kanadı sinirli ve maksadı aşan ifadeler
kullanmıştır. Rusya’nın halkla ilişkiler konusunda ciddi sorunları ortaya çıkmıştır.
• Temelde Gürcistan’ın iç işleri sayılan Güney Osetya nedeniyle Rus güçlerinin
Gürcistan’ı işgal etmeye kalkması Uluslararası Hukuk’un ve Birleşmiş Milletler (BM)
sisteminin açıkça çiğnenmesidir.
• Başta Gori kenti olmak üzere, Rus güçlerinin çok sayıda sivili öldürmesi, yaralaması,
sivil yerleşim yerlerine zarar vermesi Rusya’nın işini kolaylaştırmamıştır. Dahası Rus
güçlerin koruması altında Oset milisleri Gori’de çocuk yaşta Gürcüleri katletmiş, on
binlerce Gürcü evini terk etmek zorunda kalmış, işyerleri yağmalanmıştır. Bunlar da
Rusya açısından gereksiz ve Rus çıkarlarının aleyhine eylemlerdir.
• Kontrolsüz güç, güç değildir. Rusya Gürcistan ile savaşta her zaman gücünü kontrol
edebilen bir güç olmamıştır.
• Ateşkes antlaşmasında mutabık kalınmasına ve Medevedev’in Sarkozy’e söz
vermesine karşın Rus güçlerinin ateşkes kararına uymaması, ateşkes metni
imzalandıktan sonra dahi Rus güçlerin askeri eylemlerinin sürmesi Rusya’nın
güvenilirliği konusundaki şüpheleri arttırmıştır.
• Rusya, Gürcistan’da askeri gücünü kanıtlamıştır. Fakat kar-zarar muhasebesi yapmak
için henüz erkendir.
• Ateşkese rağmen Gürcistan’dan çıkmayan Rus askerinin dağılımı ve kontrol altına
aldığı noktalar dikkate alındığında Rusya’nın Gürcistan haritasını yeniden çizmek
Rusya’nın Gürcistan haritasını
yeniden çizmek istediği
anlaşılmaktadır. Şu an itibariyle
Gürcistan’dan Abhazya, Güney
Osetya, Acaristan, Cevahiti ve
Gürcistan olarak 5 ayrı devlet
çıkarmak mümkündür.
USAK Gürcistan Krizi Değerlendirme Raporu
31
istediği anlaşılmaktadır. Şu an itibariyle Gürcistan’dan Abhazya, Güney Osetya,
Acaristan, Cevahiti ve Gürcistan olarak 5 ayrı devlet çıkarmak mümkündür. Yeni
haritada Gürcülere bırakılan yer daraltılarak bu devletler arasında topraklar birbirine
yakın oranlarda da paylaşılmak istenebilir. Bu durumda her bir mini-devlet Rusya’nın
denetiminden çıkamayacak birer uyduya dönecektir.
III.3. ABD’NİN SAVAŞ KARŞISINDAKİ TUTUMU VE YENİ SOĞUK SAVAŞ SENARYOLARI
• ABD bu çatışmada Rusya’nın aşırı güç kullanımı karşısında hazırlıksız yakalanmıştır.
Savaş için gerekli hazırlıkların yapıldığını gösterir işaretler mevcut değildir.
• ABD, Rusya’nın Gürcistan müdahalesine karşı sert bir dil kullanmış, Rusya’yı açıktan
tehdit eder bir dili tercih etmiştir. Pentagon 15–23 Ağustos tarihlerinde ABD, Rusya,
Fransa ve İngiltere’nin Japon Denizi’nde yapacağı ve Rus limanı Vladivostok’un da
kullanılacağı FRUKUS deniz tatbikatını iptal etmiştir. Ayrıca Rusya’nın G-8’den
dışlanması ve Dünya Ticaret Örgütü’nün dışında tutulması opsiyonları da gündeme
getirilmiştir.
• Savaş esnasında gelen sert uyarıların Rusya üzerinde ciddi hiçbir etkisi olmamıştır.
• Gürcistan’da halk arasında ABD’nin itibarı önemli oranda düşmüştür. Savaş öncesinde
ABD’nin en yoğun halk desteği aldığı, hatta Başkan Bush’un ABD’den dahi daha
popüler bir lider olduğu Gürcistan’da ABD’ye şüpheyle bakanların sayısında önemli bir
artış vardır. Rusya yanlıları bu memnuniyetsiz kitlelerden yararlanarak Saaakaşvili’yi
çeşitli yollardan devirmeyi deneyebilir.
• Rusya’nın küçük bir müttefikini dahi koruyamamış olması ABD desteği konusunda
önemli soru işaretlerine yol açmıştır.
• Başkan Yardımcısı Dick Cheney, Dışişleri
Bakanı Rice ve Savunma Bakanı Gates
Rusya’nın eylemlerinin cezasız
kalmayacağını söylemişlerdir. Eğer bu
Amerikan devletinin bir kararı ise ABD’nin
Rusya’ya yanıtının henüz gelmediğini,
önümüzdeki günlerde bu yanıtın
beklenmesi gerektiğini hatırlatmak gerekir.
• ABD krize geç müdahale etmekle suçlandı.
• Gürcistan Devlet Başkanı Saakaşvili ABD’yi savaşa çekebilmek için özel bir çaba
harcadı. Ancak ABD savaşa dâhil olmamak için titiz bir gayret içinde oldu.
• ABD, Gürcistan’da prestij kaybına uğramış olsa da Gürcistan’daki çatışmalar bir Rusya-
ABD savaşı için yeterli gerekçeleri sunmamaktadır. ABD böyle bir çatışmaya normal
ABD, Rusya karşısında küçük bir
müttefikini bile korumaktan aciz
ülke görüntüsünü vermiştir
USAK Gürcistan Krizi Değerlendirme Raporu
32
şartlarda tek başına girmez. Irak’a dahi 50’den fazla ülkenin desteği ile giren ABD’nin
Rusya ile sıcak çatışmaya ani bir kararla girmesi beklenemezdi. Fakat bu durum
ABD’nin Rusya’dan korktuğu, ya da Rusya’ya karşı elinde mücadele aracı olmadığı
şeklinde de yorumlanmamalıdır.
• ABD’nin Rusya’yı kuşatma politikası önümüzdeki dönemde de devam edecektir.
Çünkü ABD için yakın dönemde küresel rakip İran veya İslam dünyası değil Rusya ve
Çin’dir. İslam dünyasını ve diğer olası rakipleri zayıflatma çalışmaları sürecek olsa da
temelde kontrol altında bir Rusya ve Çin öncelikli iki hedeftir. Rusya’nın
Gürcistan’dakine benzer şiddet kullanımına varan çıkışlarını ABD benzeri araçlar ile
cezalandırmak isteyecektir. Rusya ve ABD arasında karşılıklı olarak gücünü karşı tarafa
ispat yarışı başlamıştır. Yarıştan kimin galip çıkacağı henüz belirsizdir.
• Bu tabloya bakarak yeni bir Soğuk Savaş’ın başladığını söylemek doğru olmaz. Soğuk
Savaş özel bir dönemin koşullarında ortaya çıkmıştır. Yeni gerilim Soğuk Savaş’tan
farklı şartların ürünü olacaktır.
• Aynı zamanda Soğuk Savaş temelinde her ne kadar güç mücadelesini barındırsa da
ideolojilerin çatıştığı bir dönem olmuştur. Bugün itibariyle Rusya’nın geçmişte olduğu
gibi savunduğu bir değerler bütünü bulunmamaktadır.
• 1991’de küresel düzen yıkılmış, ancak yerine yeni bir düzen kurulamamıştır. Şu an
yaşanan sancılar yeni düzen kurmak için rakiplerin rekabetinden kaynaklanmaktadır.
Bu durum 19. Yüzyıl Avrupa düzeninin bizzat Avrupa güçleri elinde yıkılması ve I. ve II.
Dünya Savaşları ile yeni bir düzenin ortaya çıkmasına benzemektedir. Bu durumda 21.
yüzyılın ilk döneminin oldukça sancılı geçmesi beklenebilir. Yeni bir düzen kurmak için
çok kanlı savaşlar da gerekebilir. Eğer yeni dönem de İngiltere’nin 19. Yüzyılda
kurduğu küresel düzenin yıkılması gibi şekil alacaksa bu durumda ABD-Rusya
rekabetinin yeni süper güç veya güçler doğurması da mümkündür.
• Rusya’nın ABD karşısındaki en önemli avantajı olarak enerji hatlarını kontrol etmesi
gösterilmektedir. Oysa ABD’nin Rusya’ya doğrudan gaz veya petrol bağımlılığı
bulunmamaktadır. Bu durum daha çok AB ülkeleri için söylenebilir. Ancak petrol arz
eden bir ülkenin ithalatçılar karşısında ürününü siyasi araç olarak kullanmasının bir
sınırı olduğu 1970’li yıllarda çok net bir şekilde anlaşılmıştır. Petrol ve gazını silah
haline getirmeye çalışacak bir Rusya bundan yarardan çok zarar görebilir. Rusya
ekonomisindeki büyüme enerji sektöründeki büyümeye fazlasıyla bağımlı hale
gelmiştir ve Rus ekonomisi petrol ve gaz fiyatlarındaki değişim karşısında çok
savunmasızdır. Ekonomisi çok az sayıda ürüne bağlı bir ekonominin ABD ve AB
ekonomileri karşısında uzun vadede dayanması oldukça güçtür. Rusya’nın enerji
ürünlerindeki satışlarda tek taraflı bir bağımlılıktan söz etmek mümkün değildir.
• Bunun dışında unutulmaması gereken bir nokta da kısa ve orta vadede bu politikalar
belli bir seviyeye kadar etkili de olsa uzun vadede devletlerde yeni sisteme uyum
sağlama adına yapılan değişikliklerle bu gibi politikaların etkinliği zayıflamaktadır.
USAK Gürcistan Krizi Değerlendirme Raporu
33
• ABD, Gürcistan’daki Rus saldırılarının karşılığını en yakın zamanda vermek
isteyecektir. Kafkaslarda ve Karadeniz’de Gürcistan olayları ile birlikte dengeler daha
hızlı bir şekilde değişmeye başlamıştır.
• Rusya’nın en önemli sorunu askeri gücü dışında nispeten zayıf oluşudur. Rusya
komşularına herhangi bir siyasi ya da ekonomik düzen / model önerememektedir.
ABD’ye karşı çıkışları tek başına bir düzen önerisi sayılamaz. Rusya ile birlikte olmanın
tek yararı Rusya’nın saldırılarından korunmak olmaktadır. Bu ise uzun dönemde
Rusya için yeterli değildir. Saldırılma endişesi ile devletleri uzun süre yanınızda
tutmanız zordur. Buna karşın AB ve ABD ekonomik ve siyasi bir düzeni temsil
etmektedir. Balkanlar’da, Doğu Avrupa’da ve Kafkaslarda ülkeler AB’ye kendi istekleri
ile katılmak istemektedirler. ABD’nin önderliğini yaptığı küresel düzen de sadece
tehdit üzerinde işlememektedir. Küresel ya da bölgesel liderlik sadece askeri güçle
olmaz. Yumuşak gücü olmayan, istikrar ve refah vaadedtmeyen bir ülkenin orta ve
uzun vadede gücünü koruyabilmesi zordur. Rusya Stalin döneminden hareketle bunu
en iyi bilen ülke olmalıydı. Stalin’in Boğazları ve Doğu Anadolu’nun bir kısmını işgal
etme tehditleri Türkiye’yi NATO’ya sürüklemişti. Bir anlamda Stalin Türkiye’yi
NATO’nun kollarına itmişti. Aynı durum Gürcistan için de yaşanmaktadır. Rusya
korkusu ülkeleri Rusya’ya
yaklaştırmamakta, aksine ondan
uzaklaştırmaktadır. Eğer Rusya bölgesel ya
da küresel güç olmak istiyorsa ekonomik
ve siyasi alandaki yumuşak güçlerini
devreye sokmalı, korkudan çok ümit vaat
etmelidir.
• Rusya’nın önemli bir hatası da öfkeyle
hareket etmesi, ABD’nin uluslararası hukuk ve örgütlerden çıkarları doğrultusunda
yararlanma yeteneğini yeterince gösterememesidir. Bazı durumlarda ise “ABD yaptı
ise ben de yaparım” söylemi kullanılmaktadır. ABD’nin uluslararası hukuktan
yararlanmada gösterdiği başarısızlık nasıl Irak Savaşı’nda kendisine büyük maliyetlere
yol açtıysa, Rusya da aynı eleştiri ve maliyetlerle karşılaşacaktır.
ABD BAŞKANLIK SEÇİMLERİ VE GÜRCİSTAN KRİZİ
• ABD – Rusya geriliminin Amerikan başkanlık seçimlerinden sonra da devam edeceği
tahmin edilebiliyor.
• Kimi uzmanlara göre Rusya saldırılarını bilinçli olarak ABD’de seçim olduğu yıllarda
yapıyor. Örneğin 1956 Macaristan, 1968 Çekoslovakya ve 1980 Afganistan işgallerinin
hep Amerikan seçim yılları olduğuna dikkat çekiliyor. Bu yıllar aynı zamanda
ABD, Gürcistan’daki Rus
saldırılarının karşılığını en yakın
zamanda vermek isteyecektir
USAK Gürcistan Krizi Değerlendirme Raporu
34
olimpiyatların da yapıldığı yıllar. Gürcistan krizi de olimpiyatların açılış törenleri
esnasında patlak verdi ve ABD’de seçim yılına denk geldi. Rusya’nın özellikle böyle bir
denk getirme çabasında olduğunu söylemek zorsa da ABD’de seçim yılı oluşu krizin
gelişimini etkileyecektir.
• Bush yönetimi krizi sona erdirebilmek için yeterli süreye sahip değildir. Cumhuriyetçi
neo-conlar hala Soğuk Savaş’ın zafer sarhoşluğu ile hareket etmektedir. Bu anlayışa
göre yarışı ABD kazanmıştır ve Rusya da kaybetmiştir. Kaybeden yerine razı olmalıdır.
Pazarlık ve diyalogdan yoksun görünen bu yaklaşımın McCain’in başkan seçilmesi
halinde devam edeceği söylenebilir. Cumhuriyetçi aday Gürcistan’a açık destek
verirken, Rusya’ya adeta meydan okumuştur.
