Top Banner
2414

Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Jan 21, 2020

Download

Documents

dariahiddleston
Welcome message from author
This document is posted to help you gain knowledge. Please leave a comment to let me know what you think about it! Share it to your friends and learn new things together.
Transcript
Page 1: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi
Page 2: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Şamanizmden MüslümanlığaTürklerin

İslamlaşma Serüveni(Sâmâniler Devleti 874-1005)

Aydın Usta

Page 3: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

YEDİTEPE YAYINEVİ®Yeditepe Yayınevi: 71İnceleme-Araştırma: 47Şamanizmden MüslümanlığaTürklerin İslamlaşma Serüveni(Sâmâniler Devleti 874-1005)Aydın Usta© Yeditepe Yayıneviİç Düzen: Burhan MadenKapak: Sabahattin KanaşYeditepe YayıneviÇatalçeşme Sk. No: 27/1534410 Cağaloğlu-İstanbulTel: (0212) 528 47 53Faks: (0212) 512 33 78http://www.yeditepeyayinevi.come-mail: [email protected]

Page 4: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Aydın Usta

01.04.1975 tarihinde İstanbul’da doğdu. İlkokulu Üsküdar Bağlarbaşıİlköğretim Okulu’nda, Orta ve Lise öğrenimimi Üsküdar CumhuriyetLisesi’nde bitirdi.

1992 yılında kazandığı MSGSÜ Fen-Edebiyat Fakültesi TarihBölümü’nden 1996 yılında fakülte birinciliği ile mezun oldu. Aynı yıl içindeMSGÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Ortaçağ Tarihi programında Yüksek Lisansöğrenimime başladı.

1997 yılı içinde MSGSÜ Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü OrtaçağTarihi Anabilim Dalı’nda açık bulunan Araştırma Görevlisi kadrosuna atandı.1999 senesinde Sâmânîler Devletinin Kuruluş Devri adlı teziyle bitirdiği Y.Lisans Programının sonrasında Ocak 2000 tarihinde Enstitü’de DoktoraProgramına başladı. Temmuz 2003’de Sâmânîler Devletinin Siyasî veKültürel Tarihi (943-1005) adlı teziyle doktora programını bitirdi. AskerliğiniKasım 2004 tarihinde T.C. Gnkur. Başkanlığı Askerî Tarih ve Stratejik EtütBaşkanlığına (ATASE) bağlı Stratejik Araştırmalar ve Etüt Merkezi(SAREM)’nde Topçu Teğmen rütbesiyle tamamladı. Halen MSGSÜ TarihBölümü’nde Araştırma Görevlisi Öğr. Gör. Dr. olarak görev yapmaktadır.İngilizce ve Arapça bilen Aydın Usta, evli, biri erkek biri kız iki çocukbabasıdır.

Page 5: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

ÖnsözMaveraünnehir ve Horasan bölgeleri Türk tarihi açısından büyük öneme

sahip bir coğrafyada yer almaktadır. Türklerin bu topraklarla olan münasebetiBüyük Hun İmparatorluğu dönemine kadar gitmektedir. Daha sonra Ak-Hunlar ve Göktürkler döneminde bölgede gittikçe güçlenen Türk nüfuzununbir sonucu olarak siyasî otorite tamamıyla Türklerin eline geçmiştir. Siyasîgücün yanında, Ak-Hunların hakimiyeti döneminden başlayarak özellikleMaveraünnehir’de Türk nüfusunun arttığı görülmektedir. Karahanlılar,Gazneliler, Büyük Selçuklular, Harizmşahlar, Timurlular, Özbekler, Horasanve Maveraünnehir’de hüküm sürmüş olan büyük Türk devlet veimparatorluklarıdır. Birbiri ardına kurulan bu devletler sayesinde adı geçenbölgeler zaman içinde tamamıyla Türkleşmiştir. Nitekim, bugün butoprakların büyük bölümü Türkmenistan, Özbekistan ve Kırgızistan TürkCumhuriyetleri arasında paylaşılmış durumdadır.

Çalışmamızın konusunu teşkil eden Sâmânîler Devleti de 874-1005 tarihleriarasında aynı coğrafya üzerinde hüküm sürmüştür. Bu dönem ise Göktürklerile Karahanlı ve Gaznelilerin hakimiyetleri arasındaki zaman diliminikapsamaktadır. Sâmânî ailesinin kökeni hakkında ilim dünyasındaki genelgörüş İran asıllı oldukları şeklindedir. Dolayısıyla Sâmânîler dönemi,Horasan ve Maveraünnehir’deki Türk hakimiyeti için bir ara dönem olarakgörülmektedir. Tezimizin ilk safhasında Sâmânîlerin soyu hakkındakigörüşleri ele aldık. İncelediğimiz kaynaklarda karşımıza çıkan ilk kayıtlar ise,bugün Sâmânîlerin İran asıllı olduğunu kabul eden görüşün dayanaknoktasını teşkil eden ve onları İranlıların ünlü kumandanı Behram Çubin’edayandıran şecereler oldu. Ancak, gerek bu şecerelerde geçen Türk isimlerive gerekse konuyla bağlantılı çeşitli bilgi ve düşünceler, Sâmânî ailesininTürk asıllı olabileceği şeklindeki düşüncelerimizin doğmasına yol açtı. Bukonuyu, Giriş bölümünde Kaynaklar ile Horasan ve Maveraünnehir’incoğrafyasının anlatımının sonrasında Birinci bölüm içerisinde tafsilatlı birşekilde ele almaya çalıştık.

Birinci bölümün devamında Sâmânîler Devleti’nin siyasî tarihini ayrıntılıolarak yazmaya çalıştık. Bu bölümün yazımında Sâmânîler dönemine ait azsayıdaki kaynaktan ve ikinci el kaynaklardan istifade ettik. Bölüm içinde herhükümdarın dönemi ayrı bir başlık altında ele aldık. İkinci bölüm

Page 6: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

“Sâmânîlerde Devlet Teşkilatı, Askerî Teşkilat Sosyal ve Ekonomik Hayat”ana başlığını taşımaktadır. Burada Sâmânîler Devleti bünyesinde görev yapanmemurlar, devlet daireleri, sosyal hayat, bu dönem içindeki ticarî, tarımsalfaaliyetler, dinî yaşantı ve devletin askerî yapısı hakkında bilgilerverilmektedir. Çalışmamızın üçüncü ve son bölümünde ise oldukça zenginbir birikime sahip olan Sâmânîler dönemindeki kültürel hayat ele alınmayaçalışılmıştır. Sâmânî hükümdarlarının alimleri himaye edip desteklemeleriHorasan ve Maveraünnehir’de çok canlı bir ilim muhitinin oluşmasında etkiliolmuştur. Bu dönemde çeşitli ilim dallarında yetişen alimlerin çalışmalarıdaha sonraki ilim adamları üzerinde etkili olmuştur. Bunların en başında ise,Sâmânîlerin saray tabipliğini yapmış olan büyük tabip ve filozof İbn Sinagelmektedir. Yine günümüzde dahi Türkler arasında etkisini sürdürenMaturidiyye kelam ekolünün kurucusu Ebû Mansur el-Maturidî, astronomi vematematik konusundaki çalışmalarıyla tanınan Ebû Cafer el-Hazin, SâmânîlerDevleti’nin hakim olduğu sahalarda yaşamış ve eserler vermiş olanalimlerdir.

Bütün bu içeriği ile tezimiz gerek Avrupa’da ve gerekse Türkiye’deSâmânîler dönemi ile ilgili yapılmış en kapsamlı çalışmalardan biridir. Zira,bunun öncesinde Sâmânîlerin siyasî tarihini konu alan birkaç makale ile budevlete hizmet etmiş komutan aileleri hakkında, kültürel hayat ve alimlerininhayatlarına dair yazılan bazı makaleler dışında Sâmânîler tarihini siyasî,sosyal ve kültürel yönleriyle bir bütün halinde ele alan bir çalışmabulunmamaktadır.

Çalışmamız sırasında sonsuz sabır ve gayreti ile beni destekleyen, yardımve tavsiyelerini esirgemeyen, bilim ve kültür tarihi konusundaki enginbilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. RamazanŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi sunarım. Ayrıca, destek vetavsiyelerini esirgemeyen hocam sayın Prof. Dr. Erdoğan MERÇİL’e,çalışmam ile alakalı Çince kaynakları tercümesinde yardımcı olan hocamsayın Prof. Dr. Ahmet TAŞAĞIL’a teşekkür ederim.

Ayrıca, kullandığım Rusça makalelerin Türkçeye tercümesini yapanarkadaşım Azer RIZAYEV’e, çalışmalarım sırasında bana her türlü kolaylığısağlayan IRCICA ve İSAM kütüphaneleri çalışanlarına, YeditepeYayınevi’nden sayın Ersan Güngör’e maddî ve manevî desteğini daimayanımda hissettiğim eşim Gülay USTA’ya şükranlarımı arzederim.

Page 7: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Aydın USTA

Page 8: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

İstanbul

Page 9: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Haziran 2007

Page 10: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Kısaltmalar

a.g.k. : adı geçen kitap

a.g.m. : adı geçen makale

aynı mlf. : aynı müellif

Arp. trc. : Arapça tercüme

AÜİFD : Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi

bkz. : bakınız

BSOAS : Bulletin of the School of Oriental and African Studies

DİA : Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi

Ed : editör

EI2 : The Encyclopaedia of İslam supplement

EI : The Encyclopaedia of İslam first edition

Frs. trc. : Farsça Tercüme

hş. : Hicri-Şemşi

İA : Milli Eğitim Bakanlığı İslam Ansiklopedisi

İng. trc. : İngilizce tercüme

İTED : İslam Tetkikleri Enstitüsü Dergisi

İÜ : İstanbul Üniversitesi

MÜ : Marmara Üniversitesi

nşr. : Neşir

ö. : ölümü

s : sayfa

TED : Tarih Enstitüsü Dergisi

Page 11: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Tfs. : Tafsilat

TM : Türkiyat Mecmuası

Trk. trc. : Türkçe tercüme

t.y. : tarih yok.

v.b. : ve benzeri

v.d. : ve diğer

yay : yayınlayan

yy. : yüzyıl

Page 12: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Giriş

Page 13: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

I) Kaynaklar

A) Tarihî Kaynaklar

el-Taberî’nin (ö.922), Kitâbü ahbâr el-rüsul ve’l-mülûk (Târih el-rüsul ve’l-mülûk)[1] adlı eserinde Sâmânîlerin ilk dönemlerine ait olaylar kısa notlarhalinde kaydedilmiştir. Bunun en önemli nedeni onun, eserinin son kısmınıoluşturan kendi dönemine ait olayları kısa bir şekilde aktarmasındankaynaklanmaktadır. Dolayısıyla, genel olarak eserinin son kısımlarındakiolayların anlatımı yetersizdir[2]. Diğer taraftan Târih el-rüsul ve’l-mülûk’da,Sâmânîler hakkında verilen bilgilere baktığımızda bunların; Afşin’in oğluHasan’ın yakalanıp Bağdat’a yollanması, Saffarî hükümdarı Amr b. el-Leysile mücadele, onun esir edildikten sonra Bağdat’a gönderilmesi, Sistan seferive Sübkerî’nin yakalanıp Bağdat’a gönderilmesi gibi Abbasîlerle ilgilihaberler olduğu görülür.

IV/X. yy., tarih yazıcılığının din alimlerinin tekelinden sıyrılıp, saraydagörev yapan katip v.b. memurların eline geçtiği bir dönemolmuştur.Bunlardan biri olan Sâmânîler devrinin önemli tarihçilerindenEbu’l-Hüseyin el-Sellamî, Horasan valisi Ebû Ali b. Muhtac’ın katipliğiyapmış ve Kitâbü ahbâr-i vulat-i Horasan[3]adlı bir eser kaleme almıştır.Ancak, ne yazık ki bu kitap günümüze ulaşmamıştır. I. Nuh devrine kadarkiolayların anlatıldığı ve çalışmamız açısından son derece önemli olduğunudüşündüğümüz Kitâbü ahbâr-i vulat-i Horasan’dan, kaynaklarımızdanGerdizî ve İbn el-Esîr geniş ölçüde faydalanmışlardır.

Sâmânîler dönemine ait olup, bugün elimizde mevcut en önemli kaynak isebir şehir tarihi olan Nerşahî’nin (ö.959) Târih-i Buhara[4]adlı eseridir. Târih-iBuhara’nın, Arapça aslı zamanımıza ulaşmamış olmasına rağmen, daha sonrael-Kubavî (ö.1129) tarafından yapılan Farsça tercüme ve zeyli mevcuttur.Kitapta, Sâmânîlerin menşei (kökeni) konusundaki en ayrıntılı rivayetlerdenbiri yer almaktadır. Müellifin, Sâmânîler Devleti tarihi konusunda bizeaktardığı bilgilerin yanında, başkent Buhara’nın tarihi, topografyası, yapıları,v.s. konular hakkında verdiği bilgiler, eserin bizim açımızdan öneminiarttırmaktadır. Nitekim çalışmamızda, Sâmânîler dönemindeki imarfaaliyetleri, şehirde çıkan yangınlar ile ilgili bahisler, ağırlıklı olarak

Page 14: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Nerşahî’nin verdiği bilgilerden faydalanmak suretiyle anlatılmıştır. Târih-iBuhara’da, İsmail b. Ahmed’in Buhara’ya hakim olması, ağabeyi I. Nasr ilearasındaki mücadele konusunda, diğer kaynaklarda bulunmayan bilgilertafsilatlı bir şekilde aktarılmaktadır. Ancak, maalesef İsmail b. Ahmed’densonraki Sâmânî hükümdarları ve dönemleri kısa olarak ele alınmıştır.Sâmânîler döneminde mevcut dîvânları ve bunların Buhara’da neredebulunduğunu, Nerşahî vasıtasıyla öğrenebiliyoruz. Çalışmamız sırasındaeserin Arapça nüshasının yanında Farsça ve İngilizcesinden de istifade ettik.Eserin Farsça nüshasının sonunda oldukça geniş notlar yer almaktadır.Buhara şehrinin tarihi konusunda Ebû Abdullah Muhammed b. Ahmed b.Süleyman el-Buharî (ö.312/924-925) ve Ebû Abdullah Muhammed b. Ahmedb. Muhammed el-Buharî el-Günçar (ö.412/1021-1022) tarafından yazılan ikiBuhara Tarihi daha bulunmaktadır.[5] Ancak, bu eserler zamanımızaulaşmamıştır.

Sâmânîlerin batıdaki en büyük hasımları olan Büveyhîlerin hizmetindeçalışan ve Dîvân el-İnşâ başkanlığı yapan Ebû İshak İbrahim b. Hilâl el-Sâbî(ö.994) Büveyhîler hanedanının tarihini konu alan bir eser kaleme almıştır.Kitâbü’l-tâcî fi ahbâri’l-devleti’l-Deylemiyye[6] adını taşıyan bu eserden bazıparçalar günümüze ulaşmış ve Muhammed Hüseyn el-Zebidî tarafından1977’de Bağdat’da el-Münteza‘ min Kitâb el-tâcî li-Ebî İshak el-Sâbî adıylayayınlanmıştır.

Mevcut kısımlarda, Sâmânîlerin ilk dönemlerinde Taberistan ve Cürcan’dagelişen olaylarla ilgili enteresan bilgiler bulunmaktadır. Daha sonrakidönemlerde Taberistan tarihine dair iki önemli eser kaleme alan İbnİsfendiyar ile el-Mar‘aşî’nin, Ebû İshak’ın bu eserinden istifade etmişolmaları kuvvetle muhtemeldir.

Sâmânîler devrinde yazılmış olup, günümüze gelmeyen bir diğer eser, ünlühadis alimi el-Hâkim el-Nisaburî’nin (ö.1014), Sâmânîler Devleti’nin ikincimerkezi olan Nisabur şehriyle ilgili kaleme aldığı Târih-i Nisabur’dur. Bukitaptan, kuruluşundan itibaren şehrin tarihini, yapıları, mahallelerini, buradayetişen alimlerini anlatan parçalar zamanımıza ulaşmıştır.

Bu pasajlardan, özellikle şehrin mahallelerinin tasviri konusunda genişölçüde faydalandık. el-Sem’ânî’nin, el-Hâkim el-Nisaburî’nin eserindenaktardığı bazı notlar[7] Simcûrîler ve onların faaliyetleri hakkında bizim

Page 15: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

açımızdan oldukça önemli sayılabilecek bilgiler içerir ve müellifin, bu aileyekarşı bir sempatisi olduğu görülür.

Sâmânîlerin çağdaşı olan İbn Miskeveyh’in (ö.1030) Tecâribü’l-ümem[8]

adlı kitabı çalışmamız sırasında sıkça başvurduğumuz kaynaklardan biridir.İbn Miskeveyh, uzun süre Büvey-hîlerin hizmetinde çalışmıştır. Bununlabirlikte eseri, Büveyhîler lehine bazı tarafgirlikler içeren Ebû İshak Hilal el-Sâbî’nin eserine nispeten çok daha objektiftir. I. Nuh, I. Abdülmelik ve I.Mansur dönemlerinde batıda Büveyhîlerle yapılan mücadelelerin seyri ileilgili bize farklı bakış açıları sunması bakımından önem arz eder. İbnMiskeveyh, bu mücadeleleri bizzat savaşa iştirak etmiş kişilerin ağzındanaktarmaktadır. Bunlardan biri de ünlü Büveyhî veziri İbn el-Amid’dir. Yine,999 senesindeki Karahanlı istilası öncesinde Buhara’daki durumu,Sâmânîlerin yaklaşan bu büyük tehlikeyi önlemek için harcadıkları beyhudeçabaları ve halkın buna tepkisini İbn Miskeveyh’in eserinden öğrenmekteyiz.

Sâmânîler döneminde Horasan Berîd Amilliği (Posta Müdürlüğü)görevinde bulunan ve Horasan valisi Ebû Ali el-Simcûrî’nin katipliğini yapanEbû Nasr Muhammed b. Abdülcabbar el-Utbî (ö.1036 veya 1040)’nin, Târih-i Yeminî� adlı eseri çalışmamız açısından büyük önem taşır. Kitap, genelanlamda bir Gazneliler tarihidir. Zira el-Utbî, 996 senesinde Gaznelilerinhizmetine girmiştir. Eserinde, ağırlıklı olarak Gazneliler Devleti’nin kurucusuSebüktegin ve oğlu Mahmud’un dönemlerini anlatmaktadır. Bununla birlikte,Sâmânîlerin son dönemlerinde meydana gelen olaylar hakkında en önemlikaynağımızdır. II. Nuh’un saltanatından itibaren, Sâmânîler hakkında ayrıntılıbilgiler verir. Ebû Ali el-Simcûrî’nin, Sâmânîler Devleti’ne isyan etmesi,Herat ve Tûs Savaşları, Ebû Ali’nin yakalanması, Gaznelilerin Sâmânîlerüzerindeki nufuzları hakkında değerli bilgiler verir. Muhtemelen bu olaylarabizzat şahit olmuştur. Ayrıca, Sâmânîlerin son hükümdarı İsmail el-Muntasır’ın faaliyetleri hakkındaki bilgilerimizin büyük bir bölümünü de el-Utbî’ye borçluyuz.

Yukarıda değindiğimiz gibi el-Sellamî’nin eseri günümüze ulaşmamışolmasına rağmen, daha sonra bir çok tarihçi tarafından kullanılmıştır.Bunlardan biri de, Ebû Said Abdülmelik b. Dahhak el-Gerdizî (ö. 1053)’dir.Onun, Zeyn el-ahbâr[9]adlı kitabı çalışmamız sırasında sıkça başvurduğumuzkaynaklardan biri olmuştur. Gerdizî, Farsça kaleme aldığı eserini 1041 yılıolaylarına kadar getirmiştir. Sâmânîlerin kökeni hakkındaki en geniş şecere

Page 16: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

bu eserde yer almaktadır. el-Utbî’nin Târih-i Yeminî’sinden sonraSâmânîlerin son hükümdarı İsmail el-Muntasır’ın faaliyetlerini ayrıntılı birşekilde veren ikinci eserdir. Gerdizî, el-Sellamî’nin dışında pek çokkaynaktan faydalanmıştır. Nitekim, kendisi gibi el-Sellamî’den faydalananİbn el-Esîr ile kimi olayların anlatımında yada şahıs isimlerinde zaman zamanihtilafa düşmekte ve farklı bilgiler vermektedir. I. Nuh döneminde meydanagelen Horasan valisi Ebû Ali b. Muhtac’ın isyanının anlatımında bu durumaçıkça kendisini göstermektedir.

Sâmânîler Devleti’nin yıkılmasından kısa bir süre sonra kaleme alınan birdiğer çalışma ise Ebu’l-Hasan Muhammed b. Hasan el-Beyhakî (ö.1077)’ninTârih-i Beyhakî[10] adıyla bilinen eseridir. Farsça kaleme alınan eser,Mahmud el-Verrak (ö.1057’den sonra)’ın yaratılıştan 1018 yılına kadargetirdiği eserine zeyl olarak yazılmıştır[11]. Farsça kaleme alınmış olan Târih-i Beyhakî bu tarihten 1059 senesine kadar geçen süre içinde gelişen olaylarıanlatmaktadır. Genel anlamda Gazneliler tarihi olan eserin, ancak 1030-1044yılları olaylarından bahseden kısmı zamanımıza gelmiştir. Bu zaman dilimiiçerisinde kalan olayların anlatımı sırasında Gazneliler Devleti’nin kurucusuSebüktegin ve oğlu Mahmud dönemlerine ait olaylar hakkında bilgiverilmekte, dolayısıyla da Sâmânîlerle ilgili bilgiler yer almaktadır. Bunlar,ağırlıklı olarak II. Nuh ve oğlu II. Mansur dönemlerine aittir. Çalışmamızsırasında Târih-i Beyhakî’nin Farsçasının yanında Arapça tercümesinden defaydalandık.

Gazneliler devrinde yaşamış olan Hüseyin b. Mansur el-Merğanî (ö.1021’den sonra)’nin dört ciltten oluşan el-Ğurar fî siyer el-mülûk veahbârihâ adlı eserinin son cildinde Sâmânîler tarihine ait ayrı bir bölümbulunmaktadır. Ancak, eserin ilk iki cildinin günümüze ulaşabilmiştir. Soniki cildi kayıptır[12].

Ünlü Selçuklu veziri Nizamülmülk (ö.1092) tarafından yazılanSiyasetnâme’de[13], II. Nasr dönemindeki Batınî hareketine dair en genişrivayetlerden biri yer almaktadır. Eserde Batınîlerin, I. Nuh’dan yedikleri ağırdarbenin sonrasında I. Mansur döneminde yeniden ortaya çıktıklarına dairzayıf bir rivayet mevcuttur. Bunların dışında Siyasetnâme’den, SâmânîlerDevleti’nin saray ve taşra teşkilatında görev alan memurlar hususunda azamîölçüde faydalanmaya çalıştık.

Page 17: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Yine bu dönemde kaleme alınmış olan Târih-i Sistan[14] adlı Farsça anonimeser, Sâmânîlerin bu bölge için verdikleri mücadeleleri bize aktaran çokdeğerli bir kaynaktır. Burada yer alan bilgiler sayesinde Sâmânîlerin Heratşubesinin lideri İlyas ve oğlunun faaliyetleri hakkında bilgi sahibiolabilmekteyiz. Ayrıca eser, Sistan’ın fethi, I. Mansur ve II. Nuhdönemlerindeki Sistan seferleri hakkında son derece zengin ve orijinalbilgiler içermektedir. Târih-i Sistan, yapılan zeyllerle XIV. yy.’ın başlarınakadar getirilmiş ve bu şekliyle Melikü’ş-Şuara Bahar tarafından 1314’deTahran’da neşredilmiştir.

Ebu’l-Hasan el-Beyhakî (ö.1170)’nin, Târih-i Beyhâk[15]adlı eserindeSâmânîlerin, Gûr bölgesine yaptıkları sefer hakkında bilgiler bulunmaktadır.Ayrıca, Sâmânîler devrindeki ilmi yaşantıya dair muhtasar bilgilerverilmektedir.

Özellikle Sâmânîlerin ilk dönemlerinde Taberistan’da meydana gelenmücadelelerin anlatımında, bu bölgenin tarihi hakkında kaleme alınmış olaniki eserden geniş ölçüde faydalandık. Bunlardan ilki İbn İsfendiyar(ö.1216)’ın Târih-i Taberistan[16] adlı eseridir. İkincisi ise, Zahirüddin el-Mar‘aşî (ö.1487)’nin Târih-i Taberistan u Rûyan u Mazenderan’ıdır[17]. Heriki eser de, bölgenin hakimi durumundaki Seyyidler ve daha sonra kurulanZiyârî-lerle, Sâmânîler arasındaki mücadeleler konusunda orjinal bilgileriçermektedir. Ancak, el-Mar‘aşî’nin eseri, İbn İsfendiyar’ın Târih-iTaberistan’ına nispeten daha muhtasardır.

Sâmânîler Devleti’nin büyük kentlerinden biri olan Semer-kand’ın tarihi ileilgili çeşitli eserler kaleme alınmıştır. Bunlardan biri, Ebû Hafs Ömer el-Nesefî (ö.1142)’nin el-Kand fî zikri Ulemâi Semerkand’ıdır[18]. Eserde,Semerkand’da yetişmiş yada şehri ziyaret etmiş alimlerin kısabiyografilerinin yanında şehrin mahalleleri hakkında bilgi bulmakmümkündür. Ayrıca, Sâmânî devlet teşkilatında görevli bazı memurlarla ilgilinotları, bu eser sayesinde elde edebildik. Daha önce yazılan, Ebu’l-AbbasCa’fer b. Muhammed el-Müstağfirî el-Nesefî (ö.1041)[19] ve Ebû Sa’dAbdurrahman b. Muhammed el-İdrisî (ö.1014)[20] tarafından yazılan Târih-iSemerkand adlı iki eser ise zamanımıza gelmemiştir.

Çalışmalarımız sırasında sıkça başvurduğumuz kaynaklardan biri deİzzeddin Ali b. Muhammed b. el-Esîr (ö.1233)’in el-Kâmil fi’l-târih’dir[21].

Page 18: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Arapça kaleme alınan eserde, Sâmânîler dönemi olaylarının anlatımındageniş ölçüde el-Sellamî’nin eserinden faydalanılmıştır. İbn el-Esîr,Sâmânîlerin batıda Büveyhîlerle yaptıkları mücadeleleri anlatırken Iraklıtarihçilerin rivayetlerine de yer vermiştir. Bu, onun objektifliğe verdiği önemigöstermekte ve bize bilgileri karşılaştırma yapma imkanı sağlamaktadır. el-Kâmil yıllara göre tertip edilmiştir. Eserde her yılın sonunda, o sene içindemeydana gelen doğal felaketler, vefat eden alimler, yıl içinde meydana gelendiğer olaylara dair kısa notlar vardır. Çalışmamız içerisinde yer alan DoğalFelaketler adlı konunun yazımında geniş ölçüde bu notlardan faydalandık.

Sâmânîler hakkında bilgi veren XIII. yy.’a ait bir diğer çalışma ise Tabakât-ı Nâsırî’dir[22]. Minhâceddin Osman b. Muhammed el-Cüzcânî (ö.1261’densonra)’nin Farsça kaleme aldığı bu eserde Sâmânîler tarihinin anlatıldığı ayrıbir bölüm yer almaktadır. Ancak, Sâmânî hükümdarlarının şahsî portreleridışında diğerlerinden farklı bir bilgi yoktur.

İlhanlı veziri Reşidüddin Fazlullah (ö.1318)’ın Câmiü’l-tevârih’inde[23],Sâmânîlerin menşeini Oğuzlara dayandıran bir rivayet yer almaktadır. Ancak,bu bilgiyi nereden aldığı konusunda bilgi vermemesi aktardığı rivayetkonusunda çeşitli şüphelere yol açmaktadır. Bunun dışında eserdeSâmânîlerle ilgili orijinal bir bilgi yoktur.

Hamdullah el-Müstevfî (ö.1350), Sâmânîlerden çok sonraları yaşamışolmasına rağmen Târih-i Güzide[24]sinin bu ailenin menşei hakkında diğerkaynaklarda bulunmayan bilgiler vermektedir. Nitekim, Sâmânîlerin atası,Sâmân-hûdat’ın Eşnas şehrinden olduğuna hakkındaki rivayet Hamdullah el-Müstevfî tarafından aktarılmaktadır. Büyük ölçüde Reşidüddin Fazlullah’ınCâmiü’l-tevârih’ine dayanmasına rağmen, Reşideddin tarafından aktarılanSâmânîlerin Türk olduğuna dair rivayet Târih-i Güzide’de yer almaz. Bununyerine Hamdullah el-Müstevfî, bu aileyi Behram Çubin’e bağlayan bir şecerevermiştir.

Timurlular dönemi tarihçilerinden biri olan Mirhond (ö.1498)’un Ravzatü’l-safâ� adlı eserinin IV. cildinde Sâmânîlere ayrılmış bir bölümbulunmaktadır. Bu bölüm daha önceki yazarların verdikleri bilgilerdenderlenmiştir. Ancak, Horasan valisi Ebû Ali b. Muhtac isyanının anlatımındaolduğu gibi bazı farklı bilgiler sunması ve diğer kaynaklarda verilen bilgilerikontrol etme imkanı sağlaması nedeniyle çalışmamızda bu eseri de kullandık.

Page 19: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Mirhond’un torunu Gıyaseddin Hondmir tarafından yazılan Düstûru’l-vüzera[25] adlı eser de çalışmamız sırasında kullandığımız kaynaklar arasındayer almıştır.

B) Tabakâtlar, Ansiklopedik Eserler

Uzun yıllar Sâmânîlerin dîvân teşkilatında çalışan Ebû AbdullahMuhammed el-Harizmî (ö.997)’nin Mefâtihu’l-ulum[26]adlı eserinde,Nerşahî’de adı geçmeyen bazı devlet dîvânlardan bahsedilir. Sâmânî devletteşkilatındaki Dîvânü’l-ma‘ (Su Dîvânı) ile Dîvânü’l-Ceyş (Ordu Dîvânı)’nınvarlığını el-Harizmî’nin verdiği bilgilerden öğreniyoruz. Ancak, bu kitapdîvânlarla ilgili çok kısa bilgi verir ve daha çok dîvânlarında kullanılanterimler üzerinde durur. Bunda el-Harizmî’nin, eserini daha çok devletdîvânlarında görev alacak memurların işlerinde kolaylık sağlayabilmelerimaksadıyla teknik terimleri anlattığı bir şekilde tasarlamasının etkisivardır[27]. İslamiyetin ilk dört asrı içindeki bilimsel faaliyetler konusundabugün elimizdeki en önemli kaynak durumundaki İbn el-Nedim (ö.1010)’inel-Fihrist’i[28], çalışmamız açısından bazı önemli notlar içermektedir. Bueserden, II. Nasr’ın şiiliğine dair rivayet ile bazı alimler ve eserleri hususundafaydalandık. Ayrıca, el-Fihrist’de yer alan Maniheistlerin anlatıldığı bölüm,bunların Sâmânî topraklarındaki faaliyetlerini ve Sâmânîlerin bu dininmensuplarına bakışını yansıtması açısından bizim için değerlidir.

Sâmânîler döneminde tasavvufun gelişimi ve bu sırada yetişen önemlimutasavvıflar konusunda ağırlıklı olarak Ebû Abdurrahman el-Sülemî(ö.1021) tarafından kaleme alınan eserlerden istifade ettik. Onun, Risaletü’l-melâmatiyye[29] ve Kitâbü Fütüvve[30] adlı eserleri, Sâmânîler devrindeHorasan ve Mavera-ünnehir’de etkili olan Melametiyye tarikatı ve fütüvvethakkında yazılmış ilk eserlerdendir.

Bize, Melamîler ve tasavvufî manadaki fütüvvet ile ilgili değerli bilgilervermektedir. el-Sülemî’nin, çalışmamız sırasında faydalandığımız bir diğerkitabı, mutasavvıfların biyografilerini anlattığı Tabakâtü’l-Sufiyye’dir[31].Kendisi de, Sâmânîlerin son dönemlerinde yetiştiği için, bu eseri birinci eldenkaynak durumundadır. Yine, Sâmânîlerin çağdaşı olarak kabuledebileceğimiz Ebû Nuaym el-İsfahanî (ö.1038)’nin Hilyetü’l-evliya’sı[32]

Sâmânîler döneminin mutasavvıflarının hayatlarını anlatan bir diğer önemli

Page 20: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

kaynaktır. Ayrıca bu konuda, el-Hücvirî (ö.1064’den sonra)’nin Keşfü’l-Mahcûb[33] adlı eserinden, el-Kuşeyrî (ö.1072)’nin Risaletü’l-Kuşeyriye diyebilinen el-Risale’sinden[34], Feridüddin Attar (ö.1221)’ın Tezkiretü’l-evliya[35]ve İbn Mülakkin (ö.1401)’in Tabakâtü’l-evliya[36] adlı eserlerindenistifade ettik.

Abdülmelik b. Muhammed el-Seâlibî (ö.1038)’nin Yetimetü’l-dehr’inde[37],Sâmânîler coğrafyasında yetişmiş yada buraları ziyaret etmiş şairlerinbiyografileri ve şiirlerinden örnekler yer almaktadır. Ancak, bundan dahaönemlisi kitabın bize, Nerşahî’nin ve el-Harizmî’nin dîvânlar hakkındaverdikleri bilgileri tamamlama imkanını vermesidir.

Zira, Yetimetü’l-dehr’de şairlerin biyografilerinin yanında eğer devletkademelerinde görev almışlar ise, bu görevleri de belirtilmiştir. Bu sayedeçalışmamızda, berîd amili, dîvân katibi, Dîvân el-Resâil başkanı v.b. dîvângörevlileri hakkında örnekler verebilme imkanına sahip olabildik. Ayrıca, bueser, Sâmânîler döneminde Arapça şiirler yazan şairler hakkında bilgi verenbaşlıca kaynağımızdır.

Bunlardan başka, el-Birunî (ö.1048)’nin Asarü’l-bakiye[38]adlı eserindeMaveraünnehir’de İslamiyetin dışında varlığını sürdüren çeşitli dinler vebunların mensuplarına dair bilgiler yer almaktadır. Yine, Tahdidü nihayati’l-emakin[39]adlı eseri, bilgilerimizin çok kısıtlı olduğu Sâmânîler devrindekiastronomi çalışmaları hakkında değerli bilgiler vermektedir.

Kaşgarlı Mahmud (ö.1074)’un Divan-ı Lugati’l-Türk’ünden[40] Sâmânîlerinşecerelerinde geçen bazı isimlerin manalarının açıklanması hususundafaydalandık.

Nizamî-i Aruzî (ö.1156)’nin Çehar Makale[41]adlı eseri bazı kronolojihatalarına rağmen, Sâmânîlere ait bazı orijinal ve ilginç bilgiler içermektedir.

el-Sem’ânî (ö.1167)’nin Kitâb el-ensâb[42]adlı eserinde, Buhara veSemerkand gibi Sâmânîler döneminin önemli şehirleri, bunların mahallelerive bağlı kasabalar hakkında bilgiler bulunmaktadır. Kitapta ayrıca, X. yy.’daHorasan ve Maveraünnehir’de yetişen alimler, Sâmânî devlet teşkilatındagörev alan kişiler hakkında muhtasar bilgiler yer almaktadır.

Bu dönemde yetişmiş Farsça şiirler yazan şairler için ağırlıklı olarak el-

Page 21: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Avfî (ö.1235’den sonra)’nin Lübab el-elbab’ından[43] faydalandık. Ayrıca,Cevâmiü’l-hikâyât[44]adlı eserinin içinde bulunan Sâmânîlerle ilgili bazıkıssalardan istifade ettik. X. yy.’da Horasan ve Maveraünnehir’de yetişmiş veeserler vermiş hadisçi, fakîh ve kelamcılar ile ilgili olarak çeşitli tabakâtkitaplarında bilgiler mevcuttur.

Bu konuda Hanefî ve Şafiî alimlerin biyografilerinden bahseden tabakâtlarvardır. Çalışmamız sırasında Şafiî alimlerin biyografîleri için İbn Salâh(ö.1245)’ın Tabakâtü’l-fukahai’l-şafiiyye’si[45], el-Sübkî (ö.1370)’ninTabakâtü’l-şâfiyyeti’l-kübra[46] adlı eseri, el-İsnevî (ö.1370)’nin Tabakâtü’l-şafiiyye[47] ve İbn Kâdî Şuhbe (ö. 1448)’nin Tabakâtü’l-fukahai’l-şafiiyye[48]adlı eserlerinden Hanefî alimleri için Ebu’l-Muîn el-Nesefî(ö.1114)’nin el-Tabsiratü’l-edille fi usuli’l-din[49], Abdülkadir b. Muhammedel-Kureşî (ö.1373)’nin el-Cevahirü’l-mudiyye fi tabakâti’l-hanefiyye[50], İbnKutluboğa (ö.1474)’nın Tâcü’l-teracim fi tabakât el-hanefiyye[51], Leknevî(ö.1887)’nin el-Fevâidü’l-behiyye fi terâcimi’l-hanefiyye[52] adlı eserleribaşvurduğumuz kaynaklar olmuştur.

Bunların dışında İbn Hallikan (ö.1282)’ın Vefeyâtü’l-a’yân ve enbâüebnâ’el-zaman’nı[53] ile el-Zehebî (ö.1347)’nin Siyerü a’lâmi’l-nübelâ� veTezkiretü’l-huffâz[54]adlı eserlerinde, her iki mezhebe mensup alimlerinbiyografileri verilmiştir.

Sâmânîler döneminde felsefe, tıp, matematik gibi aklî ilimler konusundaçalışan alimler hakkında Ebu’l-Hasan el-Beyhakî’nin Tetimmetü’l-sıvan el-hikme[55], Târihü hukemai’l-İslam[56] adlı eserlerinden, el-Kıftî (ö.1248)’ninİhbâr el-ulemâ bi ahbâr el-hukemâ’[57] adlı eserinden ve İbn Ebî Usaybia(ö.1270) Uyûn el-enbâ fî tabakât el-etibbâ’sından faydalandık[58].

Ayrıca, Katib Çelebi’nin Keşf-i zünun[59]adlı kitabından Sâmânîlerdöneminde kaleme alınan çeşitli ilim dallarındaki eserler ve müelliflerikonusunda istifade ettik.

C) Coğrafî Kaynaklar

X. yy. İslam coğrafya literatürünün altın çağıdır. Bu asırda çok sayıdabüyük coğrafyacı yetişmiştir. Bunlar, İslam dünyasında uzun seyahatlere

Page 22: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

çıkmışlar, pek çok bölgede incelemeler yapmışlardır. Gezdikleri bölgelerhakkında ayrıntılı ve ilgi çekici bilgiler vermişlerdir. Bu bölgelerin en baştagelenleri arasında Sâmânîlerin hakim oldukları Horasan, Maveraünnehir veHarizm bölgeleri vardır.

Bu coğrafyacılardan ilki, İbn Hurdâdbih (ö.912’den sonra)’dir. Kitâb el-mesâlik ve’l-memâlik[60]adlı eseri Sâmânîler açısından erken devirkaynaklarından biri olmasına ve fazla bilgi içermemesine rağmen,hükümdarların lakap ve unvanlarına dair bölümü nedeniyle bizim içindeğerlidir. İbn Hurdâdbih’in bu konuda verdiği bilgiler, kaynaklardaSâmânîlere ait soy zincirlerinde (şecerelerde) geçen isimler konusundakarşılaştırma yapma imkanını vermektedir. Ayrıca, Abbasîlerin HarâcDîvânı’nda başkanlık yapmış bir kişi olması dolayısıyla, Horasan veMaveraünnehir’in vergi gelirleri hakkında önemli bilgiler sunmaktadır. el-Ya’kubî (ö.905)’nin Kitâbü’l-büldân[61]adlı eseri, Sâmânîlerin erkendöneminde yazılmış bir diğer coğrafya kitabıdır. Bu eserde, tarımsalfaaliyetler ve vergi gelirleri hakkında değerli notlar bulunur. İbn Fakîh el-Hemedanî (ö.913’den sonra) tarafından kaleme alınan Kitâb el-Büldân’dan[62] da ise, sadece Semerkand şehri hakkında ayrıntılı bilgi vardır.

Bunların yanında 921 senesinde Abbasî halifesi Muktedir tarafındanMüslümanlığı yeni kabul eden İtil Bulgar hükümdarına gönderilen elçilikheyetinde yer alan İbn Fazlan, bu seyahati sırasında geçtiği bölgelerin halkını,adet, gelenek ve göreneklerini aktaran el-Rıhle (Seyahatnâme)[63] adlı değerlibir eser kaleme almıştır. Eserde, yolculuğu sırasında uğradığı başkent Buharave buradaki ikameti sırasında görüştüğü II. Nasr ve veziri el-Ceyhanî, yineyolculuğu sırasında geçtiği Sâmânî toprakları, kullanılan bazı paralarhakkında bilgiler vermiştir.

İbrahim b. Muhammed el-İstahrî (ö.957’den sonra) Kitâbü’l-memâlik el-mesâlik[64] adlı eserinde Sâmânîler dönemindeki Horasan veMaveraünnehir’deki sosyal yaşantı, ekonomik faaliyetler, şehirler arasındakimesafeler konusunda önemli bilgiler vermektedir. Ayrıca, Sâmânîlerdöneminin ünlü alimlerinden biri olan Ebû Zeyd el-Belhî’nin coğrafyaya dairyazdığı Suvarü’l-ekâlim adlı kayıp eserinden geniş ölçüde faydalanmıştır.

el-İstahrî’nin coğrafya konusundaki kitabı İbn Havkal (ö.977’den sonra)tarafından geliştirilmiştir. İbn Havkal, Sûret el-arz[65]’ını el-İstahrî’nin

Page 23: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

yukarıda aktardığımız eseri üzerine bina etmiştir. Uzun bir müddet Horasanve Maveraünnehir’i gezen İbn Havkal bölgedeki şehirleri, buralardaki halkınyaşantısını, ekonomik ve ticarî faaliyetleri canlı bir şekilde anlatmaktadır.Özellikle, Sâmânîlerin doğu sınırında yer alan bölge ve şehirler hakkında el-İstahrî’ye nispeten daha ayrıntılı bilgiler vermektedir. Eserde, Sâmânîlerinaskerî ve idarî teşkilatlanmasına dair diğer kaynaklarda bulunmayan çokönemli notlar mevcuttur. Ayrıca, Maveraünnehir’deki tarımsal faaliyetlerincan damarı olan kanallar hakkında da ayrıntılı bilgi vermektedir.

Horasan ve Maveraünnehir’de uzun bir süre kalmış ve buralar hakkındatafsilatlı bilgiler vermiş bir diğer coğrafyacı ise el-Makdisî (ö.985’densonra)dir. Onun Ahsenü’l-tekâsîm[66]adlı eseri, İbn Havkal’ın kitabındansonra birlikte bu bölge hakkında en geniş bilgi veren ikinci kaynaktır.Ahsenü’l-tekâsîm’de, Horasan ve Maveraünnehir’deki şehirlerin tasvirindenbaşka, toplanan vergilere, Sâmânî hükümdarlarına, bunların vezir vehâciblerine dair kısa notlar bulunmaktadır. I. Abdülmelik’in ölümündensonra, oğlu Nasr’ın bir günlük saltanatını bize aktaran yegane kaynaktır.Yine, bölge halklarının giyim tarzı, dinî mezhepler arasındaki ilişkiler, gezip-gördüğü şehirler halkının mizaç ve karakter özellikleri hakkında da değerlibilgiler içermektedir.

X. yy.’da yazılmış bir başka coğrafya eseri, yazarı bilinmeyen Hudûd el-Alem’dir[67]. Eserde, Horasan ve Maveraünnehir şehirleri hakkında kısabilgiler verilmektedir. Bunun dışında kitabı İngilizceye çeviren V. Minorskyverilen bilgileri başka kaynaklardan aldığı bilgilerle zenginleştirmiştir.

Yakut el-Hamavî (ö.1229), Mü’cemü’l-büldân[68] adlı eserinde,kendisinden önceki coğrafyacıların verdikleri bilgilerden ve seyahatnotlarından faydalanarak kaleme almıştır. Bu nedenle çalışmamız içerisindefazla kullanılmamış olup, sadece Buhara ve Semerkand şehirlerinde yer alanmahalle ve sokaklar ile Penchir’deki gümüş yatakları ve bunların işletilmesibahislerinde faydalanılmıştır. Ayrıca Yakut’un, İrşad el-erîb ilâ marifet el-edîb[69] adlı eserinden dönemin alim, şair ve edîplerinin biyografilerihususunda istifade edilmiştir. Hamdullah el-Müstevfî (ö.1350)’nin Nüzhet el-kulûb[70] adlı coğrafya kitabı da faydalandığımız kaynaklar arasında yeralmaktadır.

D) Araştırma Eserleri ve Makaleler

Page 24: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Barthold’un Moğol İstilasına Kadar Türkistan[71], adlı kitabı Sâmânîlertarihi konusunda öncelikli olarak başvurduğumuz çalışmalardan biriolmuştur. Tarihî olayların gelişimi hakkında verilen bilgilerin yanında,kitabın ilk bölümünde Maveraünnehir coğrafyası anlatılmaktadır. Çalışmamızsırasında, Barthold’un Orta Asya Türk Tarihi Hakkında Dersler[72] ve İslamMedeniyeti Tarihi[73] adlı kitaplarından da faydalandık. Bunlardan ikincisiM. Fuat Köprülü tarafından yapılan tercümenin yanında notlarlagenişletilmiştir. Her iki çalışmadan da, Sâmânîler devrinde kültürel hayat veSâmânî topraklarında yaşayan gayri müslim halk konularında istifade ettik.Müellifin “Orta Asya’da Moğol Fütühatına Kadar Hıristiyanlık” adlımakalesi, L. Ligeti’nin Bilinmeyen İç Asya’sında[74] verilen bilgilerle birlikteSâmânîlerin Hıristiyan ve Maniheist tebaları hakkında en çokfaydalandığımız iki çalışmadır.

Bunun dışında, Sâmânîlerin siyasî tarihi ile alakalı yapılan araştırmabaktığımızda özellikle şu üç isim karşımıza çıkmaktadır. Bunlardan ilki R.N.Frye’dır. Nerşahî’nin eserini İngilizceye tercüme etmesinin yanında,Sâmânîler Devleti’nin başkenti Buhara’nın kuruluşundan itibaren tarihini,sosyal ve kültürel gelişimini ele aldığı Bukhara[75] adlı bir kitabı vardır.Büyük bir bölümü Sâmânîler dönemine ait olan kitap bizim açımızdanönemli bir çalışmadır. Sâmânîler Devleti’nin tarihi yanında, bu dönem içindeşehirdeki sosyal ve kültürel gelişim ile dîvânlar hakkında bilgilervermektedir. Frye’ın “The Samanids”[76] adlı makalesi ve bunun H.D. Yıldıztarafından yapılan Türkçe tercümesi, çalışmamızın başlangıç safhasındakigelişimi ve kaynaklarımızın genişletilmesi açısından büyük yarar sağlamıştır.el-Hakîm el-Nisaburî’nin Târih-i Nisabur’unun günümüze ulaşan kısımlarıda Frye tarafından bir makale halinde derlenmiştir[77]. Nisabur şehrininmahalleleri hakkındaki bilgilerimiz büyük ölçüde bu makaleyedayanmaktadır. Frye, siyasî tarihinin yanında Sâmânîler dönemindekiedebiyat ve dil konusunda da makaleler kaleme almıştır. “The ArabicLanguage in Khurasan”[78] ve “Development of Persian Literature under theSamanid and Qarakhanids”[79] adlı makalelerinde ağırlıklı olarak SâmânîlerDevleti’nin resmi dilinin Farsça olduğu tezini savunmaktadır. Ancak, bu tammanasıyla doğru bir tespit değildir. Bu konuyla ilgili düşüncelerimiziçalışmamız içinde aktarmaya çalıştık.

C.E. Bosworth’un The History of Saffarids of Sistan[80]adlı kitabından

Page 25: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Sâmânîlerin, Sistan bölgesinin hakimiyeti için verdikleri mücadelelerkonusunda faydalandık. The Ghaznavids, Their Empire in Afghanistan andEastern Caliphate (994-1040)[81], Sâmânîlerin son 25 yılına damgasını vuranGazneliler Devleti ile alakalı önemli bir çalışmadır. Bosworth’un “AnAlleged Embassy from the Emperor of China to the Amir Nasr b. Ahmad, AContribution to Samanid Military History” adlı makalesi[82] çalışmamızaçısından çok büyük öneme sahiptir. Makale, Kadı Ebu’l-Hüseyn Ahmed b.el-Zübeyr’in el-Zahâir ve’l-tuhaf adlı eserinde verilen, II. Nasr dönemindeÇin’den Sâmânî topraklarına gelen elçilik heyetinin hikayesiyle ilgilibölümünün tercümesidir. Bu makale sayesinde, Sâmânîler Devleti askerîteşkilatı konusunda oldukça önemli bilgilere sahip olabilmekteyiz. “TheArmies of Saffarids”[83] adlı makalede ise, Sâmânîlerin çağdaşı SaffarîlerDevleti’nin ordusu ele alınmıştır. Bu makaleden, her iki devletin askerîteşkilatlanmasının birbiriyle benzerlikler içerebileceği düşüncesiylefaydalanmaya çalıştık. Aynı yazarın, “The Rulers of Chaghaniyan in Earlyİslamic Times”[84], adını taşıyan makalesi Sâmânîler Devleti tarihinde önemliroller üstlenmiş ve uzun bir süre Horasan valiliği görevini ellerinde tutmuşolan Muhtacoğulları ailesi hakkında kaleme alınmıştır. Bosworth’unbunlardan başka konumuzla ilgili çeşitli makale ve ansiklopedimaddelerinden istifade ettik.

Erdoğan Merçil’in, Sâmânîler döneminin ünlü kumandan ailesiSimcûrîlerin önemli simaları hakkında yazdığı makalelerinden[85] çalışmamızsırasında azamî ölçüde istifade etmeye çalıştık. Merçil’in, Simcûrîlerinharicinde dönemin bir diğer ünlü kumandan ailesi Muhtacoğullarına dairkaleme aldığı “Muhtac-oğulları”[86] adlı makaleden, Bosworth’un aynı aileile ilgili makalesiyle birlikte, II. Nasr ve I. Nuh dönemi olaylarının anlatımısırasında geniş ölçüde faydalandık. “Karategin Ailesi”[87] ve “SâmânîlerDevletinde Türklerin Rolü”[88] isimli makaleleri de, çalışmamız sırasındasıkça başvurduğumuz araştırma eserleri arasındadır. Merçil’in, İsmail b.Ahmed’den, İsmail el-Muntasır’a kadar geçen süre içindeki olaylarda birinciderecede rol oynayan bu kumandanlar hakkında kaleme aldığı makalelertezimizin siyasî bölümünün şekillenmesinde önemli rol oynamıştır. İlkMüslüman Türk Devletleri Tarihi[89] ve Gazneliler Devleti Tarihi[90]adlıkitapları Merçil’in yararlandığımız diğer çalışmalarıdır.

Luke Treadwell’in “İbn Zafir al-Azdî’s Accaunt of Murder of Ahmad b.

Page 26: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

İsmail al-Samani and Succesion of his son Nasr”[91] adlı çalışmasından, gerekAhmed b. İsmail’in gulâmları tarafından öldürülmesi hakkındaki genişrivayet ve gerekse teşkilat tarihi konusunda makalede mevcut örneklerhususunda faydalandık. Makalede ele alınan rivayet, bir çok bakımdan diğerkaynaklarda verilen bilgilerle uyum göstermektedir. Ancak, Simcûr el-Devâtî’nin, anlatılan olayların gelişimindeki rolüne biraz şüphe ile yaklaşmakgerekmektedir.

Zira, diğer bütün kaynakların ortak olarak birleştikleri gibi Simcûr el-Devâtî, Ahmed b. İsmail’in öldürülmesi sırasında Sistan valiliği görevinisürdürmekteydi. Ancak, onun öldürülmesinden sonra Sistan’da patlak verenisyanın sonrasında bölgeyi bırakarak geri dönmek mecburiyetindekalmıştı[92]. Bunun yanında, bütün çabalarımıza rağmen Treadwell tarafından1991’de Oxford Üniversitesi’nde yapılmış The Political History of theSâmânîd State adlı basılmamış doktora tezine ulaşmayı başaramadık.

Ancak, kanaatimizce bu çalışma başlığından anlaşıldığı üzere Sâmânîlerinsiyasî tarihi konusunda hazırlanmış olmalıdır. Bizim çalışmamız ise, siyasîtarihin yanında devlet teşkilatı, kültürel, sosyal ve ekonomik ve ilmî hayatkonularını da kapsamaktadır. Yine Maurice Lombard’ın İlk Zafer Yıllarındaİslam[93]adlı çalışmasının içinde Sâmânîler devrindeki ticaret, edebîgelişmeler konusunda bilgiler bulunmaktadır.

Bu devletin hakim olduğu coğrafyanın özelliklerini, halkının yaşayışını,gelenek-göreneklerini aktaran coğrafî kaynakların tahlilinde, bunlarda adıgeçen bazı şehirlerin yerinin tespitinde Guy Le Strange’nin The Lands ofEastern Caliphate[94] adlı eserinden geniş ölçüde faydalandık. RamazanŞeşen’in İslam Coğrafyacılarına Göre Türkler ve Türk Ülkeleri[95] adlıkitabının son bölümünde (s.212-272 arasında) verilen İbn Havkal veMakdisî’nin eserlerinin Maveraünnehir ile ilgili kısımlarının tercümeleriçalışmamız açısından son derece faydalı oldu. Bize büyük kolaylık sağladığıgibi, bu iki eserde geçen yer isimlerinin doğruluğunu tahlil imkanı sağladı.Bunların yanında, Hudûd el-Alem’in İngilizce tercümesini yapan V.Minorsky’nin verdiği notlar ve açıklamalara, Fuat Sezgin’in editörlüğündeçıkartılan İslamic Geography serisinin ilgili ciltlerine[96], DİA ve İA’nınmaddelerine başvurduk.

Kaynaklarda aktarılan bilgilerin en önemli tamamlayıcısı durumundaki

Page 27: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

nümizmatik konusunda ise, İbrahim ve Cevriye Artuk’un İslamî SikkelerKataloğu[97], Florian Schwarz’ın Sylloge Numorum Arabicorum Tübingen,Gazna / Kabul XIV d - Hurâsân IV[98], G.C. Miles’in The NumismaticHistory of Rayy[99], M. A., Broome’un A Handbook of Islamic Coins[100],Elena Davidovich’in “Barab, Newly Discovered Central Asian Mint underthe Samanid and Anushteginids”[101], “The Samanid Coins, Coined inQuba”[102] adlı çalışmalarından geniş ölçüde faydalandık.

Sâmânîler dönemindeki mevcut kelam ekolleri konusunda ağırlıklı olarakMontgomery Watt’ın İslam Düşüncesinin Teşekkül Devri[103], BekirTopaloğlu’nun Kelam İlmi[104], A.S. Tritton’un İslam Kelamı[105] adlıçalışmalarından istifade ettik. Bunun yanında, bu ekoller hakkında yazılanansiklopedi maddelerini kullandık. Bu dönemin iki büyük kelamcısı olan el-Maturidî ve İbn Fûrek ile ilgili yapılmış Yusuf Şevki Yavuz’un İslamAkaidinin Üç Şahsiyeti[106] adlı çalışması ile M. Said Yazıcıoğlu’nun“Maturidî Kelam Ekolünün İki Büyük Siması; Ebû Mansur el-Maturidî veEbu’l-Mu‘in el-Nesefî”[107] isimli makalesinden adı geçen alimlerininanlatımı sırasında büyük ölçüde istifade ettik.

Ömer Rıza Doğrul tarafından Türkçeye tercüme edilen Ebû Abdurrahmanel-Sülemî’nin Risaletü’l-Melâmetiyye[108]adlı ese-rininin giriş bölümündemütercimin, melamîliğin gelişimi hakkında verdiği malumattan geniş ölçüdefaydalandık. Yine, Sâmânîler devrinin en önemli tasavvufî ekolü olanmelamîlik hakkında Abdülbaki Gölpınarlı’nın Melâmîlik veMelâmîler[109]adlı bir çalışması bulunmaktadır. Çalışmamız sırasındakullanmaya çalıştığımız bu kitap, ağırlıklı olarak Melamîliğin Sâmânîlerdensonraki dönemler içindeki gelişimini aktarmaktadır. Bu dönemde yetişenmutasavvıflar konusunda DİA’nın ilgili maddelerinden de azamî ölçüdefaydalanmaya çalıştık.

Sâmânîler devrindeki ilmî ve edebî faaliyetler hakkında yukarıdabelirttiğimiz çalışmaların dışında R. Bulliet’in The Patricians ofNishapur’u[110], A.J. Arberyy’nin Classical Persian Literature’ı[111] ve C.E.Bosworth ile M.S. Asimov’un editörlüğünü yaptığı UNESCO tarafındançıkartılan History of Civilizations of Central Asia[112]adlı çalışmayıkullandık. Bulliet’in çalışması, Sâmânîlerin ikinci merkezi Nisabur’daki dinîyaşantı, Hanefî-Şafiî çekişmesi ve bunun yansımalarını aktarması açısından

Page 28: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

oldukça önemlidir.

Sâmânîlerin son dönemlerinde yetişen ve İslam biliminin en büyüksimalarından biri olan İbn Sînâ, Sâmânîler döneminde felsefe ve tıp ilimlerikonularının ağırlık noktasını oluşturmaktadır. İbn Sînâ’nın hayatı veçalışmaları konusunda Henry Corbin’in İslam Felsefesi Tarihi[113], HilmiZiya Ülken’in İslam Felsefesi[114], Macit Fahrî’nin İslam FelsefesiTarihi[115]adlı eserlerinden, Esin Kahya tarafından yapılan İbn Sînâ’nın el-Kanun fi’l-tıbb[116]adlı eserinin Türkçe tercümesinin giriş kısmından ve ilgiliansiklopedi maddelerinden istifade ettik. Fuat Sezgin’in Geshichte desArabischen Schrifttums’u ise, dönemin diğer filozof ve tabibleri konusundafaydalandığımız en önemli çalışmadır. Matematik ve astronomi konularındada, Sezgin’in aynı eserinin yanında Ebu’l-Kasım el-Kurbanî’ninZindeginâme-i Riyazidenan-ı Devreyi İslamî�, adlı çalışmasından istifadeettik.

Çalışmamız sırasında özellikle Sâmânîler döneminden kalan nümizmatik vearkeolojik materyaller konusunda çeşitli internet sitelerinden faydalandık.Bunlara dipnot ve bibliyografya içinde işaret edilmiştir.

Page 29: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

II) Sâmânîler Devletinin Coğrafyası

Sâmânîler Devleti, Maveraünnehir ve Horasan’ı içine alan çok geniş bircoğrafyada hüküm sürmüştür. Bu coğrafya günümüzde Özbekistan,Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Türkmenistan, İran ve Afganistanarasında paylaşılmış durumdadır. Bu topraklar o zaman Ceyhun’unötesindeki Maveraünnehir toprakları, Ceyhun’un batısındaki Horasantoprakları olmak üzere ikiye ayrılıyordu. Gerek Horasan ve gerekseMaveraünnehir yakasında toprakları bulunan Harizm bölgesi genellikleMaveraünnehir’in bir parçası sayılıyordu.

A) Maveraünnehir ve Harizm Bölgesi

Sâmânîler Devleti’nin başkenti Buhara, Maveraünnehir bölgesinde yeralmaktaydı. Coğrafî bir terim olarak Mâverâ-ünnehir[117], Seyhun (Sir Derya)ile Ceyhun (Amu Derya) nehirleri arasında kalan bölgeye verilen isimdir.Kelime manası olarak Arapça da “nehrin ötesi” anlamına gelmektedir.Mâverâünnehir güneyde Ceyhun Nehri, batıda Harizm ve Aral Gölü, kuzeydeSir Derya Nehri, doğuda Talas ve Fergana toprakları ile çevrilmiştir. Bu ikinehrin etrafındaki arazi de Maveraünnehir’den kabul ediliyordu. Ilımaniklimi, tarıma elverişli topraklarıyla yoğun nüfusa sahip bir bölgedir. Ayrıca,Türk ülkelerinden yapılan köle ve hayvan ticaretinin önemli noktalarındanbirini teşkil etmesi, Hindistan, Orta Asya ve Çin’den gelen ticaret yollarınınbatıya açılma noktası olması sebebiyle İslam dünyası içinde her zaman büyükbir öneme sahip olmuştur. Halkı başlangıçta Arî kökenli olmasına rağmen,siyasî açıdan daha çok Orta Asya’ya bağlı kaldığından zamanlaTürkleşmiştir. Maveraünnehir, ilk İslam fetihlerinin sonrasında, doğudakigayri müslimlere karşı savaşın yürütüldüğü bir suğur (sınır) bölgesi olmuştur.Bölge, Harizm’den İsficâb’a kadar Oğuz sınırı, İsficâb’dan Fergana’ya kadarKarluk sınırı ile çevrili olduğu için buraya gaza yapmak üzere İslamdünyasının dört bir tarafından gönüllüler gelirdi. Bu gönüllülerin ikametetmeleri için rıbatlar[118] inşa edilmişti. Bunlar askerî amaçlarla olduğu kadarticarî faaliyetler için de kullanılmaktaydı. İbn Havkal bölgedeki rıbatlarınsayısının 10.000’i bulduğunu söylemektedir[119].

Maveraünnehir bölgesinin batı sınırını oluşturan Ceyhun Nehri, gerek

Page 30: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

civarındaki toprakların verimliliği ve gerekse İran ve Türk hükümdarlarıarasında yapılan anlaşmalarda doğal sınır olarak kabul edilmesinden dolayıtarihte her zaman Seyhun’dan daha büyük bir öneme sahip olmuştur. Ayrıca,Maveraünnehir’in geneline yayılmış olan kanal sisteminin kaynağı olması daönemini bir kat daha arttırmaktadır. Değişik isimlerle adlandırılan[120]

Ceyhun Nehri, Pamir ve Hindikuş dağlarının birleştiği bölgeden doğar.Nehrin yukarı mecrası Ceryâb (Penc) Nehri olarak bilinir. Ceyhun doğduğuyerden Huttel’e kadar olan saha içinde kendisinden küçük diğer nehirler ilebirleşmektedir. Bunlar, Ceyhun üzerindeki önemli geçitlerden biri olanArhan’a varmadan Ceyhun ile birleşirler[121]. Daha sonra nehir, önce batısonra kuzey batı yönünde çöl boyunca ilerleyerek bir delta oluşturduktansonra Aral Gölüne dökülür[122]. Ceyhun’un, Aral Gölüne döküldüğü bumevkiye Halican denilmekteydi[123]. Burası ile Seyhun Nehri’nin AralGölüne döküldüğü yer arasında yaklaşık 10 günlük bir mesafebulunmaktaydı[124].

Mâverâünnehir bölgesinin Ceyhun’un yukarı mecrası üzerinde yer alan ilkeyalet merkezi Hulbuk olan, geniş ve dağlık bir arazi yapısına sahip Huttel(Huttelan) idi. Vahş bölgesi de idarî bakımdan Huttel eyaletine bağlıydı.Buranın başkenti Hulbuk’tan büyük olan Halâverd şehriydi. Andiçerağ,Levkend, Halaverd, Temliyat, Fargar ve Münk eyaletin diğer önemlişehirleriydi[125]. Eyaletin Abbasîlerin ilk dönemlerindeki harâcı(vergisi)193.300. dirhem idi[126].

Huttel ve Vahş eyaletlerinin ardından suları Ceyhun ile birleşen Kubadiyanve Vahşab nehirleri arasında kalan Kubadiyan bölgesi gelmekteydi. Bu küçükeyaletin merkezi Fazz şehriydi. Ceyhun üzerinde yer alan Uzec, Kevdigeçitleri de bu eyaletin sınırları içindeydi[127].

Kubadiyan’dan sonra Çağaniyân(Sağaniyan) eyaleti yer alıyordu. Eyaletinbaşşehri Çağan-rûd (Çağaniyan) nehrinin kıyılarından itibaren yükselendağların eteklerine kurulmuş olan Çağaniyan şehriydi. Şehir islam fetihleriöncesinde IV. ve V. yy.’lar arasında Türk asıllı Ak-Hun (Eftalit) devletinebaşkentlik yapmış olup ticarî ve stratejik açıdan mühim bir mevkide yeralıyordu.

Ak-Hunların hemen ardından bölge kaynaklarda Çağan-hûdat[128] (Sağan-hûdat) olarak adı geçen yerel hükümdarlar tarafından yönetilmeye

Page 31: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

başlanmıştı. 86/705 senesinde İslam hakimiyetine giren eyalet Sâmânîlerdevrinde Muhtâcoğulları tarafından idare ediliyordu. Bu dönemde eyaletinyıllık harâcı(vergisi) 48.520 dirhem idi[129]. Çağaniyan şehrinin yukarısında,Zamil ve Kubadi-yân nehirleri arasında güçlü kale ve tahkimatlara sahip olanŞûman ve Akharun şehirleri de idarî açıdan Çağaniyan eyaletine bağlıydı.Çağaniyan şehrinin yukarısında Vahşab ve Kubadiyan nehirlerinin arasındaküçük bir eyalet olan Vâşcird bulunuyordu. Buranın merkezi Kubadiyannehrinin kaynağının yakınlarındaki Vâşcird şehriydi. Abbasîler devrininbaşlarında eyaletin vergisi 1000 dirhem idi[130].

Çağaniyan’ın kuzeyinde Buhara ve Semerkand’a giden yol üzerinde Kiş veNesef şehirleri yer alıyordu. Kişş ile Çağaniyan arasında altı konaklık birmesafe vardı. Kişş verimli topraklarının yanısıra çukur bir arazide yer aldığıiçin bol miktarda turfanda meyve-sebze yetiştirilen bir yerdi. Ancak, iklimiinsan sağlığı açısından uygun değildi[131]. Buhara’ya 30 fersah mesafedekiNahşeb ise, düz bir arazi üzerinde kurulmuştu. Şehir özellikle yaz aylarındabüyük su sıkıntısı çekerdi[132]. el-Makdisî, buranın halkını karışık, ırkçı vemutaasıp olarak tasvir etmektedir[133].

Çağaniyan ve Huttel arasında Türk asıllı Kumîcîler yaşıyordu. Hırsızlık,yağmacılık ve köle ticareti ile geçinen bu savaşçı kabile aynı zamandahayvan sürüleri beslerdi. Kumîcîlerin Çağaniyan hudutları içinde yaşayanlarıŞuman ve Vâşcird arasında Saylakan bölgesinde, Huttel tarafındakiler iseTemliyat ve Munk şehirleri ve civarlarında yaşarlardı. Savaşçı bir kabile olanve dağınık halde her biri kendi beyinin idaresi altında yaşayan Kumîcîlergerektiğinde para karşılığı Çağaniyan ve Huttel emîrlerine askerî desteksağlarlardı[134].

Çağaniyan sınırları içinde kalmasına rağmen gerek stratejik ve gerekseticarî önemi dolayısıyla Tirmiz şehrini ayrı olarak ele almak gerekir. Şehir,Ceyhun Nehri’nin kuzey kıyısında Belh yolunun Zâmil nehriyle birleştiğinoktada kurulmuştu. Tirmiz’in karşısında Ceyhun üzerinde Aral Peygamber(Orta Aral)[135] adası bulunuyordu. Şehir, kuzeyden güneye giden ticaretyolunun merkez noktalarından birini teşkil etmektedi. Ayrıca, merkezîkonumu ve yukarıda bahsettiğimiz adanın varlığı dolayısıyla Ceyhun Nehriüzerindeki en önemli geçiş noktalarından biri idi[136].

Tirmiz’in sonrasında Ceyhun’un sol yakasında Zemm ile onun hemen

Page 32: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

karşısında Ahsisek şehirleri vardı. Bu noktadan başlayarak Ceyhun nehrindensulama amaçlı olarak yararlanılmaya başlanırdı. Her iki şehir idarî açıdanMâverâünnehir’e bağlıydı[137]. Bu iki şehrin ardından Ceyhun üzerindeki enönemli geçiş noktası olan ve Horasan yakasında yer alan Amul (Çarçuy)[138]

şehri bulunuyordu. Amul’un hemen karşısında ise, Buhara’ya bağlı Firebrkasabası yer alıyordu.

Çalışmamızın içinde tafsilatlı bir şekilde anlatılacak olan Buhara veSemerkand şehirlerinin arasında Suğd (Zerafşan) Nehrinin suladığı genişSuğd (Zerafşan) Vadisi yer almaktaydı. Burası verimli toprakları vebütünüyle yeşillerle bezenmiş mükemmel manzarası ile dünyadaki dörtcennet bahçesinden biri olarak kabul edilirdi[139].

Ceyhun’dan sonra Maveraünnehir’i çevreleyen ikinci nehir olan Sir DeryaX. yy’da müslüman ülkeleri ile henüz müslüman olmamış Türk ülkelerinibirbirinden ayıran doğal bir sınır durumundaydı. Bu nehir, GreklerceYaxartes, Türkler tarafından Yinçi-Ögüz, Çinlilerce Yao-şa veya Yo-şa,Araplar tarafından Seyhun adıyla bilinmekteydi. Yine Arap coğrafyacılarnehrin üzerinde yer alan bölge ve şehirlere nispeten Sir Derya’yı Şaş Nehri,Hocend Nehri, Ahsiket Nehri olarak isimlendirmişlerdir. Sir Derya Nehri, ikiyukarı kolu olan Kara Derya ve Narin (Haylam) ırmaklarının birleştiğinoktadan Aral Gölüne döküldüğü yere kadar 2.800 km.’lik bir yolkatediyordu[140]. Narin ve Kara Derya arasındaki bölge yerli halk tarafındanMiyan-rûdan (iki su arası) olarak bilinirdi. Nehir kaynağını aldığı Ferganasınırları içinde ilk önce güney batı yönünde akarken, daha sonra kuzey batıyayöneliyordu. Sir Derya, üzerinde gemi işlemesine müsait olmasına rağmen,sulama olanakları bakımından büyük bir öneme sahip değildi. Ayrıca,Ceyhun gibi verimli bir delta arazisi yoktu. Sir Derya nehri üzerindeki ilkeyalet olan Fergana geniş bir alana yayılmış olup genellikle dağlık bir araziyapısına sahipti. Fergana’nın merkezi Sir Derya Nehri’nin kuzeyinde düzlükbir mevkide yer alan Ahsiket şehriydi[141]. Kuba, Özkend, Uş eyaletin diğerönemli şehirleriydi. el-Makdisî bu eyaleti üç ana bölgeye ayırmıştır[142].Fergana’nın Sâmânîler zamanında ödediği yıllık vergi 280.000 Muhammedîdirhem idi[143].

Uşrusana eyaletinin merkezi Buncikes (Bencikes)[144] şehriydi. Zamin,Dizek ise, eyaletin diğer önemli şehirleriydi. Yine eski dönemlerde idariaçıdan ayrı bir eyalet olarak kabul edilen ve üzerinde bir çok müstahkem

Page 33: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

mevki ve köy bulunan Buttam dağları da, X.yy’da Uşrusana eyaletine bağlıkabul ediliyordu[145].

Uşrusana’dan sonra Sir Derya Nehrinin her iki yakasında coğrafî birbütünlük teşkil eden Şaş ve İlak eyaletleri yer alıyordu. Düz bir arazide yeralan Şaş, Maveraünnehir’deki en geniş eyalet durumundaydı. Şaş’ın merkezibugün Taşkent (Özbekistan Türk Cumhuriyetinin başkenti) olarak bilinenBunkes (Binkes)[146] şehriydi.

İlak eyaletinin merkezi olan Tunkes, Bunkes’in 1/2’si kadardı. Bu iki şehirarasında 8 fersahlık bir mesafe bulunmaktaydı. Bu şehrin yakınlarından İlakNehri akıyordu. Maveraünnehir’de sadece Buhara, Semerkand ve İlak’tadarphane bulunmaktaydı[147].

Sir Derya Nehri’nin sağ yakasında yer alan İsficâb, Maveraünnehir’inkuzey-doğudaki en uç noktasını teşkil etmekteydi. Eyalet X. yy’da İslamdünyasıyla müslüman olmayan Oğuzlar arasındaki önemli bir suğur ve ticaretmerkeziydi. Stratejik ehemniyeti dolayısıyla buradan her yıl gönderilensembolik hediyeler dışında vergi alınmazdı[148]. İsficâb’ta müslümanolmayan Oğuzlara karşı gaza vazifesini yerine getirmek için İslam dünyasınındört bir tarafından gelen gönüllüler için yapılmış rıbatlar bulunurdu. el-Makdisî bunların sayısını 1700 olarak verir[149]. Eyaletin aynı adla anılanmerkezi, Bunkes şehrinin 1/3’ü büyüklüğündeydi.

Ceyhun Nehri’nin aşağı mecrasında yer alan Harizm eyaletinin topraklarıHorasan ve Maveraünnehir bölgelerine yayılmış durumdaydı. Eyalet, ticarî,siyasî önemi dolayısıyla X. yy. İslam coğrafyacıları tarafındanMaveraünnehir ve Horasan’dan ayrı bir bölge olarak ele alınmıştır[150]. Dörttaraftan çöllerle çevrili olan Harizm toprakları, kuzeyden Oğuz sınırı ve AralGölü, doğu, batı ve güney yönlerinden ise Horasan ve Maveraünnehirtopraklarıyla çevrilmiş durumdaydı. Harizm’in biri Ceyhun Nehri’ninsağında, diğeri ise sol yakasında olmak üzere iki başkenti vardı. Nehrin sağyakasında yer alan Harizm topraklarının merkezi durumundaki Kat (Kas)[151]

idari açıdan daha büyük bir öneme sahip olmasına rağmen sol yakanınmerkezi Gürgenc (Cürca-niyye) zamanla gerek idari ve gerekse ticari açıdanKat’ı geride bırakarak ön plana geçmiştir[152]. Kat’ın şehristan ve kuhendiziCeyhun nehrinin düzenli taşmaları sonucunda Sâmânîler döneminde harapolmuş ve terkedilmiş durumdaydı.

Page 34: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Ahali evlerini taşan nehir sularının zarar veremeyeceği iç kesimleretaşımıştı. Ayrıca, el-Makdisî, kanalizasyonların dışarıya akmasından dolayışehrin çok pis olduğunu ve bu sebeple yabancıların şehri ancak gündüzvakitlerinde gezebileceklerini belirtmiştir[153]. Cürcaniyye,Maveraünnehir’deki Karategin köyü ile birlikte Oğuzlarla yapılan ticaretinönemli merkezlerinden biriydi. Ayrıca, Kuzey Avrupa ülkeleri ve Bulgartopraklarına yapılan ticaret de, Harizmli tacirler tarafından yürütülüyordu.Harizm, ticarî faaliyetlerin yanında suyunu Ceyhun Nehri’nden alan kanallarsayesinde tarım ürünleri açısından da zengin bir eyaletti.

B) Horasan Bölgesi

Çok geniş bir sahaya yayılmış olan Horasan eyaleti doğuda Afganistan’ıHindistan’dan ayıran dağlar, batıda Oğuz Çölü, Cürcan ve Kumis, kuzeydeMaveraünnehir ve Harizm, güneyde Fars Çölü ve Sistan ile çevriliydi. Hur(güneş) ile asan (doğan) kelimelerinin birleşmesinden oluşan Horasankelimesi “doğan güneş memleketi” manasına gelmektedir[154]. Horasan,Sasanîler devrinde her biri ispahbez (kumandan) adlı bir görevlininyönetiminde dört idarî bölgeye ayrılmıştı. Bu bölümleme İslam dönemindede küçük farklılıklarla devam ettirilmiştir. Buna göre Horasan; Nisabur,Herat, Merv ve Belh olmak üzere dört ana bölgeye ayrılıyordu.

Nisabur bölgesinin merkezi durumundaki Nisabur şehrinden buçalışmamızda tafsilatlı bir şekilde bahsedilecektir. Bunun dışında bölgede,Tûs, Beyhak, Sebzvar, Cüveyn, Cacerm, İsferayin, Nesa ve Ebiverd şehirleriyer almaktaydı[155].

Nisabur’un 80 fersah güney doğusunda dağların eteklerinde kurulan Heratşehri, aynı adla anılan bölgenin merkezi durumundaydı. Burası, Sâmânîlerdöneminin en büyük ve önemli şehirlerinden biriydi. Güçlü bir kalesi olanşehrin surları çıkan bir isyan sonrasında Sâmânîler tarafındanyıktırılmıştı[156]. Herat, Dârü’l-İmare (Hükümet Konağı)’sinin ana şehrindışında yer almasıyla Arap şehircilik tarzından ayrılmaktaydı.

Bu şehrin Dârü’l-İmare’si 1/3 fersah mesafede Horasanâbâd denilenmevkide bulunuyordu. Herat’da oldukça yaygın bir kanal sistemi mevcuttu.Heri-rûd Nehrinden suyunu alan bu kanallar hakkında el-İstahrî ve İbnHavkal’da tafsilatlı bilgi bulmak mümkündür[157]. Herat bölgesinin diğer

Page 35: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

önemli şehirlerinin başında Genc-i Rüstak, İsfizar, Badgis, Bûsenc,Esterbiyan ve Keruh bulunmaktaydı. Özellikle bu son iki şehirde yoğun birHaricî nüfusu yaşamaktaydı[158].

Merv bölgesinin merkezi olan Merv şehri müslümanların fethinden sonraordugah şehir olarak kullanılmıştır. Saffarîler ve Sâmânîler zamanında idarîbir merkez olarak önemini kaybeden Merv yerini Nisabur’a bırakmıştır. el-Makdisî burayı Filistin’deki Remle şehrine, havasını ise Şam şehrinebenzetmektedir[159]. Hudûd el-Âlem’e göre[160] göre ise, şehir Horasan’ın engüzel yerinde kurulmuştu. Ancak, iklimi nemli ve hastalığa yakalanmayamüsaitti[161]. Şehrin su ihtiyacı Murgâb (Merv-âb) nehrinden karşılanıyordu.Merv önemli ticaret yollarının geçtiği bir noktada kurulu bir şehirdi. Buyollardan çalışmamız içinde bahsedilecektir. Merverrûd, Serahs, Dendenakanbölgenin diğer önemli şehirleriydi.

İslam öncesi dönemde büyük bir idarî ve ticarî öneme sahip olan Belhşehri, aynı isimle anılan bölgenin merkeziydi. Abbasîler döneminin ünlüvezir ailesi Bermekîlerin soyu da Belh şehrine dayanıyordu. Yine, daha sonrabahsedeceğimiz gibi, Sâmânîlerin atası Sâmân hûdat’ın bu şehrin hakimiolduğuna dair rivayetler de bulunmaktadır. Şehir, İslamiyet öncesi dönemdeBudizmin önemli merkezlerindendi. Bütün Budistler tarafından ziyaret edilenünlü Nevbahar mabedi burada bulunuyordu[162]. Ilıman bir iklime sahip olanBelh, Horasan’ın diğer üç büyük şehri gibi düz bir arazide kurulmuştu. Enyakın dağ ile arasındaki mesafe dört fersah idi. Bize göre bu ortak özellikyukarıda adı geçen merkezlerin sosyal, ticarî ve demografik açıdangelişmelerinde yardımcı olan en büyük etkendi. el-Makdisî bu özelliklerindendolayı buraya İranlıların “Belhü’l-Behiyye (Muhteşem, Görkemli Belh)”dediklerini belirtir[163]. Belh’in doğusundaki geniş topraklarda ise Toharistaneyaleti yer almaktaydı. Başkenti Talekan olan eyalet, Yukarı Toharistan veAşağı Toharistan olarak ikiye ayrılmıştı. Hulm, Vervaliz, Anderab, Simincaneyaletin diğer önemli şehirleriydi.

Simcûrî ailesinin ıktası olan Kuhistan eyaleti, Nisabur’un güneyinde yeralıyordu. Merkezi Kayin şehri olan bölge Horasan ve Kirman arasındakiticaret yolunun üzerindeydi. Bölgenin diğer bir önemli şehri ise, Kayin’e ikigünlük mesafedeki Tabes şehriydi[164].

Yukarıda coğrafî özelliklerini vermeye çalıştığımız bölgelerden başka

Page 36: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Sâmânîler, Sistan (Sicistan), Taberistan, Cürcan, Kirman ve Deylem üzerindezaman zaman egemenlik kurmayı başarmışlar, ancak bu kalıcı olmamıştır.

Bunlardan Sistan eyaleti, doğudan kendisi ile Hind toprakları arasındakalan çöl, batıdan Horasan ve Hind topraklarının bir bölümü, kuzeydenAfganistan toprakları, güneyden Kirman ile çevrilmişti. Merkezi Zerencşehriydi. Düz bir arazide kurulan şehir, sıcak iklim kuşağında yer aldığındanaşırı soğuklar görülmezdi. Şehrin içinde suyunu Hilmend Nehri’nden alan birçok kanal mevcuttu[165]. Zerenc’den sonra eyaletin en büyük şehri olan Büstburanın sekiz konak güneyindeydi. Burası Hindistan ile yapılan ticaretinönemli merkezlerinden biriydi. Saffarî ailesinin vatanı Karnin şehriZerenc’den Büst’e giden yol üzerinde sağ tarafta yer alıyordu. Tâk, Hûş,Fere, Rûdan, Servan, Zalkan eyaletin diğer önemli şehirleriydi.

Sâmânîlerle, yerli Alevî hanedan arasında büyük bir hakimiyetmücadelesine sahne olan Taberistan kuzeyde Hazar Denizi, güneyde Elbruzdağları, doğuda Cürcan, batıda Deylem eyaleti ile çevrilmişti. Eyaletin, kesiformanlara sahip olmasına ve bol yağış almasına rağmen büyük akarsularınazlığı sebebiyle sağlıklı olmayan bir iklimi vardı. İbn Havkal burada seneninher mevsiminde yağan yağmurlardan dolayı güneşin görünmediğinisöylemektedir[166]. Merkezi Amul olan Taberistan’ın diğer önemli şehirleriise Sariye, Salus, Mematir, Tamişa idi.

Hazar Denizi’nin güney doğusunda yer alan Cürcan eyaletinin merkezi aynıisimle bilinen Cürcan idi[167]. Şehir, ortasından geçen bir nehir ile ikiyebölünmüştü. Burada bol miktarda turunçgil, üzüm, zeytin v.b. meyveleryetişirdi[168]. Cürcan halkının büyük bölümü Hanefî mezhebinemensuptu[169].

Hazar Denizine dökülen Sefid-rûd ve Salus ırmakları arasında kalanDeylem, güneyden Kazvin ve Azerbaycan ve Rey topraklarının bir kısmı,doğuda Rey topraklarının geriye kalan bölümü ve Taberistan, kuzeyde HazarDenizi, batıda Azerbaycan ile çevrilmişti[170]. Eyaletin kışları soğuk, yazlarıise ılık geçen ve bol yağış alan bir iklimi vardı. Genellikle dağlık olan eyalettopraklarının Elbruz dağlarının eteklerinden Hazar Denizine kadar olan kısmıdüzlüktür. Merkezi ise Bervan şehridir[171].

Deylem ve Taberistan’ın güneyinde bugünkü Tahran yakınlarında bulunan

Page 37: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Cibal eyaletinin merkezi Rey şehri ticaret yollarının keşiştiği bir noktadakurulmuştu. Şehir bu özelliği ve stratejik konumu nedeniyle X. yy., siyasîarenasında yer alan devletlerin sürekli ellerinde bulundurmak istedikleri biryer olmuştur. Bu nedenle yapılan savaşlar neticesinde büyük tahribatauğramıştı. Bazı İslam coğrafyacıları ise, burayı Deylem bölgesine bağlıolarak kabul ederler[172]. Şehir sağlıklı bir iklime sahipti. Rey ileTaberistan’ın merkezi Amul arasında beş konaklık bir mesafe vardı. Rey ileNisabur arası 12 konak idi. Hemedan, İsfahan ve Dinever, Cibal eyaletinindiğer önemli şehirleriydi.

Page 38: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Birinci Bölüm

Page 39: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

SİYASÎ VE ASKERÎ TARİH

Page 40: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

I) Sâmânîlerin Ortaya Çıkışına Kadar ki Geçen Dönem İçindeBölgenin Siyasî Durumu

A) İslamiyet Öncesi Dönem

Yukarıda coğrafî özelliklerinden bahsettiğimiz Horasan ve Maveraünnehirbölgeleri ilk olarak Massagetlerin ve bunların ardından M.Ö. 8. ve 6. yy’lararasında yaşayan ari asıllı Medlerin hakimiyetinde kalmıştır. Bu bölgeler eskidönemlerde Baktria ve Soğdiana olarak isimlendirilmekteydi. M.Ö.550’denitibaren ise bölgede, bu devlete son veren hint-ari kökenli Persler (Ahame-nitler)in egemenliği başlamıştır. Perslerin hakimiyeti Makedonyalı Büyükİskender’in, bu devleti yıkarak bölgeyi kendine bağlaması ile M.Ö.331’deson bulmuştur[173]. Baktria ve Soğdiana onun ölümünü müteakip, kurduğudevleti paylaşan generallerinden Selevkos’un payına düşmüştü. Bu devletzamanla buralardaki hakimiyetini Yunan-Baktria Devletine (M.Ö.245-M.Ö.140 ila 130) kaptırmıştı. M.Ö.160 civarında Hunların baskısından kaçanYüe-çi’ler (Kuşanlar) bölgede merkezî büyük bir devlet kurdular[174].Devletin başkenti Belh şehriydi. Kuşanlar göçebelerin bölgeye yaptıklarıakınlar nedeniyle M.S. 3. yy. içinde zayıflayarak yıkıldı. 227 senesindeParthların yerine kurulan Sasanîler Devleti sınırlarını Murgab nehrine kadargenişletti ise de daha ileriye gidemedi. 420 senesinden itibaren bu bölgelerdehakim olan Ak-hun (Eftalit) Devleti, 557 senesinde Göktürk-Sasanî ittifakıkarşısında yıkılıncaya kadar bölgenin siyasî gelişiminde önemli roloynamıştır. Arap fetihleri döneminde bile bu devletin kalıntıları Toharistan veHuttel bölgelerinde küçük devletçikler halinde hüküm sürmekteydi. Ak-hunların yıkılmasıyla Ceyhun nehri Sasanîler ile Göktürkler arasında sınırolmuştu. Daha sonra 630 yılında I. Göktürk Devletinin yıkılmasıylaMaveraünnehir’de küçük şehir devletçikleri ortaya çıkmıştı. Bu arada giderekzayıflamakta olan Sasanîler de Murgab Nehri gerisine çekilmişlerdi. İlk Arapfetihleri döneminde Horasan’da, artık parçalanmış olan olan Sasanîimparatorluğunun vali ve komutanları bulunurken, Maveraün-nehir veToharistan’da birbirinden ayrı küçük şehir devletçikleri hüküm sürmekteydi.

B) Bölgenin Müslümanlar Tarafından Fethi

Page 41: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

1) İlk İslam Fetihleri

632 senesinde Hz. Peygamberin ölümünü müteakip Ridde olayları ile kısabir sarsıntılı dönem geçiren İslam Devleti 633 yılında bu isyanlarınbastırılmasıyla huzura kavuşmuştu. Arabistan yarımadasında birliğin vedüzenin sağlanmasıyla İslam orduları sınır ötesi fetihlere başladılar. İşte bufetih hareketleri sırasında Hz. Ebû Bekr ve Hz. Ömer dönemlerinde, yapılanbir dizi savaştan sonra 642 senesinde kazanılan Nihavend Zaferi (ZaferlerinZaferi) ile Sasanî İmparatorluğuna son verildi. Adı geçen devletinyıkılmasıyla bütün İran toprakları, Horasan ve bununda ilerisindeMaveraünnehir topraklarının fethi için İslam ordularının önündeki en büyükengel ortadan kaldırılmış oluyordu. Nihavend savaşının ardından 642-643seneleri içinde Azerbaycan, Hemedan, Dinever, Rey, İsfahan, Kazvin,Zencan gibi İran şehirleri müslümanların eline geçti. Aynı dönem içindeTaberistan ve Cürcan da Müslümanlar tarafından fethedilmişti.Nihavend’deki bozgunun ardından Horasan’a kaçan son Sasanî kisrası III.Yezd-cerd’in yeni bir ordu toplamasını engellemek amacıyla el-Ahnef b.Kays idaresindeki bir ordu onu takip ederek Horasan’a girdi. el-Ahnef; Herat,Merv, Nisabur, Serahs, Merverrud ve Belh gibi şehirleri alarak Ceyhun nehrikıyısına ulaştı. Durumunu bir mektupla Hz. Ömer’e bildirdi. Halife ise,nehrin karşı kıyısına geçilmemesini emretti. Herhalde ordunun nehrigeçtikten sonra alınabilecek herhangi bir mağlubiyet karşısında dönüşyolunun nehir tarafından kesilmesinden korkmuş olmalıdır. Bu arada KisraIII. Yezd-gerd’in yardım çağrısı üzerine harekete geçen Türk hakanı[175] ileel-Ahnef b. Kays Murgab Nehri kıyısında karşılaştılar ise de iki taraf arasındaherhangi bir savaş olmadı. Hakan yurduna giderken, el-Ahnef’de bölgedekişehirlere amiller (valiler) atayarak Basra’ya geri döndü. Bu fetihlerin kalıcıolmadığı Basra valisi Abdullah b. Amir’in 31/651-52 senesinde Basra’dakikuvvetlerle bölgeye yürümesinden anlaşılıyor. Müslüman orduları bir keredaha Ceyhun nehri kıyılarına ulaştılar. Reb’î b. Ziyad el-Harisî komutasındaSistan’a gönderilen kuvvetlerde bu bölgeyi hakimiyet altına aldılar. Hz.Osman’ın öldürülmesi, Hz. Ali ile Muaviye arasındaki halifelik mücadelelerisırasında Horasan’daki Arap hakimiyeti kısa bir zayıflama dönemine girdi.661 senesinde Emevî Devleti’nin kurulmasından sonra Muaviye tarafındanBasra ve Horasan valisi tayin edilen Abdullah b. Amir 662’de düzenlediği birseferle buradaki Arap hakimiyetini pekiştirdi. Horasan şehirlerinin birbölümü vergi karşılığı diğerleri ise kılıç zoruyla Müslümanların hakimiyetini

Page 42: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

kabul etmek zorunda kaldı. Abdullah b. Amir buraya ilk önce Kays b.Heysem’i daha sonra Abdullah b. Hazm’ı vali tayin etti.

Muaviye, 44/644 senesinde İbn Amir’i azlederek yerine Ziyad b. Ebîhî’yiBasra ve Horasan valiliklerine atadı. Bu tayin ile doğudaki fetih hareketleriiçin yeni bir sayfa açılmış oluyordu. Ziyad ilk olarak eyalet üzerinde tamkontrolü sağlayabilmek amacıyla Horasan’ı dört idarî parçaya böldü. Ancaksonraları bunun kabile mücadelerini körüklediği görülünce, bütün idarîbirimler Hakem b. Ömer el-Gıfârî’nin valiliği altında birleştirildi. Ziyad,düzensiz ve sadece ganimet elde etmeye yönelik akınlarla bölgede İslamhakimiyetinin kurulamayacağının farkında idi. Zira yapılan bu akınlarınhemen ardından fatihlerin bölgeden ayrılmasıyla sulh veya kılıç zoruyla elegeçirilmiş olan yerler bağımsızlıkları için isyan ediyorlardı. Ziyad bunuönlemek amacıyla Basra ve Kûfe’den getirttiği 50.000 Arap ailesini Mervbaşta olmak üzere Belh, Nisabur, Herat, Tûs gibi belli başlı şehirlereyerleştirerek Horasan vilayetini oluşturdu. Buranın merkezi ise iklimkoşulları nedeniyle Arapların yerleşimine uygun olan Merv şehriydi. Buuygulama ile Maveraünnehir’in fethi için zemin hazırlanmış oluyordu.Nitekim 667’de Hakem b. Ömer, Toharistan seferinden sonra Ceyhun nehrinigeçerek Maveraünnehir’e giren ilk Arap kumandanı oldu[176]. Arap ordularıÇağaniyan toprakları üzerine bir akın yaptılar. Onun halefi Rebî’ b. Ziyâd el-Harisî 671’de düzenlediği sefer ile Toharistan’daki Ak-hun (Eftalit) Türkdevletçiklerinin birleşik ordularını mağlup ettikten sonra Ceyhun Nehriüzerindeki Amul ve Zemm üzerinden Harizm’e kadar uzanan bir seferdüzenledi. Ziyad’ın 53/673 senesindeki ölümünü müteakip HorasanBasra’dan bağımsız bir eyalet durumuna getirilerek başına Ziyad’ın oğluUbeydullah (673-675) getirildi. Bu zat 673 senesinde Ceyhun nehrini geçerekBeykend ile Buhara çevresinde bulunan bazı şehir ve kasabaları aldı.Ardından Buhara’yı da haraca bağlayarak geri döndü. Ubeydullah’tan sonrasırasıyla Horasan valisi olan Said b. Osman b. Affan (676-680) ve Selm b.Ziyad (680-683) da Buhara’ya birer sefer düzenledikleri gibi Semerkandşehrini de haraca bağladılar. Bu arada Selm’in 61/680-681 senesindeHocend’e gönderdiği kuvvetler, Türkler tarafından mağlup edilmişti. Bizburada kısa olarak Buhara ve Semerkand şehirlerinin hakimlerindenbahsetmek gerektiğine inanıyoruz. Arap kaynaklarında açık bir kayıtolmamasına rağmen bir Çin yıllığında[177] Buhara ve Semerkand’da Soğdasıllı ailelerin hüküm sürdüğüne dair kayıtlar bulunur. Bazı araştırmacılar[178]

Page 43: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

da adı geçen bu iki şehrin Arap fetihleri sırasında Soğd asıllı ailelerinidaresinde olduğunu kabul etmektedir. Ancak İbn Ziyad’ın 673’de Buhara’yayaptığı sefer esnasında kaynaklar Kabac (Kıbac) Hatun veya sadece Hatunolarak adlandırılan bir kadından bahsetmektedir[179]. Adından açık bir şekildeTürk olduğu anlaşılan bu hanım Soğd asıllı Buhar-hudat Bidun ileevlenmişti[180]. Eşinin ölümünden sonra küçük oğlu Tuğşada (Tuğ-şad)[181]

adına şehri idare etmeye başlamıştı. Ubeydullah b. Ziyad’a başarıyla karşıkoyan bu hanım onunla harac ödemek ve Ubeydullah’ın ordusunda hizmetetmek üzere 2000 Türk okçusu vermek şartlarıyla barış yaptı. Bunlarmuhtemelen hatunun şehirdeki Soğd asıllı rakiplerine karşı yardıma çağırdığıTürklerdi. Nitekim, daha sonra da devam eden bu iç mücadelelerin seyrisırasında Arap kumandanı Kuteybe b. Müslim, bu hatunun oğlu Tuğşada’nıntarafını tutarak onun Buhara hakimi olmasını sağlamıştı.

Semerkand şehrinin ise Akhunlar zamanından itibaren Türklerinhakimiyetinde olduğu bilinmektedir. Batı Göktürk Devletinin 630 senesindeyıkılmasından sonra da Türk hakimiyetinde kaldığı şehrin hakiminin TürkçeTarhun (Tarhan) ünvanından anlaşılmaktadır[182].

683 senesinde Selm b. Ziyad’dan tehdit ile Horasan valiliğini alan Abdullahb. Hazm kendi valiliği döneminde (683-691) Horasan Araplarının çıkardığıisyanlarla uğraşmak zorunda kaldı. Bu vali, Abdülmelik ile İbn Zübeyrarasındaki hilafet mücadelesinde İbn Zübeyr tarafını tutmuş ve Abdülmelikadına Horasan valisi olmayı reddetmişti. Neticede Abdülmelik’in aynıteklifini kabul eden Bükeyr b. Vişah tarafından, daha önce Tirmiz’i elegeçirmiş olan oğlu Musa’nın yanına kaçmaya çalışırken öldürüldü. İbnHazm’dan sonra Bükeyr b. Vişah kısa bir süre bu makamda kaldı (691-693).Daha sonra Horasan Araplarının genel isteği üzerine karışık olan durumu vekabile kavgalarını düzeltmek için Emevî ailesinden Ümeyye b. Abdullah b.Halid (693-697) Horasan valiliğine atandı[183]. Ancak Ümeyye’nin bumakama tayini durumu değiştirmedi. Maveraünnehir’e kısa bir seferdüzenleyen Ümeyye, Bükeyr b. Vişah’ın Merv’de çıkardığı isyan nedeniylegeri dönmek zorunda kaldı. İsyan bastırılarak Bükeyr öldürüldü. Valiliğidöneminde Huttel’de çıkan yerel bir isyanı da bastıran Ümeyye’nin yerine,Irak valiliğine atanan Haccac tarafından Mühelleb b. Ebî Sufra (697-701)atandı. Ezrakî Haricilerine karşı başarılı savaşlar veren Mühelleb bu görevegelirken kendi kabilesi olan Ezdlileri de yanında getirmişti. Ezdliler güneyAraplarına mensuptu. Bu durum Mühelleb’den sonra gelen valilerin lehte

Page 44: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

veya aleyhte tutumları sebebiyle kuzey ve güney Arapları arasındaki kabilesavaşlarını körüklemiştir. Mühelleb ve kendisinden sonra kısa bir süre valilikyapan oğulları Yezid (701-704) ve Mufaddal dönemlerinde gerçekleştirilenen önemli olay, yukarıda zikredilen Tirmiz hakimi Musa b. Hazm’ınöldürülmesidir[184]. Musa, 704 senesi içinde Horasan valisi Mufaddal’ıngönderdiği, Osman b. Mesud idaresindeki Arap ordusu tarafından kuşatıldı.Bu orduya Huttel ve Çağaniyan’ın yerli hükümdarları da katıldı. Kuşatmasonucunda Musa öldürülerek Tirmiz’in tekrar Horasan valilerinin kontrolünegeçmesi sağlandı. Bu seferin hemen ardından Haccac, Mufaddal’ı azlederekyerine Rey valisi Kuteybe b. Müslim’i (704-715) getirdi. Kuteybe’nin ilk işiMühelleb ailesini yakalayarak Haccac’a göndermek, onlar tarafından atananvalileri değiştirmek oldu. Bu tür hareketler her vali değişimi sırasındagelenek halini almıştı. Dolayısıyla her vali değişimi Horasan’daki Arapkabileleri arasındaki dengeleri bozarak aradaki düşmanlığı körüklüyordu. Heryeni gelen vali gerek kendi ve gerekse hükümet politikası icabı kuzeyli veyagüneyli Arapları ön plana çıkardığında bu durum diğerinin kin tutmasınaneden oluyordu.

2) Kuteybe b. Müslim Dönemi

Daha sonra Kuteybe 704 senesinde Mufaddal’ın Merverrud ve Talekanüzerine yapmak istediği seferi gerçekleştirdi. Belh’te yerli dihkan vehükümdarların tabiiyeti altına aldı. Bu arada Çağaniyan hükümdarının,Şuman ve Akharun akınlarına karşı yardım çağrısına uyarak adı geçen ikidevleti itaat altına aldı. Bu sefer sırasında Toharistan hakimi Yabgu veBadgis hakimi Nizek Tarhan ile sulh anlaşması yapıldı. Yine, bu sefersırasında kardeşi Abdurrahman komutasında Fergana üzerine gönderdiğikuvvetler buraya başarılı bir akın yaparak geri dönmüştü. Toharistan tarafınıemniyete alan Kuteybe 705-708 yılları arasında düzenlediği seferlerleBeykend, Ramisene ve Tumişket’i ele geçirdi. Bu sayede Buhara’yı almakiçin önünde hiçbir engel kalmayan Kuteybe yaptığı 90/708’de yaptığı seferlebu şehri fethetti. Buhara’da bir cami inşa edilerek, şehre bir amilin idaresindeArap kuvvetleri yerleştirildi[185]. Semerkand hakimi Tarhan ise, Buhara’dansonra sıranın kendisine geldiğinden korkarak Kuteybe ile barış yaptı.

Buhara seferi sırasında Kuteybe’nin yanında bulunan Nizek Tarhan, seferdönüşü Kuteybe’nin izniyle ordudan ayrılarak Toharistan’a gitmişti. Buradaisyan eden Nizek, Faryab, Talekan, Belh ve Merverrud’u Araplara karşı

Page 45: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

ayaklandırdı. 709 senesinde Nizek üzerine yürüyen Kuteybe, onu teslimolmaya zorladı. Ardından Nizek ve yakınlarını Haccac’ın emriyle idamettirdi. Bunun neticesinde isyan eden diğer şehirlerin hakimleri de barışistemek zorunda kaldılar. Bu seferin ardından Şuman, Kişş ve Nesef üzerineyürüyen Kuteybe bu şehirleri kesin itaat altına aldı. 710 yılında Haccac’ınisteği üzerine düzenlenen seferle Sistan’ın Türk hakimi Rutbil vergiyebağlandı. Bir sonraki yıl Kuteybe, Maveraünnehir’in Arap hakimiyeti dışındakalmış son büyük şehri Semerkand üzerine bir sefer düzenlemek içinhazırlıklara başlamıştı. Bu şehrin alınmasıyla Maveraünnehir’in fethitamamlanmış olacaktı. Bu sırada Harizm hükümdarının, asi kardeşiHürrezad’a karşı yardım çağrısı üzerine kararını değiştirerek Harizm üzerineyürüdü. Hürrezad yenilerek öldürüldü. Fakat kısa bir süre sonra Harizm’deyeni bir karışıklık çıkması üzerine yapılan ikinci bir sefer ile Harizmtoprakları kesin olarak müslümanların hakimiyetine geçti. Harizm’e yapılanseferin hemen ardından, Semerkand üzerine yapılacak ani bir seferinsonucunda bu şehrin eline düşebileceğini düşünen Kuteybe ansızın şehirüzerine yürüdü. Kuşatma sırasında şehrin hakimi Guzek b. Ihşid’in yardımistemesi üzerine harekete geçen Fergana, ve Şaş eyaletlerine bağlı Türklerona yardıma geldiler. Kuteybe’nin onları mağlup etmesi üzerine Guzek, şehriteslim etti. Kuteybe, şehirde bir Arap garnizonu bıraktıktan sonra Merv’edöndü. Kuteybe, Maveraünnehir bölgesinin güvenliğini sağlamak üzere 712senesinde yerli hükümdarlardan aldığı yardımcı kuvvetlerle Şaş ve Ferganabölgeleri üzerine yürüdü. Zira Maveraünnehir’deki herhangi bir isyandurumunda isyancıların yardım isteği hep bu bölgelerden cevap bulmaktaydı.Düzenlenen seferle Şaş ve Fergana toprakları tamamen tahrip edildi. Ertesiyıl yine Fergana ve Şaş üzerine yürüyen Kuteybe hamisi Haccac’ın ölümüüzerine geri dönmek zorunda kaldı. Hamileri Haccac ve I. Velid’in birbiriardına ölümleri ve ardından kendisinden nefret eden Süleyman b.Abdülmelik’in halife olması Kuteybe için hiçte iyi olmadı[186]. 715 senesiiçinde yapılan Fergana seferi sırasında yeni halifeye karşı isyan eden Kuteybekendi birlikleri tarafından öldürüldü.

Arapların, Maveraünnehir’e kesin olarak nüfuz etmeleri Kuteybe’ninvaliliği döneminde olmuştur. Ziyad b. Ebîhî’nin, Horasan’nın Merv, Belh,Herat, Tûs gibi önemli şehirlerinde gerçekleştirdiği buralara Arapgarnizonları yerleştirme projesi Kuteybe tarafından Maveraünnehir’deBuhara ve Semerkand gibi iki merkezi şehirde uygulanmıştı. Adı geçen

Page 46: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

şehirlerin Ku-teybe’den sonra gelen valiler döneminde Türkeşlerin akınları veyerlilerin isyanları sırasında Arapların tutunabildikleri yegane iki merkezolması Kuteybe’nin başarısını gösterir. Yine bölgede düzenlediği seferlersırasında yerli kıtaları geniş ölçüde kullanan ilk Horasan valisi deKuteybe’dir. Bununla birlikte kendisi zulmü ve ahde vefasızlığı nedeniylekötü bir üne sahip olmuştu.

Kuteybe’den sonra ikinci kez bu makama getirilen Yezid b. Mühelleb (714-718), 716’da Cürcan ve Taberistan üzerine yürüyerek bu iki eyaletinhakimlerini vergiye bağlamıştı.

C) Yerel İsyanlar, Türkeş İstilası ve Emevî İdaresinin

Page 47: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Sona Erişi

Özellikle Haccac’ın (694-714) Irak genel valiliğinden itibaren Horasan veMaveraünnehir’deki Müslümanlardan zımmilerden alınan verginin aynısınıntahsil edilmesi ve Müslüman olan yerli halka (mevali) yapılan ikinci sınıfvatandaş muamelesi yeni müslüman olan bu kimseler arasında giderek artanbir hoşnutsuzluğa yol açmıştı. 720 senesinden itibaren bölgeye gönderilenAbbasî davetçileri (dailer) de bu hoşnutsuzluklardan istifade ederek halkı,Hz. Peygamberin ailesine biata davet etmeye başlamışlardı. Buolumsuzlukları gidermek için Halife Ömer b. Abdülaziz’in (717-720) yapmakistediği düzenlemeler onun erken ölümü nedeniyle başarıya ulaşamadı[187].Maveraünnehir’deki ilk geniş kapsamlı isyan hareketi II. Yezid dönemindeSaid b. Abdülaziz b. el-Haris (720-721)’in valiliği döneminde başladı.İsyancılar Türkeş hakanı Su-lu tarafından da desteklenmekteydi. Said, 721yılında Ceyhun nehrini geçerek Maveraünnehir’e girdi ise de Türkeşkuvvetleri tarafından ağır bir mağlubiyete uğratıldı. Bu başarısızlık üzerinegörevinden azledilerek yerine Said b. Amr el-Hareşî (721-722) tayin edildi.Yeni vali isyanı şiddet yoluyla bir süre için bastırmaya muvaffak oldu. Busırada topraklarını terkederek Fergana’ya sığınmak isteyen bir grup Soğdlumülteci Hocend kalesinde kuşatıldı. Teslim olan mülteciler, kendilerindenpara sızdırılmak istenen tüccarlar dışında tamamıyla katledildi[188]. Ancakgösterdiği şiddet dolayısıyla Türkeş hakanına ilticaların çoğalması ve yeniisyan hareketlerinden de korkulduğu için Said görevinden alınarak 722yılında yerine Müslim b. Said el-Kilabî getirildi. Yeni vali, 724’de bozulandurumu düzeltmek için Maveraünnehir’e karşı bir sefere çıktı. Belhyakınlarında bulunan Barukan mevkindeki Yemen Araplarına mensupkabileler bu sefere katılmak istemiyorlardı. Bunlar, valinin üzerlerinegönderdiği Nasr b. Seyyar konutasındaki birlikler tarafından yenilerek seferekatılmaya zorlandılar. Ancak sefer tam bir başarısızlıkla sonuçlandı.Fergana’ya kadar ilerleyen Müslüman kuvvetleri, Su-lu idaresindeki Türkeşorduları karşısında geri çekilmek zorunda kaldı. Bu ricat sırasında Türklertarafından takip edilen ve su ile bağlantıları kesilen müslüman ordusunu katibir hezimetten, bazı kumandanların cesaretleri kurtarmıştı[189]. Aynı seneiçinde el-Kilabî’nin yerine Esed b. Abdullah el-Kasrî tayin olundu. BunuEşres b. Abdullah el-Sülemî’nin (727-730) valiliği takip etti. Bu birbiri ardına

Page 48: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

yapılan vali değişikliklerinden de anlaşılacağı üzere Maveraünnehir’dekiisyanlar, Arapların buralardaki Semerkand ve Buhara gibi birkaç merkezdışında kontrolü kaybetmelerine yol açmıştı. Emevîler sürekli valideğiştirerek duruma hakim olmaya çalışıyorlardı. Eşres bölgede yenidenkonrolü sağlamak için daha farklı bir yöntemi tercih etti.

Bu gaye ile daha önce Ömer b. Abdülaziz devrinde uygulanan vergipolitikasını yeniden yürürlüğe koyarak müslüman olanlardan vergialınmayacağını ilan etti. Onun bu iş ile görevlendirdiği kişiler büyük birbaşarı gösterdi. Ancak vergi gelirlerinin düşmesi üzerine yine Eşres’inemriyle yeni Müslüman olmuş kimselerden tekrar eski vergiler tahsiledilmeye başlandı. Bunun sonucunda içlerinde Buhara ve Semerkand’ın dabulunduğu bir çok şehir isyan ederek Türkeşleri yardıma çağırdılar[190]. Buşekilde başlayan savaşlar Eşres’den sonra valilik makamına gelen Cüneyd b.Abdurrahman (730-734) döneminde de devam etti.

Savaşlar esnasında gerek Araplar ve gerekse Türkler büyük kayıplarauğramıştı. İki tarafın savaş alanı haline gelen Mave-raünnehir toprakları isetamamen tahrip olmuştu. Savaşlardan iyice bunalan bölge halkının Çin’denyardım ve tabilik talepleri de neticesiz kaldı[191]. 734 senesinde ikinci kezHorasan valiliği görevine getirilen Esed b. Abdullah el-Kasrî 738’de Huttelseferi sırasında karşılaştığı Türkeş hakanı Su-lu’yu ağır bir mağlubiyeteuğrattı. Su-lu’nun daha sonra Kursul adlı bir bey tarafından öldürülmesi vebunun Türkler arasında meydana getirdiği karışıklık Maveraünnehir’dekiTürk baskısının gevşemesine yol açtı. Bu arada bir önceki vali Asım b.Abdullah el-Hilalî döneminde “Allah’ın kitabına ve peygamberin sünnetineuyma” iddiasıyla harekete geçen Haris b. Süreyc’in isyanı[192] Esed’invaliliği döneminde de devam etti. Bu isyan sırasında kontrolü sağlamakamacıyla valilik merkezi Merv’den Belh’e nakledildi. İkinci valiliği sırasındayerli halk ve yerel yöneticilerle iyi ilişkiler kuran Esed b. Abdullah 738senesinde vefat etti. Onun ölümünün ardından bu göreve Nasr b. Seyyar(738-750) getirildi. Bu zat Emevîlerin son Horasan valisidir. Nasr’ın 739senesinde düzenlediği Mavera-ünnehir seferi sırasında, Türkeşlerin başınageçmiş olan Kursul yakalanarak idam edildi. Böylece Kursul’un yenidentoparlamaya çalıştığı Türkeş boyları dağıldığı gibi Maveraünnehir’deki Araphakimiyeti üzerindeki Türk baskısı da ortadan kalkmış oluyordu. Nasr uzunsüren savaşlar neticesinde yurtlarını terketmek zorunda kalan Soğdlularayurtlarına geri dönmeleri için izin verdi. Yine müslüman oldukları halde

Page 49: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

kendilerinden cizye vergisi alınan 30.000 müslüman üzerindeki buuygulamayı kaldırdı. Bunun yerine bu vergiler 80.000 gayri müslim üzerineyüklendi[193]. İç huzuru sağlamak yolunda yapılan bütün çalışmalara rağmen,Nasr’ın kendisinin de mensup olduğu kuzey Araplarını idarî makamlaragetirmesi, güneyli arapların isyanına sebep oldu. 743 senesinde Cuday b. Aliel-Kirmanî liderliğinde patlak veren isyan, Horasan’daki Emevî idaresininsona ermesinde en büyük etken olmuştur. Horasan’daki bu iki fırkaarasındaki mücadele sayesinde 720 senesinden itibaren bölgede faaliyetgöstermekte olan Abbasî davetçilerinin işine yaradı. Bu hareket 745 yılındaEbû Müslim el-Horasanî’nin[194] liderliği ele almasıyla yeni bir güç kazandı.Ebû Müslim, Emevî idaresinden memnun olmayan geniş halk kitleleriyanında, Nasr b. Seyyar ile mücadele eden Yemen Araplarını da tarafınaçekmeye muvaffak oldu. Bu şekilde güçlenen Ebû Müslim karşısında fazladirenemeyeceğini anlayan Nasr b. Seyyar 748’de batıya kaçmak zorundakaldı. Netice de Horasan’da Ebû Müslim el-Horasanî, batıda ise Abbasîailesinden Abdullah b. Ali önderliğinde başlayan Abbasî ihtilali, bu ailenin750 yılında Emevîlerin yerine başa geçmesiyle sonuçlandı.

D) Abbasîler Dönemi

Abbasîlerin iktidara geçmesi, Emevîlerin yıkılmasında etkili olan gruplarınhepsini memnun etmemişti. Abbasîler iktidarlarını sürdürmek için bu isyancıgruplarla uğraşmak zorunda kaldılar. Abbasîlerin ilk Horasan valisi, ihtilalinen önemli siması olan Ebû Müslim el-Horasanî oldu. Ebû Müslim önce Hz.Ali ailesi taraftarı Şerik b. Şeyh el-Mihrî adlı bir Arabın Buhara’da çıkardığıisyan ile uğraşmak zorunda kaldı[195]. Ebû Müslim tarafından Buhara üzerinegönderdiği Ziyad b. Salih el-Huzâî, Buhar-hûdat Kuteybe b. Tuğşada’nınyardımıyla şiddet kullanarak isyanı bastırdı. Bu olayın hemen ardından Ziyadb. Salih, yerel beylerin arasındaki mücadelelerden istifade ederek Seyhunnehri civarına kadar yaklaşmış bir Çin ordusunu 751 senesi Temmuz’undaTalas ırmağı kıyısında mağlup etti[196]. Bugün Talas Savaşı olarak bilinen busavaşta Karluk Türkleri, Müslümanların tarafında yer almışlardı. Böylece II.Göktürk devletinden sonra meydana getirilen Türkeş birliğinin yıkılmasındansonra Maveraünnehir sınırlarına kadar uzanmış olan Çin nüfuzunun dahabatıya ilerlemesi engellenmiş oluyordu. Talas Savaşı’ndan sonra Çinlilerdoğuya çekildiler. İslamiyetin Türkler arasında yayılması hızlandı. Yine,Talas’da esir edilen Çinliler vasıtasıyla Semerkand’da bir kağıt imalathanesi

Page 50: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

kurulmuştu.

Ebû Müslim içte ve dışta kazandığı başarılarla Horasan veMaveraünnehir’deki konumunu iyice kuvvetlendirmiş ve giderek merkezdenbağımsız hareket etmeye başlamıştı. Bunun üzerine harekete geçen Abbasîhalifesi el-Seffah (750-754), 753 yılında Ebû Müslim’in kumandanları Ziyadb. Salih ve Sibâ b. Numan’ı gizlice, ona karşı isyana isyana teşvik etti. Ancakher iki kumandan da Ebû Müslim tarafından öldürüldü. Nihayet Halife el-Mansur (754-775), Rumiye’deki sarayına davet ettiği Ebû Müslim’iöldürmeye muvaffak oldu (755). Ebû Müslim’in yerine ona karşı gizlicehalife ile anlaşmış olan Hilal b. Ebî Davud vali tayin edildi.

Ebû Müslim karizmatik kişiliği ve üstün zekası ile Horasan’da Emevîleremuhalif tüm grupları bir bayrak altında toplamayı başarmıştı. Bunlar arasındaMüslüman Araplar, Mecusîler ve henüz İslamiyeti kabul etmemiş diğerkişiler de vardı. Öldürülmesi Horasan’daki bu birliğin dağılmasına sebepoldu. Onun intikamını almak bahanesiyle harekete geçen bu gruplardanbazıları eski Sasanî devletini ve Mazdek inancını diriltmek, bazıları isePeygamberlik iddiasıyla ayaklandılar. Bu ayaklanmalardaki ortak özellik iseisyan liderlerinin daha önce Ebû Müslim ile birlikte çalışmış olmaları vetenasüh (ruh göçü) inancına sahip olmalarıydı. Ebû Müslim’in ölümününardından onun izinden giden taraftarlarına el-Mübeyyiza (Beyaz elbiseliler)denmiştir. Mazdek dinini diriltmek amacıyla yapılan ilk isyan hareketi EbûMüslim zamanında bastırılmıştı[197]. Ebû Müslim’in öldürülmesininsonrasında ilk isyan hareketi onun kumandanlarından Mecûsî Sinbadtarafından başlatıldı. Nisabur’da başlayan isyan kısa sürede çevreye yayıldı.İsyancılar, Rey şehrini ve buradaki Ebû Müslim’e ait hazineleri elegeçirmişlerdi. İsyan, halife el-Mansur’un gönderdiği Cumhur b. Merrar el-İclîtarafından bastırıldı. Taberistan’a kaçan Sinbad burada öldürüldü�.

757 senesinde, daha önceden Ebû Müslim tarafından Türklere elçi olarakgönderilmiş olan İshak adlı bir kimse Zerdüşt dinini yeniden kurmak üzereisyan etmişti. Bunun ölümü üzerine Baraz adlı bir reisin idaresinde birleşenisyancılar Horasan valisi Hilal b. Davud’u öldürdüler[198]. Yeni Horasanvalisi Abdülcebbar b. Abdurrahman’ın asilerle birleşmesi üzerine büyüyenisyan 759’da halifenin oğlu el-Mehdi ve Hazm b. Huzeyme komutasındakikuvvetlerce bastırıldı. Abdülcabbar öldürüldü. Abbasî ordusu daha sonraTaberistan üzerine yürüyerek burasını itaat altına aldı. 767 senesinde

Page 51: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

peygamberlik iddiasıyla Herat ve çevresinde isyan eden Üstad-sis isyanı daHâzm b. Huzeyme tarafından bastırıldı.

Horasan ve Maveraünnehir’de Ebû Müslim taraftarlarının çıkardığı entehlikeli isyan hareketi el-Mukanna (peçeli) olarak da bilinen Hâşim b.Hakim’in çıkardığı isyanı idi[199]. 159/776 senesinde Kişş yöresinde başlayanisyan kısa sürede Maveraünnehir’e yayıldı. Abbasi halifelerini ululayanRafizîleri, Ebû Müslim taraftarı el-Mübeyyiza partisini ve Abbasilere muhalifdiğer unsurları birleştirmeyi başaran el-Mukanna’nın isyanı 161/777-778senesinde Horasan valisi Müseyyeb b. Züheyr tarafından bastırıldı. EbûMüslim taraftarlarının çıkardığı isyanlar hükümet kuvvetleri tarafındanbastırılmasına rağmen bunlar bir müddet daha varlıklarını sürdürdüler.Emevîler dönemindeki isyanlarıyla sürekli bu devlet için sürekli bir tehditoluşturan Haricîler, Abbasîler zamanında da boş durmadılar. Bunlardan160/776-777 senesinde Horasan’da isyan eden Yusuf b. İsmail’in (YusufBerm) isyanı aynı sene içerisinde Yezid b. Mezyed tarafından bastırıldı.Halife’ye gönderilen Yusuf işkence ile öldürüldü. Bu isyanlarınbastırılmasına rağmen Abbasîler adına Horasan ve Maveraünnehir’de gerçekhuzur hiç bir zaman sağlanamadı. Zira buraya tayin edilen valilerin halkayüklediği aşırı vergiler yeni huzursuzluk ve isyanlara neden olmuştur.

Bu isyanlardan en önemlisi 190/805-806 senesinde Nasr b. Seyyar’ıntorunu Râfi’ b. el-Leys’in liderliğini yaptığı harekettir. Râfi, Semerkand’ı elegeçirdikten sonra Türklerinde yardımıyla Horasan valisi Ali b. İsa b.Mâhan’ın üzerine gönderdiği kuvvetleri yenerek bölgedeki hakimiyetsahasını genişletti. Harun el-Reşid’in (786-809) bizzat Râfi üzerine yürümekiçin harekete geçmesi bu isyanın ne derece tehlikeli olduğunu göstermesiaçısından önemlidir. Neticede Türklerden aldığı desteği kaybeden Râfi b. el-Leys, 194/809-810 senesinde teslim oldu[200].

Harun el-Reşid’in 809 senesindeki ölümünü müteakip yerine oğlu el-Emingeçmişti. Ancak onun halifeliği, babası tarafından doğu topraklarınınidaresiyle görevlendirilen kardeşi el-Me’mun tarafından kabul edilmedi.Neticede iki kardeş arasında meydana gelen hilafet mücadelesi İranlıkumandan Tahir b. Hüseyin’in çabalarıyla el-Me’mun’un zaferiylesonuçlandı (198/813-814). Abbasîler Devletini bir süre Merv’den idare edenel-Me’mun, Bağdad’da çıkan karışıklar üzerine bu şehre gitmeye mecburkaldı. el-Me’mun Bağdad’a dönmesinden sonra 205/821 senesinde Tahir b.

Page 52: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Hüseyin’i Horasan valiliğine tayin etti. Tahir kısa süre sonra bağımsızlığınıilan etti ise de 822’de halife tarafından zehirletildi. Yerine oğlu Talha b. Tahirtayin olundu. Böylece Abbasîlerin Horasan’daki hakimiyeti sona eriyordu.Bu tarihten sonra kurulan Tahirîler, Saffarîler ve Sâmânîler şeklen halifeyebağlı olmalarına ve hutbeyi Abbasî halifeleri adına okutmalarına rağmenbağımsız birer devlet olarak hüküm sürmüşlerdir.

Page 53: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

II) Sâmânîlerin Menşei

Bir asırdan daha uzun bir süre Horasan ve Maveraünnehir’de hüküm sürenSâmânîler Devleti’nin menşei konusunda İran ve Türk asıllı olduklarına dairiki farklı görüş bulunmaktadır. Bunlar içinde de, İran asıllı olduklarıdüşüncesi daha ağır basmaktadır. Ancak, bize göre bu tartışmaya açık birgörüştür. Burada, Sâmânîlerin menşei ile ilgili görüşlerimizi açıklamadanönce, fikirlerimizin anlaşılmasına yardımcı olacağı düşüncesiyle, Sâmânîlerinhakim oldukları coğrafyadaki Türk nüfuz ve hakimiyetinin başlangıcını vegelişimini aktarmaya çalışacağız.

Ceyhun (Amu Derya), Seyhun (Sir Derya) nehirleri arasında kalan bölgeİslam coğrafyacıları tarafından Maveraünnehir olarak isimlendirilmiştir[201].“Nehrin ötesi” (Ceyhun Nehri için) manasına gelen bu tanımlama bir yerdedoğu ile batıyı, Turan (Türk ülkeleri) ile İran’ı birbirinden ayıran sınırı dagöstermektedir. Buranın yerli ahalisini İran asıllı bir kavim olan Soğdlularoluşturmaktaydı. Ticaretle uğraşan Soğdlular, sürekli ve merkezî bir devletkurmak yerine bölgeye hakim olan devletlerin himayesinde uzun yıllar doğu-batı ticaretini ellerinde tutmakla yetinmişlerdir. Bölgede bu topluluktarafından kurulmuş uzun süreli bir siyasî güce tesadüf edilmez.Maveraünnehir kuzeyden ve daha çok doğudan çeşitli sebeblerle batıya doğrukaymaya başlayan milletlerin ve bilhassa Türklerin egemenliğinde kalmış vesonunda bir Türk ülkesi haline gelmiştir. Bilindiği gibi Maveraünnehir’dehakimiyet tesis eden ilk Orta Asyalı kavim Kuşan Devleti’ni (M.Ö.160 -M.S.367) kuran Hint-Avrupa asıllı olarak bilinen Yüe-chih’ler olmuştur.

Bunlar, Büyük Hun İmparatorluğu karşısında birbiri ardına uğradıkları ağırmağlubiyetlerin ardından batıya göç etmek zorunda kalmışlardı.Maveraünnehir’e hakim olan Yüe-chih’ler, Türk Wu-sun’lar tarafından dahada batıya itilerek Toharistan ve civarına yerleşmek zorunda bırakıldılar. Yüe-chih’lere son darbeyi vuran yine bir Türk kavmi olan Ak-Hunlar oldu. V.yy’ın ilk yarısında Ak-Hunların ağır tazyiki neticesinde Yüe-chih’lerinkurduğu Kuşan Devleti tarih sahnesinden çekildi. Ak-Hunlar,Maveraünnehir’de gerçek anlamda hakimiyet kuran ilk Türk devletidir.Ancak, daha önceleri de bölgede gelişen siyasî olaylarda Türklerin varlığıgöze çarpar. Semerkand’ın kuzeyinde Sir Derya nehrinin yanında Ho-chie,Po-hu, Pi-kan, Chü-hai, Ho-pi-hsi, Ho-ts’o-su, Pa-ye-wei ve Ho-to gibi Türk

Page 54: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

kabileleri yaşıyordu. Bunların 30.000 asker çıkarabilecek güçleri vardı[202].Adı geçen kabilelerin zaman zaman Sir Derya nehrini geçerekMaveraünnehir’e girdiklerini düşünmek pek ihtimal dışı değildir. Yine Hunhükümdarı Chih-chi, M.Ö. 54-53 seneleri içinde ağabeyi Ho-han-yeh ilearasının açılmasının ardından batıya yönelmişti. Talas nehri kıyısındakurduğu şehri kendisine merkez edinen Chih-chi, Semerkand kralınıöldürerek yedi sene süreyle bu şehre ve çevresine hakim olmuştu[203]. O,daha batıya sefer düzenleyerek bölgede güçlü bir Türk devleti kurmakidealindeydi. Ancak, M.Ö. 36 senesinde Çinliler tarafından mağlup edilipöldürülmesiyle düşüncesini fiiliyata geçirme imkanı bulamamıştır. Chih-chi’nin düşüncesinin gerçekleşmesi, Maveraünnehir ve Horasan’ın Türkhakimiyetine girme sürecini daha erken bir tarihe çekebilirdi. Neticede Ak-Hunların hakimiyeti bunun için atılan ilk adım olmuştur. Kısa süredebölgenin süper gücü haline gelen Ak-Hunlar, o dönemde Horasan ve İran’aegemen olan Sasanî İmparatorluğu’nu ağır bir baskı altına aldılar. Bu aradaKuzey Hindistan’a hakim oldukları gibi Horasan ve Maveraünnehir’deki bazıyerli kabileleri de kendi kabile birlikleri içine dahil ettiler[204]. Hakimoldukları yerlerde halkın büyük çoğunluğunun İran asıllı olduğudüşünüldüğünde; Ak-Hunların nasıl olup da öz benliklerini koruyarakyaklaşık 200 sene (367-558 arası) bölgeye hakim oldukları sorusu aklagelmektedir. Bunun yanıtını ise Türk askerî geleneğinde aramak gerekir.Ordu-millet prensibi gereğince, Türklerde profesyonel bir ordu yoktu. Bununyerine kadın-erkek eli silah tutan herkes bir savaş çıktığında hep birliktehareket ederdi. Dolayısıyla bu noktadan hareketle 350’li yıllarda OrtaAsya’ya hakim olan Juan-juan’lardan ayrılarak bölgeye gelen Ak-Hunlarınaileleri ile birlikte hareket ettiklerini söyleyebiliriz. Kuzey Hindistan’dahüküm süren Ak-Hun Tegini Mihiragula (515-545)’nın Budizmi halkı içintehlikeli sayıp Budistleri kontrol altında tutması[205] ve X. yy’da Kabil,Gazne ve Kuzey Hindistan’da siyasî açıdan önemli rol oynayan TürkHalaçların Ak-Hunların kalıntıları kabul edilmesi[206] bunların kendikimliklerini koruma hususunda ne kadar dikkatli ve başarılı olduklarının birdelilidir. Ayrıca, Ak-Hunların, Juan-juan’ların hakimiyetinden memnunolmayan Türk kabileleri ve Töles boylarının yeni göç dalgalarıyla beslenmişolabileceği ihtimali de göz ardı edilmemelidir. İşte bütün bunlar Türk nüfusve nüfuzunun bölgede yavaş yerleşmeye başladığına işaret etmektedir. Ak-Hunlar 558 senesinde Orta Asya’da yeni bir güç olarak ortaya çıkanGöktürklerin ve batıda Sasanîlerin ortak saldırısı sonucunda yıkıldı.

Page 55: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Galiplerin Ak-Hun toprakları üzerinde yaptıkları paylaşım neticesindeCeyhun Nehri iki taraf arasında sınır kabul edildi. Anlaşmayla nehrindoğusundaki topraklar Göktürklerin idaresine bırakılıyordu. Bu,Maveraünnehir’deki Türk hakimiyetinin gelişerek devam etmesi anlamınageliyordu.

Göktürk Devleti de, Ak-Hunların siyasetini sürdürerek Sasa-nîleri baskıaltında tutmaya devam etti. Göktürkler, Ak-Hunlara nispeten dahamerkeziyetçi bir yapıya sahiptiler. Maveraün-nehir’deki yerel krallıklar gerekevlilik ve gerekse buralara tayin olunan Türk idareciler vasıtasıylabağımsızlıklarını tamamen kaybettiler. Nitekim I. Göktürk Devleti’nin fetretdevri (630-681) ve bununla aynı zamana rastlayan Arap fetihleri devrindeMaveraünnehir şehirlerini idare eden şahıslar Türk unvanları taşıyorlardı.Yine, İslam tarihçilerinin de üzerinde dikkatle durduğu gibi, İslam ordularınamukavemetin genellikle Türklerden gelmiş olması da bunu desteklemektedir.

Bütün bunlar Batı Göktürk kağanlığının devlet politikalarıyla yakındanilgilidir. Tardu döneminde Batı ve Doğu Türkistan’da Soğdlu ahalininoturduğu şehirlere yönetici olarak birer tegin ve vergi toplamak için detudunlar tayin edildi[207]. Yine Tardu oğullarından birini Toharistan’ı idareetmekle görevlendirmişti[208]. 603-611 senelerinde Batı Göktürklerininbaşında bulunan Ch’u-lo Kagan devleti daha rahat idare etmek için iki küçükkağanlık tesis etmişti. Bunlardan biri de Soğd (Maveraünnehir) şehirleriniidare etmek üzere Taşkent’in kuzeyinde idi[209]. T’ung Yabgu Kagan (ö.630)ise devletin merkezini Kuca’nın kuzeyindeki San-mi-shan’dan daha batıyaTaşkent’in kuzeyindeki Ming-Bulak (Bin-Pınar)’a nakletti. T’ung Yabgu,Maveraünnehir’deki şehirleri bir İlteber ile yönetiyor, Tudun ile vergitopluyordu[210]. Ayrıca T’ung Yabgu’nun oğullarından Hsi-li (Ssu veya Sse)Tegin Semer-kand’da bulunuyordu. Aileye mensup bir teginin ordu başındabir bölgenin idaresiyle görevlendirildiklerinde Yabgu veya Şad ünvanıaldıklarını biliyoruz[211]. Hsi-li (Sse veya Ssu) Tegin de 630’da babasınınölümünün ardından amcası Bagatur ile giriştiği kağanlık mücadelesininsonrasında bu makama geldiğinde İ-p’i-po-lu-lü Yabgu Kagan ünvanınıalmıştı[212]. Verilen bilgilerden, T’ung Yabgu’nun sağlığında, Hsi-li Tegin’i(Sse veya Ssu) Semerkand’ın idaresiyle görevlendirdiğini söyleyebiliriz.Semer-kand’ın bölge için siyasî önemi göz önüne alındığında bu son derecenormal bir harekettir. İslam fetihleri döneminde Semer-kand idarecilerinin

Page 56: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Guzek ve Tarhan gibi Türk unvanları taşımaları da bu ihtimalikuvvetlendirmektedir[213].

T’ung Yabgu’nun 630 senesinde öldürülmesinin ardından çıkankarışıklıklar neticesinde Batı Göktürkleri, Çin’e bağlanmak zorunda kaldı.Çinlilerin askerî valilikler şeklinde parçaladığı Batı Göktürk ülkesinde,Maveraünnehir’i idare etmek üzere An-hsi askerî valiliği kurulmuştu[214].Buna rağmen Türkler, Maveraün-nehir üzerindeki etkilerini devam ettirdiler.Bu süreklilik ise Batı Göktürk kağanlarının yukarıda bahsettiğimizçalışmalarının bir ürünüdür. Nitekim, kısa süre sonra başlayan İslamfetihlerini anlatan Müslüman tarihçiler[215], fatihlere karşı yapılanmukavemetin Türkler tarafından gerçekleştirildiği konusunda hem fikirdir.H.A.R. Gibb[216] eserinde, Maveraünnehir’in zaptı sırasında, Arap fatihlerekarşı mücadele eden kuvvetler arasında Türklerin mevcudiyetinin 716senesinden sonraki olaylarla alakalı olabileceği görüşündedir. Dolayısıyla,Araplara karşı ilk mücadelelerin yerli Soğdlular tarafından yapıldığınıbelirtmektedir. Aynı şekilde R.N. Frye, Soğdluların, Türklerden yardımalarak Araplara karşı savaştıklarını söylemektedir[217]. Ancak, Araplar, bukarşılaşmadan çok önceleri de Türkleri yakından tanımaktaydı[218]. İranlılarlada gerek siyasî ve gerekse ticarî ilişkiler içindeydiler. Yine, yerli halkınağırlıklı olarak İran asıllı olmalarına rağmen bölgede siyasî hakimiyetinTürklerin elinde olduğundan yukarıda bahsedildi. Bunlar dikkate alındığındaMüslüman yazarların eserlerinde, Maveraünnehir’in müdafilerini Türk olarakbelirtmelerinde herhangi bir yanlışlık söz konusu olamaz.

661 senesinde Muaviye’nin tek başına halife olmasıyla yeni bir atılım içinegiren İslam fetihleri, Türklerin Maveraün-nehir’deki direnişi nedeniyle büyükgüçlüklere uğradı. Yoğun bir mukavemetle karşılaşan Müslüman ordularıilerleyişlerini güçlükle sürdürdüler. 705 senesinde Kuteybe b. Müslim’inHorasan valisi tayin edilmesiyle Müslümanlar, Semerkand ve Buhara baştaolmak üzere bölgenin büyük bir kısmına hakim oldular. Ancak bu zatın 715senesinde öldürülmesi durumu tekrar tersine çevirdi. Ortaya çıkan yenidurum Abbasîler döneminde 751 senesindeki Talas savaşının ardındanTürklerin büyük gruplar halinde İslamiyeti kabullerine kadar devam etti. Bumücadeleler, konumuz dışında kaldığı için uzun bir şekilde anlatmaya gerekgörmüyoruz[219].

Yukarıda vermeye çalıştığımız bilgilerden anlaşılacağı üzere Türkler çok

Page 57: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

uzun bir süreden beri Maveraünnehir ve buradaki yerli kavimlerle ilişkiiçindeydiler. Özellikle Ak-Hun ve Göktürklerin birbirini takip eden idareleridöneminde bölgedeki siyasî hakimiyetin Türklerin eline geçmesinin yanında,nüfus olarak da bölgede Türklerin kendini hissettirmeye başladığı açıktır.Maveraünnehir’deki Türk varlığının bu şekilde ortaya konulmasınınSâmânîlerin menşei konusunda bir takım yeni düşünceleri açıklamakhususunda yardımcı olacağı kanaatindeyiz.

Daha önce aktardığımız gibi, Sâmânîlerin menşei konusunda iki farklırivayet bulunmaktadır. Bunların büyük çoğunluğunu teşkil eden birinci grupSâmânîlerin soyunu Sasanîlere dolayısıyla İranlılara dayandırmaktadır.

Nerşahî (ö.959), Sâmânîler ile ilgili şu rivayeti aktarmaktadır “Esed b.Abdullah el-Kasrî 734 senesinde ikinci kez Horasan valisi olunca yerli soyluailelerle dostluk kurdu. İster Arap, ister İranlı olsun halka iyi davrandı. Busırada Belh hakimi olan Sâmânîlerin atası Sâmân-hûdat, düşmanlarınınbaskısı sonucu Belh’den kaçarak Merv’de bulunan Esed b. Abdullah’ınyanına geldi. Esed, onu iyi karşılayıp himayesine aldı. Düşmanlarını yenerek,Belh’in idaresini tekrar ona verdi. Esed’in bu iyiliği sonucu Sâmân-hûdatmüslüman oldu. Sâmân-hûdat ismini Saman adlı bir köyden alır. Buharaemîrine Buhar-hûdat denildiği gibi, Saman köyünün kurucusu olduğu içinona da Sâmân-hûdat denmiştir. Sâmân-hûdat, Esed’e olan sevgisinden dolayıoğluna Esed adını verdi. Bu zat, Sâmânîler Devleti’nin kurucuları Emîr Nasrb. Ahmed (I. Nasr) ve Emîr İsmail b. Ahmed’in dedesidir. Sâmân-hûdatmeşhur Sasanî kumandanı Behram Çubin’in soyundan gelmektedir[220] ”.

Nerşahî ’de verilen bu rivayette Sâmân-hûdat’dan Behram Çubin’e kadar kisoy kütüğü eksiktir. Bu şecere ise Gerdizî tarafından ; Sâmân-hûdat b. Hamtab. Nuş b. Tamgaseb b. Şadil b. Behram Çubin b. Behram Husis b. Guzek b.Esfiyan b. Kürdar (Kerdar) b. Dirgar b. Cem b. Cir b. Bistar b. Hûdat b.Rencihan b. Fir b. Feravel b. Sim b. Behram b. Şaseb b. Guzek b. Cirdad b.Sâferseb b. Kurekin b. Milad b. Merres (Mürres) b. Mervan b. Mihran b.Fazan b. Küşrad b. Sadisad b. Bişdad b. Ahşin (Ihşin) b. Feridun b. Vemamb. Arsatin n. Devser b. Minuçehr b. Guzek b. İrec b. Aferidun b. Esfiyansekb. Surkav b. Ahşin(Ihşin) b. Kada-yin b. Dirkav b. Rimenkav b. Bifruş b.Cemşid b. Veyunkehan b. Üskehd b. Huşenk b. Fervak münşi b. Keyümersşeklinde verilmektedir[221]. Görüldüğü gibi verilen şecerede Sâmânîlerin soyuefsanevi İran hükümdarı Keyumers’e kadar götürülmektedir. Bu şecere diğer

Page 58: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

tarihçiler tarafından farklı şekillerde verilmektedir.

İbn el-Esîr ve el-Birunî’de, Sâmân-hûdat b. Cesman b. Tamgat(Tamgas) b.Nuşred b. Behram Çubin b. Behram Huşenş olarak[222]

Hamdullah el-Müstevfi’de ise, İbn el-Esîr ve el-Birunî’de aktarılanşecereye benzer bir versiyon ; Sâmân-hûdat b. Cesman b. Ta’am b. Nuşred b.Behram Çubin şeklinde[223]

el-Sem’ânî’de; Sâmân b. Cabba b. Niyar b. Tamgas b. Behram Çubinolarak[224]

Yakut el-Hamavî’de; Sâmân-hûdat b. Çubba (Cabba) b. Tumgas (Tamgas)b. Nuşred b. Behram Gûr şeklinde[225] verilmektedir.

Yukarıda verdiğimiz bu şecerelerin iki ortak yönü olduğu gözeçarpmaktadır. Bunlardan ilki, şecerelerin neredeyse, tamamıyla birbirlerindenfarklı olmalarına rağmen Behram Çubin adının şecerelerin genelinde ortakolmasıdır. Bilindiği gibi Behram Çubin ünlü bir Sasanî kumandanı olup, İrantarihinin kahramanlığı ile ün salmış şahsiyetlerinden biridir. VI. yy’ın sonçeyreğinde Göktürklerden de yardım alarak Sasanî hükümdarı HüsrevPerviz’e (591-628) isyan etmişti. Ancak ilk dönemlerde kazandığı başarılararağmen Hüsrev Perviz’e mağlup olarak Göktürk hükümdarı Tardu’nunyanına kaçmış ve onun kızıyla evlenmişti[226]. Ölümünden sonra varisleriMaveraünnehir’de yaşamlarını sürdürdüler. Şecerelerdeki tutarsızlıklardikkate alındığında neden Behram Çubin isminin tüm şecerelerde geçtiğisorusuna cevap bulmadan evvel, ortaçağda hakim sülalelerin sıkçabaşvurdukları bir geleneği burada belirtmek gerekir.

Bu dönemde bir bölgede hakim olan yeni hanedanlar, meşruiyetlerini dahasağlam bir zemine oturtmak ve güçlendirmek için kendilerini eski hükümdarsülalelerine bağlamaktaydı. Bu her şeyden önce hükümranlığın bir şartı idi.Mısır, Arabistan ve Suriye’deki hanedanlar genellikle Hz. Peygamberinailesinden veya ileri gelen sahabi’den birine kendi soylarını bağlamaya gayretederlerdi.

Örneğin, Fatimîler kendilerini Hz. Peygamberin kızı Hz. Fatıma’yabağlamaktaydı. İran ve Horasan’daki hanedanlar ise bu bağlantıyı Sasanîlerleyapmaktaydı. Dolayısıyla, yukarıda verdiğimiz şecerelere dayanarak

Page 59: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Sâmânîler hakkında yapılacak bir yorumun ne kadar güvenilir olacağışüphelidir. Araştırmacılar da bunu kabullenmekle birlikte, Sâmânîleri İranasıllı bir hanedan olarak kabul ederler[227]. Zira ilk dönemleri hakkındaoldukça kısıtlı bilgilere sahip olduğumuz Sâmânîler hakkındabulabileceğimiz yegane kaynak bu şecerelerdir.

Yeniden Sâmânîler ve Behram Çubin arasındaki bağlantıyadöndüğümüzde; bununla alakalı olarak şunları söyleyebiliriz ;

1) Sâmânîlerle Behram Çubin arasındaki ortak coğrafî mekan aynı olmasıbu konudaki en önemli amillerden biridir. Çünkü, Behram Çubin, HüsrevPerviz’in karşısında aldığı mağlubiyetin ardından Göktürk hükümdarınınyanına kaçmıştı. Ölümünden sonra varisleri Maveraünnehir’de yaşamayadevam etmişlerdi. Sâmânîler de aynı coğrafî sınırlar içinde ortayaçıkmışlardır.

2) Yine, Sâmânîler devlet ve verasetlerinin eskiliğini göstermek için devletidareciliği ile tanınan bir kahramana dayanmak istediler. Bu konuda da, onlariçin en münasip kişi Behram Çubin idi. Zira, Behram Çubin, onlar için liderbir kişilik ve devlet adamı portresi çizmekteydi. Dolayısıyla, Sâmânîlersaltanattaki meşruiyetlerini kendilerini eski İran tarihinin tanınmış birşahsiyetlerinden biri olan Behram Çubin’e bağlayarak sağlamlaştırmakistediler[228].

Şecerelerdeki ikinci ortak yön ise, içlerinde geçen Türk isimleridir.Şecerelerin, Sâmânîleri İran asıllı olarak göstermeleri dikkate alındığında buson derece ilgi çekici ve üzerinde durulması gereken bir detay olarak gözeçarpar. Gerdizî’nin verdiği şecerede üç defa Guzek adı geçmektedir. İbnHurdâdbih’e (ö.912 civarı) göre[229], Guzek küçük Türk hükümdarlarınaverilen isimlerden birdir. Yine aynı şecerede geçen Kürekin, bize bir Türkünvanı olan Külerkin’i[230] çağrıştırmaktadır. el-Sem’ânî ve Yakut el-Hamavî’de Tamgas ve Tamgaseb olarak verilen isim Türkçe’de “saygıdeğer,ulu bir devlete, millete sahip” manasına gelen Tamgaç ünvanıyla aynıolmalıdır[231]. Divan-ı Lügati’l-Türk’de “Tat Tawgaç (Tamgaç)” kelimesininmanası açıklanırken, tat’ın İranlıları, Tawgaç (Tamgaç)’ın ise Türkleri ifadeettiği belirtilmiştir[232].

Sâmânîlerin menşei konusundaki ikinci grup rivayetler ise, bunların Türksoyundan geldiklerini savunan müelliflerin anlattıklarıdır. Bu konudaki en

Page 60: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

kapsamlı rivayeti bize ünlü İlhanlı veziri Reşideddin Fazlullah aktarmaktadır.Bu rivayet [233] “Oğuzlar hükümdarları Dukur Yavku’nun ölümünden sonraasilzade Sâmân Yavku’yu Maveraünnehir’de hükümdarlığa yükseltmişlerdi.Araplar ise, ona Sâmân-hûdat adını vermişlerdir. Bu zat Sâmânîlerin atasıdır”şeklinde verilmektedir. Şemseddin Günaltay, Müslihiddin Larî adlı bir geçdönem müellifinin yazma halinde bulunan eserinde, Reşideddin’den aynıbilgiyi naklettiğini belirtir. Kendisi de bu iki kaynağa dayanarak, SâmânîlerinTürk olduklarını ispata çalışmıştır[234]. Ancak, Sâmânîlerden çok sonrakidönemlerde yaşamış olan Reşideddin’in eserinde, bu bilgiyi nereden aldığınadair herhangi bir kayıt bulunmamaktadır. Onun için doğruluğu şüphelidir.

Z.V. Togan, Mahmud b. Veli adlı müellifin adını vermediği bir eserine,dayanarak Sâmânîlerin, Batı Göktürk Kağanı T’ung Tabgu’nun (ö.630) oğluSse (Cabba) Yabgu’nun soyundan geldiklerini söyleyerek[235] konuya çokfarklı bir bakış açısı getirir. Z.V. Togan adı geçen eseri, 1925’de AnkaraHallac Mahmud Camii Kütüphanesi’nde 112 numarada rastladığınısöyleyerek, yazmayı daha sonra Ankara Maarif Kütüphanesine nakledilenyazmalar arasında bulamadığını belirtir. Çin kaynaklarında[236] verilenbilgiler ise, bu rivayeti destekler niteliktedir. Buna göre “T’ung Yabgu’nunölümünden sonra çıkan karışıklıklar esnasında Hsi-li Tegin (Ssu veya SseYabgu) Semerkand’da idi. Amcası Bagatur’u Semerkand’da mağlup etti. Ni-shu bunun üzerine Hsi-li’yi (Ssu Yabgu) davet etti. O da, Ni-shu’nun yerinetahta geçerek İ-p’i-sha-po-lo-lü Yabgu Kagan ünvanını aldı.......... Ssu Yabguki, (aynı şahıs, Lü Yabgu Kagan), o eski reisin oğlu ve halkın kalbinikazanmış bir kimse idi. O zamanda batı tarafının Tou-lu Kağan ile BagaturKağan’ın kötü idareleri yüzünden reislerin çoğu gelip ona itaatetmişlerdi......Devletin insanları Ssu Yabgu’ya büyük kağanlık sundular. SsuYabgu Kağan tahta geçti. Kuzeydeki Töleslere ve Sir-Tarduşlara büyük birsefer düzenledi. Fakat yenildi. Ssu Yabgu çok sert ve iftiracı bir mizaca sahipolduğundan halkı kontrol altında tutamadı. ...Kötü davranışları yüzünden bazıdevlet adamları, ona karşı saldırı planladılar. Ssu Yabgu hafif süvarileri ileK’ang-chü’ye (Semerkand) kaçtı. Sonra öldü”. Burada adı geçen Lü YabguKağan (Ssu Yabgu), Mahmud b. Veli’nin eserine aldığı Cabba (Sse) Han ileaynı kişi olmalıdır. Yukarıda verdiğimiz şecerelerden el-Sem’ânî ve Yakut el-Hamavî’de verilenlerlerde de bu adın geçtiğini görüyoruz.

Sâmânîlerin tarih sahnesine çıktıkları mekan açısından bakıldığında ise;Semerkand şehri Sâmânîlerin çıkış yerlerinden biri olarak

Page 61: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

gösterilmektedir[237]. Bunun yanında, Sâmânîlerin çıkış yeri olarakSemerkand’dan başka Belh[238] ve Eşnas[239] şehirlerinin isimlerinivermektedir. Belh şehri, Ak-Hunlar zamanında Türk hakimiyetine girmiş vebu devletin önemli şehirlerinden biri olmuştur. Ak-Hunların yıkılmasındansonra şehir Gök-Türk Devleti’nin sınırları içinde kaldı. Batı Göktürk HakanıT’ung Yabgu zamanında bölgeyi ziyaret eden Çinli seyyah Hsüen-tsangburanın hakimi olan Sse Yabgu Kağan (630-633) ve Nevbahar tağınağının birrahibi arasında geçen bir olayı notlarında aktarmıştır[240]. Yine Belh’indoğusunda bulunan Toharistan bölgesi, İslam fetihleri sırasında dahi Türkegemenliği altındaydı. Sâmânîler dönemiyle ilgili en önemli kaynaklardanbiri olan Nerşahî, Sâmânîlerin atası Sâmân-hûdat’ı Belh sahibi olarakgöstermektedir. Bir an için Sâmânîlerin, Behram Çubin gibi asil ve kahramanbir İranlı kumandanın soyundan geldiğini düşünürsek, onların bu şehirdekihakimiyetlerinin çok öncelere dayanması gerekir. Fakat şehir, BehramÇubin’den önce dahi Türk hakimiyetinde idi. Sâmânîler döneminde ise, yinebir Türk hanedanı olan Banicûrîlere başkentlik yapmıştı[241]. Dolayısıyla,eğer Sâmânîlerin ortaya çıktıkları yer olarak bu şehrin kabul edilmesi halindeonların Türk olduğu kabul etmek daha makul olacaktır. Eşnas şehri ile ilgiliX. asır İslam coğrafyacılarının eserlerinde herhangi bir bilgiye rastlanmaz.Yalnızca Mahmud b. Veli’nin, Hey’et el-ekâlim adlı eserden naklettiğinegöre; şehir Sir Derya nehri kıyısında yer almaktaydı[242]. Sâmânîlerinanavatanı olarak Eşnas şehrini kabul eden Hamdullah el-Müstevfî de, Sâmân-hûdat’ın burada valilik görevini yaptığını ve deve sürülerine sahip olduğunusöyler[243]. Diğer iki şehir gibi Eşnas şehrinin bulunduğunu varsaydığımızbölge de Türk egemenliği altındaydı. Görüldüğü gibi kaynaklarının galipçoğunluğunun, Sâmânîleri İran asıllı olarak göstermelerine rağmen bazıkaynakların, dikkatle incelendiklerinde ailenin soyundaki Türk varlığınaişaret ettikleri görülmektedir.

Sâmânîlerin menşei konusunda en ilgi çekici ayrıntılardan biri de aileninatası Sâmân’ın unvanı olan hûdat kelimesidir. Kelime Farsça’da “sahip, rab”manalarına gelen huda kelimesinin değişmiş şeklidir. Eski UygurTürkçesinde de “unvan, rütbe” manasında kullanılmaktaydı[244]. KelimeninFarsça menşeyli olmasına rağmen eski dönemlerden beri Türkçe’de de yeraldığı bellidir. Nerşahî’nin yukarıda aktardığımız rivayetinde “Buharahakimlerine Buhar-hûdat denildiği gibi, Saman köyünün kurucusu olduğuiçin ona da Sâmân-hûdat denmiştir” şeklinde bir cümle geçmektedir.

Page 62: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Ancak, Nerşahî ve diğer kaynaklarda Buhar-hûdat, Vardana ve Sâmân-hûdat ve Çağan-hûdat örnekleri haricinde bu unvana sahip yöneticilerin idareettiği başka bir şehrin adına rastlanmaz. Buhara şehri, Çin yıllıklarının verdiğibilgilere göre 22 nesilden beri Soğd asıllı bir aile tarafındanyönetilmekteydi[245]. İslam kaynakları ise Arap fetihleri sırasında şehrin,Türk hükümdarının eşi Kıbac Hatun adlı bir kadının idaresinde bulunduğunubelirtirler[246]. Bu hanım eşinin ölümünden sonra oğlu Tuğşada’nın (Tuğ-şad)[247] yerine vekaleten şehri yönetmekteydi.

Emevîlerin Horasan valisi Ubeydullah b. Ziyad’ın 673 senesinde Buhara’yakarşı yaptığı sefere başarıyla karşı koymuştu. Daha sonra, onunla haracödemek ve Ubeydullah’ın ordusunda hizmet etmek üzere 2000 Türk okçusuvermek koşuluyla barış yapmıştı. Oğlu Tuğşada (Tuğ-şad)’da, Emevî valisiKuteybe b. Müslim’in desteğiyle şehirdeki hakimiyetini sağlamlaştırmıştır.Buna göre şehrin idaresi Göktürkler döneminde el değiştirerek Türklerineline geçmiş olmalıdır.

İkinci örnek olan Vardan-hûdat kelimesi de Nerşahî tarafındannakledilmektedir. Buna göre “Buhar-hûdat Tuğşada (Tuğ-şad)’ın veziri olanVardan-hûdat, aslen Türkistanlı olup Vardana imaretinin sahibi idi. Kuteybeb. Müslim ile defalarca harp etmiş ve Kuteybe ancak, onu Vardana’dançıkarıp Türkistan’a kaçmasını sağladıktan sonra Buhara’ya hakimolabilmişti”[248]. Burada, Sâmân-hûdat’ı ayrı tutacak olursak diğer iki örnektede Hûdat unvanının Türkler için kullanıldığı görülmektedir. Bu konudaki sonörnek olan Çağan-hûdat ise, Sâmânîler döneminin ünlü kumandanailelerinden biri olan Muhtacoğullarının ataları hakkında kullanılmaktadır. Buailenin ise, kesin olarak İran asıllı olduğu şüpheli olup, bu ailenin Arapaslından geldiği de ileri sürülmektedir[249].

Sâmân-hûdat’ın ve dolayısıyla Sâmânîlerin tarih sahnesine çıkmaları VIII.yy’ın ilk yarısına rastlamaktadır. Ancak, bundan sonra kaynakların aile içinverdikleri bilgiler nedeni bilinmez bir şekilde kesintiye uğrar. Aradakikaranlık dönem 819 senesine kadar sürer. Bu tarihte Esed b. Sâmân-hûdat’ınoğulları Ahmed, İlyas, Nuh ve Yahya’ya Rafi b. el-Leys isyanınınbastırılmasında Abbasîlere yaptıkları yardımlara karşılık dört şehrinvalilikleri verilmiştir. Abbasî halifesi Me’mun’un emriyle Horasan valisiGassan b. Abbad tarafından yapılan tayinlerle Nuh Semerkand, AhmedFergana, Yahya Şaş ve İlyas Herat valiliklerine atanmışlardı[250].

Page 63: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

805 senesinde Abbasîlere karşı isyan bayrağını açan Rafi b. el-Leys’inmerkezi Semerkand şehri idi. Şaş Türkleri[251], Fergana ve Uşrusana gibiTürk hakimiyetinde bulunan yerlerden, Dokuz Oğuzlar ve Karluklardanda[252] yardım alan Rafi, Abbasîlerin doğudaki hakimiyetini uzun süre tehditetti. Sâmânîlerin, bu isyanın bastırılması konusundaki katkıları Nerşahî ’yegöre iki taraf arasında barış için aracılık yapmak suretiyle olmuştur[253]. Rafib. el-Leys’i barışa ikna etmelerine ödül olarak kendilerine valiliklerverilmiştir. Burada dikkati çeken konu ise, Sâmânîlere verilen valiliklerarasında Şaş, Semerkand ve Fergana şehirlerinin bulunmasıdır. Adı geçenşehirlerin daha bir sene öncesinde isyancı liderin safında yer aldığı veözellikle Şaş ile Fergana’da Türklerin nüfus ve nüfuz olarak etkili olduklarıdüşünüldüğünde İran asıllı olduğu kabul edilen bir valinin buralarda nasıl birhakimiyet tesis edeceği yanıtlanması gereken bir sorudur. Yine Sâmânîlerinİran sahasına daha yakın olan Herat kolunun kısa süre sonra ortadankalkmasına rağmen, Türklerin etki alanı içinde yer alan Semerkand, Ferganave Şaş’daki Sâmânî hakimiyeti gelişerek bir devlet kurma yoluna girmiştir.

Sâmânî hükümdarlarının isim ve unvanlarına bakıldığında ise, bunlarınıntamamının Arapça isimler olduğunu görürüz[254]. Sâmânîler, şecerelerdekendilerini eski İran hükümdarlarına bağlamada gösterdikleri gayrete rağmenisim konusunda herhangi bir çaba göstermemişlerdir. Bölgede kurulmuş olanTahirîler, Ziyârîler ve Büveyhîler gibi İran asıllı diğer hanedanlarabaktığımızda ise, bu vurguyu açıkça görmek mümkündür. ÖrneğinZiyârîlerin kurucusu Merdaviç b. Ziyâr, eski Sasanî Devleti’ni yenidendiriltme çabası içindeydi. Tahirîler, Harun el-Reşid’in 809 senesindekiölümünün ardından başlayan el-Me’mun-el-Emin mücadelesinde İranlı bircariyeden olma el-Me’mun’un tarafını tutarak, onun halifelik makamını elegeçirmesinde diğer İranlı unsurlarla birlikte mühim rol oynamışlardır. Buolay Abbasî Devleti için, el-Emin’in temsil ettiği Arap nüfuzunun yerini el-Me’mun’un temsil ettiği İran etkisine bırakmasıdır. Ayrıca bu hanedanlarAbbasîlerle olan ilişkilerinde zaman zaman problemler yaşamışlardır. Ancak,Sâmânîler tüm bunların aksine Abbasîlerle iyi geçinmişler ve devletteşkilatında onları örnek almışlardır. Bu örnek, daha sonraları Sâmânîlervasıtasıyla Karahanlılar, Gazneliler ve Selçukluların devlet teşkilatında daetkili olmuştur.

Yukarıda Reşideddin Fazlullah’dan aktardığımız rivayette; Sâmânîlerinatası Sâmân-hûdat’ın Oğuz Yabgusu olarak gösterildiğinden bahsetmiştik.

Page 64: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Türkler, İslamiyetle tanışmadan önceki dönemlerde genel olarak şamanizminancını benimsemişlerdi. Bu kelime Arapça’da şemeniyye olarakgeçmektedir. Aynı zamanda putperest, mecûsî, sabî ve budistler içinkullanılmaktaydı[255]. Bu dinin ayinlerini yöneten kişiye şemen veya şamandenirdi. Bu kelime eski İran edebiyatında sıkça geçer. Şaman kelimesinineski Mançu dilinde Saman, Çince’ye Sha-men olarak geçen SanskritçedekiŞramana veya Çramana’dan geldiği konusunda da görüşlerbulunmaktadır[256]. Yine Arapça’da put manasına gelen sanem kelimesininŞemen kelimesiyle bağlantılı olduğu söylenmektedir. Bunlara bakılaraksemen kelimesiyle Şaman kelimesi arasında bir bağlantı olduğudüşünülebilir. Ancak, Sâmân-hûdat’ın faaliyetleri hakkında kaynaklardaherhangi bir bilgi bulunmaması lehte veya aleyhte daha fazla bir şeysöylenmesine engel olmaktadır.

Sonuç olarak; Sâmânîlerin kendilerini Behram Çubin’e ve dolayısıyla İransoyuna bağlama gayretlerinin sadece bir hakimiyet prensibinin icrası olduğugörülmektedir. Kaynaklarda verilen şecerelerde görülen farklılıklar bu görüşüdestekler niteliktedir. Yine Behram Çubin’in, İran kisrasının önündenkaçışının ardından, Göktürk hakanıyla akrabalık kurduğu unutulmamalıdır.

Şecerelerde geçen Türk isimleri ve yukarıda vermeye çalıştığımız tümhususiyetler bize ailenin Türk soyundan gelebileceği fikrini vermektedir.Ancak gerek o döneme ait Sellamî’nin Târih-i Vulât-ı Horasan gibikaynakların bugün elimize ulaşmamış olması ve gerekse ailenin ilkdönemleriyle ilgili kaynakların suskunluğu kesin olarak bir görüşün kabulüneengeldir. Bununla birlikte mevcut kaynaklardaki bilgiler bir araya getirilipgözden geçirildiğinde Sâmânîlerin, Türk olması ihtimalinin daha fazla olduğugörülür.

Page 65: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

III) İlk Faaliyet ve

Page 66: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Sâmânîler Devletinin Kuruluşu

Kaynaklar Sâmânîlerin menşei ile ilgili yukarıda aktardığımız rivayetleriverdikten hemen sonra, Sâmân-hûdat ve oğlu Esed’in faaliyetleri konusundasuskun kalmaktadır. Bu suskunluk Halife Harun el-Reşid dönemine kadardevam eder. Harun el-Reşid, 905 senesinde Semerkand’da isyan eden Rafi b.el-Leys’in üzerine Herseme b. Ayan idaresinde bir ordu yollamış ve buordunun ardından oğlu el-Me’mun’u da doğuya göndermişti.

Herseme’nin idaresindeki Abbasî ordusu, Semerkand’da bulunan Rafi’yikuşattığı halde herhangi bir başarı elde edememişti. Bunun üzerine bölgeyeulaşan el-Me’mun, Esed’in oğullarına mektuplar yazarak Rafi isyanınınbastırılmasında Abbasî kuvvetlerine yardımcı olmalarını istemişti.Sâmânîlerin buna müspet cevap vermesi üzerine siyasî arenada giderekyanlızlaştığını ve Abbasî ordusu karşısında tutunamayacağını anlayan Rafidaha sonra teslim olmak zorunda kalmıştı (809)[257]. Bu arada halife Harunel-Reşid bizzat kendisi Rafi b. el-Leys’in üzerine yürüyecek iken Tûs’daölmüştü. Babasının yerine geçen kardeşi el-Emin’i bertaraf eden el-Me’mun813 senesinde Abbasî halifesi oldu.

Görüldüğü gibi Sâmânîlerin aradan geçen bu süre içinde Maveraünnehir veçevresinde söz sahibi oldukları anlaşılıyor. Ancak, kaynaklarda onlarınhakkında herhangi bir bilgiye rastlanmaması, bu gücün mahiyeti ve onlarınbunu nasıl elde ettikleri sorusunu cevapsız bırakmaktadır.

el-Me’mun halife olması Sâmânîler için son derece müspet bir gelişmeolmuştu. Nitekim, yeni halife Horasan valisi tayin ettiği Gassan b. Abbad’a,Esed b. Sâmân-hûdat’ın oğullarına yaptıkları yardımlara karşılık valiliklerverilmesini emretti. Buna göre; Nuh Semerkand, Ahmet Fergana, Yahya Şaşve İlyas Herat valil-liklerine tayin edildi[258].

Arap geleneğine göre, Arap olmayan bir kimse müslüman olduğunda, birmüslüman Arabın himayesine girerdi. Böylece, onun kabilesinden sayılır,mevlası olurdu. Yeni müslüman olan bu kimse, himayesine girdiği kişininmirasçısı da olabilmekteydi. Buna göre Sâmân-hûdat’ın da, Esed b. Abdullahel-Kasrî’nin mevlası durumuna geldiği söylenebilir. Bilindiği gibi, Abbasî

Page 67: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

ihtilali sırasında güney Araplarına mensup kabileler, Abbasî taraftarlarıarasında yer almışlardı.

İhtilalden önce 738 yılında ölen Esed b. Abdullah ise bu güney Araplarınınlideri (şeyhi) sayılmaktaydı. Dolayısıyla Esed’in mevlası sıfatıyla Sâmân-hûdat’ın da güneyli Araplar ile birlikte Abbasîlerin safında yer aldığısöylenebilir. Bu da bir yere kadar Sâmânîlerin Abbasîlerle olan iyi ilişkilerinebir açıklık getirmektedir.

Ancak erken dönem kaynakları bu konuda her hangi bir bilgi vermez.Sadece daha sonraki devirlerde yaşamış olan İbn el-Cevzî (ö.1200), Sâmân-hûdat’ın Abbasî ihtilali sırasında Ebû Müslim’in yanında yer aldığınıyazmaktadır[259]. Fakat, Sâmânîlerden çok sonraları yaşamış olan İbn el-Cevzî’nin eserinde geçen bu kaydın doğruluğu diğer kaynaklarcadesteklenmediği gibi, müellif de bilgiyi aldığı kaynağı belirtmemiştir.Dolayısıyla İbn el-Cevzî’nin verdiği bu malumata şüphe ile yaklaşmakgerekmektedir.

Diğer taraftan Sâmânîlerin 819 senesine kadar olan faaliyetlerininkaranlıkta kalmasına rağmen, bunların kendilerine valilikler verildiği sıradayeterince güçlü oldukları kesindir. Zira, Gassan b. Abbad’ın Horasanvaliliğinden azlinden sonra burada idareyi ellerine alan Tahirîler dönemindede Maveraünnehir’i yönetmeye devam etmişlerdir.

Ailenin Herat valisi olan üyesi İlyas b. Esed hakkında fazla bir şeybilinmemektedir. Sadece Tarih-i Sistan’daki kayıtlardan onun Abdullah b.Tahir (828-844) tarafından Sistan Haricîleriyle mücadele etmeklegörevlendirildiğini öğreniyoruz[260]. 20 Safer 208/4 Temmuz 823 Perşembegünü Sistan’ın başkenti Zerenc’e giren İlyas, şehirde uzun süre tutunamamışve bir önceki vali Muhammed b. Hüseyin’in kardeşi Muaddal’ın şehirdehakimiyeti ele geçirmesi üzerine görevini ve valilik sarayını ona bırakmakzorunda kalmıştı. Ancak, eyaletteki idareyi yeniden ele geçirmek içinfaaliyetlerini sürdüren İlyas, nihayetinde kendi tarafını tutan halkın isyanıüzerine Muaddal’ı, Farah’a[261] çekilmek zorunda bıraktı. Burada, Haricîlerinde yardımıyla yeniden Sistan’ın tamamını ele geçirmeyi başaran Muaddal’ınbu başarısı da sürekli olmadı. Onun ele geçirdiği toprakları Haricîleredağıtmasının meydana getirdiği hoşnutsuzluk üzerine halife tarafından Sistanvaliliğine Muhammed b. Ahvaz tayin edildi. Tüm bu olayların gelişimi

Page 68: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

sırasında pasif bir durumda kaldığı anlaşılan İlyas ise Horasan’a geri döndü.Nihayetinde 242/856-857 senesinde Herat’ta vefat etti. Kendisinden sonrayerine geçen oğlu İbrahim[262], Tahirîlerin Horasan orduları komutanlığıgörevine getirildi. Ancak, onun bu görev için Herat valiliğini bıraktığıanlaşılıyor. Zira kaynaklarda Saffarî emîri Yakub b. el-Leys’in Herat’ı fethisırasında Tahirîlerden Hüseyin b. Abdullah b. Tahir’in burada vali olduğunugörüyoruz[263].

Abdullah b. Tahir’in emriyle Sistan’daki Haricîlerle mücadele etmeklegörevlendirilen İbrahim, bunda pek başarılı olmadı. Abdullah tarafındanHerat’ı kuşatmış olan Yakub b. el-Leys üzerine gönderilen İbrahim 253/867senesinde Fuşeng yakınlarında yapılan savaşı kaybedip Nisabur’a kaçmış,aynı yıl içerisinde yakalanarak Sistan’a götürülmüştür. Kaynaklar,Sâmânîlerin Herat kolu ile ilgili olarak bu tarihten sonra herhangi bir bilgivermezler.

Herat’ın aksine Sâmânîler, Maveraünnehir üzerinde hakimiyetlerini kesinolarak yerleştirmeyi başardılar. Ailenin reisi durumundaki Semerkand valisiNuh b. Esed, Tahirîler ve Abbasîler ile iyi geçinerek Sâmânîlerin bölgedekihakimiyetini sağlamlaştırdı. Bu arada Abbasî halifesi el-Me’mun’unUşrusana’yı itaat altına almak için Ahmed b. Ebî Halid idaresinde bölgeyegönderdiği Abbasî ordusu Uşrusana’yı tekrar itaat altına almayıbaşarmıştı[264]. Bu ordunun Uşrusana’ya gitmek için Maveraünnehirüzerinden de geçtiğine göre, Sâmânîlerin de bu sefere iştirak ettikleridüşünülebilir. Zira daha sonra Sâmânîlerle Ahmed b. Ebî Halid arasında iyiilişkiler kurulduğunu görüyoruz. Ahmed b. Ebî Halid, bu dostluğun birgöstergesi olarak Sâmânî ailesinden Ahmed b. Esed’e karşı Fergana’da çıkanbir isyanı bastırmıştı[265]. Barthold, Tahirîlerin üçüncü hükümdarı Abdullahb. Tahir’in oğlu Tahir’i, Oğuz memleketlerine gazaya gönderirkenSâmânîlerden de yardım almış olabileceğini söyler[266]. Bunukabullenmemek için hiçbir sebeb yoktur. Zira, geçen zaman içinde Sâmânîlerbölge siyasetinde önemli bir güç haline gelmişlerdi. İbn Havkal da “Halife el-Mutasım, Abdullah b. Tahir’e bir mektup yazarak, Horasan veMaveraünnehir’deki asker mevcudunun kendisine bildirilmesini emretmişAbdullah da konuyu mektupla Nuh b. Esed’e bildirerek bu konudakigörüşlerini almak istemişti. Nuh, ona verdiği cevabta “Maveraünnehir veHorasan’da 300.000 köy vardır. Bunlardan herbirinden bir süvari ve bir yaya

Page 69: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

çıksa halk bunların yokluğunun farkına bile varmaz[267]” diyerek bir yerdeSâmânîlerin elinde mevcut olan potansiyel güce işaret etmiştir.

225/839-840 senesine gelindiğinde Abdullah b. Tahir, halife el-Mutasımtarafından gözden düşen ünlü komutan Afşin b. Kavus’un oğlu Hasan’ınyakalanmasıyla görevlendirilmişti. Abdullah ilk önce Nuh b. Esed’e birmektup yazarak durumdan haberdar ederek birlikte Hasan’a karşı bir tuzakhazırladılar. Plan gereğince, Abdullah b. Tahir, Nuh b. Esed’i Maveraünnehirvaliliğinden azlettiğini duyurarak onun yerini Hasan’a teklif etti. Hasan b.Afşin, Nuh b. Esed’den görevi devralmak üzere çok az bir maiyetleSemerkand’a geldiğinde ise, Nuh tarafından yakalanarak Abdullah b. Tahir’egönderildi[268]. Burada Sâmânîlerin çok ince ve akıllı bir siyaset takipettikleri anlaşılmaktadır. Zira, daha önceki Rafi isyanında olduğı gibi buradada hükumet kuvvetlerinin yanında yer alarak bölgedeki durumlarını giderekgüçlendirdiklerini görmekteyiz. Sâmânîler, tam bağımsızlıklarını kazandıktansonra da Abbasîlere karşı aynı politikayı takip etmelerine rağmen bilhassa ilkdönemlerde buna daha çok dikkat etmişlerdir. Nuh, 840 senesi içinde İsficâbcivarındaki Türklere karşı başarılı bir sefer düzenledi[269]. Şehir veetrafındaki bağlar Nuh’un emriyle bir sur ile çevrildi. Onun 227/841-842senesindeki ölümünün ardından Maveraünnehir’in idaresi kardeşleri Yahyave Ahmed’in elinde kaldı. Yahya’dan daha aktif olan Ahmed,Maveraünnehir’in idaresinin tamamını ele geçirmeye muvaffak oldu. Ancakbunun ne şekilde olduğuna dair kaynaklarda herhangi bir malumat yoktur.Ahmed’in Nasr, Yakub, Yahya, Esed, İsmail, İshak ve Hamid adlarında yedioğlu vardı. 250/864-865 senesindeki ölümünün sonrasında büyük oğlu Nasr,Sâmânî ailesinin başına geçerek Semerkand’ta oturmaya devam etti. Halifeel-Mu’temid 261/874-875 senesinde Maveraünnehir’in idaresini bir fermanlaI. Nasr’a verdi[270]. Böylece Sâmânîlerin, Maveraün-nehir’deki hakimiyetihalife tarafından da onaylanmış oluyordu. Bu tarih Sâmânîler Devleti’ninkuruluş tarihi olarak da kabul edilmektedir.

Bu arada Sistan’a hakim olmuş olan Saffarîler, hakimiyetlerini genişletmekçabası içine girmişlerdi. Saffarîler Devleti’nin kurucusu Yakub b. el-Leys,Tahirîleri yıkarak Horasan’ı ele geçirmişti. Ancak, Yakub daha sonraTahirîlerin vekili Rafi b. Herseme ile Horasan için hakimiyet mücadelesinegirişmek zorunda kalmış ve iki taraf arasındaki çekişme bölgenin karışmasınaneden olmuştu. Bu arada I. Nasr, Yakub’un Maveraünnehir topraklarınageçmesini önlemek için Ceyhun Nehri kıyısına bir birlik göndermişti. Bu

Page 70: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

birlik başlarındaki kumandanı öldürerek Buhara şehrine geri dönmüş ve I.Nasr’ın şehirdeki vekili Ahmed b. Amr da, hayatından endişe duyarakşehirden ayrılmıştı. I. Nasr’ın vekilinin şehirden ayrılması üzerine yerineNasr b. Seyyar’ın torunlarından Ebû Haşim Muhammed b. Mübeşşir b. Rafib. el-Leys getirilmişti. Ancak kısa süre sonra askerler, onu azlederek yerineAhmed b. Muhammed adlı bir kişiyi kendilerine emîr şeçtiler. Ancak bu dauzun sürmedi. Askerler bu defa da Hüseyin b. Muhammed’i kendilerine emîrseçtiler ise de onu da azlettiler. Şehirdeki idarî karmaşa durumdanfaydalanmak isteyen Hüseyin b. Ali el-Taî ve emrindeki Harizmli askerlerinkolay bir şekilde Buhara’yı işgal etmelerine neden oldu. Ancak, Harizmlilerinşehirde yağma ve katliam yapması, Buhara halkının işgalcilere karşı hareketegeçmesine neden oldu. Şehir içinde yapılan ve neticesiz kalan mücadelelersonucunda iki taraf arasında bir anlaşma yapıldı ise de fazla uzun sürmedi.Mücadelenin tekrar başlaması üzerine Hüseyin b. Ali, daha önce şehri yağmaetmek suretiyle toplamış olduğu ganimetleri yanına alamadanberaberindekilerle şehirden kaçmak zorunda kaldı. Geride bıraktığıganimetler halk tarafından yağma edildi. Nerşahî, daha sonraki yıllardazenginlikleriyle şehirde belli bir yer sahibi olan kimselerin zenginliklerini, buyağmaya borçlu olduklarını söylemektedir[271].

Buhara halkı devam eden karışıklıkları sona erdirmek gayesiyle EbûAbdullah b. el-Seyyid Ebû Hafs başkanlığında birleştiler. Ebû Abdullah da,Semerkand’da bulunan I. Nasr’a bir mektup göndererek, Ondan Buhara’yıidare etmek için bir kişinin gönderilmesini rica etti. Bunun üzerine I. Nasrkardeşi İsmail’i Buhara’nın idaresini adına düzenlemek üzere şehre gönderdi.İsmail şehir halkıyla görüşmeler yapmak için bir süre Buhara’nınkasabalarından Kerminiyye’de kaldı. Görüşmelerin sonunda Buhara halkı,onun şehrin valisi olmasını kabul etti. Kısa bir süre önce şehrin idaresini elealmış olan Hüseyin b. Muhammed el-Haricî de, onun yardımcısı olacaktı.İsmail, bunun sonrasında 260 Ramazan/Haziran-Temmuz 874’de Buhara’yagirdi[272]. Ancak, şehre girişinin hemen ardından Hüseyin b. Muhammed’iyakalayarak hapsetti. Buhara’da Yakub b. el-Leys adına okutulmakta olanhutbe, I. Nasr ve İsmail b. Ahmed adına okunmaya başladı. İsmail, şehrinidaresini düzene koymakla işe başladı. Kısa sürede durumu yoluna koymayıbaşardı.

Ardından yeğeni Ebû Zekeriyya Yahya b. Ahmed’i yerine vekil olarakbırakarak Nasr’dan izin almadan Semerkand’a gitmek üzere yola çıktı. İsmail

Page 71: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

henüz Ramisene’de iken Nasr, onun gelişini haber almıştı. Ancak,kendisinden izinsiz gelmesinden ötürü ona kızarak karşılamaya çıkmadı.Yerine Semerkand Sâhib-i Şurta’sını göndererek İsmail’in Semerkandkalesinde ikamet etmesini istedi. İsmail, ağabeyini selamlamak için onunhuzuruna çıktığında Nasr onunla konuşmadığı gibi geri dönmesine de izinvermedi. Bu durum 13 ay kadar devam etti. Nihayetinde İsmail b. Ahmed,amcasının oğlu Muhammed b. Nuh ile Abdülcabbar b. Hamza’yı aracıkoyarak ağabeyinden Buhara’ya geri dönmek için izin almayı başardı.Nasr’ın, İsmail’e karşı takındığı sert tavır ilk bakışta anlamsız gözükse de ikikardeşin arasının daha önceden de pek iyi olmadığını göstermektedir. Onlarınarasındaki bu olayların kaynağı ise büyük olasılıkla aile içi hakimiyetmücadelesidir. Herhalde Nasr aklı ve idarî alanda gösterdiği beceri ilesivrilen kardeşini Buhara gibi sorunlu bir şehre göndererek onu yanındanuzaklaştırmak istemişti. İsmail’in izinsiz olarak yanına gelmesine gösterdiğitepki de bundan kaynaklanıyor olmalıdır. Nitekim daha sonradan gelişenolaylar da düşüncelerimizi doğrular niteliktedir.

Yine de Nasr, bu sefer kardeşini tek başına Buhara’ya göndermedi. Onunhareketlerini gözetim altında tutmak için İsmet b. Muhammed el-Merverruzî’yi vezir, Fazl b. Ahmed el-Merver-ruzî’yi de katip olarakİsmail’in yanına verdi. İsmail’in uğurlanması sırasında I. Nasr ile devletadamları arasında geçen bir diyalog da aradaki soğukluğu açık şekilde gözlerönüne sermektedir. Bu uğurlama sırasında I. Nasr, yakın adamlarındanAbdülcabbar b. Hamza’ya “Bu çocuğu gönderiyorum. Ancak ondan nebekleyebilirim?” şeklinde bir serzenişte bulunmuş, Abdülcabbar ise “Buşekilde konuşmayın, O, sizin emrinizdedir. Siz ne derseniz onu yapacak vesize karşı gelmeyecektir” diyerek I. Nasr’a, onun hakkındaki görüşlerinisormuştu. Nasr bu soruyu “Onun mizacında ve gözlerinde isyan ve itaatsizlikgörüyorum” diyerek cevaplamıştı[273].

Bundan sonra İsmail Buhara’ya döndü. Bu arada İsmail’in yokluğusırasında çıkan karışıklıklardan istifade eden bazı kimseler Ramitin veBerkad arasında yol keserek haydutluk yapmaya başlamıştı. İsmail haydutlarakarşı Sâhib-i Şurta (Polis şefi) Hüseyin b. el-Âlâ’yı görevlendirdi. Bu zat,soyluların da yardımıyla haydutları bertaraf etmeye muvaffak oldu. İsmail buşekilde Buhara ve çevresindeki güvenliği sağladıktan sonra, daha önce deşehri ele geçirmiş olan Hüseyin b. Tahir el-Taî ile uğraşmak zorunda kaldı.Hüseyin beraberindeki 200 Harizmli ile birlikte Buhara’ya saldırmak üzere

Page 72: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Hüseyin Amul yakınlarından Ceyhun Nehrini geçmişti. Harekete geçenİsmail, Buhara’dan topladığı kuvvetlerle onları yenmeyi başardı. Savaşınardından Buhara’ya dönen İsmail, şehirdeki durumunu sağlamlaştırmak üzereharekete geçti. Bundan anlaşıldığı üzere şehirde hala ona muhalif gruplarbulunmaktaydı. Muhaliflerin liderliğini, Buhar-hûdat Ebû Muhammed ileşehrin zenginlerinden Ebû Hatim el-Yesarî birlikte üstlenmişlerdi[274].İsmail,muhaliflere karşı doğrudan harekete geçmek yerine siyasî bir manevraile bu ikisinin başkanlığında şehrin ileri gelenlerinden oluşan bir heyetiSemerkand’daki ağabeyine elçilik vazifesiyle gönderdi. Ona hitaben yazdığımektubunda gönderdiği elçilerin bir müddet için hapsedilmelerini istemişti.Nasr, kardeşinin isteğini yerine getirdi. İsmail, geçen süreden Buhara’yı tamkontrol altına almakta faydalandı. Ardından Nasr’a ikinci bir mektup yazarakelçilerinin tekrar serbest bırakılmasını istedi. Elçilik heyeti geridöndüklerinde ise, onlara son derece iyi davrandı. Böylece bir taraftanBuhara’nın kontrolünü tamamen eline alırken, bir yandan da onlarınhapsedilmelerinin sorumluluğunu da ağabeyinin üzerine yıkmış oluyordu.

Diğer taraftan İsmail b. Ahmed, Tahirîlerin Horasan’daki vekili Rafi b.Herseme ile irtibat kurmuş ve herhangi bir olay vukûunda birbirlerineyardımcı olacakları konusunda bir anlaşma yapmıştı. İsmail, aralarındaki iyiilişkilerden de faydalanarak Rafi’den Harizm’e vali tayin edilmesini istemiş,Rafi de bunu kabul ederek İsmail’i Harizm’e vali tayin etmişti[275]. Bu sayedeRafi, hem güneyde Saffarîlere karşı girişeceği mücadelede arkasınıgüvenceye alırken, hem de güçlüye karşı zayıfı destekleyerek, iki kardeşinarasını açmak ve belki de gelecekte hakim olmayı düşündüğüMaveraünnehir’de iyice artmış olan Sâmânî nüfuzunu kırmak istiyordu.

I. Nasr, kardeşini Buhara’ya gönderirken onun her yıl kendisine 500.000dirhem vergi ödemesini şart koşmuştu. İsmail’in istenilen parayı ödememesiiki kardeşin arasının açılmasına neden oldu. Bunun üzerine Şaş ve Fergana’yıyönetmekte olan diğer kardeşleri Ebu’l-Eş’as ve Ebû Yusuf Yakub b. Ahmedile İsficâb Türklerinden yardım alan I. Nasr, İsmail’in üzerine yürüdü. İsmail,onun karşısında tutunamayacağını anlayınca Farab’a kaçtı. I. Nasr, kardeşiniBuhara’da bulamayınca Beykend’e giderek burada konakladı. Bu aradaİsmail, Horasan’da bulunan Rafi b. Herseme’den yardım istemişti. BununMaveraünnehir’i ele geçirmek için iyi bir fırsat olduğunu düşünen Rafihemen harekete geçti. Kış nedeniyle Ceyhun’un buz tutmasından dafaydalanarak, nehri kolayca geçti. Ardından, Buhara önlerinde İsmail ile

Page 73: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

birleşti. Zira I. Nasr, Rafi’nin Ceyhun Nehrini geçmesi üzerine Buhara’yageri çekilmişti. Müttefikler, Nasr’ı burada kuşattılar. Ancak Rafi’nin ordusu,halkın düşmanca davranışları nedeniyle erzak sıkıntısı çekmeye başlamıştı.Çünkü halk, İsmail’in kardeşine karşı giriştiği bu hareketi tasvip etmiyordu.Onu meşru idareye karşı isyan etmiş bir asi olarak görüyorlardı. Yine,İsmail’in ağabeyine karşı dış güçlerden yardım alması halkın tepkisini çekmişolmalıdır. Kuşatmanın uzaması ve halkın düşmanca tutumu yanında, ikikardeşin gizlice kendisine karşı birleşmesinden de korkan Rafi Horasan’ageri dönmeye karar verdi. Neticede, iki kardeşin arasında barışınsağlanmasına aracı oldu. 273/886 senesinde yapılan anlaşmanın şartlarıNerşahî’nin eserinde verilmektedir[276]. Buna göre; İsmail b. Ahmed, Buharavaliliğini bırakarak sadece vergi toplamakla yükümlü olacaktı. İsmail her yılNasr’a 500.000 dirhem vergi ödeyecek, hutbe ve divanlarda İsmail’in adıgeçmeyecekti. Ayrıca İshak b. Ahmed, Nasr’ı tanımak koşuluyla Buharavalisi olacaktı. Rafi yapılan anlaşmadan sonra Horasan’a geri döndü.

Nasr da, Buhara’da kendi adına düzeni sağladıktan sonra Semerkand’adöndü. Aradan 15 ay kadar bir süre geçtikten sonra İsmail’e bir amilinigöndererek ondan anlaşma şartlarına uygun olarak istenilen parayı (vergi)ödemesini istedi. Ancak, İsmail’in buna yanaşmaması iki kardeşin arasınınyeniden bozulmasına sebeb oldu. Zira, İsmail aradan geçen bu süre içindeyeterince güçlenmişti. Nitekim, Rafi b. Herseme’nin de, Nasr’ın ondanistediği vergiyi ödemesi konusunda yaptığı uyarıları önemsemediği gibi savaşhazırlıklarına başladı. Kardeşinin faaliyetlerini haber alan Nasr da ordusunutopladı. İlk önce Fergana hakimi olan kardeşi Ebu’l-Eş’as’ı İsmail’in üzerinegönderdi. Ebu’l-Eş’as’ın üzerine yürüdüğünü haber alan İsmail, Buhara’dançıkarak şehre yedi fersah mesafedeki Tavavis’e gitti. Taraflar Kerminiyye’dekarşı karşıya geldi. Yapılan muharebe sırasında Buhara ordusu bir arabozuldu ise de İsmail b. Ahmed, Ebu’l-Eş’as’ın da yer aldığı düşmanmerkezine şiddetli bir saldırı yaparak Semerkand ordusunu mağlup etti.Ebû’l-Eş’as Semerkand’a kaçtı. Buradan aldığı takviyelerle yeniden İsmail’inüzerine yürüyen Ebû’l-Eş’as, bu kez Rabincan’da onu mağlup etmeyibaşardı. Bu başarı haberini alan I. Nasr da Rabincan’a gelerek Ebû’l-Eş’as ilebirleşti. İsmail ise, mağlup olan ordusunu toparlamaya çalışıyordu.Kuvvetlerini yeniden birleştirdikten sonra Buhara’dan da takviyeler alarakağabeyinin üzerine yürüdü. İki taraf arasında 15 Cema-ziyelahir 275/26 Ekim888’de Vedbin (Vadbin) köyü civarında yapılan savaşı Semerkand ordusu

Page 74: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

kaybetti. Ebû’l-Eş’as Ferga-na’ya kaçtı. I. Nasr ise, İsmail’in gulâmlarındanSima el-Kebir tarafından esir edildi[277]. İsmail, ağabeyine son derece iyidavrandı. Ona, bir hükümdar gibi muamele etti. Ardından Sima el-Kebir ileAbdullah b. Müslim’i yanına refakatçi olarak vererek Nasr’ı Semerkand’agönderdi. Kendisi de, Buhara’yı ona bağlı olarak yönetmeye devam etti.

Nihayetinde, Emîr Nasr’ın 23 Cemaziyelevvel 279/21 Ağustos 892senesinde ölümü üzerine Sâmânî ailesinin ve dolayısıyla Maveraünnehir’inidaresi İsmail b. Ahmed’in eline geçti. Nasr’ın ölümünden sonraSemerkand’a giden İsmail, burada Nasr’ın oğlu Ahmed’i vekil bırakarakBuhara’ya döndü. Onun Maveraün-nehir’deki hakimiyeti Halife Mu’tazıd-billah (892-902) tarafından gönderilen bir fermanla (taklid) ile onaylandı[278].İsmail’in bölgede idareyi ele alışı siyasî bir takım değişiklikleri deberaberinde getirmiştir.

Bunlardan en önemlisi ailenin ve Maveraünnehir bölgesinin merkezininSemerkand’dan Buhara’ya kaymasıdır. Bu tarihten sonra siyasî olarakBuhara’nın ardından ikinci planda kalmaya başlayan Semerkand, Sâmânîailesi içindeki taht iddiacılarının merkezi durumuna gelmiştir. Bununlaberaber şehir kültürel, sosyal ve ticarî açıdan önemini her zaman muhafazaetmiştir.

Page 75: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

IV) İsmail b. Ahmed Dönemi

Page 76: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

(892-907)

A) Talas Seferi

İsmail b. Ahmed, Maveraünnehir hakimi olduktan sonra ilk olarak SeyhunNehri’nin aşağı mecrasında yer alan İsficâb’a bir sefer düzenledi. İsficâb,İslam ülkelerinin müslüman olmamış Türk ülkeleri sınırında yer alan birsugur(cephe) eyaletiydi. Türkler bu bölge üzerinden Maveraünnehir’eyaptıkları yağma akınlarıyla Müslüman ahaliye büyük zarar veriyorlardı. Bunedenle Buhara ve Semerkand gibi şehirler ve bunların çevresi Türkakınlarından korunmak için geniş surlarla çevrilmişti. İsmail b. Ahmed280/893 senesinde Maveraünnehir topraklarının güvenliğini sağlamakamacıyla başlattığı sefer sırasında Türklerin güçlü direnişine rağmen Talas’akadar ilerleyen Sâmânî ordusu şehri ele geçirdi[279]. Türk hakanının eşi vebabası dahil 10.000 kişi esir alındı. Bir çok ganimet elde edildi. Talasşehrinde bulunan bir Hıristiyan kilisesi, camiye çevrilerek Abbasî halifesi veİsmail b. Ahmed adına hutbe okundu. Yapılan başarılı seferin sonrasındaİsmail b. Ahmed, Buhara’ya döndü.

Daha sonra Türklerin 291/903-904 senesinde büyük bir kuvvetleMaveraünnehir’e yaptıkları yağma akınını, İsmail b. Ahmed, gönüllülerin deyardımıyla geri püskürtmeye muvaffak oldu. Bu tarihten sonra İslamiyetin,Türkler arasında yayılmasının hız kazanması nedeniyle Seyhun boylarındanMaveraünnehir’e yapılan yağma akınları giderek azaldı. İsmail b. Ahmed’indüzenlediği bu iki seferle Sâmânîler doğu ve kuzey-doğudaki en genişsınırlarına ulaştılar.

B) Saffarîlere Karşı Yapılan Mücadeleler

Saffarî hükümdarı Yakub b. el-Leys’in 265/879 senesindeki ölümününardından, yerine kardeşi Amr geçmişti. Bu zat, ağabeyinin Horasan için Rafib. Herseme’ye karşı başlattığı mücadeleyi devam ettirmiş ve neticede279/892-893 senesinde Rafi’yi yenerek eyalete hakim olmuştu. Bununsonrasında, Rafi’ye karşı elde ettiği başarıyı Abbasî halifesi el-Mutazıd’abildirerek, ondan Horasan’ın yanında İsmail b. Ahmed’in hakimiyetindeki

Page 77: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Maveraün-nehir bölgesinin menşurunun kendisine verilmesini istemişti.

Abbasîler 821’de Tahirîlerin Horasan’da bağımsızlıklarını ilanetmelerinden sonra buradaki hakimiyetlerini kaybetmişlerdi. Yine de, bueyaletin hakimlerinin durumlarını tasdik etmek üzere menşurlar göndererekşeklen de olsa Horasan ile olan bağlantılarını devam ettiriyorlardı. ZiraAbbasîler, çoğunluğu sünnî inanca sahip bölge halkının gözünde İslamdünyasının dinî lideri ve gerçek hakimi konumundaydılar. Dolayısıyla,Horasan hakimleri ve diğer sünnî hükümdarlar kendilerini, halifenin onayınıalmak için zorunlu hissediyorlardı. O dönemde Horasan valiliğini ellerindebulunduran kimseler genellikle Bağdat şıhneliği görevini de yürütmekteydi.Bunlar bir vekil vasıtasıyla şıhnelik görevlerini yerine getirirlerdi. Bu sayedeHorasan’daki hakimiyetlerini sürdürebilmek ve daha başka isteklerinin yerinegetirilmesi için halife üzerinde baskı kurabiliyorlardı. Tahirîler (821-873) veBüveyhîler (932-1062) bunun en açık iki örneğidir. Kurucuları eskidenhaydutluk yapmış kimseler olan Saffarîler ise, daha çok askerî düzene dayalıbir devletti.[280]. Saffarî Ordusu içinde sünnî düşünceye muhalif Haricîler vediğer dinî gruplar da bulunmaktaydı. Devletin kurucusu da eski bir Haricî idi.Tüm menfi yönlerine rağmen Amr b. el-Leys de yukarıda bahsettiğimiznedenlerden dolayı Horasan ve Maveraünnehir hakimiyeti için halifeninonayını almak istemişti. Abbasî halifesi el-Mutazıd ise, kendilerine dahayakın olan Tahirîleri yıkan bu güçlü düşmandan çekinmesine rağmen ilk önceçeşitli armağanlar göndererek Amr’ı oyalamak istedi. Asıl hediyeler vehakimiyet menşuru ise Ali el-Müktefî, Bedr el-Mu’tazidî ve vezir Ubeydullahb. Süleyman’ın kontrolünde Rey’de bekletiliyordu. Hediyeler Cafer b.Fulan(?) el-Hâcib[281] tarafından Amr’a sunuldu. Amr, halifenin yapmakistediği şeyi anladığından hakimiyet menşuru gelmeden ilk hediyeleri kabuletmek istemedi. Cafer bu durumu Rey’de bulunan Abbasî heyetine bildirdi.Bunun üzerine elçilik heyeti Nisabur’a gelerek hakimiyet menşuru ve diğerhediyeleri de Amr’a takdim etmek zorunda kaldı[282]. Halifeden gelenhediyeler arasında mücevherlerle işlenmiş sekiz hil’at, yakut ve diğerkıymetli mücevherlerle süslenmiş bir taç, yine koşum takımlarımücevherlerle süslenmiş 11 at yer alıyordu[283]. Bu hediyelerin veMaveraünnehir’in hakimiyet menşurunun sunulması sırasında Amr, menşurkendisine takdim edilirken elçiye “Bu nedir ?” diye sormuş ve elçi “İstediğinşeydir” diye cevap verince Amr “Ben bunu ne yapayım. 100.000 kılıçolmadan İsmail, elindeki yerleri bana teslim etmez” demişti[284]. Amr bu

Page 78: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

hareketiyle Maveraünnehir için halifeden almak isteği onayın sadece birformalite olduğunu gösteriyor ve sonuçta Sâmânî hükümdarı İsmail b.Ahmed ile mücadeleye gireceğini kabullenmiş oluyordu. Zaten, onunburadaki niyeti daha çok Sâmânîlere karşı girişeceği sefer öncesinde bumenşurla ağırlığı sünnîlerden oluşan Maveraünnehir halkını etki altınaalmaktı. Amr b. el-Leys daha sonra civarda bulunan yerel hükümdarlardankendisine itaat etmelerini istedi. Cüzcan hakimi Ahmed b. Ferîgûn, Belh veToharistan hakimi Banîcûrîlerden[285] Ebû Davud Muhammed b. Ahmed,Amr’ın isteğini kabul ettiler. Ona tabi olmayı kabul etmeyen Merv hakimi Alib. Hüseyin ise, İsmail b. Ahmed’e sığındı. Bu arada Cuma namazı sırasındaminberlerden İsmail’i tel’in ettirerek, Amr’ın valiliğini halka ilan ettirenAbbasî halifesi bir yandan da durumu gizlice Sâmânî hükümdarı İsmail b.Ahmed’e ileterek Amr ile yapacağı mücadelede onu destekleyeceğinibildirdi. Görüldüğü gibi, Halife el-Mutazıd, bölgedeki iki güçlü devletibirbirine düşürerek, onları zayıflatmak istiyordu. Zira onun hilafetidöneminde toparlanma sürecine giren Abbasîler kaybettikleri siyasî iktidarıtekrar kazanma çabası içindeydiler. Öte yandan halifenin kendisinegönderdiği fermandan sonra hemen harekete geçen Amr b. el-Leys, İsmail b.Ahmed’e bir mektup yazarak Maveraünnehir’in halife tarafından kendisineverildiğini ve bölgedeki diğer hükümdarların kendisine tabi olduğunubelirterek, ondan kendisine itaat etmesini istedi. İsmail b. Ahmed, halifeningönderdiği mektubun da tesiriyle Amr’ın mektubuna olumlu bir yanıtvermediği gibi elçinin yanında Saffarî hükümdarını aşağıladı. İsmail, Amr’ınelçisine “Efendin bu kadar cahil mi ki kendini benimle aynı seviyedegörebiliyor? Cüzcan ve Toharistan hükümdarları benim kullarımdır(tabiyetimdedir), Benim cevabım kılıçla olacaktır. İkimizin arasında savaştangayri bir şey olamaz. Geri dön ve ona savaş için silahlarını hazırlamasınısöyle” dedi[286]. Amr, Sâmânî hükümdarından aldığı cevap üzerine emîrlerinive danışmanlarıyla bundan sonra ne yapılması gerektiği hususunda birtoplantı yaptı. Onlar da Sâmânî hükümdarına ikinci bir elçilik heyetigönderilmesini ve ilkinden daha uzlaşıcı bir tutum takip edilmesi gerektiğinibelirttiler. Bunun üzerine Amr b. el-Leys, Nisabur’un şeyhlerinden(yaşlılarından) bazılarının yanına kendi adamlarını da katarak İsmail’egönderdi. Amr, İsmail’e gönderdiği ikinci mektubunda ona şu tekliftebulunuyordu “Gerçi Müminlerin Emîri bu toprakların idaresini banavermiştir. Ben seni bu toprakların idaresinde kendime ortak yapacağım.Benimle dost olmalı ve aramızda hiçbir sorun olmamasına dikkat etmelisin.

Page 79: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

İkimizin arasında dostluk ve birlik olsun. Sen düşman sınırında olanMaveraünnehir vilayetini korumalısın. Buralar senindir. Aileni ve mülkünüistemiyorum. Senin refahından başka bir şey istemiyorum. Ayrıca sendenbaşka kimseye güvenmiyorum. Sen de bana güvenmeli ve benimleanlaşmalısın. Aramızdaki dostluk güçlenmeli”[287]. Amr’ın bu sözlerinde nekadar samimi olduğu şüphelidir. Herhalde İsmail b. Ahmed gibi güçlü birrakibe karşı harekete geçmeden gerekli hazırlıkları tamamlamak üzere böylebir yol izlemiş olmalıdır. Ancak İsmail b. Ahmed, Ceyhun Nehri kıyısına birbirlik göndererek gelmekte olan elçilik heyetinin nehrin karşı tarafınageçmesini engelledi. Bu hareketi ile Saffarî emîrini küçümsediğini bir keredaha gösteriyordu. İsmail’in davranışına çok kızan Amr, askerî harekata kararverdi. Bunun için de, öncelikle kanatlarını güvence altına almak istedi.285/891 senesinde Muhammed b. Amr el-Harizmî ve Ali b. Şervinidaresindeki bir orduyu Harizm üzerine gönderdi. Eyalet, Sâmânîlere bağlıAfrig oğulları hanedanından Harizmşah Irak b. Mansur’un idaresindeydi.Ceyhun Nehrini geçen Saffarî ordusu, İsmail b. Ahmed’in Harizmşah’ayardıma gelmesi üzerine geri çekilmek zorunda kaldı. Amr, daha sonra gözdekumandanlarından Muhammed b. Bişr[288] idaresindeki yeni bir orduyuCeyhun Nehri kıyılarına yolladı. Muhammed emrindeki kuvvetlerle nehrinkarşı kıyısına geçmeden bekleyecekti. Amr, gönderdiği takviyelerle buorduyu iyice güçlendirdi. Saffarî hükümdarı belki de böyle bir güçgösterisiyle İsmail b. Ahmed’i barışa zorlamak istiyordu. Ancak beklemedikbir anda 20.000 kişilik kuvvetiyle Ceyhun Nehrini geçen İsmail b. Ahmed,Saffarî birliklerini ağır bir mağlubiyete uğrattı (Ekim-Kasım 899). SaffarîOrdusuna kumanda eden Muhammed b. Bişr dahil bir çok kimse öldürüldü.Alınan esirler ise İsmail’in emri üzerine serbest bırakıldı. İsmail savaşınardından elde ettiği ganimetlerle birlikte Buhara’ya geri döndü�. Nisabur’dabulunduğu sırada bozgun haberini alan Amr ise, bizzat Maveraünnehirüzerine yürümeye karar vererek savaş hazırlıklarına girişmişti. İsmail b.Ahmed de, ona karşı koyabilmek için yetenek ve vasıflarına dikkatetmeksizin her sınıftan insanı askere almaya başlamıştı. Fakat Maveraünnehirhalkı, bu şekilde bir ordunun toplanmasından rahatsız olmuştu. Zira böyle birordunun Amr’ın ordusuna karşı koyamayacağını düşünüyordu. SâmânîOrdusu, Türkistan, Harizm ve Fergana’dan yapılan katılımlarla giderekbüyüdü. Nerşahî, Harizm’den gelerek Sâmânî ordusuna katılanlar arasındaPars el-Beykendî ve Karategin’in adını zikreder[289]. Yapılan katılımlarlaiyice güçlenen Sâmânî Ordusu Ceyhun Nehri üzerindeki Amul şehrinde

Page 80: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

karargah kurdu. Bu sırada Amr b. el-Leys, Nisabur’dan hareket ederek Belh’egelmişti. Bunun üzerine Ceyhun Nehrini geçen Sâmânî Ordusu Belh’e doğruyürüyüşe geçti. İsmail b. Ahmed, Muhammed b. Harun’u ordunun öncübirliklerine komutan tayin etmişti. Bu zat daha önceleri Rafi b. Herseme’ninhizmetinde bulunmuş ve onun, Amr b. el-Leys tarafından öldürülmesindensonra, kaçarak İsmail b. Ahmed’e sığınmıştı. Sâmânî ordusunun üzerinegeldiği haberini alan Amr ise, Belh’in çevresinde hendekler kazdıraraksavunma hazırlıklarına başladı. Amr’ın bu faaliyetlerinden, İsmail b.Ahmed’in topladığı büyük ordu karşısında tedirgin olduğu anlaşılıyor.Amr’ın civarda bulunan bazı birliklerini imha eden Sâmânî Ordusu Belhyakınlarındaki Âli-âbâd köyünde karargah kurdu. Amr, bunun üzerine şehrino tarafındaki kapıları güçlendirdi. Mancınıklar hazırlattı. Yol üzerinde birpusu hazırlattı. Ancak, düşmanın hareketlerini yakından takip eden İsmail b.Ahmed, ertesi gün karargahını kaldırarak şehrin diğer yakasındaki AtaKöprüsü tarafından sürpriz bir saldırı düzenledi. Amr, bundan dolayı büyükşaşkınlığa uğramış ve mancınıkları bu tarafa nakletmek zorunda kalmıştı. AtaKöprüsü yanında üç gün kalan İsmail b. Ahmed şehirden gelen suyunkesilmesini emretti. Bunun icra edilmesi üzerine şehrin duvarları yıkılmış veağaçlar köklerinden sökülmüştü. Bu arada İsmail, Saffarî ordusunda Amr’ınbaskısından bunalmış bazı kumandanları gizlice kendi tarafına çekmeyibaşarmıştı. Ardından bunalttığı düşmanına son darbeyi indirmek üzere 15Rebiülevvel 287/19 Mart 900 Perşembe günü Belh üzerine yürüdü. kısa birçarpışmadan sonra Saffarî kuvvetleri mağlup edildi[290]. Güçlü Saffarîordusunun bu kadar kısa bir sürede mağlup edilmesinde İsmail b. Ahmed’inustaca yürüttüğü savaş taktiği kadar, Belh’te kuşatılmış olan Saffarîbirliklerinin içine düştüğü moral bozukluğu önemli rol oynamıştır. Ayrıca,Amr b. el-Leys’in savaşa karar verdikten sonra bile İsmail’in karşısındagösterdiği çekingen tutum da mağlubiyette etkili olmuştur. Saffarîordusundan alınan esirler arasında Amr b. el-Leys de bulunuyordu. İsmail,ona iyi davranarak gözetim altında Semerkand’a gönderdi. Tarih-i Sistanmüellifine göre[291], “Amr yakalandıktan sonra Yusuf b. Yakub el-Nakibvasıtasıyla yeğenleri Tahir ve Yakub’a haber göndererek 20.000.000 dirhemkurtuluş akçesinin halifeye gönderilmesi şartıyla serbest bırakılacağınıbildirmişti. Bu mektubun cevapsız kalması üzerine Amr, yeğenlerine ikincibir mektup göndererek fidyenin 10.000.000 dirheme düştüğünü bildirdi.Ancak, Saffarî ordusundaki komutanlar ve devlet adamlarıyla görüşen Yakubile Tahir istenilen parayı ödememeye karar verdiler. Zira komutanlar

Page 81: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

geçmişte işledikleri şuçlardan ötürü Amr’ın kendilerini cezalandıracağındankorkuyordu. İki kardeş, Hafs b. Ömer el-Fera’yı Amr’a göndererek bu parayıödeyemeyecekleri için ondan özür dilediler”. Ancak, bu rivayetin doğruluğuşüphelidir.

Amr b. el-Leys, İsmail b. Ahmed tarafından esir edildikten sonra Halife el-Mutazıd, Abdullah b. Feth başkanlığında bir heyeti Sâmânî hükümdarınayollayarak, Amr’ın Bağdat’a göndermesini istedi. Neticede, İsmail kendigulâmı Eşnas’ı da heyetin yanına katarak Amr’ı, halifeye gönderdi. Amr b.el-Leys, 289/902 senesine kadar Bağdat’da hapishanede kaldı. Bu sene içindeHalife el-Müktefî’nin başa geçişi sırasında vezir Kasım b. Ubeydullah’ınemriyle öldürüldü.

Maveraünnehir bölgesinin hakimiyeti için Sâmânîler ve Saffarîler arasındayapılan mücadele Horasan ve Maveraün-nehir’in siyasî tarihi için belirleyicibir faktör olmuştur. Saffarîler, Yakub ve Amr b. el-Leys gibi yetenekli ikiaskerin idaresi altında merkezi Sistan olmak üzere Horasan, Kirman, Fars,Taberistan ve Deylem gibi geniş bir sahada hakimiyet kurmuşlardı. AncakAmr b. el-Leys’in, Sâmânîlere esir düşmesinden sonra Saffarîler adı geçeneyaletler üzerindeki hakimiyetlerini kaybederek, Sistan’da önemsiz bir yerelhanedan olarak varlıklarını sürdürmüşlerdir. Saffarîlere karşı kazandığı buzaferin ardından Sâmânî hükümdarı İsmail b. Ahmed’e halife tarafından dahaönce onların idaresinde bulunan Horasan, Taberistan ve Deylem’in hakimiyetmenşurları gönderilmiştir. Herşeyden önemlisi Belh savaşının sonrasındaSâmânîler bölgedeki en büyük güç olarak temayüz etmişlerdir.

C) Taberistan ve Deylem Seferleri

1) I. Taberistan Seferi

Amr b. el-Leys’in, İsmail b. Ahmed’in eline esir düşmesinden sonra, onunidaresinde bulunan Taberistan’da, Alevî Seyyidlerin hakimiyeti başlamıştı.Hz. Ali’nin oğulları Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’in soyundan gelen bukimselere karşı gerek Emevîler ve gerekse Abbasîler baskıcı bir politika takipetmişlerdi. Bunlar da Taberistan ve Deylem gibi kısmen dağlık yerlereçekilerek siyasî ve dinî düşüncelerini buralarda yaymak istemişlerdi.Seyyidler, Taberistan’daki yerli sülale Cûstanîlere karşı siyasî açıdan büyükbir mücadele vermişlerdi. Neticede onları ikinci plana iterek bölgedeki

Page 82: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

hakimiyetlerini pekiştirmişler ve İslamiyetin yayılmasında önemli roloynamışlardır. Taberistan’ın bu sülaleden gelen ilk seyyid hakimi Hasan b.Zeyd olmuştur. Onun 270/884 senesinde ölümünden sonra yerine kardeşiMuhammed b. Zeyd geçmişti. İsmail b. Ahmed’in halifeden, Horasan veTaberistan’ın hakimiyet menşurunu aldığını yukarıda belirtmiştik. Bu aradaSeyyid Muhammed b. Zeyd de Cürcan’a girmiş ve Amr’ın mağlubiyetininardından yönetim boşluğu doğmuş olan Horasan’ı ele geçirmek için hareketegeçmişti. Bunun üzerine Sâmânî hükümdarı, Ona bir mektup yazarak elindekiile yetinmesini istemişti. Ancak, Muhammed b. Zeyd, Cürcan’da, Amr’a aithazineleri ele geçirerek iyice kuvvetlendiği için[292] Sâmânî hükümdarınınisteğini kabul etmedi. Bunun üzerine İsmail, Muhammed b. Harun el-Serahsîidaresindeki bir orduyu Taberistan üzerine gönderdi. Bu zat daha önce Rafi b.Herseme’nin hizmetinde çalışırken Taberistan-Deylem sınırındaki Salusşehrinde valilik yapmıştı. Dolayısıyla bölgeyi iyi tanıyordu.

287/900 senesinde Cürcan şehri önlerinde yapılan savaşın ilk safhasındaSeyyid Muhammed b. Zeyd idaresindeki Alevî ordusu, Sâmânî ordusunakarşı üstünlük sağladı. Ancak, yanında bulunan az sayıdaki muhafızıylaSâmânî ordusunun merkezine saldıran Seyyid Muhammed’in öldürülmesiüzerine Alevî ordusu bozguna uğradı[293]. Seyyid Muhammed’in kesik başı,esir edilen oğlu ile birlikte Buhara’ya gönderildi. Seyyid’in başsız vücudu iseCürcan kapısı önünde gömüldü. Burası sonradan Gûr-i Daî olarakisimlendirilmiştir. Sâmânîlerin idaresine geçen Taberistan ve Deylemeyaletlerinin valiliği Muhammed b. Harun’a verildi.

2) Muhammed b. Harun İsyanı ve II. Taberistan Seferi

Muhammed b. Harun, Muhammed b. Zeyd’e karşı kazandığı başarınınsonrasında merkezden bağımsız hareket etmeye başlamıştı. Bu arada289/901-902 senesinde Rey ahalisinin çağrısı üzerine harekete geçerek buşehre hakim olmuştu. Onun asi tutumunu sürdürmesi üzerine İsmail b.Ahmed bizzat Taberistan üzerine yürüdü. Sâmânî hükümdarı karşısındatutunamayacağını anlayan asi vali Deylem’e geri çekildi. Taberistan’a girenİsmail, Amul yakınlarındaki Likani ovası üzerinde bulunan Aşile-deşt denilenyerde karargah kurdu. Burada kaldığı süre içinde bir takım malî düzenlemeleryaptı. Seyyidlerin idaresinde geçen dönem içinde kendilerinden haksız birşekilde para sızdırılan yerli soylu beylerin ve dihkanların paralarını iade etti.Halkın üzerindeki ağır vergileri hafifletti. Taberistan valiliği görevini

Page 83: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

amcasının oğlu Ebu’l-Abbas Abdullah b. Muhammed b. Nuh’a verdi.Cürcan’ı da ona bağlı olarak Pars el-Kebir idare edecekti. Ancak, onunBuhara’ya dönmesinin ardından Taberistan’da yeni bir isyan patlak verdi.Ebû Muhammed el-Hasan b. Ali adlı bir kimse, Seyyid Muhammed b.Zeyd’in kanını bahane ederek ayaklandı. Kendisine Seyyid Nasır-ı Kebirünvanını veren bu zata el-Utruş (sağır) da denilmekteydi [294]. Bu adıMuhammed b. Zeyd döneminde katıldığı bir savaş sırasında başına aldığı birdarbe sonucu işitme duyusunu yitirmesi nedeniyle almıştı. İsmail b. Ahmed,ona karşı oğlu Ahmed ve amcasının oğlu Ebu’l-Abbas idaresinde bir ordugönderdi. 290/903 senesinde Taberistan’daki Falas mevkiinde yapılan savaşıSâmânî ordusu kazandı.

Bu arada, daha önce Sâmânî ordusunun önünden Deylem’e kaçanMuhammed b. Harun ve Taberistan’ın yerli hükümdar ailesinden gelenCustan b. Vehsudan, Seyyid Nasır-ı Kebir ile birleşerek ona biat ettiler.Birlikte Sâmânî valisi Ebu’l-Abbas’ın üzerine yürüdüler. Ebu’l-Abbas, onlarakarşı İspedbeh Şehriyar b. Padzuban ve İspedbeh Şervin b. Rüstem ilebirleşti. Ayrıca İsmail b. Ahmed’den yardım istedi. İki taraf arasında birbuçuk aydan fazla süren çarpışmalardan sonra Ebu’l-Abbas Mematir’e geriçekilmek zorunda kaldı. Bunlar olurken Ahmed b. İsmail’in idaresinde Ebu’l-Abbas’ın yardımına gelen Sâmânî kuvvetleri savaşa hiçbir müdahaledebulunmadılar. Muhtemelen bunda Ebu’l- Abbas ile Ahmed arasındakigerginliğin rolü büyüktür. Zira Ebu’l-Abbas’ın, babası tarafından kendisinetercih edilerek Taberistan valiliğine atanması Ahmed’i, ona karşıkinlendirmişti. Ancak, Sâmânî hükümdarı Ebu’l-Abbas’ın şikayeti üzerineoğlunu Buhara’ya geri çağırdı. Ebu’l-Abbas ise, Rey’e giderek, yerine Parsadlı bir Türk’ü Taberistan’da vekil bıraktı. Seyyid Nasır-ı Kebir vemüttefikleri karşısında başarıya ulaşamayacağını anlayan Pars bir hileyebaşvurdu. İsmail b. Ahmed’e haber göndererek, sancak, yüzük ve diğersaltanat alametlerini kendisine göndermesini rica etti. Ardından, İsmail b.Ahmed’in bölgeye geldiği söylentisini etrafa yaydı. İki taraf savaşmeydanında karşı karşıya geldiği sırada da subaylarından birine İsmail b.Ahmed’in kaftanını giydirdi. Onun sancağını açtı. Neticede Sâmânîhükümdarının bizzat savaş meydanında bulunduğunu zanneden düşmanordusu mukavemet göstermeksizin dağıldı[295]. Bu arada Muhammed b.Harun Sâmânî askerleri tarafından esir edildi.

Bu hadise İbn el-Esîr’de daha farklı bir şekilde anlatılmaktadır[296]. Buna

Page 84: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

göre; Muhammed b. Harun, Rey’i aldıktan sonra bu şehirde oturmayabaşlamıştı. O sırada Abbasî halifesi el-Müktefi, İsmail b. Ahmed’e Reyşehrinin hakimiyet menşurunu göndermiş, İsmail de, bu menşuru aldıktansonra Rey üzerine yürümüştü. Sâmânî ordusunun Rey’i ele geçirmesi üzerineMuhammed, Kazvin ve Zencan taraflarına çekildi. Sonra Taberistan’a döndü.İsmail b. Ahmed, Cürcan valiliğine tayin ettiği Pars el-Kebir’e zorla veyaanlaşarak Muhammed b. Harun’u yanına getirmesini emretti. Pars,Muhammed’i, onun Sâmânî hükümdarıyla ile arasını düzeltmek istediğinisöyleyerek ikna etti. Bu konuda, güvence verdi. Bunun üzerine Muhammed,Custan b. Deylemî’den ayrılarak Buhara’ya gitmek istedi. Fakat Merv’egeldiğinde zincire vurularak Buhara’ya gönderildi. Burada hapiste öldü.

Görüldüğü gibi İbn el-Esîr, Muhammed b. Harun’un isyan ettiğini açıkçabelirtmemektedir. Ancak olayların gelişiminden, Onun, Sâmânîlere asiolduğu açıkça anlaşılmaktadır. Dolayısıyla İbn el-Esîr’deki bu bilgiler birbakıma İbn İsfendiyar’ın Tarih-i Taberistan’ını tamamlar niteliktedir. Zira,İbn İsfendiyar, Muhammed’in Rey’e hakim olmasından sonra bu şehrinakibeti konusunda bilgi vermez. Ayrıca İbn el-Esîr’deki bilgilerden İsmail b.Ahmed’in Muhammed üzerine yürümesinde Abbasî halifesinin de rolüolduğu anlaşılmaktadır.

