T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ KAMU YÖNETİMİ ANABİLİM DALI 2547 SAYILI YÜKSEKÖĞRETİM KANUNU ÇERÇEVESİNDE YÜKSEKÖĞRETİM KURUMLARINDA AKADEMİK VE İDARİ PERSONELE UYGULANAN DİSİPLİN SORUŞTURMASININ HUKUKİ NİTELİĞİ VE USULÜ Abdurrahman ERDOĞAN 1130203511 YÜKSEK LİSANS TEZİ DANIŞMAN Dr. Öğr. Üyesi Vahdettin AYDIN ISPARTA-2019
139
Embed
T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ...
This document is posted to help you gain knowledge. Please leave a comment to let me know what you think about it! Share it to your friends and learn new things together.
Transcript
T.C.
SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
KAMU YÖNETİMİ ANABİLİM DALI
2547 SAYILI YÜKSEKÖĞRETİM KANUNU ÇERÇEVESİNDE
YÜKSEKÖĞRETİM KURUMLARINDA
AKADEMİK VE İDARİ PERSONELE UYGULANAN DİSİPLİN
SORUŞTURMASININ HUKUKİ NİTELİĞİ VE USULÜ
Abdurrahman ERDOĞAN
1130203511
YÜKSEK LİSANS TEZİ
DANIŞMAN
Dr. Öğr. Üyesi Vahdettin AYDIN
ISPARTA-2019
ii
iii
iv
(ERDOĞAN, Abdurrahman, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu Çerçevesinde
Yükseköğretim Kurumlarında Akademik ve İdari Personele Uygulanan Disiplin
Soruşturmasının Hukuki Niteliği ve Usulü, Yüksek Lisans Tezi, Isparta, 2019)
ÖZET
“2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu Çerçevesinde Yükseköğretim
Kurumlarında Akademik ve İdari Personele Uygulanan Disiplin Soruşturmasının
Hukuki Niteliği ve Usulü” başlıklı çalışmada; ülkemizdeki yükseköğretim kurumlarında
görev yapan akademik ve idari personel hakkında yapılan disiplin soruşturmaları,
disiplin soruşturması sonrası verilen disiplin cezaları ve verilen bu disiplin cezalarına
karşı başvuru yolları, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun disiplin hükümlerinde
yapılan son değişiklikler çerçevesinde incelenmiştir.
Yükseköğretim Kurumlarında uygulanan disiplin soruşturmaları, soruşturmaya
sebep olan fiil ya da fiillerin işleniş zamanından başlayıp, soruşturma sonucunda ceza
işleminin kesinleştiği zamana kadar geçen süreçtir. Tüm bu süreçte uygulanan usul,
disiplin hukuku çerçevesinde ele alınmıştır. Disiplin hukukundaki tüm ilkelerin disiplin
soruşturmalarında nasıl uygulanacağı ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 53.
maddesinde yer alan disiplin hükümlerinin nasıl uygulanması gerektiği çalışmanın
amacını ortaya koymaktadır.
2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 53. maddesinde yer alan,
Yükseköğretim kurumlarındaki akademik ve idari personele uygulanacak bu usul ve
esasların, yargı kararları ve disiplin hukukunun temel ilkeleri ile örtüşmeyen hükümleri
disiplin hukuku çerçevesinde değerlendirmek suretiyle tespit edilmiştir. Bu eksiklikler
için disiplin soruşturmaları ile ilgili Danıştay içtihatları ve hukukun temel ilkeleri
ayrıntılı olarak incelenmiş ve bu çerçevede usulüne uygun bir disiplin soruşturması
yapılabilmesi için çeşitli önerilerde bulunulmuştur.
Anahtar Kelimeler
Yükseköğretim, Öğretim Elemanı, Memur, Personel, Disiplin, Disiplin Suçu,
Disiplin Cezası, Disiplin Soruşturması.
v
(ERDOĞAN, Abdurrahman, The Legal Nature and Procedure of Disciplinary
Investigation Applied to Academic and Administrative Staff in Higher Education
Institutions within the Framework of Higher Education Law No. 2547, Master Thesis,
Isparta, 2019)
ABSTRACT
In the study titled “The Legal Nature and Procedure of Disciplinary
Investigation Applied to Academic and Administrative Staff in Higher Education
Institutions within the Framework of Higher Education Law No. 2547”; disciplinary
investigations on academic and administrative staff working in higher education
institutions in our country, disciplinary penalties given after disciplinary investigation
and ways of application against these disciplinary penalties, it has been examined within
the framework of recent amendments made to the disciplinary provisions of the Higher
Education Law No. 2547.
Disciplinary investigations applied in Higher Education Institutions are the
process that starts from the time of the act or acts that cause the investigation and goes
to the time when the criminal procedure is finalized as a result of the investigation. The
aim of this study is to explain how all principles of disciplinary law will be applied in
disciplinary investigations and how the disciplinary provisions of article 53 of Higher
Education Law No. 2547 should be applied.
Article 53 of the Higher Education Law No. 2547, these procedures and
principles to be applied to academic and administrative staff in higher education
institutions, judicial decisions and the principles that do not comply with the basic
principles of disciplinary law has been identified by evaluating within the framework of
disciplinary law. For these deficiencies, the case-law of the Council of State regarding
the disciplinary investigations and the basic principles of law have been examined in
detail and various proposals have been made in order to conduct a proper disciplinary
investigation.
Keywords
High Education, Academic Staff, Civil Servant, Staff, Discipline, Disciplinary
Dekan Yardımcıları, Yüksekokul Müdür Yardımcıları, Enstitü Müdür Yardımcıları ve
Genel Sekreter Yardımcıları) ile disiplin amiri olarak sayılmayan (Daire Başkanı,
Koordinatör, Bölüm Başkanı gibi) yöneticiler disiplin soruşturması açamazlar. Bu
kişiler, disiplin soruşturmasına konu olacak bir fiili öğrendiklerinde durumu en kısa süre
içinde sıralı disiplin amirine bildirmelidir. Ancak disiplin amirlerine vekâlet eden
vekiller, vekâlet dönemi ile sınırlı olmak üzere disiplin amiri yetkisine sahiptir.”18
17 Yükseköğretim Kurulu Başkanı’na öğretim elemanları hakkında soruşturma açma yetkisi tanıyan dava
konusu kuralın, bilimsel özerkliği zayıflatan ve Yükseköğretim Kurulu’nun sahip olduğu denetim
yetkisini aşan yönü ile Anayasa’nın 130. ve 131. maddeleri ile bağdaşmadığı gerekçesi ile, Anayasa
Mahkemesinin 10/04/2019 tarihli ve 2019/20 sayılı kararıyla iptal edilmiştir. Resmi Gazete, Tarih:
17/07/2019, Sayı: 30834. Anayasa Mahkemesi’nin bu kararı, Yükseköğretim Kurulu Başkanı’nın öğretim
elemanlarına disiplin amiri sıfatıyla soruşturma açamayacağı ve Yükseköğretim Kurulu Başkanı’nın,
öğretim elemanlarının disiplin amiri olamayacağı anlamı taşımaktadır. 18 Çankaya Üniversitesi Personel Daire Başkanlığı, “Personel Disiplin Soruşturması Kılavuzu”,
Fransızca “dicipline” kökenli bir sözcük olan disiplin kelimesi, dilimize
Fransızcadan geçmiştir. Türk Dil Kurumu disiplin kelimesini, “Bir topluluğun
yasalarına ve düzenle ilgili yazılı ya da yazısız kurallarına titizlik ve özenle uyması
durumu, sıkıdüzen, zapturapt” ve “kişilerin içinde yaşadıkları topluluğun genel düşünce
ve davranışlarına uymalarını sağlamak amacıyla alınan önlemlerin bütünü” şeklinde
tanımlanmaktadır.19
Günümüzde yürürlükte olmayan cumhuriyet döneminin ilk memur kanunu olan
788 sayılı Memurin Kanunu’nda20 disiplin terimi yerine “inzibati” terimi kullanılmıştır.
Türk Dil Kurumu inzibati kelimesini, “Sıkı düzeni sağlayıcı, düzene bağlayıcı, insan
davranışlarını sınırlayıcı, düzenleyici, baskı altına alıcı” şeklinde tanımlamaktadır.21
Bireyin davranış ve hareketlerini kendi kendine kontrol altına almasını ifade
eden ve önleyici bir tedbir olarak kullanılan disiplin terimi, hukuksal olarak
gerçekleştirilmesi istenilmeyen bir fiilin sonucunda uygulanan yaptırımı da ifade
etmektedir.22 Bir başka tanıma göre disiplin, yönetim düzeni içerisinde yer alan kişilerin
kanunlara ve kurallara uyması ve belli bir yol izleyen bilgi ve becerilerin tümünü ifade
etmektedir.23 Bu anlamda disiplin, örgüt içinde düzenin ve örgüt hizmetlerinin en iyi bir
şekilde yürütülmesi ve başarının sağlanmasında kullanılan etkili bir araç olarak
tanımlanmaktadır.24
Kamu disiplini ise; kamu kurum ve kuruluşlarında kanun, tüzük ve yönetmelik
hükümlerine aykırı tutum ve davranışların kontrol altına alınarak, kurum içi düzenin
sağlanması yoluyla kamu hizmetlerinin etkili ve verimli olarak yürütülmesi olarak
tanımlanabilir.25
19 Türk Dil Kurumu, http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_gts&arama=gts&guid=T
DK.GTS.5bdc0135b3c9f5.52873783, (02/11/2018). 20Resmi Gazete, Tarih: 31/03/1926, Sayı: 336. 21 Türk Dil Kurumu, http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_gts&arama=gts&guid=T
DK.GTS.5bdc0135b3c9f5.52873783, (15/07/2019). 22 Akgüner, Berk, a.g.e., s. 721; Selman Sacit BOZ, “Memur Disiplin Hukukuna Hâkim Olan Temel
İlkler”, Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi (SÜHFD), 2017, c. 25, S.2, s. 18. 23 Ahmet Taşkın, Kamu Görevlileri Disiplin Hukuku, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2006, s. 121. 24 Tiran GENÇ, “Kamu Yönetiminde Disiplin”, Türk İdare Dergisi (TİD), 1990, S. 389, s. 3. 25 Taşkın, a.g.e., s. 122; Ali D. Ulusoy, İdari Yaptırımlar, Onikilevha Yayıncılık, İstanbul, 2013, s. 149.
Disiplin kavramı işlevine göre “otokratik disiplin” ve “demokratik disiplin”
olmak üzere ikiye ayrılabilir. Disiplin sisteminin işlevi bastırıcılık taşıyorsa bu disiplin
türüne “otokratik disiplin” adı verilirken, disiplinin sisteminin işlevi, bastırıcı değil de
yapıcı bir anlayış doğrultusunda hareket ediyorsa bu disiplin türüne de “demokratik
disiplin” adı verilmektedir. Ülkemizdeki Devlet memurluğu sisteminde bu işlevlerden
hangisinin esas alındığına bakılırsa, karma bir sistemden söz edilebilir. Çünkü
kanunlardaki “zorunluluk”, “yasaklama” vb. gibi ifadeler her ne kadar “bastırıcılık”
işlevine işaret etse de, verilen disiplin cezalarının memurun davranışlarına da bakılarak
belli bir süre sonra özlük dosyasından silinebilmesi “yapıcı” işleve yönelik olduğu
sonucunu doğurur ki, bu da karma bir sistemin uyguladığını gösterir.26
Kelime olarak disiplin suçu, eğitim ve iş hayatında bir kimsenin disiplin
yönetmeliğine aykırı davranmasıdır.27 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 124.
maddesinin 2. fıkrasında, “Kamu hizmetlerinin gereği gibi yürütülmesini sağlamak
amacı ile kanunların, Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin ve yönetmeliklerin Devlet
memuru olarak emrettiği ödevleri yurt içinde veya dışında yerine getirmemek,
uyulmasını zorunlu kıldığı hususları yapmamak, yasakladığı işleri yapmak” disiplin
suçu olarak tanımlanmıştır.
Disiplin suçu kavramı ile ilgili doktrinde birden çok tanımlama yapılmıştır.
Disiplin suçu, memurun göreviyle ilgili kusurlu bir fiil işlemesidir.28 Diğer bir tanımla,
kamu kurumlarında verilen hizmetlerin yerine getirilmesine ve kurum düzeninin
sağlanmasına yönelik olarak mevzuat hükümlerinde öngörülen ve ihlali disiplin cezası
yaptırımına bağlanan fiillerin işlenmesidir.29
Tanımlardan da anlaşılacağı üzere, disiplin suçu memurun kusurlu davranışı ile
ortaya çıkmaktadır. Disiplin suçu bilerek ve istenerek (kast) gerçekleştirilebildiği gibi,
dikkatsiz ve özensiz (taksir) davranma sonucu da ortaya çıkabilir.30
Disiplin suçunun ne olduğu, disiplin suçu işlendiği zaman yaptırımının ne
olduğunu bilmek kamu personelinin en önemli sorumluluklarından biridir. Kanunlarda
açıkça yazan disiplin hükümlerini bilmemek, ceza hukukunun önemli ilkelerinden birisi
26 Gözler, a.g.e., s. 772; Taşkın, a.g.e., s. 121-122. 27 Türk Dil Kurumu, http://www.tdk.gov.tr/ /index.php?option=com_gts&arama=gts&guid=
TDK.GTS.5be43a952b3223. 27901790, (08/11/2018). 28 Kemal Gözler, İdare Hukuku, Ekin Kitapevi, Bursa, 2003, c.2, s. 686. 29 Mehmet Sağlam, Türk Personel Hukukunda Disiplin Suç Ve Cezalarına İlişkin Esaslar Ve
Uygulanması, Mahalli İdareler Derneği Yayını, Ankara, 2003, s. 6. 30 Taşkın, a.g.e., s. 192.
20
olan kanunu bilmemek mazeret sayılmaz ilkesine aykırı bir durumdur. Söz konusu ilke,
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun31 4. maddesinde “ceza kanunlarını bilmemek
mazeret sayılmaz” şeklinde ifade edilmiştir. Ceza hukukunda olduğu gibi disiplin
hukukunda da kanunu bilmemek mazeret sayılmaz ilkesi geçerlidir.
Anayasamızın 89. maddesi gereğince, kanunların yürürlüğe girebilmesi için
Resmi Gazete’de yayımlanması gerektiği gibi, 124. maddesinin 2. fıkrasında da “hangi
yönetmeliklerin Resmi Gazete’de yayımlanacağının kanunla belirleneceği” belirtilmiş
ve uygulamaya yönelik olarak 3011 sayılı Resmi Gazete’de Yayımlanacak Olan
Yönetmelikler Hakkında Kanun32 ile “Cumhurbaşkanlığı, bakanlıklar ve kamu tüzel
kişilerinin; işbirliğine, yetki ve görev alanlarına ait hükümleri düzenleyen, kamu
personeline ait genel hükümleri kapsayan ve kamuyu ilgilendiren yönetmeliklerin
Resmi Gazete’de yayımlanması” zorunluluğu getirilmiştir.
Toplumsal düzen ve idarenin işleyişi ile ilgili olan ve kişilere yönelik hak ve
yükümlülükler ile ilgili yasal düzenlemeler, yetkili makamlarca çıkarılan kanun, kanun
hükmünde kararname ve yönetmelikler Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe
girmektedir. Bu sebeple Resmi Gazete aracılığıyla yürürlüğe giren hukuksal mevzuatı
bilmemek gibi bir mazeretin kabul edilmesi mümkün değildir.