• Demokrat aday Obama’nın seçilmesi halinde ise ABD’nin İran, Rusya, Suriye ve hatta
Hamas gibi yapılar ile diyalog ve pazarlık içine gireceği beklentisi yüksektir. Ancak
kanaatimizce Rusya ve ABD arasında yapısal rekabet konuları vardır ve bu rekabetin
kişisel tercihler ile kolayca halledilebilmesi zor görünmektedir.
• Seçime kadar McCain ve Obama’nın Rusya’ya karşı söylemlerini sertleştirmeleri de
beklenebilir. Çünkü ABD’de başta Polonyalılar olmak üzere Rusya karşıtı ciddi bir oy
potansiyeli bulunuyor.
III.4. NATO’NUN GELECEĞİ VE RUSYA İLE İLİŞKİLER
• Soğuk Savaş sona erdikten sonra varlığı en
çok sorgulanan kurumların başında NATO
gelmiştir. İttifakın düşmanını kaybetmesi
ile gereksiz hale geldiği tartışmaları örgütü
kimlik krizine sokmuştur. Kendisine küresel çapta terörle mücadelede yeni roller
arayan örgüt son olaylar ile birlikte yeniden hayat bulmuştur. Rusya ile ilişkilerde yer
yer güç kullanmak gerekeceği, bunun ise ancak NATO benzeri bir örgütün şemsiyesi
altında olabileceği kabul edilmektedir.
• NATO genişlemesi Rusya’yı endişelendirmekte ve kuşatılmışlık hissine neden
olmaktadır. Özellikle genişlemenin Rusya’nın en yakın sınırlarına dokunmuş olması
NATO’yu Rusya karşıtı bir örgüt olarak algılanmaya itmektedir.
• NATO genişlemesine Rusya Gürcistan ve Ukrayna’ya kadar direnememiştir. Buradaki
başarının sırrı NATO’ya yolları Avrupa Birliği’nin (AB) açmasında gizlidir. Orta ve Doğu
Avrupa ülkeleri ve Baltık ülkeleri NATO’ya girmeden önce AB’ye girmişlerdir.
Ekonomik ve siyasi anlamda Avrupa’nın gerçek bir parçası haline gelen bu ülkelerin
askeri klübe de üye olmaları daha kolay olmuştur. Bu anlamda AB üyesi olmayan
Ukrayna ve Gürcistan’ın NATO’ya dâhil olmaları fikri Rusya’da tehlikeli bulunmuş, AB
NATO genişlemesi ve AB
genişlemesi birbirini destekleyen
süreçler olmalıdır.
USAK Gürcistan Krizi Değerlendirme Raporu
35
şemsiyesine sahip olmayan bu ülkeler Moskova karşısında daha fazla savunmasız
kalmışlardır.
• Bundan sonraki süreçte meseleye sadece askeri araçlarla bakılmamalıdır. NATO,
AB’nin çok önünde gitmemeli, en azından AB’ye aday üyelik kartları ile birlikte devam
etmelidir.
• Türkiye’nin AB üyelik sürecinin hızlandırılmasının da NATO genişlemesine katkısı
olacaktır. AB üyesi olmadan uzun yıllar önce NATO üyesi olan Türkiye’nin tam
üyeliği sayesinde Kafkasya ve Karadeniz’de AB etkisi artacak ve bu durum NATO
genişlemesine de katkı sağlayacaktır.
• Gürcistan ve Azerbaycan’a AB üyelik perspektifi kazandırılması da yararlı olacaktır.
• Krizin çözümünde en etkili araç ise Gürcistan (ve Azerbaycan’a) NATO üyeliği takvimi
çıkarılmasıdır.
III.5. AVRUPA VE ABD’NİN KRİZE BAKIŞINDAKİ FARKLAR
• ABD Soğuk Savaş’ın bitiminden bu yana Orta ve Doğu Avrupa’da Rusya’nın zayıflığını
istismar ederek yol almaktadır. Rusya, ABD’ye karşılık veremediği için birçok adımı
sineye çekmektedir. ABD fırsattan istifade etmekte ve daha çok askeri önlemlere
ağırlık vermektedir.
• Avrupa, özellikle de Almanya ve Fransa ise Rusya’nın Avrupa kıtasına bir daha tehdit
oluşturmayacak şekilde entegre edilebilmesi üzerinde durmaktadır. Ekonomik çıkarlar
ile Rusya’nın Avrupa’ya olan bağımlılığını arttırmaya çalışan bu ülkeler enerji
fiyatlarındaki patlama ve Rus ekonomisindeki düzelme ile birlikte Rusya karşısındaki
en önemli kartlarını kaybetmiş oldular. Borçlarını önemli oranda kapatan Rusya
bugün Avrupa karşısında daha rahat bir konuma sahip. Hatta doğalgazda artan
Avrupa bağımlılığı Moskova’yı güçlendiriyor.
• Rusya’nın geçtiğimiz yıllarda Ukrayna üzerinden gelen doğalgazı kesmesi Avrupa
ülkelerine enerji konusunda Rusya’ya olan bağımlılıklarını sert bir şekilde hatırlattı ve
alternatif hatlar konusunda arayışlar arttı. Bu konuda en iyi alternatif olarak Hazar
enerji kaynakları ve bunların Rusya dışı bir hattan, Gürcistan ve Türkiye üzerinden
taşınması daha fazla gündeme geldi. Ancak enerji alanındaki bağımlılığa rağmen
Avrupa Birliği’nin Rusya ile ilişkilerde daha as saldırgan yöntemleri tercih ettiği
biliniyor. Özellikle Almanya kuzeyden oluşturmayı planladığı Rusya enerji bağlantısı ve
bu ülkedeki yatırımları ile Rusya’yı fazlaca kızdırmamak gerektiğini düşünüyor. Tarih
boyunca en önemli sorunları Rusya ile yaşamış bir ülke olarak Almanya’nın tarihi
korkuları Alman-Rus gerilimini tırmandırmayı yararlı bulmuyor. Nitekim Gürcistan ve
USAK Gürcistan Krizi Değerlendirme Raporu
36
Ukrayna’nın NATO üyeliğini engelleyen ülkelerin başında da Almanya ve Fransa
geliyordu. İki ülkenin bu konudaki çekingenliği devam ediyor.
• ABD’nin Rusya’ya karşı sert retoriğini ve ani eylem taleplerini AB kanadında yeterince
göremiyoruz. Bu durum eski Yugoslavya’da da gözlenmiş ve ABD devreye girene
kadar çok sayıda katliam gerçekleşmişti. Kafkasya’da da ABD ile AB arasında bu fark
net bir şekilde ortaya çıktı.
• Rus saldırganlığı eski Doğu Avrupa ülkelerindeki kaygıları zirveye çıkardı. Fransa ve
Almanya’nın çekingen tutumu bu ülkelerde rahatsızlığa yol açıyor ve Rusya’ya karşı
kesin garanti arayışı içindeler. Savaşın başlamasından sadece bir hafta sonra Polonya,
Litvanya, Letonya, Estonya ve Ukrayna başkanlarının Saakaşvili’yi ziyaret ederek
dayanışma gösterisinde bulunmaları Gürcistan’daki gelişmeleri ne kadar yakından
takip ettiklerini gösteriyor. AB ve NATO üyeliğine rağmen Doğu Avrupa’da Rusya
karşısında güvenlik arayışları sona ermiş değil. Bu durumda söz konusu ülkeler
uluslararası liderlik konusunda Berlin, Paris veya Brüksel’den çok Washington’a
güveniyorlar. Nitekim Sarkozy’nin Medvedev’le görüşmesinde Rusya’nın Kafkasya’da
vatandaşlarını koruma vb. Gerekçelerle ‘bazı hakları’ olduğunu söylemesi Baltık
ülkelerinde ve Doğu Avrupa’da Fransa’ya güvensizliği daha da arttırdı. Bu durum
Avrupa güvenliğinde ciddi bir ikiliğe yol açabilir.
• Doğu Avrupa ülkeleri, Ukrayna ve Baltık ülkeleri Fransa ve Almanya’nın savaş
esnasındaki performansından memnun değiller. Alman Dışişleri Bakanlığı ‘Rusyacı’
olmakla suçlanıyor. Polonya Devlet Başkanı Lech Kaczynski Fransa ve Almanya’nın
Moskova’ya karşı çok yumuşak olduğunu ayrıca AB’nin bu konudaki tutumunu tek
başlarına belirlemeye çalıştıklarını iddia etti. Yakın dönemde AB Dış Politikası
konusunda tıpkı Irak’ta yaşandığı gibi çatlaklar büyüyebilir. ABD ve İngiltere hattı
Rusya’dan korkanlar ile birleşerek Fransa ve Almanya’ya meydan okuyabilir.
III.6. RUSYA’NIN SAYGI TALEBİ
• Rusya’nın Gürcistan’daki güç kullanımı herşeyden önce gücüne saygı talebidir.
ABD’nin kendisine saygı göstermediğini ve küresel dengelerde hakkettiği yeri
vermediğini düşünen Rusya neler yapabileceğini kanıtlamak istemektedir. Putin
Rusya’nın gerçek gücünün ne olduğu konusunda geçmişte çeşitli defalar çıkışlar
yapmış, ancak bu uyarıları dikkate alınmamıştı.
• Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de yabancı bir gazeteye verdiği demeçte yeni dönemde
ABD’nin gücü paylaşması gerektiğini vurgulamıştı.
• ABD’nin tek taraflı eylemleri ve tek süper güç olarak devam etme arzusu tüm
dünyada rahatsızlıklara yol açıyor. Fakat unutulmaması gerekir ki iktidar kendiliğinden
paylaşılabilen bir güç değildir. İktidar isteyen payına düşeni gücünü göstererek almak
USAK Gürcistan Krizi Değerlendirme Raporu
37
durumundadır. Rusya henüz gücü konusunda ABD’yi ikna edebilmiş değildir. Bu arada
belirtmek gerekir ki tarih kendisini çok güçlü sananlar ve gücündeki azalmayı fark
edemeyerek iktidarı diğerleri ile paylaşamayanların yaşadıkları felaket örnekleriyle
doludur. ABD ve Rusya’nın rekabeti her ikisine de ummadıkları zararlar verebilir ve bu
aradan başka güçler kendilerine küresel yönetimde yol bulabilirler.
• Rusya’nın Gürcistan saldırısı sadece ‘saygı talebi’ olarak değerlendirilemez. Rusya
Gürcistan’da yeterli direnç ile karşılaşmaması halinde Sovyetler dönemindeki
reflekslerine dönebilecektir. Gürcistan’daki gelişmeler ilk olarak Rus azınlığa sahip
eski SSCB ülkelerinde büyük bir endişeye yol açmaktadır. Bunların başında Kazakistan,
Ukrayna, Letonya, Moldova ve Estonya bulunmaktadır. Burada Rusya’nın saygı talebi
ile söz konusu devletlerin bağımsızlıklarına ve toprak bütünlüklerine saygı talepleri
çatışmaktadır.
III.7. RUSYA, ABD’YE KARŞI NE YAPABİLİR?
• ABD ve Rusya arasındaki gerilimin daha ne kadar tırmanacağını bilemiyoruz. Eğer
önümüzdeki günlerde Rusya-Batı kutuplaşması yükselecek ve ABD Rusya’ya karşı çok
sert önlemler almaya başlayacaksa Rusya’nın da elinin boş olmadığını görmek
zorundadır. Olası bir kutuplaşmada Batı-karşıtı bir Rusya’nın yapabileceklerini şöylece
sıralamak olası:
o Öncelikle Rusya ABD’nin sevmediği ne kadar ülke varsa bunlarla ilişkilerini
geliştirecektir. İran, Suriye ve Venezüella listenin başında. Venezüella Rusları
Latin Amerika’ya davet ediyor bile. Venezüella-Rusya ikilisi Batı Yarımküre’de
ABD’yi zor durumda bırakacak birlikteliklere zemin hazırlayabilir. İran ve
Suriye ile işbirliği ise çok daha tehlikeli. Filistin’den Afganistan’a kadar geniş
bir bölgede Rusya-Suriye-İran işbirliği ABD projelerinin altını oyar, bölgedeki
mevcut dengeleri altüst eder. Elbette İran-Rusya işbirliğinin Kafkaslar’da da
önemli etkisi olacaktır. Hem İran, hem de Suriye Rusya’ya en son Gürcistan
olaylarında destek vererek böyle bir işbirliğini kolaylaştırdılar. Suriye Devlet
Başkanı geçtiğimiz hafta Rusya’daydı. Burada tam iki gün geçirdi ve Gürcistan
olayları nedeniyle Rusya’yı savunup, Batı’yı eleştirdi.
o Rusya’nın ABD karşısında kullanabileceği kartlardan bir tanesi silah satışları.
