GÜZEL BİR YAZ FUTBOL KÖYLERİ 2015 Yeşil bir saha, bir top ve birkaç yakın arkadaş… Çocukların eğlenceli bir gün geçirmesine yeter. Ama futbolu sıradan bir eğlenceden daha fazlası olarak görenler de var. Türkiye’nin dört bir köşesindeki yüzlerce, binlerce yetenekli çocuk için bu ‘güzel oyun’ bir tutku. Türkiye Futbol Federasyonu ile Ülker, futbola tutkun bu çocuklara hak ettikleri akademik eğitimi vermek için bir kez daha güçlerini birleştirdi. Ülkenin doğusuna, batısına, kuzeyine, güneyine yayılan 10 futbol köyünde -son sekiz yılda olduğu gibi bu yıl da- yüzlerce yetenekli çocuk, futbolu en iyi bilen eğitmenlerden öğrendi. TFF’nin görevlendirdiği antrenörler İstanbul, Sakarya, Aydın, Isparta, Sinop, Nevşehir, Elazığ ve Erzurum’da kurulan 10 futbol köyünde 400 yetenekli çocuğa eğitim verdi. Çocuklar, sahadaki yoğun programın yanı sıra saha dışında yaratıcı dramadan dengeli beslenmeye, çevre bilincinden ilk yardıma birçok konuda atölye çalışmalarına katıldılar. TFF-Ülker iş birliğiyle dokuz yılda 5300 çocuğa ulaştık. Futbol tutkunu bu yetenekli çocuklar kamplarda hem tekniklerini hem de oyun anlayışlarını geliştirdiler. Ayrıca unutulmaz anılar biriktirdiler. Çocukların futbol köylerinde gün gün neler yaptığını, nasıl bir eğitimden geçtiğini, kamplarında yaşanan coşkuyu ve neşeyi renkli gazetemizin renkli sayfalarında bulacaksınız. TFF-Ülker Futbol Köyleri’nde Türkiye’nin dört bir yanından genç futbolcular unutulmaz bir eğitim dönemi geçirdi.
16
Embed
TFF-Ülker Futbol Köyleri'nde Türkiye'nin dört bir yanından genç ...
This document is posted to help you gain knowledge. Please leave a comment to let me know what you think about it! Share it to your friends and learn new things together.
Transcript
GÜZEL BİR YAZ
F U T B O L K Ö Y L E R İ2 0 1 5
Yeşil bir saha, bir top ve birkaç yakın arkadaş… Çocukların eğlenceli bir gün geçirmesine yeter. Ama futbolu sıradan bir eğlenceden daha fazlası olarak görenler de var. Türkiye’nin dört bir köşesindeki yüzlerce, binlerce yetenekli çocuk için bu ‘güzel oyun’ bir tutku. Türkiye Futbol Federasyonu ile Ülker, futbola tutkun bu çocuklara hak ettikleri akademik eğitimi vermek için bir kez daha güçlerini birleştirdi. Ülkenin doğusuna, batısına, kuzeyine, güneyine yayılan 10 futbol köyünde -son sekiz yılda olduğu gibi bu yıl da- yüzlerce yetenekli çocuk, futbolu en iyi bilen eğitmenlerden öğrendi.
TFF’nin görevlendirdiği antrenörler İstanbul,
Sakarya, Aydın, Isparta, Sinop, Nevşehir, Elazığ ve Erzurum’da kurulan 10 futbol köyünde 400 yetenekli çocuğa eğitim verdi.
Çocuklar, sahadaki yoğun programın yanı sıra saha dışında yaratıcı dramadan dengeli beslenmeye, çevre bilincinden ilk yardıma birçok konuda atölye çalışmalarına katıldılar. TFF-Ülker iş birliğiyle dokuz yılda 5300 çocuğa ulaştık. Futbol tutkunu bu yetenekli çocuklar kamplarda hem tekniklerini hem de oyun anlayışlarını geliştirdiler. Ayrıca unutulmaz anılar biriktirdiler. Çocukların futbol köylerinde gün gün neler yaptığını, nasıl bir eğitimden geçtiğini, kamplarında yaşanan coşkuyu ve neşeyi renkli gazetemizin renkli sayfalarında bulacaksınız.
TFF-Ülker Futbol Köyleri’nde Türkiye’nin dört bir yanından genç futbolcular unutulmaz bir eğitim dönemi geçirdi.
(Marmara, İç Anadolu, Akdeniz, Karadeniz, Doğu Anadolu, Ege)
6 BÖLGESİNDETÜRKİYE’NİN
10 KAMP YAPILDI
HER KAMPA
40’ARÇOCUK KATILDI.
SON 3 GÜN DÜZENLEDİĞİMİZHERKESE AÇIK FUTBOL KÖYÜ’NDE
40 ÇOCUĞU DAHA KAMPLARA DAHİL ETTİK.
TOPLAM
800ÇOCUKKAMPLARADAHİL OLDU.
KAMPLARDATOPLAM
10 GÜ
N
GEÇİRİLDİ. için uzman eğitmenler kamplara katıldı.
beslenme eğitimi,
sanat atölyesi eğitimi,
ve satranç eğitimi,
futsal eğitimi,
Ayrıca...
KAMPLARDA KULLANILAN MALZEMELER:
400 TOP,
3000 T-SHIRT,
800 ÇANTA…
400 çocuk:
HE
R K
AM
PT
A SAĞLIK SORUMLUSU
REHBER ÖĞRETMEN
DRAMA EĞİTMENİ
TOG GÖNÜLLÜSÜ*
4 ANTRENÖR
3 STAJYER ANTRENÖR
KALECİ ANTRENÖRÜ
KAMP KOORDİNATÖRÜ
MALZEME SORUMLUSU
Kamplarda
22,5SAAT fu
tbo
l
antrenmanıyapıldı.
