Top Banner
SÝBAÞ iþçisi kadýnlar fýrtýnaya yelken açtýlar Mesele çamaþýr yýkamak deðil! 8 Mart hediye beðenme günü deðil Gücümüz birliðimizdir! ekmek ve gül 2 Þubat 2019 Cumartesi Sayý: 106 3 5 12 8
23

Umudu ve direnci büyütelim ki bahar gelsin ekmek …...ne demek? Kendine ev hanýmýyým diyen, parça baþý iþ alýp yapýyor, iþsiz bir kadýn iþ ararken ev temizliðine gidiyor,

Apr 05, 2020

Download

Documents

dariahiddleston
Welcome message from author
This document is posted to help you gain knowledge. Please leave a comment to let me know what you think about it! Share it to your friends and learn new things together.
Transcript
Page 1: Umudu ve direnci büyütelim ki bahar gelsin ekmek …...ne demek? Kendine ev hanýmýyým diyen, parça baþý iþ alýp yapýyor, iþsiz bir kadýn iþ ararken ev temizliðine gidiyor,

SÝBAÞ iþçisi kadýnlarfýrtýnaya yelken açtýlar

Mesele çamaþýr yýkamak deðil!

8 Mart hediye beðenme günü deðil

Gücümüz birliðimizdir!

ekmek ve gül2 Þ u b a t 2 0 1 9 C u m a r t e s i S a y ý : 1 0 6

3

5

12

8

MerhabaArkadaþým, ablam, an-nem, komþum, kýz kar-deþim;Nasýlsýn? Her geçen ay,

ayýn sonunu getirmekte biraz daha zor-landýðýn kasvetli bir kýþýn tüm yükünüsen de hissediyor musun omuzlarýnda?

Ýþyerinde iþ yetiþtirme baskýsýna, ev-de sofraya bir tas çorba koyma telaþýnatürlü dertler, kederler mi eþlik ediyor?

Sen de kirayý, faturalarý ödemek, ek-sikleri, borçlarý kapatmak için her günbir önceki güne göre daha çok koþturu-yor, hiçbir þeye yetememe duygusu yaþý-yor musun?

Herbirimiz farklý farklýyýz, ama yarý-nýn nasýl olacaðýný bilememek, çocukla-rýmýzýn saðlýðý, eðitimi ve geleceðindenendiþe etmek, onlarýn istismardan bizle-rin þiddetten, baskýdan ve ayrýmcýlýktankorunamaz hale getiriliþimize öfke duy-mak ortak dertlerimiz.

Ýþyerinde ustabaþýlar, þefler her gündaha çok baðýrýyor, hakaret ediyor dahahýzlý, daha performanslý çalýþalým diye.Kâh çalýþtýrýldýðýmýz koþullarýn aðýrlý-ðýndan, kâh makinelerin bakýmsýzlýðýn-dan iþ kazalarýna uðruyor, sakatlanýyor,saðlýðýmýzdan oluyoruz.

Bugüne kadar hiç çalýþmamýþ olanla-rýmýz evin geçimine katký için gündelikiþlere gider oldu, yaþýný baþýný almýþ bü-yüklerimiz ayný sebepten en düþük üc-retlere, sefil çalýþma þartlarýna razý geliroldu. Eve üç kuruþa parça baþý iþ alanla-rýmýz, geçinebilmek için evleri birleþti-renlerimiz çoðaldý...

Kriz var bahanesiyle bizi insanlýktançýkaran koþullarda çalýþmaya ve yaþama-ya zorlanýyoruz. Ýþsizlikle, açlýkla, sefa-letle tehdit ediliyoruz her fýrsatta.

Bunlar da deðil sadece. Her gün et-rafýmýzý saran sefalet çemberi daralýpbizi günlük dertlere boðup yalnýzlaþtý-rýrken uðradýðýmýz þiddet, yaþadýðýmýz

eþitsizlik, gasp edilen haklarýmýz çoðalý-yor.

Dert yanmak deðil niyetimiz sevgilikýz kardeþim;

Sen de her kadýn gibi insana yaraþýrbir þekilde yaþayabilmenin, çalýþabilme-nin özlemini duyuyorsun elbet. Gözükârdan baþka bir þey görmeyenlerin ya-rattýðý krizin bitmeyen bir kýþ gibi sýrtý-na bindirdiði yüklerden sen de kurtulupferahlamak istiyorsun. Her emekçi ka-dýn gibi sana da bana da bahar gelsinartýk diyorsun.

Haklýsýn, o bahara hep beraber ulaþ-mak gerek. Onun için itildiðimiz o yal-nýzlýktan kurtulmaya baþlayarak atalýmilk adýmlarýmýzý. Aza çoða bakmadanbuluþalým, konuþalým, sorularýmýza ya-nýt, sorunlarýmýza çözüm arayalým.

Haklarýmýzý talep etme, yarýn ne ola-caðýný bilme isteðimizin, geleceðimizikendi ellerimizle þekillendirme gayreti-mizin gücünü birlikte görelim istiyoruz.

Paylaþtýkça çoðalacaðýz, çoðaldýkçagüçleneceðiz, güçlendikçe deðiþtirece-ðiz, deðiþtirdikçe ferahlayacaðýz...

Hiçbir zorluk korkutamaz gözümü-zü. Çünkü karþýmýza çýkan her zorluk,bugün mahkûm edildiðimiz, insanlýðý-mýzý elimizden alan koþullardan dahaaðýr deðildir.

Biliyorsun, kýþýn bitiþinin baharýn ge-liþinin ilk habercisi olan günümüz var bi-zim. Biz kadýnlarýn haklarýmýz, talepleri-miz için birlikte mücadele ettiðimizdegüçlendiðimizi, birliðimizin gücümüz ol-duðunu hatýrlatan bir günümüz. Bizimgünümüze, dünyanýn bütün emekçi ka-dýnlarýn günü 8 Mart’a az kaldý.

8 Martýmýzý gücümüzü, birliðimizigüçlendirmiþ, umudumuzu direncimizibüyütmüþ olarak seninle birlikte kutla-mak dileðiyle...

Sevgiyle kal!

EKMEK VVE GGÜL

Umudu ve direnci büyütelim ki bahar gelsin

Hiçbir zorlukkorkutamaz gözümüzü.Çünkü karþýmýza çýkanher zorluk, bugünmahkûm edildiðimiz,insanlýðýmýzýelimizden alankoþullardan daha aðýrdeðildir.8 Martýmýzý gücümüzü,birliðimizigüçlendirmiþ,umudumuzudirencimizi büyütmüþolarak seninle birliktekutlamak dileðiyle...

Page 2: Umudu ve direnci büyütelim ki bahar gelsin ekmek …...ne demek? Kendine ev hanýmýyým diyen, parça baþý iþ alýp yapýyor, iþsiz bir kadýn iþ ararken ev temizliðine gidiyor,

2 23

Dolar fýrladý, lira eridi, maaþdaha ele geçmeden bitti...Okul kaydýna verilecek birtop kâðýt eve giren kaç lok-mayý eksiltti? Kilo hesaplarý

tane hesaplarýna indi de akþam pazarla-rýnda domatesin çürüðüne utana sýkýlabakan gözler kaç kez yere eðildi? Kaç pe-tek yanýyor evde çocuðun odasý hariç?Kaçýncý kýþtýr erteleniyor ayazý tendenuzak tutacak o montun alýnýþý? Bu yýlkibahanesi ne oldu; oðlanýn formasý, kýzýnbotu, evin kirasý... Kaç küfre yüz eðildiustabaþý takar da ücretsiz izne çýkarýrkorkusuyla? Sabahýn alacasýnda ya da ge-cenin zifirinde baþa bir þey gelmesin du-alarýyla kaç adým ediyor evden servis du-raðýna, duraktan eve giden o yol?

Ýþte bunlar yaþanýrken “Kriz yok!” de-diler, “Kriz dýþ güçlerin oyunu!” dediler.Var diyen “darbeci” oldu, “terörist” oldu.Sonra ne oldu?

Sahi kim bu dýþ güçler? Nasýl dýþ güçolunur mesela? Bir halkýn topraklarýný ilhakederek mi? alttan alttan darbe örgütleyerek,o ülkenin seçilmiþlerini yok sayarak mý yada baþka bir ülkenin topraklarýnda operas-yon üstüne operasyon yaparak mý?..

Kim yenecek bu dýþ güçleri? Yerli vemilli irade! Peki, nasýl bir þey bu yerli vemilli irade? Çocuðuna artýk kursa gideme-yeceðini söylediðinde utanýr mý mesela?Kreþ parasý veremeyeceði için annesiniköyden getirtip çocuk baktýrmanýnmahcubiyetini yaþar mý? Örneðin 50yaþýndan sonra hayatýnda ilk defa ça-lýþmak zorunda kalan irade yerlimidir milli mi? Ýþyerinde tuvale-te gittiðinde performansnotu eksilir mi bu irade-nin? Ustabaþý sýkýþtýrý-ðýnda diþlerini dudakla-rýna geçirir mi, dayýbaþýtenhaya çaðýrdýðýndayumruðunu sýkar da týr-naklarýný avuçlarýna batý-rýr mý? Büroda amir azar-ladýðýnda, misal, o da gizligizli siler mi gözyaþlarýný?Malatya’da kayýsý fabrika-sýndaki zor çalýþma koþullarý-ný kastederek “Katlanmak zo-

runda olduðumu söylüyorum kendi kendi-me ve paydosa kadar sabrediyorum” diyenSatý ile karþýlaþmýþ mýdýr hiç? Her þey ca-nýna tak ettiðinde “Acaba iþsizlik maaþýylabiraz idare edebilir miyim?” diye geçirirmi aklýndan çaresizlik içinde?

Sahi bu ülkenin kadýnlarý için “iþsizlik”ne demek? Kendine ev hanýmýyým diyen,parça baþý iþ alýp yapýyor, iþsiz bir kadýn iþararken ev temizliðine gidiyor, iþten çýkanmerdiven temizliðine... “Ýþsiz” mi diyece-ðiz þimdi onlara?

Bu sorunun yanýtýný bizzat kadýnlar ve-riyor dergimizin sayfalarýnda. Mamak’tanNurþen, “Dünyada çalýþmayan kadýn yok”diyor. OSTÝM’den baþka bir kadýn ta-mamlýyor onu: “Hemen hemen her iþteçalýþtým.” Bursa Demirtaþ Organize Sana-yi Bölgesi’ndeki dokuma iþçisi “Emekliolunca da ayný fabrikada tekrardan çalýþ-maya devam ettim” diyor.

Ne tatil, ne dinlenme, ne sinema, nede baþka bir þey... Çalýþýyoruz, durmadançalýþýyoruz!

Ama bu yetmiyor kriz fýrsatçýsý patron-lara. Dersim’de bir tekstil firmasý, su fatu-rasýndan tasarruf için çalýþtýrdýðý kadýnla-rýn kullandýðý tuvaletlerin sifonlarý sökü-yor. Kocaeli’deki bir gýda fabrikasý içmesuyu yerine pislik içindeki çeþmeden arýt-ma suya mahkum býrakýyor. Bursa’da De-mirtaþ’ta kriz var denerek su sebilleri kal-

dýrýlýyor. Ýnsanca yaþanacak bir

ücrete çok diyenler, hacet görmede bileinsanlýk býrakmýyor! Kendinden kýsýp ço-cuðuna ayýran, yetmedi çocuðunun ihtiya-cýndan da kýsan kadýnlarýn insanlýðýndanda kýsmasý bekleniyor.

Bu kadar uzak mý bize insanca yaþa-mak; 8 saat deliksiz bir uyku çekmek, enfazla 8 saat çalýþmak, 8 saat canýmýz ne is-terse onu yapmak?

Yanýt yine kadýnlarda. Denizli’den Ay-sel: “Bana öðretilen hayatýn dýþýna çýktý-ðýmda asýl yaþamanýn bu olduðunu öð-rendim, bu dünyaya öylece durmak içingelmediðimizi fark ettim.” Aydýn’da ku-rulu SÝBAÞ’ta sendikalaþmak için dire-nen Meral: “Þunu anladým ki hayat SÝ-BAÞ’tan ibaret deðil.” Maya Angelo’nunsözlerini hatýrlatýyor Balýkesir’den gençbir kadýn: “Ne zaman bir kadýn kendisiiçin ayaða kalksa aslýnda tüm kadýnlariçin ayaða kalkar.”

8 Mart’ta verdiði reklamlarla “eþitlik”konusunda mangalda kül býrakmayan Ar-çelik’teki göstermelik iþ güvenliði eðitimi-ne kafa tutuyor bir kadýn iþçi; demir vebanttan bir kafeste çalýþtýrýlýrken her hare-ketinde moraran bedeniyle! Her 8 Mart’taelimize kýrmýzý karanfil tutuþturup lütfe-dip hediyeler daðýtan, bizi salonlara týkaya-rak krize mahkum edenleri alkýþlatanlarakafa tutmaya çaðýrýyor Adile.

Bir kere salon dediðin, ev gibi, iþyeri gibidört duvar. Oysa sokak öyle mi? Sokak

candýr, canlýdýr. Salon tek kiþilik kol-tukta oturmaksa sokak kol kola yan

yana yürümektir. Sokak dayanýþ-madýr, çoðalmaktýr. Salonda sesçýkarsan en fazla yan binadanduyulur. Sokakta çýkardýðýn ses,

eve hapsolmuþ bir kadýna per-deyi aralatýr, pencereyi açtýrýr,balkona çýkartýr... Ve gün gelir,sokakta senin beklediðini bile-rek kapýnýn kilidini döndürüve-rir, kapý önünden sana bakar.Sonra bir gün yanýna gelir, birbakmýþsýn kol kola yürüyor,birlikte haykýrýyorsunuz...

Gücümüz birliðimiz!.....................................................3Sevda Karaca

8 Mart hediye beðenme günü deðil................................5Adile Doðan

Onlar zenginleþiyor biz zammý hak etmeyenler oluyoruz..5Patronlar asgari ücreti bile çok görüyor.........................6Ýþçi daha az, iþ daha yoðun, ücret düþük........................6

Neslihan Kar

Ne ýsýnabiliyoruz, ne doyabiliyoruz!...............................7‘Bu ücretlerle geçim zor, gelecek kaygýsý çok’................7

Nurgül Deniz

TARÝH: Yýkama evleri....................................................8Müslime Karabatak

TÝYATRO: Hizmetçiler...................................................9Hilal Tok

SINIRLARIN ÖTESÝNDE: Bangladeþ.................................10Berivan Balkay

SINIRLARIN ÖTESÝNDE: Glasgow....................................11Sarya Tunç

SÝBAÞ iþçisi kadýnlar fýrtýnaya yelken açtýlar..................12Tahsine Saran

Direniþten yerel seçime uzanan bir sohbet....................14Gökçen Þen

Sýfýr iþ kazasý deðil, sýfýr güvensiz durum!.....................14ÝÇÝMÝZDEN BÝRÝ: Aysel Menteþ......................................15

Mükerrem Yollu

Bu mahalleyi kadýnlar yönetecek!.................................16Yasemin Akpýnar

‘Kadýnlar olarak her alanda var olacaðýz’......................17Berfin Güler / Iþýlay Demirel

Kadýnlar kreþ ve park istiyor........................................18Neslihan Kar

Kadýnlar gücünün farkýnda olmalý.................................18Nursel Ýnalcuk

FÝLM: Kefernahum......................................................19Gülþah Kaya

KÝTAP: Ýstanbul’un Bir Gecesi......................................20Ercüment Akdeniz

SAÐLIK: Grip...............................................................21Uz. Dr. Senem Aslan

MEKTUBUMUZ VAR......................................................22Umudu direnci büyütelim ki bahar gelsin..................... 24

i Ç i N D E K i L E R

Basit bir durum gibi görülse de beni çok dü-þündüren bir sorundan bahsetmek istiyorum.

Edirne’de belediye otobüslerinin arkasýnda“Saat 22.00’den sonra kadýnlar durak haricinde is-tediði yerde indirilecektir” yazýyor. Bu yazýtoplum olarak nasýl bu duruma geldi-ðimizi, kadýnlara yönelik þiddet, taciz,tecavüz olaylarýna nasýl bu kadar alýþý-lagelmiþ bir durum olduðunu göz-ler önüne seriyor. Toplumumuzdakadýn sokakta yürürken sokak lam-basýndan yansýyan gölgesinden te-dirgin oluyor, kadýn kahkaha atamýyor,özgürce sokaklarda yürüyemiyor, özgürcegiyinemiyor, kadýn ‘kadýn’ olarak görülmüyor.

Bizler en özgür olduðumuz alanlarda bile üze-rimizde baský hissediyoruz. Mesela evde tek kaldý-ðýmýz zaman kapýnýn önüne erkek ayakkabýsý ko-yuyoruz. Neden buna mecbur býrakýldýðýný düþü-nüyor insan!

Kadýnlarýn fýrsatý olduðunda ekonomi, bilim,kültür, sanat ve birçok konuda ne kadar baþarýlý ol-duðunu biliyoruz.

Ama kadýna hep ne yapmamasý gerektiðisöyleniyor, oysa erkeklere ne yapmamasý gerek-

tiði hiç söylenmiyor! Kadýný birey olarak gör-meyen bir zihniyetin var olduðunu biliyoruz,ama ayný zamanda haklarýný öðrenen kadýnlarýnsusmadýðýný ve haklarýný aradýklarýný da biliyo-

ruz. Maya Angelou’nun da dediði gibi, “Nezaman bir kadýn kendisi için ayaðakalksa aslýnda tüm kadýnlar için ayaðakalkar.”

Baskýnýn giderek artmasý bazý konular-da bazen ellerimizi kollarýmýzý baðlasa dabiz o ellerle umut olacaðýz. Sesimizle, du-ruþumuzla, bakýþýmýzla... Giderek artan iþ-sizlik, tecavüz, taciz ve baskýlar birileri ta-rafýndan fýrsata çevrilip kadýný daha çok eve

kapatmaya çalýþsa da tüm bunlar bizler için artýkateþe atýlan bir odun. Farkýndayýz her þeyin! Hertakým elbise giyenin beyefendi olmadýðýný adliyekoridorlarýnda görüp tanýk olduk... Çocuklarý istis-mar edip “rýzasý vardý” deyip ceza almadan kurtu-lanlarý gördük, istismarcýlara af çýkartmak isteyen-leri de... Ama biz bunlarýn hiçbirine izin vermeye-ceðiz. Her bedel ödeyen kadýnýn elleri yakanýzdaolacak!

BBandýrma 117 EEyylül ÜÜniversitesinden bbir kkadýn BBAALIKESÝR

mektubumuz var

Dünya Ekonomik Forumu 2018 CinsiyetEþitliði Raporu, dünya çapýnda cinsiyet eþitliðialanýnda, ilerlemenin yavaþladýðýný, hatta bazýalanlarda kadýnlar ve erkekler arasýnda eþitsizli-ðin arttýðýný belirtiyor.

MEB Ortaöðretim Kurumlarý Yönetmeli-ði’nde, “Evli olanlarýn kayýtlarý yapýlmaz, öð-renci iken evlenenlerin okulla iliþiði kesilerekkayýtlarý e-okul üzerinden Açýk Öðretim Lise-sine veya Mesleki Açýk Öðretim Lisesine gön-derilir” denilerek çocuk yaþta evliliklerin önüaçtý.

TÜÝK verilerine göre, son 10 yýlda 482 bin 908kýz çocuðu devletin izniyle evlendirildi. Son 6 yýl-da 142 bin 298 çocuk anne oldu ve bu çocuklarýnbüyük kýsmý dini nikâh ile evlendirildi.

Türkiye’de yoksul kýz çocuklarýnýn çocukyaþta evlenme olasýlýðý, varlýklý olan yaþýtlarýna

göre 2,5 kat daha fazla.MEB, iktidarýn ideolojik yönelimleri doðrul-

tusunda çalýþmalar yapan dini vakýflar ile çeþitliprotokollere imza atarak eðitimi dinselleþtirmesürecinde siyasi nüfuzu olan cemaatlere özelgörevler vererek eðitimin asli bileþenlerini sü-rekli olarak görmezden geldi.

MEB verilerine göre, Türkiye’deki özel öðre-

tim kurumu sayýsý 10 bini geçerken, bu kurumla-rýn 3’te 1’i mutlaka bir tarikata baðlý durumda.

Kamu kurum ve kuruluþlarýnda 2008 yýlýnda497 olan kreþ sayýsý, 2015’te 121’e, 2016’da56’ya düþtü. Özel sektörde de durum farklýdeðil. 150 çalýþanýn olduðu iþ yerinde iþverenkreþ açmak yerine ya kadýn çalýþan sayýsýný149 da tutuyor, ya da maliyeti kreþ aç-maktan daha düþük olan para cezasýnýödemeyi tercih ediyor.

Çocuk bakým hizmeti için ailenin cebin-den çýkan para artýyor. Kamu kreþleri bir birkapatýlarak yoksul emekçi çocuklarý ne idüðüaslýnda belli sýbyan mekteplerinin kucaðýna atý-lýyor.

Durum böyle iken erken yaþta evliliðe af yasatasarýsý yine gündeme sürülüp tartýþmaya açýlý-yor ve toplumun nabýz ölçümü yapýlýyor.

Bütün bunlara karþý da kadýnlar bir arayagelmenin ve örgütlenmenin koþullarýný arýyor.Kadýnlar bunca baskýya raðmen sokaða çýkarak,isyanlarýyla 25 Kasým’da, Flormar direniþinde,Gripin direniþinde bize bunu gösterdi ve gös-termeye devam ediyor.

Gönül KKuralEððitim SSen AAnkara 44 NNo’lu ÞÞube KKadýn SSekreteri

Bedel ödeyen kadýnlarýnelleri yakanýzda olacak!

Ben Suriye’yenasýl gideyim,keyfimdengelmedim ki...

Merhaba Ekmek ve Gül okurlarý ben Si-nem. Suriyeli bir mülteciyim. Ýki çocuðum var.Ýkisini de Türkiye’de doðurdum. Ýkinci çocu-ðum daha 1 aylýk. Ýlk bir ay boyunca hastanelerbütün tetkiklerini karþýladýlar ama bir aydansonra kimlik çýkarmam gerekiyordu. Göç Ýda-resine baþvuru yaptým. Kimliðimi 1 buçuk yýlönce yenilemiþtim ancak bana tekrar yenilet-mem gerektiðini söylediler ve benden Suriyekimliðimi istediler. Suriye’de kimlik 15 yaþýndaçýkartýlýyor ve 15 yaþýmdan önce Suriye’de sa-vaþ çýktýðý ve bulunduðum bölgede devlet ku-rumu kalmadýðý için kimlik çýkartamadým. 18yaþýnda evlenip Türkiye’ye geldim. Türkiye’yegeldiðimde bana göçmen kimliði vermiþlerdiama þimdi süresi geçtiði için kabul etmiyorlar.Göç Ýdaresine bir kimlik veremediðim için debenden aile defteri istediler. Suriye’den Türki-ye’ye defteri getirmek kýsa sürede mümkündeðildi ve çok zordu. Defter ancak elime ulaþtýama daha kimliði çýkaramadým. Yeniden baþvu-ru yapacaðým.

Ýkinci çocuðuma kasýk fýtýðý teþhisi kondu vebir an önce de ameliyat olmasý gerektiði söy-lendi. Göç Ýdaresi kimlik vermediði için hasta-neler çocuðumu ameliyat edemiyor. Özel has-

taneler de muayene için bile110 lira para istiyorlar. Çocu-ðun kaydý için babanýn kimli-ðini de kabul etmiyorlar. GöçÝdaresine çocuðumun saðlýðý-nýn daha kötü olabileceðinisöyledim ama hiçbir þekildekabul etmediler. “Suriye’dengit belgeni getir” dediler.“Suriye’de savaþ var nasýl gi-deyim” dediðimde “nasýl gi-

dersen git bizi alakadar” etmez dediler. Hasta-ne de “kimlik olmadan biz ameliyatý yapama-yýz” diyor.

Ne yapayým, çocuðum ölsün mü? Baþka biryerde olsa giderim ama Suriye’ye nasýl gide-yim? “Þam’dan git getir” diyorlar bana, BenÞam’a nasýl gideyim. Uzun lafýn kýsasý bizediyorlar ki “buradan artýk gidin”. Ben keyfimeSuriye’den gelmedim ki savaþtan çýktým gel-dim.

Suriyeli MMülteci SSinem Küçükçekmece // ÝÝSTANBUL

Salon tek kiþilik koltukta oturmaksasokak kol kola, yan yana yürümektir

Eþitsizliðe raðmen kadýnlar mücadele ediyor

Günlük EVRENSEL gazetesinin ücretsiz özel ekidir. Türü: Yaygýn süreli

Bülten Basýn Yayýn Reklamcýlýk Tic. Ltd. Þti. Adýna Sahibi: Cemal Dursun

Genel Yayýn Yönetmeni: Fatih PolatSorumlu Yazýiþleri Müdürü: Görkem Kýnacý

Yönetim Yeri: Adres: Mehmet AkifErsoy Cad. Mehmet Çýbýkçý Ýþ

Merkezi No: 2 K: 2 Ýþyeri No: 21Þirinevler/B.Evler-ÝSTANBUL

Tel: 0850 302 20 67 Fax: 0212 654 15 04

Daðýtým: Turkuvaz DaðýtýmPazarlama AÞ

Baský: SM Matbaacýlýk Çobançeþme Mah. Sanayi Cad.

Altay Sokak. No:10 (A Blok) Yenibosna-Bahçelievler /

ÝSTANBULTel: 0 212 654 94 18

ekmek ve gü[email protected]

Page 3: Umudu ve direnci büyütelim ki bahar gelsin ekmek …...ne demek? Kendine ev hanýmýyým diyen, parça baþý iþ alýp yapýyor, iþsiz bir kadýn iþ ararken ev temizliðine gidiyor,

322mektubumuz var

Sevda KARACA

Patlýcan ve biber market reyonlarýna veda etti,kilosu 20-25 liralara varan sebzelerin raflardayer almasý adeta ‘yasaklandý.’ Sebep? Bir bibe-rin, patlýcanýn kilosunun bu fiyatlara vardýðýnýgören halk sinirlenmesin, sinirlenip de ‘yüce

devletine’ laf etmesin, “Kriz yok” diyenlerin gözüne gö-züne sokmasýn etiketleri... Bu öfkeler birikip birikip,adeta bir beka sorunu haline getirilen yerel seçimlereyansýmasýn...

Patlýcaný biberi raftan kaldýrdýn da, yýlýn þu ayýnda bolbol bulunabilecek olan, bu nedenle de fiyatýnýn az olma-sý beklenen diðer sebze meyveleri ne yapacaksýn?

Günden güne artan fiyatlarýyla en temel ihtiyaçlarýnalýnamaz hale geldiði gerçeðini... Enflasyon oranýnda ar-tan kiralardan bükülen belleri... Artan fiyatlar nedeniylepiyasada bulunamayan, karaborsaya düþen ilaçlarý...“Üretim azaldý” bahanesiyle yapýlan iþten çýkarmalarý...“Dýþarýda bekleyen binler var, ya bu koþullarý kabul ede-ceksin ya da kapý orada” diyen patronlarýn, bu gücün da-yanaðýný bizzat Erdoðan’ýn imzasýyla yayýmlanan grev ya-saklarýndan aldýðýný... Bunlarý ne yapacaksýn?

Onlar, her zamanki gibi, çözülemeyen sorunlarý aile-nin sýrtýna, yani “ailenin lokomotifi” diye adlandýrdýklarýkadýnlarýn sýrtýna bindirme derdinde. Krizin tüm yükü-nü aile içinde, kadýnlar eliyle “hafifletmek”; niyetleri bu!PEKÝ, BU BÝZE NEYE MAL OLUYOR?

Daha çok çalýþýp daha az karþýlýk almaya. Evde dahaçok iþle uðraþýp eksikleri ne yaparsak yapalým tamamla-yamamaya. Aile içinde daha çok gerilime. Her an iþtenatýlma kaygýsýyla çalýþmaya. Ýþyerinde daha çok baskýya,her yerde daha çok þiddete maruz kalýp daha çok sus-mak zorunda hissetmeye. Gelecek kaygýsýný daha çok ta-þýmaya... Korkmaya...

Bugün çarþý pazardaki en ufak bir deðiþimin, üretim-deki en küçük bir daralmanýn etkisinin korkunç boyut-larda hissedilmesinin arkasýnda za-ten halihazýrda çok zor geçini-yor oluþumuz var. Ailenin ida-mesi ancak borçlarla mümkünolabiliyor. Çalýþma koþullarýzaten çok zor, güvencesizlik veörgütsüzlük nedeniyle iþtenatýlma korkusu zaten çok uzunzamandýr hissediliyor. Yanikriz, var olan sorunlarýmýzýkatlýyor, derinleþtiriyor, içindençýkýlamaz hale getiriyor.

Yoksullaþmadan, aðýr çalýþ-ma ve yaþam koþullarýndan,þiddetten, ayrýmcýlýktan, hakgasplarýndan en çok etkilenenkadýnlar, krizin etkilerini de enaðýr biçimde yaþýyorlar. Kadýn-larýn fýtrat gereði erkeklerleeþit yaþayamayacaðý zihniyeti,krizin kader gibi gösterilme-siyle birleþerek kadýnlara çare-sizlik duygusunu dayatýyor. Ya-ratýlan siyasi kutuplaþtýrma,ayný sorunlarý yaþayan kadýnla-rýn yan yana gelmesine engel

olurken onlarý birbirine karþý güvensizliðe, yalnýzlýða iti-yor, deðiþtirip dönüþtürme güçlerini zayýflatýyor.

Uzun zamandýr kadýnlarýn krizin etkilerini nasýl yaþa-dýklarýna iliþkin yaptýðýmýz röportajlar, yayýmladýðýmýziþçi mektuplarý gösteriyor ki; kadýnlar krizin sonuçlarýylatek tek baþ etmeye çalýþýyor. Her þeyden kýsýp, kýsýlanýyerine koymak için daha çok emek ve zaman harcayýp,yine de olmayaný kendi “baþarýsýzlýðý” olarak görüp, pat-lama noktasýna geldiðinde ise kime güveneceðini, ki-minle hareket edebileceðini bilmeme hali... OYSA HALÝMÝZ BU OLMAYABÝLÝR

Çünkü kadýnlarýn yaþadýklarý ortak sorunlar etrafýndayan yana gelip dayanýþma sergilediðinde ve ortak taleple-ri için mücadele ettiðinde açýða çýkan gücü, hem tarihhem de bugünün mücadeleleri gösteriyor.

Ancak bunun için “kiminle ayný dertleri yaþadýðýmý-zý”, “kiminle birlikte hareket edebileceðimizi” de gör-meye ihtiyacýmýz var.

Tam da bu nedenle 8 Mart’a kadar krizin kadýn iþçi veemekçilerin hem çalýþma yaþamýnda hem de ev yaþa-mýnda yarattýðý sorunlarý açýða çýkarmak, kadýnlarýn or-taklaþtýðý talep ve beklentileri somut bir biçimde ortayakoymak ve siyasi kutuplaþmanýn yarattýðý yapay bölün-menin görünmez kýldýðý kader ortaklýðýný görünür kýl-mak için ülkenin her yerinde kadýn iþçi buluþmalarýgerçekleþtireceðiz. Bu buluþmalar, yalnýzca halimizi ah-valimizi ortaya koymakla kalmayacak, ayný zamanda ka-dýn iþçi ve emekçilerin krize karþý mücadelesinin de da-yanaklarýndan biri olacak. Birlikte tartýþýp, taleplerimizi,ne yapacaðýmýzý, nasýl yapacaðýmýzý birlikte konuþupbirlikte yol alacaðýz. Bu buluþmalar 8 Mart’ta krize, iþ-sizliðe, yoksulluða, þiddete ve eþitsizliðe karþý sözlerimi-zi daha güçlü söyleme olanaðý verecek: Krize, Þiddete veEþitsizliðe Karþý Gücümüz Birliðimiz!

8 MART’A KADAR HER YERDE KADIN ÝÞÇÝ BULUÞMALARI:

Gücümüz birliðimiz! NE YAPACAÐIZ?

1-Her sektörden iþçi kadýnlar, kamu hizmetlerinde çalý-þan kadýnlar, ev eksenli çalýþan kadýnlar, ev iþçisi /gündelikçi kadýnlar, yevmiyeciler, ücretli avukat, mi-

mar ve mühendis kadýnlar, mevsimlik iþçiler, tarým iþçile-riyle yapacaðýmýz buluþmalarda þu sorularýn yanýtlarýnýarayacaðýz: Kadýn iþçiler krizin etkilerini çalýþtýklarý alandanasýl yaþýyorlar? Çalýþma koþullarý nasýl etkileniyor? Kadýn-lara dönük ayrýmcýlýk, þiddet, mobbing, eþitsizlik iþyerlerin-de nasýl görünümlere bürünüyor? Kriz, bu ayrýmcýlýk, þid-det, mobbing, eþitsizliklere karþý kadýnlarýn karþý çýkmaeðilimlerini nasýl etkiliyor? Kadýnlarýn ev içi yaþamlarý kriz-den nasýl etkilendi? Aileleri, eþleri, çocuklarý ile iliþkileri na-sýl deðiþti? Ev içi yükleri nasýl arttý? Bu yüklerle baþ etmeçabasý nasýl görünümlere bürünüyor? Mücadele eðilimi ba-kýmýndan kadýn iþçi ve emekçiler açýsýndan nasýl bir tablovar? Sendikalý iþyerleri ile sendikalý olmayan alanlar açý-sýndan bu bakýmdan bir farklýlýk var mý? Kadýnlarý en çokortaklaþtýran talepler ve gündemler neler?

2-Bu sorularýn yanýtlarýný tek tek raporlayacaðýz, birkadýnýn, üç kadýnýn anlattýðý her þey toplam tablo-nun muhakkak bir parçasý olacak. Biliyoruz ki, en

küçük bir buluþma, en küçük bir etkinlik bu toplam tablokarþýsýnda yürüteceðimiz mücadelenin en önemli daya-naklarý.

3-Bu süreçte yalnýzca yaþananlarýn dökümünü çýkar-makla yetinmeyeceðiz. Krizin etkileriyle baþ etmekiçin tek baþýna ayakta kalma mücadelesi veren ka-

dýnlarla, bu krizin arka planýnda ne olduðunu, krizin fatura-sýný kimin bize ödetmeye çalýþtýðýný tartýþacaðýz. Tek tekbaþ etme çabamýz, olmayaný yetirme gayretimiz aslýndaçýkmaz bir sokak. Tam da bu nedenle, çýkmaz sokaklardaneyi nasýl yetireceðimizin kaygýsýný deðil, birlikte mücade-leye açýlacak yollarda birlikte nasýl yürüyeceðimizin bilgi-sini paylaþacaðýz. Bunun için broþürler, el ilanlarý, bildiriler,gazete kupürlerinden, yazýlardan, bilgilerden oluþan duvargazeteleri hazýrlayarak, dergimiz, sitemiz gibi var olanaraçlarýmýzý güçlendirerek kadýnlarýn bilgi ve deneyimpaylaþýmlarýný artýrmaya ihtiyacýmýz var.

Ýþe yaradýðýmýhissetmekistiyorum

Biz kadýnlar, hep üreten ve üretmeye çalý-þanlarýz.

Dünyada çalýþmayan kadýn yok. Çalýþýyoruzama çalýþtýðýmýzýn karþýlýðýný alamýyo-ruz. El iþi üretiyoruz ama satacak biryer bulamýyoruz. Mesela ben, emekliolduktan sonra bir süredir kursa gi-diyorum. El iþleri yapýyoruz ama ar-týk evde koyacak yer yok, böylece yahediye ediyoruz ya da yaptýklarýmýz el-de kalýyor. Çünkü satacak yerimiz yok.

Çalýþmak ve üretmek istiyorum. Yaptý-ðým iþlerden para kazanmak istiyorum. Buverimli olan zamanlarýmda çalýþýp bir iþe ya-radýðýmý hissetmek istiyorum. Ýstemek o ka-dar zor ki bunu yaþamayan hiç anlayamaz.Kendi ihtiyaçlarýmý karþýlayýp, çocuklarýmadaha iyi bir gelecek saðlayabilirim.

Yaþadýðýmýz Mamak Belediyesi bizlerekurslar saðlýyor ancak bu ürettiðimiz oncaþeyden gelir elde etmek istediðimizde isekazandýðýmýz tezgah parasýna gidiyor. Oncaþey ürettik, bu yaptýklarýmýzý diðer insanlar-la paylaþmak ve bir nebze de olsa yaþamý-mýzý devam ettirecek bir gelir elde etmekiçin belediyelerden kadýnlarýn bu ürettikle-rini paylaþabilmesi için uygun yerler yap-masýný bekliyoruz.

Biz kadýnlarýn sesini duyun ve elimizdentutun ki daha çok üretip daha çok mutluolalým.

NNuurrþþeenn DDÝÝNNÇÇMMaammaakk//AANNKKAARRAA

Asgari ücretezam geldi, bizekapý göründü

Merhaba ben Ýkitelli SanayiBölgesi’nde bir fabrikada çalýþý-yorum. Sizlere çalýþma koþullarý-ma iliþkin yazmak istedim. Þuan iþ yerinde iþ yoðunluðu az.Genelde her yýl yýlbaþýnda iþleryavaþlardý ama bu yýl bu süredaha da uzadý. Ýþten çýkartmalarbaþladý. Bunun sebeplerindenbiri asgari ücrete gelen zam. Be-lirlenen asgari ücretle bir ailezar zor geçinir. Bu gün kiralar1000 lira iken 2020 lira ile nasýlgeçineceðiz? Bir de her þeyezam geldi; faturalara, temel gý-dalara... Biz iki aile iki katlý birevde oturuyoruz. Her þeyimizortak. 700 lira faturalara ödedik.Bu kadar parayý faturalara verenbir aile, geriye kalan parayla na-sýl geçinsin? Çarþý pazar ateþpahasý.

Bizim iþyerinde her geçengün iþçi çýkartma devam ediyorihracat firmasý olmasýna rað-men. Benim çalýþtýðým bölümnumune bölümü olduðu içiniþten çýkartmalar olmadý amaüretim bölümlerinde iþten çý-kartmalar oldu ve olmaya dadevam ediyor. Hatta söylentile-re göre üç vardiya olan bölüm-ler iki vardiyaya düþürülecek.Bizim fabrika yoðun olduðuzaman iþçileri alýyor. Yoðunlukazaldýðýnda iþten çýkartýyor. Budoðru olan bir durum deðil. Ýþibilen arkadaþlarý beþ ay sonrageri çaðýrýyor. Peki, bu beþ ayiçerisinde bu insanlar ihtiyaç-larýný nasýl karþýlayacaklar?

Daha sonra geri ala-caðýn elemanýneden çýkartý-yorsun? Bildi-ðim kadarýyla bi-zim fabrikanýnKayseri, Adapa-zarý ve Ýstanbulolmak üzere üçfarklý ilde þubesi

var. Madem bu kadar geniþ biralanda çalýþýyor ve iyi kazanýyorda neden iþçi çýkarýp tekrar ge-ri alýyor?

GGüülleerrÝÝkkiitteellllii // ÝÝSSTTAANNBBUULL

Merhaba Ekmek ve Gül okurucanlar. Ben Demirtaþ OrganizeSanayi’de dokuma fabrikasýndaçalýþan bir arkadaþýnýzým. Fabri-kada 500 çalýþan var çoðunluðukadýn iþçi. Ben emekli oldum

eþimde emekli. Eþimle aldý-ðým maaþ maalesef yet-miyor. O yüzden aynýfabrikada tekrardan ça-lýþmaya devam ettim. Birönceki müdürümüz er-kekti ve birçok sorunu-muzu gider söylerdik ön-ce kabul etmez bizler sü-rekli sorunlarýmýzý dile

getirince bazý düzeltmeler yapar-dý. Bir yýl oldu müdürümüz de-ðiþti ve kadýn müdürümüz oldu.Doðrusu bizde sevindik hani bukadýndýr biz kadýnlarý daha iyi an-lar dedik ama maalesef iþlerimizdaha da zorlaþtý. Cinsiyet fark et-miyor, müdür daha çok patronunçýkarlarýný koruyor.

Bir taraftan krizin bütün yü-künü biz iþçiler çekiyoruz bir ta-raftan da fabrikadaki çalýþma ko-þullarýmýzý zorlaþtýrýyorlar. Bizde müdürümüzü nerede görsekyine yaþadýðýmýz sýkýntýlarýn iyi-leþtirilmesini dile getirdik o dabize en yakýn zamanda toplantýyapacaðýný söyledi ve yaptý da.Çalýþma alanýmýza yakýn olan gi-yinme dolaplarýmýzý ve tuvaleti

ikinci kata taþýdý, 3\11 olan var-diyamýzý 4\12 yaptý geç saatteservisten eve gitmemiz daha sý-kýntýlý oldu. 45 dakika olan ye-mek molamýzý yarým saate indir-di. Fabrika içine daha önceleribiz iþçilerin yoðun isteði üzerinesu sebilleri konmuþtu, biz deoradan sýcak su alýp evlerimizdengetirdiðimiz sallama çayý yapýpsabah simidimizle içiyorduk. Susebilleri masrafmýþ ‘kriz var’ diyekaldýrýldý. Pazar tatilinde normaliþgünü olarak çalýþacaðýmýzý veherkesi hafta içi sýrayla tatile çý-karacaðýný, günü de kendisininbelirleyeceðini söyledi ve öyleyaptý. Bu duruma tepki gösterin-ce bize kapýyý gösterdi; “Artýk ça-lýþma sistemimiz böyle. Ýsteme-yen hiç durmasýn kapý orada.”

Þimdi düþünüyorum; iþçilerinçoðu bizim gibi yaþýyor, çocukokutuyor... Hele de üniversitedeokuyan çocuðun varsa onun mas-rafý bir evin geçimi kadar, yetiþti-remiyorsun... Kriz var “iþsiz kalý-rým” diye bütün bu olanlara ses-siz kalýyor insanlar. Patronlar çoksýkýþýnca konkordato ilan ediyor.Bu kadar sorunla boðuþmaktanaile hayatýmýz bitiyor. Peki ne ya-palým? O kadar çok doluyum veyoruldum ki biz nereye ne ilanedelim siz söyleyin?

BURSA

Su sebillerini bile‘kriz var’ diye kaldýrdýlar

Var mý, yok mu; ayný gemide miyizdeðil miyiz, aslýnda her þey psikolojikmi, yoksa dýþ güçlerin hain oyunlarýn-dan mý, dolar niye uçtu, TL niye kuþadöndü, asgari ücret asgari geçimi saðla-yacak mý, indi çýktý, düþtü kalktý derkenartýk hepimizin bir gerçeði var: Kriz.

Ülkece çýldýrma noktasýna erdiðimi-zi düþünüyorum. Bu süreç iþçilereemekçilere yüzyýllardýr reva görülenalýn teri ile geçimini saðlayan bizlerinekonomik, kültürel, sosyal hayatýný de-rinden etkileyen bir süreç.

Bu krizi göðüsleyebilmenin çok ge-risinde kalan maaþlarla çarþý pazaraçýktýðýmýzda, sofraya koyacaðýmýz gýda-lara sadece uzaktan bakar hale geldik.Misafir berekettir dediðimiz günlerden

“Aman bu ay kimse gelmesin, kapýmýzýçalmasýn, ikram edecek bir þey yok”noktasýna geldik. Tek baþýna ailesininkira, gýda ve faturalarýnýn altýndan kal-kamayýp evlerini birleþtiren tanýdýklarladolu çevremiz. 2019’un daha zorlu ge-çeceðini söylüyor ekonomi uzmanlarý,bizlere düþecek olan da daha çok borç-lanma, iþsizlik, yoksulluk olacak. Asgariücrete yapýlan zam daha elimize geç-meden eridi zaten. Sinema ve tiyatro-dan geçtik ailecek çay bahçesine gittiði-miz günler bize uzaktan el sallýyor. Ýkti-dar istiyor ki güne Müge’lerle, Esra’lar-la baþlayalým. Boðazdaki yalýsýnda tekderdi entrika çevirmek olan, saçý fönlü,makyajlý güzel kadýnlarýn yaþamýný ha-yal ederek kendi gerçekliðimizden

uzaklaþalým, uyuþalým. Valla hayallerboðazdaki yalý, gerçekler mahalle paza-rý. Galiba mesele poþetin paralý halegetirilmesine verdiðimiz tepkiyi, po-þetin içini dolduramayacak durumadüþmemize vermemizde.

Bu süreç bizi daha fazla içimizekapatmasýn, kötü günlerin üstesin-den ancak dayanýþmayla, örgütlümücadeleyle çýkarýz. Tarih bunun ör-nekleriyle dolu. Hem benim bir haya-lim var: Düþünsenize bu krizi çýkaran-larý bindirmiþiz kocaman bir gemiye;halka açýk yalýmýzdan arkalarýndan elsallýyoruz. Gemi de bir bilinmeze doð-ru sürükleniyor. Güzel olmaz mý ya?

Selda AARSLAN KKOÇSANKOCAELÝ

Hayaller boðazdaki yalý, gerçekler mahalle pazarý

Page 4: Umudu ve direnci büyütelim ki bahar gelsin ekmek …...ne demek? Kendine ev hanýmýyým diyen, parça baþý iþ alýp yapýyor, iþsiz bir kadýn iþ ararken ev temizliðine gidiyor,

214 saðlýk

4-Kadýnlarýn kriz sürecinde hem çalýþmahayatlarýnda hem de ev içi yaþamlarýndakarþý karþýya kaldýklarýný somut bir biçim-

de ortaya koyarak, bu somut görünümlerin biz kadýnlarane söylediðini birlikte deðerlendirerek, bilgilendirici ma-teryallerle kadýnlarýn yaþananlardan haberdar olmalarýnýsaðlayarak, ama en önemlisi kendi bulunduklarý yerlerdebirlikte hareket etmelerinin olanaklarýný oluþturarak iler-leyeceðiz. En yereldeki en küçük bir aradalýk, iþyerlerinde-ki komiteler kadýnlarýn güç bulabilmesinin, güvenle hare-ket edebilmesinin en büyük dayanaðý olmuþturçoðu zaman. Yaþananlar karþýsýnda sadecekonuþan ve dertleþen deðil, “Ne yapabili-riz?” sorusuna da harekete geçerek cevapverebilen bir birliktelik. Ýhtiyacýmýzolan bu...