ABD’nin düşman veya tehlikeli saydığı ülkelere ve / veya gruplara kontrolsüz
bir şekilde Rus silahlarının satılması ABD’nin güvenlik maliyetlerini oldukça
arttırabilir. En son Suriye Devlet Başkanı Rusya’da silah alımı görüşmeleri
yaptı.
o Rusya’nın önemli bir kartı da diplomatik sahadadır. Birleşmiş Milletler
Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) beş daimi üyesinden biri olan Rusya, ABD’nin
USAK Gürcistan Krizi Değerlendirme Raporu
38
geçmesini istediği her türlü kararı veto edebilecek bir güce sahip. Batı karşıtı
bir noktaya kayacak bir Rusya bu gücünü daha fazla kullanabilir.
o ABD için diğer hayati konulardan biri de küresel terörle mücadele. Bu konuda
devletlerin birbirine desteği çok önemli. Rusya 11 Eylül’den sonra ABD’ye
önemli bir destek sağladı ve bu desteğin karşısında Çeçenistan’da Batı’dan
daha fazla anlayış alarak gördü. Fakat dengelerdeki değişim son ucunda
terörle mücadeledeki işbirliği darbe alabilir ve Rusya mücadeleye desteğini
azaltabileceği gibi bazı terör gelişmelerini görmezden de gelebilir. Bu noktada
Türkiye’deki terör olayları da etkileyecek alanlardan biri olabilir. Geçmişte PKK
terör örgütüne desteği bilinen Rusya’nın Kuzey Irak’ta barınamayan bir
PKK’nın Kafkasya’ya yerleşme çabalarına nasıl bakacağı Türkiye’nin terörle
mücadelesine hayati bir etki yapabilecektir.
o Rusya’nın ABD’ye karşı kullanabileceği bir kart da nükleer teknoloji ve
silahların yayılması konusunda ortaya çıkmaktadır. Rusya’nın başta İran olmak
üzere nükleer olmak isteyen diğer ülkelere tam destek vermesi halinde
ABD’nin yayılmayı durdurabilmesi olası değildir.
o Rusya’nın ABD karşısında koz olarak gördüğü en önemli kart ise elbette enerji
arzı ve fiyat belirlenmesi. Rusya hem petrolde, hem de doğalgazda son yıllarda
hep ilk üç üreticiden biri oldu. Özellikle doğalgazda Avrupa pazarlarında
piyasayı domine eden bir aktör. Bu nedenle fiyat oluşumunda ve arzın
arttırılıp azaltılması önemli bir güce sahip. Moskova bu gücü ABD ve genel
olarak Batı’ya karşı tehdit aracı olarak kullanabilir. En azından kendisi
doğrudan kullanmasa da enerji üstünlüğü karşı tarafta psikolojik üstünlüğe yol
açabilir. Nitekim Almanya’nın Rusya’ya karşı ılımlı olduğu anlardaki en önemli
kaygılarından biri de enerji alanındaki işbirliklerinin zarar görmemesidir.
o Kafkasya ve Orta Asya Rusya’nın kendisine en fazla güvendiği bölgeler. Rusya
Orta Asya’da Kafkasya’dan bile daha rahat. Gerilim ortamında ABD’nin Orta
Asya’daki üsleri ve yerleşme planları da sekteye uğrayabilir. Zaten Rusya,
ABD’nin Orta Asya’da yayılma planlarını da uzun bir süredir kendisini kuşatma
planlarının bir parçası olarak değerlendiriyor.
o Sıcak çatışma alanları Afganistan ve Irak, ABD’nin en zayıf noktaları arasında.
Rusya’nın bu bölgelerde işbirliğinden düşmanlığa kayışı ABD için bu bölgeleri
her açıdan daha maliyetle hale getirebilecektir.
o Aynı şekilde Ortadoğu’da Lübnan ve Filistin’de Suriye ile İran’ın müttefiki
olacak bir Rusya ABD-İsrail ikilisine önemli sorunlar yaşatabilir.
o Liste daha da uzatılabilir. Örneğin Soğuk Savaş sonrasında artan uluslararası
organize suçlarla mücadelede Rusya ile yapılan işbirliklerini yeni dönemde
gerçekleştirmek zorlaşabilir. Söz konusu olan Avrupa’dan Pasifik Okyanusu’na
kadar uzanan bir dev olduğunda ABD’ye verebileceği zararlar da artmaktadır.
USAK Gürcistan Krizi Değerlendirme Raporu
39
Üstelik tüm dünyanın ABD’yi dengeleyecek bir devleti mumla aradığı bir
dönemde olduğumuzu hatırlayacak olursak, Rusya meydana gelmiş olan
büyük muhalefet boşluğunu yakalamış ve gücünün çok ötesinde bir nüfuza
kavuşmuş olur.
III.8. ABD RUSYA’YA KARŞI NE YAPABİLİR?
• En uç opsiyon Rus güçleri ile çarpışmanın göze alınması ve bölgeye askeri güç sevk
edilmesidir. Bu yönde henüz bir işaret bulunmamaktadır. Ayrıca ABD’nin tarzı Rusya
gibi büyük bir güçle doğrudan çatışma yerine dolaylı çatışmaları tercih etmek
yönündedir. Gerek SSCB ve Rusya Federasyonu, gerekse ABD II. Dünya Savaşı’ndan
sonra daha çok güçleri ile orantısız derecede küçük ve zayıf ülkelere saldırdılar (Kore,
Irak, Haiti vb.)
• ABD’de üzerinde durulan ilk seçenekler arasında Rusya’yı G-8’den çıkarmak, Dünya
Ticaret Örgütü’nün dışında tutmak ve hatta 2014 Kış Olimpiyatları’nı Rusya’nın
elinden almak gibi önlemler bulunuyor. Rusya ile Japon Denizi’nde yapılması
düşünülen tatbikat da iptal edildi. Bu seçeneklerin olumsuz yönü ise Rusya’yı Batı ile
ilişki içinde tutan araçların elden çıkacak olması. Bu önlemlere karşı çıkanlar Sovyetler
Birliği’nin karşılıklı görüşmeler yoluyla yenildiğini, Rusya’nın Batı ile tüm
bağlantılarının kopmasının Rusya’dan çok Batı’ya zarar vereceğini iddia ediyorlar.
• ABD’nin Rusya’ya karşı tek başına eylemlerden çok ilk olarak NATO çatısını kullanması
bekleniyor. Diğer uluslararası örgütlerin de devreye sokulması beklenebilir.
Washington Rusya karşısında uluslararası kamuoyunun lideri konumunda olmak
isteyecek ve tek başına hareket ediyor izlenimi vermek istemeyecektir.
• AB içinde talepleri ciddi bir direnç ile karşılaşırsa ABD’nin İngiltere ile birlikte yeni
NATO üyeleri ile ortak hareket etmesi ve AB’yi Rusya konusunda ikiye bölmesi de
olanaklıdır.
• ABD’nin Karadeniz’de ve Kafkaslarda daha fazla güç bulundurabilmek için yükleneceği
ülkelerin başında Türkiye geliyor. Türkiye Rusya’yı kızdırmamak ve uluslararası
antlaşmalar ile ters düşmemek isteyecek, bu durum da ABD ile ilişkilerde gerilime yol
açabilecektir.
• ABD’nin özel taleplerde bulunacağı ülkelerin arasında Azerbaycan da bulunmaktadır.
ABD eğer Ortadoğu’daki formülü Karadeniz ve Hazar Havzası’na da uygular ise
doğrudan üsler kurmak isteyecektir.
• Özellikle Karadeniz’in statüsü konusunda Türkiye şu ana kadar ABD’den çok Rusya’ya
yakın durmuştur. Fakat Romanya ve Bulgaristan’ın ABD ile ortak hareket etmesi ve
USAK Gürcistan Krizi Değerlendirme Raporu
40
ABD’nin ısrarcı olması halinde Montrö Boğazlar Anlaşması ile kurulan düzen
üzerindeki baskı zirveye ulaşacaktır.
• Gürcistan ve Ukrayna’nın en kısa zamanda NATO’ya alınmaları ABD için en iyi
seçenektir. Fakat bu göründüğünden daha zor durmaktadır.
• Ayrıca Azerbaycan’ın da NATO’ya alınması halinde İngiltere’den Hazar Denizi’ne kadar
geniş bir hat NATO toprakları haline gelecektir. Afganistan’da yerleşmiş olan ABD
askerleri yakın bir dönemde Hazar ile Afganistan arasındaki dengeleri de kendi
lehlerine çevirmek isteyeceklerdir.
• Rusya’nın etki sahasında AB’nin de hızlı ilerleme göstermesi yararlı olabilir. Daha önce
belirtildiği üzere tam üyelik olmasa bile ABD ile NATO’ya aday görünen ülkeler
arasında artacak ilişkiler ve aday statüsünün verilmesi, ayrıca Türkiye’nin AB’ye tam
üyelik sürecinin hızlandırılması sayesinde bölgesel dengelerde AB ve ABD’nin ağırlığı
artacaktır.
USAK Gürcistan Krizi Değerlendirme Raporu
41
IV. TÜRKİYE VE KRİZ
USAK Gürcistan Krizi Değerlendirme Raporu
42
IV.1. TÜRKİYE KRİZİ İYİ YÖNETTİ Mİ?
• Öncelikle krizin başında yeterince aktif olunmadığı eleştirileri doğru değildir. İlk
günlerde ABD veya AB’nin yapıp da, Türkiye’nin yapmadığı herhangi bir iş yoktur. Dış
politika karar alıcılarının tatilde olması ise kamuoyuna yanlış bir imaj vermiştir. Fakat
imaj / algılama dışında Türkiye’nin krize dönük yapması gerekenlerde bir eksiklikten
bahsetmek zordur. Kriz sürpriz bir dönemde gelmiştir. Sadece Türk Dışişleri Bakanı
değil, İngiliz Dışişleri Bakanı gibi bazı önemli isimler de savaş patlak verdiğinde tatil
yapmaktaydılar. Fakat bu gibi durumlarda tatile rağmen kriz ile yakından ilgilenildiği
hissi kamuoyuna verilebilmelidir.
• Türk Dışişleri Bakanı meslektaşlarıyla düzenli olarak temasa geçmiştir. Gürcistan ile
kurulan temaslarda Türkiye’den beklentiler belirlenerek en kısa zamanda bu
beklentiler karşılanmaya çalışılmıştır.
• İnsani yardım konusunda önlemler alınmış ve Türk Kızılay’ı nispeten kısa bir sürede
Gürcistan’a gönderilmiştir.
• Türk yatırımlarının korunması için özel önlemler üzerinde durulmuştur. Türk
taşımacıları ve bazı sektörlerde çalışanlar zor durumda kaldıysa da Rus saldırıları
büyük Türk yatırımlarına dokunmamıştır. Örneğin TAV tarafından işletilen Tiflis
Havaalanı’nın TAV kısmı Rus jetlerinin saldırısına uğramamıştır. Rusya, savaşa
Türkiye’yi çekmemek için gerek enerji hatları, gerekse Türk yatırımlarına zarar
vermemeye özen göstermiştir.
• Türkiye boru hatları konusu üzerinde önemle durmuştur. Hatların güvenliği
konusunda Gürcistan ve Azerbaycan ile görüşmeler yapılmış, ayrıca petrol şirketleri
ile de görüşmeler yapılmıştır.
• Başbakan Recep Tayyip Erdoğan savaşın ilk haftasında hem Moskova’yı, hem de
Tiflis’i ziyaret etmiştir. Bu savaş ortamları için diplomasi adına oldukça hızlı bir
manevradır.
• Rusya’da bazı çevreler savaşa Türkiye’yi de sokmak istemişlerdir. Erdoğan’ın Rusya
ziyareti bu çabaların engellenmesinde önemli bir işlev görmüştür. Erdoğan’ın
Moskova’da karşılanması ve uğurlanması, Medvedev, Putin ve Lavrov’un üçüyle de
görüşmesi ve görüşmelerin içeriği Türkiye’ye verilen önemi teyit etmiştir. Rusya,
Türkiye’yi bu çatışmada karşısına almak istememiştir. Ayrıca Türkiye’nin Gürcistan ile
olan özel ilişkilerine rağmen uluslararası hukuku çiğnememek için gösterdiği özel çaba
Rusya’nın takdirini toplamıştır. Moskova ziyareti bu anlamda Gürcistan krizini
durdurmaktan çok Türkiye-Rusya ilişkilerini kurtarma çabasıdır ve işe de yaramıştır.
Kafkaslarda çıkarlar uyuşmasa da Türkiye için Rusya’nın Kafkaslar dışında da önemli
bir yeri vardır. 2008 yılında iki ülke ticaret hacminin 38 milyar dolara ulaşması
USAK Gürcistan Krizi Değerlendirme Raporu
43
beklenmektedir. Büyük bir olasılıkla Rusya 2008’de Türkiye’nin bir numaralı ticaret
ortağı olacaktır.
• Türkiye, başından beri Gürcistan’ın toprak bütünlüğüne sahip çıkmış ve sonuna kadar
bunu savunmuştur. Bu tutum Cumhuriyet’in kuruluşundan bu yana izlenen dış
politika ilkeleri ile uyumludur. Türkiye sınırların antlaşmalar ve uluslararası hukuk
kuralları çerçevesinde değişebileceğini savunmaktadır. Türkiye’nin Azerbaycan’da
Ermeni işgaline tepkisi, Irak’ın toprak bütünlüğünü ısrarla savunması bu kararlılığın bir
göstergesidir. Bu konuda Rusya ile çelişilmiş olması Türkiye açısından bir hata değildir.
IV.2. TÜRKİYE’NİN GÜRCİSTAN’I ‘AÇIKTAN DESTEKLEMESİ’ BİR HATA MIDIR?
• Bazı yorumcular Türkiye’nin Gürcistan’a çok yakın durduğunu, Rusya’yı ise kızdırdığını
öne sürerek Hükümeti eleştirmişlerdir. Buna karşın bölge uzmanları genelde bu
türden bir eleştiri getirmemişlerdir. Çünkü Türkiye’nin Gürcistan politikasında
1991’den bu yana önemli bir sapma gözlenmemiştir. Mevcut hükümetin politikaları
daha çok eski politikaların uygulanması şeklindedir. Örneğin boru hatları ve demiryolu
projeleri eski dönemlerde yapılmak istenen, ancak son dönemde uygulama olanağı
bulunan projelerdir.
• Kafkaslarda Türkiye ile Rusya arasındaki görüş farklarından dolayı Türkiye’yi sorumlu
tutmak haksızlık olacaktır. Ermenistan’ı uluslararası sınırların değişmesi pahasına
destekleyen bir Rusya ile Türkiye’nin aynı görüşte olması beklenemezdi. Türkiye gerek
Azerbaycan, gerekse Gürcistan konusunda hukukun gereklerini savunmuştur.
• Gürcistan, Türkiye’nin komşusudur ve bu ülkede barış ve istikrar Türkiye’nin
öncelikleri arasındadır. Gürcüler Osmanlı döneminde de Türklerin bölgedeki önemli
müttefikleri arasında yer almışlardı. Osmanlı dönemindeki Rus-Ermeni ittifakı
1991’den sonra da sürmektedir.
• Türkiye’nin Kafkasya politikası Türkiye-Gürcistan-Azerbaycan hattını oluşturmaya
dayanmaktadır. Türkiye bu hat üzerinde askeri güçten çok ekonomik işbirliği ve
entegrasyona önem vermiştir.
• Türkiye-Gürcistan-Azerbaycan hattı sayesinde bölge Avrupa’ya ve dünya ekonomik-
siyasi sistemine entegre olmaktadır.