120 280
İNFOGRAFİK02
10,5SAAT YARATICIDRAMA
1,5 KİŞİSELSAAT
BAKIMSAAT14GEZİ VEEĞLENCE
10,5 SAATKİTAP OKUMA SAAT
4,5 SATRANÇ
1,5 SAATİLK YARDIM
1 SAATÇ E V R E BİLİNCİ
1,5 SAATSANATATÖLYESI
1,5 SAATBESLENME E Ğ İ T İ M İ
T Ü K E T İ L E NM A L Z E M E L E R
K A M P L A R D A
2000 ADET ÇİKOLATALI GOFRET
10000 ADET 200 GR DOĞAL YOĞURT
3000 ADET 200 ML SÜT
50.000 ADET 0.5 LT SU
8500 ADET 200 ML AROMALI SÜT
2000 ADET 250 ML AYRAN
7500 ADET 200 ML MEYVE SUYU
O K U N A NK İ T A P L A R
ŞEKER PORTAKALI
SAYI ŞEYTANI
DÜNYA ŞAMPİYONU DANNY
SÜPER GAZETECİLER 1
GÜNEŞİ UYANDIRALIM
FUTBOL KAMPI
KÜÇÜK ADAM BÜYÜRKEN
TABİAT ANA ANLATIYOR
FİLM
LER
İZLE
NE
N GOALMONEYBALL
*Bu yıl da Toplum Gönüllüleri Vakfı
(TOG)’dan gençler, çocukların en yakın
yardımcısıydı. Gönüllüler, genel
koordinasyonu ve çocukların antrenörlerle
daha kolay iletişim kurmasını sağladı.
İNFOGRAFİK 03
YEŞİL SAHADA TARZ YARIŞI
Moda da futbol keyfinin bir parçası. 2002 Dünya Kupası’nın unutulmaz saç modeli ile 2010’lardan parlak renkli bir ayakkabı… Hiç fena değil :)
PA-TA-TES!
Elleri ortada birleştirip takım içi bağlılığı dışa vurmak, yeşil sahaların geleneklerindendir. İnanç Yavuz Hoca ve öğrencileri de her idman sonu bir araya gelip bu ritüeli gerçekleştirdi. Tek bir farkla. Onların seçtiği kelimeler biraz sıra dışıydı. Bir idman “patates”, bir diğerinde “çılgın ördek” diye bağıran grup, duyanların yüzünü güldürdü.
ATAKAN HOCA’DAN ‘GOL ŞOV’!
Kamplarımızda antrenmanları en eğlenceli geçen hocalarımızdan biri Atakan Gültekin’di. Atakan Hoca, özellikle idman sonlarını eğlenceli denemelere ayırdı. Bunun için üst direği vurma, penaltı yarışması gibi etkinlikler düzenledi. Bir de köşe vuruşundan gol denemesi… Uzun yıllar Pendikspor’da forma giyen Atakan Hoca, geçen yılların ondan pek de bir şey götürmediğini, köşe vuruşundan attığı gollerle herkese gösterdi.
KRİTİK BİR SORU
Küçük büyüteçle büyük büyüteç yan yana oynar mı?
BİRLİKTE KUTLADIK
Yoğun idman temposuna ara: Mutlu yıllar!
HEPİMİZ BİRİMİZ İÇİN!
Koordinatöründen malzeme sorumlusuna tüm eğitmenler çocukların her konuda yardımına koştu. Eldivenleriyle çaresiz kalan kalecilerin ayakkabılarını bağlamak dahil!
TAVUKLARI PİŞİRMİŞEM
Yetenekli genç futbolcuların neşesi kamplar boyunca eksilmedi. Yoğun antrenman temposunda, kafa dağıtmak için yapmaktan en çok zevk aldıkları şey ise dans etmekti.
Geçtiğimiz yıllarda yeniden popüler olan ve bazı takımların şampiyonluk kutlamalarında dahi çalınan ‘Tavukları Pişirmişem’ adlı parçayı gerek idman yolunda gerekse de idman bitiminde serviste söyleyerek eğlenen çocuklara malzeme sorumlusu Kadir Akıncı da birçok kez eşlik etti.
KAMP MAGAZİNTFF ile Ülker’in birlikte düzenlediği Futbol Köyleri’nde çocuklarhem futbolun inceliklerini öğrendiler hem de doyasıya eğlendiler.
MAGAZİN04
Köyün en dağınığıKaleci odası
Köyün en lezzetli yemeğiKöfte - patates - pilav
Köyün en iyi şarkısıŞiki Şiki Ba Ba
ANTRENÖRLERİN DÜELLOSU
Zaman zaman öğrencilerin antrenmanından sonra antrenörler sahada hünerlerini gösterdi. Kaleci antrenörü ile grup lideri hocalar birbirlerine şut çekti. A takım seviyesinde kullanılan 5 numara toplar yerine çocuklara daha uygun olan 4 numara topların kullanılması hem hocaların hem de kalecilerin işlerini alışana kadar zorlaştırdı. Grup liderlerinin tekniği ve şutları muazzam olsa da kaleci antrenörü, performansıyla bir adım öne çıkıp galip geldi.
FUTBOL SAHASINDA JONGLÖRLÜK
Futbol köylerindeki antrenörlerimizden biri de Milli Takımlar Kaleci Departmanı’ndan Özden Öngün’dü. Eski Milli Futbolcu Öngün, sahada hem genç kalecilerimize eğitim verdi hem de sürpriz maharetlerini sergiledi. Antrenman sonrası aldığı üç futbol topunu bir jonglör edasıyla dans ettiren Özden Hoca öğrencilerden bol bol alkış topladı.
DOSTLUK, DAİMA...
Futbol köylerinin klasik tablosu nedir? Budur…
YEŞİL! SİYAH!
Türkiye’nin çeşitli illerindeki kamplar arasında, sanal bir rekabet yaşandı. Sakarya Kampı’ndaki çocuklar, oyun parkında eğlenirken diğer kamplara mesaj gönderdi. Örümcek ağının zirvesine tırmanan minikler, yerdeki arkadaşlarını da örgütleyip “Yeşil - Siyah - Şampiyon - Sakarya!” tezahüratı yaptılar.
FATİH HOCA’YA MEKTUPİstanbul’daki Futbol Köyü’ndeki çocuklar, sıra dışı bir fırsat yakaladılar. Türkiye Futbol Direktörü Fatih Terim, kampın sürdüğü TFF Riva Tesisleri’ne geldi. Terim’e düşüncelerini, sorularını iletmek isteyen çocuklar, kağıt kaleme sarıldı. Sorular toplanıp zarflara koyuldu ve hepsi Fatih Terim’e iletildi.
BİR RADYO HİKAYESİ
Futbol Köyleri’ne katılan yetenekli çocuklar, antrenörlerinden sadece teknik bilgi değil, hayat bilgisi edinme şansı da buldu.
Sakarya’daki gezi gününde Kerem, Bilal ve Eyüp Can’la yukarıdaki pozu veren antrenörümüz Oğuzhan Alpat, fotoğrafın hemen ardından bu üçlüye bir hikaye anlattı.