5-8 Mart DünyaEmekçi Kadýnlar Gü-nünde ülkenin dört bir

yanýnda sokaða çýkan kadýnlarýn,kriz sürecinde geniþ kadýn kesimleri-nin ortaya serdiði bu somut deneyimler-den ve taleplerden yola çýkarak söz üret-mesinin önemli olduðunu düþünüyoruz. Bu so-mut görünümlerin ve taleplerin sahiplenilme-sinin kadýn hareketi için de hem geniþle-tici hem de etkili bir güç olmanýn daya-naklarýný saðlamlaþtýran bir yönelim ola-caðýna inanýyoruz. Bu nedenle, herplatformda, her birlikte hareket ze-mininde, bu çalýþma boyunca kadýn-lardan edindiðimiz bilgileri ve ka-dýnlarýn dile getirdiði talepleripaylaþacaðýz.

“Atölyede 50-60 yaþýnda kadýnlar çalýþmaya baþladý, insan iþ istemeye utanýyor onlardan.Soruyorsun; ‘Ne yapalým yetmiyor, mecbur çalýþacaðýz’ diyorlar. Kriz gündem

olduðundan beri yemekhanedeki yemekler artýk daha kötü çýkýyor. Malzemedenkýsýyorlar, genelde patates aðýrlýklý yemekler çýkýyor. O kadar çalýþ yorul, yemekbile yiyeme...”

“Bizi iþten attýlar, ekonomik kriz var, küçülmeye gidiyoruzgerekçesini sundular ancak bizce sýkýntý yok. Bizi attýlar ama iþçi alacak-

larmýþ, anlamadýk bu kriz bize mi? Sendika ‘Ýþten çýkarýlýrsanýz bizimavukatlarýmýz var, size destek olacak’ demiþti, ancak ses yok. Sorduk;

‘Sendikal bir olay deðil. Fabrika küçülmeye gidiyor, biz de bir þeydiyemiyoruz’ diye geçiþtirdiler. Atýlmayan arkadaþlarýn susmasýnýn sebebi

hepsinin ev kredisi, borçlarý var, ama aslýnda iþleyiþten, sistemden herkesrahatsýz.”

“Biz anneler konuþur, sohbet ederken hep içimizde çocukluðumuzdanuhdeler kaldýðýný gördük, ne doðru düzgün oyun oynamýþýz, ne okumuþuz, neeðlenmiþiz... Hepimiz istiyoruz ki çocuklarýmýz bizim uhdelerimizi yaþamasýn.

Belediyenin bir yüzme havuzu var, yazdýrdýk çocuklarý oraya; 5 çocuk 5 anne 10tane dolmuþ parasý veriyorduk, çok oluyordu. Biz de kendi aramýzda

düzenleme yaptýk, hergün birimiz götürüyoruz çocuklarý,böylece 4 eksiltiyoruz dolmuþ parasýný... Kriz ne anlama geliy-

or senin için diye soruyorsun ya; ya o dolmuþ parasýný da bula-mazsak diye endiþe etmek, çocuða sen artýk yüzmeye gitmeye-

ceksin demekten utanmak demek...” “Benim çocukluðum temizliðe gittiðimiz evlerde bir kenarda

oturup annemi seyrederek geçti. Biz evlendik, evden ayrýldýk, annemde býraktý temizlik iþini, oh dedik annem azýcýk rahat etsin. Yakýn

zamana kadar çalýþmýyordum, çocuklar küçük filan. Þimdi ablam daben de çalýþmaya baþladýk, çocuklarý anneme býrakýyoruz, 3 çocuk,

kreþ gibi... Ben bir markette kasiyerlik iþi buldum ÝÞKUR’dan,ablam da küçükken de çalýþtýðý tekstil iþine döndü. Çocuklarýnbakýmýndan yana hiçbir zorum yok da, annem 3 küçük çocuk-

la... Yani sadece yorulmasý da deðil, hani öyle eve filan, bizimçocuklar orada diye, çok bir katký da yapamýyoruz maddi olarak.Zoruma gidiyor yani; çocukken senin için çalýþsýn, büyü çocuðunolsun, çocuðun için çalýþsýn. Anneme karþý hep mahcubum. Kriz ne

demek diye soruyorsun, söyleyeyim, mahcubiyet demek...”· “Eþimin fabrikasýnda duruþ var, üretim yapmýyorlar yani, izne

gönderdiler. Ýnsan iþten çýkarsalar hiç deðilse iþsizlik maaþý alýrýz diyedüþünüyor, öyle bir çaresizlik. Ben çalýþayým dedim, iþten atmalarýn

yaþandýðý bazý fabrikalara yeni iþçi alýyorlar duyuyoruz. Benden öncebaþvuran arkadaþlarým girdi, ben de girerim diye düþünüyorum. Çocuklarla da o arada

kocam ilgilenir. Yemek temizlik filan yapacaðýný sanmam, o iþ gene bana kalýr (gülüyor).Çocuklarýn baþýnda dursun yeter.”

“Geçen gördüm bizim komþu apartmanýn merdivenlerini siliyor. Dedimhayýrdýr gelmedi mi temizlikçi kadýn? Bundan sonra ben temi-

zleyeceðim, anlaþtýk yöneticiyle dedi. Bir þey sormadýmama anladým; oðlu iþten çýkarýldý, gelinle yanýna taþýndýlar,

emekli maaþýyla hem kendileri hem de oðlununailesi... Zor tabi.”

PEKÝ YA KRÝZ SÝZÝN ÝÇÝN NE DEMEK? EKMEK VE GÜL’E YAZIN!

Ya o dolmuþ parasýný da bulamazsak...

Onlar, her zamanki gibi, çözülemeyen sorunlarý ailenin sýrtýna, yani “ailenin lokomotifi”diye adlandýrdýklarý kadýnlarýn sýrtýna bindirme derdinde. Krizintüm yükünü aile içinde, kadýnlareliyle “hafifletmek”; niyetleri bu!

Uz. Dr. Senem ASLAN

Bizim gibi sorgulama yetene-ði, pozitif bilgiden yargýyavarma, global bilgi edinmehakký elinden alýnan top-lumlarda ne ‘gergedan gribi’

efsanesi ne de bu ‘korkunç salgýnlardakaç kiþinin yok olduðu’ spekülasyonlarýbiter.

Saðlýk okur yazarlýðýný ana akýmmedyanýn yayýnlarýndan öðrenmek zo-runda býrakýlan bizlerin hastalýklarý veteþhis/tedavilerini de yanlýþ öðrenme-miz kaçýnýlmaz.

Grip çok eski zamanlardan beri bili-nen ve sýk görülen ‘influenza’ adý veri-len virüs ile meydana gelen bulaþýcý birenfeksiyon hastalýðýdýr. Genel seyri or-ta-hafif bir hastalýk olmakla birliktebaðýþýklýk sistemi zayýf insanlarda, di-yabet, hipertansiyon, KOAH gibi kro-nik hastalýðý olanlarda ve çok küçükçocuklarda bazen ölümle sonlanabilenbir hastalýktýr.

ATEÞ, AÐRI, ÖKSÜRÜK Tip A bütün yaþ gruplarýnda orta ve

þiddetli derecede hastalýða neden olur-ken, tip B hafif epidemilere yol açar vedaha çok çocuklarý etkiler. Tip C in-sanlarda sýk görülmez ve epidemi yap-maz.

Grip, tükürük damlacýk yoluyla bu-laþýr. Kalabalýk kreþ okul ortamlarý, ký-þýn ýsýtma sorunlarý nedeniyle kalabalýkinsan gruplarýnýn bir arada olmalarý,hava soðukluðunun baðýþýklýk sistemi-ni yavaþlatmasý özellikle kýþ aylarýndagrip vakalarýnýn daha sýk görülmesineneden olur. Yüksek ateþ, yaygýn eklemve kas aðrýlarý, halsizlik, bitkinlik, baþaðrýsý, boðaz aðrýsý, kuru öksürük, bu-run akýntýsý, hapþýrma, gözlerde yaþar-

ma ve kanlanma, nadiren karýn aðrýsý,ishal, kusma ile seyreder.

BOL SIVI, C VÝTAMÝNÝVE ÝSTÝRAHAT

Grip, ardýnda iki haftaya kadar uza-yan öksürük býrakarak 8-10 gün sürenseyir gösterir. Antibiyotik kullanmayagerek kalmadan semptomlarýn düzel-tilmesine yönelik tedavi, bol sývý gýda,C vitamini, ateþle mücadele ve istira-hattir.

Gribe baðlý ölüm on binde bir do-laylarý arasýndadýr. Ölümlerin çoðunlu-ðu, zatürre, kalp zarý enfeksiyonu ge-liþmesi gibi sebeplerle 65 yaþ üzeri ki-þiler arasýnda görülür.

KORUNMAK ÝÇÝN... Özellikle kýþ aylarýnda artýþ gösteren

bu enfeksiyonlardan korunmak için,kalabalýk ortamlardan kaçýnmak, zo-runlu hallerde ortamý havalandýrmak,hasta kiþilerle ayný ortamlarý paylaþ-maktan kaçýnmak, kiþisel hijyen içinöksürürken ve hapþýrýrken damlacýk-larýn etrafa yayýlmasýný engellemeksayýlabilir.

Ýnfluenzadan korunmak için isebir önceki yýlýn virüslerinden oluþtu-rulmuþ Ýnfluenza aþýsý (grip aþýsý)özellikle riskli grupta hayat kurtarý-cýdýr.

Bir kýþ mevsimini daha mevsimnormallerinin dýþýnda yaþarken, önce-likle hastalanmamak için önlemler al-mak, hastalýk hallerinde ise bol sývý te-davisi, ateþ ile mücadele, C vitaminitakviyesi ve yatak istirahati ile nezle yada gribi atlatmaya çalýþmak, riskligrupta 65 yaþ üzeri yaþlýlarda, çok kü-çük bebeklerde ve kronik hastalýklýlar-da aþýlamaya önem vermek size bu aykiönerilerimden olsun. Saðlýkla kalýn!

NE GERGEDAN, NE DOMUZ, NE KUÞ

Grip bile yapmayan rhinovirüs ailesinin günümüz fertleri,sadece isim benzerliði sebebiyle rhino=gergedandiye tercüme edilerek saðlýk sistemimize servis edilmiþtir.

Mevsim Gribi

GERGEDAN GRÝBÝYOK ÝSÝMBENZERLÝÐÝ VAR

GGEERRGGEEDDAANNGGÝÝLLLLEERR Latince Rhinoceroti-dae familyasýndan gelir. Rhino kelimesiLatince ‘burunla ilgili’ anlamýnda kullaný-lan bir kelimedir. Rhinoplasti; burun es-

tetiði anlamýnda Türkçe’de de sýkçakullanýlan bir terminolojidir. Rhinovi-rüs ailesi ise burunla ilgili nezle ben-zeri bulgularla hastalýk yapan bir vi-rüs ailesidir.

Nezle, gribe oranla daha hafif an-cak benzer bulgu veren ve hafif hal-sizlik, hafif ateþ, burun akýntýsý gibi

üst solunum yolarý belirtileriyle gi-den istirahat ve sývý tedavisi ile

kendini sýnýrlayan, bir hafta ongün içinde geçen bir hasta-

lýktýr. Maalesef grip bile

yapmayan rhinovirüs ai-lesinin günümüz fertle-ri, sadece isim benzer-liði sebebiyle rhi-no=gergedan diye ter-cüme edilerek saðlýksistemimize servisedilmiþtir. Tarihte Ýs-panya’da yaþanan pan-demi sebebiyle Ýspan-yol Gribi, domuzlardagörülen suþa benzeyenvirüslerle enfekte olan-lara Domuz Gribi, kuþ-larla yayýldýðý görülen

tipine de Kuþ Gribi den-mesine raðmen, literatür-

de ‘gergedan gribi’ diye birþey tanýmlanmamýþtýr.

TESPÝT EDÝLEN ÝLKSALGIN 1580’DE

ÝLK kez MÖ 412’de Hipokrat tarafýn-dan tanýmlanmýþtýr ve influenzaya ben-zer ilk pandemi yani kýtalarý kap-layan bulaþýcý hastalýksalgýný 1580’de ya-þanmýþtýr. O zaman-dan bu yana 31ayrý olasý influ-enza pandemisibildirilmiþtir.Bunlardanüçü 20.yüzyýldaolmuþ-tur.

Page 5: Umudu ve direnci büyütelim ki bahar gelsin ekmek …...ne demek? Kendine ev hanýmýyým diyen, parça baþý iþ alýp yapýyor, iþsiz bir kadýn iþ ararken ev temizliðine gidiyor,

20 5kitap

Ercüment AKDENÝZ

Avrupa’da faþizmin kol gezdi-ði, Hitler ordularýnýn Sovyettopraklarýný iþgal ettiði yýl-lardý. Türkiye savaþýn içindeolmasa da, ülkede aðýr bir

baský ortamý vardý. Dýþarýda faþist iþga-li, içerde sýnýf ayrýmýný eleþtirmek ya-saktý! Muhalif düþünenler “komünistcasus” diye damgalanýr, çarçabuk ceza-evine atýlýrdý.

O cezaevlerinden birinde, tam 600erkeðin içinde, tek tutuklu kadýndý Su-at Derviþ. Çünkü dönemin romancýlarý“orta sýnýf Türk ailesi”nin peþindenkoþarken, o yoksullarýn Türkiyesi’nianlatmaktaydý. Ekmeðe, süte, ilacamuhtaç yoksullarý; paraya para deme-yen zengin sýnýflarla kýyaslamak, iktidarsahiplerine göre en lanetli suçlardandý!ZENGÝN-YOKSULAYRIMINDA KADIN

“Ýstanbul’un BirGecesi”, Suat Der-viþ’in zengin-yoksul ay-rýmýný en berrak anlat-týðý eserlerdendir. Ge-cede anlatýlan sadeceÝstanbul deðil, bütünbir memleketin karanlýkhalidir; aðýr yoksullukve yozlaþma hali.

Tramvay kazasýndaaðýr yaralanmýþ birçocuk iþçi, verem hasta-sý olduðu için kan ver-mesi kabul edilmeyenbiçare anne ve o annenindaldýðý boþ / umarsýz so-kaklarda her þeyin parayatahvil edildiði bir can pa-zarý... Ne var ki, “Ýnsan-

larýn en çok kýymet verdiði þeyi, yaniparayý Allah’ýn gökten attýðý þimdiyekadar hiç görülmemiþti!”

Ýstanbul týpký bugün gibi, 1930’larýnTürkiyesi’nde de kaya kütlesi kadarduygusuz ve serttir. Can cekiþen evla-dýna kan bulmak için bedenini kuytuköþelerde satmak zorunda kalan kadýn;maddi þatafat uðruna boyunlarýný esa-ret zincirine, kaderlerini fabrikatörle-rin parmaðýndaki yüzüðe baðlayan ka-dýnlardan ne kadar ‘ahlak yoksunu’ ola-bilirdi? Suat Derviþ’in varlýk ile yokluk,zengin ile yoksul arasýnda okura gös-termek istediði þey iþte buydu; kapita-list geliþmeyle belirginleþen yozlaþmýþkültür ve ahlaksal çürüme.MÝLYONER DÜÐÜNÜNEDAVETLÝ OLMAK

Yoksul hayatlarý anlatýrken Derviþ’inyakaladýðý güç, gazetecilik röportajlarý-na dayanýr. Burjuva yaþam tarzýna yap-týðý gözlem ve eleþtiriler de çarpýcýdýr.

“Ýstanbul’un BirGecesi”, bir düðünetrafýnda akýp gidenolaylar ekseninde ‘sý-nýf taksimi’ne (sýnýf-sal ayrýma) projeksi-yon tutar. Roman,açýldýkça içinden yenisüprizler çýkan birmatruþka gibidir.

Milyoner patronun

düðünü-ne davetedilmiþ olma-nýn dayanýlmazmutluluðunu (hemde emanet aldýðý yýpran-mýþ bir smokinin içinde), mu-hasebeci Ali bakýn nasýl anlatýr: “Bütünmücadelelerim sýrasýnda ben hayatýnçeþitli yükselme dereceleri gösteren sý-nýf taksimine bir an isyan etmeyi aklýn-dan geçirmemiþ, hayatta en büyük ga-yenin o sýnýflarýn en yüksek tepesineyükselmek olduðunu düþünmüþtüm...”

Bahsedilen düðün, kambur gelinSaffet ve onunla sýrf babasýnýn parasýiçin izdivaç eden yakýþýklý Cavit’in sah-te mutluluðuna þahittir. Kýskançlýktandeliye dönen ve yaptýðý evlilikle tutumuCavit’ten pek de farklý olmayan Kevserde düðün sahnesine ustaca eklenmiþ-tir.

Kan için 5 lira bulmak savaþý ile mil-yoner düðününde yaþanan þatafat; kar-þýtlarýn çatýþmalý bir sarmalý olarak ge-ceden güne evrilir. Ne var ki bu çeliþki-nin çözülmediði her gün, yoksullar açý-sýndan bir sonraki karanlýk geceye ge-bedir.DERVÝÞ’ÝN VARDIÐI YER

Suat Derviþ, Berlin Üniversitesi’ndeFelsefe ve Edebiyat bölümünü okurkenyükselen faþizme de tanýk olur. Hitler1933’te iktidara geldiðinde, DerviþTürkiye’ye döner.

O dönemde sýnýf çeliþkilerinin üze-rini örten aðýr bir betondur milliyetçi-lik. Türkiye’deki durum ise Nazizm

hayran-lýðýndan

azade deðil-dir. Bu yüzden

Suat Derviþ, Ke-malizm ve ‘ulusçuluk’a

mesafelidir. Kaldý ki Henrie Barbusse gibi anti

militarist bir yazarýn çevirmeni SuatDerviþ, 1940’ta Yeni Edebiyat dergisin-de Ali Rýza Çelik mahlasýyla eþi ReþatFuat Baraner’i, kardeþi Ruhi Derviþoð-lu, Sabahattin Ali, Zeki Baþtýmar, Abi-din Dino, Neriman Hikmet, Attila Ýl-han, Mazhar Lutfi, Muzaffer Arabul veDanyal Ateþkan mahlasýyla Nâzým Hik-met, Naci Sadullah, Kemal Sülker, Ah-met Hamdi Tanpýnar, Suphi Taþtan,Sabiha-Zekeriya Sertel, Faik Baysal,Hüsamettin Bozok, Hasan Ýzzettin Di-namo ve Nusret Kemal Otyam’ý bir çatýaltýnda toplamýþtýr. Montrö ve Lo-zan’daki gazeteciliðine Sovyet Rusyagezisini de eklemiþtir. Sýnýf çatýþmala-rýnda vardýðý yer sosyalizmdir.

Suat Derviþ ile Ýstanbul’da bir gecedolaþmak isteyen okurlar, dönemin si-yasal ikliminden de esintiler bulacaktýr.Romanda karþýmýza çýkan Kazan Pren-si Osman, en bariz örneklerden biridir.1917 Ekim Devrimi ile saltanatý sonbulmuþ bu tiran, Ýstanbul gecelerindealemler içindedir. Geçmiþi anarkenkihiddeti ise iþçi sýnýfýna ve yoksul köylü-lüðe yenilmiþ olmanýn kiniyle bezelidir:“Ecdadým gibi köylüleri kýrbaçlayaca-ðým. Onlar benim ecdadýmýn hayvanla-rýdýr...”

Kan için 5 lira bulmak savaþý ile milyonerdüðününde yaþanan þatafat; karþýtlarýn çatýþmalý birsarmalý olarak geceden güne evrilir. Ne var ki buçeliþkinin çözülmediði her gün, yoksullar açýsýndanbir sonraki karanlýk geceye gebedir.

Suat Derviþ’leÝstanbul’da bir gece

KÜNYEÝstanbul’unBir GecesiSuat DerviþÝthaki YayýnlarýSayfa Sayýsý; 280

Adile DOÐANEsenyalý Kadýn Dayanýþma Derneði Baþkaný

Kime dokunsak “her þey çok kötü” diyebaþlýyor konuþmaya, devamý da þöyle ge-liyor; “Seçimden sonra daha kötü ola-cak...” Seçimden sonra ne olacaðýný sor-duðumuzda ise “Herkes seçimi kazan-

mak istiyor. O yüzden sorunlarý erteliyorlar. Sorunlarýufak tefek gibi gösterip seçimi öyle böyle kazanmayýhedefliyorlar” cevabýný alýyoruz. Ama kadýnlarýn so-runlarý çok derin ve acil çözüm gerekiyor.

8 Mart Dünya Emekçi Kadýnlar Günü yakla-þýrken biz de mahallemizde kadýnlarla daha faz-la buluþmalar gerçekleþtiriyoruz, hem sorunla-rýmýzý gündeme nasýl taþýyacaðýmýzý konuþuyo-ruz hem de birlikte çözümler bulmaya ve or-taklaþtýðýmýz talepler için birlikte ses çýkarmayaçalýþýyoruz. Bu buluþmalardan bazý notlar akta-racaðým size... HER YERDE AYNI SORUNLAR

Yüzbinlerce iþçinin çalýþtýðý Tuzla sanayihavzasýnda hemen her iþkolunda yüzler-ce kadýn iþçi çalýþýyor. Fazla mesai, var-diyalý çalýþma, düþük ücret baþta olmaküzere taciz, haksýz yere tutulan tuta-naklarýn (iki sefer-den fazla tuvaletkullanýlmasý gibinedenlerle) yarat-týðý psikolojik bas-ký... Ama bunlarkarþýsýnda her an iþ-ten atýlma korkusu(çünkü kriz var) veyeniden iþ bulama-ma endiþesi gibi bir-çok sorun karþýsýndases çýkaramýyor ka-dýnlar.

Sendikalý yerlerdede durum deðiþmi-yor. Buralarda da gü-vencesizliðe baþka birkýlýf uydurulmuþ; gö-nüllü çýkýþlar. Ýþçilerinönüne lütufmuþ gibi sunulan“gönüllü” çýkýþlara karþý sendikalar da tu-tum almýyor. Bazýlarý daha ileri giderek “Patrondaha ne yapsýn, sizin en azýndan iþsizlikten fayda-lanmanýzý saðlýyor” diyerek iþçileri dayanaksýz bý-rakýyor.

Taciz olaylarýna sessiz kalýnmasý ve tacize uðra-yan kadýnlarýn yalnýz býrakýlmasý da ne yazýk ki yi-ne sendikalý iþyerlerinde karþýlaþýlan durumlar olu-yor. Bir yandan iktidarýn kadýna ve çocuk haklarýnýngaspýna yönelik giriþimleri devam ediyor; diðer yan-dan ekonomik kriz yoksulluðu derinleþtirirken þid-deti de týrmandýrýyor.

SENDÝKALAR 8 MART’TA NE YAPACAK?Ýþçi kadýnlar bu sorunlarla karþýlýyor 8 Mart’ý. Böy-

le bir dönemde sendikalarýn 8 Mart hazýrlýklarý isetartýþýlmaya deðer. Örneðin kimi sendikalý fabrikalar-da 8 Mart kutlamalarýnýn her yýl hediyeler daðýtýlarakyapýlmasý nedeniyle iþçi kadýnlar hediye seçer halegeldi. Bunun dýþýnda sendikalarýn 8 Mart etkinlikleriya salon ‘kutlama’sý düzenlemek ya da iþçileri Anka-ra’ya götürüp Cumhurbaþkanýný alkýþlatýp geri getir-mek biçiminde oluyor. Örgütlü bir metal fabrikasýnda

çalýþan kadýn iþçilerden biri þöyle ifade etmiþtiyaþadýklarýný: “Bizi tehditle Cumhurbaþka-nýn ayaðýna götüren sendika batsýn. Herþey bir yana 8 Mart Dünya Emekçi Kadýn-lar Gününde kürsüden sadece erkeklerkonuþuyor bizler de alkýþlýyoruz.”GÜÇLÜ BÝR 8 MART ÝÇÝN...

Uzun yýllardýr türlü yollarla ‘KadýnlarGünü’ne çevrilmeye çalýþýlan 8 Mart’ýn altý

bir yandan da sendikalar eliyle boþaltýlý-yor yani. Kadýnlarýn mücadele gü-

nü olan 8 Mart, anlamýna ancakmücadeleyle kavuþturulabilir.Güçlü bir 8 Mart’la, kadýnemeðini yok sayanlara hergün haklarýmýzý týrpanyanla-ra, bizi güvencesiz býrakanla-ra hak ettiði cevabý vermemiz

lazým.Peki, nasýl olacak

bu? Daha iyi çalýþ-ma koþullarý, daha

iyi bir ücret ve dahaiyi bir yaþam için,

þiddete karþý ve eþitlikiçin, krizin faturasýna vegüvencesiz çalýþmaya karþýbaþta sendikalara çok þeydüþüyor. 8 Mart’ýn önünü tý-kayan deðil açan bir tutumalýp bugünden baþlayarak,sorunlar ve çözümleri konu-sunda kadýn iþçilerle kafayormalarý gerekiyor.

8 Mart’ý salonlarda deðil so-kakta kutlamalýyýz. O zamankadýn iþçilere de çok þey düþü-yor. Sendikalarýmýzý zorlamalý;beklentilerimizi duyurmalý, sen-dikalarýn erkek egemen yapýlarýnýdeðiþtirmek için çabalamayý hiç

býrakmamalýyýz. Ama en baþta, ta-leplerimiz için birlikte neler yapabilece-ðimizi konuþmalý, birbirimize güvenmeyiöðrenmeli, en yakýnýmýzdakinden baþla-yarak birbirimizi harekete geçirmeliyiz.Taleplerimiz için daha güçlü birliktelikleroluþturmak acil bir ihtiyaç olarak önümüz-de duruyor.

Onlar zenginleþiyorbiz zammý haketmeyenler oluyoruzMerhaba Ekmek ve Gül okurlarý ben Dersim’de

yaþayan bir tekstil iþçisiyim. Yaklaþýk 1 yýldýrdevlet desteði alarak açýlan bir firmada

çalýþmaktayým. Ýþe ilk alýndýðýmýzda 6 ay boyunca sözdekurs adý altýnda komik bir ücret karþýlýðýnda çalýþtýrýldýk.Çalýþanlarýn çoðunluðunu kadýnlar oluþturuyor. 6 ay kurssüresinden sonra asgari ücret aldýk iþvereninbünyesinde. Asgari ücret zammýný arkadaþlarlakonuþurken yapýlan zammý hak etmediðimiz, yapýlantoplantýda zammý performansa göre alacaðýmýz söylendi.Bunu kabul etmediðimizi söylediðimizde ise her iþçininmaruz kaldýðý ‘Çalýþmak istemeyen iþten çýkabilir’ lafýnýduyduk. Performansa dayalý ücret zammý ayný zamandabiz iþçiler arasýnda rekabete neden olacak bir uygulamabunu kabul etmeyeceðiz.

SUDAN TTASARRUF ÝÝÇÝNSÝFONLARI DDAHÝ SSÖKTÜLER

Çalýþma ortamýmýz elbette ki güllük gülistanlýk deðil,sürekli psikolojik baský altýndayýz. Ýþletme sahibiningünlük istenilen sayý çýkmadýðýnda yaptýðý baskýlarzaman zaman hakarete dahi varmakta. Yýlbaþýsonrasýnda bizden habersiz sigorta çýkýþlarýmýz yapýldý,15-20 gün sonra yeni þirketin giriþlerimizi yapacaðýsöylendi. Neden haberimiz yok sigorta çýkýþlarýndandediðimizde ise 2 ortaðýn iþi býraktýðý kendilerinin devamedeceðini söylediler. Sürekli olarak kentinize iþ olanaðýsaðlamak için geldik laflarýný söyleseler de yaratýlanolanak sadece patronlar için var. 1 yýl boyunca aldýklarýdevlet desteði ile servisten, yemeðe, fabrika binasýnýnkirasýndan, elektrik ve suyuna kadar hiçbir þeye paravermediler, yani kârlarýna kâr kattýlar. Suya sabunadokunmadan bizim alýn terimizle daha fazla zenginoldular. Fatura ödemeye baþladýklarýnda tuvaletlerdesývý sabunlarýn olmadýðýný fark ettik, tepki gösterincetekrar koydular. Sifonlarý dâhi söktüler sudan tasarrufiçin. Kendileri para kazanacak diye bizlerin saðlýklýþartlar içinde çalýþmamýzý dahi engelleyenuygulamalardýr bunlar. Onlar zenginleþirken biz hakkýmýzolan zammý dahi hak etmeyen oluyoruz. Ne kadar baskýkurarlarsa kursunlar emeðimiz için bir arada olmamýzgerektiðini biliyoruz.

DERSÝM

8 Mart hediyebeðenme günü deðil

Page 6: Umudu ve direnci büyütelim ki bahar gelsin ekmek …...ne demek? Kendine ev hanýmýyým diyen, parça baþý iþ alýp yapýyor, iþsiz bir kadýn iþ ararken ev temizliðine gidiyor,

6 19

Merhaba ben 10 yaþýnda an-nemi kaybedip, ailemdenpek destek görmeyip, kös-tek olan kardeþlerime vezor hayat koþullarýna rað-

men asgari ücretle çalýþýp hayata umutlatutunmaya çalýþan 34 yaþýnda bir kadý-ným. Hemen hemen her iþte çalýþtým;tezgahtarlýk, satýþ elemanlýðý, güzellikuzmanlýðý (sertifikalý), sekreterlik, büroelemaný vs.

Bundan 5 ay evveline kadar OS-TÝM’de bir jeneratör firmasýnda çalýþý-yordum. Ýþleri çok iyi olan bir firmaydýama, 15 Temmuz sonrasý iþler kesildi,patron çýkýþýmýzý verdi, iþsizlik maaþýnabaðlandým. 10 ay 680 lirayla geçinmeyeçalýþtým ve sürekli iþ aradým, hâlâ içerdealamadýðým 7 bin lira maaþým var.

Gel zaman git zaman iþ aramaya de-vam ettim, bu arada ev temizliklerine gi-dip geçinmeye çalýþtým. Bu arada arka-daþýmýn babasýnýn vasýtasýyla OSTÝM’debir alüminyum firmasýnda 19 Ekim’de

iþe baþladým. Tabii onca emeðe, iþ bil-meme raðmen baþladýðým iþ çay servisive yemek yapmaktý. Yanlýþ anlaþýlmasýnküçük gördüðümden deðil, hiç yapmadý-ðýmdan benimseyemedim. Benim aldý-ðým maaþ 1700 lira. Þimdi asgari ücret

oldu 2 bin 20 lira. Ben þimdi bu ücretialacak mýyým, yoksa iþten mi atýlacaðým?Atýlýrsam baþka bir iþ bulabilecek mi-yim? Kafamda sürekli sorular...

Yani çalýþýyoruz ama gelin bir de bizesorun. Zaten geçinemiyorduk, þimdi her

þey daha da ateþ pahasý. Önceden mar-kete gidince 100 liraya pek çok þey alýr-ken, þimdi 170 lira harcamadan marketdýþýna çýkamaz oldum.YAPILAN ZAMMI GERÝ ÝSTÝYORLAR

Patronlar asgari ücret zammý belliolur olmaz baþlamýþ, “Ya iþten çýkarsýnýzkendi isteðinizle ya da ben sizin ücreti-nizi zamlý yatýrýrým, üzerini siz bana el-den iade edersiniz” diye. Siteler’de birþirket sahibi çalýþanlarýna aynen böyledemiþ. Haydi bunu da siz açýklayýn. As-gari ücret arttý da sanki herkes istediðiniyiyip içip giyinecek, o asgari ücreti tasta-mam alabilecek mi zannediyorsunuz. 2bin 20 lira da yapsanýz biz yine geçine-miyoruz, yine geçinemiyoruz. Bizlerinemekçi olarak gönlü rahat, ýrgat gibi ça-lýþýyoruz. Ya peki diðerlerinin vicdaný ra-hat mý? Gece uyurken kafalarýný yastýðarahat koyabiliyorlar mý?

OSTÝM’den bbir kkadýn iiþçi ANKARA

Patronlar asgari ücreti bile çok görüyor

PATRONLARIN KRÝZ FIRSATÇILIÐI:

Ýþçi daha az, iþ daha yoðun, ücret düþükNeslihan KAR

Esenyurt / Ýstanbul

Esenyurt’daki tekstil ürünlerinindepolanýp Türkiye’de ve çeþitliülkelerde bulunan maðazalaradaðýtýmýn yapýldýðý bir iþyerin-den kadýn iþçi arkadaþlarla

sohbet ettik. Yaþamlarýna ve ülke ekono-misine dair söyleyecekleri vardý kadýnla-rýn. Sohbet ettiðimiz kadýnlar içerisindebu zamana kadar hep AKP’ye oy vermiþkadýnlar da vardý. Daha biz sormadan baþ-ladýlar, canlarýný yakan meseleleri anlat-maya...

Kadýnlar öncelikle ekonomidenþikâyetçi. Özellikle gýda ürünlerinialamadýklarýný söylüyor birçoðu.Bazýlarý evlerinde doðalgaz olmasý-na raðmen kömür sobasý kullaný-yor. Ýþçilerden Ayþe, geçtiðimiz gün-lerde salata malzemesi almak içinmarkete gidiþini þöyle anlatýyor;“Tezgahta iki çeþit vardý biri dahapahalý diðeri çürük ve biraz dahaucuzdu. Ben de ucuz olaný aldýmyarýsýný çöpe atacaðýmý bile bile. Üççocuk okutuyorum. Ne yaparsam ya-payým bir þeyler hep eksik kalýyor.”

“Bu halimize de þükür” diyen ka-dýnlar da vardý sohbet ettiklerimiz

içerisinde ancak memleket halini, yaþadý-ðýmýz durumlarý konuþtukça þükretmekzorlaþýyor. Sohbetin ilerleyen dakikalarýn-da söz alan Nergis adlý iþçi, “Bizim iþye-rinde asgari ücrete gelen zam çok tartýþýl-dý. Bir taraftan ‘fena yapmadýlar hani’ de-yip bir taraftan da ‘bu maaþla da ay sonugelir mi’ diye çok konuþtuk. ‘Hükümet iyiyaptý ama iþveren artý 400-500 daha yap-malý’ diye bolca konuþuldu. Ama iþyeri ekzam yapsa bile yapýlan zamla geçinebile-cek miyiz?” diyor.

SUDAN SEBEPLERLETUTANAK TUTUYORLAR

Kadýnlar çalýþma koþullarýnýn aðýrlý-

ðýndan da bahsediyor. Leyla giriyor busefer söze; “Benim çalýþtýðým bölümdeaðýrlýklý olarak kadýnlar çalýþýyor ve iþi-miz gereði kolileri paletlerden masamýzaalarak çalýþmak zorundayýz. Genelde ko-liler taþýyamayacaðýmýz kadar aðýr oluyor.Birçok kadýn arkadaþýmýzýn bel fýtýðý gibirahatsýzlýklarý oluyor. Bir tane kadýn ar-kadaþ iþyerinin sunduðu anlaþmalý çýkýþhakkýný kullanmak istedi ancak iþyeribunu kabul etmedi. Gerekçe de ilk ola-rak saðlýk problemi olanlarý yani bel fýtýðýolanlarý çýkarmayý tercih etmeleriydi vebu yüzden de çýkýþýný onaylamadýlar. An-laþmalý iþ çýkýþý yapan arkadaþlarýmýzla

hala görüþüyoruz. Üç aydýr iþtençýkmýþ olmalarýna raðmen hala iþbulamadýlar ve bu zaman zarfýndaçalýþamadýklarý için daha çokborçlandýlar. Sekiz saat çalýþma-mýza raðmen çalýþma tempomuzon iki saate denk geliyor. Bu yo-ðun tempoyu kabul etmek zorun-da kalýyoruz. Çünkü tutanaklarlabizi korkutuyorlar. Her tutanakprimlerimizden kesilen ücret an-lamýna geliyor. Bu nedenle de ço-ðumuz ses çýkaramýyoruz. Bizimdepoda tutanak yediði için iþtenatýlan iþçiler de oldu. Kriz dönemibirçok iþyerinde iþten çýkarmala-rýn olduðu, bizim iþyerinde de tu-

tanaklarla birlikte iþçilere iþten çýkmakisterseniz tazminatýnýzý verelim çýkýn uy-gulamasýnýn patron tarafýndan dayatýldý-ðý bir süreç. Sudan sebeplere geri bildi-rim alan arkadaþlarýmýz var. ‘Sebilden suiçtin’ denilip tutanak tutulan arkadaþlarý-mýz var. Su içmek insani bir ihtiyaç ol-masýna raðmen ‘çalýþýrken su içip kayta-rýyorsun’ diye tutanak tutuluyor. Çalýþan-lar iþten çýkmaya zorlanýyor ve bu þekil-de kendileri çýkartmamýþ da biz çýkmýþýzþeklinde ifade ediliyor. Kriz süreçlerindedaha az insanla daha fazla iþ yapmak vede iþlerin yoðun olmamasýndan kaynaklýdaha az iþçi barýndýrmak kaygýsýyla buuygulamalar yapýlýyor.”

BORCU OLAN ÝÞÇÝLERKIDEM TAZMÝNATINISIFIRLIYOR

Leyla’nýn ardýndan Meryem devamediyor; “Bizim iþyerinde kýdem sýfýrla-ma diye bir uygulama var. Yedi senedirçalýþan bir arkadaþ borcu olduðundankaynaklý kýdem sýfýrlama talep etti. Buarkadaþýn kýdemi sýfýrlanarak tazminatýverildikten sonra, bir gün iþ yokken pa-lete oturduðu için hakkýnda tutanak tu-tuldu ve iþten çýkartýldý. Benim deborçlarým var. Altý yýldýr çalýþýyorumburada. Ben de kýdem sýfýrlayayým diy-ordum, bu olayý duyunca vazgeçtim.”

Gülþah KAYA

Ocak itibarý ile Türkiye’de vizyo-na giren ‘Kefernahum’, Can-nes’da jüri özel ödülü almasý-nýn ardýndan þimdi de Oscariçin konuþuluyor. Yoksulluk,

savaþ, göç, istismar, sömürü ve daha pekçok Ortadoðu gerçeðini anlatan film, aslýn-da ve ne yazýk ki sýradýþý bir konuya sahipolmamasýna karþýn, sinema izleyicilerininbüyük beðenisini topluyor. Filmin birçocuk üzerinden anlatýlmasý sebeplerdenbiri olabilir. BÝR KAN BAÞKA BÝR KANA NASIL UZANIR?

Film, 12 yaþýndaki Zain’in elleri kelepçe-li bir halde mahkeme salonuna getiriliþi veailesinden kendisini doðurduklarý için da-vacý oluþu ile baþlýyor. Sonra hikayede geri-ye dönüldükçe, akan bir kanýn baþka bir ka-na nasýl uzandýðýný izliyoruz.

Sorulduðunda Zain’in bile sayýsýný tamolarak bilemediði kardeþleriyle uyuduðu ya-takta, bir sabah uyandýðýnda bir damla kangörür. Daha sonra küçük kardeþleri ile so-kakta satýcýlýk yaparken kýz kardeþi Sahar’ýnþortunda da kan görünce Sahar’ý aldýðý gibihemen eve götürüp þortunu yýkar. Kýz kar-deþine bu durumu herkesten saklamasýnýtembihledikten sonra çýrak olarak çalýþtýðýbakkaldan birkaç paket ped çalýp kýz karde-þine götürür.

Yaþadýklarý mahallede tarifi zor bir yok-sulluk vardýr. Zain’in ailesi de bu yoksullu-ðun bir parçasý. Filmde görünen çocuklarýnhemen hepsi, bakýmsýzlýktan periþan du-rumdadýr. Ayný çocuklar, yaþlarý kaç olursaolsun, bir þekilde çalýþarak eve para getir-mektedir. Fakat ailenin geçiminin esas kay-naðýnýn “çalýþma” olmadýðýný, eczanedenalýnan ilaçlarla yapýlan uyuþturucudan ve ai-lenin pek çok ferdinin cezaevinde oluþun-dan anlýyoruz.

Bu yoksulluðu bir nebze azaltmanýnyollarýndan biri sofradan tabak eksiltmek-tir. Üstüne bir de hediye almak isteniyorsatek yol çocuklardan birini evlendirmektir.Zain tam da bu nedenle Sahar’ýn regl olu-þunu ailesinden gizlemek ister. Çünkü ya-þanan yerde, adet görmeye baþlamak artýkevlenilebileceðini gösterir. Zain ise çoksevdiði kýz kardeþinin birkaç tavuk karþýlý-ðýnda satýlmasýný istemez. Buna kolaycaengel olamayacaðýný anlayýnca önce kýzkardeþini kaçýrmanýn yollarýna bakar... Bü-tün film boyunca olduðu gibi Zain’in ya-þamdaki bütün çabalarý çocukçadýr... Ha-liyle kardeþini kaçýrma çabasý da çare ola-maz ve bir gün yanýnda çýraklýk yaptýðýbakkal gelip 11 yaþýndaki Sahar’ý kendisine“eþ” yapmaya götürür. Filmin belki de enetkileyici sahnelerinden biri Sahar’ýn zorlagötürülüþüdür. Öyle ki ekranýn girip engel-lemek istiyorsunuz.

Zain, kardeþini kaçýrmak için yaptýðý ha-zýrlýðý kendi kaçýþý için kullanýr. Nenesinegitme niyetindeyken, örümcek adam kos-tümlü yaþlý bir adamýn peþine takýlýp luna-parka girer. Aslýnda hikayenin kademe ka-deme zorlaþmasý da burada baþlýyor. ÇOCUKLARIN ÖLMEDÝÐÝ YERE

Ýþ ararken göçmen bir iþçi kadýnla taný-þan Zain, kendisini kadýnýn 1,5 yaþýndakioðlu Yonas’a bakarken bulur. Kadýn, çalýþa-bilmek için hiç tanýmadýðý küçük Zain’eoðlunu emanet ederek iþe gitmek; Zain isehiç tanýmadýðý bu kadýnýn evinde kalmak veçocuða bakmak zorundadýr.

Açlýk ve sefaletin Zain’in ailesininkindendaha derin olduðu bu göçmen mahallesin-de, hayatta kalma mücadelesi bir kat dahazordur. Kimlik bulmaya çalýþan kadýnýn tu-

tuklanmasý ile Zain bebek Yonas’la bir ba-þýna kalýr.

12 yaþýnda bir çocuðun, 1,5 yaþýnda birbaþka çocuða bakmak, onu doyurmak, parakazanmak zorunda kalmasý ve o çocuk ça-resizliði insanýn yüreðine bir taþ gibi oturu-yor. Göçmenlerin içinde göçmenlik, yok-sulluðun içinde yeni bir yoksulluk, ailesizli-ðin içinde yeni bir ailesizlik, çocukluðuniçinde yeni bir çocukluk... Zain, Yonas’ý ko-rumak için, annesinden öðrendiði uyuþtu-rucuyu yapýp satmaya kadar elinden gelenher þeyi yapar ama insanlarýn satýldýðý paza-rýn birinde Yonas’ý baþka bir aileye satýlmaküzere bir esnafa verir. Karþýlýðýnda “çocuk-larýn ölmediði” Ýsveç’e mülteci olmak için...Ama “kaðýt” isterler. Zain’in devlet gözün-de varlýðýný kanýtlayan “kaðýt”larý hiç olma-mýþtýr ki!

Kaðýtlarý bulmaya evine gittiðinde iseSahar’ýn hamile kalýp öldüðünü öðrenir vekoþarak kardeþinin “kocasýný” býçaklar! Sa-har’ýn yataða deðen o adet kaný, Zain’in el-lerini bulaþtýrdýðý kana iþte böyle uzanýr...

Zain’in mahkeme salonundaki hesap so-ruþu ile sona gelir film. Uzun uzun anlatýn-ca filmi bitirdim sanmayýn. Bir bu kadarýdaha var içinde. Bir bu kadar daha hikaye,bu kadarýndan daha fazla acý... MODERN ÇAÐIN VAHÞÝ YAÞAMI

Film, bir çocuðun hayatta ve ayaktakalma mücadelesine deðil aslýnda, kocabir dünyanýn gerçekliðine dayanýyor. Yok-sulluðun, þiddetin ve kimliksizliðin nasýlda kýsýr bir döngü içerisinde birbirlerinibeslediðinin en “savunmasýz” yanýnýn hi-kayesi. Yalnýzca suç iþlediklerinde devletgözünde “var” olarak kabul edilen insan-larýn yaþama mücadelesi verirken yalnýz-ca bir hayaletten ibaret oluþlarýnýn anlatý-sý. Birileri doðuyor, yaþýyor ya da ölüyorfakat herkes kendi yaþamýndan mesul.Modern çaðýn vahþi yaþamý...

Zain mahkemede “Ailemden davacýyýmbeni doðurduklarý için. Daha fazla çocukdoðurmasýnlar, onlar da benim gibi olacak-lar” dese de filmin içinde haklý ya da haksýzyok. Ýyilik ya da kötülük de insanlara yük-lenmemiþ...

Filmin bana hissettirdiði en sarsýcý duy-gu ise, belki de filmi izlemeye giderken birZain’in yanýndan geçip sinemaya gitmiþ ol-maktý... Ýstanbul’un sokaklarýnda her günkarþýmýza çýkan bir gerçekliðin filmini izle-mek için sinemaya gitmiþ olmaktý...

film

Koca bir dünyanýn gerçeði: KEFERNAHUM

Page 7: Umudu ve direnci büyütelim ki bahar gelsin ekmek …...ne demek? Kendine ev hanýmýyým diyen, parça baþý iþ alýp yapýyor, iþsiz bir kadýn iþ ararken ev temizliðine gidiyor,

18 7

Bizler Tayaþ Gýda fabrikasýn-dan iþçiler olarak sizleresesleniyoruz. Asgari ücretzammýnýn açýklanmasýnýnardýndan fabrikada pek çok

arkadaþýmýz “Asgari ücret böyle olduy-sa acaba bizim maaþ zamlarý nasýl ola-cak” diye konuþmaya baþladý. Çünküasgari ücretin 2020 TL olmasý biz iþ-çileri tam olarak tatmin etmese depatronlarý rahatsýz etmiþ olacak ki pekçok yerde olumsuz þeyler duyuyoruz.Ne mi duyuyoruz? Pek çok iþ yerindeiþverenlerin maaþý bankaya yatýrýp,

zammý elden geri isteyeceðini duyur-duðunu ya da “Bu zam çok fazla” di-yerek iþten atmalarýn baþladýðýný... Bi-zim patron da asgari ücret zammýnýpanoda duyururken asgari ücretin1829 TL yani net tutarýný yazýyor, AGÝkýsmýný dahil etmiyor. Oysaki geçen yýl1603 TL diye yazýyordu panoda. Evetfarkýndayýz ki asgari ücretin gerçektutarý budur (1829 TL), AGÝ zatendevletin her çalýþana çocuk sayýsý ka-dar yatýrdýðý tutardýr.