• Bu hatta karşı Rusya Gürcistan’daki azınlıklar ve Ermenistan ile kuzeyden güneye bir
hat oluşturma çabasındadır. Eğer Rus etkisi Gürcistan’da tesis edilebilirse Rusya
Ermenistan ile doğrudan temas olanağına kavuşacaktır.
• Dengeler içinde sadece Gürcistan’ın yer değiştirerek Rusya saflarına geçmesi
Kafkasya’daki dengeleri tamamen değiştirecektir. Rusya-Gürcistan-Ermenistan hattı
USAK Gürcistan Krizi Değerlendirme Raporu
44
Azerbaycan ile Türkiye arasına girerken Türkiye’nin 1991’den bu yana üzerinde
çalıştığı tüm hedefler büyük zarar görecektir.
• Rus hattı sadece Türkiye ile
Azerbaycan arasına girmiş olmayacak,
aynı zamanda Türkiye ile Orta Asya
Türk dünyası arasına da girmiş
olacaktır. Rusya’nın Kafkasya’ya
Türkiye-Gürcistan-Azerbaycan hattının
tam ortasından yerleşmiş olması
Türkiye’nin kazanımlarını önemli
oranda geriletecektir.
• Rusya’nın silah zoruyla Gürcistan’ın
sınırlarını değiştirmesi ve bunun
karşısında ciddi bir tepki ile
karşılaşmaması halinde bölgede kötü
bir örnek oluşacaktır. Bölgede Türkiye
algılaması bozulurken Rusya ‘tek güç’
olarak ortaya çıkacaktır.
• Gürcistan örneğinin Rusya’nın istediği
yönde şekillenmesi halinde Azerbaycan’ın Ermenistan ile olan ilişkileri de olumsuz
yönde etkilenecek ve Azerbaycan’ın işgal altındaki toprakları geri alma ümitleri
tamamen sönecektir. Osetya örneğinde olduğu gibi Karabağ’ı veya diğer işgal
altındaki topraklarını geri almak isteyen Azerbaycan karşısında Rus tanklarını bulma
korkusuyla yaşayacaktır. Bu durum Ermenistan’ı daha saldırgan politikalara itebilir.
• Gürcistan’da yaşananlar şimdiden Azerbaycan ve Kazakistan’da korkuya ve
çekingenliğe neden olmuştur. Durumun aynı yönde devamı halinde çekingenlik
sindirilmeye dönüşecektir.
• Türkiye’nin çıkarı NATO’nun bölgede yayılması ve bölge devletlerine NATO ve AB’nin
koruma şemsiyesinin sağlanmasıdır. Bölgede Rusya’nın giremeyeceği alanların
oluşması bölgeye Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu istikrarı getirecektir. Aksi taktirde
Türkiye’nin tek başına Rus gücünü dengelemesi mümkün değildir.
• Türkiye savaşın patlak verdiği günden itibaren söylem olarak Gürcistan’a ve ABD’ye
yakın durduysa da zaman zaman ABD’yi dahi şaşırtacak hareketler içinde de olmuştur.
Örneğin ABD’nin kısa sürede Gürcistan’a silah yerleştirmesi konusunda Türkiye
ABD’den çok Fransa ve Almanya’ya yakın bir davranış sergilemiştir. Rusya’yı
kızdırmamak Ankara’nın en çok üzerinde durduğu hususlar arasında yer almıştır.
Türkiye, Gürcistan’ın kendisini savaşa çekmek istediği kaygısıyla bu konuda da hassas
davranmıştır. Türkiye’nin Gürcistan krizi ile ilgili tutumu konusunda ilk başlarda
Gürcistan’daki Önemli Türk
Yatırım Şirketleri
• Geocell: Telekomüniskasyon
• TAV: Havalanı inşaat ve
işletmeciliği
• Şener Arda Grubu: Liman
işletmeciliği
• Şişecam: Cam
• Transteknik: Petrol
depoloma
• Emlakbank: Bankacılık
USAK Gürcistan Krizi Değerlendirme Raporu
45
şüpheleri olan Moskova takip eden günlerde Türkiye’nin tutumundan oldukça
memnundur.
• Türkiye’nin ABD yerine AB’ye yakın duruşu kimi yorumcular tarafından olumlu
bulunmuş ve Türkiye’nin tam üyeliği açısından yararlı sayılmıştır. Ayrıca 1 Mart
tezkeresi ile benzerlikler çizilerek Türkiye’nin Ortadoğu’da olduğu gibi körü körüne
ABD’nin peşinden gitmemesi, Amerikan politikalarını sorgulaması, Amerikan
emperyal politikalarına alet olmaması gerektiği belirtilmiştir. Bu tespitlerde doğruluk
payı olmakla birlikte Kafkaslardaki gelişmelerin Ortadoğu’ndan farkı burada saldırgan
olanın, fiili tecavüzde bulunanın ABD değil, Rusya oluşudur. 1 Mart Tezkeresi’nde
Türkiye ABD’nin Irak’ı işgaline karşı çıkmıştır. Bu karşı çıkış hem AB’nin, hem de
BM’nin ABD’ye muhalefetine uyumludur. Oysa Kafkaslarda işgalci olan Rusya’dır ve
Fransa ile Almanya Rusya’dan korktukları için nispeten pasif bir Rusya politikası
gütmektedirler. Nispeten daha uzakta ve önemsiz buldukları Gürcistan için
kendilerinin çıkarlarını, Rusya ile ilişkilerini tehlikeye atmak istememektedirler. Başka
bir ifade ile bu krizde Almanya ve Fransa ile yer almak saldırgana destek vermemek
anlamına gelmemekte, aksine saldırıyı kalıcı hale getirmeye katkı sağlamak anlamına
da gelebilir. Türkiye Ortadoğu’da izlediği AB çizgisini Kafkaslarda izlemekte
zorlanabilir. Kaldı ki AB’nin de tek bir Rusya politikası mevcut değildir.
IV.3. YENİ BİR ‘1 MART TEZKERESİ’ VAKASI YAŞANABİLİR Mİ?
• Irak Krizi’nde de Türk Hükümeti ve ABD arasında ilişkiler oldukça yakın iken
TBMM’den tezkerenin geçmemesi sonucunda ABD-Türkiye ilişkileri büyük yaralar
almıştır. Gürcistan konusunda da ABD ve Türkiye’nin benzeri durumları yaşama riski
bulunmaktadır. Çünkü tarafların krize bakış açıları arasında önemli farklar
bulunmaktadır. Türkiye daha kontrollü ve temkinli iken ABD (ve Gürcistan) çok daha
sert bir tepki üzerinde yoğunlaşmaktadır.
• ABD ve Türkiye arasındaki ilk sorun Karadeniz’de bulunacak ABD güçleri konusunda
ortaya çıkmaktadır. Burada Türkiye ABD’den çok Rusya’ya yakın bir bakış açısına
sahiptir. Karadeniz’e kıyısı olmayan ülkeler aleyhine önemli düzenlemeler içeren 1936
Montrö Sözleşmesi olduğu sürece ABD’nin Karadeniz’de askeri gücünü arttırması
zordur. ABD’nin bu konudaki değişiklik talepleri çeşitli defalar Türkiye’nin ve
Rusya’nın direnciyle karşılaşmıştır. En son yardım gemilerinde Amerikan talebi
karşılıklı görüşmelerin ardından karşılanabilmiştir. Ancak Gürcistan gerekçe yapılarak
ABD bu konuda çok daha radikal değişiklikler isteyebilir. Bu durum Türk boğazlarının
statüsü tartışmaya açılabilir. Bu da Türkiye tarafından arzu edilmemektedir.
USAK Gürcistan Krizi Değerlendirme Raporu
46
IV.4. TÜRKİYE KAFKASLAR’DA ARABULUCU OLABİLİR Mİ? KİİP ÖNERİSİ GERÇEKÇİ MİDİR?
• Türkiye ‘arabulucu’, ‘kolaylaştırıcı’ gibi rolleri sevmiş görünüyor ve Kafkasya’daki
krizde de benzeri bir rol arayışına girmeye çalışmıştır. Fakat bu tür roller sizin taraf
olmadığınız hallerde oynanabilir. Oysa Kafkaslarda çıkarı zarar gören en önemli
ülkelerden biri de Türkiye’dir. Yani Türkiye birçok açıdan taraftır ve gelişmeleri konu
ile ilgisi olmayan, uzaktan seyreden biri gibi davranamaz.
• Ankara arabuluculuk benzeri rolleri oynama ısrarını yine de sürdürebilir. Fakat bunu
uzun süreli yapabilmesi oldukça güçtür. Türkiye’nin çabaları Rusya’nın hoşuna
gidecektir, fakat Rusya’nın bundan dolayı Türkiye’yi taraf olarak değil de arabulucu
olarak görebilmesi olanaksızdır. Bu nedenle Türkiye’nin bu tür rolleri oynamaya
çalışması Rusya Federasyonu açısından Türkiye’nin etkisini en azından bir süre için ve
kendiliğinden kırmada yararlı bulunabilir ve Moskova’yı memnun edebilir.
• Türkiye’nin önermiş olduğu Kafkas İttifakı projesinin zamanlaması şaşırtıcıdır.
Bölgenin en gergin olduğu bir anda ittifak projesi önermek gerçekçi olmayabilir. Bu
öneriye herkes olumlu yanıt verecektir, çünkü hiç kimse savaşçı görünmek istemez,
hem de Türkiye’yi gereksiz yere rahatsız etmenin anlamı yoktur. Ancak ittifaklar
çatışanlar arasında kurulmaz. Gürcüler-Ruslar, Azeriler-Ermeniler arasında yakın bir
gelecekte ittifak kurulması sadece ideal olanı temenni etmek anlamına gelebilir.
Yoksa gerçekleşme olasılığı çok düşüktür. Ayrıca Türkiye’nin sayılan bu ikililer arasında
tarafsız olma çabası kendi politikalarına da zarar verebilir. Çünkü Gürcü-Rus ve Azeri-
Ermeni ikililerinde ilk ülkeler kurban, ikinci ülkelerse saldırgandır. Saldırgan ve
tecavüz eden ile kurban arasında tarafsız kalmak tecavüze destek vermek anlamına
gelebilir.
• Türkiye’nin Kafkas İttifakı önerisini ABD, Gürcistan ve NATO’daki diğer
müttefiklerinden önce Rusya’ya açmış olması da şaşırtıcıdır. ABD Dışişleri Bakanlığı
Müsteşar Yardımcısı Matt Bryza Kafkas İttifakı projesinin kendileri için sürpriz
olduğunu, önceden haberlerinin olmadığını açıklamıştır. “Şaşırdığımı söylemeliyim.
Böyle bir girişimin yapılacağı konusunda bana bilgi verilmedi. Türkiye ile Kafkaslar’da
ortaklığımız var ve Türkiye ve diğer müttefiklerimizle yakın çalışabileceğimizi farz
ettim. Çünkü Türkiye ile Kafkasya ve ötesinde paylaşılan çıkarlarımız var” diyen
Bryza’nın sözleri Amerikan kanadından bir sitemi de içeriyor. Eğer Türkiye bilinçli
olarak bu projeyi müttefikleriyle paylaşmamışsa bu durum ilişkilerde yeni sorunlara
işaret eder. Yok eğer proje aceleye geldi ve biranda çıkan ‘harika bir fikir’ olarak sıcağı
sıcağına Moskova’ya taşındıysa bu da ayrı bir sorundur.
USAK Gürcistan Krizi Değerlendirme Raporu
47
• Başbakan Erdoğan’ın projenin ‘coğrafi temelli’ olduğunu sıkça tekrarlıyor olmasının
da özel bir anlamı var ise proje daha çok ABD’yi dışlıyor, Rusya’yı ise projenin içine
dâhil ediyor demektir. Türkiye’nin bilinçli olarak ABD’yi Kafkasya’dan veya söz konusu
projeden dışlıyor izlenimini vermesi şaşırtıcı bir gelişme olacaktır. Bu durum Türkiye-
ABD ilişkilerinde yeni bir gerilim hattı oluşturabilir.
• Projenin medyada yer alan adının sürekli olarak değişmesi ve ilk başlarda kullanılan
Kafkasya İttifakı isminin en son Kafkasya’da İstikrar ve İşbirliği Platformu (KİİP)
şeklinde kullanılması projenin henüz olgunlaşma aşamasında olduğunu ve uzun bir
çalışmaya ihtiyaç duyduğu işaretlerini vermektedir.
• Türkiye’nin inisiyatif alması ve ortamı yatıştırabilmek için KİİP benzeri önerileri ortaya
atmasında belli yararlar olabilir. Ancak böylesine çıkarları çatışan ulusların kısa sürede
birbirine yaklaşmasını ummak aşırı iyimserlik olur ve Türkiye’nin Kafkasya çıkarları
sadece bu tür projeler üzerine oturamaz. Aksine işlemesi oldukça güç olan kurumlar
geliştirmeye çalışmak çok kıymetli zamanın kaybına ve saldırganlığın teşvikine yol
açabilir.
• Karadeniz Ekonomik İşbirliği Bölgesi projesinin de işlememesinin altında yatan en
önemli nedenin birlikte çalışmak istemeyen ülkelerden oluşuyor olması olduğu
unutulmamalıdır. Öncelikle bölgede küçük hedefleri olan, ama çalışır projelere ihtiyaç
vardır. Birbiriyle sınırları dahi açık olmayan (Türkiye-Ermenistan ve Azerbaycan-
Ermenistan) ya da birbirlerinin topraklarını işgal etmiş (Ermenistan-Azerbaycan ve
Rusya Gürcistan) ülkeler arasında ittifak sistemi kurabilmek olanaksızdır. Platform
kurmak ise iletişime niyetli olduğu halde bir türlü iletişim fırsatı bulamayanlar için
yararlıdır. Oysa Rusya’nın Gürcistan’la sorunu asla bir iletişim sorunu olmamıştır.
Taraflar ne yaptıklarını çok iyi bilmektedirler ve attıkları hiçbir adım önyargı ya da
diyalog eksikliğinden atılmamaktadır. Rusya Gürcistan’ı cezalandırmak istemiştir ve
Kafkasya’yı kendi etki sahası saymaktadır. Kurulacak hiçbir platform Rusya’yı bu
kararlılığından caydıramaz. Buna rağmen Rusya bu tür platform çabalarına girebilir,
destek de verebilir. Fakat bunu sadece amaçlarını daha kolay gerçekleştirebilmek için
yapar.
