ANKARA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ EĞİTİM BİLİMLERİ ANABİLİM DALI (EĞİTİM PROGRAMLARI VE ÖĞRETİMİ PROGRAMI) TÜRKİYE’DEKİ SAĞLIK EĞİTİM FAKÜLTELERİNİN PROGRAMLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ YÜKSEK LİSANS TEZİ Emine Şener
ANKARA ÜNİVERSİTESİ
EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
EĞİTİM BİLİMLERİ ANABİLİM DALI
(EĞİTİM PROGRAMLARI VE ÖĞRETİMİ PROGRAMI)
TÜRKİYE’DEKİ SAĞLIK EĞİTİM FAKÜLTELERİNİN
PROGRAMLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ
YÜKSEK LİSANS TEZİ
Emine Şener
Ankara
Mart, 2004
ANKARA ÜNİVERSİTESİ
EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
EĞİTİM BİLİMLERİ ANABİLİM DALI
(EĞİTİM PROGRAMLARI VE ÖĞRETİMİ PROGRAMI)
TÜRKİYE’DEKİ SAĞLIK EĞİTİM FAKÜLTELERİNİN
PROGRAMLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ
YÜKSEK LİSANS TEZİ
Emine Şener
2
Danışman: Prof. Dr. Mehmet A. Kısakürek
Ankara
Mart, 2004
ÖNSÖZ
Yaşadığımız dünya her geçen gün yeni değişim ve
oluşumlarla üzerinde yaşayan insanları etkilemeye devam
etmektedir. Bu değişim ve gelişimlerden olumlu yönde
etkilenmek için bazı unsurların göz ardı edilmemesi
gerekmektedir. Ülkelerin gelişmişlik düzeyini gösteren
ölçütlerden olan “sağlık” ve “eğitim” değişkenleri
ancak iyi yetişmiş insangücüyle istenilen seviyeye
ulaştırılabilir.
Halkın, sağlıkla ilgili davranışlarını olumlu olarak
değiştirmek ve olumlu davranışlarını pekiştirerek halk
sağlığı düzeyini yükseltmeyi amaçlayan sağlık eğitimi
çalışmalarında sadece eğitilen kitle olarak halk değil,
eğitimi veren sağlık insangücünün de dikkate alınması
3
gerekmektedir. Böylece çalışanlardaki değişim ve gelişim
topluma olumlu bir şekilde yansıyacak ve verilen hizmet
kalitesi yükselecektir.
Yapılan bu çalışma ile Türkiye’deki Sağlık Eğitim
Fakültelerinin programlarının değerlendirilmesi ve
program geliştirmeye yönelik önerilerde bulunulması
amaçlanmıştır.
Yararlı olması dileğiyle...
Ankara, 2004
Emine ŞENER
ÖZET
TÜRKİYEDE’Kİ SAĞLIK EĞİTİM FAKÜLTELERİNİN PROGRAMLARININ
DEĞERLENDİRİLMESİ
4
Şener, Emine
Yüksek Lisans, Program Geliştirme Bölümü
Tez Danışmanı: Prof. Dr. Mehmet A. Kısakürek
Mart, 2004, 152 sayfa
Bu çalışmada Türkiye’deki Sağlık Eğitim Fakültelerinin
Programlarının öğretim elemanları ve öğrencilerin görüşleri
doğrultusunda değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Betimsel
tarama modeli niteliğinde olan bu araştırmanın evrenini Sağlık
Eğitim Fakültelerinde görev yapan öğretim elemanları ile
öğrencileri oluşturmaktadır. Araştırmanın örnekleminde Sağlık
Eğitim Fakültesi 3. ve 4. sınıf öğrencileri (357) ile görev
yapan öğretim elemanlarının tamamı (61) yer almıştır. Örneklem
grubuna araştırmacı tarafından hazırlanan likert tipi veri
toplama aracı ve Kişisel Bilgi Formu uygulanmıştır. Uygulanan
veri toplama aracı, öğretim elemanlarının ve öğrencilerin
kişisel özellikleri ile Sağlık Eğitim Fakültelerinin
programlarına ilişkin olarak programın amaçları, içerik,
öğretim süreçleri ve ölçme değerlendirme boyutlarına yönelik
sorulardan oluşmaktadır. Ortak yönleri dikkate alınarak
hazırlanan ve iki bölümden oluşan anket formundan, öğretim
elemanlarına uygulanan (A), öğrencilere uygulanan (B) olmak
üzere iki anket formu geliştirilmiştir.Araştırma sonucunda
elde edilen veriler SPSS programında çözümlenmiştir. Öğretim
elemanları ve öğrencilere ait kişisel bilgiler frekans (f) ve
yüzdeleri (%) tablolar halinde gösterilmiştir. Programa
ilişkin, öğretim elemanları ve öğrencilerin aynı sorulara
verdikleri yanıtlar arasında anlamlı bir fark olup olmadığını
ortaya koymak amacıyla frekans (f) ve yüzde (%)leri alınarak
Kay-Kare (²) testi uygulanmıştır. Kay-Kare testi sonucu
beklenen değeri 5’ten küçük gözenek sayısı %20’yi aşan
5
durumlarda ise yorumlar çapraz tablo üzerinde sadece frekans
ve yüzde kullanılarak yapılmıştır. Bu araştırma sonuçlarına
göre önerilerde bulunulmuştur.
BÖLÜM I
PROBLEM
Bu bölümde, araştırmanın problemi,genel hatlarıyla
tartışılarak araştırmanın amacı,önemi, sınırlılığı,
sayıtlıları, kısaltma ve tanımlarına yer verilmiştir.
Eğitim ve Öğretim Programları
Eğitim insanı temel alır ve onun öğrenmesiyle
başlar. Öğrenme yeteneği olmadan eğitim olmaz. Eğitimin
başlangıcı, insanın insan olarak çevresiyle etkileştiği
güne kadar uzanır. Birey davranışlarının hemen tamamını
başkalarıyla etkileşerek, onları gözleyip taklit ederek
öğrenir. Bu anlamda birey, doğduğu andan başlayarak
çevresinin etkisindedir. Başkalarının etkisi altında yeni
davranışlar kazanması onun eğitilmesi demektir (Başaran,
1996; Uluğ, 1999, 1).
6
Eğitim kavramı, farklı görüşteki eğitimciler
tarafından farklı biçimlerde tanımlana gelmiştir. Bu
farklılığın temel nedeni, eğitimcilerin, farklı felsefi
görüşlerden hareketle olanı değil olması gerekeni
tanımlama girişimleridir (Tekin, 1991, 1).
Farklı görüşlere sahip eğitimcilerin, eğitimi bir süreç olarak
görmesi, birinci iştirak noktasını teşkil eder. İkinci iştirak noktası
ise, bu tanımların her birine temel teşkil eden sayıltılardır.
Çeşitli görüşteki eğitimciler, ortaya koydukları tanımlardan
anlaşılacağı üzere, bireyin mevcut haliyle yetersiz bulunduğunu ve
belli ölçütlere ve telakkilere göre yeterli sayılacak bir hale
getirilmesi gerektiği sayıltısını kabulleniyorlar. Bireyin birinci
halden ikinci hale geçmesi için ise şu veya bu şekilde, fakat mutlaka
bir değişmenin vuku bulmasına ihtiyaç vardır. Bu da üçüncü iştirak
noktasıdır (Ertürk, 1972, 12).
Farklı görüşlerin uzlaştıkları noktalar dikkate
alındığında, genel anlamda eğitim, bireyde davranış
değiştirme sürecidir. Ertürk (1972), eğitimi, bireyin
davranışında kendi yaşantısı yoluyla ve kasıtlı olarak
istendik değişme meydana getirme süreci olarak ifade
eder.
7
Eğitim ve öğretim kavramları çoğu kez aynı anlamda
kullanılmaktadır. Oysa eğitim yukarıda da açıklandığı
gibi bireyde davranış değişikliği meydana getirme süreci,
öğretim ise, bu davranış değişikliğini okulda planlı ve
programlı bir şekilde yapılması sürecidir. Eğitim her
yerde, ancak öğretim daha çok okulda yapılmaktadır.
Eğitim süreci, çok boyutludur, süreklidir, yaşam boyu
devam eder, yaşantılarla kazanılır. Zaman ve yer
açısından sınırsızdır ve her şeyden önemli olarak da
kültürü oluşturur. Öğretme ise öğrenme etkinliklerini
yönlendirme ya da klavuzlama işidir (Demirel, 1996, 3).
Buna göre, bir eğitim kurumunun veya sosyal çevrenin
bireylerin yaşantılarını düzenlemek ve zenginleştirmek
için yürüttüğü tüm etkinlikler eğitim programı kapsamına
girmektedir. Öğretim programı ise, eğitim programı içinde
ağırlık taşımakta, genellikle, belli bilgi
kategorilerinin bir sistem dahilinde düzenlenmesiyle
oluşmaktadır (Varış, 1996, 15).
Program, gerek günlük-gündelik yaşamda, gerek iş-
meslek yaşamında, gerekse eğitimde, öteden beri en sık
kullanılan başlıca kavramlardan ve en sık gündeme gelen
başlıca uygulamalardan biridir. Özellikle çağımızda
günlük-gündelik yaşam, iş-meslek yaşamı ve eğitim,
genellikle, elden geldiğince programlı biçimde
gerçekleştirilmeye çalışılır. Çünkü programı olmayan,
programa yer vermeyen veya programa dayanmayan bir yaşam,
etkinlik ve eğitim yeterince tutarlı, başarılı, etkili ve
verimli olamaz. Bunun farkında ve bilincinde olan modern
8
insan yaşarken, iş yaparken ve eğitirken-eğitilirken
programsız edemez. Böylece program bireysel, toplumsal ve
kültürel yaşamın her alanında “bilinçli, düzenli, planlı
ve yöntemli” insan çabalarının ve etkinliklerinin ana
öğesi durumuna gelir. Bu tür çabaların ve etkinliklerin
en yoğun olduğu alan, kuşkusuz, “eğitim”dir (Uçan, 2003).
Eğitim sistemleri eğitim programları ile işlerlik
kazanır. Eğitim programı kapsamlı ve çok boyutlu olduğu
için tanımında güçlükler ve çeşitliliklerle
karşılaşılmaktadır. Bu nedenle literatürde eğitim
programının birbirinden farklı tanımlarına rastlamak
mümkündür. Bu tanımlar çoğunlukla yazarların eğitim
anlayışlarına, felsefelerine ve planlı eğitimin hangi
boyutlarda olabileceğine dair görüşlerine bağlı olarak
değişmektedir. Ertürk, eğitim programını eğitim durumları
ya da eğitim yaşantıları düzeni olarak tanımlarken,
eğitim faaliyetlerinin planlı kısmına işaret eder. Doğan
da bu tanıma benzer biçimde programı, “öğrencilerde
beklenen öğrenmeyi meydana getirebilmek için planlanmış
faaliyetlerin tümü” olarak tanımlamaktadır (Erden, 1998,
3).
Eğitim programı;
1. Eğitim faaliyetlerine yön verir,
2.Aynı eğitim basamağındaki okullarda eğitimin aynı
amaçlar çerçevesinde, hemen hemen aynı yönde
gerçekleşmesini sağlar,
9
3. Eğitimde verimi arttırır,
4. Mesleğe yeni başlayan öğretmenlere rehberlik eder
(Büyükkaragöz ve Çivi, 1997, 199).
İyi hazırlanmış bir eğitim programının şu sorulara cevap
vermesi gerekir:
1. Toplumun (yörenin) ve bireyin ihtiyacı nedir ve
nasıl belirlenmelidir?
2. Programın genel amacı hangi verilere dayalı
olarak ve nasıl ifade edilmelidir?
3. İçerik nasıl seçilmelidir? Amaçlara ulaşmak için
ne tür eğitim yaşantıları temin edilmelidir?
4. Eğitim yaşantıları nasıl düzenlenmelidir?
5. İçerik, öğrencilere nasıl iletilmelidir?
6. Amaçlara ulaşıp ulaşılamadığı nasıl kontrol
edilmelidir? Neyi ve nasıl değerlendireceğimizi
nasıl belirlemeliyiz? (Doğan,1997, 26).
Türkiye’de “müfredat programı” terimi uzun süre
“eğitim programı” yerine kullanılmıştır (Varış, 1996).
Ayrıca, “eğitim programı” teriminin yanı sıra “öğretim
programı” ve hatta “ders programı” yerine önceleri sık
sık ve sonraları zaman zaman “müfredat programı”
teriminin kullanıldığı görülmüştür. Öbür yandan “öğretim
programı“ kavramının kapsamca bazen daraldığı, bazen
genişlediği gözlenmiştir. Bunun yanı sıra “ders
programı”nın âdeta “ders öğretim planı” olarak
10
nitelendiği görülmüştür (Doğan 1979, 22). Günümüz
eğitiminde “eğitim programı”, “öğretim programı” ve “ders
programı” terimleri zaman zaman aynı anlamda
kullanılmaktadır (Tekin 1980, 5). Bu arada bazı
programlarda “öğretim programı” ile “ders programı”
teriminin birleştirilerek “ders öğretim programı”
biçiminde kullanıldığına rastlanmaktadır. Günümüzde
eğitim programı, öğretim programı, ders programı ve ünite
programı uygulamada, genel ve soyuttan özel ve somuta
doğru iç içe yapılanan ve işleyen bir görünüm ve açılım
göstermektedir. Bunlardan en geneli “eğitim programı”, en
özeli “ünite programı”dır (Uçan, 2003).
Yukarıda açıklanan program kategorileri, daha çok
basılı, hazırlanmış ve öğretmenin eline kılavuz olarak
verilmiş materyallerle ilgilidir. Bu basılı kitapların
kapsadığı amaç ve ilkelerin gerçekleşmesi için
yararlanılan esasların, ilkelerin, etkinliklerin
gerçekleşmesi için yararlanılan esasların tümü program
geliştirme kapsamına girmektedir (Varış, 1996, 15). Bu
nedenle aşağıda program geliştirme sürecine yer
verilmiştir.
Program Geliştirme Süreci
“İster bir eğitim isterse bir öğretim programını geliştirirken önceden
geliştirme hazırlığı yapmak gerekir. Bu bir tür planlamadır ve buna
geliştirme programı denir... Temel olarak tasarlanacak program modeli;
11
yapıcı, çok amaçlı ve ortak niteliklere sahip bir program
olmalıdır.”(Babadoğan, 1992, 735-616).
Program geliştirme, eğitim terimleri sözlüğünde
şöyle açıklanmıştır:
"Toplumdaki yeni gelişmeler göz önünde tutularak belli
bir öğretim programının ya da bütün programların genel ve
özel amaçları (ders konuları, öğretim yöntemleri ve
değerlendirme yolları vb.) bakımından araştırma ile
düzeltilmesi, yenileştirilmesi ve önerilen
değişikliklerin denendikten sonra genelleştirilmesi
işidir (Büyükkaragöz ve Çivi, 1997, 230).
Mauritz Johnson 'a göre; program geliştirme sistemi
çatı/ürün olarak, öğretme sistemini de girdi olarak
algılamaktadır. (Demirel, 1999, 4). Program geliştirme,
bilimsel dayanakları olan ve teknik süreçlerden
yararlanan bir araştırma çabasıdır (Varış, 1996). Eğitim
programlarının geliştirilmesi alanında birçok bilim
adamı, amaçlar, içerik, yöntemler ve değerlendirme gibi
dört elemanı içeren bir eğitim programı modeli öne
sürmektedir. Bu basit modelin değeri, bir eğitim
programının hazırlanmasına esas olan dört temel soru
önermesidir. Bu sorular, her biri bir elemanla ilgili
olmak üzere şunlardır (Kısakürek,1983, 218):
Eğitim programlarının amacı nedir?
12
Bu amacı gerçekleştirmek için hangi konulara
yer verilmelidir?
Hangi öğrenme yaşantılarına ve öğretim
yöntemlerine yer verilmelidir?
Değerlendirilmesi gereken sonuçlar nelerdir?
Am açlar
Yöntem ler
Değerlendirm e
İçerik
Şekil 1. Eğitim Programının Elemanları (Kısakürek, 1983,
219).
Şekil 1’de de görüldüğü gibi, programın elemanları
birbiriyle ilişkilidir. Her eleman bir diğerini
etkilemektedir ve diğerleri tarafında etkilenmektedir.
Eğitimde program süreci statik değil dinamik bir
süreçtir.
Eğitim programlarında, amaçlar dikkate alınmaksızın
eğitimde neye önem verileceğine, neyin dikkate
alınacağına karar vermek güçtür (Kısakürek, 1983, 223).
Amaçlara paralel olarak verilecek içeriğin de dikkatle
ele alınması gerekmektedir. İçerik, öğrenilmesi gereken
bilgi, beceri, tutum ve değerlerdir. İçeriğin seçiminde,
gerçekleştirilmesi düşünülen amaçlar göz önünde
13
bulundurulmalıdır. Düzenlenen eğitim içeriğinin öğrenciye
nasıl öğretilmesi gerektiği ayrı bir sorundur. İçeriğin
sunumunda, uygun yöntemin seçilmesi ve düzenlenmesi
gerekmektedir. Eğitim programlarının boyutlarından birisi
de “değerlendirme”dir. Eğitim ve öğretim programlarında
amaçlar saptanıp, davranışa dönük olarak belirtildikten,
öğrenme tecrübeleri ve içerik seçildikten sonra
değerlendirmeye gerek vardır. Değerlendirme “gerçek
sonuçlarla beklenen sonuçlar arasında bir kıyaslama
yapılmasına olanak sağladığı gibi, gelecekteki
etkinlikler için sonuca varılmasına da yardım eder”. Bu
aşama olmaksızın amaçların gerçekleşip gerçekleşmediğini,
gerçekleşti ise ne dereceye kadar gerçekleştiğini bilmek
olanaksızdır (Kısakürek, 1983, 224; Bayraktar, 1996, 3).
Avrupa’da bazı ülkeler program geliştirmeyi eğitim
sürecinin normal bir aşaması olarak görürken, bazı
ülkeler bu süreci, eğitim reformu sloganı altında
yürütmektedirler. Bu konu üzerinde duran Belçika,
Danimarka, Norveç, İsviçre, İsveç gibi ülkeler,
programlarını çağın değişen koşullarına uydurmada fazla
güçlük çekmemektedirler (Varış, 1996, s.25; Semerci,
1998, s.11). Program geliştirme, bir çok ülkede olduğu
gibi Türkiye'de de gittikçe daha çok önem kazanan kavram
ve uygulamalardan biridir (Büyükkaragöz, Çivi, 1997,
230).
14
Bir eğitim programının modeli ya önceden açık seçik
belirlenir ve programda belirtilir veya programın içinde
örtülüdür ve gizlidir. Bir eğitim programının iskeleti
modelini, modeli iskeletini belli eder. En genel
anlamıyla model, kısaca ‘biçim, örnek, tip, şema, kalıp’
demektir. Her biçim, örnek, tip, şema ve kalıbın
açıklayıcı bir işlevi vardır. Bu açıklayıcı işlev onlara
‘model’ görevi yükler. Terimsel anlamıyla model ise
“gerçek ya da kavramsal bir varlık, olay [olgu] ya da
durumun, özde büyük veya önemli bir anlam kaybına yol
açmadan daha yalın, açık seçik ve kolay anlaşılır bir
açıklamasıdır (Bloom, 1979, 302; Uçan, 2003).
Program geliştirmede farklı modeller
kullanılmaktadır. Yaygın olarak benimsenen program
geliştirme modeli, ortak yönleri çok fazla olan Taba-
Tyler modelidir.
Program geliştirme modeli, program için esas alınan
plan ya da yapıyı ifade etmektedir. Bu kavram öğrenme
yaşantılarının nasıl düzenleneceği hususunu genel bir
tarzda göstermektedir. Program deseni ile ilgili olarak
Virgil E. Herrick “Bir program modeli, öğrenme öğretme
durumu ile ilgili olarak işe vuruk kararlara ilişkin
tutarlı öncelikler ve değerlerden oluşan referans
çerçevesi sağlar. Bir program yapısı, eğitim kurumunun
boyutları ve alanında belirgin ve tutarlı bir organik
birlik ve kalite ifade eder” demektedir (Alkan, 1984, 28-
15
43). Dolayısıyla, eğitim programları gelişi güzel
geliştirilemez. Programları daha etkili hale getirecek
doğru kararların alınabilmesi, bu kararların
dayanaklarının bilimsel çalışmalarla araştırılmasına ve
uygulanmaların değerlendirilmesine bağlıdır (Erden, 1998,
2). Aşağıda program değerlendirme sürecine ilişkin
literatür bilgilerine yer verilmiştir.
Program Değerlendirme
Eğitim, bireyin davranışlarında istendik davranış
değişikliği oluşturma süreci ise, değerlendirme de bu
türden davranış değişmelerinin, daha önce belirlenen
ölçütlerin ışığında oluşup oluşmadığını ortaya çıkarma
sürecidir (Bilen, 2002, 33).
Değerlendirme, bir ölçme sonucuyla bir ölçütün
karşılaştırılmasını gerektirir. Değerlendirme, bir başka
ifadeyle, bir nesne hakkında değer yargısına ulaşma
işidir. Değerlendirme karar verme oldukça önemli bir
süreçtir. Turgut (1997), “karar verme, hemen hemen herkesin
karşılaştığı ve kullandığı bir işlemdir. Buna rağmen karar işleminin mahiyeti,
bir kararda ne gibi dayanakların bulunacağı, ancak pek az kimse tarafından
bilinir. Karar işleminin ve dayanaklarının çözümlenmesi kararın mahiyeti
hakkında kullanışlı bilgiler verir” cümleleriyle kararın önemini
belirtmekte, karar vermenin dikkatli yapılması
gerektiğini vurgulamakta ve “her değer yargısına bir
değerlendirme süreci sonunda ulaşılır demektedir (Turgut,
1997, 2; Bilen, 2002, 34).
16
Bloom ve arkadaşları, öğretim ve değerlendirmenin,
istendik davranışın oluşmasında eğitim sürecinin ayrılmaz
iki unsuru olduğunu belirterek değerlendirme olmadan
öğretim durumu hakkında karar vermenin olanaksızlığını
ortaya koymakta ve değerlendirmenin fonksiyonunu,
hedeflerle belirlenen değişmelerin olup olmadığını,
olmuşsa gerçekleşme derecesini belirleyen kanıtların
toplanması olarak belirtmektedirler (Bilen, 2002, 35;
Demirel, 2003, 222).
Değerlendirme program geliştirme sürecinin son
basamağıdır. İki tür değerlendirme vardır: Süreci
değerlendirme ve ürünü değerlendirme. Süreç
değerlendirmesi, geliştirilen programın uygulama
öncesinde aksayan yönlerini tespit etmek için yapılır. Bu
amaçla tasarımın her bir basamağı değerlendirilir. Süreç
değerlendirilmesiyle birlikte program uygulamaya hazır
hale gelir. Uygulamada olan programın değerlendirilmesi,
ürün değerlendirmesi olarak adlandırılır. Programın
etkililiğini ve maliyet/fayda ilişkisini ortaya koymak ve
programın daha etkili hale getirilmesi için gerekli
verileri elde etmek için yapılır. Ürün değerlendirmesi
ile programın zayıf ve üstün yanları tespit edilir
(Yalın, 2000, 19).
Değerlendirme eğitimin her safhasında kullanılan
sistematik bir süreç olmalıdır. Ancak değerlendirmenin
17
amaç değil, amaçlara ulaşmak için bir araç olduğu
unutulmamalıdır (Küçükahmet, 2003, 193).
Eğitim programlarının değerlendirilmesinde çeşitli
modeller uygulanmaktadır. Çoğu zaman da birkaç model,
duruma ve koşullara göre birleştirilmektedir (Varış ve
Gürkan, 1992, 597-615). Hangi değerlendirme türü
kullanılırsa kullanılsın yapılacak olan değerlendirmeler
bir program değerlendirme modeline dayandırılmalıdır.
Değerlendirme yapmak, sadece programda varolanları ortaya
çıkarmak ya da amaçlara ulaşıp ulaşmadığını kontrol etmek
değildir. Program değerlendirme kapsamlı olduğundan, işi
sistematize etmek ve kolaylaştırmak, bütünü
inceleyebilmek, görebilmek için model geliştirilir. Amaç,
bu model esas alınarak değerlendirme çalışması yapmak ve
sonunda elde edilen verilere bakarak program
düzenlemeleri yapıp eksiklikleri tamamlamaktır. Bu
nedenle değerlendirme çalışmaları çok boyutludur ve
uzmanlık hizmeti gerektirmektedir (Semerci, 1998, 22).
Program Değerlendirme Modelleri
Tyler’in hedefe dayalı değerlendirme modeli R.Tyler
tarafından 1933-1941 yılları arasında geliştirilen bu
model günümüzde halen geçerliliğini korumaktadır.
Tyler’in modeli daha sonra geliştirilen birçok modelin
odak noktası olmuştur. Model, program geliştirme modeline
dayanır. Tyler’a göre bir programın üç öğesi vardır.
18
Hedefler, öğrenme yaşantıları ve değerlendirmedir. Bu
modelin merkezinde eğitim hedefleri vardır, önce hangi
hedeflere ulaşılabildiğine bakılır. Sonra ulaşılmayan
hedeflere niçin ulaşılmadığını belirlemek için, hedef ve
öğretme yaşantıları incelenir (Demirel, 2000, 183).
Scriven’ın amaçtan bağımsız değerlendirme (goal-free)
modeli
Michael Scriven tarafından 1972’de geliştirildi.
Tümevarım yoluyla değerlendirme; programın çıktılarını
inceler ve bunların istenen hedeflere uygun olup
olmadığını anlamaya çalışır. Değerlendirmeciler programı
hazırlayan ve yönetenlerle değil, uygulamaya fiilen
katılanlarla görüşürler. Önceden belirlenen hedeflerle
gözlenen hedeflerin birbirine uygunluğuna dikkat çeker
(Semerci, 1999).
Stake’in uygunluk-olasılık (congruence-contingency)
modeli
Robert Stake tarafından geliştirilmiştir. Stake’e
göre değerlendirme bir yargıya varmak için yapılır ve
değerlendirmede iki temel bölüm vardır; tanımlayıcı
matris ve yargısal matris. Sonunda iki bölüm mukayese
edilerek, hedeflenen amaçlara ulaştırmaya uygunluk
açısından farklar yorumlanır (Stake, 1967). Tanımlayıcı
matris, uygulanan programı ve ona ilişkin gözlemleri
kapsar. Burada ulaşılamayan beklentiler hakkında karar
verilmez. Sadece gözlenilenler kaydedilir. Yargısal
matris ise, toplanan verilerin belirlenen standartların
19
uygunluğunda yargıya varılmasını sağlar. Stake modelinde
değerlendirme yapabilmek için, belirli bazı verilerin bir
araya getirilmesi gerekir. Bu veriler birbirinden farklı
çeşitli kaynaklardan ve birbirinden farklı yollarla elde
edilir. Değerlendirme, ister betimlemek, ister yargıya
varmak amacıyla yapılsın, üç grup bilgi üzerinde
durulması gerekir. Değerlendirme raporunda girdiler,
işlem ve çıktılar ile ilgili verileri birbirinden ayırt
etmek yararlı olur. Stake’in önerdiği modelde, programın
karakteristikleri hakkında yargıya varmada iki dayanak
vardır:
1) Bireylerin yargılarına dayanan “gerçek
standartlar”,
2) Benzer programlar ile karşılaştırmaya dayalı
“göreli standartlar”.
Standartlar, iyi formüle edilirse, girdi ile
çıktıların kabul edilebilir ve üstün özelliklerini
gösterir (Semerci, 1998, 31).
Stufflebeam’in bağlam, girdi-süreç ve ürün (CIPP) modeli
Stufflebeam bu modeli 1985’te ileri sürmüştür. Bu
model oldukça kapsamlı ve çok yönlüdür. Stufflebeam’e
göre değerlendirmenin amacı, program hakkında karar verme
yetkisine sahip olan kişilere bilgi vermektir. Program
geliştirme sürecinde yetkililerin programla ilgili, dört
alanda karar vermesi gerekir.
20
1. Planlama ile ilgili kararlar
2. Yapılaştırma ile ilgili kararlar
3. Uygulama ile ilgili kararlar
4. Yeniden düzenleme Ile ilgili kararlar
Bu kararlara dayanarak olacak bilgilerin toplanması
için programın dört farklı aşamasının değerlendirilmesi
söz konusudur. Bunlar; bağlam (Context), girdi (input),
süreç (process) ve üründür. Bu model çoğunlukla yabancı
kaynaklarda bu dört öğenin baş harflerinin bir araya
gelmesiyle oluşan CIPP modeli olarak bilinmektedir
(Erden, 1998, 13).
Baş harfleri oluşturan temel elemanlar (Taylor, 1998):
Context (bağlam). Hedefleri ortaya çıkaran tüm ihtiyaçlar
ve mevcut durum.
Input(girdi). Ulaşılabilir kaynaklar, mümkün başka
stratejiler, belirlenen hedefler en iyi nasıl
karşılanabilir?
Process(süreç). Planın nasıl yürütüldüğünün incelenmesi.
Product (ürün). Elde edilen ürün amaçlara uygun mu?
Eisner’ın Uzmanlık (Connoisseurship) Modeli
Eisner tarafından geliştirilmiştir. Eleştiricilik
prensiplerine dayanmaktadır. Bir uzmanın seviyesinden
programı algılayıp, anlayıp eleştirmeye dayanır. Çok
subjektif bir metottur. Modelin betimleme, yorumlama ve
değerlendirme olmak üzere üç temel boyutu vardır. (Erden,
21
1998, 14; Semerci, 1999, 38). Uzmanlık gerektiren
cerrahi, spor, tiyatro, müzik gibi alanlarda kullanılır.
Türkiye’de Sağlık Eğitimi ve Sağlık Eğitim
Fakültelerinin
Programlarının Temel Özellikleri
Bireylerin, sağlıklarını korumaları ve
geliştirmeleri için tutum ve davranışlarının
değiştirilmesini amaçlayan çalışmalar bütünü olarak
sağlık eğitiminin profesyonel bir çalışma alanı olarak
değerlendirilmesi ve hangi nitelikte insangücü tarafından
yürütülmesi gerektiği her zaman tartışma konusu olmuştur.
Türkiye’de sağlık eğitimi ile ilgili gelişmeler,
06.05.1930 tarih ve 1489 sayılı resmi gazetede yayınlanan
1593 sayılı “Umumi Hıfzısıhha Kanunu “ ile başlamıştır.