Ekonomik krizin faturasýný her ge-çen gün daha derinden hissediyoruz.Patronlarýn krizi fýrsata çevirip az iþçiy-le çok iþ yaptýrmaya çalýþtýðýnýn ya daiþçilerin kazanýlmýþ haklarýný týrpanlan-maya çalýþtýðýný da duyuyoruz. Þimdibütün patronlar böyle de Tayaþ patronufarklý mý? Önümüzdeki dönem bizimmaaþ zamlarýmýz da belli olacak. Patronbiz istemeden kendiliðinden bize iyibir zam mý verecek? Asgari ücretin bileiþçilerin ihtiyacýnýn çok altýnda belir-lendiði bir dönemde böyle bir þeyi bek-lemek ham hayal olur.

Fabrikadaki pek çok arkadaþýmýzzammýn daha gelmeden eridiðini açýk-ça söylüyor. Geçen yýl bu zamanlarda 1ya da 2 liraya yediðimiz ýspanak þimdi7-8 lira. Doðalgaz faturasý en düþükteyaktýðýmýz halde 250 liradan aþaðý gel-miyor. Anlayacaðýnýz ne ýsýnabiliyoruzne de doyuyoruz.

Her zaman olduðu gibi yine iþtençýkarmalar, ücretsiz izinler gündemdeTayaþ iþçisi hiçbir zaman yýllýk izniniistediði, ihtiyacý olduðu an kullanamý-yor. Herkesi sýrayla kýþýn ortasýnda yýl-lýk iznini kullanmaya zorluyorlar. Yazadair planlarýmýz hayal oluyor bu yüz-den de. Çünkü fabrikanýn ihtiyaçlarýiþçinin ihtiyacýndan önce geliyor.

Fabrikamýzýn en önemli sýkýntýlarýn-dan biri de içme suyu. Müdürler hazýrsu içerken bize sözde arýtýlmýþ çeþmesuyu veriliyor. Etrafý kirli ve su birikin-tisiyle dolan bu çeþmeden su içmek zo-runda kalýyoruz. Fabrikanýn her yerinekameralar yerleþtirildi ve kameralarýnsesi de kaydettiði söyleniyor. Anlaþýlano ki Tayaþ patronu korkuyor. Bu korku-nun sebebi ne olabilir? Ýþçilerin yan ya-na gelmesinden, memnuniyetsizlikleri-ni dile getirmesinden korkan iþverenbizleri bu þekilde engelleyebileceðinidüþünüyor. Sendikalaþmamýzdan, tekses olmamýzdan korkuyorlar. Düþün-dükleri tek þey kârlarýnýn artmasý, bizde iþçiler olarak kendi gücümüzün far-kýna varmalýyýz. Koskoca Tayaþ patronuiþçilerin yan yana gelmesinden bu ka-dar korkuyorsa; býrakalým o korksun.Biz yan yana gelelim, bir olalým, sendi-kalý olalým.

GEBZE

Ne ýsýnabiliyoruz, ne doyabiliyoruz!

Nurgül DENÝZ Malatya

Malatya’da kayýsý demekay sonunu getirebilmekoluyor. Ailenin gelirinekatký saðlamak amacýylabirçok kadýn kayýsý fab-

rikalarýnda çalýþýyor. Kayýsý üretiminin toplamadan iþleme-

ye kadar her aþamasýnda yoðunlukla ka-dýn iþçiler çalýþýyor. Yazýn toplama zama-ný bir bahçeye ya da kýþýn buz gibi birfabrika iþletmesine baktýðýnýz zamanyazmalarýný sýkýca dolamýþ, kollarýný dir-seklerine kadar sývamýþ kadýn iþçiler gö-rürsünüz.

Özellikle tatil dönemlerinde iþçi sayý-sýnda yoðun bir artýþ olur. Öðrencilerharçlýklarýný çýkarmak için iþletmeleridoldururlar. Çalýþan kadýn iþçilerin yaþaralýðý 15 – 55 yaþ arasýnda deðiþir.

Þimdi bu soðuk kýþ gününde günü-nün 10 saatini soðuk iþletmelerde geçi-ren kayýsý iþçilerinin çalýþma hayatýný,fabrikada geçirdikleri bir günü onlardandinleyelim.‘BU ZAMANDA ÝÞÇÝYÝDÜÞÜNEN YOK’

23 yaþýndaki kendi deyimiyle ‘Diplo-malý Ýþçi’ Satý tüm gün çalýþmanýn dýþa-rýdan göründüðünden daha zor olduðu-nu söylüyor; “ Ýnsan içine girince anlý-yor” diyor; “Ama buna katlanmak zorun-da olduðumu hep kendime söylüyorumve paydosa kadar sabrediyorum” . Ýþçiücretlerinin yeterli olmadýðýný düþünenSatý, “Türkiye’de hayat þartlarý çok zor.Yürüdüðün zaman bile para gidiyor. Oyüzden aldýðýmýz ücretler yetmiyor. Buzamanda iþçiyi düþünen yok, herkes ken-dini düþünüyor” diyerek hayat pahalýlý-ðýndan yakýnýyor. Satý bu yýl üniversite-

den mezun olmuþ ve ailesine destek ol-mak için çalýþmaya baþlamýþ: “Kendi bö-lümümün atamasý yok. KPSS’ye girdim,75 aldým, atanamadým. Mecburen anne-min çalýþtýðý yerde çalýþmaya baþladým.”Baþlarda okula verdiði onca emektensonra burada çalýþmaya baþlamanýn zo-runa gittiðini söylüyor: “Ama sonrasýndaen azýndan kimseye muhtaç deðilim,kendi ayaklarýmýn üzerinde durabiliyo-rum dedim.”‘TATÝLÝN DEÐERÝNÝANLIYORUZ!’

Tatillerde çalýþan lise öðrencisi Neticede ailesine yardým etmek için çalýþanlar-dan. “Ýþe baþlarken ne kadar yorgun baþ-lasak da o günün biteceðini ve eve gidece-ðimizi biliyoruz. Para kazanmalý ve kazan-dýðýmýz paranýn hakkýný vererek çalýþmalý-yýz. Onun için her ne kadar istemesek deiþimizi yapýyoruz” diyor. Hafta içi okulahafta sonu fabrikaya gitmenin yorucu ol-duðunu söylüyor: “Ama burada hayatýnzorluklarýný görüyoruz ve derslerimizedaha iyi çalýþmamýz gerektiðini fark edi-yoruz. Parayý hep deðersiz olarak nitelen-

diriyoruz, ama yaþamak için ona baðlý ol-duðumuzu biliyoruz.” Netice, “Buraday-ken tatilin ne kadar deðerli olduðunu an-lýyoruz.” derken gülümsüyor. Zamlar kar-þýsýnda alýnan ücretlerin eridiðini belirtenNetice; “Asgari ücretle geçinenler geçimi-ni zar zor saðlýyor. Biz de bu koþullardaailemize destek olmak için çalýþmak zo-runda kalýyoruz. Bu þekilde Türkiye’ningeliþeceðini sanmýyorum” diyor. Eðitimsisteminin eksikliklerinden yakýnan Neti-ce; “Ben meslek lisesindeyim. Diðer lise-lerden çok farklý dersler görüyoruz ve aynýsýnava giriyoruz. Bu haksýzlýk” diyor. Ge-lecekte iþ bulma kaygýsý taþýdýðýndan bah-sediyor. ‘ZAM OLSA DA ELÝMÝZDEYÝNE BÝR ÞEY KALMIYOR!’

Yýllardýr kayýsý da çalýþan Remziye,tüm gün ayakta durmanýn çok yorucu ol-duðunu dile getiriyor: “Sabahtan akþamakadar ayakta duruyoruz ve çok yoruluyo-ruz” Aldýðý maaþýn yetmediðini belirtenRemziye “Maaþ geldiði gibi gidiyor yaniyine elimizde para adýna bir þey olmu-yor” diyor.

MALATYA’DA KAYISI FABRÝKASINDA ÇALIÞAN KADINLAR ANLATIYOR

‘Bu ücretlerle geçim zor, gelecek kaygýsý çok’

Neslihan KARÝkitelli / Ýstanbul

Yerel seçimlere haftalar kala ye-rel yönetimleri ilçemizdeki ka-dýnlarla konuþtuk. Ýkitelli’dekikadýnlarýn öncelikli talebiçocuklarýný güvenle býrakabi-

leceði ücretsiz kreþler. Kadýnlar ayrýcakendilerini güvende hissedecekleri ma-halleler istiyor.

Taciz ve þiddete maruz kalmamak vemahalle baskýsýndan kurtulmak için top-lumsal eðitim seminerlerinin gerçekleþ-mesi de talepleri arasýnda. Ýkitelli’denGül, Neriman, Dilek ve Saniye nasýl birmahalle ve ilçe istediklerini bize iþte böy-le anlattý...ÇOCUKLARIMIZ EVE HAPSOLDU

GÜL: Çalýþan aileler ve çocuklarý içinmahallelerde kreþler açýlmalý. Mahallele-rimizde eskiden daha fazla park vardýama þu anda neredeyse hiç yok denecekkadar az. Herhangi bir doðal afete gidebi-leceðimiz toplanma alanlarý bile yok.Korkumuzdan çocuklarýmýzý evlere hap-sediyoruz. Dýþarý çýktýklarýnda sadecekaldýrýmlarda oynamalarýna izin veriyo-ruz. Kaldýrýmlar ve yollar arabalardan ge-çilmiyor. Mahallerde araçlarýn park edile-ceði bir park alaný yapýlsa rahatlýkla so-kaklarda kaldýrýmlarda yürüyebiliriz,korkmadan çocuklarýmýzý sokaða býraka-biliriz.

Sokak ýþýklandýrmalarý yetersiz. Bengece vardiyalarýnda eve dönerken zorlaný-yorum çünkü ne kadar servislerle gitsekbile evlerimize kadar býrakýlmýyoruz vekendi sokaðýmýzda yürürken bile tedir-gin oluyoruz. Daha güvenle yürüdü-

ðümüz sokak-lar istiyoruz.

KADINLAR KARANLIKTAÝÞE GÝTMEK ÝSTEMÝYOR

NERÝMAN: Elli yaþýndayým ama beþyýldýr çalýþýyorum. Ýki tane çocuðum var.Biri 22 diðeri ise 16 yaþýnda. Onlarý ilkdoðurduðumda yalnýz baþýma büyütüyorolmaktan kaynaklý ciddi sýkýntýlar yaþa-dým. Eþim tek baþýna çalýþýyor ve geçimi-mizi tek baþýna saðlamaya çalýþýyordu.Ben çalýþmak istiyordum ama çocuklarý-ma bakacak kimse olmadýðý için çalýþa-madým. Yeni seçilecek olan ilçe belediyesibugün kadýnlar daha rahat çalýþabilsinlerya da daha rahat hareket edebilsinler diyekreþler açmalý. Ben çocuklarýmý çok öz-gür büyütemedim çünkü onlarý býrakabi-leceðim hiçbir alan yoktu. Hep peþlerindeolmak zorundaydým. O dönem kreþ olsay-dý çalýþabilirdim. Ne saðlýk güvencem nede geleceðe dair bir birikimim var. Sabah-larý iþe giderken kadýnlarý görüyorum.Toplu bir þekilde iþe gidip gelmeye çalýþý-yorlar çünkü sabahýn çok erken saatinde,karanlýkta yollara düþüyorlar. Aydýnlatma-lar yeterli deðil. Yollar güvenli deðil. Ka-dýnlar sokaklarda hiçbir baský altýnda kal-madan hareket edebilmeli. SIÐINMAEVLERÝ ÝSTÝYORUZ

DÝLEK: 30 yaþýmdayým ve 10 yýldýrçalýþýyorum. Bir kadýn olarak yolda rahatyürüyemiyorum. Ýnsanlar bir kadýna farklýgözle bakýyorlar ve kendimi rahat hisset-miyorum. Belediyeler bu konuda eðitim-ler verebilir, seminerler düzenleyebilirler.

SANÝYE: Bir park alanýmýz yok, söy-le bir yürüyüþ yolumuz yok. Mahallem-de rahat rahat yürüyemiyorum. 3 tane

çocuðum var. Okullar tam gün ol-saydý geliþ gidiþ saatleri belli olur-du. Bir iþe girip çalýþabilirdim.Býrakabilecek bir yerim yok. 20

yýldýr evliyim ve evdeoturuyorum. Bele-diyelerin ücretsizkreþleri olsaydý,þimdi 15 yýldýr si-

gortalý çalýþý-yor olur-dum. Kadýnsýðýnmaev-

leri yetersiz.Daha önce

kadýn sýðýn-maevine gittim,ama pek çok se-beple hemen al-mýyorlar. Zatenen yakýn sýðýn-maevi de Bahçe-

lievler’de. Kadýnla-rýn hýzla ulaþabile-ceði bir sýðýnmaeviyakýnlarda yok. Ma-hallemizde sýðýnma-evi istiyoruz.

Nursel ÝNALCUKAnkara

Yerel seçimler yaklaþýyor.Kadýnlarýn yerel yönetim-lerdeki temsiliyeti çokdüþük. Sadece belediyebaþkanlýklarýnda deðil,

muhtarlýklar düzeyinde bile durumbu. Oysa kadýn muhtarlarýn deneyim-leri yerel yönetimlerde kadýn var-lýðýnýn önemini gösteriyor.

Deneyimlerini dinlemek üzere De-metevler Lalegül Mahallesi MuhtarýEbru Mert’in kapýsýný çaldýk. Mahalle-sindeki ekonomik sorunlarýn yaný sýrakadýna yönelik þiddet ve çocuklara yö-nelik taciz sorunlarýný konuþtuðumuzMert, eþinden boþanmýþ ve kendi ayak-larý üzerinde durabilen bir kadýn olarakbize deneyimlerini ve neler yapýlmasýgerektiðini anlattý.

Muhtar Ebru Mert, mahallede tacizolaylarý ve ekonomik sýkýntýlarýn sondönemde arttýðýný ifade etti. Mahallesakinlerinin muhtarlýða özellikle kadýnayönelik þiddet olaylarýyla geldiðini anla-tan Mert, baþýndan geçen bir olayý daaktardý:

“Yakýn zamanda mahallede ikameteden bir kadýn, gördüðü þiddet nede-niyle muhtarlýða geldi. Þiddetin yanýn-da kendi öz yeðeninin de kuma getiril-diðini söyleyen kadýna sýðýnmaevlerinegitmesi gerektiðini, Aile, Çalýþma veSosyal Hizmetler Bakanlýðýndan yardýmalmasý gerektiðini söylesek de kadýnhâlâ o evde yaþamaya ve þiddet görmeyedevam ediyor. Kadýn gelenek, töreler veaile baskýsý nedeniyle burada yaþamakzorunda kaldý.”

Mahallede yaþanan bir taciz olayý iseengelli bir kadýna yönelik yaþanmýþ. 20yaþýnda engelli genç kýzýn para karþýlýðý

erkeklerle iliþkiye girmeye zorlandýðýmahalle sakinleri tarafýndan muhtarEbru Mert’e aktarýlmýþ, Mert de duru-mu Aile, Çalýþma ve Sosyal HizmetlerBakanlýðýna bildirmiþ. Bakanlýk tarafýn-dan durum takibe alýnmýþ sonrasýndaise genç kadýn sýðýnmaevine yerleþtiril-miþ.

Daha çok düþük gelirlilerin yaþadýðýDemetevler’de son zamanlarda kadýn-lar ekonomik durumunun kötüleþmesive iþ bulmak için muhtarlýða uðrar ol-muþ. Yoksul vatandaþlarýn da maddiyardým için muhtarlýða geldiðini anla-tan Mert, vatandaþlarý belediyeye, vakýf-lara, sosyal yardým kurumlarýna yönlen-dirdiði söylüyor. Kadýnlarý çeþitli yar-dým kuruluþlarýna yönlendirse de kendiçabalarýyla da kadýnlara yardým etmeyeçalýþtýðýný belirtiyor.

Mahallede kadýnlarýn okuma yazmabilirliðini sorduðumuz Mert okumayazma bilen kadýnlarýn oranýn hiç iyiolmadýðýný söylüyor ve yine karþýlaþtýðýbir durumu aktarýyor: “Yaþlý bir kadýnokuma yazma seferberliðine katýldý fa-kat sýnýflarýn çok kalabalýk olmasý sebe-biyle okuma ve yazmayý öðrenemediði-ni söyleyerek muhtarlýða baþvurdu.Özel ders alabileceði bir öðretmen sor-du. Böyle bir talep karþýsýnda çok heye-canlandým tabii, ona gönüllü öðret-menlik yapabileceðimi söyledim.”

Sonuç olarak kadýnlarla ilgili hertürlü sorunda sistemin yeterli iþle-mediðini ancak bir kadýn muhtar ola-rak kendi bireysel çabalarýyla bir þey-ler yapmaya çalýþtýðýný, çözüm nokta-sýnda da kendisini yalnýz hissettiðinibelirtiyor. Ardýndan kadýnlarýn herkoþulda gücünün farkýna vararakayaklarý üzerinde durmalarý ve hayatýnher alanýnda var olmalarý gerektiðinivurguluyor.

Kadýnlar kreþ ve park istiyor

Kadýnlar gücünün farkýnda olmalý DEMETEVLER LALEGÜL MAHALLESÝ MUHTARI EBRU MERT:

Page 8: Umudu ve direnci büyütelim ki bahar gelsin ekmek …...ne demek? Kendine ev hanýmýyým diyen, parça baþý iþ alýp yapýyor, iþsiz bir kadýn iþ ararken ev temizliðine gidiyor,

8tarih 17

Berfin GÜLERIþýlay DEMÝREL

Malatya

Mahalle muhtar adaylarýseçim çalýþmalarýný baþ-lattý. Erkeklere oranlamahallelerde kadýn aday-lar da artmaya baþladý.

Hemen hemen her mahallede adaylýðýnýaçýklayan kadýnlarýn ortak söylemi “Ma-hallemizi güzelleþtireceðiz, biz kadýnlarher alanda var olacaðýz” oldu.

Biz de Malatya’da muhtar aday olankadýnlarla konuþtuk.

MALATYA’NIN KADIN MUHTAR ADAYLARI:

‘Kadýnlar olarak her alanda var olacaðýz’ÝLK olarak Cemal Gürsel Mahallesi Muhtar

Adayý Ferize Demir ile görüþüyoruz. 17 yýllýk esn-af olan Ferize Demir mahalledegördüðü sýkýntýlardan dolayýaday olmuþ. “Mahallemizde bir-çok eksiklik mevcut. Bunlardanilki okul sorunu. Çocuklar enyakýn okula gidip geliyorlar, kio da epey uzak kalýyor bazý ma-hallelere. Mahallemizde parkmevcut ama güvenliði açýsýn-dan sýkýntýlar var. Cemevi yok.Ayný zamanda yaþlý bakýmevi,kreþ, cenaze yýkama yeri yok.Mahallemizin üst tarafýnda ka-nal var. Kanalýn ýþýklandýrmasý,kanal suyunun temizlenmesigerekiyor. Ve mahallenin altyapý sorunu var.Çevre temizliði de iyi deðil. Iþýklandýrmalar ye-terli deðil mesela” diye anlatýyor mahallenin ek-

siklerini.Seçilirse öncelikle kanalýn temizliði ile ilgilene-

ceðini söyleyen Demir yapacakla-rýný þöyle sýralýyor: “Yoksul ailelerile irtibata geçeceðim. Parkýmýzýngüvenliði ve sorunlarý ile ilgilene-ceðim çocuklar için. Belediye ilegörüþüp mahallemizde yaþlý baký-mevi oluþturacaðým, bir kýsmýnýda çocuk bakýmevi yapmayý düþü-nüyorum çalýþan kadýnlar için. Ay-ný zamanda bu yapýyý sosyal faali-yet yapýlabilecek bir ortam halinede getireceðim gençlerimiz için.Yoksul öðrencilere eðitimleri içinburs imkâný saðlayacaðým.”

Seçildiði zaman mahalle so-runlarýný halkla birlikte çözeceðini söyleyen Demir“Halk toplantýlarý yapacaðým, mahalle halký ile gö-rüþeceðim, gezip dinleyeceðim” diyor.

‘ÖNCELÝÐÝM ALTYAPI SORUNU’

AATTAAKKÖÖYY Mahallesi’ne doðru yola koyuluyoruzen son. Ataköy Mahallesi’ni diðer mahallelerdenayýran þey mevcut muhtarýn kadýn olmasý. Geçendönem göreve baþlayan, bu dönem de aday olanElif Gemici ilk olarak yaptýðý çalýþmalarý anlatýyor:“Asfalt yaptýrdým. Parkýmýza oturma alaný yaptýr-dým. Mahallemizin temizliðine dikkat ediyorum.Kültür evi sözü aldýk, projemiz de çizildi onu en ký-sa zamanda yaptýracaðýz. Kültür evimiz içinde kü-tüphane ve sosyal aktivitelerin olduðu bir alanolacak. Ayrýca elektrik tellerini içeri aldýrdým. Ma-halle halký ile iletiþim içindeyim. Taziye evlerini vehastalarýn olduðu evleri ziyaret ediyor, sorunlarýnýdinliyorum. Ýnsanlar muhtarlýk binasýna geliyor,bana kolaylýkla ulaþýyor. Özellikle kadýnlar sorun-larýný daha rahat anlatýyorlar. Çalýþmalarýmda da

hayata geçirmek için her zaman ýsrarcý oldum. Busayede birçok kadýna örnek oldum, mutluyum.”

Seçilirse bu dönem mahallesine kreþ yaptýrma-yý isteyen Gemici, “Mahallemize bir kreþ þart, kreþyapýlmasý için ýsrarcý olacaðým” diyor ve kadýnlarher alanda bulunmasý gerektiðini söyleyerek söz-lerini bitiriyor.

‘SEMTPAZARLARINDAKADINLARA YER AYIRACAÐIM’

ZAVÝYE Mahallesi Muhtar Adayý Hati-ce Dönmez ise seçilirse öncelikle ma-halledeki telefon þebeke sorunu ile ilgi-leneceðini belirtiyor ve yapacaklarýnýsýralýyor: “Parkýn güvenliði ile ilgilene-ceðim. Sokak ýþýklandýrmasý çok sýkýntý-lý. Onlarla ilgileneceðim. Ayrýca mahal-lemiz nüfus olarak çok kalabalýk. Yöne-tim olarak zorluk yaþanacaðý için 2muhtarlýða bölünmesini talep edece-ðim.”

Tanýtým broþüründe kadýnlarý istih-dama katacaðýný söyleyen Dönmez “Birkreþ ya da ana okulu yaptýrmayý istiyo-rum çalýþan anneler için. Ayrýca kadýn-lar el iþi yapabilirler. Yaptýklarýný sat-malarý için bir kermes düzenleyeceðim,semt pazarlarýnda onlara bir alan ayrýl-masýný saðlayacaðým. Mahallemizde Ka-dýn Kültür Merkezimiz mevcut. Orayýdaha verimli hale getirmek için ilgilene-ceðim. Kültür Merkezimizde kadýnlarave gençlere yönelik kurslar baþlataca-ðým” diyor. Dönmez son olarak mahal-lenin çok büyük olmasýna raðmen özelgünler için bir alaný olmadýðýný belirti-yor. Bunun için de halkýn kullanýmýnaaçýk bir mekan yaptýracak.

‘MAHALLEMÝZE BÝR KREÞ ÞART’

ÇOCUKLAR VEGENÇLER ÝÇÝNAKTÝVÝTE ALANLARI

CEMAL Gürsel Mahallesi’nin bir diðermuhtar adayý ise Nayle Beyaz.Mahallesindeki birçok eksiklikten dolayýaday olduðunu belirten Beyaz“Mahallemizde semt konaðý, taziye evi,okul eksik. Kanalýn arýtma sistemieksik. Muhtarlýk binasý yok. Parkýniçinde ufak bir kulübe var büfe olarakkullanýlýyor normalde, muhtar oradagörev yapýyor” diyor.

Mahallesinde öncelikle sosyalaktivite alaný yapacaðýný belirtenBeyaz, “Semt konaðýnda çocuklara vegençlere sosyal aktivite saðlayacaðým.Ayrýca ihtiyaç sahibi birçok aile var,onlarý tespit edip onlara sosyal yardýmulaþtýracaðým. Okul yapýlmasýnýsaðlayacaðým. Güvenlik açýsýndanparklara kamera taktýracaðým” diyeanlatýyor yapacaklarýný. Çalýþmalarýnýda halk ile birlikte yapacaðýný belirtiyorBeyaz: “Ev ev gezeceðim, birebirgörüþeceðim, mahalle toplantýlarýyapacaðým. Halkýn tüm sorunlarýnýdinleyeceðim.”

PPAAÞÞAAKKÖÖÞÞKKÜÜ Mahallesi Muhtar Adayý HülyaGüler’in yanýna gidiyoruz þimdi de. Geçtiðimizdönemde de aday olan Güler de mahallesinde-ki eksiklikleri gördüðü için aday olduðunu söy-lüyor: “Emekli olduktan sonra evde kalmak is-temedim açýkçasý. Sonrasýnda etrafa baktýðýmzaman kadýnýn her platformda olmasýný düþün-

düðüm, kadýnlarla ilgili bir þeyler yapmak iste-diðim için aday oldum.”

Güler, “Mahallemizde ýþýklandýrma sorunuciddi sorun, tedirgin oluyoruz. Ýçinde kütüpha-nenin de olduðu, kadýnlarýn ve gençlerin katýla-bileceði kurslarýn ve sosyal etkinliklerin yapý-labileceði bir yer yaptýracaðým” diyor.

‘KADINLARLA ÝLGÝLÝ BÝR ÞEYLERYAPMAK ÝSTEDÝÐÝM ÝÇÝN ADAYIM’

Malatya’da muhtar adayý kadýnlar, önceliði kadýnlarýn hayatlarýný kolaylaþtýrmaya vereceklerini söylüyor. Ortakçaðrýlarý; “Kadýnlar olarak her alanda var olmalýyýz.”

Müslime KARABATAK

19. yüzyýlda sanayileþmenin artma-sýyla týka basa dolan iþçi kentlerin-de, bulaþýcý hastalýklar ve çocukölümleri de inanýlmaz artmýþtý.Fabrikalarýn, madenlerin, limanla-

rýn yanýndaki mahallelerin popülasyonusürekli gelen göçle artýyordu. Kadýn, er-kek, çocuk iþçiler, sabah gün doðmadangirdikleri fabrikalardan gece bitkin haldeçýkýyorlardý. Patronlar ne iþyerlerinin, nede iþçilerin yaþayacaðý evlerin koþullarýnýinsana yakýþýr hale getirmeye gerek duy-muþtu. Ýþçiler gelsin, çalýþsýn, ama mas-rafsýz yaþasýnlar! Ölürlerse, zaten yerlerinidolduracaklar sýrada bekliyordu.

Saatlerce saðlýksýz koþullardaki zor iþ-lerde çalýþma, tuvalet ve temiz su gibi alt-yapýlarýn yetersiz olduðu hatta olmadýðýberbat mahallelerde yaþama, ayný yataðý vehatta kýyafetleri temizleyemeden paylaþmakoþullarý içinde hastalýklar da iþçileþmeylebirlikte yayýlýyordu.

Kolera, tifüs, verem ve humma gibiölümcül bulaþýcý hastalýklar o kadar art-mýþtý ki mülk sahiplerinin oluþturduðukent ileri gelenleri bu duruma bir çözümbulmak zorunda kaldýlar. Çünkü iþçilerinikaybetmelerinin yanýsýra hastalýklar ken-dilerine de ulaþmaya baþlamýþtý.

YIKAMA EVLERÝ VE HAMAMLAR

Yoksullar Yasasý Komisyonu’nun Sek-reteri Edwin Chadwick, 1842’de ‘BüyükBritanya’daki Emekçi Sýnýflarýn SaðlýkKoþullarý Üzerine’ bir rapor yazdý. Has-talýklarýn emekçilerin kötü yaþama ko-þullarýna baðlý olduðunu söyledi ve dev-let ile ve yerel yönetimlerin temiz su,kanalizasyon sistemi ve evlerden ve so-kaklardan çöp toplama sistemi saðlama-sý gerektiðini savundu. Chadwick, bunubabasýnýn hayrýna önermiyordu elbette;ona göre yoksullar, emekçiler için yapý-lan her yatýrýmýn ülkeye yararý olacaktý.Temizliðin toplumsallaþtýrýlmasý, hasta-lýklarýn önlenmesi ve emekçilerin daha

etkili çalýþmasý için gerekliydi.1846’da Yýkama Evleri ve Hamamlar

Yasasý çýkarýldý. Bu tarihten önce þehirler-de yýkama evleri ve hamamlar varsa da, buyasa belediyelerin yeni yerler açmasýnýteþvik ediyordu. 1915’e gelindiðinde Birle-þik Krallýk’ýn neredeyse her küçük kasa-basýnda bir tane yýkama evi ve hamam ku-rulmuþtu.

Yýkanmak ve çamaþýrlarý, çarþaflarý yý-kamak daha kolay olmuþtu iþçi sýnýfý için.Fakat, kadýnlarýn üstlendiði yýkama iþi,gerçekten emek isteyen bir iþti. Öncelik-le, bebek arabalarý ya da el arabalarýnadoldurulan çamaþýrlar yýkama yerlerinegetiriliyor, yýkama sýrasý geldiðinde sa-bunlu sýcak suda çitileniyor, durulanýyor,sýkýlýyor ve kurutma için ayrýlmýþ odalaraasýlýyordu. Yýkama yerleri bu kadýnlariçin ayný zamanda sosyalleþme alanlarýdemekti. Sevdikleri arkadaþlarýyla çama-þýr gününü ayarlayýp birlikte yýkýyor, laflý-yor, dedikodu yapýyor, iþin yorucu yanýnýbiraz olsun dindiriyorlardý. Bazý yýkamayerlerinde anneleri rahatça iþlerini yapa-bilsin diye küçük çocuklarýn oynayabile-

ceði kreþ türü yerler bile vardý.

20 YIL SÜREN EYLEMLER50’lerin sonlarýnda çamaþýr makinele-

rinin çýkmasýyla ve konutlarýn düzenlen-meye baþlamasýyla yýkama yerlerine olantalep azalmaya baþlayýnca belediyeler ka-patma planlarý yapmaya baþladý. Bu kadarzorlu bir iþten kurtulduklarý için sevinme-si beklenen kadýnlar ise kapatmalara kar-þýydý. Yýkama yerlerinde dost, yoldaþ olankadýnlar, bu birlikteliklerini, çocuklarýnýnkreþlerini kaybetmek istemiyorlardý.

1962’de Edinburgh’teki sular bu sefersadece çamaþýrlarý yýkamak için deðil, ka-patma planlarýný bozmak için kaynadý.Steamy (buharlý) adýný verdikleri yýkamayerlerini korumak için protesto yapma ka-rarý aldý kadýnlar.

Çamaþýrýný yýkayýp asanlar hemen ka-patmalara karþý dilekçeyi imzalýyor, arka-daþlarýna da imzalatýyordu. Böylece, hýzla400 dilekçe toplandý ve kapatmalarý engel-lediler.

Bu eylemler yaklaþýk yirmi yýl boyuncasürdü. Belediye ne zaman kapatmaya yel-tense, kadýnlar çamaþýrlarý býrakýp döviz-lerini kaparak protestolar yapýyor, halktoplantýlarý düzenliyor, toplu mektup vedilekçeler yazýyor, belediye üyeleri arasýn-da lobi yapýyorlardý. Kadýnlarýn direncineraðmen Edinburgh’taki son yýkama yeri1982’de kapatýldý.

Kaynakça:https://wealothianwomensforum.org.uk/Brea-

kingtheMould/whouses.html wealothianwo-mensforum.org.uk

https://www.liverpool.ac.uk/media/li-vacuk/research/heroima-

ges/Sheard,Baths,and,Wash,houses,SHM,pa-per.pdf Public Baths and Wash-houses in Bri-

tain 1847-1915

Mesele çamaþýr yýkamak deðilVAROÞLARIN AZÝZESÝ

BÝRÇOK kaynakta Birleþik Krallýk’taki ilkçamaþýrhanenin 1842’de Ýrlanda göçmeniLiverpoollu Kitty Wilkinson tarafýndanoluþturulduðu yazýyor. Her ne kadar yazarJohn Dobie 1972’de yaptýðý bir araþtýrmayadayanarak Kitty’nin hikayesinin biraz mit-leþtirildiðini söylese de, Kitty özellikle Li-verpoollular için bir halk kahramaný.

Ailesiyle daha fazla iþ imkanýnýn oldu-ðu için Ýrlanda’dan Liverpool’a göçer. Yol-culuk sýrasýnda geminin karaya oturma-sýyla babasý ve küçük kýz kardeþi boðulanKitty -tam adýyla Catherine- annesiyle bir-likte varýr Liverpool’a. Daha 11’inde annesi-ni býrakarak baþka bir þehirde karýn toklu-ðuna fabrikada çalýþmak zorunda kalýr. 7sene sonra döndüðünde, annesiyle birliktetemizlikçi olarak çalýþýr. Eþi bir denizcidirve babasý gibi onu da denizde kaybeder.Ýki çocuðunu temizlikçilik yaparak geçin-dirmektedir. Özellikle çamaþýr sýkmada okadar maharetlidir ki, bir çamaþýrcý olarakdevam eder yaþamýna. Depo amelesi olanikinci eþiyle kiraladýklarý evde mütevaziyaþamlarýný sürdürürlerken 1832’de kolerasalgýný baþlar.

Mahallelerinde tek su kaynatma kazanýKitty’ninkidir. Kendisi ve ailesini temiz tu-tarak hastalýktan korur. Ama oldukça fakirolan mahallesinde hastalanan komþularý-nýn da, onun evine gelip kaynar suda kýya-fetlerini yýkamasýna izin verir. Aileleri has-ta olan küçük çocuklara kendi evinde ba-kar, hastalýktan korur. Söylentiye göre,Kitty’nin mutfaðýndaki su kaynatýlan ka-zan, yýkama evi fikrini ortaya çýkarmýþ ve14 yýl sonra kurulan Frederick Sokaðý’nda-ki yýkama yerinin ilk müdürü Kitty olmuþ-tur. 1860’ta ölen Liverpoollu Kitty, ‘Varoþ-larýn Azizesi’ olarak anýlýyor. 2012’de anýsý-na, St. George merkezinde mermer anýtyapýldý.

Page 9: Umudu ve direnci büyütelim ki bahar gelsin ekmek …...ne demek? Kendine ev hanýmýyým diyen, parça baþý iþ alýp yapýyor, iþsiz bir kadýn iþ ararken ev temizliðine gidiyor,

916 tiyatro

Yasemin AKPINAREsenyalý / Ýstanbul

Yerel seçimler öncesi duru-mu ülkenin genelinden çokda farklý olmayan Orhanga-zi, Fatih, Ahmet Yesevi veEsenyalý mahallelerindeyiz.

Aday tanýtým afiþlerinde mali müþavir,mühendis vs. olduðunu vurgulamayýtercih eden erkek adaylar arasýnda gü-len gözleriyle tek kadýn aday var Saba-hat Akyýldýrým. Sabahat Akyýldýrým veaza adayý Ayþegül Kurubaþ ile muhtaradaylýðý sürecini, mahallede kadýnlarýnyaþamlarýný konuþtuk.

Sabahat Akyýldýrým; 1971 doðumluiki çocuk annesi ve çok sevdiði 5 yaþýn-da bir torunu var. 27 yýllýk iþ hayatýndaçocuk bakýmýndan, çaycýlýða kadar farklýiþ kollarýnda çalýþmýþ. Farklý siyasi parti-lerin kadýn kollarýnda çalýþmalara katýl-mýþ, “kendimi geliþtirmek için her yeregittim” diyor. 8 yýldýr Esenyalý Mahalle-si’nde yaþýyor.

Neden muhtar adayý olmayý istediði-ni soruyorum, aslýnda yýllardýr niyeti ol-duðunu söylüyor. Çalýþýrken 2 çocukbüyüttüðünü ve birçok zorlukla karþý-laþtýðýný anlatýyor; “Ýþe trenle gidiyor-dum. Sabah ev iþine gidebilmek içindolu trene binemeyen asýlarak gitmekzorunda olan kadýnlarý görüyordum.Zamanla, bu kadýnlar için ne yapabili-rim” diye düþünmeye baþladým. Kadýn-larýmýz aile içinde kendini ifade edemi-yor. Mahallemizdeki kadýnlarý kendi ka-buklarýndan çýkarmak, daha aktif olma-larýný saðlamak, sosyal hayata kazandýr-mak için bu yola çýktým. Her zaman ka-dýnlara örnek olmak istiyordum. Bu iþibaþaracaðým. Kadýnlara güçlü olduklarý-ný, istedikleri her þeyi baþarabilecekleri-ni göstermek için aday oldum.”ERKEK MUHTARLAR GÝBÝYÖNETMEYECEÐÝZ

Kadýn muhtarla erkek muhtar ara-

sýndaki farký da konuþuyoruz; “Erkeklermuhtar olduðunda sadece masada otu-rup evrak veriyor ya da kahvede oturu-yorlar. Ben muhtarlýkta oturup sadeceevrak vermeyeceðim, gelen kadýnlarýnve çocuklarýn sorunlarýna çözüm ürete-ceðim…”

Akyýldýrým’ýn mahallede gözüne çar-pan eksiklikler ise þunlar; “EsenyalýMahallesi’nde 25 yýldýr muhtar deðiþ-miyor ama mahallede de hiçbir þey de-ðiþmiyor. Mahallede evleri ve esnaflarýdolaþýyoruz, en temel ihtiyaçlar bile kar-þýlanmamýþ. Örneðin; mahallede bir Pa-zar yeri yok, kadýnlar daha uzak olan Fa-tih Mahallesi’ne gitmek zorunda kalý-yor. Ücretsiz kreþ, saðlýk ocaðý ve kadýn-larýn bir araya geleceði, kendini geliþti-

receði yerler de yok”Eskiden muhtarlýðýn yanýnda bir

çocuk kreþi olduðunu kapandýktan son-ra yerinin bir markete kiralandýðýný an-latýyorlar muhtar adayý ve azasý, þimdiise çok fazla kadýnýn ücretsiz kreþ iste-diðini söyleyerek belediyeye kreþ açmaçaðrýsý yapýyorlar.ARTIK BÝR DEÐÝÞÝMOLMASI GEREKÝYOR

Esenyalý Mahallesi’nde en büyükdesteði kadýnlardan aldýklarýný, kapýaralarýnda kadýnlarýn dertlerini anlattýk-larýný söylüyor Sabahat Akyýldýrým, ma-halleyle ilgili fikirlerini anlatmaya de-vam ediyor; “Bu kadýnlar erkek adaylaraayný rahatlýkla dertlerini anlatamýyor,

‘Muhtar kadýn olduðunda en azýndanderdimizi rahat bir þekilde dile getire-biliriz çünkü bizi anlarsýn’ diyorlar. Er-kek muhtarýn kadýnlarýn sorunlarýný an-lamadýðýný, kapýdan geri çevrildiklerinisöylüyorlar. Biz kadýnlarýn derdine der-man olmak için aday olduk. Artýk birdeðiþim olmasý gerekiyor. Muhtarlýklaraen çok kadýnlarýn yolu düþüyor. Þiddetgören kadýnlarýn ilk baþvurduðu yermuhtarlýklar. Þiddetten nasýl kurtulaca-ðýný öðrenmek için muhtara baþvuru-yorlar. Ama muhtar erkek olduðu içinaile içine karýþmak istemiyor. Biz kadýn-larýn yanýnda olacaðýz. Kadýnlar olarakhuzur istiyoruz.”

Gençler için de yapacaklarý var Saba-hat Akyýldýrým’ýn. Mahallede madde ba-ðýmlýsý çocuklar olduðunu anlatýyor,“Mahallede çocuklar ve gençler içinsosyal aktivite alanlarý olmadýðý içinuyuþturucuya bulaþabiliyorlar. Buçocuklar da bizim çocuklarýmýz. Onlarayardýmcý olmamýz lazým. Onlarý toplu-ma kazandýrmak için belediye ile birlik-te hareket etmemiz lazým.”KADINLAR MUTLU OLSAÜLKE OLARAKDAHA ÝYÝ OLACAÐIZ

Mahalleyi nasýl yöneteceðini ve so-runlarýn üstesinden nasýl geleceðini dekendisinden dinleyelim: “Kadýnlara herfýrsatta sorunlarla birlikte mücadeleedeceðimizi anlatýyorum; Muhtar oldu-ðumda sizin taleplerinizi belediyeye bil-direceðim. Fakat talepleriniz 1 yýl içindehayata geçmediðinde benim yanýma ge-leceksiniz. Kadýnlarla birlikte belediyebaþkanýnýn yanýna gideceðiz. ‘Baþkanýmbiz mahallemizdeki sýkýntýlarý sizinlepaylaþmýþtýk. Siz bugüne kadar hallet-mediniz, bu kadýn arkadaþlar bu sýkýntý-larýn çözülmesi için burada’ diyeceðim.

Kadýnlarýn desteðine benim ihtiya-cým varsa belediyenin de ihtiyacý var.Belediye de bizim taleplerimizi gerçek-leþtirmek zorunda. Biz kadýnlar olarakhep beraber hareket edeceðiz. Biz bumahalleyi kadýnlarla birlikte yönetece-ðiz. Sokak sokak kadýnlardan temsilcileroluþturacaðýz. Ýlk adýmý muhtar olarakben atacaðým baþarýlý olamadýðým tak-dirde taleplerimizin gerçekleþmesi içinkadýnlarla birlikte hareket edeceðiz.Mahallede kahvehanelere de giriyoruz.Ýlk aldýðýmýz tepki ‘Aaa bir kadýn! Nasýlbir kadýn muhtar adayý olur’ diye baký-yorlar ama neler yapmak istediðimizianlattýðýmýzda dinliyorlar. Mahalledekipazar yeri, yol ve kreþ sorununa çözümbulmak için çalýþacaðýmýzý söylediði-mizde erkeklerden de olumlu yanýt alý-yoruz.”

25 yýldýr erkekmuhtarlar tarafýndanyönetilen EsenyalýMahallesi’nde bu kezkadýnlar aday. Sabahat Akyýldýrým veiþçi azasý AyþegülKurubaþ ile seçimçalýþmalarýný konuþtuk.

AZA adayý Ayþegül Kurubaþ da 47 ya-þýnda, 4 çocuk sahibi. 26 yýldýr farklý iþ kol-larýnda çalýþmýþ, þu anda da bir fabrikadaçaycý olarak çalýþmaya devam ediyor. Eþirahatsýzlýðý nedeniyle çalýþamadýðýndan24 senedir evi tek baþýna geçindiriyor.Hem çalýþýp hem 4 çocuk büyütmenin zor-luklarýný anlatýyor; “Kreþe verecek para-mýz yoktu. Çocuklara annem baktý.

20 yýldýr Esenyalý Mahallesi’nde yaþayanKurubaþ’ýn aza olma nedenleri ise þunlar; “Ýlkbaþlarda azalýk fikri aklýmda yoktu. Þimdi isekadýnlara faydalý olacaðýmý düþünüyorum veçok mutluyum. Biz iþçi, ev emekçisi, kýsacatüm kadýnlarýn yüzüyüz. Yoksulluk arttýkçaerkekler daha fazla þiddete yöneliyor. Kadýn-lar erkeklerin zulmü altýnda. Erkekler alkol,uyuþturucu kullanýyor, kumar oynuyor, bu

yüzden de kadýnlarýn hayatlarý mahvoluyor.Kadýnlar eþi çalýþsa bile sosyal yardýma muh-taç hale geliyor. Bu baský ve yoksulluk karþý-sýnda da kadýnlar ‘Ben bilmem eþim bilir’ di-yorlar. Kadýnlar güçlendikçe ‘Ben bilirim’ di-yecek. Örneðin, ben çalýþmaya baþladýktansonra eþim ev iþlerinde bana yardýmcý olma-ya baþladý. Çünkü ekonomik özgürlük kadýn-larý güçlendiriyor.”

Ayþegül Kurubaþ’la ev geçimini de ko-nuþuyoruz. Asgari ücretle geçinmenin zorolduðundan bahsediyor. Eþi çalýþmayabaþlamýþ ama yine de 4 çocuðun giderleri-ni karþýlamak hiç de kolay deðil; “Eþim ça-lýþtýðý halde 4 çocukla geçinemiyoruz. Ay-ný iþi yaptýðýmýz halde erkekler bendendaha fazla maaþ alýyor. Kadýn ve erkekarasýnda eþitlik yok.”

AZALIÐA ÝÞÇÝ KADIN ADAY

Eþitsizlik, öfke ve cinayetin oyunu:

Hilal TOK

Bizi ezmeye, baskýlamaya çalýþan-lara karþý sustuðumuzda kendi-mizi bir öfke içinde buluruz, bubiraz da kendimize karþý bir öf-kedir. O anda yapamadýklarýmýzý

ancak yapmak istediklerimizi gerçekleþtir-diðimizi hayal eder ve o hayallere kapýlýp gi-deriz kimi zaman.

Kimi durumlarda kaybetme ya da eli-mizdekinden olma korkusuyla haykýrmakistesek de susarýz. “Hayýr” diyemeyiz, “ye-ter” diyemeyiz, ama bir þeylerin yanlýþ gitti-ðini düþünürüz, hatta biliriz. Bazen iþye-rinde patrona, bazen evde kocaya karþý çý-karamayýz o sesi. Ve karþý çýkamamanýnaðýrlýðýný hisse-deriz; çünkü bili-riz çarklarýnýnadaletsizce dön-düðünü... Tepe-mizdeki baskýnýnyarattýðý korku birkabus gibi çöker-ken ruhumuza,ses çýkaramayýz iþ-te. Kafamýzý yastý-ða koyduðumuz an“Ah keþke þöyle yapsaydým, böyle desey-dim” piþmanlýklarý döner dolaþýr zihnimiz-de. Biz de kendimizi rahatlatmak ya da öf-kemizi yatýþtýrmak için, etrafta kimsecikleryokken, ‘yapmýþýz’ gibi hayal kurarýz. Neçok yaparýz deðil mi bunu? Ah o ses çýkara-madýðýmýz her þeye karþý bir dile gelsek, oçýkaramadýðýmýz sesleri bir birleþtirsek ne-ler olur kim bilir?