• Türkiye’nin Kafkasya’da İstikrar ve İşbirliği Platformu (KİİP) önerisi konusunda 5 ülke
(Türkiye, Gürcistan, Azerbaycan, Rusya ve Ermenistan) sürekli olarak ön plana
çıkmaktadır. Ancak, henüz platforma başka hangi ülkelerin dâhil olacağına dair net bir
bilgi bulunmamaktadır.
• Aynı şekilde KİİP içerisinde AB ve ABD nasıl bir rol oynayacaktır. Eğer bu iki güç
Kafkasya sorunlarının dışında kalacaksa bundan Rusya ziyadesiyle memnun olacaktır.
Bu durumda KİİP Rusya’nın bölgede gücünü arttırabilmesine hizmet edecektir.
USAK Gürcistan Krizi Değerlendirme Raporu
48
IV.5. TÜRKİYE-ERMENİSTAN İLİŞKİLERİ VE GÜRCİSTAN KRİZİ
• Kimi yorumculara göre Gürcistan Savaşı Türkiye-Ermenistan ilişkilerinde fırsatlara yol
açmış, iki ülke ilişkilerinin gelişmesi şansını vermiştir. Bu yorumcular Ermenistan’ın
Türkiye’nin Kafkasya’da İstikrar ve İşbirliği Platformu (KİİP) önerisine de sıcak
baktığını, Gürcistan Savaşı nedeniyle zor durumda kaldığı için Türkiye’ye daha fazla
yaklaştığını da iddia ederek Erivan’ın Türkiye ile ilişkilerini hiçbir önkoşul öne
sürmeksizin geliştirmek istemesinin bir şans olduğunu belirtmektedirler.
• Öncelikli olarak bu iddialarda hem maddi hatalar bulunmaktadır, hem de aşırı iyimser
bir bakış açısı.
• Herşeyden önce Türkiye eğer 15 yılı aşan bir süredir sürdürdüğü ve belli maliyetlerine
de katlandığı Ermenistan politikasını bugünlerde değiştirecekse bunun somut
nedenleri olmalıdır. Rusya’nın Gürcistan’ı işgalinden sonra Türkiye’nin Ermenistan
politikasında radikal değişiklikler yapması yanlış anlaşılmaya ve Türkiye karşıtı bazı
gruplarca istismar edilmeye müsait bir durum olacaktır.
• Türkiye’nin Ermenistan ile 3 temel sorunu bulunmaktadır ve bu sorunlar olduğu gibi
devam etmektedir. Bu sorunlar şunlardır:
o 1. Türkiye’nin Toprak Bütünlüğünün Tanınması: İlk olarak Ermenistan
Türkiye’nin toprak bütünlüğünü tanımamakta ve Türkiye’nin Doğu bölgelerini
‘Batı Ermenistan’ olarak adlandırmaktadır. Bu durum Bağımsızlık Bildirgesi’nde
de belirtilmiştir. Bu bildirge Ermenistan Anayasası’nın da bir parçasıdır.
Böylece Anayasa’da Türkiye’den toprak alınması hedefi de gösterilmiş
olmaktadır. Bizim görüşme fırsatı bulduğumuz bazı Ermeni yetkililer
Türkiye’nin toprak bütünlüğü ve sınırları konusunda kendilerinin taviz
verebileceğini, ancak karşılığında bir şey alınmadan taviz vermek
istemediklerini belirtmişlerdir. Oysa bir diğer devletin toprak bütünlüğünü
tanımak bir taviz değildir. Ermenistan, Türkiye ile ilişkilerini normalleştirmek
için hiçbir önkoşul öne sürmediğini iddia etmektedir, ancak komşusunun
toprak bütünlüğünü tanıdığını açıkça ilan etmeyi dahi bir taviz
sayabilmektedir. Türkiye’nin toprak bütünlüğünü tanımayan hiçbir devlet ile
ilişkiler normalleşemez ve bu durum son derece tabiidir. Dünyada hiçbir ülke
kendi topraklarına saygı duymayan ülke ile normal ilişkiler içinde olmak
zorunda değildir.
o 2. Soykırım Kampanyası: İkinci önemli sorun Ermenistan’ın tüm dünyada
soykırım iddialarını gerekçe göstererek Türk çıkarlarının altını oyamaya
çalışmasıdır. Tüm dünya meclislerinden medya kuruluşlarına kadar büyük bir
Türkiye karşıtı kampanyanın yürütüldüğü, bu kampanyada amacın Türkiye’yi
belli bir teze ikna etmekten çok Türkiye’nin çıkarlarına zarar vermek olduğu
aşikârdır. Zaten Ankara’yı rahatsız eden de soykırım iddiasından çok bu
USAK Gürcistan Krizi Değerlendirme Raporu
49
kampanya olmuştur. Elbette Ermenistan tarihi yorumlamakta serbesttir ve bu
hakkı Türkiye de teslim etmekte, Ermenistan’ın farklı düşünmesine itiraz
etmemektedir. Fakat asıl sorun görüş farklarını kullanarak Ermenistan’ın
Ermeni diaspora kuruluşları ile bir olup tüm gücünü Türkiye’ye zarar vermek
için kullanmasıdır. Ne yazık ki bu konuda da şu ana kadar somut bir iyileşme
olmamıştır ve Gürcistan’ın işgal edilmiş olması Erivan’ı bu konuda herhangi bir
iyileşmeye sevk etmemiştir. Ermenistan diğer ülkelerde Türk çıkarlarına zarar
vermeye devam ederken ilişkilerde açılımda bulunmak kolay olmayacaktır.
o 3. İşgal Altındaki Azerbaycan Toprakları: Üçüncü önemli sorun Ermenilerin
işgal altında tuttukları Azerbaycan toprakları sorunudur. Birçok yorumcu
meseleyi sadece Karabağ olarak göstermektedirler. Oysa Karabağ dışında
Ermenistan ile Karabağ arasındaki pek çok Azeri yerleşim yeri işgal altındadır
ve 1 milyon kişi yerinden edilmiştir. Ermenistan’ın Karabağ Savaşı’nda
yaptıkları ile Rusya’nın Gürcistan’a saldırısı arasında büyük benzerlikler
bulunmaktadır. Ermenistan tıpkı Rusya gibi Karabağ Ermenilerinin ayrılıkçı
taleplerini gerekçe göstererek Azerbaycan’a saldırmış ve sadece Azerilerin
yaşadıkları şehirleri de güvenlik gerekçesiyle işgal etmiştir. Üstelik bu işgal
Rusya’nın askeri ve siyasi desteği sayesinde olmuş, takip eden dönemlerde
Azerbaycan’ın işgal altındaki toprakları geri alamamasında Rusya’nın
Ermenistan’ı korumasının büyük rolü olmuştur. Böylece sınırlar silah zoruyla
değiştirilmiş olmaktadır ki Türkiye’nin asıl karşı çıktığı budur. Ermenistan tıpkı
Türkiye’nin sınırlarını tanımadığı gibi Azerbaycan’ın da sınırlarını tanımamakta,
hatta fiili olarak bütünlüğünü bozmaktadır. Gürcistan’daki çatışmalar ile
birlikte bu konuda da herhangi bir olumlu adım atılmadığı gibi, aksine
Rusya’nın saldırısı ve Tiflis’in Güney Osetya ve Abhazya’yı geri alamayışı ile
birlikte dengelerde Rusya-Ermenistan yönünde bir değişim olmuş, Bakü’nün
Karabağ ve diğer işgal altındaki yerleşim yerlerini alma umutları iyice
azalmıştır. Olası bir geri alma girişiminde Ermenistan’ın yanında Rus
askerlerinin Azerbaycan’a saldırması olasılığı daha da artmıştır.
• Yukarıdaki tabloya bakıldığında Ermenistan ile ilişkileri geliştirmek için Ermenistan
tarafında Gürcistan Krizi sonucunda önemli bir değişiklik olduğunu söyleyebilmek
zordur. Bu durum Ermenistan ile diyalog çabalarına engel değildir. Türk yetkililer
Erivan’ı ziyaret edebilirler ve orada Türkiye’nin taleplerini en üst düzeyde
seslendirebilirler. Ancak bunun ötesinde atılacak ve taviz olarak değerlendirilebilecek
adımlar Türkiye ve Azerbaycan’ın çıkarlarına zarar verecektir. Kafkasya politikalarını
Gürcistan ve Azerbaycan üzerine kurmuş olan Türkiye Gürcistan’a yardım
edememiştir. Şimdi bir de Azerbaycan’ı zor durumda bırakacak adımların atılması,
üstelik bunun neredeyse hiçbir maddi ve siyasi çıkar elde edilmeksizin Ermenistan gibi
bir ülke için olması Türkiye’nin kendi politikalarına zarar vermesi anlamına gelebilir.
USAK Gürcistan Krizi Değerlendirme Raporu
50
• Kafkasya’da şu anki gelişmeler ışığında iki saldırgan devlet bulunmaktadır. Bunlar
Rusya ve Ermenistan’dır. Her iki devlet de diğer Kafkasya devletlerinin ülke
bütünlüğüne saygı duymamakta, hatta komşularının topraklarını işgal etmektedirler.
İşgalcinin ilişkileri düzeltmek için herhangi bir ön şart öne sürmediğini söylemesinin
Türkiye nezdinde bir kıymeti olmamalıdır.
• Ermenistan sınırının açılmasıyla birlikte sınır bölgesinde ekonomik yarar elde
edilebileceğini düşünenler Gürcistan Savaşı ile birlikte sınırda ne kadar büyük bir
ekonomik kayıp yaşandığını da dikkate almalıdırlar. Türkiye için asıl ekonomik çıkarlar
Gürcistan ve Azerbaycan’dadır. Bu çıkarların nüfus ve iktisadi büyüklük açılarından
küçük bir devletle ilişkileri hiçbir karşılık beklemeksizin geliştirme çabaları uğruna
feda edilmesi doğru olmayacaktır.
• Ermenistan konusunda belirtilmesi gereken bir diğer husus da Cevahiti Ermenileri
konusudur. Gürcistan-Ermenistan-Türkiye sınırında bulunan bu bölge Ermenileri uzun
süredir ayrılıkçılığın en yoğun olarak yaşandığı halk durumundadır. Bölgedeki Rus
üssü ve ilgisi Cevahiti’yi Gürcistan’dan koparılacak bir sonraki parça haline getirebilir.
Zaten Karabağ Savaşı’ndan önce Ermeni milliyetçiliğinin ilk ve asıl hedefinin Cevahiti
olduğu iddiaları da mevcuttur. Ermenistan’da bazı siyasi gruplar da Nahçıvan ve
Cevahiti’nin alınmasını talep etmektedirler. Rusya’nın Gürcistan’ı cezalandırma
siyasetini sürdürmesi halinde bu ülkeden kopabilecek bir diğer parça da Cevahiti’dir.
Bu da göstermektedir ki Ermenistan sadece Türkiye ve Azerbaycan’ın değil,
Gürcistan’ın toprak bütünlüğüne de pek dostane bakmamaktadır.
• Ermenistan’ın 19. Yüzyıldan bu yana bölgedeki değişmez müttefiki Rusya olmuştur.
Türkiye’nin bölgedeki tarihi müttefikleri ise Gürcüler ve Azeri Türkleri olmuştur.
Üstelik bu ittifak ilişkileri sadece dini ya da etnik önyargılar üzerine kurulu değildir,
somut temelleri vardır. Bu basit gerçeğin Gürcistan Krizi dolayısıyla tekrar hatırda
tutulmasında yarar vardır.
IV.6. GÜRCİSTAN KRİZİNİN TERÖRLE MÜCADELEYE OLASI ETKİLERİ
• Kafkaslardaki sıcak gelişmeler ile paralel olarak Türkiye’de artan bombalı saldırılar ve
diğer terör saldırıları olaylar ile terör arasında doğrudan bir bağlantı olduğu iddiasını
da gündeme getirmiştir.
• Öncelikle Türkiye’deki terör saldırıları ile bölgedeki gelişmeler arasında bağlantıyı
kanıtlayacak herhangi bir kanıt mevcut değildir.
• Fakat terör devletlerarası çatışmaları sever ve devlet ilişkilerindeki gerilimle oluşan
uluslararası boşlukları istismar ederek güçlenir. Irak Savaşı’nın PKK terörünü nasıl
azdırdığı hatırlanmalıdır. Kafkasya’nın bir çatışma sahasına dönmesi, özellikle de
USAK Gürcistan Krizi Değerlendirme Raporu
51
Gürcistan’ın iç savaşa/savaşlara sürüklenmesi olasılığı terör olaylarında artış olasılığını
doğal olarak arttırır.
• Irak’tan sonra Kafkasya’nın da çatışma sahası olmasıyla birlikte terör örgütlerinin
adam devşirme, silah temini ve saklanma olanakları artabilir.
• Devletlerarası rekabet devletlerin yasadışı yöntemlere yönelmesine de yol açabilir.
Bunun örnekleri çeşitli defalar görülmüştür.
• Bu çerçevede Rusya’nın terörle mücadelesi bazı devletlerce bundan sonra yeterince
desteklenmeyebilir ve başta Çeçen terörü olmak üzere Rusya’nın terörle sorunlarında
artış yaşanabilir.
• Gürcistan içlerinde terörü andırır yöntemler bölgede dengeleri değiştirebilmek adına
kimilerince desteklenebilir, görmezden gelinebilir vs.
• Türkiye’yi bölge dengelerinde zayıflatmak isteyecek bazı güç noktaları PKK başta
olmak üzere Türkiye’deki terör eylemlerinin artmasında yarar görebilir. Bu bağlamda
Rusya’da PKK’nın terör örgütleri listesinde olmayışı ve geçmişte Rus Meclisi’nden ofis
açacak kadar Rus resmi makamlarınca ‘desteklendiklerini’ hatırda tutmak gerekir.
Rusya’nın özellikle Türkiye’nin Çeçen militanları desteklediğini düşündüğü yıllarda
PKK’ya büyük destek verdiği iddialar arasındadır.
• Irak Savaşı’nda yaşanan sorunlar nasıl ABD ile Türkiye arasında PKK terörü konusunda
önemli anlaşmazlıklara yol açmış ve terör örgütü bu anlaşmazlıklardan sonuna kadar
yararlanmışsa Türkiye ile Rusya veya bir başka devlet arasında yaşanabilecek sorunlar
da terör örgütlerinin işine yarayabilir.
