Page 1
T.C.
ANKARA ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ
ANABİLİM DALI
SOSYAL BİLİMLER DALLARINDA 2004-2009 YILLARI ARASINDA ETKİ
FAKTÖRÜ DEĞERİ EN YÜKSEK OLAN SÜRELİ YAYINLARIN ANKARA'DAKİ
ÜNİVERSİTE KÜTÜPHANELERİNDE BULUNABİLİRLİĞİ/ERİŞİLEBİLİRLİĞİ
Yüksek Lisans Tezi
DUYGU MİLLİDERE
ANKARA – 2013
Page 2
T.C.
ANKARA ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ
ANABİLİM DALI
SOSYAL BİLİMLER DALLARINDA 2004-2009 YILLARI ARASINDA ETKİ
FAKTÖRÜ DEĞERİ EN YÜKSEK OLAN SÜRELİ YAYINLARIN ANKARA'DAKİ
ÜNİVERSİTE KÜTÜPHANELERİNDE BULUNABİLİRLİĞİ/ERİŞİLEBİLİRLİĞİ
Yüksek Lisans Tezi
DUYGU MİLLİDERE
Tez Danışmanı
PROF. DR. NAZLI ALKAN
ANKARA – 2013
Page 4
I
ÖNSÖZ
Bu araştırmanın oluşması, gelişmesi, sonuçlandırılması birçok yardım ve desteklerle
gerçekleşmiştir.
Değerli katkıları ve yönlendirmeleri ile tezin oluşumunda destek olan, çalışmanın oluşum
sürecinde mesaisini harcayan ve yorucu bir araştırma sürecine katkıda bulunan sevgili
danışmanım Prof. Dr. Nazlı Alkan’a çok teşekkür ederim.
Çalışma sürecinde gerekli yardımları asla esirgemeyen güleryüzlü ULAKBİM
çalışanlarına ve özellikle her türlü yardımı hiçbir tereddütte bulunmayarak eden Halise
Özdemirci’ye ve Mehmet Boz’a çok teşekkür ederim.
Araştırma kapsamında ihtiyaç duyulan bilgi ve verileri, üstün bir titizlik ve
yardımseverlikle sunan, Ankara’daki üniversitelerde hizmet veren kütüphanecilere çok
teşekkür ederim.
Çalışma süresince yanımda olan ve maddi, manevi her türlü desteğini esirgemeyen aileme
teşekkürü borç bilirim.
Page 5
II
İÇİNDEKİLER
ÖNSÖZ………………………………………………………………….…………..……....I
İÇİNDEKİLER………………………………………………………….………………...II
KISALTMALAR…………………………………………………………………………VI
TABLOLAR.....................................................................................................................VIII
I. GİRİŞ
I.1. Konunun Önemi………………………………………………………………..1
I.2. Araştırmanın Amacı……………………………………………………………3
I.3.Araştırmanın Hipotezi……………….………………………………………….4
I.4.Araştırmanın Kapsamı………………………….………………….……………4
I.5.Araştırmanın Yöntemi ve Veri Toplama Teknikleri……………………..…..….5
I.6.Araştırmanın Düzeni……………………….………………………………...….8
I.7.Kaynaklar…………………………………………………………………..…..10
II. SOSYAL BİLİMLER
II.1.Giriş…………………………………………………………..……………….11
II.2.Tanım ve Tarihçe………………………………………….…………...……...13
II.3.Sosyal Bilim Disiplinleri………………………..…………………...………..16
III. SÜRELİ YAYINLARIN SEÇİM VE DEĞERLENDİRME ÖLÇÜTLERİ
III.1.Süreli Yayınlar………………………………………………………......……23
III.1.1.Tanım………………………………………………………….……23
III.2.Süreli Yayınların Seçim ve Değerlendirme Ölçütleri………………………...25
III.2.1.Kullanım Verileri…………………………………………………...27
III.2.2.Öğretim Üyelerinin Önerisi………………………………………...28
Page 6
III
III.2.3.Coğrafi Bulunabilirlik………………………………….………...…29
III.2.4.Abone Bedeli ve Fiyat Etkinliği……………………………………29
III.2.5.Önceden Hazırlanmış İptal/Abone Listeleri………………………..29
III.2.6.Kütüphanecilerin Mesleksel Karar Yargısı…………………...……30
III.2.7.Alıntı (Atıf) Analizi ve Diğer Ölçütler…………………...…...……30
III.3.Atıf Analizi…………………………………………………………………..31
III.3.1.Giriş………………………………………………………..……….32
III.3.2.Etki Faktörü (EF)…………………… …………………………......37
IV. ELEKTRONİK YAYINCILIK VE SÜRELİ YAYINLARA ELEKTRONİK
ERİŞİM
IV.1.Giriş………………………………..………………………………...……….40
IV.1.1.Açık Erişim Kavramı…………………………………...…………..45
IV.2. Elektronik Kaynakların Seçimi ve Değerlendirilmesi ………………………48
IV.2.1.Kapsam………...………………………………………….………..49
IV.2.2.İçerik…………………………………………………….…...……..49
IV.2.3.İşlevsellik……………………………………………………...……49
IV.2.4.Maliyet…………………………………………………...………....50
IV.2.5.Lisanslar…………………………………………….…………..….51
IV.2.6.Teknik Özellikler……..……………………………..……...………51
IV.3. Süreli Yayınlara Elektronik Erişim…………………………………………52
IV.4.Kütüphanelerarası İşbirliği ve Konsorsiyumlar……………………………...54
IV.4.1.Türkiye’de Kütüphanelerarası İşbirliği ve Gelişimine Tarihsel Bakış.59
V. ÜNİVERSİTE KÜTÜPHANELERİ
V.1.Tanım……………………………................…………………………….……65
V.2.Tarihsel Gelişim..……………………………………………………………..69
Page 7
IV
V.3.Üniversite Kütüphanelerinde Sosyal Bilimler Alanındaki Süreli Yayın
Dermelerinin Yeri ve Önemi……………………………………….…………70
V.4. Türk Üniversite Kütüphaneleri……………………………………………….72
V.4.1.Tarihsel Gelişim……..………………………………………….72
V.4.2.Türkiye’deki Üniversite Kütüphanelerinde Sosyal Bilimler
Alanındaki Süreli Yayın Dermeleri……………………..………….....75
VI. ANKARA’DA SOSYAL BİLİMLER ALANINDA EĞİTİM VEREN
ÜNİVERSİTELERİN KÜTÜPHANELERİ
VI.1.Ankara Üniversitesi Kütüphaneleri…………………………………………79
VI.2.Atılım Üniversitesi Kütüphanesi…………………….………………………79
VI.3.Başkent Üniversitesi Kütüphanesi……….…………………………………..79
VI.4.Bilkent Üniversitesi Kütüphanesi…………...……………………………….80
VI.5.Çankaya Üniversitesi Kütüphaneleri………………………………………...80
VI.6.Gazi Üniversitesi Kütüphanesi……………………………………………….80
VI.7.Hacettepe Üniversitesi Kütüphaneleri……………….……………………….81
VI.8.Orta Doğu Teknik Üniversitesi Kütüphanesi………….……………………..81
VI.9.TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Kütüphanesi……………………81
VI.10. Turgut Özal Üniversitesi Kütüphanesi…………….……………………….82
VI.11.Ufuk Üniversitesi Kütüphaneleri…………………………………………...82
VI.12.Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Kütüphanesi………………………………...82
VII. YÖNTEM, BULGULAR VE YORUM
VII.1.Giriş………………………………………………………..……….………84
VII.2.Yöntem………………………………………………………….…...……..87
VII.3.Bulgular ve Yorum…………………………………………….….………...89
VIII. SONUÇ VE ÖNERİLER…….…………………………………………….…….135
KAYNAKÇA…………………………………………………………………….…...…146
Page 8
V
ÖZET ………………………………………………………………………...………….163
ABSTRACT……………………………………………………...………………….…..165
Page 9
VI
KISALTMALAR
A&HCI: Arts and Humanities Citation Index
ALA: American Library Association
ANKOS: Anadolu Üniversite Kütüphaneleri Konsorsiyumu
DOAJ: Directory of Open Access Journals
EF: Etki Faktörü
EKUAL: Elektronik Kaynaklar Ulusal Akademik Lisansı
ISI: Institute for Scientific Information
JCR: Journal Citation Reports
JISC: Joint Information Systems Committee
NESLI: National Electronic Site Licensing Initiative
OBES: Ortak Belge Sağlama
OCLC: Online Computer Library Center
ODTÜ: Orta Doğu Teknik Üniversitesi
SCI: Science Citation Index
SSCI: Social Sciences Citation Index
TMB: Türkiye Makaleler Bibliyografyası
TOBB ETÜ: Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi
TO-KAT: Ulusal Toplu Katalog
TÜBİTAK: Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu
TÜRDOK: Türkiye Bilimsel ve Teknik Dokümantasyon Merkezi Müdürlüğü
TÜYATOK: Türkiye Yazmaları Toplu Kataloğu
ULAKBİM: Ulusal Akademik Ağ ve Bilgi Merkezi
ÜNAK: Üniversite ve Araştırma Kütüphanecileri Derneği
Page 10
VII
YÖK: Yükseköğretim Kurulu
WOS: Web of Science
Page 11
VIII
TABLOLAR
Tablo – 1: Sosyal Bilimler Dallarında EF Değeri En Yüksek Süreli Yayınların Çeşitli
Özellikleri………………………………………………………………………………..91
Tablo – 2: Sosyal Bilimler Dallarında EF Değeri En Yüksek Süreli Yayınların Ankara’daki
Üniversite Kütüphanelerinde Basılı ve Elektronik Olarak Bulunabilirlikleri……………98
Tablo – 3 : Sosyal Bilimler Dallarında EF Değeri En Yüksek 51 Süreli Yayının
Ankara’daki Üniversite Kütüphanelerinde , ANKOS, EKUAL ve Kurumsal Abonelik
Aracılığıyla Erişebilirliklerinin Sayısı…………………………………..………………128
Page 12
1
I. BÖLÜM
GİRİŞ
I. 1. Konunun Önemi
Süreli yayınlar dermesi bir kütüphanenin dinamik, sürekli artan ve en karmaşık
derme türünü oluşturur. Süreli yayın dermesi oluşturmak ise bir hayli güçtür.
Günümüzde kütüphaneler, süreli yayınların hızla artan abone bedelleri karşısında
zorlanmakta, bu artışı karşılamaya yeterli olmayan bütçeleri büyük bir sorun
yaratmaktadır (Alkan, 1999: 279). Her ne kadar sosyal bilimler süreli yayınlarının
abone bedellerindeki artış, fen, tıp ve sağlık bilimleri süreli yayınlarında olduğu
kadar hızlı olmasa da yine de bir artış söz konusudur. Süreli yayınların değeri
sosyal bilim disiplinleri için de bir o kadar önemlidir ve kütüphane dermesinde
önemli bir yere sahiptir. Fen bilimlerinde olduğu kadar değilse de, sosyal
bilimlerde de güncel bilgiye duyulan ihtiyaç en çabuk süreli yayınlar aracılığıyla
karşılanabilir.
Süreli yayınlara abone olurken ya da aboneliği iptal ederken çok dikkat etmek
gerekir. Bu ise belirli değerlendirme ölçütleri göz önünde bulundurularak
mümkün olabilir. Bu ölçütleri; kullanım verileri, öğretim üyelerinin görüşleri,
coğrafi bulunabilirlik, abone bedeli, süreli yayınların çeşitli özellikleri
(yayınlandığı ülke, dili, akademik olup olmadığı, yayınevinin ünü, kurum/dernek
yayını olup olmadığı, hakemli olup olmadığı, kağıt ve baskı kalitesi, editörler
komitesinin saygınlığı, yayınlanma sıklığı, önemli dizin ve özdergilerinde
dizinlenip dizinlenmediği, vb.) atıf çalışmaları, Etki Faktörleri (EF), kütüphanenin
bağlı bulunduğu kuruluşun konularıyla ilişkisi, derme ile ilişkisi şeklinde
sıralamak mümkündür (Alkan, 1998: 282).
Page 13
2
Bir süreli yayının tek bir değerinin belirlenmesinde bu kadar ölçüt mevcuttur. Bu
ölçütlerin hepsini kullanmak maliyet ve zaman açısından mümkün değildir. Bu
ölçütlerden EF değeri ölçütünün, süreli yayınların EF değerleriyle ilgili olarak
yapılan daha önceki çalışmalarda da, bu çalışmanın da sonucunda vardığımız gibi,
diğer ölçütlerle ilgisi olduğu saptanmıştır. EF, bir süreli yayının bir yıl boyunca
aldığı atıf sayısının o süreli yayının önceki iki yılda yayınladığı makale sayısına
oranıdır (Rousseau, 1988: 249).
Çalışmamızda sosyal bilimler alanındaki EF değeri en yüksek olan süreli yayınlar,
Institute for Scientific Information (ISI) tarafından yayınlanan Journal Citation
Reports (JCR)’un Social Sciences elektronik versiyonundan yararlanılarak
saptanmıştır. Bu bağlamda 55 sosyal bilim disiplini altında 51 süreli yayın
Ankara’daki üniversite kütüphanelerinde bulunabilirlikleri ve erişilebilirlikleri
bağlamında incelenmiştir. Erişilebilirlik kavramı artan elektronik yayıncılık
sonucunda ortaya çıkmış bir kavramdır. Süreli yayınların basım maliyetlerinin
yüksek olması ve depolama sıkıntısının ciddi boyutlara ulaşması, bu süreli
yayınları yayınlayan yayınevlerine, süreli yayınları sayısal ortama aktararak
sunma fikrini getirmiştir. Böylelikle elektronik yayıncılık yaygınlaşmış ve
kütüphaneler süreli yayınların basılı versiyonlarına abone olmaktansa elektronik
versiyonlarına abone olmayı tercih etmişlerdir. Elektronik yayıncılığın birçok
avantajı olduğu gibi dezavantajı da bulunmaktadır. Elektronik süreli yayıncılığın
yaygınlaşması birçok elektronik veritabanının ortaya çıkmasına neden olmuş,
basılı ortamdaki rekabet elektronik ortama taşınmıştır. Bu durum, kütüphaneler
açısından sadece hizmet değişimine yol açmıştır. Elektronik yayıncılık ilk başta
maliyet açısından avantajlı olacak gibi algılanmıştır. Ancak yayıncı şirketler
arasında yaşanan ticari rekabet, veritabanlarının abonelik şartlarındaki kısıtlamalar
kütüphanelerin elektronik veritabanlarına aboneliklerinde mali sıkıntılarla
karşılaşmasına neden olmuştur. Elektronik veritabanlarına abone olmak süreli
yayın dermesini geliştirme anlamında çözüm gibi görünürken, yeni bir problem
haline gelmiştir. Çalışmamızda Ankara’daki 12 üniversitenin kütüphanesinde bu
51 süreli yayının elektronik/basılı olarak bulunabilirlikleri de tek tek
Page 14
3
incelenmiştir. Bu bağlamda çalışma, Ankara’daki üniversite kütüphanelerine,
süreli yayınların basılı ve elektronik bulunabilirlikleri doğrultusunda ayna
tutmasıyla önem taşımaktadır.
I. 2. Araştırmanın Amacı
Çalışmada sosyal bilimler dallarında 2004-2009 yılları arasında EF değeri en
yüksek olan süreli yayınların Ankara’daki üniversite kütüphanelerinde
bulunabilirlik ve erişilebilirliklerini belirlemek amaçlanmıştır. Zaman kapsamı
bakımından 2004-2009 yılları ile sınırlı kalınmıştır. Çalışmamızda, EF değerleri
JCR Social Sciences 2011 elektronik versiyonundan elde edilmiştir. JCR’nin artık
basılı versiyonu bulunmamaktadır. JCR 2011 elektronik versiyonundan
öğrenebileceğimiz en güncel EF değeri 2009 yılının EF değeridir. Bu da 2007-
2008 yılları verilerinin ortalamasından elde edilir. JCR’de aynı zamanda 5 yıllık
EF değerini elde etme imkanı bulunmaktadır. Bu bağlamda 2009 yılının 5 yıllık
EF değerini 2004 – 2005 – 2006 – 2007 – 2008 yıllarının ortalamalarını alarak
elde edebiliriz. 2 yıllık EF değeriyle sınırlı kalınmak istenmemiştir. 5 yıllık EF
değeri daha geniş bir zaman dilimini kapsadığı için tercih edilmiştir. Bu durumda
2004 - 2009 yılları arasındaki EF değeri en yüksek olan süreli yayınlar
değerlendirme kapsamına alınmıştır. Alkan’ın temel ve uygulamalı bilimler
(1998) ve tıp ve sağlık bilimleri dalları (1999) için yaptığı çalışmaları vardır; bu
çalışmalar ilgili alanlarda EF değeri en yüksek olan süreli yayınların Ankara’daki
üniversite kütüphanelerinde bulunabilirliklerini ele almaktadır. Sosyal bilimler
dallarında aynı nitelikte bir çalışma bugüne kadar yapılmamıştır; bu bağlamda
çalışmamız özgün bir nitelik taşıyacaktır. Sosyal bilimler dallarında EF değerleri
en yüksek olan süreli yayınlar onları değerli kılan çeşitli özellikleri de belirlenerek
incelenmiş, değerleri hakkında güçlü sonuçlara ulaşılmıştır. Sonuç olarak, kapsam
içine alınan kütüphanelerin kıt mali olanaklarını isabetli kararlarla harcayıp
harcamadıklarını saptamak amaçlanmıştır.
Page 15
4
I. 3. Araştırmanın Hipotezi
Çalışmada; “Sosyal bilimler dallarında dermeye sahip olan Ankara’da bulunan
üniversite kütüphanelerinde, EF değeri en yüksek süreli yayınlar hangi oranda
bulunmaktadır/erişim sağlanmaktadır?”, “Ankara’da bulunan üniversite
kütüphaneleri süreli yayınlara abone olmada EF değerini dikkate almakta mıdır?”,
“Ankara’da bulunan üniversitelerin süreli yayınların elektronik versiyonlarına
erişilmesini sağlayan veritabanlarına üyelikleri ne durumdadır?”, “Üniversiteler
üye olunan veritabanlarına erişimi hangi kanallar (konsorsiyumlar ve/veya
kurumsal abonelik) aracılığıyla sağlamaktadırlar?” gibi sorulara cevaplar
aranmıştır. Alkan’ın tıp ve sağlık bilimleri dallarında yaptığı çalışmada (1999)
bulunabilirlik oranı %100, temel ve uygulamalı bilim dalları için yaptığı
çalışmada (1998) ise oran %61.6 çıkmıştır. Aynı çalışma sosyal bilimler
dallarında yapıldığında çıkacak oran merak edilmiştir. Çalışmada “Sosyal bilimler
dallarında EF değeri en yüksek olan süreli yayınların Ankara’daki üniversite
kütüphanelerinde bulunabilirlik/erişilebilirlik oranı yüksektir” hipotezi
sınanmıştır.
I. 4. Araştırmanın Kapsamı
Araştırma kapsamına Ankara’daki üniversite kütüphaneleri alınmıştır. Gerek
zaman, gerek maliyet açısından kütüphaneler Ankara’daki üniversite
kütüphaneleri ile sınırlandırılmıştır. Yukarıda değinildiği gibi zaman kapsamı
bakımından 2004-2009 yılları ile sınırlı kalınmıştır. JCR’de iki yılın ortalama
verilerinden elde edilen EF değeri dışında 5 yıllık EF değeri seçeneği
bulunmaktadır. Bu çalışma, söz konusu kaynağın 2011 elektronik versiyonundan
2004, 2005, 2006, 2007, 2008 yıllarının ortalamaları alınarak 2009’un EF değeri
en yüksek süreli yayınları ile yürütülmüştür.
Page 16
5
I. 5. Araştırmanın Yöntemi ve Veri Toplama Teknikleri
Araştırmamızda betimleme yöntemi kullanılmıştır. Betimleme araştırmaları evreni
temsil ettiği düşünülen bir gruba dayalı olarak genelleme yapmaya yarayan bir
yöntem içerir. Bu tür araştırmalar objelerin, varlıkların, kurumların ve çeşitli
alanların “ne” olduğunu açıklamaya çalışır. Betimleme araştırmaları, mevcut
olayların daha önceki olay ve koşullarla ilişkilerini de dikkate alarak, durumlar
arasındaki etkileşimi açıklamayı hedefler. Bu yönteme dayanan araştırmalarda
“durum nedir?”, “neredeyiz?”, “ne yapmak istiyoruz?”, “nereye, hangi yöne
gitmeliyiz?” gibi sorulara cevap bulmak amaçlanır (Kaptan, 1998: 59).
Betimleme araştırmaları güncel veri toplar. Genel olarak “neler oluyor?, nasıl
oluyor?” sorularına yanıt ararlar. Kütüphanecilik betimlemeleri sistematiktir,
derinliğine bir inceleme sağlar. Kütüphane topluluğunun sosyal, politik ve
ekonomik yönleri hakkında veri toplar, hizmetlerin planlanması ve geliştirilmesi
için daha etkili karar verilmesine yardımcı olur. Betimleme çalışmaları araştırma
sürecinde yeterlilik, kesinlik ve doğruluktan vazgeçmeden para ve zaman
tasarrufu sağlar (Goldhor, 1969: 25 ).
Araştırma konusu ile ilgili bilgi kaynaklarını belirlemek amacıyla bibliyografik
kaynaklardan literatür taraması yapılmıştır. Ayrıca yazılı ve görsel basın, düzenli
ve düzensiz yayınlanan raporlar, süreli yayınlar, kitaplar gibi birincil
kaynaklardan yararlanılmıştır. Konuyla ilgili bilginin toplanması için “belgesel
tarama tekniği” kullanılmıştır. Var olan kayıt ve belgeleri inceleyerek veri
toplamaya belgesel tarama tekniği denir. Belgesel tarama, belli bir amaca yönelik
olarak kaynakları bulma, okuma, not alma ve değerlendirme işlemini kapsar
(Karasar, 1999: 183).
Page 17
6
Çalışmamızda Ankara içindeki üniversite kütüphaneleri ile sınırlandırılan, sosyal
bilimler konularında yayınlanan süreli yayınları atıf verilerine göre
değerlendirebilmek maksadıyla alan incelemesi yapılmıştır. Yapılan alan
incelemesi sonucu süreli yayınları atıf verilerine göre dizinleyen önemli
veritabanlarıyla karşılaşılmıştır. Günümüzde atıfları sunan pek çok veritabanı
bulunmakla birlikte, yazar ve/veya yayın odaklı atıf taraması yapmayı olanaklı
kılan üç tane bilgi erişim sistemi bulunmaktadır; bunlardan ikisi veritabanı (WOS
ve Scopus) ve bir tanesi de tarama motorudur (Google Scholar) (Gürdal
Tamdoğan, 2009: 260).
Eugene Garfield’in uzun süren çabalarının sonucu olarak günümüze uzanan ve
evrensel düzeyde kullanılırlığı olan ürünler, ISI (Institute for Scientific
Information) tarafından yayınlanmıştır. Sırasıyla 1961’de Science Citation Index
(SCI), 1965’te Social Sciences Citation Index (SSCI), 1975’te Arts and
Humanities Citation Index (A&HCI), bilim dünyasındaki yerlerini almışlardır
(Gürdal Tamdoğan, 2009: 259). Temelleri 1961’e dayanan, ISI atıf dizinlerinin
ilk ürünlerini 1992 yılına kadar yayınlamayı sürdürmüştür. Bu tarihten sonra
Thomson Reuters’ın yayınları arasına alınan Web of Science (WOS),
bibliyometrik çalışmaların yapılabildiği tek veritabanı olma özelliğini 2004 yılına
kadar korumuştur. Ancak, 2004 yılında Scopus’un ve Google Scholar’ın
kurulması ile beraber atıf dizinleyen veritabanları arasında bir rekabet ortamı
yaratılmıştır ( Karasözen, Gökkurt Bayram ve Zan, 2011: 239).
WOS ve Scopus veritabanlarının içerik, kullanım, güncellenme, atıf kalitesi,
tarama seçenekleri, ürün geliştiricileri yönünden karşılaştırıldığı çalışmalarda
Scopus’un WOS’a göre daha geniş bir süreli yayın profilini kullanıcıya sunduğu
ve atıf analizlerinde daha fazla makaleden daha hızlı sonuçlar getirdiği
belirlenmiştir. Bunun beraberinde WOS’un atıf analizi sorgulamalarını kullanıcıya
grafiklerle daha anlaşılır ve ayrıntılı şekilde sunduğu vurgulanmıştır. Çalışmaların
Page 18
7
sonucunda ise veritabanlarının birbirini tamamladığı sonucuna varılmıştır (
Karasözen, Gökkurt Bayram ve Zan, 2011: 241).
Yukarıda araştırmamız kapsamında yapılan alan incelemesi sonucu elde edilen
atıf veritabanlarının karşılaştırılmasına yönelik önemli bilgiler bulunmaktadır.
Scopus da dünyanın en önemli atıf veritabanlarından biridir ancak çalışmamızda,
2001 yılından beri önemli bir kıstas olarak; Yükseköğretim Kurulu (YÖK) ve
Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) tarafından yapılan
akademik yükselmelerde ve derecelendirmelerde WOS tarafından taranan süreli
yayınlarda makale yayınlama zorunluluğu, bir ISI yayını olan JCR’yi
araştırmamızdaki süreli yayınları belirlemek doğrultusunda kaynak olarak
almamıza neden olmuştur.
JCR Social Sciences 2011 elektronik versiyonundan alınan 5 yıllık EF
seçeneğinden yararlanılarak her bir sosyal bilim dalının en yüksek EF değerli
süreli yayını saptanmıştır. 55 sosyal bilim dalında en yüksek EF değerli süreli
yayın sayısı 51 olarak belirlenmiştir. 51 süreli yayının çeşitli özelliklerini
belirlemek üzere Ulrich’s International Periodicals Directory (2011)’den
yararlanılmıştır. Daha sonra sosyal bilimler alanında EF değeri en yüksek olan bu
51 süreli yayının Ankara’nın sosyal bilimler alanında öğretim veren
üniversitelerinde bulunabilirlik/erişilebilirlikleri incelenmiştir. Bu 51 süreli
yayının bulunabilirlikleri üniversitelerin kütüphane sayfasındaki çevrimiçi
katalogları aracılığıyla denetlenmiştir. Erişilebilirlikleri ise e-süreli yayın arama
moturu bulunan üniversitelerde, e-süreli yayın arama arayüzü aracılığıyla
denetlenmiştir. Ancak bütün üniversiteler bu e-süreli yayın arama motoruna sahip
değildir. Aynı zamanda e-süreli yayın arama moturu bulunan üniversitelerde de
arama motorlarının güncellenmemesinden kaynaklı yanlış bilgi elde etmek
sıkıntısı bulunmaktadır. Herhangi bir yanlış bilginin varlığına ortam yaratmamak
amacıyla, bu 51 süreli yayına, bütün üniversite kütüphanelerinde, e-süreli yayın
arama motorunda yapılan taramalar sonucunda süreli yayınların içlerinde
Page 19
8
bulunduğu veritabanlarından erişilip erişilemediği teker teker incelenmiştir.
Veritabanlarına erişim, tanımlı ağ ve bilgisayarlardan mümkün olduğu için bu
incelemelerin her biri 12 üniversitenin kendi kütüphane sınırları içinde
gerçekleştirilmiştir. E-süreli yayın arama motoruna sahip olmayan üniversitelerde
ise her bir süreli yayın için erişimin önceden mümkün olduğu belirlenen
veritabanlarına gidilerek süreli yayınlara erişimin mümkün olup olmadığı
sınanmıştır. Ankara’daki bütün üniversiteler sosyal bilimler alanında öğretim
verdiği için araştırma kapsamına bütün üniversiteler dahil edilmiştir.
Ankara’daki üniversitelerin süreli yayın dermesi oluştururken EF değeri faktörünü
dikkate alıp almadıkları merak edilmiş ve bu bağlamda bütün üniversitelerdeki
süreli yayınlar biriminde yetkili 12 kişiyle süreli yayın dermesi oluştururken
nelere öncelik verdikleri bağımsız görüşme veri toplama tekniği ile sorulmuştur.
I. 6. Araştırmanın Düzeni
Araştırmamız sekiz bölümden oluşmaktadır.
Birinci bölüm olan “Giriş”te konunun önemi, araştırmanın amacı ve hipotezi,
araştırma kapsamı, araştırma yöntemi ve veri toplama teknikleri, araştırmanın
düzeni ve kaynaklar yer almaktadır.
İkinci bölümde sosyal bilimlerin tanım ve tarihsel gelişimi ve sosyal bilim
disiplinleri hakkında bilgiler verilmiştir.
Page 20
9
Üçüncü bölümde süreli yayınlar tanımı, seçim ve değerlendirme ölçütleri ve bu
ölçütlerin altında atıf analizi ve EF üzerinde durulmuştur.
Dördüncü bölümde elektronik yayıncılık, elektronik kaynakların seçimi ve
değerlendirilmesi, süreli yayınlara elektronik erişim, kütüphanelerarası işbirliği ve
konsorsiyumlar konularına değinilmiştir.
Beşinci bölümde üniversite kütüphanelerine, tanımına, tarihsel gelişimlerine,
ayrıca Türk üniversite kütüphanelerine ve tarihsel gelişimlerine değinilmiştir.
Genelde ve Türkiye’de sosyal bilimler alanındaki süreli yayın dermeleri de ele
alınmıştır.
Altıncı bölümde Ankara’da bulunan üniversitelerin kütüphaneleri hakkında kısa
bilgiler verilmiştir.
Yedinci bölümde araştırma sürecinin yöntemi ile araştırma sonucunda elde edilen
bulgular ve yorum yer almaktadır.
Sekizinci bölümde elde edilen bulgulardan yola çıkarak ortaya çıkarılan sonuç ve
önerilere yer verilmiştir.
Page 21
10
I. 7. Kaynaklar
Araştırmamızda gerekli verileri elde edebilmek için ISI tarafından yayınlanan
JCR Social Sciences elektronik versiyonundan (2011) yararlanılmıştır. Elde edilen
süreli yayınların çeşitli özellikleri hakkındaki bilgiye Ulrich’s International
Periodicals Directory elektronik versiyonu (2011) kullanılarak sahip olunmuştur.
Ayrıca aşağıdaki kaynaklardan konumuzla ilgili literatür elde edilmiştir.
Bilgi Dünyası (2000 – 2012)
Dizin, Türk Kütüphaneciliği 1993-2000
Dizin, Türk Kütüphaneciliği 2001-2007
Türk Kütüphaneciliği (1987 – 2012)
ULAKBİM Sosyal ve Beşeri Bilimler Veri Tabanı
ULAKBİM Projeler Veri Tabanı
Page 22
11
II. BÖLÜM
SOSYAL BİLİMLER
II. 1. Giriş
Sosyal bilim alanında yürütülen çalışmamızda, sosyal bilimler kavramına ve
tarihsel gelişmelerine değinmek faydalı görünmektedir. Sosyal bilimler kavramına
geçmeden önce ise genel bir bakış açısıyla bilim kavramına değinmek yerinde
olacaktır. “Bilim; genel olarak doğruyu bulmak, özel olarak evrenin yapısı ile
işlemesini sağlayan, düzeni ve doğal yasaları ortaya çıkarmak amacıyla deney,
gözlem, usavurma, çözümleme, birleştirme teknikleri kullanarak ve yansızlık,
ölçülebilirlik, yinelenebilirlik, sorgulamaya açıklık ölçütlerine uyularak, fiziksel
ve doğal dünyanın sistemli biçimde incelenmesi ve bu inceleme sonucunda oluşan
bilgi birikiminin tümü” dür ( Türkçe Bilim Terimleri…, 2011).
Ergün (2011)’ e göre; bilim, olgusaldır, gözlenebilir olgulara dayanır. Bilim,
mantıksaldır, dolayısıyla bilimsel hükümler birbiriyle tutarlı ve çelişkisizdir.
Bilimsel önermelerden doğru mantıksal çıkarımlar yapılırsa, onlar da doğru olur.
Bilimsel bilgi objektiftir; kişiden kişiye, toplumdan topluma değişmez. Bilimsel
bilgi, hem bilim dışı önermelere hem de bilimsel sonuçlara karşı eleştiricidir.
Bilim seçicidir; varlık dünyasındaki tüm olguları değil, özellikle insana faydalı
olabilecek bazı olguları ele alarak inceler. Bilim soyutlayıcı ve genelleyicidir.
Belli bir tür olayların hepsinde geçerli olabilecek şekilde yasalar ortaya koyar.
Bilim, varsayımlara dayanır. Bunlara örnek vermek gerekirse; kendi dışımızda
düzenli ilişkiler içinde bir olgular dünyası vardır. Bu olgular dünyası bizim için
anlaşılabilirdir. Bütün olgular birbirine ve tespit edilebilir nedenlere bağlıdır.
Gözlem konusu bütün olgular belli bir zaman ve mekân içinde yer alır. Bilim, var
Page 23
12
olan her şeyin belli bir miktarda var olduğu ilkesine bağlıdır ve bunu ölçmeye
çalışır. Bilim, denetimli gözlem ve gözlem sonuçlarına dayalı mantıksal düşünme
yolundan giderek, olguları açıklama gücü taşıyan hipotezler bulma ve bunları
doğrulama metodudur.
Bilim, Latince bilmek kökünden (scire) türemiş ve bilinen şey (scientia) ya da
bilgi anlamına gelen bir kelimedir. Modern anlamda bilim, 16. ve 17. yüzyıllarda
Batı dünyasında ortaya çıkan önemli sosyal ve siyasi değişiklikler sonucunda,
doğayı ve toplumu anlama ve açıklamada gelenek ve dinin yerini alan bir düşünce
tarzı olarak öne çıkmıştır. Bilim insanı sözü ilk kez 1830’larda fizikçi ve bilim
tarihçisi William Whewell tarafından kullanılmıştır. Ondan önce bilim insanlarına
“doğa filozofları” olarak bakılmıştır (Altunışık, Coşkun, Bayraktaroğlu ve
Yıldırım; 2005: 1).
Bilime statik ve dinamik olmak üzere iki bakış açısı bulunmaktadır. Statik görüş
sokaktaki insana uyandır. Bilim, dünyaya dönük sistemli bilgiye yol açan bir
etkinliktir. Bilim insanının işi yeni bulguları keşfederek onları var olan bilgi
kümesine ilave etmektir. Bu durumda bilim çoğalmış birikimli bilgiler kümesidir.
Vurgu bilginin şimdiki durumu ve ona ilave üzerindedir. Dinamik bilim ise bilimi
daha ziyade bir etkinlik, bilim insanının yaptığı şey olarak algılar. Bu kavrama
göre doğaldır ki depolanmış bilgi kümesine sahip olmak önemli ancak asıl
önemlisi bilim insanlarının yaptıklarının keşfidir. Burada vurgu bilimin heuristic
(buluşsal) doğasıdır. Bu zıt görüşler, bilimin işlevlerini belirler. Profesyonel bilim
insanı için bilim, dünyayı anlama yoludur; açıklama ve anlama aracıdır, kestirim
ve kontrol aracıdır (Balcı, 2006: 29 ).
Bilimde; gözlem, sınıflama, kavramsallaştırma ve yorumlama sistematik ve
kesindir. Gözleme dayanarak konusunu oluşturan olay ve nesneler (olguları)
kavramak, tanımlamak ve sınıflandırmak üzere çözümleyerek betimlemek bilimin
Page 24
13
temel işlevlerindendir. Bilim bulguları eleştirel bir değerlendirmeye tabi tutar ve
günlük pratik analiz, kısa dönemli günlük hayatın pragmatik uygulamaları ile
ilgiliyken, bilim pratik ihtiyaçların ötesinde elde ettiği bilgileri genelleştirmeye
çalışarak, bilgi bütünü oluşturmayı amaçlar. Çeşitli düzeylerde gerçeklenmiş
ilkeleri genellikler, yasalar, kuramlar biçiminde dile getirip, bunlardan hareketle
olguların gidişi ve gelecekte alacağı biçimlere ilişkin öngörüde bulunur. Kısaca,
bilimsel faaliyetin amacı incelenen konudaki olguları tanımlamak, olgular
arasında nedensellik ilişkisi kurmak ve bunları genelleştirip, kuramlar içinde
toplayarak kanunlara ulaşmaktır. Olaylara dayanma, tarafsızlık, eleştiriye açık
olma ve yanılma olasılığının kabulü bilimsel düşünmenin temel özellikleri
arasındadır. Bilim insanının amacı sadece bilgi toplamak ve biriktirmek değildir.