Bu yasa ile sağlık hizmetlerini yürütme görevi Sağlık
Bakanlığı’na verilmiştir. Sağlık Bakanlığının
kuruluşundan 1936 yılına kadar sağlık eğitimi hizmetleri
İstatistik ve Neşriyat Müdürlüğü tarafından
yürütülmüştür. 1982 yılında yeniden düzenlenen kanunla
Sağlık Eğitim Genel Müdürlüğü adını almıştır. Halkın
sağlık düzeyini yükseltmek, sunulan hizmetin kalitesini
arttırmak için sadece sağlık personeli olarak hekimlerin
değil hekim dışı sağlık personelinin de bu konuda
eğitilmiş olması gerekmektedir. Hekim dışı sağlık
personelinin hizmet içinde geliştirilmeleri ve sağlık
22
hizmetlerinde ara insangücü gereksinimini karşılamak
amacıyla, Umumi Hıfzısıhha Kanununun 3. madde 12.
fıkrası esas alınarak ve 224 Sayılı Sağlık Hizmetlerinin
Sosyalleştirilmesi yasası da dikkate alınarak 10.04.1965
tarih ve 11976 sayılı Resmi Gazete‘ de yayımlanan 555
sayılı yasa ile Ankara Gevher Nesibe Sağlık Eğitim
Enstitüsü kurulmuştur (Tabak, 2000, 145). Enstitü kuruluş
yasasının 3. maddesinde ve bu yasaya dayalı olarak
hazırlanan Sağlık Eğitim Enstitüleri Yönetmeliğinin 1.
maddesinde de belirtildiği gibi, sağlık eğitim
enstitüleri sağlık personeli yetiştiren orta dereceli
okullara öğretmen, yönetici, halk sağlığı personeli ile
koruyucu ve tedavi edici hekimlik alanında eğitimci,
yönetici, denetçi yetiştirme amacıyla kurulmuştur. Bu
amacı geçekleştirmek üzere; söz konusu enstitülere,
ortaokula dayalı mesleki eğitim görmüş ve alanında en az
3 yıl görev yapanlar arasından özel sınavla öğrenci
alınmıştır. Buradan mezun olan Sağlık Eğitimcilerinin
çalışmaları “Sağlık Eğitimcisi ve Sağlık Eğitimi
Teknisyenlerinin Görev, Yetki ve Sorumluluklarını
Gösterir Yönetmelik” ile tanımlanmıştır.
Amaç, Kuruluş ve Görevler
Yukarıda söz edilen Sağlık Eğitim Enstitüleri
yerine, bu okulların bir kısım fonksiyonlarını da
akademik anlamda üstlenmek ve Türkiye’de gereksinim
duyulan sağlık insan gücünü yetiştirmek üzere, Sağlık
Eğitim Fakültelerinin kurulması ve sağlık eğitim
23
enstitüsü mezunlarıyla meslek dersleri öğretmenlerinin bu
fakülteler bünyesinde lisans ve lisansüstü programlarla
hizmet içerisinde geliştirilerek, daha ileri görevlere
hazırlanması Sağlık Eğitimini Yeniden Yapılandırma
Projesi kapsamında yer almıştır. Sağlık Eğitimini Yeniden
Yapılandırma Projesi, sağlık hizmetlerinde verimliliği
artırma amacıyla, 23-27 Mart 1992 tarihinde toplanan “1.
Ulusal Sağlık Kongresi”nde belirlenen hedefler
doğrultusunda başlatılmıştır. Bu proje kapsamında ve
Yüksek Sağlık Şurası kararları sonucunda; hemşire, ebe ve
sağlık memurluğu eğitiminin Avrupa Birliği normlarında ve
lisans düzeyinde yürütülmesi ve yeni sistemin “ÜLKE
MODELİ” haline getirilmesi kararlaştırılmıştır. Bu
gelişmeler sonucunda, Sağlık Bakanlığı’nın talebi ve
Yükseköğretim Kurulu’nun teklifi ile 2809 sayılı yasanın
Ek-30. Maddesine göre Bakanlar Kurulu’nun 10 Ekim 1996
tarih ve 96/8555 sayılı kararı ile Türkiye genelinde 79
Sağlık Yüksekokulu kurulmuş ve karar 2 Kasım 1996 tarih
ve 22805 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.
(http://www.un.org.tr/who/bulten/turk/bul10BMETINSAGLIK.H
TM)
Sağlık Eğitim Fakültelerinin Kurulmasına Temel Oluşturan
Gerekçeler (Ek.1).
Yedinci Beş Yıllık (1996-2000) Kalkınma Planından
(Devlet Planlama Teşkilatı, 1996);
“Temel sağlık hizmetlerine yeterli öncelik
verilmemiş, gerekli olan altyapı ve insangücü
24
eksiklikleri giderilememiş ve daha çok kaynak
tüketen yataklı tedavi hizmetlerine yönlenilmiştir”
“Çağdaş işletmecilik esasına göre yönetilememesi,
kendi gelirleri ile giderlerini karşılayan idari ve
mali özerkliğe sahip kuruluşlara dönüştürülememiş
olması ve rekabete açık olmaması nedeniyle
hastanelerden beklenen fayda elde edilememektedir.
Etkili bir hasta sevk sisteminin kurulmamış olması
hastanelere gereksiz hasta yığılmalarına yol
açmaktadır.”
“Sağlık sektöründe beşeri kaynaklar etkili
kullanılmamış, çalışanların görev yetki ve
sorumlulukları tam olarak belirlenmemiş, sağlık
insangücünün mesleki, fonksiyonel ve coğrafi
dağılımı sağlanmamıştır.”
“Başta sağlık meslek liseleri olmak üzere mesleki ve
teknik okullarda ve bu okulların öğrenci sayılarında
hızlı bir artış görülmektedir. Altyapının yetersiz
olduğu yerlerde açılan bu tür okullarda nitelikli
eğitim yapılmamaktadır.”
“Ülke şartlarına uygun sağlık insangücü yetiştirmek
amacıyla, eğitim ve eğitim programları gözden
geçirilecek , mezuniyet sonrası sürekli eğitim ve
hizmet içi eğitim kurumsallaştırılacak, sağlık
insangücü yetiştiren ve kullanan kurumların birlikte
temsil edileceği bir izleme sistemi
geliştirilecektir. İhtiyaç duyulan yeni tip
25
insangücünün yetiştirilmesi için düzenlemeler
yapılacaktır.”
Yukarıda sıralanan gerekçeler doğrultusunda; Sağlık
Bakanlığı’nın talebi üzerine, 24.08.1994 tarih ve 94/6138
sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile Ankara‘ da Ankara
Üniversitesine, İstanbul‘ da ise Marmara Üniversitesine
bağlı olarak Sağlık Eğitim Fakülteleri kurulmuştur.
Bölümler ve Bölüm Programları
Gerek gelişmiş ülkelerle kıyaslandığında gerekse
Türkiye’deki mevcut durum dikkate alındığında sağlık
hizmetlerinin örgütlenmesi ve sunumunda hekim dışı sağlık
personelinin nicelik ve nitelik açısından yetersiz olduğu
görülmektedir. Şekil 2.’de Türkiye’deki hekim dışı sağlık
personelinin eğitimi şematik olarak gösterilmiştir.
Türkiye’deki Hekim Dışı Sağlık Personelinin Eğitimi
26
İLOKUL M EZUNU ÖĞRENCİLER (5 YIL GENEL EĞİTİM )
HEM ŞİRELİK EBELİK SAĞLIK OKULLARI
(3 YIL) 1979’DA KALDIRILDI
İLKÖĞRETİM M EZUNU ÖĞRENCİLER (8 YIL GENEL EĞ İTİM )
SAĞ LIK M ESLEK LİSESİ
LİSE (3 YIL)
SAĞLIK EĞİTİM ENSTİTÜSÜ (3 YIL) (1996-97’de kapatıldı) ANKARA GEVHER NESİBE SAĞLIK EĞİTİM ENSTİTÜSÜ (1999-2000’de yeniden açıldı)
SM L VE LİSE M EZUNU ÖĞRENCİLER
SAĞ LIK EĞİTİM FAKÜLTESİ (4 YIL)
SHM YO (2 YIL) SAĞ LIK
YÜKSEKOKULU (4 YIL)
HEM ŞİRELİK YÜKSEKOKULU (4 YIL)
SAĞ LIK EĞİTİM İ SAĞ LIK YÖNETİM İ
Şekil 2. Türkiye’deki Hekim Dışı Sağlık Personelinin Eğitimi (Ülger,
1999, 11).
Sağlık sektöründeki sorunların aşılması için
yönetim, işletme, eğitim, istatistik, bilgisayar
bilimleri, çeşitli sosyal bilimler ile çevreye yönelik
sağlık bilgileri ile donanmış nitelikli insangücüne
duyulan ihtiyacı karşılamak amacıyla kurulan Sağlık
Eğitimi Fakülteleri, Sağlık Eğitimi ve Sağlık Yönetimi
bölümleri ile ihtiyacı karşılamaya çalışmaktadır.
Sağlık eğitimi bölümü. Sağlık Eğitimi Bölümünün
temel amacı, sağlık eğitimi alanında bilgi, kuram ve
uygulamaları geliştirmek amacıyla bilimsel çalışmaları
yürütmek ve toplumun sağlık düzeyini geliştirmeye yönelik
olarak sağlık ve eğitim bilimlerini, kuramlarını ve
uygulamalarını özümsemiş Sağlık Eğitimcilerini, diğer bir
27
anlatımla sağlık eğitimi profesyonellerini
yetiştirmektir. Milli Eğitim Bakanlığı Talim Terbiye
Kurulu Kararı ile Sağlık Fakültelerinin sağlık eğitimi
bölümü mezunları liselerde Sağlık Bilgisi, Sağlık Meslek
Liselerinde ise meslek dersleri öğretmenliği
yapabilecekleri uygun görülmüştür. (EK 2.-3.)
Sağlık Eğitimi Programı genel kültür bilgisi, temel
sağlık bilgisi (Kimya-Biyokimya, Tıbbı Biyoloji ve
Genetik, Anatomi-Histoloji, Mikrobiyoloji vb.) eğitim
alan bilgisi (Öğretimde Planlama ve Değerlendirme,
Öğretim Teknolojileri ve Materyal Geliştirme, Özel
Öğretim Yöntemleri vb.) ve becerisi (Okul Deneyimi,
Öğretmenlik Uygulaması), sağlık eğitimi meslek bilgisi
(Hastalıklar Bilgisi, Epidemiyoloji, Sağlık Eğitimi,
Sağlığı Geliştirme Politika ve Stratejileri, Ana Sağlığı
ve Aile Planlaması, Okul Sağlığı vb.) ve becerisi
(Mesleki Uygulama) kazandıran derslerden oluşmaktadır (EK
4).
Sağlık yönetimi bölümü. Sağlık Yönetimi Bölümünün
temel amacı, sağlık yönetimi alanında yürütülecek
araştırmalarla, bilimsel birikime katkıda bulunmak,
koruyucu, tedavi edici ve rehabilite edici sağlık
hizmetlerinin tüm basamaklarında, kamu ve özel sektörde
gereksinim duyulan profesyonel sağlık yöneticilerini
yetiştirmektir.
28
Sağlık Yönetimi Programı genel kültür bilgisi,
yönetim alan bilgisi (İşletme, Muhasebe, Ekonomi, Hukuk),
sağlık yönetimi meslek bilgisi (Sağlık Hizmetleri
Yönetimi, Sağlık Kurumlarında Finansal Yönetim, Sağlık
Kurumlarında Maliyet Muhasebesi, Sağlık Kurumlarında
Kantitatif Teknikler, Sağlık Ekonomisi, Sağlık
Planlaması, Sağlık Politikası, Sağlık Hukuku) ve becerisi
(Alan uygulaması) kazandıran derslerden oluşmaktadır (EK
4). Sağlık Yönetimi Bölümü mezunlarına Yükseköğretim
Kurulu’nun 07.09.1998 tarihli ve 1855-19887 sayılı
kararıyla “Sağlık Yöneticisi” unvanı verilmesi uygun
görülmüştür. İsteğe bağlı olarak Öğretmenlik Formasyon
Programını da alan Sağlık Yönetimi Bölümü mezunları
Sağlık Meslek Liselerinde sağlık yönetimi ile ilgili
meslek dersi öğretmeni ve okul yöneticisi olarak
çalışabilmektedir.
Diğer Ülkelerde Sağlık Eğitimi ve Sağlık YönetimiProgramları
Dünyadaki birçok ülkede, sağlık eğitimi ve sağlık
yönetimi programları master ve doktora düzeyinde
yürütülmektedir. Örneğin; İngiltere, Portekiz, Amerika
Birleşik Devletleri bunlardan başlıcalarıdır.
İngiltere’de Sağlık eğitimi/sağlığı geliştirme ve
sağlık yönetimi alanlarında Lisanüstü Diploması
(Postgraduate diploma) ve bilim uzmanlığı derecesi veren
programlar:
29
The Robert Gordon University, School of Health Sciences: Sağlığı
geliştirmede lisanüstü diploma/bilim uzmanlığı
vermektedir. (modüler, 2 yıllık yarı zamanlı,
Sağlığı Geliştirme Ve Sağlık Eğitimi Uzmanları
Derneği (SHEPS) tarafından tanınan bir program).
Sağlığı Geliştirme Ve Sağlık Eğitimi Uzmanları
Derneği Britanya’da sağlık eğitimi ve sağlığı
geliştirme alanında çalışanların mesleki kuruludur.
SHEPS’in Eğitim ve Öğretim komitesinin temel amacı
sağlığı geliştirme için çalışanların mesleki
gelişimi için teşvik etmektir
(http://www.rgu.ac.uk/health/).
Queen Margaret University College (Edinburg): Sağlığı
Geliştirmede lisansüstü diploması/bilim uzmanlığı
vermektedir. (1 yıl tam zamanlı/2-3 yıl yarı
zamanlı) (http://www.qmuc.ac.uk/).
University of Edinburg, Public Health Sciences, Department of
Community: Sağlığı geliştirme ve sağlık eğitiminde
lisanüstü diploması vermektedir (modüler öğretim
dersleri ve tez çalışması yapılmaktadır)
(http://www.med.ed.ac.uk/pgstudent/).
University of Glasgow, Departmaent of Public Health: Halk
sağlığı bilim uzmanlığı vermektedir.
University of Strathclyde, Faculty of Education: Sağlık Eğitimi
ve sağlığı geliştirmede lisanüstü diploması
vermektedir. Yarı zamanlı modüler öğretim dersleri
30
ve tez vardır (http//www.strath.ac.uk/
socialstudies).
Ayrıca, Glasgow Caledonian University, Department of Nursing
and Community Health: Sağlık Çalışmaları Fakültesi
altında lisans düzeyinde Sağlık Hizmetleri Yönetimi
Ve İdaresi bölümü yer almaktadır.
Portekiz’de, Tıp Fakültesi altında Sağlık Yönetimi,
Sağlık Bilimleri Okulu altında Sağlık Yönetimi ve
Okul Sağlığı Master derecesinde eğitim vermektedir.
Amerika Birleşik Devletleri’nde sağlık eğitimi,
ilgili alanda yükseköğretim almış kişiler tarafından
sürdürülmektedir. Amerika Birleşik Devletleri’nde Sağlık
Eğitim Fakülteleri ve kolejleri Okul Sağlığı ve Halk
Sağlığı bölümlerinden ibarettir. Yine bu sistem
içerisinde Sertifikalı Sağlık Eğitimi Uzmanı ve Toplum
Sağlığı Eğitimcisi gibi profesyonel anlamda sürdürülen
meslek tanımları mevcuttur. Sertifikalı Sağlık Eğitimi
Uzmanı, Amerikan Sağlık Eğitimi Kredilendirme Komisyonu
tarafından belirlenen gerekleri taşıyan sağlık
eğitimcisidir.
Sağlık Yönetimi alanında Amerika Birleşik
Devletleri’nde; Harvard School of Public Health Department of Health
Policy and Management Master of Science in Health Policy and
Management /Master of Science in Health Care Management Doctor of
Philosophy in Health Policy, master ve doktora diploması veren,
sağlık hizmetlerinin yönetimi, medical teknolojinin
31
yönetimi değerlendirilmesi, iş ve işçi sağlığı, sağlık
programlarının değerlendirilmesi gibi alanlarda öğretim
veren bir kurumdur
(http://www.fas.harvard.edu/~healthpl).
Bazı Avrupa Birliği üyesi ülkelerin sağlık
alanındaki programlar, fakülte ve yüksekokullar EK 5.’te
verilmiştir (AÜSEF. Socrates Komisyon Raporu, 2003).
Araştırmanın Amacı
Bu araştırmanın genel amacı Türkiye’deki Sağlık
Eğitim Fakültelerinin programlarının
değerlendirilmesidir. Bu genel amaç doğrultusunda
aşağıdaki sorulara yanıt aranmıştır:
1. Sağlık Eğitim Fakültelerinde eğitim programını
uygulayan öğretim elemanlarının programın;
a) Amaçları
b) İçeriği
c) Öğretim süreçleri
d) Değerlendirme
öğelerine ilişkin görüşleri nelerdir?
2. Öğretim elemanlarının uygulanan programa ilişkin
görüş ve önerileri nelerdir?
3. Sağlık Eğitim Fakülteleri öğrencilerinin
uygulanan programın;
a) Amaçları
32
b) İçeriği
c) Öğretim süreçleri
d) Değerlendirme
öğelerine ilişkin görüşleri nelerdir?
4. Öğrencilerin uygulanan programa ilişkin görüş ve
önerileri nelerdir?
5. Uygulanan programa ilişkin öğretim elemanları ile
öğrencilerin görüş ve önerileri arasında anlamlı
bir fark var mıdır?
Araştırmanın Önemi
Günümüzde sağlığın tüm bireyler ve dolayısıyla
toplum için büyük ölçüde önem ve anlam taşıdığı göz ardı
edilmeyecek bir gerçektir. Ancak, bu önem ve
anlamlılığının oluşturduğu pozitif bir değer olarak
sağlık, genellikle tehlike altında olduğu ya da
yitirildiği zaman ön plana çıkmaktadır (Tabak, 2000, 9).
Bu amaçla halkın sağlık konusunda eğitilmesi
kaçınılmazdır.
Dünya Sağlık Örgütü, sağlık eğitimini şöyle
tanımlamaktadır; bireylere ve topluma sağlıklı yaşam için
alınması gerekli önlemleri benimsetip uygulatmak, sunulan
sağlık hizmetlerini kullanmaya alıştırmak, sağlıklarını
ve çevrelerini iyileştirmek için insanları ikna etmek
33
ortak karara vardırmak ve eyleme yöneltmek amacıyla
gerçekleştirilen eğitim uygulamalarıdır (Fişek, 1986,
12).
Sahada hizmet veren her düzeyde sağlık personelinin
görev tanımında, halkın sağlık eğitimi çalışmaları yer
almaktadır. Ayrıca pilot illerde sürdürülen proje ve
programlarla bu illerde çalışan sağlık personeli, halkın
sağlık eğitiminin yapılması konusunda duyarlı ve aktif
kılınmaya çalışılmaktadır. Bu çalışmalar kapsamında hem
halk eğitimi yöntemlerinin özellikleri hem de bilgi
aktarma yolları ve içerik konusunda sağlık personeli
eğitilmektedir. Rutin hizmetler içinde olmasına karşın
personelin halk eğitimine gereken önemi vermemesi, halkla
iletişim kurmakta güçlük çekmesi ve aktarması gereken
bilgileri anlaşılabilir hale getirmemesi gibi sorunlar
mevcuttur (Kılıç, 1997). Sağlık Eğitim Fakülteleri
bünyesindeki bölümlerden mezun ettiği bireylerle bu
sorunlara çözüm olmayı amaçlamaktadır.
Sağlık Eğitim Fakültelerinin kurulmasıyla yurt
dışında olduğu gibi Türkiye’de de Sağlık Eğitiminin
bağımsız bir disiplin olarak kabul edilmesi
gerçekleşmiştir. Lisans ve Lisansüstü Eğitim veren bu
fakültelerde, teori ve uygulamaların geliştirilmesine
yönelik araştırmaların gerçekleştirilmesi ile birlikte
ülkemizin Sağlık Eğitimi alanında gereksinim duyduğu
profesyonellerin yetiştirilmesine başlanmıştır. Bu
34
bağlamda, yetiştirilen insangücünün alanda etkin
olabilmesi için uygulanan programlarının çağın şartlarına
uygun ve hedeflerin belirgin olması gerekmektedir.
Yetişmiş insangücünün kalkınmadaki yeri ve önemi
bugün herkesçe kabul edilmektedir. Çeşitli bilim
alanlarında yetişmiş insangücü sağlanması, o ülkenin
eğitim sisteminin verimliliği ile yakından ilgilidir.
Zira her alanda yeterli nicelik ve nitelikte elemanın
yetişmesi bir eğitim işidir (Gürkan, 1993, 1; Şahin,
1999, 3).
Sağlık Eğitim Fakültelerinin eğitim programlarının
hedeflerine ulaşabilmesi, aksaklık ve eksikliklerinin
belirlenmesi ve program geliştirme sürecinin devamlılığı
için değerlendirilmesi gerekmektedir. Tasarlanan bu
araştırma, Sağlık Eğitim Fakültelerinin programlarını,
program geliştirmenin öğeleri ışında gözden geçirmeyi,
eksikliklerini belirlemeyi, programın uygulanması
sırasında karşılaşılan güçlükleri ve aksaklıkları tespit
etmeyi, öğretim elemanları ve öğrencilerin programa
ilişkin görüş ve önerilerini belirlemeyi ve elde edilen
bulguların değerlendirmesini amaçlamaktadır.
Sağlık Eğitim Fakülteleri programlarının, mevcut
durumunun ortaya konulması ve istenilen nitelikte
insangücü yetiştirmek için yetkililere yol gösterici
35
öneriler geliştirmek bu araştırmanın yapılmasını gerekli
kılan öğeler arasındadır.
Sayıltılar
Bu araştırmanın dayandığı temel sayıltılar şunlardır:
1. Sağlık Eğitim Fakültelerinde uygulanan
programlarının etkiliği, öğretim elemanlarının ve
öğrencilerin program ve programın uygulamasına
ilişkin görüşleriyle doğrudan ilişkilidir.
2. Araştırma grubunu oluşturan, öğretim elemanları ve
öğrenciler, programı değerlendirmek amacıyla
uygulanan veri toplama aracındaki soruları içten ve
yansız olarak yanıtlamışlardır.
Sınırlılıklar
Bu araştırma;
1. Araştırma, araştırmanın gerçekleştirildiği 2003-
2004 öğretim yılı ve araştırmaya katılan öğretim
elemanları ve 3. ve 4. sınıf öğrencileri ile
sınırlıdır.
2. Araştırmadan elde edilen bulgular, öğretim
elemanları ve öğrencilerin, uygulanan eğitim
programına ilişkin görüş ve düşüncelerini
belirlemek amacıyla araştırmacı tarafından
36
geliştirilmiş olan veri toplama aracına verilen
yanıtlar ile sınırlıdır.
Tanımlar ve Kısaltmalar
Tanımlar
Sağlık: Sağlık Örgütü’ne göre sağlık; “Yalnızca hastalık
ya da sakatlığın olmayışı değil bedensel, ruhsal
ve sosyal yönlerden tam bir iyilik durumudur”
(http://www.un.org.tr/who/bulten/turk/bul10BMETINS
AG LIK.HTM).
Eğitim: Bireyin davranışında kendi yaşantısı yolu ile ve
kasıtlı olarak istendik değişme meydana getirme
sürecidir (Ertürk, 1972).
Sağlık Eğitimi: Bireylerin ve toplumun sağlığının
geliştirilmesi, sürdürülmesi ve iyileştirilmesi
ile ilgili bilgi, tutum ve davranışları kolektif
olarak belirleyen etkileşimler bütünlüğüdür
(Tabak, 2000, 13).
Sağlık Eğitim Fakültesi: Sağlık hizmetlerinin daha
verimli olarak yürütülmesinde ihtiyaç duyulan tıp
insan gücünü lisans ve lisansüstü programlarla
yetiştirmeyi hedefleyen eğitim kurumu.
37
Eğitim Programı: Öğrenen, okulda ve okul dışında
planlanmış etkinlikler yoluyla sağlanan öğrenme
yaşantıları düzeneği (Demirel, 2000, 5).
Program Geliştirme: Gerek okul içinde gerek okul dışında,
milli eğitimin ve okulun amaçlarını etkinlikle
gerçekleştirmek üzere düzenlenen içerik ve
etkinliklerin uygun yöntem ve tekniklerle
geliştirilmesine yönelik koordine çabaların
tümüdür (Varış, 1996, s.17).
Program Değerlendirme: Gözlem ve çeşitli ölçme araçları
ile eğitim programlarının etkililiği hakkında veri
toplama, elde edilen verileri programın
etkililiğinin işaretçileri olan ölçütlerle
karşılaştırıp yorumlara ve programın etkililiği
hakkında karar verme sürecidir (Erden, 1998, 10).
Kısaltmalar
AÜSEF : Ankara Üniveristesi Sağlık Eğitim
Fakültesi
MÜSEF : Marmara Üniveristesi Sağlık Eğitim
Fakültesi
SEF: Sağlık Eğitim Fakültesi
SED: Sosyo Ekonomik Düzey
38
BÖLÜM II
İLGİLİ ARAŞTIRMALAR
Literatürde Türkiye’deki Sağlık Eğitim
Fakültelerinin programlarının değerlendirilmesine ilişkin
bir araştırmaya rastlanmamıştır. Yapılan araştırmalar
daha çok sağlık eğitimi konusunda halk eğitimi ve hizmet
içi eğitim programlarının değerlendirilmesine yöneliktir.
Bayraktar (1996) tarafından yapılan, “Önlisans Eğitimi
39
Veren Sağlık Hizmetleri Yüksekokulları Programlarının
Değerlendirilmesi” adlı çalışmada, Sağlık Hizmetleri
Meslek Yüksekokulları Hemşirelik Eğitim Programları
öğretim elemanları ve öğrencilerin görüşleri
doğrultusunda değerlendirilmiştir. Kılıç (1997)
tarafından yapılan, “Ankara İli Merkez İlçelerinde
Bulunan Sağlık Ocaklarında Çalışan Ebe ve Hemşirelerin
Halka Dönük Sağlık Eğitimi Çalışmaları Hakkındaki
Görüşleri” adlı çalışmada, Ankara ili merkez ilçelerinde
bağlı sağlık ocakları tarafından gerçekleştirilen sağlık
eğitimi hizmetlerinin ne derece halkın istek ve
gereksinimleri doğrultusunda yapıldığı, hangi yöntemlerle
yürütüldüğü, daha çok kimleri hedef aldığı, kurum dışı
katkıların söz konusu olup olmadığı, hizmetin başarısını
etkileyen etmenlerin neler olduğu ve nelerin yapılması
gerektiği konusunda bir durum saptaması yapmak üzere
sağlık ocaklarında sağlık eğitimi konusunda görev ve
sorumlulukları olan ebe ve hemşirelerin görüşleri ortaya
konmuştur.
T.C. Sağlık Bakanlığı Birinci Sağlık Şurası’nda,
Sağlık Eğitim Fakültelerine yönelik olarak;
1. Öğretmen yetiştiren bölümün programları Sağlık
Meslek Liselerinin bölüm çeşitliliğine sahip
değildir.
40
2. Sağlık Eğitim Fakültelerinin mezunlarına ait
görev tanımları, atama ve kadro standartlarına
yönelik hukuki mevzuat yoktur.
3. Sağlık Eğitim Fakültelerinin programları arasında
farklılıklar bulunmaktadır.
Sağlık Eğitim Fakülteleri ve Sağlık Bakanlığı
arasındaki işbirliğinde aksaklıklar vardır ifadeleri yer
almaktadır (T.C. Sağlık Bakanlığı, 2000, 72).
41
BÖLÜM III
YÖNTEM
Bu bölümde, araştırma modeli, evren ve örneklem,
verilerin toplanması ve çözümüne ilişkin bilgilere yer
verilmiştir.
Araştırma Modeli
Araştırma betimsel nitelikte tarama modelindedir.
Tarama modelleri, geçmişte ya da halen varolan bir durumu
varolduğu şekliyle betimlemeyi amaçlayan araştırmalara
uygun bir modeldir (Karasar, 1995). Araştırma ile
Türkiye’deki Sağlık Eğitim Fakülteleri’nin
programlarının, öğretim elemanları ve öğrenci görüşleri
doğrultusunda değerlendirilmesine ve programın
etkililiğinin ortaya konmasına çalışılmıştır.
42
Evren ve Örneklem
Bu araştırma, betimsel nitelikte bir alan
araştırmasıdır. Bu nedenle, araştırmanın evrenini;
Türkiye’de sadece Ankara Üniversitesi ve Marmara
Üniversitesi bünyesinde eğitim veren Sağlık Eğitim
Fakülteleri oluşturmaktadır. Araştırma kapsamına alınan
Sağlık Eğitim Fakülteleri’ndeki öğretim elemanı kadrosu
sınırlı olduğundan, kadrolu olarak görev yapan tüm
öğretim elemanları araştırma kapsamına alınmıştır. Fakat
Sağlık Eğitim Fakültelerinde öğrenim gören öğrencilerden
yalnızca 3. ve 4. sınıf öğrencileri örneklem olarak
alınmıştır (Tablo 1).
Tablo 1. Araştırma Evreni
Fakülteler Bölümler
Öğretimelemanı
(n)
Öğrenci*(n)
AÜSEF
Sağlık Eğitimi 13 68
Sağlık Yönetimi 10 71
MÜSEF
Sağlık Eğitimi 22 99
Sağlık Yönetimi 16 119
TOPLAM 61 357*2003-2004 Eğitim-Öğretim yılı 3. ve 4. sınıf
öğrenci sayısı
43
Tablo 2. Ulaşılmak İstenen, Ulaşılan ve Anketi GeçerliSayılan
Örneklem Gruplarının Sayısal Dağlımı
Fakülteler
Öğretim elemanı ÖğrenciUlaşılmakİstenen
(n)
Ulaşılanve
GeçerliSayılan(n)
Ulaşılmakİstenen
(n)
Ulaşılanve
GeçerliSayılan(N)
AÜSEF 23 14 139 98MÜSEF 38 20 218 129TOPLAM 61 34 357 227
Veri Toplama Aracı ve Verilerin Toplanması
Araştırmada belirlenen amaçlara ulaşmak için
saptanan örneklem grubuna uygulamak üzere likert tipi
veri toplama aracı geliştirilmiştir. Veri toplama
aracının geliştirilmesinde literatürden yararlanılmış,
tez danışmanının da görüşleri doğrultusunda bir taslak
hazırlanmıştır. Geliştirilen veri toplama aracı, öğretim
elemanlarının ve öğrencilerin kişisel özellikleri ile
Sağlık Eğitim Fakültelerinin programlarına ilişkin olarak
programın amaçları, içerik, öğretim süreçleri ve ölçme
değerlendirme boyutlarına yönelik sorulardan
oluşmaktadır. Anket, biri öğretim elemanları, diğeri
öğrenciler olmak üzere iki form şeklinde hazırlanmıştır
(Ek 8).