• Irak’ın kuzeyinde barınma olanakları zayıflayan PKK terör örgütünün Ermenistan,
Ermeni işgali altındaki Azeri toprakları ya da Tiflis yönetiminin kontrol edemediği
Gürcü topraklarında üslenmesi olasılığı her zaman için dikkatle izlenmesi gereken
hususlardır.
IV.7. GÜRCİSTAN KRİZİ’NİN KOMŞULAR İLE İLİŞKİLERE OLASI ETKİSİ
• Rusya gelecek dönemde küresel ve bölgesel sorunlarda daha fazla rol talep
etmektedir. Gürcistan’da yükselen ABD-Rusya gerilimi Polonya ve Ukrayna gibi
ülkeler ile devam etmektedir. Bu süreçte her iki ülke de yeni müttefikler / ortaklar
arayacaklardır. Rusya’nın bu konuda bulabileceği olası dostlar arasında İran ve Suriye
de bulunmaktadır. Türkiye’nin sorunlu ilişkilerini son dönemde düzeltmeye başladığı
ve özellikle ekonomik ilişkilerde ve terörle mücadelede önemli mesafeler aldığı Suriye
ve İran’ın Rusya ile ilişkilerini geliştirmesi, buna karşın Türkiye’nin farklı bir kutuba
kayması komşular ile ilişkilerde yeniden sorunlu günlere dönülmesine yol açabilir.
• Türkiye komşuları ile ilişkilerinin küresel rekabetten en az etkilenmesi için özel
önlemler almak zorundadır.
USAK Gürcistan Krizi Değerlendirme Raporu
52
V. ULUSLARARASI HUKUK VE GÜRCİSTAN-RUSYA SAVAŞI
USAK Gürcistan Krizi Değerlendirme Raporu
53
• Resmi olarak Güney Osetya Gürcistan toprağıdır. Ancak fiilen 1989 yılından
başlayarak artan şiddetle birlikte Gürcistan önce Güney Osetya sonrasında da
Abhazya’da fiili kontrolünü yitirmiştir. Güney Osetya 1991 yılında bağımsızlığını ilan
etmiş, 1992 yılında da Abhazya bağımsızlığını ilan etmiştir.
• Rusya Federasyonu içinde bir de Kuzey Osetya özerk bölgesi bulunuyor. Güney
Osetya Sovyetlerin yıkılma sürecinde bağımsızlığını ilan etmesinin ardından Kuzey
Osetya ile birleşmek istemiştir. Nüfusu savaş öncesi verilere göre yaklaşık 70.000’dir.
Bunlardan yarısı son 15 yılda Rusya vatandaşlığına geçirilmiştir. 1992 yılında Osetlerle
Gürcüler arasında ateşkes anlaşması imzalanmış, buna göre ateşkesi Gürcü, Rus ve
Oset askerlerin (peacekeepers) gözlemlemesi kararlaştırılmıştır. Abhazya,
Gürcistan’dan ayrılmak isteyen Gürcistan’daki diğer bir otonom bölge (Abhazlara göre
bağımsız Cumhuriyet). Burada da Gürcistan’ın fiili hâkimiyeti Kodori bölgesi hariç
uzun yıllar kurulamadı. Gerek Güney Osetya gerekse Abhazya bağımsızlık ilan etmiş
olmalarına rağmen diğer devletlerce bu talepleri Rusya dâhil tanınmamıştır.
• Bu iki otonom bölge dışında bir de Türkiye sınırında yer alan Acaristan bulunuyor.
Fakat Acaristan’la sorunlar Acarlar’ın Gürcü Anayasası’nı kabul etmesi ile şimdilik
çözülmüş durumda.
• Bunlara ek olarak otonom olmayan, fakat Ermenilerin yoğun bir şekilde yaşadığı ve
Ermenistan-Türkiye-Gürcistan sınırında bulunan Cevahiti de ayrılıkçı hareketlerin
güçlü olduğu bir diğer bölgedir.
• Genel kabul gören görüş BM sonrası dönemde kuvvet kullanmaya ilişkin uluslararası
hukuk kurallarının BM Anlaşması tarafından düzenlendiğidir. BM’nin temel amacı
uluslararası barış ve güvenliğin sağlanmasıdır. Anlaşma’nın 2. maddesinin 3.
paragrafına göre uluslararası anlaşmazlıkların barışçıl yollarla çözülmesi esastır ve
aynı maddenin ünlü 4. paragrafı devletlerin uluslararası ilişkilerinde başka bir devletin
toprak bütünlüğüne ve siyasal bağımsızlığına karşı askeri kuvvet kullanımından yahut
kuvvet kullanma tehdidinden kaçınmaları gerektiğini hükme bağlamaktadır. Madde
2(7) Birleşmiş Milletler’in devletlerin iç işlerine karışamayacağını belirtmektedir.
Bunun istisnası BM Güvenlik Konseyi’nin BM Anlaşması yedinci bölüm uyarınca aldığı
kararların uygulanmasıdır. Yedinci bölüm uyarınca Güvenlik Konseyi uluslararası barış
ve güvenliğin sağlanmasından sorumludur ve Konsey’in barışın tehlikede olduğuna
karar verme yetkisi vardır. Buna karar verirken silahlı kuvvet kullanmak da dâhil
olmak üzere tedbirlerin alınmasını isteyebilir. Bu normatif düzenlemelere ek olarak
BM Anlaşması’na göre bu anlaşmadan doğan yükümlülükler başka yükümlülüklerin
üzerindedir ve bunun da ötesinde Uluslararası Adalet Divanı’nın Nikaragua v. Birleşik
Devletler (Nikaragua) kararında belirttiği gibi gelenek hukuku BM Anlaşması ile
örtüşmektedir.
USAK Gürcistan Krizi Değerlendirme Raporu
54
• BM Anlaşması’nın 51. maddesi, Güvenlik Konseyi uluslararası barış ve güvenliğin
sağlanması amacıyla gereken önlemleri alıncaya kadar silahlı saldırıya uğrayan BM
üyesi ülkelerin bireysel (münferit) ve toplu (kollektif) kendini savunma (meşru
müdafaa) hakkını tanımaktadır. Bu bağlamda alınan tedbirler derhal BM Güvenlik
Konseyi’ne bildirilecek ve BM Güvenlik Konseyi uluslararası barış ve güvenliğin
sağlanması için gereken tedbirleri aldığında meşru müdafaa amacıyla gerçekleştirilen
önlemler derhal durdurulacaktır. Görüldüğü gibi BM Anlaşması’ndan çıkan sonuç,
uluslararası barış ve güvenliği sağlamada görevin BM Güvenlik Konseyi’ne düştüğü ve
meşru müdafaa yoluna başvurmanın istisnai bir önlem olarak BM Güvenlik Konseyi
toplanıp karar alana kadar geçerli bir hak olduğudur. Nitekim BM Anlaşması’nın
yedinci bölümü çerçevesinde Güvenlik Konseyi ilk aşamada kararlarının uygulanması
amacıyla ekonomik önlemler, diplomatik ilişkilerin kesilmesi gibi yaptırımlar uygular.
41. maddeye göre alınan bu kararlar yeterli gelmediği takdirde BM Anlaşması’nın 42.
maddesi uyarınca Güvenlik Konseyi hava, deniz ve kara kuvvetlerinin kullanılması ile
barış ve güvenliği sağlamaya yönelik tedbirler alabilir. BM’nin askeri kuvvetleri
olmadığı için bu tür askeri kuvvet kullanımları BM Güvenlik Konseyi’nin üye devletlere
izin vermesi şeklinde gerçekleşecektir. Güvenlik Konseyi’nden böyle bir çağrı geldiği
takdirde bütün üye devletler katkı yapmakla yükümlüdür. Bu katkının ayrıntıları ve
türleri BM ile üye ülkeler arasında özel anlaşmalar yapılarak belirlenecektir.
• BM Anlaşması çerçevesi dâhilinde Güvenlik Konseyi’nin karar vermesinin dışında
kuvvet kullanmayı hukuka uygun kılabilecek ikinci yol devletlerin meşru müdafaa
mekanizmasına başvurmalarıdır. Yukarıda belirtildiği gibi BM Anlaşması’nın 51.
maddesi silahlı bir saldırının vuku bulması halinde devletlerin savunma haklarını
kullanabileceklerini öngörmektedir. Bu saldırıya uğrayan devletin tek başına
gerçekleştirebileceği bir hak olduğu gibi, saldırıya uğrayan devletin isteği üzerine
diğer devletlerin katılımıyla da toplu olarak gerçekleştirilebilir.
• İstisnai kuvvet kullanma yolu olan meşru müdafaa uluslararası hukukta kabul gören
yaklaşıma göre ‘gereklilik’ ve ‘orantılılık’ vasıflarını da taşımalıdır. Başka bir deyimle
saldırıyı engellemek için askeri kuvvet kullanılmasından başka hiçbir çare kalmamalı
ve meşru müdafaa amacıyla kullanılan askeri kuvvet yapılan haksız saldırı ile orantılı
olmalı, aşırı zarar verilmemelidir.
• Gürcü kuvvetlerin Güney Osetya’ya girmesi ve burada yeniden kontrolü tesis etmek
istemesi uluslararası hukuka göre başka bir devlete karşı kuvvet kullanma değildir.
Nitekim Güney Osetya bağımsız bir devlet olarak hiçbir devlet tarafından
tanınmamıştır ve Gürcistan’ın parçasıdır.
• Rusya’nın Gürcülere karşı kuvvet kullanması BM’nin yetki vermesiyle
meşrulaştırılamayacağı gibi, meşru müdafaa hakkıyla da hukuksal zemine
oturtulamaz.
USAK Gürcistan Krizi Değerlendirme Raporu
55
• Güney Osetya bağımsız bir devlet olmadığı için Rusya ile birlikte ortak (kolektif) meşru
müdafaa söz konusu olamaz. Zaten BM Güvenlik Konseyi’nde konu görüşülürken Rus
büyükelçi meşru müdafaayı gündeme getirmedi. Rus temsilci daha çok Gürcistan’ın
Güney Osetya’ya girmesiyle 2.000 kişinin hayatını yitirdiğini, Osetlere karşı katliamlar
olduğunu ve barış koruma askerlerinin hayatlarının tehlikeye girdiğini söyledi. Tam
telaffuz edilmese de bu gerekçeler insani müdahale kavramını tanımlıyor. İnsani
müdahale gerekçesi uluslararası kuvvet kullanma hukukunda çok tartışmalı bir
kavram. Kökeni sömürge imparatorlukları döneminde büyük devletlerin önce başka
ülkelerdeki kendi vatandaşlarını, daha sonraları ise o ülkelerdeki kendilerine yakın
azınlıkları korumak için kuvvete başvurmalarını haklı çıkarma çabalarına dayanmakta.
Zamanında Osmanlı Devleti de bu gerekçeyle kuvvet kullanımına muhatap olmuştu.
Bugün ise insani müdahaleyi demokrasi getirmeye kadar uzatmak mümkün.
Rusya’nın çatışmalara dâhil olmasını bu gerekçeye dayandırmak mümkün olsa da
bunun hukukiliğini ileri sürebilmek son derece güç.
• İnsani müdahale gerekçesi BM Anlaşması’nda yer bulmuyor. Buna rağmen Kosova’da
benzer gerekçeyle NATO tarafından kuvvet kullanılmıştı ve sonunda Kosova
bağımsızlığa kavuştu. Ancak Balkanlarla Kafkaslar arasında çok önemli bir fark var:
Balkanlarda Sırplar çok kanlı katliamlar yapmışlardı, en azından bu aşamada
Gürcülerin benzer katliamlar yaptıklarını öne sürmek çok güç.
• Meşru müdafaa halinde bile kullanılan gücün orantılı olması gerekirken insani
müdahale gibi çok tartışmalı ve güçlü devletlerin istismarına açık bir gerekçe halinde
kullanılabilecek kuvvetin orantılı olmayabileceğini beklemek hiç mümkün değil.
• Gürcülerin Osetya’dan tamamen çekilmiş olması durumunda bile Rusların saldırılarına
devam etmesi ve Osetya’nın çok uzağındaki Gürcü hedefleri vurması açıkça orantılılık
şartının ihlal edildiğini gösteriyor.
• Abhazya’nın savaşa dâhil olması ve Osetya dışında Rusların kuvvet kullanması savaşın
bir, Oset-Gürcü savaşı değil, Kafkas Savaşı olduğunu gösteriyor. Gürcistan’ın
güçsüzleşmesi ve dünyanın buna sessiz kalması yalnız Güney Osetya ve Abhazya gibi
mikro devletlerin ortaya çıkmasına yol açmaz. Aynı zamanda Kafkasya’da tüm sınırlar
değişebilir. Örneğin Gürcistan’a bağlı olan Cevahati bölgesinde Ermeniler
ayaklanabilir. Nitekim aynı şeyi Azerbaycan’a bağlı Dağlık Karabağ’da yapmışlardı.
Burada da Rusya ayrılıkçı Ermenileri desteklemişti.
• Öyle gözüküyor ki Pandora’nın kutusu açılmıştır. Mikro devletler ortaya çıkmaya
başladı. ABD’nin Irak’ı işgalinde önemli oranda çiğnenen BM hukuku kuvvet
kullanmaya ilişkin olarak iyice tartışmalı hale gelmiştir.
USAK Gürcistan Krizi Değerlendirme Raporu
56
VI. ÖNERİLER
USAK Gürcistan Krizi Değerlendirme Raporu
57
• Şu ana kadar yukarıdaki sayfalarda çok sayıda tespit ve öneri yapılmıştır. Bu kısımda
daha çok bu önerilerin sadece bir kısmı özetlenecektir. Bu nedenle tespitler, öneriler
ve öngörüler konusunda daha önceki sayfaların da dikkatle incelenmesinde büyük
yarar vardır.