‘Hizmetçiler’, biraz bu ruh halini ha-týrlatýyor. Ýki kýz kardeþin yaþadýklarý eþit-sizlikleri, itilip kakýlmayý, hor görülmeyisahneye taþýyan bir oyun ‘Hizmetçiler’.Asla sahip olamayacaklarýnýn hayaliyle ha-reket eden ve ‘hanýmlarýna’ olan nefretle-ri içlerine iþlemiþ iki hizmetçi kadýnýn hi-kayesi.

Ýkincikat Sahne tarafýndan sahnelenenoyun, hizmetçi kýz kardeþlerinden birininevin hanýmýnýn elbisesini giyip, peruðunutaktýðý ve týpký onun gibi davrandýðý sahneile baþlýyor. Bu aslýnda bir oyun ya da hayal-den çok, bir cinayetin provasý... CLAÝRE VE SOLANGE BÖYLE MÝ KURTULACAK?

1933 yýlýnda Fransa’da gerçekleþen ‘Pa-pin Kardeþler Cinayeti’ olayýndan etkilenenJean Genet tarafýndan yazýlan ‘Hizmetçi-

ler’, bugüne kadar Türkiye dahil dünyanýnbirçok ülkesinde tekrar tekrar uyarlanaraksahnelendi.

Hizmetçiler (Les Bonnes), iki kýz kar-deþ olan Claire ile Solange’ýn, ‘sýnýfsal kim-liklerinden’ dolayý ezilmesi, hanýmlarý tara-fýndan sürekli hor görülmeleri, aþaðýlanma-larý hatta þiddete uðramalarýnýn canlarýnatak etmesiyle sürüklendikleri ‘çözüm’ü tar-týþtýrýyor.

Kendi sýnýflarýna, benliklerine “yabancý”kadýnlarýn hayali “hanýmlarý” gibi olmakolunca, ezilmiþlikleri karþýsýndasýnda bul-duklarý kurtuluþ, “sýnýf atlamak”, bununiçin de engel olarak gördükleri “hanýmlarý-ný ortadan kaldýrmak” oluyor. Ve iki kýz kar-

deþin çözüm olarak bul-duðu yolun ‘çözümsüz-lüðü’ çok geçmeden an-laþýlýyor...

Bir taraftan haným-larýna olan nefretleri,bir taraftan birbirleriy-le olan çekiþmeleri verekabet... Sürekli ola-rak aynalarýn karþýsýnageçerek yaþadýklarýnýsorgulamalarý, ‘Hiz-

metçiler’in aynasýnda seyirciyide sorgulamaya itiyor. Aynalara kendi var-lýklarýndan utanarak, hatta iðrenerek bakankadýnlara bu duygunun hanýmlarý tarafýn-dan an be an hakaretlerle kabul ettirildiðiçok açýk.

Kýzkardeþlerin sürekli birbirini suçla-malarý ve hangisinin daha baþarýlý olduðutartýþmalarý içerisinde, sürüklendikleri son,birbirlerini çektikleri bir bataklýk aslýnda.‘Çözüm’ü bir sýnýf mücadelesinde deðil bir‘sýnýf atlama’ ve bunun yolu olarak da ha-nýmlarýný öldürmeyi planlamakta buluyorbu iki kýz kardeþ.

Peki, kurtuluþ böyle saðlanýr mý, adaletböyle tecelli eder mi? Milyonlarca Claire veSolange böyle mi kurtulacak? Elbette ege-men olanýn sahip olduklarýna sahip olmaisteði ve bu uðurda mücadele etme isteðianlaþýlýr. Ancak ‘hanýmlarýn’ kökünün öldü-rerek kurumayacaðý ve kurtuluþun böylegelmeyeceði de ortada. Sonuç olarak kar-deþlerin ‘çözüm’ü aslýnda kendi sonlarýnýhazýrlýyor.

Öfkenin nereye evrileceði çok önemli. Yatek baþýmýza kurtulacaðýmýzý sandýðýmýzdüþlerde kaybolacaðýz ya da gerçek bir kur-tuluþ için birlikte eþitsizlikleri ortadan tü-müyle kaldýrmak için mücadele edeceðiz...

PAPIN KARDEÞLER CÝNAYETÝ PAPIN Kardeþler Cinayeti, 2 Þubat 1933’te

Fransa’nýn Le Mans þehrinde yaþandý. Anne-leri tarafýndan Madame Danzard ve kýzýnahizmet etmek için gönderilen Christine veLea adlý iki kýz kardeþin, çalýþmaya baþladýk-larý evde yaþadýklarý hor görülme ve itilipkakýlmalarý kanlý bir sonla bitti.

Sürekli baský gören, diken üstünde birçalýþma yaþamý süren kýz kardeþler, bir günMadame Danzard ile kýzýnýn hakaret, aþaðý-lama ve kýz kardeþleri birbirinden ayýrmatehditlerine dayanamayarak cinayet iþler-ler. Christine önce ölüm cezasýna çarptýrýlýr,daha sonra hapishaneye götürülür, oradanda Rennes’ta bir akýl hastanesine sevk edi-lip 1937’de hayatýný kaybeder. Lea ise 10 yýlhapis cezasýna çarptýrýlýr, 1941’de serbest bý-rakýlýr ve o da 1981’de hayatýný kaybeder.

Olay tiyatro oyunlarýna ve filmlere konuoldu, birçok farklý isimle uyarlanarak sahne-lendi.

Bu mahalleyi kadýnlar yönetecek!

Page 10: Umudu ve direnci büyütelim ki bahar gelsin ekmek …...ne demek? Kendine ev hanýmýyým diyen, parça baþý iþ alýp yapýyor, iþsiz bir kadýn iþ ararken ev temizliðine gidiyor,

10 15içimizden biri

Mükerrem YOLLUDenizli

Aysel Menteþ... Denizli’de birkadýn; esnaf, anne, yazar.Yýllarýn omzuna attýðý yükle-ri hep kendi mücadelesiyleaþmýþ, üretmekten, yaþa-

maktan ve iyi bir þeyler yapmaktan hiçayýrmamýþ yolunu. Denizli’nin Çivril il-çesinde baþlayan hikâyesini, engelli ai-lesinin bakýmý, tekstil iþçiliði, evlerdetemizlikçilik, dershanede çaycýlýk der-ken kýrklý yaþlarýnda kitaplarla tanýþýpkendini keþfetmesi, þiirler ve öyküleryazmasýyla devam ettirmiþ.

Aysel, 15 yýldýr yaþadýðý ServergaziMahallesi’nden muhtar adayý þimdi. Ay-rýca Denizli’de bir tost salonu iþleti-yor ve geçimini de böyle saðlýyor.Daha önceden kaleme aldýðý iki ta-ne kitabý var. Kitaplarla tanýþtýðýndahayatýnda köklü bir deðiþiklik yaþa-dýðýný söyleyen Aysel’le mahallesini,adaylýðýný, çalýþmalarýný ve yaþamýnýkonuþtuk. Adaylýk fikrinin nasýloluþtuðunu þöyle anlatýyor, “Banaöðretilen hayatýn dýþýna çýktýðýmdaasýl yaþamanýn bu olduðunu öð-rendim, bu dünyaya öylece dur-mak için gelmediðimizi fark ettim,herkesin bu toplum için yapacakiyi bir þeyleri olmalýydý. Eðer öyleolmasaydý, bir aðaçtan hiçbir far-kýmýz kalmazdý hatta aðaçlar biz-den daha yararlý olurdu. Ve bunla-rý fark ettiðinizde artýk duramý-yorsunuz, artýk kimse sizi durdu-ramýyor.”

MUHTARIMIZ KADIN OLSUN

“Bir kenti, bir mahalleyi ora-da yaþayan insanlar güzelleþtirir.

Semtin kültürü, yaþam alanlarý, parklarý,kadýnlarý, gençleri, çocuklarý, hayvanlarýkýsacasý tüm bileþenleriyle mahalle renk-lenir” diyor Aysel. “Aslýnda koca bir ül-kenin kalbi mahalledir ve daha güzel birülke için mahalleden baþlanmalýdýr” de-yip muhtarlýða aday olmuþ. Uzun bir sü-redir mahallede kapý kapý dolaþarakadaylýðýný anlatan Aysel’e mahalle sakin-lerinin tepkileri de oldukça olumluymuþ.Kapýlarý ilk çalmaya baþladýklarýnda as-lýnda korktuðunu ve verilecek tepkileriönceden kestiremediðini söylüyor. Amailk tepkilerden sonra daha da cesaretlen-miþ ve gelen tepkiler hep iyi hissettirmiþona. Kapýyý kadýnlar açtýðýnda da, “Artýkkadýn muhtar olsun mahallemizde” gibisözlere sýk sýk þahit olmuþ. Kadýn aday

olunca

dikkatleri üstünde topladýðýný söylüyorMenteþ. Ancak “Bu sene kadýn adayçok” fikirlerine karþýn kadýn adaylarýnyeterince çok olmadýðýný aktarýyor. Tür-kiye genelinde kadýn muhtar sayýsýnýnyüzde 1.3 olduðu günümüzde kadýnlarýnmahalleden baþlayarak yaþamýn her ala-nýnda daha fazla bulunmasý gerektiðinedikkat çekiyor. “Evleri de, mahalleyi de,hatta ülkeyi de kadýnlar yönetmeli” di-yor. Ýnsanlarýn 50 tane erkek adaya dik-kat kesilmediðini, 2 tane kadýn aday gö-rünce þaþýrdýklarýný da ekliyor.

BÝZ BU HAYATI ÝLMEK ÝLMEK ÖRERÝZ

Aysel Menteþ iki tane kitap yazmýþ veyaþamak için 40 yaþýndan sonra üretmeyebaþlamýþ biri. Azimli hayatýnda hep bir

þeyler yapmak için uðraþmýþ.“Birçok kadýna yaptýklarýmla, yaz-dýklarýmla örnek olmak istiyorum.Bu hayatý biz ilmek ilmek örerizistersek” diyor. Ýnsanýn gözündebüyüttüðü þeyleri baþardýktan son-ra her þeyin üstesiden gelme inan-cýnýn daha da kuvvetlendiðini söy-lüyor ve ekliyor, “Herkes kendiniaþmayý, öðrenmeyi, kendini yenile-meyi denemeli.”

Alýþýlagelmiþ adaylarýn hep birprojeden, bir vaadden öteye gitme-yen seçim çalýþmalarýna karþýn Ay-sel, mahalleyi tek kiþinin deðil oradayaþayan herkesle birlikte yönetilmesigerektiðini düþünüyor. Yapmak iste-diði þeyin bu mahalleyi hep birlikteyönetip, el birliði ve dayanýþmayla birþeyler yapýlmasý için bir adým atmakolduðunu aktarýyor. Bu yüzden desloganýnýn “Mahallemizi Birlikte Yö-netelim” olduðunu aktarýyor.

Mahallesine muhtar olarak seçilir-se insanlarýn yaþamýna dokunmak is-

tediðini, mahalle sakinlerinin istediðiprojeleri dinlemekte ve uygulamakta herzaman açýk olacaðýný belirtiyor. Kadýnla-rýn, çocuklarýn, engellilerin, yaþlýlarýn veöðrencilerin hayatlarýna daha iyi devamedebilmesi için mahalledeki bütünkomþularýyla çalýþmak istediðini söylüyor.Mahallede yaþayanlarýn hayvanlar için debir þeyler yapýlmasýný istediðini ve hay-vanlara bir yaþam alaný yapmak istediðinibelirtiyor ve bunun gibi birçok þeyi elbirliðiyle yapabileceklerini aktarýyor.Muhtar seçilirse sadece imza iþleriyleuðraþan bir muhtar olmak istemediðininde altýný çiziyor.

VATANDAÞA CART CURT YOK!

Tanýtým broþürlerinde “Bizimkiler”dizisinden alýntýlar görüyoruz ve sebebi-ni soruyoruz. Aslýnda bu mahallede otu-ran hemen herkesin dizideki gibi birmahalle düþlediðini ve insanlarýn daya-nýþmayla, tahammül eþiði olan kiþilerleyaþamak istediðini aktarýyor. Mahallenin“Bizimkiler” dizisinin o sýcak ve içtenhavasý gibi olmasý gerektiðini aktarýyor.Biraz da mizah katarak hazýrlanmýþ bro-þürler. Örneðin “Vatandaþa cart curtyok” sloganý var broþürlerde. Broþürlerigören mahalle sakinlerinin oldukça güzeltepkiler verdiðini, yüzlerinde tebessümoluþtuðunu söylüyor.

31 Mart’ta muhtar seçilmese bile bumahalle için iyi bir þeyler yapmaya devametmek istediðini aktarýyor...

Büyük bir zorluðun ve yokluðun için-den çýkarak kendini var eden, kendisinigeç de olsa keþfeden ve mahallesindekikadýnlardan baþlayarak tüm kadýnlar adý-na daha yaþanýlýr bir hayat için mücadeleetme uðraþý veren bir kadýn Aysel. Þimditüm kadýnlarýn kendisini keþfetmesi içinmuhtar olmaya uðraþýyor...

Dünyaya öylece durmak için gelmedik

AYSEL MENTEÞ:

BBüüyyüükk bbiirr zzoorrlluuððuunn vvee yyookklluuððuunn iiççiinnddeenn ççýýkkaarraakk kkeennddiinnii vvaarr eeddeenn vvee mmaahhaalllleessiinnddeekkii kkaaddýýnnllaarrddaann bbaaþþllaayyaarraakk ttüümm kkaaddýýnnllaarr aaddýýnnaa ddaahhaa yyaaþþaannýýrr bbiirr hhaayyaatt iiççiinn mmüüccaaddeellee eeddeennbbiirr kkaaddýýnn AAyysseell..

Berivan BALKAY

Asya ülkeleri arasýnda kapitalizmin en vah-þileþtiði ülkelerden olan Bangladeþ, aynýzamanda dünyanýn en büyük ikinci hazýrgiyim üretimi yapan 4 milyonluk iþçi nü-fusuna sahip bir ülke. 4000’den fazla ha-

zýr giyim fabrikasý var ve bu sektörün yüzde 80’inikadýn iþçiler oluþturuyor.

Dünyanýn en pahalý markalarýna kýyafet üretenBangladeþli tekstil iþçileri, yýllardýr ayný kötü ve zor ko-þullarda çalýþtýrýlýyor. 2013 yýlýnda Rana Plaza’nýn çök-mesi ve 1000’den fazla iþçinin can vermesi, iþçilerin ça-lýþma koþullarýndan daha fazla endiþe etmesine nedenolmuþtu. Rana Plaza katliamýndan beþ yýl sonra benzerbir olay Bengalli iþçilerin de baþýna gelmiþti.

Bu kötü koþullara dair bir önlem alýnmayacaðý iseBaþbakan Þeyh Hasina’nýn Rana Katliamý sonrasýnda“Binalarýn yüzde 90’ý kaçak, ne yani hepsini yýkma-mýzý mý bekliyorlar?” demesinden belliydi ve nitekim

öyle de oldu. Çalýþma koþullarýna ve düþük ücrete karþý tepkileri

büyüyen iþçiler, 30 Aralýk günü Baþbakan Þeyh Hasi-na’nýn baský ve þiddet ortamýnda yeniden baþbakanseçilmesi ile birlikte eyleme geçtiler. Sokaklarda dü-zenlenen çeþitli protesto gösterilerinin ön saflarýndakadýn iþçiler vardý. Ev geçimi, çocuk bakýmý, taciz vetecavüz gibi saldýrýlarla da baþ etmeye çalýþan kadýn-lar, emeklerine sahip çýkmak için sokaklardaydý. HAFTADA 80 SAAT,AYDA 37 DOLARLIK MESAÝ!

Þüphesiz sokaklara taþan protestolarýn ardýnda ya-tan, fabrikalardaki durum. Birçok yerde olduðu gibiBangladeþ’te de iþçilerin sendikalaþma giriþimleri hü-kümet eliyle engelleniyor, hatta çoðu iþçi iþten atýlýyor.

Kadýn iþçiler çok uzun süre mesai yapýyor; yýllýk10 gün olan izinleri yönetimin inisiyatifine göre 3 gü-ne düþürülebiliyor. Ustabaþlarý daha seri üretim ya-pýlmasý için kadýn iþçilere fiziksel ve sözlü þiddet uy-guluyor. Hamile kadýnlar bile aðýr koþullarda çalýþ-

maya zorlanýyor. Bu koþullarda haftada 80 saate kadarçýkan çalýþma saatlerinin iþçilere aylýk karþýlýðý ise sa-dece 37 dolar!

Sosyolog Diane Elson, tüm bu koþullara raðmenkadýnlarýn tekstil sektöründe yoðun çalýþmaya devametme sebebini þöyle açýklýyor: “En yoksul kadýnlarýnhayatta kalabilmelerini saðlayacak, zorunlu ihtiyaçla-rýný karþýlayacak gelir getirmesi; ev iþi hizmeti ya dafahiþelik gibi seçeneklerden daha iyi görünmesi; evlikadýnlara ailenin yaþam standardýný yükseltme olana-ðý sunmasý; bekar kadýnlar için de çeyizlerini hazýrla-mak için gelir saðlamasý.”*ASGARÝ ÜCRETÝNÇOK GÖRÜLDÜÐÜ YAÞAMLAR

Tekstil patronlarý, asgari ücreti dahi çok görüyorkadýn iþçilere, yapýlan zammý uygulamak istemiyor.Ýþçilerin ‘yaþanabilir bir ücret’ talebiyle sene boyuncaverdikleri mücadelelerin sonucunda kazandýklarý as-gari ücret zammýný ‘telafi etmek’ için sene sonunda,yani aralýk ayýnda kitlesel iþten çýkarma yoluna gitti-ler. Böylece, asgari ücretten görece fazla ücret alankýdemli iþçileri atýp yerine asgari ücretle iþbaþý yaptý-racaklarý yeni iþçileri iþe aldýlar.

Çeþitli yayýnlarda çýkan haberlerde de Bangladeþliiþçilerin patronlarýn yüksek gördüðü bu ücreti alabil-mek için ‘çok aðýr ve tehlikeli koþullarda, günde 13-14 saat, haftanýn 7 günü çalýþtýðý’ yazýldý. Buna karþýnçalýþma koþullarýna ve düþük ücrete karþý yapýlangrevlerde iþçiler göz altýna alýndý, ölümle tehdit edil-di ve hatta kimi iþçi önderleri öldürüldü. Tüm bun-lara raðmen, örgütsüzlüðe, çalýþma koþullarýnýn dü-zeltilmemesine, iþ cinayetlerine, iþyerlerinde maruzkaldýklarý taciz ve þiddete karþý kadýnlarýn sesi oldubu eylemler.

Bangladeþli kadýn iþçilerin hayatta kalma savaþý Kadýn iþçilerin 10gün yýllýk izinleri 3 güne düþürülüyor.Ustabaþlarý dahaseri üretim içinfiziksel ve sözlüþiddet uyguluyor.Hamile kadýnlarbile aðýr koþullardaçalýþtýrýlýyor. Bukoþullarda haftada80 saate kadarçýkan çalýþma saatlerinin aylýk karþýlýðý isesadece 37 dolar!

ÝÞÇÝ KATLÝAMLARI ÜLKESÝKadýn iþçilerin önderlerinden biri olan, Hazýr Giyim Ýþçileri Birlik Forumu (GWUF) Baþkaný Mishu Moshrefa, Aralýk

2010’da “vatana ihanet”ten tutuklanmýþtý. Hükümetin grevlere yönelik tutumu ise oldukça sert olmuþtu. Devletingrevlere yaptýðý saldýrýlarda onlarca iþçi öldürüldü.

Bangladeþ Hazýr Giyim ve Sanayi Ýþçileri Federasyonu’nun (BGIWF) fabrika yangýnýn yaþandýðý bölge olan AshuliaKomitesi Baþkaný Aminul Islam, 5 Nisan 2012’de ölü bulunmuþtu. Cesedinde iþkence izleri vardý. Aminul Islam çokdefa polis tarafýndan gözaltýna alýnmýþtý, çok defa ölümle tehdit edilmiþti.

Geçen kasým ayýnda da Ashulia endüstri bölgesindeki bir tekstil fabrikasýnda çýkan yangýnda 112 iþçi öldü. O olaydada müdürler yangýn alarmý çalmasýna raðmen tüm kapýlarý kilitleyerek, içeride sýkýþan iþçileri çalýþmaya zorladý.

Bangladeþ’te 2005’ten beri çýkan fabrika yangýnlarýnda 700, Rana Plaza Katliamý haricinde çöken fabrikalarda 79iþçi hayatýný kaybetti.

Page 11: Umudu ve direnci büyütelim ki bahar gelsin ekmek …...ne demek? Kendine ev hanýmýyým diyen, parça baþý iþ alýp yapýyor, iþsiz bir kadýn iþ ararken ev temizliðine gidiyor,

14

Gökçen ÞENGebze

Geçtiðimiz günlerdeGebze’nin MevlanaMahallesi’nde yaklaþýk25 kadýn bir araya gel-dik. Bir araya gelmemi-

zin amacý ise Flormar’da direnenkadýn iþçilerin direniþini daha çokkiþiye duyurabilmek, mücadelelerinive bu direniþte neler öðrendiklerini,direniþle hayatlarýnda neler deðiþti-ðini onlarýn aðzýndan dinlemek ko-nuþmaktý. Tabii ki Flormar direni-þinden sonra gündeme dair konularýkonuþtuk, dertleþtik. Evlerimizdetemizlik için ayýrdýðýmýz bir pazargününde iki saat de olsa nefes ala-bilmenin huzurunu yaþamýþ olduk.

Flormar direniþinde olan bir kadýnarkadaþýmýz Flormar patronlarý tara-fýndan usulsüzce iþten atýldýklarýný veo günden beri hepimizin tanýk olduðuonurlu direniþlerine baþladýklarýný an-lattý. Çoðu kadýn ise ayný ilçede olma-sýna raðmen Flormar iþçilerinin dire-niþini bu toplantýda duyduðunu, du-yanlarýn ise özellikle sosyal medyadanbu direniþi duyduklarýný söyledi. Se-bebini ise kadýnlar þöyle özetledi; “Butelevizyonlar böyle haberleri vermiyorki duyalým!”

DÝRENÝÞ BANASINIFIMI ÖÐRETTÝ

Karþýmýzda aylardan beri direnenbir iþçi kadýný görünce hepimizin me-

rak ettiði soruyu sorduk “Bu direniþtehayatýnda ne deðiþti, direniþten neleröðrendin?”. Flormar iþçisi, “Birlik ol-duðumuzda neler yapabileceðimizi,haklarýmýzý öðrendim. Patronlarýn ya-salarý nasýl kendi lehlerine çevirerekkullanmaya çalýþtýklarýný ve en önem-lisi bir sýnýf olduðumuzu... Kýsacasýbirlik olmanýn güzelliðini ve biz ka-dýnlarýn aslýnda çok güçlü olduðunuöðrendim” diye cevapladý sorumuzu.

Bir taraftan da Flormar direniþininbüyük bir ses getirdiði ve Flormar di-reniþindeki iþçilerle büyük bir daya-nýþmanýn da yaþandýðý; hemen hemenbütün siyasi partilerin, çoðu kadýn ör-gütünün dayanýþma gösterdiði bir di-reniþ olduðundan bahsederken Geb-ze Belediye Baþkaný’nýn kendilerinihiç ziyaret etmediðini de belirtti Flor-mar iþçisi.

PEKÝ, KÝME OY VERELÝM?Sohbet haliyle yaklaþan seçimlere

geldi... “Ne düþünüyoruz? Seçim so-nucu ne olur? Kadýnlar önce “Oy fa-lan yok onlara” diyorlar. Yereldekimevcut belediye için, “Aðýr vergileraltýnda eziliyoruz, aðzýný açan hapsegiriyor, konuþmaktan korkar olduk.Mutfak masrafýna para yetiþmiyor”diye haklý bir veryansýn ediliyor. Amasonucun yine mevcuttan taraf çýkaca-ðýna kesin bir inanýþ hakim gibi.

“Peki kime oy verelim?” diye soru-yor baþka bir kadýn, “Dünyayý kadýn-lar yönetse ya keþke. Ne savaþ olur nekavga ne gürültü. Kadýn merhametli-dir, þevkatlidir, güçlüdür. Ne de güzel

yönetiriz” diyor ve gülüyor. Baþka bir kadýnsa “Haktan, emek-

ten yana dürüst biri kim varsa söyle-yin ona veririm” diyor. E tabii baþkabir soru geliyor sonra “Var mý ki öylebiri?”

KADINLAR SAVAÞTAAYNI ACIYI YAÞIYOR

Sonrasýnda ülkemizde yaþanan sa-vaþlara en çok da Suriye sorununailiþkin konuþuyor kadýnlar. “Onlaranca Suriyelilere baksýn, biz vatan-daþlarý deðiliz sanki” diyenler ilkbaþta aðýrlýklý olsa da bu savaþýn em-peryalist güçler tarafýnda çýkarýlanbir savaþ olduðunu konuþtuktan son-ra “Kim evini býrakýp bilmediði birülkeye gitmek ister ki?” sorusuna“Evet, doðru” yanýtýný alýyoruz.Memleketteki durumlarýnýn hiç deöyle kulaktan dolma olmadýðýný veburadaki esas meselenin hükümetindýþ politikadaki yanlýþ tutumu oldu-ðuna hemen hemen hemfikir oluyo-ruz. Bakýþ açýlarýmýz farklý olsa dasorunlara iliþkin kadýnlarla ortakpaydada buluþabilmemizin güzelliði-ni paylaþýyoruz. Sonrasýnda ise Flor-mar iþçileri için neler yapabileceði-mizi konuþtuktan sonra en kýsa za-manda tekrardan bir araya gelmekiçin sözleþiyoruz. Sonra kimimiz ka-lan temizliðini yapmaya, kimimiz er-tesi güne çocuðunu hazýrlamaya, ki-mimizse ertesi günkü direniþe dinçgidebilmek için dinlenmek üzere ev-lerimize gitmek için birbirimizdenayrýlýyoruz.

Sýfýr iþ kazasýdeðil, sýfýrgüvensiz durum!

Merhaba; ben bir Arçelik iþçisiyim.Son zamanlarda iþ yerimizde iþ ka-zalarýyla ilgili eðitimler düzenleni-yor. Ýþ yerinde bu konuda bir sürüafiþ vs. var. Genel algý iþçilerin gü-

vensiz hareketlerinden dolayý iþ kazalarýnýn sürekliarttýðý yönünde. Bize de eðitimlerde “Siz çok dik-katsizsiniz, saðlýðýnýzý düþünmüyorsunuz, göz gö-re göre iþ kazasý yaþýyorsunuz” deniyor. HattaTürkiye’nin iþ kazalarýnda Avrupa’da 1. dünyada3. olmasýnýn sebebi bile bu sayýlabilirmiþ. Ýnsanbu eðitimi dinlediðinde kendini gerizekalý gibihissediyor. Ama insanýn aklý karýþmýyor deðil?

Ýþveren sadece “yýrtýlmaz eldiven” verince iþkazalarýný önlemek için çok büyük çaba mý har-camýþ oluyor anlamýyorum. Ýþçiler tüm koruyu-cu ekipmanlarý taksa da iþ yerinde birçok yara-lanma olayý oluyor. Mesela benim çalýþtýðým yerçok dar. Her gün dönerken, eðilirken sürekli biryerlerim bir yere çarpýyor, her yerim mosmor!

Fabrikanýn içini görseniz her yer metal, de-mir yýðýný. En ufak boþluk bile dolduruluyor.Çünkü patronlar kâr hýrsýyla daha çok üretmekiçin fabrikanýn her yerine yeni makineler, yenibantlar kurduruyor. Sürekli forkliftler bir yerle-re çarpýyor, bazen de iþçilere... Yani bu güven-siz durumlarý her yerde ortaya çýkaran patron-lar, ama iþ kazasý geçiren iþçiler dikkat etmiyor.Üstüne iþten çýkarýlma korkusu savunma ve tu-tanak yeme gibi birçok þeyle karþý karþýya kalý-yorsunuz.

Eðitimlerde önemli olan “Bizim hayatýmýz,saðlýðýmýz” deniliyor. “Güvensiz durumlarý bil-dirin bize” deniliyor. Eðer o güvensiz durumüretimi etkiliyorsa gel de durdur orayý. Hemenamirler, memurlar tepene dikilir, bilerek üreti-mi sabote ediyormuþsun gibi haller içerisindeperformans notunu düþürürler.

Her þeyin sorumlusu biziz! Ýþverenler kârla-rýný azaltacak diye iþçinin güvenliðini sadece ko-ruyucu ekipman olarak görüyor. Aslýnda bizleredaha rahat, daha geniþ çalýþma alanlarý saðlama-larý gerekiyor ki bu da çok büyük masraf açýyoronlara. Onlar da iþin sorumluluðunu bize yýký-yorlar tabii. Diyorlar ki “sýfýr iþ kazasý”. Heryerde bu yazýyor. Onu bence “Sýfýr güvensiz du-rum” diye deðiþtirmeleri lazým. Bak nasýl azalý-yor o zaman iþ kazalarý.

Sincan // AANKARA

Direniþten yerel seçimeuzanan bir sohbet

11sýnýrlarýn ötesinde

Sarya TUNÇ

“Kadýnlar örgütsüz olduklarý için düþük ücret alýyorlar. Ama aslýnda

düþük ücret aldýklarý için örgütlenemiyorlar.”

1910 yýlýnda kadýn zincir yapým iþçilerinin grevisýrasýnda, Ýskoçya’nýn en büyük kenti Glas-gow’da doðan sendikacý Mary MacArthur’unsöylediði sözlerdi bunlar. 1910 yýlýndaki bu tes-pitin hâlâ geçerliliðini koruduðu bu günlerde

MacArthur’un memleketi Glasgow’da geçtiðimiz ekimayýnda benzer taleplerle baþka bir grev daha gerçekleþ-miþti. Ekmek ve Gül sitesinde de aktardýðýmýz, Glas-gow Belediyesi iþçisi kadýnlarýn bu grevi, eþit ücret ya-sasýnýn yürürlüðe girdiði 1970 yýlýndan bugüne Glas-gow’da yapýlan en büyük greve olarak nitelendirilmiþti;greve 8 binden fazla kadýn iþçi katýlmýþtý.

Ýþte o kadýnlarýn “Eþit iþe eþit ücret” talebiyle 12yýldýr sürdürdükleri mücadele, ekim ayýnda gerçekleþ-tirdikleri grevin ardýndan kazanýmla sonuçlandý. Uni-son, GMB ve Unite sendikalarý tarafýndan temsil edi-len iþçiler, Glasgow belediye meclisi ile geçtiðimiz haf-ta oturduklarý masada taleplerini kabul ettirdiklerini vebelediye ile anlaþma yapýldýðýný duyurdu. 12 yýllýk “eþitiþe eþit ücret” savaþlarýný kaza-nan kadýnlar 500 milyon Ster-linin üzerinde geriye dönük hak-larýný alacak. Kadýnlar oldukçamutlu ve bu sonuca, ýsrarla sür-dürdükleri mücadele ve grev si-lahýyla geldiklerinin altýný çizi-yorlar.

GMB Sendikasý örgütçülerin-den ve eþit iþe eþit ücret müca-delesinin öncülerinden HazelNolan, mücadelenin henüz bit-mediðinin altýný çizerek, sürecin geldiði aþamayý þöyleanlatýyor: “Þimdi geriye dönük kazandýðýmýz hakkýnödeme þeklinin düzenlenmesi üzerinde çalýþýyoruz. Butamamlanana kadar kadýnlar hâlâ bu ayrýmcýlýða maruzkalmaya devam edecek.”

Þüphesiz ki, son zamanlarda dünyanýn birçok yerin-de, özellikle de kamu sektöründe, gerçekleþen “eþit iþeeþit ücret” grevlerinden herkesin öðrenecek çok þeyi

var. En baþta grevdeki iþçilerin elbette. “Grev, gelenek-sel olarak kadýnlarýn yaptýðý iþin deðer görmesi mese-lesiydi. Kadýn iþçiler çalýþma kaslarýný nasýl esnetecek-lerine dair ayný kurumsal bilgilere sahip olagelmemiþ-tir. Grev bizim için, iþçiler için bin nasihatten iyi oldubu anlamda, sanki daha önce yapmadýklarý bir þey gi-biydi.”

Öte yandan, sahip olduklarý iþyerlerinde bir kreþ da-hi açmayan holdinglerin son birkaç yýldýr 8 Mart’larda“eþitlik” sözcüðünü diline dolamalarýndan patronlarýn“bir þeyler” öðrendiðini söylemek mümkün. En azýn-dan kadýnlarýn mücadele kavramlarýnýn içini boþaltýpsömürünün üzerini örterek bu kavramlarý yine kadýn-lara karþý kullanmayý öðrendikleri kesin. Buna karþýlýk,bu grevlerden, en çok kadýn hareketlerinin, iþçi sýnýfýiçerisinde örgütlenen siyasi partilerin ve tabi ki sendi-kalarýn öðrenecekleri var. Glasgow grevcilerinin müca-delesinden “sýnýf sendikacýlýðý”nýn kadýn iþçilerin ta-leplerini zorunlu olarak kapsamasý gerektiðine iþareteden dersler çýkarmak mümkün mesela.

KADINLARIN EÞÝTLÝÐÝ ÝÇÝNSINIF OLARAK HAREKET ETMEK

Hem kadýn hem de iþçi sýnýfýnýn bir parçasý olarak“eþit ücret grevi” örgütlemenin nasýl bir þey olduðunusorduðumuz Hazel Nolan’ýn sözleri, bütün bir sýnýfolarak hareket etmenin kadýnlarýn eþitlik mücadelesinesunduðu zemini anlatýr nitelikte: “Eþit Ücret Gre-vi’nden sonra her þey deðiþti. Sanýrým sendikalar içinen önemli ders eþit ücret taleplerine salt bir yasal me-sele ya da salt çalýþmayla ilgili bir mesele olarak yakla-þamayacaðýmýz. En çok ayrýmcýlýðýn yaþandýðý iþler endüþük ücretlerin alýndýðý iþler, yemek, temizlik, bakýmgibi... Bu yüzden grev sadece kadýnlarýn eþitlik müca-delesiyle ilgili deðildi, iþçi sýnýfýndan kadýnlarýn mese-lesiydi. Dayanýþmanýn en güçlü iþaretlerinden biri te-mizlik ve çöp departmanlarýndaki erkek iþçilerin þehir-deki depolarda grev kýrýcýlýðý yapmayý reddetmeleriydi.Bundan daha büyük bir destek alamazdýk. Bu iþçilerdayanýþma eylemleri yüzünden iþten atýlmakla tehditedildi, polis tarafýndan merkeze götürüldü.”

Ýskoçya’da grev yapanbelediye iþçisi kadýnlar kazandý

UMUDA YOLCULUKHÜSRANA VARIYOR

Ne var ki, her geçen gün derinleþen yoksulluk, herzaman kadýnlarý sokaklara dökmüyor. Kadýnlar aileleri-ni hayatta tutabilmek için istemedikleri yollara baþvur-maya itiliyor. Bunun en yaygýn örneklerinden biriBangladeþ’te çalýþan kadýn tekstil iþçilerinin kendi ül-kelerinde geçinemedikleri için göç etmek zorunda kal-masý. Hem ailelerini geçindirmek hem de çocuklarýiçin daha iyi bir gelecek kurmak adýna ülkelerini terkediyorlar.

Kadýnlar baþka bir ülkeye göç etmek isterse ya eþin-den ya da babasýndan izin almak zorunda. Yine de göçeden kadýn sayýsý gittikçe yükseliyor. Hükümet ve pat-ronlar, artýk Bangladeþ ekonomisini de etkilemeye baþ-layan bu duruma karþý önlemler almayý tartýþýyor.

Yoksullukla baþ edebilmenin yolunu daha zenginArap ülkelerine göç etmekte bulan kadýnlarý, gittikleriülkelerde de hayal ettikleri gibi daha rahat bir hayatkarþýlamýyor. Göç ettikleri Katar, Bahreyn, Suudi Ara-bistan ve Kuveyt gibi Arap ülkelerinde çoðunlukla te-mizlik ve bakým iþleri, yani ev iþçiliði yapýyorlar. Küçükbir kýsmý da kendi ülkesinde olduðu gibi hazýr giyimsektöründe çalýþýyor. Tehlikeli iþlerde çalýþmak zorun-da kalýyorlar, saðlýklarý tehdit altýnda ve onlarý koruya-cak yasalar da yok!YOKSULLUÐUNKISIR ‘GÖÇ’ DÖNGÜSÜ

Göç eden kadýnlarýn bir kýsmý, cinsel istismar, þid-det ve ekonomik sorunlarla baþ edemediði için geriyedönmek zorunda kalýyor. Ülkesine geri dönen her ka-dýn eskisi gibi karþýlanmýyor. Eþlerini yeniden evlenmiþolarak bulma ihtimalleri de var. Kimi kadýnlar, yasadýþýiþlere karýþmýþ olabileceði düþünülerek yalnýzlaþtýrýlý-yor. Bu dýþlanmayý kabullenemeyen kadýnlar çareyi ye-niden göç ettikleri ülkelere gitmekte buluyor. Yani ka-dýnlarýn hayatlarý üç kuruþ fazla kazanabilmek için ora-dan oraya savrulmakla ve karþýlaþtýklarý sorunlarla baþetmenin yollarýný aramakla geçiyor.

Tüm bu koþullar göz önünde bulundurulduðunda‘göç etme zorunluluðu’ kendi baþýna bir sorun olarakortada durmayý sürdürüyor. Uluslararasý Çalýþma Ör-gütü ILO’nun göçmen iþçiler üzerine yaptýðý bir araþ-týrmada göç ve kriz baðlantýsý þöyle tarif ediliyor: “Göç-men iþçiler krizden en çok etkilenen kesimler arasýndayer alýyor. Kriz sonrasýnda göçmen iþçilerin büyük ço-ðunluðu ülkelerine geri dönmek zorunda kaldýlar ya dasýnýr dýþý edildiler. Bunlarýn büyük çoðunluðunu kadýn-lar oluþturuyordu. Ülkelerine dönmek istemeyenleriçinse tek seçenek kalýyordu: Pis, tehlikeli ve aþýrý dik-kat gerektiren iþlerde çalýþmak.” Bu tür iþler ILO tara-fýndan “en yoksullar dýþýnda tüm uluslarýn kaçýndýðý iþ-ler” olarak tanýmlanýyor.

* DDÝSKAR ((Devrimci ÝÝþçi SSendikalarý KKonfederas-yonu AAraþtýrma EEnstitüsü BBülteni), 22015, SSayý 44

HAZEL NOLAN:GÜCÜMÜZÜ KULLANMAYIÖÐRENMEMÝZ GEREK

““TTÜÜMM dünyadaki kadýnlara þunu söylemek isterim ki zatenbir güce sahibiz, içimizden gelen bir güç bu. Sadece bunu nasýlhayata geçireceðimizi öðrenmemiz gerek. Bize karþý inanýlmazbir baský varsa, bu inanýlmaz bir güç teþkil ettiðimizdendir.”

HH aa zz ee ll NN oo ll aa nn

Page 12: Umudu ve direnci büyütelim ki bahar gelsin ekmek …...ne demek? Kendine ev hanýmýyým diyen, parça baþý iþ alýp yapýyor, iþsiz bir kadýn iþ ararken ev temizliðine gidiyor,

“Ne kadar çok hakkýmýz varmýþ dahaberimiz yokmuþ, bu sürede onu öðrendik.

Bizi desteðe gelenlerle tanýþtýk.”

SÝBAÞ ÝÞÇÝSÝ KADINLAR FIRTINAYA YELKEN AÇTILAR

Tahsine SARANAydýn

Aydýn’ýn Söke ilçesinde bulunanSÝBAÞ gýda fabrikasýnda Tekgý-da-Ýþ Sendikasýna üye olduklarýiçin çoðu kadýn yaklaþýk 80 iþçiiþten atýldý. Patronun sendikalý

iþçi kýyýmý nedeniyle iþçiler, fabrika önün-de iþe iade ve sendikal haklarýnýn tanýnma-

sý için direniþe geçtiler. Fabrika önünekurduklarý çadýrla ateþ yakýp yaðmur ça-mur, fýrtýna demeden çocuklarýyla birliktekendilerini destek ziyaretine gelenleri kar-þýlayarak direniþlerini sürdürüp sesleriniduyurmaya çalýþýyorlar. Israrla ve kararlýlýk-la direniþlerini sürdüren kadýn iþçiler, yaz-dýklarý mektuplarla mücadelelerini, dire-niþlerini ve direniþin kendilerini nasýl dö-nüþtürdüðünü Ekmek ve Gül’e anlattýlar.

Sendikalaþtýklarý için iþten atýlan SÝBAÞ iþçisi kadýniþçiler yazdýklarý mektuplarla mücadelelerini,direniþlerini ve direniþin kendilerini nasýldönüþtürdüðünü Ekmek ve Gül’e anlattýlar.

HAK ARAMAK NE ZAMANSUÇ, NANKÖRLÜK OLDU!

Merhaba ben Dilek Turkol. 1987 Söke doðumluyum, tatlý mý tatlý bir ký-zým ve yakýþýklý bir oðlum var rabbime þükürler olsun.

Sibaþ Gýda’da 2001 yýlýnda çalýþmaya baþladým. Çalýþtýðým dönemlerdehaksýzlýklara, hakaretlere çok þahit oldum. Baþýmýzdaki üretim sorumlularýhiç idareci deðillerdi, ufacýk bir konuda hemen baðýrýp çaðýrýrlardý. “Kapý ora-da” diyorlardý hemen. Susmak zorunda kalýyorduk. SUS SUS SUS! Nereye ka-dar! Bir yerden sonra býçak kemiðe dayandý. Ýçerideki bir üretim sorumlusununbaskýsý, hakaretleri, ayrýmcýlýklarý çalýþan insanlara karþý alaycý konuþmalarý bi-zi böyle bir karar alma mecburiyetinde býraktý. Erkeklere sözü geçmiyordu, on-lara iþ yaptýramýyordu, mesaiye kalýnacaðý zaman erkekler “Biz kalmayýz” deyipçekip gidiyordu, o da sinirini, öfkesini biz kadýnlardan çýkartýyordu. Zorla bizimesaiye býraktýrýp aðýr iþler yaptýrýyordu. Hiçbir zaman çalýþanlarý dinlemiyor-lardý, gerçekten çok aðýr ve zor þartlarda çalýþýyorduk.

Nihayetinde Tekgýda-Ýþ Sendikasýnda örgütlendik ve sayýmýzý tamamlayýpyetkimizi aldýk. 117 kiþi üye olduk sendikaya, üye olduðumuz duyulunca grup-lar halinde iþten çýkartýldýk. 8 Þubat 2018’de sendikaya üye olduðumuz içineþimle birlikte iþimize son verildi. Hak aramak ne zaman suç olmuþ, nankör-lük olmuþ! Hak aramak suç deðildir, bu bizim anayasal hakkýmýz. Bizler degüzel bir iþte ve eþit þartlarda çalýþmak istiyoruz.

Ben inanýyorum ki hak, adalet yerini bulacak. Bizler ekmeðimizi, iþi-mizi geri istiyoruz. Bunun için sonuna kadar da direniþimiz devamedecek.

Sevgilerimle...

Ben Meral Yýldýz. 28 yaþýndayým,evliyim, 2 tane dünya tatlýsý çocuðum var.

2010’da SÝBAÞ turþu fabrikasýndaçalýþmaya baþladým. SÝBAÞ domates,kapari, biber üretimi yapan ve yurt dýþýnaihraç eden bir firma. Ýþe girdiðim ilkyýllar gerek saat olarak gerek çalýþmakoþullarý olarak çok zor þartlar altýndaçalýþtým. Ýþçi ve patron arasýnda hiçdiyalog yoktu, biz tamamen üretimsorumlarýnýn elinde kalýyorduk. Mesaizorunlu, kalmazsan “kapý orda...”Hastaneye gitmek istersin, gittiðine dairkaðýt isterler.Yýllýk izinistersin, kýrkdereden sugetirirler...Sorunlar aldýbaþýnýgidiyordu.Baktýk artýkolacak gibideðil, bizsustukça daha da üstümüze geliyorlar,kendimizi savunmak ve söz sahibi olmak içinsendikalý olmaya karar verdik. Çünküsendikalý çalýþmanýn faydasýný biliyorduk vebu düþüncemizi arkadaþlarýmýzla dapaylaþtýk. Artýk insanlar nasýl býktýysayönetimden, herkes dünden razýydý zaten.2018 ocak ayýnda örgütlenmeye baþladýk.Þubat ayýnýn 8’inde patlak verdi ve ayný günben ve eþim olmak üzere 8 arkadaþýmýzýnçýkýþý verildi, makineleþme gerekçesiyle.Ardýndan gruplar halinde çýkýþlar devametti, toplam sayý 80’e ulaþtý.

Örgütleme aþamasýnda çok sýkýntýlýgünlerle geçirdik ama bir sürü dostluk daedindim. Hiç konuþmadýðým insanlarla

konuþtum. Beraber yedik içtik, ayný sofrayýpaylaþtýk.

233 kiþilik fabrikada 118+8 kiþi ile yetkialdýk. Hoþ alsak ne, ardýndan hemenitirazlar ettiler. Þu an mahkeme sürecidevam ediyor. Yaklaþýk 10 aydýr iþsizim, birçoðumuz da öyle. Patron hâlâ patronlukyapmaya devam ediyor ve önümüzükesiyor. Diðer fabrikalar da bizi iþealmýyor. Çok maðduriyet yaþadýk. Ýþsizlikbir yandan kriz bir yandan hükümetinzamlarý bir yandan durum kötü yanianlayacaðýnýz. Ama piþman mýyým? Hayýr.

Haklýyým ve davamýnsonuna kadararkasýndayým.

Aslýnda o kadar çokhakkýmýz varmýþ ki bizbilmiyorduk. Þunuanladým ki; hayatSÝBAÞ’tan ibaretdeðil! Farklý hayatlar,farklý insanlar,dostluklar yaþýyoruz.

Bize öncülük eden, bizi bilgilendiren deðerliabilerimiz ve ablalarýmýz var. Onlara sonsuzteþekkürler.