44
Hazırlanan anketlere son şeklini vermek amacıyla
Sağlık Bakanlığı Ankara Gevher Nesibe Sağlık Eğitim
Enstitüsü’nde görev yapan 13 öğretim elemanı ile son
sınıf öğrencilerinden 94 öğrenciye ön uygulama
yapılmıştır.
Ön uygulama sonrası elde edilen veriler ve görüşler
doğrultusunda, tez danışmanın da katkılarıyla anketlere
son şekli verilmiştir.
Araştırmanın belirlenen amaçlarına ulaşmak için
hazırlanan anket formları uygulanması için öncelikle
gerekli izinler alınmıştır. Bu aşamadan sonra Ankara
Üniversitesi Sağlık Eğitim Fakültesi (AÜSEF) ve Marmara
Üniversitesi Sağlık Eğitim Fakültesinde (MÜSEF) bulunan
ve örneklem kapsamına alınan öğretim elemanlarına ve
öğrencilere 4-21 Kasım 2003 tarihleri arasında
uygulanmıştır (EK 6-7).
Verilerin Çözümlenmesi ve Yorumlanması
Araştırmanın temel amacı çerçevesinde hazırlanan
anket formlarının uygulama sonuçları araştırmacı
tarafından SPSS for Windows 10.0 Edit ekranına girilmiş
ve kodlamaların doğru girilip girilmediği veri girişi
tamamlandıktan sonra tekrar kotrol edilmiştir. Verilerin
çözümlenmesinde de yine SPSS for Windows 10.0 paket
45
programından yararlanılmıştır. Verilerin çözümlenmesi
sonucunda;
1. Öğretim elemanları ve öğrencilere ait kişisel
bilgiler frekans (f) ve yüzdeleri (%) tablolar
halinde gösterilmiştir.
2. Programa ilişkin, öğretim elemanları ve öğrencilerin
aynı sorulara verdikleri yanıtlar arasında anlamlı
bir fark olup olmadığını ortaya koymak amacıyla
frekans (f) ve yüzde (%)’leri alınarak Kay-Kare (²)
testi uygulanmıştır. Kay-Kare testi sonucu beklenen
değeri 5’ten küçük gözenek sayısı %20’yi aşan
durumlarda ise yorumlar çapraz tablo üzerinde sadece
frekans ve yüzde değerler kullanılarak yapılmıştır.
BÖLÜM IV
BULGULAR ve YORUMLAR
Bu bölümde araştırmada ele alınan amaç ve alt
amaçlar doğrultusunda toplanan verilerin istatistiksel
analizleri sonucunda öğretim elemanları ve öğrencilerin
kişisel ve akademik özellikleri ile alt amaçlara ilişkin
görüşlerinden elde edilen bulgular ve bulgulara ilişkin
yorumlara yer verilmiştir.
46
Öğretim Elemanları ve Öğrencilere İlişkin
Kişisel Bulgular
Sağlık Eğitim Fakültelerinin programlarının uygulama
sürecinde mevcut durumunu betimlemek amacıyla yapılan
araştırmanın bu bölümünde öğretim elemanları ve
öğrencilere ait kişisel ve akademik özelliklere ilişkin
bulgular tablolaştırılarak açıklanmış ve yorumlanmıştır.
Kişisel ve akademik özellikler yönünden öğretim
elemanlarının dağılımı
Bu alt başlık altında, öğretim elemanlarının;
cinsiyetine, yaşına, görev yaptığı fakülteye, mezun
olduğu lisans ve lisansüstü öğrenimine, unvanına, öğretim
alanına, hizmet süresine, alanıyla ilgili izlediği
yayına, ders yüküne, ders yükünün akademik çalışmayı
etkileme durumuna ve yurt dışındaki benzer programlarla
ilgili bilgi durumuna ilişkin dağılımlar tablolar halinde
gösterilmiştir.
Araştırmaya katılan öğretim üyelerine ilişkin
kişisel ve akademik özellikleri Tablo 3’te verilmiştir.
Tablo 3. Kişisel ve Akademik Özellikler Yönünden Öğretim Elemanlarının Dağlımı
Kişisel ve Akademik Özellikler f %Cinsiyet
Kadın 19 55.9
47
Erkek 15 44.1Yaş
21-2526-3031-3536-4041-4546 ve üstü
367963
8.817.620.626.517.68.8Görev Yapılan Fakülte
AÜSEFMÜSEF
1420
41.258.8
Hizmet Süresi1-5 yıl6-10 yıl11-15 yıl16-20 yıl21-25 yıl26 ve üstü yıl
171322--
50.038.25.95.9--
Öğretim AlanıAlan Bilgisi DersleriGenel Kültür DersleriÖğretmenlik Meslek Bilgisi Dersleri
2716
79.42.917.1
Görev UnvanıProfesörDoçentYrd. DoçentÖğretim GörevlisiAraştırma GörevlisiOkutman
1311712-
2.98.832.420.635.3-
Yayın İzleme Durumuİzlediği bir yayın varİzlediği bir yayın yok
322
94.15.9
Ders Yükünün Akademik Çalışmaya Etkisi*Olumlu yönde Olumsuz yöndeBaşka
9104
39.143.517.4
Yurt Dışındaki Benzer Programlarla İlgiliBilgi Sahibi Olma Durumu
Yeterli bilgiye sahipBilgi sahibi değilBaşka
2464
70.617.611.8
TOPLAM 34 100.0
48
Tablo 3’te görüldüğü gibi araştırmaya katılan
öğretim elemanlarının %55.9’u kadın, %44.1’i erkektir.
Araştırmaya katılan öğretim elemanlarının, %8.8.’i
21-25 yaş grubunda, %17.6’sı 26-30 yaş grubunda, %20.6’sı
31-35 yaş grubunda, %26.5’i 36-40 yaş grubunda, %17.6’sı
41-45 yaş grubunda, %8.8’i de 45 yaş üzerindedir. Tablo
genele olarak incelendiğinde araştırmaya katılan öğretim
elemanlarının yaklaşık %73’ünün 21 ile 40 yaş aralığında
olduğu görülmektedir. Bu durum, Türkiye’deki Sağlık
Eğitim Fakültelerinin henüz yeni oluşu nedeniyle
kadrolaşma sürecini tam anlamıyla tamamlayamadığı,
dolayısıyla deneyimli öğretim üyesi kadrosunun yeter
düzeyde oluşmadığının bir göstergesi olarak
yorumlanabilir.
Araştırmaya katılan öğretim elemanlarının %58.8’i
MÜSEF’de, %41.2’si ise AÜSEF’de görev yapmaktadır.
MÜSEF’de görev yapan öğretim elemanı sayısı AÜSEF’de
görev yapan öğretim elemanı sayısından fazladır. Doğal
olarak araştırmaya MÜSEF’den daha fazla katılım
sağlanmıştır.
Araştırmaya katılan öğretim elemanlarının %2.9’u
profesör, %8.8’i doçent, %20.6’sı öğretim görevlisi,
%32.4’ü yardımcı doçent, %35.3’ü araştırma görevlisidir.
Araştırmaya katılan öğretim elemanlarından araştırma
49
görevlileri en fazla yüzdeyi oluşturmaktadır. Bu durum,
daha önce de vurgulandığı üzere Sağlık Eğitim
Fakültelerinin henüz yapılanma sürecini tamamlamadığı
bulgusunu destekler niteliktedir. Özellikle unvan durumu
dikkate alındığında yardımcı doçent ve araştırma
görevlilerinin öğretim elemanı kadrosunun yaklaşık
%66’sını oluşturması, akademik kadronun yeni yeni
oluşturulmaya çalışıldığının bir göstergesi olarak
düşünülebilir.
Araştırmaya katılan öğretim elemanlarının %79.4’ü
alan bilgisi, %17.7’si öğretmenlik meslek bilgisi, %2.9’u
ise genel kültür derslerine ilişkin alanlardan oldukları
görülmektedir. Programdaki ders dağılımı dikkate
alındığında alan bilgisinin daha yoğun olması nedeniyle
araştırmadan elde edilen bu bulgunun normal olduğu
gözlenmektedir. Ancak bazı derslere alan dışından öğretim
elemanları da girmektedir.
Araştırmaya katılan öğretim elemanlarının %50’si 1-5
yıl, % 38.2’si 6-10 yıl, %5.9’u 11-15 yıl ve %5.9’u 16-20
yıl hizmet süresine sahiptir. Sağlık Eğitim
Fakültelerinde 21 yıl üzerinde hizmet süresine sahip
öğretim elemanı bulunmamaktadır.
Araştırmaya katılan öğretim elemanlarının %94.1’i
alanlarıyla ilgili en az bir yayını devamlı olarak
50
izlemekte, %5.9’u ise alanlarıyla ilgi herhangi bir yayın
izlememektedir. Öğretim elemanlarından izlediği yayınları
belirtenlerin sürekli olarak takip ettiği yayınlardan
bazıları şunlardır:
Aile Hekimliği Dergisi
Toplum Bilim
Folklor ve Edebiyat
Sağlık Eğitim Dergisi
Sağlık ve Toplum Dergisi
Çağdaş Eğitim Dergisi
Eğitim ve Bilim
Eğitim Bilimleri Dergisi
Modern Hastanecilik Dergisi
Eğitim Bilimleri ve Uygulama
Sağlık İdaresi Dergisi
Çocuk Forumu
Doktor Dergisi
Ayrıca hangi yayını izlediğini belirtmemekle
birlikte yut dışı yayınları izlediğini belirten öğretim
elemanları da bulunmaktadır. Öğretim elemanlarının
tamamına yakınının alanlarıyla ilgili yayın izlemesi
gelişmeye açıklık anlamında önemli bir bulgudur. Bu bulgu
akademisyenliğin bir gerekliliği olarak bilimsel
gelişmeleri izleme zorunluluğundan da kaynaklanmış
olabilir.
51
Araştırmaya katılan öğretim elemanlarının %43.5’i
ders yükünün akademik çalışmalarını olumsuz yönde,
%39.1’i olumlu yönde, %17.4’ü ise başka boyutlarda
etkilediğini belirtmiştir. “Başka” seçeneğini belirten
öğretim elemanları ise ders yükünün akademik
çalışmalarına olumlu veya olumsuz bir etkisinin söz
konusu olmadığını ifade etmektedirler. Ancak, genel bir
değerlendirme yapıldığında ders yükünün öğretim
elemanlarının akademik çalışmalarını olumsuz yönde
etkilediği söylenebilir. Bilimsel araştırmanın disiplinli
ve sistematik bir çalışma gerektirdiği dikkate
alındığında, ders yükü yoğunluğunun bu çalışma disiplini
ve sistematiğini aksatacağı açıktır. Özellikle derse
hazırlık ve dersin gereği olan diğer işleri (sınav yapma
ve değerlendirme, öğrencilere dönüt verme vb.) yapmanın
önemli bir zaman dilimini aldığı düşünülürse, bu durumun
akademik çalışmalara olumsuz yansıyacağı söylenebilir.
Araştırmaya katılan öğretim elemanlarından %70.6’sı
yurt dışındaki benzer lisans programları hakkında bilgi
sahibiyken, %17.6’sı bilgi sahibi değildir, %11.8’ise çok
az bilgi sahibidir. Bu bulgu öğretim elemanlarının benzer
özellikleri taşıyan yurt dışı programları genel olarak
izlediklerini göstermektedir.
Mezun Olunan Lisans Programına Göre Dağılım
52
Tablo 4’te elemanlarının mezun oldukları lisans
programlarına göre dağılım verilmiştir.
Tablo 4. Öğretim Elemanlarının Mezun Oldukları Lisans Programına Göre Dağılımı
Mezun Olunan Lisan Programı f %Eğitim Bilimleri Fakültesi 2 5.9Fen-Edebiyat Fakültesi 2 5.9Hemşirelik Yüksekokulu 5 14.7Sağlık Eğitim Enstitüsü+Lisans Tamamlama 4 11.8Sağlık Eğitim Fakültesi 5 14.7Sağlık İdaresi Yüksekokulu 4 11.8Tıp Fakültesi 5 14.7Başka 7 20.5TOPLAM 34 100.0
53
Tablo 4’te görüldüğü gibi, araştırmaya katılan
öğretim elemanlarının %5.9’u Eğitim Bilimleri Fakültesi,
%5.9’u Fen-Edebiyat Fakültesi, %14.7’si Hemşirelik
Yüksekokulu, %11.8’i Sağlık Eğitim Enstitüsü+Lisans
Tamamlama, %14.7’si Sağlık Eğitim Fakültesi, %11.8’i
Sağlık İdaresi Yüksekokulu, %14.7’si Tıp Fakültesi ve
%20.5’i ise listede yer almayan diğer fakültelerden mezun
olmuştur. Sağlık Eğitim Fakültelerinde görev yapan
öğretim elemanlarının genel olarak, Tıp Fakültesi,
Hemşirelik yüksekokulu, Sağlık Eğitim Fakültesi ve Sağlık
İdaresi Yüksekokulu mezunu oldukları görülmektedir.
Araştırmada “Başka” seçeneğini işaretleyip belirten
(%20.5) öğretim elemanları ise, Diş Hekimliği Fakültesi,
Hukuk Fakültesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi, İktisat
Fakültesi, Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Yüksekokulu,
Beslenme ve Diyetetik gibi programlardan mezun
olmuşlardır. Bu bulgular Sağlık Eğitim Fakültesinde
görevli öğretim elemanlarının genelde alan derslerine
yönelik disiplin uzmanlarından oluştuğunu göstermektedir.
Öğretmenlik formasyonu kazandırmaya yönelik derslere
ilişkin alan uzmanının nicel olarak düşük oluşu dikkat
çekicidir.
Mezun olunan lisansüstü programa göre dağılım
Tablo 5’de araştırmaya katılan öğretim elemanlarının
mezun oldukları lisans üstü programa göre dağılımı
verilmiştir.
Tablo 5. Öğretim Elemanlarının Mezun Olduğu Lisansüstü Programa Göre Dağılımı
54
Mezun Olunan Lisanüstü Programı f %Eğitim Bilimleri Enstitüsü 3 8.8Fen Bilimleri Enstitüsü 2 5.9Sağlık Bilimleri Enstitüsü 12 35.3Sosyal Bilimler Enstitüsü 14 41.2Başka 2 5.9Lisansüstü Eğitim Almayan 1 2.9TOPLAM 34 100.0
Tablo 5’te görüldüğü gibi; araştırmaya katılan
öğretim elemanlarının, %8.8.’i Eğitim Bilimleri
Enstitüsünde, %5.9’u Fen Bilimleri Enstitüsünde, %35.3’ü
Sağlık Bilimleri Enstitüsünde, %41.2’si Sosyal Bilimler
Enstitüsünde, %5.9’u Listede yer almayan diğer
enstitülerin (yurt dışında ya da Tıpta Uzmanlık Eğitimi
almıştır) lisansüstü programlarından mezun olmuştur/olma
durumundadır. %2.9’u ise, herhangi bir lisansüstü
programdan mezun olmamıştır. Ulaşılan bulgular genel
olarak değerlendirildiğinde, Sağlık Bilimleri Enstitüsü
ve Sosyal Bilimler Enstitüsünde, lisansüstü programlara
devam eden ve mezun olan öğretim elemanı oranının yüksek
oluşu dikkat çekmektedir. Sağlık Eğitim Enstitüsü ders
programı dikkate alındığında, alan derslerine yönelik
akademik kadronun oluşturulmasında öğretmenlik formasyonu
kazandırmayı amaçlayan derslere yüksek oranda öncelik
verildiği söylenebilir.
Kişisel ve akademik özellikler yönünden öğrencilerin
dağılımı
55
Bu alt başlık altında öğrencilerin; cinsiyetine,
yaşına, öğrencisi olduğu fakülteye, mezun olduğu liseye,
lise mezuniyet derecesine, ÖSYS’de tercih sırasına,
öğrenim gördüğü bölümü tercih etme nedenine, önceki
dönemlerden başarısız olduğu derslere, fakülte
etkinliklerine katılma durumuna ve öğrencilik dışında
çalışıp çalışmadığına ilişkin hususlar Tablo 6’da
gösterilmiş ve yorumlanmıştır.
Tablo 6. Kişisel ve Akademik Özellikler Yönünden Öğrencilerin Dağılımı
Kişisel ve Akademik Özellikler f %
CinsiyetKızErkek
17354
76.223.8
Yaş19-2021-2223-2425 ve üstü
55140284
24.261.712.31.8
Öğrenim Görülen FakülteAÜSEFMÜSEF
98129
43.256.8
BölümSağlık EğitimiSağlık Yönetimi
121106
53.346.7
Mezun Olunan Lise TürüGenel LiseYabancı Dil Ağırlıklı Lise Ve Özel LiseSağlık Meslek LisesiAnadolu Öğretmen LisesiKız Meslek LisesiTicaret Lisesiİmam Hatip Lisesi
1387491--5
60.832.64.00.4--2.2
Lise Mezuniyet DerecesiOrtaİyiPekiyi
2513468
11.059.030.0
56
Öğrenim Görülen Bölümü ÖSYS’de Tercih Sırasıİlk tercihİlk 5 tercih içinde6-10 arasında11-15 arasında16 ve sonrası
179378336
7.541.034.014.52.6
Bölümü Tercih NedeniÖSYS puanım yeterli olduğu içinAilem İsteği içinBir lisans diplomasına sahip olmak içinİdealimdeki mesleğe sahip olmak içinBaşka
9524185238
41.910.67.922.916.7
Geçen Yıl Ya Da Dönemlere Ait DerslerdenBaşarısız Olma Durumu
Başarısız olunan ders varBaşarısız olunan ders yok
97130
42.757.3
Fakülte içi Etkinliklere Katılma DurumuKatılıyorKatılmıyor
14087
61.738.3
Bir işte çalışma durumuÇalışıyorÇalışmıyor
35192
15.484.6
TOPLAM 227 100.0
57
Araştırmaya katılan öğrencilerin %76.2’si kız,
%23.8’i erkektir. Her iki fakültede de kız öğrenci sayısı
fazladır. Bu bulgu, Sağlık Eğitim Fakültelerinin aynı
zamanda öğretmen yetiştiren birimler olmasından
kaynaklanmış olabilir. Özellikle günümüzde öğretmenlik
mesleğine yönelimin kadınlarda daha çok olduğu
gözlenmektedir. Tezcan (1982), öğretmenlik mesleğine
kadınların daha çok yönelişinin toplumsal statü açısından
erkek öğretmenlere nazaran kadın öğretmenlerin daha üst
düzeyde değerlendirilmesi, kadının evdeki sorumluluğu
dikkate alındığında tatil olanağının diğer meslek
gruplarına nazaran daha çok oluşu gibi etkenlerden
kaynaklanmış olabileceğini vurgulamaktadır. Dolayısıyla,
kız öğrenciler için öğretmenlik mesleği, hem toplumsal
bir statü kazanma ve hem de Türk toplumunun geleneksel
aile yaşamı içerisinde ‘beklenen rolünü’ etkin
sürdürebilmesi açısından öncelikli tercih edilen meslek
grubu arasında yer almaktadır denilebilir.
Araştırmaya katılan öğrencilerin, %61.7’si 21-22 yaş
grubunda, %24.2’si 19-20 yaş grubunda, %12.3’ü 23-24 yaş
grubunda, %1.8’i 25 yaş üzerindedir. Öğrenci grubu
içerisinde genel olarak üniversiteye giriş yaşının 19-20
yaş aralığında olduğu dikkate alındığında, 21-22 yaş
grubunda yer alan öğrencilerin diğer yaş gruplarına
oranla daha çok oluşu dikkat çekicidir. Bu durum,
öğrencilerin öğrenime geç başlamış ve/veya bir süre
öğrenime ara vermiş olmalarından kaynaklanmış olabilir.
58
Araştırmaya katılan öğrencilerin, %56.8’i MÜSEF’nde,
%43.2’si ise AÜSEF’nde öğrenim görmektedir. Bu bulgunun
MÜSEF’nde öğrenime devam eden öğrenci sayısının fazla
olmasından ve ayrıca araştırmanın gerçekleştirilme
tarihinin AÜSEF’nde vize sınav dönemine rastlamış
olmasından kaynaklandığı düşülmektedir.
Araştırmaya katılan öğrencilerin, %53.3’ü sağlık
eğitimi, %46.7’si sağlık yönetimi bölümüne devam
etmektedir.
Sağlık Eğitim Fakültesine öğrenim görmek amacıyla
gelen öğrencilerin kaynağı dikkate alındığında
öğrencilerden, %60.8’inin genel lise, %32.6’sının yabancı
dil ağırlıklı ve özel lise, %4’ünün sağlık meslek
lisesi, %2.2’sinin imam hatip lisesi, %0.4’ünün kız
meslek lisesi mezunu oldukları görülmektedir (Tablo 6).
Genel lise mezunlarının Sağlık Eğitim Fakültesini diğer
okul türlerine oranla daha çok tercih etmiş olmaları hem
nicel olarak fazla oluşları ve hem de öğretmenlik
mesleğinin diğer birçok mesleğe oranla iş bulma şansının
yüksek olmasından kaynaklanmış olabilir.
Araştırmaya katılan öğrencilerin %59’u iyi
dereceyle, %30.0’u pekiyi dereceyle, %11.0’i orta
dereceyle mezun olmuştur. Bu durum öğretmenlik mesleğine
olan talebin bir yansıması olarak düşünülebilir. Diğer
59
taraftan, Türkiye’de üniversiteye girmek için başvuruda
bulunan öğrenci sayısına karşın, bu talep oransal olarak
düşük düzeyde karşılanmaktadır. Dolaysıyla daha başarılı
öğrencilerin üniversitelerde öğrenim görme hakkını
kazandıkları söylenebilir.
Araştırmaya katılan öğrencilerin, %7.5’i ilk,
%41.0’ı ilk 5 içerisinde, %34.0’ü 6-10 arasında, %14.5’i
11-15 arasında, %2.6’sı 16 ve sonrasında öğrenim
gördükleri bölümü tercih etmişlerdir.
Araştırmaya katılan öğrencilerin, %41.9’u puanı
yeterli olduğu için, %22.9’u idealindeki mesleğe sahip
olmak için, %10.6’sı ailesi istediği için, %7.9’u bir
lisans diplomasına sahip olmak için ve %16.7’si ise başka
nedenlerden (fakülte Ankara’da/İstanbul’da olduğu için,
gelecekte aranılan bir meslek olacağı düşüncesi,
hastanede çalışmak için, sağlık alanında çalışmak için,
öğretmen olmak için vb.) dolayı öğrenim gördükleri bölümü
tercih etmişlerdir.
Öğrencilerin toplam %48.5’inin öğrenim gördükleri
bölümü, ilk ve beşinci tercih sıralaması arasında seçmiş
olması üniversiteye öğrenci yerleştirme sınavının
uygulanış mantığı dikkate alındığında doğal görülebilir.
Ancak, Bilhan (1996), Eğitimi gerekli kılan birçok faktör
olduğunu vurgulayarak bunları toplumsal, siyasal ve
iktisadi özellikler olarak sıralamaktadır.
60
Araştırmaya katılan öğrencilerin mezun oldukları
okul dikkate alındığında genel lise çıkışlıların oranının
diğer liselere oranla çok yüksek (%60.8) oluşu dikkat
çekicidir. Fakat, Sağlık Eğitim Fakültesini en yüksek
oranda ilk beş (toplam %48.5) içinde tercih etmelerinin
eğitim ve toplumsal yapı ile ilişkilendirmek açısından
oldukça dikkat çekicidir. Çünkü genel olarak
bilinmektedir ki Türk toplumunda “memur tipi” genelde
orta ve dar gelirli ailelerce benimsenen bir olgudur.
“Memur tipi”nin yüksek bir değer olarak benimsenmesi,
memurluğun rahatlığı ve güvenliği gibi özellikleri öteden
beri kitleleri çekmiştir (Tezcan, 1982, s.127). Bu
anlamda yorumlayabileceğimiz genel liselere yönelme olayı
ile bu liselerden mezun olanların daha kolay iş bulabilme
amacıyla mesleki bir fakülte tercihlerinin çakışması
dikkat çekicidir. Neden meslek lisesi çoğunlukla halkın
yöneldiği bir lise değildir? Neden mesleki bir fakülte
genel liselilerin tercih ettiği bir yüksek okuldur?
Öteden beri çeşitli kademelerde karşılaşılan bu durumu
Tezcan (1982) şöyle açıklar: toplumsal yapı içerisindeki
alt sınıflarda bulunanların kısa yoldan ve kısa zamanda
haya atılma ve bir meslek sahibi olma eğilimi yüksektir.
Ayrıca toplumsal sınıf ve/veya aile geliri bir kimsenin
alacağı eğitimin miktarı yanında çeşidini ve hatta okul
başarısını da etkilemektedir (s.127-128).
61
Diğer taraftan, öğrencilerin tercih nedenleri
dikkate alındığında öğrenim gördüğü alanı ideali olarak
görenlerin oranın düşük oluşu dikkat çekmektedir.
Özellikle puan düzeyinin dikkate alınarak seçim yapılmış
olması ve bu seçimin Sağlık Eğitim Fakültesi lehine
kullanılmasında iş kaygısı önemli bir etmen olarak
düşünülebilir. Tercih sırasında ailenin müdahale etmesi
ve genel oran olarak düşük görünse de günümüz çağdaş
toplum yapısı dikkate alındığında önemli bir boyut
kazanmaktadır. Özellikle Sağlık Eğitim Fakültesi
mezunlarının Sağlık Bakanlığı bünyesinde de iş bulma
olanaklarının olması mesleki tercihte önemli bir diğer
etken olarak düşünülebilir.
62
Ayrıca bu durum, yukarıda açıklamaya çalıştığımız
sosyolojik faktörler yanında, yine bu faktörlere bağlı
olarak ve aynı zamanda çocuk yetiştirme konusunda,
ebeveyn ve çocuk ilişkisi açısından da önemli ipuçları
vermektedir. Meslek seçimine müdahale genelde SED düzeyi
düşük ve üst’tekilerin annelerinin “aşırı denetim ve
müdahalecilik gibi” (Tezcan, 1982, s.147) çocuk
geliştirme ve gelişim psikolojisi açısından yetersi
davranışlarının da doğal bir sonucu olarak
değerlendirilebilir. Bu konuda yine Türkiye’de yapılan
araştırmalar göstermektedir ki, çocukların düşüncelerini
açıkca belirtmesini desteklemek, çocukların kendi
seçimine saygı göstermek gibi aile içi demokratik tutum
konusunda SED düzeyleri düşük, orta ve üst kesim
annelerin, anlamlı bir oranda olumsuz tutumlarının da bir
uzantısı (Tezcan, 1982, s.148) olarak düşünülebilir.
Çünkü günümüzde bile bilinmektedir ki, çocuklar ÖYS veya
diğer başka sınavlara hazırlanırken ailelerin bu yönde
baskıları altındadırlar. Bu nedenle, çocuğun gelişimsel
özellikleri ve yetenekleri değil, çocukla ailenin istek
ve idealleri okul seçiminde etkili olmaktadır.
63
Araştırmaya katılan öğrencilerin, %57.3’nün geçen
yıl ya da döneme ait başarısız olduğu ders
bulunmamaktadır. %42.7’sinin ise geçen yıl ya da döneme
ait başarısız olduğu en az bir ders bulunmaktadır.
Başarısız olunan dersler ise şunlardır; işletme, hukuk,
muhasebe, halk sağlığı, terminoloji, ekonomi, anatomi,
fizik, biyofizik, biyokimya, sağlık ekonomisi,
hastalıklar bilgisi ve biyoistatistik. Bu durum,
öğrencilerin büyük oranda genel lise çıkışlı olması ve
dolayısıyla mesleki literatüre yabancı oluşlarından
kaynaklanmış olabilir.
64
Araştırmaya katılan öğrencilerin, %61.7’si fakülte
içi etkinliklere katılırken, %38.3’ü katılmamaktadır. Bu
etkinlikler paneller, film gösterileri, konferanslar
olarak belirtilmiştir. Ayrıca sağlık kulübü, kariyer
kulübü ve müzik etkileşim kulübü gibi oluşumlarda da
aktif görev alınan diğer etkinliklerdir. Fakültede
öğrenim görenlerin yapılan ve/veya düzenlenen
etkinliklere aktif katılım düzeylerinin katılamayanlara
oranla yüksek oluşu, öğrencilerin genelde sosyal
etkinliklerin önemine inandıklarının bir göstergesi
olarak düşünülebilir. Fakat, diğer taraftan yüksek
öğrenim düzeyinde öğrenim görenlerden %38.3 gibi bir
oranın etkinliklere katılamaması ve/veya aktif rol
almaması üzerinde düşünülmesi gereken bir konudur. Çünkü
Tezcan (1982)’ında belirttiği gibi bu tür etkinlikler
eğitim amaçlarının gerçekleştirilmesinde,
toplumsallaşmada, okul içi ve dışı etkileşimin
gerçekleşmesinde, okul başarısının artırılmasında, Sosyal
ve kültürel bütünleşmeyi sağlamada ve toplumsal konum
elde etmede önemlidir. Bu yönü ile değerlendirildiğinde,
her ne kadar fakülte etkinliklerine katılan öğrenci grubu
oransal olarak fazla gözükse de yeterli olmadığı
söylenebilir.
65
Araştırmaya katılan öğrencilerin, %84.6’sı herhangi
bir işte çalışmazken, %15.4’ü ise bir işte çalışmaktadır.
Belirtilen işler arasında, sürücü kurslarında ilkyardım
eğitimciliği, özel hastanelerin çağrı merkezi
görevliliği, fuar hostesliği, hemşirelik, sağlık
memurluğu yer almaktadır. Öğrencilerin düşük oranda da
olsa bir işte çalışıyor olmaları, ekonomik anlamda düşük
ve orta gelir grubuna sahip olmalarından kaynaklanmış
olabilir.
Sağlık Eğitim Fakültelerinin Programlarına İlişkin
Bulgular
Bu alt başlık altında sağlık eğitim fakültelerinin
programlarına ilişkin genel bulgular araştırmanın alt
amaçlarına yönelik olarak; programın amaç, içerik,
öğretim süreçleri ve değerlendirme boyutlarında mevcut
durumuna ilişkin bulgular ayrı ayrı tablolar halinde
gösterilerek yorumlanmıştır.