Söz konusu ilke doğrultusunda usulüne uygun olarak yürürlüğe giren bir
mevzuat hükmünde yer alan hak ve yükümlülüklerin kamu görevlileri tarafından
bilindiği kabul edilir.33 Bu açıdan bir kamu görevlisinin işlediği fiilin ya da sergilediği
davranışın haksızlık teşkil ettiği, bu fiil ve davranışlarla kurum düzeninin bozulduğunu
bilmediği ve bilebilecek konumda olmadığı iddiası kabul edilemez.34
Kamu görevlisinin disiplin suçu işlediği iddiası; ihbar, şikâyet, hiyerarşik
denetim esnasında amirin tespiti, merkezi denetim sırasında müfettişlerin ortaya
çıkarması, başka kurumların haber vermesi ve medyada yapılan yayınlarla öğrenme gibi
yöntemlerle tespit edilebilir.35
31 Resmi Gazete, Tarih: 12/10/2004, Sayı: 25611. 32 Resmi Gazete, Tarih: 01/06/1984, Sayı: 18418. 33 Cemil Kaya, “Memur Disiplin Suç ve Cezalarına ve Disiplin Soruşturmasına Hâkim Olan Temel
İlkler”, Amme İdaresi Dergisi (AİD), 2005, c. 38, S.2, s. 68. 34Boz, a.g.m., s. 23. 35 Oğuz Sancakdar, Eser Us, Mine Kasapoğlu Turhan, Lale Burcu Önüt, Serkan Seyhan, İdare Hukuku
Teorik Çalışma Kitabı, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2018, s. 445; A. Alper Durmuş, Memur Disiplin
Hukuku, Adalet Yayınevi, Ankara, 2014, s. 132.
21
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 124. maddesinin 2. fıkrasında disiplin
cezaları; “Kamu hizmetlerinin gereği gibi yürütülmesini sağlamak amacı ile kanunların,
Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin ve yönetmeliklerin Devlet memuru olarak emrettiği
ödevleri yurt içinde veya dışında yerine getirmeyen, uyulmasını zorunlu kıldığı
hususları yapmayan, yasakladığı işleri yapan devlet memurlarına işlediği fiilin
durumuna göre verilecek cezalar” olarak tanımlanmıştır.
Kamu çalışanı, kamu hizmetini yürüttüğü kurumun düzenine uymadığı takdirde,
kurum yönetimi hiyerarşi düzeni içinde kişinin yaptığı fiile karşılık olarak yaptırımda
bulunması disiplin cezası olarak adlandırılır.36
Doktrinde disiplin cezaları üzerine faklı tanımlamalar yapılmıştır. Pınar’a göre
disiplin cezası; kamu hizmetlerinin yürütülmesi ve kamu yararının devamlılığının
sağlanması amacıyla, kamu görevlileri için görev, yetki ve sorumlulukları bakımından
yasal olarak uygulanan yaptırımlardır.37 Sağlam’a göre; kamu kurumunda
gerçekleştirilen idari işlemlerin korunmasını ve düzenli bir şekilde devam etmesini
amaçlayan idari işlemlerdir.38
Anayasamızın 38. maddesinin 9. fıkrasında, “İdare, kişi hürriyetinin kısıtlanması
sonucunu doğuran bir müeyyide uygulayamaz.” denilmektedir. “O nedenle idare,
kişinin hayatına (Anayasa, m.17) veya mal varlığına (m.35) veya Anayasanın koruması
altında bulunan herhangi bir hürriyetine dokunan tarzda bir disiplin cezası veremez.
Örneğin idarenin hapis cezası veya para cezası gibi bir disiplin ceza vermesi mümkün
değildir. Disiplin cezası memurun hürriyetine veya mal varlığına bir zarar vermez;
sadece onun kariyerine ve görevinden kaynaklanan haklarına bir zarar verir. Disiplin
cezası maddi (örneğin maaş kesimi) veya manevi (örneğin uyarı veya kınama) sonuçlar
doğurabilir. Dolayısıyla disiplin cezalarının mesleki nitelikte cezalar olduğunu
söyleyebiliriz.”39
Tanımlarda da görüldüğü üzere disiplin cezaları, kamu kurum ve kuruluşlarında
verilen hizmetlerin etkin, verimli, kesintisiz ve doğru bir şekilde devam ettirilebilmesi
için kamu çalışanlarına uygulanmak üzere ve onların belli bir düzen içinde çalışmalarını
sağlamaya yönelik kanun ve yönetmeliklerle getirilen yaptırımların tümüdür.
36 Taşkın, a.g.e., s. 192. 37 İbrahim Pınar, 4483 sayılı Kanuna Göre Memur Suçlarında İdari ve Adli Soruşturma Usulleri, Seçkin
Yayınevi, Ankara, 2003, s. 705. 38 Sağlam, a.g.e., s. 16. 39 Gözler, a.g.e., s. 775-776.
22
Bir kamu çalışanına disiplin cezası verilebilmesi için suç sayılan fiilin sübut
bulması şart olup, fiilin varlığı sabit olmadan hiçbir disiplin mercii tarafından ceza
tayinine olanak bulunmamakla birlikte, fiilin sübut bulup bulmadığı yapılacak tarafsız
bir soruşturma sonucunda ortaya çıkarılmalıdır.40
Disiplin hükümlerine aykırı fiil olduğu önceden belirlenmiş bir fiil, işlem, tutum
ya da davranışın memur tarafından işlendiğinin iddia, ihbar, şikâyet veya diğer
yöntemlerle ileri sürülmesi halinde, memurun suçla ilgi derecesini ortaya çıkarmak ve
gerçekleri objektif kriterlerle ortaya koymak amacıyla disiplin amirinin emriyle yapılan
her türlü araştırma ve inceleme işlemini disiplin soruşturması olarak tanımlamak
mümkündür.41
Kamu hizmetlerinin gereği gibi yürütülmesini sağlamak amacıyla kanunların ve
yönetmeliklerin Devlet memuru olarak emrettiği ödevleri yurt içinde veya yurt dışında
yerine getirmeyenlere, uyulması zorunlu kıldığı hususları yapmayanlara, yasakladığı
işleri yapanlara uygulanacak disiplin cezasının hukuka uygun olması ve gerçeğin
şüpheye yer vermeyecek tarzda ortaya konularak tespit edilmesi amacıyla disiplin
soruşturması yapılır.42
Bir idari yaptırım olan disiplin cezasının verilebilmesi için cezanın dayanağı
olan fiilin hiçbir şüpheye vermeyecek şekilde belirlenmesi gerekmektedir. Bu
belirlemeyi yapmak için tarafsız ve usulüne uygun olarak yapılacak olan bir soruşturma
sonucunda düzenlenen disiplin soruşturma raporu bulunmalıdır. Disiplin amirleri ve
disiplin kurulları, disiplin cezasına esas fiilin kamu personeli tarafından gerçekleştirilip
gerçekleştirilmediğini ancak bir soruşturma raporunu değerlendirerek tespit edebilecek
ve bu rapora dayalı olarak ceza tayinine gidebileceklerdir.43
“Disiplin cezası verilmesini gerektiren bir fiilin işlendiğini öğrenen disiplin
amiri yazılı olarak disiplin soruşturması başlatır.”44 Disiplin soruşturması başlatılırken;
şikâyet veya ihbar edenin isminin gizli kalması gibi bir talebi yok ise, şikâyet ya da
ihbar edenin kim olduğu, hakkında soruşturma başlatılan yükseköğretim kurumu
40 Hüsamettin Kırmızıgül, Disiplin Suç Ve Cezaları Ve Denetim Yolları, Kazancı Hukuk Yayınları,
İstanbul, 1998, s. 9. 41 Durmuş, a.g.e., s. 179. 42 Durmuş, a.g.e., s. 179. 43 Akgüner, Berk, a.g.e., s. 738; İbrahim Pınar, “Disiplin Suç ve Cezaları ve Sicil Hukuku”, Sözkesen
Matbaacılık, Ankara, 2008, s. 439; Danıştay 10. Dairesi’nin 23/11/1989 tarihli ve E. 1987/2100, K.
1989/2239 sayılı kararı, Danıştay Dergisi (DD), S. 78-79, s. 517. 44 2547 Md. 53/A-1/a.
23
personelinin nerede görev yaptığı, unvanın ne olduğu, soruşturma başlatılmasına neden
fiilin neyden ibaret olduğu, iddia edilen fiilin nerede ve ne zaman işlendiği gibi
bilgilerin soruşturma başlatma yazısında belirtilmesi gerekmektedir.45 Yine aynı şekilde
soruşturma başlatma yazısında hangi kanun uyarınca soruşturma başlatıldığı yer
almalıdır.
“Üst disiplin amirinin soruşturma açtığı veya açtırdığı disiplin olayında alt
disiplin amiri ayrıca soruşturma yapamaz veya yaptıramaz. Daha önce açılmış
soruşturma varsa bunlar üst amirin açtığı veya açtırdığı soruşturma ile birleştirilir.”46 Bu
madde görüldüğü üzere, disiplin soruşturması alt disiplin amirince başlatılacağı gibi üst
disiplin amirince de başlatılabilir. Örneğin, bir öğretim elemanı hakkında yapılan
şikâyet üzerine, şikâyet edilen öğretim elemanının görev yaptığı fakülteye bildirilmeden
üniversite rektörü tarafından soruşturma başlatılmış olabilir. Eğer ki aynı öğretim
elemanı hakkında görev yaptığı fakültedeki disiplin amirince de bir soruşturma
başlatıldı ise, bu soruşturma üniversite rektörünün başlattığı soruşturma ile birleştirilir.
Bilimsel araştırma ve yayın etiğine ilişkin ihbar ve şikâyetler ile ilgili disiplin
soruşturmasına başlama sürecinde de dikkat edilmesi gereken hususlar bulunmaktadır.
“Bilimsel araştırma ve yayın etiğine ilişkin disiplin cezası verilmesini gerektiren fiiller
açısından soruşturma başlatılmadan önce bilimsel araştırma ve yayın etiği kurullarınca
inceleme yapılması zorunludur.”47
Bilimsel araştırma ve yayın etiğine ilişkin şikâyetler öncelikle üniversitelerin
bilimsel araştırma ve yayın etiği kurullarınca gönderilmeli, anılan kurulların yapacağı
inceleme sonucu verilecek karara göre işlem tesis edilmelidir. İnceleme sonucunda
bilimsel araştırma ve yayın etiğine aykırılık tespit edilmesi durumunda, bu karar en kısa
sürede hakkında etik inceleme yapılan personelin görev yaptığı birimdeki disiplin
amirine bildirilir.
Etik ihlali iddiaları sebebiyle yükseköğretim kurumlarının etik kurullarında
gerekli inceleme yapılmadan doğrudan soruşturma başlatılması usul açısından sakat
olacaktır. 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nda, etik ile ilgili disiplin soruşturması
yapılmadan önce etik inceleme yapılması zorunluluk olarak ifade edilmiştir. Bazen
yükseköğretim kurumlarına diğer yükseköğretim kurumlarından etik ihlali iddiasıyla
Danıştay 8. Dairesi’nin 30/03/1998 tarihli ve E. 1996/807, K. 1998/1175 sayılı kararı,
http://emsal.danistay.uyap.gov.tr/BilgiBankasiIstemciWeb/, (01/03/2019). 51 Danıştay 8. Dairesi’nin 16/12/1998 tarihli ve E. 1996/1380, K. 1998/4372 sayılı kararı,
personellerce istenmemesi gibi durumlardır. Bu durum rektörlük tarafından
değerlendirilir ve uygun görülen bir soruşturmacı adı soruşturma başlatacak birime
bildirilir ve rektörlükçe belirlenen kişi birim tarafından soruşturmacı olarak
görevlendirilir. Ayrıca soruşturmacı olarak görevlendirilecek personelin soruşturmaya
konu olayla ilgisinin bulunmaması, hakkında soruşturma açılanla arasında husumet
bulunmaması ve tarafsız olması gerekmektedir.53
Soruşturmacı belirlenirken dikkat edilmesi gereken diğer bir husus da,
“soruşturmacının görev ve unvanı, soruşturulanın görev ve unvanının üstünde veya
onunla aynı düzeyde olmasıdır.”54 Bu maddeden de anlaşılacağı üzere, soruşturulan
kişinin unvan ve görevi dikkate alınarak, belirlenecek soruşturmacının görev ve
unvanının soruşturulan kişinin görev ve unvanından üst ya da eşit derecede olmasına
dikkat edilmelidir.55 Örneğin, soruşturulan kişinin doçent olarak görev yapan bir
öğretim üyesi olduğunu düşünürsek, bu öğretim üyesinin soruşturmasını ancak başka bir
doçent ya da profesör görevinde olan bir personel yapabilir. Yine başka bir örnek
verecek olursak, fakülte dekanı olarak görev yapan bir profesörün soruşturmasını yine
dekan olarak görev yapan bir profesör yapabilir.56
Soruşturmacı belirlenirken dikkat edilmesi gereken diğer başka bir husus da,
“fiilin ast ile üst tarafından birlikte işlenmesi hâlinde soruşturma usulü ve disiplin cezası
verme yetkisi üste göre belirlenir.”57 Eğer ki fiili işleyen personellerin görev ve
unvanları farklı ise soruşturmacı belirlenirken üst görev ve unvanda bulunan personele
53 Akgüner, Berk, a.g.e., s. 739; Danıştay 12. Dairesi’nin 30/06/2011 tarihli ve E. 2008/4925, K.
2011/3569 sayılı kararı, Danıştay Dergisi (DD), S. 128, s. 315-316. 54 2547 Md. 53/A-1/d. 55 Akyılmaz, Sezginer, Kaya, a.g.e., s. 691. 56 Ramazan Çağlayan, İdare Hukuku Dersleri, Adalet Yayınevi, Ankara, 2018, s. 547; Danıştay İdari
Dava Daireleri Kurulu'nun 31/10/2013 tarihli ve E. 2010/1420, K. 2013/3394 sayılı kararı, Danıştay
Dergisi (DD), S. 135, s. 109-113. 57 2547 Md. 53/A-1/e.
27
göre soruşturmacı görevlendirilir. Örneğin, bir şube müdürü ile daire başkanının birlikte
işlemiş olduğu fiil üzerine başlatılacak olan soruşturmada, soruşturmacı olarak bir daire
başkanı ya da üst görev ve unvanda bulunan personelin görevlendirilmesi gerekir.
“Soruşturulanın disiplin cezası verilmesini gerektiren fiili işlediği ve disiplin
soruşturmasının başlatıldığı tarihteki görev veya unvanının farklı olması halinde disiplin
soruşturması, üst görev veya unvanı esas alınarak yürütülür.”58 Görüldüğü üzere fiil
tarihindeki görev ve unvan ile soruşturma başlatılırken sahip olunan görev ve unvanın
farklı olması soruşturmacı belirleme konusunda önem arz etmektedir. İşlenen fiil ile
soruşturmanın başlaması arasında zaman farkı olabilir. Bu zaman diliminde görev ve
unvanda bir değişiklik olması durumunda üst görev ve unvan esas alınacaktır. Örneğin,
fiil tarihinde doçent olarak görev yapan bir öğretim üyesi fiil tarihinden sonra profesör
olarak atanmış olabilir. Soruşturmanın açılacağı tarihte profesör olarak görev yapıyor
ise, soruşturma açılacak tarihteki görev ve unvanına göre soruşturmacı belirlenmeli ve
soruşturma buna göre yürütülmelidir.
Yükseköğretim kurumlarında soruşturmacı belirleme konusu her geçen gün
sorun haline gelmektedir. Disiplin amiri soruşturmacı belirlerken yukarıda yer olan
hususları her ne kadar göz önünde bulundursa da, soruşturmacılık görevi akademik ve
idari personel tarafından kabul edilmeme gibi bir eğilim göstermektedir. Bunun sebebi
ise fazladan iş yükü, disiplin soruşturması mevzuatına hâkim olunmaması,
soruşturmacılık görevinin vermiş olduğu sorumluluktan kaçınma gibi nedenlerdir.