Þu an fabrika önünde direniþteyiz.Ailelerimizden, köylülerimizden, çevredençok güzel destekler alýyoruz. Bu bizi dahagüçlü ve daha da mutlu yapýyor. 20 gündenfazla zamandýr yaðmur çamur soðukdemeden omuz omuza birlikte hareketediyoruz.

“Direne direne kazanacaðýz. Hakverilmez hak alýnýr. Sendika hakkýmýz sökesöke alýrýz.” Bunlar bizim sloganlarýmýz,iþimize geri dönene kadar da dilimizdendüþmeyecek.

Yaþasýn sýnýf dayanýþmasý!

HAYAT SÝBAÞ’TAN ÝBARET DEÐÝL

Merhaba ben Nihal Gürel. 39yaþýndayým, evliyim, hayatýmýn anlamýolan yakýþýklý bir oðlum var. Lisemezunuyum. Doðanbey köyündeoturuyorum. Burada insanlar biraz geridüþünceli, kendilerini aþamamýþlar.

Ben ve iki arkadaþým iþe girmeyekarar verip SÝBAÞ’a baþvurduk, iþealýndýk. Ben ve arkadaþlarým çalýþmayýseven, becerikli, tabiri caizsetuttuðunu koparan kadýnlarýz. AmaSÝBAÞ kadýnlarýn ezildiði, erkeklerindaha rahat olduðu bir yerdi. Yeni geleniþçileri daha da eziyorlardý. Bizler dahaacemiydik. 18. ayýn sonunda bazýarkadaþlarýmýzýn iþine son verildiðiniduyduk. Sendikalý olduklarý içinmiþ.Bizim de sendikaya üye olmamýzýistediler. Bazý arkadaþlarýmýzsendikanýn ne olduðunu bilebilmiyorlardý. Yalan yok, ben hiçistemedim. Herkes tamam deyince,ben de tamam dedim, biz de sendikaya

üye olduk. Bir gün iþe gittik, sendikayaüye olduðumuz anlaþýlmýþ. E-devletþifrelerimizi istediler, vermedik tabiiki. Bizi bir hafta ücretli izne ayýrdýlar,izin bitince servislerimizi iptal ettiler.Ama biz pes etmedik. Kendiimkanlarýmýzla iþe geldik. Kaparibölümünün kapanmasýný sebepgösterip iþimize son verdiler.Ýnsanlarýn haklarýný aramasý suç mu?Alnýmýzýn aký ve teriyle iþimizi yapmakistedik. Kimseden bedava bir þeyistemedik.

Yani kýsacasý bu devlet iþçinindeðil, iþverenin yanýnda. Ne kadar çokhakkýmýz varmýþ da haberimizyokmuþ, bu sürede onu öðrendik. Bizidesteðe gelenlerle tanýþtýk. Kadýnlarýnisteyince neler baþaracaðýný gördük.Bunu da baþaracaðýz. Kýsacasý biziþimizi istiyoruz. Direne direnekazanacaðýz. Sendika en doðalhakkýmýz söke söke alýrýz.

Ben Dilan Yýldýz. Ýki çocuk annesiy-im, eþimle beraber SÝBAÞ Gýda fabri-kasýnda çalýþýyordum. Yapýlan haksýz-lýklara dayanamadýðýmýz için sendika-laþmaya karar verdik yaklaþýk bir yýlönce. Patron, sendika istemediðiiçin biz dahil 80 kiþiyi iþten

çýkardý. Yaklaþýk 1 yýldýr iþsiziz. Ama bizkimsenin hakkýna göz dikmedik, sadecekendi hakkýmýzý istiyoruz ve hakkýmýzýalana kadar davamýza devam edeceðiz.Bu yüzden de eylem yapmaya karar ver-dik. 28 gündür yaðmur çamur demedenSibaþ’ýn önünde direniyoruz ve diren-

meye devam edeceðiz.Bu mücadelenin ben-

de yarattýðý çok deðiþiklikoldu. Bu mücadeleyi sa-dece kendim için yaptýðý-mý düþünmüyorum, bir-çok insanýn hakkýný da sa-vunuyoruz. Benim elimebir þey geçmese bile enazýndan benden sonrakiinsanlarýn hakkýný alabile-ceðini bilmek beni mutluediyor. Daha küçük yaþ-larda birilerine destek ol-mak için bir yerlerde, birdireniþte bulunmak ister-dim, bunun ne kadar gü-zel bir þey olduðunu þim-di fark ediyorum.

YALNIZ OLMADIÐIMIZIÖÐRENDÝM

Merhaba ben Halime Ulutaþ, 34 yaþýndayým. SÝBAÞ GýdaA.Þ.’de 2014 yýlýnda asgari ücretle çalýþmaya baþladým. Daha ön-ce farklý iþ alanlarýnda çalýþtým, burada da 4 yýla yakýn bir süreçalýþtým. Bu süre zarfýnda maaþýmda herhangi bir artýþ olmadýve sürekli mesai zorunluluðu vardý. Devletin bize sunduðu bazýhaklarý bile kullanamýyorduk. Bunun yaný sýra þeflerin davranýþ-larýyla ilgili de sýkýntý yaþýyorduk. Biz de arkadaþlarýmýzla konu-þarak “Buna bir þekilde son vermeliyiz” dedik ve bu süreçte sen-dika ile tanýþtýk.

Sendikalaþma süresinde gerek fabrika yöntemiyle gerek-se bazý çalýþma arkadaþlarýmýzla sýkýntýlar yaþadýk. Ama biz yýl-madýk ve bu yolda ilerleme kaydetmeye devam ettik. Fabrikayönetimi benimle birlikte 80 arkadaþýmý iþten çýkardý. Çýkarýlanbu arkadaþlarýmlabirlikte fabrika önün-de direniþe baþladýk.

Sendikalaþmayabaþladýktan sonrahayatýmýzda olumluolumsuz birçok þeyoldu. Ama en önem-lisi haklarýmýn ne ol-duðunu öðrendim.Ýþçi sýnýfý olarak yal-nýz olmadýðýmýzý öð-rendim. Bizi destek-leyen birçok siviltoplum örgütü oldu-ðunu öðrendim.Daha önce hiç taný-madýðým ve iyi ki ta-nýmýþým dediðim gü-zel yürekli insanlarolduðunu öðrendim. Ýnsanca yaþayabilmek için mücadele et-meyi öðrendim.

Þu an yaþadýðým tek kötü þey, kriz. Türkiye’nin ekonomikkrizde olduðu þu dönemde iþsiz kalmak ve iþ bulamamak maddiyönden çok sýkýntý yaþamama neden oldu. Ekonomik olarak öz-gürlüðüm kýsýtlandý. Çünkü Türkiye’de asgari ücret miktarý açlýksýnýrýyla eþ deðer. Asgari ücrete yapýlan zamlarýn yanýnda tüket-tiðimiz ürünlere de ayný oranda zam yapýldý. Bu da yapýlan zam-mýn etkisini öldürdü.

Yine de manevi yönden o kadar çok þey kazandým ki maddiyönden yaþadýðým sýkýntýlar ufak bir sorun olarak kaldý benimiçin. Biliyorum ki gelecek güzel günler yakýn. Yakýn diyorum çün-kü artýk Türkiye genelinde iþçiler emekçiler kendilerine yapýlanhaksýzlýklara karþý mücadele ediyorlar, özellikle kadýnlarýn öncüolduðu birçok direniþ var. Birleþerek, çoðalarak ve mücadeleederek kazanacaðýmýzý biliyoruz artýk. Gelecek nesile güzel birgelecek býrakmak için mücadeleyi býrakmýyoruz. Tüm emekçilerbirleþerek kazanacaðýz.

Buradan tüm direnenlere, emeði verilmeyenlere, haksýzlýðauðrayan her kesime, ne olursa olsun vazgeçmeyelim diyorum.Tüm direnenlere ve direnenleri destekleyenlere ve bizi yalnýzbýrakmayanlara selam olsun.

Güzel günler yakýndýr...

KADININ ÝSTEYÝNCE NELER BAÞARACAÐINI GÖRDÜK

BENDEN SONRAKÝLERÝN HAKKINI ALABÝLECEÐÝNÝBÝLMEK BENÝ MUTLU EDÝYOR

Page 13: Umudu ve direnci büyütelim ki bahar gelsin ekmek …...ne demek? Kendine ev hanýmýyým diyen, parça baþý iþ alýp yapýyor, iþsiz bir kadýn iþ ararken ev temizliðine gidiyor,

14

Gökçen ÞENGebze

Geçtiðimiz günlerdeGebze’nin MevlanaMahallesi’nde yaklaþýk25 kadýn bir araya gel-dik. Bir araya gelmemi-

zin amacý ise Flormar’da direnenkadýn iþçilerin direniþini daha çokkiþiye duyurabilmek, mücadelelerinive bu direniþte neler öðrendiklerini,direniþle hayatlarýnda neler deðiþti-ðini onlarýn aðzýndan dinlemek ko-nuþmaktý. Tabii ki Flormar direni-þinden sonra gündeme dair konularýkonuþtuk, dertleþtik. Evlerimizdetemizlik için ayýrdýðýmýz bir pazargününde iki saat de olsa nefes ala-bilmenin huzurunu yaþamýþ olduk.

Flormar direniþinde olan bir kadýnarkadaþýmýz Flormar patronlarý tara-fýndan usulsüzce iþten atýldýklarýný veo günden beri hepimizin tanýk olduðuonurlu direniþlerine baþladýklarýný an-lattý. Çoðu kadýn ise ayný ilçede olma-sýna raðmen Flormar iþçilerinin dire-niþini bu toplantýda duyduðunu, du-yanlarýn ise özellikle sosyal medyadanbu direniþi duyduklarýný söyledi. Se-bebini ise kadýnlar þöyle özetledi; “Butelevizyonlar böyle haberleri vermiyorki duyalým!”

DÝRENÝÞ BANASINIFIMI ÖÐRETTÝ

Karþýmýzda aylardan beri direnenbir iþçi kadýný görünce hepimizin me-

rak ettiði soruyu sorduk “Bu direniþtehayatýnda ne deðiþti, direniþten neleröðrendin?”. Flormar iþçisi, “Birlik ol-duðumuzda neler yapabileceðimizi,haklarýmýzý öðrendim. Patronlarýn ya-salarý nasýl kendi lehlerine çevirerekkullanmaya çalýþtýklarýný ve en önem-lisi bir sýnýf olduðumuzu... Kýsacasýbirlik olmanýn güzelliðini ve biz ka-dýnlarýn aslýnda çok güçlü olduðunuöðrendim” diye cevapladý sorumuzu.

Bir taraftan da Flormar direniþininbüyük bir ses getirdiði ve Flormar di-reniþindeki iþçilerle büyük bir daya-nýþmanýn da yaþandýðý; hemen hemenbütün siyasi partilerin, çoðu kadýn ör-gütünün dayanýþma gösterdiði bir di-reniþ olduðundan bahsederken Geb-ze Belediye Baþkaný’nýn kendilerinihiç ziyaret etmediðini de belirtti Flor-mar iþçisi.

PEKÝ, KÝME OY VERELÝM?Sohbet haliyle yaklaþan seçimlere

geldi... “Ne düþünüyoruz? Seçim so-nucu ne olur? Kadýnlar önce “Oy fa-lan yok onlara” diyorlar. Yereldekimevcut belediye için, “Aðýr vergileraltýnda eziliyoruz, aðzýný açan hapsegiriyor, konuþmaktan korkar olduk.Mutfak masrafýna para yetiþmiyor”diye haklý bir veryansýn ediliyor. Amasonucun yine mevcuttan taraf çýkaca-ðýna kesin bir inanýþ hakim gibi.

“Peki kime oy verelim?” diye soru-yor baþka bir kadýn, “Dünyayý kadýn-lar yönetse ya keþke. Ne savaþ olur nekavga ne gürültü. Kadýn merhametli-dir, þevkatlidir, güçlüdür. Ne de güzel

yönetiriz” diyor ve gülüyor. Baþka bir kadýnsa “Haktan, emek-

ten yana dürüst biri kim varsa söyle-yin ona veririm” diyor. E tabii baþkabir soru geliyor sonra “Var mý ki öylebiri?”

KADINLAR SAVAÞTAAYNI ACIYI YAÞIYOR

Sonrasýnda ülkemizde yaþanan sa-vaþlara en çok da Suriye sorununailiþkin konuþuyor kadýnlar. “Onlaranca Suriyelilere baksýn, biz vatan-daþlarý deðiliz sanki” diyenler ilkbaþta aðýrlýklý olsa da bu savaþýn em-peryalist güçler tarafýnda çýkarýlanbir savaþ olduðunu konuþtuktan son-ra “Kim evini býrakýp bilmediði birülkeye gitmek ister ki?” sorusuna“Evet, doðru” yanýtýný alýyoruz.Memleketteki durumlarýnýn hiç deöyle kulaktan dolma olmadýðýný veburadaki esas meselenin hükümetindýþ politikadaki yanlýþ tutumu oldu-ðuna hemen hemen hemfikir oluyo-ruz. Bakýþ açýlarýmýz farklý olsa dasorunlara iliþkin kadýnlarla ortakpaydada buluþabilmemizin güzelliði-ni paylaþýyoruz. Sonrasýnda ise Flor-mar iþçileri için neler yapabileceði-mizi konuþtuktan sonra en kýsa za-manda tekrardan bir araya gelmekiçin sözleþiyoruz. Sonra kimimiz ka-lan temizliðini yapmaya, kimimiz er-tesi güne çocuðunu hazýrlamaya, ki-mimizse ertesi günkü direniþe dinçgidebilmek için dinlenmek üzere ev-lerimize gitmek için birbirimizdenayrýlýyoruz.

Sýfýr iþ kazasýdeðil, sýfýrgüvensiz durum!

Merhaba; ben bir Arçelik iþçisiyim.Son zamanlarda iþ yerimizde iþ ka-zalarýyla ilgili eðitimler düzenleni-yor. Ýþ yerinde bu konuda bir sürüafiþ vs. var. Genel algý iþçilerin gü-

vensiz hareketlerinden dolayý iþ kazalarýnýn sürekliarttýðý yönünde. Bize de eðitimlerde “Siz çok dik-katsizsiniz, saðlýðýnýzý düþünmüyorsunuz, göz gö-re göre iþ kazasý yaþýyorsunuz” deniyor. HattaTürkiye’nin iþ kazalarýnda Avrupa’da 1. dünyada3. olmasýnýn sebebi bile bu sayýlabilirmiþ. Ýnsanbu eðitimi dinlediðinde kendini gerizekalý gibihissediyor. Ama insanýn aklý karýþmýyor deðil?

Ýþveren sadece “yýrtýlmaz eldiven” verince iþkazalarýný önlemek için çok büyük çaba mý har-camýþ oluyor anlamýyorum. Ýþçiler tüm koruyu-cu ekipmanlarý taksa da iþ yerinde birçok yara-lanma olayý oluyor. Mesela benim çalýþtýðým yerçok dar. Her gün dönerken, eðilirken sürekli biryerlerim bir yere çarpýyor, her yerim mosmor!

Fabrikanýn içini görseniz her yer metal, de-mir yýðýný. En ufak boþluk bile dolduruluyor.Çünkü patronlar kâr hýrsýyla daha çok üretmekiçin fabrikanýn her yerine yeni makineler, yenibantlar kurduruyor. Sürekli forkliftler bir yerle-re çarpýyor, bazen de iþçilere... Yani bu güven-siz durumlarý her yerde ortaya çýkaran patron-lar, ama iþ kazasý geçiren iþçiler dikkat etmiyor.Üstüne iþten çýkarýlma korkusu savunma ve tu-tanak yeme gibi birçok þeyle karþý karþýya kalý-yorsunuz.

Eðitimlerde önemli olan “Bizim hayatýmýz,saðlýðýmýz” deniliyor. “Güvensiz durumlarý bil-dirin bize” deniliyor. Eðer o güvensiz durumüretimi etkiliyorsa gel de durdur orayý. Hemenamirler, memurlar tepene dikilir, bilerek üreti-mi sabote ediyormuþsun gibi haller içerisindeperformans notunu düþürürler.

Her þeyin sorumlusu biziz! Ýþverenler kârla-rýný azaltacak diye iþçinin güvenliðini sadece ko-ruyucu ekipman olarak görüyor. Aslýnda bizleredaha rahat, daha geniþ çalýþma alanlarý saðlama-larý gerekiyor ki bu da çok büyük masraf açýyoronlara. Onlar da iþin sorumluluðunu bize yýký-yorlar tabii. Diyorlar ki “sýfýr iþ kazasý”. Heryerde bu yazýyor. Onu bence “Sýfýr güvensiz du-rum” diye deðiþtirmeleri lazým. Bak nasýl azalý-yor o zaman iþ kazalarý.

Sincan // AANKARA

Direniþten yerel seçimeuzanan bir sohbet

11sýnýrlarýn ötesinde

Sarya TUNÇ

“Kadýnlar örgütsüz olduklarý için düþük ücret alýyorlar. Ama aslýnda

düþük ücret aldýklarý için örgütlenemiyorlar.”

1910 yýlýnda kadýn zincir yapým iþçilerinin grevisýrasýnda, Ýskoçya’nýn en büyük kenti Glas-gow’da doðan sendikacý Mary MacArthur’unsöylediði sözlerdi bunlar. 1910 yýlýndaki bu tes-pitin hâlâ geçerliliðini koruduðu bu günlerde

MacArthur’un memleketi Glasgow’da geçtiðimiz ekimayýnda benzer taleplerle baþka bir grev daha gerçekleþ-miþti. Ekmek ve Gül sitesinde de aktardýðýmýz, Glas-gow Belediyesi iþçisi kadýnlarýn bu grevi, eþit ücret ya-sasýnýn yürürlüðe girdiði 1970 yýlýndan bugüne Glas-gow’da yapýlan en büyük greve olarak nitelendirilmiþti;greve 8 binden fazla kadýn iþçi katýlmýþtý.

Ýþte o kadýnlarýn “Eþit iþe eþit ücret” talebiyle 12yýldýr sürdürdükleri mücadele, ekim ayýnda gerçekleþ-tirdikleri grevin ardýndan kazanýmla sonuçlandý. Uni-son, GMB ve Unite sendikalarý tarafýndan temsil edi-len iþçiler, Glasgow belediye meclisi ile geçtiðimiz haf-ta oturduklarý masada taleplerini kabul ettirdiklerini vebelediye ile anlaþma yapýldýðýný duyurdu. 12 yýllýk “eþitiþe eþit ücret” savaþlarýný kaza-nan kadýnlar 500 milyon Ster-linin üzerinde geriye dönük hak-larýný alacak. Kadýnlar oldukçamutlu ve bu sonuca, ýsrarla sür-dürdükleri mücadele ve grev si-lahýyla geldiklerinin altýný çizi-yorlar.

GMB Sendikasý örgütçülerin-den ve eþit iþe eþit ücret müca-delesinin öncülerinden HazelNolan, mücadelenin henüz bit-mediðinin altýný çizerek, sürecin geldiði aþamayý þöyleanlatýyor: “Þimdi geriye dönük kazandýðýmýz hakkýnödeme þeklinin düzenlenmesi üzerinde çalýþýyoruz. Butamamlanana kadar kadýnlar hâlâ bu ayrýmcýlýða maruzkalmaya devam edecek.”

Þüphesiz ki, son zamanlarda dünyanýn birçok yerin-de, özellikle de kamu sektöründe, gerçekleþen “eþit iþeeþit ücret” grevlerinden herkesin öðrenecek çok þeyi

var. En baþta grevdeki iþçilerin elbette. “Grev, gelenek-sel olarak kadýnlarýn yaptýðý iþin deðer görmesi mese-lesiydi. Kadýn iþçiler çalýþma kaslarýný nasýl esnetecek-lerine dair ayný kurumsal bilgilere sahip olagelmemiþ-tir. Grev bizim için, iþçiler için bin nasihatten iyi oldubu anlamda, sanki daha önce yapmadýklarý bir þey gi-biydi.”

Öte yandan, sahip olduklarý iþyerlerinde bir kreþ da-hi açmayan holdinglerin son birkaç yýldýr 8 Mart’larda“eþitlik” sözcüðünü diline dolamalarýndan patronlarýn“bir þeyler” öðrendiðini söylemek mümkün. En azýn-dan kadýnlarýn mücadele kavramlarýnýn içini boþaltýpsömürünün üzerini örterek bu kavramlarý yine kadýn-lara karþý kullanmayý öðrendikleri kesin. Buna karþýlýk,bu grevlerden, en çok kadýn hareketlerinin, iþçi sýnýfýiçerisinde örgütlenen siyasi partilerin ve tabi ki sendi-kalarýn öðrenecekleri var. Glasgow grevcilerinin müca-delesinden “sýnýf sendikacýlýðý”nýn kadýn iþçilerin ta-leplerini zorunlu olarak kapsamasý gerektiðine iþareteden dersler çýkarmak mümkün mesela.

KADINLARIN EÞÝTLÝÐÝ ÝÇÝNSINIF OLARAK HAREKET ETMEK

Hem kadýn hem de iþçi sýnýfýnýn bir parçasý olarak“eþit ücret grevi” örgütlemenin nasýl bir þey olduðunusorduðumuz Hazel Nolan’ýn sözleri, bütün bir sýnýfolarak hareket etmenin kadýnlarýn eþitlik mücadelesinesunduðu zemini anlatýr nitelikte: “Eþit Ücret Gre-vi’nden sonra her þey deðiþti. Sanýrým sendikalar içinen önemli ders eþit ücret taleplerine salt bir yasal me-sele ya da salt çalýþmayla ilgili bir mesele olarak yakla-þamayacaðýmýz. En çok ayrýmcýlýðýn yaþandýðý iþler endüþük ücretlerin alýndýðý iþler, yemek, temizlik, bakýmgibi... Bu yüzden grev sadece kadýnlarýn eþitlik müca-delesiyle ilgili deðildi, iþçi sýnýfýndan kadýnlarýn mese-lesiydi. Dayanýþmanýn en güçlü iþaretlerinden biri te-mizlik ve çöp departmanlarýndaki erkek iþçilerin þehir-deki depolarda grev kýrýcýlýðý yapmayý reddetmeleriydi.Bundan daha büyük bir destek alamazdýk. Bu iþçilerdayanýþma eylemleri yüzünden iþten atýlmakla tehditedildi, polis tarafýndan merkeze götürüldü.”

Ýskoçya’da grev yapanbelediye iþçisi kadýnlar kazandý

UMUDA YOLCULUKHÜSRANA VARIYOR

Ne var ki, her geçen gün derinleþen yoksulluk, herzaman kadýnlarý sokaklara dökmüyor. Kadýnlar aileleri-ni hayatta tutabilmek için istemedikleri yollara baþvur-maya itiliyor. Bunun en yaygýn örneklerinden biriBangladeþ’te çalýþan kadýn tekstil iþçilerinin kendi ül-kelerinde geçinemedikleri için göç etmek zorunda kal-masý. Hem ailelerini geçindirmek hem de çocuklarýiçin daha iyi bir gelecek kurmak adýna ülkelerini terkediyorlar.

Kadýnlar baþka bir ülkeye göç etmek isterse ya eþin-den ya da babasýndan izin almak zorunda. Yine de göçeden kadýn sayýsý gittikçe yükseliyor. Hükümet ve pat-ronlar, artýk Bangladeþ ekonomisini de etkilemeye baþ-layan bu duruma karþý önlemler almayý tartýþýyor.

Yoksullukla baþ edebilmenin yolunu daha zenginArap ülkelerine göç etmekte bulan kadýnlarý, gittikleriülkelerde de hayal ettikleri gibi daha rahat bir hayatkarþýlamýyor. Göç ettikleri Katar, Bahreyn, Suudi Ara-bistan ve Kuveyt gibi Arap ülkelerinde çoðunlukla te-mizlik ve bakým iþleri, yani ev iþçiliði yapýyorlar. Küçükbir kýsmý da kendi ülkesinde olduðu gibi hazýr giyimsektöründe çalýþýyor. Tehlikeli iþlerde çalýþmak zorun-da kalýyorlar, saðlýklarý tehdit altýnda ve onlarý koruya-cak yasalar da yok!YOKSULLUÐUNKISIR ‘GÖÇ’ DÖNGÜSÜ

Göç eden kadýnlarýn bir kýsmý, cinsel istismar, þid-det ve ekonomik sorunlarla baþ edemediði için geriyedönmek zorunda kalýyor. Ülkesine geri dönen her ka-dýn eskisi gibi karþýlanmýyor. Eþlerini yeniden evlenmiþolarak bulma ihtimalleri de var. Kimi kadýnlar, yasadýþýiþlere karýþmýþ olabileceði düþünülerek yalnýzlaþtýrýlý-yor. Bu dýþlanmayý kabullenemeyen kadýnlar çareyi ye-niden göç ettikleri ülkelere gitmekte buluyor. Yani ka-dýnlarýn hayatlarý üç kuruþ fazla kazanabilmek için ora-dan oraya savrulmakla ve karþýlaþtýklarý sorunlarla baþetmenin yollarýný aramakla geçiyor.

Tüm bu koþullar göz önünde bulundurulduðunda‘göç etme zorunluluðu’ kendi baþýna bir sorun olarakortada durmayý sürdürüyor. Uluslararasý Çalýþma Ör-gütü ILO’nun göçmen iþçiler üzerine yaptýðý bir araþ-týrmada göç ve kriz baðlantýsý þöyle tarif ediliyor: “Göç-men iþçiler krizden en çok etkilenen kesimler arasýndayer alýyor. Kriz sonrasýnda göçmen iþçilerin büyük ço-ðunluðu ülkelerine geri dönmek zorunda kaldýlar ya dasýnýr dýþý edildiler. Bunlarýn büyük çoðunluðunu kadýn-lar oluþturuyordu. Ülkelerine dönmek istemeyenleriçinse tek seçenek kalýyordu: Pis, tehlikeli ve aþýrý dik-kat gerektiren iþlerde çalýþmak.” Bu tür iþler ILO tara-fýndan “en yoksullar dýþýnda tüm uluslarýn kaçýndýðý iþ-ler” olarak tanýmlanýyor.

* DDÝSKAR ((Devrimci ÝÝþçi SSendikalarý KKonfederas-yonu AAraþtýrma EEnstitüsü BBülteni), 22015, SSayý 44

HAZEL NOLAN:GÜCÜMÜZÜ KULLANMAYIÖÐRENMEMÝZ GEREK

““TTÜÜMM dünyadaki kadýnlara þunu söylemek isterim ki zatenbir güce sahibiz, içimizden gelen bir güç bu. Sadece bunu nasýlhayata geçireceðimizi öðrenmemiz gerek. Bize karþý inanýlmazbir baský varsa, bu inanýlmaz bir güç teþkil ettiðimizdendir.”

HH aa zz ee ll NN oo ll aa nn

Page 14: Umudu ve direnci büyütelim ki bahar gelsin ekmek …...ne demek? Kendine ev hanýmýyým diyen, parça baþý iþ alýp yapýyor, iþsiz bir kadýn iþ ararken ev temizliðine gidiyor,

10 15içimizden biri

Mükerrem YOLLUDenizli

Aysel Menteþ... Denizli’de birkadýn; esnaf, anne, yazar.Yýllarýn omzuna attýðý yükle-ri hep kendi mücadelesiyleaþmýþ, üretmekten, yaþa-

maktan ve iyi bir þeyler yapmaktan hiçayýrmamýþ yolunu. Denizli’nin Çivril il-çesinde baþlayan hikâyesini, engelli ai-lesinin bakýmý, tekstil iþçiliði, evlerdetemizlikçilik, dershanede çaycýlýk der-ken kýrklý yaþlarýnda kitaplarla tanýþýpkendini keþfetmesi, þiirler ve öyküleryazmasýyla devam ettirmiþ.

Aysel, 15 yýldýr yaþadýðý ServergaziMahallesi’nden muhtar adayý þimdi. Ay-rýca Denizli’de bir tost salonu iþleti-yor ve geçimini de böyle saðlýyor.Daha önceden kaleme aldýðý iki ta-ne kitabý var. Kitaplarla tanýþtýðýndahayatýnda köklü bir deðiþiklik yaþa-dýðýný söyleyen Aysel’le mahallesini,adaylýðýný, çalýþmalarýný ve yaþamýnýkonuþtuk. Adaylýk fikrinin nasýloluþtuðunu þöyle anlatýyor, “Banaöðretilen hayatýn dýþýna çýktýðýmdaasýl yaþamanýn bu olduðunu öð-rendim, bu dünyaya öylece dur-mak için gelmediðimizi fark ettim,herkesin bu toplum için yapacakiyi bir þeyleri olmalýydý. Eðer öyleolmasaydý, bir aðaçtan hiçbir far-kýmýz kalmazdý hatta aðaçlar biz-den daha yararlý olurdu. Ve bunla-rý fark ettiðinizde artýk duramý-yorsunuz, artýk kimse sizi durdu-ramýyor.”

MUHTARIMIZ KADIN OLSUN

“Bir kenti, bir mahalleyi ora-da yaþayan insanlar güzelleþtirir.

Semtin kültürü, yaþam alanlarý, parklarý,kadýnlarý, gençleri, çocuklarý, hayvanlarýkýsacasý tüm bileþenleriyle mahalle renk-lenir” diyor Aysel. “Aslýnda koca bir ül-kenin kalbi mahalledir ve daha güzel birülke için mahalleden baþlanmalýdýr” de-yip muhtarlýða aday olmuþ. Uzun bir sü-redir mahallede kapý kapý dolaþarakadaylýðýný anlatan Aysel’e mahalle sakin-lerinin tepkileri de oldukça olumluymuþ.Kapýlarý ilk çalmaya baþladýklarýnda as-lýnda korktuðunu ve verilecek tepkileriönceden kestiremediðini söylüyor. Amailk tepkilerden sonra daha da cesaretlen-miþ ve gelen tepkiler hep iyi hissettirmiþona. Kapýyý kadýnlar açtýðýnda da, “Artýkkadýn muhtar olsun mahallemizde” gibisözlere sýk sýk þahit olmuþ. Kadýn aday

olunca

dikkatleri üstünde topladýðýný söylüyorMenteþ. Ancak “Bu sene kadýn adayçok” fikirlerine karþýn kadýn adaylarýnyeterince çok olmadýðýný aktarýyor. Tür-kiye genelinde kadýn muhtar sayýsýnýnyüzde 1.3 olduðu günümüzde kadýnlarýnmahalleden baþlayarak yaþamýn her ala-nýnda daha fazla bulunmasý gerektiðinedikkat çekiyor. “Evleri de, mahalleyi de,hatta ülkeyi de kadýnlar yönetmeli” di-yor. Ýnsanlarýn 50 tane erkek adaya dik-kat kesilmediðini, 2 tane kadýn aday gö-rünce þaþýrdýklarýný da ekliyor.

BÝZ BU HAYATI ÝLMEK ÝLMEK ÖRERÝZ

Aysel Menteþ iki tane kitap yazmýþ veyaþamak için 40 yaþýndan sonra üretmeyebaþlamýþ biri. Azimli hayatýnda hep bir

þeyler yapmak için uðraþmýþ.“Birçok kadýna yaptýklarýmla, yaz-dýklarýmla örnek olmak istiyorum.Bu hayatý biz ilmek ilmek örerizistersek” diyor. Ýnsanýn gözündebüyüttüðü þeyleri baþardýktan son-ra her þeyin üstesiden gelme inan-cýnýn daha da kuvvetlendiðini söy-lüyor ve ekliyor, “Herkes kendiniaþmayý, öðrenmeyi, kendini yenile-meyi denemeli.”

Alýþýlagelmiþ adaylarýn hep birprojeden, bir vaadden öteye gitme-yen seçim çalýþmalarýna karþýn Ay-sel, mahalleyi tek kiþinin deðil oradayaþayan herkesle birlikte yönetilmesigerektiðini düþünüyor. Yapmak iste-diði þeyin bu mahalleyi hep birlikteyönetip, el birliði ve dayanýþmayla birþeyler yapýlmasý için bir adým atmakolduðunu aktarýyor. Bu yüzden desloganýnýn “Mahallemizi Birlikte Yö-netelim” olduðunu aktarýyor.

Mahallesine muhtar olarak seçilir-se insanlarýn yaþamýna dokunmak is-

tediðini, mahalle sakinlerinin istediðiprojeleri dinlemekte ve uygulamakta herzaman açýk olacaðýný belirtiyor. Kadýnla-rýn, çocuklarýn, engellilerin, yaþlýlarýn veöðrencilerin hayatlarýna daha iyi devamedebilmesi için mahalledeki bütünkomþularýyla çalýþmak istediðini söylüyor.Mahallede yaþayanlarýn hayvanlar için debir þeyler yapýlmasýný istediðini ve hay-vanlara bir yaþam alaný yapmak istediðinibelirtiyor ve bunun gibi birçok þeyi elbirliðiyle yapabileceklerini aktarýyor.Muhtar seçilirse sadece imza iþleriyleuðraþan bir muhtar olmak istemediðininde altýný çiziyor.

VATANDAÞA CART CURT YOK!

Tanýtým broþürlerinde “Bizimkiler”dizisinden alýntýlar görüyoruz ve sebebi-ni soruyoruz. Aslýnda bu mahallede otu-ran hemen herkesin dizideki gibi birmahalle düþlediðini ve insanlarýn daya-nýþmayla, tahammül eþiði olan kiþilerleyaþamak istediðini aktarýyor. Mahallenin“Bizimkiler” dizisinin o sýcak ve içtenhavasý gibi olmasý gerektiðini aktarýyor.Biraz da mizah katarak hazýrlanmýþ bro-þürler. Örneðin “Vatandaþa cart curtyok” sloganý var broþürlerde. Broþürlerigören mahalle sakinlerinin oldukça güzeltepkiler verdiðini, yüzlerinde tebessümoluþtuðunu söylüyor.

31 Mart’ta muhtar seçilmese bile bumahalle için iyi bir þeyler yapmaya devametmek istediðini aktarýyor...

Büyük bir zorluðun ve yokluðun için-den çýkarak kendini var eden, kendisinigeç de olsa keþfeden ve mahallesindekikadýnlardan baþlayarak tüm kadýnlar adý-na daha yaþanýlýr bir hayat için mücadeleetme uðraþý veren bir kadýn Aysel. Þimditüm kadýnlarýn kendisini keþfetmesi içinmuhtar olmaya uðraþýyor...

Dünyaya öylece durmak için gelmedik

AYSEL MENTEÞ:

BBüüyyüükk bbiirr zzoorrlluuððuunn vvee yyookklluuððuunn iiççiinnddeenn ççýýkkaarraakk kkeennddiinnii vvaarr eeddeenn vvee mmaahhaalllleessiinnddeekkii kkaaddýýnnllaarrddaann bbaaþþllaayyaarraakk ttüümm kkaaddýýnnllaarr aaddýýnnaa ddaahhaa yyaaþþaannýýrr bbiirr hhaayyaatt iiççiinn mmüüccaaddeellee eeddeennbbiirr kkaaddýýnn AAyysseell..

Berivan BALKAY

Asya ülkeleri arasýnda kapitalizmin en vah-þileþtiði ülkelerden olan Bangladeþ, aynýzamanda dünyanýn en büyük ikinci hazýrgiyim üretimi yapan 4 milyonluk iþçi nü-fusuna sahip bir ülke. 4000’den fazla ha-

zýr giyim fabrikasý var ve bu sektörün yüzde 80’inikadýn iþçiler oluþturuyor.

Dünyanýn en pahalý markalarýna kýyafet üretenBangladeþli tekstil iþçileri, yýllardýr ayný kötü ve zor ko-þullarda çalýþtýrýlýyor. 2013 yýlýnda Rana Plaza’nýn çök-mesi ve 1000’den fazla iþçinin can vermesi, iþçilerin ça-lýþma koþullarýndan daha fazla endiþe etmesine nedenolmuþtu. Rana Plaza katliamýndan beþ yýl sonra benzerbir olay Bengalli iþçilerin de baþýna gelmiþti.

Bu kötü koþullara dair bir önlem alýnmayacaðý iseBaþbakan Þeyh Hasina’nýn Rana Katliamý sonrasýnda“Binalarýn yüzde 90’ý kaçak, ne yani hepsini yýkma-mýzý mý bekliyorlar?” demesinden belliydi ve nitekim

öyle de oldu. Çalýþma koþullarýna ve düþük ücrete karþý tepkileri

büyüyen iþçiler, 30 Aralýk günü Baþbakan Þeyh Hasi-na’nýn baský ve þiddet ortamýnda yeniden baþbakanseçilmesi ile birlikte eyleme geçtiler. Sokaklarda dü-zenlenen çeþitli protesto gösterilerinin ön saflarýndakadýn iþçiler vardý. Ev geçimi, çocuk bakýmý, taciz vetecavüz gibi saldýrýlarla da baþ etmeye çalýþan kadýn-lar, emeklerine sahip çýkmak için sokaklardaydý. HAFTADA 80 SAAT,AYDA 37 DOLARLIK MESAÝ!

Þüphesiz sokaklara taþan protestolarýn ardýnda ya-tan, fabrikalardaki durum. Birçok yerde olduðu gibiBangladeþ’te de iþçilerin sendikalaþma giriþimleri hü-kümet eliyle engelleniyor, hatta çoðu iþçi iþten atýlýyor.

Kadýn iþçiler çok uzun süre mesai yapýyor; yýllýk10 gün olan izinleri yönetimin inisiyatifine göre 3 gü-ne düþürülebiliyor. Ustabaþlarý daha seri üretim ya-pýlmasý için kadýn iþçilere fiziksel ve sözlü þiddet uy-guluyor. Hamile kadýnlar bile aðýr koþullarda çalýþ-

maya zorlanýyor. Bu koþullarda haftada 80 saate kadarçýkan çalýþma saatlerinin iþçilere aylýk karþýlýðý ise sa-dece 37 dolar!

Sosyolog Diane Elson, tüm bu koþullara raðmenkadýnlarýn tekstil sektöründe yoðun çalýþmaya devametme sebebini þöyle açýklýyor: “En yoksul kadýnlarýnhayatta kalabilmelerini saðlayacak, zorunlu ihtiyaçla-rýný karþýlayacak gelir getirmesi; ev iþi hizmeti ya dafahiþelik gibi seçeneklerden daha iyi görünmesi; evlikadýnlara ailenin yaþam standardýný yükseltme olana-ðý sunmasý; bekar kadýnlar için de çeyizlerini hazýrla-mak için gelir saðlamasý.”*ASGARÝ ÜCRETÝNÇOK GÖRÜLDÜÐÜ YAÞAMLAR

Tekstil patronlarý, asgari ücreti dahi çok görüyorkadýn iþçilere, yapýlan zammý uygulamak istemiyor.Ýþçilerin ‘yaþanabilir bir ücret’ talebiyle sene boyuncaverdikleri mücadelelerin sonucunda kazandýklarý as-gari ücret zammýný ‘telafi etmek’ için sene sonunda,yani aralýk ayýnda kitlesel iþten çýkarma yoluna gitti-ler. Böylece, asgari ücretten görece fazla ücret alankýdemli iþçileri atýp yerine asgari ücretle iþbaþý yaptý-racaklarý yeni iþçileri iþe aldýlar.

Çeþitli yayýnlarda çýkan haberlerde de Bangladeþliiþçilerin patronlarýn yüksek gördüðü bu ücreti alabil-mek için ‘çok aðýr ve tehlikeli koþullarda, günde 13-14 saat, haftanýn 7 günü çalýþtýðý’ yazýldý. Buna karþýnçalýþma koþullarýna ve düþük ücrete karþý yapýlangrevlerde iþçiler göz altýna alýndý, ölümle tehdit edil-di ve hatta kimi iþçi önderleri öldürüldü. Tüm bun-lara raðmen, örgütsüzlüðe, çalýþma koþullarýnýn dü-zeltilmemesine, iþ cinayetlerine, iþyerlerinde maruzkaldýklarý taciz ve þiddete karþý kadýnlarýn sesi oldubu eylemler.

Bangladeþli kadýn iþçilerin hayatta kalma savaþý Kadýn iþçilerin 10gün yýllýk izinleri 3 güne düþürülüyor.Ustabaþlarý dahaseri üretim içinfiziksel ve sözlüþiddet uyguluyor.Hamile kadýnlarbile aðýr koþullardaçalýþtýrýlýyor. Bukoþullarda haftada80 saate kadarçýkan çalýþma saatlerinin aylýk karþýlýðý isesadece 37 dolar!

ÝÞÇÝ KATLÝAMLARI ÜLKESÝKadýn iþçilerin önderlerinden biri olan, Hazýr Giyim Ýþçileri Birlik Forumu (GWUF) Baþkaný Mishu Moshrefa, Aralýk

2010’da “vatana ihanet”ten tutuklanmýþtý. Hükümetin grevlere yönelik tutumu ise oldukça sert olmuþtu. Devletingrevlere yaptýðý saldýrýlarda onlarca iþçi öldürüldü.

Bangladeþ Hazýr Giyim ve Sanayi Ýþçileri Federasyonu’nun (BGIWF) fabrika yangýnýn yaþandýðý bölge olan AshuliaKomitesi Baþkaný Aminul Islam, 5 Nisan 2012’de ölü bulunmuþtu. Cesedinde iþkence izleri vardý. Aminul Islam çokdefa polis tarafýndan gözaltýna alýnmýþtý, çok defa ölümle tehdit edilmiþti.

Geçen kasým ayýnda da Ashulia endüstri bölgesindeki bir tekstil fabrikasýnda çýkan yangýnda 112 iþçi öldü. O olaydada müdürler yangýn alarmý çalmasýna raðmen tüm kapýlarý kilitleyerek, içeride sýkýþan iþçileri çalýþmaya zorladý.

Bangladeþ’te 2005’ten beri çýkan fabrika yangýnlarýnda 700, Rana Plaza Katliamý haricinde çöken fabrikalarda 79iþçi hayatýný kaybetti.

Page 15: Umudu ve direnci büyütelim ki bahar gelsin ekmek …...ne demek? Kendine ev hanýmýyým diyen, parça baþý iþ alýp yapýyor, iþsiz bir kadýn iþ ararken ev temizliðine gidiyor,

916 tiyatro

Yasemin AKPINAREsenyalý / Ýstanbul

Yerel seçimler öncesi duru-mu ülkenin genelinden çokda farklý olmayan Orhanga-zi, Fatih, Ahmet Yesevi veEsenyalý mahallelerindeyiz.

Aday tanýtým afiþlerinde mali müþavir,mühendis vs. olduðunu vurgulamayýtercih eden erkek adaylar arasýnda gü-len gözleriyle tek kadýn aday var Saba-hat Akyýldýrým. Sabahat Akyýldýrým veaza adayý Ayþegül Kurubaþ ile muhtaradaylýðý sürecini, mahallede kadýnlarýnyaþamlarýný konuþtuk.

Sabahat Akyýldýrým; 1971 doðumluiki çocuk annesi ve çok sevdiði 5 yaþýn-da bir torunu var. 27 yýllýk iþ hayatýndaçocuk bakýmýndan, çaycýlýða kadar farklýiþ kollarýnda çalýþmýþ. Farklý siyasi parti-lerin kadýn kollarýnda çalýþmalara katýl-mýþ, “kendimi geliþtirmek için her yeregittim” diyor. 8 yýldýr Esenyalý Mahalle-si’nde yaþýyor.

Neden muhtar adayý olmayý istediði-ni soruyorum, aslýnda yýllardýr niyeti ol-duðunu söylüyor. Çalýþýrken 2 çocukbüyüttüðünü ve birçok zorlukla karþý-laþtýðýný anlatýyor; “Ýþe trenle gidiyor-dum. Sabah ev iþine gidebilmek içindolu trene binemeyen asýlarak gitmekzorunda olan kadýnlarý görüyordum.Zamanla, bu kadýnlar için ne yapabili-rim” diye düþünmeye baþladým. Kadýn-larýmýz aile içinde kendini ifade edemi-yor. Mahallemizdeki kadýnlarý kendi ka-buklarýndan çýkarmak, daha aktif olma-larýný saðlamak, sosyal hayata kazandýr-mak için bu yola çýktým. Her zaman ka-dýnlara örnek olmak istiyordum. Bu iþibaþaracaðým. Kadýnlara güçlü olduklarý-ný, istedikleri her þeyi baþarabilecekleri-ni göstermek için aday oldum.”ERKEK MUHTARLAR GÝBÝYÖNETMEYECEÐÝZ

Kadýn muhtarla erkek muhtar ara-

sýndaki farký da konuþuyoruz; “Erkeklermuhtar olduðunda sadece masada otu-rup evrak veriyor ya da kahvede oturu-yorlar. Ben muhtarlýkta oturup sadeceevrak vermeyeceðim, gelen kadýnlarýnve çocuklarýn sorunlarýna çözüm ürete-ceðim…”

Akyýldýrým’ýn mahallede gözüne çar-pan eksiklikler ise þunlar; “EsenyalýMahallesi’nde 25 yýldýr muhtar deðiþ-miyor ama mahallede de hiçbir þey de-ðiþmiyor. Mahallede evleri ve esnaflarýdolaþýyoruz, en temel ihtiyaçlar bile kar-þýlanmamýþ. Örneðin; mahallede bir Pa-zar yeri yok, kadýnlar daha uzak olan Fa-tih Mahallesi’ne gitmek zorunda kalý-yor. Ücretsiz kreþ, saðlýk ocaðý ve kadýn-larýn bir araya geleceði, kendini geliþti-

receði yerler de yok”Eskiden muhtarlýðýn yanýnda bir

çocuk kreþi olduðunu kapandýktan son-ra yerinin bir markete kiralandýðýný an-latýyorlar muhtar adayý ve azasý, þimdiise çok fazla kadýnýn ücretsiz kreþ iste-diðini söyleyerek belediyeye kreþ açmaçaðrýsý yapýyorlar.ARTIK BÝR DEÐÝÞÝMOLMASI GEREKÝYOR

Esenyalý Mahallesi’nde en büyükdesteði kadýnlardan aldýklarýný, kapýaralarýnda kadýnlarýn dertlerini anlattýk-larýný söylüyor Sabahat Akyýldýrým, ma-halleyle ilgili fikirlerini anlatmaya de-vam ediyor; “Bu kadýnlar erkek adaylaraayný rahatlýkla dertlerini anlatamýyor,

‘Muhtar kadýn olduðunda en azýndanderdimizi rahat bir þekilde dile getire-biliriz çünkü bizi anlarsýn’ diyorlar. Er-kek muhtarýn kadýnlarýn sorunlarýný an-lamadýðýný, kapýdan geri çevrildiklerinisöylüyorlar. Biz kadýnlarýn derdine der-man olmak için aday olduk. Artýk birdeðiþim olmasý gerekiyor. Muhtarlýklaraen çok kadýnlarýn yolu düþüyor. Þiddetgören kadýnlarýn ilk baþvurduðu yermuhtarlýklar. Þiddetten nasýl kurtulaca-ðýný öðrenmek için muhtara baþvuru-yorlar. Ama muhtar erkek olduðu içinaile içine karýþmak istemiyor. Biz kadýn-larýn yanýnda olacaðýz. Kadýnlar olarakhuzur istiyoruz.”