Sorunların neler olduğunu ve nasıl çözülebileceğini araştırmak ve bulmak temel
işlevleri arasındadır. Bilinenlerin yardımı ile bilinmeyenlerin bulunması ve
bilindiği sanılan konuların daha iyi anlaşılabilmesi ve açıklanabilmesi için de yeni
bilgilere gerek vardır. Bilim soru sormaya, sorgulamaya dayanır. Bilimsel
faaliyet, kendine göre bir gelişmesi, ayrı bir dili ve kendine özgü kuralları olan bir
alanda meydana gelmektedir. Bilim, insana belli sınırlar içerisinde doğayı ve
yaşamı denetleme imkanı sağlar (Altunışık, Coşkun, Bayraktaroğlu ve Yıldırım;
2005: 2-3).
Sosyal bilim kavramı da gelişen bilim ve insan ilişkilerinden dolayı ortaya
çıkmıştır. Kendi başına ele alınması gerektiği düşünülen bir bilim dalı olmuştur.
İnsanın kendi varlığını ve toplum olgusunu incelemek sosyal bilimlerin kavram
olarak gelişimine hız kazandırmıştır. İlk başlarda sadece toplum bilimi olarak
ortaya çıkan sosyal bilim kavramı zamanla gelişmiş ve birçok sosyal bilim dalı
varlığını göstermiştir.
II. 2. Tanım ve Tarihçe
Sosyal bilimler için çeşitli tanımlar yapılmıştır:
“Tarih, ekonomi, toplumbilim ve ruhbilim gibi toplumsal gerçekliğin değişik
alanlarını, kendilerine özgü bilimsel yaklaşımlar ve yöntemlerle incelemeye,
Page 25
14
anlamaya, yorumlamaya yönelik bilimlerin tümüdür” (Türkçe Bilim Terimleri…,
2011).
Demir ve Acar (2005:371) sosyal bilimleri maddeleyerek tanımlamışlardır:
“İnsanı, toplumu ve ağırlıklı olarak insan – insan, insan – toplum ve insan – eşya
ilişkilerinin sistemli bir biçimde incelenmesini amaçlayan, bilimsel yönteme
uygun olarak üretilmiş düzenli bilgiler”.
“Sosyal gerçekliğin anlaşılması, yorumlanması ve örgütlenmesine yönelik olarak
üretilen her türlü sistematik beşeri bilgi”.
“İktisat, psikoloji, sosyoloji, siyaset bilimi gibi ilk dönemlerde felsefe içinde yer
alan, ancak aydınlanma çağıyla birlikte her biri felsefeden ayrılarak özerklik
kazanan ve sosyal gerçekliğin değişik boyutları ile ilgilenen disiplinlerden her
biri”.
19. yüzyıla gelinceye kadar “bilim” kesin olan bilgiyi yani fen bilimlerini
çağrıştırmaktadır. Fransız İhtilali ile meydana gelen sosyal değişimin sebeplerinin
araştırılması, bu değişime yön verme ve toplumun sorunlarını formüle etme
ihtiyacı sosyal bilimlere bakışın değişmesine yol açmıştır. 1850 ile 1945 yılları
arasında, ayrı bir bilgi alanı olarak bir dizi disiplin ortaya çıkmış ve bu yeni alana
“sosyal bilim” adı verilmiştir. Bu gelişme belli başlı üniversitelerde önce kürsüler,
daha sonra her disiplinde diplomaya yönelik ders programları öneren bölümler
kurularak sağlanmıştır. 1945’ten günümüze sosyal bilimlerin kat ettiği mesafe o
kadar çok olmuştur ki, geçmişte fen bilimlerinin belirleyiciliğinde olduğu
düşünülen insan, toplum, doğa, çevre, teknoloji, bilim gibi pek çok konuda sosyal
bilimlerin belirleyiciliği ön plana çıkmış görünmektedir (Mutlu, 2009: 72 ).
Sosyal bilimler bir bakıma, Avrupa’nın tüm dünyaya egemen olduğu bir dönemde
karşılaştığı sorunlara bir cevap olarak ortaya çıkmıştır. 18. ve 19. yüzyıllarda
doğup, gelişmeye başlayan sosyal bilimler, bilimsel bir statü edinme ve toplum ve
Page 26
15
insan hayatında pratik bir rol oynama amacına sahiptiler. Sosyal bilimlerin
öncüleri arasında sayılan Fransız Saint – Simon doğal dünyanın bilimleri gibi olan
bir “toplum bilimi” kurmayı hayal etmiştir. Bu bilim sosyal dünyadaki olayları
düzenleme ve denetlemede kullanılacaktır. Saint – Simon’un bu görüşleri, daha
sonra bir başka Fransız düşünürü olan Auguste Comte tarafından geliştirilmiştir.
Comte’ye göre sosyal bilimler doğal bilimlerin yöntemlerini kullanmalıdırlar.
Görüldüğü gibi sosyal bilimler gelişmeye başladığında bu alanda çalışanlar
kendilerini temel (fen, doğal) bilimlerin pozitivist paradigmasına kaptırmışlardı.
Sosyal bilimlerde yöntem konusunda karşılaşılan en önemli sorun hem eylemleri
incelenen varlığın, hem de eylemleri inceleyenlerin insan olmasıdır. Bu da
araştırmacının nesnelliği sorununu akla getirmektedir. Yani araştırmacının
araştırmasını yaparken kendi önyargı ve düşüncelerinin araştırmasını etkilemesine
izin vermemeye çalışması gerekmektedir. Ancak tam nesnelliğe ulaşmak imkansız
gibidir. Sosyal bilimcilerin belli değer yargılarına sahip olmaları ve onlara
dayanarak hareket etmelerinin kaçınılmaz olduğu görüşü hakimdir. Temel
bilimler doğal dünyadaki olayların nedenlerini tanımlayarak genelleştirmeye
çalışırken, sosyal bilimler sosyal dünyadaki olayların anlamı veya önemini
açıklamaya çalışır. Sosyal bilimciler günümüzde ilk kurucularının doğal bilimler
gibi işleyen bir “toplum bilimi” oluşturma çabalarının başarısızlıkla
sonuçlandığını inkar etmemektedirler. Bunun en önemli nedeni sosyal dünyanın
günlük yaşantılarda kendi öznel anlamlarını meydana getiren insanların
faaliyetlerinden oluştuğu gerçeğidir. İnsanlar nesnel şartlara mekanik veya
otomatik bir şekilde tepki göstermezler. Nesnel şartlarla karşılaştıklarında bir
yorumlama gücüne girerler. Dünyadaki nesneler sadece fiziki çevrenin kaba
gerçekleri olamayıp, aynı zamanda zihni canlandırmalardır, kurgulardır. Konumuz
bağlamında önemli bir kavram da anlamadır. Anlama olgular arasındaki sebep –
sonuç ilişkisi kurmaya çalışan nedensellik yerine, alternatif bir yöntem haline
gelmiştir. Alman toplum bilimci Max Weber hücre davranışlarını veya
gezegenlerin hareketlerini incelemede anlama yaklaşımının faydalı olamayacağını
belirtmiştir. Hücrelerin yapısını gözlemleriz ve bu konuyla ilgili olarak genel
kanunlar formüle etmeye çalışırız. Sosyal davranışta ise durum farklıdır.
Hücrelerden farklı olarak insan eyleminde amaçlar ve nedenler vardır. Yere
Page 27
16
düşmekte olan bir taş yerçekimi kavramına sahip değildir ama insanlar örneğin,
çeşitli siyasi ve kültürel kavramlara sahiptirler. Yaygın bir anlayışa göre doğa
bilimleri inceledikleri olguları açıklamaya çalışırken, sosyal bilimler anlamaya
çalışmaktadır. Anlama aktörlerin zihnindeki düzeni yeniden üretirken, açıklama
bilimsel tarzda nedenleri bulmaya çalışmaktır. Ancak bütün bunlar, sosyal
bilimlerin bilim olarak sayılmaması anlamına gelmemelidir. Çünkü sosyal
bilimler, sistematik olarak genelleme yapmaya, önermelerini test etmeye
çalışmakta ve ifadelerini kanıtlara dayandırmaktadır. Sosyal bilimciler kanıt
toplayarak, bulgularını açıklamaya ve yorumlamaya çalışır. Bunları yaparken
başkalarının söz konusu kanıtlamaları incelemelerine ve kanıtlara dayanılarak
söylenen genellemeleri hakkında görüşlerini açıklamalarına olanak tanırlar
(Altunışık, Coşkun, Bayraktaroğlu ve Yıldırım; 2005: 9-11).
II. 3. Sosyal Bilim Disiplinleri
Bilimlerin sınıflandırılmasında çeşitli güçlükler yaşanmaktadır. Sosyal bilimlerde
alt disiplin olarak değerlendirdiğimiz bir disiplin kimi zaman tıp bilimlerinde
karşımıza çıkmaktadır. Bu, bilim dallarının birbirleriyle olan ilişki ve
bağlantılarından dolayı ortaya çıkmaktadır. Sosyal bilimlerin alt alanları
disiplinlerarası yaklaşımlardan dolayı keskin hatlarla belirlenememektedir.
Çalışmamız kapsamında sosyal bilimlerin tanımlarının verilmesi uygun görülmüş
ve bu doğrultuda tanımlar, konusunda otorite bir kurum olan, Türkiye Bilimler
Akademisi tarafından sosyal bilimler konusunda hazırlanan Türkçe Bilim
Terimleri Sözlüğünden (2011) alınmıştır :
Antropoloji (İnsanbilim): İnsanın kökenini, biyolojik yapısını, yaşam biçimini,
kültürel özelliklerini, toplumsal davranış ve kurumlarını inceleyen bilim.
Page 28
17
Ahlakbilim (Etik, Ahlak Felsefesi): ‘Neyin doğru, neyin yanlış olduğunu nasıl
bilirim?’ sorusuna yanıt arayan ve ahlak sistemlerini inceleyen felsefe dalı.
İnsanlara ilişkin araştırmalarda ve meslek alanlarında gözetilmesi gereken kurallar
bütünü.
Alan Araştırması : Laboratuvar, kütüphane ya da klinik dışında veri toplama,
canlıları doğal çevrelerinde inceleme.
Bir insan topluluğu üzerinde değişik yöntemlerle yapılan araştırma.
Gözlem ya da değişik sormaca yöntemleriyle gerçek ve olası müşteriler hakkında
yapılan pazarlama araştırması.
Toplumsal olay ve olguları anlayıp açıklamak üzere bilimsel gözlem, soruşturma
ve görüşmelerle veri toplamayı ve böylece toplanan verilere dayanarak
çıkarsamalarda bulunmayı içeren araştırma türü.
Araştırmacının kendi dışında değişimlenen değişkenleri karşılaştırmak ya da bu
değişkenler arasındaki ilişkileri bulmak için doğal ortamda görece büyük bir
örneklem üzerinde yaptığı, neden – sonuç ilişkisi kurmaya elverişli olmayan
ilişkisel araştırma.
Bilgibilim: Her tür bilgi merkezinde depolanan ve kullanıma sunulan bilgiye
gereksinim duyulduğunda en kısa sürede, en ucuz ve en doğru biçimde
ulaşılabilmesini amaçlayan ve insanların birbirleriyle olan iletişimini sağlayan
yöntem ve uygulamaların tümünü araştıran bilim dalı.
Page 29
18
Bilim Felsefesi: Bütün bilimler için geçerli yöntemleri araştıran; bu yöntemlerden
yararlanarak elde edilen temel kavramları, bu kavramların ışığı altında varlığın
genel özelliklerini, yeni bilgi ve görüşler karşısında eski değerlerin durumunu
inceleyip eleştiren ve bilimleri ortak bir temele dayamaya çalışan felsefe alanı.
Coğrafya: Yerküre ile havakürenin fiziksel yapısını, doğal olayların doğuş
nedenlerini ve bunlardan etkilenen insani etkinlikleri, örneğin, insan
topluluklarının, toprağın ve sanayinin dağılımını inceleyen bilim dalı.
Dilbilim: Biçimbilim, sesbilim, anlambilim ve sözdizimi incelemelerini içeren,
doğal dillerin doğuşu, gelişmesi ve yapısının bilimsel incelenmesi.
Eğitim: İnsan davranışlarının, önceden saptanmış amaçlara göre gelişmesini
sağlayan planlı etkinlikler dizgesi.
Belli bir konuda, bir bilgi ya da bilim dalında yetiştirme ve geliştirme.
Bilgi, değer, düşünce ve toplumsal davranış örüntülerinin, bu amaçla oluşturulmuş
kurumlar ve doğrudan öğretim aracılığıyla bireylere ve kuşaklara aktarılması.
Ekonomi: Kişi ya da toplumların yaşamlarını sürdürebilmeleri için üretme,
ürettiklerini bölüşme, alıp satma, tüketme biçimleri ve bu eylemlerden doğan
ilişkiler bütünü.
Ergonomi: İnsan – iş ilişkilerini ve özellikle bedenin yeteneklerine uygun ve en
az yorulmayla çalışmayı sağlamak amacıyla makine, sandalye, masa, aydınlatma,
Page 30
19
ses düzeni, araçların yapısı gibi çevresel etkenlerle çalışan arasındaki etkileşimi
göz önüne alarak, çalışanın çevreye uyumuna ilişkin her türlü tasarımı kapsayan
inceleme alanı.
Felsefe: Bilgi, varlık, doğru, güzellik, adalet ve gerçeklik gibi temel kavramların
niteliklerinin, özellikle eleştirel ve sistemli biçimde incelenmesi.
Anlama, mantık, dil ve nedenselliğin doğasını kapsayan, bütün bilimlerin ilk
kaynağı, öteki bilimlerin içinde ortaya çıkmış bir dizi kapsamlı ve birbirleriyle
bağlantılı soruya eğilen düşünsel etkinlik ve bilgiler bütünü: toplumbilimde,
özellikle, kavram oluşturma süreçleri, kuramla kanıt arasındaki ilişkiler,
değerlerin yeri, dilin rolü ve kanıtların niteliği gibi konuların tartışma alanı.
Hukuk: Uyulmasını, siyasal erkin yaptırıma bağladığı, çoğunlukla yazılı
düzenlemeler, buyruklar ve yasakları içeren, insanlarla kurumların davranışlarını
belirleyen kurallar, yasalar bütünü, tüze.
İletişim: Veri aktarımında, kaynak durumunda olan kişinin ortaya koyduğu ya da
koymak istediği anlamla bunu algılayanın verdiği anlam arasındaki özdeşlik,
benzerlik ya da uyum ilişkisi.
Radyo, televizyon, telefon gibi aygıtlarla yapılan bilgi alışverişi.
Bilginin, simgeler, imler, davranışlar, mimikler biçiminde karşılıklı aktarılması.
Temel bileşenleri genellikle göndericileri, iletileri ve alıcıları kapsayan, küme,
kitle, Internet iletişimi gibi türleri olan, anlam oluşturma ve paylaşma süreci.
Page 31
20
İşletme: Tarım, sanayi, bankacılık gibi değişik iş alanlarında kar sağlamak
amacıyla sermaye yatırılarak kurulmuş olan ve mal ya da hizmet üretimi yapan
ergonomik birim.
Üretimin gerçekleştirildiği yer.
Kamu Yönetimi: Devletin yönetim etkinliklerini kamu yararı açısından
inceleyen, kamu yönetiminin en yararlı biçimde nasıl düzenleneceği sorununu
inceleyen bilim dalı.
Devletin siyasal organlarının belirlediği amaçları, en verimli biçimde ve amacına
uygun olarak yerine getirmek için gerekli olan kamu örgütünün kurulması ve
işleyişinin sağlanması ile ilgilenen bilim dalı.
Nüfusbilim (Demografi): İnsan nüfusunun budunsal ve toplumsal yapısı,
cinsiyet, yaş, doğum-ölüm oranları gibi durum ve özelliklerini konu alan ve bunu
özellikle sayısal verilerle belirleyen bilim dalı.
Nüfusun büyüklük ve bileşimi ile ilgili sorunları; göç, doğurganlık ve ölüm
oranlarındaki değişen kalıplara ve cinsiyet ya da bağımlılık oranı ve yaş yapısı
türünden özelliklere göre inceleyen ve gelecekteki on yıllar içinde nüfusun hangi
büyüklüklere ulaşacağı, değişmesi, olası yaş yapısı gibi konularda öngörüler
geliştirmeyi amaçlayan bilim dalı.
Psikoloji (Ruhbilim): İnsan davranışlarının ruhsal kökenlerini, zeka, kişilik,
algılama, öğrenme, güdülenim ve bellek gibi süreçleri konu edinen, bunları
bilimsel yöntem ve tekniklerle inceleyen bilim dalı.
Page 32
21
Siyaset Bilimi: Toplumların içindeki ya da aralarındaki güç dağılımının yapı,
değişim ve etkileşimlerini konu alan bilim dalı.
Sosyoloji (Toplumbilim): Bireylerin ve kümelerin anlamlı toplumsal eylemlerine
odaklanan, geleneksel ve modern toplumlar arasındaki derin toplumsal
dönüşümleri anlamaya yönelik çabalardan doğan ve ‘toplum’u konu alan
toplumsal bilim dalı.
Suçbilim (Kriminoloji): Suç sayılan davranışların nedenleri, dağılımı, türleri;
bunları önleme yöntemleriyle suçluların iyileştirilmesi ve cezalandırılması
konularını inceleyen bilim dalı.
Tarih: Ulusların geçmişte oluşturdukları kültür ürünlerini, yaptıkları savaşları,
kurdukları siyasal ve ekonomik ilişkileri yöntemli bir biçimde inceleyen,
geçmişteki olayları yer ve zaman göstererek gerçeğe uygun biçimde açıklayan
bilim dalı.
Ticaret: Kar sağlamak amacıyla para ya da mal karşılığı yapılan alım satım işi.
Bir malın üreticisinden tüketicisine ulaşıncaya kadar geçtiği her aşamada yapılan
alışveriş; malın kar elde etme beklentisi ile el değiştirmesi ve bunlarla ilgilenen
disiplin.
Uluslararası İlişkiler: Başta devletler olmak üzere uluslararası düzen içinde yer
alan değişik odaklar arasındaki siyasal, hukuksal ve ekonomik ilişkileri ele alan
bilim dalı.
Page 33
22
Yaşlılık Bilimi (Gerontoloji): Yaşlanma süreçleriyle sorunlarını inceleyen,
ruhbilim, biyoloji, toplumbilim ve tıp gibi birçok alanı içine alan bilim dalı.
19. yüzyılın ortalarından itibaren ortaya çıkmaya başlayan sosyal bilim
disiplinlerinin günümüzde ne denli çeşitlendiği görülmektedir.
Page 34
23
III. BÖLÜM
SÜRELİ YAYINLARIN SEÇİM VE DEĞERLENDİRME ÖLÇÜTLERİ
III. 1. Süreli Yayınlar
II. Bölümde tanımı, gelişimi, içine aldığı disiplinler ile ele alınan sosyal bilimler,
bu bilimlerde yapılan araştırmaların bulgularını sunan literatür, özellikle de süreli
yayınlar açısından da önem taşımaktadır. Çeşitli sosyal bilim dallarında eğitim,
öğretim ve araştırmaya yer veren üniversitelerin kütüphaneleri, bu bilim dallarına
ilişkin süreli yayınları dermelerine katma durumundadırlar. Bu kütüphanelerin
süreli yayın dermelerini geliştirme politika ve stratejilerini, süreli yayın seçme ve
değerlendirme ölçütlerini devreye sokmaları kaçınılmazdır. Bu bağlamda III.
Bölümde genelde süreli yayınların tanımı, seçme ve değerlendirme ölçütleri ele
alınmış, araştırma konumuz açısından önem taşıyan atıf analizi ve EF
değerlendirme ölçütleri konularına değinilmiştir. Değinilenler kuşkusuz sosyal
bilimler disiplinleriyle ilgili süreli yayınlar için de geçerlidir.
III. 1. 1. Tanım
Süreli yayınların çeşitli tanımları aşağıda sunulmuştur:
“Belirli aralıklarla çıkan, tamamlanma sorunu bulunmayan ve her sayısı birden
çok yazarın yazılarından oluşan bir yayın türü” (Kitalıkbilim Terimleri Sözlüğü).
“Belirli başlık altında, belirli aralıklarla yayınlanan, ne zaman kesileceği önceden
bilinmeyen, bir ya da birden çok konuda değişik kişilerin yazılarını içeren
Page 35
24
yayınlardır. Günlük, haftalık, on beş günlük, iki aylık, üç aylık, dört aylık, altı
aylık, yıllık gibi belirli aralıklarla yayınlanırlar. Kütüphaneler bu tür yayınları
genellikle abone olarak izlerler” (Keseroğlu, 2004: 61).
"Sürekli olarak yayınlanacağı öngörülen, sayı ve zaman bakımından ne kadar
süreceği belli olmayan, belirli belirsiz sürelerle yayınlanan süreli yayın, gazete,
yıllık, almanak, tutanak, rapor, takvim, vb. yayınların genel adıdır” (Alpay, 1973:
70).
"Belirli aralıklar ile çıkan tamamlama sorunu bulunmayan ve her sayısı birden çok
yazarın yazılarından oluşan yayın türüne süreli yayın adı verilir"(Yurdadoğ, 1974:
61).
"Düzenli ya da düzensiz aralıklarla, ortak bir ad altında, kesintisiz olarak tek bir
konuyu vermeyen, sürekli olarak çıkan, kural olarak tamamlama amacı gütmeden
planlanan, genellikle aynı dış biçimi koruyarak sürüp giden yayınlardır"(Baysal,
1987: 73).
Süreli yayın "Önceden belirlenmiş bir bitişi olmayan, birbirini izleyen ayrı
bölümler halinde genellikle numaralandırılmış olarak düzenli ve düzensiz
aralıklarla yayınlanan bir sürekli kaynak" (Kayaoğlu, 2008: 14) olarak tanımlanır.
Bilimsel iletişimde süreli yayınların özel bir yeri bulunmaktadır. Çeşitli bilim
dallarında en güncel bilgileri içermeleri nedeniyle, süreli yayınlar kütüphane
dermelerinin en önemli kaynakları arasında yer almakta, özellikle temel bilimler,
mühendislik ve tıpta araştırma sonuçlarını diğer kaynaklara göre daha çabuk
yansıttıkları için bu yayınlar daha fazla kullanılmaktadır. Süreli yayınlar, ortak bir
ad altında yılda en az iki defa ve belirlenmiş aralıklarla çıkan, her sayısı numaralı
ve tarihli olan, değişik kişilerin makale, öykü v.b. gibi yazılarını içeren, sonsuza
Page 36
25
dek yayınlanacağı varsayılan ve belli bir amaca yönelik olarak hazırlanan
yayınlardır (Küçük, Al ve Olcay, 2008: 309).
Süreli yayınlar, 17. yüzyılın ortalarından bu yana başlangıçtaki işlevlerine
yenilerini de ekleyerek gelişmişlerdir. Bugün, bilimsel süreli yayınların güncel
gelişmelerden haberdar etmek, herhangi bir bilimsel katkının kim tarafından ve ne
zaman yapıldığını belirlemek, hakem aracılığıyla kalitenin güven altına alınmasını
sağlamak, arşiv işlevi görmek gibi önemli işlevleri vardır (Kim, 2001: 36,
Aktaran: Kayaoğlu, 2006: 30).
Süreli yayını; belirli bir konuyla ilgili genel olarak, en az bir yıl aralıkla düzenli
olarak çıkan, içinde birden çok yazarın yazısını barındıran, belirli bir yayınevi
tarafından, aynı ülkede, hakemli veya hakemsiz olarak, akademik veya akademik
olmaksızın yayınlanan ve yayımının bitmesi düşünülmeyen yayın türü olarak
tanımlayabiliriz.
III. 2. Süreli Yayınların Seçim ve Değerlendirme Ölçütleri
Kütüphanelerde derme geliştirme ve şekillendirme, kuşkusuz süreli yayınlar için
de geçerlidir. Derme geliştirme her tür kütüphanenin önemli görevlerinden biridir.
Köprülü (1997:135)’ye göre, yazılı veya yazısız bir derme geliştirme politikası
oluşturarak ona göre derme kurma ve geliştirme gerekmektedir. Dermenin
kurulması kadar onların kullanılabilirliğinin de sağlanması önemlidir ki bu da
derme değerlendirmesi çalışmalarıyla mümkün olabilmektedir.
Günümüzde bilgi kaynaklarının hızlı bir şekilde artması kütüphanelerin
dermelerini şekillendirmesini güçleştirmektedir. Özellikle üniversite kütüphane
bütçelerinin bilgi kaynaklarının sayısındaki artış ile başa çıkabilecek düzeyde
gelişmiyor olması, kaynakların seçimini ve değerlendirilmesini daha da önemli
kılmaktadır. Derme yönetimi ile bir taraftan mevcut kaynakların nasıl daha fazla
Page 37
26
kullanılabileceği araştırılırken, diğer taraftan dermeye ilişkin gelecekte alınacak
kararlarda nasıl bir yol izleneceği mevcut dermeye yönelik kullanım analizi
çalışmalarına dayanılarak ortaya konulmaktadır (Al ve Soydal, 2011b: 224).
Derme değerlendirmesi toplum analizi, seçim politikaları, seçim, sağlama ve
ayıklama işlemlerini de içine alan derme geliştirmenin önemli bir unsurudur. Bu
çalışmalardan elde edilen veriler, geleceğe yönelik olarak yapılacak derme
planlamalarında, seçim ve ayıklama işlemlerinde önemli katkılar sağlamaktadır.
Derme geliştirme içinde temel bir işlem olarak yer alan derme değerlendirmesi
dermenin kalitesini tayin edip, ölçmek olarak tanımlanmaktadır. Bir bakıma bir
kütüphanenin seçim ve sağlama politikalarının da değerlendirilmesi sayılmaktadır.
Bu politikaların ne kadar işlediğini görmek için değerlendirme zaman zaman
yapılması gereken bir işlemdir (Köprülü, 1997: 135-136).
Bilimsel araştırmalar için en güncel bilgileri veren ve maliyeti diğer materyallere
göre fazla olan süreli yayınların kullanıcılar tarafından ne oranda
kullanıldığının/kullanılmadığının araştırılması, derme değerlendirmesi açısından
öncelikle önem taşımaktadır. Kütüphanelerden her yıl süreli yayın dermelerini
arttırmaları beklenir. Çünkü güncel bilimsel çalışmaların büyük bir bölümü, bilim
dünyasına süreli yayınlar yolu ile kısa sürede aktarılmaktadır. Araştırmalar, bilim
insanlarının kullandığı referansların %95’inin süreli yayınlardan oluştuğunu
göstermektedir (Osborn, 1980: 40, Aktaran: Özbudak, 1994: 273).
Süreli yayınların seçim işi bir sanat olarak görülmekte; olanak bulunabilirse, bir
süreli yayına abone olmadan önce örnek sayı edinerek, örnek sayıyı denetim ve
gözden geçirmek gerekmektedir (Küçük, 1986: 11). Günümüzde veritabanlarına
da üye olmadan önce deneme olarak abone olunmakta kullanım sıklığına göre
gerçek üyelik gerçekleştirilmektedir.
Özbudak (1994: 273)’a göre, yayın sayısı ve fiyatların hızla artışı, bibliyografik
denetim güçlüğü, depolama, ciltleme, kayıp, eksik, zarar görmüş sayıların tekrar
Page 38
27
sağlanması gibi işlemler, kütüphaneciliğe hızla değişen yeni boyutlar
getirmektedir. Fiyat artışları, kütüphane bütçelerinin dengesini bozarken özellikle
süreli yayınlara ayrılan miktarı etkilemektedir.
Süreli yayınların seçiminde, yayınlandığı ülke, dili, akademik yayın, yani bir
üniversite yayını olup olmadığı, yayınevinin ünü, kurum/dernek yayını olup
olmadığı, hakemli olup olmadığı, kağıt ve baskı kalitesi, editörler komitesinin
saygınlığı, yayınlanma sıklığı, önemli dizin ve özdergilerinde dizinlenip
dizinlenmediği, vb. faktörler etkili olmaktadır (Alkan, 1999: 281). Bu ölçütlerin
her biri süreli yayını değerli kılmaktadır. Tek başına bir ölçütün varlığı süreli
yayının değerini artırmazken, bir iki ölçütün eksikliği de değerini düşürmez.
Ancak zaten sayılan ölçütlerin hepsi birbirini destekler ve birbirlerine paralel
niteliktedir. Yayınevinin ünlü olması süreli yayının tek başına değerini artırmaz
belki ama ünlü bir yayınevinin prestij kaybı yaşamak istemeyeceği düşünülür.
Durum böyle olunca ünlü yayınevi yayınladığı süreli yayında kaliteli bir editör
kadrosu, konusunda uzman nitelikli hakemler barındırır, akademik yayıncılık
yapmaya özen gösterir. Daha önce vurgulandığı gibi süreli yayının ölçütleri
birbirini besler ve paralel niteliktedir.
Süreli yayınların diğer değerlendirme ölçütlerini; Kullanım Verileri, Öğretim
Üyelerinin Önerisi, Coğrafi Bulunabilirlik, Abone Bedeli ve Fiyat Etkinliği,
Önceden Hazırlanmış İptal/Abone Listeleri, Kütüphanecilerin Mesleksel Karar
Yargısı, Alıntı (Atıf) Analizi ve Diğer Ölçütler başlıkları altında incelemek
mümkündür.
III. 2. 1. Kullanım Verileri
Kütüphanelerde henüz elektronik yayınlara aboneliğin yaygınlık göstermediği
dönemlerde süreli yayınların kullanım verilerini belirlemek üzere belirli
Page 39
28
yöntemler izlenirdi. Bu tekniklerden biri süreli yayınların kullanıldıktan sonra rafa
her yerleştirilişi sırasında verilerin kayıt edilmesidir (Swigger-Wilkes, 1991: 42,
Aktaran: Özbudak, 1994: 275). Diğer teknik ise etiketleme tekniği olarak bilinen
süreli yayınlara etiket yapıştırılarak kullanıcıların her kullandığında işaret
koymasıyla kullanım sayısının belirlendiği tekniktir (Milne-Tiffany, 1991: 8,
Aktaran: Özbudak, 1994: 277-278). Ancak bu teknikler basılı süreli yayınlar için
geçerli olan günümüzde uygulanma ihtiyacı duyulmayan tekniklerdir. Artık
elektronik yayınlar kütüphanelerin süreli yayın dermelerinde ciddi anlamda
yerlerini almışlardır. Elektronik ortamda bulunan süreli yayınların kullanım sayısı
sistemde var olan numaratörler aracılığıyla rahatlıkla belirlenebilmektedir. Bu
kayıtlar sayesinde süreli yayınlar içinde bulunan makalelere de ayrı ayrı kaç kez
bakıldığı herhangi bir emek ve zahmet gerekmeden saptanabilmektedir. Burada da
bir sorun bulunmaktadır. Bu yöntemle süreli yayınlar içinde bulunan makalelerin
kullanıcı tarafından gerçekten kullanılıp kullanılmadığı bilinememektedir. Ancak
süreli yayınların kullanıcılar tarafından ne kadar izlendiği bilgilerini kesin olarak
vermesinden dolayı çok önemli ve günümüzde kütüphaneciler tarafından kullanım
verilerini ölçme anlamında kullanılan bir yöntemdir.
III. 2. 2. Öğretim Üyelerinin Önerisi
Akademik kütüphanelerde kullanılan bir tekniktir. Süreli yayınların önemi
hakkında öğretim üyelerinden öneri istemek geçerliliği, güvenilirliği ve ekonomisi
şüpheli bir yöntemdir. Her araştırmacının bir süreli yayını veya bir başkasını
tercih etmede eşdeğerli sebepleri olabilir. Bazı süreli yayınların, araştırmadaki
yeterlilikleri tartışılırken bir diğerinin ise fiyatı tartışılır. Akademik kuruluşlarda,
birçok araştırmacı için araştırma birinci etkinlik değildir. Ayrıca akademik
kuruluşta, her araştırmacı, çalışmaya eşit oranda katılmaz. Bu da yöntemi
güvenilir olmaktan çıkarır. Ayrıca bu tekniğin ekonomikliği de tartışılır. Her
araştırmacının istediği satın alınamaz (Özbudak, 1994: 275).
Page 40
29
III. 2. 3. Coğrafi Bulunabilirlik
Bir süreli yayının, belli bir coğrafi alan içerisindeki kütüphanelerden bir ya da bir
kaçında bulunmasıdır. Ancak kendi bütçe sorununu çözmek üzere bir aboneliğin
iptaline karar verirken, çevredeki kütüphaneler arasında yalnızca kendisinde
bulunan o süreli yayın aboneliğini kesme yoluna gitmemeye özen gösterilmelidir.
Coğrafi bulunabilirlik açısından göz önünde bulundurulması gereken en önemli
hususlardan biri budur (Alkan, 1998: 282).
III. 2. 4. Abone Bedeli ve Fiyat Etkinliği
Yıllık abone fiyatı ile kullanım sayısı karşılaştırılarak, kütüphanelerarası ödünç
alışverişi ile bilgi ihtiyacını karşılayan model olup iptal edilecek veya abonesi
yenilenecek süreli yayınların seçiminde konu ile ilgili materyalin kalitesi,
kullanım sayısı gibi kriterlerin yanı sıra kullanılan modeldir. Bu model süreli
yayınların kullanım sayılarının belirlenmesi veya atıf analizi sonuçları alındıktan
sonra süreli yayının seçiminde veya aboneliğin devamına karar verilmesi sırasında
kullanılır (Özbudak, 1995: 117).
III. 2. 5. Önceden Hazırlanmış İptal/Abone Listeleri
Alınması veya iptal edilmesi düşünülen süreli yayınların, konularında yetkili
uzman ve araştırmacılar tarafından değerlendirilerek, süreli yayının alımına veya
iptaline karar verilmesidir. Uzman kütüphaneciler iptal/abone listelerini
hazırlayıp, konu uzmanlarına göndererek, onlardan gelen istekleri değerlendirirler.
Page 41
30
Bu teknik de öğretim üyelerinin önerisi tekniğinde olduğu gibi güvenilir değildir.
Bu tekniğin ekonomisinin değerlendirilmesi de zordur (Özbudak, 1994: 276).
III. 2. 6. Kütüphanecilerin Mesleksel Karar Yargısı
Süreli yayın abone listeleri, uzman kütüphaneciler tarafından incelenir. Bu
süreçte, süreli yayının yeniden raflama sonuçları, dizinlenme durumu, kütüphane
türüne uygunluğu, vb. gözden geçirilir ve karar verilir. Uzman yargısı gerçek bir
araştırma tekniği değildir. Araştırma standartları yönünde baktığımızda, uzman
yargısının güvenilirliği düşüktür. Bu yaklaşımın ekonomisi, süreli yayın
dermelerinin büyüklüğüne ve ilgili personelin maaş ve sayısına bağlıdır
(Özbudak, 1994: 276). Bununla birlikte, uzman kütüphanecilerin mesleksel kararı,
eğer birçok süreli yayın seçme ve değerlendirme ölçütünü işin içine katan dikkatli
bir incelemeye dayandırılırsa çok değer taşır.