Program amaçlarına ilişkin görüşler
Bu bölümde programın amacına ilişkin öğretim elemanları
ve öğrencilerin görüşleri aynı tablolar üzerinde
gösterilerek yorumlanmıştır.
Tablo 7’de programlarda amaçların açık olarak
belirtilip belirtilmediğine ilişkin olarak öğretim
66
elemanları ve öğrencilerin görüşlerinin dağılımı
verilmiştir.
Tablo 7. Programlarda Amaçların Belirgin Olup Olmadığı
Katılımcı
Seçenekler
ÖğretimElemanı Öğrenci TOPLAM
f % f % f %Evet 22 64.7 57 25.1 79 30.3Kısmen 11 32.4 121 53.3 132 50.6Hayır 1 2.9 49 21.6 50 19.2TOPLAM 34 100 227 100 261 100
²: 23.249 sd:2
p< . 05
Tablo 7’de görüldüğü gibi araştırmaya katılan
öğretim elemanlarının %64.7’si, öğrencilerin %25.1’i
programdaki amaçların açık olarak belirtildiğini ifade
etmişlerdir. Buna karşın öğretim elemanlarının %32.4’ü ve
öğrencilerin %53.3’ü programdaki amaçların kısmen açık
olarak belirtildiği görüşündedirler. Programda amaçların
açık olarak belirtilmediğini ifade edenler arasında ise
67
öğretim elemanlarının oranı %2.9 ve öğrencilerin oranı
%21.6’dır.
Programda yer alan amaçların belirginliğine ilişkin
öğretim elemanlarının görüşleri ile öğrenci görüşleri
arasındaki fark istatistiksel olarak =.05 düzeyinde
anlamlı bulunmuştur. Öğretim elemanlarının yarıdan
fazlası programda amaçların belirgin olduğunu ifade
ederken öğrencilerin yarısı kısmen belirgin olduğunu
belirtmiştir. Ancak amaçlar, eğitim-öğretim sürecinin
temelini oluştururlar. Amaçlar toplum ve öğrenci
açısından, fakültenin rolünü belirlemesi, karar vermeye
rehberlik etmesi, program değerlendirilmesinde amaç
teşkil etmesi, program geliştirmeye olanak sunması
boyutlarında önem taşımaktadır. Bu nedenlerden dolayı
programın hedeflerine ulaşabilmesi açısından öğrencilerin
amaçlardan haberdar olma düzeyi önem kazanmaktadır. Ancak
ulaşılan bu bulgunun, öğrencilerin programın amaçlarından
haberdar olma ve öğretim elemanlarının programın amaçları
konusunda öğrencileri bilgilendirme düzeyleri konusunda
ciddi bir belirsizlik olduğunu ortaya koymaktadır
denilebilir.
Tablo 8’de programdaki amaçların, toplumsal ve
kurumsal ihtiyaçlara cevap verip vermediğine ilişkin
öğretim elemanları ve öğrencilere ait görüşler
verilmiştir.
68
Tablo 8. Program Amaçlarının Toplumsal ve Kurumsalİhtiyaçlara Cevap Verebilecek Düzeyde Olup Olmadığı
Katılımcı
Seçenekler
ÖğretimElemanı Öğrenci TOPLAM
f % f % f %Evet 22 64.7 92 40.5 114 43.7Kısmen 11 32.4 104 45.8 115 44.1Hayır 1 2.9 31 13.7 32 12.3TOPLAM 34 100 227 100 261 100
²: 7.943 sd:2
p< .05
Tablo 8’de görüldüğü gibi araştırmaya katılan
öğretim elemanlarının %64.7’si, öğrencilerin %40.5’i
amaçların toplumsal ve kurumsal ihtiyaçlara cevap
verebilecek düzeyde olduğunu belirtmişlerdir. Buna karşın
öğretim elemanlarının %32.4’ü, öğrencilerin % 45.8’i
amaçların toplumsal ve kurumsal ihtiyaçlara kısmen cevap
verebilecek düzeyde olduğunu belirtirken, öğretim
elemanlarının %2.9’u, öğrencilerin %13.7’si programdaki
amaçların toplumsal ve kurumsal ihtiyaçlara cevap
verebilecek düzeyde olmadığını belirtmişlerdir.
Öğretim elemanları görüşleri ile öğrenci görüşleri
arasındaki fark istatistiksel olarak =.05 düzeyinde
anlamlı bulunmuştur. Bu bulgu Sağlık Eğitim Fakültesi
bölüm programları toplumsal ve kurumsal ihtiyaçlara cevap
verebilecek düzeyde olmadığını ortaya koymaktadır.
Öğretim elemanı ve öğrenci görüşleri arasında
69
istatistiksel açıdan belirlenen farkın öğretim
elemanlarının toplumsal ve kurumsal ihtiyaçları gerek
konumları ve gerekse deneyimleri gereği daha iyi analiz
etmiş olmalarından kaynaklanmış olabilir. Ancak, her ne
kadar deneyim ve eğitim düzeyleri öğretim elemanlarına
göre sınırlı olsa da öğrenci görüşlerinin de programın
amaçlarının toplumsal ve kurumsal ihtiyaçlara genelde
cevap veremediğini vurgulamış olmaları, programın çağın
gereksinimlerini karşılama açısından yetersizliklere
sahip olduğunu ortaya koymaktadır. Hedeflenilen nitelikte
bireyler yetiştirilebilmesi açısından amaçların sosyal
koşullarla ilişkili olması zorunluluğu dikkate
alındığında, mevcut programın mevcut programın istenilen
nitelikte bireyler yetiştirme açısından yetersiz olduğu
görüntüsü verdiği söylenebilir.
Tablo 9’da araştırmaya katılan öğretim elemanları
ile öğrencilerin programların bilimsel ve teknolojik
gelişmeler doğrultusunda sürekli olarak gelişmeye açık
tutulup tutulmadığına ilişkin görüşleri verilmiştir.
Tablo 9. Programların Amaçlarının Bilimsel ve TeknolojikGelişmeler Doğrultusunda Sürekli Gelişmeye Açık Olma
Durumu
Katılımcı
Seçenekler
ÖğretimElemanı
Öğrenci TOPLAM
f % f % f %
Evet 22 64.7 128 56.4 150 57.5Kısmen 11 32.4 64 28.2 75 28.7
70
Hayır 1 2.9 35 15.4 36 13.8TOPLAM 34 100.0 227 100.0 261 100.0
²: 3.877
sd:2 p . 05
Tablo 9’da araştırmaya katılan öğretim elemanlarının
%64.7’si, öğrencilerin %56.4’ü programların amaçlarının
bilimsel ve teknolojik gelişmeler doğrultusunda sürekli
olarak gelişmeye açık olduğunu belirtirken, öğretim
elemanlarının %32.4’ü, öğrencilerin %28.2’si kısmen açık
olduğunu belirtmişlerdir. Buna karşın öğretim
elemanlarının %2.9’u, öğrencilerin %15.4’ü programdaki
amaçların bilimsel ve teknolojik gelişmeler doğrultusunda
sürekli gelişmeye açık konumda olmadığını
belirtmişlerdir.
Öğretim elemanları ve öğrencilerin görüşleri arasında
bir farklılık olmamakla birlikte, “Evet” seçeneğinde
birleşimin diğer seçeneklere oranla daha yüksek olduğu
görülmektedir. Buna bağlı olarak, öğretim elemanları ve
öğrencilerin programlardaki amaçların bilimsel ve
teknolojik gelişmeler doğrultusunda gelişmeye açık olduğu
görüşünde benzer görüşleri paylaştıkları söylenebilir.
Tablo 10’da araştırmaya katılan öğretim elemanları ve
öğrencilerin programlardaki amaç kategorilerinin
ağırlığına ilişkin görüşleri verilmiştir.
71
Tablo 10. Programlardaki Amaç Kategorilerinin Ağırlığına
İlişkin Dağılım
KatılımcıSeçenekler
ÖğretimElemanı
Öğrenci TOPLAM
f % f % f %
Bilişsel Amaçlar 14 41.2 60 26.4 74 28.
4Duyuşsal Amaçlar 2 5.9 9 4.0 11 4.2Psikomotor Amaçlar 1 2.9 7 3.1 8 3.1Bilişsel+Duyuşsal+Psikomotor
Amaçlar
13 38.2 11
5
50.7 12
8
49.
0Fikrim yok 2 5.9 36 15.9 38 14.Başka 2 5.9 - - 2 0.8TOPLAM 34 100.
0
22
7
100.
0
26
1
100
.0
Tablo 10’da görüldüğü gibi, araştırmaya katılan
öğretim elemanlarının %41.2’si, öğrencilerin %26.4’ü
programdaki amaçların bilişsel alan ağırlıklı olduğunu
belirtirken, öğretim elemanlarının %38.2’si, öğrencilerin
%50.7’si programdaki amaçların bilişsel, duyuşsal ve
psikomotor alanların hepsini ihtiva ettiğini
belirtmişlerdir. Öğretim elemanlarının %5.9’u,
öğrencilerin %4.0’ı duyuşsal, öğretim elemanlarının
%2.9’u, öğrencilerin %3.1’i psikomotor alan ağırlıklı
olduğu görüşündedirler. Öğretim elemanlarının %5.9’u,
öğrencilerin %15.9’u konuya ilişkin fikirlerinin
olmadığını belirtmişlerdir.
Tablo 10 genel olarak değerlendirildiğinde öğretim
elemanları ve öğrencilerin programda duyuşsal amaçlar ile
psikomotor amaçlara çok az yer verildiği görüşünde
72
hemfikir oldukları söylenebilir. Ancak, hem öğretim
elemanları programda daha çok bilişsel amaçların yer
aldığın yönünde görüş belirtirken, öğrencilerin bilişsel,
duyuşsal ve psikomotor amaçların hepsine aynı oranda
ağırlık verildiğini ifade etmişlerdir. Buna karşın
öğretim elemanlarının önemli bir bölümünü amaçların
bilişsel alan ağırlıklı olduğunu belirtmeleri dikkat
çekicidir. Bu durum öğretim elemanlarının dersleri
genelde bilişsel amaçlar doğrultusunda işledikleri, fakat
ödev, proje çalışması ve benzeri etkinliklerle duyuşsal
ve psikomotor becerileri de kazandırmaya çalışıklarının
bir göstergesi olarak düşünülebilir. Öğrencilerin
bilişsel, duyuşsal ve psikomotor becerilerin hepsine yer
verildiği yönündeki görüşlerinin ağırlık kazanması da
ödev ve proje çalışmalarının bir yansıması olabilir.
Tablo 11’de araştırmaya katılan öğretim elemanları
ve öğrencilerin bölüm programındaki derslerin birbirini
tamamlamasına ilişkin görüşleri verilmiştir.
Tablo 11. Bölüm Programlarında Yer Alan DerslerinBirbirini
Tamamlama Durumu
Katılımcı
Seçenekler
ÖğretimElemanı Öğrenci TOPLAM
f % f % f %Evet 22 64.7 146 64.3 168 64.4Kısmen 11 32.4 68 30.0 79 30.3Hayır 1 2.9 13 5.7 14 5.4TOPLAM 34 100.0 227 100.0 261 100.
0
73
²: .485 sd:2
p . 05
Tablo 11’de görüldüğü gibi araştırmaya katılan
öğretim elemanlarının %64.7’si, öğrencilerin %64.3’ü
bölüm programındaki derslerin birbirini tamamladığını
belirtirken, öğretim elemanlarının %32.4’ü, öğrencilerin
%30.0’ı ise kısmen tamamladığını belirtmişlerdir. Buna
karşın öğretim elemanlarının %2.9’u, öğrencilerin %5.7’i
bölüm programındaki derslerin birbirini tamamlamadığını
belirtmişlerdir.
Öğretim elemanları ile öğrencilerin bölüm
programındaki derslerin birbirini tamamlamasına ilişkin
görüşleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark
yoktur. Ancak programlardaki derslerin birbirini
tamamladığı yönünde öğretim elemanları ve öğrenciler
arasında bir görüş birliği belirmiş olsa da, bu duruma
kısmen ve hayır diyenlerin oranı dikkate alındığında
programdaki derslerin birbirini tam anlamıyla tamamladığı
pek söylenemez.
Tablo 12’de araştırmaya katılan öğretim elemanı ve
öğrencilerin bölüm programlarında yer alan derslerin
öğrencilerin ilgi ve ihtiyaçlarını karşılamada
yeterliliğine ilişkin görüşleri verilmiştir.
74
Tablo 12. Bölüm Programlarında Yer Alan DerslerinÖğrencilerin İlgi ve İhtiyaçlarını Karşılamada
Yeterliliğine İlişkin Dağılım
Katılımcı
Seçenekler
Öğretim
ElemanıÖğrenci TOPLAM
f % f % f %Evet 16 47.1 50 22.0 66 25.3Kısmen 17 50.0 116 51.1 133 51.0Hayır 1 2.9 61 26.9 62 23.7TOPLAM 34 100.0 227 100.0 261 100.
0 ²: 14.464 sd:2
p< . 05
Tablo 12’de görüldüğü gibi araştırmaya katılan
öğretim elemanlarının %47.1’i, öğrencilerin %22.0’ı bölüm
programlarında yer alan derslerin öğrenci ilgi ve
ihtiyaçlarını karşılama yeterliliğinde olduğunu
belirtirken, öğretim elemanlarının %50’si, öğrencilerin
%51.1’i kısmen yeterli olduğunu görüşündedirler. Buna
karşın öğretim elemanlarının %2.9’u, öğrencilerin %26.9’u
bölüm programlarında yer alan derslerin öğrenci ilgi ve
ihtiyaçlarını karşılama yeterliliğinde olmadığı
görüşündedir.
Öğretim elemanları görüşleri ile öğrenci görüşleri
arasında ki fark istatistiksel olarak =.05 düzeyinde
anlamlı bulunmuştur. Öğretim elemanları, programda yer
alan derslerin öğrencilerin ilgi ve ihtiyaçlarına cevap
verebilecek düzeyde olduğunu düşünürken, öğrencilerin
%26.9’u ilgi ve ihtiyaçlarına cevap vermediğini
75
belirtmişlerdir. Bu durum öğrencilerin öğrenim gördükleri
alana ilişkin beklentilerinden kaynaklanmış olabilir.
Özellikle iş bulma kaygısı (her ne kadar diğer birçok
alana göre düşük olsa da), toplumsal yapı içerisinde yer
alan kurum ve kuruluşların nitelikli eleman ölçütlerini
hergün biraz daha yükseltmesi gibi etmenler, öğrencilerin
programdan beklenti düzeylerini de etkilemektedir
denilebilir.
Tablo 13’te araştırmaya katılan öğretim elemanları
ve öğrencilerin öğretimi gerçekleştirilen ders
programlarının boyutlarını kapsayan bir öğretim planının
öğrencilere verilip verilmediğine ilişkin görüşleri
verilmiştir.
Tablo 13. Ders Programlarının Boyutlarını Kapsayan BirÖğretim Planının Öğrencilere Verilip Verilmediğine
İlişkin Dağılım
Katılımcı
Seçenekler
Öğretim
ElemanıÖğrenci TOPLAM
f % f % f %Evet 25 73.5 122 53.7 147 56.3Kısmen 9 26.5 73 32.2 82 31.4Hayır - - 32 14.1 32 12.3TOPLAM 34 100.0 227 100.0 261 100.
0 ²: 7.153 sd:2
p< . 05
Tablo 13’te görüldüğü gibi araştırmaya katılan
öğretim elemanlarının %73.5’i, öğrencilerin %53.7’si
76
öğretim yılı başında ders programının boyutlarını
kapsayan bir plan verildiğini belirtirken, öğretim
elemanlarının %26.5’i, öğrencilerin %32.2’si kısmen
verildiğini belirtmişlerdir. Buna karşın öğretim
elemanlarının hiçbiri plan vermediğini belirtmezken
(kısmen (sözel olarak) de olsa veriliyor), öğrencilerin
%14.1’i derse ilişkin bir plan verilmediğini
belirtmişlerdir.
Öğretim elemanları görüşleri ile öğrenci görüşleri
arasındaki fark istatistiksel olarak =.05 düzeyinde
anlamlı bulunmuştur. Öğretim elemanlarının büyük bir
bölümü programın boyutlarını kapsayan bir öğretim
planının öğrencilere verildiğini belirtirken,
öğrencilerin sadece yarısının böyle bir planın
kendilerine verildiğini belirtmeleri dikkat çekicidir. Bu
durum ders programının içeriğinin paylaşılması açısından
öğretim elemanı-öğrenci iletişiminin yeter düzeyde
olmadığını göstermektedir. Özellikle, öğretim yılı
başında öğrencilere programın amaç, içerik, öğretme-
öğrenme süreci ve değerlendirme boyutlarını kapsayan bir
planın verilmesi, öğrencilerin önceden derse ilişkin
amaçlardan haberdar edilmesi, öğrencilerin derse
güdülenmesi ve hazırlanmaları bakımından önem
taşımaktadır. Ulaşılan bulgu, öğrencilerin ders sürecine
ilişkin bilgilendirilmesi konusunda yetersizliklerin
olduğunu göstermektedir denilebilir.
77
Tablo 14’te araştırmaya katılan öğretim elemanları
ve öğrencilerin bölüm programlarının kimler tarafından
hazırlanması gerektiğine ilişkin görüşleri verilmiştir.
Tablo 14. Bölüm Programlarının Hazırlanmasına İlişkin
Dağılım
Katılımcı
Seçenekler
ÖğretimElemanı Öğrenci TOPLAM
f % f % f %Her Bölüm KendisiHazırlamalı
8 23.5 28 12.3 36 13.8Bölümler Arası İşbirliği ile Fakülte Kurulu Tarafından Hazırlanmalı
10 29.4 61 26.9 71 27.2
YÖK Hazırlamalı - - 3 1.3 3 1.1YÖK+Milli Eğitim Bakanlığı+Sağlık Bakanlığı Hazırlamalı
- - 18 7.9 18 6.9
YÖK+Milli Eğitim Bakanlığı+Sağlık Bakanlığı+Üniversiteler
15 44.1 109 48.0 124 47.5
Başka 1 2.9 8 3.5 9 3.4TOPLAM 34 100.
0227 100.
0261 100.
0
Tablo 14’te görüldüğü gibi araştırmaya katılan
öğretim elemanlarının %44.1’i, öğrencilerin %48.0’ı bölüm
programlarının Yüksek Öğretim Kurumu, Milli Eğitim
Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ve üniversiteler tarafından
hazırlanması gerektiği görüşündedirler. Buna karşın
öğretim elemanlarının %29.4’ü, öğrencilerin %26.9’u bölüm
programlarını bölümler arası işbirliği yapılarak ve
fakülte kurulu tarafımdan hazırlanması gerektiğini
görüşündedirler. Ayrıca öğretim elemanlarının %23.5’i,
78
öğrencilerin %12.3’ü bölüm programlarının bölüm kurulu
tarafından hazırlanması gerektiği görüşündedirler.
Öğretim elemanları Yüksek Öğretim Kurumunun merkezi
olarak ve Yüksek Öğretim Kurumu, Milli Eğitim Bakanlığı
ile Sağlık Bakanlığının işbirliği halinde program
hazırlanmasına ilişkin görüş belirtmezken, öğrencilerin
%1.3’ü programların Yüksek Öğretim Kurumunun merkezi
olarak hazırlaması gerektiğini, %7.9’u Yüksek Öğretim
Kurumu, Milli Eğitim Bakanlığı ile Sağlık Bakanlığının
işbirliği içinde çalışması gerektiği şeklinde görüş
bildirmişlerdir.
Öğretim elemanları ile öğrencilerin görüşleri
arasında anlamlı bir fark olmamakla birlikte, hem öğretim
elemanları, hem de öğrencilerin önemli bir kısmı
programları; YÖK bünyesinde MEB temsilcisi, SB temsilcisi
ve akademisyenlerin bir araya gelerek hazırlaması
gerektiği görüşünü benimsemektedirler. Bu bulgu, gerek
öğretim elemanlarının ve gerekse öğrencilerin program
hazırlama sürecinde kuram ve uygulama bütünlüğünün
sağlanması ve bilimsellik konusunda duyarlı olduklarının
bir göstergesi olarak değerlendirilebilir.
Programın İçeriği İlişkin Bulgular
Tablo 15’de araştırmaya katılan öğretim elemanları
ve öğrencilerin programın içeriğinin saptanmasında göz
önünde bulundurulan kriterlere ilişkin görüşleri
verilmiştir.
79
Tablo 15. Programın İçeriğinin Saptanmasında Göz önündeBulundurulan Kriterlere İlişkin Dağılım (Birden Fazla
Seçenek İşaretlenmiştir)
Katılımcı
Seçenekler
Öğretim
ElemanıÖğrenci TOPLAM
f % f % f %Toplumsal Yararlar 25 73.
5
74 32.
6
99 37.
9Bireysel Yararlar 19 55.
9
32 14.
1
51 19.
5Sağlık Eğitimi/SağlıkYönetimi Temel İlke veKuralları
28 82.
4119 52.
4147 56.
3Tümü 23 67. 76 33. 99 37.TOPLAM 95 - 301 - 396 -
Tablo 15’de görüldüğü gibi (birden fazla seçenek
işaretlenmiştir) araştırmaya katılan öğretim
elemanlarının %82.4’ü, öğrencilerin %52.4’ü programların
içeriğinin saptanmasında sağlık eğitimi ve sağlık
yönetimi temel ilke ve kurallarının göz önünde
bulundurulduğu görüşündedir. Buna karşın öğretim
elemanlarının %73.5’i, öğrencilerin %32.6’sı programların
içeriğinin saptanmasında toplumsal yararların göz önünde
bulundurulduğunu belirtirken, öğretim elemanlarının
%55.9’u, öğrencilerin %14.1’i bireysel yararların,
öğretim elemanlarının %67.6’sı, öğrencilerin %33.5’i
toplumsal, bireysel ve sağlık eğitimi/sağlık yönetimi
80
ilke ve kurallarının tümünün program içeriğinin
saptanmasında göz önünde bulundurulduğunu
belirtmişlerdir.
Öğretim elemanları görüşleri ile öğrencilerin
görüşleri arasında anlamlı bir fark gözlenmesine karşın,
hem öğretim elemanları, hem de öğrencilerin yarıdan
fazlası Sağlık Eğitim Fakülteleri programlarında içeriğin
saptanmasında, sağlık eğitimi/sağlık yönetimi ilke ve
kurallarının göz önünde bulundurulan kriter olarak
belirtmişlerdir. Ancak içeriğin saptanmasında toplumsal
ve bireysel yararların göz önüne alınması konusunda
öğrenciler daha çekimser kalmışlarıdır. Program hazırlama
sürecine öğrencilerin dahil edilmemesi öğretim elemanı ve
öğrenci arasında görüş farklılıklarının oluşmasında etken
olarak düşünülebilir. Fakat programın öğrencilere
uygulanması, uygulama sürecinde içeriğin tam
yansıtılamaması öğrencilerin içeriği farklı algılamasında
önemli bir faktör olarak düşünülebilir. Bu bulgudan
hareketle içerikle ilgili olarak öğretim elemanı ve
öğrenci arasında bilgi paylaşımı açısından yeter düzeyde
bir iletişimin kurulmadığı söylenebilir. Diğer taraftan,
Sağlık Eğitim Fakülteleri programlarının içeriği
saptanırken toplumsal yararlar, bireysel yararlar, sağlık
eğitimi/sağlık yönetimi kuram ve ilkeleri birlikte ele
alınmasının nitelikli bireyler yetiştirme açısından
önemli olduğu düşünülmektedir. Ayrıca, programların
hedefine ulaşması ve bireylerin gelişme ve öğrenmesinde
81
etkin olabilecek bir içeriğin saptanması açısından
ilgili kriterlerin dikkate alınmasının zorunluluk olduğu
söylenebilir.
Tablo 16’da araştırmaya katılan öğretim elemanları
ve öğrencilerin bölüm ders programları ile sağlık meslek
lisesi okul programları arasındaki ilişki durumuna
ilişkin görüşleri verilmiştir.
Tablo 16. Bölüm Ders Programları İle Sağlık MeslekLisesi Okul Programları Arasındaki İlişki
Katılımcı
Seçenekler
Öğretim
ElemanıÖğrenci TOPLAM
f % f % f %Evet 5 14.7 62 27.3 67 25.7Kısmen 12 35.3 82 36.1 94 36.0Hayır 11 32.4 47 20.7 58 22.2Başka 6 17.6 36 15.9 42 16.1TOPLAM 34 100.0 227 100.0 261 100.
0 ²: 3.701 sd:3
p . 05
Tablo 16’da görüldüğü gibi araştırmaya katılan
öğretim elemanlarının %35’i, öğrencilerin %36.1’i bölüm
programları ile sağlık meslek lisesi programları arasında
kısmen bir ilişki olduğunu belirtirken, öğretim
elemanlarının %32.4’ü, öğrencilerin %20.7’si sağlık
meslek lisesi programları ile bölüm programları arasında
82
bir ilişki olmadığı görüşündedir. Öğretim elemanlarının
%17.6’sı, öğrencilerin %15.9’u konuya ilişkin
fikirlerinin olmadığını ya da fakülte ile lise
programları arasında ilişki olamayacağını
belirtmişlerdir. Ayrıca öğretim elemanlarının %14.7’si,
öğrencilerin %27.3’ü bölüm programları ve sağlık meslek
lisesi programları arasında ilişki olduğu görüşündedirler
Öğretim elemanları ile öğrencilerin görüşleri
arasında dikkat çeken bir farklılık olmamakla birlikte,
öğretim elemanlarının ve öğrencilerin %25’i Sağlık Meslek
Lisesi programları ile Sağlık Eğitim Fakültesi
programları arasında ilişki olduğu görüşündedirler.
Araştırmadan elde edilen bu bulguya karşın, Milli Eğitim
Bakanlığı Öğretmen Yetiştirme ve Eğitim Genel Müdürlüğü
tarafından 02.05.2002 (1647 sayılı yazı) tarihinde
Ankara Üniversitesi Sağlık Eğitim Fakültesi Dekanlığına
gönderilen yazıda (EK 2.); “Sağlık Eğitim Fakültesi Bölümü
mezunları, Talim ve Terbiye Kurulunu 01.06.2000 tarih ve 340 sayılı kararı
uyarınca Sağlık Bilgisi ve Sağlık Meslek Bilgisi Dersleri öğretmenliğine
atanabilmektedir.” ifadesi yer almaktadır. Dolayısıyla,
öğretim elemanları ve öğrenci görüşleriyle Milli Eğitim
Bakanlığının kararı arasında ciddi bir çelişkiden söz
edilebilir.
Tablo 17.’de araştırmaya katılan öğretim elemanlar
ve öğrencilerin bölüm ders programları ile lise sağlık
83
bilgisi ders programı arasındaki ilişki durumuna ilişkin
görüşleri verilmiştir.
Tablo 17. Bölüm Ders Programları İle Lise Sağlık Bilgisi Ders Programı Arasındaki İlişki
Katılımcı
Seçenekler
Öğretim
ElemanıÖğrenci TOPLAM
f % f % f %Evet 9 26.5 73 32.2 82 31.4Kısmen 9 26.5 60 26.4 69 26.4Hayır 10 29.4 77 33.9 87 33.3Başka 6 17.6 17 7.5 23 8.8TOPLAM 34 100.0 227 100.0 261 100.
0 ²: 3.947 sd:3
p . 05
Tablo 17’de görüldüğü gibi araştırmaya katılan
öğretim elemanlarının %29.4’ü, öğrencilerin %33.9’u bölüm
ders programları ile lise sağlık bilgisi dersi arasında
bir ilişkinin olmadığını belirtişlerdir. Ayrıca öğretim
elemanlarının %26.5’i ilişki vardır şeklinde görüş
belirtirken, %26.5’i kısmen ilişki vardır şeklinde görüş
belirtmişlerdir. Öğrencilerin %32.2’si ilişki olduğu
görüşünde iken %26.4’ü kısmen ilişki olduğunu
belirtmişlerdir. %17.6 oranında öğretim elemanı konuya
ilişkin fikri olmadığını ya da lise programı ile fakülte
programı arasında ilişki aranmaması gerektiğini
84
belirtmişlerdir. Öğrencilerin %7.5’i konuya ilişkin
fikirlerinin olmadığını belirtmişlerdir.
Öğretim elemanları ile öğrenciler Sağlık Bilgisi
dersi ile Sağlık Eğitim Fakültesi programlarında yer alan
dersler arasında ilişki olmadığı görüşündedirler.
Araştırmadan elde edilen bu bulguya karşın, Milli Eğitim
Bakanlığı Orta Öğretim Genel Müdürlüğü tarafından
29.04.2002 (04366 sayılı yazı) tarihinde Ankara
Üniversitesi Sağlık Eğitim Fakültesi Dekanlığına
gönderilen yazıda (EK 3.); “Sağlık Eğitimi Bölümünde okutulmakta
olan derslerin Genel Müdürlüğümüze bağlı okullarda okutulmakta olan
Sağlık Bilgisi ve İlkyardım dersleri öğretim programları ile paralel olduğu
görülmüştür” ifadesi yer almaktadır. Bu bulgu da öğretim
elemanları ve öğrenci görüşleriyle Milli Eğitim
Bakanlığının kararı arasında çelişki olduğunu
göstermektedir denilebilir.
Tablo 18’de araştırmaya katılan öğretim elemanları
ve öğrencilerin bölüm programlarında öğrencilerin ilgi ve
yeteneklerine dönük seçmeli derslerin yer alma durumuna
ilişkin görüşleri verilmiştir.
85
Tablo 18. Bölüm Programlarında Öğrencilerin İlgi veYeteneklerine Dönük Seçmeli Derslerin Yer Alma Durumu
Katılımcı
Seçenekler
Öğretim
ElemanıÖğrenci TOPLAM
f % f % f %Evet 17 50.0 67 30.0 84 32.7Kısmen 13 38.2 47 21.1 60 23.3Hayır 4 11.8 109 48.9 113 44.0TOPLAM 34 100.0 223 100.0 257 100.
0 ²: 16.557 sd:2
p< .05
Tablo 18’de görüldüğü gibi araştırmaya katılan
öğretim elemanlarının % 50’si bölüm programlarında
öğrencilerin ilgi ve yeteneklerine dönük seçmeli
derslerin yer aldığını belirtirken, öğretim elemanlarının
%38.2’si, öğrencilerin %21.1’i kısmen, öğretim
elemanlarının %11.8’i öğrencilerin %48.9’u bölüm
programlarında öğrenci ilgi ve yeteneklerine dönük
seçmeli derslerin yer almadığını belirtmişlerdir.