Radyo satın alacak üç arkadaş onar lira verir. Radyo 25 liradır, 30 liradan beş lira para üstü alacaklardır. Verdikleri parayı bozdurmaya giden çırak iki lirayı kendisine saklar, çocuklara birer lira verir. Bu hesapla kişi başı dokuzar liradan 27 lira veren kafadarların iki lirası da çırağa gittiyse kalan bir liraya ne oldu?
Bakış açısına göre sonucun değişebileceğini vurgulayan Oğuzhan Hoca, saha içinde de her zaman farklı açılardan pozisyonları değerlendirmenin önemli olduğunu aşıladı öğrencilerine.
Köyün futbol dışı en eğlenceli etkinliğiYaratıcı drama
Köyün en eğlenceli günüGezi günü
40 ÇOCUĞA SORDUK
MAGAZİN 05
Bize biraz kendini ve alieni anlatır mısın?1996, Ankara doğumluyum. Ailenin ilk çocuğuyum. Benden dört yaş küçük bir kardeşim var: Mert. Babam mâli müşavir, annem ise ev hanımı. Çocukluğumda hocalarım hiperaktif olduğumu söyleyerek aileme, “Bizi çok yoruyor, enerjisini başka alanlara yönlendirin” şeklinde şikâyetlerde bulunuyordu.
Çok üretken olabileceğin bir yol bulmuşsun sanki…Evet, 12 yaşında Mamak’ta okurken okulun camında Bahçelerüstü Spor Kulübü’nün afişine rastladım. Aileme futbol oynamak istediğimi söyleyip beni o kulübe götürmeleri konusunda ısrar ettim. Şartları çok iyi olmamasına rağmen ailemi ikna ederek futbola Bahçelerüstü Spor Kulübü’nde amatör olarak başladım. Yaşıtlarıma göre gerçekten çok daha iyiydim. Bizimki, sokak kültürüyle büyüyen son nesil sanırım. Kardeşimden biliyorum ki bizden sonrakiler bilgisayar ve konsol oyunlarının başından kalkmıyor.
Futbola başladığın dönemde idollerin var mıydı?Evet, vardı. Ben Trabzonluyum. O dönemde babam Trabzonspor’u çok yakından takip ediyordu. Ben de babamla beraber Trabzonspor’un maçlarını izliyordum. Erciyesspor’daki hocam Fatih Tekke, benim idollerimden birisiydi. Hakan Şükür’ü ve Didier Drogba’yı da çok seviyorum.
Futbol kariyerin nasıl ilerledi?Bahçelerüstü amatör bir kulüp olduğu için insanların bizden büyük beklentileri yoktu. U12 düzeyinde TFF’nin düzenlediği Ankara turnuvalarında çok iyi bir hava yakalamıştık. Forvette oynuyordum ve 50’ye yakın gol atmıştım. Ankaraspor (Osmanlıspor), Gençlerbirliği ve Ankaragücü ile birlikte finallere kalmayı başardık. Finallerde amatör takım olarak sadece biz vardık. Buradan çıkmayı başardığımız takdirde İstanbul’a gidip Fenerbahçe, Galatasaray gibi büyük takımlarla oynamaya hak kazanacaktık. Mahalledeki insanlar bile bize inanmıştı ve sürekli takip edip destekliyorlardı. Finallerde iyi bir performans göstermeme karşın ne yazık ki elendik. Ama gösterdiğim performanstan dolayı o süreçte Gençlerbirliği ve Ankaraspor beni transfer etmek istedi. İki takım arasından Ankaraspor’u tercih ettim çünkü oradaki yöneticiler ve oyuncular evime kadar geldi ve ailemi de eğitim konusunda ikna etti.
Böylece Ankaraspor maceran başladı…Evet, artık Ankaraspor’un oyuncusuydum. Ankaraspor’da iyi bir altyapı jenerasyonu yakalanmıştı. Turnuvalarda hep şampiyonluklar ve başarılı sonuçlar elde ediyorduk. Ben de gollerimi atmayı sürdürüyordum. Türkiye Finalleri Play-off maçında Bursaspor’u 5-1 yendik. Böylelikle Bursaspor’un da ilgisini çektim. Ankaraspor’un yaşadığı krizde tüm oyuncular serbest kalınca ben de tercihimi Bursaspor’dan yana kullandım.
Bursaspor’a geçince ailenden ayrılmak zorunda kaldın. Senin için zor oldu mu?Aslına bakılırsa benim ailemden ilk ayrı kalmam Türkiye Futbol Federasyonu’nun düzenlediği Futbol Köyleri projesi ile olmuştu. 14 yaşında Ankaraspor’da oynarken Futbol Köyleri’nin
FUTBOL KÖYÜ’NDEN PROFESYONEL LİGE
TFF-Ülker Van Futbol Köyü’nde ilk defa bu kadar uzun süre ailemden uzak kalmıştım. Dolayısıyla bu benim hayatımdaki en kritik olaydı.
TFF-Ülker Futbol Köyleri’nde yetişen birçok futbolcu profesyonel futbol kulüplerinde, hatta milli takımlarda kendilerine yer buluyor. Tıpkı Oğulcan Çağlayan gibi… Oğulcan henüz 19 yaşında ama şimdiden Süper Lig tecrübesi var. Yolu, 2007’de Van Futbol Köyü’nden geçmişti. Bugün ise Kayserispor forması giyiyor.
dördüncü periyodunda Van’a gitmiş, ilk kez ailemden ayrı 10 gün geçirmiştim.
Orada neler yaşadığından, Van Futbol Köyü’nün sana ne gibi katkıları olduğundan bahsedebilir misin? İlk defa bu kadar uzun süre ailemden uzak kalmıştım. Dolayısıyla bu benim hayatımdaki en kritik olaydı. Orada beraber olduğumuz arkadaşlarımızın çoğu şu anda değişik takımlarda oynuyor. Hatırladığım kadarıyla Muhammet Demirci ve Recep Niyaz bu oyuncuların bazılarıydı. Çok güzel turnuvalar oluyordu. Ayrıca maç dışında sürekli çok zevkli sosyal aktiviteler yapılıyordu. Oradaki hocalarımız da bizimle çok ilgiliydi ve çok şey öğretiyorlardı. Hâlâ onlarla iletişim halindeyim.