Söz konusu sorunu ortadan kaldırmak için, yükseköğretim kurumlarında bulunan
her bir kadro ve unvan için ayrı ayrı disiplin soruşturması kurulları oluşturmak çözüm
olabilir. Örneğin üniversitelerde bulunan etik kurullar gibi. Bilindiği üzere
Üniversitelerde Sağlık Bilimleri Bilimsel Araştırma ve Yayın Etiği Kurulu, Sosyal ve
Beşeri Bilimler Bilimsel Araştırma ve Yayın Etiği Kurulu, Fen ve Mühendislik
Bilimleri Bilimsel Araştırma ve Yayın Etiği Kurulu bulunmakta ve bu kurulların bir
görevi de, etik ihlaller ile ilgili şikâyetleri inceleyip karar bağlamaktır. Şikâyet konusu
hangi bilim dalının alanına giriyorsa o bilim dalının etik kurulu incelemeyi
yapmaktadır. İşte bu mantık ile disiplin soruşturması kurulları da kurulabilir. Örneğin
profesör kadrosunda olan akademik personeller için profesörlerden oluşan bir disiplin
soruşturması kurulu oluşturulabilir. Bu kurulda sağlık bilimleri, sosyal bilimler ve fen
58 2547 Md. 53/A-1/f.
28
bilimleri alanından profesörlerin bulunması, disiplin soruşturmasının teknik boyutta bir
inceleme gerektirmesi durumunda gerekli olacaktır. Bu kurullara bir de sekreterya
kurulmalı ve soruşturma sürecindeki tüm yazışmalar bu sekreterya tarafından
yürütülmelidir. Bu şekilde doçent, doktor öğretim üyesi, öğretim görevlisi, araştırma
görevlisi kadroları ve üniversitelerde idari kadroda bulunan personel için ayrı ayrı
disiplin soruşturması kurulları oluşturulabilir. Ayrıca bu disiplin soruşturması
kurullarının her bir üyesi için idari görev ödeneğine benzer bir ödeneğin ödenmesi de
disiplin soruşturması kurullarında görev almayı cazip hale getirecektir. Disiplin
soruşturması kurullarının oluşumu, görevleri, yetkileri ve özlük hakları ile ilgili 2547
sayılı Yükseköğretim Kanunu’nda düzenleme yapılmalıdır.
3.2. Soruşturmacının Görev ve Yetkileri
Disiplin amirinin görevlendireceği soruşturmacının görev ve yetkilileri ile
soruşturma süresince soruşturmacı tarafından uygulaması gereken usul ve esaslara
aşağıda ayrıntılı olarak yer verilmiştir.
3.2.1. Soruşturmaya Başlama
Disiplin suçlarıyla ilgili soruşturma yapılmasında amaç; gerçekleşen olayın ve
kanıtlarının, disiplin suçunun işleniş koşulları, oluş biçimi, sonuçları ve ilgililerin kişisel
durumları göz önünde tutularak tarafsız bir biçimde incelenip değerlendirilmesi ve
böylece cezalandırma yönünden sağlıklı bir sonuca ulaşılmasıdır. Disiplin soruşturması
ile, disiplin suçu teşkil ettiği ileri sürülen fiil ve bu fiili işlediği iddia edilen personel
hakkında her türlü araştırma yapılmalıdır. Disiplin soruşturmasında soruşturmacı olarak
görevlendirildiğine dair görevlendirme yazısını tebliğ alan soruşturmacı, tebliğ
tarihinden itibaren soruşturmaya hemen başlar.
29
3.2.2. Soruşturma Hazırlık Tutanağı
“Soruşturma işlemleri bir tutanak ile tespit olunur.”59 Soruşturmacı ya da
soruşturma komisyonu tarafından soruşturma sürecinde yapılacak işlemler tespit
edilerek tutanak altına alınmalıdır. Bunun yanında ifade alma işlemleri soruşturmacının
belirleyeceği yer ve zamanda gerçekleşecek olması durumunda, alınacak ifadeler de
mutlak suretle tutanak altına alınmalıdır. Yine benzer işlemler tutanak altına alınarak
yapılmalıdır.60
3.2.3. Bilgi ve Belgelerin Toplanması
“Soruşturmacı, disiplin soruşturması ile ilgili bilgi ve belgeleri toplama, ifade
alma, tanık dinleme, bilirkişiye başvurma, keşif yapma, inceleme yapma, ilgili
makamlarla yazışma yetkisine haizdir.”61 “Soruşturmacının, görevlendirme kapsamında
talep ettiği bilgi ve belgeler gecikmeksizin kendisine verilir.”62
Soruşturmacı kurum içinden ya da başka bir kurumdan disiplin soruşturması
kapsamında gerekli gördüğü her türlü bilgi veya belgeyi isteyebilir. Soruşturmacının bu
talebi gecikmeksizin yerine getirilir. Disiplin soruşturmasında nadiren de olsa özellikle
teknik konularda bilirkişi incelemesine başvurulabilmektedir. Soruşturmacı gerekli
görülmesi durumunda disiplin soruşturması kapsamında bilirkişi incelemesi isteyebilir.
Yine soruşturmacı disiplin soruşturması kapsamında keşif yapma ve inceleme yapma
yetkisine sahiptir.63
3.2.4. İfadelerin Alınması
Disiplin soruşturmasında yukarıda sayılan işlemler yanında, soruşturma konusu
olayın açıklığa kavuşturulması bakımından alınacak ifadeler de büyük önem
taşımaktadır. 2547 sayılı Kanun’da açık ve kesin hüküm bulunmamakla birlikte ifade
yürüten soruşturmacı soruşturmanın her aşamasında, soruşturmacıyı görevlendiren
disiplin amiri ve soruşturma ile ilgili yazışmaları yapan ilgili birim personeli
soruşturmanın gizliliği ile ilgili gerekli özen ve dikkati göstermelidir.82
Soruşturmanın gizliliği açısından önemli olan diğer bir husus da; soruşturma
devam ederken, soruşturma sürecinde oluşan dosya içerisindeki her türlü bilgi ve
belgenin 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanun’u83 kapsamında soruşturulan tarafından
talep edilmesi durumunda nasıl hareket edilmesi gerektiğidir.
78 Buradaki yetkili kuruldan kasıt; Savcılık tarafından düzenlenen görevsizlik kararı üzerine, 2547 sayılı
Kanun’un 53/c maddesi uyarınca Üniversite tarafından yapılan cezai soruşturma sonucunda düzenlenen
soruşturma dosyasının, men-i muhakeme ya da lüzum-u muhakeme yönünde karar verilmesi için
gönderildiği, anılan Kanun’un 53/c/2-d hükmü uyarınca oluşturulan Üniversite Son Soruşturma
Kurulu’dur. 79 Danıştay 1. Dairesi’nin 16/03/2017 tarihli ve E. 2017/155, K. 2017/432 sayılı kararı. 80 Sağlam, a.g.e., s. 83. 81 2547 Md. 53/A-1/k. 82 Turan Yıldırım, Melikşah Yasin, Nur Kaman, Eyüp Özdemir, Gül Üstün, Özge Okay Tekinsoy, İdare
Hukuku, Onikilevha Yayıncılık, İstanbul, 2018, s. 208. 83Resmi Gazete, Tarih: 24/10/2003, Sayı: 25269.
40
4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanun’un “İdarî soruşturmaya ilişkin bilgi veya
belgeler” başlıklı 19. maddesinde:
“Kurum ve kuruluşların yetkili birimlerince yürütülen idarî soruşturmalarla ilgili
olup, açıklanması veya zamanından önce açıklanması halinde;
a) Kişilerin özel hayatına açıkça haksız müdahale sonucunu doğuracak,
b) Kişilerin veya soruşturmayı yürüten görevlilerin hayatını ya da güvenliğini
tehlikeye sokacak,
c) Soruşturmanın güvenliğini tehlikeye düşürecek,
d) Gizli kalması gereken bilgi kaynağının açığa çıkmasına neden olacak veya
soruşturma ile ilgili benzeri bilgi ve bilgi kaynaklarının temin edilmesini
güçleştirecek,
Bilgi veya belgeler, bu Kanun kapsamı dışındadır.” denilmektedir.84
Yine, Bilgi Edinme Hakkı Kanunu’nun Uygulanması İlişkin Esas ve Usuller
Hakkında Yönetmelik’in85 “İstenecek bilgi veya belgelerin niteliği” başlıklı 12.
maddesinin 2. fıkrasında, “Kurum ve kuruluşlar; ayrı veya özel bir çalışma, araştırma,
inceleme ya da analiz neticesinde oluşturulabilecek türden bir bilgi veya belge için
yapılacak başvurular ile tekemmül etmemiş bir işleme ilişkin bilgi veya belge için
yapılacak başvurulara olumsuz cevap verebilirler” denilmektedir.
Bu durumda soruşturmacı ve/veya disiplin amiri tarafından gerekli
değerlendirme yapılarak anılan Kanun’un 19. maddesi ve anılan Yönetmelik’in 12.
maddesi gerekçe gösterilerek dosya istem talebi reddedilebilir. Bu konu ile ilgili Bilgi
Edinme Değerlendirme Kurulu’nun örnek bir kararında, “Başvuru sahibinin talep
konusu yaptığı belgelere ilişkin soruşturmanın tekemmül etmemiş olmasına bağlı
olarak, Bilgi Edinme Hakkı Kanunu’nun Uygulanması İlişkin Esas ve Usuller Hakkında
bir işleme ilişkin bilgi ve belge için yapılacak başvurulara olumsuz cevap verilebilir.’
hükmü uyarınca, itirazının reddedildiği…” denilerek, hakkında devam eden bir disiplin
soruşturmasına ilişkin bilgi ve belge isteyen personele, kurumunun vermiş olduğu cevap
yazısına karşı Bilgi Edinme Değerlendirme Kuruluna yapmış olduğu itiraz
reddedilmiştir.86
84 4982 Md. 19. 85 Resmi Gazete, Tarih: 27/04/2004, Sayı: 25445. 86 Bilgi Edinme Değerlendirme Kurulu’nun 21/06/2018 tarihli ve 2018/801 sayılı kararı.
41
Ancak soruşturma tamamlandıktan sonra, soruşturulanın savunmasını yapabilme
gerekçesi ile anılan Kanun kapsamında soruşturma dosyasını talep etmesi durumunda,
Bilgi Edinme Hakkı Kanunu’nun Uygulanması İlişkin Esas ve Usuller Hakkında
Yönetmelik’in “Gizli bilgileri ayırarak bilgi veya belge verme” başlıklı 21. maddesi
uyarınca, “İstenen bilgi veya belgelerde, gizlilik dereceli veya açıklanması yasaklanan
bilgiler ile açıklanabilir nitelikte olanlar birlikte bulunuyor ve bunlar birbirlerinden
ayrılabiliyorsa, söz konusu bilgi veya belge, gizlilik dereceli veya açıklanması
yasaklanan bilgiler çıkarıldıktan sonra başvuranın bilgisine sunulur. Ayırma gerekçesi
başvurana yazılı olarak bildirilir” 3. kişilere ait bilgi veya belgeler çıkarılarak
soruşturulana gönderilebilir. Buradaki 3. kişilerden kasıt, şikâyet eden ve soruşturulan
kişiler haricindeki tüm kişilerdir. Ancak her halükarda şikâyetçinin adı ve soyadı
dışındaki kimlik ve iletişim bilgileri dosyadan çıkarılır.
Eğer ki dosyadaki şikâyetçi, şikâyet başvurusunda bulunurken isminin gizli
kalmasını talep etti ise, 3. kişilerin yanı sıra şikâyetçinin de tüm bilgileri dosyadan
diğer disiplin cezalarından birinin önerilmesi durumunda görevden uzaklaştırma
tedbirini derhal kaldırır.
“Görevden uzaklaştırma tedbiri alınmakla beraber, soruşturma sonunda yetkili
makam veya mercilerce hakkında kamu görevinden çıkarmadan başka bir disiplin cezası
verilenler ile ceza kararından evvel haklarındaki disiplin soruşturması af ile
kaldırılanlar, bu kararların kesinleşmesi üzerine veya tedbir süresinin dolması hâlinde
derhal göreve iade edilirler.”97 Kamu görevinden çıkarma cezası atamaya yetkili amirin
teklifi üzerine Yüksek Disiplin Kurulu tarafından verildiğinden, disiplin soruşturması
sonuçlansa bile anılan Kurul tarafından verilecek karar beklenmelidir. Anılan Kurul,
atamaya yetkili amirin önerdiği kamu görevinden çıkarma cezası dışında başka bir
disiplin cezası verirse bu durum derhal atamaya yetkili amire bildirilir ve atamaya
yetkili amir de görevden uzaklaştırılan personeli derhal göreve iade eder.
“Kişinin görevi başında kalmasının, soruşturmanın devamına engel olmadığı
hallerde görevden uzaklaştırma tedbiri süresi dolmadan da kaldırılabilir.”98 Soruşturma
devam ederken, personelin görevi başında kalması soruşturmanın devamına engel
olmadığı kanaatine varıldığı durumlarda, 3 (üç) aylık görevden uzaklaştırma süresi
dolmadan göreve iade edilebilir. Personelin görevi başında kalması, soruşturmanın
devamına engel olmadığı soruşturmacının teklifi üzerine ya da atamaya yetkili amirin
kanaatine üzerine karar verilir. Görevden uzaklaştırma tedbirinin kaldırılması yine
yetkili makamın alacağı bir olur yazısı ile yapılmaktadır. Bu yazı en kısa sürede bir üst
yazı ile görevden uzaklaştırılana ve birimine bildirilir.
Kanun’un 53/B maddesinin 8. fıkrasında, “Soruşturma sonunda kamu
görevinden çıkarma cezası önerilmesi hali dışında görevden uzaklaştırma tedbiri, bu
tedbiri alan yetkililerce derhal kaldırılır” denmektedir. Burada akıllara gelen bir husus
da, kamu görevinden çıkarma cezası dışında bir ceza olan üniversite öğretim
mesleğinden çıkarma cezası önerilenlerin, kamu görevinden çıkarma cezası önerilenler
gibi bir görevden uzaklaştırma işlemine tabi tutulmamasıdır. Yani soruşturma sonunda
kamu görevinden çıkarma cezası önerilenler göreve iade edilmezken, üniversite öğretim
mesleğinden çıkarma cezası önerilenler neden göreve iade edilmektedir? Hâlbuki her iki
ceza da atmaya yetkili amirin teklifi üzerine Yüksek Disiplin Kurulu tarafından
verilmektedir.
97 2547 Md. 53/B-9. 98 2547 Md. 53/B-10.
47
Akıllara gelen bu husus şöyle düşünülmektedir; kamu görevinden çıkarma cezası
önerilen ve Yüksek Disiplin Kurulunca bu önerinin kabul edilmesi durumunda, bu
personelin gerek diğer kamu kurumlarında gerekse de yükseköğretim kurumlarında bir
daha görev yapamayacağı, üniversite öğretim mesleğinden çıkarma cezası önerilen ve
Yüksek Disiplin Kurulunca bu önerinin kabul edilmesi durumunda ise, bu personelin
akademik bir kadroya bir daha atanmamak üzere üniversite öğretim mesleğinden
çıkarılarak sadece yükseköğretim kurumlarının akademik kadrolarına atanamayacağı
düşünüldüğünden, kamu görevinden çıkarama cezası ile üniversite öğretim mesleğinden
çıkarma cezası bu yönleriyle görevden uzaklaştırma sonrası göreve iade açısından bir
tutulmamaktadır.
Kaldı ki, kamu görevinden çıkarma cezası önerilenler çok ciddi fiil işlediğinden
görevi başında kalmasında sakınca görüldüğünden görevden uzaklaştırılmakta ve
Yüksek Disiplin Kurulu’nun kararı beklenmeden göreve iade edilmemektedirler. Ama
üniversite öğretim mesleğinden çıkarma cezası önerilenler ise sadece “Başkalarının
özgün fikirlerini, metotlarını, verilerini veya eserlerini bilimsel kurallara uygun biçimde
atıf yapmadan kısmen veya tamamen kendi eseri gibi göstermek” fiilini işlediği için
görevden uzaklaştırılsa bile, Yüksek Disiplin Kurulu’nun kararı beklenmeden göreve
iade edilmektedir. Çünkü bu fiilin, Yüksek Disiplin Kurulu karar verene kadar görevi
başında kalmasında sakınca görülecek bir fiil olmadığı düşünülmektedir.