• İmzalanan altı maddelik ateşkes anlaşmasında (bkz. Ek-5) Güney Osetya ve
Abhazya’nın geleceklerine dair toplantıların yapılması hususunda eklenen madde
oldukça olumludur. Bölgede 1991 yılından beri süre gelen çözümsüzlük, uzun dönemli
çözümler üretilmedikçe ileriki dönemlerde istikrarsızlığın kaynağı olmaya devam
edecektir. Ancak, daha henüz müzakere masasına oturmadan Gürcistan’ın toprak
bütünlüğünün ‘ölü bir mesele’ olduğuna yönelik yapılan açıklamalar bu görüşmeler
için uygun bir zemin oluşturmak yerine samimi olmayan tavırlar olarak
algılanmaktadır. Bölgenin ihtiyacı olan kutuplaşma veya parçalanma değil, uzun
dönemli çözümlerdir.
• Batı istikrar adına daha gerçekçi politikalar izlemelidir. Saldırganlığa yumuşak karşılık
yeni saldırılara neden olabilir. Rusya, bundan sonraki dönem için takınacağı tavrın
sinyallerini vermiştir. 1991 sonrası Batı kurumların doğuya doğru ilerlemesini karşı
çıkmasına rağmen durduramayan Rusya’nın bundan sonra da sadece ‘taviz veren ve
izleyen’ konumunda olmak istemediği aşikârdır. Barış planı ve bölge ile ilgili
görüşmeler devam ederken, uluslararası mekanizmalar bir yandan Rusya ile ortak bir
payda bulmaya çalışmalıdır. Saldırganlığa karşı çıkan sert retorik Rusya’yı tamamen
dışlama aracaı haline gelmemeli, tatlı-sert ikili bir ilişki geliştirilebilmelidir.
• NATO Atlantik Komisyonu’nda Gürcistan’a bir irtibat ofisi açılması ve Rusya ile
ilişkilerin gözden geçirilmesine yönelik yapılan açıklamalar olumlu olmakla birlikte
simgesel bir öneme sahiptir.
• 2008 yılında Bükreş’te yapılan NATO zirvesinde Gürcistan ve Ukrayna’nın ittifaka üye
olması beklentisi mevcutken, bu ülkelere muğlâk sözler verilmesi, sürecin bu noktaya
gelmesinde oldukça etkili olmuştur. NATO sürecin daha sağlıklı ilerleyebilmesi için
daha kararlı bir tutum içerisine girmelidir. Ancak, retoriksel anlamda yapılan
desteklerin çok da etkili olmadığı görülmektedir. Yapılması gereken, Ukrayna ve
Gürcistan’ın NATO üyeliği için bir eylem planın hazırlanmasıdır. NATO’nun en son
Brüksel toplantısında da (19 Ağustos 2008) görüldüğü üzere NATO’nun tereddütleri
Rusya’yı daha cüretkar hale getirmekte ve örgütün silahlı çatışma sorunlarında daha
az önemsenmesine yol açmaktadır.
• Gürcistan Bağımsız Devletler Topluluğu’ndan (BDT) çıkma kararını açıklayarak, bir
anlamda çok da etkili olmayan bir diplomatik atak gerçekleştirmiştir. Ancak, burada
verilen mesaj sadece Rusya için değil, Batı için de NATO üyesi olmak isteyen bir
ülkenin atmış olduğu bir adım olarak değerlendirilmelidir.
USAK Gürcistan Krizi Değerlendirme Raporu
58
• Ukrayna ve Gürcistan için NATO üyeliğini hızlandırması beklenen örgütün, Azerbaycan
için de daha kararlı adımlar atması gerekmektedir. Azerbaycan’ın da örgütle olan
bağları güçlendirilirken bu ülkenin de NATO üyeliği ile ilgili de eylem planı
hazırlanmalıdır. Ayrıca Gürcistan ve Azerbaycan’ın AB ile ilişkilerinin hızlanması da
Kafkasya’nın güvenliğine olumlu katkılar sağlayacaktır. Rusya’nın güneyinde NATO ve
AB şemsiyesi altında şiddet yoluyla sınırları değiştirmek isteyen ülkelerin
dokunamayacağı bir hat oluşturulması gerekmektedir.
• Gelinen süreçte Kafkasya’daki statüko bozulmuştur. Bu durumda bölgede yeniden
tesis edilecek ve Çarlık ve Sovyet dönemlerine benzer bir Rus varlığı, Türkiye’nin ve
Batı’nın Azerbaycan, Hazar ve Orta Asya’ya ulaşması ve bu çerçevede yürüteceği
politikaların başarısızlığa itilmesi anlamına gelecektir. Bunun için atılacak adımlar,
Türkiye-Kafkasya-Orta Asya hattının kurulmasını engellemeye çalışan güçlerin
bölgede mümkün olduğunca sınırlandırılmasına yönelik olmalıdır.
• Gürcistan’da komutanın Rusların elinde olmadığı, barışın sigortası olacak bir askeri üs
konuşlandırılmalıdır. Bölgede, askeri olarak varlık gösteremeyen uluslararası toplum,
yukarıda bahsi geçen Rus varlığını
sınırlandırmada istenen başarıyı
gösteremeyebilir. Harekete geçmiş bir
askeri gücü sadece kelimeler ile
durdurabilmek zordur. Güç bir başka
güç ile sınırlandırılabilir.
• Bilindiği gibi Azerbaycan ve Ermenistan
arasında Dağlık Karabağ meselesi bir
türlü çözülememiştir. Yaşanan kriz
göstermiştir ki donmuş halde bekleyen
çatışmaların patlamaya hazır bombadan
farkı yoktur. Bu açıdan gerek AGİT’in,
gerekse uluslararası toplumun kesintiye uğrayan müzakereleri başlatarak bir çözüme
ulaşması hayati bir öneme sahiptir.
• Bölgede politik meselelerin ötesinde gelişmelerden en çok etkilenen kesim her
savaşta olduğu gibi yine siviller olmuştur. Tahminlere göre 4.000 kişi yaşamını
yitirirken 100.000 kişi de evlerini terk etmek zorunda kalmıştır. Böyle bir durumda,
mümkün olduğunca kısa süre içinde, Birleşmiş Milletler, Kızılay ve Kızılhaç gibi
kuruluşlar başta olmak üzere bölgeye insani yardım ulaştırılması gerekmektedir.
Ancak, insani yardımların koordinasyon içerisinde gönderilmesi yaşanabilecek
potansiyel aksaklıkların veya krizlerin önüne geçilmesinde etkili olacaktır.
• Çatışmaların ardından bölgede birçok yerleşke yerle bir olmuş ve ülke ekonomisinin
sürdürülebilirliği sekteye uğramıştır. Havalimanları bombalanmış ve önemli bir lojistik
merkez olan Gori bir hayalet şehre dönmüştür. Gerek Gori’nin gerekse Şinvali’nin
Pan-Avrupa ve Atlantik örgütlerinin
biran önce Kafkasya’yı da kapsaması
krizin çözümüne ve Türkiye’nin
çıkarlarına katkı sağlayacaktır
USAK Gürcistan Krizi Değerlendirme Raporu
59
uluslararası toplum tarafından yeniden inşası verilecek mesaj açısından önemlidir. Bu
sayede savaşın yıkıcı tabiatına karşılık, barışın ve uluslararası toplumun verdiği mesaj
yapıcı olmak olacaktır. Aynı zamanda Gori ve Şinvali kentleri de barış adına simgesel
bir anlam taşıyacaktır.
• Yeniden inşa sürecine Rusya Federasyonu da dâhil edilebilir. Bu sayede Ruslarla
Gürcüler arasında yaşanan husumette Rusların olumsuz yönde etkilenen imajlarını
yeniden toparlama şansı doğacak ve birarada yaşamanın temellerini oluşturmada bir
aşama katedilmiş olacaktır.
• Türkiye her şart altında yıkılan yerleri inşaa eden ülke olmalıdır. Birilerinin yıktığını
tamir eden ülke imajı uzun vadede Türkiye’ye büyük faydalar sağlayacaktır.
• Avrupa Birliği’nin (AB) şimdiye kadar yürütmüş olduğu arabuluculuk rolü oldukça
önemlidir. Rus-Amerikan ilişkileri göz önüne alındığında iki taraf arasında yer alan
Soğuk Savaş’tan kalma ön yargılar sürecin daha sancılı ilerlemesine neden olabilirdi.
• Önümüzdeki süreçte AB bu süreçte geri plana çekilmemelidir. Bölgedeki istikrar ve
barış arayışları için üstlenmiş olduğu rolü sürdürmelidir. Dönem başkanlığının
yılsonuna kadar Fransa’nın elinde olması yönündeki fırsat sonuna kadar
kullanılmalıdır. Birliğin lokomotif ülkelerinden biri olan Fransa hem AB
mekanizmalarını çalıştırma yetisine sahipken, hem de sahip olduğu diplomatik
tecrübeyle bu sürece olumlu katkılarda bulunacaktır.
• AB’nin rolü ile ilgili en önemli sorun Almanya ve
Fransa’nın Rusya’yı kızdırmama endişesidir. Zaman
zaman bu endişe AB’yi Rusya’nın hatalarını
meşrulaştırma yanlışına sevk edebilmektedir.
Sarkozy’nin Moskova’da sarfettiği bazı sözler Rus
saldırısını meşrulaştırma işlevi görmüştür. AB bu tür
hataları tekrarlamamalıdır. Burada en önemli ilke
sınırların şiddet kullanmadan değiştirilmesi
olmalıdır.
• ABD’nin Rusya karşısındaki sert söylemini hızla eyleme geçirmesi ve bölgeyi hazırlıksız
bir çatışmalar zincirine sürüklemesi olasılığı her zaman mevcuttur. AB’nin aşırı ihtiyatlı
duruşu ile ABD’nin aşırı tepkisel duruşu arasında bir yer bulunabilir.
• Türkiye krizin başından beri ABD’den çok AB’ye yakın durmuştur. Fakat bu
pozisyonunu uzun süre devam ettirmekte zorlanabilir. Çünkü şu ana kadar AB’ye
rengini veren Fransa ve Almanya Kafkasya’nın istikrar ve barışından çok kendi ulusal
çıkarlarını ve bölgelerinin konumunu öne alarak hareket etmektedirler. Oysa Türkiye
aynı zamanda bir Kafkas ülkesidir.
• Türkiye süreçte kendisini geri plana çekmemelidir. Bölge ülkesi olan Türkiye sürecin
her aşamasında sürecin içerisinde yer alarak gelişmelerde çıkarına olmayacak
Türkiye kriz karşısında
AB ve ABD arasında bir
yer bulmak zorunda
USAK Gürcistan Krizi Değerlendirme Raporu
60
eğilimlerin önüne geçmeli hem de bir bölge ülkesi olarak uzun soluklu çözümler için
tarafların tereddütlerini müzakere masasında dile getirmelidir.
• Bölgedeki istikrara bugüne kadar katkı sağlamış olan BTC ve BTE enerji nakil hatlarının
söylenenin aksine güvenilir hatlar olduğu bu süreçte ortaya çıkmıştır. Bu saldırıda
bölgenin önemli sigortaları olduklarını kanıtlamıştır. Rusya hatlara zarar vermeme
konusunda özel bir gayret sarf etmiştir.
• Bundan sonraki süreçte Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu (BTK) hattının bölge için ne kadar
önemli olduğu bir kez daha ortaya çıkmıştır. Bu hattın bir an önce tamamlanarak
faaliyete geçmesi Londra’dan Çin’e kadar uzayan bir ticaret alanı oluşturacaktır.
Bakıldığı zaman enerji nakil hatlarından daha farklı bir öneme sahip olan bu hat, bölge
ülkelerinin mobilizasyonunu artırırken bölgede savaşla sekteye uğrayan refah artışının
da yeniden tesisinde önemli bir rol oynayacaktır. Savaş sonrasında bölgenin ulaşım
hatlarının daha işlevsel hale gelebilmesi için Türkiye, Rusya’yı da sürece dâhil edebilir
ve yeni projeler gündeme getirilebilir. Bu açıdan bakıldığında en kısa zamanda BTK’nın
tamamlanarak faaliyete geçmesi ekonomik, kültürel ve sosyal eğilimlerin kuzey
rotasına değil de güney rotasına kaymasını sağlayacaktır.
• Türkiye’nin Kafkasya İstikrar ve İşbirliği Platformu (KİİP) gibi inisiyatiflerle ortaya
çıkması olumlu bir gelişmedir. Ancak bu tür projelerin daha fazla olgunlaştırıldıktan, iç
ve dış kamuoyu hazırlandıktan sonra devreye sokulması gerekir. KİİP benzeri
projelerin diğer ülkeler ile paylaşılmasından önce bölgedeki müttefikler ile ele
alınması da dikkat edilmesi gereken bir diğer noktadır.
• Türkiye Kafkasya’da tarafsız ve dışarıdan olayları seyreden bir ülke olmayı uzun süre
başaramaz. Türkiye Kafkaslar’da en önemli devletlerden biridir ve yarışan 2 model
arasında yer almaktadır. Türkiye’nin ekonomik entegrasyon ve diyalog temelli
yaklaşımı Gürcistan Krizi’nde büyük yaralar almıştır. Türkiye bu yaraları görmezden
gelerek Polyannacılık oynama şansına sahip değildir. Zaman kıymetlidir ve dengeler
hızlı değişmektedir. Değişen dengelerin altında sadece Gürcistan’ın toprak bütünlüğü
değil, Türkiye’nin çıkarları da kalmaktadır.
• Türkiye bölgede saldırganlığı meşrulaştırır hiçbir söylem içinde olmamalıdır.
• Türkiye-Rusya ilişkilerinde farklı boyutlar bulunmaktadır. İlişkilerde ekonomik ilişkiler,
doğrudan yatırımlar, Karadeniz, Orta Asya ve Kafkasya alanlarında
kademelendirilmeye gidilmelidir. Türkiye’nin diğer alanlarda Rusya ile olan çıkar
birlikteliğinden hareketle Kafkasya’da da aynı çıkarları paylaştığı düşüncesine
otomatik olarak varılmamalıdır.
• Kafkasya’nın kısa sürede Avrupa ve Atlantik örgütleri tarafından kapsanması için özel
çaba sarf edilmeli, bu çabalar kapalı kapılar ardında yapılmalı ve bölge ülkelerinin
tepkisi olabildiğince düşük bir seviyede tutulmaya çalışılmalıdır.