TFF- Ülker Futbol Köyleri’nden Bursaspor’a dönelim. Ankaraspor’dan Bursaspor’a geçiş hikâyeni anlatır mısın?Bursaspor’a gittiğimde 16 yaşındaydım. Fakat Bursaspor’a geçerken bazı sorunlar oldu. Ankaraspor kapatılmıştı ve bir dava süreci başlamıştı. Ankaraspor’dan Furkan Soyalp, Mert Tuğman ve Olcay Şahin’le birlikte dört arkadaş Bursaspor’a gittik. Ligin devre arasına kadar resmi maçlara çıkamadık çünkü dava devam ediyordu ve Bursaspor risk altındaydı. İlk lisansımız Bursa Merinos’a çıkarıldı, ardından da Bursaspor’a geçtik.
Sonra neden Gaziantepspor’a gittin?Bursa’da iki buçuk yıl kaldım. 48 gol attıktan sonraki sezon ise Gaziantepspor’a transfer oldum. Bursaspor’dayken 16 yaşında A2 takımına yükselmiştim. Kasımpaşa ile oynadığımız bir maçı A Takım Teknik Direktörü Ertuğrul Sağlam da izlemişti. 1-0 gerideydik. Oyuna sonradan dâhil oldum. 90+5’te çok güzel bir kafa golü attım ve maç 1-1 bitti. Bundan sonra Ertuğrul Hoca beni A takıma çağırdı. Böylece Enes Ünal ve Batuhan Altıntaş’tan önce A takıma çıkmış oldum. Profesyonel lisansa sahip olabilmem için Bursaspor’un federasyona 300 bin TL ödemesi gerekiyordu. Enes ve Batuhan için böyle bir durum
söz konusu değildi çünkü onlar Bursaspor’un altyapısından yetişmeydi. 18 yaşına kadar bekleyecek olursam benim için ödenmesi gereken bedel 30 bin TL’ye düşecekti. Bunun üzerine bana, “Sen bizim evladımızsın,18 yaşına kadar beklersen 30 bin TL yatırırız ve sözleşmeni yaparız” dediler. Bu durumda Enes ve Batuhan oynamaya başlayacak ve benden 5-6 adım önde olacaklardı. İkisine de çok seviyorum, sonuçta arkadaşlarım fakat karakter olarak çok hırslı bir insanım ve onlar Atatürk Stadyumu’nda maça çıkarken ben tribünde oturamazdım. Gerçek buydu ve benim bu gerçekle yüzleşmem gerekiyordu. Bunun üzerine, “Ben kendimi Süper Lig’de oynayabilecek seviyede görüyorum ve ayrılmak istiyorum” dedim.
Sonra Kayseri Erciyesspor’a transfer oldun. O süreçte başka takımlarla görüştün mü?Kasımpaşa ile görüşmem olmuştu. Ama o sırada Gaziantepspor’un devre arası kampında yer alıyordum. Hatta bir hazırlık maçında gol de attım. Orada hiç kimseye en ufak bir saygısızlık yapmadım. Okan Hoca, Gaziantepspor’da bulunduğum süre içerisinde bana çok şey kattı. Bana ilk Süper Lig deneyimini kazandıran o oldu. Bana inandı, beni oynattı ve tecrübelerini aktardı. Onun yeri benim için çok ayrıdır. Zaten kendisiyle hâlâ iletişim halindeyiz, görüşüyoruz. Sonunda, kulübüm para konusunda Kasımpaşa ile değil de Kayseri Erciyesspor’la anlaştı. Zaten Kayseri Erciyesspor’a transferimde kulüp başkanının çok önemli bir etkisi oldu. Arada hiçbir menajer olmadan, sadece ben ve başkan görüşüyorduk. Ben biraz duygusal adamım ve başkanın benimle bu kadar ilgilenmesi ve inanması çok hoşuma gitti. Bu nedenlerin transferime büyük katkısı oldu. Bu transferin gerçekleşmesinde Sedat Karabük’ün de çok büyük katkıları vardı. Kendisi benim Ankaraspor’da genel koordinatörümdü ve Kayseri Erciyesspor’da da Mehmet Özdilek’in yardımcısıydı.
Türkiye’de ve Avrupa’da en beğendiğin futbolcular kimler?Süper Lig’de oynayanlardan Fernandao’yu beğeniyorum. Fernandao gerçekten güçlü bir futbolcu ama buna rağmen sürati de yerinde. Avrupa’da ise Drogba’yı beğeniyorum. O, başından beri idolüm ve bunu her zaman söylüyorum. Galatasaray Kulübü’nün belgeselini izledim ve gördüm ki Drogba sadece saha içinde değil, saha dışında da gerçek
bir idol.
RÖPORTAJ06
FUTBOLA NE ZAMAN BAŞLADI…
Eskiden mahallede erkeklerle top oynardım, futbolu profesyonel olarak düşünmeye başlamam Bolu Futbol Köyü’ne katılmam sonrasında oldu. Futbolu herkes oynayabilir, kesinlikle kız-erkek diye bir ayrım yok.
ŞU ANDA HANGİ TAKIMDA OYNUYOR…
Karadeniz Ereğli Belediyespor’da oynuyorum, ayrıca U17 Milli Takımı’nın kaptanlığını yapıyorum.
KAMPLAR HAKKINDA NE DÜŞÜNÜYOR…
Buradaki tüm çocuklar çok şanslı. Bizim dönemimize göre çok daha büyük imkanlar olduğunu gördüm. Hocaların ilgisi de çok yoğundu.
ÇOCUKLARA BİR TAVSİYE…
Okullarını kesinlikle ihmal etmesinler. Profesyonel futbol güvenceli bir iş değil, sakatlıklar ve başka şanssızlıklar olabilir. Eğitimlerine de önem göstererek profesyonel düşünsünler.
KENDİ EĞİTİMİ…
Karadeniz Ereğli Fen Lisesi’nde okuyorum. Üniversite için de Amerika’dan bir futbol bursu teklifi aldım.
FUTBOLA BAŞLAMA HİKAYESİ…
2010 yılında Bolu Futbol Köyü’ne çağrılmıştım ama bundan once de tabii ki futbol oynuyordum.
Kulübü, milli takım kariyeri…
Futbol yaşantımı Fomget Gençlik ve Spor Kulübü’nde sürdürüyorum ve U19 Milli Takımı’nda görev yapıyorum.
KAMPLAR HAKKINDAKİ DÜŞÜNCELERİ…
Gördüğüm kadarıyla Ülker büyük bir destek vermiş. Bizim dönemimizde bu kadar gelişmiş imkanlar yoktu, çocukların çok şanslı olduğunu düşünüyorum.