Hatta ve hatta, üniversite öğretim mesleğinden çıkarma cezasını gerektirecek
“Başkalarının özgün fikirlerini, metotlarını, verilerini veya eserlerini bilimsel kurallara
uygun biçimde atıf yapmadan kısmen veya tamamen kendi eseri gibi göstermek” fiilini
işleyen personel hakkında başlatılan disiplin soruşturması sebebi ile, bu personelin
görevden uzaklaştırılması doğru bir uygulama olmayacaktır.
3.8. Soruşturma Süresi
“Disiplin soruşturması, görevlendirme yazısının tebliğ tarihinden itibaren iki ay
içinde tamamlanır. Soruşturma bu süre içinde tamamlanamaz ise soruşturmacı gerekçeli
48
olarak ek süre talep edebilir, disiplin amiri gerekçeyi değerlendirerek ve zamanaşımı
sürelerini dikkate alarak karar verir.”99
Disiplin amiri ve soruşturmacı disiplin soruşturmalarındaki süreleri takip
etmelidir. Soruşturmacı süresinde bitiremediği soruşturmada 2 (iki) aylık süre dolmadan
gerekçe belirterek disiplin amirinden ek süre talep eder. Disiplin amiri de bu gerekçeyi
değerlendirerek soruşturmacının talep ettiği ek süreyi verir. Burada dikkat edilmesi
gereken husus, disiplin amirinin zamanaşımı100 sürelerini göz önüne alarak ek süre
vermesidir. Örneğin disiplin soruşturmasının zamanaşımına uğramasına 1 (bir) ay var
iken disiplin amiri soruşturmacıya 2 (iki) ay ek süre veremez.
3.9. Görevi Sona Eren Personel Hakkında Disiplin Soruşturması
Hakkında disiplin soruşturması başlatılmış personelin herhangi bir sebeple
kurumundan ayrılmış olması soruşturmanın sonlandırılması anlamına gelmez. “Fiili
işleyenin emeklilik veya başka nedenlerle görevinin sona ermesi, hakkında soruşturma
açılmasına ve soruşturmanın devamına engel olmaz. Bu durumda soruşturma sonunda
verilen disiplin cezası, özlük dosyasında saklanır. Aylıktan veya ücretten kesme ve
kademe ilerlemesinin durdurulması veya birden fazla ücretten kesme cezaları ilgilinin
kamu görevine dönmesi ya da bir vakıf yükseköğretim kurumunda göreve başlaması
halinde uygulanır.”101
Kanun’un bu hükmünden anlaşılacağı üzere, personelin kurumdan ayrılması
disiplin soruşturması açılmasına ve açılan soruşturmanın devamına engel değildir.
Disiplin suçu işlendiği zaman memur olan kişinin daha sonra memurluktan ayrılması,
disiplin suçu işlediği zamandaki nedensellik bağını ortadan kaldırmaz. Çünkü hukuk
kuralları, her suça işlendiği andaki fiile ve hukuksal durumuna göre, yürürlükteki
mevzuat hükümleri çerçevesinde ceza verilmesini gerektirir.102 Kurumundan emeklilik
ya da istifaen görevinden ayrılan personelin, görevinden ayrılmadan önce işlemiş
olduğu fiilden dolayı hakkında soruşturma açılabilir ve bu soruşturma sonucunda
disiplin cezası verilebilir. Verilen bu ceza personelin özlük dosyasında saklanır. Eğer
99 2547 Md. 53/A-1/l. 100 Disiplin soruşturmalarında zamanaşımı “Zamanaşımı” başlığı altında ayrıca incelenecektir. 101 2547 Md. 53/A-1/m. 102 İsmet Giritli, Pertev Bilgen, Tayfun Akgüner, Kahraman Berk, İdare Hukuku, Der Yayanları, İstanbul,
2015, s. 875; Sancakdar, Us, Kasapoğlu Turhan, Önüt, Seyhan, a.g.e., s. 446.
49
ceza aylıktan veya ücretten kesme ve kademe ilerlemesinin durdurulması veya birden
fazla ücretten kesme cezaları ise, personelin kamu görevine geri dönmesi ya da vakıf
yükseköğretim kurumunda göreve başlaması durumunda, göreve başladığı tarihi izleyen
aybaşında uygulanır.
Soruşturma geçiren personelin naklen başka bir kuruma gitmesi durumunda usul
biraz faklıdır. Disiplin soruşturması devam ederken kurumdan naklen ayrılan personelin
disiplin soruşturması tamamlandıktan sonra disiplin cezası önerildi ise, disiplin cezası
personelin görev yaptığı yerdeki disiplin amirince verilir kuralı103 doğrultusunda
savunma alma işlemi ve disiplin cezası verilmesi için, soruşturma dosyası personelin
naklen gittiği kuruma gönderilmelidir. Soruşturma sonucunda disiplin cezası önerilmedi
ise her halükarda soruşturma dosyası personelin özlük dosyasında muhafaza edilmesi
için ivedi bir şekilde naklen gitmiş olduğu kuruma gönderilmelidir.
3.10. Disiplin Soruşturması ve Ceza Kovuşturmasının Birlikte Yürütülmesi
“Bir fiilden dolayı ilgili hakkında ceza soruşturması veya kovuşturması yapılıyor
olması, aynı fiilden dolayı disiplin soruşturması yapılmasına, ceza verilmesine ve bu
cezanın yerine getirilmesine engel değildir. Gerektiğinde ceza kovuşturması bekletici
mesele yapılabilir. Bu durumda disiplin soruşturmasına ilişkin zamanaşımı süreleri
durur.”104
Disiplin soruşturması idari bir işlemdir ve disiplin soruşturmasına konu fiil ile
ilgili ceza soruşturması veya kovuşturması yapılıyor olması idari işlem olan disiplin
soruşturmasına ve bu soruşturma sonucunda ceza verilmesine engel değildir. Eğer ceza
kovuşturmasının sonucu beklenmek istenirse bu durumda disiplin amirinin alacağı
yazılı bir karar ile ceza kovuşturması bekletici mesele yapılabilir. Böylece disiplin
soruşturmasına konu olan fiilin işlendiği tarihten itibaren 2 (iki) yıl olan zamanaşımı
süresi durur.
Örneğin, fiilin 20/01/2017 tarihinde işlendiğini düşünülürse ve bu fiil ile ilgili
ceza kovuşturması yapıldığı gerekçesi ile ceza kovuşturması sonucunun beklenmesi
yönünde 20/02/2018 tarihinde disiplin amirince yazılı bir karar alınması durumunda, 13.
103 Disiplin cezası verme yetkisi “Disiplin Cezası Vermeye Yetkili Makamlar” başlığı altında ayrıca
incelenecektir. 104 2547 Md. 53/A-1/n.
50
ayda zamanaşımı süresi duracaktır. 20/02/2018 tarihinden sonra, ceza kovuşturmasının
20/05/2019 tarihinde sonuçlandığı ve 20/06/2019 tarihinde kuruma bildirildiği
düşünülürse, kuruma bildirildiği tarihten itibaren zamanaşımı süreleri tekrar işlemeye
başlar ve 11 (onbir) ay içerisinde yani 20/05/2020 tarihine kadar soruşturma tamamlanır
ve bekletici mesele yapılan ceza kovuşturmasından çıkan sonuca göre disiplin cezası
verilir ya da verilmez.
Ancak dikkat etmek gerekir ki, disiplin soruşturmalarında Kanun’da da
belirtildiği gibi sadece ceza kovuşturması bekletici mesele yapılabilir. Disiplin
soruşturmalarında, ceza soruşturması bekletici mesele yapılamaz. Kanun sadece ceza
kovuşturması açısından bekletici mesele yapılabileceğini uygun görmüştür.
Kamu görevlisi hakkında iddia edilen fiil, aynı zamanda ceza kanununa göre de
suç niteliği taşıyorsa ve ceza kanununa göre yapılan soruşturma veya yargılama
sonucunda ilgili suçsuz görülmüşse, artık ilgili üzerine atılı suçu işlemediğinin kabulü
zorunludur.105 Ceza kanununa göre yapılan soruşturma veya yargılama sonucu
saptanamayan bir fiilin, disiplin soruşturmasına dayanak alınıp işlenmiş olduğunun
kabulüne olanak yoktur.106
Bu durumda disiplin cezası verilmesine neden olan ve aynı zamanda ceza
kanununa göre de suç sayılan bir fiilden dolayı sanığın ceza mahkemesinde, disiplin
cezası verilmesine de neden olan fiilin hiç olmadığı veya sanık tarafından işlenmediği
yolundaki verilen beraat kararı, disiplin cezasının idare mahkemelerince iptali için
yeterli sayılmaktadır.107 Çünkü disiplin soruşturmaları sonucu verilen disiplin cezaları
her ne kadar idari işlem olsa da, disiplin cezalarının iptali için idari yargı yoluna
başvurmak gerekir. Bu nedenle bekletici mesele yapılan ceza kovuşturmasının sonucuna
göre disiplin soruşturmasının sonuçlandırılması doğru olacaktır.108 Özellikle kamu
görevinden çıkarma cezaları için ceza kovuşturması bekletici mesele yapılmalı ve ceza
mahkemelerinin kararı doğrultusunda karar verilmelidir.109
Yabancı hukuklarda ceza kovuşturmasının bekletici mesele yapılması ile ilgili
farklı uygulamalar bulunmaktadır. Örneğin İtalyan Ceza Muhakemeleri Usulü
105 Danıştay 10. Dairesi’nin 12/11/1984 tarihli ve E. 1984/907, K. 1984/1860 sayılı kararı, Danıştay
Dergisi (DD), S. 58-59, s. 390. 106 Pınar, a.g.e., s. 735. 107 Pınar, a.g.e., s. 735. 108Zehreddin Aslan, 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununa Göre Disiplin Suç ve Cezaları, Alfa
Yayıncılık, İstanbul, 2001, s. 32. 109 Nur Kaman Karan, Devlet Memurluğunun Sona Ermesi, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2003, s. 193.
51
Kanunu’na göre, disiplin cezası gerektiren bir suçtan dolayı ceza kovuşturmasına
başlanmış ise, disiplin soruşturmasının durdurulması ve ceza kovuşturmasının
geçilmeden önce olayın ceza kanunlarının kapsamına girip girmediği konusunda
disiplin soruşturması başlatan kurum tarafından araştırılması veya savcılıktan tavsiye
istenmesi usul icabıdır. Yine Avrupa Birliği Personel Tüzüğü’nün 88. maddesinin son
fıkrasına göre, memur hakkında aynı eylemden dolayı ceza kovuşturması başlatılmışsa,
disiplin cezası ancak mahkemenin kararından sonra verilebilmektedir.110
Ülkemizde de, disiplin cezası gerektiren bir suçtan dolayı ceza kovuşturmasına
başlanmış ise, disiplin cezası uygulanmadan ceza kovuşturmasının sonucunun
beklenmesi gerekir.111 Bu durum yasal zorunluluk haline getirilerek 2547 sayılı
Kanun’un 53/A-1/n maddesinde eklenmelidir. Çünkü ceza kovuşturması devam ederken
verilen disiplin cezalarının kesinleşmesinden sonra, ceza mahkemelerince fiilin hiç
olmadığı veya sanık tarafından işlenmediği yolundaki verilen verilecek beraat kararı
yukarıda da bahsedildiği gibi idare mahkemelerince iptal gerekçesidir. Böyle bir önlem
alınarak idare mahkemelerinin ve üniversitelerin ve dahi tüm kurumların hukuk
müşavirliklerinin iş yükünün ciddi manada azalacağı düşünülmektedir.
Ancak kamu görevlisinin üzerine atılı suça ilişkin olayın, personel hukukuna
göre başka yönlerden değerlendirilmesine, saptandığı takdirde başka bir disiplin suçu
nedeniyle disiplin cezası verilmesine engel değildir. Yani ceza mahkemesinin vermiş
olduğu beraat kararı, işlendiği sabit olan fiilin ceza kanununda yazılı bir suçu meydana
getirmediği gerekçesine dayanıyorsa, disiplin amiri veya disiplin kurulları ceza
mahkemesinin beraat kararına rağmen disiplin cezası verebilir. Çünkü söz konusu fiil
ceza kanununda yazılı olan suç unsurlarını taşımadığı halde, disiplin suçu
oluşturabilir.112 Bu doğrultuda Danıştay’ın vermiş olduğu bir kararda; “sahte fatura
düzenleyerek veya sahte olduğunu bildiği bir faturayı kullanarak vergi iadesinden
yararlanan kamu görevlisinin ceza mahkemesinden beraat etmesine rağmen, Merkez
Bankası’nda çalışan bu kamu görevlisinin, bankaya ilişkin olmasa da gerçeğe aykırı
110 Onur Karahanoğulları, “Memur Disiplin Hukukunun Niteliği ve İlkeleri”, Çağdaş Yerel Yönetimler
Dergisi, 1999, c. 8, S.3, s. 64-65. 111 Danıştay 12. Dairesi’nin 18/02/2009 tarihli ve E. 2007/506, K. 2009/869 sayılı kararı, Danıştay
Dergisi (DD), S. 121, s. 409-411. 112Aslan, a.g.e, s. 34-35; Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'nun 21/04/2010 tarihli ve E. 2010/1391, K.
2011/273 sayılı kararı, Danıştay Dergisi (DD), S. 128, s. 36-40; Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun
04/04/2012 tarihli ve E. 2007/2208, K. 2012/246 sayılı kararı, Danıştay Dergisi (DD), S. 132, s. 141-147.
52
belge düzenleyerek kendisine yarar sağlaması hafife alınamayacak ve kabul
edilemeyecek bir davranış olması sebebiyle disiplin cezası verilmesinde hukuka
aykırılık bulmamıştır.”113
Yine delil yetersizliği nedeniyle verilen beraat kararlarının disiplin soruşturması
açısından mutlak bağlayıcılık yönü yoktur.114 Danıştay’ın görüşüne göre, “delil
yetersizliği nedeniyle verilen beraat kararları tam anlamıyla aklanma niteliği
taşımamaktadır. Bu sebeple disiplin soruşturması sürecinde toplanan deliller ayrıca
değerlendirilmelidir.”115 Danıştay, “delil yetersizliği nedeni ile vermiş olduğu beraat
kararının disiplin soruşturmasını bağlamayacağını, ek gerekçe ve deliller bulunması
durumunda beraat kararına rağmen disiplin cezasının verilebileceğini”116 kabul
etmektedir. Bu doğrultuda Danıştay’ın vermiş olduğu bir kararda; “davacı hakkında
açılan ceza davası sonucunda delil yetersizliği nedeniyle beraat etmiş olmakla beraber;
disiplin soruşturması sonucunda, hesap uzmanı olarak vergi incelemelerini yaptığı firma
sahiplerinden menfaat temini yoluna gittiği anlaşılan davacının memuriyet sıfatıyla
bağdaşmayacak utanç verici nitelikte bulunan söz konusu eylemleri nedeniyle devlet
memurluğundan çıkarma cezasıyla cezalandırılmasında, delil yetersizliği nedeniyle
verilen beraat kararının disiplin hukuku yönünden mutlak anlamda bağlayıcı nitelik
taşımayacağı gerekçesiyle,”117 verilen disiplin cezasında hukuka aykırılık görmemiştir.