Öğretim elemanları görüşleri ile öğrenci görüşleri
arasındaki fark istatistiksel olarak =.05 düzeyinde
anlamlı bulunmuştur. Öğretim elemanlarının yarısı
öğrencilerin ilgi ve yeteneklerine dönük seçmeli
derslerin yer aldığını belirtirken öğrencilerin 1/3’ü
aynı görüşü paylaşmaktadır.
86
Ancak programlarda öğrenci ilgi ve yeteneklerine
dönük seçmeli derslerin yer aldığı görülmekle birlikte,
herhangi bir seçmeli dersin açılabilmesi için belirli
sayıda öğrencinin o dersi tercih etmesi gerekmektedir
(fakültedeki öğrenci sayısı, öğretim elemanı sayısı ve
fiziki mekan dikkate alınmaktadır). Bu durumda istenilen
sayıya ulaşılamayan tercihler dikkate alınmadığından
öğrenci istemediği halde bir dersi seçmek zorunda
kalabilmektedir denilebilir.
Tablo 19’da araştırmaya katılan öğretim elemanları
ve öğrencilerin bölüm programlarında yer alan derslerin
içeriğine ilişkin görüşleri verilmiştir.
Tablo 19. Bölüm Programlarında Yer Alan Derslerin İçeriğine İlişkin Dağılım
Katılımcı
Seçenekler
ÖğretimElemanı Öğrenci TOPLAM
f % f % f %Ansiklopedik bilgi yüklü 8 23.
5
108 48.
4
116 45.
1İş ve yaşama dönük 14 41.
2
63 28.
3
77 30.
0Araştırma ve kendi kendineöğrenmeye dönük 3 8.8 46 20.
6 49 19.1
Başka 9 26.
5
6 2.7 15 5.8TOPLAM 34 100
.0
223 100
.0
257 100
.0 ²: 36.428 sd:3
p< . 05
87
Tablo 19’da görüldüğü gibi araştırmaya katılan
öğretim elemanlarının %41.2’si bölüm programlarında yer
alan derslerin içeriğinin iş ve yaşama dönük olduğunu
belirtmişlerdir. Buna karşılık öğrencilerin %48.4’ü
programda yer alan derslerin içeriğinin ansiklopedik
bilgilerle yüklü olduğunu belirtmişledir. Öğretim
elemanlarının %26.5’i derse değişken bir olgu olduğunu,
hem iş ve yaşama dönük hem de ansiklopedik bilgilerle
doludur demiştir. Öğretim elemanlarının %8.8’i,
öğrencilerin %20.6’sı ders içeriklerinin araştırma ve
kendi kendine öğrenmeye dönük olduğunu belirtmişlerdir.
Öğretim elemanları görüşleri ile öğrenci görüşleri
arasındaki fark istatistiksel olarak =.05 düzeyinde
anlamlı bulunmuştur. Öğretim elemanları derslerin
içeriğinin iş ve yaşama dönük olduğunu belirtirken,
öğrenciler ansiklopedik bilgi yüklü olduğu
görüşündedirler. Bu görüş farklılığının öğrencilerin iş
deneyimlerinin olmamasından kaynaklandığı düşünülebilir.
Tablo 20’de araştırmaya katılan öğretim elemanları
ve öğrencilerin bilimsel gelişmelerin bölüm
programlarında yer alan derslere yansıtılmasına ilişkin
görüşleri verilmiştir.
Tablo 20. Bilimsel Gelişmelerin Bölüm Programlarında YerAlan
Derslere Yansıtılma Durumu
88
Katılımcı
Seçenekler
Öğretim
ElemanıÖğrenci TOPLAM
f % f % f %Evet 16 47.1 73 32.7 89 34.6Kısmen 17 50.0 113 50.7 130 50.6Hayır 1 2.9 37 16.6 38 14.8TOPLAM 34 100.0 223 100.0 257 100.
0 ²: 5.468 sd:2
p . 05
Tablo 20’de görüldüğü gibi araştırmaya katılan
öğretim elemanlarının %50.0’si, öğrencilerin %50.7’si
bilimsel gelişmelerin bölüm programlarında yer alan
derslere yansıtıldığını belirtirken, öğretim
elemanlarının %47.1’i, öğrencilerin %32.7’si kısmen
yansıtıldığını belirtmişledir. Buna karşın öğretim
elemanlarının %2.9’u, öğrencilerin %16.6’sı bölüm
programlarında yer alan derslere bilimsel gelişmelerin
yansıtılmadığını belirtmişlerdir.
Öğretim elemanlarının %97.1’nin bilimsel
gelişmelerin “tamamen” ve “kısmen” derslere
yansıtıldığını belirtirken, öğrencilerin %83.4’ü bu
görüşü paylaşmaktadır. Dolayısıyla bu bulgudan hareketle
Sağlık Eğitim Fakültesi programlarında yer alan derslere
genelde bilimsel gelişmelerin yansıtılmaya ve
öğrencilerin yeni bilgilerle donatılmaya çalışıldığı
söylenebilir.
89
Tablo 21.’de araştırmaya katılan öğretim elemanları
ve öğrencilerin bilimsel gelişmelerin bölüm
programlarında yer alan derslere yansıtılmama nedenlerine
ilişkin görüşleri verilmiştir.
Tablo 21. Bilimsel Gelişmelerin Bölüm Programlarında YerAlan Derslere Yansıtılmama Nedenlerine İlişkin Dağılım
Katılımcı
Seçenekler
ÖğretimElemanı Öğrenci TOPLAM
f % f % f %Ekonomik Yetersizlik 1 12.5 19 54.3 20 46.5Zaman Yetersizliği 2 25.0 2 5.7 4 9.3Ders Saatinin Az Olması 3 37.5 1 2.9 4 9.3Öğretim Elemanının Yetersizliği
1 12.5 13 37.1 14 32.6Başka 1 12.5 - - 1 2.3TOPLAM 8 100.
035 100.0 43 100.
0
Tablo 21.’de görüldüğü gibi araştırmaya katılan
öğretim elemanlarının %37.5’i ders saatlerinin azlığı,
bilimsel gelişmelerin bölüm programlarında yer alan
derslere yansıtılmama nedeni olarak belirtirken,
öğrencilerin %54.3’ü ekonomik yetersizliklerden
kaynaklandığını belirtmişlerdir. Öğretim elemanlarının
%12.5’i, öğrencilerin %37.1’i öğretim elemanlarının
yetersizliğinden kaynaklandığını belirtirken, yine
öğretim elemanlarının %25.’i, öğrencilerin %5.7’si zaman
yetersizliğinden kaynaklandığını belirtmişlerdir.
90
Öğretim elemanları görüşleri ile öğrenci görüşleri
arasında dikkat çeken bir fark vardır. Öğretim elemanları
bilimsel gelişmelerin derse yansıtılmama nedeni olarak
daha çok ders saatinin azlığını gösterirken, öğrenciler
ekonomik yetersizlikleri göstermektedir. Ayrıca
öğrenciler öğretim elemanlarının yeterlilik düzeyinin de
bu durumu etkilediğini belirtmişlerdir. Öğretim elemanı
ile öğrenciler arasındaki görüş farklılığı özellikle
öğrencilerin ders programı ve bunun uygulanmasına ilişkin
yetersiz bilgi ve deneyime sahip olmalarından
kaynaklanmış olabilir. Çünkü, ders programını öğretim
elemanı yaptığı için hangi konu için ne kadar sürenin
gerekli olacağı konusunda daha çok bilgi sahibidir.
Ancak, öğretim elemanı yetiştirme sürecinde öğreticilik
yapmak için formasyon aranmadığı ve dolayısıyla alan
uzmanı olmanın yeterli kabul edildiği dikkate alınırsa,
öğretim elemanının öğretim sürecini planlama sorunu
yaşayabileceği de söylenebilir.
Tablo 22’de araştırmaya katılan öğretim elemanları
ve öğrencilerin programlarda yer alan derslerin sağlık
eğitimciliği/sağlık yöneticiliği için gerekli
yeterlilikleri kazandırma durumuna ilişkin görüşleri
verilmiştir.
91
Tablo 22. Programlarda Yer Alan Derslerin SağlıkEğitimciliği/Sağlık Yöneticiliği İçin Gerekli
Yeterlilikleri Kazandırma Durumu
Katılımcı
Seçenekler
Öğretim
ElemanıÖğrenci TOPLAM
f % f % f %Evet 21 61.8 61 27.4 82 31.9Kısmen 11 32.4 120 53.8 131 51.0Hayır 2 5.9 42 18.8 44 17.1TOPLAM 34 100.0 223 100.0 257 100.0 ²: 16.504 sd:2
p< . 05
Tablo 22’de görüldüğü gibi araştırmaya katılan
öğretim elemanlarının %61.8’i, öğrencilerin %27.4’ü
programda yer alan derslerin sağlık eğitimciliği/sağlık
yöneticiliği için gerekli yeterlilikleri kazandırdığını,
öğretim elemanlarının %32.4’ü, öğrencilerin %53.8’i
kısmen kazandırdığını belirtirken, öğretim elemanlarının
%5.9’u, öğrencilerin %18.8’i ilgili yeterliliği
kazandırma niteliğinin olmadığını belirtmişlerdir.
Öğretim elemanları görüşleri ile öğrenci görüşleri
arasındaki fark istatistiksel olarak =.05 düzeyinde
anlamlı bulunmuştur. Öğretim elemanlarının %61.8’i
derslerin Sağlık eğitimi/sağlık yönetimi için gerekli
yeterlilikleri tamamen kazandırdığını düşünürken,
öğrencilerin %27.4’nün bu görüşü desteklemesi dikkat
çekicidir. Ancak öğretim elemanlarının %94.2’sinin
92
öğrencilerin %91.2’sinin “tamamen ve kısmen” bu
yeterliliği kazandırdığı bulgusundan hareketle SEF
programlarında yer alan derslerin ilgili yeterlilikleri
genel anlamda kazandırmakta olduğu söylenebilir. Ancak
öğrencilerin bu duruma çekimser yaklaşımları mesleki
deneyimlerinin olmayışı ve uygulamaya ilişkin görev ve
sorumlulukların neler olduğu konusundaki bilgi
eksikliklerinden kaynaklandığı düşünülebilir.
Tablo 23’te araştırmaya katılan öğretim elemanları
ve öğrencilerin programda yer alan derslerin içeriğinin
sağlık eğitimciliği/sağlık yöneticiliği mesleğini
yapabilmek için gerekli bilgi ve beceriyi kazandırma
durumuna ilişkin görüşleri verilmiştir.
Tablo 23. Derslerin İçeriğinin Sağlık Eğitimciliği/SağlıkYöneticiliği Mesleğini Yapabilmek İçin Gerekli Bilgi ve
Beceriyi Kazandırma Durumu
KatılımcıSeçenekler
ÖğretimElemanı Öğrenci TOPLAM
f % f % f %Evet 24 70.6 67 30.0 91 35.4Kısmen 9 26.5 128 57.4 137 53.3Hayır 1 2.9 28 12.6 29 11.3TOPLAM 34 100.0 223 100.0 257 100.
0 ²: 21.407 sd:2
p< . 05
93
Tablo 23’te görüldüğü gibi araştırmaya katılan
öğretim elemanlarının %70.6’sı, öğrencilerin %30’u
programda yer alan derslerin içeriğinin sağlık
eğitimciliği/sağlık yöneticiliği mesleğini yapabilmek
için gerekli bilgi ve beceriyi içerdiğini, öğretim
elemanlarının %26.5’i, öğrencilerin %57.4’ü kısmen
içerdiğini, öğretim elemanlarının %2.9’u, öğrencilerin
%12.6’sı gerekli bilgi ve beceriyi içermediğini
belirtmişlerdir.
Öğretim elemanları görüşleri ile öğrenci görüşleri
arasında ki fark =.05 düzeyinde anlamlı bulunmuştur. Bu
bulgunun nedeninin öğretim elemanlarının %79.4’nün sağlık
meslek alanından olması ve sağlık eğitimciliği/sağlık
yöneticiliği mesleğinin gereklerini bilmesine karşın
öğrencilerin alan hakkında henüz yeterli deneyime ve
bilgiye sahip olmamasından kaynaklandığı düşünülmektedir.
Tablo 24’te araştırmaya katılan öğretim elemanları
ve öğrencilerin bölüm mezunlarının
çalıştıkları/çalışabilecekleri alanlara ilişkin bilgi
durumunu gösterilmiştir.
Tablo 24. Bölüm MezunlarınınÇalıştıkları/ÇalışabilecekleriAlanlara İlişkin Bilgi Durumu
Katılımcı
Seçenekler
Öğretim
Elemanı
Öğrenci TOPLAM
94
f % f % f %Evet 29 85.3 65 29.1 94 36.6Kısmen 5 14.7 114 51.1 119 46.3Hayır - - 44 19.7 44 17.1TOPLAM 34 100.0 223 100.0 257 100.
0 ²: 40.584
sd:2 p< . 05
Tablo 24’te görüldüğü gibi araştırmaya katılan
öğretim elemanlarının %85.3’ü, öğrencilerin %29.1’i bölüm
mezunlarının çalıştıkları ya da çalışabilecekleri
alanları bildiğini belirtirken, öğretim elemanlarının
%14.7’si, öğrencilerin %51.1’i bu durumdan kısmen
haberdar olduklarını belirtmişlerdir. Öğrencilerin
%19.7’si mezunların nerelerde istihdam edileceğine dair
bilgilerinin olmadığını belirtmişlerdir.
Öğretim elemanları görüşleri ile öğrenci görüşleri
arasındaki fark istatistiksel olarak =.05 düzeyinde
anlamlı bulunmuştur. Bu farkın fakülteye girişte
öğrencilerin yeterince bilgilendirilmediğinden ya da
mezunlarla iletişimin yeterince kurulamıyor olmasından
kaynaklandığı söylenebilir.
Tablo 25’da araştırmaya katılan öğretim elemanları
ve öğrencilerin bölümün misyon ve vizyonundan haberdar
olma durumuna ilişkin görüşleri verilmiştir.
95
Tablo 25. Bölümün Misyon ve Vizyonundan Haberdar Olma
Durumu
Katılımcı
Seçenekler
Öğretim
ElemanıÖğrenci TOPLAM
f % f % f %Evet 32 94.1 129 57.8 161 62.6Kısmen 2 5.9 71 31.8 73 28.4Hayır - - 23 10.3 23 8.9TOPLAM 34 100.0 223 100.0 257 100.
0 ²: 16.699
sd:2 p< . 05
Tablo 25’de görüldüğü gibi araştırmaya katılan
öğretim elemanlarının %94.1’i, öğrencilerin %57.8’i
bölümün misyon ve vizyonundan haberdarken, öğretim
elemanlarının %5.9’u, öğrencilerin %31.8’i kısmen
haberdardır. Buna karşın öğretim elemanlarının hepsi
kısmen de olsa haberdar olduğunu belirtirken öğrencilerin
%10.3’ü haberdar olmadığını belirtmiştir.
Öğretim elemanları görüşleri ile öğrenci görüşleri
arasındaki fark istatistiksel olarak =.05 düzeyinde
anlamlı bulunmuştur. Öğretim elemanları kısmen de olsa
bölümün misyon ve vizyonundan haberdarken, öğrencilerin
çok az da olsa bir kısmı haberdar değildir. Bu bulgudan
hareketle, öğrencilerin bölümlerini tamamen
96
içselleştirmedikleri ve bu konuda yönetimle iletişim
kopukluklarının olduğu konusunda bir görüş ileri
sürülebilir.
Öğretim sürecine ilişkin bulgular
Tablo 26’da araştırmaya katılan öğretim elemanları
ve öğrencilerin bölüm programlarında yer alan derslerin
saatlerinin amaçları gerçekleştirmek için yeterli olup
olmadığına ilişkin görüşleri verilmiştir.
Tablo 26. Bölüm Programlarında Yer Alan DerslerinSaatlerinin Amaçları Gerçekleştirmek İçin Yeterli Olup
Olmadığı
Katılımcı
Seçenekler
Öğretim
ElemanıÖğrenci TOPLAM
f % f % f %Evet 20 66.7 74 33.2 94 37.2Kısmen 7 23.3 121 54.3 128 50.6Hayır 3 10.0 28 12.6 31 12.3TOPLAM 30 100.0 223 100.0 253 100.
0 ²: 13.119 sd:2
p< . 05
Tablo 26’da görüldüğü araştırmaya katılan öğretim
elemanlarının %66.7’si, öğrencilerin %33.2’si bölüm
programlarında yer alan derslerin saatlerinin amaçları
97
gerçekleştirmek için yeterli olduğunu düşünürken, öğretim
elemanlarının %23.3’ü, öğrencilerin %54.3’ü kısmen
yeterli olduğunu belirtmişlerdir. Bölüm programlarında
yer alan derslerin saatlerinin amaçları gerçekleştirmek
için yeterli olmadığını belirten öğretim elemanlarının
oranı %10 iken öğrencilerin oranı %12.6’dır.
Öğretim elemanlarının görüşleri ile öğrencilerin
görüşleri arasındaki fark istatistiksel olarak =.05
düzeyinde anlamlı bulunmuştur. Öğretim elemanları
programda yer alan derslerin saatlerini amaçları
gerçekleştirmek için yeterli olduğu görüşündedir. Fakat
öğrenciler aynı görüşü benimsememektedir. Programın
amaçlarına ulaşması için derse ayrılan süre önemlidir. Bu
bulgudan hareketle öğrencilere istenilen düzeyde bilgi
beceri ve tutum kazandırmayı amaçlayan derslerin
saatlerinin dersin amaçlarını gerçekleştirmek için
yeterli olmadığı söylenebilir.
Tablo 27’de araştırmaya katılan öğretim elemanları
ve öğrencilerin programda öğretme öğrenme sürecinde
anlatım yöntemine yer verme sıklığına ilişkin görüşleri
verilmiştir.
Tablo 27. Programda Öğretme Öğrenme Sürecinde AnlatımYöntemine Yer Verme Sıklığına İlişkin Görüşler
98
Katılımcı
Seçenekler
Öğretim
ElemanıÖğrenci TOPLAM
f % f % f %Daima 7 25.0 145 65.3 152 60.8Sık sık 15 53.6 66 29.7 81 32.4Arasıra 6 21.4 10 4.5 16 6.4Hiç - - 1 0.5 1 0.4TOPLAM 28 100.0 222 100.0 250 100.
0
Tablo 27’de görüldüğü gibi araştırmaya katılan
öğretim elemanlarının %53.6’sı, öğrencilerin %29.7’si
programda öğretme öğrenme sürecinde anlatım yöntemine sık
sık yer verildiğini belirtirken, öğretim elemanlarının
%25.0’ı, öğrencilerin %65.3’ü daima yer verildiğini
belirtmişlerdir. Ayrıca öğretim elemanlarının %21.4’ü,
öğrencilerin %4.5’i anlatım yöntemine arasıra yer
verildiğini belirtmişlerdir.
Öğretim elemanlarının katılım oranı ile öğrencilerin
katılım oranı arasındaki farklılık dikkat çekicidir.
Öğretim elemanlarının sadece 1/4’i anlatım yöntemini
daima kullandığını belirtirken öğrencilerin yarıdan
fazlası daima kullanıldığını belirtmektedir.
Tablo 28’de araştırmaya katılan öğretim elemanları ve
öğrencilerin programda öğretme öğrenme sürecinde soru-
cevap yöntemine yer verme sıklığına ilişkin görüşleri
verilmiştir.
99
Tablo 28. Programda Öğretme Öğrenme Sürecinde Soru-CevapYöntemine Yer Verme Sıklığına İlişkin Görüşler
Katılımcı
Seçenekler
Öğretim
ElemanıÖğrenci TOPLAM
f % f % f %Daima 5 17.9 24 10.8 29 11.6Sık sık 18 64.2 94 42.3 112 44.8Arasıra 5 17.9 98 44.1 103 41.2Hiç - - 6 2.7 6 2.4TOPLAM 28 100.0 222 100.0 250 100.
0
Tablo 28’de görüldüğü gibi araştırmaya katılan
öğretim elemanlarının %64.2’si, öğrencilerin %42.3’ü
programda öğretme öğrenme sürecinde soru cevap yöntemine
“sık sık” yer verildiğini belirtirken, öğretim
elemanlarının %17.9’u, öğrencilerin %10.8’i “daima” yer
verildiğini belirtmişlerdir. Ayrıca öğretim elemanlarının
%17.9’u, öğrencilerin %44.1’i “arasıra” yer verildiğini
belirtmişlerdir.
Öğretim elemanları görüşleri ile öğrenci görüşleri
arasında fark olamamakla birlikte Sağlık Eğitim Fakültesi
100
programları uygulanırken öğretme-öğrenme sürecinde soru-
cevap yönteminin öğretim elemanlarınca sık sık kullanılan
bir yöntem olarak öne çıktığı söylenebilir.
Tablo 29’da araştırmaya katılan öğretim elemanları
ve öğrencilerin programda öğretme öğrenme sürecinde beyin
fırtınası yöntemine yer verme sıklığına ilişkin görüşleri
verilmiştir.
Tablo 29. Programda Öğretme Öğrenme Sürecinde BeyinFırtınası Yöntemine Yer Verme Sıklığına İlişkin
Görüşler
Katılımcı
Seçenekler
Öğretim
ElemanıÖğrenci TOPLAM
f % f % f %Daima 3 1.7 11 5.0 14 5.6Sık sık 8 28.6 43 19.4 51 20.4Arasıra 17 60.7 143 64.4 160 64.0Hiç - - 25 10.0 25 10.0TOPLAM 28 100.0 222 100.0 250 100.
0
Tablo 29’da görüldüğü gibi araştırmaya katılan
öğretim elemanlarının %60.7’si, öğrencilerin %64.4’ü
101
programda öğretme öğrenme sürecinde beyin fırtınası
yöntemine “arasıra” yer verildiğini belirtirken, öğretim
elemanlarının %28.6’sı, öğrencilerin %19.4’ü “sık sık”
yer verildiğini belirtmişlerdir. Ayrıca öğretim
elemanlarının %1.7’si, öğrencilerin %5.0’i “daima” yer
verildiğini belirtmişlerdir. Öğrencilerin %10’nu hiç yer
verilmediğini belirtmiştir.
Öğretim elemanları görüşleri ile öğrenci görüşleri
genel olarak değerlendirildiğinde Sağlık Eğitim Fakültesi
programları uygulanırken öğretme-öğrenme sürecinde beyin
fırtınası yönteminin öğretim elemanlarınca çok sık
olmamakla beraber “arasıra” kullanılan bir yöntem olduğu
söylenebilir.
Tablo 30.’da araştırmaya katılan öğretim elemanları
ve öğrencilerin programda öğretme öğrenme sürecinde grup
tartışması yöntemine yer verme sıklığına ilişkin
görüşleri verilmiştir.
Tablo 30. Programda Öğretme Öğrenme Sürecinde GrupTartışması Yöntemine Yer Verme Sıklığına İlişkin
Görüşler
102
Katılımcı
Seçenekler
Öğretim
ElemanıÖğrenci TOPLAM
f % f % f %Daima 2 7.1 6 2.7 8 3.2Sık sık 11 39.3 34 15.3 45 18.0Arasıra 11 39.3 144 64.9 155 62.0Hiç 4 14.3 38 17.1 42 16.8TOPLAM 28 100.0 222 100.0 250 100.
0Tablo 30’da görüldüğü gibi araştırmaya katılan
öğretim elemanlarının %39.3’ü, öğrencilerin %64.9’u
programda öğretme öğrenme sürecinde grup tartışması
yöntemine “arasıra” yer verildiğini belirtirken, öğretim
elemanlarının %39.3’ü, öğrencilerin %15.3’ü “sık sık”
yer verildiğini belirtmişlerdir. Öğretim elemanlarının
%14.3’ü, öğrencilerin %17.1’i hiç yer verilmediğini
belirtmişlerdir. Buna karşın öğretim elemanlarının
%7.1’i, öğrencilerin %2.7’si “daima” yer verildiğini
belirtmişlerdir. Öğretim elemanları görüşleri ile öğrenci
görüşleri arasında dikkat çeken bir fark olmamakla
birlikte Sağlık Eğitim Fakültesi programlarında grup
tartışması yöntemine “arasıra” yer verildiği
söylenebilir.
Tablo 31’de araştırmaya katılan öğretim elemanları
ve öğrencilerin programda öğretme öğrenme sürecinde
problem çözme yöntemine yer verme sıklığına ilişkin
görüşleri verilmiştir.
103
Tablo 31. Programda Öğretme Öğrenme SürecindeProblem Çözme Yöntemine Yer Verme Sıklığına İlişkin
Görüşler
Katılımcı
Seçenekler
Öğretim
ElemanıÖğrenci TOPLAM
f % f % f %Daima 4 14.3 10 4.5 14 5.6Sık sık 6 21.1 20 9.0 26 10.4Arasıra 15 53.6 145 65.3 160 64.0Hiç 3 10.7 47 21.2 50 20.0TOPLAM 28 100.0 222 100.0 250 100.
0
Tablo 31’de görüldüğü gibi araştırmaya katılan
öğretim elemanlarının %53.6’sı, öğrencilerin %65.3’ü
programda öğretme öğrenme sürecinde problem çözme
yöntemine “arasıra” yer verildiğini belirtirken, öğretim
elemanlarının %21.1’i, öğrencilerin %9.0’u “sık sık” yer
verildiğini belirtmişlerdir. Öğretim elemanlarının
%10.7’si, öğrencilerin %21.2’si “hiç” yer verilmediğini
belirtmişlerdir. Buna karşın öğretim elemanlarının
%14.3’ü, öğrencilerin %4.5’i “daima” yer verildiğini
belirtmişlerdir.
Öğretim elemanları görüşleri ile öğrenci görüşleri
arasında dikkat çeken bir fark olmamakla birlikte Sağlık
Eğitim Fakültesi programlarında problem çözme yöntemine
“arasıra” yer verildiği söylenebilir.
104
Tablo 32’de araştırmaya katılan öğretim elemanları
ve öğrencilerin programda öğretme öğrenme sürecinde
deney, gösteri, rol oynama gibi uygulamalı yöntemlere yer
verme sıklığına ilişkin görüşleri verilmiştir.
Tablo 32. Öğretme Öğrenme Sürecinde UygulamalıYöntemlere Yer Verme Sıklığına İlişkin Görüşler
Katılımcı
Seçenekler
Öğretim
ElemanıÖğrenci TOPLAM
f % f % f %Daima 2 7.1 9 4.1 11 4.4Sık sık 6 21.4 15 6.8 21 8.4Arasıra 14 50.0 104 46.8 118 47.2Hiç 6 21.4 94 42.3 100 40.0TOPLAM 28 100.0 222 100.0 250 100.
0
Tablo 32’de görüldüğü gibi araştırmaya katılan
öğretim elemanlarının %50.0’si, öğrencilerin %46.8’i
programda öğretme öğrenme sürecinde deney, gösteri, rol
oynama gibi uygulamalı yöntemlere “arasıra” yer
verildiğini belirtirken, öğretim elemanlarının %21.4’ü,
öğrencilerin %6.8’i “sık sık” yer verildiğini
belirtmişlerdir. Öğretim elemanlarının %21.4’ü,
öğrencilerin %42.3’ü hiç yer verilmediğini
belirtmişlerdir. Buna karşın öğretim elemanlarının
%7.1’i, öğrencilerin %4.1’i “daima” yer verildiğini
belirtmişlerdir.
105
Öğretim elemanları görüşleri ile öğrenci görüşleri
arasında farklılık gözlenmesine karşın, elde edilen
bulgular ışığında öğretme-öğrenme etkinliklerinde Sağlık
Eğitim Fakültesi programlarında en çok düz anlatım
yönteminin kullanıldığını diğer yöntemlerin “arasıra”
kullanıldığını söylenebilir. Bu durum sağlık
eğitimcisi/sağlık yöneticisi olarak yetişecek bireylerde
daha etkili bir öğrenme sağlamada önemli görülen deney,
gösteri, rol oynama gibi öğrencinin aktif olduğu
yöntemlerin uygulanması konusunda yetersizliklerin
olduğunu göstermektedir denilebilir.
Tablo 33’te araştırmaya katılan öğretim elemanları
ve öğrencilerin öğretim yöntem seçiminde ekili olan
faktörlere ilişkin görüşleri verilmiştir.
Tablo 33. Öğretim Yöntemi Seçiminde Ekili Olan Faktörlereİlişkin Görüşler (Birden Fazla Seçenek İşaretlenmiştir)
Katılımcı
Seçenekler
ÖğretimElemanı Öğrenci TOPLAM
f % f % f %Dersin amaçları 22 81.5 151 68.0 173 69.5Dersin süresi 16 59.3 94 42.3 110 44.2Öğrenci sayısı 18 66.7 84 37.8 102 41.0Okulun fiziki olanakları 11 40.7 132 59.5 143 57.4Dersin ve konunun özelliği 24 88.9 132 59.5 156 62.7Kullanılabilir araç-gereç 13 48.1 132 59.5 145 58.2Öğrencinin hazır
bulunuşluğu
12 44.4 78 35.1 90 36.1Yönteme ilişkin bilgibeceri düzeyi 12 44.4 139 62.6 151 60.6
Yöntemin maliyeti 6 22.2 78 35.1 84 33.7Başka - - 114 51.4 114 45.8
106
TOPLAM 134 - 1134 - 1268 -
Tablo 33’te görüldüğü gibi araştırmaya katılan
öğretim elemanlarının öğretim yöntemi seçiminde etkili
olan faktörlere ilişkin görüşleri doğrultusunda (birden
fazla seçenek işaretlenmiştir) aşağıdaki sıralama
oluşturulmuştur.
1. Dersin ve konunun özellikleri: % 88.9
2. Dersin amaçları: % 81.5
3. Öğrenci sayısı: % 66.7
4. Dersin süresi: % 59.3
5. Kullanılabilir araç-gereç: % 48.1
6. Öğrencilerin hazır bulunuşluğu: % 44.4
7. Yönteme ilişkin bilgi ve beceri düzeyi: %
44.4
8. Okulun fiziki olanakları: % 40.7
Araştırmaya katılan öğrencilerin öğretim yöntemi
seçiminde etkili olan faktörlere ilişkin görüşleri
doğrultusunda (birden fazla seçenek işaretlenmiştir)
aşağıdaki sıralama oluşturulmuştur.
9. Dersin amaçları: % 68.0
10. Yönteme ilişkin bilgi ve beceri düzeyi:
%62.6
11. Okulun fiziki olanaklar: %59.5
12. Dersin ve konunun özellikleri: %59.5
107
13. Kullanılabilir araç-gereç: %59.5
14. Başka: %51.4 (Öğretim elemanının yönteme
ilişkin bilgi düzeyi vb.)