ÇOCUKLARA BİR TAVSİYE…
Biz de büyüklerimizi örnek alarak, onlar gibi olmaya çalışarak kendimizi geliştirdik. Eğer onlar da bizleri örnek alıyorlarsa, aynı şekilde çalışmalılar ve hedeflerine yürümeliler. Hayallerin anahtarı çok çalışmak!
GELECEK HEDEFLERİ…
Ben de üniversite için Amerika’dan önemli bir burs teklifi aldım. Tabii ki biz de hâlâ bu yolun başlarındayız ve hedeflerimize, hayallerimize ulaşmaya çalışıyoruz.
KADIN FUTBOLUNUN ROL MODELLERİ
“Sadece üzerime düşeni yapmam ve çok çalışmam gerektiğini biliyorum.”
Savunma oyuncularından seni en çok zorlayanlar hangileri?Egemen Korkmaz çok güçlü ve çabuk bir defans oyuncusu. Rakip için ters ama kendi takımı için bence çok iyi bir oyuncu.
Milli Takım’da da benzer bir performans sergiledin ve ilk çıktığın maçta gol atmayı başardın. Ayrıca ilk kez 16 yaşındayken giydiğin milli formayı bütün yaş kategorilerinde üzerinde taşıdın. Milli Takım sürecinden bize biraz bahsedebilir misin?Milli Takım’a ilk çağrılmam ilginç oldu. Bursaspor’da oynarken Fenerbahçe ile maçımız vardı. Fenerbahçe o zaman Nike Premier Cup Şampiyonu, Avrupa Şampiyonu ve Dünya Üçüncüsü unvanlarıyla sahamıza geldi. O maçtan 4-2 galip ayrıldık ve ben ‘hat-trick’ yaptım. Hemen ardından da Millî
Takım’a çağrıldım. Beni ilk olarak milli takımlara çağıran hoca Hakan Tecimer’di. İlk seçildiğim an, inanılmaz mutluydum. Hemen annemi aradım ve Milli Takım’a seçildiğimi söyledim. Annemin bana ilk söylediği şey ise “Oğlum seni çok özledim, gel de okulunu oku” oldu.
Bundan sonrası için Milli Takım’la ilgili hayallerin neler?Sürekli olarak çalışmaya ve kendimi geliştirmeye devam edeceğim. Zamanı geldiğinde, hak ettiğimi düşündüklerinde hocalarımın beni elbette çağıracaklarını biliyorum. Onun için şu an hiç kafama takmıyorum. Sadece üzerime düşeni yapmam ve çok çalışmam gerektiğini biliyorum.
Avrupa liglerini de takip ettiğini söylemiştin. İleride kendini hangi ligde görmek istersin?Bu soruları sorduğunuz pek çok oyuncunun hâlihazırda nerede
Futbol köylerinde genç kızlar da kendilerini ifade etme fırsatı yakalıyor. Bu yetenekli futbolculardan ikisi, Ece Türkoğlu ve Şevval Alpavut, Bolu Futbol Köyü’nde başlayan maceralarını U17 ve U19 milli takımlarına taşıdı.
oynamak istediğine dair fikir beyan ettiğini tahmin ediyorum. Bunların hepsi güzel şeyler ama ben hayalimi kendime saklamak istiyorum. Çünkü şimdiye kadar herkes “Burada oynamak istiyorum” gibilerinden bir şeyler söylüyor ama çoğu bunu başaramıyor. Zira henüz 19-20 yaşlarında oyuncularız ve bu yaşta üzerimize bu kadar yük bindirmek doğru değil. Şu an kendi takımıma ve genç milli takımlara nasıl faydalı olabileceğimi düşünüyorum. “Real Madrid’de ya da Barcelona’da oynamayı hedefliyorum” gibi cümleler kullanabilirim fakat bunlar ne kadar gerçekçi olur ki? Onun için inşallah kafamdaki hedefime ulaştığım gün sizi arayıp hedefime ulaştığımı söyleyeceğim.
Futbolun dışında nelerle uğraşıyorsun?Son beş aydır hayatımda çok güzel gelişmeler oluyor. Zaten özel hayatımın iyi gitmesinin futboluma olumlu yansıdığını düşünüyorum. Beş aydır bir kız arkadaşım var ve onun sayesinde çok yol kat ettim. Her şeyimle çok ilgileniyor, aldığım her kararda yanımda oluyor ve yanlış olan hiçbir şeyi yapmama izin vermiyor. Örneğin, daha önceleri arkadaşlarımla geceleri dışarı çıkardım ama artık hiç çıkmıyorum ve çıkmak da istemiyorum. Sadece futbola konsantre olmuş durumdayım ve bunun da karşılığını almaya başladığımı düşünüyorum.
ECE TÜRKOĞLU
ŞEVVAL ALPAVUT
RÖPORTAJ 07
FUTBOL KÖYÜ’NDE BİR GÜNKamplarda yoğun futbol antrenmanlarının yanı sıra tüm günü dolduran bir saha dışı eğitim programı uygulandı. Bununla birlikte çocuklar dinlenme ve eğlenme fırsatı da buldu.
07:00GÜNE MERHABA
09:00 - 10:30SATRANÇ EĞITIMI /OYUN
12:15 - 12:45ÖĞLE YEMEĞI
07:30KAHVALTI
10:30 - 12:00FUTBOL ANTRENMANI
14:30 - 16:00YARATICI DRAMA /BESLENME EĞITIMI
13:00 - 14:30DINLENME
Çocuklar kamplarda futbolla o kadar içli dışlı oldular ki arada bir durup fiziksel açıdan kendilerini yormayacak aktivitelere de ihtiyaç duydular. Sevilen kutu oyunlarını beraber oynayan çocuklar hem takım olmanın önemini bir kez daha kavradı hem de neşeli saatler geçirdi.
Genç yıldız adaylarının futbola ve hayata taktiksel bakışını ve karar verme becerisini geliştirmeyi hedefleyen satranç dersleri, özellikle ilk günlerde büyük ilgiyle karşılandı. Her öğrenci, kendi seviyesine göre eğitim aldı. Çocuklar kendi aralarında küçük bir turnuva düzenlemeyi de ihmal etmedi!