D) İsmail b. Ahmed’in Ölümü ve Şahsiyeti

295/907 senesi içinde Herat civarında Ebû Bilal adlı bir Karmatî reisi isyanetti. Bu isyan Buhara’dan gönderilen yardımcı kuvvetlerin de katılmasıylaHerat valisi Muhammed b. Herseme tarafından bastırıldı[297]. Aynı seneiçinde İsmail b. Ahmed, Buhara’da hastalandı. Doktorlar, Buhara’nınrutubetli havasından kurtulması gerektiğini söylediler. Bunun üzerinekendisinin yaptırdığı Cûy-i Mûliyân’daki sarayından ayrılarak, Buhara’nınköylerinden Zerman’a gitti. Ancak durumunda bir değişiklik olmadı. Sâmânîhükümdarı, 15 Safer 295/25 Kasım 907 tarihinde burada vefat etti[298].

İsmail b. Ahmed, Sâmânîler Devleti’nin gerçek kurucusu sayılmaktadır.Saffarî tehlikesini bertaraf ederek Sâmânîlerin, Maveraünnehir’dekihakimiyetlerini pekiştirmiştir. Onun zamanında yapılan fetihlerle SâmânîlerDevletinin sınırları doğuda ve kuzey-doğuda Seyhun Nehrinden, batıda Rey’ekadar bütün Horasan’ı, içine alacak şekilde genişlemişti. Hazar Denizikıyılarındaki Taberistan, Deylem, Harizm ve Cürcan eyaletleri de Sâmânîlere

Page 85: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

bağlanmıştı. İsmail b. Ahmed döneminde Abbasî halifeliği ile de iyi ilişkilerkurulmuştu. Sâmânî hükümdarı yaptığı işler hakkında Abbasî halifesinedüzenli raporlar gönderirdi. Ancak, İsmail, Cuma hutbelerinde Abbasîhalifesinin adını zikretmesine rağmen, halifeye hediyeler dışında her hangibir para veya vergi göndermezdi.

İsmail b. Ahmed askerî başarıları ve fetihlerinin yanısıra adil ve âlî-cenâbbir emîr olarak tanınmıştı. Kendisi Ebû İbrahim künyesini kullanırdı.Ölümünden sonra ise ona Emîr-i Mazi ünvanı verilmiştir[299]. 234/849senesinde Fergana’da doğan İsmail b. Ahmed’in hükümdarlığı yirmi senedevam etmiştir. Ölümü üzerine yerine oğlu Ebû Nasr Ahmed geçmiştir.

Page 86: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

V) Ahmed b. İsmail Dönemi

Page 87: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

(907-914)

Ahmed b. İsmail’in Sâmânîler Devleti’nin başına geçmesi üzerine Halifeel-Müktefî, veziri Tahir b. Ali b. Vezir aracılığı ile sancak, hil’at ve çeşitlihediyeler göndererek onun hakimiyetini onayladı[300]. Ahmed b. İsmail ilkolarak Buhara’daki devlet işlerini düzene koyduktan sonra Cürcan valiliğigörevini yürüten Pars el-Kebir’in üzerine yürümek istedi. Zira, Pars bölgedentopladığı vergileri Buhara’ya göndermek üzere iken İsmail b. Ahmed’inölümünü ve yerine oğlu Ahmed’in geçtiğini haber alarak bu paraları kendisiiçin alıkoymuştu. Yeni Sâmânî hükümdarı da asi valiyi cezalandırmak içinRey üzerine yürümek istiyordu. Ancak danışmanı İbrahim b. Zeyduye,Semerkand’da bulunan amcası İshak b. Ahmed’i herhangi bir isyanihtimaline karşı böyle bir harekete girişmemesini tavsiye etmişti. Bununüzerine amcasını Buhara’ya davet eden Ahmed b. İsmail, onu bir müddetburada göz hapsinde tuttu[301]. Ardından Rey üzerine yürüdü. Fakat, Nisa-bur’a geldiğinde Pars’ın Bağdat’daki Abbasî halifesinin yanına kaçtığınıöğrenince Buhara’ya geri döndü.

A) Sistan Seferleri

1) I. Sistan Seferi

Amr b. el-Leys’in İsmail b. Ahmed’e yenilmesinden sonra SaffarîlerDevleti bünyesinde karışıklıklar başlamıştı. Bu devletin Fars valisi Sübheribağımsızlığını ilan etmişti. Böylelikle daha önce Taberistan, Cürcan veHorasan’ı kaybetmiş olan Saffarîlerin hakimiyet sahası Sistan ilesınırlandırılmış oluyordu. Sübheri, Amr’dan sonra birbiri ardına Saffarîlerinbaşına geçen Tahir b. Muhammed b. Amr (901-908) ile el-Leys b. Ali’yi(908-910) yakalayarak Abbasî halifesi el-Muktedir’e göndermişti. el-Leys’den sonra başa geçen Muhammed b. Ali (910-911) ise kardeşiMuaddal’ı Zerenc şehrinin iç kalesinde hapsetmişti. Muhammed’in halkakarşı takındığı baskıcı tavır, adam öldürme ve yağmaların çoğalmasıdolayısıyla bölge tam bir karışıklığa sürüklenmişti. Bu sırada Abbasî halifesiel-Muktedir, Sâmânî hükümdarı Ahmed b. İsmail’e Sistan’ın hakimiyetmenşurunu yolladı[302]. Bunun üzerine Ahmed b. İsmail, Hüseyin b. Ali el-

Page 88: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Merverruzî komutasındaki bir orduyu 298/910-911 senesinde Sistan üzerinegönderdi. Orduda Simcûr el-Devâtî, Ahmed b. Sehl, Muhammed b. Muzafferb. Muhtac gibi kumandanlar bulunuyordu. Ahmed b. İsmail de bu ordununarkasından Herat’a gitti. Muhammed b. Ali, Sâmânî ordusunu halktantopladığı yardımcı kuvvetlerle Râmtû denilen yerde karşıladı.

Uzun süren çarpışmalar neticesinde Saffarî ordusu mağlup oldu.Muhammed, Zerenc’e sığındı. Ancak çevresindekilerin telkiniyle serbestbıraktığı kardeşi Muaddal’ın iç kalede isyan etmesi üzerine Büst’e kaçtı.Onun kaçışının ardından Sâmânî ordusu Zerenc’i kuşattı. Muhammed b.Ali’nin, Büst halkına karşı takındığı sert tutum burada Sâmânîler lehine birisyana sebep oldu. İbrahim b. Yusuf b. el-Ariş adlı bir reisin liderliğindeayaklanan halk, şehirdeki idareyi ele geçirdi. Büst’de Ahmed b. İsmail adınahutbe okundu[303].

Ancak Zemin-Dever hakimi Feth b. Mukbil, Muhammed b. Ali adına çıkanisyanı bastırmayı başardı. Buna rağmen Muhammed’in şehirdeki hakimiyetiuzun sürmedi. Buradaki durumu haber alan Ahmed b. İsmail, Herat’dan Büstüzerine yürüyerek şehre hakim oldu[304]. Sâmânî kuvvetlerinin önündenkaçmaya çalışan Muhammed b. Ali esir edildi.

Aynı sıralarda Hüseyin b. Ali idaresindeki Sâmânî ordusu ise Zerenckuşatmasına devam ediyordu. Sâmânî ordusuna karşı şiddetle direnenMuaddal b. Ali, kardeşinin esir edildiği haberinin gelmesi üzerine şehriteslim etmek zorunda kaldı. Sâmânî ordusunun 1 Zilhicce 298/31 Temmuz911 tarihinde şehre girişiyle birlikte camilerde Ahmed b. İsmail adına hutbeokunmaya başlandı. Sistan valiliği görevi ilk olarak Simcûr el-Devâtî’yeverildi ise de daha sonra Ebû Salih Mansur b. İshak bu göreve getirildi. Buarada Abbasî ordusuna yenildikten sonra Sâmânîlere sığınan Fars hakimiSübkeri, Muhammed b. Ali b. el-Leys ile birlikte halifeye gönderildi[305].

2) II. Sistan Seferi

Sistan Sâmânîlerin idaresine girmesine karşılık eyalette huzursuzluklargerçek manasıyla giderilememişti. Buradaki Sâmânî valisi Mansur b. İshak’ınyanlış uygulamaları da gerginliği arttırıyordu. Nitekim onun, eyaletinvergilerini gereksiz yere yülkseltmesi ve Sâmânî askerlerini Zerenc şehrininiçine yerleştirilmesi halk arasında büyük hoşnutsuzluğuna sebep olmuştu.299/912 senesinde Mevla Sandalî olarak bilinen Muhammed b. Hürmüz şehir

Page 89: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

halkını etrafında toplayarak isyan etti. İsyancılar Saffarî hanedanından EbûHafs Amr b. Yakub b. Muhammed b. Amr b. el-Leys adına hareketediyorlardı. İsyanın ele başısı Mevla Sandalî, Târih-i Sistan’da Muhammedb. Amr’ın mevlası olarak tanımlanırken, Gerdizî ve İbn el-Esîr’de yaşlılığıdolayısıyla Sâmânî ordusundan terhis edilmiş Haricî bir asker olarakzikredilir[306]. Bu zat şehir halkı ve ayyarların yardımıyla burada bulunanSâmânî askerlerinin bir çoğunu öldürüp, Mansur b. İshak’ı esir etmeyibaşardı. Ancak, onun hutbeyi kendi adına okutmak istemesi isyancıların ikigruba ayrılmasına neden oldu. Ebû Hafs adına hareket eden, Muhammed b.Abbas el-Gülekî liderliğindeki grup, Mevla Sandalî ve taraftarlarını mağlupetti. Saffarîlerin yeniden Sistan’a hakim olmaları üzerine Ahmed b. İsmail,Hüseyin b. Ali el-Merverruzî’yi bir kere daha Sistan’ın fethiylegörevlendirdi. Hüseyin b. Ali 300/912’de eyaletin merkezi Zerenc önlerinegelerek şehri kuşattı. Sâmânî ordusu, ilk olarak şehrin Halefâbâd kapısıönünde karargah kurmuştu. Fakat bu tarafta herhangi bir başarı eldeedilemeyince karargah Nizek kapısı önüne nakledildi. Hüseyin b. Ali biryandan kuşatmayı sürdürürken diğer taraftan şehrin içindeki bazı ayyarlarlamektuplaşıyordu. Neticede kuşatmadan bunalan şehir halkının da yardımıylaSâmânî ordusu şehrin rabazına girmeyi başardı. Muhammed b. Abbas el-Gülekî ve Ebû Hafs idaresindeki isyancılar ise, şehristana çekilereksavunmaya devam ettiler. Kuşatmanın uzaması üzerine Ahmed b. İsmail, EbuBekr b. Muzaffer ile Simcûr el-Devâtî’yi Hüseyin b. Ali’nin yardımınagönderdi. Aldığı takviyelerle güçlenen Sâmânî ordusuna karşıkoyamayacaklarını anlayan savunucular teslim oldular[307]. On ay sürenkuşatmanın ardından Sâmânî ordusu 14 Şevval 300/24 Mayıs 913 tarihindeşehri tekrar ele geçirdi. Sistan valiliği Simcûr el-Devâtî’ye verildi. Sâmânîordusunun kumandanı Hüseyin b. Ali ise, Muhammed b. Abbas el-Gülekî ileSaffarî emîri Ebû Hafs’ı yanına alarak Buhara’ya döndü.

B) Taberistan Olayları ve Ahmed b. İsmail’in Öldürülmesi

Ahmed b. İsmail, Sâmânî Devletinin başına geçtikten sonra kin beslediğiEbu’l-Abbas’ı 297/909-910 senesinde Taberistan valiliğinden azlederekyerine Sellam adlı bir Türk gulâmını atamıştı. Ancak bu tayin, Ebû SalihMansur ve Pars gibi Sâmânî kumandanlarının hoşuna gitmedi. Bunlar Ebu’l-Abbas’a bağlılık yemini etmek istediler. Bu sırada Cürcan’a çekilmiş olanEbu’l-Abbas ise Pars ile bağlantı kurmaya çalışıyordu. Muhtemelen yeni vali

Page 90: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

tayininden hoşnut olmayan komutanlarla birleşerek Ahmed b. İsmail’e isyanetmek düşüncesini taşıyordu. Ancak onun bu girişimi Tamişa hakimiHürmüz-kama, Rüstem b. Karin ve İspadbeh Şehriyar tarafından engellendi.Bunun üzerine Ebu’l-Abbas Amul’e dönerek Rûyan üzerinden Rey’e gitmeyeçalıştı. Fakat, onu Encir’de bekleyen İspadbeh Şehriyar tarafından iknaedilerek Rey’e gitmekten ve Sâmânî hükümdarına isyan etmektenvazgeçirildi. Bu arada Buhara’daki devlet ileri gelenleri, Ahmed b. İsmail’eEbu’l-Abbas’ın olası bir isyan teşebbüsüne karşı, onu taltif ederek 30.000süvarinin başında Irak’a göndermesini tavsiye etmişlerdi. Ahmed b. İsmailverilen tavsiyeye uyarak Muhammed b. Hacer’i elçi olarak Ebu’l-Abbas’ınyanına gönderdi. İbn Hacer, ona yeni görevini bildirdi. Ebu’l- Abbas’ınTaberistan’dan ayrılmasından sonra yeni vali Sellam, Amul’a gelerekgörevine başladı. Ancak onun vergileri aşırı derecede yükseltmesi bir isyananeden oldu. İsyan eden halkı teskin etmek için onlar tarafından sevilen Ebu’l-Abbas yeniden Taberistan valiliğine getirildi. Bu arada 298/910 senesindegemilerle Hazar Denizi üzerinden Taberistan’a akın yapan Ruslar Sariye vePenc-i Hazar’ı yağma ettiler[308]. Aynı sene içinde Ebu’l Abbas’ın vefatetmesi üzerine yerine Rey’i Sâmânîler adına idare etmekte olan Muhammedb. İbrahim el-Sûlûk atandı. Bu zatın valiliği esnasında 301/914 senesindeTaberistan’da büyük bir isyan başlatıldı. İsyanın lideri Seyyid Nasır-ı Kebirveya el-Utruş olarak da bilinen Hasan b. Ali idi. Onun, 289/902’de İsmail b.Ahmed döneminde çıkardığı isyanın Pars el-Türkî tarafından bastırıldığınısöylemiştik. Bunun üzerine Deylem’e kaçan Seyyid Nasır-ı Kebir, buradauzun süre kalmış ve Deylemler arasında İslamiyeti yaymaya çalışmıştı.Ardından, topladığı askerlerle Taberistan’a dönmüş ve halkı, Sâmânîlerekarşı isyana teşvik etmeye başlamıştı. Ancak halk, Ebu’l-Abbas’a karşıduydukları sevgilerinden dolayı buna yanaşmamıştı[309]. Ancak bir araAhmed b. İsmail’in şahsi garazı yüzünden Ebu’l-Abbas’ı görevden almasıTaberistan’da hoşnutsuzluğa sebeb olmuş ve bunun üzerine yukarıda daaktardığımız gibi Ebû’l Abbas görevine iade edildi. Şimdi ise yeni valiMuhammed b. İbrahim el-Sûlûk’un görevini suistimal etmesi, halkın dahaönce Sâmânîlere karşı var olan sempatisini yok ederek Taberistanda büyükbir isyana neden oldu. Halk daha önce kabul etmediği halde Sâmânîlere karşıSeyyid Nasır’ın etrafında toplandı. Böylece halkın da desteğini arkasına alanSeyyid Nasır ilk olarak oğlu Ebu’l-Hasan Ahmed’i Rûyan’a gönderdi. Ebu’l-Hasan, buradaki Sâmânî valisini uzaklaştırarak şehri ele geçirdi. Seyyid Nasırise, Kalar’a giderek İspadbeh Muhammed b. Hasan’ı kendisine tabi kıldı.

Page 91: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Sonra Gûr-ı şir ve Salus üzerine yürüdü. Onun öncülüğünü amcasının oğluHasan b. Kasım yapmaktaydı. Gelişmeleri haber alan Muhammed b. İbrahimel-Sûlûk da, Seyyid Nasır üzerine yürüdü. Ancak Cemaziyelahir 301/Ocak914’de Burâbâd yakınlarında yapılan savaşı Sâmânîler kaybetti. Sâmânîordusundan 4.000 kişi öldürüldü. 5.000 kişilik bir kuvvet ise Ebu’l-VefaHalife b. Nuh adlı komutanın idaresinde Salus kalesine sığındılar[310]. SeyyidNasır-ı Kebir bunlara aman vererek buradan ayrılmalarına izin verdi.Muhammed b. İbrahim el-Sûlûk ise, savaşın sonrasında Rey’e kaçmıştı[311].Onun kaçışının ardından Seyyid Nasır bütün Taberistan’ın hakimi durumunageldi ve Amul’da ikamet etmeye başladı. Taberistan’daki bu gelişmelerüzerine Ahmed b. İsmail, buraya Muhammed b. Abdülaziz idaresinde birordu gönderdi ise de Seyyid Nasır bu orduyu da kısa sürede mağlup etmeyibaşardı.

Birbiri ardına yaşanan bu başarısızlıklar üzerine, Ahmed b. İsmail,Türkistan’dan aldığı takviyelerle sayısı 40.000 kişiye ulaşan ordusuylaTaberistan üzerine yürümeye karar verdi. Ancak seferin başlangıcında 11Cemaziyelahir 301/12 Aralık 913 senesinde Firebr’de gece çadırında kalırkenTürk gulâmları tarafından öldürüldü[312]. Onun ölümü ile Taberistan seferiyarım kaldı. Seyyid Nasır-ı Kebir, bundan Taberistan’daki hakimiyetinisağlamlaştırmak hususunda faydalandı. Bu arada Ahmed b. İsmail’in ölümüüzerine Sâmânîlerin İspadbeh Şervin gibi yerli müttefikleri Seyyid Nasır ileanlaşmak zorunda kaldılar[313]. Sâmânî hükümdarını öldüren gulâmlarınbazıları ve onlara suç ortaklığı yaptığı düşünülen katip Ebu’l-Hasan Nasr b.İshak idam edildi. Diğer gulâmlar ise Türkistan’a kaçtılar.

Araştırmacılar, Ahmed b. İsmail’in öldürülme sebebi olarak ulemanınsözlerine fazla itibar etmesi ve Arapça bilen memurları himaye etmesinigösterirler[314]. Onlara göre hassa askerlerinin komutanları bundanduydukları hoşnutsuzluk sebebiyle Ahmed b. İsmail’i öldürmüşlerdir. Bizegöre onun öldürülme nedeni muhtemelen anlatılanlardan daha farklıdır.Nitekim, Ahmed b. İsmail’in ölümünden sonra yerine oğlu II. Nasr geçmişti.Onun hükümdarlığını kabul etmeyen Sâmânî ailesinden Mansur b. İshak b.Ahmed, dönemin ünlü komutanlarından Hüseyin b. Ali el-Merverruzî ileanlaşarak 302/914-915 senesinde isyan etti. İbn el-Esîr’e göre bu isyanınsebebi şuydu[315]; “Hüseyin b. Ali, Ahmed b. İsmail adına Sistan’ı iki defafethetmişti. Ancak eyaletin valiliği hükümdar tarafından ilk seferde Mansur

Page 92: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

b. İshak’a, ikinci seferde ise Simcûr el-Devâtî’ye verilmişti. Hüseyin b. Alibu nedenle Simcur’a kin besliyordu.” Muhtemelen Ahmed b. İsmail’e karşıda aynı hisleri taşımaktaydı. Zira İbn el-Esîr’deki kayıtlar şöyle devametmekteydi; “Bu nedenle Mansur b. İshak ile Ahmed b. İsmail’in ölümündensonra onun Sâmânî emîri olması konusunda anlaştılar. Kendisi de Mansur b.İshak adına Horasan’ı idare edecekti”. İbn el-Esîr’de verilen bu bilgidenMansur b. İshak ile Hüseyin b. Ali’nin Ahmed b. İsmail’i öldürmek üzereittifak yaptıklarını anlaşılmaktadır. Bunu da, İsmail b. Ahmed’in gulâmla-rınından bazılarını kendi taraflarına çekerek kolayca başarmışlardır. Nitekim,Sâmânî hükümdarının öldürülmesinin hemen ardından katillerinsorgulanmadan idam edilmeleri bu ihtimali kuvvetlendirmektedir.

Ahmed b. İsmail avlanmayı çok severdi. Bu sebeble devlet işlerini kimizaman ihmal etmekteydi. Kendisi av merakı sebebiyle bir aslan besler vehayvan geceleri onun kapısının önüne bağlanırdı. Aslan’nın korkusundankimse ona yaklaşmaya cesaret edemezdi. Ahmed b. İsmail’in öldürüldüğügece hizmetçiler aslanı kapıya getirmeyi unutmuşlardı. Durumu fırsat bilensuikastçiler o gece emîrin yattığı yere girerek kendisini öldürmüşlerdi[316]. Buda suikastin planlanmış bir olay olduğunu göstermektedir. el-Cüzcanî, Ahmetb. İsmail’in sert ve enerjik bir yapısı olduğunu söyler[317]. Bu nedenledönemin ünlü komutanlarından Cürcan valisi Pars el-Kebir, Abbasîhalifesinin yanına kaçmak zorunda kalmıştır. Yine şahsi garezi nedeniyle,Taberistan halkı tarafından çok sevilen vali Ebu’l-Abbas’ı görevinden almışise de sonu görevine iade etmek zorunda kalmıştır. Taberistan’daki bu keyfivali değişimi eyalette Sâmânîlere bağlı idareciler ve halk arasındahuzursuzluk yaratmıştı. Dolayısıyla Ahmed b. İsmail’in ölümüne yakın birzamanda çıkan el-Utruş isyanı kolaylıkla tüm Taberistan’a yayılmıştır.Ahmed b. İsmail’in Nasr, Mansur, İbrahim ve Yahya adlarında dört oğluvardı. Ölümünden sonra yerine yukarıda belirttiğimiz gibi oğullarından Nasrgeçmiştir.

Page 93: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

VI) II. Nasr b. Ahmed Dönemi

Page 94: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

(914-943)

II. Nasr b. Ahmed b. İsmail’in dönemi özellikle idarî yapılanma ve kültürelgelişim açısından Sâmânî Devleti’nin zirvesini teşkil etmektedir. Siyasîolarak ise, II. Nasr’ın bu uzun saltanat dönemi, yeni fetihlerden ziyade,önceden ele geçirilmiş yerlerin elde tutulması için yapılan mücadeleler ve içisyanlarla uğraşmakla geçmiştir. Bu nedenle II. Nasr döneminin siyasîfaliyetlerini iç mücadeleler ve dış isyanlar olarak iki ana alt başlık altında elealmaya çalışacağız

A) İç İsyanlar

1) İshak b. Ahmed İsyanı

Sâmânî ailesinin en tecrübeli simalarından biri olan Ahmed b. İsmailöldüğü sırada Semerkand valiliği görevini yürütüyordu. Muhtemelen Sâmânîtahtı ile ilgili bazı emeller besliyordu. Nitekim, daha önce de Ahmed b.İsmail 205/907 senesinde babasından sonra Sâmânî devletinin başınageçmesinin ardından Semerkand ve Fergana’yı yöneten İshak b. Ahmed’iBuhara’ya davet etmiş ve İshak isyan etmemesi için bir müddet buradatutulmuştu. Ardından Ahmed b. İsmail durumunu kuvvetlendirdiğinde onuhapisten çıkartarak yeniden Semerkand valiliğine tayin etmişti[318].

Ahmed b. İsmail’in öldürülmesinden sonra ise yerine 8 yaşındaki oğlu II.Nasr geçmişti. Henüz çocuk yaştaki yeni hükümdarın adına devlet işlerinivezirlik görevine getirilen Ebû Abdullah Muhammed b. Ahmed el-Ceyhanîidare ediyordu. Maveraünnehir halkı, II. Nasr’ın henüz devleti idareedemeyecek yaşta olduğunu düşünüyordu. Bu nedenle, o sırada Sâmânîailesinin en yaşlı üyesi olan İshak b. Ahmed’in devletin başına geçmesiniistiyorlardı. Durum bu şekilde gelişirken sadece Buhara II. Nasr’ a sadıkkaldı[319].

Halkın desteğini alan İshak b. Ahmed 914 senesinde Semerkand’da isyanetti. Oğlu İlyas ile birlikte güçlü bir ordunun başında Buhara üzerine yürüdü.II. Nasr ise, onlara karşı Hamuye b. Ali idaresinde bir ordu gönderdi. Yapılansavaşta mağlup olan İshak ve oğlu Semerkand’a geri dönmek zorunda

Page 95: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

kaldılar. Onların ikinci kez Buhara’yı ele geçirme teşebbüsleri de Hamuye b.Ali tarafından engellendi. İshak ve oğluna karşı kazandığı ikinci zaferdensonra Semerkand’ı kuşatan Hamuye b. Ali şehri zorla ele geçirdi. İshak b.Ahmed esir edilip Buhara’ya götürüldü. Oğlu İlyas ise Fergana’ya kaçtı.İshak b. Ahmed, 21 Safer 302/15 Eylül 914 tarihinde hapiste öldü.

2) Hüseyin b. Ali el-Merverruzî İsyanı

Aynı dönem içinde, İshak b. Ahmed’in oğlu Mansur da Nisabur’da isyanetmişti. Yukarıda aktarıldığı gibi Hüseyin b. Ali el-Merverruzî de onunlabirlikteydi. Mansur b. İshak, Ahmed b. İsmail’in ölümünün hemen ardındanNisabur’da hutbeyi kendi adına okutmaya başlamış, Herat’da bulunanHüseyin b. Ali’de onun yanına gelmişti. II. Nasr isyancıların üzerine Hamuyeb. Ali kumandasında bir ordu gönderdi. Ancak, bu arada Hüseyin b. Alibilinmeyen bir nedenle Mansur b. İshak’ı zehirleyerek öldürmüş[320] veNisabur’dan ayrılarak Herat’a çekilmişti. Bunun üzerine Hamuye b. Ali’ninde, Hüseyin’in üzerine yürümeden Buhara’ya dönmüştü. Hüseyin b. Ali,onun geri dönmesinden faydalanarak, kardeşi Mansur’u Herat’da bırakaraktekrar Nisabur üzerine yürüyerek şehri ele geçirdi. II. Nasr’ın, Şurta şefi(Polis şefi) Muhammed b. Hayd bu sırada Nisabur’da bulunuyordu. Bu zatmerkezden verilen direktiflere uymayarak Buhara’ya dönmek istemişti.Dolayısıyla, II. Nasr tarafından cezalandırılacağından korkarak Hüseyin b.Ali ile birleşti[321]. Hüseyin’in giderek güçlenmesi üzerine bu defa Ahmed b.Sehl idaresinde büyük bir ordu hazırlanarak, onun üzerine gönderildi. Sâmânîordusu ilk önce Herat üzerine yürüdü. Şehri ele geçirerek, Hüseyin’in şehirdevekil olarak bıraktığı kardeşi Mansur’u esir etti. Daha sonra Nisabur üzerineyürüyen Sâmânî ordusu Rebiülevvel 306/Ağustos-Eylül 918 de şehri kuşattı.Bu ordu karşısında fazla direnemeyen Hüseyin b. Ali teslim olurken[322]

Muhammed b. Hayd, Merv’de kaçmıştı. Ancak daha sonra o da, Ahmed b.Sehl’e teslim oldu. Ahmed b. Sehl, onun mallarını ve arazilerini müsadereederek Hüseyin b. Ali ile birlikte Buhara’ya gönderdi. Bir süre hapiste kalanHüseyin b. Ali, vezir el-Ceyhanî’nin şefaatiyle affedilerek yeniden II. Nasr’ınhizmetine girmiştir.

3) Ahmed b. Sehl İsyanı

Ahmed b. Sehl, Hüseyin b. Ali’nin isyanı bastırıldıktan sonra Nisabur’dakalmıştı. Merv’li ünlü bir dihkan ailesine mensup olan Ahmed b. Sehl, Amr

Page 96: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

b. el-Leys zamanında Araplar ile İranlılar arasında yapılan mücadelelerdeöldürülen İranlıların intikamını almak için halkı ayaklandırmıştı. Daha sonraAmr tarafından yakalanarak Sistan’da hapsedilmişti. Ahmed, hapishanedenkurtulduktan sonra İsmail b. Ahmed’e sığınmış ve İsmail b. Ahmed, Ahmedb. İsmail ve onun oğlu II. Nasr dönemlerinde Sâmânîlerin hizmetindeçalışmıştı. Ancak Hüseyin b. Ali isyanını bastırdıktan sonra, II. Nasr ile arasıaçıldığından 307/919-920 senesinde Nisabur’da isyan etti[323]. Onun isyanetmesindeki en önemli nedenlerden biri de Hüseyin b. Ali isyanınıbastırmasına karşılık II. Nasr’ın daha önce kendisine söz verdiği yerlerivermemesidir. Gerçi Sâmânî hükümdarı buna karşılık ona bazı toprakları iktaetti ise de Ahmed b. Sehl bunları kabul etmemişti. Bundan başka İbn el-Esîr’de geçen ilginç bir rivayet ise onun isyandaki gerçek maksadını ortayakoymaktadır. Müellif, eski hükümdar Ahmed b. İsmail’in, Ahmed b. Sehliçin “Onu hükümdarın sarayından ve gözden uzak tutmamak gerekir. Zira oyalnız başına kaldığında büyük işler peşinde koşacaktır” dediğini yazar[324].Buradan Ahmed b. Sehl’in isyandaki amacının kendi hükümranlığını ilanetmek olduğu anlaşılıyor.

Ahmed b. Selh ilk olarak kendisine güçlü bir müttefik bulmak üzereharekete geçti. Abbasî halifesi el-Muktedir’e bir mektup yazarak,Horasan’daki hakimiyetinin tanınması şartıyla kendisini metbu tanıyacağınıbildirdi. Nisabur’da hutbeyi kendi adına okutmaya başladı.

Ardından Cürcan üzerine yürüyen Ahmed b. Sehl, buradaki Sâmânî valisiKarategin’i bölgeden uzaklaştırdı. Onun, Sâmânîlerin Horasan’dakihakimiyetini tehlikeye sokması üzerine II. Nasr, Hamuye b. Ali’yi isyanıbastırmakla görevlendirdi. Hamuye komutasındaki Sâmânî ordusununüzerine geldiğini öğrenen Ahmed, Merv şehrine çekilerek burayı tahkimetmeye başladı. Şehir üzerine yürüyen Sâmânî ordusu Merverrud’da karargahkurdu. Hamuye b. Ali, Ahmed b. Sehl’i Merv’den çıkarmak için her türlüçareye başvurmasına rağmen hiçbir başarı elde edemedi. Bu arada Ahmed b.Sehl, Sâmânî ordusundaki bazı subaylarla gizlice mektuplaşmaya başlamıştı.Bunlar, şehirden çıktığı taktirde onun tarafına geçerek Hamuye b. Ali’yikendisine teslim edeceklerini söylediler.. Bu sözlere güvenerek Merv dışınaçıkan Ahmed b. Sehl, Receb 307/Aralık 919 tarihinde Merverrud’a birmerhale mesafede karşı karşıya geldiği Sâmânî ordusu tarafından bozgunauğratıldı ve esir edilerek Buhara gönderildi. Zilhicce 307/Nisan-Mayıs 920tarihinde hapishanede öldü.

Page 97: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

4) İlyas b. İshak İsyanı

Bu zatın 914 senesinde babasıyla, II. Nasr’a karşı giriştikleri başarısız isyanhareketinden sonra Fergana’ya kaçtığını belirtmiştik. İlyas, buradaMuhammed b. Hüseyin b. Mût’un da[325] yardımıyla Türklerden 30.000kişilik bir ordu toplamayı başarmıştı. 310/922-923 senesinde Semerkandüzerine yürüyen İlyas b. İshak’ın ordusu şehre bir günlük mesafede Sâmânîkuvvetleri tarafından tuzağa düşürüldü. Sâmânî ailesinden Ebû AmrMuhammed b. Esed kumandasındaki 2.500 kişilik bir birlik kurdukları tuzaksayesinde İlyas’ın ordusunu yenmeyi başardı. İlyas tekrar Fergana’yakaçarken İsficâb’a giderken yardımcısı Muhammed b. Hüseyin b. Mût iseyerel beyler tarafından öldürülerek başı Buhara’ya gönderildi. Şaş valisiEbu’l-Fazl b. Ebî Yusuf’un yardımıyla yeniden harekete geçen İlyas’ınüzerine bu kez Muhammed b. İlyas gönderildi. Sâmânî kuvvetlerine bir keredaha yenilen İlyas bu kez Kaşgar’a kaçtı. İlyas’a yardım eden Şaş valisi ise,yakalanarak Buhara’ya gönderildi. İlyas b. İshak, Kaşgar hakimi ToganTekin’in yardımıyla üçüncü bir isyan girişiminde daha bulundu ise deFergana valisi Muhammed b. Muzaffer tarafından bozguna uğratıldı. ArtıkSâmânî tahtını ele geçirmek için hiçbir şansının kalmadığını gören İlyas,Fergana valisine teslim oldu[326]. Buhara’ya gönderilen İlyas, II. Nasrtarafından affedildi.

5) Ebû Zekeriyya Yahya b. Ahmed İsyanı

II. Nasr’a karşı yapılan son isyan hareketi kardeşi Yahya b. Ahmedliderliğinde gelişmişti. II. Nasr, Sâmânî hükümdarı olduktan sonra kardeşleriEbû Zekeriyya Yahya, Ebû Salih Mansur ve Ebû İshak İbrahim’i Buharakalesinde hapsetmişti. Bunların dışarıyla olan münasebetlerini ise Ebû BekrHabbaz adlı bir kimse yürütmekteydi[327]. II. Nasr’a karşı düşmanlık besleyenEbû Bekr, bir grup askerle hükümdarın hapiste bulunan kardeşlerinikurtarmak üzere anlaşmıştı. Bu arada II. Nasr 317/929-930 senesindekendisine karşı asi bir tavır sergileyen Esfar b. Şiruye’yi cezalandırmak içinBuhara’dan ayrılarak Nisabur’a gitmeye karar verdi. Ebu’l-Abbas el-Gûsec(Köse)’i yerine vekil bırakarak yola çıktı. Onun şehirden ayrılması, EbûBekr’e beklemekte olduğu fırsatı vermiş ve daha önceden anlaştığı askerlerlebirlikte mahkumları Cuma günü kurtarmayı planlamıştı. Ebû Bekr Perşembegünü kuhendize (İç kale) girerek geceyi burada geçirdi. Ertesi gün son derecedindar biri gibi görünerek kuhendizin kapısında nöbet tutan askerin yanına

Page 98: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

geldi. Ona beş dinar bahşiş vererek, Cuma namazını kaçırmamak içinkendisine kapıyı açmasını rica etti. Nöbetçi de onun ricasını kabul ederekkapıyı açtı. Kapı açılır açılmaz Ebû Bekr, kararlaştırıldığı üzere kuhendizinkapısında beklemekte olan adamlarına seslenerek onları yanına çağırdı.Bunlar hemen harekete geçerek kapıcıları etkisiz hale getirip kuhendizehakim oldular. II. Nasr’ın tutuklu bulunan kardeşlerini serbest bırakarak,bunlardan Yahya b. Ahmed’i kendilerine emîr tayin ettiler[328]. Bu sıradahapishanede bulunan Deylemler, Alevîler ve ayyarlar da serbest bırakılmıştı.Bunların hepsi Şervin el-Cilî komutasında asilere katıldı. Daha önce II.Nasr’a isyan eden Hüseyin b. Ali el-Merverruzî’nin oğlu da isyancılarınarasındaydı[329]. İsyancılar ilk önce II. Nasr’ın şehirdeki saray ve kasırlarınıyağmaladılar. Bu arada isyanı haber alan II. Nasr süratle geri döndü. Yahyab. Ahmed ise, ağabeyinin Ceyhun Nehri üzerinden geçişini önlemek üzereEbû Bekr’i bir miktar askerin başında buraya göndermiş kendisi deSemerkand’a gitmişti. Yahya’nın bu hareketinden isyancıların yeterincekuvvetli olmadıkları anlaşılmaktadır. Ayrıca Buhara şehri de daha önceleri deolduğu gibi II. Nasr’a sadık kalmış olmalıdır. Zira, II. Nasr Buhara’yagirdiğinde halka karşı hiçbir cezalandırma hareketine girişmemiştir. Hüseyinb. Ali el-Merveruzi’nin oğlu da, II. Nasr’ın, Ceyhun nehri üzerinden geçişiniönlemekle görevlendirilen Ebû Bekr’in yanındaydı. Bu zat II. Nasr’ın veziriMuhammed b. Ubeydullah el-Belamî ile anlaşarak Sâmânî ordusununCeyhun Nehri üzerinden rahatça geçmesini temin etti. Yakalanan Ebû Bekr,Buhara’da işkence ile öldürüldü[330]. Semerkand’da da tutunamayan Yahya b.Ahmed ise Çağaniyan üzerinden Belh’e gitti. Buranın valisi Karategin deonunla birleşti. İkisi birlikte Merv’e gittiler. Bu sırada, Sâmânîlerin Horasanvaliliği görevi Ebû Bekr Muhammed b. Muzaffer’in elindeydi. Bu zat, yanınaçağırdığı Mâkân b. Kakî’yi Nisabur’da bırakarak isyancıları batıdansıkıştırmak üzere harekete geçti. Ebû Bekr, Yahya’yı oyalamak için etrafaonunla birleşmek istediği haberini yayıyordu. Ancak yolda aniden yöndeğiştirerek Herat ve Busenc şehirlerini ele geçirdi. Buradan da oğlu Ebû Alib. Muhtac’dan takviye kuvvetler alabilmek için Garcistan yolu ileÇağaniyan’a geçmeye karar verdi. Yahya, onun bu hareketini engellemek içinüzerine asker gönderdi ise de buna mani olamadı. Ebû Bekr gereklitakviyeleri almasının ardından Mansur b. Karategin’in[331] elinde bulunanBelh şehrini şiddetli bir savaştan sonra ele geçirdi. Yenilen Mansur ise,Cüzcan’a çekildi. Ardından Çağaniyan’a dönen Ebû Bekr Muhammed,olanları bir mektupla II. Nasr’a bildirdi. O da başarılarından ötürü Belh ve

Page 99: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Toharis-tan’ın idaresi de Ebu Bekr Muhammed’e verildi.

Ebû Bekr, bu yerleri oğlu Ebû Ali’ye bıraktıktan sonra Yahya’nın takibinisürdürmek üzere Belh civarında II. Nasr’a katıldı. Belh’in Ebû BekrMuhammed’in eline geçmesi üzerine asilerden Karategin Cüzcan’a kaçarkenYahya, Nisabur’a gitti. Ancak, Ebû Bekr Muzaffer’in vekili Mâkân b. Kakîtarafından şehre girmesine izin verilmedi. Bunun üzerine Herat’a gidenYahya, burada tekrar Karategin ile birleşti. II. Nasr’ın üzerlerine geldiğiniöğrenen Karategin, takipten kurtulmak için Yahya’yı Buhara’ya gönderdi.Kendisi de yeniden Cüzcan’a kaçtı.

Yahya, II. Nasr’ın kendisini şiddetle takibi yüzünden Buhara’da da uzunsüre kalamadı. Önce Semerkand, sonra tekrar Nisabur’a kaçmak zorundakaldı. Mâkân b. Kakî’nin Cürcan’a gitmesinden sonra şehri ele geçirmiş olanMuhammed b. İlyas, Yahya’ya tabi oldu. Şehirde hutbe Yahya b. Ahmedadına okunmaya başlandı. Ancak II. Nasr’ın 320/932 senesinde Nisaburüzerine yürümesi neticesinde Yahya ve Muhammed b. İlyas şehirdenayrılmak zorunda kaldı. Yahya, Büst ve Ruhhac’da bulunan Karategin’inyanına giderken, Muhammed b. İlyas Kirman’a çekilerek buraya hakimoldu[332]. II. Nasr aynı sene içinde Yahya ve Karategin’i affetti. BöyleceSâmânî devleti bünyesinde II. Nasr’a karşı başlatılan son isyan hareketi debastırılmış oldu.

B) Dış Mücadeleler

1) Sistan’ın Sâmânîlerin Hakimiyetinden Çıkması

Ahmed b. İsmail döneminde Hüseyin b. Ali el-Merver-ruzî’nin 298/910-911 ve 300/912-913 senelerinde yaptığı iki seferle Sistan, Sâmânî idaresinegirmişti. Son seferden sonra eyaletin idaresi Simcûr el-Devâtî’ye verilmişti.

Sâmânî hükümdarı Ahmed b. İsmail’in 301/914 senesindeki ölümününardından Sistan’ın merkezi Zerenc’de bulunan Sâmânî kumandanları arasındaanlaşmazlık çıkmış ve Simcûr el-Devâtî, şehir halkı tarafından çıkarılabilecekmuhtemel bir isyan tehlikesini önlemesine karşılık kumandanlar arasındakibu anlaşmazlığı giderememişti.

Ebû Bekr Muhammed b. Muzaffer’in, buradaki Sâmânî ordusundan bir çoksubayı da alarak Herat’daki Hüseyin b. Ali el-Merverruzî’nin yanına gitmesi

Page 100: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Sâmânîlerin bölgedeki gücünü oldukça azaltmıştı.

Bu kopmaların sonrasında Simcûr’un yanında sadece kendi gulâmlarıkalmış ve neticede Zerenc ileri gelenlerinin ön ayak olduğu bir isyan hareketisonucunda Sistan’dan ayrılmak zorunda kalmıştı[333].

Böylece dört sene gibi kısa süren bir hakimiyetten sonra Sistan,Sâmânîlerin elinden çıkmış oluyordu. Sâmânîlerin ayrılmasından sonra bölgebir müddet Abbasî halifesi tarafından tayin edilen valilerin idaresinde kalmışve daha sonra Saffarî ailesi yönetimi yeniden ele almıştı.

2) Taberistan Alevîleri ile Yapılan Mücadele

Ahmed b. İsmail’in son dönemlerinde Taberistan’da isyan eden SeyyidNasır-ı Kebir, buradaki Sâmânî valilerini kovarak bölgeye hakim olmuştu.Ahmed’in oğlu II. Nasr tahta çıkışının hemen sonrasında Muhammed b.İlyasa’yı Taberistan’daki bu isyanı bastırmakla görevlendirdi. Ancak, 10.000kişilik Sâmânî ordusunun başında Taberistan’a giren Muhammed b. İlyasa,Sariye yakınlarında Seyyid Nasır-ı Kebir tarafından mağlup edildi[334]. Bumağlubiyetten sonra Sâmânîler bir süre Taberistan işlerine karışmadılar.Onlar Horasan’daki asi kumandanlarının çıkardıkları isyanlarla uğraşırkenCürcan ve Gilan bölgeleri Alevî-lerin eline geçti.

Sâmânîlerin mağlup edilip bölgeden uzaklaştırılmalarının ardından SeyyidNasır-ı Kebir, Sâhibü’l-Ceyş Hasan b. Kasım’ı Gilan’a göndererek bueyaletlerin hakimlerini kendisine bağlamasını emretmişti. Hasan b. Kasımkısa sürede bölgedeki yerel hakimlerin Alevîlere bağlanmasını sağladı.Ancak, onun başarıları ve giderek güçlenmesi Seyyid Nasır-ı Kebir’iendişelendiriyordu. Nitekim endişelerinde haksız olmadığı da anlaşıldı.Hasan b. Kasım, Amul’a dönüşünde Seyyid Nasır-ı Kebir’i tutuklayarakLarican kalesine gönderdi. Ancak, Taberistan Alevîlerinin ünlükumandanlarından Leyla b. Numan ordusuyla birlikte Sariye’den Amul’agelerek durumun tekrar Seyyid Nasır’ın lehine dönmesini temin etti.Adamları tarafından terkedilen Hasan b. Kasım ise affedilerek Cürcan’agönderildi[335]. Ancak burada Esterâbâd yakınlarındaki Kajin kalesindeTürkler tarafından kuşatıldı. Kendisine yardıma gelmiş olan Ebu’l-KasımCafer b. Seyyid Nasır tarafından terkedilen Hasan b. Kasım kuşatmayıyararak Amul’e gelmeye muvaffak oldu. Daha sonra da Gilan’a gitti ise debir süredir siyasetten uzaklaşıp ilim ve ders vermekle meşgul olan Seyyid

Page 101: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Nasır-ı Kebir 5 Şaban 304/1 Şubat 917’de ölümü üzerine Daî ile’l-Hâkünvanıyla onun yerini aldı �. Hasan b. Kasım’ın Taberistan Alevîlerininbaşına geçmesini kabul etmeyen Seyyid Nasır-ı Kebir’in oğullarından Ebu’l-Kasım Cafer Rey’de bulunan Sâmânî valisi Muhammed b. İbrahim el-Sûlûk’un yanına giderek Abbasîlerin siyah rengini kabul ettiğini, paralardaSâmânî hükümdarının adını bastırıp, hutbelerde onun adını zikredeceğinibelirterek Taberistan’ı geri almak için ondan yardım istemişti[336]. Ebu’l-Kasım, Sâmânîlerden aldığı yardımlarla 306/918-919 senesinde kardeşiEbu’l-Hüseyin Ahmed’in elindeki Gilan’ı ele geçirdi. Ancak onun yedi aylıksüre içinde gösterdiği kötü yönetim ve halkı küstürmesi sonucunda kardeşiEbu’l-Hüseyin, Seyyid Hasan b. Kasım adına bölgeyi yeniden ele geçirmeyemuvaffak oldu.

Görüldüğü gibi Taberistan Alevîleri Sâmânîlere karşı başarıyla mücadeleetmelerine ve Taberistan’a hakim olmalarına rağmen kendi aralarındaki içmücadelelerle sürekli olarak yıpranmışlar ve bölgede tam bir otoritekuramamışlardır. Bu ise, Sâmânîlerin lehine bir durumdu.

İç mücadelelerin ardından Taberistan’da bir süre için düzeni sağlamayıbaşaran Seyyid Hasan b. Kasım, 309/921-922 senesinde Leyla b. Numan’ıDamgan üzerine gönderdi. Burasını Sâmânîler adına Karategin’in kardeşiBekçur idare ediyordu[337]. Leyla’nın Damgan üzerine yürüdüğü haberinialan Bekçur’un, Horasan’a kaçması üzerine Leyla b. Numan kolaycaDamgan’a girdi. Ancak, burada kendisiyle şehir halkı arasında anlaşmazlıklarneticesinde halk, Alevî ordusuna karşı silahlandı. Duruma kızan Leyla b.Numan askerlerine şehri yağmalatarak, ahalisinden birçok kimseyi öldürdü.Ardından, Cürcan’a gitti. Alevî ordusunun Sâmânîlere bağlı topraklardakifaaliyetleri Sâmânîleri de harekete geçirmişti. Karategin idaresindeki birSâmânî ordusu Cürcan’a geldi. İki taraf arasında Cürcan’a 12 fersahmesafedeki Firûzkend civarında yapılan savaşı kaybeden Karategin Nisabur’akaçmak zorunda kaldı.

Ahmed b. Sehl’in kardeşi Ebu’l-Kasım Hafs ve Karategin’in Pars adlı Türkgulâmı 1000 kadar adamıyla birlikte bu sırada onun yanından kaçarak Leylab. Numan’a sığınmıştı. Leyla, bunlara iyi davranarak Pars’ı, kendi kızıylaevlendirdi[338]. Fakat yapılan katılımlar nedeniyle sayısı giderek artan Alevîordusunun malî yönden sıkıntı içine girmesi üzerine Leyla b. Numan, Hasanb. Kasım ve Ebu’l-Kasım Hafs’ın teşvikiyle Nisabur üzerine yürüdü. Şehirde

Page 102: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

bulunan Karategin burada da tutunamayarak kaçmak zorunda kaldı. Nisabur,Leyla b. Numan’ın eline geçti. Onun, Sâmânîlerin Horasan’daki merkezi olanbu şehri ele geçirmesi üzerine Sâmânî hükümdarı aralarında VezirMuhammed b. Ubeydullah el-Bel’âmî, Ebû Cafer el-Sûlûk, Harizmşah,Buğra Han, Simcûr el-Devâtî’nin de bulunduğu yeni bir orduyu Hamuye b.Ali komutasında Horasan’a gönderdi[339]. Yukarıda komutanlar arasındazikrettiğimiz Buğra Han adından, II. Nasr’ın doğudaki komşusu KarahanlıDevletinden de yardım aldığını anlıyoruz. Bu gerek SâmânîlerinTaberistan’daki mücadelelerde ne kadar güç durumda kaldıklarını ve gerekseKarahanlıların o dönemdeki gücünü göstermesi açısından önemlidir. Tûsyakınlarında yapılan savaşta Sâmânî ordusunu mağlup eden Leyla b. Numan,onları Merv’e kadar kovaladı. Burada yeniden toparlanan Sâmânî kuvvetleriAlevî ordusunu yendikleri gibi Leyla b. Numan’ı esir etmeye muvaffakoldular (309/921-922). Esir alınan Leyla b. Numan, Hamuye b. Ali’ninemriyle idam edildi.

Leyla b. Numan’ın öldürülmesiyle ilgili olaylar Hilal el-Sâbî’dediğerlerinden biraz daha farklı olarak anlatılmıştır. Buna göre[340]; Sâmânîordusu ile Alevî ordusu Tûs’a iki fersah mesafedeki el-Nukan denilen yerdekarşılaştı. Şiddetli bir savaşın ardından Leyla b. Numan kalan kuvvetleriylebir kaleye sığınmak zorunda kaldı. Sâmânî ordusu onun sığındığı kaleyikuşattı. Kuşatmanın uzamasıyla birlikte şehirdeki erzakın tükenmiş ve şehirhalkı susam yağı veya birer avuç arpa ile idare etmek zorunda kalmıştı.Sonunda işler daha da kötüleşince Deylemler, Leyla’nın yanına giderektamamen güçten düşmeden kaleden çıkıp savaşmak istediklerini söylediler.Bunun üzerine Leyla b. Numan kaleden çıkarak savaşmak zorunda kaldı. İkitaraf arasındaki çarpışmalar sırasında Leyla cesurca çarpışmasına rağmenöldürüldü. Sâmânî askerleri onun başını keserek bir mızrağa taktılar. Bununüzerine Alevî ordusu dağıldı. Leyla’nın kesilen başı ilk önce Buhara’ya sonraBağdat’a gönderildi.

Onun öldürülmesi Taberistan Alevîleri arasında yeni karışıklıklarınçıkmasına neden oldu. Savaşı müteakip Cürcan’a çekilen Alevî ordusuiçindeki bazı Gilanlı komutanlar aralarında anlaşarak Seyyid Hasan b.Kasım’a suikast tertiplemek istediler[341]. Ancak, durumu haber alan SeyyidHasan b. Kasım tarafından yakalanarak öldürüldüler Bunların öldürülmesiüzerine yakınları Sâmânîlerin hizmetine girdiler.

Page 103: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Alevîler arasında çıkan karışıklıklardan faydalanmak isteyen Karateginidaresindeki Sâmânî kuvvetleri Cürcan’a girdi. Leyla b. Numan, Nisaburüzerine yürümeden önce burada Karategin’den kaçan Pars’ı vekil bırakmıştı.Karategin Pars’ı öldürerek bölgeyi yeniden Sâmânîlerin hakimiyetine soktu.Karategin’in Cürcan’a girdiği sırada Seyyid Hasan b. Kasım ve Seyyid Nasır-ı Kebir’in oğlu Ebu’l-Hüseyin, onunla savaşmaya cesaret edemeyerekTamişa’ya çekilmişlerdi. Burada, Ebu’l-Hüseyin, Seyyid Hasan’dan ayrıldı.Gilan’da bulunan kardeşi Ebu’l-Kasım’ın yanına giderek onunla birleşti.Yalnız kalan Seyyid Hasan ise İspadbeh Muhammed b. Şehriyar’a sığındı.Ancak, İbn Şehriyar, onu zincire vurarak Abbasîler adına Rey’i yönetmekteolan Ali b. Vehsudan’a gönderdi. Seyyid Hasan, Ali b. Vehsudan’ın emriyleBağdat’a gönderilmeyerek Alamut kalesinde hapsedildi[342]. Seyyid,Muhammed b. Müsafir’in İbn Vehsudan’ı mağlup etmesine kadar buradakaldı. Ardından Hüsrev Firuz kendisini kurtararak onu Gilan’a gönderdi. Buarada Cürcan’da bulunan Karategin de, burada uzun süre kalmadı. Onunbölgeden ayrılması üzerine hapisten kurtulan Hasan b. Kasım ve Ebu’l-Hüseyin yeniden Cürcan’a hakim oldular (310/922-923)[343].

Cürcan’ın yeniden Alevîlerin idaresine girmesi üzerine II. Nasr, Simcûr el-Devâtî’yi beraberinde Muhammed b. Ubeydullah el-Bel’âmî ve Buğra Hanolduğu halde 4.000 kişilik bir süvari birliğininin başında Taberistan’agönderdi. Simcûr, Cürcan şehrinde bulunan Ebu’l-Hüseyin’i kuşattı. Kuşatmasırasında Ebu’l-Hüseyin kaleden çıkarak savaşmaya karar verdi[344].

Neticede taraflar Celayin denilen yerde savaşa tutuştular. Deylem veGilanlılardan oluşan 8.000 kişilik Alevî ordusu Surhab b. Vehsudan’ınidaresinde idi. İki taraf arasında yapılan çarpışmalarda Sâmânî kuvvetlerimağlup olarak kaçmaya başladılar. Alevî ordusunun bir bölümü onları takipederken diğerleri Sâmânî ordugahını yağmalıyordu. Bu sırada Simcûr’unönceden pusuya yerleştirdiği birlikler ortaya çıkarak yağmaya dalmış Alevîordusunu mağlup ettiler(310/922-923)[345].

İbn el-Esîr bundan sonra, Ebu’l-Hüseyin’in yanında bulunan Mâkân b.Kakî, Ali b. Buveyh ve daha bir kaç kişiyle birlikte kaçmak zorunda kaldığınıyazar[346]. Simcûr ise ileri harekatına devam ederek, Ebu’l-Hüseyin’inSariye’ye giderken Esterâbâd’ta bıraktığı Mâkân b. Kakî’yi kuşattı. Uzunsüren kuşatmaya rağmen Mâkân karşısında hiçbir başarı kazanamayanSimcûr, onunla anlaşmak zorunda kaldı. Yapılan anlaşma gereğince ; Mâkân,

Page 104: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Simcûr’un şehri ele geçirmesine izin verecek, Simcûr ayrıldıktan sonra tekrarşehri alacaktı. Bundan, Simcûr’un kazandığı başarılı bir savaştan sonra böylebir muvaffakiyetsizlikle geri dönmek istemediği anlaşılıyor. Taraflaranlaşmayı uyguladılar. Simcûr, Buğra Han’ı küçük bir birlikle buradabırakarak Nisabur’a gitti. Onun dönüşünden sonra Mâkân b. Kakî, Esterâbâdönlerine geldi. Yanındaki kuvvetlerle ona karşı koyamayacağını anlayanBuğra Han da geri çekilince Mâkân kolayca şehre sahip oldu[347].

Sâmânî ordusunun geri çekilmesi ile ilgili İbn İsfendiyar’da[348] yine farklıbir rivayete rastlamaktayız. Buna göre, Celayin’de aldıkları mağlubiyetinardından Tamişa’ya kaçan Ebu’l-Hüseyin ve Seyyid Hasan b. Kasım dağılanAlevî ordusunu burada toparlamayı başarmışlardı. Bunlar, Mâkân b. Kakî’yiTamişa’da bırakarak takviye kuvvetler bulmak üzere Amul’e gittiler. Dahasonra topladığı kuvvetlerle Cürcan üzerine yürüyen Ebu’l-Hüseyin, buradabulunan Türkleri mağlup ederek Cürcan’ı yeniden ele geçirmeyi başardı. İbnİsfendiyar’ın burada bahsettiği Türkler, herhalde yukarıda İbn el-Esîr’inrivayetinde de verdiğimiz Buğra Han ve ona bağlı askerler olmalıdır.Neticede her iki kaynağın da aktardığı üzere Sâmânîler kısa bir süre içinCürcan’ı ele geçirmeyi başarmalarına rağmen, Alevî ordusunun toparlanmasıüzerine burayı yeniden terketmek zorunda kalmışlardır.

Sâmânî ordusunun geri çekilmesinden sonra Seyyid Hasan b. Kasım veEbu’l-Hüseyin bir süre Amul’de oturduktan sonra Cürcan’a gittiler. Ancak,ikisi arasındaki barış uzun sürmedi. Ebu’l-Hüseyin Hasan b. Kasım ileanlaşmazlığa düşerek kardeşi Ebu’l-Kasım’ın yanına kaçtı. İki kardeş Hasanb. Kasım’a karşı, Deylemli komutanlardan Mâkân b. Kakî, Ali b. Hurşid,Esfar b. Şiruye ve Resamuç b. Şirmerdan ile birleştiler. Seyyid Hasan b.Kasım ise Rüstem b. Şervin ile anlaşarak Amul’den Sariye’ye gitti. Bu aradayaptıkları ittifaklarla güçlerini arttıran Ebu’l-Hüseyin ve Ebu’l-Kasım, Hasanb. Kasım’ın üzerine yürüdüler. Onların karşısında tutunamayacağını anlayanSeyyid Hasan kaçmak zorunda kaldı. Amul’e giren müttefik ordusu Ebu’l-Hüseyin’e biat etti (8 Cumadiyelevvel 331/24 Ağustos 923 Perşembe)[349].Ancak, Ebu’l-Hüseyin’in aynı sene içinde ölümü üzerine yerine kardeşiEbu’l-Kasım geçti. Ebu’l-Kasım, topladığı askerlerle idareyi ele geçirmeküzere harekete geçen Hasan b. Kasım’ı bir kere daha mağlup etti[350]. SeyyidHasan b. Kasım bu kez Gilan’a kaçtı. Ebu’l-Kasım 312/925 senesinde ölünceordu, Ebu’l-Hüseyin’in oğlu Ebû Ali Muhammed b. Ahmed’e biat etti.

Page 105: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Seyyid Ebû Ali’nin hükümdarlığı Taberistan Alevîleri arasında yeni birihtilafa neden oldu. Cürcan valisi Mâkân b. Kakî, kardeşi Ebu’l-Hüseyin b.Kakî, Hasan b. Firuzan, Ebû Ali b. İsfahanî ile Ebû Ali’nin yerine Ebu’l-Kasım’ın oğlu İsmail’i geçirmek üzere anlaştılar. Hilal el-Sâbî’nin[351]

verdiği bilgiye göre İsmail, Hasan b. Firuzan ile anne tarafından kardeşti.Hasan b. Firuzan ise, Ebu’l-Hüseyin ve Mâkân’ın yeğeni idi. HerhaldeMâkân, İsmail ile aralarındaki akrabalığın Taberistan ve Cürcan’ın idaresindekendisini daha ön plana çıkaracağını düşünmüş olmalıdır. İbnİsfendiyar’ın[352] verdiği bilgilerden Mâkân’ın bu arzusunda başarıyaulaştığını anlıyoruz. Nitekim Mâkân, az sayıdaki adamıyla Mematir’e gelenSeyyid Ebû Ali’yi yakaladı. Daha sonra İsmail ile birlikte Amul’e giderekİsmail’i tahta çıkarttı. Seyyid Ebû Ali ise hapsedilmek üzere Cürcan’a EmirKa b. Verdasf’ın yanına gönderildi. Bundan sonra İsmail adına devletiyönetmeye başlayan Mâkân ilk olarak kardeşi Ebu’l-Hüseyin’i Cacerm veHorasan üzerine gönderdi. Ebu’l-Hüseyin, Seyyid Ebû Ali adına Cacerm’iyönetmekte olan Ali b. Buye’yi mağlup etti. Ardından eline geçen bütünHorasanlı askerleri öldürdü. İbn İsfendiyar’da[353] geçen bu tabirden Ebu’l-Hüseyin’in bu sefer sırasında Sâmânî topraklarına bir akın harekatındabulunduğu anlaşılıyor. Mâkân, kardeşinin başarılarının ardından onaCürcan’a giderek Ka b. Verdasf’dan idareyi devralmasını ve gönderdiği gizlibir mektupla da ondan, Seyyid Ebû Ali’yi öldürmesini istedi. Ancak,Mâkân’ın beklediğinin aksine Seyyid Ebû Ali, Ebu’l-Hüseyin’i öldürmeyibaşardı. Bu arada, Ali b. Hurşid ve Esfar b. Şiruye Mâkân’la anlaşmazlığadüştüklerinden dolayı ona isyan ederek Cürcan civarında yağmacılıkyapmaya başlamışlardı. Seyyid Ebû Ali yüzüğünü onlara göndermesi üzerinebu ikisi kendisine gelerek biat ettiler. Seyyid Ebû Ali, onların da yardımıylaCürcan’ı yeniden ele geçirmeyi başardı[354].

İbn el-Esîr ise, bundan biraz farklı olarak Seyyid Ebû Ali’nin Mâkân’ınkardeşinin öldürülmesine sevinen komutanlarca tahta çıkarıldığını yazar[355].Seyyid Ebû Ali daha sonra Ali b. Hurşid’i ordunun başına getirmiş ve Sâmânîkumandanı Ebû Bekr b. Muhammed b. İlyasa’nın yanında olan Esfar b.Şiruye’ye mektuplar yazarak yanına çağırmıştı. Esfar, Ebû Bekr’in de izninialarak Ebû Ali’nin yanına geldi. İbn el-Esîr, konuyla ilgili olarak Esfar’ınönceleri Mâkân’ın hizmetinde olduğunu ve kötü huylarından dolayı ordudanatılınca Nisabur’da bulunan Ebû Bekr b. Muhammed b. İlyasa’nın yanınagiderek Sâmânîlerin hizmetine girdiğini belirtir[356]. Taberistan Alevîlerinin

Page 106: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

kendi aralarındaki mücadelelerin ardından mağlup olan tarafın Sâmânîleresığınıp, onların yardımına başvurmaları çok rastlanılır bir olaydı. AyrıcaSâmânîlerin de kendi çıkarları dolayısıyla bunları sürekli olarak desteklediğidüşünülürse İbn el-Esîr’de geçen bu rivayetin gerçeğe daha yakın olduğuanlaşılır. Ancak, yukarıda Ebu’l-Kasım ve Ebu’l-Hüseyin’in, Seyyid Hasanb. Kasım’a karşı birleştiği kumandanlar arasında Mâkân ile birlikte Esfar’ında adının geçmesi, onun Mâkân’ın ayarında bir kumandan olduğunu aklagetirmektedir. Yine Esfar’ın daha sonraki faaliyetleri de onun Alevîlerarasındaki güçlü şahsiyetlerden biri olduğunu göstermektedir. Buna göre,Esfar b. Şiruye, muhtemelen Seyyid Ebu’l-Kasım’ın ölümünden sonrameydana gelen olayların ardından Seyyid seçimi nedeniyle Mâkân ileanlaşmazlığa düşerek Sâmânîlerin hizmetine girmiş olması daha olasıgözükmektedir.

Nihayetinde Seyyid Ebû Ali, topladığı kuvvetlerle Mâkân’ın üzerineyürüdü. Mâkân, onun karşısında tutunamayarak dağlara sığınmak zorundakaldı. Böylece, Taberistan ve Cürcan’ın tamamını kendi idaresi altındabirleştirmeye muvaffak oldu. Ancak kısa süre sonra ölümü üzerine yerinekardeşi Ebû Cafer geçti. Daha önce Seyyid Ebû Ali ile birleşmiş olan Esfar b.Şiruye, yeni Seyyid’den ayrılarak Cürcan’a gitti. Bunu fırsat bilen Mâkân b.Kakî, Seyyid Ebû Cafer’i mağlup ederek tekrar Amul’u ele geçirdi. Gilan veDeylemlerden aldığı destekle yeniden güçlenen Seyyid Hasan b. Kasım daMâkân ile birleşti. İkisi birlikte bu sırada Sariye’yi ele geçirmiş olan Esfar’ınüzerine yürüyerek onu mağlup ettiler. Mağlubiyetin ardından Esfar, Cürcan’agiderek yeniden Sâmânîlerin hizmetine girdi.

Diğer taraftan II. Nasr’ın hükümdarlığının başlarında meydana gelen içmücadeleler sırasında, Sâmânîler Devletinin batıdaki en uç noktası olan Reyşehri 304/916 yılında Azerbaycan hakimi Yusuf b. Ebî Sa’c’ın eline geçmişti.Bu ara dönemde ülke içinde kendisine karşı çıkan isyanları bastırdıktan sonradüzeni sağlayan II. Nasr yeniden dış meselelerle ilgilenme fırsatı bulmuştu.İlk olarak da Sâmânîlerin elinden çıkmış ticarî ve stratejik açıdan çok önemliolan Rey şehrini yeniden ele geçirmek istiyordu. Rey, İbn Ebî Sa’c’dan sonrabirkaç kez yönetim değiştirmişti. En son İbn Ebî Sa’c’ın azatlısı Fatik, şehrehakim olmuştu. Onun halifeye karşı düşmanca bir tutum içine girmesi üzerinehalife Sâmânî hükümdarını Rey’i ele geçirmek üzere teşvik etmeye başladı.Bunun üzerine II. Nasr 314/926 senesinde 30.000 kişilik bir orduyla Reyüzerine yürüdü[357]. İbn İsfendiyar’ın[358] verdiği bilgilerden Sâmânî

Page 107: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

hükümdarının Rey’den başka yukarıda bahsettiğimiz iç mücadelelerden defaydalanarak Taberistan’ı da ele geçirmek niyetinde olduğu anlaşılıyor.Nasr’ın kalabalık bir ordu ile harekete geçmesi de bunu doğrulamaktadır.Nitekim, Seyyid Hasan b. Kasım’ın Şehriyar-kuh[359] valisi Ebû Nasr,Sâmânî ordusunun geçeği yoları tahkim edip, köprüleri yıktırdı. BöyleceSâmânî ordusu geçilmesi güç dağ yollarına sapmak zorunda kalacak veyürüyüşü yavaşlayacaktı. Ayrıca bu büyüklükte bir ordunun böyle birdurumda erzak temini konusunda da güç durumda kalacağı tabi idi. Sâmânîordusu Şehriyar-kuh mevkine geldi. II. Nasr yapılan hazırlıkları görünceburadan geçmenin mümkün olamayacağını anladı. Bunun üzerine SeyyidHasan b. Kasım’a haberciler göndererek onunla barış yapmak istedi. Seyyidde, Abdullah b. Selam ve Ebu’l-Abbas b. Zürriyaseteyn’i görüşmeler yapmaküzere Nasr’ın yanına gönderdi. Neticede Sâmânî hükümdarının 20.000 dinarvermesi ve Horasan’a geri dönmesi şartlarıyla barış yapıldı. İki taraf arasındayapılan barışın ikinci maddesinde görülen Sâmânî ordusunun Horasan’a geridönmesi şartı, büyük ihtimalle Sâmânîlerin Taberistan’a saldırmaması ilealakalı olmalıdır. Sâmânî hükümdarının bundan sonraki faaliyetleri ile ilgilibilgileri İbn el-Esîr’de[360], bulmaktayız. Buna göre, II. Nasr, Ebû Nasr’ınkendisine geçiş izni vermemesi üzerine, onunla 30.000 dinar karşılığındageçiş iznini aldı. Yukarıda II. Nasr’ın Alevîlere 20.000 dinar verdiğindenbahsettik. Ancak bu rakamların hangisinin doğru olduğunu bilemediğimizdenher iki rakamı da burada vermeyi uygun gördük. Böylece Sâmânî ordusu Reyüzerine yürüyüşüne devam etti. Sâmânîlerin gelişini haber alan Fatik,mukavemet edemeyeceğini anlayarak şehirden ayrıldı. Sâmânî ordusuCemaziyelahir 314/Ağustos-Eylül 926 tarihinde Rey’e girdi. II. Nasr, şehreilk olarak Simcûr el-Devatî’yi vali tayin etti. Burada iki ay kalan II. Nasr,Buhara’ya dönüşünden kısa bir süre önce, Sâmânîler adına daha önceleri deaynı görevi yapmış olan Muhammed b. Ali Sûlûk’u Rey valiliğine getirdi. Buiki kaynaktan elde ettiğimiz bilgilere dikkat edildiğinde bunların birbirinitamamladığı görülmektedir. II. Nasr, Taberistan Alevîlerinin kendiaralarındaki mücadelerinden, onların hakimiyetindeki Taberistan ve Cürcan’ıele geçirmek suretiyle faydalanmak istemiştir. Ancak, geçeceği yollarıntahrip edilmesi nedeniyle dağlık arazilerden ilerlemeyi de göze alamayan II.Nasr, Rey şehriyle yetinmek zorunda kalmıştır.

II. Nasr’ın Rey’i ele geçirdikten sonra Buhara’ya dönmesinin ardındanTaberistan Alevîleri arasında yeniden iç mücadeleler başladı. Mâkân b.

Page 108: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Kakî’nin davranışlarından tedirgin olan Seyyid Hasan, ondan ayrılarakİspadbeh Şervin b. Rüstem ile birlikte Gilan’a gitti. Mâkân’ın onu geridöndürme çabaları bir sonuç vermedi. Seyyid Hasan’ın Mâkân’danayrılmasını fırsat bilen Esfar b. Şiruye, Türkler, Deylemler ve Gilanlılardanoluşan 7.000 kişilik bir orduyla Amul’da bulunan Mâkân’ın üzerine yürüdü.Ancak mağlup olarak bir kere daha Cürcan’a Sâmânî kumandanı Ebû Bekr b.Muhammed b. İlyasa’nın yanına geri dönmek zorunda kaldı[361]. Bundan,Esfar b. Şiruye’nin II. Nasr’ın Rey seferi sırasında Cürcan’ı Sâmânîlerebıraktığı ve yeniden onların hizmetine girdiği anlaşılıyor. Mâkân, daha sonrakendisine mağlup olmasının ardından dağlara sığınmış olan eski Seyyid EbûCafer’i, Hasan b. Firuzan vasıtasıyla ele geçirdi. Onun, Ebû Cafer’e karşıkötü davranması Seyyid Hasan b. Kasım’ın tepkisine neden olmuş ve Hasan,Ebû Cafer’in kendisine gönderilmesini istemişti. Mâkân’ın bunu kabul ederekEbû Cafer’i ona göndermesi iki taraf arasındaki ilişkilerin yenidenyumuşamasına neden oldu. Hasan b. Kasım, Deylemler ve Gilanlılardanoluşan ordusuyla Amul’e gelerek tekrar Mâkân ile birleşti.

316/928 senesinde Mâkân ile Hasan b. Kasım Rey üzerine yürüyerek şehriele geçirdiler. Sâmânîler adına şehri yönetmekte olan Muhammed b. Ali el-Sûlûk onların karşısında tutunamayarak şehirden ayrılmak zorunda kaldı.Rey’in dışında Cibal bölgesinde yer alan Kazvin, Zencan, Ebher ve Kumşehirleri de Alevilerin hakimiyetine girdi. Ancak, onların Rey’debulunmaları, Sâmânîler adına Cürcan’ı yönetmekte olan Esfar b. Şiruye’yeTaberistan’ı ele geçirmek için beklediği fırsatı vermişti. Esfar kendisi gibiSâmânîlerin hizmetinde olan Merdaviç b. Ziyâr ve kardeşi Veşmgir ilebirlikte Taberistan üzerine yürüdü. Esfar’ın idare ettiği Sâmânî ordusununTaberistan’a girdiğini öğrenen Mâkân b. Kakî ve Seyyid Hasan’ın bundansonraki faaliyetleri hakkında üç farklı rivayet bulunmaktadır.

İbn İsfendiyar’a göre[362] ; Mâkân b. Kakî kendisi ordu ile birlikte Esfar’ınüzerine yürürken, Seyyid Hasan’a Rey’de kalmasını rica etmiş, ancak Seyyid,onu dinlemeyerek yanında 500 kişi olduğu halde Amul üzerine yürümüştü.Burada, şehir halkı fakîh Ebu’l-Abbas’ın da telkinleri neticesinde kendisineyardım etmekten çekindi. Bu sırada Sariye’de bulunan Esfar, Seyyid’in zayıfdurumda olduğunu haber alınca derhal harekete geçerek Amul önlerine geldi.Yapılan savaşta Seyyid Hasan’ın az sayıdaki kuvvetleri mağlup olduğu gibikendisi de Merdaviç b. Ziyâr tarafından öldürüldü. Öldürülenler arasında EbûCafer Menkadim de bulunuyordu.

Page 109: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Hilal el-Sâbî’ye göre ise[363] ; Seyyid Hasan b. Kasım, Esfar’ın Taberistan’ıişgal ettiğini öğrenince onunla savaşmak üzere Mâkân b. Kakî’yigörevlendirmişti. Ancak Mâkân, onun bunu “Esfar’ı Taberistan’dan çıkarmakiçin senin harekete geçmen daha doğru olur.

Çünkü sen imamsın. İnsanlar senin önünde savaşırlar. Taberistan’dakigönüllüler (mutatavvi’a) senin yanında toplanırlar. Eğer onunla savaşmakiçin ben gidersem, Taberistan halkı benim için savaşmaz ve bendenuzaklaşırlar” diyerek kabul etmedi. Böylelikle Seyyid Hasan, Esfar’lasavaşmak üzere Rey’den Amul üzerine yürümek zorunda kalmış oluyordu.İki taraf Amul kapısı önlerinde karşılaştılar. Seyyid Hasan b. Kasımgönüllülerden beklediği desteği bulamadı. Yapılan savaşta ordusu mağlupolduğu gibi kendisi de Merdaviç b. Ziyâr tarafından öldürüldü (24 Ramazan316 Salı/) Ölenler arasında Seyyid’in hâcibi Ebû Cafer Menkadim’debulunuyordu.

İbn el-Esîr[364], konu ile alakalı olarak diğer iki kaynağın aksine savaşınSariye önlerinde yapıldığını ve Hasan b. Kasım’ın ordusunda bulanan bazıkumandanların isteksizce savaşmalarının onun mağlubiyetine nedenolduğunu belirtir. Bunun nedeni olarak, daha önce Seyyid Hasan b. Kasım’asuikast tertipledikleri için öldürülen Gilanlı liderlerin intikamını almakistemelerini gösterir. İbn el-Esîr savaşa Mâkân b. Kakî’nin de katıldığınıbelirtirse de bu yanlıştır.

Görüldüğü gibi her üç kaynakta Sâmânîlerin Cürcan valisi Esfar b.Şiruye’nin galibiyeti konusunda hemfikirdir. Savaşın meydana geldiği yerkonusunda ise İbn İsfendiyar ve Hilal el-Sâbî’de verilen bilginin daha doğruolacağı kanaatindeyiz. Zira Amul’un Taberistan’ın merkezi idi. Buraya hakimolacak olan tarafın Taberistan’ın tamamına hakim olması daha kolay olacaktı.Nitekim, Seyyid Hasan b. Kasım’ın buradaki insanlardan ve gönüllülerdenalacağı yardımlardan sonra Esfar’ın karşısına daha güçlü bir şekilde çıkmaarzusun da olduğu anlaşılıyor. Ancak, Amul halkının ve gönüllülerin onabeklediği yardımı etmemeleri, bölgede Esfar ve dolayısıyla Sâmânîler lehinebir gelişmenin varlığına işaret ediyor. Yine, iyi bir asker olduğu kadar ustabir siyasetçi olan Mâkân b. Kakî’nin de bu gerçeği sezmesinden dolayıSeyyid’i buraya yalnız başına göndermiş olmalıdır. Seyyid’in daha öncekendisine suikast tertip etmek isteyenlere karşı giriştiği hareket deTaberistan’da kendi aleyhine bir durumun doğmasına etki etmişti. Nitekim

Page 110: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

olayın ardından öldürülen bu kişilerin yakınları ve bunlara bağlı kimseler yaSâmânîlerin tabiyetine girmişler ya da Seyyid’e karşı uygun bir zamanıkollamaya başlamışlardı. İbn el-Esîr’in yukarıda verdiğimiz rivayeti de bununbir delilidir. Zira Seyyid’in kendisi de bu suikast nedeniyle öldürülenlerdenVehsudan b. Tirzad’ın yeğeni Merdaviç b. Ziyâr tarafından öldürülmüştür.

Galibiyetin ardından Esfar, Rey’de bulunan Mâkân b. Kakî’nin üzerineyürüdü. Mâkân, Esfar’ın karşısında tutunamayarak Taberistan’a kaçtı. Esfar,Rey’e Aguşi adlı bir Türkü vali atadıktan sonra Mâkân’ı takip ederek yenidenTaberistan’a girdi. Mâkân bu kez de Deylem’e kaçmak zorunda kaldı.Böylece Taberistan ve Rey, Esfar’ın şahsında bir kere daha Sâmânîlerinidaresine girmiş oluyordu. Cürcan ve Taberistan’da hutbe Sâmânî hükümdarıII. Nasr adına okunmaya başladı. Sâmânî hakimiyetinin yeniden kurulması ilebirlikte bölgede sünnî ideolojisinin yeniden yayılmaya başladığını görüyoruz.Buraları Sâmânîler adına yönetmekte olan şii mezhebine mensup Esfar’dabundan rahatsızlık duymuş olmalıdır. Olayların bu şekilde gelişmesininileride kendisi için problem olabileceğini düşünen Esfar, Amul valisi EbûMusa Harun b. Behram’a bir mektup göndererek Seyyid Nasır-ı Kebir’intorunlarından Ebû Cafer’i imam tayin ederek başına kalansüve konulmasınıemretti[365]. Ancak bu durum Sâmânî hükümdarının hoşuna gitmemiş ve II.Nasr, Esfar’a Ebû Cafer ve onunla birlikte olanların yakalanıp Buhara’yagönderilmesini emretmişti. Esfar da, onun emrine muhalefet edemedi. EbûCafer ve Zeyd b. Salih’i yakalayarak Buhara’ya gönderdi. Buhara’dahapsedilen bu kişiler 317/930 senesindeki Yahya b. Ahmed isyanına kadarhapiste kaldılar.

İbn el-Esîr ise[366]; Amul valisi Harun b. Behram’ın, Esfar’dan habersizburada hutbeyi Ebû Cafer adına okuttuğunu söyler. Ancak Esfar, bundanrahatsız olmuş, onun yeniden Taberistan’a hakim olup fitne çıkarmasındançekinmişti. Bunun üzerine Harun’a bir mektup göndererek, onun Amul ilerigelenlerinden birinin kızıyla evlenmesini ve bunlara bir düğün ziyafetivermesini istemiş, Harun da, onun isteğini yerine getirmek zorunda kalmıştı.Ancak, Esfar ziyafet günü askerleriyle Amul’e gelip, ziyafetin verildiğiHarun’un evini basarak Ebû Cafer ve diğer alevî ileri gelenlerini yakalatıpBuhara’ya göndermişti.

Onların, Buhara’ya gönderilmesi Esfar’ın işine yaramıştı. Nitekim, buşekilde bölgedeki gücünü arttıran Esfar zamanla, metbu olan Sâmânî

Page 111: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

hükümdarına karşı da bağımsız hareket etmeye başladı. Bunun üzerine II.Nasr Buhara’dan ordusuyla Esfar’ın üzerine yürüdü�. Onun gelişini haberalan Esfar da savaş hazırlıklarına başlamıştı. Ancak, veziri Mutarrıf b.Muhammed el-Cürcanî’nin, ordusunda Türkler ve Sâmânîlere bağlıkimselerin olduğunu söyleyerek bunlarla II. Nasr’a karşı savaşa girmenindoğru olmayacağını belirtmesi üzerine Esfar, Sâmânîlerle barış yapmanındaha uygun olacağını anladı. Rey ve çevresinden topladığı vergilerin birkısmını Buhara’ya gönderdi. Kardeşi Yahya’nın kendisine karşı Buhara’daisyan çıkardığını haber alan II. Nasr da, onun teklifini kabul ederekBuhara’ya döndü. Bu şekilde yerini muhafaza etmeyi başaran Esfar’ınTaberistan’daki hakimiyeti de fazla uzun sürmedi. KumandanlarındanMerdaviç b. Ziyâr, Mâkân b. Kakî’nin kışkırmasıyla ona karşı isyan etti.Nihayetinde, Merdaviç tarafından mağlup edilen Esfar 319/931 senesindeöldürüldü[367]. Diğer taraftan Esfar b. Şiruye’ye karşı işbirliği yapan Mâkânb. Kakî ve Merdaviç’in dostluğu da fazla uzun sürmedi. Esfar’ınöldürülmesinin ardından Mâkân b. Kakî hakimiyet alanını Horasan’a kadargenişletmişti. Bu sırada kardeşlerinin isyanı ile uğraşan II. Nasr isyanıbastırdıktan sonra Nisabur’a döndü. Mâkân b. Kakî’ye bir mektup yazarakondan kendi hakimiyet bölgesine dönmesini istedi. Mâkân’da buna uyarakCürcan ve Taberistan’a döndü[368]. Ancak, onun Sâmânîlerle girdiği yakınilişki Merdaviç ile arasının bozulmasına neden oldu. Merdaviç Cibal, İsfahangibi hakimiyeti altındaki bölgelere haberciler gönderip asker topladıktanhemen sonra 316/928-929 senesinde Mâkân’ın üzerine yürüdü. Mâkân ise,Merdaviç’e karşı koyamayarak Deylem bölgesine kaçtı[369].

İbn İsfendiyar[370] Merdaviç’in seferi hakkında daha farklı bilgilervermektedir. Buna göre, “Mâkân, Merdaviç ile barış yaptıktan sonraHorasan’dan Taberistan’a gelmişti. Burada Merdaviç’in veziri Mutarrif’inakrabalarından Ebu’l-Fazl Şakird’den zor kullanarak para sızdırmayaçalışmıştı. Olayı öğrenen Mutarrif de, Merdaviç’i Taberistan üzerineyürümeye kışkırtması üzerine Mâkân Amul’e döndü. Bu sırada Merdaviç,Nasır adlı bir kumandanını Larican ve Demavend üzerinden yola çıkarmıştı.Fakat Mâkân, onu Vala-rûd yakınlarında karşıladı. Yapılan savaşta Nasır dadahil olmak üzere birçok adamı öldürüldü. Bunun üzerine Merdaviç,Demavend yolu üzerinden Rey’e çekildi.” Görüldüğü gibi İbn İsfendiyarburada Merdaviç’in Mâkân karşısında mağlubiyetinden bahsetmektedir.Ancak bu rivayet, diğer kaynaklar tarafından verilen ve yukarıda

Page 112: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

bahsettiğimiz rivayetlere ile bu tarihten sonra gelişen olaylara tersdüşmektedir. Dolayısıyla İbn Miskeveyh ve İbn el-Esîr de verilen rivayetlerikabul etmenin daha doğru olacağı kanaatindeyiz.

Mâkân’ın Deylem’e kaçmasından sonra Merdaviç Taberis-tan’ın idaresiniEbu’l-Kasım b. Bancin’e bırakarak Cürcan üzerine yürüdü. Mâkân’ın buradabulunan valileri onun önünden kaçtılar. Merdaviç, Sûrhab b. Bavis’iCürcan’a vali tayin etti. Tabe-ristan ve Cürcan’ın genel idaresi ise Ebu’l-Kasım b. Bancin’e bırakıldı. Deylem’e kaçan Mâkân ise, buranınhakimlerinden Ebu’l-Fazl el-Sair’den yardım alarak Taberistan üzerineyürüdü. Ancak, Ebu’l-Kasım b. Bancin’e mağlup olarak Sâmânîlere sığınmakzorunda kaldı. Mâkân Nisabur’da kaldığı süre içinde Sâmânîlerin yardımınısağlamaya muvaffak oldu. II. Nasr’ın onayı ile Horasan Valisi Ebû AliAhmed b. Muhammed b. Muhtac[371] ile birlikte Taberistan üzerine yürüdü.Onların gelişini Cürcan da iken öğrenen İbn Bancin, derhal Merdaviç’tenyardım istemişti. Merdaviç’in gönderdiği takviye kuvvetleriyle gücünüartıran İbn Bancin, Ebû Ali b. Muhtac ve Mâkân’ı mağlup etmeyi başardı.Mağluplar Nisabur’a döndüler. Bir müddet Nisabur’da kalan Mâkân,Sâmânîlerin yardımıyla Damgan üzerine yeni bir sefer düzenledi ise deMerdaviç’in naibi el-Ceyş b. Ümidvar ve İbn Bancin tarafından mağlup vetekrar Nisabur’a kaçmaya mecbur edildi.

Bu şekilde Taberistan’daki hakimiyetini sağlamlaştıran Merdaviç 321/933senesinde, tekrar Sâmânîlerin hakimiyetine girdiği anlaşılan Cürcan üzerineyürüdü. Ebû Bekr Muhammed b. Muzaffer b. Muhtac bu sırada Cürcan’dabulunuyordu. Ancak hastalığından dolayı Merdaviç’e karşı herhangi birdirenme göstermeden Nisabur’a çekildi. II. Nasr ise, kardeşi Yahya’nınçıkardığı isyanı bastırdıktan sonra veziri Muhammed b. Ubeydullah el-Bel’âmî ile birlikte Nisabur’a gelmişti. Merdaviç’in faaliyetlerini yakındanizleyen el-Bel’âmî, onun veziri Mutarrif b. Muhammed’e mektuplar yazarakkendi tarafına meylettirmeye çalıştı. Ancak, bu haberleşmeyi öğrenenMerdaviç vezirini öldürttü. Gelişmeleri öğrenen el-Bel’âmî, Merdaviç’e şumektubu yazdı[372] “Ben, Emîr el-Said’in sana karşı olan davranışlarındanhoşlanmadığını biliyorum. Cürcan’a gitmene sebeb vezirin Mutarrif idi. O,Cürcan halkına senin katındaki yerini göstermek için seni alıp orayagötürmüştü. Bir zamanlar katibi Ahmed b. Rebia’nın Ömer’i alıp Belh’egötürdüğü gibi Mutarrif de seni alıp Cürcan’a götürdü. Ahmed b. Rebia’nıngayesi de Belh halkına Ömer’in katındaki mevkini ve durumunu göstermekti.

Page 113: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Bu gaye ile Ömer’i buna teşvik etmişti. Sonradan Ömer’in başına gelenleribiliyorsun. Ayrıca ben, senin 100.000 askerinin yanında kendisi ve babasınınbinlerce gulâmı bulunan bir hükümdara karşı gelmeni ve onunla savaşmanıuygun bulmuyorum. Senin yapacağın tek doğru şey Cürcan’ı ona terk etmekve Rey’den harac (mal) vermektir”. Bu mektubun tesiriyle yapılan anlaşmayaneticesinde Merdaviç Cürcan’dan çekilerek Sâmânîlerle barış yaptı[373].Ayrıca Merdaviç, Rey şehri için Sâmânîlere belli bir miktar para ödemeyi dekabul ediyordu. Böylece Sâmânî veziri el-Bel’âmî zekası ve kurnazlığısayesinde, Merdaviç ile vezirini birbirine düşürerek Sâmânîleri onun gibigüçlü bir düşmanla karşı mücadeleden korumuş oluyordu. Zira EbûZekeriyya Yahya isyanını henüz bastırmış olan II. Nasr ve Sâmânî ordusuyogun bir durumdaydı. Ziyârî hükümdarı ile girişilecek bir mücadeleninSâmânîler için neler getireceği bilinemezdi. Ancak yapılan bu anlaşma ileSâmânîlerin Cürcan’daki hakimiyeti tescillenirken, Merdaviç de, Sâmânîlerinüstünlüğünü kabullenmiş oluyordu.

Merdaviç ile yaptığı barış anlaşmasıyla Taberistan ve Cürcan cephesinderahatlayan II. Nasr, Kirman’ı fethetmek üzere Mâkân b. Kakî komutasındakibir orduyu buraya gönderdi. Kirman bu sırada eski Sâmânî komutanlarındanMuhammed b. İlyasa’ın hakimiyetinde idi[374]. Bu zat daha önce EbûZekeriyya Yahya isyanında, Yahya’yı metbu kabul ederek Nisabur’da onunadına hutbe okutmuştu. Ancak II. Nasr’ın Nisabur üzerine yürümesi üzerineKirman’a kaçarak buraya egemen olmuştu. Mâkân b. Kakî, sefer sırasındaonu mağlup ederek bölgeyi Sâmânî hakimiyetine soktu. Bu sırada, Merdaviçb. Ziyar 323/935 tarihinde ordusundaki Türk askerleri tarafından öldürüldüğühaberini alan Mâkân II. Nasr’dan aldığı emir doğrultusunda bölgeden ayrıldı.Kirman’dan ayrılırken yerine Ebû Ali İbrahim b. Simcûr’u bırakmıştı. EbûAli İbrahim, Muhammed b. İlyas’ı H.nak ( kAnh) kalesinde kuşattı. AncakBüveyhîlerden İmadüddevle Ali b. Buveyh’nin Fars bölgesini aldıktan sonrakardeşi Ahmed’i Kirman üzerine gönderdiği haberini alan Ebû Ali İbrahim,Büveyhiler karşısında tutunamayacağını anlayarak kuşatmayı kaldırarakHorasan’a döndü�. Böylece Sâmânîlerin bölgedeki kısa hakimiyeti de sonaermiş oldu. Sâmânî ordusunun Kirman’dan ayrılması üzerine Muhammed b.İlyas H.nak kalesinden çıkarak Kirman ile Sistan arasında yer alan Bemmşehrine gitti. Ancak Ahmed b. Buye’nin Bemm’e yürüdüğü haberini alıncaSistan’a kaçtı. Onun Sistan’a kaçmasıyla Kirman’daki Büvey-hîlerinhakimiyeti pekişmiş oldu.

Page 114: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Diğer taraftan Merdaviç’in öldürülmesi üzerine ona bağlı askerlerden birgrup Büveyhîlerin, özellikle Türklerden meydana gelen ikinci bir grubu iseAbbasî halifesinin hizmetine girmişti. Bu kopmalar, Ziyârî ordusunun gücünüönemli oranda azaltmıştı. Ziyârî ordusundaki Deylem ve Gilanlı askerler iseMerdaviç’in Rey’de bulunan kardeşi Veşmgir’e bağlılık yemini ettiler.Sâmânî hükümdarı II. Nasr, Ziyârî ordusunun bu şekilde zayıflamasındanfaydalanmak arzusunda idi. Horasan valisi Ebû Bekr Muhammed b.Muzaffer’e bir mektup yazarak Kumis’e gitmesini ve Kirman’da bulunanMâkân b. Kakî’ye de Cürcan ve Rey üzerine yürümesini emretti. Mâkânhemen harekete geçerek çöl üzerinden Damgan’a geldi. Bu arada Veşmgir b.Ziyâr, Ebu’l-Kasım b. Bancin el-Deylemî idaresindeki büyük bir orduyuCürcan’a göndermişti. Onun faaliyetlerinden, kendi hakimiyeti altındabulunan yerlere karşı girişilebilecek hareketlere karşı hazırlıklı olduğuanlaşılıyor. Mâkân, Ziyârî ordusuna karşı Ebû Bekr Muhammed b. Muzafferile birlikte harekete geçecekti. Fakat, Ebû Bekr’in gelmesini beklemedenilerleyen Mâkân, Ziyârî ordusu karşısında tutunamayarak Nisabur’a dönmekzorunda kaldı(323/935)[375].

Sâmânî sınırlarının kuzeybatısında yaşanan bu mücadeleler devam ederken322/933-934 senesi içinde Çağaniyan’ın Basend şehrinde bir kişipeygamberlik iddiasında bulunarak isyan etmişti. Horasan valisi, Ebû BekrMuhammed kendi iktasında ortaya çıkan sahte peygamberin üzerine bir ordugöndererek sahte peygamber ve birçok müridi öldürüp isyan bastırıldı[376].

Mâkân’ın mağlup edilmesinden sonra Ebu’l-Kasım b. Bancin, Veşmgiradına Cürcan’ı yönetmeye devam etti. Onun 324/935-936 senesinde polooynarken atından düşerek ölmesi üzerine Cürcan’da bulunan Ziyârî ordusu,İbrahim b. Guşyar’a bağlılık yemini etti. Ancak, İbrahim kısa süre sonraVeşmgir tarafından görevinden alındı. Bu arada, Nisabur’da bulunan Mâkânb. Kakî’nin, Sâmânîlerin Horasan valisi Ebû Bekr Muhammed ile arasıbozulmuştu. Ebu’l-Kasım b. Bencin’ın ölüm haberinin gelmesi üzerineMâkân, Cürcan üzerine yüreyerek Ramazan 324/Temmuz-Ağustos 936tarihinde buraya hakim oldu.

Mâkân b. Kakî’nin Cürcan’ı ele geçirmesi ile alakalı İbn Miskeveyh’de[377]

daha farklı bir rivayet yer almaktadır. Buna göre, Mâkân, Merdaviç’in ölümhaberini alınca Kirman’dan ayrılarak Cürcan üzerine yürüdü. Burayı Veşmgiradına Ebu’l-Kasım b. Ebu’l-Hasan yönetmekteydi. Mâkân, Veşmgir’e bir

Page 115: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

mektup yazarak ona eskiden kendisine ait olan bu bölgenin yeniden kendisineteslimini istedi. Bu sırada Veşmgir çok sıkışık bir durumdaydı. HemSâmânîler, hem de Büveyhîler tarafından tazyik ediliyordu. DolayısıylaCürcan’ı Mâkân’a vermeyi kabul etti. Ebu’l-Kasım b. Ebu’l-Hasan’a birmektup yazarak eyaleti Mâkân’a teslim etmesini istedi. Bununla yetinmeyenMâkân, bir süre sonra Sariye’nin de kendisine teslimini istedi. Veşmgir, onunbu isteğini de kabul etti. Böylece Mâkân ile Veşmgir arasında dostça ilişkilerkurulmuş oldu.

Mâkân’ın Cürcan’da hakimiyet kurduğu sırada Sâmânîlerin Horasanvaliliğinde de değişiklik olmuştu. Ramazan 327/Ha-ziran-Temmuz 939tarihinde bu görevde bulunan Ebû Bekr Muhammed, II. Nasr’a mektupyazarak hastalandığını ve görevinden ayrılmak istediğini bildirmişti. Bununüzerine II. Nasr, onun yerine oğlu Ebû Ali Ahmed b. Muhtac’ı tayin etti. EbûBekr Muhammed ise oğlunun Nisabur’a gelmesinden sonra Buhara’yadöndü. Yeni Horasan valisi Ebû Ali b. Muhtac 328/939-940 senesinde Mâkânb. Kakî’nin hakimiyetindeki Cürcan üzerine yürüdü. Mâkân, Cürcan’a hakimolduktan sonra Taberistan hakimi Veşmgir b. Ziyar ile Sâmânîlere karşı birittifak arayışı içine girmiş ve Veşmgir ile anlaşmasının ardından okunanhutbelerden Sâmânî hükümdarının adını keserek kendi adına hutbe okutmayabaşlamıştı. Dolayısıyla yukarıda anlattığımız İbn el-Esîr ve İbn İsfendiyartarafından aktarılan rivayetlerinde bir şekilde kendilerini tamamladıklarınıgörmekteyiz.

Ancak, Mâkân’ın bu tavırları Sâmânî sarayında hoş karşılanmamış ve EbûAli b. Muhtac’a, onun üzerine yürümesi emri verilmişti. Sâmânî ordusununharekete geçtiği haberini alan Mâkân, ordunun geçeceği yolu sular altındabıraktı. Böylece Sâmânî ordusunun ilerleyeşini yavaşlatmak istiyordu. AncakSâmânî ordusu başka bir yoldan ilerleyerek Cürcan şehri önlerine gelip şehrikuşattı. Sâmânî ordusunun bu kadar hızlı bir şekilde ilerleyeceğinibeklemediği için hazırlıksız yakalanan Makan derhal Veşmgir b. Ziyar’danyardım istedi. Veşmgir, Deylem ve Gilan’dan topladığı askerleri Ebû Davudb. İsfahî’nin komutasında onun yardımına gönderdi. Bu arada Ebû Alikuşatmayı şiddetle sürdürüyordu. Veşmgir’in, Şireh b. Leyla[378] idaresindeyeni takviye birlikler göndermesine rağmen Cürcan, yedi aylık birkuşatmanın ardından Sâmânî ordusunun eline geçti[379]. Mâkân ise Sariye’yeçekildi. Ebû Ali, işleri düzene koymak için Muharrem 329/940 Ekim-Kasımtarihine kadar burada kaldı. Daha sonra İbrahim b. Simcûr el-Devâtî’yi,

Page 116: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Cürcan’a vali tayin ederek Veşmgir üzerine yürüdü. Bu arada Veşmgir iseBüveyhîlerle savaş halindeydi. Hasan b. Büveyh idaresinde Rey’e saldıranBüveyhî ordusu Veşmgir tarafından mağlup edilmişti. Savaşın ardındanRey’e giden Veşmgir, Sariye’de bulunan Mâkân b. Kakî’ye mektup yazarakkendisiyle birleşmesini istedi. Mâkân, yeğeni Hasan b. Firuzan’ı, Sariye’debırakarak Veşmgir’in yanına gitti. Veşmgir karşısında başarısızlığa uğrayanBüveyhîler ise, ona karşı bir ittifak arayışı içine girmişlerdi. Bu nedenleZiyârîlerin müttefiki olan Mâkân ile mücadele etmekte olan Sâmânîlerleyakınlaşmaya gayret ettiler. Mâkân’ın elinde bulunan Cürcan’ı işgal etmişolan Sâmânîlerin Horasan Orduları Başkomutanı Ebû Ali b. Muhtac’amektuplar yazarak onu, Veşmgir ile savaşmaya kışkırttılar. Rey üzerineyürüyüp Veşmgir ile bir meydan savaşı yaparsa kendisini destekleyeceklerinesöz verdiler. Bunun üzerine Ebû Ali b. Muhtac, Cürcan’dan ayrılarakDamgan yolu üzerinden Rey’e yürüdü. Sâmânî ordusunun hareket haberinialan Rüknüddevle idaresindeki Büveyhîler de Kum ve Kasan üzerindenRey’e yürüdüler. Kendisine karşı bu iki gücün birleşmek üzere olduğunuhaber alan Veşmgir ise, Türkler ve Araplar hariç 7.000 Deylem ve Gilanlıdanoluşan bir ordu hazırlamıştı. Mâkân da derhal harekete geçerek onunlabirleşti. Mâkân’ın gelişiyle birlikte Ziyârî ordusunun gücü büyük ölçüdeartmıştı. Ancak Veşmgir tüm hazırlıklarına rağmen, Mâkân’ın kendisiniuyarmasını dikkate alıp Sâmânî ve Büveyhî kuvvetlerinin birleşmesiniönleyecek yerde ordugahında ziyafetler vermekle meşgul oldu[380]. Sâmânîve Büveyhî kuvvetleri Rey yakınlarındaki İshakâbâd denilen yerde birleştiler.

Bu haberin gelmesi üzerine Veşmgir ve Mâkân İshakâbâd’a hareket ettiler.İki tarafın orduları 21 Rebiülevvel 329/24 Aralık 940 tarihinde karşı karşıyageldi. Burada cereyan eden savaşın gelişimi hakkında elimizde iki rivayetbulunmaktadır.

Bunlardan İbn İsfendiyar ve el-Mar’âşî’ye göre savaş şu şekildegelişmişti[381]; Veşmgir b. Ziyar, Horasan ordusunun ilk saldırısından sonrasavaş meydanını terketmiş Mâkân ise, 1.400 Deylem ve Gilanlı muhafızınınarasında savaşa devam etmişti. Bütün muhafızlarının öldürülmesinden sonraSâmânî ordusundan 20 Türk askeri üzerine atılarak onu öldürdüler.

İbn Miskeveyh ve İbn el-Esîr’de ise gelişen olaylar daha tafsilatlı birşekilde anlatılmaktadır[382]. Buna göre; Ebû Ali b. Muhtac savaştan önce birkısım askerini ayırarak, onlara doğrudan düşmanın merkezine saldırmaları

Page 117: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

emrini vermişti. Bunlar ilk saldırıdan sonra geri çekilerek, düşmanı açılan sağve sol kanatların ortasına almaya çalışacaklardı. Savaş başladığında Sâmânîordusunun bir kısmı daha önceden belirlendiği gibi düşman ordusununmerkezine saldırdı. Mâkân b. Kakî’de bu sırada Veşmgir’in ordusununmerkezinde yer alıyordu. Sâmânî askerlerinin mağlup olduğunu sanarakyanındaki askerlerle onları takibe başladı. Sâmânî askerleri belirlenen yeregeldiklerinde geri dönerek tekrar savaşmaya başladılar. Bu arada Sâmânîordusunun sağ ve sol kanatları Mâkân’ı ve yanındaki kuvvetleri çemberealmışlardı. Mâkân şiddetle savaşa devam etmesine rağmen bir okla alnındanvurularak öldürüldü. Veşmgir ve ordusundan kurtulabilenler ise Taberistan’akaçtılar.

Kazanılan zaferden sonra Rey Sâmânî ordusunun eline geçti. Mâkân’ınkesilen başı ise, diğer esirlerle birlikte Buhara’ya gönderildi. Burada İbnMiskeveyh ve İbn el-Esîr’de savaşın gidişatı hakkında verilen. bilgilerdenanlaşılacağı üzere Ebû Ali b. Muhtac, Veşmgir ve Mâkân’ın ordusunu Türkbozkır taktiğini kullanarak mağlup etmişti[383]. Bu da Sâmânî ordusundakibelirgin Türk nüfuzuna işaret etmektedir. Mağlubiyeten sonra iyicezayıflayan Veşmgir ise bir müddet sonra Sâmânîlere tabi olmak zorundakalacaktı. Ebû Ali b. Muhtac savaşın ardından Rey’de oturmaya başladı.Buradan askerî birlikler göndermek suretiyle başta Zencan, Ebher, Kazvin,Kum, Hemedan, Nihavend, Dinever olmak üzere Hulvan sınırına kadar olanyerleri ele geçirdi[384]. Böylece Sâmânîler Devleti batıdaki en genişsınırlarına ulaşmış oluyordu.

Bu arada Taberistan’a çekilen Veşmgir, Mâkân b. Kakî’nin yeğeni Hasan b.Firuzan’ın Sariye’de çıkardığı isyanla uğraşmak zorunda kaldı. Hasan,Mâkân’ın öldürülmesinden Veşmgir’i sorumlu tutuyordu. Bu nedenle deVeşmgir’in birlikte hareket etme teklifini red etmişti. Veşmgir, onun üzerineŞireh b. Leyla’yı gönderdi. Şireh’in, Sariye’yi ele geçirmesi üzerine Hasanönce Esterâbâd’a sonra Rey’de bulunan Ebû Ali b. Muhtac’ın yanına kaçarakonu, Veşmgir üzerine yeni bir sefer yapmaya ikna etti. İşte burada yinekaynaklar arasında farklıklar meydana çıkmaktadır. İbn İsfendiyar ve el-Mar’âşî’ye göre[385]; Ebû Ali b. Muhtac yanında Hasan olduğu haldeSariye’de bulunan Veşmgir’in üzerine yürümüş ve taraflar Sariyeyakınlarında Veliceyl denilen yerde karşılaşmıştı. Savaşın ortasında II.Nasr’ın ölüm haberi gelmesi üzerine Ebû Ali, Veşmgir ile barış yaparak.Hasan b. Firuzan ile birlikte geri döndü. Ancak dönüş esnasında Hasan b.

Page 118: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Firuzan haince Sâmânî ordusunun ağırlıklarını yağmalayıp Ebû Ali’ninvezirini de öldürdükten sonra Cürcan’a çekildi.

İbn el-Esîr ise[386] ; Ebû Ali’nin, Hasan b. Firuzan ile birlikte Sariye’debulunan Veşmgir’i kuşattığını aktarmaktadır. Mevsim kış olduğu içinkuşatma çok güç şartlar altında devam ettiriliyordu. Veşmgir’in bu sıradabarış teklifi üzerine iki taraf arasında barış yapıldı. Ebû Ali, Veşmgir’initaatini garanti altına almak için onun, Salar adlı bir oğlunu rehin olarak aldı.Daha sonra Hasan b. Firuzan ile Cemaziyelahir 331/943 Ocak-Şubattarihinde Nisabur’a dönmek için yola çıktı. Sâmânî ordusu Cürcan’a ilerlediğisırada II. Nasr’ın ölüm haberi geldi. Bunun üzerine Hasan, Sâmânî ordusununağırlıklarını yağmaladı. Daha sonra Veşmgir’in oğlu Salar’ı da yanına alarakCürcan’a gitti. Hasan, Damgan ve Simnan’da dahil bütün bölgeyi hakimiyetialtına aldı. Onun, Cürcan’a gelmesi üzerine buradaki Sâmânî valisi İbrahimb. Simcûr, şehirden ayrılarak Nisabur’a döndü. Şehre hakim olan İbrahim,Veşmgir’e karşı yaptığı seferden dönen Ebû Ali’yi şehre almak istemedi.Ancak iki taraf arasında yapılan görüşmelerden sonra Ebû Ali b. Muhtac,Nisabur’a girebildi.

Görüldüğü gibi kaynaklarda taraflar arasında bir anlaşmanın olduğundanbahsedilmektedir. İbn İsfendiyar ve el-Mar’âşî’de bu anlaşmanın II. Nasr’ınölümü üzerine yapıldığı belirtilirken, İbn el-Esîr ise bu anlaşmanın II. Nasr’ınölümünden önce yapıldığı söylenmektedir. Ancak Hasan b. Firuzan’ın dahasonraki faaliyetleri göz önüne alındığında İbn el-Esîr’deki rivayetin dahauygun olduğu anlaşılmaktadır.

Sonuç olarak bakıldığında, II. Nasr döneminde, Horasan ve Taberistan’dakisiyasî ve askerî olayların hep aynı çerçeve içinde geliştiğini görmekteyiz. Budönemde Taberistan ve Cürcan’ın hakimiyeti için yapılan mücadelelersırasında Ziyârîler ve Büveyhîlerin iki yeni güç olarak ortaya çıktıklarıgörülür. Özellikle Büveyhîler bölgede sürekli büyüyen bir güç olarak butarihten sonra siyasî arenada söz sahibi olacaklardır. Yine Deylem veTaberistan’daki Alevî hanedanının zayıflamasından sonra ortaya çıkanZiyârîler ise, daha sonraları Büveyhî-Sâmânî mücadelelerinde tampon devletrolünü üstleneceklerdir. II. Nasr döneminde batıda yapılan yegane fetihhareketi İshakâbâd’da kazanılan zaferin ardından Ebû Ali b. Muhtac’ın331/942-943 tarihinde Rey’den Hulvan’a kadar olan sahanın ele geçirmesiolmuştur.

Page 119: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

C) II. Nasr’ın Ölümü ve Şahsiyeti

Nasr 27 Receb 331/6 Nisan 943 tarihinde 13 aylık hastalık devresindensonra akciğer vereminden vefat etti[387]. Kaynaklarda, akıllı, hilm sahibi(yumuşak huylu), cömert, adil ve dindar bir kimse olarak gösterilmiştir[388].Nitekim, hastalığı döneminde kendisi için yaptırdığı küçük bir mesciddesürekli olarak ibadetle meşgul olmuştu. Ancak, Ebu’l-Fazl el-Beyhakî’debütün yazılanların aksine II. Nasr, sert bir mizaca sahip bir insan olarakgösterilir[389]. el-Beyhakî’nin verdiği bilgileri kullanan Barthold, II. Nasrzamanında yapılan icraatların tamamını onun vezirleri Ebû Abdullah el-Ceyhanî ve Ebu’l-Fazl el-Bel’âmî’ye nisbet eder[390]. II. Nasr’ın 30 yıllıkhakimiyeti dönemi sürekli iç ve dış mücadelelerle geçmiştir. İç isyanlar ve dışdevletlerle yapılan yıpratıcı mücadelelere rağmen Sâmânîler Devleti gücünümuhafaza edebilmiştir. Yine Sâmânî Saray Teşkilatı, onun döneminde kemaleermiştir. Tüm bunlar, ondaki yöneticilik vasıflarının bir göstergesidir.Dolayısıyla devletin gücünün korunmasında vezirlerinin olduğu kadar,onunda payı olduğunu söylemenin daha doğru olacağı kanaatindeyiz. Bizegöre yazıldıkları dönemler için son derece güvenilir kaynaklar olan Nerşahîve İbn el-Esîr’e inanmamak için hiçbir neden yoktur. Özellikle Nerşahî’nineseri Sâmânîler tarihi için başlıca kaynaklardan biridir. II. Nasr’ın kendisineisyan edenleri affetmekte gösterdiği âlicenaplık ve sarayının alimlerin veşairlerin himaye edildiği bir yer olması İbn el-Esîr ve Nerşahî’deki bilgileridoğrular niteliktedir. II. Nasr döneminin en önemli gelişmelerinden biri deHorasan ve Maveraünnehir’de şii propagandasının artmasıdır. 29 Rebiülahir297/15 Ocak 910 tarihinde Kuzey Afrika şii Fatimî devletinin kurulmasındansonra şiiler siyasî bir güç elde olarak kendilerini göstermişlerdi. Bundansonra sürekli olarak İslam aleminin diğer bölgelerine dailer göndererek kendimezheplerini yaymak üzere faaliyete geçtiler. Şiiliğin Batinîyye kolunamensup bu dailerin doğudaki ilk merkezleri Rey şehri olmuştur. Burayagönderilen ilk dai ise Halef b. Hallac’dır. Üçüncü dai Gıyat zamanında Batinîpropagandası Horasan ve Maveraünehir topraklarında yapılmaya başlandı.Bunların başlangıçtaki merkezleri Nisabur şehri idi[391]. Daha sonra Hüseyinb. Ali el-Merverruzî’nin dailiği sırasında Merverrud şehrine nakledildi.Batinîler Hüseyin’den sonra gelen Muhammed b. Ahmed el-Nesefîzamanında propagandalarını Maveraün-nehir’de ve özellikle Sâmânîlerinmerkezi olan Buhara şehrinde arttırdılar. Sâmânî sarayından bir çok yüksek

Page 120: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

rütbeli kimse de bu mezhebi kabul etti. Diğer kaynaklarda herhangi bir bilgiolmamasına rağmen, Bazı İslam tarihçileri de eserlerinde hükümdar II.Nasr’ın da bu mezhebi kabul ettiğini yazarlar.

Bunlardan İbn el-Nedim konuyu şu şekilde aktarmaktadır[392] ;Horasan’daki batinî daisi Ebu Said el-Şiranî’nin ölümünden sonra yerineHüseyin b. Ali Merverruzî geçmişti. Onun devrinde bu mezhep güçlendi.Sonraları II. Nasr, onu hapse attırdı. Hüseyin hapiste öldü. Ona, el-Nesefîhalef oldu. Bu zat nihayetinde II. Nasr’ı da kendi mezhebine girmeye iknaetmişti. Hatta Sâmânî hükümdarı, Hüseyin b. Ali’nin diyeti olan 118 dinarınher bir dinarı için Fatimîlere 1.000 dinar ödemeyi kabul etmişti. Ancak dahasonraları kendini yatağa düşüren bir hastalığa yakalanınca yaptıklarındanpişman olarak durumu ölmeden önce oğluna anlattı. Babasından sonradevletin başına geçen I. Nuh fakihleri toplayarak el-Nesefî’yi çağırdı.Fakihler onunla yaptıkları münazaralarda onun mezhebini red ve cerh ettiler.Ayrıca Nesefî’nin, Hüseyin b. Ali’nin diyeti olarak verilen paradan 40.000dirhemi kendi zimmetine geçirdiği de öğrenilince I. Nuh’un emriyle diğerbatinîlerle birlikte idam edildi. Öldürülenler arasında II. Nasr’ınkumandanları ve yakın adamlarından Batınîliği kabul etmiş kişiler debulunuyordu.

Aynı hadise Nizamülmülk’ün eserinde ise şöyle anlatılmaktadır[393] ;Hüseyin b. Ali öleceği zaman mezhebinin liderliğini Mu-hammed b. Ahmedel-Nesefî’ye bırakarak, ona batinîliği Mavera-ünnehir’de yaymasını vasiyetetti. Eğer II. Nasr ve devlet büyüklerine Batinîliği kabul ettirebilirse bumezhebin çok güçleneceğini söyledi. Hüseyin’in tavsiyesine uyan el-NesefîMaveraünnehir’e gelerek mezhebini yaymaya başladı. Onun çalışmalarınınneticesinde Sâmânî sarayından Debir-i Hass Eş’ab, Ebû Mansur el-Çağanî,Hâcib-i Hass Keytaş, Vekil-i Hass Ali Zerrad, Havastan ve Eylak (İlak?)valisi Hasan Emîr ve birçok kimseye Batinîliği kabul ettirmeyi başardı. Bukişilerin vasıtasıyla II. Nasr’ın sohbetlerine katılmaya başlayan el-Nesefî,zaman içinde onun da batinîliği kabul etmesini sağlayarak onun üzerindebüyük bir nüfuza sahip oldu. Öyleki onunda telkinleri üzerine hükümdarvezirini idam ettirmekten dahi sakınmamıştı. Batinîlerin bu şekildegüçlenerek Sâmânî hükümdarına bile nüfuz etmeleri ulema ve komutanlarınhoşuna gitmiyordu. Bunlar II. Nasr’ı bu konuda uyarmalarına karşın birsonuç elde edemediler. Neticede kumandanlar, ulema ile anlaşarak ordubaşkumandanını (Sipehsalar) II. Nasr’ın yerine tahta çıkarmak üzere

Page 121: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

anlaştılar. Ordudaki yaşlı ve tecrübeli bir askerin tavsiyesiyle Sipehsalar birplan hazırladı. Buna göre, II. Nasr’a, müslüman olmayan Türkler üzerinegazaya çıkmadan önce bir meclis tertip etmek istediğini bildirerek ondan buziyefet için gerekli halı, çatal, bıçak gibi eşyaların kendisine verilmesiniistedi. Düzenlenecek bu mecliste sipehsalar kendisi için gerekli biatı aldıktansonra, II. Nasr’ın hazinesinden alınan bu eşyalar komutanlara dağıtılacak,sonrada hükümdar ve bütün Batinîler katledilecekti. Ancak bu hazırlıklardanhaberi olan II. Nasr’ın oğlu Nuh, babasını durumdan haberdar ederek gereklitedbirlerin alınmasını sağladı. Önce sipehsalar bir bahane ile sarayaçağrılarak başı kesildi. Daha sonra oğlu ve muhafızlarıyla meclisindüzenlendiği yere giden II. Nasr, sipehsaların kesik başını orada bulunandiğer komutanların önüne attı. Bunlar gördükleri manzara karşısında korkuyakapılarak af dilediler. Ardından II. Nasr tahttan feragat ettiğini açıklayarakyerine oğlunun geçtiğini açıkladı. Nuh ilk iş olarak orada bulunankumandanları affedip, babasının hazinelerini onlara dağıttı. Daha sonramüslüman olmayan Türkler üzerine gazaya çıkmadan önce el-Nesefî ve diğerBatinîlerin öldürülmelerini emretti. Bir hafta süren bu takibat sonunda bir çokBatinî öldürüldü. Sünnî müslümanların bu olaylardan zarar görmemesi içindegerekli tedbirler alındı. Maveraünnehir’de bir tek Batinî kalmadı.

Bazı araştırmacılar[394] bu iki müellifin verdiği bilgilere dayanarak II.Nasr’ın Batinîliğini kabul etmektedir. Ancak bize göre durum biraz farklıdır.Zira iki kaynağın verdiği bilgileri incelediğimizde bunlarda anlatılanolayların hem birbirleriyle hem de diğer kaynaklarda verilen bilgilerleçatıştığı görülür. Örneğin İbn el-Nedim, Hüseyin b. Ali el-Merverruzî’ninhapiste öldüğünden bahsetmektedir. Halbuki yukarıda da bahsettiğimiz gibibu zat 306/918 senesindeki isyan hareketinden sonra Buhara kalesindehapsedildi ise de sonradan vezir el-Ceyhanî’nin de araya girmesiylehükümdar tarafından affedilerek yeniden saraya alınmıştı. Barthold, onunaffedilmesinin ardından vezir el-Bel’âmi’ye yazdığı bir teşekkür kasidesininel-Sealibî’nin eserinde bulunduğunu belirtir[395]. Kaynaklar el-Merverruzî’nin bundan sonra herhangi bir isyan hareketinden bahsetmezler.Dolayısıyla Hüseyin’nin hapiste öldüğüne dair kesin bir bilgi yoktur.

Nizamülmülk’ün eserinde II. Nasr’ın Batinîliği kabul ettikten sonra el-Nesefî’nin de etkisiyle vezirini idam ettirdiği anlatılır. Ancak bu diğerkaynaklarca teyid edilmemiştir. Yine Nizamül-mülk’de “Nuh’un babasınıhapsedip, başını kestirdiği” şeklinde bir ibare yer almaktadır[396]. Ancak İbn

Page 122: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

el-Nedim’in de içinde yer aldığı diğer kaynaklar onun bir hastalığın sonundavefat ettiğini söylerler. Sadece Hamdullah el-Müstevfî’de onun gulâmlarıtarafından öldürüldüğüne dair zayıf bir rivayet bulunmaktadır[397].

Netice olarak II. Nasr’a atfedilen, Batinîliği kabul ettiği şeklindeki görüşünbir yakıştırmadan ibaret olduğunu söyleyebiliriz. Bu muhtemelen, onunhükümdarlığı döneminde Hüseyin b. Ali ve el-Nesefî’nin önderliğindegelişen Batinî hareketinin Maveraünnehir’de nasıl bir yükseliş içindeolduğunu vurgulamak amacıyla yapılmış olmalıdır. II. Nasr’ın iç ve dışmeseleler nedeniyle bu hareketi engellemek için herhangi bir teşebbüstebulunmaması, Batinîliğin Maveraünnehir’de kolayca yayılmasına zeminhazırlamıştır. Bu hareketin Sâmânî sarayında bile taraftar bulduğugörülmektedir. II. Nasr’dan sonra başa geçen I. Nuh ilk olarak başta el-Nesefîolmak üzere bütün batinîlerin öldürülmesi konusunda emirnâme çıkardı.Alınan bu karar sonrasında çok ağır bir darbe yiyen Batinîler Maveraünnehirve çevresindeki hareketlerini gizliden gizliye sürdürdüler.

II. Nasr, Emîr-i Said lakabıyla anılırdı[398]. Ölümünden sonra yerine üçoğlu arasından Nuh geçmiştir. Muhammed ve İsmail adlarında iki oğlu dahavardı.

Page 123: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

VII) I. Nuh B. Nasr Dönemi

Page 124: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

(943-954)

II. Nasr’ın 943 senesinde ölümünün ardından yerine oğlu I. Nuh geçti.Halife Muttaki-billah, Maveraünnehir ve Horasan menşuru ile birlikte vesancak göndererek, onun hükümdarlığını onayladı[399]. Yeni hükümdar,devrin ünlü alimlerinden Ebu’l-Fazl Muhammed el-Sülemî’yi vezir tayin etti.I. Nuh devri Sâmânîler Devleti için yeni bir dönemin başlangıcına işaretetmektedir. Sâmânîler Devleti, babası II. Nasr döneminin sonlarında yapılanfetihlerle en geniş sınırlarına ulaşmıştı. Bu siyasî genişlemeye parelel olaraksosyal, kültürel ve idarî alanda da devlet altın çağını yaşamaktaydı. I. Nuhdönemiyle birlikte ise; Sâmânîler için bir duraklama dönemi başlamıştır. Başageçen hükümdarların yetersizliği, ordu kumandanlarının devlet işlerinemüdahalesi ve isyanları, Sâmânî sınırlarının ötesinde özellikle doğudaKarahan-lıların yeni ve taze bir güç olarak ortaya çıkması da bu düşüşünnedenleri arasında gösterilebilir.

Ayrıca, II. Nasr döneminde batıda yapılan uzun mücadelelerin kesin sonuçgetirmekten uzak olması orduyu ve maliyeyi oldukça yıpratmıştı. Dolayısıylatüm pozitif yönlerine rağmen II. Nasr zamanının (914-943) yukarıdasaydığımız gelişmelere bir başlangıç teşkil ettiğini de söyleyebiliriz.

I. Nuh devletin başına geçtikten sonra ilk olarak babası döneminden kalanmeselelerle ilgilenmek zorunda kaldı. Zira, II. Nasr döneminin sonlarınadoğru Maveraünnehir’de özellikle Buhara ve çevresinde etkilerini artırarakdevlet kademelerine kadar sızan Batınîler[400], Sâmânîler için giderek dahatehlikeli hale gelmeye başlamışlardı. Genç hükümdar bunların lideriMuhammed b. Ahmed el-Nesefî’yi mezhebini savunmak üzere saraya davetetti. Onun huzurunda yapılan tartışmalarda aralarında Ebû Hafs Ahmed b.Muhammed el-İclî’nin de[401] bulunduğu sünnî alimler Batınîlere üstüngeldiler. Bu şekilde alimlerin de desteğini alan I. Nuh, el-Nesefî ve arkadaşıMuhammed b. Said b. Muaz el-Menadilî el-Buharî’yi idam ettirdi[402]. Bunutüm Batınîlere karşı başlatılan bir takibat izledi. Bir hafta süren takiplerneticesinde bölgede iyice güçlenmiş olan Batınî nüfuzu kırıldı. Fakat, bumezheb mensupları faaliyetlerini gizliden gizliye sürdürmeye devam ettiler.

Batınîlerin bertaraf edilmesinden sonra genç hükümdar babası döneminden

Page 125: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

beri nefret ettiği ünlü komutan Hamuye b. Ali’nin oğlu Ahmed’e karşıharekete geçmeyi düşünüyordu. Zira, II. Nasr sağlığında büyük oğlu İsmail’iveliaht tayin etmiş, İsmail’e işlerinde yardımcı olmak üzere Ahmed b.Hamuye’yi görevlendirmişti[403]. Onun, II. Nasr’ın diğer oğlu Nuh vetaraftarlarına karşı takındığı olumsuz tavır, Nuh ile aralarında karşılıklı birnefretin doğmasına neden olmuştu. Ancak, Ahmet b. Hamuye’nin talihi pekyaver gitmedi. Hacibi olduğu İsmail’in babasından önce ölmesi üzerineyerine Nuh veliaht tayin edildi. Ardından, II. Nasr’ın 943 senesinde ölümü veNuh’un Sâmânî tahtına geçmesi üzerine Ebu’l-Fazl Ahmet b. Hamuye yenihükümdar tarafından cezalandırılmaktan korkarak Amul’a [404] kaçtı. Zira bukonuda eski hükümdar tarafından “Ben ölürsem kendi canını kurtarmaya bak.Nuh’un, sana karşı olan davranışlarından emin olamam” şeklindeuyarılmıştı[405]. Ahmed b. Hamuye, Amul’den, Horasan valisi Ebû Ali b.Muhtac’a bir mektup yazarak, aralarındaki akrabalık bağı dolayısıylakendisine sığınmak istediğini bildirdi[406] ise de Ancak, I. Nuh’dan çekinenEbû Ali, onun bu isteğini geri çevirdi. Bir süre Amul’de saklanan Ahmed b.Hamuye, Sâmânî hükümdarının bizzat kaleme aldığı bir amannâme ileyeniden Buhara’ya geri döndü. Hükümdar, ona ikram ve ihsanlardabulunarak Semerkand valiliğine tayin etti.

A) Abdullah b. Eşkam İsyanı

Sâmânî tahtındaki değişiklik devlete bağlı eyaletlerde de bir takımkıpırdanmalara neden olmuştu. İsmail b. Ahmed (892-907) döneminden beriSâmânîlere tabi olan Harizm’in yerli hanedanı Afrigîlere[407] mensupAbdullah b. Eşkam 332/943-944 senesinde isyan etti[408]. I. Nuh buna ilktepki olarak isyanın merkezine daha yakın olmak amacıyla Buhara’danMerv’e gitti. İbrahim Baris el-Saklâbî kumandasındaki bir orduyu daHarizm’e gönderdi. Ancak, ordu kumandanının yolda vefat etmesi Abdullahb. Eşkam’a Sâmânîlere karşı kendisine yeni müttefikler bulmak hususundaistediği zamanı kazandırmıştı. Türk hükümdarı ile haberleşen isyancı valikendisine yardım etmesi koşuluyla, onun himayesine girmeyi kabul etti. Buarada, Abdullah b. Eşkam’ın hareketlerini dikkatle takip etmekte olan I. Nuhda Türk hükümdarına bir mektup yazarak Abdullah b. Eşkam’ı yakalayıpteslim ettiği takdirde Buhara’da tutulmakta olan oğlunu serbest bırakılacağınısöyledi[409]. Türk hükümdarının daha cazip bulduğu I. Nuh’un teklifini kabul

Page 126: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

etti. Böylece en büyük desteğinden mahrum kalan Abdullah b. Eşkamisyandan vazgeçerek I. Nuh’dan özür dilemekten başka seçeneği kalmıyordu.I. Nuh da, onun isteğini kabul ederek kendisine ihsanlarda bulundu.Böylelikle, Harizm’de patlak veren ve genişleme emareleri gösterebilecekisyan hareketi I. Nuh’un siyasî manevrasıyla fazla büyümeden bastırılmışoldu.

Burada bahsi geçen Türk hükümdarının kimliğine gelince; 840’da kurulmuşolan Karahanlıların, II. Nasr döneminden itibaren Sâmânîlerin batıyadüzenledikleri seferlere yardımcı kuvvet gönderdiklerini biliyoruz. AncakKarahanlılar, Harizm’e göre daha doğuda bulunuyorlardı. Dolayısıylabunların kısa sürede ve etkili bir şekilde Harizm’den yapılacak bir yardımçağrısına cevap vermeleri imkansız gözükmektedir. 940 senesinde Abbasîhalifesinden, İslamiyeti kabul etmiş olan Bulgar hükümdarına elçilikvazifesiyle giderken bu topraklardan geçen heyet içinde yer alan İbn Fazlan,Harizm’den çıktıktan sonra Oğuz topraklarına girdiklerini yazar[410]. Yine, X.yy. İslam coğrafyacılarından İbn Havkal, Harizm (Aral) gölünün karşıkıyısında Oğuzların bulunduğunu ve bunların barış zamanında ticaret yapmaküzere Karategin köyüne indiklerini söyler[411]. Bu bilgilerin ışığı altındaAbdullah b. Eşkam’ın yardıma çağırdığı Türk hükümdarının Oğuz Yabgusuolduğunu düşünebiliriz. Ancak şimdi de, karşımıza Oğuz Yabgusununoğlunun hangi nedenlerle Buhara’da tutulduğu sorusunu çıkmaktadır. Busoruya ; Sâmânîlerin etki sahasının Oğuz topraklarına kadar genişlemesiüzerine, Oğuz hükümdarının sadakatinin bir göstergesi olarak oğlunu Sâmânîbaşkentine göndermiş olabileceği şeklinde bir cevap vermek mümkündür.Fakat, kaynakların verdiği bilgilerin yetersizliği bu konuda daha fazla bir şeysöylenmemize mani olmaktadır.

B) Rey Seferi ve Ziyârîlere Yardım

İçteki meselelerin halledilmesiyle sıra sınırlar ötesine yapılacak harekatlaragelmişti. Özellikle batıda ticarî ve stratejik açıdan önemli bir konumubulunan Rey şehrinin, II. Nasr’ın ölümünü takip eden karışıklıklar sırasında,önce Ziyârîlerin, daha sonra Büveyhîlerin eline geçmesi Sâmânîlerinbölgedeki nüfuzunu oldukça sarsmıştı. II. Nasr’ın son dönemlerinde yeni vetaze bir güç olarak ortaya çıkan Büveyhîler, bu devletin batıdaki hakimiyetiaçısından büyük bir tehlike arz ediyordu. 932 senesinde tarih sahnesine çıkan

Page 127: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Büveyhîler, kurulan her yeni devlet gibi hakimiyet alanını genişletme çabasıiçine girmişti. Bu konuda önlerindeki en büyük engel ise aynı siyasîcoğrafyada yer alan Ziyârîler Devleti idi. Kurucusu Merdaviç b. Ziyâr’ın323/934-935 senesinde öldürülmesinin ardından büyük bir sarsıntı geçirenZiyârîler, onun kardeşi Veşmgir’in üstün gayretleriyle ayakta kalmayıbaşarmıştı. Büveyhîler önlerindeki bu engeli ortadan kaldırmak, hiç değilsezayıflatmak üzere, yine o sırada Ziyârîlerle mücadele halinde olanSâmânîlerle anlaştılar. Veşmgir’in birleşik Sâmânî-Büveyhî kuvvetlerikarşısında 329/940 senesinde İshakâbâd’da aldığı mağlubiyetle Büveyhîlerinde önü açılmış oluyordu. Savaşın hemen ardından Sâmânî birliklerinin Reyşehrini ele geçirmesine rağmen uzun vadede, kazanılan zaferin meyvelerinitoplamak Büveyhîlere düşmüştü.

Şimdi ise Sâmânîler için, güçlenmelerine büyük ölçüde yardımdabulundukları ve artık tamamıyla kendi aleyhlerine dönmüş bulunan Büveyhîtehditinin bertaraf edilmesi gerekiyordu. Sâmânî hükümdarı I. Nuh hemengerekli hazırlıklara başladı. Nisabur’da bulunan Horasan valisi Ebû Ali b.Muhtac’ı Merv’e çağırdı. İkisi arasında yapılan müzakerelerin neticesindeEbû Ali’nin güçlü bir orduyla Rey üzerine sefere çıkması kararlaştırıldı. EbûAli, Nisabur’a dönerek sefer hazırlıklarına başladı.

Sâmânî ordusunun beklenen ileri harekatı 333/944-945 senesi içindebaşladı. Sâmânî ordusunda Mansur b. Karategin gibi önemli kumandanlar dabulunuyordu. Ordu Sebzvar’a geldiğinde I. Nuh’dan yardım istemek üzereyola çıkmış olan Ziyârî hükümdarı Veşmgir ile karşılaşıldı. Veşmgir,Rüknüddevle Hasan ve Hasan b. Firuzan karşısında birbiri ardına aldığımağlubiyetlerden sonra Taberistan ve Cürcan’daki hakimiyetini kaybetmişti.Ebû Ali b. Muhtac, onu Merv’de[412] bulunan Sâmânî hükümdarının yanınagönderdi. Daha sonra yürüyüşüne devam eden Sâmânî ordusu Bistam’ageldiğinde kumandanlardan Mansur b. Karategin, bir grup askerle birlikte,ordudan ayrılarak[413] Cürcan üzerine yürüdü. Sâmânî ordusunda yaşanankopmaların nedeni kaynaklarda açıkça verilmemektedir. Bizce bu konuda ikiihtimal göz önünde bulundurulmalıdır. Bunlardan ilki, iki lider arasındaorduya kumanda konusunda yaşanan bir anlaşmazlık, ikincisi ise Mansur’un,Veşmgir ile karşılaştıktan sonra Cürcan ve Taberis-tan’ı fethedip Sâmânîhükümdarının gözüne girmek istemiş olabileceği ihtimalidir. NeticedeMansur’un ayrılmasıyla önemli bir güç kaybına uğrayan Ebû Ali b. Muhtac,Rey üzerine yürüyüşüne devam etti. Rey’deki Büveyhî emîri Rüknüddevle

Page 128: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Hasan (947-977) da ordusuyla birlikte Sâmânîleri karşılamak üzere şehrindışında karargah kurmuştu. İki ordu Rey’e üç fersah uzaklıktaki bir mevkidekarşı karşıya geldiler. Savaşın kaderini Sâmânî ordusunu terk ederekBüveyhîlerin tarafına geçen Kürtler tayin etti. Mağlup olan Ebû Ali veSâmânî ordusu, Nisabur’a geri dönmek zorunda kaldı[414]. Diğer taraftan,daha önce ana kuvvetlerden ayrılarak Cürcan üzerine yürüyen Mansur b.Karategin de buranın hakimi Hasan b. Firuzan tarafından mağlup edilerekNisabur’a dönmeye mecbur edilmişti[415].

Seferinin başarısızlıkla sonuçlanmasına rağmen I. Nuh ve Ebû Ali b.Muhtac ümitsizliğe düşmeden derhal şehir üzerine yapılacak ikinci bir seferinhazırlıklarına başladılar. Ancak, I. Nuh, ikinci Rey seferine başlamadan öncekendisine sığınmış olan Veşmgir’in yardım isteğine karşılık olarak,Taberistan ve Cürcan üzerine bir ordu göndermeye karar verdi. Zira adı geçenbölgeleri Veşmgir’in elinden almış olan Hasan b. Firuzan, Sâmânîlere karşıdüşmanca bir siyaset izlemekteydi. Kuzeyde böyle bir tehditin varlığı Rey’eyapılacak ikinci seferi de tehlikeye atabilirdi. Bu nedenle I. Nuh, Mansur b.Karategin’i[416] 30.000 süvarinin başında Veşmgir ile birlikte Hasan b.Firuzan’ın üzerine gönderdi. Hasan önce direnmeye karar verdi. Fakat güçlüSâmânî ordusu karşısında fazla bir şey yapamayacağını anlayarakEsterabâd’dan Taberistan’ın merkezi Amul’e çekildi. Bu esnada Sâmânîordusunun geçeceği bütün yol ve köprüleri tahrip etti. Böylece müttefiklerinilerleyişini yavaşlatmayı amaçlıyordu. Ancak Mansur b. Karategin veVeşmgir’in Amul’e yaklaşmaları üzerine bu kez de Deylem’e kaçtı.Müttefikler, onu takip ederek Salus’a geldiklerinde Mansur b. Karategin,Veşmgir’den ordunun ihtiyacını karşılamak üzere para talep etti. Herhalde budurum Veşmgir’in kendisine yardım edilmesine karşılık yapılacak seferinmasraflarını üslenmeyi kabul etmiş olması ile alakalıdır. Nitekim, Amul’edönüp gerekli parayı Mansur’a vermesinin sonrasında Taberistan veCürcan’da bulunan Hasan b. Firuzan’ın üzerine yürümüşlerdi. Zira gücünümuhafaza etmekte olan Hasan, onun Taberistan ve Cürcan’daki hakimiyetiiçin hala tehlikeli bir rakipti. Veşmgir, Deylem’de deniz kıyısında Derbenddenilen yerde Hasan b. Firuzan’ın kuvvetlerine yetişti. Yapılan savaşıkaybeden Hasan, Rûyan’a çekildi ise de, kendisini ısrarla takip eden Veşmgirtarafından bir kere daha mağlup edildi. Daha sonra elde ettiği başarıyı yeterligören Veşmgir, Amul’e dönerken, Hasan b. Firuzan Esterâbâd’daki Kechinkalesine çekildi[417].

Page 129: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

C) Rey’in Fethi ve Ebû Ali b. Muhtac’ın İsyanı

Kuzeydeki sınırın güvence altına alınmasından sonra Sâmânîler dikkatleriniRey üzerine yapacakları sefer üzerine yoğunlaştırdılar. Ebû Ali b. Muhtackumandasındaki güçlü Sâmânî ordusu Cemaziyelahir 333/Ocak-Şubat 945tarihinde Nisabur’dan ayrıldı. Ancak, bu sırada I. Nuh ve Ebû Ali arasındabaşlayan sürtüşme, Rey üzerine yürümekte olan Sâmânî ordusunda bir takımhuzursuzluklara neden oldu. Zira, I. Nuh, sefer hazırlıkları yapılırken,Horasan ordusunun işlerini denetlemek üzere bir ârız görevlendirmişti. Buzatın görevini yaparken takındığı menfî tavır askerleri kızdırdı. Çünkü, ârızkendi keyfine göre askerleri sicil ve dîvân kayıtlarından çıkarıyor yada dahilediyordu[418]. Bunun yanı sıra Sâmânî hükümdarı sefer sırasında ordununişlerini yönetmek üzere tam yetkili bir memur görevlendirmesi de, II. Nasrdöneminden beri tüm bu işleri elinde bulunduran Ebû Ali ile arasının iyiceaçılmasına sebep olmuştu. Yaşanan olumsuzluklara rağmen, Ebû Ali b.Muhtac, Rey’de bulunan Büveyhî emîri Rüknüddevle Hasan’ın şehriboşaltması üzerine şehre kolayca hakim oldu (Ramazan 333/Nisan-Mayıs945)[419]. İleri harekatına devam eden Sâmânî ordusu bütün Cibal bölgesiniele geçirdi. Ebû Ali b. Muhtac, Cibal’in idaresini kardeşi Ebu’l-Abbas Fazl’abıraktı. Kazanılan bu başarılarla Sâmânîler batıda, II. Nasr dönemindekisınırlarına yeniden ulaşmış oluyordu.

Sâmânî ordusunun, Rey seferine çıktığı günlerde I. Nuh, Merv’denNisabur’a gelerek 50 gün kadar şehirde kalmıştı. Bu esnada, Ebû Ali b.Muhtac’a muhalif olan gruplar, onun ve adamlarının halka son derece kötüdavrandığı konusunda şikayette bulundular. Bunun üzerine zaten Ebû Ali’yekarşı iyi duygular beslemeyen I. Nuh, İbrahim b. Simcûr’u Nisabur valisi veHorasan sipehsaları tayin etti[420]. Daha sonra Ramazan ayı içinde Buhara’yadöndü. Nisabur’da yaşanan gelişmelerin haberi Rey’deki Sâmânî ordusunaulaştığı sırada onlar, I. Nuh’un sefer öncesinde tayin ettiği memurun ihmalkârve kötü davranışları sebebiyle isyan etme noktasına gelmişti. Artık çıkmasıan meselesi haline gelen isyan, I. Nuh, Buhara’ya geldiği sırada patlak verdi.

Ebû Ali b. Muhtac’ın isyanın liderliğini üstlenmesi konusunda isekaynaklar farklı bilgiler vermektedir. Bu olay İbn el-Esîr’de şu şekildeanlatılmaktadır[421]; I. Nuh’un gönderdiği memurların görevlerini suistimaletmeleri askerler arasında huzursuzluklara neden olmuş, Hemedan’da

Page 130: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

bulunan ordudaki kumandanlar aralarında anlaşarak I. Nuh’un amcasıİbrahim b. Ahmed b. İsmail’e biat etmeye karar vermişlerdi. İbrahim b.Ahmed, o sırada Musul Hamdanî hükümdarı Nasırüddevle’nin (935-969)yanında buluyordu.

Komutanlar kararlarını Ebû Ali b. Muhtac’a bildirdiler. Ebû Ali, aldığı bukararı beğenmeyip onları isyandan vazgeçirmeye çalıştı ise de komutanlarınitiraz ettiği takdirde onu tutuklayacaklarını söylemeleri üzerine isyancılarauymak zorunda kaldı.

İbn Miskeveyh’de ise bu konuyla ilgili olarak daha farklı bilgiverilmektedir[422]. Ona göre; “Sâmânî ordusunun sefere çıktığı sırada Rey’debulunan Rüknüddevle Hasan, durumu Şiraz’da bulunan ağabeyiİmadüddevle’ye (934-949) bildirerek bu durumda ne yapması gerektiğinidanışıp yardım istemişti. İmadüddevle ise, Sâmânîlere karşı hazırladığı birplanın icabı olarak, şehirden ayrılmasını, Sâmânî ordusunun önündençekilerek kendi yanına gelmesini söyledi. Böylece Sâmânî ordusu kolaycaRey’e girdi. Daha sonra İmadüddevle, I. Nuh’a gizli bir mektup yazarak, bukadar büyük bir ordunun erzak ihtiyacının karşılanması yanında Rey’in çokküçük bir önem arzettiğini söyledi. Aralarındaki anlaşmazlığı gidermek için,Ebû Ali’nin her yıl ödediğinden 100.000 dinar fazla vergi vermesikarşılığında Rey’in kendisine bırakılmasını istedi. Paranın bir bölümünüpeşin ödeyebileceğini ve bunun için I. Nuh’un özel bir temsilci göndermesinirica etti. Ayrıca, Ebû Ali’ye karşı Sâmânî hükümdarına yardım etmeyi deüstlendi. I. Nuh gerek Ebû Ali b. Muhtac’a karşı olan düşmanca duygularınıntesiri ve gerekse onun muhaliflerinin, İmadüddevle’nin teklifini kabulündekiısrarları neticesinde Büveyhî emîrine olumlu yanıt verdi. Daha sonra EbûAli’nin Buhara’daki yakınlarını ve adamlarını tutuklattı. İmadüddevle ise,teklifin kabul edilmesinden sonra Ebû Ali’ye de bir mektup yazarak onu, I.Nuh’a karşı uyardı. Kendisine yardım teklifinde bulundu”.

Her iki rivayet de olayların Ebû Ali b. Muhtac’ın isteği dışında geliştiğiintibaını vermektedir. Yine İbn Miskeveyh’in aktardıklarındanİmadüddevle’nin Ebû Ali ile Sâmânî hükümdarı arsındaki ihtilaf konusundabilgi sahibi olduğu anlaşılmaktadır. Diğer taraftan Ebû Ali b. Muhtac, II.Nasr döneminden beri Sâmânîlere sadakatle hizmet etmiş ve uzun yıllarHorasan valiliği görevinde bulunmuş bir kimse idi. Bu görevin daha öncebabasının elinde olduğu düşünülürse I. Nuh’un, Ebû Ali’nin şahsında

Page 131: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Muhtacoğullarının devlet içinde gidarek artan nüfuzlarını kırmak istediğidüşüncesi ağır basmaktadır. Sâmânî hükümdarının yukarıda bahsettiğimizfaaliyetleri de buna işaret etmektedir. Özellikle Nisabur valiliği ve Horasansipehsalarlığının İbrahim b. Simcûr’a verilmesi Ebû Ali b. Muhtac içinbardağı taşıran son damla olmuştu. Zira Ebû Ali b. Muhtac, kazandığıbaşarılardan sonra hükümdardan taltif bekliyordu[423]. Beklentilerinin tamaksine bir durumun oluşması Ebû Ali b. Muhtac’ın isyanın liderliğiniüstlenmesi sürecini kolaylaştırmış olmalıdır. Neticede isyana karar veren EbûAli b. Muhtac, I. Nuh’un Musul’da bulunan amcası İbrahim b. Ahmed’i biatetmek üzere yanına çağırdı. Ramazan 334/Nisan 946’da harekete geçenİbrahim b. Ahmed aynı senenin Şevval/Mayıs’ında Hemedan’da kendisinibeklemekte olan Ebû Ali b. Muhtac ile birleşti. Birlikte Rey şehrine geldiler.Bu arada Ebû Ali kardeşi Ebu’l-Abbas el-Fazl’ın, Sâmânî hükümdarınıisyandan haberdar ettiğini öğrendi. Hemen kardeşini yakalatarak hapseattırdı. Daha sonra, Rey’de gerekli düzenlemeleri yapıp civar bölgelerevaliler tayin eden Ebû Ali b. Muhtac, yanındaki İbrahim b. Ahmed ileNisabur üzerine yürüdü. Sâmânîlerin kendi içinde yaşadıkları bu bunalımBüveyhîleri de harekete geçirmişti. Ebû Ali b. Muhtac’ın, Rey’denayrılmasının hemen ardından Rüknüddevle Hasan yeniden şehre hakim oldu.

İbn Miskeveyh ise, Ebû Ali b. Muhtac’ın Rey’den hareket etmeden önceİmadüddevle’yi durumdan haberdar ettiğini nakletmektedir[424]. Ebû Ali,Nisabur’a doğru ilerlediği sırada, ordusunu toplayan I. Nuh da Buhara’danayrılmıştı. İşte bu noktada üç farklı rivayet karşımıza çıkmaktadır. İbn Esir’egöre[425]; Ebû Ali b. Muhtac, Nisabur’a vardığı sırada İbrahim b. Simcûr veMansur b. Karategin şehirde bulunuyordu. Ebû Ali b. Muhtac, onlarıkendisiyle birlikte olmaya ikna ettikten sonra Muharrem 335/Ağustos 946’daşehre girdi. Daha sonra Mansur b. Karategin’in kendisine muhalif bir tutumiçine girmesinin ardından onu tutuklattı. Gerdizî�, Mansur b. Karategin ileİbrahim b. Simcûr’un, onun gelmesinden önce şehirden ayrılarak I. Nuh’unyanına gittiklerini söyler. İbn Miskeveyh ise, Gerdizi’nin rivayetin bir ilerisafhasını olduğu anlaşılan rivayetinde[426], yanında Mansur b. Karategin veİbrahim b. Simcûr olduğu halde Ebû Ali b. Muhtac’ın üzerine yürüyen I.Nuh’un mağlup olduğunu ve adı geçen iki kumandanın Ebû Ali’nin eline esirdüştüklerini söylemektedir. Buhara’dan ayrıldıktan sonra Merv’e gelen I.Nuh, burada yeni bir isyan hareketiyle karşı karşıya kaldı. Şehirdekonaklayan Sâmânî ordusu, vezir Ebu’l-Fazl Muhammed el-Sülemî’nin

Page 132: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

maaşların ödenmesi konusunda ihmalkâr davrandığını, askere iktadağıtılmadığını ve Ebû Ali b. Muhtac ile birlikte hareket ettiğini ileri sürereköldürülmek üzere kendilerine verilmesini istediler. I. Nuh’un bu istekleriniyerine getirmemesi halinde asi Horasan valisi ile birleşecekleri tehdidindebulundular. Zaten güç durumda olan Sâmânî hükümdarı, askerlerinisteklerine fazla direnemeyerek veziri, onlara teslim etti[427]. Bu sayedeyapılan kısa süreli bir uzlaşmaya rağmen maaşlarını alamayan askerlerin birkısmı, Ebû Ali b. Muhtac’ın ordusuna katıldılar. Elinde kalan kuvvetlerle EbûAli karşısında daha fazla bir şey yapamayacağını anlayan I. Nuh, Buhara’yadönmek zorunda kaldı.

Konu ile ilgili yukarıda verdiğimiz kaynakları incelediğimizde bunlarınbirbirlerini tamamlayan bilgiler verdikleri göze çarpar. Bazı farklı yönlerinerağmen her üç kaynak da Mansur b. Karategin ile İbrahim b. Simcûr’un, EbûAli’nin yanında oldukları konusunda birleşir.

Gerdizî ve İbn el-Esîr’in bahsettiği, Merv’de çıkan ikinci isyanda ise, II.Nasr döneminde birbiri ardına yapılan seferlerin ve uzun süren savaşlarındevlet maliyesinde neden olduğu zafiyetin uzun vadede etkisi olduğunusöyleyebiliriz. Yine, I. Nuh’un veziri Ebu’l-Fazl el-Sülemî’nin devletadamlığı yönünden çok din adamı yönünün ağır basması ve acil bir şekildehalledilmesi gereken bu meseleye bir çözüm getirememesi isyanın gelişiminihızlandırmıştır.

Vezirin feda edilmesinin de durumu düzeltmeye yetmediği anlaşılıyor. Zira,bunun hemen ardından devletten maaşlarını alamayan askerlerin Ebû Ali b.Muhtac ve İbrahim b. Ahmed’in saflarına katıldıklarını görüyoruz.

Neticede yeni katılımlarla daha da güçlenen Ebû Ali b. Muhtac ve İbrahimb. Ahmed’in önünde Sâmânî başkentine yürümek için herhangi bir engelkalmamıştı. I. Nuh ise yaklaşan büyük tehlike karşısında merkezinisavunmanın faydasız olacağının farkında idi. Bu nedenle Semerkand’açekilerek gelişmeleri takip etmeye başladı. Müttefikler Cemaziyelevvel335/Aralık 946 tarihinde Buhara’ya girdiler. Şehirde İbrahim b. Ahmed adınahutbe okundu[428]. Buhara’nın alınması ve Sâmânî tahtındaki değişiklikisyancıların kesin zaferini belgeliyordu. Ancak, Ebû Ali b. Muhtac’a muhalifolan grubun yeniden faaliyete geçmesi durumun birdenbire tersine dönmesineneden oldu. Kaynaklar bu konuda birbirinden farklı bilgiler vermelerine

Page 133: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

rağmen Ebû Ali’ye karşı olan muhalif hareket konusunda hemfikirdir. İbn el-Esîr’e göre olaylar şöyle gelişmiştir[429]; Ebû Ali b. Muhtac, yeni hükümdarİbrahim b. Ahmed’in, kendisine karşı gizlediği kötü niyeti öğrenince,Buhara’dan ayrılarak Türkistan’a gitti. O sırada elinde tutsak bulunan Mansurb. Karategin’i serbest bıraktı. Mansur da, Semerkand’da bulunan I. Nuh’unyanına gitti. Buhara’da kalan İbrahim ise, şehir halkıyla I. Nuh lehine tahtançekilmek ve Ebû Ali’ye karşı onunla birlikte mücadele etmek hususundaanlaşmıştı. Buhara halkı bu anlaşmanın ardından, şehirde kalmış olan Ebû Alib. Muhtac’ın adamlarına karşı harekete geçti. Olanları haber alan Ebû Ali b.Muhtac derhal geri dönerek şehri ateşe vermek istedi. İsyancı valiyikararından Buhara yaşlılarının araya girip, şefaat istemelerivazgeçirebildi[430]. Buhara’da duruma yeniden hakim olan Ebû Ali b.Muhtac, artık İbrahim’e güvenemezdi. Onun yerine Sâmânî tahtına I. Nuh’unkardeşi Ebû Cafer Muhammed b. Nasr’ı çıkartmayı çıkarları için daha uygungördü. Bunu, hakimiyeti altındaki bölgelere bir genelge ile bildirdi. Ancak,ordu mensuplarının kendisine karşı olan olumsuz tavırlarının devam ettiğinigörünce yönetimi tamamıyla Ebû Cafer’e bırakarak Semerkand’a gitmeküzere yola çıktı. Fakat asıl niyetini gizlemekteydi. Nitekim yolda yönünüdeğiştirerek önce Nesef’e, oradan da Çağaniyan’a gitti. Onun şehirdenayrılmasından sonra askerlerden bir grup ve ayak takımından (ayyarlar)kimseler, I. Nuh’a bir mektupla durumu bildirdiler.

Aynı olaylarla ilgili olarak İbn Miskeveyh bize şu rivayetiaktarmaktadır[431]; Ebû Ali b. Muhtac’ı çekemeyen kimseler, İbrahim b.Ahmed’e, onu kötüleyip, Horasan ordusunun başına geçmek ve I. Nuh ileanlaşmak için kendisini kullandığını söylediler. Bu nedenle Ebû Ali b.Muhtac’a karşı daha dikkatli davranmasını tavsiye ettiler. Bu sözlerİbrahim’in, Ebû Ali b. Muhtac’dan şüphelenmesine sebeb oldu. Daha sonra,ona danışmaksızın İbrahim b. Simcûr ve Mansur b. Karategin’i serbestbırakarak hil’atler giydirdi. İbrahim’in bu hareketi, Ebû Ali b. Muhtac’ındarılmasına ve şehirden ayrılmasına neden oldu. Ebû Ali’nin gidişininardından, Mansur b. Karategin ve İbrahim b. Simcûr şehirde idareyi ellerinegeçirmeyi başardılar. Semerkand’da bulunan I. Nuh’a mektuplar yazarak, onudurumdan haberdar ettiler.

İbn el-Esîr’e parelel bir rivayet aktaran Mirhond ise, İbrahim b. Ahmed’in,Buhara halkı ile yaptığı anlaşmayı aktardıktan sonra İbn el-Esîr’den ayrılır.Ona göre[432], şehir halkı İbrahim’in fikrini beğenerek, I. Nuh’a haberciler

Page 134: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

gönderdiler. Gelişmeleri öğrenen I. Nuh, kendi kuvvetleri ile harekete geçti.İbrahim ise, Buhara ordusuyla onun hizmetine girmek için hareket etti.Birleşen iki ordu Ebû Ali’nin üzerine yürüdü. Ancak Ebû Ali b. Muhtac,onları mağlup etmeyi başardı. Bu mağlubiyetten sonra I. Nuh bir dağasığınırken Ebû Ali, Buharalılar üzerine yeni bir hücum düzenledi. Buharalılarmağlup olarak, şehirlerine doğru kaçmaya başladılar. Onları takiben şehregiren Ebû Ali b. Muhtac, şehri yakmak istedi ise de şehir büyüklerinin arayagirmesiyle bundan vazgeçti. Mirhond’un rivayeti, bu noktadan sonra tekrarİbn el-Esîr’de verilen rivayet ile birleşmektedir.

Kaynaklarda konuyla alakalı olarak verilen bilgileri tahlil ettiğimizdeisyancıların Buhara’ya hakim olmalarından sonra giderek güç kaybettiklerigöze çarpmaktadır. Ebû Ali b. Muhtac’a karşı olan muhalefetin yenidenkendini göstermesinin yanında, şehir halkının da I. Nuh’a olan sadakatlerinimuhafaza ettiği görülmektedir. Nitekim Ebû Ali b. Muhtac’ın, Buhara’danayrılmasının sonrasında şehirde kalan İbrahim b. Ahmed ve Ebû Cafer’in,Buhara’da tutunabilmesi için hiçbir dayanakları kalmamış oluyordu.Buhara’da meydana gelen olaylardan sürekli olarak haberdar edildiğianlaşılan I. Nuh, Ebû Ali b. Muhtac’ın şehirden ayrıldığını öğrenince gereklihazırlıkları yaparak Semerkand’dan Buhara üzerine yürüdü.

Şehrin dışında kendisini karşılamaya çıkan İbrahim b. Ahmed ve Ebû Caferaffedilmelerini istediler. Ramazan 335/Mart-Nisan 947 tarihinde Buhara’yagiren I. Nuh, önceleri amcasıyla kardeşine iyi davrandı. Daha sonra herikisinin gözlerine de mil çektirdi. I. Nuh yeniden hakim olduğu Buhara’dagerekli düzenlemeleri yapmakla meşgul oldu. Ebû Ali b. Muhtac ile işbirliğiyapan Buhara şıhnesi Togan Hâcib’i görevinden alarak oğulları ile birlikteidam ettirdi[433]. Kendisine sadık kalan Mansur b. Karategin’i, mükafatolarak Horasan valiliğine tayin etti[434]. Bundan sonra, Çağaniyan’a çekilmişolan Ebû Ali b. Muhtac’ın üzerine yürümek için askerî hazırlıklara başlandı.Sefer için ordu kumandanlığı görevine Ebû Ali’nin kardeşi Ebu’l-Abbas el-Fazl getirildi. Bu zatın isyanın başlarında I. Nuh ile mektuplaşmasındandolayı Ebû Ali tarafından hapsedilmesinden bahsetmiştik. Ebu’l-Abbas dahasonra nöbetçilerle anlaşarak hapisten kaçmış ve I. Nuh’un yanına gelmişti.

Çağaniyan’a çekilmiş olan Ebû Ali b. Muhtac ise, Sâmânî hükümdarınınyaptığı hazırlıkları öğrenince ordusunu topladı. Savaşı kendi iktası olanÇağaniyan’da kabul etmek yerine Belh’e hareket etti. Diğer taraftan I. Nuh,

Page 135: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Sâmânî ordusunu Çağaniyan’a göndermeden evvel son bir kez barış yolunudenemek için Ebû Ali b. Muhtac’a elçiler gönderdi[435]. Muhtemelen, kenditopraklarında son derece güçlü olan Ebû Ali’nin üzerine yapılacak seferingetireceği olası tehlikelerin farkında idi. Zira, alınacak kötü bir neticedurumunu yeniden sarsabilirdi. Ebû Ali b. Muhtac da, Sâmânî hükümdarıylaaynı şeyleri düşünüyordu. Çünkü, Buhara’da yaşamış olduğu kötütecrübelerin ardından I. Nuh’a karşı uzun vadede herhangi bir başarı şansıolmadığını görmüştü. Bu nedenle I. Nuh’un barış teklifini kabul etmetaraftarıydı. Ancak daha önceki mücadeleler sırasında kendi safında yer alankumandanlar, Sâmânî hükümdarı tarafından cezalandırılmaktankorkuyorlardı. Bunların “Önce, bizi evlerimize geri göndermeni ve sonrabarış yapmanı istiyoruz”[436] şeklindeki sözleri karşısında Ebû Ali b.Muhtac’ın önünde savaşmaktan başka bir seçenek kalmıyordu. Birliklerinitoplayarak Buhara üzerine yürüdü. İki taraf Cemaziyelevvel 336/Kasım-Aralık 947 tarihinde Curcik[437] denilen yerde karşı karşıya geldiler. Savaşıngelişimi hakkında elimizde iki farklı rivayet bulunmaktadır. Olayı dahatafsilatlı bir şekilde anlatan Gerdizî’ye göre[438], Ebû Ali b. Muhtac’ın,Belh’den Buhara üzerine yürümesi üzerine, I. Nuh da kendi süvarileriyle(serhengler) birlikte harekete geçti. Sabahtan ikindi vaktine kadar süren savaşesnasında I. Nuh ve süvarileri Buhara’ya geri döndüler. Savaş meydanındakalan Ebu’l-Hâris b. Ebu’l-Kasım, Fetekin Hazinedar, Ebû Ali b. İshak vePars’ın kardeşi Ahmed, Ebû Ali b. Muhtac ile mücadeleyi sürdürdüler.Neticede Ebû Ali b. Muhtac mağlup olarak geri çekildi. Ordusunda bulunanİsmail b. Ebu’l-Hasan ve Ebû İshak Zerganî esir edildi. Baycur öldürüldü.Semerkand taraflarında yakalanan Ali b. Ahmed b. Abdullah ile Nahşeb’deyakalanan Ahmed b. Hasan el-Utbî, Buhara’ya getirildi. Esirlercezalandırılarak malları müsadere edildi. Ebu’l-Abbas Muhammed b. Ahmedise, bu sırada öldü. Savaşı daha kısa bir şekilde anlatan İbn el-Esîr’e göreise[439], Ebû Ali b. Muhtac’ın ordusu, Curcik denilen yerde Ebu’l-Abbas el-Fazl idaresindeki Sâmânî ordusuyla karşılaşmış ve. sabahtan ikindi vaktinekadar süren savaş esnasında Ebû Ali b. Muhtac’ın ordusunda bulunan İsmailb. el-Hasan’ın, I. Nuh’dan aman dilemesi üzerine isyancılar dağılmışlar veEbû Ali b. Muhtac ise Çağaniyan’a dönmüştü. Savaş sırasında, Ebû Ali b.Muhtac’ın başkatibi İskafî de, Sâmânî ordusu tarafından esir edilmişti. I.Nuh, onu daha sonra Dîvân el-Resâil başkanı Ebû Hasan el-Hüseyn İbn el-Amid’in yardımcılığına tayin etti[440].

Page 136: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Kazanılan zafer Sâmânî hükümdarının durumunu iyice kuvvetlendirmişti.Savaşın sonrasında yeniden harekete geçen Sâmânî ordusu Çağaniyanüzerine yürüdü. I. Nuh karşısında birbiri ardına yaşadığı başarısızlıklardansonra Ebû Ali b. Muhtac’ın gücü oldukça yıpranmıştı. Mücadelenin bundansonraki bölümü kendi topraklarında cereyan edecekti. Yeniden gücünütoplaması gerekiyordu. Bu sebeble Belh ve Toharistan şehirlerini işgal ederekburaların vergilerini kendi adına toplamaya başladı. Diğer taraftan Banicûrîailesine mensup Huttel hakimi Ahmed b. Cafer’in kuvvetleriyle birlikte,kendisine katılması Ebû Ali’nin durumunun düzelmesini sağladı. Sâmânîordusuna karşı yapacağı mücadelede kendi topraklarının zarar görmesiniistemeyen Ebû Ali b. Muhtac kuvvetleri ile birlikte Tirmiz’e geldi. BuradanCeyhun nehrini geçerek önce Belh’e, oradan da Cüzcan’a gitti. Ahmed b.Cafer, Simingan’da onunla birleşti. Ancak, Ebu’l-Abbas el-Fazl idaresindekiSâmânî ordusu, Ebû Ali b. Muhtac’ı takip etmek yerine direkt olarakÇağaniyan üzerine yürüyerek burasını yağmaladı[441]. Yaptığı manevranın birişe yaramadığını gören Ebû Ali b. Muhtac süratle Çağaniyan’a döndü.Kuvvetlerini, merkezlerinden bir hayli uzaklaşmış olan Sâmânî ordusununikmal yollarını kesmek üzere çevreye dağıttı. Ebû Ali b. Muhtac’ın bu icraatıhemen etkisini gösterdi. Sâmânî ordusu, Buhara ile bağlantılarının büyükölçüde kesilmesinden dolayı özellikle hayvan yemi hususunda sıkıntıyadüşmüş ve komutanlar arasında bir takım ayrılıklar baş göstermişti. Bazıemîrler, I. Nuh’a ordu komutanı Ebu’l-Abbas el-Fazl’ın kardeşi Ebû Ali b.Muhtac’a meylettiğini şeklinde bir haber gönderdiler. Bunun üzerine I. Nuh,el-Fazl’ın tutuklanarak Buhara’ya gönderilmesini emretti. Sâmânîhükümdarının isteği hemen yerine getirildi.

Ortaya çıkan yeni durumdan faydalanmak isteyen Ebû Ali b. Muhtac,Sâmânî ordusu üzerine yürüdü. Çağaniyan’a iki fersah mesafede bulunanKumgânân köyünde taraflar karşı karşıya geldi. Ancak mücadeleninsonucunda Ebû Ali b. Muhtac bir kez daha mağlup olarak Şumnan taraflarınaçekildi (Rebiülevvel 337/Eylül-Ekim 948)[442]. Galipler ise yenidenÇağaniyan’ı yağmalamakla meşgul oldular. Şumnan’a çekilen Ebû Ali b.Muhtac, civardaki yerli hükümdarların yardımları sayesinde yenidentoparlanma imkanı buldu. Huttel emîri Ahmed b. Cafer, Serheng-i Buzürgidaresinde büyük bir kuvveti Ebû Ali b. Muhtac’ın yardımına gönderdi. Raştemîri , İlak ordusu ve Kumîcî Türkleri de Ebû Ali’ye yardıma gelenlerarasında yer alıyordu[443]. Böylelikle Ebû Ali b. Muhtac komutası altında

Page 137: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

yeniden güçlü bir ordu toplanmıştı. Ancak bu defa Sâmânî ordusuylakarşılaşmak yerine, onların ikmal hatlarını kesmekle yetindi. Sâmânîordusunun merkezle olan bütün bağlantıları kesildi. Yirmi gün kadar budurumda kalan Sâmânî ordusu, Ebû Ali ile barış yapmak üzere elçilergöndermek zorunda kaldı. Kötü gitmekte olan talihini bu şekilde değiştirmeimkanı bulan Ebû Ali, müzakere teklifini derhal kabul etti. Oğlu Ebu’l-Muzaffer Abdullah’ı rehin olarak I. Nuh’a göndermesi koşuluylaCemaziyelahir 337/Aralık 948 tarihinde anlaşma yapıldı[444]. Anlaşmanınardından Ebû Ali b. Muhtac, Çağaniyan’da kalırken, oğlu Ebu’l-Muzaffer’iBuhara’ya gönderdi. Ebu’l-Muzaffer, Buhara’da büyük bir törenle karşılandı.I. Nuh, ona kalansüve giydirerek, nedimleri arasına aldı. Ebu’l-Muzaffer,Buhara’daki ikameti sırasında babasının kendisi için gönderdiği atı tecrübeederken atın üzerinden düşerek öldü. Onun ölümüne çok üzülen Sâmânîhükümdarı, naaşını Çağaniyan’a yolladı. Cenaze alayı ile birlikte Nasr-ıŞarabdâr adlı bir adamını da başsağlığı dilemek üzere Ebû Ali’ye gönderdi(Rebiülevvel 340/Ağustos-Eylül 951)[445].

Ebû Ali b. Muhtac isyanına kısaca göz atığımızda, bunun Sâmânîleraçısından son derece önemli neticeler doğurduğunu söylemek mümkündür.Devlete bağlı bir kumandan olarak Ebû Ali b. Muhtac’ın çıkardığı isyanın,başkentin bile asilere terk edilecek kadar genişlemesi ve güçlenmesiSâmânîlerin içine düştüğü aczin bir göstergesidir. Gelişen olaylarda gençhükümdarın tecrübesizliğinin de payı büyüktür. Ayrıca devletin içindebulunduğu maddî zorlukları da hesaba katmak lazımdır. İsyanın ikincisafhasında Ebû Ali b. Muhtac’ın saflarında yer alan Banicûrîler, Kumîcîler veRaşt emîri Sâmânîlere bağlı olarak varlıklarını sürdürmekteydiler. Ebû Ali b.Muhtac’ın isyanı, bunların bağlılığının ne denli zayıf olduğunu ortayaçıkarmıştı. İsyan, Ebû Ali’nin yeniden Sâmânîlere bağlanması ve bunun birgöstergesi olarak oğlunu Buhara’ya rehin göndermesi ile son bulmuştur.Barthold, Ebû Ali b. Muhtac’ın oğlunun Buhara’da karşılanış şeklinden veanlaşmanın hemen öncesinde Sâmânî ordusunun içinde bulunduğuzorluklardan, zaferin asilerce kazanıldığı sonucunu çıkarmıştır[446]. Bizce bugörüş tam manasıyla doğru değildir. Başlangıcından itibaren isyanın gelişimiincelendiğinde, Ebû Ali b. Muhtac’ın uzun vadede, Sâmânîlere karşı herhangibir başarı şansı olmadığı görülmektedir. Bilhassa isyanın ikinci safhasında,Sâmânî ordusu karşısında aldığı peşpeşe mağlubiyetler de bunun birgöstergesidir. Bütün bunların bilincinde olan Ebû Ali b. Muhtac da kötü bir

Page 138: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

seyir izlemekte olan durumu, hiç olmazsa fazla aleyhine olmayan biranlaşmayla sona erdirmek istemiş ve bunun içinde savaş alanında güçyetiremediği Sâmânî ordusuna karşı yıpratıcı bir çete harbine girişmişti.Sâmânîler açısından ise, kazanılan başarılara rağmen, Ebû Ali b. Muhtac’ıkendi topraklarından tamamen atmanın güçlüğü anlaşılmıştı. Böylelikle ikitaraf içinde oldukça yıpratıcı geçmekte olan mücadele tarafları memnunedecek bir anlaşmayla sona erdirilmiştir.

Diğer taraftan daha Sâmânî ordusu Çağaniyan’da Ebû Ali b. Muhtac ilemücadeleyi sürdürmekte iken I. Nuh, Ebû Ali’nin Horasan’dakimüttefiklerini bertaraf etmek üzere harekete geçmişti. I. Nuh, Buhara’yayeniden hakim olmasından hemen sonra Horasan valisi tayin etmiş olduğuMansur b. Karategin’i, Merv’de bulunan Ebû Ahmed Muhammed b. Ali el-Kazvinî’nin üzerine göndermişti. Ebû Ahmed, Sâmânîler tarafındankendisine yapılabilecek muhtemel bir saldırıyı sezmiş olmalı ki, Amul ileMerv arasındaki bütün su kuyularını ve sarnıçlarını doldurtmuş ve daha sonramuhtemelen ne yapacağı konusunda fikrini almak için Ebû Ali b. Muhtac’ınyanına gitmişti. Onunla görüştükten sonra tekrar Merv’e geri döndü.

Mansur b. Karategin ise, 2.000 kişilik bir süvari kuvveti ile Buhara’danayrılarak hızlı bir yürüyüşle Merv’e beş fersah mesafede yer alan Kuşmahin’aulaştı. Ebû Ahmed aldığı tedbirlerin sonrasında Sâmânî ordusunun bu derecesüratle hareket edeceğini düşünememişti. Bir anda Sâmânî kuvvetlerinikarşısında gören isyancı vali, direnmek yerine Merv’e giren Mansur b.Karategin’i karşılayarak, ona ikramlarda bulundu. Şehre tamamen hakim olanMansur b. Karategin, Ebû Ahmed ve adamlarını yakalayarak Buhara’yagönderdi. I. Nuh önceleri ona karşı iyi davrandı ise de Ebû Ahmed, kendisinekarşı kötü niyetini sürdürmeye devam ediyordu. Bunun üzerine I. Nuh,suçunu itiraf ettirdikten sonra Ebû Ahmed’i idam ettirdi[447].

D) Muhammed b. Abdürrezzak İsyanı

Ebû Ali b. Muhtac isyanının sona ermesiyle rahat bir nefes alan I. Nuh, bukez de Tûs valisi Muhammed b. Abdürrezzak’ın çıkardığı isyanla karşıkarşıya kaldı. Muhammed b. Abdürrezzak, Ebû Ali b. Muhtac isyanısırasında çıkan karışıklıklardan faydalanarak Nisabur’u ele geçirmiş ve bununardından iyice güçlendiğine kanaat getirerek 336/947-948 senesindeSâmânîlere isyan etmişti.

Page 139: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Bu sırada I. Nuh, Merv’de bulunan Mansur b. Karategin’in yanına gitmişti.Rüknüddevle ve Hasan b. Firuzan tarafından Cürcan’dan çıkarılan Veşmgirde onların yanına geldi. Sâmânî hükümdarından, Cürcan’ı yeniden elegeçirmek hususunda kendisine yardımcı olmasını istedi. I. Nuh, Veşmgir’inisteğine olumlu cevap vermesine karşın, öncelikle Muhammed b. Abdür-rezzak’ın çıkardığı isyanın bastırılmasını istiyordu. Bunun için Mansur b.Karategin’e, Veşmgir ile birlikte önce Muhammed b. Abdürezzak’ın,ardından da Cürcan üzerine yürümesi emrini verdi. Mansur harekete geçtiğisırada Muhammed b. Abdür-rezzak, Nisabur’da bulunuyordu. Sâmânîordusunun üzerine geldiği haberini alınca, hiçbir direniş göstermeksizinCürcan’a kaçtı. Buradan da Büveyhî hükümdarı Rüknüddevle’ye mektuplaryazarak kendisine sığınmak istediğini bildirdi. Rüknüddevle, bunu kabulederek İbn Abdürrezzak’a Rey’e gitmesini emretti[448]. Böylelikle Sâmânîordusu kan dökmeksizin Nisabur’a yeniden hakim oldu. Ancak isyancıvalinin asıl yönetim yeri olan Tûs şehri hâla bu zatın kardeşi Rafi b.Abdürrezzak’ın elinde idi. Ailenin mal ve serveti de burada bulunuyordu.Sâmânî ordusu isyanı tamamıyla bastırmak ve İbn Abdürrezzak’ın servetiniele geçirmek için derhal Tûs üzerine yürüdü. Şehir yakınlarındaki Şemilankalesine çekilmiş olan Rafi muhasara altına alındı. Kuşatma sırasında birgrup askerin Sâmânîlerden aman dilemesi üzerine Rafi, ailesi ve maiyetiylebirlikte Şemilan’a üç fersah mesafedeki Derek kalesine kaçtı. Şemilan’a girenMansur b. Karategin, kaledeki mal ve paraları ele geçirdi. Ardından Rafi’ninçekildiği Derek kalesi kuşatıldı. Uzun süren kuşatma sırasında kaledekileroldukça güç durumda kaldılar. Bu kez de akrabalarının, Sâmânîlerden amandilemesi, Rafi’yi bir kere daha kaçmak zorunda bıraktı. Rafi, yakın adamlarıile yanına alabildiği altın ve gümüş mücevherlerle birlikte dağlara kaçtı.Geride bıraktığı ağırlıklar, Sâmânîler tarafından geçirildi. Annesi ve ailesi deesir edilerek Buhara’ya gönderildi[449]. Rüknüddevle’nin yanına kaçanMuhammed b. Abdürrezzak ise, Büveyhîler adına Azerbaycan’a seferdüzenleyerek buraya hakim oldu. Ancak, daha sonradan I. Nuh ile yazışarakyaptıklarından dolayı affedilmesini istedi. Bu arzusunun kabul edilmesiüzerine Mansur b. Karategin, 339/950 tarihinde Rey’i ele geçirdiği sıradaıktası olan Tûs’a döndü.

E) Cürcan Seferi ve Ziyârîlere Yardım

İçteki huzurun sağlanmasının ardından Sâmânî ordusu, I. Nuh’un

Page 140: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Veşmgir’e verdiği sözü yerine getirmek için Cürcan’a yürüdü. Veşmgir’inSâmânî ordusuyla birlikte geldiği haberini alan Hasan b. Firuzan oldukçatelaşlanmıştı. Ancak, Mansur b. Karategin ve Veşmgir’in birbirinden ayrıyollardan ilerlediklerini öğrenince rahatladı. Hemen Mansur b. Karategin ilegörüşmelere başlayarak, oğlunu rehin bırakmak şartıyla onunla anlaştı(337/948-949)[450].

Sâmânî ordusu Cürcan’da iken başkentten gelen bir haber Mansur b.Karategin’i siyasî geleceği konusunda endişelenmeye sevk etmişti. Gelenhabere göre, I. Nuh, Karategin’in kölelerinden Büst valisi Hatkin’in kızı ileevlenmişti. Sâmânî hükümdarı daha öncede Mansur’un kızını kölelerindenbiriyle evlendirmişti[451]. Tüm bunlar, Mansur’a olayların kendisi aleyhinegelişeceği intibaını vermişti. Bunun için ileride kendisine karşı oluşabilecekherhangi bir harekete karşı önlem olmak üzere Hasan b. Firuzan ile yeni biranlaşma yaparak yanında rehin tuttuğu Hasan’ın oğlunu da, ona iade edipNisabur’a döndü. Veşmgir ise, Cürcan’da kaldı.

F) Büveyhîler ile Mücadele

1) Mansur b. Karategin’in Valiliği Dönemi

Sâmânî topraklarının huzur ve barış ortamına kavuşmasının sonrasında I.Nuh yeniden dış meselelerle ilgilenmeye başladı. Cürcan üzerine tertip edilenseferle kuzey sınırı güvenlik altına alınmış ve buradaki Büveyhî nüfuzuşimdilik bertaraf edilmişti. Devletin doğu ve güney sınırlarında da herhangibir tehlike işareti görünmüyordu. Fakat, batıda Rey şehri Ebû Ali b.Muhtac’ın isyanı sırasında yeniden Büveyhîlerin eline geçmişti. DolasıylaSâmânî ordusu batıda Büveyhîler üzerine yapacağı sefer için var gücüylehazırlıklara başladı.

Sâmânîlerin iç meselelerle uğraşmasından faydalanan Büvey-hîler, Cibalbölgesine kuvvetli bir şekilde yerleştikleri gibi Abbasî hilafetinin merkeziolan Bağdat’ı işgal ederek halifeleri tahakkümleri altına almışlardı. Budönemde Büveyhîlerin aleyhine olarak nitelendirebileceğimiz tek olay iseailenin reisi durumundaki İmadüddevle’nin 338/949 senesindeki ölümüolmuştu. Ağabeyinin ölüm haberini alan Rey hakimi Rüknüddevle yerine Alib. Kâme’yi bırakarak Şiraz’a gitmişti. Mansur b. Karategin, Onunyokluğundan da istifade ederek Safer 339/Temmuz-Ağustos 950 tarihinde

Page 141: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

harekete geçti. Hasan b. Firuzan, Muhammed b. Mâkân Veşmgir ise, Şireh b.Leyla idaresinde Sâmânî ordusuna yardımcı birlikler gönderdiler[452]. Ali b.Kâme güçlü Sâmânî ordusuyla savaşmak yerine İsfahan’a çekilmeyi tercihetti. Rey’e giren Sâmânî birlikleri bunun hemen ardından Hemedan veKarmisin başta olmak üzere bütün Cibal bölgesini ele geçirdiler. Mansur,bölgedeki şehirlere valiler tayin etti[453].

Rüknüddevle, Şiraz’da bulunduğu sırada Rey’in Sâmânîlerin eline geçtiğiniöğrendi. Derhal kardeşi Muizüddevle (936-977) ile yazışarak kendisineyardımcı kuvvetler göndermesini istedi. Muizüddevle, Hâcib Sebüktegin[454]

adlı bir komutanın emrinde Deylemler, Türkler ve Araplardan oluşan güçlübir orduyu Rüknüddevle’nin yardımına gönderdi. Rüknüddevle, bu kuvvetleriHâcib Sebüktegin kumandasında derhal Sâmânîler üzerine sevketti. HâcibSebüktegin ordunun ağırlıklarını geride bıraktı. Böylelikle daha hızlı hareketetme imkanına kavuşan Büveyhî ordusu kısa sürede Karmisin önlerine geldi.Şehir, Sâmânîlerin Hemedan valisi Yınal Kam tarafından Beckem el-Humarteginî adlı bir kumandanın idaresine verilmişti. Büveyhîlerin bu derecehızlı hareket edemeyeceğini düşünen Sâmânî birlikleri hazırlıksızyakalanmışlardı. Karmisin’e giren Büveyhî kuvvetleri, şehirdeki Sâmânîaskerlerinden bır kısmını öldürdüler. O esnada hamamda bulunan komutanBeckem el-Humarteginî yakalanarak Muizüd-devle’ye gönderildi.Karmisin’de olanları haber alan Cibal bölgesindeki diğer Sâmânî kuvvetleriYınal Kam’ın idaresindeki Hemedan’da toplandılar. Ancak HâcibSebüktegin’in Hemedan üzerine yürümesi üzerine savaşmaksızın buradanayrıldılar[455]. Bundan Cibal bölgesindeki Sâmânî kuvvetlerinin yeteri kadarkuvvetli olmadıkları anlaşılıyor. Şevval 340 / Mart-Nisan 951 tarihinde şehregiren Hâcib Sebüktegin, Rüknüddevle’nin gelişine kadar burada kaldı. Çokgeçmeden Rüknüddevle de, Hemedan’a ulaştı.

Durumu öğrenen Mansur b. Karategin, Sâmânî ordusuyla birlikte Rey’denharekete geçerek Hemedan üzerine yürüdü. Ancak, şehre 20 fersah kadaryaklaşıldığı sırada Mansur b. Karategin ani bir karar değişikliği ile orduyuİsfahan’a yöneltti. Mansur’un bu manevrası Büveyhî emîri Rüknüddevle’yioldukça rahatlatmıştı. Zira Rüknüddevle, o sırada Hâcib Sebüktegin’inordusunda bulunan Tüzüniyye[456] Türklerin isyanıyla karşı karşıya kalmıştı.Rüknüddevle, Hâcib Sebüktegin’i yine öncü olarak Sâmânîler üzerinegöndermek üzere iken bunlar isyan ederek karışıklık çıkarmışlardı. Asiler

Page 142: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

başta Büveyhî veziri Ebu’l-Fazl Muhammed b. el-Amid’in[457] evi olmaküzere şehirdeki bir çok evi yağmaladılar. Bir yandan Sâmânî ordusununilerleyişi, diğer taraftan ise bu isyan hareketi ile uğraşmak zorunda kalanRüknüddevle çok zor durumda kalmıştı. İbn el-Esîr “Şayet Mansur, Hemedanüzerine yürüseydi Rüknüddevle, ona karşı çıkamaz, uzaklaşırdı”demektedir[458]. Ancak, Sâmânî ordusunun İsfahan’a yönelmesi, ona içtekiisyanı bastırmak fırsatını verdi. Derhal isyancıların üzerine saldıranRüknüddevle, onları mağlup ederek şehirden uzaklaştırdı. İsyanın haberinialan Muizüddevle de, İbn Ebî Şevk el-Kürdî ve diğer kumandanlaragönderdiği emirlerde bunların yakalanarak cezalandırılmalarını emretmişti.İbn Ebî Şevk, aldığı emir üzerine, Hemedan’dan kaçanların bir kısmınıöldürdü. Kalanlar ise Musul’a gittiler. İşlerini yeniden düzene koyanRüknüddevle, İsfahan üzerine yürüdü.

Öte yandan İsfahan’da bulunan Büveyhî memur ve askerleri Sâmânîordusunun üzerlerine geldiği haberini aldıktan sonra şehren ayrılmışlar ve budurum halk arasında panik çıkmasına neden olmuştu. İsfahan halkı normalbinek hayvanlarının yanısıra öküzleri dahi aynı iş için kullanarak şehre dokuzfersah uzaklıkta bulunan Han-Lencan’a göç ettiler. İsfahanlıların göçüsırasında İsfahan ile Han-Lencan arasındaki yolculuk için bir binek veyaöküzün kirası 100 dirheme ulaşmıştı. Buna rağmen halk, Han-Lencan ileİsfahan arasındaki mesafenin kısa olmasından dolayı Mansur b.Karategin’den çekiniyor ve kendilerini güvende hissetmiyorlardı. Ancakumulanın aksine İsfahan’a giren Mansur’un idaresindeki Sâmânî ordusuherhangi bir yağma girişiminde bulunmadı[459]. Rüknüddevle’nin yaklaştığıhaberinin gelmesi üzerine Mansur b. Karategin, İsfahan’dan çıkarak, şehrinyanındaki çöl istikametinde harekete geçti. Bu arada Rüknüddevle, Cerbeza-kan’a ulaşmıştı. Mansur, Büveyhî ordusunu karşılamak üzere Zerinrûd’dakarargah kurdu. Büveyhî ordusunun çölü geçerken güçten düşeceğini vesusuzluk problemi ile karşılaşacağını düşünüyordu. Ancak, casuslarıvasıtasıyla bunu haber alan Rüknüddevle yönünü değiştirerek Han-Lencan’agitti. Bunun üzerine Mansur b. Karategin ve Sâmânî ordusu da o tarafayöneldi. İki ordu Zerinrûd ile Han-Lencan arasında Ruzbar[460] denilen yerdekarşı karşıya geldi. Arazinin durumu piyade ve süvarinin hareketine müsaitdeğildi. Buna rağmen taraflar var güçleri ile birbirlerine saldırdılar. Savaş,altıncı gününü doldurmasına rağmen tüm şiddetiyle devam ediyordu. Her ikiordu, birbirlerinden başka erzak ve yiyecek sıkıntısı ile de mücadeleye

Page 143: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

başlamışlardı[461]. Savaşa iştirak etmiş olan Rüknüddevle’nin veziri İbn el-Amid olanları şöyle anlatmaktadır ; “Rüknüddevle ve Büveyhî ordusukendilerini korkunç bir erzak sıkıntısının ortasında bulmuşlardı. Zira onlarındaha önceden kendileri ve hayvanlarının erzak sıkıntısı nedeniylekarşılaştıkları güçlük konusunda hiçbir tecrübeleri yoktu. Etrafımızçevrilmişti. Bunun için hiçbirimiz kamptan çıkmaya cesaret edemiyorduk.Bütün yardımlar durmuştu. Erzak bize yalnız Kürtler tarafından getiriliyor veaşırı ücretler karşılığında satılıyordu. Bir Kürt bize bir çuval at yemi yada ungetirebiliyordu. Ne zaman erzağı bitirsek, yeni gelen erzağı da çabucak oradabitiriyorduk. Az miktarda un toprakla karıştırılarak yeniyordu. Aynı şey arpave buğday ile de yapılıyordu. Kesmek için atları ve develeri kullanıyorduk.Kesilen bir hayvanın eti çok sayıda insan tarafından paylaşılıyordu. BöyleceDeylemlerin açlığa tahammülü ve inadıyla sağ kalmayı başarıyorduk.Düşmanlarımız olan Türkler de kötü durumdaydılar. Ancak, onların bizimkadar açlığa tahammülleri yoktu. Bizim kadar kanaatkâr değillerdi. Biz birdeve kesip bununla yetinirken, onlar bir düzine deve kesiyorlardı. Şavaşbizim için en zor noktaya geldiğinde, diğerleri komutanlarına karşı sesleriniyükseltmeye ve savaş için isteksiz davranmaya başlamışlardı[462]”.

Bu sırada Büveyhî emîri Rüknüddevle de, savaşın gidişatıyla ilgili olarakendişelenmeye başlamıştı. Geceleyin, Sâmânî ordusunun haberi olmadansavaş meydanından çekilmeyi planlıyordu. Bu konudaki düşüncesini İbn el-Amid’e açtığında veziri, savaş meydanını terk etmeleri halinde Sâmânîkuvvetlerinin peşlerine takılıp, kendilerini tamamıyla yok edebileceklerini,ancak düşmanlarının da aynı durumda olduğunu ve biraz daha dayanmalarıgerektiğini söyledi[463]. Bu konuşmanın sonrasında Rük-nüddevle bir süredaha dayanmaya karar verdi.

İbn el-Amid’in gözlemlediği gibi Sâmânî ordusundaki itaatsizlikler başgöstermişti. Ordu erzak ve yiyecek konusunda oldukça sıkıntılı birdurumdaydı. Askerler, komutanlarına karşı seslerini yükseltmeyebaşlamışlardı. Bu şekilde daha fazla dayanamayacağını düşünen Mansur b.Karategin savaşın yedinci günü gece yarısı muharebe meydanını terk ederekRey’e döndü (Muharrem 340/Haziran-Temmuz 951). Sâmânîlerin ansızınçekilişi Büveyhî ordusunda şüphe ile karşılanmıştı. Bunun bir tuzakolabileceği kuşkusuyla uzun süre herhangi bir hareketten kaçındılar. Dahasonra haberin doğrulanması üzerine Sâmânîlerin boşalttığı ordugaha girenBüveyhî birlikleri, onların geride bıraktıkları ağırlıkları yağmaladılar.

Page 144: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Rey’e geri dönen Mansur b. Karategin, yorucu ve herhangi bir kazançgetirmeyen seferin moral çöküntüsünün yanısıra askerlerin son dönemlerdetakındığı serkeş ve disiplinsiz davranışları nedeniyle görevinden istifa etmeyidüşünüyordu. Durumu I. Nuh’a bildirerek, Horasan valiliği ve sipehsalarlıkgörevlerinden affedilmesini istedi. Herat’a gitmek istediğini, elindeki diğeryerlerin istenilen kişiye verilebileceğini bildirdi. I. Nuh, Mansur b.Karategin’den gelen bu istek üzerine Horasan valiliğine getirebileceği uygunbir aday aramaya başladı. Devlete karşı isyan etmiş olmasına rağmen Ebû Alib. Muhtac, bu konuda ön plana çıkıyordu. Çünkü, daha önce de Horasanvaliliği yapmış tecrübeli bir kimse idi. Ordu ve saraydaki bazı muhaliflerinerağmen Asker tarafından da seviliyordu. Bütün bunları dikkate alan I. Nuh,Ebû Ali b. Muhtac’ı Horasan valisi tayin etti. Ona hil’atler ve sancaklargöndererek Nisabur’a gitmesini emretti. Diğer iktalarının yanında Rey şehride Ebû Ali’ye verildi[464]. Bunlar olurken Mansur b. Karategin Rebiülevvel340/Ağustos 951 tarihinde yakalandığı hastalığın tesiriyle Rey’de vefatetti[465]. Diğer bir görüşe göre ise, arka arkaya gece gündüz devamlı içkiiçmiş ve bunun tesiriyle bir gece ansızın vefat etmiştir[466].

2) Ebû Ali b. Muhtac’ın Valiliği Dönemi

Ebû Ali b. Muhtac, I. Nuh’un menşurunu aldıktan hemen sonra Ramazan340/Şubat 952’de oğlu Ebû Mansur’u Çağa-niyan’da bırakarak hareketegeçti. İlk olarak Merv şehrine ulaştı. Harap ve boş durumda olan Harizmbölgesini yeniden imar edip nüfus bakımından canlandırıncaya kadar buradakaldı. Nihayetinde, Zilhicce/Mayıs ayında Nisabur’a ulaştı[467].

Sâmânîlerin Horasan valileri bölgenin coğrafî konumu ve siyasî olaylar dagöz önüne alındığında aslî olarak Cürcan, Taberistan ve Cibal bölgelerindekiolaylarla ilgilenirlerdi. Büvey-hîlerin ortaya çıkışına kadar bu ilginingenellikle Taberistan ve Cürcan’daki meseleler ile buradaki Ziyârîler veSeyyidler hanedanlarıyla sınırlı kaldığını görüyoruz. Ancak Seyyidlerin veZiyârîlerin güçten düşüp, batıda Büveyhîlerin yeni ve güçlü bir tehdit halinialmasıyla mücadelenin yönü daha güneye Cibal bölgesine kaymıştır. Bundansonra Horasan valilerinin başlıca iki mesele ile uğraştıklarını görmekteyiz ;

1) Artık, Sâmânîlere tabi hale gelmiş ve sürekli Büveyhîler tarafındansıkıştırılan Ziyârîlere yardım etmek.

2) Sâmânîler ile Büveyhîler arasında ciddi ve kalıcı bir sorun halini alan

Page 145: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Rey şehrinin ele geçirilmesi yada elde tutulması.

Özellikle I. Nuh’un hakimiyetinin başlangıcından itibaren bunlar,Sâmânîlerin Horasan valileri için rutin bir iş halini almıştı. Ancak,Büveyhîlere karşı düzenlenen uzun ve yorucu seferlerin kalıcı bir başarıgetirmemesi, Sâmânîlerin siyasî ve askerî gücünün sürekli olarakyıpranmasına neden olmaktaydı. Bu seferlerde yaşanılan başarısızlıkların enönemli nedenlerinden biri de mesafenin giderek uzaması sebebiyle ordununikmali konusunda gösterilen zafiyettir. Sâmânîlerin, Rey’e düzenledikleri sonsefer bunun en açık örneklerinden biridir. Sefer sırasında askerlerin serkeşhareketleri ve verilen emirlere karşı itaatsizlikleri ordudaki yıpranmanınderecesini göstermesi açısından dikkate değerdir. Siyasî açıdan ise, yapılanbütün hazırlıklara ve birbiri ardına düzenlenen seferlere rağmen Rey’in eldetutulamaması Sâmânîler Devleti için bir prestij kaybı idi. Nitekim Mansur b.Karategin’in ölümünün hemen sonrasında harekete geçen Büveyhî emîriRüknüddevle, Ebû Ali b. Muhtac’ın henüz bölgeye ulaşmamış olmasından dafaydalanarak Rey’i tekrar ele geçirmiş, ardından Sâmânîlerin bölgedeki sadıkmüttefiki Veşmgir’in üzerine yürüyerek onun idaresindeki Cürcan veTaberistan’ı kontrolü altına almıştı. Veşmgir, Rüknüddevle’nin geridönmesiden sonra onun valileri Ali b. Kâme ve Hasan b. Firuzan’ı mağlupederek kaybettiği yerleri yeniden ele geçirdi[468]. Ancak, kazandığı başarıyarağmen, Büveyhî gücüne kuvvetli bir darbe indirilmeden Cürcan veTaberistan’daki hakimiyetinin sağlam temeller üzerinde duramayacağınınfarkında idi. I. Nuh’a başvurarak, Rüknüddevle’ye karşı kendisine yardımetmesini istedi. Bu istek, Rey’i Büveyhîlere kaptırmış olan I. Nuh içinbeklediği bir fırsattı. Horasan valisi Ebû Ali b. Muhtac’a bir mektup yazarakRey üzerine yürüyüp Rük-nüddevle ile savaşmasını emretti. Ebû Ali b.Muhtac, Ziyârîler tarafından da takviye edilen güçlü bir orduyla Rey’e doğruharekete geçti (Rebiülevvel 342/Temmuz-Ağustos 953). Bu sıradaRüknüddevle, Rey yakınlarındaki Taberek kalesinde bulunuyordu. Sâmânîordusunun gücü konusunda aldığı haberlerin tesiriyle bulunduğu yerde kalıpsavunma yapmaya karar vermişti. Ebû Ali b. Muhtac’ın komutasındakiSâmânî kuvvetleri, Rüknüd-devle’yi Taberek’de kuşattı. Ancak, uzun sürenkuşatma sırasında herhangi bir başarı elde edilemedi. Kuşatmanın uzamasıönceden beri varolan ikmal sıkıntısını yeniden gündeme getirmişti. Yaklaşankış mevsimi, kuşatmacılar için ayrı bir endişe kaynağı idi. Bütün bunlarıdikkate alan Ebû Ali b. Muhtac, özellikle kış mevsiminin getireceği yıkıcı

Page 146: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

etkileri de göz önüne alarak Rüknüd-devle ile barış görüşmelerine başladı.Müzakerelerde Sâmânîleri, ünlü astronomi ve matematik alimi Ebû Cafer el-Hazin[469] ve Muhammed b. Abdürrezzak temsil ediyordu. Yapılangörüşmeler sonunda Rüknüddevle’nin her yıl için Sâmânîlere 200.000 dinarvergi vermesi koşuluyla anlaşmaya varıldı. Rey şehri ise, Büveyhîlerin elindekalacaktı. Anlaşmanın sonrasında Sâmânî ordusu Nisabur’a döndü�.

Rey şehrinin hala Büveyhîlerin elinde olması bir tarafa bırakılacak olursa,bu anlaşma Sâmânîler için oldukça kazançlı olmuştu. Zira, Büveyhîler200.000 dinar vergi vermekle bir bakıma Sâmânîlerin siyasî üstünlüğünü dekabul etmiş oluyorlardı. Bu ise Rey üzerine yapılmış önceki seferlerinolumsuz etkisini ortadan kaldırmaktaydı. Ancak elde edilen netice, Ebû Ali b.Muhtac’ın yanında bulunan Veşmgir’i memnun etmemişti. O, Büveyhîlerinaskerî gücünü ve kendi üzerindeki baskılarını kırmak için talep ettiğiyardımın Ebû Ali b. Muhtac’ın tarafından gerektiği gibi yerine getirilmediğidüşüncesindeydi. Taberek’de başarılı bir savunma yapan Rüknüddevle,kendisinden çok Sâmânîlerin gücünü yıpratmayı başarmıştı. Üstelik Rey şehride hala onun elindeydi. Rüknüddevle’nin bundan sonraki hedefininTaberistan ve Cürcan yani Veşmgir’in hakimiyet sahası olması kaçınılmazdı.Bu nedenle Veşmgir, Ebû Ali b. Muhtac’a karşı kızgınlık ve kin duymayabaşlamıştı. I. Nuh’a, Ebû Ali’nin savaş sırasında yeterince samimidavranmadığını ve hatta Rüknüddevle tarafına meylettiği şeklinde bir mektupgönderdi[470]. Merkeze gelen haberler ve Rey’in Büveyhîlerin elinde kalışı I.Nuh’u hayal kırıklığına uğratmıştı. Bunun sonrasında, Veşmgir’den gelenmektup, Sâmânî hükümdarının Ebû Ali b. Muhtac ile arasındaki eskidüşmanlık ve nefretin yeniden su yüzüne çıkmasını kolaylaştırdı. I. Nuh, EbûAli’yi Horasan valiliği görevinden azletti (343/953-954). Yerine Ebû SaidBekr b. Malik el-Ferganî tayin olundu. Azil haberini öğrenen Ebû Ali b.Muhtac, I. Nuh’dan özür diledi. Bunu da yeterli görmeyip, Nisabur halkındanbir heyeti kendisi için şefaatçi olmaları için Buhara’ya göndermek istedi isede Nisaburlular, Ebû Ali b. Muhtac’ın isteğini kabul etmediler[471]. Bununüzerine görevinde tutunmak için herhangi bir dayanağı kalmayan Ebû Ali b.Muhtac, Nisabur’da ikinci kez isyan etti.

Sâmânî toprakları yeni bir iç isyan hareketinin arefesinde iken,Rüknüddevle, Büveyhî ordusunu toplayarak Veşmgir’in üzerine yürüdü.Sâmânîlerin desteğinden mahrum kalan Veşmgir mağlup olup İsferayin’ekaçtı. Rüknüddevle, hiçbir direnişle karşılaşmadan Taberistan’ı işgal etti.

Page 147: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

G) I. Nuh’un Ölümü

I. Nuh, yeni Horasan valisinin tayininin hemen ardından 25 Rebiülahir343/28 Ağustos 954 tarihinde Buhara’da vefat etti[472]. Tarihçiler tarafındanhalka karşı gayet iyi davranan, güzel huylu cömert bir kişi olarak tasviredilir[473]. Siyasî açıdan bakıldığında ise karşımıza daha farklı bir tabloçıkmaktadır. Saltanatının başlangıcında, Maveraünnehir’de çok geniş birtarafta kitlesi bulmuş olan Batinîlere karşı giriştiği başarılı mücadele iletemayüz eden I. Nuh, daha sonraları aynı başarıyı sürdürememiştir. ÖzellikleMuhtacoğullarına karşı ortaya koyduğu düşmanca tavır ve onların devletiçindeki nüfuzlarını kırmak için sürdürdüğü yanlış politika SâmânîlerDevletini derinden sarsmıştır. Nitekim, Ebû Ali b. Muhtac’ın çıkardığı isyanve neticelerinden yukarıda bahsedildi. Batıda ise, I. Nuh’un Rey’in fethikonusunda takındığı ısrarcı tutum ve Büveyhîlerle girişilen savaşlar sürekliolarak devletin askerî, malî ve siyasî gücünü yıpratmaya devam etmiştir.

I. Nuh’un; Abdülmelik, Mansur, Nasr, Ahmed ve Abdülaziz adlarında beşoğlu vardı[474]. Ölümünden sonra bunlardan hangisinin devletin başınageçeceği hususunda bir sıra belirlemişti. Buna göre Abdülmelik’i kendisineveliaht tayin etmişti. Onun ardından da sırasıyla Mansur ve Nasr veliaht tayinedilmişlerdi.

I. Nuh, Ebû Muhammed künyesinin yanında Emir el-Hamîd ünvanıylaanılırdı[475].

Page 148: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

VIII) I. Abdülmelik b. Nuh Dönemi

Page 149: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

(954-961)

A) Ebû Ali b. Muhtac’ın İkinci İsyanı

Yukarıda Ebû Ali b. Muhtac’ın, Sâmânîlere karşı ikinci kez isyan etmesininnedenlerinden bahsedildi. İsyan haberi Buhara’ya ulaştığı sırada I. Nuhhayatta idi. Derhal Veşmgir’e ve Sâmânîlerin hizmetine girdiği anlaşılanHasan b. Firuzan’a mektuplar yazarak Ebû Ali’ye karşı birlikte hareketetmelerini emretti[476]. Sürekli birbirleriyle mücadele halinde olan bu ikisi,Sâmânî hükümdarının emrine uyarak Ebû Ali b. Muhtac’a karşı birleştiler.Nisabur ahalisi tarafından da fazla kabul görmeyen Ebû Ali b. Muhtac biranda yalnız kalmıştı. Bu nedenle, Büveyhîlerin Rey emîri Rüknüddevle iletemasa geçerek onun yardımına başvurdu. Daha sonra, bizzat kendisi Rey’debulunan Rüknüddevle’nin yanına gitti. Büveyhî emîri, Ebû Ali b. Muhtac’ışehrin dışında karşılayarak ikram ve ihsanlarda bulundu. Büveyhî ordusundabulunan Türkler de, Ebû Ali ve yanındakilere ziyafetler tertip ettiler.Rüknüddevle’nin gösterdiği misafirperverlik ve dostluk Ebû Ali b. Muhtac’ıümitlendirdi. Ona, Nisabur’da kendi adına okutmaya başladığı hutbenin,halife tarafından onaylanmasını ve Horasan’ın hakimiyet menşurununkendisine verilmesi hususunda aracı olmasını rica etti.

Zira, Büveyhîler 334/945 senesinde Bağdat’ın kontrolünü ellerinegeçirmişlerdi. Daha önceleri Beckem, İbn Raik, Tüzün gibi Emîrü’l-Ümeralık[477]makamında bulunan Türk komutanların kontrolü altındakiAbbasî halifeleri bu kez de Büveyhîlerin nüfuzuna girmişlerdi. ÖzellikleBüveyhîler sayesinde el-Müstekfî’nin yerine 334/946 senesinde halifelikmakamına oturan el-Mutî (946-974) emir ve idare yetkilerinden yoksun birhalife portresi çizmekteydi. İdare yetkileri tamamıyla Büveyhî emîri Muizüd-devle’nin eline geçmişti. Halifenin en ufak bir nüfuzu yoktu[478]. Sâmânîler,doğal olarak rakipleri Büveyhîlerin etkisi altındaki halifeyi tanımamışlardı.Onun yerine eski halife el-Müstekfî adına hutbe okutuyorlardı[479].Dolayısıyla Ebû Ali istediği menşuru, Büveyhîler vasıtasıyla kolaylıkla eldeedebilirdi. Rüknüddevle, bunun temini için kendi elçisini, Ebû Ali b.Muhtac’ın elçisiyle Bağdat’a kardeşi Muizüddevle’ye gönderdi.

Page 150: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Ebû Ali b. Muhtac bu şekilde çabaladığı sırada I. Nuh vefat etmiş ve yerineoğlu Abdülmelik, Sâmânî tahtına oturmuştu. Yeni hükümdar da, babasınınHorasan valiliği konusunda yaptığı atamayı onaylayarak henüz yolaçıkmamış olan yeni vali Ebû Said Bekr b. Malik el-Ferganî’yi Ebû Ali b.Muhtac ile mücadele etmekle görevlendirdi.

Ebû Ali b. Muhtac ile Rüknüddevle’nin elçileri Bağdat’a ulaştıklarındaMuizüddevle tarafından merasimle karşılanarak derhal halife el-Mutî’ninyanına çıkarıldılar. el-Mutî, Ebû Ali b. Muhtac’ın istediği menşuru EbûMuhalled ve Ebû Bekr b. Ebû Amr el-Şarabî adlı elçileriyle gönderdi. Ayrıca,Muizüddevle, Ebû Mansur’un komutasındaki bir birliği de Ebû Ali b.Muhtac’a yardımcı olmak üzere yolladı. Beklediği menşur ve yardımları alanEbû Ali, tekrar Nisabur üzerine yürüyerek şehre hakim oldu. Hutbeyi halifeel-Mutî adına okuttu[480]. Bu olay Horasan’da bir ilkti. Zira yukarıdabahsettiğimiz gibi Sâmânîler el-Mutî’nin halifeliğini kabul etmiyorlardı.

Diğer taraftan Sâmânîlerin yeni Horasan valisi Ebû Said Bekr b. Malik el-Ferganî, Buhara’dan Nisabur üzerine yürümekteydi. Onun geliş haberi, aldığıyardım ve takviyelere rağmen yeterince güçlü olmadığı anlaşılan Ebû Ali b.Muhtac’ı Nisabur’u terk etmek zorunda bıraktı. Oluşan panik havası içindeEbû Ali b. Muhtac’ın kuvvetleri dağıldı. Yanında 200 kadar sadık adamı veküçük bir Deylemli gruptan başka kimse kalmamıştı[481]. Ebû Said Bekr b.Malik el-Ferganî, Şaban 343/Aralık 954 tarihinde kolayca Nisabur’a girdi.Şehrin idaresini yeniden düzenleyerek Ebû Ali taraftarlarını takibata uğrattı.Yeniden Rüknüddevle’ye sığınmak zorunda kalan Ebû Ali Muhtac ise,Rey’de oturmaya başladı.

B) Büveyhîler ile Mücadele

Rüknüddevle, Ebû Ali b. Muhtac’ın yanına gelmesinden sonra onunlabirlikte Rebiülevvel 344/Haziran-Temmuz 955’de Cürcan’da bulunanVeşmgir’in üzerine yürüdü. Veşmgir herhangi bir çarpışma olmaksızınbölgeyi terkederek Horasan’a kaçtı[482]. Bölgeyi kontrolüne alanRüknüddevle Muharrem 334/955’de Rey’e döndü.

Büveyhîlerin kuzeye yaptıkları harekat ve Veşmgir’in Horasan’a gelmesi,Sâmânîlerin Rey üzerine yapacakları yeni bir seferin habercisi idi. Nitekim,Bekr b. Malik, bunun hemen akabinde Sâmânî ordusuyla birlikte Nisabur’dan

Page 151: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

çıkarak Dîh-i Azadvar[483] köyünde karargah kurarak Büveyhîler üzerineyapılacak seferin hazırlıklarına girişti. Hazırlıklar devam ederken ordu ilerigelenleri Bekr b. Malik’e, ulufe miktarının azaldığını ve askere hiçbir şeyverilmediğini söyleyip, savaşmaya pek istekli olmadıklarını bildirdiler.Uyarıları dikkate alan Bekr b. Malik, durumu bir mektupla I. Abdülmelik’ebildirerek, gerekli malzeme ve paranın gönderilmesini istedi. I. Abdülmelikistenilenleri Muhammed b. Tuğyan ile birlikte gönderdi[484]. Bununla dayetinmeyerek yeni takviye birliklerini yola çıkardı. Buhara’dan gelenmalzeme ve takviyelerle iyice güçlenen Sâmânî ordusu harekete geçti. ÜnlüDeylemli kumandan Mâkân b. Kakî’nin oğlu Muhammed de, Sâmânîordusunda bulunuyordu. Rüknüddevle ise, bir kere daha Bağdat’da bulunankardeşi Muizüddevle’ye haber göndererek yardımcı kuvvetler göndermesiniistemişti. Muizüddevle, ağabeyinden gelen yardım çağrısı üzerine daha önceolduğu gibi Hâcib Sebüktegin’i güçlü bir orduyla Rey’e gönderdi[485]. Buarada, Muhammed b. Mâkân komutasında Sâmânî ordusundan ayrılankuvvetli bir birlik İsfahan üzerine sevk edilmişti. Bekr b. Malik,Rüknüddevle’nin buradaki hazinelerini ve haremini ele geçirmek istiyordu.Bu sayede orduyu malî açıdan biraz olsun rahatlatmak ve Rüknüddevle’yigüç durumda bırakmak istemiş olmalıdır. Sâmânî birliklerinin hedefi halinegelen İsfahan şehri, Rüknüd-devle’nin oğlu Ebû Mansur Büveyh tarafındanidare ediliyordu. Ebû Mansur şehirde tutunamayacağını anlayarak babasınınhazineleri ve haremini yanına alıp Han-Lencan’a çekildi. Savaşmadanİsfahan’a giren Sâmânî birlikleri, burada fazla beklemeden Ebû Mansur’unüzerine yürüdüler. Yolda Ebû Mansur’un yardımına yetişmiş olanRüknüddevle’nin veziri İbn el-Amid’in idaresindeki kuvvetlerle karşılaştılar.Yapılan mücadelenin başlarında Büveyhîler yenilerek geri çekilmek zorundakaldılar. Sâmânî birlikleri ise, onların geride bıraktıklarını yağmalıyorlardı.Cereyan eden olaylar İbn el-Amid’in ağzından İbn Miskeveyh’de şöyleaktarılmaktadır “Adamlarım dağılmış, Tek başıma kalmıştım.

Efendim Rüknüddevle’nin yanına dönmek istedim. Fakat kendi kendime –ona hangi yüzle döneyim – diye düşündüm. Çünkü, onun çoluk çocuğunu,mallarını ve topraklarını düşmana teslim etmiş, tek başıma kurtulmuştum.Bunun ne önemi vardı. O zaman ölüm bana çok daha kolay geldi. Olduğumyerde durdum. İbn Mâkân’ın askerleri, karargahımı ve mallarımızıyağmalayıp duruyorlardı[486]”.

Sâmânî birliklerinin yağması devam ederken, dağılmış olan Büveyhî

Page 152: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

askerleri İbn el-Amid’in yanında toplanmaya başlamışlardı. Ardından,Sâmânîlerin üzerine bir kere daha hücum ettiler. Bu saldırı karşısında şaşıranve yağmaya dalmış Sâmânî birlikleri mağlup olarak geri çekildiler.

Sâmânî askerlerinden bir kısmı öldürüldü, bir kısmı da esir edildi. Esirlerarasında Muhammed b. Mâkân da bulunuyordu. Daha sonra İsfahan’ayürüyen İbn el-Amid’in şehirdeki Sâmânî birliklerini kovmasıyla bölgededurum eski haline döndü.

Diğer taraftan Rey’de bulunan Rüknüdevle, devam eden savaşa rağmenbarış için sürekli Bekr b. Malik’e elçiler gönderiyordu. Neticede Bekr b.Malik yıllık 200.000 dinar vergi ve hediyeler verilmesi, buna karşılık Rey veCibal’in Büveyhîlerin elinde kalması koşuluyla barışa razı oldu. AyrıcaRüknüddevle, Veşmgir’e karşı herhangi bir tacizkâr harekettebulunmayacaktı[487].

Anlaşmanın sonrasında Abbasî halifesi de, Sâmânî hükümdarına, Horasanhakimiyet menşuru ve bayrak gönderdi[488].

Aynı dönem içinde Rey’de ikamet etmekte olan Ebû Ali b. Muhtac, çıkanbir veba salgını sırasında hayatını kaybetmiş (Receb 334/Ekim-Kasım 955)ve cenazesi Çağaniyan’a götürülerek, burada defnedilmişti[489]. Ebû Ali b.Muhtac, Sâmânîlerin ilk dönmelerinden itibaren Sâmanîler Devletibünyesinde önemli görevler üstlenen Muhtacoğulları ailesinin son önemliüyesi idi. Ölümüyle birlikte ailenin devletin siyasetinde herhangi bir tesir veetkisi kalmamıştır. Onların bıraktığı bu pozisyon ise, kısa sürede Simcûrîlertarafından devralınacaktır.

C) Sâmânî Sarayındaki Nüfuz Mücadelesi

Sâmânîler Devleti’nin çöküşünde rol oynayan en büyük etkenlerden biridevlete bağlı kumandanların çıkardıkları isyanlar, devlet ve hükümdarlarüzerinde birbirleriyle giriştikleri çıkar mücadeleleridir. Hükümdarların gençhatta çocuk denecek yaşta başa geçmelerinden dolayı idare yetki ve güçlerison derece kısıtlı idi. Dolayısıyla kumandanlar arasında, bunları kendi nüfuzualtına almak üzere kıyasıya bir mücadele yaşanmaktaydı. Sâmânîhükümdarlarının zaman zaman izledikleri yanlış politikalar da bu çöküşsürecini hızlandırmaktaydı.

Page 153: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Uzun ve hiçbir kazanç getirmeyen seferlerin devletin maliyesi ve askerüzerinde ortaya çıkadığı olumsuz tesirler ve bunlara köklü bir çözümgetirilmemesi, baştaki hükümdarın güç ve prestijini azalttığı ölçüde,kumandanların etki ve gücünü arttırmaktaydı. I. Nuh döneminde, Ebû Ali b.Muhtac’ın çıkardığı isyan ve vezir Ebu’l-Fazl Sülemî’nin öldürülmesi bununen çarpıcı örneklerindendir.

Yukarıda söylediğimiz gibi, I. Nuh ölümünden önce, kendisinden sonrakimin tahta geçeceği hususunda oğulları arasında bir sıra belirlemişti.İçlerinden Abdülmelik’i kendisinden sonra veliaht tayin etmişti. Mansur veNasr da, Abdülmelik’den sonra sırayla başa geçeceklerdi. Ayrıca, henüzküçük yaştaoldukları için bunların her birine işlerinde yardımcı olmaları için,kumandanlar arasından birer Hâcib tayin etmişti[490]. Ayrıca, I. Nuh’unkendisinden önce veliaht tayin edilen ağabeyi İsmail’in hâcibiyle yaşadığısürtüşme de unutulmamalıdır.

I. Abdülmelik’in saltanatı ise, nüfuz mücadelelerinin had safhaya ulaştığıve artık kontrolün tamamıyla emîr ve kumandanların eline geçtiği birdönemdir. I. Abdülmelik, babasının ölümünden sonra devletin başına geçtiğisırada on yaşındaydı. Onun yerine işleri vezir tayin ettiği Ebû MansurMuhammed b. Uzeyr idare etmekteydi. Devlet içindeki en önemligörevlerden biri olan Horasan valiliği görevi ise, daha önce bahsedildiğiüzere Ebû Said Bekr b. Malik el-Ferganî’ye verilmişti. Yeni vali, Büveyhîlerile olan mücadeleyi lehte bir anlaşmayla sonuçlandırmasına rağmen, Horasanordusunda uzun süredir güçlü bir şekilde kendisini hissettiren malîproblemlere köklü bir çözüm getirememişti. Ayrıca, ordunun isteklerinihafife almakla ve ordu mensuplarına kötü davranmakla suçlanıyordu[491].Merkezde, devlet idaresi ile ilgili bütün işler, Abdülmelik’in tahtageçmesinden kısa bir süre sonra Hâcibü’l-hüccablık görevini yürüten Alp-Tegin[492] adlı bir Türk kumandanının eline geçmişti. I. Nuh döneminde bugöreve getirilen Alp-Tegin, I. Abdülmelik üzerinde büyük bir nüfuza sahipolmuştu.

Horasan valisi Bekr b. Malik kendisinden şikayetçi olan bazı komutanların,Buhara’ya gelerek bu rahatsızlıklarını dile getirmeleri üzerine, merkezeçağrıldı. Bekr, Ramazan 345/Aralık 956’de Buhara’ya geldi. Yanında 37kumandanını da getirmişti[493]. Bekr b. Malik’e hil’atler giydirildi.Beraberinde getirdiği komutanlar ise geri gönderildi. Bekr b. Malik, I.

Page 154: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Abdülmelik’in huzuruna çıkmak üzere saraya giderken Fetegin el-Hazinedâronun sağında, Alp-Tegin el-Hâcib ise solunda yer almışlardı. Saray kapısınageldikleri sırada sesini yükselttiği bahanesiyle Alp-Tegin el-Hâcib, onu yeredüşürdü. Ardından, harbe ve kılıçlarla vurarak Bekr b. Malik’i öldürdüler[494].

Bekr b. Malik’in öldürülmesi bir bakıma Sâmânîler Devleti içindeMuhtacoğullarının tasviyesiyle büyük bir darbe yiyen askerî ve siyasîalandaki İran nüfuzunun tamamıyla ortadan kalkması anlamına geliyordu.Bekr b. Malik’in saf dışı bırakılması Alp-Tegin siyasî arenadaki gücü daha daartmış oldu. Vezir Ebû Mansur Muhammed b. Uzeyr’in azledilerek yerineEbû Cafer b. Muhammed b. el-Hüseyin el-Utbî’nin getirilmesini sağladı[495].Horasan valiliği görevi ise Ebu’l-Hasan Muhammed b. Simcûr’a verildi(Ramazan 345/Aralık 956-Ocak 957). Valilik menşuru ve sancak Alp-Tegin’in oğlu İbrahim vasıtasıyla kendisine gönderildi[496]. Ancak, Ebu’l-Hasan’ın görevini suistimal edip halka kötü davranması, görevindenazledilmesine sebeb oldu (Rebiülahir 349/Haziran 960). Yerine Ebû Mansurb. Muhammed b. Abdürrezzak tayin edildi[497]. Yeni Horasan valisine hil’atve sancağı Ebû Nasr Mansur b. Baykara tarafından getirildi[498]. Barthold, busırada Alp-Tegin’in hâciblik görevinden azledildiğini düşünmektedir[499].Ancak, kaynaklarda bunu teyid eden herhangi bir bilgi yoktur. İbnAbdürrezzak, görevi sırasında gayet iyi bir yönetim gösterdi. Öte yandanmerkezde, Alp-Tegin’in siyasî nüfuzu gün geçtikçe artmaktaydı. Alp-Tegin,I. Abdülmelik’i ikna ederek el-Utbî’nin görevinden azledilmesini sağladı.Onun yerine, Ebû Mansur Yusuf b. İshak vezir tayin edildi[500]. Bu zat dagörevinde uzun bir süre kalamadı. Alp-Tegin’in etkisiyle azledilerek yeriniEbû Ali el-Bel’âmî’ye bıraktı[501]. Vezaret makamına Alp-Tegin sayesindegelmiş olan el-Bel’âmî tamamıyla onun istekleri doğrultusunda hareketediyordu. Artık, Sâmânîler Devleti içinde Alp-Tegin’in nüfuzu doruknoktasına ulaşmıştı. Ancak, I. Abdülmelik, onun devlet üzerindeki etkisininileride kendisi için tehlikeli olacağının farkına varmıştı. Bu nedenle, onubertaraf etmek hiç değilse merkezden uzaklaştırmanın çarelerini aramayabaşladı. İlk olarak, Türk kumandanlardan Nectegin’i (İnanç Tegin)öldürttü[502]. Ancak bu hareket tam manasıyla ters etki yaptı. Horasan’dakarışıklıklar çıktı. Alp-Tegin’e karşı güç kullanarak bir yere varamayacağınıanlayan I. Abdülmelik yeni bir strateji izlemeye başladı. Alp-Tegin’e Belhşehri valiliğini vererek bu şehre gitmesini emretti. Ancak, Alp-Tegin

Page 155: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

kendisinin Hâcibü’l-Hüccab olduğunu ve dolayısıyla amillik gibi daha aşağıbir görevi kabul edemeyeceğini hükümdara bildirdi. Alp-Tegin’i Buhara’danuzaklaştırmak konusunda kararlı görünen Sâmânî hükümdarı bu kez, onaHorasan valiliği görevi verdi[503]. Daha önce bu görevi yürüten Muhammedb. Abdürrezzak ise, iktası Tûs’a çekildi (Zilhicce 349/Ocak-Şubat 961). Alp-Tegin, yeni görevine rağmen vezir Ebû Ali el-Bel’âmî vasıtasıyla merkezleolan bağlantısını sürdürmeye devam etti..