III. 2. 7. Alıntı (Atıf) Analizi ve Diğer Ölçütler
Alıntı analizi süreli yayınların seçim ve değerlendirme ölçütlerinde diğer
yöntemlere oranla, süreli yayın içinde bulunan makalelerin hangi sıklıkla
kullanıldığını kesin olarak bibliyometrik ölçütlere dayanarak göstermesi açısından
önem taşımaktadır. Günümüzde süreli yayınların alıntı analizini belirlemede; ISI
tarafından yayınlanan ve günümüzde Thomsan Reuters’in yayınları arasına alınan
WOS veritabanının altında bulunan SCI, SSCI, A&HCI ile Scopus veritabanları
ve tarama motoru olarak da Google Scholar bulunmaktadır. Bunlardan en yaygın
olarak kullanılanları ve yalnızca bilimsel kaynakları dizinledikleri için önem
taşıyan WOS ve Scopus veritabanlarıdır (Karasözen, Gökkurt Bayram ve Zan,
2011: 239). Alıntı (Atıf) analizi III.3. bölümde daha ayrıntılı olarak ele alınmıştır.
Page 42
31
Gürdal Tamdoğan, Fenerci ve Subaşıoğlu (2010)’nun, “Sosyal Bilimler Alanında
Bilgi Kaynaklarının ve Kütüphanenin Yarattığı Değer” başlıklı projesi, atıf analizi
çalışmalarına önemli bir örnek oluşturmaktadır. Proje kapsamında sosyal bilimler
alanında bilgi kaynakları ve kütüphanenin yarattığı değeri ölçmek üzere, araştırma
sınırlılıkları dahilinde Ankara Üniversitesi’nde sosyal bilimler alanında eğitim ve
araştırma işlevini yerine getiren 432 öğretim üyesinin bilimsel bilgi ürünü
niteliğindeki 487 makalesindeki kullanılan atıflar (12.424 atıf) belirlenmiş ve her
bir atıfın Ankara Üniversitesi kütüphanelerinin basılı ve/veya elektronik
dermelerinde bulunurluğuna ilişkin veriler saptanmıştır. Bu proje atıf analizi
verilerine dayalı bir çalışma olarak önemini korumaktadır.
Bunların yanında süreli yayınların kendi içinde akademik üstünlüğünü belirleyen
birtakım ölçütler vardır. Bunlar süreli yayının; gönderilen makale sayısında
sayısal üstünlüğe sahip olması, ilgili bilimsel disiplin veya disiplinlerde önde
gelen bilim insanlarından oluşan bir editörler ve/veya yayın kuruluna sahip
olması, makale değerlendirme sürecinin editörlükçe öngörüldüğü gibi verimli bir
biçimde işlemesi ve bu bağlamda eleştirel olunması, zamanında yayınlanması,
önde gelen öz ve dizin veri tabanları tarafından taranması, yayınladığı ampirik
çalışma yöntemlerinin yüksek geçerliliğe ve sonuçlarının yüksek güvenirliğe
sahip olması, diğer benzer süreli yayınlara oranla daha yüksek atıf alabilmesi gibi
özelliklere sahip olmasıdır (Zwemer, 1970, Aktaran: Kozak, 2003: 152).
III. 3. Atıf Analizi
Atıf analizi, süreli yayınların değerlendirilmesinde diğer yöntemlerden farklı
olarak detaylı sayısal verilere dayanmasıyla önemli bir nitelik taşır. Matematiğin
bir dalı olan istatistiğin yardımıyla, atıf analizi için sayısal verilere ulaşılır. Bu,
kütüphaneciliğin disiplinlerarası etkileşiminin önemli bir sonucudur.
Çalışmamızda, atıf analizi süreli yayınların değerlendirilmesinde kullanılan diğer
Page 43
32
yöntemlerden farklı olarak yeni ve geniş bir alt başlıkta incelenmiştir. Atıf analizi
enformetri biliminin ortaya çıkmasını sağlamıştır. Atıf analizi, çeşitli atıf
verilerinin saptanmasında kullanılan belli enformetrik yasa ve yöntemleri
kapsamaktadır. Çalışmamız kapsamında Ankara’daki Üniversite
Kütüphanelerindeki süreli yayınları incelememizde EF değeri kullanılmıştır. Bu
bağlamda EF tanım ve ortaya çıkış süreci atıf analizi başlığı altında yer almıştır.
III. 3. 1. Giriş
Bir düşüncenin kaynağını açıklama ya da “atıf yapma” (citation) kavramı,
matbaanın bulunmasından sonra, Rönesans döneminde gelişmiştir. Dipnotların ve
referansların kullanım tarihi kesin olarak bilinmemekle birlikte, bu konuda Oxford
English Dictionary’de verilen ilk örnek William Savage’in A Dictionary of the
Art of Printing (1841) adlı çalışmasıdır. Dipnota benzeyen örneklerin ilk kullanım
tarihi 16. yüzyıla kadar gitmektedir. Atıf yapmanın temel işlevi, atıf yapan ile atıf
yapılan belge arasında bir bağ kurmaktır. Atıfların başlıca rolü daha önceki
araştırmaları tanıtmaktır. Bunun yanı sıra, ilgili çalışmaları değerlendirme, kanıt
gösterme, yöntemi tanımlama, ilgili yayınlardan haberdar olduğunu gösterme,
daha geniş okuma olanağı sağlama vb. gibi nedenlerle de başka kaynaklara atıf
yapılmaktadır (White, 1985: 38-39, Aktaran: Al ve Tonta, 2004: 21)
Enformetri, üretilmiş ve biriktirilmiş bilginin taşıyıcısı olan bütün biçimleri ile
bilgiyi talep eden kullanıcılar arasında oluşan ilişkilerin sayısal çözümlemesi
olarak tanımlanabilir. Bu bağlamda enformetriyi kütüphanecilik, dokümantasyon
ve enformasyon biliminde matematik ve istatistiğin uyarlanmış tekniklerinin
kullanıldığı bilimsel alan olarak görebiliriz. İstatistik, bir bilim dalı olarak
enformetrinin iki temel yapısından birini oluşturur (Gökkurt, 1992: 18).
Page 44
33
Enformetri, kütüphanecilik ve enformasyon teorisi ile matematik ve istatistiğin
birleşimidir. Bilimin her alanında teorinin yaşamsal işlerliğe dönüşebilmesi ya da
ne düzeyde dönüşebileceği ancak ölçme teknikleriyle belirlenebilmektedir. Bu
nedenle metrik çalışmalar, diğer bilim dallarının olduğu kadar kütüphanecilik ve
enformasyon biliminin de ayrılmaz parçası olmaktadır. Ancak enformetri,
bilimetri ve bibliyometriden farklı ve daha ayrıntılı olarak doğal bilimlerde çok
önceleri başlayan model ve yasa oluşturma çalışmalarının enformasyon,
kütüphanecilik ve dokümantasyon alanlarına uyarlanmasıyla uğraşır. Enformetrik
yasaların ve modellerin iki temel değişkeninden söz edilir: Kaynaklar ve
kaynakların içerdiği başlıklar. Enformetrik yasalar, örneğin, bir kütüphanede
dermede yer alan kaynaklar ve bu dermeden ödünç verilen kaynak sayısı ile ilgili
sorunlar üzerinde incelemeler yapar (Gökkurt, 1994: 26).
Atıf analizleri ve/veya bibliyometrik çalışmalar, kütüphanecilik ve enformasyon
bilimi alanında kütüphanelerin performans ölçümü ya da kütüphanenin yarattığı
değeri belirlemek amacı ile de yapılmalıdır ve özellikle ülke/toplum gerçeklerine
uygun verilerle desteklenmelidir ( Gürdal Tamdoğan, 2009: 261).
Atıf analizi araştırmalarına son yıllarda yoğun bir ilgi gösterilmektedir. Bu tür
araştırmalarda yazar verimliliği, yayınların kullanımı, literatürün yaşlanması gibi
konular ele alınmaktadır. Bu bağlamda atıf analizi araştırmaları, örneğin, belli bir
konudaki en verimli araştırmacıları ve en sık kullanılan kaynakları belirlemeye,
kaynakların ne kadar süreyle kullanıldığını saptamaya ve çekirdek süreli yayın
dermesi oluşturmaya yardımcı olmaktadır. Atıf analizi araştırmalarında elde
edilen bulgulardan hem bilimsel araştırma etkinliklerinin değerlendirilmesinde,
hem de kütüphane dermelerinin geliştirilmesinde ve yönetiminde
yararlanılmaktadır (Al ve Tonta, 2004: 21).
Bilimsel bilginin denetiminin sağlanması için üretilen başvuru kaynakları arasında
dizinler önemli bir yer tutmaktadır. Çünkü dizinler belirli bir konu ya da konu
alanlarıyla ilgili bilgi parçalarını bir araya getirerek özellikle araştırıcılar için
Page 45
34
gerekli bibliyografik künyeleri derleyen kaynaklardır. Ancak atıf dizinleri
bibliyografik künyeleri referanslarıyla birlikte derlemeleri bakımından diğer bütün
dizinlerden ayrılmaktadır. Bu temel özelliğin uygulanmasıyla aynı ya da benzer,
hatta farklı konu alanlarında yapılan çalışmaların birbirleriyle ilişkileri
belirlenebilmektedir. Böylelikle bilimsel makalelerin konularıyla ilgi düzeylerine
göre sıralanmaları ve belirli bir yılda yapılan bir araştırmanın önceki ya da sonraki
yıllarda yapılan diğer çalışmalara göre güncelliğinin sınanması mümkün
olabilmektedir ( Gökkurt Bayram, 1998: 22).
Bibliyometrik araştırmalarda belgelerin ya da yayınların belirli özellikleri analiz
edilerek bilimsel iletişim ve yayıncılığa ilişkin çeşitli bulgular elde edilmektedir.
Bibliyometrik veriler büyük oylumlu verilerin kullanılmasını gerektirdiğinden,
bilimsel disiplinlerin uzunlamasına araştırılmasında büyük kolaylık
sağlamaktadır. Bibliyometri, bilginin saçılımı, büyümesi ve yaşlanması ile ilgili
araştırmalarda da kullanılmaktadır (Tonta ve Al, 2008: 43).
F. J. Cole ve Nellie B. Eales tarafından 1917 yılında Science Progress’te
yayınlanan anatomi alanında yayınların değerlendirildiği çalışma, Charles Coffin
Jewett’in 1848 yılında Smithsonian Enstitüsü için hazırladığı yıllık raporu ve E.C.
White’ın, 1927’deki kimya süreli yayınlarının analizini içeren çalışması, bilgi
kaynaklarının metrik ölçümüne yönelik atıf analizi çalışmalarının literatürdeki ilk
örnekleri olarak gösterilmektedir. Bununla birlikte, M.Ö. 3. yüzyılda İskenderiye
Kütüphanesi’nde papirüs rulolarının hesaplanmasına dayalı olarak yürütülen
işlemlerin, modern bibliyometrinin atası sayılabileceği öne sürülmektedir. Konu
ile ilgili terminolojinin geçmişine bakıldığında da, 1923’te E. W.Hulme’nin,
literatüre ‘istatistiki bibliyografya’ terimini kazandırdığı ve istatistiki
bibliyografya teriminin, Alan Pritchard’ın 1969’da ‘bibliyometri’ terimini
literatüre kazandırmasına değin kullanıldığı görülmektedir (Hertzel, 2003,
Aktaran: Gürdal Tamdoğan, 2009: 258 – 259).
Page 46
35
Atıf dizinleme, ilk olarak 1873 yılında Shepherd’s Citations adlı kaynağın
yayınlanmasıyla başlamıştır. 20. yüzyılda bibliyografi kurgulamaların
standartlaştırılması atıf dizinlemesinin nesnelliğini ve güvenilirliğini artırmıştır.
1950’lerin ortasında Eugene Garfield, atıf dizinlemesinin süreli yayın kullanımı,
sık kullanılan kaynakların düzenlenmesi ve yönetimi, tarihsel ve toplumbilimsel
araştırmaların yapılması ve literatür artışıyla ilgili güvenilir bilgilerin elde
edilmesi konusundaki önemini fark etmiştir. Nitekim ISI, Garfield’ın önderliğinde
önce SCI’i, daha sonra da SSCI’i ve A&HCI’i yayınlamaya başlamıştır (Al ve
Tonta, 2004: 21 ).
Al ve Soydal (2011a: 14)’a göre, bilim dünyasında atıf dizinlerinde yayın sahibi
olmak önemli bir saygınlık göstergesi olarak kabul edilmekte, atıf dizinleri
bibliyometrik analizler için önemli bir veri kaynağı işlevi görmektedir. Atıf
dizinleri kapsamındaki yayınlar ve bu yayınlara yapılan atıflar çeşitli şekillerde
değerlendirilmekte, kişi, kurum ya da ülke karşılaştırmalarında bu verilerden
yararlanılmaktadır. Bilimsel bilgi üretimindeki artışa paralel olarak süreli yayın
sayısında da önemli düzeyde artışın gerçekleştiği bilinmektedir. Kimi zaman atıf
dizinlerinin bir kalite göstergesi olarak kabul edilmesi de sıklıkla karşılaşılan bir
durumdur.
Arıoğlu ve Girgin (2002)’e göre, atıf dizinlerinde taranan süreli yayınlarda makale
yayınlamak kadar, bu dizinlerde taranan ulusal süreli yayınlarımızın bulunmasının
önemi büyüktür. Yazarlar, YÖK, TÜBİTAK gibi kurumlarımızın, bu önemli atıf
dizinlerinde tarama potansiyeli olan süreli yayınları desteklemeleri gerektiğini de
vurgulamaktadırlar.
Bibliyometrik araştırmalar bilimsel yayınların ve bu yayınların kaynakçalarında
bulunan kaynakların ayrıntılı olarak incelendiği çalışmalardır. Bibliyometrik
araştırmalar ile yayınların etkinliği ortaya konulmakta, farklı disiplinlere yönelik
bilimsel iletişimin boyutları gözler önüne serilmektedir. Bibliyometrik
araştırmalar ile bir ülkenin bilimsel yayın politikası değerlendirilebileceği gibi,
Page 47
36
araştırmacıların ya da kurumların yayın performanslarını da ölçmek olanaklıdır.
Çeşitli bibliyometrik göstergeler aracılığıyla ülkelerin bilimsel yayın yapma
davranışları ortaya konulabilmektedir (Al ve Soydal, 2010: 350).
Gökkurt Bayram (1998: 22-23)’a göre, enformetrinin genelde bilim politikasına
ve özelde kütüphanecilik ile enformasyon bilimine yararları şöyle özetlenebilir:
- Enformetri bilimsel konuların, bilimsel olayların, bilimsel bilgi ve ürünlerin,
hatta bilim insanlarının ulusal/evrensel bilime katkılarını, bilimsel
verimliliklerini, bilimin gelişim çizgisini sayısal ifadelerle ortaya
koymaktadır.
- Enformetrinin matematik, bilgisayar bilimi, fizik ve diğer çeşitli bilimlerin
(ekonometri, psikometri vb.) tekniklerinden yararlandığı bir gerçektir. Ancak
enformetri bunu ötesinde ortaya koyduğu bulgularla bu alanlara önemli
katkılarda bulunmaktadır.
- Kütüphane ve enformasyon sistemlerine ilişkin istatistik çalışmaları,
enformetriden bütünüyle farklıdır. Çünkü sözü edilen istatistikler, sadece
kütüphanelerin işlev ve ürünlerinin nitelenmesine yönelik verileri
düzenlemektedir. Oysa enformetri bu veriler yanında özellikle ayrıntılı
istatistik tekniklerini kütüphanecilik ve enformasyon kuramına
uyarlamaktadır. Böylelikle bilimsel tahmin ve yorumlarda bulunarak
uygulamaya yönelik karar vermeyi kolaylaştırmaktadır.
- Enformetrik çalışmaların yapılması, kütüphanecilik ve enformasyon biliminde
kesinlik kazanmamış her türlü davranış ve ampirik kavramın yerini sayısal
sonuçların almasını sağlamaktadır. Böylelikle doğru ve kesin karar vermede
hata olasılığı büyük ölçüde ortadan kaldırılmaktadır.
Page 48
37
III. 3. 2. Etki Faktörü (EF)
Bir süreli yayının bir yıl boyunca aldığı atıf sayısının o süreli yayının önceki iki
yılda yayınladığı makale sayısına oranı EF değeri olarak tanımlanmakta ve os
süreli yayında yayınlanan makalelerin genel kalitesini gösteren bir ölçüt olarak
kullanılmaktadır. Bir süreli yayında yayınlanan makalelerin aldığı atıf sayısı nasıl
o süreli yayının EF değerini belirleyen bir gösterge olarak kullanılıyorsa, o süreli
yayında yayınlanan makalelerin kütüphane kullanıcıları tarafından hangi sıklıkla
istendiği de önemli bir gösterge olarak kullanılmaktadır. Kullanıcılar tarafından
istenen makalelerin süreli yayınlardaki dağılımına bakarak çekirdek süreli yayın
dermeleri geliştirilmektedir (Al ve Tonta, 2004: 22).
Garfield, 1969 yılının son çeyreğinde SCI tarafından dizinlenen 2200 süreli
yayında yayınlanan makalelerin kaynakçalarında yer alan yaklaşık bir milyon atfı
incelemiş, tüm atıfların yarısının 152 süreli yayında yayınlanan makalelere,
%70’inin yaklaşık 500 süreli yayında yayınlanan makalelere yapıldığını
saptamıştır. Bu bulgular sonucunda Garfield, yaklaşık 1000 çekirdek süreli
yayından oluşan bir dermenin bütün bilimsel disiplinlerin ihtiyacını karşılamaya
yeteceğini öne sürmüştür. Garfield, Yoğunlaşma Kuramını (Garfield’s Law of
Concentration) açıklarken kuyruklu yıldız benzetmesini kullanmış, kuyruklu
yıldızın merkezinde belli bir konudaki çekirdek süreli yayınların (ilk üçte birlik
kısım) yer aldığına, kuyruk kısmında ise (son üçte birlik kısım) zaman zaman
ilgili konuda makaleler yayınlayan ek süreli yayınların bulunduğuna ve kuyrukta
yer alan süreli yayınların başka bir konunun çekirdek süreli yayınları
olabileceğine dikkat çekmiştir (Garfield, 1983: 21, 160, Aktaran: Tonta ve Al,
2008: 44).
EF değeri süreli yayınların göreceli önemine ilişkin en bilinen değerlendirme
ölçütü olmakla birlikte, bu ölçüte ilişkin eleştiriler de gündeme gelmektedir.
Bunlar arasında EF değeri hesaplanırken kullanılan atıf verisinin kısa bir dönemi
(iki yıl) içermesi, yayın türü ayrımı, dil ve EF değerinin ne denli temsil edici
Page 49
38
yapıya sahip olduğu gibi konular yer almaktadır. Zaten 2007 ve 2008 yıllarına ait
JCR Social Science Edition’larda EF değeri için beş yıllık bir atıf penceresi iki
yıllık olan ile birlikte sunulmaktadır. Atıf dizinleri birçok farklı türdeki yayını
içermesine karşın, EF değerinin hesaplanmasında bu yayın türlerinin tamamı
dikkate alınmamaktadır. EF değeri hesaplanırken payda kısmında atıf yapılabilir
kabul edilen dokümanlara yer verilmekte, pay kısmında ise tüm doküman
türlerine yapılan atıflar yer almaktadır. EF değeri hesaplamasına göre atıf
yapılabilir kabul edilen doküman türleri makale, tanıtım ve notlardır. Bu durum
atıf yapılabilir kabul edilen yayın türleri dışında yayınlara ağırlık veren süreli
yayınların EF değerlerinin daha yüksek çıkmasına yol açmaktadır (Al ve Soydal,
2011a: 15).
Bütün enformetrik yasaların eleştirileceği bir nokta olabilir. EF değerinin de
yukarıda değinildiği gibi olumsuz eleştiri alabilecek nitelikte özellikleri olabilir
ancak, bu olumsuz özellikler EF değerinin önemini gölgeleyebilecek özellikler
değildir. EF değeri, süreli yayınların atıf verilerinin ve kullanılma sıklığının
belirlenmesinde dünyaca en önemli kaynaklardan biri olarak belirlenen JCR’nin
kullandığı analiz yöntemidir. Bu, EF değerinin öneminin yadsınamayacak
düzeyde olduğunu gösterir.
Alkan (1998: 284)’a göre, EF değeri, temelde bir süreli yayında yayınlanmış, atıf
olarak kullanılabilecek potansiyel belgeler ile bunların içinden gerçekten atıf
olarak kullanılmış olanların kullanılma sıklığı arasındaki orandır. Başka bir
deyişle, atıf oranı (atıf olarak gösterilme sıklığı) ile atıf potansiyeli arasındaki
orandır. Yayınlanan her belgenin aldığı atıf sayısı ne kadar çok olursa, EF değeri
o oranda yükselir. JCR, EF değeri hesaplamalarında iki yıllık bir dönemi esas
kabul etmekte ve atıf olarak kullanılan belge sayısını değil, atıf olarak
kullanılanların kaç kez atıf olarak kullanıldığını hesaba katmaktadır. JCR özellikle
EF değeri kanalıyla bilimsel ve teknik süreli yayınların değerlendirilmesinde
hemen hemen bir otorite olmaktadır.
Page 50
39
Atıf yapılan süreli yayın makalesinin/belgesinin 2011’e ait EF değeri şu şekilde
hesaplanır:
2009 ve 2010 yıllarında bir süreli yayında yayınlanan belgelerin 2011’de atıf olarak kullanılma sayısı Etki Faktörü: _____________________________________________________
2009 ve 2010 yıllarında o süreli yayında yayınlanan belge sayısı
Bir başka ifade ile;
Bir süreli yayında yıl 1 ve yıl 2’de yayınlanan belgelerin yıl 3’te kaç kez atıf olarak kullanıldığı Etki Faktörü: _____________________________________________________
O süreli yayın tarafından yıl 1 ve 2’de yayınlanan belge sayısıdır.
Örneğin bir süreli yayında 2009 ve 2010’da toplam 31 belge yayınlanmışsa ve
süreli yayın 2009’da 131, 2010’da 167 kez atıf gösterilerek toplam 298 atıf
almışsa, 2011’e ait EF değeri: 298/31=9.613 olacaktır. 9.613, bu süreli yayının
2009 ve 2010 yılları içinde yayınladığı belgelerin 2011’de hangi sıklıkta referans
olarak kullanıldığının ölçüsü, süreli yayının atıf olarak gösterilme sıklığının
göstergesi olan ortalama bir değerdir (Garfield, 1979: 149-152, Aktaran: Alkan,
1998: 284-285).
Page 51
40
IV. BÖLÜM
ELEKTRONİK YAYINCILIK VE SÜRELİ YAYINLARA ELEKTRONİK
ERİŞİM
IV. 1. Giriş
III. Bölümde kütüphane dermesinde büyük önemi ve etkisi olan süreli yayınlara
değinilmiştir. Gelişen ve değişen dünyanın getirdiği bilgisayar ve iletişim
teknolojilerinden dolayı, süreli yayınların da kütüphane dermelerinde
bulunabilirlik şekilleri farklılık göstermeye başlamıştır. Bu değişim elektronik
yayıncılığın sonucunda başlamıştır. Elektronik yayıncılığın gelişmesiyle basılı
yayıncılık önemini kaybetmemiştir, ancak basılı yayıncılığa olan rağbet
azalmıştır. Çünkü elektronik yayıncılık ile daha geniş kitlelere daha hızlı ve
kaliteli hizmet sunmak mümkün olmuştur. Elektronik yayıncılık kavramının önem
kazanması kütüphanecilerin de bu anlamda yeni çalışmalar yapmasını ve
elektronik kaynakların seçiminde bazı kriterler belirlemesini zorunlu kılmıştır.
Çalışmamızın IV. Bölümünde elektronik yayıncılığa, elektronik yayıncılığın
getirmiş olduğu açık erişim kavramına, elektronik kaynakların seçimi ve
değerlendirilmesine ve süreli yayınlara elektronik erişim konularına değinilmiştir.
Kütüphanelerarası işbirliği ve konsorsiyumlar, genelde ve Türkiye bağlamında ele
alınmıştır.
Yaşandığı çağın etkilerini gelecek kuşaklara aktarmaya taş yüzeylere işaret ve
resimler kazıyarak başlayan insanoğlu, bugün artık bilgiyi kayıt altına alma,
depolama ve iletmede elektronik ortamlardan yararlanmaktadır. Kayıt
ortamlarında meydana gelen değişimler, yayın türlerinin artmasına neden
olmaktadır. Ses, görüntü ve metin dosyalarını içinde bulundurabilen elektronik
Page 52
41
formda kaydı yapılan veri dosyaları bu zenginleşmenin bir sonucu olarak
karşımıza çıkmaktadır ( Zan, 2009: 301).
Günümüzde Internet aracılığıyla erişilebilen bilgi sistemlerinin sayısı hızla
artmaktadır. Bu sistemler üzerindeki bilgi kaynakları da giderek çeşitlenmekte ve
daha fazla yer kaplamaktadır. Yakın zamana dek bilgisayar ağları aracılığıyla
çoğunlukla metin türü bilgilere erişim sağlanabilirken, günümüzde grafik, ses,
görüntü, canlandırma ve diğer görsel – işitsel veriler içeren çokluortam türü
bilgiler de Internet üzerinde hizmete sunulabilmektedir. Elektronik yayıncılık;
belgelerin elektronik ortamda ve ağlar aracılığıyla dağıtımı, arşivlenmesi ve bu
belgelere erişilmesi olarak tanımlanmaktadır (Tonta, 2000: 89).
Elektronik formda sunulabilen yayınlar, elektronik yayın olarak genellenmiş ve
elektronik yayın; “dijital elektronik yolla gösterilebilecek bilgiyi depolayan bir
belge” olarak tanımlanmıştır. Başka bir ifadeyle elektronik yayın “dijital, optik ve
manyetik ortamlarda üretilen ve elektronik ortamda kullanılan bilgi kaynakları”
olarak tanımlanmıştır (Zan, 2009: 301 ).
Elektronik yayıncılık bir anlamda da mesleki süreli yayın makalelerinin tam
metinlerinin bilgisayara dayalı depolama araçları (örneğin, manyetik ve optik
diskler) aracılığıyla dağıtımı ve arşivlenmesi olarak tanımlanmaktadır. Bu
makalelere erişim bağımsız ve/veya ağlara bağlı bilgisayarlar aracılığıyla
sağlanmaktadır. Ağlara bağlı bilgisayarlarda depolanan ve metin, görüntü, ses ve
çokluortam türü nesneler içeren belgeler, veritabanları, elektronik yayın türlerine
örnek olarak gösterilebilir (Tonta, 1997a: 306).
Süreli yayınlar basılı ve elektronik olarak bulunabilirler. Bir kaynağın hem basılı
hem de elektronik olarak yayınlanması paralel yayıncılık anlamına gelir. Paralel
yayıncılık, 1983’te Amerikan Kimya Kurumu tarafından yapılmıştır. O zamandan
beri Internetin elektronik yayıncılık amacıyla kullanımı giderek artmaktadır (Yar,
2004: 450).
Page 53
42
Küçük, Al ve Olcay (2008:309)’a göre, yayıncılık dünyası elektronik ortamın da
devreye girmesiyle birlikte yeni gelişmelere tanık olmuştur ve olmaya devam
etmektedir. Söz konusu gelişmelerden en çok etkilenen gruplar arasında yayıncılar
ve akademik çevre bulunmaktadır. Süreli yayınlar da bu değişimden etkilenmiş,
elektronik süreli yayınlar bilimsel yayın dünyamızdaki yerini hızla almıştır. Süreli
yayınları sürüm bakımından sınıflandırdığımızda genel olarak üç grup karşımıza
çıkmaktadır: Sadece basılı süreli yayınlar, sadece elektronik süreli yayınlar ve
paralel süreli yayınlar.
Toplu (2009b: 450)’ya göre, elektronik yayıncılık asıl önemli etkisini, dermenin
gelişimi ve buna bağımlı hizmet sunumunda göstermiştir. Yeni koşullarda, basılı
kaynaklar döneminde bir zorunluluk olan mekânsal bağımlılıklar etkinliğini
yitirmeye başlarken, enformasyon merkezleri bilgi kaynakları için herhangi bir
depoya gereksinim duymadan çok daha fazla bilgiyi daha etkin bir biçimde
kullanıcıya eriştirebilir hale gelmiştir. Bu gelişmeler, kullanıcıların enformasyon
merkezlerine olan bağımlılığını ortadan kaldırmış, Internet bağlantısının ve
elektronik yayınlara erişim için gerekli iznin bulunduğu her ortamda bilgiyi
erişilebilir kılmıştır. Ayrıca elektronik yayıncılık sadece metinsel değil, aynı
zamanda çokluortam olarak adlandırılan görsel işitsel her türlü enformasyon
kaynağını aynı kanallarla erişilebilir hale getirmiştir.
Yayın türleri kütüphanenin sahip olduğu derme yaklaşımı ile değerlendirilmekte,
eskiden kütüphane dermesinin elle tutulabilen somut yayınlardan oluştuğunu,
şimdilerde ise derme kapsamında bu somut yayınların yanı sıra sadece bilgisayar
ekranından izlenebilen ama elle tutulamayan yayınların da bulunduğu
belirtilmektedir. Bu bağlamda, modern bir kütüphanede var olan yayınlar; elle
tutulabilir bilgi kaynakları ve elle tutulamayan bilgi kaynakları olarak ele
alınmıştır (Gorman, 1997: 498-499, Aktaran: Zan, 2009: 301).
Page 54
43
Elektronik ortamdaki bilgi kaynaklarının hızla artmasıyla birlikte kütüphanelerin
Internet üzerindeki bilgi kaynaklarını kendi dermelerine dahil etme çalışmalarına
başladıkları görülmektedir. Ancak bu kaynakların dermeye katılmadan önce
değerlendirilmesi gerekmektedir. Değerlendirme sırasında birçok kriter temel
alınabilir. Bunlar, otorite, konu, içerik, grafik ve çoklu ortam düzeni, amaç ve
hitap ettiği kesim, kullanım kolaylığı ve maliyet kriterleridir (Olşen, 1999: 197).
Gelişim sürecinin kısa olmasına paralel olarak elektronik yayınların
sınıflandırılmasına ilişkin farklı alternatifler geliştirilmiştir. Bu sınıflamalardan
kaynaklanan karışıklığı önlemek adına, bir proje kapsamında bu kavramlar
tanımlanmış ve Elektronik Yayıncılık Standartları adlı rapor oluşturulmuştur. Bu
raporda elektronik yayınlar; Internet veya ağlar üzerinden erişilebilen çevrimiçi
yayınlar; manyetik bantlar, disketler veya CD-ROM’lar gibi farklı fiziksel ortam
üzerinde bulunan çevrimdışı yayınlar ve son olarak da basılı şekilde erişilebildiği
gibi CD-ROM’lar veya web aracılığı ile de erişimi sağlanabilen karma yayınlar
olmak üzere üç kategoride tanımlanmıştır. Ayrıca çevrimiçi yayınlar kendi
içlerinde sabitliklerine göre sınıflandırılmıştır. Bu sınıflandırmaya göre;
yayınlandıkları andan itibaren biçim ve içerikleri değişmeyenler statik, biçim ve
içerikleri sürekli yenilenenler dinamik ve içeriklerine sürekli yenilerini ekleyen ve
süreli yayınların eşiti olarak kabul gören çoğalan yayınlar olarak
tanımlanmışlardır (Zan, 2009,302).
Elektronik yayıncılığın en önemli ürünleri arasında ise elektronik süreli yayınlar
yer almaktadır, bunlar için İngilizcede online journal, e-journal, gibi terimler de
kullanılmaktadır. Elektronik süreli yayınlar dizinleme ve öz hazırlama hizmetleri
yardımıyla oluşturulan, CDROM, Internet gibi elektronik ortamlar üzerinde
erişime açılan süreli yayınlar olarak tanımlamışlardır. Günümüzde yaygın olarak
kullanılan biçim Internet üzerinden erişim biçimindedir. CD-ROM teknolojisi
güncelleme vb. sorunlardan dolayı tercih edilir format olmaktan çıkmıştır.
Elektronik ve basılı süreli yayınlar birçok ortak özelliğe sahip olmasına karşın,
bunları birbirinden ayıran en önemli fark, e-süreli yayınların elektronik ortamlar
veya ağlar üzerinden hizmete sunulmasıdır. Bu terim önceden basılı ortamda
Page 55
44
yayınlanan süreli yayınların elektronik sürümlerini de kapsamaktadır. Elektronik
süreli yayınlar özellikle ağlar üzerinden erişilebilir olduktan sonra kullanıcıların
hizmetine hızlı, zaman ve mekan sınırı olmadan sunulur hale gelmiştir (Atılgan ve
Yalçın, 2009: 772).
Elektronik süreli yayın, belirli aralıklarla yayınlanan, dijital formda dağıtılan ve
belli bir konudaki makalelerden oluşan bir dermedir. Akademik süreli yayınların
genellikle üniversiteler tarafından yayınlanması, yayın dili olarak genellikle
İngilizcenin tercih edilmesi, makalelerin yayımı ile ilgili kararın verilebilmesi için
değerlendirme işlemini yerine getiren konu alanlarında uzman olanlardan oluşan
bir hakem heyetine sahip olması gibi kıstasları taşıyor olmaları göze
çarpmaktadır. Uzmanların çoğuna göre, günümüzün bilimsel e-süreli yayınlarının
birçoğu, geleneksel kağıt tabanlı ürünün yalnızca dijital temsilidir. Elektronik
süreli yayınların, baskı modelinin sıralamalarından kendilerini kurtarmaları
gerekli görülse de, elektronik bir ürünün, talep doğduğunda geriye dönük olarak
bastırılamaması için de ciddi bir gerekçesi yoktur (Kozak, 2001: 307-308).
Elektronik ve basılı süreli yayınlar arasında açık bir ayrım yapmak, giderek daha
da zorlaşmaktadır. Bir yandan daha fazla sayıda basılı süreli yayın elektronik
olarak elde edilebilirken, öte yandan e-süreli yayınların basılı sürümleri de çoğu
kez arşiv oluşturmak üzere geriye dönük olarak elektronik ortamda elde edilebilir
kılınmaktadır. Eğer geleceğin süreli yayını hakkında konuşuluyorsa, tüm meslek
elemanları için böyle bir süreli yayının dijital (sayısal) formatta olacağı açıktır.
Bununla birlikte, geleceğin süreli yayını basılı olarak da elde edilebilir.
Dolayısıyla, elektronik süreli yayınların geleceğini değerlendiren bir inceleme,
büyük ölçüde basılı süreli yayın literatürünün geleceğini de ele almaktadır (Keller,
2001: 195).
Elektronik süreli yayınlarla basılı süreli yayınlar karşılaştırıldığında benzer
sonuçlara varılmakta ve karma bir görünüm arz eden elektronik süreli yayınların,
bilgisayar ağlarının hız, ucuzluk ve gayri resmilik gibi öğeleriyle basılı dünyanın
Page 56
45
sağlam bilim adamlığını bir araya getirme çabalarından doğduğu öne
sürülmektedir (Tonta, 1997a: 307).
Basılı süreli yayınların elektronik olarak yayınlanması sürecinde, basılı belgelerin
dijitalleştirilmesi sürecinde dijital koruma kavramıyla karşılaşmaktayız. Bilgi
teknolojilerindeki gelişmeler, ağların genişlemesi ve özellikle bilimsel elektronik
kaynakların üretimindeki ve kullanımındaki artış başta araştırma kütüphaneleri
olmak üzere çok sayıda kuruluş için çözümlenmesi zor olan sorunları da
beraberinde getirmiştir. Dijital kaynakların korunması ve bu kaynaklara uzun
dönemli olarak erişim sağlanması bunlardan birisidir (Küçük ve Alır, 2003: 340).
Dijital koruma ya da arşivleme, dijital olarak oluşturulmuş ya da sonradan dijital
ortama aktarılmış nesnenin uzun süreli depolanması ve erişimi sürecidir. Dijital
korumanın amacı; dokümanın sabitliğini sağlamak, fiziksel özelliklerini, içeriğini
ve dokümanın bütünlüğünü korumak, fonksiyonlarının korunarak uzun dönemli
depolanmasıdır (Küçük ve Alır, 2003: 342).