Beslenme eğitimlerini Sabri Ülker Vakfı’ndan uzmanlar verdi. Çocuklar hangi besin grubundan ne kadar gıda tüketeceklerinden, molalarda sularını nasıl yudum yudum içmeleri gerektiğine kadar birçok konuda bilgi edindi.
Futbol kampları boyunca devam eden yaratıcı drama eğitimleri, öğrencilerin yaratıcılıkları, doğaçlama kabiliyetleri ve iletişim becerilerine odaklandı. Çocuklar her çalışmadan daha olgun bir şekilde çıktı. Drama dersleri kampın en sevilen saha dışı aktivitesiydi.
SPOR08 PROGRAM08
FUTBOL KÖYÜ’NDE BİR GÜN
20:00 - 20:45AKŞAM YEMEĞI
21:00 - 22:30EĞITIM
23:00IYI GECELER
18:00 - 19:30 KITAP OKUMA
16:30 - 18:00FUTBOL
Futbol köylerinde, çocukların sadece bir sporcu değil, üretken ve çok yönlü düşünen bireyler olarak yetiştirilmesi amaçlandı. Bu sebeple birçok alanda temel eğitimler verildi. Beslenme, kişisel bakım, oyun kuralları, ilk yardım, futsal eğitimlerinin yanında sanat atölyeleri düzenlendi.
Kamp yemekleri, usta aşçılar tarafından, genç sporcuların tüm gıda ihtiyaçları gözetilerek hazırlandı. Çocukların seçtikleri yemekleri antrenörler tek tek kontrol etti, gerekli uyarılar ve tavsiyeler yapıldı, böylece öğünlerin tümü sağlıklı geçti.
0 günlük yoğun tempoyu beraber geçiren küçük sporcuların bazen de kendi iç dünyalarına çekilip sakin vakit geçirmeye ihtiyacı vardı. Bu ihtiyacı gidermek için çocukların yaşına uygun seçilen kitaplar öğrencilere dağıtıldı. Çocuklar hep birlikte kitap okuyup sessizliğin tadını çıkardılar.
09PROGRAM 09
Bazıları, dengeli beslenme eğitiminde öğrendiklerini hayata
geçirmek için hiç zaman kaybetmedi!
Çocuklar sanat atölyesinde çizgi karakterlerden kocaman ve rengarenk bir dünya yarattı.
Satranç yüksek derecede konsantrasyon gerektiren bir
spordur. Yine de bu durum, arada kameralara dönüp ufak
kaçamaklar yapmaya engel olmamalı! Çevre bilinci eğitiminde doğa ile ilgili temel bilgiler alınır alınmaz
sahaya inildi. Fidanlar dikildi, diğer fidanlara su verildi.
EĞLENCELİ ATÖLYELERMUTLU ÇOCUKLARKamplar boyunca süren atölyelerde çocuklar hayâl güçlerini özgürce dışa vurdular. Animasyon yaptılar, bulmaca tasarladılar, şiir yazdılar... Rengarenk atölyelerden kalan birkaç güzel anı...
Çocukların hazırladığı kamp gazetesi kocaman bir pano oluşturdu.
Kamplarda şair ruhu taşıyanlar da vardı. Akrostiş yazanlar bile oldu!
ATÖLYELER10
Favori atölyelerden biri: sanat atölyesi. Çocuklar, eğitmenleri
eşliğinde, kendi çizimlerinin filmini yaptı.
Çocuklarımızın özgüven problemi yaşamadığını söylemeye
gerek var mı? Eğitmenine meydan okuyanlar bile çıktı!
Bulmaca hazırlarken bile akıllar yeşil sahada tabii… Ve tanımlar
ne kadar yerinde!
Yaratıcı drama dersi demek, gülen yüzler demek :)
Bir kamp klasiği: yıldız futbolculara içtenlikle
yazılmış mektuplar.
İdman aralarında en güzel eğlence: kitaplarla baş başa kalmak. Çocuklar, Şeker Portakalı’ndan Güneşi Uyandıralım’a birçok klasik ile zihinlerini dinlendirdi.
Kampta öğrenilenler uzun bir listeyi
dolduruyor.
Kamp günleri güneşli geçti.
Genç bir futbolcudan ilginç bir oyuncu yorumu.
Dürüstçe bir itiraf!
ATÖLYELER 11
KAMPLARDA BİR İLK
Futbol köylerine katılan çocukların, ilk kez bu yıl, kampların son üç gününde daha da küçük konukları vardı. Kampların düzenlendiği şehirlerden gelen 40’ar çocuk çalışmalara katıldı. Minik misafirler, kendi antrenmanlarından önce Ülker Futbol Köyü'ndeki çocukların yaptıkları maçları izlediler. Temel bilgilerin üstünden geçildikten sonra kendi aralarında minyatür kale maç yaptılar. Antrenörler, maçlardan sonra her öğrenciyle tek tek konuşup onları motive etti.
SAHALARDAN PARKELERE
Futbolla geçen günlerin arasına bir de futsal günü girdi. Önceki gün futsalla ilgili teorik eğitimlerini tamamlayan çocuklar bir spor lisesine gidip oradaki futbol sahasında temel teknik eğitimleri aldılar, sonra da kendi aralarında maç yapmaya başladılar. Alıştıklarından daha küçük bir alanda maç yaparlarken teknik kapasitesi daha yüksek olanlar haliyle parladı. Kaleciler içinse iş normalde olacağından biraz daha kolaydı. Ancak yine de ayaklarıyla kurtarış yapmak onlar için farklı bir eğitim fırsatı yarattı.Futbol ile futsal arasındaki küçük farklara hızlıca alışan çocuklar, takım oyununundan da vazgeçmedi.
SAHADAN HABERLERSalonda ilk futsal deneyimi, antrenörlerin izlenimleri ve çocukların ilk 11’leri... Sahadan kısa kısa...
BÜRKE KÖKSALAN
TFF Hasan Doğan Tesisleri'nde düzenlenen İstanbul Futbol Köyü’nün antrenörlerinden Bürke Köksalan eğitim sürecini, çocukların gelişimini ve ileride neler yapabileceklerini değerlendirdi.
Çocuklar buraya geldiğinde hangi seviyedelerdi?Çocuklar geldiğinde başlangıç seviyesindelerdi. Birçok teknikleri oturmuş değildi ama bu 10 günlük süre içinde, özellikle maçların yapıldığı son üç günde çok büyük yol kat ettiklerini gördük. İçlerinde çok büyük yetenekler var. İnşallah onları Milli Takım’a katkıda bulunan oyuncular olarak göreceğiz.