D) I. Abdülmelik’in Ölümü

I. Abdülmelik, Alp-Tegin’in Horasan valiliğine tayini ile biraz olsun rahathareket etme imkanı bulmuştu. Ancak, çok geçmeden 11 Şevval 350/23Kasım 961 tarihinde Buhara meydanında çevgan oynarken attan düşereköldü�. I. Abdülmelik’in ölümü üzerine Buhara’da karışıklıklar çıktı.Gulâmlar, hükümdarın sarayını yağmalayarak tahrip ettiler[504].

Yedi yıl Sâmânîler Devleti’ni idare eden I. Abdülmelik devrindekumandanlar arasında kıyasıya bir nüfuz mücadelesinin cereyan ettiğinigörmekteyiz. Bu ise, hükümdarın gücünün yıpranmaktan öte artık tamamensıfırlanmaya başladığının bir göstergesi olarak kabul edilebilir. Ancak, bütünbunların aksine el-Makdisî “Sâmânîler içinde Abdülmelik gibisi yoktu”diyerek, onun devrini övmektedir[505]. Aynı tabirleri Mirhond’un eserinde degörmek mümkündür[506]. Fakat devrin siyasî olayları, el-Makdisî veMirhond’un görüşlerini yalanlar niteliktedir. Belki de gençliğinin vetecrübesizliğinin getirdiği dezevantaj ve Alp-Tegin gibi kudretli birkumandanın gölgesinde kalması, I. Abdül-melik’in tam manasıyla devletindizginlerine elinde tutmasını engellemiştir.

I. Abdülmelik, Ebu’l-Fevaris künyesiyle anılırdı[507]. Ölümünden sonra ise,ona el-Reşid lakabı verilmiştir[508].

Page 156: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

IX) I. Mansur B. Nuh Dönemi

Page 157: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

(961-976)

I. Abdülmelik’in ansızın ölümü, Sâmânîler Devleti bünyesinde tahta kimingeçeceği konusunda yeni bir kaosun doğmasına neden oldu. Gerçekte, I.Nuh’un daha önceden yapmış olduğu düzenlemeyle tahta geçiş sırası belli birdüzene konulmuştu. Buna göre I. Abdülmelik’den sonra I. Nuh’un diğer oğluMansur’un tahta geçmesi gerekiyordu. Ancak durum umulandan biraz dahafarklı gelişti. I. Abdülmelik’in ölümünün hemen ardından vezir Ebû Ali el-Bel’âmî, merkezdeki gelişmleri Horasan valisi Alp-Tegin’e bildirmişti. Buzatın, I. Abdülmelik dönemindeki faaliyetlerinden ve devlet içinde sahipolduğu nüfuzdan yukarıda bahsedildi. Vezir mektubunda, ölen hükümdarınyerine kimin tahta çıkarılmasının uygun olacağını soruyordu. Alp-Tegin,cevabında ölen hükümdarın oğlunun hükümdarlık için daha münasipolduğunu bildirdi[509]. Böylece Alp-Tegin, I. Nuh’un vasiyetine ters düşen bukararıyla devlet üzerindeki etkisini sürdürmek arzusunu göstermiş oluyordu.Alp-Tegin’den aldığı direktifler doğrultusunda hareket eden vezir Ebû Ali el-Bel’âmî, I. Abdülmelik’in oğlu Nasr’ı tahta çıkarttı. Ancak alınan karardan,ağabeyinden sonra tahta çıkması beklenen Mansur’un hâcibi Fâik el-Hassa’nın da aralarında bulunduğu diğer kumandanlar memnun olmadılar.Bunlar aralarında anlaşarak, Nasr’ın tahta çıkarılmasından bir gün sonra[510],I. Nuh’un vasiyetine uygun olarak Mansur’u devletin başına getirdiler.Böylece, Sâmânîler Devleti’nin son dönemlerinde gelişen olaylara damgasınıvuran şahsiyetlerden biri olan Fâik el-Hassa siyaset sahnesine çıkmışoluyordu. Bu defa vezir Ebû Ali el-Bel’âmî, onlara karşı zayıf kaldığınıanlamıştı. Hamisi Alp-Tegin, uzakta Horasan’da idi. Dolayısıyla, Alp-Tegin’e karşı meydana getirilmiş yeni oluşumun saflarına katılmanın kendisiiçin daha hayırlı olacağı düşüncesiyle Mansur’un tarafına geçti. Böylelikle,Mansur’un, Sâmânî tahtına geçmesi merkezde herkes tarafından kabulgörmüş oluyordu. Alp-Tegin ise, bunu kabul etmeye pek taraftar değildi.Kendi adayı Nasr’ı Sâmânîlerin başına geçirmek üzere hazırlıklara girişti.

A) Horasan Valisi Alp-Tegin İsyanı ve Gazneliler

Page 158: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Devleti’nin Temellerinin Atılması

I. Mansur’un başa geçmesi, Alp-Tegin’in devlet üzerindeki nüfuzunutehlikeye düşürmüştü. Ayrıca, I. Abdülmelik’in oğlu Nasr’ı tahta adaygösterdiği için yeni hükümdarın kendisi hakkında pek iyimser olmayacağınıdüşünüyordu. Bunda da, haksız sayılmazdı. Zira, merkezde I. Mansur’unyakın çevresi onu, Alp-Tegin’e karşı kışkırtmaya başlamışlardı[511].

Alp-Tegin durumu yeniden kendi lehine çevirmek üzere, Nasr’ı zorla tahtaçıkarmaya karar verdi. İlk iş olarak kendisinden önce Horasan valiliğigörevini yürütmüş olan ve bölgedeki en ciddi rakibi Muhammed b.Abdürrezzak ile anlaşmak ve Buhara’ya karşı harekete geçmeden öncearkasını güven altına almak istedi. Alp-Tegin’in elçileri Tûs’da bulunanMuhammed b. Abdürrezzak’ın yanına gittiler. Ancak görüşmeler başladığısırada merkezden gelen elçiler de, İbn Abdürrezzak’ın yanına ulaştılar. I.Mansur’un emriyle, Alp-Tegin’in Horasan valiliğinden azledildiğini veyerine kendisinin tayin edildiğini bildirdiler. Ayrıca menşurda “Alp-Tegin’in,Buhara üzerine yürüyeceğini, dolayısıyla İbn Abdürrezzak’ın gafil olmaması,onunla savaşması emrolu-nuyordu[512]. Bunun üzerine Muhammed b.Abdürrezzak derhal Alp-Tegin ile yaptığı görüşmeleri durdurdu. Artık,durum bütünüyle Alp-Tegin’in aleyhine dönmüştü. Buhara’da, kendisinekarşı Fâik el-Hassa liderliğinde oluşan rakip parti, ondan daha önce hareketeetmiş ve kendisini yeni hükümdarın gözünden düşürmeyi başarmışlardı. İkiateş arasında kalan Alp-Tegin için, düşündüklerini gerçekleştirmek üzeresüratle harekete geçerek Buhara üzerine yürümekten başka bir çözüm yolukalmamıştı. Zilkade 350/Aralık 961-Ocak 962’de Nisabur’dan ayrıldı. I.Mansur tarafından Horasan valiliğine getirilmiş olan Muhammed b.Abdürrezzak, onun hemen ardından harekete geçti. Nisabur’a bağlı Taberanve Nukan’ı işgal ettikten sonra Alp-Tegin’i takibe başladı. Alp-Tegin,Ceyhun kıyılarına ulaşarak karargah kurduğu sırada, ordusunda bulunankumandanlara, Buhara’daki hükümdar, vezir ve vekildâr adıyla, onun birgasıp olduğuna dair mektuplar gönderilmişti[513]. Olanları haber alan Alp-Tegin tüm aleyhte şartların yanında bir de kendisine bağlı kumandanlarınisyan etmeleri riskiyle karşı karşıya idi. Ordusunda çıkabilecek olası bir isyanihtimaline rağmen Buhara üzerine yürümesi tehlikeli olabilirdi. İşte bu

Page 159: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

noktada, artık Nasr’ı başa geçirmek konusunda herhangi bir başarı imkanıkalmadığını anlayan Alp-Tegin daha farklı bir yol izlemeye karar verdi.Horasan’da kalması geleceği açısından tehlikeliydi. O halde kendisine yenibir hareket sahası bulması gerekiyordu. Batı bölgeleri, Fars, KirmanBüveyhîlerin elinde idi. Buralarda herhangi bir şekilde hakimiyet kurabilmesizordu. Ancak, güneyde Gazne şehri bu sırada pek de güçlü olmayan mahallibir hanedanın elinde bulunuyordu. Ele geçirilmesi diğer yerlere nazaran dahakolaydı. Ayrıca Gazne’den, gayri müslim Hindistan topraklarına yapacağısefer ve akınlarda elde edeceği zengin ganimetlerle rahatlıkla güçlenebilirdi.Gerek bu zenginliklerin cazibesi ve gerekse gaza amacıyla yanına gelecekolan insanlar vasıtasıyla asker ihtiyacı da fazlasıyla karşılanabilirdi.

Alp-Tegin düşüncelerini ordusunda bulunan kumandanlara açarak geridönüp tekrar Sâmânîlerin hizmetine girmek yada kendisiyle gelmekkonusundaki kararlarında serbest bıraktı[514]. Kumandanlardan bir grupBuhara’ya geri dönmek taraftarıydı. Alp-Tegin, Şeref Muhammed el-Erzanîliderliğindeki bu gruba Buhara’ya geri dönmeleri için izin verdi. Kendisi ise3.000 kişiyle Gazne’ye yöneldi[515]. Alp-Tegin’in güneye yöneldiği haberinialan I. Mansur derhal dayısının kumanda ettiği[516] 15.000 kişilik bir kuvveti,onun arkasından gönderdi. Sâmânî ordusu Belh civarında Alp-Tegin veyanındakilere yetişti. Bu bölgede konaklamış olan Alp-Tegin, gaza etmekisteyen kimselerin kendisine katılması hususunda etrafa haber göndermiş vekatılımları beklemek üzere birkaç ay Belh şehrinde kalmaya karar vermişti.Sâmânî ordusunun yaklaşması üzerine Belh’den çıkarak Hulm’a[517] gidenyol üzerinde bulunan Hulm geçitlerinde, beraberindeki kuvvetleri savaşdüzenine soktu. Yanında 2.200 gulâmı ve gaza için gelen 800 atlı vardı[518].Görüldüğü gibi bu sayı Alp-Tegin’in güneye inme kararını aldıktan sonrayanında kalan kuvvetlerin sayısıyla eşittir. Muhtemelen Sâmânî ordususüratle hareket ederek, Alp-Tegin’e yeni katılımlar olmadan evvel onayetişmiş olmalıdır. Kaynakta gaza için ona katılan 800 kişidenbahsedilmektedir ki, bunların Sâmânî ordusundan kendisine katılanlar olmasıihtimali yüksektir.

Alp-Tegin ve beraberindekilere yetişen Sâmânî kuvvetleri geçidin önünegelerek burada karargah kurdular. Bu şekilde iki ay geçti. Bu süre zarfındaSâmânî karargahına saldıran Sebüktegin idaresindeki bir kısım kuvvetler,onlara bir hayli zayiat verdirdi. Uzayıp giden mücadeleyi sonuçlandırmak

Page 160: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

isteyen Alp-Tegin yeni bir plan yaptı.

Gece yarısı geçidin içinde bulunan karagahını kaldırarak oradan ayrıldı.Ancak Sebüktegin ve Doğan adlı kumandanları idaresindeki 1.000’er kişidenoluşan iki birliği geçidin iki tarafında pusuya yatırdı. Ertesi gün, Alp-Tegin’in geçidi bıraktığını anlayan Sâmânî ordusu, ona yetişmek için geçidegirdi. Sâmânî kuvvetlerinin yarısı geçide girdiği sırada pusudaki kuvvetler,bunların üzerine saldırdı. Alp-Tegin de geri dönerek saldırıya geçti.Beklenmedik bu saldırı karşısında şaşıran Sâmânî ordusu bozguna uğradı.Sâmânî karargahına giren Alp-Tegin’in askerleri at, silah, deve, altın, gümüş,ipek, köle v.s. ne buldularsa aldılar. Çadır ve halı gibi eşyaları bırakıp geridöndüler. Belh köylüleri bir ay süreyle Sâmânî ordugahından kumaş taşıdılar.Sâmânî ordusunun kaybı yaralılar dışında 4.750 kişiydi (Rebiülevvel351/Nisan 962)[519]. Galibiyetin ardından Alp-Tegin, Gazne üzerine yürüdü.Şehir yerel bir hanedan olan Leviklerden Ebû Bekr Levik tarafından idareediliyordu. Alp-Tegin hemen Gazne’yi muhasara altına aldı. Dört ay sürenmücadelenin sonucunda şehir Alp-Tegin’in eline geçti (13 Zilhicce 351/12Ocak 963)[520]. Bu aynı zamanda Gazneliler Devleti’nin tarih sahnesineçıkmasının ilk adımı idi.

Sâmânî hükümdarı I. Mansur çok geçmeden, Hulm geçitlerinde uğranılanmağlubiyetin intikamını almak için Ebû Cafer adlı bir kumandanınınidaresinde 25.000 kişilik yeni bir ordu hazırladı. Alp-Tegin’in üzerine sevkedilen bu kuvvet, onun Gazne’yi ele geçirmesinin hemen ardından bölgeyeulaştı. Bu sırada Gazne’deki hakimiyetini sağlamlaştırmakla uğraşan Alp-Tegin, Sâmânî ordusunu şehir yakınlarında karşıladı. Kısa süren bir savaşınardından Sâmânî kuvvetleri mağlup edildi. Ebû Cafer perişan bir haldeBuhara’ya geri döndü. Sâmânîlerin geride bıraktıkları her şey Alp-Tegin’ineline geçti[521]. Sâmânî ordusunun Gazne’nin alınmasından hemen sonrabölgeye gelmesi göz önüne alındığında bu savaş 351/963 senesi içindegerçekleşmiş olmalıdır. I. Mansur, Sâmânî ordusunun aldığı son mağlubiyetleAlp-Tegin’i güç kullanarak bertaraf edemeyeceğini anlamıştı. Politikasınıdeğiştirerek aradaki buzları eritmek için ele geçirdiği yerlerin idaresini onaverdiğini belirten bir fermanı Alp-Tegin’e gönderdi[522]. Böylelikle Sâmânîhükümdarı, onun gücünü ve kurduğu yeni devletin varlığını da kabullenmişoluyordu. Kaynaklar bundan sonra iki taraf arasında Alp-Tegin’in 20 Şaban352/13 Eylül 963 tarihindeki ölümüne kadar herhangi bir olaydanbahsetmezler. Ancak, Alp-Tegin’in ölümü bir takım yeni gelişmelerin ortaya

Page 161: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

çıkmasına neden oldu. Zira yerine geçen oğlu Ebû İshak İbrahim babasıkadar güçlü bir idareci değildi. Bu durumdan faydalanan şehrin eski hakimiEbû Bekir Levik[523] yeniden Gazne üzerine yürümüştü (353/964). Ona karşıdirenemeyen Ebû İshak İbrahim, Buhara’ya giderek I. Mansur’dan yardımistemek zorunda kaldı. Sâmânî hükümdarı, onun bu isteğine olumlukarşılayarak emrine güçlü bir ordu verdi. Yanındaki kuvvetlerle Gazne’yedönen Ebû İshak İbrahim, şehirde yeniden hakimiyetini kurmaya muvaffakoldu[524]. Ebû İshak İbrahim’in, Sâmânîlerden yardım istemekle onlarıntabiiyetine girmeyi kabullendiği aşikardır. Dolayısıyla Ebû İshak’ın Gazne’yiyeniden ele geçirmesi, bir yerde bölgenin Sâmânîlerin yüksek hakimiyetinegirmesi anlamına geliyordu. Gazneliler tarafından basılan sikkeler de bunudoğrulamaktadır. Ebû İshak İbrahim ve ondan sonra başa geçen Bilge Teginadına basılan sikkelerde Sâmânî hükümdarı I. Mansur’un adına rastlanır[525].364/975’den sonra başa geçen Böri Tegin’e ait paralarda ise I. Mansur’unismine rastlanmaz. Bunun nedeni, Sâmânîlerin aşağıda bahsedeceğimizbölgeye yaptıkları sefer ve Böri Tegin’in çok kısa süre başta kalmasıgösterilebilir. Sâmânîler, Alp-Tegin döneminde Gaznelilere karşıkaybettikleri prestijlerini bu olayla geçici bir süre de olsa yeniden kazanmışoldular.

I. Mansur’un zamanında iki taraf arasında gerçekleşen son münasebet,Sâmânî hükümdarına yakın kumandanlardan biri olan Fâik el-Hassa’nınteşvikiyle Gazne’ye düzenlenen seferdir. Bu sırada Ebû İshak İbrahim ölmüşve yerine Bilge Tegin Gazne hükümdarı olmuştu. Gazneliler Devleti, Ebûİshak İbrahim zamanında Sâmânîlere tabi olduğuna göre seferin hangisebeblerle yapıldığı sorusu ön plana çıkmaktadır. Seferi anlatan Şebankareî,Fâik el-Hassa’nın Gazne’de bağımsız bırakılmış bir Türk grubunun varlığınaşiddetle karşı çıktığı için Gazne üzerine bir ordu gönderilmesini teşvikettiğini belirtir[526]. Olaylara bu açıdan bakıldığında Fâik el-Hassa’nınSâmânîler Devleti siyasî bünyesinde bir hayli önem ve nüfuz kazanmayabaşladığını görürüz. Alp-Tegin’in, I. Abdülmelik devrinde icra ettiği siyasînüfuzun bir benzerini Fâik de, I. Mansur üzerinde kurmaya çalışmıştır. Zira,taraflar arasında herhangi bir sürtüşme olmaksızın, böyle bir hareketegirişilmesi Fâik’in bu çabasına işaret etmektedir. Ancak, Gazne önlerinegelen Sâmânî ordusu, Bilge Tegin tarafından tarafından bir kere daha mağlupedilince Sâmânîler, Gazne’yi ele geçirmek yolundaki çabalarına son vermekzorunda kaldılar.

Page 162: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Alp-Tegin’in, Sâmânîlere isyan etmesinden Gazne’nin alınması içindüzenlenen son sefere kadarki gelişmelere bakıldığında şu sonuçları çıkarmakmümkündür.

Menfi sonuçlarına rağmen Alp-Tegin’in devlet üzerindeki nüfuzukırılmıştır.Alp-Tegin’in güneye yönelmesinden itibaren, üzerine gönderilenSâmânî ordularını birbiri ardına mağlup etmesi, Sâmânîlerin prestijlerinioldukça sarsmıştır. Zira Alp-Tegin’in, Sâmânîler Devleti bünyesinde birkumandan olduğu unutulmamalıdır. Sâmânîler artık kendi bünyesindençıkan bir kumandanla dahi başa çıkamamaktadır.Ebû İshak İbrahim döneminde Gaznelilere yapılan yardım veGaznelilerin, Sâmânîlere tabi olması durumu bir noktaya kadardüzeltmişse de, Gazne’ye düzenlenen son seferde uğranılan başarısızlık,bunun etkilerini çabucak silmiştir.Gazneliler, Sâmânîlerin güney sınırında taze bir güç olarak ortayaçıkmışlardır. İki taraf arasında Sâmânîlerin aleyhine gelişen bütünolaylara rağmen Gazneliler ileride de görüleceği üzere bu devletinömrünü kısa bir süre daha uzatan unsur olacaklardır.

B) Sistan Olayları

Bilindiği gibi Saffarîlerin hakimiyetindeki Sistan, Ahmed b. İsmaildöneminde (907-914) yapılan iki seferle Sâmânî topraklarına katılmıştı.Ancak, Ahmed’in 914 senesinde gulâmları tarafından öldürülmesi ve çocukyaştaki oğlu II. Nasr’ın tahta çıkarılması Sâmânîler Devleti içindekarışıklıklar çıkmasına neden olmuştu. Devlet, kumandanların ve tahtiddiacılarının çıkardığı isyanlar nedeniyle oldukça ciddi bir kaosun içinedüşmüştü. Sistan halkı ise, bundan Sâmânîlerin egemenliğinden çıkmakhususunda faydalandı. Bu eyalette bulunan Simcûr el-Devâtî komutasındakiSâmânî ordusunda çıkan anlaşmazlıklar da Sistan’ın Sâmânîlerden ayrılmasürecini kolaylaştırmış ve Sâmânî ordusu aynı yıl içinde (301/914) bölgeyiterk etmek zorunda kalmıştı[527]. Bundan sonraki birkaç yıl içinde Sistan birçok kez el değiştirdi. Nihayetinde, Saffarî hanedanından Ebû Cafer Ahmed b.Muhammed, bölgede yeniden Saffarîlerin hakimiyetini tesis etmeyemuvaffak oldu (311/923). Ebû Cafer Ahmed’in 352/963 senesinde gulâmları(memlukları) tarafından öldürülmesi üzerine yerine oğlu Halef geçti[528].

Page 163: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Halef’in 353/963 senesinde Mekke’ye hacca gitmesi Sistan’da durumunyeniden karışmasına sebep oldu. Zira, Halef hacca gitmeden akrabalarındanEbu’l-Hüseyin Tahir b. Ali’yi şehirde yerine vekil bırakmıştı. Târih-i Sistan’agöre Ebu’l-Hüseyin Tahir daha önceleri Sâmânîlerin Horasan ordusundagörev yapmış ve onların takdirini kazanmıştı[529]. Sistan’a dönüşünde,dönemin Sâmânî hükümdarı I. Abdülmelik, Sistan hakimi Ebû CaferAhmed’e bir mektup yazarak, onun Farah valiliğine tayin edilmesiniistemişti. Ebû Cafer de, Sâmânî hükümdarının bu arzusuna uyarak, Tahir’iadı geçen şehrin valiliğine getirmişti. Buradan da anlaşıldığına göre Sistan’ın,Sâmânîlere olan bağlılığı şeklen de olsa devam etmekteydi.

Tahir b. Ali, Halef b. Ahmed’in hacca gitmesinden sonra kendi çıkarlarıdoğrultusunda hareket etmeye başlamış ve kısa sürede bütün kontrolü elinegeçirmişti. Halef b. Ahmed, Sistan’a döndüğünde herşeyin aleyhine dönmüşolduğunu gördü. Ancak, peşinen bunu kabullenmeye niyetli değildi.Buhara’ya giderek Sâmânî hükümdarı I. Mansur’dan yardım istedi. I.Mansur, onu çok iyi karşılayıp ikramlarda bulundu ve askerî yardımdabulunmaya söz verdi. Sâmânî hükümdarının yardım vaadini hayatageçirmesinin ardından Halef, güçlü bir Sâmânî ordusuyla beraber Buhara’dançıkarak Sistan’a yöneldi. Tahir ise, o ve beraberindeki Sâmânî ordusuylaçarpışmak yerine İsfizar’a çekilmeyi tercih etti. Halef direnişlekarşılaşmaksızın 12 Receb 358/1 Haziran 969’da Sistan’ın merkezi Zerenc’egirdi. İdareyi ele geçirdi ve hutbeyi kendi adına okutmaya başladı[530]. Fakat,Zerenc’e ele geçirdikten sonra beraberindeki Sâmânî kuvvetlerini gerigönderdiği anlaşılan Halef’in şehirdeki hakimiyeti de uzun sürmedi. İsfizar’açekilmiş olan Tahir b. Ali, Sâmânîlerin bölgeden ayrılmasıyla tekrar hareketegeçti. Motkaran[531] denilen yerde yapılan şiddetli muharebeyi kazanarak,Halef’i Büst’e çekilmeye mecbur etti[532]. Kendisi ise muzaffer bir şekildeSistan’ın merkezi Zerenc’e girdi. Büst’e çekilen Halef b. Ahmed 29 Şaban358/18 Temmuz 969’a kadar burada kaldı. Sonra yeniden Sâmânîlerdenyardım istemek üzere Buhara’ya gitti. Bu sırada Zerenc’de hakimiyet bir kezdaha el değiştiriyordu. Tahir’in 20 Zilkade 359/3 Ekim 970 tarihindekiölümünün ardından idare oğlu Ebû Ahmed Hüseyin’in eline geçmişti.Buhara’ya ulaşan Halef ise, bir kere daha I. Mansur’u, kendisine yardımkonusunda ikna etmeyi başarmıştı. Sâmânî kuvvetleriyle Zerenc önlerinegelen Halef, Hüseyin b. Ahmed’in kumandasındaki kuvvetlerle karşılaştı. 3Cemaziyelahir 360/3 Nisan 971 günü yapılan savaş, Sâmânîlerinde etkisiyle

Page 164: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Halef’in zaferiyle sonuçlandı. Tahir’in ileri gelen kumandanlarından Bars el-Deylemî, Ahmed b. Ebu’l-Feth, Ebû Muhammed, Ebu’l-Ezher ve daha birçok kimse savaş sırasında öldürüldü�. Zerenc’e giren Halef, şehirdekiHüseyin taraftarlarını takibata uğratarak, birçoğunu öldürdü. Şehrin güneydoğusundaki Fars kapısı ve etrafını yağmalatıp, tahrip ettirdi. Hüseyin b.Tahir ise Kûh’a (Kûha) çekildi. Burada dağılan kuvvetlerini yeniden toplayıpdüzenlemeyi başardı. Bir süre sonra elindeki kuvvetlerle Zerenc üzerineyürüdü. 6 Şaban 361/23 Mayıs 972’de Hilmend nehrini[533] geçti. Halef de,rakibini karşılamak için Zerenc’den ayrılmıştı. Ancak, bu defa yapılansavaşta zafer Hüseyin b. Tahir’in tarafında kaldı. Halef b. Ahmed iseCüveyn’e çekildi. Zerenc’de hutbe tekrar Hüseyin’in adına okundu. Şehregirmesinden bir hafta sonra Hüseyin dört filinde bulunduğu güçlü birordunun başında Zerenc’den ayrıldı. Ramhorabad[534] denilen yerde karargahkurdu. Hüseyin’in hedefinin neresi olduğu kesin olmamakla birlikte,muhtemelen, Halef’in üzerine yürümek istemiş olmalıdır. Onun Zerenc’denayrıldığını haber alan Halef de yanındaki 3.000 süvari ve yayadan oluşankuvvetiyle hızlı bir şekilde şehir üzerine yürüdü. Hüseyin’in yokluğundan daistifade ederek ani bir saldırı ile burasını ele geçirmek istiyordu. Ancakolaylar Halef’in düşündüğünden daha farklı şekilde gelişti. Zerenc halkı,tarafından şehre sokulmayan Halef, bunun üzerine Daşhan’da[535] karargahkurdu. Olanları haber alan Hüseyin ise süratle şehre geri döndü. Kaleyegirerek, şehrin kapılarını kapattırdı. Taraftarlarından Abdullah Sabunî de,kale kapılarını tuğla ile ördürdü. Zerenc’i kuşatan Halef, şehri ağır bir baskıaltına aldı (25 Şaban 361/11 Haziran 972). Uzun süren kuşatma esnasındaHüseyin’in askerlerinden pek çoğu hayatını kaybetti. Ağır baskı karşısındabunalan Hüseyin, Sâmânî hükümdarı I. Mansur b. Nuh’a[536] bir mektupyazarak kendisine yardımcı olmasını rica etti. Onun isteğini dikkate alan I.Mansur, Halef’e gönderdiği mektubunda, Hüseyin b. Tahir ve Abdullah el-Sabunî’nin, yanına gelebilmeleri için kuşatmanın kaldırılmasını emretti. Buemre uyan Halef de kuşatmayı kaldırdı. Hüseyin b. Tahir ve Abdullah el-Sabunî zengin hediyelerle Buhara’ya gittiler. Onların ayrılmasıyla Sistan’dakontrol tamamıyla Halef b. Ahmed’in eline geçti[537]. Sâmânîlere tabi olmayısürdüren Halef, ise senelik vergisini ve hediyelerini Buhara’ya göndermeyedevam etti.

C) I. Mansur Devrinde Büveyhîler ile Yapılan Mücadeleler

Page 165: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Sâmânîleri askerî, siyasî ve ekonomik açıdan en çok meşgul eden olaylarınbaşında batıda Büveyhîlere karşı sürdürülen mücadeleler geliyordu. Uzunsüredir devam etmekte olan bu savaşta taraflar birbirlerine kesin bir üstünlüksağlayamamışlardı. Rey üzerinde yoğunlaşan mücadeleler sırasında şehirsürekli olarak Büveyhîler ve Sâmânîler arasında el değiştirmekteydi. Yapılananlaşmalar da uzun süreli olamıyordu. I. Mansur devrine gelindiğinde, ikitaraf arasında Sâmânîlerin eski Horasan valisi Bekr b. Malik el-Ferganî ileBüveyhî emîri Rüknüddevle arasında yapılan barış anlaşması geçerliliğinisürdürmekteydi. I. Mansur, Horasan valiliği görevini Alp-Tegin’in, yukarıdaanlatılan isyanının ardından Muhammed b. Abdürrezzak’a vermişti. Ancak,yeni vali görevini suistimal ederek Horasan şehirlerini yağmalamaya başladı.İlk olarak Merv üzerine yürüdü. Ancak şehirdeki muhafızlar kaleninkapılarını açmadılar.

Merv’e giremeyen İbn Abdürrezzak askerlerini yağma için etrafa dağıttı.Nesa ve Ebiverd’i yağmalattı[538]. Bütün bu yaptıklarından sonra, Sâmânîlertarafından cezalandırılacağını bildiği için Büveyhî emîri Rüknüddevle ilehaberleşmeye başladı. Onu, birlikte Sâmânîlerin müttefiki olan Veşmgir’inelinde bulunan Cürcan üzerine yürümeye teşvik etti. Veşmgir ise ikisiarasında böyle bir anlaşmanın gerçekleşmesi halinde büyük bir tehlike ilekarşı karşıya kalacağını anlamıştı.

Bu nedenle İbn Abdürezzak’ı bertaraf etmek üzere onun doktoru Yuhannael-Tabib ile anlaştı. Doktor, 1.000 dinar karşılığında İbn Abdürrezzak’ı yavaşyavaş zehirleyecekti[539]. Horasan’da bunlar olurken, gelişmeleri haber alan I.Mansur, Muhammed b. Abdürrrezzak’ı görevden alarak, Ebu’l-Hasan el-Simcûrî’yi Horasan valiliğine tayin etmiş (350/961-962) ve ona, İbnAbdürrezzak ile mücadele etme görevi vermişti.

Nisabur’a gelerek görevine başlayan Ebu’l-Hasan el-Simcûrî, daha öncekivaliliğinin aksine gayet iyi bir yönetim gösterdi. Halka iyi muamele ettiği gibivergiler konusunda adil davrandı. Alimlerle iyi geçindi. Daha önce yaptığıkötülükleri unutturacak şekilde davranarak idareyi düzene koydu[540]. Şehirdegerekli düzenlemeleri yaptıktan sonra İbn Abdürrezzak’a karşı harekete geçti.Bu sırada İbn Abdürrezzak, Rüknüddevle ile birleşmişti. Ebu’l-Hasan, onlaraNisabur’a bağlı Habuşan’da[541] yetişti. İki taraf arasında şiddetli bir savaşmeydana geldi. Mücadele devam ederken, Veşmgir’in daha önceden İbnAbdürrezzak’a verdirdiği zehir, savaşın gidişatına tesir etmeye ve zehirin

Page 166: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

etkisiyle İbn Abdürrezzak’ın gözleri görmemeye başladı. Onun bu durumuaskerleri arasında panik çıkmasına sebebiyet verdi. Askerler, kendisiniterkettiler. Meydana gelen karmaşa sırasında Ahmed b. Mansur b. Karateginidaresindeki Sâmânî süvarileri, İbn Abdürrezzak’a yetiştiler. İçlerindenSaklabî (Slav, Bulgar) bir gulâm (memluk), onun başını kesti[542]. İbnAbdürrez-zak’ın öldürülmesi Sâmânîlerin zaferini kesinleştirdi. Ebu’l-Hasanel-Simcûrî, Nisabur’a geri döndü.

Muhammed b. Abdürrezzak’ın öldürülmesinin ardından SâmânîlerinHorasan toprakları barış ve sukunete kavuştu. Ebu’l-Hasan beş sene müddetleherhangi bir askerî harekata girişmeksizin Nisabur’da oturdu[543]. Ancaksürekli olarak Büveyhîlerle mücadele halinde olan Veşmgir’in, bir kere dahaSâmânîlerin yardımına müracaat etmesi bu ortamın bozulmasına neden oldu.I. Mansur, Horasan valisi Ebu’l-Hasan’a bir mektup göndererek Veşmgir’eyardım etmesini emretti[544]. Bunun üzerine Nisa-bur’dan ayrılan Ebu’l-Hasan el-Simcûrî, Veşmgir ile birleşerek Büveyhîler üzerine yürüdü.Rüknüddevle, bir kere daha ailenin diğer fertlerinden yardım istemek zorundakalmıştı. Muizüd-devle’nin oğlu İzzüddevle Bahtiyar ve kendi oğluAzudüddevle çabucak yardım kuvvetleri hazırlayarak, ona gönderdiler.Özellikle Azudüddevle, hazırladığı kuvvetlere Horasan üzerine yürümeleriniemretmişti. Zira, sefer nedeniyle Horasan tamamen askerden arınmıştı. Buhaber Sâmânî ordugahına ulaştığında kısa bir duraksama yaşandı. Daha sonraordu yeniden harekete geçerek Damgan’a ulaştı[545]. Rüknüddevle de Sâmânîordusunu karşılamak için Rey’den çıktı.

Sâmânî ordusunun ilerleyişi esnasında Veşmgir bir gün avlanmak üzereordudan ayrıldı. Av sırasında yaraladığı bir yaban domuzunun saldırısınauğrayarak hayatını kaybetti (Muharrem 357/Aralık 967)[546]. Onun zamansızölümü, Rey seferinin neticesiz kalmasına neden oldu. Ebu’l-Hasan el-Simcûrîve Sâmânî ordusu önce Cürcan’a, oradan da Nisabur’a döndü. Dönüşyolculuğu sırasında meydana gelen gelişmeler Sâmânîler açısından yeni birtakım problemlerin doğmasına neden olacaktı.

Veşmgir’in sefer sırasında ölümü üzerine Ziyârî ordusunun ileri gelenleri, osırada ordugahta bulunan oğlu Kâbus’u hükümdar seçerek biat etmişlerdi[547].Horasan valisi Ebu’l-Hasan el-Simcûrî de, onu destekliyordu. Veşmgir’inTaberistan’da bulunan diğer oğlu Bîsutun ise yapılan seçime rıza göstermekniyetinde değildi. Hemen harekete geçerek gerekli tedbirleri almaya başladı.

Page 167: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

İlk iş olarak Taberistan’dan ayrılıp, Cürcan’da bulunan Ebu’l-Hasan el-Simûrî’nin yanına geldi. Bir süre Ebu’l-Hasan’ın yanında kalan Bîsutun, onuKâbus’u desteklemekten vazgeçiremedi. Bunun sonucu, Bîsutun tahtı elegeçirmek için güçlü bir desteğe ihtiyacı olduğunu anladı. Ebu’l-Hasan’dan,Taberistan’a gitmek, oradaki kalelerden hazinelerini alarak maiyetinindurumun düzeltmek ve Rey’e gitmek üzere izin istedi[548]. Bîsutun, Ebu’l-Hasan’dan uzaklaşmak ve yeni müttefikler aramak için böyle bir mazeretiöne sürmüş olmalıdır. Gerdizî tarafından aktarılan başka bir rivayetBîsutun’un geri dönüşünü daha iyi açıklar. Buna göre[549]; Ebu’l Hasan el-Simcûrî, Horasan ordusunun durumunu iyileştirilmesi için merkezden mal vepara talebinde bulunmuştu. I. Mansur cevabî mektubunda malın Bîsutun’danalınması gerektiğini bildirmişti. Bu durum Bîsutun’un Ebu’l-Hasan’ınyanından ayrılması için bir mazeret olmuş ve Bîsutun, malların Taberis-tan’da olduğunu söyleyerek, ordudan ayrılmıştı.

Her iki rivayeti incelediğimizde ikisinin de ortak bir noktada birleştiklerinigörmekteyiz. Muhtemelen Ebu’l-Hasan el-Simcûrî, I. Mansur’a yazdığımektubunda Bîsutun’un tasarrufunda olan bu hazinelerden bahsetmişolmalıdır. Sâmânî hükümdarının cevabı ise, Horasan ordusunun uzun veyorucu seferlerin neticesinde devletin içine düştüğü durumun bir göstergesiolarak kabul edilebilir. Barthold’da aynı noktaya işaret etmektedir[550].

Ebu’l-Hasan’nın yanından ayrıldıktan sonra Bîsutun, Büveyhîlerin Reyemîri Rüknüddevle’nin yanına gitti. Onun desteğini sağlamaya muvaffakoldu. Çok geçmeden de Büveyhîlerin yardımıyla Ziyârî tahtını ele geçirdi.Büveyhîlerin elinde adeta bir oyuncak haline gelen Abbasî halifesi el-Mutî,ona hil’atle birlikte Taberistan, Rûyan, Cürcan ve Salus’un hakimiyetmenşurunu gönderdi ve Zahirüddevle ünvanını verdi[551]. Bunlar olurken,Bîsutun’un emrindeki Ziyârîlerin ileri gelen kumandanlarından Salar b. Şirzilve Şehriyar b. Zerrin-Kâmer, Ebu’l-Hasan’ın yanına geldiler. Onlara iyimuamele eden Ebu’l-Hasan, Salar b. Şirzil’e Beyhak’ı ikta verdi (358/968-969). Salar b. Şirzil valiliği sırasında çok kötü bir yönetim gösterdi. Aynısenenin Zilhicce/Ekim-Kasım ayı içinde Bîsutun ile savaşmak üzereTaberistan’a gönderdi. Ancak onunla yaptığı savaşta öldürüldü�.

Bisutun’un Ziyârî tahtını ele geçirmesiyle, Sâmânîler uzun yıllardırBüveyhîlere karşı sürdürdükleri amansız mücadelelerde sadık müttefikleriZiyârîlerin desteğini kaybetmiş oldular. Bundan sonra Sâmânîlerin, batıda

Page 168: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

takip ettikleri politikayı gözden geçirip, yeni bir hareket tarzı belirlemeleri birzorunluluk haline gelmişti. Ancak, daha önce Sâmânîlerin kendi içbünyesinde ortaya çıkan bir probleme çözüm bulmaları gerekiyordu.Büveyhîler üzerine düzenlenen seferin daha başlamadan sona ermesi veZiyârî tahtında Sâmânîlerin aleyhine gerçekleşen değişiklik Ebu’l-Hasan el-Simcûrî’yi mevkinden etmek isteyen Buhara’daki düşmanları için bulunmazbir fırsattı. Bunlar Kumis, Cürcan, Salus ve Rûyan’ın Ebu’l-Hasan el-Simcûrîyüzünden kaybedildiğini söyleyerek I. Mansur’u, onun aleyhine kışkırmayabaşladılar. I. Mansur, bunların tesiriyle Eş’as b. Muhammed idaresindeki birkuvveti Nesa’ya, Nasr b. Malik’i de Gürgenc’e gönderdi[552]. MuhtemelenBisutun’a karşı bir sefer planlıyordu. Sâmânî hükümdarı bununla dayetinmeyerek Eş’as b. Muhammed’e Nisabur valiliğini vermeyidüşünmekteydi[553]. Buhara’daki gelişmeleri haber alan Ebu’l-Hasan hemenharekete geçerek Buhara’ya geldi. I. Mansur’un nezdinde kaybettiği prestijiniyeniden kazanmak üzere faaliyetlere girişti. Nihayetinde, Sâmânîhükümdarının güvenin yeniden kazanarak görevinde kalmayı başardı. Bununyanısıra Merv vilayetinin idaresi de kendisine verildi[554]. Ebu’l-Hasan el-Simcûrî siyasî alanda rakiplerine karşı kazandığı bu başarının ardındanNisabur’a döndü. Yeniden dış meselelerle ilgilenmeye başladı. Gün geçtikçezayıflamakta olan Sâmânîlerin, Ziyârîlerin de saf değiştirmesinden sonraBüveyhîlere karşı sürdürülen mücadelelerde askerî bir başarı kazanmaolasılığı çok zorlaşmıştı. Ayrıca doğuda giderek güçlenmekte olanKarahanlıların yanısıra güneyde Sistan’da patlak veren ve bir türlü çözümekavuşturulamayan olaylar Sâmânî Devleti’nin geleceği için potansiyel birtehdit durumundaydı. Dolayısıyla, devletin varlığının ortaya koyulacağı buyeni mücadelelere hazırlanmak, Sâmânî ordusunun ve devletin maliyesininbatıdaki savaşlarla daha fazla yıpranmasını önlemek için Büveyhîlerle barışyapılması gerekliliği ortaya çıkmaktaydı. Bütün bunların bilincinde olanEbu’l-Hasan var gücüyle barış için çalışmaya başladı. Onun gayretleri361/971-972 senesinde iki taraf arasında yapılan bir barış anlaşmasıylasonuçlandı. Anlaşmaya göre ;

Rüknüddevle ve oğlu Azudüddevle, I. Mansur b. Nuh’a her yıl için 150bin dinar para ödemeyi kabul ediyorlardı.Azudüddevle’nin kızı ile I. Mansur’un oğlu Nuh evlenecek ve iki tarafarasında akrabalık kurulmuş olacaktı.

Page 169: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Azudüddevle kızını gönderdiği gelin alayı ile birlikte I. Mansur’a çokmiktarda hediye ve mal gönderdi[555]. Anlaşmanın yıllık vergi ile alakalımaddesiyle Büveyhîler, Sâmânîlerin siyasî üstünlüğünü kabullenmişoluyorlardı. Daha önceki dönemlerde elde edilen başarısız sonuçlara rağmenbunun Büveyhîlere kabul ettirilmesi, barışın mimarı olan Ebu’l-Hasan içinbüyük bir başarıydı. Ebu’l-Fazl el-Beyhakî “Barışın Ebu’l-Hasan el-Simcûrîölene kadar 30 yıla yakın süreyle devam ettiğini, onun ölümünden sonraSâmânîler ile Büveyhîlerin arasındaki barışın sona erdiğini” söyler[556].Bilindiği gibi iki taraf arasında daha önceden de buna benzer anlaşmalaryapılmıştı. Ancak, bu anlaşmalar çeşitli sebeblerle çok kısa süre içindegeçerliliklerini yitirmişlerdi. Burada, Sâmânîlerin her geçen zamanuğradıkları güç ve prestij kaybı da gözardı edilmemelidir. Taraflar arasındaakrabalık kurulması ise barışın daha da pekişmesini sağlamıştır. Buanlaşmayla Sâmânîlerin batı sınırı büyük ölçüde sukunete kavuşmuştur.

D) Kirman ve Gûr Bölgelerinde Gelişen Olaylar

Kirman, II. Nasr döneminde 322/933-934 senesinde Deylemli kumandanMâkân b. Kakî tarafından Sâmânî topraklarına dahil edilmişti[557]. AncakMâkân b. Kakî’nin 323/935 senesinde bölgeden ayrılmasıyla buradakiSâmânî otoritesini zayıflatmıştı. Mâkân’ın yerini alan İbrahim b. Simcûr el-Devâtî, aynı dönemlerde Kirman’ı ele geçirmek üzere harekete geçenBüveyhîlere karşı koyamayacağını anlayarak Horasan’a dönmüştü.Sâmânîlerin Kirman’dan ayrılmasının ardından Büveyhiler bir süre içinKirman’a hakim oldular. Daha sonra, Sâmânîlerin gelişinden önce buradahüküm sürmekte olan İlyasoğullarından Muhammed b. İlyas yeniden idareyiele almayı başardı. Onun hakimiyeti 348/959-960 senesinde Halife Mutîtarafından gönderilen sancak ve menşur ile tasdik olundu[558]. Bu ise tambağımsızlık anlamına geliyordu. Yine de İlyasoğulları, Kirman’da eskiefendileri Sâmânîler adına hutbe okutturmaya devam ettiler[559].

356/966-967 senesine gelindiğinde Kirman hala İlyasoğul-larınınidaresinde idi. Ailenin lideri Muhammed b. İlyas yaşlılık ve hastalık gibinedenlerle idaresindeki yerleri ve mallarını üç oğlu arasında paylaştırmayıdüşünüyordu. Bunun için büyük çocuklarını toplayıp, onlarla yönetim işinigörüştü. Daha önceki bir hareketinden dolayı kendisinden çekindiği içinyerini Elyasa’ya bıraktı. Elyasa’dan sonra ailenin başına geçmek üzere diğer

Page 170: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

oğlu İlyas’ı veliaht tayin etti. Üçüncü oğlu Süleyman’a ise, asıl memleketleriolan Suğd bölgesine gidip, ailelerine ait olan mal ve paraları getirmesigörevini verdi. Ama onun asıl gayesi Elyasa ile Süleyman arasında var olandüşmanlık sebebiyle Süleyman’ı, Elyasa’dan uzaklaştırmaktı[560]. Aileiçindeki sürtüşmelerin bu paylaşımda etkili olduğu açıkça görülmektedir.Ancak, Muhammed’in çabaları iki oğlu arasında her an çıkması beklenenmücadeleyi geciktirmeye yetmedi. Emirlerine itaat etmeyip el-Sircan’a gidenSüleyman’ın üzerine diğer oğlu Elyasa’yı göndermek zorunda kaldı.Elyasa’nın karşısında mağlup olan Süleyman, Sâmânîlere sığındı. Gelişmelerbununla da sınırlı kalmadı. İlyasoğulları içinde, bir sonraki mücadele ise babaile büyük oğul arasında meydana geldi. Muhammed, Elyasa’nın, Kirman’dakazandığı prestij ve güç dolayısıyla kendi geleceği için endişelenmeyebaşlamıştı. Onun kaygılarına çevresindekilerin telkinleri de eklenince,Elyasa’yı hapsettirdi. Ancak, hapisten kurtulmayı başaran Elyasa, ikametettiği kalede babasını kuşattı. Neticede Kirman’dan ayrılması şartıyla, onaaman verdi. Horasan’a gitmek isteyen Muhammed, Büveyhîlere karşıElyasa’ya yardımcı olacağını taahhüt ederek yanına alabildiği kadar mal vepara ile birlikte Sâmânîlerin merkezi Buhara’ya gitti. Bu sıralarda I. Mansur,Büveyhîler üzerine yapacağı seferin hazırlıklarıyla meşgul idi. Buhara’yagelen Muhammed b. İlyas, I. Mansur tarafından çok iyi karşılandı. Kendisinegerekli hürmet gösterilip, ikramlarda bulunuldu. Muhammed, Buhara’yayerleşmesinin sonrasında Sâmânî hükümdarını Büveyhî topraklarını elegeçirmesi için kışkırtmaya başladı. Bunu kolay göstererek, naiplerin ve diğergörevlilerin, ona bu konuda samimi davranmadıklarını, Deylemlerdendevamlı rüşvet aldıklarını söyledi[561]. İbn el-Esîr, Büveyhîler üzerine yapılansefer hazırlıklarını aktarırken Muhammed’in, Veşmgir ile birlikte seferindüzenlemesinde etkili olduklarını belirtir[562]. Muhammed b. İlyas’ın gerekKirman’dan ayrılışı sırasında oğluna verdiği söz ve gerekse Buhara’dakifaaliyetlerine bakıldığında Büveyhîlerin, İlyasoğulları için sürekli bir tehditteşkil ettikleri söylenebilir. Nitekim Kirman’a düzenledikleri sefer veburadaki kısa süreli hakimiyetlerinden yukarıda bahsedildi. Muhammed b.İlyas, Büveyhîlerin bu kadarla yetinmeyeceğini ve Kirman’ı ele geçirmek içinyeni teşebbüslerde bulunacaklarını çok iyi biliyordu. Ancak, çok geçmedenBuhara’da öldü. Onun ölüm tarihiyle alakalı İbn el-Esîr 356/967[563], İbnMiskeveyh ise Ramazan 357/Ağustos 968[564] tarihini vermektedir.

Muhammed’in Kirman’da kalan oğlu Elyasa ise yönetimdeki tecrübesizliği

Page 171: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

nedeniyle devlet ileri gelenlerini küstürmüş, bunlarda Azudüddevle’ninyanına gitmişlerdi. Elyasa’nın bu şekilde davranmasından faydalananAzudüddevle, Ramazan 957/Ağus-tos 968 tarihinde Kirman üzerine yürüdü.Ona karşı koyamayan Elyasa, Sâmânîlere sığındı. I. Mansur, babasınınardından kendisine sığınan Elyasa’ya da aynı izzet ve ikramda bulunmasınarağmen, askerî yardımda bulunmak ve onu Kirman’a göndermek konusundaağır davranıyordu. Elyasa, bundan dolayı Sâmânîlere karşı serzenişlerdebulunmaya başlamıştı. Ancak, Elyasa’nın yakınmaları, I. Mansur’ukızdırmaktan başka bir işe yaramadı ve Harizm’e sürgüne gönderildi[565].Elyasa’ya, sürgünün yanısıra bir darbe de Horasan valisi Ebu’l-Hasan el-Simcûri’nin oğlu Ebû Ali tarafından vuruldu. Ebû Ali el-Simcûrî, onundurumundan haberdar olunca, Buhara’ya gidişi sırasında Horasan’dabırakmış olduğu mal ve eşyalara el koydu[566]. Artık, Kirman’a dönmekkonusunda ümidi kalmayan Elyasa, Harizm’de yakalandığı hastalıktankurtulamayarak hayatını kaybetti.

Sâmânîlerin, Elyasa’ya gerekli yardımı yapmamalarına rağmen Kirman’ı,Büveyhîlere bırakmaya pek niyetli olmadıkları anlaşılıyor. Nitekim 359/969-970 senesinde, ailenin Buhara’da bulunan bir diğer üyesi Süleyman b.Muhammed b. İlyas’ı, Kirman üzerine gönderdiler. Bu durum, Sâmânîlerinneden Elya-sa’ya yardım etmediklerini de açıklamaktadır. I. Mansur’un,Kirman tahtı için Elyasa’nın yerine Süleyman’ı tercih ettiği bu hareketle çokaçık bir şekilde anlaşılmaktadır. Süleyman, bölgeye gitmesi halindeKirman’daki Kufs ve Balûs aşiretlerinin kendisini destekleyip, itaatedecekleri konusunda I. Mansur’u ikna etmişti. I. Mansur, onun emrine birordu tahsis etti. Süleyman, Sâmânî ordusu ve Elyasa’nın iki oğlu Bekr veHüseyin ile birlikte Kirman üzerine yürüdü. Onun bölgeye gelmesi,Büveyhîlere muhalif güçleri de harekete geçirdi. Bunlar derhal Süleyman’lairtibata geçtiler. Kufs ve Balûs aşiretleri de, onunla birleştiler. Yapılankatılımlarla güçlenen Süleyman, Kirman’daki siyasî dengeleri lehineçevirmeye başlamıştı. Ancak, Azudüddevle’nin Kirman valisi Kurkîr b.Cestan, daha fazla güçlenmesine fırsat vermeden onun üzerine yürüdü. Ciruftve Bemm arasında yapılan savaş, Süleyman ve Sâmânî ordusununmağlubiyetiyle sonuçlandı. Süleyman, yeğenleri Bekr, Hüseyin ve Sâmânîordusunun ileri gelen kumandanlarından bazıları öldürüldü. Kesik başları ilkönce Azudüddevle’ye, oradan da Rüknüddevle’ye gönderildi[567]. Bu yenilgiSâmânîlerin, Kirman’daki nüfuzunun sonu oldu. Kuzeyde Ziyârîlerin

Page 172: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Büveyhîlerle anlaşmalarının ardından Kirman’ın Büveyhîler tarafından işgaliSâmânîlerin, onların etrafında oluşturmuş olduğu çemberin kırılmasıanlamına geliyordu. Böylece, Sâmânîler, batıda Büveyhîlerle barış yapmanıngerekliliğini daha güçlü bir şekilde idrak etmeye başladılar. Neticede iki tarafarasında yukarıda bahsettiğimiz barış anlaşması yapılmıştır.

Aynı dönem içinde Sâmânîler için sorun teşkil eden bölgelerden biri de Gûrvilayeti idi. Herat vilayetinden Ebû Ali Muhammed b. Abbas el-Tulekîadında bir kale muhafızı Sâmânîlere isyan etmişti. Tulek kalesini[568] tahkimeden Ebû Ali Muhammed el-Tulekî, bir grup insanı etrafında toplamıştı.Horasan valisi Ebu’l-Hasan el-Simcûrî, isyan haberini alınca Ebû CaferAhmed b. Müslim el-Ziyadî adlı kumandanını asî liderin üzerine gönderdi.Tulek hisarında Ebû Ali’yi kuşatan Ebû Cafer, onun aman dilemesi sonucukaleyi ele geçirdi. Daha sonra Ebû Ali’yi de yanına alarak Nisabur’a döndü.Başarılarından dolayı adı geçen bölgenin idaresi Ebu’l-Hasan tarafından EbûCafer el-Ziyadî’ye verildi (364/974)[569]. Bu tayinden sonra Gûr’a yeni birsefer düzenleyen Ebû Cafer fazla bir başarı elde edemedi. Sefer sırasında,bölgenin henüz müslümanlığı kabul etmemiş olan halkından bir çok esir vebirkaç kalenin ele geçirilmesiyle yetinildi. Dolayısıyla Sâmânîlerin Gûr’dakinüfuzu Hîsâr ve Tulek kalelerinden daha ileriye gidemedi.

E) I. Mansur’un Ölümü

I. Mansur b. Nuh, 15 senelik saltanatının ardından 11 Şevval 365/13Haziran 976 tarihinde vefat etti[570]. Ölümüyle ilgili bazı kaynaklar dahafarklı tarihler vermektedir. Bunlardan İbn el-Esîr, Şevval 366/Haziran977[571], Mirhond 11 Receb 365/15 Mart 976[572], Nerşahî ise, 16 Muharrem365/25 Eylül 975[573] tarihlerini verirler. Genel olarak bakıldığında ise, İbnel-Esîr dışındakilerin ay farkı haricinde 365/976 senesini verdiklerigörülmektedir. Dolayısıyla I. Mansur’un bu sene içinde vefat ettiğinisöyleyebiliriz. Onun, Alp-Tegin’in isyanıyla başlayan saltanatı sırasındayapılan icraatların genellikle Sâmânîlerin lehine sonuçlandığını söylemekmümkündür. Bu dönemi kısaca gözden geçirdiğimizde şu tesbitlerdebulunabiliriz. Alp-Tegin’in isyanı ve Gazneliler Devleti’nin kurulmasınakadar geçen olaylara bakıldığında bunların açıkça Sâmânîlerin zayıflığınaişaret etttiği şüphe götürmez bir gerçektir. Ancak, Alp-Tegin’in oğlu Ebûİshak İbrahim’in, Sâmânîlere tabi olmasıyla buradaki prestij kaybı bir yerde

Page 173: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

dengelenmiştir. Ayrıca Alp-Tegin’in devlet üzerindeki güçlü etkisininortadan kaldırılmasıyla I. Mansur siyasî kararlarını alırken daha rahat hareketedebilmiştir. Dönemin bir başka önemli ve olumlu gelişmesi de batıdaBüveyhîlere karşı sürdürülen savaşın lehte sayılabilecek bir anlaşmaylasonuçlandırılmasıdır. Cürcan-Tabe-ristan ve Kirman’daki gelişmelernedeniyle Sâmânîlerin artık bir anlamda barışa mecbur olduklarındanyukarıda bahsedildi. I. Mansur da, bütün bunları objektif bir şekildedeğerlendirerek bu barışı kabullenmiştir. Ortaya çıkan netice ise, I.Mansur’un, II. Nasr’dan sonraki Sâmânîler içinde en dirayetli ve başarılıhükümdar olduğunu ortaya koymaktadır. Kaynaklarda verilen bilgiler debunu doğrular niteliktedir. İbn Havkal, onu “Devrindeki hükümdarlarınyaşayış bakımından en adili, zayıf bir vücut yapısına sahip olmasına rağmentuttuğu yol bakımından en üstünü, ihtiyatlı, keskin görüşlü, kararlılıkgerektiren işlerde azimli bir kimse” olarak tanımlar[574]. Hamdullah el-Müstevfî ise “adil, merhametli ve hayrı bol bir hükümdar” olarak tarifeder[575]. Yine el-Cüzcanî, “ I. Mansur zamanında ülkenin her tarafındaisyanlar çıktığını ve isyancıların itaatten uzaklaştıklarını ancak, Allah’ınyardımıyla I. Mansur’un bunları bastırdığını” yazar[576]. I. Mansur’un lakabıel-Emîr el-Sedid ve künyesi Ebû Salih şeklindeydi[577]. Nerşahî ise, ondanEmîr el-Sedid lakabının yanında el-Melik el-Muzaffer lakabına sahipolduğunu söyler[578]. Ölümünden sonra yerine oğlu II. Nuh geçmiştir.

Page 174: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

X) II. Nuh b. Mansur Dönemi

Page 175: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

(976-997)

I. Mansur’un ölümü üzerine devlet ileri gelenleri, 13 yaşındaki oğlu Nuh’abiat ettiler (365/976). Abbasî halifesi el-Tai de, onun hakimiyetini tasdikedip, hakimiyet menşuru ve sancak gönderdi[579]. Yeni hükümdarın çocukyaşta olması sebebiyle devlet işlerini annesi[580] ve vezir Ebû AbdullahMuhammed b. Ahmed el-Ceyhanî idare etmekteydi[581]. II. Nuh’un yaşınınküçük olması, artık devlete karşı bağlılıkları azalmış olan bazı kumandan vememurların isyan duygularını kuvvetlendirmiş olmalıdır. Bu nedenle çocukhükümdarın vasileri olası bir başkaldırıyı engellemek için hazineninkapılarını sonuna kadar açtılar. Askerlere, ordu kumandanlarına, memurlarabahşişler dağıtıldı. el-Utbî’nin deyimiyle “kıymetli hil’atler ve padişahbağışlarıyla gönülleri alındı”[582]. Bu sayede, onların itaat etmeleri sağlanmışve merkezde II. Nuh’un durumu sağlamlaştırılmış oluyordu.

Buhara’daki kumandan ve yüksek kademedeki memurlara karşı uygulananyatıştırma siyasetî taşrada da devam ettirildi. Özellikle devlet içinde askerî vesiyasî alanlarda büyük bir güce sahip olan Horasan valisi Ebu’l-Hasan el-Simcûrî için bu son derece gerekli idi. Onun itaati, II. Nuh’un hakimiyetininsağlam bir zemine oturtulması açısından büyük önem taşıyordu. Bu nedenleII. Nuh, Ebu’l-Hasan’ın desteğini sağlamak ve onunla akrabalık kurmaküzere harekete geçti. Buhara gazileri kumandanı Ebû Abdullah Hafs, elçilikvazifesiyle Ebu’l-Hasan’a gönderildi. Elçilik heyeti, Sâmânî hükümdarınınmektubunu zengin hediyelerle birlikte Nisabur’a götürdü. Ebû AbdullahHafs, Ebu’l-Hasan’a hediye ve hil’atleri sunduktan sonra, kendisineNasırüdevle ünvanının verildiğini ve Horasan valiliği görevinin tasdikolunduğunu, elindeki yerlerin dışında Nisabur, Herat ve Kuhistan, Ebu’l-Hasan’ın iktasına ilave edildiğini bildirdi[583]. Ayrıca Sâmânî hükümdarı,Ebu’l-Hasan el-Simcûrî’nin kızı ile evlenecekti. Elçi daha sonra II. Nuh’un,Ebu’l-Hasan’a hitaben yazdığı mektubu takdim etti. Mektupta “Seleflerimizinyapmadığı üç şeyi sana yaptık. Birincisi, seninle akrabalık kurduk ki, sanainanmamızın işareti, senin kadrinin ve şerefinin fazlalaşmasının gereği olsun.İkincisi vilayetlerini arttırdık. Bu da senin işinin büyüklüğünün delili olsun.Üçüncüsü, lakap verdik ki, görüşme ve mektuplaşmalarda akranların veemsallerin arasında senin yüceliğin olsun” denilmekteydi[584]. Sâmânî

Page 176: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

hükümdarının bu şekilde hareket etmesi Ebu’l-Hasan’ı memnun etti. II.Nuh’a itaatini belirterek, elçiyi mukabil hediyelerle Buhara’ya geri yolladı.

II. Nuh, Ebu’l-Hasan el-Simcûrî’nin yanısıra Cüzcan hakimi Ebu’l-HârisMuhammed b. Ahmed b. Ferigûn ile de akrabalık kurarak, onu da kendisinebağlamaya muvaffak oldu. Böylece hakimiyeti, Sâmânîler Devletibünyesinde kuvvetli bir şekilde yerleşmiş oluyordu. Bundan sonra,yaşlılığından dolayı görevinden affedilmesini isteyen vezir el-Ceyhanî’ninyerine Rebiülahir 367/Kasım-Aralık 977 tarihinde Ebu’l-Hüseyin Abdullah b.Ahmed el-Utbî’yi vezir tayin edildi[585]. II. Nuh bu değişikliği yapmadanönce Horasan valisi Ebu’l-Hasan el-Simcûrî’nin fikrini de almak istemişti.Ebu’l-Hasan, verdiği cevapta “Ebu’l-Hüseyin el-Utbî’nin bu makam içingerekli hususiyetlere sahip olmasına rağmen yaş itibariyla tecrübesizolduğunu ve bu göreve getirilmesinin şimdilik doğru olmayacağınıbelirtmişti[586]. II. Nuh, Ebu’l-Hasan’ın tavsiyesine rağmen Ebu’l-Hüseyin el-Utbî’yi vezaret makamına getirdi. Yeni vezir, Horasan valisinin, kendisihakkında II. Nuh’a söylediği sözleri öğrendiği zaman ona karşı kinbeslemeye başladı. Ancak, düşmanlığını siyasî alandaki nüfuzunugüçlendirinceye kadar gizli tutmayı tercih etti.

Yapılan vezir değişikliğini merkezde yeni atamalar takip etti. Utbi ailesiningulâmlarından (memlûklerinden) olup, ailenin o zamanki reisi Ebû Cafer el-Utbî tarafından I. Mansur’a hediye edilmiş olan Ebu’l-Abbas Taş Hâcib-iBüzurg görevine, yine I. Mansur’un gulâmlarından Fâik el-Hassa Emîr-iHâcib’lik görevine getirildi[587]. Bunlardan özellikle Ebu’l-Abbas Taş, vezirEbu’l-Hüseyin el-Utbî ile tam bir kader birliği içerisinde idi. Siyasette ikisitamamıyla ortak hareket ediyorlardı. Ebu’l-Hüseyin, Ebu’l-Abbas Taş’ın dayardımıyla zaman içinde siyasî alanda büyük bir nüfuza sahip olmayı başardı.Bundan sonra sıra en büyük rakibi Horasan valisi Ebu’l-Hasan el-Simcûrî’ninbertaraf edilmesine gelmişti. Ebu’l-Hüseyin bu konuda harekete geçmektegecikmedi. Fırsat buldukça II. Nuh’un huzurunda Ebu’l-Hasan’ı kötülemeye,aleyhinde konuşmaya başladı. Horasan valisi hakkında “Ebu’l-Hasan acizdir.Ondan iş çıkmaz. Horasan, onun elinde kayıptır. Gayreti müsadere etmek veharac toplamaktır. Onunla akraba olmak doğru değildir” diyordu[588]. Târih-iYeminî’nin müellifi ve vezirin akrabası olan Ebû Nasr el-Utbî ise, bu konudaEbu’l-Hüseyin el-Utbî’nin adını vermeden saraydaki bazı kimselerin“Ebu’l-Hasan’ın düşmanları fırsat bularak, onun hakkında Sâmânîlerin nimetleri,iyilik, merhamet ve ikramları devletin kullarından hiç kimseye

Page 177: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Simcûroğullarına olduğu kadar bol ulaşmamıştır. Mansur b. Nuh, onudiğerlerine tercih etmiştir. Devletin en seçkin ve en değerli toprağı Horasan’ı,ona layık görmüştür. O, devletin koruyucusuydu. Bugün ise nimeteküfretmeye başladı” şeklindeki sözlerini aktarmaktadır[589]. Bu ifadelerden,Ebû Nasr el-Utbî’nin akrabası olan veziri koruma gayretinin yanısıra Ebu’l-Hasan el-Simcûrî’nin, Buhara’da Ebu’l-Hüseyin el-Utbî’nin dışında başkarakipleri olduğu şeklinde bir sonuç çıkarılabilir. Bunlar, Ebu’l-Hüseyin ileaynı zamanda harekete geçerek, Ebu’l-Hasan’ın azline kadar, Sâmânîhükümdarına telkinde bulunmaya devam ettiler. Nihayetinde II. Nuh, Ebu’l-Hasan el-Simcûrî’yi Horasan valiliği görevinden alarak yerine Hüsamüd-devle Ebu’l-Abbas Taş’ı atadı(371/982)[590]. Bununla yetinmeyen Ebu’l-Hüseyin el-Utbî, Ebu’l-Hasan’ı kendi adamları önünde küçük düşürmek içinazil haberini götüren elçiye, mektubu herkesin önünde yüksek sesle okuyarakEbu’l-Hasan el-Simcûrî’ye vermesini emretti. Nisabur’a ulaşan elçi, vezirinkendisine verdiği emri yerine getirdi. Bu durum maiyetinin arasında ayaktaolduğu halde kendisini karşılayan Ebu’l-Hasan’ı oldukça öfkelendirmiş veEbu’l-Hasan Buhara üzerine yürümek için, askerin toplanmasını emretmişti.Ebu’l-Hüseyin el-Utbî’nin gereksiz tahriki nedeniyle Sâmânîler Devleti biranda daha önce yaşamış olduğu Ebû Ali b. Muhtac ve Alp-Tegin isyanlarınabir yenisinin eklenmesi tehlikesiyle karşı karşıya kalmıştı. Bu isyanlarındevletin bünyesinde meydana getirdiği tahrip göz önüne alındığında, vezirinyaptığı tahrikin günden güne zayıflamakta olan Sâmânîleri yıkılışa kadargötürebileceği aşikardı.

Diğer taraftan Ebu’l-Hasan el-Simcûrî’nin asker topladığı haberi Buhara’yaulaşmış ve Ebu’l-Hüseyin’in yaptıklarından ötürü pişmanlık ve endişeduymasına neden olmuştu. Vezir, genç hükümdarın aynı zamanda akrabasıolan Ebu’l-Hasan’ın tarafını tutarak kendisini cezalandırmasındançekiniyordu[591]. Ancak merkeze ulaşan yeni haberler onun endişelerini boşaçıkardı.

Horasan valisi aradan bir süre geçtikten sonra yaptıklarından pişmanolmuştu. el-Utbî’nin ifadesiyle “İşlerin aklî tarafı daha ön plana çıktı.Velinimetine isyanın vahim neticeler doğuracağını düşündü. İhtiyarlıkgünlerini nankörlüğün alameti ve üzerindeki isyan izi ile geçirecekti. Bunedenle pişman oldu. Belayı üzerine çekmenin ve zehiri şüphe ile tatmanınakıllı insanların işi olmadığını düşündü[592]”. Bu düşüncelerle, çocuklarını,taraftarlarını ve dostlarını sakinleştirdi. Nasihatlarda bulunarak onları

Page 178: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

isyandan vazgeçirdi. Daha sonra Sâmânî elçisini yeniden yanına çağırarak, II.Nuh’un emirlerine itaat edeceğini bildirdi. Elçiyle birlikte, Ebû Nasr Ahmedb. Ali el-Mikailî başkanlığında güvendiği Nisabur-lulardan oluşan bir heyetiözrünü yinelemek üzere Buhara’ya gönderdi[593]. Kendisi de Nisabur’danayrılarak iktası Kuhistan’a çekildi.

Ebu’l-Hasan el-Simcûrî’nin azil kararını kabullenmesi ve yerine Ebu’l-Abbas Taş’ın tayini ile Ebu’l-Hüseyin el-Utbî, bir taşla iki kuş vurmuşoluyordu. Hırslı vezir bu sayede hem en büyük düşmanını bertaraf etmiş, hemde kendisine sadık Taş’ın Horasan valiliğine tayini ile devlet üzerindekinüfuzunu arttırmıştır.

I. Abdülmelik devri olaylarını anlatırken kumandanlar arasındaki nüfuzmücadeleleri ve sonuçlarından daha önce bahsedildi. Adı geçen hükümdarınson zamanları ve ardından I. Mansur dönemlerinde izlenen politikalarla bumücadelelerin ateşi biraz olsun küllenmişti. Ancak Ebu’l-Hüseyin el-Utbî’nin, Horasan valisi Ebu’l-Hasan el-Simcûrî’ye karşı giriştiği son hareketSâmânîler Devleti üzerindeki çıkar çatışmalarının yeniden başlaması için birkıvılcım oldu. Önceki dönemde sadece kumandanlar arasında cereyan ettiğinigördüğümüz bu çekişmeler, idarî açıdan en yüksek rütbeli memur olanvezirlerin de katılımıyla çok daha şiddetli bir duruma geldi. İşte buçatışmaların neden olduğu kaosun Sâmânîler Devleti için ortaya çıkardığımenfî etkiler çok geçmeden kendini gösterecekti.

A) Hüsamüddevle Ebu’l-Abbas Taş’ın Horasan Valiliği ve

Page 179: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Büveyhîler ile Mücadele

II. Nuh tarafından Hüsamüddevle lakabı verilen[594] Ebu’l-Abbas Taş ozamana değin pek az Horasan valisine nasip olan destek ve merasimleBuhara’dan ayrıldı. Devletin ileri gelen kumandanlarından bir kısmı emrineverilirken, Fâik el-Hassa da, ona yardımcı olmakla görevlendirdi. Hazinedenpara, binekler, saz, kumandanlık alametleri verildi[595]. Hüsamüddevle Ebu’l-Abbas Taş 15 Şaban 371/13 Şubat 982’de Nisabur’a girdi[596]. Şehirde birtakım idarî ve malî düzenlemelerde bulundu. Bu arada batıdaki Büveyhîler,ailenin en yaşlı üyesi Rüknüddevle’nin Muharrem 366/Eylül 976’dakiölümüyle, birbirleriyle mücadeleye başlamışlardı. Zira bir federasyon yapısıarzeden Büveyhîler için Rüknüddevle, aile içi anlaşmazlıklarda bir dengeunsuruydu. Rüknüddevle ölümünden önce idare ettiği toprakları oğullarıAzudüddevle, Fahrüddevle ve Müeyyedüddevle arasında paylaştırmıştı.Bunlardan Azudüddevle, kendi yerini alacaktı. Azüdüd-devle 338/949-950’de ölen amcası İmadüddevle’nin vasiyeti gereğince, o tarihten bu yanaonun idaresindeki toprakları da yönetmekteydi. Diğer iki oğlundanMüeyyedüddevle İsfahan ve çevresini, Fahrüddevle ise Hemedan ve Rey’ielinde tutacaktı. Rüknüd-devle’nin yaptığı paylaşıma rağmen, kendisindenhemen sonra aile içinde gruplaşmalar başladı. Irak Büveyhî emîri Bahtiyar b.Muizzüddevle, Hemedan ve Cibal hükümdarı Fahrüddevle ile ailenin yenilideri Azudüddevle’ye karşı bir ittifak meydana getirdiler. Ziyârî hükümdarıKâbus da, onları destekliyordu. İsfahan hakimi Müeyyedüddevle iseAzudüddevle’nin tarafını tutuyordu. Ancak, kısa bir süre sonra tüm Büveyhîtopraklarını yüksek hakimiyetinde birleştirecek olan Azudüddevle bumücadelelerden galip çıkmasını bildi. Mağluplardan Bahtiyar öldürülürken,Fahrüddevle, Cürcan’a Ziyârî hükümdarı Kâbus b. Veşmgir’in yanınakaçmak zorunda kaldı. Azudüddevle, Kâbus’dan kardeşinin kendisineteslimini istedi. Ancak, Kâbus Fahrüddevle’yi teslime yanaşmadı. Bununüzerine Azudüddevle, diğer kardeşi Müeyyedüddevle idaresindeki bir orduyuCürcan ve Taberistan üzerine gönderdi. Kâbus, Büveyhî ordusunuCemaziyelevvel 371/Kasım 981’de Esterâbâd önlerinde karşıladı. Yapılansavaş Ziyârî ordusunun mağlubiyetiyle sonuçlandı[597]. Savaş meydanındankaçan Kâbus ve adamları zahire ve mallarını depoladıkları bazı kalelere

Page 180: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

gidip, buralardan ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra Nisabur’a, Horasan valisiHüsamüddevle Ebu’l-Abbas Taş’ın yanına gittiler. Fahrüddevle de, çokgeçmeden Nisabur’a geldi. Hüsamüddevle, II. Nuh’u, onların gelişindenhaberdar etti. Sâmânî hükümdarı, Hüsamüddevle’ye gönderdiği cevaptaKâbus ve Fahrüddevle’ye gereken itibarı göstermesini, ikramda bulunmasını,asker toplayıp, düşmanlarını yenerek, onları memleketlerine iade etmesiniemretti[598].

Hüsamüddevle aldığı emir üzerine savaş hazırlıklarına girişti. Büveyhîlerleyapılmış olan barışın bozulması anlamına gelen bu sefere, Sâmânîlerin sonderece önem verdikleri anlaşılıyor. İbn el-Esîr savaş hazırlıkları esnasındaNisabur’un askerle dolup taştığını belirtmektedir[599]. MuhtemelenSâmânîler, Büveyhîlerin arasındaki anlaşmazlıklardan kendi lehlerinefaydalanmak istiyorlardı. Zira bu sayede Ziyârîler yeniden Sâmânîlerebağlanacak ve dolayısıyla Cürcan ve Taberistan tekrar Sâmânî nüfuz sahasıiçine girmiş olacaktı. Ayrıca kendilerinden yardım talep eden Fahrüddevlemakamına iade edildiği takdirde Sâmânîler için daha karlı bir anlaşmanın önüaçılabilirdi.

Hazırlıkların tamamlanmasıyla birlikte, Hüsamüddevle Ebu’l-Abbas Taş,yanında Kâbus b. Veşmgir ve Fahrüddevle olduğu halde harekete geçti.Sâmânî ordusunun ilk hedefi Cürcan oldu. Ordunun yürüyüşü sırasındaHüsamüddevle, Fâik el-Hassa’yı Kumis üzerinden Rey’e gönderdi. Fâik,Cürcan’da bulunan Müeyyedüddevle’ye gelebilecek yardımların önünükesecek ve düşmanın dikkatini başka tarafa çekecekti. Fâik emrindekikuvvetlerle birlikte asıl ordudan ayrıldı. Ancak, kısa bir süre sonra,Hüsamüddevle’den gelen yeni bir emirle geri döndü. Horasan valisikuvvetlerini bölmenin, kendisini zayıflatabileceği endişesiyle böyle bir kararalmıştı. Sâmânî güçleri Dih-i Azadvar[600]’da yeniden birleştiler. Bundansonra ilerleyişine devam eden Sâmânî ordusu, Müeyyedüddevle tarafındansavunulan Cürcan’ı kuşattı. Şehir Büveyhîler tarafından tahkim edilipgüçlendirilmişti. İki ay süren kuşatma sırasında Sâmânî ordusu herhangi birbaşarı elde edemedi. Ancak geçen bu süre içinde şehirdeki yiyecek stoklarıtükenmeye başlamış ve Büveyhî ordusu açlık tehlikesiyle karşı karşıyakalmıştı. Erzak yokluğu nedeniyle arpa kepeği, çamur ile yoğrulup ekmekyapılıyordu. Şehri savunan Büveyhî askerlerinin takatleri son sınırınaulaşmıştı. Bu durumda şehir dışına çıkıp Sâmânî ordusuyla karşılaşmaktanbaşka bir çarenin kalmadığını gören Müeyyedüddevle, şehirden çıkarak

Page 181: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Sâmânî ordusunun karşısında saf tuttu. Tarih 22 Ramazan 371/21 Mart982’yi gösteriyordu[601]. Hüsamüddevle de, Sâmânî ordusunu savaş düzeninesokmuştu. Kendisi, merkezde Ebû Said el-Şebîbî ile birlikte kalırken, sağkanada Fahrüddevle, sol kanada ise Fâik el-Hassa komuta edecekti[602].Sâmânî ordusundaki genel düşünce, Büveyhîlerin iki ay boyunca yaptıklarıgibi bir süre savaştıktan sonra yeniden şehre geri dönecekleri şeklindeydi.Ancak, beklenenin aksine Büveyhî ordusu bütün gücüyle Sâmânîlerin üzerinesaldırdı. Sâmânî ordusunun sağ kanadına kumanda eden Fahrüddevle, Ali b.Kâme’nin emrindeki Büveyhî kuvvetlerini karşılamak zorunda kaldı. Derhal,Büveyhîlerin üzerine hücum ederek, bir hamlede onları yerlerinden attı. Bubaskıya dayanamayan Ali b. Kâme, Esterâbâd tarafına çekilmek zorundakaldı. Târih-i Yeminî’nin müellifi “Horasan askerleri, Fahrüddevle’ye yardımetselerdi, savaşı kazanacaklardı” düşüncesinde idi[603]. Ancak, bugerçekleşmedi. Büveyhî ordusunun bir kısmı, yağmaya dalmış olanFahrüddevle kumandasındaki Sâmânî birliklerini kuşattı. Bir anda etraflarısarılan Sâmânîlerin sağ kanadında panik baş gösterdi. Durumdan faydalananBüveyhîler, buradaki Sâmânî askerlerinin büyük kısmını öldürdüler. Bunlarolurken, Sâmânî ordusunun sol kanadında savaşın neticesine etki edecekolaylar cereyan ediyordu. Müeyyedüddevle, Sâmânî kumandanlarından Fâikel-Hassa’yı daha kuşatma devam ederken kendi tarafına çekmeye muvaffakolmuştu. Çıkış hareketinin öncesinde, ona kendiliğinden mağlup olarak geriçekilmeyi teklif etmişti. Fâik, Büveyhî emîrinin teklifini kabul etmektetereddüt göstermedi[604]. Savaş günü geldiğinde de, fazla bir direnişgöstermeksizin geri çekildi. İki kanadı birden savaş dışı kalan Sâmânî ordusuiçin mağlubiyet kaçınılmazdı. Buna rağmen merkezde bulunanHüsamüddevle Taş emrindeki kuvvetlerle vargücüyle mücadeleye devamediyordu. Kaynaklar, Fahrüddevle’nin Hüsamüddevle Ebu’l-Abbas Taş’ınyanında sabırla savaşa devam ettiğini söylemektedir[605]. MuhtemelenFahrüddevle, Sâmânî ordusunun sağ kanadının dağılmasından sonraHüsamüddevle’nin yanına gelerek savaşa devam etmiş olmalıdır.Hüsamüddevle’nin emrinde bulunan bir grup Harizmli okçu askeri de,Sâmânî ordugahına yaklaşmaya çalışan Büveyhî askerlerine şiddetle karşıkoymaya devam ediyorlardı[606]. Harizmli okçuların gösterdiği mukavemetsebebiyle Büveyhî ordusu ağır kayıplara uğradı. Ancak, gücü giderekazalmakta olan Hüsamüddevle, savaş meydanını terketmek zorundakaldı[607]. Sâmânî ordugahına giren Büveyhî askerleri bol ganimet elde

Page 182: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

ettiler. Mağlubiyetten sonra Nisabur’a geri dönen Hüsamüddevle Ebu’l-Abbas Taş, Fahrüddevle ve Kâbus, II. Nuh’a bir mektup yazarak onudurumdan haberdar ettiler. Ancak, uğranılan mağlubiyeti fazla önemsemeyenII. Nuh, onları cesaretlendirerek para ve güçlü bir ordu göndereceğini söyledi.Buhara’dan gelen bu cevap üzerine Hüsamüddevle, yeni sefer içinhazırlıklara başladı. Dağılan askerlerini topladığı gibi, yeni askerî birliklerteşkil etti. Hazırlıkların tamamlanmasının ardından Buhara’dan gönderilecekyardımcı birlikleri beklemeye başladı.

II. Nuh ise, Hüsamüddevle’ye gönderdiği mektuptan hemen sonra savaşhazırlıklarının yapılması için gerekli emirleri vermiş ve bu iş için vezir Ebu’l-Hüseyin el-Utbî’yi görevlendirmişti. Ebu’l-Hüseyin, Sâmânî sınırlarıdahilindeki her yere mektuplar yazarak askerî birlikler oluşturulmasını vebunların Merv’de toplanmalarını istedi. Çalışmalar devam ederken I. Nuh,toplanacak olan orduya kumanda etme görevini Ebu’l-Hüseyin’e verdi. Bu,Sâmânîler Devleti tarihinde görülen ilk ve yegane uygulama idi. Böylelikle,Ebu’l-Hüseyin’in güç ve nüfuzu zirveye ulaşmış oluyordu. Ancak, vezirinkaderi “işler kemale ulaşınca zevale döner” misalindeki gibi oldu[608]. Çünkü,Ebu’l-Hüseyin’in gücünün sürekli artmasına parelel olarak düşmanları daartmaktaydı. Bunların başında görevinden azledilmesine neden olduğu sabıkHorasan valisi Ebu’l-Hasan el-Simcûrî geliyordu. Ebu’l-Hasan kendisineyapılanları unutmamış ve intikam almak için zaman kolluyordu. İlk olarakEbu’l-Hüseyin el-Utbî’ye karşı, kendisine Buhara’dan müttefik bulmak üzereharekete geçti. Cürcan önlerinde alınan mağlubiyetten sonra Buhara’yadönmüş olan Fâik el-Hassa bu iş için seçilebilecek en uygun kişiydi. Onu,Ebu’l-Hüseyin’e karşı kışkırtmaya başladı. Kısa bir süre sonra çalışmalarınınneticesini aldı. Sâmânî vezirine karşı, Ebu’l-Hasan ile ortak hareket etmeyikabul eden Fâik, I. Mansur’un gulâmlarıyla (Gulâmân-ı Sedidî) Ebu’l-Hüseyin el-Utbî’yi öldürmeleri konusunda anlaştı. Kendisine karşı kurulmuşolan bu komplo vezirin kulağına ulaşmıştı. O da durumu, II. Nuh’a aktardı.Sâmânî hükümdarı, kendi gulâmlarından bir kısmını Ebu’l-Hüseyin el-Utbî’yi korumakla görevlendirdi. Ancak alınan bütün bu tedbirler bir faydagetirmedi. Ebu’l-Hüseyin el-Utbî bir gece korumalarıyla saraya gitmek üzereyola çıktığı sırada Fâik’in anlaştığı gulâmların saldırısına uğradı.

Onu korumakla görevli gulâmlar ise mukavemet göstermeksizin dağıldılar.Tek başına kalan vezir öldürüldü (372/982-983)[609]. Ebu’l-Hüseyin’inölümü, Büveyhîler üzerine yapılması düşünülen seferin daha başlamadan

Page 183: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

bitmesine neden oldu. Onu, Nisabur’da beklemekte olan Hüsamüddevle Taş,Fahrüddevle ve Kâbus, ölüm haberini alınca seferden vazgeçtiler. Horasanvalisi Hüsamüddevle Ebu’l-Abbas Taş bozulan durumu ve çıkankarışıklıkları düzeltmek üzere II. Nuh tarafından Buhara’ya çağırıldı.

B) Sistan Olayları

Sistan eyaletinin Sâmânîler için ortaya çıkardığı problemler II. Nuh b.Mansur döneminde de devam etmekteydi. 10 Rebiülevvel 362/19 Aralık972’de Hüseyin b. Tahir’in Buhara’ya gitmek üzere Sistan’dan ayrılmasıylaHalef b. Ahmed, Sâmânîlere bağlı olarak bölgenin tamamında hakimiyetiniyerleştirmeyi başarmıştı. Ancak, geçen zaman içinde durumunu güçlendirenHalef, her yıl Buhara’ya gönderdiği hil’at, hediye, hizmetçi ve paralarıgöndermemeye başladı (364/972).

Buhara’dan defalarca yapılan uyarı ve nasihatlere rağmen isyankârtutumunu sürdürdü[610]. Bu durum, Sâmânîleri yeniden harekete geçirdi. II.Nuh, Buhara’da bulunan Hüseyin b. Tahir’i güçlü bir ordunun başında Sistanüzerine gönderdi. Sâmânî ordusunda Maveraünnehir ve Horasan’dan bir çokemîr ve kumandan yer alıyordu. Halef, bölgeye ulaşan Hüseyin b. Tahir veSâmânî ordusunu 4 Muharrem 369/1 Ağustos 979 tarihinde Cüveyn’dekarşıladı. Taraflar arasında gece yarısına kadar süren ve her iki taraftan dapek çok kimsenin öldüğü şiddetli bir savaş cereyan etti. Ancak, güçlü Sâmânîordusuna karşı meydan savaşını sürdürmenin aleyhine olacağını anlayanHalef b. Ahmed, Zerenc’e çekildi[611]. Onu takip eden galipler, şehrin güneydoğusundaki Fars kapısı önünde karargah kurdular. Halef ise şehristan veşehrin güney kapısı Dar-ı Ta’am’ı elinde bulunduruyordu. 7 Safer/3 Eylülgünü Uk[612] kalesine giden Halef, burasını tahkim etti. Askerlerini savaşahazırladı. Böylece çok uzun sürecek olan bir muhasara başlamış oldu. Sürekliolarak takviye edilen Sâmânî ordusu, buna rağmen Halef b. Ahmed’e başeğdirmeyi başaramadı. Tam aksine Halef, yaptığı baskın ve hilelerlekuşatmacılara büyük zararlar verdiriyordu. Ellişer kişiden oluşan küçükbirliklerle yaptığı ani çıkış hareketleriyle, Sâmânî ordusunda hatırı sayılırkayıplara neden oluyordu. Yapılan baskınlar sonucunda Sâmânîlerin ilerigelen kumandan ve soylularından birçok kimse hayatını kaybetti[613].Halef’in özellikle bunları hedef alarak hareket ettiği aşikardır. Zirakendilerine komuta edecek kimselerden yoksun kalacak kuşatmacıların daha

Page 184: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

fazla bir şey yapamayacağını ve moral çöküntüsü içine gireceklerini çok iyibiliyordu. Hurûc hareketleriyle yetinmeyen Halef, çeşitli hilelerle Sâmânîbirliklerini canlarından bezdiriyordu. Sistan yılan bakımından çok zengin birbölgeydi. Bunları adamlarına toplatan Halef, mancınıklara koydurup Sâmânîordugahına attırıyordu. Bu nedenle Sâmânî askerleri muhasara sırasında biryerden bir yere taşınıp duruyorlardı[614]. Uzun süren kuşatma ile birlikteSâmânî askerlerinde yorgunluk ve bıkkınlık emareleri kendisini göstermeyebaşlamıştı. İkmal konusunda Sâmânî ordusunda kronikleşen sıkıntılaryeniden kendini göstermişti. Karşı tarafta ise her geçen gün savunucularınkendilerine olan güvenleri artmaktaydı[615]. Durumun giderek kötüleşmesiüzerine II. Nuh yeni tedbirler alma gereğini hissetti. Horasan valiliğigörevinden azledilmesinin ardından Kuhistan’a çekilmiş olan Ebu’l-Hasan el-Simcûrî, Sistan’daki durumu çözüme kavuşturmakla görevlendirildi. Ebu’l-Hasan, Sâmânî hükümdarının, Halef’e hitaben yazdığı bir mektupla birlikteSistan’a geldi. Halef, onun gelişini haber alınca, Tâk kalesine çekildi. Ebu’l-Hasan, Sâmânî hükümdarının mektubunu Halef’e ulaştırdığı gibi onunlagizlice irtibat kurdu. İkisi arasında eskiye dayanan bir dostluk bulunuyordu.Bu nedenle, Halef’e gizli bir haber göndererek “Bütün Horasan ümera vebüyükleri, burada senin elinle öldüler. Sâmânî hükümdarı şimdi benigönderdi. Benimle senin aranda dostluk olduğunu biliyorsun. Ben geridönünceye kadar Hüseyin’e bir şey yapma. Onun yazısını alayım ve askerigeri döndüreyim. Sen, Hüseyin’in üzerine yürüyeceğin zamanı iyibilirsin[616]” tavsiyesinde bulundu.

Muhtemelen Ebu’l-Hasan, Sistan’da fazla kalmak istemiyordu. O, kısa birsüre sonra Horasan’da cereyan edeceğini düşündüğü mücadeleler başlamadangeri dönmeyi ve buna hazırlanmayı düşünüyor olmalıdır. Nitekim, dahaSistan’da iken Sâmânî veziri Ebu’l-Hüseyin el-Utbî’ye karşı Fâik el-Hassa ilemektuplaşmaya başlamıştı. İkisi arasındaki bu ittifak bilindiği gibi Ebu’l-Hüseyin’in öldürülmesiyle neticelenmişti. Ebu’l-Hasan’ın teklifi, Haleftarafından kabul gördü. Onun, Ebu’l-Hasan’ın tavsiyelerine uygun olarakyumuşaması taraflar arasında barış görüşmelerinin başlamasına zeminhazırladı. Neticede yapılan anlaşmaya göre, Tâk kalesi ve ziyâ (verimlitopraklar, köyler ve gelirler) Halef’e, Zerenc ve çevresi ise Hüseyin b.Tahir’e kalıyordu[617].

Anlaşma gereğince Halef, Uk kalesini bırakarak Tâk kalesine yerleşti.Halef’in ayrılmasının hemen ardından Ebu’l-Hasan ve Hüseyin b. Tahir,

Page 185: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

şehre girdiler. Hutbe yeniden Sâmânî hükümdarı II. Nuh adına okunmayabaşladı[618]. Ebu’l-Hasan el-Simcûrî bir süre Sistan’da kalarak buradaki işleridüzenledi. Daha sonra geri dönüşüne gerekli zemini hazırlamak için Hüseyinb. Tahir ve Zerenc’deki ulemadan “Ebu’l-Hasan buraya geldi. Şehir ve hisarıalarak bana teslim etti ve işini tamamladı[619]” şeklinde yazılar aldı. 17Zilhicce 372/2 Haziran 983 tarihinde Sistan’dan ayrılarak Horasan’adöndü�.

Ebu’l-Hasan’ın dönüşünden hemen sonra Sistan’da mücadele yenidenbaşlamış ve Halef b. Ahmed, Hüseyin’in üzerine yürüyerek durumu tekrarlehine çevirmeyi başarmıştı. Sâmânîler çok kısa süren barış devresininardından başlayan bu çekişmelere tekrar müdahale etmek ihtiyacı duydular.Ebu’l-Hüseyin el-Utbi’nin öldürülmesinden sonra vezaret makamına getirilenEbu’l-Hasan Müzenî, Ebû Ali el-Simcûrî’yi Sistan meselesini halletmeklegörevlendirdi[620]. Bunun üzerine Ebû Ali el-Simcûrî 1.000 kişilik birkuvvetle Sistan üzerine yürüdü. Onun, Sistan seferi hakkında sadeceGerdizî’nin eserinde anlatılanlar sayesinde bilgi sahibi olabilmekteyiz.Müellif, bu seferi Ebu’l-Hüseyin el-Utbî’nin ölümünden önceki olaylar içindeanlatmaktadır. Ancak bunun, Ebu’l-Hasan’ın Sistan’dan dönüşünden sonrayani 372/983 yılı içinde gerçekleşmesi daha olası gözükmektedir[621]. EbûAli el-Simcûrî, Sistan üzerine yürümeden önce II. Nuh tarafından kendisineBûsenc şehrinin idaresi verildi. Daha sonra emrindeki 1.000 süvari ileSistan’a yöneldi. Halef, Baytüz’ün[622] gulâmlarını 4.000 süvari ile birlikte,Ebû Ali el-Simcûrî’ye karşı gönderdi. Bunların yanında dört tane de savaş filibulunuyordu. Ebû Ali el-Simcûrî üzerine gönderilen bu kuvveti mağlup ettiğigibi fillerden ikisini ele geçirdi. Sefer dönüşünde Badgis şehrinin iktalarınakatılmasıyla mükafatlandırıldı. Ayrıca, Sâmânî hükümdarının arayagirmesiyle Hüsamüddevle Ebu’l-Abbas Taş ile arasındaki anlaşmazlıkdüzeltildi[623].

Ebû Ali el-Simcûrî’nin, Halef’e karşı elde ettiği bu başarı SâmânîlerDevleti ve müttefiki Hüseyin b. Tahir için herhangi bir fayda getirmedi.Aksine Halef, Hüseyin’i sıkıştırmaya devam etti. Hüseyin, yardım için bu kezGazne hakimi Sebüktegin’e başvurdu. Ancak, bundan da bir sonuç eldeedemedi. Sonunda, aynı sene içinde taraflar arasında kalıcı barış sağlandı.Barışın hemen sonrasında Hüseyin’in ani ölümü, Halef’i Sistan’ın tartışılmazhakimi durumuna getirdi. Ortaya çıkan sonuç ise, Sâmânîlerin çok uzun bir

Page 186: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

süredir Sistan’da boş yere çabaladıklarını belgeliyordu. Yaklaşık 18 senelikbir süre boyunca bölgeye düzenlenen seferler ve son olarak Halef’e karşıgerçekleştirilen uzun süreli kuşatma Sâmânî ordusunu güç, moral ve prestijaçısından oldukça yıpratmıştı. Daha da önemlisi hiçbir kazanç getirmemişti.İbn el-Esîr’de geçen şu cümleler, durumu çok iyi bir şekilde özetlemektedir.“Bu isyan ve olaylar Sâmânî Devleti’nin ilk defa başına gelen ve zaafgösterdiği bir olay idi. Civardaki emîrlerin, Sâmânî görevlilerinin, valilerininemirlerini dinlememesine fırsat ve cesaret vermiştir[624]”. Bu tarihten sonrakigelişmeler de müellifi doğrular niteliktedir. Sâmânîler Devleti bünyesindekizayıflık emarelerinin bundan çok daha önceleri ortaya çıktığı bilinmektedir.Ancak, İbn el-Esîr’in tespitleri Sistan’a birbiri ardına düzenlenen seferlerin vesonuçsuz kuşatmaların devlet bünyesinde ve ordu üzerindeki menfi etkisinevurgu yapması açısından önemlidir.

C) Sâmânîler Devletinde Nüfuz

Page 187: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Mücadelelerinin Yeniden Başlaması

1) Hüsamüddevle Ebu’l-Abbas Taş

ve Simcûrîler Arasındaki Mücadele

I. Abdülmelik döneminde (954-961) ortaya çıkan, devlet içindeki nüfuzmücadeleleri II. Nuh’un saltanatıyla birlikte daha büyük bir şiddetle kendinigöstermiştir. II. Nuh’un henüz bir çocuk oluşu da buna hız kazandırmıştır.Onun adına devlet işlerini idare eden vezir Ebu’l-Hüseyin el-Utbî’nin,Horasan valisi Ebu’l-Hasan el-Simcûrî’yi görevinden azlettirmesi, buçekişmelerin başlangıcı olarak kabul edilebilir. Bu olayı unutmayan Ebu’l-Hasan el-Simcûrî, vezire karşı ittifak yaptığı Fâik el-Hassa sayesinde, onuöldürterek intikam almayı başarmıştı. Bütün bu olayların gelişimindenyukarıda bahsedildi. Suikastin ardından Buhara’da karışıklıklar başgöstermiş, Horasan valisi ve öldürülen vezirin en yakın, en sadık müttefikiHüsamüddevle Ebu’l-Abbas Taş, durumu düzeltmek ve katilleri yakalamaküzere Buhara’ya çağırılmıştı. Kâbus ile Fahrüddevle’yi, Nisabur’da bırakanHüsamüddevle, süratle hareket ederek Buhara’ya geldi. Ebu’l-Hüseyin el-Utbî’nin katillerinden bir kısmı yakalanarak öldürüldü. Diğerleri ise,Buhara’dan kaçarak kendilerini bekleyen sondan kurtuldular. Durumukontrol altına alan Hüsamüddevle, vezirlik görevinin Ebu’l-Hasan el-Müzenî’ye verilmesini sağladı[625]. el-Müzenî bütün gücüyle çözüm bekleyendevlet işlerini halletmeye çalıştı. Ancak, onun kuşağı bu görevin getirdiğisorumluluğu taşıyamadı[626]. Zira, Ebu’l-Hüseyin el-Utbî’nin öldürülmesisadece bir başlangıçtı. Bundan sonra kopması beklenen fırtınayı tek başınaönlemesi mümkün değildi.

Nitekim, Hüsamüddevle Ebu’l-Abbas Taş’ın en büyük rakibi Ebu’l-Hasanel-Simcûrî’nin merkezden izin almadan Sistan’dan Horasan’a dönmesi,fırtınanın bir habercisi idi (372/983). Ebu’l-Hasan, Horasan’da karışıklık vefitne çıkmasını, Hüsamüddev-le’nin Cürcan önlerinde aldığı mağlubiyetinsonrasında sipehsalarlığın yeniden kendisine verilmesini umuyordu[627].Onun niyetini anlayan el-Müzenî, kendisine bir haberci göndererekHorasan’dan ayrılmasını istedi Ayrıca emrindeki kuvvetleri oğlu Ebû Ali’yevererek Sistan’a göndermesini ve kendisinin de Kuhistan’a gitmesini söyledi.

Page 188: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Buna uyması halinde ise Genc-i Rüstak ve Badgis’in de iktalarınakatılacağını bildirdi[628]. Sâmânîler Devleti içindeki kutuplaşmaların farkındaolan el-Müzenî, böylelikle Ebu’l-Hasan el-Simcûrî’yi Horasan’danuzaklaştırarak, durumu biraz olsun yatıştırmak umuyordu. Ebu’l-Hasan,vezirin isteğine uyarak Kuhistan’a çekildi. Yukarıda anlatıldığı gibi oğlu EbûAli el-Simcûrî’yi Sistan’a gönderdi. Ebû Ali el-Simcûrî başarılı bir seferinsonrasında yeniden Horasan’a döndü. el-Müzenî’nin çabaları sayesindemeydana gelen sukunet devresini taraflar hazırlık ve planlarını tamamlamaklageçirdiler. Hüsamüddevle Ebu’l-Abbas Taş, Ebu’l-Hüseyin’e yapılansuikastin gerçek faillerinin Ebu’l-Hasan el-Simcûrî ve Fâik el-Hassaolduğunu biliyor, intikam almak için uygun bir fırsat kolluyordu. Simcûrîlerise, ellerinden alınmış olan Horasan valiliğini yeniden ele geçirmek içinplanlar hazırlıyorlardı. Ebû Ali el-Simcûrî bu maksatla Fâik el-Hassa ilemektuplaşıp, haberleşmeye başladı. Onu, birlikte Hüsamüddevle Ebu’l-AbbasTaş’a karşı cephe almaya davet etti. Fâik’in, teklifi kabul etmesinin ardındanbabası Ebu’l-Hasan el-Simcûrî de, onlara katıldı[629]. Ziyârî hükümdarıKâbus b. Veşmgir’e haberciler gönderen Ebu’l-Hasan ve oğlu Ebû Ali el-Simcûrî, onu da kurulan ittifaka katılmaya davet ettiler[630]. Artık kaçınılmazhale gelen mücadele, Hüsamüddevle Ebu’l-Abbas Taş’ın yaptığı büyük birsiyasî hata ile başladı. Ebû Ali el-Simcûrî, Horasan’a dönüşünün ardından,Hüsamüddevle’den Nisabur vekilliğinin kendisine verilmesini istemişti[631].Hüsamüddevle, hiçbir şeyden kuşkulanmaksızın Ebû Ali el-Simcûrî’ninisteğini kabul etti. Ebu’l-Hüseyin el-Utbî’nin öldürülmesiyle zaten durumuzayıflamış olan Hüsamüddevle için bu çok büyük bir hata idi. Devletin ikincimerkezini kendi eliyle rakiplerine teslim etmişti. Ebû Ali el-Simcûrî, belki dekendisinin bile beklemediği bu atamanın sonrasında hemen harekete geçti.Hüsamüddevle’nin bölgedeki amillerini tutuklatarak, mallarını müsadereettirdi. Daha sonra, Fâik el-Hassa ile birlikte Merv üzerine yürüdü. Olanlarıhaber alan Hüsamüddevle geç de olsa yaptığı hatayı anlamıştı. Hazineleri,birikmiş malları, silah ve askerlerini toplayarak Buhara’dan ayrıldı. Ancakbaşkentten ayrılmadan önce, kısa süre sonra kendi sonunu hazırlayacak olanbir hata daha yaptı. Ebû Ali el-Simcûrî ve Fâik’in sırdaşı olarak gördüğüvezir Ebu’l-Hasan el-Müzenî’yi azlederek yerine kendi kethüdasıAbdurrahman b. Ahmed el-Farisî’yi tayin etti[632]. Tutuklanıp hapsedilen eskivezir çok geçmeden üzüntüsünden vefat etti.

Buhara’dan ayrılan Hüsamüddevle Ebu’l-Abbas Taş, Ceyhun kıyısındaki

Page 189: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Amul’da konakladı. Bu esnada beklenmedik bir şekilde taraflar arasında barışiçin elçiler gidip gelmeye başladı. Muhtemelen Hüsamüddevle, rakiplerininmeydana getirdiği ittifaka karşı üstünlük sağlayamayacağını anlamış vebarışa razı olmuştu[633]. Ayrıca biraz sonra bahsedileceği gibi Buhara’dakisiyaset ibresinin kendi aleyhine dönmeye başladığını hissetmiş olmalıdır.Yapılan anlaşma şu şartları içeriyordu; Nisabur ve sipehsalarlık göreviHüsamüddevle’ye, Belh Fâik el-Hassa’ya ve Herat da Ebû Ali el-Simcûrî’yeverilecekti[634]. Bundan başka, daha önce sabık vezir el-Müzenî tarafındanEbu’l-Hasan el-Simcûrî’ye verilen Badgis ve Genc-i Rüstak’ın yine Ebu’l-Hasan’ın elinde kalması onaylandı[635].

Anlaşmanın sonrasında taraflardan herbiri kendi bölgesine çekildi. Buradadikkati çeken en önemli nokta, anlaşmanın şartları içinde herhangi bir şekildeSâmânî hükümdarının adının geçmemiş olmasıdır. Anlaşmanın altına imzaatan tarafların Sâmânîler Devleti’ne hizmet eden birer kumandan oldukları,dolayısıyla bu devletin başındaki kişiye tabi oldukları düşünüldüğünde konudaha da ilginçleşmektedir. Bütün bunlar, artık olayların Sâmânîlerin istek veiradeleri dışında gerçekleştiğini ve devlete bağlı kumandanların bağlılığınıntamamen şekilden ibaret olduğunu açıkça göstermektedir.

Diğer taraftan Buhara’da gelişen olaylar, Hüsamüddevle Ebu’l-Abbas Taşiçin sonun başlangıcı oldu. II. Nuh, belki de saltanatı sırasında kendiiradesiyle aldığı nadir kararlardan birini alarak Hüsamüddevle’nin vezir tayinettiği Abdurrahman b. Ahmed el-Farisî’yi görevinden azletti. Yerine,Abdullah b. Üzeyr’i tayin etti[636]. Hüsamüddevle Ebu’l-Abbas Taş, Merv’debulunduğu sırada haber kendisine ulaştı. Yeni vezirin, el-Utbî ailesi vebunların yakınlarına karşı şiddetli bir düşmanlık beslediği biliniyordu.Gerçekten de İbn Üzeyr göreve gelmesini takip eden dönemde II. Nuh’u,Hüsamüddevle’ye karşı kışkırtmaya başladı. Devletin güç kaybınınseleflerinin zayıflığı ve kötü tedbirleri sonucu meydana geldiğinisöylüyor[637], eski vezir Ebu’l-Hüseyin’i ve dolayısıyla da Hüsamüddevle’yişuçluyordu. Abdullah b. Üzeyr’in konuşmaları kısa sürede etkisini gösterdi.II. Nuh, Hüsamüddevle Ebu’l-Abbas Taş’ı görevinden alarak yerine Ebu’l-Hasan el-Simcûrî’yi tayin etti (Rebiülevvel 376/Temmuz-Ağustos 986)[638].Hüsamüddevle’ye bir ferman gönderilerek azil haberi bildirildi. Ordukumandanlığı ve Horasan valiliği görevlerinden alındığı, bunun yerine Nesave Ebiverd’in kendisine ikta olunduğu söylenerek, buraya gitmesini

Page 190: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

emredildi. Ayrıca, Hüsamüd-devle lakabını ve Emîr-i Hâciblik görevinimuhafaza edeceği bildirildi[639]. Fermanı alan Hüsamüddevle Ebu’l-AbbasTaş, rakiplerinin başarıya ulaştığını anlamıştı. Yine de, tayin olunduğubölgeye gitmeyerek Serahs’da durdu. Ordusundaki kumandanlara görevindenalındığını duyurarak, kendisinden ayrılmaları yada yanında kalmalarıkonusundaki kararlarında serbest bıraktı. Ancak kumandanlar,Hüsamüddevle’nin yanında kalmayı tercih ettiler. Böylece ordusunun dadesteğini alan Hüsamüddevle, Sâmânî hükümdarı ve İbn Üzeyr’i aldıklarıkarardan döndürmek için elinden gelen çabayı sarf etti ise de, bir sonuç eldeedemedi. Son olarak emrindeki kumandanlar, ona şefaat edilmesi içinBuhara’ya bir mektup yazdılar. Ancak, Hüsamüddevle’ye karşı düşmanlığınısürdürmekte kararlı olan Abdullah b. Üzeyr, bu mektuba cevap vermezahmetinde dahi bulunmadı. Aksine, mektuplar göndererek onlarıliderlerinden ayırmaya çalıştı. Bu kez de askerler, vezirin mektubuna iltifatetmedikleri gibi, Hüsamüd-devle’nin etrafında daha sıkı bir şekildekenetlendiler[640]. Tercihleri giderek azalmakta olan Hüsamüd-devle için,mevkini silah zoruyla yeniden elde etmekten başka bir seçenek kalmamıştı.Çünkü, II. Nuh ve ona sıkı bir şekilde nüfuz eden vezir İbn Üzeyr’den dahafazla bir şey beklemenin faydasızlığını anlamıştı. Hüsamüddevle Ebu’l-Abbas Taş isyan kararı almasından sonra, eski dostu ve müttefiki Büveyhîemîri Fahrüddevle Ali’den yardım isteyerek askerî gücünü arttırmaya çalıştı.

Bilindiği gibi Fahrüddevle, Ebu’l-Hüseyin el-Utbî’nin öldürülmesi veHüsamüddevle Taş’ın Buhara’ya çağrılması üzerine Kâbus b. Veşmgir ilebirlikte Nisabur’da kalmıştı. Cürcan önlerinde uğranılan başarısızlığınsonrasında, yeniden ülkesine dönmenin çarelerini arıyordu. KardeşleriAzudüddevle’nin 372/983 yılında, Cibal hakimi Müeyyedüddevle’nin deŞaban 373/Ocak-Şubat 984 tarihinde birbiri ardına ölmeleri, ona aradığıfırsatı verdi. Müeyyedüddevle’nin veziri Sahib b. Abbad, onun ölümü üzerinedevlet ileri gelenlerini ailenin en yaşlı üyesi Fahrüddevle’nin tahta çıkmasıhususunda ikna etmeyi başarmıştı. Neticede Sahib b. Abbad ve devlet ilerigelenleri tarafından Cürcan’a davet edilen Fahrüddevle Ramazan 373/Şubat984 tarihinde şehre gelerek, Büveyhîlerin Cibal kolunun başına geçmişti[641].Bunu bir mektupla Hüsamüdevle Ebu’l-Abbas Taş’a bildirdi. Hüsamüddevlede, Fahrüddevle’ye yazdığı cevabında onu tebrik etmiş ve kendisineyapılanlar hakkında şikayette bulunmuştu[642]. Fahrüddevle gönderdiğicevapta, ona her türlü yardımda bulunacağını bildirdi. Hüsamüddevle’nin

Page 191: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

gönderdiği Ebû Said el-Şebibî adlı elçiye her türlü ikramda bulundu. 2000kişilik Arap ve Türk süvarilerinden oluşan bir birliği, eski kader arkadaşınayardım için elçiyle birlikte gönderdi. Bu arada yeni Horasan valisi Ebu’l-Hasan el-Simcûrî Nisabur’a gelerek görevine başlamıştı. Hüsamüddevle,Fahrüd-devle’nin gönderdiği yardım kuvveti ve Ebû Said el-Şebibî ileNisabur yakınlarında birleşti. Bu arada Horasan kumandanı (Leşker-iHorasan) Abdullah b. Muhammed b. Abdürrezzak ve bir grup Nisaburlu da,onlara katıldı[643]. Hüsamüddevle, daha sonra harekete geçerek Nisaburönlerine ulaştı ve şehrin batısında karargah kurdu. Ebu’l-Hasan el-Simcûrîise, kuhendize çekilmişti. İki taraf arasında başlayan savaş birkaç gün devametti. Fahrüddevle’nin gönderdiği ikinci bir yardım kuvveti mücadeleninHüsamüddevle’nin lehine sonuçlanmasında büyük pay sahibi oldu. Silah vetechizatları mükemmel 2.000 kişilik bir Deylem süvari kuvvetinin gelişi,Ebu’l-Hasan el-Simcûrî’yi mücadelenin gidişatı konusunda endişeyedüşürmüştü. Savaşı sürdürmek yerine Nisabur’u, Hüsamüddevle’ye bırakarakgeri çekilmenin daha akıllıca bir hareket olacağını düşünerek gece yarısışehirden ayrıldı. Kuhistan’a gitti. Horasan valisinin, şehirden ayrıldığınıöğrenen Hüsamüddevle Ebu’l-Abbas Taş’ın kuvvetleri, peşinden giderekağırlıklarını yağmaladılar. Nisabur’a giren Hüsamüd-devle ise, şehrindoğusunda konakladı. Yeniden Buhara ile temesa geçerek geçmişteki hata vegünahlarının bağışlanması için II. Nuh ve annesine mektuplar gönderdi[644].Abdullah b. Üzeyr’in görevinden azledilmesi hususundaki düşüncelerinibelirtti. II. Nuh’un annesi de, onunla aynı fikirdeydi[645]. Ancak vezirin,Sâmânî hükümdarı üzerindeki nüfuzu daha üstün geldi ve Hüsamüddevle’nin,II. Nuh tarafından bağışlanmasını engelledi.

Nisabur önlerindeki savaşın sonrasında Kuhistan’a çekilen Ebu’l-Hasan el-Simcûrî ise, burada Hüsamüddevle’nin ilgisinden uzak, Nisabur’a tekrarhakim olmanın planlarını yapıyordu. Cibal Büveyhî emîri Fahrüddevletarafından en geniş imkanlarla desteklenen Hüsamüddevle’ye karşı tek başınabaşarılı olamayacağını anlamıştı. Buhara’dan yardımcı kuvvetler istemekyerine Fahrüddevle’nin rakibi Kirman Büveyhî emîri Ebu’l-Fevaris b.Azudüddevle’ye başvurdu. O da, 2.000 Arap süvarisini Ebu’l-Hasan’ınyardımına gönderdi. Öte yandan, Fâik el-Hassa da topladığı kuvvetlerle,Ebu’l-Hasan’a katıldı. Böylelikle Ebu’l-Hasan’ın askerî gücü önemliderecede arttı[646]. Ebu’l-Hasan el-Simcûrî, gerekli hazırlıklarıntamamlanmasından sonra müttefikleriyle Nisabur üzerine yürüdü.

Page 192: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Hüsamüddevle Ebu’l-Abbas Taş ise, Buhara’dan beklediği cevabıalamamasının yanısıra Nisa-bur’da kalma süresinin uzaması nedeniyleaskerlerinin erzak ve para ihtiyacını karşılama konusunda oldukça güçduruma düşmüştü. Buna rağmen, Ebu’l-Hasan el-Simcurî ile savaşmak üzereşehirden çıktı. Taraflar arasında Nisabur yakınlarında çok şiddetli bir savaşcereyan etti. Maaşlarını alamayan Hüsamüddevle’nin askerlerinin isteksizsavaşmaları, onu adım adım yenilgiye yaklaştırıyordu. Bunu önlemek isteyenHüsamüddevle, düşman ordusunun merkezine son bir hücum yapmaya kararverdi. Ancak, Ebu’l-Hasan el-Simcûrî ve oğlu Ebû Ali el-Simcûrî’nin güçlümukavemeti dolayısıyla ordugahına çekilmek zorunda kaldı. Daha sonrasavaş meydanını terk ederek Cürcan’a gitti. Ebu’l-Hasan’ın birlikleri, mağlupolan Hüsamüddevle’nin ordusuna bağlı Deylemli ve Horasanlı askerlerikuşattılar. Bunlardan bir kısmı öldürüldü, bir kısmı esir alınarak Buhara’yagönderildi (7 Şaban 377/2 Aralık 987)[647]. Ebu’l-Hasan el-Simcûrî,Nisabur’a girdi. Müttefiklerinden Fâik el-Hassa Belh’e, oğlu Ebû Ali el-Simcûrî ise Herat’a döndüler.

Hüsamüddevle Ebu’l-Abbas Taş’ın mağlup edilip Horasan topraklarınınsukunete kavuşmasına rağmen vezir Abdullah b. Uzeyr bunu yeterligörmüyordu. Muhtemelen vezir hala el-Utbî ailesi ve bu ailenin yakınlarınaduyduğu şiddetli düşmanlık doğrultusunda hareket etmekteydi. Horasan’dakiEbu’l-Hasan’a mektuplar yazarak, Hüsamüddevle’ye karşı kışkırtıyor,Cürcan üzerine yürümesini istiyordu. Ancak Ebu’l-Hasan el-Simcûrî, Cürcanüzerine düzenlenecek bir seferin neler getireceği konusunda endişeliydi. EbûNasr el-Utbî, onun bu konudaki düşüncelerini şöyle özetlemektedir. “Ebu’l-Hasan bir şeyhe (yaşlı bir kimseye) yaraşır hilm ve vakar üzere hareketediyordu. Sakinliği tercih ediyor, bu işten kaçmak için gerekçeler önesürüyordu. Deylem askerlerinin müdahalesinden ve maksadınaulaşamamaktan korkuyordu[648]”.

Cürcan’a kaçan Hüsamüddevle ise, Cibal Büveyhî emîri Fahrüddevletarafından çok iyi bir şekilde karşılanmıştı. Öyleki, Fahrüddevle örtüler,kıymetli saz aletleri, altından kapkacaklar, mutfak ve şaraphane aletleri v.s.eşya ve hazine ile donatılmış sarayını Hüsamüddevle’ye tahsis ederek Rey’egitmişti. Buradan da, atlar ve kılıçların da içinde bulunduğu birçok hediyegönderdi. Ayrıca, Cürcan, Dihistan ve Abiskun’un haracını, masraflarınıkarşılaması için Hüsamüddevle’ye bıraktı[649]. Fahrüddevle’nin,Hüsamüddevle’ye yaptığı yardım ve ihsanlar veziri Sahib b. Abbad

Page 193: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

tarafından uyarılmasına neden olmuş, Ancak Fahrüdevle, ona şu mukabeledebulunmuştu “Allah’ın bana bağışladığı memleket, hazine ve diğer şeylerdeortaklığımız vardır. Asker, mal, mülk, silah, saz, her ne isterse, onun içinbunların yokluğu olmaz. Yanında olduğumuz süre içinde cömertlikler,nimetler, iyilik ve bu uğurdaki çabalar esirgenmemişti. Bunları unutmadım.Eğer bütün ömrümü bu nimetlere şükür ve cömertliklere karşılık vererekgeçirsem, memluklarımı, elimdeki şeyleri bu uğurda sarf etsem azdır[650]”.

Hüsamüddevle, Fahrüddevle’nin yardımları sayesinde yeniden eski gücünekavuşma imkanı buldu. Askerleri durumlarını düzelttiler. Bir süre sonra datekrar Horasan’a geri dönmek için Fahrüddevle’den yardım istedi. Onu,Sâmânîler Devleti’ne isyan ettiği tarihten bu yana sürekli desteklemiş olanFahrüddevle bir kez daha yardım için harekete geçti. Esfar b. Kerdûye adlı birkumandanın idaresinde 2.000 kişilik bir kuvveti Hüsamüddevle Ebu’l-AbbasTaş’ın yanına gönderdi. Nasr b. Hasan b. Firuzan’a da bir mektup yazarakbütün gücüyle Hüsamüddevle’yi desteklemesini emretti. Nasr, bu emri yerinegetirmesine rağmen Hüsamüddevle tarafından yanına gönderilen Ebû Said el-Şebîbî’yi, Kumis’de öldürttü. Fahrüddevle derhal Nasr’ı cezalandırmak üzereharekete geçti. Hüsamüddevle’yi de yanına çağırdı. Kısa süre içindeFahrüddevle tarafından ele geçirilen Nasr, ancak Hüsamüddevle Ebu’l-AbbasTaş’ın aracı olması sayesinde kurtuldu[651]. Ancak bu olay,Hüsamüddevle’nin Horasan’a geri dönme çabalarına son darbeyi vurmuştu.

el-Utbî tarafından aktarılan bu olayların anlatımı sırasında herhangi bir tarihverilmez. Sadece Hüsamüddevle’nin Cürcan’a gelişinden üç sene sonra böylebir harekete giriştiği belirtilmektedir. Onun, 377/987 senesinde Cürcan’ageldiği ve 378/989’da çıkan bir veba hastalığı sırasında öldüğü düşünülürseverilen tarihin hatalı olduğu anlaşılmaktadır. Sâmânîler Devleti içindekiolaylar gözden geçirildiğinde, bunlar bize olayın tarihi ile ilgili bir takımipuçları verebilir. Hüsamüddevle’nin mağlup edilmesinin sonrasındaNisabur’a giren Ebu’l-Hasan el-Simcûrî’nin, vezir Abdullah b. Uzeyrtarafından Hüsamüddevle’ye karşı kışkırtıldığından yukarıda bahsedildi.Ancak İbn Üzeyr, II. Nuh tarafından 377/988-989 senesinde görevindenalınarak, yerine Ebû Ali el-Damganî atamıştı[652]. Hemen sonrasında Horasanvalisi Ebu’l-Hasan el-Simcûrî, Nisabur’da aniden vefat etmişti (Zilhicce378/Mart-Nisan 989)[653]. Simcûrî ailesinin başına oğlu Ebû Ali el-Simcûrîgeçmişti. Bunlar dikkate alındığında Hüsmaüddevle’nin, en büyük rakiplerivezir Abdullah b. Üzeyr’in azli ve Ebu’l-Hasan’ın ölümünün ardından

Page 194: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Horasan’a dönmek istemiş olması muhtemeldir. Bu da Zilhicce 378/Mart-Nisan 989’dan Hüsamüd-devle’nin aynı yıl içinde[654] Cürcan’da vebadanöldüğü tarihe kadarki kısa süre içinde gerçekleşmiş olmalıdır. Ölümündensonra askerleri, Cürcan halkına karşı kötü davrandıkları için onlarınsaldırısına uğradılar. Ancak, askerlere güç yetiremeyen Cürcan-lılar afdilemek zorunda kaldılar.

Bu olay, Hüsamüd-devle’nin adamlarına Cürcan’da daha fazlakalamayacaklarını göstermişti. Ancak, ne yapılması gerektiği konusundaaralarında anlaşmazlık çıktı. Eski hassa askerleri ve hizmetkârlar Horasan’adönerek, Ebû Ali el-Simcurî’nin hizmetine girdiler. Adları yeniden ordu sicildefterlerine kaydolundu ve vilayet askerlerine dahil edildiler. Diğer bir grupise, Fahrüd-devle’nin yanında kalmayı tercih etti[655].

Hüsamüddevle Ebu’l-Abbas Taş’ın ölümü, Sâmânîler Devleti üzerindeoynanan nüfuz mücadelelerinde bir dönemin sonunu ve Simcûrîlerin zaferinibelgeliyordu. Hüsamüddevle ve Simcûrî ailesi arasındaki çekişmeler dikkatleincelendiğinde, oldukça çarpıcı sonuçlar ortaya çıkmaktadır.

İlk elden çıkarılabilecek en kesin netice Sâmânî hükümdarının idarîgücünün kalmadığı yada son derece zayıfladığıdır. Fâik el-Hassa, Simcûrîlerve Hüsamüddevle arasında yapılan barış anlaşmasının şartlarının arasında II.Nuh’un adının dahi geçmemesi de bunun bir delilidir. Daha sonra,Hüsamüddevle’nin azlini müteakip güç kullanarak mevkini yeniden eldeetme çabası ise ilginç bir değişimi gösterir ki, buna göre; artık kumandanlar,azil ve tayin yetkisi Sâmânî hükümdarının elinde olan Horasan valiliğimeselesini, kendi aralarında güç kullanarak halletmeye başlamışlardır.Sâmânî hükümdarının buradaki rolü ise, sadece kazananın konumunuonaylamaktan ibarettir. Diğer taraftan, Hüsamüddevle’ye karşı yürüttüklerimücadeleden galip çıkan Simcûrîler, bundan sonra Ebû Ali el-Simcûrî’ninliderliğinde bağımsızlıkları için harekete geçeceklerdir.

2) Sâmânîler ve Simcûrîler

Ebu’l-Hasan el-Simcûrî’nin ölümünün ardından ailenin liderliği oğlu EbûAli el-Simcûrî’ye geçmişti. Ebû Ali el-Simcûrî, babasının ölümü sırasındaHerat’da bulunuyordu. Kardeşi Ebu’l-Kasım el-Simcûrî ise, babasınınyanında idi. Ebu’l-Hasan’ın ölümü üzerine, ailenin düşmanları iki kardeşinarasını açmaya çalıştılarsa da, Ebu’l-Kasım, bunlara iltifat etmeyerek, Ebû

Page 195: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Ali el-Simcûrî’nin liderliğini kabullendi. Babasının gulâmları (memlukları)ve hazineleri ile birlikte Ebû Ali el-Simcûrî’nin bulunduğu Herat şehrinegitti. Yanında getirdiklerini, ağabeyine sunarak itaatini bildirdi (379/989)[656].Daha sonra Ebû Ali el-Simcûrî, kardeşiyle Nisabur’a geldi. Horasan valiliğive sipehsalarlık görevi ırsen kendisine verildi[657]. II. Nuh, Ebû Ali el-Simcûrî’nin Horasan valiliği görevini onayladı. Fakat, gelişen olaylar Sâmânîhükümdarının bunu gönülsüz bir şekilde yaptığını göstermektedir. Tahtaçıktığı sırada 13 yaşında olan II. Nuh, o sırada 25 yaşına ulaşmış ve devletindizginlerini tek başına ele alma çabası içine girmişti. İlk olarak Abdullah b.Uzeyr’i vezirlikten azledip, yerine Ebû Ali el-Damganî’yi atayarak, İbnUzeyr’in baskısından kurtulmuştu. İbn Uzeyr ise, Harizm’e sürgün edilmişti.Yeni vezir Ebû Ali el-Damganî işleri düzene koymak için çok çalıştı. Sâmânîtopraklarında yaşayan halkın başka yerlere göç etmesine neden olankarışıklıkları ortadan kaldırdı. Ancak askerin baskısı karşısında görevindenalındı. Yerine hatipliği ile meşhur bir kimse olan Ebû Nasr b. Zeyd getirildi.Ebû Nasr da kısa süre sonra görevi yeniden Ebû Ali el-Damganî’ye bırakmakzorunda kaldı[658]. Birbiri ardına yapılan bu vezir atamaları devletin idarîsisteminin tam bir çöküş içerisinde olduğunun göstergesidir. Her şeye rağmenII. Nuh, devlet üzerinde otoritesini yerleştirmeye kararlıydı. Bu nedenle,Simcûrîlerin devlet içinde artan nüfuzlarını kırmak üzere harekete geçti.

Zira, Fâik el-Hassa’nın da yardımıyla, Hüsamüddevle Ebu’l-Abbas Taş’ıbertaraf eden Simcûrîlerin etki ve gücü had safhaya ulaşmıştı. II. Nuh,babasından daha hırslı ve atak bir kişiliğe sahip olan Ebû Ali el-Simcûrî’dençekiniyordu[659].

Sâmânî hükümdarı, bu aile ile Fâik el-Hassa arasındaki ittifakı bozmaklaişe başladı. Ebû Ali el-Simcûrî’nin elindeki Herat şehrini Fâik el-Hassa’yaverdi. Gelişmeleri haber alan Ebû Ali el-Simcûrî derhal Nisabur’dan Herat’ayürüdü. Bu görevi kabul ettiği için Fâik’e kızgındı. Ona, aralarındaki eskihukuku, geçmişteki dostluklarını ihmal ettiğinden dolayı serzeniştebulunduğu bir mektup gönderdi. Bunun sonrasında yapılan görüşmeler ikieski müttefiki tekrar birbirlerine yaklaştırdı.

Herat’ın Fâik el-Hassa’nın elinde kalması, Ebû Ali el-Simcûrî’nin deNisabur’u ve kumandanlık(sipehsalarlık) görevini alması şartlarıylaaralarında anlaştılar[660]. Neticede Fâik Herat’a giderken, Ebû Ali el-SimcûrîNisabur’a döndü. Buhara’da ise, II. Nuh, bu ikisi arasında bir düşmanlık

Page 196: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

ortaya çıkarmak konusundaki ısrarını sürdürüyordu. Ordu kumandanlarınaverilmesi adet haline gelmiş olan hil’at ve menşur, Ebû Ali el-Simcûrî’yegönderilmek üzere başkentten yola çıkarıldı. Ebû Ali el-Simcûrî, bunlarınkendisine gönderildiğine şüphe etmiyordu. Ancak, armağanları getiren heyetHerat yoluna ulaşınca bu tarafa yöneldi. Hil’at ve menşur Fâik’e sunuldu[661].Bu son olay II. Nuh’un, Ebû Ali el-Simcûrî’ye karşı olan düşüncelerinitamamen gözler önüne sermişti. Sâmânî hükümdarı tarafından gönderilenhediyeleri kabul eden Fâik el-Hassa da, Herat’dan Ebû Ali el-Simcûrî’ninüzerine yürüdü. Artık, Ebû Ali el-Simcûrî’nin önünde yeni kuralın icrasındanbaşka bir seçenek kalmıyordu. O da, bunu uygulamak yani “güç kullanarakbu mevkii elde etmek” için harekete geçti. Seçkin adamlarından oluşan birsüvari birliğinin başında Fâik’i karşılamak üzere yola çıktı. Herat ile Bûsencarasındaki bir mevkide onu yakaladı. Fâik, Ebû Ali el-Simcûrî’ninsüvarilerinin şiddetli saldırıları karşısında mağlup olarak Merverrûd’daçekilmek zorunda kaldı (378/989)[662]. Ebû Ali el-Simcûrî’nin bir kısımkuvvetleri, onu takip ediyordu. Ancak, Merverrûd köprülerini tahkim edipkuvvetlerini yeniden düzenleyen Fâik, bunları mağlup edip bir kısmını esiraldı. Esirler, Buhara’ya gönderildi[663]. Merv’e giden Ebû Ali el-Simcûrî ise,II. Nuh’a bir mektup yazarak selefleri gibi kendisinin de SâmânîlerDevleti’ne hizmet etmek istediğini ve sadakatini belirtip Horasan valiliğininkendisine verilmesini istedi. Simcûrîler ve Sâmânîler arasındaki eskidostluğun ve hukukun, seleflerinde olduğu gibi kendisi için de kalıcı olmasınıtemenni etti[664]. Fâik el-Hassa’nın mağlup edilmesiyle Ebû Ali el-Simcûrî’yekarşı elindeki son kozu da kaybetmiş olan II. Nuh için bu teklifi kabuletmekten başka bir seçenek kalmamıştı. Ebû Ali el-Simcûrî’nin istediğivalilik menşuru, hil’at ve sancak kendisine gönderildi. Ceyhun’ungüneyindeki bütün eyaletlerdeki hakimiyeti onaylandığı gibi, kendisineİmadüddevle lakabı verildi[665]. Ebû Ali el-Simcûrî’nin elde ettiğiayrıcalıklar, onun Sâmânîler Devleti içindeki rakipsizliğini belgeliyordu. Birnebze olsun devlet üzerinde otoritesini yerleştirme gayretinde olan II. Nuhise, tek başına daha fazla bir şey yapamayacağını acı bir tecrübeyle anlamıştı.Bundan sonra, Ebû Ali el-Simcûrî’nin kafasında Horasan’da bağımsız birdevlet kurma konusundaki fikirler netleşmeye başlamış olmalıdır. Olaylarınizlediği seyirden anlaşılacağı üzere Ebû Ali el-Simcûrî, başlangıçtabağımsızlık konusunda kesin bir düşünceye sahip değildi. II. Nuh’un,Simcûrîlere karşı izlediği politika, onun hükümdar ile arasını açmıştı. Ayrıca,Fâik’e karşı kazandığı zaferin sonrasında, kendisine verilen imtiyazlar,

Page 197: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Sâmânîlerin çaresizliğini gözler önüne sermişti. Babası Ebu’l-Hasan el-Simcûrî’ye nisbeten daha hırslı ve atak bir kişiliğe sahip olan Ebû Ali el-Simcûrî için ise bu fırsatı değerlendirmekten daha tabii bir şey olamazdı. EbûAli el-Simcûrî ilk olarak durumunu sağlamlaştırmakla işe başladı. Malî veaskerî gücünü arttırmaya çalıştı. Bu faaliyetleri sırasında Nisabur halkı veuleması da onun tarafında yer almışlardı[666]. Hakimiyetini, Horasan’ıntamamına yerleştirip kuvvetlendirmeyi başardı. Eyaletdeki vergilere elkoyması, bunda büyük ölçüde etkili oldu. Haris Horasan valisi, ordusununmasraflarını karşılamak bahanesiyle harâc, eclâb (gelirler), ehdas (vakıflar),madenler ve ziyâ‘-i sultânî’ye (devlete ait çiftlikler), bir başka değişleHorasan eyaletinin bütün gelirlerine el koydu[667]. Bunları adamları arasındapaylaştırarak onların, kendisine karşı sadakatlerini arttırdı. Ancak, vergilerintoplanması sırasında Ebû Ali el-Simcûrî adına bazı olumsuz gelişmeler deyaşanmaktaydı. Horasan valisi, el-Nesefî adlı bir kimseyi eyaletin vergilerinitoplamakla görevlendirmişti. el-Nesefî’nin görevini yerine getirirken takipettiği zulüm ve müsadere metodu halk arasında hoşnutsuzluğa yol açmıştı.Şikayetçiler, durumu bir tezkireyle Ebû Ali el-Simcûrî’nin dîvânınabildirdiler. Bunun üzerine Ebû Ali el-Simcûrî, el-Nesefî’yi görevinden alaraktutuklattı. Bütün malları müsadere edilen el-Nesefî işkence ile öldürüldü.

Ebû Ali el-Simcûrî, bir yandan askerî ve malî gücünü arttırmaya çalışırken,diğer taraftan da kendisine el-Muzaffer[668], Emirü’l-Ümera el-Müeyyedmine’l-sema[669] gibi ünvanlar alıyordu. Yine Târih-i Yeminî’de aktarılanBediüzzaman el-Hemeda-nî’nin bir kasidesinde, Ebû Ali el-Simcûrî’denSeyyid el-Ümera olarak bahsederken[670], onun 383/993 tarihinde Nisabur’daII. Nuh adına bastırdığı paranın bir yüzünde de Seyyid el-Ümera ünvanınıkullandığını görürüz[671]. Aynı şekilde, Ebû Ali el-Simcûrî tarafındanbastırılan diğer paralarda Emîr el-Celil el-Muzaffer lakabı da yeralmaktadır[672]. Onun giderek gücünü arttırmasının yanında, Horasan’danelde edilen vergi gelirlerinin kesilmesi II. Nuh’u tedirgin etmişti. Zira,Horasan’ın vergisi devletin malî yapısı içinde önemli bir yere sahipti. Sâmânîhükümdarı, Ebû Ali el-Simcûrî’ye haber göndererek, Horasan’daki bazıvilayetlerin gelirlerinin Dîvân-ı Hâss’ın idaresine bırakılmasını istedi.Horasan valisi II. Nuh’un isteğine “Bu yerde sayısız bir maiyet toplanmıştır.Dîvâna ait vergiler, onlara yetmiyor. Vilayetlerin kapladığı saha, onlarınmaaşları için yeterli olmuyor. Buhara’dan, onların maaşlarının arttırılmasıiçin emir verilmesi ve Sâmânî topraklarından bir tarafın bizim iktalarımıza

Page 198: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

ilave edilmesi gerekir” şeklinde bir cevap verdi[673].

Bu, Ebû Ali el-Simcûrî’nin devlete olan bağlılığının ve itaat hislerinin nekadar zayıf olduğunun açık bir göstergesidir. Yukarıda anlatılanfaaliyetlerinden de anlaşılacağı üzere zaten yarı bağımsız bir hükümdar gibihareket etmeye başlamıştı. Ancak, nedeni bilinmez bir şekilde bağımsızlığınıilan etmekten çekiniyor, Horasan’da hutbeyi Sâmânî hükümdarı adınaokutuyordu[674].

Muhtemelen eski ve köklü bir devlet olan Sâmânîlere karşı tek başınahareket etmek riskini almak konusunda tereddüt içindeydi. el-Utbî de, bunudestekler mahiyette Ebû Ali el-Simcûrî’nin, Sâmânîlere itaat ve isyanarasında kararsız bir durumda olduğunu belirtmektedir[675]. Dolayısıyla işleri,kendisi için daha kolay hale getirebilecek bir müttefik aramaya başladı. Bunuda çok geçmeden Karahanlı hükümdarı Buğra Han’ın şahsında buldu.

D) Karahanlılar ile Mücadele

840 senesinde Büyük Uygur Kağanlığı’nın Kırgız saldırıları sonucundayıkılmasından sonra bu devlete bağlı bazı boyların birleşmesiyle KarahanlılarDevleti tarih sahnesine çıkmıştı. Kuruluşu ve birliği oluşturan boylarla ilgiliortaya koyulan farklı görüşler dolayısıyla Karahanlıların ilk dönemleriyleilgili bilgilerimiz çeşitlilik arzetmektedir[676]. Karahanlılar eski Türk idarîgeleneğine uygun olarak ikili teşkilat sistemini benimsemişlerdi. Doğu vebatı olarak ikiye ayrılan devletin asıl hakimi doğudaki Büyük Kağan idi.Batıdaki yöneticiler, ona bağlıydı.

Karahanlılar Devleti’nin, bilinen ilk Büyük Kağan’ı Bilge Kül Kadir Hanzamanında, Sâmânîlerle aralarında siyasî münasebetlerin başladığıgörülmektedir.

Zira Sâmânîler, doğuda gayri müslim Türk topraklarına sınır bölgedekurulmuş bir İslam devletiydi. Bu özellikleri dolayısıyla da müslümantopraklarını doğudan gelebilecek saldırılara karşı korumak ve düşman Türktopraklarına yapılacak gazaları organize etmekle yükümlüydüler.Karahanlıların ise, doğuda Çin’in varlığı, gücü, nüfusu ve geçmiştekitecrübeler göz önüne alındığında yayılma alanı olarak kendilerine batıistikametini seçmiş olmaları muhtemeldir. Sâmânîlerle Karahanlılar

Page 199: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

arasındaki ilk münasebetler 225/840 senesinde Nuh b. Esed’in İsficâb şehriniKarahanlıların elinden alması, İsmail b. Ahmed döneminde 280/893 ve291/903 tarihlerinde düzenlenen iki sefer ile başlar. Yukarıda belirtilenamaçlar doğrultusunda gerçekleştirilen bu seferler Sâmânîlerin üstünlüğü ileneticelenmiştir. Bunun sonrasında taraflar arasındaki ilişkiler daha dostânebir seyir izlemeye başlamıştır.

Nitekim, Sâmânîlerin batıdaki rakipleriyle yaptıkları mücadelelere,Karahanlılar yardımcı kuvvetler göndermek suretiyle katılmışlardır. Dahasonra, Karahanlı topraklarında faaliyet gösteren müslüman din adamlarının(sûfilerin) ve Sâmânîler arasındaki iç mücadeleler sırasında bu devletesığınan Ebû Nasr adlı Sâmânî şehzadesinin çabaları neticesinde[677]

Karahanlılar arasında İslamiyetin hızla yayıldığını görüyoruz. Ancak buşehzadenin kimliği konusunda elimizde fazla bir bilgi bulunmamaktadır.Satuk Buğra Han da, devletin ilk müslüman hükümdarı olmuştur(muhtemelen 333/944-945). İki devlet arasındaki barış ortamının II. Nuh b.Mansur devrine kadar devam ettiği anlaşılıyor.

Geçen süre içinde lehte veya aleyhte herhangi önemli bir olaya rastlanmaz.Ancak, Sâmânîler Devleti’ndeki zayıflık izleri gün geçtikçebelirginleşmekteydi. Bu ise, asi kumandanların dışında, Sâmânî topraklarıüzerinde çıkarları olan diğer devletler için oldukça cazip bir durum teşkilediyordu. Bunlardan biri olan Karahanlılar Devleti de, Sâmânîlerle aradamevcut olan barışın, kendileri için gelecekte bir fayda sağlamayacakoluşunun yanında genişlemeleri için ayakbağı olacağı düşüncesi ön planaçıkmaya başlamıştı. Bu yeni politika doğrultusunda harekete geçenKarahanlılar ilk olarak 367/977-978’de Fergana’yı ele geçirdiler[678].

Karahanlıların politikasındaki değişim, devletin batı kısmını idare edenBuğra Han Harun (ö. 992) zamanında daha güçlü bir şekilde kendisinihissettirmeye başlayacaktı. Buğra Han, önce Sâmânî idaresinden memnunolmayan bazı Maveraünnehir ileri gelenlerinin davetinden faydalanarak380/990 senesinde İsficâb şehrini zaptetti[679]. Sâmânîlerin doğu sınırındabeliren Karahanlı tehlikesi, devlete isyan etmiş asi kumandanların isteklerinigerçekleştirebilmeleri için iyi bir fırsat olmuştu. Özellikle Horasan valisi EbûAli el-Simcûrî, durumdan elden geldiğince faydalanmak düşüncesinitaşıyordu. Buğra Han’ın, İsficâb’ı ele geçirmesinden sonra, onunla irtibatkurarak Sâmânîlere karşı birlikte hareket etmeyi teklif etti. Taraflar,

Page 200: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Horasan’daki Sâmânî topraklarının Ebû Ali el-Simcûrî’nin,Maveraünnehir’in ise Buğra Han’ın elinde kalması ve gerektiğindebirbirlerine yardım etmek şartlarıyla anlaştılar. Ceyhun nehri ise müttefiklerarasında sınır olacaktı[680].

Ebû Ali el-Simcûrî’nin yanısıra bir diğer asi Fâik el-Hassa da, Karahanlıhükümdarını Sâmânî toprakları üzerine yürümeye teşvik ediyordu. Onun,Ebû Ali el-Simcûrî karşısında aldığı mağlubiyetin sonrasında Merverrûd’açekildiğinden yukarıda bahsedildi. Bir süre Merverrûd’da kalan Fâikdurumunu güçlendirmeye uğraştı. Eski askerî gücüne ulaşması ile birlikte, II.Nuh’un izni olmadan Buhara’ya yürümeye teşebbüs etti ise de II. Nuh’unüzerine yolladığı, Begtüzün ve İnanç Hâcib[681], tarafından mağlup edilenFâik bir kere daha savaş meydanından kaçmak zorunda kaldı. CeyhunNehrini güçlükle geçerek Belh’e ulaştıktan birkaç gün sonra da Tirmiz’e gitti.Buradan, Karahanlı hükümdarına mektuplar yazarak, onu Sâmânîlere karşıkışkırtmaya başladı. II. Nuh, aldığı mağlubiyetlere rağmen düşmancatavırlarından vazgeçmeyen Fâik ile mücadele etme görevini Ebu’l-HarisMuhammed b. Ahmed el-Ferigûnî’ye verdi. Ancak, bu kez Fâik’in talihisavaş meydanını terketmek zorunda kaldığı daha önceki iki muharebeyenispeten daha yaver gitti. el-Ferigûnî komutasındaki kuvvetleri, Türklerdenve Araplardan oluşan 500 kişilik seçkin süvari kuvvetiyle mağlup etmeyibaşardı. Galibiyetin ardından ele geçirdiği zengin ganimetlerle Belh’edöndü�. Şehirde kaldığı süre içinde, Karahanlı hükümdarıylamektuplaşmaya devam etti.

Ebû Ali el-Simcûrî’nin, Fâik’in ve Maveraünnehir ileri gelenlerinin yaptığıkışkırtmalar etkisini göstermekte gecikmedi. İsficâb’ı ele geçirmesininsonrasındaki muhtemel hedefinin Maveraünnehir olması beklenen BuğraHan, aldığı mektuplar ve özellikle Ebû Ali el-Simcûrî ile yaptığı anlaşmanedeniyle daha da cesaretlenmişti. Nihayetinde, 383/993-994 senesindeİsficâb’dan, Sâmânî toprakları üzerine yürüdü. II. Nuh, Karahanlılarınilerleyişini durdurmak üzere İnanç Hâcib’i, Sâmânî ordusunun başında, sınırayolladı ise de savaş Karahanlı ordusunun galibiyetiyle sonuçlandı.

Mülkün direği ve devletin umudu olan[682] İnanç Hâcib, Sâmânî ordusununileri gelen kumandanlarıyla birlikte esir edildi[683]. Bu galibiyetle Karahanlıordusu için Buhara yolu açılmış ve kendilerine karşı koyabilecek hiçbir engelkalmamıştı. Haber, Buhara’ya ulaştığında II. Nuh, büyük bir umutsuzluk ve

Page 201: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

çaresizlik içine düştü. Horasan valisi Ebû Ali el-Simcûrî’nin yapılan yardımçağrılarını cevapsız bırakması durumu daha da kötüleştirmekteydi.

Böyle bir ortamda muhaliflerden Fâik el-Hassa, Karahanlı ordusununilerleyişini durdurabileceği düşüncesiyle Buhara’ya davet edildi. Sâmânîhükümdarı için bu bir mecburiyetti. Zira Fâik’in, devletin aleyhine yaptığıfaaliyetler malumdu. Onun yardımına duyulan şiddetli ihtiyaç tam manasıyla“denize düşen yılana sarılır” misalinin gerçekleşmesiydi. Başkente gelenFâik, ikram ve iltifatlarla karşılandı. Yeni hazırlanmış bir ordunun başındaSemerkand’a gönderildi. Fâik’in sınıra ulaştığını öğrenen Buğra Han derhal,onun üzerine saldırdı. Harceng[684] yakınlarında kısa süren bir savaşınardından Fâik el-Hassa mağlup olarak Buhara’ya döndü. Kaynaklar[685], bumağlubiyetin perde arkasında Fâik’in daha önceden Buğra Han ile gizliceanlaşmasından ötürü gerçekleştirdiği ihanetin olduğunu belirtirler. Onunileride anlatılacak faaliyetleri de bu bilgileri doğrular niteliktedir.

Son çare olarak görülen Fâik’in mağlup olarak Buhara’ya dönmesi, II.Nuh’a yapacak daha fazla bir şey bırakmıyordu. Çaresizlik içindeki Sâmânîhükümdarı başkentini terketmek zorunda kaldı. Ceyhun’un karşı kıyısındakiAmul’da konakladı. Buğra Han ise Rebiülevvel 382/Mayıs-Haziran 992tarihinde Buhara’ya girdi[686]. Fâik tarafından karşılanan Karahanlıhükümdarı Cûy-i Mûliyân’da konakladı. Buğra Han’ın hizmetine girmehususunda acele eden Fâik el-Hassa, Belh’e gitmek için izin istedi. Belh’dehutbeyi Buğra Han adına okutacak ve onun adına sikke bastıracaktı. Bunukabul eden Karahanlı hükümdarı, Fâik’i Belh valisi tayin etti.

Ebu’l-Fazl el-Beyhakî, Buğra Han’ın Buhara’ya girdikten sonra Sâmânîlereait zengin hazine ve mallara el koyduğunu söyler[687]. Ancak bu rivayet yeterikadar gerçekçi görünmemektedir. Zira bir süredir, Ebû Ali el-Simcûrî’ninmenfi tutumu nedeniyle Horasan’ın vergisi merkeze gönderilmiyordu. II.Nuh’un, Ebû Ali el-Simcûrî’den Horasan’ın bazı gelirlerini Dîvân-ı Hâss’abırakması konusundaki isteğinden ve bunun sonucundan yukarıda bahsedildi.

Bunun yanısıra Karahanlılar üzerine gönderilen iki ordunun ikmal ve techizedilmesi için gereken masraflar, devletin uzun süreden beri malî durumununbozukluğu ve II. Nuh’un Buhara’dan ayrılışı sırasında hazinede kalan paranınbir kısmını yanına almış olabileceği ihtimali de göz ardı edilmemelidir.Dolayısıyla Buğra Han’ın, Sâmânî hazinesinden ele geçirdiği ifade edilen

Page 202: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

meblağlar müellif tarafından abartılmış olmalıdır.

Öte yandan Amul’a çekilmiş olan II. Nuh, etrafa dağılmış olan gulâmlarınıve hizmetçilerini toparlamaya ve durumunu düzeltmeye çalışıyordu. Ebû Aliel-Bel’âmî’ye yeniden vezirlik görevi verildi.

Ancak, Ebû Ali el-Bel’âmî işleri düzeltmeye güç yetiremedi. Askerlerinisteklerine karşılık veremedi. Bunun üzerine II. Nuh, Harizm’den geriçağırdığı Abdullah b. Uzeyr’i ikinci kez vezaret makamına getirdi[688].Sâmânî hükümdarı yeniden toparlanmak konusundaki olanca gayretininyanında, sürekli olarak Horasan valisi Ebû Ali el-Simcûrî’ye mektuplargöndererek yardım isteğini yeniliyordu. Bu mektuplardan birinde, ondanbaşka bir yardım ümidinin kalmadığını, bütün yardım yollarının kapandığınıbelirtiyor ve kendisinin yardımına koşmasını istiyordu[689]

Sâmânî Devleti’nin sonunun geldiğine ve kendi ikbal dönemininbaşladığına inanan Ebû Ali el-Simcûrî ise, II. Nuh’un yardım çağrılarınıoyalayıcı cevaplar ve vaadlerle geçiştiriyordu. Asıl maksadı olan Sâmânîtopraklarının paylaşımı konusunda Buğra Han ile yaptığı anlaşmayı hayatageçirmek için Nisabur’dan ayrılarak önce Serahs’a, oradan da Merv’e gitti.Burada Karahanlı hükümdarını beklemeye başladı[690]. Ancak olaylar, EbûAli el-Simcûrî’nin beklentilerinin aksine gelişmeye başladı. Önemli birgüçlükle karşılaşmadan Buhara’ya giren ve şehirdeki durumunukuvvetlendiren Buğra Han için, Ebû Ali el-Simcûrî ile yaptığı anlaşmanınhiçbir değeri kalmamıştı. Karahanlı hükümdarı muhtemelen, Sâmânîtopraklarına yapacağı sefer sırasında Ebû Ali el-Simcûrî’yi hareketsizbırakmak için böyle davranmıştı. Bilindiği gibi taraflar arasında yaplananlaşmaya göre; Ceyhun’un batısındaki Sâmânî topraklarının tamamı Ebû Aliel-Simcûrî’ye kalacaktı. Ancak Buğra Han, Fâik el-Hassa’yı kendi adına Belhvalisi tayin ederek anlaşmanın Ebû Ali el-Simcûrî’nin lehine olan bumaddesini çiğnemişti. Yine, onun bu tarihten sonra Ebû Ali el-Simcûrî’yeyazdığı mektuplarında ordu kumandanlarına karşı yapılan şekilde muhatabınahitap etmeye başladığını görüyoruz. Netice itibarıyla Ebû Ali el-Simcûrî içinelde edilen sonuç tam bir hayal kırıklığı idi. Ortaya çıkan gelişmeler, isyancıvalinin yeniden metbuna yanaşmasına ve onun yardım çağrısını kabuletmesine neden oldu. Bunu yaparken de, Sâmânî hükümdarındankazanabileceği kadar imtiyaz elde etmek için gayret gösterdi. Özellikleşimdiye kadar yanlızca Sâmânîlerin kullandığı “Veliyyü Emirü’l-mü’minin”

Page 203: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

ünvanının kendisine verilmesinde ısrar ediyordu. Çaresizlik içindeki II. Nuh,bu teklifi de kabul etti[691]. Ancak Karahanlı hükümdarının, Buhara’dakiikameti sırasında aniden rahatsızlanması, II. Nuh’un beklenenden daha kolayve Ebû Ali el-Simcûrî’nin yardımı olmaksızın başkentini yeniden elegeçirmesine imkan verdi. Buhara’nın havası ve meyveleri, Buğra Han’ınbasur hastalığına yakalanmasına neden olmuştu. Hekimler, onun hastalığınabir çare bulamışlar ve son olarak Türkistan’ın havasının iyi gelebileceğitavsiyesinde bulunmuşlardı. Buğra Han, hekimlerin tavsiyesine uyarakBuhara’dan ayrılmaya karar verdi. Bunun öncesinde, Sâmânî hanedanındanAbdülaziz b. Nuh b. Nasr’ı yanına çağırarak şehrin idaresini ona bıraktı.Daha sonra Karahanlı ordusuyla birlikte Türkistan’a yöneldi. Hastalığıağırlaşmış olduğundan tahterevan üzerinde yolculuk ediyordu. Onun,şehirden ayrılmasının hemen sonrasında Buhara halkı intikam almakmaksadıyla Karahanlı ordusunun ardçı birliklerine saldırarak pek çok kimseyiöldürdüler. Ordunun ağırlıklarını yağmaladılar. Buharalıların bu hareketisırasında, onlarla birlikte olan Selçuklular, bölgedeki siyaset arenasında ilkdefa kendisini gösteriyordu. Oğuz Yabgu Devleti’nden ayrılan Selçuk Beyidaresindeki bir grup Cend şehrine yerleşmişti. Daha sonra müslümanlığıkabul eden Selçuk Bey, Oğuz Yabgusu ile yaptığı mücadeleler sonrasındabölgede büyük bir ün kazanmıştı[692]. II. Nuh, Buhara’dan ayrılmasınınardından, Selçuk Bey’le bağlantı kurmuş olmalıdır. Bu olayın nasılgerçekleştiği konusunda ise kaynaklarda yeterli bilgi bulunmamaktadır.Ancak Selçuk Bey, Sâmânî hükümdarının yardım isteğini kabul etmiş veoğullarından Arslan idaresindeki bir kuvveti, Sâmânîlere yardım içinyollamıştı.

Karahanlıların çekilişi sırasında bu yardım kuvveti, Buhara halkıyla birliktehareket ederek, Karahanlı ordusunun ardçı birliklerine ağır kayıplarverdirmişlerdir.

Diğer taraftan, geri dönüş yolculuğu sırasında hastalığı ağırlaşan Buğra HanKoçkarbaşı denilen yerde vefat etmişti[693].

II. Nuh ise, Karahanlıların Buhara’dan ayrıldıkları haberini almasındansonra hemen harekete geçerek 15 Cemaziyelahir 382/17-18 Ağustos 992’deşehre girdi.

Buğra Han’ın şehrin idaresini bıraktığı Abdülaziz b. Nuh’u tutuklattı. Daha

Page 204: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

sonra gözlerine kafur doldurtarak kör etti[694]. Böylelikle kontrolü tamameneline geçirmiş oldu.

Karahanlıların, Sâmânî topraklarını ele geçirmek üzere düzenledikleri ilkseferin neticesi Sâmânîlerin lehine sonuçlanmış gözükse de sonun giderekyaklaştığı iyice su yüzüne çıkmıştı.

Karahanlı hükümdarı Buğra Han’ın aldığı davetler ise, Sâmânîlerin siyasîitibar ve nüfuzunun yok denecek kadar azaldığını göstermektedir. II. Nuhbiraz da talihinin yaver gitmesiyle duruma yeniden hakim olmayıbaşarabilmişti.

Ancak, olayların başlangıcındaki gelişmeler, Maveraünnehir bölgesini elegeçirmekte kararlı olan Karahanlılar için açık bir davet niteliği taşımaktaydı.Zira, bu konuda girişilecek ikinci bir teşebbüsün, ilkinden daha fazla birdirenişle karşılaşmayacağı anlaşılmıştı.

E) Sâmânîlerin Gazneliler Devleti’nin

Page 205: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Nüfuzu Altına Girmesi

II. Nuh’un yeniden Buhara’ya hakim olması ve Karahanlı ordusununçekilişi, muhaliflerin Sâmânî toprakları üzerindeki çıkarlarına büyük birdarbe vurmuştu. Buhara’ya giren Sâmânî hükümdarı süratle durumunugüçlendirerek, işleri yoluna koymayı başarmıştı. Muhalifler arasında bütünbu gelişmelerin ortaya çıkardığı şaşkınlıktan ilk kurtulan Fâik el-Hassa oldu.Buğra Han tarafından Belh valisi tayin edilen Fâik, onun dönüşünün hemenardından Buhara üzerine yürüyerek şehri ele geçirmek ve II. Nuh’u yenidentahakkümü altına almak istedi. II. Nuh, Fâik’in hareket haberini alıncaüzerine bir ordu gönderdi. Ceyhun nehrini geçen Fâik el-Hassa ile Sâmânîordusu arasında çok şiddetli bir savaş meydana geldi. Her iki taraftan da pekçok insan öldürüldü. Neticede, mağlup olan Fâik savaş meydanını terk etmekzorunda kaldı[695].

Diğer bir muhalif Horasan valisi Ebû Ali el-Simcûrî ise, Fâik’den dahafarklı bir yol takip etmek düşüncesindeydi. II. Nuh’un, duruma yenidenhakim olması onu büyük bir şaşkınlık ve endişeye düşürmüştü. Sâmânîhükümdarının daha önceki yardım tekliflerini reddettiği için kendisininüzerine yürümesinden çekiniyordu. Yakınları ve kumandanlarıyla bir toplantıyaparak bu durumu onlarla görüştü. Ebû Ali el-Simcûrî’ye, Sâmânîhükümdarından af dilemesi gerektiğini tavsiye ettiler. Asi Horasan valisi,aldığı tavsiyeler doğrultusunda değerli hediyeler hazırladı. Bunları ikna edicive tatlı dilli bir elçiyle II. Nuh’a göndermeyi ve yeniden onun teveccühünükazanmayı umuyordu[696]. Ancak, Sâmânî ordusunun karşısında aldığımağlubiyetin sonrasında Merv’e gelen Fâik, Ebû Ali’nin düşüncelerinindeğişmesine neden oldu. O sırada Merv’de bulunan Ebû Ali el-Simcûrî’ninyanına ulaşan Fâik el-Hassa, ona Sâmânî hükümdarına karşı birlikte hareketetmeyi teklif etti. Ebû Ali, Fâik’in gelişinden çok memnun olmuştu. II. Nuh’agöndermek üzere hazırladığı hediyeleri Fâik’e verdi. İkisi yenidenSâmânîlere karşı cephe aldılar. Daha sonra savaş hazırlıklarını tamamlamakiçin Nisabur’a döndüler (383/993)[697]. Barthold ve Merçil, Sâmânîlerkarşısında uğradığı mağlubiyete rağmen Fâik el-Hassa’nın elinde halaoldukça mühim kuvvetler olduğu düşüncesindedirler[698]. Bu son dereceyerinde bir tesbittir. Zira Fâik’in askerî gücü, daha kısa süre öncesine kadar

Page 206: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Sâmânî hükümdarı ile barışma eğiliminde olan Ebû Ali’nin kararındanvazgeçerek, kendisiyle ittifak yapmasında etkili olmuştur.

Ebû Ali el-Simcûrî’nin ve Fâik’in yaptığı ittifak II. Nuh’u oldukça güçdurumda bırakmıştı. Onlara karşı tek başına mücadele etmesi pek mümküngörünmüyordu. Dolayısıyla, ortaya çıkan bu tehditi durumu kendisi adınaortadan kaldıracak bir müttefik aramaya başladı. O sırada bölgedekigelişmelerden uzak, Hindistan’a gaza yapmakla meşgul olan Gazne hakimiSebüktegin (977-997) bu konudaki en güçlü aday olarak ön planaçıkmaktaydı. II. Nuh, Ebû Nasr Ahmed b. Muhammed el-Farisî el-Naib’iSebüktegin’e elçi olarak gönderdi[699]. Ebû Ali el-Simcûrî ve Fâik el-Hassatarafından, yapılan kötülükleri anlatarak, ikisine karşı kendisine yardımcıolmasını istedi. Sebüktegin, Sâmânî hükümdarının teklifini kabul ederek, onayardım için söz verdi. Ardından Gazne’den ayrılarak Maveraünnehir’e gelenSebüktegin II. Nuh ile Semerkand-Nahşeb arasındaki Kişş’de[700] buluştu. İlkolarak tabi ile metbu arasındaki mutad protokol yerine getirildi. Sâmânîhükümdarıyla karşılaştığında atından inerek yer öpen Sebüktegin, daha öncehizmete gelemediği için özür diledi. II. Nuh’un atının dizginlerini tutarakbirkaç adım ilerledi. II. Nuh, ona izaz ve ikramlarda bulundu[701].

Taraflar arasında, bu seromo-ninin sonrasında yapılan görüşmelerde,Sebüktegin’in askerî hazırlıklarını tamamlamak üzere Gazne’ye dönmesikararlaştırıldı. II. Nuh, ayrılmadan önce Sebüktegin’e hil’atler giydirerekçeşitli ikramlarda bulundu. Daha sonra her ikisi de hazırlıklarını tamamlamaküzere memleketlerine döndüler[702].

Gerdizî, Sebüktegin’in Ebû Ali el-Simcûrî’yi yola getirmek üzere, onamektuplar yazdığını ancak Ebû Ali’nin bu mektupları dikkate almadığınıyazar[703]. Muhtemelen Ebû Ali’nin, Sebükte-gin’in mektuplarına karşıgösterdiği ilgisiz tutum, aşağıda değineceğimiz Büveyhî hükümdarıylayaptığı anlaşmadan kaynaklanmış olmalıdır.

Gaznelilerle yapılan bu ittifak Sâmânîler Devletinin ömrünü on seneyeyakın bir süre uzatmıştı. Ancak, Sebüktegin ile II. Nuh arasındaki tabilik-metbuluk protokolüne rağmen asıl güç Sebüktegin’in elindeydi. SâmânîlerDevleti tamamıyla, onun nüfuzu altına girmişti. Sebüktegin’in, Sâmânîlerinhaklarını korumaktaki gayretini olan vefa borcunun yanında, doğudakiKarahanlılara karşı arada tampon bir bölge oluşturmak ve ileride kendisinin

Page 207: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

de ele geçirmek istediği Horasan’da güçlü bir Ebû Ali el-Simcûrî’ninbulunması yerine zayıf bir Sâmânî Devletinin bulunmasını tercih etmesinebağlamak mümkündür.

F) Herat savaşı

II. Nuh ile Sebüktegin’in anlaştığı haberi Ebû Ali el-Simcûrî’yitelaşlandırmıştı[704]. Zira gücünü iyi bilip, takdir ettiği Sebüktegin’inSâmânîlere yardım etmesi, onun gelecekle ilgili planlarına darbe vurabilirdi.Bu nedenle, eğer Sebüktegin’e karşı başarılı olmak istiyorsa, yeni birmüttefik bulması gerektiğini anladı. Konuyu danıştığı yakınları, CibalBüveyhî hükümdarı Fahrüddevle ile irtibat kurmak gerektiğini söylediler.Ebû Ali el-Simcûrî de, Fahrüddevle’ye elçi göndermeye karar verdi. EbûCafer b. Zülkarneyn adlı bir adamını bu işle görevlendirdi. Horasan veMaveraünnehir’de yetişen değerli şeylerden hediyeler hazırlatarakFahrüddevle’ye gönderdi. Büveyhî hükümdarının veziri Sahib b. Abbad’ada[705] aynı hediyeleri göndermeyi ihmal etmedi. Nitekim İbn Abbad, taraflararasında ittifak yapılması hususunda, Fahrüddevle’nin nezdinde büyük çabagösterdi. Onun gayretleri neticesinde Fahrüddevle ile Ebû Ali el-Simcûrîarasında anlaşma imzalandı[706]. Bundan dolayı başlangıçtaki endişelerinerağmeni, Büveyhî emîri ile yaptığı anlaşmanın sonrasında yukarıdaaktarıldığı gibi Sebüktegin’in mektuplarına itibar etmemiştir.

Bu arada Buhara’da savaş hazırlıklarını tamamlamakla uğraşan II. Nuh ise,bir taraftan da Ebû Ali’nin karşısına yeni güçlükler çıkarmak için çabasarfediyordu. Karahanlıların, Buhara’yı işgali sırasında şehirden ayrılan II.Nuh’a, Harizm’deki tabileri Harizmşah Ebû Abdullah Muhammed veGürgenc valisi Ebû Ali Me’mun b. Muhammed yakınlık göstererek yardımcıolmuşlardı. II. Nuh durumunu düzelttikten sonra, onları geçmiştekiyardımlarından dolayı ödüllendirmek istedi. Nesa’yı Me’mun’a, Ebiverd’i iseHarizmşah Ebû Abdullah’a ikta verdi. Her ikisine de, bu hususta fermangönderdi. Ancak adı geçen iki şehrin de, Ebû Ali el-Simcûrî’ye ait olması, II.Nuh’un çok daha değişik amaçlar peşinde olduğunu göstermektedir.Muhtemelen Sâmânî hükümdarı, Ebû Ali el-Simcûrî’nin karşısına yenirakipler çıkarmak ve onu meşgul etmek istiyordu. Nitekim düşüncesindekısmen başarılı oldu. Ebû Ali, Nesâ’yı Me’mun’a teslim etmesine rağmenEbiverd’i kardeşinin iktası olduğu ve dîvândan bunun karşılığında bir yer

Page 208: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

verilmediği takdirde Harizmşah’a veremeyeceğini bildirdi[707]. Görünüşegöre Ebû Ali el-Simcûrî de, II. Nuh’un ne yapmak istediğini anlamıştı.Kendisi de, eskiden beri aralarında düşmanlık bulunan Me’mun veHarizmşah’ın anlaşmazlıklarını körükleyerek, tehlikeyi şimdilik ortadankaldırmayı başarmıştı. Ancak, onun bu davranışı Harizmşah EbûAbdullah’ın, kendisine karşı kin gütmesine neden oldu.

Ebû Ali el-Simcûrî’yi bekleyen asıl tehlike ise, daha yeni harekete geçmeküzereydi. Sâmânî hükümdarıyla Kişş’de buluşmasının ardından hazırlıkyapmak ve asker toplamak üzere Gazne’ye dönen Sebüktegin gerekli tümhazırlıkları tamamlamıştı. Daha sonra, II. Nuh ile buluşmak için Gazne’denayrılan Se-büktegin’in ordusunda, Hindistan seferi sırasında elde edilen 200fil de yer alıyordu. II. Nuh da, büyük bir orduyla birlikte Buhara’dan ayrıldı.Cüzcan’a ulaştığında, bölgenin hakimi Ebu’l-Hâris Muhammed b. Ahmed el-Ferigûnî, Sâmânî ordusuna katıldı. Garcistan hakimi Şar Muhammed Şah vediğer emîrler de II. Nuh ile birleştiler. Son olarak Sebüktegin ordusuyla, II.Nuh’un yanına geldi. Hep birlikte Herat üzerine yürüdüler. Şehir, Ebû Ali el-Simcûrî’nin adamlarından Hâcib İlmengü’nün idaresindeydi[708]. II. Nuh veSebüktegin, Herat yakınlarındaki Nahiyet-i Bağ denilen yerde karargahkurdular[709]. Bu arada Ebû Ali el-Simcûrî ve Fâik el-Hassa da, Nisabur’dançıkarak Herat’a yönelmişlerdi. Ebû Ali el-Simcûrî’nin ordusu,Fahrüddevle’den aldığı 2.000 Deylem süvarisi ve Ziyârî hükümdarı Kâbus’unoğlu Dârâ’nın katılımlarıyla oldukça güçlenmişti. Herat’a ulaşan Ebû Ali,şehir önlerinde karargah kurdu. II. Nuh ve Sebüktegin de, onun karşısındakiyerlerini aldılar. Mücadele başlamadan önce Ebû Ali el-Simcûrî ani birkararla Sebüktegin’e bir elçi göndererek Sâmânî hükümdarı ile arasınıdüzeltmesini rica etti. Asi Horasan valisinin düşüncelerinde meydana gelenbu değişim, karşısındaki ordunun büyüklüğünden duyduğu endişedenkaynaklanmış olmalıdır. Gerdizî’nin aktardığı bir olay da, Ebû Ali el-Simcûrî’deki değişimin nedenleri hakkında oldukça tatmin edici bilgilervermektedir. Buna göre “Ebû Ali, Sâmânî ordugahında bir casusu vardı.Sebüktegin de durumu biliyordu. Ancak, casusu ortaya çıkarmayı münasipgörmedi. Savaşın öncesinde Sebüktegin’e, Dârâ b. Kâbus’un harp esnasında,kendilerine sığınmak istediği arzedildi.. Sebüktegin, çok memnun oldu.Ardından, casusu yanına çağırarak, ona bir iş verdi. Nedimlerinden biri ile,onun duyacağı şekilde konuşmaya başladı. Ebu’l-Kasım el-Simcûrî’nin, Fâikel-Hassa ve Dârâ’nın savaş sırasında Sâmânî ordusu saflarına geçecekleri ve

Page 209: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

içlerinden birinin, Ebû Ali el-Simcûrî’yi yakalayarak kendisine teslimedeceğinden bahsetti. Konuşmaları duyan casus, derhal Ebû Ali el-Simcûrî’yiolanlardan haberdar etti. Ebû Ali kuşkulandı. Daha önceleri kabul etmediğisulh teklifine sıcak bakmaya başladı[710]”. Görüldüğü gibi Sebüktegin,Dârâ’nın yanısıra Ebu’l-Kasım ve Fâik’in adlarını da bu olayın içine dahilederek, düşman ordusunda güvensizlik ve fikir ayrılıklarının yeniden suyüzüne çıkmasına sebeb olmuştur. Özellikle Ebû Ali ve Fâik arasında dahaönceden de, aynı güvensizliklerin yaşandığını ve neticede olayların iki tarafısavaşa kadar götürdüğünü biliyoruz.

Ebû Ali el-Simcûrî, Sebüktegin’e gönderdiği mektubunda ise, onunlababası arasındaki eski dostluğu hatırlatıyor ve kendisinin de, babasınınizinden gittiğini belirtiyordu. Geçmişten gelen bu dostluk nedeniyle, II.Nuh’un kendisini affetmesi için Sebük-tegin’in şefaatçi olmasını istiyordu.Sebüktegin, Ebû Ali el-Simcûrî’nin isteğini II. Nuh’a iletti. Sâmânîhükümdarı af konusunda razı olana kadar ısrarını sürdürdü. Neticede Ebû Aliaffedildi. Sebüktegin, bu haberi hemen Ebû Ali’ye bildirdi. Ancak II.Nuh’un, hatalarına tazminat olarak 15.000.000 dirhem para göndermesini,selefleri gibi devlete itaat etmesini istediğini bildirdi[711]. Ebû Ali el-Simcûrî,Sebüktegin’den aldığı bu cevap üzerine durumu yakınları ve kumandanlarıylakonuştu. Çoğunluk öne sürülen şartların kabul edilmesi hususunda görüşbildirdi. Ancak genç ve tecrübesiz kimselerden oluşan bir grup ise, bu kararıkabul etmeye yanaşmadılar. Toplantının bitmesinden sonra Sebük-tegin’inordugahına saldırdılar. Nöbetteki bir gulâmı ve yakaladıkları birkaç kişiyiöldürdüler. Bunlar olurken, Sebüktegin’in elçisi dönüşü sırasında Ebû AliSimcûrî’nin öncülerinden bir grupla karşılaşmıştı. Bunlar, “Biz kılıçlarımızıkullanmadan kınına sokmayız. Aşağılayıcı ve utanç verici bir şeye neden razıolalım” şeklindeki sözleriyle elçiye hareket edip, alay ettiler[712]. Gerdizî ise;Ebû Ali el-Simcûrî’nin askerlerin anlaşmaya razı olmadıklarınınaklederek[713] bir bakıma el-Utbî’de verilen bilgileri doğrulamaktadır.

Sebüktegin elçisine yapılanları ve ordugahına düzenlenen baskını öğreninceçok sinirlendi. Ebû Ali’ye haber göndererek savaşa hazırlanmasını istedi.Daha sonra ordusunun sağ ve sol kanatlarını düzenleyerek savaş fillerindenbir set oluşturdu. Kendisi de, II. Nuh ve oğlu Mahmud ile birlikte merkezdekiyerini aldı. Barış ümidinin olanaksız hale gelmesi üzerine Ebû Ali el-Simcûrîde, ordusunu savaş düzenine soktu. Kardeşi Ebu’l-Kasım el-Simcûrî’ye sol,Fâik el-Hassa’ya ise sağ kanadın idaresini verdi. Kendisi de merkezi idare

Page 210: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

edecekti. Kaçınılmaz hale gelen savaş 15 Ramazan 384/23 Ekim 994 Salıgünü başladı[714]. Savaşın başlarında durum Ebû Ali el-Simcûrî’nin lehinegelişmekteydi. Ebu’l-Kasım’ın idaresindeki sol kanat ile Fâik’in idaresindekisağ kanat karşılarında yer alan kuvvetleri mağlup etmeyi başarmışlardı. EbûAli el-Simcûrî zaferini kesinleştirmek için, Sâmânî ordusunun merkezinehücum etmeye karar verdi. Her iki ordunun merkez kuvvetleri birbirlerineyaklaştıkları sırada savaşın kaderini değiştirecek bir olay meydana geldi. EbûAli el-Simcûrî’nin ordusunda merkezde yer almış olan Dârâ b. Kabûs ihanetederek, Sâmânî ordusu saflarına katıldı. Ebû Ali el-Simcûrî’nin askerlerinesaldırdı. Ebû Ali, onun ihanetini öğrendiğinde diğer askerlerinden de eminolamadı. Dârâ’nın ihanetinin, onları da etkilemesinden korktu. Ebû Ali el-Simcûrî’nin endişe ve korkuları, Sebüktegin’in kendi askerleriyle hücumageçmesiyle gerçeğe dönüştü. Bu saldırı karşısında dayanamayan Ebû Ali el-Simcûrî’nin ordusu dağıldı.

Sebüktegin’in oğlu Mahmud, kaçanların peşinden giderekyakalayabildiklerini öldürdü. Bir kısmını da esir aldı. Mağlubiyetinkesinleşmesi üzerine Ebû Ali el-Simcûrî, yanındaki gulâmlarıyla(memluklarıyla) birlikte savaş meydanını terkederek Nisabur’a kaçtı[715].Tarihçi el-Utbî, Ebû Ali’nin ordusunun savaş meydanında bıraktığı ganimet,saz, silah ve diğer hazinelerin sayılamayacak kadar çok olduğunu belirtip,“eğer işin başında bunu kendi rızalarıyla verselerdi, bu zilletten kurtulurlardı”demektedir[716].

Galipler, alınan ganimetleri paylaşmak üzere birkaç gün daha Herat’dakaldılar. Bu arada II. Nuh, Sebüktegin’e Nasırüddevle, oğlu Mahmud’a iseSeyfüddevle ünvanlarını verdi. Ayrıca Mahmud, Ebû Ali el-Simcûrî’ninyerine Horasan valiliği ve ordu başkomutanlığı görevlerine getirildi[717].

Mahmud, tam teçhizatlı bir orduyla Nisabur üzerine yürüdü. Mağlubiyetinsonrasında şehre gelmiş olan Ebû Ali el-Simcûrî ise, savaşın yaralarınısarmaya ve durumunu düzeltmeye çalışıyordu. Mahmud’un üzerine geldiğihaberini alınca Nisabur’dan ayrılmak zorunda kaldı.

Daha önce anlaşma yaptığı Cibal Büveyhî hükümdarı Fahrüddevle’ninyanına gitmek üzere Cürcan’a yöneldi. Ebû Nasr el-Hâcib’i[718]

Fahrüddevle’ye göndererek başından geçen olayları anlattı. Sahib b. Abbad’ada mektuplar göndererek bu konuda kendisine yardımcı olmasını istedi.

Page 211: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Nihayetinde Fahrüddevle, vezirinin de etkisiyle Ebû Ali el-Simcûrî’yeyardım etmeyi kabul etti.

Ebû Ali el-Simcûrî’nin ve ordusunun masrafları için Cür-can’ıngelirlerinden bir kısmı ile 1.000.000 dirhem-i şahî tahsis edildi[719].

G) Tûs Savaşı

1) Ebû Ali el-Simcûrî ve Fâik’in Cürcan’daki Durumu

ve Savaş Öncesi Gelişmeler

Fahrüddevle’nin şahsında kendisine emin bir koruyucu bulan Ebû Ali el-Simcûrî, Safer-Rebiülevvel 385/Mart-Nisan 995’te hala Cürcan’da ikametetmekteydi. Bu süre içinde Fâik de, ona katılmıştı.

Ebû Ali el-Simcûrî’nin Cürcan’a gitmesinden sonra Mahmud, Nisabur’ahakim oldu. Sebüktegin ve II. Nuh ise bir süre daha Herat’da kaldıktan sonraNisabur’a gittiler. Ancak, burada müttefikler arasında bir sürtüşme meydanageldi. Emîr Sebüktegin ve oğlu Mahmud, vezir Abdullah b. Uzeyr’ingörevinden alınmasını istediler. Onu, kendileri aleyhine konuşmak, bazıvilayet ve iktaların kendilerine verilmemesi hususunda çalışmakla suçladılar.II. Nuh, olayı öğrenince vezirini korumak amacıyla, onunla birlikte Tûs’agitti. Mahmud, onların Nisabur’dan ayrıldıklarını haber alınca peşlerindengitti. Sâmânî hükümdarını bağlılık ve itaatleri konusunda ikna etmeyi başardı.Ancak, bu arada Abdullah b. Uzeyr, Mahmud’un gelişinden korkarak Merv’egitmişti. II. Nuh, taraflar arasında uzlaşmayı sağladıktan sonra vezirininarkasından Merv’e, oradan da Buhara’ya döndü[720].

Nisabur’da kalan Sebüktegin ve Mahmud ise, şehirde adaletli ve iyi biryönetim gösterdiler. Simcûrîler döneminden kalan düzensizlikleri vehaksızlıkları ortadan kaldırdılar. Halkın güven ve emniyet içinde yaşamasınısağladılar. Zamanla Horasan vilayeti bayındır hale getirildi. Tüccarlar vekervanlar yeniden çalışmaya başladılar. Yollar emniyetli bir hale geldi[721].Zira, sürekli yapılan savaşlar neticesinde bölge halkı tedirginlik içindeydi.

Cürcan’da bulunan Ebû Ali el-Simcûrî ve Fâik el-Hassa için ise sıkıntılıgünler başlamak üzereydi. Safer 385/Mart 995’de en büyük destekçileri olanvezir Sahib b. Abbad öldü. Sahib b. Abbad, Fahrüddevle ile Ebû Ali

Page 212: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

arasındaki anlaşmanın gerçekleşmesinde ve sürdürülmesinde çok önemli roloynamıştı. Ebû Ali el-Simcûrî için bu olayın olumsuz neticeleri ortayaçıkmakta gecikmedi. Ebû Ali ve Fâik, Rey’de bulunan Fahrüddevle’ye birmektup yazarak, Cürcan’ın gelirlerinin artık kendilerine ve askerlerininmasraflarına yetmediğini belirttiler. Ondan, kendilerine para göndermesiniistediler. Fahrüddevle, Ebû Nasr el-Hâcib tarafından kendisine iletilenmektuba, yeteri kadar hizmet ettiğini söyleyerek bu hususta özür dilediğinibildiren bir cevap verdi[722]. Mirhond ise, Fahrüddevle’nin yaptığı yardımlarıkesmesiyle ilgili olarak “Ebû Ali ve Fâik, Cürcan’daki ikametleri sırasındaaşırı istekleriyle Fahrüddevle’ye rahatsızlık verdiler. Bu ihmal vegafletlerinden dolayı, onun gözünden düştüler[723]” şeklinde ilginç bir kayıtyer almaktadır. Muhtemelen Ebû Ali el-Simcûrî ve Fâik, Fahrüddevle’den,daha önceden Hüsamüddevle Ebu’l-Abbas Taş’a yaptığı gibi sınırsız birdestek bekliyorlardı. Ancak Fahrüddevle’nin, onlara Hüsamüddevle’yeolduğu gibi bir minnet borcu olmadığı gibi, aralarında özel bir dostluk dabulunmuyordu. Taraflar arasında yapılan anlaşmanın garantisi Sahib b.Abbad idi. Fahrüddevle, onun ölümü üzerine Ebû Ali ve Fâik’e yaptığıyardımı kesmiş olmalıdır. Büveyhî hükümdarından aldıkları cevap, iki asikomutanı üzüntü ve ümitsizlik içine düşürdü. Malî yardımın kesilmesininyanısıra, Cürcan’ın havasının kötü olması bölgeden ayrılarak yeni bir yerbulmayı zorunlu kılıyordu. Bu konuyla ilgili olarak yakınları ve ileri gelenkomutanlarıyla bir toplantı yaptılar. Toplantıda çeşitli görüşler ortaya atıldı.Komutanlardan bir kısmı Cürcan’ı Sâmânîler adına ele geçirmeyi teklifettiler. Sikkeyi II. Nuh adına bastırıp, hutbeyi onun adına okuttukları takdirdeSâmânî hükümdarının kalbini yeniden kazanacaklarını düşünüyorlardı.Ayrıca bunlar, II. Nuh’a bağlılık ifade eden bir mektup yazılmasınıistiyorlardı[724].

Fâik el-Hassa ise, “Sebüktegin Nisabur’dan ayrıldı. Oğlu, Mahmud’un dabize mukavemet edecek gücü yoktur. Askerleriyle Horasan’da yalnızdır.Çabuk hareket eder ve Horasan’a yürürsek bize mukavemet edemez.Nisabur’a girerek, Mahmud’u şehirden çıkarırız. Bölgeyi ele geçiririz. Ayrıcayaz mevsimi gelmek üzeredir. Cürcan’ın havası kötü ve pis kokuludur.Askerler bu havadan rahatsızdır. Eğer geri dönmezsek acz içine düşeriz. Buhava askeri kırar. Sonbahar gelince Cürcan’ın havası daha da kötüleşecektir”diyordu[725]. Yukarıda bu münazaraları bize aktaran tarihçi el-Utbî,toplantının neticesinde Fâik’in görüşünün üstün geldiğini ve Ebû Ali el-

Page 213: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Simcûrî’nin de, alınan karara uymak zorunda kaldığını belirtmektedir. Ancakmüellif, Ebû Ali el-Simcûrî’nin düşünceleri hakkında herhangi bir malumatvermez. Konuyla alakalı olarak Ebu’l-Fazl el-Beyhakî’nin eserinde “EbûAli’nin Cürcan’dan ayrılıp Fars ve Kirman’ı ele geçirmek arzusunda olduğu”şeklinde bir kayıt yer almaktadır[726]. Belki, Ebû Ali el-Simcûrî budüşüncesini yapılan toplantıda dile getirmiş olmalıdır.

Toplantıda ortaya atılan fikirler gözden geçirildiğinde karşımıza şu tabloçıkmaktadır ; Cürcan’ı, Sâmânîler adına ele geçirmek başlangıçta mantıklı veuygulanabilir bir plan olarak göze çarpmaktadır. Çünkü, Sâmânîlerin İsmailb. Ahmed döneminden (892-907) itibaren bölge için sürekli mücadele ettiğibilinmekteydi. Ancak II. Nuh devri, Sâmânîler için saldırgan ve yayılmacı birpolitikadan ziyade, savunmaya çekilip eldeki toprakların korunması fikrininbenimsendiği bir dönem olmuştur. Dolayısıyla Sâmânîlerin, Cürcan’ınidaresini Büveyhîlere rağmen ele geçirmeyi kabul etmeleri ve ele geçirdikleritakdirde bölgede hakimiyetlerini nasıl sürdürecekleri belli değildi. Zira engüçlü dönemlerinde bile Sâmânîlerin Cürcan’ın idaresi ve elde tutulmasıkonusunda zorlandıkları görülmüştü. Yine muhaliflerin böyle bir hareketegirişmeleri halinde, o zamana kadar kendilerine yardımcı olmuş olan CibalBüveyhîlerinin düşmanlığını kazanmaları da kaçınılmaz oluyordu.

Ebû Ali’nin Fars ve Kirman taraflarına gitme konusundaki ısrarı ise, Heratsavaşında II. Nuh ve Sebüktegin’in karşısında aldığı mağlubiyeten ve Gaznehakimi’nin gücü karşısında düştüğü umutsuzluktan kaynaklanmış olmalıdır.Ayrıca Fars ve Kirman bölgeleri Büveyhî ailesi içinde Fahrüddevle’nin rakibiSamsa-müddevle’nin elindeydi. Bu bakımdan adı geçen bölgeleri elegeçirmek için Fahrüddevle’nin yardımına da güvenilebilirdi. Ancak, Ebû Aliel-Simcûrî’nin bu fikrinin fazla kabul görmediği anlaşılıyor. Horasan’adönüp, burayı ele geçirmek arzusunda olan Fâik el-Hassa ise, Gazne hakimiSebüktegin’in oğlu Mahmud’u Nisabur’da bırakıp Herat’a gitmesindenfaydalanmak istiyordu. Fâik’in doğru bir şekilde tesbit ettiği gibi Nisabur’datek başına kalan Mahmud’un gücü oldukça zayıflamıştı. Kararlı ve hızlı birşekilde hareket edildiği takdirde Horasan’ın merkezinin ele geçirilme ihtimaliyüksekti. Neticede de, Fâik’in bu görüşü kabul edildi.

Ebû Ali el-Simcûrî, kardeşi Ebu’l-Kasım el-Simcûrî ve Fâik el-HassaRebiülevvel 385/Nisan 995’de kuvvetleriyle birlikte Cürcan’dan ayrıldılar.Fâik, öncü olarak İsferayin yolundan ilerledi. Nisabur hududunda tekrar

Page 214: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

birleşen muhalifler, şehir üzerine yürüdüler. Onların gelişini haber alanSeyfüddevle Mahmud, durumu babasına bildirdi. Daha sonra beraberindekiaz sayıdaki askerle birlikte şehirden ayrılarak, bir fersah mesafedeki Amr-ıLeys bağında karargah kurdu. Bu arada, Nisabur’da bulunan Gaznin şehrireisi Hoca Ebû Nasr Naki’nin anne tarafından atası Ebû Nasr Mahmud Hâcibve Nisabur halkı ise Ebû Ali el-Simcûrî’yi karşılamaya çıkarak, sevinçgösterilerinde bulundular[727]. Yukarıda Sebüktegin ve oğlu Mahmud’unNisabur’a girmeleri sonrasında, Ebû Ali el-Simcûrî’nin şehirde yaptığıkötülükleri sildiklerini ve bozulan ticarî hayatı yeniden düzenekoyduklarından bahsedildi. Şimdi ise, şehir halkının sevinç gösterileriyle EbûAli el-Simcûrî’yi karşılamaya çıkmaları, bu bilgiyle çelişmektedir. Bununnedenlerini ise, Nisabur’da Hanefîler ve Şafiîler arasında süre gelençekişmelerde aramak gereklidir. Saffarî hükümdarı Amr b. el-Leys’in287/900 senesinde İsmail b. Ahmed tarafından mağlup edilmesiyle şehirSâmânîlerin hakimiyetine girmişti. Sâmânîler, şehirdeki Hanefîleri himayeederek, kadılık görevini yapan kimselerin Hanefî alimlerden tayin edilmesineözen göstermişlerdi. Simcûrîlerin Horasan valiliği görevine getirilmelerindesonra, bu durum yavaş yavaş değişmeye başlamıştı. Simcûriler zaman içinde,bağlı bulundukları Sâmânîlerin aksine Nisabur kadılarını Şafiîler arasındanseçerek, onları korumaya gayret ettiler[728]. Bunda, Simcûrîlerin, Sâmânîlerekarşı şehirdeki Şafiîlerin desteğini kazanmak istemeleri etkili olmuştur.

Nisaburlular tarafından sevinç gösterileriyle karşılanan Ebû Ali el-Simcûrîve Fâik el-Hassa, derhal Seyfüddevle Mahmud’un üzerine yürüdüler.Seyfüddevle Mahmud ise, emrindeki kuvvetlerin rakiplerine oranla daha azolmasına rağmen savaşa girmekten çekinmedi. Ancak şiddetli geçen birmücadelenin sonrasında savaş meydanını terkederek, Herat’da bulunanbabasının yanına gitmek zorunda kaldı. Savaş meydanında bıraktığıağırlıklar, techizat, birkaç fil ve Hindli maiyetinden bir grup Ebû Ali’nineline geçti[729]. Savaşın ardından Nisabur’a giren Ebû Ali, Ebu’l-Fazl el-Beyhakî’ye göre; şehirde hutbenin kendi adına okunmasını emretti[730].Ancak diğer kaynaklar, bağımsızlık işareti olarak nitelendirilebilecek Ebû Aliel-Simcûrî’nin bu davranışı konusunda herhangi bir bilgi vermezler. Birazdananlatılacak olaylar da, Ebu’l-Fazl el-Beyhakî tarafından aktarılan bu bilgininyanlış olduğu izlenimini kuvvetlendirmektedir.

Seyfüddevle Mahmud’u yenerek, Nisabur’dan uzaklaştırması Ebû Ali’nin,kendisine olan güvenini tazelemişti. Nisabur’a yerleştikten sonra, şehirdeki

Page 215: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

durumunu kuvvetlendirmeye çalıştı. İleri görüşlü bazı kumandanlarınınSebüktegin ve Seyfüddevle Mahmud’un peşlerinden gitmesi vetoparlanmalarına fırsat verilmemesi hususundaki tavsiyelerini dikkate almadı.Aksine Buhara’daki Sâmânî hükümdarına mektuplar göndererek, kalbinikazanmaya çalıştı. Aynı şekilde Sebüktegin’e de bir mektup göndererek“Eğer tercih dizginleri benim elimde olsaydı, diğerleri teşvike cesaretedemeyeceklerdi. Ben de, Cürcan’dan ayrılmayıp Horasan’a geçmeyecek vesenin rızana aykırı davranmayacaktım” dedi[731].

Bütün bu gelişmeler, Ebû Ali el-Simcûrî’nin bağımsızlıktan ziyade, eldeettiği başarılarla yetinip, II. Nuh ve Sebüktegin ile barışmak taraftarıolduğunu göstermektedir. Böylelikle, Nisa-bur’u elinde tutabilmeyiumuyordu. Bu durum, onun Sebük-tegin’in gücü ve Sâmânîlere sağladığıdestek karşısında daha fazla bir şey yapamayacağını anlamış olması şeklindeyorumlanabilir. Zira, Ebû Ali’nin Karahanlıların Buhara’yı işgali sırasındaSâmânî hükümdarına karşı takındığı tavır ve düşünceleri unutulmamalıdır.Ayrıca, Ebû Ali el-Simcûrî’nin, II. Nuh’un dışında Sebüktegin’e demektuplar yazarak af dilemişti. Bu da, muhaliflerin arasındaki ittifakın nekadar zayıf olduğunu ortaya koymaktadır.

2) Tarafların Savaş Hazırlıkları,

Savaşın Başlaması ve Sonuçları

Sebüktegin, Ebû Ali el-Simcûrî’nin barışmak için sarfettiği gayrete rağmen,barış konusunda pek fazla istekli değildi. Nisabur’u ele geçirmiş olan Ebû Aliel-Simcûrî’nin güçlenmesine de müsaade edemezdi. Oğlu SeyfüddevleMahmud’un yanına ulaşmasının hemen ardından kendisine tabi emîrleremektuplar göndererek, asker toplamalarını istedi. Ayrıca, II. Nuh’ugelişmelerden haberdar ederek savaş için hazır olmasını istedi. Sebüktegin’inçağrısına uyan Sistan hakimi Halef b. Ahmed ve oğlu Tahir, Cüzcân hakimiEbu’l-Hâris Muhammed b. Ahmed Ferîgûn kuvvetleriyle, Sebüktegin’inordusuna katıldılar. Bu ikisini bölgedeki diğer emîrler takip etti. BöylelikleSebüktegin’in emrinde çok büyük bir ordu toplanmış oldu[732].

Sebüktegin savaş hazırlıklarıyla meşgul olurken, muhaliflerin arasındakiittifakta güvensizlikler ve bunun meydana getirdiği çatlaklar giderek etkisiniarttırmaktaydı. Ebû Ali el-Simcûrî’nin en önemli müttefiki olan Fâik el-Hassa, Nisabur’un ele geçirilmesinin ardından Tûs’a gitmiş ve Sebüktegin ile

Page 216: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

mektuplaşmaya başlayarak hizmetine girmek istediğini bildirmişti.Sebüktegin ise, uygun cevaplarla, Fâik’in gururunu okşuyor, Ebû Ali el-Simcûrî ile arasını açmaya çalışıyordu. Ebû Ali’nin bir diğer müttefikiEmirek Tûsî de, onunla birlik olup olmama konusunda tereddütte idi. Ebû Aliel-Simcûrî ile yakınlaşmaktan kaçınıyordu[733]. Sebüktegin’in savaşhazırlıklarını haber alan Ebû Ali el-Simcûrî de, gerekli hazırlıklara başladı.Ancak, müttefiklerinin takındığı tutum karşısında endişelenmekteydi. Yakınadamlarından Ebu’l-Kasım Fakîh’i, Fâik el-Hassa ve Emirek el-Tûsî’yegöndererek, onları yeniden yanına çekmeye çalıştı. Ebu’l-Kasım Fakîhverilen görevi başarıyla yerine getirdi. Taraflar arasındaki anlaşmazlıklarıortadan kaldırdı. Fâik ve Emirek el-Tûsî’den söz ve yemin aldığı gibi Ebû Aliel-Simcûrî’ye de çabuk hareket ederek, bu ikisiyle birleşmek gerektiğinihaber verdi[734]. Bunun üzerine Ebû Ali, Nisabur’dan ayrılarak süratle Tûs’ayöneldi. Fâik ve Emirek el-Tûsî de, onunla birleştiler. Ebu’l-Fazl el-Beyhakî’nin naklettiği bir rivayetten anlaşıldığına göre Sebüktegin’inçabalarına rağmen yeniden Fâik ve Emirek el-Tûsî’yi tarafına çekmeyibaşaran Ebû Ali el-Simcûrî de aynı şekilde, Gazne hükümdarından birmektup almıştı. Sebüktegin, Ebû Ali’ye gönderdiği bu mektubunda şöylediyordu “Sizin hanedanınız eskidir. Bunun için elimde yok olmasınıistemiyorum. Nasihatimi kabul et ve barış yapalım. Biz tekrar Merv’edönelim. Sen, Nisabur’da oğlum Mahmud’un vekili olursun. Ben de arayagireyim. Horasan emîrinin, senin gönlünü hoş tutması için şefaat edeyim.Böylece işler düzene girsin ve aradaki düşmanlık kalksın[735]”. YukarıdaSebüktegin’in, aynı siyaseti Fâik’e karşı izlediğinden bahsedildi. Ebu’l-Fazlel-Beyhakî’nin, Sebüktegin ve Ebû Ali el-Simcûrî arasındaki mektup olayı ileilgili aktardıkları da el-Utbî’nin verdiği bilgilerin bir devamı olarakgörülebilir. Bütün bunlar ise, Sebüktegin’in bir yandan savaş hazırlıklarıylameşgul olurken, diğer taraftan da düşmanın gücünü bölüp zayıflatmayaçalıştığını ortaya koymaktadır. Nitekim Gazne hükümdarının, Herat Savaşısırasında da benzer şekilde hareket ettiği unutulmamalıdır. Ancak, bu defaSebüktegin’in yeterince başarılı olamadığı Ebu’l-Fazl el-Beyhakî’ninaktardığı rivayetin devamından anlaşılıyor. Buna göre; Ebû Ali el-Simcûrî,Sebüktegin’den gelen mektubu adamlarıyla müşavere etmiş, onlar dasavaşmak gerektiği hususunda ısrar etmişlerdir. İki taraf arasında barışyapmak isteyenlerin çabaları da bir sonuç vermemiştir[736].

Sonunda Sebüktegin, yapılan katılımlarla güçlenen ordusunun başında Tûs

Page 217: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

üzerine yürüdü. Ordunun ilerleyişi sırasında Halef b. Ahmed Pûseng’debırakılırken, oğlu Tahir Sebüktegin’in yanında kaldı. Gazne ordusu, Ebû Aliel-Simcûrî’nin karargah kurduğu Tûs yakınlarındaki Andarıh(Andarah)köyüne geldi. Savaş 19 Cemaziyelahir 385/22 Temmuz 995 günü başladı. İkitarafın gençleri ve ahdasları akşama kadar savaştılar. Birbirlerine üstünlüksağlayamayınca havanın kararmasıyla birlikte ordugahlarına çekildiler. Aynıgece Ebû Ali el-Simcûrî, ileri gelen kumandanlarıyla ne yapacaklarıkonusunda müşaverede bulundu. Emirek el-Tûsî’nin de içlerinde bulunduğubir grup tecrübeli kumandan “Dağa sığınalım ve etrafını tahkim edipsağlamlaştıralım. Daha sonra Tûslu piyadeleri göndererek, düşmana gecebaskınları yapalım. Hayvanlarını ve mallarını ele geçirelim. Ağırlıklarını vetechizatlarını yağmalayalım. Bu süre içinde, onların arasında karışıklıkçıkacak ve dağılacaklardır. İşte biz de, o zaman üstlerine saldırır ve işlerinibitiririz[737]” teklifinde bulundular. Sebük-tegin’in ordusunun gücü dikkatealındığında son derece yerinde bir fikir olarak görünen bu plan, toplantıyakatılan başka bir grup kumandan tarafından kabul görmedi.

İtiraz edenler, bu şekilde hareket etmenin kuvvet ve kudretin zaafına işaretolacağını söyleyerek “böyle acz ve alçaklığa muvafakat etmeyelim”dediler[738]. Neticede ikinci grubun fikirleri galip geldi. Sabah olmasıylabirlikte savaş tüm şiddetiyle yeniden başladı. Her iki taraf da kahramancasavaşıyordu.

Mücadele esnasında Sebüktegin’in askerlerinden bir kısmı, Ebû Ali el-Simcûrî’nin ordusunun sol kanadının arkasına sarkmayı başardı. SeyfüddevleMahmud da, emrindeki güçlü bir birlikle o tarafa geldi. İki ateş arasındakalan Ebû Ali el-Simcûrî şaşkın ve karar veremez bir duruma düşmüştü. Sonçare olarak, ordusunun iki kanadını da merkezde toplayıp, Sebük-tegin’inkomuta ettiği düşmanın merkez kuvvetlerine saldırmaya karar verdi. Buradabulacağı bir gedikten kaçmayı umuyordu. Ancak Sebüktegin’in güçlü direnişive savaş fillerinin devreye girmesiyle, bu amacında başarıya ulaşamadığı gibiağır kayıplara uğradı. Seyfüddevle Mahmud’un babasının yardımınayetişmesiyle Ebû Ali el-Simcûrî’nin ordusu çembere alınarak mağlup edildi(20 Cemaziyelahir 385/22 Temmuz 995). Savaşın gidişatıyla ilgili bütün butafsilatlı bilgiler el-Utbî’nin eserinde yer almaktadır[739].

Diğer kaynaklar ise[740] savaş hakkında kısa bilgi vermektedir. YalnızEbu’l-Fazl el-Beyhakî, el-Utbî’de aktarılanlardan farklı olarak; savaşın ikinci

Page 218: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

günü Sebüktegin’in mağlup olması an meselesi haline geldiği sırada oğluSeyfüddevle Mahmud ve Tahir b. Halef’in dinlenmiş süvarileriyle daha öncekararlaştırılan şekilde tuzaktan çıkarak Fâik ve İlmengü’ye hücum ettikleriniaktarır. Seyfüddevle’nin hücumu karşısında, onların mağlup olup kaçmaları,Ebû Ali el-Simcûrî’yi de etkilemiş ve savaş meydanını terk etmesine nedenolmuştu[741]. Zaferin ardından Ebû Ali el-Simcûrî’nin ordugahı yağmalandı.İleri gelen kumandanlarından bir çoğu esir edildi. Bunlar arasında; Ebû Ali b.Buğra Hâcib, Begtegin el-Fergânî, Arslan Beg, Ebû Ali b. Nuştegin, Leşker-sitân b. Ca’fer el-Deylemî[742], Muhammed b. Hâcib Togan, Yınal Tegin,Muhammed Şârtegin, Ahmed Arslan el-Hazin ve Arslan Semerkandî de[743]

yer alıyordu. Seyfüddevle Mahmûd kaçanların peşlerine düştü.

Tûs savaşı, Ebû Ali el-Simcûrî’nin Horasan’daki siyasî kimliğinin venüfuzunun sonunu belirlemişti. Diğer taraftan bu savaşın sonucunda, Horasangörünüşte Sâmânî toprağı olarak kalmasına rağmen güç ve kontrol tamamıylaSebüktegin’in eline geçmişti.

Ebû Ali el-Simcûrî, Herat savaşında uğradığı kayıpları, CibalBüveyhîlerinin yardımıyla gidermeyi başarmıştı. Ancak Tûs savaşınınneticesinde ordusunun büyük bir kısmı imha edilmişti. Bunun ise, herhangibir telafisi söz konusu değildi. Savaşın sonrasındaki gelişmeler de bunu dahaaçık bir şekilde gösterecekti.

3) Savaştan Sonraki Gelişmeler ve

Ebû Ali el-Simcûrî’nin Yakalanması

Ebû Ali el-Simcûrî ve Fâik el-Hassa mağlubiyetin ardından çok müstahkembir kale olan Kelât’a[744] sığındılar[745]. Ancak, ikisinin savaşın sonrasındanereye gittikleri ile ilgili Gerdizî’de çok daha farklı bir rivayet yer almaktadır.Gerdizî’ye göre “Ebû Ali el-Simcûrî, Tabes yoluyla Rey’e gitmiş ve Büveyhîhükümdarı Fahrüddevle, onu iyi bir şekilde karşılayarak, ikramlardabulunmuştu.. Ebû Ali el-Simcûrî’ye her ay için 50.000 dirhem tahsis etmişti.Sofrasına davet etmek isteği zamanlarda techizatlı bir at gönderip, bunu EbûAli el-Simcûrî’ye hediye ederdi. Ancak, Ebû Ali el-Simcûrî’nin gönlüdaraldı. Bir kadın için Nisabur’a döndü. Seyfüddevle Mahmud, onu yakaladıve hapsetti. Daha sonra hapisten kaçmayı başaran Ebû Ali el-SimcûrîHarizm’e gitti[746].” Bu rivayet diğer kaynaklar tarafından teyid edilmemiştir.Ancak el-Utbî, Ebû Ali el-Simcûrî’nin oğlu Ebu’l-Hasan’ın Tûs savaşı

Page 219: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

sırasında Kayin’da olduğunu belirttikten sonra şu bilgileri vermektedir“Ebu’l-Hasan b. Ebû Ali el-Simcûrî, babasının Tûs’da mağlup olduğunuhaber alınca Rey’e gitti. Şehrin hakimi Fahrüddevle kendisini çok iyi birşekilde karşıladı....[747].” Bundan sonra verilen bilgiler, Gerdizî’ninaktardıklarıyla birleşmektedir. İbn el-Esîr ve Ebu’l-Fazl el-Beyhakî[748] Tûssavaşından sonra Rey’e kaçan kişinin Ebû Ali el-Simcûrî değil, oğlu Ebu’l-Hasan olduğu konusunda el-Utbî’ye parelel bilgiler vermektedir. Bütünbunlar Gerdizî’nin, Ebû Ali el-Simcûrî’nin savaşın sonrasındakifaaliyetlerini, oğlunun faaliyetleriyle karıştırdığını göstermektedir.

Diğer taraftan Ebû Ali’nin en büyük yardımcılarından biri olan kardeşiEbu’l-Kasım el-Simcûrî, Tûs savaşının öncesinde, ağabeyi ile arası açılmıştı.Bunun nedeni ise, Ebû Ali’nin, kardeşinin elindeki Herat’ı, kendi hâcibiİlmengü’ye vermesiydi. Bu duruma sinirlenen Ebu’l-Kasım Andarıh’da EbûAli’den ayrılmıştı. Ebû Ali el-Simcûrî, kardeşinin vefasızlığı veayrılmasından dolayı çok üzülmüştü[749]. Zira, savaş öncesinde meydanagelen bu ayrılık, onun için çok büyük bir kayıp olmuştu.

Yeniden Ebû Ali el-Simcûrî ve Fâik el-Hassa’nın Tûs savaşından sonrakifaaliyetlerine döndüğümüzde; Kelât kalesinde ikamet etmekte olan iki asikomutan, kalenin sahibi Emirek el-Tûsî tarafından birkaç gün misafiredildiler. Bu süre içinde, ordusundan arta kalanlar Kelât’a gelerek Ebû Ali el-Simcûrî ile birleştiler. Muhalifler, Kelât’da bir durum değerlendirmesiyaptılar. Aynı sıralarda yeni bir gelişme daha yaşandı. Daha önceSeyfüddevle Mahmud’un Nisabur’dan çıkarılması sırasında ele geçirilenbirkaç fil, Ebû Ali tarafından Emirek el-Tûsî’ye bırakılmıştı. Tûs savaşında,Sebüktegin tarafından esir edilen kumandanlar Emirek el-Tûsî’ye,Sebüktegin’in ele geçirilen fillerin teslim edilmesi karşılığında, kendileriniserbest bırakacağını bildirdiler. Emirek el-Tûsî durumu Ebû Ali el-Simcûrî’ye bildirdi. Ebû Ali, bunu kabul etti.

Emirek el-Tûsî de, filleri Sebüktegin’e gönderdi. Böylece, onunlayakınlaşma fırsatını elde etmiş oldu. Ebû Ali el-Simcûrî ve Fâik ise,Kelât’dan ayrılarak Ebiverd’e gittiler. Muhalifler, şehre ulaştıklarında, Fâikel-Hassa, Ebû Ali el-Simcûrî’ye haber vermeden Serahs’a yöneldi.Müttefikinin hareketini haber alan Ebû Ali ise, Fâik’in arkasından biradamını yollayarak, kendisini beklemeye ikna etti. Bunun üzerine Fâik, yoldadurarak Ebû Ali el-Simcûrî’nin yanına gelmesini bekledi. Birlikte önce

Page 220: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Serahs’a, daha sonra da Merv’e gittiler. Sebüktegin, onların haberini aldığızaman oğlu Seyfüddevle Mahmud’u Nisabur’da bırakarak peşlerinden gitti.Sebüktegin’in kendilerini takip ettiğini öğrenen Ebû Ali el-Simcûrî ve Fâikel-Hassa, Amul’a kaçtılar. Merv ile Amul arasındaki çölün, Sebüktegin’inkalabalık ordusunun ilerleyişini yavaşlatacağını düşünüyorlardı.

Amul’a ulaştıklarında, Sâmânî hükümdarı II. Nuh ile aralarını düzeltmeninyollarını aramaya başladılar. Bu maksatla Ebû Ali el-Simcûrî, Ebu’l-HüseyinMuhammed b. Kesir’i, Fâik el-Hassa ise Abdurrahman b. Ahmed el-Fakîh’i,II. Nuh nezdinde elçilikle görevlendirdiler[750].

Buhara’ya gelen elçiler büyük bir gayret sarfederek Sâmânî hükümdarınıaffa razı etmeye çalıştılar. II. Nuh, Fâik’in elçisini tutuklatırken, Ebû Ali el-Simcûrî’nin elçisine iyi muamele etti. Daha sonra geri gönderilen elçivasıtasıyla Ebû Ali el-Simcûrî’ye, Gürgenc(Cürcaniyye)’e[751] gidip, oradaikamet etmesi ve geçim vasıtasının sonradan düşünüleceği bildirildi. Gürgencvalisi Me’mun’a da bir mektup yazılarak, Ebû Ali el-Simcûrî’yi iyikarşılaması ve kaldığı süre içinde masraflarının karşılanması emredildi. II.Nuh’un, Ebû Ali el-Simcûrî’yi affetmesindeki asıl maksadının, onu Fâik’denayırmak olduğu açıkça görülmektedir. Nitekim, Sâmânî hükümdarınındüşüncesini anlayan Fâik, Ebû Ali el-Simcûrî’ye “Seni Gürgenc’egöndermekten maksat, ikimizin arasını açmaktır.

Aramızdaki birliği bozmaktır. Eğer basiret gözüyle düşünürsen, bunuanlarsın. Arkadaşlığımdan bıkmış olabilirsin. Fakat ben, senden ayrılmakistemiyorum. İyi ve kötü günde seninle arkadaşlık yapmak isterim. Fakat bukonuda başka bir karar alırsan sana uyarım” dedi[752]. Faik’in bu ısrarınarağmen uğradığı başarısızlıklar dolayısıyla yılgınlık içinde olan Ebû Ali,Sâmânî hükümdarının teklifini kabul etmeyi düşünüyordu. Fâik, onu iknaedemeyeceğini anlayınca Karahanlı hükümdarı İliğ Han Nasr’a sığınmayakarar verdi. Ceyhun nehrini geçti. Bu haberi duyan II. Nuh, HâcibBegtüzün’ü Fâik’in üzerine gönderdi. Sâmânî kuvvetleri Nesef civarında Fâikel-Hassa ve yanındakilere yetiştiler. Ancak iki taraf arasında çatışma olmadı.Daha sonra Karahanlı hükümdarının yanına ulaşan Fâik el-Hassa çok iyikabul gördü[753].

Ebû Ali el-Simcûrî ise, Fâik’in ayrılmasından sonra Harizm’e yöneldi.Harizm sınırındaki Hazâresb[754] denilen köye ulaştı. Harizmşah Ebû

Page 221: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Abdullah adamlarını göndererek, onu karşıladı. İhtiyaç duyduğu gereklieşyaları gönderdi. Hizmette geç kaldığı için özür dileyerek ertesi gün bizzatgeleceğini bildirdi. Ancak, Harizmşah’ın bütün bu davranışları bir hiledenibaretti. Yukarıda, onun Ebiverd’in kendisine verilmemesinden ötürü Ebû Aliel-Simcûrî’ye karşı kin beslediğinden bahsedildi. O zamandan beri EbûAli’den intikam almak için fırsat kollayan Harizmşah, nihayet beklediği buşansa sahip olmuştu. 2.000 süvari ve piyadeden oluşan bir kuvveti geceleyinEbû Ali el-Simcûrî’nin üzerine gönderdi.

Durumu öğrenen Ebû Ali, karşı koymak yerine, adamlarının tavsiyesineuyarak teslim oldu (Ramazan 385/Eylül-Ekim 995). Harizmşah EbûAbdullah’ın merkezi Kat[755] şehrine getirilen Ebû Ali el-Simcûrî, bir kaleyehapsedildi. Beraberindekiler ise zincirlere vuruldu[756]. Ancak Ebû Ali el-Simcûrî’nin, Harizmşah’ın yanındaki esaret hayatı fazla uzun sürmedi.

Hâcib İlmengü’nün başlarında bulunduğu bir grup adamı, hapisten kaçarakGürgenc hakimi Me’mun b. Muhammed’in yanına gittiler. Me’mun, Ebû Aliel-Simcûrî’nin kurtarılması için hemen harekete geçti. Böylelikle eskidüşmanı Harizmşah’ın da işini bitirmeyi planlıyordu. Askerlerini toplayarak,Hâcib İlmengü komutasında, Harizmşah’ın merkezi olan Kat şehri üzerinegönderdi.

Şehir önlerinde yapılan savaşı kaybeden Harizmşah Ebû Abdullah esiralındı. Ebû Ali el-Simcûrî hapisten kurtarıldı. Böylece durum bir anda tersinedönüyor, emîr esir olurken esir de emîr oluyordu[757]. Ebû Ali el-Simcûrîikram ve hürmetle Gürgenc’e götürüldü. Harizmşah ise, adi elbiseler ve bireşeğin üzerinde aynı yolu almak zorunda kaldı. Şehre ulaşan Ebû Ali el-Simcûrî, Me’mun tarafından karşılandı. Me’mun misafirine bir çok mal veeşya bağışladı. Böylelikle Ebû Ali el-Simcûrî ve yanındakiler durumlarınıdüzeltmeye muvaffak oldular. Harizmşah Ebû Abdullah ise, Ebû Ali el-Simcûrî’nin bulunduğu bir mecliste öldürüldü. Onun öldürülmesiyle bütünHarizm’i idaresi altında birleştiren Me’mun, Harizmşah unvanını aldı[758].

Me’mun’un bunun sonrasında da, Ebû Ali el-Simcûrî’ye yardım etmekhususundaki gayretlerini sürdürdüğünü görüyoruz. Zira kısa bir süre sonraSâmânî hükümdarı II. Nuh’un, Ebû Ali’yi affetmesi için aracılık yapmayabaşladı. Ebû Ali el-Simcûrî’nin geçmişte işlediği suçlardan ötürü affedilmesive aradaki düşmanlığın kalkması için ısrar etti. Harizmşah’ın ısrarları

Page 222: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

karşısında II. Nuh, bir emir göndererek Ebû Ali’yi Buhara’ya çağırdı[759]. Buemir üzerine Ebû Ali el-Simcûrî, yakın adamları ve akrabalarıyla birlikte yolaçıktı. Buhara’ya ulaştığında vezir Abdullah b. Uzeyr, hâcibler ve katiplertarafından karşılandı. Abdullah b. Uzeyr’in eşliğinde şehre giren Ebû Ali el-Simcûrî, Rigistan Sarayı’nda II. Nuh’un huzuruna çıktı. Ancak, Sâmânîhükümdarının emriyle yanında bulunan akrabaları ve yakın adamlarıylabirlikte tutuklanarak Buhara kalesinde hapsedildi (Cemaziyelahir 386/Hazi-ran-Temmuz 996). Binekleri, techizat ve silahları yağmalandı[760].

Bu sırada Merv’de bulunan Sebüktegin, Ebû Ali el-Simcûrî’ninyakalandığını öğrenince Belh’e gelerek II. Nuh’dan, Horasan’da düzeninsağlanabilmesi için Ebû Ali’nin kendisine teslimini istedi. Fakat II. Nuh’unyakınları, Ebû Ali’nin Sebük-tegin’’e teslim edilmesine gerek olmadığınısöylüyorlardı[761]. Muhtemelen bu kişilerin arasında Simcûrî ailesinin eskimüttefiki vezir Abdullah b. Uzeyr de bulunuyordu[762]. Böylelikle II. Nuh,Ebû Ali el-Simcûrî’yi Buhara kalesinde tutmaya devam etti.

Babası Ebu’l-Hasan’ın ölümünden Buhara’da yakalanmasına kadarki EbûAli el-Simcûrî’nin faaliyetleri gözden geçirildiğinde; Onun, Sâmânîlerin sondönemlerine damgasını vuran şahsiyetlerden biri olduğu daha rahatanlaşılacaktır. Sâmânîlerin yavaş yavaş yolun sonuna doğru yaklaştığınıanlayan Ebû Ali, babasının takip ettiği devlete sadakat politikasınıterkederek, bu yeni durumdan elden geldiğince faydalanmak istemişti.Başlıca gayesi, Sâmânîlerin yıkılmasından sonra, devletin Horasan’da kalantoprakları üzerinde bağımsız bir devlet kurmaktı. Ancak, yukarıda dadeğindiğimiz çeşitli nedenlerden ötürü, amacında başarılı olamamıştır. Belkide bu nedenlerin en önemlisi, II. Nuh’un, ona karşı Gazne hakimiSebüktegin’i yardıma çağırmasıdır. Ebû Ali’nin, Sebüktegin’e karşıkaybettiği iki savaş, siyasî hayatının da sonunu hazırlamıştır. Ancak,müttefikleri ile arasındaki güvensizlik ve şüphelerin de, onunbaşarısızlığındaki etkisi unutulmamalıdır. Ebû Ali el-Simcûrî’ninyakalanması, liderliğini üstlendiği Simcûrî ailesinin siyasî arenadakietkinliğini de ortadan kaldırmıştır.