Elektronik yayıncılığın yaygınlaşmasıyla kaynaklara erişim konusunda sıkıntılar
yaşanmaya başlamıştır. Bu bağlamda Internet üzerinden erişilebilen bilgi
kaynaklarına ve erişim şekline değinmekte fayda vardır. Internet aracılığıyla
erişilebilen bilgi kaynakları, çevrimiçi kütüphane katalogları, ticari bibliyografik
veritabanları, CD-ROM’lar üzerindeki çevrimiçi veritabanları, elektronik belge ve
süreli yayın arşivleri ve sayısal ses ve görüntü kayıtları, hareketli filmler ve
fotoğraflar olarak gruplanır (Tonta, 1996: 217).
IV. 1. 1. Açık Erişim Kavramı
Süreli yayın fiyatlarındaki aşırı artış elektronik yayıncılığın ortaya çıkmasını
hızlandırmış bir bakıma zorunlu kılmıştır. Ancak elektronik yayıncılıkla birlikte
Page 57
46
basılı ortamdaki fiyat rekabeti (basılıyla aynı oranda olmasa da) elektronik ortama
taşınmıştır. Bilginin tarafsız ve entelektüel bir varlık olarak sunulmasıyla açık
erişim kavramı ortaya çıkarılmıştır. Bu kavramla birlikte hizmetlerin herkese eşit
şartlar altında ve ücretsiz olarak sunulması amaçlanır. Böyle bir kavramın
varlığından dolayı çalışmamızda elektronik yayıncılığın altında açık erişim
kavramı incelenmiştir.
Basılı süreli yayınlar aracılığı ile gerçekleşen bilimsel iletişim sürecinde yaşanan
sorunlar, özellikle süreli yayın krizi olarak da adlandırılan ticari süreli
yayınlardaki keyfi ve aşırı fiyat artışları, bilimcileri, inisiyatifi ele alıp, basılı
süreli yayıncılık sürecini yeniden gözden geçirmeye yöneltmiştir. Internetteki
hızlı gelişmelerin bir tür katalizör işlevi görmesiyle de, basılı süreli yayın
yayıncılığının fiyat artışlarını besleyen çerçeve koşullarını değiştirecek yeni
elektronik yayıncılık modelleri tartışılmaya başlanmıştır. Bu bağlamda, bilimsel
makalelere ücretsiz ve engelsiz erişim fikrine dayanan açık erişim kavramı ortaya
atılmış; bu kavrama dayalı olarak da yeni elektronik yayıncılık modelleri
denenmeye başlamıştır (Kayaoğlu, 2006: 29).
Açık terimi, ilk anda engelsizliği akla getirir; ama, çalışır, işler durumda olan,
gizli saklı yönü bulunmayan, gerçek anlamlarına da gelmektedir (Püsküllüoğlu,
1995: 35). Açık erişim ise; bilimsel bilginin Internet aracıyla finansal, yasal ve
teknik engeller olmaksızın, erişilebilir, okunabilir, kaydedilebilir, kopyalanabilir,
yazdırılabilir, taranabilir, tam metne bağlantı verilebilir, yazılıma veri olarak
aktarılabilir ve her türlü yasal amaç için kullanılabilir biçimde kamuya ücretsiz
açık olması olarak tanımlanmaktadır (Karasözen, Zan ve Atılgan, 2010: 236).
Bilimsel yayınlara açık erişim düşüncesinin bir ürünü olarak ortaya çıkan
kurumsal arşivler ve açık erişimli süreli yayınlar, bilgiye erişimin önündeki
engelleri kaldırarak, araştırmacılar arasındaki iletişimi güçlendirmekte ve bilgi
üretimini hızlandırarak yaygınlaştırmaktadır (Karasözen, Zan ve Atılgan, 2010:
235).
Page 58
47
1970’lerden sonra basılı süreli yayın sisteminin, ticari yayıncılar tarafından piyasa
ekonomisi dinamikleri içinde bir mala dönüştürülmesi, aşırı fiyat artışlarını da
beraberinde getirmiştir. Tekel konumuna gelen büyük ticari yayıncıların,
etkinliklerini elektronik ortamda da benzer mantık içinde sürdürmeleri yalnızca bu
krizin derinleşmesine imkan sağlamaktadır. Çünkü, büyük ticari yayıncılar,
elektronik ortamı mevcut kar paylarını artıracak stratejiler geliştirerek
kullanmaktadır; örneğin, yayınladıkları basılı süreli yayınları kısmen ya da
tamamıyla, elektronik ortamda bir paket haline getirerek pazarlayıp tek bir fiyat
üstünden satma stratejisini izlemeye başlamışlardır (Kayaoğlu, 2006: 32).
Süreli yayın fiyatlarındaki aşırı ve keyfi artışı ilk fark eden meslek grubu olan
kütüphaneciler, soruna bilimcilerin dikkatini çekerek onların inisiyatifi ele
almalarına da yol açmışlardır. Böylece, bilimciler, bilimsel basılı süreli yayın
yayıncılığının temelinde yatan ve fiyat artışlarını besleyen çerçeve koşulları
değiştirecek ve bilimsel bilgiye ücretsiz ve engelsiz erişimi sağlayacak
yaklaşımları, elektronik ortamdaki gelişmelerin bir tür katalizör işlevi görmesiyle,
uygulamaya geçirmeye başlamışlardır. Bu yaklaşımlardan biri de açık erişim
kavramıdır (Kayaoğlu, 2006: 33).
Açık erişimli süreli yayın girişimi, yüksek abonelik fiyatlarına tepki olarak ortaya
çıkmıştır. 1989 yılında Amerikan Psikoloji Derneği’nin sponsorluğunda Stevan
Harnad tarafından Psycoloquy adlı ilk çevrimiçi ücretsiz hakemli süreli yayının
çıkarılması buna örnek olarak verilebilir. 1990’lı yıllarda bu girişimi izleyen
çeşitli girişimler olmuştur. Bu girişimler bilimsel yayıncılığın önündeki engellerin
kaldırılmasına yönelik tepkisel oluşumlar olarak değerlendirilse de, açık erişim
kavramının tüm yönleriyle ortaya konması 2000’li yıllarda olmuştur (Polat, 2006:
57).
Bilimsel bilgi görünürlüğünün sağlanması, açık erişim farkındalığının yaratılması
bu yüzyılın başından itibaren bir dizi toplantı ve etkinlikler ile hız kazanmıştır.
2001 yılında Açık Toplum Enstitüsü (Open Society Institute - OSI) tarafından
Page 59
48
Budapeşte’de (Macaristan) düzenlenen bir çalıştay sonrasında ortaya çıkan
Budapeşte Açık Erişim bildirgesi bunun ilk örneklerini oluşturmaktadır ( Ertürk
ve Küçük, 2010: 65).
DOAJ (Directory of Open Access Journals) (Açık Erişimli Süreli Yayınlar), 17
konu başlığı altında, içlerinde Türkiye’nin de bulunduğu toplam 120 ülkeden,
8079 süreli yayına açık erişim imkanı sağlamaktadır. DOAJ’ın amacı açık erişimli
kaynakların görünürlüğünü artırmak, bilimsel ve akademik süreli yayınların bu
sayede artan kullanım kolaylığını ve etkisini teşvik etmektir. Rehberin kapsamlı
olması ve içeriğin değerini garanti eden bir kalite kontrol sistemi kullanması ile de
bilimsel ve akademik süreli yayınlar tüm açık erişim kapsamını hedeflemektedir.
Açık erişimli süreli yayınlar bilgiye ihtiyaç duyan kullanıcılar için önemli bir
durak olarak sunulmaktadır (DOAJ).
IV. 2. Elektronik Kaynakların Seçimi ve Değerlendirilmesi
Elektronik kaynakların kütüphane dermelerindeki öneminin ve sayısının hızla
artmaya başlamasıyla birlikte, bu kaynakların seçiminin hangi ölçütlere göre
yapılması gerektiği gündeme gelmiştir. Yıllarca kütüphanelerde basılı kaynaklar
için kullanılmakta olan seçim ölçütlerinin birçoğunun elektronik kaynaklar için de
uygulanabilir olduğu söylenebilir. Ancak elektronik kaynakların bulundukları
ortamdan ve sahip oldukları kendilerine özgü niteliklerinden dolayı kullanılan bu
geleneksel seçim ölçütlerine yeni birtakım ölçütler eklenmesi gerekliliği
hissedilmektedir. Özellikle, değişik özelliklere sahip olan elektronik kaynaklar
arasından doğru bir seçim kararı verebilmek için önemli rol oynayan seçim
ölçütlerini altı başlık altında toplamak mümkündür. Bu ölçütler: kapsam, içerik,
işlevsellik, maliyet, lisanslar ve teknik özellikler olarak sıralanabilir (Al ve Al,
2003: 4).
Page 60
49
IV. 2. 1. Kapsam
Al ve Al (2003: 4)’a göre, Elektronik kaynaklar incelenirken, kapsamında hangi
konu ve disiplinlerle ilgili bilgilerin bulunduğu, yoğunlaştığı alanların ne ölçüde
geniş olduğu, bu kaynaklarda hangi formatlarda bilginin yer aldığı (sadece metin
içeren bir format olabileceği gibi, hem metin hem grafik içeren bir format da
olabilir), kaynakların türleri gibi unsurlar araştırılmaktadır.
IV. 2. 2. İçerik
Basılı kaynaklarda başlık ya da önsöz içerik hakkında bilgi verirken, elektronik
kaynaklarda bunların dışında değerlendirilmesi gereken başka özellikler de
bulunmaktadır. Özellikle elektronik kaynaklar için resim, grafik, görüntü gibi
çoklu ortamların var olması kaynağın kalitesini ve kullanım kolaylığını önemli
ölçüde etkilemektedir. İçerik açısından elektronik kaynaklar incelendiğinde
doğruluk, otorite ve güncellik konuları ön plana çıkmaktadır. Kaynak içinde yer
alan bilgilerin doğru ve güvenilir olması gerekliliğinin yanı sıra, aynı basılı
materyallerde olduğu gibi yazar, yayıncı ve editörün tanınmış kişilerden oluşması
ve alanlarında yeterliliklerinin kanıtlanmış olması son derece önemlidir (Al ve Al,
2003: 5).
IV. 2. 3. İşlevsellik
Elektronik kaynaklardan kullanıcıların en üst düzeyde yararlanabilmeleri için
kullanımlarının kolay olması gerekmektedir. İşlevsellik elektronik kaynaklara
yönelik seçim kararı vermede çok önemli bir ölçüttür. Çünkü bir kaynağın
kullanımı için teknolojik engeller söz konusuysa veya elektronik kaynakta yer
alan grafik ve tabloların elde edilmesinde sorunlar yaşanıyorsa bu durumda bu
kaynağın işlevsel olduğundan söz etmek oldukça zordur. İşlevsellik aynı zamanda
Page 61
50
esneklik anlamına gelmektedir. Kullanıcıların kaynağa erişimlerinde ne kadar çok
seçenek olursa kullanıcı açısından o derece uygun bir ortam yaratılmış olacaktır.
Elektronik kaynaklara erişim yöntemleri bu açıdan önem taşımaktadır. Elektronik
kaynaklara sadece kütüphane içinden erişim olanağı bulunmasının yanı sıra, IP
kontrollü ve/veya kullanıcı adı-şifre çiftiyle erişim, her yerden kaynaklara erişim
gibi farklı erişim yöntemlerinin bulunması kullanım kolaylığı açısından çeşitlilik
getirecektir (Al ve Al, 2003: 6).
IV. 2. 4. Maliyet
Elektronik kaynakların maliyetleri birçok unsura göre belirlenmekte, bilgisayar ve
teknolojinin de getirdiği bazı faktörlere bağlı olarak fiyat farklılıkları
oluşmaktadır. Ayrıca, kaynağın kütüphaneye maliyeti, bu kaynağa aynı anda
erişim sağlamak için izin verilen kullanıcı sayısına ve erişim yöntemlerine bağlı
olarak da değişim gösterebilmektedir. Elektronik kaynaklara yönelik bütçe
işlemlerinin zor ve karmaşık olmasını etkileyen faktörleri; tamamı tam metin
bilgiye erişim sağlayan elektronik kaynaklar için ayrı, bir bölümü tam metin
bilgiye erişim sağlayan kaynaklar için farklı fiyatlandırmalar yapılması, elektronik
bilgi kaynaklarının ücreti, kapsamındaki yayınların yıllarına, türlerine,
formatlarına göre farklılık göstermesi, elektronik kaynağa erişim hakkı eş zamanlı
ve/veya potansiyel kullanıcı sayısına göre değişmesi, bazı durumlarda kaynaktan
çıktı alınması veya diske kaydedilmesi gibi uygulamalar için ek ücret talep
edilebilmesi, elektronik kaynakların konsorsiyumla satın alınması durumunda,
ücretin konsorsiyuma göre farklılık göstermesi gibi etkenler şeklinde
sıralayabiliriz. Kütüphaneler bazı durumlarda bir elektronik kaynak paketi
içindeki kaynakların tamamını, istemese bile, satın almak zorunda kalabilir.
Paketteki kaynakların içinden dermeye uygun olan bir bölümünün satın
alınmasına izin verilmeyebilir. Bu, kütüphane dermesi ve maliyesi açısından ciddi
bir problemdir. Aynı zamanda, elektronik bilgi kaynaklarının ücreti,
Page 62
51
kapsamındaki yayınların yıllarına, türlerine, formatlarına göre farklılık
gösterebilmektedir (Al ve Al, 2003: 8).
IV. 2. 5. Lisanslar
Kütüphane, elektronik kaynakları satın alma kararı verdiğinde, satıcı veya üretici
firmayla kaynağın kullanımına yönelik olarak sınırlamaların ve izinlerin
belirtildiği bir lisans anlaşması imzalamaktadır. Lisans anlaşmalarının niteliği,
elektronik kaynakların kütüphaneye sağlanması ve kullanıcının erişiminde
oldukça önemli rol oynamaktadır. Genel olarak lisans anlaşmalarının temel
amaçları; satın alınan veya erişim sağlanan kaynağın kapsamı hakkında bilgi
vermek, kaynağı kimlerin kullanabileceğini belirlemek ve kaynağın hangi amaçlar
için kullanılacağını belirlemek şeklinde sıralanabilir (Al ve Al, 2003: 9).
IV. 2. 6. Teknik Özellikler
Elektronik kaynakların seçiminden sorumlu olan kütüphaneci, kaynağın kullanımı
için özel birtakım yazılım veya donanım gerekip gerekmediğini de araştırmalıdır.
Kaynağın yazılım ve donanım özelliklerinin kütüphanenin mevcut bilgisayar
sistemiyle uyumlu olması gerekmektedir . Elektronik kaynakların seçiminde,
kaynakların bulunduğu sunucunun güvenli olması da önemli bir başka noktadır.
Seçim işlemini yapacak olan kütüphaneci, satıcı firmayla görüşerek, sunucunun
ne sıklıkla kullanılamaz duruma gelebileceğini, bu durumun ne kadar sürede
giderileceğini ve sunucuyla ilgili ne gibi problemler olabileceğini incelemelidir
(Al ve Al, 2003: 10 ).
Elektronik süreli yayınların kendine özgü bazı avantajları ve dezavantajları
bulunmaktadır. Elektronik süreli yayınlara, zaman ve mekan sınırlaması
Page 63
52
olmaksızın erişilebilmesi, süreli yayınların içerisinde tam metin arama
yapılabilmesi, yeni dokümanlar yayınlandığında e- posta yolu ile kullanıcılara
bildirilmesi, bazı süreli yayınlara basılışından haftalar öncesinden erişilebilmesi,
basılı süreli yayına göre daha ucuza mal olmaları, bir ekranda birden çok sekme
açılarak aynı anda birden çok makale okunabilmesi, video, interaktif vb. seçenekli
sunum zenginliği sunması, basılı süreli yayına oranla daha çok atıf alması
elektronik süreli yayınların başlıca avantajlarındandır. Bilgisayar ekranından
okuma, arşivleme, bağlantı ömrü ve telif hakkı sorunu elektronik süreli yayınların
başlıca dezavantajlarındandır ( Atılgan ve Yalçın, 2009: 774 – 776).
IV. 3. Süreli Yayınlara Elektronik Erişim
Bilgi, kullanıldıkça ve paylaşıldıkça değer ve işlerlik kazanır, böylece yaratıcı
ürünlere dönüşür. Gelişimin özünde de yaratıcılığın sürekliliği vardır. Yaratıcılığı
olan toplum; bilim, teknoloji, ekonomi, kültür, eğitim ve sanat alanlarında
dinamizmi yaşayan toplum demektir. Bilimsel çalışmaların verimliliği, yeni
bilgilerin üretilmesi ile ölçülür. Üretilen bilginin niteliği ve miktarı ise tüketilen
bilgi ile orantılıdır. Burada bilgi tüketiminden kastedilen, doğal kaynaklarda
olduğu gibi bitme ya da yok olma değil aksine kullanıldıkça artan değere
vurgudur. Bilginin tüketilerek üretimi ve üretilen bilginin tekrar yeni bilgi üretimi
için hammadde niteliğini kazanması, bir dizi süreci içeren döngü biçiminde
şekillenmektedir. Söz konusu döngü, enformasyon zinciri olarak
adlandırılmaktadır. Döngüde işlevler ve işlevleri yerine getiren aktörler
bulunmaktadır; her bir aktörün üstlendiği işlevin özünü de sahip olduğu bilgi
ve/veya enformasyon belirlemektedir. Öyleyse bilgi üretim sürecinin
hammaddesi, bilgi ve/veya enformasyondur. Bilgi ve/veya enformasyonun
yenilik, yeterlilik, anlamlılık ve anlaşılırlık açısından taşıdığı değer, bilgi üretim
sürecinin ve beraberinde enformasyon zincirinin niteliğini belirlemektedir.
Kısacası özün niteliği, yaratılan değerin biçimlendiricisi olmaktadır. Bu nedenle,
enformasyon, özellikle bizim gibi kaynakları zaten kıt olan ülkelerde değer
Page 64
53
yaratan bir unsurdur; o halde bilgi ve/veya enformasyona yönelik süreçlerin
dikkatle yönetilmesi gerekmektedir. Bilgi üretimi sürecinde değer yaratan
unsurlar, enformasyon zincirinin halkalarında rol alan aktörler,
yazarlar/araştırıcılar/bilim insanları ve dolayısıyla ürettikleri bilgi kaynakları,
yayınevleri, dağıtıcı kuruluşlar, kütüphaneler ve diğer bilgi merkezleri,
veritabanları, tarama motorlarını içeren bilgi erişim sistemleri ve bilgi
kullanıcılarıdır (Gürdal Tamdoğan, Fenerci ve Subaşıoğlu, 2010: 30).
Elektronik yayıncılıkla birlikte birçok bilgi kaynağı türü elektronik ortama
aktarılmaktadır. Şüphesiz bu yayın türleri kitaplar ve süreli yayınlardır. Kitaplar
da süreli yayınlar kadar önemli bilgi kaynaklarıdır, ancak kitapların tek olması ve
devamlılığının olmaması elektronik ortama aktarılması sürecinde süreli yayına
oranla daha zahmetsiz ve sorunsuzdur. Süreli yayınlar kitaba göre bu konuda daha
disiplinli ve devamlı çalışmayı gerektirmektedir. Süreli yayınlara elektronik
erişim bir bakıma kütüphanelerdeki son derece karmaşık süreli yayın dermesinin
elektronik ortama aktarılması sürecini kapsar. Basılı ortamda yaşanan birçok
sorun farklı şekilde elektronik ortamda da karşımıza çıkmaktadır. Süreli
yayınların elektronik ortama geçmesiyle yayınevlerinin yaşadığı rekabet artık
veritabanları tarafından yaşanmaktadır. Verilmek istenen hizmet aynı, ancak
sunum şekli farklı olmaktadır. Birçok veritabanı aynı süreli yayınları dizinlemekte
ve pazarlamaktadır. Kütüphanecileri burada daha zorlu bir seçim kriteri
beklemektedir. Veritabanlarına abone olma yolunda önemli ve kalıcı seçimler
yapmak çok zor olacaktır. Kütüphane dermesini destekleyen veritabanını seçme
zorunluluğu kütüphanecilere birçok veritabanına aynı anda üye olma mecburiyeti
yaşatacaktır. Veritabanları genel hatlarla birbirlerinden farklılık gösterirken bazı
noktalarda dizinledikleri süreli yayınlar itibariyle benzerlik gösterecek bu da
kütüphanecinin yaptığı seçimin eleştiri unsuru olmasına sebebiyet verecektir.
Süreli yayınlara elektronik erişim teknolojinin büyük bir nimetidir; ancak her
alanda olduğu gibi kütüphanecilik alanında da gelişen teknolojinin maddi
rekabetin önüne geçememesi süreli yayınlara elektronik ortamda erişim
konusunda karşımıza sorun olarak çıkmaktadır.
Page 65
54
IV. 4. Kütüphanelerarası İşbirliği ve Konsorsiyumlar
Süreli yayınlara basılı aboneliğin çok pahalı olması kütüphaneleri elektronik
yayıncılığın yaygın olmadığı günlerde geleneksel yöntemlerle (posta, kargo)
işbirliği yollarına gitmeyi zorunlu kılmıştır. Elektronik yayıncılığın gelişmesi ve
yaygınlaşması ise yine işbirliğinin aynı amaca hizmet vermek üzere farklı
yöntemlerle sunuluş şekillerini kapsar. Çalışmamızda, süreli yayınları ve
kütüphanelerdeki süreli yayın dermesini yakından ilgilendirmesi dolayısıyla
kütüphanelerarası işbirliği ve konsorsiyumlardan, dolayısıyla konsorsiyumların
tarihsel gelişiminden bahsetmek uygun görülmüştür. Aşağıda kütüphanelerarası
işbirliği ve konsorsiyumların çıkış zorunlulukları, tarih içindeki gelişimleri ve
amaçlarına detaylı bir şekilde değinilmektedir.
Kütüphanelerarası işbirliği bir zorunluluk sonucu ortaya çıkmıştır. İşbirliği kelime
anlamı itibariyle, “amaç ve çıkarları bir olanların oluşturdukları çalışma ortaklığı”
anlamına gelmektedir (Güncel Türkçe Sözlük). Kütüphanelerarası işbirliği ise
“iki ya da daha fazla kütüphanenin kendi kullanıcılarına daha gelişmiş hizmet
vermek için birlikte çalışmaları” anlamına gelmektedir (Boisse, 1995: 89).
Bilimsel yayınların her 20 yılda ikiye katlandığından ve bu sürenin giderek 2 yıla
ineceğinden söz edilmekte, bilimsel süreli yayın sayısının 19. yüzyıl başlarında
100’e, 20. yüzyıl başlarında 10.000’e ulaştığı belirtilmektedir (Grötsel ve Lügger,
1995). Günümüzde ise bu sayı tahmin edilmeyecek boyutta artmıştır. 1965
yılında, sadece bilimsel ve teknik belge olarak her 24 saatte 20 milyon kelime
bulunmaktadır. Günde 8 saat ve dakikada 1000 kelime okuyabilen bir
okuyucunun 24 saatte basılan bu belgeleri okuyabilmesi için bir buçuk aya, bu bir
buçuk ayda basılmış belgeleri okuyabilmesi için de beş buçuk yıla gereksinimi
vardır ( Gerardin, 1983:1, Aktaran: Toplu, 2009a: 87).
Page 66
55
Dünyadaki bu ciddi yayın artışı kütüphaneleri yakından ilgilendirmiş ve yayınları
sağlayamama kaygısına düşürmüştür. Çünkü dünyadaki yayın sayısının artışına
oranla kütüphane bütçeleri aynı kalmıştır. Sayısı artan bilimsel nitelikli yayınların
hepsinin kütüphane bünyesinde bulundurulması olanaklı değildir; ancak yayın
sayısındaki artış kütüphaneleri bu yayınların önemli kısmının da
bulundurulamaması çaresizliğine sürüklemiştir.
Dünyadaki hiçbir kütüphane var olan tüm bilgi kaynaklarını sağlama, düzenleme
ve hizmete sunmada yeterli bütçe, bina ve profesyonele sahip değildir. Bu nedenle
kütüphaneler, derme geliştirmede, kataloglamada, kendi dermelerinde
bulunmayan kaynaklara erişim sağlamada, kaynaklarını kullanmada, işbirliği
çalışmaları gerçekleştirmektedirler (Küçük, Al, Alır, Soydal ve Ünal, 2004: 119).
Kütüphanelerarası işbirliğini zorunlu kılan etkenler; dünyada üretilen bilgi
miktarının kütüphanelerin bütçe, mekan ve personel kapasitelerini çok büyük
ölçüde aşmış olması, hizmet edilen kişiler ve topluma daha iyi hizmet verme
isteğinin belirleyici olması, bilgi ve iletişim teknolojilerindeki gelişmelerin
işbirliği konusunda yeni fırsat ve olanaklar yaratması olarak sıralanabilir (Alkış ve
Yılmaz, 2008).
Bilgi üretimi ve buna bağlı olarak yayın sayısında meydana gelen artışlar, derme
geliştirmede, sağlıklı bir gelişim için, diğer paydaşlarla hareket etmeyi zorunluluk
haline getirmiştir. Her ne kadar kurumsal politika ve uygulamalar hiçbir zaman
terk edilmese de, diğer enformasyon merkezleri ile ortak hareket etme ve onların
olanaklarından yararlanma düşüncesi bölgesel, ulusal, hatta uluslararası ölçekte
yoğun bir şekilde tartışılmaya başlanmış ve bu çerçevede yeni politika, uygulama
ve kavramlar mesleki uygulamaların temelini oluşturmuştur. Ortak koleksiyon
geliştirme, kütüphanelerarası işbirliği, konsorsiyum oluşumları, kaynak paylaşımı
vb. gibi birçok kavram, enformasyon hizmetlerinde temel belirleyici unsur olarak
etkin bir şekilde yer almaya başlamıştır (Toplu, 2009b: 451).
Page 67
56
Zengin ve çok büyük bir koleksiyona sahip olsa bile, hiçbir kütüphane kendi
başına yeterli olamamakta ve kullanıcısının hızla çeşitlenen bilgi ihtiyacını
karşılamakta zorluklar yaşamaktadır. Bu nedenledir ki; kütüphaneler üzerinde
önemle durulan kullanıcı memnuniyetini en üst seviyeye taşıyabilmek için
kütüphanelerarası işbirliğine gitmek, özellikle de kütüphanelerarası materyal
ödünç alma/verme ve belge sağlama hizmetinde işbirliği yapmak zorundadırlar
(Atıl Yörü, 2008: 83).
Kütüphanelerarası işbirliğinin başarıya ulaşmasında ön koşul adanmışlık,
karşılıklı anlayış, uzlaşma ve sabırdır (Tonta, 1999: 509). Kütüphanelerarası
işbirliği çalışmaları çoğu zaman kütüphane olanakları ve hizmetleri açısından
nispeten daha iyi durumda olan kütüphanelerin olanakları ve kaynakları kısıtlı
olan kütüphanelere yardım etmeleri şeklinde anlaşılmaktadır. Oysa ki bu bakış
açısı son derece eksik ve yanlıştır. Kütüphanelerarası işbirliği, kütüphanelerin
çeşitli nedenlerle kendi başlarına yapamadıkları projeleri yapmak,
sağlayamadıkları kaynakları ortaklaşa satın almak ve ortak projeler yürütmek
amacıyla yapılır. İşbirliği çalışmalarının ortak yönü, ortaya çıkan hizmetten ya da
üründen işbirliği yapan kütüphanelerin ortaklaşa yararlanmalarıdır (Tonta, 1999:
494).
Kütüphanelerarası ödünç materyal alma-verme ve belge sağlama hizmeti,
kütüphanelerarası işbirliğinin en yaygın uygulama alanıdır. Bunun yanı sıra farklı
alanlarda kütüphanelerarası işbirliği çalışmaları yapılmaktadır. Bu alanlar: konu
başlıkları listeleri oluşturma ve toplu katalog hazırlama, ortak koleksiyon
oluşturma, geliştirme ve konsorsiyumlar, ortak proje geliştirme ve yürütme olarak
nitelenebilir (Atıl Yörü, 2008: 83).
Dünyada işbirliği alanında ilk adım 1545 yılında atılmıştır. Doğrudan doğruya
kütüphanelerarası işbirliği ile ilgili olmayan bu adım matbaanın icadından bir asır
sonra İsviçreli Conrad Gesner’in Bibliotheca Universalis adlı eseriyle başlamıştır.
Page 68
57
Eser zamanının dev koleksiyonlarından biridir ve yeryüzünde yayınlanmış
eserlerin tümünü kapsamayı amaç edinmiştir (Aybaş, 1967:5 ).
Klasik anlamda, “yerel dermede bulunmayan ve kullanıcı tarafından talep edilen
materyalin, belirli bir süre diğer kütüphanelerden ödünç alınıp, kullanımından
sonra iade edilmesi” olarak tanımlayabileceğimiz kütüphanelerarası ödünç verme
hizmeti, M.Ö. 200 yılında İskenderiye Kütüphanesi’nin Bergama Kütüphanesi’ne
ödünç materyal gönderilmesiyle başlamıştır (Toplu, 2009a: 85).
Kütüphanelerarası işbirliğinin ilk temelleri 1880’lerde atılmıştır. Amerikan
Kütüphaneciler Derneği (ALA: American Lİbrary Association) bu dönemde
raporlar yayınlamış ve komiteler oluşturmuştur. Amerikan Kongre Kütüphanesi
ilk kataloglama projelerini yine bu yıllarda başlatmıştır. Kütüphane işbirliğinin
İngiltere’deki ilk örnekleri arasında, 1930’da kütüphanelerarası ödünç verme ve
ortak katalog oluşturma amaçlı dokuz bölgesel kütüphane sistemi kurulması yer
almaktadır . 1960 ve 1970’li yıllar bu işbirliklerinin konsorsiyumlar biçiminde
gelişmeye başladığı dönemler olmuştur (Akyürek, 2003: 248).
Günümüzde elektronik yayıncılığın gelişmesiyle konsorsiyumlar oluşturmak
kütüphanelerarası işbirliğinin en yaygın türü olmuştur. Konsorsiyum kavramı
kelime kökeni itibariyle Latince’deki “consortium” veya “consortio”
kelimelerinden gelen bir birlik, katılım, ortak mülkiyet gibi manaları ifade eden
bir kavramdır (Şahin, 2011: 452).
Basılı kaynaklar için geçmişten beri yürütülen ve fakat çoğu zaman fiziksel
kaynağa sahip olan kütüphanelerin daha avantajlı durumda olduğu ortak derme
geliştirme çalışmaları, elektronik yayıncılığın gelişmeye başlamasıyla, elektronik
ortamda birden önem kazanmıştır. Zaman ve mekandan bağımsız olarak
elektronik kaynaklara erişilebilmesi kütüphaneleri elektronik derme geliştirme
Page 69
58
konusunda cesaretlendirmiş ve çeşitli kütüphaneler bir araya gelerek
konsorsiyumlar kurmaya başlamışlardır. Böylece kütüphanelerin hem yayıncılar
karşısında pazarlık güçleri artmaya başlamış hem de daha önce satın alamadıkları
elektronik kaynaklara ağlar aracılığıyla ortaklaşa erişim sağlama şansı doğmuştur
(Tonta, 1997b).
ABD’deki en eski kütüphane konsorsiyumu 1958 yılında, kütüphanelerarası
işbirliğini geliştirmek amacıyla 12 büyük üniversitenin bir araya gelerek,
elektronik bilgi kaynakları dermesi oluşturulması ve bu kaynakların ortaklaşa
satın alınması için oluşturdukları Kurumsal İşbirliği Komitesi’dir (Tonta, 1999:
503).
1995 yılında ABD’nin Georgia eyaletinde kurulan GALILEO (Georgia Library
Learning Online) adlı konsorsiyuma eyaletteki 34 kamu üniversitesi birimi, 33
teknik enstitü, 57 halk kütüphanesi, 37 özel üniversite ve kolej ile tüm ilk ve orta
okullar üye olmuştur. Bu konsorsiyum ile adı geçen tüm eğitim birimleri
MEDLINE, Current Contents, INSPEC, ERIC, Dissertation Abstracts, Ebsco
Master File, Encyclopedia Britannica ile Academic Press ve diğer yayınevlerinin
elektronik süreli yayınlarının da bulunduğu yüzlerce elektronik bilgi kaynağına
erişebilmişlerdir (Tonta, 1999: 504).
Süreli yayınların elektronik kopyalarına erişmek ve kütüphanelerdeki yer
sorununa çözüm bulmak amacıyla kurulan, kar amacı gütmeyen bir başka önemli
konsorsiyum JSTOR (Journal Storage)’dur (Tonta, 1999: 504).
Birleşik Krallıklarda ise, İngiltere, İskoçya, Galler Yükseköğretim Fon Konseyleri
ile Kuzey İrlanda Eğitim Başkanlığı tarafından desteklenen Ortak Bilgi Sistemleri
Komitesi (JISC: Joint Information Systems Committee) kurulmuştur. Amacı,
üniversiteler için yüksek kaliteli bir ağ alt yapısı kurmak ve yenilikçi, ekonomik
yönden daha etkin bilgi hizmetleri vermek olan JISC, 1999 yılında Ulusal
Page 70
59
Elektronik Site Lisans Girişimi (NESLI: National Electronic Site Licensing
Initiative) aracılığıyla akademik topluluğa elektronik süreli yayın hizmetleri
vermeye başlamıştır (Tonta, 1999: 505).
Dünyada kütüphanelerarası işbirliği çalışmalarının yansımaları bu şekildedir.
IV.4.1. bölümde kütüphanelerarası işbirliğinin ülkemizdeki yansımaları detaylı bir
şekilde verilmektedir.
IV. 4. 1. Türkiye’de Kütüphanelerarası İşbirliği ve Gelişimine Tarihsel Bakış
Ülkemizdeki kütüphanelerarası işbirliği çalışmalarının ilk örneklerinin toplu
katalog oluşturmada ortaya çıktığı görülmektedir. Toplu katalog oluşturma
girişimlerinin öncelikli amacı; her ne kadar kaynakların envanterini tutmak
şeklindeyse de, kişilerin ilgi duydukları eserleri bulmalarına yardımcı olmak da
amaçlar arasında yerini almıştır. Bu bağlamda ülkemizde kütüphanelerarası
işbirliğine zemin oluşturan çalışmalara 1800’lerin ortalarında başlandığı
görülmekte ve ilk toplu katalog çalışması 1850 – 1854 yılları arasında Ruscuklu
Osmanzade Ali Fethi Bey tarafından hazırlanan El – Asâr ül-aliyye fi hazâ’in
kütüb-il-Osmaniyye adı ile yayınlanan eserdir (Aybaş, 1978: 73). Devam eden
yıllardaki çalışmalar ise, Umumi Fihrist olarak bilinen, İstanbul’daki 24
kütüphanenin toplu kataloğunun bulunduğu İstanbul Kütüphaneleri Fihristi, 1874
yılında hazırlanan Konya Vilayeti Toplu Kataloğu, 1887 yılında hazırlanan Bursa
Kütüphaneleri Toplu Kataloğu ve 1917 yılında İstanbul Evkaf Nezareti
kütüphaneler müfettişi Hacı Muhtar Bey tarafından hazırlattırılan ve hazırlayanı
Ebülhayr Efendi olan, İstanbul vakıf kütüphanelerinin tümünde bulunan eserlerin
toplu kataloğunun bulunduğu Muhtar Bey’in Fihristi’dir (Aybaş, 1978: 75 – 79).
Cumhuriyet döneminde çeşitli toplu katalog oluşturma çabaları görülmektedir.
Milli Kütüphane’nin 1953 yılından başlayarak üzerinde çalışmalar yaptığı toplu
Page 71
60
katalog oluşturma çabaları, TÜBİTAK- TÜRDOK’un 1977 yılında hazırladığı
Ankara Süreli Yayınlar Toplu Kataloğu ve 1978 yılında başlatılan Türkiye
Yazmaları Toplu Kataloğu (TÜYATOK) bunlar arasında yer alır (Küçük, Al,
Alır, Soydal ve Ünal, 2004: 122).