15. Dersin süresi: %42.3
16. Öğrenci sayısı: %37.8
17. Öğrencilerin hazır bulunuşluğu: %35.1
18. Yöntemin maliyeti: %35.1
Öğretme-öğrenme sürecinde yöntem seçimine ilişkin
görüşler genel olarak incelendiğinde “dersin amaçları”nın
yöntem seçiminde önemli bir etken olarak kabul edildiği
görülmektedir. Fakat yöntem seçimini etkilediği düşünülen
diğer etmenlerin katılım oranlarına göre sıralanması
farklılık göstermektedir. Örneğin yönteme ilişkin bilgi
ve beceri düzeyini öğretim elemanları diğer etmenler
arasında en alt sıralarda görürken, öğrenciler ikinci
sırada önemli faktör olarak değerlendirmişlerdir. Bu
farklılık öğrenci ile öğretim elemanı arasında gerek
yöntemin uygulanışı ve gerekse fakültenin olanaklarını
algılamada yaşanan farklılıklardan kaynaklanmış olabilir.
Tablo 34’te araştırmaya katılan öğretim elemanları
ve öğrencilerin derslerle ilgili kaynaklara ilişkin
görüşleri verilmiştir.
Tablo 34. Derslerle İlgili Kaynaklara İlişkin Görüşler
Katılımcı ÖğretimElemanı
Öğrenci TOPLAM
108
Seçeneklerf % f % f %
Temel bir kaynak ve yardımcı kaynaklar 17 63.3 98 43.9 115 46.0
Not tutturulur 2 7.4 42 18.8 44 17.6Kaynakça listesi verilir
2 7.4 14 6.3 16 6.4Teksir ya da fotokopi verilir
2 7.4 63 28.3 65 26.0Kişisel web sayfası üzerinden
- - 2 0.9 2 0.8Başka 4 14.8 4 1.8 8 3.2TOPLAM 27 100.
0223 100.
0250 100.
0
Tablo 34’te görüldüğü gibi araştırmaya katılan
öğretim elemanlarını %63.3’ü, öğrencilerin %43.9’u
derslerle ilgi olarak temel bir kaynak ve yardımcı
kaynakların izlendiğini belirtmişlerdir. Öğrencilerin
%28.3’ü derse ilişkin teksir ya da fotokopi verildiğini
belirtirken öğretim elemanlarının sadece %7.4’ü bu
görüştedirler. Öğrencilerin %18.8’i not tutturulduğunu
belirtirken öğretim elemanlarının %7.4’ü bu
görüştedirler.
Öğretim elemanları görüşleri ile öğrenci görüşleri
genel olarak değerlendirildiğinde ders kaynaklarına
ilişkin her iki grubun da benzer görüşlere sahip
oldukları söylenebilir. Ders ile ilgili olarak öğretim
elemanlarının temel bir kaynak önermekle birlikte
yardımcı kaynaklar önermektedirler. Bu durum her ne kadar
farklı kaynaklar önerilse de, dersin temelde bir kaynağa
bağlı olduğunun bir göstergesi olarak düşünülebilir.
109
Tablo 35’de araştırmaya katılan öğretim elemanları
ve öğrencilerin derslerde öğretimi destekleyecek bireysel
ve grup çalışması yaptırılma durumuna ilişkin görüşleri
verilmiştir.
Tablo 35. Derslerde Öğretimi Destekleyecek Bireysel veGrup Çalışması Yaptırılmasına İlişkin Görüşler
Katılımcı
Seçenekler
Öğretim
ElemanıÖğrenci TOPLAM
f % f % f %Evet 15 55.6 62 27.8 77 30.8Kısmen 11 40.7 113 50.7 124 49.6Hayır 1 3.7 48 21.5 49 19.6TOPLAM 27 100.0 223 100.0 250 100.
0 ²: 10.404 sd:2
p< . 05
Tablo 35’de görüldüğü gibi araştırmaya katılan
öğretim elemanların %55.7’si, öğrencilerin %27.8’i
derslerde öğretimi destekleyecek bireysel ve grup
çalışması yaptırıldığını belirtirken, öğretim
elemanlarının %40.7’si, öğrencilerin %50.7’i kısmen
yapıldığını belirtmişlerdir. Buna karşın öğretim
elemanlarının %3.7’si derslerde öğretimi destekleyecek
bireysel ve grup çalışması yaptırılmadığını belirtirken
öğrencilerin %21.5’i yapılmadığını belirtmiştir.
110
Öğretim elemanları görüşleri ile öğrenci görüşleri
arasındaki fark istatistiksel olarak =.05 düzeyinde
anlamlı bulunmuştur. Öğretim elemanları öğretme öğrenme
sürecinde bireysel ve grup çalışmalarının uygulanması
durumuna öğrencilerden daha çok katılım göstermişlerdir.
Öğrenciler bireysel ve grup çalışmalarının öğretme
öğrenme sürecinde kısmen uygulandığı görüşündendirler.
Ancak, hiç uygulanmadığı yönündeki görüşe katılım oranı
da yadsınamayacak düzeydedir. Bu bulgudan hareketle
programda yer alan derslerde öğretimi destekleyecek
bireysel ve grup çalışmalarının “kısmen” yaptırıldığı
söylenebilir. Bireysel ve grup çalışmalarının öğretme-
öğrenme sürecine etkin katılımı, etkili iletişim kurmayı,
işbirliği içinde çalışmayı olumlu yönde etkilediği
dikkate alındığında, bu anlamda sorun yaşandığı ve
yetersizliklerin olduğu söylenebilir.
Tablo 36’da araştırmaya katılan öğretim elemanları
ve öğrencilerin derslerin işlenmesine öğrencilerin
katılımına ilişkin görüşleri verilmiştir.
Tablo 36. Derslerin İşlenmesine Öğrencilerin Katılımına
İlişkin Görüşler
Katılımcı
Seçenekler
Öğretim
ElemanıÖğrenci TOPLAM
f % f % f %Daima 4 14.3 18 8.1 22 8.8
111
Sık sık 19 67.9 109 49.1 128 51.2Arasıra 5 17.9 90 40.5 95 38.0Hiç - - 5 2.3 5 2.0TOPLAM 28 100.0 222 100.0 250 100.
0
Tablo 36’da araştırmaya katılan öğretim
elemanlarının %67.9’u, öğrencilerin %49.1’i derslerin
işlenmesine öğrencilerin katılımda bulunduğunu
belirtmişlerdir. Öğretim elemanlarının %17.9’u,
öğrencilerin %40.5’i “arasıra” katılım olduğunu, öğretim
elemanlarının %14.3’ü, öğrencilerin %8.1’i “daima”
katılım olduğunu belirtirken, öğrencilerin %2.3’ü hiç
katılım olmadığını belirtmişlerdir.
Ulaşılan bulgular genel olarak değerlendirildiğinde
ders süreci içerisinde öğrencilerin etkin katılımının
“sık sık” gerçekleştiği söylenebilir. Ancak burada
öğrencileri “arasıra” seçeneğine katılım oranının
yüksekliği de dikkat çekicidir. Bu durum ders sürecinde
daha çok belli öğrencilerin aktif olarak derse katıldığı
ve öğretim elemanının tüm öğrencileri katma çabasının
düşük olduğu şeklinde yorumlanabilir.
Tablo 37’de araştırmaya katılan öğretim elemanları
ve öğrencilerin derslere öğrencilerin katılımını
engelleyen en önemli nedenlere ilişkin görüşleri
verilmiştir.
112
Tablo 37. Derslere Öğrencilerin Katılımını Engelleyen En Önemli Nedene İlişkin Görüşler
Katılımcı
Seçenekler
ÖğretimElemanı Öğrenci TOPLAM
f % f % f %İlgisizlik 3 50.0 30 28.8 33 30.0Öğrencilerin güdülenmemesi 1 16.7 45 43.3 46 41.8Sınıfların kalabalık oluşu 1 16.7 4 3.8 5 4.5Bilgilerin yetersiz gelişi - - 15 14.4 15 13.6Öğrenci-Öğretim Elemanıarasındaki sorunlar - - 9 8.7 9 8.2Başka 1 16.7 1 1.0 2 1.8TOPLAM 6 100.
0
104 100.
0
11
0
100.
0
Tablo 37.’de görüldüğü gibi araştırmaya katılan
öğretim elemanlarının %50.0’si öğrencilerin katılımını
engelleyen en önemli neden olarak ilgisizliği
gösterirken, öğrencilerin %43.3’ü öğrencilerin derse
yeterince güdülenmemelerini göstermektedirler. Öğretim
elemanlarının ayrı ayrı %16.7’si sınıfların kalabalık
oluşu, öğrencilerin derse güdülenmesi ve başka nedenleri
katılımı etkileyen unsurlar olarak belirtmişlerdir. Buna
karşın öğrencilerin %28.8’i ilgisizlik, %14.4’ü
bilgilerin yetersiz oluşu, %8.7’si öğretim elemanları ile
öğrenciler arasında sorunlardan kaynaklandığını
belirtmişlerdir. Ancak öğretim elemanlarından hiçbiri
öğrencilerle sorun yaşama durumunun derse katılımı
etkilediğini belirtmemişlerdir.
113
Ulaşılan bulgular dikkate alındığında derse katılımı
engelleyen etmenlerin öğretim elemanları ile öğrenciler
arsında farklı değerlendirildiği görülmektedir. Öğretim
elemanları daha çok öğrencilerin ilgisizliğini ön planda
engel oluşturan bir etmen olarak gösterirken, öğrenciler
kendilerinin yeterince güdülenmediklerini öncelikli
neden olarak göstermişlerdir. Diğer taraftan öğretim
elemanları öğrenci-öğretim elemanı sorununu engel
oluşturan etmenler arasında hiç göstermezken az da olsa
öğrencilerin bu yönde görüş belirtmeleri öğretim elemanı-
öğrenci iletişiminin istenilen düzeyde olmadığı yönünde
bir görünüm sergilemektedir denilebilir. Motivasyon
eksikliğinin önemli bir diğer nedeni ise fakülteye
ilişkin meydana gelen son gelişmelerden (Fakültelerin
2003-2004 öğretim yılı itibariyle öğrenci alınmamıştır)
ve mezuniyet sonrası sorunlarından kaynaklanıyor
olabilir.
Tablo 38’de araştırmaya katılan öğretim elemanları
ve öğrencilerin daha iyi öğrenme-öğretme ortamı
oluşturmak amacıyla derslerde araç-gereç kullanımına
ilişkin görüşleri verilmiştir.
Tablo 38. Daha İyi Öğrenme-Öğretme Ortamı OluşturmakAmacıyla Derslerde Araç-Gereç Kullanımına İlişkin
Görüşler
114
Katılımcı
Seçenekler
Öğretim
ElemanıÖğrenci TOPLAM
f % f % f %Sürekli 20 71.4 91 40.8 111 44.2Arasıra 7 25.0 113 50.7 120 47.8Hiç 1 3.6 16 7.2 17 6.8Başka - - 3 1.3 3 1.2TOPLAM 28 100.0 223 100.0 251 100.
0
Tablo 38’de görüldüğü gibi araştırmaya katılan
öğretim elemanlarının %71.4’ü, öğrencilerin %40.8’i daha
iyi öğrenme-öğretme ortamı oluşturmak amacıyla derslerde
sürekli araç-gereç kullanıldığını belirtirken, öğretim
elemanlarının %25’i, öğrencilerin %50.7’si “arasıra”
kullanıldığını belirtmiştir. Yine öğretim elemanlarının
%3.6’sı, öğrencilerin %7.2’si “hiç” araç-gereç
kullanılmadığını belirtmişlerdir.
Öğretim elemanları görüşleri ile öğrenci görüşleri
doğrultusunda Sağlık Eğitim Fakültelerinde daha iyi
öğrenme-öğretme ortamı oluşturmak amacıyla derslerde
“arasıra” araç-gereç kullanılmaktadır denilebilir.
Tablo 39’da araştırmaya katılan öğretim elemanları
ve öğrencilerin derslerde araç-gereç kullanmamanın en
önemli nedenlerine ilişkin görüşleri verilmiştir.
Tablo 39. Derslerde Araç-Gereç Kullanmamanın En Önemli
115
Nedenine İlişkin Görüşler
Katılımcı
Seçenekler
ÖğretimElemanı Öğrenci TOPLAM
f % f % f %Araç-gereç olmayışı 2 25.
0
84 65.
1
86 62.
8Araç-gereç kullanmada bilgieksikliği 1 12.
5 20 15.5 21 15.
3Sınıfların kalabalık oluşu 1 12.
5
5 3.9 6 4.4Araç-gereç kullanmaya gerek
yok
2 25.
0
20 15.
5
22 16.
1Başka 2 25.
0
- - 2 1.5TOPLAM 8 100
.0
129 100
.0
137 100
.0
Tablo 39’da görüldüğü gibi araştırmaya katılan
öğretim elemanlarının %25’i, öğrencilerin %65.1’i
derslerde araç-gereç kullanmamanın en önemli nedeni
olarak araç-gereç olmayışını gösterirken, öğretim
elemanlarının %25’i, öğrencilerin %15.5’i derslerde araç-
gereç kullanmaya gerek olmadığını bir neden olarak
göstermişlerdir. Yine öğretim elemanlarının %12.5’i,
öğrencilerin %15.5’i araç-gereç kullanmada bilgi
yetersizliğini neden olarak belirtmişlerdir.
Öğretim elemanları görüşleri ile öğrenci görüşleri
doğrultusunda derslerde araç-gereç kullanılmamasının en
önemli nedeni olarak, araç-gereç olmayışı söylenebilirse
de, öğretim elemanlarının kullanılabilir durumdaki mevcut
araç-gereçleri de kullanma gereksinimi hissetmemesi,
sürekli aynı araç-gereci (tepegöz) kullanması araç-gereç
kullanımına ilişkin bilgi eksikliğinden
kaynaklanabileceği düşünülmektedir. Öğrencilerin araç
116
gereç kullanılmama nedenini araç gereç olmayışına
bağlamış olmaları, öğretim sürecinde araç gereç kullanımı
yönündeki beklenti düzeylerinin yüksek oluşundan
kaynaklanmış olabileceği düşünülebilir. Burada dikkat
çeken nokta, araç gereç kullanmaya gerek yok maddesine
katılım oranının, her ne kadar diğer maddelere oranla
düşük olsa da yüksek oluşudur. Ayrıca, ulaşılan bu bulgu,
araç gereç kullanımının eğitsel anlamda katkılarına
ilişkin gerek öğretmenlerin ve gerekse öğrencilerin
yeterli bilgi düzeyine sahip olmamaları, teknoloji
korkusu ve olumsuz tutumlarının bir yansıması olarak
değerlendirilebilir
Tablo 40’ta araştırmaya katılan öğretim elemanları
ve öğrencilerin programda staj ve uygulamalara ayrılan
sürenin yeterliliğine ilişkin görüşleri verilmiştir.
Tablo 40 Programda Staj ve Uygulamalara Ayrılan Sürenin Yeterliliğine İlişkin Görüşler
Katılımcı
Seçenekler
Öğretim
ElemanıÖğrenci TOPLAM
f % f % f %Yeterli 19 63.3 92 41.3 111 43.9Kısmen yeterli 9 30.0 71 31.8 80 31.6Yetersiz 2 6.7 60 26.9 62 24.5TOPLAM 30 100.0 223 100.0 253 100.
0 ²: 7.386
sd:2 p< . 05
117
Tablo 40’ta görüldüğü gibi araştırmaya katılan
öğretim elemanlarının %63.3’ü, öğrencilerin %41.3’ü
programda staj ve uygulamalara ayrılan sürenin yeterli
olduğunu, öğretim elemanlarının %30’u, öğrencilerin
%31.8’i kısmen yeterli olduğunu, öğretim elemanlarının
%6.7’si, öğrencilerin %26.9’u ayrılan sürelerin yetersiz
olduğunu belirtmişlerdir.
Öğretim elemanları görüşleri ile öğrenci görüşleri
arasındaki fark istatistiksel olarak =.05 düzeyinde
anlamlı bulunmuştur. Katılım oranları dikkate
alındığında her ne kadar öğretim elemanları staj ve
uygulamalara ayrılan sürenin yeterli olduğu yönünde görüş
belirtmişlerse de, öğrencilerin bu konuda öğretim
elemanlarıyla hem fikir olmadıkları belirmiştir.
Öğrenciler staj ve uygulamalara ayrılan süreyi
yetişmeleri açısından çok da yeterli bulmamaktadırlar.
Öğretim elamanları ve öğrenciler arasında beliren bu
farkın öğrencilerin staj sürecinde yeterince pratik
yapama konusundaki beklentilerini karşılayamamalarından
ve kendilerine rehberlik konusunda yeter düzeyde destek
verilmediğinden kaynaklanmış olabileceği düşünülebilir.
Tablo 41’de araştırmaya katılan öğretim elemanları
ve öğrencilerin staj ve uygulama yapılan birimler ile
fakülte arasındaki iletişime ilişkin görüşleri
verilmiştir.
118
Tablo 41. Öğrencilerin Staj Ve Uygulama Yaptığı Birimlerİle Fakülte Arasında İyi Bir İletişim Kurulup
Kurulmadığına İlişkin Görüşler
Katılımcı
Seçenekler
Öğretim
ElemanıÖğrenci TOPLAM
f % f % f %Evet 19 63.3 64 28.7 83 32.8Kısmen 11 36.7 98 43.9 109 43.1Hayır - - 61 27.4 61 24.1TOPLAM 27 100.0 223 100.0 250 100.
0 ²: 18.200 sd:2
p< . 05
Tablo 41’de görüldüğü gibi araştırmaya katılan
öğretim elemanlarının %63.3’ü, öğrencilerin %28.7’si staj
ve uygulama yapılan birimler ile fakülte arasındaki
iletişimin iyi bir şekilde kurulduğunu, öğretim
elemanlarının %36.7’si, öğrencilerin %43.9’u kısmen iyi
bir iletişim kurulduğunu belirtirken, öğrencilerin
%27.4’ü iletişim kurulamadığını belirtmişlerdir.
Öğretim elemanı görüşleri ile öğrenci görüşleri
arasındaki fark istatistiksel olarak =.05 düzeyinde
anlamlı bulunmuştur. Öğretim elemanlarının yarıdan
fazlası iyi bir iletişim kurulduğunu belirtirken,
öğrencilerin ancak ¼’i iyi bir iletişim kurulduğu yönünde
görüş belirtmişlerdir. Bu bulgu, öğrencilerin staj ve
119
uygulama sırasında gittikleri okullarda ciddi sorunlar
yaşadıklarının bir göstergesi olarak değerlendirilebilir.
İlk defa öğretmenlik uygulaması yapan katılımcı
öğrencilerin rehberliğe daha çok gereksinim duyacağı
dikkate alındığında ortaya çıkan durumun staj ve uygulama
sürecinin amacına ulaşması konusunda istenilen düzeyi
yakalayamayacağı ve süreçte ciddi bir sorunlar (mesleğe
karşı olumsuz tutum geliştirme, kendini yetersiz görme ve
kaygı düzeyinin artması vb) yaratabileceği söylenebilir.
Değerlendirmeye ilişkin bulgular
Tablo 42’de araştırmaya katılan öğretim elemanları
ve öğrencilerin bölümde yapılan sınavların amacına
ilişkin görüşleri verilmiştir.
Tablo 42. Yapılan Sınavların Amacına İlişkin Görüşler
Katılımcı
Seçenekler
ÖğretimElemanı
Öğrenci TOPLAM
f % f % f %Ders amacına ulaşılıp ulaşılmadığını saptamak 17 56.7 88 39.6 105 41.7
Öğretim elamanlarının kendisini değerlendirmek 1 3.3 12 5.4 13 5.2
Öğrencilerin başarı düzeyini saptamak 10 33.3 74 33.3 84 33.3
Yönetmelik gereklerini yerine getirmek - - 47 21.2 47 18.7
Başka 2 6.7 1 0.5 3 1.2
TOPLAM 30 100.
0
222 100.
0
252 100.
0
120
Tablo 42’de görüldüğü gibi, araştırmaya katılan
öğretim elemanlarının %56.7’si, öğrencilerin %39.6’sı
bölümde yapılan sınavların amacının dersin amacına
ulaşılıp ulaşılmadığını saptamak olduğunu belirtirken,
öğretim elemanlarının ve öğrencilerin %33.3’ü
öğrencilerin başarı düzeyini saptamak olduğunu,
öğrencilerin %21.2’si yönetmelik gereğini yerine getirmek
amacıyla sınavların yapıldığı görüşündedirler.
Ulaşılan bulgular genel olarak değerlendirildiğinde
Sağlık Eğitim Fakültesi programlarında, sınavların daha
çok dersin amacına ulaşılıp ulaşılmadığını ve öğrenci
başarısını saptamak için yapıldığı yönünde öğretim
elemanları ve öğrenciler benzer düşünceleri
paylaşmaktadırlar denebilir. Fakat bu görüşlere karşın
düşük olsa da, “yönetmelik gereğini yerine getirmek
amacıyla” sınavların yapıldığı düşüncesinin oluşmuş
olması önemlidir. Bu durumun yapılan sınavların özellikle
başta kapsam geçerliğinden yoksun oluşu ve genel ölçme
kurallarıyla örtüşmeyen sınavların yapılmasından
kaynaklanmış olabileceği söylenebilir. Çünkü, öğretim
sürecinde bilişsel, duyuşsal ve psikomotor becerilerin
ölçülmesi teknik bir konudur. Dolayısıyla belli düzeyde
uzmanlık gerektirir. Ancak, daha öncede vurgulandığı
üzere, öğretim elemanı yetiştirme süreci ve fakülte
kadrosu incelendiğinde eğitim fakültesi kökenli veya bu
konuda eğitim alan öğretim elemanlarının çok az oluşu,
121
süreçte ölçme ve değerlendirme konusunda
yetersizliklerinin olabileceğini göstermektedir.
Dolayısıyla bu durumu bağlı olarak, öğrencilerin
sınavlara karşı güvenlerinin olumsuz etkilenmiş
olabileceği söylenebilir.
Tablo 43’te araştırmaya katılan öğretim elemanları
ve öğrencilerin öğrenci başarısını ölçme ve
değerlendirmeye yönelik olarak yapılan yazılı (essey)
sınavlara yer verme sıklığına ilişkin görüşleri
verilmiştir.
Tablo 43. Öğrenci Başarısını Ölçme ve DeğerlendirmeyeYönelik Olarak Yapılan Yazılı (Essey) Sınavlara Yer Verme
Sıklığı
Katılımcı
Seçenekler
Öğretim
ElemanıÖğrenci TOPLAM
f % f % f %Evet 18 60.0 155 69.8 173 68.7Hayır 12 40.0 67 30.2 79 31.3TOPLAM 30 100.0 222 100.0 252 100.0 ²: 1.184 sd:1
p .05
Tablo 43’te görüldüğü gibi araştırmaya katılan
öğretim elemanlarının %60’ı, öğrencilerin %69.8’i öğrenci
122
başarısını ölçme ve değerlendirmeye yönelik yazılı
(essey) sınavlara yer verildiğini belirtmişlerdir. Bu
bulgu sınavların genelde yazılı yoklama (essey) ölçme
tekniğiyle yapıldığını göstermektedir.
Tablo 44’te araştırmaya katılan öğretim elemanları
ve öğrencilerin öğrenci başarısını ölçme ve
değerlendirmeye yönelik olarak yapılan objektif sınavlara
(çoktan seçmeli,doğru yanlış, eşleştirme vb.) yer verme
sıklığına ilişkin görüşleri verilmiştir.
Tablo 44. Ölçme ve Değerlendirmeye Yönelik Olarak YapılanObjektif Sınavlara Yer Verme Sıklığı
Katılımcı
Seçenekler
Öğretim
ElemanıÖğrenci TOPLAM
f % f % f %Evet 14 46.7 84 37.8 98 38.9Hayır 16 53.3 138 62.2 154 61.1TOPLAM 30 100.0 222 100.0 252 100.
0 ²: .867 sd:1
p . 05
Tablo 44’te görüldüğü gibi araştırmaya katılan
öğretim elemanlarının %46.7’si, öğrencilerin %37.8’i
öğrenci başarısını ölçme ve değerlendirmeye yönelik
yapılan objektif sınavlara (çoktan seçmeli,doğru yanlış,
eşleştirme vb.) yer verildiğini belirtmişlerdir. Ancak
öğrencilerin %62.2’si yer verilmediğini belirtmişlerdir.
123
Genel olarak değerlendirildiğinde Sağlık Eğitim
Fakültesi programlarında, öğrenci başarısını ölçme ve
değerlendirmeye yönelik olarak objektif sınavlara (çoktan
seçmeli, doğru yanlış, eşleştirme vb.) düşük oranda yer
verilmektedir denilebilir.
Tablo 45’te araştırmaya katılan öğretim elemanları
ve öğrencilerin öğrenci başarısını ölçme ve
değerlendirmeye yönelik olarak yapılan yazılı ve çoktan
seçmeli sınavlara (her ikisi birlikte) yer verme
sıklığına ilişkin görüşleri verilmiştir.
Tablo 45. Ölçme ve Değerlendirmeye Yönelik Olarak YapılanYazılı Ve Çoktan Seçmeli Sınavlara Yer Verme Sıklığı
Katılımcı
Seçenekler
Öğretim
ElemanıÖğrenci TOPLAM
f % f % f %Evet 26 86.7 148 66.7 174 69.0Hayır 4 13.3 74 33.3 78 31.0TOPLAM 30 100.0 222 100.0 252 100.
0 ²: 4.946 sd:1
p . 05
Tablo 45’te görüldüğü gibi araştırmaya katılan
öğretim elemanlarının %86.7’si, öğrencilerin % 66.7’si
öğrenci başarısını ölçme ve değerlendirmeye yönelik
124
yapılan yazılı ve çoktan seçmeli (her ikisi birlikte) yer
verildiğini belirtmişlerdir. Öğretim elemanları
görüşleri ile öğrenci görüşleri arasındaki fark
istatistiksel olarak =.05 düzeyinde anlamlı bulunmuştur.
Bu bulgudan hareketle, öğrenci başarısını ölçme ve
değerlendirmek amacıyla en çok yazılı ve çoktan seçmeli
sınavlara birlikte yer verilmektedir denilebilir.
Tablo 46’da araştırmaya katılan öğretim elemanları
ve öğrencilerin bölümde yapılan sınavlarda kullanılan
ölçme ve değerlendirme araçlarının/yöntemlerinin etkin ve
yeterli olup olmadığına ilişkin görüşleri verilmiştir.
Tablo 46. Sınavlarda Kullanılan Ölçme ve DeğerlendirmeAraçlarının/Yöntemlerinin Etkin ve Yeterli Olup
Olmadığına İlişkin Görüşler
Katılımcı
Seçenekler
Öğretim
ElemanıÖğrenci TOPLAM
f % f % f %Evet 11 36.7 50 22.1 61 23.8Kısmen 17 56.7 127 56.2 144 56.3Hayır 2 6.7 49 21.7 51 19.9TOPLAM 30 100.0 226 100.0 256 100.
0 ²: 5.349 sd:2
p . 05
Tablo 46’da görüldüğü gibi araştırmaya katılan
öğretim elemanlarının %56.7’si, öğrencilerin %56.2’si
bölümde yapılan sınavlarda kullanılan ölçme ve
125
değerlendirme araçlarının/yöntemlerinin kısmen etkin ve
yeterli olduğunu, öğretim elemanlarının %36.7’si,
öğrencilerin %22.1’i etkin ve yeterli olduğunu ve öğretim
elemanlarının %6.7’si, öğrencilerin %21.7’si etkin ve
yeterli olmadığını belirtmişlerdir.
Öğretim elemanları ile öğrenci görüşleri arasında
fark olmamakla birlikte, bölümde yapılan sınavlarda
kullanılan ölçme ve değerlendirme
araçlarının/yöntemlerinin “kısmen” yeterli olduğu
söylenebilir. Fakat, diğer taraftan ölçme ve
değerlendirmenin, öğretme öğrenme sürecindeki önemi
dikkate alındığında, programda belirlenen hedef
davranışların gerçekleşme düzeyinin belirlenmesinde ciddi
yetersizlikler olduğu düşünülebilir.
Tablo 47’de araştırmaya katılan öğretim elemanları
ve öğrencilerin derslerin değerlendirmesi yapılırken
öğrencilerin hangi yöntemle değerlendirme yapılacağından
haberdar edilme durumuna ilişkin görüşleri verilmiştir.
Tablo 47. Derslerin Değerlendirmesi YapılırkenÖğrencilerin Hangi Yöntemle Değerlendirme Yapılacağından
Haberdar Edilme Durumu
Katılımcı
Seçenekler
Öğretim
ElemanıÖğrenci TOPLAM
f % f % f %Evet 27 90.0 100 45.0 127 50.4Kısmen 3 10.0 64 28.8 67 26.6Hayır - - 58 26.1 58 23.0
126
TOPLAM 30 100.0 222 100.0 252 100.
0 ²: 21.960 sd:2
p . 05
Tablo 47’de görüldüğü gibi araştırmaya katılan
öğretim elemanlarının %90’nı, öğrencilerin %45’i
derslerin değerlendirmesi yapılırken öğrencilerin hangi
yöntemle değerlendirme yapılacağından haberdar edildiğini
belirtirken, öğretim elemanlarının %10’nu, öğrencilerin
%28.8’i kısmen haberdar edildiğini belirtmişlerdir.
Öğrencilerin %26.1’i haberdar edilmediklerini
belirtmişlerdir.
Derslerin değerlendirilmesi yapılırken öğrencinin
hangi yöntemle değerlendirme yapılacağından haberdar
edilmesine ilişkin elde edilen bulguda öğretim elemanları
görüşleri ile öğrenci görüşleri arasında ki fark
istatistiksel olarak =.05 düzeyinde anlamlı bulunmuştur.
Bu durum öğretim elemanları ile öğrenci arasında yer yer
iletişim kopuklukları olduğunu, bazı kavram ve
uygulamaları tanımlamada farklılıklar olduğu şeklinde
yorumlanabilir.
Tablo 48’de araştırmaya katılan öğretim elemanları
ve öğrencilerin öğrenci başarı notu belirlemede dikkate
alınan değişkenlere ilişkin görüşleri verilmiştir.