Aynı şekilde genel affın disiplin cezalarına etkisi yoktur. Disiplin cezaları ceza
mahkûmiyetinin sonucu olmadığı için, af kanunlarıyla mahkemelerce verilen
mahkûmiyet kararlarını ortadan kaldırması, işlenmiş olan fiillerin işlenmediği sonucunu
doğurmayacaktır. Zimmet suçunu işlediği ağır ceza mahkemesi kararıyla sabit olmakla
beraber, suçun af kanunu kapsamına girmesi nedeniyle davanın ortadan kalktığı, bu
durumda davacı hakkında Devlet memurluğundan çıkarma cezası verilemeyeceği
113 Danıştay 8. Dairesi’nin 25/11/1993 tarihli ve E. 1993/1901, K. 1993/3855 sayılı kararı,
https://www.hukukmedeniyeti.org/karar/759509/8-daire-e-1993-1901-k-1993-3855/, (15/07/2019). 114 Aslan, a.g.e, s. 36. 115 Danıştay 8. Dairesi’nin 13/11/1996 tarihli ve E. 1994/7095, K. 1996/3113 sayılı kararı,
https://www.hukukmedeniyeti.org/karar/762849/8-daire-e-1994-7095-k-1996-3113/, (15/07/2019). 116 Danıştay 8. Dairesi’nin 25/11/1993 tarihli ve E. 1993/1901, K. 1993/3855 sayılı kararı,
Anılan Kanunun 53. maddesine (b) fıkrasında, “Öğretim elemanları, memur ve
diğer personele uygulanabilecek disiplin cezaları uyarma, kınama, yönetim görevinden
ayırma, aylıktan kesme, kademe ilerlemesinin durdurulması, üniversite öğretim
mesleğinden çıkarma ve kamu görevinden çıkarma cezalarıdır. Hangi fiillere hangi
disiplin cezasının uygulanacağı, bu bentte sayılan kişilerin disiplin işlemleri ve disiplin
amirlerinin yetkileri, Devlet memurlarına uygulanan usul ve esaslar da göz önüne
alınmak suretiyle Yükseköğretim Kurulunca düzenlenir” ifadesi yer almaktaydı.
Söz konusu maddenin Anayasamıza aykırı olduğu iddiası nedeni ile açılan dava
sonucunda; Anayasa Mahkemesinin 14/01/2015 tarihli ve 2015/6 sayılı kararıyla,
maddenin birinci cümlesinin Anayasamıza aykırı olmadığı, ancak ikinci cümlesinin
aşağıda belirtildiği şekli ile, Anayasamızın 38., 128. ve 130. maddelerine aykırı olduğu
gerekçesi ile iptaline karar verilmiştir.
147 Ömer Asım Livanelioğlu, Memur Disiplin Hukuku, Us-a Yayıncılık, Ankara, 1997, s. 21. 148 Gözler, a.g.e., s. 777; Akgüner, Berk, a.g.e., s. 724; Yıldırım, Yasin, Kaman, Özdemir, Üstün,
Tekinsoy, a.g.e., s. 198; Doğan Soyaslan, Yürütme Organının Suç ve Ceza Koyma Yetkisi, Kazancı Hukuk
Yayınları, Ankara, 1990, s. 93; Akyılmaz, Sezginer, Kaya, a.g.e., s. 690-691.
63
Söz konusu kararda, “Anayasanın 38. maddesinde suç ve cezaların kanuniliği
ilkesi düzenlenmiştir. Ceza yaptırımına bağlanan fiilin kanunun ‘açıkça’ suç sayması
şartına bağlanmış olmasıyla, suç ve cezalara ilişkin düzenlemelerin şekli bakımdan
kanun biçiminde çıkarılması yeterli olmayıp bunların içerik bakımından da belirli
amacı gerçekleştirmeye elverişli olmaları gerekir. Bu açıdan kanunun metni, bireylerin
hangi somut fiil ve olguya hangi hukuksal yaptırımın veya sonucun bağlandığını belirli
bir açıklık ve kesinlikte öngörebilmelerine imkân verecek düzeyde kaleme alınmış
olmalıdır. Bu nedenle, belirli bir kesinlik içinde kanunda hangi fiile hangi hukuksal
yaptırımın bağlandığının bireyler tarafından bilinmesi ve eylemlerin sonuçlarının
öngörülebilmesi gerekir.
Anayasa'nın 128. maddesinin ikinci fıkrasında, ‘Memurların ve diğer kamu
görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık
ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir.’ denilmiş; 130. maddesinin
dokuzuncu fıkrasında ise öğretim elemanlarının disiplin ve ceza işlerinin kanunla
düzenleneceği kural altına alınmıştır.
Dava konusu kural ile düzenlenmesi öngörülen hususlar, hangi fiillerin hangi
disiplin cezalarını gerektireceği, bentte sayılan kişilerin disiplin işlemleri ve disiplin
amirlerinin yetkileri gibi konuları içermektedir. Kamu görevlileri olarak memurların ve
öğretim elemanlarının disiplin işlemleri konusunda kuralla getirilmiş bir kanuni
güvence bulunmamaktadır. Söz konusu disiplin işlemleri, Anayasa'nın yukarıda yer alan
hükümleri gereğince kanunla düzenlenmesi öngörülen hususlardır. Bu hâliyle öğretim
elemanları, memurlar ve diğer personel için getirilmiş herhangi bir kanuni güvence
bulunmadığı gibi yasal olarak belirlilik de sağlanmamıştır. Kural, sadece Devlet
memurlarına uygulanan usul ve esasların göz önüne alınmasını düzenlemiş ancak
bunun dışında herhangi bir kanuni düzenlemeye yer vermemiştir.
Dava konusu kural bu hâliyle disiplin uygulamaları ile ilgili olarak genel ilkeleri
ortaya koymamakta, disiplin cezalarını gerektiren hâl ve durumları belirlememektedir.
Ayrıca kuralda, disiplin cezası vermeye yetkili amir ve kurullar, disiplin cezalarının
verilmesinde zamanaşımı ve karar verme süreleri, yüksek disiplin kurulunun çalışma
usul ve yöntemleri, kurul kararlarına itiraz ve savunma hakkı başta olmak üzere kamu
görevlilerinin hakları, cezaların tatbik edilme şekli ve disiplin cezalarının hangi
hâllerde özlük dosyasından silinebileceği gibi konuların hiçbiri ile ilgili kanuni
64
düzenleme bulunmamaktadır. Dolayısıyla kapsama dâhil personelin disiplin işlemlerine
dair usul ve esasların kanunda gösterilmeyerek, tüm bu işlemlerin Yükseköğretim
Kurulunca düzenlenmesini öngören dava konusu kural, Anayasa'nın 38., 128. ve 130.
maddeleriyle bağdaşmamaktadır.”149 ifadelerine yer verilmiştir.
Görüldüğü üzere, Anayasa Mahkemesinin 14/01/2015 tarihli ve 2015/6 sayılı
kararıyla, yükseköğretim kurumlarında görevli öğretim elemanlarına, memurlara ve
diğer personele uygulanacak disiplin cezalarının kanuna göre değil yönetmeliğe göre
verilmesinin Anayasamıza aykırı olduğu hükmüne varılmıştır. Böylece, 2547 sayılı
Kanun’un 53. maddesine dayanılarak çıkarılan Yükseköğretim Kurumları Yönetici ve
Öğretim Elemanları ve Memurları Disiplin Yönetmeliği’nin yasal bir dayanağı
kalmamıştır.
Anayasa Mahkemesinin bu kararı ile hem disiplin cezalarının, hem de disiplin
cezalarının verilmesine neden olacak fiillerin kanunla konulabileceği zorunluluğu ortaya
çıkmıştır. Dolayısıyla bu karar göre, kanunilik ilkesi sadece disiplin cezaları için değil,
disiplin suçları için de aranmalıdır. Bu karar disiplin hukukunda, sadece disiplin cezaları
için değil, disiplin suçları için de kanunilik ilkesinin geçerli olduğu varsayımına
dayandığı için eleştiriye açıktır.
Şöyle ki, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 125. maddesinin 4.
fıkrasında, “Yukarıda sayılan ve disiplin cezası verilmesini gerektiren fiil ve hallere
nitelik ve ağırlıkları itibariyle benzer eylemlerde bulunanlara da aynı neviden disiplin
cezası verilir” ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 53/D maddesinin 5.
fıkrasında “Bu Kanunda sayılan ve disiplin cezası verilmesini gerektiren fiillere nitelik
ve ağırlıkları itibarıyla benzer fiilleri işleyenlere de hangi disiplin fiiline benzediği
belirtilerek aynı türden disiplin cezaları verilir” denilerek, kamu kurumlarında idareye
disiplini sağlamak adına, Kanun’da tarif edilmemiş suçlara disiplin cezası verme
olanağı sağlanmıştır. Ancak idarenin disiplin suçu saydığı fiillerin Kanun’un saydığı
disiplin suçlarına “nitelik ve ağırlıkları itibarıyla benzer” olması gerekir. Yani idare
tamamen serbest bir şekilde değil, ancak kıyas yoluyla disiplin suçu ihdas edebilecektir.
İşte bu yönü ile disiplin suçlarında kanunilik ilkesi geçerli değildir. Eğer disiplin
suçlarında kanunilik ilkesi geçerli olsaydı, Kanun’da öngörülmemiş ama kurum
düzenini bozan fiillerin disiplin cezası ile cezalandırılması mümkün olmazdı. Keza
149 Anayasa Mahkemesinin 14/01/2015 tarihli ve 2015/6 sayılı kararı, Resmi Gazete, Tarih: 07/04/2015,
Sayı: 29319.
65
disiplin suçlarında kanunilik ilkesi geçerli olsaydı, kıyas yoluyla disiplin suçu
yaratılamazdı.150
Ceza hukukunda suçları tanımlamak nispeten kolay olsa da, disiplin hukukunda
hangi fiilin disiplin suçu oluşturduğunu, hangi filin disiplin suçu oluşturmadığını tespit
etmek o kadar kolay değildir. Çünkü idarenin faaliyetleri çok çeşitli, karmaşık ve
değişken olduğundan, disiplin cezasını gerektirecek fiillerin tümünün Kanun’da tek tek
belirlenmesinin oldukça güçtür.151
Her ne kadar disiplin suçlarında kanunilik ilkesi geçerli olmasa bile idare,
personelin görevi ile ilgili kusurlu fiillerini, bu fiillerin kanun veya yönetmelikle
tanımlanmış olmasına bakmadan disiplin suçu olarak kabul edip disiplin cezası
verebilir. Çünkü idarenin disiplin yetkisi, idarenin kendi personeli üzerinde sahip
olduğu genel yönetim yetkisinden kaynaklanan genel bir yetkidir. Tabi bu yetkinin
kanunla düzenlenmesinde yarar vardır. Ayrıca disipline aykırı bir fiil kanunla
düzenlenmedi diye, bu fiili işleyen personele idarenin disiplin cezası vermeyeceğini
söylemek mümkün değildir.152
2. DİSİPLİN CEZASI VERMEYE YETKİLİ MAKAMLAR
“Adli cezalar mahkeme tarafından verilirken disiplin cezaları mahkeme
statüsüne sahip olamayan makamlarca verilir. Ayrıca adli cezalarda olduğu gibi disiplin
cezalarında da adli cezalarda ayniyet sağlanmış olsaydı yasal düzenlemelerle tüm
disiplin suçlarının tanımlanması cezaların alt ve üst sınırlarının belirlenmesi kusurlu
harekete paralel olarak cezanın belirlenmesi ve disiplin cezası verme yetkisinin özerk
bir yargı yerine bırakılması gerekirdi. Oysa durum böyle değildir. Disiplin cezaları
sıralaması yapılmış olmakla birlikte her somut olayda suçun gerektirdiği ceza disiplin
amiri tarafından belirlenir ve cezanın bir yargı yeri tarafından verilmesi ise çok
istisnai153 bir durumdur.”154
150 Gözler, a.g.e., s. 777-786; Kırmızıgül, a.g.e., s. 22. 151 Gözler, a.g.e., s. 782; Danıştay 8. Dairesi’nin 27/05/2019 tarihli ve E. 2013/8065, K. 2019/5104 sayılı
kararı. 152 Gözler, a.g.e., s. 785. 153 Danıştay 8. Dairesi’nin 25/01/2018 tarihli ve E. 2017/1154, K. 2018/311 sayılı kararı ile; Sanığın
“1/15 Oranında Aylıktan Kesme Cezası” ile cezalandırılmasına karşı açmış olduğu davayı reddeden yerel
hâkimin reddi istemi sonucunda (Reddi Hâkim); davacı tarafından reddi hâkim talebine ilişkin herhangi
66
Disiplin soruşturmalarında, soruşturmacı tarafından soruşturma tamamlandıktan
sonra, disiplin cezası vermeye yetkili disiplin amiri veya disiplin kurulunca alınan
savunma sonrasında disiplin cezası verme süreci başlamaktadır. Bu süreçte disiplin
cezalarının hangi makam tarafından verileceği ayrıntılı olarak aşağıda incelenecektir.
2.1. Uyarma ve Kınama Cezası Verme Yetkisi
“Uyarma ve kınama cezaları sıralı disiplin amirleri tarafından, rektörler ve
bağımsız vakıf meslek yüksekokulu müdürleri hakkında Yükseköğretim Kurulu
Başkanı tarafından verilir.”155 Soruşturma sonucunda önerilen disiplin cezaları uyarma
ve kınama cezaları ise bu cezalar, hakkında soruşturma yapılan personelin görev yaptığı
birimdeki sıralı disiplin amirlerince verilir. Bu cezalar verilirken ceza verilecek
personelin görev yaptığı birimin disiplin amiri tarafından verilmesi önem arz
etmektedir.
Örneğin, soruşturma başladığında hakkında soruşturma yapılan personel
Edebiyat Fakültesi Dekanlığında görev yapıyor iken, soruşturma sürecinde 2547 sayılı
Kanun’un 13/b-4 maddesi uyarınca Fen Fakültesi Dekanlığına görevlendirilmesi
durumunda, soruşturma sonucunda soruşturmayı başlatan Edebiyat Fakültesi Dekanlığı
tarafından hazırlanan soruşturma dosyası Fen Fakültesi Dekanlığına gönderilir.
Hakkında soruşturma açılan personelin savunmasının alınması ve disiplin cezasının
verilmesi, Fen Fakültesi Dekanlığındaki disiplin cezası vermeye yetkili disiplin amiri
veya disiplin kurulu tarafından gerçekleştirilir.
Nitekim Danıştay 12. Daire Başkanlığı’nın bir kararında, “Mevzuatta aksine bir
hüküm bulunmadığı sürece, disiplin cezasının verildiği tarihteki disiplin amiri veya
disiplin kurulu disiplin cezası vermeye yetkili disiplin amiri veya disiplin kurulu olup,
olayda dava konusu işleme dayanak olan Milli Eğitim Bakanlığı Disiplin Amirleri
bir inandırıcı ve somut gerekçe ortaya konulmamakla birlikte, ileri sürülen müphem, hukuken
somutlaştırılmamış talebin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 42. maddesinin 4. fıkrasına
göre kötü niyet taşıdığı anlaşıldığından, anılan madde uyarınca istemde bulunan hakkında takdiren 1.000
TL disiplin para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir. Tezcan’ın bahsettiği istisnai disiplin
cezasına, Danıştay 8. Dairesi’nin söz konusu kararında yer alan disiplin para cezası iyi bir örnek olarak
gösterilebilir. 154 Durmuş Tezcan, “Kamu Görevlilerine Uygulanan Disiplin Cezalarının Hukuki Niteliği ve Adil
Yargılanma Hakkı”, Prof. Dr. Çetin Özek Armağanı, 2004, s. 866. 155 2547 md. 53/Ç-1/a.
67
Yönetmeliğinde aksi yönde bir hüküm bulunmadığından, kınama cezasının verildiği
tarihte davacının görev yaptığı yerdeki disiplin amiri tarafından işlem tesis edilmesinde
hukuka aykırılık bulunmamaktadır”156 denilerek, hakkında disiplin cezası verilecek
personelin görev yaptığı birimdeki disiplin amiri veya disiplin kurulu tarafından disiplin
cezası verileceği vurgulanmıştır.