Türkiye’de kütüphanelerarası ödünç verme ve belge sağlama hizmetlerinin
gelişimi irdelendiğinde, çalışmaların belirli kurumların öncülüğünde yürütüldüğü,
ulusal boyutta etkin bir altyapının oluşturulamadığı görülmektedir. Belge sağlama
hizmetlerinin gelişiminde, hatta bu konuda bir bilincin oluşmasında, TÜBİTAK’a
bağlı Türkiye Bilimsel ve Teknik Dokümantasyon Merkezi Müdürlüğü’nün
(TÜRDOK) önemli işlevi vardır. 31 Ocak 1966 yılında kurulan TÜRDOK’un
görevleri arasında: yurt içi, yurt dışı üniversite, araştırma enstitüleri, kütüphane,
dokümantasyon merkezleri ve benzeri kuruluşlarla ilişkiler kurup bilimsel ve
teknik konulardaki her türlü yayın ve dokümanları toplamak; araştırıcı uzman ve
bilim adamlarının çalışmaları için yararlı olacak süreli yayın, rapor, tez,
monografi vb. yayın ve dokümanları sürekli izlemek ve gereğinde istenen
yayınların fotokopilerini sağlamak; bilimsel ve teknik konularda yapılmış
araştırma ve çalışmaları kapsayan, gereğinde özetlerini de içine alan bibliyografya
listeleri veya kitapçıklar yayınlamak bulunmaktadır (Toplu, 2009a: 97).
Devam eden yıllarda YÖK Dokümantasyon ve Uluslararası Bilgi Tarama Merkezi
kurulmuştur. 26 Aralık 1984 yılında hizmet vermeye başlayan YÖK
Dokümantasyon ve Uluslarası Bilgi Tarama Merkezi’nin amacı; Türkiye’deki
üniversitelerin öğretim elemanlarına, gereksinim duyan bütün kamu ve özel
kurum araştırmacılarına yönelik bilgi gereksinimlerinin karşılanması için hizmet
vermek olarak belirlenmiştir (Toplu, 2009a: 99).
YÖK Dokümantasyon ve Uluslararası Bilgi Tarama Merkezi öncülüğünde
gerçekleştirilen çalışmalar ve altı ayda bir düzenli olarak yapılan toplantılar,
yalnızca üniversite kütüphanelerinde çalışan kütüphanecilerin mesleki tecrübe,
bilgi ve görgülerini paylaşmalarına olanak yaratmakla ve özellikle de Anadolu
Üniversitelerinin gelişimine önemli katkılarda bulunmakla kalmamış aynı
Page 72
61
zamanda günümüzde de üniversite kütüphanelerinde hâlâ kullanılan
kütüphanelerarası ödünç verme formlarının oluşturulmasını sağlamıştır ( Küçük,
Al, Alır, Soydal, Ünal; 2004: 123). 1996 yılında Ulusal Akademik Ağ ve Bilgi
Merkezi (ULAKBİM) nin kuruluşu ile, YÖK Dokümantasyon Merkezi tarafından
yürütülen bilgi hizmetleri (Tez birimi hariç) ULAKBİM’e devredilmiştir
(ULAKBİM).
1996 yılında TÜBİTAK’a bağlı bir enstitü olarak kurulan ULAKBİM;
ülkemizdeki tüm akademik kurumları birbirine ve küresel araştırma ağlarına
bağlayan Ulusal Akademik Ağ alt yapısını işletmekte ve bu ağ üzerinden yeni ağ
servisleri sunarak bir yandan ağ için araştırma geliştirme yapmakta, diğer yandan
araştırmacıların ağı AR-GE yapmak için kullanmalarını sağlamaktır. Ayrıca,
ülkemizdeki en zengin bilimsel basılı ve elektronik bilgi kaynaklarına sahip olan
Cahit Arf Bilgi Merkezi aracılığıyla ülke çapında yaygın bilgi ve belge erişim
hizmetleri sunmaktadır (ULAKBİM).
ULAKBİM, Türkiye genelinde kullanıcıların akademik bilgi ihtiyaçlarının
karşılanması amacıyla ülkemizdeki bilgi merkezlerinin kaynak paylaşımında
işbirliği yapmalarını amaçlamaktadır. Bu kapsamda ULAKBİM tarafından OBES
ve TO-KAT ve projeleri başlatılmıştır.
OBES (Ortak Belge Sağlama Projesi), 1999 yılında başlatılmıştır. OBES
sisteminde, sisteme dahil olan ve kaynak kütüphane olarak ifade edilen
kütüphaneler (ULAKBİM, Hacettepe ve Gazi Üniversiteleri) kaynak
paylaşımında işbirliği yaparak, süreli yayın koleksiyonlarını diğer kaynak
kütüphane kullanıcılarının hizmetine sunmaktadır. Sistemin ulusal çapta belge
sağlama hizmetleri ise ULAKBİM tarafından gerçekleştirilmektedir. Bunun için,
ULAKBİM’de oluşturulan ve kaynak kütüphanelerin süreli yayın bilgilerinin yer
aldığı “Süreli Yayınlar Toplu Kataloğu” kullanılarak, kaynak kütüphaneler
arasında makale (belge) sağlama işlemleri yürütülmektedir. 2010 yılında Başkent
ve Ondokuz Mayıs Üniversiteleri Kütüphaneleri de OBES kapsamına dahil
edilmiştir (OBES).
Page 73
62
2008 yılında, Ankara Üniversitesi, Bilkent Üniversitesi, Hacettepe Üniversitesi
Kütüphaneleri, YÖK Ulusal Tez Merkezi ve ULAKBİM’in katılımıyla kurulan
TO-KAT (Toplu Katalog)’ın ilk hedefi ülkemizdeki tüm kütüphanelerin
koleksiyon bilgilerini içeren ULUSAL Toplu Katalog’un oluşturulması ve
kütüphane hizmetlerinin vatandaş/araştırmacı odaklı kullanımının
yaygınlaştırılması olarak belirlenmiştir (TO-KAT).
1999 yılında ülkemiz açısından çok önemli bir konsorsiyum çalışması
başlatılmıştır. Dört üniversite kütüphanesinin EBSCO’nun hazırladığı bir
sözleşmeyi imzalamasıyla başlatılan bu çalışma, 2000 yılında ULAKBİM ile
birlikte yedi üniversite kütüphanesini kapsamına almış ve Anadolu Üniversite
Kütüphaneleri Konsorsiyumu (ANKOS) adını alarak resmiyet kazanmıştır
(Karasözen ve Lindley, 2004).
Amacı, üniversite ve araştırma kütüphanelerinin en uygun fiyatla, en fazla e-bilgi
kaynağına erişimlerini sağlamak, ölçek ekonomisi çerçevesinde bu ürünlere
yapılan yatırımı paylaşmak, Türkiye’deki akademisyen ve öğrencilerin küresel
bilgi ağına en üst düzeyde erişimlerini gerçekleştirerek, eğitim ve araştırmaya
kütüphanelerin desteğini arttırmak için ortak çalışmalar yürütmek olan ANKOS;
12 üye kurumun üç veritabanına ortak aboneliğiyle çalışmalarına başlamıştır.
ANKOS bugün 60 dan fazla yayıncının 83 ayrı veritabanıyla 1.628 anlaşması
bulunan; 155 üniversite ve araştırma kurumunun üye olduğu, 50’ye yakın çalışanı
ile uluslararası alanda da yerini almış bir konsorsiyum, mesleki bir birlik, büyük
bir gönüllü topluluğudur (ANKOS).
Türkiye’de ANKOS’un oluşum süreci ile hemen hemen aynı dönemlerde, ÜNAK
– OCLC konsorsiyumunun da başlatıldığı görülmektedir. Her ne kadar Üniversite
ve Araştırma Kütüphanecileri Derneği (ÜNAK), Online Computer Library Center
(OCLC)’yi ilk kez 1993 yılında Boğaziçi Üniversitesi’nde yaptığı bir seminerle
tanıtmışsa da, o dönemde, Türkiye’nin ağ yapısı bu hizmetlerin elektronik olarak
yürütülmesine olanak vermediğinden, konsorsiyum oluşumu
Page 74
63
gerçekleştirilememiştir. 2000 yılında İstanbul’da Koç Üniversitesi’nin ev
sahipliğinde düzenlenen ve öğretim elemanları, kütüphane yöneticileri ve
kütüphanecilerden oluşan, büyük bir katılımcı grubu tarafından ilgiyle izlenen iki
seminer sonucu, ÜNAK, OCLC veritabanları aboneliği için Türkiye temsilcisi
olarak seçilmiştir (Günden, 2001: 110 - 111).
ÜNAK – OCLC Konsorsiyumu üç farklı ürün grubu için yürütülmektedir. Bunlar;
3’ü tam metin, 10 tanesi bibliyografik olmak üzere 13 veritabanı içeren, web
tabanlı çevrimiçi danışma hizmeti sağlayan ve önemli bibliyografik ve tam metin
veritabanları ile danışma kaynaklarını aynı arayüzle tarama olanağı sağlayan First
Search; 400’den fazla yayınevinin 160.000’den fazla e-kitap dermesini kapsayan
NET Library ve bilgi kaynaklarının MARC kayıtlarının paylaşımına dayanan
World Cat’tir. ÜNAK – OCLC konsorsiyumunda günümüz itibariyle First Search
konsorsiyumunda 20, Net Library’de 5, World Cat’te ise 23 üye yer almaktadır
(ÜNAK – OCLC).
Ülkemizde en son başlatılan konsorsiyumlardan biri de TÜBİTAK-EKUAL
(Elektronik Kaynaklar Ulusal Akademik Lisansı)’dir. ULAKBİM, temel misyonu
gereği, ülkemizdeki akademik bilgi üretimini etkinleştirmek, bilgi hizmetlerini
ulusal ölçekte yaygınlaştırmak ve bilimsel bilgiye erişimde araştırmacılar arasında
fırsat eşitliği yaratmak amacıyla, TÜBİTAK Bilim Kurulu'nun 2005 yılındaki
kararı doğrultusunda, 2006 yılında Elektronik Kaynaklar Ulusal Akademik
Lisansı kapsamında abonelik çalışmalarını başlatmıştır. Buna göre Devlet, Vakıf,
KKTC Üniversiteleri, Harp Okulları ve Akademisi ile Polis Akademisi hizmet
kapsamında yer almaktadır. Temel amaçları; bütçe kaynakları eşit olmayan
araştırma kurumları arasında bilimsel bilgiye erişimde fırsat eşitliği yaratmak, veri
tabanlarının yerinde kullanımıyla araştırmacılara zaman tasarrufu sağlamak, ülke
çapında araştırma faaliyetlerinin etkinliğini artırmak, ülke kaynaklarının
kullanımında tasarruf sağlamak, ulusal ve uluslararası bilimsel yayın üretimini
artırmak, bilimsel çalışmalar ışığında ülkemizin rekabet gücünü artırmak olan
EKUAL’in, 102 Devlet üniversitesi, 52 Vakıf Üniversitesi, 5 KKTC Üniversitesi,
Page 75
64
6 Askeri Kurum ve 65 Eğitim ve Araştırma Hastanesi ile TÜBİTAK ve bağlı
enstitüleri olmak üzere toplam 331 kurumsal üyesi bulunmaktadır. 17 veritabanı
TÜBİTAK ULAKBİM EKUAL kapsamında üye kullanımına açıktır.15.000.den
fazla tam metin akademik süreli yayına, 70.000.000.dan fazla bibliyografik kayda,
990.000.den fazla uluslararası bildiriye ve yaklaşık 2000 standarda ülke genelinde
erişim sağlanmıştır. 2011 yılı itibariyle TÜBİTAK ULAKBİM EKUAL Projesi
kapsamında yaklaşık 1.389.393 araştırmacı, uluslararası akademik içerikli
veritabanlarını kullanmaktadır (EKUAL).
Sonuç olarak Türkiye’de özellikle üniversite kütüphaneleri elektronik yayıncılık
ve süreli yayınlara elektronik erişimdeki gelişmelerden etkilenmişlerdir.
Page 76
65
V. BÖLÜM
ÜNİVERSİTE KÜTÜPHANELERİ
V. 1. Tanım
Bundan önceki bölümlerde genel başlıklar altında Sosyal Bilimler, Süreli
Yayınlar, Süreli Yayınların Seçim ve Değerlendirme Ölçütleri, Elektronik
Yayıncılık konuları incelenmiştir. Çalışmamızın V. bölümde üniversiteler,
üniversite kütüphaneleri, üniversite kütüphanelerinin tarihsel gelişimi, üniversite
kütüphanelerindeki sosyal bilimler süreli yayınlar dermesi ve Türk üniversite
kütüphaneleri ve tarihsel gelişimlerine değinilmiştir. Üniversite
kütüphanelerimizde sosyal bilimler alanındaki süreli yayın dermeleri konusuna da
yer verilmiştir.
Üniversite kütüphanelerine değinmeden önce “üniversite” kavramına yer
vermekte yarar vardır; bir tanıma göre, “Üniversite, bilimsel özerkliğe ve kamu
tüzel kişiliğine sahip, yüksek düzeyde eğitim, öğretim, bilimsel araştırma ve yayın
yapan fakülte, enstitü, yüksekokul vb. kuruluş ve birimlerden oluşan öğretim
kurumudur” (Güncel Türkçe Sözlük).
Eflatun ve Aristo’nun hiçbir politik ve dini baskı unsuru olmadan öğrencileri ile
felsefi tartışma yarattıkları ortamdan esinlenerek, günümüze kadar evrensel
ölçekte bağımsız ve tüzel kişiliğe sahip kurumlar olarak kurulan “universitas”
üniversite adını almıştır. Üniversiteler, felsefi tartışma ortamında akıl sürecini
duygusal sürecin önüne alarak, kişilerin olayları görerek ve tartışarak farkına
varılabilirliğini sağlayan ortamlardır. Üniversiteler, adı üstünde evrensel kurumlar
Page 77
66
olup geçmişten günümüze otoriteden bağımsız olarak bilgi üretmek ve yaymak
konusunda çetin bir mücadeleden geçerek ve halen de bunun içinde olarak
bugünlere kadar gelmişlerdir (Ortaş, 2004: 11).
Üniversiteler bir ülkenin bilimsel gelişme düzeyini artıran ve ARGE alanında
çalışmalar yapan kuruluşlardan biridir. Bilim insanları ve öğrencilerin doğruyu
arama görevi bağlantısında oluşturdukları bir topluluk olan üniversiteler,
araştırma yoluyla yaşamı anlamaya çalışır ve yüksek kültürü her kuşağa aktararak,
toplumların gelişiminde büyük görev ve sorumluluklar üstlenir. Üniversitelerde en
önemli gelişme, profesyonel eğitimde, lisansüstü eğitimde, bilimsel çalışmalarda
ve üniversitelerin toplumla olan ilişkilerinde meydana gelmiştir. Üniversitelerin
işlevleri bilginin toplanması, eğitim-öğretim, araştırma, bilimsel çalışmalar, yayın,
bilginin yorumu ve yayma faaliyetleridir (Toplu, 1992: 22).
Üniversitelerin amaçlarını, ülkenin teknik ve bilimsel bilgi düzeyini geliştirmek,
toplumun gereksinim duyduğu alanlarda yüksek düzeyde kalifiye eleman
yetiştirmek, öğrencilerin entelektüel gücünü ve kültürünü artırarak onların özgür
düşünceli, araştırıcı ve yaratıcı niteliklere sahip kişiler olarak yetişmesini
sağlamak ve nihayet hizmetinde bulunduğu toplumun ortak kültür standardını
yükseltmek şeklinde sıralamak mümkündür (Çakın, 1983: 61).
Üniversitelerdeki bilimsel çalışmaların, onun bir başka işlevi olan eğitim üzerine
de büyük etkisi vardır. Güçlü bir araştırma potansiyeline sahip olan, dünyadaki
bilimsel ve teknolojik gelişmeleri yakından izleyen üniversitelerin bu gelişmeleri
eğitim-öğretim programlarına yansıtmaları, daha nitelikli bireylerin yetişmelerini
sağlamaktadır. Bu da, bu tür üniversitelerden mezun kişilerin, çalıştıkları kurum
ve kuruluşların daha verimli ve daha üretken bir yapıya kavuşmasını sağladığı
gibi, geleceğe yönelik planları da daha gerçekçi olmaktadır. Üniversiteyle, onun
bağlı bulunduğu toplum, birbirinden ayrılamaz, birbirleri için var olan iki olgudur.
Page 78
67
Üniversitenin yetersizliği toplumun gelişimini olumsuz yönde etkiler. Aynı
zamanda çağdaş gelişim sürecini tamamlayamamış ülkelerde de sağlıklı bir
üniversite yapısı geliştirilemez. Bu yüzden üniversiteler, önce kendi
toplumlarıyla, sonra da tüm dünya ile bütünleşebildikleri ölçüde gelişmelerini ve
işlevlerini sürdürebilirler. Çünkü üniversiteler, toplumlarını ve dünyayı daha
ileriye götürmek için oluşturulmuş kurumlardır (Toplu, 1992: 23).
Üniversiteler genellikle ülkelerin ekonomik, toplumsal ve kültürel gelişimi ile
ilgili hedeflerine ulaşabilmeleri için gerekli olan insan gücünü yetiştiren kurumlar
olarak kabul edilmektedir. Belirlenen amaçlar doğrultusunda üniversitelerin
üstlendikleri işlevleri gereğince yerine getirebilmeleri ise, güçlü kütüphanelerinin
bulunmasına bağlıdır. Üniversite kütüphaneleri, içinde bulundukları üniversitede
öğretim üyelerinin, öğrencilerin, bilim insanlarının ve araştırmacıların bilgi
gereksinimlerini karşılamakla yükümlü kuruluşlardır (Atılgan, Subaşıoğlu ve
Gürdal, 2004: 36). Araştırma kütüphaneleri içinde yer alan üniversite
kütüphaneleri, her üniversitenin amaçları, eğitim-öğretim yaptığı konulara bağlı
olarak, derinlemesine, yerli yabancı kaynakları toplayan, düzenleyen, öğretim
elemanları ile öğrencilerin yararlanmasına sunan kurumlardır. Hizmetini kendi
üniversitesi ile sınırlı tutabilir. Üniversite dışından gelecek isteklere açılması
değişik koşulları içerebilir (Keseroğlu, 2004: 16).
Öğrencilerinin mesleki, entelektüel ve estetik şekillenmelerine ortam sağlamasının
yanı sıra, insanın ve doğanın çözülmemiş sorunlarına ışık tutan ve bilimin
sınırlarını zorlayıcı çalışmalar yapan eğitim-öğretim ve araştırma kuruluşları
şeklinde tanımlayabileceğimiz üniversiteler ile üniversitelerin kalbi olarak
adlandırılan üniversite kütüphaneleri arasındaki ilişkiye bakılacak olursa; söz
konusu ilişkinin özünde birinin bilgiye, dolayısıyla bilgi kaynaklarına olan
bağımlılığı, diğerinin ise bilginin sağlandığı, düzenlendiği ve kullanıma
sunulduğu yer olması yatmaktadır. Üniversitelerin, üniversite kütüphaneleri
olmaksızın eğitim-öğretim ve araştırma faaliyetlerini sağlıklı bir şekilde
yürütebilmelerini beklemek gerçekçi bir yaklaşım olmaz (Al, 2002: 3).
Page 79
68
Üniversitelerin anılan amaçlar doğrultusunda üstlendikleri işlevleri; etkin ve
verimli bir biçimde yerine getirebilmeleri ancak bünyelerinde güçlü kütüphane
sistemlerini bulundurmakla mümkündür. Önceleri üniversitenin "kalbi" olarak
nitelendirilen kütüphaneler, günümüz bilgi toplumunda üniversitenin düşünsel
işlevlerini yerine getiren önemli bir organı, bir başka deyişle "beyni" konumuna
ulaşmıştır (Kurulgan ve Temizel, 2007: 460).
Eğitim, araştırma ve yayın etkinliklerini desteklemek yaşayan dahileri
desteklemek anlamına gelmektedir; kütüphane, müze ve arşiv gibi örgütler
tarafından bilgiyi saklamak ya da arşivlemek için gösterilen çabalar ise hayatta
olmayan dahilerin katkılarını korumayı amaçlamaktır. Bilimsel iletişim sürecinde
bu iki itici gücün, yani yaşayan dahilerin desteklenmesi ve ölmüş olanların
yapıtlarının korunmasının, birbirine sıkı sıkıya bağlı olduğu söylenmektedir. Bir
başka deyişle, geçmiş kuşaklardan kalan yapıtlar şimdiki ve gelecekteki
çalışmaların temelini oluşturmaktadır. Bu bağlamda üniversite kütüphanelerini
günümüzün bilim insanlarını bilimsel faaliyetlerini destekleyerek geçmişteki
bilimsel yapıtları günümüze, günümüzdeki yapıtları ise geleceğe aktarmasındaki
rolüyle çağlar arasındaki bilimsel ve kültürel bir köprü olarak nitelendirebiliriz
(Tonta, 2000: 90).
Bütün bunlardan sonra üniversite kütüphanelerini, üniversitenin öğretim
müfredatına uygun olarak, üniversitenin bilimsel ve entelektüel gelişimini
destekleyecek nitelikte, çeşitli basılı, görsel-işitsel ve diğer materyali de
barındırabileceği bir dermeyle ve bu dermeyi araştırmacıların enformasyon
isteklerini karşılamak üzere barındırıp hizmete sunmayı amaç edinerek, sürekli
olarak gelişmeyi ve bilimin ilerlemesine katkıda bulunmayı genel politikası olarak
belirlemiş bilgi merkezleri olarak tanımlayabiliriz.
Page 80
69
V. 2. Tarihsel Gelişim
Üniversite kütüphaneleri, Eski Çağda yüksek okul kütüphaneleri olarak
nitelenebilecek kütüphanelerdir. İlk şekilleri Romalılarda ve Yunanlılarda
görülmektedir. Roma İmparatorluğu Devrinde yaygın şekilde hitabet (retorik)
okulları gelişmiştir. Bu okulların kütüphaneleri de vardır. Ayrıca Roma’da,
Suriye’de hukuk okullarına bağlı kütüphaneler bulunmaktaydı. Eski Çağdaki bu
okulları, günümüzdeki yüksek okul ve üniversitelere, bu okulların kütüphanelerini
ise günümüzdeki yüksekokul ve üniversitelerin kütüphanelerine benzetmek
mümkündür. 11. yüzyıldan itibaren Avrupa’da manastır kütüphanelerinin yanı sıra
başka kütüphanelerin de kurulduğu görülmektedir. Bunlar, üniversitelerin
çekirdeğini oluşturan katedral okullarının kütüphaneleridir. 12. yüzyılda kurulan
ilk üniversitelerde de kütüphaneler oluşturulmuştur. Batının ilk üniversitesi yine
bu yüzyılda Bologna’da kurulmuştur. O yıllardaki üniversite kütüphanelerinin
dermelerinin büyük bir kısmı dini eserlerden çok, bilimsel nitelikteki eserlerden
oluşmaya başlamıştır. Örneğin, Paris Üniversitesi, çok ünlü ve çok büyük bir
dermeye sahipti. 13. yüzyılda öğretim üyeleri ve öğrenciler için ayrı ayrı
üniversite kütüphaneleri kurulmuştur. Bunların ilki 1250’de Paris’te Sorbon
Kolejinde kurulmuş olan kütüphanedir. Üniversite kütüphaneleri bugün olduğu
gibi çeşitli konularda kitaplar içermezdi. Belli bir konu alanına yönelik kitapları
toplardı. Genel bir üniversite eğitimi verme amacına yönelik ilk üniversite
1320’de İngiltere’de kurulmuş olan Oxford’dur. Rönesans ve arkasından gelen
Reform hareketleriyle birlikte Avrupa Üniversitelerinde büyük değişiklikler
olmuştur. Dinde yenileşme hareketleri ile birlikte, manastır tipi kütüphaneler
yavaş yavaş ortadan kalkmıştır. Çağdaş kütüphanelerin ilk örnekleri Rönesans’la
birlikte kurulmuştur. 1445’te matbaanın icadıyla o zamana kadar yazılmış olan
çok sayıda eser basılmıştır. Matbaanın icadıyla bilgi alışverişi hızlanmış, kitaplar
ucuzlamış ve çoğalmaya başlamıştır. Üniversite kütüphanelerinin dermeleri de
artmıştır. 18. yüzyılda, pek çok kütüphane, dermeleri ve yönetimleri ile
kütüphaneden çok müzeye benzemekteydi. Bu yüzyıl içinde, kullanılan, günlük
hayattaki uygulamalar için başvurulan kütüphane düşüncesi belirginleşmiş ve ilk
Page 81
70
örneği Göttingen Üniversitesi Kütüphanesi olmuştur. Dünyanın ilk modern
üniversitesi olarak bilinen Göttingen Üniversitesinin kütüphaneyi değil, bu
kütüphanenin üniversiteyi yarattığı söylenir. 18. yüzyıl, kütüphanenin araştırmalar
için kullanılması gerektiği düşüncesinin ortaya çıktığı yüzyıl olması bakımından
önemlidir. 19. yüzyıl, üniversiteler tarihinde önemli bir yüzyıldır. Bu yüzyılda
yeni üniversiteler kurulmuş, eski üniversiteler canlandırılmış ve tüm dünyada
yaygınlaşmaya başlamıştır. 19. yüzyılda bilimsel çalışmaların yapıldığı yer,
özellikle üniversiteler olmuştur. Araştırmalar için kütüphane kullanımı kaçınılmaz
hale gelmiştir. 20. yüzyıl, bilimsel ve teknik gelişmelerin arttığı, uzmanlık
alanlarının çoğaldığı, araştırmaların yoğunlaştığı bir yüzyıl olmuştur. Bu durum
üniversiteleri yeniden yapılanmaya zorlamış; kütüphane ve laboratuvarların,
üniversitelerin ayrılmaz bir parçası olarak düşünülmesini sağlamıştır.
Kütüphaneler olmadan üniversitelerin gerçek işlevlerini, özellikle araştırma
işlevlerini yerine getiremeyecekleri onaylanmıştır (Atılgan, Subaşıoğlu ve Gürdal,
2004: 36-37).
V. 3. Üniversite Kütüphanelerinde Sosyal Bilimler Alanındaki Süreli Yayın
Dermelerinin Yeri ve Önemi
Daha önce belirtildiği gibi, süreli yayınlar dermesi bütün üniversite
kütüphanelerinde sürekli gelişen, en karmaşık derme türü olmasıyla önemli bir yer
tutmaktadır. Bu durum üniversite kütüphaneleri için diğer kütüphane türlerine
göre çok daha farklı bir önem taşımaktadır. Çünkü üniversiteler akademik
kuruluşlardır, geçmişteki bilimsel buluşları ve kültür birikimini bugünün ve
geleceğin bilim insanlarına aktarmayı hedeflerler. Bu hedefleriyle üniversiteler
kültürel bir köprü vazifesi görür. Geçmişteki bilgi mirasını bugüne, hatta geleceğe
aktarabilmek, özellikle günümüzün bilimsel birikimini gelecek kuşaklara
aktarabilmek ancak gerçek bir kütüphanenin varlığıyla mümkün olabilir. Değerli
bir kütüphane dermesi oluşturabilmek ise bir hayli zordur ve büyük bir emeğin
ürünüdür. Kitaplar kalıcı bilgilerin bulunduğu bilgi kaynaklarıdır. Bilimsel
Page 82
71
dönüşümün ve hareketliliğin yaşandığı asıl bilgi kaynakları türü süreli yayınlardır.
Bu bütün bilim alanları için geçerlidir. Tıp, fen ve uygulamalı bilimler
alanlarındaki süreli yayınlar, sosyal bilimlerdekine oranla daha fazladırlar ve daha
vazgeçilmez kaynaklar olarak görünürler. Ancak bir üniversite kütüphanesinde
süreli yayın dermesi oluşturulurken her bilim dalı için aynı titizlik uygulanır; bu,
sosyal bilimler süreli yayın dermesi için de geçerlidir. Sosyal bilimler süreli
yayınlar dermesi bilgilerin kitaba aktarılmadan önceki evrimini barındırır ve bu
bağlamda çok önemlidir. Güncel bilgiye erişimde ise her bilim dalında olduğu
gibi sosyal bilimlerde de süreli yayınlar vazgeçilmez bilgi kaynakları arasında
yerini alırlar.
Süreli yayınların kütüphane için önemi teknolojinin gelişmesiyle daha da
artmıştır. Şöyle ki, basılı süreli yayıncılıkla birlikte elektronik süreli yayıncılık
kavramı da gelişmiştir. Elektronik süreli yayıncılık ise, fen, tıp ve uygulamalı
bilimlere oranla durağan ilerleyen sosyal bilimler süreli yayıncılığına ciddi bir
ivme kazandırmıştır. Artık sosyal bilim çalışmalarında da süreli yayınlar, kitaplar
kadar yararlanılan kaynaklar haline gelmiştir. Bilimsel gelişmelerin takibi süreli
yayınlarla çok daha kolay ve çabuk gerçekleşmektedir. Elektronik süreli
yayıncılıkla birlikte süreli yayınların dijital ortamda bibliyografik kimliklerinin
yanı sıra özlerine, hatta tam metinlerine de erişilebilmektedir. Bu durum süreli
yayınların kullanımını kolaylaştırmış ve artırmıştır. Elektronik süreli yayıncılıkla
birlikte bu süreli yayınları dizinleyen veritabanları ortaya çıkmış ve bu
veritabanları kütüphanelerin fen, tıp ve uygulamalı bilimler ve sosyal bilimler
süreli yayın dermesini oluşturmada vazgeçilmez kaynaklar olmayı başarmışlardır.
Page 83
72
V. 4. Türk Üniversite Kütüphaneleri
Daha önceki bölümlerde üniversite ve üniversite kütüphaneleri kavramı ve
beraberinde üniversite kütüphanelerinin tarihsel gelişimine değinmiştik. Bu
bölümde ise Türk üniversitelerine ve Türklerde üniversite kütüphanesi kavramının
tarihsel gelişimine değinmek yerinde ve faydalı olacaktır.
V. 4. 1. Tarihsel Gelişim
Türkiye’de üniversite kütüphanesi kavramının tarihsel gelişimine bakarsak
üniversite kütüphanelerinin üniversitenin öğretim programını destekleyecek
nitelikte olduklarını görürüz. Batıdaki üniversite kütüphanelerinin tarihsel
gelişimleriyle kıyasladığımızda tarihimizdeki üniversite kütüphanesi kavramının
daha az gelişmiş olduğunu görebiliriz. Bunun nedeni olarak da matbaanın
ülkemize geç gelmiş olmasını en büyük gerekçe olarak sayabiliriz. Bir üniversite
kütüphanesinin gelişimini üniversitede uygulanan müfredat programının yanı sıra
ancak güçlü bir derme destekleyebilir.
Türkiye’de üniversitelerin gelişmelerini incelediğimizde beş tarihsel dönemle
karşılaşırız. Bunlar; Selçuklu Medreseleri, Osmanlı Medreseleri, Enderun Okulu,
Yüksekokullar ve Darülfünun’dur (Ataünal, 1998:3).
Medrese kelime anlamı itibariyle ders okutulan yer anlamına gelmektedir.
Selçuklu Medreseleri ve Osmanlı Medreseleri kütüphaneleri dersleri desteklemek
amacıyla kurulmuşlardır ve Türklerde ilk üniversite kütüphanesi kavramına örnek
olabilecek niteliktedir. Osmanlı Devleti’nde bilinen ilk medrese kütüphanesi,
Bursa’da Yıldırım Bayezit döneminde yaptırılan İnebey Medresesi bünyesinde
kurulan ve ayrı bir oda halinde kullanılan kütüphanedir (Atılgan, 2008: 452).
Page 84
73
Enderun Okulu, medreselerin yanında yönetici ve devlet adamı yetiştirmek
amacıyla, Fatih Sultan Mehmet tarafından 1455 yılında farklı yapıda bir eğitim
kurumu olarak kurulmuştur. Bu okulda, medreselerde okutulan derslerden başka,
beden eğitimi, Türk örf ve adetleri, nezaket kuralları, askeri sporlar gibi derslere
özel bir önem verilmiş; öğrencilere müzik, resim, yabancı dil ve matematik
öğretilmiştir. Okulun amacı, Türk toplumunda ileride görev alacak yönetici ve
devlet adamları yetiştirmektir (Ataünal, 1998: 6). Enderun okulunun da ders
programını destekleyecek nitelikte bir kütüphanesi bulunmaktadır.
Yüksekokullar ise Osmanlı Devleti’nde ıslahat hareketlerinin başlamasıyla
kurulan okullardır. Askeri ve sivil okullar olarak ikiye ayırmak mümkündür.
Askeri yüksekokullar; Mühendishane-i Bahri-i Hümayun, Mühendishane-i Berr-i
Hümayun, Tophane-i Amire ve Cerrahhane-i Mamure, Mekteb-i Fünun-u
Harbiye, Mızıka-i Hümayun Mektebi’dir. Sivil olanlar ise; Mekteb-i Mülkiye,
Mekteb-i Tıbbiye-i Mülkiye, Mekteb-i Hukuk-u Şahane, Mülkiye Baytar Mektebi,
Orman Mekteb-i Alisi, Dişçi Mektebi, Kadastro Mekteb-i Alisi, Robert Koleji’dir
(Ataünal, 1998: 7). Bu okullar farklı bilim dallarında eğitim vermek amacıyla
alanlarında kurulmuş ilk okullardır ve üniversite kavramına karşılık
gelmektedirler. Bütün bu okullarda da kütüphaneler dersleri destekleyecek
niteliktedirler. 1842 yılında İstanbul’a gelen bir İngiliz seyyah anılarında
Mühendishane-i Bahri-i Hümayun’un kütüphanesine değinmekte ve kütüphanede,
matematik, cebir, geometri, astronomiye ait eserlerin bulunduğunu anlatmaktadır
(Atılgan, 2008: 453).
En son olarak bugünkü üniversite kavramını karşılayacak Darülfünün
kurulmuştur. Avrupa’nın bilimle ve bilimdeki gelişmelerle ilgilendiğini gören
Tanzimatın ileri gelenleri, üniversite düzeyinde bir öğretim kurumu açmayı
düşünmüşlerdir. 1844’te özel bir komisyonun incelemeleri doğrultusunda Batıdaki
anlamına en yakın bir biçimde yükseköğretim kurumu kurulması amaçlanmıştır.
1863’te Darülfünün kurulmuştur (Ataünal, 1998: 9). Cumhuriyetin ilanına kadar
birkaç kez açılıp kapatılan Darülfünün’da 1869’da çıkarılan Maarif-i Umumiye
Nizamnamesi’nin (Genel Eğitim Tüzüğü) 119. Maddesi uyarınca bir kütüphane
Page 85
74
kurulmuştur. Kütüphanenin amacı yine aynı tüzüğün 123. Maddesinde,
Darülfünun muallimleri ve öğrencileri için her gün ve halk için de belirli günlerde
açık bulunacağı belirlenmiştir (Mahmud, 2002: 424).
1908’de Darülfünün, 1. Ulumu Şer’iye, 2. Ulumu Hukukiye, 3. Ulumu Tıbbiye, 4.
Fünun, 5. Ulumu Edebiye olarak yeniden düzenlenmiş, 1912’de adı “İstanbul
Darülfünunu” olmuş, şubelerinin her biri fakülte adını almıştır. İstanbul
Darülfünunu 1933’te kapatılmış yerine İstanbul Üniversitesi kurulmuştur
(Ataünal, 1998: 13-14). İstanbul Üniversitesi içinde büyük kütüphaneler
kurulmuş, 1946 yılında üniversiteler yasası çıkarılmıştır ( Ersoy, 1966: 25).