H) Karahanlılarla Anlaşma Yapılması

Ebû Ali el-Simcûrî’nin devletin iç bünyesinde meydana getirdiği tehlikenin

Page 223: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

bertaraf edilmesi Sâmânîlere biraz olsun nefes alma imkanı sağlamıştı.Ancak, bu durum fazla süreli olacakmış gibi görünmüyordu. Ebû Ali el-Simcûrî’den ayrıldıktan sonra Karahanlılara sığınan Fâik el-Hassa, İliğ HanNasr’ı Maveraün-nehir üzerine bir sefer düzenlemek için kışkırtmayabaşlamıştı. Buğra Han’ın ölümünden sonra Batı Karahanlıların başına geçenİliğ Han da, selefinin Sâmânîlere karşı sürdürdüğü saldırı politikasınıgenişleterek devam ettirmek eğilimindeydi. Bu nedenle Fâik’in kışkırtmalarıkısa sürede semeresini verdi. İliğ Han, Maveraünnehir seferi için hazırlıklarabaşladı (386/996). Karahanlıların Maveraünnehir üzerine yürüyeceklerihaberinin duyulması Sâmânî başkentinde büyük bir heyecan ve endişeyeneden oldu. II. Nuh derhal Sebüktegin’e mektuplar göndererek, onukendisine yardım etmeye çağırdı. Sâmânî hükümdarından birbiri ardına gelenbu yardım çağrıları üzerine Sebüktegin, yakın adamlarını ve danışmanlarınıtoplayarak, durumu görüştü. Bunların her biri değişik fikirler ortaya attılar.Neticede toplantıdan bir sonuç çıkmadı. Ancak Sebüktegin, daha sonradanSâmânîlere yardım etmeye karar verdi[763]. Onun, daha önceki olaylarda çoksüratli bir şekilde Sâmânîlerin yardımına koştuğu halde, burada gösterdiğitereddüt oldukça dikkat çekicidir. Zira, Ebû Ali el-Simcûrî’nin, kendisineteslim edilmemesinden dolayı II. Nuh’a karşı kırgınlık duymaktaydı. Ancak,Karahanlılarla arasında tampon bölge görevini yerine getiren Sâmânîlerinortadan kalkması, Gaznelilerin bölgedeki çıkarları açısından daha ciddisorunlar ortaya çıkarabilirdi. Aynı şekilde Sâmânîler adına hakim olduğuHorasan’a da henüz kuvvetli bir şekilde yerleşememişti. Bunun için birazdaha zamana ihtiyacı vardı. Dolayısıyla, Karahanlıların Maveraünnehir’i elegeçirmesinin engellenmesi Gaznelilerin çıkarlarına daha uygun düşüyordu.Bu düşüncelerin de tesiriyle harekete geçen Sebüktegin savaş hazırlıklarınabaşladı. Gazne, Horasan ve Zabulistan’daki tabilerine ve komutanlarına habergöndererek, Karahanlılar üzerine düzenlenecek sefer için asker toplamalarınıistedi. Hazırlıkların tamamlanmasından sonra ordusuyla birlikte Ceyhunnehrini geçti. Kişş ve Nesef arasındaki Niyazî denilen köyde konakladı.Burada, ordusuna yapılacak katılımları beklemeye başladı. Cüzcân, Huttel,Çağaniyan ve diğer bölgelerin askerleri, Sebüktegin’in ordusuna katıldılar.Oğlu Seyfüddevle Mahmud da, tam techizatlı bir ordu ile Nisabur’danhareketle babasının yanına geldi. Sebüktegin’in, Sâmânîleri korumakgayesiyle Maveraünnehir’e girmesi üzerine İliğ Han Nasr, ulemadan birkimseyi elçi olarak, onun yanına gönderdi. Mektubunda, aralarında dinkardeşliği bulunduğu ve ikisinin de İslamı yaymak için kafir Türk ve Hind

Page 224: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

beldelerine gaza ettiğini söylüyordu. II. Nuh’un ise, zengin bir memleketesahip olmasına rağmen gaza etmek yerine Horasan ve Maveraünnehir’inzenginliklerini faydasız şeylere sarf ettiğini, bu nedenle Maveraünnehir’i, II.Nuh’un elinden alıp bu vilayetin zenginliklerini gaza yolunda harcamakistediğini belirtiyor, Sâmânî topraklarını paylaşmayı ve daha sonra da Allahyolunda gaza etmeyi teklif ediyordu[764].

Sebüktegin ise cevabında, II. Nuh’un büyük bir hükümdar olduğunu, onunseleflerinin İslam dünyasına iyi hizmetler yaptığını, diğer devletler ve ümeraarasında da, bütün bunların bilindiğini söyledi. Bu nedenlerden ötürü II.Nuh’un memleketini korumakta kararlı olduğunu iletti[765]. Gaznehakiminden aldığı olumsuz yanıt üzerine İliğ Han Nasr savaş hazırlıklarınıdaha sıkı bir şekilde sürdürmeye başladı. Ülkesinin her tarafına ve Türkkabilelerine haberciler göndererek, asker topladı. Kısa sürede emrinde büyükbir ordu toplandı.

Bu arada Sebüktegin, II. Nuh’a haber göndererek yanına gelmesini ricaetmişti Ancak, vezir Abdullah b. Uzeyr, Sebük-tegin’in askerlerinin çok vetechizatlarının mükemmel olduğunu, bunun yanında II. Nuh’un askerlerininise tam tersi bir durumda olduğunu belirterek Sâmânî hükümdarının,Sebüktegin’in yanına gittiği takdirde bunun saltanatına uygun düşmeyeceğinive alay konusu olabileceğini söyledi[766]. II. Nuh, vezirinin yaptığı butelkinler sonrasında Sebüktegin’in yanına gitmekten vazgeçti. Bir miktarkuvveti, Gazne ordusuna katılmak için gönderdi ise de kendisi Buhara’danayrılmadı.

İbn Üzeyr’in bu konudaki gayretinin arkasında, Herat savaşının sonrasındaSebüktegin ile yaşadığı çekişmenin izlerini görmek mümkündür. O zamanyaşanan olaylar nedeniyle hala Sebüktegin’den çekiniyor olmalıdır. Zira II.Nuh’un, Sebük-tegin’in teklifini kabul ederse İbn Uzeyr de, onunla birlikte,Sebüktegin’in yanına gitmek zorunda kalacaktı. Bu takdirde Sebüktegin, onakarşı aralarındaki eski düşmanlık nedeniyle yeniden harekete geçebilirdi.İkinci bir neden olarak, İbn Üzeyr’in, Buhara’da hapiste bulunan Ebû Ali el-Simcûrî’yi kurtarmak istemesi gösterilebilir. Sâmânî veziri, HüsamüddevleEbu’l-Abbas Taş olayından bu yana Simcûrîlerle iyi ilişkiler içinde olmuştu.Muhtemelen, Ebû Ali el-Simcûrî’nin affedilmesini sağlayarak, onuSebüktegin’e karşı koz olarak kullanmak istiyordu. II. Nuh, Sebüktegin’inyanına gitmesi halinde, Gazne hükümdarı Ebû Ali el-Simcûrî’nin kendisine

Page 225: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

teslimini daha rahat bir şekilde sağlayabilirdi. Ancak herşeye rağmen İbnUzeyr, Sâmânîlerin artık herhangi bir siyasî ve idarî gücünün kalmadığıgerçeğini göz ardı etmekteydi. Şimdi bu güç, görünüşte Sâmânîlerin tabi olanSebüktegin’in elindeydi. Sâmânîler Devleti’nin varlığı da, Sebüktegin’invereceği karara bağlıydı. Nitekim, II. Nuh’un teklifini reddetmesinde İbnUzeyr’in parmağı olduğunu öğrenen Sebüktegin çok kızdı. Yine de ilk önceKarahanlıların neden olduğu tehlikenin ortadan kaldırılmasının daha uygunolacağını düşünerek, bu konuyu bir süre için tehir etmeye karar verdi. Zira,İliğ Han emrindeki güçlü Karahanlı ordusuyla Maveraünnehir sınırlarınadayanmıştı. Sebüktegin, derhal ordusuyla birlikte harekete geçti. Ancak,savaşın öncesinde İliğ Han’ın, Sebüktegin’e elçi göndermesiyle başlayanbarış görüşmeleri olumlu sonuçlandı. İliğ Han emri altında çok güçlü bir orduolmasına rağmen, Sebüktegin ile bozuşmak istememişti. Yapılangörüşmelerde Sâmânîler adına hareket eden Sebüktegin, bu devletin SirDerya sahasını Katvan çölüne kadar Karahanlılara bırakması şartıyla İliğ Hanile anlaştı. Ayrıca, Karahanlılara sığınmış olan Fâik el-Hassa’ya, İliğ Han’ınisteği üzerine Semerkand şehri valiliği verildi[767]. Böylece Sebüktegin’in,Sâmânîler üzerindeki nüfuzunu bir kere daha açık bir şekilde gözler önüneserilmişti.

Anlaşmanın yapılmasından sonra Sebüktegin, Belh’e döndü. Artık sıra,Sâmânî veziri Abdullah b. Uzeyr’in cezalandırılmasına gelmişti. Sebükteginoğlu Seyfüddevle Mahmud ve kardeşi Buğracuk kumandasında 20.000 kişilikbir kuvveti İbn Uzeyr’i görevinden uzaklaştırmak üzere Buhara’yagönderdi[768]. Orduyla birlikte kendisinin vezir adayı Ebû Nasr b. Ebî Zeyd’ide Buhara’ya yolladı.

Gazne birlikleri, Sâmânî başkentine ulaştığında II. Nuh’un, ne bunlara nede Sebüktegin’in isteklerine direnecek bir durumu kalmamıştı. DerhalAbdullah b. Uzeyr’i vezaret görevinden alarak yerine Ebû Nasr b. Ebî Zeyd’itayin etti. Yeni vezir uzun süre Sâmânîlerin Resâil Dîvânında başkanlıkyapmıştı[769]. Ayrıca Sebüktegin, II. Nuh’a yazdığı mektubunda, Abdullah b.Uzeyr’in ihanetini, Ebû Ali Simcûrî’nin tarafını tuttuğunu ve bu ikisininbirlikte hareket ettiklerini söyledi. İbn Uzeyr ile Ebû Ali el-Simcûrî veyakınlarının, kendisine gönderilmesini istedi. O zamana kadar, Ebû Ali’yiyanında tutmakta direnmiş olan II. Nuh, bu kez mecburen Sebüktegin’inistediğini yapmak zorunda kaldı. Abdullah b. Uzeyr, Ebû Ali el-Simcûrî, oğluEbu’l-Hasan, Hâcib İlmengü ve Emirek el-Tûsî, Belh’te bulunan

Page 226: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Sebüktegin’in yanına gönderildi (Şaban 386/Ağustos 996)[770].

Ancak, II. Nuh kısa bir süre sonra Ebû Ali el-Simcûrî’yi, Sebüktegin’egönderdiği için pişmanlık duymaya başladı. Bu nedenle. Sebüktegin’e birmektup yazarak, Ebû Ali el-Simcûrî’nin geri gönderilmesini istedi. Fakat,Sâmânî sarayında bulundurduğu casusları sayesinde, II. Nuh’un budüşüncesini haber alan Sebüktegin, Sâmânî hükümdarının mektubu kendisineulaşmadan gerekli önlemleri almış ve Ebû Ali el-Simcûrî, oğlu Ebu’l-Hasan,Hâcib İlmengü ve Emirek el-Tusî’yi önce Gazne’ye, oradan da Gerdizkalesine gönderildi. Daha sonra Sâmânî elçisi, Sebüktegin’in yanınageldiğinde “Horasan’ın durumu karışıktır. Bu işten kurtulduğum zamanGazne’ye gideceğim ve Ebû Ali’yi o zaman geri göndereceğim” cevabıylakarşılaştı[771]. Ancak Sebüktegin, Ebû Ali el-Simcûrî ve diğerlerini hiçbirzaman geri göndermedi. 387/997 senesi içinde Gerdiz kalesinde öldüler.Cenazeleri Simcûrî ailesinin ıktası olan Kuhistan’daki Kayin şehrinegetirilerek defnedildi[772]. Diğer taraftan Sebüktegin, sabık Sâmânî veziriAbdullah b. Uzeyr’i, bilinmeyen bir sebepten ötürü serbest bırakarak veMaveraünnehir’e dönmesine izin vermiştir.

Ebû Ali el-Simcûrî ile oğlu Ebu’l-Hasan’ın yakalanmaları ve ardındanGerdiz kalesinde tutuklu bulundukları sırada ölmeleri üzerine Simcûrîailesinin liderliği Ebû Ali’nin kardeşi Ebu’l-Kasım el-Simcûrî’nin eline geçti.Bilindiği gibi, Ebu’l-Kasım Tûs savaşından önce ağabeyi ile arasının açılmasınedeniyle, ondan ayrılmış, daha sonra da Sebüktegin’in yanına giderek,hizmetine girmiş ve yükselme yolları aramıştı. Ebu’l-Kasım’a çeşitliikramlarda bulunan Sebüktegin, Sâmânî hükümdarı II. Nuh’a bir mektupyazarak Simcurî ailesinin eski iktası olan Kuhistan’ın, ona verilmesinisağlamıştı[773]. Ancak Sebüktegin ile arasındaki iyi ilişkiler yukarıdabahsedilen Karahanlıların Maveraünnehir seferine kadar devam edebildi. Busırada savaş hazırlıklarına başlayan Sebüktegin, diğer tabilerine olduğu gibiEbu’l-Kasım el-Sim-cûrî’ye de bir mektup göndererek savaş için hazırlıkyapıp yanına gelmesini istemişti. Ebu’l-Kasım el-Simcûrî ise, ağabeyi EbûAli’nin başına gelenleri düşünerek Sebüktegin’in yardım isteğini geriçevirmiş ve özür dilemişti. Ancak, bu yüzden Sebüktegin tarafındancezalandırılacağını çok iyi biliyordu. Bunu beklemek yerine, kendisi hareketegeçmeyi tercih etti. Karahanlı seferi dönüşü Sebüktegin’in, vezir Abdullah b.Uzeyr’e karşı yaptığı cezalandırma hareketi nedeniyle Seyfüddevle Mahmudve amcası Buğracuk’un Nisabur’da olmamasından faydalanarak şehri işgal

Page 227: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

etti. Ebû Nasr b. Mahmud el-Hâcib de, ona katıldı. İkisi birlikte Horasan’dakarışıklık çıkardılar. Halkın mallarını yağmaladılar. Amillerin (vergimemurlarının) topladıkları malları müsadere ederek, şehirleri tahripettiler[774]. Muhtemelen, yukarıda, II. Nuh’un, Sebüktegin’den Ebû Ali el-Simcûrî’nin geri gönderilmesini istediğinde, Gazne hakiminin Horasan’dasözünü ettiği karışıklık Ebu’l-Kasım el-Simcûrî’nin isyanı olmalıdır. Ancakisyan fazla uzun sürmedi. Sebüktegin, Sâmânî hükümdarına Abdullah b.Uzeyr konusundaki isteklerini kabul ettirmesinden sonra bu kez Ebu’l-Kasımel-Simcûrî’ye karşı harekete geçti. Oğlu Seyfüddevle Mahmud ve kardeşiBuğracuk’u, Nisabur’a gönderdi. Onların arkasından, kendisi de Belh’denhareket etti. Gazne ordusuyla savaşmayı göze alamayan Ebu’l-Kasım el-Simcûrî, Nisabur’u terkederek Cürcan’a kaçtı. Eyaleti elinde bulunduranCibal Büveyhî hükümdarı Fahrüddevle, onu çok iyi karşıladı. Cürcan,Damgan ve Kumis’in gelirlerini, kendisinin ve askerlerinin masraflarınıkarşılaması için Ebu’l-Kasım el-Simcûrî’ye bıraktı. Bu tarihten sonra Ebu’l-Kasım da Cürcan’da ikamet etmeye başladı[775].

I) II. Nuh b. Mansur’un Ölümü

Karahanlılar ile yapılan barış anlaşması Sâmânîlerin ömrünü iki sene kadaruzatmasına rağmen devletin doğu sınırının biraz daha gerilemesine nedenolmuştu. Horasan valisi ve sipehsalar tayin edilen Seyfüddevle Mahmud’unidaresine bırakılan Horasan’da ise, artık herhangi bir Sâmânî etkisinden sözedilemezdi. Dolayısıyla Sâmânîlerin direkt hakimiyetleri altındabulundurdukları bir tek Maveraünnehir bölgesi kalmıştı. Ancak, bölgenin enönemli şehirlerinden biri olan Semerkand bile eski muhaliflerden veKarahanlılara yakınlığı ile bilinen Fâik el-Hassa’nın yönetimindeydi.Abdullah b. Uzeyr’in azlinden sonra vezaret makamına tayin olunan EbûNasr b. Ebî Zeyd, Sâmânîler adına Maveraünnehir’de aşayişi sağlamak içinçok sert tedbirlere başvurdu. Şiddet metodunu kullanarak kanı kanlatemizledi[776]. Ancak, vezirin devam ettirdiği bu sert uygulamalar kendisinekarşı genel bir hoşnutsuzluk meydana getirmişti. Neticede, göreve gelmesininbeşinci ayında bazı gulâmlar tarafından hançerlenerek öldürüldü�.

Onun ölümü, II. Nuh için yeni bir sıkıntı vesilesi oldu. Sâmânî hükümdarı,vezirin öldürülmesinden Sebüktegin’in kendisini sorumlu tutacağındançekindi. Bu nedenle derhal harekete geçti. Katilleri yakalanarak idam edildi.

Page 228: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Daha sonra Yunus el-Hâcib adlı bir adamını Sebüktegin’e göndererek,vezirlik görevine kimin getirilmesi gerektiği hususunda, ona danıştı.Sebüktegin’in, Ebu’l-Muzaffer Muhammed b. İbrahim el-Bargaşî’yi tavsiyeetmesi üzerine el-Bargaşî vezir tayin edilerek, hil’at giydirildi[777].

II. Nuh, yeni vezirini tayin ettikten kısa bir süre sonra 14 Receb 387/23Temmuz 997 Cuma günü vefat etti[778]. Ona ölümünden sonra el-Razî ünvanıverilmiştir[779]. Sağlığında ise, Ebu’l-Kasım nisbesini kullanıyordu[780].Nerşahî, ondan Emir el-Reşid olarak da bahsetmektedir[781]. Ayrıca, İbn el-Esîr bir başka yerde, II. Nuh’un devletin başına geçtiğinde el-Mansurünvanını aldığını yazar[782].

II. Nuh, II. Nasr’dan sonra en uzun süre tahta kalan Sâmânî hükümdarıdır.21 sene dokuz ay süresinde devleti idare etmişti. Onun döneminin en belirginözelliklerinden biri devlet adamları ve kumandanlar arasında yoğun birşekilde yaşanan nüfuz mücadeleleriydi.

Kendisi bu karışıklıkların içinde, idareyi tekelinde toplama imkanıbulamamıştır. 13 yaşında Sâmânîler Devleti’nin başına geçen II. Nuh’un ilkdönemleri annesi, vezir Ebu’l-Hüseyin el-Utbî ve Horasan valisiHüsamüddevle Ebu’l-Abbas Taş’ın etkisi altında geçmişti. Daha sonrabunların yerini, diğer bir vezir Abdullah b. Uzeyr almıştı. II. Nuh’un devletiçinde otoritesini yerleştirmek için giriştiği bazı zayıf teşebbüsler de başarıyaulaşamadığı gibi Horasan valisi Ebû Ali el-Simcûrî’ye isyan etmek içinbeklediği fırsatı vermişti. Hızlı bir gelişim gösteren bu isyanı bastırmak içinise, bilindiği gibi Gazneli hükümdarı Sebüktegin yardıma çağırılmıştı. Ancakbu kez de devlet üzerinde Gazneli nüfuzunun başlamasının önüne geçilemedi.Bütün bunların ışığında II. Nuh için, Sâmânî hükümdarlarının arasında ensilik ve yetersizlerinden biri olduğu şeklinde bir yorum yapılabilir. Ancak,devletin hızlı bir çöküşe doğru gittiği, Karahanlılar ve Gazneliler gibi atılımgücü olan iki yeni devletin varlığı göz önüne alındığında bu yorumu birazolsun yumuşatmak da mümkündür.

İbn el-Esîr, II. Nuh’un ölümü ile ilgili olayları anlatırken, onun ölümüyleSâmânîlerin büyük bir sarsıntı geçirdiğini, belirgin bir şekilde zayıfladığını veçevresindeki devletlerin topraklarına göz dikmesi sonucunda kısa süredeyıkıldığını yazar[783]. Bu, II. Nuh’un son dönemlerinde, Sâmânîler Devleti’niayakta tutmak için kullandığı denge politikasıyla ilgili olmalıdır. II. Nuh,

Page 229: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

devleti yıkabilecek Ebû Ali el-Simcûrî ve Karahanlı tehditlerine karşıSebüktegin ile anlaşarak bir denge oluşturmaya çalışmış ve böylelikleSâmânîlerin ömrünün biraz olsun uzamasını sağlamıştı. Nitekim, ölümününardından halefi II. Mansur, babasının politikasını terkederek, Gaznelileriküstürmüştü. Bu ise, devletin kısa bir süre sonra yıkılmasına neden olmuştur.

II. Nuh’un, Mansur, Abdülaziz, İsmail ve Muhammed adlarında dört oğluvardı[784]. Ölümünden sonra bunlardan Mansur, Sâmânî tahtına çıktı.

Page 230: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

XI) II. Mansur b. Nuh Dönemi

Page 231: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

(997-999)

II. Nuh’un Receb 387/Temmuz 997’de ölümü üzerine yerine, daha öncedenveliaht tayin etmiş olduğu oğlu Ebu’l-Hâris Mansur geçti. Devlet ilerigelenleri ve kumandanlar, ona biat etti. Bunların itaatini sağlamlaştırmak içindevlet hazinesinden para ve mal dağıtıldı[785].

el-Sem’ânî, Maveraünnehir halkının başa geçmesinden sonraZilkade/Kasım ayı içinde, II. Mansur’a biat ettiği ve Nesef şehrinde 15Zilkade 387/19 Kasım 997’de adına hutbe okunduğunu yazar[786].Horasan’daki sözde hakimiyetlerinin dışında, Sâmânîler Devleti’nin aslîtopraklarının sadece Maveraün-nehir’den ibaret olduğunu düşünecek olursak,aradaki dört aylık zaman farkı oldukça uzun bir süredir. Buna göre,Sâmânîlerin ellerinde kalan topraklarda bile hakimiyet tesisinde zorlandıklarısöylenebilir.

Gerdizî, Abbasî halifesi el-Kadir-billah (991-1031)’ın menşur ve sancakgöndererek, II. Mansur’un hükümdarlığı onayladığını söylemektedir[787].Ancak, diğer kaynaklarda bununla ilgili bir kayıt yer almaz.

Aksine, Seyfüddevle Mahmud’un 389/999 senesinde Horasan’ı,Sâmânîlerin elinden aldıktan sonra hutbeyi el-Kadir-billah adına okuttuğunuve daha önce Sâmânîlerin el-Taî adına hutbe okuttukları için, bunun bir ilkolduğunu belirtirler[788]. Yine II. Mansur’un tahta çıktığı 387/997 senesindeNisabur’da adına basılan parada, halife olarak el-Taî’nin isminigörmekteyiz[789].

Aynı şekilde, Gazne tahtı için birbirleriyle mücadele eden Sebüktegin’inoğulları İsmail ve Mahmud, metbuları II. Mansur adına bastırdıkları 387/997tarihli paralarda da el-Taî’nin adını kullanırlarken, Seyfüddevle Mahmud’un,Horasan’ı ele geçirmesinin sonrasında bastırdığı 389/999 tarihli parada ise,el-Kadir-billah’ın adı bulunmaktadır[790].

Bütün veriler, Gerdizî’nin bu konuda aktardığı bilginin yanlışlığına işaretetmektedir. Ancak, 382/991’den beri Abbasî hilafetinin başında bulunan el-Kadir-billah’ın, Sâmânîlerle arasındaki ilişkileri iyileştirmek, Horasan veMaveraünnehir’de halifeliğinin tanınmasını sağlamak amacıyla, II.

Page 232: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Mansur’un tahta çıkışı sırasında böyle bir jest yapabileceği ihtimali de gözardı edilmemelidir. II. Mansur, babasının son dönemlerinde vezirlik görevinegetirilmiş olan Ebu’l-Muzaffer el-Bargaşî’yi mevkinde bıraktı. Devletişlerinin düzenlenmesi ve yürütülmesi ise Begtüzün[791] ve Fâik el-Hassa’nın[792] tasarrufundaydı.

Kaynakların ifadesiyle[793] II. Mansur yakışıklı bir kimse olmasınınyanında, fikrî, ahlakî yönleri ve cesaretiyle kendisini göstermekteydi.Kuvvetli bir politika takip ederek ülkesinde düzeni sağlamaya çalıştı. Bunuyaparken de, güç kullanmaktan çekinmedi. Ancak, bütün olumlu yönlerinerağmen, giderek sona doğru yaklaşmakta olan Sâmânîler Devleti’nikurtarması pek mümkün görünmüyordu. Nitekim, daha saltanatınınbaşlangıcında Sâmânîler yeni bir Karahanlı tehlikesiyle karşı karşıya kaldı.

A) Karahanlılarla Mücadele

Daha önce, Abdullah b. Uzeyr’in tevkif edilip, Sebüktegin’in yanınagönderilmesiyle ilgili olaylardan bahsedildi. Sebüktegin, onu bir süre hapistetuttuktan sonra bilinmeyen bir nedenle ötürü serbest bırakmış veMaveraünnehir’e dönmesine izin vermişti[794]. Bu dönüşün sonrasında İbnUzeyr’in, Sâmânîlere karşı cephe aldığını görüyoruz. İbn Uzeyr muhtemelen,II. Nuh’un kendisini Sebüktegin’e teslim etmiş olmasından ötürü intikamalmak için böyle bir harekete girişmişti.

İbn Uzeyr ilk olarak, İsficâb hükümdar ailesine mensup[795] Ebû MansurMuhammed b. Hüseyin b. Mut el-İsficâbî’yi, Sâmânîlere karşı isyana teşviketti. Birlikte, Karahanlı hükümdarı İliğ Han Nasr’dan yardım istediler. Bufırsatı kaçırmak istemeyen İliğ Han Nasr, derhal harekete geçerekMaveraünnehir’e girdi. Onun gelişi üzerine Ebû Mansur el-İsficâbî, İbnUzeyr’i de yanına alarak az sayıdaki adamıyla Karahanlı ordugahına gitti.Ancak Karahanlı hükümdarı, ikisini de tevkif ettirip hapse attırdı[796]. Bununsonrasında Semerkand valisi Fâik el-Hassa’ya haber göndererek yanınagelmesini emretti.

Semerkand’dan ayrılan Fâik, Karahanlı hükümdarının huzuruna çıktı.Hürmet ve çeşitli ikramlarla karşılandı. Fâik’in emrine 3.000 kişilik birkuvvet veren İliğ Han Nasr, onu Karahanlı ordusunun öncüsü olarak Buharaüzerine yolladı. Görüldüğü gibi Fâik el-Hassa bir Sâmânîlerden çok

Page 233: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Karahanlıların emrindeki bir kumandan gibi hareket ediyordu.

Fâik el-Hassa’nın idaresindeki Karahanlı öncülerinin Buhara’yayaklaştıkları haberini alan II. Mansur çok güç durumda kalmıştı. Buhara’nınsavunması için bazı tedbirler aldıysa da fazla bir şey yapamadı. Neticede eniyi çözüm yolu olarak yakın adamlarıyla birlikte şehirden ayrılmayı tercihetti. Ceyhun nehrini geçerek Amul’a geldi. Bu arada Buhara’ya giren Fâik el-Hassa ise, hemen II. Mansur’un sarayına gitti. Ancak, Sâmânî hükümdarınıburada bulamadı. Hâcibleri, meclisine çağırdı. II. Mansur’un başkentinden,atalarının mekanından ayrılması nedeniyle üzüntüsünü dile getirdi. Dahasonra Buhara’nın ileri gelenlerinden bir heyeti, II. Mansur’un peşindengöndererek, itaatini bildirdi. Yeniden Buhara’ya dönmesini rica etti. II.Mansur, Fâik’in gösterdiği bu davranışlardan ve elçilerin söylediklerindentatmin olmuştu. Buhara’ya dönen elçilerle birlikte, Fâik el-Hassa’ya itaatinive gösterdiği yakınlığı öven bir mektup gönderdi. Daha sonra kendisi demaiyetiyle birlikte Buhara’ya döndü[797].

Bu gelişmelerin yanısıra, İliğ Han Nasr’ın nedensiz bir şekilde geridönüşüyle II. Mansur duruma yeniden hakim olmayı başardı. BöyleceSâmânîler, Karahanlıların ileri harekatı sırasında herhangi bir kaybauğramaksızın kazançlı çıkmış oldular. Zira İbn Uzeyr’in teşvikiyle EbûMansur el-İsficâbî’nin çıkardığı isyan, Sâmânîlerin müdahalesine gerekkalmadan Karahanlılar tarafından bastırılmış oldu. Ayrıca bu olay, Fâik’indevlet içindeki etkisini de arttırmıştı.

B) Hâcib Begtüzün’ün Horasan Valiliğine Tayini

Karahanlı tehditinin ortadan kalkmasından sonra II. Mansur devletin içbünyesindeki uyumu sağlayabilmek için çalışmalara başladı. Zira devletinileri gelen iki komutanı Fâik ve Begtüzün arasında eskiye dayanan birdüşmanlık ve kin mevcuttu. Fâik, II. Nuh döneminde 382/992 yılı içerisindeBuhara’ya karşı düzenlediği askerî harekatın Begtüzün ve İnanç Hâcibtarafından başarısızlığa uğratılmasını unutmamıştı. Yine Ebû Ali el-Simcûrî’den ayrıldıktan sonra, İliğ Han Nasr’ın yanına kaçarken Begtüzüntarafından takip ve taciz edilmişti. Bu nedenlerden ötürü onu çekemiyor vekin besliyordu. II. Mansur ise, iki komutanı elden geldiğince birbirlerindenuzak tutmak için çabalıyordu. Karahanlı saldırısı sırasında, Buhara’yıterkettiğinde Begtüzün de, kendisiyle birlikte gelmişti. II. Mansur, daha sonra

Page 234: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Buhara’ya giren Fâik el-Hassa’dan aldığı teminatlar üzerine başkentinedönmeye karar verdiğinde ise, Fâik el-Hassa ile Begtüzün’ü bir arayagetirmemek için bir şeyler yapmak gereğini hissetmişti. Bu nedenle,Begtüzün’ü Horasan valiliği ve ordu komutanlığı görevleriyle Nisabur’agönderdi. Ayrıca, ona Sinanüddevle ünvanını verdi (387/997)[798]. Bilindiğigibi bu görevler II. Nuh döneminde Sebüktegin’in oğlu SeyfüddevleMahmud’a verilmişti. Ancak II. Nuh’un ölümünden kısa süre sonra Şaban387/Ağustos 997’de Sebüktegin de vefat etmiş ve ölümünden sonra yerineveliahtı İsmail geçmişti. Sebüktegin’in, Horasan’da bulunan diğer oğluSeyfüddevle Mahmud ise bu durumu kabullenmeye pek de istekli değildi.Seyfüddevle ilk önce, II. Mansur’a bir mektup yazarak, olanları anlattı.Gazne tahtını elde etmek için kardeşine karşı harekete geçeceğini bildirdi.Daha sonra, Horasan’dan ayrılarak Gazne üzerine yürüdü. Onun gibi, kardeşiİsmail de, II. Mansur ile irtibat kurarak Sâmânîlere bağlılığını belirtmiş veSâmânî hükümdarı adına para bastırmıştı[799].

Seyfüddevle Mahmud’un Horasan’dan ayrılması, II. Mansur’a hiçbirgüçlükle karşılaşmaksızın, onun görevlerini Begtüzün’e vermesini sağlamıştı.Begtüzün, Nisabur’a giderek görevine başladı. II. Mansur da rahat bir şekildeBuhara’ya döndü. Kısa vadede bakıldığında, Sâmânî hükümdarı Fâik el-Hassa ve Begtüzün’ü birbirlerinden ayrı tutmayı ve bu sayede devlet içindebir uyum sağlamayı başarmıştı. Ancak, Seyfüddevle Mahmud’un buna nasılbir tepki gösterceği hesaba katılmamıştı. II. Mansur’un düşünmediği buayrıntı ileride kendisi ve Sâmânîler Devleti için çok büyük problemler ortayaçıkaracaktı.

Begtüzün, eyaletin vergilerini yükselterek yeniden Sâmânîler adınatoplamaya başladı[800]. Bu sırada Fâik el-Hassa ise, onun karşısına yenidüşmanlar çıkarabilmek için bir arayış içerisindeydi. Ayrı olmalarına rağmenBegtüzün’e olan düşmanlığının ateşi küllenmemiş görünüyordu. Bu amaçla,kısa bir süre öncesine kadar kader birliği içinde olduğu Simcûrî ailesinin yenilideri Ebu’l-Kasım el-Simcûrî ile mektuplaşmaya başladı. Onu, Begtüzün’ekarşı, Simcûrî ailesinin eski mansıbı olan sipehsalarlık görevini tekrar elegeçirmesi için kışkırtmaya başladı. Ebu’l-Kasım el-Simcûrî ise, yanınasığınmış olduğu Cibal Büveyhî hükümdarı Fahrüddevle’nin 387/997’dekiölümü üzerine, çocuk yaştaki oğlu Mecdüddevle’nin Cibal Büveyhîlerininbaşına geçmesinden faydalanmak istiyordu. Bu konuda Ziyârî hükümdarıKâbus b. Veşmgir ile haberleşerek, Cürcan’ı, ona teslim etmek isteğini

Page 235: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

bildirmişti. Sebüktegin’in önünden kaçmasından sonra Ebu’l-Kasım el-Simcûrî’nin askerî gücünü hızla düzelttiği anlaşılıyor. Nitekim, Cürcan’dakaldığı sırasında Simcûrî ailesinin Horasan’da bulunan adamlarından artakalanlar, onun emri altında toplanıyordu. Gerek yapılan katılımlar ve gerekseFahrüd-devle’nin yardımları sayesinde Ebu’l-Kasım el-Simcûrî’nin askerîgücü artmış, durumu düzelmişti[801]. Ancak, Horasan’a dönme isteğini halamuhafaza etmekteydi. Bu nedenle Fâik el-Hassa’nın teklifini değerlendirmekiçin hazırlıklara başladı. Daha sonra Cürcan’dan ayrılarak Nisabur üzerineyürüdü. Ebû Ali b. Ebu’l-Kasım el-Fakîh adlı bir komutanını öncü olaraksevketti. Ebû Ali el-Fakîh, Begtüzün’e bağlı bir askerî birliğin bulunduğuİsferayin’a ulaştı.

Bunları mağlup ederek Nisabur önlerine kadar kovaladı. Kısa bir süre sonraEbu’l-Kasım el-Simcûrî de, şehir önlerine geldi. Begtüzün, ona gönderdiğibir mektupta “Savaşa itimad olmaz. Kuvvet ve kudretine dayanmak vemağrur olmak akıllıca bir hareket değildir. Doğrusu senin ailenin iktası olanKuhistan’da oturmandır. Ben de, Sâmânî hükümdarına bir adam göndererekHerat vilayetini ve çevresinin de sana verilmesini temin edeyim[802]”teklifinde bulundu.

Bu, Tûs savaşının sonrasında Horasan’daki siyasî nüfuzunu büyük ölçüdeyitirmiş olan Simcûrî ailesi için oldukça faydalı bir teklif olarakgörülmektedir. Ayrıca mektupta dikkati çeken bir diğer önemli husus da,Begtüzün’ün daha önceden II. Nuh tarafından Sebüktegin’e ikta edilmiş olanHerat ve çevresini Ebu’l-Kasım el-Simcûrî’ye teklif etmesidir. MuhtemelenBegtüzün, güç ve kudretini fazla hesaba katmadığı, o sırada Gazne tahtı içinmücadele etmekte olan Seyfüddevle Mahmud’u Horasan’dan uzaklaştırmakistiyordu. Böylelikle, onun karşısına yeni rakipler çıkarırken, Horasanvaliliğindeki yerini sağlamlaştırmayı planlıyordu.

Ancak, Horasan vilayetinin tamamına sahip olmak isteyen Ebu’l-Kasım el-Simcûrî ile çıkarlarının uyuşması mümkün olmadı. Ebu’l-Kasım barışteklifine fazla iltifat etmeyerek savaşmak için Begtüzün’ün üzerine yürüdü.Artık savaşmaktan başka seçeneği kalmayan Begtüzün de ordusunudüzenleyerek, Ebu’l-Kasım el-Simcûrî’nin karşısındaki yerini aldı. İki tarafarasındaki savaş Nisabur’un dışında Beşce denilen köy yakınlarındaRebiülevvel 388/Mart-Nisan 998 tarihinde cereyan etti. Fakat Ebu’l-Kasımel-Simcûrî’nin beklentilerinin aksine Begtüzün’ün galibiyetiyle sonuçlandı.

Page 236: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Simcûrî ordusundan Ebû Ali el-Fakîh’in de içinde bulunduğu bir grup askeresir edildi.

Ebu’l-Kasım el-Simcûrî ise, Kuhistan’a kaçtı. Savaşın galibi Begtüzün,civardaki emirlere haberciler göndererek zaferini müjdeledi. Onun kazandığıbaşarı, Fâik için ise tam bir hayal kırıklığı olmuştu[803]. Mağlubiyetin izlerinisilmek için bir süre Kuhistan’da kalan Ebu’l-Kasım el-Simcûrî, daha sonraBûsenc’e gitti. Burada vergileri kendi adına toplamaya başladı.

Ebu’l-Kasım’ın yeniden harekete geçtiğini öğrenen Begtüzün de,Nisabur’dan ayrılarak Busenc üzerine yürüdü. Ancak, bu defa taraflararasında gidip gelen aracıların sayesinde savaş önlendi. Ebu’l-Kasım el-Simcûrî’nin oğlu Ebû Sehl’i, Begtüzün’e rehin olarak vermesiyle taraflararasında barış yapıldı. Ebu’l-Kasım, Kuhistan’a giderken, Begtüzün de,Nisabur’a döndü (Receb 388/Haziran-Temmuz 998)[804]. Ebu’l-Kasım’ın,kendisi için ortaya çıkardığı bu tehlikeyi bertaraf eden Begtüzün, aynızamanda Fâik el-Hassa’nın planını da boşa çıkarmış ve Horasan’daki yerinisağlamlaştırmış oldu.

Diğer taraftan, Begtüzün-Ebu’l-Kasım el-Simcûrî mücadelesindenbeklediği sonucu elde edemeyen Fâik’in, bu kez de, Buhara’da bir karışıklığasebeb olduğunu görüyoruz. Sâmânî veziri Ebu’l-Muzaffer el-Bargaşî’ye karşıharekete geçen Fâik, onu yerinden etmek üzere çalışmaya başladı.

Ebu’l-Muzaffer el-Bargaşî ise çareyi II. Mansur’un sarayına sığınmaktabuldu. Buna rağmen Fâik el-Hassa saraya bir adamını gönderip II.Mansur’dan, vezirin kendisine teslimini istedi. Sâmânî hükümdarı boş yereikisinin arasını bulmaya çalıştı ise de Fâik’i ikna edemedi. Bu konudakiısrarını sürdüren Fâik el-Hassa’nın öfkesini araya giren Buhara’nın yaşlılarıdindirebildi. Yapılan uzlaşma gereğince Ebu’l-Muzaffer el-Bargaşîgörevinden azledilerek Cüzcan’a sürgün edildi[805].

el-Bargaşî’nin vezirlikten azli ile ilgili Ebu’l-Fazl el-Beyhakî, daha farklıbir rivayeti bize aktarmaktadır. Buna göre; Ebu’l-Muzaffer el-Bargaşî,Sâmânîlerin çökeceğini anlamış ve görevini bırakarak mallarını korumayakarar vermişti. Bu sebeble, yalandan ayağının kırıldığını söyleyerek,görevinden affını istedi. 5.000 dinar rüşvet karşılığında anlaştığı bir hekimvasıtasıyla da, II. Mansur’u inandırmayı başardı. Sâmânî hükümdarının,kendisini görevinden alması üzerine Cüzcan’a giderek, buradaki mülküne

Page 237: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

çekildi. Daha sonra da, mallarını satarak Nisabur’a yerleşti[806].

Ebu’l-Muzaffer el-Bargaşî’nin ardından vezirlik görevi Ebu’l-Kasım Abbasb. Muhammed el-Bermekî’ye verildi. Ebu’l-Kasım Bermekî ahlak ve faziletyönleriyle temeyyüz etmiş bir kişi idi. Ancak, Türk gulâmları(memlukları) veaskerin ileri gelenleri ile maaşlar ve iktalar konusunda anlaşmazlığa düşünce,bunlar tarafından öldürüldü[807]. Daha sonra bu göreve Ebu’l-FazlMuhammed b. Ahmed el-Ceyhanî tayin edildi[808].

C) Gazneliler ile Mücadele ve

Page 238: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

II. Mansur’un Tahtan İndirilmesi

Sâmânîler adına Horasan ve Maveraünnehir’de işlerin yeniden yolunagirdiği ve düzenin sağlandığı bir sırada, o zamana kadar gözardı edilmiş olantehlike kendisini göstermekte gecikmedi. Gazne tahtı için kardeşi İsmail ileyaptığı mücadeleyi kazanan[809] Seyfüddevle Mahmud, bunun sonrasındagüçlü bir ordunun başında Belh’e gelmişti. Burada ikamet etmeye başlayanSeyfüddevle, II. Mansur’a bir elçi göndererek, kardeşi İsmail’e karşıkazandığı başarıyı ve yeniden Horasan’a dönüşünü bildirdi. Ayrıca, kendisineait olan Horasan valiliği görevinin, elinden alınmasından duyduğumemnuyetsizliği belirtti. Babasının, Sâmânîler Devleti’nin koruyucusu vebekçisi olduğunu, onun ölümünden sonra şimdi de, kendisinin bu göreviyapmaya hazır olduğunu söyledi. Eski hükümdar II. Nuh ile aralarındakihukuku hatırlattı. II. Mansur ise, Ebu’l-Hasan el-Alevî vasıtasıyla gönderdiğicevabî mektubunda; Gazne tahtı için Seyfüddevle Mahmud’u tebrik edip,Belh, Tirmiz, Herat ve Büst’ün, ona ait olduğuna dair bir fermangönderiyordu. Ancak, Horasan valiliği ve sipehsalarlık görevleri hakkındaise, bunların Begtüzün’e verildiğini ve ondan geri alınmasının mümkünolmadığını söyledi[810]. Seyfüddevle Mahmud aldığı olumsuz yanıta rağmen,Horasan’dan bu kadar kolay bir şekilde vazgeçmeyi düşünmüyordu. Yalnızaskerî hareketa başlamadan önce son bir kez daha sulh yolunu denemekistedi. Ebu’l-Hasan el-Hamûlî’yi, II. Mansur’a hitaben yazdığı bir mektuplaBuhara’ya gönderdi. Bu mektubunda “Babamın ve benim tahtınıza olanhizmetlerimizin hukuku sabittir. Düşmanların kötülük ve hilesiyle kaybauğratılmamalıdır. Öteden beri Horasan işlerini güzel bir şekilde görmüş veHorasan sipehsalarlığını hakkıyla yapmış olduğununa güveniniz ortadankalkmamalıdır” diyordu[811]. Fakat, bu görüşmelerden de bir sonuç çıkmadı.Ayrıca, II. Mansur’un, Seyfüddevle’nin elçisi Ebu’l-Hasan el-Hamûlî’yi vezirolması için kandırması, Gazne hakiminin daha da öfkelenmesine neden oldu.

Bu şekilde bir yere varamayacağını anlayan Seyfüddevle Mahmud, güçkullanarak meseleyi halletmeye karar verdi. Belh’den, Nisabur üzerineyürüdü. Nisabur’da bulunan Begtü-zün, onun gelişini haber alınca şehirdenayrıldı. Nesa ve Ebiverd taraflarına gitti. Daha sonra Buhara’ya durumubildirip, yardım istedi. Gelişmeler üzerine II. Mansur ve Fâik el-Hassa, derhal

Page 239: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

bir ordu hazırlayıp Begtüzün’ün yardımına koştular. Merv’e ulaşan Sâmânîordusu birkaç gün burada kaldıktan sonra Serahs’a yürüdü. Sâmânîordusunun hareketini yakından takip etmekte olan Seyfüddevle Mahmud da,Nisabur’dan ayrıldı. Merverrûd’a yönelerek, buraya bağlı Zagul Köprüsüdenilen yerde karargah kurdu[812]. Begtüzün de, Seyfüddevle Mahmud’unayrılmasından tekrar Nisabur’u ele geçirdi. Daha sonra, Serahs’daki Sâmânîordusuna katıldı. İşte bu noktadan sonra olaylar çok farklı bir seyir izlemeyebaşladı. Serahs’a geldikten sonra, II. Mansur’un huzuruna çıkan Begtüzün,beklediği ilgiyi görememişti. Sâmânî hükümdarının yanından ayrıldıktansonra, konuyu Fâik’e açarak, II. Mansur’un yaptıklarını anlattı. Fâik’de aynıdurumdan şikayetçi oldu. İki komutan, II. Mansur’un kusurları hakkındakonuştular. Daha sonra diğer komutanların da onayı ile, II. Mansur’u tahtanindirmeye karar verdiler[813].

II. Mansur’un ha’l’i ile alakalı Ebu’l-Fazl Beyhakî ise biraz daha farklıbilgiler vermektedir. Müellif, Fâik el-Hassa ve Begtüzün’ün, Sâmânîhükümdarının savaş veya barış yapmak konusundaki kararsızlığını,Seyfüddevle Mahmud’a meyletmesine bağladıklarını söylemektedir. Dahasonra iki komutan, Ebû Ali el-Simcûrî’nin akibetine uğrayıp, SeyfüddevleMahmud’a teslim edilmekten korkarak, II. Mansur’u tahtan indirmeye kararvermişlerdi[814].

Yukarıda II. Mansur’un saltanatının başlangıcında güç ve şiddet kullanarakdevlet içindeki bozuklukları gidermeye çalıştığından bahsedildi. Sâmânîhükümdarının aynı karakter özelliklerini devam ettirdiği anlaşılıyor.Dolayısıyla, II. Mansur’un sert mizacından bıkan, kumandanların bu tür birharekete girişmeleri olası gözükmektedir. Bunun yanısıra Gazne hakimi ilebarış yapılması durumunda, kısa zaman önce yaşanan Ebû Ali el-Simcûrîolayının izleri hala akıllarda idi. Seyfüddevle Mahmûd’un gücü ve nüfuzugöz önüne alındığında ikinci rivayetin de, II. Mansur’un tahtan indirilmesikonusundaki sebeblerden birini ve hatta en önemlisini teşkil ettiği daha rahatanlaşılacaktır. Dolayısıyla her iki rivayetin de, II. Mansur’un sonunuhazırlayan sebepleri ihtiva ettiği ve birbirine parelel bilgiler içerdiğinisöylemek daha doğru olacaktır.

Begtüzün ve Fâik el-Hassa, II. Mansur’u tahtan uzaklaştırmak konusundaanlaştıktan sonra, bu kararlarını uygulamaya koymak üzere harekete geçtiler.II. Mansur’un huzuruna çıkan Begtüzün, onu bundan sonra Seyfüddevle

Page 240: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Mahmud’a karşı ne yapacaklarını konuşmak üzere bir toplantıya davet etti.Sâmânî hükümdarının bunu kabul edip yanlarına gelmesinin hemen ardından,onu tevkif ettiler. Daha sonra da, Begtüzün’ün emriyle gözlerine milçekildi[815]. Begtüzün ve Fâik el-Hassa, Sâmânî tahtına II. Mansur’un henüzdevleti idare edecek yaşta olmayan kardeşi Abdülmelik’i geçirdiler (12 Safer389/2 Şubat 999)[816]. Bir sene yedi ay süreyle Sâmânîler Devleti’ni idareeden II. Mansur, hızla çökmekte olan devleti güç ve şiddet kullanarak ayaktatutmaya çalışmıştı. Genç hükümdar özellikle iç siyasette iki eski düşman Fâikel-Hassa ve Begtüzün’ün arasını bulmak ve dengeyi sağlamak için olağanüstübir gayret sarfetmişti. Ancak, bunu yaparken, devlet üzerindeki Gaznelinüfuzunu ve Sâmânîlerin varlığının dahi, Gaznelilerin alacakları tavıra bağlıolduğu gerçeğini gözardı etmişti. II. Mansur’un tecrübesizliğindenkaynaklanan bu hatası, hem kendisinin hem de çok yakın bir gelecekteSâmânîler Devleti’nin sonunu hazırlamıştır. II. Mansur, Ebu’l-Harisnisbesiyle de anılırdı[817]. Ayrıca, Horasan valisi Begtüzün tarafından 387/997 tarihinde Nisabur’da bastırılan parada II. Mansur için el-Melik el-Müşeddid lakabının kullanıldığını görülmektedir[818]

Page 241: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

XII) II. Abdülmelik b. Nuh Dönemi

Page 242: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

(999)

Serahs’daki Sâmânî ordugahında Begtüzün, Fâik el-Hassa ve ordu ilerigelenleri tarafından tahta çıkarılan II. Abdülmelik henüz devleti idareedebilecek yaşa gelmemişti. Bu nedenle yönetim tamamıyla Fâik veBegtüzün’ün ellerine geçmişti. Ancak, tahtan indirilen II, Mansur’un akibetihalk arasında bir takım karışıklıklara neden olmuştu. Seyfüddevle Mahmudda, Fâik el-Hassa ve Begtüzün’e bir mektup göndererek, yaptıklarındandolayı onları kınamış ve II. Mansur’un intikamını alacağını açıklamıştı[819].Mektubun arkasından, Serahs üzerine yürüdü. Begtüzün ve Fâik el-Hassa,Seyfüddevle’nin harekete geçtiğini öğrendiklerinde II. Abdülmelik ile birlikteSerahs’dan ayrılarak Merv’e çekildiler. Sedid b el-Leys’i işleri idare etmeküzere vezir tayin ettiler[820]. O zamana kadar olaylara herhangi birmüdahalede bulunmamış olan Ebu’l-Kasım el-Simcûrî de, Merv’de Sâmânîordusuna katıldı. Onun katılımıyla Sâmânî ordusunun gücü önemli ölçüdeartmış ve Seyfüddevle Mahmud da, bu yeni gelişme karşısında savaşkonusunda tereddüte düşmüştü[821]. Gazne hakiminin duraksaması, taraflararasındaki gerilimin azalmasına ve barış görüşmelerinin başlamasına nedenoldu. Merv yakınlarında yapılan görüşmelerin sonucunda Begtüzün’ünHorasan ve Nisabur valiliği görevlerine devam etmesi, SeyfüddevleMahmud’un Belh ve Herat şehirlerini alması şartlarıyla anlaşmaya varıldıSeyfüddevle Mahmud kan dökülmeden böyle bir anlaşma yapıldığı içinfakirlere 2.000 dinar sadaka dağıttı[822]. Fakat yapılan anlaşma daha taraflarbirbirlerinden ayrılmadan bozuldu. Sâmânî ordusunda bulunan Dârâ b.Kâbus’un komutasındaki bir grup asker, geri dönmek üzere harekete geçmişolan Gazne ordusunun artçı birliklerine saldırdılar. Kardeşi Nasr’ınidaresindeki artçı birliklerinin saldırıya uğraması üzerine Seyfüddevle savaşkararı aldı. Akşam vaktine kadar devam eden savaş Gazneli ordusunungalibiyetiyle sonuçlandı. Sâmânî ordusu savaş meydanında 2.000 ölü ve2.500 esir bırakarak geri çekildi. Mağlubiyetten sonra II. Abdülmelik ve Fâikel-Hassa Buhara’ya, Begtüzün Nisabur’a ve Ebu’l-Kasım el-Simcûrî iseKuhistan’a kaçtılar (27 Cemaziyelevvel 389/16 Mayıs 999)[823]. SeyfüddevleMahmud, savaştan hemen sonra Tûs şehrine gitti. Nisabur’a kaçan Begtüzünve Kuhistan’a kaçan Ebu’l-Kasım el-Simcûrî’nin yeniden toparlanmasına izinvermek istemiyordu. Kumandanlarından Arslan Cazib’i, Begtüzün’ün

Page 243: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

peşinden gönderdi. Arslan Cazib, yakalanma korkusuyla Cürcan taraflarınayönelen Begtüzün’ü, Horasan sınırlarından çıkıncaya değin takip etti. dahasonra yeniden Tûs’a döndü. Seyfüddevle Mahmud ise, şehri onun idaresinebırakıp Herat’a gitti. Ancak, Begtüzün, yeniden Nisabur’u ele geçirdiğiniöğrenince, Herat’dan ayrılarak, onun üzerine yürüdü. Seyfüd-devle’ninkarşısında tutunamayacağını anlayan Begtüzün önce Ebiverd yolu üzerindenMerv’e kaçmak zorunda kaldı. Bu şehri yağmaladıktan sonra Amul’a, oradanda Buhara’ya gitti[824]. Aynı sıralarda Ebu’l-Kasım el-Simcûrî’nin bulunduğuKuhistan’a giren Arslan Cazib komutasındaki Gazne kuvvetleri, onu mağlupederek Tabes’e kaçmak zorunda bırakmıştı.

Böylece Sâmânîlerin, Horasan’daki son bakiyelerini de temizleyenSeyfüddevle Mahmud, eyaletin tamamına sahip oldu. Kardeşi Nasr’ı, kendiadına Horasan valisi tayin etti. Hutbe, o zamana kadar Sâmânîler tarafındanhalife olarak tanınmamış olan Kadir-billah adına okunmaya başladı. Bu,Seyfüddevle’nin Horasan’ın tek hakimi olduğunu belgeliyordu. Gaznelihükümdarının, Bağdat’a gönderdiği elçiler, halife Kadir-billah tarafındangönderilen hil’at, tac, bayrak ve Horasan’ın hakimiyet menşuru ile geridöndüler. Halife gönderdiği hediyelerin dışında Seyfüddevle Mahmud’a,“Veliyyü Emirü’l-mü’minin” ve “Yeminüddevle ve Emin el-Mille”lakaplarını da veriyordu (Zilkade 389/Kasım 999)[825].

Horasan’ın kesin olarak kaybı, Sâmânîler için çok büyük bir darbe olmuştu.Ancak herşeye rağmen Fâik el-Hassa ve Begtüzün’ün çabalarıylatoparlanmaya ve Horasan’ı yeniden ele geçirebilmek ümidiyle askertoplamaya başladılar. Hazırlıkların devam ettiği sırada Fâik’in Şaban389/Temmuz-Ağustos 999 tarihinde ölümü bütün bu çabaların sonuçsuzkalmasına neden oldu[826]. Zira, Amidüddevle[827] lakaplı Fâik’in ölümü,Sâmânîlerin bütün direncini ve ümitlerini yok etmişti. Bundan sonra,kendilerine kalmış son toprak parçası olan Maveraünnehir’de güç vekudretleri tamamen yok olmuş bir durumda akıbetlerini beklemeye başladılar.Beklenen darbe ise, doğudaki rakipleri Karahanlılardan geldi. Batı Karahanlıhükümdarı İliğ Han Nasr 387/997’deki Maveraünnehir seferinin sonrasındaherhangi bir harekete girişmeden gelişmeleri takip etmekle yetinmişti.Gaznelilerin, Horasan’ı ele geçirmeleri ve Fâik el-Hassa’nın ölümününSâmânîler açısından ortaya çıkardığı aleyhte durumun çok iyi farkındaydı.Kendisinin de, harekete geçme zamanının geldiğini düşünüyordu. Seferhazırlıklarının tamamlanmasından sonra Karahanlı ordusuyla birlikte

Page 244: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Maveraünnehir üzerine yürüdü. İliğ Han bu seferinin gerçek amacınıgizleyerek Sâmânîlerle dost olduğunu ve II. Abdülmelik’e yardım etmek içingeldiğini etrafa yayıyordu[828]. Karahanlı hükümdarının yayılmasını istediğibu sahte haberler etkisini göstemekte gecikmedi. II. Abdülmelik veBegtüzün, Karahanlılara karşı herhangi bir savunma tedbiri alma ihtiyacıduymadılar. Bunun tersi bir durumda bile Sâmânîlerin, Karahanlı ordusunakarşı etkili bir direniş için güçleri yoktu. Begtüzün, Yınaltegin el-Fâikî vediğer kumandanlar, Buhara’ya yaklaşmakta olan Karahanlı hükümdarınıkarşılamaya çıktılar. İliğ Han, huzuruna gelen kumandanların hepsini tevkifettirdi. Mallarına, bineklerine ve silahlarına el konuldu. Begtüzün ve diğerkumandanların yakalanması geçte olsa Sâmânîleri harekete geçirdi. Karahanlıordusu şehre yaklaştığı sırada, hatipler camilerin minberlerinden halkıKarahanlılara karşı direnmeye, Sâmânîleri müdafaya çağırdılar. Bu çağrılarüzerine şehir halkı, din alimlerin fetvasına başvurmaya ihtiyacı duydu.Alimler ise, herhangi bir direnişte bulunmalarının doğru olamayacağısöylediler. Böylelikle, Sâmânîlerin bu husustaki çabalarından bir sonuççıkmadı[829]. İliğ Han Nasr ve emrindeki Karahanlı ordusu ise, 10 Zilkade389/23 Ekim 999 Salı günü Buhara’ya girdi[830]. Sâmânî hükümdarı II.Abdülmelik, Karahanlı ordusuna mukavemet imkanı olmadığını görüncesaklanmayı tercih etti. Rigistan sarayına giren İliğ Han Nasr, II.Abdülmelik’in yakalanması için casuslarını görevlendirdi. Nihayetinde,Sâmânî hükümdarı yakalanarak, İliğ Han Nasr’ın yanına getirildi. II.Abdülmelik’in dışında Sâmânî ailesinin diğer üyeleri de yakalandı. CaferTegin adlı bir kumandanını Buhara’nın idaresiyle görevlendiren Karahanlıhükümdarı, esirleriyle birlikte Özkend’e döndü. Buraya getirilen Sâmânîailesi mensupları arasında II. Abdülmelik’in yanısıra, II. Nuh b. Mansur’undiğer oğulları Ebu’l-Hâris II. Mansur, Ebû İbrahim İsmail ve Ebû Yakub,bunların amcaları Ebû Zekeriyya, Ebû Salih ve Ebû Süleymanbulunuyordu[831]. Bütün esirler ayrı hücrelere yerleştirildi.

Dokuz ay gibi kısa bir süre Sâmânîler Devleti’nin başında kalan II.Abdülmelik’in siyasî karakteri ile alakalı yorumda bulunmak imkansızdır. Bukadar kısa bir süre başta kalmasının dışında, yaşının küçük olması nedeniyledevletin yönetiminin, Fâik el-Hassa ve Begtüzün tarafından organize edilmeside buna engel olmaktadır. II. Abdülmelik, Ebu’l-Fevaris nisbesiyle deanılmaktaydı[832].

Page 245: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

XIII) Ebû İbrahim İsmail el-Muntasır Dönemi

Page 246: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

(1000-1005)

Sâmânî ailesi mensuplarının Özkend’e götürülüp, hapsedilmeleriyle budevletin tarih sahnesinden çekildiği düşünülüyordu. Sâmânîlerin, Horasan’datoprakları Gazneliler Devleti’nin, Maveraünnehir toprakları iseKarahanlıların hakimiyetine girmişti. Böyle bir ortamda, II. Nuh b.Mansur’un oğullarından Ebû İbrahim İsmail, Özkend’de hapiste tutulduğuyerden kaçmayı başardı. Birbirlerinden ayrı hücrelere yerleştirilmiş olanSâmânî ailesi mensupları içinde Ebû İbrahim İsmail’in hizmetini görmesi içinbir cariye görevlendirilmişti. cariye elbiselerini, İsmail’e vererek kaçmasınayardımcı oldu. Ebû İbrahim İsmail’in gardiyanları da, onu cariye zannettikleriiçin müdahalede bulunmadılar. Hapisten kurtulduktan sonra Buhara’yaulaşan Ebû İbrahim, yaşlı bir Buharalının evinde gizlendi. Aramalar sonaerince Buhara’dan ayrılarak Harizm’e gitti. Kendisine “el-Muntasır” lakabınıaldı[833]. Sâmânîlerin etrafa dağılmış olan adamları, onun etrafındatoplanmaya başladılar. Halk arasında Sâmânîlere sempati besleyen kimselerde, İsmail el-Muntasır’ın saflarına katıldılar. İsmail el-Muntasır emri altındatoplanmış olan kuvvetleri Hâcib Arslan Balu (Yalu) kumandasında Buharaüzerine sevketti. Buhara’daki Karahanlı birlikleri beklenmedik bir andaüzerlerine saldıran Hâcib Arslan Balu karşısında tutunamayarak Semerkandtaraflarına kaçmak zorunda kaldılar. Buhara şıhnesi Cafer Tegin’in deiçlerinde bulunduğu 17 Karahanlı kumandanı esir edilerek Gürgenc’agönderildi[834]. Daha sonra kaçanları takibe başlayan Hâcib Arslan Balu,onları Semerkand yakınlarındaki Kûhek köprüsüne kadar izledi. Burada,Semerkand şıhnesi Togan Han komutasındaki Karahanlı kuvvetleriylekarşılaştı. Buhara’dan kaçanlar da, Togan Han’ın emrindeki kuvvetlerekatılmışlardı. Ancak, yapılan savaş bir kere daha Sâmânî ordusunun zaferiylesonuçlandı. Hâcib Arslan Balu, elde edilen ganimetlerle Buhara’ya döndü.Gurgenc’de bulunan İsmail el-Muntasır da, muzaffer bir şekilde Buhara’yagirdi. Hükümdarlık tahtına oturdu. Şehir halkı, Sâmânî ailesinden birkimsenin yeniden başa geçmesinden dolayı çok memnun oldular (390 /1000)[835]. Buharalıların bir sene önceki Karahanlı işgali sırasında takındıklarıumursamaz ve sessiz tutum dikkate alındığında, İsmail el-Muntasır’ıkarşılarken gösterdikleri sevinç, İsmail için olumlu bir gelişme olarak kabuledilebilir. Fakat, şehirdeki bu iyimser hava fazla uzun sürmedi. Gelişmeleri

Page 247: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

öğrenen İliğ Han Nasr, Karahanlı ordusuyla birlikte Maveraün-nehir’e girdi.Onun karşısında başarı şansları olmadığını anlayan Hâcib Arslan Balu, İsmailel-Muntasır’a Buhara’dan ayrılmayı teklif etti. Bunun üzerine emrindekikuvvetlerle Buhara’dan ayrılan İsmail el-Muntasır, Ceyhun’un karşıkıyısındaki Amul’a gidip, bir süre burada kaldı. Bölgenin vergisini topladı.Daha sonra çöl yolundan Ebiverd’e gitti. Sâmânî hükümdarının Ebiverd’densonraki durağı ise Nisabur oldu. Ancak, Horasan’ın merkezi olan bu şehregirebilmesi savaş yoluyla gerçekleşebildi. Zira, İsmail el-Muntasır’ın Nisaburüzerine yürüdüğünü haber alan Gaznelilerin Horasan valisi ve YeminüddevleMahmud’un kardeşi Nasr, Sâmânî ordusunu karşılamak üzere Nisabur’danayrılmıştı. 29 Rebiülevvel 391/26 Şubat 1001 Çarşamba günü YoAfb veBeşce arasındaki düzlükte[836] meydana gelen savaş, Sâmânî ordusununzaferiyle sonuçlandı. Gazne ordusunun ileri gelen kumandanlarından Hindu-beççe, alınan esirler arasında yer alıyordu[837]. Nasr ise, önce Bûsenc’e,oradan da Herat’a çekildi. Savaşın ertesi günü İsmail el-Muntasır, Nisabur’agirdi[838]. Harac ve diğer vergileri kendi adına toplamaya başladı. Gaznelihükümdarı Yeminüd-devle Mahmud, kardeşinin mağlubiyetini ve Nisabur’unSâmânîlerin eline geçtiğini öğrenince derhal Horasan’a yürüdü. Bu kez İsmailel-Muntasır, Gazne hükümdarının önünden kaçmak zorunda kaldı.Nisabur’dan ayrılarak İsferayin’a gitti. Ancak, Yeminüddevle Mahmud’unamansız takibi sonucunda burada da tutunamayarak Cürcan’a gitti. İsmail el-Muntasır’ın ardından Nisabur’a giren Yeminüddevle Mahmud, gulâmlarınınbeklenmedik isyanıyla karşılaştı. İsyan haberini alan Gazneli hükümdarı,isyancılara iyi davranmaya karar verdi. Onun bu hareketi isyancılarınkendiliğinden dağılmalarına neden oldu. Bir süre sonra durum sakinleştiğindegulâmlardan bir kısmı yakalandı. Diğerleri ise kaçtılar. Bunları takip edenYeminüddevle Mahmud bir kısmını öldürdü. Kalanlar ise, İsmail el-Muntasır’ın yanına geldiler (Cemaziyelevvel 391/22 Nisan 1001)[839].Cürcan’a kaçmış olan İsmail el-Muntasır ise, Ziyârî hükümdarı Kâbus b.Veşmgir tarafından son derece iyi karşılandı. Kâbus, altın, gümüş işlemelitakımlarla donatılmış atlar, renkli Tuster kadehleri, hükümdarlara mahsuselbiseler, çeşitli alet ve eşyanın yanısıra 1.000.000 dirhem-i şahî, 3.000 altındinar ve askerlerinin maaşları için sarfedilmek üzere önemli bir miktar parayıİsmail el-Muntasır’a gönderdi[840]. Ayrıca onu, Rey üzerine yürüyüp, bu şehriele geçirmeye teşvik etti. Bilindiği gibi Cibal Büveyhî hükümdarıFahrüddevle Ali’nin 387/997 senesindeki ölümünün ardından yerine çocukyaştaki oğlu Mecdüddevle geçmişti. Devletin asıl hakimi ise, çocuk

Page 248: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

hükümdarın annesi Seyyide idi. Kâbus, İsmail el-Muntasır’a bunlarıhatırlatıyor ve Rey tahtının kudretli bir hükümdara ihtiyacı olduğunusöylüyordu. Sâmânî hükümdarının Rey üzerine yürüdüğü takdirde, oğullarıDârâ ve Menuçehr’i destek amacıyla, onun hizmetine vereceğini bildirdi.Buhara ve sonrasında Nisabur’da yaşadığı iki zorlu tecrübenin ardındanZiyârî hükümdarının teklifi, İsmail el-Muntasır’a çok daha münasip göründü.Bu nedenle Kâbus’un teklifini kabul etti. Rey üzerine yürüyerek şehri kuşattı.Ancak, burada hiç de beklemediği bir direnişle karşılaştı. Şehri savunanBüveyhî askerleri, zaman zaman çıkışlar yaparak, Sâmânî ordugahınasaldırıyorlardı. Rey hakimesi Seyyide ise, Ebu’l-Kasım el-Simcûrî, HâcibArslan Balu ve Sâmânî ordusundaki diğer kumandanlarla irtibat kurarak parave hizmet vaadiyle onları kandırmayı başarmıştı. Bu kumandanlar “Seninkadrinin büyüklüğü ve isminin yüceliği, bundan fazladır[841]” şeklindekisözleriyle İsmail el-Muntasır’ı, Rey’i ele geçirme fikrinden vazgeçirdiler.Muhasarayı kaldıran Sâmânî hükümdarı Damgan tarafına yöneldi. Bu sırada,Sâmânî ordusunda bulunan Kâbus’un oğulları Dârâ ve Menuçehr, İsmail el-Muntasır’dan ayrılarak Cürcan’a döndüler. Böylece İsmail el-Muntasır’ın,Rey seferi tam bir fiyasko ile neticelenmiş oldu[842]. Maveraünnehir’inKarahanlılar, Horasan’ın Gazneliler tarafından idare edildiği ve bu devletleringücü dikkate alındığında, İsmail el-Muntasır Sâmânîler Devleti’ni yenidencanlandırmak için belkide en büyük fırsatını burada kaybetmiş oldu. Ziradönemin en güçlü iki devleti karşısında Horasan ve Maveraünnehir’de süreklibir başarı ihtimali çok zordu. Rey seferinden sonraki gelişmeler de, bunu açıkbir şekilde gösterecekti.

Bu arada yeniden Horasan’a dönen İsmail el-Muntasır ikinci kez Nisaburüzerine yürüdü. Gaznelilerin Horasan valisi Nasr, ona mukavemet etmeyerekBüzcan’a çekildi. Ağabeyi Yeminüd-devle Mahmud’a haberciler göndererekyardım istedi. İsmail el-Muntasır ise 29 Şevval 391/21 Eylül 1001 tarihindeGaznelilerin boşalttığı Nisabur’a girdi. Şehrin vergilerini topladı[843]. Ancak,bu başarı da uzun süreli olmayacaktı. Zira, kardeşi Nasr’ın yardım çağrılarınıalan Gazneli hükümdarı Yeminüddevle Mahmud, Herat valisi Hâcib EbûSâid Altuntaş’ı, ona yardım etmekle görevlendirdi. Hâcib Altuntaş, aldığıemir üzerine Türk ve Hindli-lerden oluşan tam techizatlı bir ordunun başındaharekete geçerek Nasr ile birleşti. Gazne ordusu, daha sonra İsmail el-Muntasır’ı Nisabur’dan çıkarmak üzere harekete geçti. İsmail el-Muntasır da,Hâcib Arslan Balu ve Ebu’l-Kasım el-Simcûrî’yi, Gazne ordusuna karşı

Page 249: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

görevlendirdi. Nisabur’un dışında karşı karşıya gelen iki ordu arasında çokşiddetli bir savaş cereyan etti. Neticede mağlup olan Sâmânî ordusu savaşmeydanını terketmek zorunda kaldı. Mağlubiyetin sonrasında Nisabur’danayrılan İsmail el-Muntasır, Ebiverd taraflarına gitti. Onun arkasından şehregiren Nasr ise, halk tarafından sevinç gösterileriyle karşılandı. Burada fazlakalmayan Nasr, İsmail el-Muntasır’ın peşinden gitti. Bu arada Ebu’l-Kasımel-Simcûrî ve Hâcib Arslan Balu tekrar İsmail el-Muntasır ile birleşmişlerdi.Nasr, onları Cürcan hududuna kadar kovaladı. İsmail el-Muntasır’ı, buradabaşka bir sürpriz bekliyordu. Bir önceki sefer, kendisini çok iyi bir şekildekarşılamış olan Ziyârî hükümdarı Kâbus, bu defa Kürtlerden müteşekkil2.000 kişilik bir kuvveti, onu Cürcan’dan uzaklaştırmakla görevlendirilmişti.Bu nedenle İsmail el-Muntasır, Cürcan’da da kalamadı.

Ziyârî hükümdarının, İsmail el-Muntasır’a karşı gösterdiği bu iki farklıtepki incelendiğinde ortaya şu sonuç çıkmaktadır; İsmail el-Muntasır’ın,Cürcan’a ilk gelişi esnasında Kâbus, Sâmânîlerin geçmişi, köklü birhükümdar ailesi olması ve Sâmânîlerle daha önceki iyi ilişkileri sebebiyle,onu bir hükümdara yaraşır şekilde karşılayıp, misafir etmişti. Yukarıdaanlatıldığı gibi Rey seferi de, Kâbus’un tavsiyesiyle gerçekleşmişti. AncakRey seferinin fiyasko ile sonuçlanması ve sonrasında Gazneliler karşısındayaşanan ikinci başarısızlık Kâbus’un, İsmail el-Muntasır’ın geleceğineduyduğu güvenin kaybolmasına neden olmuştu. İşte bu gelişmeler üzerineKâbus, Gaznelilerin tepkisini çekmemek için İsmail el-Muntasır veyanındakileri Cürcan’a sokmak istememiş olmalıdır. Yine, bu iş için 2.000kişilik bir kuvvetin yeterli görülmesi, Sâmânîlerin, Gaznelilerle Nisaburönlerinde yaptıkları ikinci savaşta oldukça yıprandıklarını göstermektedir.

Neticede Ziyârîlerden umduğu desteği bulamayan İsmail el-Muntasır sıkıntıiçine düşmüş ve Rey önünde hatalı hareket ettiğini anlamıştı. Rey vesonrasında Nisabur’da yaşadığı başarısızlıkların kabahatini, Karahanlılarınhapsinden kaçtığından bu yana sürekli yanında yer almış olan Hâcib ArslanBalu’ya yükledi. Onu, kendisine baskı yaptığı ve Nisabur önlerindeki sonsavaşta, sözde Ebu’l-Kasım Simcûrî’yi kıskandığı için yeterince gayretgöstermediğini gerekçe göstererek öldürttü. Bu durum, Sâmânî ordusu içindekarışıklığa ve askerlerin İsmail el-Muntasır’a dil uzatmasına neden oldu.Meydana gelebilecek daha kötü olaylar, Ebu’l-Kasım el-Simcûrî’nin askerleriteskin etmesiyle önlendi[844].

Page 250: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Bundan sonra İsmail el-Muntasır, Ebu’l-Kasım el-Simcûrî ile birlikteSerahs’a gitmeye karar verdi. Şehrin reisi olan Pûser-i Fakîh, kenditaraftarlarından olup, daha önceden de para ve mal yardımında bulunmuştu.Serahs’a gelen Sâmânî hükümdarı, bölgenin vergisini topladı. Ancak,Horasan valisi Nasr, olanları öğrendiğinde, emrindeki kuvvetlerle Serahs’ayöneldi. Zira, İsmail’in gücünü topladığı takdirde, tekrar kendisine karşıharekete geçmesinden çekiniyordu.

İsmail el-Muntasır da askerleriyle birlikte Gaznelilerle savaşmak üzereSerahs’dan ayrıldı. Ancak, savaş Gazne ordusunun galibiyetiyle sonuçlandı.Savaş meydanından kaçan İsmail el-Muntasır için bu mağlubiyet çokpahalıya mal olmuştu. Çünkü, Gazne ordusuna esir düşenler arasında enbüyük yardımcıları Ebu’l-Kasım el-Simcûrî ve Tuztaş el-Hâcib debulunuyordu. Horasan valisi Nasr, bu iki önemli tutsağı Gazne’ye gönderdi(Rebiülevvel 392/Ocak-Şubat 1002)[845].

İsmail el-Muntasır ise, kaynakların ifadesiyle şaşkın ve avare bir vaziyetteyoluna devam etti[846]. Serahs savaşında uğradığı ağır kayıpları telafiedebileceği ve kendisine yardımcı olabilecek yeni bir müttefik aramayabaşladı. Ebiverd’e doğru ilerlediği sırada Selçuklu Oğuzlarına rastladı[847].Daha önce de anlatıldığı gibi İsmail el-Muntasır’ın babası II. Nuh da,382/992’de Karahanlıların Buhara’yı işgal ettikleri sırada SelçukluOğuzlarının[848] yardımına başvurmuştu. Selçuklular, bölgenin siyasî arenasıiçinde yavaş yavaş kendilerine bir yer edinmek için uğraşıyorlardı. Bunedenle sürekli olarak ikamet edebilecekleri bir yer ve mal edinme gayretiiçindeydiler. İsmail el-Muntasır ile birlikte Karahanlılara karşı savaşagirdikleri takdirde, istediklerini elde edebilirlerdi. İşte gerek mal edinmeisteği ve gerekse daha önceki iyi ilişkiler Selçuklu Oğuzlarını, Sâmânîhükümdarına yardım etmeye sevketti. Babası Selçuk Bey’den sonra, SelçukluOğuzlarının başına geçmiş olan Arslan Yabgu, İsmail el-Muntasır ileakrabalık kurdu[849].

Daha sonra Selçuklularla birlikte harekete geçen İsmail el-Muntasır,Ceyhun nehrini geçerek Maveraünnehir’e girdi. Buhara’nın alınmasınınardından Semerkand’a doğru ilerledi. Kuhek denilen yerde Subaşı Teginkumandasındaki Karahanlı ordusunu mağlup etmeyi başardı[850].

İsmail el-Muntasır’ın yeniden Maveraünnehir’e girmesi, Karahanlı İliğ Han

Page 251: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Nasr’ı da harekete geçirmişti. İliğ Han, güçlü bir Karahanlı ordusununbaşında Semerkand sınırına geldi. Sâmânî ordusunun vurucu gücünüoluşturan Selçuklu Oğuzları, bir anda asıl Karahanlı ordusunu karşılarındagörünce , bir meydan savaşına girmek hususunda kararsızlığa düştüler. Kendiaralarında yaptıkları müzakerelerin neticesinde, Karahanlı ordusuna bir gecebaskını yapmaya karar verdiler.

Gece yarısı yapılan baskın tam bir başarı ile neticelendi. Selçuklular,mağlup olan Karahanlı ordusunun büyük bir kısmın yağma edip, bir çokganimet elde ettiler. Ayrıca ileri gelen 18 Karahanlı kumandanını esir etmeyibaşardılar (Şevval 393/Ağus-tos 1003)[851]. Savaşın görünürdeki diğer galibiİsmail el-Muntasır, yaptığı bütün ısrarlara rağmen Selçukluların esir ettikleriKarahanlı kumandanlarını, kendisine teslim etmelerini sağlayamadı. Bunundışında onların, İliğ Han Nasr ile savaşmaktan dolayı pişmanlık duyduklarınıve Karahanlı hükümdarı ile yakınlaşmak için ellerindeki esirleri serbestbırakmak düşüncesinde olduklarını haber almıştı. Selçukluların niyetlerinigerçekleştirdikleri takdirde, büyük bir tehlike içine düşeceğini anlayan İsmailel-Muntasır, onlardan ayrılmaya karar verdi. Yakınları ve güvendiğikişilerden 300 süvari ve 400 piyade[852] toplam 700 kişi ile birlikte bir geceyarısı Selçuklulardan ayrıldı[853]. Ceyhun nehri kıyısına ulaştığında nehrinbuz tutmuş olduğu görüldü. İsmail el-Muntasır, buzun üzerine toprakdökülmesini emretti. Bu sayede küçük Sâmânî kuvveti nehri geçmeyi başardı.Selçuklular ise, İsmail el-Muntasır’ın endişelerini haklı çıkarırcasına, onunayrıldığını öğrendiklerinde derhal peşine düştüler. Fakat gündüz olduğu için,Ceyhun nehrinin üzerindeki buzlar güneşin etkisiyle çözülmeye başlamıştı.Bu tehlikeyi göze alıp, nehri geçmek istemeyen Selçuklular geri dönmekzorunda kaldılar. Diğer taraftan İsmail el-Muntasır, nehri geçtikten sonraAmul’a gitmişti. Burada, Müras (SRm) Nâkib adlı bir adamını Gaznelisultanı Yeminüd-devle Mahmud’a gönderdi. Seleflerinin hukukunu hatırlatıp,kendisine yardımcı olmasını istedi. Elçinin yola çıkmasının ardından,Selçukluların korkusundan Amul’dan ayrılarak Merv’e yöneldi. Kuşmahindenilen yerde konakladı. Gaznelilerin Merv valisi Ebû Cafer Hâher-zâde’yebir elçi gönderip, yardımcı olmasını istedi. Ancak vali, bu isteğiönemsemediği gibi şehirden çıkarak İsmail el-Muntasır ve yanındakileresaldırdı. Mağlup olan Sâmânî hükümdarı Ebiverd taraflarına gitmek zorundakaldı. Bu arada Yeminüddevle Mahmud’a gönderdiği elçi Gazne’yeulaşmıştı. Gazneli hükümdarı, elçiyi çok iyi karşılayıp, ikramlarda bulundu.

Page 252: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Daha sonra hediyelerle birlikte geri gönderdi. Merv valisi Ebû Cafer’e de birnâme göndererek, İsmail el-Muntasır’dan özür dilemesini ve bütünihtiyaçlarını karşılamasını emretti[854].

Bunlar olurken, Merv valisi tarafından bu şehrin sınırlarından uzaklaştırılanSâmânî hükümdarı Nesa civarına gelmişti. Nesa valisi Ebû Nasr el-Hâcib,Gaznelilere itaati terkederek, İsmail el-Muntasır’ın emrine girmeyi tercih etti.Ancak Nesa halkı, onun bu kararına uymayı kabul etmediler. Harizmşah’a birmektup yazarak, yardım istediler. Harizmşah da, ileri gelenkumandanlarından Ebu’l-Fazl el-Hâcib’i, Nesa’ya gönderdi. Harizmaskerlerinin üzerine geldiğini öğrenen Ebû Nasr el-Hâcib, İsmail el-Muntasır’ın yanına gitmek zorunda kaldı. Birlikte Üstüva rüstağına[855]

gittiler. Fakat Ebu’l-Fazl el-Hâcib’in kumandasındaki Harizmliler, onlarıtakip ediyordu. Bunlar, güneşin doğuşuna yakın Sâmânîlerin konakladığıyere bir baskın düzenlediler. Yapılan mücadele bir kez daha İsmail el-Muntasır’ın mağlubiyetiyle neticelendi. Sadık yardımcılarından Ebû Nasr el-Hâcib ve Sâmânîlerin eski Horasan valisi Hüsamüddevle Ebu’l-Abbas Taş’ınoğlu öldürüldü. Sağ kalanlar etrafa dağıldılar (394/1003-1004)[856].Baskından kaçmayı başaran İsmail el-Muntasır ise İsferayin’e gitti. Ancakşehir halkı, onu kabul etmek istemedi. Bunun üzerine beraberindeki azsayıdaki adamıyla Serahs tarafına yönelen İsmail el-Muntasır birkaç gün bucivarda kalarak Harizmlilerin baskını sırasında dağılmış olan adamlarınınkendisine katılmalarını bekledi. Daha sonra Ceyhun nehrini geçerek bir keredaha Maveraünnehir’e girdi.

İsmail el-Muntasır’ın biraz önce bahsedildiği üzere, Gazne hükümdarıYeminüddevle Mahmud’dan istediği yardımın kabul edilmesine rağmenMaveraünnehir’e dönmesi dikkat çekicidir. Muhtemelen, Yeminüddevle’denböyle bir karşılık beklemediğinden[857] veyahut da Nesa valisini, kenditarafına çekmesinden ötürü, onun bu yardımdan vazgeçeceğini düşünerekMaveraün-nehir’e gitmeyi tercih etmiş olmalıdır.

Ancak Ceyhun nehrini geçtikten hemen sonra kendisini yakalayıp,Karahanlı hükümdarına teslim etmek isteyen Buhara şıhnesinin saldırısınauğradı. Onun karşısında tutunamayan İsmail el-Muntasır, Nûr derbendinesığındı. Buhara şıhnesi, onun peşinden Debusiye’ye geldi. Takipçilerine karşıbir gece baskını düzenleyen Sâmânî hükümdarı bu defa galip gelmeyibaşardı. Kazandığı başarı, birazdan lehine cereyan edecek gelişmeler için bir

Page 253: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

başlangıç oldu. Semerkand ayyarlarının reisi İbn Alemdâr 3.000 kişiyle,İsmail el-Muntasır’ın saflarına katıldı.

Semerkand şeyhleri, 300 gulâmı silahlandırarak, onun hizmetinegönderdiler. Selçuklular da, yeniden İsmail el-Muntasır ile birlik oldular[858].Böylece İsmail el-Muntasır hiç beklemediği bir anda oldukça önemli bir güceve desteğe sahip oluyordu. Bu arada, Buhara ve Semerkand’ın elden çıktığınıöğrenen Karahanlı hükümdarı, Maveraünnehir üzerine yürüdü. Burnamez[859]

denilen yerde meydana gelen savaşta İliğ Han mağlup olarak Türkistan’adönmek zorunda kaldı.

Karahanlı ordusunu yağmalamaya başlayan Selçuklu Oğuzları, birçokganimet ele geçirdiler (Şaban 394/7 Mayıs-Haziran 1004)[860].

Ancak İliğ Han Nasr, yeni bir ordu toplayıp Maveraün-nehir’e dönmektegecikmedi. Selçuklular bir önceki savaş sırasında elde ettikleri ganimetlerleyetinip yurtlarına dönmüşlerdi. Bu sebeble İsmail el-Muntasır, Karahanlıordusunu Selçukluların desteğinden yoksun karşılamak zorunda kaldı.Taraflar Dizek ve Havas arasında[861] bir kere daha karşı karşıya geldiler.Savaşın öncesinde İsmail el-Muntasır’ın kumandanlarından Ebu’l-Hasan b.el-Tâk’ın 5.000 kişiyle, İliğ Han Nasr’ın tarafına geçmeleri, Sâmânî ordusunubüyük ölçüde zayıflattı. Bunun tabi bir neticesi olarak, savaş Sâmânîlerinmağlubiyetiyle sonuçlandı. Karahan-lılar bir çok kimseyi öldürdüler. Savaşmeydanını terkederek Ceyhun nehri kıyısına ulaşan İsmail el-Muntasır,kendisini karşıya geçirecek herhangi bir vasıta bulamadı. Nihayetinde kıyıdabulduğu kereste parçalarından bir sal yaparak karşı kıyıya geçmeyi başardı.Merverrûd yakınlarındaki Zagul Köprüsü civarında savaş sırasında dağılmışolan adamlarının kendisine katılması için bir süre bekledi. Gazneli hükümdarıYeminüddevle Mahmud, onun Horasan’a geçtiğini öğrenince toparlanmasınave Horasan’da karışıklık çıkarmasının önüne geçmek için hemen hareketegeçerek Belh şehrine geldi. Ferigûn b. Muhammed kumandasındaki birGazne ordusunu da, İsmail el-Muntasır’ı takip etmekle görevlendirdi. Sâmânîhükümdarı ise, Cüzcan taraflarını yağmalayarak Merv üzerine yürüdü�.Daha sonra yolunu değiştirerek Gazne ordusunun takibinden kurtulmak içinKuhistan’a gitti. Bu seferde Horasan valisi Nasr, Tûs valisi Arslan Cazib veSerahs valisi Togancık, Sâmânî hükümdarının peşine düştüler. Gaznelilerinsıkı takibi karşısında Kuhistan’da da duramayan İsmail el-Muntasır, Bistam’agitti. Ancak Ziyârî hükümdarı Kâbus, 2.000 kişilik bir kuvvet gönderip,

Page 254: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

İsmail’i kendi sınırlarından uzaklaştırdı. Düşmanlarının amansız takibikarşısında bunalan Sâmânî hükümdarı, Nesa’ya ulaştığında biraz olsundinlenme imkanı bulabildi[862].

Horasan’da rahat hareket edemeyeceğini anlayan İsmail el-Muntasır,kaynaklarda[863], Sâmânî ailesine mensup olduğu belirtilen İbn Sürhak adlıbirinin daveti ile yeniden Maveraünnehir’e dönmeye karar verdi. Ancak davetbir hileden ibaretti. Zira İbn Sürhak gizlice İliğ Han Nasr ile anlaşarak İsmailel-Muntasır’ı yardım vaadiyle Maveraünnehir’e döndürme işini üzerinealmıştı. İsmail el-Muntasır, onun aldatıcı sözlerinin tesiriyle Buhara’yadönmek üzere harekete geçti. Fakat, Ceyhun nehrini geçmesinden kısa birsüre sonra sürekli savaşmaktan ve şehirden şehire dolaşmaktan bıkmış olanadamları, kendisini terkettiler. O civarda bulunan Karahanlı hükümdarınınhâcibleri Süleyman ve Sâfi’ye sığındılar. Kendilerinin ayrılmasınınsonrasında İsmail el-Muntasır’ın çok güç duruma düştüğünü ve kuvvetlerininzayıfladığını haber verdiler. Hemen harekete geçen Karahanlı birlikleri,yanlarına sığınmış olan kaçakların yardımıyla İsmail el-Muntasır vemaiyetindekilerin yerini tespit edip kuşattılar. Bir saat kadar sürenmücadelenin ardından İsmail’in kardeşi ve adamlarının çoğu Karahanlılartarafından esir edildi. Esirler, Özkend’e gönderildi. Ceyhun nehrinin geçitleride Karahanlılar tarafından tutulmuş olduğundan, İsmail el-Muntasır içinMaveraünnehir büyük bir hapishane haline gelmişti. Buna rağmen yanındakalanlardan sekiz kişi ile nehri geçmeyi başardı. Karahanlı ordusununtakibinden kurtulmak için Merv civarındaki çöle girdi. Burada İbn Büheycadlı bir liderin reisi olduğu Arap kabilesine sığındı. Fakat, Gaznelihükümdarının bölgedeki amili Ebû Abdullah Mâh-rûy’un teşvikiyle bukabilenin üyeleri tarafından geceleyin öldürüldü (Rebiülevvel 395/Aralık1004-Ocak 1005)[864].

Onun ölümüyle birlikte 100 küsur seneden bu yana Maveraünnehir veHorasan’ı idare etmiş olan Sâmânîler Devleti kesin olarak tarih sahnesindençekilmiş oluyordu. Bazı tarihçiler tarafından İliğ Han Nasr’ın Buhara’yı işgalettiği 999 tarihi bu devletin yıkılış tarihi olarak kabul edilse de İsmail el-Muntasır’ın ölüm tarihi olan 1005 yılını Sâmânîlerin yıkılışı olarak kabuletmenin daha doğru olacağı kanaatindeyiz.

Zira, İsmail’in Özkend’deki hapishaneden kaçmasından sonra Buhara’yı elegeçirip tahta çıkması, bir hükümdar olarak el-Muntasır lakabını alması, Ziyarî

Page 255: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

emîri Kabus tarafından bir hükümdar gibi karşılanışı dolayısıyla, onun ölümtarihi olan 1005 yılı daha makul görülmektedir. Diğer şekliyle de, onunSâmânîler Devletini yeniden canlandırmak üere giriştiği başarı vebaşarısızlıkların iç içe olduğu beş senelik mücadelesi, iki önemli merkezBuhara ve Nisabur’a kısa sürelerle de olsa hakim olması da onu bir hükümdarkabul etmek için bir diğer sebeptir. Ancak, diğer taraftan sürekli olarakhareket halinde olmasının bir sonucu olarak hükümdarlık alametlerindensayılan adına basılmış bir paranın olmadığı da bir gerçektir.

Page 256: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

İkinci Bölüm

Page 257: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

SÂMÂNÎLERDE DEVLET TEŞKİLATI,

Page 258: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

ASKERÎ TEŞKİLAT, SOSYAL

Page 259: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

VE EKONOMİK HAYATSâmânîler idarî teşkilatkanma konusunda genellikle Abbasîlerin etkisinde

kalmışlar, devlet kurumlarının çoğunu onlardan devralmışlardır. Sâmânîleremodellik eden bu idarî yapımım kökleri ise Hz. Peygamber ve Dört Halifedevrine kadar uzanmaktadır. Şöyle ki ; İslam devlet teşkilatı, Hz. Peygamberdevrinde henüz oluşmamıştı. Devlet kuruluş halindeydi. Dört Halife devrindefetihlerin yaygın bir hal almasıyla İslam Devleti’nin toprakları genişlemiş vedevlette çözümlenmesi ivedi bazı problemler ortaya çıkmıştı. Hz. EbûBekr’in halife seçilmesiyle İlk olarak hilafet müessesesi kurulmuştu. İslamDevleti’ni ilk teşkilatlandıran kişi ise, ikinci halife Hz. Ömer’dir. Bunda birdereceye kadar fethedilen topraklarda varolan Bizans-Sasanî devletteşkilatından da faydalanıldı. Hz. Ömer zamanında daimi ordu kuruldu.Devletten maaş alacak memurlar ve askerler için bir dîvân teşkilatı meydanagetirildi. Memurların, askerlerin maaş ve ücretleri defterlere kaydedildi.Fethedilen yerlerdeki toprakların statüleri belirlendi. Hicrî takvim kabuledildi. Ülke vilayetlere ayrıldı. Bu vilayetlere valiler, vergi memurları tayinedildi. Ordugah şehirler kuruldu. Devlet bürokrasisinin temellerinin de busırada atıldığı söylenebilir. Hz. Ömer ele geçirilen bölgelerdeki eski malîdüzenlemelere fazla karışmadı. Sadece vergi miktarlarında, zımmîlerindurumunda ayarlamalar yaptı. Malî teşkilat fethedilen yerlerde eski şeklindedevam etti. Vergi defterleri Şam’da Grekçe, Irak ve İran’da Pehlevice olaraktutulmaya devam etti.

İslam devlet teşkilatında ikinci önemli atılımı Emevî Devleti’nin kurucusuMuaviye b. Ebî Süfyan yaptı. 661 yılında hilafet makamını ele geçirenMuaviye, devletin birliğini yeniden sağladıktan sonra idarede yenidüzenlemelere girişti. Muaviye ile birlikte, halifeliğin babadan oğula geçenbir saltanata dönüştürülmesinin İslam dünyasındaki akisleri büyük oldu.Muaviye’nin uygulâması daha sonraki halifeler ve İslam devletlerinde birkural haline geldi. Yine bu dönemde, yeni kurumlar ortaya çıktı. Bunlarınbaşında ise, saray teşkilatı gelir. İlk dört halife sade bir yaşam tarzınıbenimsemiş ve halkla birlikte yaşamayı tercih etmişlerdi. Fakat, bununneticesi olarak Hz. Ebû Bekir’den sonraki üç halife de siyasî suikastte kurbangitmişlerdi. İslam Devleti’nin ve toplumunun tartışmasız lideri durumundaki

Page 260: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

kişilerin bu şekilde öldürülmeleri, Muaviye’yi bazı önlemler almak zorundabıraktı. Öncelikle halkla arasına mesafe koyarak bir devlet ve saray protokolümeydana getirdi. Halife, ancak haftanın belirli günlerinde saraymuhafızlarının eşliğinde halkın karşısına çıkmaya başladı. Muaviye ilebaşlayan saray yaşantısı, daha sonraki halifeler zamanlarında birlikte,başlangıçtaki sade şeklini kaybederek, oldukça kapsamlı, çeşitli seremoni vekurallarla örülü, bir çok insanın içinde yer aldığı bir sistem haline geldi.Bilhassa Abbasîlerin, Bağdat şehrinde bina ettikleri Hilafet Sarayı busistemin en güzel örneğini teşkil etmektedir. Öyle ki, devletin idarîmekanizmasının kalbi olan Bağdat Hilafet Sarayı, bu işlevinin yanında BinbirGece Masalları gibi Arap ve dünya edebiyatının en önemli klasiklerindenbirine ilham kaynağı olmuştur. Gelişen ve kurumsallaşan saray yaşantısınınuzantısı olarak Emevîler devrinden itibaren sarayla ilgili çeşitli görevler vebunları yerine getirmekten sorumlu vezir, hâcib, vekil, nedim v.b. kimselerortaya çıktı.

İslam Devleti içindeki ilerlemeler sarayla sınırlı kalmadı. Devlet teşkilatıylailgili kurumlar oluşmaya, var olanlar ise gelişmeye devam etti. Abbasîlerinbaşa geçmesiyle vezirlik kurumu kesin olarak ortaya çıktı. Bugünkü devletdaireleri niteliğindeki Dîvân el-Harâc, Dîvân el-Cayş, Dîvân el-Resâil veDîvân el-Berîd gibi kurumlar oluşturuldu. Mevcut olanlar genişletildi.Abbasîler döneminde dîvân sistemi yaygınlaştığı gibi, vezirlik makamıaracılığıyla merkezi bir bürokratik yönetim teşkil edildi. Abbasîlerinbaşlarında ortaya çıkan vezirler, bütün dîvânların idaresinden sorumlu idiler.Yine, Emevîler döneminde devlet idaresi ve saray yaşantısında kendisinigösteren Bizans etkisi, Abbasîlerle birlikte yerini İran etkisine bıraktı.

Elbette ki bu, siyasî merkezin Suriye’den, Irak’a kaydırılması veAbbasîlerin, İranlıların çoğunlukta bulunduğu mevali[865] kitlesinin desteğiile iktidarı ele geçirmesiyle yakından ilgiliydi. Nitekim, Abbasîlerin iktidarı,önce İranlı, daha sonraları da Türk unsurun devlet içinde ön plana çıktığı birdönem oldu. Bu gelişme ise, siyasî parçalanmayı beraberinde getirmiştir. Ozamana değin bir bütün halinde kalabilmiş olan İslam Devleti’nin topraklarıüzerinde, Abbasîlere asla itaat etmemiş olan Endelüs Emevîl-erinden sonra;batıda İdrîsîler (789-926), Ağlebîler (800-909), Ortadoğu’da Tolunoğulları(868-905), Hamdânîler (905-1004) ve Ihşîdîler (935-969), doğuda Tahirîler(821-873), Saffarîler (867-1495) ve Sâmânîler (819-1005) devletleri kuruldu.Siyasî olarak Abbasîlerden ayrılan bu devletler, dinî bakımdan ve devlet

Page 261: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

teşkilatlarının işleyişi bakımından Abbasî halifeliğine bağlı idiler. Başa geçenhükümdarların otoritesi, halife tarafından gönderilen menşur ve sancaklatasdik olunarak, pekiştiriliyordu. Ayrıca, bunlar idarî teşkilat olarak da,Abbasî sistemini kendilerine örnek olarak almaktaydılar.

Page 262: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

I) Saray ve Saray Teşkilatı

A) Hükümdar

Sâmânîler Devleti, emîr unvanlı hükümdarlar tarafından idare edilmekteydi.Bunlar bir sultanın sahip olduğu bütün yetkilere sahiptiler. Sadece, bu ünvanıtaşımıyorlardı. II. Nasr’ın saltanatının başlarında bölgeyi gezen İbn Fazlaneserinde, Harizm valisinin Sâmânî hükümdarından Büyük Emîr olarakbahsettiğini yazar[866]. Genel anlamda bakıldığında emîr, İslam devletteşkilatında bir bölgenin askerî, malî ve idarî yönetiminden sorumlu valilere,halife veya kumandanlara verilen bir unvandı[867]. Sâmânîler Devleti’ninbaşındaki kişilerin uygulama ve icraatlarına baktığımız zaman bunların, biremîr’den (vali) çok bağımsız bir hükümdar gibi hareket ettiklerini görürüz.Bunun gerekçelerini şu şekilde sıralamak mümkündür ;

Sâmânîler ile Büveyhîler arasında yapılan anlaşmalara dikkat edildiğinde,bu anlaşmalarda yer alan maddelerden biri olan Büveyhîlerin, Sâmânîlereharâc vermesi şartı oldukça önemli bir husustur. Abbasî halifelerinitahakkümleri altına alabilecek ölçüde kuvvetlenmiş olan Büveyhîlere böylebir şartın kabul ettirilmesi Sâmânîlerin statü olarak Büveyhîlerden daha üstünolduğunu vurgulamaktadır. Diğer taraftan Abbasî halifelerinin Büveyhîlerinnüfuzu altında bulundukları dönem içinde Sâmânîler, baştaki halifeleritanıyıp tanımama hususunda kendilerini özgür saymışlardı. Büveyhîlertarafından 334 / 946 senesinde bu makama getirilen el-Mutî’nin halifeliğininHorasan ve Maveraünnehir’de tanınması ancak, 948/959-960’dan sonragerçekleşebilmiştir. Aradaki bu süre içinde Sâmânîler eski halife el-Müstekfîadına hutbe okutup, para bastırıyorlardı[868]. Dolayısıyla, aldıkları kararlardada, Abbasî halifesinin onayını almak gibi bir zorunluluğun ötesindetamamıyla bağımsız olarak hareket ediyorlardı.

Bir diğer önemli husus ise, daha çok halife ve hükümdarların elindeolduğunu gördüğümüz sancak ve menşur gönderme, lakap verme yetkilerininSâmânîler tarafından alt rütbedeki idareciler için kullanılmış olmasıdır.Sâmânîler, Horasan vilayetinin idaresini, aynı zamanda sipehsalarlık (ordukumandanlığı) görevini yerine getiren valilere verirlerdi. Bunlar arasındaMuhtacoğulları ve Simcûrîler gibi aileler, Sâmânîler Devleti’nde çok önemli

Page 263: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

siyasî roller üstlenmişlerdir. Sâmânîler tarafından 345/957’de ilk olarakHorasan valiliği ve sipehsalarlık görevine tayin olunan Ebu’l-Hasan el-Simcûrî’nin valilik menşuru, hil’at ve sancağı, Hâcibü’l-Hüccab Alp-Tegin’in oğlu Ebû İshak İbrahim tarafından getirilmişti. Yine, Ebu’l-Hasanel-Simcûrî’ye, I. Mansur’un ölümünden sonra tahta çıkan II. Nuh tarafındanhil’atler ve çeşitli hediyelerin yanında Nasırüddevle lakabı verilmişti.

Yukarıda emîrlerin doğrudan halife veya sultana bağlı olduklarındanbahsedildi. Sâmânîler ise, Abbasî halifelerine, manevî bağ dışında siyasîolarak herhangi bir şekilde bağlı değillerdi. Bunun ötesinde Horasan,Afganistan ve Kuzey Hindistan topraklarını kapsayan büyük bir devletkurmuş olan Gaznelilerin ilk dönemlerinde, görünüşte de olsa Sâmânîlerebağlı olarak hareket ettiklerini bilinmektedir. İlk Gazneli hükümdarlarıSebüktegin ve Mahmud, Sâmânîler adına para bastırıp, hutbe okutmuşlardı.Gaznelilerin bastırdıkları paralarda, yine Sâmânîlerin kabul ettiklerihalifelerin isimleri bulunmaktaydı. Bu durum, Gaznelilerin 389/999tarihinde, Sâmânîlerden Horasan’ı almalarına kadar devam etmiştir. Gaznelihükümdarı Mahmud, Horasan’ı ele geçirmesinin sonrasında, Abbasî halifeliğiile doğrudan temasa geçerek, Sâmânîlerin o zamana değin tanımadıklarıHalife el-Kadir-billah (991-1031) adına hutbe okutup, para bastırmıştı[869].

Diğer taraftan İslam dünyasının siyasî ve dinî lideri pozisyonundakiAbbasîlerin el-Mutasım devrinden (833-843) sonra, Müslümanlar üzerindekisiyasî güçlerini yavaş yavaş terke mecbur kaldıklarını görmekteyiz. Zamaniçinde Abbasî halifeleri, siyasî güçten yoksun bir dinî otorite, Sünnîdünyasının manevî lideri pozisyonuna düştüler. Bazen manevî otoriteleri dahitartışılabilir duruma gelebiliyordu. Dolayısıyla bütün bu bilgilerin ışığındaSâmânîlerin, Abbasîlerle genelde iyi bir seyir takip eden ilişkilerine veonların manevî liderliğine hürmeten emîr unvanıyla yetindikleri, ancakuygulamada ise tamamıyla bağımsız bir hükümdar gibi hareket ettikleriortaya çıkmaktadır. Bu nedenle onları, “emîr”den ziyade bir “hükümdar(sultan)” olarak nitelemenin daha doğru olacağı kanaatindeyiz.

Bu tespitin ardından Sâmânî hükümdarlarının durumunu, yetki vesorumluluklarını şu şekilde tespit edebiliriz; Merkezî bir idareyle yönetilenSâmânîler Devleti’nin yönetim piramidinin en üstünde emîr ünvanını taşıyanhükümdar yer almaktaydı. Bu kişi idarî, askerî açıdan devletin en yetkilikişisi idi. Tayin ve aziller için menşur çıkarmak, savaşlarda orduya kumanda

Page 264: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

etmek, mezâlim mahkemesinde halkın şikayetlerini dinlemekleyükümlüydü�. Hükümdarın olmadığı zamanlarda, mezâlim mahkemesineSâmânî ailesine mensup bir kimse yada hükümdarın tayin ettiği bir görevli debaşkanlık edebilmekteydi. Örneğin II. Nasr’ın hükümdarlığını kabul etmeyip,isyan eden büyük amcası İshak b. Ahmed, İsmail b. Ahmed dönemindeBuhara mezâlim mahkemesine başkanlık yapmıştı[870].

Sâmânî hükümdarlarının hakimiyeti Abbasî halifesi tarafından gönderilenmenşur ve sancak ile tasdik edilirdi. Ancak bu işlem sadece pekiştirici biranlam ifade ediyordu. Siyasî yönden bağlayıcılığı yoktu. Horasan valisi EbûAli b. Muhtac’ın 335/946 senesindeki ilk isyanı sırasında, Sâmânî tahtı içinaday gösterdiği İbrahim b. Ahmed, halifenin de desteğini almıştı. Bunarağmen özellikle Maveraünnehir’deki halk I. Nuh’a sadık kaldı. Neticede, I.Nuh duruma yeniden hakim olmayı başardı. Ebû Ali b. Muhtac devlete karşıikinci defa isyan ettiğinde ise, Sâmânîlerin tanımadığı Halife el-Mutî adınahutbe okutmuştu.

Ancak bu hareketi, kendisine herhangi bir fayda getirmemiş, ilkinde olduğugibi ikinci isyan hareketinde de başarısızlığa uğramıştı. Daha öncebahsedildiği gibi, Büveyhîlerle aralarındaki siyasî rekabet, SâmânîlerinAbbasî hilafetine karşı tutumlarında etkileyici bir faktör idi.

Bunun yanında hutbede ve parada adının geçmesi hükümdarının haklarıarasında yer alıyordu. Sâmânîler adına basılan paralarda hükümdarın adı velakabı, devlet tarafından tanınmış olan halifenin adıyla birlikte yer alırdı.Eğer para Sâmânîlerin Horasan valileri ya da tâbilerinden biri tarafındanbastırılmışsa, buna valinin ya da tâbinin adı da eklenirdi. II. Nuh b. Mansuradına 374/984-985 tarihinde Nisabur’da bastırılan altın parada hükümdarınadının dışında Horasan valisi Hüsamüddevle Ebu’l-Abbas Taş’ın da adıbulunmaktaydı[871]. Yine devletin tâbilerinden Gazne hükümdarıSebüktegin’in 380/990-991 senesinde Fervan (Pervan)’da bastırdığı paranınüzerinde metbu II. Nuh b. Mansur’un adı ile birlikte halife el-Taî’nin vekendisinin adı yer almaktaydı[872]. Hutbe ise, Horasan ve Maveraünnehir gibidoğrudan Sâmânîlerin hakimiyetinde bulunan toprakların dışında, Kirman,Gazne ve Harizm gibi devlete tâbi bölgelerde de Sâmânî hükümdarları adınaokunmaktaydı.

Ünlü Selçuklu veziri Nizamülmülk, iyi bir hükümdarın vasıflarını

Page 265: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

anlatırken onun, emrindeki kimselere akıl ve bilgisi orantısında iş vermesi veadaletli olması gerektiğini söyler. Ayrıca, ülkenin imarı için, su yolları vekanallar açması, imar faaliyetlerinde bulunup, ilim ehline yardımcı olması vehalkın iyiliği hususunda çalışması gerektiğini söyler[873]. Barthold ise, bunuİran idealleriyle açıklamaya çalışmaktadır[874]. Ancak, yukarıda verilenözelliklerin her bölge ve her devlet için aynı şekilde olması gerektiğiaşikardır. Nizamülmülk’ün bu özellikleri taşıyan hükümdarlar konusundaverdiği örneklerin arasında Sâmânîlerden İsmail b. Ahmed de yer almaktadır.Gerçekten, yüzyılı aşkın bir süre Horasan ve Maveraünnehir’e hakim olanSâmânî hükümdarlarına baktığımızda, İsmail b. Ahmed’in çok belirgin birşekilde diğerlerinden ayrıldığını görürüz. Halefleri, asla onun seviyesineulaşamamışlar ve zaman içinde devlet üzerindeki nüfuz ve etkileri azalmıştır.Özellikle, I. Abdülmelik b. Nuh dönemi ve sonrasında bu durum giderekacizlik halini almaya başlamıştır. Ancak, I. Mansur b. Nuh’un saltanatınıbundan ayrı tutmak gerekir.

Hükümdarların idarî kabiliyetten yoksun ve tecrübesiz oluşları, devletebağlı kumandanlar arasında nüfuz mücadelelerinin doğmasına nedenolmuştur. Sâmânîlerin son dönemlerine damgasını vuran bu çekişmelersırasında hükümdarın rolü güçlü olanın konumunu ve elde ettiği kazançlarıonaylamaktan öteye gidememiştir. Kontrolü tamamıyla ele geçirenkomutanlar, devletin mukadderatına yön veren en önemli kişiler durumunagelmişler ve bazen işi daha da ileriye götürerek baştaki hükümdarı tahtanindirmekten çekinmemişlerdir. Begtüzün ve Fâik tarafından tahttanuzaklaştırılıp, gözlerine mil çekilen II. Mansur b. Nuh, bunun en açıkörneğidir. İlk dönem Sâmânî hükümdarlarından Ahmed b. İsmail de, birsuikast sonucu öldürülmüştür. Sâmânîlerle ilgili bilgi veren geç dönemkaynaklarından İbn Zâfir’e göre, Ahmed b. İsmail’in öldürülmesinden sonrayerine geçen oğlu II. Nasr, Türk gulâmlarının (memluklar) muhalefetinerağmen, diğer devlet ileri gelenleri, Buhara şeyhleri ve gönüllü askerlerin(mutatavvia) liderlerinin desteğiyle şeçilmişti[875].

Tahttan uzaklaştırma ve suikastlerin dışında, veliahtlık konusunda belirlibir düzen mevcuttu. Hükümdar, diğer siyasî örneklerinde olduğu gibi,selefinin daha önceden almış olduğu karar gereğince başa geçerdi. I. Nuh b.Nasr, oğulları Abdülmelik, Mansur ve Nasr’ı sırasıyla veliaht tayin etmişti.Yine ünlü Sâmânî hükümdarı İsmail b. Ahmed de, ağabeyi I. Nasr’ınvasiyetiyle devletin başına geçmişti.

Page 266: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Son olarak Sâmânîlerin, devletlerarası ilişkilerindeki konumlarınabaktığımızda, bunun yukarıda anlattığımız olumsuzluklarla tam bir zıtlıkiçinde olduğunu görürüz. İdarinin mevcut bütün zâfiyetlerine rağmenSâmânîler, devletlerarası hukukta oldukça iyi bir yere sahiptiler. Bununizlerini, Sâmânî-Büveyhî barış anlaşmalarında, bütün güç ve kudretlerinerağmen Gazneli hükümdarı Sebüktegin ve oğlu Yeminüddevle Mahmud’un,bu devlete tâbî olmalarında görmek mümkündür. Sâmânîlerin son hükümdarıİsmail el-Muntasır’ın, devleti yaşatma konusunda verdiği mücadelelersırasında 391/1001 senesinde Cürcan’a ilk gidişinde, Ziyârî hükümdarı Kabusb. Veşmgir’in, ona gösterdiği yakınlık ve yardımlar da, bunun birgöstergesidir.

B) Hâcib

İslam devletlerinde saray teşkilatı ve idarî teşkilatlanmadaki en önemligörevlilerinin başında Hâcib yer alırdı. Hâcibler, saray protokolündehükümdardan sonra, devlet protokolünde ise vezirden sonra gelirlerdi. Hâcibkelimesi “araya girmek, mani olmak, birinin bir yere girmesini engellemek”manasına gelen hâcb masdarından türetilmiştir. Hâciblerin görevleri de, buanlam çerçevesinde şekillenmektedir. Bu görevleri şöyle sıralayabiliriz ;

Hükümdarın, devlet adamları, memurlar ve halk ile irtibatını sağlamakSaray protokolünün işleyişini düzenleyip, denetlemek.Gerektiğinde hükümdarı korumak.Mezâlim mahkemelerinde şikayetçilerin mektuplarını, hükümdarasunmak.Yabancı elçilerin her türlü işleriyle ilgilenmekBütün bunların yanında hâciblerin askerî bir lider olarak da görevaldıklarına çok sık rastlanmaktadır.

Nizamülmülk, hâciblik müessesesinin varlığını Sasanîler dönemine kadargötürmektedir[876]. İslam devletlerinde ise, bunun ferdî örneklerine Hz.Peygamber ve Dört Halife dönemlerinde rastlanmasına rağmen[877] birmüessese olarak saray teşkilatında yer alması Emevîlerin başında I. Muaviyedöneminde olmuştur[878].

Ancak Hâcib’in, Emevîler dönemindeki fonksiyonu hakkında fazla bilgimiz

Page 267: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

yoktur. Daha sonra Abbasîler devrinde hâcib, devlet içinde vezirden sonragelen en yüksek rütbeli ikinci görevli olmuştur. Batıda Endelüs Emevîlerindeise, doğudaki örneklerine oranla hâciblerin görev ve yetkileri çok daha fazlaidi. Özellikle, X. yy.’da hâcibler, vezirin bütün işlerini görmekte vehükümdarın emriyle, onun bütün yetkilerini temsil edebilmekteydi. Hâcib-liğin, vezirlikten daha önemli olduğu Endelüs Emevîlerinde hâcib’e el-vezirü’l-akreb (en yakın vezir)de denirdi[879].

Doğuda Abbasîler’de de, hâcibler zaman zaman vezirlerin önüneçıkabilmekteydi. Örneğin, Ebû Ca’fer el-Mansur ve oğlu el-Mehdi’nin hâcibiRebî’ b. Yunus, Yakub b. Davud’u vezir tayin ettirmek için 100.000 dinarrüşvet almıştı[880].

Abbasîler döneminde hâciblerin sayısı giderek çoğalmış ve el-Muktedirzamanında 940 senesinde hâcibü’l-hüccablık (baş hâciblik) makamı ihdasedilmiştir.

Devlet teşkilatlanmasında Abbasîleri örnek alan Sâmânîlerde ise, hâciblerinönemli siyasî roller üstlendiklerini görüyoruz. Sâmânî hükümdarı II. Nasrdöneminde gerçek manasıyla işlerlik kazanan saray ve devlet teşkilatı içinde,hâcibler asker kökenli kimselerden seçilmekteydi. Bunlar da, genellikle azatedilmiş gulâmlardan (memluklar) olurdu.

İsmail b. Ahmed, Herat bölgesinde Karmatîler tarafından çıkarılan bir isyanüzerine bölgeye kuvvet sevketmek ihtiyacını hissetmişti. Hâciblerindenbirine, 500 gulâm (memluk) hazırlamasını, bunların komutanına 10.000dirhem para vermesini emretmişti. Hazırlanan askerler ertesi gün Cûy-iMûliyân’da İsmail b. Ahmed’in kontrolünden geçecekti[881]. Burada dahâcib’in saraydaki diğer görevlilerle, hükümdar arasındaki bağlantıyısağladığını görüyoruz.

Sâmânîler Devleti’nde, hâciblerin yukarıda saydığımız görev ve yetkilerinyanında idarî alanda da, kimi zaman vezirin üzerinde yer aldığınıgörmekteyiz. I. Abdülmelik döneminde hâcibü’l-hüccablık (baş hâciblik)görevini elinde bulunduran Alp-Tegin, devlet yönetimi konusunda hükümdarüzerinde büyük bir nüfuza sahipti. Siyasî arenada kendisine rakip olabilecektek güç olan Horasan valisi Bekr b. Malik el-Ferganî’yi 345/956 senesindedüzenlediği bir komplo ile bertaraf etmeyi başarmıştı. Bundan sonra devletinikinci adamı haline gelen Alp-Tegin, hükümdara istediği her şeyi

Page 268: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

yaptırabiliyordu. Horasan valileri ve vezirler, onun istekleri doğrultusundaatanıyordu. I. Abdülmelik’in son veziri Ebû Ali el-Bel’âmî de tamamıyla bugörevini borçlu olduğu Alp-Tegin’den aldığı direktifler doğrultusundahareket etmekteydi. I. Abdülmelik, Alp-Tegin’in tahakkümünden kurtulmakiçin çareyi, onu Horasan valisi tayin etmekte bulmuştu[882].

Görüldüğü gibi Hâcibü’l-Hüccablık (Hâcib-i Büzurg) görevini sürdürenkişiler, devletin idarî teşkilatında çok önemli bir yeri olan Horasan valiliğigörevine de atanabiliyorlardı. II. Nuh’un saltanatının başlarındaHüsamüddevle Ebu’l-Abbas Taş Hâcib-i Büzurg (Büyük Hâcib) görevine,Fâik el-Hassa ise Emîr-i Hâcib görevine tayin olunmuştu[883]. Hüsamüddevledaha sonra 371/982’de Horasan valiliği görevine getirilmiş ve 376/986senesinde valilik görevinden azledildiğinde hâcib-i büzurg görevinisürdürmesine izin verilmişti.

Yine, Sâmânî hükümdarlarından II. Mansur, Emîr-i Hâcib Fâik el-Hassa veHâcib Begtüzün tarafından düzenlenen bir komplo sonucu tahtan indirilmişve yerine kardeşi II. Abdülmelik tahta çıkarılmıştı. Bu olay, hâciblerinSâmânîler Devleti bünyesinde elde ettikleri gücün en güzel örneklerindenbiridir.

Sâmânîler Devleti’nin tarihini anlatan kaynaklarda sarayı ve hükümdarıkoruyan candarlar ile ilgili herhangi bir örnek bulunmamaktadır. Muhtemelenbu görev de Hâcib-i Hass ünvanlı bir hâcibin emrindeki askerler tarafındanyerine getiriliyordu. II. Nasr’ın Hâcib-i Has’ı Keytaş ile Fâik el-Hassa’yıbunlara örnek gösterebiliriz.

Hâcibler, zaman zaman elçilik vazifesini de yerine getirirlerdi. Nitekim EbûAli el-Simcûrî, 384/994’de Herat savaşında II. Nuh ve Sebüktegin karşısındauğradığı mağlubiyetin ardından Ebû Nasr el-Hâcib adlı bir adamını CibalBüveyhî hükümdarı Fahrüddevle’ye göndererek yardım istemişti[884].

Diğer taraftan hâcibler, Türk devlet geleneğinde sıkça karşımıza çıkanatabeylik müessesesindeki gibi hükümdarın çocuklarının işlerinin idaresi veeğitimiyle de görevlendirilebiliyorlardı. Sâmânî hükümdarı I. Nuhkendisinden sonra tahta çıkacak oğullarının sırasını belirlemiş ve bunlarınişleriyle ilgilenmek üzere birer hâcib görevlendirilmişti. Yine I. Nuh’un dahaönceleri, babası döneminde veliaht ilan edilmiş olan kardeşi İsmail’in işleriniidare eden ile olan sürtüşmesi de unutulmamalıdır.

Page 269: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

C) Emîr-i Hares

Bu görevli hükümdarın verdiği cezaları yerine getirmekle yükümlüydü.Hâcib’ten sonra saraydaki en büyük ikinci görevli konumundaydı[885].Hükümdar gibi kös, alem ve növbet çaldırabilme hakkı vardı. Görevindendolayı insanlar hükümdardan çok, ondan korkarlardı. Emrinde işiniyapabilmesi için zaptiyeleri (çubdarlar) bulunurdu. Barthold, Nerşahî’yireferans göstererek İsmail b. Ahmed’in ağabeyi Nasr’ın Semerkand’dakisarayında emîr-i hares olarak hizmet ettiğini söylemektedir[886]. Ancak, onunverdiği bu bilgiye Nerşahî ’nin eserinde tesadüf etmedik. Bununla birlikte,İsmail b. Ahmed’in Rey valiliğine tayin ettiği Ebû Salih Mansur b. İshak’ın,Ahmed b. Sehl’i, kendi emîr-i haresliğine atadığı bilinmektedir[887]. İslamDevletlerinde taşradaki idarî teşkilatlanmanın, merkez ve saray teşkilatlarınıörnek alarak şekillendiği düşünülürse aynı görevin Buhara sarayında davarolduğunu söyleyebiliriz.

D) Vekil-i Hâs (Vekildâr)

Özellikle olağanüstü durumlarda saraydaki işleri düzenlemek üzere vekil-ihâs tayin edilirdi. Bu göreve getirilen kişinin saygıdeğer ve tanınan bir kişiolmasına dikkat edilirdi. Nizamülmülk, vekil-i hâs’ın yetki vesorumluluklarını “Mutfağın, şaraphânenin, kasırların, hükümdar çocuklarının,has ahırın ve hayvanların durumuyla ilgilenmek... Bu konularla ilgili her ay,gerektiğinde her gün yüce meclisin huzuruna çıkıp gelişmeler hakkında bilgivermek, Harcamaları arzetmek...[888]” şeklinde sıralamaktadır. Vekil-i hâs’ınbu görevleri tam manasıyla yerine getirebilmesi için, hürmet ve haşmetinintam olması gerekmekteydi. II. Nasr’ın vekil-i has’ı Ali Zerrad, BatınîlerinHorasan ve Maveraünnehir’de etkinliklerini arttırdıkları dönemde bumezhebe dahil olmuştu[889].

I. Mansur’un tahta çıkışının hemen sonrasında meydana gelen Horasanvalisi Hâcib Alp-Tegin isyanı sırasında asi vali kuvvetleriyle birlikte Buharaüzerine yürümüştü. Bu esnada I. Mansur, veziri ve vekildârı (vekil-i hâs),Alp-Tegin’in komutanlarına mektuplar göndererek, onun bir gasıp olduğunubelirtmişlerdi. Burada sarayda hükümdardan sonraki en yüksek rütbeli ikincigörevli olan Vekil-i Hâs’ın, vezir ile birlikte askerlere mektuplar yazması,Nizamülmülk’ün de belirttiği gibi hatırı sayılır ve sözü dinlenen bir şahsiyet

Page 270: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

olduğuna işaret etmektedir. Nitekim, bundan endişelenen Alp-Tegin dekendine sadık adamları ile Gazne’ye çekilmişti[890]. II. Nuh, Ebû Ali el-Simcûrî ve Fâik el-Hassa’ya karşı yardım istemek üzere Gazne hakimiSebüktegin’e gönderdiği Ebû Nasr el-Farisî, aynı zamanda onun vekil-dârıydı[891].

E) Hazinedâr (Hazin)

Hükümdarın özel hazinesini idareyle görevlidir. Hz. Peygamberdöneminden Abbasî döneminin başlarına kadar İslam devletinde baştakihalifenin şahsına mahsus bir hazine yoktu. Onun yerine bütün gelirlerintoplanıp, devlete ait harcamaların yapıldığı beytü’l-mâl mevcuttu. Halifeninşahsına ait beytü’l-mal-i hassa (hazine-i hassa) ilk olarak Abbasî halifesi EbûCafer el-Mansur döneminde (754-775) tesis edildi. Bu hazinenin başındakikişiye ise hazin-i hass veya hazinü beyti’l-mâl-i hâssa denilirdi[892]. Halifeninşahsına mahsus oluşturulan bu hassa hazinesi daha sonraki İslam devletleritarafından da taklit edilmiştir.

Nizamülmülk eserinde II. Nasr’ın Batınîliğe meyli ve Türk kumandanlarınona karşı isyanlarının anlatıldığı bölümde Sâmânî hükümdarının özelhazinesiyle ilgili bilgilere de tesadüf edilmektedir. Buna göre; Türk sipehsalar(ordu kumandanı) diğer kumandanları kendi tarafına çekmek için düzenlemekistediği ziyafet için daha önceden hazırladığı plan gereğince II. Nasr’dan,gerekli olan yemek takımları, halı v.b. eşyanın temini için yardım istemişti.Alacağı bu eşyaları komutanlara dağıtarak onları kendi tarafına çekebilmeyiumuyordu. II. Nasr da, “Gerekli olan her şeyi hazinemizden, şaraphane vefiraşhaneden al” diyerek sipehsaların bu ricasını kabul etmişti[893].

Yine Sâmânî hükümdarı Ahmed b. İsmail’in öldürülmesi olayınınfaillerinden biri de hükümdarın hazinedârı idi[894]. Bu görevi yerine getirenkişilerin genellikle asker kökenli olduklarını görmekteyiz. Bunlar devletiçinde oldukça etkili bir rol üstlenmişlerdi. I. Nuh ve I. Abdülmelikdönemlerinin hazinedârı Fetegin el-Hazinedâr bunun en güzelörneklerindendir.

Bu zat, I. Nuh ve Ebû Ali b. Muhtac arasında Curcik’de gerçekleşen savaşesnasında hükümdar serhengleri ile birlikte çekilmesinden sonra Ebû Ali’yekarşı savaşı sürdüren kumandanlar arasında yer almıştı[895]. I. Abdülmelik

Page 271: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

dönemiyle birlikte nüfuzunu daha da arttıran Fetegin el-Hazinedâr, budönemdeki nüfuz mücadelelerine katılmıştı. Nitekim Horasan valisi Ebû SaidBekr b. Malik el-Ferganî’nin sarayın kapısının önünde öldürülmesi olayındaAlp-Tegin el-Hâcib ile birlikte başrolü üstlenmişti[896].

el-Seâlibî Yetimetü’l-dehr’de, Buhara’ya geldikten sonra bu göreve EbûBekr Muhammed b. Osman el-Nisaburî el-Hazin’in tayin edildiğinisöyler[897]. Bu zatın hangi tarihte Buhara’ya geldiği ve hangi Sâmânîhükümdarı tarafından bu göreve getirildiği müellif tarafından belirtilmemiştir.Ancak bunun, II. Nasr dönemi (914-943) veya sonrasında olması kuvvetlemuhtemeldir.

el-Sem’ânî ise, Ebû Abdullah Muhammed b. Ahmed b. Musa el-Hazin el-Kadı adlı şahsı anlatırken, onun ve babasının bazı Sâmânî hükümdarlarınınhazinliği görevinde bulunduklarını söyler[898].

F) Camedâr (Sâhibü’l-Kisve)

Sarayda hükümdarın elbiselerinin dikimi, giyip-çıkarmasına yardım etmekile yükümlü görevlidir[899]. Yine hükümdar tarafından gelen elçilere,yararlılık gösteren hizmetlilere, komutanlara ve tabi hükümdarlara verilenhil’atlerin bulunduğu odanın kontrolü de camedâr’ın sorumluluğundaydı.Sâmânîler Devleti’nde bu göreve getirilen kimselerin asker kökenli gulâmlar(memluk) olduğu görülmektedir. Camedârlık, gulâmların yetiştirilmesisırasında her gulâmın geçmesi gereken kademelerden biri idi. Sarayayetiştirilmek üzere alınan gulâmlar eğitimlerinin altıncı safhasında saraydaesvabcılık yaparlardı[900]. Muhtemelen bunlar camedârın emri altındaçalışıyorlardı. Camedârlar, hükümdarın fermanıyla hâciblik ve diğer büyükdevlet hizmetlerine tayin olunabilirdi[901].

Ahmed b. İsmail’in öldürülmesi olayında, bu işi yerine getirmek üzerehükümdarın çadırına girenlerden biri de, onun sâhibü’l-kisve’si(camedâr)idi[902].

G) Devâtdâr (Devâdâr, Divitdâr)

Devat (divit) Abbasîlerde ve Selçuklularda vezirlik alametiydi. Bu göreve

Page 272: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

tayin olunan kimseler hükümdarın yazı takımlarından sorumluydu. Bazıaraştırmacılar[903] müessesenin Selçuklular zamanında kurulduğunusöylemektedir. Ancak bunun doğruluğu şüphelidir[904]. Nitekim SâmânîlerDevleti’nin en önemli kumandan ailelerinden biri olan Simcûrîlerin atasıSimcûr da, devâtî yani devetdâr ünvanı taşımaktaydı[905]. Sarayda bu tipgörevlerin ağırlıklı olarak gulâmlara verildiği ve Simcûr’un da gulâm asıllıbir kumandan olduğu düşünüldüğünde bu son derece doğaldır. Dolayısıylamüessesenin Sâmânîler döneminde de varolduğu sonucu ortaya çıkmaktadır.Ayrıca, Ebu’l-Fazl el-Beyhakî 426/1034 senesi olaylarını anlatırken GazneliSultan Mesud’un Harizm seferi sırasında Gazne ordusunda sahibü’l-devatünvanını taşıyan bir Türkten bahsetmektedir[906]. Bu da müesseseninSelçuklulardan önceleri de varolduğuna dair başka bir delil olarak görülebilir.

H) Şarabdâr

Saray için içki ve tıbbî şurupların temini, bunların muhafaza edildiğişaraphanenin sorumluluğu Şarabdâr’a aitti. Sarayda tertip edilen meclislerdeiçilecek şeylerin dağıtımına da bu görevli nezaret ederdi. Şarabdârların zamanzaman elçilik vazifesiyle gönderildiklerine de tesadüf ediyoruz. NitekimSâmânî hükümdarı I. Nuh, yanında rehin olarak bulunan Çağaniyan emîriEbû Ali b. Muhtac’ın oğlu Ebu’l-Muzaffer’in bir kaza sonucu ölmesi üzerineNasr el-Şarabdâr adlı adamını baş sağlığı dilemek için Ebû Ali’yegöndermişti[907].

Diğer taraftan el-Utbî, II. Nuh dönemi olaylarını anlatırken, 371/982senesinde Hüsamüddevle Ebu’l-Abbas Taş’ın Horasan valiliğine tayinolunduğunda ona yardımcı olmak üzere Fâik el-Hassa ve diğer ileri gelenkomutanlarla birlikte Nasr b. Tazz el-Şarabî adlı bir emîrden bahseder[908].

İçki meclislerinde içilecek içki ve meşrubatın dağıtılmasıyla görevlikimselere saki denirdi. Bunlar, Nizamülmülk’ün eserinde[909], hükümdarınarkasında birinci halkada yer alan hizmetkârlar yani yüksek derecelimemurlar arasında zikrediliyorlarsa da, muhtemelen şarabdârın emrindeçalışırlardı. Ayrıca her devlet büyüğünün kendi sakisi vardı. Sâmânîsarayında yetiştirilen gulâmlar eğitimlerinin beşinci senesinde sakilikyaparlardı[910].

Page 273: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

I) Emîr-i Ferraş

Sarayda hükümdarın yatak ve halılarını sermek, hükümdar sarayın dışındakaldığı zamanlarda da çadırını kurmakla görevli kimselere ferraş veya firaşîdenirdi[911]. Bunların amiri ise emîr-i ferraş (Ferraşbaşı) idi. Bu görev için degenelde gulâmlar tahsis edilirdi. Sâmânîler dönemini anlatan kaynaklardaemîr-i ferraş ile alakalı bir örnek mevcut değildir. Ancak Nizamülmülk, II.Nasr’ın batınî oluşuyla ilgili rivayeti anlatırken ferrraşların toplandıkları veilgili malzemenin saklandığı Firaşhane’den bahsetmektedir[912].

İ) Nedimler

Hükümdarı eğlendiren, ona sohbetlerde arkadaşlık eden kişilerdir. Bunlarcesur, faziletli, güzel görünüşlü, sır tutabilen, savaş sanatını ve santrancı iyibilen kimseler arasından seçilirdi. Nizamülmülk, bir nedimde bulunmasıgereken özellikleri “cesaret, fazilet, güzel görünüşlü, savaş sanatını vesantrancı iyi bilmek....” olarak saymaktadır[913]

II. Nasr’ın debir-i hâss’ı (baş katibi) olan ve Batınî olduğu için öldürülenEş’ab aynı zamanda hükümdarın nedimiydi[914]. Yine I. Nuh, Ebû Ali b.Muhtac ile barıştıktan sonra, onun rehine olarak Buhara’ya gönderdiği oğluEbu’l-Muzaffer Abdullah’ı nedimleri arasına almıştı[915]. Yine, Büveyhîveziri İbn el-Amid’in nedimlerinden biri olan şair Ebû Muhammed, vezirinölümünün sonrasında Buhara’ya gelerek Sâmânî hükümdarının nedimleriarasına katılmıştı[916]. Hükümdarın adının belirtilmemesine rağmen bumuhtemelen I. Mansur olmalıdır.

J) Saray Muhafızları

Sâmânî sarayında hükümdarı ve sarayı korumak görevinin kimlertarafından üstlenildiği açık değildir. Selçuklularda ve Gazneliler’de bu göreviyerine getiren candarların[917] Sâmânî Devleti içindeki varlığı ile alakalıelimizde herhangi bir bilgi bulunmamaktadır.

Bununla birlikte Sâmânî hükümdarını korumak görevinin genelde birhâcibin emrindeki gulâmlar tarafından yapıldığını söyleyebiliriz. Sâmânîlerinson dönemlerine damgasını vuran Fâik el-Hassa, ünvanından da anlaşılacağı

Page 274: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

üzere, bir dönem bu görevi yerine getirmiş olmalıdır. Fâik’in kendisi de I.Mansur’un gulâmı idi.

Yine, Vezir Ebu’l-Hüseyin el-Utbî, Ebu’l-Hasan el-Simcûrî ve Fâik el-Hassa tarafından kendisine karşı hazırlanan suikast teşebbüsünü haberaldığında II. Nuh’dan yardım istemişti. Bunun üzerine Sâmânî hükümdarı,babasının gulâmlarını (gulâmân-ı sedidî) vezirini korumaklagörevlendirmişti[918].

I. Nuh b. Nasr, asi Horasan valisi Ebû Ali b. Muhtac’a karşı mücadeleyisürdürürken 336/947’de meydana gelen Curcik savaşı sırasında süvarileriylebirlikte savaşa iştirak etmiş ve bir süre sonra da yanındakilerle birlikte savaşmeydanından ayrılmıştı. Savaş ise diğer komutanlar tarafından devamettirilmişti[919]. Bu süvariler, I. Nuh’un muhafız kıtası göreviniüstlenmişlerdi.

Diğer taraftan gulâmları tarafından öldürülen Ahmed b. İsmail, Buhara daolmadığı zamanlarda geceleri güvenliğini sağlamak üzere çadırının önüneevcil bir aslan zincirlerdi. Öldürüldüğü gece ise bu tedbiri almayıunutmuştu[920].

K) Saray Kadınları

Sâmânîler döneminde saray kadınlarının faaliyetleri ve harem ile alakalıelimizde bir bilgi bulunmamaktadır. Yine de, kaynaklar bu dönemde devletidaresinde rol oynamış iki kadın hakkında bilgi vermektedir. Bunlardan ilki,gulâmları tarafından öldürülen Ahmed b. İsmail’in annesidir. İbn Zafir’egöre; gulâmlar Ahmed b. İsmail’i öldürdükten hemen sonra haber Buhara’yaulaşmadan kendi hükümdar adayları İshak b. Ahmed adına şehri ele geçirmekistemişlerdi. Ancak bu fikre muhalefet eden genç gulâmlar bir mektuplaöldürülen hükümdarın annesini gelişmelerden haberdar ettiler. Aldığı haberioğlunun şehirdeki vekili Muhammed b. Ali’ye ileten bu hanım, gulâmlarınplanlarının başarıya ulaşmasını engellemiştir. Daha sonra onun da onayı iletorunu Nasr, Sâmânî tahtına oturmuştu[921].

Kaynaklarda bahsi geçen diğer hanım ise II. Nuh’un annesidir. Adı geçenSâmânî hükümdarı da çok küçük yaşta başa geçmişti. Onun adına devletişlerini vezir Ebu’l-Hüseyin el-Utbî ile birlikte annesi idare ediyordu[922].

Page 275: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Hatta bu hanım, Ebu’l-Hüseyin el-Utbî’nin öldürülmesinden sonra onunyerine geçen Abdullah b. Uzeyr ile asî Horasan valisi Hüsamüddevle Ebu’l-Abbas Taş’ın affedilmesi hususunda ihtilafa düşmüştü. Muhtemelen asîvalinin oğlu tarafından affedilmesini sağlayarak, onu giderek devlet içindenüfuzunu arttırmakta olan yeni vezire karşı kullanmak istiyordu. Ancak,mesele vezirin lehine çözümlenmiş ve Hüsamüd-devle’nin af isteği kabuledilmemişti.

Page 276: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

II) Bürokratik Yapı

A) Vezir ve Diğer Önemli Görevliler

1) Vezir

İslam devlet teşkilatında halife veya hükümdardan sonra gelen en yetkilikişi vezirdir. Vezaret müessesesi, Abbasîlerin iktidarı ele geçirmesindensonra İslam devletinde kendisini daha fazla hissettirmeye başlayan İranetkisinin en çarpıcı örneklerinden biridir. Vezir ünvanını taşıyan ilk kişi,Abbasî hanedanlığının kurucusu Ebu’l-Abbas Seffah’ın veziri Ebû SelemeHafs b. Süleyman el-Hallal’dır. Abbasîlerin ilk dönemlerinde bu makamasadece bir kişi tayin edilmiş ve her azilden sonra yine bir vezir atanmıştır.Ancak daha sonraları vezir sayısı artırılmıştır. Abbasîlerde vezirlik genellikleİran asıllı kişilere verilirdi[923]. Bunlar içinde de Bermekîlerin ayrıcalıklı biryeri vardır[924].

Vezirlerin yetki ve sorumluluklarına baktığımızda ise; ilk olarak, vezâret el-tefvîz ve vezaret el-tenfiz olmak üzere iki tip vezirlik olduğunu görürüz.Bunlardan birinci gruba dahil olanlar idarî yönlerinin yanında askerî açıdanda temayüz etmiş kişilerdi. Vezaret el-tefviz rütbesine sahip olan vezirlersavaş zamanlarında orduya kumanda edebilir, hükümdar adına berat verip,atama yapabilirdi. Ayrıca para ve hutbelerde adı geçerdi. Diğer gruba girenvezirler ise ilmiye sınıfından seçilirdi. Bunların yetki ve sorumlulukları,hükümdarın emirlerini yerine getirmekle sınırlıydı. Vezirlik sembolü divit vesarık idi[925]. Bir kişi vezir tayin olunduğunda hükümdar tarafından hil’atgiydirilip, kılıç kuşatılırdı. Vezir, zaman zaman Dîvân el-İnşâ’ya başkanlıkyapardı.

Diğer taraftan Nizamülmülk, tabi hükümdar ve yabancı devletlerden gelenelçilerin gerektiğinde izin almadan vezirin huzuruna girebildiklerini,hükümdar ile yüzyüze konuşamayacakları için, arzu ve isteklerini ona veyaonun vasıtasıyla hükümdara iletebileceklerini söyler[926]. Dolayısıyla,vezirlerin yeri geldiğinde gelen elçilik heyetleriyle de ilgilenirlerdi.

Ayrıca ideal bir vezirin dini bütün, itikadı sağlam, şafî veya hanefîmezheplerinden birinden, dirayetli, saygı gören, devlet işlerini bilen,

Page 277: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

hükümdarı seven bir kişi olması gerekliydi[927].

Sâmânîler dönemine baktığımızda ise, kaynaklarda tespit edebildiğimiz ilkSâmânî veziri İsmail b. Ahmed tarafından bu göreve getirilen Ebu’l-Fazl el-Bel’âmî’dir[928]. Genel olarak bakıldığında ise, Sâmânî vezirlerinin daha çokilmî yönleriyle temayüz ettikleri görülmektedir. Ayrıca, bunların önemli birkısmı daha önce Dîvân el-İnşâ’da çalışmış ve hatta bu dîvâna başkanlıkyaptıktan sonra vezaret makamına atanmışlardır. Dolayısıyla kalemehlindendiler (vezâret el-tenfiz). Bununla birlikte baştaki hükümdarlarındevlet idaresi konusunda yetersiz kaldıkları zamanlarda veya çocuk yaştabaşa geçmelerinden ötürü aslında vezâret el-tenfiz sınıfına giren Sâmânîvezirleri çoğu zaman vezâret el-tefviz yetkilerini de kullanmışlardır. Örneğin,çocuk yaşta Sâmânî Devleti’nin başına geçen II. Nuh adına devleti, annesininyanı sıra Vezir Ebu’l-Hüseyin el-Utbî idare ediyordu. II. Nuh, Horasan ValisiHüsamüddevle Ebu’l-Abbas Taş’ın 371/982 senesindeki başarısız Cürcanseferinden sonra yapılan yeni sefer hazırlıkları sırasında Vezir Ebu’l-Hüseyinel-Utbî’ye hil’at giydirerek ordu kumandanlığı görevini de ona vermişti[929].Bu uygulâma Sâmânîler Devleti tarihi içinde ilk ve tekti. Fakat, Ebu’l-Hüseyin yeni görevini ifa etmek için zaman bulamadan bir suikast sonucuöldürülmüştü. Ebu’l-Hüseyin’in öldürülmesinden sonra onun yerine geçenAbdullah b. Üzeyr de aynı yetki ve nüfuza sahipti.

Diğer taraftan II. Nasr döneminde yapılan bazı askerî harekatlarda diğerkomutanların yanında vezir Ebu’l-Fazl el-Bel’âmî’nin de adı geçmektedir.Nitekim 309/921-22 senesinde Hamuye b. Ali kumandasında Alevî komutanLeyla b. Numan’a karşı girişilen askerî hareket sırasında Sâmânî ordusundavezir Ebu’l-Fazl el-Bel’âmî de bulunuyordu[930].

Yine II. Nasr dönemindeki Ebû Zekeriyya Yahya isyanı sırasındaBuhara’ya dönen Sâmânî ordusunun Ceyhun nehrinden herhangi birmukavemetle karşılaşmadan geçmesini Ebu’l-Fazl el-Bel’âmî teminetmişti[931]. Vezirlerin elde ettikleri bu geniş selahiyetler zaman zaman devletbünyesinde bir takım olumsuzlukları da beraberinde getiriyordu. SâmânîlerDevleti’nin yıkılmasında en etkin rolü kumandanlar arasındaki nüfuzmücadeleleri ve bunların çıkardıkları isyanlar oynamıştı.

Devlet içindeki etkinliklerini arttıran vezirlerin bu mücadeleye dahilolmaları devletin yıkılma sürecini daha da hızlandırmıştır. Sâmânîlerin son

Page 278: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

dönemlerinde II. Nuh’un veziri Ebu’l-Hüseyin el-Utbî’nin Ebu’l-Hasan el-Simcûrî ile mücadelesi, bunun hemen sonrasında Abdullah b. Uzeyr ileHüsamüddevle Ebu’l-Abbas Taş arasındaki mücadeleler bunun en canlıörnekleridir.

Ancak kimi zaman bunun tam tersi durumlar da yaşanabiliyordu. I.Abdülmelik devrinin Hâcibü’l-Hüccab’ı Alp-Tegin, hükümdarın üzerindekazandığı büyük nüfuz sayesinde vezir atamalarını kendi isteğine göreyaptırabiliyordu. Özellikle I. Abdülmelik’in son veziri olan Ebû Ali el-Bel’âmî, tamamıyla bu görevi borçlu olduğu Alp-Tegin’in direktifleridoğrultusunda hareket etmekteydi. Nitekim, I. Abdülmelik’in ölümündensonra o sırada Horasan valiliği görevini sürdüren Alp-Tegin’den aldığıdirektifler doğrultusunda ölen hükümdarın oğlu Nasr’ı tahta çıkarmıştı[932].Yine Hüsamüddevle Ebu’l-Abbas Taş, vezir Ebu’l-Hüseyin el-Utbî’ninöldürülmesinin ardından çıkan karışıklar sırasında Buhara’dan Simcûrîlerekarşı harekete geçmeden önce yeni vezir el-Müzenî’yi görevinden azletmişti.Ebu’l-Hasan el-Simcûrî (yada Ebû Ali’nin) ve Fâik el-Hassa’nın sırdaşıolmakla suçladığı sabık vezirin yerine kendi kethudası Ebû Abdurrahman el-Farisî’yi vezir tayin etmiştir[933]. Böylelikle Buhara’daki durumunu daha dasağlamlaştırmayı ummuştur.

Vezirler devletler arası ilişkilerde de etkin rol oynarlardı. II. Nasr ile Ziyarîhükümdarı Merdaviç b. Ziyar arasında 321/933 senesinde meydana gelengerginlik sırasında II. Nasr’ın veziri Ebu’l-Fazl el-Bel’âmî, Merdaviç’inveziri Mutrif b. Muhammed’e mektuplar yazarak, Sâmânîler tarafınaçekmeye çalışmıştı. Bunu haber alan Merdaviç vezirini öldürünce el-Bel’âmî,bu defa da Merdaviç’e bir mektup yazmış, Mutrif’in, onu aldattığınısöyleyerek, Sâmânî hükümdarının büyüklüğü ve ona karşı çıkmanıngetireceği felaketler konusunda Merdaviç’i uyarmıştı. Neticede Merdaviçikna olmuş ve iki taraf arasında Sâmânîler lehine bir anlaşma yapılmıştı[934].Ayrıca, çocuk yaşta başa geçen Sâmânî hükümdarları adına devlet işlerininvezirler tarafından idare edildiği de unutulmamalıdır.

Sâmânîler Devleti’nin, Gaznelilerin nüfuzu altına girmesinden ve özellikleAbdullah b. Uzeyr’in azlinden sonra vezir tayinleri tamamıyla Gaznehükümdarı Sebüktegin’in istekleri doğrultusunda yapılmaya başlanmıştır.Sebüktegin 386/996 senesinde II. Nuh’un veziri Abdullah b. Uzeyr’inazledilmesi ve Ebû Ali el-Simcûrî’nin kendisine teslim edilmesi için oğlu

Page 279: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Mahmud ve kardeşi Buğracuk idaresinde 20.000 kişilik bir kuvvetiBuhara’ya göndermişti. Bu ordunun içinde Sâmânîler için önerdiği kendivezir adayı Ebû Nasr b. Ebî Zeyd de bulunuyordu. Bu baskı karşısındadirenemeyen II. Nuh Abdullah b. Uzeyr’i görevinden azlederek, yerine EbûNasr b. Ebî Zeyd’i vezir tayin etmek zorunda kalmıştı[935]. Yeni vezir de,diğer Sâmânî vezirleri gibi bir süre Dîvân el-İnşâ’da çalışmış ve bu dîvânabaşkanlık etmiştir[936].

Kaynaklarda verilen bilgilerden Sâmânî vezirlerinin, askerlerin maaşlarınınödenmesinden de sorumlu oldukları anlaşılmaktadır. II. Nuh’un veziri Ebu’l-Fazl el-Sülemî dindarlığı ile ün kazanmış bir kimse ve döneminin ileri gelenhanefî fakîhlerinden biriydi. Ancak, vezirlik görevinde, ilmî kariyeri kadarbaşarılı olamamış ve neticede askerler tarafından maaşlarınınödenememesinden sorumlu tutularak öldürülmüştür[937].

Sâmânîler Devleti bünyesinde görev alan vezirlere bakıldığında aynıaileden olan kimselerin göreve getirildiğini görülmektedir. NitekimNizamülmülk de eserinde bir vezirde olması gereken özellikleri anlatırken bugöreve tayin olunacak kişinin vezir oğlu vezir olmasının çok daha iyiolacağını söyler[938]. el-Bel’âmî, el-Utbî ve el-Ceyhanî aileleri SâmânîlerDevleti’nde görev almış vezir ailelerindendir.

Ancak bunlar Abbasîlerdeki Bermekî vezir ailesi örneğinde olduğu gibibirbiri ardına görev almamışlardır. Bu vezir aileleri daha çok Barthold’un dadeğindiği gibi; bir vezirin düşüşünden sonra iktidar makamı çoğunluklahasmının eline geçer ve birçok yıl sonra oğlu bu makama geçebilirdi[939].

Sâmânîler Devleti’nin son dönemlerinde sıkça yapılan vezir tayinlerineparelel olarak devletin idarî sisteminin de bozulduğu görülmektedir. Ziravezir, idarî bürokrasinin başkanıydı. Bozulan idarî yapının beraberindegetirdiği olumsuzluklar, Sâmânîler Devleti’ni bekleyen sonun gelişiminihızlandırmıştır.

2) Naib

Merkezde hükümdarın yokluğunda, onun yetkilerini kullanarak idareyiüstlenen kişidir. Bu göreve getirilen kimse geçici olarak hükümdarın yerinetayin ve aziller yapıp, orduya kumanda etmekle yükümlüydü. Ancak, önemlikonularda hükümdarı haberdar ederdi.

Page 280: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

301/914 senesinde Ahmed b. İsmail’in öldürülmesini takip eden olaylarsırasında naib Muhammed b. Ahmed derhal Buhara’da yönetimi ele alarak,asi gulâmların (memlukların) İshak b. Ahmed adına şehri ele geçirmesiniengellemişti. Buhara’daki askerî birlikleri organize ederek asileri bertarafeden Muhammed b. Ahmed, öldürülen hükümdarın oğlu Nasr’ın tahtaçıkmasını sağlamıştır[940].

Yine II. Nasr, 317/930 senesinde Horasan’da meydana gelen olaylarnedeniyle buraya hareket etmeden önce Buhara’da Ebu’l-Abbas el-Gûsec(Köse)’i yerine naib olarak bırakmıştı. Hükümdarın merkezden ayrılmasınıfırsat bilen şehirdeki muhalifleri, kardeşlerini hapiste tutulduklarıkuhendizden çıkararak, bunlardan Ebû Zekeriyya Yahya’ya biat etmişlerdi.Naibinin çıkan olayları bertaraf etmekte yetersiz kalması üzerine II. Nasrsüratle Buhara’ya geri dönerek durumu yeniden lehine çevirmeyibaşarmıştı[941].

Diğer taraftan Sâmânîler döneminde valilerin de yerlerine naib tayinettikleri görülmektedir. Bunlardan biri Emîr Bektaş adına 351/962 - 352/963senelerinde Semerkand’ı idare eden Ebû Salih Ahmed b. Abdülaziz b.Muhammed b. Merzban b. Türkeş el-Merzbanî’dir[942]. Horasan valisiHüsamüddevle Ebu’l-Abbas Taş, Buhara’da bulunduğu sırada en büyükrakibi Ebu’l-Hasan el-Simcûrî’nin oğlu Ebû Ali el-Simcûrî’yi Nisaburnaipliğine getirmişti[943].

235/849-850 senesinde vefat eden Semerkandlı alimlerden Ebu’l-Hasan Alib. Ali b. Hakim b. Zaid el-Saidî el-Semerkan-dî’nin cenaze namazını, osırada Katrandize üzerine sefere çıkmış olan I. Nasr ’ın yerine Semerkand’dayerine halife (vekil, naib) olarak bıraktığı el-Hasan b. Hilkam kıldırmıştı[944].

3) Vali

Valiler hükümdar tarafından bir bölgenin yada bir şehrin idaresiylegörevlendirilmiş kişilerdir. Bunlar yönetimini üstlendikleri yerin idarî, malîve askerî işleriyle ilgilenirlerdi. Genellikle asker kökenli kimseler vali tayinedilirdi. Bu nedenle valilerin, bağlı bulundukları idarenin zayıflamasıdurumunda bağımsızlığını kazanmak için başkaldırmaları sıkça rastlanan birolaydı. Abbasîlerin zayıflamasından sonra Horasan, Mısır ve KuzeyAfrika’da ortaya çıkan devletler bunun en güzel örneğidir. Ancak bu devletlerdinî otorite olarak Abbasîleri tanımaya devam etmişlerdir. Abbasîlerin

Page 281: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

bunların üzerindeki nüfuzu dinî liderliğin yanında başa geçen kişilerinhükümdarlığını tasdik etmekten öteye gidememiştir.

Sâmânî ailesinin Maveraünnehir’de cereyan eden siyasî olaylara karıştıklarıdönemlere geri dönüldüğünde ; Esed b. Sâmân-hûdat’ın oğullarına Rafi b. el-Leys isyanını (190-194/805-810) bastırılmasındaki yardımlarından ötürüSemerkand, Şaş, Fergana ve Herat valiliklerinin verildiğini görürüz. Dahasonra, Mavera-ünnehir’deki iktidarlarını güçlendiren Sâmânîler, Abbasîhalifesi el-Mutemid’in 227/841-842’de I. Nasr’a gönderdiği fermanla birdevlet vasfı kazanmışlardı. Bununla birlikte, Sâmânîler yukarıda hükümdarbahsinde de anlatıldığı gibi kendilerini Abbasîlerin valisi (emîri, amili) olarakisimlendirmeye devam etmişlerdir. Ancak bu tamamıyla sembolik birhareketti.

Sâmânîler Devleti, hakim olduğu sahalar göz önüne alındığında biriMaveraünnehir ve diğeri Horasan olmak üzere iki ana parçadan oluşmuştu.Başkent Buhara aynı zamanda Maveraün-nehir’in merkeziydi. DevletinHorasan kısmı ise Nisabur’da oturan ve merkezden atanan sipehsalar (ordukumandanı) ünvanlı valiler tarafından idare edilirdi. Sâmânîler tarihi boyuncadevletin dış siyasetinin şekillendiği ana yön batı olmuştu. Burada,Sâmânîlerin Horasan’daki topraklarına komşu devletlerle yapılanmücadeleler Horasan valilerinin eliyle yürütülürdü. Bu nedenle Horasanvalileri çok geniş yetkilerle donatılmıştı. Bu yetkiler arasında orduyakumanda etmek, tayin ve aziller yapmak, vergi memurları (amiller) tayinetmek, dış devletlerle barış yapmak vardı. Horasan’da basılan paralardahükümdar ve halifeden sonra valilerin adları geçerdi. Nitekim, II. Mansuradına Horasan’da bastırılan 387/997 tarihli paranın üzerinde II. Mansur vehalifenin adının yanında Horasan valisi Begtüzün’ün adı dabulunmaktadır[945]. Ayrıca merkezdeki idarî teşkilatın küçük bir örneği deNisabur’da oluşturulmuştu. Horasan valilerinin görevleri arasında bölgeninimarıyla ilgilenmek de yer alıyordu. Ebû Ali b. Muhtac 340/952’de ikinci kezbu göreve getirildiğinde önce Merv’e giderek boş ve harebe durumdabulunan Harizm’in yeniden imar ve iskanı tamamlanıncaya kadar buradakalmıştı[946]. Horasan valileri hükümdar tarafından gönderilen menşur ile bugöreve getirilirdi. Menşurun yanında hil’at giydirilip değerli hediyelerverilirdi. Diğer taraftan Sâmânî hükümdarları tarafından bazı Horasanvalilerine ünvanlar da verilmiştir. Örneğin, II. Nuh tahta çıktığı sıradaHorasan valiliği görevini sürdürmekte olan Ebu’l-Hasan el-Simcûrî’nin

Page 282: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

merkeze karşı bağlılığını artırmak için ona Nasırüddevle ünvanınıvermişti[947]. Ebu’l-Hasan’dan sonra bu göreve getirilen Ebu’l-Abbas Taş’aHüsamüddevle[948], 384/994’de asi Horasan valisi Ebû Ali el-Simcûrî’ninHerat savaşında mağlup edilmesinden sonra yine II. Nuh tarafından Horasanvalisi tayin edilen müstakbel Gazne hükümdarı Mahmud’a Seyfüddevle[949]

ünvanı verilmişti. II. Mansur devri Horasan valisi Begtüzün’ün ünvanı iseSinanüddevle idi[950].

Sâmânîler Devleti’nde Horasan valiliğinin ne zaman tesis edildiği ve ilkolarak bu göreve kimin getirildiği pek açık değildir. Horasan 287/900senesinde Saffarîlere karşı kazanılan zaferin ardından İsmail b. Ahmeddöneminde Sâmânîlerin eline geçmişti. Adı geçen hükümdar ve oğlu Ahmeddönemlerinde Sâmânîler henüz yeni ele geçirdikleri bu bölgedehakimiyetlerini sağlamlaştırmakla meşgul oldular. Dönemi anlatankaynaklarda daha sonraları Horasan’ın merkezi olacak olan Nisabur şehri veburanın Sâmânîler için idarî açıdan önemine dair herhangi bir malumatyoktur. Daha sonra II. Nasr döneminin başlarında meydana gelen iç isyanlarsırasında şehrin sürekli asilerce merkez olarak kullanıldığını görmekteyiz.Hatta şehir 309/921-922 senesinde bir ara Deylemli kumandan Leyla b.Numan tarafından işgal edilmişti. Dolayısıyla bu tarihe kadar geçen süreiçinde Sâmânîler Devleti’nde genel anlamda bir Horasan valiliğindenbahsedilemez. II. Nasr içteki huzuru sağlayıp, dış meselelerle ilgilenmeyebaşlaması ile Horasan valiliğinin kurulması birbiriyle yakından ilgilidir. Budönemde II. Nasr, Taberistan ve Cürcan’da Seyyidler ve bunların arkasındanZiyârîler ile mücadele etmek için bu iki eyalete yakın bir noktada idarî veaskerî bir üs kurmak mecburiyetini hissetmişti. Bunun için en ideal yer ise,Sâmânîlerden önce de idarî açıdan son derece önemli bir şehir olan Nisaburidi. İşte Nisabur merkez olmak üzere Horasan valiliğinin kurulması bu ihtiyaçve şartlara paralel olarak ortaya çıkmıştı. Bu göreve getirilen ilk kişi, EbûBekr Muhammed b. Muzaffer b. el-Muhtac’dır[951]. Onun 327/939’dahastalığı nedeniyle görevinden çekilmesiyle yerine oğlu Ebû Ali b. Muhtacgetirilmişti. Horasan valiliğine yapılan bu ikinci atama, görevin babadanoğula geçmesi gibi bir geleneği de beraberinde getirmişti. Böylece, Horasanvaliliği, Sâmânîler tarihi içinde de önemli rol oynayan Muhtacoğulları gibikumandan ailelerinin elinde kalmasına neden olmuştur. Nitekim, Ebu’l-Hasan el-Simcûrî’nin ölümünden sonra oğlu Ebû Ali el-Simcûrî irsen bugöreve getirilmişti[952]. Ancak her zaman oğul babasından sonra göreve

Page 283: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

getirilmezdi. Kimi zamanda yapılan diğer atamaların ardından, belli bir süresonra Horasan valisi tayin edilirlerdi.

Muhtacoğulları ve Simcûrîler, elde ettikleri geniş selahiyetler neticesindezamanla güçlenerek bağımsızlık için merkezi idareye başkaldırmaktançekinmemişlerdir. Ebû Ali b. Muhtac ve Ebû Ali el-Simcûrî isyanları bununen güzel örnekleridir.

Sâmânîlerin, Horasan valiliğinin dışında yaptıkları vali tayin ve azillerindeçok önemli bir farklılığın olduğu göze çarpmaktadır. Devletin ilkdönemlerinde özellikle İsmail b. Ahmed ve Ahmed b. İsmail, önemli valilikgörevlerini, Sâmânî ailesine mensup kimselere vermeye dikkat etmişlerdir.Nitekim her iki hükümdar döneminin Semerkand valisi İshak b. Ahmed b.Esed idi.

Daha sonra, onun yerini Ebu’l-Muzaffer Muhammed b. Lokman b. Nasr b.Ahmed b. Esed almıştı. Yine Ahmed b. İsmail, Sistan’ın hakimiyet altınaalınması üzerine buraya Semerkand valisi olan amcasının oğlu Mansur’u valitayin etmişti. Ancak daha sonraki dönemlerde bu uygulamaya pek de dikkatedilmemiştir.

4) Sâhibü’l-Şurta (Sâhibü’l-Me‘unet)

Ortaçağda bugünkü polis ve jandarmanın görevleri, şurtalar tarafındanyerine getirilirdi. Bunlar şehirdeki inzibat ve asayişi sağlamanın yanında,bulundukları şehrin muhafazasından da sorumlu idiler. Bu teşkilatın başınaSâhib el-şurta denirdi. Daha sonra bunlara şıhne denilecektir. Sâhibü’l-şurtalar askerî sınıfa mensup kişiler arasından seçilirdi. Bu görev özellikleAbbasîlerin zayıflamasından sonra büyük önem kazanmıştı. Tahirîlerin,Büveyhîlerin ve daha sonra Selçukluların Bağdat şıhneleri, Abbasî halifeleriüzerinde büyük nüfuza sahipti. Sâmânîler döneminde Horasan’ın her şehrindebir sahibü’l-me’ûnet bulunurdu[953].

II. Nasr’ın saltanatının başlarında Hüseyin b. Ali’nin 306/918 senesindeçıkardığı isyan sırasında, Buhara sahibü’l-şurtası Muhammed b. Hayd daisyancı komutana katılmıştı. Sâmânî hükümdarı tarafından özel bir görevleNisabur’a gönderilen bu zat, izinsiz olarak yeniden Buhara’ya dönmekistemişti. II. Nasr tarafından uyarılan Muhammed b. Hayd, yolda yönünüdeğiştirerek Herat’da bulunan Hüseyin b. Ali’ye katılmıştı. Hüseyin b.

Page 284: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Ali’nin mağlup edilmesinden sonra Merv’de yakalanan sabık Buharasahibü’l-şurtasının mallarına el konmuş ve kendisi de Harizm’e sürgünegönderilmiştir[954].

I. Nuh’un Buhara şıhnesi Muhammed b. Togan Hâcib, Ebû Ali b. Muhtacisyanı sırasında, Sâmânî başkentine giren asi Horasan valisi ile işbirliğiyapmıştı. Ancak, daha sonra yeniden duruma hakim olan ve Buhara’yı elegeçiren I. Nuh, Muhammed b. Togan Hâcib ve oğullarını idam ettirmiştir[955].

İsmail b. Ahmed, ağabeyi Nasr döneminde Buhara valisi iken şehircivarında yol kesip, haydutluk yapan bazı kimselere karşı Buhara sahibü’l-şurtası Hüseyin b. Â’la’yı görevlendirmişti. Hüseyin b. Â’la, soyluların dayardımıyla bunları cezalandırmıştı[956]. Yine, İsmail b. Ahmed 260/874’deBuhara’da göreve başlamasından hemen sonra ağabeyinden izinsiz olarakSemerkand’a gittiğinde, onun emriyle Semerkand sahibü’l-şurtası tarafındankarşılanmış ve onun Semerkand kalesindeki konutunda ikamete mecburedilmişti[957].

Sâmânîler devri Semerkand valilerinden el-Abbas b. Mahmud b.Abdurrahman’ın (ö.321/933) babası Semerkand’da sahibü’l-şurta görevindebulunmuştu[958]. Yine Gavz b. Muhammed el-Halkamî adlı şahıs daSemerkand’da aynı görevi icra etmişti. Bu zat, aynı zamanda İshak b.Ahmed’in şehirdeki naibi idi[959].

5) Muhtesib

İslam devletlerinde belediye işlerini tanzim eden, sosyal ve ticarî düzeninsağlanmasında önemli rol oynayan görevlidir. Daha çok din adamlarıarasından seçilen muhtesibler, el-emr bi’l-ma’ruf ve’l-nehy ani’l-münker(iyilikleri tavsiye ve kötülüklerden men etmek) ile görevliydiler. Muhtesibler,sanat erbabı, halk ve esnafın şeriat ve örfe uygun hareket edip etmediklerinikontrol eder, pazar ve çarşılarda satılan malların ve eşyaların kalitekontrolünü, ölçü ve tartı aletlerinin doğru olup olmadığını denetlerlerdi.Ayrıca görevli oldukları şehre yiyecek temini, çarşıların, yolların, sokakların,camî ve medreselerin bakım ve imar işleriyle de ilgilenirlerdi. Sâmânîlerdebu işlerin genel yönetimi ve muhtesiblerin atanmasıyla ilgilenen bir MuhtesibDîvânı mevcuttu[960].

el-Hakim Ebû Nasr Mansur b. Muhammed b. Ahmed b. Harb, Sâmânîler

Page 285: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

döneminde uzun süre Buhara muhtesibliği görevinde bulunmuş ve 381/991-992 senesinde vefat etmiştir[961]. Yine el-Fakîh Ebû Hafs Ahmed b. Ahd b.Hamdan el-Ebrehinî adlı zat da Buhara halkından olup, Sâmânîler zamanındamuhtesiblik görevinde bulunmuştu[962].

6) Amil

Devlet adına vergi toplamakla görevli memurdur. Amiller toplanacakverginin miktarı, taksimi ve tahsilinden sorumlu idiler. Toplanan vergidenbelli oranda pay alırlardı. Bazı önemli bölgeler dışında diğer yerlerdeki amilatamaları, o bölgenin valisinin veya emîrinin tekelinde idi.

Örneğin, Ahmed b. Tolun Mısır’da yönetimi ele aldığı sırada, bölgeninmalî işlerinden sorumlu görevlisi halife tarafından bu göreve Ahmed b. el-Müdebbir idi[963]. Amil ünvanı zaman zaman bir şehrin veya bölgenin valisiiçin de kullanılırdı. Selçuklularda, amillik vergi tahsildarlığının yanında,genel anlamda devlet memurluğunu ifade ediyordu[964]. Sâmânîler de ise,genelde vergi memurları için kullanılmıştır.

Amiller, Sâmânîler Devleti tarihi boyunca sıkça tesadüf ettiğimiz içisyanlar sırasında başlıca hedef durumundaydı. Nitekim, HüsamüddevleEbu’l-Abbas Taş tarafından Nisabur naibliğine getirilen Ebû Ali el-Simcûrî,ona karşı harekete geçtiğinde ilk olarak Hüsamüddevle’nin amillerinitutuklatıp, mallarını müsadere etmişti[965].

Yine, Horasan’da isyan eden Ebu’l-Kasım el-Simcûrî, kendisine katılanEbû Nasr b. Mahmud el-Hâcib ile birlikte ilk olarak bölgedeki amillerinmallarını müsadere etme yoluna gitmişlerdi[966].

Diğer taraftan amillerin vergi toplarken kimi zaman aşırıya kaçıp,suistimalde bulundukları da olurdu. Horasan valisi Ebû Ali el-Simcûrî’nin buiş ile görevlendirdiği el-Nesefî adlı şahıs yaptığı zulüm ve müsaderelernedeniyle halk tarafından Ebû Ali’ye şikayet edilmişti. Bunun üzerine el-Nesefî’nin malları müsadere edilmiş ve kendisi de öldürülmüştü[967].

7) Reis

Reisler, bulundukları şehrin ileri gelen ve itibarlı aileleri arasından seçilirdi.Bunlar bir sanat veya meslek grubunun lideri oldukları gibi şehirdeki mahalliidareyi temsil etmekteydiler. Sâmânîler döneminde idarî görevdeki reislerin

Page 286: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

kimler tarafından tayin edildiği açık değildir. Ancak, bu atamanın hükümdarya da Horasan valileri tarafından yapılması muhtemeldir. Reisler şehirdekimilis kuvvetlerine (el-ahdas) de komuta ederlerdi. Sâmânîlerin sondönemlerinde Horasan’daki Serahs şehrinin reisi Puser-i Fakîh adlı birkişiydi. Bu zat, 392/1002’de Gazne ordusu önünden çekilen son Sâmânîhükümdarı İsmail el-Muntasır’ı iyi karşılayarak para ve mal yardımındabulunmuştu[968].

Ahmed b. İsmail’in öldürülmesinden sonra Buhara’da gelişen olaylarda,şehirdeki meslek gruplarının reislerinin (şeyh), ve bunlar arasında da özelliklesilah imalatçılarının reisi Ebû Yakub İshak b. İbrahim’in önemli roloynadığını görüyoruz[969]. Nisabur’da ise, bu görev Mikaili ailesininelindeydi. Ebu’l-Abbas el-Mikaili de bunlardan biriydi[970]. Yine aynı ailedenEbû Muhammed Abdullah b. İsmail el-Mikaili[971] bu görevde bulunmuş birbaşka aile üyesidir. Mikaili ailesi, reislik görevlerinin yanında alim ve şairyönleriyle tanınıyorlardı.

8) Elçiler

Halifeye, civar hükümdarlara ve tabilere gönderilen elçilerin devlet içi vedevletler arası ilişkilerde önemli bir yeri vardı. Sâmânîler döneminde elçiliksürekli bir memuriyet değildi. Elçiler, gidilecek yer ve vazifenin gereğinegöre kalem ehlinden yada kılıç erbabından seçilirlerdi. Nitekim, devlete karşıisyan eden Ebû Ali el-Simcûrî ve Fâik el-Hâssa, II. Nuh ve müttefikiSebüktegin karşısında aldıkları birbiri ardına mağlubiyetlerden sonra,bağışlanmak için II. Nuh’a elçiler göndermişlerdi. Ebû Ali el-Simcûrî, Ebu’l-Hüseyin Muhammed b. Kesir’i, Fâik el-Hâssa ise Abdur-rahman b. Ahmedel-Fakîh’i bu işle görevlendirmişlerdi[972]. Görüldüğü gibi her iki elçi dekalem ehlindendi. Ebû Ali ve Fâik, onların bu konumlarını da kullanarak,Sâmânî hükümdarını affa razı edeceklerini umuyorlardı. Ancak II. Nuh,Fâik’in elçisini tutuklatıp, Ebû Ali’nin elçisine ikramda bulunarak, onubağışladığını göstermişti.

Yine Ebû Ali el-Simcûrî, Karahanlıların çekilmesinden sonra, yardımçağrılarına cevap vermediği Sâmânî hükümdarından af dilemek için değerlihediyeler hazırlamıştı. Bunları tatlı dilli ve ikna kabiliyeti olan bir elçiyle II.Nuh’a göndermeyi tasarlamıştı[973]. Burada da bir elçide bulunması gerekenözellikler yani elçinin hitabeti bilen ve ikna kabiliyeti olan biri olması

Page 287: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

şartlarını buluyoruz. Yine elçiler gittikleri hükümdar ve devletin siyasînabzını tutar ve istihbarat çalışmaları yaparlardı. Elçilerin hakarete uğramasıveya öldürülmesi savaş sebebi sayılırdı. Örneğin; Herat Savaşı öncesinde EbûAli el-Simcûrî’nin barış isteği Sebüktegin’in de çabalarıyla II. Nuh tarafındankabul edilmişti. Ancak, Ebû Ali’nin ordusundan bir grup askerinSebüktegin’in affın şartlarını bildirmek üzere gönderdiği elçiye hakaretetmeleri durumu tersine çevirmişti. Neticede yapılan savaş Ebû Ali’ninmağlubiyetiyle sonuçlanmıştı[974].

Kalem ehline göre karşımıza daha az çıkan kılıç erbabı elçiler daha çokaskerî yardım istemek için gönderilirlerdi. Horasan valisi HüsamüddevleEbu’l-Abbas Taş 376/986 senesinde devlete karşı isyan etmişti. Bu teşebbüsübaşarısızlığa uğrayınca kumandanlarından Ebû Said el-Şebîbî’yi CibalBüveyhî hükümdarı Fahrüddevle’ye elçi göndererek yardım istemişti[975]. Birdiğer Horasan valisi Ebû Ali el-Simcûrî de, Sâmânîler ve onların yardımınagelen Gazne hakimi Sebüktegin karşısında 384/994 tarihinde uğradığı Heratyenilgisinin sonrasında Ebû Nasr el-Hâcib adlı adamını Fahrüddevle ve onunveziri Sahib b. Abbad’a göndererek yardım istemişti[976].

Sâmânîlerle, şeklen de olsa bağlı oldukları Abbasî hilafeti arasında herhükümdarın tahta geçişinden sonra elçilik heyetleri gidip gelirdi. Bağdat’dangelen elçiler, yeni Sâmânî hükümdarına halife tarafından gönderilen menşur,hil’at, sancak ile birlikte diğer hediyeleri sunarlardı. Aynı şekilde Sâmânîhükümdarı da buna mukabele de bulunurdu. Ancak elçilerin gelip-gidişlerinde gerçekleştirilen seromoni konusunda II. Nasr devrinde Çin’dengelen elçilik heyetinin karşılanması sırasında yapılan tören sayesinde bilgisahibi olabiliyoruz. 327/939 senesinde gerçekleşen bu ziyaret sırasındaBuhara şehri, Sâmânîlerin güç ve azametini göstermek üzere baştan başaipekler ve taklarla süslenmişti. Şehirdeki her meydanda 200 ile 1000 kadaradamın başında ayyarlar yer almışlardı. Muhtemelen Rigistan Meydanındahükümdar için hazırlanmış olan mücevherlerle süslü tahta giden yol üzerindeII. Nasr’ın hâcibleri, süslü kaftanlarını giymiş bir şekilde 1.000’er gulâmınbaşında bekliyorlardı. Bunların önünde ise, her biri altın kılıçlı ve altınkemerli 10’ar gulâm bulunuyordu. Hâciblerin ardından silahlı bir şekildeyolun iki tarafına dizilmiş 100’er şeyh (lonca başkanı) yer alıyordu. Dahasonra yine yolun iki tarafına dizilmiş vahşi hayvan eğitmenleri bulunuyordu.Çin elçilik heyeti bütün bunların arasından geçerek Sâmânî hükümdarınınhuzuruna gelmişler ve Çin hükümdarının mektubunu sunmuşlardı. Yapılan

Page 288: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

seromoninin sonrasında elçilik heyeti, kırk gün boyunca Dârü’l-rusul(Elçilerin ikametine ayrılmış ev)’da kaldılar. Bunun sonrasında yeniden II.Nasr’ın huzuruna çıkarak, onun Çin hükümdarına yazdığı cevabî mektubunualarak ülkelerine geri döndüler[977].

Yine, İbn Fazlan’ın bir elçilik heyetiyle birlikte Bulgar ülkesine yaptığıyolculuk sırasında elçilik heyetinin, Buhara’da Sâmânî hükümdarı II. Nasr ilegörüşmesine dair muhtasar malumat vardır. Buna göre ; Abbasî halifesitarafından Bulgar hükümdarına gönderilen elçilik heyeti, Buhara’ya ulaşıncailk olarak vezir el-Ceyhanî tarafından karşılanmışlardı. el-Ceyhanî, onlarınhükümdarın huzuruna çıkmaları için izin aldı. Heyet, II. Nasr’ın huzurunaçıkınca ona emîrlik selamı verdiler. II. Nasr, onlara halifenin nasıl olduğunuve sağlığını sordu. Elçiler de, halifenin iyi olduğunu söyleyerek, onlarınSâmânî topraklarında rahatça yolculuk etmelerinin teminini emredenmektubunu II. Nasr’a verdiler. Daha sonra halifenin diğer isteklerini deilettiler[978]. İbn Fazlan’ın, Sâmânî hükümdarının huzuruna çıkmaları ile ilgiliverdiği malumat bunlarla sınırlıdır.

Sâmânîler döneminde elçilerle ilgili bazı ilginç olaylar da yaşanmıştır.Bunlardan belki de en dikkat çekici olanı II. Mansur’un, Gazne hakimiSeyfüddevle Mahmud tarafından gönderilen Ebû İshak el-Hamûlî’yi,kendisine vezir tayin etmesidir[979]. Mah-mud’un, Sâmânî hükümdarındanHorasan valiliğinin yeniden kendisine verilmesini rica için Buhara’yagönderdiği bu zat, II. Mansur’un ısrarları karşısında görevini unutarak vezaretmakamına geçmeyi kabul etmişti. Ancak bu durum, Sâmânîler ile Gaznelilerarasındaki iyi ilişkilerin kopmasına ve hatta iki taraf arasında bir savaşaneden olmuştu.

B) Sâmânîler Devletinde Dîvânlar

Yukarıda Sâmânîler Devleti idarî teşkilatı içinde görev alan memurlardanbahsedildi. Şimdi ise, bunların bağlı oldukları dîvânlar (devlet daireleri)hakkında bilgi vermeye çalışacağız. Bilindiği gibi devletin dördüncühükümdarı II. Nasr dönemi (914-943) Sâmânîler için zirveyi temsiletmektedir. Siyasî açıdan sınırların genişlemesinin yanında bu dönem sosyalve kültürel olarak da devletin altın çağını temsil etmektedir. Yine aynı dönemiçinde idarî yönden de bir dîvân teşkilatı oluşturulmuştur. Bu dîvânların

Page 289: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

meydana getirilmesinde II. Nasr’ın veziri el-Ceyhanî’nin de büyük gayretleriolmuştur. el-Ceyhanî, diğer İslam devletlerindeki örneklerini inceleyerek,Sâmânîler Devleti için en uygun dîvân sistemini oluşturmaya çalışmıştır[980].Sâmânîler dönemi tarihçilerinden Nerşahî, Târih-i Buhara adlı eserindeBuhara’da Sâmânîlere ait sarayların anlatıldığı bölümde, II. Nasr’ın Rigistanmeydanında yaptırdığı sarayın karşısında, her bir dîvân için ayrı bir bina inşâettirildiğini yazar. Bu dîvânları şöyle sıralar; Vezir Dîvânı, Müstevfî Dîvânı,Dîvân-ı Amid-i Sultan, Sâhibü’l-Şurta Dîvânı, Sâhibü’l-Müeyyed Dîvânı,Dîvân-ı Şerif, Dîvân-ı Memleketü’l-Hass, Muhtesib Dîvânı, Evkaf Dîvânı,Kaza Dîvânı[981].... Bununla birlikte dönemi anlatan diğer kaynaklardaNerşahî’nin adını vermediği bazı dîvânlar ile ilgili kayıtlara rastlamakmümkündür. Nitekim, Sâmânîlerin son dönemlerinde yaşamış ve uzun birsüre dîvânlarda göre almış olan el-Harizmî, bunların yanısıra Dîvânü’l-Ma‘(Su Dîvânı) ve Dîvânü’l-Müsadere’den bahsetmektedir. Şimdi bu dîvânlarhakkında bilgi vermeye çalışacağız.

1) Vezir Dîvânı

Diğer bütün İslam devletlerinde olduğu gibi Sâmânîler Devleti’nde de veziridarî teşkilatın başıydı. Vezirin devlet işlerini yürüttüğü kendisine mahsus birdîvânı mevcuttu. Vezirin konumu göz önüne alındığında bu dîvânın diğerleriüzerinde yer aldığını söyleyebiliriz. Vezir, belirli zamanlarda bütün dîvânreislerini dîvânında toplayarak devlet meselelerini görüşürdü.

Bu dîvândan vezirin imzasıyla çıkan fermanlar, hükümdarın fermanlarındansonra en geçerli belgelerdi. Hükümdarın yaptığı tayin ve azillerin dışındagerekli gördüğünde vezir de tayin ve aziller yapabilirdi. Örneğin II. Nuh’unveziri el-Müzenî, Simcûrîler ile Horasan Valisi Hüsamüddevle Ebu’l-AbbasTaş arasında çıkması muhtemel bir mücadeleyi önlemek için taraflarıbirbirlerinden uzaklaştırmaya gayret ediyordu. Bu amaçla, Horasan’dakikarışıklıkları fırsat bilerek Sistan’daki görevini bırakarak Horasan’a dönenEbu’l-Hasan el-Simcûrî’ye ortamı daha da gerginleştirmemesini ve kendiiktası olan Kuhistan’a çekilmesini emreden bir mektup göndermişti. Ayrıca,Sistan’da yeniden patlak veren olayları bastırmak üzere oğlu Ebû Ali’yi bubölgeye göndermesini söylüyor, bunları yaptığı takdirde Badgis ve Genc-iRüstak’ın da, onun iktalarına dahil edileceğini bildiriyordu[982].

Vezir Dîvânı’nda mektup ve evrakları kaleme alan katipler mevcuttu.

Page 290: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Gaznelilerde ve Selçuklularda da aynı dîvânın olduğu ve hatta zaman zamanSelçuklularda, Dîvânü’l-Riyase ve’l-vezare (Reislik ve Vezirlik Dîvânı)olarak isimlendirildiği bilinmektedir[983].

2) Evkaf Dîvânı

Sâmânîler döneminde, Maveraünnehir’deki sosyal yaşantıya etki eden enbüyük olgulardan biri de rıbatlar (kervansaraylar) ve vakıflardı. Sınır bölgesi(suğur) ve ticaret yolları üzerinde bulunması nedeniyle Maveraünnehir’debüyük bir sosyal canlılık hakimdi. Çeşitli İslam ülkelerinden savaşçılar, gayrimüslimlere karşı gaza etmek maksadıyla buralara akın ederlerdi. Sâmânîhükümdarları ve bölge halkının ileri gelenleri bunların ve tüccarlarınfaydalanabilmesi için rıbatlar ve çeşitli vakıflar tesis etmişlerdi. Vakıflarınidaresi Evkaf Dîvânı’nın tekelinde toplanmıştı. Bu dîvân, Sâmânî topraklarıdahilindeki tüm vakıfları denetleyerek bunların yöneticilerini tayin ederlerdi.Evkaf Dîvânı’nın idaresi ilim ehlinden bir kişiye verilirdi. Ancak kaynaklar,Sâmânîler döneminde bu dîvânın başındaki kişiler konusunda sessizkalmaktadır. Bununla birlikte Abbasîlerde ve diğer İslam devletlerinde bütünvakıf işlerinin idaresinin kadılara devredildiği bilinmektedir[984]. DolayısıylaSâmânîler döneminde de, vakıfların idaresinin kadıların yada ilmiyye sınıfınamensup başka bir kişinin elinde olduğu söylenebilir. Nitekim, Sâmânîlerdönemi hadis alimlerinden Ebu’l-Kasım Abdülaziz b. Abdullah b.Muhammed b. Abdülaziz el-Darekî (ö.375), Nisabur’da ders verdiği sıradaEbû Amr el-Haffaf’ın vakıflarının idaresini de üstlenmişti[985].

Bütün vakıflar içinde özellikle rıbatlar (kervansaraylar) sosyal hayatın encanlı yaşandığı yerlerdi. X. asır coğrafyacılarından İbn Havkal,Maveraünnehir’deki rıbatların sayısını 10.000 olarak verir. Rıbatlardakonaklayan kimselere durumuna göre yemek verilir, hayvanlarının yemihtiyaçları giderilirdi[986].

Rıbatlar aynı zamanda birer askerî karakol vazifesini görmekteydi. İbnHavkal, konuyla ilgili şu bilgileri vermektedir; “Maveraünnehir halkızenginliklerini, mallarını bu rıbatlara, yolların imarına, cihad yoluna tahsisedilen vakıflara harcamaktan çekinmezlerdi. Bölgede yolculuk edenlerinsusuzluk çekmemeleri için belli mesafelerle buzlu sebil suları konulmuş veçeşmeler yaptırılmıştı. Semer-kand’da dış surlar da dahil olmak üzere şehrinsurlarında 2.000’den fazla çeşme, su dolu bakır küpler, duvarlara

Page 291: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

yerleştirilmiş küplerde buzlu sebil suları bulunmaktaydı”[987]. Nerşahî,Buhara’ya bağlı Nur kasabasında bir çok rıbatın bulunduğunusöylemektedir[988]. Yine bir tüccarlar şehri olan Bey-kend’de 1.000 kadarrıbat mevcuttu[989].

Sâmânî hükümdarlarından İsmail b. Ahmed, Buhara’ya bağlı Şarğ (Şariğ)köyünü satın alarak gelirini, Buhara’nın Semerkand kapısı tarafında şehrin içtarafında yaptırdığı rıbatın bakım ve onarımına vakfetmişti[990]. Bundanbaşka, Buhara kalesinin bitişiğindeki Daştek adlı yeri 10.000 dirheme satınalarak gelirini Büyük Cami’nin bakım ve diğer giderleri için tahsisetmişti[991]. Hükümdarlar gibi devlet adamları ve komutanlar da çeşitli hayırişlerinde bulunurlardı. İsmail b. Ahmed, Ahmed b. İsmail ve II. Nasrdönemlerinin ünlü komutanlarından Karategin el-İsficâbî, İsficâb’da kendiadıyla bilinen bir rıbat yatırmış ve ölümünden sonra da burada defnedilmişti.Karategin, bu rıbatın yanında fakirlere yemek dağıtılması için geliri aylık7.000 dirhem olan bir çarşı inşa ettirmişti[992].

Semerkand’da Ra’s el-Tâk denilen yerde bulunan kanalın tamir ve bakımıiçin etrafında vakfedilmiş akarları vardı. Vakıf şartlarına göre, bu kanalıkoruyan ve bakımını üstlenen mecûsîlerden cizye vergisi alınmazdı[993].

Yine Semerkand’da bağlı Şavzar’da ikamet eden Hıristiyanların dakendilerine ait vakıfları mevcuttu[994].

Diğer taraftan askerî amaçlı vakıfların varlığına da tesadüf edilmektedir.Sâmânî hükümdarlarının gözde mekanlarından biri olan Cûy-i Muliyân’da,İsmail b. Ahmed kasırlar ve bahçeler inşa ettirmiş ve bunların gelirini degulâmlarının masrafları için vakfetmişti. Bu nedenle de Cûy-i Mûliyân,zaman içinde Cûy-i Mevâliyân olarak anılmaya başlanmıştı[995].

3) Müstevfî Dîvânı

Sâmânîler Devleti’nde bütün malî işlerin sorumluluğu Müstevfî Dîvânı’naaitti. Bu dîvân, Abbasîlerdeki Dîvân el-Harâc ile Selçuklulardaki Dîvân el-İstifa’nın karşılığı durumundaydı. Devletin gelir ve giderlerininhesaplanması, vergilerin tahsil edilmesi ve diğer malî konular MüstevfîDîvânı’nın yetki sınırları dahilindeydi. Dîvân, adından da anlaşılacağı gibiMüstevfî ünvanlı bir kimse tarafından yönetilirdi. Müstevfî’nin emrindeamiller, hasibler ve katipler çalışırdı. Bu görevliler vergilerin takdiri, tahsili

Page 292: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

ve defterlere işlenmesi, vergilerin dışında devlet hazinesine giren gelirlerin veyapılan harcamaların defterlere kaydedilmesinden sorumlu idiler.Sâmânîlerin son dönem vezirlerinden bir olan el-Müzenî, daha önce MüstevfîDîvânı’nın başkanlığını yapmıştı[996]. Ebû Ali el-Hasan b. Muhammed el-Hasib el-Semerkandî, I. Nasr’ın hasiblerinden biriydi[997]. Müstevfî Dîvânıyaygınlık ve işlevsellik açısından devletin en önemli dîvânlarından biriydi.Zira her bölge ve şehirde vergilerin toplanması işini yürütmek üzereburalarda, merkezdeki dîvânın küçük bir kopyası bulunurdu. MüstevfîDîvânı’nda tutulan maaş ödemeleri ve diğer konularla ilgili defterlerin eskiasılları, düsturları ve ruznâmeleri vardı[998]. Bu defterlere vergiye tabiarazilerin durumları (ölçüleri) ve buralardan ne kadar vergi alınacağı ve vergimükelleflerinin isimleri kaydolunurdu. Vergiler genellikle yılda iki defatoplanırdı. Ancak savaş zamanları gibi özel durumlarda bütün verginin birkerede toplandığı olurdu. Toplanan vergiler öncelikle, o bölgedekiihtiyaçların karşılanmasında kullanılır, kalan meblağ ise merkezegönderilirdi.

Kendilerinden önceki Emevîlere nispeten daha merkeziyetçi bir politikatakip eden Abbasîler bunu malî konulara da yansıtmışlardı. Fakat aynı durumteşkilatlanma olarak kendilerine Abbasîleri örnek alan Sâmânîler için sözkonusu değildir. Abbasîlerin siyasî ve malî açıdan önemli bölgelerde idarî vemalî yönetimleri birbirlerinden ayrı tutmaya bilhassa dikkat etmişlerdir. Bugibi yerlerdeki malî dîvânlar ve bunların yöneticileri doğrudan merkeze karşısorumlu idiler. Konuyla alakalı olarak Mısır örneğinden yukarıda amilbölümünde bahsedildi. Sâmânîlere baktığımızda ise, bu işin daha çokvalilerin eline bırakıldığını görürüz. Ancak, böyle bir uygulamanın bazıolumsuzlukları da beraberinde getirmesi kaçınılmazdı.

İsmail b. Ahmed döneminin Rey valisi olan Pars el-Kebir, İsmail’den sonrabaşa geçen Ahmed b. İsmail ile arasının açık olmasından ötürü toplananvergilerle birlikte maiyetini de yanına alarak Bağdat’a kaçmıştı[999]. Yine,Ahmed b. İsmail’in 297/910 senesinde Taberistan valiliğine tayin ettiğiSelam adlı gulâmının vergileri aşırı yükseltmesi bölge halkının isyanınasebep olmuştu[1000]. Sâmânîlerin Kerminiyye de dahil olmak üzere Buharacevresinden aldığı haraç 1.168.566 dirhem ve 5.5 daneklik bir rakama tekabületmekteydi. Ancak bu verginin çeşitli nedenlerden ötürü alınmadığı yadadefterden düşüldügü de olurdu. Nitekim, bazı köy ve çiftliklerin sular altında

Page 293: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

kalmasından ötürü, bu bölge üzerindeki harâç vergisi kaldırılmış ve zararıtelafi etmek üzere Alevîler ve fakihlerin ellerindeki topraklara vergikonmuştu. Ayrıca bazı çiftlikler de hükümdarın giderlerine tahsis edildiği içinharâç defterlerinden kayıtları silinmişti. Zaman içinde Kerminiy-ye’ninaharacı Buhara’dan ayrı alınmaya başlanmışt[1001].

Zaman zaman toplanan vergilerin merkeze gönderilmediği de olurdu. Öyleki, II. Nuh, vergileri kendisi adına toplamaya başlayan Horasan valisi Ebû Aliel-Simcûrî’den bazı vergilerin Dîvân-ı Hâss’a bırakılmasını istemişti. Ancak,devlete karşı isyan etme hazırlıkları yapan Ebû Ali el-Simcûrî, hükümdarınisteğini “Horasan’da sayısız maiyet ve haşem toplanmıştır. Alınan vergilerbunların maaşlarını karşılamaya yetmemektedir. Bu nedenle de, daha başkayerlerin de kendi iktasına katılması gerektiğini” söyleyerek geriçevirmişti[1002].

Burada Müstevfî Dîvânı ve işleyişinden bahsedilmeye çalışıldı. Vergiçeşitleri ve devletin diğer gelirlerinden ise Vergiler ve Devlet Gelirleribölümünde bahsedilecektir.

4) Amîdülmülk Dîvânı (Resâil Dîvânı)

İslam devletlerinde iç ve dış yazışmaların yapıldığı, tayin ve aziller içinmenşurların kaleme alındığı devlet dairesi Resâil Dîvânı yada İnşâ Dîvânıolarak isimlendirilmekteydi[1003]. Devlet bürokrasisinin merkezidurumundaki bu dîvânın temelleri Emevîler döneminde atılmıştı. Abbasîlerdöneminde gelişimini sürdüren Resâil Dîvânı, sonraki dönemlerde degelişimini devam ettirmiştir. Bu süreklilik içinde bürokratik evraklarınkaleme alınması bir sanat halini almıştı. Bunlar arasında II. Mervan’ın Dîvânel-Resâil başkanı Abdülhamid el-Katib, Büveyhîlerin Dîvân el-Resâilbaşkanlarından Sahib b. Abbad, İbn el-Amid, Salahaddin el-Eyyûbî’ninDîvân el-İnşâ başkanı el-Kadıl Fadıl, İmadeddin el-Katib el-İsfahanî,Harizmşahların Dîvân el-İnşâ reisi Reşideddin Vatvat gibi bu konuda büyükün kazanmış kişiler yetişmişti. Yine yazılan inşâ örneklerini içeren çeşitlimecmua ve kitaplar derlenmişti. Bunun ilk örneklerine daha Sâmânîlerdöneminde rastlamak mümkündür. Abdurrahman b. Ali el-Yezdâdi, Ziyarîhükümdarı Kabus b. Veşmgir’in mektuplarını içeren Kemalü’l-belağa adlı birkitap meydana getirmişti[1004].

Sâmânîler dönemine baktığımızda ise, bu dîvân karşımıza Amîdülmülk

Page 294: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Dîvânı olarak çıkmaktadır[1005]. Bunun yanında Resâil Dîvânı ve İnşâ Dîvânıadlarının da kullanıldığını görmekteyiz[1006]. Amîdülmülk Dîvânına HâceAmîd ünvanlı bir kimse başkanlık etmekteydi. Bu unvan dîvânın adındakideğişikliğe parelel olarak Ebu’l-Fazl el-Beyhakî’de Sâhib-i Dîvân el-Resâilolarak verilmektedir[1007]. Başkanın emrinde halifeler (yardımcılar) vekatipler çalışırdı. Sâmânîler döneminin en büyük inşâ ustası olan Ebu’l-Kasım Ali b. Muhammed el-İskâfî, önceleri Horasan valisi Ebû Ali b.Muhtac’ın Resâil Dîvânı’nın başkanı olarak çalışmıştı. Ebû Ali’ninSâmânîlere isyan etmesinden sonra gelişen olaylar sırasında esir edilerekBuhara’ya getirilmişti. Dönemin hükümdarı I. Nuh tarafından bağışlanan el-İskâfî, inşâ sanatındaki mahareti de göz önüne alınarak Resâil Dîvânı başkanıEbû Abdullah’ın halifeliğine yardımcılığına daha sonra bu zatın ölümüüzerine Resâil Dîvânı başkanı olmuştu[1008]. Ebu’l-Feth Ahmed b.Muhammed b. Yusuf el-Katib, Sâmânîlerin son dönemlerinde ResâilDîvânı’nda görev almış, Buğra Han’ın Buhara’yı işgalinden sonra da ResâilDîvânı’nın başına getirilmişti[1009]. Yine, Ebû Ali el-Zevzenî el-Katib deuzun süre Sâmânîlerin Resâil Dîvânı’nda çalışmıştı[1010].

Resâil Dîvânına başkanlık eden kişilerin devletin idarî yapısı içerisinde çokönemli bir yeri vardı. Zira Resâil Dîvânı’na başkanlık eden kimselerin bugörevlerinin akabinde vezirliğe tayin edildiğini görmekteyiz. II. Nuh dönemivezirlerinden Ebû Ali Muhammed b. İsa el-Damganî’yi[1011] ve Ebû Nasr b.Ebî Zeyd’i[1012] buna örnek verebiliriz. Öte yandan Resâil Dîvânı başkanlarıgörevleri icabı hükümdar ile çok yakın ilişki içindeydi. II. Nasr dönemindeResâil Dîvânı’nın başında bulunan Ebû Tayyib el-Mus’abî, vezir EbûMuhammed el-Ceyhanî ile birlikte hükümdarın aldığı kararlarda etkiliolabilmekteydi[1013]. el-Mus’abî, çok iyi inşâ yazan, kalemi akıcı ve iyi birhatip idi. Arapça ve Farsça’yı da çok iyi bilirdi[1014]. Görüldüğü gibi buradael-Mus’abî’nin şahsında Resâil Dîvânı’na başkanlık edecek kimselerdearanan ve olması gereken özellikler de aktarılmıştır.

Yukarıda da bahsettiğimiz gibi Sâmânîler döneminin en büyük inşâ ustasışüphesiz Ebu’l-Kasım Ali b. Muhammed el-İskâfî’dir. Bu zat döneminkaynaklarında, “Horasan’ın dili, kitabet ve belagat konusunda devrinin enileri gelen kişisi” olarak tasvir edilmektedir[1015]. I. Nuh döneminde ResâilDîvânı’nın başına geçen el-İskâfî, I. Abdülmelik’in saltanatının ilk yıllarındada görevini sürdürmüştür. Daha sonra azledilen el-İskafî, bunu müteakip kısa

Page 295: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

bir süre sonra vefat etmiştir[1016].

5) Berîd Dîvânı

İslam devlet teşkilatında posta işlerinin düzenlenip, yürütülmesi, içistihbarat ve buradan elde edilen bilgilerin merkeze ulaştırılması BerîdDîvânı’nın sorumluluğunda idi. Özellikle bu sonuncu görev, devletin kendi içbünyesindeki güven ve istikrarın sağlanması açısından son derece önemliydi.Nitekim, Nizamülmülk eserinde bunun gerekliliğine işaret etmektedir[1017].Buna parelel olarak, Berîd Dîvânı da, Müstevfî Dîvânı gibi yaygın birteşkilatlanmaya sahipti. Sâmânîler dönemi coğrafyacılarından İbn Havkaleserinde, Horasan bölgesini anlatırken, burada kadı, şıhne, bündar (katip) veberîd amilinin bulunmadığı hiçbir yerin olmadığını belirtir[1018]. Buralardakiberîd amilleri bulundukları yerlerde meydana gelen olayları düzenli birşekilde merkeze rapor ederlerdi. Son olarak dîvâna başkanlık eden sâhibü’l-berîd tarafından toplanan bu raporlar hükümdara sunulurdu.

Fuat Köprülü, Sâmânîler devrinde yazıldığı tahmin edilen anonim bireserden naklen, Sâhibü’l-Berîd’in vazife ve sahip olması gerekenözelliklerinden şöyle bahseder “Davaları dinleyip, hükmetmekle görevliolduğu için dinî meseleleri iyi bilen, zahid, müttaki, alim ve fakîh olması, herşeyi layıkıyla araştırması, doğru sözlü, iyi huylu ve herkesin hayrını isteyiciolması, hadiseleri arz ederken etraflıca düşünmesi gerekir.” Köprülü, naklinsonrasında verdiği yorumda ise, berîd teşkilatının başındaki kişilerin adlîişlere değil, istihbarat işlerine bakmasının da göz önünde bulundurulduğundaverilen metnin izahının güç olduğunu belirtmektedir. Ancak, Köprülü’ye göremeseleye mecazî açıdan bakıldığında durum aydınlığa kavuşmaktadır. Zira,insanlar hakkında jurnal ve kanaatleri hükümdara sunmakla görevli olan birkişinin bu bakımdan tetkik ettiği evrağa göre hüküm veren bir yargıç olduğudüşünülebilir. Nitekim, yukarıda nakledilen metnin son kısımları da, buradaanlatılan özelliklerin Sâhibü’l-Berîd’e ait olduğunu açıkçagöstermektedir[1019]. Verilen metin ve berîd amillerinin görevleri göz önünealındığında Köprülü’nün bu konudaki açıklamaları son derece yerinde vekabul edilebilir gözükmektedir.

Ahmed b. İsmail’in öldürülmesiyle sonuçlanan olaylar zincirinin başındaberîd amillerinin varlığı ile ilgili bir örneğe de rastlıyoruz. Buna göre;Deylemli emîrlerden bir olan Dünbavend Dağı[1020] hakimi İbn Karin,

Page 296: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Ahmed b. İsmail’in yanına gelmişti. Ancak, aradan uzun bir süre geçmesinerağmen hükümdarla görüşmeye muvaffak olamamıştı. Daha sonrahükümdarın katibi Ebu’l-Hasan’a 6.000 dinar rüşvet vererek hükümdarınhuzuruna çıkabilmişti. İyi bir şekilde karşılanan İbn Karin, buna rağmenEbu’l-Hasan’ın davranışı nedeniyle geri dönmek için izin istemiş ve dönüşyolculuğu sırasında Merv’e gelen İbn Karin, valinin sarayında ikamet etmişti.Vali, Sâmânî hükümdarını nasıl bulduğunu sorduğunda İbn Karin “onunlagörüşmek için kendisinden 6.000 dinar alındığını” söylemişti. Vali, parayıkimin aldığını sorunca “Ebu’l-Hasan el-Katib” cevabını vermişti. Bununüzerine Merv şehrinin Berîd amili, İbn Karin’den habersiz durumu Ahmed b.İsmail’e bildirmişti. Bu sayede durumu öğrenen Sâmânî hükümdarı, Ebu’l-Hasan el-Katib’e kızarak İbn Karin’in yeniden yanına gönderilmesiniemretmişti[1021].

Kaynaklarda, Sâmânîler zamanında Berîd amilliği görevinde bulunmuşçeşitli kişilerin adları yer almaktadır. Bunlardan Ebû Muhammed Abdullah b.Osman el-Vasıkî, Buhara’daki ikameti sırasında Buhara sınırları içindeki biryerin berîd amilliğine tayin edilmişti[1022]. Yine, Ebû Muhammed el-Hasan b.Ali b. Matran Şaş’da berîd amilliği yapmıştı[1023]. Ebû Muhammed Adiyy b.Muhammed el-Cürcanî, Buhara’da berîd amili mutasarrıfı idi[1024]. Halef b.Şehid b. el-Hasan b. Haşim el-Nesefî, 320/932 senesinde Semerkand’daBerîd amilliği görevinde bulunmuştu[1025]. Bu konudaki en dikkat çekiciörneklerden biri ise vezir Ebû Ali el-Bel’âmî tarafından Horasan beldelerininberîd amilliğine tayin olunan Ebû Nasr el-Zarifî el-Ebiverdî’dir[1026]. Buradaiki önemli husus göze çarpmaktadır. Bunlardan ilki, el-Ebiverdî’nin Sâmânîveziri tarafından bu göreve atanmasıdır. İkinci dikkat edilmesi gereken konuise, daha önce bahsettiğimiz Sâmânîler Devleti’nin Maveraünnehir veHorasan olmak üzere iki ana idarî bölgeye bölünmesi prensibinin, BerîdDîvânı’na da yansımış olmasıdır. Dolayısıyla bundan, Horasan şehirlerindebulunan berîd amillerinin Horasan’ın genelinden sorumlu bir berîdyöneticisine, onunda merkezdeki ana Berîd Dîvânı’na bağlı olduğu sonucuçıkmaktadır. Horasan’dan sorumlu bu görevli muhtemelen Nisabur’da ikametetmekteydi.

Berîd Dîvânı’nın diğer bir aslî görevi de posta işlerinin yürütülmesiydi. Bumaksatla ana yollara belli aralıklarla posta istasyonları inşa edilirdi. NitekimAbbasîlerin ilk dönemlerinde ana yollar üzerinde yaklaşık her 12 veya 24

Page 297: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

km.’de bir posta istasyonu kurulmuştu[1027]. Posta istasyonlarında at ve devegibi hızlı binek hayvanları bulundurulurdu. Görevli postacı veya ulak yoluüzerindeki herhangi bir istasyonda yorulmuş olan bineğini, hazırda bekletilenbir diğeri ile değiştirerek yoluna devam ederdi. Sâmânîler döneminde buistasyonların hangi yollar üzerinde bulunduğuna dair kaynaklarda herhangibir malumat yoktur. Ancak, berîd teşkilatına çok büyük önem verenAbbasîlerin ilk dönemlerinde Çin’e kadar uzanan iki büyük berîd yolumevcuttu. Bunlardan ilki, Bağdat’dan başlıyor, Hulvan, Hemedan, Rey,Nisabur, Merv, Buhara ve Semerkand’dan geçerek Çin’e uzanıyordu.Merv’de ayrılan ikinci yol ise, Horasan’ın içinden geçerek Merverrûd veTalikan’a, oradan da Ceyhun nehri üzerinden Fergana’ya ulaşıyordu[1028].Sâmânîlerin de, bu yolun hakimiyetleri altında kalan bölümünü daha dageliştirerek kullanmış olmaları kuvvetle muhtemeldir.

Diğer taraftan İbn Havkal verdiği bilgilerden, Sâmânîler Devleti’nde berîdamillerinin aldıkları maaşlar hakkında bilgi sahibi olabiliyoruz. Müellif,Sâmânîlerin devlet kademelerinde çalışan amil, kadı, şıhne, berîd amili gibimemurlara aynı maaşın verildiğini ve bunlardan birinin diğerinden fazla maaşalmadığını yazmaktadır. Horasan ve Maveraünnehir’deki berîd amillerininyirmiliklerini (maaşlarını) bir liste halinde vererek buna örnek gösterir. Bulisteye göre berîd amilleri; Erbencan, Hocende, Zemm, Badgis, Tûs, Talikan,Kuhistan, Çağaniyan, İştihan, Keşaniyye, İlak, Büst, Kişş, Genc-i Rüstak,Bağ, Merverrûd, Bûsenc, Tirmiz, Şuman ve Sermenci’de 300 dirhem,Semerkand’ta 750 dirhem, Uşrusana, Cüzcan ve Gürgenc (Cürcaniyye)’te600 dirhem, Huttel, Amul ve Firebr’de 400 dirhem, Şaş’da 700 dirhem,Fergana, Herat, Harizm, Belh ve amilliklerinde 1.000 dirhem, Kubadiyan’a200 dirhem ve Nisabur’da 3.000 dirhem maaş almaktaydı[1029]. Bu rakamlaryukarıda saydığımız görevliler için de geçerliydi.

6) Dîvânu Memleketi’l-Hâss

Sâmânî hükümdarı ve ailesinin masraflarını karşılamak için ayrılmış olantoprakların kontrolü Dîvânü Memleketi’l-Hâss’ın[1030] elindeydi. Aynı dîvân,el-Harizmî’de, Dîvânü’l-ziyâ‘ ve’l-nafakât olarak geçmektedir[1031].Barthold’un da işaret ettiği gibi, bu dîvân Sâmânîler döneminde vekildâr’ınemrinde çalışmaktaydı[1032].

Dîvânü memleketü’l-hâss (Dîvânü ziyâ‘ ve’l-nafakât), Abbasîler devrinde

Page 298: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Zıyâ‘ Dîvânı ve Nafakât Dîvânı olmak üzere iki ayrı dîvân halindeydi. HalifeMehdî zamanında harâc toplama usulünü mukâsameye[1033]

dönüştürmeleriyle birlikte Dîvânü’l-zıyâ‘ ortaya çıkmıştı. Bu dîvân savafîdenen devlet arazîlerinden şahıslara ikta edilen ve ta’ma olarak verilenarazilerin öşrünü hesaplamak ve toplamakla yükümlüydü. Hükümdarların vehalifelerinin ziyâ‘ dîvânlarından başka vezirlerin, valilerin ve dîvânreislerinin de ziyâ‘ dîvânları olduğu bilinmektedir. Abbasî vezirlerinden İbnFurat’ın Dîvânü’l-zıyâ‘i’l-Furatiyye buna bir örnek teşkil etmektedir[1034].

Nafakât Dîvânı ise, devletin merkezindeki masraf hesaplarını araştırır ve bukonuda raporlar hazırlardı. Bu nedenle diğer bütün dîvânlarla bağlantısımevcuttu. Nafakât Dîvânı, Abbasî idarî teşkilatlanmasındaki varlığınıEmîrü’l-ümeralığın ortaya çıkışına kadar sürdürmüştür[1035]. Burada, NafakâtDîvânı’nın görevleriyle, Sâmânî saray teşkilatı içinde bahsettiğimiz veDîvân-ı Hâss’ın yönetimini elinde bulunduran vekildârın görev vesorumlulukları arasındaki benzerlik açıkça görülmektedir.

İsmail b. Ahmed, Buhara’ya bağlı Barkad köyünü satın alarak topraklarınıngelirinin 1/3’lük kısmını ailesi için ayırmıştı[1036]. Bunun dışında Sâmânîailesinin masrafları için ayrılmış topraklar hakkında kaynaklarda fazla birmalumat yoktur. Yukarıda, Kerminiyye civarındaki bazı topraklarınhükümdarın harcamaları için tahsis edildiğinden bahsedildi[1037] Ancak, 992senesinde devlete isyan hazırlığı içinde bulunan Horasan Valisi Ebû Ali el-Simcûrî’nin, bölgedeki bütün vergi gelirlerine el koyduğu zaman II. Nuh birmektup göndererek bazı yerlerin gelirinin Dîvânü Memleketi’l-Hâss’abırakılmasını istemişti[1038]. Buradan da anlaşılacağı üzere Maveraünnehir’indışında, Horasan’da da bazı toprakların geliri bu dîvâna bırakılmaktaydı.Ancak, bunların nerelerde olduğu belli değildir.

7) Sâhibü’l-Şurta Dîvânı

Nerşahî’nin eserinde, Rigistan meydanında olduğunu aktardığı dîvânlardanbiri de Sâhibü’l-Şurta Dîvânı’dır. Yukarıda, şurta ve görevlerindenbahsedildi. Nerşahî, bu dîvânın adını zikretmesine rağmen işleyişi konusundabilgi vermez. Sâhibü’l-Şurta Dîvânı ve işleyişi hakkında diğer kaynaklarda dabilgi yoktur. Barthold’a göre ise; Sâhibü’l-Şurat Dîvânı, Abbasîlerin TürkOrdusu Dîvânı’na (Dîvânü Ceyşi’l-Etrak) benzemektedir. Müellif ayrıca,ârız’ın da bu dîvânın görevlilerinden biri olduğu ve Sâhibü’l-Şurta’nın emri

Page 299: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

altında çalıştığını yazar. Ancak, kaynaklarda Barthold’un görüşünü desteklermahiyette bir bilgi yer almaz. Yine, Sâhibü’l-Şurta Dîvânı ile AbbasîlerdekiDîvânü Ceyşi’l-Etrak ile bağlantı kurmasına rağmen[1039], Abbasîlerde de birŞurta Dîvânı’nın varolduğunu göz ardı etmektedir[1040]. Dolayısıyla,Sâhibü’l-Şurta Dîvânı’nın Barthold’un görüşlerinin aksine ülke genelindeyaygın bir teşkilatlanmaya sahip olan[1041], şurta memurlarının tayin veazillerinden sorumlu olan ve bunların işleriyle ilgilenen bir devlet dairesiolduğunu kabul etmek daha doğru olacaktır. Başında ise, Sâhibü’l-Şurta adlıbir görevli bulunmaktadır. Bu kişiler de, görevleri icabı kılıç erbabı kişilerarasından seçilmekteydi. Şurta memurları sanıkları yakalayıp sorguya çekmeve suçu sabit olanlar hakkında verilen cezayı infaz yetkisine sahipti[1042]. Bunedenle de, kadılarla ortak hareket ederlerdi. Maaşları konusunda yukarıdaBerîd Dîvânı bahsinde bilgi verilmişti.

8) Muhtesib Dîvânı

Muhtesib ve görevleri hakkında yukarıda bilgi verilmişti. Muhtesib Dîvânıda, bu görevi yerine getiren kişilerin meseleleriyle ilgilenen, bunların tayin veazillerinin yapıldığı divandı. Başında ise ilim ehlinde bir kimse yer alırdı.Ancak, kaynaklarda bu dîvân ve işleyişi hakkında bir bilgi bulunmamasınedeniyle Muhtesib Dîvânı hakkında fazla bir şey söylemek mümkünolmamaktadır.

9) Müşrif Dîvânı

Müşrif Dîvânı, muhtemelen saray idaresine ayrılan paraları ve sarayharcamalarının kontrolünden sorumlu idi. Müşrif ünvanlı bir kişi tarafındanidare edilen dîvânın diğer bir önemli görevi de, ağırlıklı olarak mali ve idarîkonular olmak üzere diğer konularda müfettişlik yapmaktı[1043]. Ancak,Muhtesib Dîvânı’nda olduğu gibi bu dîvânın Sâmânîler dönemindeki işleyişihakkında fazla bir bilgi bulunmamaktadır.

10) Kudât Dîvânı

Bu dîvân hakkında Sâmânîler Dönemi Adlî Teşkilatı adlı bölümde Mezâlimdîvânı ile birlikte bilgi verilecektir

11) Su Dîvânı (Dîvânü’l-Ma‘)

Maveraünnehir ağırlıklı olmak üzere Sâmânî topraklarındaki tarımsal

Page 300: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

faaliyetler büyük ölçüde sulama kanallarının varlığına dayanıyordu. BölgedeCeyhun ve Seyhun nehirlerinden sularını alan çok gelişmiş bir kanal sistemimevcuttu. Bu kanallar şehirlerin içlerine kadar uzanabilmekteydi. Ancak,kanalların kullanımı konusunda bölge halkı arasında zaman zaman görüşayrılıkları ve kavgalar yaşanıyordu. Fıkıh kitaplarında da konuyla ilgiliherhangi bir hüküm bulunuyordu.

Bu nedenle Tahirîlerden Abdullah b. Tahir, Horasan’daki fakîhleri veIrak’dan davet ettiği bazı fakîhleri bir araya getirerek suların paylaşımıkonusunda kanunlar yaptırdı. Kitâbü’l-kuniy (Kanallar Kitabı) olarak bilinenbir kitapta toplanan bu kanunlar Sâmânîler dönemi ve sonrasında dageçerliğini korumuştur[1044]. Diğer taraftan buna ilave olarak Sâmânîler birSu Dîvânı teşkil etmişlerdir.

Bu dîvânda, kanallardan yararlanan kimselerin verecekleri vergilerhesaplanır ve mükelleflerin isimleri defterlere kaydedilirdi. Her mükellefinkanaldan hangi sınırlar çerçevesinde faydalanabileceği bu defterlerdebelirtilirdi. Buna darrakat yada mezrakat denirdi. Ayrıca, kanallarınbakımıyla uğraşan ve bunların üzerinde gemi işleten kişilere de müfriga[1045]

denilmekteydi[1046].

12) Müsadere Dîvânı

Sâmânîlerde varlığından haberdar olduğumuz bir diğer devlet dairesi iseMüsadere Dîvânı’dır. Müsadere gelirleri devlete karşı suç işleyen kişilerinmallarına ve servetlerine el koyulmak suretiyle elde edilirdi. Yine,Sâmânîlerin son dönemlerinde, kumandanlar arasındaki nüfuz mücadelelerisırasında da tarafların öncelikli hedeflerinden biri de vergi amilleri olmuş veyakalanan amillerin malları müsadere edilmiştir.

I. Nuh devrinde, Horasan valisi Ebû Ali b. Muhtac’ın 334/946 senesindeçıkardığı isyandan, adı geçen hükümdarın döneminin olaylarının anlatımısırasında tafsilatlı bir şekilde bahsedildi. Bu isyanın devam ettiği sırada ikitarafın karşı karşıya geldiği ve Ebû Ali’nin mağlubiyetiyle sonuçlanan Curciksavaşından sonra asi valinin yakın adamlarından bir çoğu esir edilmişti.

Bunlardan Semerkand sınırında yakalanan Ali b. Ahmed b. Abdullah ileNahşeb’de yakalanan Ahmed b. Hüseyin el-Utbî, Buhara’ya getirilmişler veburada her ikisinin malları müsadere edilmişti[1047]. II. Nuh döneminde,

Page 301: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Horasan valiliği görevini yürüten Ebû Ali el-Simcûrî, el-Nesefî adlı bir kişiyiHorasan eyaletinin vergisini toplamakla görevlendirmişti. el-Nesefî, görevisırasında yetkilerini aşarak zulüm ve müsadereye başvurması üzerine Ebû Aliel-Simcûrî tarafından tutuklanmıştı. Daha sonra malları müsadere edilen el-Nesefî, işkenceyle öldürülmüştür[1048].

Müsadere ile ilgili bu gibi uygulâmalara şahit olduğumuz SâmânîlerDevleti’nde, müsadere edilen malların kayıtlarının tutulduğu bir dîvânınolması da son derece doğaldır.

Page 302: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

III) Sâmâniler Dönemi Adli Teşkilatı

A) Kudât Dîvânı

Nerşahî ’nin Târih-i Buhara adlı eserinde Sâmânîler Devleti’nde mevcutdîvânlar ile alakalı verdiği bilgiler, bu devlette Kudât Dîvânı’nın varlığıkonusunda elimizdeki yegane bilgi durumundadır. Bununla birlikte kaynaklarve özellikle de tabakat kitaplarında Sâmânîler döneminde Horasan veMaveraünnehir’de kadılık yapmış kişiler hakkında kısa bilgiler yeralmaktadır[1049]. Ancak, kimlerin hangi şartlar dahilinde Kudât Dîvânınabaşkanlık ettiğine dair fazla bir bilgi yoktur.

Abbasîler ve diğer İslam devletlerine baktığımızda ise, Kudât Dîvânı’nınbaşında Kâdı’l-Kudât ünvanını taşıyan Başkadı’nın olduğunu görmekteyiz.Abbasî halifesi Harun el-Reşid zamanında ortaya çıkan bu müesseseninbaşına getirilen ilk kişi Ebû Yusuf olmuştur[1050]. Kâdı’l-kudât’ın görevi ise,kadıların tayin ve azilleriyle ilgilenmekti. Nizamülmülk, Sâmânîlerdönemindeki batınî hareketini aktardığı bölüm içinde Ebû Ahmed adlıBuhara kadısını, Kâdı’l-kudât olarak anlatmıştır[1051]. Bu elimizdeki yeganeörnektir. Sâmânîlerin çağdaşı olan Büveyhîler’de de Ebu’l-Hasan el-Cürcanîuzun süre Rey Kâdı’l-kudâtlığı görevinde bulunduğunu biliyoruz[1052].

Diğer taraftan kadı tayin edilecek bir kişide aranan şartlar, bütün İslamdevletlerinde kabul görmüş benzer kaidelerdi. Buna göre kadı; ilmî bakımdangerekli bilgi ve içtihada sahip, insanlar arasındaki husumet ve kavgalardanuzak duran, paraya ve mala karşı tamahkâr olmayan bir kimse olmalıydı.Kadıların hüküm verirken hangi mezhebin içtihadına göre hareket edeceklerive görev aldıkları bölgenin halkının hangi mezhebe bağlı olduğu da önemlibir mesele idi. Diğer İslam devletlerindeki uygulamalara bakıldığında zamaniçinde dört mezhebe göre karar veren ayrı kadılar tayin edildiğigörülmektedir. Kendileri Hanefî mezhebinden olan Sâmânîler ise, geneldeHanefîleri bu göreve getirmekle birlikte Şafiîlerden de kadılar tayinetmişlerdi. Zaman zaman kadı tayinleri ile politikanın iç içe girdiğine de şahitolmaktayız. Bu en açık şekilde Nisabur örneğinde karşımıza çıkmaktadır.Sâmânîlerin ikinci başşehri niteliğindeki Nisabur, Hanefîlerle Şafiîlerin birarada yaşadıkları bir şehirdi. Sâmânîlerin 287/900 senesinden sonra şehre

Page 303: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

hakim olmalarıyla birlikte Hanefî mezhebinden olan kimseleri kadı tayinetmeye özen göstermişlerdi. Ancak, Simcûrî ailesinin Horasan valiliği vesipehsalarlık görevini dolayısıyla Nisabur’un idaresini ele almalarıyla birliktedurum değişmeye başlamıştı. Bu ailenin üyelerinden biri olan Ebû Ali el-Simcûrî’nin Sâmânî idaresinden ayrılmak için gösterdiği gayret vefaaliyetlerinden yukarıda siyasî tarih kısmında bahsedildi. İşte bunun politikbir yansıması olarak Simcûrîler şehirdeki Şafiîlerin desteğini sağlamaya veonları kendi saflarına çekmeye bilhassa önem vermişlerdi. Bu çerçevede EbûBekr Ahmed el-Hirî el-Hareşî adlı Şafiî bir alimi Nisabur kadısı tayinetmişlerdi. Yeniden, Hanefî bir kadı’nın Nisabur’da göreve getirilmesi ise,ancak Sâmânîlerin, Ebû Ali el-Simcûrî’ye baskı ve telkinleri sonucugerçekleşebilmiş ve Ebû Â’la Said b. Muhammed bu görevegetirilmiştir[1053].