USAK Gürcistan Krizi Değerlendirme Raporu
61
• Türkiye’nin tek başına Rusya’yı ikna edebilmesi mümkün değildir. Mücadelenin
küresel boyutu da dikkate alınarak Moskova’nın ikna edilmesinde Rusların kendi
gücüne yakın rakipler dengelenmesine uygun zemin hazırlanmalıdır.
• Küresel rekabetin Kafkasya’da sıcak bir çatışmaya dönüşmemesi için özel çaba sarf
edilmelidir. Sıcak çatışma mümkün olduğunca Türkiye’den daha uzak bölgelere
itelenmelidir.
• Rusya’nın mücadele sahnesine dönüşü Türkiye’nin özellikle ABD ile sorunları olan
komşuları ile ilişkilerinde yeni bir gerilim oluşturabilir. Son dönemde düzelme
eğilimine giren Türkiye-Suriye ve Türkiye-İran ilişkileri Moskova’nın bu ülkeler ile
ABD’ye karşı özel bir ilişki geliştirme çabası nedeniyle Soğuk Savaş dönemindeki
sorunlu günlerine dönebilir. Türkiye bu süreçte komşu ülkeler ile daha yakın bir
ilişkiye girmeli ve ilişkilerini küresel rekabetten en az etkilenecek tarzda
yapılandırmalıdır.
• Kafkasya’daki en son kriz daha güçlü bir Türkiye’ye olan ihtiyacın altını tekrar
çizmiştir. Türkiye’nin AB’ye tam üyeliği Kafkaslarda istikrar ve barışın teminini daha
kolay bir hale getirebilirdi. Söz konusu krizler Türkiye’nin AB’ye tam üyeliğine katkıda
bulunabilir. Bu tez özenle işlenmelidir.
• Türkiye’nin Kafkasya bölgesi (evi) bilincini işlemesi ve bu bilincin gelişmesine katkıda
bulunması önemlidir. Bunun için krizlerden bağımsız olarak öncelikle halkları
yakınlaştıracak projeler uygulanmalıdır. Kafkasya bölge bilinci uzun vadeli bir hedef
olarak sistematik olarak geliştirilmelidir. Ancak bu tür uzun vadeli girişimler ile sıcak
krizlerin çözümünü birbirine karıştırmamak da gerekir.
• Krize ve çatışmaya rağmen Türkiye Kafkasya’da ekonomik işbirliği ve entegrasyon
çalışmalarını arttırarak sürdürmeli ve bu çabalara Avrupa ve ABD’nin desteğini
aramalıdır. Enerji nakil hatları ve demiryolu hattına ilave olarak AB fonlarından ve
ABD desteğinden yararlanarak Türkiye, Gürcistan-Hazar otoban hattı gibi projeler
bölgenin entegrasyonuna ve istikrarına katkıda bulunacaktır. Eğer zamanında petrol
boru hatları tamamlanmamış olsaydı Rusya’nın Gürcistan’da çok daha hoyrat
davranabileceği ve diğer ülkelerin bölgeye verdiği önemin çok daha az olacağı
ortadadır.
• Türkiye’nin Kafkasya’da modelini geliştirebilmesi ve kalıcı gelişme için en az 10 yıl
boyunca bölgenin ‘yıkıcı’ ve revizyonist unsurlarının planlarını Kafkasya’da
uygulamaya sokamaması gerekir.
• Bu kriz bir kez daha göstermiştir ki Türkiye çok sayıda kriz bölgesinin tam ortasında
yer almasına ve diplomatik hareketlilik her geçen gün artmasına rağmen bu tehlikeli
ortamlarda Türk dış politikasını besleyecek entelektüel birikim harekete
geçirilememektedir. Sınırlı kadrolar ve Türkiye’nin tüm birikiminden yararlanmaksızın
politika üretmek ve uygulamaya çalışmak Türkiye’nin risklerini arttıracaktır. Karar
alıcıların kriz bölgelerini düzenli olarak takip eden bilim ve uzmanlar dünyasından
USAK Gürcistan Krizi Değerlendirme Raporu
62
daha fazla yararlanmasında fayda vardır. Ayrıca dış politikaya sivil toplumun katkısının
da artması özellikle kriz ortamlarında faydalı olacak, manevra sahasını genişletecektir.
• Türkiye’nin bölge ve küre sorunlarına yapıcı ve iyimser bakış açısı takdir
toplamaktadır. Ancak aşırı iyimserliğin en çok iyimser zarar vereceği unutulmamalıdır.
Çok hızlı akan gelişmeler ve değişen dengeler içinde yüzen Türkiye dünyanın en
tehlikeli krizleri içinde olduğunu unutmadan, bölgedeki tüm devletleri iyi niyetli
varsaymadan, diyaloğun her türlü sorunu çözebileceği yanılgısına düşmeden,
umudunu koruyarak ama realist değerlendirmeleri ve öngörüleri de yaparak hareket
etmesi gerekmektedir.
USAK Gürcistan Krizi Değerlendirme Raporu
63
EKLER
Ek-1 Gürcistan Ekonomik Verileri
GSMH 10.29 Milyar Dolar (CIA Factbook – 2007)
Büyüme Oranı %12,4 (CIA Factbook – 2007)
Sektörel Dağılım % 13,1 Tarım
% 29,3 Sanayi
%57,6 Hizmet Sektörü
İş gücü 2,02 Milyon
İş gücünün sektörel dağılımı %55,6 Tarım
%8,9 Sanayi
%35,5 Hizmetler Sektörü
İşsizlik oranı %13,6
Açlık Sınırının Altında Kalan Nüfus %31
Enflasyon %9,2 (2007)
Bütçe Gelirleri 3,68 Milyar Dolar
Bütçe Giderleri 3,08 Milyar Dolar
Doğrudan Yabancı Yatırım 1,06 Milyar Dolar (Dünya Bankası – 2006)
İhracat/GSMH %32,8 (2006 – Dünya Bankası)
İthalat/GSMH %57,04 (2006 – Dünya Bankası)
USAK Gürcistan Krizi Değerlendirme Raporu
64
Ek-2 Güney Kafkasya Ülkelerinin Demografik Yapısı
a. Gürcistan
Nüfus 4,43 Milyon (Dünya Bankası – 2006)
Etnik gruplar % 83,7 Gürcü, % 6,5 Azeri, % 1,5 Rus, % 0,8 Oset, % 0,4 Rum, % 0,2 Ukraynalı
Dini Gruplar % 65 Gürcü Ortodoks, % 11 Müslüman, % 10 Rus Ortodoks, % 8 Ermeni Ortodoks, % 6 (Diğerleri)
b. Azerbaycan
Nüfus 8,48 Milyon (Dünya Bankası – 2006)
Etnik gruplar %90 Azeri, % 3 Dağıstanlı, % 2,5 Rus, % 2 Ermeni
Dini Gruplar % 93 Müslüman, % 2,5 Rus Ortodoks, % 2,3 Ermeni Ortodoks
c. Ermenistan
Nüfus 3,09 Milyon (Dünya Bankası – 2006)
Etnik gruplar %93 Ermeni, %2 Rus, %2 Yezidi Kürt, %Azeri
Dini Gruplar %94 Ermeni Ortodoks, %4 Diğer Hristiyan Gruplar, %2 Yezidi
USAK Gürcistan Krizi Değerlendirme Raporu
65
Ek-3 Abhazya ve Güney Osetya’nın Demografik Yapısı
a. Güney Osetya
Nüfus (1989) 99.000
Etnik Gruplar %66,2 Oset, %29 Gürcü, %4,8 Diğer
Nüfus (2000 sonrası)1 70.000 – 75.000
Etnik Gruplar %65 Oset, %25 Gürcü, %10 Diğer
b. Abhazya
Nüfus (1989) 525.000
Etnik Gruplar %45,7 Gürcü, %17,8 Abhaza, %14,3 Rus, %14,6 Ermeni, %2,8 Rum
Nüfus (2000 sonrası)2 157.000 – 220.000
%21,3 Gürcü, %43,8 Abhaza, %10,8 Rus, 20,8 Ermeni, %0,7 Rum
1 Bu rakamlar sadece tahmini rakamlar olup, bölgede Gürcistan kontrolü olmadığı için net rakamlar
bilinmemektedir. 2 Bu rakamlar sadece tahmini rakamlar olup, bölgede Gürcistan kontrolü olmadığı için net rakamlar
bilinmemektedir.
USAK Gürcistan Krizi Değerlendirme Raporu
66
Ek - 4 Kronolojik Olarak Gürcistan Rusya Gerginliğinin Seyri
• 1921 yılında Osetya’nın kuzey kısmı Rusya Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’ne güney,
kısmı ise Gürcistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’ne bağlı olacak şekilde iki otonom
bölge halinde oluşturuldu.
• 1989 yılında Güney Osetya ve Gürcistan arasında yetki paylaşımı hususunda
anlaşmazlıklar ortaya çıktı.
• 1990 yılında Zviad Gamsakhurdia Meclis Başkanı seçildi.
• 1990-1991 yılları arasında Osetler ve Gürcüler arasındaki çatışmalar hızlandı.
• 1991 yılında Gürcistan SSCB’den ayrılarak bağımsızlığını ilan etti.
• Gamsakhurdia yeni dönemde %85 oy alarak Gürcistan’ın yeni Başkanı oldu.
• Gamsakhurdia’nın uygulamış olduğu aşırı milliyetçi politikalar bölgede kutuplaşmaları
arttırdı.
• 1992 Güney Osetya Gürcistan tarafından resmi olarak tanınmayan bir referandumda
çoğunluğun bağımsızlık lehine oy kullanmasının ardından bağımsızlığını ilan etti
• 1992 Mart ayında Şevardnadze Gürcistan’ın yeni Başkanı oldu.
• 1992 yılında Sovyet Anayasasını yürürlükten kaldırarak 1921 anayasasını yürürlüğe
sokan Gürcistan’da Abhazya otonom statüsünü kaybetme endişesiyle bağımsızlığını
ilan etti.
• 1992 Ağustos ayında Abhazlar ve Gürcüler arasında çatışmalar başladı.
• 1994 yılında bağımsızlık isteyen Abhazlar ve Gürcistan arasında ateşkes anlaşması
imzalandı. Bu anlaşma ile bölgeye Rus Barış gücü askerlerinin konuşlanmasının önü
açılmış oldu.
• 2000 yılında Schevardnadze yeniden Başkan seçildi.
• 2002 yılında Amerikan Özel Kuvvetleri Gürcü askerleri terörizmle mücadele
konusunda eğitmek amacıyla bölgeye geldi.
• 2003 Kasım ayında Gül Devrimi’nin ardından Schevardnadze devrildi.
• 2004 Ocak ayında Gül Devrimi’nin lideri Mikhail Saakaşvili Başkanlık seçimlerini
kazandı.
• 2004 Mayıs ayında Saakaşvili Acaristan lideri Abaşidze’ye paramiliter grupları
dağıtması, insan hakları ihlallerine ve keyfi tutuklamalara son vermesi yönünde
ultimatom verdi.
• Abaşidze baskılara dayanamayarak 6 Mayıs 2004’te ülkeyi terk ederek Moskova’ya
gitti. Bu sayede Acaristan problemi kansız bir şekilde kapanmıştır.
• 2005 Temmuz ayında Rusya, Sovyet döneminden kalan iki üsten ordularını çekmeye
başladı.
• 2006 Mayıs ayında Rusya Gürcistan’dan ithal ettiği maden sularının ve Gürcü
şaraplarının ülkeye girişini sağlık nedenlerinden ötürü yasaklar. Tiflis alınan kararın
tamamen siyasi olduğunu iddia etti.
USAK Gürcistan Krizi Değerlendirme Raporu
67
• 2006 Temmuz ayında BTC petrol boru hattının resmi olarak açılışı yapıldı.
• 2006 Eylül-Ekim aylarında Rus ordusuna mensup askerler tutuklanır ve bunun üzerine
Rusya ulaşım hatlarının kesilmesi ve yüzlerce Gürcünün sınır dışı edilmesi gibi
yaptırımlara başvurdu.
• 2006 Kasım ayında Güney Osetya’da yapılan, ancak Tiflis tarafından tanınmayan
referandumun ardından bağımsızlık yönünde oy kullandı.
• 2007 Ağustos ayında Gürcistan Rusya’yı hava sahasını ihlal etmekle suçladı.
• 2007 Eylül ayında eski Savunma Bakanı Irakli Okuraşvili Saakaşvili’yi yolsuzlukla
suçladı. Suçlamalar sonrasında protestolar başladı.
• 2007 Kasım ayında Olağanüstü Hal ilan edildi.
• Rusya bütün askerlerini Gürcü topraklarından çektiğini açıklarken, tartışmalı
bölgelerde asker tutmaya devam etti.
• 2008 Ocak ayında Saakaşvili ikinci kez Gürcistan Devlet Başkanı olarak seçildi.
• 2008 Mart ayında Abhazya bağımsızlığının tanınması için BM’ye başvurdu.
• 2008 Nisan ayında NATO’nun Bükreş zirvesinde yapılan toplantıda Gürcistan’ın
üyeliğine yönelik eylem planı açıklanmadı.
• 2008 Mayıs ayında Rusya Abhazya’ya 300 asker gönderdi ve bu askerler Abhazya’yı
Rusya’ya bağlayan demiryolunu restorasyon çalışmalarına başladı. Tiflis, bu girişimin
ardından Rusya’nın Gürcistan’a askeri bir operasyon planladığını açıkladı.
• 2008 Haziran Abhazya Gürcistan ile bütün bağlarını kopardı.
USAK Gürcistan Krizi Değerlendirme Raporu
68
Ek-5 Rusya-Gürcistan Arasındaki Ateşkes Anlaşması
1- Anlaşmazlığın çözümü için güç kullanımına son verilmesi. 2- Tüm askeri harekâtların derhal sona erdirilmesi. 3- İnsani yardımın ulaştırılması için serbest geçiş tanınması. 4- Gürcü orduları çatışmanın başladığı 8 Ağustos gününden önceki pozisyonlarına geri
dönecekler. 5- Rus orduları harekât başlamadan önceki pozisyonlarına geri dönecekler. Bölgedeki
çatışma ile ilgili uluslararası bir çözüm bulunana kadar Rus barış güçleri ek güvenlik önlemleri alacaklar.
6- Güney Osetya ve Abhazya’nın gelecekteki statüleri hakkında uluslararası görüşmeler başlatılacak.