Bu süreçte çocuklar zihnen de gelişti mi?Başta adapte olamayan çocuklarımız vardı. Dışarıda nasıl davranıyorlarsa burada da öyle davranacaklarını düşünmüşlerdi. Buradaki deneyimli antrenör ve eğitmenlerimizin rehberliğinde gerek satranç, gerek drama eğitimleri çok büyük değişim sağladı. Birbirlerine daha saygılı, birbirlerini daha çok düşünen ve takım halinde hareket eden bireylere dönüştüler.
Temel teknik eğitimlerinin ve diğer derslerin faydasını sahada ne düzeyde gördünüz? Verilen temel teknik eğitimde zorlanan çocuklarımız da oldu. Ama sonunda hepsinin istenenleri uygulayabiliyor olması beni çok mutlu etti. Sahada çocukların birbirine "Öyle değil, hocanın dediği gibi yapalım" dediğini duymak gerçekten çok büyük bir gelişme olduğunu gösteriyor. En azından verilen eğitimin saha içinde ve maçlar sırasında böyle ortaya konduğunu göstermeleri sevindirici oldu. Bence eğitimin maçlarla desteklenmesi de güzel oldu. Çocukların bireysel yeteneklerini, yaratıcılıklarını ve rakip bir takım karşısında nasıl performans sergilediklerini değerlendirebildik.
İNANÇ YAVUZ
Sakarya’daki futbol köyümüzün eğitmenlerinden İnanç Yavuz, kamplarda çocukların saha içi ve dışındaki gelişimlerine nasıl yaklaştıklarını, amaçlarını, başardıklarını anlattı...
“Antrenman dönemi boyunca çocuklarla saha içinde temel teknik beceriler, saha dışında mental gelişim odaklı çalıştık. Bir farkındalık yaratıp temel oturtmaya çalıştık. Amaçlarımız sırasıyla iyi bir birey, iyi bir vatandaş ve iyi bir futbolcu yetiştirmektir.
Sahada en temel teknikler olan top kontrolü ve pastan başlayıp son günlere doğru rakipli antrenmanlara geçtik. Temel prensip koordinasyon çalışmaları ile başlayıp teknik çalışmalara geçmek ve oradan beceri çalışmalarıyla devam etmekti.
Sahada gördüklerimiz bizi çok mutlu etti. Çocukların belli bir temel bilgileri vardı. Çok da geliştiler. Özellikle teknik ve taktik anlamda... Teorik bilginin tamamıyla sahaya yansıması tabii ki zaman alacaktır ama eğitimi yeterince algıladıklarını gördük. Genişlik, derinlik ve kaymalar gibi oyunun temel yönlerini çok iyi anladılar. Bolca pratikle beraber her şey yerli yerine oturacaktır.
En çok gelişim gördüğümüz alanlardan biri, çocukların psiko-sosyal ve kültürel seviyeleriydi. Sanat atölyesi, beslenme, kişisel gelişim ve bakımları bir araya gelince çok büyük bir ilerleme ortaya çıktı. Kamp içerisindeki düzen, çocukların birbiriyle kültürel etkilişimleri ve aileden uzakta yaşama tecrübesi de çok işlerine yarayacaktır.
Çocuklarımızın hepsi profesyonel futbolcu olamayacak, bu normal. Ama hepsi iyi, sosyal hayata katkısı olan, geniş görüşlü bireyler olarak büyümeli. Biz de bunun için çalıştık.”
‘KARŞILIKLI SAYGIYLA HER ŞEY KOLAY’
Malzeme Sorumlusu Abdülkadir Akıncı: “Kamp çok güzel geçti, hiçbir sorunla da karşılaşmadık. Benim gözlemim, çocukların çok başarılı olduğu yönünde. Çocuklar ekipmandan memnundu ve onların kullanımıyla ilgili hiçbir sorun yaşamadık, her şey iyiydi. Çocuklarla iletişimimiz çok güzeldi. Çocuklarla iletişiminiz sağlamsa ve karşılıklı saygınız varsa bu iş çok kolay.”
ANTRENÖR GÖZÜYLE
HABERLER12
TÜ
RK
İYE
11’İÇOCUKLAR SEÇTİ...
DÜ
NY
A 11’İ
FERNANDO MUSLERA
GÖKHAN GÖNÜL SERDAR AZİZ SIMON KJAER CANER ERKİN
LUKAS PODOLSKIOZAN TUFANWESLEY SNEIJDER
BURAK YILMAZ
STEPHANE MBIALUIS NANI
MANUEL NEUER
MATS HUMMELSDAVID ALABA
PAUL POGBA
LIONEL MESSI
YAYA TOURE
LUIS SUAREZ
ARTURO VIDAL
CRISTIANO RONALDO
THIAGO SILVA PHILIPP LAHM
HABERLER 13
GEZİ GÜNÜ MANZARALARIFutbol Köyleri bu yıl da ülkenin dört bir köşesinde yapıldı. Çocuklar şehirlerinin tarihi ve doğal güzelliklerini de görme fırsatı buldu.
YENİ FİDANLAR, BOL
OKSİJEN
Kampın ilk dört gününde yoğun antrenman temposuyla çalışan Sakarya Köyü öğrencileri,
gezilerin yapılacağı günün sabahında, alıştıkları saati iki saat geçirerek uyandı. Bunu
hak etmişlerdi de!
Hem gezecekleri hem de dinlenecekleri bir gün onları bekliyordu. Etkinlikler, fidan
dikmeyle başladı, sonra Sakarya Park’a geçildi.
Sakarya Nehri kıyısında kurulan bu tesiste çocuklar hem oyun oynadı hem de doğanın
ortasında yemeklerini yedi. Hepsi, yeni antrenmanlar ile maçlar için bol bol enerji
topladı.
BİR FABRİKA, BİR SARAY VE FUTSALKamplardaki geziler sırasında kıta değişikliği yapan tek öğrenci grubu, İstanbul’dakiydi. Asya yakasındaki Riva Tesisleri’nden Avrupa yakasına
geçen 40 çocuk, ilk olarak Ülker Fabrikası’na uğradı. Burada üretim bandını gördüler, fabrikaların nasıl işlediğine dair fikir sahibi oldular.
Ardından tarihi bir mekana, Eminönü’ne geçildi. Çocuklar ilk olarak Ülker Bizim Mutfak restoranında yemeklerini yedi. Bu ufak ziyafeti Topkapı Sarayı takip etti. Sarayın gezilen her odasından şaşkınlıkla
karışık farklı bir nida yükselirken, gün futsalla tamamlandı.