I. Nuh’un (943-954) ilk veziri ünlü Hanefî alimi Ebu’l-Fazl Muhammed el-Sülemî daha önce uzun süre Buhara kadılığı görevinde bulunmuş ve görevisırasında dürüstlüğü adaletiyle ün yapmıştı[1054].

Sâmânîler döneminde kadıların adlî görevlerini nasıl yerine getirdikleri,yardımcıları ve aslî görevleri dışında hangi işlerde görev aldıkları konusundakaynaklarda yeterli bilgi yoktur. Yalnız şurta memurları görevleri gereğikadılara yardımcı olmaktaydılar. Diğer taraftan II. Nasr dönemindeBuhara’daki Cuma Cami’inin ani bir şekilde çökmesinden sonra kaynakta adıbelirtilmeyen bir kadının bu göreve nezaret ettiği aktarılmaktadır[1055]. Yine,vakıfların yönetiminde görev aldıklarından daha önce bahsedildi.

B) Mezâlim Dîvânı

Bir çeşit yüksek mahkeme niteliğindeki mezâlim mahkemesinde vali, vergiamili, kadı ve diğer devlet görevlilerinin işledikleri suçlar ve halkın bunlarhakkındaki şikayetleri karara bağlanırdı. Bu dîvâna bizzat Sâmânî hükümdarı,onun olmadığı zamanlarda ise, Sâmânî ailesinin başka bir ferdi ya da yüksekrütbeli bir devlet görevlisi başkanlık ederdi.

Nizamülmülk tarafından örnek bir hükümdar olarak tasvir edilen İsmail b.Ahmed, kardeşi Semerkand valisi İshak ile birlikte Semerkand’ta kurulanMezâlim Dîvânına başkanlık etmişti[1056]. el-Sem’ânî, İshak b. Ahmed’inBuhara’da mezâlime oturduğunu aktarmaktadır[1057]. Sâmânîlerin, Horasan

Page 304: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

valilerinden Muhammed b. Abdürrezzak da bu şekilde Mezâlim Dîvânınabaşkanlık yapmıştı[1058].

Mezâlim Dîvânı haftanın belirli günlerinde toplanarak yapılan şikayetlerikarara bağlardı. Muhtemelen, Sâmânîlerin merkezi Buhara’da da durum aynıidi. Ancak, kaynaklarda konuyla alakalı bir bilgi yoktur. Bununla birlikte,Buhara’daki idarî teşkilatın küçük bir örneğinin oluşturulmuş olduğuSâmânîlerin Horasan valilerinin merkezi Nisabur’da her Pazar ve Çarşambagünleri Horasan valisi ya da onun kethüdası (veziri, danışmanı) başkanlığındaMezâlim Dîvânı kurulduğu dönemin ünlü coğrafyacılarından Makdisîtarafından anlatılmaktadır. Şehrin kadısı, reisi, alimler ve ileri gelen eşraftankimselerin de hazır bulunduğu bu mahkemede şikayetler dinlenir, verilenhükümler Pazartesi ve Perşembe günleri Recâ Mescidinde açıklanırdı[1059].

Hükümdar ve yüksek rütbeli devlet adamlarının dışında, ilim adamlarınında Sâmânî toprakları içinde çeşitli şehirlerde Mezâlim Dîvânı’na başkanlıkyaptığı görülmektedir. Bunlardan biri olan Ebû Said Halil b. Ahmed b.Muhammed el-Sicezî el-Kadı çeşitli şehirlerde kadılık yaptıktan sonraFergana’da mezâlim dîvânı başkanlığı yaptığı sırada vefat etmişti[1060]. EbûAli el-Misbahî, Belh’de Mezâlim mahkemesine başkanlık etmişti. el-Misbahîbu görevini sürdürürken, bir arkadaşı Belh’de yetiştirilen ve üretilenşeylerden kendisine hediyeler göndermesini istemişti. el-Misbahî ise, ona birmektup ve sabun göndererek “bu sabunu gönderiyorum ki, üzerimdekiniyetlerini temizleyesin” cevabını vermişti[1061]. Yine, Ebu’l-Rebî el-Belhîde, Şaş’da bulunduğu süre içinde buradaki Mezâlim Dîvânına başkanlıketmişti[1062].

Page 305: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

IV) Askeri Teşkilat

A) Sâmânî Ordusu

Sâmânîler Devleti, döneminin en güçlü ordularından birine sahipti. İdarîteşkilatta olduğu gibi askerî yapılanma olarak da Abbasî örneğindenyararlanılmıştır. Bosworth’un güçlü bir makine (savaş makinası) olarak tasvirettiği[1063] bu orduyu, X. yy.’da bölgeyi gezmiş olan İbn Havkal şöyleanlatmaktadır “ Başka devletlerin orduları bir yenilgi nedeniyle dağıldıklarızaman kolay kolay toparlanamazlar. Ancak, Horasan hükümdarlarının(Sâmânîlerin) askerleri böyle değildir. Zira bunlar, mal ve altınla satınalınmış kölelerdir. Aralarından biri yada bir grup öldürülürse, kalabalıkolduklarından onların yerine hemen başka bir adam konur. Bir savaştadağılırlarsa hepsi aynı yere dönerler. Diğer İslam askerlerinde görülenkusurlar, onlarda görülmez. Askerlerin disiplinsizliklerinde, çeşitli ülkelerinmuhafızlarında olduğu gibi, başka birliklere dağıtılmasına ihtiyaç yoktur.Zira, bu askerler güzel bir şekilde kumanda edilirler. Kendilerinden habersiz,durumları sürekli kontrol edilir. Yakında olanlar kadar uzak bölgelerdeolanlar da aynı denetime tabi tutulur. Bir askere nerede olursa olsun,yararlılık gösterince mükafatı geciktirilmez, suç işlerse sorguya çekilir. Hataveya günah işlerse cezalandırılır[1064]”

Dönemin yazarları tarafından bu şekilde tasvir edilen Sâmânî ordusununtamamına yakını Türk unsurundan meydana geliyordu. 371/982 tarihindeCürcan önlerindeki savaşta ordunun merkezinde yer alan Harizmli okçularındışında, orduda Türklerden başka herhangi bir etnik grubun varlığına dairkaynaklarda bilgi bulunmamaktadır. Nitekim, Büveyhî veziri İbnü’l-Amid,iki taraf arasında 340/951 tarihinde İsfahan yakınlarındaki Ruzbar denilenyerde yapılan savaşın uzaması nedeniyle tarafların yaşadığı iaşe sıkıntısınıanlatırken Sâmânî ordusu için “düşmanlarımız olan Türkler” tabirinikullanmaktadır[1065]. el-Makdisî, Cürcan bölgesi hakkında bilgi verirken,burasının Deylemler ve Sâmânî Türkleri tarafından sürekli olarak tahripedildiğinden bahsetmektedir[1066]. Buradaki Türkler tabiri de büyük ihtimalleSâmânî Ordusu için kullanılmış olmalıdır. Bunun tabii bir sonucu olarakordudaki önemli mevkiler Türk kumandanlar tarafından işgal edilmişti.

Page 306: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Batıdaki seferlerde orduya kumanda görevi, hükümdarın nadiren katıldığınıgördüğümüz birkaç sefer dışında, Horasan valileri tarafındanüstlenilmekteydi. Bu nedenle Horasan valileri sipehsalar ünvanını dataşıyorlardı. Doğuda gayri müslim Türklere karşı düzenli olarak yapılanseferler ise gönüllüler kumandanının idaresi altında yürütülürdü. İsmail b.Ahmed’in 280/893’deki ünlü Talas seferi ile 291/903’de yine doğuya yaptığıikinci bir seferin dışında Sâmânîler doğuyla pek ilgilenmemişler ve butaraftaki askerî işleri gönüllülere bırakmışlardır. Gönüllülerin durumları vefaaliyetlerinden aşağıda bahsedilecektir.

Sâmânî ordusundaki asker sayısı hakkında ise elimizde net bir bilgi yoktur.I. Nasr’ın Şâvegar üzerine düzenlediği sefere iştirak eden asker sayısı300.000 olarak verilmekte ve bu mevcudun büyük bir bölümünün deMaveraünnehir halkından olduğu belirtilmektedir[1067]. Bu çok büyük birrakamdır. Ancak, aktardığımız bilginin sahibi İbn Havkal, verdiği sayınındoğruluğunu anlattığı şu olayla kuvvetlendirmektedir. Onun anlattığına göre;Halife el-Mutasım, Abdullah b. Tahir’e bir mektup yazarak Horasan’dan nekadar asker çıkarılabileceğini sormuştu. Abdullah b. Tahir de, SâmânîlerdenNuh b. Esed’e durumu bildirerek konuyu danıştı. Nuh, yazdığı cevapta,“Horasan ve Maveraünnehir’de 300.000 köy bulunuyor. Bunlardan herbirinden bir süvari ile bir yaya askeri çıksa halk bunların yokluğunun farkınabile varmaz” demiştir[1068]. Yine, Saffarî hükümdarı Amr b. el-Leys,halifeden Maveraünnehir’in idaresinin kendisine verilmesi konusunda istektebulunmuştu.

Onun gücü karşısında zor durumda kalan halife bu isteği kabul etmekzorunda kalmıştı. Onun, elçilerle kendisine yolladığı hakimiyet menşuruulaştığında Amr “Bu nedir” diye sormuştu. Elçi “İstediğin şeydir” cevabınıverdiğinde “Ben bunu ne yapayım, 100.000 kılıç olmadan İsmail (b. Ahmed)elindeki yerleri bana teslim etmez” cevabını vermişti[1069]. Daha sonra sonraMaveraünnehir’e karşı harekete geçen Amr kendisine doğru ilerleyen Sâmânîordusu karşısında Belh’e çekilerek bir savunma savaşı vermiş ve neticedemağlup ve esir edilmişti. Nizamülmük, bu savaş sırasında Saffarî ordusunun70.000 kişi, Sâmânî ordusunun ise 10.000 kişi olduğunu yazmıştır[1070]. Aynıolayları nakleden Nerşahî ise, sadece Türkistan’dan 30.000 askerin gelipSâmânî ordusuna katıldığını söylemektedir[1071]. Her iki müellifin birleştiğiortak nokta ise, Sâmânî kuvvetlerinin nitelik olarak yetersiz oluşudur. Bunun

Page 307: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

öncesinde de Sâmânî hükümdarı, Amr’ın Muhammed b. Bişr idaresindegönderdiği güçlü bir orduyu 20.000 kişilik bir kuvvetle baskına uğratarakmağlup etmişti[1072]. I. Nuh döneminde 333/944 senesinde Cürcan üzerinegönderilen Mansur b. Karategin de, 30.000 kişilik bir süvari kuvvetini idareetmekteydi[1073]. Ahmed b. İsmail, ölümünden önce Taberistan’a yapmayadüşündüğü sefer için Türkistan’daki birlikler de sahil olmak üzere çeşitlibölgelerdeki güçlerini bir araya toplamıştı. Bu ordunun mevcudu ise 40.000kişiye ulaşmıştı[1074].

Bu bilgileri değerlendirdiğimizde, her şeye rağmen 300.000 rakamınınmübalağalı olduğu aşikardır. Ancak, Şavegar seferi gayri müslim Türklerekarşı yapılmıştı. Bu nedenle de sefere önemli sayıda gönüllü katılmışolmalıdır. Dolayısıyla da sefer sırasında Sâmânî ordusunun mevcudunun300.000 olmasa bile yüksek bir rakama ulaşmış olduğunu düşünebiliriz.Saffarîlerle yapılan mücadele sırasında Sâmânî ordusunun mevcudu hakkındaverilen rakamlar daha makul görünmektedir. Burada, Saffarî emîrini Belh’debir savunma savaşı yapmaya zorlayacak kadar çekinmesine yol açan Sâmânîordusunun mevcudunun Saffarî ordusuna eşit olduğu düşünülebilir. Amr b.el-Leys’in “Mavera-ünnehir’i, İsmail b. Ahmed’in elinden almak için100.000 kılıç gereklidir.” şeklindeki sözleri de buna işaret etmektedir. Bütünbunların ışığında Sâmânî ordusunun genel mevcudunun 40.000 ila 60.000kişi arasında olduğunu söylemek mümkündür. Bu rakam özellikle doğudagayri müslim Türkler üzerine yapılan seferler sırasında gönüllülerinkatılımıyla artmaktaydı.

Sâmânîler Devleti’nin bir asır süreyle Horasan ve Maveraün-nehir’dekihakimiyetini sağlayan ordusu ağırlıklı olarak süvari kuvvetlerindenoluşmaktaydı. Sâmânî ordusunda istihdam edilmiş olan yaya askerlerin sayısıve görevleri hakkında yeterli bilgi mevcut değilse de, bunlar muhtemelenkale kuşatmalarında kullanılıyordu. Meydan savaşlarında ise kısıtlı hareketimkanları sebebiyle merkezde yer alırlardı. Mansur b. Karategin’in 340/951tarihinde Büveyhîler üzerine çıktığı sefer sırasında İsfahan yakınlarındakiRuzbar denilen yerde iki taraf arasında cereyan eden savaşta arazinin süvarive piyadenin hareketine fazla olanak tanımadığını ve bu nedenle taraflarınsavaşırken zorlandıkları anlatılmaktadır[1075]. Yine, Horasan valisiHüsamüddevle Ebu’l-Abbas Taş’ın, Büveyhîlerle Cürcan önlerinde 371/982senesinde yaptığı savaş esnasında, Sâmânî ordusunun merkezinde yer alanHarizmli okçuların düşman kuvvetlerine şiddetli direnişlerinden

Page 308: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

bahsedilmektedir[1076]. Muhtemelen bu kuvvetler de yaya olarak savaşakatılmışlardı.

Sâmânî ordusunun savaş düzeni klasik beşli düzendi ve merkez (kalp), sağve sol kanatlar şeklindeydi. Yürüyüş esnasında öncüler (mukaddime) veartçılar (sâka) çıkarılırdı. Sâmânî ordusunun bu düzen içindeki yerleşimini enaçık şekilde 371/982 tarihinde Cürcan önlerinde Büveyhîlere karşı yapılansavaşta görmekteyiz.

Bu savaş sırasında Horasan ordusu kumandanı Hüsamüd-devle Ebu’l-Abbas Taş merkezde, Fahrüddevle sağ, Faik el-Hassa ise sol kanatta yeralmıştı[1077]. Yine Sâmânîlere isyan eden Horasan valisi Ebû Ali el-Simcûrî,birleşik Sâmânî-Gazne ordusuyla Herat yakınlarında yaptığı savaş sırasındakendisi merkez kuvvetlerine komuta ederken, Fâik el-Hassa sağ, kardeşiEbu’l-Kasım el-Simcûrî de sağ kanada kumanda ediyordu.

Karşılarında ise Sâmânî hükümdarı II. Nuh, Gazne hakimi Sebüktegin veoğlu Mahmud ile birlikte merkezde yer almışlardı[1078].

Savaşlarda hükümdara süvarilerden oluşan bir muhafız birliği eşlik ederdi.336/947’de asi Horasan valisi Ebû Ali b. Muhtac’a karşı Buharayakınlarındaki Curcik denilen yerde yapılan savaşa I. Nuh bu süvarikuvvetiyle birlikte katılmıştı. Sabahtan ikindi vaktine kadar savaşmeydanında kalan Sâmânî hükümdarı daha sonra muhafızlarıyla birlikteBuhara’ya dönmüş, savaş diğer kumandanlar tarafından sürdürülmüştür[1079].

Türklerden müteşekkil Sâmânî ordusunun savaş sırasında çeşitli taktikleruyguladığını görmekteyiz. Bunlardan en sık kullanılan taktik ise, merkezinmağlup olmuş havası içinde geri çekilmesinden sonra ilerleyen düşmanın sağve sol kanatlardaki süvariler tarafından çevrilerek imha edilmesiydi. 329/940senesinde Veşmgir b. Ziyâr ve Mâkân b. Kakî’nin birleşik ordusuna karşı butaktiği uygulayan Sâmânî ordusu kısa sürede düşman kuvvetlerini imhaetmeyi başarmıştı[1080]. Ancak, muharebe meydanlarında aldığı başarılısonuçlara rağmen Sâmânî ordusu kuşatmalarda aynı başarıyı eldeedememiştir. 342/953 tarihindeki Rey seferi sırasında Büveyhî hükümdarıRüknüddevle’yi Taberek kalesinde kuşatan Sâmânî ordusu uzun sürenkuşatmaya rağmen herhangi bir başarı elde edememiştir. Neticede, kışmevsimin de yaklaşması üzerine kuşatmayı kaldırarak geri çekilmek zorundakalmıştı[1081]. Aynı şekilde, Sâmânîlere tâbilikten vazgeçen Halef b.

Page 309: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Ahmed’in Sistan’da kuşatılması sırasında da buna benzer bir durumla karşıkarşıya karşıya kalınmıştı. 369/979’dan 373/983’e kadar dört sene boyuncadevam eden kuşatma sırasında Sâmânî ordusu hiçbir başarı elde edemediğigibi savunucuların baskınları çeşitli taktikleri nedeniyle oldukça zordurumlara düşmüş ve birçok kumandanını kaybetmiştir. Daha sonra bu işlegörevlendirilen Ebu’l-Hasan el-Simcûrî, Halef ile gizli bir anlaşma yaparakSâmânî askerlerinin bölgeden ayrılmalarını sağlamıştır[1082].

Kuşatmanın yanında bir diğer problem de ordunun ikmali konusundayaşanmaktaydı. Nitekim, Sâmânî ordusunun bazı savaşları sadece bu yüzdenkaybettiğini görmekteyiz. Yukarıda değinilen Ruzbar savaşı esnasındamuharebenin altıncı gününü doldurmasından sonra taraflar yiyecek sıkıntısıçekmeye başlamışlardı. Savaşa katılan Büveyhî veziri İbn el-Amid’inanlatımıyla “kendileri kadar kanaatkar olamayan Türk askerleri (Sâmânîaskerleri) komutanlarına karşı seslerini yükseltmeye ve savaş için isteksizdavranmaya başlamışlardı[1083].

Bunun üzerine ordunun kumandanı Mansur b. Karategin yedinci günü geceyarısı savaş meydanını terkedip Rey’e dönmek zorunda kalmıştı. I. Nuhdöneminde, devlete isyan eden Horasan valisi Ebû Ali b. Muhtac, Buhara’danayrılmasının ardından çekildiği Çağaniyan’da Sâmânî ordusu karşısındabirbiri ardına aldığı mağlubiyetler üzerine çareyi onların zayıf ikmal hatlarınıkesmekte bulmuştu. Onun bu hareketi karşısında zor durumda kalan Sâmânîordusu, üstün pozisyonuna rağmen barış istemek zorunda kalmıştı[1084].

Sâmânî ordusu esas olarak şu üç ana bölümden oluşuyordu.

1) Eyalet Askerleri (İktalı Askerler)

Abbasîler, III/IX. yy’dan itibaren bozulan iktisadî dengelerin bir sonucuolarak ekonomik açıdan güç duruma düşmüştü. Devlet hazinesi askerlerinmaaşlarını ödenmesi konusunda zorlanmaya başlamıştı.

Bu nedenle, Abbasî halifeleri askerlerin maaşlarına karşılık onlara bazıtopraklar ve gelirlerini ıkta etmek yoluna gitmişti. Ikta sistemi BüveyhîlerinBağdat’ı işgallerinden sonra, daha sistematik bir şekilde kullanılmayabaşlandı. Ancak, söz konusu sistem, Selçuklular dönemindeki gibi toprağabağlı, hukuken olmasa bile örfî olarak babadan oğula geçen, arazinin imarınımümkün kılan, gerek halkın gerekse ikta sahibinin yararına olan gelişmiş ıkta

Page 310: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

sisteminden farklıydı. Burada sadece, askerlerin maaşlarının ödenmesigayesiyle ıkta olarak verilen toprağın vergisinin, bunlara iltizam edilmesi sözkonusuydu. Verginin toplanması sırasında bazen halka karşı kötü muamelelerolabiliyordu[1085].

Aynı sistemin askerî teşkilatlanma konusunda Abbasîleri örnek alanSâmânîler Devleti’nde de olması son derece doğaldır. Nitekim, 327/939senesinde Çin’den gelen elçilik heyetine karşı bir güç gösterisi yapmakisteyen II. Nasr, heyetin geçeceği yollar üzerinde, bölgede mevcut bütünSâmânî askerlerinin silahlarını kuşanmış halde saf tutmalarını emretmişti.Heyet, Kerminiye’ye yaklaştığı sırada, oldukça kalabalık bir yaya birliğiyolun kenarında tüm teçhizatını kuşanmış bir halde saf tutmuştu. Elçiler,Sâmânî hükümdarının bu kadar çok sayıda askere nasıl sahip olduğu vebunları techiz etmek için gerekli parayı nasıl temin ettiğini sordular. Onlararefakat etmekte olan gönüllüler komutanı Ebû Ahmed b. Abdülvahid, busoruya “Bunlar ikta sahibi askerlerdir (ashabü’l-ıkta’at). Kendilerine, ailelerive emrindekilerin geçimini sağlamak için bir toprak tahsis edilir. Silahlarınınve bineklerinin masraflarını bu şekilde karşılarlar. Kalan miktar ise ticarîamaçlar ve fakirlere sadaka vermek için kullanılır” karşılığını vermişti[1086].

II. Nuh’un veziri Ebu’l-Hüseyin el-Utbî’nin öldürülmesinden sonraHorasan valisi Hüsamüddevle Ebu’l-Abbas Taş ile Sistan’dan dönen Ebu’l-Hasan el-Simcûrî arasında ortaya çıkan gerginliği gidermek isteyen yeni vezirel-Müzenî, Ebu’l-Hasan’a bir mektup yazdı. Oğlu Ebû Ali’yi yeniden karışanSistan’daki durumu düzeltmesi için buraya göndermesini, kendisinin iseKuhistan’a gitmesini rica etti. Bunları yaptığı takdirde, Genc-i Rüstak ileBadgis’in ıktalarına katılacağını bildirdi[1087]. Bu konuyla ilgili bir başkaörnek ise, Ebû Ali el-Simcûrî ile ilgilidir. Ebû Ali, babasının ölümündensonra Horasan valiliğine tayin edilmişti. Ancak, bir süre sonra merkezle olanbağlarını koparıp, bağımsızlığını ilan etmek hususunda çalışmalarabaşlamıştı. Bu gaye ile, Horasan’ın bütün vergilerini kendisi adınatopluyordu. II. Nuh’un, bu durumu düzeltmesi için yaptığı uyarıya karşılıkolarak “Bu yerde sayısız haşem toplanmıştır. Dîvâna ait vergiler, onlarayetmiyor. Vilayetlerin kapladığı saha, onların maaşları için yeterli olmuyor.Buhara’dan onların maaşlarının arttırılması için emir verilmesi ve Sâmânîtopraklarından bir tarafın bizim iktalarımıza dahil edilmesi gerekir” cevabınıvermişti[1088].

Page 311: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Hüsamüddevle Ebu’l-Abbas Taş’ın, Cürcan’da çıkan bir veba salgınındaölmesi üzerine askerlerinden bir kısmı Fahrüd-devle’nin hizmetine girmişti.Geri kalanlar ise Horasan’a dönmüşlerdi. Yeniden Sâmânîlerin hizmetinegiren bu askerlerin adları sicil defterlerine işlenmiş ve eyalet askerlerine dahiledilmişlerdi[1089].

2) Gulâmlar (Memluklar)

Bunlar, Sâmânî ordusunun en seçkin sınıfını meydana getiriyordu.Abbasîlerle birlikte ortaya çıkan gulâm sistemi, esir olarak getirilen gençyaştaki erkek kölelerin belirli bir askerî eğitimden geçirildikten sonra ordudaistihdam edilmeleri esasına dayanıyordu. İranlılardan, Slavlardan,Zencilerden ve Berberîlerden de gulâm alınmasına rağmen bu iş için dahaçok Türkler tercih edilirdi.

Öyleki, Abbasîler zamanında Horasan ve Maveraünnehir vergisinin birbölümü Türk kölesi olarak ödeniyordu. Halifelerin dışında vezirler, diğerdevlet adamları ve komutanların da gulâmları bulunurdu. Özellikle el-Mutasım bu konuya çok önem vermiş, Horasan ve Maveraünnehir’e sürekliadamlar göndererek kendisi için Türk kölesi satın aldırmıştı. Satın alınan herTürk kölesi için 100.000 ila 200.000 dirhem para ödeniyordu. El-Mutasım,bu konudaki çabaları neticesinde bir rivayete göre 8.000, bir başkasına göre18.000 gulâm toplamıştı. Yine bu dönemde Türkler için yeni başşehirSamarra inşa ettirilmiştir[1090].

Sâmânîlerde Abbasîlerin izinden giderek gulâm asker yetiştirmişlerdir.Ayrıca, bu dönemde batıya yapılan köle sevkiyatı devam ettirilmiştir. Sâmânîtopraklarından geçen her Türk kölesi için 70 ila 100 dirhem arasında vergialınırdı[1091]. Buradan elde edilen gelir, devlet hazinesinin en büyükkaynaklarından birini teşkil ediyordu. Sâmânîlerde gulâmların yetiştirilmesihususunda son derece titiz davranılıyordu. Selçuklu veziri Nizamülmük’üneserinde aktardığı notlardan Sâmânîlerin bu konudaki hassasiyetini anlamakmümkündür. Buna göre; köle satın alındığı zaman bir yıl süreyle atın yanındayürüyerek hizmet ederdi. Giysi olarak da uzun beyaz bir elbise ve ayağınasadece çorap giyebilirdi. Bu süre içerisinde ata bindiği takdirde şiddetlecezalandırılırdı. İkinci sene, oda başı, hâcible konuşur, o da durumuhükümdara bildirirdi. Daha sonra gulâma, ham deriden mamul bir eğer,sadece dizginleri olan bir Türk atı verilirdi. Gulâm bir sene boyunca da at ve

Page 312: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

kamçıyla hizmet ederdi. Bu sene içinde kendisine uzun bir kılıç verilirdi.Üçüncü sene dua ve kurban emredilir, oturma vaktine kadar oturabilirdi.Dördüncü sene ise, daha güzel bir eğer, süslü koşum takımları, elbise ve ucuhalkalı bir çomağı almayı hakederdi. Beşinci sene sakilik görevini yerinegetirir, altıncı sene esvapçılık yapardı. Nihayet yedinci sene içinde kendisinemüstakil bir çadır ile yeni alınmış üç köle verilirdi. Gulâm bu sene içindevisak başı (oda başı) rütbesini alır, siyah simli keçeden bir külah ve hazineelbisesi giyerdi. Bu şekilde devam eden eğitim çerçevesinde her sene giyimi,rütbesi ve emrindeki kişi sayısı artarak eğitim basamaklarını çıkan gulâmneticede haylbaşı olurdu. Ancak, 35-40 yaşlarına gelinceye kadar kendisinehiçbir şekilde emîrlik yada valilik verilmezdi[1092]. Nizamülmülk’ün buradaverdiği bilgilerden Sâmânî hükümdarlarının, gulâmların yetiştirilmesi işiylebizzat ilgilendikleri anlaşılmaktadır. Sâmânîlerin en kudretli hükümdarıİsmail b. Ahmed’de Buhara’nın en güzel mekanı olan Cûy-i Mûliyân’dagulâmları için arsalar satın alarak köşkler inşa ettirmiş ve bunları, onlaradağıtmıştır. Nerşahî, bu tarihten sonra Cûy-i Mûliyân’ın Cûy-i Mevâliyânolarak isimlendirildiğini söylemektedir[1093]. Ancak, kimi zaman Sâmânîhükümdarları gulâmlarına gösterdikleri bu ilgi ve alâkanın karşılığınıalamamışlardır. Nitekim, Ahmed b. İsmail, şehir dışında bulunduğu bir sıradagece uyurken gulâmları tarafından öldürülmüştür.

Eğitimlerini tamamlayan gulâmlar bir hâcibin komutasına verilirlerdi. 35-40 yaşına geldiğinde ise sarayda ve taşrada çeşitli görevlere tayin edilirdi.Örneğin, I. Abdülmelik döneminde hazinedarlık görevi gulâm asıllıkomutanlardan Fetegin’in elindeydi. Yine, Abdülmelik döneminin en önemlişahsiyetlerinden bir olan ve Gazneliler Devleti’nin temellerini atan HâcibAlp-Tegin, Ahmed b. İsmail’in gulâmıydı. Sâmânîlerin son dönemlerinedamgasını vuran Hüsamüddevle Ebu’l-Abbas Taş, Fâik el-Hassa, İnançHâcib, Hâcib Begtüzün de gulâmlıktan yetişme kimselerdi. Uzun süreHorasan valiliği görevini ellerinde tutan Simcûrî ailesinin atası Simcûr el-Devatî de gulâmlıktan yetişme bir komutandı[1094]. Gulâmlar, bağlıbulundukları kişilerin yada hükümdarın nisbesiyle anılırlardı. II. Nuh’unveziri Ebu’l-Hüseyin el-Utbî’nin ölümüyle sonuçlanan suikast bir öncekihükümdar I. Mansur’un gulâmları (Gulâman-ı Sedidi) tarafındangerçekleştirilmişti[1095]. Sâmânî hükümdarlarından başka devlet adamlarınında kendilerine bağlı gulâmları vardı. Horasan valisi Ebu’l-Hasan el-Simcûrî’nin 379/989-990 senesinde ölümünden sonra Nisabur’da bulunan

Page 313: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

oğlu Ebu’l-Kasım, ailesine ait hazineyi ve babasının gulâmlarını (gulâmân-ıemîr Ebu’l-Hasan) da yanına alarak Herat’da bulunan ağabeyi Ebû Ali’ninyanına götürmüştü�. İsmail el-Muntasır’ın devleti yeniden diriltme çabalarısırasında 394/1004 senesinde Semerkand’a geldiğinde şehirdeki şeyhler, 300gulâmı silahlandırarak, onun hizmetine göndermişlerdi[1096].

Gulâmlar ağırlıklı olarak sarayın, hükümdarın ve yakınlarının korunmasıgörevini üstlenmişlerdir. Yukarıda değindiğimiz suikast olayında II. Nuh,vezirini korumaları için kendi gulâmlarından (havass-ı hadem) bir grubugörevlendirmişti[1097]. Bunlar, ayrıca, Gulâmân-ı Melikî�, Gulâmân-ıDergâh[1098] adlarıyla da bilinirlerdi.

Saray muhafızı olarak istihdam edilen gulâmlar, saraydaki elçi kabullerisırasında yapılan merasimlerde de yer alırlardı. 327/939 senesinde, Buhara’yagelen Çin elçilik hayetinin gelişi nedeniyle düzenlenen törende gulâmlar,komutasında oldukları hâciblerin arkasında 1000’er kişilik birlikler halindeyer almışlardı. Bunların herbiri ipekli kaftanlar ve samur kürkünden mamulbaşlıklar giymişlerdi. Ayrıca her hâcibin önünde altın kılıçları ve kemerleriile birlikte yaldızlı topuzlar taşıyan 10 gulâm bulunuyordu[1099].

3) Gönüllüler (mutatavvia) ve Yardımcı Kuvvetler

Sâmânîler Devleti coğrafî sınır olarak İslam topraklarının doğudaki en uçnoktasında yer alıyordu. Dolayısıyla bir hudut bölgesiydi. Bu nedenle İslamdünyasının çeşitli bölgelerinden gayri müslim Türklerle savaşmak ve cihadgörevini yerine getirmek için Maveraünnehir’e gönüllüler akın ederlerdi.Bunların bölgedeki ikametini sağlamak üzere rıbatlar inşa edilirdi. Ayrıca,sınır boylarındaki şehirlere yerleştirilirlerdi. İbn Havkal’a göre,Maveraünnehir’de 10.000’den fazla rıbat bulunmaktaydı[1100]. Barthold,vatanlarına bağlı olmadıkları için, bilhassa Mavera-ünnehirli gönüllülerinnerede gaza olursa ve nerede ganimet ümidi varsa oraya gittiklerini vehükümdarların az çok tehlikeyi göze almadan bu gönüllülerin hizmetindensürekli olarak faydalanamadıklarını söylemektedir[1101]. el-Makdisî’nin,Şaş’ın merkezi Bunket ve halkını “Ehli sünnet olmalarına rağmen mutaasıp,cesur fakat karışık, hükümdarların hazır kuvveti, onu en çok meşgul edenşehirdir.” şeklinde tanımlaması muhtemelen bununla ilgili olmalıdır[1102].355/965-966 senesinde Horasan topraklarından Bizans üzerine gaza etmeküzere yola çıkan 20.000 kişilik bir gönüllü ordusu Büveyhî topraklarında

Page 314: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

oldukça karışıklığa sebep olmuşlardı. Düzensiz bir halde Büveyhîtopraklarına giren bu gönüllülerin arasında Sâmânîler döneminin ünlü fakîhiel-Kâffal el-Kebir de bulunuyordu. Bunlar, Rey’e ulaştıklarında Büveyhîvezirinden aralarında dağıtılmak üzere mal ve para verilmesini talepetmişlerdi. Ardından da isteklerinde aceleci davranarak çevreye zararvermeye ve halkın mallarını yağmalamaya başlamışlar ve kendilerinemüdahale eden Büveyhî askerleri ile çarpışmışlardı. Olayları aktaran İbn el-Esîr, bunların Sâmânî hükümdarıyla anlaşarak buraya geldiklerinibelirtmektedir. Ancak, Büveyhî hükümdarı Rüknüddevle, bunları mağlupederek bir kısmını öldürmüş, esir edilenleri para ve erzak vererekmemleketlerine göndermişti[1103].

Sâmânîler, savaşmak üzere topraklarına gelen bu gönüllüleri belirli birdüzen ve disiplin altına almaya gayret etmiştir. Her gönüllü birliğinin birkomutanı vardı. Bunlar, muhtemelen Bizans sınırında olduğu gibi her senedüzenli olarak Türk topraklarına sefere çıkarlardı. Ayrıca, SâmânîlerDevleti’nin doğu sınırının güvenliğinden de sorumluydular. II. Nasrzamanında Çin’den gelen elçilik heyetine rafakat etme görevi Buharagönüllülerinin komutanı Ebû Ahmed b. Abdülvahid’e verilmişti. Yukarıdabahsettiğimiz bu olay sırasında diğer askerler gibi gönüllüler de Çinelçilerinin geçeceği yollarda bütün donanımlarıyla birlikte saf tutmuşlardı.Bunların sayısı 40.000 olup, hepsi de zırhlı idi[1104]. Yine, II. Nasrdöneminde Semerkand gazilerinin komutanı olan Zebrek el-A’rac 348/959tarihinde bu şehirde vefat etmiştir[1105]. II. Nuh tahta çıkışının ardındanHorasan valisi Ebu’l-Hasan el-Simcûrî’ye Buhara gönüllülerinin komutanıEbû Abdullah Hafs’ı elçi olarak göndermişti[1106].

Sâmânî ordusunda gönüllülerin yanısıra zaman zaman tabilerine veyakomşu devletlere ait birliklerin yardımcı kuvvet olarak yer aldığınıgörmekteyiz. Bunların başında Taberistan ve Deylem askerleri gelmekteydi.Ünlü Deylem kumandanı Mâkân b. Kakî bir müddet Sâmânî ordusuna hizmetetmişti[1107]. Bunun oğlu Muhammmed de, I. Nuh döneminde Sâmânîordusunda görev almıştı. Yine, Sâmânîlerin batıda Büveyhîler üzerineyaptıkları seferler sırasında Ziyarî ordusuna bağlı yardımcı kuvvetler deSâmânî ordusuna katılırdı. Ayrıca, II. Mansur’un tahtan indirilmesi ve II.Abdülmelik’in Sâmânîler Devleti’nin başına geçirilmesiyle sonuçlananolaylar sırasında Sâmânî ve Gazne orduları arasında 389/999 senesinde vuku

Page 315: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

bulan savaş, Ziyârî hükümdar Kabus’un, Sâmânî ordusunda bulunan oğluDârâ idaresindeki yardımcı kuvvetlerin Gazne Ordusu artçılarına saldırmasısonucu çıkmıştı[1108]. Sâmânî kumandanları da birbirleriyle yaptıklarımücadelelerde de, Deylem askerlerini kullanılmaktaydı. II. Nuh döneminde,eski Horasan valisi Hüsamüddevle Ebu’l-Abbas Taş ile yeni vali Ebu’l-Hasanel-Simcûrî arasındaki mücadeleler sırasında, Ebu’l-Abbas Taş, Cibal Büveyhîhükümdarı Fahrüddevle’den aldığı 2.000 kişilik bir Deylem birliği sayesinderakibine üstünlük sağlamıştı. Ancak, Ebu’l-Hasan el-Simcûrî daha sonraFahrüd-devle’nin rakibi Kirman Büveyhî emîri Ebu’l-Fevaris b.Azudüddevle’ye başvurmuş, o da, 2.000 Arap süvarisini, Ebu’l-Hasan’ınyardımına göndermişti. Ebu’l-Hasan el-Simcûrî bu sayede durumu tekrarlehine çevirmeyi başarmıştı[1109]. Bunların dışında, II. Nasr’ın dönemindebatıdaki seferlerde, Karahanlı birliklerinin Sâmânî ordusunda görevaldıklarını biliyoruz[1110]. Son olarak burada bahsedebileceğimiz bir diğeryardımcı kuvvet ise Kürtlerdir. Sâmânî ordusunda Kürtlerin varlığını aktarantek olay 333/944 senesinde Horasan valisi Ebû Ali b. Muhtac’ın Rey Seferisırasında meydana gelen gelişmelerdir. Bu sefer sırasında Büveyhî ordusuylakarşılaşan Sâmânî ordusu, savaş esnasında karşı tarafın saflarına geçenKürtler nedeniyle mücadeleyi kaybetmişti[1111]. Muhtemelen bunlar, Sâmânîordusunun daimi kuvvetleri değildi. Sadece, bu sefer münasebetiyle ordudayer almışlardı.

Sefer zamanlarında halktan da asker toplanıyordu. Ahdas (milis kuvveti)adı verilen bu birlikler genelde toplandıkları şehrin reisinin komutasındasavaşa katılırdı. 385/995 tarihindeki Tûs savaşının ilk gününde her iki tarafıngençleri ve ahdasları akşama kadar savaşmışlar ve daha sonra karargahlarınaçekilmişlerdi[1112].

B) Ordu Dîvânı ( Dîvânü’l-Ceyş)

Dönemin bütün İslam devletlerinde olduğu gibi Sâmânîler’de de asker veordu ile ilgili meseleler Ceyş Dîvânı’nda halledilirdi. Bu dîvân ordunun malî,kazaî ve diğer işlerinin yönetimini üstlenmiş durumdaydı. Dîvân’ın yönetimi,Sâhibu’l-Dîvâni’l-Ceyş adlı bir şahsa aitti. Bu kişi vezire karşı sorumluydu.333/945 senesinde patlak veren Horasan valisi Ebû Ali b. Muhtac’ın isyanısırasında Merv’de bulunan Sâmânî ordusu askerleri, maaşlarınıalamadıklarını söyleyerek isyan etmişler ve bundan sorumlu tuttukları vezir

Page 316: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Ebu’l-Fazl el-Sülemî’nin kendilerine verilmesini istemişlerdi. Bunlarınisteklerine bir süre direnen dönemin hükümdarı II. Nuh, sonunda vezirinionlara teslim etmek zorunda kalmış, askerler de Ebu’l-Fazl el-Sülemî’yiöldürmüşlerdi[1113].

Merkezdeki ana dîvândan başka, Ceyş Dîvân’ının taşrada da şubeleribulunurdu. Yine dîvânın işleyişi çerçevesinde çeşitli işlemleringerçekleştirildiği alt dîvânlarda mevcuttu. Bunlar ; Tahrir Meclisi, EsküdarMeclisi, Takrir Meclisi, Mukabele Meclisi, Arz Meclisi, Ata ve TefrikaMeclisi idi.

İnşâ Meclisi; Ceyş Dîvân’ının yetki sınırları dahilindeki her türlüyazışmayla ilgilenmek, gelen yazıları dîvân başkanına iletmek göreviniüstlenmişti. Dîvân başkanı, gelen yazıları inceleyip eksikliklerinitamamladıktan sonra onay verirdi[1114]. Daha sonra Tahrir Meclisi’ne gidenonaylı metin, temize çekilir ve bu metine üst yazısı eklenerek İstinsahMeclisi’ne gönderilirdi[1115]. İstinsah Meclisi’nde gelen yazı çoğaltılarak,evrak defterine kaydedilirdi[1116]. Çoğaltılan nüshalardan biri arşive bırakılır,diğer nüshalar ise gerekli yerlere ulaştırılmak üzere Esküdar Meclisi’negönderilirdi[1117]. Takrir Meclisi’nde askerlerin ücret maaşları ve ödemezamanları tesbit ediliyordu. Bu ödemelerle ilgili olarak cerideler hazırlanırdı.Bu ceridelerde adı olmayan askere maaş verilmezdi[1118]. Sâmânîlerde,askerlere üç farklı şekilde maaş verilmekteydi. Bunlardan biri Hisabü’l-âşriniyye olup senede 4 tama‘ (maaş) olarak verilirdi. Bunlardan her tama‘90. günün sonunda verilirdi. Her tama‘ın tutarı 5.000.000 dirhemdi. Çıkantama‘ ilk olarak gulâmlara, hassa askerlerine ve kumandanlarına daha sonradiğer vazifelilere dağıtılırdı[1119]. Sâmânîlerin çağdaşı olan Saffarîlerdeaskere maaşlarının dağıtılması işi, hükümdarın da hazır bulunduğu bir törenleyapılırdı. Bu tören sırasında ilk sırada bulunan hükümdar, atı yedeğindebulunduğu halde maaşları dağıtan arızın elinden maaşını alırdı. Onu diğeraskerler takip ederdi[1120]. Buna benzer bir törenin Sâmânîler tarafındanuygulanmış olması muhtemeldir. Diğer iki maaşa ise Hisabü’l-Cünd veHisabü’l-Mürtezika denip, birincisi senede iki tama‘, diğeri ise senede üçtama‘ halinde verilmekteydi[1121]. İbn Havkal, toplanan vergilerin az,haraçların diğer İslam ülkelerine nazaran daha değersiz olmasına rağmenSâmânî hükümdarlarının askerlerinin maaşlarını yüksek tuttuklarındanbahsetmektedir[1122]. Ancak, askerin zaman zaman maaşlarını alamadıkları

Page 317: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

için çıkardığı isyanlar durumun biraz daha farklı olduğunu göstermektedir.Dağıtılan maaşların dışında hükümdarların tahta çıkışları sırasında daaskerlere ve diğer görevlilere para dağıtıldığını görmekteyiz. Nitekim, II.Nuh’un küçük yaşta tahta çıkmasından sonra annesi ile vezir Ebû AbdullahMuhammed b. Ahmed el-Ceyhanî olası bir başkaldırıyı engellemek içindevlet hazinesinden askerlere, ordu kumandanlarına, memur (hadem)tabakasına atiyyeler (bahşişler) dağıtmışlardı[1123].

Mukabele Meclisi’nde askere alınanların kayıtları tutulur ve bunların dışgörünüşleriyle ilgili özellikler defterlere işlenirdi[1124]. Horasan ValisiHüsamüddevle Ebu’l-Abbas Taş, Sâmânîlere karşı başarısız bir isyanteşebbüsünden sonra Cürcan’a sığınmış ve burada veba hastalığındanölmüştü. Ölümünden sonra, ona bağlı askerlerden bir kısmı Büveyhîhükümdarı Fahrüddevle’nin yanına giderken, kalanlar yeniden Horasan’adönmüşlerdir. Horasan’a dönen bu askerlerin adları yeniden sicil defterlerineişlenerek vilayet askerlerine dahil edilmişlerdi[1125]. Yukarıda aktardığımızEbû Ali b. Muhtac isyanının en önemli nedenlerinden biri de I. Nuh’un,orduyu denetlemek üzere bağımsız bir ârız ve dîvân işlerini yürütmek üzerebir kişiyi görevlendirmesi olmuştur. Ârız’ın askere karşı keyfî davranışlardabulunması, maaşlarını ödemekte ihmalkar davranması askeri son derecekızdırmıştı. Bunun yanında ârız dilediğini sicil defterlerine kaydediyor,dilediğinin adını defterden siliyordu[1126]. Ordunun bu durum karşısındaisyan ederek Ebû Ali b. Muhtac’ın yanında yer almasıyla SâmânîlerDevleti’ni büyük bir sarsıntının içine düşürecek olan isyan patlak vermiştir.

Arz Meclisi’nin görevi ise, askeri teftişe hazırlamaktı. Sâmânîhükümdarları belirli zamanlarda orduyu teftiş ederlerdi. Nitekim, II. Nasr’ınböyle bir teftiş sırasında, askerlerden biriyle arasında geçen diyalog İbn el-Esîr tarafından aktarılmaktadır[1127]. Yine İsmail b. Ahmed, Herat’da çıkanbir isyan üzerine bu bölgeye göndermeyi düşündüğü birliği Cûy-i Mûliyân’dateftiş ettikten sonra hareketine izin vermişti[1128]. Ata ve Tefrika Meclisi’ndede farklı statülere sahip askerlerin maaş ve yiyecek tahsisatları ödenmekteydi.Bu ödeme tamamlandıktan sonra, tutulan kayıtlar Sâhibu’l-Dîvâni’l-Ceyş’esunulurdu[1129].

Page 318: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

V) Sosyal Hayat

A) Şehircilik

Ortaçağ İslam dünyasında şehirler, iç kale (kuhendiz), şehristan ve rabazolmak üzere üç ana kısımdan meydana gelmekteydi. Merkezde yer alan,hükümdar yada şehrin yöneticilerinin ikametgahlarının bulunduğu iç kaleyişehristan çevrelerdi. En dışta ise, şehrin dış mahallerinin oluşturduğu rabazyer alırdı. Bu yerleşim düzeni çok az istisna dışında dönemin bütün şehirleriiçin geçerliydi. Bazen iç kale, şehristan’ın dışında olabilirdi. Nitekim,Sâmânîlerin başşehri Buhara’da ve devletin Horasan bölümümün merkeziNisabur’da iç kale, şehristan’ın dışında kalıyordu.

Bu bölümde Sâmânîler döneminin üç önemli şehri olan Buhara, Semerkandve Nisabur ile ilgili bilgiler vermeye çalışacağız. Bunlar, yerleşim, sosyalhayat ve ticarî etkinlik gibi yönleriyle Sâmânîler dönemi şehircilik anlayışınıen iyi yansıtan şehirler olarak o dönemin genel şehircilik anlayışına örnekoluşturmaları ve bu tarzı yansıtmaları nedeniyle konumuzun anlatımı ve odönemin sosyal yaşantısına ışık tutması açısından büyük öneme sahiptir. Adıgeçen şehirler hakkında X. yy. İslam coğrafyacılarının eserlerinde ayrıntılı veoldukça ilgi çekici bilgiler bulmak mümkündür.

1) Buhara

Müslümanlar tarafından fethinden önce sadece şehristan’dan ibaret olanBuhara, fethi takip eden yıllar içerisinde büyük bir gelişim göstererek III/IXyy.’da iç kale, şehristan ve rabazdan oluşan gerçek şeklini almıştı. Şehrinbundan sonra geçirdiği doğal felaketler ve istilalar nedeniyle defalarca tahripolmasına rağmen hep III/IX yy.’daki planına sadık kalınarak yeniden inşaedilmiştir[1130]. Sâmânîlerin Maveraünnehir’de idareyi ele geçirmeleri vehanedanın en kudretli hükümdarı İsmail b. Ahmed’in Buhara’yı devletinbaşkenti yapması, şehrin kaderini etkilemiştir. Mavera-ünnehir’in gelenekselbaşkenti Semerkand’ın yerini alan ve Seyhun boylarından Irak-ı Acem’ekadar uzanan geniş sahaya hükmeden bir devletin merkezi olması Buhara’nınsiyasî önemini büyük ölçüde arttırmıştı.

Buhara ve buraya bağlı topraklar, Türk akınlarından korunmak maksadıylaAbbasîler devrinin başlarında topraktan bir duvar ile çevrilmişti. Bu duvar,

Page 319: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

yerli halk tarafından Kanpirak diye isimlendirilmekteydi[1131]. Abbasî valisiMühtedi b. Hammad b. Amr el-Zehilî tarafından başlatılan duvarın yapımçalışmaları 215/850 senesinde tamamlanmıştı. Duvarın her fersahında birkapı ve gözetleme kuleleri bulunuyordu[1132]. Ancak, daha sonralarıTürklerin İslam dinine girmeye başlamaları neticesinde bu duvar öneminikaybetmiş ve Sâmânîler döneminde yıkıntı halini almıştı.

Buhara şehristanının dışında yer alan iç kalenin (kuhendiz) surlarınınefsanevi Turan hükümdarı Afrasyab’ın damadı Siyavuş tarafındanyaptırıldığına inanılırdı[1133]. Küçük bir şehir büyüklüğünde olan iç kaleninbiri doğuda diğeri ise batıda olmak üzere iki kapısı vardı. Doğudaki kapı,yani Cuma Mescidi kapısı, adını önüne açıldığı şehrin Cuma Camii’ndenalıyordu. Batıdaki Rigistan (diğer adıyla Sehle Kapısı) Kapısı ise, saraylarınve dîvânların (devlet dairelerinin) bulunduğu Rigistan meydanınaaçılmaktaydı[1134].

Şehrin, Sâmânîlerden önceki eski yönetici ailesinin fertlerinden biri olanBuhar-hûdat Bidun, iç kalede kendisi için yeni bir kale daha yaptırmıştı.Ancak, yapılışından kısa bir süre sonra çökmüş ve daha sonra kale iki defadaha yeniden inşa edildi ise de yine aynı akıbete uğramıştı. Bunun üzerineşehirdeki alimlere danışan Buhar-hûdat, onların tavsiyesiyle bu yapıyagökteki Büyük Ayı yıldızlarının sayısınca sütun ekleyince, daha önceyaşanmış olan sonuç gerçekleşmemişti. Buhar-hûdat, kalenin kapısına adınında yazılı olduğu bir demir levha koydurmuştu[1135]. Bina ve demir levhaSâmânîler dönemine kadar varlığını korumuştur.

İlk Sâmânî hükümdarları da, burada ikamet etmişlerdir. Bu yapılarındışında şehrin hapisanesi de, iç kalede bulunuyordu. İç kalenin iki katıbüyüklüğündeki bir alana yayılmış olan şehristan, demirden yedi kapısı olanbir surla çevriliydi. Bu kapılar şu şekilde sıralanmaktaydı; Demir Kapı (ÇarşıKapısı, Attarlar Kapısı), Şehristan Kapısı, Benû Esed Kapısı (Mühre Kapısı),Benû Sa’d Kapısı, Kuhendiz Kapısı (İç Kale Kapısı), Hakrâh Kapısı ve YeniKapı[1136]....

Kaynaklarda bu kapıların hangi mevkilerde olduğu belirtilmemiştir. Sadece,Barthold’un da işaret ettiği gibi[1137], Kuhendiz Kapısının (İç Kale Kapısı)şehristan’ın dışında yer alan iç kalenin (kuhendizin) karşısında olmasıkuvvetle muhtemeldir.

Page 320: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Şehrin fatihi Kuteybe b. Müslim’in fetihten sonra mecûsî ateşgedesindencamiye çevirdiği şehrin ilk Cuma Camisi (Mâh Cami) şehristan’da, iç kalenindoğu kapısının önündeydi. Daha sonra Abbasîlerin Horasan valilerinden Fazlb. Yahya el-Bermekî, şehristanın kuzeyinde yeni bir Cuma Camisi inşaettirmişti (178/794). Bunun sonrasında eski cami ise Dîvânü’l-Harâc olarakkullanılmaya başlanmıştı. Bu cami, Sâmânî hükümdarı İsmail b. Ahmedtarafından 290/902 senesinde onarılmış ve çevresindeki bazı binalarınistimlakıyla genişletilmişti[1138]. Yeni Cuma Camisinin yanında Dîvânü’l-Tıraz yer alırdı[1139]. Dîvânlar (devlet daireleri), İç kalenin batı kapısınınkarşısındaki Rigistan meydanındaydı.

Şehri en dıştan çevreleyen rabaz surunda ise 11 kapı mevcuttu. Bu kapılar ;Horasan yönüne açılan Meydan Kapısı, doğuya açılan İbrahim Kapısı, Nesefve Belh taraflarına açılan Merdkuşan veya Merdkuşa Kapısı ve KellâbâzKapıları, Semerkand tarafına açılan Semerkand Kapısı, Harizm’e açılanCedesrun Kapısı, Riv Kapısı, Fagaskun Kapısı (Bağaşkur Kapısı), Ğûsec(Kûsec) Kapısı ve Ramisene Kapısı idi[1140]. Rabazı çevreleyen sur, Buharahalkının isteği doğrultusunda Horasan emîri Muhammed b. Tahir b. Abdullahtarafından hırsız ve yol kesicilere önlem olmak üzere 235/849-850 senesindeinşa edilmişti[1141]. Surların üzerinde gözetleme kuleleri bulunuyordu

Buhara’nın çarşıları rabazda yer almaktaydı. Bu çarşılar da duvarlarlaçevrilmişti. Şehrin gelişmesine paralel olarak bu duvarlar yeni bir surmeydana getirmişti. Nitekim İbn Havkal çarşılar arasında da 11 kapınınbulunduğunu[1142], Makdisî ise, mamurluğun artmasıyla rabazın kapılarına onkapının daha eklendiğini yazar[1143]. Bunlara uygun olarak Barthold, her birkapısı rabaz surunun bir kapısına denk düşen bir surun eski şehrin sınırlarınıçevrelediğini söylemektedir[1144].

Bu surun kapıları ise şöyle sıralanmaktaydı ; Kellâbâz Kapısı karşısındaHassan Köprüsü Kapısı, Merdkuşan ve Riv Kapıları karşısında Mâh Camicivarındaki iki kapı, İbrahim Kapısı karşısında Rahne (Ruhna) Kapısı, Ğûsec(Kûsec) Kapısı karşısında Süveyka (Küçük Pazar) Köprüsü Kapısı, MeydanKapısı karşısında Ebû Hişam Sarayı kapısı, Hadrişun Kapısı karşısındaFârcek Kapısı, Ramisene Kapısı karşısında Dervazçe Kapısı, FagaskunKapısı karşısında Mecûsîler Sokağı Kapısı, Semerkand Kapısı karşısında daİç Semerkand Kapısı yer almaktaydı[1145]. Görüldüğü gibi Buhara,müslümanlar tarafından fethinden sonra hızlı bir büyüme süreci içine

Page 321: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

girmişti. Bu süreç Sâmânîler döneminde doruk noktasına ulaşmıştı.

Buhara gibi büyük bir şehrin su ihtiyacının karşılanması önemli birmeseleydi. Bu durum bütün Ortaçağ İslam şehirlerinde olduğu gibi kanallarvasıtasıyla çözümlenmişti. Öyle ki, Tahirîler döneminde bu kanallarınsularının kullanılmasıyla ilgili olarak Irak ve Horasan fakîhleri (hukukçuları)birlikte bir kitap meydana getirmişlerdi. Kitâbü’l-kuniy adını taşıyan eseriniçerdiği kanunlar Sâmânîler döneminde dahi geçerliydi[1146].

Buhara ve çevresi oldukça geniş bir sulama kanalları zinciriyle çevrilmişti.Bunlardan Rûd-i zer adlı kanal Buhara şehrinin su ihtiyacınıkarşılamaktaydı[1147].

Kanal, Kellâbâz Kapısından şehre giriyordu. Öncelikli olarak şehirde,özellikle bahar aylarında suların artmasıyla birlikte olması muhtemel subaskınlarını önlemek için kanalın suyu kalaslarla çevrili havuzlara akıtılırdı.Su seviyesindeki artışa göre havuzu çevreleyen kalasların üzerine yenieklemeler yapılırdı. Ancak, bütün bu önlemlere rağmen zaman zamanyaşanan su baskınlarının önüne geçilemezdi. Havuzların olduğu yere Faşundenilmekteydi[1148]. Şehrin aşağı kısmında Ra’sü’l-Varag denilen yerde deaynı sistem mevcuttu. Havuzları dolduran sular, düzenli olarak şehir içindeyayılmış olan talî kanallara verilirdi. Bu kanallar hakkında İstahri[1149] ve İbnHavkal[1150] şu bilgileri vermektedir :

Feşîdîze Kanalı; Varağ denilen yerde ana kanaldan ayrılarak, MerdkuşanKapısı yakınlarındaki İbrahim deresine akar. Daha sonra Bâbü’l-Bel’âmî’ye[1151] varır. Ardından Nevkende arkına dökülürdü. Kanalınçevresinde 2.000’e yakın köşk, bahçe ve tarla bulunmaktaydı. Toplamuzunluğu ise bir fersah idi.

Bekkâr Çayı Kanalı; Şehirde, Ahyed Mescidi denilen yerde FeşîdîzeKanalı’ndan suyunu alır ve rabazın bir kısmını suladıktan sonra NevkendeKanalına dökülürdü. Etrafında 1.000 kadar bahçe ve dikili ağaçlar yer alırdı.

Kavarîriyyun Çayı Kanalı; Şehir içinde Ârız Mescidi önünde ana kanaldanayrılarak rabazın bir bölümünü sulardı. Suyu ve suladığı arazi Bekkar ÇayıKanalı’ndan daha fazlaydı.

Cû-Ğûseç Kanalı; Suyunu Ârız Mescidi önünden alarak rabazın bir

Page 322: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

bölümünü suladıktan sonra Nevkende Kanalıyla birleşirdi. Barthold, bukanalın şehrin batısından geçtiğini yazmaktadır[1152].

Beykend Kanalı; Şehrin içinde Huta sokağı başında ana kanaldan ayrılanBeykend Kanalı, rabazın bir kısmını suladıktan sonra Nevkende Kanalınadökülmekteydi.

Nevkende Kanalı; Hamdune Evi denilen yerde ana kanaldan ayrılır. Şehringüney batısında[1153] meskun rabaz halkı bu kanalın sularından faydalanırdı.Daha sonra kendisiyle birleşen diğer kanalların sularıyla birlikte şehirdençıkan Nevkende Kanalı’nın suları çölde kaybolmaktaydı. Görüldüğü gibi, bukanaldan şehirdeki diğer kanalların fazla sularının tahliyesi amacıyla dafaydalanılmaktaydı.

Tahune Kanalı; Şehir içinde Nevbahar denilen yerde ana kanaldan suyunualarak Buhara rabazının bir kısmını suladıktan sonra Beykend tarafına akardı.

Kuşne Kanalı; Yine Nevbahar denilen yerde ana kanaldan ayrılan bu kanalda, rabazın bir kısmını suladıktan sonra Buhara’ya bağlı Maymurg yönüneakardı.

Rigistan Kanalı; Rigistan civarında ana kanaldan suyunu alırdı. Rigistanhalkı ve iç kalede oturanlar bu kanaldan su ihtiyaçlarını tedarik etmekteydi.

Rabâh Kanalı; Rigistan Kanalı’ndan ayrılarak, rabazın bir bölümünüsulayan bu kanal daha sonra adını aldığı Rabâh Kasrına ulaşırdı.

Adı bilinmeyen bir kanal; Hamdune Köprüsü yanında ana kanaldanayrılırdı. Daha sonra yer altından akarak Benû Esed Kapısı’ndaki havuzlaravaran kanalın suları, iç kalenin hendeğine dökülürdü.

Zukârkende Kanalı; Burağ[1154] denilen yerde ana kanaldan suyunu alır.Dervazçe kapısının önünden Semerkand Kapısı’na kadarki alanı sular.Etrafında Dervazçe’nin evleri vardır. Sepid-maşe denilen yeri de geçtiktensonra Buhara ve bahçelerini dolaşırdı. Şehrin kuzeybatısındangeçmekteydi[1155]. Kanalların dışında şehirde büyük su sarnıçları dabulunmaktaydı[1156].

Sulama kanallarının ortaya çıkardığı yeşil örtü sayesinde Buhara Sâmânîlerdöneminde bölgeyi ziyaret eden coğrafyacıların hayranlığını kazanmıştı. İbn

Page 323: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Havkal “İslam dünyasında Buhara’dan daha güzel bir şehir görmedim veduymadım. Çünkü, iç kaleye çıktığında her taraftan yeşillik görürsün.Yeşillik, gökyüzünün rengiyle birleşir. Mavi gökyüzü, yeşil bir halı üzerinekapanmış gibidir. Ayrıca gayet iyi düzenlenmiş geometrik şekilli çiftliklerarasında Tibet kalkanları, Lemptiyye siperleri ve yüksekteki yıldızlar gibibeyaz ve parlak saraylar göze çarpar[1157].” diyerek şehir hakkındakigörüşlerini dile getirmektedir. Ancak, el-Makdisî, şehrin sağlıksız ve rutubetlihavasından, çamurundan, sivrisineklerinden ve evlerinin birbiri içine sıkışıkinşa edilmiş olmasından şikayet etmekteydi[1158]. Bu şikayetlerinin dışında oda, şehrin güzelliği konusunda İbn Havkal ile hem fikirdir. Şehrin evlerininbu derece dar olmasının en önemli nedeni, Buhara’nın giderek artan önemiyleorantılı olarak nüfusunun da artması olmalıdır. Zira, şehri ziyaret edencoğrafyacılar “Horasan ve Maveraünnehir’de Buhara’dan daha kalabalık birşehir olmadığı” görüşünde birleşirler[1159]. Evlerin sıkışık düzeni şehirdeçıkan yangınların daha fazla tahribata yapmasına neden olmaktaydı[1160].Bununla beraber, Buhara’nın caddeleri oldukça genişti[1161]. Ayrıca bütünbinalar örme yapıyla yapılmış olup, yükseklikleri ve yapıldıkları araziyle olanyükseklikleri gayet iyi bir şekilde ayarlanmıştı. Binalar duvarlara yada topluhalde yapılarak tahkim edilmişlerdi[1162]. Bu ise, Arap şehircilik tarzının açıkbir etkisi olarak karşımıza çıkmaktadır. Binaların arasındaki geniş caddelertamamıyla taşlarla döşenmişti. Burada ve evlerin yapımında kullanılan taşmalzeme, şehrin yakınlarındaki Verke Dağı’ndan getirilmekteydi[1163].

Kaynaklarda, Buhara’daki mahalle ve sokaklar hakkında bilgilerverilmesine rağmen, bunlar mahalle ve sokakların bir çoğunun yerini tespitedebilmemiz için yeterli değildir. Ancak, burada kaynakların imkan verdiğiölçüde yerlerini tespit edebildiğimiz ya da sadece isimlerini öğrenebildiğimizmahalle ve sokaklar hakkında bilgiler vermeye çalışacağız.

Bu konudaki en tafsilatlı bilgiyi Nerşahî’nin eserinde bulmaktayız. Bunagöre[1164]; Kuteybe b. Müslim, Buhara’yı ele geçirmesinin sonrasında ÇarşıKapısı (Demir Kapı, Attarlar Kapısı)’ından Yeni Kapı’ya kadar olan yerleriMudar ve Rebia kabilelerine yani kuzeyli Araplara, geri kalan yerleri iseYemenli kabilelere yani güneyli Araplara vermişti. Çarşı Kapısı’ndan şehregirildiğinde sol tarafta Kûy-i Rindan (Mahalletü Füttak) Mahallesi yeralmaktaydı. Bu mahalleden sonra Benû Hanzala kabilesi tarafından camiyeçevrilmiş bir kilise bulunuyordu. Muhtemelen Benû Hanzala kabilesi de bu

Page 324: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

caminin etrafında meskundu. Dolaysıyla, bu mıntıka büyük olasılıkla adıgeçen kabilenin adıyla anılıyordu.

Adını, Kuteybe b. Müslim’in kumandanlarından Vezir b. Eyyub b.Hasan’dan alan sokak, Şehristan Kapısı’ndan girildiğinde sağda yeralmaktaydı. Buraya aynı zamanda Kûy-i Kâh (Kale Sokağı) da denmekteydi.Şehristan surlarının altında rabaz tarafında tahtadan yapılma sebze tezgahlarıve şam fıstığı kırıcılarının çarşısı bulunuyordu.

Benû Sa’d Kapısı’nın girişinde Hasan b. Ala el-Suğdî’nin[1165] köşkübulunuyordu. Bu köşkün çevresi Ala Mahallesi olarak bilinirdi. el-Suğdî,mahallenin etrafını duvarlarla çevirmişti. Her ay buradan 1.200 dinar gelirelde etmekteydi. Benû Sa’d Kapısı’nın ilerisinde İslamiyet öncesinde MühreKapısı olarak bilinen Benû Esed Kapısı vardı. Bu kapıdan şehrin içerisinedoğru ilerlendiğinde Sâmânîlerin sarayına geliniyordu.

Şehrin bir diğer kapısı olan Kuhendiz Kapısı’ndan içeri girildiğinde içkalenin önüne çıkılmaktaydı. Bu kapı ve çevresindeki mahalle Fagsadre diyeisimlendirilirdi. Arapların evleri bu mahallede yer alırdı. Ancak, Sâmânîlerdönemine gelindiğinde mahalle bir harabe halini almıştı. Bu dönemde,mahallede bir mezarlık bulunuyordu.

Kuhendiz Kapısı’ndan sonra kuzey batıda yer alan[1166] Hakrâh Kapısıgelmekteydi. İmam Ebû Hafs el-Kebir el-Buharî (ö.842) buradaki mahalledeyaşamıştı. Ölümünden sonra şehir içindeki Tell-Seyyid olarak adlandırılanyere gömülmüştü. Daha sonra, mezarının çevresinde bir mescid inşaedilmişti. Zaman içinde insanların Ebû Hafs’ın türbesini ziyaret için gidip-geldikleri yol Hakrâh adını almış ve bu kesimdeki kapı da aynı adla anılmayabaşlanmıştı.

Hakrâh Kapısı’nın yanında ise Yeni Kapı bulunuyordu. Bu kapınıngirişinde sağ tarafta Kureyş Mescidi yer alırdı.

Kuteybe’nin şehri ele geçirip, Araplarla yerli halk arasında paylaştırmasısırasında buradaki evlerini Araplara terkeden Ak-Hun Türklerinin soyundangelen[1167] bir grup zengin tüccar, şehristanın hemen dışında bulunan bölgeyeyerleştiler. Burada, kendileri için 700 köşk inşa ettiler. Köşklerin etrafına dahizmetkarları için evler, parklar ve bahçeler yaptırdılar. Nerşahî bu kimseleriÂl-i Keşkeseh olarak isimlendirmektedir[1168]. Daha sonraki dönem içinde

Page 325: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

şehrin genişlemesiyle bunların bulunduğu mahalle şehristana dahil oldu.Ancak, mahallenin şehristanın hangi kısmında kaldığı konusunda herhangibir malumat yoktur. Evlerin sakinleri eski inançlarını muhafaza ederekmecûsî dinine bağlı kalmışlardı. Bu nedenle yerleştikleri alanda bir çokateşgede inşa etmişlerdi. Hatta evlerinin kapıları üzerinde aileyi kötüruhlardan koruduğuna inanılan[1169] tasvirler yer alırdı. Zaman içinde mahalleKuşk-i Muğan Mahallesi olarak anılmaya başlanmıştı. Sâmânîler döneminegelindiğinde mahalledeki villalardan bir çoğu harap olmuş, geriye birkaç villakalmıştı. Bu evlerde, hala eski sakinlerinin torunları yaşamaktaydı. I. Nuh’un,buradan arazi satın alması, mahalledeki arsaların değerlerinin bir andayükselmesine neden olmuş ve hükümdarı takip eden Sâmânî ailesinin diğermensupları ve aileye yakın kişiler de buradan arsa almak için birbiriyleyarışır hale gelmişlerdi. Bu nedenle arsa fiyatları 4.000 dirheme kadaryükselmişti. Ancak, daha sonraları mahalledeki arsalara olan ilgi azalmış vearsa fiyatları normal değerinin de altına gerilemişti[1170]. Yine, Nerşahî’deşehir içinde Bekkar sokağı ve Kerdûn Kaşan mahallesinin adıgeçmektedir[1171]. Bu sokak, muhtemelen şehrin batı kesiminde aynı isimleanılan kanalın yakınlarında, Farcek ve Semerkand kapıları arasındaolmalıdır[1172].

Yukarıda anlatılan sulama kanalları bahsinde de, Ahyed Mescidi[1173], ArızMescidi[1174], Huta Sokağı[1175], Hamdune Evi ve Hamdune Köprüsü[1176],Nevbahar[1177], Burağ[1178], Dervazçe[1179], Râ’sü’l-varag[1180], Faşun[1181]

Kellâbâz[1182] gibi yer isimlerinin geçtiği görülmektedir. Ancak, bunlarınyerini tespit etmek için yeterli bilgi yoktur.

el-Sem’ânî’nin Kitâbü’l-ensâb’ında Buhara’da olduğu belirtilen CedidSokağı[1183], Peyke (suffe) Sokağı[1184], Riv Mahallesi[1185], Meydan Kapısıyanındaki Ferize Köşkü’nün[1186] isimleri geçmektedir.

2) Nisabur

Sâmânîler Devleti’nin Horasan’daki merkezi olan Nisabur, siyasî, ticarî vesosyal açıdan büyük bir öneme sahipti. Şehir ve etrafını çevreleyen topraklarİslam coğrafyacıları tarafından Horasan’ı oluşturan dört coğrafî bölgeden birive bunların arasında da siyasî merkez olarak kabul edilmekteydi.

Şehrin siyasî açıdan önem kazanması, Tahirîlerin Horasan’da idareyi ele

Page 326: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

geçirdikleri döneme rastlamaktadır. Adı geçen devlet tarafından başkentolarak seçilen Nisabur, daha sonra Horasan’a hakim olan Saffarîlerzamanında da bu fonksiyonunu devam ettirmiştir. 287/900 senesinde Sâmânîhükümdarı İsmail b. Ahmed’in Saffarîlerden Amr b. el-Leys’i mağlupetmesiyle birlikte Horasan ve dolayısıyla Nisabur Sâmânîlerin eline geçmişve daha sonra, II. Nasr döneminde tesis edilen Horasan valiliğinin merkeziolmuştur.

Düz bir arazide kurulmuş olan Nisabur, IV/X. yy.’da 1x1 fersahlık bir alanayayılmış durumdaydı. Nisabur’un şehristanının dört kapısı vardı. Bunlar;Köprübaşı Kapısı, Ma’kil Sokağı Kapısı, Kuhendiz Kapısı ve Tekin KöprüsüKapısı idi[1187]. Şehristan surlarının hemen önünde bunları çevreleyen birhendek vardı[1188]. İç kale (kuhendiz), Buhara’da olduğu gibi şehristan’ındışında yer almaktaydı. İki kapısı bulunmaktaydı. Bu kapılardan biri şehristanyönüne, diğeri ise rabaza açılmaktaydı. Şehristan ve İç kale arasındahendeğin üzerinden geçen bir yol vardı[1189].

Nisabur rabazının ise elliyi aşkın kapısı bulunmaktaydı. Bunlardan enönemlileri ; Irak ve Cürcan tarafına açılan Kibâb Kapısı, Belh, Merv veMaveraünnehir tarafına açılan Ceyş Kapısı, Fars ve Kuhistan’a açılanAhvazâbâd Kapısı, Tûs yönüne açılan bir kapı, Sohte Kapısı ve SersebisKapısı idi.

Cuma cami, valilik sarayı ve hapisane rabazda yer almaktaydı. Bunlarınbirbirlerinden uzaklıkları yaklaşık 1/4 fersahtı. Cuma camisi, MuaskerMeydanında, valilik sarayı ve hapisane ise Meydan el-Hüseyniyyin’inönünde idi[1190].

Nisabur yoğun ticarî faaliyetlerin yaşandığı bir şehirdi. Rabazda birçokpazar yeri ve alış-veriş için kurulmuş dükkanlar bulunurdu. Bu pazaryerlerinin en önemlileri ise, Murabba’atü’l-Kebire ve Murabba’atü’l-Sağireadlarındaki çarşılarıydı. Bunlardan birincisi cuma caminin yanında, diğeri isebirincinin biraz daha batısında Dârü’l-imare (Valilik Sarayı)’nin yakınlarındabir yerde kurulmaktaydı. Çarşıların arasında tacirlerin ve alış-veriş içingelenlerin kaldıkları hanlar, oteller ve dükkanlar yer almaktaydı[1191].

Şehrin su ihtiyacı kanallar vasıtasıyla karşılanmaktaydı. Vadi Savagar(Şavagar) adı verilen ana kanaldan ayrılan kollar şehrin içine yayılmışdurumdaydı[1192]. Bazı kanallar ise yerin altından akmaktaydı[1193].

Page 327: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Nisabur şehrini oluşturan mahallelerin tertibiyle ilgili olarak elimizdeki enönemli kaynak el-Hâkim el-Nisaburî’nin Târih-i Nisabur adlı eseridir.Ancak, eserden sadece bazı küçük parçalar günümüze gelebilmiştir. R.N.Frye tarafından bir makale şeklinde yayınlanan bu parçalarda şehrinmahalleleri ile ilgili kısımda yer almaktadır. Buna göre şehir şumahallelerden oluşmaktaydı:

Cûlahekan Mahallesi; orta büyüklükte bir mahalle olup 300’den fazlasokağı vardı. Hire Mahallesi; din büyüklerinin kabirleri, Büyük Hire Pazarıve şehrin diğer pazarlarının toplanmış olduğu bir yerdi. Şehirdeki ilk pazar bumahallenin başında yer alıyordu.

Bûyâbâd Mahallesi; Ebû Müslim el-Horasanî’nin, Nisabur’da kaldığı süreiçinde bu mahallede ikamet etmişti. Nasrâbâd Mahallesi; büyük ve geniş birmahalle idi. Şehirdeki alim ve tüccarların önemli bir kısmı burada ikametederdi.

Zeyk (Zîk) Mahallesi, Yukarı Menaşek Mahallesi, Dîz Mahallesi; Şehrinmüslümanlar tarafından fethi sırasında sahabeler burada bir cami inşaettirmişlerdi. Nemdâbâd (Nimdâbâd) Mahallesi; Büyük bir mahalle idi.Ebu’l-Esved Kapısı Mahallesi, Kibâb Mahallesi, Şadyâh Mahallesi; Abdullahb. Tahir’in yeri burada idi. Mahalle Yakub b. el-Leys tarafından tahripedilmişti. Bu mahalleye Celâbâd Mahallesi bitişirdi. Telacird Mahallesi iseCelâbâd Mahallesi’ne bitişmekteydi.

Hafsâbâd Mahallesi, Hamzaâbâd Mahallesi; büyük bir mahalleydi. Kız(Kûz) Mahallesi ; büyük ve mamur bir mahalle olup, havası ve suyu çoktemizdi. Şehirdeki alimlerden bazıları burada ikamet ederdi. Bağ KapısıMahallesi, Akil Kapısı Mahallesi, Asker Kapısı Mahallesi; buradalokantacılar ve hayvan yemi satıcılarının dükkanları bulunurdu. Urve KapısıMahallesi; Sâmânîler döneminde harap bir mahalle idi. Muaz KapısıMahallesi, Murabba‘a Mahallesi, Serpûl Mahallesi, Zervan Mahallesi,Ma’mer Kapısı Mahallesi, Hüseyin Meydanı Mahallesi, Simcûrd (Simcîrd)Mahallesi, Rigaya Mahallesi, Yukarı Cûrî Mahallesi; şehirdeki bayramnamazları bu son mahalledeki camide kılınırdı.

Aşağı Cûrî Mahallesi, Serkûy Mahallesi, Sitane Mescidi Mahallesi, RazyanBağı Mahallesi; şehirdeki alimlerin ve tüccarların ikamet ettiği bir

Page 328: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

mahalleydi[1194].

3) Semerkand

Semerkand, Sâmânîler döneminde idarî açıdan önderliğini Buhara’yakaptırmasına rağmen, ticarî ve sosyal alanlardaki liderliğini sürdürmekteydi.Ticaret yollarının birleştiği bir noktada yer alması bu konuda şehre büyüküstünlük sağlamaktaydı. İdarî merkezin Semerkand’dan Buhara’yakaydırılması iki şehir arasında bir takım çekişme ve düşmanlıkları daberaberinde getirmişti. Özellikle Sâmânîlerin ilk dönemlerinde meydanagelen taht kavgalarında bunun etkilerini açıkça görmek mümkündür.

Bu dönemde Semerkand halkı daima, Buhara’daki meşru idareye karşıayaklanan taht iddiacılarının yanında yer almış ve şehir bunların merkeziolmuştur. Bundan dolayı dönemin coğrafyacılarından el-Makdisî, onlarınemîrlerine karşı şımarık olduğundan bahsetmektedir[1195]. Aynı şekildeBarthold şehir halkını “fesatçı şehrin halkı” olarak isimlendirmektedir[1196].

Şehir planlaması olarak Semerkand da, dönemin diğer şehirleriyle benzerözellikler taşımaktaydı. Şehrin çevresi Buhara örneğinde olduğu gibi 12x12fersah genişliğindeki alanı çevreleyen bir surla çevrilmişti. Bu surun 12kapısı vardı[1197].

Semerkand şehristanını çevreleyen surların dört kapısı mevcuttu. Bunlardoğudaki Çin Kapısı, batıdaki Nevbahar Kapısı, güneydeki Kişş Kapısı vekuzeydeki Buhara Kapısı idi[1198]. Rivayete göre; Kişş Kapısının üzerindeHimyerî diliyle yazılmış eski bir kitabe bulunurdu. Sâmânîler dönemindeşehirde çıkan bir yangın sırasında kapı ile birlikte tahrip olan bu kitabe,Sâmânî ailesinden Ebu’l-Muzaffer Muhammed b. Lokman b. Nasr b. Ahmedb. Esed tarafından üzerindekiler değiştirilerek yeniden yerinekonulmuştu[1199].

İç Kale (Kuhendiz) ise, şehristanın güneyinde yüksekçe bir alanda yeralmaktaydı. Makdisî’ye göre[1200] adları şehir kapılarıyla aynı olan dört,Yakut el-Hamavî’ye göre[1201] ise demirden iki kapısı vardı. Hapisane veDârü’l-İmare (Valilik Sarayı) burada buluyordu. Aslında önceleri rabazda yeralan Dârü’l-İmare İsmail b. Ahmed döneminde buraya taşınmıştı[1202]. 2x2fersah genişliğindeki rabazın ise sekiz kapısı vardı. Bunlar, Gedaved, İsbesk,Rivded, Suhaşin, Afşina, Kuhek, Versenin ve Ferruhşid Kapıları idi. Bu

Page 329: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

kapılar, İsmail b. Ahmed devrinde olası bir isyan teşebbüsüne tedbir olaraksöktürülmüştü[1203]. Çarşıların büyük bir bölümü rabazın ortasında yer alanRâ’sü’l-Tâk denilen yerdeydi. Semerkand’ın diğer mahallelerinin burayaaçılan yolları vardı. Cuma camisi de rabaz da bulunuyordu.

Sâmânîler zamanında, Semerkand’ın nüfusu o dönemin şehirleri içinoldukça fazla bir rakam olup 500.000’in üzerindeydi[1204]. Bu kadar kalabalıkbir şehrin su ihtiyacı kaynağını Soğd vadisinden alan geniş bir kanal ağısayesinde sağlanmaktaydı. Ancak, bu kanallar hakkında kaynaklarda yeterlibilgi bulunmamaktadır. İbn Havkal, “evlerin pek azı hariç hepsinde akarsubulunur” diye belirtmesine[1205] rağmen kanallar hakkında fazla bilgi vermez.Bununla birlikte Barthold’da[1206], suyun şehre batı kapısından girdiği ve dörtkola ayrıldığından bahsetmektedir. Şehre giren bu kanallar daha sonra ikişerkola ayrılmaktaydı. Şehristanın su ihtiyacı ise bakırcılar tarafından yapılan veşehirdeki mecûsîlerin koruduğu kagir bir bent tarafından sağlanırdı.

Semerkand halkının evleri toprak ve ahşaptan inşa edilmişti. Şehirdekicaddeleri döşemek için kullanılan taşlar, evlerin yapımında ihtiyaç duyulançamur şehre bir konak mesafedeki Kuhek dağından temin edilmekteydi[1207].Şehrin içinde bol miktarda dikili ağaç bulunmaktaydı. İbn Havkal,“şehristandan kuhendize bakmak için gözünü kaldırıp bakınca evlerin,bostanların, kanalların kıyısındaki ve çarşılardaki ağaçlar tarafındankapatıldığı için gözün kuhendizi göremez” demektedir[1208]. Semerkand’ıniklimi ile ilgili olarak ise, şehrin oldukça kuru bir iklime sahip olduğunu vehatta buranın sokaklarında, evlerinde akan sular buharlaşmasa, söğüt ağaçlarıçok olmasa bu durumun halk için zararlı olabileceğini söyler[1209]. Bunakarşılık el-Makdisî şehrin rutubetli bir havası olduğunu ifade etmektedir[1210].Bunlardan başka, şehrin meydanlarında, caddelerinde servi ağaçlarındanoyulmuş at, deve, öküz ve vahşi hayvan heykelleri bulunmaktaydı[1211].

Semerkand şehrini oluşturan mahalle ve sokakların isimleri hakkındakaynaklarda oldukça geniş malumat bulunmaktadır. Buna göre Semerkand’daşu mahalleler yer almaktaydı; Bab-ı Destan mahallesi[1212], KöprübaşıMahallesi[1213], Ra’sü Devavenk Mahallesi[1214], Fegidize Mahallesi[1215],Dervazçe Mahallesi[1216], İfrahî Mahallesi[1217], Tahune Mahallesi[1218],Meydan Mahallesi[1219], Ustabdize Mahallesi[1220], İsfizarMahallesi[1221],Penchin Mahallesi[1222], Zağrimaş Mahallesi[1223], Redrade (Sengdize)

Page 330: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Mahallesi[1224], Ferzamisen Mahallesi[1225], Kenven Mahallesi[1226], MaturidMahallesi[1227], Şuhenak Mahallesi (Cuma caminin yanında)[1228].

Bunlardan başka kaynaklarda şehirdeki Selm Sokağı[1229], el-LebbadiyyinSokağı[1230], Hâitü Hayyan Sokağı[1231], Yezid Sokağı (Bab-ı DestanMahallesi’nde)[1232], Vassaf Sokağı[1233], Abbad Sokağı[1234], Emîr NuvedSokağı[1235], Mukatil Sokağı (Re’sü Devavenk Mahallesi’nde)[1236], SalihSokağı[1237], Sibidâr Sokağı[1238], Haitü Kuşkan Sokağı[1239], EbûAbdurrahman Sokağı[1240], Restuc Sokağı (Dervazçe Mahallesi’nde)[1241],Umrec Sokağı[1242], Rızk (Rezk) Sokağı[1243], Aclan Sokağı[1244], BekrSokağı[1245], Dayyikat Sokağı[1246]’nın adları geçmektedir.

Semerkand’ın ileri gelenleri ve alimler genellikle ÇâkerdizeMezarlığına[1247] defnedilirdi. Bunun dışında şehirde Meydan Mezarlığı[1248],Dârü’l-Cüzcaniyye Mezarlığı[1249] ve Senkidizistan Mezarlığı[1250]

bulunmaktaydı.

B) İçtimai Hayat, Adetler, Gelenek ve Görenekler

Sâmânîler döneminde Maveraünnehir ve Horasan’daki şehirlerde sonderece canlı bir sosyal yaşantı mevcuttu. Bu canlılığın sağlanmasında ticaret,gaza ruhu (cihad) ve din gibi üç önemli unsur rol oynamaktaydı.

Devletin ana toprağı olan Maveraünnehir, coğrafî konum itibarıylamüslüman dünyasının doğusundaki gayri müslim Türklerin topraklarınınsınırında yer alıyordu. Dolayısıyla, bunlara karşı cihad etmek üzere İslamdünyasının çeşitli bölgelerinden gönüllüler buraya akın etmekteydi.Gönüllüler burada kaldıkları süre içerisinde rıbat adı verilen kışla-kervansaray görevi yapan müstahkem binalarda ikamet ederlerdi. Bunun biryansıması olarak rıbatlar çeşitli özelliklerinin yanı sıra bir sosyal yaşammerkezi ve kültürel etkileşimin yaşandığı yerler olarak ön plana çıkıyordu.Kuşkusuz bölge halkı da olumlu ya da olumsuz bundan nasibini almaktaydı.

Sosyal hayata etki eden diğer bir önemli unsur ise ticaretti. Sâmânîtoprakları büyük ticaret yollarının üzerinde bulunuyordu. Semerkand,Nisabur gibi şehirler bu özelliklerinden dolayı birer cazibe ve alış-verişmerkezi durumundaydılar. Sürekli olarak da göç alıyorlardı. Bunun yanında

Page 331: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

tüccarların birer kültür ve görgü taşıyıcısı oldukları, gezip gördükleriyerlerden edindikleri kültürel birikimlerini yerli halkla paylaştıkları gözardıedilmemelidir.

Üçüncü önemli unsur ise dindi. Maveraünnehir ve Horasan’da Müslümanahaliden başka Mecûsîler, Budistler, Maniheis-tler, Yahudiler ve Hıristiyanhalk yaşamaktaydı. Bu dinlerin mensupları, inançlarının da büyük ölçüdeetkide bulunduğu bir kültürel ve sosyal yaşam formatına sahiptiler. Farklıadet ve gelenekleri vardı. Bu çeşitlilik, bölgenin sosyal hayatında canlılığıberaberinde getirmekteydi. Biz, Sâmânî coğrafyasında yaşayan gayrimüslimlerin sosyal yaşantı ve adetlerine yeri geldikçe değineceğiz.

Devletin ahalisi Soğdlular, İranlılar, Türkler ve Araplardan oluşmaktaydı.Soğdlular genellikle ticaretle uğraşırlardı. Maveraünnehir’deki ticarîfaaliyetlerin büyük bir bölümü bunlar tarafından organize edilmekteydi.Sâmânî topraklarındaki yerleşik nüfusun büyük çoğunluğunu oluşturanİranlılar ise, ticarî ve tarımsal faaliyetlerin yanında çeşitli devletmemuriyetlerinde görev almaktaydılar. Türkler ise daha çok orduda istihdamedilmişlerdi. Şehirlerde de yavaş yavaş yerleşik Türk nüfusu artmaktaydı.İslam fetihleri sırasında Emevî valisi Ziyad b. Ebihi, Basra ve Kûfeşehirlerinden 50.000 Arap ailesini Horasan’daki başta Merv olmak üzereBelh, Nisabur, Herat gibi önemli şehirlere yerleştirmişti. Bölgede iskan edilenbu Araplar şehirlere yerleşmek yerine genellikle şehrin dışında inşa ettikleriikinci bir şehirde (ordugah şehir) kalmayı tercih etmişlerdi. Nitekim,Emevîlerin Horasan valisi Ziyad b. Ebihî tarafından Belh şehrine iskan edilenAraplar, hemen şehrin dışında Bârukân adlı bir ordugah şehir inşa ederekburada oturmuşlardır. Bu durum, Esed b. Abdullah el-Kasrî’nin valiliğine(735) kadar bu şekilde devam etmiş ve bundan sonra Araplar yerli halkla birarada yaşamaya başlamışlardı[1251]. Bazı Arap kabileleri de göçebe olarakyaşamlarını sürdürmekteydi. Sâmânîlerin son hükümdarı İsmail el-Muntasır,Rebiülevvel 395/Aralık 1004-Ocak 1005 tarihinde yanlarına sığındığı göçebebir Arap kabilesinin mensupları tarafından öldürülmüştü.

Sâmânîler dönemindeki günlük yaşam ve eğlence hayatı ile ilgili elimizdefazla bir bilgi yoktur. Bununla bereber, bazı coğrafya ve tabakat kitaplarındabilhassa dönemin büyük şehirlerindeki yaşantı ve eğlence hayatı ile ilgili kısabilgiler bulunmaktadır.

Dönemin revaçta olan oyun ve eğlencelerine baktığımızda ise, santrancın

Page 332: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

her dönemde olduğu gibi Sâmânîler zamanında da sevilen bir oyun olduğunugörüyoruz. Ancak, dönemin ünlü şairlerinden Ebu’l-Kasım el-Kesrevî gibi buoyuna düşman olan kişilerde bulunmaktaydı[1252]. Sevilen bir diğer oyun iseçevgan idi. Sâmânî hükümdarlarından I. Abdülmelik b. Nuh, Rigistanmeydanında çevgan oynarken atından düşerek ölmüştür[1253]. Ayrıca, budönemde çeşitli meclisler düzenlenmekteydi. Bu meclislerde kimi zaman ilmîsohbetler yapılırken (üns meclisleri) kimi zamanda eğlence amaçlı (işretmeclisleri) olarak düzenlenirdi.

Sâmânîler zamanında eğlence ve alışveriş amacıyla çeşitli panayırlardüzenlenmekteydi. Bunlar, daha çok ticaret kısmında ele alınacaktır. Ancak,mecûsîlerin Buhara’da yılda iki kez düzenledikleri Mâh Panayırı ilginçiçeriği nedeniyle bu kısımda ele alınmaya çalışılacaktır. Panayıra adını verenMâh’ın Buhara’nın eski hükümdarlarından bir olduğuna inanılırdı. Rivayetegöre, Melik Mâh, marangozlara ve boyacılara emir vererek, onlardan putlaryapmalarını istemişti. Bunların yaptıkları putlar senede iki defa Buhara’dakurulan panayırda satılırdı. Satışlardan elde edilen gelir 50.000 dirhemibulurdu. Melik Mâh, panayırın ortasında kurulan tahtında oturur ve halkıputları almaya teşvik ederdi. Onun panayır meydanına yaptırdığı ateşgede,müslümanların şehre hakim olmasından sonra camiye çevrilmiş ve bu camiSâmânîler dönemine kadar varlığını korumuştu. Ancak, bu sıralarda şehirdeçıkan bir yangın sonucu cami tamamıyla yanmış ve yerine II. Nasr tarafındanyeni bir cami inşa ettirilmişti.

Sâmânîler döneminde Maveraünnehir halkının giyim tarzı olarak, genellikleüstlerine kabâ denilen bir palto (üst elbise) ve kalansüve denilen keçe veyünden yapılmış, siyah renkte sivri bir başlık giyerlerdi[1254]. Kabâ’nın içineise bir gömlek giyilmekteydi. Bundan biraz farklı olarak Harizmliler üstlerinetunik (dize kadar uzanan bir elbise) ve başlarına eğri kalansüve giyerlerdi.Kalansüveyi eğriltmek, onlara has bir adetti[1255]. Kaynaklarda bir bilgiolmamasına rağmen Horasan halkının giyim tarzı da muhtemelen aynıydı.Dönemin din alimleri ve kadılarının giyimleri ise biraz daha farklıydı. Bunlarüzerlerine taylasan denilen bir cübbe giyer ve başlarına sarık sararlardı[1256].Harun el-Reşid’in baş kadısı Ebû Yusuf’un, din alimlerinin diğer insanlardanayırt edilebilmeleri için taylasan giyilmesi tavsiye ve talimatı neticesindealimler arasında bu kıyafet moda olmuştu[1257]. Merv’de ilimle uğraşan birkimse terfi ettirilmek istenildiğinde kendisine taylasan giydirilirdi[1258].

Page 333: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Sistan’dakiler, bundan biraz farklı olarak sarıklarını taç gibi sararlardı.Maveraünnehir’de ise taylasan fazla tercih edilmezdi.

Yine Mecûsîlere ait ilginç bir gelenek de Sâmânîler döneminde de Buharalımecûsîler tarafından devam ettirilmekteydi. Rivayete göre; İran hükümdarıbabası Keykavus’tan kaçan Siyavuş, Ceyhun nehrini geçerek Turanhukümdarı Afrasyab’ın yanına sığınmıştı. Afrasyab, onu dostça karşılamış vekızı ile evlendirmişti. Burada ikamet etmeye başlayan Siyavuş, bölgedekiinsanların daha sonraları kendisini hatırlaması için bir şeyler yapmaya kararvermiş ve bu amaçla Buhara’nın iç kalesini inşa ettirmişti. Kendisi de buradakalmaya başlamıştı. Ancak, sonradan Afrasyab ile arası bozulunca, onuntarafından öldürerek İç kalenin doğu kapısı yakınlarındaki bir yeregömülmüştü. Burası daha sonra Buharalı mecûsîler tarafından kutsal birmekan haline getirilmişti. Mecûsîler her yıl nevruz günü, güneş doğmadanönce buraya gelerek horoz kurban ederlerdi. Onların Siyavuş adınasöyledikleri şarkılar Mecûsî mersiyeleri olarak ün kazanmıştı[1259].

X. asırda Sâmânî topraklarını gezen İslam coğrafyacıları gezip-gördüklerişehirlerin halkının davranış tarzları ve özellikleriyle ilgili olarak oldukçailginç bilgiler verirler. Örneğin el-Makdisî, Şaş halkı için “İyileri çok iyi,kötüleri hasistir. Soğuk insanlar olup, kahramanlıklarına rağmen ahmaktırlar.Cömert olmakla birlikte haşindirler”[1260] derken Semerkand halkını, soğukve yabancılara karşı kaba olarak tasvir eder[1261]. İsficâb halkı için “Kalplerikatıdır, Kendilerini ve mezhepleri çok beğenirler. Bunlara kötülükte etseniyilikte etsen aynıdır. Kasabaların halkı merkezin halkından daha iyidir.Bunlar ülkelerinde yırtıcı hayvan, başka yerlerde koyun gibidir”[1262] der.Buhara’dan bahsederken “Buraya açıktan günah işleyen, kötü ve hoşolmayan işleri yapan, cemaati küçümseyen kişiler göçmüştür”[1263] der. Onagöre, Harizmliler ise kaba insanlardır[1264].

Maveraünnehir halkının o dönemin coğrafyacılarını hayran bırakan enönemli hasletlerinden biri de cömertlik ve müsafirper-verlikti. İbn Havkal’agöre, “Maveraünnehir’in bir çok yerinde insanlar tek bir evin fertleri gibidir.Bir adam, diğerine müsafir olunca adeta kendi evine gelmiş gibidir. Ev sahibievine gelene karşı asla kötü davranmaz. Hiçbir mükafat beklemeksizincömertçe konuğunun ihtiyaçlarını karşılamaya gayret eder. Bir müsafirgeldiğinde, onu ağırlamak için birbirleriyle yarışırlar. Maveraünnehir’de herçiftlik sahibi geniş bir saray ve gelecek müsafirleri için bir ev edinmeye

Page 334: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

çalışır”[1265].

Soğd bölgesinde bulunan bir evde ise, bazı geceler ev sahibinin hazırlığıolmadan buraya 100, 200 veya daha fazla yolcu hayvanları ve adamlarıylainer, yaz-kış kapısı kilitlenmeyen bu evde konaklardı. Gelen misafirlerinyemeklerini, hayvanlarının yemlerini, örtü ve yataklarını hazır bulurlar veyanlarındaki eşyayı kullanmazlardı. Ev sahibi de bunların temininde ve onlarıağırlamakta güçlük çekmezdi. Herkesi mennun etmekten, yaptıklarındacömertlikten başka bir gayesi olmayan ev sahibi, konuklarının memnuniyetinigörür ve herkesi iyi ve eşit bir şekilde karşılamaya gayret ederdi[1266]. Buörnekte verilen rakamlarda şüphesiz bir mübalağa vardır. Ancak, bölgehalkının müsafirperverliğinin derecesini göstermesi açısından oldukça güzelbir örnektir.

C) Dinî Yaşantı

Her dönemde olduğu gibi Sâmânîler döneminde de sosyal hayata etki edenen büyük olgulardan biri de din idi. Zira, günümüzde dahi toplumlarınyaşayış ve kültürlerindeki bir çok şey bunların hangi dine ve hatta hangimezhebe bağlı olduklarına göre değişmektedir.

X. yy.’da Sâmânîler Devleti coğrafyasında müslümanlar ağırlıkta olmaküzere çeşitli dinlere mensup insanlar yaşamaktaydı. Devletin müslümanahalisi de çeşitli mezheplere bölünmüştü.

1) Müslümanlar

Devletin müslüman tebasının ağırlıklı kısmını Hanefîler oluşturuyordu.Sâmânîler de Hanefî mezhebine mensuptular. Hanefîlerden sonra nüfusolarak Şafiîler ikinci sırayı oluşturmaktaydı. Maveraünnehir’de Şaş ve İlakhalkı[1267], Horasan’da Tûs, Nesa, Ebiverd, İsferayin, Dandenekan, Cûyansakinleri Şafiî mezhebindeydiler. Ayrıca, Nisabur, Herat, Serahs ve Merv’dede önemli miktarda Şafiî bulunmaktaydı[1268]. Şafiîlerle, Hanefîlerin birlikteyaşadıkları yerlerde zaman zaman mezhep farklılığından dolayı gerginlikleryaşanmaktaydı. Bu da, siyaset sahnesinde yaşanan mücadelenin taraflarıncakullanılmaktaydı. Nitekim Hanefî mezhebindeki Sâmânîler, her ikimezhepten de insanların yaşadığı Nisabur’a sürekli olarak Hanefî kadılartayin etmeleri şehirdeki Şafiîlerin hoşnutsuzluğuna neden olmuştu.

Page 335: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Sâmânîlerin son zamanlarına doğru bağımsızlıklarını kazanmak gayesiyledevlete isyan eden Simcûrîler de, bu durumun farkındaydılar. Dolayısıyla,şehirdeki Şafiîlerin desteğini kazanmaya özellikle dikkat etmişlerdi[1269]. el-Makdisî, Nisabur’un batı tarafında yer alan Menaşek Mahallesi ile HireMahallesi sakinleri arasında yekdiğerine karşı korkunç bir bağnazlık mevcutolduğundan bahsetmektedir[1270]. Muhtemelen bu düşmanlık dinî sebebleredayanıyordu. Yine, Sistan ve Serahs’daki Hanefîler ve Şafiîler arasındaçekişmeler yaşanmaktaydı[1271]. Bu iki ehl-i sünnet mezhebinin dışındaSâmânîler Devleti’nin tebaası arasında yer alan üçüncü grup ise Şiîlerdi.Bilindiği gibi Sâmânîler bilhassa ilk dönemlerinde Cürcan ve Taberistan’ahakim olan Şiîliğin Zeydiyye koluna mensup olan kişiler tarafından kurulmuşolan Zeydîler Devleti ile mücadele etmişler ve zaman zaman adı geçentopraklar üzerinde hakimiyet kurmuşlardı. Ayrıca, Zeydîler hanedanınınkurucuları mezheplerini Deylem ve Gilan bölgelerinde yaymışlardı.Taberistan ve Cürcan, Sâmânî hakimiyetine girdikten sonra Zeydîlerhanedanına bağlı kumandanlar ve askerler Sâmânî ordusunda görev almayabaşladılar. Bunlar arasında dönemin ileri gelen kumandanlarından Mâkân b.Kâkî[1272] de bulunuyordu. Sâmânîlerin öncesinde Buhara’da Şerik b. Şeyhel-Mihrî’nin başını çektiği Abbasîlere karşı bir isyan hareketi ortaya çıkmıştı.İsyanın ele başı ve taraftarları şia yanlısıydı. Bu isyan, Abbasî valisi Ziyad b.Salih tarafından bastırılmıştı[1273]. el-Makdisî’ye göre Sâmânîler dönemindeHorasan’da çok miktarda Şiî yaşamaktaydı[1274]. İran şiirinin büyükustalarından biri olan el-Rûdekî de, Semerkandlı bir Şiî idi[1275]. Şiîliğin birkolu olan Kerramiyye, Horasan’ın bazı yerlerinde kendisine taraftarbulabilmekteydi. Örneğin, Nisabur’da önemli sayıda bu mezhebe bağlı insanmevcuttu.

Sâmânî toprakları üzerinde yaşayan müslümanlar arasında diğer bir grubuise Şiîliğin Batınî koluna mensup kişiler oluşturmaktaydı[1276]. Özellikle II.Nasr’ın son senelerinde Horasan ve Maveraünnehir’deki Batınî dailerininyaptıkları propagandalar sırasında halktan ve devlet ileri gelenlerinden pekçok kimse bu mezhebi kabul etmişlerdi.

Horasan’da Merverrûd, Talikan, Meymene, Herat çevresindeki,Maveraünnehir’de de özellikle Nesef ve Buhara çevresindeki halk bumezhebe girmişti[1277]. Hatta, Sâmânî hükümdarı II. Nasr’ın dahi Batınîliğimezhebi kabul ettiğine dair kaynaklarda çeşitli rivayetler bulunmaktadır[1278].

Page 336: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Ancak, bu bilgilerin doğruluğu şüphelidir. Batınî hareketinin gücünü ve nedenli yayıldığını göstermek amacıyla verilmiş olmalıdır.

Batınîlerin giderek güçlerini artırması ve sünnî halka karşı yaptıkları kötümuameleler ulema ve ordu komutanları arasında büyük hoşnutsuzluğasebebiyet vermişti. Neticede ordu tarafından başlatılan bir takibat neticesindeözellikle Maveraünnehir’de yerleşmiş olan Batınî nüfuzu kırılmış vebatınîlerin gücünü arttırmasına engel olamayan II. Nasr’ın yerine oğlu I. Nuhtahta çıkarılmıştı. Yeni hükümdar, Batınîlerin reisi Muhammed b. Ahmed el-Nesefi’yi sünnî alimlerle münazaralar yapmak üzerine huzuruna davet etti.Yapılan münazaralarda sünnî alimler tarafından mezhebi cerh edilen (delilleriçürütülen) el-Nesefî, I. Nuh’un emriyle idam edilmişti[1279].

Bu şekilde büyük bir darbe yiyen Batınîler, Karahanlılar dönemine kadarbölgede herhangi bir varlık gösteremediler. Yalnız, Nizamülmülk’ün eserindebunların I. Mansur döneminde bir kere daha ortaya çıktıkları söylenmekte veolaylar ile Horasan valisi Alp-Tegin’in isyanı arasında bir bağkurulmaktadır[1280]. Ancak bununla ilgili diğer kaynaklarda bilgi yoktur.Diğer taraftan büyük alim İbn Sinâ’nın babası da Batınî idi. Hatta, kendisininde bu mezhepten olduğu söylenmekte ise de bu doğru değildir.

Bunlardan başka, Fergana, Huttel, Cüzcan, Hocend, Kaşan veSemerkand’ın bazı rüstaklarında Mukanna[1281] taraftarı olan Mübeyyıza(Beyaz Elbiseliler) yaşamaktaydı. Emevîler devrinin en aktif siyasî-dinîgrubu olan Haricîlerin faaliyetleri Abbasîler döneminde yavaşlamıştı.Sâmânîler döneminde Sistan, Keruh ve Esterbiyan’da çok sayıda Haricîyaşamaktaydı[1282].

İsmail b. Ahmed’in 260/874 senesinde Buhara’ya girişi sırasında,kendisinden önce şehrin idaresini üstlenmiş olan Hüseyin b. Muhammed el-Haricî’yi önce yardımcılığına getirmiş ise de şehre girişinin akabinde onuyakalatarak hapsetmişti[1283]. Buradan anlaşılacağı üzere muhtemelen Buharave çevresinde bir grup Haricî yaşamaktaydı. Yine İbn el-Esîr ve Gerdizî,300/912-913 senesindeki Sistan olaylarını anlatırken, Sâmânîlere karşıbaşlatılan isyanın ele başı olan Mevla el-Sandalî’nin Buhara’da ikamet edenve Sâmânî ordusunda görev almış bir Haricî olduğunu aktarmaktadır[1284].

2) Mecûsîler (Zerdüştler)

Page 337: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

İran menşeli bir din olan mecûsîlik, kurucusunun adına nispetle Zerdüştlükolarak da adlandırılmaktadır[1285]. Bu dinin esasını ise ateşe, iyi ve kötüruhlara tapınma oluşturmaktaydı. Fetihlerin sonrasında Müslümanlar idarelerialtına giren Mecûsîlere, ehl-i kitap statüsü tanıyarak zımmi saymışlar, cizyeve harac vergileri almakla yetinmişlerdir. İslam fetihlerinin hemen öncesindeMaveraünnehir’de Budizm ile sıkı bir mücadele içine giren Mecûsîlik,zamanla Budizmin bölgedeki etkisini ortadan kaldırmıştı. Nitekim, Hz.Muhammed’in vefatını takip eden yıllarda Horasan ve Maveraünnehir’deMecûsî dini hakim durumdaydı. Mecûsîler, Sâmânîler döneminde de devletinhakim olduğu çeşitli yerlerde varlıklarını sürdürdüler.

Buhara’da, Mecûsîler Sokağı denilen ve şehirdeki eski Mecûsîlerintorunlarının yaşadığı bölge Sâmânî hükümdarı I. Nuh’un buradan toprakalmasıyla son derece değer kazanmıştı. Zira, ailenin diğer mensupları veaileye yakın kişilerde buradan arsa edinmek için birbirleriyle yarışıyorlardı.Bu nedenle de sokağın eski sakinleri olan Mecûsîlerle müslümanlar arasındaçatışmalar meydana gelmişti[1286].

Buharalı Mecûsîlerin, Afrasyab’ın damadı Siyavuş adına her sene Nevruzgünü iç kalenin önünde düzenledikleri törenlerden yukarıda bahsedildi.Semerkand şehrindeki Mecûsîler ise, şehirdeki su kanalının bakım vemuhafazası karşılığında cizye vergisinden muaf tutulmuşlardı[1287]. YineVahan’da da Sâmânîler döneminde Mecûsîlerin yaşadığı bilinmektedir[1288].

Bunların dışında, Horasan’ın kuzeybatısında kalan Ravend Dağı üzerindeSasanîler döneminin en kutsal mabetlerinden biri kabul edilen Burzun-mihrAteşgedesi yer almaktaydı. Yine, Herat’a iki fersah mesafede Belh yoluüzerindeki bir dağda hala mamur durumda olan Şurşek Ateşgedesibulunuyordu[1289]. Ayrıca, dönemin ünlü şairlerinden el-Dakikî’nin deMecûsî olduğuna dair çeşitli rivayetler bulunmaktadır[1290].

3) Hıristiyanlar

Maveraünnehir ve Horasan’da Hıristiyanların mevcudiyeti oldukça eskidönemlere rastlamaktadır. Bunu 300’lü yıllara kadar götürmek mümkündür.Buradaki Hıristiyanlar Nasturî mezhebine[1291] bağlı idiler. Ancak,Hıristiyanlık bölgede oldukça erken döneme rastlayan varlığına rağmen VII.yy. sonu ile VIII. yy. başlarında etkili olabilmişti[1292]. Maveraünnehir’deki

Page 338: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Hıristiyan etkisi Semerkand’da bir Nasturî başpiskoposluğu kuracak kadargüçlenmişti. Başpiskoposluğun kuruluşu ile ilgili çeşitli görüşler bulunmaklabirlikte, kurumun IX. yy.’da hala varlığını sürdürdüğü bilinmektedir. Ayrıca,Merv ve Herat’da da Nasturî piskoposlukları vardı[1293].

Sâmânîler devrinde ise, Semerkand’da bağlı Şavzar’da hala oldukçakalabalık bir Nasturî Hıristiyan cemaati bulunuyordu. Bunların güzel birkiliseleri ve kendilerine ait vakıfları vardı. Coğrafyacı İbn Havkal, buradakiHıristiyanların güzel ve temiz evleri olduğunu belirtir. Müellif, aynı bölgedeIrak Hıristiyanlarından bir gruba rastladığını ve bunların itikafa girmek(uzlete çekilmek) amacıyla buraya yerleşmiş olduklarını söyler[1294]. Diğertaraftan, İsficâb’a bağlı Mirki şehrinin camisi eskiden kilise olup Fâik el-Hassa tarafından camiye çevrilmişti[1295]. Şaş’a bağlı Vinkerd köyünde debüyük miktarda Hıristiyan ahali yaşamaktaydı[1296]. İsmail b. Ahmed,280/893 senesindeki Talas seferi sırasında ele geçirdiği bu şehirdeki kiliseyicamiye çevirmişti[1297].

Horasan’da da sayıları yahudilere göre daha az olmakla birlikte Hıristiyanahali yaşamaktaydı[1298]. Ancak, bunlar hakkında elimizde yeterli bilgibulunmamaktadır. Sadece, Herat’a iki fersah mesafede Belh yolu üzerindebulunan Şurşek Ateşgedesi’yle Herat arasında mamur bir kilisenin bulunduğukaynaklar tarafından aktarılmaktadır[1299]. Harizm’de de bir Hıristiyancemaati bulunuyordu. Ancak, bunlar diğerlerinin aksine Ortodoks mezhebinemensup idiler[1300]. Hıristiyanlara oranla Horasan’da daha fazla yahudininyaşadığının belirtilmesine rağmen, bunlar hakkında bilgi yoktur. Sadecetasavvuf konusunda yazılmış olan bir eserde Nisaburlu bir mutasavvıfınşehirde yaşayan bir yahudi ile olan arkadaşlığından ve daha sonra yahudininmüslüman olmasından bahsedilmektedir[1301].

4) Maniheizm

İran menşeyli bir din olan Maniheizm[1302]; Hıristiyanlık, Zerdüştlük veBudizmin ilkelerinin birleştirilmesiyle miladî III. yy.’da ortaya çıkmıştır.Ancak, Sasanîler tarafından takibata uğratılan mani dini mensupları, bunedenle Türk hakimiyetindeki Maveraünnehir’e kaçmak zorunda kalmışlardı.Burada yaşayan Soğdlulardan bir bölümü Maniheizmi kabul ettiler.Böylelikle Maniheizm, tüccar bir kavim olan Soğdluların eliyle Çin’e kadarulaşma imkanı buldu. 763 senesinde Çin’e yaptığı bir sefer sırasında mani

Page 339: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

rahipleriyle karşılaşan Uygur Kağanı Bögü, kısa süre sonra bu dininöğretilerini kabul edince Maniheizm, Uygur Devleti’nin resmî dini halinegeldi. Ancak, bu dinin kurallarının Türklerin yaşam tarzına uygun olmaması,Uygurların zayıflamasında ve zaman içinde yıkılmasında büyük roloynamıştı. Müslümanların, İran ve Horasan’ı fethetmesinin sonrasındaMaveraün-nehir’deki Maniheistlerden bir kısmı tekrar geri dönmüşlerdi.

Müslümanların hakimiyetinde özellikle Emevîler döneminde rahat biryaşam süren Maniheistlerin, Abbasîlerin ikitidara gelmesinden sonradurumları bozuldu. Sasanîler döneminde olduğu gibi takibata uğradılar.Halife el-Muktedir (295-320/908-932) döneminde artan baskılar sebebiyleyeniden Maveraünnehir’e gitmek zorunda kaldılar. Maniheistlerin bu ikincigöçü Sâmânîler dönemine rastlamaktadır. Semerkand’a yerleşenManiheistler, burada 500 kişilik bir cemaat oluşturdular. Semerkand, bu dininen önemli merkezi haline geldi[1303]. Bunların, şehirde Nighuşek adlı birmabetleri bulunuyordu[1304]. Muhtemelen II. Nasr devrinde, Semerkand’daoturan maniheistlere karşı takip edilen baskı politikası, bu dine mensup olanDokuzoğuz Kağanını harekete geçirdi. Sâmânî hükümdarına bir mektupgönderen kağan “Sâmânî topraklarındaki Mani dini taraftarlarına nispeten,kendi topraklarındaki müslümanların sayısının çok kalabalık olduğunubelirterek, dindaşlarına karşı takibatın devam etmesi halinde, aynı şeylerimemleketindeki müslümanlara uygulamak zorunda kalacağını” bildirdi. Butehdit hemen etkisini gösterdi. Sâmânî hükümdarı, maniheistleri takipetmekten vazgeçerek, onlardan cizye vergisi almakla yetindi[1305]. Bununsonrasında, Sâmânî topraklarındaki Maniheistlerle alakalı herhangi bir bilgiyerastlanmaz. Sadece, yukarıdaki bilgileri bize aktaran İbn el-Nedim (ö.1010),kendi zamanında İslam dünyasındaki mani dini mensupların azaldığınıyazmaktadır[1306]. Aynı şekilde Maveraün-nehir’deki Maniheist nüfusunun dagiderek azaldığını söylemek mümkündür.

D) Doğal Felaketler

Günümüzde olduğu gibi geçmişte de insanoğlunun karşılaştığı en büyükzorluklardan biri de doğal felaketler olmuştur. Zaman zaman yaşanandeprem, sel, kıtlık ve buna bağlı olarak ortaya çıkan salgın hastalıklarnedeniyle bir çok can kaybının yanında büyük maddî zararlar da meydanageliyordu.

Page 340: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Kaynaklarda Sâmânîler döneminde Maveraünnehir bölgesinde vuku bulanbir deprem yada kıtlığa dair bir kayıt olmamasına karşılık Horasan’ın o kadarda şanslı olmadığını görürüz. Nitekim, 323/934-935 senesinde meydanagelen şiddetli kıtlık nedeniyle bir çok insan açlıktan hayatını kaybetmişti.Öyle ki, ölenlerin hepsini birden kefenleyecek bez bulunamadığından fakir vekimsesizler gerekli hazırlıkların tamamlanmasına kadar bir evdebekletilmişlerdi[1307].

331/942-943 senesinde Nesa şehrinde büyük ve şiddetli bir depremmeydana gelmişti. Şehir ve civarındaki bir çok köy tahrip olmuş, yıkıntılararasında bir çok insan can vermişti[1308].

343/954-955 senesine gelindiğinde ise Horasan ve Cibal bölgelerindebüyük bir veba salgını yaşandı. Bu salgın sırasında bir çok insan hayatınıkaybetmesinin yanında salgının etkileri bir sonraki senede kendinigöstermeye devam etmişti. Nitekim, Cibal’in merkezi Rey’de meydana gelenyeni bir veba salgınının kurbanları arasında Büveyhîlere sığınmış olan asîHorasan valisi Ebû Ali b. Muhtac ve oğlu da bulunuyordu[1309].

346/957-958 yılı da Sâmânî Devleti ve komşuları için tam bir deprem yılıolmuştu. Bu yıl içinde Irak, Cibal, Kum bölgelerinde kırk gün süreylebirbirini takip eden depremler meydana gelmişti. Depremin etkisiyle binalarçökmüş, sular kaybolup gitmişti. Enkaz altında kalan bir çok insan dahayatını kaybetmişti. Aynı sene içinde Talikan’da meydana gelen deprem debüyük can kaybı ve maddî hasara neden olmuştu[1310].

373/983-984’de Cürcan’da meydana gelen veba salgınında ölenler arasındaSâmânîlerin eski Horasan valisi Hüsamüddevle Ebu’l-Abbas Taş ve maiyetide bulunuyordu[1311].

Deprem ve veba salgınlarının dışında sel baskınları da büyük zararlaraneden olmaktaydı. Bunun en belirgin örneği Harizm’in merkezi Kat şehrindeyaşanmıştı. Ceyhun nehrinden suyunu alan Harkerur Kanalı şehri ikiyebölüyordu. Bu kanalın sularının zaman zaman taşması sonucunda yaşanan selbaskınları nedeniyle şehir, iç kale (kuhendiz) ve iç kalenin arkasındaki camiharap olmuş ve zaman içinde bunların izi ve yıkıntısı dahi kalmamıştı[1312].Şehir halkı da bu nedenle evlerini kanal kıyısından belirli bir mesafeuzaklıkta bina ediyorlardı.

Page 341: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Yukarıda Buhara şehrinin evlerinin sıkışık düzende, birbiri üzerine binaedildiğinden bahsedildi. Bu durum Buhara için bir takım menfi neticeleri deberaberinde getirmekte ve şehirde çıkan yangınlar büyük hasarlara yolaçmaktaydı. II. Nasr’ın kardeşi Ebû Zekeriyya’nın çıkardığı isyan sırasındaşehirde büyük bir yangın çıkmıştı (317-318/929-930)[1313]. Kerdûn Kaşanmahallesinde çıkan yangın, bu mahallenin tamamının yanmasıylasonuçlanmıştı. Nerşahî, çıkan yangının alevlerinin Semerkand’dan dahigörüldüğünü belirtmektedir[1314].

Receb 375/Mayıs 937 tarihinde şehirde ikinci bir büyük yangın olayıyaşanmıştı. meydana gelmişti. Yangın Semerkand Kapısı yanındakiHeresiyye yemeği[1315] satan dükkanlarda başlamıştı. Buradaki dükkansahiplerinden biri heresiyye kazanının altındaki külleri, dükkanının raflarındakapamak istediği bir deliğin içine taşımıştı. Ancak, küllerin arasında kalan vedükkan sahibinin farkına varamadığı közler, rüzgarın da etkisiyle dışarıyasavrularak tüm çarşının alev almasına neden olmuştu.

Alevlerin büyüyerek etrafa yayılmasıyla Semerkand Kapısı civarındakibütün alan bu yangında harap olmuştu. Bekkar Mahallesi, Farcek Medresesi,Ayakkabıcılar Çarşısı, Sarraflar Çarşısı ve Bezzazlar Çarşısı tamamıylayanmıştı. Yangın, daha sonra rüzgar sayesinde şehri ikiye bölen kanalın diğeryakasına sıçramasıyla Mâh Cami de tamamıyla harap olmuştu. İki gün devameden yangın, şehir halkının bir aylık odun ihtiyacını karşılayacak miktardaodunun kül olmasına neden olmuş ve 100.000 dirhemden fazla maddi zararmeydana gelmişti. Olayı aktaran Nerşahî’nin ifadesiyle, bu yangın sırasındayanan binalar hiçbir zaman eskisi gibi onarılamamıştır[1316].

Nitekim, 375/985 yılında Horasan ve Maveraünnehir seyahati sırasındaBuhara’ya gelen el-Makdisî şehirde yangında harap olmuş bir çok evinvarlığına tesadüf etmiştir[1317].

E) İmar Faaliyetleri

Sâmânî hükümdarları özellikle devletin merkezi olan Buhara’da saray,park-bahçe, cami gibi yapılar inşa ettirmişlerdi. Ancak, gerek kullanılanmalzemenin ahşap veya dayanıksız olması gerekse daha sonraki dönemlerdegerçekleşen istilaların ve yangınların meydana getirdiği tahripler bu yapılarınzamanımıza ulaşmasını engellemiştir. Bununla birlikte, İsmail b. Ahmed’in

Page 342: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

adına inşa ettirilen türbe bütün özellikleriyle günümüze gelmeyi başarmıştır(Bkz. Resim I,II). Bu türbenin inşasına İsmail b. Ahmed’in oğlu Ahmeddöneminde başlanmış ve torunu Nasr döneminde tamamlanmıştı. Türbeniniçinde İsmail b. Ahmed’in tabutundan başka iki tabut daha yer almaktadır.Bunlardan birinin torunu II. Nasr’a ait olduğu tesbit edilebilmiştir[1318]. İç vedış inşaatında malzeme olarak pişmiş tuğla kullanılan bu yapı günümüz sanattarihçileri tarafından türünün en çarpıcı örneklerinden biri olarak kabuledilmektedir[1319]. Türbe, dönemin dinsel mimarî eğilimine ters düşen formelgiriş kapılarıyla dikkati çeker. Saray sanatının etkisi altında inşa edilmiş olanyapı, tuğla üslubunun ilk örneğidir. Türbenin iç bezemeleri de, konusundabirer baş yapıt sayılmaktadır[1320].

Sâmânî hükümdarlarının ikameti için yapılmış olup günümüze ulaşmayansaraylarla ilgili olarak Nerşahî ’nin eserinde oldukça geniş malumatbulunmaktadır. Bunlardan ilki, II. Nasr’ın Rigistan Meydanı’nda yaptırdığısaraydır. Çok güzel ve pahalı olan sarayın karşısına da devlet daireleri inşaedilmişti. Bu saray I. Abdülmelik’in 350/961 senesinde çevgan oynarkenatından düşüp ölmesinin ardından gulâmları tarafından yağmalandı. Sâmânîhükümdarının gözde cariyelerini paylaşan yağmacılar daha sonra sarayıyaktılar. İçerideki altın ve gümüş eşyaların hepsi yandı. Yapı hiçbir izbırakmamacasına yok oldu. I. Abdülmelik’in veziri Ebû Cafer el-Utbî, busarayın yanına çok güzel bir cami inşa ettirmişti[1321].

Rigistan meydanındaki sarayın bu şekilde tahrip olmasından sonra, I.Abdülmelik’den sonra tahta çıkan kardeşi I. Mansur, aynı mevkide yeni birsaray inşa edilmesini emretti. Eski sarayla birlikte yok olmuş olan her şeyburada daha güzel bir şekilde yeniden yapıldı. I. Mansur, yeni yapılan busarayda ikamet etmeye başladı. Ancak, kısa süre sonra gece vakti çıkan biryangın neticesinde saray tamamıyla yandı. I. Mansur, aynı gece Cûy-iMûliyân’a gitti. Yanan saraydaki hazine ve mallarını da buraya getirtti[1322].

Çeşitli yapılardan oluşan bir başka saray da Rigistan Meydanı ile Daştekdenilen yer arasında inşa edilmişti. Kompleksin evleri birbirine son dereceorantılı olup, çok güzel bir taş işçiliğine sahipti. Ayrıca kompleksinbünyesinde içinde fıskıyeleri ve kara ağaçlarıyla dört güzel bahçebulunuyordu. Bahçelerden birinde doğu ve batı yönlerinden güneş ışığıalmayan büyük bir kameriye (çardak) vardı. Bundan başka bahçelerdebirbirinden farklı türde çiçekler, armut, badem, fındık, üzüm, kiraz gibi

Page 343: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

meyveler mevcuttu[1323].

Buhara’da Cûy-i Mûliyân[1324] olarak bilinen ve dönemin şairlerininşiirlerinde önemli bir yeri olan, güzelliğiyle cenneti andıran[1325] mevkideSâmânîlere ait saray ve bahçeler yer almaktaydı. Eski dönemlerde Buharahakimleri olan Buhar-hûdat ailesine ait olan bu yer, Sâmânîlerin başlarındaAbbasî halifelerinden Mutasım’ın kumandanlarından Hasan b. Muhammed b.Talut’un mülküydü. Sâmânî b. Ahmed, burayı ondan satın alarak saraylar vebahçeler yaptırmıştı. İsmail b. Ahmed bu yapıların tamamlanmasından sonra,onları gulâmlarına bağışlamış ve bu nedenle Cûy-i Mûliyân, Cûy-i Mevâliyânolarak isimlendirilmeye başlanmıştı[1326]. Cûy-i Mûliyân’da saray vekasırlardan başka son derece güzel bir şekilde organize edilmiş park ve çiçekbahçeleri, her yönden birbiriyle kesişen akarsular bulunurdu[1327].

I. Mansur 356/967 senesinde Yeni Kapı taraflarında yer alan Kerek-iAleviyyan’da çok güzel bir kasır inşa ettirmişti[1328].

Şehrin Sâmânîlerden önceki döneme ait olan Cuma Camisi ise II. Nasrdöneminde aniden çökmüş ve yıkıntılar arasında bir çok insan hayatınıkaybetmişti. II. Nasr gerekli bütün ihtiyaçların karşılanarak caminin yenideninşasını emretmişti. Şehrin kadısının yönetiminde başlayan inşaat bir seneiçinde bitirilmişti. Ancak, bir sene sonra caminin güney tarafındaki duvarçöktü. Çöken duvar onarıldı. Bunun dışında II. Nasr’ın veziri el-Ceyhanîmasraflarını kendisi karşılayarak camiye bir minare ilave ettirdi[1329].

Yine I. Mansur, Buhara’da iç kaleye yarım fersah mesafedeki Samitin yoluüzerindeki bahçeleri oldukça yüksek bir bedel ödeyerek satın almış vebayram namazlarının topluca kılınacağı bir cami yaptırmıştı[1330].

Buhara’daki yapıların dışında İbn Havkal, Semerkand’da İsfizarmahallesinde Sâmânîlere ait bir sarayın varlığından bahseder[1331]. Bunlarındışında, o zamanki İslam şehirlerinde görmeye pek alışkın olmadığımızşekilde Semerkand şehrinin meydanında yer alan hayvan heykellerini deburada ele almak gerektiği kanaatindeyiz. X. yy’da, Semerkand’ı ziyaret edenİbn Havkal, şehrin meydanında gördüğü, servi ağaçlarından yontulma fil,deve, öküz ve diğer vahşi hayvanların figürleri karşısında hayranlığını veşaşkınlığını gizleyememiştir[1332]. Birbirleriyle konuşuyor gibi karşılıklıduran bu heykeller, aynı zamanda birbirlerini yakalamaya çalışırcasına

Page 344: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

ardarda şehir meydanına dizilmişlerdi. Bunlar, Semerkand halkının ticarîfaaliyetlerden elde ettikleri kazançlarını nasıl kültürel faaliyetlereayırabildiklerinin ve şehir düzenlemesinin güzel bir örneği sayılabilir.

Bunların dışında kaynaklarda, II. Nasr’ın Firebr’de yolcuların ücretsizağırlandığı bir rıbat inşa ettirdiği aktarılmaktadır[1333]. Yine, Sâmânîlertarihinin son dönemlerine damgasını vuran kumandanlardan biri olan Fâik el-Hassa da, Tûs’da bir cami ve İsficâb’a bağlı Kulan kasabasının dışında birrıbat inşa ettirmişti[1334]. Burada aktarılan bilgiler kaynaklardanulaşabildiğimiz bilgilerdir. Ancak, özellikle Maveraünnehir’de 10.000 rıbatınbulunduğu şeklindeki bilgiler düşünüldüğünde Sâmânî hükümdarlarıtarafından inşa ettirilmiş daha bir çok rıbatın olduğunu söylemekmümkündür.

Page 345: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

VI) Ekonomik ve Ticari Hayat

A) Sâmânîler Devrinde Para

Sâmânîler devrinde Horasan ve Maveraünnehir’de yoğun ticarî faaliyetlerinbir yansıması olarak kuvvetli bir para akışı yaşanmaktaydı. Devletinhakimiyet alanı içinde kalan topraklarda çeşitli paralar kullanılmaktaydı.Bunları fülûs dirhemler, dirhemler ve dinarlar olmak üzere üç gruptatoplayabiliriz.

Fülûslar (tekili fels)[1335] bakır ya da bu madenin yanına kalay, demir,bronz gibi diğer madenlerin katılmasıyla darb edilmiş paralardı. Kullanımalanları kısıtlı olup, tedavülde oldukları bölgenin dışında pekkullanılmazlardı. Lombard, bu tür paraları “aksesuar şeklinde, herhangi birhukukî koruması olmayan, yerel bir siyasî güç tarafından bastırılmış mahallîparalar olarak ifade etmektedir. Dolayısıyla da, ağırlıkları konusunda belli birstandartının olmadığını belirtir[1336]. Ancak, bu yanlıştır. Nitekim, batıdaBizans’ta bu tür para basımının bir nizamnâmeye bağlandığıgörülmektedir[1337].

İlk olarak Bizans ve Sasanî paralarını kullanan Müslüman-larında aynıkuralları almış olmaları kuvvetle muhtemeldir. Fülûs dirhemler Sâmânîlerdevrinde yoğun bir şekilde kullanılmaktaydı. Bu dönem içinde basılmış olanfülûs dirhemler ağırlıklı olarak Semerkand ve Buhara’daki darphânelerdebasılmaktaydı[1338].

Bu dönemde kullanılan fülûs dirhemlerden biri olan Gıtrifiyye,Abbasîlerden beri Maveraünnehir’de, özellikle de Buhara ve çevresindetedavülde idi. Gıtrifî dirhemler, Halife Harun el-Reşid’in, Horasan ValisiGıtrif b. Ata tarafından Buhara soylularının ve ileri gelenlerinin ricası üzerinedarbedilmeye başlanmıştı. Buharalılar, eskiden Buhar-hûdatlar tarafındanbastırılan gümüş dirhemlerin tedavülden kalkması ve mahallî ihtiyacıkarşılamak üzere yeni bir paraya ihtiyaç duyulması nedeniyle böyle biristekte bulunmuşlardı. Ancak, o dönem içinde gümüşün pahalı olması,basılacak olan sikkelerin sadece bu madenden olma ihtimalinizorlaştırmaktaydı. Bütün bunları dikkate alan Gıtrif b. Ata, gümüş ağırlıktaolmak üzere altın, kurşun, kalay, demir, bakır karışımından oluşan ve eski

Page 346: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

sikkelere benzeyen yeni bir para bastırdı. Üzerine kendi adını da koydurmasınedeniyle sikkeler Gıtrifî dirhemleri olarak isimlendirildi[1339].

Ancak, Buhara halkı Gıtrifî dirhemlere pek rağbet göstermeyince Gıtrif b.Ata, 6 Gıtrifî’nin 1 gümüş dirheme eşit olduğunu ilan ederek yeni sikkeleriresmileştirdi. Buhara ve çevresinin vergileri de, Gıtrifî olarak alınmayabaşlandı. Zaman içinde Gıtrifî dirhemin değeri artarak gümüş dirhemlerinüzerine çıktı. Öyle ki, 100 gümüş dirhem 85 Gıtrifî’ye karşılık gelmeyebaşladı[1340]. Bununla birlikte Gıtrifî dirhemlerin Sâmânîler döneminde değerkaybettikleri görülmektedir.

Bu durum muhtemelen sikkeyi oluşturan madenlerin karışımlarınındeğişmesiyle alakalıydı. Nitekim, Sâmânîler devrinde gıtrifî felsler, bakır,tunç, kalay ve demir karışımından basılmakta olup, 100 gıtrifî 1 gümüşdirheme eşitlenmişti[1341]. Diğer taraftan, bu dönemde de Buhara veçevresinin vergisi gıtrifî dirhem olarak tahsil edilmekteydi. Ayrıca, evlenecekkadınların mihri için, gayri menkul, menkul ve köle alım satımında gıtrifîdirhemler kullanılıyordu[1342].

Gıtrifî’nin dışında müseyyebî ve muhammedî fülûs dirhemler deMaveraünnehir’de yaygın olarak kullanılmaktaydı[1343]. Bunlardan,muhammedî dirhemler üzerinde okunamayan harflerle yazılmış işaretlerbulunmaktaydı[1344]. Müseyyebî dirhemler ise, diğerlerine nazaran dahadeğerli olup, ismailiyye denilen gümüş dirhemlerden dahi üstüntutulmaktaydı[1345]. Abbasîler döneminden miras kalan yukarıda adlarınısaydığımız fülûs dirhemlerin dışında Sâmânîler de kendi adlarına bu türdirhemler bastırmışlardı. Nitekim Nerşahî, gıtrifî dirhem hakkında bilgiverdikten sonra bütün Sâmânî hükümdarlarının fülûs dirhemler bastırdıklarınıyazmaktadır[1346]. Sâmânîlerden ilk fülûs dirhem bastıran kişi Ahmed b. Esedolup, darbedilen fülûs dirhem 244/858-859 tarihlidir[1347]. Yine, ailenin ilküyelerinden Nuh b. Esed adına Binket’de darbedilen sikkeler bu türdirhemlere bir örnektir[1348]. Fergana’ya bağlı Kuba şehrindeki darphanedeSâmânî hükümdarlarından I. Nuh ile oğulları I. Abdülmelik ve I. Mansuradına fülûs dirhemler basılmıştır[1349]. I. Mansur adına 356/967 senesindeBuhara’da darp edilen fülûs dirhemler vardır[1350]. Aynı şekilde İsficâb’ınyerel hükümdarlarının 310/922-923 senesinde Farab’da bastırdıkları fülûsdirhemlerin üzerinde metbuları II. Nasr’ın adı yer almaktaydı[1351].

Page 347: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Sâmânîler coğrafyasında kullanılan diğer bir para çeşidi de gümüşdirhemlerdir. Bunlar, fülûsların aksine uluslararası nitelikte ve her türlühukukî statüye sahiptiler. İslamiyet öncesinde doğuda Sasanîlerinegemenliğindeki topraklarda batıdakinin aksine gümüş para esasına dayananbüyük bir ekonomik güç vardı. Altın ise daha çok ziynet eşyası ve mobilyaolarak kullanılmaktaydı[1352]. Sasanî topraklarını fetheden müslümanlar, birsüre daha onların dirhemlerini kullanmaya devam ettiler. İlk basılan İslamîdirhemler de Sasanîleri örnek alarak darp edilmişti. İslamî dirhemlerin teorikağırlığı 2.97 gramdı. Ancak, IX. yy.’ın sonlarına doğru ağırlıkları 4-6 gramarasında değişen dirhemler basılmıştı[1353].

Sâmânî hükümdarları arasında ilk gümüş dirhem bastıran kişi İsmail b.Ahmed’tir[1354]. İsmail b. Ahmed devrinde çeşitli darphanelerde basılandirhemlerin farklı ağırlıklar taşıdığını görüyoruz. Örneğin, 293/906 senesindeMa’din Darphanesi’nde basılan gümüş dirhem 3.11 gram ağırlığında iken,295/907-908’de Pervan (Fervan)’da basılan dirhemler 3.57 gramağırlığındaydı[1355]. İsmail b. Ahmed’in bastırmış olduğu dirhemler onunadına nisbetle İsmailiyye olarak isimlendirilmişti[1356]. İsmail b. Ahmed’tensonra gelen Sâmânî hükümdarları da çeşitli ebad ve ağırlıkta gümüşdirhemler bastırmışlardır[1357]. Bunlardan başka İbn Havkal, Semerkandhalkının kullandığı paraları anlatırken mükesser (kırık) dirhemlerden debahseder[1358].

Diğer müslüman hükümdarlar gibi Sâmânîlerin bastırdıkları paralarda dadinî ibare, basım yeri, basım tarihi ve hükümdarın adından başka dinîbakımdan bağlı bulundukları halifenin adı yer alırdı. Para, devletin valisi yada tabi bir hükümdar tarafından bastırılmış ise, bu zatın adı da parayaeklenirdi.

İslam devletlerinde altın para birimi dinar (çoğulu denanir) idi[1359].Sâmânîler Devleti’nde ilk dinar İsmail b. Ahmed’in hükümdarlığı zamanındabasılmıştı[1360]. Sâmânî dinarı, gümüş ve fülûslarda olduğu gibi Abbasîparaları örnek alınarak darp edilmekteydi. Ancak, Sâmânî dinarlarınınağırlıklarının Emevî halifesi Abdülmelik b. Mervan tarafından belirlenmişşer’i miskal ağırlığı olan 4.25 gramdan[1361] biraz daha hafif olduklarıgözlenmektedir. Örneğin, İsmail b. Ahmed adına 288/901’de Semerkand’dabasılan dinarın ağırlığı 4.10 gram iken, oğlu Ahmed’in 295/907-908

Page 348: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

senesinde Semerkand’da bastırdığı dinar 3.80 gramdı. I. Nasr’ın adına306/918-919’da Nisabur’da basılan dinar ise 4 gram ağırlığında idi[1362].Diğer taraftan, I. Mansur adına 356/967 senesinde Nisabur’da basılan dinarise 5 gram ağırlığındaydı[1363]. Emevî halifesi Abdülmelik b. Mervanzamanında dinarın standart ağırlığının saptanmasından başka 1 dinarın 20gümüş dirheme eşit olduğu da belirlenmişti[1364]. Bu oran Abbasîlertarafından da korunmuştu. Sâmânîler için de aynı değerlendirme geçerliydi.

Sâmânîlerde dinar darbı ağırlıklı olarak devletin ikinci merkezidurumundaki Nisabur’da yapılmaktaydı[1365]. Bunun dışında Semerkand, Şaş,Amul ve Buhara darphânelerinde de altın para basılırdı. Semerkanddarphânesi İsmail b. Ahmed ve oğlu Ahmed devirlerinde dinar basımınınbüyük kısmını üstlenmiş durumdaydı. Ancak, II. Nasr dönemiyle birlikteNisabur’un siyasî ve idarî öneminin artmasıyla dinar darbı daha çokNisabur’da yapılmaya başlanmıştı.

Yine, Sâmânîlerin zaman zaman siyasî sınırları içine dahil ettikleri Cibalbölgesinin şehirlerinden Hemedan’da da para bastırdıklarını görmekteyiz.Hemedan’ın 329/940-941 senesinde Horasan Valisi Ebû Ali b. Muhtac’ınkomutasındaki askerî harekatın neticesinde Sâmânî topraklarına dahiledilmesinden sonra, dönemin Sâmânî hükümdarı II. Nasr adına burada330/942 senesinde altın para basılmıştı[1366]. Bunun dışında bölgenin merkeziRey’de de çeşitli zamanlarda Sâmânîler adına para darp edilmiştir[1367].

B) Madenler

Sâmânîler Devleti coğrafyasını oluşturan Horasan ve Maveraünnehirtoprakları ticarî, stratejik önemleri ve verimli topraklarının dışında çeşitliyeraltı kaynaklarına da sahipti. Bu dönemde Sâmânî topraklarını gezencoğrafyacılar, çıkartılan madenler hakkında bilgiler vermektedir. Madenlerçeşitli şekillerde çıkartılıp işlenmekteydi. Bunlar, durum ve ihtiyaca göreyerel ihtiyacı karşılamak için kullanılmakta, kalan miktar ise ihraçedilmekteydi. Sâmânî toprakları dahilinde çıkartılan madenleri şu şekildesıralayabiliriz :

Gümüş: Sâmânîlerin egemen olduğu topraklarda büyük gümüş madenleribulunuyordu. Ancak, çıkartılan gümüş, ihraçtan çok devletin kendi ihtiyaçlarıiçin ayrılıyordu. Gümüş, ağırlıklı olarak para basımında kullanılmaktaydı.

Page 349: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Nitekim, dönemin önemli gümüş madenlerinin olduğu yerlerde paradarphâneleri de bulunmaktaydı.

Çıkartılan gümüş, genellikle kurşunla karışık gümüş yataklarından teminedilmekte ve gümüş çeşitli işlemlerinin ardından kurşundanayrılmaktaydı[1368]. Bugünkü Kabil’in kuzeyinde yer alan Penchir’dekigümüş madenleri, Sâmânîler devrinde büyük bir üretim kapasitesinesahipti[1369]. Burası, İslam dünyası genelindeki en büyük iki gümüşyatağından birisi idi[1370]. Sâmânîlerden çok sonraları yaşamış olancoğrafyacı Yakut el-Hamavî (ö.1229) Pençhir’deki gümüş madeni hakkında“Penchir Belh bölgesinde bir şehir olup, burada gümüş dağı bulunmaktadır.Şehirde dirhem çok boldur.

Öyleki, birisi bir havucu bile bir dirhemden eksiğine satın alamamaktadır.Gümüş ise şehre bakan dağın bir yamacında olup, kazılardan dolayı dağkalbur gibidir. Burada yaşayanlar bir gümüş damarına rastladıkları zaman,madeni bulana kadar o damarı takip ederler. Anlatılanlara göre bir kazı işiiçin 300.000 dirhemden azını veya fazlasını harcayabilirler. Bunu yapan kişikazı sonunda ya kendisine ve çocuklarına yetecek kadar gümüş bulur, yadasadece masraflarını karşılayabilirdi. Bazen de kazı yapan kişi su birikintisiylekarşılaşarak iflas eder, yoksullaşırdı”[1371] demektedir. Bunun dışında,Maveraünnehir’de; İlak dağlarında[1372], Fergana’ya bağlı Nukad, Ahsisek veYukarı Nesya’da, Sûh dağlarında[1373], Şilci ve Buttem dağlarında[1374],Vahan’da[1375], Horasan kısmında ise ; Nisabur’a bağlı Nukan’da[1376], Kûhve Badgis’deki dağlarda[1377], Cüzcan dağlarında[1378], Herat ve Serahsarasında yer alan bir dağda[1379] gümüş yatakları bulunuyordu.

Altın: Gümüşe oranla Sâmânî topraklarında daha az rastlanan altın da,gümüş gibi para basımında kullanılmaktaydı. Maveraünnehir’deki Huttelvadilerinde altın ve bol miktarda altın tozu mevcuttu. Bunlar, Vahan ve bubölge ile Tibet arasındaki ırmakların yataklarında ve sel yataklarındabirikmekteydi[1380]. Biriken bu altının çıkarılmasıyla ilgili İbn Hurdadbih şubilgileri vermektedir ; “Ceyhun nehri altın dağına uğradıktan sonra büyük taşve kayalar üzerinden geçer ve sürüklemiş olduğu altınları balığın derisindekipullar gibi buraya bırakırdı. Ceyhun’dan ayrılan Bahşu nehrinin yakınlarındaVahad adlı bir köy vardı. Bu köyün sakinleri iki taraftan ipleri kazıklarlatutturulmuş keçi derilerini nehrin üzerine atarlardı. Sonra bir kişi nehre iner

Page 350: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

ve suyu derilerin üzerine serperdi. Başka biri de derileri sudan temizlerdi.Derilerin kum ve altınla dolduğunu gördüklerinde sudan çıkararak, güneşinaltına sererlerdi. Kuruduktan sonra da altınları toplarlardı. Bu şekilde eldeedilen altın kırmızı, saf ve çok kaliteli olurdu”[1381]. Yine, Fergana’da Nukad,Ahsisek ve Yukarı Nesya’da[1382], İlak dağlarında[1383], Cüzcandağlarında[1384] ve Buttem dağlarından[1385] altın çıkarılıyordu. Ayrıca,Semerkand yakınlarındaki Kuhek dağında da altın ve gümüş olmasınarağmen bunlar işletmeye müsait değildi[1386].

Nuşadur (Amonyak): Nuşadur, X. yy.’da bütün İslam dünyası içindeMaveraünnehir’e özgü bir maden olarak biliniyordu. Ancak, İbn Havkal,Sicilya’ya yaptığı seyahat esnasında burada da nuşadur olduğunu tespitetmekle birlikte, bunun Maveraünnehir’deki kadar kuvvetli olmadığınıbelirtmektedir[1387]. Maveraünnehir’de nuşadur, Buttem dağlarından, İlak veFergana bölgelerinden elde ediliyordu[1388].

Bu madenden kaynaklanan yüksek ısı nedeniyle bölgede ticarî faaliyetlerbelirli dönemlerde yapılabiliyordu. Zira özellikle yaz mevsimlerinde geceleri100 fersah uzaklıktan, nuşadur çıkartılan dağlardan bir ateşin yükseldiğigörülebilirdi. Gündüzleri ise, güneş ışınları ve aydınlık sebebiyle buradasadece bir duman görünürdü. Horasan tarafından Çin’e gitmek isteyentüccarların bu bölgeden geçmeleri gerekmekteydi. Bu nedenle, yolcularburadaki yaklaşık elli mil uzunluğundaki vadinin kenarında yaşayanköylülere başvururlardı. Buradaki rehberlerle iyi bir ücret karşılığındayolcuların eşyalarını taşıyarak onlara vadide yol gösterirlerdi. Zira, bu vadidehiçbir hayvan çalışamıyordu. Ayrıca her zaman yanlarında bulundurduklarısopalarla vadideki sıcaklığın dehşetinden, sıkıntısından ölmemesi ve süreklidikkatli tutmak için ona vururlardı. Yolculuk dağların tepesindeki ormanlarve su birikintilerine ulaşana kadar sürmekteydi. Bütün bu yolculuklar ancak,kış mevsiminde karların yağmasıyla mümkün olabilirdi. Yazın ise, şiddetli ısınedeniyle buraya yaklaşmak mümkün olmazdı[1389]. Kaynaklarda, Buttemdağlarındaki nuşadur madeninin çıkarılmasıyla ilgili olarak oldukça enteresanbilgiler bulunmaktadır. Buna göre ; bölgedeki dağlar üzerinde eve benzeyenyapılar inşa edilmiş mağaralar bulunuyordu. Madenciler, bu yapıların kapı vedeliklerini sıkıca kapatırlardı. İçeride ise buhar çıkan bir göz vardı. Buradançıkan buhar, evin duvarlarının ve tavanın iç kısımlarında keçeleşereknuşadura dönüşürdü. Ancak, binanın içi çok sıcak olduğundan insanların

Page 351: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

yalın olarak içeri girmesinin imkanı yoktur. Bu nedenle, madenciler,ıslatılmış keçelere sarınarak kısa bir süre için içeriye girip, oluşan nuşadurutoplarlardı. Nuşadur buharı zaman zaman yer değiştirirdi. Bu olduğu zaman,yeni bir yer kazılarak buhar ortaya çıkarılır, kaybolunca da aynı işlemtekrarlanırdı. Çıkarılan nuşadur, İslam dünyasındaki bir çok bölgeye ihraçedilmekteydi[1390]. Bu işte çalışanlar altları tahtadan yapılmış bir ayakkabıgiyerlerdi. Çünkü deriden yapılmış olan ayakkabılar içerideki yüksek ısıyakarşı dayanıklı değildi[1391].

Demir: Geniş kullanım alanları ve özellikle de silah imalinde faydalanıldığıiçin Ortaçağ İslam dünyasında son derece büyük bir öneme sahipti. Ancak,yetersiz teknolojik imkanlar dolayısıyla üretiminde bazı güçlükler veolumsuzluklar da yaşanmaktaydı. Özellikle maden ocaklarının işletilmesindeyakıt olarak kullanılan odun ve odun kömürünün aşırı kullanımı, ormanlarabüyük zararlar vermekteydi. Örneğin, 10 kg. ince demir elde etmek için 150metreküp odun kömürü gerekmekteydi[1392]. Başta Fergana bölgesi olmaküzere Sâmânî toprakları demir madeni açısından oldukça zengin kaynaklarasahipti. Fergana demiri yumuşak ve kaliteli olup istenilen şeklin verilmesikolaydı. Buraya bağlı Mink ve Mersümende’de Horasan ve Irak’a ihraçedilen demir aletler yapılmaktaydı. Sanaatkârlar akıllarına gelen herşeyi budemirden imal edebiliyorlardı[1393]. Fergana’dan başka Sâmânî topraklarıdahilindeki Cüzcan dağlarında[1394], Nisabur’a bağlı Nukan’da[1395],Uşrusana dağlarında[1396] demir çıkartılıyordu.

Bakır : Fergana dağlarından[1397], yine Fergana’ya bağlı YukarıNesya’dan[1398], Tûs dağlarından[1399], Cüzcan dağlarından[1400], Mervçevresinden[1401], Nisabur’a bağlı Nukan’dan[1402] elde edilmekteydi.

Kurşun: Bu maden ağırlıklı olarak Fergana dağlarından[1403], Cüzcandağlarından[1404] ve Tûs dağlarından[1405] çıkartılıyordu.

Civa: İbn Havkal’a göre Maveraünnehir, civa bakımından oldukça zenginkaynaklara sahipti[1406]. Bu maden de diğerleri gibi Maveraünnehir’in madenbölgesi olarak karşımıza çıkan Fergana ve çevresinden çıkarılmaktaydı[1407].

Yukarıda zikrettiğimiz madenler dışında Fergana bölgesinden, cam, kalay,naft, katran, firuze, kömür gibi yanan siyah bir taş (taş kömürü)çıkartılmaktaydı[1408]. Cüzcan dağlarında sürme taşı ve sülfirik asit[1409],

Page 352: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Bedehşan’da yakut ve benzeri değerli taşlar, fitil taşı[1410], Simingan veBeyhak’da mermer[1411], Vaşcird’de neft, zift ve firuze[1412], yine Nisabur’unyakınlarındaki Rivend dağından da firuze elde edilmekteydi[1413].

C) Tarım ve Hayvancılık

Sâmânîler döneminde özellikle Maveraünnehir bölgesinde oldukça yaygınbir kanal sistemi mevcuttu. Bu kanallar genellikle Ceyhun nehrinden ve Suğdırmağı’ndan ayrılıyordu. Bir çoğunda küçük gemiler işlemekteydi. Bu sistem,yoğun tarımsal faaliyetleri ve mal taşıma kolaylığını da beraberindegetirmekteydi. Sulama kanalları sayesinde tarım yapılan topraklarınverimliliği artmaktaydı. Bunun tarım ürünlerine bir yansıması olarakmeydana getirdiği çeşitlilik ve bolluk nedeniyle bölge halkı yiyecekkonusundaki gerekli bütün ihtiyaçlarını fazlasıyla karşılayabiliyordu.Nitekim, X. yy.’da bölgeyi gezen İslam coğrafyacıları burayı “halkı bir kerekıtlık görmeden, diğer yerlerin halkları defalarca kıtlık görürler. Eğerekinlerine veya zahirelerine zarar veren bir soğuk, sıcak veya başka bir afetlekarşılaşırlarsa, ülkelerindeki geri kalan zahire ve eşya onlara yeter. Bu kalanmiktarla dahi diğer yerlerden zahire ve mal getirmek ihtiyacını duymazlar”şeklinde tasvir ederler[1414]. Bölgedeki tarım sahalarının etrafı kerpiçduvarlarla çevrilerek göçebelerin hücumlarından korunması sağlanmaktaydı.Diğer taraftan Maveraünnehir’de bol miktarda meyve de yetiştiriliyordu.Öyle ki, sebil olan bu meyvelerden faydalanmak isteyenlere kimse maniolmazdı[1415].

Şehirleri saran kanalların çevresinde bahçe ve bostanlar yer alırdı. Bunedenle de kanalların etrafı yeşil bir örtü ile sarılmış görüntüsü vermekteydi.Buhara iç kalesinden şehre bakan İbn Havkal, yeşillikten başka bir şeygöremediğini ve yeşilliğin renginin gökyüzünün mavisiyle birleştiğiniaktarmaktadır[1416]. Kanallar bölgedeki şehirlerin hayat kaynağı idi. Bunlarkimi zaman Semerkand da olduğu gibi iklimin daha sıhhatli olmasınısağlarken[1417] kimi zaman da daha önce Cûy-i Mûliyân örneğinde görüldüğügibi şehir planlamasına bir estetik ve güzellik katmaktaydı.

Maveraünnehir’in ikinci önemli merkezi olan Semerkand ile Buharaarasındaki Zerefşan Vadisi, o dönemde dört dünya cennetinden biri olarakkabul ediliyordu[1418]. Dönemin başkenti Buhara, kanalların getirdiği sular

Page 353: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

sayesinde oldukça verimli topraklara sahipti. 1 ceriblik[1419] toprağa sahipbirkaç kişilik bir aile, köleleri ile birlikte rahatlıkla geçimlerinisağlayabilirlerdi. Ancak, şehir halkının kalabalık ve tüketimin fazla oluşunedeniyle burada üretilen ürünler şehir halkına yeterli gelmiyordu. Busebeple diğer bölgelerden erzak ve yiyecek ithal edilirdi[1420].

Sâmânîler topraklarında yaygın bir şekilde huhubat tarımı yapılmaktaydı.Semerkand’a bağlı Şavzar’da iyi kalitede huhubat yetiştiriliyordu. YineSemerkand’a bağlı Ebgar kuru bir toprak yapısına sahip bir bölge olmasınarağmen 1 kile tohumun 100 veya daha fazla misli ürün verdiği görülürdü.Buranın mahsulünün kuraklık ve afet zamanlarında bütün Suğd bölgesineyettiği söylenirdi[1421]. el-Makdisî, Semerkand’ın rüstaklarından Der-gam’ında aynı özelliklere sahip olduğunu ve mahsulün iyi olduğu dönemlerde eldeedilen ürünün iki sene boyunca bütün Suğd, Buhara ve Semerkand bölgesineyetebilecek miktarda olduğunu yazmaktadır[1422].

Harizm’de, iklimin soğuk olmasına rağmen Uşrusana’da, Hocend veButtam rüstağında da yoğun bir şekilde huhubat tarımı yapılmaktaydı[1423].Devletin Horasan tarafında ise, Enderab’da, Garcistan’da, Toharistan’da[1424],Merv’de ve Nisa-bur’a bağlı Üstuva rüstağında bol miktarda huhubat ekimiyapılıyordu[1425].

Baverd, Talikan, Hulm, Fargar, Merverrûd, Fergana’ya bağlı Rencedşehirleri ve buralara bağlı yerler ile Cüzcan bölgesinde de tarıma son dereceelverişli topraklar bulunmaktaydı.

Temel besin maddelerinden biri olan pirinç, Maveraün-nehir’de Fergana’yabağlı Teshan’da bol miktarda yetiştiriliyordu[1426]. Horasan’da Herattaraflarındaki Marâbâd[1427], İsferayin, Belh, Vervaliz ve Bedehşan’da pirinçtarımı yoğun bir şekilde yapılmaktaydı[1428].

Maveraünnehir’deki Şuman ve Vaşcırd arazilerinden çok miktarda safranelde edilirdi[1429]. Kubadiyan’da ağırklı olarak Hindistan’a ihraç edilen kökboyası bitkisi yetiştiriliyordu. Sâmânî hükümdarının da bu bitkinin gelirindenözel bir hissesi vardı[1430]. Belh, Nesa, Vervaliz ve Ebiverd’de susamyetiştirilirdi[1431].

Maveraünnehir bölgesinde yer alan Kişş şehri coğrafî özellikleri nedeniyle

Page 354: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Sâmânîler döneminde sebze ve meyve üretiminde ayrı bir yere sahipti. Diğerbölgelere göre çukur bir alanda bulunan ve sıcak bir iklime sahip olan buşehirde yetiştirilen turfanda meyve-sebzeler Buhara başta olmak üzeredevletin diğer bölgelerine gönderilirdi[1432]. Ayrıca, Kişş dağlarında bir çokşifalı bitki yetişmekteydi[1433]. Yine Horasan’da, Bûsenc dağlarında çeşitlizehirli hayvan sokmalarına iyi gelen bir bitki yetişmekteydi[1434].

Sâmânî topraklarını gezen İslam coğrafyacıları burada yetişen meyvelerdenövgüyle ve oldukça tafsilatlı bir şekilde bahsederler. Yetiştirilen meyvelerdevletin kendi topraklarındaki ihtiyacın karşılanmasının yanında diğerülkelere de ihraç ediliyordu. Bunların başında ise üzüm geliyordu. Harizm’debol miktarda üzüm yetiştirilirdi. Elde edilen mahsulün bir kısmı kurutulur, birkısmı da bölgedeki şırahanelerde işlenirdi. Özellikle Dargan şehrinin üzümbağları Ceyhun nehri boyunca uzanan iki fersah boyunca uzanmaktaydı.Sayıları 500’den fazla olan bu bağlardan elde edilen üzümler kurutularakihraç edilirdi[1435]. Semerkand’ın Dergam rüstağında yetiştirilen üzümler,Semerkand’ın diğer rüstaklarında yetiştirilen üzümlere tercih edilirdi[1436].Nesef’de de kaliteli ve çok üzüm yetiştiriliyordu[1437]. Fergana topraklarında,Amul’da ve Bedehşan’da bir çok üzüm bağı vardı[1438]. Devletin Horasankısmında ise, Herat, Merv, İsferayin, Belh, Rivend şehirlerinde bol ve kaliteliüzüm yetiştiriliyordu[1439]. Bunlardan, Herat ve Bûsenc’deki şırahanelerdeçok lezzetli üzüm şurupları yapılıyordu[1440]. Talikan’da ise kaliteli şaraplarüretiliyordu[1441]. Merv’e bağlı Kuşmahin şehri, Kuşmahanî adı verilen kuruüzümüyle ünlüydü[1442].

Nisabur’a bağlı Rivend şehrinde hiçbir yerde misli görülmemiş ayvalaryetiştirilmekteydi[1443]. Sıcak bir iklime sahip olan Tabeseyn’de çok miktardahurma ağacı bulunuyordu[1444].

Fergana’ya bağlı Şiket ceviz ağacı açısından oldukça zengin bir yerdi.Burada 1000 ceviz bir dirheme satın alınabilirdi[1445]. Semerkand’ın Bunciketrüstağında da bol miktarda ceviz ağacı bulunmaktaydı[1446]. Horasan’da,Belh, Vervaliz şehirleri ve Cüzcan eyaletinde bol miktarda cevizyetiştirilmekteydi[1447].

Yukarıda adını saydığımı yerler dışında Maveraünnehir ve Horasan’ınverimli topraklarında bir çok meyve türü yetiştirilmekteydi. Özellikle başkent

Page 355: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Buhara ve çevresi, Merv, Belh, Herat şehirleri ve Harizm bölgesi meyveüretimi ve elde edilen mahsulün kalitesi açısından büyük bir üne sahiptiler.el-İstahrî ve İbn Havkal, Maveraünnehir’in en tatlı ve en sağlammeyvelerinin Buhara’da yetiştirildiğini yazarlar[1448]. Belh, Merv ve Heratşehirleri de oldukça zengin meyve çeşitlerine sahiptiler. Bu türler arasındakavun-karpuz, incir, badem, portakal, nar, fıstık, armut, elma gibi meyvelervardı.

Meyvelerin dışında Sâmânî topraklarında son derece güzel ve nadideçiçekler bulunmaktaydı. Fergana ile Türk ülkeleri arasında uzanan dağlardagül, menekşe gibi çiçekler bol miktarda bulunmaktaydı. Uşrusana’dasonbaharın sonuna kadar gül ve fesleğen çiçekleri açardı. Cüzcan’a bağlıCerzuvan’da ve Horasan’da nadide renkli güller bulunmaktaydı. Ayrıca,Maveraünnehir’de devamlı açan içi başka renkte, dışı başka renkte çiçektaçları mevcuttu[1449].

Sâmânî topraklarında hayvancılık da oldukça gelişmişti. Maveraünnehir’deher köyün veya şehrin su basan veya hayvanların merası olarak kullanılan subasmayan arazisi bulunurdu[1450]. Türk ülkelerinden yapılan ithalatın dışındaburada binek hayvanları, büyük ve küçük baş hayvan yetiştirilmekteydi.Özellikle bazı şehir ve eyaletler yetiştirdikleri hayvanlarla ün yapmışlardı.Nitekim Kişş şehrinde, Maveraünnehir’in en dayanıklı, makbul ve aranılankatırları yetiştirilirdi[1451]. Bunlar, Horasan’ın çeşitli yerlerine ihraç edilirdi.

Maveraünnehir’in çeşitli yerlerinde yetiştirilen atlar İslam dünyasında haklıbir üne sahipti. Otlaklarındaki otların hayvanların içinde kaybolacağı kadarbol ve uzun olan[1452] Çağaniyan’da küçük atlar yetiştiriliyordu[1453].

Huttel’de yetiştirilen atlar, İslam dünyasının her tarafına ihraçedilmekteydi[1454]. Atların dışında Huttel’de bol miktarda sürü hayvanıyetiştiriliyordu. Semerkand ve Fergana’da da cins atlar yetiştirilmekteydi.“Şen” adı verilen bu atlara kan terleyen atlar deniyor ve kutsiyetlerineinanılıyordu[1455]. Devletin Horasan tarafında yer alan Cüzcan veToharistan’da bol miktarda at yetiştiriliyordu[1456].

Ceyhun nehrinin yukarı mecrasında yer alan Vahş’da buraya nispetenVahşî olarak isimlendirilen koyunlar yetiştiriliyordu[1457]. Fergana ve Şaşeyaletlerinde de bol miktarda küçük baş ve büyük baş hayvan sürüleri

Page 356: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

mevcuttu[1458].

Ceyhun nehri kıyısındaki Ahsisek şehri etrafındaki otlaklarda deve vekoyun sürüleri yetiştiriliyordu[1459]. Harizm eyaleti de koyun sürüleribakımından oldukça zengindi[1460].

Cüzcan’da oldukça bol miktarda büyük ve küçük baş hayvan sürüleribulunuyordu[1461]. Serahs civarında yetiştirilmekte olan develer şehir halkınınen büyük zenginlik kaynaklarından biri sayılmaktaydı[1462].

Binek hayvanları, büyük ve küçük baş hayvanların yanı sıra Sâmânîtoprakları dahilinde balıkçılık da önemli bir geçim kaynağı idi. Ceyhun veSeyhun nehirleri ile bunlara bağlı kanallardan sulama faaliyetlerinin dışındabalıkçılık alanında da faydalanılırdı. Özellikle Harizm eyaleti bu bakımdanoldukça zengindi. Ceyhun nehrinin Aral Gölü’ne döküldüğü Halican adıverilen yerde balıkçılık ile uğraşan kişilerin kulübeleri yer alırdı[1463]. AralGölü balık türleri açısından son derece zengin bir yapıya sahipti[1464].

D) Sanayi ve Ticaret

Sâmânîler Devleti tarihine yön veren en önemli unsurlardan biri hiçşüphesiz bu devletin hakim olduğu coğrafyanın ticaret yolları üzerinde yeralmasıdır. Bu özellik devletin yükseliş ve ihtişamında, ordunun istihdamındane derece olumlu etkisi olmuşsa, kısa sürede güçten düşüp, yıkılmasında daaynı derecede etkili olmuştur. Zira, ticaret yolları üzerindeki bu hakimiyetSâmânîlere önemli bir siyasî itibar sağlamaktaydı. Ticaretten elde edilen gelirve buradan alınan vergiler devlet ekonomisi için çok önemliydi. Gayrimüslim Türk ülkelerinden getirilen kölelerinin İslam ülkelerine dağıtımıağırlıklı olarak Sâmânî toprakları üzerinden gerçekleşmekteydi. Hatta,Sâmânîlerin bağımsızlığını kazanmadan önceki dönemlerinde Maveraünnehirve Horasan’ın vergisinin bir kısmı Türk kölesi olarak ödeniyordu[1465]. Bukölelerin önemli bir kısmı Sâmânî ordusunda istihdam edilmekteydi. Bundan,yukarıda Askerî Teşkilat bölümünde bahsedildi.

Semerkand, Buhara, Nisabur, Belh, Herat ve Merv gibi Sâmânîlerdöneminin önemli önemli şehirleri Ortaçağda doğu ile batıyı birbirinebağlayan ticaret yollarının ana güzergahları üzerinde yer alıyorlardı. Buticaret yollarından belki de en önemlisi Çin’in ipeğini ve diğer ticarî

Page 357: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

ürünlerini batıya sevk eden ünlü İpek yolu idi[1466]. Çeşitli alternatif ve taliyolları bulunan İpek yolunun bizim konumuz içinde kalan kısmı Abbasîlerinmerkezi Bağdat yoluyla Antakya ve Sûr limanlarına bağlanan bu yol doğuyadoğru Hemedan, Rey, Damgan, Nisabur, Merv, Amul, Buhara Semerkandüzerinden Zamin’e ulaşıyor ve burada biri Fergana diğeri Şaş yönüne olmaküzere iki kola ayrılıyordu. Fergana yönünde devam eden yol Ahsiket veÖzkend şehirlerine uğradıktan sonra Doğu Türkistan’a giriyor ve Çin’e doğrudevam ediyordu. Şaş’a giden yol ise İsficâb ve Talas üzerinden Çin’euzanıyordu. İki yol Tung Huang’da birleşerek Çin’in merkezine ulaşıyordu.Kuzeyde, Don nehrinin denize döküldüğü yerden başlayarak Sibirya’nıngüneyindeki topraklar boyunca devam eden İpek Yolu’nun diğer bir kolu ise,İran’a girmeden yeniden kuzeye yönelerek güney Sibirya üzerinden TarımHavzasına ulaşıyordu. Buradan, Çin’e doğru devam ediyordu. Bu yol KürkYolu olarak da bilinmekteydi[1467]. Yine, Tibet miski ve Hindistan baharatınıKabul, Gazne ve Herat üzerinden İslam dünyasının içlerine ulaştıran başkabir yol daha mevcuttu. Diğer taraftan Ceyhun ve Seyhun nehirleri ileburalardan suyunu alan bazı kanallarda gemiler işlerdi. Bu da, ticaret akışınıve ulaşımı kolaylaştırıcı bir etkendi.

Yukarıda saydığımız bu ticaret yollarının üzerinde belli mesafelerde rıbatlar(kervansaraylar) inşa edilmişti. Rıbatlar, askerî amaçlar için kullanılmasınınyanında ticarî bakımdan da çok büyük bir öneme sahipti. Buralardakonaklayan kervancılar, hayvanları ve kendilerinin ihtiyaçlarını karşılayıpdinlenme imkanı bulurlardı. Kervansaraylar aynı zamanda birer alışverişmerkezi durumundaydı. İpek Yolu’nun tamamını geçerek Çin’e gidenkervanlara çok nadir rastlanıyordu. Kervancılar, daha çok bukervansaraylarda alış-veriş yapmayı tercih ederlerdi[1468]. Diğer yandanticaret yollarının ana güzergahı üzerinde yer alan, büyüklük ve zenginliklerinibuna borçlu olan Semerkand, Merv, Nisabur gibi merkezlerde, şehrin birucundan diğerine kadar ulaşan büyük çarşılar mevcuttu. Bu çarşılardadükkanların yanında gelen tüccarların konaklamaları için hanlar ve oteller yeralırdı. Örneğin, Nisabur’da Murabba’a’tü’l-kebire ve Murabb’a’tü’l-sağireadlı iki büyük pazar yeri vardı. Başlıca dükkanların ve tüccarlarınkonakladığı otellerin bulunduğu 50 kadar sokak şehri düz bir çizgi halindegeçerken, birbirlerini de dik olarak kesiyorlardı. Buradaki dükkanlarda herçeşit mal satılırdı[1469]. Yine Semerkand’da çok büyük çarşılar mevcuttu[1470].Bu şehirlerinin yanında Büst, Gazne, Kabul gibi ticaret yolları üzerinde

Page 358: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

bulunan şehirler birer ticarî iskele durumundaydılar[1471].

Ayrıca, bölgenin diğer şehir ve kasabalarında da alış-verişler için panayıryerleri kurulurdu. Buralarda yapılan ticaretin hacmi çok büyük meblağlaraulaşmaktaydı. Kurulan bu panayırların en önemlilerinden biri de Buhara’yabağlı Tavavis’de kurulan panayırdı. Yılın belli zamanlarında kurulanpanayıra Horasan ve Maveraünnehir’in çeşitli yerlerinden tüccarlar gelirdi.Bunların sayısı 10.000’i bulurdu[1472]. Fergana’ya bağlı Mersümende’de herayın başında kurulan panayır da çeşitli bölgelerden gelen tacirlerin ilgisiniçekmekteydi[1473]. Yine İsficâb’a bağlı Dih-i Nuciket denilen yerde bahargünlerinde üç ay süreyle kurulan panayırda çok ucuza et bulmak mümkündü.Burada etin 5 menni[1474] 1 dirheme satılırdı[1475].

Ticarî faaliyetler konusunda Harizmliler, Sâmânîler Devleti tebası içindebelirgin bir şekilde ön plana çıkmaktaydı. İbn Havkal’ın deyimiyle “bubölgenin ahalisi bütün Horasan halkı arasında en çok sefer yapan ve etrafa ençok dağılanlarıydı. Horasan’ın her büyük şehrinde Harizmlilerden oluşan birkoloni bulunurdu”[1476]. el-Makdisî de, Harizm’i ticaret erbabı için kazançlıbir yer olarak tasvir etmektedir[1477]. Gayri müslim Türk ülkeleriyle yapılanticaret daha çok Harizmlilerin eliyle yürütülmekteydi[1478]. İtil BulgarDevleti’nin toprakları üzerinden, Rusya, Orta ve Kuzey Avrupa’ya ulaşanticaret yolu üzerinde de Harizmli tüccarların etkin olduğunu görmekteyiz.Ruslar ve Kuzey Avrupalı tüccarlar ile ticarî ilişkilerde İtil Bulgar Devleti’ninmerkezi olan Bulgar şehri büyük bir öneme sahipti. Kuzeyden gelen tacirlerlemüslüman tacirler buradaki pazarlara gelerek ticarî alış-verişigerçekleştirirlerdi[1479]. Kuzeyli tacirler İtil Nehri ve Hazar Denizi vasıtasıylada Harizm ve diğer İslam topraklarıyla ticarî ilişkilerini sürdürüyorlardı.Ancak, bu irtibatın zaman zaman ticaretin dışına taştığını dagörmekteyiz[1480].

Ceyhun Nehri kıyısındaki Beykend şehri ahalisi de usta tüccarlar olarakbiliniyorlardı. Şehir halkının hemen hepsi ticaretle uğraşırlardı[1481]. Bunlar,Çin ve diğer bölgelere kervan seferleri düzenliyorlardı. Ticaretten eldeettikleri kazanç sayesinde oldukça zengin bir hayat sürdürmekteydiler. Devletmerkezi olma özelliğini Buhara’ya kaptırmasına rağmen Semerkand şehriticarî önemini daima muhafaza etmiştir.

Sâmânî sınırları dahilinde üretimi ve ticareti yapılan ürünlere bakıldığında

Page 359: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

bunların oldukça çeşitlilik arz ettiği görülmektedir. Bu ürünlerin birbölümünden yukarıda tarım ve hayvancılık bölümünde bahsedildi.

Sâmânî toprakları dahilinde yapılan ticarette ilk sırayı ise köle ticaretialıyordu. Çeşitli bölgelerden getirilen köleleri satın alarak askerî alandaistihdam etmek Abbasîlerle birlikte, İslam dünyasında yaygın bir uygulamahaline gelmişti. Gulâm (memluk) adı verilen bu kölelerin yetiştirilmelerindenyukarıda askerî teşkilat kısmında bahsedildi. İslam dünyasına yapılan kölesevkiyatı ağırlıklı olarak Sudan (Zenci köleler), Orta ve Kuzey Avrupa(Sakalibe), gayri müslim Türk toprakları ve Hindistan’dan gerçekleşiyordu.Bunlardan Sudan hariç yapılan bütün sevkiyat Sâmânî toprakları üzerindenyapılıyordu.

Kuzeyden yapılan köle ticareti iki ayrı güzergah takip ediyordu. Bunlardanilki Hazar topraklarından geçiyordu. İkinci yol ise, Volga (İtil) ve Kamanehirlerinin mecralarını izleyerek Bulgar ülkesinden geçiyor ve Harizm’denSâmânî topraklarına giriyordu[1482]. Türk ve Hintli kölelerde Sâmânîtoprakları üzerinden batıya gönderiliyordu. Bunların geçişleri sırasında alınanvergiler önemli bir gelir kaynağıydı. Yukarıda bahsettiğimiz gibi bazı kölelerde Sâmânî ordusunda istihdam ediliyordu. Sâmânîler Devleti’nin tarihinedamgasını vuran önemli şahsiyetlerden Horasan valisi Alp-Tegin, Fâik el-Hassa ve Hâcib Begtüzün bu gulâmlar arasından yetişmişlerdir. İbn Havkal,Maveraünnehir’in en makbul kölelerinin Semerkand’a yetiştirildiğinisöyler[1483]. Bu konuda bahsedilmesi gereken bir diğer husus ise MauriceLombard’ın, Sâmânîler Devleti için yaptığı “bir hadım merkezi ve kölecidevlet” tanımlamasıdır[1484]. Dönemin önemli köle ticaret merkezlerinden biriolmasına rağmen Sâmânîler için yapılan bu tanımlama mübalağalıdır. Zirasatın alınan kölelerin asker olarak yetiştirilip, kullanılmaları İslamdünyasında bir gelenek haline gelmişti. Bu yolla yetiştirilen köleler sonralarıdevlet kademelerinde çok yüksek mevkilere gelebilmekteydi. Hatta, Abbasîordusundaki Türk komutanlar, tam anlamıyla Abbasî halifelerini nüfuzlarıaltına almışlardı. Sâmânîler Devleti içinde de, I. Abdülmelik dönemi vesonrasında gulâm asıllı kumandanlar büyük bir güç ve nüfuz elde etmişlerdi.

Sâmânî topraklarında yapılan ticarette ikinci sırayı tekstil ürünleri alıyordu.Maveraünnehir ve Horasan’ın çeşitli şehirlerinde yapılan elbise, seccade,pamuklu kumaş, kilim gibi tekstil ürünleri diğer bölgelere ihraç edilirdi.Devletin merkezi olan Buhara ve çevresindeki kasabalar imal ettikleri

Page 360: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

pamuklu kumaşlarıyla ünlüydü. Buhara’da, Sâmânîlerden önceki dönemdekurulmuş olan bir dokuma fabrikası mevcuttu. Fabrika Cuma camiinin yanınainşa edilmişti. Abbasîlerin, Horasan için aldıkları verginin bir kısmı bufabrikada üretilen kumaşlarla ödenirdi. Ancak fabrika, Sâmânîler iktidaragelmeden önce kapatılmıştı[1485]. İmalathanenin kapatılmasının sonrasındaburadaki dokuma ustaları Horasan’a ve diğer bölgelere dağılmışlardı. Bunlar,gerekli araç ve gereçleri temin ederek daha önceleri hiçbir dokuma atölyesinesahip olmayan Horasan’da bu mesleğin yayılmasını sağlamışlardır[1486].Buhara’ya bağlı Zendana kasabası burada dokunan ve Zendecî adı verilenkumaşları ve elbiseleriyle ünlüydü. Bunlar, Irak, Fars, Kirman, Hindistan vediğer bölgelere ihraç edilirdi. Zenginler ve soylular tarafından tercih edilenbu elbiselerin fiyatları ipekli elbiselerinkiyle eşitti. Bu tür elbiselerin en çokkırmızı, beyaz ve yeşil renkleri rağbet görmekteydi. Tavavis’de bol miktardadokunan yünlü elbiseler de dışarıya ihraç edilmekteydi[1487]. Diğer taraftan,Buhara X. yy’da halı endüstrisinde İslam dünyasındaki önemli merkezlerdenbiri olarak kabul ediliyordu. Şehirde dokunan seccadeler, kaliteli halılar ve el-fundukiyye denilen kalın örtüler rağbet gören ihraç ürünleri arasındaydı[1488].

Semerkand’a bağlı Veyzar’da kasabanın adına itâfen Veyzariyye denilenpamuklu kumaşlar dokunuyordu. Bu kumaşlar kassarlanmadan (kumaşıağartmadan) giyilirdi. Renkleri sarı olup, ipek gibi incedirler. Oldukçamakbul ve dayanıklı olan Veyzariyye kumaşları Irak, Fars ve başka bölgelereihraç edilirdi. Horasan ve Maveraünnehir’de kış mevsimlerinde hükümdar dadahil olmak üzere vezir, kadı gibi ileri gelenler bu türden bir elbiseyi giymeyitercih ederlerdi. Veyzariyye kumaşından yapılmış bir elbiselerin fiyatları 2 ila20 dinar arasında değişirdi. Irak’da oldukça aranılan bir kumaş olanVeyzariyye’den yapılmış bir elbiseyi giyenler diğerlerine çalımsatarlardı[1489]. Harizm’de çok miktarda pamuklu ve yünlü elbise imalininyanında meleban adı verilen ipek dibaclar ( brokarlar), örtüler, halılar veseccadeler dokunmaktaydı[1490]. Çağaniyan ve özellikle buraya bağlıDarzenci’de çeşitli yünlü elbiseler ve örtüler dokunuyordu[1491].

Devletin Horasan tarafında kalan topraklarının merkezi olan Nisabur veçevresi dokumacılık konusunda oldukça zengin bir çeşitliliğe sahipti. Buradabeyaz ve hafif kumaştan elbiseler imal edilirdi. Yine, el-hafiyye, beyne’l-sevbeyn, el-attabî, el-zeraifî, el-muştî adı verilen elbiseler el-melaham adlıipekten mamül elbiseler, el-şahcaniyye sarıkları, el-rahtac, el-tahtac adlı

Page 361: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

kaliteli yünlü baş örtüleri, kilim ve seccadeler buranın tekstil ürünleriarasında ön sırada yer alıyorlardı[1492]. Ayrıca, Nesa ve Ebiverd’de ipeklielbiseler, Herat’da yüksek kalitede ipekli dibaclar, Merv’de el-melahem adıverilen ipekli elbiseler imal edilip diğer bölgelere ihraç edilirdi[1493].

İslam coğrafyacılarının Sâmânî toprakları dahilindeki dokumacılık vetekstil sanayi ile ilgili verdikleri bilgilerden bazı önemli sonuçlar ortayaçıkmaktadır. Bunlardan en başta geleni ise, İpek Yolu vasıtasıyla Çin’denbatıya sevk edilen ipek ve ipekli kumaşların artık Horasan’daki Nisabur,Merv, Herat gibi şehirlerde yapılmaya başlandığıdır. Sâmânîlerden öncekidöneme rastlayan bu gelişme neticesinde Merv şehri ipek böceğiyetiştirilmesi konusunda bir merkez halini almıştır. X. yy.’da diğer şehirsakinleri ipek böceği yumurtalarını buradan temin ediyorlardı[1494]. Budurum, tabiatıyla Çin’den yapılan ipek sevkiyatında bir miktar azalmayaneden olmuştu. Yine de, Çin ipeğinin, porselen, misk ve diğer ticaretmaddeleriyle birlikte İslam dünyasına ithali, Sâmânîler ve sonrasında dadevam etmiştir.

Köle sevkiyatı, dokuma ve tekstil ürünlerinin yanında daha bir çok ürün vemadde Sâmânî topraklarından diğer ülkelere ihraç edilmekteydi. Bununyanında gayr-i müslim Türk ülkeleriyle, Bulgar havalisinden çeşitliürünlerinin ithali yapılıyordu. Türk ülkeleriyle yapılan ticarette İsficâb’abağlı Sabran, Taraz, Fergana’nın Özkend şehri, Harizm’deki Karategin Köyüönemli merkezlerdi. Türkler sulh zamanlarında buralara gelerekmüslümanlarla alış-veriş yaparlardı[1495]. Türklerden özellikle canlı hayvan,sansar, tilki v.b. hayvan derileri ve keçe alınırdı. Bulgar topraklarından,Harizm’e çeşitli deriler, sahtiyanlar (bir çeşit deri), kılıçlar, kayın ağacıkerestesi, fildişi, oklar, balık tutkalı, slav köleler, şahinler, balmumu, amberv.b. eşyalar getirilirdi[1496]. Türk ülkelerine ise daha çok ipekli ve yünlüelbiseler, bakır ve demirden eşyalar ve pamuk ihraç edilirdi.

Üretim ve ihracatı yapılan diğer ticarî ürünleri şöyle sıralayabiliriz[1497] ;Çağaniyan ile Vaşcird arasındaki bölgede samur, sincap, tilki gibihayvanların kürkleri elde edilmekteydi. Hadenk ağacı ve hütüvv’den yapılmaeşyalar, av için eğitilmiş doğanlar bu bölgenin önemli ihraç malları arasındayer alıyordu[1498]. Şaş’da kaliteli keymuthlar, sadaklar, hayvan postları, boya,şal, kurutulmuş hurma, deri pelerinler, çiğit (yağ), kalitleli oklar üretilip ihraçediliyordu.

Page 362: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Belh ve Tirmiz’den sabun, Rabincan’dan kızıl keçeden kışlık şallar,kurutulmuş hurma, gümüş bardaklar ve kenevir ipler, Semerkand’dan bakırtepsiler, uzun boyunlu şişeler, üzengi, semer kolanları, gem gibi biniciliktakımları, kağıt, Fergana ve İsficâb’da imal edilen savaş makinaları, kılıçlarve zırhlar ihraç edilen ticarî ürünler arasında ön sırada yer alıyordu[1499].Özellikle Semerkand kağıdı bütün dünyada aranılan bir üründü�.

E) Vergiler ve Diğer Devlet Gelirleri

Devletin en önemli gelir kaynağı olan vergilerin toplanması MüstevfîDîvânı’nın idaresinde yürütülmekteydi. Bu dîvânın işleyişinden yukarıdabahsedildi. Sâmânîler Devleti’nde reayanın harâc dışında ödemekle yükümlüolduğu vergiler konusunda kaynaklarda fazla bir bilgi bulunmamaktadır.Bununla birlikte siyasî olayların akışı sırasında aktarılan bazı bilgilerden budönemde var olan vergiler hakkında bilgi sahibi olabiliyoruz.

Devletin tahsil ettiği vergi gelirleri içinde en büyük pay harâc vergisineaitti. Kaynaklarda Sâmânîler Devleti’ne bağlı şehir ve eyaletlerden alınanharâc miktarları konusunda ayrıntılı bilgiler yer almaktadır. Buna göre,Horasan ve Maveraünnehir’in toplam harâc geliri yıllık 40.000.000 dirhemidi. Bu miktar iki taksit üzerinden tahsil edilirdi. Ancak, savaş, afet gibi bazıözel durumlarda bir kerede de tahsil edilebiliyordu[1500]. Bu vergininMaveraün-nehir’deki eyalet ve şehirlere göre dağılımı ise şu şekilde idi ;

Fergana 280.000 Muhammedî dirhemŞaş 180.000 Müseyyebî dirhemSuğd, Kişş,Nesef ve Uşrusana 1.039.031 Muhammedî dirhemİsficâb 4 danek, menekşe vd. hediyelerBuhara 1.136.867 Gıtrifî dirhemÇağaniyan 48.529 dirhemVahan 40.000 dirhemHarizm 420.120 dirhem = 45 danek

Bunlar dışında Hocend’in haracı, öşür olarak alınıyor ve bu meblağ100.000 Müseyyebi dirheme tekabül ediyordu. Bir diğer vergi türü ise, gayrimüslimlerden (zımmîlerden) alınan cizye (baş) vergisi idi. Semerkandmecûsîleri şehirdeki su ihtiyacını karşılayan su kanallarının bakımını

Page 363: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

yapmaları karşılığında cizye vergisinden muaf tutulmuşlardı[1501]. Harâc vecizye vergilerinin toplanması, Müstevfî Dîvânı tarafından görevlendirilmişmemurlar tarafından yapılıyordu. Bu işin zaman zaman mültezimleredevredildiği de olurdu. Horasan valilerinin kendi sorumlulukları altındakibölgede bu görevlendirmeleri yaptıkları bilinmektedir. Nitekim, Horasanvalisi Ebû Ali el-Simcûrî, el-Nesefî adlı bir kişiye vermişti. Ancak, bu zatıngörevini icra ederken takip ettiği zorbalık ve müsadereler halkın şikayetineneden olmuş ve sonuçta el-Nesefî idam edilmişti[1502]. Yapılan seferlerinsonucunda ele geçirilen topraklarda yapılan ilk düzenlemelerden biri deburaların harâcını toplamak üzere vergi memurları atamak olurdu.Eyaletlerde toplanan vergiler ilk olarak o bölgenin ihtiyaçlarını karşılamaktakullanılırdı. Kalan meblağ ise merkeze gönderilirdi. Ancak, devletin gücünüyitirmeye başlayıp çöküşe doğru sürüklendiği dönemlerde Horasan valilerinintoplanan vergileri merkeze göndermediklerini görüyoruz. Sâmânîlerinzayıflamasından kendi bağımsızlığını kazanmak hususunda faydalanmakisteyen Horasan valisi Ebû Ali el-Simcûrî, gücünü arttırmak için toplananvergilerin tamamına el koymuştu. Onun giderek gücünü arttırmasınınyanında, Horasan’dan elde edilen vergi gelirlerinin kesilmesi Sâmânîhükümdarı II. Nuh’u tedirgin etmişti. Zira, Horasan’ın vergisi devletin malîyapısı içinde önemli bir yere sahipti. II. Nuh, Ebû Ali el-Simcûrî’ye habergöndererek, Horasan’daki bazı vilayetlerin gelirlerinin Dîvân-ı Hâss’ınidaresine bırakılmasını istedi. Horasan valisi II. Nuh’un isteğine “Bu yerdesayısız bir maiyet toplanmıştır. Dîvâna ait vergiler, onlara yetmiyor.Vilayetlerin kapladığı saha, onların maaşları için yeterli olmuyor.Buhara’dan, onların maaşlarının arttırılması için emir verilmesi ve Sâmânîtopraklarından bir tarafın bizim ıktalarımıza ilave edilmesi gerekir” şeklindebir cevap vermişti[1503]. Kimi zaman ise, Horasan valisinin toplanacak vergiyidaha önceden peşin olarak merkeze gönderdiği ve vergiyi kendisi adınatopladığı anlaşılıyor. Örneğin, I. Nuh’un Horasan valisi Ebû Ali b. Muhtac’ın333/945 senesindeki Rey Seferi sırasında zor durumda kalan Büveyhî emîriİmadüddevle, bu durumdan kurtulmak için Ebû Ali ile I. Nuh’un arasınıaçmaya çalışmıştı. Bunun için I. Nuh’a gizlice haber göndererek Ebû Ali’ninher sene ödediği vergiden 100.000 dinar daha fazlasını vermeyi teklif etmişve Rey şehrinin kendisine bırakılmasını rica etmişti[1504].

Harâc dışında devlet hazinesinin bir diğer kaynağı da müsadere gelirleriydi.Yukarıda, Horasan valisi Ebû Ali el-Simcûrî tarafından öldürüldüğünü

Page 364: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

söylediğimiz vergi memuru el-Nesefî’nin daha önce bütün malları müsadereedilmişti. Yine, I. Nuh dönemindeki Horasan valisi Ebû Ali b. Muhtac isyanısırasında, isyancıların safında yer alan Ahmed b. el-Hasan el-Utbî ve Ali b.Ahmed b. Abdullah yakalanmalarının ardından Buhara’ya getirilmişler,burada malları müsadere edilerek cezalandırılmışlardır[1505].

Vergi gelirlerindeki diğer bir kalem ise savaşlarda elde edilen ganimetlerin1/5’inin devlet hazinesine bırakılmasıydı. Ayrıca, komşu devletlerle yapılanmücadelelerin neticesinde yapılan anlaşmalarda sıkça rastlanan maddelerdenbiri de senelik bir vergi ödemesiydi. Sâmânîler Devleti’nin batı sınırındaBüveyhîlerle yapılan uzun mücadeleyi sonuçlandıran 361/971-972senesindeki barış anlaşmasının şartları arasında Büveyhîlerin her yıl içinSâmânîlere 150.000 dirhem vergi ödemeyi kabul etmesi de yer alıyordu[1506].

Devlet adına toplanan bazı vergilerin adlarıyla ilgili olarak yine Ebû Ali el-Simcûrî ile II. Nuh arasında yukarıda verilen muhaberat sayesinde bilgisahibi olabiliyoruz. Buna göre Ebû Ali el-Simcûrî’nin el koyduğu vergiler vedevlet gelirleri arasında arasında harâc’ın dışında, eclâb (gelirler), ehdas(vakıflar), madenler ve ziyâ‘-i Sultânî’ye (devlete ait çiftlikler) bulunuyordu.

Vakıfların gelirleri ağırlıklı olarak camilere, mescitlere, medreselere,buradaki müderris ve talebelere, yetim ve düşkünlere v.s.’ye sarfedilirdi. Bugelirler ise, vakıfların idaresindeki evler, değirmenler, hanlar, arsalar, tarlalarve otellerden sağlanmaktaydı. Bunlardan da belli oranda vergi alınmaktaydı.Ancak, Sâmânîler Devleti’nde bunun miktarı ve ne şekilde alındığına dairelimizde herhangi bir bilgi bulunmamaktadır.

Devlet, kendi adına kurduğu çiftlikleri işletmesini şahıslara kiralayarakbundan gelir elde etmekteydi. Muhtemelen Horasan’da da bu tarzda çiftliklerbulunuyordu. Ancak, bunların nerelerde olduğu ve ne şartlarla kirayaverildiğine dair kaynaklarda herhangi bir malumat yoktur.

Madenlerden elde edilen gelirler ise, devletin hakim olduğu topraklardaçıkarılan madenlerin işletilmesiyle elde ediliyordu. Bazı madenler, şahıslaraait iken bazıları da devletin tekelindeydi. Yukarıda, Madenler bölümündePenchir bölgesindeki gümüş madenlerinin çıkarılması konusunda şahıslarınfaaliyetlerinden bahsedildi. Devlet, bunların elde ettiği kazançtan bir miktarvergi almakta yetinirdi. Devletin tekelinde olan madenler hakkında iseelimizde bilgi yoktur. Ancak, nuşadur madeninin Sicilya dışında sadece

Page 365: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Maveraünnehir’de bulunması ve bunun Sicilya nuşadurundan çok dahakaliteli olması nedeniyle bu madenin devletin tekelinde olması düşünülebilir.Devletin tekelindeki madenlerin dışarıya ihracı ise belli düzenlemelere tabiidi. Bu, devletçe uygun görülen oranlarda yapılırdı. Diğer taraftan madenlerinyanı sıra Kubadiyan’da yetiştirilmekte olan Hindistan’a ihraç edilen kökboyası bitkisi üzerinde Sâmânî hükümdarlarının belli bir hissesi vardı. Bazenelde edilen ürünün fiyatı takdir edilerek parası nakit olarak ödenir ve mahsultamamıyla Sâmânî hükümdarına kalırdı[1507].

Bir diğer önemli vergi geliri ise Sâmânî toprakları üzerinden geçen ticaretyollarından geçen kervanlar ve mallara üzerine konan gümrüklerden eldeediliyordu. Bilhassa Sâmânî topraklarından batıya sevk edilen kölelerin geçişiSâmânî hükümdarının iznine bağlı idi. Onun izni olmaksızın özellikle erkekkölelerin geçişine izin verilmezdi. Her köle için 70 ila 100 dirhem vergialınırdı. Kadın cariyelerin Türk olanlar haricindekiler vergisiz geçirilir, Türkcariyelerden ise kişi başına 20 ila 30 dirhem vergi alınırdı. Deveden,süvarilerden ikişer dirhem vergi alınıyordu. Gümüş eşyalar ise Buhara’yagönderilirdi. Burada teftişinin yapılmasından sonra geçişine izin verilirdi.Bunlar dışındaki kervanlar ve taşıdıkları mallarından fazla vergialınmazdı[1508].

Page 366: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Üçüncü Bölüm

Page 367: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

SÂMÂNÎLER DEVRİNDE

Page 368: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

KÜLTÜREL HAYATSâmânîlerin Maveraünnehir ve Horasan’da oluşturdukları siyasî istikrar,

yoğun ticarî faaliyetlerin ortaya çıkardığı gelişmiş refah düzeyi kültürelhayattaki canlanmayı da beraberinde getirmişti. Devletin merkezi Buhara, odönemde İslam dünyasının kültürel ve sosyal aktiviteler açısından en gelişmişşehri kabul edilen Bağdat’ı bile gölgede bırakacak bir düzeye gelmişti[1509].Semerkand, Nisabur gibi devletin diğer büyük şehirleri de kültürel gelişimaçısından Buhara’ya eşlik etmekteydi. Sâmânî hükümdarlarının ilim vesanata karşı gösterdikleri ilgi, ilim adamları, şairler, din adamları vesanatçılara karşı takındıkları olumlu ve cömert tavır, Buhara, Semerkand,Nisabur gibi Sâmânîlerin büyük merkezlerini bu kişiler için cazip halegetirmekteydi. Sâmânî hükümdarları ve devletin reayasının ilim konusundakihassasiyetini el-Makdisî; “Burada fakîhler hükümdarlar derecesindedir.Bölge halkı alimlere ve ilme en çok rağbet eden, dinleri bütün kimselerdir”şeklindeki sözleriyle dile getirmektedir[1510]. İbn Havkal ise, bölge halkını“ilim ve doğruluk sahibi” olarak tasvir etmektedir[1511]. Sâmânî hükümdarlarıda bizzat ilim ile uğraşırlardı. Bunlardan konu içinde yeri geldikçebahsedilecektir. 275/888-889 senesinde Semerkand’a gelen ünlü Şafiialimlerinden Ebû Abdullah Muhammed b. Nasr el-Merverzî’ye,Semerkand’daki ikameti süresince her yıl İsmail b. Ahmed ve kardeşi İshaktarafından 4.000 dirhem para gönderilirdi. Yine, Semerkand halkı, bu büyükaliminin şehirlerinde kalmasını sağlamak için her yıl topladıkları 4.000dirhemi ona hediye etmişlerdir[1512]. 264/877 senesinde Semerkand’a gelenhadis alimi Ebû Heysem Halid b. Ahmed b. el-Zühlî ise, şehre girişindebizzat hükümdar I. Nasr tarafından karşılanmıştı[1513]. Sâmânî ülkesine gelenalimlerden bir kısmı ilmî çalışmalarının dışında Sâmânî bürokrasisinde degörev almışlardır. Yukarıda idarî teşkilat bölümünde bunlarla ilgili örneklerverilmiştir. el-Makdisî, Sâmânî hükümdarlarının her sene Ramazan ayınınCuma gecelerinde alimleri sarayda toplayarak ilmi toplantılar yaptıklarınısöylemektedir. Bu toplantılarda huzura giren alimler yer öpme adetindenmuaf tutulmuşlardı. Sarayda toplanan alimler, hükümdarın ortaya attığı birmesele üzerinde görüşlerini bildirerek birbirleriyle münazaradabulunurlardı[1514].

Page 369: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Buhara’daki Sâmânî sarayı, İslam dünyası içindeki en büyükkütüphanelerden birini bünyesinde barındırmaktaydı. Oldukça zengin birbirikime sahip olan bu kütüphane, Ortaçağın en büyük alimlerinden biri olanİbn Sînâ’nın yetişmesinde önemli rol oynamıştır. Bu kütüphanedenfaydalanma imkanı bulan İbn Sînâ, daha önce ismini bile duymadığı pek çoktabib ve filozofun eserlerini okuma fırsatını elde etmişti[1515]. Ancak,kütüphane, II. Nuh b. Mansur döneminde çıkan bir yangın sırasında yanaraktamamıyla tahrip olmuştur. Bunun yanısıra, Sâmânîler devri alimlerindenbazılarının kendi özel kütüphanelerini oluşturduklarını görmekteyiz.Bunlardan biri de büyük hadis alimi ve fakîh Ebû Hâtim Muhammed b.Hibban el-Büstî (ö.965)dir. Semerkand ve Nisabur kadılığı yapan el-Büstî,ilim öğrenmek için yaptığı geziler sırasında topladığı değerli kitaplardanzengin bir koleksiyon oluşturmuştu. Memleketine dönüşünün ardından evininyanına bir mederese ve kütüphane inşa ettirerek, dışarı çıkarılmamak şartıylakitapları insanların kullanımına sunmuştu[1516].

Bazı ilim adamları ise, gayri müslim Türklerle savaşmak, onlara İslamiyetiöğretmek için bu devrede Maveraünnehir ve Horasan’a gelmişlerdir. Bunlarailimle uğraşmalarının yanında hayatlarını ticaretle kazanan ve bu maksatlabölgeye gelen alimleri de ekleyebiliriz. Yukarıda kendisinden bahsettiğimizEbû Abdullah Muhammed b. Nasr el-Merverzî aynı zamanda ticaretleuğraşıyordu. Mervli hadis alimi Ebû Süleyman Davud b. Ebî Davud, ilimseyahatleri sırasında Semerkand’a geldiğinde bir yandan ilmi çalışmalarınadevam ediyor, diğer yandan kitapçılar çarşısında kağıt simsarlığı yaparakgeçimini sağlıyordu[1517].

Page 370: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

I) Eğitim ve Öğretim

Ortaçağ İslam dünyasında eğitim-öğretime başlangıç kabul edebileceğimizkurum, günümüzdeki ilk okulun karşılığı olan küttablardı. Bunlarbulundukları şehirlerde camilerde veya buna bitişik bir mekanda faaliyetgösterirlerdi. Küttablara devam eden öğrenciler, Kuran-ı Kerim öğrenmeninyanısıra Arap dilinin gramerini, Hz. Peygamber’in kıssaları, hadis, basitaritmetik kuralları ile dinî temalar içermeyen şiirler öğrenirlerdi[1518]. Dersler,muallim adı verilen öğretmenler tarafından işleniyordu. Maddî açıdan dahazengin insanlar, devlet büyükleri ve hükümdarlar ise çocuklarının eğitimi içinmüeddib adı verilen özel hocalar tutarlardı. Sâmânî hükümdarı İsmail b.Ahmed’in oğlu Ahmed’in eğitimi ile görevlendirdiği müeddib ile arasındageçen bir konuşma İbn el-Esîr tarafından bize aktarılmaktadır[1519]. II. Nasrise, hükümdar olmasının ardından daha önce kendisine karşı kaba ve kötüdavranan müeddibini cezalandırmak istemiş, ancak müeddib verdiği akıllıcacevap sayesinde bundan kurtulmayı başarmıştı[1520]. I. Nuh’un veziri Ebu’l-Fazl el-Sülemî de daha önceleri ona hocalık yapmıştı. Sâmânîler dönemişairlerinden bir olan Ebû İshak İbrahim b. Ali el-Farisî nahiv ve lugatkonularında çok yetenekli bir kişiydi. O bu yeteneklerini yazdığı şiirlerininyanında, Buhara’nın ileri gelen ailelerinin çocuklarına müeddiblik yaparakdeğerlendiriyordu[1521]. Dönemin en büyük şairlerinden bir olan Ebû BekrMuhammed b. el-Abbas el-Harizmî de şiir, lugat ve nahiv konularında derslerverirdi[1522]. Bunlardan başka bir çok alim ve şair de aynı yolu izlemiştir.

Dönemin en çok başvurulan bilgi edinme metodu ise “ilmî seyahatlereçıkmak” idi. İlim tahsil etmek isteyen kişiler, kendi şehirlerindekiöğrenimlerini tamamladıktan sonra İslam dünyasının diğer bölge veşehirlerindeki alimlerden dersler almak için seyahatler yaparlardı. Bunlaruğradıkları şehirlerdeki alimlerin derslerine iştirak ederek bilgilerini arttırmayoluna giderlerdi. İnsanların bu şekilde ilim öğrenmek gayesiyle yaptıklarıseyahatler çok uzun zaman sürebiliyordu. Neticede, yaptıkları seyahatleritamamlayan kimseler, doğdukları şehirlere dönerek, yada yerleştikleri şehirdeders vermek ve eser telif etmekle meşgul olurlardı.

Medreseler daha tam olarak eğitim sistemi içine yerleşmediklerinden dolayıalimler ders vermek için çeşitli mekanları kullanıyorlardı. Bu mekanlarınbaşında ise camiler geliyordu. Camiler dinî fonksiyonlarının yanında

Page 371: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

özellikle İslamiyetin ilk dört asrı içindeki eğitim-öğretim faaliyetlerininönemli bir bölümünün yapıldığı yerler olmuşlardır. Buralarda, Kur’anilimleri, hadis, fıkıh, kelam gibi dinî ilimlerin yanısıra felsefe, tıp, kimya,matematik, edebiyat, şiir, gramer dersleri de verilmekteydi[1523]. Diğertaraftan ders halkaları, alimlerin evlerinde de oluşturulabiliyordu.Namazlardan sonra konularında uzman alimlerin nezaretinde camilerdeoluşturulan ders halkaları (ders kümeleri)nda eğitim verilirdi. İlim öğrenmekgayesiyle seyahat eden kimseler de ders halkalarına iştirak ederlerdi. Ayrıca,ders halkalarına isteyen herkesin serbestçe katılma hakkı vardı. Dolayısıyladers halkaları yapıldıkları şehrin sakinlerinin eğitimi konusunda son dereceönemli roller üstleniyorlardı. Philip Hıtti, bunu okul dışı eğitim (yaygıneğitim) olarak açıklamaktadır[1524].

Ders halkaları belli bir düzen ve disiplin altında yapılıyordu. Dersi verecekolan alime yardımcı olmak üzere çeşitli görevliler olurdu. Bunlardan biri demüstemlî (imlacı, müzakereci) idi. Öğrenciler arasından bu görevi üstlenenkişiler ders veren alimin anlattıklarını dikte ederlerdi. Ünlü hadis alimi el-Hâkim el-Nisaburî, 13 yaşında iken İbn Hibban’ın müstemlîliğini yapmayabaşlamıştı[1525]. Yine, 382/992 senesinde Semerkand’da vefat eden hadisalimi Ebû Muhammed Abdullah el-Semerkandî cenaze namazını Ebû Bekrel-Müstemlî adlı bir kişi kıldırmıştır[1526].

Ders halkaları zaman zaman ücretsiz olduğu gibi, bazen katılanöğrencilerden belli bir ücret isteniyordu. Sâmânîlerin son dönemlerindeyaşamış olan İbn Habib el-Nisaburî (ö.1016)’in ders halkalarına çeşitlibölgelerden gelen insanlar katılıyordu. el-Nisaburî derslere devam etmekisteyen ve maddî durumu iyi olan kimselerden belli bir ücret alırken, maddîaçıdan durumu olmayan kimseleri ise bahçesinde çalıştırırdı. Ancak,Nisaburlular, onun derslerine hiçbir ücret ödemeden katılma hakkınasahiptiler[1527].

Sâmânîler devrinde eğitim faaliyetleri için kullanılan bir başka kurum isemutasavvıflar için inşa edilen hankahlar[1528] idi. Buralarda tasavvufeğitiminin dışında tefsir, hadis, fıkıh, akaid, Arapça v.s. dersler verilirdi. EbûOsman el-Hirî (ö.298/910) ve Ebu’l-Hasan el-Bûsencî (ö.348/959)’ninNisabur şehrindeki hankahlarını bunlara örnek olarak gösterebiliriz. Yine, İbnHibban el-Büstî, Semerkand’dan ayrılıp 334/945-946 senesinde Nisabur’agelmiş ve burada bir hankah inşa ettirerek öğrenci okutmaya başlamıştı[1529].

Page 372: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

X. yy’da eğitim için kullanılan bir başka mekan ise rıbatlardı. Mutezileyemensup ünlü kelam alimi Ebû Abdullah el-Belhî el-Kâ’bî (ö.329/940-941),Semerkand ile Nesef arasındaki Cevbek rıbatında imlâ meclisleri tertip edipöğrenci okuturdu[1530].

Bilindiği gibi İslam dünyasındaki eğitim-öğrenim faaliyetlerinin merkezimedreselerdi. Ancak, ünlü Selçuklu veziri Nizamülmülk’ün çabalarıyla ilki1066 senesinde Bağdat’da açılan Nizamiyye medreselerinin ortaya çıkışınakadar İslam dünyasındaki yüksek eğitim-öğretim faaliyetlerinde güçlü birmedrese etkisinden bahsedilemez. İlk medrese örneklerine Horasan veMaveraünnehir’de rastlamaktayız. X. yy. içinde Belh, Nisabur, Merv,Semerkand ve Buhara gibi büyük şehirlerde 30 kadar medrese inşaedilmişti[1531]. Bu medreselerde ağırlıklı olarak hadis ve fıkıh dersleriverilmekteydi. Sâmânî ailesinden Muzaffer b. Ahmed b. Nasr b. Ahmed,Semerkand’da ünlü alim İbn Hibban için çardak görünümde (suffe, sofa) birmedrese inşa ettirmişti[1532]. Yine aynı şehirdeki Ra’sü Sikketi Haiti HayyanMedresesi[1533] de muhtemelen Sâmânîler devrinde inşa edilmişolmalıdır[1534]. II. Nasr döneminde Buhara’da çıkan yangın sırasında tahripolan yapılandan biri de Farcek Medresesi idi[1535]. Sâmânîlerin Horasan valisiEbu’l-Hasan el-Simcûrî, Nisabur’a davet ettiği İbn Fûrek için şehirde birmedrese inşa ettirmişti[1536]. İbn Hibban 354/965 senesinde Büst şehrindevefatının sonrasında evinin yakınlarındaki bir hadis medresesinedefnedilmişti[1537]. Sâmânî kumandanlarından Karategin el-İsficâbî,Nisabur’da İmam Yusuf b. Cafer el-Nisaburî için bir medreseyaptırmıştı[1538].

Sâmânîler devri medreselerini daha sonraki örneklerinden ayıran en önemliözellikleri dönemin ünlü alimlerinin ders vermeleri için inşa edilmeleridir.Bir diğer özellik ise, bunların hadis yada fıkıh öğrenimi vermek için yanidiğer bir deyişle sadece bir ilim dalında eğitim vermek için kurulmuş özelmedreseler olmalarıdır. Dolayısıyla, gerçek bir kurumsallaşma içindeoldukları söylenemez. Bununla birlikte, Sâmânî medreselerinin, diğerlerindeolduğu gibi bir düzen ve işleyişe sahip oldukları muhakkaktır. Adına medresekurulan alim buranın mütevellisi ve aynı zamanda baş müderrisi idi. Emrindemüderrisler ve diğer yardımcılar çalışmaktaydı. Ebû Bekr Muhammed el-Sübkî, baş müderrisi olduğu Nisabur’daki hadis medresesindeki görev veyetkilerini el-Hâkim el-Nisaburî’ye devretmişti[1539]. Medresenin ve maddî

Page 373: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

durumu iyi olmayan öğrencilerin giderleri ise, banisi yada devlet tarafındankarşılanırdı. Muhtemelen, bu işler için vakfedilmiş çeşitli gelir kaynaklarımevcuttu.

Sâmânîler dönemindeki eğitim-öğretim dili ve devletin resmî dilikonusunda araştırmacılar Yeni Farsça üzerinde birleşmektedir. BunlardanBarthold, Sâmânî hükümdarlarının büyük çoğunluğunun resmî dil olarakFarsça’yı tercih ettiklerini yazmıştır[1540]. Frye, Sâmânîlerin Maveraünnehirve Horasan’da idareyi ele almasından sonra Arap harfleriyle yazılan YeniFarsça’nın Arapçaya üstünlük sağladığını ve devletin resmî dili olduğunusöylemektedir[1541]. Ancak, Frye bir başka eserinde[1542], Sâmânî sarayındaFarsça konuşulduğunu, yazı dilinin ise Arapça olduğunu belirtmektedir.

Bu konunun bir başka yönü ise, araştırmacıların Farsçanın X. yy.’dakigelişimini İran asıllı olarak kabul ettikleri Sâmânîlerin hakimiyetiyleilintilendirmeleridir. Sâmânîlerin soyu ile ilgili düşüncelerimizi daha öncekibölümlerde ortaya koyduğumuz için burada sadece devletin resmî dili ilealakalı görüşlerimizi belirtmekle yetineceğiz. Öncelikle bu fikrin doğru veyayanlış olduğu konusunda yorum yapmadan önce, Farsçanın İslamfetihlerinden sonraki durumuna değinmenin faydalı olacağı kanaatindeyiz.Bilindiği gibi, müslüman fatihler Suriye ve İran’daki ilk İslam fetihlerininsonrasında idarî yapı konusunda fazla bir değişikliğe gitmeden eski sistem veyazılardan faydalanmışlardı. Dolayısıyla, Suriye’de dîvân kayıtlarınınGrekçe, İran’da ise Pehlevice olarak tutulmasına devam edilmişti. Bu durumEmevî halifesi.Abdülmelik b. Mervan döneminde dîvânların Arapçayaçevrilmesine kadar devam etmiştir. İşte bu tarihten itibaren Arapça, Farsçanında içinde bulunduğu diğer yerel dillere karşı üstünlük kurmaya başlamıştır.İran ve Horasan’da halkın büyük çoğunluğunun İslam dinini kabul etmesi veKur’an’ın Arapça olması, Arapçanın resmî dil olmasının yanında bir edebiyatve ilim dili olmasını sağlamıştır. 750 senesindeki Abbasî ihtilali, İranlılar veFarsça için yeni bir dönemin başlangıcını işaret etmektedir. Bu hareket,büyük çoğunluğunu İranlıların oluşturduğu mevalinin katkısıyla başarıyaulaşmıştı. Mevalinin bu tepkisi, Emevîler döneminde devletin Arap nüfusukarşısında yüzyüze kaldıkları sosyal eşitsizliklere karşı ortaya konmuştu. Bunedenle Abbasîlerin başa geçmesiyle, onların iktidarlarını büyük ölçüdeborçlu oldukları İranlıların İslam Devleti üzerindeki etkisi artmaya başladı.Bu etki, sosyal, kültürel ve idarî bütün sahaları kapsıyordu. Harun el-Reşid’inölümü ve oğulları el-Emin ve Me’mun arasındaki savaşın İranlıların

Page 374: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

desteğiyle el-Me’mun’un lehine neticelenmesi bu etkiyi doruk noktasınaulaştırmıştır. Diğer taraftan Abbasîlerin ilk dönemlerinde başlatılan tercümefaaliyetleri sırasında Pehleviceden de tercümelerin yapılmasıyla eski İrantarihine ve diline karşı olan ilgi arttırmış ve İranlı teba ana dilleri konusundaşuurlanmaya başlamıştı. Zaten, İranlılar, resmî dilin ve ilim dilinin Arapçaolmasına rağmen Farsça konuşmaya devam etmişlerdi. İran menşeliTahirîlerin Horasan’da başa geçmesi her ne kadar bu hanedanın açık desteğiolmasa da[1543] Farsçanın gelişimini ve bu dile olan ilgiyi arttırmıştı.Tahirîlerin aksine Abbasî etkisine uzak olan Saffarîlerin de bu gelişimdekietkilerini unutmamak gerekir. Sâmânîler dönemine gelindiğinde ise, YeniFarsça artık tam olarak şekillenmiş ve şiir, tarih, edebiyat konularında ilkörneklerini vermiştir. Dolayısıyla, Farsçanın X. yy.’daki atılımı tedricî birgelişmenin sonucudur. Bunu sadece Sâmânîlere bağlamak yanlıştır.

Yukarıda aktardığımız Sâmânîlerin resmî dilinin Farsça olmasıkonusundaki görüşün en önemli dayanaklarından biri Hamdullah el-Müstevfîtarafından aktarılan “Ahmed b. İsmail’in devletin resmî dilini Farsça’danArapça’ya çevirdiğine” dair kayıttır[1544]. Ancak, bu bilgi diğer kaynaklartarafından teyid edilmemiştir. Ayrıca Hamdullah el-Müstevfî’nin,Sâmânîlerden çok sonraları XIV. yy.’da yaşamış olduğu unutulmamalıdır.

Bu konuya ışık tutabilecek elimizdeki en önemli bilgi ise, SâmânîlerDevleti’nin Resâil Dîvânı’nda çalışmış olan katiplerin inşa örnekleri veyazdıkları eserlerdir. Bunlardan bir olan I. Nuh ve I. Abdülmelik dönemininResâil Dîvânı başkanı el-İskafî yazılarını Arapça olarak kalemealmaktaydı[1545]. Yine, II. Nuh devrinin ünlü katiplerinden Mefâtihü’l-ulumadlı eserin müellifi el-Harizmî ilimlerin tasnifî ve dîvânların işleyişine dairyazdığı bu kitabını Arapça olarak kaleme almıştır. Diğer taraftan, X. yy’daşiir, edebiyat ve diğer alanlarda ilk örneklerini vermeye başlamış olan YeniFarsça’nın, o zamana değin İslam devletleri arasındaki yazışmalardakullanılan Arapçanın bir anda yerini alması mümkün görülmemektedir.

Page 375: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

II) Dini İlimler

A) Tefsir İlmi

Tefsir ilmi, Kur’an-ı Kerim’in manası ve yorumuyla ilgilenmektedir. “İlmüKur’an ve ‘l-tefsir” olarak da isimlendirilen bu ilim hadis ilminin bir parçasıolarak kabul edilirdi[1546]. Tefsir ile ilgili çalışmalar tabi’in dönemindebaşlamıştır. Ancak, tefsir konusundaki önemli çalışmalar IX. yy sonu ile X.yy. başlarında ortaya çıkmıştır. Bu konudaki önemli çalışmalardan bir deTaberî’nin içinde çok sayıda hadisinde yer aldığı Tefsirü’l-Kur’an adlıçalışmasıdır. Sâmânîler sahasına baktığımızda ise çeşitli ilim dallarıylauğraşan alimlerin bu sahalarda yaptıkları çalışmalarının yanında Kur’antefsiri ile ilgili çalışmalar yaptıklarını görürüz. Müstakil olarak tefsir ilmiyleuğraşan alimler ise yok denecek kadar azdır. Sâmânîler döneminde tefsirkonusundaki çalışmalarıyla ün yapmış en önemli şahıs İbn Habib el-Nisaburî’dir.

1) İbn Habib el-Nisaburî

Ebu’l-Kasım el-Hasan b. Muhammed b. Habib el-Nisaburî. Nisabur’dadoğdu. Burada ve Tûs şehrinde aralarında İbn Hibban ve Ebu’l-Nadr el-Tûsî’nin de bulunduğu çeşitli alimlerden hadis, fıkıh ve kıraat konularındadersler aldı. Nisabur ve Cürcan’da hadis dersleri verdi. Zilhicce 406 / Mayıs1016 tarihinde vefat etti[1547].

İbn Habib el-Nisaburî, Kur’an tefsiri konusunda büyük bir bilgi birikimiolan bir alimdi. Bu özelliğinden dolayı “asrın müfessiri” olarak kabuledilmekteydi[1548]. İbn Habib el-Nisaburî tefsirin yanında edebiyat, nahiv,siyer konularıyla ilgilenmiştir. Başlangıçta Kerramiyye’ye mensup ikensonrada Eş’arîliği kabul etmişti. Onun tefsir konusunda kaleme aldığı eseriTefsirü’l-Kur’ani’l-Kerim’dir.

Eser, Tefsirü’l-Nisaburî adıyla da bilinmektedir[1549]. Bunun bir nüshasıTürkiye’de Bursa Eski Yazma ve Basma Eserler Kütüphanesi’ndebulunmaktadır[1550]. İbn Habib el-Nisaburî’nin dışında Kur’an tefsirikonusunda eser vermiş olan önemli alimleri ve eserlerini şöyle sıralayabiliriz:

Page 376: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

2) Ebû Süleyman el-Hattâbi

Hayatı hakkında hadis bölümünde bilgi verilecek olan el-Hattâbî tefsirkonusunda Beyânü i‘câzi’l-Kur’an adlı bir eser kaleme almıştır[1551]. Burada,Kur’an’ın lafzının ve manasının i‘cazı (aciz bırakmak) ele alınmıştır. Bununyanında sarfe[1552] meselesiyle Kur’an’ın geleceğe dair haberleri içeren yönüüzerinde durmuştur. Eser Tunus’da 1953 yılında Abdülalîm el-Tehâvîtarafından neşredilmiştir[1553].

3) el-Kaffâl el-Kebir

Hayatı hakkında fıkıh bölümünde bilgi verilecektir. el-Kaffâl el-Kebir’inTefsirü’l-Kur’an adlı bir eseri mevcuttur. el-Kaffâl önceleri mutezileyemensup iken daha sonra Eş’arîliği şeçmiştir. Bu nedenle eserde, mutezîleninetki ve tesiri açıkça kendini göstermektedir. Eser, muhtevasındaki mutezileyeait fikirler nedeniyle daha sonradan Suyutî’nin Esrârü’l-tenzih adlı kitabınınkaynakları arasında yer almıştır[1554].

4) Ebû Mansur el-Maturidî

el-Maturidî’nin Te’vilâtü’l-Kur’an adlı bir tefsir çalışması bulunmaktadır.Maturidî’nin hayatı ve bu eseriyle ilgili kelamî konular ağırlıklı olduğu içinkelam bölümünde bilgi verilecektir.

5) Ebu’l-Leys el-Semerkandî

Sâmânîler döneminin ünlü fıkıh ulemasından biri olan Ebu’l-Leys el-Semerkandî hayatı ile ilgili fıkıh bölümünde bilgi verilecektir. Onun, tefsirkonusunda Tefsirü’l-Kur’an adlı bir eseri bulunmaktadır[1555]. Dört cilt olanbu eser bu eser, Osmanlılar döneminde İbn Arabşah (ö.1450-1451) tarafındanTürkçeye tercüme edilmiş ve bu tercüme Ebu’l-Fazl Musa el-İznikîtarafından eklerle genişletilmiştir. Tam nüshası ise Kahire’de 1892-93 yıllarıarasında yayınlanmıştır[1556].