1946 yılında Ankara Üniversitesi kurulmuştur. İstanbul Üniversitesi gibi dağınık
yerleşimli olan Ankara Üniversitesi Cumhuriyetin ilk üniversitesidir. Bu
üniversitelerde Alman eğitim modeli benimsenmiştir. Her fakültenin, hatta her
bölümün kendine özgü kütüphanesi bulunmaktadır. İlerleyen yıllarda ise Ankara
ve İstanbul Üniversitelerinde bir merkez kütüphanenin olmayışı eleştiri konusu
olmuştur. 1956 yılında kurulan Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nin (ODTÜ)
kütüphanesi merkezi sistem ile bilgi hizmetlerinin verildiği ilk kütüphane
olmuştur. Çağdaş batı üniversite kütüphanelerinin ülkemizdeki ilk örneğidir
(Çakın, 1998: 41). Bu üniversite Amerikan eğitim sistemini benimsemiş ve
kütüphane sistemi de buna göre kurulmuştur.
1980 yılına gelindiğinde üniversite kütüphaneleri, kısıtlı bütçeleri nedeniyle
büyük bir hızla artan yayınları kullanıcılarına yeterince hizmete sunamamıştır.
1981’de çıkarılan 2547 sayılı “Yüksek Öğretim Kanunu” ile yeniden bir
yapılanma sürecine giren üniversitelerimiz tek bir çatı altında toplanmıştır. Bu
kanun ile üniversitelerimizin yönetim ve örgütlenmesinde öngörülen merkeziyetçi
yapı ile var olan kaynakların etkin bir şekilde kullanımı amaçlamış ve bunu
gerçekleştirmek üzere üniversite kütüphaneleri Kütüphane ve Dokümantasyon
Daire Başkanlıkları olarak örgütlenmiştir. Bu karar ile kütüphanelerin merkezi bir
kayıt ve yönetim altında toplanması, bir üniversitedeki kitap ve süreli yayınların
satın alma ve abone işlemlerinin tek elden yürütülmesi için ortam sağlamıştır.
Page 86
75
1983 yılında, üniversitelerimizdeki kütüphane hizmetlerinin geliştirilmesi ve
yönetilmesi sorumluluğu ise, yeni oluşturulan “Kütüphane ve Dokümantasyon
Dairesi Başkanlığı” makamına verilmiştir (Atılgan, 2008: 456).
Günümüzde her üniversitenin bir kütüphanesi bulunmaktadır. Bu kütüphanelerin
bazılarının ise her üniversitenin bir kütüphanesi olma zorunluluğundan , yasal
açıdan doğduğu akıllara gelmektedir. Üniversite kütüphanelerimizin, teknik, bina
ve derme kapsamı gibi birçok bakımından yetersizlikleri bulunmaktadır. Bu
sorunlar üniversite kütüphanelerinin bütçe yetersizliklerinden kaynaklanmaktadır.
Üniversite kütüphanelerimiz içinde uluslararası standartlarda derme, hizmet ve
kalite yönüyle ön plana çıkanlar da bulunmaktadır.
1950’li yıllarda sayısı üç olan üniversitelerimiz, 1960’lı yıllarda yediye
yükselmiştir. Bu tarihten 13 yıl sonra 1973’te üniversitelerimizin sayısı 12 ile
sınırlı iken, bu sayı 1978 yılında 19’a yükselmiştir. 1981 yılında kabul edilen
2547 sayılı Yüksek Öğretim Kanunu ile yapılan yeni düzenlemeler ve 1982
yılında yeni kurulan üniversitelerle, ülkemizdeki üniversite sayısı 27’ye çıkmıştır.
TBMM kararı ile sürekli özel ya da devlet üniversitesi kurularak bu sayı sürekli
artmaktadır (Atılgan, 2008: 457). Günümüz itibariyle 168 üniversite vardır.
Bunlardan 103'ü devlet üniversitesi, 65'i vakıf üniversitesidir. 7 tanesi de
vakıf meslek yüksekokuludur. Üniversiteler içindeki kütüphaneler ise, özellikle
eğer merkezi iseler Kütüphane ve Dokümantasyon Daire Başkanlıklarına bağlı
olarak hizmet vermektedirler.
V.4. 2. Türkiye’deki Üniversite Kütüphanelerinde Sosyal Bilimler Alanındaki
Süreli Yayın Dermeleri
Türkiye’de üniversite kütüphaneleri, bağlı oldukları üniversitelerde sosyal ve
beşeri bilimler alanındaki fakülte ve bölümlerin kitap ve süreli yayın ihtiyaçlarını
karşılamak amacıyla, kuruluşlarından itibaren bu konulardaki kaynaklara
Page 87
76
dermelerinde yer vermişlerdir. Söz konusu alanlardaki süreli yayınlar üniversite
kütüphanelerimizin dermelerinin bir bölümünü oluşturmaktadır. Süreli yayınların
bilim alanlarına göre kullanımı farklılık gösterebilir. Tıp, fen ve uygulamalı bilim
alanlarında süreli yayın kullanımı sosyal bilimlere oranla daha fazladır. Sosyal
bilimlerde ise bu oran daha az olsa dahi yadsınmayacak düzeydedir. Çünkü güncel
bilgiye olan ihtiyaç diğer bilim alanlarında olduğu gibi süreli yayınlardan
karşılanmaktadır. Sosyal bilimlerin gelişimine katkıda bulunacak tartışma ortamı
ve süreci süreli yayınlar aracılığıyla geliştirilebilir.
Bilimin etkileşimli yapısı, sosyal bilimlerin de diğer bilimlerle iç içe olmasını
gündeme getirmekte, bu bilimlerin insan temelli olması, yerine göre
disiplinlerarası bir niteliği zorunlu kılmaktadır. Bundan dolayı teknik
üniversitelerin müfredat programlarında dahi sosyal bilimler alanlarının varlığı
dikkat çekmektedir. Türkiye’deki üniversitelerin çoğunda sosyal bilimlerle ilgili
fakülte ve bölümler vardır; buna bağlı olarak bu üniversitelerin kütüphaneleri
sosyal bilimler alanında bir dermeye sahiptir ki süreli yayınlar bu dermenin
önemli bir kısmını oluşturmaktadır. Üniversitelerin kuruluş ve kütüphanelerini
oluşturma tarihleri ile kütüphanelerin bütçe olanakları farklılık gösterse de böyle
bir durum söz konusudur. İçlerinde çok değerli geriye dönük/güncel sosyal
bilimler konulu dermeler bulunduran üniversite kütüphaneleri vardır.
Gelişen teknoloji süreli yayıncılık kavramını değiştirmiş, diğer bir deyişle
geliştirmiştir. Dünyada elektronik yayıncılık kavramının ortaya çıkmasıyla
yayıncılar süreli yayınlarını dijitalleştirmeye başlamış sonrasında da bu dijital
süreli yayınları dizinleyen veritabanları ortaya çıkmıştır. Aynı anda birçok bilim
dalında, farklı konularda birçok süreli yayını dizinleyen veritabanları
bulunmaktadır. Bir üniversite kütüphanesi bu veritabanlarına üye olduğunda aynı
anda birçok süreli yayını bünyesinde bulundurmuş olmaktadır. Bu durum
kütüphanelerdeki süreli yayın dermesinin formunda değişikliğe sebep olmuş,
zenginleşmesini sağlamış ve basılı süreli yayın yerine elektronik süreli yayın
tercih edilir hale gelmiştir. Türkiye’deki üniversite kütüphanelerinde de durum bu
şekildedir. Ülkemizde de bir süreli yayının elektronik versiyonu varsa basılı olan
Page 88
77
abonelik genellikle iptal edilmektedir. Ülkemizde üniversite kütüphanelerinde
uluslararası düzeyde bilimsel süreli yayınların dizinlendiği veritabanlarına
abonelik EKUAL ve ANKOS konsorsiyumları kapsamında yürütülmektedir.
Dileyen kütüphaneler konsosiyumlarda bulunmayan veritabanlarına ya da
konsosiyumlarda bulunan veritabanlarına da konsorsiyumlardakinden farklı ve
bağımsız lisans anlaşmalarıyla kurumsal olarak abone olabilmektedirler. Ancak
genellikle uluslararası veritabanlarına abonelik EKUAL ve ANKOS kapsamında
gerçekleştirilmektedir. EKUAL, TÜBİTAK ULAKBİM bünyesinde Türkiye’deki
bütün üniversitelere çok önemli veritabanlarını ücretsiz olarak sağlamaktadır.
ANKOS ise bünyesinden bulunan her bir veritabanına, farklı üniversite
kütüphanelerinin üyeliğinden oluşan bir konsorsiyumdur. ANKOS’taki
veritabanlarına üyelik ücret karşılığı olmaktadır; ancak bu veritabanlarına
kurumsal yolla abone olunmak istendiğinde ödenecek ücret ANKOS’la
kıyaslanamayacak düzeyde yüksektir. Sonuç olarak Türkiye’deki bütün üniversite
kütüphaneleri kapsamında bakıldığında süreli yayın dermelerinin, sosyal bilimler
ve bütün diğer bilim alanları da dahil olmak üzere, ihtiyaç duyulan bilgi
gereksinimini karşılayacak düzeyde olduğu belirtilebilir.
Page 89
78
VI. BÖLÜM
ANKARA’DA SOSYAL BİLİMLER ALANINDA EĞİTİM VEREN
ÜNİVERSİTELERİN KÜTÜPHANELERİ
Çalışmamızın Ankara’daki üniversite kütüphanelerini konu alması nedeniyle, bu
bölümde Ankara’da bulunan üniversitelere, bu üniversitelerin kütüphanelerine ve
dermelerinin başlıca özelliklerine kısaca değinilmiştir.
Günümüzde Ankara’da Sosyal Bilimler alanında eğitim veren ve bu alanda
kütüphane dermesine sahip 12 üniversite bulunmaktadır. Bunlardan 5 tanesi
devlet ve 7 tanesi vakıf üniversitesidir. Ankara Üniversitesi, Gazi Üniversitesi,
Hacettepe Üniversitesi, Orta Doğu Teknik Üniversitesi ve Yıldırım Beyazıt
Üniversiteleri devlet üniversiteleridir. Atılım Üniversitesi, Başkent Üniversitesi,
Bilkent Üniversitesi, Çankaya Üniversitesi, TOBB Ekonomi ve Teknoloji
Üniversitesi, Turgut Özal Üniversitesi ve Ufuk Üniversitesi vakıf üniversitesi
bünyesindeki üniversitelerdir. Şu anda kurulum aşamasında 4 vakıf üniversitesi
daha bulunmaktadır. Bunlar; Altın Koza Üniversitesi, Ankara Bilge Üniversitesi,
TED Üniversitesi ve Türk Hava Kurumu Üniversiteleridir. Bu üniversitelerin de
hizmete başlamasıyla Ankara’da 16 tane üniversite olacaktır. Ankara’daki
üniversiteler her geçen gün artmaktadır. Önümüzdeki yıllarda bu sayının daha da
artması mümkündür. Böylece başkent Ankara birçok yeniliğin öncüsü olduğu gibi
bir üniversite şehri olarak da dikkat çekmektedir.
Aşağıda sosyal bilimler alanında da eğitim veren Ankara’daki üniversitelerin
kütüphanelerinin dermeleri hakkında belli başlı kısa bilgiler verilmiştir.
Page 90
79
VI. 1. Ankara Üniversitesi Kütüphaneleri
Bir devlet üniversitesi olan ve 1946 yılında kurulan; fen, tıp ve uygulamalı ve
sosyal bilimler alanlarında öğretim veren Ankara Üniversitesi dağınık yerleşimli
bir üniversitedir ve her bir fakültenin konularına ilişkin dermeye sahip
kütüphaneleri bulunmaktadır. Üniversitenin kütüphanelerinde toplu katalog
bulunmaktadır ve 800.000 kitap, 7984 süreli yayın başlığı, 17.000 cilt yazma eser,
25.101 lisansüstü tez ve 98 veritabanı aboneliği bulunmaktadır (Ankara
Üniversitesi Kütüphanesi).
VI. 2. Atılım Üniversitesi Kütüphanesi
Bir vakıf üniversitesi olan ve 1997 yılında kurulan; fen, uygulamalı ve sosyal
bilimler alanlarında öğretim veren Atılım Üniversitesi’nin merkez
kütüphanesinde, 62.218 basılı kitap, 89.900 e-kitap, 1620 süreli yayın başlığı,
26.033 elektronik süreli yayın ve 41 veritabanı aboneliği bulunmaktadır (Atılım
Üniversitesi Kütüphanesi).
VI. 3. Başkent Üniversitesi Kütüphanesi
Bir vakıf üniversitesi olan ve 1993 yılında kurulan; fen, tıp ve uygulamalı ve
sosyal bilimler alanlarında öğretim veren Başkent Üniversitesi’nin merkez
kütüphanesinde 110.921 basılı kitap, 14.110 ciltli süreli yayın, 2822 tez ve 42
veritabanı aboneliği bulunmaktadır (Başkent Üniversitesi Kütüphanesi).
Page 91
80
VI. 4. Bilkent Üniversitesi Kütüphanesi
Bir vakıf üniversitesi olan ve 1984 yılında kurulan; fen, uygulamalı ve sosyal
bilimler alanlarında öğretim veren Bilkent Üniversitesi’nin merkez
kütüphanesinde 438.876 basılı kitap, 135.312 e-kitap, 1714 basılı süreli yayın
başlığı, 74.960 ciltli süreli yayın, 185.595 elektronik süreli yayın ve 113
veritabanı aboneliği bulunmaktadır (Bilkent Üniversitesi Kütüphanesi).
VI. 5. Çankaya Üniversitesi Kütüphaneleri
Bir vakıf üniversitesi olan ve 1997 yılında kurulan; fen, uygulamalı ve sosyal
bilimler alanlarında öğretim veren Çankaya Üniversitesi’nin iki adet kütüphanesi
bulunmaktadır ve kütüphanelerinde 35.195 basılı kitap, 7500 e-kitap, 175 basılı
süreli yayın başlığı, 7500 elektronik süreli yayın ve 37 veritabanı aboneliği
bulunmaktadır (Çankaya Üniversitesi Kütüphanesi).
VI. 6. Gazi Üniversitesi Kütüphanesi
Bir devlet üniversitesi olan ve 1982 yılında kurulan; fen, tıp ve uygulamalı ve
sosyal bilimler alanlarında öğretim veren Gazi Üniversitesi’nin Merkez
Kütüphanesi’nde 172.678 basılı kitap, 30.000 e-kitap, 1314 süreli yayın başlığı
66.523 ciltli süreli yayın, 12.342 yüksek lisans tezi ve 88 veritabanı aboneliği
bulunmaktadır (Gazi Üniversitesi Kütüphanesi).
Page 92
81
VI. 7. Hacettepe Üniversitesi Kütüphaneleri
Bir devlet üniversitesi olan ve 1954 yılında kurulan; fen, tıp ve uygulamalı ve
sosyal bilimler alanlarında öğretim veren Hacettepe Üniversitesi’nin 3 adet
önemli kütüphanesi bulunmaktadır. Bunlar, Beytepe Kütüphanesi, Sağlık
Bilimleri Kütüphanesi ve Ankara Devlet Konservatuarı Kütüphanesi’dir. Beytepe
Kütüphanesi’nde 115.000 basılı kitap, 5000 e-kitap, 36.814 ciltli süreli yayın
bulunmaktadır. Sağlık Bilimleri Kütüphanesi’nde 24.000 basılı kitap, 88.291 e-
kitap, 52.492 ciltli süreli yayın, 29.463 elektronik süreli yayın bulunmaktadır.
Ankara Devlet Konservatuarı Kütüphanesi’nde 6000 basılı kitap, 10.000 nota, 150
nadir eser ve 600 plak bulunmaktadır. Bütün üniversiteler genelinde ise 93
veritabanı aboneliği bulunmaktadır (Hacettepe Üniversitesi Kütüphanesi).
VI. 8. Orta Doğu Teknik Üniversitesi Kütüphanesi
Bir devlet üniversitesi olan ve 1956 yılında kurulan; fen, uygulamalı ve sosyal
bilimler alanlarında öğretim veren ODTÜ’nün, merkez kütüphanesinde, 406.591
basılı kitap, 76.630 e-kitap, 1249 basılı süreli yayın başlığı, 173.767 ciltli süreli
yayın, 56.158 elektronik süreli yayın, 16.222 yüksek lisans tezi ve 131 veritabanı
aboneliği bulunmaktadır (ODTÜ Kütüphanesi).
VI. 9. TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Kütüphanesi
Bir vakıf üniversitesi olan ve 2003 yılında kurulan; fen, uygulamalı ve sosyal
bilimler alanlarında öğretim veren TOBB ETÜ’nün merkez kütüphanesinde
30.000 basılı kitap, 70.000 e-kitap, 150 süreli yayın başlığı, 21.000 ciltli süreli
yayın, 17.000 elektronik süreli yayın ve 56 veritabanı aboneliği bulunmaktadır
(TOBB ETÜ Kütüphanesi).
Page 93
82
VI. 10. Turgut Özal Üniversitesi Kütüphanesi
Bir vakıf üniversitesi olan ve 2008 yılında kurulan; fen, tıp ve uygulamalı ve
sosyal bilimler alanlarında öğretim veren Turgut Özal Üniversitesi’nin
kütüphanesinde 15.266 basılı kitap, 71.787 e-kitap, 1534 ciltli süreli yayın, 13.528
elektronik süreli yayın ve 34 veritabanı aboneliği bulunmaktadır (Turgut Özal
Üniversitesi Kütüphanesi).
VI. 11. Ufuk Üniversitesi Kütüphaneleri
Bir vakıf üniversitesi olan ve 1999 yılında kurulan; fen, tıp ve uygulamalı ve
sosyal bilimler alanlarında öğretim veren Ufuk Üniversitesi’nin 4 adet fakülte
kütüphanesinde 5898 yayın mevcuttur ve 29 veritabanı aboneliği bulunmaktadır
(Ufuk Üniversitesi Kütüphanesi).
VI. 12. Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Kütüphanesi
Bir devlet üniversitesi olan ve 2010 yılında kurulan; fen, tıp ve uygulamalı ve
sosyal bilimler alanlarında öğretim veren Yıldırım Beyazıt Üniversitesi’nin
kütüphanesinde 8000 basılı kitap, ULAKBİM’den devralınmış 900.000 ciltli
süreli yayın ve 32 veritabanı aboneliği bulunmaktadır (Yıldırım Beyazıt
Üniversitesi Kütüphanesi).
Bütün üniversitelerimiz kapsamında araştırmamız doğrultusunda belirlenen sosyal
bilimler dallarında EF değeri en yüksek olarak belirlenen 51 süreli yayının basılı
ve elektronik bulunabilirlikleri hakkında bilgi edinmek için Tablo-2’ye ve bu
Page 94
83
süreli yayınlara erişim sağlanan veritabanlarının hangi konsorsiyumlar aracılığıyla
erişildiğini öğrenmek için her konsorsiyum için sayı şeklinde bilgi veren Tablo-
3’e bakmak faydalı olabilir.
Page 95
84
VII. BÖLÜM
YÖNTEM, BULGULAR VE YORUM
VII. 1. Giriş
Daha önce belirtildiği gibi, günümüzde kütüphaneler, süreli yayınların hızla artan
bedelleri karşısında zorlanmakta, bu artışı karşılamaya yeterli olmayan bütçeleri,
büyük bir sorun yaratmaktadır (Alkan, 1999: 279). Her ne kadar sosyal bilim
süreli yayınlarının abone bedellerindeki artış, fen, tıp ve sağlık bilimleri süreli
yayınlarında olduğu kadar hızlı olmasa da yine de fiyat artışı söz konusudur.
Süreli yayınların değeri sosyal bilim disiplinleri için de bir o kadar önemlidir ve
kütüphane dermesinde önemli bir yere sahiptir. Bu nedenle onların aboneliğini
kesme veya sürdürme kararları dikkat gerektirir. Boratav (2006: 11), “Sosyal
bilimlerde kitap daha önemlidir, temel bilimsel üretimin olgunlaştığı ve en üst
düzeye geldiği alan kitaptır. Süreli yayınlar, kitaba geçmenin ön malzemelerini
oluşturur. Gerçi sosyal bilimlerin doğa bilimlerine ve matematiğe kayan
alanlarında da, özellikle iktisatta kitapların önemi azalıyor; makalelere yönelme
oluyor” demektedir. Boratav, sosyal bilimlerde süreli yayıncılık konulu
Kurultayda, görüşlerini bu şekilde belirtmiştir. Kendisi Türkiye’de sosyal bilimler
alanında çok önemli bir kişidir. Söyledikleri tartışılmaz ancak kendisi henüz
bilgisayar teknolojisinin bugünkü ölçüde gelişmediği dönemde bilime hizmet
vermiş bir bilim insanıdır. Elektronik yayıncılığın olmadığı dönemlerde sosyal
bilimlerde kitap süreli yayınlara göre daha önemli bir bilgi kaynağı olarak
görülmekteydi. Sosyal bilimlerde süreli yayıncılık, fen, tıp ve uygulamalı
bilimlere oranla gölgede kalıyordu. Ancak günümüzde durum çok daha farklıdır.
Belki hâlâ sosyal bilimlerde süreli yayıncılık çalışmaları fen, tıp ve uygulamalı
bilim dallarına oranla az olabilir ancak sosyal bilimlerde de süreli yayıncılık ciddi
anlamda artış göstermiştir. Bunun nedeni her alanda gelişme gösteren teknolojidir.
Gelişen bilişim ve iletişim teknolojileri sosyal bilimlerin farklı alanlara yönelme
Page 96
85
göstermesine neden olmuş, bilimler arasındaki etkileşim artmış, böylelikle farklı
bilimler birbirlerini beslemiş ve geliştirmişlerdir. Sosyal bilimlerde süreli yayın
alanındaki gelişme bilimin etkileşimli yapısının sonucudur diyebiliriz. Bir diğer
unsur ise bütün diğer alanları da etkilemesiyle dikkat çeken yayın anlayışının
basılı olmakla kalmayıp elektronik anlamda da ilerlemesidir. Elektronik yayıncılık
ile her türlü bilgiye basılı yayıncılığın yaygın olduğu günlere oranla çok daha
kolay ve hızlı erişim mümkün olmaktadır. Günümüzde süreli yayınlar bilimsel
bilginin gelişmesine önemli anlamda katkıda bulunan tartışma ortamları haline
gelmişlerdir. Bu da sosyal bilimler alanında süreli yayıncılığın gelişmesine önemli
bir katkı sağlamıştır.
Süreli yayın dermesi oluşturmak bir hayli güçtür. Gerek süreli yayın fiyatlarındaki
dikkat çekici artış, gerekse süreli yayın dermesi oluşturmanın kütüphane açısından
zorluğu bunu destekler niteliktedir. Kütüphanede kapladığı yer açısından da süreli
yayınların idare edilmesi zordur. Devamlı yer sıkıntısı çeken kütüphaneler sürekli
olarak artan süreli yayınları kütüphaneye nasıl sığdırmaları gerektiği konusunda
zorlanmaktadır. Sayıları giderek artan kullanıcıların süreli yayınlara kaçınılmaz
gereksinimlerini karşılamak ile artan süreli yayın fiyatları karşısında bütçelerini
dengelemek arasında kalan kütüphanecilerin başvurdukları en temel önlem ve
yaygın davranış, birtakım süreli yayınların aboneliklerinin iptali yoluna gitmek ve
yenilerini seçmemek olmaktadır. Aboneliği iptali/sürdürülmesi, güç kararları
gerektiren zorlu bir süreçtir (Alkan, 1999: 281).
Aboneliğin iptali/sürdürülmesi kararını belirlemede süreli yayın seçim ölçütleri
(yayımlandığı ülke, dili, akademik yayın olup olmadığı, yayınevlerinin ünü,
kurum/dernek yayını olup olmadığı, hakemli olup olmadığı, kağıt ve baskı
kalitesi, editörler komitesinin saygınlığı, yayımlanma sıklığı, önemli dizin ve öz
dergilerinde dizinlenip dizinlenmediği) ve değerlendirme ölçütleri ( kullanım
verileri, öğretim üyelerinin görüşleri, coğrafi bulunabilirlik, abone bedeli, atıf
çalışmaları, EF değerleri, kütüphanenin bağlı bulunduğu kuruluşun konularıyla
ilişkisi, derme ile ilişkisi) kullanılır (Alkan, 1999: 280). Bu ölçütlerin her birini
kullanarak bu kararı vermek maliyet ve zaman açısından imkansızdır. Sadece
Page 97
86
birini kullanmak da yetersizidir. Bu durumda kütüphanelerin politikaları
doğrultusunda birkaç ölçütün varlığıyla değerlendirme yapması sağlıklı sonucu
verecektir.
Ölçütler içerisinde EF değerini belirleme hem sayısal, hem ucuz, hem de kolay bir
yöntemdir. Bununla birlikte EF değerine karşı olan görüşler de bulunmakta, bu
görüştekiler EF değerinin o süreli yayının kullanım sıklığını belirlemeye
yetmeyeceğini savunmaktadırlar. Bir süreli yayının EF değerinin düşük olması o
süreli yayının kullanılmadığı anlamına gelmez. Bu açıdan bakıldığında doğrudur.
EF değeri düşük bir süreli yayın bir kütüphanenin vazgeçilmez kaynakları
arasında yer almayı da başarabilir. Ancak şu da bir gerçektir ki; bu kadar çok
yayının olduğu günümüzde süreli yayınların kullanım ölçütlerinin
değerlendirilmesinde güçlükler vardır. Ancak EF değeri kullanıma yönelik en
doğru sonucu vermesi beklenmese dahi, en doğru sonuca en yakın sonucu
zahmetsiz, maliyetsiz ve az zamanda elde etmemize yardımcı olur. Bu bakımdan
EF değeri gibi süreli yayınların kullanımını gösteren atıf dizinlerine başvurulması
uygun olur.
Süreli yayınlara ait EF değerleri, ISI tarafından yıllık olarak 1975’ten beri
yayınlanan JCR’den elde edilebilen bir değerdir. JCR’nin güncel basımı içinde
bulunulan yıla ait değil, daha öncesine aittir (Alkan, 1999: 283). Örneğin
çalışmamızda 2011 yılında, elde edebileceğimiz en güncel EF değeri 2009 yılının
EF değeridir.
JCR’de EF (Impact Factor) ve 5 Yıllık EF (5-Year Impact Factor) gibi seçenekler
bulunmaktadır. 5 yıllık EF; JCR yayın yılından önceki son beş yıl içindeki süreli
yayınlarda yayınlanan makale ortalama sayısıdır. 5 yıllık EF değeri , JCR yayın
yılı içerisindeki atıf sayısının, JCR yayın yılından önceki son beş yıl önceki
toplam makale sayısına bölünmesiyle elde edilir (JCR, 2011).
Page 98
87
Bir süreli yayının 2009 yılına ait 5 Yıllık EF değeri şu şekilde hesaplanır: 2004,
2005, 2006, 2007, 2008 yıllarında bir süreli yayınında yayımlanan belgelerin
2009’da aldığı atıflar; 2004, 2005, 2006, 2007, 2008 yıllarında o süreli yayında
yayımlanan belge sayısına bölünür.
Örneğin; bir süreli yayının 2009 yılında aldığı atıf sayısı: 2008:131; 2007: 167;
2006: 125; 2005: 386; 2004:1 ve toplamda 810 olsun ve 2008, 2007, 2006, 2005,
2004 yıllarında yayımlanan toplam belge sayısı; 2008:15; 2007: 16; 2006:18;
2005: 23; 2004:0 toplamda ise 72 olsun. 2009 yılı için 5 Yıllık EF değeri ise
810/72=11.250 olarak elde edilir.
VII. 2. Yöntem
Araştırmanın Yöntemi ve Veri Toplama Teknikleri (I.5) alt bölümünde kısaca
belirtildiği gibi; çalışmada, sosyal bilimler süreli yayınlarının EF değerleri, çeşitli
özellikleri ve bulunabilirlikleri ile ilgili sonuçları belirlemek amacıyla izlenen
yollar şunlar olmuştur. JCR’nin Social Sciences (2011) elektronik versiyonundan
5 Yıllık EF seçeneğinden (2004, 2005, 2006, 2007, 2008) 2009 yılı verileri elde
edilmiştir. Çalışma bu basımın sosyal bilimler için belirlediği konu başlıkları esas
alınarak yapılmış ve her bir konu başlığı altında en yüksek EF değeri olan süreli
yayınlar çalışmamızın kapsamına alınmıştır. Disiplinlerarası yaklaşmalardan
dolayı “Hemşirelik”, “Sağlık Politikası ve Hizmetleri”, “Psikiyatri”,
“Rehabilitasyon” vb., konu başlıkları JCR, Social Sciences elektronik
versiyonunda konu başlığı olarak yer aldığı için bu konu başlıklarında en yüksek
EF değerli süreli yayınlara da yer verilmiştir. Bu seçenekle 55 konu başlığı altında
51 süreli yayın inceleme kapsamına alınmıştır ( Bkz. Tablo 1). Çünkü “American
Journal of Bioethics” süreli yayını; aynı anda ahlakbilim, tarih ve bilim felsefesi,
sosyal konular alanlarında olmak üzere üç,“Future of Children” süreli yayını ,
aynı anda aile araştırmaları ve sosyal bilimler, disiplinlerarası alanlarında olmak
Page 99
88
üzere iki ve “Academy of Management” süreli yayını ise; aynı anda işletme ve
yönetim alanlarında olmak üzere iki konu başlığı altında yer alarak EF değeri en
yüksek süreli yayın olmuşlardır. Bu durumda incelenen süreli yayın sayısı 51
olarak belirlenmiştir.
Çalışmamızda 2009 yılının 5 Yıllık EF seçeneğine yönelinmesinde, sadece 2007
ve 2008 yıllarının atıf verilerinin değerlendirilmesindense; 2004, 2005, 2006,
2007, 2008 yıllarının ortalama atıf verilerinin değerlendirilmesinin zaman
genişliği açısından daha doğru olacağının düşünülmesi rol oynamıştır. Böylece iki
yılla sınırlı kalınmamış beş yılın ortalama verileriyle hareket edilmiştir. JCR’nin
konu başlıklarında bir sabitlik olmadığı elde edilen bulgulardandır. 2009 yılı EF
verilerinde 54 konu başlığı varken, aynı yılın 5 yıllık EF verilerinde 55 konu
başlığı, 2008 yılı EF verilerinde ise 56 konu başlığına rastlanmıştır. Yıllar
arasındaki bu değişimin disiplinlerin kendi arasındaki etkililiğinden kaynaklandığı
düşünülmektedir. Ancak her ne kadar ufak değişimler olsa da genel olarak konu
başlıkları sabittir. Bu konu başlıklarında ise yıllar arasındaki EF değeri en yüksek
süreli yayınların büyük oranda değişiklik göstermediği saptanmıştır.
Ulrich’s International Periodicals Directory (2011) elektronik versiyonundan 51
süreli yayının çeşitli özellikleri saptanmıştır. Ulrich’s International Periodicals
Directory süreli yayınları çeşitli özelliklerine göre tanımlayan bir veritabanıdır.
EF değeri en yüksek 51 süreli yayının çeşitli özellikleri bu kaynaktan
yararlanılarak belirlenmiştir. Bu 51 süreli yayının Ulrich’s International
Periodicals Directory’e göre özellikleri incelendiğinde, EF değeri en yüksek süreli
yayınlarda dikkat çekecek oranda benzer özellikler saptanmıştır. Bu özellikler;
süreli yayının yayınlandığı ülke, dili, belge tipi( akademik yayın olup olmadığı),
hakemli olup olmadığı ve önemli dizin ve özdergilerinde dizinlenip
dizinlenmediği bilgilerini kapsamaktadır. Bir süreli yayının akademik, hakemli
olması ve önemli dizin ve özdergilerinde dizinlenmesi ona değer katan
özelliklerdir. Bu özellikler, Ulrich’s International Periodicals Directory’nin de
süreli yayınları değerlendirme ölçütleri kapsamındadır. Bu bağlamda, 51 süreli
yayın bütün bu özellikler göz önünde bulundurularak değerlendirilmiştir.
Page 100
89
Ankara’daki bütün üniversiteler sosyal bilim alanlarında öğretim sunmaktadır ve
buna paralel olarak bu üniversitelerin kütüphaneleri sosyal bilim konularında
dermelere sahiptir. Bundan dolayı Ankara’daki bütün üniversitelerin bütün
kütüphaneleri çalışmamız kapsamına dahil edilmiştir. Çalışmada belirlediğimiz
süreli yayınların kütüphanelerde basılı ve elektronik formatlarının
bulunabilirlikleri/erişilebilirlikleri incelenmiştir.
I.5 bölümünde değinildiği üzere 51 süreli yayının bulunabilirlikleri üniversitelerin
kütüphane sayfasındaki çevrimiçi katalogları aracılığıyla denetlenmiştir.
Erişilebilirlikleri ise e-süreli yayın arama moturu bulunan üniversitelerde, e-süreli
yayın arama arayüzü aracılığıyla denetlenmiştir. Ancak bütün üniversiteler bu e-
süreli yayın tarama motoruna sahip değildir. Aynı zamanda e-süreli yayın arama
moturu bulunan üniversitelerde de arama motorlarının güncellenmemesinden
kaynaklı yanlış bilgi elde etmek sıkıntısı bulunmaktadır. Herhangi bir yanlış
bilgiye yer vermemek amacıyla 51 süreli yayın çalışmamızın kapsamına giren
bütün kütüphanelerin e-süreli yayın arama motorundan taranmış bu taramaların
sonucunda elde edilen süreli yayınların içlerinde bulunduğu veritabanları bilgisi
çerçevesinde bunlara erişilip erişilmediği teker teker incelenmiştir.
Veritabanlarına erişim tanımlı ağ ve bilgisayarlardan mümkün olduğu için bu
incelemelerin her biri 12 üniversitenin kendi kütüphane sınırları içinde
gerçekleştirilmiştir. E-süreli yayın arama motoruna sahip olmayan üniversitelerde
ise her bir süreli yayın için erişimin önceden mümkün olduğu belirlenen
veritabanlarına gidilerek süreli yayınlara erişimin mümkün olup olmadığı
sınanmıştır.
VII. 3. Bulgular ve Yorum
Araştırma kapsamına giren 51 süreli yayın, girdikleri konu alanları başta verilmek
üzere, azalan EF değerlerine göre sıralanarak Tablo I’de gösterilmiştir. Süreli
yayınlar içinde en yüksek EF değeri taşıyan süreli yayın Behavioral and Brain
Page 101
90
Sciences’dir. EF değeri 23.548’dir ve Psikoloji, Biyolojik konu başlığında yer
almaktadır. Süreli yayınlar içerisinde en düşük EF değeri taşıyan süreli yayın ise,
Economic History Review’dur. EF değeri 1.080 ‘dir ve Sosyal Bilimler Tarihi
konu başlığında yer almaktadır.
Çalışmamız kapsamına giren süreli yayınların, 46’sı (%90.19) 1.080 ile 9.974
arasında EF değeri vermektedir. EF değeri 10.733 ile 21.025 arasında değer veren
5 (%9.80) süreli yayın bulunmaktadır. Süreli yayınlardan hiçbirinin 0 EF değeri
taşımadığı belirlenmiştir.
Çalışmamız kapsamındaki süreli yayınlardan yayınlanma tarihi en güncel olan
2005 yılında yayınlanmaya başlayan Annual Review of Clinical Psychology’dir.
Yayınlanma tarihi en eski olan süreli yayın ise Addiction’dur. Süreli yayınlardan
5’inin (%9.80) adı değişmiştir (10, 12, 30, 33, 38). Adı değişen süreli yayınların
eski adları parantez içinde belirtilmiştir. İçlerinden yalnızca Cornell Hotel and
Restaurant Administration Quarterly’nin adı eski adıdır ve parantez içinde yeni
başlığı verilmiştir. Süreli yayınlardan 35’i ABD (%69.23), 13’ü İngiltere
(%25.63), 2’si Hollanda (%3.84) ve 1’i İsviçre’de (%1.92) yayınlanmaktadır.