127
Tablo 48. Başarı Puanının Belirlenmesinde Dikkate AlınanDeğişkenlere İlişkin Görüşler (Birden Fazla Seçenek
İşaretlenmiştir)
Katılımcı
Seçenekler
ÖğretimElemanı Öğrenci TOPLAM
f % f % f %Sınav sonuçları 26 92.9 209 94.1 235 94.0Ödev sonuçları 22 75.9 107 48.2 129 51.4Genel davranışlar 8 27.6 59 26.6 67 26.7Derse katılım 23 79.3 81 36.5 104 41.4Başka 5 17.2 4 1.8 9 3.6TOPLAM 84 - 460 - 544 -
Tablo 48’de görüldüğü gibi (birden fazla seçenek
işaretlenmiştir) araştırmaya katılan öğretim
elemanlarının %92.9’u, öğrencilerin %94.1’i öğrenci
başarı notu belirlemede dikkate alınan değişken olarak
sınav sonuçlarını belirtirken, Öğretim elemanlarının
%79.3’ü, öğrencilerin %36.5’i derse katılımında dikkate
alındığını, öğretim elemanlarının %75.9’u, öğrencilerin
%48.2’si ödev sonuçlarının da dikkate alındığını
belirtmişlerdir. Genel davranışları, öğrenci başarısını
değerlendirmede dikkate alınacak bir değişken olarak
ifade eden öğretim elemanları oranı %27.6 iken
öğrencilerin oranı %26.6’dır.
Öğrenci başarı notunu belirlemede, sınav ve ödev
sonuçları ayrıca derse katılım dikkate alınan en önemli
değişkenlerdir. Ancak genel davranışlar nesnel bir kriter
128
olmasa da öğretim elemanları ve öğrenciler tarafından
değerlendirmede dikkate alınan değişkenler arasında
gösterilmiştir. Burada dikkat çeken nokta derse katılım
düzeyinin öğretim elemanlarınca göz önüne alındığı
yönündeki görüşe karşın öğrencilerin bu görüşe pek
katılmadıklarıdır. Bu durum, ölçme değerlendirme
sürecinin nasıl yapılacağı, hangi etkinlik ve çalışmanın
başarı puanını ne oranda etkileyeceği konusunda
öğrencilerin bilgilendirilme düzeyindeki
yetersizliklerden kaynaklanmış olabilir. Bir diğer neden
ise öğretim elemanlarının derse katılımın başarıya
yansıtılacağına ilişkin söylemlerine karşın bunu
yansıtmamış olmaları veya verilen başarı puanının hangi
etkinliklerin yansıması olduğuna ilişkin öğrencilere
açıklayıcı bilgi vermemeleri olarak düşünülebilir.
Tablo 49’da araştırmaya katılan öğretim elemanları
ve öğrencilerin bölüm programlarında öğrencilerin
kendilerini değerlendirmesine yer verilme durumuna
ilişkin görüşleri verilmiştir.
Tablo 49. Bölüm Programlarında Öğrencilerin Kendilerini Değerlendirmesine Yer Verilme Durumu
Katılımcı
Seçenekler
Öğretim
ElemanıÖğrenci TOPLAM
f % f % f %Evet 8 28.6 31 14.0 39 15.6Kısmen 14 50.0 91 41.0 105 42.0
129
Hayır 6 21.4 100 45.0 106 42.4TOPLAM 28 100.0 222 100.0 250 100.
0 ²: 7.152 sd:2
p . 05
Tablo 49’da görüldüğü gibi araştırmaya katılan
öğretim elemanlarının %50’si, öğrencilerin %41’i bölüm
programlarında öğrencilerin kendilerini değerlendirmesine
kısmen yer verildiğini belirtirken, öğretim elemanlarının
%28.6’sı, öğrencilerin %14’ü yer verildiğini
belirtmişlerdir. Ancak öğrencilerin %45’i öğrencilerin
kendilerini değerlendirmesine yer verilmediğini
belirtmişlerdir, öğrencilerle aynı görüşü paylaşan
öğretim elemanı oranı ise %21.4’tür.
Öğretim elemanları görüşleri ile öğrenci görüşleri
arasındaki fark istatistiksel olarak =.05 düzeyinde
anlamlı bulunmuştur. Bu bulgu öğretim elemanı ve
öğrencilerin değerlendirme konusundaki algılama
farklılıklarından kaynaklanmış olabilir. Örneğin öğretim
elemanı, ders sırasında birkaç öğrenciye veya sınıfa
yönelik olarak, sınav sonucunu değerlendirmelerini
istemesini, öğrencilere tanınan bir olanak olarak
düşünebilir. Fakat öğrenciler, sınav kağıtlarının
dağıtılarak kendi kendilerini değerlendirmelerinin
istenmesi şeklindeki bir beklenti ve algıya sahip
olabilir. Sonuç olarak öğretim elemanları ve öğrenciler
arasında önceden belirlenmiş ve net olarak tanımlanmış
130
ilkelerin olmadığı ve bu durumun süreçte karmaşa
yarattığı söylenebilir.
Tablo 50’de araştırmaya katılan öğretim elemanları
ve öğrencilerin derslerle ilgili sınav sorularının
kaynağına ilişkin görüşleri verilmiştir.
Tablo 50. Derslerle İlgili Sınav Sorularının Kaynağına
İlişkin Görüşler
Katılımcı
Seçenekler
Öğretim
ElemanıÖğrenci TOPLAM
f % f % f %Tek kitap 2 7.1 24 10.9 26 10.4Çeşitli
kaynaklar
14 50.0 29 13.1 43 17.3İlgili ders
notları
10 35.7 168 76.0 178 71.5Başka 2 7.1 - - 2 0.8TOPLAM 28 100.0 221 100.0 249 100.
0 ²: 41.333 sd:3
p . 05
Tablo 50’de görüldüğü gibi, araştırmaya katılan
öğretim elemanlarının %50’si, öğrencilerin %13.1’i
derslerle ilgili sınav sorularının çeşitli kaynaklardan
derlendiğini, öğretim elemanlarının %35.7’si,
öğrencilerin %76’sı ilgili ders notlarından sınav
sorularının oluşturulduğunu belirtmişlerdir. Öğretim
elemanlarının %7.1’i ve öğrencilerin %10.9’u sınav
131
sorularının kaynağının bir kitaptan olduğunu
belirtmiştir.
Öğretim elemanları görüşleri ile öğrenci görüşleri
arasındaki fark istatistiksel olarak =.05 düzeyinde
anlamlı bulunmuştur. Öğrenciler, ilgili ders notlarının
soruların kaynağını oluşturduğunu belirtirken, öğretim
elemanları çeşitli kaynaklardan oluşturduklarını
belirtmişlerdir. Öğrencilerin genelde ders kitabı ve
kaynak kitap yerine öğretim elemanı tarafından verilen
kısa ders notlarına, derste kendi tuttukları notlar
ve/veya arkadaşlarının tuttukları notlara çalışma
eğiliminde oldukları öğretim sürecinde gözlemlenen bir
gerçektir. Dolayısıyla öğrencilerin sorulan soruların
kaynağını ders notları olarak algılamalarının doğal bir
sonuç olduğu söylenebilir.
Tablo 51’de araştırmaya katılan öğretim elemanları
ve öğrencilerin, öğrencilerin derslerdeki başarı durumuna
ilişkin görüşleri verilmiştir.
Tablo 51. Öğrencilerin Derslerdeki Başarı Durumunaİlişkin Görüşler
Katılımcı
Seçenekler
Öğretim
ElemanıÖğrenci TOPLAM
f % f % f %Çok başarılı 4 14.3 21 9.5 25 10.0
132
Başarılı 17 60.7 98 44.1 115 46.0Orta der.
başarılı
7 25.0 99 44.6 106 42.6Başarısız - - 4 1.8 4 1.6TOPLAM 28 100.0 222 100.0 250 100.
0
Tablo 51’de görüldüğü gibi araştırmaya katılan
öğretim elemanlarının %60.7’si, öğrencilerin %44.1’i
öğrencilerin derslerde başarılı olduğunu, öğretim
elemanlarının %25’i, öğrencilerin %44.6’sı orta derecede
başarılı olduğunu, öğretim elemanlarının %14.3’ü,
öğrencilerin %9.5’i çok başarılı olduğunu belirtirken,
öğretim elemanlarından hiçbiri bölümdeki öğrencilerin
başarısız olduğu görüşünde değildir. Ancak öğrencilerin
%1.8’i başarısız olduğunu belirtmişlerdir.
Bu bulgudan hareketle Sağlık Eğitim Fakültesi
öğrencilerinin başarı düzeyine ilişkin gerek öğretim
elemanlarının ve gerekse öğrencilerin tanımlamaları
örtüşmektedir denilebilir.
Tablo 52’de araştırmaya katılan öğretim elemanları
ve öğrencilerin bölümde öğrenci başarısızlıklarının en
önemli nedenlerine ilişkin görüşleri verilmiştir.
Tablo 52. Bölümde Öğrenci Başarısızlıklarının En Önemli Nedenlerine İlişkin Görüşler
KatılımcıÖğretimElemanı
Öğrenci TOPLAM
133
Seçeneklerf % f % f %
Derslere ilgisizlik 14 50.
0
121 54.
8
135 54.
2Kişisel Sorunlar ve kaygılar 7 25.
0
23 10.
4
30 12.
0Derslere yeterince
güdülenmeme
3 10.
7
43 19.
5
46 18.
5Derslerin yoğunluğu 1 3.6 19 8.6 20 8.0Derslerin işlenişi - - 14 6.3 14 5.6Öğrenci-öğretim elemanıilişkilerinde Sorunlar - - 1 0.5 1 0.4
Başka 3 10.
7
- - 3 1.2TOPLAM 28 100
.0
221 100
.0
249 100
.0
Tablo 52’de görüldüğü gibi araştırmaya katılan
öğretim elemanlarının öğrenci başarısızlıklarının en
önemli nedenlerine ilişkin görüşleri aşağıda
sıralanmıştır.
1. Derslere ilgisizlik
2. Kişisel sorunlar ve kaygılar
3. Derslere yeterince güdülenmeme
4. Derslerin yoğunluğu şeklindedir.
Öğrencilerin bölümde öğrenci başarısızlıklarının en
önemli nedenlerine ilişkin görüşleri aşağıda
sıralanmıştır.
1. Derslere ilgisizlik
2. Derslere yeterince güdülenmeme
3. Kişisel sorunlar ve kaygılar
4. Derslerin yoğunluğu
5. Derslerin işlenişi
134
Öğrenci başarısızlığın kaynaklarına genel olarak
bakıldığında, öğretim elemanları ve öğrencilerin
derslerdeki başarısızlık nedeninin daha çok “derslere
karşı ilgisizlik” olduğu görüşünü paylaştıkları görülür.
Fakat, öğretim elemanları “kişisel sorun ve kaygıları”
ikinci önemli başarısızlık nedeni olarak görürken,
öğrenciler ikinci sırada önemli başarısızlık nedeni
olarak “güdü eksikliğini” göstermektedirler. Kişisel
sorun ve kaygıların da başarıyı olumsuz etkilediği
belirlenen bir diğer etmendir.
Tablo 53’te araştırmaya katılan öğretim elemanları
ve öğrencilerin staj ve uygulama çalışmalarının
değerlendirilmesine ilişkin görüşleri verilmiştir.
Tablo 53. Staj ve Uygulama ÇalışmalarınınDeğerlendirilmesine İlişkin Görüşler
KatılımcıSeçenekler
ÖğretimElemanı Öğrenci TOPLAM
f % f % f %Sağlıklı olarak
değerlendirilmekte
17 63.
0
66 30.
0
83 33.
6Ölçüt olmadığından kısmen sağlıklı
8 29.6
92 41.8
100 40.5
Ölçüt olmadığından sağlıksız değerlendirilmekte
2 7.4 52 23.6 54 21.
9Başka - - 10 4.5 10 4.0TOPLAM 27 100
.0
220 100
.0
247 100
.0 ²: 12.783 sd:3
p . 05
135
Tablo 53’te görüldüğü gibi araştırmaya katılan
öğretim elemanlarının %63’ü, öğrencilerin %30’u staj ve
uygulama çalışmalarının sağlıklı olarak
değerlendirildiğini belirtirken, öğretim elemanlarının
%29.6’sı, öğrencilerin %41.8’i değerlendirmeye esas
ölçütlerin bulunmamasından dolayı “kısmen” sağlıklı
olarak değerlendirildiği ve öğretim elemanlarının %7.4’ü,
öğrencilerin %23.6’sı değerlendirmeye esas ölçütlerin
bulunmamasından dolayı sağlıksız olarak
değerlendirildiğini belirtmişlerdir. Öğrencilerin %4.5’i
henüz staj yapmadıklarını belirterek görüş
bildirmemişlerdir.
Öğretim elemanları görüşleri ile öğrenci görüşleri
arasındaki fark istatistiksel olarak =.05 düzeyinde
anlamlı bulunmuştur. Öğretim elemanları staj ve uygulama
çalışmalarının sağlıklı olarak değerlendirildiğini
belirtirken, öğrenciler “kısmen sağlıklı olarak
değerlendirilmektedir” şeklinde görüş belirtmişlerdir.
Genel toplam dikkate alındığında Sağlık Eğitim
Fakülteleri programlarında staj ve uygulama
çalışmalarının “kısmen” sağlıklı olarak değerlendirildiği
söylenebilir.
Tablo 54’te araştırmaya katılan öğretim elemanları
ve öğrencilerin sağlık eğitim fakültelerinin
136
programlarında değerlendirme yapmak için programın
gereksinim ve standartlarının belirlenmiş olup olmadığına
ilişkin görüşleri verilmiştir.
Tablo 54. Değerlendirme Yapmak İçin ProgramınGerekliliklerinin ve Standartlarının Belirlenmiş Olup
Olmadığına İlişkin Görüşler
Katılımcı
Seçenekle
Öğretim
ElemanıÖğrenci TOPLAM
f % f % f %Evet 11 37.9 56 25.2 67 26.7Kısmen 11 37.9 132 59.5 143 57.0Hayır 7 24.1 34 15.3 41 16.3TOPLAM 29 100.0 222 100.0 251 100.
0 ²: 4.860
sd:2 p . 05
Tablo 54’te görüldüğü gibi araştırmaya katılan
öğretim elemanlarının %37.9’u, öğrencilerin %59.5’i
Sağlık Eğitim Fakültelerinin programlarında değerlendirme
yapmak için programın gerekliliklerinin ve
standartlarının kısmen belirlenmiş olduğunu, öğretim
elemanlarının %37.9’u, öğrencilerin %25.2’si programın
gereksinim ve standartlarının belirlenmiş olduğu
görüşünde iken, öğretim elemanlarının %24.1’i,
öğrencilerin %15.3’ü standart ve gereksinimlerin
belirlenmiş olmadığı görüşündedirler.
137
Öğretim elemanları ile öğrenci görüşleri arasında
belirgin bir fark olmamakla birlikte Sağlık Eğitim
Fakültelerinin programlarında değerlendirme yapmak için
programın gerekliliklerinin ve standartlarının yeterince
belirlenmemiş olduğunu söylenebilir.
Tablo 55’te araştırmaya katılan öğretim elemanları
ve öğrencilerin sağlık eğitim fakültelerinin
programlarının değerlendirilmesine yönelik çalışmalar
yapılıp yapılmadığına ilişkin görüşleri verilmiştir.
Tablo 55. Programların Değerlendirilmesine YönelikÇalışmalar Yapılıp Yapılmadığına İlişkin Görüşler
Katılımcı
Seçenekler
Öğretim
ElemanıÖğrenci TOPLAM
f % f % f %Evet 17 58.6 69 31.2 86 34.4Kısmen 9 31.0 105 47.5 114 45.6Hayır 3 10.3 44 19.9 47 18.8Bilmiyorum - - 3 1.4 3 1.2TOPLAM 29 100.0 221 100.0 250 100.
0
Tablo 55’te araştırmaya katılan öğretim
elemanlarının %58.6’sı, öğrencilerin %31.2’si Sağlık
Eğitim Fakülteleri’nin programlarının değerlendirilmesine
yönelik çalışmalar yapıldığını belirtirken, öğretim
elemanlarının %31’i, öğrencilerin %47.5’i kısmen
yapıldığını belirtmişlerdir. Buna karşın öğretim
138
elemanlarının %10.3’ü, öğrencilerin %19.9’u fakülte
programlarının değerlendirilmesine yönelik herhangi bir
çalışma yapılmadığını belirtmişlerdir. Yine öğrencilerin
%1.4’ü konuya ilişkin bilgilerinin olmadığını
belirtmişlerdir.
Program değerlendirme, gözlem ve çeşitli ölçme
araçları ile eğitim programlarının etkililiği hakkında
veri toplama, elde edilen verileri programın
etkililiğinin işaretleri olan ölçütlerle karşılaştırıp
yorumlama ve programın etkiliği hakkında karar verme
sürecidir (Erden.1998, s.10). Sağlık Eğitim
Fakültelerinde programlarının öğretim elemanları ve
öğrenci görüşleri doğrultusunda kısmen de olsa
değerlendirme çalışmalarının yapıldığı söylenebilir.
Burada özellikle “Evet” seçeneğine ilişkin olarak öğrenci
katılım oranının düşük oluşu öğretim elemanları veya
yönetim tarafından bu yönde yürütülen çeşitli
çalışmalardan öğrencilerin yeterince haberdar
edilmemelerinden kaynaklanmış olabileceği düşünülebilir.
Tablo 56’da araştırmaya katılan öğretim elemanları
ve öğrencilerin sağlık eğitim fakültelerinde program
değerlendirmesinin hangi yöntemle yapıldığına ilişkin
görüşleri verilmiştir.
Tablo 56. Program Değerlendirmenin Hangi Yöntemle Yapıldığına İlişkin Görüşler
139
Katılımcı
Seçenekler
ÖğretimElemanı Öğrenci TOPLAM
f % f % f %Ürüne ve erişiye bakarak 11 52.
4
19 25.
3
30 31.
3Programın Öğelerine bakarak 7 33.
3
28 37.
3
35 36.
4Fikrim yok 2 9.5 27 36.
0
29 30.
2Başka 1 4.8 1 1.3 2 2.1TOPLAM 21 100
.0
75 100
.0
96 100
.0
Tablo 56’da görüldüğü gibi araştırmaya katılan
öğretim elemanlarının %52.4’ü sağlık eğitim
fakültelerinde program değerlendirmesinin ürün ve erişiye
bakarak yapıldığını belirtirken, öğrencilerin %37.3’ü
programın öğelerine bakarak yapıldığını belirtmişlerdir
öğretim elemanlarının da %33.3’ü aynı görüştedirler.
Ancak hem öğretim elemanlarının %9.5’i hem öğrencilerin
%36’sı program değerlendirme çalışmalarının hangi
yöntemle yapıldığına ilişkin fikir sahibi olmadığını
belirtmiştir.
Öğretim programı ürüne ve erişiye bakarak
değerlendirilirken, temel problem genellikle “eldeki
program belirlenen hedefleri ne ölçüde
gerçekleştirmektir?” biçiminde ifade edilir. Öğrencilerin
giriş davranışları ile çıkış davranışları arasındaki
meydana gelen farka bakılır. Fark anlamlı ve istenilen
nitelik ve nicelikte ise programın etkili olduğuna karar
verilir. Programın öğelerine dönük değerlendirme ise daha
140
kapsamlıdır. Programın tüm öğelerinin ve uygulama
sürecinin incelenmesi gerekmektedir.
Sağlık Eğitim Fakültesi programlarının
değerlendirilmesi, öğretim elemanlarının görüşleri
doğrultusunda ürüne ve erişiye bakarak yapılmaktadır
denilebilir. Ancak, değerlendirmeye ilişkin olarak
öğrenciler daha çok programın ögelerine bakarak
değerlendirme yapıldığı görüşündedirler. Programın
değerlendirilme yöntemine ilişkin bulgular arasında
dikkat çeken nokta öğrencilerin “fikrim yok seçeneğine
katılım oranıdır. Bu durum öğrencilerin değerlendirme
yöntemine ilişkin bilgi yetersizliklerinden kaynaklanmış
olabilir. Program değerlendirmenin uzmanlık gerektirdiği
ve bir de yönetim, öğretim elemanı ve öğrenci arasında
iletişim yetersizlikleri dikkate alındığında,
öğrencilerin değerlendirme yöntemine ilişkin fikirlerinin
olmaması doğal karşılanabilir.
Genel olarak bakıldığında bulgularda “ürüne ve
erişiye bakarak yapılan değerlendirme”nin ön plana
çıktığı görülmektedir. Ancak, “ürüne ve erişiye bakarak
yapılan değerlendirme” öğretim programının genel
etkinliği hakkında yargıda bulunmamızı sağlar. Fakat, tek
tek öğelerin yeterliliğine ilişkin ayrıntılı bilgi
vermez. Öğretim elemanları ve öğrenci görüşleri
arasındaki farklılık, bilgi eksikliği ve program
141
değerlendirme hususunda standart bir değerlendirme
işleminin yapılmadığını ortaya koymaktadır denilebilir.
Tablo 57’de araştırmaya katılan öğretim elemanları
ve öğrencilerin bölümde program ve öğretim elemanlarının
ders işleyişleri ile ilgili olarak öğrenci görüşlerinin
alınıp alınmadığına ilişkin görüşleri verilmiştir.
Tablo 57. Program ve Ders İşleyişleri İle İlgili OlarakÖğrenci Görüşlerinin Alınıp Alınmadığına İlişkin Görüşler
Katılımcı
Seçenekler
Öğretim
ElemanıÖğrenci TOPLAM
f % f % f %Evet 21 72.4 95 42.8 116 46.2Kısmen 8 27.6 84 37.8 92 36.7Hayır - - 43 19.4 43 17.1TOPLAM 29 100.0 222 100.0 251 100.
0 ²: 11.222 sd:2
p . 05
Tablo 57’de araştırmaya katılan öğretim
elemanlarının %72.4’ü, öğrencilerin %42.8’i bölümde
program ve öğretim elemanlarının ders işleyişleri ile
ilgili olarak öğrenci görüşlerinin alındığını
142
belirtirken, öğretim elemanlarının %27.6’sı, öğrencilerin
%37.8’i kısmen alındığını ve öğrencilerin %19.4’ü
alınmadığını belirtmişlerdir.
Öğretim elemanlarının görüşleri ile öğrenci
görüşleri arasındaki fark istatistiksel olarak =.05
düzeyinde anlamlı bulunmuştur. Bu bulgudan hareketle,
öğretim elemanlarının ders işleyişlerine ilişkin olarak
öğrenci görüşlerinin de alınması yönünde çaba
gösterdikleri söylenebilir. Fakat, bu çabanın istenilen
düzeyde olmadığı da yine karşımıza çıkan bir sorun olarak
yorumlanabilir.
Tablo 58’de araştırmaya katılan öğretim elemanları
ve öğrencilerin bölümde program ve öğretim elemanlarının
dersi işleyişiyle ilgili olarak alınan öğrenci
görüşlerinin program geliştirmede göz önüne alınıp
alınmadığına ilişkin görüşleri verilmiştir.
Tablo 58. Öğrenci Görüşlerinin Program Geliştirmede Gözönüne Alınıp Alınmamasına İlişkin Görüşler
143
Katılımcı
Seçenekler
Öğretim
ElemanıÖğrenci TOPLAM
f % f % f %Evet 17 58.6 56 26.2 73 30.0Kısmen 8 27.6 79 36.9 87 35.8Hayır 4 13.8 43 20.1 47 19.3Fikrim yok - - 36 16.8 36 14.8TOPLAM 29 100.0 214 100.0 243 100.
0 ²: 14.977
sd:3 p .05
Tablo 58’de görüldüğü gibi araştırmaya katılan
öğretim elemanlarının %58.6’sı, öğrencilerin %26.2’si
bölümde program ve öğretim elemanlarının dersi
işleyişiyle ilgili olarak alınan öğrenci görüşlerinin
program geliştirmede göz önüne alındığını belirtirken,
öğretim elemanlarının %27.6’sı, öğrencilerin %36.9’u
kısmen dikkate alındığını belirtmişlerdir. Buna karşın
öğretim elemanlarının %13.8’i, öğrencilerin %20.1’i
alınan görüşlerin dikkate alınmadığını belirtmişlerdir.
Araştırmaya katılan öğrencilerin %16.8’i dikkate alınıp
alınmadığı hakkında fikirlerinin olmadığını
belirtmişlerdir.
Öğretim elemanları görüşleri ile öğrenci görüşleri
arasındaki fark istatistiksel olarak =.05 düzeyinde
anlamlı bulunmuştur. Bu bulguya dayalı olarak Sağlık
Eğitim Fakültesi programlarında öğrenci görüşlerinin
program değerlendirme sürecinde işlevsel olarak
144
kullanılmadığını göstermektedir denilebilir. Program
değerlendirmede Doğan (1997)’ında belirttiği gibi
öğrencilere, öğretim yöntemlerine ve öğretim
kaynaklarına, programın amaçlarına, mezunların
başarılarına ve programdan tatmin olmalarına ilişkin
veriler toplanması gerekir. Mezunları izleme çalışmaları,
programın değerlendirilmesi, sistemin ve sistemi meydana
getiren unsurların geliştirilmesinde önemli bir veri
kaynağıdır (s.40).
BÖLÜM V
SONUÇLAR ve ÖNERİLER
Bu bölümde, araştırmanın sonuçları ve önerileri yer
almaktadır.
Sonuçlar
Araştırmadan elde edilen sonuçlar kişisel ve
akademik sonuçlar ve programa ilişkin sonuçlar olmak
üzere iki başlık altında aşağıda sunulmuştur.
Kişisel ve Akademik Sonuçlar
145
Bu alt başlık altında öğretim elemanlarına ve
öğrencilere ilişkin kişisel ve akademik sonuçlara yer
verilmiştir.
Öğretim Elemanlarına İlişkin Kişisel ve Akademik Sonuçlar
1. Öğretim elemanlarının % 55.9’u kadın, % 44.1’i
erkektir.
2. Öğretim elemanlarının, % 8.8.’i 21-25 yaş grubunda, %
17.6’sı 26-30 yaş grubunda, % 20.6’sı 31-35 yaş grubunda,
% 26.5’i 36-40 yaş grubunda, % 17.6’sı 41-45 yaş
grubunda, %8.8’i de 45 yaş üzerindedir
3. Öğretim elemanlarının % 58.8’i Marmara Üniversitesi
Sağlık Eğitim Fakültesinde, % 41.2’si ise Ankara
Üniversitesi Sağlık Eğitim Fakültesinde görev yapmaktadır
4. Öğretim elemanlarının % 5.9’u Eğitim Bilimleri
Fakültesi, % 5.9.’u Fen-Edebiyat Fakültesi, % 14.7’si
Hemşirelik Yüksekokulu, %11.8’i Sağlık Eğitim
Enstitüsü+Lisans Tamamlama, %14.7’si Sağlık Eğitim
Fakültesi, %11.8’i Sağlık İdaresi Yüksekokulu, %14.7’si
Tıp Fakültesi ve %20.5’i başka fakültelerden mezun
olmuştur.
5. Öğretim elemanlarının, % 8.8.’i Eğitim Bilimleri
Enstitüsünde, % 5.9’u Fen Bilimleri Enstitüsünde, %
35.3’ü Sağlık Bilimleri Enstitüsünde, % 41.2’si Sosyal
Bilimler Enstitüsünde, % 5.9’u Başka enstitülerde (yurt
dışında ya da Tıpta Uzmanlık Eğitimi almıştır) lisansüstü
programdan mezun olmuştur/olma durumundadır. %2.9’u ise,
herhangi bir lisansüstü programdan mezun olmamıştır.
146
6. Öğretim elemanlarının % 2.9’u profesör, % 8.8’i
doçent, % 20.6’sı öğretim görevlisi, %32.4’ü yardımcı
doçent, %35.3’ü araştırma görevlisidir.
7. Öğretim elemanlarının % 79.4’ü alan bilgisi, %
17.7.’si öğretmenlik meslek bilgisi, % 2.9’u ise genel
kültür dersleri öğretim alanlarına dağılmıştır.
8. Öğretim elemanlarının %50’si 1-5 yıl, % 38.2’si 6-10
yıl, %59’u 11-15 yıl ve %5.9’u 16-20 yıl hizmet süresine
sahiptir. Sağlık Eğitim Fakültelerinde 21 yıl üzerinde
hizmet süresine sahip öğretim elemanı bulunmamaktadır.
Öğretim elemanları kariyerlerinin henüz ilk
basamaklarındadır.
9. Öğretim elemanlarının %94.1’i alanlarıyla ilgili en az
bir yayını devamlı olarak izlemekte, %5.9’u ise
alanlarıyla ilgi herhangi bir yayın izlememektedir.
10. Öğretim elemanlarının % 43.5’ni ders yükü akademik
çalışmalarını olumsuz yönde etkilerken, % 39.1’nu olumlu
yönde ve % 17.4’nü ise başka boyutlarda etkilemektedir.
11. Öğretim elemanlarının % 70.6’sı yurt dışındaki benzer
programlar hakkında bilgi sahibiyken, % 17.6’sı bilgi
sahibi değildir, % 11.8’ise çok az bilgi sahibidir.
Öğrencilere İlişkin Kişisel Ve Akademik Sonuçlar
1. Öğrencilerin % 76.2’si kız, % 23.8’i erkektir. Her iki
fakültede de kız öğrenci sayısı fazladır.
147
2. Öğrencilerin, % 61.7’si 21-22 yaş grubunda, % 24.2’si
19-20 yaş grubunda, %12.3’ü 23-24 yaş grubunda, % 1.8’i
25 yaş üzerindedir.
3. Öğrencilerin, % 56.8’i Marmara Ün. Sağ. Eğit. Fak. de,
% 43.2’si ise Ankara Ün. Sağ. Eğit. Fak. de öğrenim
görmektedir.
4. Öğrencilerin, %53.3’ü sağlık eğitimi, %46.7’si sağlık
yönetimi bölümüne devam etmektedir.
5. Öğrencilerin, % 60.8’i genel lise , % 32.6’sı yabancı
dil ağırlıklı ve özel lise, % 4’ü sağlık meslek lisesi,
% 2.2’si imam hatip lisesi, %0.4’ü kız meslek lisesi
mezunudur.
6. Öğrencilerin % 59’u iyi dereceyle, % 30.0’u pekiyi
dereceyle, % 11.0’i orta dereceyle liseden mezun
olmuştur.
7. öğrencilerin, % 7.5.’i ilk, % 41.0’ı ilk 5 içerisinde,
% 34.0’ü 6-10 arasında, % 14.5’i 11-15 arasında, % 2.6’sı
16 ve sonrasında öğrenim gördükleri bölümü tercih
etmişlerdir.
8. Öğrencilerin, % 41.9’u puanı yeterli olduğu için,
%22.9’u idealindeki mesleğe sahip olmak için, %10.6’sı
ailesi istediği için, %7.9’u bir lisans diplomasına sahip
olmak için ve %16.7’si ise başka nedenlerden (fakültenin
Ankara’da/İstanbul’da olduğu için, gelecekte aranılan bir
meslek olacağı düşüncesi, hastanede çalışmak için, sağlık
alanında çalışmak istediği için, öğretmen olmak için vb.)
dolayı öğrenim gördükleri bölümü tercih etmişlerdir.