Gençler için de yapacaklarý var Saba-hat Akyýldýrým’ýn. Mahallede madde ba-ðýmlýsý çocuklar olduðunu anlatýyor,“Mahallede çocuklar ve gençler içinsosyal aktivite alanlarý olmadýðý içinuyuþturucuya bulaþabiliyorlar. Buçocuklar da bizim çocuklarýmýz. Onlarayardýmcý olmamýz lazým. Onlarý toplu-ma kazandýrmak için belediye ile birlik-te hareket etmemiz lazým.”KADINLAR MUTLU OLSAÜLKE OLARAKDAHA ÝYÝ OLACAÐIZ

Mahalleyi nasýl yöneteceðini ve so-runlarýn üstesinden nasýl geleceðini dekendisinden dinleyelim: “Kadýnlara herfýrsatta sorunlarla birlikte mücadeleedeceðimizi anlatýyorum; Muhtar oldu-ðumda sizin taleplerinizi belediyeye bil-direceðim. Fakat talepleriniz 1 yýl içindehayata geçmediðinde benim yanýma ge-leceksiniz. Kadýnlarla birlikte belediyebaþkanýnýn yanýna gideceðiz. ‘Baþkanýmbiz mahallemizdeki sýkýntýlarý sizinlepaylaþmýþtýk. Siz bugüne kadar hallet-mediniz, bu kadýn arkadaþlar bu sýkýntý-larýn çözülmesi için burada’ diyeceðim.

Kadýnlarýn desteðine benim ihtiya-cým varsa belediyenin de ihtiyacý var.Belediye de bizim taleplerimizi gerçek-leþtirmek zorunda. Biz kadýnlar olarakhep beraber hareket edeceðiz. Biz bumahalleyi kadýnlarla birlikte yönetece-ðiz. Sokak sokak kadýnlardan temsilcileroluþturacaðýz. Ýlk adýmý muhtar olarakben atacaðým baþarýlý olamadýðým tak-dirde taleplerimizin gerçekleþmesi içinkadýnlarla birlikte hareket edeceðiz.Mahallede kahvehanelere de giriyoruz.Ýlk aldýðýmýz tepki ‘Aaa bir kadýn! Nasýlbir kadýn muhtar adayý olur’ diye baký-yorlar ama neler yapmak istediðimizianlattýðýmýzda dinliyorlar. Mahalledekipazar yeri, yol ve kreþ sorununa çözümbulmak için çalýþacaðýmýzý söylediði-mizde erkeklerden de olumlu yanýt alý-yoruz.”

25 yýldýr erkekmuhtarlar tarafýndanyönetilen EsenyalýMahallesi’nde bu kezkadýnlar aday. Sabahat Akyýldýrým veiþçi azasý AyþegülKurubaþ ile seçimçalýþmalarýný konuþtuk.

AZA adayý Ayþegül Kurubaþ da 47 ya-þýnda, 4 çocuk sahibi. 26 yýldýr farklý iþ kol-larýnda çalýþmýþ, þu anda da bir fabrikadaçaycý olarak çalýþmaya devam ediyor. Eþirahatsýzlýðý nedeniyle çalýþamadýðýndan24 senedir evi tek baþýna geçindiriyor.Hem çalýþýp hem 4 çocuk büyütmenin zor-luklarýný anlatýyor; “Kreþe verecek para-mýz yoktu. Çocuklara annem baktý.

20 yýldýr Esenyalý Mahallesi’nde yaþayanKurubaþ’ýn aza olma nedenleri ise þunlar; “Ýlkbaþlarda azalýk fikri aklýmda yoktu. Þimdi isekadýnlara faydalý olacaðýmý düþünüyorum veçok mutluyum. Biz iþçi, ev emekçisi, kýsacatüm kadýnlarýn yüzüyüz. Yoksulluk arttýkçaerkekler daha fazla þiddete yöneliyor. Kadýn-lar erkeklerin zulmü altýnda. Erkekler alkol,uyuþturucu kullanýyor, kumar oynuyor, bu

yüzden de kadýnlarýn hayatlarý mahvoluyor.Kadýnlar eþi çalýþsa bile sosyal yardýma muh-taç hale geliyor. Bu baský ve yoksulluk karþý-sýnda da kadýnlar ‘Ben bilmem eþim bilir’ di-yorlar. Kadýnlar güçlendikçe ‘Ben bilirim’ di-yecek. Örneðin, ben çalýþmaya baþladýktansonra eþim ev iþlerinde bana yardýmcý olma-ya baþladý. Çünkü ekonomik özgürlük kadýn-larý güçlendiriyor.”

Ayþegül Kurubaþ’la ev geçimini de ko-nuþuyoruz. Asgari ücretle geçinmenin zorolduðundan bahsediyor. Eþi çalýþmayabaþlamýþ ama yine de 4 çocuðun giderleri-ni karþýlamak hiç de kolay deðil; “Eþim ça-lýþtýðý halde 4 çocukla geçinemiyoruz. Ay-ný iþi yaptýðýmýz halde erkekler bendendaha fazla maaþ alýyor. Kadýn ve erkekarasýnda eþitlik yok.”

AZALIÐA ÝÞÇÝ KADIN ADAY

Eþitsizlik, öfke ve cinayetin oyunu:

Hilal TOK

Bizi ezmeye, baskýlamaya çalýþan-lara karþý sustuðumuzda kendi-mizi bir öfke içinde buluruz, bubiraz da kendimize karþý bir öf-kedir. O anda yapamadýklarýmýzý

ancak yapmak istediklerimizi gerçekleþtir-diðimizi hayal eder ve o hayallere kapýlýp gi-deriz kimi zaman.

Kimi durumlarda kaybetme ya da eli-mizdekinden olma korkusuyla haykýrmakistesek de susarýz. “Hayýr” diyemeyiz, “ye-ter” diyemeyiz, ama bir þeylerin yanlýþ gitti-ðini düþünürüz, hatta biliriz. Bazen iþye-rinde patrona, bazen evde kocaya karþý çý-karamayýz o sesi. Ve karþý çýkamamanýnaðýrlýðýný hisse-deriz; çünkü bili-riz çarklarýnýnadaletsizce dön-düðünü... Tepe-mizdeki baskýnýnyarattýðý korku birkabus gibi çöker-ken ruhumuza,ses çýkaramayýz iþ-te. Kafamýzý yastý-ða koyduðumuz an“Ah keþke þöyle yapsaydým, böyle desey-dim” piþmanlýklarý döner dolaþýr zihnimiz-de. Biz de kendimizi rahatlatmak ya da öf-kemizi yatýþtýrmak için, etrafta kimsecikleryokken, ‘yapmýþýz’ gibi hayal kurarýz. Neçok yaparýz deðil mi bunu? Ah o ses çýkara-madýðýmýz her þeye karþý bir dile gelsek, oçýkaramadýðýmýz sesleri bir birleþtirsek ne-ler olur kim bilir?

‘Hizmetçiler’, biraz bu ruh halini ha-týrlatýyor. Ýki kýz kardeþin yaþadýklarý eþit-sizlikleri, itilip kakýlmayý, hor görülmeyisahneye taþýyan bir oyun ‘Hizmetçiler’.Asla sahip olamayacaklarýnýn hayaliyle ha-reket eden ve ‘hanýmlarýna’ olan nefretle-ri içlerine iþlemiþ iki hizmetçi kadýnýn hi-kayesi.

Ýkincikat Sahne tarafýndan sahnelenenoyun, hizmetçi kýz kardeþlerinden birininevin hanýmýnýn elbisesini giyip, peruðunutaktýðý ve týpký onun gibi davrandýðý sahneile baþlýyor. Bu aslýnda bir oyun ya da hayal-den çok, bir cinayetin provasý... CLAÝRE VE SOLANGE BÖYLE MÝ KURTULACAK?

1933 yýlýnda Fransa’da gerçekleþen ‘Pa-pin Kardeþler Cinayeti’ olayýndan etkilenenJean Genet tarafýndan yazýlan ‘Hizmetçi-

ler’, bugüne kadar Türkiye dahil dünyanýnbirçok ülkesinde tekrar tekrar uyarlanaraksahnelendi.

Hizmetçiler (Les Bonnes), iki kýz kar-deþ olan Claire ile Solange’ýn, ‘sýnýfsal kim-liklerinden’ dolayý ezilmesi, hanýmlarý tara-fýndan sürekli hor görülmeleri, aþaðýlanma-larý hatta þiddete uðramalarýnýn canlarýnatak etmesiyle sürüklendikleri ‘çözüm’ü tar-týþtýrýyor.

Kendi sýnýflarýna, benliklerine “yabancý”kadýnlarýn hayali “hanýmlarý” gibi olmakolunca, ezilmiþlikleri karþýsýndasýnda bul-duklarý kurtuluþ, “sýnýf atlamak”, bununiçin de engel olarak gördükleri “hanýmlarý-ný ortadan kaldýrmak” oluyor. Ve iki kýz kar-

deþin çözüm olarak bul-duðu yolun ‘çözümsüz-lüðü’ çok geçmeden an-laþýlýyor...

Bir taraftan haným-larýna olan nefretleri,bir taraftan birbirleriy-le olan çekiþmeleri verekabet... Sürekli ola-rak aynalarýn karþýsýnageçerek yaþadýklarýnýsorgulamalarý, ‘Hiz-

metçiler’in aynasýnda seyirciyide sorgulamaya itiyor. Aynalara kendi var-lýklarýndan utanarak, hatta iðrenerek bakankadýnlara bu duygunun hanýmlarý tarafýn-dan an be an hakaretlerle kabul ettirildiðiçok açýk.

Kýzkardeþlerin sürekli birbirini suçla-malarý ve hangisinin daha baþarýlý olduðutartýþmalarý içerisinde, sürüklendikleri son,birbirlerini çektikleri bir bataklýk aslýnda.‘Çözüm’ü bir sýnýf mücadelesinde deðil bir‘sýnýf atlama’ ve bunun yolu olarak da ha-nýmlarýný öldürmeyi planlamakta buluyorbu iki kýz kardeþ.

Peki, kurtuluþ böyle saðlanýr mý, adaletböyle tecelli eder mi? Milyonlarca Claire veSolange böyle mi kurtulacak? Elbette ege-men olanýn sahip olduklarýna sahip olmaisteði ve bu uðurda mücadele etme isteðianlaþýlýr. Ancak ‘hanýmlarýn’ kökünün öldü-rerek kurumayacaðý ve kurtuluþun böylegelmeyeceði de ortada. Sonuç olarak kar-deþlerin ‘çözüm’ü aslýnda kendi sonlarýnýhazýrlýyor.

Öfkenin nereye evrileceði çok önemli. Yatek baþýmýza kurtulacaðýmýzý sandýðýmýzdüþlerde kaybolacaðýz ya da gerçek bir kur-tuluþ için birlikte eþitsizlikleri ortadan tü-müyle kaldýrmak için mücadele edeceðiz...

PAPIN KARDEÞLER CÝNAYETÝ PAPIN Kardeþler Cinayeti, 2 Þubat 1933’te

Fransa’nýn Le Mans þehrinde yaþandý. Anne-leri tarafýndan Madame Danzard ve kýzýnahizmet etmek için gönderilen Christine veLea adlý iki kýz kardeþin, çalýþmaya baþladýk-larý evde yaþadýklarý hor görülme ve itilipkakýlmalarý kanlý bir sonla bitti.

Sürekli baský gören, diken üstünde birçalýþma yaþamý süren kýz kardeþler, bir günMadame Danzard ile kýzýnýn hakaret, aþaðý-lama ve kýz kardeþleri birbirinden ayýrmatehditlerine dayanamayarak cinayet iþler-ler. Christine önce ölüm cezasýna çarptýrýlýr,daha sonra hapishaneye götürülür, oradanda Rennes’ta bir akýl hastanesine sevk edi-lip 1937’de hayatýný kaybeder. Lea ise 10 yýlhapis cezasýna çarptýrýlýr, 1941’de serbest bý-rakýlýr ve o da 1981’de hayatýný kaybeder.

Olay tiyatro oyunlarýna ve filmlere konuoldu, birçok farklý isimle uyarlanarak sahne-lendi.

Bu mahalleyi kadýnlar yönetecek!

Page 16: Umudu ve direnci büyütelim ki bahar gelsin ekmek …...ne demek? Kendine ev hanýmýyým diyen, parça baþý iþ alýp yapýyor, iþsiz bir kadýn iþ ararken ev temizliðine gidiyor,

8tarih 17

Berfin GÜLERIþýlay DEMÝREL

Malatya

Mahalle muhtar adaylarýseçim çalýþmalarýný baþ-lattý. Erkeklere oranlamahallelerde kadýn aday-lar da artmaya baþladý.

Hemen hemen her mahallede adaylýðýnýaçýklayan kadýnlarýn ortak söylemi “Ma-hallemizi güzelleþtireceðiz, biz kadýnlarher alanda var olacaðýz” oldu.

Biz de Malatya’da muhtar aday olankadýnlarla konuþtuk.

MALATYA’NIN KADIN MUHTAR ADAYLARI:

‘Kadýnlar olarak her alanda var olacaðýz’ÝLK olarak Cemal Gürsel Mahallesi Muhtar

Adayý Ferize Demir ile görüþüyoruz. 17 yýllýk esn-af olan Ferize Demir mahalledegördüðü sýkýntýlardan dolayýaday olmuþ. “Mahallemizde bir-çok eksiklik mevcut. Bunlardanilki okul sorunu. Çocuklar enyakýn okula gidip geliyorlar, kio da epey uzak kalýyor bazý ma-hallelere. Mahallemizde parkmevcut ama güvenliði açýsýn-dan sýkýntýlar var. Cemevi yok.Ayný zamanda yaþlý bakýmevi,kreþ, cenaze yýkama yeri yok.Mahallemizin üst tarafýnda ka-nal var. Kanalýn ýþýklandýrmasý,kanal suyunun temizlenmesigerekiyor. Ve mahallenin altyapý sorunu var.Çevre temizliði de iyi deðil. Iþýklandýrmalar ye-terli deðil mesela” diye anlatýyor mahallenin ek-

siklerini.Seçilirse öncelikle kanalýn temizliði ile ilgilene-

ceðini söyleyen Demir yapacakla-rýný þöyle sýralýyor: “Yoksul ailelerile irtibata geçeceðim. Parkýmýzýngüvenliði ve sorunlarý ile ilgilene-ceðim çocuklar için. Belediye ilegörüþüp mahallemizde yaþlý baký-mevi oluþturacaðým, bir kýsmýnýda çocuk bakýmevi yapmayý düþü-nüyorum çalýþan kadýnlar için. Ay-ný zamanda bu yapýyý sosyal faali-yet yapýlabilecek bir ortam halinede getireceðim gençlerimiz için.Yoksul öðrencilere eðitimleri içinburs imkâný saðlayacaðým.”

Seçildiði zaman mahalle so-runlarýný halkla birlikte çözeceðini söyleyen Demir“Halk toplantýlarý yapacaðým, mahalle halký ile gö-rüþeceðim, gezip dinleyeceðim” diyor.

‘ÖNCELÝÐÝM ALTYAPI SORUNU’

AATTAAKKÖÖYY Mahallesi’ne doðru yola koyuluyoruzen son. Ataköy Mahallesi’ni diðer mahallelerdenayýran þey mevcut muhtarýn kadýn olmasý. Geçendönem göreve baþlayan, bu dönem de aday olanElif Gemici ilk olarak yaptýðý çalýþmalarý anlatýyor:“Asfalt yaptýrdým. Parkýmýza oturma alaný yaptýr-dým. Mahallemizin temizliðine dikkat ediyorum.Kültür evi sözü aldýk, projemiz de çizildi onu en ký-sa zamanda yaptýracaðýz. Kültür evimiz içinde kü-tüphane ve sosyal aktivitelerin olduðu bir alanolacak. Ayrýca elektrik tellerini içeri aldýrdým. Ma-halle halký ile iletiþim içindeyim. Taziye evlerini vehastalarýn olduðu evleri ziyaret ediyor, sorunlarýnýdinliyorum. Ýnsanlar muhtarlýk binasýna geliyor,bana kolaylýkla ulaþýyor. Özellikle kadýnlar sorun-larýný daha rahat anlatýyorlar. Çalýþmalarýmda da

hayata geçirmek için her zaman ýsrarcý oldum. Busayede birçok kadýna örnek oldum, mutluyum.”

Seçilirse bu dönem mahallesine kreþ yaptýrma-yý isteyen Gemici, “Mahallemize bir kreþ þart, kreþyapýlmasý için ýsrarcý olacaðým” diyor ve kadýnlarher alanda bulunmasý gerektiðini söyleyerek söz-lerini bitiriyor.

‘SEMTPAZARLARINDAKADINLARA YER AYIRACAÐIM’

ZAVÝYE Mahallesi Muhtar Adayý Hati-ce Dönmez ise seçilirse öncelikle ma-halledeki telefon þebeke sorunu ile ilgi-leneceðini belirtiyor ve yapacaklarýnýsýralýyor: “Parkýn güvenliði ile ilgilene-ceðim. Sokak ýþýklandýrmasý çok sýkýntý-lý. Onlarla ilgileneceðim. Ayrýca mahal-lemiz nüfus olarak çok kalabalýk. Yöne-tim olarak zorluk yaþanacaðý için 2muhtarlýða bölünmesini talep edece-ðim.”

Tanýtým broþüründe kadýnlarý istih-dama katacaðýný söyleyen Dönmez “Birkreþ ya da ana okulu yaptýrmayý istiyo-rum çalýþan anneler için. Ayrýca kadýn-lar el iþi yapabilirler. Yaptýklarýný sat-malarý için bir kermes düzenleyeceðim,semt pazarlarýnda onlara bir alan ayrýl-masýný saðlayacaðým. Mahallemizde Ka-dýn Kültür Merkezimiz mevcut. Orayýdaha verimli hale getirmek için ilgilene-ceðim. Kültür Merkezimizde kadýnlarave gençlere yönelik kurslar baþlataca-ðým” diyor. Dönmez son olarak mahal-lenin çok büyük olmasýna raðmen özelgünler için bir alaný olmadýðýný belirti-yor. Bunun için de halkýn kullanýmýnaaçýk bir mekan yaptýracak.

‘MAHALLEMÝZE BÝR KREÞ ÞART’

ÇOCUKLAR VEGENÇLER ÝÇÝNAKTÝVÝTE ALANLARI

CEMAL Gürsel Mahallesi’nin bir diðermuhtar adayý ise Nayle Beyaz.Mahallesindeki birçok eksiklikten dolayýaday olduðunu belirten Beyaz“Mahallemizde semt konaðý, taziye evi,okul eksik. Kanalýn arýtma sistemieksik. Muhtarlýk binasý yok. Parkýniçinde ufak bir kulübe var büfe olarakkullanýlýyor normalde, muhtar oradagörev yapýyor” diyor.

Mahallesinde öncelikle sosyalaktivite alaný yapacaðýný belirtenBeyaz, “Semt konaðýnda çocuklara vegençlere sosyal aktivite saðlayacaðým.Ayrýca ihtiyaç sahibi birçok aile var,onlarý tespit edip onlara sosyal yardýmulaþtýracaðým. Okul yapýlmasýnýsaðlayacaðým. Güvenlik açýsýndanparklara kamera taktýracaðým” diyeanlatýyor yapacaklarýný. Çalýþmalarýnýda halk ile birlikte yapacaðýný belirtiyorBeyaz: “Ev ev gezeceðim, birebirgörüþeceðim, mahalle toplantýlarýyapacaðým. Halkýn tüm sorunlarýnýdinleyeceðim.”

PPAAÞÞAAKKÖÖÞÞKKÜÜ Mahallesi Muhtar Adayý HülyaGüler’in yanýna gidiyoruz þimdi de. Geçtiðimizdönemde de aday olan Güler de mahallesinde-ki eksiklikleri gördüðü için aday olduðunu söy-lüyor: “Emekli olduktan sonra evde kalmak is-temedim açýkçasý. Sonrasýnda etrafa baktýðýmzaman kadýnýn her platformda olmasýný düþün-

düðüm, kadýnlarla ilgili bir þeyler yapmak iste-diðim için aday oldum.”

Güler, “Mahallemizde ýþýklandýrma sorunuciddi sorun, tedirgin oluyoruz. Ýçinde kütüpha-nenin de olduðu, kadýnlarýn ve gençlerin katýla-bileceði kurslarýn ve sosyal etkinliklerin yapý-labileceði bir yer yaptýracaðým” diyor.

‘KADINLARLA ÝLGÝLÝ BÝR ÞEYLERYAPMAK ÝSTEDÝÐÝM ÝÇÝN ADAYIM’

Malatya’da muhtar adayý kadýnlar, önceliði kadýnlarýn hayatlarýný kolaylaþtýrmaya vereceklerini söylüyor. Ortakçaðrýlarý; “Kadýnlar olarak her alanda var olmalýyýz.”

Müslime KARABATAK

19. yüzyýlda sanayileþmenin artma-sýyla týka basa dolan iþçi kentlerin-de, bulaþýcý hastalýklar ve çocukölümleri de inanýlmaz artmýþtý.Fabrikalarýn, madenlerin, limanla-

rýn yanýndaki mahallelerin popülasyonusürekli gelen göçle artýyordu. Kadýn, er-kek, çocuk iþçiler, sabah gün doðmadangirdikleri fabrikalardan gece bitkin haldeçýkýyorlardý. Patronlar ne iþyerlerinin, nede iþçilerin yaþayacaðý evlerin koþullarýnýinsana yakýþýr hale getirmeye gerek duy-muþtu. Ýþçiler gelsin, çalýþsýn, ama mas-rafsýz yaþasýnlar! Ölürlerse, zaten yerlerinidolduracaklar sýrada bekliyordu.

Saatlerce saðlýksýz koþullardaki zor iþ-lerde çalýþma, tuvalet ve temiz su gibi alt-yapýlarýn yetersiz olduðu hatta olmadýðýberbat mahallelerde yaþama, ayný yataðý vehatta kýyafetleri temizleyemeden paylaþmakoþullarý içinde hastalýklar da iþçileþmeylebirlikte yayýlýyordu.

Kolera, tifüs, verem ve humma gibiölümcül bulaþýcý hastalýklar o kadar art-mýþtý ki mülk sahiplerinin oluþturduðukent ileri gelenleri bu duruma bir çözümbulmak zorunda kaldýlar. Çünkü iþçilerinikaybetmelerinin yanýsýra hastalýklar ken-dilerine de ulaþmaya baþlamýþtý.

YIKAMA EVLERÝ VE HAMAMLAR

Yoksullar Yasasý Komisyonu’nun Sek-reteri Edwin Chadwick, 1842’de ‘BüyükBritanya’daki Emekçi Sýnýflarýn SaðlýkKoþullarý Üzerine’ bir rapor yazdý. Has-talýklarýn emekçilerin kötü yaþama ko-þullarýna baðlý olduðunu söyledi ve dev-let ile ve yerel yönetimlerin temiz su,kanalizasyon sistemi ve evlerden ve so-kaklardan çöp toplama sistemi saðlama-sý gerektiðini savundu. Chadwick, bunubabasýnýn hayrýna önermiyordu elbette;ona göre yoksullar, emekçiler için yapý-lan her yatýrýmýn ülkeye yararý olacaktý.Temizliðin toplumsallaþtýrýlmasý, hasta-lýklarýn önlenmesi ve emekçilerin daha

etkili çalýþmasý için gerekliydi.1846’da Yýkama Evleri ve Hamamlar

Yasasý çýkarýldý. Bu tarihten önce þehirler-de yýkama evleri ve hamamlar varsa da, buyasa belediyelerin yeni yerler açmasýnýteþvik ediyordu. 1915’e gelindiðinde Birle-þik Krallýk’ýn neredeyse her küçük kasa-basýnda bir tane yýkama evi ve hamam ku-rulmuþtu.

Yýkanmak ve çamaþýrlarý, çarþaflarý yý-kamak daha kolay olmuþtu iþçi sýnýfý için.Fakat, kadýnlarýn üstlendiði yýkama iþi,gerçekten emek isteyen bir iþti. Öncelik-le, bebek arabalarý ya da el arabalarýnadoldurulan çamaþýrlar yýkama yerlerinegetiriliyor, yýkama sýrasý geldiðinde sa-bunlu sýcak suda çitileniyor, durulanýyor,sýkýlýyor ve kurutma için ayrýlmýþ odalaraasýlýyordu. Yýkama yerleri bu kadýnlariçin ayný zamanda sosyalleþme alanlarýdemekti. Sevdikleri arkadaþlarýyla çama-þýr gününü ayarlayýp birlikte yýkýyor, laflý-yor, dedikodu yapýyor, iþin yorucu yanýnýbiraz olsun dindiriyorlardý. Bazý yýkamayerlerinde anneleri rahatça iþlerini yapa-bilsin diye küçük çocuklarýn oynayabile-

ceði kreþ türü yerler bile vardý.

20 YIL SÜREN EYLEMLER50’lerin sonlarýnda çamaþýr makinele-

rinin çýkmasýyla ve konutlarýn düzenlen-meye baþlamasýyla yýkama yerlerine olantalep azalmaya baþlayýnca belediyeler ka-patma planlarý yapmaya baþladý. Bu kadarzorlu bir iþten kurtulduklarý için sevinme-si beklenen kadýnlar ise kapatmalara kar-þýydý. Yýkama yerlerinde dost, yoldaþ olankadýnlar, bu birlikteliklerini, çocuklarýnýnkreþlerini kaybetmek istemiyorlardý.

1962’de Edinburgh’teki sular bu sefersadece çamaþýrlarý yýkamak için deðil, ka-patma planlarýný bozmak için kaynadý.Steamy (buharlý) adýný verdikleri yýkamayerlerini korumak için protesto yapma ka-rarý aldý kadýnlar.

Çamaþýrýný yýkayýp asanlar hemen ka-patmalara karþý dilekçeyi imzalýyor, arka-daþlarýna da imzalatýyordu. Böylece, hýzla400 dilekçe toplandý ve kapatmalarý engel-lediler.

Bu eylemler yaklaþýk yirmi yýl boyuncasürdü. Belediye ne zaman kapatmaya yel-tense, kadýnlar çamaþýrlarý býrakýp döviz-lerini kaparak protestolar yapýyor, halktoplantýlarý düzenliyor, toplu mektup vedilekçeler yazýyor, belediye üyeleri arasýn-da lobi yapýyorlardý. Kadýnlarýn direncineraðmen Edinburgh’taki son yýkama yeri1982’de kapatýldý.

Kaynakça:https://wealothianwomensforum.org.uk/Brea-

kingtheMould/whouses.html wealothianwo-mensforum.org.uk

https://www.liverpool.ac.uk/media/li-vacuk/research/heroima-

ges/Sheard,Baths,and,Wash,houses,SHM,pa-per.pdf Public Baths and Wash-houses in Bri-

tain 1847-1915

Mesele çamaþýr yýkamak deðilVAROÞLARIN AZÝZESÝ

BÝRÇOK kaynakta Birleþik Krallýk’taki ilkçamaþýrhanenin 1842’de Ýrlanda göçmeniLiverpoollu Kitty Wilkinson tarafýndanoluþturulduðu yazýyor. Her ne kadar yazarJohn Dobie 1972’de yaptýðý bir araþtýrmayadayanarak Kitty’nin hikayesinin biraz mit-leþtirildiðini söylese de, Kitty özellikle Li-verpoollular için bir halk kahramaný.

Ailesiyle daha fazla iþ imkanýnýn oldu-ðu için Ýrlanda’dan Liverpool’a göçer. Yol-culuk sýrasýnda geminin karaya oturma-sýyla babasý ve küçük kýz kardeþi boðulanKitty -tam adýyla Catherine- annesiyle bir-likte varýr Liverpool’a. Daha 11’inde annesi-ni býrakarak baþka bir þehirde karýn toklu-ðuna fabrikada çalýþmak zorunda kalýr. 7sene sonra döndüðünde, annesiyle birliktetemizlikçi olarak çalýþýr. Eþi bir denizcidirve babasý gibi onu da denizde kaybeder.Ýki çocuðunu temizlikçilik yaparak geçin-dirmektedir. Özellikle çamaþýr sýkmada okadar maharetlidir ki, bir çamaþýrcý olarakdevam eder yaþamýna. Depo amelesi olanikinci eþiyle kiraladýklarý evde mütevaziyaþamlarýný sürdürürlerken 1832’de kolerasalgýný baþlar.

Mahallelerinde tek su kaynatma kazanýKitty’ninkidir. Kendisi ve ailesini temiz tu-tarak hastalýktan korur. Ama oldukça fakirolan mahallesinde hastalanan komþularý-nýn da, onun evine gelip kaynar suda kýya-fetlerini yýkamasýna izin verir. Aileleri has-ta olan küçük çocuklara kendi evinde ba-kar, hastalýktan korur. Söylentiye göre,Kitty’nin mutfaðýndaki su kaynatýlan ka-zan, yýkama evi fikrini ortaya çýkarmýþ ve14 yýl sonra kurulan Frederick Sokaðý’nda-ki yýkama yerinin ilk müdürü Kitty olmuþ-tur. 1860’ta ölen Liverpoollu Kitty, ‘Varoþ-larýn Azizesi’ olarak anýlýyor. 2012’de anýsý-na, St. George merkezinde mermer anýtyapýldý.

Page 17: Umudu ve direnci büyütelim ki bahar gelsin ekmek …...ne demek? Kendine ev hanýmýyým diyen, parça baþý iþ alýp yapýyor, iþsiz bir kadýn iþ ararken ev temizliðine gidiyor,

18 7

Bizler Tayaþ Gýda fabrikasýn-dan iþçiler olarak sizleresesleniyoruz. Asgari ücretzammýnýn açýklanmasýnýnardýndan fabrikada pek çok

arkadaþýmýz “Asgari ücret böyle olduy-sa acaba bizim maaþ zamlarý nasýl ola-cak” diye konuþmaya baþladý. Çünküasgari ücretin 2020 TL olmasý biz iþ-çileri tam olarak tatmin etmese depatronlarý rahatsýz etmiþ olacak ki pekçok yerde olumsuz þeyler duyuyoruz.Ne mi duyuyoruz? Pek çok iþ yerindeiþverenlerin maaþý bankaya yatýrýp,

zammý elden geri isteyeceðini duyur-duðunu ya da “Bu zam çok fazla” di-yerek iþten atmalarýn baþladýðýný... Bi-zim patron da asgari ücret zammýnýpanoda duyururken asgari ücretin1829 TL yani net tutarýný yazýyor, AGÝkýsmýný dahil etmiyor. Oysaki geçen yýl1603 TL diye yazýyordu panoda. Evetfarkýndayýz ki asgari ücretin gerçektutarý budur (1829 TL), AGÝ zatendevletin her çalýþana çocuk sayýsý ka-dar yatýrdýðý tutardýr.

Ekonomik krizin faturasýný her ge-çen gün daha derinden hissediyoruz.Patronlarýn krizi fýrsata çevirip az iþçiy-le çok iþ yaptýrmaya çalýþtýðýnýn ya daiþçilerin kazanýlmýþ haklarýný týrpanlan-maya çalýþtýðýný da duyuyoruz. Þimdibütün patronlar böyle de Tayaþ patronufarklý mý? Önümüzdeki dönem bizimmaaþ zamlarýmýz da belli olacak. Patronbiz istemeden kendiliðinden bize iyibir zam mý verecek? Asgari ücretin bileiþçilerin ihtiyacýnýn çok altýnda belir-lendiði bir dönemde böyle bir þeyi bek-lemek ham hayal olur.

Fabrikadaki pek çok arkadaþýmýzzammýn daha gelmeden eridiðini açýk-ça söylüyor. Geçen yýl bu zamanlarda 1ya da 2 liraya yediðimiz ýspanak þimdi7-8 lira. Doðalgaz faturasý en düþükteyaktýðýmýz halde 250 liradan aþaðý gel-miyor. Anlayacaðýnýz ne ýsýnabiliyoruzne de doyuyoruz.

Her zaman olduðu gibi yine iþtençýkarmalar, ücretsiz izinler gündemdeTayaþ iþçisi hiçbir zaman yýllýk izniniistediði, ihtiyacý olduðu an kullanamý-yor. Herkesi sýrayla kýþýn ortasýnda yýl-lýk iznini kullanmaya zorluyorlar. Yazadair planlarýmýz hayal oluyor bu yüz-den de. Çünkü fabrikanýn ihtiyaçlarýiþçinin ihtiyacýndan önce geliyor.

Fabrikamýzýn en önemli sýkýntýlarýn-dan biri de içme suyu. Müdürler hazýrsu içerken bize sözde arýtýlmýþ çeþmesuyu veriliyor. Etrafý kirli ve su birikin-tisiyle dolan bu çeþmeden su içmek zo-runda kalýyoruz. Fabrikanýn her yerinekameralar yerleþtirildi ve kameralarýnsesi de kaydettiði söyleniyor. Anlaþýlano ki Tayaþ patronu korkuyor. Bu korku-nun sebebi ne olabilir? Ýþçilerin yan ya-na gelmesinden, memnuniyetsizlikleri-ni dile getirmesinden korkan iþverenbizleri bu þekilde engelleyebileceðinidüþünüyor. Sendikalaþmamýzdan, tekses olmamýzdan korkuyorlar. Düþün-dükleri tek þey kârlarýnýn artmasý, bizde iþçiler olarak kendi gücümüzün far-kýna varmalýyýz. Koskoca Tayaþ patronuiþçilerin yan yana gelmesinden bu ka-dar korkuyorsa; býrakalým o korksun.Biz yan yana gelelim, bir olalým, sendi-kalý olalým.

GEBZE

Ne ýsýnabiliyoruz, ne doyabiliyoruz!

Nurgül DENÝZ Malatya

Malatya’da kayýsý demekay sonunu getirebilmekoluyor. Ailenin gelirinekatký saðlamak amacýylabirçok kadýn kayýsý fab-

rikalarýnda çalýþýyor. Kayýsý üretiminin toplamadan iþleme-

ye kadar her aþamasýnda yoðunlukla ka-dýn iþçiler çalýþýyor. Yazýn toplama zama-ný bir bahçeye ya da kýþýn buz gibi birfabrika iþletmesine baktýðýnýz zamanyazmalarýný sýkýca dolamýþ, kollarýný dir-seklerine kadar sývamýþ kadýn iþçiler gö-rürsünüz.

Özellikle tatil dönemlerinde iþçi sayý-sýnda yoðun bir artýþ olur. Öðrencilerharçlýklarýný çýkarmak için iþletmeleridoldururlar. Çalýþan kadýn iþçilerin yaþaralýðý 15 – 55 yaþ arasýnda deðiþir.

Þimdi bu soðuk kýþ gününde günü-nün 10 saatini soðuk iþletmelerde geçi-ren kayýsý iþçilerinin çalýþma hayatýný,fabrikada geçirdikleri bir günü onlardandinleyelim.‘BU ZAMANDA ÝÞÇÝYÝDÜÞÜNEN YOK’

23 yaþýndaki kendi deyimiyle ‘Diplo-malý Ýþçi’ Satý tüm gün çalýþmanýn dýþa-rýdan göründüðünden daha zor olduðu-nu söylüyor; “ Ýnsan içine girince anlý-yor” diyor; “Ama buna katlanmak zorun-da olduðumu hep kendime söylüyorumve paydosa kadar sabrediyorum” . Ýþçiücretlerinin yeterli olmadýðýný düþünenSatý, “Türkiye’de hayat þartlarý çok zor.Yürüdüðün zaman bile para gidiyor. Oyüzden aldýðýmýz ücretler yetmiyor. Buzamanda iþçiyi düþünen yok, herkes ken-dini düþünüyor” diyerek hayat pahalýlý-ðýndan yakýnýyor. Satý bu yýl üniversite-

den mezun olmuþ ve ailesine destek ol-mak için çalýþmaya baþlamýþ: “Kendi bö-lümümün atamasý yok. KPSS’ye girdim,75 aldým, atanamadým. Mecburen anne-min çalýþtýðý yerde çalýþmaya baþladým.”Baþlarda okula verdiði onca emektensonra burada çalýþmaya baþlamanýn zo-runa gittiðini söylüyor: “Ama sonrasýndaen azýndan kimseye muhtaç deðilim,kendi ayaklarýmýn üzerinde durabiliyo-rum dedim.”‘TATÝLÝN DEÐERÝNÝANLIYORUZ!’

Tatillerde çalýþan lise öðrencisi Neticede ailesine yardým etmek için çalýþanlar-dan. “Ýþe baþlarken ne kadar yorgun baþ-lasak da o günün biteceðini ve eve gidece-ðimizi biliyoruz. Para kazanmalý ve kazan-dýðýmýz paranýn hakkýný vererek çalýþmalý-yýz. Onun için her ne kadar istemesek deiþimizi yapýyoruz” diyor. Hafta içi okulahafta sonu fabrikaya gitmenin yorucu ol-duðunu söylüyor: “Ama burada hayatýnzorluklarýný görüyoruz ve derslerimizedaha iyi çalýþmamýz gerektiðini fark edi-yoruz. Parayý hep deðersiz olarak nitelen-

diriyoruz, ama yaþamak için ona baðlý ol-duðumuzu biliyoruz.” Netice, “Buraday-ken tatilin ne kadar deðerli olduðunu an-lýyoruz.” derken gülümsüyor. Zamlar kar-þýsýnda alýnan ücretlerin eridiðini belirtenNetice; “Asgari ücretle geçinenler geçimi-ni zar zor saðlýyor. Biz de bu koþullardaailemize destek olmak için çalýþmak zo-runda kalýyoruz. Bu þekilde Türkiye’ningeliþeceðini sanmýyorum” diyor. Eðitimsisteminin eksikliklerinden yakýnan Neti-ce; “Ben meslek lisesindeyim. Diðer lise-lerden çok farklý dersler görüyoruz ve aynýsýnava giriyoruz. Bu haksýzlýk” diyor. Ge-lecekte iþ bulma kaygýsý taþýdýðýndan bah-sediyor. ‘ZAM OLSA DA ELÝMÝZDEYÝNE BÝR ÞEY KALMIYOR!’

Yýllardýr kayýsý da çalýþan Remziye,tüm gün ayakta durmanýn çok yorucu ol-duðunu dile getiriyor: “Sabahtan akþamakadar ayakta duruyoruz ve çok yoruluyo-ruz” Aldýðý maaþýn yetmediðini belirtenRemziye “Maaþ geldiði gibi gidiyor yaniyine elimizde para adýna bir þey olmu-yor” diyor.

MALATYA’DA KAYISI FABRÝKASINDA ÇALIÞAN KADINLAR ANLATIYOR

‘Bu ücretlerle geçim zor, gelecek kaygýsý çok’

Neslihan KARÝkitelli / Ýstanbul

Yerel seçimlere haftalar kala ye-rel yönetimleri ilçemizdeki ka-dýnlarla konuþtuk. Ýkitelli’dekikadýnlarýn öncelikli talebiçocuklarýný güvenle býrakabi-

leceði ücretsiz kreþler. Kadýnlar ayrýcakendilerini güvende hissedecekleri ma-halleler istiyor.

Taciz ve þiddete maruz kalmamak vemahalle baskýsýndan kurtulmak için top-lumsal eðitim seminerlerinin gerçekleþ-mesi de talepleri arasýnda. Ýkitelli’denGül, Neriman, Dilek ve Saniye nasýl birmahalle ve ilçe istediklerini bize iþte böy-le anlattý...ÇOCUKLARIMIZ EVE HAPSOLDU

GÜL: Çalýþan aileler ve çocuklarý içinmahallelerde kreþler açýlmalý. Mahallele-rimizde eskiden daha fazla park vardýama þu anda neredeyse hiç yok denecekkadar az. Herhangi bir doðal afete gidebi-leceðimiz toplanma alanlarý bile yok.Korkumuzdan çocuklarýmýzý evlere hap-sediyoruz. Dýþarý çýktýklarýnda sadecekaldýrýmlarda oynamalarýna izin veriyo-ruz. Kaldýrýmlar ve yollar arabalardan ge-çilmiyor. Mahallerde araçlarýn park edile-ceði bir park alaný yapýlsa rahatlýkla so-kaklarda kaldýrýmlarda yürüyebiliriz,korkmadan çocuklarýmýzý sokaða býraka-biliriz.

Sokak ýþýklandýrmalarý yetersiz. Bengece vardiyalarýnda eve dönerken zorlaný-yorum çünkü ne kadar servislerle gitsekbile evlerimize kadar býrakýlmýyoruz vekendi sokaðýmýzda yürürken bile tedir-gin oluyoruz. Daha güvenle yürüdü-

ðümüz sokak-lar istiyoruz.

KADINLAR KARANLIKTAÝÞE GÝTMEK ÝSTEMÝYOR

NERÝMAN: Elli yaþýndayým ama beþyýldýr çalýþýyorum. Ýki tane çocuðum var.Biri 22 diðeri ise 16 yaþýnda. Onlarý ilkdoðurduðumda yalnýz baþýma büyütüyorolmaktan kaynaklý ciddi sýkýntýlar yaþa-dým. Eþim tek baþýna çalýþýyor ve geçimi-mizi tek baþýna saðlamaya çalýþýyordu.Ben çalýþmak istiyordum ama çocuklarý-ma bakacak kimse olmadýðý için çalýþa-madým. Yeni seçilecek olan ilçe belediyesibugün kadýnlar daha rahat çalýþabilsinlerya da daha rahat hareket edebilsinler diyekreþler açmalý. Ben çocuklarýmý çok öz-gür büyütemedim çünkü onlarý býrakabi-leceðim hiçbir alan yoktu. Hep peþlerindeolmak zorundaydým. O dönem kreþ olsay-dý çalýþabilirdim. Ne saðlýk güvencem nede geleceðe dair bir birikimim var. Sabah-larý iþe giderken kadýnlarý görüyorum.Toplu bir þekilde iþe gidip gelmeye çalýþý-yorlar çünkü sabahýn çok erken saatinde,karanlýkta yollara düþüyorlar. Aydýnlatma-lar yeterli deðil. Yollar güvenli deðil. Ka-dýnlar sokaklarda hiçbir baský altýnda kal-madan hareket edebilmeli. SIÐINMAEVLERÝ ÝSTÝYORUZ

DÝLEK: 30 yaþýmdayým ve 10 yýldýrçalýþýyorum. Bir kadýn olarak yolda rahatyürüyemiyorum. Ýnsanlar bir kadýna farklýgözle bakýyorlar ve kendimi rahat hisset-miyorum. Belediyeler bu konuda eðitim-ler verebilir, seminerler düzenleyebilirler.

SANÝYE: Bir park alanýmýz yok, söy-le bir yürüyüþ yolumuz yok. Mahallem-de rahat rahat yürüyemiyorum. 3 tane

çocuðum var. Okullar tam gün ol-saydý geliþ gidiþ saatleri belli olur-du. Bir iþe girip çalýþabilirdim.Býrakabilecek bir yerim yok. 20

yýldýr evliyim ve evdeoturuyorum. Bele-diyelerin ücretsizkreþleri olsaydý,þimdi 15 yýldýr si-

gortalý çalýþý-yor olur-dum. Kadýnsýðýnmaev-

leri yetersiz.Daha önce

kadýn sýðýn-maevine gittim,ama pek çok se-beple hemen al-mýyorlar. Zatenen yakýn sýðýn-maevi de Bahçe-

lievler’de. Kadýnla-rýn hýzla ulaþabile-ceði bir sýðýnmaeviyakýnlarda yok. Ma-hallemizde sýðýnma-evi istiyoruz.

Nursel ÝNALCUKAnkara

Yerel seçimler yaklaþýyor.Kadýnlarýn yerel yönetim-lerdeki temsiliyeti çokdüþük. Sadece belediyebaþkanlýklarýnda deðil,

muhtarlýklar düzeyinde bile durumbu. Oysa kadýn muhtarlarýn deneyim-leri yerel yönetimlerde kadýn var-lýðýnýn önemini gösteriyor.

Deneyimlerini dinlemek üzere De-metevler Lalegül Mahallesi MuhtarýEbru Mert’in kapýsýný çaldýk. Mahalle-sindeki ekonomik sorunlarýn yaný sýrakadýna yönelik þiddet ve çocuklara yö-nelik taciz sorunlarýný konuþtuðumuzMert, eþinden boþanmýþ ve kendi ayak-larý üzerinde durabilen bir kadýn olarakbize deneyimlerini ve neler yapýlmasýgerektiðini anlattý.

Muhtar Ebru Mert, mahallede tacizolaylarý ve ekonomik sýkýntýlarýn sondönemde arttýðýný ifade etti. Mahallesakinlerinin muhtarlýða özellikle kadýnayönelik þiddet olaylarýyla geldiðini anla-tan Mert, baþýndan geçen bir olayý daaktardý:

“Yakýn zamanda mahallede ikameteden bir kadýn, gördüðü þiddet nede-niyle muhtarlýða geldi. Þiddetin yanýn-da kendi öz yeðeninin de kuma getiril-diðini söyleyen kadýna sýðýnmaevlerinegitmesi gerektiðini, Aile, Çalýþma veSosyal Hizmetler Bakanlýðýndan yardýmalmasý gerektiðini söylesek de kadýnhâlâ o evde yaþamaya ve þiddet görmeyedevam ediyor. Kadýn gelenek, töreler veaile baskýsý nedeniyle burada yaþamakzorunda kaldý.”

Mahallede yaþanan bir taciz olayý iseengelli bir kadýna yönelik yaþanmýþ. 20yaþýnda engelli genç kýzýn para karþýlýðý

erkeklerle iliþkiye girmeye zorlandýðýmahalle sakinleri tarafýndan muhtarEbru Mert’e aktarýlmýþ, Mert de duru-mu Aile, Çalýþma ve Sosyal HizmetlerBakanlýðýna bildirmiþ. Bakanlýk tarafýn-dan durum takibe alýnmýþ sonrasýndaise genç kadýn sýðýnmaevine yerleþtiril-miþ.