Bu eserlere son olarak İbn Huzeyme’nin, el-Ayyaşî’nin[1557] el-Kâ’bî’nin[1558] İbn Fûrek[1559], Tefsir adlı kitaplarını da ekleyebiliriz.

B) Hadis İlmi

Page 377: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

İslam dininin iman ve amel ile ilgili bölümleri Kur’an ve sünnet[1560]

üzerine bina edildiği için hadis ilmi İslam dünyasında daima popüler bir ilimolmuştur. Çeşitli ilim dallarıyla uğraşan alimler bunun yanında hadisöğrenmeye önem vermişlerdir. Alimlerin yanısıra devlet adamları vehükümdarları da bunlara dahil edebiliriz. Alimlere karşı olan ilgi veteveccühlerinin yanında Sâmânî hükümdarları bizzat hadis ilmiyleuğraşmışlardı. Örneğin, Ahmed b. Esed b. Sâmân, Süfyan b. Uyeyne veİsmail b. Aluyye, Yezid b. Harun, Mansur b. Ammar’dan hadis okumuş vekendisinden de, oğlu İsmail hadis rivayet etmişti. Yine, Ahmed b. Esed’indiğer oğlu İshak da, babasından ve Abdullah b. Abdurrahman’dan hadisrivayet etmiştir. Salih b. Ebi Rümeyh, Abdullah b. Yahya b. Musa ise,İshak’dan hadis rivayet etmişlerdi. II. Nasr ise, babasından, Salim b. Galib el-Semerkandî ve ünlü alim Ebû Abdullah Muhammed b. Nasr el-Merverzî’denhadis dinlemiş, ondan da Sehl b. Şaduye hadis rivayet etmiştir[1561].

IX. yy.’da altın çağını yaşayan hadis çalışmalarında X. yy. içinde bir takımdeğişiklikler yapılması gerekli hale gelmişti. Bu nedenle hadis ilmiyleuğraşan alimler X. yy.’ı mütekaddimin (eski alimler) döneminin sonu,müteahhirin (yeni alimler) döneminin başlangıcı olarak kabul ederler[1562].Çünkü, İslam dünyasında yazılmış en kapsamlı ve en güzel altı eser IX. yy.içinde meydana getirilmişti. “Kutûb el-Sitte” adıyla bilinen bu eserler ;Buharî (ö.870) ve Müslim’in (ö.875) el-Sahih’leri, Ebû Davud (ö.888), İbnMace (ö.886) ve el-Nesaî’nin (ö.915) el-Sünen’leri ile Tirmizî’nin (ö.892)Camiî’sidir. Dikkati çeken önemli bir noktada bunların hepsinin Sâmânîsahasında yaşamış olmalarıdır.

Bu büyük kitapların yazılmasıyla birlikte hadisçiler, artık orijinal hadiskitapları yerine kendilerinden önce yazılmış olan eserlerden özellikle “Kütûbel-Sitte” den derlemeler, ihtisarlar yapmaya başladılar. Bununla birlikte İbnHuzeyme (ö.923) ve İbn Hibban (ö.965) tarafından orijinal hadis kitapları dayazılmıştır.

Ali Osman Koçkuzu, konuyla alakalı kaleme aldığı eserinde[1563] X.yy.’dan itibaren İslam dünyasındaki hadis çalışmalarının duraklama vesonrasında gerileme dönemine girdiğini ve orijinal teliflerin yapılmadığınıyazmaktadır. Ancak, bu görüşe katılmak mümkün değildir. Zira, IX. yy.’dayazılan altı büyük hadis kitabıyla birlikte hadislerin büyük bölümü birkülliyat içinde toplanmıştı. Bunların üzerine konulabilecek daha fazla bir şey

Page 378: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

yoktu.. Ancak, burada dikkat edilmesi gereken nokta, X. yy. ile birlikte hadisçalışmalarının daha çok teknik (usul-i hadis) ve tenkid (el-Cerh ve’l-ta’dil)konulara kaymasıdır. Böylelikle hadis ilmi daha sağlam bir zemineoturtulmuştur.

Yukarıda bahsettiğimiz gibi bu yeni dönemde derlemeler ve ihtisarlardanbaşka hadis ve hadisçilerin tenkidine dair “el-Cerh ve’l-ta’dil” kitapları ilehadis usülüne dair “Usul-i Hadis” kitaplarının yazımına başlandı. Ünlü hadisalimi el-Hâkim el-Nisaburî’nin Ma’rifetü ulumi’l-hadis adlı kitabı bu türünilk ve en önemli örneklerinden biridir. Yine el-İsmailî’nin (ö.982) kalemealdığı el-Müstahrec adlı eseriyle yeni bir tasnif türü olan “müstahrec”çalışmaları başlatılmıştır. Müstahrecler, kendilerinden önce yazılmış olanhadisleri, çeşitli açılardan güçlendirmek için, yeni bir isnad zinciriyle yenidentoplandığı kitaplardır[1564]. Bir diğer hadis yazım türü ise müstedreklerdir.Bunlar, bir hadis müellifinin şartlarına uygun olduğu halde eserine almadığıhadislerin toplandığı çalışmalardır[1565]. el-Hâkim el-Nisaburî’nin el-Müstedrek adlı eseri bu türün ilk ve en güzel örneklerindendir.

X. yy.’da hadis çalışmalarına etki eden bir diğer unsur ise medreselerinortaya çıkışıdır. Zira, medreselerin açılmasıyla birlikte İslam dünyasındakiyüksek öğretim faaliyetleri belirli bir düzen ve içine girmeye başlamıştır.Hadis eğitimi veren medreselerin (dârü’l-sünne) varlığı, hadisçilerinbaşvurdukları “seyahat etme” yönteminin yavaş yavaş bir kenerabırakılmasına neden olmuştur. XI. yy.’da Nizamiyye medreselerininaçılmasıyla bu durum kesin bir gidişat kazanmıştır. Dolayısıyla X. yy’daki bugelişmeyi hadis ve diğer ilimlerin XI. yy.’daki durumları için bir hazırlık vegeçiş dönemi olarak kabul edebiliriz. Ancak, her şeye rağmen X. yy. boyuncahadisçiler “seyahat etme” yoluyla hadis öğrenme geleneğini devamettirmişlerdir. Buhara, Semerkand, Nisabur, Merv, Belh gibi önemli Sâmânîşehirleri de hadis öğrenmek için seyahat eden bir çok kişi tarafından ziyaretedilmiştir. Aynı şekilde Sâmânî topraklarından da diğer büyük İslambeldelerine hadis öğrenmek için seyahatlar yapılmıştır. Bunlar, döneminbüyük alimlerinin idaresinde kurulan imla meclisleri[1566] ve ders halkalarınaiştirak ederek hadis öğrenmeye devam etmiştir. Aşağıda Sâmânîlerdöneminin önemli hadis alimleri hakkında bilgiler verilecektir.

1) el-Şeybânî el-Nesevî

Page 379: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Ebu’l-Abbas el-Hasan b. Süfyan b. Amir b. Abdüzaziz b. el-Nu’man el-Şeybânî el-Nesevî. 213/828 senesinde Nesa’da doğdu. Buradaki alimlerdenokuduktan sonra Hicaz, Horasan, Irak ve Mısır’a giderek öğreniminisürdürdü. Bu gezileri sırasında çeşitli alimlerden hadis, fıkıh ve edebiyatkonularında dersler aldı. Daha sonra memleketine dönerek eser telifiylemeşgul oldu. Hadis dersleri verdi. İbn Huzeyme, Ebû Bekr el-İsmailî, İbnHibban gibi alimler, ondan hadis dinlediler. el-Nesevî Ramazan 303/Mart-Nisan 916 tarihinde Nesa’ya bağlı Baluz köyünde vefat etti. Hadis konusundasika (güvenilir, sağlam) bir alim olan el-Nesevî özellikle isnad (sebt, senedzinciri) konusunda büyük bir bilgi birikimine sahipti. Bu nedenle kendisindensonra gelen el-Hâkim el-Nisaburî ve İbn Hibban gibi alimler tarafındanhakkında övgü dolu sözler söylenmiştir[1567]. el-Nesevî hadis konusundaçeşitli eserler yazmıştır. Bunlardan en önemlisi Müsnedü’l-kebir’dir[1568].Bundan başka hadis ile ilgili el-Câmi‘, el-Mu’cem[1569] ve el-Erba’in[1570]

adlı eserleri bulunmaktadır.

2) İbn Huzeyme

Ebû Bekr Muhammed b. İshak b. Huzeyme b. el-Muğire b. Salih b. Bekr el-Sülemî el-Nisaburî. Safer 223/Ocak 838 tarihinde Nisabur’da doğdu. Küçükyaşta hadis dinlemeye başladı. Öyleki, İshak b. Rahuye (ö.238/852-853) veMuhammed b. Humeyd’den (ö.248/862-863) hadis dinlemesine rağmen,küçük olduğu için onlardan rivayet hakkını elde edememiştir[1571]. İbnHuzeyme, Nisabur’daki alimlerin hadis derslerine iştirak ettikten sonra bukonudaki bilgisini ilerletmek üzere seyahate çıktı. Rey, Bağdat, Kufe, Basra,Şam, el-Cezire, Mısır ve Vasıt’a gitti. Buralardaki alimlerden hadis dinledi.Bu seyahatlerin sonrasında Nisabur’a dönüp eser telifiyle ve ders vermeklemeşgul olduğu anlaşılan İbn Huzeyme 2 Zilkade 311/11 Şubat 924 tarihindevefat etti. Bu sırada 98 yaşında idi.

Hadis konusunda çok güvenilir ve bilgili bir alim olarak kabul edilen İbnHuzeyme’nin 70.000 hadisi ezbere bildiği ifade edilmektedir[1572]. Kendisiaynı zamanda fıkıh ve kelam konularında da bilgi sahibi bir kimseydi. Bukonulardaki özelliklerinden ilgili bölümlerde bahsedilecektir. İbn Huzeyme,hadislerin sağlam ve zayıf oluşlarını inceleyen el-Cerh ve’l-ta’dil konusundada uzman bir kişiydi. Sâmânî hükümdarı İsmail b. Ahmed’in Nisabur’dabulunduğu sırada düzenlediği ilim meclislerine katılmıştı. Bu meclislerdenbirinde İsmail b. Ahmed babasından bir hadis rivayet etmişti. Ancak, uzun

Page 380: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

zamandan beri bu hadisin doğruluğu şüpheli olarak kabul edilmekteydi. Bunarağmen mecliste bulunanların hiçbiri hükümdara karşı bir şeysöyleyememişti. Ancak İbn Huzeyme söz alarak bu hadisin hatalı yada tahrifedilmiş olduğunu söyleyebilmiştir[1573]. Eserlerinin mevcudunun 140’ıbulduğu belirtilen[1574] İbn Huzeyme’nin başlıca eserleri şunlardır;

el-Sahîh[1575]: İbn Huzeyme kitap ve fıkıh bablarına ayırdığı bu eserinealdığı hadislerin elde edebildiği bütün senedlerini aktarmış ve yeri geldikçeraviler hakkında bilgi vermiştir. Eserde bütün hadis ilimleri hakkında bilgiverilmiş ve bölümlerin başlıklarındaki fıkhî görüşlerine ve hadislerdegörünen ihtilaflarla ilgili çözümler anlatılmıştır. Dörtte biri zamanımıza geleneser, Sahîhu İbn Huzeyme adıyla M. Muhammed el-A’zamî tarafından1975’de Beyrut’ta dört cilt halinde neşredilmiştir[1576]. Kitâbü’l-tevhîd: Eserhakkında kelam bölümünde bilgi verilecektir.

Müellifin yazdığı diğer eserler aşağıda sıralanacaktır. Ancak, bunların birkısmının “câmi‘” türü kitapların muhtevasına uygun düşmesi bakımından el-Sahîh’den bölümler oldukları, bir kısmının ise müstakil eserler olduğubelirtilmektedir[1577].

3) el-Serrâc

Ebu’l-Abbas Muhammed b. İshak b. İbrahim b. Mihran b. Abdullah el-Serrâc el-Nisaburî. Horasan’ın yetiştirdiği en büyük muhaddislerden biri olanEbu’l-Abbas el-Serrâc 216/831-832 senesinde Nisabur’da doğdu. Hadiskonusunda İshak b. Rahuye, Ebî Kureyb, Muhammed b. Bekkar gibi ünlüalimlerden dersler aldı. el-Kütûb el-Sitte müelliflerinden Müslim, el-Buharîile Ebû Hatim el-Razî’nin de içlerinde olduğu bir çok alim kendisinden hadisrivayet etmiştir. el-Serrâc sika bir hadis alimiydi. Öğrencilerinden Ebû Selhel-Sûlûkî, onun için “adı gibiydi” demiştir[1578]. Uzun bir süre Bağdat’daoturan el-Serrâc burada hadis dersleri verdi. Daha sonra Nisabur’a döndü.

Kaynaklarda el-Serrâc hakkında verilen kısa hâl tercümelerinde bahsedilenönemli konulardan biri de, onun muhtesibin görevleri arasında yer aldığınıgördüğümüz insanlar “iyiliğe davet ve kötülükten nehy” görevini yerinegetirmesidir[1579]. Yukarıda ilgili bölümde muhtesibin görevlerini anlatırken,alimlerin bu görevlere atandığından bahsedilmişti. Ancak, el-Serrâc’ınmuhtesiblik yaptığına dair herhangi bir kayıt yoktur. Şafii mezhebine mensup

Page 381: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

olan el-Serrâc ile Nisaburlu hanefîler arasında sürekli bir çekişme mevcuttu.Ayrıca, zındıklıkla itham ettiği Kerramîlere hadis dersi vermezdi[1580]. el-Serrâc Rebiülahir 313/Haziran-Temmuz 925 tarihinde 97 yaşında ikenNisabur’da vefat etti. el-Serrâc’ın hadise dair el-Müsned adlı bir eseribulunmaktadır[1581].

4) el-Sübezmunî

Abdullah b. Muhammed b. Yakub b. el-Haris b. el-Halil el-Buharî el-Harisîel-Üstad el-Sübezmunî. el-Zehebî, onun nisbesini el-Buharî el-Kelâbâzîolarak vermektedir[1582].

258 Rebiülahir/Şubat-Mart 872 tarihinde doğdu. Hanefî hadis alimlerindenbiri olan el-Sübezmunî ilk olarak Buhara’da hadis dinledikten sonra ilmîseyahatlere çıktı. Çeşitli alimlerden hadis dinledi. Mutezile görüşünübenimsemişti. Bir süre Bağdat’da ikamet etti. Burada yazdığı eserleriylemeşhur oldu. Daha sonra Belh şehrine yerleşti. Şevval 340/Mart 952tarihinde burada vefat etti[1583]. Kelam konusunda da eserleri bulunan el-Sübezmunî’nin muhaddisliği konusunda çeşitli görüşler bulunmaktadır.Ağırlıklı görüş, onun hadis rivayeti konusunda zayıf bir ravi olduğuşeklindedir. el-Sübezmunî hadise dair Mesnedü Ebû Hanife adlı bir eserkaleme almıştır[1584]. Ayrıca Ebû Hanife’nin hayatını anlattığı Keşfü’l-asar fimenakibi Ebû Hanife adlı bir eseri mevcuttur[1585].

5) Ebû Ali el-Nisaburî

Ebû Ali el-Hüseyin b. Ali b. Yezid el-Nisaburî. 277/890 senesindeNisabur’da doğdu. Gençliğinde kuyumculuk ile ilgilendi. Daha sonra, ilimkonusundaki yeteneğinin farkına varan bir alimin teşvikiyle 294 senesindenitibaren hadis öğrenmeye başladı[1586]. Nisabur, Herat, Nesa, Cürcan, Bağdat,Basra, Medine, Mekke, Vasıt, Ahvaz, İsfahan, Musul, Mısır, Gazze veŞam’da bir çok alimden hadis okudu. Bir süre Bağdat’da kaldı (295/907-908senesinden sonra). Eser telifiyle meşgul oldu. 337/948-949 senesindeNisabur’da imlâ meclisi tertip ederek hadis dersleri verdi. el-Hâkim el-Nisaburî ve Ebû Abdurrahman el-Sülemî de, onun meclislerine iştirak ederekhadis dinlediler. el-Hâkim el-Nisaburî, Ebû Ali için “yaşadığı dönem içindedoğudaki en büyük alimlerden biridir” demektedir[1587]. el-Zehebî ise, onu“İmamü’l-muhaddisi’l-İslam” olarak nitelendirmektedir[1588].15

Page 382: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Cemaziyelevvel 349/13 Temmuz 960[1589] tarihinde Nisabur’da vefat edenEbû Ali el-Nisaburî’nin eserleri günümüze ulaşmamıştır.

6) İbn Hibban

Ebû Hatim Muhammed b. Hibban b. Ahmed el-Büstî el-Temimî. 277/890senesinde Büst şehrinde doğdu. Arapların Temim kabilesine mensuptu. İlkolarak Büst’deki alimlerden okudu. Bunun ardından başladığı ilmî seyahatlerisırasında başta Horasan ve Maveraünnehir şehirleri olmak üzere Mısır, Irak,Hicaz ve Şam’da birçok şehri ziyaret etti. İbn Huzeyme, el-Serrâc, Darekutnî,Masercisî gibi dönemin ünlü alimlerinden dersler aldı. İlmî gezilerininsonunda Sistan’a giden İbn Hibban bir süre burada kaldı. Ancak, kelâm vefelsefe ile meşgul olduğu gerekçesiyle zındıklıkla itham edilmesi ve hakkındaölüm emri çıkarılması üzerine Sistan’dan kaçtı. Semerkand’a yerleşti.330/941-942 senesine kadar Semerkand’a kalan İbn Hibban, kendisi içinşehrin valisi Sâmânîlerden Ebû’l-Muzaffer’in yaptırdığı medresede hadis vefıkıh dersleri verdi[1590]. Aynı sırada Semerkand kadılığı görevini deyürütüyordu. Daha sonra Nisabur’a, oradan da Buhara’ya giderek bazıalimlerle görüştü. Bunun sonrasında 334 / 949 senesinde yeniden Nisabur’adöndü. İmlâ meclisleri tertip ederek hadis dersleri verdi. Bir süre Nesaşehrinde kadılık yaptı. 337/949 senesinde üçüncü defa Nisabur’a geldi.Kendisine bir hânkâh inşa ettirerek eser telifi ve öğrenci yetiştirmekle meşguloldu. el-Hâkim el-Nisaburî de on üç yaşında iken, onun derslerine katılmış vemüstemliliğini yapmıştır. Nihayetinde memleketi Büst’e dönen İbn Hibban21 Şevval 354/20 Ekim 965’de burada vefat etti. Evinin yanındaki hadismedresesine defnedildi[1591].

Çok yönlü bir alim olan İbn Hibban başta hadis ve fıkıh olmak üzere tıp,nücum, felsefe, kelam, lugat, hitabet ve edebiyat konularında bilgi sahibi birkimseydi. Hadis konusunda sika bir alim olarak kabul edilirdi. Özelliklehadislerin sağlam veya zayıf olmalarını, senedlerini inceleyen el-Cerh ve’l-ta’dil (hadis tenkidi) konusundaki başarılı çalışmalarıyla tanınmıştır. Hadisravilerini tenkid konusunda kimi zaman gösterdiği şiddetli tutum nedeniylesonraki tabakat yazarları tarafından eleştirilmiştir[1592]. Onun hadiskonusundaki çalışmalarını şöyle sıralayabiliriz ;

el-Müsnedü’l-sahîh[1593], alışılagelmiş tasnif metodlarından ayrı olarakemirler, nehiyler, haberler, mubahlar ve peygamberin fiilleri olarak beş

Page 383: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

bölüme ayırdığı bu eserinin tamamı günümüze ulaşmamıştır. Eldeki parçalarise, Abdülmuhsin el-Yemânî tarafından Medine’de üç cild halindeneşredilmiştir.

el-Sikat, İbn Hibban alfabetik olarak tertip ettiği bu eserinde hadis ravilerinitanıtmıştır. Muhammed Abdülreşid tarafından 1977-1983 yılları arasındaHaydarabad’da dokuz cild olarak yayınlanmıştır. Bu eserin parçasısayılabilecek olan ve sahabenin hâl tercümelerini içeren Târihü’l-sahâbeellezîne ruviye anhüm el-ahbar adlı kısım Baran el-Dannavî tarafından1988’de Beyrut’da yayınlanmıştır[1594].

Ma‘rifetü’l-mecrûhîn mine’l-muhaddisîn ve ‘l-du‘afâ ve’l-metrû-kîn[1595],el-cerh ve’l-ta’dil tarzında yazılmış olan bu eser, zayıf ve mevzû hadisleritanımda önemli bir kaynaktır[1596]. Alfabetik olarak tertip edilmiştir. Çeşitlibaskıları bulunan eser ilk olarak el-Nakşibendî tarafından 1970’deHaydarabad-Dekkan’da neşredilmiştir. Hadisü’l-akran, ‘İlelü hadisi Mâlik b.Enes, ‘İlelü hadisi Zührî, Kitâbü mâ inferede bihî ehlü’l-Medine mine’l-sünen, Füsulü’l-sünen, el-Tenbih ’ale’l-temvih, ‘İlelü menâkibi Ebî Hanife,sadece Mekkeli ve Horasanlıların rivayet ettikleri hadislere dair beşer cüzlükiki kitap, aynı şekilde Iraklıların rivayet ettikleri hadislere dair on cüzlük birkitap müellifin hadise dair diğer eserleridir[1597].

7) el-Hâkim el-Kebir

Ebû Ahmed Muhammed b. Muhammed b. Ahmed el-Nisaburî. 285/898yılında Nisabur’da doğdu[1598]. Hadis öğrenimine 20 yaşından sonra başladı.el-Serrac, İbn Huzeyme ve Ahmed b. Muhammed el-Masercisî’nin dearalarında bulunduğu bir çok alimden hadis okudu. On yedi yıl süren hadistahsili sırasında Rey, Taberistan, Şam, Irak, el-Cezire, Hicaz, Taberiyye,Humus, Harran, Halep ve Horasan’ın şehirlerini dolaştı. 935 senesi civarındaNisabur’a dönerek ders vermek ve eser telifiyle meşgul olmaya başladı.333/944 senesinde Sâmânî hükümdarı I. Nuh tarafından Şaş kadılığına tayinedildi. Sâmânî hükümdarının düzenlediği bir ilim meclisi sırasında hükümdarhuzurda bulunan alimlere Hz. Ebû Bekr ile alakalı bir hadis sormuştu. Oradabulunan alimlerin sessiz kaldıkları bu soru meclise iştirak edilen el-Hâkim el-Kebir tarafından cevaplanmıştır. Sâmânî hükümdarı da buna mükafat olarakel-Hâkim’i Şaş kadılığına tayin etmişti[1599]. Dört sene kadar bu görevdekalan el-Hâkim el-Kebir daha sonra Tûs kadılığına atandı. Bir süre sonra da

Page 384: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

kadılıktan ayrılarak Nisabur’a döndü. Bir daha resmî görev almayarak ilim veibadetle meşgul oldu. Hadis okuttu. Ünlü hadis alimi Ebû Abdullah el-Hâkimel-Nisaburî de, onun talebelerindendir. el-Hâkim el-Kebir Rebiülevvel378/Temmuz 988 tarihinde Nisabur’da vefat etti.

el-Hâkim el-Kebir, X.yy. içinde Horasan’da yetişen en ünlü hadisalimlerinden biridir. Hadis konusunda çok güvenilir bir alimdi. Bu nedenleel-Hâkim lakabını almış ve talebesi Ebû Abdullah el-Hâkim el-Nisaburî ilekarıştırılmaması için bunun sonuna el-Kebir sıfatı eklenmiştir. Kendisi kirbâsdenilen bir çeşit pamuklu bezin alım satımını yaparak geçimini sağladığı içinel-Kerâbisî nisbesiyle de bilinirdi.

el-Hâkim el-Kebir’in en ünlü eseri el-Esmâ‘ ve’l-künâ[1600]’dır. Eserde2096 hadis ravisinin biyografileri verilmektedir. Yarı alfabetik bir düzenesahip olan eserin baş tarafı kayıptır. Bu nedenle de metodu hakkında kesin birhükme varmak mümkün değildir. Burada hadis ravilerinin hal tercümeleriverilirken zaman zaman onların naklettikleri hadislerin sağlam yada zayıfoldukları konusunda tenkidini yapmıştır. Daha sonra Eyyübîler devrialimlerinden Abdülganî el-Makdisî el-Cemmaîlî (ö.600/1203) eseri Telhisü’l-künâ adıyla özetlemiştir. Eserin tam neşrî Yusuf b. Muhammed el-Duhayltarafından 1994 senesinde Medine’de yapılmıştır. Bu neşir dört cilttenoluşmaktadır[1601].

el-Hâkim el-Kebir’in diğer eserlerini şöyle sıralayabiliriz; Şi‘âru ashabi’l-hadis Subhi el-Sâmerraî tarafından Kuveyt’de, Abdülaziz b. Muhammed el-Sedhan tarafından 1405 senesinde Beyrut’da neşredilmiştir. Avâli’l-İmâmMâlik, Muhammed Şâzilî tarafından 1406’da Tunus’da yayınlanmıştır. el-Fevâ’id, bu eserin sadece on ve on birinci cüzleri mevcuttur. el-‘İlel, el-Muharrec ‘alâ muhtasari’l-Müzenî, el-Şüyûh ve’l-ebvâb[1602], el-Şürût,Tesmiyetü du‘afâ’i’l-muhaddisin, el-Emâlî, el-Eş‘arü’l-muhtâretü’l-sahîhaminhâ ve’l-mu‘âre[1603]. el-Hâkim el-Kebir’in bunlardan başka Buharî,Müslim ve Tirmizî’nin Sâhih’leri üzerine müstahrec türü birer çalışmasıvardır[1604].

8) el-Usmî

Ebû Abdullah Muhammed b. el-Abbas b. Ahmed b. Muhammed b. Usm el-Dabbî el-Herevî el-Usmî, 294/906-907 senesinde Herat’da doğdu. İlköğrenimini Herat’da tamamladı. Daha sonra, onun Nisabur, Rey ve el-

Page 385: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Cezire’deki alimlerden hadis dersleri aldığını görmekteyiz. Bunlarınsonrasında Bağdat’da bir süre fıkıh dersleri verdi[1605]. Daha sonra Nisabur’ayerleşti. el-Usmî’nin ilmî konulardaki şöhreti nedeniyle Sâmânî hükümdarı,kendisine Dîvân el-Resâil’in başına getirmek istemişti. Ancak el-Usmî, bunureddetmiş, vezir Ebû Cafer el-Utbî de, onun ilmî çalışmalarından ayrılmamasıgerektiğini belirtmişti. Böylece, el-Usmî bu göreve atanmadı. Nisabur’dakalarak ilmî çalışmalarına devam eden el-Usmî 1 Safer 378/11 Mayıs 989tarihinde vefat etti. Onun hadise dair el-Müstahrec ala Sahih-i Buharî adlı bireseri mevcuttur[1606]

9) el-Hattâbî :

Ebû Süleyman Ahmed b. Muhammed b. İbrahim b. Hattâb el-Hattâbî el-Büstî, Receb 319/Ağustos 936 tarihinde Büst şehrinde doğdu. MuhtemelenTürk asıllı bir aileden geliyordu[1607]. Onun, Hz. Ömer’in kardeşi Zeyd b.Hattâb’ın soyundan geldiği[1608] konusundaki rivayetler doğru değildir[1609].Büst’deki ilk öğrenimini tamamladıktan sonra Mekke, Nisabur, Basra,Bağdat şehirlerini gezdi. Buralarda, dönemin büyük alimlerinden istifadeetmek imkanını buldu.

Ebû Bekr el-Kaffâl el-Şaşî ve Ebû Ali b. Ebî Hüreyre’den fıkıh, Ebû Saidel-A’rabî ve İsmail el-Saffar’dan hadis dersleri aldı. Daha sonra Nisabur’ayerleşerek 359/970 senesine kadar hadis okuttu. el-Hâkim el-Nisaburî de,onun derslerine iştirak etti. Nisabur’dan ayrılmasının ardından Buhara baştaolmak üzere Gazne, Fars, Sistan’a gitti. Nihayetinde 16 Rebiülahir 388/17Nisan 998 tarihinde Büst’de Hilmend nehri kıyısındaki bir rıbatta vefatetti[1610].

el-Hattâbî, hadisleri ilk olarak “sahih”, “hasen”, “zayıf” olmak üzere üçlübir ayrıma tabi tutan ve sahih hadisin ilk ayrıntılı tarifini yapan muhaddistir.Ayrıca, hadis tenkidini, isnad zincirinden çok metin üzerindeyoğunlaştırmıştı[1611]. Yine, hadis ilmiyle ilgilenenlerin hadislerin mana vehükümlerini tam olarak anlayabilmelerini temin etmek maksadıyla Buharî veEbû Davud’un eserlerini ilk olarak şerh eden kişidir[1612].

el-Hattâbî muhaddisliğinin yanında fıkıh ve lugat konularında da usta biralimdi. Onun eserlerini şöyle sıralayabiliriz ;

Garibü’l-Hadis[1613]: Bu eserini Nisabur’daki ikameti sırasında yazmıştır.

Page 386: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Ebû Ubeyd Kasım b. Sellam ve İbn Kuteybe’nin aynı adlı eserlerinealmadıkları yada kendisinin bu iki muhaddisin yaptığı izahlarına katılmadığıgarip kelimleri açıklamak üzere kaleme alınmıştır. Eser, A. İbrahim el-Azbâvî ve Abdülkayyum Abdürabbinnebi tarafından 1982-83 yılları arasındaDımaşk’da üç cilt halinde neşredilmiştir[1614].

İslâhu galati’l-muhaddisin[1615]; Burada hadisçiler tarafından yanlış rivayetedilmiş 140 kelimenin açıklamaları yapılmıştır. Eser ilk olarak Burhaneddinel-Dağıstanî tarafından 1936 yılında Kahire’de yayınlanmıştır.

Me‘âlimü’l-Sünen[1616]; Ebû Davud’un el-Sünen adlı eserinin şerhidir. İkicild olarak tertip edilen bu eser günümüze ulaşmış olup çeşitli baskılarımevcuttur.

A‘lâmü’l-hadis fi şerhi Sahihü’l-Buharî�; Buharî’nin el-Sahih adlıkitabının şerhidir. Eser, Muhammed b. Sa’d b. Abdurrahman Âl-i Saûdtarafından Mekke’de dört cilt olarak yayınlanmıştır.

Tefsir sahasındaki Beyânü i‘câzi’l-Kur’ân[1617], Kitâbü şe’ni’l-du‘a’ ,Kitâbü’l-‘Uzle, Ma‘rifetü’l-sünen ve’l-âsâr[1618], tıp konusundaki el-Tıbbü’l-Nebevî, delail kitapları tarzında kaleme aldığı Delâ’ilü’l-nübüvve, Mes’ele fiİbni’l-Seyyad, fıkıh konusundaki Tefsirü’l-lugat elleti fi Muhtasari’l-Müzenî,kelamcıların aleyhine yazdığı Kitâbü’l-Gunye ‘ani’l-kelâm ve ehlih, KitâbüŞi‘ârü’ldin fi usûli’l-din, Kitâbü’l-Sirâc, Kitâbü’l-Sihâh, Kitâbü’l-Necâh,Şerhü’l-ediyeti’l-mâ’sure[1619], Şerhü’l-Esmai’l-Hüsna[1620]müellifin diğereserleridir. Ayrıca, Kitâbü’l-Arûs ve Kitâbü’l-Cihâd adlı eserler de Hattâbî’yenisbet edilmektedir[1621].

9) el-Kelâbâzî

Ebû Nasr Ahmed b. Muhammed b. el-Hüseyin el-Buharî. 323/935senesinde Buhara’da doğdu. İlk olarak buradaki bu şehirdeki dersler aldı.Daha sonra Irak ve Horasan şehirlerini gezerek buralardaki alimlerden okudu.İlmî seyahatlerinin sonrasında Buhara’ya yerleşti. Cemaziyelahir 398/Şubat-Mart 1008 tarihindeki ölümüne kadar eser telifi ve öğrenci yetiştirmeklemeşgul oldu. Kelâbâzî yaşadığı dönem içinde Maveraünnehir’deki en bilgilimuhaddislerden biri olarak kabul ediliyordu[1622]. Yine, Buharî’nin el-Sâhihadlı eserini en iyi bilen muhaddis idi[1623]. Kelâbâzî’nin hadis konusundakaleme aldığı eserleri[1624]; el-Kelâm alâ ricali’l-Buharî ve el-Hidâye ve’l-

Page 387: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

irşâd fî ma‘rifeti ehli sika ve’l-sedâd ellezîne ahrece lehüm el-Buharî fîCâ’mi‘ih ’dır. Müellif burada Buharî’nin eserindeki 1525 ravinin kısa haltercümelerini vermiştir. Eser alfabetik düzende yazılmıştır. 1987 yılındaBeyrut’da Abdullah el-Leysî tarafından neşredilmiştir.

10) el-Hâkim el-Nisaburî

Ebû Abdullah Muhammed b. Abdullah b. Muhammed b. Hamdûye b.Nuaym b. el-Hakem el-Dabbî el-Beyyî el-Nisaburî, 3 Rebiülevvel 321/3 Mart933 tarihinde Nisabur’da doğdu. Daha üç yaşında iken babasından veamcasından ilim öğrenmeye başladı. Dokuz yaşına geldiğinde ilk hadisderslerine iştirak etti. On üç yaşında iken dönemin ünlü alimlerinden İbnHibban’ın müstemlîliğini yaptı[1625]. Yirmi yaşına kadar eğitimini Nisabur’dasürdürdü. Daha sonra eğitimini devam ettirmek için Irak’a gitti. Burada veziyaret ettiği Hicaz ve Horasan şehirlerinde, Bağdat ve Rey’de çeşitlialimlerden hadis, kıraat ve tefsir dersleri aldı. Bağdat ve Rey’de imlâmeclisleri düzenleyerek hadis okuttu. Bu gezileri sırasında el-Hâkim el-Nisaburî 2000’e yakın alimden faydalanmış ve sadece Nisabur’da 1000kişiden hadis dinlemişti[1626]. Bunlar arasında hadis konusunda el-Hâkim el-Kebir, İbnü’l-Ahrem, Ebû Ali el-Nisaburî, fıkıh konusunda Ebû Ali b. EbîHüreyre ve Ebû Sehl el-Sûlûkî gibi alimlerde bulunmaktadır. Nisabur’adönüşünün sonrasında eser telifi ve öğrenci yetiştirmakle meşgul olan el-Hâkim el-Nisaburî aynı zamanda devlet kademelerinde de görev almış, Nesave Nisabur’da kadılık yapmıştı. Nisabur kadılığı yaptığı için “el-Hâkim”ünvanını almıştır. Diğer taraftan, Sâmânîler adına Büveyhîlere elçi olarakgitmiş ve bu görevini de başarıyla yerine getirmişti[1627]. el-Hâkim el-Nisaburî 3 Safer 405/3 Ağustos 1014 tarihinde Nisabur’da vefat etmişti.

el-Hâkim el-Nisaburî, hadis konusunda döneminin en ileri gelenhafızlarından biri olup Şeyhü’l-muhaddisin (hadisçilerin hocası) olarakbilinirdi[1628]. Çağdaşı olan alimler dahi, onun bu konudaki bilgisinikabullenmişler ve yaşadığı dönemde kendisine denk bir kimsenin olmadığınıbelirtmişlerdir[1629]. Yukarıda belirttiğimiz gibi 2000’e yakın alimdenfaydalanmış olan el-Hâkim el-Nisaburî arkasında bir çok eser bırakmıştır.Bunları şöyle sıralayabiliriz ;

el-Müstedrek[1630]; Bu eserde Buharî ve Müslim’in Sahih’lerine almadıklarıhadisler derlenmiştir. 8803 hadis bulunan bu eserde bazı zayıf hadisler yer

Page 388: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

almaktadır. el-Hâkim el-Nisaburî, burada yer alan Hz. Ali’nin faziletine dairbir hadis nedeniyle şiilikle itham edilmiştir. Ancak, bu ithamlar doğrudeğildir[1631]. Şafiî alimlerinin hal tercümelerini anlatan eserlerde ona yerverilmiş olmasından hareketle şafiî mezhebine mensup olması daha gerçekçigörünmektedir. Ayrıca, İmam Şafiî’nin faziletlerine dair bir eser kalemealdığı da unutulmamalıdır. el-Müstedrek dört cilt olarak 1334-1342 yıllarındaHaydarabad’da, Mustafa Abdülkadir Ata tarafından yine dört cild olarak1441/1990 yılında Beyrut’da neşredilmiştir[1632].

Ma‘rifetü’l-ulumi’l-hadis[1633]; Eserde, usul-i hadis’e dair konular ellibölüm halinde ele alınarak senedleriyle birlikte anlatılmıştır. Eser, SeyyidMuazzam Hüseyin tarafından 1937 ve 1997 yıllarında Kahire ve Medine’deiki defa neşredilmiştir[1634].

el-Medhal ilâ ma‘rifeti’l-sahih (el-Medhal ilâ ilmi’l-sahih)[1635]; Eser,Sâmânîlerin Horasan valisi Ebû Ali el-Simcûrî’nin isteği üzerine kalemealınmıştır. Müellifin diğer eserleri ise şunlardır ;

Su’âlâtü’l-Hâkim el-Nisaburî li’l-Dârekutnî fi’l-cerh ve’l-ta‘dil 1984’deRiyad’da neşredilmiştir. Su’âlâtü Mes‘ûd b. Alî el-Siczî ma‘a es’ileti’l-Bağdâdiyyîn ‘an ahvâli’l-ruvât 1988’de Beyrut’da neşredilmiştir. el-Fevâ‘id,Cüz’, Kitâbü’l-‘iklil, el-Du‘afâ’, el-Emâlî, Fezâ’ilü Fatıma, Fezâ’ilü’l-Şafi‘î,Hasâ’isü’l-‘aşere, İlelü’l-hadis, Kitâbü’l-du‘â’, Kitâbü’l-Erba‘in, Kitâbü’l-Künâ, Maktelü’l-Hüseyin, el-Ma‘rife fi zikri’l-muhadramîn, Mu‘cemüşüyuhi’l-Hâkim, Müzekki’l-ahbâr, Salâtü’l-duhâ, Terâcimü’l-müsned ‘alâşarti’l-sahihayn, el-Tabakât el-Hâkim el-Nisaburî’nin kaleme aldığı diğereserlerdir[1636]. Yine el-Hâkim el-Nisaburî’nin kaleme aldığı Târih-i Nisaburadlı eserinden tarih kısmında bahsedilecektir.

C) Fıkıh İlmi

Hadis ilminde olduğu gibi fıkıh konusunda da X. yy içinde bir takımdeğişiklikler meydana geldiği görülmektedir. Bunlardan belki de en önemlisimezheplerin ortaya çıkıp yerleşmesi sonucu ictihad konusunda yaşanangerilemedir. Bu dönemin öncesine bakıldığında ictihad, bu ilimle uğraşanalimler için en önemli konulardan biri ve farz-ı kifaye derecesinde bir ibadetolarak kabul ediliyordu. Ancak, X. yy. ile birlikte ictihada karşı bir hareketbaşlamış, ictihadı terk etmeyen alimler eziyete uğramışlardır. Bu nedenle X.

Page 389: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

yy.’dan itibaren “mutlak müstakil ictihad” nadir hale gelmiş, sonra isetamamen birkaç yüzyıl terkedilmiştir[1637]. Bunun bir diğer yansımasıkadıların artık mezheplere göre hüküm vermesi olmuştur. Diğer taraftan fıkıhilmine bağlı hilâf, furûk gibi konulardaki ilk eserler bu yüzyıl içinde meydanagetirilmiştir. Bu gelişimde Sâmânîler Devleti coğrafyasında yetişmiş olanfıkıh alimlerin etkisi büyüktür.

Hilâf (Hilâfiyyat) ise, doğruluğu herkes tarafından bilinmekte olanönermelere dayalı kıyas metodu olan cedelin fıkhî konulara uyarlanmış halive fıkıh mezhepleri arasındaki ihtilafları konu edinen bir ilimdir[1638]. Hilâfkendi içinde amaçları bakımından iki gruba ayrılmaktadır. Bunlardan birincigrubun amacı kendi mezhebini savunmak, diğerinin ise karşı mezhebindelillerini çürütmektir. Maveraünnehir ve Horasan ulemasının bu konudakiçalışmaları neticesinde hilaf konusunda Irak ekolünün yanında bir de HorasanEkolü ortaya çıkmıştır[1639]. Bu ilmin kurucusu olarak kabul edilen Ebû Zeydel-Debûsî (ö.1039) Sâmânîlerin son dönemleri ile Karahanlılar dönemindeyaşamış ve Buhara’da vefat etmiştir. Yukarıda hilâfın, cedel ilminin fıkhauyarlanmış hali olduğundan bahsetmiştik. Cedel konusunda ilk eser verenkişi Sâmânîler döneminin ünlü kelam alimi Ebû Mansur el-Maturidî’dir.Maturidî, Cedel adlı bir eser kaleme almıştır. Yine dönemin ünlüfakîhlerinden el-Kaffâl el-Şaşî’nin de konuyla ilgili bir eseri mevcuttur.

Fıkhî meselelerin veya kurallarının arasındaki farkları konu alan furûkhakkındaki ilk örneklerin X. yy.’da yazıldığını görmekteyiz[1640]. Yine,mezhep imamlarının içtihadları talebeleri tarafından derlenip yazılırkenbirbirini tutmayan ve manası hakkında izah gerektiren içtihad ve rey‘lere yerverilmişti. Daha sonra yazılan eserlerde imama ait görüşlerin arasındanmuteber olanları, muteber olmayanlardan ayırmak için yapılan tercihçalışmaları da bu dönemde başlamıştır. Tercih de, rivayet ve dirayet şeklindeiki kolu oluşmuştur[1641]. Bu kısa izahattan sonra, aşağıda Sâmânîler devrindeyaşayan bazı fakîhlerden bahsedilecektir.

1) Ebû Abdullah Muhammed b. Nasr el-Mervezî

202/817-818 senesinde Bağdat’da dünyaya geldi. Adının sonundaki el-Mervezî nisbesi babasının Mervli olmasından dolayı verilmiştir. Şafiîmezhebine mensuptur. Bağdat dışında, Rey, Basra, Kufe, Medine şehirleriile, Mısır, Şam ve Horasan’daki şehirleri ziyaret ederek buradaki alimlerin

Page 390: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

derslerine katıldı. İshak b. Rahuye, Yahya b. Yahya, Muhammed b. Bekkar,onun ders aldığı alimlerden bazılarıdır. İlmî seyahatlerinin sonrasında Mısır’ayerleşen Muhammed b. Nasr, 260/873-874 senesinde Nisabur’a geldi.Kendisi aynı zamanda ticaretle uğraşarak geçimini sağlıyordu. Burada, birortak edinmesinin ardından ticarî işleri bırakarak ilim ve ibadetle meşguloldu. 275/888-889 senesinde Semerkand’a giderek bu şehre yerleşti. İbadetve ilmî çalışmalarının yanında hadis ve fıkıh konusunda dersler verdi.Semerkand’da Muharrem 294/Ekim-Kasım 906 tarihinde 92 yaşında vefatetti[1642].

Muhammed b. Nasr hadis ve fıkıh konularında yaşadığı dönemin en bilgilikişilerinden biri olarak kabul ediliyordu. Bu nedenle tabakat kitaplarındakendisine, “şeyhülislam, hafız” gibi ünvanların verildiği görülmektedir[1643].Ayrıca bu konularda bir ilim denizi olarak tasvir edilmektedir[1644]. Fıkıhkonusunda Mısırlı alimlerin derslerine iştirak etmiş ve Şafii fıkhını onlardanöğrenmiştir. Fıkıh meselelerindeki bilgisi nedeniyle Nisaburluların sürekliolarak danıştığı bir kimse olmuştur. Yine fıkıh ilminin bir kolu olan hilâfiyyatkonusunda da döneminin en bilgili alimlerinden biri olarak kabuledilirdi[1645]. Semerkand’a yerleşmesinin sonrasında, onun gibi büyük biralimin şehirlerinde kalmasını arzu eden Semerkand halkı senelik olarak 4.000dirhem para gönderirlerdi. Aynı meblağ Sâmânî hükümdarı İsmail b. Ahmedve Semerkand valisi olan kardeşi İshak tarafından da yollanmaktaydı[1646].

el-Mervezî, fıkhın yanı sıra hadis konusunda da bilgi sahibi bir alimdi.Hâkim el-Nisaburî, onun için “döneminin en büyük hadis imamlarındanbiriydi” tanımlamasını yapmaktadır[1647]. Bu konuda el-Müsned adlı bir eserivardır. Kendi ağzından nakledilen bir rivayete göre, hac için Mısır’danMekke’ye yaptığı deniz yolculuğuna çıkmış ve gemisinin batması sebebiylehadis konusunda derlediği 1.000 cüz kaybolmuştur[1648]. Muhtemelenkaybolan bu cüzler, onun el-Müsned’inden parçalar olmalıdır. el-Mervezî’ninnamaz konusuna ayrı bir önem vermiş ve Kıyâmü’l-leyl, Kıyâmü’l-Ramazan,el-Vitr, Kitâbü tâ’zimi kadri’l-salât, Kitâbü Ra‘fi’l-yedeyn, Kitâbü’l-kırâatfi’l-salât adlı eserleri yazmıştır[1649]. el-Mervezî, kelam ilmiyle deuğraşmıştır. Bu konudaki fikirleriyle Mutezile’ye yaklaştığı görülmektedir.Onun, imanın ve Kur’an kıraâtının mahluk olduğuna dair görüşleri bazıalimler tarafından kabul görmüş ise de buna şiddetle karşı çıkanlardaolmuştur[1650].

Page 391: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Muhammed b. Nasr el-Mervezî’nin fıkıh sahasında kaleme aldığıeserlerinin başında el-Kassame gelmektedir. Bu eser, Sâmânîlerin başlarındafıkıh konusunda yazılmış en kapsamlı kitaplardan biriydi. Nitekim, “EğerMuhammed b. Nasr bundan başka fıkha dair eser yazmamış olsa dahi bueserin insanlara fıkıh öğretmek için yeterli olacağı” şeklinde övgüleralmıştır[1651]. Müellifin bundan başka fıkha dair İhtilafü’l-fukaha, Mâ hâlefebihî Ebû Hanife Alîyen ve İbn Mes’ud adlı eserleri bulunmaktadır[1652].

2) el-Ayyaşî

Ebu’l-Nadr Muhamed b. Mes’ud b. Muhammed el-Ayyaşî el-Semerkandîel-Şiî, Arapların Temim kabilesine mensup olduğu söylenen el-Ayyaşî,Şia’nın İmamiyye koluna mensup idi. Döneminin en ünlü alimlerinden biriolup, eserleri Maveraünnehir ve Horasan’da herkes tarafından tanınmaktaydı.Semerkand’da yaşayan el-Ayyaşî, 320/932 senesinde aynı şehirde vefatetmiştir.

Sâmânîler döneminde Maveraünnehir’deki Şiilerin önde gelenfakîhlerinden biri olan el-Ayyaşî, 200’ün üzerinde eser yazmıştır. Bunlardanbüyük kısmı fıkıh sahasındadır. Kitâbü’l-akika, Kitâbü’l-mülahim, Kitâbü’l-nevadır, Kitâbü’l-mi‘yâri’l-ahbâr, Kitâbü’l-Muvazzah, Kitâbü sîreti EbîBekr, onun eserlerinden bazılardır[1653].

3) el-Hâkim el-Şehid

Ebu’l-Fazl Muhammed b. Muhammed b. Ahmed el-Mervezî el-Belhî el-Hâkim el-Şehid, doğum tarihi hakkında kesin bir kayıt yoktur. Ahmed b.Hanbel’den hadis rivayet ettiğini ileri sürerek 241/855 senesinden öncedoğduğu konusunda fikir ileri sürülmüştür[1654]. Ancak, bu doğruolmamalıdır[1655]. İlk olarak memleketi Merv’deki alimlerin derslerine devametti.

Daha sonra Rey, Nisabur, Bağdat, Mekke, Kahire, Buhara ve Kûfeşehirlerini gezdi. Çeşitli alimlerden hadis okudu. Öğrenimini tamamladıktansonra, Buhara kadılığına getirildi. Adaleti ile ün yaptı. Bu arada kitapyazmayı ve öğrenci yetiştirmeyi sürdürdü. Dönemin Sâmânî hükümdarı II.Nasr’ın oğlu Nuh’a (I. Nuh) fıkıh dersleri verdi[1656]. Babasından sonradevletin başına geçen I. Nuh, onu vezir tayin etmek istedi. el-Hâkim el-Şehiduzun bir müddet bu isteğe direndi ise de sonunda kabul etmek zorunda kaldı.

Page 392: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Ancak, yeni görevinde ilmî çalışmalarındaki başarısını gösteremedi.Rebiülahir 334 / Kasım 945’de Merv’de isyan eden askerler tarafındanöldürüldü[1657].

el-Hâkim el-Şehid gerek fıkıh ve gerekse hadis konusundaki bilgisinedeniyle, zamanında Maveraünnehir’in en büyük alimlerinden biri olarakkabul ediliyordu. el-Hâkim el-Nisaburî, metod açısından onu, çağdaşıfakîhlere oranla hadisçilere daha yakın olduğunu belirtmektedir[1658]. el-Sem’ânî de, onun hadis konusundaki bilgisini över[1659].

Bununla birlikte el-Hâkim el-Şehid fıkıh konusundaki çalışmalarıylatanınmıştır. Onun bu konudaki en önemli çalışması el-Kâfî’[1660] adlıkitabıdır. Bu kitap, İmam Muhammed’in “Zâhiru’l-rivâye” adıyla bilinen altıeserinin yeniden düzenlenmesiyle ortaya çıkmıştır. Konular fıkıh bablarınagöre ayrılmıştır. el-Kâfî, hanefî fıkhının temel kaynaklarından biri olarakkabul edilmektedir. Eserin daha sonraki dönemlerde çeşitli şerhleriyapılmıştır. Bunlardan en önemlisi el-Serahsî’nin el-Mebsût adıyla yaptığışerhtir. Bu şerh 1324-1331 yılları arasında Kahire’de yayınlanmıştır[1661].Müellifin fıkıh konusundaki ikinci çalışması el-Kâfî’nin başka birredaksiyonu mahiyetindeki el-Müntekâ’dır[1662].

4) Ebû Ahmed Muhammed b. Said b. Abdullah b.

Page 393: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Ebi’l-Kadı

Harizmli olan bu alimin doğum tarihi ile ilgili bir kayıt bulunmamaktadır.Bağdat’da Ebû İshak el-Merverzî ve el-Sayrafî’den fıkıh dersleri aldı.Öğrenimini tamamladıktan sonra memleketi Harizm’e döndü. İlmî çalışmalarve öğrenci yetiştirmekle meşgul oldu. 342/953-954 senesinde hacca gitmeküzere bir kere daha Harizm’den ayrıldı. Hacdan sonra Bağdat’a yerleşti.Ancak, Bağdatlıların bu şehirde kalma konusundaki tekliflerini geri çevirerekHarizm’e döndü. Bir süre sonra burada öldü. Onun ölümüyle ilgili olarak el-Sübkî tam bir tarih vermemekle birlikte 340’lı (951-961 arası) seneleri işaretetmektedir[1663]. 342/953-954 senesinde hacca gittiği ve bir süre Bağdat’takaldığı düşünülürse bu tarihin 340’lı senelerin sonlarında olduğu kabuledilebilir.

Yaşadığı dönemde Harizm’in övünç kaynaklarından biri olaraknitelendirilen Ebû Ahmed furûk ve usul-i fıkh konularında geniş bilgi sahibibir alimdi. Furûk konusunda kaleme aldığı el-Hâvî adlı eserini İbrahim el-Müzenî’nin el-Câmiu’l-kebir adlı eseri ile Kitâbü’l-red‘ ale’l-muhâlifîn adlıeseri üzerine bina etmiştir.

Kitâbü’l-hedaye: Ebû Ahmed’in usul-i fıkh konusunda yazdığı eseridir.Oldukça faydalı ve güzel bir dili olan bu eser çağdaşı ve daha sonrakialimlerin sıkça kullandıkları bir kitap olmuştur. Kitâb el-Amd adlı eserini iseBağdat’taki ikameti sırasında kaleme almıştır[1664].

5) el-Kaffâl el-Kebir

Ebû Bekr Muhammed b. Ali b. İsmail el-Kaffâl el-Şaşî el-Şafiî. 15 Şaban291 / 2 Temmuz 904 tarihinde Şaş’da doğdu. Kilitçilik yaptığından dolayı el-Kaffâl lakabıyla bilinirdi. el-Kebir sıfatı ise, diğer bir şafiî fakîhi Ebû BekrAbdullah b. Ahmed el-Mervezî el-Kaffâl el-Sağir (ö.417/1026)’den ayırtedilmesi için verilmiştir. İlk olarak Şaş’daki alimlerin derslerine katılan el-Kaffâl 309/921 senesinde ilmî seyahatlere başladı. Horasan, Irak, Hicaz veSuriye’de çeşitli şehirleri gezdi. İbn Huzeyme, el-Serrâc, Muhammed b. el-Cerir el-Taberî, Ebu’l-Kasım el-Begavî’nin de aralarında bulunduğu bir çokalimden hadis dinledi. Bunun yanında fıkıh, tefsir, kelam, şiir ve gramerkonularındaki bilgisini ilerletti. İlmî gezilerinin ardından Şaş’a döndü.

Page 394: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

355/965-966’da Bizans’a gaza etmek üzere batıya giden Horasanlı gazilerlekatıldı. Büveyhî topraklarından geçişleri sırasında, onların sözcülüğünü yaptı.Büveyhî hükümdarı Rüknüddevle ile görüştü. Ancak Gazilerin, Büveyhîtopraklarını yağmalamaları üzerine, Rüknüddevle onlara saldırarak mağlupetti. Neticede, el-Kaffâl el-Kebir yeniden Şaş’a dönmek zorunda kaldı[1665].Bundan sonra, eser telifi ve öğrenci yetiştirmekle meşgul oldu. Zilhicce365/Ağustos 976’da vefat etti[1666].

Maveraünnehir’de yetişmiş olan alimlerin en büyüklerinden bir olarakkabul edilen el-Kaffâl’ın fıkıh konusunda önemli çalışmaları bulunmaktadır.Fıkıh usulünü (usul-i fıkh) çok iyi bilirdi[1667]. Aynı zamanda ictihadlarıvardır. Nitekim hastanın namazları cem‘ edebileceği, yetişkin bir kimseninkendisi için akîka kurbanı kesmesinin müstehap olduğuna dair görüşleri, Şafiîmezhebinin görüşlerinin dışında yer almaktadır[1668]. Fıkıh konusundakiçalışmalarını şöyle sıralayabiliriz.

Mehâsinü’l-şerî‘a fî fürûi’l-Şâfi‘iyye[1669]; Eserin biri Topkapı SarayıMüzesi Kütüphanesi III. Ahmet Kolleksiyonunda ve Yale University Libraryolmak üzere iki nüshası zamanımıza ulaşmıştır. Bu eser şer‘i hükümlerininilletlerine ilişkin bir soruya cevap olarak yazılmıştır[1670]. Şerhü risaleti’l-Şâfiî, el-Kaffâl’in bu eseri sayesinde Şafiî fıkhı Maveraünnehir’de yayılmaimkanı bulmuştur[1671]. Usulü’l-fıkh adlı eseri ise cedel konusunda yazılmışolan ilk eserdir[1672].

el-Kaffâl el-Kebir, bunların dışında kelam ilmiyle de ilgilenmiştir. Kendisiönceleri Mu’tezile görüşlerini benimsemişti. Ancak, sonradan bu görüşleriterk ederek, Eş’ariliği tercih etmiş ve Hasan el-Eş’arî’den kelam derslerialmıştır. Bu nedenle başta Tefsirü’l-Kur’ân adlı eseri olmak üzere bazıçalışmalarında Mu’tezilî görüşlerin etkisini görmek mümkündür[1673]. el-Kaffâl’in, Hz. Peygamberin peygamberlik alametlerine (delillerine) dairyazdığı Delâ’ilü’l-nübüvve adlı başka bir eseri bulunmaktadır.

6) Ebû Sehl el-Sûlûkî

Ebû Sehl Muhammed b. Süleyman b. Muhammed b. Süleyman b. Harun b.İsa b. İbrahim b. Bişr el-Sûlûkî el-Şafiî. 296/908-909 senesinde doğdu.İsfahanlı idi. Dört yaşında iken hadis öğrenmeye başladı. Nisabur’da İbnHuzeyme, Ahmed b. Masercisî gibi dönemin büyük alimlerinden hadis

Page 395: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

dersleri aldı. Ebû İshak el-Mervezî’den fıkıh öğrendi. Genç yaşında Sâmânîveziri Ebu’l-Fazl Bel’âmî’nin ilim meclislerine katıldı. 321/933 senesindeBağdat’a gitti. Daha sonra Basra şehrini ziyaret etti. Bir süre burada dersverdi. İsfahanlıların kendisini daveti üzerine Basra’dan ayrılarak bu şehreyerleşti. Nisabur’daki amcasının ölüm haberini alıncaya kadar burada dersvermekle meşgul oldu. Ancak bu haber üzerine gizlice şehirden ayrılarakNisabur’a gitti. Hayatının geri kalan bölümünü burada geçirdi. Eser yazmakve ders vermekle meşgul oldu. 15 Zilkade 369/2 Haziran 980 tarihindeöldü[1674].

Çok yönlü bir alim olan Ebû Sehl el-Sûlûkî fıkıh, hadis, lugat, nahiv, tefsir,şiir, aruz, kelam ve tasavvuf konularında bilgi sahibi bir alimdi. Buözelliğinden dolayı “Bitmez tükenmez bir ilim denizi” olarak tasviredilmiştir[1675]. Önceleri Hanefî mezhebinde iken sonraları Şafiî mezhebinegeçmiştir. Ebû Sehl el-Sûlûkî döneminin en büyük fakîhlerinden biriydi.Nitekim, dönemin bir diğer şafiî fıkıhçısı el-Kaffâl el-Kebir’den daha iyi birfakîh olduğu vurgulanmaktadır[1676]. Şafiî fıkhı konusunda Nisabur halkınındaima danıştıkları bir kimse olmuştur. el-Sûlûkî, bu şehirde kaldığı süreiçinde her Çarşamba günü fıkıh dersi için meclis tertip ederdi. Hadiskonusunda da dönemin en büyük alimlerinden biri olan Ebû Sehl el-Sûlûkî,Nisabur’a dönüşünün sonrasında uzun bir müddet bu konuda ders vermektenkaçınmıştır. Daha sonra Receb 365/Mart-Nisan tarihinde imlâ meclisleritertip ederek hadis okutmaya başlamıştır. Bu konuda el-Fevaid adlı bir eserkaleme almıştır[1677].

7) Halil b. Ahmed el-Sicezî

Ebû Said Halil b. Ahmed b. Muhammed b. Halil el-Sicezî el-Hanefî.289/902 senesinde doğdu. Ebu’l-Kasım el-Begavî, İbn Huzeyme, Ebu’l-Abbas b. Serrâc gibi alimlerden hadis dinledi. Eğitimi sırasında Irak, Şam,Hicaz ve Horasan bölgelerinde bir çok şehri ziyaret etti. Buralardakialimlerden çeşitli konularda dersler aldı. Seyahatlerinin sonrasındaMaveraünnehir’deki bazı şehirlerde kadılık görevinde bulundu. SonundaSemerkand kadılığına tayin edildi. Cemaziyelahir 378/Eylül-Ekim 988tarihinde burada vefat etti[1678]. Onun Fergana’da öldüğüne dair rivayetler debulunmaktadır[1679].

Re’ycilerin (akılcıların) ileri gelenlerinden biri olarak kabul edilen[1680] el-

Page 396: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Sicezî nazım ve nesirdeki ustalığıyla ün kazanmıştı. İyi bir vaiz idi. Mezâlimmahkemesi başkanlığı[1681] görevinde bulunmuştur. Kaynaklar, bu büyükHanefî fakîhinin bir çok eseri olduğunu belirtmektedir. Ancak, adab ve vaazkonularında kaleme aldığı el-Da’vat ve’l-adab ve’l-mevâiz[1682]dışında başkakitabının adı verilmez.

8) Ebu’l-Leys el-Semerkandî

Ebu’l-Leys Nasr b. Muhammed b. Ahmed b. İbrahim el-Semerkandî el-Hanefî. Doğum tarihi hakkında kaynaklarda herhangi bir bilgi yoktur. el-Semerkandî nisbesinden de anlaşılacağı üzere Semerkand’da doğmuştur.

Çocukluğundan itibaren çok iyi bir eğitim almış ve çeşitli alimlerinderslerine devam etmiştir. Fıkıh konusunda, Hanefî fıkhını çok iyibilmesinden dolayı küçük Ebû Hanife olarak bilinen Ebû Cafer el-Hinduvanî’den ve Lokman b. Hakim’den dersler almıştır. Tabakatkitaplarında Ebu’l-Leys el-Semerkandî’nin hocaları dışında hayatıyla ilgilibaşka bir kayıt yer almaz. Belki de bunun bir yansıması olarak vefat tarihi ilealakalı çeşitli görüşler bulunmaktadır. Ağırlıklı görüş ise 11 Cemaziyelahir393/17 Nisan 1003 tarihinde vefat ettiği şeklindedir[1683]. Bir diğer görüşegöre, 11 Cemaziyelahir 373/20 Kasım 983 tarihinde vefat etmiştir[1684]. Bazıkaynaklarda ise, 375/985 senesi de verilmektedir[1685].

Fıkıhtan başka tefsir, hadis ve tasavvuf konularıyla ilgilenen Ebu’l-Leys el-Semerkandî’nin çalışmaları kendi döneminde ve sonrasında İslam dünyasıiçinde büyük ün kazanmış ve bu nedenle kendisine “İmamü’l-hüda” lakabıverilmiştir[1686]. Ebu’l-Leys el-Semerkandî’nin fıkıh konusunda kalemealdığı ve burada tanıtacağımız eserlerinden ilki Uyûnu’l-mesâil fi’l-furû‘dur[1687]. Bu eser Hanefî fıkhı konusunda yazılmış olup, bu mezhebe mensupfakîhlerin çeşitli fıkhî konulardaki görüşlerini içerir.

Günümüze kadar ulaşan eser 1960’da Haydarabad’da neşredilmiştir.Ayrıca, Türkiye’deki kütüphanelerde çeşitli yazma nüshaları bulunmaktadır.Uyûnu’l-mesâil daha sonraki dönemlerde çeşitli alimlerce üç defa şerhedilmiştir. Bunlardan Muhammed b. Ömer el-Câvî’nin yazdığı şerhin Kahireve Mekke’de baskıları yapılmıştır[1688].

Kitâbü’l-Nevâzil fi’l-furû‘[1689] ; İlk dönem Hanefî fakîhlerinin hakkındaherhangi bir görüş bildirmedikleri meselelerle ilgili olarak bir sonraki

Page 397: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

kuşaktan gelen Hanefî alimlerinin buldukları çözümleri ve fetvalarını ihtivaetmektedir. Konusunda yazılmış ilk örnektir.

Hizânetü’l-fıkh[1690]; Hanefî fıkhının kaide ve hükümlerinin ele alındığı burisale zamanımıza ulaşmıştır. Türkiye’deki kütüphanelerde çeşitli yazmanüshaları mevcuttur. (Köprülü, Atıf Efendi, Yeni cami v.d.)

Şerhü’l-fıkhi’l-ekber[1691]; İmam-ı Azam Ebû Hanife’nin Fıkhü’l-ekber adlıeserinin şerhidir.

el-Fetâvâ, Tenbihü’l-gafilin, Te’sisü’l-fıkh, Te’sisü’l-nazar, Muh-telifu’l-rivâye, el-Nevadirü’l-fıkhiyye, el-Risale fi’l-fıkh fıkıh konusunda yazdığıdiğer eserlerdir. Müellif bunlardan başka akaid, tefsir v.b. konularda çeşitlikitaplar kaleme almıştır[1692].

9) el-Kaffâl el-Sağir

Ebû Bekr Abdullah b. Ahmed b. Abdullah el-Kaffâl el-Sağir, 327/938-939senesinde doğdu. Kilitçilik (çilingirlik) yaptığı için el-Kaffâl lakabıylabilinirdi. Aynı lakabla anılan Ebû Bekir Muhammed b. Ali el-Kaffâl el-Kebir’den ayrılması için lakabının sonuna el-Sağir sıfatı eklenmiştir. el-Kaffâl el-Sağir’in fıkıh ilmiyle olan ilişkisi otuz yaşından sonra başlamıştır.Ebû Zeyd Muhammed b. Ahmed el-Fâşânî, Ebû Ali el-Hüseyin el-Sincî gibialimlerden fıkıh dersleri aldı. Merv, Buhara, Herat ve Beykend’de çeşitlialimlerden hadis okudu. Horasan’da Şafiîlerin el-Mehdiyye adıyla bilinentarikatinin liderliğini yaptı. Cemaziyelahir 417/Temmuz-Ağustos 1026’daMerv’de doksan yaşında vefat etti[1693].

el-Kaffâl el-Sağir Şafiî fıkhı konusunda döneminin en büyük alimi olarakkabul edilirdi[1694]. Verdiği fıkıh derslerine katılmak için İslam dünyasınınçeşitli yerlerinden insanlar, ondan okumaya gelirlerdi. el-Kaffâl el-Sağir fıkıhderslerinin yanı sıra hadis dersleri de verirdi. Onun fıkha dair eserlerini şöylesıralayabiliriz ;

el-Fetâvâ�; Eser bazı fıkhî konulara ilişkin sorular ve bunların cevaplarınıiçermektedir. Müellif bu eserini katıldığı meclislerde hocasına sorulan sorularve bunlara verilen cevaplara kendi görüş ve düşüncelerini de ekleyerekkaleme almıştır. Eserin belli bir düzeni yoktur. Çeşitli yazma nüshalarımevcut olup bunlardan biri de Süleymaniye kütüphanesi yer almaktadır[1695].

Page 398: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Şerhü Füru‘i İbn Haddâd el-Mısrî ve Şerhü’l-Telhis fıkıh konusunda yazdığıdiğer eserlerdir.

D) Kelam ilmi

İslam dininin inançla ilgili ilkelerini Kur’an’dan hareketle belirleyen ve builkeleri aklî yöntemlerle destekleyip savunan kelam ilmi[1696] ana gelişiminiX. yy. içinde tamamlamıştır. Hz. Peygamber’in ölümünden sonramüslümanlar arasında baş gösteren hilafet problemleri ve diğer siyasîkarışıklıkların ortaya çıkardığı dinî problemler kelam ilminin doğuşundaetkili olmuştur. Diğer taraftan sınırların genişlemesiyle birlikte çeşitli din vekültürlere mensup insanların İslam dinini kabullenmeleri yada İslamdevletinin tebası olarak yaşamaya başlamaları da bir takım kültüreletkileşimleri kaçınılmaz kılmaktaydı. Bu durum ise, yanıtlanması gerekenbazı problemleri beraberinde getirmişti. Böylece, Emevîler devrinden itibarenbu devletin resmî akidesi olan Cebriyye[1697], Mürci’e[1698] ve Cehmiyye[1699]

gibi kelam ilk kelam mezhepleri ortaya çıkmış oldu. Cehmiyye, İslamdünyasında Kur’an’ın yaratılmış olduğunu ve bazı durumlarda aklın,Kur’an’ın zahirî manasını terketmeyi gerektiren kuvvetli bir bilgi kaynağıolduğunu kabul eden ilk kelam ekolüdür. Cehmiyye’nin açtığı bu yol Vasıl b.Ata’nın kurduğu Mu’tezile[1700] tarafından devam ettirilmiş ve Kur’an’ıyorumlamada aklın ön plana çıkarılması ve Kur’an’ın yaratılmış olduğugörüşü 850 senesine kadar Abbasîlerin resmî akidesi olmuştur. Bu görüşüpaylaşmayan ve Kur’an’ı yorumlamada Hz. Peygamber’in sünnetini esas alankelama muhalif Selefiyye[1701] mensuplarını cezalandırmak üzere mihnedenen baskı hareketi başlamıştır[1702].

X. yy.’a gelindiğinde ise ehli bid’at olarak kabul edilen mutezileye karşıehli sünnet görüşünü (ehli sünnet ve’l-cem’a) temsil eden Eş’ariyye veMaturidiyye kelam ekolleri (itikadî mezhep) ortaya çıkmıştır. Eski birmutezilî olan Ebu’l-Hasan el-Eş’arî (ö.324/935-936), mutezilenin kabuletmediği Allah’ın sıfatlarını ispat etmiş, peygamberlik ve ahiret konularını daakaide ilave ederek Eş’ariyye mezhebini kurmuştur[1703].

Bu dönem içinde ortaya çıkan diğer bir ehli sünnet kelam ekolü iseMaturidiyye’dir. Bu ekol Sâmânîler devri alimlerinden Ebû Mansur el-Maturidî tarafından kurulmuştur. Kendisi ve eserleri hakkında aşağıda

Page 399: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

tafsilatlı bilgi verilecektir. Şafiî mezhebinin kelam ekolü sayılan Eş’ariyye’yekarşılık Maturidiyye, Hanefî mezhebininin görüşlerini temsil ediyordu.Maturidiyye de, Eş’ariyye gibi selefiyye ve Mu’tezile arasında bir orta yoltakip etmekle birlikte kelamda daha akılcı bir yöntem geliştirip uygulâmıştır.

Bilgi problemi, isbat-ı vâcib ilahî fiillerin hikmetli oluşu, insanın kendifiilerinin faili kılınması, nübüvvetin gerekliliği ve imanın din içindeki önemiMaturidiyye’nin görüşlerinin temelini oluşturmaktadır. Bu ekolünsistemleşmesinde büyük rol oynayan alimlerden biri de Ebu’l-Mu‘in el-Nesefî (ö.508/1114)’dir[1704]. Bu zatın Kitâbü tabsirati’l-edille adlı eseriMaturidiyye kelamının en önemli eserlerinden biridir[1705]. Eserde EbûMansur el-Maturidî’nin ehl-i bid’at olarak nitelendirilen kelam ekolleri vekişilere karşı verdiği cevaplarının yanısıra, müellifinin bu konudakigörüşlerini içermektedir. Yine, Necmeddin Ebû Hafs el-Nesefî(ö.537/1142)’nin ‘Aka’id’i ile Ali b. Osman el-Uşî (ö.569/1173)’nin el-Lamiyye fi’l-tevhid’i, Nureddin el-Sabunî el-Buharî’nin (ö.580/1184)’nin el-Kitâb el-Bidaye mine’l-kifâye’si bu ekole mensup alimler tarafından kalemealınmış önemli çalışmalardandır. Maturidiyye düşüncesi, bu fikri kabullenenTürkler tarafından Maveraünnehir’den alınarak İran, Irak, Anadolu, Suriye,Mısır gibi İslam dünyasının çeşitli bölgelerine yayılmıştır[1706].

1) İbn Huzeyme

Hayatı ve eserleri hakkında daha önce hadis bölümünde bilgi verilmişti.Burada, onun kelam konusunda kaleme aldığı Kitâbü’l-tevhid ve isbâtüsıfâti’l-rabb[1707]adlı eserinden bahsedilecektir. Koyu bir selefiyye mensubuolan İbn Huzeyme, başlangıçta kelam ile ilgili konulardan hoşlanmadığı vebunları şiddetle tenkid ettiği halde daha sonraları hadis öğrencilerini Mutezileve Cehmiyye gibi ehl-i bid’at kabul edilen kelam ekollerinin fikirlerine karşıkorumak amacıyla kelam ile ilgilenmeye başlamıştır. Böylelikle kalemealdığı Kitabü’l-tevhid adlı eserinde Allah’ın isim ve sıfatlarının te’vil (sözüçevirme, başka bir mana vermeye çalışma) ve teşbihe gerek duymaksızınkendisinin bildirdiği gibi kabul edilmesi gerektiğini belirtmiştir. Ayrıca,Mu’tezile’nin ana prensiplerinden biri olan Kur’an’ın mahluk olduğuşeklindeki görüşü şiddetle red etmiş ve bunu kabul edenin kafir sayılacağınısöylemiştir. Eser torunu Muhammed b. Fazl’ın kendisinden en son rivayetettiği şekliyle günümüze gelmiş ve 1403’de Kahire’de neşredilmiştir[1708].

Page 400: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

2) el-Kâ’bî

Ebu’l-Kasım Abdullah b. Ahmed b. Mahmud el-Belhî el-Kâ’bî. 273/886senesinde Belh’de doğdu. Tahsil hayatının büyük bir bölümünü Bağdat’dageçirdi. Hüseyin el-Hayyat’dan kelam dersleri aldı. Daha sonra, Taberistanhakimi Muhammed b. Zeyd’in yanında katip olarak çalıştı. SâmânîlerDevleti’ne karşı isyan eden Ahmed b. Sehl’in vezirliğini yaptı. Bu görevisırasında kısa bir süre Ebû Zeyd el-Belhî ile çalıştı. Ancak, Ahmed b. Sehl’inyakalanmasının sonrasında bir süre hapis yattı. Abbasî veziri Ali b. İsa’nınyardımıyla hapisten kurtuldu. Nesef’de Cevbek rıbatında hadis dersleri verdi.Şaban 319/Ağustos 931 tarihinde Belh’de öldü�.

el-Kâ’bî, Mutezile Kelam Ekolü’nün Horasan ve Maveraün-nehir’deki enbüyük temsilcisidir. Tevhid, alem gibi bazı konularda Iraklı Mutezilîalimlerinden farklı görüşler ortaya koymuştur. Bununla birlikte Watt, onungörüşlerinin Bağdat Mutezile Ekolüne yakınlık arzettiği görüşündedir[1709].Ona göre tevhid, Allah’ın bir olduğunu kabul etmekten ziyade nesne veolayların yaratıcısı olduğuna inanmaktır. el-Kâ’bî farklı görüşleri sebebiyle,Mutezile içinde adına nisbetle el-Kâ’biyye olarak bilinen yeni bir ekolkurmuştur[1710]. el-Kâ’bî, Irak’daki iki büyük Mutezile ekolününtemsilcilerine, özellikle de el-Cübbaî’ye karşı şiddetli tenkidler yöneltipreddiyeler yazmıştır. Ancak, kendisi de, Maturidîyye’nin kurucusu EbûMansur el-Maturidî’nin ağır tenkidlerinden kurtulamamıştır. el-Kâ’bî, kelamilmi dışında tefsir, hadis, tarih, tabakat gibi konularda çeşitli eserler kalemealmıştır. Ancak günümüze sadece el-Makâlât adlı çalışmasıgelebilmiştir[1711].

3) Ebû Mansur el-Maturidî

Ebû Mansur Muhammed b. Muhammed b. Mahmud el-Hanefî el-Maturidîel-Semerkandî el-Hanefî, doğum tarihi ve hayatıyla ilgili olarak kaynaklardabilgi bulunmamaktadır. Madelung, el-Maturidî’nin hocalarından Ebû NasrAhmed b. el-Abbas el-İyazî’nin 261/874-279/892 seneleri arasındaöldürülmesinden yola çıkarak, onun muhtemelen 260/873 tarihinden öncedoğmuş olması gerektiğini belirtmektedir[1712]. el-Maturîdî ve el-Semerkandînisbelerinden de anlaşılacağı üzere Semerkand’ın Maturid mahallesindeyaşamıştır[1713]. Ebû Mansur el-Maturidî, el-İyazî’nin dışında Ebû BekrAhmed el-Cüzcanî ve Ebû Süleyman el-Cüzcanî’den fıkıh dersleri

Page 401: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

almıştır[1714]. Ebû Mansur el-Maturidî 333/944 tarihinde Semerkand’da vefatetmiş ve Çakerdize Mezarlığına defnedilmiştir.

Hayatı hakkındaki bu kısa bilgilere karşılık Ebû Mansur el-Maturidî,arkasında oldukça zengin telif çalışmalarının yanında kendi adıyla bilinen veİslam dünyasında asırlarca etkisini sürdürecek bir Kelam Ekolünü el-Maturidiyye’yi miras bırakmıştır. Bu nedenle kaynaklarda kendisinden“İmamu’l-mütekellimin” “İslam akaidinin musahhihi (düzelticisi)” ve“Alemi’l-hüda yada İmamü’l-hüda” gibi sıfatlarla bahsedilmektedir[1715].

Ebu’l-Hasan el-Eş‘arî ile birlikte ehli sünnet kelamının kurucusu olarakkabul edilen Ebû Mansur el-Maturidî’nin kelamla ilgili eserlerini şöylesıralayabiliriz ;

Kitâbü’l-tevhid[1716]; Müellif bu eserini alışılmamış ve dağınık bir usluptakaleme almıştır. Bu nedenle kendisinden sonra gelen ve bu eseri kullananalimler, onu muğlak ve takibi zor olarak nitelendirmişlerdir. Ebû Mansur el-Maturidî burada, İbnü’l-Ravendî, el-Ka’bî, Dehriyye ve Mecûsîler gibişahısların ve dinî fırkaların görüşlerine karşı ehli sünnet düşüncesinisavunmuş ve onlara bu çerçevede cevap vermeye gayret etmiştir. Bumaksatla her bir fırka ve şahıs ayrı bir başlık altında ele alınmıştır. Yinekulların fiilleri ve faillerinin belirlenmesi büyük günahlar ve bunlarıişleyenlerin durumu, iman ve diğer islamî terimler ile ilgili konular ayrıbablar halinde ele alınmıştır. Kitâbü’l-tevhid toplam beş bölümdenoluşmaktadır. Bu bölümlerde aralarında bablara ayrılmıştır. el-Maturîdî’ninKitâbü’l-Tevhid’in de göze çarpan bir diğer önemli husus ise çağdaşıEş‘arî’ye göre daha somut, daha teknik ve felsefî terimler kullanmasıdır.Örneğin, bir nesnenin genel karakterini belirtmek için kullanılan “şey’iyyet”kelimesini kelam ilminde ilk olarak kullanan el-Maturidî olmuştur[1717]. Eser1970 senesinde Beyrut’da Fethullah Huleyf tarafından neşredilmiştir. H. SadiErdoğan tarafından Tevhid adı altında Türkçeye tercüme edilmiş ve butercüme 1981’de İstanbul’da yayınlanmıştır. Eserin bir başka tercümesi deBekir Topaloğlu tarafından İstanbul’da 2002 senesinde yapılmıştır[1718].

Te’vîlâtü’l-Kur’an[1719]; Bu eser Te’vîlâtü ehli’l-sünne adıyla dabilinmektedir[1720]. el-Maturidî felsefî bir temel üzerine bina ettiği buçalışmasında Kur’an-ı Kerim’in tefsirini kendi savunduğu akidelere göreyapmıştır. Ehli sünnet anlayışına zıt görüşleri aklî ve naklî delillerle

Page 402: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

çürütmeye çalışmıştır. Eserde itikadî konuların dışında fıkhî meselelerde elealınmıştır. Tabakat yazarları bu eserin bir eşi benzeri olmadığıdüşüncesindedir[1721]. Esere daha sonraları Alaeddîn el-Semerkandîtarafından bir şerh yazılmıştır[1722]. Te’vîlâtü’l-Kur’an’ın birinci cildi İbrahimve el-Seyyid Avadeyn tarafından 1971’de Kahire’de yayınlanmıştır. Kitabıngeri kalan bölümleri yazma halindedir[1723].

Şerhü’l-fıkhi’l-ekberi’l-mensub li-Ebî Hanife[1724]; Ebû Mansur el-Maturidî’nin bu çalışması ise İmam-ı Azam’ın fıkha dair yazdığı Fıkhü’l-Ekber adlı eserinin şerhidir. Kelamın ilmî bir terim olarak ortaya çıkışındanönce fıkh kelimesi anlam olarak hem kelam hem de fıkıh manalarınıiçermekteydi. “el-Fıkhü’l-ekber” tabiri de kelamı ifade etmek içinkullanılıyordu[1725]. Adı geçen şerh 1321 senesinde Haydarabad’daneşredilmiştir.

el-Maturidî, bunların yanısıra ehli sünnet düşüncesine karşı olan kişi ve dinîfırkalar için çeşitli reddiyeler yazmıştır. Bunlar, el-Ka’bî’nin üç eserine karşıyazdığı Reddü Kitâb el-Kâ’bî fi va’îdi’l-füssak, Reddü Evâili’l-adille li’l-Kâ’bî, Reddü Tezhibü’l-cedel li’l-Kâ’bî adlı üç kitaptır. Ebû Amr el-Bahilî’nin eserine karşı yazdığı Reddü Usuli’l-hamse, Rafizîlere karşı yazdığıReddü’l-imame, Mutezile’ye karşı yazdığı Beyanu vehmi’l- Mu’tezile,Karmatîlere karşı yazdığı Redd alâ usuli’l-Karâmita ve Redd ala furû‘i’l-Karâmita adlı iki kitaptır[1726].

el-Maturidî fıkıh konusunda da Ma‘huzü’l-şerai‘ fi usuli’l-fıkh ve el-Cedel[1727]adlı iki eser kaleme almıştır. Maturidî’nin eserleri, daha sonra bazıHanefî fakîhlerinin kelam konusunda yaptığı çalışmalarda kendisinden sonragelenler tarafından örnek alınmıştır.

4) el-Hakim el- Semerkandî :

Ebu’l-Kasım İshak b. Muhammed b. İsmail el-Kadı el-Hakim el-Semerkandî el-Hanefî. Semerkand’da doğdu. Burada, Belh ve Dımaşk’dakialimlerden okudu. Semerkand’a döndükten sonra bu şehrin kadılığına tayinedildi. Görevi sırasındaki adaleti ve fetvaları nedeniyle el-Hakim lakabınıaldı. 10 Muharrem 342/27 Mayıs 953 tarihinde Semerkand’da vefat etti.Çakerdize Mezarlığında Ebû Mansur el-Maturidî’nin kabrinin yakınlarınadefnedildi[1728].

Page 403: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

İlk dönem Maturidî alimlerinden biri olan[1729] el-Hakim el-Semerkandî’ninkelam ve fıkıh konularında Ebû Mansur el-Maturidî’den ders aldığıbelirtilmektedir[1730]. Ancak, Mustafa Can, bu iki alim arasında bir hoca-talebe münasebetinden ziyade aynı dönem ve çevrede yetişmiş olmalarınınsağladığı bir benzerlik ve yakınlıktan söz etmenin daha doğru olacağıdüşüncesindedir[1731]. Her iki alimin ölüm tarihlerinin birbirine yakın olmasıda Can’ın bu düşüncesini kuvvetlendirmektedir. Diğer taraftan kaynaklarınifadelerinden el-Hakim el-Semerkandî’nin Ebû Mansur el-Maturidî’ye büyükbir sevgi ve hayranlık duyduğu anlaşılmaktadır[1732]. Ebu’l-Muin el-Nesefî’ye göre el-Hakim el-Semerkandî kelam, fıkıh ve Kur’an te’vilikonusunda çok bilgi sahibiydi[1733].

el-Hakim el-Semerkandî’nin kelam konusunda kaleme aldığı en önemlieseri el-Sevâdü’l-a‘zam’dır[1734]. Bu eserin hangi şartlarda yazıldığıkonusunda şöyle bir rivayet bulunmaktadır “Sâmânî hükümdarı İsmail b.Ahmed, Maveraünnehir’deki alimleri toplayarak onlardan, ehl-i bid’atinyayılma tehlikesine karşı sünnî inancı yorumlamalarını istemişti. Toplananalimler, sünnî prensiplerin tespiti ve yorumlanması görevini el-Hakim el-Semer-kandî’ye verdiler. Onun bu konuyla ilgili olarak yazdığı eser, Sâmânîhükümdarı İsmail b. Ahmed ve alimler tarafından onaylandı[1735].”

el-Sevâdü’l-azâm 62 ana başlıktan oluşmaktadır. Burada ehli sünnetitikadına ait temel konular ele alınmıştır. Ayrıca, ehl-i bid’at olarak kabuledilen kelam ekollerine karşı itirazlar bulunmaktadır. Maturidiyye kelamekolünün (itikadî mezhebinin) başlangıç devri eserlerinden biri olan bu kitapyazıldığı dönemden itibaren Sâmânîler Devleti’nin resmî akidesi olarak kabulgörmüş ve medreselerde ders kitabı olarak okutulmuştur[1736]. Eserin çeşitlineşirleri yapılmıştır. el-Hâkim el-Semerkandî’ye nisbet edilen Akidetü’l-İmam adlı Farsça eser, Sevâdü’l-a‘zam’ın Farsçaya tercüme edilmişhalidir[1737].

el-Hâkim el-Semerkandî’nin bir diğer eseri ise Hz. Peygamberin“.......Ümmetim yetmiş üç fırkaya ayrılır. Bunlardan yetmiş ikisi cehennemegidip yalnız bir fırkası kurtulur.” Hadisini konu alan el-Risâle’sidir. EserHâce Muhammed Pârsâ’nın aynı konudaki bir risalesiyle birlikte M. TakiDanişpejuh tarafından Dû Risâle der Bâre-i Heftad ü dû gürûh adıylayayınlanmıştır[1738]. el-Hâkim el-Semerkandî’nin bunlardan başka el-

Page 404: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Sevâdü’l-‘azam’ın İstanbul nüshasının arkasında yer alan iki sayfalık Risâle fibeyâni enne’l-imân cüz’ün mine’l-‘amel em lâ adlı risalesi mevcuttur[1739].

5) İbn Fûrek

Ebû Bekr Muhammed b. el-Hasan b. Furek el-İsfahanî. 330/941 yılıcivarında İsfehan’da doğdu. Eğitimine burada başladı. Fıkıh eğitiminisürdürürken “Hacerü’l-esved yeryüzünde Allah’ın yeminidir” hadisininmanası konusunda hocasından tatmin edici bir cevap alamayınca kelamilmine yöneldi. Bunun için Bağdat ve Basra şehirlerine ilmî seyahatler yaptı.Eş’ariyye kelamının kurucusu Ebu’l-Hasan el-Eş’arî’nin öğrencilerindenEbu’l-Hasan el-Bahilî’den kelam dersleri aldı.

360/970 senesinde memleketi İsfahan’a döndü. Ardından Rey’e gitti. Bu ikişehirdeki Mutezileye mensup alimlerle münazaralar yaptı. Ancak, Rey’deşiddetle tenkit ettiği Mutezilîler tarafından Buveyhî emîrine şikayet edildi.Bunun üzerine işkenceye uğrayıp Şiraz’a sürgün edildi. Bir süre sonraSâmânîlerin Horasan valisi Ebu’l-Hasan el-Simcûrî ve Nisabur halkınındaveti üzerine 368/978’de bu şehre geldi. Burada İbn Hürrezâd ve Abdullahb. Cafer el-İsfahanî’den hadis dersleri aldı. Kendisi için, yaptırılan medresedeyıllarca ders okuttu.

Sâmânîlerin yıkılışından sonra da Nisabur’da ikametini sürdüren İbn Fûrek,Gazneli Mahmud tarafından Gazne’ye davet edildi. Burada hükümdarınhuzurunda Kerramîlerle yaptığı münazaralarda onların delillerini cerhetmeyi(çürütmek) başardı. Bu nedenle Kerramîlerin düşmanlığını kazandı.Nisabur’a dönüş yolculuğu sırasında onlar tarafından zehirlendi. İbnFûrek’in, Sultan Gazneli Mahmut tarafından zehirletildiğine dair rivayetlerdebulunmaktadır. Ancak, bu pek mümkün görülmemektedir[1740]. Neticede, İbnFûrek, Nisabur’a ulaşmadan 406/1015 tarihinde Büst yakınlarında vefat etti.Cenazesi Nisabur’a nakledilerek Hire mahallesinde defnedildi[1741].

Eş’arî kelamının Horasan’daki en büyük temsilcilerinden biri olan İbnFûrek, bunun yanısıra tefsir, tabakat, tasavvuf, nahiv konularıyla dailgilenmiştir. Ayrıca iyi bir fıkıhçı olan İbn Fûrek, kendisine has bir metodoluşturmuş ve fıkıh usulü konusunda çeşitli eserler kaleme almıştır. Ancak,bunlardan hiçbiri zamanımıza ulaşmamıştır[1742]. Bununla birlikte İbn Fûrek,kelam konusundaki çalışmalarıyla ön plana çıkmıştır. “Şeyhü’l-mütekellimin(kelamcıların hocası, şeyhi)”[1743] olarak anılan İbn Fûrek, Eş’ariyye’nin

Page 405: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

görüşlerine tamamen bağlı kalmamış, zaman zaman farklı görüşler ilerisürebilmiştir[1744].

Onun bir diğer farklı yönü ise Şafiî mezhebine mensup olmasına rağmen,Hanefî mezhebinin kurucusu İmam-ı Azam Ebû Hanife’nin eserlerine yaptığışerhlerdir. Bu nedenle, Hanefî alimlerinin hal tercümelerini (biyografilerini)kaleme alan İbn Kutluboğa eserine, onu da dahil etmiştir[1745]. İbn Fûrek’inkelam konusundaki çalışmalarını şu şekilde sıralayabiliriz ;

el-Hudûd fi’l-usul[1746]: Burada 130’a yakın kelam ve fıkıh terimininaçıklaması yapılmıştır. Eser 1342’de Beyrut’ta Mukaddime fi nüket minusuli’l-fıkh adıyla yayınlanmıştır[1747].

Risale fi ilmi’l-tevhid[1748]: Akaid konusunda kaleme alınmış olan bu esergünümüze gelmiş olup yazma halindedir.

Şerhü’l-Alim ve’l-müte‘allim : İmam-ı Azam’ın akaid konusunda yazdığırisalenin şerhidir. Bu eser Yusuf Şevki Yavuz tarafından tahkik edilip neşrehazırlanmıştır[1749].

İbn Fûrek’in, bunlardan başka kelama dair ; Müşkilü’l-hadis ve beyânühu,Mücerredü Makâlâti’l-Eş’arî, Tabakatü’l-mütekellimin, el-Nizami fî usuli’l-dîn, Dekâ’iku’l-esrâr, Şerhü evaili’l-edille, İhtilafü’l-şeyheyn el-Kalanisi ve‘l-Eş’arî, Makalatü İbn Küllâb ve’l-Eş’arî adlı eserleri bulunmaktadır[1750].

E) Tasavvuf İlmi ve Yetişen Alimler

Gelişim süreci olarak İslamiyetin ilk dönemlerine kadar götürebileceğimiztasavvuf ilmî gerçek manasıyla III./IX. yy.’da ortaya çıkmıştır. Tasavvuf, dinîbir hayat tarzı olduğu kadar bir felsefî akımdır. Bunu, İslam dünyasındagiderek artan bir şekilde kendisini gösteren lüks ve israfa karşı bir tepkiolarak da nitelendirebiliriz. Tasavvuf yolunu seçen kimseler dünyanimetlerinden ellerini çekerek zühd ve takva uğruna inzivaya çekilip sade biryaşam sürmeyi tercih ederlerdi. Bu inziva sırasında sürekli olarak ibadetle veAllah’a daha yakın olmak için nefislerinin terbiyesiyle meşgul olurlardı.Bunlar, ahlakî açıdan tam bir saflık ve gönüllerinin Allah ile doğrudanbirleşmesini amaçlıyorlardı. Ayrıca, gerçek imanın alçakgönüllülükteolduğunu savunuyorlardı. Giyim tarzı olarak kaba yün giysiler (sûf) içinde

Page 406: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

dolaştıklarından sûfî olarak da isimlendirilmişlerdir. Tasavvuf ehliningörüşlerinin, İslam dünyasında felsefeyle uğraşan alimler üzerinde de önemlitesirleri olmuştur.

Günümüz araştırmacılarının bir çoğu İslam tasavvufunun Hıristiyanlık, eskiHellen kültürü, Buda dini, Mecûsîlik gibi çeşitli din ve kültürlerin etkisindekaldığı görüşünde birleşmektedir[1751].

IX. yy.’da ilk büyük simalarını yetiştiren tasavvuf hareketinin tarihî seyriiçerisinde X. yy.’da çeşitli tasavvuf okulları (ekolleri) ortaya çıkmıştır.Bunlardan biri de Sâmânîler Devleti coğrafyasında yer alan “Horasan Ekolü”idi. Horasan ekolünü diğerlerinden ayıran en önemli özelliği sahip olduğumelâmetiyye öğretisiydi. Bunlar, çıkış noktası olarak Kur’an-ı Kerim’dekibazı ayetleri delil sayıyorlardı[1752].

Görüş olarak melâmîler, nefis terbiyesini her şeyin üzerinde tutarlardı.Hatta, ibadetleri sırasında da bunu devam ettirirlerdi. Bu nedenle de her türlügösterişe ve hatta tasavvuf ile uğraşan kimselerin sembolü olan aba, hırka,post gibi şeylere tamamen karşı idiler. Diğer tarikatlardaki gibi dergahlarıbulunmazdı. Melâmîlerin halka karşı olan tutumları “vakitlerini korumak,Allah’ın kendilerine emanet ettiği gizli emanetleri ve sırları saklamak”düşüncesi gereğince sert ve kabaydı[1753]. Bütün bu özelliklerinden dolayıMelâmîler, kimi zaman tasavvuf ehlinden kabul görmemişler ve ayrı bir grupve düşünce olarak telakkî edilmişlerdir[1754]. Cl. Cahen de, onları “Delişmenaşırı bir uç, Tanrı olmayan ne varsa hor gören, insanlık ahlakının dahiyasalarını zedeleyen” kimseler olarak tasvir etmiştir[1755]. Melâmîlikdüşüncesinin Horasan’daki kurucusu ünlü sûfî Hamdun el-Kassar (ö.884)’dır[1756].

Bu dönem içinde Horasan ve Maveraünnehir’deki tasavvuf ehlinin(sûfîlerin) önemle üzerinde durduğu bir diğer konu da “fütüvvet(centilmenlik)” olmuştur.

Sözlük anlamı olarak genç, kahraman anlamına gelen feta kelimesindentüreyen fütüvvet kelimesi kahramanlık, mürüvvet, cömertlik” anlamındadır.Tasavvufî manada ise, bu iki kelime sûfî ve tasavvuf deyimlerini karşılamaküzere kullanılmıştır. Ancak, bu iki kelime asıl olarak sûfî’de bulunanfedakarlık, iyilik, yardım, cömertlik, hoşgörü ve nefsine söz geçirme gibiahlakî nitelikleri karşılamaktaydı. Görüldüğü gibi mutasavvıflar, temel ahlakî

Page 407: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

değerleri ve en önemli faziletleri fütüvvet kelimesine yükleyerek, onutasavvufun temel kavramlarından biri haline getirmişlerdir[1757].

Diğer taraftan, bilindiği gibi fütüvvet kelimesi zaman içinde tasavvufîmanasının dışına çıkarak sosyal, iktisadî ve siyasî bir yapılanmayıtanımlamak için kullanılmaya başlanmıştır[1758]. Tasavvufî manadakifütüvvetle ilgili olarak Sâmânîlerin son dönemiyle Gazneliler dönemininbaşlarında yaşamış olan Ebû Abdurrahman el-Sülemî’nin Kitâbü fütüvve adlıbir eser kaleme almıştır[1759]. Bu dönemde yetişen önemli sûfîler şunlardır :

1) Ebû Osman el-Hirî

Ebû Osman Said b. İsmail b. Said b. Mansur el-Hirî el-Nisaburî. 230/884senesinde Rey’de doğdu. İlk olarak, Rey’deki alimlerden okudu. Daha sonraIrak’ın çeşitli şehirlerini gezdi. Dımaşk’da bulundu. Ardından Bağdat’tageldi. Kirman’da mutasavvıf Şâhü’l-Kirmanî’nin (ö.276/884) sohbetindebulundu. Ardından, dönemin ünlü sûfîlerinden Ebû Hafs el-Haddâd’ı(ö.260/874) ziyaret etmek üzere Nisabur’a geldi.

Hire mahallesine yerleşti. Bu nedenle Hirî nisbesiyle anılmıştır. Burada EbûHafs el-Haddâd’ın sohbetlerine katıldı. Onun kızıyla evlendi. 17 Rebiülahir298/23 Aralık 910 tarihinde vefat etti[1760].

Ebû Osman el-Hirî döneminin en büyük mutasavvıflarından biri olarakkabul edilir. Kaynaklara göre[1761] “tasavvuf konusunda Cüneyd-i Bağdadî veAbdullah b. Cella ile birlikte dünyada asla bir dördüncüsü olmayan üçkişiden biri” olarak kabul edilmektedir. Onun faaliyetleri neticesindeSâmânîlerin ikinci merkezi durumundaki Nisabur’da tasavvufa olan ilgi sonderece artmıştır[1762]. Ebû Osman el-Hirî, Melâmetiyye’nin en büyüksimalarından biridir. Bu ekolün ana düşüncesi olan nefis terbiyesine sonderece önem verirdi. Kendisi son derece zühd ve tevazu sahibi bir kişi olupher açıdan mutlak zahidliği tavsiye ederdi. Haram olan şeylerden sakınmayıfarz, yasak edilmeyen şeylerden kaçınmayı fazilet, helal olan şeylerden eletek çekmeyi Allah’a yakınlık sayardı[1763].

Diğer taraftan, onun zaman zaman melâmîliğin dışında görüşlerininolduğunu görmekteyiz. Bunlardan biri de “sema”yı faydalı bulmasıdır. EbûOsman, melâmîlerin kabul etmedikleri “semâ”yı kabul etmiş ve bunu icraedenlerin manevî hallerini arttırdıkları görüşünü savunmuştur[1764].

Page 408: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Ebû Osman el-Hirî’nin fikirlerinin melâmatiyye’nin gelişimi üzerindebüyük tesirleri olmuştur. Onun, bu Melâmîliğe aşıladığı en önemligörüşlerden biri de “bütün alemin şer olduğu ve içinde hiçbir hayırbulunmadığı prensibidir”[1765]. Bu nedenle talebelerine “İbadet ediniz, ancakibadetteki kusuru da görünüz” şeklinde tavsiyelerde bulunmuştur. Ancak butavsiye, Hakkın manevî huzurunda iken Hak’dan başka bir şey görmemekprensibini görüşü kabul eden Irak menşeli sûfiler tarafından mecûsîlikten birparça sayılmıştır[1766].

Buna paralel olarak bazı modern araştırmacılar da, Ebû Osman el-Hirî’ninnefis terbiyesiyle alakalı düşüncelerinde mecûsîliğin etkisi olduğu görüşünüileri sürmüşlerdir[1767].

2) Muhammed b. Fazl el-Belhî :

Ebû Abdullah Muhammed b. el-Fazl b. Abbas b. Hafs el-Belhî, Belhşehrinde dünyaya geldi. Burada yetişti. Aralarında Kuteybe b. Said’in debulunduğu çeşitli alimlerden dersler aldı. Sûfilerden Ahmed b. Hadraveyh el-Merverzî’nin (ö.240/854) sohbetlerine katıldı. Mezhebi nedeniyle doğupbüyüdüğü şehir olan Belh’den çıkarıldı. Bunun üzerine Semerkand’a giderekburaya yerleşti. Tasavvuf ile ilgilendi. Halka vaaz edip, hadis okuttu. 319/931tarihinde Semerkand’da öldü[1768].

Dönemin büyük mutasavvıflarından biri olan Muhammed b. el-Fazl ile EbûOsman el-Hirî arasında iyi bir dostluk mevcuttu. Ebû Osman el-Hirî, onuntasavvuf konusundaki bilgisini her zaman takdir eder, “Kendimde güç bulsamsırrımı saflaştırmak için Muhammed b. el-Fazl’ın huzuruna varırdım”derdi[1769]. Çok iyi bir vaiz olan Muhammed b. el-Fazl halk üzerinde büyükbir etkiye sahipti. Zehebî, onun bir vaazı sırasında dört kişinin kendindengeçerek öldüklerini söyler[1770]. Son derece sade bir yaşam süren Muhamedb. el-Fazl zühd ve takvanın yanında bilgi ve öğrenmeye de büyük önemvermiştir. İlim öğrenmenin Allah’a yaklaşmanın bir yolu olduğunusavunmuştur. Yine bu konuyla ilgili olarak “İslamın yaşamasına engel olandört şey vardır: Birincisi bildikleriyle amel etmemek, ikincisi bilmedikleriyleamel etme, üçüncüsü amel etmediklerini öğrenmemek, dördüncüsü insanlarıöğrenmekten alıkoymaktır.” “Kim ilmin tadına varırsa, ondan kendinialamaz” şeklindeki sözleri önemlidir[1771].

Page 409: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Muhammed b. el-Fazl fütüvveti ise “Allah’ın verdiği sırrı korumak,isanlara iyi davranmak ve ahlaklı olmak” şeklinde tanımlamıştır[1772].

3) el-Hakim el-Tirmizî

Ebû Abdullah b. Ali b. Hasan b. Bişr el-Hakim el-Tirmizî. III./IX. yy’ın ilkçeyreği içinde Tirmiz’de doğdu. İlk olarak babasından okudu. Daha sonraIrak ve Horasan’ın çeşitli şehirlerinde Kuteybe b. Said, Salih b. Abdullah el-Tirmizî de dahil olmak üzere pek çok alimden okudu. Hanefî fıkhını öğrendi.27 yaşında iken hac için Mekke’ye gitti. Bu sırada başladığı Kur’anhafızlığını, Tirmiz’e dönüşünden sonra tamamladı. el-Hakim el-Tirmizî’nin,tasavvuf ile ilgilenmesi de aynı döneme rastlamaktadır. İlk olarak Allah’ıtanımak ve ahirete yönelmek için kitaplar okumaya, nafile namaz kılıp, oruçtutmaya başlamıştı. Bu esnada Ahmed b. Asım el-Antakî’nin bir eserindenetkilenerek kendisini dış dünyadan soyutlayarak inzivaya çekilmeye kararverdi. Tasavvuf konusunda Ebû Bekr Muhammed b. Ömer el-Verrak, EbûAli el-Hasan b. Ali el-Cüzcanî, Ebû Muhammed Yahya b. Mansur ve EbûBekr Muhammed b. Cafer b. el-Haysem’den tasavvuf konusunda dersler aldı.Aynı dönem içinde eser telifine başlayıp, Hatemü’l-evliya ve İlelü’l-şeri‘aadlı eserlerini kaleme aldı. Ancak, bu eserlerindeki fikirlerinin halktarafından yanlış anlaşılması üzerine küfürle itham edilerek şehirdençıkarıldı. Bunun üzerine Belh şehrine gitti. Burada mutasavvıflardan Ahmedb. Hadraveyh el-Belhî, Ebû Turab el-Nahşebî, Yahya b. Muaz el-Razî ilegörüştü. Diğer taraftan, Belh’deki durumu da Tirmiz’den farklı olmadı.Bid’at çıkardığı ve peygamber olduğunu söylediği ileri sürülerek şehrinvalisine şikayet edildi. Bu nedenle el-Hakim el-Tirmizî şikayete yol açankonularda bir daha konuşmayacağına dair belge imzalamak zorunda kaldı.285/898-899 senesinde bir süre için Nisabur şehrini ziyaret etti. Burada hadisdersleri verdi. Hayatının son dönemlerinde yeniden Tirmiz’e döndü ve320/932 senesi civarında vefat etti[1773].

el-Hakim el-Tirmizî İslam tasavvufunda çok özel bir yere sahiptir.Kendisinden sonra gelen mutasavvıflar tarafından düşünceleri ve çalışmalarıörnek alınmıştır. Onun görüşlerinden etkilenenler arasında el-Hücvirî, İmamGazzâlî, İbn Ataullah el-İskenderî, Ebu’l-Hasan el-Şazilî, İbnü’l-Arabî gibibüyük alim ve mutasavvıflar da bulunmaktadır.

Onun görüşlerini benimseyen mutasavvıfların oluşturduğu gruba el-

Page 410: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Hakimiyye denilmiştir. Bununla ilgili el-Hücvirî’nin eserinde ayrı bir bölümbulunmaktadır[1774]. el-Hakim el-Tirmizî, bütün sufîler gibi dünyanimetlerinden el etek çekip zahidâne bir hayat tarzını tercih etmiştir. Bununlailgili olarak “Dünya hükümdarlar için gelin, zahidler için aynadır.Hükümdarlar onunla güzelleşir, zahidler ise afetlerine bakarak ondanuzaklaşır” şeklinde sözleri vardır[1775].

el-Hâkim’in, İslam tasavvufu üzerindeki en büyük tesirini velilikkonusundaki fikirleriyle bırakmıştır. Ona göre “Allah’dan gerçek manadailham alan veli, kendisine verilen bilgilerin doğruluğuna emin olur. Şeytan yada nefsi, onun bu durumunu ve vahyin doğruluğunu bozamaz[1776].” el-Hakim, veliliğin de peygamberlik gibi kendisine özgü bir yapısı olduğunu vepeygamberlerin mucizeye ihtiyacı olduğu halde velilerin buna ihtiyacıolmadığı görüşünü ileri sürmüştür. Veliler fazilet ve iyiliğin canlıörnekleridir. Kendilerini Allah’a hizmete adarlar. Onlar gökyüzündeki ilahîkelamın yeryüzündeki yansımalarıdır[1777].

Fütüvveti ise “ hiç kimsenin yakasına yapışmamak, evinde bulunanmisafirle kendi aile bireylerini bir tutmak, Allah için nefsine hakim olmak”şeklinde tarif etmiştir[1778].

el-Hakim el-Tirmizî’nin tasavvuf konusunda kaleme aldığı eserlerin büyükbir kısmı zamanımıza ulaşmış ve neşredilmiştir. Bunları şöyle sıralayabiliriz ;

Hatmü’l-evliya‘ (Hatemü’l-evliya‘)[1779] ; Tirmiz şehrinden çıkarılmasınaneden olan bu eserde “peygamberlerin sonuncusu olduğu gibi velilerin desonuncusu vardır. Hâtemü’l-evliya sadece velilerin en sonuncusu değil, aynızamanda makam ve mertebesi en yüksek olanıdır” düşüncesini işlemiştir.Ancak, eserde velilerin peygamberlerden üstün olduğuna dair herhangi biribare yer almaz. Yirmi dokuz bölüm halinde tertip edilen eserin dördüncübölümünde tasavvufa dair 157 soru sorulmuş, önem ve anlamlarından dolayıcevapları verilmemiştir. İbnü’l-Arabî, bunları cevaplandırmak için el-Cevâbü’l-müstakim ‘amma se’ele ‘anhü el-Tirmizî el-Hakim adlı bir eserkaleme almıştır. Hatmü’l-evliyâ’ 1965 senesinde Beyrut’da Osman İsmailYahya tarafından neşredilmiştir[1780].

‘İlelü’l-şeri‘a (‘İlelü’l-ubûdiyye)[1781] ; Eserde, Allah’ın nuru ile bakan birkimsenin şer‘i hükümlerin illet ve hikmetlerini anlayabileceği fikri üzerinde

Page 411: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

durulmuş ve çeşitli örneklemeler yapılmıştır. Bir nüshası Bursa Eski Yazmave Basma Eserler Kütüphanesi’nde bulunmaktadır[1782].

el-Menhiyyat; Dinin yasakladığı her şeyin arkasında yasaklanmayıgerektiren bir sebep olduğunu göstermek için kaleme alınmıştır. el-Hakim,burada fıkhî hükümleri ruhî gayelere bağlayarak, zahirle batın arasındaki sıkımünasebeti göstermeye çalışmıştır. Eser ilk olarak 1985’de Beyrut’ta EbûHâcir Muhammed el-Said tarafından neşredilmiştir.

Hakikatü’l-âdemiyyin : Hadis, tasavvuf gibi dinî ilimlerle akli ilimleribağdaştırmaya çalışılmış, naklî ilimlerin doğruluğu felsefî usullerleispatlanmıştır. Eser, Abdülmuhsin el-Hüseynî tarafından MecelletüKülliyeti’l-Adâb, II, 50-108’de yayınlanmıştır[1783].

el-Hâkim el-Tirmizî’nin bunlardan başka Büdüvvü şe’n adlı birotobiyografisi, tasavvuf, hadis ve fıkıh konusunda çeşitli eserleribulunmaktadır[1784].

4) Ebu’l-Abbas el-Dineverî

Ebu’l-Abbas Ahmed b. Muhammed el-Dineverî, Dinever’de doğdu. Yusufb. el-Hüseyin, Abdullah b. Harraz, Ebû Muhammed el-Cerirî, Ebu’l-Abbas b.Ata’nın sohbetlerine iştirak etti. Genç yaşında dönemin en ünlümutasavvıfları arasına katıldı. Daha sonra Nisabur’a geldi. Burada halkatasavvuf konusunda vaazlar verdi. Güçlü bir hatip olduğu için halk tarafındançok sevilirdi. Bu nedenle Nisabur halkı, Semerkand’a gitmek için yolaçıktığında kendisini bırakmak istememişti. Semerkand’a yerleşen el-Dineverî340/951 senesinde vefat etti[1785].

Tasavvufî manadaki fütüvvet hareketinin ilk temsilcilerinden biri olan el-Dineverî, dönemindeki mutasavvıfların gerçek tasavvuf yolundanayrıldıklarını ifade ederek, çevresindekileri bu tür kişilere karşı uyarmıştır.

5) Ebû Bekr el-Tamestânî :

İran’daki Tamestan şehrinde doğdu. el-Farisî nisbesiyle de bilinir. Baştaİbrahim el-Debbâğ olmak üzere İran’ın çeşitli şehirlerindeki sufîlerinmeclislerine katıldı. Daha sonra Nisabur şehrine yerleşip 340/951 senesindensonra burada vefat etti[1786].

Page 412: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

el-Sülemî, Tamestânî’yi “en büyük sûfilerden biri” ve “mutasavvıflararasında bir benzeri bulanmayan kimse” olarak tasvir etmiştir[1787]. el-Tamestânî tasavvufî eğitim metodu olarak “sohbet etmek” yönteminibenimsemiştir. Bunu da Hz. Peygamber ve ashabına dair yaptığı birörneklemeyle açıklar[1788]. Melametiy-ye’ye mensup olan el-Tamestânî nefisterbiyesine büyük önem vermiş, insanların ilimle uğraşmalarının ancaknefsanî arzulardan kurtulabildikleri takdirde mümkün olabileceğini ve Allahile kul arasındaki en büyük engelin nefis olduğunu savunmuştur[1789].

el-Tamestânî’nin “Ölüm ahiretin kapısıdır. Oradan girmeden vuslatgerçekleşmez[1790].” sözü daha sonraları Mevlevîler tarafından şeb-i arûsdüşüncesinde uygulanmıştır. Yine, onun ait “Tasavvuf bir harekettir.Sükûnun olduğu yerde tasavvuf yoktur[1791].” sözü İslam tasavvufunda birdarbı mesel haline gelmiştir[1792].

6) Ebu’l-Hasan el-Bûsencî :

Ebu’l-Hasan Ali b. Ahmed b. Selh el-Bûsencî. Buşenc’de doğdu.Nisabur’da Ebû Osman el-Hirî, Irak’da İbn Ata, el-Cerirî, Şam’da Tahir el-Makdisî ve Ebû Amr el-Dımaşkî’nin sohbetlerine katıldı. Döneminin ünlümutasavvıflarından el-Şiblî ile bazı tasavvufî meseleler yüzünden münazaraetti. Sonunda, yeniden Bûşenc’e döndü. Ancak, görüşleri nedeniyle şehirdençıkarıldı. Bunun üzerine Nisabur’a yerleşti. Burada bir hankâh inşa ederekinsanlardan uzak sade bir yaşam sürdü. Talebe yetiştirdi. 348/959 tarihindevefat etti[1793].

Melâmetiyye ekolünün yetiştirdiği en büyük mutasavvıflardan biri olanEbu’l-Hasan el-Bûsencî, tevhîd ve muamelat ilimleri (kelam ve fıkıh) iletasavvuf ve fütüvvet konularında zamanın en büyük alimlerindenbiriydi[1794]. Ebu’l-Hasan el-Bûsencî de, el-Dineverî gibi, zamanında gerçektasavvufun kalmadığından şikayet ederek “Artık tasavvufun kendi değil ismikalmıştır. Halbuki eskiden tasavvufun ismi değil kendisi vardı” der[1795].Gerçek tasavvufu ise “hürriyet, fütüvvet, cömertlikte samimiyet ve ahlaktakibarlık” olarak tarif eder[1796]. Fütüvvet kavramını tasavvufun içinde ele alanEbu’l-Hasan el-Bûsencî’nin bu kavramın yayılmasında büyük katkılarıolmuştur. Fütüvveti ise, “Hak hukuk gözetmek, murakabeye (iç gözetleme,oto kontrol) devam etmek, içte olmayan bir şeyi dışta göstermemektir”şeklinde tanımlamıştır[1797].

Page 413: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

7) Tacü’l-İslam el-Kelâbâzî

Ebû Bekr Muhammed b. İbrahim b. Yakub el-Buharî el-Kelâbâzî,Buhara’da Kelâbâz mahallesinde doğdu. Muhammed b. Fazl’dan fıkıh, Farisb. İsa’dan tasavvuf konusunda eğitim aldı. Çeşitli hocalardan hadis okudu.Hayatı hakkındaki bilgilerimizin bunlarla sınırlı olan el-Kelâbâzî 380/990tarihinde Buhara’da vefat etti[1798].

Sâmânîlerin son dönemlerinde yaşamış olan el-Kelâbâzî’ye göre tasavvufiki ana esas üzerine tesis edilmiştir. Bunlardan ilki, Allah’ın kazasına razıolmak yani uluhiyeti müşahede etmek, ikinci güzel ahlak sahibi olmak, yanihalkın yükünü taşımak, insanlardan gelen eza ve cefaya katlanmaktır[1799].Aynı zamanda bir hadis ve fıkıh alimi olan el-Kelâbâzî, İslam tasavvufununilk üç asrına ışık tutan el-Tâ‘arruf li-mezhebi ehli’l-tasavvuf[1800]adlı çokönemli bir eser kaleme almıştır. Bu eserde, ilk dönemdeki tasavvufîfaaliyetleri aktarmış ve tasavvufî terimlerin açıklamalarını yapmıştır. el-Dineverî ve Ebu’l-Hasan el-Bûsencî gibi mutasavvıfların tasavvufun sahtesûfîler tarafından tahrip edildiği şeklindeki şikayetlerini eserinin girişkısmında dile getirmiş ve kendisi de benzer görüşleri tekrarlamıştır. Beşbölümden oluşan el-Taarruf, yazıldığı dönemden itibaren büyük bir ünkazanmış ve üzerine şerhler yazılmıştır. Esere ilk şerhi el-Kelâbâzî’ninçağdaşı Ebû İbrahim İsmail el-Müstemlî yazmış, daha sonra Alaeddin Konevî(ö.719/1329) ve bilinmeyen bir kişi tarafından iki defa daha şerh edilmiştir.Kitabın, A.J. Arberry tarafından The Doctrine of the Sûfis adıyla İngilizcetercümesi yapılmıştır. Eserin, Süleyman Uludağ tarafından yapılan Türkçetercümesi ise 1979 yılında İstanbul’da yayınlanmıştır[1801].

el-Kelâbâzî’nin günümüze ulaşan diğer bir eseri de Bahrü’l-fevaid’dir.Kelâbâzî’nin bu çalışması Me‘âniü’l-ahbâr adıyla da bilinmektedir. Eserde,ibadet, tasavvuf, ahlak ve edeple ilgili 222 hadisin açıklaması yapılmıştır.Bunu yaparken ayrıca 805 hadis daha kullanılmıştır. Bu eserde açıklamasıyapılan tasavvuf ile ilgili bazı hadisler Süleyman Uludağ tarafından müellifinel-Ta‘arruf adlı eserinin Türkçe tercümesinin giriş kısmında verilmiştir.Eserde aktarılan ilk 100 hadis de, Fikret Karapınar tarafından 1999’daKonya’da neşredilmiştir[1802].

el-Kelâbâzî’nin, bunlardan başka günümüze ulaşmayan Emâlî fi’l-hadis,Faslü’l-hitâb, Erba‘un fi’l-hadis, el-Eşfâ‘ ve’l-evtâr, Mu‘addilü’l-salât adlı

Page 414: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

eserleri vardır[1803].

8) Ebû Abdurrahman el-Sülemî

Ebû Abdurrahman Muhammed b. el-Hüseyin el-Sülemî el-Nisaburî, 10Cemaziyelahir 325/936 senesinde Nisabur’da doğdu. Tasavvuf ile uğraşan biraileden geliyordu. İlk olarak dedesi Ebû Amr İsmail b. Nüceyd’in derslerinedevam etti. Gramer, tefsir, hadis ve tasavvuf konularında eğitim aldı. Rey,Hemedan, Merv, Bağdat ve Hicaz başta olmak üzere İslam dünyasının çeşitlişehirlerini ziyaret etti. Buradaki alimlerden faydalandı. el-Sülemî’ninhocalarının listesi Tabakâtü’l-sufiyye adlı eserinin giriş kısmında verilmiştir.Tûslu mutasavvıf Ebû Nasr el-Serrac’ın sohbetlerine iştirak etti. el-Sülemîeğitimini tamamladıktan sonra Nisabur’a döndü. 350’li senelerden itibaren(961-971 arası) telif çalışmalarına başladı. Dedesinden kalan mirasla birhankâh inşa ettirdi. Bir yandan eser telif ederken öte yandan talebeyetiştirmekle meşgul oldu. 412/1021 tarihinde vefat etti[1804].

Ebû Abdurrahman el-Sülemî, İslam tasavvuf tarihinin çok önemlisimalarından biridir. Onun yazdığı eserler vasıtasıyla tasavvuf tarihinin ilkdönemlerindeki akımlar ve yetişen önemli sufîler hakkında bilgi sahibiolabilmekteyiz. Onun tasavvufa dair yazdığı en önemli eseri Tabakâtü’l-sufiyye’dir. Sülemî, bu eseri daha önce kaleme aldığı Kitâbü’l-zühd adlıkitabının bir devamı olarak düşünmüştür. Eserde önemli mutasavvıflarınınhal tercümelerini ve onların tasavvuf ile ilgili sözlerini aktarmıştır. Beş bölümhalinde hazırlanan kitabın her bölümünde yirmi mutasavvıfın hal tercümesiolmak üzere toplam 100 mutasavvıf anlatılmıştır. el-Sülemî, hal tercümeleriniaktardığı mutasavvıfların seçiminde çok titiz davranmış ve dönemlerinin enbüyüklerini seçmeye özen göstermiştir. Tabakâtü’l-sufiyye bize kadar ulaşanbu tür eserlerin ilk örneğidir. Eser ilk olarak Nureddin Şureybe tarafından1953’de Kahire’de neşredilmiştir[1805].

Kitâbü’l-zühd ; Eserde Hz. Peygamberin sahabelerinin, ve onlardan sonragelen iki neslin hal tercümeleri (biyografilerini) verilmiştir. Risaletü’l-melâmatiyye; X. yy’da Sâmânî topraklarındaki tasavvuf faaliyetlerinedamgasını vuran Melametiyye ekolü hakkında yazılan ilk eserdir. Bu esergünümüze ulaşmış ve Ömer Rıza Doğrul tarafından İslam Tarihinde İlkMelâmet, Melâmîliğe ait en eski vesikanın tercümesi adıyla Türkçeye tercümeedilerek 1947’de Ankara’da basılmıştır. Fütüvve ; Bu eserde konusunda

Page 415: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

yapılmış ilk çalışmadır. Fütüvvetin tasavvuf içindeki yeri ve ifade ettiğianlamları ele alınmıştır. Kitap Süleyman Ateş tarafından Türkçeye tercümeedilerek 1977 senesinde Ankara’da yayınlanmıştır. Buradaaktardıklarımızdan başka tasavvuf, hadis konularında çeşitli eserleribulunmaktadır[1806].

Page 416: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

III) Tarih ve Coğrafya Yazıcılığı

A) Tarih İlmi

III/IX. yy.’ın ortalarında çeşitli monografi ve derlemelerle ortaya çıkanmalzemenin bir araya getirilmesiyle, tarih sahasında, bütün İslam tarihinikonu alan eserler yazılmaya başlanmıştı. Bunların girişinde İslamiyet öncesimilletlerin tarihleri yer alıyordu. el-Taberî’nin (ö.922), 302/914 senesinekadar getirdiği Târih el-rüsul ve’l-mülûk adlı eseri bu türün en güzelörneğidir. Diğer taraftan, bu dönem içinde İslam tarihçiliği kendine özgükonuları ve metodları olan bir ilim haline gelmişti[1807].

Sâmânîlerin de içinde yer aldığı IV/X. yy. ise, tarih ilmi için yeni birdönemin başlangıcı olmuştur. Zira, bu dönem içinde İslam dünyasındakisiyasî parçalanmaya parelel olarak bölgesel tarihler ve hanedan tarihleriortaya çıkmaya başlamıştır. Yine daha önceleri genellikle din alimlerinintekelinde olan tarih yazıcılığı, devlet idaresinde görev yapan katipler vememurlar tarafından üstlenilmeye başlanmıştır. Tarihin bu şekilde dinîincelemelerin dışına çıkarılmasıyla birlikte tarihçiler bu ilmin ahlakîdeğerlerine dayanmaya başlamışlar ve “tarih iyi ve kötü işleri kaydeder.Gelecek nesillerin ahlakını düzeltmek için örnekler verir” düşüncesinibenimsemişlerdir[1808]. Ancak, görevlerinin getirdiği bir avantaj olarak resmîvesikalara rahatça ulaşabilen, o dönemin siyasetinin kalbî olan saraydakitemas ve gözlemleri eserlerine aktarabilen bu katipler zaman zamanobjektiflikten uzaklaşmaktan kurtulamamışlardır. Tarih yazıcılığının budönemde karşımıza çıkan bir başka formu ise şehir tarihleridir. Daha çok dinalimleri tarafından kaleme alınan şehir tarihlerinde, şehrin topografyası,tarihi, yetiştirdiği alimleri, binaları, elde edilen ürünler v.s. anlatılmaktaydı.Aşağıda, Sâmânîler döneminde yazılmış olan Nerşahî ’nin Târih-i Buhara’sıile el-Hâkim el-Nisaburî’nin Târih-i Nisabur adlı eserleri anlatılacaktır.Bunladan başka, Ebû Abdullah Muhammed Günçar ve Ebû AbdullahMuhammed b. Ahmed el-Buharî’nin Târih-i Buhara’ları ile Ebu’l-AbbasCafer b. Muhammed b. el-Mu’tezz el-Müstağfirî’nin Târih-i Semerkand adlıeserleri vardır[1809]. Sâmânîler devrinde yazılan tarih kitaplarının hemenhemen hepsi Arapça olarak kaleme alınmıştır. Bu dönemde Farsça kalemealınan tek eser el-Taberî’nin Târih el-rüsul ve’l-mülûk adlı eserinin

Page 417: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

tercümesidir. Bu tercüme Sâmânî veziri Ebû Ali el-Belâmî tarafındanyaptırılmıştır. Bu tercümenin dinî ve siyasî nedenlerle özellikle deSâmânîlerin kendi rejimlerini savunmak konusundaki gayretlerininneticesinde kaleme alındığı şeklinde görüşler bulunmaktadır[1810]. Butercüme dışında Sâmânîler döneminde yazılmış genel bir İslam tarihi yoktur.Farsça tarih kitapları bir sonraki dönem içinde Gazneliler ve Selçuklularzamanında ortaya çıkacaktır.

1) el-Sellamî

Ebu’l-Hüseyin Ali b. Ahmed el-Beyhakî el-Nisaburî el-Sellamî. Nisabur’abağlı Beyhak kasabasında doğdu. Doğum tarihi bilinmemektedir. SâmânîlerinHorasan valisi Ebû Bekr b. Muhtac ve oğlu Ebû Ali’nin katipliğini yaptı[1811].el-Sellamî, muhtemelen Nisabur’da vefat etmiştir. el-Sellamî, Sâmânîlerdevrinde tarih konusunda eser yazmış ilk tarihçilerdendir. Kitâbü ahbâr-ivulat-i Horasan adlı eseri günümüze ulaşmamış olmasına rağmen,kendisinden sonra gelen bir çok tarihçi tarafından kullanılmıştır. Bunlararasında Gerdizî, İbn el-Esîr, el-Sem’ânî, İbn Hallikan ve el-Avfî veCüveynî’nin adlarını zikredebiliriz. el-Sellamî bu eserinde, başta Tahirîler veSaffarîler olmak üzere Horasan valileri hakkında bilgiler verir, daha sonrakendi zamanına kadarki Sâmânîler Devleti tarihini anlatır.[1812]. Eser, Arapçaolarak kaleme alınmıştır. Müellif, Horasan valilerinin katipliği yapmış olmasınedeniyle muhtemelen devlet içi yazışmalardan ve diğer önemli konulardanhaberdar idi. Diğer taraftan Barthold, onun zaman zaman objektifliktenuzaklaştığı düşüncesindedir. Barthold’a göre; el-Sellamî, eserinde Horasantarihini geniş olarak anlattığı halde hükümdarların karanlık işlerini gizlemeyeçalışmıştır. Bunlara örnek olarak da, Tahir b. Hüseyin olayını, II. Nasr’ınbatınîliği meselesini örnek verir. Bu nedenle de, eserden faydalanan sonrakitarihçilerin kitaplarında da bahsedilen bu olaylarla ilgili bir bilgiyerastlanmaz[1813]. el-Sellamî’nin eserlerinden bahseden Fuat Sezgin, Kitâbüahbâr-i vulat-i Horasan’ın dışında ona ait Târih-i Horasan adlı başka bireserin adını daha vermektedir[1814]. Muhtemelen bu kitabın adının başka birşekli olmalıdır.

2) Nerşahî

Ebû Bekr Muhammed b. Ca’fer el-Nerşahî, 286/889 senesinde doğdu.Hayatı hakkında kaynaklarda yeterli bilgi yoktur. Buhara’da yaşamış ve

Page 418: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

348/959 tarihinde vefat etmiştir.

Nerşahî , Sâmânîler Devleti hakkında bugün elimizde mevcut en önemlikaynaklardan biri olan Târih-i Buhara adlı Arapça eseri kaleme almıştır.Eser, 332/943 tarihinde Sâmânî hükümdarı I. Nuh b. Nasr’a sunulmuştur.522/1128 tarihinde Ahmed b. Muhammed el-Kubâvî tarafından eserin Farsçatercümesi yapılmıştır. el-Kubâvî, esere kendi dönemine kadarki olaylarıeklemiş ve gereksiz gördüğü bazı bölümleri çıkarmıştır. Daha sonraMuhammed b. Züfer ve adı bilinmeyen bir şahsın tarafından yapılan zeyllerlekitabın muhtevası Moğol istilası dönemine kadar uzatılmıştır. Eser bu haliylegünümüze ulaşmıştır.

Târih-i Buhara, Buhara’da yaşamış olan fakîhlerden ve müellifinfaydalandığı bazı kaynaklardan bahsettikten sonra, Buhara’ya bağlıkasabaların tasviriyle başlar. Buralarda yaşayanların adetlerinden,ürünlerinden v.s. konular hakkında bilgiler verir. Ardından şehrinkuruluşundan itibaren tarihini anlatmaya başlar. Beytü’l-Tiraz, Mâh Çarşısı,İç Kale, şehri ve kasabalarını çevreleyen dış surlar hakkında bilgiler verir.Şehrin adının menşeini ele alır. İslam fetihleri sonrasında şehrin durumu,Cuma caminin inşası, yerli halk ve Araplar arasında şehrin paylaşılması vemahallelerin anlatımıyla devam eder. Ardından, Sâmânî ailesi ve neseplerihakkında bilgiler verir. Son olarak İsmail b. Ahmed’den başlayarak sırasıylaSâmânî hükümdarları ve dönemlerinde gelişen olaylar anlatılır. İsmail b.Ahmed dönemi olaylarının diğerlerine nazaran daha kapsamlı bir şekildeanlatıldığı göze çarpmaktadır.

Eser ilk olarak Schefer tarafından 1892’de Paris’de neşredilmiştir. Dahasonra Taşkent ve Tahran’da çeşitli neşirleri yapılmıştır. R.N. Frye tarafından1954’de ‘de Cambridge’de İngilizce tercümesi yayınlanmıştır. AbdülmecidBedevî ve Nasrullah Mübeşşir el-Tarâzî taraflarından 1965’de Arapçayatercüme edilmiştir. Bu tercümenin sonuna Hamdullah el-Müstevfî’nin Târih-iGüzide’sinde Sâmânîler tarihi hakkında verdiği bilgiler de eklenmiştir[1815].

3) Ebû Ali el-Bel’âmî

Babası, Sâmânîler Devleti’nin ilk dönem vezirlerinden Ebu’l-Fazl el-Bel’âmî’dir. Emirek Bel’âmî yada Bel’âmî-yi Kûçek olarak da bilinmektedir.Sâmânî hükümdarlarından I. Abdülmelik’in son dönemleri ile I. Mansur veoğlu II. Nuh dönemlerinde vezirlik görevinde bulunmuştur. Ölüm tarihi kesin

Page 419: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

bilinmemekle birlikte 992-997 yılları arasında vefat ettiği konusunda görüşlermevcuttur.

Ebû Ali el-Bel’âmî, Farsça tarih yazıcılığının ilk örneği olarak kabuledebileceğimiz Târih-i Taberî’nin Farsça tercümesini yaptırmıştır. Eser, onunemriyle oluşturulan bir komisyon tarafından tercüme edilmiş ve Sâmânîhükümdarı II. Nuh b. Mansur’a sunulmuştur. Yapılan tercüme serbest birtarzda yapılmış olup, eski İran şehnâmesinden ilaveler yapılmıştır. Tercüme-iTârih-i Taberî yada Târihü Bel’âmî olarak da bilinen eser Osmanlılardöneminde Türkçeye tercüme edilmiştir. Ancak, gerek Farsça ve gerek ondanyapılan Türkçe tercüme, orjinaline nazaran ilmî kimliklerinden çok şeyyitirmiştir. Tercüme-i Târih-i Taberî’nin günümüzde çeşitli neşirleri yapılmışolup, bunların en önemlisi Muhammed Ruşen tarafından bazı notlar ve fihristeklenerek üç cilt halinde 1345 yılında Tahran’da yapılan neşridir[1816].

4) el-Hâkim el-Nisaburî

Sâmânîler devrinde yazılan şehir tarihlerinin en önemlilerinden biri de ünlühadis alimi el-Hâkim el-Nisaburî’nin Târih-i Nisabur[1817]adlı eseridir. el-Hâkim el-Nisaburî’nin hayatı ve diğer eserleri hakkında hadis kısmında bilgiverilmiştir. Tarih konusunda kaleme aldığı Târih-i Nisabur, adlı eserindeşehrin müslümanlar tarafından fethinden kendi dönemine kadarki tarihinikonu olarak almış, şehirde kalan sahabe, tabiin, yetişen alimlerinbiyografilerini kaleme almıştır.

Ayrıca, şehirdeki mescid, cami, kale gibi yapılarla, mahallleri tanıtmıştır.Eserin aslından günümüze sadece parçalar gelebilmiştir. Bunlardan biri deşehirdeki mescidin inşasını ve mahallelerini anlatan kısımdır[1818].

Ancak, Halife el-Nisaburî’nin Terceme-i Târih-i Nisaburî adıyla yapılanFarsça tercümesi günümüze tam ulaşmış ve Behmen Kerimî tarafından Târih-i Nisabur adıyla Tahran’da yayınlanmıştır. Abdülgafir el-Farisî bu farsçatercümeye Kitâbü’l-siyak li-Târih-i Nisabur adıyla 1116 senesine kadar gelenbir zeyl yazmıştır. Bu zeyl de, el-Sarifînî tarafından el-Müntehab minKitâbi’l-siyak li-Târih-i Nisabur adıyla hülasa edilmiştir. Gerek zeyl gereksehülasası günümüze gelmiş olup neşredilmiştir[1819].

5) Ebû Abdullah el-Harizmî

Page 420: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Ebû Abdullah Muhammed b. Ahmed b. Yusuf el-Kâtib el-Harizmî el-Belhî’nin hayatı hakkında kaynaklarda fazla bilgi yoktur. Sadece, Belh’dedoğduğu ve Türk asıllı bir aileden geldiği belirtilmektedir[1820]. II. Nuhdöneminde uzun bir süre Sâmânî sarayında katip olarak görev yapmıştır. el-Hârezmî, muhtemelen 387/997 tarihinde Buhara’da ölmüştür.

el-Harizmî, devlet kademelerinde görev yapacak katiplerde bulunmasıgereken vasıfları ve onların işlerinde kolaylık sağlayabilecek teknik terimlerianlattığı Mefâtihu’l-ulum[1821]adlı bir eser kaleme almıştır. Eserinmuhtevasından anlaşıldığna göre el-Harizmî, iyi bir katibin işiyle ilgili teknikterimleri bilmesinin yanında aklî ve dinî ilimler konusunda bilgi sahibiolması gerektiğini düşünüyordu. Kendisi de, Arapça ve Farsça bilmesininyanında Eski Yunanca’dan ve Süryanice’den yapılan tercümeler konusundabilgi sahibiydi.

Mefâtihu’l-ulum, iki makale, on beş bab ve doksan üç fasıldan meydanagelir. Terimler ile ilgili açıklamaların dışında ilimler ve dîvânlar konusundada bilgi verilmiştir. İlimler, arabî (müslümanlara ait)ve acemî (yabancımilletlere ait) olmak üzere iki gruba ayrılmış ve bunlar hakkında bilgilerverilmiştir. el-Harizmî, dinî ve itikadî fırkalar ile ilgili bölümde Hıristiyanlıkmezhepleri, Manihenizm, Mazdek inancı hakkında da bilgiler vermektedir.

Eser ilk olarak G. von Vloten tarafından 1895’de Leiden’de neşredilmişdaha sonra Kahire ve Beyrut’da çeşitli neşirleri yapılmıştır. E. Wiedmann veBosworth da eser üzerinde çeşitli çalışmalar yapmışlardır. Mefâtihu’l-ulum’un Farsça ve İngilizce tercümeleri de bulunmaktadır[1822].

6) Ebû Nasr el-Utbî

Ebû Nasr Muhammed b. Abdülcabbar el-Utbî, Gazneliler dönemitarihçilerinden biri olarak kabul edilmesine rağmen, Sâmânîler Devleti’nehizmet eden ünlü vezir ailesi Utbîlere mensubiyeti ve hayatının ilkdönemlerinde Sâmânîlerin hizmetinde bulunmuş olması nedeniyle bu bölümiçinde zikredilmesinin doğru olacağı kanaatindeyiz. Bunun yanında, el-Utbî’nin eseri Sâmânîler Devleti’nin son dönemlerinde gelişen olaylarıayrıntılı bir şekilde ele almasından ötürü elimizdeki en önemli kaynaklararasındadır.

350/961’de Rey’de doğan Ebû Nasr el-Utbî, bu şehirdeki eğitimini

Page 421: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

tamamladıktan sonra Horasan’a dayısı Ebû Nasr’ın yanına gitti. Onun gibiSâmânîler Devleti’nde katip olarak çalışmaya başladı. Dayısının ölümündensonra Horasan valisi Ebû Ali el-Simcûrî’nin katipliğini yaptı. 996 senesindeGazne hakimi Sebüktegin’in hizmetine girdi. Hayatının bundan sonrakikısmını Gaznelilerin hizmetinde geçirdi. 431/1040 tarihinde vefat etti.

Ebû Nasr el-Utbî Târih-i Yeminî adlı eserini Gazneli veziri Ahmed b. Hasanel-Meymendî’ye sunmuştur. Eser, Arapça olarak kaleme alınmıştır. I. Mansurdevri dönemi olaylarıyla birlikte Sâmânîler tarihi hakkında tasfsilatlı bilgilervermeye başlar. Bunun yanında Sâmânîlerin son hükümdarı İsmail el-Muntasır’ın faaliyetlerini geniş bir şekilde anlatır. Eserin bundan sonrakikısımlarında tamamıyla Gazneliler tarihi ele alınmıştır. Yer yer Karahanlılaraait bilgiler de verilmektedir. Arapça aslı oldukça edebî ve anlaşılması zor birüslupta kaleme alınmıştır. Bunda Ebû Nasr el-Utbî’nin katipliğinin de etkisiolmalıdır. Ağır dili nedeniyle sonraki dönemlerde esere şerhler yazılmıştır.Bunlardan en önemlisi el-Menînî tarafından yapılan şerhtir. 1286’da Mısır’daFeth el-vehbî fî şerhi’l-yeminî adıyla yayınlanmıştır. 602/1204’de el-Curfedakanî, eserin Farsça tercümesini yapmıştır. Bu tercüme zamanımızaulaşmış ve 1272’de Tahran’da neşredilmiştir. Ayrıca, J. Reynolds tarafındanyapılan İngilizce tercüme de The Kitâb-i Yaminî, Historical memories of theAmir Sabuktegin and Sultan Mahmud of Ghazne adıyla 1858’de Londra’dayayınlanmıştır[1823].

B) Coğrafya İlmi

İslam dünyasındaki coğrafya çalışmaları X. yy.’da en verimli dönemleriniyaşamıştır Sâmânîler devri alimlerinden Ebû Zeyd el-Belhî’nin bu dönem vesonraki coğrafya çalışmalarına büyük etkisi olmuştur. Onun tarafındankurulan Belh Coğrafya Ekolü’yle birlikte coğrafya konusundaki çalışmalardayeni bir sistem ortaya çıkmıştır. Bu ekole mensup coğrafyacılar eserlerindedünya coğrafyasını değil, İslam dünyasının coğrafyasını ele almayı tercihetmişlerdir. Ayrıca, genel coğrafî gerçekleri Kur’an ve hadislerde yer alankavramlarla destekleme temayülünde idiler. İslam dünyasını iklimbölgelerine ayırmışlar ve her iklim bölgesinin bir haritasını çizmişlerdir.Diğer taraftan Irak Ekolü’nde olduğu gibi Arabistan yarımadasını dünyanınmerkezi olarak kabul etmişler ve haritalarını buna göre düzenlemişlerdir. EbûZeyd el-Belhî’den sonra, el-İstahrî, İbn Havkal, el-Makdisî, bu ekolün en

Page 422: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

önemli temsilcileridir[1824].

1) Ebû Zeyd el-Belhî :

Ebû Zeyd Ahmed b. Sehl el-Belhî, 236/850 tarihinde Belh’e bağlıŞamistiyân adlı bir köyde doğdu. İlk olarak öğretmenlik yapan babasındanders aldı. Daha sonra Irak’a gitti. Burada dönemin ünlü filozofu el-Kındî’nintalebesi oldu. Felsefenin yanında dinî ilimler, tıp, matematik, astronomi vetabii ilimler konusunda çeşitli alimlerden dersler alıp araştırmalar yaptı.Eğitimini tamamladıktan sonra Belh’e dönerek ders verme ve kitap yazmafaaliyetleriyle meşgul oldu.

307/919 senesinde Sâmânîlere karşı isyan eden Ahmed b. Sehl’in vezirlikteklifini reddetti. Yine de bir süre onun katibi olarak çalıştı. Bununsonrasında Şamistiyân’da satın aldığı çiftlikte siyasî ortamdan uzaklaşarakilmî çalışmalarla meşgul oldu. Daha sonra Sâmânî hükümdarı II. Nasr’ınvezirlik teklifini kabul etti. Ancak, Ceyhun kıyısına geldiğinde nehrigeçmekten korkarak Buhara’ya gitmekten vazgeçti.

Durumu bir mektupla Sâmânî hükümdarına bildirdi. Bunun üzerine II.Nasr, onun geri dönmesine izin verdi. Yeniden Şamistiyân’a dönen Ebû Zeydel-Belhî 20 Zilkade 322/1 Kasım 934 tarihinde burada vefat etti[1825].

Ebû Zeyd el-Belhî coğrafya konusunda Suverü’l-ekâlim (Takvimu’l-büldan)adlı bir eser kaleme almıştır. Eserinde dünyayı 20 bölgeye ayırmış ve bunlarhakkında çizdiği haritaların açıklamalarını yapmıştır. Eser fazla hacimliolmayıp, şehirler hakkında verilen bilgiler oldukça kısadır, düzen vesıralaması da kullanışlı değildir[1826]. Haritaların, Ebû Zeyh el-Belhî’ye değil,Ebû Ca’fer el-Hazin’e ait olabileceği şeklinde yorumlar bulunmaktadır[1827].

Özellikle el-İstahrî, Kitâbü mesâlik el-memâlik adlı eserini yazarken genişölçüde el-Belhî’nin bu çalışmasından faydalanmıştır. Makdisî ve İbnHavkal’da bu konuda İstahrî’yi takip etmişlerdir. Suverü’l-ekâlim’in tekyazma nüshası Necef’te Mektebetü’l-Hâkimi’l-Amme nr. 632’de olduğusöylenmektedir[1828].

2) el-Ceyhanî

Ebû Abdullah Muhammed b. Ahmed el-Ceyhanî, II. Nasr’ın veziri 330/942senesinde vefat etmiştir. Coğrafya konusunda el-Mesâlik ve’l-Memâlik adlı

Page 423: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

yedi ciltlik bir eser kaleme almıştır. Eserini, vezirlik görevi sırasında, İslamdünyasının çeşitli bölgelerinden Buhara’ya gelen seyyah ve tacirlerinverdikleri bilgileri derleyerek hazırlamıştır.

El-Makdisî, el-Ceyhanî’nin zaman zaman bu tür kişileri toplayarakonlardan gezip gördükleri ülkelerin genişliği, yollarının durumu ve gelirkaynakları hakkında bilgi aldığını” yazar[1829]. el-Ceyhanî, İbn Hurdâdbih’incoğrafyaya dair yazdığı eserden de geniş ölçüde faydalanmıştır[1830].Bunların yanında, yıldızlar ve yer kürenin hareketleri konusundaki bilgileride esere eklemiştir. Ayrıca, Hintlilerin tanrıları, buradaki sanat eserleri,vergiler, X. yy.’ın ikinci yarısında kullanılmayan seyahat menzilleri hakkındada bilgiler vermiştir. Ancak, bölgeler hakkında yaptığı genel bir ayırımdansonra buralara bağlı yerleri tanıtmak üzere ikinci bir ayırım yapmamış veaskerî bölgeleri belirtmemiştir[1831]. el-Ceyhanî’nin eseri günümüzeulaşmamış olmakla birlikte, kendisinden sonraki coğrafyacılar, ondan genişölçüde faydalanmışlardır.

3) Ebü’l-Müeyyed el-Belhî :

Edebiyat konusundaki çalışmalarıyla tanınan Ebü’l-Müeyyed el-Belhî,coğrafya konusunda Acâ’ibü’l-ber ve’l-bahr olarak da bilinen Acâ’ibü’l-büldan adlı bir eser kaleme almıştır. Günümüze ulaşmayan bu eserde kara vedenizlerdeki olağanüstü varlık ve olaylar anlatılmaktadır. Eser, Sâmânîhükümdarı II. Nuh’a ithaf edilmiştir[1832].

Yukarıda isimlerini ve eserlerini zikrettiğimiz müellifler dışında Sâmânîcoğrafyasında yetişmemiş olmalarına rağmen İbn Havkal’ın Suretü’l-arz veel-Makdisî’nin Ahsenü’l-tekâsîm adlı eserlerini de burada zikretmekgerekmektedir. Zira her iki müellif de, bu devletin hakimiyetindeki Horasanve Maveraünnehir şehirlerini etraflıca dolaşmışlardır. Gezip gördükleri buşehirlerde yetişen ürünler, ticarî faaliyetler, adetler, gelenek ve görenekler,yolllar v.b. konularda tafsilatlı bilgiler vermişlerdir. Eserlerinde yer alanMaveraünnehir’e ait bölümlerin tercümeleri Ramazan Şeşen tarafından İslamCoğrafyacılarına Göre Türkler ve Türk Ülkeleri adlı çalışmanın sonundaSâmânîler Devrinde Maveraünnehir başlığı altında s. 212-272 arasındaverilmiştir.

Page 424: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

IV) Şiir ve Edebiyat

Sâmânîler devrinde, Horasan ve Maveraünnehir’de şiir ve edebiyatkonusunda önemli çalışmalar yapılmıştır. Sâmânî hükümdarlarından bazılarıbizzat şiir ile ilgilenmiştir. Bunlardan biri olan I. Nasr, İbn el-Esîr tarafındangayet güzel şiirler yazan biri olarak tasvir edilmektedir[1833]. Sâmânîhükümdarlarının şair ve edipleri himayet etmeleri ve çalışmalarınıdesteklemeleri neticesinde başkent Buhara bir şiir ve edebiyat merkezidurumuna gelmiştir. Bu devirdeki edebî faaliyetler hakkında en geniş eseriyazan el-Seâlibî, Buhara’yı “Meliklerin kabesi, yeryüzündeki ediplerinyıldızının doğduğu yer” olarak tasvir etmektedir[1834]. Sâmânî vezir ve devletadamları da şair ve ediplere karşı aynı tutum içerisinde olmuşlardır. Sâmânîsarayının yanısıra şehirde ikamet eden edip ve şairlerin evlerinde edebîmeclisler düzenlenirdi. Buralarda şair ve edipler birbirleriyle sohbet edip,şiirlerini okurlardı. Edebiyat ve şiir konusunda münazaralar yapılırdı.Yukarıda belirttiğimiz gibi Yeni Farsça konusunda Tahirîler ve Saffarîlerdönemlerinde ortaya çıkan şiir ve edebiyat örnekleri bu dönemde artarakdevam etmiştir. bu ilk dönem şairleri arasında Divan’ı olan Hanzala el-Badgisî (ö.825), Firuz Maşrikî (ö.896), Mahmud el-Verrak (ö.836) veMesud-ı Mervezî’yi örnek olarak verebiliriz[1835]. Daha önce, Abbasîlerdevrinde İbn Mukaffa tarafından Arapçaya tercüme edilen Hint edebiyatınınen güzel örneklerinden biri olan Kelile ve Dimne, Sâmânîler devrindemanzum olarak Yeni Farsçaya tercüme edilmiştir. Eser, daha önce de,Anuşirevan zamanında Orta Farsçaya tercüme edilmiştir[1836]. Yine vezir EbûAli el-Bel’âmî bir tercüme heyeti oluşturarak Taberî’nin Târih el-rüsul ve’l-mülûk adlı eserini Farsçaya tercüme ettirmiştir. Bu çalışmalar hakkındaaşağıda bilgi verilecektir. Bu dönem içinde Ebu’l-Müeyyed-i Belhî’nin Yusufu Züleyha adlı çalışması gibi mesnevî türünden eserler kaleme alınmıştır.Yine, İran milli destanı olan şehnâme ile ilgili çalışmalara da IV/X. yy. içindebaşlanmıştır. Bu yüzyılın başında yapılan çeşitli derlemelerin sonucundayüzyılın sonunda Firdevsî’nin ünlü eseri Şehnâme ortaya çıkmıştır. Bukonuda aşağıda bilgi verilecektir.

Avrupalı araştırmacıların büyük çoğunluğu, Sâmânîlerin İran asıllı olduğuşeklindeki görüşe parelel olarak İran edebiyatı ve şiirinde bu devirdekigelişimi, onların Farsçayı himaye etmelerine bağlamaktadır. Bu nedenle de,

Page 425: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

neredeyse Sâmânîler döneminde yapılan Arapça şiir ve edebî çalışmalar yoksayılmaktadır. Ancak, unutulmaması gereken en önemli konu, Sâmânîlerinhiçbir ayırım gözetmeksizin hem Arapça hem de Farsça yazan kişileridesteklemiş olmalarıdır. Ayrıca, Farsçanın bu dönemdeki atılımı, daha öncebelirttiğimiz gibi tedricî bir gelişimin sonucudur. Nitekim, bu süreklilikiçinde Farsça altın çağını XI. yy.’da Gazneliler ve Selçuklular devirlerindeyaşamıştır.

A) Arapça Şiir Yazan Şairler

1) Ebû Ahmed b. Ebû Bekr el-Kâtib

Doğum ve ölüm tarihi bilinmemektedir. Muhtemelen Buhara’da dünyayagelmiştir. Babası Ebû Bekr b. Hamid, İsmail b. Ahmed döneminde katiplik,Ahmed b. İsmail döneminde Ebû Abdullah el-Ceyhanî’den önce vezirlikyapmıştır. Ebû Ahmed, Maveraünnehir’de yetişmiş Sâmânîlerin ilk dönemşairlerindendir. Arapça kaleme aldığı şiirleri sayesinde büyük bir şöhretkazanmıştı. Şiir tarzı konusunda dönemin ünlü şairlerinden biri olan İbnBessam’ın (ö.302/914) tarzını yani hicviyyeyi benimsemiştir. Ebû Ahmed’inşiirlerinin önemli bir kısmını yaşadığı zamandan şikayet eden kasideler vedevlet büyüklerine karşı yazdığı hicivler oluşturmaktadır. Onun hicivlerindenbabası dahi nasibini almıştı.

Ebû Ahmed’in böyle bir tarzı tercih etmesinde belki de en büyük rolü siyasîalanda yaşadığı hayal kırıklıkları oynamıştı. Muhtemelen babası gibiSâmânîler Devleti’nde vezir olmak arzusundaydı. Ancak, bu isteğigerçekleşmemiş, vezirlik makamında kendisinin yerine oturduklarınıdüşündüğü Ebû Abdullah el-Ceyhanî ile Ebu’l-Fazl el-Bel’âmî’yi süreklihicvetmiştir. Bu konuda gösterdiği aşırılıkları dolayısıyla, aldığı tehditlersolayısıyla çareyi Bağdat’a kaçmakta bulmuştu. Ancak, bir süre sonramemleket özlemi içinde yeniden Buhara’ya döndü. Evine çekilerek şiirmeclisleri düzenlemek ve arkadaş edinmekle meşgul oldu. Bu sayede devrinünlü şairlerinden Ebû Tayyib el-Tahirî ve Mus’abî ile arkadaşlık kurmafırsatını elde etmişti. Bir süre sonra, ilk önce Badgis, Bûsenc ve Heratamilliklerinin başına, bunun sonrasında ise Horasan eyaletinin amil şefliğineatanmış ve dolayısıyla bir müddet Nisabur’da ikamet etmişti. Ancak,görevinde fazla uzun kalmamış, istifa ederek yeniden Buhara’ya dönmüş birsüre sonra da geçim sıkıntısı içine düşmüş ve zehir içerek intihar etmişti[1837].

Page 426: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

2) Ebû Tayyib el-Tahirî

Tahir b. Muhammed b. Abdullah b. Tahir, Horasan’ın eski hâkimleri olanTahirîlerin sülalesine mensuptur. Döneminin en büyük şairlerinden biriydi.Buhara’da bulunduğu sırada, ailesine ait bu şehirdeki mülkler sayesindezengin bir yaşantı sürdü. Şehirdeki ikameti sırasında Sâmânîlerin hizmetindebulundu. Ancak, onları gizliden gizliye hicvetmekten de geri durmadı.Şiirleri, Sâmânîler Devleti’nin sona ermesi temennileriyle doluydu. Bunedenle çeşitli baskılara maruz kaldı. el-Tahirî, Sâmânîlerin yanısıra vezirlerive Buhara hakkında da hicviyeler yazmıştı. Sokaklarının darlığı, kötü havasıve kalabalık nüfusu sürekli şikayet konusu olan Buhara hakkında ilk hicviyyeyazan şairlerden biri idi. Ebû Tayyib el-Tahirî, baskıların artması nedeniylebir süre sonra Buhara’dan ayrılarak Nisabur’a yerleşmek zorunda kaldı.Burada da Sâmânîleri hicvetmeye devam etti. Bu durum II. Nasr’ın huzurunaçıktığı bir sırada, Sâmânî hükümdarının “Ey ! Ebû Tayyib, ne zamana kadarinsan eti yiyeceksin” şeklindeki sözlerine kadar devam etti. Bu sözlerkarşısında utanan Ebû Tayyib el-Tahirî, Sâmânî ailesine karşı yönelttiğihicivleri yazmaktan vazgeçti[1838]. Onun bundan sonraki hayatı hakkındaelimizde bilgi bulunmamaktadır.

3) el-Lahham

Ebu’l-Hasan Ali b. el-Hasan el-Lahham el-Harranî, nisbe-sinden deanlaşılacağı üzere Harran’lıdır. II. Nuh döneminde Buhara’ya gelmiş ve I.Mansur döneminin sonlarına kadar burada kalmıştır. Methiye ve hicviyyeleryazardı. Ancak, onun şiirinde hicviyyeler daha ağır basıyordu. Vezirler,devlet büyükleri de dahil hiçbir kimse onun hicivlerinden kurtulamamıştı. Bunedenle “el-Lahham” lakabını almıştı.

Ancak, bu özelliği vezir Ebû Ali el-Bel’âmî’nin düşmanlığını kazanmasınasebeb oldu. Ebû Ali el-Bel’âmî, onu I. Mansur’a şikayet etti. Sâmânîhükümdarı da, el-Lahham’ın dersininin yüzülerek cezalandırılmasını emretti.Bu ceza Buhara’yı terketmesi şartıyla uygulanmadı. el-Lahham’ın şehirdenayrılmasından sonra Ebû Ali el-Bel’âmî, onu serbest bıraktığına pişman oldu.Yeniden kendisini hicvetmesinden çekindi. Kendisi gibi el-Lahham’ın hicivoklarına hedef olan Horasan Valisi Ebu’l-Hasan el-Simcûrî’ye bir mektupyazarak, onun hareketlerini kontrol altında tutmasını istedi. Mektup, el-Lahham’ın Nisabur’a girdiği sırada Ebu’l-Hasan el-Simcûrî’nin eline geçti.Ancak, onun bir şey yapmasına gerek kalmadan, zaten hasta durumda olan el-

Page 427: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Lahham Nisabur’da öldü�. el-Lahham’ın çok güçlü bir ezber kabiliyetivardı. Şiirin sihirbazı olarak bilinirdi[1839].

4) el-Matrânî

Ebu’l-Hasan b. Ali b. Matran el-Matrânî’nin nisbesine bakılarakMaveraünnehir’deki Nasturî Hıristiyanlarına mensup bir aileden geldiğini vesonradan İslamiyeti kabul etmiş olabileceğini söyleyebiliriz. el-MatranîŞaş’da doğmuş ve sonradan Buhara’ya gelmiştir. Maveraünnehir’de yetişmişen büyük şairlerden biri idi. Çok güzel methiyeler yazar ve Bunlardan aldığıatiyyelerle geçimini sağlardı. Şiirlerini Arapça kaleme alırdı. Bunun yanındaedebiyat ve şiir dersleri veriyordu. el-Lahham ile aralarında sürekli birçekişme vardı. Birbirlerine karşı hicviyyeler yazarlardı. Sealibî, onun Sâmânîhükümdarı adına hazırladığı bir şiir divanının olduğunu ve Maveraünnehir’debunun gibi güzel bir eser daha yazılamayacağını belirtmektedir[1840].

5) Ebu’l-Nasr el-Huzeymî

Ebîverd şehrinde doğdu. I. Abdülmelik ve I. Mansur dönemlerinde uzun birsüre Buhara’da ikamet etti. Bu süre içerisinde şehrin ileri gelenlerinemethiyelerini ve diğer şiirlerini sundu. Ebîverd’e dönüşünün sonrasındaşiirlerini toplamaya başlamıştır. el-Huzeymî şiirlerini Kitâbü mehâsini şi’r veEhâsinü’l-mehâsin adlı iki kitapta toplamıştır[1841].

6) Ebû Bekr el-Harizmî :

Ebû Abdullah Muhammed b. el-Abbas el-Taberî el-Harizmî. 323/935tarihinde Harizm’de doğdu. Ünlü tarihçi el-Taberî dayısıdır. Eğitim içinerken yaşlarda Harizm’den ayrılarak Bağdat ve Halep şehirlerine gitti.Özellikle Halep’de Hamdanî hükümdarı Seyfüddevle’nin himayesi sayesindeiyi bir eğitim aldı. Daha sonra Buhara’ya geldi. Sâmânî veziri Ebû Ali el-Bel’âmî ile dostluk kurmaya çalıştı. Beklediği ilgiyi göremeyince, Ebû Ali’yihicvetti. Ardından Buhara’dan ayrılarak, Nisabur’a gitti. Şehrin en itibarlıailesi olan Mikâilî ailesiyle dostluk kurdu. Bir süre Sistan’da bulundu. Ancak,buranın hakimi Tahir b. Muhammed’i hicvettiği için hapsedildi. Ebû Nasr el-Mikailî’nin aracılığı ile hapisten kurtulduktan sonra sırasıyla Taberistan,Nisabur ve İsfahan’a gitti. Yazdığı şiirleriyle Büveyhîlerin himaye vetakdirlerini kazandı. Bu yakınlık Ebû Bekr el-Harizmî’nin şiirlerinde açıkçakendisini göstermektedir.

Page 428: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Bir müddet sonra Nisabur’a dönen Ebû Bekr el-Harizmî, dönemin Sâmânîveziri Ebu’l-Hüseyin el-Utbî’yi hicvettiği için mallarının müsadere edilmesive dilinin kesilmesi cezasına çarptırıldı. Ancak, muhafızların elindenkurtularak Cürcan’a kaçtı. Büveyhî veziri Sahib b. Abbad’dan yardım gördü.Ebu’l-Hüseyin el-Utbî’nin öldürülmesinden sonra vezaret makamına geçenel-Müzenî, şiirlerini beğendiği Ebû Bekr el-Harizmî’yi yeniden Nisabur’açağırarak müsadere edilen mallarını iade etti. Sürekli olarak seyahat eden, birşehirden diğerine giden Ebû Bekr el-Harizmî, hayatının bundan sonrakibölümünü Nisabur’da geçirdi. Öğrenci yetiştirmekle, edebî çalışmalarıylameşgul oldu. Ancak, ölümünden kısa bir süre önce kendisini kıskanankişilerin davetiyle 382/992’de Nisabur’a gelen Bediüzzaman el-Hemedanî ileedebî münazaralarda mağlup ilan edildi. Bunun sonrasında 383/993 tarihindeNisabur’da öldü.

Ebû Bekr el-Harizmî tartışmasız döneminin en büyük şair ve edibidir.Hicivlerinin ve methiyelerin yanında mersiye, gazel ve tasvir türünde yazdığışiirleriyle tanınmıştır. Bunları bir divanda toplamıştır. Ancak, şiirlerindezaman zaman gösterdiği tutarsızlıklar, önceden methiye yazdığı bir kişiyi,sonradan hicvetmesi, onun hayatını da etkilemiş ve sürekli şehirden şehiredolaşmak zorunda kalmıştır. Bu nedenle de “Onun dostluğu sabahtan akşamakadar sürer” şeklindeki hicivlere hedef olmuştur[1842].

Ebû Bekr el-Harizmî’nin şiir çalışmalarının dışında, devlet adamları,talebeleri ve dostlarıyla yaptığı yazışmaları içeren risaleleri bulunmaktadır.Sayıları 150’yi bulan bu risaleler, onun çeşitli konulardaki düşüncelerini,şahsî ilişkilerini, akide ve üslunubu anlatan, döneminin siyasî ve sosyalyapısını aksettiren çok önemli vesikalardır. Günümüze ulaşan bu vesikalarınel-Resail (Resailü Ebi Bekr el-Harizmî) adıyla çeşitli neşirleri yapılmıştır.Diğer taraftan Ebû Bekr el-Harizmî güvenilir bir lügat ve neseb alimi olarakün kazanmıştır[1843].

B) Farsça Şiir Yazan Şairler

1) el-Rûdekî

Ebû Abdullah Cafer b. Muhammed b. Hakim el-Rûdekî el-Semerkandî.Semerkand’da bağlı Rûdek kasabasında doğdu. Onun doğuştan yadasonradan kör olduğuna dair çeşitli görüşler bulunmaktadır[1844].

Page 429: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Küçük yaştan itibaren ilim öğrenmeye başladı. Dinî ilimlerin yanındaArapça, felsefe ve mantık öğrendi. Sekiz yaşında iken Kur’an’ı ezberledi. İlkşiirlerini de bu sırada yazdı. Güzel bir sese sahip olmasının yanında, bir çokmusikî aletini çalabiliyordu. Bu özellikleri sayesinde Sâmânî sarayındakendisine çok önemli bir yer edindi. Büyük bir servet kazandı. 2000 gulâmave 400 deveye sahipti. II. Nasr’ın veziri Ebu’l-Fazl el-Bel’âmî’den himaye veteşvik gördü. Ancak, vezirin ölümünden sonra saraydan kovuldu. Yenidendoğduğu kasaba olan Rûdek’e döndü. 329/940-941 tarihinde burada öldü.

İran şiirinin ilk büyük şairi olarak kabul edilen el-Rûdekî’nin gazel,mesnevî, rubaî tarzındaki çalışmalarından günümüze ancak parçalargelebilmiştir. Bunların büyük kısmı ise, hayatının son dönemlerine aittir.Onun tarafından söylenen şiirlerle ilgili olarak 1.300.000 ile 700.000 beyitarasında rakamlar telaffuz edilmektedir. Ancak, bütün bu rakamlarınmübalağalı olduğu anlaşılmaktadır.

el-Rûdekî, Sâmânî sarayında kaldığı dönem içinde yazdığı şiirler sayesindeII. Nasr üzerinde büyük bir etkiye sahip olmuştu. Nitekim, II. Nasr311/922’de Buhara’dan ayrılarak Herat ve Badgis taraflarına giderek çiçek veportakal bahçeleriyle çevrili çok güzel bir bölgede ikamete başlamıştı.Bölgenin güzelliği sebebiyle sürekli olarak Buhara’ya geri dönme zamanınıtehir ediyordu. Bu durum dört sene devam etti. Burada kalış süresinindevamlı olarak uzaması üzerine hükümdarın maiyeti durumdan şikayetçiolmaya başlamışlardı. el-Rûdekî’ye baş vurarak, Buhara’ya geri dönülmesiiçin hükümdar üzerindeki etkisini kullanmasını rica ettiler. Bunun üzerine el-Rûdekî, Cûy-i Mûliyân ile ilgili bir şiir kaleme alarak uygun bir zamandahükümdara okudu. Şiir karşısında heyecanlanan II. Nasr, el-Rûdekî’yiödüllendirdiği gibi, derhal Buhara’ya dönülmesini emretti.

el-Rûdekî’nin diğer bir önemli çalışması ise yukarıda da bahsettiğimizKelile ve Dimne’nin manzum olarak Farsçaya tercümesidir[1845].

2) el-Dakikî

Ebû Mansur Muhammed b. Ahmed el-Dakikî el-Tûsî’in 320-330/932-942tarihleri arasında doğduğu tahmin edilmektedir. Tûslu bir aileye mensuptu.Ailesi, un işiyle uğraştığı için el-Dakikî nisbesini almıştı. Genç yaşta şiiryazmaya başladı. Avfî, onun şiirlerini “ince bir ağdan daha zarif” olaraktasvir etmektedir[1846].

Page 430: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Şiirlerinde zaman zaman kullandığı zerdüştlük teması nedeniyle bu dinemensup olduğu ileri sürülmüştür. Ancak, bu görüşlerin doğruluğukanıtlanamamıştır. el-Dakikî, 346/957-958 senesinde Tûs valisi Ebû MansurMuhammed b. Abdürrezzak için, daha önce Ebû Mansur el-Ma‘merî’ninbaşkanlığında zerdüşt dinine mensup dört kişi tarafından derlenen mensurŞahnâme’yi nazma dökmek işini üzerine almıştı[1847].

Ancak, eserin ilk 1.000 mısrasını tamamladığı sırada kölesi tarafındanöldürüldü. Eser, daha sonra Firdevsî tarafından tamamlandı. el-Dakikî’ninşiirlerinden zamanımıza sadece biyografi kitaplarında yer alan bazı parçalarulaşabilmiştir[1848].

3) Ebû Şekûr el-Belhî

Hayatıyla ilgili fazla bir bilgi bulunmamaktadır. Muhtemelen, II. Nasr ileoğlu I. Nuh devirlerinde yaşamıştır. Nisbesinden de anlaşılacağı üzereBelhlidir. Buhara’ya yerleşmiş ve burada Sâmânî hükümdarlarına ve devletileri gelenlerine yazdığı methiyelerle geçimini sağlamıştır.

Ebû Şekûr el-Belhî Aferin-nâme adıyla ahlak konusundaki düşündeleriniaçıkladığı fıkraların, özdeyişlerin, hikmetli sözlerin yer aldığı eserini Sâmânîhükümdarı I. Nuh b. Nasr’a sunmuştur. Şehnâme’nin 2/3’ü hacminde olduğusöylenen bu eserden zamanımıza ancak bazı parçalar ulaşabilmiştir.

Bunlar, Ebû Şekûr el-Belhî’nin diğer şiirleriyle birlikte G. Lazardtarafından Fransızça tercümeleriyle birlikte Les Premies Poetes Persans adlıçalışmasında neşredilmiştir[1849].

4) Muncik el-Tirmizî

Ebu’l-Hasan Ali b. Muhammed el-Tirmizî. Muncik lakabıyla bilinirdi.Sâmânîlerin son dönemlerinde yaşamış olan Muncik, Çağaniyan’ın yerelhakimleri olan Muhtacoğullarının sarayında aranılan bir şair olmuştur. Onlarayazdığı methiyelerden elde ettiği paralarla geçimini sağlardı[1850].

5) el-Kisaî

Ebu’l-Hasan (Ebû İshak) Mecdüddin el-Kisaî el-Mervezî el-Hakim.341/953 tarihinde Merv’de doğdu. Hayatı hakkında fazla bilgi yoktur. el-Avfî, onu Gazneliler dönemi şairleri arasında zikretmesine rağmen, el-Kisaî

Page 431: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

bir şair olarak yeteneklerini ilk olarak Sâmânî sarayında göstermiştir.

Sâmânî hükümdarları adına yazdığı kasideleri bulunmaktadır. el-Kisaî,yaşam tarzı olarak sade ve basit bir yaşamı tercih etmiştir. Bu durumşiirlerinde açıkça kendisini hissettirmektedir. Şiirlerinin önemli bir kısmızühd hakkındadır. Yine Hz. Ali’yi ve ehl-i beyti öven şiileri vardır.

el-Kisaî, 392/1002 tarihinde ölmüştür. Onun yazdığı şiirlerden günümüzeulaşan parçalar Ethe tarafından Die Lieder des Kisaî adı altındayayınlanmıştır[1851].

C) Edebî Çalışmalar

1) Ebu’l-Fazl el-Bel’âmî

Sâmânîler Devleti’nin ilk dönem vezirlerinden biri olan Ebu’l-Fazl el-Bel’âmî, aynı zamanda belagat ve edebiyat hakkında büyük bir bilgibirikimine sahipti. Bu konularla alaklalı olarak el-Telkihü’l-belaga veKitâbü’l-makalat adlı iki eser yazmıştır. Ancak, bunların hiçbiri günümüzegelmemiştir. Ebu’l-Fazl el-Bel’âmî’nin, bunlardan başka Sâmânîhükümdarlarının emir ve kararlarını içeren ve Tevkî‘ât-ı Bel’âmî olarakbilinen bir eseri daha bulunmaktadır. Bu eser, yazıldığı dönem içinde iyi birkatip olabilmek için okunması gereken başlıca kaynaklardan biri olarak kabuledilmekteydi[1852].

2) Ebü’l-Müeyyed el-Belhî

Hayatı hakkında hiçbir bilgimiz yoktur. Ancak el-Avfî’nin, onu Sâmânîlerdevri şairleri arasında zikretmesinden X. yy’da yaşamış olduğunuanlamaktayız. Ebü’l-Müeyyed el-Belhî döneminde gelişmekte olan İranedebiyatı için önemli bir şahsiyettir. Bu konuda Şahnâme-i Büzurg, Yûsuf uZüleyha ve Kitâb-ı Gerşasb adlı eserleri kaleme almıştır. Bunların içindensadece Şahnâme-i Büzurg’dan bazı parçalar zamanımıza gelebilmiştir. Ebü’l-Müeyyed el-Belhî’nin çalışmaları kendisinden sonrakilere kaynaklık etmesiaçısından önemlidir[1853].

3) Firdevsî

329/940 senesinde Tûs’a bağlı Bâz köyünde doğdu. Hayatının ilk

Page 432: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

dönemleri hakkında kaynaklarda bilgi yoktur. Hatta adıyla ilgili de çeşitlirivayetler mevcuttur[1854]. Edebî hayatına gazel ve kasideler kaleme alarakbaşlayan Firdevsî, Farsça’nın yanında Arapça şiirler de yazmıştır. Babasındanyada Zerdüşt rahiplerden öğrendiği Pehlevice sayesinde eski İran tarihine aiteserleri okumuş ve araştırmalar yapmıştır.

Firdevsî, kendisine asıl şöhretini kazandıracak olan Şehnâme’nin yazılmasıişini 370/980 veya 380/990 yılında üzerine aldı. Bilindiği gibi daha önceDakikî tarafından yazılmaya başlanan eser, onun öldürülmesi üzerine yarıdakalmıştı. Tûs valisi Hüseyn-i Kuteybe’nin teşvik ve himayesiyle yenidenŞehnâme’nin yazımına başlayan Firdevsî 394/1004-1004 senesinde eserinyazımını tamamladı. Gazneli Mahmud’a sundu. Ancak, beklediği ilgiyigöremedi. Hatta, eserde yer alan Rüstem’in kahramanlıkları konusundagirdiği dialog nedeniyle Gazneli Mahmud ile arası açıldı. Bunun üzerineGazne’den kaçmak zorunda kalan Firdevsî, önce Herat’a, oradan daTaberistan’a gitti. Bir müddet sonra Tûs’a geri döndü ve 411/1020 tarihindeöldü. Firdevsî’nin ölüm tarihinin 416/1025 olduğuna dair görüşler debulunmaktadır.

Dakikî tarafından yazımına başlanan ve Firdevsî tarafından tamamlananŞehnâme’de İran ile Turan arasındaki mücadeleleler, efsanevî İran hükümdarve kahramanlarının hikayeleri anlatılmaktadır. Sade bir üslupta yazılmış olaneserde Arapça kelimelerden mümkün olduğunuca kaçınılmıştır. Eser dört anabölümden oluşmaktadır. Bu bölümlerde, Pişdadîler (15 hükümdar), Keyânîler(10 hükümdar), Zerdüşt’ün ortaya çıkışı ve Ahemenîler devri, Eşkânîler veSasanîler (9 hükümdar) dönemi anlatılır. Bütün bu olayların anlatımıyla48.000 ila 52.000 beyitlik manzum bir eser meydana getirilmiştir. Firdevsî,Şehnâme’yi yazarken Avesta’dan, Huday-nâme’den[1855], X. yy.’ın ilkyarısında bu konuda yapılmış olan ilk derlemelerden, Ebu’l-Müeyyed el-Belhî’nin mansur Şehnâme’si ile Huday-nâme’de yer almayan halkrivayetlerinden faydalanmıştır.

Firdevsî, bir arkadaşının elindeki mensur bir şehnâme ile kendisinegeldiğini ve onu bu eseri nazma dökmeye teşvik ettiğini söylemektedir.Ayrıca, eserin yazımı sırasında da fakirlikten ve himayesizlikten şikayetetmiştir. Eserinde hiçbir Sâmânî hükümdarının adına da rastlanmaz[1856].

Page 433: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

V) Akli İlimler

A) Felsefe İlmi

İslam devletinin sınırlarının genişlemesine parelel olarak, İslam toplumufarklı düşünce ve inanç sistemleri ile karşı karşıya gelmişti. Fetihlersonucunda elde edilen bölgeler daha önceleri Eski Yunan, Hint ve İrankültürlerine ev sahipliği yapmış olan yerlerdi. Dolayısıyla müslümanlarla,buraların halkları arasında bir etkileşimin olması kaçınılmazdı. Bu etkileşim,Emevîler devrinden itibaren kendisini göstermeye başlamış, Abbasîlerin ilkyüzyılı içinde doruk noktasına ulaşmıştı. Bu konudaki en büyük rolü iseyapılan tercümeler oynamıştır. Eski Yunan, Hint ve İran kültürlerine aitfelsefe, tıp, matematik, mantık, astronomi v.s. eserlerin Arapçayatercümesiyle, müslümanlar bu kültürlere ait ilmi çalışmaları ve düşüncesistemini daha yakından tanıma imkanına kavuştular[1857]. Zaman içindeyaptıkları çalışmalarla bu ilimleri geliştirdiler. Diğer taraftan, müslümanlarbu kültürlere mensup kimselerle ortaya çıkan dinî problem ve tartışmalardakendi inanç ve düşüncelerini sistemli bir şekilde savunmak ve İslam dinininüstünlüğünü kanıtlamak zorundaydılar. Bu ortam içinde öncelikle II/VIIIyy.’dan itibaren müslümanlar arasında kelam ilmi (Teoloji) gelişmeyebaşladı. Kelamcılar dinin çizdiği sınırların dışına çıkmadan iman, tevhid,kader, kaza v.d. dinî konuları yorumlamaktaydılar. Bir dönem sonra bukonulardaki görüşlerini din ile sınırlandırmayan ve Eski Yunan felsefesininaçık etkilerini taşıyan düşünürler ortaya çıktı. Bunlar felâsife (filozoflar) yadahukemâ olarak isimlendirilirken diğerleri mütekellim yada ehlü’l-kelam(kelamcılar) adını aldılar. Felsefecilerin ilk temsilcisi el-Kindî olup, onu el-Fârâbî, İbn Sînâ ve sonraki dönemlerde bir çok filozof takip etmiştir[1858].

Sâmânîler Devleti coğrafyasında gerçek anlamda felsefe ile ilgili çalışmalaryapan ilk alim, el-Kindî’nin talebesi olan Ebû Zeyd el-Belhî’dir. Yine, İslamdünyasının yetiştirdiği en büyük filozoflardan el-Fârâbî ve İbn Sînâ butopraklarda doğmuştur. Bunlardan Ebû Nasr el-Fârâbî 258/871-872’deTürkistan’ın Farab kuresinin Vesic şehrinde dünyaya gelmiştir. Eğitimininbüyük bölümünü Buhara, Semerkand, Merv ve Belh gibi Sâmânî şehirlerindetamamlamıştır. Yaklaşık 40 yaşlarında iken Bağdat’a gitmiş ve hayatının gerikalan kısmını burada ve Dımaşk şehrinde geçirmiştir. Ebû Nasr el-Fârâbî

Page 434: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

339/950 senesinde Dımaşk’da ölmüştür. İlmî alandaki faaliyetlerinin veteliflerinin büyük bir bölümünün hayatının ikinci dönemine ait olmasınedeniyle el-Fârâbî’yi Sâmânîler dönemi filozofları arasındazikretmeyeceğiz[1859].

1) Ebû Zeyd el-Belhî

Hayatı hakkında coğrafya kısmında bilgi verilmiştir. Ebû Zeyd el-Belhî,felsefeyi Bağdat’da kaldığı sırada hocası filozof el-Kindî’den öğrenmiştir.İlahî bilginin (dinin) daha iyi anlaşılmasının beşerî bilgideki artış ve derinliğebağlı olduğunu, bunun için de felsefe tahsilinin gerekli olduğunubenimsemişti[1860]. Bu doğrultuda din ile felsefeyi uzlaştırmaya çalışmıştır.Diğer taraftan, Eski Yunan felsefesi konusunda oldukça kapsamlı bir bilgibirikimine sahipti.

Onu diğer filozoflardan ayıran en büyük özelliği ise, felsefî araştırmalarınıdin sınırları içinde ele almasıdır. Bu durum, el-Belhî’yi kelamcılarayaklaştırmaktadır. Esmâüllah te‘âlâ ve sıfâtuhu, Şerâ‘i’u’l-edyân ve el-İbâne‘an ‘ileli’l-diyane adlı eserleri kelama ait konular içermektedir. Öte yandanel-Belhî’nin yazdığı eserlerin hemen hepsinde felsefî bir yaklaşımın olduğugörülmektedir. İbn el-Nedim, eserlerindeki bu felsefî ağırlığı belirtmeklebirlikte el-Belhî’yi edebiyatçılar kısmına dahil etmiştir[1861].

Ebû Zeyd el-Belhî doğrudan felsefe ile ilgili olarak Aksâmü’l-‘ulûm adlı bireser kaleme almıştır. Büyük ölçüde hocası el-Kindî’nin görüşlerindenesinlendiği bu eserinde felsefî ilimlerin tasnifini yapmıştır[1862].

İbn el-Nedim, bundan başka felsefe ile ilgili Ebû Zeyd el-Belhî tarafındankaleme alınan Hudûdü’l-felsefe ile İnşau ulumi’l-felsefe adlı bir kitaplarınadını zikreder[1863].

2) el-Nâtilî

Ebû Abdullah el-Hüseyin b. İbrahim b. el-Hasan el-Taberî el-Nâtilî, aslenTaberistanlıdır. Buhara’da bulunduğu sırada İbn Sînâ’ya felsefe, mantık vematematik dersleri vermiştir. el-Natilî, Horasan valisi Ebu’l-Hasan el-Simcûrîadına yunanlı alim Dioskarides’in Kitâbü’l-Hasâyis adlı eserinin yeni birtercümesini yapmıştır[1864].

3) İbn Sînâ

Page 435: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Ebû Ali el-Hüseyin b. Abdullah b. Ali b. Sina, Safer 370/980-981 tarihindeBuhara’ya bağlı Afşina’da doğdu. Babası aslen Belhli olup, sonradanBuhara’ya yerleşmiş ve Sâmânîler Devleti’nin hizmetinde memur olarakgörev yapmıştı. İbn Sînâ küçük yaştan itibaren gerek dinî ve gerekse aklîilimler konusunda çok iyi bir eğitim aldı. Kur’an-ı Kerim’i ezberledi. Hanefîfakîhlerinden Ebû Muhammed İsmail el-Zahid’den fıkıh okudu. Ebû Bekr el-Berkî’den dil ve edebiyat dersleri aldı. Diğer yandan, İsmailî görüşünübenimsemiş olan babasının Buhara’daki evinde yapılan toplantı vetartışmalarda felsefe, geometri ve matematik konularındaki ilk bilgileriniedindi. Babası vasıtasıyla o sırada Buhara’da bulunan Taberistanlı filozofEbû Abdullah el-Hüseyin b. İbrahim el-Natilî’den felsefe ve mantık derslerialmaya başladı. Bir süre sonra hocasının bu konulardaki bilgilerinin yetersizkaldığı düşüncesiyle, onun da onayı ile Öklid’in Elementler ve Batlamyus’unAlmagest adlı eserlerinin büyük kısmını kendi başına okudu. Geometri veastronomi konusundaki bilgilerini ilerletti. Hocasının Buhara’danayrılmasından sonra da felsefî eserler ve bunların şerhleri üzerindekiçalışmalarını sürdürdü. Bu arada, Aristo’nun Metafizika adlı eserini defalarcaokumasına rağmen manasını ve içeriğini tam olarak anlayamadı. Ancak, birmezat sırasında tesadüfen satın aldığı el-Fârâbî’nin el-İbane adlı eserisayesinde metafizik konusundaki problemlerini çözümleyi başardı.

Aynı dönem içinde tıp ve eczacılık ile de ilgilenen İbn Sînâ, Ebû Sehl İsa b.Yahya el-Mesihî ve Sâmânîlerin saray hekimi Ebû Mansur Hasan b. Nuh el-Kûmrî’den tıp dersleri aldı. Felsefede olduğu gibi bir müddet sonra tıp veeczacılık konularındaki eserleri tek başına okumaya başladı. Teoriden pratiğegeçerek tıp bilgisini arttırdı. Sâmânî hükümdarı II. Nuh’un yakalandığı vesaray hekimleri tarafından tedavi edilemeyen bir hastalığını iyileştirmesiüzerine Sâmânîlerin saray tabibliğine getirildi. Yeni görevi sayesinde oldukçazengin bir birikime sahip olan Sâmânîlerin saray kütüphanesi Sıvan el-Hikme’den faydalanma imkanı buldu. Daha önce hiçbir yerde görmediği tıpve felsefeye dair eserleri burada okudu.

Sâmânîler Devleti’nin 396/1005 tarihinde yıkılması üzerine İbn Sînâ,kendisini bulup Gazne’ye götürmek isteyen Gazneli Mahmud’un takibindenkurtulmak için önce Harizm’e gitti. Burada, Harizmşah Ali b. Me’mun’unsarayında el-Birûnî, Ebû Sehl el-Mesihî ve İbn Irak gibi alimlerle sohbet vemünazara fırsatını yakaladı. Ancak, Gazneli Mahmud’un ısrarı karşısında Ha-rizm’den ayrılarak yedi yıl süreyle Horasan’ın şehirlerini dolaştı. Gazneli

Page 436: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Mahmud, onu bulmak için resmini yaptırıp çeşitli bölgelere gönderdi ise debir sonuç elde edemedi. İbn Sînâ, bu dönemin ardından önce Rey hakimiMecüdüddevle ve daha sonra Büveyhî hükümdarı Şemsüddevle’nin yanınagitti. Şemsüddevle’nin vezirlik teklifini kabul ederek, onun ölümüne kadar bugörevini sürdürdü. Hayatının son döneminde ise, siyasî gelişmelerneticesinde bir süre hapsedilen İbn Sînâ, Kakûyîler emîri AlaüddevleMuhammed tarafından kurtarıldı ve vezirlik makamına getirildi. On seneyeyakın bir süre bu görevini sürdürdükten sonra Alaüddevle’nin çıktığı bir sefersırasında Hemedan yakınlarında vefat etti (Ramazan 428/Haziran-Temmuz1037)[1865].

Felsefî ekol olarak İbn Sînâ, el-Fârâbî, el-Kındî, İbn Rüşd gibi İslamdünyasında yetişen en ünlü filozofların dahil olduğu Meşşaiyye (yürüyenler)Ekolüne[1866] mensuptur. Meşşailer fikir olarak temelde Aristo’nunfelsefesini benimsemişlerdir. Aristo’nun yanında Eflatun ve YeniEflatunculuktan da etkilenmişlerdir. Ancak, Meşşailerin hiç biri bütünüyleAristo’nun görüş ve fikirlerini benimsememişlerdir. Nitekim İbn Sînâ’da,herşeyi madde olarak kabul eden Aristo’nun aksine ruhu esas almış veherşeyin, ruhun derece derece maddeleşmesi olduğunu savunmuştur. İbnSînâ, ruhu bir cevher olarak kabul etmiş ve Hayvanî ruh, nebatî ruh ve insanîruh olarak üçe ayırmıştır[1867].

İbn Sînâ, felsefe ve diğer ilimleri belirli bir düzene sokarak sistematik halegetirmiştir. Bu nedenle de kendisine “el-Şeyhü’l-Reis” ünvanıverilmiştir[1868]. Onun çalışmaları neticesinde kendi adıyla anılan bir felsefeekolü ortaya çıkmıştır. Bu ekolün en önemli temsilcileri arasında talebesi EbûUbeyd el-Cüzcanî ve Ömer Hayyam vardır. Bunun yanında eserleri vedüşünceleri yüzyıllar boyunca İslam dünyasındaki ve Avrupa’daki düşüncesistemlerine ve bilimsel faaliyetlerine kaynaklık etmiştir[1869]. İbn Sînâ akılcıbir filozof olmasına karşılık, dinin gerekliliği üzerinde de önemle durmuştur.Ona göre din, fert ve toplumun mutluluğu için gereklidir.

İbn Sînâ’nın felsefesindeki ilk ve en temel nokta Allah’ın varlığını ispattır.Bunun için ise, vacib kavramı, nedensellik ve hareket delillerini kullanmıştır.İbn Sînâ varlığı zorunlu ve mümkün olmak üzere ikiye ayırmıştır. Buradazorunlu varlık Allah’tır. Allah’ın varlığı ve mahiyeti ayrı olmadığı için cinsi,faili, türü, eşi benzeri ve ortağı yoktur. Onun varlığı apaçıktır ve O, herşeyindelilidir. İbn Sînâ, Allah’ı herşeyden mükemmel olarak görmüş ve O’ndan

Page 437: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

daha mükemmel bir varlık düşünülemeyeceğini ortaya koymuştur. Mümkünvarlık ve akılın oluşmasında ise Eski Yunan’dan gelen ve el-Fârâbî’nin dekullandığı “südûr (bir şeyin diğer bir şeyden ortaya çıkması” prensibinikullanmıştır. Buna göre, Allah önce ilk akıllı yaratmıştır. Bu akıl ilkprensiptir. Allah’a nispeti dolayısıyla varlığı zorunlu ve kendi açısındanmümkün bir varlıktır. Varlıktaki çokluktan ikilik ortaya çıkar. Bununneticesinde de diğer akıllar, nefs ve felek ortaya çıkar[1870].

İbn Sînâ’nın ahlak felsefesi ise, temel olarak hayır-şer kavramları üzerinekurulmuştur. Ona göre şer, kısmen de olsa zorunludur. Zira salt iyi olanvâcibu’l-vûcud’un dışındaki mümkün varlıkların imkan niteliği, aynızamanda onların eksik varlıklar oluşunun da sebebidir. Eksiklikte bir çeşitkötülük olduğuna göre, kötülük içermeyen bir alem tasavvur etmekimkansızdır. Bu nedenle de öncelikle hayır ve şerri kavramak için insandakicüzî iradenin varlığını kabul eder. Davranışlarından insanın kendisininsorumlu olacağını belirtir. Sonu mutlulukla bitecek eylemlerde bulunmataraftarıdır. Bunları gerçekleştirmek için ise insanın nefsini yenmesi gerektiğibelirtir[1871].

İbn Sînâ bilginin sadece düşünceyle değil, sezgiyle de elde edilebilecğigörüşündedir. Mantık alanında, Aristo’nun Organon adlı eserini tek bir metinhalinde incelemiş ve “İsaguci (mantık ilmi)” terimini de bu esere ekleyerek,Organon’daki bölüm sayısını dokuza çıkarmıştır. Onun bu zeylininsonrasında Organon artık dokuz bölüm halinde kabul edilmiş ve okunmuştur.Yine bu konuyla alakalı olarak bir ilimler tasnifi yaparak ilimleri nazarî veamelî ilimler olarak ikiye ayırmıştır. Bu sıralamanın sonrasında ilimlerigayelerine göre incelemiştir[1872].

Felsefe konusundaki görüşleriyle yüzyıllar boyunca doğu ve batı dünyasınıetkilemiş olan İbn Sînâ pek çok eser kaleme almıştır. Bunların içinde enönemlisi Kitâbü’l-şifa’dır. Bu kitap, İbn Sînâ’nın felsefe konusunda yazdığıen kapsamlı eseridir. Mantık, tabiiyyat, riyaziyyat ve ilahiyyat bölümlerindenoluşan eser ansiklopedik bir düzene sahiptir. İlk neşri 1952-1983 yıllarıarasında Kahire’de İbrahim Medkur başkanlığındaki bir heyet tarafından 20cilt halinde yapılmıştır[1873].

el-Necat, el-Şifa’da anlatılan konuların okuyucu tarafından daha rahat birşekilde anlaşılmasını sağlamak üzere bu eserin bir özeti halinde yazılmıştır.

Page 438: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

1593’de Roma’da yapılan bir baskısından sonra 1912 yılında Kahire’deMuhyiddin Sabri el-Kürdî tarafından neşredilmiştir[1874].

el-İşarat ve’l-tenbihât: Felsefenin konuları arasında yer alan mantık,ilahiyyat, tabiiyyat ve ahlak konularında kaleme alınmıştır. Eserde, ortayakonulan görüşler el-Şifa ve el-Necat’a nazaran yeni bir sistematik içindeverilmeye çalışılmıştır. Bu kitap İslam felsefe tarihinde en çok şerh edilmişeserlerden biridir. el-İşarat, ilk olarak 1892’de Leiden’de neşredilmiştir[1875].

Danişnâme-i Alâ’i; Felsefe konusunda Farsça yazılmış ilk eser olup,Farsça’daki felsefe terminolojisinin gelişmesinde önemli etkileri olmuştur.Muhammed Muin ve Seyyid Muhammed Mişkat bu eseri 1952 ve 1975yıllarında Tahran’da yayınlamışlardır.

İbn Sînâ telif faaliyetlerine Buhara’da başlamıştır. Bu dönem içinde Sâmânîhükümdarı II. Nuh adına, Makalatü’l-nefs adlı 10 bölümden oluşan bir eserkaleme almıştır. Bu çalışma Almanca çevirisiyle birlikte neşredilmiştir.Bunun dışında, yine Buhara’da felsefe literatürüne bir şerh olarak kalemealdığı 20 ciltlik el-Hasıl ve’l-mahsul isimli kitabı vardır. Fakat, günümüzegelmemiştir[1876]. İbn Sînâ’nın bunların dışında felsefe konusunda bir çokkitap ve risale kaleme almıştır[1877].

B) Tıp İlmi

II/VIII. yy’ın ortalarından itibaren, ağırlıklı olarak Yunancadan veSanskritçeden yapılan tercümeler sayesinde İslam dünyasındaki tıpçalışmaları büyük bir ivme kazanmıştı. Cündişapur Tıp Okulu’nda çalışmışolan ve daha sonra Abbasîlerin hizmetine giren Nasturî Hıristiyan Buhtişuailesi de bu gelişimde önemli roller üstlenmişlerdir.

Buhtişu ailesine mensup Curcis b. Buhtişu (ö.152/769), Halife Mansuradına Yunanca ve Süryanice bir çok tıp eserini Arapçaya tercümeetmiştir[1878]. III/IX. yy.’da bu tercüme faaliyetlerine Huneyn b. İshak(ö.260/873), Yuhanna b. Masaveyh (ö.857) ve diğerleri de katıldı. Bunlar,yaptıkları tercümelerin dışında orijinal eserler de kaleme almışlardır. Aynıdönem içinde, Emevîler zamanından itibaren kurulmaya başlayanbimaristanlar (hastaneler), bu dönemde daha da fazlalaştı.

Page 439: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

IV/X. yy.’a gelindiğinde tıp konusunda başlatılan telif faaliyetleri devkülliyatlara dönüştü. Tıbbın yanısıra felsefe ile uğraşan tabibler bu dönemedamgasını vurdular. Muhammed b. Zekeriyya el-Razî’nin el-Havi veKitâbü’l-tıbbi’l-Mansurî adlı eserleri ile bir dönem Sâmânîlerin saray hekimiolarak görev yapan İbn Sînâ’nın el-Kanun fi’l-tıbb adlı dev çalışmasıylaİslam tıbbı zirve noktasına ulaştı.

Ancak, bu dönemde Sâmânî toprakları dahilindeki tabiblerin faaliyetleri vene kadar maaş aldıkları konusunda elimizde yeterli malumat yoktur. Bununlabirlikte, X. yy’da Sâmânî topraklarını gezen İbn Havkal bu devlete hizmeteden memurların hepsinin aynı maaşı aldıklarını aktarmaktadır[1879]. Miktarsadece görev yapılan şehirlere göre değişmekteydi.

Örneğin, bir posta memuru Semerkand’da 750 dirhem maaş alıyordu. Aynımiktar kadı ve muhtesib için de geçerliydi. Buna göre tabibler de bir kadı,yada muhtesib ile aynı maaşı alıyorlardı. Frye, Sâmânîler devrinde Arapmodelinden esinlenerek bilhassa son dönemde ilaçlar ve tıp konusundaFarsça bir çok eser yazıldığını söylemektedir[1880]. Ancak, bunlarla ilgiliherhangi bilgi vermemiştir. Bu mütaaladan sonra, kaynakların elverdiğiölçüde Sâmânîler devletine hizmet eden ve eser yazan tabibler hakkında bilgiverilmeye çalışılacaktır.

1) Ebû Bekr Muhammed b. Zekeriyya el-Razî

250/864-865 tarihinde Rey’de doğdu. Bu şehirde yetişti. Daha sonraBağdat’a yerleşerek uzun yıllar Bağdat Hastanesi’nde baş hekim olarakçalıştı. 313/925 tarihinde burada öldü[1881]. el-Razî yaşadığı mekan olarakSâmânîler Devleti coğrafyasının dışında kalmaktadır. Ancak, Sâmânîailesinin bir üyesi olan Rey valisi Mansur b. İshak adına yazdığı tıpkonusundaki eseri nedeniyle kendisine bu bölüm içerisinde yer verilmiştir.

el-Razî’nin bu eseri batıda Liber Almonsaris olarak bilinen Kitâbü’l-tıbbi’l-Mansurî adlı kitabıdır. Kitap, on bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümündetıp ilminin genel bir tarifi ve konuları ele alınmıştır. İkinci bölümde insanvucudunun anatomisi, zihinsel hastalıklar ve etkileri anlatılır. Üçüncübölümünde gıdalar ve bunların hastalık tedavisindeki etkileri, dördüncübölümünüde sağlığı korumak için yapılması gereken şeyler konusundabilgiler verilir.

Page 440: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Beşinci bölüm Ziynet (kozmetik v.s.) hakkındadır.

Altıncı bölümde yolculuk sırasında sağlık konusunda dikkat edilmesigereken kurallar sıralanmıştır.

Yedinci bölüm çeşitli yaralanmalar ve cerahatin tedavisi anlatılır.

Sekizinci bölüm zehirlenmeler ve böyle bir durumda uygulanması gerekentedavi yöntemleri ele alınır.

Dokuzuncu bölüm, o dönemdeki ve geçmiş dönemlerde ortaya çıkanhastalıklar hakkında bilgi verilir.

Onuncu bölüm ise tabiat ilmini (umuru’l-tabiyye) ele almıştır. Bu eser, İbnSînâ’nın el-Kanun adlı eserine kadar en çok kullanılan tıp kitablarından biriolmuştur[1882].

2) Ebû Zeyd el-Belhî

Ebû Zeyd el-Belhî tıp konusunda Mesâilü’l-ebdan ve’l-enfüs adlı bir eserkaleme almıştır. Bu çalışma tıp ve ahlak başlıkları altında iki ana bölümdenoluşmaktadır. el-Belhî bu eserinde, beden ve ruhun bir bütün olduğugörüşünden hareketle, bu ikisi arasındaki müspet yada olumsuz etkileşimininsan üzerindeki tesirlerini ortaya koymaya çalışmıştır.

Dış çevreden akseden davranışların, yemek-içmek, uyumak gibi doğalaktivitelerin beden ve ruh sağlığı açısından önemine işaret eder. Ortaya çıkanruhî yada fiziksel hastalıkların tedavisinde müziğin olumlu bir rolüstlenebileceğini belirtir.

el-Belhî, bu eseriyle İslam dünyasında tıp ve ahlak konularını aynı ilmîdisiplin içinde birleştiren düşüncenin öncüsü olmuştur. Mesâilü’l-ebdan FuatSezgin tarafından 1984’de Frankfurt’da neşredilmiştir[1883].

3) Ebû Mansur el-Hasan b. Nuh el-Kumrî

Sâmânî coğrafyasında yaşamış olan tabiblerden biri de Ebû Mansur el-Kumrî’dir.

Aslen Buharalıdır. II. Nuh b. Mansur döneminde saray tabib-liği görevindebulunmuştu. Zamanının en seçkin tabiblerinden biri olan el-Kumrî tıbbınyanında usul ve furûk konularında da bilgi sahibi bir alimdi. İbn Sînâ’ya tıp

Page 441: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

dersleri vermiştir. el-Kumrî’nin bu konuda telifleri de bulunmaktadır.Bunlardan ilki Kitâbü’l-gina ve’l-müna’dır. Eser el-Künnaş olarak dabilinmektedir. Perhiz, humma ve dış hastalıklar konusunda bilgiler veren çokgüzel bir eserdir. el-Kumrî, burada hastalıkların sebeblerini ve en iyi hangimetodla tedavi edilebileceği konularını ele almıştır.

el-Tenvir fi istılahati’l-tıbbiyye; Tıbbi tabirlerin açıklamalarının yapıldığıbu eserin İstanbul’un çeşitli kütüphanelerinde yazma nüshalarıbulunmaktadır. Kumrî’nin bunlardan başka İlelü’l-ilel ve Şemsiyyetü’l-Mansuriyye fi’l-tıb adlı eserleri bulunmaktadır[1884].

4) Ebû Selh el-Mesihî

Ebû Sehl İsa b. Yahya el-Mesihî el-Cürcanî, Cürcan’da doğdu. Doğumtarihi bilinmemektedir. Nasturî Hıristiyanlardandır. Eğitimini Bağdat’datamamlamış daha sonra Horasan’a yerleşmiştir. Çok iyi bir tabib olan el-Mesihî, İbn Sinâ’ya tıp dersleri vermiştir. el-Mesihî tıp konusunda gözlem vearaştırmaya büyük önem veren bir tabibti. 40 yaşında vefat etmesine rağmen,bu konuda oldukça kapsamlı çalışmaları bulunmaktadır. Onun eserleri,muhteviyatının yanında yazımı ve dilinin mükemmelliği ile de dikkatçekmektedir. Bunlardan ilki Kitâbü’l-mi‘e fi sına’ati’l-tıbbiyye’dir. el-Mesihî,burada kendi tıp usulünü “çok araştırma (gözlem) ve az tekrar yapmak en çoktercih edilen tedavi metodudur” sözleriyle ortaya koymuştur. Bu esereEminüddevle b. el-Tilmiz tarafından bir haşiye yazılmıştır.

Kitâbü’l-tıbbi’l-küllî; İki bölüm halinde ele alınmış olup bölümlerden biriçiçek hastalığı hakkındadır.

Risale fi tahkik emri’l-veba ve‘l-ihtiraz ‘anhü ve islahihi : Veba hastalığınınele alındığı bu eser Harizmşah Ebu’l-Abbas el-Me’mun’a ithaf edilmiştir. Birnüshası Şehid Ali Paşa kütüphanesinde bulunmaktadır.

el-Mesihî’nin, bunlardan başka Usulü’l-tıbb, İhtisaru’l-Macestî, Kitâbüizhari hikmetullahi’l-te’ala fi halki’l-insan, Ta’birü’l-rüyâ adlı eserlerivardır[1885].

5) İbn Sînâ

İbn Sînâ filozofluğunun yanında İslam dünyasında yetişen en büyüktabiblerden biridir. Felsefe ilimlerinde olduğu gibi tıp konusunda da,

Page 442: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

kendisinden sonra gelenler için yol gösterici ve eserleri sürekli aranılan birtabib olmuştur. İbn Sînâ, tıpta Galen’i takip etmesine rağmen pratikte veuygulâmada onu çok gerilerde bırakmıştır. Bunun yanında zaman zaman Çinve Orta Asya tıbbından da faydalanmıştır. İbn Sînâ’ya göre tıp, tabii ilimlerinbir alt dalıdır. Dolayısıyla da ilkelerini tabii ilimlerden almaktadır.

Diğer taraftan İbn Sînâ, tıp konusunda uygulâmaya büyük önem vermiştir.Nitekim kendisi, Sâmânî sarayında II. Nuh’un hastalığının tedavisiylebaşlayan ve Büveyhî saraylarında devam eden bir çok başarılı tedavîuygulâmalarıyla büyük bir ün kazanmıştır. Onun tıp sahasında yazdığı enkapsamlı eser el-Kanun fi’l-tıbb adlı beş kitaptan meydana gelen büyükkülliyattır. Eserini yazarken, tabiblere tıp ilminin teorisi hakkında, şüpheyedüşmeyecekleri standart bir uygulâma kılavuzu sunmayı planlamıştır. Bunedenle, el-Kanun tıp ile ilgili bütün meseleleri kapsayacak, tıp eğitimi almakisteyenlerin rahatlıkla kullanabilecekleri şekilde ve sistematik olarak kalemealınmıştır.

Birinci kitapta tıp ilminin genel ilkeleri ele alınmıştır. Bu kitap kendi içindede dört bölüme ayrılmıştır. İkinci kitapta hastalıkların tedavisinde hastayakolaylıkla uygulanabilecek 800 kadar ilacın listesi verilmiştir. Üçüncü kitaptasağlığı korumak için yapılması gereken şeyler ele alınmıştır.

Dördüncü kitap çeşitli hastalıklar ve bunların tedavisiyle ilgilidir. Beşincikitapa ise 650’ye yakın ilacın yapımı ve kullanımı anlatılmıştır. el-Kanun fi’l-tıbb yazıldığı dönemdeki tıp çalışmaları içinde zirve olarak kabuledilmektedir. Gerek batıda ve gerekse doğuda çeşitli şerhleri, ihtisar vetercümeleri yapılmıştır. XV. yy.’da Latince’ye tercüme edilen eser yıllarcaAvrupa üniversitelerinde ders kitabı olarak okutulmuştur.

Osmanlılar devrinde Tokatlı Mustafa Efendi eseri 20 cilt halinde Türkçeyetercüme etmiştir. İlk olarak Mısır Bulak’da 3 cild halinde neşredilen el-Kanun’un günümüzde çeşitli neşirleri ve kısmî tercümeleri yapılmıştır.Örneğin, Fuat Sezgin, eseri 1996 yılında Franfurt’da üç cilt olarakneşretmiştir. Eserin birinci kitabı da Esin Kahya tarafından günümüzTürkçesine çevrilmiş ve bu çeviri 1995 senesinde Ankara’dayayınlanmıştır[1886].

İbn Sînâ’nın tıp konusundaki bir diğer eseri ise Urcûze fi’l-tıbb’dır. el-Kanun’nun özeti niteliğindeki bu eser teori ve uygulâma olmak üzere iki ana

Page 443: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

bölüme ayrılmıştır. Teorik kısımda dört unsur, mizaclar, muhtelif hastalıklar,pratik kısımda ise, genel sağlık kuralları, ilaçlar, besin maddeleri ve bellibaşlı tedavi prensipleri ele alınmıştır. İbn Rüşd tarafından yapılan bir şerhimevcuttur. Urcûze fi’l-tıbb 1829’da Kalküta’da neşredilmiştir[1887].

Yukarıda aktardığımız eserlerden başka İbn Sînâ’nın tıp sahasında kalemealdığı çeşitli kitap ve risaleleri bulunmaktadır. Def‘ü’l-mazarri’l-külliye‘ani’l-ebdani’l-insaniyye, Tedbirü’l-müsafir, el-Tıbb, Urcûze fi’l-fusûli’l-erba‘a, el-Kulenc, el-Nabz, el-Urûkü’l-mefsude bunlardan bazılarıdır[1888].

C) Astronomi, Matematik İlimleri

Müslümanlarda, astronomi konusundaki çalışmalar, Abbasîlerin başlarındaHindistan’dan Bağdat’a getirilen Sindhanta adlı eserle başlamıştır. Bu kitap,İbrahim el-Fezarî tarafından Arapçaya tercüme edilmiştir. Aynı dönemiçinde, Pehleviceden zik denilen astronomi tabloları zic adı altında Arapçayaçevrilmiştir.

İlk tercümelerin Pehleviceden yapılmasına rağmen, Müslümanlar daha çokEski Yunan astronomisinden etkilenmişlerdir. Nitekim, müslüman alimleriastronomi ilminin temel hareket noktasını Aristo ve Batlamyus’un yermerkezli sistemi (yer kürenin hareketsizliği) oluşturmaktaydı. Müslümanlar,Eski Yunan’dan astronomiye dair çeşitli eserler tercüme ettiler. ÖzelliklePtolemios’un Almagest adlı eseri dört ayrı mütercim tarafından Arapçayaçevrilmişti[1889]. Bunu aynı dilden yapılan diğer tercümeler takipetmiştir[1890].

Kadrant, Usturlab, dial, glob gibi astronomi aletleriyle ilk çalışmalar İran’ıngüney batısındaki Cündişapur şehrinde yapılmaya başlandı. Bunu, halifeMe’mun devrinde Bağdat’daki Şemmasiye rasathanesinde, Sincar Ovasında,Dımaşk’ın dışındaki Kâsiyûn Dağı’nın zirvesinde kurulan rasathanedeyapılan çalışmalar takip etti. Gökyüzünün hareketleri, güneşin ekliptikdüzleminin eğimi, güneş yılının hesaplanması gibi konularda araştırmalaryapıldı. Müslüman astronomlar, yeryüzünün büyüklüğünü tasbit etmekgayesiye bir boylam derecesinin uzunluğunu ölçmek için çalışmalar yaptılar.Neticede, bunun uzunluğunu 56 2/3 olarak tesbit ettiler. Elde edilen sonuçbugünkü ölçümlerden sadece 900 metre fazladır. el-Harizmî, Habeş el-Hâsib,Maşallah, Sind b. Ali gibi alimlerin çalışmaları sayesinde astronomi

Page 444: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

konusunda önemli gelişmeler kaydedildi. Yeni zicler ve astronomi kitaplarıyazıldı[1891].

İslam dünyasında Matematik konusunda yapılan ilk çalışmalarabaktığımızda ise, Müslümanlar, İbrahim el-Fezarî’nin Pehlevîceden yaptığıtercümeler sayesinde sıfırlı Hind sayıları İslam dünyasına girdi. III/IX. yy’ınbüyük matematik ve astronomi alimi el-Harizmî’nin (ö.237/847’den sonra)Kitabü’l-Hisâbi’l-Hindî adlı eseriyle birlikte İslam dünyasında bu sayılarınkullanılması yaygınlaştı. Ancak, sayıları ifade etmek için kullanılan veHisâbü’l-cumel denilen alfabe harflerinin veya kelimelerin kullanılmasına dadevam edildi. Yine, el-Harizmî’nin el-Cebr ve’l-mukabele adlı eseri ve dahasonraki bazı alimlerin kitaplarıyla cebir, hesab ilminden farklı bir ilim dalıolarak gelişti[1892].

Sâmânîler Devleti’nin egemenliğindeki bölgelerde ise, astronomi vematematik konularında çok önemli çalışmalar yapılmamıştır. Bununla birlikteözellikle Sâmânîlerin ilk dönemlerinde Belh ve Semerkand’ta güneş ışığınındüşme açısı ile çeşitli şehirler arasındaki boylam mesafeleri konusundagözlemler yapıldığını biliyoruz. Sâmânî topraklarında matematik veastronomi ile ilgili çalışmalar yapan alimler ve başlıca eserlerini şöyleözetleyebiliriz:

1) Ebû Davud Süleyman b. İsmet el-Semerkandî

Hayatı hakkında yeterli bilgi bulunmamaktadır. Semerkandlı olanSüleyman b. İsmet, matematik ve astronomi çalışmalarını bir aradayürütmüştür. 276/889 senesinde Belh şehrinde güneş ışınlarının yeryüzünedüşme açısı ile ilgili çeşitli gözlemler yapmıştır. Bu gözlemlere göre, güneşışınlarının yeryüzüne düşme açısı 55 derecedir. Bunun yanında Gürgenc(Cürcaniyye) ve Belh şehirleri arasındaki boylam mesafeleri konusunda daçeşitli ölçümler yapmıştır. el-Birunî, onun yaptığı bu araştırmalardanfaydalanmış ve bazı eksikliklerini gidermiştir. Süleyman b. İsmet’inastronomiye dair; Misahatü zevati’l-nevahi, Zîcü Nayyireyn, Makale fiameli’l-âla li ma‘rifeti ru‘yat el-Ehille, Öklides’in eserinin onuncumakalesine şerh olarak yazdığı Makale fi zevati’l-asman ve munfasilât elletifi’l-makaleti’l-aşire min Kitâb-i Öklides adlı eserleri vardır[1893].

2) İbn Hafif el-Semerkandî

Page 445: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Ebu’l-Feth el-Said b. Hafif el-Semerkandî. IV/X. yy’da yaşamıştır.Astronomiye dair Risale fi istihrac sa’at el-best ve-sa’ir-i evkat el-leyl ve’l-nehar adlı bir eseri vardır. Burada gece ve gündüz süreleri konusunda yaptığıgözlemlerini ele almıştır. Yine bu konuda kaleme aldığı Tahdid el-sa’at veCedavilül’l-zill adlı iki eseri daha bulunmaktadır[1894].

3) Ebu’l-Haccac el-Nisaburî

Ebu’l-Haccac Yusuf b. Ahmed el-Nisaburî. IV/X. yy.’da yaşamasınarağmen hayatı hakkında hiçbir bilgi yoktur. Ancak, nisbesi nedeniyleNisabur’da yaşamış olabileceği düşünülerek burada ele alınacaktır. Ebu’l-Haccac el-Nisaburî’nin matematiğe dair Buluğü’l-tûllab ile’l-hakaik fi ilmi’l-hisab adlı bir eseri bulunmaktadır. Arapça kaleme alınmış olan bu eserin birnüshası Leyden’dedir. Eser üç makaleden oluşmaktadır[1895].

4) Ebû Zeyd el-Belhî

Coğrafya ve felsefe çalışmalarının dışında Ebû Zeyd el-Belhî’nin astronomive matematiğe karşı da özel bir ilgili bulunmaktaydı. Bunda, dönemin birdiğer ünlü alimi Ebû Cafer el-Hazin’in büyük rolü vardır. Nitekim el-Belhî,Aristo’nun el-Sema ve’l-‘Alem adlı eserinin ilk bölümüne yazdığı şerhi, onaithaf etmiştir. Bu eserin tam adı Kitâbü’l-tefsiri suver Kitabi’l-sema‘ve’l-‘Alem li Ebi Ca’fer el-Hâzin’dir. Burada, Aristo’nun eserinin ilgilibölümünde yer alan cisim, mekan ve hareket kavramları açıklanmış,astronominin mekanik alt yapısı tahlil edilmeye çalışılmıştır. Kitâbü fazileti‘ulûmi’l-riyaziyyat ise, Belhî’nin matematiğe dair kaleme aldığı eseridir[1896].

5) Ebû Cafer el-Hazin

Ebû Cafer Muhammed b. el-Hüseyin el-Hazin el-Horasanî el-Saganî. Mervyakınlarındaki Sagan yöresinde doğdu. Hayatı hakkında kaynaklarda yer alanbilgiler oldukça muhtasardır. Bu bilgilere göre, Sâmânîlerin Horasan valisiEbû Ali b. Muhtac’ın danışmanlığını yaptı. Onun, 342/953-954 tarihindekiRey Seferi sonrasında Büveyhîlerle yapılan barış görüşmelerinde Muhammedb. Abdülrezzak ile birlikte Sâmânîler Devleti’ni temsil etti.

Ebû Cafer el-Hazin bundan sonra muhtemelen, Ebû Ali b. Muhtac’ın seferdönüşü azli ve daha sonra 343/954-955 tarihinde kalkıştığı neticesiz kalanisyan hareketi sonrasında onunla birlikte yada bir müddet sonra Rey Büveyhîemîri Rüknüddevle’nin yanına sığındı. Rüknüddevle’nin veziri İbn el-Amid

Page 446: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

tarafından himaye edilip desteklendi. İbn el-Amid’in Rey’de kurdurduğurasathanede diğer alimlerle birlikte astronomik ölçümler ve araştırmalaryaptı.

I. Mansur b. Nuh’un saltanatı sırasında bir süre Buhara’da bulundu. Dahasonra tekrar Rey’e döndü. Hayatının geri kalan kısmını astronomik gözlemlerve telif faaliyetleriyle geçirdi. Ebû Cafer el-Hazin’in 350-360 (961-971)yılları arasında öldüğü tahmin edilmektedir[1897].

Uzun bir süre Sâmânîler Devleti’nin hizmetinde çalışan Ebû Cafer el-Hazinhayatının son dönemlerinde Büveyhî vezirlerinden İbn el-Amid’inhimayesine girmiş, onun tarafından inşa ettirilen rasathanede çalışmıştır. EbûCafer el-Hazin, matematik ve astronomi ile ilgili hesaplamalar konusundauzman bir alimdi. Ayrıca, astronomik gözlemlerle alakalı teorik ve pratikkaideleri çok iyi bilirdi[1898].

Astronominin yanında matematik konusunda da döneminin en büyükalimlerinden biri olarak kabul edilir. Onun matematik ile alakalı çalışmalarıve düşünceleri, ancak zamanımıza parçalar halinde gelen risalelerden yadakendisinden alıntı yapan başka alimlerin eserlerinden hareketle tespitedilebilmektedir[1899]. Ebû Cafer el-Hazin, matematikle ilgili olarak“Fermatın son teoremi[1900]” adı verilen denklem üzerinde çalışmalaryapmış[1901], kübik denklemlerin[1902] çözümüyle ilgili çalışmalar yaparakkoni kesitleri yardımıyla bu işi başarmıştır. Ayrıca, küresel trigonometri[1903]

ile ilgili çalışmalar yapmıştır. Ebû Cafer el-Hazin matematik ve astronomikonularında yirmiye yakın eser telif etmiştir[1904]. Bunlardan bazılarışunlardır :

Zicü’l-safâ’ih ; Ebû Cafer el-Hazin’in astronomi sahasında kaleme aldığı enönemli eserdir. Büveyhî veziri İbn el-Amid’e ithaf edilen bu eser, zîctablolarının yanısıra feleklerin hareketi konusunda yeni yorumlarıiçermekteydi. Ebû Cafer el-Hazin’den bir dönem sonra yaşamış olan el-Birunî ve İbn Irak bu eserden alıntılar yapmışlardır. Ancak, eser zamanımızaulaşmamıştır[1905].

Tefsiru sadri’l-makâleti’l-‘aşire min Kitâbi Öklidis ; Öklides’in Elementleradlı eserinin onuncu makalesinin tanınlarla ilgili giriş bölümünün tefsiriniiçermektedir. Eserden çok sayıda nüsha zamanımıza ulaşmıştır[1906].

Page 447: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Risale fi’l-müsellesati’l-ka’imeti’l-zevâyâ ve’l-müntekati’l-adlâ‘ ; Rasyonelkenarlı dik açılı üçgen teorisi hakkında yazılan eser, Ebû Cafer el-Hazin’inPisagor üçlüleri (Dik üçgenin kenar uzunlukları) üzerine yaptığı orijinalçalışmaları içermektedir. Eser Adil Enbuba tarafından neşredilmiştir[1907].

Tefsirü’l-Macisti ; Batlamyus’un Almagest’inin şerhidir. Eserde, Me’mundöneminde Bağdat’da yapılan bazı astronomik gözlemlerden debahsedilmektedir. Bir bölümü zamanımıza ulaşmıştır.

Kitabü’l-eb‘ad ve‘l-ecrâm ; Eserde, yıldızlar arasındaki mesafelerincelenmiştir. Ancak, bu bilgiler verilirken ölçümlerin nasıl yapıldığına dairherhangi bir malumat verilmemiştir[1908].

6) İbn Bamşad

Ebu’l-Hasan Ali b. Abdullah b. Muhammed b. Bamşad el-Kayinî. Hayatıkakkında bilgi yoktur. Birunî’nin yaşadığı dönemde veya ondan biraz dahaönce yaşamıştır. Nisbesinden, Simcûrîlerin ıkta olan Kuhistan’ın merkeziKayin’da gözlemlerini yaptığı ve burada yaşadığı anlaşılmaktadır. İbnBamşad’ın matematik ve astronomi konusunda çalışmaları bulunmaktadır.Bunları şöyle sıralayabiliriz ;

el-Makâle fi istihrac sa’at ma beyne tulû‘i’l-fecr ve’l-şems külle yevmin mineyyami’l-sene bi medineti Kâyin ; Astronomiye dair yazılmış olan bu makale1947 senesinde Haydarabad’da Resailü’l-müteferrika fi’l-hey’e içindedördüncü risale olarak yayınlanmıştır. M.L. Davidian ve E.S. Kennedytarafından ingilizceye tercüme edilmiştir. Eserde, gün ışığının fecr (tan vakti),tulu‘ ve şafak vakitleri arasındaki süresi günlük olarak hesaplanmıştır.Ayrıca, Kayin şehrinin yerküre üzerindeki yeri hesaplanarak 331 derece 55dakika olarak tespit edilmiştir.