Süreli yayınların hepsi (%100) önemli dizin ve özdergilerinde dizinlenmektedir ve
tamamı akademik yayındır. 1 süreli yayın hariç hepsi hakemlidir (%98.07)
(Journal of Economic Literature). Ulrich’s International Periodicals Directory’de
bütün süreli yayınların abone bedelleri hakkında bilgi bulunmamaktadır. Bütün
kaynakların elektronik versiyonları bulunmaktadır.
Page 108
97
Süreli yayınların Ankara’daki üniversite kütüphanelerinde basılı ve elektronik
bulunabilirlikleri incelendiğinde her bir üniversite kütüphanesi için çıkan sonuçlar
farklı olmuştur. Tablo – 2’de 51 süreli yayının, Ankara’daki bütün üniversite
kütüphaneleri kapsamında basılı ve elektronik bulunabilirliklerinin bilgileri
bulunmaktadır. Buna göre Ankara Üniversitesi Kütüphanesinde elektronik olarak
bulunan süreli yayın sayısı 49 (%96.07), basılı olarak bulunan süreli yayın sayısı 7
(%13.72) dir. Bu basılı süreli yayınlardan 4 (%7,8) ünün (13, 27, 31, 48) aboneliği
devam etmektedir. Atılım Üniversitesi Kütüphanesinde elektronik olarak bulunan
süreli yayın sayısı 40 (%78.43), basılı olarak bulunan süreli yayın sayısı 2 (%3.9)
dir ve bu 2 (8, 13) süreli yayının aboneliği devam etmektedir. Başkent
Üniversitesi Kütüphanesinde elektronik olarak bulunan süreli yayın sayısı 44
(%86.27), basılı olarak bulunan süreli yayın sayısı 5 (%9.8) tir ve bu süreli
yayınlardan hiçbirinin aboneliği devam etmemektedir. Bilkent Üniversitesi
Kütüphanesinde elektronik olarak bulunan süreli yayın sayısı 49 (%96.07), basılı
olarak bulunan süreli yayın sayısı 23 (%45.09) tür ancak bu süreli yayınlardan
sadece 1 (%1.9) (16) inin aboneliği devam etmektedir, geriye kalan süreli
yayınların abonelikleri ise genellikle geçtiğimiz yıllarda kesilmiştir. Çankaya
Üniversitesi Kütüphanelerinde elektronik olarak bulunan süreli yayın sayısı 38
(%74.50) dir. Basılı süreli yayın bulunabilirliği yoktur. Gazi Üniversitesi
Kütüphanesinde elektronik olarak bulunan süreli yayın sayısı 49 (%96.07), basılı
olarak bulunan süreli yayın sayısı 11 (%21.52) dir. Bu süreli yayınlardan
aboneliği devam edenlerin sayısı ise 5 (%9.8) (3, 8, 10, 13, 38) tir. Hacettepe
Üniversitesi Kütüphanelerinde elektronik olarak bulunan süreli yayın sayısı 50
(%98.03), basılı olarak bulunan süreli yayın sayısı 22 (%43.13) dir. Bu basılı
süreli yayınlardan aboneliği devam edenlerin sayısı 1 (%1.9) (6) dir. Aboneliği
kesilen süreli yayınların aboneliği genellikle geçtiğimiz yıllarda kesilmiştir.
ODTÜ Kütüphanesinde elektronik olarak bulunan süreli yayın sayısı 46 (%90.19),
basılı olarak bulunan süreli yayın sayısı 16 (%31.37) dır ve bu süreli yayınlardan
aboneliği devam edenlerin sayısı 8 (%15.68) (10, 13, 16, 17, 18, 21, 24, 45) dir.
Basılı olarak aboneliği devam eden süreli yayınlar en çok ODTÜ Kütüphanesinde
bulunmaktadır. TOBB ETÜ Kütüphanesinde elektronik olarak bulunan süreli
yayın sayısı 45 (%88.23), basılı olarak bulunan süreli yayın sayısı 2 (%3.9) dur ve
Page 135
124
bu süreli yayınların abonelikleri devam etmektedir. Turgut Özal, Ufuk ve Yıldırım
Beyazıt Üniversitesi Kütüphanelerinde elektronik olarak bulunan süreli yayın
sayısı 38 (%74.50) dir ve basılı bulunabilirlik mevcut değildir.
Süreli yayınların Ankara’daki bütün üniversite kütüphaneleri kapsamında basılı ve
elektronik olarak bulunabilirlikleri incelendiğinde; süreli yayınların 13 (%25.49)
‘ünün basılı versiyonunun hiçbir üniversite kütüphanesinde bulunmadığı
belirlenmiştir. Süreli yayınlardan 38 (%74.50) i basılı olarak mevcuttur ancak
bunlardan aboneliği devam edenlerin sayısı bütün üniversite kütüphaneleri
kapsamında 15 (%30.16) tir. Süreli yayınların Ankara’daki bütün üniversite
kütüphanelerinde elektronik olarak bulunabilirliği ise %100’dür. Üniversiteler
arasında elektronik bulunabilirliğin farklılık göstermesi üniversitelerin ANKOS
veritabanları ve kurumsal olarak abone olunan veritabanlarının farklılık
göstermesinden kaynaklanmaktadır. Basılı bulunabilirliğin düşük çıkması ise
elektronik yayıncılığın yaygınlaşmasıyla birlikte süreli yayınların basılı
aboneliklerinin kesilmesi yoluna gidilmesinden kaynaklanmaktadır.
Ankara’daki üniversite kütüphanelerinin hepsinin süreli yayınlar biriminde yetkili
kişilere süreli yayın dermesi oluştururken neleri dikkate aldıklarını, göz önünde
bulundurdukları belirleyici unsurlar içinde EF değerini dikkate alıp almadıklarını
bağımsız görüşme tekniği kapsamında sorduğumuzda verilen cevaplar genellikle
benzer olmuştur. Ankara, Atılım, Başkent, Bilkent, Çankaya, Gazi, Hacettepe,
ODTÜ, TOBB ETÜ Kütüphaneleri gibi kurulumları tamamlanmış, halihazırda
belli bir süreli yayın dermesi bulunan kütüphanelerdeki süreli yayınlardan
sorumlu kütüphaneciler genellikle benzer cevaplar vermişlerdir. İçlerinde daha
önce denenmemiş veya bilinmeyen bir yöntemi uygulayan kütüphane
bulunmamaktadır. Kütüphaneler derme kapsamında benzerlik göstermeseler dahi,
kütüphanecilerinin süreli yayın dermesi oluşturmada izledikleri yöntemler çok
benzemektedir. Buna göre süreli yayınlar biriminde sorumlu kütüphanecilerin
verdiği cevaplar, bu üniversitelerde zaten bir süreli yayın dermesinin varlığı söz
konusu olduğu, yeni oluşturulacak aboneliklerin ise dermeyi büyük oranda
etkilemeyecek ufak değişikliklerden oluştuğu doğrultusundadır.
Page 136
125
Kütüphanecilerimizin cevaplarına göre izlenilen diğer yöntemler abone listelerinin
yıldan yıla yenilenmesi, bu abone listelerinde kullanıcı isteklerinin ön planda
tutulması, her kütüphanenin kullanıcılarına verecek olduğu hizmeti öncelikli
politikası olarak belirlediği yönündedir. Kullanıcı istekleri doğrultusunda istenilen
süreli yayınların belirli özellikleri kütüphaneciler tarafından belirlenmektedir. Bu
özellikler Tablo – 1 ‘de bulunan süreli yayınların belli özelliklerinin belirtildiği
gibi süreli yayının; yayıncısı, akademik ve hakemli yayın olup olmadığı, önemli
dizin ve özdergilerinde dizinlenip dizinlenmediği, dili , vb. gibi belirleyicileridir.
Bu üniversitelerdeki kütüphaneciler EF değerinin dikkate alındığını ancak diğer
belirleyici unsurlardan daha öncelikli olarak incelenmediğini belirtmişlerdir. Yine
kütüphanecilerin belirttiğine göre, süreli yayınların diğer belirleyici unsurları göz
önünde bulundurulduğunda zaten seçimi yapılacak süreli yayının EF değeri
genellikle yüksek olarak karşılarına çıkmaktadır. Bu da bize EF değerinin süreli
yayının diğer özellikleriyle paralel olarak yükseldiğini gösterebilir.
Kütüphanecilerin süreli yayın seçimi yaparken, süreli yayınların EF değerinin
dikkate alındığını, ancak bunun öncelikli olarak incelenmediğini söylemeleri, belli
ölçütlere göre seçtikleri süreli yayının ise EF değerinin genellikle yüksek
olduğunu belirtmeleri, seçim sürecinde güvenilir bir EF denetimi yaptıklarını akla
getirse de, bu durumun belirsizliğini koruduğu düşünülebilir. EF değeri yüksek
olmadığı halde aboneliğine gidilen süreli yayın ise genellikle çok uygun fiyatlı
olmaktadır. Yukarıda adı geçen üniversitelerdeki kütüphanecilerin kullanıcı
istekleri doğrultusunda seçimini yapacakları süreli yayınlarda dikkat ettikleri diğer
bir belirleyici ise süreli yayının üniversitenin müfredat programına uygun olup
olmadığı, kütüphanede zaten var olan bir süreli yayının aynı isteği karşılayıp
karşılamadığıdır. Bütün bunların dışında kütüphaneler genel politika olarak
elektronik versiyonu var olan bir süreli yayının basılı versiyonuna aboneliği
devam ettirmemeyi benimsemektedirler. Kütüphaneler genellikle bu sebepten
dolayı basılı süreli yayın aboneliklerini iptal etme yoluna gitmektedirler.
Turgut Özal, Ufuk ve Yıldırım Beyazıt Üniversiteleri gibi yeni üniversitelerin
kütüphanecilerinden aldığımız yanıtlar ise diğer üniversite kütüphanecilerden
aldığımız yanıtlardan bazı konularda farklılık göstermektedir. Bu üç kütüphane de
Page 137
126
tıpkı diğer kütüphaneler gibi, kullanıcı isteklerini, kullanıcı istekleri
doğrultusunda süreli yayın özelliklerini ve süreli yayınların müfredata uygun olup
olmadıklarını incelemenin yanı sıra, dermelerini henüz yeni oluşturmalarından
dolayı diğer kütüphanelerin süreli yayın kataloglarını inceleme yoluna
başvurmaktadırlar. Bilim ve bilgi evrensel olduğu ve eğitim sistemi benzerlik
gösterdiği için yeni kurulmuş bir kütüphanenin kurulumunu tamamlamış
kütüphanelerin kataloglarını incelemeleri isabetli bir tercih olacaktır ve bunun
herhangi bir sakıncası bulunmamaktadır.
Basılı kaynakların depolanması ve erişimi, hem mekan, hem de işlemler açısından
genel olarak kütüphaneler için sorun yaratmaya başlamıştır. Kütüphaneler bu
sorunlar karşısında “her materyal benim depomda bulunsun” mantığından
uzaklaşmaya başlamış ve “kullanıcımın istediği her materyale erişim” mantığına
yönelmiştir (Arslantekin, Bayram, Atılgan ve Atakan, 2006: 374). Görüşme
yaptığımız kütüphanecilerin de bu mantığı benimsedikleri saptanmıştır.
Bilgi ve iletişim teknolojilerinde yaşanan değişim ve dönüşüm, her örgüt gibi
kütüphaneler üzerinde de önemli etkiler yaratmıştır. Kütüphanelerin sundukları
bilgi hizmetlerinde, kağıda dayalı sistemlerden elektronik sistemlere doğru bir
geçiş yaşanmaktadır. Yapılan büyük yatırımlar karşısında, bu sistemlerin
kullanıcılar tarafından benimsenmesi ve kullanımı giderek daha önemli bir hal
almaktadır (Kurulgan ve Özata, 2010: 243).
Bilgi toplumunun geçerli olduğu günümüz bilgi çağında bilginin artış hızı akıl
almaz boyutlara ulaşmıştır. Bu yüzden bilim insanlarının kendi alanlarında güncel
kalabilmeleri büyük çabalar gerektirmektedir. İşte bu noktada devreye giren
üniversite kütüphaneleri, özellikleri gereği gereksinim duyulan her türlü bilgiyi,
istemde bulunan bütün kullanıcılara “gereksinim duyulan anda, gereksinim
duyulan kapsamda ve elverdiğince ekonomik bir biçimde” ulaştırabilmek
durumundadır (Çakın, 2000: 27-28).
Page 138
127
Çalışmamız kapsamında EF değeri en yüksek olarak belirlenen 51 süreli yayının
elektronik versiyonlarına erişimin sağlanabildiği belirlenmiştir. Bu süreli
yayınlara erişim ise kütüphanelerin abone oldukları elektronik veritabanları
sayesinde mümkün olmaktadır. Üniversiteler veritabanlarına üç çeşit yolla abone
olmaktadırlar. Birincisi ve en yaygın olanı TÜBİTAK-EKUAL kapsamında,
ikincisi ANKOS kapsamında ve son olarak kurumsal abonelik yoluyladır.
Elektronik veritabanlarına yalnızca üniversite sınırları içinde tanımlı ağlarla ya da
üniversite dışından belirli Proxy ayarları yapılmış bilgisayarlardan kullanıcı adı ve
şifre girilerek sisteme bağlanılmasıyla erişilebilmektedir. Erişimden kastımız tam
metin erişimdir. Çünkü bibliyografik ve öz bilgilerine birçok yerden tanımlı ağa
gereksinim duymaksızın erişim mümkün olduğu için erişilebilirlik açısından çok
büyük bir değer taşımamaktadır. Ancak her ne kadar bibliyografik erişim ve öz
erişimi tam metin erişim kadar önem taşımasa da, süreli yayında bulunan
makalelerin yazarı, konusu, başlığı ve az da olsa içeriğindeki bilgileri sunmasıyla
araştırmacıya araştırma yaptığı konu hakkında önemli olabileceği makaleleri
saptaması bağlamında fikir vermesinden dolayı önem taşır. Bibliyografik erişim
ve öz erişimi, daha sonra basılı olarak erişiminin mümkün olduğu süreli
yayınlarda, basılı kaynağa oranla daha hızlı ve kolay literatür taraması
yapılabilmesi dolayısıyla da önem taşımaktadır.
Çalışmamız kapsamındaki 51 süreli yayının elektronik veritabanları aracılığıyla,
erişilebilirliklerinin olup olmadığı bütün üniversitelerin kendi kütüphane sınırları
içerisinde her bir süreli yayın için teker teker tarama sonucu sınanmıştır. Bütün bu
süreli yayınlara e-süreli yayın arama motorunda erişimin olup olmadığı
denetlenmiştir. Yaptığımız araştırma sonucunda çalışmamızdaki süreli yayınlara
erişimi sağlayan veritabanlarına üniversite kütüphanelerinde EKUAL, ANKOS ya
da kütüphanelerin kendi kurumsal abonelikleri yoluyla erişimin mümkün olduğu
saptanmıştır. Bu doğrultuda Tablo – 3’te EF değeri en yüksek 51 süreli yayına
Ankara’daki üniversite kütüphanelerinde erişimi sağlayan veritabanlarına
EKUAL, ANKOS ve kurumsal abonelik yoluyla erişimlerinin sayısı verilmiştir.
Bir süreli yayına aynı anda birden fazla konsorsiyumda bulunan veritabanı
aracılığıyla erişim söz konusudur. Bu yüzden bir üniversite kapsamında ANKOS,
Page 139
128
EKUAL ve kurumsal abonelik yoluyla erişilebilen süreli yayın sayısını
topladığımızda 51’den fazla sonuç vermektedir.
Tabloya göre; Ankara Üniversitesi Kütüphanesinde 51 süreli yayından 29 tanesine
ANKOS, 38 tanesine EKUAL ve 4 tanesine kurumsal aboneliği bulunan
veritabanları aracılığıyla erişim sağlanabilmektedir. Atılım Üniversitesi
Kütüphanesinde 9 süreli yayına ANKOS, 38 süreli yayına EKUAL kapsamında
erişim mümkündür, hiçbir süreli yayına ise kurumsal abonelik yoluyla erişim
sağlanamamaktadır. Başkent Üniversitesi Kütüphanesinde 21 süreli yayına
ANKOS, 38 süreli yayına EKUAL ve 3 süreli yayına kurumsal abonelik yoluyla
erişim sağlanabilmektedir. Bilkent Üniversitesi Kütüphanesinde 24 süreli yayına
ANKOS, 38 süreli yayına EKUAL ve 22 süreli yayına kurumsal abonelik yoluyla
erişim sağlanabilmektedir. Çankaya Üniversitesi Kütüphanesinde 8 süreli yayına
ANKOS, 38 süreli yayına EKUAL kapsamında erişim mümkündür ve hiçbir
süreli yayına kurumsal abonelik yoluyla erişim sağlanamamaktadır. Gazi
Üniversitesi Kütüphanesinde 29 süreli yayına ANKOS, 38 süreli yayına EKUAL
ve 8 süreli yayına kurumsal abonelik yoluyla erişim sağlanabilmektedir.
Page 140
129
Hacettepe Üniversitesi Kütüphanesinde 33 süreli yayına ANKOS, 38 süreli yayına
EKUAL ve 6 süreli yayına kurumsal abonelik yoluyla erişim mümkündür. ODTÜ
Kütüphanesinde 30 süreli yayına ANKOS, 38 süreli yayına EKUAL ve 21 süreli
yayına kurumsal abonelik yoluyla erişim mümkün olabilmektedir. TOBB ETÜ
Kütüphanesinde 25 süreli yayına ANKOS, 38 süreli yayına EKUAL ve 2 süreli
yayına kurumsal abonelik yoluyla erişim mümkündür. Turgut Özal Üniversitesi
Kütüphanesinde 8 süreli yayına ANKOS, 38 süreli yayına EKUAL kapsamında
erişim mümkündür ve hiçbir süreli yayına kurumsal abonelik yoluyla erişim
mümkün olmamaktadır. Ufuk Üniversitesi Kütüphanesinde süreli yayınlara
yalnızca EKUAL kapsamında erişim mümkündür, ANKOS veya kurumsal
abonelik yoluyla hiçbir süreli yayına erişim mümkün değildir. Yıldırım Beyazıt
Üniversitesi Kütüphanesinde 9 süreli yayına ANKOS, 38 süreli yayına EKUAL
kapsamında erişim mümkündür ve hiçbir süreli yayına kurumsal abonelik yoluyla
erişim yoktur.
Çalışmamız kapsamındaki 51 süreli yayına genellikle aynı anda 3 farklı
veritabanından erişim söz konusudur. Bu erişilebilen veritabanı sayısı çeşitli
üniversitelerde 11’e kadar çıkabilmektedir. Çalışmamız kapsamındaki süreli
yayınlara üniversitelerin EKUAL kapsamında abone oldukları veritabanları
değişiklik göstermese de ANKOS kapsamında abone olunan her veritabanına her
üniversitenin üye oluşu farklılık göstermektedir. Kurumsal olarak bağımsız
abonelikler de her üniversitede farklılık göstermektedir. Bir süreli yayına aynı
anda ANKOS ve EKUAL kapsamında abone olunabilirken, aynı anda ANKOS,
EKUAL ve kurumsal abonelik yoluyla abone olunan veritabanları da
bulunmaktadır. Yalnızca EKUAL ve yalnızca ANKOS kapsamında abone olunan
veritabanları da bulunmaktadır. Bütün bu süreli yayınlara erişim sağlanan farklı
veritabanlarında ise erişim yılları birbirinden farklılık göstermektedir. Bu
bağlamda süreli yayınlara erişim şartlarını, veritabanları bilgisini her bir
üniversiteye göre bir düzen içinde göstermek kolay görünmemektedir, bundan
dolayı konsorsiyumlar kapsamında erişimlerinin sayısını vermek uygun
görülmüştür.
Page 141
130
Tablo – 3’e göre dikkat çeken bir unsur EKUAL kapsamında veritabanlarıyla 38
süreli yayına bütün üniversitelerde erişimin mümkün olmasıdır. Erişimi sağlanan
bu 38 süreli yayın bizim çekirdek süreli yayın sayımızı vermektedir. Bu sayı çok
önemlidir ve EKUAL’in üniversiteler arasında fırsat eşitliği yarattığının kanıtı
niteliğindedir. Tablo – 3’te dikkatimizi çeken diğer bir önemli nokta ise kurumsal
aboneliklerin en çok Bilkent ve ODTÜ Kütüphanelerinde görülmesidir. Bu
durum, üniversitelerin mali olarak bütçeleriyle yakından alakalıdır.
Veritabanlarına herhangi bir konsorsiyum dışında abone olmak oldukça pahalıdır.
51 süreli yayın kapsamında kurumsal abonelik yoluyla erişimi hiç
sağlayamayanlar ise Atılım, Çankaya, Turgut Özal, Ufuk ve Yıldırım Beyazıt
Üniversiteleri Kütüphaneleridir. Bu durumun ise bütçeyle ve müfredat
programıyla alakalı olduğu düşünülmektedir.
Tablo – 3’te verilen bulgular sonucunda Ankara’daki üniversite kütüphanelerinin
abonesi oldukları veritabanlarının sayısı ve bu veritabanlarından kaçına ANKOS,
kaçına EKUAL ve kaçına kurumsal abonelik yoluyla abone olunduğu merak
edilmiştir. Buna göre, Ankara Üniversitesi Kütüphanelerinin abone olduğu
veritabanlarının 36’sına ANKOS, 29’una EKUAL ve 33’üne ise kurumsal
abonelik yoluyla erişilebilmektedir. Atılım Üniversitesi Kütüphanesindeki
veritabanlarının 10’una ANKOS, 29’una EKUAL ve 5’ine kurumsal abonelik
yoluyla erişilebilmektedir. Başkent Üniversitesi Kütüphanesindeki
veritabanlarının 10’una ANKOS, 29’una EKUAL ve 3’üne kurumsal abonelik
yoluyla erişilebilmektedir. Bilkent Üniversitesi Kütüphanesinde veritabanlarının
41’i ANKOS, 29’u EKUAL kapsamındadır ve 46’sına kurumsal abonelik yoluyla
ulaşılabilmektedir. Çankaya Üniversitesi Kütüphanesinde veritabanlarının 6’sına
ANKOS, 29’una EKUAL, 5’ine kurumsal abonelik yoluyla erişilebilmektedir.
Gazi Üniversitesi Kütüphanesinde veritabanlarının 31’i ANKOS, 29’u EKUAL
kapsamındadır, 28’ine kurumsal abonelik yoluyla erişilebilmektedir. Hacettepe
Üniversitesi Kütüphanelerinde veritabanlarının 47’si ANKOS, 29’u EKUAL
kapsamındadır ve 17’sine kurumsal abonelik yoluyla erişilebilmektedir. ODTÜ
Kütüphanesinde veritabanlarının 51’i ANKOS, 29’u EKUAL kapsamındadır ve
51’ine kurumsal abonelik yoluyla erişilebilmektedir. TOBB ETÜ Kütüphanesinde
Page 142
131
veritabanlarının 19’u ANKOS, 29’u EKUAL kapsamındadır ve 11’ine kurumsal
abonelik yoluyla erişilebilmektedir. Turgut Özal Üniversitesi Kütüphanesinde
veritabanlarının 4’ine ANKOS, 29’una EKUAL, 1’ine kurumsal abonelik yoluyla
erişilebilmektedir. Ufuk Üniversitesi Kütüphanesinde yalnızca EKUAL
kapsamındaki veritabanları bulunmaktadır. Yıldırım Beyazıt Üniversitesi
Kütüphanesinde ise veritabanlarının 3’ü ANKOS, 29’u EKUAL kapsamındadır ve
kurumsal abonelik yoktur.
Süreli yayınlara hangi veritabanları kanalıyla erişilebildiğini incelememiz
sonucunda, 51 süreli yayına konsorsiyumlar kapsamında üye olunan ve erişimi
mümkün kılınan veritabanlarının, EBSCOHOST içindeki veritabanları, Science
Direct, JSTOR Arts & Sciences Archive Collection, Sage Premier, American
Medical Association, Annual Reviews, Cambridge Journals Online, Oxford
Journals Online, S.Karger AG, OVID-LWW, Wiley Online oldukları
belirlenmiştir. Bunlardan EBSCOHOST veritabanları, Science Direct ve OVID-
LWW’ye TÜBİTAK – EKUAL kapsamında erişim sağlanabilmektedir.
İnceleme kapsamına aldığımız 51 süreli yayına erişim yılları her üniversitede
farklılık göstermektedir. Bir süreli yayına bazen yalnızca bir veritabanından
erişim mümkünken, başka bir süreli yayına aynı anda birden çok veritabanından
erişilebilmektedir. Bu veritabanlarında ise birbirinden farklı yıl aralıkları ile
erişim mümkün olabilmektedir. Bazı veritabanları ise, konsorsiyumlar arasındaki
lisans anlaşmalarına bağlı olarak, yayın yılı erişimlerinde üniversiteler arasında
farklılık göstermektedir. Örneğin, EKUAL kapsamında erişim sağlanan Science
Direct veritabanına Ankara’daki bütün üniversitelerde erişim mümkündür, ancak
bu veritabanına üniversiteler arasında erişim yılı farklılık göstermektedir. Şöyle
ki, Ankara, Başkent, Bilkent, Gazi, Hacettepe, ODTÜ, TOBB ETÜ Üniversiteleri
Kütüphaneleri 1997 ve sonrası süreli yayınlara tam metin erişebilirken, Atılım,
Çankaya ve Ufuk Üniversiteleri Kütüphaneleri 2003 ve sonrası yıllardaki süreli
yayınlara tam metin erişebilmekte, yeni kurulmuş olan Turgut Özal ve Yıldırım
Beyazıt Üniversiteleri Kütüphaneleri ise veritabanında bulunan süreli yayınların
Page 143
132
son 5 yıldaki sayılarına tam metin olarak erişebilmektedir. Bu erişim yılları sınırlı
olan üniversiteler, süreli yayınların önceki sayılarına yalnızca bibliyografik ve öz
erişim sağlayabilmektedir.
İçinde 24 farklı veritabanı bulunduran ve derleyici bir veritabanı olan, yaklaşık
9182 akademik süreli yayına tam metin erişim sağlayan EBSCOHOST veritabanı
üzerinden, süreli yayınlara bütün üniversitelerden yıl farklılığı gözlemlenmeden
tam metin erişim sağlanabilmektedir (EBSCOHOST). Bu veritabanından,
çalışmamız kapsamına giren 51 süreli yayından 29’una (%55.90), Ankara’daki
bütün üniversiteler kapsamında tam metin erişim mümkündür.
51 süreli yayından 9’una (%17.64) Science Direct veritabanından erişim
mümkündür. Science Direct veritabanından, SciVerse platformu üzerinden
“Freedom Collection” paketine erişim sağlanmaktadır. Çok disiplinli bir
veritabanı olup, 2069 elektronik süreli yayına tam metin erişim hakkı
bulunmaktadır.
51 süreli yayından 38’ine (%74.50), üniversitelerimizde EKUAL kapsamında üye
olunan EBSCOHOST ve Science Direct veritabanlarından erişim
sağlanabilmektedir. Şöyle ki, EKUAL kapsamında erişilebilen 38 süreli yayına
Ankara’daki bütün üniversite kütüphanelerinden erişim mümkündür ve %74.50
oranı Ankara Üniversiteleri Kütüphaneleri genelinde erişimimizin çekirdeğini
oluşturur.
9 (%17.64) süreli yayına JSTOR Arts & Sciences I-II Archive Collection
kapsamında erişim sağlanabilmektedir. Bu veritabanına ise Ankara, Atılım,
Başkent, Bilkent, Gazi, Hacettepe, ODTÜ, TOBB ETÜ Üniversite kütüphaneleri
üyedirler.
Süreli yayınlara; farklı veritabanlarında, farklı yıl aralıklarıyla erişim mümkün
olmaktadır. Bunun en açık örneğini, çalışmamız kapsamındaki “Monographs of
the Society for Research in Child Development” süreli yayınına farklı
Page 144
133
veritabanlarındaki erişim yılı aralığı farklılıklarından gösterebiliriz. Şöyle ki,
“Monographs of the Society for Research in Child Development” a bir
EBSCOHOST veritabanı olan Academic Research Complete ile 1999’dan
günümüze tam metin erişim mümkünken, JSTOR Arts & Sciences IV Archive
Collection veritabanı ile 1936-2005 yılları arası tam metin erişim mümkün
olmaktadır. Bu avantajdan faydalanan üniversite kütüphaneleri JSTOR Arts &
Sciences IV Archive Collection veritabanına kurumsal aboneliği bulunan ODTÜ
ve Hacettepe Üniversitesi Kütüphaneleridir. Aynı süreli yayına Education Search
Complete veritabanından ise 1936’dan günümüze bir yıl ambargolu olarak erişim
mümkündür. En kapsamlı erişim bu veritabanından yapılabilmektedir. Education
Search Complete’e ise ODTÜ ve Bilkent Üniversitesi Kütüphaneleri abonedir.
Daha önce de belirttiğimiz gibi kurumsal abonelikler üniversitelerin kendi bütçe
ve politikalarıyla alakalıdır.
51 süreli yayından genel olarak; 9’una Wiley Online, 5’ine Annual Reviews,
3’üne Oxford Journals Online, 3’üne Sage Premier, 2’sine Cambridge Journals
Online, 1’ine S.Karger AG, 1’ine American Medical Association ve 1’ine de
OVID-LWW veritabanından, üniversiteler arasından farklılık göstererek, erişim
sağlanabilmektedir.
Süreli yayınlardan Aile Araştırmaları ve Sosyal Bilimler, Disiplinlerarası
konularında yer alan “Future of Children” süreli yayınına EBSCOHOST
veritabanından erişim sağlanmakla birlikte, aynı süreli yayın DOAJ’da
dizinlenmekte olup süreli yayının açık erişimi de mümkündür.
Bütün bunların dışında üniversitelerin e-süreli yayın arama seçeneğinin varlığı
çok önemlidir. Bu seçeneğin varlığı ile üniversite üzerinden aranan süreli yayının,
hangi veritabanında hangi yıl aralıkları ile mevcut olduğu bilgisine zahmet
çekilmeden erişilebilmektedir. Kullanıcıların her birinden kütüphanecilerin sahip
olduğu bilgiye ulaşma pratikliği ve becerisini beklemek yerinde olmayacaktır. Bu
durumda e-süreli yayın arama arayüzünün kütüphaneye, elektronik kaynaklara
erişim açısından değer katacağı düşünülmektedir. Bu bağlamda üniversite
Page 145
134
kütüphanelerinin 7’si (%58.33) e-süreli yayın arama seçeneğine sahiptir. Bunlar,
Ankara, Başkent, Bilkent, Gazi, Hacettepe, ODTÜ, TOBB ETÜ Üniversiteleri
Kütüphaneleridir. Atılım, Çankaya, Turgut Özal, Ufuk ve Yıldırım Beyazıt
Üniversiteleri Kütüphaneleri ise e-süreli yayın arama seçeneğine sahip değildir.
Page 146
135
VIII. BÖLÜM
SONUÇ VE ÖNERİLER
Çalışmamız kapsamındaki süreli yayınların %100’ünün akademik yayın olarak
nitelendirildiği, %98.07 sinin hakemli olduğu, %68.6 (35)’sı Amerika, %25.4
(13)’ünün İngiltere ve %5.8 (3)’inin ise İsviçre ve Hollanda’da yayınlandığı ve
süreli yayınlardan 1’i dışında hepsinin İngilizce olarak bilime hizmet verdiği
belirlenmiştir. EF değeri en yüksek süreli yayınların üniversitelerde basılı ve
elektronik bulunabilirlikleri tüm üniversiteler kapsamında değişiklik
göstermektedir. Ankara Üniversitesi Kütüphanelerinde elektronik
bulunabilirlik %96.07 (49), basılı bulunabilirlik %13.72 (7) dir. Atılım
Üniversitesi Kütüphanesi’nde elektronik bulunabilirlik %78.43 (40), basılı
bulunabilirlik %3.9 (2) dur. Başkent Üniversitesi Kütüphanesi’nde elektronik
bulunabilirlik %86.27 (44), basılı bulunabilirlik %9.8 (5)’dir. Bilkent
Üniversitesi Kütüphanesi’nde elektronik bulunabilirlik %96.07 (49), basılı
bulunabilirlik %45.09 (23) dur. Çankaya Üniversitesi Kütüphanesi’nde
elektronik bulunabilirlik %74.50 (38) dir ve basılı bulunabilirlik yoktur. Gazi
Üniversitesi Kütüphanesi’nde elektronik bulunabilirlik %96.07 (49), basılı
bulunabilirlik %21.52 (11) dir. Hacettepe Üniversitesi Kütüphanelerinde
elektronik bulunabilirlik %98.03 (50), basılı bulunabilirlik %43.13 (22) tür.
ODTÜ Kütüphanesi’nde elektronik bulunabilirlik %90.19 (46), basılı
bulunabilirlik %31.37 (16) dir. TOBB ETÜ Kütüphanesi’nde elektronik
bulunabilirlik %88.23 (45), basılı bulunabilirlik %3.9 (2) dur. Turgut Özal,
Ufuk ve Yıldırım Beyazıt Üniversiteleri Kütüphanelerinde elektronik
bulunabilirlik %74.50 (38) dir ve basılı bulunabilirlik yoktur. Sonuç olarak
Ankara’daki ilgili üniversite kütüphaneleri genelinde 51 süreli yayının basılı
olarak bulunabilirlikleri %30.16 (15) dır. Elektronik olarak bulunabilirlikleri
ise %100’dür. Bu durumda “Sosyal bilimler dallarında EF değeri en yüksek
olan süreli yayınların Ankara’daki üniversite kütüphanelerinde
bulunabilirlik/erişilebilirlik oranı yüksektir” olan hipotezimiz doğrulanmış
Page 147
136
bulunmaktadır. Basılı bulunabilirlik az olsa da elektronik olarak
bulunabilirliğin yüksek olması hipotezimin kanıtlanmasını sağlamıştır. Çünkü
kaynakların kütüphanelerde elektronik veya basılı olması sadece bulunuş
biçimiyle alakalıdır, önemli olan kaynağın var olup olmadığıdır. Ayrıca
kütüphanelerarası işbirliği yoluyla ihtiyaç duyulan kaynaklar yurtdışından bile
elde edilebilmektedir. Kaynakların basılı biçimlerinin fiziksel olarak bilgi
merkezinde bulunmayışları bir engel yaratmamaktadır.
Basılı ve elektronik bulunabilirlik arasındaki oranın bu kadar açık olması
dikkat çekicidir. Bu oran neden basılı abonelik bu kadar az sorusunu akıllara
getirmektedir. Bu soruya çeşitli cevaplar vermek mümkündür. İlk cevap ise
kısıtlı bütçe ve sınırsız ihtiyaçtır. Araştırma kapsamına aldığımız üniversiteler
yalnızca sosyal bilimler kapsamında eğitim vermemektedirler. İçlerinden
birçoğu tıp ve sağlık bilimleriyle birlikte, hepsi temel ve uygulamalı bilimler
alanlarında eğitim vermektedirler ve üniversitelerden birçoğu eğitim hayatına
yakın geçmişte başlamışlardır. Turgut Özal ve Yıldırım Beyazıt Üniversiteleri
henüz ilk mezunlarını bile vermemişlerdir. Bu üniversitelerin
kütüphanelerinden gelişmiş bir süreli yayın dermesi beklemek mümkün
değildir. Diğer üniversitelerde ise basılı dermenin bu kadar az olması başta da
belirttiğimiz gibi tıp ve sağlık ve temel ve uygulamalı bilimler alanında süreli
yayınlara olan ihtiyacın daha fazla olmasından kaynaklanabilir. Diğer alanlarda
bu kadar ciddi ihtiyaç bulunurken sosyal bilimler gölgede kalmış olabilir.
Bütün bunların dışında süreli yayınlara basılı olarak aboneliğini sürdürebilecek
üniversite kütüphanelerinde dahi genellikle basılı süreli yayınların aboneliğini
kesme yoluna gidilmektedir. Süreli yayınların aboneliği kesilirken süreli
yayının hangi bilim dalına ait olduğu büyük bir önem taşımamaktadır.