Daha çok düþük gelirlilerin yaþadýðýDemetevler’de son zamanlarda kadýn-lar ekonomik durumunun kötüleþmesive iþ bulmak için muhtarlýða uðrar ol-muþ. Yoksul vatandaþlarýn da maddiyardým için muhtarlýða geldiðini anla-tan Mert, vatandaþlarý belediyeye, vakýf-lara, sosyal yardým kurumlarýna yönlen-dirdiði söylüyor. Kadýnlarý çeþitli yar-dým kuruluþlarýna yönlendirse de kendiçabalarýyla da kadýnlara yardým etmeyeçalýþtýðýný belirtiyor.

Mahallede kadýnlarýn okuma yazmabilirliðini sorduðumuz Mert okumayazma bilen kadýnlarýn oranýn hiç iyiolmadýðýný söylüyor ve yine karþýlaþtýðýbir durumu aktarýyor: “Yaþlý bir kadýnokuma yazma seferberliðine katýldý fa-kat sýnýflarýn çok kalabalýk olmasý sebe-biyle okuma ve yazmayý öðrenemediði-ni söyleyerek muhtarlýða baþvurdu.Özel ders alabileceði bir öðretmen sor-du. Böyle bir talep karþýsýnda çok heye-canlandým tabii, ona gönüllü öðret-menlik yapabileceðimi söyledim.”

Sonuç olarak kadýnlarla ilgili hertürlü sorunda sistemin yeterli iþle-mediðini ancak bir kadýn muhtar ola-rak kendi bireysel çabalarýyla bir þey-ler yapmaya çalýþtýðýný, çözüm nokta-sýnda da kendisini yalnýz hissettiðinibelirtiyor. Ardýndan kadýnlarýn herkoþulda gücünün farkýna vararakayaklarý üzerinde durmalarý ve hayatýnher alanýnda var olmalarý gerektiðinivurguluyor.

Kadýnlar kreþ ve park istiyor

Kadýnlar gücünün farkýnda olmalý DEMETEVLER LALEGÜL MAHALLESÝ MUHTARI EBRU MERT:

Page 18: Umudu ve direnci büyütelim ki bahar gelsin ekmek …...ne demek? Kendine ev hanýmýyým diyen, parça baþý iþ alýp yapýyor, iþsiz bir kadýn iþ ararken ev temizliðine gidiyor,

6 19

Merhaba ben 10 yaþýnda an-nemi kaybedip, ailemdenpek destek görmeyip, kös-tek olan kardeþlerime vezor hayat koþullarýna rað-

men asgari ücretle çalýþýp hayata umutlatutunmaya çalýþan 34 yaþýnda bir kadý-ným. Hemen hemen her iþte çalýþtým;tezgahtarlýk, satýþ elemanlýðý, güzellikuzmanlýðý (sertifikalý), sekreterlik, büroelemaný vs.

Bundan 5 ay evveline kadar OS-TÝM’de bir jeneratör firmasýnda çalýþý-yordum. Ýþleri çok iyi olan bir firmaydýama, 15 Temmuz sonrasý iþler kesildi,patron çýkýþýmýzý verdi, iþsizlik maaþýnabaðlandým. 10 ay 680 lirayla geçinmeyeçalýþtým ve sürekli iþ aradým, hâlâ içerdealamadýðým 7 bin lira maaþým var.

Gel zaman git zaman iþ aramaya de-vam ettim, bu arada ev temizliklerine gi-dip geçinmeye çalýþtým. Bu arada arka-daþýmýn babasýnýn vasýtasýyla OSTÝM’debir alüminyum firmasýnda 19 Ekim’de

iþe baþladým. Tabii onca emeðe, iþ bil-meme raðmen baþladýðým iþ çay servisive yemek yapmaktý. Yanlýþ anlaþýlmasýnküçük gördüðümden deðil, hiç yapmadý-ðýmdan benimseyemedim. Benim aldý-ðým maaþ 1700 lira. Þimdi asgari ücret

oldu 2 bin 20 lira. Ben þimdi bu ücretialacak mýyým, yoksa iþten mi atýlacaðým?Atýlýrsam baþka bir iþ bulabilecek mi-yim? Kafamda sürekli sorular...

Yani çalýþýyoruz ama gelin bir de bizesorun. Zaten geçinemiyorduk, þimdi her

þey daha da ateþ pahasý. Önceden mar-kete gidince 100 liraya pek çok þey alýr-ken, þimdi 170 lira harcamadan marketdýþýna çýkamaz oldum.YAPILAN ZAMMI GERÝ ÝSTÝYORLAR

Patronlar asgari ücret zammý belliolur olmaz baþlamýþ, “Ya iþten çýkarsýnýzkendi isteðinizle ya da ben sizin ücreti-nizi zamlý yatýrýrým, üzerini siz bana el-den iade edersiniz” diye. Siteler’de birþirket sahibi çalýþanlarýna aynen böyledemiþ. Haydi bunu da siz açýklayýn. As-gari ücret arttý da sanki herkes istediðiniyiyip içip giyinecek, o asgari ücreti tasta-mam alabilecek mi zannediyorsunuz. 2bin 20 lira da yapsanýz biz yine geçine-miyoruz, yine geçinemiyoruz. Bizlerinemekçi olarak gönlü rahat, ýrgat gibi ça-lýþýyoruz. Ya peki diðerlerinin vicdaný ra-hat mý? Gece uyurken kafalarýný yastýðarahat koyabiliyorlar mý?

OSTÝM’den bbir kkadýn iiþçi ANKARA

Patronlar asgari ücreti bile çok görüyor

PATRONLARIN KRÝZ FIRSATÇILIÐI:

Ýþçi daha az, iþ daha yoðun, ücret düþükNeslihan KAR

Esenyurt / Ýstanbul

Esenyurt’daki tekstil ürünlerinindepolanýp Türkiye’de ve çeþitliülkelerde bulunan maðazalaradaðýtýmýn yapýldýðý bir iþyerin-den kadýn iþçi arkadaþlarla

sohbet ettik. Yaþamlarýna ve ülke ekono-misine dair söyleyecekleri vardý kadýnla-rýn. Sohbet ettiðimiz kadýnlar içerisindebu zamana kadar hep AKP’ye oy vermiþkadýnlar da vardý. Daha biz sormadan baþ-ladýlar, canlarýný yakan meseleleri anlat-maya...

Kadýnlar öncelikle ekonomidenþikâyetçi. Özellikle gýda ürünlerinialamadýklarýný söylüyor birçoðu.Bazýlarý evlerinde doðalgaz olmasý-na raðmen kömür sobasý kullaný-yor. Ýþçilerden Ayþe, geçtiðimiz gün-lerde salata malzemesi almak içinmarkete gidiþini þöyle anlatýyor;“Tezgahta iki çeþit vardý biri dahapahalý diðeri çürük ve biraz dahaucuzdu. Ben de ucuz olaný aldýmyarýsýný çöpe atacaðýmý bile bile. Üççocuk okutuyorum. Ne yaparsam ya-payým bir þeyler hep eksik kalýyor.”

“Bu halimize de þükür” diyen ka-dýnlar da vardý sohbet ettiklerimiz

içerisinde ancak memleket halini, yaþadý-ðýmýz durumlarý konuþtukça þükretmekzorlaþýyor. Sohbetin ilerleyen dakikalarýn-da söz alan Nergis adlý iþçi, “Bizim iþye-rinde asgari ücrete gelen zam çok tartýþýl-dý. Bir taraftan ‘fena yapmadýlar hani’ de-yip bir taraftan da ‘bu maaþla da ay sonugelir mi’ diye çok konuþtuk. ‘Hükümet iyiyaptý ama iþveren artý 400-500 daha yap-malý’ diye bolca konuþuldu. Ama iþyeri ekzam yapsa bile yapýlan zamla geçinebile-cek miyiz?” diyor.

SUDAN SEBEPLERLETUTANAK TUTUYORLAR

Kadýnlar çalýþma koþullarýnýn aðýrlý-

ðýndan da bahsediyor. Leyla giriyor busefer söze; “Benim çalýþtýðým bölümdeaðýrlýklý olarak kadýnlar çalýþýyor ve iþi-miz gereði kolileri paletlerden masamýzaalarak çalýþmak zorundayýz. Genelde ko-liler taþýyamayacaðýmýz kadar aðýr oluyor.Birçok kadýn arkadaþýmýzýn bel fýtýðý gibirahatsýzlýklarý oluyor. Bir tane kadýn ar-kadaþ iþyerinin sunduðu anlaþmalý çýkýþhakkýný kullanmak istedi ancak iþyeribunu kabul etmedi. Gerekçe de ilk ola-rak saðlýk problemi olanlarý yani bel fýtýðýolanlarý çýkarmayý tercih etmeleriydi vebu yüzden de çýkýþýný onaylamadýlar. An-laþmalý iþ çýkýþý yapan arkadaþlarýmýzla

hala görüþüyoruz. Üç aydýr iþtençýkmýþ olmalarýna raðmen hala iþbulamadýlar ve bu zaman zarfýndaçalýþamadýklarý için daha çokborçlandýlar. Sekiz saat çalýþma-mýza raðmen çalýþma tempomuzon iki saate denk geliyor. Bu yo-ðun tempoyu kabul etmek zorun-da kalýyoruz. Çünkü tutanaklarlabizi korkutuyorlar. Her tutanakprimlerimizden kesilen ücret an-lamýna geliyor. Bu nedenle de ço-ðumuz ses çýkaramýyoruz. Bizimdepoda tutanak yediði için iþtenatýlan iþçiler de oldu. Kriz dönemibirçok iþyerinde iþten çýkarmala-rýn olduðu, bizim iþyerinde de tu-

tanaklarla birlikte iþçilere iþten çýkmakisterseniz tazminatýnýzý verelim çýkýn uy-gulamasýnýn patron tarafýndan dayatýldý-ðý bir süreç. Sudan sebeplere geri bildi-rim alan arkadaþlarýmýz var. ‘Sebilden suiçtin’ denilip tutanak tutulan arkadaþlarý-mýz var. Su içmek insani bir ihtiyaç ol-masýna raðmen ‘çalýþýrken su içip kayta-rýyorsun’ diye tutanak tutuluyor. Çalýþan-lar iþten çýkmaya zorlanýyor ve bu þekil-de kendileri çýkartmamýþ da biz çýkmýþýzþeklinde ifade ediliyor. Kriz süreçlerindedaha az insanla daha fazla iþ yapmak vede iþlerin yoðun olmamasýndan kaynaklýdaha az iþçi barýndýrmak kaygýsýyla buuygulamalar yapýlýyor.”

BORCU OLAN ÝÞÇÝLERKIDEM TAZMÝNATINISIFIRLIYOR

Leyla’nýn ardýndan Meryem devamediyor; “Bizim iþyerinde kýdem sýfýrla-ma diye bir uygulama var. Yedi senedirçalýþan bir arkadaþ borcu olduðundankaynaklý kýdem sýfýrlama talep etti. Buarkadaþýn kýdemi sýfýrlanarak tazminatýverildikten sonra, bir gün iþ yokken pa-lete oturduðu için hakkýnda tutanak tu-tuldu ve iþten çýkartýldý. Benim deborçlarým var. Altý yýldýr çalýþýyorumburada. Ben de kýdem sýfýrlayayým diy-ordum, bu olayý duyunca vazgeçtim.”

Gülþah KAYA

Ocak itibarý ile Türkiye’de vizyo-na giren ‘Kefernahum’, Can-nes’da jüri özel ödülü almasý-nýn ardýndan þimdi de Oscariçin konuþuluyor. Yoksulluk,

savaþ, göç, istismar, sömürü ve daha pekçok Ortadoðu gerçeðini anlatan film, aslýn-da ve ne yazýk ki sýradýþý bir konuya sahipolmamasýna karþýn, sinema izleyicilerininbüyük beðenisini topluyor. Filmin birçocuk üzerinden anlatýlmasý sebeplerdenbiri olabilir. BÝR KAN BAÞKA BÝR KANA NASIL UZANIR?

Film, 12 yaþýndaki Zain’in elleri kelepçe-li bir halde mahkeme salonuna getiriliþi veailesinden kendisini doðurduklarý için da-vacý oluþu ile baþlýyor. Sonra hikayede geri-ye dönüldükçe, akan bir kanýn baþka bir ka-na nasýl uzandýðýný izliyoruz.

Sorulduðunda Zain’in bile sayýsýný tamolarak bilemediði kardeþleriyle uyuduðu ya-takta, bir sabah uyandýðýnda bir damla kangörür. Daha sonra küçük kardeþleri ile so-kakta satýcýlýk yaparken kýz kardeþi Sahar’ýnþortunda da kan görünce Sahar’ý aldýðý gibihemen eve götürüp þortunu yýkar. Kýz kar-deþine bu durumu herkesten saklamasýnýtembihledikten sonra çýrak olarak çalýþtýðýbakkaldan birkaç paket ped çalýp kýz karde-þine götürür.

Yaþadýklarý mahallede tarifi zor bir yok-sulluk vardýr. Zain’in ailesi de bu yoksullu-ðun bir parçasý. Filmde görünen çocuklarýnhemen hepsi, bakýmsýzlýktan periþan du-rumdadýr. Ayný çocuklar, yaþlarý kaç olursaolsun, bir þekilde çalýþarak eve para getir-mektedir. Fakat ailenin geçiminin esas kay-naðýnýn “çalýþma” olmadýðýný, eczanedenalýnan ilaçlarla yapýlan uyuþturucudan ve ai-lenin pek çok ferdinin cezaevinde oluþun-dan anlýyoruz.

Bu yoksulluðu bir nebze azaltmanýnyollarýndan biri sofradan tabak eksiltmek-tir. Üstüne bir de hediye almak isteniyorsatek yol çocuklardan birini evlendirmektir.Zain tam da bu nedenle Sahar’ýn regl olu-þunu ailesinden gizlemek ister. Çünkü ya-þanan yerde, adet görmeye baþlamak artýkevlenilebileceðini gösterir. Zain ise çoksevdiði kýz kardeþinin birkaç tavuk karþýlý-ðýnda satýlmasýný istemez. Buna kolaycaengel olamayacaðýný anlayýnca önce kýzkardeþini kaçýrmanýn yollarýna bakar... Bü-tün film boyunca olduðu gibi Zain’in ya-þamdaki bütün çabalarý çocukçadýr... Ha-liyle kardeþini kaçýrma çabasý da çare ola-maz ve bir gün yanýnda çýraklýk yaptýðýbakkal gelip 11 yaþýndaki Sahar’ý kendisine“eþ” yapmaya götürür. Filmin belki de enetkileyici sahnelerinden biri Sahar’ýn zorlagötürülüþüdür. Öyle ki ekranýn girip engel-lemek istiyorsunuz.

Zain, kardeþini kaçýrmak için yaptýðý ha-zýrlýðý kendi kaçýþý için kullanýr. Nenesinegitme niyetindeyken, örümcek adam kos-tümlü yaþlý bir adamýn peþine takýlýp luna-parka girer. Aslýnda hikayenin kademe ka-deme zorlaþmasý da burada baþlýyor. ÇOCUKLARIN ÖLMEDÝÐÝ YERE

Ýþ ararken göçmen bir iþçi kadýnla taný-þan Zain, kendisini kadýnýn 1,5 yaþýndakioðlu Yonas’a bakarken bulur. Kadýn, çalýþa-bilmek için hiç tanýmadýðý küçük Zain’eoðlunu emanet ederek iþe gitmek; Zain isehiç tanýmadýðý bu kadýnýn evinde kalmak veçocuða bakmak zorundadýr.

Açlýk ve sefaletin Zain’in ailesininkindendaha derin olduðu bu göçmen mahallesin-de, hayatta kalma mücadelesi bir kat dahazordur. Kimlik bulmaya çalýþan kadýnýn tu-

tuklanmasý ile Zain bebek Yonas’la bir ba-þýna kalýr.

12 yaþýnda bir çocuðun, 1,5 yaþýnda birbaþka çocuða bakmak, onu doyurmak, parakazanmak zorunda kalmasý ve o çocuk ça-resizliði insanýn yüreðine bir taþ gibi oturu-yor. Göçmenlerin içinde göçmenlik, yok-sulluðun içinde yeni bir yoksulluk, ailesizli-ðin içinde yeni bir ailesizlik, çocukluðuniçinde yeni bir çocukluk... Zain, Yonas’ý ko-rumak için, annesinden öðrendiði uyuþtu-rucuyu yapýp satmaya kadar elinden gelenher þeyi yapar ama insanlarýn satýldýðý paza-rýn birinde Yonas’ý baþka bir aileye satýlmaküzere bir esnafa verir. Karþýlýðýnda “çocuk-larýn ölmediði” Ýsveç’e mülteci olmak için...Ama “kaðýt” isterler. Zain’in devlet gözün-de varlýðýný kanýtlayan “kaðýt”larý hiç olma-mýþtýr ki!

Kaðýtlarý bulmaya evine gittiðinde iseSahar’ýn hamile kalýp öldüðünü öðrenir vekoþarak kardeþinin “kocasýný” býçaklar! Sa-har’ýn yataða deðen o adet kaný, Zain’in el-lerini bulaþtýrdýðý kana iþte böyle uzanýr...

Zain’in mahkeme salonundaki hesap so-ruþu ile sona gelir film. Uzun uzun anlatýn-ca filmi bitirdim sanmayýn. Bir bu kadarýdaha var içinde. Bir bu kadar daha hikaye,bu kadarýndan daha fazla acý... MODERN ÇAÐIN VAHÞÝ YAÞAMI

Film, bir çocuðun hayatta ve ayaktakalma mücadelesine deðil aslýnda, kocabir dünyanýn gerçekliðine dayanýyor. Yok-sulluðun, þiddetin ve kimliksizliðin nasýlda kýsýr bir döngü içerisinde birbirlerinibeslediðinin en “savunmasýz” yanýnýn hi-kayesi. Yalnýzca suç iþlediklerinde devletgözünde “var” olarak kabul edilen insan-larýn yaþama mücadelesi verirken yalnýz-ca bir hayaletten ibaret oluþlarýnýn anlatý-sý. Birileri doðuyor, yaþýyor ya da ölüyorfakat herkes kendi yaþamýndan mesul.Modern çaðýn vahþi yaþamý...

Zain mahkemede “Ailemden davacýyýmbeni doðurduklarý için. Daha fazla çocukdoðurmasýnlar, onlar da benim gibi olacak-lar” dese de filmin içinde haklý ya da haksýzyok. Ýyilik ya da kötülük de insanlara yük-lenmemiþ...

Filmin bana hissettirdiði en sarsýcý duy-gu ise, belki de filmi izlemeye giderken birZain’in yanýndan geçip sinemaya gitmiþ ol-maktý... Ýstanbul’un sokaklarýnda her günkarþýmýza çýkan bir gerçekliðin filmini izle-mek için sinemaya gitmiþ olmaktý...

film

Koca bir dünyanýn gerçeði: KEFERNAHUM

Page 19: Umudu ve direnci büyütelim ki bahar gelsin ekmek …...ne demek? Kendine ev hanýmýyým diyen, parça baþý iþ alýp yapýyor, iþsiz bir kadýn iþ ararken ev temizliðine gidiyor,

20 5kitap

Ercüment AKDENÝZ

Avrupa’da faþizmin kol gezdi-ði, Hitler ordularýnýn Sovyettopraklarýný iþgal ettiði yýl-lardý. Türkiye savaþýn içindeolmasa da, ülkede aðýr bir

baský ortamý vardý. Dýþarýda faþist iþga-li, içerde sýnýf ayrýmýný eleþtirmek ya-saktý! Muhalif düþünenler “komünistcasus” diye damgalanýr, çarçabuk ceza-evine atýlýrdý.

O cezaevlerinden birinde, tam 600erkeðin içinde, tek tutuklu kadýndý Su-at Derviþ. Çünkü dönemin romancýlarý“orta sýnýf Türk ailesi”nin peþindenkoþarken, o yoksullarýn Türkiyesi’nianlatmaktaydý. Ekmeðe, süte, ilacamuhtaç yoksullarý; paraya para deme-yen zengin sýnýflarla kýyaslamak, iktidarsahiplerine göre en lanetli suçlardandý!ZENGÝN-YOKSULAYRIMINDA KADIN

“Ýstanbul’un BirGecesi”, Suat Der-viþ’in zengin-yoksul ay-rýmýný en berrak anlat-týðý eserlerdendir. Ge-cede anlatýlan sadeceÝstanbul deðil, bütünbir memleketin karanlýkhalidir; aðýr yoksullukve yozlaþma hali.

Tramvay kazasýndaaðýr yaralanmýþ birçocuk iþçi, verem hasta-sý olduðu için kan ver-mesi kabul edilmeyenbiçare anne ve o annenindaldýðý boþ / umarsýz so-kaklarda her þeyin parayatahvil edildiði bir can pa-zarý... Ne var ki, “Ýnsan-

larýn en çok kýymet verdiði þeyi, yaniparayý Allah’ýn gökten attýðý þimdiyekadar hiç görülmemiþti!”

Ýstanbul týpký bugün gibi, 1930’larýnTürkiyesi’nde de kaya kütlesi kadarduygusuz ve serttir. Can cekiþen evla-dýna kan bulmak için bedenini kuytuköþelerde satmak zorunda kalan kadýn;maddi þatafat uðruna boyunlarýný esa-ret zincirine, kaderlerini fabrikatörle-rin parmaðýndaki yüzüðe baðlayan ka-dýnlardan ne kadar ‘ahlak yoksunu’ ola-bilirdi? Suat Derviþ’in varlýk ile yokluk,zengin ile yoksul arasýnda okura gös-termek istediði þey iþte buydu; kapita-list geliþmeyle belirginleþen yozlaþmýþkültür ve ahlaksal çürüme.MÝLYONER DÜÐÜNÜNEDAVETLÝ OLMAK

Yoksul hayatlarý anlatýrken Derviþ’inyakaladýðý güç, gazetecilik röportajlarý-na dayanýr. Burjuva yaþam tarzýna yap-týðý gözlem ve eleþtiriler de çarpýcýdýr.

“Ýstanbul’un BirGecesi”, bir düðünetrafýnda akýp gidenolaylar ekseninde ‘sý-nýf taksimi’ne (sýnýf-sal ayrýma) projeksi-yon tutar. Roman,açýldýkça içinden yenisüprizler çýkan birmatruþka gibidir.

Milyoner patronun

düðünü-ne davetedilmiþ olma-nýn dayanýlmazmutluluðunu (hemde emanet aldýðý yýpran-mýþ bir smokinin içinde), mu-hasebeci Ali bakýn nasýl anlatýr: “Bütünmücadelelerim sýrasýnda ben hayatýnçeþitli yükselme dereceleri gösteren sý-nýf taksimine bir an isyan etmeyi aklýn-dan geçirmemiþ, hayatta en büyük ga-yenin o sýnýflarýn en yüksek tepesineyükselmek olduðunu düþünmüþtüm...”

Bahsedilen düðün, kambur gelinSaffet ve onunla sýrf babasýnýn parasýiçin izdivaç eden yakýþýklý Cavit’in sah-te mutluluðuna þahittir. Kýskançlýktandeliye dönen ve yaptýðý evlilikle tutumuCavit’ten pek de farklý olmayan Kevserde düðün sahnesine ustaca eklenmiþ-tir.

Kan için 5 lira bulmak savaþý ile mil-yoner düðününde yaþanan þatafat; kar-þýtlarýn çatýþmalý bir sarmalý olarak ge-ceden güne evrilir. Ne var ki bu çeliþki-nin çözülmediði her gün, yoksullar açý-sýndan bir sonraki karanlýk geceye ge-bedir.DERVÝÞ’ÝN VARDIÐI YER

Suat Derviþ, Berlin Üniversitesi’ndeFelsefe ve Edebiyat bölümünü okurkenyükselen faþizme de tanýk olur. Hitler1933’te iktidara geldiðinde, DerviþTürkiye’ye döner.

O dönemde sýnýf çeliþkilerinin üze-rini örten aðýr bir betondur milliyetçi-lik. Türkiye’deki durum ise Nazizm

hayran-lýðýndan

azade deðil-dir. Bu yüzden

Suat Derviþ, Ke-malizm ve ‘ulusçuluk’a

mesafelidir. Kaldý ki Henrie Barbusse gibi anti

militarist bir yazarýn çevirmeni SuatDerviþ, 1940’ta Yeni Edebiyat dergisin-de Ali Rýza Çelik mahlasýyla eþi ReþatFuat Baraner’i, kardeþi Ruhi Derviþoð-lu, Sabahattin Ali, Zeki Baþtýmar, Abi-din Dino, Neriman Hikmet, Attila Ýl-han, Mazhar Lutfi, Muzaffer Arabul veDanyal Ateþkan mahlasýyla Nâzým Hik-met, Naci Sadullah, Kemal Sülker, Ah-met Hamdi Tanpýnar, Suphi Taþtan,Sabiha-Zekeriya Sertel, Faik Baysal,Hüsamettin Bozok, Hasan Ýzzettin Di-namo ve Nusret Kemal Otyam’ý bir çatýaltýnda toplamýþtýr. Montrö ve Lo-zan’daki gazeteciliðine Sovyet Rusyagezisini de eklemiþtir. Sýnýf çatýþmala-rýnda vardýðý yer sosyalizmdir.

Suat Derviþ ile Ýstanbul’da bir gecedolaþmak isteyen okurlar, dönemin si-yasal ikliminden de esintiler bulacaktýr.Romanda karþýmýza çýkan Kazan Pren-si Osman, en bariz örneklerden biridir.1917 Ekim Devrimi ile saltanatý sonbulmuþ bu tiran, Ýstanbul gecelerindealemler içindedir. Geçmiþi anarkenkihiddeti ise iþçi sýnýfýna ve yoksul köylü-lüðe yenilmiþ olmanýn kiniyle bezelidir:“Ecdadým gibi köylüleri kýrbaçlayaca-ðým. Onlar benim ecdadýmýn hayvanla-rýdýr...”

Kan için 5 lira bulmak savaþý ile milyonerdüðününde yaþanan þatafat; karþýtlarýn çatýþmalý birsarmalý olarak geceden güne evrilir. Ne var ki buçeliþkinin çözülmediði her gün, yoksullar açýsýndanbir sonraki karanlýk geceye gebedir.

Suat Derviþ’leÝstanbul’da bir gece

KÜNYEÝstanbul’unBir GecesiSuat DerviþÝthaki YayýnlarýSayfa Sayýsý; 280

Adile DOÐANEsenyalý Kadýn Dayanýþma Derneði Baþkaný

Kime dokunsak “her þey çok kötü” diyebaþlýyor konuþmaya, devamý da þöyle ge-liyor; “Seçimden sonra daha kötü ola-cak...” Seçimden sonra ne olacaðýný sor-duðumuzda ise “Herkes seçimi kazan-

mak istiyor. O yüzden sorunlarý erteliyorlar. Sorunlarýufak tefek gibi gösterip seçimi öyle böyle kazanmayýhedefliyorlar” cevabýný alýyoruz. Ama kadýnlarýn so-runlarý çok derin ve acil çözüm gerekiyor.

8 Mart Dünya Emekçi Kadýnlar Günü yakla-þýrken biz de mahallemizde kadýnlarla daha faz-la buluþmalar gerçekleþtiriyoruz, hem sorunla-rýmýzý gündeme nasýl taþýyacaðýmýzý konuþuyo-ruz hem de birlikte çözümler bulmaya ve or-taklaþtýðýmýz talepler için birlikte ses çýkarmayaçalýþýyoruz. Bu buluþmalardan bazý notlar akta-racaðým size... HER YERDE AYNI SORUNLAR

Yüzbinlerce iþçinin çalýþtýðý Tuzla sanayihavzasýnda hemen her iþkolunda yüzler-ce kadýn iþçi çalýþýyor. Fazla mesai, var-diyalý çalýþma, düþük ücret baþta olmaküzere taciz, haksýz yere tutulan tuta-naklarýn (iki sefer-den fazla tuvaletkullanýlmasý gibinedenlerle) yarat-týðý psikolojik bas-ký... Ama bunlarkarþýsýnda her an iþ-ten atýlma korkusu(çünkü kriz var) veyeniden iþ bulama-ma endiþesi gibi bir-çok sorun karþýsýndases çýkaramýyor ka-dýnlar.

Sendikalý yerlerdede durum deðiþmi-yor. Buralarda da gü-vencesizliðe baþka birkýlýf uydurulmuþ; gö-nüllü çýkýþlar. Ýþçilerinönüne lütufmuþ gibi sunulan“gönüllü” çýkýþlara karþý sendikalar da tu-tum almýyor. Bazýlarý daha ileri giderek “Patrondaha ne yapsýn, sizin en azýndan iþsizlikten fayda-lanmanýzý saðlýyor” diyerek iþçileri dayanaksýz bý-rakýyor.

Taciz olaylarýna sessiz kalýnmasý ve tacize uðra-yan kadýnlarýn yalnýz býrakýlmasý da ne yazýk ki yi-ne sendikalý iþyerlerinde karþýlaþýlan durumlar olu-yor. Bir yandan iktidarýn kadýna ve çocuk haklarýnýngaspýna yönelik giriþimleri devam ediyor; diðer yan-dan ekonomik kriz yoksulluðu derinleþtirirken þid-deti de týrmandýrýyor.

SENDÝKALAR 8 MART’TA NE YAPACAK?Ýþçi kadýnlar bu sorunlarla karþýlýyor 8 Mart’ý. Böy-

le bir dönemde sendikalarýn 8 Mart hazýrlýklarý isetartýþýlmaya deðer. Örneðin kimi sendikalý fabrikalar-da 8 Mart kutlamalarýnýn her yýl hediyeler daðýtýlarakyapýlmasý nedeniyle iþçi kadýnlar hediye seçer halegeldi. Bunun dýþýnda sendikalarýn 8 Mart etkinlikleriya salon ‘kutlama’sý düzenlemek ya da iþçileri Anka-ra’ya götürüp Cumhurbaþkanýný alkýþlatýp geri getir-mek biçiminde oluyor. Örgütlü bir metal fabrikasýnda

çalýþan kadýn iþçilerden biri þöyle ifade etmiþtiyaþadýklarýný: “Bizi tehditle Cumhurbaþka-nýn ayaðýna götüren sendika batsýn. Herþey bir yana 8 Mart Dünya Emekçi Kadýn-lar Gününde kürsüden sadece erkeklerkonuþuyor bizler de alkýþlýyoruz.”GÜÇLÜ BÝR 8 MART ÝÇÝN...

Uzun yýllardýr türlü yollarla ‘KadýnlarGünü’ne çevrilmeye çalýþýlan 8 Mart’ýn altý

bir yandan da sendikalar eliyle boþaltýlý-yor yani. Kadýnlarýn mücadele gü-

nü olan 8 Mart, anlamýna ancakmücadeleyle kavuþturulabilir.Güçlü bir 8 Mart’la, kadýnemeðini yok sayanlara hergün haklarýmýzý týrpanyanla-ra, bizi güvencesiz býrakanla-ra hak ettiði cevabý vermemiz

lazým.Peki, nasýl olacak

bu? Daha iyi çalýþ-ma koþullarý, daha

iyi bir ücret ve dahaiyi bir yaþam için,

þiddete karþý ve eþitlikiçin, krizin faturasýna vegüvencesiz çalýþmaya karþýbaþta sendikalara çok þeydüþüyor. 8 Mart’ýn önünü tý-kayan deðil açan bir tutumalýp bugünden baþlayarak,sorunlar ve çözümleri konu-sunda kadýn iþçilerle kafayormalarý gerekiyor.

8 Mart’ý salonlarda deðil so-kakta kutlamalýyýz. O zamankadýn iþçilere de çok þey düþü-yor. Sendikalarýmýzý zorlamalý;beklentilerimizi duyurmalý, sen-dikalarýn erkek egemen yapýlarýnýdeðiþtirmek için çabalamayý hiç

býrakmamalýyýz. Ama en baþta, ta-leplerimiz için birlikte neler yapabilece-ðimizi konuþmalý, birbirimize güvenmeyiöðrenmeli, en yakýnýmýzdakinden baþla-yarak birbirimizi harekete geçirmeliyiz.Taleplerimiz için daha güçlü birliktelikleroluþturmak acil bir ihtiyaç olarak önümüz-de duruyor.

Onlar zenginleþiyorbiz zammý haketmeyenler oluyoruzMerhaba Ekmek ve Gül okurlarý ben Dersim’de

yaþayan bir tekstil iþçisiyim. Yaklaþýk 1 yýldýrdevlet desteði alarak açýlan bir firmada

çalýþmaktayým. Ýþe ilk alýndýðýmýzda 6 ay boyunca sözdekurs adý altýnda komik bir ücret karþýlýðýnda çalýþtýrýldýk.Çalýþanlarýn çoðunluðunu kadýnlar oluþturuyor. 6 ay kurssüresinden sonra asgari ücret aldýk iþvereninbünyesinde. Asgari ücret zammýný arkadaþlarlakonuþurken yapýlan zammý hak etmediðimiz, yapýlantoplantýda zammý performansa göre alacaðýmýz söylendi.Bunu kabul etmediðimizi söylediðimizde ise her iþçininmaruz kaldýðý ‘Çalýþmak istemeyen iþten çýkabilir’ lafýnýduyduk. Performansa dayalý ücret zammý ayný zamandabiz iþçiler arasýnda rekabete neden olacak bir uygulamabunu kabul etmeyeceðiz.

SUDAN TTASARRUF ÝÝÇÝNSÝFONLARI DDAHÝ SSÖKTÜLER

Çalýþma ortamýmýz elbette ki güllük gülistanlýk deðil,sürekli psikolojik baský altýndayýz. Ýþletme sahibiningünlük istenilen sayý çýkmadýðýnda yaptýðý baskýlarzaman zaman hakarete dahi varmakta. Yýlbaþýsonrasýnda bizden habersiz sigorta çýkýþlarýmýz yapýldý,15-20 gün sonra yeni þirketin giriþlerimizi yapacaðýsöylendi. Neden haberimiz yok sigorta çýkýþlarýndandediðimizde ise 2 ortaðýn iþi býraktýðý kendilerinin devamedeceðini söylediler. Sürekli olarak kentinize iþ olanaðýsaðlamak için geldik laflarýný söyleseler de yaratýlanolanak sadece patronlar için var. 1 yýl boyunca aldýklarýdevlet desteði ile servisten, yemeðe, fabrika binasýnýnkirasýndan, elektrik ve suyuna kadar hiçbir þeye paravermediler, yani kârlarýna kâr kattýlar. Suya sabunadokunmadan bizim alýn terimizle daha fazla zenginoldular. Fatura ödemeye baþladýklarýnda tuvaletlerdesývý sabunlarýn olmadýðýný fark ettik, tepki gösterincetekrar koydular. Sifonlarý dâhi söktüler sudan tasarrufiçin. Kendileri para kazanacak diye bizlerin saðlýklýþartlar içinde çalýþmamýzý dahi engelleyenuygulamalardýr bunlar. Onlar zenginleþirken biz hakkýmýzolan zammý dahi hak etmeyen oluyoruz. Ne kadar baskýkurarlarsa kursunlar emeðimiz için bir arada olmamýzgerektiðini biliyoruz.

DERSÝM

8 Mart hediyebeðenme günü deðil

Page 20: Umudu ve direnci büyütelim ki bahar gelsin ekmek …...ne demek? Kendine ev hanýmýyým diyen, parça baþý iþ alýp yapýyor, iþsiz bir kadýn iþ ararken ev temizliðine gidiyor,

214 saðlýk

4-Kadýnlarýn kriz sürecinde hem çalýþmahayatlarýnda hem de ev içi yaþamlarýndakarþý karþýya kaldýklarýný somut bir biçim-

de ortaya koyarak, bu somut görünümlerin biz kadýnlarane söylediðini birlikte deðerlendirerek, bilgilendirici ma-teryallerle kadýnlarýn yaþananlardan haberdar olmalarýnýsaðlayarak, ama en önemlisi kendi bulunduklarý yerlerdebirlikte hareket etmelerinin olanaklarýný oluþturarak iler-leyeceðiz. En yereldeki en küçük bir aradalýk, iþyerlerinde-ki komiteler kadýnlarýn güç bulabilmesinin, güvenle hare-ket edebilmesinin en büyük dayanaðý olmuþturçoðu zaman. Yaþananlar karþýsýnda sadecekonuþan ve dertleþen deðil, “Ne yapabili-riz?” sorusuna da harekete geçerek cevapverebilen bir birliktelik. Ýhtiyacýmýzolan bu...

5-8 Mart DünyaEmekçi Kadýnlar Gü-nünde ülkenin dört bir

yanýnda sokaða çýkan kadýnlarýn,kriz sürecinde geniþ kadýn kesimleri-nin ortaya serdiði bu somut deneyimler-den ve taleplerden yola çýkarak söz üret-mesinin önemli olduðunu düþünüyoruz. Bu so-mut görünümlerin ve taleplerin sahiplenilme-sinin kadýn hareketi için de hem geniþle-tici hem de etkili bir güç olmanýn daya-naklarýný saðlamlaþtýran bir yönelim ola-caðýna inanýyoruz. Bu nedenle, herplatformda, her birlikte hareket ze-mininde, bu çalýþma boyunca kadýn-lardan edindiðimiz bilgileri ve ka-dýnlarýn dile getirdiði talepleripaylaþacaðýz.

“Atölyede 50-60 yaþýnda kadýnlar çalýþmaya baþladý, insan iþ istemeye utanýyor onlardan.Soruyorsun; ‘Ne yapalým yetmiyor, mecbur çalýþacaðýz’ diyorlar. Kriz gündem

olduðundan beri yemekhanedeki yemekler artýk daha kötü çýkýyor. Malzemedenkýsýyorlar, genelde patates aðýrlýklý yemekler çýkýyor. O kadar çalýþ yorul, yemekbile yiyeme...”

“Bizi iþten attýlar, ekonomik kriz var, küçülmeye gidiyoruzgerekçesini sundular ancak bizce sýkýntý yok. Bizi attýlar ama iþçi alacak-

larmýþ, anlamadýk bu kriz bize mi? Sendika ‘Ýþten çýkarýlýrsanýz bizimavukatlarýmýz var, size destek olacak’ demiþti, ancak ses yok. Sorduk;

‘Sendikal bir olay deðil. Fabrika küçülmeye gidiyor, biz de bir þeydiyemiyoruz’ diye geçiþtirdiler. Atýlmayan arkadaþlarýn susmasýnýn sebebi

hepsinin ev kredisi, borçlarý var, ama aslýnda iþleyiþten, sistemden herkesrahatsýz.”

“Biz anneler konuþur, sohbet ederken hep içimizde çocukluðumuzdanuhdeler kaldýðýný gördük, ne doðru düzgün oyun oynamýþýz, ne okumuþuz, neeðlenmiþiz... Hepimiz istiyoruz ki çocuklarýmýz bizim uhdelerimizi yaþamasýn.

Belediyenin bir yüzme havuzu var, yazdýrdýk çocuklarý oraya; 5 çocuk 5 anne 10tane dolmuþ parasý veriyorduk, çok oluyordu. Biz de kendi aramýzda

düzenleme yaptýk, hergün birimiz götürüyoruz çocuklarý,böylece 4 eksiltiyoruz dolmuþ parasýný... Kriz ne anlama geliy-

or senin için diye soruyorsun ya; ya o dolmuþ parasýný da bula-mazsak diye endiþe etmek, çocuða sen artýk yüzmeye gitmeye-

ceksin demekten utanmak demek...” “Benim çocukluðum temizliðe gittiðimiz evlerde bir kenarda

oturup annemi seyrederek geçti. Biz evlendik, evden ayrýldýk, annemde býraktý temizlik iþini, oh dedik annem azýcýk rahat etsin. Yakýn

zamana kadar çalýþmýyordum, çocuklar küçük filan. Þimdi ablam daben de çalýþmaya baþladýk, çocuklarý anneme býrakýyoruz, 3 çocuk,

kreþ gibi... Ben bir markette kasiyerlik iþi buldum ÝÞKUR’dan,ablam da küçükken de çalýþtýðý tekstil iþine döndü. Çocuklarýnbakýmýndan yana hiçbir zorum yok da, annem 3 küçük çocuk-

la... Yani sadece yorulmasý da deðil, hani öyle eve filan, bizimçocuklar orada diye, çok bir katký da yapamýyoruz maddi olarak.Zoruma gidiyor yani; çocukken senin için çalýþsýn, büyü çocuðunolsun, çocuðun için çalýþsýn. Anneme karþý hep mahcubum. Kriz ne

demek diye soruyorsun, söyleyeyim, mahcubiyet demek...”· “Eþimin fabrikasýnda duruþ var, üretim yapmýyorlar yani, izne

gönderdiler. Ýnsan iþten çýkarsalar hiç deðilse iþsizlik maaþý alýrýz diyedüþünüyor, öyle bir çaresizlik. Ben çalýþayým dedim, iþten atmalarýn

yaþandýðý bazý fabrikalara yeni iþçi alýyorlar duyuyoruz. Benden öncebaþvuran arkadaþlarým girdi, ben de girerim diye düþünüyorum. Çocuklarla da o arada

kocam ilgilenir. Yemek temizlik filan yapacaðýný sanmam, o iþ gene bana kalýr (gülüyor).Çocuklarýn baþýnda dursun yeter.”

“Geçen gördüm bizim komþu apartmanýn merdivenlerini siliyor. Dedimhayýrdýr gelmedi mi temizlikçi kadýn? Bundan sonra ben temi-

zleyeceðim, anlaþtýk yöneticiyle dedi. Bir þey sormadýmama anladým; oðlu iþten çýkarýldý, gelinle yanýna taþýndýlar,

emekli maaþýyla hem kendileri hem de oðlununailesi... Zor tabi.”

PEKÝ YA KRÝZ SÝZÝN ÝÇÝN NE DEMEK? EKMEK VE GÜL’E YAZIN!

Ya o dolmuþ parasýný da bulamazsak...

Onlar, her zamanki gibi, çözülemeyen sorunlarý ailenin sýrtýna, yani “ailenin lokomotifi”diye adlandýrdýklarý kadýnlarýn sýrtýna bindirme derdinde. Krizintüm yükünü aile içinde, kadýnlareliyle “hafifletmek”; niyetleri bu!

Uz. Dr. Senem ASLAN

Bizim gibi sorgulama yetene-ði, pozitif bilgiden yargýyavarma, global bilgi edinmehakký elinden alýnan top-lumlarda ne ‘gergedan gribi’

efsanesi ne de bu ‘korkunç salgýnlardakaç kiþinin yok olduðu’ spekülasyonlarýbiter.

Saðlýk okur yazarlýðýný ana akýmmedyanýn yayýnlarýndan öðrenmek zo-runda býrakýlan bizlerin hastalýklarý veteþhis/tedavilerini de yanlýþ öðrenme-miz kaçýnýlmaz.

Grip çok eski zamanlardan beri bili-nen ve sýk görülen ‘influenza’ adý veri-len virüs ile meydana gelen bulaþýcý birenfeksiyon hastalýðýdýr. Genel seyri or-ta-hafif bir hastalýk olmakla birliktebaðýþýklýk sistemi zayýf insanlarda, di-yabet, hipertansiyon, KOAH gibi kro-nik hastalýðý olanlarda ve çok küçükçocuklarda bazen ölümle sonlanabilenbir hastalýktýr.

ATEÞ, AÐRI, ÖKSÜRÜK Tip A bütün yaþ gruplarýnda orta ve

þiddetli derecede hastalýða neden olur-ken, tip B hafif epidemilere yol açar vedaha çok çocuklarý etkiler. Tip C in-sanlarda sýk görülmez ve epidemi yap-maz.

Grip, tükürük damlacýk yoluyla bu-laþýr. Kalabalýk kreþ okul ortamlarý, ký-þýn ýsýtma sorunlarý nedeniyle kalabalýkinsan gruplarýnýn bir arada olmalarý,hava soðukluðunun baðýþýklýk sistemi-ni yavaþlatmasý özellikle kýþ aylarýndagrip vakalarýnýn daha sýk görülmesineneden olur. Yüksek ateþ, yaygýn eklemve kas aðrýlarý, halsizlik, bitkinlik, baþaðrýsý, boðaz aðrýsý, kuru öksürük, bu-run akýntýsý, hapþýrma, gözlerde yaþar-

ma ve kanlanma, nadiren karýn aðrýsý,ishal, kusma ile seyreder.

BOL SIVI, C VÝTAMÝNÝVE ÝSTÝRAHAT

Grip, ardýnda iki haftaya kadar uza-yan öksürük býrakarak 8-10 gün sürenseyir gösterir. Antibiyotik kullanmayagerek kalmadan semptomlarýn düzel-tilmesine yönelik tedavi, bol sývý gýda,C vitamini, ateþle mücadele ve istira-hattir.

Gribe baðlý ölüm on binde bir do-laylarý arasýndadýr. Ölümlerin çoðunlu-ðu, zatürre, kalp zarý enfeksiyonu ge-liþmesi gibi sebeplerle 65 yaþ üzeri ki-þiler arasýnda görülür.

KORUNMAK ÝÇÝN... Özellikle kýþ aylarýnda artýþ gösteren

bu enfeksiyonlardan korunmak için,kalabalýk ortamlardan kaçýnmak, zo-runlu hallerde ortamý havalandýrmak,hasta kiþilerle ayný ortamlarý paylaþ-maktan kaçýnmak, kiþisel hijyen içinöksürürken ve hapþýrýrken damlacýk-larýn etrafa yayýlmasýný engellemeksayýlabilir.

Ýnfluenzadan korunmak için isebir önceki yýlýn virüslerinden oluþtu-rulmuþ Ýnfluenza aþýsý (grip aþýsý)özellikle riskli grupta hayat kurtarý-cýdýr.

Bir kýþ mevsimini daha mevsimnormallerinin dýþýnda yaþarken, önce-likle hastalanmamak için önlemler al-mak, hastalýk hallerinde ise bol sývý te-davisi, ateþ ile mücadele, C vitaminitakviyesi ve yatak istirahati ile nezle yada gribi atlatmaya çalýþmak, riskligrupta 65 yaþ üzeri yaþlýlarda, çok kü-çük bebeklerde ve kronik hastalýklýlar-da aþýlamaya önem vermek size bu aykiönerilerimden olsun. Saðlýkla kalýn!

NE GERGEDAN, NE DOMUZ, NE KUÞ

Grip bile yapmayan rhinovirüs ailesinin günümüz fertleri,sadece isim benzerliði sebebiyle rhino=gergedandiye tercüme edilerek saðlýk sistemimize servis edilmiþtir.