Ancak disiplin amirlerinin uyarma ve kınama cezası verme yetkisinde istisnai bir
durum vardır. Şöyle ki; profesör kadro ve unvanına sahip bir öğretim üyesine
soruşturma sonucunda verilecek uyarma ya da kınama cezası, görev yaptığı fakültedeki
dekan tarafından verilmelidir. Fakülte dekanları profesör kadro ve unvanına sahip
olduğu bilindiğine göre, vekâlet bıraktığı doçent kadro ve unvanında olan dekan
yardımcısı, profesör kadro ve unvanına sahip bir öğretim üyesine disiplin cezası
verebilecek midir? Bu durumda dekan vekili olan doçent, profesör olan öğretim üyesine
disiplin cezası veremeyecektir. Nasıl ki soruşturmacı belirlenirken eşdeğer ve üst
unvanlı bir soruşturmacı belirleniyorsa ya da disiplin kurullarında profesörlerle ilgili
hususların görüşülmesinde doçentler katılamıyorsa, ceza verme işleminde de ceza
verenin ve ceza verilenin kadro ve unvanlarına dikkat edilmelidir. Bu durumda
vekâletin bitmesi beklenerek ceza dekan tarafından verilmelidir. Ancak dekan yardımcı
doçentin vekâlet ettiği dönemde disiplin cezası verme işlemi zamanaşımına
uğrayacaksa, bu disiplin cezası istisnai olarak üst disiplin amiri olan rektör tarafından
verilmelidir. Bu istisnai durum her ne kadar Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun
kararına157 aykırı bir durum olmuş olsa bile, disiplin cezasının zamanaşımı uğramaması
için gerekli bir durumdur.
Ayrıca rektörler ve bağımsız vakıf meslek yüksekokulu müdürleri hakkındaki
uyarma ve kınama cezaları, disiplin amiri olan Yükseköğretim Kurulu Başkanı
tarafından verilir.
156 Danıştay 12. Dairesi’nin 26/11/2013 tarihli ve E. 2012/8023, K. 2013/8802 sayılı kararı,
http://emsal.danistay.uyap.gov.tr/BilgiBankasiIstemciWeb/, (08/04/2019). 157 Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 11/03/2010 tarihli ve E. 2006/2042, K. 2010/448 sayılı
Yine Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun bir kararında, “İdari kararların,
Anayasa ve yasaların yetkili kıldığı organ, makam ve kamu görevlileri tarafından
alınması zorunludur. Yetkiyle ilgili idare hukukunun bilinen ilkelerine göre alt
kademedeki bir makamın üst kademedeki bir makamın yerine karar alması nasıl işlemi
158 2547 Md. 53/Ç-1/b. 159 Danıştay 12. Dairesi’nin 18/11/2005 tarihli ve E. 2002/2424, K. 2005/4113 sayılı kararı,
http://emsal.danistay.uyap.gov.tr/BilgiBankasiIstemciWeb/, (28/02/2019). 160 Danıştay 8. Dairesi’nin 25/11/1996 tarihli ve E. 1994/7699, K. 1996/3386 sayılı kararı, Danıştay
Dergisi (DD), S. 93, s. 415-417. 161 Danıştay 5. Dairesi’nin 10/11/2016 tarihli ve E. 2016/10059, K. 2016/5931 sayılı kararı,
http://emsal.danistay.uyap.gov.tr/BilgiBankasiIstemciWeb/, (08/04/2019). 162 Detaylı bilgi için bkz. Çağlayan, a.g.e., s. 344-346; Yıldırım, Yasin, Kaman, Özdemir, Üstün,
Tekinsoy, a.g.e., s. 366-367; Güher Ulu, İdari İşlemin Yetki Unsuru, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2012, s.
140-160; Günday, a.g.e., s. 137; A. Şeref Gözübüyük, Yönetsel Yargı, Turhan Kitabevi, Ankara, 2015, s.
Kanun’un bu maddesi ile, soruşturmacı tarafından yapılan soruşturma sonucunda
önerilen disiplin cezasının verilip verilmeyeceği disiplin cezası vermeye yetkili
makamlar takdirine bırakılmıştır. Bu makamlar önerilen cezayı aynen verebileceği gibi
hafifleterek de verebilir ya da önerilen cezayı reddederek vermeyebilir. Ancak
soruşturma yapılmasının amacı, iddia olunan fiilin hakkında soruşturma yapılan
personel tarafından işlenip işlenmediğini tespit etmektir. Yapılan soruşturma ile bu fiilin
işlendiğinin tespit edilmesi durumunda, disiplin cezası vermeye yetkili makamlar
tarafından bu durum göz ardı edilemeyeceğinden, disiplin soruşturması sonucunda
önerilen disiplin cezasına bağlı kalarak gerekli cezayı vermelidirler. Fakat yapılan
soruşturmada, disiplin cezası vermeye yetkili makamlar tarafından herhangi bir eksiklik
veya yanlış yapılan bir işlemin tespit edilmesi durumunda, dosyayı eksikliklerin veya
yanlışlıkların giderilmesi için soruşturmacıya iade edebilirler.
Ayrıca disiplin cezası vermeye yetkili makamlarca, soruşturmacının önerdiği
disiplin cezasının reddedilmesi halinde, ilgili disiplin amiri ya da disiplin kurulu
tarafından ret gerekçesine uygun olarak en geç 3(üç) ay içerisinde yeni bir soruşturma
açılmasına karar verilerek bu süre içerisinde yeni bir işlem tesis edilebilir.
Kanun’da yetkili makam olarak sayılan makamlar disiplin cezalarını verebilir.
Bu sebeple, “disiplin cezası verme yetkisi devredilemez.”172 Örneğin, kademe
ilerlemesinin durdurulması cezasının disiplin kurulu tarafından verilmesi gerekirken, bu
yetkinin herhangi bir kararla disiplin amirine devri mümkün değildir. Ancak disiplin
amirlerine vekâlet eden vekiller, vekâlet dönemi ile sınırlı olmak üzere disiplin amiri
yetkisine sahiptir.
“Disiplin kurulları gerekli gördüğü takdirde ilgilinin özlük dosyasını ve her türlü
evrakı incelemeye, ilgili yerlerden bilgi almaya, her türlü incelemeyi yaptırmaya,
yeminli tanık ve bilirkişi dinlemeye veya niyabeten dinletmeye, keşif yapmaya veya
yaptırmaya yetkilidir.”173
Disiplin kurulları cezayı veren ve yapılan itirazları değerlendiren kurul
olduğundan tüm bilgi ve belgeleri inceleyerek bir karar vermek zorundadır. Bu kararı
verirken herhangi bir hataya düşmeden doğru karar vermek için yeminli tanık ve
bilirkişi dinlemeye veya niyabeten dinletmeye, keşif yapmaya veya yaptırmaya
172 2547 Md. 53/Ç-3. 173 2547 Md. 53/Ç-4.
75
yetkilidir. Disiplin kurullarının bu talepleri doğrultusunda, gerekli tüm yazışmalar
yapılarak talepler geciktirilmeksizin eksiksiz olarak yerine getirilmelidir.
Disiplin cezası veren ve itirazları değerlendiren yetkili makamların kararları
gerekçeli olmalıdır. Karar metninde bu disiplin cezasının verilmesine yol açan hukuki
ve fiili sebepler açıklanmalıdır. Gerekçe zorunluluğu aynı zamanda disiplin cezasını
veren ve itirazı değerlendiren makamları, verilen disiplin cezasını daha iyi incelemeye
sevk eder ve art niyetli verilen disiplin cezalarını engelleyerek personele güvence
sağlar.174
Disiplin cezasını vermeye yetkili makamlar disiplin cezasını verirken memurun
lehine olan hükmün uygulanması ilkesi doğrultusunda hareket etmelidir. Kişinin, suçun
işlendiği anda yürürlükte bulunan kanuna göre cezalandırılması ve lehe olan kanun
hükmünün uygulanması ceza hukukunun önemli ilkelerindendir. Bu ilkeler, Türk Ceza
Kanunu’nun 7. maddesinin 1. ve 2. fıkrasında, “İşlendiği zaman yürürlükte bulunan
kanuna göre suç sayılmayan bir fiilden dolayı kimseye ceza verilemez ve güvenlik
tedbiri uygulanamaz. İşlendikten sonra yürürlüğe giren kanuna göre suç sayılmayan bir
fiilden dolayı da kimse cezalandırılamaz ve hakkında güvenlik tedbiri uygulanamaz.
Böyle bir ceza veya güvenlik tedbiri hükmolunmuşsa infazı ve kanuni neticeleri
kendiliğinden kalkar. Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan
yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve
infaz olunur” şeklinde düzenlenmiştir.
Aynı prensip Anayasamızın 38. maddesinin 1. fıkrasında, “Kimse, işlendiği
zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz;
kimseye suçu işlediği zaman kanunda o suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir
ceza verilemez” şeklinde yer almıştır.
Buna göre, her suç işlendiği anda yürürlükte bulunan kanun hükümleri uyarınca
cezalandırılır. Ancak lehte olan hükümlerin uygulanacağı hukukun temel
prensiplerindendir. Suç işleyen kişinin lehine olan hüküm, fiilin işlendiği anda
yürürlükte olan kanun hükmü olabileceği gibi fiilin işlenmesinden sonra yürürlüğe giren
kanun hükmü de olabilir.175
174 Gözler, a.g.e., s. 780. 175 Kaya, a.g.m., s. 70.
76
Ceza hukukundaki bu prensibin disiplin hukukumuzda da geçerli olduğu
Danıştay tarafından da kabul edilmektedir.176 Buna göre disiplin hukukumuzda, fiilin
işlendiği tarihte yürürlükte bulunan hükümlerin uygulanması esastır. Ancak, fiilin
işlenmesinden, cezanın verilmesine kadar geçen zaman zarfında, mevzuatta memurun
lehine olacak şekilde değişiklik yapılması halinde bu yeni hükümler uygulanır. Yeni
yapılan düzenlemenin memurun aleyhinde olması halinde ise fiilin işlendiği tarihte
yürürlükte olan mevzuata göre işlem yapılır.177
Disiplin cezası verirken dikkate alınması gereken bir diğer ilke de eşitlik
ilkesidir. Anayasamızın 10. maddesinin 5. fıkrasında, “Devlet organları ve idare
makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek
zorundadırlar” hükmü bulunmaktadır.
Bu hüküm doğrultusunda, işlenen disiplin suçlarında kamu görevlisinin statüsü,
kişisel durumu, sosyal ve ekonomik durumu önemli değildir. Benzer disiplin suçlarına
ilişkin fiil ve davranışlar aynı disiplin cezası ile cezalandırılmalıdır. Bu açıdan disiplin
cezalarında eşitlik ilkesi geçerlidir. Dolayısıyla eşitlik ilkesi disiplin cezalarında da
uygulanan Anayasal bir ilke olarak karşımıza çıkmaktadır.178
Yine disiplin cezası verilirken ölçülülük ilkesi doğrultusunda hareket etmek
gereklidir. Suç ve cezalar arasında adil bir dengenin bulunması gerekliliği Anayasal bir
ilke olan ölçülülük ilkesinden kaynaklanmaktadır. Disiplin suçları ile bu suçlardan
kaynaklanan disiplin cezaları verilirken ölçülülük ilkesi göz önüne bulundurulmalı ve
disiplin cezası ihlalin ağırlığı ile orantılı olmalıdır.179
Ölçülülük ilkesi Anayasamızın Temel Hak ve Hürriyetlerin Niteliği başlıklı 13.
maddesinde; “Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın
ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu
sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik
Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz” şeklinde yer almıştır.
Bu ilkenin disiplin hukukunda da geçerli olduğunu gösteren Danıştay kararı
mevcuttur. Danıştay 8. Daire Başkanlığı’nın bir kararında, “Bir memur hakkında takdir
176 Danıştay 11. Dairesi’nin 12/12/2013 tarihli ve E. 2010/1591, K. 2013/439 sayılı kararı,
http://emsal.danistay.uyap.gov.tr/BilgiBankasiIstemciWeb/, (09/01/2019). 177 Taşkın, a.g.e., s. 142. 178 Boz, a.g.m., s. 34; Danıştay 8. Dairesi’nin 25/03/1992 tarihli ve E. 1991/1471, K. 1992/518 sayılı
kararı, Danıştay Dergisi (DD), S. 86, s. 421. 179 Akgüner, Berk, a.g.e., s. 725; Çağlayan, a.g.e., s. 536; Kaya, a.g.m., s. 71; Sancakdar, Us, Kasapoğlu
Turhan, Önüt, Seyhan, a.g.e., s. 439; Akyılmaz, Sezginer, Kaya, a.g.e., s. 693.
77
edilen disiplin cezası ile, ilgilinin eylemi arasında adil bir denge bulunması ilkesi
disiplin hukukunun temel ilkelerindendir. Bu denge kurulurken, olayın oluş biçimi,
ilgilinin suç kastının bulunup bulunmadığı, irade dışı etkenlerin eylemin meydana
gelmesine etkisi gibi hususların göz önünde bulundurulması gerekmektedir” denilerek,
bu ilkenin önemini ortaya koymuştur.180
Bu doğrultuda kamu görevlisi tarafından işlenen fiil ve davranışa uygulanacak
disiplin cezasının elverişli ve gerekli bulunması ayrıca fiil ile arasında makul bir
orantının bulunması gerekmektedir.181
2.8. Disiplin Soruşturması Sonucunda Ceza Verilmemesi
Disiplin soruşturması sonucunda soruşturmacı tarafından herhangi bir disiplin
cezasının teklif edilmemesi durumunda, disiplin amiri tarafından soruşturma dosyası
incelenir ve dosyada bir eksiklik varsa, eksikliklerin giderilmesi için dosya
soruşturmacıya iade edilir.
Eksiklik olmaması durumunda dosya disiplin amirince değerlendirildikten sonra
disiplin cezası verilmeyecek ise, soruşturma sonucu hakkında soruşturma yapılan
personele ve varsa şikâyetçiye bildirilir. Daha sonra, oluşturulan disiplin soruşturması
S. 13, s. 170. 187 Danıştay 12. Dairesi’nin 26/12/2006 tarihli ve E. 2003/3266, K. 2006/6688 sayılı kararı, Danıştay
Dergisi (DD), S. 115, s. 396-397. 188 Eraslan, a.g.m., s. 184.
80
Kanunla affedilmiş disiplin cezaları ile tekerrür nedeniyle verilen bir derece ağır cezalar
tekerrüre esas alınmaz.”189
Disiplin soruşturmalarında daha önce işlenen bir fiilin tekrar işlenmesi
durumunda tekerrür uygulaması devreye girmektedir. Disiplin soruşturmalarında
tekerrürün üç farklı şekilde uygulanmaktadır.
Birincisi, daha önce disiplin cezası verilmesine sebep olmuş ve aynı derecede
disiplin cezasının gerektiren bir fiilin tekrardan işlenmesi durumudur. Örneğin, 2547
sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 53/b-2-a maddesinde yer alan “Yetkili makamların
görevle ilgili bilgi ve belge istemini mazeretsiz olarak zamanında yerine getirmemek”
fiilini işlediği gerekçesi ile “Kınama” cezası ile cezalandırılan ve bu cezası kesinleşen
personelin, bu cezanın özlük dosyasından çıkarılmasına ilişkin süre190 içerisinde anılan
Kanun’un 53/b-2-a maddesinde yer alan fiili tekrar işlemesi durumunda, bir derece ağır
ceza olan “Aylıktan veya Ücretten Kesme” cezası ile cezalandırılması yoluna
gidilecektir.191
İkincisi, aynı derecede cezayı gerektiren fakat farklı fiillerin üçüncü kez
işlenmesi durumudur. Örneğin, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 53/b-2-a
maddesinde yer alan “Yetkili makamların görevle ilgili bilgi ve belge istemini
mazeretsiz olarak zamanında yerine getirmemek” fiilini işlediği gerekçesi ile “Kınama”
cezası ile cezalandırılan ve bu cezası kesinleşen personelin, farklı bir soruşturma
kapsamında yine anılan Kanun’un 53/b-2-b maddesinde yer alan “Resmi olarak ders
vermekle yükümlü bulunulan öğrencilere özel ders vermek” fiilini işlediğini ve bu
cezanın da kesinleştiğini düşünelim. Bu durumda iki ayrı soruşturmada iki farklı fiil
işlenmiş ve bu soruşturmalar kapsamında iki ayrı “Kınama” cezası almış olacaktır. İşte
bu cezaların özlük dosyasından çıkarılmasına ilişkin süre içerisinde anılan Kanun’un
53/b-2 maddesinde yer alan herhangi bir fiilin tekrar işlemesi durumunda aynı
derecedeki cezayı üçüncü kez işlemiş olacağından, bir derece ağır ceza olan “Aylıktan
veya Ücretten Kesme” cezası ile cezalandırılması yoluna gidilecektir.192
189 2547 Md. 53/D-2. 190Disiplin cezalarının özlük dosyasından çıkarılmasına ilişkin süreler “Personelin Talebi Üzerine
Disiplin Cezasının Özlük Dosyasından Silinmesi” bağlığı altında incelenecektir. 191 Akyılmaz, Sezginer, Kaya, a.g.e., s. 694; Danıştay 3. Dairesi’nin 15/04/1982 tarihli ve E. 1982/1554,
K. 1982/922 sayılı kararı, Danıştay Dergisi (DD), S. 48-49, s.70. 192 Akyılmaz, Sezginer, Kaya, a.g.e., s. 694; Danıştay 10. Dairesi’nin 29/03/1990 tarihli ve E. 1988/1946,
K. 1990/720 sayılı kararı, Danıştay Dergisi (DD), S. 80, s. 413; Danıştay 12. Dairesi’nin 30/01/2009
tarihli ve E. 2006/3798, K. 2009/6817 sayılı kararı, Danıştay Dergisi (DD) S. 122, s. 462-464; Danıştay
81
Üçüncüsü ise, kademe ilerlemesinin durdurulması cezasının uygulanamadığı
hallerde brüt aylıklarının 1/4’ü ila 1/2’si oranında aylıktan kesme cezası alan ve bu
disiplin cezası kesinleşen personelin, aynı derecede cezayı gerektirecek herhangi bir fiili
tekrar işlemesi durumunda bir üst ceza olan “Kamu Görevinden Çıkarma” cezası ile
cezalandırılmasıdır.