KUŞADASI FATİHLERİ
Bu senenin en erken start alan kamplarından Kuşadası’nda gezi günü erken başladı. Öncelikle kasabanın çarşısı ziyaret edildi. Dükkanlar bir bir
ziyaret edilirken, ufak tefek alışverişler yapıldı.
Ardından Efes Antik Kenti yakınlarındaki Meryem Ana Evi’ne geçildi. Çocuklar burada birçok yabancı turistle karşılaştı.
Günün sonunda ise yorgunluğa aldırmayan çocuklar futsal maçı yaptı.
İSTANBUL
ISPARTAAYDIN
SİNOP
NEVŞEHİR
KANGALLAR, BÖCEKLER
VE KAVİMLERIsparta’da da gezi günü dolu dolu geçti.
Önce Böcek Müzesi gezildi, ardından sevimli Sivas kangallarının yanına
gidildi.
Isparta Huzurevi’nde genç futbolcu adayları büyüklerinin ellerini öptü. O gün huzurevinin bahçesi belki de hiç
olmadığı kadar neşeliydi.
Bunun ardından çocuklar, Prof. Dr. Turan Yazgan Etnografya Müzesi’ni
gördü. Gezi, Gölcük Tabiat Parkı’nda yapılan kampla sona erdi.
SAKARYA
GEZİ14
BUZDA SATRANÇ
Erzurum’da gezi, günün erken saatlerinde başladı. Atatürk Evi’ne yapılan ziyarete çocuklar büyük ilgi gösterdi.
Aziziye ve Mecidiye Tabyaları ve Erzurum Heykel Müzesi’nden sonra sıra spordaydı.
Çocukların alışık olduğu futbol, o gün menüde değildi. Zaman curling ile tanışma zamanıydı. ‘Buzda satranç’ ile ilk kez haşır neşir olacak çocuklar bu kış sporunu çok sevdi.
Gün, Erzurum’un enfes doğasında yapılan mangal partisiyle sona erdi.
KARADENİZ’İN
KIYISINDA Sinop’taki Futbol Köyü’ne katılan çocuklar için gezi günü aynı zamanda deniz demekti. Kıyısında antrenman yapılan Karadeniz’in tadını çıkardılar. Çocuklar günün başında, 1999’dan beri müze olarak kullanılan, tarihi Sinop Cezaevi’ni ziyaret etti. Sonraysa doğanın içine yolculuk başladı. Şahin Tepesi ve Hamsilos gezildi. Akliman günün son durağı oldu.
ELAZIĞ
ERZURUM
AÇIK HAVA MÜZESİNDE BİR GÜN
Elazığ Kampı öğrencileri, gezi gününe futsalla başladı. Çocuklar, Yakup Kılıç Spor Salonu’nda yeni yeni tanıştıkları bu sporla haşır neşir oldu.
Ama Elazığ’a gelip Keban Baraj Gölü’nü gezmemek olmazdı. Türkiye’nin en büyük ikinci yapay golünde küçük bir turdan sonra balık lokantasında yemek yendi.
Elazığ tarih dolu bir şehir. Muazzam bir açık hava müzesi olan Harput Antik Kenti de en önemli tarih duraklarından biri. Gezinin bu bölümünde en keyifli kısım ise efsanevi Harput Kalesi’nin gezildiği kısımdı.
PERİ BACALARI ARASINDA
Türkiye’nin en büyük turistik cazibe merkezlerinden bir tanesi Kapadokya. Balonlarla dolu göğün altında, dünyanın dört bir yanından turistlerle birlikte dolaşırsınız.
Nevşehir kampımıza katılan çocuklar, birçok kişinin uzun yolculuklar yaparak geldiği şehirde bulundukları için çok şanslıydı. Kapadokya’da tarihi bir yolculuğa çıktılar.
Önce, MÖ 3000’den günümüze kadar uzanan Seramik Müzesi’ni ziyaret ettiler. Ardından da Zelve Antik Kenti ile Ürgüp’ü gördüler.
GEZİ 15
Futbol Köyleri sona erdi ama Türkiye Futbol Federasyonu ile Ülker, küçük futbolcular için çalışmaya devam ediyor. Sıradaki adım 13 yaş altı futbolcuların katılabileceği bir lig kurmak. Genç futbolcu adaylarına, kendilerini geliştirebilmeleri için rekabetçi bir ortam sağlamak gerekiyor. TFF ve Ülker bu amaçla düzenli bir lig kurmaya karar verdi. İstanbul U-13 Ligi, 2015-16 sezonu boyunca devam edecek. Lige 38 ilçeden toplam 380 okul katılacak. Bu ligde, lisanssız, 13 yaş altı futbolcular forma giyebilecek. 12 bin sporcu arasından önce ilçe sonra da il karmaları belirlenecek.
Lig sona erdiğinde kazanan, ülke futbolu olacak!
ÜNİVERSİTELİ EĞİTMENLER GELİYORTFF ve Ülker, spor akademilerinde eğitim alan üniversiteliler ile ilkokul öğrencilerini buluşturuyor.
Üniversite-Okul Projesi kapsamında, Beden Eğitimi Spor Yüksek Okulu öğrencileri, 6-10 yaş çocuklara futbol eğitimi verecek.Proje 2015 Eylül – 2016 Mayıs döneminde gerçekleşecek. Eğitim programında temel hareketler, esneklik, topa yatkınlık, koordinasyon ve
futbol temel teknik dersleri var. Türkiye ve Kıbrıs’tan 24 üniversite bu projeye dahil olacak. Toplam 38 bin çocuğa ulaşılacak.
Futbol tutukunu çocuklar, erken yaşta bilimsel yöntemlerle çalışma fırsatı yakalayacak, belki de Milli Takım’a uzanacak kariyerlerinin temelini inşa edecekler.
TFF ile Ülker’in iş birliğiyle hayata geçen Çocuklar İçin Futbol projesiyle ilgili ayrıntılı bilgiyi ulkercocuklaricinfutbol.com adresinde bulabilirsiniz.
SIRADA U-13 LİGİ VAR!
TFF ile Ülker’in iş birliğiyle hayata geçen Çocuklar İçin Futbol projeleriyle ilgili ayrıntılı bilgiyi ulkercocuklaricinfutbol.com adresinde bulabilirsiniz.