Makâle fi istihraci tarihi’l-yehud ; İbrani takvimleri konusunda kalemealınmış olan bu makalede Resailü’l-müteferrika fi’l-hey’e’de üçüncü risaleolarak yayınlanmıştır. Risâle fi istihrâci sa’at mâ beyne tulû‘i’l-fecr vetulû‘i’l-şems ve gurûbiha ve gurûbi’l-şafak izi’l-‘ilmü bi-ahadeyhimayestelzimü’l-‘ilme bi’l-âhar[1909].

Yukarıda aktardığımız alimlerden başka İbn Sînâ’da özellikle el-Şifa adlıeserinde matematik ve astronomi ile ilgili konularda görüşlerini belirtmiştir.Zira bu eserini oluşturan dört bölümden biri de riyaziyyat başlığını

Page 448: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

taşımaktadır. İbn Sînâ’nın bundan başka matematik ve astronomi konusundaçeşitli risaleler kaleme almıştır. Bunlar ; astronomi aletleri hakkında yazdığıel-Alatü’l-rasadiyye, Gıyaseddin Muhammed b. Melikşah’ın astronomiyedair bir sorusu üzerine kaleme aldığı Sebebü rü’yeti’l-kevakib bi’l-leyl lâ fi’l-nehâr, matematiğe dair Risale fi tahkiki’l-zaviye, Risale fi tahkiki mebadii’l-hendese adlı risaleleridir[1910]. Astronomi konusundaki çalışmalarıyla ünyapmış olan Amacur ailesinden Fergana doğumlu Ebu’l-Kasım Abdullah b.Amacur’da bir süre Sâmânî topraklarında astronomi ile ilgili gözlemleryapmıştır[1911]. Yine, Sâmânî vezirlerinden el-Ceyhanî coğrafya konusundakiçalışmalarının yanında astronomi ile de ilgilenmiştir. Güneş ışınlarınınyeryüzüne düşme açısıyla alakalı çeşitli gözlemler yapmış ve bunu 47 dereceolarak hesaplamıştır[1912].

Page 449: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

SonuçX. yy.’da Horasan ve Maveraünnehir’de büyük bir devlet kuran

Sâmânîlerin menşei ile ilgili genel görüş, bunların İran asıllı olduklarışeklindedir. Kaynaklarda aktarılan şecereler, bu konudaki en büyük deliliteşkil etmektedir. Ancak, Sâmânîleri İranlı bir ataya bağlanma gayretinerağmen, mevcut bütün şecerelerin birbirinden farklı olduğu görülmektedir.Ağırlıklı olarak Behram Çubin’e bağlanan Sâmânîleri, Sasanî hükümdarıBehram Gûr’a dayandıran şecereler de mevcuttur. Bu tutarsızlıklar, mevcutşecerelerin ailenin gerçek aslını (kökenini) yansıtmadığı görüşünü ortayaçıkarmaktadır. Muhtemelen Sâmânîler, İranlı nüfusun yoğun olduğu birbölgede kuruldukları için, halk nazarında hakimiyetlerini pekiştirmek içinböyle bir yol takip etmişlerdir. Bu, Ortaçağ İslam dünyasında sıkça rastlananbir durumdur. Ayrıca ailenin, İranlılara dayandırılma gayretine rağmen aynışecerelerde Guzek, Ihşin (Afşin), Tungas (Tamgas) gibi Türk isimlerigeçmektedir.

X. yy.’da kurulan İran asıllı diğer devletlere baktığımızda, bunların isimolarak, düşünce ve faaliyet olarak İranlılıklarını açıkça vurguladıklarıgörülmektedir. Nitekim, Ziyârîlerin emîri Merdaviç b. Zîyâr, Abbasîleri yıkıpeski Sasanî İmparatorluğunu yeniden kuracağını ilan etmişti. Tahirîler, Harunel-Reşid’in oğulları Emin-Memun ve dolayısıyla Arap-İranlı mücadelesindebütün İranlı mevali ile birlikte Memun’u desteklemişlerdir. Ayrıca,Tahirîlerin, İran asıllı olduklarına dair herhangi bir şüphe yoktur. Sâmânîlerebakıldığında ise, İranlılığa böyle bir vurgu yapıldığı görülmez. Diğer taraftan,Sâmânîlerin ortaya çıkışları konusunda aktarılan rivayetler dikkatleincelendiğinde, Sâmânîlerin öncesinde ve onların zamanındaMaverannehir’deki bazı siyasî gelişmelere bakıldığında bütün bunların,ailenin kökeninin Türk aslından olabileceği görüşünü ön plana çıkardığıgörülmektedir. Bununla ilgili olarak Giriş bölümünde ayrıntılı bilgiverilmiştir.

Sâmânîler hakkındaki ilk bilgilerimiz Emevîler dönemine aittir. Aileninatası Sâmân-hûdat’ın Emevîlerin Horasan valisi Esed b. Abdullah el-Kasrî ileolan münasebetini anlatan bu bilgilerin sonrasında, kaynaklar Sâmânîailesinin faaliyetleri konusunda uzun süre sessiz kalmışladır. Nihayetinde,Abbasî halifesi Memun (813-833) dönemiyle birlikte, Sâmânî ailesinin

Page 450: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

fertlerini yeniden tarih ve dolayısıyla siyaset sahnesinde görüyoruz. Budönem içinde daha önce 809 senesinde meydana gelen Rafi b. el-Leysisyanının bastırılmasında gösterdikleri yararlılıklardan dolayı halifeninemriyle Esed’in dört oğluna Semerkand, Fergana, Şaş ve Herat valilikleriverilmiştir.

Bu tarihten sonra Sâmânîler gerek Abbasîlerle olan iyi ilişkileri ve gerekseakılcı politikalarıyla sürekli olarak güç ve nüfuzlarını artırmışlardır. AileninHerat şubesinin kısa bir süre sonra yıkılmasına rağmen, SâmânîlerMaveraünnehir topraklarında hakimiyetlerini pekiştirmeyi başarmışlardır. Budurum Abbasî halifesi Mu’temid tarafından 261/874-875 senesinde I. Nasr’agönderilen bir menşurla tasdik edilmiştir. Dolayısıyla, bu tarihi SâmânîlerDevleti’nin kuruluş tarihi ve Nasr’ı devletin ilk hükümdarı olarak kabuledilebiliriz.

Sâmânîler Devleti asıl güç ve nüfuzunu I. Nasr’dan sonra başa geçen İsmailb. Ahmed (893-907) döneminde elde etmiştir. İlk olarak devletin merkeziniSemerkand’dan Buhara’ya taşıyan İsmail b. Ahmed, daha sonra 280/893senesinde doğuya Talas üzerine bir sefer düzenlemiştir. Bu seferinneticesinde Sâmânîler, doğudaki en geniş sınırlarına kavuşmuşlardır. Batıdaise, 287/900’de Saffarîlere karşı kazanılan Belh savaşından sonra Sâmânîler,Horasan’ın hakimi durumuna geldiler. İsmail b. Ahmed’in halefleri Ahmed b.İsmail (907-914) ve II. Nasr (914-943) dönemleri, Sistan, Taberistan, veCürcan üzerinde hakimiyet kurmak için yapılan mücadelelerle geçti. AyrıcaII. Nasr devrinde Rigistan meydanındaki sarayın karşısında resmî devletdaireleri (dîvânlar) oluşturulup, bunlara ait binalar inşa edildi. Ebu’l-Fazl el-Bel’âmî ve Ebû Abdullah el-Ceyhanî, adı geçen bu iki hükümdardönemlerinin siyasî olaylarında ön plana çıkan vezirler olmuşlardır.

I. Nuh döneminden (943-954) itibaren Sâmânîler Devleti’nde bazı zayıflıkemareleri ortaya çıkmaya başlamıştır. Horasan valisi Ebû Ali b. Muhtac’ınliderliğinde gelişen isyan hareketi, devletin iç bünyesinde büyük çalkantılaraneden olmuş ve güçlükle bastırılabilmiştir. Aynı dönem içinde batıdaBüveyhîlerin ortaya çıkmasıyla birlikte Sâmânîler, Rey üzerindeki hakimiyetiddiaları için karşılarında güçlü bir hasım bulmuş oldular. Devletin ordu vemaliyesi Rey için Büveyhîlerle yapılan savaşlarda sürekli olarak yıpratıldı. I.Nuh’un oğlu I. Abdülmelik (954-961) devrine gelindiğinde Türkkumandanların, bu genç hükümdarı tahakkümleri altına aldıklarını görüyoruz.

Page 451: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

I. Abdülmelik devrinin en önemli şahsiyeti ise daha sonra GaznelilerDevleti’nin temellerini atacak olan Horasan valisi Alp-Tegin’dir. Bu durum,I. Mansur’un saltanatı döneminde (961-976) bu durum bir yere kadardüzeltilmiş ise de II. Nuh devrindeki (976-997) gelişmeler, SâmânîlerDevleti’nin durumunun iyileştirilmesi için daha fazla bir şeyyapılamayacağını ve bu konudaki tüm çabaların yetersiz kalacağını ortayakoymuştur. II. Nuh’un yirmi iki seneye yaklaşan uzun saltanatı sırasında,Sâmânîler Devleti, Horasan valisi Ebû Ali Simcûrî ve Fâik el-Hassa’nınisyankar tavırları ve doğuda gücünü giderek arttırmakta olan Karahanlıtehdidi ile mücadele etmek zorunda kalmıştır. Nitekim, Buhara 992 senesindebir müddet Karahanlılar tarafından işgal edilmiştir. Ancak, daha sonraKarahanlı hükümdarı Buğra Han’ın hastalanıp geri dönmesiyle II. Nuhduruma hakim olmayı ve başkentini yeniden ele geçirmeyi başarmıştır.Bununla birlikte, Karahanlılara ve Horasan’daki Ebû Ali el-Simcûrî-Fâik el-Hassa ittifakına karşı fazla bir şey yapamayacağını anlayan Sâmânîhükümdarı, Gazne hakimi Sebük-tegin’den yardım istemiştir. Bu çağrıyaolumlu yanıt veren Sebüktegin, Horasan’a gelerek Ebû Ali el-Simcûrî-Fâikittifakını mağlup etmiş, her geçen gün büyüyen Karahanlı tehdidine karşıSâmânîler adına, bu devletle barış yapmıştır. Sâmânîler bu dönemden sonrakisiyasî mevcudiyetlerini II. Nuh’un uygulmaya çalıştığı devletler arası dengepolitikasına borçludurlar. Nitekim, II. Nuh’tan sonra başa geçen II.Mansur’un (997-999) bu politikayı terk etmesi devletin yıkılmasına sebebolmuştur. Başkent Buhara 999 senesinde Karahanlılar tarafından işgal edilmişve II. Abdül-melik (999)’in de aralarında bulunduğu aile üyeleri Özkend’egötürülerek hapsedilmişlerdir. Sâmânîler Devleti’nin son hükümdarı olaraknitelendirebileceğimiz İsmail el-Muntasır (1000-1005)’ın, devleti yenidencanlandırmak yolundaki çabaları bir sonuç vermemiş ve Sâmânîler Devleti1005 tarihinde kesin olarak tarih sahnesinden çekilmiştir.

II. Nasr döneminde oluşturulan devlet daireleri (dîvânlar) Abbasîlerdenörnek alınarak düzenlenmiştir. Ayrıca, bölgenin hususî özelliklerine uygunolarak teşkil edilmiş dîvânlar mevcuttu. Bunların en önemlisi Dîvânü’l-Ma‘(Su Dîvânı) idi. Su Dîvânı Maveraünnehir’deki son derece gelişmiş birsisteme sahip olan kanalların kullanımını ve bunlardan faydalanankimselerden alınacak vergileri düzenlemekteydi. Aynı şekilde, Sâmânî sarayteşkilatı da Abbasîlerden örnek alınarak meydana getirilmişti. Bütün bu idarîorganizasyon daha sonra Gazneliler, Karahanlılar ve Selçukluların saray ve

Page 452: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

idarî teşkilatlarına bir örnek teşkil edecektir.

Horasan ve Maveraünnehir gibi çok geniş bir coğrafyayı içine alan Sâmânîtopraklarında Müslümanların dışında, Hıristiyanlar, Yahudiler, Mecûsîler veManiheistler yaşamaktaydı. Sâmânî toprakları yer altı ve yer üstüzenginlikleri açısından da oldukça avantajlıydı. O dönemde çok nadir görülenve değerli bir maden olan nuşadur, Maveraünnehir’de bol miktardaçıkarılmaktaydı. Penchir’deki gümüş madenleri, Ortaçağ İslam dünyasındakien zengin gümüş yataklarından biriydi. Ayrıca, demir, civa, bakır, altın v.b.madenler, Sâmânî topraklarında çıkarılan yer altı zenginlikleri arasında yeralmaktaydı. Diğer taraftan Horasan ve Maveraünnehir, son derece zengin birtarım kültürüne sahipti. Bu topraklarda her türlü tarım ürünü bol miktardayetiştirilmekteydi. Yetiştirilen çeşitli meyveler dünyanın dört bir yanına ihraçediliyordu. Tarım alanında görülen bu çeşitliliğin en önemli nedeni iseözellikle Maveraünnehir’de gelişmiş olan kanal sisteminin mevcudiyetiydi.

Sâmânîler Devleti doğu-batı, kuzey-güney yönlerindeki ticaret yollarınınüzerinde kurulmuştu. Bu yollardan en önemlisi Çin’den gelen İpek Yolu idi.Türk topraklarından batıya yapılan köle sevkiyatının büyük bir bölümüSâmânî toprakları üzerinden gerçekleşiyordu. Ticaret yolları üzerinde işleyenkervanlardan alınan vergiler devletin en önemli gelir kaynaklarından birinioluşturmaktaydı. Harizmliler ve Beykent şehri halkı, Sâmânî tebası içindeticarî sahadaki maharetleriyle ön plana çıkmaktaydı.

Siyasî ve sosyal gelişmelerin yanında Sâmânîler devri kültürel açıdan daoldukça verimli bir dönem olmuştur. Eğitimini ilerletmek isteyen kişiler,seyahatlere çıkarak, İslam dünyasının çeşitli bölge ve şehirlerindeki alimlerinderslerine katılırlardı. Buhara, Semerkand, Nisabur, Belh gibi Sâmânîlerdöneminin büyük şehirleri, bu konuda en çok ziyaret edilen yerlerin başındageliyordu. Aynı şekilde Sâmânî topraklarından da İslam dünyasının diğerbölgelerine ilmî seyahatler yapılıyordu. Camiler, yeni kurulmaya başlayanhânkâhlar ve medreseler eğitim-öğretim faaliyetlerinin yapıldığı en önemlimekanlardı. Semerkand, Nisabur, Buhara’da hadis ve fıkıh dersleri verilen ilkmedreseler faaliyete geçmişti. Ancak, medreselerin İslam eğitim sistemiüzerinde gerçek manada hakimiyet kurması Selçuklular devrinde NizamiyyeMedreselerinin ortaya çıkmasının sonrasında gerçekleşecektir. Sâmânîhükümdarları ilme ve ilim ehline karşı büyük hürmet göstermişlerdir. Budönem içinde hadis sahasında el-Hâkim el-Kebir, el-Hâkim el-Nisaburî, İbn

Page 453: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Hibban, fıkıh sahasında Muhammed b. Nasr el-Mervezi, Ebû Sehl el-Sûlûkî,Ebu’l-Leys el-Semerkandî, el-Hâkim el-Şehid, kelam sahasında el-Kâ‘bî, EbûMansur el-Maturîdî, İbn Fûrek, tasavvuf sahasında el-Hakim el-Tirmizî, el-Kelâbâzî, Ebû Abdurrahman el-Sülemî gibi önemli alimler yetişmiştir. Aklîilimler sahasında ise, İslam dünyasına olduğu kadar Avrupa’ya da büyüketkide bulunan büyük tabib ve filozof İbn Sînâ, coğrafya, felsefe ve tıpkonusunda önemli eserler telif eden Ebû Zeyd el-Belhî, matematikçi veastronom Ebû Cafer el-Hazin Sâmânîler döneminde yetişen büyükalimlerindendir.

Neticede, İranlı olduklarına dair mevcut görüşlere rağmen, Türk soyundangelmeleri çok daha muhtemel görünen Sâmânîler, X. yy.’da İslam dünyasıdahilindeki en önemli devletlerden biridir. Yaşadıkları coğrafyada cereyaneden siyasî olayların oluşumuna birinci derecede etki eden Sâmânîler Devleti,Horasan ve Maveraünnehir’de son derece canlı bir sosyal hayat ve yoğunticarî faaliyetlerin yaşanmasına da ön ayak olmuşlardır. Ayrıca Sâmânîlerkendilerinden sonraki yüzyıl içinde ortaya çıkacak olan Türk-İslamkültürünün oluşumuna önemli katkılarda bulunmuşlardır. İşte bütün buözellikleriyle Sâmânîler Devleti, Ortaçağ Türk-İslam tarihinin en önemli yapıtaşlarından birini oluşturmaktadır.

Page 454: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Kronoloji

197/813’den sonra Esed’in Oğullarına Me’mun’un Emriyle ValiliklerVerilmesi

226/840-841 Nuh b. Esed’in İsficâb Seferi

261/875-875 Sâmânîler Devletinin Kuruluşu

275/888 Vedbin Savaşı279/982 İsmail b. Ahmed’in Sâmânîler Devleti hükümdarı olması280/893 Talas Seferi287/900 Belh Savaşı287/900 Taberistan’ın Fethi295/907 İsmail b. Ahmed’in vefatı, Ahmed b. İsmail’in devletin başına geçmesi298/910-911 I. Sistan Seferi

299/912 II. Sistan Seferi301/913 Ahmed b. İsmail’in Öldürülmesi ve II. Nasr’ın Saltanatı309 / 921-922 Leyla b. Numan’ın Öldürülmesi

321/933 Ziyârîlerle Barış Yapılması323/935 Kirman Seferi329/940 İshakâbâd Savaşı331/943 II. Nasr’ın Ölümü ve I. Nuh’un Hükümdarlığı333/944-945 I. Rey Seferi

334/946 II. Rey Seferi ve Ebû Ali b. Muhtac İsyanı340/951 Ruzbar Savaşı343/953-954 Ebû Ali Muhtac’ın İkinci kez İsyan Etmesi

I. Nuh’un Ölümü ve I. Abdülmelik’in Cülusu350/961-962

I. Abdülmelik’in Ölümü ve II. Mansur’un Saltanatı Horasan Valisi Alp-Tegin’in SâânîlerDevletine İsyan Etmesi

353/963 Sistan Olaylarının Başlaması359/969-970 Kirman Seferi

361/971- Sâmânî-Büveyhî Barışı

Page 455: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

972

364/974 Gûr Seferi365/976 II. Mansur’un Ölümü ve II. Nuh’un Saltanatı371/982 Cürcan Savaşı372/982-983

Vezir Ebu’l-Hüseyin el-Utbî’nin Öldürülmesi ve Sâmânîler Devleti Bünyesinde NüfuzMücadelelerinin BaşlamasıSistan Olaylarının Sonlandırılması

382/992 Karahanlıların Buhara’yı İşgaliII. Nuh’un Buhara’yı Yeniden Ele Geçirmesi

384/994 Herat Savaşı385/995 Tûs Savaşı386/996 Sabık Horasan valisi Ebû Ali el-Simcûrî’nin Yakalanması

Karahanlılarla Barış Yapılması387/997 II. Nuh’un Ölümü ve II. Mansur’un Saltanatı389/999 II. Mansur’un Tahtan İndirilmesi ve II. Abdülmelik’in Saltanatı

Serahs Savaşı ve Horasan’ın KaybıKarahanlıların Buhara’yı İşgali

390/1000 Son Sâmânî Hükümdarı İsmail el-Muntasır’ın Yeniden Buhara’yı Ele Geçirmesi391/1001 Gaznelilerle Savaş ve İsmail el-Muntasır’ın Nisabur’a Girmesi

İsmâil el-Muntasır’ın Rey’i Ele Geçirme Teşebbüsü392/1002 Serahs Savaşı393/1003 Karahanlılarla Kuhek ve Semerkand Savaşları394/1004 Burnamez Savaşı395/1005 İsmail el-Muntasır’ın Öldürülmesi ve Sâmânîler Devletinin Yıkılması

Page 456: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

1 – I. NUH DÖNEMİ SİYASİ HARİTASI (I)

Page 457: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

2 – I. NUH DÖNEMİ SİYASİ HARİTASI (II)

Page 458: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

3 – I. MANSUR DÖNEMİ SİYASİ HARİTASI

Page 459: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

4 – İSMAİL el-MUNTASIR’IN FAALİYETLERİNİ

Page 460: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

GÖSTEREN HARİTA (I)

Page 461: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

5 – İSMAİL el-MUNTASIR’IN FAALİYETLERİNİ GÖSTEREN HARİTA (II)

Page 462: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

6 – TİCARET YOLLARININ GÜZERGAHLARINI GÖSTEREN HARİTA

Page 463: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

7- BUHARA ŞEHRİNİN PLANINI GÖSTEREN ŞEMA

Page 464: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Sâmânî Hükümdarı İsmail b. Ahmed’in Türbesi, Buhara.

Page 465: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi
Page 466: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi
Page 467: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Sâmânî Vezirleri ListesiI. Nasr b. Ahmed dönemi

Bilinmiyor.

İsmail b. Ahmed dönemi

Ebu’l-Fazl el-Bel’amî

Ahmed b. İsmail dönemi

Ebû Bekr b. Hamid

Ebû Abdullah Muhammed b. Ahmed el-Ceyhânî

II. Nasr b. Ahmed dönemi

Ebu’l-Fazl b. Yakub el-Nisaburî

Ebu’l-Fazl el-Bel’âmî (309 / 921 – 326 / 937-938)

Ebû Abdullah el-Ceyhanî (?)

I. Nuh b. Nasr dönemi

Ebu’l-Fazl Muhammed el-Sülemî (el-Hakim el-Şehid) (ö. 335 / 946)

Ebû Mansur Muhammed b. Uzeyr

I. Abdülmelik b. Nuh dönemi

Ebû Cafer el-Utbî (azli 348 /

Page 468: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Ebû Mansur Yusuf b. İshak

Ebû Ali el-Bel’âmî

I. Mansur b. Nuh dönemi

Ebû Ali el-Bel’âmî

Ebû Mansur Yusuf b. İshak

Ebû Abdullah Ahmed b. Muhammed el-Ceyhanî

II. Nuh b. Mansur dönemi

Ebû Abdullah Ahmed b. Muhammed el-Ceyhanî

Ebu’l-Hüseyin el-Utbî (Rebiülevvel 367 / Kasım-Aralık 977 – 372 / 982-983)

Ebu’l-Hasan el-Müzenî

Ebû Muhammed b. Abdurrahman b. Ahmed el-Farisî

Abdullah b. Muhammed b. Uzeyr ( 376 / Ağustos 986 – Rebiülahir 378 /Temmuz 988)

Ebû Ali el-Damganî (Rebiülahir 378 / Temmuz 988 – 382 / 992

Ebû Ali el-Bel’âmî (ikinci kez) (382 / 992)

Abdullah b. Muhammed b. Uzeyr (ikinci kez) (382 / 992 – Şaban 386 /Ağustos 996)

Ebû Nasr b. Muhammed b. Ebî Zeyd (Şaban 386 / Ağustos 996 – 387 /997)

Ebu’l-Muzaffer Muhammed b. İbrahim el-Bargaşî 397 / 997 – ................)

II. Mansur b. Nuh dönemi

Page 469: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Ebu’l-Muzaffer Muhammed b. İbrahim el-Bargaşî

Page 470: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

(................. – 388 / 998)

Ebu’l-Kasım Abbas b. Muhammed el-Bermekî (388 / 998)

Ebu’l-Fazl Muhammed b. Ahmed el-Ceyhanî

Ebu’l-Hasan el-Hamûlî

II. Abdülmelik b. Nuh dönemi

Sedid b. el-Leys

İsmail el-Muntasır dönemi

Bilinmiyor.

Horasan Valileri Listesi

II. Nasr dönemi

Ebû Bekr Muhammed b. el-Muzaffer b. Muhtac (321 / 933 – Ramazan 327/ Haziran- Temmuz 939)

Ebû Ali Ahmed b. Ebû Bekr Muhammed b. el-Muzaffer b. Muhtac(Ramazan 327 / Haziran – Temmuz 939 – Ramazan 333 / Nisan-Mayıs 945)

İbrahim b. Simcûr Ramazan (333 / Nisan-Mayıs 945 – Sevval 334 / Mayıs946)

Mansur b. Karategin (335 / 947 – Rebiüevvel 340 / Ağustos 951)

Ebû Ali Ahmed b. Ebû Bekr Muhammed b. el-Muzaffer b. Muhtac (ikincikez) ( Zilhicce 340 / Nisan-Mayıs 952 – 343 / 953-954)

Ebû Said Bekr b. Malik el-Ferganî ( 343 / 953-954 -)

Page 471: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

II. Nuh dönemi

Ebû Said Bekr b. Malik el-Ferganî (............. – Ramazan 345 / Aralık 956-Ocak 957)

Ebu’l-Hasan Muhammed b. İbrahim el-Simcûrî ( Ramazan 345 / Aralık956-Ocak 957 – Rebiülahir 349 / Haziran 960)

Ebû Mansur Muhammed b. Abdürrezzak ( Rebiülahir 349 / Haziran 960 –Zilhicce 349 / Ocak-Şubat 961)

Alp-Tegin (Zilhicce 349 / Ocak-Şubat 961 - ................ )

I. Mansur dönemi

Alp-Tegin (.................. – Zilkade 350 / Aralık 961- Ocak 962)

Ebû Mansur Muhammed b. Abdürrezzak (Zilkade 350 / Aralık 961 – Ocak962) Ebu’l-Hasan Muhammed b. İbrahim el-Simcûrî (ikinci kez) (Zilhicce350 / Ocak-Şubat 962 - ................)

II. Nuh dönemi

Ebu’l-Hasan Muhammed b. İbrahim el-Simcûrî (............. – 371 / 982)

Hüsamüddevle Ebu’l-Abbas Taş ( Şaban 371 / Şubat 982 – Rebiüevvel 376/ Temmuz-Ağustos 986)

Ebu’l-Hasan Muhammed b. İbrahim el-Simcûrî (üçüncü kez) (Rebiüevvel376 / Temmuz-Ağustos 986 – Zilhicce 378 / Mart-Nisan 989)

Ebû Ali b. Ebu’l-Hasan Muhammed el-Simcûri 381 / 991-992 - Ramazan384 / Ekim 994)

Mahmud b. Sebüktegin (Ramazan 384 / Ekim 994 – .................)

II. Mansur Dönemi

Page 472: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Mahmud b. Sebüktegin (............... – 387 / 997)

Hâcib Begtüzün (387 / 997 – 389 / 999)

Gaznelilerin hakimiyeti (389 / 999)

Page 473: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

BibliyografyaAbbas, İhsan, “İbn al-Amid”, EI, VII, 664.

......................, “Barmakids”, EI, III, 806-809.

Abdülhamid, İrfan, “Cebriyye”, DİA, VII, 205-208.

Abdülnaim, Mecid, el-Târih el-Siyasiyye li’l-Devletü’l-Arabiyye, II, Şam,1982.

Adnan, Abdülhak, “Fârâbî”, İA, IV, 451-469.

el-Afifî, Ebu’l-Ala, el-Melâmetiyye ve Sufiyye ve ehlü’l-fütüvve, Kahire1945.

Afsahzod, A., “Oral Tradition and the Litarary Heritage - Literature inPersian”, History of civilization of Central Asia, IV, ed. C.E. Bosworth-M.S.Asimov, Paris 2000, s. 369-378.

Ahmed, S. Maqbul, “Geodesy, Geology and Mineralogy, Geography andCatlography”, History of Civilization of Central Asia, IV, ed. C.E. Bosworth-M.S. Asimov, Paris 2000, s. 205-221.

......................, “Djughrâfiya”, EI, II, 581-582.

......................, “Coğrafya”, DİA, VIII, 50-62.

Ağırakça, Ahmet, “Emîrü’l-Ümera Tüzün”, Prof. Dr. Fikret Işıltan’a 80.Doğum Yılı Armağanı, İstanbul 1995.

......................, “Büveyhîler Devrinde Türk Kumandanları I -Sebüktegin”,Belleten, LIII, sayı : 207-208, Ağustos-Aralık 1989, s. 608-635.

Akhmedov, A., “Astronomy, Astrology, Observatories and Calenders”,History of the Civilization of Central Asia, IV, ed. C.E. Bosworth - M.S.Asimov, Paris 2000, s. 195-204.

Aksoy, Yavuz, Bilim Tarihi ve Felsefesi, İstanbul 1994.

Alper, Ömer Mahir, “İbn Sînâ-hayatı”, DİA, XX, 319-322.

Page 474: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Altundağ, Şinasi, “Süleyman b. Abdülmelik” İA, XI, 170-172.

Anonim, Hudûd el-Alem-Legion of the World, İng. trc. V. Minorsky, ed.Fuat Sezgin, Frankfurt 1993.

Anonim, Târih-i Sistan, nşr. Melikü’ş-şuara Bahar, Tahran hş. 1314 ; İng.trc., Milton Gold, Roma 1976.

Anonim, “Djândâr”, EI2, II, 444.

Anonim, “Emirülümera”, İA, IV, 264.

Anonim, “İbn Bamşad”, DİA, XIX, 358.

Arberyy, A.J., Classical Persian Literature, Londra 1958.

van Arendok, C., “Futuwwa”, EI2, III, 123-124.

Arneldoz, R., “Falsafa”, EI2, III, 769-775.

Arrianos, Anabasis. Arrian. With an English Translation by. D. Brunt. I-II,Cambridge, Mass-London 1976-1983.

Artuk, İbrahim - Artuk, Cevriye, İstanbul Arkeoloji Müzeleri Teşhirdekiİslamî Sikkeler Katoloğu, I, İstanbul 1970.

......................, “Fels”, DİA, XII, 309.

Aşiteyanî, Abbas İkbal, Tarih-i Mufassal İran ez Sadr-ı İslam ta İnkirazıKaçariye, nşr. M. Debir-i Siyakî, Tahran hş. 1347.

Ateş, Ahmet, “Deylem”, İA, III, 567-573.

Attar, Ebû Hamid Feridüddin Muhammed b. Ebî Bekr el-Nisaburî,Tezkiretü’l-evliya, II, tsh. Reynold Alleyne Nicholson, Brill 1905 ; Trk. Trc.,Süleyman Uludağ, İstanbul 19912.

Ateş, Ahmet, “Batıniyye, İA, II, 339-342.

........................, “İbn Abbad”, İA, V/II, 692-693.

el-Avfî, Nureddin Muhammed b. Muhammed, Cevamiü’l-hikâyât ve’l-levâmi el-rivâyât, tsh., Cafer Şi’ar, Tahran 1991.

Page 475: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

....................., Lübab el-elbab, nşr., M. Abbasî, Tahran hş. 1361.

Ayalon, David, “Djamdâr”, EI, II, 421.

......................., , “Dawadâr”, EI, II, 172.

Aydınlı, Abdullah, “İmlâ”, DİA, XXII, 225-226.

Aydınlı, Osman, Fethinden Sâmânîlerin Yıkılışına Kadar (93-389/711-999)Semerkand Tarihi, İstanbul 2001, basılmamış doktora tezi.

Aykaç, Mehmet, Abbasî Devletinin İlk Dönemi İdarî Teşkilatında Divanlar(132-232 / 750-847), Ankara 1997.

Bakır, Abdülhalık, Ortaçağ İslam Dünyasında Itriyat, Gıda, İlaç Üretimi veTağşişi, Ankara 2000.

........................, “Ortaçağ İslam Dünyasında Madenler ve Maden Sanayi”,Belleten, LXI, sayı : 232, Aralık 1997, Ankara, s., 519-595.

........................, “Ortaçağ İslam Dünyasında Dokuma Sanayi”, Belleten,LXIV, sayı : 241, Aralık 2000, s. 749-826.

Bala, Mirza, “Buhara”, İA, II, 761-771.

Barthold, V.V., Moğol İstilasına Kadar Türkistan, haz., H.D. Yıldız,Ankara 1990.

...................., Orta Asya Türk Tarihi Hakkında Dersler, Trk. trc, K. YaşarKopraman - A. İsmail Aka, Ankara 1975.

...................., İslam Medeniyeti Tarihi, Trk. trc ve ekler., Fuad Köprülü,Ankara 1977.

........................, “Geographische Zeitschrift’s Preface”, İslamic GeographyGeneral Outlines of İslamic Geography, ed. Fuat Sezgin, Frankfurt 1992.

........................, “Ebu Ali b. Muhtac”, İA, I, 169.

........................, “I. Abdülmelik”, İA, I, 97.

........................, “Alp Tegin”, İA, I, 386.

........................, “Ebu’l-Hasan”, İA, IV, 83.

Page 476: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

........................, “Kas”, İA, VI, 372-373.

........................, “Gürgenc”, İA, IV, 846.

........................, “II. Abdülmelik”, İA, I, 97.

........................, “Bermekiler”, İA, II, 560-563.

........................, “Bel’amî”, İA, II, 465-466.

........................, “Amr b. el-Leys”, İA, I, 414.

........................, “Amr b. al-Layth”, EI2, I, 452-453.

........................, “İsmail b. Ahmed”, İA, V, 1111.

......................., “Ahmed b. Sehl”, İA, I, 173.

Bayat, Azizullah, “Ale Mohtaj, Ümerai Çağanî”, Berresıha-ye Tarikhi, sayı:56, I, 275-281.

Bayraktar, Mehmet, İslam Felsefesine Giriş, Ankara 1997.

Beal, Samuel, Si-yu-ki Buddhist Records of the Western World,- Translatedfrom the Chinese of Hiuen Tsiang (A..D. 629), New York 1968.

Bebek, Adil, “el-Kâ’bî”, DİA, XXV, 27.

el-Belâzurî, Ahmed b. Yahya b. Câbir, Fütuh el-Büldan, ed. Fuat Sezgin,Frankfurt 19922 ; Trk. trc., M. Fayda, Ankara 1987.

Bennigsen, A - Streck, M., “Amul”, EI2, I, 459-460.

Bereke, Abdülfettah Abdullah, “Hakim el-Tirmizî”, DİA, XV, 196-198.

el-Beyhakî, Ebu’l-Fazl Muhammed b. el-Hasan, Târih-i Beyhakî, thk., AliEkber Feyyaz, Tahran hş. 1326 ; Arp. trc. Yahya el-Haşşab-Sadık Neşat,Beyrut 1982.

el-Beyhakî (İbn Funduk), Zahireddin Ebu’l-Hasan Ali b. Ebu’l-KasımZeyd, Târih-i Beyhak, nşr. Ahmed Behmenyar, Tahran hş. 1361.

....................., Târihü’l-hukemai’l-İslam, nşr. Muhammed Kürd Ali,Dımaşk 1946.

Page 477: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

....................., Tetimmetü Sivani’l-hikme, nşr. Muhammed Şefi, Dımaşk hş.1351.

Bilgin, Mustafa, “Ebû Bekr et-Tamestânî”, DİA, X, 113-114.

Bilgin, Orhan, “Ebü’l-Müeyyed-i Belhî”, DİA, X, 337-338.

el-Birunî, Ebû Reyhan Muhammed b. Ahmed Tahdidü nihâyât el-emâkin,İng. trc., Cemil Ali, ed. Fuat Sezgin, Frankfurt 1992.

....................., el-Âsarü’l-bâkiye ani’l-kuruni’l-hâliye, nşr. E. Sachau,Leipzig 1923.

Blankinship, Y.K., The End of the Jihad State, New York 1994.

de Blois, F.C., “Rûdakî”, EI2, VII, 585-586.

de Boer, F. J., İslamda Felsefe Tarihi, Trk. trc., Yaşar Kutluay, Ankara1960.

Bosworth, C.E., İslam Devletleri Tarihi, Trk. trc. E. Merçil-M. İbşirli,İstanbul 1989

........................, The Ghaznavids, Their Empire in Afghanistan and Easternİran (994-1040), Beyrut 1973.

........................, The History of Saffarids of Sistan and Maliks of Nimruz(247/861 to 949/1542-43), New York 1994.

........................, The İslamic Dynasties, Edinburg 19802 ; Trk. trc. ErdoğanMerçil-Mehmet İpşirli, İslam Devletleri Tarihi, İstanbul 1980.

........................, “The Rulers of Chaghaniyan in Early İslamic Times”, İran,XIX’dan ayrı basım, 1981, s. 1-20.

........................, “The Tahirids and Saffarids, Cambridge History of İran IV,Cambridge 1975, s. 90-133.

........................, “ The Banû İlyas of Kirman (920-57/932-968)”, İran andİslam, in Memory of the late Vladimir Minorsky, Edinburg 1971, s. 107-124.

......................., “The Armies of Saffarids”, BSOAS, 1968, sayı : 31, s. 534-554.

Page 478: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

......................., “The Titulature of the Early Ghaznavids”, Oriens, sayı. 15,1962, s. 210-238.

......................., “The Tahirids and Persian Literature”, İran, IV, 1969, s.103-106.

......................., “An Alleged Embassy from the Emperor of China to theAmir Nasr b. Ahmad, A Contribution to Samanid Military History”, TheMedieval History of İran and Afghanistan, Londra 1977, s. 1-13.

......................., “The Rise of the Karramiyyah in Khurasan”, Muslim World,sayı : 50, 1960, s. 5-14.

........................, C.E. Bosworth, “Arabic, Persian and TurkishHistoriography in the Eastern İranian World”, History of the Civilization ofthe Central Asia, IV, ed. C.E. Bosworth-M.S. Asimov, Paris 2000, s. 142-152.

........................, “Al-e Afrig”, İranica, I, 743-745.

......................., “Mâkân b. Kakî”, EI2, VI, 115-116.

......................., “Al-e İlyas”, İranica, I, 754-756.

......................., “Abû Saleh Mansur (I) b. Nuh”, EI, I, 364.

......................., “I. Nuh”, EI2, VIII, 109-110.

......................., “Abû Ali Muhammed b. İsa Damganî”, EI, I, 255

......................., “İlek-Khans or Karakhanids”, EI2, III, 1113-1117.

.......................,“Boghra Khan”, EI, I , 318-319.

......................., “Kish”, EI2, V, 181-182.

......................., “Mahmud b. Sebüktegin”, EI2, VI, 65-66.

......................., “İsmail b. Ahmed”, EI2, IV, 188-189.

......................., “II. Nuh”, EI2, VIII, 110.

......................., Abd al-Malek b. Nuh”, EI, I, 127.

Page 479: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

......................., “Samanids”, EI2, VIII, 10225-1029.

......................., “Makan b. Kaki” , EI2, VI, 115.

......................, “Khaladj”, EI2, IV, 917.

......................., “Amil”, EI, I, 930-931.

......................., “Narshakhi”, EI2, VII, 966.

......................., “Mardawidj b. Ziyar”, EI2, VI, 539.

......................., “al-Utbî”, EI2, X, 945.

........................, “Banidjurids”, EI2, I, 125.

........................, “Abd al-Malek b. Nuh b. Nasr”, EI, I, 129.

........................, “Abu Saleh Mansur b. Nuh”, EI, IV, 383.

........................, “Ghazna”, EI2, II, 1048-1050.

........................, “Saffarids”, EI2, VIII, 795-798.

......................., “Ahmad b. Sahl”, İranica, I, 643-644.

......................., “Al-e Mohtaj”, İranica, I, 755-756.

......................., “Nasr b. Sayyar”, EI2, VII, 1016.

........................ - Savory, R.M., “Amır al-Omara”, EI, I, 969-971.

........................, “Alptigin”, EIr, I, 898.

........................ - Cahen, Claude, “Alp Takin”, EI2, I, 421.

Bozkurt, Nebi, “İpek Yolu”, DİA, XXII, 369-373.

Bowering, G., “al-Sulamî”, EI2, IX, 811-812.

Broome, M., A Handbook of İslamic Coins, Londra 1985.

de Bruijn, J.T.P., “Kisaî”, EI2, V, 175-176.

Buchner, V.F., “Sâmânîler”, İA, X, 140-143.

Page 480: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

......................, “Mecus”, İA, VII, 441-446.

Budak, Mustafa “Çarçuy”, DİA, VIII

Bulliet, R., The Patricians of Nishapur, Cambridge 1972.

Caferoğlu, Ahmet, Eski Uygur Türkçesi Sözlüğü, İstanbul 1968.

Cahen, Claude, İslamiyet, Trk. trc., E. Nermi Erendor, İstanbul 1990.

....................., “İbn al-Amid”, EI2, III, 703-704.

......................, “Fakhr al-Dawla”, EI2, II, 748.

...................... - Pellat, Ch., “İbn Abbad”, EI2, III, 670-673.

Can, Mustafa, “Hâkim es-Semerkandî”, DİA, XV, 193-194.

Çelebi, Ahmet, “Abbasîler Devri” Doğuştan Günümüze Büyük İslamTarihi, III, ed. H.D. Yıldız, İstanbul 1986, s.15-327.

Çetin, Osman, “Horasan”, DİA, XVIII, 234-241.

el-Ceyuşî, Muhammed İbrahim, “al-Hakim al-Tırmıdhi : His Works andThoughts”, The İslamic Quarterly (İQ), 14 / I-IV, Londra 1970, s. 59-201.

Chabbi, J., “Khankah”, EI2, IV, 1025-1026.

Chy, A. Paket - Gilliot, C., “Works on hadith and its codification onexegesis and on theology”, History of Civilizations of Central Asia, ed. C.E.Bosworth - M.S. Asimov (UNESCO adına), Paris 2000, s. 91-116.

Corbin, Henry, İslam Felsefesi Tarihi, Trk. trc., Hüseyin Hatemî, İstanbul1986.

Crombie, A.C., “Ortaçağ Bilim Geleneği Üzerine İbn Sina’nın Etkisi”, Trk.trc., Mubahat Türker-Kuyel, İbn Sina’nın Doğumunun 1000. Yılı Armağanı,ed. Aydın Sayılı, Ankara 1984.

Crone, P., “Mawla”, EI2, VI, 874-882.

el-Cüzcanî, Minhâceddin Osman b. Muhammed, Tabakât-ı Nâsırî, I, tsh.Abdülhayy Habibî, Kandehar hş. 13422 ; İng. trc., I, H.G. Raverty, YeniDelhi, 19702.

Page 481: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Çubukçu, İbrahim Agah, “İbn Sina’nın İslam Felsefesindeki Yeri”, İbnSina’nın Doğumunun 1000. Yılı Armağanı, ed. Aydın Sayılı, Ankara 1984.

Çubukçu, Asri, “Devâtdâr”, DİA, IX, 221.

Daftary, Ferhad, A Short History of İsmailism, Cambridge 1998

Dames, M. Longworth, “Gazne”, İA, IV, 741-742.

Daniel, E.L., The Political and Social History of Khorasan Under AbbasidRule 747-820. Chicago, 1979.

Davidovich, Elana, “The Second Coins of Samanid Nuh b. Asad”,Epigrafika Vostoka, IX, Moskova 1954, s. 38-39.

......................, “The Samanid Coins, Coined in Quba”, CA, 1960, II, s. 254-257.

......................, “Barab, Newly Discovrered Central Asian Mint under theSamanid and Anushteginids”, Pamyatniki Pis’mennosti Vostoka, Moskova1977, s. 125-129.

Demirayak, Kenan, “Hârizmî, Ebû Bekr”, DİA, XVI, 220-222.

Devellioğlu, Ferit, Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lugat, Ankara 1990.

Devletşah, b. Alâeddevle Bahtîşah el-Semerkandî, Tezkiretü’l-şuara, nşr.E.G. Browne, Brill 1901.

Dineverî, Kitab el-Ahbar el-Tival, nşr. C. Şeyyal-A. Amir, Kahire 1960.

Diodoros, Bibliotheke Historia, Diodorus of Sicily. With an EnglishTranslation by C.H. Oldfather I-XII, London 1933-1967.[The Loeb ClassicalLibrary ].

Donuk, Abdülkadir, Eski Türk Devletlerinde İdarî-Askerî Unvan veTerimler, İstanbul 1988.

Dunlop, D.M., “Bal’ami”, EI2, I, 984.

........................, “al-Balkhî, Abû Zayd”, EI2, I, 1003.

el-Durî, Abdülaziz, “Emîr”, DİA, XI, 121-123.

Page 482: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

........................, “Amil”, EI2, I, 435-436.

........................, “Divan”, DİA, IX, 377-381.

Durmuş, İsmail, “İnşa”, DİA, XXII, 336.

Durusoy, Ali, “İbn Sînâ-felsefesi”, DİA, XX, 322-331.

Ebû Zehra, Muhammed, İslamda Siyasî, İtikadî ve Fıkhî Tezhepler Tarihi,trk. trc., Sıbğatullah Kaya, İstanbul 1993.

Enverî, Hasan, İstılahati Divanî Devre-i Gaznevî ve Selçukî, Tahran t.y.

Erkal, Mehmet, “Amil”, DİA, III, 58-60.

Erünsal, İsmail E., “Dârülilim”, DİA, VIII, 539-541.

Esin, Emel, “Amu Derya”, DİA, III, s. 98-99.

Fahrî, Macit, İslam Felsefesi Tarihi, Trk. trc. Kasım Turhan, İstanbul 1987.

Fayda, Mustafa, “Abdullah b. Hazim”, DİA, I, 106-107.

......................., “Cerib”, DİA, VII, 402.

Fazlıoğlu, İhsan, “Hâzin, Ebû Ca’fer”, DİA, XVII, 126-129.

......................,“Cebir”, DİA, VII, 195-201.

......................, “Harizmî, Muhammed b. Musa”, DİA, XVI, 224-227.

Fehd, Tevfik, “İlm-i Felek”, DİA, XXII, 126-129.

Fırat, Ahmed Suphi, “al-Hakim al-Tirmidi ve Kitab al-aql wa’l-hawaRisalesi”, Türkiyat Mecmuası, V, İstanbul 1964, s. 95-133.

Frye, Richard Nelson, Bukhara, the Medieval Achievement, Oklahama1965.

......................, The Heritage of Central Asia, Princeton 1996.

......................, “The Samanids”, Cambridge History of İran IV, Cambridge1975, s. 136-161 ; Trk. trc., Hakkı Dursun Yıldız, “Samaniler”, DoğuştanGünümüze Büyük İslam Tarihi, VII, İstanbul 1988, s. 49-75.

Page 483: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

......................, “The City Chronicles of Central Asia and Khorasan, TheTarix-i Nişapur”, Zeki Velidi Togan Armağanı, İstanbul 1955, s.405-420.

......................, “The Arabic Language in Khurasan”, İran Society SilverJubilee Souvenir, Kalküta 1970, s. 131-134.

......................, “Development of Persian Literature under the Samanid andQarakhanids”, Ya’dna’me-ye Jan Rypka, Prag 1967, s. 69-74.

......................., - Sayılı, Aydın, “İslamiyetten Önce Orta Şarkta Türkler”,Belleten, X, sayı : 37, Ankara 1946, s. 96-131.

Genç, Reşat, “Karahanlılar”, Doğuştan Günümüze Büyük İslam Tarihi, VI,ed. H.D. Yıldız, İstanbul 1987, s. 137-179.

......................, “Harun Buğra Han”, DİA, XVI, 257-258.

Gerdizî, Ebû Said Abdülmelik b. Dahhak, Zeyn el-Ahbar, şerh, AbdülhayyHabibî, Tahran hş. 1367.

Gibb, H.A.R., Orta Asya’da Arap Fütuhatı, Trk. trc., M. Hakkı, İstanbul1930.

......................, “Abd Allah b. Khazım”, EI, I, 47-48.

......................, “The Fiscal Rescript of Omar II”, Arabica, II, January 1955,s. 1-16.

Gimaret, D., “Mu’tazila”, EI, VII, 783-793.

Goichon, M., İbn Sina Felsefesi ve Ortaçağ Avrupasındaki Etkileri, Trk.trc., İsmail Yakıt, İstanbul 1993.

......................, “İbn Sina”, EI2, III, 941-947.

Golden, Peter B., “The Karakhanids and Early İslam”, Cambridge Historyof Early İnner Asia, ed. Denis Sinor, Cambridge 1990, s. 343-370.

Goodman, L.E., “al-Razi”, EI2, VIII, 474-477.

Gordet, L., “Ilm al-Kalam” EI2, III, 1141-1150.

Gölcük, Şerafettin, “Cehmiyye”, DİA, VII, 235-236.

Page 484: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

....................., “Cehm b. Safvân”, DİA, VII, 233-234.

Gölpınarlı, Abdülbakî Melamîlik ve Melâmîler, İstanbul 1992.

Gömeç, Saadettin, Kök Türk Tarihi, Ankara 1997.

Gözübenli, Beşir “Hakim el-Şehid”, DİA, XV, 195-196.

Grabar, Oleg, İslam Sanatının Oluşumu, Trk. trc., Nuran Yavuz, İstanbul1998.

Grenard, M.F., “Satuk Buğra Han Menkıbesi ve Tarih”, Trk. trc., OsmanTuran, Selçuklular ve İslamiyet, İstanbul 1993.

Grousset, Rene, Bozkır İmparatorluğu, Trk. trc. M. Reşat Uzmen, İstanbul1993.

Günaltay, Şemseddin, “İslam Dünyasının İnhitatının Sebebi Selçukluİstilası mıdır?”, Belleten, sayı: 5-6, Ankara 1938, s. 73-88.

Günel, Fuat, “Cürcanî”, DİA, VIII, 132-133.

Güner, Ahmet “İbnü’l-Amîd, Ebü’l-Fazl”, DİA, XX, 485-486.

H.?, T., “Vezir ”, İA, XIII, 311.

Halm, H., “Batınyye”, EI, III, 861-863.

el-Hamavî, Şıhabeddin Yakut b. Abdullah el-Rûmî, Mü’cemü’l-buldan, I/I-II, II/I-II, III/I, IV/I, ed. Fuat Sezgin, Frankfurt 1992.

......................., İrşad el-erîb ilâ marifet el-edîb, I-II, ed. D.S. Margoliouth,Yeni Delhi 1982.

Hamdullah el-Müstevfî, Ahmed b. el-Atabek Taceddin Ebû Bekr Hamd,Târih-i Güzide, nşr. E.G. Browne, Londra-Leiden 1910.

......................., Nüzhet el-kulûb, ed. G. Le Strange - Fuat Sezgin, Frankfurt19932.

Harekat, İbrahim, “Berid”, DİA, V, 498-501.

el-Harezmî, Ebû Abdullah Muhammed b. Ahmed b. Yusuf el-Katib,Mefatihü’l-ulum, Kahire 1923.

Page 485: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Hartmann, R., “Cürcan”, İA, III, 245.

Hartner, W., “al-Djabr wa’l-mukabala”, EI, II, 360-362.

Herevî, Cevad, İran der Zaman-ı Samaniyyan, Meşhed hş. 1371.

Heyd, M., Yakındoğu Ticaret Tarihi, Trk. trc., Enver Ziya Karal, Ankara1975.

Hsin Tang Shu, Tai-pei, 1985.

Hıtti, P.K., Siyasal ve Kültürel İslam Tarihi, I, Trk. trc. Salih Tuğ, İstanbul1995.

Hilal el-Sâbî, Ebû İshak İbrahim, el-Münteza‘ min Kitâbi’l-tâcî li-Ebî İshakel-Sâbî, yay. Muhammed Hüseyn el-Zebidî, Bağdat 1977.

Hinz, Walter, “İslamda Ölçü Sistemleri”, Trk. trc., Acar Sevim, MÜ.Türklük Araştırmaları Dergisi, V, İstanbul 1990, s. 1-82.

Hodgson, M.G.S., İslamın Serüveni, I, Trk. trc., Alp Eker-Mutlu Bozkurtv.d., İstanbul, 1992.

Hondmir, Ğıyâseddin Muhammed b. Hamîdeddin Muhammed, Düstûru’l-vüzera, thk. Harbi Emin Süleyman, Mısır 1980.

Honigmann, Ernst, “Nisabur”, İA, IX,

http : //archnet.org/library/sites/one-site.tcl? site_id =3176, 12 Kasım 2002,s. 1-2.

http: // www.grifterrec com/coins/islam/samanid html., 28.01.1999.

http://w3.nai.net/~froberts/sam.htm., 25.01-1999 ve 16.09.1999.

Horten, M., “Felsefe”, İA, IV, 540-546.

Huart, Clement, “Dakıki”, EI2, II, 100.

................... - Masse, Henry, “Fırdawsi”, EI2, II, 918-920.

Hudarî, M., “Emeviler Dönemi”, Doğuştan Günümüze Büyük İslam Tarihi,II, ed. H.D. Yıldız, İstanbul 1986 , s.287-430.

Page 486: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

el-Hücvirî, Ali b. Osman el-Cullabî, Keşfü’l-Mahcûb, İng. trc., R.A.Nicholson, Londra 1970.

Işık, Mustafa, “İbn Huzeyme”, DİA, XX, 79-81.

İbn Asem el-Kûfî, Ahmed, Kitâb el-Fütuh, IV, Haydarabad 1971.

İbn Ebi Usaybia, Muvaffakuddin Ahmed b. el-Kasım, Uyûn el-enbâ fitabakâti’l-etibbâ, Beyrut t.y.,

İbn el-Cevzî, Ebu’l-Ferec Abdurrahman b. Ali, el-Muntazam fî târih el-ümem, V, Haydarabad hş. 1357.

İbn el-Esîr, İzzeddin Ali b. Muhammed, el-Kâmil fi’l-târih,, III-IX, nşr. C.J.Tornberg, Beyrut 1979 ; Trk. trc. Ahmet Ağırakça vd İslam Tarihi el-Kâmilfi’l-târih Tercümesi, III-IX, İstanbul 1986.

İbnü’l-Fakîh, Ahmed b. Muhammed el-Hemedânî, Muhtasaru Kitâb el-Büldân, ed., M..J. de Goeje, Brill 1967.

İbn Fazlan, Ahmed, Seyahatnâme, Trk. trc. ve ekler, Ramazan Şeşen,İstanbul 19952.

İbn Hallikan, Şemseddin Ahmed b. Muhammed, Vefeyâtü’l-a’yân ve enbâüebnâ el-zaman, I-VIII, thk. İhsan Abbas, Beyrut 1968.

İbn Havkal, Ebu’l-Kasım Muhammed, Sûret el-Arz, nşr. J.H. Kramers, Brill1938.

İbn Hurdâdbih, Ebu’l-Kasım Ubeydullah b. Ahmed, Kitâb el-Mesâlik ve’l-memâlik, ed. Fuat Sezgin, Frankfurt 19923.

İbn İsfendiyar, Târih-i Taberistan, I-II, thk. Abbas İkbal Aşiteyanî, t.y. ;İng. trc. E.G. Browne, an Abriged Translation of the Tarikhi Tabarıstan,Londra 1905.

İbn Kâdî Şuhbe, Takıyyüddin Ebû Bekr b. Ahmed b. Muhammed,Tabakâtü’l-fukahai’l-şafiiyye, I-II, thk., A. Muhammed Ömer, Kahire t.y.

İbn Kutluboğa, Ebu’l-Fida Zeyneddin, Tâcü’l-teracim fi tabakât el-hanefiyye, thk., İbrahim Salih, Beyrut 1992.

İbn Miskeveyh, Ebû Ali Ahmed, Tecâribü’l-ümem, I-III, tsh. D.S.

Page 487: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Margoliouth-H.F. Amedroz, Kahire, t.y.

İbn Mülakkin, Ebû Hafs Siraceddin Ömer b. Ali b. Ahmed, Tabakâtü’l-evliya, thk. Nureddin Şureybe, Beyrut 1986.

İbn el-Nedim, Muhammed b. İshak, el-Fihrist, nşr. Şeyh İbrahim Ramazan,Beyrut 1987.

İbn Salâh, Tabakâtü’l-fukahai’l-şafiiyye, I, Beyrut 1996.

İbn Sînâ, el-Kanun fi’l-tıbb, I, Trk. trc., Esin Kahya, Ankara 1995.

İbn Tiktaka, Nuh b. Ali, el-Fahrî, nşr. Derebourg, Beyrut 1966.

İlhan, Avni “Batıniyye”, DİA, V, 190-194.

el-İsfahanî, Ebû Nuaym Ahmed b. Abdullah, Hilyetü’l-evliya, X,Matbaatü’l-saade 1979.

el-İsnevî, Cemaleddin Abdürrahim b. Hasan, Tabakâtü’l-şafiiyye, thk.,Abdullah Muhammed el-Cuburî, Riyad 1981.

el-İstahrî, İbrahim b. Muhammed, Kitâbü Memâlik el-Mesâlik, ed. FuatSezgin, Frankfurt 19923.

İzgi, Özkan, Çin Elçisi Wang Yen Te’nin Uygur Seyahatnâmesi, Ankara1989.

de Jong F., – Algar, Hamid, “Melâmatıyya”, EI2, VI, 13-15.

Kafesoğlu, İbrahim, Türk Milli Kültürü, İstanbul 19843.

....................., “Mahmud Gaznevî”, İA, VII, 173-183.

..................- Zettersteen, K.V., “Kuteybe b. Müslim” , İA, VI, 1051-1053.

Kara, Mustafa, “Hamdun el-Kassar”, DİA, XV, 455-456.

Karaman, Hayrettin, “Fıkıh”, DİA, XIII, 1-14.

Kallek, Cengiz, “Kaffâl, Muhammed b. Ali”, DİA, XXIV, 146-148.

......................., “Kaffâl, Abdullah b. Ahmed”, DİA, XXIV, 146.

Kanar, Mehmet, “Firdevsî”, DİA, XIII, 125-127.

Page 488: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Kandemir, M. Yaşar, “Hadis”, DİA, XV, 27-64.

......................., “Hâkim el-Nisaburî”, DİA, XV, 190-193.

Karacabey, Salih, “Hattâbî”, DİA, XVI, 489-491.

Karlıağa, H. Bekir, “İbn Sînâ-etkileri”, DİA, XX, 345-353.

Kaşgarlı Mahmud, Divanü Lügat-i’l-Türk, I-III, Trk. trc., Besim Atalay,Ankara 19923.

Katib Çelebi, Keşf-i Zünun an esami’l-kütub ve’l-fünun, I-II, tsh., ŞerafettinYaltkaya-Kilisli Rıfat Bilge, İstanbul 1941.

Kaya, Mahmud - Anay, Harun, “Felsefe”, DİA, XII, 311-330.

......................, Kaya, Mahmud, “Fârâbî”, DİA, XII, 145-162.

Kazıcı, Ziya, İslam Müesseseleri Tarihi, İstanbul 1996.

Kehhale, Ömer Rıza, Mü’cemü’l-müellifin, c. I-XV, Beyrut 1986.

el-Kelâbâzî, el-Ta’arruf li-mezhebi ehlil’l-tasavvuf, trk. trc., SüleymanUludağ, İstanbul 1979.

Kennedy, H., The Early Abbasid Caliphate, Beckenham, 19862.

......................., “al-Mahdi”, EI, V, 1238-1239.

el-Kettanî, Muhammed Abdülhayy, et-Teratibü’l-İdariyye, I, Trk. trc.,Ahmet Özel, Hz. Peygamberin Yönetiminde Sosyal Hayat ve Kurumlar,İstanbul 1991.

Keykavus b. İskender, Kabusname, Trk. trc., Mercimek Ahmed, thk.,Orhan Şaik Gökyay, İstanbul 1944.

el-Kıftî, Cemaleddin Ali b. Yusuf, Kitâbü’l-ihbari’l-ulema bi ahbâri’l-hükema, nşr. Julius Lippert, Berlin 1903.

Kılavuz, A. Saim, “Bih-Afarid b. Mahfervedin”, DİA, VI, 138.

Kıster, M.S., “Hariths b. Surayc”, EI, III, 223-224.

Kitapçı, Z., Yeni İslam Tarihi ve Türkler, İstanbul, 1986.

Page 489: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

......................., Orta Asya’da İslamiyetin Yayılması ve Türkler, Konya,1989.

Koçkuzu, Ali Osman, Hadis İlimleri ve Hadis Tarihi, İstanbul 1983.

Konukçu, Enver, “Gazne”, DİA, XIII, 479-480.

...................., “Halaç”, DİA, XV, 228-229.

Köprülü, M.F., “Amil”, İA, I, 402-404.

....................., “Berid”, İA, II, 541-549.

......................., “Hâcib”, İA, V/I, 30-36.

Köymen, Mehmet Altay, Büyük Selçuklu İmparatorluğu Tarihi-KuruluşDevri, I, Ankara 1989.

Kramers, J. H., “Sultan” İA, XI, 24-28.

....................., “Coğrafya”, İA, III, 208-209.

....................., “Geography and Commerce”, İslamic Geography GeneralOutlines of İslamic Geography, ed. Fuat Sezgin, Frankfurt 1992.

....................., “Kisaî”, İA, VI, 824-825.

.....................- Bosworth, C.E., “Sultan”, EI, IX, 849-851.

Kraus, P. – Pines, S., “el-Razî-Muhammed b. Zekeriyya el-Razî”, İA, IX,642-645.

Kufralı, Kasım, “Ebû Yusuf”, İA, IV, 59-60.

Kurbanî, Ebu’l-Kasım, Zindeginâme-i Riyazidenan-ı Devreyi İslamî,Tahran hş.1365.

Kureşî, Muhyiddin Ebû Muhammed Abdülkadir b. Muhammed el-Hanefî,el-Cevahirü’l-mudiyye fi tabakâti’l-hanefiyye, I-III, thk., AbdülfettahMuhammed el-Hulv, Kahire 1993.

Kurtuluş, Rıza, “el-Ceyhanî”, DİA, VII, 467-468.

...................., “Ebû Şekür-i Belhî”, DİA, X, 235.

Page 490: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Kutluer, İlhan, “Belhî, Ebû Zeyd”, DİA, V, 412-414.

...................., “Hârizmi, Muhammed b. Ahmed”, DİA, XVI, 222-224.

Kuşeyrî, Ebu’l-Kasım Abdülkerim b. Hevazin, Risaletü’l-Kuşeyriyye, Mısır1966 ; Trk. trc., Ali Arslan İstanbul 1978.

O’Leary, de Lacy, İslam Düşüncesi ve Tarihteki Yeri, trk. trc., HüseyinYurdaydın – Yaşar Kutluay, Ankara 1959.

Lane-Poole, Stanley, The Mohammadan Dynasties, Beyrut 1966.

Lawrance, Bruce L., “Khanagah”, EI2, VIII, 278-279

Leknevî, Muhammed b. Abdulhayy el-Fakîh el-Hindî, el-Fevâidü’l-behiyyefi terâcimi’l-hanefiyye, thk. Ahmed el-Za’bî, Beyrut 1998.

Levy, R., An İntroduction to Persian Literature, New York 1969.

Ligeti, L, Bilinmeyen İç Asya, Trk. trc., Sadrettin Karatay, Ankara 1986.

Lombard, Maurice, İlk Zafer Yıllarında İslam, Trk. trc., Nezih Uzel,İstanbul 1983.

Macdonald, D.B. “Kelam”, İA, VI, 541-545.

......................, “Maturidî”, İA, VII, 404-406.

Madelung, W., “The Minor Dynasties of Northern İran”, CambridgeHistory of İran, IV, Cambridge 1975, s. 198-250 ; Trk. trc., Hakkı DursunYıldız, “Taberistan”, Doğuştan Günümüze Büyük İslam Tarihi, V, İstanbul1987, s. 451-465.

......................, Arabic Texts Concerning the History of the Zaydi İmams ofTabaristan, Daylaman and Gilan, Beyrut 1987.

....................., “Murdji’a”, EI2, VII, 605-607.

....................., “Maturidıyya”, EI2, VI, 847-848.

....................., “al-Maturidî”, EI2, VI, 846-847.

....................., “Abu’l-Qasem Eshaq Samarqadî”, EI, I, 358-359.

Page 491: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

....................., The Early Mur’jia in Khurasan and Transoxaina and spreadof Hanafism” Der İslam, sayı : 59, 1982, s. 32-39.

el-Makdisî, Mutahhar b. Tahir, Kitab el-Bedi ve’l-Tarih, nşr.Cl. Huart,Paris 1919.

el-Makdisî, Şemseddin Muhammed b. Ahmed el-Beşşarî, Ahsenü’l-tekâsimfî marîfet el-ekâlîm, ed. Fuat Sezgin, Frankfurt 19924.

Mansel, A.M., Ege ve Yunan Tarihi, Ankara, 19885.

Mansuroğlu, Mecdud, “Cândâr”, İA, III, 24-25.

el-Mar‘aşî, Seyyid Zahireddin b. Nasırüddin b. Kemalettin, Tarih-iTaberistan u ruyan u Mazenderan, nşr. M. Cevat Meşkur, Tahran 1966.

Marçais, Georges, “Rıbat”, İA, IX, 734-737.

Masse, Henry, “Rûdekî”, İA, IX, 761-763.

Mattahedek, R., “The Abbasid Caliphate in İran”, Cambridge History ofİslam, IV, Cambridge 19752, s.57-90.

el-Maturidî, Tevhid, Trk. trc., Bekir Topaloğlu, İstanbul 2002.

Meisami, Julie Scott, “Why Write History in Persian ? Historical Writtingin the Sâmânîd Period”, Studies in Honour of C.E. Bosworth, II, Leiden 2000,s. 348-374.

Merçil, Erdoğan, İlk Müslüman Türk Devletleri Tarihi, Ankara 1991.

...................., Gazneliler Devleti Tarihi, Ankara 1989.

...................., “Muhtacoğulları”, Prof. Dr. Fikret Işıltan’a 80. Doğum YılıArmağanı, İstanbul 1995, s. 67-93.

......................, “Karategin Ailesi”, Türk Kültürü Araştırmaları, Prof. Dr.İbrahim Yarkın’a Armağan, Ankara 1987, s. 1-16.

......................, “Simcûrîler I - Simcûr el-Devâtî”, İÜ Tarih Dergisi, sayı :32, İstanbul 1979, s. 71-88.

......................, “Simcûrîler II İbrahim b. Simcûr”, Tarih Enstitüsü Dergisi,

Page 492: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

sayı : 10-11, İstanbul 1981, s. 91-96.

......................, “Simcûrîler III- Ebu’l-Hasan Muhammed b. İbrahim b.Simcûr”, İÜ. Tarih Dergisi, sayı : 33, İstanbul 1982, s. 115-132.

......................, “Simcûrîler IV - Ebu Ali b. Ebu’l-Hasan Simcûrî”, Belleten,sayı.195, Ankara 1985, s. 547-567.

......................, “Simcûrîler V - Ebu’l-Kasım b. Ebu’l-Hasan Simcûrî”, İÜ.Tarih Enstitüsü Dergisi, 1983-1987, s. 123-138.

......................, “Samanîler Devletinde Türklerin Rolü”, İÜ. Tarih Dergisi,H.D. Yıldız’a Hatıra Sayısı, sayı : 35, İstanbul 1994, s. 253-266.

......................, “Sebüktegin Pend-nâmesi”, İslam Tetkikleri EnstitüsüDergisi (İTED), VI/1-2, İstanbul 1975, s. 203-232.

....................., Saffarîler”, Doğuştan Günümüze Büyük İslam Tarihi, ed.H.D. Yıldız, V, İstanbul 1987, 417-449.

......................, “Tahirîler”, Doğuştan Günümüze Büyük İslam Tarihi, V,yay. H.D. Yıldız, İstanbul 1987, s. 401-417.

......................, “Veşmgir b. Ziyar”, İA, XIII, 304-305.

......................, “Gazneliler”, DİA, XIII, 480-484.

......................, “Hazinedâr”, DİA, XVII, 141-143.

......................, “Amid”, DİA, III, 55.

......................, “Banicûrîler”, DİA, V, 59.

el-Mesudî, Ebu’l-Hasan Ali b. el-Hüseyin, Mürûc el-zeheb, nşr., M.Muhyiddin Abdülhamid, Mısır 1964.

Miles, George Carpenter, “Numismatics”, Cambridge History of İran, IV,Cambridge 1975, s. 364-377.

......................., The Numismatic History of Rayy, New York 1938.

......................., “Dirham”, EI2, II, 319-320.

......................., “Dinar”, EI2, 305-307.

Page 493: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Minorsky, V., “Tûs”, İA, XII/II, 123-130.

......................., “Nerşahî”, İA, IX, 197-198.

Miquel, A., İslam Medeniyeti, II. Trk. trc. A. Fidan, H. Menteş, İstanbul,1991.

Mirhond, Hamîdüddin Muhammed b. Hondşah b. Mahmud el-Belhî,Ravzatü’l-safâ fî sîret el-enbiya ve’l-mülûk ve’l-hulefâ, IV, Tahran hş. 1339.

Morrison, G. – Baldick, J. - Kadhanî, S., History of Persian Literature,Leiden 1981.

Moscati, S., “Abû Müslim el Horasani” , EI2, I, 141.

Motlagh, Dj. Halegh, “Amırak Bal’ami”, EI, I, 971-972.

Muir, W., The Caliphate its Rise, Decline and Fall, Edinburgh 19154.

Murad, Hasan Kasım, “The Life and Works of Hakim al-Tırmidhî”,Hamdard İslamicus (HI), II/I, Karachi 1979, s. 65-77.

Mustagh, Q.- Berggren, J.L., “İntroduction, The Mathematicians and theirlinage-Mathematical Sciences”, History of the Civilization of Central Asia,IV, ed. C.E. Bosworth-M.S. Asimov, Paris 2000, s.177-193.

Nader, Albert N., “al-Balkhî”, EI2, 1002.

Nallino, C.A., “Astronomi”, İA, I, 686-690.

Nayberg, H.S., “Mûtezile”, İA, VIII, 756-764.

Nazım, Muhammed, The Life and Times of Sultan Mahmud of Ghazna,Yeni Delhi 1971.

......................, “Makan b. Kaki”, İA, VII, 202.

......................, “Merdaviç b. Ziyar”, İA, VI, 757.

......................, “Utbî”, İA, XIII, 83.

Necibullah, Persian Literature, Washington 1963.

Nedvî, Rical el-Fikr ve’l-Davet fi’l-İslam, Dımaşk, 1970.

Page 494: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Nerşahî, Ebû Bekr Muhammed b. Cafer, Târih-i Buhara, thk. AbdülmecidBedevî-Nasrullah Mübeşşir el-Tarazî, Kahire 1993 ; Frs. trc., Frs. trc.,Ahmed b. Muhammed el-Kubavî, nşr., Muhammed Taki, Tahran hş. 1363 ;İng. trc. R.N. Frye, The History of Bukhara, Cambridge 1954.

el-Nesefî, Ebû Hafs Necmeddin Ömer b. Muhammed, el-Kand fi zikr-iulemâi Semerkand, nşr., Nazr Muhammed Faryabî, Mektebetü’l-Kevser,1991.

el-Nesefî, Ebu’l-Mu’in Meymun b. Muhammed, el-Tabsiratü’l-edille fiusuli’l-din, I-II, thk., Hüseyin Atay, Ankara 1993.

Nizameddin, Muhammed, İntroduction to the Jawami’u’l-hikayat velewami’u’l-riwayat of Sadidu’d-din Muhammad al-Awfî, Londra 1929.

Nizamî-i Aruzî, Çehar Makale, nşr. Muhammed Kazvini, Brill 1910 ; İng.trc., E.G. Browne, The Four discources of Nidhami’l-Arudî, Cambridge1978.

Nizamülmülk, Siyasetnâme, Trk. trc. Nurettin Bayburtlugil, İstanbul 19872.

Ocak, Ahmet Yaşar, “Fütüvvet”, DİA, XIII, 261-263.

Ögel, Bahaaddin, Büyük Hun İmparatorluğu Tarihi, II, Ankara 1981.

Öğüt, Salim, “Ebû Yusuf”, DİA, X, 260-265.

Özaydın, Abdülkerim “Harizm”, DİA, XVI, 217-220.

......................, “Abdülmelik b. Nuh b. Nasr”, DİA, I, 271-272.

......................, “Fahrüddevle”, DİA, XII, 98-99.

......................, “Gıtrif. b. Ata”, DİA, XIV, 57-58.

......................, “Amr b. Leys”, DİA, III, 86-87.

Özel, Ahmet, Hanefî Fıkıh Alimleri, Ankara 1990.

Özen, Şükrü, “Hilâf”, DİA, XVII, 527-538.

....................., “Furûk”, DİA, XIII, 223-227.

Özkuyumcu, Nadir, “Haris b. Süreyc”, DİA, XVI, s. 201.

Page 495: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Pellat, Ch.,“Djayhanî”, EI2, 265-266.

....................., “Khwarazmî”, EI2, IV,1069.

Pingree, D., “Abû Ja’far al-Kazen”, EI, I, 326-327.

......................., “Ali b. Bamşad Qâ’enî”, EI, I, 870-871.

Plutarkhos,. Bioi Paralleloi (Aleksandros). Plutarch’s Lives. With anEnglish Translation by B. Perrin I-XI. London, New York 1928-1926. [TheLoeb Classical Library].

Polat, Selahaddin, “Ebû Ali el-Nisaburî”, DİA, X, 92.

......................., “Kelâbâzî, Ahmed b. Muhammed”, DİA, XXV, 191.

Pritsak, Omeljan, “Kara-Hanlılar”, İA, VI, 251-273.

Rahmatullaeva, Sulhiniso, “The Peculiarities of Samanid DecorativeArchitecture” İng. trc. İraj Bashiri, http : //www.iles.umn.edu/edu/faculty/bashiri/sulf%20folder/sulh.html, 16 Ekim2002.

Rasonyi, Laszlo, Tarihte Türklük, Ankara 1998.

Reşüdüddin Fazlullah, b. İmadüddevle Ebu’l-Hayr Ali, Câmiü’l-tevârîh,II/IV nşr. Ahmed Ateş, Ankara 1957.

Rıbat, Nasser, “Rıbat”, EI2, VIII, 493-506.

Ritter, H., “Dakıki”, İA, III, 462-464.

...................., “Eş’ari”, İA, IV, 390-392.

...................., “Firdevsî, İA, IV, 643-649.

Ruşen, M., Tarihnâme-i Taberî, Tahran 1987.

Sabra, A.İ., “İlm al-Hisab”, EI2, 1138-1141.

Sadi, L.M., “The Millennium of Ar-Razi (Rhazes)”, İslamic Medicine, Textand Studies on Muhammed b. Zekeriyya el-Razi, c.XXV, ed. Fuat Sezgin,Frankfurt 1996, s. 252-262.

Page 496: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Safa, Zebihullah, Tarih-i edebiyat der İran, I, Tahran 1985.

Sarı, Mehmet Ali, “İbn Habib el-Nisaburî”, DİA, XIX, 510.

Sahillioğlu, Halil, “Dirhem”, DİA, IX, 368-371.

......................, “Dinar”, DİA, IX, 352-355.

el-Salih, Subhi, Hadis İlimleri ve Hadis İstılahları, Trk. trc., M. YaşarKandemir, Ankara 19732.

Samso, M., “al-Khazin”, EI, IV, 1182-1183.

Sayılı, Aydın, The Observatuary in İslam, ed. Fuat Sezgin, Frankfurt19982.

el-Sealibî, Ebû Mansur Abdülmelik b. Muhammed, Yetîmetü’l-dehr fimehâsini ehl el-asr, IV, şerh ve thk., Müfit Muhammet Kumeyha, Beyrut1983.

el-Sem’ânî, Ebû Sa’d Abdülkerim b. Muhammed, Kitâb el-ensâb, I-V, thk.Abdullah Amr Barudî, Beyrut, 1988.

Sevim, Ali - Merçil, Erdoğan, Selçuklu Devletleri Tarihi, Siyaset-Teşkilatve Kültür, Ankara 1995.

Sezgin, Fuat, Geshichte des Arabischen Schrifttums, (GAS), I, III-VI,Leiden 1967.

Schacth, J., “Abu’l-Layth al-Samarkandî”, EI2, I, 137.

Schaeder, H.H., “Semerkand”, İA, X, 468-471.

....................... - Bosworth, C.E., “Samarkand”, EI2, VIII, 1031-1034.

Schwarz, Florian, Sylloge Numorum Arabicorum Tübingen, Gazna / KabulXIV d - Hurâsân IV, Berlin 1995.

Shaban, M.A., The Abbasid Revolution, II, Cambridge 19792.

Shahbazî, A., “Bahram VI Çobin”, İranica, III, 520-522.

Sıddıkî, M. Zübeyr, Hadis Edebiyatı Tarihi, Trk. trc., Yusuf Ziya Kavakçı,İstanbul 1996.

Page 497: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Sobernheim, M., “Devâtdâr”, İA, III, 557-558.

Sourdel, D., “al-Baramika”, EI2, I, 1064-1067.

....................., “Bih Afrid b. Far wardin”, EI, I, 1209.

....................., “The Abbasid Caliphate”, The Cambridge History of İslam, I,Cambridge, 1970, s.104-139.

Sönmez, Mehmet Ali, “İbn Hibban”, DİA, XX, 63-64.

Spuler, B., “Ghaznawids”, EI2, II, 1050-1053.

......................, “Gurgandj”, EI2, II, 1141-1142.

......................, “Amu-Darya”, EI2, I, 455-457.

......................, “Trade in the Eastern İslamic Countries in the EarlyCenturies”, İslam and Trade of Asia, ed. D.S. Richards, Oxford 1970, s.11-20.

le Strange, Guy, The Lands of Eastern Caliphate, Londra 1993.

Streck, “Amul”, İA, I, 428.

Stern, S.M., Studies in Early İsmailism, Leiden 1983.

el-Sübkî, Taceddin Abdülvahhab b. Ali, Tabakâtü’l-şâfiiyyeti’l-kübra, II-V,thk. M. Muhammed el-Tenahi - Abdülfettah Muhammed el-Hulv, Kahire1964.

Suter, H., “Cebir”, İA, III, 40-41.

el-Sülemî, Ebû Abdurrahman Muhammed b. el-Hüseyn, Risaletü’l-melâmatiyye, trk. trc. Ömer Rıza Doğrul, İslam Tarihinde İlk Melâmet,Melâmîliğe ait en eski vesikanın tercümesi, Ankara 1947.

....................., Kitâbü Fütüvve, Trk. trc., Süleyman Ateş, Ankara 1977.

....................., Tabakâtü’l-sufiyye, thk. Nureddin Şureybe, Mısır 1953.

Süveyşî, Muhammed, “Hesap”, DİA, XVII, 242-244.

Şebankareî, Mecmaü’l-ensâb, Süleymaniye Kütüphanesi (Yenicami

Page 498: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

Kütüphanesi Koleksiyonu), n. 909.

Şeşen, Ramazan, Müslümanlarda Tarih -Coğrafya Yazıcılığı, İstanbul1998.

....................., İslam Coğrafyacılarına Göre Türkler ve Türk Ülkeleri,Ankara 20012 .

....................., “İlk Tercümeler”, Doğuştan Günümüze Büyük İslam Tarihi,III, ed. H.D. Yıldız, İstanbul 1986, s. 453-479.

....................., “Eski Araplara Göre Türkler”, Türkiyat Mecmuası, XV,İstanbul 1968, s. 11-36.

....................., “Buhara”, DİA, VI, 364.

el-Taberî, Ebû Cafer Muhammed b. Cerir, Kitâbü ahbâr el-rüsul ve’l-mülûk(Târih el-rüsul ve’l-mülûk),X, thk. Ebu’l-Fazl İbrahim, Kahire 19796.

Taşağıl, Ahmet, Göktürkler, I, Ankara 1995.

....................., Göktürkler, II, Ankara 1999.

.....................,“Töles Boylarının Coğrafî Dağılımı”, MSÜ. Fen-EdebiyatFakültesi Dergisi, I, İstanbul 1991, s.234-243.

Tanerî, Aydın, “Gürgenc”, DİA, XIV, 321-323.

......................, “Hâcib”, DİA, XIV, 508-511.

......................, “Camedâr”, DİA, VII, 45.

......................, “Candar”, DİA, VII, 145-146.

Terzî, Mustafa Zeki, “Gulâm”, DİA, XIV, 178-180.

el-Tirmizî, Ebû Abdullah Muhammed b. Ali b. Hasen el-Hakîm, Büdüvvüşe’n Ebî Abdullah Muhammed el-Hâkim el-Tirmizî, nşr., Muhammed HalidMesud, İslamic Studies, IV, 1965 Karachi 1965, s. 331-343.

Togan, Z.V., Umumî Türk Tarihine Giriş, İstanbul 19813.

....................., “Amu-Derya”, İA, I, 419-426.

Page 499: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

.....................,“Herat”, İA, V/I, 429-442.

Togan, Nazmiye, “Peygamber Zamanında Şarki ve Garbi Türkistan’ıZiyaret Eden Çinli Budist Hüen-Çang’ın Bu Ülkelerin Siyasî ve DinîHayatına Dair Kayıtları”, İÜ. TED, IV, sayı : 1-2, İstanbul 1964, s. 21-64.

Topaloğlu, Bekir, Kelam İlmi, İzmir 1985.

Treadwell, Luke, “İbn Zafir al-Azdi’s Accaunt of the Murder of Ahmad b.İsmail al-Samanî and the Succession of his son Nasr”, Studies in Honour ofC.E. Bosworth, II, Leiden 2000, s. 397-419.

Tritton, A.S., İslam Kelamı, trk. trc., Mehmet Dağ, Ankara 1983.

Turan, Osman, Selçuklular ve İslamiyet, İstanbul 1993.

...................., “Ikta”, İA, V/II, 949-959.

Türer, Osman, “Bûşencî, Ebu’l-Hasan”, DİA, VI, 475-476.

el-Ukaylî, Seyfeddin Hacı b. Nizam, Asarü’l-vüzera, nşr. CelaleddînHüseynî Urmevî, Tahran hş. 1337.

Udovitch, L., “Fals”, EI, II, 768-769.

Uludağ, Süleyman, İslam Düşüncesinin Yapısı, Selef, Kelam, Tasavvuf,Felsefe, İstanbul 1979.

....................., “Hankah”, DİA, XVI, 42-46.

....................., “Fütüvvet”, DİA, XIII, 259-261.

....................., “Kelâbâzî, Muhammed b. İbrahim”, DİA, XXV,

Uslu, Recep, “Halef es-Saffar”, DİA, XV, 238-239.

el-Utbî, Ebû Nasr Muhammed b. Abdülcabbar, Târih-i Yeminî, I, şerh, Şeyhel-Meninî, Kahire 1869 ; Frs. trc., Curfedakanî, Tercüme-i Târih-i Yeminî,nşr., Cafer Şiar, Tahran hş. 1345.

Uzunçarşılı, İsmail Hakkı, Osmanlı Devlet Teşkilatına Medhal, Ankara1988

Ülken, Hilmi Ziya, İslam Felsefesi, İstanbul 1983.

Page 500: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

....................., “İbn Sina”, İA, V / II, 807-824.

de Vaux, B. Carra, “Tefsir”, İA, XII/I, 603-604.

...................., “Tafsir”, EI2, VIII, 117.

Vernet, J., “al-Khwarazmi”, EI2, IV, 1070-1071.

Vezirî, Ahmed Ali Khan, Târih-i Kirman, nşr. Muhammed İbrahim -Bostaniy-i Parizî, Tahran 1961.

Walzer, Richard, “Fârâbî”, EI2, II, 778-781.

Watt, Montgomery, İslam Düşüncesinin Teşekkül Devri, Trk. tr., EthemRuhi Fığlalı, Ankara 1981.

....................., “Djabriyya”, EI2, II, 365.

....................., “Djahmıyya”, EI2, II, 388.

....................., “Ash’ariyya”, EI2, I, 696.

Wellhausen, Julius, Arap Devleti ve Sükutu, Trk. trc. Fikret Işıltan, Ankara1963.

....................., İslamiyetin İlk Devirlerinde Dini Siyasi Muhalefet Partileri,trc. Fikret Işıltan, Ankara, 1989.

Wensinck, A.J., “Mevla”, İA, VIII, 163-164.

...................., “Mürci’e”, İA, VIII, 808-809.

von Vloten, “Emeviler Devrinde Arap Hakimiyeti, Şia ve Mesih İnancıÜzerine Araştırmalar”, trc. M.S. Hatipoğlu, AÜ. İlahiyat Fakültesi Dergisi,sayı : 172, Ankara 1986, s.

el-Yakubî, Ahmed b. İshak b. Vâzıh, Kitâb el-büldan, nşr. M.J. de Goeje,Brill 1967.

...................., el-Târih, Beyrut t.y.

Yavuz, Yusuf Şevki, İslam Akaidinin Üç Şahsiyeti, Ahmed b. Hanbel, İbnFurek, Kadı Beyzavî, İstanbul 1989.

Page 501: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

....................., “ İbn Furek”, DİA, XIX, 495-498.

....................., “Cedel”, DİA, VII, 208-210.

....................., “Kelam”, DİA, XXV,

.....................,“Eş’ariyye”, DİA, XI, 447-455.

....................., “Ebu’l-Hasan el-Eş’arî”, DİA, XI, 444-447.

Yazıcı, Tahsin, “Bel’amî-Ebu Ali”, DİA, V, 390.

......................, “Dakıkî”, DİA, VIII,

....................... “Sülemî”, İA, XI, 94-96.

......................, “Deylem”, DİA, IX, 263-265.

......................, “Belh”, DİA, V, 410-411.

......................, - İbşirli, Mehmet, “Ferrraş”, DİA, XII, 408-409.

Yazıcıoğlu, Mustafa Said, “Maturidî Kelam Ekolünün İki Büyük Siması ;Ebû Mansur el-Maturidî ve Ebu’l-Mu‘in el-Nesefî”, AÜİFD, sayı : 27,Ankara 1985, s. 281-298.

Yetik, Erhan, “Ebû Osman el-Hirî”, DİA, X, 208.

......................, “Dineverî, Ebu’l-Abbas”, DİA, IX, 358-359.

Yıldız, Hakkı Dursun, İslamiyet ve Türkler, İstanbul 1980.

......................, “Emirü’l-Ümera” DİA, XI, 158-159.

......................, “Bermekîler”, DİA, V, 517-520.

......................, “Ebû Müslim-i Horasanî”, DİA, X, 197-199.

......................, “Velid I”, İA, XIII, 293.

Yiğit, İsmail, “Cemdâr”, İA, III, 88.

Yves, G., “Horasan”, İA, V/I, 560

Zambaur, E.V., “Fels”, İA, IV, 539-540.

Page 502: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

........................, “Dinar”, İA, III, 591.

........................, “Dirhem”, İA, III, 594.

el-Zehebî, Ebû Abdullah Şemseddin Muhammed b. Ahmed, Siyerüa’lâmi’l-nübelâ, IX-XVI, thk., Şuayb el-Arnavud-Hüseyn el-Esed - v.d.,Beyrut 1990.

......................., Tezkiretü’l-huffâz, II-IV, Haydarabad 1956.

Zettersteen, K.V. “I. Nuh”, İA, IX, 346-347.

.......................,“Ebu’l-Fazl b. el-Amid”, İA, V/II, 843-844.

......................., “Amir al-Umara”, EI, I, 446.

......................., “Mutî”, İA, VIII, 764.

......................., “II.Nuh”, İA, IX, 347-348.

......................., “Fahrüddevle”, İA, IV, 447-448.

......................., “Nasr b. Ahmed”, İA, IX,

......................., “Mehdi”, İA, VII, 474-480.

......................., “Harûnürreşid”, İA, V/1, 304-305.

Zeydan, C., İslam Medeniyeti Tarihi, II, trc. Zeki Meğamız, İstanbul, 1976-1978.

Zirikli, Hayrettin, el-A‘lam Kamusü Teracim, I-VIII, Beyrut 1980.

Page 503: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1] el-Taberî , Kitâbü ahbâr el-rüsul ve’l-mülûk (Târih el-rüsul ve’l-mülûk),III-X, thk. Ebu’l-Fazl İbrahim Kahire 1979.

Page 504: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[2] Ramazan Şeşen, Müslümanlarda Tarih-Coğrafya Yazıcılığı, İstanbul1998, s. 54.

Page 505: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[3] Fuat Sezgin, Geshichte des Arabischen Schrifttums, (GAS), I, Leiden1967, s. 353.

Page 506: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[4] Nerşahî, Târih-i Buhara, thk. Abdülmecid Bedevî-Nasrullah Mübeşşirel-Tarazî, Kahire 1993; Frs. trc., Muhammed Taki Tahran hş.1363; İng. trc.R.N. Frye, The History of Bukhara, Cambridge 1954.

Page 507: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[5] Katib Çelebi, Keşf-i zünûn an esâmi’l-kütüb ve’l-fünun, I, tsh., ŞerafettinYaltkaya-Kilisli Rıfat Bilge, İstanbul 1941, s. 286; Sezgin, GAS, I, 352.

Page 508: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[6] Şeşen, a.g.e., s. 69.

Page 509: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[7] el-Sem’ânî, Kitâb el-ensâb, I-V thk. Abdullah Amr b. el-Bedevî, Beyrut1988.

Page 510: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[8] İbn Miskeveyh, Tecâribü’l-ümem, I-III, tsh., D.S. Margoliouth - H.F.Amedroz, Kahire t.y.

Page 511: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[9] Gerdizî, Zeyn el-ahbâr, şerh, Abdülhayy Habibî, Tahran hş. 1367.

Page 512: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[10] Ebu’l-Fazl el-Beyhakî, Târih-i Beyhakî, thk., Kazım Gani-Ali EkberFeyyaz, Tahran hş. 1326; Arp. trc. Yahya el-Haşşab-Sadık Neşat, Beyrut1982.

Page 513: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[11] Şeşen, s. 81.

Page 514: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[12] Şeşen, s. 70.

Page 515: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[13] Nizamülmülk, Siyasetnâme, Trk. trc., Nurettin Bayburtlugil, İstanbul1987.

Page 516: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[14]Târih-i Sistan, nşr., Melikü’ş-Şuara Bahar, Tahran hş. 1314; İng. trc.,Milton Gold, Roma 1976.

Page 517: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[15] İbn Funduk (Zahireddin Ebu’l-Hasan Ali b. Ebu’l-Kasım Zeyd el-Beyhakî), Târih-i Beyhak, nşr. Ahmed Behmenyar, Tahran hş. 1361.

Page 518: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[16] İbn İsfendiyar, Târih-i Taberistan, I-II, thk., Abbas İkbal Aşiteyanî, t.y.;İng. trc. E.G. Browne, an Abriged Translation of the Tarikhi Tabarıstan,Londra 1905.

Page 519: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[17] Seyyid Zahireddin el-Mar‘âşî, Târih-i Taberistan u Rûyan uMazenderan, nşr. M. Cevat Meşkur, Tahran 1966.

Page 520: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[18] Ebû Hafs Ömer el-Nesefî, el-Kand fi zikri ulemâi Semerkand,Mektebetü’l-Kevser 1991.

Page 521: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[19] Katib Çelebi, I, 296; Sezgin, GAS, I, 353.

Page 522: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[20] Katib Çelebi, aynı yer.

Page 523: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[21] İbn el-Esîr, el-Kâmil fî’l-târih, III-IX, nşr. C. J. Tornberg, Beyrut 1979;Trk. trc. Ahmet Ağırakça vd, İslam Tarihi el-Kâmil fi’l-Târih Tercümesi, III-IX, İstanbul 1986.

Page 524: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[22] el-Cüzcanî, Tabakât-ı Nâsırî, I, tsh. Abdülhayy Habibî Kandehar hş.1342; İng. trc., I, H.G. Raverty, Yeni Delhi 1970.

Page 525: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[23] Reşideddin Fazlullah, Câmiü’l-tevârîh, II/IV nşr. Ahmed Ateş, Ankara1957.

Page 526: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[24] Hamdullah el-Müstevfî, Târih-i Güzide, nşr. E.G. Browne, Londra-Leiden 1910.

Page 527: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[25] Hondmir, Düstûru’l-vüzera, thk. Fuat Abdülmutî el-Seyyad, Mısır1980.

Page 528: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[26] Ebû Abdullah Muhammed el-Harizmî, Mefâtihü’l-ulum, Kahire 1923.

Page 529: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[27] İlhan Kutluer, “Hârizmî, Muhammed b. Ahmed”, DİA, XVI, 222.

Page 530: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[28] İbn el-Nedim, el-Fihrist, nşr. Şeyh İbrahim Ramazan, Beyrut 1987.

Page 531: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[29] Ebû Abdurrahman el-Sülemî, Risaletü’l-melâmatiyye, Trk. trc. ÖmerRıza Doğrul, İslam Tarihinde İlk Melâmet, Melâmîliğe ait en eski vesikanıntercümesi, Ankara 1947.

Page 532: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[30] Ebû Abdurrahman el-Sülemî, Kitâbü Fütüvve, Trk. trc., Süleyman Ateş,Ankara 1977.

Page 533: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[31] Ebû Abdurrahman el-Sülemî, Tabakâtü’l-sufiyye, thk. NureddinŞureybe, Mısır 1953.

Page 534: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[32] Ebû Nuaym el-İsfahanî, Hilyetü’l-evliya, X, Matbaatü’l-sa’ade 1979.

Page 535: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[33] el-Hücvirî, Keşfü’l-Mahcûb, İng. trc., R.A. Nicholson, Londra 1970.

Page 536: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[34] el-Kureşî, el-Cevahirü’l-mudiyye fi tabakâti’l-hanefiyye, I-III, Kahire1993.

Page 537: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[35] Feridüddin Attar, Tezkiretü’l-evliya, II, tsh. Reynold Alleyne NicholsonBrill 1905; Trk. trc., Süleyman Uludağ, İstanbul 19912.

Page 538: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[36] İbn Mülakkin, Tabakâtü’l-evliya, thk. Nureddin Şureybe, Beyrut 1986.

Page 539: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[37] Ebû Mansur Abdülmelik b. Muhammed el-Seâlibî, Yetîmetü’l-dehr fimehâsini ehl el-asr, IV, şerh ve thk. Müfit Muhammet Kamihat, Beyrut 1983.

Page 540: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[38] el-Birunî, el-Âsarü’l-bâkiye ani’l-kuruni’l-hâliye, nşr. E. Sachau,Leipzig 1923.

Page 541: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[39] el-Birunî, Tahdidü nihâyât el-emâkin, İng. trc., Cemil Ali, ed. FuatSezgin, Frankfurt 1992.

Page 542: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[40] Kaşgarlı Mahmud, Divanü Lügati’l-Türk, I-III, Trk. trc., Besim Atalay,Ankara 1992.

Page 543: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[41] Nizamî-i Aruzî, Çehar Makale, nşr. Mirza Muhammed Kazvinî, Brill1910; İng. trc., E.G. Browne, The Four discources of Nidhami’l-Arudî,Cambridge 1978.

Page 544: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[42] el-Sem’ânî, Kitâb el-ensâb, I-V, thk. Abdullah Amr b. el-Bedevî,Beyrut 1988.

Page 545: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[43] el-Avfî, Lübab el-elbab, nşr., M. Abbasî, Tahran hş. 1361.

Page 546: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[44] el-Avfî, Cevâmiü’l-hikâyât ve’l-levâmi el-rivâyât, tsh., Cafer Şi’ar,Tahran 19833.

Page 547: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[45] İbn Salâh, Tabakâtü’l-fukahai’l-şafiiyye, I Beyrut 1996.

Page 548: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[46] el-Sübkî, Tabakâtü’l-şâfiiyyeti’l-kübra, II-V, thk. M. Muhammed el-Tennahi-Abdülfettah Muhammed el-Hulv, Kahire 1964.

Page 549: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[47] Cemaleddin Abdürrahim el-İsnevî, Tabakâtü’l-şafiiyye, I-II, thk.,Abdullah Muhammed el-Cuburî, Riyad 1981.

Page 550: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[48] Takıyyüddin Ebû Bekr İbn Kâdî Şuhbe, Tabakâtü’l-fukahai’l-şafiiyye,I-II, thk., A. Muhammed Ömer, Kahire t.y.

Page 551: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[49] Ebu’l-Muîn el-Nesefî, el-Tabsiratü’l-edille fi usuli’l-din, I-II, thk.,Hüseyin Atay, Ankara 1993.

Page 552: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[50] el-Kureşî, el-Cevahirü’l-mudiyye fi tabakâti’l-hanefiyye, I-III, thk.,Abdülfettah Muhammed el-Hulv, Kahire 1993.

Page 553: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[51] İbn Kutluboğa, Tâcü’l-teracim fi tabakât el-hanefiyye, thk., İbrahimSalih, Beyrut 1992.

Page 554: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[52] Leknevî, el-Fevâidü’l-behiyye fi terâcimi’l-hanefiyye, thk., Ahmed el-Za’bî, Beyrut 1998.

Page 555: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[53] İbn Hallikan, Vefeyâtü’l-a’yân ve enbâü ebnâ el-zaman, I-VIII, thk.,İhsan Abbas, Beyrut 1968

Page 556: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[54] el-Zehebî, Tezkiretü’l-huffâz, II-IV, Haydarabad 1956.

Page 557: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[55] İbn Funduk, Tetimmetü Sivani’l-hikme, nşr. Muhammed Şefi, Dımaşkhş. 1351.

Page 558: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[56] İbn Funduk, Târihü hukemai’l-İslam, nşr. Muhammed Kürd Ali,Dımaşk 1946.

Page 559: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[57] el-Kıftî, Kitâbü’l-ihbari’l-ulema bi ahbâri’l-hükema, nşr. Julius Lippert,Berlin 1903.

Page 560: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[58] İbn Ebî Usaybia, Uyûn el-Enbâ fi tabakâti’l-etibbâ, Beyrut t.y.

Page 561: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[59] Katib Çelebi, Keşf-i zünûn an esâmi’l-kütüb ve’l-fünun, I-II, tsh.,Şerafettin Yaltkaya-Kilisli Rıfat Bilge, Ankara 1941.

Page 562: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[60] İbn Hurdâdbih, Kitâb el-mesâlik ve’l-memâlik, ed. Fuat Sezgin,Frankfurt 19922.

Page 563: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[61] el-Yakubî, Kitâb el-büldân, nşr. M.J. de Goeje, Brill 1967.

Page 564: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[62] İbn Fakîh el-Hemedanî, Kitâb el-Büldân, ed., M. J. de Goeje, Brill1967.

Page 565: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[63] İbn Fazlan, Seyahatnâme, Trk. trc., Ramazan Şeşen, İstanbul 19952.

Page 566: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[64] el-İstahrî, Kitâbü’l-memâlik el-mesâlik, ed., Fuat Sezgin, Frankfurt19923.

Page 567: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[65] İbn Havkal, Sûret el-arz, nşr. J.H. Kramer, Brill 1939.

Page 568: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[66] el-Makdisî, Ahsenü’l-tekâsîm fî marîfet el-ekâlîm, nşr. M.J. de Goeje,Frankfurt 19924.

Page 569: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[67]Hudûd el-Alem-Legion of the World, nşr. ve İng. trc., V. Minorsky,Frankfurt 19932.

Page 570: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[68] Yakut el-Hamavî, Mü’cemü’l-büldân, I / I-II, II / I-II, III / I, IV / I,Frankfurt 19922.

Page 571: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[69] Yakut el-Hamavî, İrşad el-erîb ilâ marifet el-edîb, I-V, ed., D.S.Margoliouth - D. Litt, Yeni Delhi 1909-1927.

Page 572: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[70] Hamdullah el-Müstevfi, Nüzhet el-kulûb, ed., G. Le Strange, Frankfurt19932; İng. trc., G. Le Strange, Frankfurt 19932.

Page 573: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[71] V.V. Barthold, Moğol İstilasına Kadar Türkistan, haz., H.D. Yıldız,Ankara 1990.

Page 574: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[72] V.V. Barthold, Orta Asya Türk Tarihi Hakkında Dersler, Trk. Trc., K.Yaşar Kopraman – İsmail Aka, Ankara 1975.

Page 575: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[73] V.V. Barthold, İslam Medeniyeti Tarihi, Trk. trc. ve ekler, M.F.Köprülü, Ankara 1977.

Page 576: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[74] L. Ligeti, Bilinmeyen İç Asya, Trk. trc., Sadrettin Karatay, Ankara 1986.

Page 577: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[75] R.N. Frye, Bukhara, The Medieval Achievement, Oklahama 1965.

Page 578: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[76] R.N.Frye, “The Samanids”, Cambridge History of İran, IV, Cambridge1975, s. 136-161; Trk. trc., H.D. Yıldız, “Samanîler” Doğuştan GünümüzeBüyük İslam Tarihi, VII, İstanbul Ankara 1988, s. 49-75.

Page 579: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[77] R.N. Frye, “The City Chronicles of Central Asia and Khorasan, TheTarix-i Nişapur”, Zeki Velidi Togan Armağanı, İstanbul 1955, s. 405-420.

Page 580: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[78] R.N. Frye, “The Arabic Language in Khurasan”, İran Society SilverJubilee Souvenir, Kalküta 1970, s. 131-134.

Page 581: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[79] R.N. Frye, “Development of Persian Literature under the Samanid andQarakhanids”,Ya’dna’me-ye Jan Rypka, Prag 1967, s. 69-74.

Page 582: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[80] C.E. Bosworth, The History of Saffarids of Sistan and Maliks of Nimruz(247/861 to 949/1542-43), New York 1994.

Page 583: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[81] C.E. Bosworth, The Ghaznavids, Their Empire in Afghanistan andEastern Caliphate (994-1040), Beyrut 1973.

Page 584: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[82] C.E. Bosworth, “An Alleged Embassy from the Emperor of China tothe Amir Nasr b. Ahmad, A Contribution to Samanid Military History”, TheMedieval History of İran and Afghanistan, Londra 1977, s. 1-13.

Page 585: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[83] C.E. Bosworth, “The Armies of Saffarids”, BSOAS, 1968, s. 534-554.

Page 586: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[84] C.E. Bosworth, “The Rulers of Chaghaniyan in Early İslamic Times”,İRAN, XIX’dan ayrı basım 1981, s. 1-20.

Page 587: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[85] Erdoğan Merçil’in bu aile hakkında yazdığı ilk makale ailenin atasıSimcûr el-Devâtî hakkında olup, “Simcûriler I - Simcûr ed-Devatî” adınıtaşımaktadır. Bu makale, İÜ Tarih Dergisi, sayı. 32, İstanbul 1979, s. 71-88arasında yayınlanmıştır. Bunun sonrasında farklı dergilerde yayınlanan diğerdört makaleye çalışmamız içerisinde ve bibliyografyada işaret ettik.

Page 588: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[86] E. Merçil, “Muhtacoğulları”, Prof. Dr. Fikret Işıltan’a 80. Doğum YılıArmağanı, İstanbul 1995, s. 67-93.

Page 589: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[87] E. Merçil, “Karategin Ailesi”, Türk Kültürü Araştırmaları, Prof. Dr.İbrahim Yarkın’a Armağan, Ankara 1987, s. 1-16.

Page 590: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[88] E. Merçil, “Samanîler Devletinde Türklerin Rolü”, İÜ. Tarih Dergisi,Hakkı Dursun Yıldız’a Hatıra Sayısı, İstanbul 1994, s. 253-266.

Page 591: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[89] E. Merçil, İlk Müslüman Türk Devletleri Tarihi, Ankara 1991.

Page 592: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[90] E. Merçil, Gazneliler Devleti Tarihi, Ankara 1989.

Page 593: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[91] Luke Treadwell, “İbn Zafir al-Azdi’s Accaunt of the Murder of Ahmadb. İsmail al-Samanî and the Succession of his son Nasr”, Studies in Honourof C.E. Bosworth, II, Leiden 2000, s. 397-419.

Page 594: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[92] Bkz. Merçil, “Simcûrîler I”, s. 79.

Page 595: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[93] Maurice Lombard, İlk Zafer Yıllarında İslam, Trk. trc., Nezih Uzel,İstanbul 1983.

Page 596: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[94] Guy Le Strange, The Lands of Eastern Caliphate, Londra 1993.

Page 597: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[95] Ramazan Şeşen, İslam Coğrafyacılarına Göre Türkler ve Türk Ülkeleri,Ankara 20012.

Page 598: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[96] Bunlara tez içindeki dipnotlarda ve bibliyografyada işaret edilmiştir.

Page 599: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[97] İbrahim Artuk-Cevriye Artuk, İstanbul Arkeoloji Müzeleri Teşhirdekiİslamî Sikkeler Kataloğu, I, İstanbul 1970.

Page 600: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[98] Florian Schwarz, Sylloge Numorum Arabicorum Tübingen, Gazna /Kabul XIV d - Hurâsân IV, Berlin 1995.

Page 601: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[99] G. Carpanter Miles, The Numismatic History of Rayy, New York 1938.

Page 602: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[100] M.A. Broome, A Handbook of İslamic Coin, Londra 1985.

Page 603: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[101] Elena Davidovich, “Barab, Newly Discovrered Central Asian Mintunder the Samanid and Anushteginids”, Pamyatniki Pis’mennosti Vostoka,Moskova 1977, s. 125-129.

Page 604: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[102] Elena Davidovich, “The Samanid Coins, Coined in Quba”, CA, II,1960, s. 254-257.

Page 605: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[103] Montgomery Watt, İslam Düşüncesinin Teşekkül Devri, Trk. trc.,Ethem Ruhi Fığlalı, Ankara 1981.

Page 606: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[104] Bekir Topaloğlu, Kelam İlmi, İzmir 1985.

Page 607: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[105] A. Tritton, İslam Kelamı, Trk. trc., Mehmet Dağ, Ankara 1983.

Page 608: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[106] Yusuf Şevki Yavuz, İslam Akaidinin Üç Şahsiyeti, Ahmed b. Hanbel,İbn Furek, Kadı Beyzavî, İstanbul 1989.

Page 609: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[107] M. Said Yazıcıoğlu, “Maturidî Kelam Ekolünün İki Büyük Siması;Ebû Mansur el-Maturidî ve Ebu’l-Mu‘in el-Nesefî”, AÜİFD, sayı : 27,Ankara 1985, s. 281-298.

Page 610: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[108] Ebû Abdurrahman el-Sülemî, Risaletü’l-Melâmetiyye, Trk. Trc., ÖmerRıza Doğrul, İslam Tarihinde İlk Melamet, İstanbul 1950)

Page 611: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[109] Abdülbaki Gölpınarlı, Melamîlik ve Melâmîler, İstanbul 1992.

Page 612: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[110] R. Bulliet, The Patricians of Nishapur, Cambridge 1972.

Page 613: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[111] A.J. Arberry, Classical Persian Literature, Londra 1958.

Page 614: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[112]History of Civilizations of Central Asia, ed. C.E. Bosworth-M.S.Asimov, Paris 2000.

Page 615: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[113] Henry Corbin, İslam Felsefesi Tarihi, Trk. trc., Hüseyin Hatemî,İstanbul 1986.

Page 616: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[114] H. Ziya Ülken, İslam Felsefesi, İstanbul 1983.

Page 617: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[115] Macit Fahri, İslam Felsefesi Tarihi, Trk. trc. Kasım Turhan, İstanbul1987.

Page 618: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[116] İbn Sînâ, el-Kanun fi’l-tıbb, I, Trk. trc., Esin Kahya, Ankara 1995.

Page 619: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[117] Burası aynı zamanda Haytâl olarakta adlandırılır. el-Makdisî(Ahsenü’l-tekâsim, ed., Fuat Sezgin, Frankfurt 19924, s. 261; Trk. trc., R.Şeşen, İslam Coğrafyacılarına Göre Türkler ve Türk Ülkeleri, Ankara 20012s. 252) bölgeyi bu ana başlık altında anlatmıştır. Le Strange, bu kelimeyi V.yy’da Bizanslı yazarların Eftalifler olarak adlandırdıkları, Sasanîlerin enbüyük düşmanları olan Ak-hunların bir ismi olarak manalandırır. Ak-Hundevletinin adı geçen dönemde bölge üzerindeki etkinliği de bu bilgileridogrulamaktadır. Bkz., The Lands of Eastern Caliphate, Londra 19932, s.432.

Page 620: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[118] Rıbatlar için bkz., Nasser Rabbat, “Rıbat”, EI2, VIII, 493-506;Georges Marçais, “Rıbat”, İA, IX., 734-737.

Page 621: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[119]Sûret el-arz, nşr. J.H. Kramers, Brill 1938, s. 466.

Page 622: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[120] Ceyhun (Amu Derya) nehri, Çinliler tarafından Wu-hu, İranlılartarafından Veh-rôz veya Beh-rôz, Araplar, Ceyhun, Belh nehri veya Zemmnehri, Türkler Ögüz, Latinler ve Greklerde halk etimolojisi ile Oxus olarakisimlendirilmiştir. bkz., Z.V. Togan, “Amu-Darya”, İA, I, 419; Le Strange,a.g.e., s. 433-434; Emel Esin, “Amuderya”, DİA, III, 98.

Page 623: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[121] el-İstahrî, Kitâb el-mesâlik el-memâlik, ed., Fuat Sezgin, Frankfurt19923, s. 296; İbn Havkal, a.g.e., s. 475; Trk. trc., Şeşen, s. 220.

Page 624: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[122] Ceyhun (Amu Derya) Nehri, X. ve XII. yy’lar arasında Aral Gölünedöküldüğü halde bu dönemin öncesinde ve sonrasında bir süre için bazenHazar Denizine dökülmüş, bazen de kuzeydoğudaki çöllerin arasındakaybolmuştur. bkz., Z.V. Togan, a.g.m., s. 420-426; B. Spuler, “Amu-Darya”, EI2, I, 455-457.

Page 625: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[123] İbn Havkal, s. 480; Trk. trc., Şeşen, s. 224.

Page 626: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[124] İbn Havkal, s. 481; Trk. trc., Şeşen, aynı yer.

Page 627: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[125] el-İstahrî, a.g.e., s. 295-296; İbn Havkal, s. 475-476; Trk. trc., Şeşen, s.221; el-Makdisî, s. 290-291; Trk. trc., Şeşen, s. 266-267.

Page 628: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[126] İbn Hurdâdbih, Kitâb el-mesâlik ve’l-memâlik, ed., Fuat Sezgin,Frankfurt 19933, s. 36; V.V. Barthold, “Huttel”, İA, V/1, 920.

Page 629: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[127] İbn Havkal, s. 476-477; Trk. trc., Şeşen, s. 221; el-Makdisî, s. 289-290;Trk. trc., Şeşen, a.g.e., s. 266.

Page 630: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[128] el-Taberî , Târih el-rüsul ve’l-mülûk, VII, thk. M. Ebû’l-Fazl İbrahim,Kahire 19796, s. 110; İbn el-Esîr, el-Kâmil fi’l-târih, V, nşr. C.J. Tornberg,Beyrut 1979, s. 200.

Page 631: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[129] el-Makdisî, s. 340. İbn Hurdâdbih (a.g.e., s. 37) ise, bu rakamı 48.500dirhem olarak verir.

Page 632: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[130] İbn Hurdâdbih, s. 37.

Page 633: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[131] İbn Havkal, s. 501; Trk. trc., Şeşen, s. 237; el-Makdisî, s. 282; Trk.trc., Şeşen, s. 261.

Page 634: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[132] İbn Havkal, s. 502-503; Trk. trc., Şeşen, s. 238-239; el-Makdisî, s.282-283; Trk. trc., Şeşen, aynı yer.

Page 635: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[133] Ahsenü’l-tekâsîm, s. 283; Trk. trc., Şeşen, s. 261-262.

Page 636: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[134] el-Makdisî, s. 340. Hudûd el-Âlem’de Kumîcîlerin dışında (İng. trc., V.Minorsky, Hudûd el-Alem-Legion of the World, ed. Fuat Sezgin, Frankfurt19932 s.120) bu iki eyaletin arasında yaşayan Kenjine adlı başka bir Türkkabilesinden daha bahsedilmektedir. Krş., V.V. Barthold, Moğol İstilasınaKadar Türkistan, haz. H.D. Yıldız, Ankara 1990, s. 74.

Page 637: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[135] Emevî kumandanlarından Osman b. Mesud’un 85/704 senesindeTirmiz’i kuşatırken sayıları 15.000 olduğu söylenen askerlerini bu adayaçıkardığı için Araplar tarafından “Osman’ın adası” olarak da bilinirdi.(Barthold, a.g.e., s. 79).

Page 638: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[136] Barthold, s. 78-80; Le Strange, s. 440-442.

Page 639: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[137] İbn Havkal, s. 477; Trk. trc., Şeşen, s. 222.

Page 640: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[138] Bu şehrin, Ceyhun nehrine ismini verdiği konusunda görüşlerbulunmaktadır. bkz. Z.V. Togan a.g.m., s. 419, Strecker, “Amul”, İA, I, 428;Mustafa Budak, “Çarçuy”, DİA., VIII, 224.

Page 641: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[139] İbn Havkal, s. 472-473; Trk. trc., Şeşen, s. 218-219. Krş., Barthold, s.86-87

Page 642: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[140] V.V. Barthold, “Sir-Derya”, İA, X, 556; aynı mlf., “Sir-Derya”, EI,VII, 449; Ayrıca, Barthold İA maddesi içinde (s. 567) Sir Derya’nın XIV.yy’da mecrasını değiştirerek bazen Amu Derya ile birleştiğini, bazen deçöller arasında kaybolduğunu belirtmektedir.

Page 643: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[141] el-İstahrî, s. 333; İbn Havkal, s. 512; el-Makdisî, s. 262. el-Yakubî(Kitâbü’l-Büldan, nşr., M.J. de Goeje, Brill 19672, s. 294) ve el-Taberî (VI,484) ise eyaletin merkezi olarak Ahsiket’e beş fersah mesafedeki Kasanşehrini gösterirler. Krş., Barthold, s. 175; Le Strange, s. 477.

Page 644: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[142]Ahsenü’l-tekâsîm, s. 262; el-İstahrî (s. 334) ve İbn Havkal (s. 513)bundan farklı olarak eyaleti, Yukarı Nesya, Aşağı Nesya, Esbireh, Nekad,Miyan-rudan, Çedgal, Urest, Besfer, Uşt olarak 10 bölgeye ayırmışlardır.

Page 645: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[143] el-Makdisî, s. 389.

Page 646: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[144] el-İstahrî, s. 326; el-Makdisî, s. 277. İbn Havkal (s. 503)’de ise, şehrinadı Bumeckes olarak verilmektedir. Krş., Le Strange, s. 474.

Page 647: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[145] Barthold, s. 182.

Page 648: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[146] el-İstahrî, s. 328; İbn Havkal, s. 508; el-Makdisî, s. 276. Krş., Barthold,s. 185; Le Strange, s. 480.

Page 649: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[147] İbn Havkal, s. 510; el-İstahrî, s. 333; Şeşen, s. 238.

Page 650: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[148] el-Makdisî (s. 340) bu hediyeleri her sene sultana gönderilen dörtsüpürge, dört danik para (1/6 dirhem) ve çeşitli hediyeler olarak belirtirler.

Page 651: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[149]Ahsenü’l-tekâsîm, s. 273; Trk. trc., Şeşen, s. 256.

Page 652: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[150] el-İstahrî, s. 299; İbn Havkal, s. 447.

Page 653: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[151] İbn Havkal, s. 448. Aynı müellif bundan farklı olarak şehre Kat-derhaşdenildiğini, el-Makdisî (s. 287) ise, Şehristan olarak isimlendirildiğiyazmaktadır.

Page 654: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[152] Barthold, s. 158-159.

Page 655: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[153]Ahsenü’l-tekâsîm, aynı yer; Trk. trc., Şeşen, s. 264.

Page 656: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[154] G. Yves, “Horasan”, İA, V/I, 560; Osman Çetin, “Horasan”, DİA, V,430.

Page 657: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[155] Bkz., Le Strange, s. 378-390.

Page 658: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[156] İbn Havkal, s. 437. Krş., Z.V. Togan, “Herat”, İA, V/I, 430.

Page 659: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[157]Kitâbü memâlik el-mesâlik, s. 265-266; Sûret el-arz, s. 438.

Page 660: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[158] İbn Havkal, s. 439.

Page 661: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[159]Ahsenü’l-tekâsîm, s. 310, 322.

Page 662: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[160]Hudûd el-Âlem, s. 105.

Page 663: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[161] Hamdullah el-Müstevfî , Nüzhet el-Kulûb, ed., G. Le Strange - FuatSezgin, Frankfurt 19932; İng. trc., Guy Le Strange, Frankfurt 19932 , s. 154.

Page 664: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[162] Nazmiye Togan, “Peygamber Zamanında Şarki ve Garbi Türkistan’ıZiyaret Eden Çinli Budist Hüen-Çang’ın Bu Ülkelerin Siyasî ve DinîHayatına Dair Kayıtları”, İÜ. TED, IV, İstanbul 1964, sayı : 1-2, s. 46-47.

Page 665: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[163]Ahsenü’l-tekâsim, s. 302. Krş., Le Strange, s. 420; Tahsin Yazıcı,“Belh”, DİA, V, 410.

Page 666: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[164] Le Strange, s. 352-363; J.H. Kramers, “Kuhistan”, İA, VI, 970-971.

Page 667: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[165]Hudûd el-Alem, s. 110.

Page 668: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[166]Sûret el-arz, s. 381

Page 669: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[167] İbn Havkal, s.382. el-Makdisî (s.354; Trk. trc., Şeşen, s.271) ise,buranın merkezini Şehristan olarak vermektedir. Krş., R. Hartmann,“Cürcan”, İA, III, 245.

Page 670: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[168] el-Makdisî, aynı yer.

Page 671: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[169] el-Makdisî, s. 365.

Page 672: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[170] el-İstahrî, s.204; İbn Havkal, s. 375. Hudûd el-Âlem (s.133-134)’deTaberistan ve Cürcan’da buraya dahil edildiği gibi (s.136)’da Deyleman veyaDeylem el-Hassa adlı bir bölge zikredilerek bunun Taberistan, Gilan, HazarDenizi ve Cibal arasında kaldığı aktarılmaktadır. Krş., Ahmet Ateş,“Deylem”, İA, III, 567; T. Yazıcı, “Deylem”, DİA, IX, 263-264.

Page 673: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[171] el-Makdisî, s. 353.

Page 674: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[172] el-İstahrî, s. 195; İbn Havkal, s. 378; el-Makdisî (s. 353)’de burayıDeylem’e dahil ederken (s. 384)’de burayı Cibal’in nahiyelerinden biri olarakgöstermektedir. Hudûd el-Âlem (s. 132)’de burası Cibal hükümdarınınikametgahı olarak gösterilir.

Page 675: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[173] Arrianos, Anabasis, III.21. 3-6; III.25. 3; Curtius Rufus, HistoriaAlexsandri Magni Regis Macedonum, VI. 3. 9; Diodoros, BibliotekheHistoria, XVII. 73 vdd., XVII. 83. 7-9; Plutarkhos, Alexsandros, 43; ArifMüfit Mansel, Ege ve Yunan Tarihi, Ankara 19885, s. 447; Z. V. Togan,Umumi Türk Tarihine Giriş, İstanbul 19813, s. 38.

Page 676: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[174] R. Grousset, Bozkır İmparatorluğu, Trk. trc. M. Reşat Uzmen, İstanbul19932, s. 45-51; Togan, a.g.e. s. 39-40; Kafesoğlu, Türk Milli Kültürü,İstanbul 19843, s.82.

Page 677: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[175] Taberî, IV, s.169-173; İbn el-Esîr, III, 34,35; Trk. trc., III, 40-41; Z.Kitapçı, Yeni İslam Tarihi ve Türkler, İstanbul 1986, s. 207-212; H.D. Yıldız,İslamiyet ve Türkler, İstanbul 1980, s. 7-8; Z.V. Togan (s.55) bu kişiyi BatıGöktürk kağanı Tulu han olarak verir. Gerçekten de bu sırada BatıGöktürklerinin başında Tou-lu adlı bir kagan bulunmaktaydı. Çin kaynaklarıbu kağanın 641 senesinde bölgeye seferler yaptığını ve Maveraünnehir veToharistan’ın onun hakimiyetinde olduğunu belirtirler (Hsin Tang Shu Tai-pei 1985, 221B, s.6059; A. Taşağıl, Göktürkler II, Ankara 1999, s.65-68;Saadettin Gömeç, Kök Türk Tarihi, Ankara 1997, s.40).

Page 678: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[176] Belazurî, Fütuh el-Buldan, ed., Fuat Sezgin, Frankfurt 19922, s.410;Trk. trc. M. Fayda, Ankara 1987, s. 595-596; İbn el-Esîr, III, 456; Trk. trc.,III, 462-463; H.A.R. Gibb, Orta Asya’da Arap Fütuhatı, Trk. trc., M. Hakkı,İstanbul 1930, s. 15; İbn Fazlan, Seyahatnâme, Trk. trc. R. Şeşen, (tercümeyeyapılan ekler), İstanbul 19952, s. 196; M.A. Shaban, The Abbasid Revolution,Cambridge 19792, H.D. Yıldız, a.g.e., s.10. Yine Belazurî’nin (s. 408) EbûUbeyde’den yaptığı bir nakilde İbn Amir’in nehri geçerek Maveraünnehirhalkıyla bir anlaşma yaptığını ve Hz. Osman’ın onlar için bir ahidnameyazdığını belirtir. Ancak bu bilgi Ebû Ubeyde’den başka kaynaklarca teyidedilmemiştir.

Page 679: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[177]Hsin Tang Shu, 221B, s.6644-6645 (Burada anlatılana göre Buhara’nınSoğd asıllı idarecisi Çin İmparatoruna gönderdiği mektupta 22 nesilden beriailesinin burayı yönettiğini belirtmiştir).

Page 680: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[178] Gibb, a.g.e., s. 7; R. N. Frye, Bukhara, The Medieval Achievement,Oklahama 1965, s.14-15; Shaban, a.g.e., s.14.

Page 681: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[179] Belazurî, s.410-411; Trk. trc., s. 596; İbn Asem el-Kufî, Kitâb el-Fütuh, IV, Haydarabad 1971, s. 91; Nerşahî, Târih-i Buhara, thk.,Abdülmecid Bedevî-Nasrullah el-Mübeşşir el-Tarazî, Kahire 1993, s.64; Frstrc., Muhammed Taki, Tahran hş. 1363, s. 52-53; İng. trc., R.N. Frye, TheHistory of Bukhara, Cambridge 1954, s. 37-38; Gerdizî, Zeyn el-ahbâr, şerh,Abdülhayy Habibî, Tahran hş. 1367, s.106; Taberî, V, 297-298; el-Yakubî,Târih, II, Beyrut trhsz., s. 252; İbn el-Esîr, III, 499; Trk. trc. III, 37. Krş.,Barthold, “Buhara”, EI, I, 1293; R.N. Frye-Aydın Sayılı, “ İslamiyetten ÖnceOrta Şarkta Türkler”, Belleten, X, sayı : 37, Ankara 1946, s.105; Kitapçı, s.215; aynı mlf., Orta Asya’da İslamiyetin Yayılması ve Türkler, Konya 1989,s.120; H. D. Yıldız, s. 11; M. el-Hudarî, Doğuştan Günümüze Büyük İslamTarihi, “Emevîler Dönemi”, II, 304; Mirza Bala, “Buhara”, İA, II, 762; R.Şeşen, “Buhara”, DİA, VI, s. 363. Hatun kelimesinin Türkçe bir ünvanolduğuna dair bkz. A. Donuk, Eski Türk Devletlerinde İdari-Askeri Ünvan veTerimler, İstanbul 1988, s. 29-31.

Page 682: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[180] Taberî (V, 297-298)’de bu hanım şehirde hüküm sürmekte olan Türkhükümdarın eşi olarak verilirken, Nerşahî (s.64; Frs. trc., aynı yer; İng. trc.aynı yer) ise onun küçük oğlu Tuğşada adına hüküm sürdüğünü belirtir. Buson rivayet gerçeğe daha uygundur.

Page 683: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[181] Şad kelimesinin Türkçe bir ünvan olduğuna dair, bkz. Donuk, a.g.e.,s.33-36.

Page 684: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[182] İbn Hurdadbih, s. 40; el-Yakubî, II, 286-287; Taberî, VI, 399; Nerşahî,s.70; Frs. trc., s. 57; İng. trc. s.,41; İbn el-Esîr, IV, 506; Trk. trc. IV, 454 .Yukarıda saydığımız bu kaynakların hepsinde Semerkand hükümdarları içinbir Türk ünvanı olan Tarhun ünvanı kullanılmıştır. İbn Asem ise Semerkandhükümdarı için yine bir Türkçe bir ünvan olan İhşid’i kullanır. Yine İbnHurdadbih (s.40-41) Türklerin küçük hükümdarlarına Tarhan, Nizek veGuzek dendiğini belirtir. Ayrıca bkz. Z.V. Togan, s. 75; Kafesoğlu, s. 111-113; Nazmiye Togan, “Hüen-Çang’a Göre Peygamber devrinde Orta Asya”,İTED, IV, sayı : 1-2, s.37-38, 19n; Abdülnaim, el-Tarih el-Siyasiyye li’l-Devletü’l-Arabiyye, II, Şam 1982, s. 212-225. Donuk, s. 40-41; Taşağıl,Göktürkler II,; Kitapçı, Orta Asya’da İslamiyetin...., s. 155-156; H.D. Yıldız,s.12; H.H. Scahader, “Semerkand”, İA, X, 469.

Page 685: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[183] Karışıklıklar için bkz. Belazurî, s. 414-416; Trk. trc., s. 602-606;Taberî, V, 545-551, 623-626, VI, 176-178, 199-201; İbn el-Esîr, IV, 154-158,207-210, 345-347, 367-368; Trk. trc., IV, 146-150, 192-194, 232-235, 312-314. Krş. Gibb, s. 22-23; aynı mlf., “Abd Allah b. Khazım, EI, I, 47-48;Shaban, s. 42-48; Barthold, s.199; J. Wellhausen, Arap Devleti ve Sükutu,Trk. trc. F. Işıltan, Ankara 1963; s.198-201; W. Muir, The Caliphate, İt’sRise Decline and Fall, Edinburg 1915, s. 330-331; M. Seligsohn, “Abdullahb Hazım”, İA, I, 33; M. Fayda, “Abdullah b. Hazım”, DİA, I., 106-107.

Page 686: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[184] Abdullah b. Hazm’ın oğlu olan Musa, babasının ölümünden önceTirmiz’i ele geçirmişti. Kendisi babasının öldürülmesinden sonraMufaddal’ın valiliği dönemine kadar 15 yıl süreyle bu şehir ve civarındabağımsız olarak hüküm sürmeyi başarmıştır. bkz. Gibb, s. 22; Barthold, s.199-200; Muir, s.351-352; Wellhausen, s. 204; Shaban, s. 48-49, 58-62.

Page 687: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[185] Belazurî, s.420; Trk. trc., s. 612; el-Yakubî, II, 286; Dineverî, Kitâb el-ahbâr el-Tıval, nşr. C. Şeyyal-A.Amir, Kahire 1960; Mutahhar b. Tahir el-Makdisî, Kitâb el-Bedi ve’l-Târih, VI, nşr. Cl. Huart, Paris 1919, s.38; İbnAsem el-Kufî, VII, 1974, s. 224; Taberî, VI, 442-444; Nerşahî, s.77; Frs. trc.,s. 65-66; İng. trc., 47-48; İbn el-Esîr, IV, 542-543; Trk. trc., IV, 485-486.Krş., Gibb, s. 34; Barthold, s. 200-201; aynı mlf., a.g.m., s. 1293; Muir, s.359; Wellhausen, s. 207; Shaban, s. 65; Frye, s.15-16; el-Hudarî, s. 384;Kitapçı, Yeni İslam Tarihi, s. 246-248; aynı mlf., Orta Asya’da İslamiyet,s.122-124; H.D. Yıldız, s. 15-16; Bala, aynı yer; R. Şeşen, aynı yer; H.D.Yıldız “Velid I”, İA, XIII, 293.

Page 688: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[186] Halife I. Velid, kardeşi Süleyman’ı veliahtlikten azlederek yerineoğlunu geçirmek istemişti. Bu konuda fikirlerini sorduğu devlet adamlarındansadece Haccac ve Kuteybe olumlu cevap vermişti. Neticede aradığı desteğibulamayan halife bu arzusundan vazgeçmek zorunda kalmıştı. İşte buolaydan ötürü Süleyman Haccac ve Kuteybe’ye karşı kin beslemekteydi(Taberî, VI, 498-499; İbn el-Esîr, V, 10-12; Trk. trc., V, 17-18. Krş.,Kafesoğlu-Zettersteen, “Kuteybe b. Müslim”, İA, V, 1053; Şinasi Altundağ,“Süleyman b. Abdülmelik”, İA, XI, 170).

Page 689: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[187] Bu halife, Horasan valisi Cerrah b. Abdullah’a (717-718) gönderdiğibir emirle Müslüman olan kimselerden cizye ve harac vergilerinin alınmasınıyasakladığı gibi bunlara devlet dîvânından maaş bağlattı. Ancak vali bunlarıyapmaktan imtina edince azledilerek yerine Abdurrahman b. Nuaym el-Gamidî (718-720) getirildi. Ömer b. Abdülaziz’in ıslahatlarıyla ilgili bkz.Nedvî, Rical el-Fikr ve’l-Davet fi’l-İslam, Dımaşk 1970, s.35-37; H.A.R.Gibb, “The Fiscal Rescript of Omar II,” Arabica II, January 1955 s.1-16; P.K.Hitti, Siyasal ve Kültürel İslam Tarihi, Trk. trc. Salih Tuğ, İstanbul 1980, II,334-336; Corci Zeydan, İslam Medeniyeti Tarihi, II, Trk. trc. Zeki Meğamız,İstanbul 1976-1978, II, 37-45; Wellhausen, s.128-145; Andre Miquel, İslamMedeniyeti, II, Trk. trc. A. Fidan-H. Menteş, İstanbul 1991, s.101-102; K.V.Zettersteen, “Ömer b. Abdülaziz”, İA, IX, 464; Muir, a.g.e., s. 373; MacidAbdülnaim, a.g.e., s. 262-265.

Page 690: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[188] Taberî, VI, 621-622; İbn el-Esîr, V, 108-110; Trk. trc., V, 93-95. Krş.,Gibb, a.g.e., s. 52-53; Wellhausen, s. 214-215; el-Hudarî, s. 416; Shaban, s.102; Kitapçı, Orta Asya’da İslamiyet, s. 257-258; Yıldız, s. 21; Y.K.Blankinship, The End of the Jihad State, Newyork 1994, s. 126-127.

Page 691: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[189] Taberî, VII, 32-35; İbn el-Esîr, V, 128-130; Trk. trc., V, 109-110. Krş.,Gibb, s. 58-60; Shaban, s. 106-107; el-Hudarî, s. 420; Kitapçı, Orta Asya’daİslamiyet, s. 278-279; Yıldız, aynı yer; Blankinship, s. 127-128.

Page 692: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[190] Taberî, VII, 54-66; İbn el-Esîr, V, 147-154; Trk. trc. V, 124-129. Krş.,Gibb, s. 58-59; Wellhausen, s. 217-218; Shaban, s. 111-112; el-Hudarî, s.420; Kitapçı, Orya Asya’da İslamiyet, s. 260-284; Yıldız, s. 22; MacidAbdülnaim, s. 286.

Page 693: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[191] Gibb, s.50-51; Grousset, s. 125.

Page 694: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[192] Taberî, VII, 94-98; Gerdizî, s. 115-116; İbn el-Esîr, V, 185-187; Trk.trc., V, 152-157. Krş., Gibb, s. 64-67; Muir, s. 399-400; Wellhausen, s. 221-231; aynı mlf., İslamiyetin İlk Devirlerinde Dini Siyasi Muhalefet Partileri,Trk. trc. F. Işıltan, Ankara 1989, s. 21 n.23; Van Vloten, “Emeviler DevrindeArap Hakimiyeti, Şia ve Mesih İnancı Üzerine Araştırmalar”, Trk. trc. M.S.Hatipoğlu, AÜ. İlahiyat Fakültesi Dergisi, Ankara 1986, sayı:172, s. 40-43;Shaban, s.118-121; el-Hudarî, s.420-421; Yıldız, İslamiyet, s.23-24;Blankinship, s.176-178; M.J. Kıster, “ Hariths b. Surayc”, EI, III, 223-224;Nadir Kuyumcu, “Haris b. Süreyc, DİA, XVI, 201; Barthold (s.206-207) iseHaris’i bir şii daisi olarak vermektedir. Ancak ne bu konuda ne de onun,Abbasîlerle ilişkisi hakkında kaynaklarda herhangi bir bilgi yoktur.

Page 695: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[193] Taberî, VII, 173; İbn el-Esîr, V, 236-237; Trk. trc., V, 196-197. Krş.,Barthold, s. 208; Gibb, s. 74; Wellhausen, Arap Devleti, s. 226-228; K.V.Zettersteen, “Nasr b. Seyyar”, İA, IX, 107; Shaban, s.129-130; Blankinship, s.183; Bosworth, “Nasr b. Sayyar”, EI, VII, 1016.

Page 696: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[194] Ebû Müslim hakkında bkz., Çelebi, “Abbasîler Devri”, DoğuştanGünümüze Büyük İslam Tarihi, III, ed. H.D. Yıldız, İstanbul 1986, s.28-33,64-66, 75-89; Shaban, s. 152-155; S. Moscatî, “Abu Muslim el-Horasanî”,EI, I, 141; Barthold, “Ebû Müslim el-Horasanî”, İA, IV, 39-41; H.D. Yıldız, “Ebû Müslim-i Horasanî” , DİA, X, 197-199.

Page 697: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[195] Şerik, “Mervanîlerin belasından şimdi kurtulduk. Bizim içinAbbasîlere gerek yoktur. Peygamberin çocukları, onun varisi olmalıdır.”diyerek Hz. Ali ailesi adına harekete geçmişti. bkz. İbn Tahir el-Makdisî, VI,74 el-Yakubî, II, 354; Taberî, VII, 459; Nerşahî, s. 95-97; Frs. trc., s. 86-89;İng. trc., s.62-65; Gerdizî, s.120,121; İbn el-Esîr, V, 448; Trk. trc., V, 364.Krş., Gibb, s. 79; Barthold, s. 211; aynı mlf., “ Bukhara”, EI, I, 1294; Muir,s.439; E.L. Daniel, The Political and Social History of Khurasan underAbbasid Rule 747-820, Chicago 1979, s. 87-89; R. Mattahedek, “TheAbbasid Caliphate in Iran”, Cambridge History of Iran, IV, Cambridge 1975,s. 63; Mirza Bala, a.g.m., s. 762; R. Şeşen, “Buhara”, DİA, VI, 363; Yıldız,a.g.m., s. 198.

Page 698: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[196] İbn Tahir el-Makdisî, VI, 74-75; İbn el-Esîr, V, 449; Trk. trc., s. 365;Tsu-Chih T’ung-Chien, Tai-pei 1935-1987, s. 6907-6908. Krş., Gibb, s. 79-81; Barthold, s. 211-212; Muir, aynı yer; Grousset, s. 128; Çelebi, s. 52-58;Mattahedek, aynı yer; E.L. Daniel, s. 89; Yıldız, a.g.m., s. 198.

Page 699: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[197] Emevîlerin son dönemlerinde saf Zerdüşt akidesini yeniden diriltmeküzere harekete geçen Bih-Aferid adlı bir kişi, Parsi-Zerdüşt ruhban sınıfınakarşı saldırıya geçmişti. Bunların talebi üzerine Bih-Aferid’in bu hareketi131/748-749 senesinde Ebû Müslim tarafından gönderilen Abdullah b. Şubetarafından bastırılmışsa da onun taraftarları X. yy’a kadar faaliyetlerinisürdürmüşlerdir. Bkz., Barthold, s. 210-211; Daniel, s. 90-92; D. Sourdel,“Bih Afrid b. Farwardin”, EI, I, 1209; M. Stern, “Bih Afrid”, İA, II, 603, 604;A. Saim Kılavuz, “Bih-aferid b. Mahfervedin”, DİA, VI, 138.

Page 700: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[198] Gerdizî, s.123-124. Krş., Barthold, s. 215; Daniel, s.132-133; Frye (s.64) ise bir kargaşa sonucu Ebû Davud’un öldüğü belirtilmiştir. Taberî (VII,503) ve İbn el-Esîr (V, 498; Trk. trc., V, 406) de Ebû Davud’un isyan edenordu mensuplarınca öldürüldüğü belirtilir. Ancak İshak ve Baraz’a hiçbir atıfyoktur.

Page 701: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[199] el-Yakubî, Kitâb Büldan, s. 304; İbn Tiktaka, s.180; Taberî, VIII, 135-144; Nerşahî, s. 98-108; Frs. trc., s. 89-104; İng. trc., 65-76; Gerdizî, s. 125-128; Nizamülmülk, s. 314; İbn el-Esîr, VI, 38-40, 51-52; Trk. trc., VI, 42-43,52-53. Krş., Muir, s. 472; Sourdel, “The Abbasid. Caliphate” The CambridgeHistory of İslam, I, Cambridge 1970, s. 113; Mattahedek, s. 64-65; Daniel, s.137-147; el-Fidaî, s.23-24; Çelebi, s.115; H. Kennedy, “al-Mahdi”, EI, V,1238-1239; Zettersteen, “Mehdi” , İA, VII, 480.

Page 702: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[200] el-Yakubî, II, 305; İbn Tiktaka, s. 196-197; Taberî, VIII, 319-320, 323,372-375; Gerdizî, s. 70-71, 132-133; Nerşahî, s.111; Frs. trc., s. 104; İng. trc.s.76; İbn el-Esîr, VI, 195, 203-210, 229; Trk. trc., VI, 176-177,186. Krş.,Barthold, s. 216,217; Muir, s. 480-481; Mattahedek, s. 71; Daniel, s. 172-175; Sourdel, s. 119, Kennedy, s.130-132; Çelebi, s. 138-139; Zettersteen,“Harun el-Reşid”, İA, V/1, 304.

Page 703: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[201] el-İstahrî, s. 286 İbn Havkal, s. 459; el-Makdisî, ise, (s. 261; Trk. trc.Şeşen, s. 252) Ak-Hunlara nisbeten bu bölgeyi “Bilad-ı Haytal” olarakadlandırmaktadır.

Page 704: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[202] Ahmet Taşağıl, “Töles Boylarının Coğrafî Dağılımı”, MSÜ, Fen-Edebiyat Fakültesi Dergisi, I, İstanbul 1991, s. 237-238.

Page 705: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[203] Bahaeddin Ögel, Büyük Hun İmparatorluğu Tarihi, II, Ankara 1981, s.172-173; Laszlo Rasonyi, Tarihte Türklük, Ankara 1998, s. 67-68.

Page 706: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[204] Kafesoğlu, s. 82.

Page 707: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[205] Grousset, s. 84; Kafesoğlu, s. 84.

Page 708: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[206] el-Harizmî, Mefâtihü’l-ulum, Kahire 1923, s. 141. Krş., Togan, UmumîTürk Tarihine Giriş, s. 42; M. Fuat Köprülü, “Halaç”, İA, V/I, 111; EnverKonukçu, “Halaç”, DİA, XV, 228-229; C.E. Bosworth, “Khaladj”, EI2, IV,917.

Page 709: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[207] Ahmet Taşağıl, Göktürkler, II, s. 9.

Page 710: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[208] Ahmet Taşağıl, Göktürkler, I, Ankara 1995, s. 88.

Page 711: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[209] Taşağıl, Göktürkler, I, 92.

Page 712: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[210] Taşağıl, aynı yer.

Page 713: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[211] Donuk, s. 48.

Page 714: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[212] Taşağıl, Göktürkler, II, 64-65; belgeler kısmı T’ung Tien tercümesi, s.92-93.

Page 715: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[213] İbn Hurdâdbih, s. 40.

Page 716: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[214] Taşağıl, Göktürkler, II, 75.

Page 717: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[215] el-Belazurî, s. 403-432; el-Taberî , IV-VIII; İbn el-Esîr, III-V; Trk. trc.,III-V; İbn Asem el-Kûfî, Kitâb el-Fütuh, IV, Haydarabad 1971.

Page 718: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[216]Orta Asya’da Arap Fütuhatı, s. 6.

Page 719: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[217]The Heritage of Central Asia, Princeton 1996, s. 206.

Page 720: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[218] Bkz., Ramazan Şeşen, “Eski Araplara Göre Türkler”, TM, XV,İstanbul 1968, s. 11-36.

Page 721: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[219] İslam fetihleri için bkz., Gibb,a.g.e.; Wellhausen, Arap Devleti veSükutu, s. 189-267; H.D. Yıldız, İslamiyet ve Türkler, İstanbul 1980, s. 3-39.

Page 722: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[220]Târih-i Buhara, s. 90-91; Frs trc., s. 81-82; İng. trc., s. 59.

Page 723: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[221]Zeyn el-ahbâr, s. 145-146.

Page 724: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[222]el-Âsar el-bâkiye ani’l-kuruni’l-hâliye, nşr. E. Sachau, Leipzig 1923, s.39; el-Kamil fi’l-târih, VII, 279; Trk. trc., VII, 232.

Page 725: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[223]Târih-i Güzide, nşr. E.G. Browne, Londra-Leiden 1910, s. 379-380.

Page 726: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[224]Kitâb el-ensâb, I, thk., Abdullah Amr b. el-Bedevî, Beyrut 1988, s. 201.

Page 727: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[225]Mu’cem el-Büldan, III/I, Frankfurt 19922, s. 13.

Page 728: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[226] Z.V. Togan, (Nazmiye Togan’ın, “Peygamber Çağında Orta Asya” adlımakalesi içinde yer alan “Bermekîlerin ve Sâmânîlerin menşe’i ile ilgilikayıtlar” adlı bölüm), s. 63-64.

Page 729: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[227] R.N. Frye, Bukhara, s. 35; V.V. Barthold, Türkistan, s. 225; StanleyLane-Poole, The Mohammadan Dynasties, Beyrut 1966, s. 131; C.E.Bosworth, The İslamic Dynasties, Edinburg 1980, s. 101; Trk. trc. ErdoğanMerçil-Mehmet İbşirli, İslam Devletleri Tarihi, İstanbul 1980, s. 127; Abbasİkbal Aşiteyanî, Tarih-i Mufassal İran ez Sadr-ı İslam ta İnkıraz-ı Kaçariyye,Tahran hş. 1347, s. 219; A. Shahbazî, “Bahram VI Çobin”, İranica, III, 520-522.

Page 730: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[228] Cevad Herevî, İran der Zaman-ı Sâmânîyan, Meşhed hş. 1371, s. 32-34.

Page 731: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[229] el-Mesâlik ve’l-memâlik, aynı yer.

Page 732: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[230] Unvanla ilgili bkz., Donuk, s. 15.

Page 733: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[231] Unvanla ilgili bkz., Donuk, s. 36.

Page 734: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[232] Kaşgarlı Mahmud, Divan-ı Lügati’l-Türk, I, Trk. trc., Besim Atalay,Ankara 1992, s. 454.

Page 735: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[233]Câmiü’l-tevârîh, nşr. Ahmed Ateş, Ankara 1957, II/IV, 3.

Page 736: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[234] Şemseddin Günaltay, “İslam Dünyasının İnhitatının Sebebi Selçukluİstilası mıdır?”, Belleten, Ankara 1938, sayı: 5-6, s. 77.

Page 737: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[235] Nazmiye Togan, a.g.m., s. 64. Z.V. Togan’ın, eşinin makalesininiçinde ayrı bir bölüm olarak kaleme aldığı bölümde yer alan bu rivayetşöyledir :

Muhamed b. İbrahim şöyle der; “Saman ki, Sâmânîler ona nisbet edilir.Kendisi Cabba’nın oğludur”.

Page 738: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[236] Taşağıl, Göktürkler II, belgeler kısmı T’ung Tien tercümesi, s. 92.

Page 739: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[237] el-Makdisî, a.g.e., s. 338; Yakut el-Hamavî, aynı yer.

Page 740: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[238] Nerşahî , s. 90; Frs. trc., s. 81; İng. trc., aynı yer.

Page 741: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[239] Hamdullah el-Müstevfî, aynı yer.

Page 742: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[240] Nazmiye Togan, s. 47.

Page 743: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[241] Yazıcı, “Belh”, s. 410; C.E. Bosworth, “Banidjurids”, EI2, I, 125; E.Merçil, “Banicûrîler”, DİA, V, 59.

Page 744: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[242] Nazmiye Togan, s. 63.

Page 745: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[243] Târih-i Güzide, aynı yer.

Page 746: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[244] A. Caferoğlu, Eski Uygur Türkçesi Sözlüğü, İstanbul 1968, s. 83.

Page 747: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[245] Hsin Tang Shu, 221b, 664-6645. Krş., R. Şeşen, “Buhara”, DİA, VI,363.

Page 748: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[246] el-Belazurî, s. 410-411; el-Taberî , V, 297-298; İbn Asem el-Kûfî, IV,91; Nerşahî , s. 24; İng. trc., s. 9; el-Yakubî, Târih, II, 252. Krş., R.N. Frye-Aydın Sayılı, “İslamiyetten Önce Orta Şarkta Türkler”, s. 105; Mirza Bala,“Buhara”, İA, II, 762; Şeşen, aynı yer. Ayrıca, hatun kelimesinin Türkçe birunvan olduğuna dair bkz., Donuk, s. 29-31.

Page 749: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[247] Tuğ ve Şad kelimeleri için bkz., Donuk, s. 33-36, 88.

Page 750: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[248]Târih-i Buhara, s. 24; Frs trc., s. 13-14; İng. trc., s. 10.

Page 751: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[249] E. Merçil, “Muhtacoğulları”, Prof. Dr. Fikret Işıltan’a 80. Doğum YılıArmağanı, İstanbul 1995, s. 67.

Page 752: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[250] Gerdizî, s. 146; İbn el-Esîr, VII, 279; Trk. trc., VII, 232; el-Cüzcanî,Tabakât-ı Nasırî, I, tsh., Abdulhayy Habibî, Kandehar hş. 1342, s. 202-203;İng. trc., H.G. Raverty, I, Yeni Delhi, 1970, s. 28; Mirhond, Ravzatü’l-safâ fîsîret el-enbiya ve’l-mülûk ve’l-hulefâ, IV, Tahran hş. 1339, s. 30. Sadece,Nerşahî (s. 112; İng. trc., s. 76), diğerlerinden farklı olarak Ahmed b. Esed’eŞaş değil, Merv valiliğinin verildiğini söyler. Krş., Barthold, Türkistan, s.226; V.F. Buchner, “Sâmânîler”, İA, X, 140; Bosworth, The İslamicDynasties, s. 101-102; Lane-Poole, a.g.e., s. 131; R.N. Frye, “The Samanids”,Cambridge History of İslam, IV, Cambridge 1975, s. 136; Trk. trc.,“Sâmânîler”, Doğuştan Günümüze Büyük İslam Tarihi, ed. H.D. Yıldız,İstanbul 1988, s. 49; Aşiteyanî, s. 220; Herevî, s. 48.

Page 753: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[251] el-Taberî , VIII, 323.

Page 754: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[252] el-Yakubî, Târih, II, 435-436.

Page 755: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[253]Târih-i Buhara, s. 111-112; Frs trc., s. 105; İng. trc., s. 76-77.

Page 756: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[254] Nizamülmülk (s.218), II. Nuh’un Şehinşah lakabını aldığını yazar.Ancak bu, diğer kaynaklarca doğrulanmamıştır.

Page 757: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[255] Caferoğlu, a.g.e., s. 83.

Page 758: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[256] İbn Fazlan, Seyahatnâme, Trk. trc. Ramazan Şeşen, ekler, “Klasikİslam Kaynaklarına Göre Eski Türklerin Dini ve Şaman KelimesininMenşei”, İstanbul 19952, s. 178.

Page 759: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[257] Nerşahî, aynı yer; Frs. trc., aynı yer; İng. trc., aynı yer.

Page 760: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[258] Gerdizî, s. 146; İbn el-Esîr, VII, 279; Trk. trc., VII, 237; el-Cüzcanî, I,202-203; İng. trc., I, 28; Mirhond, IV, 30. Sadece Nerşahî (s.122; Frs. trc., s.105; İng. trc., s.76)’de, Ahmed b. Esed’e Merv valiliğinin verildiğisöylenmektedir. Krş., Barthold, Türkistan, s. 226; Lane Poole, a.g.e., s.131;Frye, “The Samanids”, s. 136; Trk. trc., “Samanîler”, s. 49; Aşiteyanî, s. 220;Bosworth, a.g.e., s. 101-102; aynı mlf., “Samanids”, EI, VIII, 1026; V. F.Buchner, “Samaniler”, İA, X, 140.

Page 761: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[259] Ebu’l-Ferec Abdurrahman b. Ali b. Cevzî, el-Muntazam fi târih el-Ümem, V, Haydarabad hş. 1357, s.141.

Page 762: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[260] Anonim, Târih-i Sistan, nşr. Meliküş-şuara Bahar, Tahran hş. 1314 s.177-178; İng. trc. M. Gold, Roma 1976, s.141.

Page 763: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[261] Sistan’ın Gûr sınırı yakınlarında yer alan bir şehirdir. Bkz., Le Strange,s. 341.

Page 764: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[262]Târih-i Sistan, s. 208; İng. trc., s. 166. İbn el-Esîr (VII, 280; Trk. trc.,VII, 233)de ise, bu zatın adı Ebû İshak Muhammed b. İlyas olarak verilmiştir.

Page 765: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[263]Târih-i Sistan, aynı yer; İng. trc., aynı yer. Krş. Merçil, “Tahirîler”,Doğuştan Günümüze Büyük İslam Tarihi, V, ed. H.D. Yıldız, İstanbul 1987,s. 412. İbn el-Esîr ise (VII, 185, Trk. trc.VII, 156) Muhammed b. Evs el-Enbarî adlı birinin burada valilik yaptığını belirtir.

Page 766: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[264] Belazurî, s. 430-431; Trk. trc., s. 626-627; İbn el-Esîr, VI, 383; Trk.trc., VI, 331. Krş., Barthold, s. 227-228.

Page 767: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[265] Mirhond, IV, 30.

Page 768: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[266]Türkistan, s. 229. Ayrıca bkz., Bosworth, “The Tahirids and Saffarids”,s. 99; Merçil, “Tahirîler”, 408-409.

Page 769: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[267]Sûret el-arz, s. 467-468; Trk. trc., Şeşen, s. 210.

Page 770: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[268] Taberî, IX, 106-107; İbn el-Esîr, VI, 512-513; Trk. trc., VI, 448-449.Krş., Buchner, a.g.m., s.140.

Page 771: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[269] el-Sem’ânî, s. 201. İbn el-Esîr’de (VI, 509; Trk. trc., VI, 445), buseferin tarihi 224/839 senesinde gösterildiği gibi, Nuh’un İsficâb’dan başkaFergana şehirlerinden Kasan ve Ureşt’i aldığı söylenmektedir. Krş., Barthold,s. 228.

Page 772: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[270] İbn el-Esîr, VII, 279; Trk. trc., VII, 232; Nerşahî (s.112; Frs. trc., s.106; İng. trc., s.77)’de bu fermanı veren kişinin el-Vasık-billah olduğunubelirtmesine rağmen eserinin bir başka yerinde (s. 122; Frs. trc. s., 118; İng.trc. 86) el-Mutazıd-billah’ın adını vermektedir. Ancak el-Vasık’ın 847-861,el-Mutazıd’ın ise 892-902 tarihleri arasında halifelik yaptıklarıdüşünüldüğünde verilen her iki isminde yanlış olduğu görülmektedir. Bkz.H.D. Yıldız, “Abbasîler”, DİA, I, 37.

Page 773: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[271]Târih-i Buhara, s.114; İng. trc., s.78.

Page 774: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[272] Nerşahî, s.115; Frs. trc., s. 108; İng. trc., s. 80; Barthold, Türkistan, s.240; Bosworth, “İsmail b. Ahmed”, EI, IV, 188; Buchner, s. 141.

Page 775: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[273] Nerşahî, s.116-117; Frs. trc., s. 110-111; İng. trc., s. 80-81.

Page 776: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[274] Nerşahî, s.118; Frs. trc., s. 112-113; İng. trc., s. 82.

Page 777: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[275] İbn el-Esîr, VII, 281; Trk. trc., VII, 233-234. Krş. Buchner, aynı yer.

Page 778: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[276]Târih-i Buhara, s.120; Frs. trc., s. 113; İng. trc., s.84.

Page 779: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[277] Nerşahî, s.121; Frs. trc., 116-117; İng. trc., s. 85.

Page 780: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[278] Taberî, X, 30; Nerşahî, s. 122-123; Frs. trc. s. 118; İng. trc., s. 86; İbnel-Esîr, VII, 456; Trk. trc., VII, 381. Krş., Buchner, s. 141.

Page 781: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[279] Taberî, X, 34; Nerşahî, aynı yer; Frs. trc., aynı yer; İng. trc. aynı yer;İbn el-Esîr, VII, 464; Trk. trc., VII, 388. Krş., Bosworth, “Samanids”, EI,VIII, 1026; aynı mlf., “İsmail b. Ahmed”, EI, IV, 188; Frye, “The Samanids”,s. 138; Trk. trc., s. 52; aynı mlf., Bukhara, 39-40; Merçil, a.g.m., s. 254-255.

Page 782: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[280] Saffarîlerle alakalı bkz., Bosworth, The History of Sistan and the Malikof Nimruz (247/861 to 949/1542-43), Newyork 1994; aynı mlf, “Saffarids”,EI, VIII, 795-798; T.W. Haig, “Saffarîler”, İA, X, 5960; Merçil, “Saffarîler”,Doğuştan Günümüze Büyük İslam Tarihi, V, ed. H.D. Yıldız, İstanbul 1987,s. 417-449; Aşiteyanî, s. 187-218.

Page 783: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[281] Gerdizî, s. 144.

Page 784: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[282] Taberî, X, 67; Gerdizî, s. 144-145; İbn el-Esîr, VII, 500-501; Trk. trc.VII, 416; İbn Hallikan, Vefeyat el-Ayan, thk. İhsan Abbas, Beyrut 1977, s.425-426. Krş., Bosworth, The History of Sistan, s. 223; aynı mlf., “TheTahirids and Saffarids”, s. 121; Merçil, a.g.m., s. 439.

Page 785: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[283] Gerdizî, aynı yer.

Page 786: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[284] Gerdizî, aynı yer; İbn Hallikan, VI, 426. Krş., Bosworth, The Historyof Saffarids, s. 226.

Page 787: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[285] Bosworth, “Banidcurids”, EI, 125; Merçil, “Banîcûrîler”, DİA, V, 59.

Page 788: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[286] Nerşahî, s.124; Frs. trc., s. 119-120; İng. trc., s. 87.

Page 789: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[287] Nerşahî, aynı yer; Frs. trc., s. 120; İng. trc., s. 88.

Page 790: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[288] Gerdizî, aynı yer; İbn el-Esîr, VII, 501; Trk. trc. VII, 416.

Page 791: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[289] Nerşahî, s.125; Frs. trc., 122; İng. trc. s. 89; Merçil, “Karategin Ailesi”,Türk Kültürü Araştırmaları, Ankara 1987, s. 3.

Page 792: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[290] Taberî, X, 76-77; Gerdizî, s.145; s. 255-256; İng. trc., s. 202-203; İbnel-Esîr, VII, 501; Trk. trc., s. 417; İbn Hallikan, VI, 427-428. Krş., Barthold,“Amr b. el-Leys”, İA, I, 414; aynı mlf., “Amr b. el-Leys”, EI, I, 452-453;Bosworth, The History of Sistan, s. 229-230; aynı mlf., “İsmail b. Ahmed”,EI, IV, 188-189; Merçil, “Saffarîler”, s. 439-440; Aşiteyani, s. 209-210;Abdülkerim Özaydın, “Amr b. Leys”, DİA, III, 87.

Page 793: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[291]Târih-i Sistan, s. 258-259; İng. trc., s. 204-205. Krş., Merçil, a.g.m., s.441-442.

Page 794: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[292] Ebû İshak İbrahim b. Hilal el-Katib el-Sâbî, el-Münteza‘ min kitâb el-tâcî li-Ebî İshak el-Sâbî, yay., M. Hüseyin el-Zebidî, Bağdat 1977; W.Madelung, Arabic Texts Concerning the History of the Zaydi İmams ofTabaristan, Daylaman ve Gilan, Beyrut 1987, s. 22 (Ebû İshak İbrahim b.Hilal el-Katib el-Sâbî’nin Ahbârü’l-Devletü’l-Deylemiyye adlı eserindennaklen) ve s. 128 (İmam Ebî Talib el-Natık bilhak’ın Kitâb el-ifade fi târih el-eimmetü’l-saadet adlı eserinden naklen).

Page 795: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[293] Taberî, X, 81-82; İbn el-Esîr, VII, 504; Trk. trc. VII., 419; İbnİsfendiyar, Târih-i Taberistan, thk., Abbas İkbal Aşiteyanî, s. 256-257; İng.trc. E.G. Browne, an Abriged Translation of the History of Taberistan,Londra 1905, s.193-194; Seyyid Zahireddin el-Mar‘aşî, Târih-i Taberistan uRuyan u Mazenderan, nşr. M. Cevat Meşkur, Tahran 1966, s. 141-142. Krş.,W. Madelung, “The Minor Dynasties of Northern İran”, Cambridge Historyof İran, IV, Cambridge 1975, s. 206; Trk. trc., “Taberistan”, DoğuştanGünümüze Büyük İslam Tarihi, V, ed. H.D. Yıldız, İstanbul 1987, s. 458.

Page 796: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[294] Hilal el-Sâbî, s. 49n; İbn Miskaveyh, Tecaribü’l-Ümem, The Eclipse ofAbbasid Caliphate, I, tsh., D.S. Margoliouth- H.F. Amedroz, Oxford 1920, s.36; Gerdizî, s. 149-150; İbn İsfendiyar, I, 268-269; İng. trc., s. 200; el-Mar‘aşî, a.g.e., s. 143; İbn el-Esîr, VIII, 77; Trk. trc., VIII, 73; Mirhond, IV,38. Krş., Frye, “The Samanids”, s. 141; Trk. trc., s. 54; W. Madelung, s. 208;Trk. trc., s. 460.

Page 797: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[295] İbn İsfendiyar, I, 265; İng. trc., s. 197.

Page 798: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[296] el-Kâmil fi’l-târih, VII, 527; Trk. trc., VII, 439-440.

Page 799: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[297] Nizamülmülk, s. 301-302.

Page 800: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[298] Taberî, X, 137; Nerşahî, s.129; Frs. trc., 90-91; İng. trc., s. 93; Gerdizî,s. 148; el-Sem’ânî, III, 201; Nizamülmülk, s. 302; İbn el-Esîr, VIII, 5; Trk.trc., VIII, 13; el-Cüzcanî, I, 206; İng. trc., I, 33; Hamdullah el-Müstevfî, s.381; Mirhond, IV, 36. Krş., Barthold, “İsmail b. Ahmed”, İA, V, 1111; Frye,“The Samanids”, s.141; Aşiteyanî, s. 223.

Page 801: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[299] Nerşahî, s. 107; Frs. trc., s. 128; İng. trc., s. 77; İbn el-Esîr, aynı yer;Trk. trc., aynı yer; el-Sem’ânî, III, 200. Krş., Bosworth, “İsmail b. Ahmed”,EI, IV, 189.

Page 802: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[300] Taberî, aynı yer; İbn el-Esîr, VIII, 5; Trk. trc., VIII, 13.

Page 803: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[301] Gerdizî, aynı yer; İbn el-Esîr, VIII, 7; Trk. trc., VIII, 14/

Page 804: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[302]Târih-i Sistan, s. 290; İng. trc., s. 233. Krş., Bosworth, The History ofSaffarîds, s. 263; Merçil, “Simcûrîler I, Simcûr el-Devâtî”, İÜ. Tarih Dergisi,sayı : 32, İstanbul 1979, s.73; aynı mlf., “Saffarîler”, s.446.

Page 805: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[303]Târih-i Sistan, s. 292; İng. trc., s. 235. Krş., Merçil, “Saffarîler”, s. 447.

Page 806: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[304]Târih-i Sistan, aynı yer; İng. trc., aynı yer; İbn el-Esîr, VIII, 60; Trk.trc. VIII, 56. Krş., Bosworth, a.g.e., s. 265; Merçil, a.g.e., s. 447.

Page 807: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[305] Taberî, X, 144-145; İbn Miskaveyh, I, 19-20; İbn el-Esîr, VIII, 56-57;Trk. trc., VII, 56-57.

Page 808: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[306] Zeyn el-Ahbâr, s. 149; Târih-i Sistan, s. 297; İng. trc., s. 240; el-Kâmilfi’l-târih, VIII, 69-70; Trk. trc. VIII, 63-64. Krş., Bosworth, s. 269-270.

Page 809: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[307] Gerdizî, aynı yer; Târih-i Sistan, s. 301; İng. trc. s. 243; İbn el-Esîr,VIII, 70; Trk. trc., VIII, 64. Krş., Bosworth, s. 271-272; aynı mlf., “TheTahirids and Saffarids”, s. 266; Merçil, “Simcûrîler I-Simcûr ed-Devatî, s. 78.

Page 810: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[308] İbn İsfendiyar, I, 266; İng. trc., s. 199.

Page 811: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[309] İbn el-Esîr, VIII, 81-82; Trk. trc., VIII, 71-72.

Page 812: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[310] İbn İsfendiyar, I, 269; İng. trc., s. 200; Madelung, Arabic Texts, s. 90.

Page 813: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[311] İbn İsfendiyar, aynı yer; İng. trc., aynı yer; İbn el-Esîr’de(VIII, 72;Trk. trc., VIII,) savaşın geçtiği mekan olarak Salus şehrine bir günlükmesafede olan Nevruz adlı bir yerin adı verilirken, el-Mar‘aşî (s.145) veMadelung (Arabic Texts, s.79-80, 90,226)’da ise bu yerin adı Bevirud olarakverilmiştir.

Page 814: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[312] el-Sem’ânî, III, 202; Yalnız Gerdizî’de (s. 150), Ahmed b. İsmail’inölüm tarihi olarak 21 Aralık 913 tarihi verilmektedir.

Page 815: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[313] el-Mar‘aşî, s.146.

Page 816: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[314] Barthold, Türkistan, s. 258-259; Frye, aynı yer.

Page 817: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[315]el-Kâmil fi’l-târih, VIII, 87; Trk. trc., VIII, 77.

Page 818: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[316] Nerşahî, s. 131-132; İng. trc., s. 94; İbn el-Esîr, VIII, 77; Trk. trc.,VIII, 69.

Page 819: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[317]Tabakat-ı Nasırî, I, 208; İng. trc., I, 33.

Page 820: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[318] Gerdizî, s. 148; İbn el-Esîr, VIII, 7; Trk. trc., VIII, 14. Krş., Frye,Bukhara, s. 50; Buchner, a.g.m., 141; Aşiteyanî, s. 224-225.

Page 821: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[319] Gerdizî, s.151; İbn el-Esîr, VIII, 78; Trk. trc., VIII, 69. Krş.,Zettersteen, “Nasr b. Ahmed”, İA, IX, 104.

Page 822: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[320] İbn el-Esîr, VIII, 87-88; Trk. trc., VIII, 77.

Page 823: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[321] İbn el-Esîr, aynı yer; Trk. trc., aynı yer.

Page 824: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[322] Gerdizî, aynı yer; İbn el-Esîr, aynı yer; Trk. trc., aynı yer; Mirhond,IV, 40. Krş., Barthold, Türkistan, s. 259; Zettersteen, a.g.m., s. 104;Aşiteyanî, s. 226-227.

Page 825: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[323] Gerdizî, s. 151-152; İbn el-Esîr, VIII, 118-119; Trk. trc., VIII, 102;Mirhond, IV, 41. Krş., Barthold, aynı yer; aynı mlf., “Ahmed b. Sehl”, İA, I,173; Zettersteen, aynı yer; Bosworth, “Ahmad b. Sahl”, İranica, I, 643-644;Merçil, “Karategin Ailesi”, s.2-3; Aşiteyanî, s. 227.

Page 826: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[324]el-Kâmil fi’l-târih, VIII, 120; Trk. trc., VIII, 103-104.

Page 827: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[325] Barthold (Türkistan, s.260, 449n), bu zatın İsficâb hükümdar ailesifertlerinden biri olabileceği görüşündedir.

Page 828: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[326] İbn el-Esîr, VIII, 132-134; Trk. trc., VIII, 113-114. Krş., Barthold, aynıyer; Zettersteen, s. 105; Merçil, “Muhtacoğulları”, s. 68.

Page 829: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[327] Gerdizî, s. 152; İbn el-Esîr, VIII, 209; Trk. trc., VIII, 174.

Page 830: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[328] İbn el-Esîr, VIII, 208-210; Trk. trc., VIII, 175.

Page 831: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[329] Gerdizî, s. 153.

Page 832: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[330] Gerdizî, aynı yer; İbn el-Esîr, VIII, 210; Trk. trc., VIII, 175. Krş.,Barthold, s. 260, Merçil, “Karategin”, s. 5-6.

Page 833: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[331] İbn el-Esîr, VIII, 210-211 Trk. trc. VIII, 176. Krş. Merçil, “KarateginAiesi”, s.7; aynı mlf., “Muhtaçoğulları”, s.69.

Page 834: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[332] İbn el-Esîr, VIII, 212; Trk. trc., VIII, 177. Krş., Bosworth, “The Banûİlyas of Kirman (320-57/932-68)”, İran and İslam, in Memory of the lateVladimir Minorsky, Edinburg 1971, s.110; aynı mlf., “Al-e Elyas”, İranica, I,755.

Page 835: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[333]Târih-i Sistan, s. 302; İng. trc., s. 245; İbn el-Esîr, VIII, 79; Trk. trc.,VIII, 79. Krş., Bosworth, The History of Saffarids, s. 273; aynı mlf., “TheTahirids and Saffarids”, s. 131; Merçil, “Simcurîler I”, s.79.

Page 836: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[334] İbn İsfendiyar, I, 271; İng. trc., s. 201.

Page 837: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[335] İbn İsfendiyar, I, 274; İng. trc., s. 203.

Page 838: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[336] İbn İsfendiyar, aynı yer; İng. trc. s. 204-205.

Page 839: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[337] Hilal el-Sâbî, s. 73; Madelung, Arabic Texts, s. 44 (Hilal el-Sâbî’dennaklen).

Page 840: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[338] İbn el-Esîr, VIII, 124; Trk. trc., VIII, 106. Krş., Madelung, s. 44 (Hilalel-Sâbî’den naklen); Merçil, “Simcûrîler I”, s.81-82; aynı mlf., “KarateginAilesi”, s. 3.

Page 841: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[339] İbn el-Esîr, aynı yer. Hilal el-Sâbî, (s.74) ve Madelung, (Arabic Texts,s. 45)’de bu kumandanlardan başka, Ahmed b. Muhammed b. Ferigûn, BogaTimur, Bekr b. Muhammed b. İlyas, Karetegin’in kardeşi Bekçur, Uşrusanahakiminin adlarını verir. Krş., Osman Turan, Selçuklular ve İslamiyet,İstanbul 19933, s.162; Merçil, “Simcûrîler I”, s. 82.

Page 842: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[340]el-Münteza‘ min kitâbi’l-tâcî li-Ebî İshak el-Sâbî, s. 74-76; Madelung,s. 45.

Page 843: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[341] İbn İsfendiyar I, 278, İng. trc. s. 205.

Page 844: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[342] İbn İsfendiyar, I, 281; İng, trc. 206.

Page 845: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[343] İbn el-Esîr, VIII, 131; Trk. trc., VIII, 112; İbn İsfendiyar ise (I, 281;İng. trc., s. 206-207) Hasan b. Kasım ve Ebu’l-Hüseyin’in Karategin’imağlup ederek bölgeye hakim olduklarını söyler. Ancak, onların daha öncekuvvetli Sâmânî ordusu karşısında etkisiz kalmaları bu bilginin doğruolmadığını göstermektedir. Krş. Merçil, “Karategin Ailesi”, s. 4.

Page 846: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[344] İbn el-Esîr, VIII, aynı yer; Trk. trc., aynı yer. İbn İsfendiyar ise (Târih-i Taberistan, I, 283-284; İng. trc., s. 208) biraz farklı olarak; SimcurîlerinHorasan’da karışıklığa sebeb olması üzerine Ebû Ali İbrahim b. Simcûr’unCürcan’a geldiğini belirtir. O, burada bulunan Seyyidlerden şehri kendisinegüçlük çıkarmadan teslim etmelerini istemişti. Ancak seyyidler, onun buisteğini kabul etmemişlerdir. İbn İsfendiyar burada Simcûr el-Devâtî ileoğlunu karıştırmıştır.

Page 847: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[345] İbn İsfendiyar, I, 284; İng. trc., s. 208. Hilal, s. 59; Madelung, ArabicTexts, s.33 (Yalnız burada savaşın yapıldığı yerin adı

verilmekte olup Simcûr’un adıgeçmez). Diğer taraftan İbn el-Esîr, (VIII, aynı yer; Trk. trc., aynı yer)savaşın gelişimi hakkında farklı bilgiler vermekle birlikte Sâmânîleringalibiyeti konusunda İbn İsfendiyar ve Hilal el-Sâbî ile hem fikirdir. Krş.,Merçil, “Simcûrîler I”, s. 84,85.

Page 848: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[346]el-Kâmil fi’l-târih, aynı yer; Trk. trc., aynı yer.

Page 849: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[347] İbn el-Esîr, VIII, 132; Trk. trc., VIII, 113.

Page 850: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[348]Târih-i Taberistan, aynı yer; İng. trc., aynı yer.

Page 851: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[349] İbn İsfendiyar, I, 286, İng. trc., s. 208; Hilal el-Sâbî, s. 59-60;Madelung, s. 33-34 (Hilal el-Sâbî’den naklen).

Page 852: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[350] İbn İsfendiyar, aynı yer; İng. trc., aynı yer; Hilal el-Sâbî (s.60) veMadelung, (aynı yer)da ise bu savaşın Ebu’l-Hüseyin’in sağlığındayapıldığını belirtilmektedir.

Page 853: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[351]el-Münteza‘ min kitâbi’l-tâcî li-Ebî İshak el-Sâbî, s. 61; Madelung, s.35.

Page 854: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[352] Târih-i Taberistan I, 286-287; İng. trc., s. 210.

Page 855: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[353]Târih-i Taberistan aynı yer; İng. trc., aynı yer.

Page 856: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[354] İbn İsfendiyar, s. 287; İng. trc., s. 210-211.

Page 857: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[355]el-Kâmil fi’l-târih, VIII, 176; Trk. trc., VIII, 148.

Page 858: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[356]el-Kamil fi’l-târih, VIII, 175; Trk. trc., aynı yer.

Page 859: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[357] İbn el-Esîr, VIII, 166; Trk. trc., VIII, 140. Krş., Merçil, “Simcûrîler I-Simcûr el-Devatî”, s. 86-87.

Page 860: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[358]Târih-i Taberistan, I, 290; İng. trc., s. 213.

Page 861: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[359] İbn İsfendiyar, aynı yer; İng. trc., aynı yer. Bu yerin ismi İbn el-Esîr(aynı yer; Trk. trc., aynı yer) tarafından Cebel-i Karin olarak verilmiştir.

Page 862: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[360] İbn el-Esîr, el-Kâmil fi’l-târih, aynı yer; Trk. trc., aynı yer.

Page 863: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[361] İbn el-Esîr, aynı yer; Trk. trc., aynı yer , İbn İsfendiyar, aynı yer; İng.trc., aynı yer.

Page 864: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[362]Târih-i Taberistan, I, 292; İng. trc., s. 215.

Page 865: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[363]el-Münteza‘ min kitâb el-tâcî li-Ebî İshak el-Sâbî, s. 64-65; Madelung,s. 36-37 (Hilal el-Sâbî’den naklen).

Page 866: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[364]el-Kâmil fi’l-târih, VIII, 189-190; Trk. trc., VIII, 158-159.

Page 867: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[365] Hilal el-Sâbî, s. 65; İbn İsfendiyar, I, 293; İng. trc., s. 215; Madelung,s. 37-38 (Hilal el-Sâbî’den naklen).

Page 868: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[366]el-Kâmil fi’l-târih, VIII, 190; Trk. trc., VIII, 159.

Page 869: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[367] İbn Miskaveyh, I, 162; Hilal el-Sâbî, aynı yer; İbn İsfendiyar, I, 294;Trk. trc., s. 216; el-Mar‘aşî, s.71. İbn el-Esîr ise (VIII, 193-196; Trk. trc.,VIII, 162-164), Esfar’ın ölüm tarihi olarak 316/928-929 senesini verir. Krş.,M. Nazım, “Mâkân b. Kakî”, İA, VII, 202; aynı mlf, “Merdaviç b. Ziyar”, İA,VI, 757; Bosworth, “Mardawıdj b. Ziyar”, EI, VI, 539; Madelung, “TheMinor Dynasties”, s. 212; Trk. trc., s. 464.

Page 870: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[368] İbn Miskeveyh, I, 275.

Page 871: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[369] İbn Miskeveyh, I, 276; İbn el-Esîr, VIII, 197; Trk. trc., VIII, 165.Yalnız İbn Miskeveyh bu seferin tarihi olarak 321/933 senesini vermektedir.

Page 872: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[370]Târih-i Taberistan, I, 294-295; İng. trc., s. 216-217.

Page 873: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[371] İbn Miskeveyh, I, 276-277. İbn el-Esîr (VIII, 198; Trk.trc., VIII, 165)ise Ahmed b. Muhammed b. Muhtac’ı oğlu Ebû Ali ile karıştırarak bu seferdeMâkân’a yardımcı olan Sâmânî komutanı olarak onun ismini verir. Krş., M.Nazım, “Mâkân b. Kakî”, İA, VII, 202; Merçil, “Muhtaçoğulları”, s. 71.

Page 874: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[372] İbn el-Esîr, VIII, 263; Trk. trc., VIII, 219.

Page 875: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[373] İbn el-Esîr, VIII, 263; Trk. trc., VIII, 219. Krş. Nazım, “a.g.m., aynıyer; Madelung, a.g.m., s. 213; Trk. trc., aynı yer; Merçil, “Muhtacoğulları”, s.70.

Page 876: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[374] İbn Miskeveyh, I, 277-280; İbn el-Esîr, VIII, 278; Trk. trc., VIII, 232.Krş., Bosworth, “The Banû İlyas of Kirman”, s. 111; aynı mlf., “Al-e Elyas”,s. 755; aynı mlf. “Mâkân b. Kakî”, EI, VI, 115; Nazım, s. 202.

Page 877: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[375] İbn İsfendiyar, I, 295; İng. trc., s. 217; İbn el-Esîr, VIII, 304; Trk. trc.VIII, 253-254. Krş., Merçil, “Veşmgir b. Ziyar”, İA., XIII, 304.

Page 878: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[376] Gerdizî, s. 158; İbn el-Esîr, VIII, 289-290; Trk. trc., VIII, 241-242.Krş., Merçil, “Muhtacoğulları”, aynı yer.

Page 879: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[377] Tecaribü’l-ümem, II, 4.

Page 880: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[378] İbn İsfendiyar, I, 296; Trk. trc., s. 218; el-Mar‘aşî, s. 73; İbn el-Esîr(VIII, 359; Trk. trc., VIII,), zatı Şireh b. Numan olarak verir.

Page 881: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[379] İbn İsfendiyar, aynı yer; İng. trc., aynı yer; el-Mar‘aşî, aynı yer; İbn el-Esîr, aynı yer; Trk. trc., aynı yer. Krş., Bosworth, Bosworth, “The Rulers ofChanhaniyan in early İslamic Times”, İran, XIX, 1981, s. 5; Merçil,“Simcûrîler II- İbrahim b. Simcûr”, İÜ, TED, sayı : 10-11, İstanbul 1979-1980, s. 92-93; aynı mlf., “Muhtacoğulları”, s. 72.

Page 882: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[380] İbn Miskeveyh, II, 5.

Page 883: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[381]Târih-i Taberistan, I, 297; İng. trc., s. 219; Târih-i Taberistan u ruyan uMazenderan, s. 73-74. Ayrıca savaş için bkz., Bosworth, a.g.m., s. 5; Merçil,“Veşmgir b. Ziyar”, İA, XIII, s. 304; aynı mlf., “Muhtacoğulları”, s. 72-73;Azizullah Bayat, “Ale Mohtaj, Ümerai Çağanî”, Berresıha-ye Tarikhi, sayı:56, I, 283; Madelung, “The Minor Dynasties”, aynı yer; Trk. trc., s. 465.

Page 884: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[382]Tecaribü’l-ümem, II, 3-7; el-Kâmil fi’l-târih, VIII, 380; Trk. trc., VIII,313-314.

Page 885: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[383] Bu taktik için bkz. Kafesoğlu, s. 273-275.

Page 886: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[384] İbn el-Esîr, VIII, 288-299; Trk. trc. VIII, 329-330.

Page 887: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[385]Târih-i Taberistan, I, 297-298; İng. trc., s. 219-220; Târih-i Taberistanu ruyan u Mazenderan, s. 74.

Page 888: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[386]el-Kâmil fi’l-târih, VIII, 288-290; Trk. trc., VIII, 330. Krş., Merçil,“Muhtacoğulları”, s. 73.

Page 889: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[387] İbn el-Esîr, VIII, 263; Trk. trc., VIII, 340; el-Cüzcanî, I, 208; İng. trc.,I, 37; el-Sem’ânî, III, 202; Mirhond, IV,43. Sadece Hamdullah el-Müstevfî’de (s.383) II. Nasr’ın 329/941 senesinde gulâmları tarafındanöldürüldüğüne dair bir kayıt vardır. Krş., Barthold, Türkistan, s. 263;Zettersteen, s. 405-406.

Page 890: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[388] Nerşahî, s. 134; Frs. trc., s. 131-132; İng. trc., 96; İbn el-Esîr, aynı yer;Trk. trc., aynı yer; Mirhond, aynı yer.

Page 891: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[389]Târih-i Beyhakî, thk., Kazım Gani-Ali Ekber Feyyaz, Tahran 1982, s.106-107; Arp. trc., Yahya el-Haşşab- Sadık Neşet , Beyrut 1982, s. 110-111.

Page 892: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[390] Türkistan, s. 263.

Page 893: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[391] F. Daftary, A Short History of İsmailis, Cambridge 1998, s. 43.

Page 894: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[392]el-Fihrist, nşr. Şeyh İbrahim Ramazan, Beyrut 1997, s. 234.

Page 895: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[393]Siyasetnâme, s. 290-299.

Page 896: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[394] Barthold, s. 261-263; Daftary, aynı yer.

Page 897: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[395] Barthold, s. 261.

Page 898: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[396]Siyasetnâme, s. 302-303.

Page 899: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[397]Târih-i Güzide, s. 383.

Page 900: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[398] Nerşahî, s.133; Frs. trc., aynı yer; İng. trc., s. 95.

Page 901: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[399] el-Cüzcanî, I, 209; İng. trc., I, 38.

Page 902: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[400] Batınîler için bkz.; Daftary, age, M. Stern, Studies in Early İsmailism,Leiden 1983; Ahmet Ateş, “Batıniyye, İA, II, 339-342; Avni İlhan,“Batıniyye”, DİA, V, 190-194.

Page 903: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[401] Ebû Hafs Ömer el-Nesefî, el-Kand fi zikri ulemayi Semerkand,Mektebetü’l-Kevser, 1991, s. 87-88.

Page 904: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[402] İbn el-Nedim, s. 234; Nizamülmülk, s. 297-299; el-Nesefî, aynı yer;İbn el-Esîr, VIII, 404; Trk. trc., VIII, 343. Krş., Barthold, Türkistan, s. 262;Daftary, s. 43.

Page 905: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[403] İbn el-Esîr, VIII, 403; Trk. trc., VIII, 342; Mirhond, IV, 44-45. Gerdizîise (s. 154) bu zatın adını Ebu’l-Abbas Ahmed b. Hamuye olarak verir.

Page 906: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[404] Streck, “Amul”, İA, I, 428; A. Bennigsen, “Amul”, EI2, I, 459-460;Mustafa Budak, “Çarçuy”, DİA, VIII, 224-225.

Page 907: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[405] İbn el-Esîr, aynı yer; Trk. trc., aynı yer.

Page 908: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[406] İbn el-Esîr, aynı yer; Trk. trc., aynı yer

Page 909: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[407] Afrigîler için bkz., C.E. Bosworth, “Al-e Afrig”, İranica, I, 743-745.Abdülkerim Özaydın, “Harizm”, DİA, XVI, 218.

Page 910: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[408] İbn el-Esîr, VIII, 415; Trk. trc., VIII, 353; el-Cüzcanî, aynı yer; İng.trc., aynı yer. Krş., Barthold, s. 265.

Page 911: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[409] İbn el-Esîr, aynı yer; Trk. trc., aynı yer. Krş., K.V. Zettersteen, “I.Nuh”, İA, IX, 346’da Abdullah’ın Türk hükümdarına sığındığını ve I.Nuh’un, Türk hükümdarından oğluna karşılık, onu talep ettiğini söyler. Fakatolayı anlatan İbn el-Esîr’de sadece Türk hükümdarını yardıma çağırdığışeklinde bir ibare yer almaktadır.

Page 912: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[410]Seyahatnâme, s. 34.

Page 913: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[411]Sûret el-arz, s. 480.

Page 914: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[412] İbn el-Esîr, VIII, 443; Trk. trc. VIII, 379; Mirhond, IV, 45. İbnİsfendiyar ( I, 298; İng. trc., s. 220-221) ise, I. Nuh’un o sırada Buhara’daolduğunu söylemektedir.

Page 915: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[413] İbn el-Esîr, VIII, 444; Trk. trc., VIII, 380. Mirhond ise (aynı yer)Sâmânî ordusu Damgan’a ulaştığında bu ayrılığın meydana geldiğini belirtir.

Page 916: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[414] İbn el-Esîr, VIII, 443; Trk. trc., VIII, 380; Mirhond, aynı yer. Krş.,Merçil, “Muhtacoğulları”, s. 75; Bosworth, “The Rulers of Chaghaniyan”, s.6; Zettersteen, aynı yer.

Page 917: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[415] İbn el-Esîr, aynı yer; Trk. trc., aynı yer; Mirhond, aynı yer.

Page 918: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[416] İbn el-Esîr, aynı yer; İng. trc., aynı yer. Metinde bu isim Karateginolarak geçer. Fakat Karategin’in 321/933 senesinde öldüğü düşünüldüğündeadı geçen kişi bu zatın oğlu Mansur olmalıdır. bkz. Erdoğan Merçil,“Karategin Ailesi”, s. 7. Ayrıca İbn el-Esîr’de (aynı yer; Trk. trc., aynı yer)bu zatın adı Malik b. Şekertegin olarak verilmektedir.

Page 919: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[417] İbn İsfendiyar, I, 229; İng. trc., s. 221-222. Konuyla ilgili dahamuhtasar bilgi veren İbn el-Esîr, (VIII, 458; Trk. trc., VIII, 480) veMirhond’da (aynı yer) ise, Veşmgir’in yanında Ebû Ali b. Muhtac ve Malikb. Şekertegin olduğu halde Hasan b. Firuzan’ın üzerine yürüdüğü ve Safer333/Eylül-Ekim 944 tarihinde yapılan şiddetli bir savaşın ardından Hasan’ımağlup ederek Cürcan’a hakim olduğu aktarılmaktadır. Krş. Merçil,“Karategin Ailesi”, s. 8; Aşiteyanî, s. 137.

Page 920: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[418] İbn el-Esîr, VIII, 458; Trk. trc., VIII, 392; Mirhond, IV, 46.

Page 921: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[419] İbn Miskeveyh, II, 100; İbn el-Esîr, VIII, 444; Trk. trc., VIII, 380;Mirhond, aynı yer . Krş., Merçil, “Muhtacoğulları”, s. 76; Bosworth, “TheRulers”, s. 6; Aşiteyanî, s. 262.

Page 922: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[420] Nerşahî , s. 137; Frs. trc., s. 132; İng. trc., s. 97; Gerdizî, s. 155; İbn el-Esîr, aynı yer; Trk. trc., aynı yer; Mirhond, aynı yer. Krş., Merçil,“Muhtacoğulları”, aynı yer; aynı mlf., “Simcûrîler II”, s. 94; aynı mlf.,“Karategin Ailesi”, s. 9; Frye, “The Samanids”, s. 151; Trk. trc., s. 65;Bosworth, aynı yer; aynı mlf., “I. Nuh”, EI2, VIII, 110; Aşiteyanî, aynı yer.

Page 923: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[421]el-Kâmil fi’l-târih, VIII, 458-459; Trk. trc., VIII, 392.

Page 924: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[422]Tecâribü’l-ümem, II, 100-101.

Page 925: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[423] Nerşahî , aynı yer; Frs. trc., aynı yer; İng. trc., aynı yer.

Page 926: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[424]Tecâribü’l-ümem, II, 102.

Page 927: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[425]el-Kâmil fi’l-târih, aynı yer; Trk. trc., aynı yer.

Page 928: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[426]Tecâribü’l-ümem, aynı yer.

Page 929: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[427] Gerdizî, s. 156; İbn el-Esîr, aynı yer; Trk. trc., aynı yer; el-Cüzcanî, I,209; İng. trc., I, 39; Gıyaseddin Hondmir, Düstüru’l-vüzera, thk., Harbi EminSüleyman, Mısır 1980, s. 213. Krş., Zettersteen, aynı yer; Bosworth, “TheRulers”, s. 6; Merçil, “Muhtacoğulları”, s. 79; Beşir Gözübenli, “Hakim el-Şehid”, DİA, XV, 196.

Page 930: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[428] Nerşahî, s. 137; Frs. trc., s. 133; İng. trc., aynı yer; Gerdizî, aynı yer;İbn el-Esîr, VIII, 460; Trk. trc., VIII, 393; Mirhond, IV, 46,47. Krş.,Barthold, Türkistan, s. 266; aynı mlf., “Ebû Ali b. Muhtac”, İA, I, 169; K.V.Zettersteen, “I. Nuh”, İA, IX, 346; Bosworth, s. 6-7; aynı mlf., “I. Nuh”, aynıyer; Merçil, “Muhtacoğulları”, aynı yer; “Karategin Ailesi”, s. 9; Frye, aynıyer; Trk. trc., aynı yer.

Page 931: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[429]el-Kâmil fi’l-târih, aynı yer; Trk. trc., aynı yer.

Page 932: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[430] Gerdizî (aynı yer) ise, şehir halkının, kendi yakınlarını tutuklamayakarar verdiklerini öğrendiğinde Ebû Ali’nin bu işi yapmaya karar verdiğinibelirtir. Ayrıca Ebû Ali bunu yapmadan önce şehirdeki bütün kumaşları veelbiseleri çıkarmaya karar vermişti. Ancak şehrin büyüklerinin şefaat dileyip,kendisini “Allah” ile korkutmaları üzerine şehri yakmaktan vazgeçmiştir.

Page 933: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[431]Tecâribü’l-ümem, II, 103.

Page 934: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[432]Ravzatü’l-safâ, IV, 47.

Page 935: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[433] Gerdizî, aynı yer. Krş., Merçil, “Karategin Ailesi”, s. 10; Zettersteen,aynı yer.

Page 936: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[434] Nerşahî , aynı yer; Frs. trc., aynı yer; İng. trc., aynı yer; Gerdizi, aynıyer; İbn Esîr, VIII, 461; Trk. trc., VIII, 394-395; Mirhond, aynı yer. Krş.,Barthold, s. 266; Zettersteen, aynı yer; Bosworth, “The Rulers”, s. 7; aynımlf., “I. Nuh”, aynı yer; Merçil, “Karategin Ailesi”, s. 10; aynı mlf.,“Muhtacoğulları”, s. 81.

Page 937: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[435] İbn el-Esîr, VIII, 462; Trk. trc., VIII, 395. Krş. Merçil,“Muhtacoğulları”, s. 82.

Page 938: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[436] İbn el-Esîr, aynı yer; Trk. trc., aynı yer.

Page 939: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[437] İbn el-Esîr, aynı yer; Trk. trc., aynı yer. Gerdizî (aynı yer) ise, bu yerinadını Harceng olarak verir. Krş., Barthold, s. 267, Bosworth, aynı yer; Merçil,aynı yer.

Page 940: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[438]Zeyn el-ahbâr, aynı yer.

Page 941: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[439]el-Kâmil fi’l-târih, aynı yer; Trk. trc., aynı yer. İbn el-Esîr’de bahsigeçen İsmail b. el-Hasan ile Gerdizî’deki İsmail b. Ebu’l-Hasan aynı kişiolmalıdır.

Page 942: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[440] Bosworth, aynı yer; Merçil, aynı yer.

Page 943: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[441] Gerdizî, s. 158; İbn Esîr, VIII, 463; Trk. trc. VIII, 396. Krş., Bosworth,“The Rulers”, aynı yer; Merçil, “Muhtacoğulları”, aynı yer.

Page 944: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[442] Gerdizî, s. 157; İbn el-Esîr, aynı yer; Trk. trc., aynı yer.

Page 945: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[443] Gerdizî, aynı yer.

Page 946: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[444] Gerdizî, aynı yer; İbn el-Esîr, aynı yer; Trk. trc., aynı yer; Mirhond,IV, 48. Krş., Barthold, Türkistan, s. 267; aynı mlf., “Ebû Ali b. Muhtac”, aynıyer; Merçil, s. 83; Bosworth, s. 7-8.

Page 947: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[445] Gerdizî, 158; İbn el-Esîr, VIII, 492; Trk. trc., VIII, 423. Krş.Zettersteen, aynı yer; Bosworth, s. 8; Merçil, s. 84.

Page 948: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[446]Türkistan, aynı yer.

Page 949: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[447] İbn el-Esîr, VIII, 461-462; Trk. trc., VIII, 394-395; Krş., Zettersteen, s.346-347; Merçil, “Karategin Ailesi”, s. 10.

Page 950: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[448] İbn el-Esîr, VIII, 470; Trk. trc., VIII, 403; el-Mar‘âşî, s. 76; İbnMiskeveyh ise (II,117) bu isyandan bahsetmez. Ancak, Muhammed b.Abdürrezzak’ın efendisinden korkarak Rüknüddevle’ye sığındığını belirtir.Krş., Merçil, “Karategin Ailesi”, s. 11.

Page 951: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[449] İbn el-Esîr, VIII, 471; Trk. trc., aynı yer. Krş., Merçil, aynı yer.

Page 952: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[450] İbn el-Esîr, VIII, 478; Trk. trc., VIII, 409; el-Mar‘âşî, s. 77; Mirhond,IV, 48. Krş., Merçil, aynı yer.

Page 953: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[451] İbn el-Esîr, aynı yer; Trk. trc., aynı yer. Krş., Merçil, s. 12.

Page 954: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[452] İbn Miskeveyh, II, 138.

Page 955: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[453] İbn Miskeveyh, aynı yer; İbn el-Esîr, VIII, 486; Trk. trc., VIII, 417;Mirhond, IV, 48. Krş., Merçil, aynı yer; Aşiteyanî, s. 234.

Page 956: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[454] Bkz. A. Ağırakça, “Büveyhîler Devrinde Türk Kumandanları I-Sebüktegin”, Belleten, LIII, sayı : 207-208, Ankara 1989, s. 608-635.

Page 957: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[455] İbn Miskeveyh, II, 139; İbn el-Esîr, VIII, 487; Trk. trc., VIII, 418.Krş., Merçil, s. 12-13.

Page 958: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[456] Emîrü’l-Ümera Tüzün el-Türkî’ye bağlı gulâmlar. Tüzün el-Türkî,Bağdat’da 943-945 tarihleri arasında Abbasîler adına Emîrü’l-ümeralıkgörevinde bulunmuş güçlü bir Türk komutanıydı. Sara hastalığından dolayıvefat ettiği tarihe kadar Büveyhîlere karşı Bağdat’ı korumuştu. Büveyhîler,ancak onun ölümünün ardından Bağdat’da idareyi ellerine geçirebilmişlerdir.Bkz., A. Ağırakça, “Emirü’l-Ümera Tüzün”, Prof. Dr. Fikret Işıltan’a 80.Doğum Yılı Armağanı, İstanbul 1995, s. 119-142.

Page 959: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[457] İbn el-Amid hakkında bkz., K.V. Zettersteen, “Ebu’l-Fazl b. el-Amid”,İA, V/II, 843; İ. Abbas “İbn al-Amid”, EIr, VII, 664; Cl. Cahen, “İbn al-Amid”, EI, III, 703-704; A. Güner, “İbnü’l-Amîd, Ebu’l-Fazl”, DİA, XX,483-484.

Page 960: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[458]el-Kâmil fi’l-târih, aynı yer; Trk. trc., aynı yer.

Page 961: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[459] İbn el-Esîr, aynı yer; Trk. trc., aynı yer. İbn Miskeveyh ise (aynı yer),Mansur b. Karategin’in, İsfahan’da kaldığı süre içinde, şehir halkına çok kötümuamele ettiğini söyler. İki tarihçi arasındaki bu fark, İbn el-Esîr’in Horasanmenşeyli, İbn Miskeveyh’in Irak menşeyli haberleri aktarmasında aramaklazımdır. Krş. Merçil, s. 13.

Page 962: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[460] Kazvin şehrinin kuzey batısında kalan dağlık bölge. Bkz., Le Strange,s. 220.

Page 963: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[461] İbn Miskeveyh, II, 139-140.

Page 964: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[462] İbn Miskeveyh, II, 140-141; İbn el-Esîr, VIII, 488; Trk. trc., VIII, 419.

Page 965: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[463] İbn el-Esîr, aynı yer; Trk. trc., aynı yer.

Page 966: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[464] İbn el-Esîr, VIII, 493; Trk. trc., VIII, 424. Krş., Frye, aynı yer;Bosworth, “The Rulers of Chaghaniyan”, s. 8; Merçil, “Muhtacoğulları”, s.84-85; Aşiteyanî, s. 234.

Page 967: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[465] İbn el-Esîr, VIII, 492; Trk. trc., VIII, 423.

Page 968: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[466] İbn Miskeveyh, II, 143. Krş. Merçil, “Karategin Ailesi”, s. 14-15.

Page 969: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[467] İbn el-Esîr, aynı yer; Trk. trc., aynı yer. Krş., Merçil,“Muhtacoğulları”, aynı yer.

Page 970: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[468] İbn el-Esîr, VIII, 499; Trk. trc., VIII, 429-430.

Page 971: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[469] Ebû Cafer el-Hazin için bkz., D. Pingree, “Abû Ja’far al-Kazen”, EI, I,326-327; İhsan Fazlıoğlu, “Ebû Cafer Hazin”, DİA, XVII, 126-129.

Page 972: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[470] İbn el-Esîr, aynı yer. Krş., Bosworth, aynı yer; Merçil, aynı yer.

Page 973: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[471] İbn el-Esîr, VIII, 505; Trk. trc., VIII, 435. Gerdizî ise (s. 159), EbûAli’nin Nisaburlulardan oluşan bir heyeti Buhara’ya gönderdiğini, ancakheyet Buhara’ya ulaşmadan I. Nuh’un vefat ettiğini belirtir. Krş. Bosworth,aynı yer; Merçil, s. 85-86.

Page 974: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[472] Nerşahî , s. 137; Frs. trc. , aynı yer; İng. trc., s. 98; İbn Miskeveyh, II,157; Gerdizî, aynı yer; İbn el-Esîr, VIII, 508; Trk. trc., 438-439; el-Sem’ânî,III, 202; Mirhond, IV, 49; el-Cüzcanî, I, 210; İng. trc., I, 40. Krş., Barthold, s.267; Zettersteen, s. 147; Bosworth, aynı yer; Merçil, s. 86; Aşiteyanî, aynıyer.

Page 975: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[473] İbn el-Esîr, aynı yer; Trk. trc., aynı yer; Mirhond, aynı yer.

Page 976: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[474] Barthold, aynı yer.

Page 977: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[475] Nerşahî , aynı yer; Frs. trc , aynı yer; İng. trc., aynı yer.

Page 978: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[476] İbn el-Esîr, VIII, 505; Trk. trc., VIII, 435-436. Krş., Merçil, s. 86.

Page 979: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[477] “Emîrülümera”, İA, IV, 264; K.V. Zettersteen, “Amir al-Umara”, EI2,I, 466; C.E. Bosworth-R.M. Savory, “Amır al-Omara”, EI, I, 969-971; H.D.Yıldız, “Emîrü’l-Ümera” DİA, XI, 158-159.

Page 980: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[478] K.V. Zettersteen, “Mutî”, İA, VIII, 764.

Page 981: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[479] I. Abdülmelik’in 343/954’de bastırdığı paralarda halife olarak el-Müstekfî’nin adı yer alırken, el-Mutî’nin adına ise ancak 348/959-960 tarihliparada rastlamaktayız. Bunun nedeni ise, Sâmânîlerin 334/955 senesindeBüveyhîlerle yaptıkları anlaşmanın sonrasında Bağdat ile de ilişkilerinidüzeltmelerini gösterebiliriz. Paralarla ilgili bkz., İbrahim Artuk-CevriyeArtuk, İstanbul Arkeoloji Müzeleri Teşhirdeki İslamî Sikkeler Katoloğu, I,İstanbul 1970, s. 318.

Page 982: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[480] İbn Miskeveyh, II, 156-157. Krş., Barthold, Türkistan, s. 268; aynımlf., “Ebû Ali b. Muhtac”, aynı yer.

Page 983: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[481] İbn Miskeveyh, II, 157; İbn el-Esîr, VIII, 507; Trk. trc., VIII, 438.

Page 984: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[482] Gerdizî, s. 159; İbn el-Esîr, VIII, 509; Trk. trc., VIII, 439; İbnİsfendiyar, II, 3; İng. trc., s. 224. Krş., Bosworth, s. 9; Merçil, s. 87.

Page 985: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[483] Nisabur-Cürcan yolu üzerinde yer alan Cüveyn nahiyesinin merkezi.Bkz. Hudûd el-Alem, s.102; Le Strange, s. 391.

Page 986: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[484] Gerdizî, aynı yer.

Page 987: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[485] İbn Miskeveyh, II, 159; İbn el-Esîr, VIII, 511; Trk. trc., VIII, 441-442.

Page 988: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[486] İbn Miskeveyh, II, 160; İbn el-Esîr, aynı yer; Trk. trc., aynı yer.

Page 989: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[487] Gerdizî, 159-160; İbn Miskeveyh, II, 161; İbn el-Esîr, VIII, 512; Trk.trc., VIII, 442; el-Cüzcanî, I, 210; İng. trc., I, 40.

Page 990: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[488] İbn Miskeveyh, aynı yer. İbn el-Esîr (aynı yer; Trk. trc., aynı yer),menşur ve sancağın Bekr b. Malik’e gönderildiğini belirtir. Ancak Bekr b.Malik’in, Sâmânîlerin hizmetinde bir kumandan olduğu düşünüldüğünde İbnMiskeveyh’in verdiği bilginin daha doğru olacağı düşünülebilir.

Page 991: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[489] Gerdizî, aynı yer; İbn Miskeveyh, aynı yer; İbn el-Esîr, aynı yer; Trk.trc., aynı yer. Krş., Barthold, Türkistan, aynı yer; aynı mlf., “Ebû Ali b.Muhtac”, aynı yer; Bosworth, s. 11; Merçil, aynı yer.

Page 992: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[490] el-Makdisî, s. 337.

Page 993: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[491] Gerdizî, s. 160. Krş., Merçil, Gazneliler Devleti Tarihi, Ankara 1989,s. 2; aynı mlf., “Alp Tekin”, DİA, II, 525.

Page 994: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[492] Bkz. Barthold, “Alp Tegin”, İA, I, 386; C.E. Bosworth, “Alptigin”, EI,I, 898; C.E. Bosworth-C. Cahen, “Alp Takin”, EI2, I, 421; Merçil, GaznelilerDevleti, s. 1-5; aynı mlf., a.g..m., aynı yer.

Page 995: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[493] Gerdizî, aynı yer.

Page 996: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[494] Gerdizî, aynı yer.

Page 997: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[495] Gerdizî, aynı yer.

Page 998: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[496] Gerdizî, aynı yer. Krş., Merçil, “Simcûrîler III- Ebu’l-HasanMuhammed b. İbrahim b. Simcûr”, İÜ. Tarih Dergisi, sayı. 33, İstanbul 1982,s. 115-116.

Page 999: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[497] Gerdizî, aynı yer. Krş., Barthold, s. 268; Merçil, a.g.m., s. 116; aynımlf., “Samanîler Devletinde Türkler”, s. 260; Aşiteyanî, s. 236.

Page 1000: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[498] Gerdizî, aynı yer.

Page 1001: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[499] Barthold, aynı yer.

Page 1002: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[500] Gerdizî, s. 161.

Page 1003: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[501] Bkz. D.M. Dunlop, “Bal’ami”, EI2, I, 984; Dj. Halegh Motlagh,“Amırak Bal’ami”, EI, I, 971-972; Tahsin Yazıcı, “Bel’âmî-Ebu Ali”, DİA,V, 390.

Page 1004: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[502] İbn Miskeveyh, II, 177; İbn el-Esîr, VIII, 532; Trk. trc., VIII, 459.Krş., Merçil, “Sâmânîler Devletinde Türkler”, s. 260.

Page 1005: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[503] Gerdizî, aynı yer. Krş., Barthold, aynı yer; Frye, s. 152; Trk. trc., s. 66;Merçil, Gazneliler Devleti, s. 2; aynı mlf., “Simcûrîler III”, s. 116; aynı mlf.,“Alp-Tegin”, aynı yer; Aşiteyanî, aynı yer.

Page 1006: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[504] Nerşahî, s. 46; Frs. trc., s. 37; İng. trc., s. 26.

Page 1007: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[505]Ahsenü’l-tekâsîm, s. 338.

Page 1008: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[506]Ravzatü’l-safâ, IV, 50.

Page 1009: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[507] Gerdizî, s. 159. Krş., Barthold, “I. Abdülmelik”, İA, I, 97; Bosworth,“Abd al-Malek b. Nuh b. Nasr”, EI, I, 128; Abdülkerim Özaydın,“Abdülmelik b. Nuh b. Nasr”, DİA, I, 271-272.

Page 1010: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[508] Gerdizî, s. 161.

Page 1011: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[509] Gerdizî, aynı yer; el-Cüzcanî, I, 211; İng. trc., I, 42. Nizamülmülk(Siyasetnâme, s. 155) ve Mirhond (Ravzatü’l-safâ, IV, 51) ise bundan birazdaha farklı olarak, Alp-Tegin’in, Mansur’un amcasını taht için önerdiğiniyazarlar Krş., Barthold, aynı yer; Bosworth, “Abu Saleh Mansur b. Nuh”,EIr, IV, 383; Merçil, s. 260-261.

Page 1012: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[510] el-Makdisî, aynı yer. Krş., Merçil, “Sâmânî Devletinde Türkler”, s.260-261.

Page 1013: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[511] Nizamülmülk, s. 156-157.

Page 1014: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[512] Gerdizî, aynı yer.

Page 1015: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[513] Gerdizî, s. 162. Krş., Merçil, “Sâmânîler Devletinde Türkler”, s. 261.

Page 1016: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[514] Gerdizî, aynı yer.

Page 1017: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[515] Mirhond, IV, 51; Hamdullah el-Müstevfî, s. 384.

Page 1018: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[516] İbn el-Esîr, VIII, 544; Trk. trc., VIII, 469; Hamdullah el-Müstevfî, aynıyer.

Page 1019: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[517] Hulm şehri, Belh’in doğusunda bu şehre iki günlük mesafede yeralıyordu. Bkz. Le Strange, s. 427.

Page 1020: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[518] Nizamülmülk, s.160; Şebankareî (164b) de ise, 700 gulâm ve 2500gönüllüden bahsedilmektedir. Krş. Bosworth, The Ghaznavids, Their Empirein Afghanistan and Eastern İran (994-1040), Beyrut 1973, s.37; Merçil,Gazneliler Devleti Tarihi, s. 3-4.

Page 1021: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[519] Nizamülmülk, s. 160-163. Ayrıca bkz., Gerdizî, aynı yer; İbnMiskeveyh, II, 191-192; İbn el-Esîr, aynı yer; Trk. trc., aynı yer; Hamdullahel-Müstevfî, aynı yer; Mirhond, aynı yer. Krş., Merçil, Gazneliler DevletiTarihi, s. 3-4; aynı .mlf., “Alptegin”, DİA, II, 525.

Page 1022: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[520] Bosworth, The Ghaznavids, aynı yer; aynı mlf., “Ghazna”, EI2, II,1049; Merçil, Gazneliler Devleti Tarihi, s. 4; M. Longworth Dames,“Gazne”, İA, IV, 741; B. Spuler, “Ghaznawids”, EI2, II, 1050.

Page 1023: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[521] Nizamülmülk, s. 164-165; Mirhond, aynı yer. Hamdullah el-Müstevfî(s. 385) ise bu ordunun sayısını 30.000 olarak verir. Krş., Bosworth, TheGhaznavids, s. 38; Merçil, Gazneliler Devleti Tarihi, s. 5; aynı mlf.,“Alptegin”, aynı yer .

Page 1024: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[522] el-Cüzcanî, I, 211; İng. trc., I, 43. Krş., Merçil, aynı yer.

Page 1025: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[523] Enver Konukçu, (“Gazne”, DİA, XIII, 479), bu kişinin adını Ebû Aliolarak vermektedir. Ancak bu isim muhtemelen yanlış olarak alınmıştır.

Page 1026: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[524] Şebankareî, 165b. Krş., Barthold, s. 270 Bosworth, The Ghaznavids, s.38-39; Merçil, Gazneliler Devleti, s. 6; aynı mlf., “Gazneliler”, DİA, XIII,481; Dames, aynı yer; Konukçu, a.g.m., aynı yer.

Page 1027: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[525] Florian Schwarz, Sylloge Numorum Arabicorum Tübingen, Gazna /Kabul XIV d - Hurâsân IV, Berlin 1995, s. 26.

Page 1028: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[526]Mecmaü’l-ensâb, 165b-166a. Krş., Bosworth, The Ghaznavids, s. 38;Merçil, aynı yer.

Page 1029: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[527] İbn el-Esîr, VIII, 79; Trk. trc., VIII, 70; Târih-i Sistan, s. 302; İng. trc.,s. 245. Krş., Bosworth, The History of Saffarids, s. 273; aynı mlf., “TheTahirids and Saffarids”, s. 131; Merçil, “Simcûrîler I”, s. 79.

Page 1030: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[528] İbn el-Esîr, VIII, 563; Trk. trc. VIII, 484; Târih-i Sistan, s. 326; İng.trc., s. 267-268. Krş., Bosworth, The History of Saffarids, s. 299-301; aynımlf., “The Tahirids and Saffarids”, 132; Recep Uslu, “Halef es-Saffar”, DİA,XV, 238.

Page 1031: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[529]Târih-i Sistan, s. 327-333; İng. trc., s. 268-273.

Page 1032: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[530] el-Utbî, Târih-i Yeminî, I, şerh, Şeyh el-Meninî, Kahire 1869, s. 98;Frs. trc., Curfedakanî, Tercüme-i Târih-i Yeminî, nşr., Cafer Şiar, Tahran hş.1345, s. 41-42; Târih-i Sistan, s. 334; İng. trc., s. 273.

Page 1033: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[531]Târih-i Sistan, aynı yer; İng. trc., aynı yer.

Page 1034: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[532]Târih-i Sistan, aynı yer; İng. trc., aynı yer; el-Utbî (aynı yer; Frs. trc., s.42) ise, Halef’in Badgis’e çekildiğini söyler.

Page 1035: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[533] Sistan eyaletinin en büyük nehri olup, kaynağını Hilmend dağındanalır. Bkz., Le Strange, a.g.e., s. 338-339.

Page 1036: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[534] Bu yerin nerede olduğu konusunda bilgi verilmemiştir.

Page 1037: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[535] Mevki hakkında herhangi bir bilgi bulunmamasına rağmen Sistan’ınmerkezi Zerenc’e bağlı kasabalardan bir olmalıdır.

Page 1038: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[536] el-Utbî (aynı yer) ile Târih-i Sistan, (s. 333-334; İng. trc., s. 274)’deSâmânî hükümdarının adı II. Nuh b. Mansur olarak belirtilmekle birlikteverilen tarihlere bakıldığında bunun I. Mansur b. Nuh olduğu açıkçagörülmektedir. Krş. Bosworth, The History of the Saffarids, s. 306.

Page 1039: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[537] el-Utbî, I, 99; Frs. trc., aynı yer; Târih-i Sistan, s. 336; İng. trc., s. 275;Hamdullah el-Müstevfî, aynı yer. Krş., Bosworth, aynı yer; Uslu, “Halef es-Saffar”, aynı yer.

Page 1040: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[538] Gerdizî, s. 162. Krş., Barthold, s. 269-270; Merçil, “Simcûrîler III”, s.116; Aşiteyanî, s. 237.

Page 1041: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[539] Gerdizî, aynı yer. Krş., Merçil, aynı yer; Aşiteyanî, aynı yer.

Page 1042: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[540] Gerdizî, aynı yer. Krş., Merçil, s. 117; Aşiteyanî, s. 238.

Page 1043: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[541] Nisabur’un kuzeyinde yer alan Üstüva rüstağının merkezi olup,doğusunda Nesa batısında ise İsferayin yer alır. Bkz. Le Strange, s. 393-394.

Page 1044: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[542] Gerdizî, s. 163. Krş., Barthold, s. 270; Merçil, aynı yer; aynı mlf.,“Karategin Ailesi”, s. 15; Aşiteyanî, aynı yer.

Page 1045: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[543] Gerdizî, aynı yer.

Page 1046: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[544] Gerdizî, aynı yer; İbn el-Esîr, VIII, 577; Trk. trc., VIII, 497; İbnİsfendiyar, II, 3; İng. trc., s. 224; el-Mar‘aşî, s. 77. Krş., Merçil, “SimcûrîlerIII”, s. 117; Aşiteyanî, aynı yer.

Page 1047: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[545] İbn el-Esîr, aynı yer. Trk. trc., aynı yer.

Page 1048: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[546] İbn el-Esîr, VIII, 578; Trk. trc., VIII, 498; İbn İsfendiyar, II, 3-4; İng.trc., s. 225; el-Mar‘aşî, s. 77-78. Gerdizî ise (aynı yer) bu olayın 15 Zilhicce356 / 21 Kasım 967 tarihinde meydana geldiğini yazar. Krş., Merçil,“Simcûrîler III”, s. 118; aynı mlf., “Veşmgir b. Ziyar”, İA, XIII, 305;Aşiteyanî, s. 139.

Page 1049: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[547] Gerdizî, aynı yer; İbn İsfendiyar, II, 4; İng. trc., s. 225; el-Mar‘aşî, s.78. Krş., Merçil, “Simcûrîler III”, s. 118-119; aynı mlf., “Veşmgir”, İA, XIII,304-305; Aşiteyanî, s. 139; Madelung, “The Minor Dynasties of Northernİran”, s. 214; Trk. trc., s. 466 .

Page 1050: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[548] el-Mar‘aşî, s. 78. Krş., Merçil, s. 119.

Page 1051: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[549]Zeyn el-ahbâr, aynı yer.

Page 1052: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[550]Türkistan, s. 270.

Page 1053: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[551] Gerdizî, aynı yer. İbn el-Esîr (VIII, 578; Trk. trc. VIII, 498) iseVeşmgir’in ölümünün hemen ardından Bîsutun’un başa geçtiğini söyler. Krş.Merçil, s. 118-119; Aşiteyanî, s. 138-139; Madelung, aynı yer.

Page 1054: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[552] Gerdizî, aynı yer. Krş., Merçil, s. 120; Aşiteyanî, s. 238.

Page 1055: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[553] İbn Funduk, s. 134. Krş., Merçil, aynı yer.

Page 1056: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[554] Gerdizî, aynı yer. Krş., Merçil, aynı yer; Aşiteyanî, aynı yer.

Page 1057: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[555] İbn el-Esîr, VIII, 626; Trk. trc., VIII, 537.

Page 1058: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[556]Târih-i Beyhakî, s. 392; Arp. trc., s. 416.

Page 1059: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[557] İbn Miskeveyh, II, 277-280; İbn el-Esîr, VIII, 278; Trk. trc., VIII, 232;Ahmed Ali Khan Vezirî, Târih-i Kirman, nşr. Muhammed İbrahim-Bostaniy-i Parizî, Tahran 1961, s. 319-320. Krş., Bosworth, “ The Banû İlyas ofKirman (920-57/932-968)”, s. 111; aynı mlf., “Al-e İlyas”, İranica, I, 755;aynı mlf., “Mâkân b. Kakî”, EI2, VI, 115; Merçil, “Simcûrîler II”, s. 91-92.

Page 1060: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[558] İbn el-Esîr, VIII, 527; Trk. trc., VIII, 455; Bosworth, “Al-e İlyas”, aynıyer.

Page 1061: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[559] el-Makdisî, s. 472. Ancak Ali Khan Vezirî (s. 324) ise, Kirman’dahutbelerde İmadüddevle’nin adının Ebû Ali Muhammed b. İlyas’dan önceokunduğunu söylemektedir.

Page 1062: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[560] İbn Miskeveyh, II, 250; İbn el-Esîr, VIII, 585; Trk. trc., VIII, 502-503.

Page 1063: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[561] İbn Miskeveyh, II, 253; İbn el-Esîr, VIII, 577; Trk. trc., VIII, 497.

Page 1064: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[562]el-Kâmil fi’l-târih, aynı yer; Trk. trc., aynı yer.

Page 1065: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[563]el-Kâmil fi’l-târih, VIII, 586; Trk. trc., VIII, 503.

Page 1066: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[564]Tecâribü’l-ümem, aynı yer.

Page 1067: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[565] İbn el-Esîr, VIII, 587; Trk. trc., VIII, 504.

Page 1068: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[566] İbn el-Esîr, aynı yer; Trk. trc., aynı yer. Krş., Bosworth (“The Banûİlyas”, s. 117) ise, bu işi Ebû Ali’nin babası Ebu’l-Hasan’ın yaptığını belirtir.

Page 1069: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[567] İbn Miskeveyh, II, 298; III, 360; İbn el-Esîr, VIII, 609; Trk. trc., VIII,523. Krş., Bosworth, “The Banu İlyas”, aynı yer; aynı mlf., “Al-e İlyas”, aynıyer.

Page 1070: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[568] Gûr bölgesinde Herat dağları hududunda yer alan bir kale, Bkz. İbnFunduk, a.g.e., s. 126.

Page 1071: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[569] Gerdizî, s. 164; İbn Funduk, s. 129-130. Krş., Merçil, “Simcûrîler III”,s. 120.

Page 1072: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[570] el-Utbî, I, 89; Frs. trc., s. 34; Gerdizî, s. 164; el-Sem’ânî, III, 202;Hamdullah el-Müstevfî, aynı yer; el-Cüzcanî, I, 211; İng. trc., I, 44. Krş,Barthold, s. 270; Bosworth, “Abû Saleh Mansur (I) b. Nuh”, EI, I, 364.

Page 1073: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[571]el-Kâmil fi’l-târih, VIII, 673; Trk. trc., VIII, 580.

Page 1074: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[572]Ravzatü’l-safâ, IV, 52.

Page 1075: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[573]Târih-i Buhara, s. 141; Frs. trc., s.136; İng. trc., s. 99.

Page 1076: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[574]Sûret el-arz, s. 472.

Page 1077: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[575]Târih-i Güzide, aynı yer.

Page 1078: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[576]Tabakât-ı Nâsırî, aynı yer; İng. trc., I, 43-44.

Page 1079: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[577] Nerşahî s. 140; Frs. trc., s. 134; İng. trc., s. 98; Gerdizî, s. 164;Hamdullah el-Müstevfî, s. 384. Krş., Bosworth, a.g.m., s. 383.

Page 1080: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[578]Târih-i Buhara, aynı yer; Frs. trc., aynı yer; İng. trc., aynı yer.