Tüm bu tekerrüre esas olan cezaların süresi içerisinde itiraz edilmemesi veya
itirazın reddedilmesi suretiyle kesinleşmiş olması ve özlük dosyasından çıkarılmasına
ilişkin süre içinde işlenmiş olması gerekir. Aynı zamanda, kanunla affedilmiş disiplin
cezaları ile tekerrür nedeniyle verilen bir derece ağır cezalar tekerrüre esas alınmaz.
Bununla ilgili Danıştay 12. Daire Başkanlığı’nın bir kararında, “Bakılan olayda;
davacının 24.06.2005 tarihli ve 141 sayılı PTT Genel Müdürlüğü Merkez Disiplin
Kurulu kararıyla, PTT Personel Yönetmeliği’nin 115/d ve (g) maddeleri uyarınca almış
olduğu iki ayrı kınama cezasının tekerrüre esas alınması suretiyle, davacının
15.10.2012-31.10.2012 tarihleri arasında işlediği iddia olunan fiilleri nedeniyle dava
konusu disiplin cezasının tesis edildiği görülmüş ise de, iki adet kınama cezasına
dayanak teşkil eden fiillerin işlenmesinden itibaren beş senelik sicilden silinme süresi
geçtikten sonra dava konusu disiplin cezasına dayanak fiillerin işlenmiş olduğu
görüldüğünden, davacı hakkında tesis edilen dava konusu işlemde tekerrür hükümleri
uygulanmasına olanak bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Bu durumda, davacı
hakkında tekerrür hükümleri uygulanmak suretiyle tesis edilen dava konusu işlemde
hukuka uyarlık, davanın reddi yolundan verilen İdare Mahkemesi kararında hukuki
isabet görülmemiştir”193 denilerek, iki ayrı kınama cezasını tekerrüre esas ceza olarak
değerlendirilip özlük dosyasından çıkarılmasına ilişkin süre içinde işlenmiş olmasına
bakılmadan verilen aylıktan kesme cezasında hukuka uyarlık bulunmamıştır.
Ancak Danıştay 12. Daire Başkanlığı’nın bir kararındaki, “657 sayılı Kanun’un
125. maddesinde, cezaların tekerrüründen değil, disiplin cezalarının verilmesine sebep
olmuş, fiil ve hallerin tekerrüründen bahsedildiğinden, söz konusu fiil ve haller
nedeniyle verilen disiplin cezaları affedilmiş olsa bile ilgiliye tekerrür hükümlerinin
12. Dairesi’nin 23/02/2011 tarihli ve E. 2008/5309, K. 2011/920 sayılı kararı, Danıştay Dergisi (DD), S.
126, s. 384-386. 193 Danıştay 12. Dairesi’nin 07/11/2017 tarihli ve E. 2014/4229, K. 2017/5230 sayılı kararı,
uygulanması gerekir”194 ifadesi, 2547 sayılı Kanun’da yer alan “Kanunla affedilmiş
disiplin cezaları tekerrüre esas alınmaz” hükmü ile uyuşmamaktadır. Danıştay kararında
her ne kadar fiil ve hallerin tekerrüründen bahsetse de, bu fiil ve hallerin sonucunda
verilen disiplin cezası affedildiğinde disiplin cezasına sebep olan fiil de affedilmiş
olacağından, 2547 sayılı Kanun’da yer alan hükmün uygulanması usul açısından daha
doğru olacaktır.195
Ayrıca tekerrür nedeni ile verilecek bir üst ceza, o cezayı vermeye yetkili
makam tarafından verilmelidir.
3.3. Bir Derece Alt Ceza Uygulanması
“Geçmiş hizmetleri sırasındaki çalışmaları olumlu olan veya ödül veya başarı
belgesi alanlara verilecek disiplin cezalarında bir derece alt ceza uygulanabilir. Bir
derece alt cezayı, asıl cezayı vermeye yetkili makam verir.”196
İyi halin değerlendirilmesi olarak da ifade edilen bir derece alt cezanın
uygulanması işlemi, hakkında disiplin cezası uygulanacak personelin geçmişte disiplin
cezası alıp almadığı, çalışmalarının olumlu olup olmadığı ve başarı belgesinin bulunup
bulunmadığı gibi kriterler değerlendirilerek uygulanmaktadır.197 Bu kriterlerin olumlu
olması durumunda bir derece alt ceza uygulamasına gidilebilir. Ancak bu durumda bir
derece alt cezayı, asıl cezayı vermeye yetkili makam vermelidir.198 Örneğin, personelin
işlediği fiile karşılık gelen ceza “Aylıktan veya Ücretten Kesme” cezası olması
durumunda eğer bir derece alt ceza olan “Kınama” cezası verilecek ise, bu ceza aylıktan
veya ücretten kesme cezasını vermeye yetkili disiplin kurulu tarafından verilir. Yani bu
ceza kınama cezası diye düşünülerek disiplin amiri tarafından verilemez. Bir başka
örnek verecek olursak, işlenen fiile karşılık gelen ceza “Kamu Görevinden Çıkarma”
cezası olması durumunda eğer bir derece alt ceza olan “Kademe İlerlemesinin
194 Danıştay 12. Dairesi’nin 08/11/2000 tarihli ve E. 2000/3109, K. 2000/3834 sayılı kararı, Danıştay
Dergisi (DD), S. 105, s. 639. 195 Danıştay 12. Dairesi’nin 15/03/2010 tarihli ve E. 2007/1614, K. 2010/1439 sayılı kararı, Danıştay
Dergisi (DD), S. 124, s. 439-441. 196 2547 Md. 53/D-3. 197 Danıştay 1. Dairesi’nin 09/02/1998 tarihli ve E. 1997/181, K. 1998/21 sayılı kararı, Danıştay Dergisi
(DD), S. 97, s. 36; Danıştay 12. Dairesi’nin 09/10/2002 tarihli ve E. 2000/2702, K. 2002/2982 sayılı
kararı, (DKD), S. 1, s. 482-484; Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 21/04/2011 tarihli ve E.
2007/1200, K. 2011/268 sayılı kararı, Danıştay Dergisi (DD), S. 129, s. 88-91. 198 Gözler, a.g.e., s. 796; Akyılmaz, Sezginer, Kaya, a.g.e., s. 694.
83
Durdurulması veya Birden Fazla Ücretten Kesme” cezası verilecek ise, bu cezayı kamu
görevinden çıkarma cezasını vermeye yetkili Yüksek Disiplin Kurulu vermelidir.199
Alt ceza uygulaması disiplin soruşturmalarında çok göz ardı edilen bir
durumdur. Her ne kadar bir derece alt ceza verilmiş olsa bile, asıl cezayı hangi makam
verecek ise alt cezayı da o makam vermelidir. Bu konu ile ilgili Danıştay 12. Daire
Başkanlığı’nın kararında, “657 sayılı Yasa'da öngörülen koşulların varlığı halinde bir
derece hafif ceza verme yetkisinin asıl cezayı vermeye yetkili disiplin kurulu veya
disiplin amirine ait olması karşısında, doğrudan kıdem indirilmesi cezasını verme
yetkisi bulunmayan Vali tarafından alt ceza uygulanmak suretiyle 1 günlük maaş kesim
cezası ile cezalandırmaya ilişkin olarak tesis edilen dava konusu işlemde yetki unsuru
yönünden hukuka uyarlık bulunmadığı”200 denilerek, bir derece alt cezayı vermeye
yetkili makamın, asıl cezayı vermeye yetkili makam olduğu vurgulanmıştır.
“Kademe ilerlemesinin durdurulması veya birden fazla ücretten kesme cezasına
bir üst ceza uygulanması gereken hallerde üst ceza kamu görevinden çıkarma cezasıdır.
Kamu görevinden çıkarma cezasına bir alt ceza uygulanması gereken hallerde ise alt
ceza kademe ilerlemesinin durdurulması veya birden fazla ücretten kesme cezasıdır.”201
Kademe ilerlemesinin durdurulması veya birden fazla ücretten kesme cezası ile
kamu görevinden çıkarma cezası arasında üniversite öğretim mesleğinden çıkarma
cezası yer aldığından, alt ve üst cezaların neler olduğu ayrımının daha rahat yapılması
için kanun koyucu tarafından Kanun’a bu hüküm eklenmiştir.
Alt ceza verme işlemi ceza vermeye yetkili makamlar tarafından bazı
durumlarda yanlış yorumlanarak, Kanun’da sayılan sıralı cezaların iki ya da üç alt
disiplin cezası uygulamasına gidilebilmektedir. Danıştay 8. Daire Başkanlığı’nın bir
kararında, “Bir alt ceza, disiplin cezası olarak memurun fiiline uyan cezanın alt sınırı
olmayıp, 657 sayılı yasadaki sıralamaya göre bir derece hafif olan cezadır”202 denilerek,
alt ceza uygulamasının sırasıyla bir alt disiplin cezası olacağını vurgulanmıştır.
199 Danıştay 10. Dairesi’nin 05/04/1989 tarihli ve E. 1987/1476, K. 1989/734 sayılı kararı, Danıştay
Dergisi (DD), S. 76-77, s.736; Danıştay 8. Dairesi’nin 22/12/1997 tarihli ve E. 1996/138, K. 1997/4123
sayılı kararı, Danıştay Dergisi (DD), S. 96, s. 449. 200 Danıştay 12. Dairesi’nin 15/03/2011 tarihli ve E. 2008/8257, K. 2011/1110 sayılı kararı,
http://emsal.danistay.uyap.gov.tr/BilgiBankasiIstemciWeb/, (09/04/2019). 201 2547 Md. 53/D-4. 202 Danıştay 8. Dairesi’nin 30/09/1996 tarihli ve E. 1994/7701, K. 1996/2345 sayılı kararı, Danıştay
Dergisi (DD), S. 93, s. 419-421.
84
3.4. Benzer Nitelikteki Fillere Verilecek Disiplin Cezaları
“Kanunda sayılan ve disiplin cezası verilmesini gerektiren fiillere nitelik ve
ağırlıkları itibarıyla benzer fiilleri işleyenlere de hangi disiplin fiiline benzediği
belirtilerek aynı türden disiplin cezaları verilir.”203
Kanun’un bu maddesinde, Kanun’da yer almayan fiillerin işlenmesi durumunda
verilecek disiplin cezalarında nasıl hareket edilmesi gerektiği yer almaktadır.
Soruşturma sonucunda tespit edilen fiile benzerlik gösteren fiil açıkça belirtilerek,
benzerlik gösteren fiile karşılık gelen disiplin cezası verilmelidir. Bu durum hem
soruşturma raporunda, hem de disiplin cezasını verecek makamın ceza verilecek
personele yazdığı yazıda gerekçeli bir şekilde belirtilmelidir.
Ancak Kanun’un bu maddesi, disiplin amirlerine tanınan geniş bir takdir hakkı
olarak karşımıza çıkmaktadır. Kanun’un bu hükmü kötü niyetli amirlerce keyfi olarak
kullanılabilme ihtimali, kamu düzenini bozucu bir tehlikeyi barındırmaktadır.204
Disiplin cezasını gerektiren fiil ve hallerin Kanun’da olabildiğince ayrıntılı olarak
sayılması ve sadece Kanun’da yer alan eylemlerin cezalandırılması, disiplin suçlarında
disiplin soruşturması yürütülen kamu görevlisinin üyesi olduğu sendikanın temsilcisi,
yükseköğretim kurumları disiplin ve yüksek disiplin kurullarında yer alır” ifadesi yer
aldığından, sendika üyesi olan personel hakkında karar alınacak disiplin kurullarına
sendika temsilcileri de katılabilecektir. Disiplin kurulu toplantısının ilgili sendikaya
bildirilmesi üzerine, disiplin kuruluna katılacak olan sendika temsilcisinin kim olduğu,
ilgili sendika tarafından önceden kuruma bildirilmelidir.215 Ancak disiplin kurullarında
bu sendika temsilcilerinin herhangi bir oy kullanma hakkı bulunmamaktadır.
Sendika temsilcilerinin disiplin kurullarında bulunarak üyesi olduğu personel
hakkında verilecek kararda, usulüne uygun olarak itirazda bulunması doğaldır. Çünkü
soruşturmada herhangi bir hata ve eksiklik olup olmadığı konusunda sendika üyesi
personelin aleyhine olan bir durumda gerekli itirazda bulunup düzeltilmesini talep
212 Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 21/06/2017 tarihli ve E. 2015/86, K. 2017/2642 sayılı
kararı, http://emsal.danistay.uyap.gov.tr/BilgiBankasiIstemciWeb/, (01/04/2019). 213 Resmi Gazete, Tarih: 12/07/2001, Sayı: 24460. 214Türkiye Büyük Millet Meclisi Kamu Denetçiliği Kurumu’nun 06/09/2018 tarihli ve 18745356-
101.07.04-E.15042 sayılı kararı, https://www.ombudsman.gov.tr/wp-content/uploads/2018/09/karar-
2018-5964.pdf, (10/04/2019). 215 Çağlayan, a.g.e., s. 540.