Mevsim Gribi

GERGEDAN GRÝBÝYOK ÝSÝMBENZERLÝÐÝ VAR

GGEERRGGEEDDAANNGGÝÝLLLLEERR Latince Rhinoceroti-dae familyasýndan gelir. Rhino kelimesiLatince ‘burunla ilgili’ anlamýnda kullaný-lan bir kelimedir. Rhinoplasti; burun es-

tetiði anlamýnda Türkçe’de de sýkçakullanýlan bir terminolojidir. Rhinovi-rüs ailesi ise burunla ilgili nezle ben-zeri bulgularla hastalýk yapan bir vi-rüs ailesidir.

Nezle, gribe oranla daha hafif an-cak benzer bulgu veren ve hafif hal-sizlik, hafif ateþ, burun akýntýsý gibi

üst solunum yolarý belirtileriyle gi-den istirahat ve sývý tedavisi ile

kendini sýnýrlayan, bir hafta ongün içinde geçen bir hasta-

lýktýr. Maalesef grip bile

yapmayan rhinovirüs ai-lesinin günümüz fertle-ri, sadece isim benzer-liði sebebiyle rhi-no=gergedan diye ter-cüme edilerek saðlýksistemimize servisedilmiþtir. Tarihte Ýs-panya’da yaþanan pan-demi sebebiyle Ýspan-yol Gribi, domuzlardagörülen suþa benzeyenvirüslerle enfekte olan-lara Domuz Gribi, kuþ-larla yayýldýðý görülen

tipine de Kuþ Gribi den-mesine raðmen, literatür-

de ‘gergedan gribi’ diye birþey tanýmlanmamýþtýr.

TESPÝT EDÝLEN ÝLKSALGIN 1580’DE

ÝLK kez MÖ 412’de Hipokrat tarafýn-dan tanýmlanmýþtýr ve influenzaya ben-zer ilk pandemi yani kýtalarý kap-layan bulaþýcý hastalýksalgýný 1580’de ya-þanmýþtýr. O zaman-dan bu yana 31ayrý olasý influ-enza pandemisibildirilmiþtir.Bunlardanüçü 20.yüzyýldaolmuþ-tur.

Page 21: Umudu ve direnci büyütelim ki bahar gelsin ekmek …...ne demek? Kendine ev hanýmýyým diyen, parça baþý iþ alýp yapýyor, iþsiz bir kadýn iþ ararken ev temizliðine gidiyor,

322mektubumuz var

Sevda KARACA

Patlýcan ve biber market reyonlarýna veda etti,kilosu 20-25 liralara varan sebzelerin raflardayer almasý adeta ‘yasaklandý.’ Sebep? Bir bibe-rin, patlýcanýn kilosunun bu fiyatlara vardýðýnýgören halk sinirlenmesin, sinirlenip de ‘yüce

devletine’ laf etmesin, “Kriz yok” diyenlerin gözüne gö-züne sokmasýn etiketleri... Bu öfkeler birikip birikip,adeta bir beka sorunu haline getirilen yerel seçimlereyansýmasýn...

Patlýcaný biberi raftan kaldýrdýn da, yýlýn þu ayýnda bolbol bulunabilecek olan, bu nedenle de fiyatýnýn az olma-sý beklenen diðer sebze meyveleri ne yapacaksýn?

Günden güne artan fiyatlarýyla en temel ihtiyaçlarýnalýnamaz hale geldiði gerçeðini... Enflasyon oranýnda ar-tan kiralardan bükülen belleri... Artan fiyatlar nedeniylepiyasada bulunamayan, karaborsaya düþen ilaçlarý...“Üretim azaldý” bahanesiyle yapýlan iþten çýkarmalarý...“Dýþarýda bekleyen binler var, ya bu koþullarý kabul ede-ceksin ya da kapý orada” diyen patronlarýn, bu gücün da-yanaðýný bizzat Erdoðan’ýn imzasýyla yayýmlanan grev ya-saklarýndan aldýðýný... Bunlarý ne yapacaksýn?

Onlar, her zamanki gibi, çözülemeyen sorunlarý aile-nin sýrtýna, yani “ailenin lokomotifi” diye adlandýrdýklarýkadýnlarýn sýrtýna bindirme derdinde. Krizin tüm yükü-nü aile içinde, kadýnlar eliyle “hafifletmek”; niyetleri bu!PEKÝ, BU BÝZE NEYE MAL OLUYOR?

Daha çok çalýþýp daha az karþýlýk almaya. Evde dahaçok iþle uðraþýp eksikleri ne yaparsak yapalým tamamla-yamamaya. Aile içinde daha çok gerilime. Her an iþtenatýlma kaygýsýyla çalýþmaya. Ýþyerinde daha çok baskýya,her yerde daha çok þiddete maruz kalýp daha çok sus-mak zorunda hissetmeye. Gelecek kaygýsýný daha çok ta-þýmaya... Korkmaya...

Bugün çarþý pazardaki en ufak bir deðiþimin, üretim-deki en küçük bir daralmanýn etkisinin korkunç boyut-larda hissedilmesinin arkasýnda za-ten halihazýrda çok zor geçini-yor oluþumuz var. Ailenin ida-mesi ancak borçlarla mümkünolabiliyor. Çalýþma koþullarýzaten çok zor, güvencesizlik veörgütsüzlük nedeniyle iþtenatýlma korkusu zaten çok uzunzamandýr hissediliyor. Yanikriz, var olan sorunlarýmýzýkatlýyor, derinleþtiriyor, içindençýkýlamaz hale getiriyor.

Yoksullaþmadan, aðýr çalýþ-ma ve yaþam koþullarýndan,þiddetten, ayrýmcýlýktan, hakgasplarýndan en çok etkilenenkadýnlar, krizin etkilerini de enaðýr biçimde yaþýyorlar. Kadýn-larýn fýtrat gereði erkeklerleeþit yaþayamayacaðý zihniyeti,krizin kader gibi gösterilme-siyle birleþerek kadýnlara çare-sizlik duygusunu dayatýyor. Ya-ratýlan siyasi kutuplaþtýrma,ayný sorunlarý yaþayan kadýnla-rýn yan yana gelmesine engel

olurken onlarý birbirine karþý güvensizliðe, yalnýzlýða iti-yor, deðiþtirip dönüþtürme güçlerini zayýflatýyor.

Uzun zamandýr kadýnlarýn krizin etkilerini nasýl yaþa-dýklarýna iliþkin yaptýðýmýz röportajlar, yayýmladýðýmýziþçi mektuplarý gösteriyor ki; kadýnlar krizin sonuçlarýylatek tek baþ etmeye çalýþýyor. Her þeyden kýsýp, kýsýlanýyerine koymak için daha çok emek ve zaman harcayýp,yine de olmayaný kendi “baþarýsýzlýðý” olarak görüp, pat-lama noktasýna geldiðinde ise kime güveneceðini, ki-minle hareket edebileceðini bilmeme hali... OYSA HALÝMÝZ BU OLMAYABÝLÝR

Çünkü kadýnlarýn yaþadýklarý ortak sorunlar etrafýndayan yana gelip dayanýþma sergilediðinde ve ortak taleple-ri için mücadele ettiðinde açýða çýkan gücü, hem tarihhem de bugünün mücadeleleri gösteriyor.

Ancak bunun için “kiminle ayný dertleri yaþadýðýmý-zý”, “kiminle birlikte hareket edebileceðimizi” de gör-meye ihtiyacýmýz var.

Tam da bu nedenle 8 Mart’a kadar krizin kadýn iþçi veemekçilerin hem çalýþma yaþamýnda hem de ev yaþa-mýnda yarattýðý sorunlarý açýða çýkarmak, kadýnlarýn or-taklaþtýðý talep ve beklentileri somut bir biçimde ortayakoymak ve siyasi kutuplaþmanýn yarattýðý yapay bölün-menin görünmez kýldýðý kader ortaklýðýný görünür kýl-mak için ülkenin her yerinde kadýn iþçi buluþmalarýgerçekleþtireceðiz. Bu buluþmalar, yalnýzca halimizi ah-valimizi ortaya koymakla kalmayacak, ayný zamanda ka-dýn iþçi ve emekçilerin krize karþý mücadelesinin de da-yanaklarýndan biri olacak. Birlikte tartýþýp, taleplerimizi,ne yapacaðýmýzý, nasýl yapacaðýmýzý birlikte konuþupbirlikte yol alacaðýz. Bu buluþmalar 8 Mart’ta krize, iþ-sizliðe, yoksulluða, þiddete ve eþitsizliðe karþý sözlerimi-zi daha güçlü söyleme olanaðý verecek: Krize, Þiddete veEþitsizliðe Karþý Gücümüz Birliðimiz!

8 MART’A KADAR HER YERDE KADIN ÝÞÇÝ BULUÞMALARI:

Gücümüz birliðimiz! NE YAPACAÐIZ?

1-Her sektörden iþçi kadýnlar, kamu hizmetlerinde çalý-þan kadýnlar, ev eksenli çalýþan kadýnlar, ev iþçisi /gündelikçi kadýnlar, yevmiyeciler, ücretli avukat, mi-

mar ve mühendis kadýnlar, mevsimlik iþçiler, tarým iþçile-riyle yapacaðýmýz buluþmalarda þu sorularýn yanýtlarýnýarayacaðýz: Kadýn iþçiler krizin etkilerini çalýþtýklarý alandanasýl yaþýyorlar? Çalýþma koþullarý nasýl etkileniyor? Kadýn-lara dönük ayrýmcýlýk, þiddet, mobbing, eþitsizlik iþyerlerin-de nasýl görünümlere bürünüyor? Kriz, bu ayrýmcýlýk, þid-det, mobbing, eþitsizliklere karþý kadýnlarýn karþý çýkmaeðilimlerini nasýl etkiliyor? Kadýnlarýn ev içi yaþamlarý kriz-den nasýl etkilendi? Aileleri, eþleri, çocuklarý ile iliþkileri na-sýl deðiþti? Ev içi yükleri nasýl arttý? Bu yüklerle baþ etmeçabasý nasýl görünümlere bürünüyor? Mücadele eðilimi ba-kýmýndan kadýn iþçi ve emekçiler açýsýndan nasýl bir tablovar? Sendikalý iþyerleri ile sendikalý olmayan alanlar açý-sýndan bu bakýmdan bir farklýlýk var mý? Kadýnlarý en çokortaklaþtýran talepler ve gündemler neler?

2-Bu sorularýn yanýtlarýný tek tek raporlayacaðýz, birkadýnýn, üç kadýnýn anlattýðý her þey toplam tablo-nun muhakkak bir parçasý olacak. Biliyoruz ki, en

küçük bir buluþma, en küçük bir etkinlik bu toplam tablokarþýsýnda yürüteceðimiz mücadelenin en önemli daya-naklarý.

3-Bu süreçte yalnýzca yaþananlarýn dökümünü çýkar-makla yetinmeyeceðiz. Krizin etkileriyle baþ etmekiçin tek baþýna ayakta kalma mücadelesi veren ka-

dýnlarla, bu krizin arka planýnda ne olduðunu, krizin fatura-sýný kimin bize ödetmeye çalýþtýðýný tartýþacaðýz. Tek tekbaþ etme çabamýz, olmayaný yetirme gayretimiz aslýndaçýkmaz bir sokak. Tam da bu nedenle, çýkmaz sokaklardaneyi nasýl yetireceðimizin kaygýsýný deðil, birlikte mücade-leye açýlacak yollarda birlikte nasýl yürüyeceðimizin bilgi-sini paylaþacaðýz. Bunun için broþürler, el ilanlarý, bildiriler,gazete kupürlerinden, yazýlardan, bilgilerden oluþan duvargazeteleri hazýrlayarak, dergimiz, sitemiz gibi var olanaraçlarýmýzý güçlendirerek kadýnlarýn bilgi ve deneyimpaylaþýmlarýný artýrmaya ihtiyacýmýz var.

Ýþe yaradýðýmýhissetmekistiyorum

Biz kadýnlar, hep üreten ve üretmeye çalý-þanlarýz.

Dünyada çalýþmayan kadýn yok. Çalýþýyoruzama çalýþtýðýmýzýn karþýlýðýný alamýyo-ruz. El iþi üretiyoruz ama satacak biryer bulamýyoruz. Mesela ben, emekliolduktan sonra bir süredir kursa gi-diyorum. El iþleri yapýyoruz ama ar-týk evde koyacak yer yok, böylece yahediye ediyoruz ya da yaptýklarýmýz el-de kalýyor. Çünkü satacak yerimiz yok.

Çalýþmak ve üretmek istiyorum. Yaptý-ðým iþlerden para kazanmak istiyorum. Buverimli olan zamanlarýmda çalýþýp bir iþe ya-radýðýmý hissetmek istiyorum. Ýstemek o ka-dar zor ki bunu yaþamayan hiç anlayamaz.Kendi ihtiyaçlarýmý karþýlayýp, çocuklarýmadaha iyi bir gelecek saðlayabilirim.

Yaþadýðýmýz Mamak Belediyesi bizlerekurslar saðlýyor ancak bu ürettiðimiz oncaþeyden gelir elde etmek istediðimizde isekazandýðýmýz tezgah parasýna gidiyor. Oncaþey ürettik, bu yaptýklarýmýzý diðer insanlar-la paylaþmak ve bir nebze de olsa yaþamý-mýzý devam ettirecek bir gelir elde etmekiçin belediyelerden kadýnlarýn bu ürettikle-rini paylaþabilmesi için uygun yerler yap-masýný bekliyoruz.

Biz kadýnlarýn sesini duyun ve elimizdentutun ki daha çok üretip daha çok mutluolalým.

NNuurrþþeenn DDÝÝNNÇÇMMaammaakk//AANNKKAARRAA

Asgari ücretezam geldi, bizekapý göründü

Merhaba ben Ýkitelli SanayiBölgesi’nde bir fabrikada çalýþý-yorum. Sizlere çalýþma koþullarý-ma iliþkin yazmak istedim. Þuan iþ yerinde iþ yoðunluðu az.Genelde her yýl yýlbaþýnda iþleryavaþlardý ama bu yýl bu süredaha da uzadý. Ýþten çýkartmalarbaþladý. Bunun sebeplerindenbiri asgari ücrete gelen zam. Be-lirlenen asgari ücretle bir ailezar zor geçinir. Bu gün kiralar1000 lira iken 2020 lira ile nasýlgeçineceðiz? Bir de her þeyezam geldi; faturalara, temel gý-dalara... Biz iki aile iki katlý birevde oturuyoruz. Her þeyimizortak. 700 lira faturalara ödedik.Bu kadar parayý faturalara verenbir aile, geriye kalan parayla na-sýl geçinsin? Çarþý pazar ateþpahasý.

Bizim iþyerinde her geçengün iþçi çýkartma devam ediyorihracat firmasý olmasýna rað-men. Benim çalýþtýðým bölümnumune bölümü olduðu içiniþten çýkartmalar olmadý amaüretim bölümlerinde iþten çý-kartmalar oldu ve olmaya dadevam ediyor. Hatta söylentile-re göre üç vardiya olan bölüm-ler iki vardiyaya düþürülecek.Bizim fabrika yoðun olduðuzaman iþçileri alýyor. Yoðunlukazaldýðýnda iþten çýkartýyor. Budoðru olan bir durum deðil. Ýþibilen arkadaþlarý beþ ay sonrageri çaðýrýyor. Peki, bu beþ ayiçerisinde bu insanlar ihtiyaç-larýný nasýl karþýlayacaklar?

Daha sonra geri ala-caðýn elemanýneden çýkartý-yorsun? Bildi-ðim kadarýyla bi-zim fabrikanýnKayseri, Adapa-zarý ve Ýstanbulolmak üzere üçfarklý ilde þubesi

var. Madem bu kadar geniþ biralanda çalýþýyor ve iyi kazanýyorda neden iþçi çýkarýp tekrar ge-ri alýyor?

GGüülleerrÝÝkkiitteellllii // ÝÝSSTTAANNBBUULL

Merhaba Ekmek ve Gül okurucanlar. Ben Demirtaþ OrganizeSanayi’de dokuma fabrikasýndaçalýþan bir arkadaþýnýzým. Fabri-kada 500 çalýþan var çoðunluðukadýn iþçi. Ben emekli oldum

eþimde emekli. Eþimle aldý-ðým maaþ maalesef yet-miyor. O yüzden aynýfabrikada tekrardan ça-lýþmaya devam ettim. Birönceki müdürümüz er-kekti ve birçok sorunu-muzu gider söylerdik ön-ce kabul etmez bizler sü-rekli sorunlarýmýzý dile

getirince bazý düzeltmeler yapar-dý. Bir yýl oldu müdürümüz de-ðiþti ve kadýn müdürümüz oldu.Doðrusu bizde sevindik hani bukadýndýr biz kadýnlarý daha iyi an-lar dedik ama maalesef iþlerimizdaha da zorlaþtý. Cinsiyet fark et-miyor, müdür daha çok patronunçýkarlarýný koruyor.

Bir taraftan krizin bütün yü-künü biz iþçiler çekiyoruz bir ta-raftan da fabrikadaki çalýþma ko-þullarýmýzý zorlaþtýrýyorlar. Bizde müdürümüzü nerede görsekyine yaþadýðýmýz sýkýntýlarýn iyi-leþtirilmesini dile getirdik o dabize en yakýn zamanda toplantýyapacaðýný söyledi ve yaptý da.Çalýþma alanýmýza yakýn olan gi-yinme dolaplarýmýzý ve tuvaleti

ikinci kata taþýdý, 3\11 olan var-diyamýzý 4\12 yaptý geç saatteservisten eve gitmemiz daha sý-kýntýlý oldu. 45 dakika olan ye-mek molamýzý yarým saate indir-di. Fabrika içine daha önceleribiz iþçilerin yoðun isteði üzerinesu sebilleri konmuþtu, biz deoradan sýcak su alýp evlerimizdengetirdiðimiz sallama çayý yapýpsabah simidimizle içiyorduk. Susebilleri masrafmýþ ‘kriz var’ diyekaldýrýldý. Pazar tatilinde normaliþgünü olarak çalýþacaðýmýzý veherkesi hafta içi sýrayla tatile çý-karacaðýný, günü de kendisininbelirleyeceðini söyledi ve öyleyaptý. Bu duruma tepki gösterin-ce bize kapýyý gösterdi; “Artýk ça-lýþma sistemimiz böyle. Ýsteme-yen hiç durmasýn kapý orada.”

Þimdi düþünüyorum; iþçilerinçoðu bizim gibi yaþýyor, çocukokutuyor... Hele de üniversitedeokuyan çocuðun varsa onun mas-rafý bir evin geçimi kadar, yetiþti-remiyorsun... Kriz var “iþsiz kalý-rým” diye bütün bu olanlara ses-siz kalýyor insanlar. Patronlar çoksýkýþýnca konkordato ilan ediyor.Bu kadar sorunla boðuþmaktanaile hayatýmýz bitiyor. Peki ne ya-palým? O kadar çok doluyum veyoruldum ki biz nereye ne ilanedelim siz söyleyin?

BURSA

Su sebillerini bile‘kriz var’ diye kaldýrdýlar

Var mý, yok mu; ayný gemide miyizdeðil miyiz, aslýnda her þey psikolojikmi, yoksa dýþ güçlerin hain oyunlarýn-dan mý, dolar niye uçtu, TL niye kuþadöndü, asgari ücret asgari geçimi saðla-yacak mý, indi çýktý, düþtü kalktý derkenartýk hepimizin bir gerçeði var: Kriz.

Ülkece çýldýrma noktasýna erdiðimi-zi düþünüyorum. Bu süreç iþçilereemekçilere yüzyýllardýr reva görülenalýn teri ile geçimini saðlayan bizlerinekonomik, kültürel, sosyal hayatýný de-rinden etkileyen bir süreç.

Bu krizi göðüsleyebilmenin çok ge-risinde kalan maaþlarla çarþý pazaraçýktýðýmýzda, sofraya koyacaðýmýz gýda-lara sadece uzaktan bakar hale geldik.Misafir berekettir dediðimiz günlerden

“Aman bu ay kimse gelmesin, kapýmýzýçalmasýn, ikram edecek bir þey yok”noktasýna geldik. Tek baþýna ailesininkira, gýda ve faturalarýnýn altýndan kal-kamayýp evlerini birleþtiren tanýdýklarladolu çevremiz. 2019’un daha zorlu ge-çeceðini söylüyor ekonomi uzmanlarý,bizlere düþecek olan da daha çok borç-lanma, iþsizlik, yoksulluk olacak. Asgariücrete yapýlan zam daha elimize geç-meden eridi zaten. Sinema ve tiyatro-dan geçtik ailecek çay bahçesine gittiði-miz günler bize uzaktan el sallýyor. Ýkti-dar istiyor ki güne Müge’lerle, Esra’lar-la baþlayalým. Boðazdaki yalýsýnda tekderdi entrika çevirmek olan, saçý fönlü,makyajlý güzel kadýnlarýn yaþamýný ha-yal ederek kendi gerçekliðimizden

uzaklaþalým, uyuþalým. Valla hayallerboðazdaki yalý, gerçekler mahalle paza-rý. Galiba mesele poþetin paralý halegetirilmesine verdiðimiz tepkiyi, po-þetin içini dolduramayacak durumadüþmemize vermemizde.

Bu süreç bizi daha fazla içimizekapatmasýn, kötü günlerin üstesin-den ancak dayanýþmayla, örgütlümücadeleyle çýkarýz. Tarih bunun ör-nekleriyle dolu. Hem benim bir haya-lim var: Düþünsenize bu krizi çýkaran-larý bindirmiþiz kocaman bir gemiye;halka açýk yalýmýzdan arkalarýndan elsallýyoruz. Gemi de bir bilinmeze doð-ru sürükleniyor. Güzel olmaz mý ya?

Selda AARSLAN KKOÇSANKOCAELÝ

Hayaller boðazdaki yalý, gerçekler mahalle pazarý

Page 22: Umudu ve direnci büyütelim ki bahar gelsin ekmek …...ne demek? Kendine ev hanýmýyým diyen, parça baþý iþ alýp yapýyor, iþsiz bir kadýn iþ ararken ev temizliðine gidiyor,

2 23

Dolar fýrladý, lira eridi, maaþdaha ele geçmeden bitti...Okul kaydýna verilecek birtop kâðýt eve giren kaç lok-mayý eksiltti? Kilo hesaplarý

tane hesaplarýna indi de akþam pazarla-rýnda domatesin çürüðüne utana sýkýlabakan gözler kaç kez yere eðildi? Kaç pe-tek yanýyor evde çocuðun odasý hariç?Kaçýncý kýþtýr erteleniyor ayazý tendenuzak tutacak o montun alýnýþý? Bu yýlkibahanesi ne oldu; oðlanýn formasý, kýzýnbotu, evin kirasý... Kaç küfre yüz eðildiustabaþý takar da ücretsiz izne çýkarýrkorkusuyla? Sabahýn alacasýnda ya da ge-cenin zifirinde baþa bir þey gelmesin du-alarýyla kaç adým ediyor evden servis du-raðýna, duraktan eve giden o yol?

Ýþte bunlar yaþanýrken “Kriz yok!” de-diler, “Kriz dýþ güçlerin oyunu!” dediler.Var diyen “darbeci” oldu, “terörist” oldu.Sonra ne oldu?

Sahi kim bu dýþ güçler? Nasýl dýþ güçolunur mesela? Bir halkýn topraklarýný ilhakederek mi? alttan alttan darbe örgütleyerek,o ülkenin seçilmiþlerini yok sayarak mý yada baþka bir ülkenin topraklarýnda operas-yon üstüne operasyon yaparak mý?..

Kim yenecek bu dýþ güçleri? Yerli vemilli irade! Peki, nasýl bir þey bu yerli vemilli irade? Çocuðuna artýk kursa gideme-yeceðini söylediðinde utanýr mý mesela?Kreþ parasý veremeyeceði için annesiniköyden getirtip çocuk baktýrmanýnmahcubiyetini yaþar mý? Örneðin 50yaþýndan sonra hayatýnda ilk defa ça-lýþmak zorunda kalan irade yerlimidir milli mi? Ýþyerinde tuvale-te gittiðinde performansnotu eksilir mi bu irade-nin? Ustabaþý sýkýþtýrý-ðýnda diþlerini dudakla-rýna geçirir mi, dayýbaþýtenhaya çaðýrdýðýndayumruðunu sýkar da týr-naklarýný avuçlarýna batý-rýr mý? Büroda amir azar-ladýðýnda, misal, o da gizligizli siler mi gözyaþlarýný?Malatya’da kayýsý fabrika-sýndaki zor çalýþma koþullarý-ný kastederek “Katlanmak zo-

runda olduðumu söylüyorum kendi kendi-me ve paydosa kadar sabrediyorum” diyenSatý ile karþýlaþmýþ mýdýr hiç? Her þey ca-nýna tak ettiðinde “Acaba iþsizlik maaþýylabiraz idare edebilir miyim?” diye geçirirmi aklýndan çaresizlik içinde?

Sahi bu ülkenin kadýnlarý için “iþsizlik”ne demek? Kendine ev hanýmýyým diyen,parça baþý iþ alýp yapýyor, iþsiz bir kadýn iþararken ev temizliðine gidiyor, iþten çýkanmerdiven temizliðine... “Ýþsiz” mi diyece-ðiz þimdi onlara?

Bu sorunun yanýtýný bizzat kadýnlar ve-riyor dergimizin sayfalarýnda. Mamak’tanNurþen, “Dünyada çalýþmayan kadýn yok”diyor. OSTÝM’den baþka bir kadýn ta-mamlýyor onu: “Hemen hemen her iþteçalýþtým.” Bursa Demirtaþ Organize Sana-yi Bölgesi’ndeki dokuma iþçisi “Emekliolunca da ayný fabrikada tekrardan çalýþ-maya devam ettim” diyor.

Ne tatil, ne dinlenme, ne sinema, nede baþka bir þey... Çalýþýyoruz, durmadançalýþýyoruz!

Ama bu yetmiyor kriz fýrsatçýsý patron-lara. Dersim’de bir tekstil firmasý, su fatu-rasýndan tasarruf için çalýþtýrdýðý kadýnla-rýn kullandýðý tuvaletlerin sifonlarý sökü-yor. Kocaeli’deki bir gýda fabrikasý içmesuyu yerine pislik içindeki çeþmeden arýt-ma suya mahkum býrakýyor. Bursa’da De-mirtaþ’ta kriz var denerek su sebilleri kal-

dýrýlýyor. Ýnsanca yaþanacak bir

ücrete çok diyenler, hacet görmede bileinsanlýk býrakmýyor! Kendinden kýsýp ço-cuðuna ayýran, yetmedi çocuðunun ihtiya-cýndan da kýsan kadýnlarýn insanlýðýndanda kýsmasý bekleniyor.

Bu kadar uzak mý bize insanca yaþa-mak; 8 saat deliksiz bir uyku çekmek, enfazla 8 saat çalýþmak, 8 saat canýmýz ne is-terse onu yapmak?

Yanýt yine kadýnlarda. Denizli’den Ay-sel: “Bana öðretilen hayatýn dýþýna çýktý-ðýmda asýl yaþamanýn bu olduðunu öð-rendim, bu dünyaya öylece durmak içingelmediðimizi fark ettim.” Aydýn’da ku-rulu SÝBAÞ’ta sendikalaþmak için dire-nen Meral: “Þunu anladým ki hayat SÝ-BAÞ’tan ibaret deðil.” Maya Angelo’nunsözlerini hatýrlatýyor Balýkesir’den gençbir kadýn: “Ne zaman bir kadýn kendisiiçin ayaða kalksa aslýnda tüm kadýnlariçin ayaða kalkar.”

8 Mart’ta verdiði reklamlarla “eþitlik”konusunda mangalda kül býrakmayan Ar-çelik’teki göstermelik iþ güvenliði eðitimi-ne kafa tutuyor bir kadýn iþçi; demir vebanttan bir kafeste çalýþtýrýlýrken her hare-ketinde moraran bedeniyle! Her 8 Mart’taelimize kýrmýzý karanfil tutuþturup lütfe-dip hediyeler daðýtan, bizi salonlara týkaya-rak krize mahkum edenleri alkýþlatanlarakafa tutmaya çaðýrýyor Adile.

Bir kere salon dediðin, ev gibi, iþyeri gibidört duvar. Oysa sokak öyle mi? Sokak

candýr, canlýdýr. Salon tek kiþilik kol-tukta oturmaksa sokak kol kola yan

yana yürümektir. Sokak dayanýþ-madýr, çoðalmaktýr. Salonda sesçýkarsan en fazla yan binadanduyulur. Sokakta çýkardýðýn ses,

eve hapsolmuþ bir kadýna per-deyi aralatýr, pencereyi açtýrýr,balkona çýkartýr... Ve gün gelir,sokakta senin beklediðini bile-rek kapýnýn kilidini döndürüve-rir, kapý önünden sana bakar.Sonra bir gün yanýna gelir, birbakmýþsýn kol kola yürüyor,birlikte haykýrýyorsunuz...

Gücümüz birliðimiz!.....................................................3Sevda Karaca

8 Mart hediye beðenme günü deðil................................5Adile Doðan

Onlar zenginleþiyor biz zammý hak etmeyenler oluyoruz..5Patronlar asgari ücreti bile çok görüyor.........................6Ýþçi daha az, iþ daha yoðun, ücret düþük........................6

Neslihan Kar

Ne ýsýnabiliyoruz, ne doyabiliyoruz!...............................7‘Bu ücretlerle geçim zor, gelecek kaygýsý çok’................7

Nurgül Deniz

TARÝH: Yýkama evleri....................................................8Müslime Karabatak

TÝYATRO: Hizmetçiler...................................................9Hilal Tok

SINIRLARIN ÖTESÝNDE: Bangladeþ.................................10Berivan Balkay

SINIRLARIN ÖTESÝNDE: Glasgow....................................11Sarya Tunç

SÝBAÞ iþçisi kadýnlar fýrtýnaya yelken açtýlar..................12Tahsine Saran

Direniþten yerel seçime uzanan bir sohbet....................14Gökçen Þen

Sýfýr iþ kazasý deðil, sýfýr güvensiz durum!.....................14ÝÇÝMÝZDEN BÝRÝ: Aysel Menteþ......................................15

Mükerrem Yollu

Bu mahalleyi kadýnlar yönetecek!.................................16Yasemin Akpýnar

‘Kadýnlar olarak her alanda var olacaðýz’......................17Berfin Güler / Iþýlay Demirel

Kadýnlar kreþ ve park istiyor........................................18Neslihan Kar

Kadýnlar gücünün farkýnda olmalý.................................18Nursel Ýnalcuk

FÝLM: Kefernahum......................................................19Gülþah Kaya

KÝTAP: Ýstanbul’un Bir Gecesi......................................20Ercüment Akdeniz

SAÐLIK: Grip...............................................................21Uz. Dr. Senem Aslan

MEKTUBUMUZ VAR......................................................22Umudu direnci büyütelim ki bahar gelsin..................... 24

i Ç i N D E K i L E R

Basit bir durum gibi görülse de beni çok dü-þündüren bir sorundan bahsetmek istiyorum.

Edirne’de belediye otobüslerinin arkasýnda“Saat 22.00’den sonra kadýnlar durak haricinde is-tediði yerde indirilecektir” yazýyor. Bu yazýtoplum olarak nasýl bu duruma geldi-ðimizi, kadýnlara yönelik þiddet, taciz,tecavüz olaylarýna nasýl bu kadar alýþý-lagelmiþ bir durum olduðunu göz-ler önüne seriyor. Toplumumuzdakadýn sokakta yürürken sokak lam-basýndan yansýyan gölgesinden te-dirgin oluyor, kadýn kahkaha atamýyor,özgürce sokaklarda yürüyemiyor, özgürcegiyinemiyor, kadýn ‘kadýn’ olarak görülmüyor.

Bizler en özgür olduðumuz alanlarda bile üze-rimizde baský hissediyoruz. Mesela evde tek kaldý-ðýmýz zaman kapýnýn önüne erkek ayakkabýsý ko-yuyoruz. Neden buna mecbur býrakýldýðýný düþü-nüyor insan!

Kadýnlarýn fýrsatý olduðunda ekonomi, bilim,kültür, sanat ve birçok konuda ne kadar baþarýlý ol-duðunu biliyoruz.

Ama kadýna hep ne yapmamasý gerektiðisöyleniyor, oysa erkeklere ne yapmamasý gerek-

tiði hiç söylenmiyor! Kadýný birey olarak gör-meyen bir zihniyetin var olduðunu biliyoruz,ama ayný zamanda haklarýný öðrenen kadýnlarýnsusmadýðýný ve haklarýný aradýklarýný da biliyo-

ruz. Maya Angelou’nun da dediði gibi, “Nezaman bir kadýn kendisi için ayaðakalksa aslýnda tüm kadýnlar için ayaðakalkar.”

Baskýnýn giderek artmasý bazý konular-da bazen ellerimizi kollarýmýzý baðlasa dabiz o ellerle umut olacaðýz. Sesimizle, du-ruþumuzla, bakýþýmýzla... Giderek artan iþ-sizlik, tecavüz, taciz ve baskýlar birileri ta-rafýndan fýrsata çevrilip kadýný daha çok eve

kapatmaya çalýþsa da tüm bunlar bizler için artýkateþe atýlan bir odun. Farkýndayýz her þeyin! Hertakým elbise giyenin beyefendi olmadýðýný adliyekoridorlarýnda görüp tanýk olduk... Çocuklarý istis-mar edip “rýzasý vardý” deyip ceza almadan kurtu-lanlarý gördük, istismarcýlara af çýkartmak isteyen-leri de... Ama biz bunlarýn hiçbirine izin vermeye-ceðiz. Her bedel ödeyen kadýnýn elleri yakanýzdaolacak!

BBandýrma 117 EEyylül ÜÜniversitesinden bbir kkadýn BBAALIKESÝR

mektubumuz var

Dünya Ekonomik Forumu 2018 CinsiyetEþitliði Raporu, dünya çapýnda cinsiyet eþitliðialanýnda, ilerlemenin yavaþladýðýný, hatta bazýalanlarda kadýnlar ve erkekler arasýnda eþitsizli-ðin arttýðýný belirtiyor.

MEB Ortaöðretim Kurumlarý Yönetmeli-ði’nde, “Evli olanlarýn kayýtlarý yapýlmaz, öð-renci iken evlenenlerin okulla iliþiði kesilerekkayýtlarý e-okul üzerinden Açýk Öðretim Lise-sine veya Mesleki Açýk Öðretim Lisesine gön-derilir” denilerek çocuk yaþta evliliklerin önüaçtý.

TÜÝK verilerine göre, son 10 yýlda 482 bin 908kýz çocuðu devletin izniyle evlendirildi. Son 6 yýl-da 142 bin 298 çocuk anne oldu ve bu çocuklarýnbüyük kýsmý dini nikâh ile evlendirildi.

Türkiye’de yoksul kýz çocuklarýnýn çocukyaþta evlenme olasýlýðý, varlýklý olan yaþýtlarýna

göre 2,5 kat daha fazla.MEB, iktidarýn ideolojik yönelimleri doðrul-

tusunda çalýþmalar yapan dini vakýflar ile çeþitliprotokollere imza atarak eðitimi dinselleþtirmesürecinde siyasi nüfuzu olan cemaatlere özelgörevler vererek eðitimin asli bileþenlerini sü-rekli olarak görmezden geldi.

MEB verilerine göre, Türkiye’deki özel öðre-

tim kurumu sayýsý 10 bini geçerken, bu kurumla-rýn 3’te 1’i mutlaka bir tarikata baðlý durumda.

Kamu kurum ve kuruluþlarýnda 2008 yýlýnda497 olan kreþ sayýsý, 2015’te 121’e, 2016’da56’ya düþtü. Özel sektörde de durum farklýdeðil. 150 çalýþanýn olduðu iþ yerinde iþverenkreþ açmak yerine ya kadýn çalýþan sayýsýný149 da tutuyor, ya da maliyeti kreþ aç-maktan daha düþük olan para cezasýnýödemeyi tercih ediyor.

Çocuk bakým hizmeti için ailenin cebin-den çýkan para artýyor. Kamu kreþleri bir birkapatýlarak yoksul emekçi çocuklarý ne idüðüaslýnda belli sýbyan mekteplerinin kucaðýna atý-lýyor.

Durum böyle iken erken yaþta evliliðe af yasatasarýsý yine gündeme sürülüp tartýþmaya açýlý-yor ve toplumun nabýz ölçümü yapýlýyor.

Bütün bunlara karþý da kadýnlar bir arayagelmenin ve örgütlenmenin koþullarýný arýyor.Kadýnlar bunca baskýya raðmen sokaða çýkarak,isyanlarýyla 25 Kasým’da, Flormar direniþinde,Gripin direniþinde bize bunu gösterdi ve gös-termeye devam ediyor.

Gönül KKuralEððitim SSen AAnkara 44 NNo’lu ÞÞube KKadýn SSekreteri

Bedel ödeyen kadýnlarýnelleri yakanýzda olacak!

Ben Suriye’yenasýl gideyim,keyfimdengelmedim ki...

Merhaba Ekmek ve Gül okurlarý ben Si-nem. Suriyeli bir mülteciyim. Ýki çocuðum var.Ýkisini de Türkiye’de doðurdum. Ýkinci çocu-ðum daha 1 aylýk. Ýlk bir ay boyunca hastanelerbütün tetkiklerini karþýladýlar ama bir aydansonra kimlik çýkarmam gerekiyordu. Göç Ýda-resine baþvuru yaptým. Kimliðimi 1 buçuk yýlönce yenilemiþtim ancak bana tekrar yenilet-mem gerektiðini söylediler ve benden Suriyekimliðimi istediler. Suriye’de kimlik 15 yaþýndaçýkartýlýyor ve 15 yaþýmdan önce Suriye’de sa-vaþ çýktýðý ve bulunduðum bölgede devlet ku-rumu kalmadýðý için kimlik çýkartamadým. 18yaþýnda evlenip Türkiye’ye geldim. Türkiye’yegeldiðimde bana göçmen kimliði vermiþlerdiama þimdi süresi geçtiði için kabul etmiyorlar.Göç Ýdaresine bir kimlik veremediðim için debenden aile defteri istediler. Suriye’den Türki-ye’ye defteri getirmek kýsa sürede mümkündeðildi ve çok zordu. Defter ancak elime ulaþtýama daha kimliði çýkaramadým. Yeniden baþvu-ru yapacaðým.

Ýkinci çocuðuma kasýk fýtýðý teþhisi kondu vebir an önce de ameliyat olmasý gerektiði söy-lendi. Göç Ýdaresi kimlik vermediði için hasta-neler çocuðumu ameliyat edemiyor. Özel has-

taneler de muayene için bile110 lira para istiyorlar. Çocu-ðun kaydý için babanýn kimli-ðini de kabul etmiyorlar. GöçÝdaresine çocuðumun saðlýðý-nýn daha kötü olabileceðinisöyledim ama hiçbir þekildekabul etmediler. “Suriye’dengit belgeni getir” dediler.“Suriye’de savaþ var nasýl gi-deyim” dediðimde “nasýl gi-

dersen git bizi alakadar” etmez dediler. Hasta-ne de “kimlik olmadan biz ameliyatý yapama-yýz” diyor.

Ne yapayým, çocuðum ölsün mü? Baþka biryerde olsa giderim ama Suriye’ye nasýl gide-yim? “Þam’dan git getir” diyorlar bana, BenÞam’a nasýl gideyim. Uzun lafýn kýsasý bizediyorlar ki “buradan artýk gidin”. Ben keyfimeSuriye’den gelmedim ki savaþtan çýktým gel-dim.

Suriyeli MMülteci SSinem Küçükçekmece // ÝÝSTANBUL

Salon tek kiþilik koltukta oturmaksasokak kol kola, yan yana yürümektir

Eþitsizliðe raðmen kadýnlar mücadele ediyor

Günlük EVRENSEL gazetesinin ücretsiz özel ekidir. Türü: Yaygýn süreli

Bülten Basýn Yayýn Reklamcýlýk Tic. Ltd. Þti. Adýna Sahibi: Cemal Dursun

Genel Yayýn Yönetmeni: Fatih PolatSorumlu Yazýiþleri Müdürü: Görkem Kýnacý

Yönetim Yeri: Adres: Mehmet AkifErsoy Cad. Mehmet Çýbýkçý Ýþ

Merkezi No: 2 K: 2 Ýþyeri No: 21Þirinevler/B.Evler-ÝSTANBUL

Tel: 0850 302 20 67 Fax: 0212 654 15 04

Daðýtým: Turkuvaz DaðýtýmPazarlama AÞ

Baský: SM Matbaacýlýk Çobançeþme Mah. Sanayi Cad.

Altay Sokak. No:10 (A Blok) Yenibosna-Bahçelievler /

ÝSTANBULTel: 0 212 654 94 18

ekmek ve gü[email protected]

Page 23: Umudu ve direnci büyütelim ki bahar gelsin ekmek …...ne demek? Kendine ev hanýmýyým diyen, parça baþý iþ alýp yapýyor, iþsiz bir kadýn iþ ararken ev temizliðine gidiyor,

SÝBAÞ iþçisi kadýnlarfýrtýnaya yelken açtýlar

Mesele çamaþýr yýkamak deðil!

8 Mart hediye beðenme günü deðil

Gücümüz birliðimizdir!

ekmek ve gül2 Þ u b a t 2 0 1 9 C u m a r t e s i S a y ý : 1 0 6

3

5

12

8

MerhabaArkadaþým, ablam, an-nem, komþum, kýz kar-deþim;Nasýlsýn? Her geçen ay,

ayýn sonunu getirmekte biraz daha zor-landýðýn kasvetli bir kýþýn tüm yükünüsen de hissediyor musun omuzlarýnda?

Ýþyerinde iþ yetiþtirme baskýsýna, ev-de sofraya bir tas çorba koyma telaþýnatürlü dertler, kederler mi eþlik ediyor?

Sen de kirayý, faturalarý ödemek, ek-sikleri, borçlarý kapatmak için her günbir önceki güne göre daha çok koþturu-yor, hiçbir þeye yetememe duygusu yaþý-yor musun?

Herbirimiz farklý farklýyýz, ama yarý-nýn nasýl olacaðýný bilememek, çocukla-rýmýzýn saðlýðý, eðitimi ve geleceðindenendiþe etmek, onlarýn istismardan bizle-rin þiddetten, baskýdan ve ayrýmcýlýktankorunamaz hale getiriliþimize öfke duy-mak ortak dertlerimiz.

Ýþyerinde ustabaþýlar, þefler her gündaha çok baðýrýyor, hakaret ediyor dahahýzlý, daha performanslý çalýþalým diye.Kâh çalýþtýrýldýðýmýz koþullarýn aðýrlý-ðýndan, kâh makinelerin bakýmsýzlýðýn-dan iþ kazalarýna uðruyor, sakatlanýyor,saðlýðýmýzdan oluyoruz.

Bugüne kadar hiç çalýþmamýþ olanla-rýmýz evin geçimine katký için gündelikiþlere gider oldu, yaþýný baþýný almýþ bü-yüklerimiz ayný sebepten en düþük üc-retlere, sefil çalýþma þartlarýna razý geliroldu. Eve üç kuruþa parça baþý iþ alanla-rýmýz, geçinebilmek için evleri birleþti-renlerimiz çoðaldý...

Kriz var bahanesiyle bizi insanlýktançýkaran koþullarda çalýþmaya ve yaþama-ya zorlanýyoruz. Ýþsizlikle, açlýkla, sefa-letle tehdit ediliyoruz her fýrsatta.

Bunlar da deðil sadece. Her gün et-rafýmýzý saran sefalet çemberi daralýpbizi günlük dertlere boðup yalnýzlaþtý-rýrken uðradýðýmýz þiddet, yaþadýðýmýz

eþitsizlik, gasp edilen haklarýmýz çoðalý-yor.

Dert yanmak deðil niyetimiz sevgilikýz kardeþim;

Sen de her kadýn gibi insana yaraþýrbir þekilde yaþayabilmenin, çalýþabilme-nin özlemini duyuyorsun elbet. Gözükârdan baþka bir þey görmeyenlerin ya-rattýðý krizin bitmeyen bir kýþ gibi sýrtý-na bindirdiði yüklerden sen de kurtulupferahlamak istiyorsun. Her emekçi ka-dýn gibi sana da bana da bahar gelsinartýk diyorsun.

Haklýsýn, o bahara hep beraber ulaþ-mak gerek. Onun için itildiðimiz o yal-nýzlýktan kurtulmaya baþlayarak atalýmilk adýmlarýmýzý. Aza çoða bakmadanbuluþalým, konuþalým, sorularýmýza ya-nýt, sorunlarýmýza çözüm arayalým.

Haklarýmýzý talep etme, yarýn ne ola-caðýný bilme isteðimizin, geleceðimizikendi ellerimizle þekillendirme gayreti-mizin gücünü birlikte görelim istiyoruz.

Paylaþtýkça çoðalacaðýz, çoðaldýkçagüçleneceðiz, güçlendikçe deðiþtirece-ðiz, deðiþtirdikçe ferahlayacaðýz...

Hiçbir zorluk korkutamaz gözümü-zü. Çünkü karþýmýza çýkan her zorluk,bugün mahkûm edildiðimiz, insanlýðý-mýzý elimizden alan koþullardan dahaaðýr deðildir.

Biliyorsun, kýþýn bitiþinin baharýn ge-liþinin ilk habercisi olan günümüz var bi-zim. Biz kadýnlarýn haklarýmýz, talepleri-miz için birlikte mücadele ettiðimizdegüçlendiðimizi, birliðimizin gücümüz ol-duðunu hatýrlatan bir günümüz. Bizimgünümüze, dünyanýn bütün emekçi ka-dýnlarýn günü 8 Mart’a az kaldý.

8 Martýmýzý gücümüzü, birliðimizigüçlendirmiþ, umudumuzu direncimizibüyütmüþ olarak seninle birlikte kutla-mak dileðiyle...

Sevgiyle kal!

EKMEK VVE GGÜL

Umudu ve direnci büyütelim ki bahar gelsin

Hiçbir zorlukkorkutamaz gözümüzü.Çünkü karþýmýza çýkanher zorluk, bugünmahkûm edildiðimiz,insanlýðýmýzýelimizden alankoþullardan daha aðýrdeðildir.8 Martýmýzý gücümüzü,birliðimizigüçlendirmiþ,umudumuzudirencimizi büyütmüþolarak seninle birliktekutlamak dileðiyle...