Page 1081: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[579] el-Cüzcanî, I, 212; İng. trc., I, 44.

Page 1082: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[580] el-Utbî, I, 136; Frs. trc., s. 72; İbn el-Esîr, IX, 28; Trk. trc., IX, 31.Krş., Barthold, s. 270-271; Merçil, s. 122; Frye, “The Samanids”, s. 156; Trk.trc., s. 70; Aşiteyanî, s. 239; Zettersteen, “II.Nuh”, İA, IX, 347; Bosworth,“II. Nuh”, EI2, VIII, 110.

Page 1083: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[581] Nerşahî, s. 142; İng. trc., s. 99-100.

Page 1084: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[582]Tarih-i Yeminî, I, 79; Frs. trc., s. 34.

Page 1085: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[583] el-Utbî, I, 89-90; Frs. trc., s. 35; Gerdizî, aynı yer. Krş., Bathold,“Ebu’l-Hasan”, İA, IV, 83; Merçil, aynı yer; Aşiteyanî, aynı yer.

Page 1086: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[584] Gerdizî, s. 165.

Page 1087: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[585] el-Utbî, I, 90; Frs. trc., aynı yer; Gerdizî, aynı yer; İbn el-Esîr, IX, 10;Trk. trc., IX, 19; Hamdullah el-Müstevfî, s. 386; el-Cüzcanî, aynı yer; İng..trc., aynı yer Nerşahî ise (aynı yer; Frs. trc., s. 136; İng. trc., aynı yer) el-Ceyhanî’nin ardından Muhammed b. Abdullah b. Uzeyr (Aziz)’in bu görevegetirildiğini söyler. Ancak, İbn Üzeyr’in vezaret makamına getirilmesi çokdaha sonradır. Krş. Barthold, aynı yer; Merçil, aynı yer; Frye, aynı yer; Trk.trc., aynı yer; Aşiteyanî, aynı yer.

Page 1088: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[586] Gerdizî, aynı yer; Hamdullah el-Müstevfî, s. 385-386. YalnızHamdullah, Ebu’l-Hasan’dan Emîrü’l-Ümera olarak bahsetmektedir.

Page 1089: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[587] el-Utbî I, 40-41; Gerdizî, s. 165; el-Cüzcanî, aynı yer; İng. trc., aynıyer. Krş., Merçil, aynı yer; Aşiteyanî, aynı yer.

Page 1090: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[588] Gerdizî, aynı yer.

Page 1091: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[589] Târih-i Yeminî, I, 97-98; Frs. trc., s. 45.

Page 1092: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[590] el-Utbî, I, 102; Frs. trc., aynı yer; Gerdizî, s. 166; İbn el-Esîr, aynı yer;Trk. trc., aynı yer; Mirhond, IV, 53; el-Cüzcanî, aynı yer; İng. trc., aynı yer.Krş., Barthold, s. 271; aynı mlf., “Ebu’l-Hasan”, aynı yer; Frye, aynı yer;Trk. trc., aynı yer; Merçil, s. 123; Aşiteyanî, s. 240; Zettersteen, aynı yer.

Page 1093: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[591] Gerdizî¸ aynı yer.

Page 1094: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[592]Târih-i Yeminî, I, 103-104; Frs. trc., s. 45.

Page 1095: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[593] Gerdizî, s. 166.

Page 1096: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[594] el-Utbî, I, 45; Gerdizî, aynı yer; İbn el-Esîr, aynı yer; Trk. trc., aynıyer; Mirhond, IV, 53. Krş., Merçil, s. 124; aynı mlf., “Samanîler DevletindeTürkler”, s. 262.

Page 1097: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[595] el-Utbî, aynı yer; Frs. trc., s. 47.

Page 1098: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[596] Gerdizî, aynı yer.

Page 1099: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[597] İbn Miskeveyh, III, 16-17; el-Utbî, I, 109; Frs. trc., s. 49-50; İbn el-Esîr, IX, 11; Trk. trc., IX, 19-20; İbn İsfenfiyar, II, 5; İng. trc., s. 226;Mirhond, aynı yer. Krş., Zettersteen, “Fahrüddevle”, İA, IV, 447; C. Cahen,“Fakhr al-Dawla”, EI2, II, 748; Abdülkerim Özaydın “Fahrüddevle”, DİA,XII, 98.

Page 1100: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[598] el-Utbî, I, 110; Frs. trc., s. 50; İbn el-Esîr, aynı yer; Trk. trc., aynı yer;Mirhond, aynı yer.

Page 1101: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[599] İbn el-Esîr, aynı yer; Trk. trc., aynı yer.

Page 1102: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[600] Nisabur’a bağlı Cüveyn nahiyesinin merkezi. Bkz., Le Strange, s. 391.

Page 1103: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[601] İbn el-Esîr, IX, 12; Trk. trc., IX, 20; Mirhond, IV, 53; İbn İsfendiyar,aynı yer; İng. trc., s. 226.

Page 1104: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[602] el-Utbî, I, 111; Frs. trc., s. 51-52.

Page 1105: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[603] el-Utbî, I, 112; Frs. trc., s. 51.

Page 1106: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[604] İbn el-Esîr, IX, 12; Trk. trc., IX, 21; Mirhınd, aynı yer; İbn İsfendiyar,aynı yer; İng. trc., s. 226.

Page 1107: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[605] el-Utbî, I, 113; Frs. trc., s. 52; İbn el-Esîr, aynı yer; Trk. trc., aynı yer;Mirhond, IV, 54.

Page 1108: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[606] el-Utbî, I, 112; Frs. trc. , aynı yer.

Page 1109: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[607] el-Utbî, I, 112-113; Frs. trc., aynı yer; Gerdizî, s. 166; İbn el-Esîr, aynıyer; Trk. trc., aynı yer; Mirhond, aynı yer; İbn İsfendiyar, aynı yer; İng. trc.,s. 226; el-Mar‘aşî, s. 79; el-Cüzcanî, I, 212; İng. trc., I, 45.

Page 1110: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[608] Mirhond, aynı yer.

Page 1111: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[609] el-Utbî, I, 121-122; Frs. trc., s. 58-59; Hamdullah el-Müstevfî, s. 386;Mirhond, aynı yer; Hondmir, s. 215. İbn el-Esîr ise (IX, 13; Trk. trc., IX, 21)tüm bu olaylar içinde Fâik’in adını vermeden, Ebu’l-Hasan’ın bazı köleleriEbu’l-Hüseyin el-Utbî’yi öldürmekle görevlendirdiğini söyler. Gerdizî (s.166-167) ise, Fâik’in Ebu’l-Hüseyin el-Utbî’yi öldürmeleri için Gulâmân-ımelikî ile anlaştığını belirtmektedir. Krş., Barthold, aynı yer; Zettersteen, s.347; Frye, s. 156; Trk. trc., s. 70; Merçil, s. 126-127.

Page 1112: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[610] el-Utbî, I, 99-100; Frs. trc., s. 42.

Page 1113: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[611]Târih-i Sistan, s. 336-337; İng. trc., s. 275. Hamdullah el-Müstevfî, s.386.

Page 1114: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[612] Uk, Sistan’ın idarî bölgelerinden biri olup, Zerenc’in kuzeyinde yeralmaktaydı. Ayrıca Haricîlerin önemli merkezlerinden biri idi. Bkz., Târih-iSistan, s.28; İng. trc., s. 20; Bosworth, The History of Saffarids, s. 77-78.

Page 1115: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[613]Târih-i Sistan, s. 337; İng. trc., aynı yer.

Page 1116: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[614] el-Utbî, I, 101; Frs. trc., s. 44; İbn el-Esîr, VIII, 564; Trk. trc., VIII,485.

Page 1117: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[615] el-Utbi, I, 102; Frs. trc., aynı yer.

Page 1118: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[616]Târih-i Sistan, s. 337-338; İng. trc., s. 276. Krş., Merçil, “SimcûrîlerIII”, s. 125. el-Utbi (I, 104; Frs. trc., s. 46)’de eserinde bu mektuplaşmadanbahsetmektedir.

Page 1119: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[617]Târih-i Sistan, s. 338; İng. trc., aynı yer. Krş., Merçil, aynı yer.

Page 1120: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[618] el-Utbî, I, 104; Frs. trc., s. 47; İbn el-Esîr, aynı yer; Trk. trc., VIII, 486;Târih-i Sistan, aynı yer.

Page 1121: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[619]Târih-i Sistan, aynı yer; İng. trc., aynı yer.

Page 1122: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[620] el-Utbî, I, 126; Frs. trc., s. 63.

Page 1123: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[621] Merçil, “Simcûrîler IV – Ebu Ali b. Ebu’l-Hasan Simcûrî”, Belleten,sayı : 195, Ankara 1985, s. 548.

Page 1124: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[622] Baytüz, Büst şehrine hakim olmuş Türk kumandanlarından biridir.Ancak, onun buradaki hakimiyeti fazla uzun sürmemiş, şehrin eski hakimiTogan, Gazne hakimi Sebüktegin’in de yardımıyla Büst’ü yeniden elegeçirmiştir (977’den sonra). Bkz. Merçil, Gazneliler Devleti, s. 7-8; aynı mlf.“Sebüktegin Pend-nâmesi”, İTED, VI, İstanbul 1975, s. 206-233.

Page 1125: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[623] Gerdizî, s. 166. Krş., Merçil, “Simcûrîler IV”, s. 547.

Page 1126: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[624]el-Kâmil fi’l-târih, VIII, 564-565; Trk. trc., VIII, 486.

Page 1127: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[625] el-Utbî, I, 125; Frs. trc., s. 63; Gerdizî, s. 167; Mirhond, IV, 55;Hondmir, s. 215. Krş., Merçil, “Simcûrîler III”, s. 127.

Page 1128: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[626] el-Utbî, aynı yer; Frs. trc., aynı yer.

Page 1129: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[627] el-Utbî, I, 125-126; Frs. trc., aynı yer; İbn el-Esîr, IX, 24; Trk. trc., IX,28-29; Mirhond, aynı yer; Hondmir, aynı yer. Krş., Merçil, aynı yer.

Page 1130: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[628] el-Utbî, I, 126; Frs. trc., aynı yer; Mirhond, aynı yer; Hondmir, aynıyer. Krş., Merçil, aynı yer.

Page 1131: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[629] el-Utbî, aynı yer; Frs. trc., aynı yer; İbn el-Esîr, aynı yer; Trk. trc., IX,29; Mirhond, aynı yer. Krş., Merçil, s. 128.

Page 1132: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[630] el-Mar‘aşî, s. 80.

Page 1133: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[631] Gerdizî, aynı yer. Krş., Merçil, aynı yer.

Page 1134: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[632] el-Utbî, I, 128; Frs. trc., s. 64; Gerdizî, s. 167; Mirhond, aynı yer;Hondmir, s. 215-216. Krş., Merçil, s. 128-129.

Page 1135: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[633] Merçil, s. 128.

Page 1136: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[634] el-Utbî, I, 127; Frs. trc., aynı yer; Gerdizî, aynı yer; İbn el-Esîr, aynıyer; Trk. trc., aynı yer; el-Mar‘aşî, 187-188; Mirhond, aynı yer. Krş.,Barthold, s. 271; Zettersteen, a.g.m., s. 347; Frye, s. 156; Trk. trc., s. 71;Merçil, aynı yer; Aşiteyanî, s. 240.

Page 1137: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[635] Gerdizî, aynı yer.

Page 1138: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[636] el-Utbî, I, 128; Frs. trc., s. 64-65; Gerdizî, aynı yer; İbn el-Esîr, IX, 27;Trk. trc., IX, 31; Mirhond, aynı yer; Hondmir, s. 216. Krş., Barthold, s. 272;Zettersteen, aynı yer; Frye, aynı yer; Trk. trc., aynı yer; Merçil, s. 129;Aşiteyanî, s. 240.

Page 1139: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[637] el-Utbî, aynı yer; Frs. trc., s.s. 65; Mirhond, IV, 56.

Page 1140: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[638] el-Utbî, aynı yer; Frs. trc., aynı yer; Gerdizî, aynı yer; İbn el-Esîr, aynıyer; Trk. trc., aynı yer; (yalnız olayı 373/983-984 senesi içinde zikreder ki, buyanlıştır); el-Mar‘aşî, s. 188; Mirhond, IV, 55; Hondmir, aynı yer. Krş.,Barthold, aynı yer; Zettersteen, aynı yer; Frye, aynı yer; Trk. trc., aynı yer;Merçil, aynı yer; Aşiteyanî, s. 241.

Page 1141: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[639] el-Utbî, aynı yer; Frs. trc., aynı yer.

Page 1142: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[640] el-Utbî, I, 130; Frs. trc., s. 67.

Page 1143: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[641] el-Utbî, I, 67-68; İbn Miskeveyh, III, 94 (Rudraverî zeyli); İbn el-Esîr,IX, 26-27; Trk. trc., IX, 30-31; el-Mar‘aşî, aynı yer. Krş., Cahen, a.g.m., s.749; Zettersteen, a.g.m., s. 447-448 Özaydın, “Fahrüddevle”, DİA, XIII, 99.

Page 1144: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[642] el-Utbî, I, 134; Frs. trc., s. 70.

Page 1145: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[643] el-Utbî, aynı yer; Frs. trc., s. 71; İbn el-Esîr, IX, 27; Trk. trc., IX, 31;Gerdizî (s. 167)’de ise Abdullah b. Muhammed b. Abdürrezzak ve Ebû Saidel-Şebibî’nin, o sırada Nisabur’da olduklarını, Taş’ın şehir üzerineyürümesiyle birlikte, ona katıldıklarını yazar. Krş. Merçil, s. 130.

Page 1146: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[644] el-Utbî, I, 136; Frs. trc., s. 72; İbn el-Esîr, IX, 28; Trk. trc., IX, 31.Mirhond ise (IV, 56), sadece II. Nuh’a mektup gönderdiğini söyler. Krş.Merçil, s. 130.

Page 1147: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[645] İbn el-Esîr, aynı yer; Trk. trc., aynı yer.

Page 1148: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[646] el-Utbî, I, 137-138; Frs. trc., s. 74.

Page 1149: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[647] el-Utbî, I, 138-139; Frs. trc., s. 74-75; Gerdizî, s. 167; İbn el-Esîr, IX,28-29; Trk. trc., IX, 31-32; el-Mar‘aşî, aynı yer. Krş., Barthold, s. 271;Zettersteen, aynı yer; Merçil, s. 130-131; Aşiteyanî, s. 241.

Page 1150: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[648] Târih-i Yeminî, I, 152; Frs. trc., s. 84.

Page 1151: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[649] el-Utbî, I, 139-140; Frs. trc., s. 75-76; Mirhond, IV, 57.

Page 1152: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[650] el-Utbî, I, 134; Frs. trc., s. 70-71; Mirhond, IV, 56.

Page 1153: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[651] el-Utbî, I, 146-147; Frs. trc., s. 81.

Page 1154: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[652] el-Utbî, I, 152; Frs. trc., s. 84; Hondmir, s. 216. Krş., Merçil, s. 131.

Page 1155: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[653] el-Utbî, I, 153; Frs. trc., s. 85; Gerdizî, s. 168; Hamdullah el-Müstevfî,s. 168. İbn el-Esîr (IX, 29; Trk. trc., IX, 32) ise, bu konuyu 373/983-984olayları içinde aktarmaktadır. Krş., Barthold, s. 272; Zettersteen, aynı yer;Frye, aynı yer; Trk. trc., aynı yer; Merçil, aynı yer; Aşiteyanî, s. 241.

Page 1156: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[654] Gerdizî, aynı yer. Utbî (I, 149 ve İbn el-Esîr, (aynı yer; Trk. trc., aynıyer), 377/987-988 tarihini verirken, el-Utbî’nin Farsça tercümesi (s. 82) veMirhond (IV, 59)’da ise bu tarih 379/989 olarak verilmiştir. Krş., Barthold,aynı yer; Zettersteen, aynı yer; Merçil, aynı yer; Aşiteyanî, aynı yer.

Page 1157: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[655] el-Utbî,I, 151; Frs. trc., s. 83; İbn el-Esîr, aynı yer; Trk. trc., aynı yer.

Page 1158: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[656] Gerdizî, s. 168. Krş., Merçil, “Simcûrîler IV”, s. 548.

Page 1159: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[657] el-Utbî, I, 153; Frs. trc., s. 85; Gerdizî, aynı yer; İbn el-Esîr, aynı yer;Trk. trc., aynı yer; Mirhond, IV, 59. Krş. Barthold, aynı yer; Merçil, s. 548-549; Aşiteyanî, s. 241.

Page 1160: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[658] el-Utbî, I, 152-153; Frs. trc., s. 84-85; Hondmir, aynı yer. Krş.,Bosworth, “Abû Ali Muhammed b. İsa Damganî”, EI, I, 255.

Page 1161: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[659] Hamdullah el-Müstevfî, s. 387.

Page 1162: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[660] el-Utbî, I, 153; Frs. trc., s. 75. Krş., Merçil, s. 549.

Page 1163: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[661] el-Utbî, I, 153-154; Frs. trc., s. 85-86; İbn el-Esîr, IX, 98; Trk. trc., IX,84. Krş., Barthold, aynı yer; Merçil, aynı yer; Aşitayanî, aynı yer.

Page 1164: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[662] Nerşahî , s. 142; İng. trc., s. 100; el-Utbî, I, 154; Frs. trc., s. 86; İbn el-Esîr, aynı yer; Trk. trc., aynı yer; Mirhond, aynı yer; Hamdullah el-Müstevfî,aynı yer. Krş., Barthold, aynı yer; Zettersteen, s. 347-348; Frye, aynı yer;Trk. trc., aynı yer; Merçil, aynı yer; Aşiteyanî, aynı yer.

Page 1165: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[663] el-Utbî, aynı yer; Frs. trc., aynı yer; Nerşahî, (aynı yer; İng. trc., aynıyer) ise onun Merv’e kaçtığını belirtir. Krş. Merçil, aynı yer.

Page 1166: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[664] el-Utbî, aynı yer; Frs. trc., aynı yer.

Page 1167: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[665] Nerşahî, aynı yer; Frs. trc. , aynı yer; İng. trc., aynı yer; el-Utbî, I, 155;Frs. trc., s. 86-87; Gerdizî, aynı yer; İbn el-Esîr, aynı yer; Trk. trc., IX, 85;Hamdullah el-Müstevfî, s. 386-387. Krş., Barthold, aynı yer; Zettersteen, s.348; Merçil, s. 549-550; Aşiteyanî, aynı yer.

Page 1168: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[666] el-Sem’ânî, III, 363.

Page 1169: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[667] el-Utbî, I, 163; Frs. trc., s. 91; Gerdizî,aynı yer.; İbn el-Esîr, IX, 98;Trk. trc., IX, 85; Mirhond, IV, 59; Krş., Barthold, s. 272; Merçil, s. 550.

Page 1170: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[668] el-Sem’ânî, III, 363.

Page 1171: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[669] el-Utbî, I, 155; Frs. trc., s. 87; Gerdizî, aynı yer; Mirhond, aynı yer;Seyfeddin Hacı b. Nizam el-Ukaylî, Asarü’l-vüzera, nşr. Celaleddîn HüseynîUrmevî, Tahran hş. 1337, s. 187. Krş., Merçil, aynı yer.

Page 1172: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[670] el-Utbî, I, 160; Frs. trc., s. 90.

Page 1173: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[671] İbrahim Artuk-Cevriye Artuk, I, s. 320.

Page 1174: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[672] Merçil, “Simcûrîler IV”, s. 550, 18n.

Page 1175: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[673] el-Utbî, I, 163; Frs. trc., s. 91. Krş., Merçil, s. 550-551.

Page 1176: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[674] el-Utbî, aynı yer; Frs. trc., s. 92; Gerdizî, aynı yer.

Page 1177: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[675]Târih-i Yeminî, aynı yer; Frs. trc., s. 91.

Page 1178: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[676] Karahanlılarla ilgili bkz., Omeljan Pritsak, “Kara-Hanlılar”, İA, VI,251-273; Reşat Genç, “Karahanlılar”, Doğuştan Günümüze Büyük İslamTarihi, VI, ed. H.D. Yıldız, İstanbul 1987, s. 137-179; Erdoğan Merçil, İlkMüslüman Türk Devletleri Tarihi, Ankara 1991, s. 18-33 : Necef, a.g.e..

Page 1179: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[677] M.F. Grenard, “Satuk Buğra Han Menkıbesi ve Tarih”, Trk. trc.,Osman Turan, Selçuklular ve İslamiyet, İstanbul 1993, s., 147-187.

Page 1180: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[678] Pritsak, a.g.m., s. 254; Togan, Umumî Türk Tarihine Giriş, s. 59.

Page 1181: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[679] el-Utbî, I, 164; Frs. trc., s. 92; Gerdizî, aynı yer. Krş., Pritsak, aynı yer;Reşat Genç, Harun Buğra Han”, DİA, XVI, 257; aynı mlf., “Karahanlılar”,Doğuştan Günümüze Büyük İslam Tarihi, VI, 144; Merçil, İlk MüslümanTürk Devletleri, s. 20; aynı mlf., “Simcurîler IV”, aynı yer; Frye, “TheSamanids”, s. 157; Trk. trc., s. 71.

Page 1182: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[680] el-Utbî, I, 163; Frs. trc., aynı yer; Gerdizî, aynı yer; İbn el-Esîr, IX, 99;Trk. trc., IX, 85; Mirhond, IV, 60. Krş., Barthold, s. 276; aynı mlf., “Ebû Alib. Simcûr”, İA, IV, 10; Pritsak, aynı yer; Genç, “Harun Buğra Han”, aynı yer;aynı mlf., “Karahanlılar”, Doğuştan Günümüze Büyük İslam Tarihi, VI; 144-145; Zettersteen, s. 348; Merçil, İlk Müslüman Türk Devletleri, aynı yer; aynımlf., “Simcûrîler IV”, aynı yer; Aşiteyanî, s. 242.

Page 1183: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[681] Curfedakanî, aynı yer; Mirhond, aynı yer; Bu isim el-Utbî (I, 164) , İbnel-Esîr’de (aynı yer; Trk. trc., aynı yer) ve Hamdullah el-Müstevfî’de (s. 388)Enc ( JnA) olarak geçer. Krş. Barthold, s.278; Merçil, “Simcûrîler IV”, aynıyer.

Page 1184: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[682] el-Utbî, I, 167; Frs. trc., aynı yer.

Page 1185: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[683] el-Utbî, aynı yer; Frs. trc., aynı yer; İbn el-Esîr, aynı yer; Trk. trc., aynıyer; Mirhond, aynı yer; Hamdullah el-Müstevfî, aynı yer. Krş., Barthold, aynıyer; Merçil, s. 551-552; Aşiteyanî, aynı yer.

Page 1186: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[684] Barthold, s. 278; Merçil, s. 552.

Page 1187: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[685] el-Utbî, I, 168; Frs. trc., s. 94-95; Hamdullah el-Müstevfî, aynı yer;Mirhond, aynı yer. Krş. Barthold, aynı yer; Merçil, aynı yer.

Page 1188: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[686] Tarih için bkz.; Gerdizî, aynı yer; Hamdullah el-Müstevfî, aynı yer.Ebu’l-Fazl el-Beyhakî ise (s. 199; Arp. trc., s. 214) Rebiülevvel 380/Haziran990 tarihini vermektedir. Ayrıca İbn el-Esîr (IX, 98-99; Trk. trc., IX, 84-86)bu olayı 383/993-994 yılı olayları içinde aktarmaktadır. Krş. Pritsak, aynıyer; Barthold, aynı yer; Genç, “Harun Buğra Han”, aynı yer; aynı mlf.,“Karahanlılar”, s. 145; Merçil, aynı yer; aynı mlf., İlk Müslüman TürkDevletleri, aynı yer; Zettersteen, aynı yer; Frye, aynı yer; Bosworth, “İlek-Khans or Karakhanids”, EI, III, 1113; aynı mlf., “Boghra Khan”, EI, I , 318-319; Aşiteyanî, aynı yer.

Page 1189: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[687]Târih-i Beyhakî, aynı yer; Arp. trc., aynı yer.

Page 1190: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[688] el-Utbî, I, 170; Frs. trc., s. 95-96; Gerdizî, s. 169; Hondmir, s. 216.Krş., Barthold, s. 278; Merçil, s. 552; Tahsin Yazıcı, “Ebû Ali Bel’âmî”, DİA,V, 390. Yalnız Barthold, Ebû Ali el-Bel’âmî’nin, o tarihte hayattaolamayacağını belirtirse de bu yanlıştır.

Page 1191: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[689] el-Utbî, I, 171; Frs. trc., s. 96-97.

Page 1192: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[690] el-Utbî, aynı yer; Frs. trc., s. 96. Krş., Merçil, , aynı yer.

Page 1193: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[691] el-Utbî, I, 194; Frs. trc., s. 97. Krş., Barthold, s. 279; Merçil, s. 533.

Page 1194: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[692] Mehmet Altay Köymen, Büyük Selçuklu İmparatorluğu Tarihi-KuruluşDevri, I, Ankara 1989, s. 11-32; Ali Sevim-Erdoğan Merçil, SelçukluDevletleri Tarihi, Siyaset-Teşkilat ve Kültür, Ankara 1995, s. 15-17.

Page 1195: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[693] el-Utbî, I, 176; Frs. trc., s. 98.

Page 1196: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[694] el-Utbî, aynı yer; Frs. trc., aynı yer; Gerdizî, s. 169; Ebu’l-Fazl el-Beyhakî, s. 200; Arp. trc., s. 214-215; İbn el-Esîr, IX, 100; Trk. trc., IX, 86;Mirhond, IV, 61-62; el-Cüzcanî, I, 212-213; İng. trc., I, 45-46. Krş., Barthold,s. 279; Merçil, “Simcûrîler IV”, s. 353; Zettersteen, s. 348; Frye, aynı yer;Trk. trc., aynı yer; Aşiteyanî, s. 242.

Page 1197: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[695] el-Utbî, I, 178; Frs. trc., s. 100-101; İbn el-Esîr, IX, 102; Trk. trc., IX,88; Mirhond, IV, 62. Krş., Barthold, s. 279-280; Frye, “The Samanids”, s.157; Trk. trc., s. 72; Merçil, s. 553; Aşiteyanî, aynı yer.

Page 1198: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[696] el-Utbî, aynı yer; Frs. trc., s. 99; Mirhond, aynı yer. Krş., Barthold, s.280; Merçil, aynı yer.

Page 1199: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[697] el-Utbî, I, 179; Frs. trc., s. 100-101; Gerdizî, s. 169; İbn el-Esîr, aynıyer; Trk. trc., aynı yer; Mirhond, aynı yer. Krş., Barthold, aynı yer; Merçil, s.554.

Page 1200: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[698]Türkistan, aynı yer; “Simcûrîler IV”, aynı yer.

Page 1201: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[699] el-Utbî, I, 180; Frs. trc., s. 101. Krş., Merçil, “Simcûrîler IV”, s. 555.

Page 1202: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[700] Bkz., Le Strange, s. 409-410; Bosworth, “Kish”, EI2, V, 181-182.

Page 1203: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[701] el-Utbî, I, 181; Frs. trc., s. 102; Mirhond, aynı yer.

Page 1204: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[702] el-Utbî, I, 181-182; Frs. trc., s. 102-103; Ebu’l-Fazl el-Beyhakî, aynıyer; Arp. trc., s. 215; İbn el-Esîr, aynı yer; Trk. trc., aynı yer; Mirhond, aynıyer . Krş., Barthold, aynı yer; Merçil, aynı yer; Aşiteyanî, s. 242-243.

Page 1205: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[703]Zeyn el-ahbâr, aynı yer.

Page 1206: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[704] el-Utbî, I, 182; Frs. trc., s. 103.

Page 1207: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[705] Sahib b. Abbad için bkz. Cl. Cahen-Ch. Pellat, “İbn Abbad”, EI2, III,670-673; Ahmet Ateş, “İbn Abbad”, İA, V/II, 692-693.

Page 1208: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[706] el-Utbî, I, 183; Frs. trc., s. 103-104; İbn el-Esîr, IX, 102-103; Trk. trc.,aynı yer; Mirhond, IV, 62-63. Krş., Merçil, aynı yer.

Page 1209: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[707] el-Utbî, I, 183-184; Frs. trc., s. 104; Mirhond, IV, 68. Krş., Barthold, s.280-281; Merçil, s. 555-556.

Page 1210: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[708] el-Utbî, I, 185.

Page 1211: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[709] el-Utbî, aynı yer; Frs. trc., s. 105.

Page 1212: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[710]Zeyn el-ahbâr, aynı yer.

Page 1213: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[711] el-Utbî, I, 185-187; Frs. trc., s. 105-106.

Page 1214: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[712] el-Utbî, I, 188; Frs. trc., s. 106.

Page 1215: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[713]Zeyn el-ahbâr, aynı yer.

Page 1216: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[714] Ebu’l-Fazl el-Beyhakî, aynı yer; Arp. trc., aynı yer; Gerdizî, s. 170; İbnel-Esîr, IX, 102-103; Trk. trc. IX, 88-89; el-Cüzcanî, I, 213; İng. trc., I, 47.

Page 1217: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[715] el-Utbî, I, 191-192; Frs. trc., s. 107; Gerdizî, s. 169-170; İbn el-Esîr,IX, 103; Trk. trc., IX, 89; İbn İsfendiyar, II, 6; İng. trc., s. 227; Hamdullah el-Müstevfî, s. 388; Mirhond, IV, 64. Krş., Barthold, s. 281; aynı mlf., “EbûAli”, aynı yer; Merçil, Gazneliler Devleti, s. 10; aynı mlf., “Simcûrîler IV”, s.556-557; Frye, “The Samanids”, s. 157-158; Trk. trc., aynı yer; Aşiteyanî, s.243; Muhammed Nazım, The Life and Times of Sultan Mahmud of Ghazna,Yeni Delhi 1971, s. 30.

Page 1218: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[716]Târih-i Yeminî, I, 192; Frs. trc., s. 108.

Page 1219: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[717] el-Utbî, I, 193; Frs. trc., aynı yer; Gerdizî, s. 170; Şebankareî, 163a;İbn el-Esîr, aynı yer; Trk. trc., aynı yer; İbn İsfendiyar, aynı yer; İng. trc. aynıyer; Mirhond, aynı yer; Hamdullah el-Müstevfî, s. 389. Krş., Barthold, aynıyer; Kafesoğlu, s. 175; Bosworth, “Mahmud b. Sebüktegin”, EI2, VI, 65;aynı mlf., “The Titulature of the Early Ghaznavids”, Oriens, sayı : 15, 1962,s. 216-217; Merçil, Gazneliler Devleti, aynı yer; aynı mlf., “Simcûrîler”, s.557; Nazım, a.g.e., s. 31; Aşiteyanî, aynı yer.

Page 1220: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[718] el-Utbî, I, 196-197; Frs. trc., s. 108-109. el-Cüzcanî ise (aynı yer; İng.trc., aynı yer), Ebû Ali’nin bu iş için oğlunu görevlendirdiğini yazar. Krş.Merçil, “Simcûrîler IV”, s. 557-558.

Page 1221: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[719] el-Utbî, I, 197; Frs. trc., s. 110; Mirhond, IV, 65. Krş., Barthold,Türkistan, aynı yer; Merçil, s. 558.

Page 1222: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[720] el-Utbî, I, 198-199; Frs. trc., s. 110.

Page 1223: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[721] el-Utbî, I, 199; Frs. trc., s. 111.

Page 1224: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[722] el-Utbî, aynı yer; Frs. trc., aynı yer.

Page 1225: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[723]Ravzatü’l-safâ, IV, 65.

Page 1226: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[724] el-Utbî, I, 200; Frs. trc., s. 111-112.

Page 1227: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[725] el-Utbî, I, 201; Frs. trc., s. 112-113.

Page 1228: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[726] Ebu’l-Fazl el-Beyhakî, s. 205; Arp. trc., s. 220-221.

Page 1229: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[727] Ebu’l-Fazl el-Beyhakî, aynı yer; Arp. trc., s. 221. Krş. Merçil, s. 559.

Page 1230: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[728] Bkz. R. Bulliet, The Patricians of Nishapur, Cambridge 1972, s. 63,201-205; Merçil, “Simcûrîler V-Ebu’l-Kasım b. Ebu’l-Hasan Simcûrî”, İÜ.TED, sayı : 13, 1983-1987, s. 136-137.

Page 1231: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[729] el-Utbî, I, 206-207; Frs. trc., s. 116-117; Gerdizî, s. 170; Ebu’l-Fazl el-Beyhakî, s. 206; Arp. trc., aynı yer; İbn el-Esîr, IX, 107; Trk. trc., IX, 92;Mirhond, aynı yer; Hamdullah el-Müstevfî, s. 389; el-Cüzcanî, I, 214; İng.trc., I, 48. Krş. Barthold, s. 281; Frye, “The Samanids”, s. 158; Trk. trc., s.72; Merçil, Gazneliler Devleti, aynı yer; aynı mlf., “Simcûrîler IV”, aynı yer;Aşiteyanî, s. 243.

Page 1232: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[730] Târih-i Beyhakî, aynı yer; Arp. trc., aynı yer.

Page 1233: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[731] el-Utbî, I, 208; Frs. trc., s. 117-118; Mirhond, aynı yer; İbn el-Esîr de,(aynı yer; İng. trc., aynı yer), Ebû Ali’nin, Sebüktegin ile haberleştiğinibelirtmektedir.

Page 1234: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[732] el-Utbî, I, 209; Frs. trc., s. 118; Gerdizî, aynı yer; İbn el-Esîr, aynı yer;Trk. trc., aynı yer; Mirhond, aynı yer. Krş. Merçil, “Simcûrîler IV”, s. 560.

Page 1235: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[733] el-Utbî, I, 209-210; Frs. trc., s. 118-119.

Page 1236: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[734] el-Utbî, I, 210; Frs. trc., s. 119. Krş., Merçil, s. 560-561.

Page 1237: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[735]Târih-i Beyhakî, aynı yer; Arp. trc., s. 221-222.

Page 1238: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[736] Târih-i Beyhakî, aynı yer; Arp. trc., aynı yer.

Page 1239: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[737] el-Utbî, I, 211; Frs. trc., s. 120.

Page 1240: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[738] el-Utbî, I, 212; Frs. trc. , aynı yer.

Page 1241: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[739]Târih-i Yeminî, I, 211-214; Frs. trc., s. 120-121.

Page 1242: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[740] Gerdizî, aynı yer; İbn el-Esîr, aynı yer; İng. trc., aynı yer; Mirhond, IV,66; Hamdullah el-Müstevfî, s. 389; el-Cüzcanî, aynı yer; İng. trc., aynı yer.Krş. Barthold, Türkistan, aynı yer; Zettersteen, “II. Nuh”, aynı yer; Frye,“The Samanids”, s. 158; Trk. trc., aynı yer; Merçil, Gazneliler Devleti, aynıyer; aynı mlf., “Simcûrîler IV”, s. 560-561; Aşiteyanî, aynı yer.

Page 1243: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[741]Târih-i Beyhakî, s. 207; Arp. trc., s. 222-223.

Page 1244: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[742] el-Utbî, I, 214; Frs. trc., s. 121.

Page 1245: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[743] Ebu’l-Fazl el-Beyhakî, aynı yer; Arp. trc., aynı yer.

Page 1246: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[744] Muhtemelen Tûs sınırları içinde müstahkem bir mevkide yer alan birkale. Bkz. V. Minorsky, “Tûs”, İA, XII/II, 123-130.

Page 1247: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[745] el-Utbî, I, 215; Frs. trc., s. 122. Krş. Merçil, s. 562.

Page 1248: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[746]Zeyn el-ahbâr, s. 170-171.

Page 1249: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[747]Târih-i Yeminî, I, 251; Frs. trc., s. 144. Krş. Barthold,s. 282; Merçil,“Simcûrîler V”, s. 135.

Page 1250: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[748]Târih-i Beyhakî, s. 208; Arp. trc., s. 224; İbn el-Esîr, IX, 109; Trk. trc.,IX, 94.

Page 1251: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[749] el-Utbî,I, 210; Frs. trc., s. 119. Krş. Merçil, aynı yer.

Page 1252: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[750] el-Utbî, I, 217; Frs. trc., s. 124; İbn el-Esîr, aynı yer; Trk. trc., aynı yer;Mirhond, aynı yer. Krş. Barthold, s. 282; Merçil, “Simcûrîler IV”, s. 563.

Page 1253: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[751] Harizm’in Horasan tarafında kalan kısmının merkezi bkz. Le Strange,s. 447-449; Barthold, “Gürgenc”, İA, IV, 846; B. Spuler, “Gurgandj”, EI2, II,1141-1142; Aydın Taneri, “Gürgenc”, DİA, XIV, 321-323.

Page 1254: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[752] el-Utbî, I, 218; Frs. trc., s. 125-126.

Page 1255: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[753] el-Utbî, I, 219; Frs trc., s. 127; İbn el-Esîr, IX, 108; Trk. trc., IX, 93;Mirhond, IV, 67; Hamdullah el-Müstevfî, aynı yer. Krş. Barthold, aynı yer;Zettersteen, aynı yer; Merçil, aynı yer; Aşiteyanî, s. 244.

Page 1256: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[754] Harizm’in Horasan tarafında Buhara-Gürgenc yolu üzerinde yer alanbir şehir. Gürgenc’in güneyinde yer alan Hazâresb, Harizm bölgesinin ünlükanallarının başlangıç noktalarından biridir. bkz., Le Strange, s. 452-453.

Page 1257: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[755] Harizm’in Maveraünnehir tarafında kalan kısmının merkezi bkz.Barthold, “Kas”, İA, VI, 372-373,; Le Strange, s. 444-447.

Page 1258: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[756] el-Utbî, I, 222-224; Frs. trc., s. 128-129; Gerdizî, s. 171; İbn el-Esîr,aynı yer; Trk. trc., aynı yer; Mirhond, aynı yer; Hamdullah el-Müstevfî, aynıyer. Yalnız olayları tafsilatlı bir şekilde anlatan el-Utbî 1 Ramazan 386/17Eylül 996 tarihini vermektedir. Daha sonraki olayların gelişimi dikkatealındığında bu tarihin yukarıda verildiği gibi 385/995 olması daha muhtemelgörünmektedir. Krş. Barthold, aynı yer; aynı mlf., “Ebû Ali”, aynı yer;Merçil, s. 563-564; Frye, aynı yer; Trk. trc., s. 73; Aşiteyanî, aynı yer.

Page 1259: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[757] el-Utbî, I, 227; Fr trc, s. 130.

Page 1260: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[758] el-Utbî, I, 225-227; Frs. trc., s. 129-131; Gerdizî, aynı yer; İbn el-Esîr,aynı yer; Trk. trc., aynı yer; Mirhond, IV, 67-68. Krş. Barthold, Türkistan,aynı yer; aynı mlf., “Ebû Ali”, aynı yer; Frye, aynı yer; Trk. trc., s. 73;Bosworth, İslam Devletleri Tarihi, s. 136; Merçil, “Simcûrîler IV”, s, 564;Taneri, a.g.m., s. 321-322 .

Page 1261: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[759] el-Utbî, I, 228-229; Frs. trc., s. 130-131; İbn el-Esîr, aynı yer; Trk. trc.,aynı yer; Mirhond, IV, 68; Hamdullah el-Müstevfî, s. 389. Gerdizî’ye göre(aynı yer) ise, II. Nuh’un elçisi Ebû Ali el-Simcûrî’nin yanına geldi. Güzelsözler söyleyip, çeşitli vaadlerde bulunarak, onu Buhara’ya davet etti. Bununyanısıra Ebû’l-Fazl el-Beyhakî’de (s. 207; Arp. trc., s. 223) II. Nuh’un, EbûAli’yi aldattığını belirtmektedir. Krş. Barthold, Türkistan, aynı yer; aynı mlf.,“Ebû Ali”, aynı yer; Merçil, s. 564-565.

Page 1262: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[760] el-Utbî, I, 230; Frs. trc., s. 132; Gerdizî, aynı yer; İbn el-Esîr, IX, 109;Trk. trc., IX, 93; Mirhond, aynı yer. Sadece Ebû’l-Fazl el-Beyhakî (aynı yer;Arp. trc., aynı yer), Ebû Ali el-Simcûrî’nin Buhara’ya gelişinden birkaç günsonra tutuklandığını yazar. Krş. Barthold, Türkistan, aynı yer; aynı mlf., “EbûAli”, aynı yer; Zettersteen, aynı yer; Bosworth, The Ghaznavids, s. 58.

Page 1263: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[761] Ebû’l-Fazl el-Beyhakî, aynı yer; Arp. trc., aynı yer.

Page 1264: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[762] Merçil, , aynı yer.

Page 1265: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[763] el-Utbî, I, 231-232; Frs. trc., s. 133.

Page 1266: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[764] el-Utbî, I, 232-233; Frs. trc., s. 133-134. Krş. Merçil, GaznelilerDevleti, s. 10-11.

Page 1267: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[765] el-Utbî, I, 234; Frs. trc, s. 134-135.

Page 1268: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[766] el-Utbî, I, 235; Frs. trc., s. 136.

Page 1269: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[767] el-Utbî, I, 240-241; Frs. trc., s. 139; Mirhond, aynı yer. Krş., Barthold,Türkistan, aynı yer; Pritsak, s. 254-255; Frye, aynı yer; Trk. trc., aynı yer;Merçil, Gazneliler Devleti, aynı yer; aynı mlf., “Simcûrîler V”, s. 125;Nazım, aynı yer.

Page 1270: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[768] el-Utbî, I, 236; Frs. trc., s. 136. Yalnız el-Utbî’nin Farsçatercümesinde, sadece Seyfüddevle Mahmud’un adı verilmektedir. Krş.,Barthold, s. 282-283; Merçil, Gazneliler Devleti, s. 11; aynı mlf., “SimcûrîlerIV”, s. 566; aynı mlf. “Simcûrîler V”, s. 124. İbrahim Kafesoğlu (“MahmudGaznevî”, İA, VII, 174) ise, Gazne ordusunun Buhara’yı, Karahanlılardankorumak üzere gönderildiğini söylemektedir. Ancak, olayların gelişimi onunbu görüşünü doğrulamamaktadır.

Page 1271: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[769] Hondmir, s. 217.

Page 1272: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[770] el-Utbî, I, 239-240; Frs. trc., s. 138-139; Gerdizî,aynı yer; Ebu’l-Fazlel-Beyhakî, s. 207-208; Arp. trc., s. 223-224; İbn el-Esîr, aynı yer; Trk. trc.,aynı yer; Mirhond, IV, 69; Hondmir, s. 216. Krş., Barthold, s. 283; aynı mlf.,“Ebû Ali”, aynı yer; Zettersteen, aynı yer; Frye, aynı yer; Trk. trc., aynı yer;Merçil, Gazneliler Devleti, aynı yer; aynı mlf., “Simcûrîler IV”, aynı yer.

Page 1273: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[771] Ebu’l-Fazl el-Beyhakî, s. 208; Arp. trc., s. 224.

Page 1274: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[772] el-Utbî, aynı yer; Frs. trc., aynı yer; el-Sem’ânî, II, 202; İbn el-Esîr,aynı yer; Trk. trc. aynı yer; Gerdizî ise (aynı yer), Ebû Ali ve arkadaşlarınınöldürüldüklerini yazar. Krş. Barthold, Türkistan, s. 284; aynı mlf. “Ebû Ali”,aynı yer; Zettersteen, aynı yer; Merçil, “Simcûrîler IV”, s. 566-567.

Page 1275: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[773] el-Utbî, I, 245; Frs. trc., s. 141. Krş. Merçil, “Simcûrîler V”, s. 123-124.

Page 1276: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[774] el-Utbî, I, 247; Frs. trc., s. 141-142; İbn el-Esîr, IX, 109; Trk. trc., IX,94. Krş., Merçil, Gazneliler Devleti, aynı yer; aynı mlf., “Simcûrîler V”, s.124-125; Nazım, s. 32.

Page 1277: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[775] el-Utbî, I, 249-250; Frs. trc., s. 143-144. Krş., Merçil, “Simcûrîler V”,s. 126.

Page 1278: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[776] el-Utbî, I, 241; Frs. trc., s. 139.

Page 1279: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[777] el-Utbî, I, 250; Frs. trc., s. 144; Hondmir, aynı yer. Krş., Barthold, aynıyer.

Page 1280: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[778] el-Utbî, I, 255; Frs. trc., s. 146; Gerdizî, aynı yer; Ebu’l-Fazl el-Beyhakî, s. 640; Arp. trc., s. 707; İbn Funduk, s. 69; İbn el-Esîr, IX, 129; Trk.trc., IX, 108; Hamdullah el-Müstevfî, s. 395; Mirhond, aynı yer; el-Cüzcanî,I, 214; İng. trc., I, 48. Yalnız, ölüm tarihini tam olarak veren el-Utbî, el-Cüzcanî ve Hamdullah el-Müstevfî, 13 Receb 387’nin Cuma gününerastladığını söylemektedirler. Ancak Cuma günü, ayın on üçüne değil, ondördüne rastlamaktadır. Yine bunlardan farklı olarak el-Sem’ânî (III, 202), II.Nuh’un Receb ayının ilk on günü içinde öldüğünü yazar. Krş. Barthold, aynıyer; Zettersteen, aynı yer; Frye, aynı yer; Trk. trc., aynı yer; Bosworth, “II.Nuh”, EI2, VIII, 110; Merçil, “Simcûrîler V”, s. 127; Aşiteyanî, s. 244.

Page 1281: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[779] el-Utbî, aynı yer; Frs. trc., aynı yer; Gerdizî, aynı yer; Şebankareî, aynıyer; İbn el-Esîr, aynı yer; Trk. trc., aynı yer; Hamdullah el-Müstevfî, s. 385.

Page 1282: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[780] Nerşahî, s. 142; Frs. trc., s.; İng. trc., s. 99; Gerdizî, s. 164; Mirhond,IV, 52.

Page 1283: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[781]Târih-i Buhara, aynı yer; Frs. trc., s. 136; İng. trc., s. 98-99.

Page 1284: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[782]el-Kâmil fi’l-târih, VIII, 673; Trk. trc., VIII, 580.

Page 1285: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[783]el-Kâmil fi’l-târih, aynı yer; Trk. trc., aynı yer.

Page 1286: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[784] el-Utbî, I, 329; Frs. trc., s. 184-185; İbn el-Esîr, IX, 148-149; Trk. trc.,IX, 124; Mirhond, IV, 73-74; el-Cüzcanî, I, 212; İng. trc., I, 54.

Page 1287: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[785] el-Utbî, I, 264-265; Frs. trc., s. 152; Mirhond, IV, 70.

Page 1288: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[786]Kitâb el-ensâb, aynı yer.

Page 1289: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[787]Zeyn el-ahbâr, aynı yer.

Page 1290: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[788] İbn Miskeveyh, III, 440-441 (Hilal el-Sâbî zeyli); İbn el-Esîr, IX, 146;Trk. trc., IX, 122.

Page 1291: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[789] İbrahim Artuk-Cevriye Artuk, I, 321; M. Broome, A Handbook ofİslamic Coins, Londra 1985, s. 77.

Page 1292: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[790] Schwarz, a.g.e., s. 26,66.

Page 1293: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[791] İbn el-Esîr, aynı yer; Trk. trc., aynı yer.

Page 1294: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[792] el-Utbî, I, 269; Frs. trc., s. 156; Gerdizî, aynı yer; Hamdullah el-Müstevfî, aynı yer; Mirhond, aynı yer; el-Cüzcanî, I, 214; İng. trc., I, 48. Krş.Barthold, s. 284.

Page 1295: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[793] el-Utbî, I, 268-269; Frs. trc., s. 155-156; Ebu’l-Fazl el-Beyhakî, s. 640;Arp. trc., s. 706-707.

Page 1296: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[794] Sadece Hondmir (aynı yer), onun hapiste öldüğünü söylemektedir.

Page 1297: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[795] Barthold, aynı yer.

Page 1298: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[796] el-Utbî, I, 269; Frs. trc., s. 156; Gerdizî, aynı yer. Krş. Barthold, aynıyer.

Page 1299: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[797] el-Utbî, I, 270-271; Frs. trc., s.156-157; Gerdizî, aynı yer; İbn el-Esîr,aynı yer; Trk. trc., aynı yer; Hamdullah el-Müstevfî, aynı yer; Mirhond, aynıyer; el-Cüzcanî, I, 215; İng. trc., I, 49. Krş., Barthold, aynı yer; Aşiteyanî,244-245.

Page 1300: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[798] el-Utbî, I, 271; Frs. trc., s. 157; Gerdizî, aynı yer; Ebu’l-Fazl el-Beyhakî, aynı yer; Arp. trc., s. 707; Şebankareî, 163b; İbn el-Esîr, aynı yer;Trk. trc., aynı yer; Hamdullah el-Müstevfî, aynı yer; Mirhond, aynı yer; el-Cüzcanî, aynı yer; İng. trc., aynı yer. Krş. Barthold, aynı yer; Merçil,Gazneliler Devleti, s. 14; aynı mlf., “Simcûrîler V”, s. 127; aynı mlf.,“Sâmânîler Devletinde Türkler”, s. 264; Aşiteyanî, s. 245.

Page 1301: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[799] Schwarz, s. 66.

Page 1302: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[800] el-Utbî, I, 271; Frs. trc., s. 158.

Page 1303: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[801] el-Utbî, I, 282-283; Frs. trc., s. 165. Krş., Merçil, “Simcûrîler V”, s.127.

Page 1304: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[802] el-Utbî, I, 285; Frs. trc., s. 166.

Page 1305: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[803] el-Utbî, I, 286; Frs. trc., ( aynı yer) ise, savaşın geçtiği yerin adını pjnibolarak verir. Yine el-Utbî savaşın 22 Rebiülahir/23 Nisan Cuma günügerçekleştiğini yazar. Ancak verilen tarih Cuma değil, Cumartesi gününetekabül etmektedir. Gerdizî ise (s. 172) savaşın tarihi ile alakalı Rebiülevvel388/Mart 988 tarihini verir. Krş., Merçil, aynı yer; Aşiteyanî, s. 245.

Page 1306: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[804] el-Utbî, I, 288; Frs. trc., s. 177-178; İbn el-Esîr, IX, 138; Trk. trc., IX,115. Krş., Merçil, s. 128-129.

Page 1307: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[805] el-Utbî, aynı yer; Frs. trc., aynı yer; Gerdizî, aynı yer; Hondmir, s. 216.

Page 1308: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[806]Târih-i Beyhakî, s. 232; Arp. trc., s. 379. Krş. Barthold, s. 284.

Page 1309: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[807] el-Utbî, aynı yer; Frs. trc., s. 178-179.

Page 1310: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[808] Gerdizî, aynı yer. Krş., Barthold, s. 284-285.

Page 1311: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[809] Tfs. için bkz. Merçil, Gazneliler Devleti, s. 12-13; Nazım, s. 38-41.

Page 1312: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[810] el-Utbî, I, 291-292; Frs. trc., s. 169-170; İbn el-Esîr, IX, 39; Trk. trc.,IX, 116; Mirhond, IV, 70. Krş., Barthold, s. 285; Merçil, Gazneliler Devleti,s. 14; aynı mlf., “Simcûrîler V”, s. 129; Kafesoğlu, aynı yer; Nazım, s. 42.

Page 1313: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[811] el-Utbî, I, 292; Frs. trc., s. 170; Mirhond, aynı yer.

Page 1314: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[812] el-Utbî, I, 295 , Frs. trc., s. 172; İbn el-Esîr (IX, 139; Trk. trc., IX, 116)bu yerin adını Râûl Köprüsü, Mirhond (IV, 71) ise, Ragul köprüsü olarakvermektedir.

Page 1315: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[813] el-Utbî, I, 296-297; Frs. trc., s. 173; İbn el-Esîr, IX, 145; Trk. trc., IX,121; Mirhond, aynı yer.

Page 1316: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[814]Târih-i Beyhakî, s. 640-641; Arp. trc., s. 707.

Page 1317: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[815] Ebu’l-Fazl el-Beyhakî (s. 641; Arp. trc., s. 708), bunun, II. Mansur’untahtan indirilmesinden bir hafta sonra yapıldığını belirtmektedir.

Page 1318: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[816] el-Utbî, I, 298; Frs. trc., aynı yer; Gerdizî, aynı yer; Ebu’l-Fazl el-Beyhakî, aynı yer; Arp. trc., s. 707-708; İbn Funduk, aynı yer; Şebankareî,aynı yer; İbn el-Esîr, aynı yer; Trk. trc., aynı yer; Hamdullah el-Müstevfî, s.389-390; Mirhond, aynı yer; el-Cüzcanî, I, 215; İng. trc., I,50. Krş., Barthold,s. 285; Buchner “Sâmânîler”, s. 142; Frye, s.159; Trk. trc., aynı yer; aynımlf., Bukhara, s.146; Bosworth, “Samanids”, s.1028; Kafesoğlu, aynı yer;Merçil, Gazneliler Devleti, s. 15; aynı mlf., “Simcûrîler V”, s. 129; aynı mlf.,“Sâmânîler Devletinde Türkler”, s. 264-265; Aşiteyanî, s. 245; Nazım, s. 43;Özaydın, “Abdülmelik b. Nuh b. Mansur”, DİA, I, 271.

Page 1319: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[817] Nerşahî, s. 142; İng. trc., s. 100; el-Utbî, I, 264; Frs. trc., s. 108;Gerdizî, s. 171; Hamdullah el-Müstevfî, s. 395; Barthold, “II. Mansur”, İA,VII, 305.

Page 1320: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[818] İbrahim Artuk-Cevriye Artuk, I, 321.

Page 1321: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[819] el-Utbî, I, 298-299; Frs. trc., s. 174-175; Gerdizî, s. 173; Ebu’l-Fazl el-Beyhakî, aynı yer,; Arp. trc., s. 708; İbn el-Esîr, aynı yer; Trk. trc., aynı yer;Hamdullah el-Müstevfî, s. 391; Mirhond, IV, 72. Krş., Barthold, aynı yer;Frye, “The Samanids”, aynı yer; Trk. trc., aynı yer; Bosworth, TheGhaznavids, s. 45-46; Merçil, Gazneliler Devleti, aynı yer; aynı mlf.,“Simcûrîler V”, aynı yer; Aşiteyanî, aynı yer.

Page 1322: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[820] Ebu’l-Fazl el-Beyhakî, aynı yer; Arp. trc., aynı yer.

Page 1323: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[821] Barthold, aynı yer; Merçil, Gazneliler Devleti, aynı yer; aynı mlf.,“Simcûrîler V”, s. 130.

Page 1324: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[822] Gerdizî, aynı yer; Ebu’l-Fazl el-Beyhakî (aynı yer; Arp. trc., aynı yer)ise, büyük miktarda para ve mal dağıtıldığını yazmaktadır. Krş., Barthold,aynı yer; Merçil, Gazneliler Devleti, aynı yer; aynı mlf., “Simcûrîler V”, s.129-130.

Page 1325: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[823] el-Utbî, I, 301-310; Frs. trc., s. 174-178; Gerdizî, aynı yer; Ebu’l-Fazlel-Beyhakî, s. 642; Arp. trc., s. 708-709; Şebankareî, 163b-164a; İbn el-Esîr,IX, 146; Trk. trc., IX, 121-122; Hamdulah el-Müstevfî, aynı yer; Mirhond,IV, 72-73; el-Cüzcanî, I, 215-216; İng. trc., I, 50-51. Krş., Barthold, s. 286;Frye, “The Samanids”, aynı yer; Trk. trc., aynı yer; Bosworth, Abd al-Malekb. Nuh”, EI, I, 127; Merçil, Gazneliler Devleti, aynı yer; Trk. trc., aynı mlf.,“Simcûrîler V”, s. 130; Aşiteyanî, aynı yer; Özaydın, a.g.m., aynı yer; Nazım,s. 44.

Page 1326: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[824] el-Utbî, I, 312-313; Frs. trc., s. 179; İbn el-Esîr, aynı yer; Trk. trc., aynıyer.

Page 1327: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[825] el-Utbî, I, 317-318; Frs. trc., s. 182; Gerdizî, s. 175; İbn Funduk, s. 70;İbn el-Esîr, IX, 146 , Trk. trc., IX, 122. Krş., Bosworth, The Ghaznavids, s.46; Kafesoğlu, s. 175; Dames, s. 744; Merçil, Gazneliler Devleti, s. 16 , aynımlf., “Gazneliler”, DİA, XIII, 481; Nazım, s. 45.

Page 1328: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[826] el-Utbî, I, 318-319; Frs. trc., s. 183; Gerdizî, aynı yer; Ebu’l-Fazl el-Beyhakî, aynı yer; Arp. trc., s. 709; İbn el-Esîr, IX, 148-149; Trk. trc., IX,124; Mirhond, IV, 73; el-Cüzcanî, I, 216; İng. trc., I, 51. Krş. Barthold, s.286; Frye, aynı yer; Trk. trc., s. 74 , Aşiteyanî, aynı yer.

Page 1329: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[827] Seyfeddin Hacı b. Nizam el-Ukaylî, a.g.e., I, 150.

Page 1330: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[828] el-Utbî, I, 319; Frs. trc., s. 183-184; İbn el-Esîr, IX, 149; Trk. trc., IX,124; Mirhond, IV, 73.

Page 1331: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[829] İbn Miskeveyh, III, (Hilal el-Sabî zeyli), 373-374.

Page 1332: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[830] el-Utbî, I, 319-320; Frs. trc., s. 184; Gerdizî, aynı yer; Ebu’l-Fazl el-Beyhakî, aynı yer; Arp. trc., aynı yer; Şebankareî, 164a; İbn el-Esîr, IX, 149;Trk. trc., IX, 124; Mirhond, aynı yer; el-Cüzcanî, aynı yer; İng. trc., aynı yer.Hamdullah el-Müstevfî (s. 391) ise bu tarihi 22 Zilhicce 389/4 Aralık 999olarak vermektedir. Krş., Barthold, s. 287; aynı mlf., “Abdülmelik, aynı yer;Buchner, s. 142; Pritsak, s. 255; Frye, Bukhara, s. 146-147; aynı mlf., “TheSamanids”, aynı yer; Trk. trc., aynı yer; Bosworth, “Samanids”, aynı yer;aynı mlf., “II. Abd al-Malek ”, s. 128; Merçil, Gazneliler Devleti, s. 16; aynımlf., İlk Müslüman Türk Devletleri, s. 21; aynı mlf., “Simcûrîler V”, s. 132;Peter B. Golden, “The Karakhanids and Early İslam”, Cambridge History ofEarly İnner Asia, ed. Denis Sinor, Cambridge 1990, s. 360; Aşiteyanî, s. 246-247; Özaydın, aynı yer.

Page 1333: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[831] el-Utbî, I, 320; Frs. trc., s. 184-185; İbn el-Esîr, aynı yer; Trk. trc., aynıyer; Mirhond, IV, 73-74.

Page 1334: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[832] Gerdizi, s. 173. Krş., Barthold, “II. Abdülmelik”, aynı yer; Bosworth,“II. Abd al-Malek”, aynı yer; Özaydın, aynı yer.

Page 1335: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[833] el-Utbî, I, 320-321; Frs. trc., s. 185; İbn el-Esîr, IX, 156; Trk. trc., IX,130; Mirhond, IV, 74. Krş., Barthold, s. 288; Frye, Bukhara, s. 148; aynı mlf.,“The Samanids”, aynı yer; Trk. trc., s. 74; Merçil, Gazneliler Devleti, s. 29;aynı mlf., “Simcûriler V”, s. 132; aynı mlf., “Sâmânîler Devletinde Türkler”,s. 265.

Page 1336: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[834] el-Utbî, I, 322; Frs. trc., s. 185; Mirhond, aynı yer. Hamdullah el-Müstevfî (s. 391) de, Cafer Tegin’in, İlek Han’ın kardeşlerinden biri olduğuve Semerkand’da bulunduğu yazmaktadır. Müellife göre, Sâmânî ordusuSemerkand’ın sonrasında Buhara’ya yürümüştü.

Page 1337: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[835] el-Utbî, I, 323; Frs. trc., s. 186; İbn el-Esîr, aynı yer; Trk. trc., aynı yer;Mirhond, aynı yer. Krş., Barthold, aynı yer; Frye, “The Samanids”, aynı yer;Trk. trc., aynı yer; Merçil, Gazneliler Devleti, s. 30; aynı mlf., “SimcûrîlerV”, aynı yer.

Page 1338: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[836] el-Utbî, I, 324.

Page 1339: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[837] Gerdizî, s. 175.

Page 1340: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[838] el-Utbî, aynı yer; Frs. trc., s. 186; Gerdizî, aynı yer; Mirhond, aynı yer;Hamdullah el-Müstevfî, s. 392. İbn el-Esîr (IX, 157; Trk. trc., IX, 130-131)ise, Rebiülahir 390/Mart-Nisan 1000 olarak verir. Krş. Frye, “TheSamanids”, s. 160; Trk. trc., s. 74; Merçil, Gazneliler Devleti, aynı yer; aynımlf., “Simcûrîler V”, s. 132 .

Page 1341: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[839] Gerdizî, s. 175,177. Krş., Merçil (“Simcûrîler V”, s. 133, 30n),Gerdizî’nin aktardığı bilgilerdeki kronolojik aksaklıkları işaret ederek butespitte bulunmuştur. Gerçekten de Gerdizî, bu olayları verirkenbirbirlerinden ayrı ve farklı olaylardan sonra aktarmaktadır. YeminüddevleMahmud’un, İsmail el-Muntasır’a karşı bir defa Horasan’a geldiğidüşünüldüğünde bu tespitin son derece doğru olduğu görülecektir.

Page 1342: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[840] el-Utbî, I, 325-326; Frs. trc., s. 187.

Page 1343: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[841] el-Utbî, I, 327; Frs. trc., s. 188.

Page 1344: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[842] el-Utbî, I, 326-328; Frs. trc., s. 187-188; İbn el-Esîr, IX, 157; Trk. trc.,IX, 131; İbn İsfendiyar, II, 6-7; İng. trc., s. 227; Hamdullah el-Müstevfî, s.392; Mirhond, IV, 74-75. Krş., Merçil, “Simcûrîler V”, s. 133.

Page 1345: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[843] el-Utbî, I, 328; Frs. trc., aynı yer; İbn el-Esîr, aynı yer; Mirhond, IV,75. Krş., Merçil, Gazneliler Devleti, aynı yer; aynı mlf., “Simcûrîler V”, aynıyer.

Page 1346: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[844] el-Utbî, I, 329; Frs. trc., s. 189; Hamdullah el-Müstevfî, aynı yer;Mirhond, IV, 75-76. Krş., Barthold, s. 289; Merçil, , “Simcûrîler V”, s. 134.

Page 1347: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[845] el-Utbî, I, 331-332; Frs. trc., s. 190; Gerdizî, s. 175; İbn el-Esîr, IX,157-158; Trk. trc., IX, 131; Mirhond, IV, 76. Krş., Merçil, GaznelilerDevleti, aynı yer; aynı mlf., “Simcûrîler V”, s. 134-135; Nazım, s. 46.

Page 1348: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[846] el-Utbî, I, 332; Frs. trc., aynı yer; İbn el-Esîr, aynı yer; Trk. trc., aynıyer.

Page 1349: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[847] Gerdizî, s. 176. el-Utbî (I,335; Frs. trc.,192) ise, onun avare bir haldeyolculuk ederken Oğuzlarla karşılaştığını yazarken, Hamdullah el-Müstevfî(aynı yer), İsmail’in, Oğuzlara sığındığını belirtir.

Page 1350: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[848] Bunların Selçuklu Oğuzları mı, yoksa Oğuz Yabgu Devletine bağlıOğuzlar mı olduğuna dair bkz., Barthold, aynı yer; Köymen, a.g.e., s. 52-57;Sevim-Merçil, a.g.e., s. 17.

Page 1351: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[849] Gerdizî, aynı yer.

Page 1352: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[850] Gerdizî, aynı yer; Krş., Barthold, aynı yer; Köymen, s. 49; Sevim-Merçil, aynı yer.

Page 1353: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[851] el-Utbî, I, 336; Frs. trc., s. 193; Gerdizî, aynı yer; İbn el-Esîr, aynı yer;Trk. trc., aynı yer; Mirhond, aynı yer. Krş., Barthold, aynı yer; Köymen, aynıyer; Sevim-Merçil, aynı yer; Merçil, Gazneliler Devleti, aynı yer.

Page 1354: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[852] Gerdizî, aynı yer.

Page 1355: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[853] el-Utbî (I, 336; Frs. trc., s. 193) ve Mirhond, (aynı yer) sadece 700 kişiolduklarını belirtirler. İbn el-Esîr (IX, 158; Trk. trc., IX, 131-132) ise,İsmail’in yanına güvendiği kimseleri olarak Oğuzlardan ayrıldığınıbelirtmekle birlikte, bu kuvvetin sayısı hakkında bir rakam vermez.

Page 1356: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[854] el-Utbî, I, 337-338; Frs. trc., s. 194-195; Gerdizî, aynı yer; Mirhond,IV, 77.

Page 1357: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[855] Nesa’nın batısında yer alan bölgenin ismi. Merkezi Habuşan olup çokzengin bir tarım arazisine sahiptir. bkz., Le Strange, s. 393-394.

Page 1358: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[856] el-Utbî, I, 340; Frs. trc., s. 195; Mirhond, aynı yer. Krş., Barthold, s.289.

Page 1359: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[857] Merçil, Gazneliler Devleti, s. 31.

Page 1360: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[858] el-Utbî, I, 341; Frs. trc., s. 196; Gerdizî, s. 176; Mirhond, IV, 78. Krş.,Barthold, aynı yer; Köymen, s. 59.

Page 1361: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[859] Semerkand’ın Zerefşan ırmağının kuzeyinde, Uşrusana taraflarındabulunan bir rüstağı. Bkz., Barthold, s. 97-99.

Page 1362: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[860] el-Utbî, aynı yer; Frs. trc., aynı yer; Gerdizî, aynı yer; İbn el-Esîr, IX,158; Trk. trc., IX, 132; Mirhond, aynı yer. Krş., Barthold, s. 289-290; Frye,“The Samanids”, s. 160; Trk. trc., s. 74-75; Köymen, s. 60; Merçil,Gazneliler Devleti, s. 31.

Page 1363: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[861] Uşrusana sınırları içinde yer alan iki şehir. Bunlardan Dizek,Uşrusana’nın ikinci büyük şehridir. Bkz., Barthold, s. 180-181.

Page 1364: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[862] el-Utbî, I, 342-343; Frs. trc., s. 197-198; Mirhond, aynı yer. Krş.,Merçil, aynı yer; Nazım, s. 46.

Page 1365: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[863] el-Utbî, I, 344; Frs. trc., s. 198; Mirhond, aynı yer. Gerdizî (s. 176) ise,bu kişinin varlığından bahsetmekle birlikte, Sâmânîlerden olduğuna dairherhangi bir malumat vermez. Krş., Barthold, s. 290.

Page 1366: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[864] el-Utbî, I, 344-345; Frs. trc., aynı yer; İbn Funduk, s. 70; Şebankareî,164b; İbn el-Esîr, IX, 158; Trk. trc., IX, 132; Mirhond, IV, 79; Hamdullah el-Müstevfî, s. 393. Gerdizî (aynı yer) ise, bu tarihi Rebiülahir 395/Ocak 1005olarak vermektedir. Krş., Barthold, aynı yer; Frye, Bukhara, s. 149; aynı mlf.“The Samanids”, aynı yer; Trk. trc., s. 75; Bosworth, İslam Devletleri Tarihi,s. 129; aynı mlf., “Samanids” , aynı yer; Merçil, Gazneliler Devleti, s. 31 .

Page 1367: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[865] Bkz., A.J. Wensinck, “Mevla”, İA, VIII, 163-164; P. Crone, “Mawla”,EI2, VI, 874-882.

Page 1368: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[866] İbn Fazlan, s. 29-30.

Page 1369: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[867] Tfs için bkz., Abdülaziz el-Durî, “Emîr”, DİA, XI, 121-123.

Page 1370: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[868] Bkz. İbrahim Artuk-Cevriye Artuk, I, 318.

Page 1371: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[869] bkz., Schwarz, s. 26, 64-66.

Page 1372: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[870] el-Sem’ânî, III, 201. Krş. Barthold, Türkistan, s. 249, 362n.

Page 1373: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[871] İbrahim Artuk-Cevriye Artuk, I, 320.

Page 1374: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[872] Schwarz, s. 64.

Page 1375: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[873] Nizamülmülk, s. 28-29.

Page 1376: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[874] Barthold, Türkistan, s. 244.

Page 1377: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[875] Luke Treadwell, “İbn Zafir al-Azdi’s Accaunt of the Murder of Ahmadb. İsmail al-Samanî and the Succession of his son Nasr”, Studies in Honour ofC.E. BOSWORTH, II, Leiden 2000, s. 401-402/410-412.

Page 1378: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[876]Siyasetnâme, s. 55-57, 66.

Page 1379: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[877] M.A. el-Kettanî, et-Teratibü’l-İdariyye, I, Trk. trc., A. Özel, Hz.Peygamberin Yönetiminde Sosyal Hayat ve Kurumlar, İstanbul 1991, s. 101-105; A. Taneri, “Hâcib”, DİA, XIV, 508.

Page 1380: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[878] Araştırmacılar müessesenin I. Muaviye mi, yoksa Abdülmelik b.Mervan döneminde mi kurulduğuna dair bir ikilem içindedirler. Bkz., M.F.Köprülü, “Hâcib”, İA, V/I, 36; Aydın Taneri, a.g.m., aynı yer. Ancak sarayhayatının I. Muaviye ile başladığı ve hâcib’in sarayın protokol işlerini idareetme ve halk ile halife arasındaki bağlantıyı sağlamakla görevli olduğu gözönüne alınırsa bu müessesenin I. Muaviye devrinde kurulmuş olması dahamuhtemel gözükmektedir.

Page 1381: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[879] Taneri, aynı yer.

Page 1382: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[880] İbn Tiktaka, a.g.e., s. 184-185. Krş. Zettersteen, a.g.m., aynı yer;Taneri, aynı yer.

Page 1383: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[881] Nizamülmülk, s. 301.

Page 1384: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[882] Bkz., İlgili kısımlar.

Page 1385: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[883] el-Utbî, I, 96-97; Frs. trc., s. 40-41; Gerdizî, s. 165; el-Cüzcanî, aynıyer; İng. trc., aynı yer.

Page 1386: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[884] el-Utbî, I, 196-197; Frs. trc., s. 108-109.

Page 1387: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[885] Nizamülmülk, s. 191.

Page 1388: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[886]Türkistan, s. 245.

Page 1389: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[887] Gerdizî, s. 147.

Page 1390: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[888]Siyasetnâme, s. 129.

Page 1391: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[889] Nizamülmülk, s. 292.

Page 1392: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[890] Gerdizî, s. 162.

Page 1393: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[891] Nasireddin Münşî el-Katib, Nesaim el-eshar min letaim el-ahbâr,Tahran 1959, s. 38.

Page 1394: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[892] Erdoğan Merçil, “Hazinedâr”, DİA, XVII, 141; Mehmet Aykaç,Abbasî Devletinin İlk Dönemi İdarî Teşkilatında Dîvânlar (132-232/750-847), Ankara 1997, s. 170.

Page 1395: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[893]Siyasetnâme, s. 294-295.

Page 1396: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[894] Treadwell, a.g.m., s. 398/405.

Page 1397: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[895] Gerdizî, s. 156.

Page 1398: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[896] Gerdizî, s. 160.

Page 1399: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[897] Ebû Mansur Abdülmelik b. Muhammed el-Seâlibî, Yetîmetü’l-dehr fimehâsini ehl el-asr, IV, şerh ve thk., Müfit Muhammet Kamihat, Beyrut1983, s. 96.

Page 1400: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[898]Kitâb el-ensâb, II, 307.

Page 1401: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[899] Tf için bkz., A. Taneri, “Camedâr”, DİA, VII, 45; D. Ayalon,“Djamdâr”, EI2, II, 421; İ. Yiğit, “Cemdâr”, İA, III, 88; H. Enverî, İstılahatiDîvânî Devre-i Gaznevî ve Selçukî , Tahran t.y., s. 26-27.

Page 1402: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[900] Nizamülmülk, s. 151.

Page 1403: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[901] Nizamülmülk, s. 150.

Page 1404: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[902] Treadwell, aynı yer.

Page 1405: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[903] D. Ayalon, “Dawadâr”, EI2, II, 172; İ.H. Uzunçarşılı, Osmanlı DevletTeşkilatına Medhal, Ankara 1988, s. 299.

Page 1406: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[904] Bkz., A. Çubukçu, “Devâtdâr”, DİA, IX, 221; M. Soberheim,“Devâtdâr”, İA, III, 557-558; Merçil, “Simcûrîler I”, s. 72-73.

Page 1407: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[905] Gerdizî, s. 149; İbn el-Esîr, VIII, 60; Trk. trc., VIII, 56; Treadwell,400/408. Krş., Merçil, a.g.m., s. 71-88.

Page 1408: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[906]Târih-i Beyhakî, s. 438; Arp. trc. s. 465.

Page 1409: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[907] Gerdizî, s. 158.

Page 1410: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[908]Târih-i Yeminî, I, 105; Frs. trc., s. 47.

Page 1411: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[909]Siyasetnâme, s. 173.

Page 1412: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[910] Nizamülmülk, s. 151.

Page 1413: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[911] Tfs için bkz., Tahsin Yazıcı-Mehmet İbşirli , “Ferrraş”, DİA, XII, 408-409.

Page 1414: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[912]Siyasetnâme, s. 294-295. Bu rivayet yukarıda hazinedâr ile alakalı bilgiverdiğimiz kısımda anlatıldı.

Page 1415: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[913]Siyasetnâme, s. 131.

Page 1416: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[914] Nizamülmülk, s. 291.

Page 1417: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[915] Gerdizî, s. 157-158; İbn el-Esîr, VIII, 463; Trk. trc., VIII, 396.

Page 1418: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[916] el-Seâlibî, IV, 144.

Page 1419: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[917] Tfs için bkz., “Djândâr”, EI2, II, 444; M. Mansuroğlu, “Cândâr”, İA,III, 24-25; A. Taneri, “Candar”, DİA, VII, 145-146.

Page 1420: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[918] el-Utbî, I, 120-122; Frs. trc., s. 58-59.

Page 1421: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[919] Gerdizî, s. 156.

Page 1422: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[920] Nerşahî, s. 131-132; Frs. trc., s. 128; İng. trc., s. 94; İbn el-Esîr, VIII,77; Trk. trc., VIII, 69.

Page 1423: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[921] Treadwell, 399/406.

Page 1424: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[922] el-Utbî, I, 136; Frs. trc., s. 72; İbn el-Esîr, IX, 28; Trk. trc., IX, 31.Krş., Barthold, s. 270-271; Zettersteen, “I. Nuh”, İA, IX, 347; Bosworth, “ I.Nuh”, EI2, VIII, 110; Frye, “The Samanids”, s. 156; Trk. trc., s. 70; Merçil,“Simcûrîler” III”, s. 122; Aşiteyanî, s. 239.

Page 1425: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[923] Vezirlik müessesesi ve Abbasîlerin ilk dönem vezirleri ile alakalıtafsilatlı bilgi için bkz., T.H., “Vezir”, İA, XIII, 309-314; F. Babinger,“Wazir”, EI, VIII, 1135-1136; Aykaç, s. 19-23.

Page 1426: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[924] Bu aile için bkz., Barthold, “Bermekiler”, İA, II, 560-563; D. Sourdel,“al-Baramika”, EI2, I, 1064-1067; İhsan Abbas, “Barmakids”, EI, III, 806-809; H. D. Yıldız, “Bermekiler”, DİA, V, 517-520.

Page 1427: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[925] T.H.?, “Vezir”, İA, XIII, 311.

Page 1428: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[926]Siyasetnâme, s. 139-140.

Page 1429: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[927] Nizamülmülk, s. 238.

Page 1430: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[928] el-Sübkî, III, 188; Nasireddin Münşî el-Katib, a.g.e., s. 35; SeyfeddinHacı Nizam el-Ukaylî, s. 146. Krş., A. Bayat, “Vüzera-yi nami Silsile-yiSâmânî, Hanedan-ı Bel’âmîyan”, Barrassıha-ye Tarikhi, sayı : 58, III, Tahran1975, s. 98-100.

Page 1431: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[929] el-Utbî, I, 121; Frs. trc., s. 57-58.

Page 1432: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[930] İbn el-Esîr, VIII, 124; Trk. trc., VIII, 106; Merçil, “Simcûrîler I”, s. 81-82.

Page 1433: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[931] Gerdizî, s. 153.

Page 1434: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[932] el-Makdisî, s. 338.

Page 1435: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[933] el-Utbî, I, 128; Frs. trc., s. 64; Gerdizî, s. 167. Krş., Barthold, s. 271;Merçil, “Simcûrîler III”, s. 128-129.

Page 1436: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[934] İbn el-Esîr, VIII, 263; Trk. trc., VIII, 219.

Page 1437: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[935] el-Utbî, I, 236-240; Frs. trc., s. 136-139.

Page 1438: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[936] Hondmir, s. 217.

Page 1439: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[937] el-Sem’ânî, III, 477-478; Gerdizî, s.156; İbn el-Esîr, VIII, 458-459;Trk. trc., VIII, 392; el-Cüzcanî, I, 209; İng. trc., I, 39; Hondmir, s.213. Krş.,Barthold, s. 265; Bosworth, “The Rulers”, s.6; Merçil, “Muhtacoğulları”, s.79; B. Gözübenli, “Hakim el-Şehid”, DİA, XV, 196.

Page 1440: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[938] Nizamülmülk, aynı yer.

Page 1441: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[939] Barthold, s. 247.

Page 1442: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[940] Treadwell, s. 399,402/407,412. İbn el-Esîr (VIII, 78; Trk. trc., VIII,69) ise bu zatın adını Muhammed b. el-Leys olarak verir.

Page 1443: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[941] Gerdizî, s. 152-153; İbn el-Esîr, VIII, 208-212; Trk. trc., VIII, 174-177.

Page 1444: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[942] el-Sem’ânî, V, 256.

Page 1445: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[943] Gerdizî, s. 167. Krş., Merçil, “Simcûrîler III”, s. 128.

Page 1446: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[944] el-Nesefî, s. 366.

Page 1447: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[945] İbrahim Artuk-Cevriye Artuk, I, 321.

Page 1448: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[946] Gerdizî, s. 158; İbn el-Esîr, VIII, 492; Trk. trc., VIII, 423-424. Krş.Barthold, Türkistan, s. 315; Merçil, “Muhtacoğulları”, s. 85.

Page 1449: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[947] el-Utbî, I, 89-90; Frs. trc., s. 35; Gerdizî, s. 165. Krş., Merçil,“Simcûrîler III”, s. 122.

Page 1450: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[948] el-Utbî’nin Frs. trc., s. 45; Gerdizî, s. 166; İbn el-Esîr, IX, 10; Trk. trc.,IX, 19.

Page 1451: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[949] el-Utbî, I,193; Frs. trc., s. 108; Gerdizî, s. 170; İbn el-Esîr, IX, 103;Trk. trc., IX, 89. Krş., Barthold, s. 281; Merçil, Gazneliler Devleti Tarihi, s.10; aynı mlf., “Simcûrîler IV”, s.557; Bosworth, “Mahmud b. Sabuktagin”,EI2, VI, 65; aynı mlf., “The Titulature of the Early Ghaznavids”, s. 216-217.

Page 1452: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[950] el-Utbî, I, 271; Frs. trc., s. 157.

Page 1453: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[951] İbn el-Esîr,VIII, 264; Trk. trc., VIII, 219-220. Krş. Bosworth, “TheRulers”, s. 4; Merçil, “Muhtacoğulları” s 68.

Page 1454: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[952] el-Utbî, I, 153; Frs. trc., s. 85; Gerdizî, s. 163.

Page 1455: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[953] İbn Havkal, s. 430.

Page 1456: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[954] İbn el-Esîr, VIII, 87-88; Trk. trc., VIII, 77-78.

Page 1457: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[955] Gerdizî, s. 155; İbn el-Esîr (VIII, 461; Trk. trc., VIII, 394)’de bu zatınadı Hâcib Doğan olarak geçmektedir. Krş., Barthold, s. 266; Merçil,“Karategin Ailesi”, s. 10; Zettersteen, “I. Nuh”, İA, IX, 346.

Page 1458: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[956] Nerşahî, s. 117; Frs. trc., s. 111; İng. trc., s. 81.

Page 1459: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[957] Nerşahî, s. 116; Frs. trc., s. 110; İng. trc., s. 80.

Page 1460: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[958] el-Nesefî, s. 466.

Page 1461: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[959] el-Nesefî, s. 484.

Page 1462: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[960] Nerşahî, s. 46; Frs. trc., s. 36; İng. trc., s. 26.

Page 1463: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[961] el-Sem’ânî, III, 212-213.

Page 1464: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[962] el-Sem’ânî, III, 212.

Page 1465: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[963] İbn el-Esîr, VII, 187; Trk. trc., VII, 158.

Page 1466: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[964] A. Durî, “Amil”, EI2, I, 435-436; C. E. Bosworth, “Amil”, EI, I, 930-931; M.F. Köprülü, “Amil”, İA, I, 402-404; M. Erkal, “Amil”, DİA, III, 58-60.

Page 1467: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[965] el-Utbî, I, 128; Frs. trc., s. 64; Gerdizî, s. 167. Krş., Merçil,“Simcûrîler III”, s. 128-129.

Page 1468: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[966] el-Utbî, I, 247; Frs. trc., s. 141-142; İbn el-Esîr, IX, 109; Trk. trc., IX,94. Krş., Merçil, “Simcûrîler V”, s. 124-125.

Page 1469: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[967] el-Utbî, I, 163; Frs. trc., s. 91. Krş., Merçil, “Simcûrîler IV”, s. 551.

Page 1470: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[968] el-Utbî, I, 331-332; Frs. trc., s. 190; Gerdizî, s. 190.

Page 1471: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[969] Treadwell, s. 399/407.

Page 1472: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[970] İbn Funduk, s. 117.

Page 1473: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[971] el-Seâlibî, IV, 481-482; el-Sem’ânî, V, 474.

Page 1474: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[972] el-Utbî, I, 217; Frs. trc., s. 124; İbn el-Esîr, IX, 109; Trk. trc., IX, 94.Krş., Barthold, s. 282; Merçil, “Simcûrîler IV”, s. 563.

Page 1475: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[973] el-Utbî, I, 178; Frs. trc., s. 100-101; İbn el-Esir, IX, 102; Trk. trc., IX,88. Krş., Barthold, s. 279-280; Merçil, “Simcûrîler IV”, s. 553.

Page 1476: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[974] el-Utbî, I, 188; Frs. trc., s. 106; Gerdizî, s. 169.

Page 1477: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[975] el-Utbî, I, 134; Frs. trc., s. 70. Krş., Merçil, “Simcûrîler III”, s. 130.

Page 1478: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[976] el-Utbî, I, 196-197; Frs. trc., s. 108-109. el-Cüzcanî ise (aynı yer; İng.trc., aynı yer), Ebû Ali’nin bu iş için oğlunu görevlendirdiğini yazar. Krş.,Merçil, “Simcûrîler IV”, s. 557-558.

Page 1479: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[977] C.E. Bosworth, “An Alleged Embassy from the Emperor of China tothe Amir Nasr b. Ahmad, a contribution to Samanid Military History”, TheMedieval History of İran Afghanistan and Central Asia, (XXII. Makale),Londra 1977, s. 5-6.

Page 1480: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[978]Seyahatnâme, s. 27-28.

Page 1481: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[979] el-Utbî, I, 292; Frs. trc., s. 170.

Page 1482: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[980] Gerdizî, s. 150.

Page 1483: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[981] Nerşahî, s. 46; Frs. trc., aynı yer; İng. trc., s. 25-26.

Page 1484: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[982] el-Utbî,I, 126; Frs. trc., s. 63; Mirhond, IV, 55. Krş., Merçil,“Simcûrîler III”, s. 127.

Page 1485: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[983] Köymen, III, 157; Merçil, “Gazneliler”, DİA, XIII, 482.

Page 1486: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[984] Barthold, s. 249; Bahaeddin Yediyıldız, “Vakıf”, İA, XIII, 161; Kazıcı,İslam Müesseseleri Tarihi, İstanbul 1996, s. 198-199.

Page 1487: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[985] el-Sübkî, Tabakâtü’l-şâfiiyyeti’l-kübra, II, thk., M. Muhammed el-Tennahi-Abdülfettah Muhammed el-Hulv, Kahire 1964, s. 331.

Page 1488: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[986]Sûret el-arz, s. 466.

Page 1489: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[987]Sûret el-arz, s. 467.

Page 1490: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[988]Târih-i Buhara, s. 27; Frs. trc., s. 17; İng. trc., s. 12.

Page 1491: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[989] Nerşahî, s. 36; Frs. trc., s. 26; İng. trc., s. 18.

Page 1492: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[990] Nerşahî, s. 30-31; Frs. trc., s. 21; İng. trc., s. 15.

Page 1493: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[991] Nerşahî, s. 49; Frs. trc., s. 38; İng. trc., s. 28. Krş., Barthold, s. 126.

Page 1494: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[992] el-Makdisî, s. 273 . Krş., Merçil, “Karategin Ailesi”, s. 7.

Page 1495: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[993] İbn Havkal, s. 493.

Page 1496: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[994] İbn Havkal, s. 498.

Page 1497: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[995] Nerşahî, s. 49; Frs. trc., s. 39; İng. trc., s. 28.

Page 1498: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[996] Nasıreddin Münşi el-Katib, s. 37.

Page 1499: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[997] el-Sem’ânî, II, 154.

Page 1500: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[998] İbn Havkal, s. 470.

Page 1501: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[999] İbn el-Esîr, VIII, 7; Trk. trc., VIII, 14.

Page 1502: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1000] İbn İsfendiyar, I, 265; İng. trc., s. 198.

Page 1503: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1001] Nerşahî, s. 56; Frs. trc., s. 39-40.

Page 1504: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1002] el-Utbî, I, 163; Frs. trc., s. 91; Merçil, “Simcûrîler IV”, s. 550-551.

Page 1505: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1003] Aykaç, s. 41-45.

Page 1506: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1004] İsmail Durmuş, “İnşâ”, DİA, XXII, 336.

Page 1507: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1005] Nerşahî, s. 46; Frs. trc., s. 36; İng. trc., s. 25-26. Krş., Barthold, s.247; Merçil, “Amid”, DİA, III, 55.

Page 1508: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1006] Ebu’l-Fazl el-Beyhakî, s. 107; Arp. trc., s. 110; el-Seâlibî, IV, 109.

Page 1509: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1007] Ebu’l-Fazl el-Beyhakî, aynı yer; Arp. trc., aynı yer.

Page 1510: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1008] el-Seâlibî, IV, 108-109.

Page 1511: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1009] el-Seâlibî, IV, 506.

Page 1512: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1010] el-Seâlibî, IV, 164.

Page 1513: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1011] el-Seâlibî, IV, 163.

Page 1514: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1012] Nasireddin Münşî el-Katib, s. 38.

Page 1515: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1013] Ebu’l-Fazl el-Beyhakî, aynı yer; Arp. trc., s.110-111.

Page 1516: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1014] el-Seâlibî, IV, 90-91.

Page 1517: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1015] el-Seâlibî, IV, 108. Kronolojik açıdan bir çok yanlışlıklarıbulunmasına rağmen Nizamî-i Aruzî’nin Çehar Makale adlı eserinde de el-İskafî’nin inşa konusundaki ustalığı vurgulanmaktadır (bkz., Çehar Makale,nşr. Muhammed Kazvinî, Brill 1910, s. 13-16; İng. trc., E.G. Browne, TheFour discources of Nidhami’l-Arudî, Cambridge 1978, s. 26-30.

Page 1518: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1016] el-Seâlibî, IV, 111.

Page 1519: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1017]Siyasetnâme, s. 96-97.

Page 1520: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1018] İbn Havkal, s. 430.

Page 1521: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1019] “Berid”, İA, II, 544.

Page 1522: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1020] Dünbavend (Demavend) dağları Taberistan sınırları içersinde yer alanbir dağ silsilesi olup, eski İran destanlarında Simurg’un evi olarakbilinmektedir. Bkz. Le Strange, s. 371.

Page 1523: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1021] Treadwell, (İbn Zafir’den naklen), s. 397-398/402-404.

Page 1524: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1022] el-Seâlibî, IV, 220.

Page 1525: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1023] el-Seâlibî, IV, 132.

Page 1526: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1024] el-Seâlibî, IV, 175.

Page 1527: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1025] el-Nesefî, s. 22.

Page 1528: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1026] el-Seâlibî, IV, 153.

Page 1529: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1027] İbrahim Harekat, “Berid”, DİA, V, 499.

Page 1530: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1028] Aykaç, s. 60.

Page 1531: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1029]Sûret el-arz, s. 470.

Page 1532: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1030] Nerşahî, s. 46; Frs. trc., s. 36; İng. trc., s. 25-26.

Page 1533: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1031]Mefâtihu’l-ulum, s. 43-45.

Page 1534: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1032] Barthold, s. 249.

Page 1535: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1033] Mukasame sözlük anlamı olarak bölüştürmek paylaştırmakanlamındadır. Bkz. Ferit Devellioğlu, Osmanlıca- Türkçe Ansiklopedik Lûgat,Ankara 1996, s. 679. Terim olarak ise, Harâcî arazilerden yarı, üçte bir, beştebir gibi usullerle vergi alınmasını ifade etmektedir. Bkz. Aykaç, s. 144.

Page 1536: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1034] Aykaç, s. 143-144; Abdülaziz el-Durî, “Divan”, DİA, IX, 379.

Page 1537: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1035] Aykaç, s. 145-146; Durî, aynı yer.

Page 1538: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1036] Nerşahî, s. 32; Frs. trc., s. 22; İng. trc., s. 16.

Page 1539: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1037] Nerşahî, s.56; Frs. trc., s. 39-40.

Page 1540: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1038] el-Utbî, I, 163; Frs. trc., s. 91. Krş., Merçil, “Simcûrîler IV”, s. 550-551.

Page 1541: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1039]Türkistan, s. 248.

Page 1542: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1040]P.K. Hitti, Siyasal ve Kültürel İslam Tarihi, I, Trk. trc. Tuğ, İstanbul1995, s. 495.

Page 1543: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1041] İbn Havkal, s. 430.

Page 1544: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1042] C. Cahen, İslamiyet, Trk. trc., E. Nermi Erendor, Ankara 1990, s. 93;Aykaç, s. 28.

Page 1545: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1043] Barthold, s. 248-249.

Page 1546: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1044] Barthold, s. 229-230.

Page 1547: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1045] Müfriga, şekillendirici, dökücü manasındadır. Bkz. Devellioğlu,a.g.e., s. 713. Ancak, görevi konusunda elimizde yeterli bilgi yoktur.

Page 1548: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1046] el-Harizmî, s. 45-46.

Page 1549: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1047] Gerdizî, s. 156-157.

Page 1550: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1048] el-Utbî, I,163; Frs. trc., s. 91. Krş., Merçil, “Simcûrîler IV”, s. 551.

Page 1551: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1049] el-Zehebî, Siyerü a’lâmi’l-nübelâ, thk., Şuayb el-Arnavud-Hüseyn el-Esed - vd., XVI, Beyrut 1990, s. 28,94,371; aynı mlf., Tezkiretü’l-huffâz, III,Haydarabad 1956, s. 921, 976-977; el-Nesefî, s.173, 232; el-Seâlibî, IV, 489,397-398.

Page 1552: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1050] Ebû Yusuf hakkında bkz., Salim Öğüt, “Ebû Yusuf”, DİA, X, 260-265; Kasım Kufralı, “Ebû Yusuf”, İA, IV, 59-60.

Page 1553: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1051]Siyasetnâme, s. 305.

Page 1554: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1052] İbn Hallikan, III, 281; el-Zehebî, Siyerü a’lâmi’l-nübela, XVII, 19; el-Sübkî, Tabakâtül’l-şafiiyye, III, 459-462. Krş., Fuat Günel, “Cürcanî”, DİA,VIII, 132-133.

Page 1555: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1053] Richard Bulliet, The Patricians of Nishapur, Cambridge 1972, s. 62-63; Merçil, “Simcûrîler V”, s. 136-138.

Page 1556: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1054] Nerşahî, s. 18; Frs. trc., s. 6-7; İng. trc., s. 6; İbn Kutluboğa, Tacü’l-teracim, Beyrut 1992, s. 231-232.

Page 1557: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1055] Nerşahî, s. 79; Frs. trc., s. 69; İng. trc., s. 50.

Page 1558: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1056] İbn el-Esîr, VII, 282; Trk. trc., VII, 234; el-Zehebî, Tezkiretü’l-huffâz,II, 653; el-Sübkî, Tabakâtü’l-şâfiiyyeti’l-kübra, II, 250.

Page 1559: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1057]Kitâb el-ensâb, III, 201. Krş., Barthold, s. 249, 362n.

Page 1560: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1058] Gerdizî, s. 161.

Page 1561: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1059] el-Makdisî, s. 327-328.

Page 1562: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1060] el-Sem’ânî, III, 224-225.

Page 1563: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1061] el-Seâlibî, IV, 167.

Page 1564: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1062] el-Seâlibî, IV, 402.

Page 1565: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1063] C.E. Bosworth, “An Alleged Embassy” s. 9.

Page 1566: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1064]Sûret el-arz, s. 471; Trk. trc., Şeşen, s. 217-218.

Page 1567: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1065] İbn Miskeveyh, II, 140.

Page 1568: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1066]Ahsenü’l-tekâsîm, s. 358; Trk. trc., Şeşen, s. 271.

Page 1569: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1067] İbn Havkal, s. 467; Trk. trc., Şeşen, s. 215.

Page 1570: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1068] İbn Havkal, s. 467-468; Trk. trc., Şeşen, aynı yer.

Page 1571: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1069] Gerdizî, s. 144-145; İbn Hallikan, VI, 426; Bosworth, The History ofSaffarids, s. 226.

Page 1572: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1070]Siyasetnâme, s. 41-42.

Page 1573: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1071]Târih-i Buhara, s. 125; Frs. trc., s. 122; İng. trc., s. 89.

Page 1574: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1072] Nerşahî, aynı yer; Frs. trc., s. 121; İng. trc., aynı yer.

Page 1575: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1073] İbn İsfendiyar, I, 298; İng. trc., s. 220-221. Krş., Merçil, “KarateginAilesi”, s. 8.

Page 1576: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1074] İbn İsfendiyar, I, 270; İng. trc., s. 201.

Page 1577: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1075] İbn Miskeveyh, II, 139-140.

Page 1578: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1076] el-Utbî, I,112; Frs. trc., s. 82.

Page 1579: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1077] el-Utbî, I,111; Frs. trc., s. 51-52.

Page 1580: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1078] el-Utbî, I, 191-192; Frs. trc., s. 107. Krş., Merçil, “Simcûrîler IV”, s.556-557.

Page 1581: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1079] Gerdizî, s. 156.

Page 1582: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1080] İbn el-Esîr, VIII, 380; Trk. trc., VIII, 313-314.

Page 1583: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1081] İbn Miskeveyh, II, 154-155; Gerdizî, s. 158; İbn el-Esîr, VIII, 504;Trk. trc., VIII, 434-435; İbn İsfendiyar, II, 2-3; İng. trc., s. 224; el-Mar‘aşî, s.77. Krş., Barthold, s. 267; Bosworth, “The Rulers of Chaghaniyan”, s. 8;Merçil, “Muhtacoğulları”, s. 85; Aşiteyanî, s. 234.

Page 1584: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1082]Târih-i Sistan, s. 337-338; İng. trc., s. 275-276.

Page 1585: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1083] İbn Miskeveyh, II, 140-141.

Page 1586: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1084] Gerdizî, aynı yer; İbn el-Esîr, aynı yer; Trk. trc., aynı yer; Mirhond,IV, 48. Krş., Barthold, Türkistan, s. 267; aynı mlf., “Ebu Ali b. Muhtac”, aynıyer; Bosworth, a.g.m., s. 7-8; Merçil, s. 83.

Page 1587: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1085] Osman Turan, “İkta”, İA, V/II, 951.

Page 1588: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1086] Bosworth, “An Allaged Embassy” s. 5.

Page 1589: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1087] el-Utbî, I,126; Frs. trc., s. 63. Krş., Merçil, “Simcûrîler III”, s. 127.

Page 1590: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1088] el-Utbî, I,163; Frs. trc., s. 91. Krş., Merçil, “Simcûrîler IV”, s. 550-551.

Page 1591: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1089] el-Utbî, I,151; Frs. trc., s. 83.

Page 1592: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1090] İbn Hurdâdbih, s. 39; Mustafa Zeki Terzi, “Gulâm”, DİA, XIV, 179;D. Sourdel-C.E. Bosworth, “Ghulam”, EI2, II, 1079-1084.

Page 1593: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1091] el-Makdisî, s. 340; Trk. trc., Şeşen, s. 269.

Page 1594: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1092]Siyasetnâme, s. 151-152.

Page 1595: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1093]Târih-i Buhara, s. 49; Frs. trc., s. 39; İng. trc., s. 27-28.

Page 1596: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1094] Bkz., Merçil, “Simcûrîler I”, s. 71-72.

Page 1597: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1095] el-Utbî, I,121-122; Frs. trc., s. 58-59. Gerdizî (s.167) ise, bunlarıGulâmân-ı Melikî (II. Nuh’un gulâmları) olarak vermektedir.

Page 1598: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1096] el-Utbî, I, 341; Frs. trc., s. 196; Gerdizî, s. 176; Mirhond, IV, 78.

Page 1599: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1097] el-Utbî, I, 121-122; Frs. trc., s. 58-59.

Page 1600: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1098] Nasireddin Münşî el-Katib, s. 38.

Page 1601: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1099] Bosworth, “an Alleged Embassy”, s. 5-6.

Page 1602: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1100]Sûret el-arz, s. 466; Trk. trc., Şeşen, s. 214.

Page 1603: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1101]Türkistan, s. 231-232.

Page 1604: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1102]Ahsenü’l-tekâsîm, s. 276; Trk. trc. Şeşen, s. 257-258.

Page 1605: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1103]el-Kâmil fi’l-târih, VIII, 569-570; Trk. trc., VIII, 491-493.

Page 1606: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1104] Bosworth, “an Allaged Embassy”, s. 4.

Page 1607: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1105] el-Nesefî, s. 69.

Page 1608: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1106] el-Utbî, I, 89-90; Frs. trc., s. 35; Gerdizî, s. 165. Krş., Merçil,“Simcûrîler III”, s. 122.

Page 1609: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1107] İbn el-Esîr, VIII, 511; Trk. trc., VIII, 442.

Page 1610: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1108] el-Utbî, I,301-310; Frs. trc., s. 174-178; Gerdizî, s. 173.

Page 1611: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1109] el-Utbî, I,137-138; Frs. trc., s. 74; Gerdizî, s. 167; İbn el-Esîr, IX, 28-29; Trk. trc., IX, 31-32. Krş., Merçil, “Simcûrîler III”, s. 130-131.

Page 1612: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1110] İbn el-Esîr, VIII, 132; Trk. trc., VIII, 113.

Page 1613: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1111] İbn el-Esîr, VIII, 443; Trk. trc., VIII, 380; Mirhond, IV, 45. Krş.,Merçil, “Muhtacoğulları”, s. 75; Bosworth, “The Rulers of Chaghaniyan”, s.6

Page 1614: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1112] el-Utbî, I, 211; Frs. trc., s. 120.

Page 1615: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1113] Gerdizî, s. 156; İbn el-Esîr, VIII, 444; Trk. trc., VIII, 380; el-Cüzcanî,I, 209; İng. trc., I, 39; Hondmir, s. 213. Krş., Zettersteen, aynı yer; Bosworth,“The Rulers of Chaghaniyan”, s. 6; Merçil, “Muhtacoğulları”, s. 79;Gözübenli, a.g.m., s. 196.

Page 1616: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1114] el-Harizmî, s. 50.

Page 1617: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1115] el-Harizmî, aynı yer.

Page 1618: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1116] el-Harizmî, aynı yer.

Page 1619: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1117] Aykaç, s. 83.

Page 1620: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1118] el-Harizmî, s. 42.

Page 1621: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1119] İbn Havkal, s. 468; Trk. trc., Şeşen, s. 216.

Page 1622: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1120] C.E. Bosworth, “The Armies of Saffarids”, BSOAS, sayı : 31, 1968, s.549-550.

Page 1623: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1121] el-Harizmî, s. 43.

Page 1624: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1122]Sûret el-arz, aynı yer; Trk. trc., Şeşen, aynı yer.

Page 1625: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1123] el-Utbî, I,79; Frs. trc., s. 34.

Page 1626: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1124] Aykaç, s. 84.

Page 1627: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1125] el-Utbî, I,151; Frs. trc., s. 83.

Page 1628: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1126] İbn el-Esîr, VIII, 458; Trk. trc., VIII, 392; Mirhond, IV, 46. Krş.,Bosworth, “The Rulers of Chaghaniyan”, s. 5; Merçil, “Muhtacoğulları”, s.77.

Page 1629: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1127] Bkz., el-Kâmil fi’l-târih, VIII, 402; Trk. trc., VIII, 341.

Page 1630: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1128] Nizamülmülk, s. 301.

Page 1631: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1129] Aykaç, s. 85-86.

Page 1632: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1130] Ramazan Şeşen, “Buhara”, DİA, VI, 364.

Page 1633: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1131] Nerşahî, s. 57-58; Frs. trc., s. 46; İng. trc., s. 33-34.

Page 1634: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1132] Nerşahî, s. 57; Frs. trc., s. 48; İng. trc., s. 33-34.

Page 1635: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1133] Nerşahî, s. 43; Frs. trc., s. 48-49; Trk. trc., s. 22-23.

Page 1636: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1134] Nerşahî, s. 44; Frs. trc., s. 32; İng. trc., s. 24; İbn Havkal, s. 483; Trk.trc., Şeşen, a.g.e., s. 226; el-Makdisî, s. 280; Trk. trc., Şeşen, s. 260.

Page 1637: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1135] Nerşahî, s. 43-44; Frs. trc., s. 33; İng. trc., aynı yer.

Page 1638: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1136] Nerşahî, s. 84-89; Frs. trc., s. 73-81; İng. trc., s. 53-59. el-İstahrî (s.306), İbn Havkal (aynı yer; Trk. trc., aynı yer) ve el-Makdisî (aynı yer; Trk.trc., aynı yer) de ise son iki kapının adları Hufra Kapısı ve Nûr Kapısı olarakgeçmektedir.

Page 1639: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1137] Barthold, s. 106.

Page 1640: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1138] Nerşahî, s. 79; Frs. trc., s. 69; İng. trc., s. 49-50.

Page 1641: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1139] Nerşahî, s. 39; Frs. trc., s. 28; İng. trc., s. 19-20.

Page 1642: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1140] el-İstahrî, s. 306-307; İbn Havkal, aynı yer; Trk. trc., aynı yer; el-Makdisî, aynı yer; Trk. trc., aynı yer.

Page 1643: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1141] Nerşahî, s. 59; Frs. trc., s. 48-49; İng. trc., s. 35.

Page 1644: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1142] İbn Havkal, aynı yer; Trk. trc., aynı yer.

Page 1645: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1143] el-Makdisî, aynı yer; Trk. trc., aynı yer.

Page 1646: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1144] Barthold, s. 108.

Page 1647: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1145] Barthold, s. 109.

Page 1648: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1146] Barthold, s. 230.

Page 1649: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1147] Nerşahî, s. 55; Frs. trc., s .44-45; İng. trc., s. 32.

Page 1650: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1148] el-Makdisî, s. 331.

Page 1651: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1149] el-İstahrî, s. 307-309.

Page 1652: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1150] İbn Havkal, s. 484-485; Trk. trc., Şeşen, s. 221-223.

Page 1653: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1151] Barthold (s. 110), bu kapının İbrahim Kapısı olduğunu yazar.

Page 1654: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1152] Barthold, aynı yer.

Page 1655: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1153] Barthold, s. 111.

Page 1656: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1154] Barthold’a göre (aynı yer) Varağ.

Page 1657: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1155] Barthold, aynı yer.

Page 1658: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1156] el-Makdisî, aynı yer.

Page 1659: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1157]Sûret el-arz, s. 472; Trk. trc., Şeşen, s. 218.

Page 1660: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1158]Ahsenü’l-tekâsîm, s. 280; Trk. trc., Şeşen, s. 260.

Page 1661: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1159] İbn Havkal, s. 483; Trk. trc., Şeşen, s. 225; el-Makdisî, s. 281; Trk.trc., aynı yer.

Page 1662: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1160] Buhara’da çıkan yangınlar hakkında “Yangınlar ve Doğal Felaketler”konu başlığı altında bilgi verilecektir.

Page 1663: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1161] el-Makdisî, aynı yer; Trk. trc., aynı yer.

Page 1664: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1162] İbn Havkal, s. 487; Trk. trc., Şeşen, s. 228.

Page 1665: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1163] İbn Havkal, aynı yer; Trk. trc., aynı yer.

Page 1666: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1164]Târih-i Buhara, s. 84-89; Frs. trc., s. 73-81; İng. trc., s. 53-59.

Page 1667: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1165] Barthold (s. 112) yanlış olarak el-Sa’dî demektedir. Ancak metinde,kelime YDrslA olarak geçmektedir.

Page 1668: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1166] Barthold, aynı yer.

Page 1669: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1167] Barthold, s. 113.

Page 1670: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1168]Târih-i Buhara, s. 52; Frs. trc., s. 42; İng. trc., s. 30.

Page 1671: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1169] Barthold, s. 114.

Page 1672: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1170] Nerşahî, s. 53; Frs. trc., s. 43; İng. trc., s. 30-31.

Page 1673: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1171]Târih-i Buhara, s. 133-134; Frs. trc., s. 131; İng. trc., s. 96.

Page 1674: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1172] Barthold, s. 117.

Page 1675: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1173] İbn Havkal, s. 484.

Page 1676: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1174] İbn Havkal, aynı yer.

Page 1677: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1175] İbn Havkal, aynı yer.

Page 1678: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1176] İbn Havkal, s. 484-485.

Page 1679: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1177] İbn Havkal, aynı yer.

Page 1680: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1178] İbn Havkal, s. 485.

Page 1681: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1179] İbn Havkal, aynı yer.

Page 1682: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1180] el-Makdisî, s. 331.

Page 1683: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1181] el-Makdisî, aynı yer.

Page 1684: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1182] el-Zehebî, Siyerü a’lâmi’l-nübela, XVII, 94.

Page 1685: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1183] el-Sem’ânî, II, 31.

Page 1686: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1184] el-Sem’ânî, III, 20.

Page 1687: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1185] el-Sem’ânî, III, 118.

Page 1688: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1186] el-Sem’ânî, IV, 331.

Page 1689: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1187] İbn Havkal, s. 431; el-İstahrî, s. 254 . Krş. Le Strange, s. 383; ErnstHonigmann, “Nisabur”, İA, IX, 303; aynı mlf - C.E. Bosworth, “Nişhapur”,EI2, VIII, 63.

Page 1690: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1188] el-Makdisî, s. 316.

Page 1691: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1189] el-Makdisî, aynı yer.

Page 1692: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1190] İbn Havkal, s. 431; el-İstahrî, s. 255 . Krş., Le Strange, s. 384.

Page 1693: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1191] İbn Havkal, aynı yer; el-İstahrî, aynı yer. Krş., Le Strange, aynı yer.

Page 1694: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1192] Honigmann, a.g.m., aynı yer.

Page 1695: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1193] el-Makdisî, s. 329.

Page 1696: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1194] R.N. Frye, “The City Chronicles of Central Asia and Khorasan, TheTarix-i Nişapur”, Zeki Velidi Togan Armağanı, İstanbul 1955, s. 413-415.

Page 1697: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1195] Ahsenü’l-tekâsîm, s. 278; Trk. trc., Şeşen, s. 259.

Page 1698: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1196]Türkistan, s. 259.

Page 1699: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1197] İbn el-Fakih, s. 325-326.

Page 1700: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1198] el-İstahrî, s. 316; İbn Havkal, s. 492; Trk. trc., Şeşen, s. 232; el-Makdisî, s. 278; Trk. trc., Şeşen, s. 259. Yalnız İbn el-Fakîh (s. 322) kapılarınadlarını Kişş Kapısı, Çin Kapısı, Uşrusana Kapısı ve Demir Kapı olarakvermektedir. Krş., Barthold, s. 90; H.H. Schaeder, “Semerkand”, İA, X, 479;aynı mlf. “Samarkand”, EI2, VIII, 1033.

Page 1701: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1199] el-İstahrî, s. 318; İbn Havkal, s. 494; Trk. trc., Şeşen, s. 233.

Page 1702: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1200] el-Makdisî, aynı yer.; Trk. trc., Şeşen, s. 259.

Page 1703: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1201] Yakut el-Hamavî, III/I, 133.

Page 1704: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1202] İbn Havkal, s. 493; Trk. trc., Şeşen, s. 232.

Page 1705: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1203] İbn Havkal, s. 494; Trk. trc., Şeşen, s. 233.

Page 1706: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1204] Barthold, s. 93.

Page 1707: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1205]Sûret el-arz, s. 493; Trk trc. Şeşen, s. 232.

Page 1708: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1206] Türkistan, aynı yer.

Page 1709: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1207] İbn Havkal, s. 495; Trk. trc., Şeşen, s. 233; el-Makdisî, aynı yer; Trk.trc., Şeşen, aynı yer.

Page 1710: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1208]Sûret el-arz, s. 493-494; Trk. trc., Şeşen, s. 232.

Page 1711: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1209]Sûret el-arz, s. 495; Trk. trc., Şeşen, s. 233.

Page 1712: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1210]Ahsenü’l-tekâsîm, aynı yer; Trk. trc., Şeşen, aynı yer.

Page 1713: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1211] İbn Havkal, s. 492; Trk. trc., Şeşen, s. 231.

Page 1714: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1212] el-Nesefî, s. 188.

Page 1715: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1213] el-Nesefî, s. 200.

Page 1716: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1214] el-Nesefî, s. 276.

Page 1717: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1215] el-Nesefî, s. 363,507; el-Sem’ânî, IV, 393; Yakut el-Hamavî, III / II,904.

Page 1718: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1216] el-Nesefî, s. 404.

Page 1719: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1217] el-Nesefî, s. 417.

Page 1720: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1218] el-Nesefî, s. 417-418.

Page 1721: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1219] el-Nesefî, s. 470.

Page 1722: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1220] el-Sem’ânî, I, 161.

Page 1723: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1221] İbn Havkal, s. 493; Trk. trc., Şeşen, s. 232.

Page 1724: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1222] el-Sem’ânî, I, 400.

Page 1725: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1223] el-Sem’ânî, II, 157.

Page 1726: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1224] Yakut el-Hamavî, III/I, 168.

Page 1727: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1225] el-Sem’ânî, IV, 364.

Page 1728: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1226] Yakut el-Hamavî, IV/I, 313.

Page 1729: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1227] el-Sem’ânî, V, 155.

Page 1730: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1228] el-Nesefî, s. 187.

Page 1731: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1229] el-Nesefî, s. 44, 423.

Page 1732: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1230] el-Nesefî, s. 82.

Page 1733: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1231] el-Nesefî, s. 145.

Page 1734: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1232] el-Nesefî, s. 188.

Page 1735: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1233] el-Nesefî, s. 202.

Page 1736: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1234] el-Nesefî, s. 260.

Page 1737: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1235] el-Nesefî, s. 275.

Page 1738: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1236] el-Nesefî, s. 276.

Page 1739: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1237] el-Nesefî, s. 286; el-Sem’ânî, III, 199.

Page 1740: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1238] el-Nesefî, s. 291.

Page 1741: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1239] el-Nesefî, s. 402.

Page 1742: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1240] el-Nesefî, aynı yer.

Page 1743: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1241] el-Nesefî, s. 404.

Page 1744: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1242] el-Nesefî, s. 406.

Page 1745: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1243] el-Nesefî, s. 408.

Page 1746: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1244] el-Nesefî, s. 429.

Page 1747: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1245] el-Nesefî, s. 492.

Page 1748: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1246] el-Nesefî, s. 542.

Page 1749: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1247] el-Nesefî, s. 145; el-Sem’ânî, aynı yer.

Page 1750: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1248] el-Nesefî, s. 172.

Page 1751: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1249] el-Nesefî, s. 272.

Page 1752: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1250] el-Nesefî, s. 492.

Page 1753: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1251] Gibb, s. 16; Wellhausen, s. 216, 222.

Page 1754: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1252] el-Seâlibî, IV, 94-95.

Page 1755: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1253] Nerşahî, s. 139; Frs. trc., s. 134; İng. trc., s. 98; İbn Miskeveyh, II,179; İbn el-Esîr, VIII, 535; Trk. trc., VIII, 462; el-Sem’ânî, aynı yer;Mirhond, IV, 50. Krş, Barthold, s. 269; aynı mlf., “Abdülmelik”, İA, I, 97;Bosworth, “Abd al-Malek b. Nuh b. Nasr”, EI, I, 129; Frye, “The Samanids”,aynı yer; Trk. trc., s. 66; Merçil, “Samanîler Devletinde Türkler”, aynı yer.Bazı kaynaklar ise, onun atından düştükten sonra öldürüldüğünü yazarlar.Bkz., Gerdizî, s. 161; el-Cüzcanî, I, 210; İng. trc., I, 41.

Page 1756: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1254] İbn Havkal, s. 490; Trk. trc. Şeşen, s. 230.

Page 1757: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1255] İbn Havkal, s. 481; Trk. trc., Şeşen, s. 224.

Page 1758: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1256] el-Makdisî, s. 328.

Page 1759: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1257] Hıtti, I, 515.

Page 1760: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1258] el-Makdisî, aynı yer.

Page 1761: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1259] Nerşahî, s. 43; Frs. trc., s. 32-33; İng. trc., s. 23; Kaşgarlı Mahmud,III, 149-150. Krş., Barthold, s. 112.

Page 1762: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1260] Ahsenü’l-tekâsîm, s. 266; Trk. trc., Şeşen, s. 258.

Page 1763: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1261] Ahsenü’l-tekâsîm, s. 278; Trk. trc., Şeşen, s. 259.

Page 1764: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1262] Ahsenü’l-tekâsîm, s. 273; Trk. trc., Şeşen, s. 256.

Page 1765: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1263] Ahsenü’l-tekâsîm, s. 281; Trk. trc., Şeşen, s. 260.

Page 1766: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1264] Ahsenü’l-tekâsîm, s. 285; Trk. trc., Şeşen, s. 263.

Page 1767: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1265]Sûret el-arz, s. 465, 466; Trk. trc., Şeşen, s. 213-214.

Page 1768: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1266] İbn Havkal, s. 466; Trk. trc., Şeşen, s. 214.

Page 1769: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1267] el-Makdisî, s. 323; Trk. trc., Şeşen, s. 268.

Page 1770: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1268] el-Makdisî, aynı yer.

Page 1771: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1269] Bulliet, s. 63, 201-205; Merçil, “Simcûrîler V”, s. 136-137.

Page 1772: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1270]Ahsenü’l-tekâsîm, s. 336.

Page 1773: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1271] el-Makdisî, aynı yer.

Page 1774: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1272] M. Nazım, “Mâkân b. Kakî”, İA, VII, 202; C.E. Bosworth, “Mâkân b.Kakî” , EI2, VI, 115.

Page 1775: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1273] Nerşahî, s. 95-97; Frs. trc., s. 86-89; İng. trc., s. 62-65. Krş., Barthold,s. 214.

Page 1776: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1274]Ahsenü’l-tekâsîm, aynı yer.

Page 1777: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1275] V.V. Barthold, İslam Medeniyeti Tarihi, Trk. trc. ve ekler, M. FuatKöprülü, Ankara 1984, s. 177 (ekler kısmı); Zebihullah Safa, Tarih-i edebiyatder İran, I, Tahran 1985, s. 245.

Page 1778: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1276] Batınîler hakkında bkz., F. Daftary, A Short History of İsmailism,Ateş, “Batıniyye”, İA, II, 339-342; Avni İlhan, “Batıniyye”, DİA, V, 190-194;H. Halm, “Batıniyye”, EI, III, 861-863; Hıtti, I, 683-685.

Page 1779: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1277] Nizamülmülk, s. 291-292.

Page 1780: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1278] Nizamülmülk, s. 292-299; İbn el-Nedim, s. 234. Krş., Barthold, s.261-263.

Page 1781: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1279] Nizamülmülk, s. 297-299; İbn el-Nedim, s. 234; el-Nesefî, s. 87-88;İbn el-Esîr, VIII, 404; Trk. trc., VIII, 343. Krş., Barthold, s. 262; Daftary, s.43.

Page 1782: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1280] Nizamülmülk, s. 302-304.

Page 1783: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1281] Mukanna hakkında bkz., “Mukanna”, EI2, VII, 500.

Page 1784: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1282] el-Makdisî, aynı yer.

Page 1785: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1283] Nerşahî, s. 115; Frs. trc., s. 108; İng. trc., s. 80. Krş. Barthold, s. 210.

Page 1786: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1284]Zeyn el-ahbâr, s. 159; el-Kâmil fi’l-târih, VIII, 69-70; Trk. trc., VIII,63.

Page 1787: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1285] Bu din ile alakalı bkz., V.F. Buchner, “Mecus”, İA, VII, 441-446;Hıtti, I, 550-551.

Page 1788: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1286] Nerşahî, s. 53; İng. trc., s. 30-31. Krş., Barthold, s. 113-114.

Page 1789: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1287] İbn Havkal, s. 493; Trk. trc., Şeşen, s. 232.

Page 1790: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1288]Hudûd el-Alem, s. 121.

Page 1791: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1289] İbn Havkal, s. 438; el-İstahrî, s. 265.

Page 1792: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1290] Bu konuyla ilgili olarak bkz., Barthold, İslam Medeniyeti Tarihi, s.177; Tahsin Yazıcı, “Dakıkî”, DİA, VIII, 424; Cl. Huart, “Dakıki”, EI, II,100; H. Ritter, “Dakıki”, İA, III, 463-464.

Page 1793: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1291] Bu mezheple ilgili bkz. L. Ligeti, Bilinmeyen İç Asya, Trk. trc.,Sadrettin Karatay, Ankara 1986, s. 296-309; H.-J. Klimkeit, “Manichaeismand Nestorian Christianity”, History of Civilization of Central Asia, IV, ed.C.E. Bosworth-M. Asimov, Paris 2000, s. 221-226.

Page 1794: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1292] V.V. Barthold, Orta Asya Türk Tarihi Hakkında Dersler, Trk. trc, K.Yaşar Kopraman -A. İsmail Aka, Ankara 1975, s. 64.

Page 1795: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1293] V.V. Barthold, “Orta Asya’da Moğol Fütühatına Kadar Hıristiyanlık”,Trk. trc., M.F. Köprülü, TM, I, İstanbul 1925, s. 63-63; Ligeti, a.g.e., s. 301;Osman Aydınlı, Fethinden Sâmânîlerin Yıkılışına Kadar (93-389/711-999)Semerkand Tarihi, basılmamış doktora tezi, , İstanbul 2001, s. 471.

Page 1796: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1294]Sûret el-arz, s. 498; Trk. trc., Şeşen, s. 238.

Page 1797: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1295] el-Makdisî, s. 277; Trk. trc., Şeşen, s. 237.

Page 1798: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1296] İbn Havkal, s. 507; Trk. trc., Şeşen, s. 241.

Page 1799: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1297] Nerşahî, s. 123; Frs. trc., s. 118; İng. trc., s. 86-87.

Page 1800: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1298] el-Makdisî, s. 323.

Page 1801: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1299] el-İstahrî, s. 265; İbn Havkal, s. 438.

Page 1802: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1300] el-Birunî, Âsarü’l-bâkiye, s. 296. Krş., Barthold, Orta Asya TürkTarihi Hakkında Dersler, s. 141; aynı mlf., “Orta Asya’da Hıristiyanlık”, s.80.

Page 1803: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1301] el-Hücvirî, Keşfü’l-Mahcûb, İng. trc., R.A. Nicholson, Londra 1970,s. 124.

Page 1804: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1302] Maniheizm hakkında bkz., Barthold, İslam Medeniyeti Tarihi, 86-93;Ligeti, s. 258-260.

Page 1805: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1303] İbn el-Nedim, s. 411; el-Birunî, s. 209. Krş., Barthold, a.g.m., s. 90,

Page 1806: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1304]Hudûd el-Alem, s. 113. Niguşek kelimesi ise, Mani dinine mensup kişianlamına gelmektedir. Bkz., Ligeti, s. 257.

Page 1807: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1305]Hudûd el-Alem, s. 352; İbn el-Nedim, s. 410. Krş., Barthold, OrtaAsya Türk Tarihi Hakkında Dersler, s. 70.

Page 1808: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1306]el-Fihrist, aynı yer.

Page 1809: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1307] İbn el-Esîr, VIII, 312; Trk. trc., VIII, 260.

Page 1810: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1308] Gerdizî, s. 155; İbn el-Esîr, VIII, 404; Trk. trc., VIII, 343.

Page 1811: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1309] İbn el-Esîr, VIII, 509,512; Trk. trc., VIII, 439,443.

Page 1812: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1310] İbn el-Esîr, VIII, 521; Trk. trc., VIII, 448.

Page 1813: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1311] İbn el-Esîr, IX, 29; Trk. trc., IX, 31.

Page 1814: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1312] İbn Havkal, s. 478; Trk. trc., Şeşen, s. 222.

Page 1815: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1313] Gerdizî, s. 152-153; İbn el-Esîr, VIII, 208-211; Trk. trc., VIII, 174-176. Nerşahî ( s. 133; İng. trc., s. 95) ise, bu isyanın tarihini 313/925 olarakvermektedir. Ancak, bu tarih yanlıştır. Bkz., Bosworth, “The Rulers ofChaghaniyan”, s. 4; Merçil, “Muhtacoğulları”, s. 70.

Page 1816: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1314]Târih-i Buhara, aynı yer; Frs. trc., s. 131; İng. trc., s. 96.

Page 1817: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1315] Buğday, sığır eti ve kuzu etinden yapılan ve Ortaçağ’da İslamdünyasında çok yaygın olan bir yemek çeşididir. Bu yemekle ilgili olarakbkz., Abdülhalık Bakır, Ortaçağ İslam Dünyasında Itriyat, Gıda, İlaçÜretimi ve Tağşişi, Ankara 2000, s. 171-173, 177-178.

Page 1818: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1316]Târih-i Buhara, s. 134; Frs. trc. , aynı yer; İng. trc., aynı yer.

Page 1819: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1317] el-Makdisî, s. 281; Trk. trc., Şeşen, s. 260.

Page 1820: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1318] http : //archnet.org/library/sites/one-site.tcl? site_id =3176, 12 Kasım2002, s. 1.

Page 1821: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1319] Oleg Grabar, İslam Sanatının Oluşumu, Trk. trc., Nuran Yavuz,İstanbul 1998, s. 136; Sulhiniso Rahmatullaeva, “The Peculiarities ofSamanid Decorative Architecture” İng. trc. İraj Bashiri,http://www.ileumn.edu/edu/faculty/bashiri/sulf%20folder/sulh.html, 16 Ekim2002, s. 2.

Page 1822: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1320] Grabar, a.g.e., s. 136,179,187; Ayrıca bu bezemelere ve Sâmânîdönemi yapı süslemelerinin özellikleri için Sulhiniso Rahmatullaeva’nınyukarıda internet adresini verdiğimiz makalesine bakılabilir.

Page 1823: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1321] Nerşahî, s. 46; Frs. trc., s. 37; İng. trc., s. 25-26.

Page 1824: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1322] Nerşahî, s. 46-47; Frs. trc., aynı yer; İng. trc., s. 26-27.

Page 1825: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1323] Nerşahî, s. 47-48; Frs. trc., s. 38; İng. trc., s. 27.

Page 1826: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1324] Günümüzde Buhara’ya 1.5 mil mesafede yer alan bir köy.

Page 1827: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1325] Nerşahî, s. 47; Frs. trc., s. 39; İng. trc., aynı yer.

Page 1828: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1326] Nerşahî, s. 49; Frs. trc., aynı yer; İng. trc., s. 27-28.

Page 1829: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1327] Nerşahî, 47; Frs. trc., aynı yer; İng. trc., s. 27.

Page 1830: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1328] Nerşahî, s. 50; Frs. trc., s. 40; İng. trc., s. 28.

Page 1831: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1329] Nerşahî, s. 82; Frs. trc., s. 69; İng. trc., s. 52.

Page 1832: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1330] Nerşahî, aynı yer; Frs. trc., s. 72; İng. trc., aynı yer.

Page 1833: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1331]Sûret el-arz, s. 493; Trk. trc., Şeşen, s. 232.

Page 1834: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1332]Sûret el-arz, s. 492; Trk. trc., Şeşen, s. 231.

Page 1835: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1333] el-Makdisî, s. 291; Trk. trc., Şeşen, s. 267.

Page 1836: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1334] el-Makdisî, s. 275; Trk. trc, Şeşen, s. 257.

Page 1837: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1335] Latince follis kelimesinin arapçalaşmış şekli olup, akçe, para, mangırmanasına gelir. Bkz., İbrahim Artuk, “Fels”, DİA, XII, 309; E.V. Zambaur,“Fels”, İA, IV, 539-540; L. Udovitch, “Fals”, EI2, II, 768-769.

Page 1838: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1336]İlk Zafer Yıllarında İslam, Trk. trc., Nezih Uzel, İstanbul 1983, s. 111.

Page 1839: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1337] Artuk, a.g.m., s. 310.

Page 1840: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1338] Artuk, aynı yer.

Page 1841: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1339] Nerşahî, s. 61-62; Frs. trc., s. 50-51; İng. trc., s. 36. Krş., Barthold, s.220-221; Abdülkerim Özaydın, “Gıtrif. b. Ata”, DİA, XIV, 57-58.

Page 1842: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1340] Nerşahî, s. 63; Frs. trc., s. 51; İng. trc., s. 37. Krş., Barthold, s. 221.

Page 1843: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1341] İbn Fazlan, s. 28; İbn Havkal, s. 490; Trk. trc., Şeşen, s. 230.

Page 1844: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1342] İbn Fazlan, aynı yer.

Page 1845: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1343] el-Makdisî (s. 337; Trk. trc., Şeşen, s. 269), bu sikkelerin Gıtrif,Müseyyeb ve Muhammed adlı üç kardeş tarafından bastırıldığını ve sadeceMaveraünnehir’de geçerli olduklarını yazar. Ayrıca, adı geçen sikkelerinfülûs dirhemler statüsünde olduklarını da belirtir.

Page 1846: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1344] İbn Havkal, aynı yer; Trk. trc., Şeşen, aynı yer.

Page 1847: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1345] İbn Havkal, aynı yer; Trk. trc., Şeşen, aynı yer.

Page 1848: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1346]Târih-i Buhara, s. 63; Frs. trc., s. 52; İng. trc., s. 37.

Page 1849: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1347] G.C. Miles, “Numismatics”, Cambridge History of İran, IV,Cambridge 1975, s. 374.

Page 1850: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1348] Elana Davidovich, “The Second Coins of Samanid Nuh b. Asad”,Epigrafika Vostoka, IX, Moskova 1954, s. 38.

Page 1851: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1349] Elana Davidovich, “The Samanid Coins, Coined in Quba”, CA, II,1960, s. 254-257.

Page 1852: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1350] http: // www.grifterrec com/coins/islam/samanid html., 28.01.1999.

Page 1853: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1351] Elena Davidovich, “Barab, Newly Discovrered Central Asian Mintunder the Samanid and Anushteginids”, Pamyatniki Pis’mennosti Vostoka,Moskova 1977, s. 124.

Page 1854: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1352] Lombard, a.g.e., s. 103.

Page 1855: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1353] Halil Sahillioğlu, “Dirhem”, DİA, IX, 370; G.C. Miles, “Dirham”,EI2, II, 319-320; Zambaur, “Dirhem”, İA, III, 594.

Page 1856: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1354] İbn Havkal, aynı yer; Trk. trc., Şeşen, aynı yer. Krş., Miles,“Numismatics”, aynı yer.

Page 1857: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1355] Schwarz, s. 22, 64.

Page 1858: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1356] İbn Havkal, aynı yer; Trk. trc., Şeşen, aynı yer.

Page 1859: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1357] Bunlarla ilgili olarak bkz., Schwarz, s. 22-27, 64-67, 72-73; İbrahimArtuk-Cevriye Artuk, I, 311-320; http://w3.nai.net/~froberts/sam.htm., 25.01-1999 ve 16.09.1999.

Page 1860: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1358]Sûret el-arz, s. 500; Trk. trc., Şeşen, s. 237.

Page 1861: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1359] Dinar ile ilgili olarak bkz., E.V. Zambaur, “Dinar”, İA, III, 591; G.C.Miles, “Dinar”, EI2, 305-307; Halil Sahillioğlu, “Dinar”, DİA, IX, 352-355.

Page 1862: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1360] Miles, “Numismatics”, aynı yer.

Page 1863: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1361] Sahillioğlu, a.g.m., s. 353.

Page 1864: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1362] İbrahim Artuk-Cevriye Artuk, I, 310-312.

Page 1865: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1363] İbrahim Artuk-Cevriye Artuk, I, 319.

Page 1866: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1364] Lombard, s. 112; Sahillioğlu, aynı yer.

Page 1867: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1365] Broome, s. 66.

Page 1868: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1366] İbrahim Artuk-Cevriye Artuk, I, 312.

Page 1869: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1367] Bkz., G.C. Miles, The Numismatic History of Rayy, New York 1938,s. 135-154.

Page 1870: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1368] Lombard, s. 165.

Page 1871: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1369]Hudûd el-Alem, s. 109; İbn Havkal, s. 449; el-Makdisî, s. 303.

Page 1872: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1370] Lombard, aynı yer.

Page 1873: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1371] Yakut el-Hamavî, I/II, 743-744.

Page 1874: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1372]Hudûd el-Alem, s. 116; İbn Havkal, s. 509; Trk. trc., Şeşen, s. 242; el-Makdisî, s. 326; Trk. trc., Şeşen, s. 269.

Page 1875: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1373]Hudûd el-Alem, s. 115-116; İbn Havkal, s. 488, 515 , Trk. trc. Şeşen, s.229, 246.

Page 1876: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1374] İbn Havkal, s. 505 , Trk. trc., Şeşen, s. 240; el-Makdisî, s. 326; Trk.trc., Şeşen, s. 269.

Page 1877: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1375] İbn Havkal, s. 477; Trk. trc., s. 221.

Page 1878: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1376] İbn Havkal, s. 434.

Page 1879: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1377] İbn Havkal, s. 440-441.

Page 1880: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1378]Hudûd el-Alem, s. 107.

Page 1881: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1379] İbn Havkal, s. 441.

Page 1882: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1380] İbn Havkal, s. 476; Trk. trc., Şeşen, s. 221.

Page 1883: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1381]Kitâb el-mesâlik ve’l-memâlik, s. 179.

Page 1884: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1382]Hudûd el-Alem, s. 116; İbn Havkal, s. 488, 515; Trk. trc., Şeşen, s.229, 246.

Page 1885: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1383]Hudûd el-Alem, s. 117; İbn Havkal, s. 509; Trk. trc., Şeşen, s. 242; el-Makdisî, s. 326 , Trk. trc., Şeşen, s. 269.

Page 1886: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1384]Hudûd el-Alem, s. 107.

Page 1887: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1385] İbn Havkal, s. 505; Trk. trc., s. 240.

Page 1888: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1386] İbn Havkal, s. 495; Trk. trc. Şeşen, s. 233.

Page 1889: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1387]Sûret el-arz, s. 465; Trk. trc., s. 213.

Page 1890: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1388]Hudûd el-Alem, s. 115 , İbn Havkal, s. 488, 505; Trk. trc., Şeşen, s.229, 240; el-Makdisî, s.326; Trk. trc., Şeşen, s. 269.

Page 1891: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1389] el-Mesudî, Mürûc el-zeheb, nşr., M. Muhyiddin Abdülhamid, Mısır1964, s. 152.

Page 1892: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1390] İbn Havkal, s. 505-506; Trk. trc., Şeşen, s. 240.

Page 1893: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1391] Özkan İzgi, Çin Elçisi Wang Yen Te’nin Uygur Seyahatnâmesi,Ankara 1989, s. 66.

Page 1894: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1392] Lombard, s. 164; Abdülhalık Bakır, “Ortaçağ İslam DünyasındaMadenler ve Maden Sanayi”, Belleten LXI, sayı : 232, Aralık 1997, Ankara,s. 531.

Page 1895: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1393] İbn Havkal, s. 506; Trk. trc., Şeşen, s. 241.

Page 1896: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1394]Hudûd el-Alem, s. 107.

Page 1897: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1395] İbn Havkal, s. 434.

Page 1898: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1396]Hudûd el-Alem, s. 115.

Page 1899: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1397]Hudûd el-Alem,116; İbn Havkal, s. 488; Trk. trc., Şeşen, s. 229; el-Makdisî, s. 325.

Page 1900: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1398] İbn Havkal, s. 515; Trk. trc., Şeşen, s. 246.

Page 1901: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1399]Hudûd el-Alem, s. 103.

Page 1902: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1400]Hudûd el-Alem, s. 107.

Page 1903: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1401] el-Makdisî, s. 324.

Page 1904: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1402] İbn Havkal, s. 434.

Page 1905: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1403]Hudûd el-Alem, s. 116.

Page 1906: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1404]Hudûd el-Alem, s. 107.

Page 1907: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1405]Hudûd el-Alem, s. 103.

Page 1908: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1406]Sûret el-arz, s. 464; Trk. trc., Şeşen, s. 213.

Page 1909: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1407]Hudûd el-Alem, s. 116; İbn Havkal, s. 488; Trk. trc., Şeşen, s. 229; el-Makdisî, s. 326; Trk. trc., Şeşen, s 269.

Page 1910: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1408] İbn Havkal, aynı yer.

Page 1911: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1409]Hudûd el-Alem, s. 107.

Page 1912: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1410]Hudûd el-Alem, s. 112; İbn Havkal, s. 449; el-Makdisî, s. 303.

Page 1913: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1411]Hudûd el-Alem, s. 107; el-Makdisî, s. 326.

Page 1914: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1412] el-Makdisî, s. 326; Trk. trc., Şeşen, s. 269.

Page 1915: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1413] el-Makdisî, s. 320.

Page 1916: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1414] el-İstahrî, s. 287; İbn Havkal, s. 463; Trk. trc., Şeşen, s. 212-213.

Page 1917: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1415] el-İstahrî, s. 288; İbn Havkal, s. 474; Trk. trc., Şeşen, s. 219.

Page 1918: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1416] Sûret el-arz, s. 472; Trk. trc., Şeşen, s. 218.

Page 1919: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1417] İbn Havkal, s. 494; Trk. trc., Şeşen, s. 233.

Page 1920: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1418] Hıtti, I, 538.

Page 1921: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1419] Cerib, Hz. Ömer döneminden itibaren İslam dünyasında kullanılan biralan ve hacim ölçüsüdür. Bilhassa, haracî arazinin vergisinin tayinindeceribin büyük önemi vardı. 1 cerib, 1366, 0416 metrekareye eşit olarak kabulediliyordu. Bkz., “Cerib”, İA, III, 109; Walter Hinz, “İslamda ÖlçüSistemleri”, Trk. trc., Acar Sevim, MÜ. Türklük Araştırmaları Dergisi, V,İstanbul 1990, s. 81; Mustafa Fayda, “Cerib”, DİA, VII, 402.

Page 1922: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1420] İbn Havkal, s. 488,499; Trk. trc., s. 229.

Page 1923: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1421] İbn Havkal, s. 499; Trk. trc., Şeşen, s. 236. Krş., Barthold, s. 98.

Page 1924: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1422]Ahsenü’l-tekâsîm, s. 279; Trk. trc., Şeşen, s. 259.

Page 1925: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1423]Hudûd el-Alem, s. 115; İbn Havkal, s. 481, 505; Trk. trc., Şeşen, s.224, 240; el-Makdisî, s. 284; Trk. trc., Şeşen, s. 261.

Page 1926: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1424]Hudûd el-Alem, s. 105,109.

Page 1927: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1425] el-Makdisî, s. 299, 318-319.

Page 1928: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1426] el-Makdisî, s. 271; Trk. trc., Şeşen, s. 255.

Page 1929: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1427] el-İstahrî, s. 267; İbn Havkal, s. 439.

Page 1930: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1428] el-Makdisî, s. 318,321,323.

Page 1931: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1429]Hudûd el-Alem, s. 115; el-İstahrî, s. 298; İbn Havkal, s. 477; Trk. trc.,Şeşen, s. 221.

Page 1932: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1430] el-İstahrî, aynı yer; İbn Havkal, aynı yer; Trk. trc., aynı yer.

Page 1933: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1431] el-Makdisî, s. 323-324.

Page 1934: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1432] el-İstahrî, s. 325; İbn Havkal, s. 501; Trk. trc., Şeşen, s. 237; el-Makdisî, s. 282; Trk. trc., Şeşen, s. 261.

Page 1935: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1433] İbn Havkal, s. 502 , Trk. trc., Şeşen, s. 238.

Page 1936: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1434]Hudûd el-Alem, s.104.

Page 1937: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1435] Yakut el-Hamavî, II/2, 567-568. Krş. Barthold, Türkistan, s. 154; LeStrange, s. 451-452.

Page 1938: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1436] İbn Havkal, s. 499; Trk. trc., Şeşen, s. 236.

Page 1939: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1437] el-Makdisî, s. 283; Trk. trc., Şeşen, s. 261.

Page 1940: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1438] el-İstahrî, s. 279; İbn Havkal, s. 474; Trk. trc., Şeşen, s. 219; el-Makdisî, s. 291; Trk. trc., Şeşen, s. 267.

Page 1941: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1439] el-Makdisî, s. 299, 305-307, 316, 318, 323.

Page 1942: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1440]Hudûd el-Alem, s. 104.

Page 1943: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1441]Hudûd el-Alem, s. 107.

Page 1944: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1442] el-Yakubî, Kitâbü’l-Büldan, s. 280.

Page 1945: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1443] el-Makdisî, s. 316.

Page 1946: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1444]Hudûd el-Alem, s. 103.

Page 1947: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1445] el-Makdisî, s. 271; Trk. trc., Şeşen, s. 255.

Page 1948: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1446] el-Makdisî, s. 279; Trk. trc., Şeşen, s. 259.

Page 1949: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1447] el-İstahrî, s. 271; el-Makdisî, s. 323.

Page 1950: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1448]Kitâb el-mesâlik ve’l-memâlik, s. 312; Sûret el-arz, s. 488; Trk. trc.,Şeşen, s. 228.

Page 1951: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1449] İbn Havkal, s. 474; Trk. trc., Şeşen, s. 219-220.

Page 1952: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1450] İbn Havkal, s. 464; Trk. trc., Şeşen, s. 213.

Page 1953: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1451]Hudûd el-Alem, s. 113; İbn Havkal, s. 502; Trk. trc., Şeşen, s. 238.

Page 1954: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1452] el-Makdisî, s. 283; Trk. trc., Şeşen, s. 262.

Page 1955: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1453]Hudûd el-Alem, s. 114.

Page 1956: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1454]Hudûd el-Alem, s. 119; el-İstahrî, s. 297; İbn Havkal, s. 476; Trk. trc.,s. 221.

Page 1957: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1455] Nazmiye Togan, “Peygamber Çağında Orta Asya” s. 37; SamuelBeal, Si-yu-ki Buddhist Records of the Western World,-Translated from theChinese of Hiuen Tsiang (A..D. 629), New York 1968, s.31-32; Aydınlı, s.352.

Page 1958: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1456]Hudûd el-Alem, s. 106,108.

Page 1959: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1457]Hudûd el-Alem, s. 120.

Page 1960: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1458]Hudûd el-Alem, s. 116,118; İbn Havkal, s. 514; Trk. trc., Şeşen, s. 246.

Page 1961: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1459] İbn Havkal, s. 477; Trk. trc., Şeşen, s. 222.

Page 1962: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1460] el-Makdisî, s. 286; Trk. trc., Şeşen, s. 264.

Page 1963: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1461]Hudûd el-Alem, s. 106

Page 1964: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1462]Hudûd el-Alem, s. 104. Krş., Le Strange, s. 396.

Page 1965: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1463] el-İstahrî, s. 303; İbn Havkal, s. 480; Trk. trc., Şeşen, s. 224. Krş.Barthold, s. 165.

Page 1966: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1464] el-Makdisî, s. 325.

Page 1967: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1465] İbn Hurdâdbih, s. 39.

Page 1968: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1466] Bu yolla ilgili bkz., M. Heyd, Yakın-doğu Ticaret Tarihi, Trk. trc.,Enver Ziya Karal, Ankara 1975, s. 53-54; Berthold Spuler, “Trade in theEastern İslamic Countries in the Early Centruies”, İslam and the Trade ofAsia, ed. D. Richards, Oxford 1970, s. 14-15; Nebi Bozkurt, “İpek Yolu”,DİA, XXII, 371-372.

Page 1969: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1467] Bozkurt, a.g.m., s. 369.

Page 1970: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1468] Hıtti, I, 528.

Page 1971: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1469] Honigmann, “Nisabur”, 303.

Page 1972: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1470] İbn Havkal, s. 492; Trk. trc., Şeşen, s. 232.

Page 1973: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1471] Spuler, a.g.m, s.18-19.

Page 1974: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1472]Hudûd el-Alem, s. 113; Nerşahî, s. 28; İng. trc., s. 13; el-İstahrî, s. 313;İbn Havkal, s. 489; Trk. trc., s. 229; el-Makdisî, s. 281; Trk. trc. Şeşen, s.261.

Page 1975: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1473] İbn Havkal, s. 507; Trk. trc., Şeşen, s. 241.

Page 1976: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1474] Ortaçağ İslam dünyasında menn ağırlık ölçüsü birimi olarakkullanılıyordu. 1 menn herbiri 130 dirhem olan 2 rıtl’a eşittir. Menn’in ölçüsübölgelere göre de değişmekteydi. Günümüzde İran’da halen kullanılan birağırlık ölçüsüdür. Bkz., Hinz, a.g.m., s. 19-28.

Page 1977: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1475] el-Makdisî, s. 274; Trk. trc., Şeşen, s. 257.

Page 1978: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1476]Sûret el-arz, s. 481; Trk. trc., Şeşen, s. 224.

Page 1979: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1477]Ahsenü’l-tekâsîm, s. 283; Trk. trc., Şeşen, s. 262.

Page 1980: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1478] Barthold, s. 255.

Page 1981: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1479] Heyd, a.g.e. s. 53-54; Lombard, s. 53-54.

Page 1982: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1480] İbn İsfendiyar, I, 266; İng. trc., s. 199.

Page 1983: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1481] Nerşahî, s. 36; Frs. trc., s. 26; İng. trc., s. 44.

Page 1984: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1482] Lombard, s. 182.

Page 1985: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1483]Sûret el-arz, s. 494; Trk. trc., Şeşen, s. 223.

Page 1986: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1484]İlk Zafer Yıllarında İslam, aynı yer.

Page 1987: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1485] Nerşahî, s. 39; Frs. trc., s. 28; İng. trc., s. 20.

Page 1988: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1486] Abdülhalık Bakır, “Ortaçağ İslam Dünyasında Dokuma Sanayi”,Belleten, LXIV, sayı : 241, Aralık 2000, s. 778.

Page 1989: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1487] el-İstahrî, aynı yer; İbn Havkal, s. 289; Trk. trc. Şeşen, s. 229.

Page 1990: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1488] Bakır, a.g.m., s. 805.

Page 1991: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1489] İbn Havkal, s. 520; Trk. trc., Şeşen, s. 249. Krş. Barthold, s. 100;Bakır, a.g.m., s. 772-773.

Page 1992: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1490] el-İstahrî, s. 304; İbn Havkal, s. 481; Trk. trc., Şeşen, s. 224; Makdisî,s. 224.

Page 1993: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1491]Hudûd el-Alem, s. 114; el-Makdisî, s. 283; Trk. trc., Şeşen, s. 262.

Page 1994: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1492] el-Makdisî, s. 323, 324. el-Makdisî’nin tafsilatlı açıklamalarının yanısıra Hudûd el-Alem (s. 102), el-İstahrî (s. 255), İbn Havkal (s. 433) da,Nisabur’da gelişmiş bir dokumacılık sanayinin olduğu konusundahemfikirdir.

Page 1995: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1493]Hudûd el-Alem, s. 104; el-Makdisî, s. 324.

Page 1996: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1494]Hudûd el-Alem, aynı yer; el-İstahrî, s. 263; İbn Havkal, s. 436 . Krş.,Heyd, s. 44; Le Strange, s. 404.

Page 1997: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1495] İbn Havkal, s. 480,511,513; Trk. trc., Şeşen, s. 224,243,245.

Page 1998: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1496] el-Makdisî, s. 325; Trk. trc., Şeşen, s. 268.

Page 1999: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1497] Daha önce, Madenler, Tarım ve Hayvancılık bölümlerinde yazılmışolan ticarî ürünler bunlardan ayrı tutulmuştur.

Page 2000: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1498] el-İstahrî, s. 288-289; İbn Havkal, s. 465; Trk. trc., Şeşen, s. 213.

Page 2001: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1499] el-Makdisî, s. 324-326.

Page 2002: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1500] İbn Havkal, s. 468; Trk. trc., Şeşen, s. 216. Bu rakam el-Makdisî’de(s. 340) 44.800.930 dirhem ve bunun yanında 20 at, 2000 koyun, 1000 köle,1300 parça demir plaka olarak verilmektedir.

Page 2003: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1501] İbn Havkal, s. 493; Trk. trc., Şeşen, s. 232.

Page 2004: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1502] el-Utbî, I,163; Frs. trc., s. 91. Krş., Merçil, “Simcûrîler IV”, s. 551.

Page 2005: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1503] el-Utbî, I, aynı yer; Frs. trc., aynı yer. Krş., Merçil, aynı yer.

Page 2006: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1504] İbn Miskeveyh, II, 100-101.

Page 2007: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1505] Gerdizî, s. 156-157. Krş., Merçil, “Muhtacoğulları”, s. 82.

Page 2008: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1506] İbn el-Esîr, VIII, 626; Trk. trc., VIII, 537. Krş., Merçil, “SimcûrîlerIII”, s. 121.

Page 2009: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1507] İbn Havkal, s. 477; Trk. trc., Şeşen, s. 221.

Page 2010: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1508] el-Makdisî, s. 340; Trk. trc., Şeşen, s. 269-270.

Page 2011: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1509] Hıtti, II, 727; M.G. Hodgson, İslamın Serüveni, I, Trk. trc., Alp Eker-Mutlu Bozkurt v.d., İstanbul, 1992, s. 472.

Page 2012: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1510]Ahsenü’l-tekâsîm, s. 260-261; Trk. trc., Şeşen, s. 251-252.

Page 2013: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1511]Sûret el-arz, s. 463; Trk. trc., Şeşen, s. 212.

Page 2014: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1512] el-Zehebî, Tezkiretü’l-huffâz, III, 651; el-Sübkî, Tabakâtü’l-şafiiyye,II, 247-248.

Page 2015: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1513] el-Nesefî, s. 22.

Page 2016: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1514] el-Makdisî, s. 339.

Page 2017: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1515] İbn Ebî Usaybia, Uyun el-Enba fi tabakat el-etibba, Beyrut t.y., 438-439. Krş., Ömer Mahir Alper, “İbn Sînâ-hayatı”, DİA, XX, 320.

Page 2018: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1516] Hayreddin Zirikli, el-A‘lam Kamusü Teracim, VIII, Beyrut 1980, s.78; İsmail E. Erünsal, “Dârülilim”, DİA, VIII, 540.

Page 2019: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1517] el-Nesefî, s. 38.

Page 2020: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1518] Hitti, I, 626. Krş., Kazıcı, s. 222-224.

Page 2021: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1519]el-Kâmil fi’l-târih, VIII, 5; Trk. trc., VIII, 13.

Page 2022: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1520] el-Avfî, Cevâmiü’l-hikâyât, nşr., Cafer Şi’ar, Tahran 1983, s. 149.

Page 2023: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1521] el-Seâlibî, IV, 171.

Page 2024: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1522] el-Seâlibî, IV, 223.

Page 2025: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1523] Kazıcı, s. 227.

Page 2026: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1524]Siyasal ve Kültürel İslam Tarihi, I, 635.

Page 2027: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1525] Mehmet Ali Sönmez, “İbn Hibban”, DİA, XX, 63.

Page 2028: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1526] el-Nesefî, s. 194.

Page 2029: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1527] el-Zehebî, Siyerü a’lâmi’l-nübelâ, XVII, 237-238. Krş., Mehmet AliSarı, “İbn Habib el-Nisaburî”, DİA, XIX, . 510.

Page 2030: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1528] Hankahlar ile ilgili bkz., Bruce L. Lawrance, “Khanagah”, EI, VIII,278-279; J. Chabbi, “Khankah”, EI2, IV, 1025-1026; Süleyman Uludağ,“Hankah”, DİA, XVI, 42-46.

Page 2031: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1529] el-Zehebî, Siyerü a’lâmi’l-nübelâ, XVI, 94; aynı mlf, Tezkiretü’l-huffâz, III, 921.

Page 2032: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1530] el-Nesefî, s. 209.

Page 2033: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1531] Kazıcı, s. 231.

Page 2034: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1532] Sönmez, a.g.m., aynı yer; Aydınlı, s. 373.

Page 2035: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1533] el-Sem’ânî, III, 199.

Page 2036: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1534] Aydınlı, aynı yer.

Page 2037: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1535] Nerşahî, s. 134; İng. trc., s. 96.

Page 2038: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1536] el-Sübkî, IV, 128; Y. Şevki Yavuz, “ İbn Furek”, DİA, XIX, 495;Merçil, “Simcûrîler V”, s. 138; Bulliet, s. 73.

Page 2039: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1537] Sönmez, aynı yer

Page 2040: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1538] İbn Funduk, Târih-i Beyhak, s. 104. Krş., Merçil, “Karategin Ailesi”,s. 7.

Page 2041: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1539] Abdülgafir el-Farisî, Târih-i Nisabur el-Müntehâb mine’l-siyak, nşr.,M. Kazım Mahmudî, Kum hş. 1362, s. 6.

Page 2042: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1540]İslam Medeniyeti Tarihi, s. 83.

Page 2043: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1541] “The Arabic Language in Khurasan”, İran Society Silver JubileeSouvenir, Kalküta 1970, s. 132; aynı mlf., “Development of PersianLiterature under the Samanid and Qarakhanids”, Ya’dna’me-ye Jan Rypka,Prag 1967, s. 70.

Page 2044: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1542]Bukhara, The Medieveal Achievement, s. 50.

Page 2045: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1543] Bununla ilgili olarak bkz., C.E. Bosworth, “The Tahirids and PersianLiterature”, İran, IV, 1969, s. 103-106.

Page 2046: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1544]Târih-i Güzide, s. 381.

Page 2047: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1545] el-Seâlibî, IV, 109-112; Nizamî-i Aruzî, Çehar Makale, s. 13-14; İng.trc., s. 28-30.

Page 2048: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1546] B. Carra de Vaux, “Tafsir”, EI, VII, 603-604; aynı mlf., “Tefsir”, İA,XII/I, 117; Barthold, İslam Medeniyeti Tarihi, s. 143-145.

Page 2049: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1547] el-Zehebî, Siyerü a’lâmi’l-nübelâ, XVII, 237-238; Abdülgafir el-Farisî, a.g.e.,s. 268-269; Zirikli, II, 213; Kehhale, Mü’cemü’l-müellifin, III,Beyrut 1986, s. 278; Fuat Sezgin, Geshichte des Arabischen Schrifttums,(GAS), I, Leiden 1967, s. 109; M.D. Fedwa, “al-Nisaburî”, EI, VIII, 53;Mehmet Ali Sarı, “İbn Habib en-Nisaburî”, DİA, XIX, 510.

Page 2050: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1548] Sarı, a.g.m., aynı yer.

Page 2051: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1549] Katib Çelebi, I, 460.

Page 2052: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1550] Sarı, aynı yer.

Page 2053: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1551] Sezgin, GAS, I, 211; Salih Karacabey, “Hattâbî”, DİA, XVI, 490.

Page 2054: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1552] Sarfe kelime anlamı olarak menâzil-i kamerden biri olarak tarifedilmektedir. Menâzil-i kamer ise ayın üzerinde hareket ettiği farz olunanmahrek üstünde varsayılan noktalardan biri olduğu belirtilmiştir. Bkz.,Devellioğlu, s. 733,1104. Ayrıca Sarfe kelimesinin kelama ait bir konuolduğu da bilinmektedir.

Page 2055: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1553] Karacabey, a.g.m., aynı yer.

Page 2056: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1554] Cengiz Kallek, “Kaffâl, Muhammed b. Ali”, DİA, XIV, 147.

Page 2057: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1555] Katib Çelebi, I, 441; Zirikli, VIII, 27; Kehhale, XIII, 91; Sezgin,GAS, I, 445; J. Schacht, “Abu’l-Layth al-Samarkandî”, EI2, I, 137.

Page 2058: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1556] Schacht, a.g.e., aynı yer.

Page 2059: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1557] İbn el-Nedim, s. 241; Zirikli, VII, 95.

Page 2060: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1558] Katib Çelebi, I, 441.

Page 2061: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1559] Katib Çelebi, I, 439

Page 2062: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1560] Hz. Peygamber ve ashabının söz, hareket ve tasvibleri sünnetimeydana getirmektedir. Sünnet, Kur’an kadar kesin değildir. Söz ve manasıfarklı olabilir. Sünnette önemli olan onun ifade ettiği manadır. Ayrıntılı bilgiiçin bkz., Hıtti, I, 380-381.

Page 2063: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1561] el-Sem’ânî, III, 201.

Page 2064: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1562] M. Yaşar Kandemir, “Hadis”, DİA, XV, 33.

Page 2065: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1563]Hadis İlimleri ve Hadis Tarihi, İstanbul 1983, s. 328, 348-350.

Page 2066: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1564] Bkz. M. Zübeyr Sıddıkî, Hadis Edebiyatı Tarihi, Trk. trc., Yusuf ZiyaKavakçı, İstanbul 1996, s. 38; Subhi el-Salih, Hadis İlimleri ve Hadisİstılahları, Trk. trc., M. Yaşar Kandemir, Ankara 1973, s. 101-102;Kandemir, a.g.m., s. 51.

Page 2067: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1565] Kandemir, a.g.e., s. 101.

Page 2068: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1566] İmlâ meclisleriyle ilgili olarak bkz., Abdullah Aydınlı, “İmlâ”, DİA,XXII, 225-226.

Page 2069: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1567] el-Zehebî, Siyerü a’lâmi’l-nübelâ, XIV, 158-159; aynı mlf.,Tezkiretü’l-huffâz, II, 704; el-Sübkî, III, 264.

Page 2070: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1568] Zirikli, II, 192; Kehhale, III, 228.

Page 2071: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1569] Kehhale, III, 228.

Page 2072: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1570] el-Zehebî, Tezkiretü’l-huffâz, II, 703; Sezgin, GAS, I, 169; Kehhale,aynı yer.

Page 2073: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1571] el-Zehebî, Siyerü a’lâmi’l-nübelâ, XIV, 365; aynı mlf., Tezkiretü’l-huffâz, III, 271; el-Sübkî, III, 110.

Page 2074: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1572] el-Zehebî, Siyerü a’lâmi’l-nübelâ, XIV, 372.

Page 2075: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1573] el-Sübkî, III, 111.

Page 2076: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1574] Mustafa Işık, “İbn Huzeyme”, DİA, XX, 80.

Page 2077: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1575] Katib Çelebi, II, 1075.

Page 2078: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1576] Işık, a.g.m., aynı yer.

Page 2079: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1577] Bkz., Işık, s. 81.

Page 2080: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1578] el-Sübkî, III, 108.

Page 2081: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1579] el-Zehebî, Siyerü a’lâmi’l-nübelâ, XIV, 394-395; el-Sübkî, III, 108-109.

Page 2082: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1580] el-Zehebî, Siyerü a’lâmi’l-nübelâ, XIV, 395; aynı mlf., Tezkiretü’l-huffâz, II, 723; el-İsnevî, Tabakâtü’l-şafiiyye, II, nşr., Abdullah Muhammedel-Cuburî, Riyad 1981, s. 34.

Page 2083: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1581] Katib Çelebi, II, 1679.

Page 2084: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1582] el-Zehebî, Siyerü a’lâmi’l-nübelâ, XV, 424.

Page 2085: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1583] el-Zehebî, Siyerü a’lâmi’l-nübela, XV, 424-425; el-Sem’ânî, III, 213-214; el-Kureşî, el-Cevahirü’l-mudiyye fi tabakâti’l-hanefiyye, II, nşr.,Abdülfettah Muhammed el-Hulv, Kahire 1993, s. 244-245; İbn Kutluboğa,a.g.e., s. 112-113; Leknevî, el-Fevâidü’l-behiyye fi terâcimi’l-hanefiyye, nşr.Ahmed el-Za’bî, Beyrut 1998, s. 177-178.

Page 2086: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1584] İbn Kutluboğa, s. 113.

Page 2087: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1585] İbn Kutluboğa, aynı yer; el-Kureşî, II, 245.

Page 2088: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1586] el-Zehebî, Tezkiretü’l-huffâz, III, 903. Krş., Selahaddin Polat, “EbûAli el-Nisaburî”, DİA, X, 92.

Page 2089: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1587] el-Sübkî, III, 277.

Page 2090: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1588] el-Zehebî, Siyerü a’lâmi’l-nübelâ, XVI, 56; aynı mlf., Tezkiretü’l-huffâz, III, 902.

Page 2091: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1589] el-Zehebî, Siyerü a’lâmi’l-nübelâ, aynı yer; aynı mlf., Tezkiretü’l-huffâz, III, 905; el-Sübkî, III, 278. Ancak, Selahaddin Polat (a.g.m., s.93),Ebû Ali’nin vefat ettiği ay olarak Cemaziyelahir ayını vermektedir. Buyanlıştır. (a.g.m., s. 93).

Page 2092: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1590] el-İsnevî, a.g.e., I, 418; İbn Kâdî Şuhbe, Tabakâtü’l-fukahai’l-safiiyye, I, nşr. A. Muhammed Ömer, Kahire t.y., s. 104. Krş., Mehmet AliSönmez, “İbn Hibban”, DİA, XX, 63.

Page 2093: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1591] el-Sem’ânî, I, 348-349; el-Zehebî, Siyerü a’lâmi’l-nübelâ, XVI, 92-102; aynı mlf., Tezkiretü’l-huffâz, III, 920-922; el-Sübkî, III, 131-132; İbnSalâh, Tabakâtü’l-fukahai’l-şafiiyye, I, Beyrut 1996, s. 115-118.

Page 2094: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1592] Mehmet Ali Sönmez, a.g.m., aynı yer.

Page 2095: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1593] Katib Çelebi, II, 1075; Sezgin, GAS, I, 190.

Page 2096: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1594] Sönmez, aynı yer.

Page 2097: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1595] Sezgin, aynı yer.

Page 2098: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1596] Sönmez, a.g.m., aynı yer.

Page 2099: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1597] el-Zehebî, Siyerü a’lâmi’l-nübelâ, XVI, 95. Krş., Zirikli, VI, 78;Sönmez, aynı yer.

Page 2100: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1598] Zirikli,VIII, 20; Kehhale, Mü’cem, XI, 180; Mehmet Ali Sönmez,“Hâkim el-Kebir”, DİA, XV, 188. el-Zehebî ise (Siyerü a’lâmi’l-nübelâ, XVI,370) bu tarihi 290/902-903 yılı civarı olarak vermektedir.

Page 2101: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1599] el-Zehebî, Siyerü a’lâmi’l-nübelâ, XVI, 373.

Page 2102: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1600] Kehhale, XI, 180; Sezgin, GAS, I, 204.

Page 2103: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1601] Mehmet Ali Sönmez, a.g.m., aynı yer.

Page 2104: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1602] Zirikli, VII, 20.

Page 2105: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1603] Sönmez, aynı yer.

Page 2106: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1604] Sönmez, aynı yer.

Page 2107: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1605] el-Sübkî, III, 176.

Page 2108: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1606] el-Sübkî, III, 177.

Page 2109: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1607] Salih Karacabey, “Hattâbî”, DİA, XVI, 489.

Page 2110: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1608] el-İsnevî, I, 468; Yakut el-Hamavî, İrşad el-erîb fi ma’rifet el-edîb, II,nşr., D.S Margoliouth - D. Litt, Yeni Delhi 1982, s. 81. Zirikli, II, 273.

Page 2111: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1609] Bkz., el-Sübkî, III, 282; İbn Kâdî Şuhbe , I, 133. Krş., Karacabey,a.g.m., aynı yer.

Page 2112: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1610] Yakut el-Hamavî, İrşad, aynı yer; el-Zehebî, Siyerü a’lâmi’l-nübelâ,XVII, 27; aynı mlf, Tezkiretü’l-huffâz, III, 1020; el-Sübkî, III, 283. Krş.,Karacabey, aynı yer.

Page 2113: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1611] Karacabey, s. 490.

Page 2114: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1612] Karacabey, aynı yer.

Page 2115: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1613] Sezgin, GAS, I, 211.

Page 2116: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1614] Karacabey, aynı yer.

Page 2117: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1615] Katib Çelebi, I, 108; Sezgin, aynı yer.

Page 2118: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1616] Sezgin, aynı yer.

Page 2119: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1617] Katib Çelebi, I, 120.

Page 2120: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1618] Katib Çelebi, II, 1739.

Page 2121: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1619] el-Seâlibî, IV, 84; el-Zehebî, Siyerü a’lâmi’l-nübelâ, XVII, 26; aynımlf., Tezkiretü’l-huffâz, III, 283.

Page 2122: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1620] el-Zehebî, Siyerü a’lâmi’l-nübelâ, aynı yer; aynı mlf., Tezkiretü’l-huffâz, aynı yer; el-Sübkî, III, 282; Katib Çelebi, II, 1032.

Page 2123: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1621] Karacabey, s. 491.

Page 2124: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1622] el-Sem’ânî, V, 114; el-Zehebî, Siyerü a’lâmi’l-nübelâ, XVII, 95; aynımlf., Tezkiretü’l-huffâz, III, 210.

Page 2125: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1623] el-Sem’ânî, aynı yer; Siyerü a’lâmi’l-nübelâ, XVII, 95. Krş.Salahaddin Polat, “Kelâbâzî, Ahmed b. Muhammed”, DİA, XXV, 191.

Page 2126: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1624] Katib Çelebi, I, 88; Zirikli, I, 210; Sezgin, GAS, I, 216-217; Polat,a.g.m., aynı yer.

Page 2127: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1625] Kandemir, “Hâkim el-Nisaburî”, s. 190.

Page 2128: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1626] el-Zehebî, Siyerü a’lâmi’l-nübelâ, XVII, 163. Krş., Kandemir, aynıyer.

Page 2129: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1627] Kandemir, aynı yer.

Page 2130: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1628] el-Zehebî, Siyerü a’lâmi’l-nübelâ, XVII, 162; aynı mlf., Tezkiretü’l-huffâz, III, 1039.

Page 2131: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1629] el-Sübkî, IV, 159.

Page 2132: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1630] Katib Çelebi, II, 1672-1673; Zirikli, VI, 227; Sezgin, GAS, I, 221.

Page 2133: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1631] Bununla ilgili olarak bkz., Kandemir, s. 190-91.

Page 2134: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1632] Kandemir, s. 191.

Page 2135: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1633] Zirikli, aynı yer; Sezgin, GAS, I, 222.

Page 2136: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1634] Kandemir, aynı yer.

Page 2137: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1635] Katib Çelebi, II, 1642; Zirikli, aynı yer; Sezgin, aynı yer.

Page 2138: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1636] Katib Çelebi, I, 55, 144, 165, 394; II, 1159-1160, 1298, 1839-1840;Sezgin, GAS, I, 221-222.

Page 2139: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1637] Hayrettin Karaman, “Fıkıh”, DİA, XIII, 9.

Page 2140: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1638] Hilaf ve Cedel hakkında tafsilatlı bilgi için bkz., Şükrü Özen, “Hilâf”,DİA, XVII, 527-538; Yusuf Şevki Yavuz, “Cedel”, DİA, VII, 208-210.

Page 2141: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1639] İbn Hallikan, V, 312. Krş., Özen, a.g.m., s. 531.

Page 2142: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1640] Furûk ve bu konuda yazılan eserler için bkz., Şükrü Özen, “Furûk”,DİA, XIII, 223-227.

Page 2143: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1641] Karaman, a.g.m., aynı yer.

Page 2144: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1642] el-Zehebî, Siyerü a’lâmi’l-nübelâ, XIV, 33-40; aynı mlf., Tezkiretü’l-huffâz, II, 653; el-Sübkî, II, 247; el-İsnevî, II, 372; İbn Kâdî Şuhbe , I, 52-53.

Page 2145: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1643] el-Zehebî, Siyerü a’lâmi’l-nübelâ, XIV, 33; aynı mlf., Tezkiretü’l-huffâz, II, 650.

Page 2146: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1644] İbn Salâh , I, 277.

Page 2147: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1645] el-Zehebî, Siyerü a’lâmi’l-nübelâ, XIV, 34-35.

Page 2148: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1646] el-Zehebî, Siyerü a’lâmi’l-nübelâ, XIV, 37; aynı mlf., Tezkiretü’l-huffâz, II, 652; el-Sübkî, aynı yer; İbn Salâh , I, 279.

Page 2149: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1647] el-Zehebî, Siyerü a’lâmi’l-nübelâ, XIV, 33; aynı mlf., Tezkiretü’l-huffâz, II, 651; el-Sübkî, II, 246.

Page 2150: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1648] İbn Salâh, I, 279.

Page 2151: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1649] el-Zehebî, Siyerü a’lâmi’l-nübelâ, XIV, 34; Zirikli, VII, 125;Kehhale, XII, 78; Sezgin, GAS, I, 494; Aydınlı, s. 410.

Page 2152: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1650] el-Zehebî, Siyerü a’lâmi’l-nübela, XIV, 39.

Page 2153: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1651] el-Sübkî, II, 247; İbn Salâh , I, 278; İbn Kâdî Şuhbe, I, 53.

Page 2154: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1652] Zirikli, aynı yer; Sezgin, aynı yer.

Page 2155: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1653] İbn el-Nedim, s. 240-242; Ebû Cafer el-Tûsî, el-Fihrist, Beyrut 1983,s. 167; Zirikli, VII, 316; Kehhale, XII, 20.

Page 2156: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1654] Sezgin, GAS, I, 443.

Page 2157: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1655] Bkz., Gözübenli, s. 195.

Page 2158: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1656] el-Sem’ânî, III, 477.

Page 2159: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1657] İbn Kutluboğa, s. 231-232; el-Kureşî, III, 313-315; el-Sem’ânî, III,477-478. Krş., Beşir Gözübenli, a.g.m., s. 195-196; Ahmet Özel, HanefîFıkıh Alimleri, Ankara 1990, s. 32.

Page 2160: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1658] Gözübenli, s. 195.

Page 2161: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1659] el-Sem’ânî, III, 478.

Page 2162: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1660] Katib Çelebi, II, 1378; Zirikli, VII, 242; Sezgin, GAS, I, 443.

Page 2163: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1661] Gözübenli, s. 196; Özel, a.g.e., aynı yer.

Page 2164: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1662] Gözübenli, aynı yer.

Page 2165: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1663] el-Sübkî, III, 164-165.

Page 2166: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1664] el-Sübkî, III, 164.

Page 2167: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1665] İbn el-Esîr, VIII, 569-570; Trk. trc., VIII, 491-493.

Page 2168: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1666] el-Sem’ânî, IV, 533; el-Zehebî, Siyerü a’lâmi’l-nübelâ, XVI, 283-284; el-Sübkî, III, 200-201; İbn Salâh , I, 228-229; el-İsnevî, II, 70; İbn KâdîŞuhbe, I, 107-108. Krş. A. Paket Chy - C. Gilliot, “Works on hadith and itscodification on exegesis and on theology”, History of Civilizations of CentralAsia, IV, ed. C.E. Bosworth - M. Asimov (UNESCO adına), Paris 2000, s.103; Cengiz Kallek, “Kaffâl, Muhammed b. Ali”, DİA, XXIV, 146-147.

Page 2169: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1667] el-Zehebî, Siyerü a’lâmi’l-nübelâ, XVI, 283; İbn Kâdî Şuhbe , aynıyer.

Page 2170: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1668] Kallek, s. 147.

Page 2171: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1669] Katib Çelebi, II, 1608; Zirikli, VI, 274; Sezgin, GAS, I, 498.

Page 2172: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1670] Kallek, aynı yer..

Page 2173: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1671] el-Zehebî, Siyerü a’lâmi’l-nübelâ, XVI, 284; el-İsnevî, aynı yer; İbnKâdî Şuhbe , aynı yer.

Page 2174: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1672] el-Zehebî, Siyerü a’lâmi’l-nübelâ, aynı yer; el-Sübkî, III, 200; Zirikli,aynı yer.

Page 2175: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1673] Kallek, aynı yer.

Page 2176: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1674] el-Zehebî, Siyerü a’lâmi’l-nübelâ, XVI, 235-237; el-Sübkî, III, 167-171; İbn Salâh , I, 159-161; el-İsnevî, II, 124-125; İbn Kâdî Şuhbe , I, 125-126; İbn Hallikan, IV, 204-205.

Page 2177: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1675] el-Sübkî, III, 167.

Page 2178: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1676] el-Sübkî, III, 169; İbn Kâdî Şuhbe, I, 126.

Page 2179: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1677] Zirikli, VI, 149.

Page 2180: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1678] İbn Kutluboğa, s. 98-99; Kehhale, IV, 113.

Page 2181: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1679] el-Sem’ânî, III, 225; el-Zehebî, Siyerü a’lâmi’l-nübelâ, XVI, 438.

Page 2182: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1680] el-Zehebî, aynı yer.

Page 2183: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1681] el-Sem’ânî, aynı yer.

Page 2184: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1682] İbn Kutluboğa, aynı yer; Zirikli, aynı yer; Kehhale, aynı yer.

Page 2185: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1683] Leknevî, a.g.e., s. 362; İbn Kutluboğa, s. 276; Kehhale, XIII, 91; J.Schacth, “Abu’l-Layth al-Samarkandî”, EI2, I, 137.

Page 2186: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1684] el-Kureşî, III, 545; Sezgin, GAS, I, 445; Zirikli, VIII, 27; A. PaketChy– C. Gilliot, a.g.m., aynı yer.

Page 2187: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1685] el-Zehebî, Siyerü a’lâmi’l-nübelâ, XVI, 323; Katib Çelebi, I, 243,334, 441; II, 1580.

Page 2188: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1686] Leknevî, aynı yer; el-Kureşî, III, 544; Kehhale, aynı yer; Zirikli, aynıyer.

Page 2189: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1687] Katib Çelebi, II, 1257; Sezgin, GAS, I, 447.

Page 2190: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1688] Özel, s. 35.

Page 2191: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1689] Sezgin, GAS, I, 447.

Page 2192: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1690] Katib Çelebi, I, 703; Zirikli, aynı yer; Sezgin, GAS, I, 446.

Page 2193: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1691] Katib Çelebi, II, 1981; Sezgin, GAS, I, 450.

Page 2194: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1692] Bununla ilgili olarak bkz., Katib Çelebi, I, 334, 487, 668, 703; II,1220, 1580, 1636, 1795; Zirikli, aynı yer; Sezgin, GAS, I, 446-450.

Page 2195: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1693] el-Zehebî, Siyerü a’lâmi’l-nübelâ, XVII, 405-407; el-Sübkî, V, 53-62;İbn Salâh, I, 496; İbn Kâdî Şuhbe , I, 158-159. Krş., Cengiz Kallek, “Kaffâl,Abdullah b. Ahmed”, DİA, XXIV, 146.

Page 2196: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1694] el-Zehebî, Siyerü a’lâmi’l-nübelâ, XVII, 405; İbn Kâdî Şuhbe, I, 159.

Page 2197: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1695] Kallek, a.g.e., aynı yer.

Page 2198: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1696] Bkz., Süleyman Uludağ, İslam Düşüncesinin Yapısı, Selef, Kelam,Tasavvuf, Felsefe, İstanbul 1979, s.75-76; D.B. Macdonald, “Kelam”, İA, VI,541-545; Yusuf Şevki Yavuz, “Kelam”, DİA, XXV, 196-199; L. Gordet, “Ilmal-Kalam” EI2, III, 1141-1150.

Page 2199: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1697] Montgomery Watt, “Djabriyya”, EI2, II, 365; İrfan Abdülhamit,“Cebriyye”, DİA, VII, 205-208.

Page 2200: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1698] Bkz., Hitti, I,388; A. Tritton, İslam Kelamı, Trk. trc., Mehmet Dağ,Ankara 1983, s. 45-50; W. Madelung, “Murdji’a”, EI2, VII, 605-607; A.J.Wensinck, “Mürci’e”, İA, VIII, 808-809.

Page 2201: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1699] Bkz., Montgomery Watt, İslam Düşüncesinin Teşekkül Devri, Trk. tr.,E. Ruhi Fığlalı, Ankara 1981, s. 178-183; aynı mlf., “Djahmıyya”, EI2, II,388; Şerafettin Gölcük, “Cehmiyye”, DİA, VII, 235-236; aynı mlf., “Cehm b.Safvân”, DİA, VII, 233-234.

Page 2202: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1700] Bkz., Tritton, a.g.e., s. 82-162; Watt, İslam Düşüncesinin TeşekkülDevri, s. 149, 263-316; D. Gimaret “Mu’tazila”, EI2, VII, 783-793; H.Nayberg, “Mûtezile”, İA, VIII, 756-764; Hıtti, I, 659-661; Muhammed EbûZehra, İslamda Siyasî, İtikadî ve Fıkhî Mezhepler Tarihi, Trk. trc.,Sıbğatullah Kaya, İstanbul 1993, s. 129-168; Bekir Topaloğlu, Kelam İlmi,İzmir 1985, s. 173-188.

Page 2203: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1701] Uludağ, a.g.e., s. 33-72.

Page 2204: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1702] Hıtti, I, 660-661; Watt, İslam Düşüncesinin Teşekkül Devri, s. 349-355.

Page 2205: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1703] Eş’ariyye ile ilgili bkz., Tritton, s. 163-172, 175-188; Watt, İslamDüşüncesinin Teşekkül Devri, s. 148, 378-388; aynı mlf., “Ash’ariyya”, EI2,I, 696; M. Ebû Zehra, a.g.e., s. 169-182; Topaloğlu, a.g.e., s. 24,135-142;Yusuf Şevki Yavuz, “Eş’ariyye”, DİA, XI, 447-455; aynı mlf., “Ebu’l-Hasanel-Eş’arî”, DİA, XI, 444-447; H. Ritter, “Eş’ari”, İA, IV, 390-392.

Page 2206: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1704] Bkz., Mustafa Said Yazıcıoğlu, “Maturidî Kelam Ekolünün İki BüyükSiması; Ebû Mansur el-Maturidî ve Ebu’l-Mu‘in el-Nesefî”, AÜİFD, sayı :27, Ankara 1985, s. 292-298.

Page 2207: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1705] Bkz. Ebu’l-Mu’in el-Nesefî, el-Tabsiratü’l-edille fi usuli’l-din, I-II,nşr., Hüseyin Atay, Ankara 1993.

Page 2208: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1706] Maturidiyye hakkında geniş bilgi için bkz., W. Madelung,“Maturidıyya”, EI2, VI, 847-848; M. Ebû Zehra, 183-218; Topaloğlu, s. 120-143; A. Paket Chy - C. Gilliot, s. 125-129; Yavuz, “Kelam”, s. 202.

Page 2209: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1707] Katib Çelebi, II, 1406; Zirikli, VI, 29; Sezgin, GAS, I, 601; Işık,a.g.m., s. 80.

Page 2210: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1708] Işık, aynı yer.

Page 2211: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1709] Watt, İslam Düşüncesinin Teşekkül Devri, s. 375.

Page 2212: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1710] Zirikli, IV, 65; Kehhale, VI, 31; Bebek, a.g.m., aynı yer.

Page 2213: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1711] Kâ’bî’nin diğer eserleriyle ilgili bkz., Zirikli, aynı yer; Kehhale, aynıyer; Sezgin, GAS, I, 622; Bebek, aynı yer.

Page 2214: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1712] W. Madelung, “al-Maturidî”, EI2, VI, 846.

Page 2215: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1713] el-Sem’ânî, V, 155.

Page 2216: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1714] Leknevî, s. 319.

Page 2217: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1715] Leknevî, aynı yer; İbn Kutluboğa, s. 201; D.B. Macdonald,“Maturidî”, İA, VII, 404; Yazıcıoğlu, a.g.m., s. 281; Özel, a.g.e., s. 31.

Page 2218: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1716] Katib Çelebi, I, 336; Zirikli, VII, 19; Sezgin, GAS, I, 605.

Page 2219: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1717] Yazıcıoğlu, a.g.e., s. 287.

Page 2220: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1718] Bkz., Ebû Mansur el-Maturidî, Tevhid, Trk. trc., Bekir Topaloğlu.

Page 2221: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1719] İbn Kutluboğa, aynı yer; el-Kureşî, III, 360; aynı yer; Madelung,a.g.m., aynı yer; Sezgin, aynı yer; Macdonald, a.g.m, s. 405.

Page 2222: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1720] Kehhale, XI, 300; Yazıcıoğlu, s. 289; Özel, s. 31.

Page 2223: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1721] Leknevî, s. 360.

Page 2224: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1722] Ebu’l-Mu’in el-Nesefî, I, 472. Krş., A. Paket Chy - C. Gilliot, s. 112.

Page 2225: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1723] Sezgin, GAS, I, 605.

Page 2226: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1724] Zirikli, aynı yer.

Page 2227: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1725] Macdonald, s. 405; Yavuz, “Kelam”, s. 196.

Page 2228: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1726] Ebu’l-Muin el-Nesefî, aynı yer; İbn Kutluboğa, s. 202; Katib Çelebi,I, 262, 751; II, 1573, 1782, 1157; Zirikli, aynı yer; Kehhale, XI, aynı yer;Özel, s. 32.

Page 2229: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1727] Katib Çelebi, II, 1408.

Page 2230: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1728] el-Kureşî, I, 372; el-Sem’ânî, II, 243-244; Leknevî, s. 77-78. W.Madelung, “Abu’l-Qasem Eshaq Samarqadî”, EI, I, 358-359; Özel, s. 33;Mustafa Can, “Hâkim el-Semerkandî”, DİA, XV, 193.

Page 2231: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1729] A. Paket Chy - C. Gilliot, 125; Can, a.g.m., aynı yer.

Page 2232: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1730] el-Kureşî, I, 374; Leknevî, s. 77.

Page 2233: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1731] Can, aynı yer.

Page 2234: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1732] Ebu’l-Mu’in el-Nesefî, I, 475-476.

Page 2235: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1733]Tabsiratü’l-edille, I, 473-474

Page 2236: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1734] Zirikli, I, 296; Kehhale, II, 237; Sezgin, GAS, I, 606.

Page 2237: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1735] W. Madelung, “The Early Mur’jia in Khurasan and Transoxaina andspread of Hanafism” Der İslam, sayı : 59, 1982, s. 39; A. Paket Chy - C.Gilliot, s. 124-125.

Page 2238: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1736] A. Paket Chy - C. Gilliot, s. 124-125; Can, s. 193-194.

Page 2239: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1737] Madelung, a.g.m., aynı yer; Can, s. 194.

Page 2240: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1738] Can, aynı yer.

Page 2241: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1739] Ziriklî, aynı yer; Can, aynı yer.

Page 2242: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1740] Bununla ilgili bkz., Yusuf Şevki Yavuz, İslam Akaidinin Üç Şahsiyeti,Ahmed b. Hanbel, İbn Furek, Kadı Beyzavî, İstanbul 1989, s. 77-78.

Page 2243: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1741] Abdülgafir el-Farisî, s. 7; el-Zehebî, Siyerü a’lâmi’l-nübelâ, XVII,214-216; el-Sübkî, IV, 127-132; İbn Hallikan, IV, 272-273. Krş., Watt,a.g.m., s. 766-767; Zirikli, VI, 73; Kehhale, IX, 208; Sezgin, GAS, I, 495-496; Yavuz, a.g.e., s. 73-78; aynı mlf., “İbn Furek”, DİA, XIX, 495-496.

Page 2244: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1742] Yavuz, a.g.m., s. 496.

Page 2245: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1743] el-Zehebî, Siyerü a’lâmi’l-nübelâ, XVII, 214.

Page 2246: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1744] Bkz, Yavuz, s. 497.

Page 2247: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1745] İbn Kutluboğa, s. 213.

Page 2248: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1746] Sezgin, GAS, I, 610.

Page 2249: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1747] Yavuz, aynı yer.

Page 2250: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1748] Sezgin, aynı yer.

Page 2251: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1749] Yavuz, aynı yer.

Page 2252: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1750] Katib Çelebi, II, 1106, 1960; Zirikli, aynı yer; Kehhale, aynı yer;Watt, s. 767; Sezgin, GAS, I, 610; Yavuz, İslam Akaidinin Üç Şahsiyeti, s.82-88; aynı mlf., “İbn Furek”, s. 497-498.

Page 2253: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1751] Hıtti, I, 665-671; Cahen, İslamiyet, s. 181-182; de Lacy O’Leary,İslam Düşüncesi ve Tarihteki Yeri, Trk. trc., Hüseyin Yurdaydın-YaşarKutluay, Ankara 1959, s. 96-97; F. de Jong, “Malamatıyya”, EI2, VI, 13-14;L. Massignon (B. Radthe)-W.C. Chittick, “Tasawwuf”, EI2, X, 313-324; L.Massignon, “Tasavvuf”, İA, XII/I, 26-31.

Page 2254: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1752]Kur’an-ı Kerim, Maide Sûresi 54 ayet; Kıyamet Sûresi, 1. ve 2.ayetler.

Page 2255: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1753] Melâmîlerle ilgili tafsilatlı bilgi için bkz., Ebû Abdurrahman el-Sülemî, Risaletü’l-melâmatiyye, Trk. trc. Ömer Rıza Doğrul, İslam Tarihindeİlk Melâmet, Melâmîliğe ait en eski vesikanın tercümesi, Ankara 1947, s. 7-78 (mütercime ait giriş kısmı); el-Hücvirî, a.g.e., s. 62-69; F. de Jong -HamidAlgar, “Melâmatıyya”, EI2, VI, 13-15.

Page 2256: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1754] Bkz. Abdülbakî Gölpınarlı, Melamîlik ve Melâmîler, İstanbul 1992, s.17-21.

Page 2257: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1755] İslamiyet, s. 183.

Page 2258: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1756] Bu zat ile ilgili bkz., el-Sülemî, a.g.e., s. 46-49 (mütercimin girişkısmı); Mustafa Kara, “Hamdun el-Kassar”, DİA, XV, 455-456.

Page 2259: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1757] Süleyman Uludağ, “Fütüvvet”, DİA, XIII, 260.

Page 2260: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1758] Bkz., C. van Arendok, “Futuwwa”, EI2, III, 123-124; Ahmet YaşarOcak, “Fütüvvet”, DİA, XIII, 261-263.

Page 2261: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1759] Bkz, Ebû Abdurrahman el-Sülemî, Kitâbü Fütüvve, Trk. trc.,Süleyman Ateş, Ankara 1977.

Page 2262: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1760] Ebû Abdurrahman el-Sülemî, Tabakâtü’l-sufiyye, nşr. NureddinŞureybe, Mısır 1953, s. 170; el-Kuşeyrî, Risaletü’l-Kuşeyriyye, Mısır 1966, s.32; Trk. trc., Ali Arslan, İstanbul 1978, s. 108; Ebû Nuaym el-İsfahanî,Hilyetü’l-evliya, X, Matbaatü’l-saade 1979, s. 244; Feridüddin Attar,Tezkiretü’l-evliya, II, nşr. Reynold Alleyne Nicholson, Brill 1905, s. 55; Trk.Trc., Süleyman Uludağ, İstanbul 19912, s. 495; el-Hücvirî, s.132-134; İbnMülakkin, Tabakâtü’l-evliya, nşr. Nureddin Şureybe, Beyrut 1986, s. 239; el-Zehebî, Siyerü a’lâmi’l-nübelâ, XIV, 62-63; İbn Hallikan, II, 369-370; ErhanYetik, “Ebû Osman el-Hirî”, DİA, X, 208.

Page 2263: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1761] el-Kuşeyrî, a.g.e., s. 33; Trk. trc., s. 109; Attar, a.g.e., aynı yer; Trk.trc., aynı yer; İbn Mülakkin a.g.e., aynı yer.

Page 2264: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1762] el-Sülemî, a.g.e., aynı yer.

Page 2265: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1763] el-Sülemî, s. 174.

Page 2266: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1764] el-Kuşeyrî, aynı yer ; Trk. trc., s. 110; Ebû Nuaym el-İsfahanî, a.g.e.,s. 245.

Page 2267: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1765] el-Sülemî, Risaletü’l-melâmiyye, s. 50 (mütercime ait giriş kısmı).

Page 2268: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1766] Yetik, a.g.m., aynı yer; Sülemî, a.g.e., s. 50-51 (mütercime ait girişkısmı).

Page 2269: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1767] Ebu’l-Ala el-Afifî, el-Melâmetiyye ve Sufiyye ve ehlü’l-fütüvve,Kahire 1945, s. 15.

Page 2270: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1768] el-Sülemî, Tabakât, s. 212; el-Kuşeyrî s. 35; el-Hücvirî, s. 140-141;Ebû Nuaym el-İsfahanî, X, 212; İbn Mülakkin s. 300; el-Zehebî, Siyerüa’lâmi’l-nübela, XIV, 523-526.

Page 2271: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1769] el-Sülemî, s. 212-213; Attar, s. 88; Trk. trc., s. 534.

Page 2272: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1770] el-Zehebî, Siyerü a’lâmi’l-nübelâ, XIV, 525.

Page 2273: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1771] el-Sülemî, s. 214-215; Ebû Nuaym el-İsfahanî, X, 213; Attar, s. 88-89; Trk. trc., s. 535.

Page 2274: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1772] el-Sülemî, s. 216.

Page 2275: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1773] el-Hakim el-Tirmizî, Büdüvvü şe’n Ebî Abdullah Muhammed el-Hakim el-Tirmizî, nşr., Muhammed Halid Mesud, İslamic Studies, IV,Karachi 1965, s. 331-343; el-Sülemî, s. 317; Ebû Nuaym el-İsfahanî, X, 233-234; el-Kuşeyrî, s. 38; Trk. trc., s. 123; el-Hücvirî, s. 141-142; el-Zehebî,Siyerü a’lâmi’l-nübelâ, XIII, 439-441 el-Sübkî, II, 245-246. Krş., Zirikli, VI,272; Kehhale, X, 315; Muhammed İbrahim el-Ceyuşî, “al-Hakim al-Tırmıdhi: His Works and Thoughts”, The İslamic Quarterly, 14/I-IV, Londra 1970, s.159-175; Hasan Kasım Murad, “The Life and Works of Hakim al-Tırmidhî”,Hamdard İslamicus, II/I, Karachi 1979, s. 65-69; Ahmed Suphi Fırat, “al-Hakim al-Tirmidi ve Kitab al-aql wa’l-hawa Risalesi”, Şarkiyat Mecmuası,V, İstanbul 1964, s. 96-106; Abdülfettah Abdullah Bereke, “Hakim el-Tirmizî”, DİA, XV, 196-197.

Page 2276: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1774]Keşfü’l-mahcûb, 210-241.

Page 2277: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1775] el-Sülemî, s. 220; Ebû Nuaym el-İsfahanî, X, 235.

Page 2278: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1776] el-Sülemî, aynı yer; Attar, s. 97-98; Trk. trc., s. 845-846.

Page 2279: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1777] Bereke, a.g.m., s. 197.

Page 2280: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1778] Attar, s. 97-99; Trk. trc. s. 546-548.

Page 2281: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1779] Katib Çelebi, I, 700-701; Sezgin, GAS, I, 654.

Page 2282: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1780] Bereke, s. 198.

Page 2283: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1781] Sezgin, aynı yer.

Page 2284: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1782] Bereke, aynı yer.

Page 2285: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1783] Bereke, aynı yer.

Page 2286: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1784] Bkz., Zirikli, aynı yer; Kehhale, aynı yer; Sezgin, GAS, I, 653-659;el-Ceyuşî, a.g.m., s. 182-187.

Page 2287: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1785] el-Sülemî, s. 474; el-Kuşeyrî, s. 49-50; Ebû Nuaym el-İsfahanî, X,383; İbn Mülakkin, s. 79; Erhan Yetik, “Dineverî, Ebu’l-Abbas”, DİA, IX,358-359.

Page 2288: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1786] el-Sülemî, s. 471; el-Kuşeyrî, aynı yer; Ebû Nuaym el-İsfahanî, X,382; Attar, s. 257-258; Trk. trc., s. 725; İbn Mülakkin, s. 353. Krş., MustafaBilgin, “Ebû Bekr el-Tamestânî”, DİA, X, 113.

Page 2289: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1787] a.g.e., aynı yer.

Page 2290: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1788] el-Sülemî, s. 473; Ebû Nuaym el-İsfahanî, aynı yer.

Page 2291: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1789] el-Sülemî, s. 471-473; Ebû Nuaym el-İsfahanî, aynı yer; Attar, s. 258 ,Trk. trc., s. 726.

Page 2292: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1790] el-Sülemî, s. 472.

Page 2293: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1791] el-Sülemî s. 474.

Page 2294: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1792] Bilgin, a.g.m., s. 114.

Page 2295: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1793] el-Sülemî, s. 458; Ebû Nuaym el-İsfahanî, X, 379; el-Kuşeyrî, s. 48;Trk. trc., s. 157; Attar, s. 89; Trk. trc., s. 537; el-Sübkî, III, 344; İbnMülakkin, s. 252. Krş., Osman Türer, “Bûşencî, Ebu’l-Hasan”, DİA, X, 475.

Page 2296: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1794] el-Sülemî, aynı yer.

Page 2297: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1795] el-Sülemî, s. 459; Ebû Nuaym el-İsfahanî, aynı yer; Attar, s. 90; Trk.trc., s. 538.

Page 2298: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1796] el-Sülemî, s. 460. Attar’da ise (aynı yer; Trk. trc., aynı yer) bu söz“tamahkar olmamak, ama daima faaliyette bulunmaktır” şeklindegeçmektedir.

Page 2299: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1797] el-Sülemî, s. 461; Attar, aynı yer; Trk. trc., aynı yer.

Page 2300: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1798] el-Kelâbâzî, el-Ta’arruf li-mezhebi ehlil’l-tasavvuf, Trk. trc.,Süleyman Uludağ, İstanbul 1979, s. 11 (mütercime ait giriş kısmı); Leknevî,s. 161. Krş., J. Arberry, “Kelabazî”, İA, VI, 537-538; P. Nwyia, “al-Kalabadhî”, EI2, IV, 467; Zirikli, V, 295 , Kehhale, VIII, 222; Sezgin, GAS,I, 668; Süleyman Uludağ, “Kelâbâzî, Muhammed b. İbrahim”, DİA, XXV,192.

Page 2301: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1799] el-Kelâbâzî , s. 29 (mütercime ait giriş kısmı).

Page 2302: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1800] Katib Çelebi, I, 419.

Page 2303: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1801] el-Kelâbâzî, s. 11-25, 33-43 (mütercime ait giriş kısmı); Arberry,a.g.m., aynı yer; Kehhale, VIII, 222; Sezgin, GAS, I, 668-669; Nwyia, a.g.m.,aynı yer; Uludağ, a.g.m., s. 192-193.

Page 2304: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1802] el-Kelâbâzî, s. 25-33 (mütercime ait giriş kısmı); Uludağ, s. 193.

Page 2305: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1803] el-Kelâbâzî, s. 14 (mütercime ait giriş kısmı); Katib Çelebi, I, 53;Kehhale, aynı yer; Uludağ, aynı yer.

Page 2306: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1804] el-Sülemî, s. 16-28 (naşire ait giriş kısmı); el-Zehebî, Siyerü a’lâmi’l-nübelâ, XVII, 247-255; İbn Mülakkin, s. 313-315. Krş. G. Böwering, “al-Sulamî”, EI2, IX, 811-812; Şeşen, Müslümanlarda Tarih-CoğrafyaYazıcılığı, s. 86; Tahsin Yazıcı, “Sülemî”, İA, XI, 94-96.

Page 2307: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1805] el-Sülemî, s. 3 (mukaddime kısmı); Katib Çelebi, II, 1104; Şeşen,aynı yer.

Page 2308: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1806] Bkz., el-Sülemî, s. 29-43 (naşire ait giriş kısmı); Sezgin, GAS, I, 671-674; Kehhale, IX, 258-259.

Page 2309: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1807] Şeşen, s. 59.

Page 2310: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1808] Şeşen, s. 59-60.

Page 2311: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1809] Katib Çelebi, I, 286, 296; Sezgin, GAS, I, 353.

Page 2312: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1810] Julie Scott Meisami, “Why Write History in Persian ? HistoricalWritting in the Sâmânîd Period”, Studies in Honour of C.E. BOSWORTH, II,Leiden 2000, s. 356-358, 363-367.

Page 2313: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1811] el-Seâlibî, IV, 108.

Page 2314: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1812] Muhammed Nizameddin, İntroduction to the Jawami’u’l-hikayat velewami’u’l-riwayat of Sadidu’d-din Muhammad al-Awfî, Londra 1929, s. 44-46; C.E. Bosworth, “Arabic, Persian and Turkish Historiography in theEastern İranian World”, History of the Civilization of the Central Asia, IV,ed. C.E. Bosworth-M.S. Asimov, Paris 2000, s. 143.

Page 2315: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1813]Türkistan, s. 11-12.

Page 2316: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1814]GAS, I, 352.

Page 2317: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1815] Nerşahî, s. 5-6,15 (mütercime ait giriş kısmı); Barthold, Türkistan, s.15-16; V. Minorsky, “Nerşahî ”, İA, IX, 197-198; Şeşen, s. 66; Sezgin, GAS,I, 351-352; C.E. Bosworth, “Narshakhi”, EI2, VII, 966; aynı mlf., “Arabic,Persian and Turkish Historiography in the Eastern İranian World”, s. 145.

Page 2318: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1816] D.M. Dunlop, “Bal‘amî”, EI2, I, 984; Tahsin Yazıcı, “Ebû Ali el-Bel’âmî”, 390; Barthold, “Bel’âmî”, İA, II, 465; Safa, a.g.e., s. 618-610; R.Levy, An İntroduction to Persian Literature, New York 1969, 50-51; Ebû Aliel-Bel’amî, Târihnâme-i Taberî, nşr. M. Ruşen, Tahran 1987, s. 16-29(naşirin mukaddimesi).

Page 2319: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1817] Katib Çelebi, I, 38; Zirikli, VI, 227; Sezgin, GAS, I, 222.

Page 2320: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1818] R.N. Frye, “City Chronicles of Central Aisa and Khurasan the Tarix-iNisabur”, s. 405-420.

Page 2321: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1819] Kandemir, s. 192.

Page 2322: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1820] E. Wiedmann, “Hârizmî”, İA, V/I, 257; İlhan Kutluer, “Hârizmî,Muhammed b. Ahmed”, DİA, XVI, 222.

Page 2323: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1821] Katib Çelebi, II, 1756; Sezgin, GAS, III, 314-315.

Page 2324: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1822] E. Wiedmann, a.g.m., s. 257-258; A. İ. Sabra, “al-Khwarazmî”, EI2,IV, 1068-1069; Kutluer, a.g.m., s. 222-224.

Page 2325: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1823] el-Seâlibî, IV, 457-465. Krş., Zirikli, VI, 184-185; Kehhale, X, 126;Barthold, Türkistan, s. 20-21; M. Nazım, “Utbî”, İA, XIII, 83; C.E. Bosworth,“al-Utbî”, EI2, X, 945; Şeşen, s. 72-73.

Page 2326: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1824] J. H. Kramers, “Coğrafya”, İA, III, 208-209; aynı mlf. “Geographyand Commerce”, İslamic Geography General Outlines of İslamic Geography,ed. Fuat Sezgin, Frankfurt 1992, s. 343-344; Şeşen, s. 95-96; Maqbul Ahmad,“Djughrâfiya”, EI2, II, 581-582; aynı mlf., “Coğrafya”, DİA, VIII, 53; aynımlf., “Geodesy, Geology and Mineralogy, Geography and Catlography”,History of Civilization of Central Asia, IV, ed. C.E. Bosworth-M.S. Asimov,Paris 2000, s. 219-221.

Page 2327: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1825] V.V. Barthold, “Geographische Zeitschrift’s Preface”, İslamicGeography General Outlines of İslamic Geography, ed. Fuat Sezgin,Frankfurt 1992, s. 391-393; D.M. Dunlop, “al-Balkhî, Abû Zayd”, EI2, I,1003; Maqbul, Ahmad, “Geodesy, Geology and Minerology, Geograhy andCatlography”, s. 218; İlhan Kutluer, “Belhî, Ebû Zeyd”, DİA, V, 412.

Page 2328: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1826] el-Makdisî, s. 4.

Page 2329: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1827] Bununla ilgili olarak bkz., Ahmad, (a.g.m., aynı yer) Ancak, Ahmad,burada Barthold’un hangi eserinden faydalandığını belirtmemiştir.

Page 2330: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1828] Kutluer, a.g.m., s. 414.

Page 2331: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1829]Ahsenü’l-tekasîm, s. 3-4.

Page 2332: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1830] Barthold, Türkistan, s. 13-14; Ch. Pellat, “Djayhanî”, EI2, II, 265-266; Rıza Kurtuluş, “el-Ceyhanî”, DİA, VII, 467; Maqbul Ahmad, “Geodesy,Geology and Minerology, Geography and Catlography” s. 217-218.

Page 2333: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1831] el-Makdisî, s. 4.

Page 2334: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1832] Orhan Bilgin, “Ebü’l-Müeyyed-i Belhî”, DİA, X, 337-338.

Page 2335: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1833]el-Kâmil fi’l-târih, VII, 456; Trk. trc., VII, 381.

Page 2336: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1834]Yetime, IV, 115.

Page 2337: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1835] A. Afsahzod, “Oral Tradition and the Litarary Heritage - Literature inPersian”, History of civilization of Central Asia, IV, ed. C.E. Bosworth-M.S.Asimov, Paris 2000, s. 371.

Page 2338: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1836] Lombard, s. 54-55.

Page 2339: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1837] el-Seâlibî, IV, 73-78.

Page 2340: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1838] el-Seâlibî, IV, 79-83.

Page 2341: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1839] el-Seâlibî, IV, 116.

Page 2342: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1840] el-Seâlibî, IV, 132-140.

Page 2343: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1841] el-Seâlibî, IV, 147.

Page 2344: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1842] İbn Hallikan, IV, 34.

Page 2345: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1843] el-Seâlibî, IV, 223-292; el-Sem’ânî, II, 408; Katib Çelebi, I, 770;Zirikli, VI, 183; Kehhale, X, 119-120; Ch. Pellat, “Khwarazmî”, EI, IV,1069; Sezgin, GAS, II, 635-636; Kenan Demirayak, “Hârizmî, Ebû Bekr”,DİA, XVI, 220-222.

Page 2346: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1844] Bununla ilgili bkz., H. Masse, “Rûdekî”, İA, IX, 759-760.

Page 2347: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1845] Bkz., el-Avfî, Lübab el-elbab, nşr., M. Abbasî, Tahran hş. 1361, s.493-496; el-Sem’ânî, III, 103; Nizamî-i Aruzî, s. 31-34; İng. trc., s. 51-56;Devletşah, Tezkiretü’l-şuara, nşr. E.G. Browne, Brill 1901, s. 3-33. Krş., A.J.Arberyy, Classical Persian Literature, Londra 1958, s. 32-36; Necibullah,Persian Literature, Washington 1963, s. 226-232; J. Rypka, History ofİranian Literature, Dordrecht 1968, s. 144-145; G. Morrison - J. Baldick-Kadhanî, History of Persian Literature, Leiden 1981, s. 17-18; H. Masse,a.g.m., s. 761-763; F.C. de Blois, “Rûdakî”, EI2, VII, 585-586; Safa, I, 360-361; Afsahzod, a.g.m., s. 371-372.

Page 2348: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1846] el-Avfî, ,a.g.e., s. 498.

Page 2349: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1847] Arberry, a.g.e., s. 42-43; Necibullah, a.g.e., s. 235; Morrison-Baldick,a.g.e., s. 22; H. Ritter, “Dakikî”, İA, III, 463; Lombard ise (s. 55), bu işin II.Nuh’un emriyle başlatıldığı görüşündedir.

Page 2350: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1848] el-Avfî, s. 488-489; Necibullah, s. 232-234; Safa, I, 408-419; Rypka,a.g.e., s. 153-154; Morrison, a.g.e., s. 21-22; Cl. Huart (H. Masse), “Dakikî”,EI2, V, 100; H. Ritter, a.g.m., s. 462-464; Tahsin Yazıcı, “Dakikî”, DİA,VIII, 423-424; Afsahzod, s. 373.

Page 2351: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1849] el-Avfî, s. 508; Safa, I, 403-408; J. Arberry, s. 36; Morrison, s. 19;Rıza Kurtuluş, “Ebû Şekür-i Belhî”, DİA, X, 235; Afsahzod, s. 372.

Page 2352: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1850] el-Avfî, s. 500-501; Morrison-Baldick, aynı yer; Rypka, s. 146.

Page 2353: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1851] el-Avfî, s. 520-525. Krş., J. H. Kramers, “Kisaî”, İA, VI, 824-825;Rypka, s. 145; J.T.P. de Bruijn, “Kisaî”, EI2, V, 175-176.

Page 2354: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1852] el-Zehebî, Siyerü a’lâmi’l-nübelâ, 125, 263, 268; el-Sübkî, III, 188;Zirikli, VI, 259.

Page 2355: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1853] Keykavus b. İskender, Kabusnâme, Trk. trc., Mercimek Ahmed, thk.,Orhan Şaik Gökyay, İstanbul 1944, s. 8; el-Avfî, s. 513; Safa, I, 401-403,611-612; Orhan Bilgin, “Ebü’l-Müeyyed-i Belhî”, DİA, X, 337-338.

Page 2356: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1854] Bkz., Arberry, s. 43; Mehmet Kanar, “Firdevsî”, DİA, XIII, 125.

Page 2357: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1855] Bu eser Emevîler devrinde 117/731 tarihinde Arapçaya tercümeedilmişti. Bkz., H. Ritter, “Firdevsî, İA, IV, 647.

Page 2358: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1856] Devletşah, a.g.e, s. 44. Krş., Arberry, s. 43-50; Morrison-Baldick, s.22-25; Rypka, s. 154-166; Frye, Bukhara, s. 95-100; H. Ritter, a.g.m., s. 643-649; Cl. Huart (H. Masse), “Fırdawsî”, EI2, II, 918-920; Kanar, a.g.m., s.125-127; Afsahzod, s. 373-374.

Page 2359: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1857] Felsefe ve mantık konusundaki tercümeler için bkz., Ramazan Şeşen,“İlk Tercümeler”, Doğuştan Günümüze Büyük İslam Tarihi, III, ed. H.D.Yıldız, İstanbul 1986, s. 464-466.

Page 2360: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1858] İslam dünyasındaki felsefenin gelişimi ile ilgili bkz., R. Arnaldez,“Falsafa”, EI2, III, 769-775; M. Horten, “Felsefe”, İA, IV, 540-546; MahmudKaya-Harun Anay, “Felsefe”, DİA, XII, 311-330.

Page 2361: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1859] Fârâbî hakkında bkz., Abdülhak Adnan, “Fârâbî”, İA, IV, 451-469;Richard Walzer, “Fârâbî”, EI2, II, 778-781; Mahmut Kaya, “Fârâbî”, DİA,XII, 145-162.

Page 2362: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1860] Kutluer, s. 413.

Page 2363: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1861] el-Fihrist, 170.

Page 2364: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1862] İbn el-Nedim, aynı yer; Zirikli, I, 134; Kutluer, s. 414.

Page 2365: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1863] el-Fihrist, s. 170.

Page 2366: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1864] Ebu’l-Hasan Ali b. Zeyd el-Beyhakî, Târihü hukemai’l-İslam, nşr.Muhammed Kürd Ali, Dımaşk 1946, s. 37-38; Sezgin, GAS, III, 315.

Page 2367: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1865] İbn Ebî Usaybia, s. 427-459; el-Kıftî, Kitâbü’l-ahbâri’l-ulema veahbâri’l-hükema, nşr. Julius Lippert, Berlin 1903, s. 413-426; Ebu’l-HasanAli b. Zeyd el-Beyhakî, Tetimmetü Sivani’l-hikme, nşr. Muhammed Şefi,Dımaşk hş. 1351, s. 38-62; aynı mlf,. Târihü’l-hukemai’l-İslam, s. 52-72; İbnHallikan, II, 157-162. Krş., F. J. de Boer, İslamda Felsefe Tarihi, Trk. trc.,Yaşar Kutluay, Ankara 1960, s. 93-94; Hilmi Ziya Ülken, İslam Felsefesi,İstanbul 1983, s. 88-89; aynı mlf., “İbn Sînâ”, İA, V/II, 807-808; Macit Fahri,İslam Felsefesi Tarihi, Trk. trc. Kasım Turhan, İstanbul 1987, s. 105-106;Henry Corbin, İslam Felsefesi Tarihi, Trk. trc., Hüseyin Hatemî, İstanbul1986, s. 169-170; Mehmet Bayraktar, İslam Felsefesine Giriş, Ankara 1997,s. 193-194; M. Goichon, “İbn Sînâ”, EI2, III, 941; Ömer Mahir Alper, “İbnSînâ-hayatı”, DİA, XX, 319-322.

Page 2368: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1866] Meşşaiyye ile ilgili bkz., Bayraktar, a.g.e., s. 102-103; Mahmut Kaya,“Felsefe”, DİA, XII, 314.

Page 2369: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1867] Macit Fahri, a.g.e., s. 110-112; İbrahim Agah Çubukçu, “İbn Sînâ’nınİslam Felsefesindeki Yeri”, İbn Sînâ’nın Doğumunun 1000. Yılı Armağanı,ed. Aydın Sayılı, Ankara 1984, s. 17-18.

Page 2370: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1868] el-Kıftî, s. 413; İbn Ebî Usaybia, s. 437.

Page 2371: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1869] A.M. Goichon, İbn Sînâ Felsefesi ve Ortaçağ Avrupasındaki Etkileri,Trk. trc., İsmail Yakıt, İstanbul 1993, s. 82-118; A.C. Crombie, “OrtaçağBilim Geleneği Üzerine İbn Sînâ’nın Etkisi”, Trk. trc., Mubahat Türker-Kuyel, İbn Sînâ’nın Doğumunun 1000. Yılı Armağanı, ed. Aydın Sayılı,Ankara 1984, s. 21-39; Ülken, “İbn Sînâ”, s. 821-824; H. Bekir Karlıağa,“İbn Sînâ-etkileri”, DİA, XX, 345-353.

Page 2372: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1870] Fahri, s. 117-123; de Boer, a.g.e., s. 96-98; Corbin, a.g.e., s. 172-173;Çubukçu, a.g.m., s. 14-16; Ülken, a.g.e., s. 100-103; aynı mlf., “İbn Sînâ”, s.814-818; Bayraktar, s. 196-207; Ali Durusoy, “İbn Sînâ-felsefesi”, DİA, XX,326-327.

Page 2373: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1871] Ülken, İslam Felsefesi, s. 103-104; aynı mlf., “İbn Sînâ”, s. 818-819;Durusoy, a.g.m., s. 327-329; Çubukçu, s. 18-19.

Page 2374: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1872] Fahri, s. 108-109; de Boer, s. 95-96; Ülken, İslam Felsefesi, s. 90-93;aynı mlf., “İbn Sînâ”, s. 809-811; Durusoy, s. 323-324.

Page 2375: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1873] Ülken, “İbn Sînâ”, s. 808-809; Ömer Mahir Alper, “İbn Sînâ-eserleri”, s. 338.

Page 2376: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1874] Ülken, a.g.m., s. 809; Alper, a.g.e., aynı yer.

Page 2377: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1875] Ülken, aynı yer; Alper, aynı yer.

Page 2378: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1876] Alper, aynı yer.

Page 2379: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1877] Zirikli, II, 241; Kehhale, IV, 20-23; Alper, s. 338-345.

Page 2380: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1878] Şeşen, “İlk Tercümeler”, s. 471-473.

Page 2381: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1879]Sûret el-Arz, s. 469; Trk. trc., Şeşen, s. 216.

Page 2382: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1880]Bukhara, s. 103.

Page 2383: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1881] P. Kraus - Pines, “el-Razî-Muhammed b. Zekeriyya el-Razî”, İA, IX,642-645; L.E. Goodman, “al-Razi”, EI2, VIII, 474-477.

Page 2384: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1882] el-Kıftî, s. 272-273; İbn Ebî Usaybia, s. 423; Katib Çelebi, II, 1784.Krş. L.M. Sadi, “The Millennium of Ar-Razi (Rhazes)”, İslamic Medicine,Text and Studies on Muhammed b. Zekeriyya el-Razi, c. XXV, ed. FuatSezgin, Frankfurt 1996, s. 255.

Page 2385: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1883] Kutluer, s. 413-415.

Page 2386: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1884] İbn Ebî Usaybia, s. 475-476. Krş., Zirikli, II, 224; Kehhale, III, 299;Sezgin, GAS, III, 319.

Page 2387: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1885] İbn Funduk, Târihü hukemai’l-İslam, s. 95-97; el-Kıftî, s. 408-409;İbn Ebî Usaybia, s. 426-427. Krş., Zirikli, V, 110; Kehhale, VIII, 35; Sezgin,GAS, III, 326.

Page 2388: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1886] İbn Sînâ, el-Kanun fi’l-tıbb, I, Trk. trc., Esin Kahya, Ankara 1995,XXXVII-XLIII (mütercime ait giriş kısmı; Katib Çelebi, II, 1311-1313;Goichon, “İbn Sînâ”, 942; Alper “İbn Sînâ-eserleri”, s. 339-340.

Page 2389: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1887] İbn Sînâ, I, XXX-XXXI (mütercime ait giriş kısmı); Alper, a.g.m., s.340.

Page 2390: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1888] Bkz., İbn Sînâ I, XXX - XXXVII (mütercime ait giriş kısmı); Alper,s. 337-345.

Page 2391: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1889] Eser, yapılan ilk tercümeden sonra III/IX asırda sırasıyla Haccac b.Matar, Huneyn b. İshak ve Sabit b. Kurra tarafından Arapçaya çevrilmiştir.Bkz., Hitti, I, 570.

Page 2392: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1890] bkz., C.A. Nallino, “Astronomi”, İA, I, 607; Şeşen, “İlk Tercümeler”,s. 466-471.

Page 2393: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1891] Tafsilatlı bilgi için bkz., Hıtti, I, 570-576; A. Akhmadov,“Astronomy, Astrology, Observatories and Calenders”, History of theCivilization of Central Asia, IV, ed. C.E. Bosworth-M.S. Asimov, Paris 2000,s. 195-199; Nallino, a.g.m., I, 686-690; Tevfik Fehd, “İlm-i Felek”, DİA,XXII, 126-129; D. Pingree, “İlm al-Hay‘a”, EI, III, 1135-1138.

Page 2394: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1892] Tafsilatlı bilgi için bkz., Hıtti, I, 578-580; J. Vernet, “al-Khwarazmi”,EI2, IV, 1070-1071; H. Suter, “Cebir”, İA, III, 40-41; W. Harnet, “al-Djabrwa’l-mukabala”, EI2, II, 360-362; İhsan Fazlıoğlu, “Cebîr”, DİA, VII, 195-201; aynı mlf., “Harizmî, Muhammed b. Musa”, DİA, XVI, 224-227; A.İ.Sabra, “İlm al-Hisab”, EI2, 1138-1141; Q. Mushtaq, “MathematicalSciences”, History of the Civilization of Central Asia, IV, ed. C.E. Bosworth-M. Asimov, Paris 2000, s. 177-178, 182-193; Muhammed Süveyşî, “Hesap”,DİA, XVII, 242-244.

Page 2395: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1893] el-Birunî, Tahdidü nihâyât el-emâkin, İng. trc., Cemil Ali, ed. FuatSezgin, Frankfurt 1992, s. 65-66, 216-217; Aydın Sayılı, The Observatuary inİslam, ed. Fuat Sezgin, Frankfurt 1998 (Ankara 1960 baskısından), s. 98-99;Sezgin, GAS, VI, 170; Ebu’l-Kasım Kurbanî, Zindeginâme-i Riyazidenan-ıDevreyi İslamî, Tahran hş. 1365, s. 264-265.

Page 2396: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1894] Sezgin, GAS, VI, 216-217.

Page 2397: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1895] Kurbanî, a.g.e., s. 73-74.

Page 2398: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1896] İbn el-Nedim, s. 170-171; Sezgin, GAS, VI, 191; Kutluer, s. 413-414.

Page 2399: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1897] İbn el,Esîr, VIII, 504; Trk. trc., VIII, 435; Sayılı, a.g.e., s. 103-104;Kurbanî, s. 63; J. Samso, “al-Khazin”, EI2, IV, 1182-1183; İhsan Fazlıoğlu,“Hâzin, Ebû Ca’fer”, DİA, XVII, 126-128.

Page 2400: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1898] Fazlıoğlu, a.g.e., s. 126.

Page 2401: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1899] Fazlıoğlu, s. 127.

Page 2402: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1900] Bu teorem cebirsel denklemlerin köklerinin bulunması ile ilgilidenklemleri içermektedir. Bkz., Yavuz Aksoy, Bilim Tarihi ve Felsefesi,İstanbul 1994, s. 233.

Page 2403: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1901] Fazlıoğlu, aynı yer.

Page 2404: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1902] Küp ve benzeri cisimlerle ilgili matematiksel denklemler. Bkz.,Aksoy, a.g.e., s. 112-114.

Page 2405: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1903] Trigonometri ile ilgili bkz., Aksoy, s. 93-96.

Page 2406: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1904] Kehhale, IX, 239; Sezgin, GAS, V, 298-299; VI, 190; Kurbanî, s. 64-67.

Page 2407: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1905] Sezgin, GAS , V, 299; Kurbanî, s. 67; Fazlıoğlu, s. 128.

Page 2408: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1906] Sezgin, aynı yer; Kurbanî, s. 64; Fazlıoğlu, aynı yer.

Page 2409: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1907] Fazlıoğlu, aynı yer.

Page 2410: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1908] Fazlıoğlu, s. 129.

Page 2411: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1909] Sezgin, GAS, V, 337; VI, 242; Kurbanî, s. 79-80; D. Pingree, “Ali b.Bamşad Qâ’enî”, EI, I, 870-871; “İbn Bamşad”, DİA, XIX, 358.

Page 2412: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1910] Kurbanî, s. 29-34; Mushtaq, a.g.m., 179-180; Alper, “İbn Sînâ-eserleri”, s. 344.

Page 2413: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1911] Frye, “The Samanids”, s. 143; Trk. trc., s. 58; Sayılı, s. 101; Sezgin,GAS, VI, 177.

Page 2414: Türklerin İslamlaşma Serüveni±n Usta - Türklerin İslamlaşma...bilgisiyle beni yönlendiren danışman hocam sayın Prof. Dr. Ramazan ŞEŞEN’e en derin saygı ve teşekkürlerimi

[1912] Sezgin, GAS, VI, 211.