“Üniversite öğretim mesleğinden çıkarma ve kamu görevinden çıkarma cezasında altı
ay içinde disiplin soruşturmasına başlanmadığı takdirde disiplin soruşturması
açılamaz.”217
Görüldüğü üzere Kanun’da belirtilen süreler içerisinde disiplin soruşturması
başlatılmadığı takdirde, disiplin soruşturması başlatma işlemi zamanaşımına
uğrayacaktır. Bu sebeple, disiplin cezası verilmesini gerektiren fiil ve hallerin
işlendiğini öğrenen disiplin amiri, bu zamanaşımı sürelerini de göz önüne alarak bir an
önce disiplin soruşturmasına başlamalıdır.218 Danıştay 12. Daire Başkanlığı’nın bir
kararında, “657 sayılı Yasa’nın zamanaşımı başlıklı 127. maddesinde düzenlenen ve
ilgililer bakımından güvence niteliği taşıyan zamanaşımı sürelerinin, kamu düzenine
ilişkin olması nedeniyle disiplin soruşturmasını açmaya yetkili amirlerce uyulması
zorunlu olan süreler olduğu ve anılan kanunda öngörülmüş olan 1 ve 6 aylık
zamanaşımı süresi geçirildikten sonra yapılan disiplin soruşturması neticesinde verilen
disiplin cezasının hukuka aykırı olacağı” şeklindeki ifadesi de zamanaşımı sürelerinin
önemini vurgulamaktadır.219
Disiplin soruşturmasına başlama süreleri hak düşürücü sürelerdir. Süreler
kesilmez ya da durmaz.220
216 2547 md. 53/C-1/a. 217 2547 md. 53/C-1/b. 218 Çağlayan, a.g.e., s. 551; Duman, a.g.e., s. 157. 219 Danıştay12. Dairesi’nin 21/03/2012 tarihli ve E. 2011/6930, K. 2012/1639 sayılı kararı,
6.5. İtirazın Değerlendirilmesi Sonucunda Verilen Kararlar
“İtiraz mercileri itirazı kabul ya da reddedebilir. İtirazın kabul edilmesi halinde
ceza tüm sonuçlarıyla ortadan kalkar, ancak ilgili disiplin amiri veya disiplin kurulu
tarafından kabul gerekçesine uygun olarak en geç üç ay içerisinde yeni bir işlem tesis
edilebilir.”244
İtirazı değerlendiren disiplin kurulu, yapılan itirazı kabul ya da reddeder. Bu
kurulların kabul ya da red dışında herhangi bir karar vermesi mümkün değildir. Yani
itirazın değerlendirilmesinden sonra, verilen disiplin cezasını değiştirerek bir alt ceza
veya bir üst ceza verme gibi bir yetkisi yoktur. Disiplin cezasına itiraz edecek olan bir
kamu görevlisi kendisine verilen cezanın daha da arttırılabileceği düşüncesiyle bu yolu
kullanmaktan çekinebilir.245 Ancak “İtiraz mercileri itirazı kabul ya da reddedebilir”
hüküm doğrultusunda itiraz sonucunda daha önceden verilen cezanın arttırılması
mümkün değildir. Bu durum “aleyhte düzeltme yasağı (reformatio in pejus)” olarak
ifade edilmektedir.246
İtirazın kabul edilmesi durumunda ceza tüm sonuçlarıyla ortadan kalkar. Fakat
itirazı kabul gerekçesi ayrıntılı olarak disiplin kurulu kararına yazılır ve bu gerekçeye
uygun olarak en geç 3 (üç) ay içerisinde yeni bir işlem tesis edilebilir. Örneğin,
savunma alınmadan ceza verildiği itirazı değerlendiren kurul tarafından tespit edilmesi
durumunda, yapılan itiraz kabul edilerek bu husus disiplin kurulu kararına yazılır ve
itiraz edene gönderilir. Aynı zamanda savunma almadan disiplin cezası veren disiplin
amiri veya disiplin kuruluna bu durum bildirilerek, savunma alınması yönünde yeniden
işlem tesisi edilmesi sağlanmalıdır.
7. DİSİPLİN CEZALARINA KARŞI YARGISAL SÜREÇ
Anayasamızın 129. maddesinin 3. fıkrasında yer alan, “Disiplin kararları yargı
denetimi dışında bırakılamaz.” hükmü gereğince, yükseköğretim kurumların görev
244 2547 Md. 53/F-4. 245 Boz, a.g.m., s. 34-35. 246 Gözler, a.g.e., s. 807; Yıldırım, Yasin, Kaman, Özdemir, Üstün, Tekinsoy, a.g.e., s. 213.
102
yapan akademik ve idari personele verilen disiplin cezalarına karşı yargısal başvuru
yoluna gidilebilir.247
Kendisine disiplin cezası uygulanan personel, disiplin cezasının tebliğ tarihinden
itibaren 60 (atmış) gün içerisinde personelin görevli bulunduğu yerdeki idare
mahkemesine iptal davası açabilir. İptal davası açabildiği gibi tam yargı davası da
açarak uğradığı maddi veya manevi zararların tazminini isteyebilir. Disiplin cezasının
mahkeme kararı ile iptal edilmesi durumunda, disiplin cezası geçmişe etkili olarak idare
tarafından 30 (otuz) gün içerisinde ortadan kaldırılır. Disiplin cezasının türüne göre,
maaş kesimi yapıldı ise kesilen miktar geri ödenir, kademe ilerlemesi durduruldu ise
kademe ilerlemesi yapılır. Yine kamu görevinden çıkarma uygulandı ise mahkeme
kararı üzerine personel görev yaptığı birime iade edilir.248
Disiplin cezaları üzerine açılan davalar ile ilgili olarak; disiplin cezasına karşı
itiraz başvurusu yapılmadan doğrudan dava açıldığında, 60 (atmış) günlük dava açma
süresi disiplin cezasının personele tebliğ tarihinden itibaren başlayacaktır. Yani itiraz
edilmeyen disiplin cezası personele tebliğ edildiği gün kesinleşmiş olacak ve tebliğ
tarihinden itibaren 60 (atmış) günlük süre içerisinde disiplin cezasına dava
açılabilecektir. Ancak disiplin cezasına karşı itiraz başvurusu yoluna gidilirse ve itiraz
reddedilirse ya da idare tarafından 60 (atmış) gün içerisinde herhangi bir cevap
verilmezse (zımni ret), itirazı değerlendiren disiplin kurulu kararının personele tebliğ
edildiği gün disiplin cezası kesinleşmiş olacaktır. Bu tebliğ tarihinden sonra 60 (atmış)
gün içresinde dava açma hakkı bulunmaktadır.
Söz konusu durum Danıştay 12. Daire Başkanlığı’nın bir kararında, “657 sayılı
Devlet Memurları Kanunu’nun 135. maddesi ile disiplin amirleri tarafından verilen
uyarma, kınama, aylıktan kesme ve kademe ilerlemesinin durdurulması cezalarına karşı
yapılacak itiraz ve tabi olacağı süre yönlerinden özel bir düzenleme yapılmıştır. Bu
nedenle, davacının disiplin cezasına karşı yaptığı itiraza kadar geçen sürenin, 2577
sayılı Kanun’un 11. maddesi kapsamında düşünülerek değerlendirilmesine imkân
yoktur. Çünkü itiraz edilen disiplin cezası, Kanun’un özel hükmü gereği
kesinleşmeyecektir. Ancak disiplin cezasına 135. madde kapsamında itiraz edilmesi
durumunda, idare tarafından verilen cevap üzerine veya 60 gün içerisinde cevap
verilmemesi durumunda, zımni ret işlemi üzerine dava açma süresi işlemeye
247 Gözler, a.g.e., s. 822; Çağlayan, a.g.e., s. 559. 248 Gözler, a.g.e., s. 810; Çağlayan, a.g.e., s. 559; Akgüner, Berk, a.g.e., s. 744.
103
başlayacaktır.”249 şeklinde izah edilmiştir. Bu karada belirtildiği gibi, 2547 sayılı
Yükseköğretim Kanunu’nda da disiplin cezalarına karşı yapılacak itiraz ve tabi olacağı
süre yönlerinden özel bir düzenleme yapılmış olup; itiraz edilmeyen disiplin cezaları
tebliğ edildiği günde, itiraz edilen disiplin cezaları da itirazın reddedilerek tebliğ
edildiği günde 60 (atmış) günlük dava açma süresi başlayacaktır.
Yine dava açma süresi ile ilgili Konya Bölge İdare Mahkemesi’nin vermiş oldu
bir kararda, “2547 sayılı Kanunun 53. maddesinde belirtilen disiplin cezalarına itiraz,
itiraz mercii ve itirazın tabi olacağı süre yönlerinden “özel” bir düzenleme yapılmış ve
söz konusu disiplin cezalarının usule ve yasaya aykırı olduğu iddiasıyla, yasal süresi
içerisinde doğrudan doğruya dava açmak ve yetkili merciye itirazda bulunmak
seçenekleri tanınmıştır.
2547 sayılı Kanunun 53. maddesinde yer alan “özel” düzenleme gereği, maddede
belirtilen cezalara karşı idari aşamada tanınan itiraz hakkının kullanılmasının tercih
edilmesi halinde, itiraz mercileri tarafından değerlendirme yapılarak tesis edilen işlem
cezalar hakkında nihai işlem niteliğindedir. Söz konusu maddede itiraz mercilerinin,
itiraz tarihinden itibaren altmış gün içinde karar vermek zorunda oldukları yolundaki
düzenleme uyarınca, itiraz mercileri tarafından itiraz dilekçesi incelenmek suretiyle bir
değerlendirme yapılmaması halinde ise ceza kesinleşmeyecek, uygulanabilirlik
özelliğini taşımayacaktır.
Diğer yandan, idari işlemlerin nitelikleri gereği özel yasalarda, genel dava açma
süreleri dışında ayrı dava açma sürelerinin veya ayrı idari başvuru yollarının
öngörülmüş olması halinde, idare tarafından idari işlemlerin nitelikleri ve tabi oldukları
dava açma süreleri ve özel idari başvuru yolları gösterilmedikçe özel dava açma veya
idari başvuru sürelerinin işletilmesine olanak bulunmadığından, Anayasa’nın 40.
maddesi hükmü uyarınca, özel dava açma veya özel idari başvuru süresine tabi olmasına
rağmen, bu hususun idari işlemde açıklanmaması halinde, dava konusu idari işlemin
tebliği tarihinden itibaren, özel idari başvuru süresinin geçirildiğinden ve buna bağlı
olarak davanın süresinden sonra açıldığından bahsedilemez.
Dosyanın incelenmesinden, ... Üniversitesi ... Anabilim Dalı öğretim üyesi
davacının, 2547 sayılı Kanunun 53/b-3-h maddesi uyarınca 1/30 oranında aylıktan
kesme cezası ile cezalandırılmasına ilişkin işlemin 10.04.2018 tarihinde tebliği üzerine
249 Danıştay 12. Dairesi’nin 23/12/2013 tarihli ve E. 2013/10983, K. 2013/12389 sayılı kararı, Danıştay
Dergisi (DD), S. 135, s. 427-431.
104
yasada öngörülen 7 günlük süre içinde 17.04.2018 tarihinde yaptığı itirazın 16.05.2018
tarih ve 21/09 sayılı Akdeniz Üniversitesi Disiplin Kurulu kararı ile reddedilerek
25.05.2018 tarihinde davacıya tebliği üzerine 23.07.2018 tarihinde bakılan davanın
açıldığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda, davacının 1/30 oranında aylıktan kesme cezası ile
cezalandırılmasına ilişkin disiplin cezası, davacının itirazının 16.05.2018 tarih ve 21/09
sayılı ... Üniversitesi Disiplin Kurulu kararı kararıyla reddi üzerine kesinleşmiş olup,
dava açma süresi de cezanın kesinleşmesine yol açan itirazın reddine dair kararın tebliği
tarihinden itibaren başlatılacağından, Disiplin Kurulu kararının tebliğinden itibaren
altmış gün içinde 23.07.2018 tarihinde açılan davada süre aşımı bulunmadığının
anlaşılması karşısında, Mahkemece işin esasına girilerek bir karar verilmesi gerekirken
davanın süreaşımı yönünden reddine dair istinaf başvurusuna konu Mahkeme kararında
hukuki isabet bulunmamaktadır.”250 denilerek, dava açma süreleri ile ilgili net bir karar
ortaya koyulmuştur.
8. DİSİPLİN CEZALARININ ORTADAN KALDIRILMASI
Disiplin cezaları kesinleştikten sonra af kanunu ile affedilmedikçe, yargı kararı
ile iptal edilmedikçe veya belli sürelerin dolmasıyla birlikte 2547 sayılı Yükseköğretim
Kanunu’nun 53/G-2 maddesine göre personel tarafından talepte bulunulmadıkça ortadan
kaldırılması veya özlük dosyasından silinmesi mümkün değildir.251 Adli yargıda olduğu
gibi disiplin hukukunda yargılamanın yenilenmesi gibi bir usul de öngörülmediğinden
personele verilen disiplin cezasının sonradan haksız verildiğinin anlaşılması halinde,
yetkili disiplin amirinin veya disiplin kurulunun disiplin cezasını ortadan kaldıracak
yeni bir karar almasına yargı mercii cevaz vermemektedir.252
İdari işlemlerin geri alınması, hatalı bir idari işlemin idarenin alacağı bir başka
idari işlem ile ilk yapıldığı andan itibaren doğan bütün hukuki sonuçları ile ortadan
250 Konya Bölge İdare Mahkemesi 3. İdari Dava Dairesi’nin 28/12/2018 tarihli ve E. 2018/2071, K.
2018/2034 sayılı kararı. 251 Akyılmaz, Sezginer, Kaya, a.g.e., s. 698. 252 Yaşar Güçlü, Devlet Memurunun El Kitabı, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2009, s. 406-407; Danıştay 12.
Dairesi’nin 11/04/2007 tarihli ve E. 2004/848, K. 2007/1765 sayılı kararı, Danıştay Dergisi (DD), S. 116,
s. 366-368.
105
kaldırılmasıdır.253 Disiplin cezaları da idari işlem niteliğindedir. Fakat diğer idari
işlemlerden ayrı tutulmuştur.254
Verilen cezanın geri alınamaması ilkesi doğrultusunda, yetkili kurul ve
makamlarca verilip, varsa itiraz ve onay mercilerinden geçip kesinleşen disiplin cezası
kararlarının, özlük dosyasından silinme süresi geçtikten sonra prosedürüne uygun olarak
hükümsüz kılınması hali hariç, geri alınması, yerine başka bir disiplin cezasının
verilmesi veya herhangi bir sebeple kaldırılması mümkün değildir.255
Nitekim Danıştay 8. Daire Başkanlığı’nın bir kararında, “Kamu hizmetinin belli
bir düzen içerisinde yürütülmesi için gerekli önlemlerden olan disiplin cezası, niteliği
gereği öteki idari işlemlerden farklıdır. Disiplin cezası vermeye yetkili organlar, bu
organların oluşumu, çalışma usulü, karar oluşturulması, bu kararlara itiraz ve bütün bu
sürecin her aşaması için öngörülen süre koşulları ile disiplin cezası işlemi sıkı şekil
şartına bağlı olarak uygulanabilmektedir. Bu özellik, disiplin cezasının yeni bir idari
işlemle ortadan kaldırılmasına engeldir. Ceza ancak bir yargı kararı yahut yasanın
tasarrufu ile iptal edilebilir veya ancak disiplin cezasının ağırlığına göre belli süreler
geçtikten sonra sicil dosyasından silinmesi atamaya yetkili amirden istenebilir”256
denilerek, disiplin cezalarının hangi şartlarda ortadan kaldırılacağı belirtilmiştir.
Bu karar ışığında, verilen disiplin cezasının idare tarafından geri alınması için;
mahkeme kararları nedeniyle disiplin cezasının iptal edilmesi, ilgili mevzuat
çerçevesinde süre aşımı nedeniyle disiplin cezasının özlük dosyasından silinmesinin
memur tarafından talep edilmesi ve yasama organınca disiplin affı şeklinde cezanın
ortadan kaldırılması hallerinden birinin gerçekleşmesi gerekmektedir. Bu haller dışında
disiplin amiri veya disiplin kurulunca verilen ve kesinleşen disiplin cezalarının geri
alınabilmeleri mümkün değildir. Bu durum, kamu hizmetlerinin belli bir düzen
içerisinde yürütülmesi ve kurum içi disiplinin sağlanması ve sürdürülebilmesi için
zorunludur. Disiplin ile ilgili hükümlerin bulunduğu kanun ve yönetmeliklerde, disiplin
cezalarının geri alınabilmesine ilişkin olarak disiplin amirlerine veya disiplin kurullarına
takdir hakkı tanınmamış olması, kamu hizmetlerinin belli bir düzen içerisinde
253 Günday, a.g.e., s. 170; Sancakdar, Us, Kasapoğlu Turhan, Önüt, Seyhan, a.g.e., s. 326. 254 Sağlam, a.g.e., s. 80. 255 Erol Dündar, “Milli Eğitim Teşkilatı Mensuplarına İlişkin Disiplin Cezaları ve Yargı Denetimi”,
Danıştay Dergisi (DD), 1988, S. 68-69, s. 43. 256 Danıştay 8. Dairesi’nin 12/10/1998 tarihli ve E. 1998/4988, K. 1998/3015 sayılı kararı,