148
9. Öğrencilerin, %57.3’nün geçen yıl ya da döneme ait
başarısız olduğu ders bulunmamaktadır. % 42.7’sinin ise
geçen yıl ya da döneme ait başarısız olduğu en az bir
ders bulunmaktadır.
10. Öğrencilerin, %61.7’si fakülte içi etkinliklere
katılırken, %38.3’ü katılmamaktadır.
11. Öğrencilerin, % 84.6’sı öğrencilik dışında herhangi
bir işle uğraşmazken, %15.4’ü ise öğrencilik dışında bir
ile meşgul olmaktadırlar.
Programa İlişkin Sonuçlar
Programın Amaçlar Yönünden Sahip Olduğu Yeterliliğe
İlişkin Sonuçlar
1. Öğretim elemanlarının % 64.7’si, öğrencilerin % 25.1’i
programdaki amaçların açık olarak belirtildiği görüşünde
iken, öğretim elemanlarının % 32.4’ü öğrencilerin %
53.3’ü programdaki amaçların kısmen açık olarak
belirtildiğini belirtildiği görüşündedirler. Öğretim
elemanları görüşleri ile öğrenci görüşleri arasında ki
fark =.05 düzeyinde anlamlı bulunmuştur.
2. Öğretim elemanlarının % 64.7’si, öğrencilerin % 40.5’i
amaçların toplumsal ve kurumsal ihtiyaçlara cevap
verebilecek düzeyde olduğunu görüşündedirler.
3. Öğretim elemanlarının % 64.7’si, öğrencilerin % 56.4’ü
programların amaçlarının bilimsel ve teknolojik
gelişmeler doğrultusunda sürekli olarak gelişmeye açık
149
olduğu görüşündedirler. Öğretim elemanları görüşleri ile
öğrenci görüşleri arasında ki fark =.05 düzeyinde
anlamlı bulunmuştur.
4. Öğretim elemanlarının % 41.2’si, programdaki amaçların
bilişsel alan ağırlıklı olduğunu görüşünde iken,
öğrencilerin % 50.7’si programdaki amaçların bilişsel,
duyuşsal ve psikomotor alanların hepsini ihtiva ettiği
görüşündedirler.
5. Öğretim elemanlarının % 64.7’si, öğrencilerin % 64.3’ü
bölüm programındaki derslerin birbirini tamamladığı
görüşündedirler.
6. Öğretim elemanlarının % 50’si, öğrencilerin % 51.1’i
bölüm programlarında yer alan derslerin öğrenci ilgi ve
ihtiyaçlarını karşılama yeterliliğinde “kısmen” yeterli
olduğunu görüşündedirler. Öğretim elemanları görüşleri
ile öğrenci görüşleri arasında ki fark =.05 düzeyinde
anlamlı bulunmuştur.
7. Öğretim elemanlarının % 73.5’i, öğrencilerin % 53.7’si
öğretim yılı başında ders programının boyutlarını
kapsayan bir planını verildiğini belirtmektedirler.
Öğretim elemanları görüşleri ile öğrenci görüşleri
arasında ki fark =.05 düzeyinde anlamlı bulunmuştur.
8. Öğretim elemanlarının %44.1’i, öğrencilerin %48.0’ı
bölüm programlarının YÖK, Milli Eğitim Bakanlığı ve
Sağlık Bakanlığı tarafından hazırlanması gerektiği
görüşünde birleşmektedirler.
150
Programın İçerik Yönünden Sahip Olduğu Yeterliliğe
İlişkin Sonuçlar
1. Öğretim elemanlarının %82.4’ü, öğrencilerin %52.4’ü
programların içeriğinin saptanmasında sağlık eğitimi ve
sağlık yönetimi temel ilke ve kurallarının göz önünde
bulundurulduğu görüşünde birleşmektedirler.
2. Öğretim elemanlarının %35’i, öğrencilerin %36.1’i
bölüm programları ile sağlık meslek lisesi programları
arasında “kısmen” paralellik olduğu görüşünde
birleşmektedirler.
3. Öğretim elemanlarının %29.4’ü, öğrencilerin %33.9’u
bölüm ders programları ile lise sağlık bilgisi dersi
arasında bir paralelliğin olmadığı görüşündedirler.
4. Öğretim elemanlarının %50.’si bölüm programlarında
öğrencilerin ilgi ve yeteneklerine dönük seçmeli
derslerin yer aldığı görüşündedirler, ancak öğrencilerin
%48.9’u bölüm programlarında öğrenci ilgi ve
yeteneklerine dönük seçmeli derslerin yer almadığı
görüşündedirler. Öğretim elemanları görüşleri ile öğrenci
görüşleri arasında ki fark =.05 düzeyinde anlamlı
bulunmuştur.
5. Öğretim elemanlarının %41.2’si bölüm programlarında
yer alan derslerin içeriğinin iş ve yaşama dönük olduğu
görüşünde iken, öğrencilerin % 48.4’ü programda yer alan
derslerin içeriğinin ansiklopedik bilgilerle yüklü olduğu
görüşündedirler. Öğretim elemanları görüşleri ile öğrenci
151
görüşleri arasında ki fark =.05 düzeyinde anlamlı
bulunmuştur.
6. Öğretim elemanlarının %50.0’si, öğrencilerin %50.7’si
bilisel gelişmelerin bölüm programlarında yer alan
derslere yansıtıldığı görüşünde birleşmektedirler.
7. Öğretim elemanlarının %37.5’i ders saatlerinin
azlığını, bilimsel gelişmelerin bölüm programlarında yer
alan derslere yansıtılmama nedeni olarak görmektedirler
buna karşın öğrencilerin %54.3’ü ekonomik
yetersizlikleri bilimsel gelişmelerin bölüm
programlarında yer alan derslere yansıtılmama nedeni
olarak görmektedirler.
8. Öğretim elemanlarının %61.8’i, programda yer alan
derslerin sağlık eğitimciliği/sağlık yöneticiliği için
gerekli yeterlilikleri kazandırdığını ifade ederken,
öğrencilerin %53.8’i “kısmen” kazandırdığı
görüşündedirler. Öğretim elemanları görüşleri ile öğrenci
görüşleri arasında ki fark =.05 düzeyinde anlamlı
bulunmuştur.
9. Öğretim elemanlarının %70.6’sı, programda yer alan
derslerin içeriğinin sağlık eğitimciliği/sağlık
yöneticiliği mesleğini yapabilmek için gerekli bilgi ve
beceriyi içerdiği görüşünde iken, öğrencilerin %57.4’ü
“kısmen” içerdiği görüşündedirler. Öğretim elemanları
görüşleri ile öğrenci görüşleri arasında ki fark =.05
düzeyinde anlamlı bulunmuştur.
10. Öğretim elemanlarının % 85.3’ü, bölüm mezunlarının
çalıştıkları ya da çalışabilecekleri alanları bildiğini
152
belirtirken, öğrencilerin % 51.1’i bu durumdan kısmen”
haberdar olduklarını belirtmektedirler. Öğretim
elemanları görüşleri ile öğrenci görüşleri arasında ki
fark =.05 düzeyinde anlamlı bulunmuştur.
11.Öğretim elemanlarının %94.1’i, öğrencilerin %57.8’i
bölümün misyon ve vizyonundan haberdar olduğunu ifade
etmektedirler. Öğretim elemanları görüşleri ile öğrenci
görüşleri arasında ki fark =.05 düzeyinde anlamlı
bulunmuştur.
Programın Öğretim Süreçleri Yönünden Sahip Olduğu
Yeterliliğe İlişkin Sonuçlar
1. Öğretim elemanlarının %66.7’si, bölüm programlarında
yer alan derslerin saatlerinin amaçları gerçekleştirmek
için yeterli olduğunu düşünürken, öğrencilerin %54.3’ü
“kısmen” yeterli olduğu görüşündedirler. Öğretim
elemanları görüşleri ile öğrenci görüşleri arasında ki
fark =.05 düzeyinde anlamlı bulunmuştur.
2. Öğretim elemanlarının %53.6’sı, programda öğretme
öğrenme sürecinde düz anlatım yöntemine “sık sık”,
öğrencilerin %65.3’ü “daima” yer verildiğini
belirtmektedirler.
3. öğretim elemanlarının %64.2’si, programda öğretme
öğrenme sürecinde soru cevap yöntemine “sık sık”,
öğrencilerin % 44.1’i “arasıra” yer verildiğini
belirtmektedirler.
153
4. Öğretim elemanlarının %60.7’si, öğrencilerin %64.4’ü
programda öğretme öğrenme sürecinde beyin fırtınası
yöntemine “arasıra” yer verildiği görüşünde
birleşmektedirler.
5. Öğretim elemanlarının %39.3’ü, öğrencilerin %64.9’u
programda öğretme öğrenme sürecinde grup tartışması
yöntemine “arasıra” yer verildiği görüşünde
birleşmektedirler.
6. öğretim elemanlarının %53.6’sı, öğrencilerin % 65.3’ü
programda öğretme öğrenme sürecinde problem çözme
yöntemine “arasıra” yer verildiği görüşünde
birleşmektedirler.
7. Öğretim elemanlarının %50.0’si, öğrencilerin % 46.8’i
programda öğretme öğrenme sürecinde deney, gösteri, rol
oynama gibi uygulamalı yöntemlere “arasıra” yer
verildiği görüşünde birleşmektedirler.
8. Öğretim elemanları (%81.5) ve öğrenciler (%68.0)
öğretim yöntemi seçiminde etkili olan faktörlere ilişkin
“dersin amaçları” ifadesinde aynı görüşü paylaşmaktadır.
9. Öğretim elemanlarını %63.3’ü, öğrencilerin %43.9’u
derslerle ilgi olarak temel bir kaynak ve yardımcı
kaynakların izlendiği görüşünde birleşmektedirler.
10. Öğretim elemanların %55.7’si, derslerde öğretimi
destekleyecek bireysel ve grup çalışması yaptırıldığını
ifade ederken, öğrencilerin %50.7’i “kısmen” yapıldığını
ifade etmektedirler. Öğretim elemanları görüşleri ile
öğrenci görüşleri arasında ki fark =.05 düzeyinde
anlamlı bulunmuştur.
154
11. Öğretim elemanlarının %67.9’u, öğrencilerin %49.1’i
derslerin işlenmesine öğrencilerin “sık sık” katılımda
bulunduğu görüşündedirler.
12. Öğretim elemanlarının %50.0’si öğrencilerin
katılımını engelleyen en önemli neden olarak ilgisizliği
gösterirken, öğrencilerin % 43.3’ü öğrencilerin derse
yeterince güdülenmemelerini göstermektedirler.
13. Öğretim elemanlarının %71.4’ü, daha iyi öğrenme-
öğretme ortamı oluşturmak amacıyla derslerde sürekli
araç-gereç kullanıldığını belirtirken, öğrencilerin
%50.7’si “arasıra” kullanıldığını belirtmektedirler.
14. Öğretim elemanlarının %25’i, öğrencilerin %65.1’i
derslerde araç-gereç kullanmamanın en önemli nedeni
olarak araç-gereç olmayışını göstermişlerdir.
15. Öğretim elemanlarının %63.3’ü, öğrencilerin %41.3’ü
programda staj ve uygulamalara ayrılan sürenin yeterli
olduğu görüşündedirler. Öğretim elemanları görüşleri ile
öğrenci görüşleri arasında ki fark =.05 düzeyinde
anlamlı bulunmuştur.
16. Öğretim elemanlarının %63.3’ü, staj ve uygulama
yapılan birimler ile fakülte arasındaki iletişimin iyi
bir şekilde kurulduğunu belirtirken, öğrencilerin %43.9’u
“kısmen” iyi bir iletişim kurulduğu görüşündedirler.
Öğretim elemanları görüşleri ile öğrenci görüşleri
arasında ki fark =.05 düzeyinde anlamlı bulunmuştur.
155
Programın Ölçme ve Değerlendirme Yönünden Sahip Olduğu
Yeterliliğe İlişkin Sonuçlar
1. Öğretim elemanlarının %56.7’si, öğrencilerin %39.6’sı
bölümde yapılan sınavların amacının dersin amacına
ulaşılıp ulaşılmadığını saptamak olduğu görüşünde
birleşmektedirler.
2. Öğretim elemanlarının %60’ı, öğrencilerin %69.8’i
öğrenci başarısını ölçme ve değerlendirmeye yönelik
yazılı (essey) testlere; öğretim elemanlarının %3.3’ü,
öğrencilerin %9.5’i sözlü yoklamalara; öğretim
elemanlarının %46.7’si, öğrencilerin % 37.8’i objektif
testlere (çoktan seçmeli,doğru yanlış, eşleştirme vb.);
öğretim elemanlarının %86.7’si, öğrencilerin %66.7’si
yazılı ve çoktan seçmeli (her ikisi birlikte) yer
verildiğini ifade etmektedirler.
3. Öğretim elemanlarının %56.7’si, öğrencilerin %56.2’si
bölümde yapılan sınavlarda kullanılan ölçme ve
değerlendirme araçlarının/yöntemlerinin “kısmen” etkin ve
yeterli olduğu görüşünde birleşmektedirler.
4. Öğretim elemanlarının %90’nı, öğrencilerin %45’i
derslerin değerlendirmesi yapılırken öğrencilerin hangi
yöntemle değerlendirme yapılacağından haberdar edildiğini
ifade etmektedirler. Öğretim elemanları görüşleri ile
öğrenci görüşleri arasında ki fark =.05 düzeyinde
anlamlı bulunmuştur.
5. Öğretim elemanlarının %92.9’u, öğrencilerin %94.1’i
öğrenci başarı notu belirlemede dikkate alınan değişken
156
olarak sınav sonuçlarını belirtirken, Öğretim
elemanlarının %79.3’ü, öğrencilerin %36.5’i derse
katılımında dikkate alındığını, öğretim elemanlarının
%75.9’u, öğrencilerin %48.2’si ödev sonuçlarının da
dikkate alındığını belirtmektedirler.
6. Öğretim elemanlarının %50’si bölüm programlarında
öğrencilerin kendilerini değerlendirmesine “kısmen” yer
verildiğini belirtirken, öğrencilerin %45’i öğrencilerin
kendilerini değerlendirmesine yer verilmediğini
belirtmektedirler. Öğretim elemanları görüşleri ile
öğrenci görüşleri arasında ki fark =.05 düzeyinde
anlamlı bulunmuştur.
7. Öğretim elemanlarının %35.7’si, öğrencilerin %76’sı
ilgili ders notlarında sınav sorularının oluşturulduğunu
belirtmektedirler. Öğretim elemanları görüşleri ile
öğrenci görüşleri arasında ki fark =.05 düzeyinde
anlamlı bulunmuştur.
8. Öğretim elemanlarının %60.7’si öğrencilerin derslerde
“başarılı” olduğunu belirtirken, öğrencilerin %44.6’sı
“orta derecede başarılı” olduğunu belirtmektedirler.
9. Öğretim elemanları (%50.0) ve öğrenciler (%54.8)
bölümde öğrenci başarısızlıklarının en önemli nedenlerine
ilişkin olarak “derse ilgisizlik” görüşünde
birleşmektedirler.
10. Öğretim elemanlarının %63’ü, öğrencilerin %30’u staj
ve uygulama çalışmalarının sağlıklı olarak
değerlendirildiğini belirtirken, öğretim elemanlarının
%29.6’sı, öğrencilerin %41.8’i değerlendirmeye esas
157
ölçütlerin olmamasından kısmen sağlıklı olarak
değerlendirildiği ve öğretim elemanlarının %7.4’ü,
öğrencilerin 23.6’sı ölçütler olmadığından sağlıksız
olarak değerlendirildiği görüşündedirler. Öğretim
elemanları görüşleri ile öğrenci görüşleri arasında ki
fark =.05 düzeyinde anlamlı bulunmuştur.
11. Öğretim elemanlarının %37.9’u, öğrencilerin %59.5’i
Sağlık Eğitim Fakültelerinin programlarında değerlendirme
yapmak için programın gereksinim ve standartlarının
“kısmen” belirlenmiş olduğunu belirtmektedirler.
12. Öğretim elemanlarının %58.6’sı sağlık eğitim
fakültelerinin programlarının değerlendirilmesine yönelik
çalışmalar yapıldığı görüşünde iken, öğrencilerin %47.5’i
“kısmen” yapıldığı görüşündedirler.
13. Öğretim elemanlarının %52.4’ü sağlık eğitim
fakültelerinde program değerlendirmesinin ürün ve erişiye
bakarak yapıldığını belirtirken, öğrencilerin %37.3’ü
programın öğelerine bakarak yapıldığını belirtmektedirler
öğretim elemanlarının da %33.3’ü aynı görüşü
paylaşmaktadırlar. Ancak hem öğretim elemanlarının %9.5’i
hem öğrencilerin %36’sı program değerlendirme
çalışmalarının hangi yöntemle yapıldığına ilişkin fikir
sahibi olmadığını belirtmektedirler.
14. Öğretim elemanlarının %72.4’ü, öğrencilerin %42.8’i
bölümde program ve öğretim elemanlarının ders işleyişleri
ile ilgili olarak öğrenci görüşlerinin alındığını ifade
etmektedirler. Öğretim elemanları görüşleri ile öğrenci
158
görüşleri arasında ki fark =.05 düzeyinde anlamlı
bulunmuştur.
15. Öğretim elemanlarının %58.6’sı, öğrencilerin %26.2’si
bölümde program ve öğretim elemanlarının dersi
işleyişiyle ilgili olarak alınan öğrenci görüşlerinin
program geliştirmede göz önüne alındığını
belirtmektedirler. Öğretim elemanlarının %13.8’i,
öğrencilerin %20.1’i alınan görüşlerin dikkate
alınmadığını belirtmektedirler. Öğrencilerin %16.8’i
dikkate alınıp alınmadığı hakkında fikirlerinin
olmadığını belirtmektedirler. Öğretim elemanları
görüşleri ile öğrenci görüşleri arasında ki fark =.05
düzeyinde anlamlı bulunmuştur.
Öneriler
1. Bölüm programlarında; amaçlar ve kazandırılacak
davranışlar açık net olarak saptanmalıdır ve
öğrenciler amaçlardan haberdar edilmelidir.
2. Bölüm programlarında yer alan dersler amaçlar
yönünden gözden geçirilmeli; derslerin amaçları
öğrenci ilgi ve ihtiyaçlarına yanıt verecek düzeyde
yeniden düzenlenmelidir.
3. Sağlık Eğitim Fakültesi programları; içinde alan
uzmanı, program geliştirme uzmanı, ölçme ve
159
değerlendirme uzmanı, YÖK, Sağlık Bakanlığı, Milli
Eğitim Bakanlığı temsilcilerinin bulunduğu ilgili
komisyonlarca hazırlanmalıdır. Ayrıca program
hazırlama sürecinde öğretim elemanları, öğrenci ve
mezunların görüşleri ile program değerlendirme
araştırmalarının sonuçlarından yararlanılmalıdır;
bilimsel ölçütler dikkate alınarak
geliştirilmelidir.
4. Sağlık Eğitim Fakültelerinde mezunları izleme
büroları kurulmalıdır. Mezunlar izlenerek ve
değerlendirme çalışmalarına dahil edilerek program
geliştirme çalışmalarında bu çalışmaların
bulgularından yararlanılmalıdır.
5. Öğrencilerin fakülte misyon ve vizyonundan haberdar
edilerek sağlık eğitimciliği ve sağlık
yöneticiliğini içselleştirmeleri sağlanmalıdır.
6. Bölüm programlarında, öğrencilerin edilgen olmaktan
çıkartılıp etkin olabilecekleri yöntem ve tekniklere
ağırlık verilmesi sağlanmalı, bu amaçla, öğretim
elemanlarına, öğretim yöntem ve teknikleri, araç-
gereç kullanma ve öğretim teknolojisinde
konularında hizmet içi eğitimler verilmelidir.
160
7. Fakülte ile staj ve uygulama yapılan birimler
arasında daha fazla iletişim kurulmalıdır.
8. Sağlık Eğitim Fakültesi programlarında seçimlik
dersler belirlenirken öğrenci ilgi ve yetenekleri
dikkate alınmalıdır.
9. Sağlık Eğitim Fakülteleri’nde öğrencilerin sağlık ve
eğitim alanındaki gelişmeleri derslere taşıyabilmesi
ve alandan haberdar olabilmesi için, kütüphaneler
öğrencilerin aktif bir şekilde yararlanabileceği,
alanla ilgili bilimsel ve teknolojik gelişmeleri
takip edebileceği yayınlarla donatılmalıdır.
10. Staj ve uygulama çalışmalarının etkin bir
şekilde değerlendirilebilmesi için, uzman görüşleri
doğrultusunda standart ölçme araçları
geliştirilmelidir.
11. Özellikle Sağlık Eğitimi bölümü öğrencilerinin
mezuniyet sonrası sağlık eğitimi çalışmalarını
yürütecekleri dikkate alınırsa bu bölüm
öğrencilerinin planlı ve programlı bir süreç olan
sağlık eğitiminde beklenen başarıyı gösterebilmeleri
için programda “Sağlık Eğitiminde Program
Geliştirme” dersine yer verilmelidir
Yapılması Önerilen Araştırma Konuları
161
1. Bu araştırmada yer alan her bir boyut ayrı ayı ve
derinlemesine araştırılmalıdır.
2. Türkiye’de bulunan Sağlık Eğitim Fakülteleri’nin
programları ve mezunlarının performans düzeyleri
karşılaştırmalı olarak araştırılmalıdır.
KAYNAKÇA
Alkan, C. (1984). Eğitimde Program Geliştirme Yöntemi.
AÜEBF Dergisi, 16(2), 27-43
Alkul, N., Cengizhan, C. (2003). Marmara ÜniversitesiTekstil Eğitimi Bölümüne Ait Program DeğerlendirmeÇalışmaları.
Web:http://www.ef.sakarya.edu.tr/sayfa/semp2004/pdf/pdf/49.pdf
Ankara Üniversitesi Sağlık Eğitim Fakültesi. (2003).Bölüm Ders Programları.
Web:http://www.health.ankara.edu.tr/agitim1.html (Tarih:31.12.2003)
Ankara Üniversitesi Sağlık Eğitim Fakültesi. (2002).
Socrates Komisyon Raporu.
Ankara Üniversitesi Sağlık Eğitim Fakültesi. (2003).
Socrates Komisyon Raporu.
162
Ankara Üniversitesi Sağlık Eğitim Fakültesi. (1999-2000).
Öğrenci Rehberi
Ankara Üniversitesi Sağlık Eğitim Fakültesi. (2000-2001).
Öğrenci Rehberi
Ankara Üniversitesi Sağlık Eğitim Fakültesi. (2001-2002).
Öğrenci Rehberi
Babadoğan, C. (1992). Eğitim Programları Geliştirme
Etkinlikleri Üzerine Bir Desenleme. AÜEBF Dergisi, 25(2),
736-742
Bayraktar, F. (1996). Önlisans Eğitimi Veren Sağlık
Hizmetleri Meslek Yüksekokulları Programlarının
Değerlendirilmesi. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi,
Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara
Başaran, İ, E. (1996). Eğitime Giriş. Dördüncü Basım.
Ankara: Yargı Yayınları.
Bilen, M. (2002). Plandan Uygulama Öğretim. 6. Baskı.
Ankara: Anı Yayınları.
Bilhan, S. (1996). Eğitim Sosyolojisi. Ankara: Ankara
Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Yayınları No:174
163
Bloom, B. S. (1979). İnsan Nitelikleri ve Okulda Öğrenme,
(Çev.: D. Ali Özçelik). Millî Eğitim Bakanlığı, Ankara.
Büyükkaragöz, S., Çivi, C. (1997). Genel Öğretim
Metodları. Konya: Öz Eğitim yayınları
Demirel, Ö. (1996). Genel Öğretim Yöntemleri. Ankara:
Usem Yayınları.
Demirel, Ö. (2000). Kuramdan Uygulamaya Eğitimde Program
Değerlendirme. 3. Baskı. Ankara
Demirel, Ö. (1999). Kuramdan Uygulamaya Eğitimde Program
Geliştirme. Ankara: Pegem Yayınları
Demirel, Ö. (2003). Plandan Değerlendirmeye Öğretme
Sanatı. 5. Baskı. Ankara: Pegem Yayıncılık.
Devlet Planlama Teşkilatı (1996). VII. Beş Yıllık
Kalkınma Planı. Ankara
Web: http://ekutup.dpt.gov.tr/plan/vii/
Erişim:05.06.2004
Doğan, H. (1979), Analiz ve Program Hazırlama, Ankara:
Ankara Üniversitesi Eğitim Fakültesi Yayınları 81.
Erden, M. (1998). Eğitimde Program Değerlendirme. 3.
Baskı. Ankara
164
Ertürk, S. (1972). Eğitimde Program Geliştirme. Ankara.
Fişek, N. (1986). Sağlık Eğitimi. Ankara: Hacettepe
Üniversitesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Yayınları No:
68/40. Kısa Dizi No:6.
Gürkan, T. (1993). İlkokul Öğretmenlerinin Öğretmenlik
Tutumları İle Benlik Kavramları Arasındaki İlişki. Ankara
Karasar, N. (1995). Bilimsel Araştırma Yöntemi Kavramlar,
İlkeler Teknikler. 7. Baskı. Ankara: 3A Araştırma Eğitim
Danışmanlık Ltd.
Kılıç, A. (1997). Ankara İli Merkez İlçelerinde Bulunan
Sağlık Ocaklarında Çalışan Ebe Ve Hemşirelerin Halka
Dönük Sağlık Eğitimi Çalışmaları Hakkındaki Görüşleri.
Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi, Ankara
Kısakürek, M.A. (1983). Eğitim Programlarının
Hazırlanması ve Geliştirilmesi. Ankara Ün. Eğitim Bil.
Dergisi. Cilt:16, sayı: 1, s.:217
Küçükahmet, L. (2003). Öğretide Planlama ve
Değerlendirme. 13. Baskı. Ankara: Nobel Yayınları.
165
Marmara Üniversitesi Sağlık Eğitim Fakültesi. (2003).
Bölüm Ders Programları. Web:
http://www.marmara.edu.tr/saglik/muf2.html Erişim
Tarihi: 31.12.2003
Sağlığın tanımı. (2004). Dünya Sağlık Örgütü. 05.06.2004Web:http://www.un.org.tr/who/bulten/turk/bul10BMETINSAGLIK.HTM
Semerci, Ç. (1998). Mesleki ve Teknik Eğitim Fakültesi
Programlarının Değerlendirilmesi (Program Değerlendirme
modeli ve Ölçme Araçlarının Geliştirilmesi).
Yayımlanmamış Doktora Tezi, Fırat Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü, Elazığ
Stake, R, E. (1967). The Coutenance of Educational
Evaluation. Teachers College Record. Vol.68.No.7 April.
Web: http://www.ed.uiuc.edu/circe/publications/
Tarih: 14.09.2003
Şahin, H. (1999). Sınıf Öğretmenliği Yetiştirme
Programlarının Değerlendirilmesi. Yayımlanmamış Yüksek
Lisans Tezi, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü, Ankara
Tabak, R. (2000). Sağlık Eğitimi. Ankara: Somgür
yayınları.
166
Taylor, D,W. (1998). E-6A Aviation Maintenance Traininig
Curriculum Evaluation: A Case Study. University of
Washington.
Web:http://www.hitl.washington.edu/publications/r-98-2/
two.html
Erişim Tarihi: 14.09.2003
T.C. Resmi Gazete. (1995). Yedinci Beş Yıllık Kalkınma
Planı. 25 Temmuz, Sayı: 22354.
T.C. Sağlık Bakanlığı. Sağlık Projesi Genel
Koordinatörlüğü. (1999). Sağlık İnsangücü Mevcut Durum
Raporu. 2. Basım. Ankara
T.C. Sağlık Bakanlığı Sağlık Eğitim Genel Müdürlüğü, T.C.
Marmara Üniversitesi Sağlık Eğitim Fakültesi Dekanlığı.
(1996). Sağlık Eğitim Fakülteleri Projesi. Ankara
T.C. Sağlık Bakanlığı (2000). Birinci Sağlık Eğitimi
Şurası. 24-26 Kasım, Antalya
Tekin, H. (1991). Eğitimde Ölçme ve Değerlendirme. 13.
Baskı. Ankara: Yargı yay.
Tekin, H. (1980), Okullarımızda Türkçe Öğretimi. Ankara:
Mars Matbaası.
Tezcan, M. (1982). Eğitim Sosyolojisi. Ankara
167
Turgut, F. (1997). Eğitimde Ölçme ve Değerlendirme
Metotları. 10. Baskı. Ankara
Uçan, A. (2003). Eğitimde Program Çözümleme.
Web: http://www.egitim.aku.edu.tr/aliucan.doc Tarih:
12.09.2003
Uluğ, F. (1999). Eğitimde Grup Süreçleri-Yönetsel
Psikososyal ve Teknik Bakış.. No:295. Birinci Baskı.
Ankara: TODAİE Yay.
Ülger, N. (1999). Sağlık Meslek Liseleri Öğretmen ve
Öğrencilerinin Meslek Dersler Öğretimine İlişkin
Görüşlerinin Değerlendirilmesi (Ankara İli Örneği).
Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara Üniversitesi
Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Ankara
Varış, F. (1996). Eğitimde Program Geliştirme Teoriler-
Teknikler. 6. Baskı. Ankara
Varış, F, Gürkan, T. (1992). Ankara Üniversitesi Eğitim
Bilimleri Fakültesi Programlarının Değerlendirilmesi.
AÜEBF Dergisi 25(2), 597-616
Yalın, H.İ. (2000). Öğretim Teknolojileri ve Materyal
Geliştirme. 3. Baskı. Ankara: Nobel Yayınları.
168
The Robert Gordon University, Schol of Health Sciences
Web: http://www.rgu.ac.uk/health/home/page Erişim
Tarihi: 19.09.2002
Queen Margaret University College (Edinburg)
Web: http://www.qmuc.ac.uk/ Erişim
Tarihi: 19.09.2002
University of Edinburg, Public Health Sciences,
Department of Community Health Sciences
Web: http://www.med.ed.ac.uk/pgstudent/ Erişim
Tarihi: 19.09.2002
University of Glasgow, Department of Public Health
Web: http://www.dph.gla.ac.uk/mph.htm Erişim
Tarihi: 19.09.2002
University of Strathclyde, Faculty of Education
Web: http://www.strath.ac.uk/socialstudies/ Erişim
Tarihi: 19.09.2002
169