Elektronik yayıncılığın gelişmesiyle birlikte, üniversite kütüphanelerinde yeni
gelişen bir politika gereği, bir süreli yayının aynı anda elektronik
bulunabilirliği mevcut ise basılı süreli yayının aboneliğine son verilmektedir.
Bunu araştırmamızdan çıkan bulgularla da doğrulayabiliriz. Ankara
Üniversitesi, Bilkent Üniversitesi, Gazi Üniversitesi, Hacettepe Üniversitesi ve
Page 148
137
ODTÜ Kütüphanelerinde EF değeri en yüksek süreli yayınlardan basılı olarak
bulunanların aboneliklerinin çoğu henüz geçtiğimiz yıllarda kesilmiştir. Bu
çalışma örnek kütüphane süreli yayın dermeleri için çok az bir sayıyı
kapsamaktadır ancak bizim genel süreli yayın dermesi hakkında fikir sahibi
olmamıza yardımcı olmaktadır.
Elektronik bulunabilirliğin ise %100 olması, hatta EKUAL kapsamında 51
süreli yayının 38’ine (%74.50) Ankara’daki üniversiteler genelinde
erişilebilmesi önemli bulunmuştur. Söz konusu oran (%74.50) TÜBİTAK-
EKUAL kapsamında hizmet veren uzmanların süreli yayınları
değerlendirmelerinde EF değerini dikkate alıp almadıklarını akla getirmiştir.
ULAKBİM çalışanlarıyla yapılan bağımsız görüşme sonucu, uzmanlara,
EKUAL kapsamındaki veritabanları belirlenirken nasıl bir yol izledikleri, bu
veritabanlarındaki süreli yayınların EF değerlerini dikkate alıp almadıkları
sorulmuştur. Uzmanlar veritabanları belirlenirken, veritabanı yayıncılarının,
alanında önemli yayıncılar olmasına dikkat ettiklerini söylemişlerdir. Bu
otorite veritabanı yayıncıları, konusunda ve bağlı bulunduğu bilim dalında
önemli bir yere sahip süreli yayınları dizinlemektedirler. Uzmanlar EF değerini
özel olarak dikkate almadıklarını, ancak önemli yayınevlerinin süreli
yayınlarının, önemli veritabanlarında bulunduklarını ve bu süreli yayınların EF
değerlerinin zaten yüksek olduklarını belirtmişlerdir. EF değerinin yüksek
olmasıyla, yayıncıların kalitesinin genellikle paralel olduğu belirtilmiştir.
Bununla beraber, söz konusu süreli yayınların EF değerinin zaten yüksek
olduğunun belirtilmesi, ayrıntılı bir EF denetlemesinin yapılıp yapılmadığını
düşündürmektedir.
Elektronik bulunabilirlikte dikkate alınması gereken bir konu ise elektronik
olarak var olan bu yayınlara erişimi mümkün kılacak kütüphane bilgi
teknolojisinin var olup olmadığıdır. Bilgi teknolojisiyle vurgulanmak istenen
bu teknolojinin yeterliliği ile ilgilidir. Üniversite kütüphanelerinde kullanıcı
ihtiyaçlarını karşılayacak miktarda bilgisayarın olması çok önemlidir. Bu
Page 149
138
bilgisayarlar çağın gereklerine ayak uydurmalıdır. Bilgisayarlar, kullanıcının
araştırma sürecinde kullanma gereksinimi duyacağı flash disk, CD, DVD vb.
gibi eklentileri tanıyacak donanıma sahip olmalıdır. Bilgisayarların, içinde
kullanıcının araştırma sürecini destekleyecek nitelikte programları barındırıyor
olması gerekir (PDF, Microsoft Office programları,vb. gibi). Bu küçük
ayrıntılar önemli gibi görünmemekle birlikte zamanla yarışan kullanıcı için çok
önemlidir. Bütün bunların dışında yine üniversite kütüphanelerinde elektronik
bir süreli yayına erişim için en önemli araçlardan biri kablolu ve kablosuz
Internet ağının varlığı ve var olan Internetin hızlı olmasıdır. Kullanıcılar basılı
ve elektronik kaynağa erişimde aynı süreyi harcamak zorunda kalıyorlarsa
basılı süreli yayınların aboneliklerinin iptal edilip, elektronik süreli yayınlara
üye olunmasında kullanıcı hizmetleri açısından pek bir anlam kalmamaktadır.
Kablosuz ağın varlığı da çok önemlidir. Kullanıcıların kendi kişisel
bilgisayarlarından destek alarak araştırma yapmaları gerekebilir. Bu durumda
ise kablosuz ağın önemi ortaya çıkmaktadır. Kablosuz Internetin de hızlı
olması çok önemlidir. Bilgisayar teknolojilerine dayalı hizmetler konusunda
kullanıcılardan gelen bildirimler kütüphaneciler için büyük önem taşır.
Birtakım eksiklik veya sorunun varlığı fark edildiği anda duruma anında
müdahale etmek gerekir. Bu bağlamda kullanıcılarla etkileşim içinde
bulunmak önemlidir. Her kullanıcı yaşadığı teknik bir sorunu kütüphaneciye
iletmeyebilir. Bu bağlamda kullanıcılara zaman zaman bu konu üzerinde anket
uygulamak faydalı olabilir.
Elektronik veritabanı hizmetlerinin eleştiri konusu olabilecek başka yanları da
bulunmaktadır. Elektronik bulunabilirlik kapsamında hiçbir kütüphane bir
süreli yayına tam olarak abone olduğunu söyleyemez. Şöyle ki lisans
anlaşmaları, belirli yıllarla sınırlıdır. Lisans anlaşmaları bittiğinde o
veritabanına dolayısıyla birçok süreli yayına abonelik son bulmaktadır. Yani bu
yıl abone olunan bir elektronik süreli yayına 2 yıl, hatta 1 yıl sonra abone
olunacağının garantisini vermek mümkün değildir. Abonelik kesildiğinde ise
bazı veritabanlarında, süreli yayının eskiden erişebildiğimiz sayıları da
Page 150
139
erişilmez hale gelebilmektedir. Aynı zamanda elektronik süreli yayın
aboneliğinin maliyet açısından da dezavantajları bulunmaktadır.
Konsorsiyumlar kapsamında üye olduğumuz veritabanında lisans anlaşmaları
gereği istediğimiz süreli yayınlara üyeliğimiz mümkün olmayabilir. Buna
kurumsal olarak abone olmak isteyen kütüphane ise sadece istenilen süreli
yayının elektronik versiyonuna abone olmanın basılı versiyonuyla neredeyse
eşit fiyata denk geleceği için, kısmen daha pahalı olmasına karşın, veritabanı
aboneliğine yönelecektir. Veritabanında ise aynı anda ihtiyaç duyulmayan
birçok süreli yayına da erişim sağlanacaktır. Fazla bilgiden zarar
gelmeyecektir, ama bu durum kütüphane süreli yayın dermesinin amaçsız bir
şekilde ilerlemesine neden olacaktır. Maliyet yükü de kaçınılmaz olacaktır.
Elektronik yayıncılığın gelişmesiyle birlikte, kütüphanelerin geleneksel
yapıları değişmeye başlamıştır. Elektronik kitap ve süreli yayın kavramının
yaygınlaşmasıyla bu alandaki kaynaklara seçim, sağlama gibi geleneksel
kütüphane işlemlerinin uygulanmaması gibi sakıncalara neden olmuştur. Basılı
kaynaklar üzerinde bahsedilen geleneksel işlemler devam etmektedir, ancak
eskisi kadar etkin değildir. Önümüzdeki yıllarda bu elektronik kaynakların
basılı kaynaklara oranla daha da rağbet göreceği düşünülmektedir. Elektronik
kaynaklara abone olurken seçim, sağlama gibi işlemler yapılamamaktadır. Bu
durum, bir değer kaybına yol açmaktadır. Elektronik yayıncılıkla birlikte
kütüphaneciler kendilerine belli konular üzerinde paket olarak sunulan
kaynaklara abone olmaktadırlar. Burada herhangi bir seçimden bahsetmek söz
konusu değildir. Bu açıdan bakıldığında geleneksel kütüphanecilik kavramının
yok olup, kütüphanecilere ihtiyaç duyulup duyulmayacağı akıllara gelmektedir.
Elektronik yayıncılığın yaygınlaşmasıyla kütüphanecilerin iş yükünün
azalacağı da düşünülebilmektedir. Ancak elektronik yayıncılığın yaygınlaşması
kütüphanecilerin iş yükünün hafiflemesinin tam tersine, kütüphanecilerin iş
tanımının değişmesine sebep olmuş ve kendilerini daha donanımlı hale
getirmelerinin gerekliliğini zorunlu kılmıştır. Kütüphaneciler olağandışı
durumlarda karar verme yeteneğine sahip olmak durumunda kalmışlardır.
Page 151
140
Elektronik yayıncılık kavramının gelişmesi kütüphanelere duyulan ihtiyacın
azalacağını düşündürebilmektedir. Açık erişim kavramıyla artık Internet
üzerinden birçok kaynağa tam metin erişim mümkün olabilmektedir.
Kullanıcıların araştırma ihtiyacını karşılayacak birçok makale ve kitap Internet
üzerinde bulunmaktadır. Ancak açık erişim kavramı geliştiği kadar ve hatta çok
daha fazla ticari amaçla geliştirilen elektronik süreli yayın veritabanlarının
sektörel gelişimi de ciddi boyutlarda büyüme göstermektedir. Veritabanları
arasındaki rekabet gün geçtikçe artmaktadır ve veritabanları daha önemli bir
hal almaktadır. Veritabanları arasındaki rekabetin artması kütüphanecilerin bu
kaynaklara üye olması açısından avantajlıdır. Kütüphaneler bu veritabanlarına
üye oldukça, kütüphanelerin kullanımları da artış gösterecektir. Bu durumda
kütüphanelere duyulan ihtiyaç geleneksel dönemde olandan daha da fazla
olacak, kullanıcılar ihtiyaç duydukları bilgi kapsamında kütüphaneyi
kullanmaya daha mecbur hale geleceklerdir. Bütün bunların dışında
kütüphaneler kültürel bir köprü vazifesi görmektedirler. Özellikle de
üniversiteler için kütüphanelerin üniversitenin kalbi, gelişen teknolojiyle
birlikte beyni olduğu vurgulanmaktadır. Bir üniversite kütüphanesi bağlı
bulunduğu üniversitenin ulusal ve uluslararası kapsamda eğitim kalitesini
yansıtır. Yeni kurulan bir üniversitenin, kütüphanesini oluştururken izlediği
politika ve yollarla, gerçek anlamda donanımlı bir eğitim sistemini
hedeflediğini anlayabiliriz. Bütün üniversitelerin amacı akademik bir eğitim
sunmaktır. Bir üniversitenin diğer üniversiteden üstün olduğunu söylemek
doğru olmaz ancak gelişmiş bir üniversite kütüphanesine sahip üniversitelerin
daha iyi bir eğitim sistemini benimsediğini söylemek mümkündür.
Elektronik kaynaklara kütüphanelerimizde çeşitli konsorsiyumlar ve kurumsal
olarak abone olunan veritabanları aracılığıyla erişilebilmektedir. Ülkemizde
üniversite kütüphanelerinin elektronik kaynaklara erişimini sağlayan
TÜBİTAK – EKUAL ve ANKOS konsorsiyumları bulunmaktadır. EKUAL
bütçe kaynakları eşit olmayan araştırma kurumları arasında bilimsel bilgiye
erişimde fırsat eşitliği yaratmayı amaçlamaktadır. Bu doğrultuda 15.000’den
Page 152
141
fazla akademik süreli yayın bütün üniversiteler kapsamında hizmete
sunulmaktadır. ANKOS ise, 60’dan fazla yayıncının 83 ayrı veritabanıyla, 155
üniversite ve araştırma kurumunun üye olduğu bir veritabanıdır (ANKOS).
ANKOS’ta bulunan her bir veritabanına üyelik durumu farklılık
göstermektedir. Her bir veritabanına üye olan üniversite sayısı farklıdır. Şöyle
ki, her bir veritabanına üye olurken ücret ödendiği için mali bütçesi yetersiz
üniversiteler ANKOS’ta bulunan veritabanlarına daha az üye olmaktadırlar. Bir
veritabanına kurumsal yolla abone olmak ise tamamen kütüphanenin kendi
bütçesi ve politikasıyla alakalıdır. Ülkemizdeki kütüphanelere genel olarak
baktığımızda konsorsiyumlar aracılığıyla erişilebilen veritabanlarını bilimsel
yeterlilik ve kütüphane dermesi anlamında yeterli bulabiliriz. Uluslararası
kaynaklara erişim konusunda konsorsiyumlarımızda olumsuz bir özellik
görememekteyiz. Konsorsiyumlar kapsamındaki veritabanlarını sağlayan
kurumlar otoritedir ve bu kapsamda çalışan bütün uzman ve kütüphaneciler
işlerinde donanımlı, tecrübeli ve özverili kişilerdir. Bu konsorsiyumların
ilerlemesi değil, ancak devamlılığı için yapılan çalışmalarda da aynı özveri ve
istikrarın bulunması gerekmektedir.
Konsorsiyumlar aracılığıyla bilgiye erişim çok önemlidir. Lisans
anlaşmalarıyla kurumlar arasında belli uluslararası sözleşmeler yapılmaktadır.
Bu sözleşmeler doğrultusunda konsorsiyumlar veritabanlarına belirli bir zaman
dilimi için abone olmaktadır. Sözleşme yılının bitiminde aynı veritabanına
aboneliğin devam edip etmeyeceği belli değildir. Bugün orta büyüklükte bir
kütüphanenin 20.000’in üzerinde e-süreli yayına ulaştığı göz önünde
bulundurulacak olursa, olası bir uluslararası kriz durumunda, ülkemizde bilgiye
erişimin kesilmesinin yaratacağı kaosu tasvir etmek olanaksızdır.
Elektronik yayıncılığın, kütüphanedeki süreli yayın dermesi açısından olumlu
ve olumsuz yanları bulunmaktadır. Bir veritabanına üye olarak, aynı anda
birden çok konuda ve her konu alanının altında bulunan süreli yayınların
Page 153
142
erişilebilirlik şartlarına baktığımızda aslında erişimin sınırlı olduğunu
görebiliriz. Süreli yayınlara her zaman yayınlanmaya başladıkları yıldan
itibaren erişim mümkün olmamaktadır. Her veritabanında her süreli yayın için
tam metin erişim tarihi başlangıcı farklılık göstermektedir. Bu konu üzerinde
bir standart yoktur. Veritabanları üzerinde, 1972 yılında yayınlanmaya
başlayan bir süreli yayına, 1997 yılından itibaren tam metin erişimin
gerçekleştiği görülebilmektedir. Güncel yayınların kullanımının daha geniş
olduğunu düşündüğümüzde bu veritabanları kullanıcı ihtiyaçlarını genel
anlamda karşılamaktadır, ancak daha spesifik çalışmalarda kullanıcıların
veritabanlarındaki süreli yayınlardan tam metin erişimi bulunmayan önceki
sayılara ihtiyaç duyması muhtemeldir. Bu açıdan bakıldığında veritabanları
üzerinden elektronik olarak bulunabilirliğin sınırlı olduğunu söyleyebiliriz. Bu,
veritabanları açısından bir dezavantajdır. Ayrıca sosyal bilimler alanında
geçmişe ait bilgiler de önem taşıyabilmekte, bu alandaki süreli yayınların
geçmişe ait sayılarına arşiv seçeneği ile erişilememesi bir dezavantaj olarak
ortaya çıkabilmektedir.
Elektronik yayıncılık kavramına kullanıcı ihtiyaçları doğrultusunda bakmak
önemlidir. Var oluş amacında herhangi bir maddi kaygı barındırmayan
kütüphanelerin asıl hedefi kullanıcı ihtiyaçlarını karşılamaktır. Kütüphane
alanında yapılan bütün gelişmeler kullanıcıların daha fazla kaynağa, daha iyi
şartlarla erişebilmesi için olmaktadır. Bu anlamda baktığımızda elektronik
yayıncılığa doğru ilerleyiş kullanıcılar açısından avantajlıdır. Elektronik
yayıncılık ile kullanıcılar kütüphane dışında her yerde kullanıcı adı ve şifrelerle
süreli yayınlara erişebilmektedir. Elektronik yayıncılık, kullanıcılar açısından
bakıldığında, özellikle süreli yayınlar açısından avantajlıdır. Geleneksel
dönemde basılı ortamda literatür taraması yapmak çok daha zordu. Dizinler
kullanıcılara karmaşık gelebilmekteydi. Şimdi ise bir bilgisayar ekranından çok
daha basit yöntemler izleyerek gelişmiş bir tarama yapmak ve süreli yayın
sistemine bakmak mümkündür. Kullanıcılar makaleleri flash disk vb.
eklentilerine kaydedebilmekte ve e-posta olarak yollayabilmektedir. Çeşitli
Page 154
143
yollarla sahip olunan kaynaklara, kütüphane dışında diledikleri her yerde,
notebook, tablet bilgisayar, hatta akıllı cep telefonlarıyla dahi
bakılabilmektedir. Makaleye basılı olarak sahip olmak isteyen kullanıcı dilerse
çıktı alabilmektedir. Geleneksel dönemde ise kullanıcılar aynı sonuca
varabilmek için saatler süren literatür taramasının ardından, daha karmaşık
olarak fotokopi çekerek erişilebilmekteydi. Teknoloji ciddi anlamda
ilerlemiştir. Bu açılardan bakıldığında elektronik yayıncılık kullanıcılar
açısından vazgeçilmez bir hal almaktadır.
Ülkemizde Türkçe süreli yayınların dizinlendiği Türkiye Makaleler
Bibliyografyası (TMB), önemli bir kaynaktır. TMB, araştırmacılara
çalışmalarında kolaylık sağlamak, araştırma konuları ile ilgili bilgiye
ulaşmalarında yardımcı olmak amacıyla, 1952 yılından bu yana Milli
Kütüphane tarafından yayınlanmaktadır. TMB, Milli Kütüphane’ye gönderilen
bilimsel ya da kültürel ağırlıklı süreli yayınlardan seçilmiş makalelerin
künyelerini kapsar (Türkiye Makaleler Bibliyografyası). Bu kaynak
ülkemizdeki süreli yayınların denetiminin yapılması ve kullanıcılara sağladığı
kaynaklardan dolayı çok önemlidir. ULAKBİM Ulusal Veritabanları altında
bulunan Tıp, Sosyal ve Beşeri Bilimler, Yaşam Bilimleri, Mühendislik ve
Temel Bilimler ve Hukuk Veritabanları bulundukları konular altındaki süreli
yayınları dizinlemesiyle önem taşımaktadır. Ancak bu veritabanları, dizinlediği
süreli yayınları belli değerlendirme kriterlerini göz önünde bulundurduktan
sonra kapsamına almaktadır. Bu durumda ülkemizde bulunan bütün süreli
yayınların, bu veritabanları aracılığıyla denetiminden söz etmek mümkün
değildir. Ülkemizde sosyal bilimler de dahil olmak üzere bütün bilim
dallarında süreli yayınların denetimini sağlayacak ve mümkün olduğunca bu
yayınların içeriklerine de eriştirebilecek nitelikte bibliyografik ve/veya tam
metin veritabanlarına çok ihtiyaç vardır. Ülkemizde Türkçe süreli yayınlar için
bir atıf dizininin eksikliğinden bahsetmek söz konusudur. Böyle bir kaynağın
varlığının Türk akademi dünyasına hareketlilik kazandıracağı düşünülmektedir.
Ülkemizde eksikliği hissedilen diğer bir kaynak ise, Ulrich’s International
Page 155
144
Periodicals Directory gibi Türk süreli yayınlarını çeşitli özelliklerine göre
tanımlayan bir kaynaktır. Böyle bir kaynağın varlığı da, kullanıcılar için çok
faydalı olacağı gibi Türkiye’de yayınlanan süreli yayınların denetimlerinin
yapılmasına yardımcı olacaktır.
Çalışmamızda sosyal bilimler süreli yayınlarının konularına göre EF değeri en
yüksek olanlarının Ankara’daki üniversite kütüphanelerinde bulunabilirliklerini
incelemek üzere yola çıkılmıştır. Bu bağlamda, süreli yayınların seçiminde EF
değerinin etkili olup olmadığı üzerinde durulmuştur. Yaygınlaşan elektronik
yayıncılık kavramına, konsorsiyumlara, beraberinde de elektronik
veritabanlarına üye olunarak erişimi sağlanan süreli yayınların seçiminde
yalnızca EF değerinin değil, diğer ölçütlerin de önemine değinilmiştir.
Ülkemizde konsorsiyumlardaki uzmanların seçiminin önemli olduğu,
uzmanların ise veritabanlarını seçerken yayınevlerinin otorite olmasını dikkate
aldıkları saptanmıştır. Bu bağlamda veritabanlarında dizinlenen süreli
yayınların EF değerlerinin genellikle zaten yüksek olduğu söylenmiştir. Her ne
kadar otorite yayıncılar tarafından yayınlanan ve otorite veritabanlarında
dizinlenen süreli yayınların EF değerinin genellikle yüksek olduğu belirtilse de
bu konu üzerine ayrıntılı bir EF denetlemesinin yapılıp yapılmadığı
belirsizliğini korumaktadır. Sonuç olarak araştırmamız kapsamında başarının
başarıyı beslediği ilkesine varabiliriz. Çalışmamız kapsamındaki bütün süreli
yayınlar, taşıdıkları çeşitli özellikler doğrultusunda önemli kaynaklardır, EF
değerleri yüksektir ve önemli veritabanlarında dizinlenmektedirler. Bu
durumda başarının bir tesadüf olmadığı sonucuna varabiliriz.
Yukarıdaki ifadelerde, elde edilen sonuçlarla birlikte yer yer öneriler de
verilmiştir. Daha önce bahsi geçen önerileri diğer önemli önerilerle birlikte bir
bütün olarak belirtmenin faydalı olacağı düşünülmektedir. Bu önerileri şu
şekilde sıralayabiliriz:
Page 156
145
- Kütüphanelerin süreli yayınların iptali/sürdürülmesi kararlarını verme
süreçlerinde seçim ve değerlendirme ölçütlerinin hepsini değilse bile,
önemli olan birkaçını kullanmaları, süreli yayınların en güncel EF
değerlerini dikkate almaları isabetli kararlar alınmasına yol açacaktır.
- Kütüphaneler elektronik yayıncılığı destekleyecek nitelikte bilgi ve
iletişim teknolojilerine sahip olmalı ve bu yayınların kullanılmasını
sağlayacak her türlü teknik donanımı bünyesinde bulundurmalıdır.
Kütüphanelerin bu hizmetlerin işlerliğinin takibi için en doğru sonuca
ulaşabilmeleri amacıyla zaman zaman kullanıcılara anketler
düzenlemesinin yararlı olacağı düşünülmektedir.
- Bütün kütüphanelerde e-süreli yayınların kullanımını kolaylaştıran e-
süreli yayın arama motorunun varlığı çok önemlidir. Kütüphanelerin web
sayfasında bu seçeneğin olması kullanıcılar için büyük fayda
sağlayacaktır.
- Ülkemizde sosyal bilimler de dahil olmak üzere bütün bilim
alanlarında süreli yayınların bibliyografik denetimini sağlayacak ve
mümkün olduğunca bu yayınların içeriklerine eriştirebilecek nitelikte
bibliyografik ve/veya tam metin veritabanlarına, ayrıca;
Ulrich’s International Periodicals Directory türü Türk süreli yayınlarının
belirli özelliklerini sınıflandırarak veren bibliyografik bir kaynağa,
bunların yanı sıra;
Bütün alanlarda ve sosyal bilimler alanlarında da atıf dizinlerine ihtiyaç
vardır.
Yukarıda saydığımız üç çeşit kaynak ülkemizde ihtiyaç duyulan ve
varlıklarıyla birlikte Türk bilim dünyasına hareket kazandıracağı
düşünülen kaynaklardır.
Bu çalışma, kapsamı doğrultusunda Ankara’daki üniversite kütüphanelerine
süreli yayınlar dermesi gözden geçirilirken yardımcı olabilecek ve benzer
nitelikte başka çalışmalara yol gösterebilecek niteliktedir.
Page 157
146
KAYNAKÇA
Akyürek, T. (2003). Türkiye’de konsorsiyumların kütüphanelerde satın alma
üzerine etkisi. Türk Kütüphaneciliği, 17(3), 247 – 262.
Al, U. (2002). Üniversite kütüphanelerinde bilgi hizmetlerinin Internet
aracılığıyla pazarlanması. Bilgi Dünyası, 3(1), 1-11.
Al, U. ve Al.P. (2003). Elektronik bilgi kaynaklarının seçimi. Bilgi Dünyası,
4(1), 1-14.
Al, U. ve Soydal, İ. (2010). Bilgibilim alanında kendine atıf üzerine bir
çalışma. Bilgi Dünyası, 11(2), 349-364.
Al, U. ve Soydal, İ. (2011a). Atıf dizinlerindeki Türkiye adresli dergiler
üzerine bir değerlendirme. Bilgi Dünyası, 12(1), 13-29.
Al, U. ve Soydal, İ. (2011b). Koleksiyon yönetiminde ödünç verme
istatistiklerinin kullanımı: Hacettepe Üniversitesi örneği. Bilgi Dünyası,
12(2), 223-238.
Al, U. ve Tonta, Y. (2004). Atıf analizi: Hacettepe Üniversitesi Kütüphanecilik
Bölümü tezlerinde atıf yapılan kaynaklar. Bilgi Dünyası, 5(1), 19-47.
Page 158
147
Alkan, N. (1998). Temel ve uygulamalı bilim dallarında etki faktörü değeri en
yüksek olan süreli yayınların Ankara’daki üniversite kütüphanelerinde
bulunabilirliği. Türk Kütüphaneciliği, 12(4), 279-305.
Alkan, N. (1999). Tıp ve sağlık bilimleri dallarının 1990’larda etki faktörü
değeri en yüksek olan süreli yayınları ve bunların Ankara’daki ilgili
kütüphanelerde bulunabilirliği. Yay. Hazl. Ö. Bayram ve diğerleri.
Bilginin Serüveni: Dünü, Bugünü ve Yarını… Türk Kütüphaneciler
Derneğinin Kuruluşunun 50. Yılı Uluslararası Sempozyumu Bildirileri:
17-21 Kasım içinde (278-300). Ankara: Türk Kütüphaneciler Derneği.
Alkış, H. ve Yılmaz, B. (2008). Kütüphanelerarası ödünç verme hizmeti:
Bilkent Üniversitesi Kütüphanesi Örneği. Balkan Ülkelerinde Bilgi ve
Belge Yönetimi ve Kütüphanelerarası İşbirliği Sempozyumu Bildirileri,
Edirne, 5-7 Haziran 2008. http://eprints.rclis.org/14626/ (20 Mayıs 2013
tarihinde erişildi).
Alpay, M. (1973). Kütüphanecilik terimleri. İstanbul: İstanbul Üniversitesi
Edebiyat Fakültesi.
Altunışık, R., Coşkun, R., Bayraktaroğlu, S. ve Yıldırım, E. (2005). Sosyal
bilimlerde araştırma yöntemleri, SPSS uygulamalı. Sakarya: Sakarya
Üniversitesi, İİBF.
Ankara Üniversitesi Kütüphanesi,
http://kutuphane.ankara.edu.tr/?bil=bil_icerik&icerik_id=31 (27 Ağustos
2012 tarihinde erişildi).
Page 159
148
ANKOS, http://www.ankos.gen.tr/index.php/genelbilgi (21 Mayıs 2013 tarihinde
erişildi).
Arıoğlu, E. ve Girgin, C. (2002). 1974-2001 döneminde ülkemizdeki bilimsel
yayınların kısa değerlendirilmesi. Bilim ve Ütopya Dergisi, 5 (1).
http://www.maden.org.tr/resimler/ekler/7e1249ffc03eb9d_ek.pdf?tipi=5&turu
=R&sube=0 (21 Mayıs 2013 tarihinde erişildi).
Arslantekin, S., Bayram, Ö. Atılgan, D. ve Atakan, C. (2006). Ankara
Üniversitesi elektronik kütüphanesi veri tabanlarının kullanım analizi.
Türk Kütüphaneciliği, 20(4), 373-389.
Ataünal, A. (1998). Türkiye’de yükseköğretim, yasal düzenlemeler ve
değerlendirmeler. Ankara: Milli Eğitim Bakanlığı.
Atıl Yörü, H. (2008). Türkiye’de yürütülen kütüphaneler arası ödünç
alma/verme ve belge sağlama hizmetlerine toplu bir bakış. Türk
Kütüphaneciliği, 22(1), 82 – 106.
Atılgan, D., Subaşıoğlu, F. ve Gürdal, O. (2004). Liseler için kütüphanecilik.
İstanbul: Milli Eğitim Bakanlığı.
Atılgan, D. (2008). Türkiye’de üniversite kütüphanelerinin tarihi. Türk
kütüphaneciliği, 22(4), 451-458.
Page 160
149
Atılgan, D. ve Yalçın, Y. (2009). Elektronik kaynakların seçimi ve
değerlendirilmesi. Türk Kütüphaneciliği, 23(4), 769-802.
Atılım Üniversitesi Kütüphanesi,
http://library.atilim.edu.tr/turkish/hakkinda.htm (27 Ağustos 2012
tarihinde erişildi).
Aybaş, O.T. (1967). Kütüphaneler arası işbirliği. Ankara: TKD.
Aybaş, O. T. (1978). Türkiye'de toplu katalog çalışmaları. Yayımlanmamış
doktora tezi. Ankara, Hacettepe Üniversitesi.
http://www.bby.hacettepe.edu.tr/yayinlar/dosyalar/25.pdf (20 Mayıs 2013
tarihinde erişildi).
Balcı, A. (2006). Sosyal bilimlerde araştırma (Yöntem, teknik ve ilkeler).
Ankara: Pegem Yayıncılık.
Başkent Üniversitesi Kütüphanesi; http://lib.baskent.edu.tr/hakkimizde.html
(27 Ağustos 2012 tarihinde erişildi).
Baysal, J. (1987). Kütüphanecilik alanındaki yeni kavramlar, araçlar,
yöntemler. İstanbul: İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi.
Bilgi Dünyası, 2000-2011. Ankara: ÜNAK.
Page 161
150
Bilkent Üniversitesi Kütüphanesi,
http://library.bilkent.edu.tr/tr/tarihcekut.html (27 Ağustos 2012 tarihinde
erişildi).
Boisse, J.A. (1995). Library cooperation: a remedy but not a panacea. IFLA
Journal, 21(2): 89 – 93.
Boratav, K. (2006). Sosyal bilimler veri tabanı çalışmalarında tarihsel
perspektif. Editör: Kasım Karakütük: Sosyal Bilimlerde Süreli Yayıncılık,
I. Ulusal Kurultay Bildirileri içinde (11-15). Ankara: ULAKBİM.
Çakın, İ. (1983). Üniversite-kütüphane ilişkisi. Türk kütüphaneciliği, 32(2), 61-
64.
Çakın, İ. (1998). Üniversitelerimizin bilgiye erişim ortamları: Genel
değerlendirme. Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi, 75. Yıl
Özel Sayısı, 37-67.
Çakın. İ. (2000). Üniversitelerimizin bilgiye erişim sorunları ile Ulusal
Akademik Ağ ve Bilgi Merkezi. Bilgi Dünyası, 1(1), 26-41.
Çankaya Üniversitesi Kütüphanesi, http://library.cankaya.edu.tr/(27 Ağustos
2010 tarihinde erişildi).
Demir, Ö. ve Acar, M. (2005). Sosyal bilimler sözlüğü. Ankara: Adres
Yayınları.
Page 162
151
Dizin, Türk Kütüphaneciliği, 1993-2000. (2001). Hazırlayanlar: Oya Gürdal ve
diğerleri. Ankara: TKD.
Dizin, Türk Kütüphaneciliği, 2001-2007. (2009). Hazırlayanlar: Oya Gürdal
Tamdoğan, Serap (Narinç) Kazak, Aytaç Yıldızeli. Ankara: TKD.
DOAJ ; (http://www.doaj.org/doaj?func=byCountry&uiLanguage=tr) (1
Eylül 2012 tarihinde erişildi).
EBSCOHOST veritabanına;
(http://ekual.ulakbim.gov.tr/lisans/lisans_kosul.uhtml#ebsco) (1 Eylül
2012 tarihinde erişildi).
EKUAL; (http://ekual.ulakbim.gov.tr/hakkinda/) (1 Eylül 2010 tarihinde
erişildi).
Ergün, M. (2011) Felsefeye giriş (Bilim felsefesi),
www.egitim.aku.edu.tr/bilimfelsefesi.pdf (27 Ağustos 2012 tarihinde
erişildi).
Ersoy, O. (1966). Kütüphaneciliğimizin sorunları. Ankara: Güven Matbaası.
Ertürk, K.L ve Küçük, M.E. (2010). Bilimsel bilginin görünürlüğü: Hacettepe
Üniversitesinde açık erişim farkındalığı. Türk Kütüphaneciliği, 24(1), 63-
93.
Page 163
152
Garfield, E. (1979). Citation indexing: its theory and application in science,
technology and humanities. Philedelphia, PA:ISI.
Garfield, E. (1983). Citation indexing – its theory and application in science,
technology and humanities. Philadelphia: ISI Press.
Gazi Üniversitesi Kütüphanesi; http://lib.gazi.edu.tr/posts/view/title/genel-
bilgiler-15147(27 Ağustos 2012 tarihinde erişildi).
Gerardin, L. (1983). Bilimsel ve teknik enformasyon sistemi: yapısal analizle
göstergelerin tanımı. Çev.Tevfik Olgun. Ankara: TÜBİTAK/TÜRDOK.
Goldhor, H. (1969). An introduction to scientific research in librarianship.
Washington: U.S. Office of Education, Bureau of Research.
Gorman, M. (1997). Ownership or Access: a new idea of collection. College
and Research Libraries News, 58(7), 498-499.
Gökkurt, Ö. (1992). Enformetrinin istatistiksel temeli: Vardamlı(Inferential)
istatistik teknikler. Türk Kütüphaneciliği, 6(1), 18-21.
Gökkurt, Ö. (1994). Enformetri, Bradford yasası ve citation indeks. Türk
Kütüphaneciliği, 8(1), 26-30.
Page 164
153
Gökkurt Bayram, Ö. (1998). Atıf verisi (citation data) ve enformetik yasalar:
Türk kütüphanecilik literatüründeki doktora tezleri üzerinde bir uygulama.
Türk Kütüphaneciliği, 12(1), 21-32.
Grötsel, M. ve Lügger, J. (1995). Scientific communication at turning point:
Libraries in the time of global electronic Networks. Berlin: Konrad – Zuse
Zentrum für Informationstechnik.
Güncel Türkçe Sözlük. http://tdkterim.gov.tr/bts/(1 Eylül 2012 tarihinde
erişildi).
Günden, A. (2001). ÜNAK/OCLC konsosiyum çalışmaları. Bilgi Dünyası,
2(1), 106-119.
Gürdal Tamdoğan, O. (2009). Bilgi üretiminde yazın ürünleri ve kütüphaneler:
Atıfların tespiti ve analizi yoluyla araştırma. Türk Kütüphaneciliği, 23(2),
254-277.
Gürdal Tamdoğan, O., Fenerci, T. ve Subaşıoğlu, T. (2010). Sosyal Bilimler
Alanında Bilgi Kaynaklarının ve Kütüphanenin Yarattığı Değer. TÜBİTAK
SOBAG Proje 108K047, 1-210.
Hacettepe Üniversitesi Kütüphanesi;
http://www.library.hacettepe.edu.tr/index.php?sid=67&dil=tr&s=K%C3%
BCt%C3%BCphanelerimiz (27 Ağustos 2012 tarihinde erişildi).
Page 165
154
Hertzel, D.H. (2003). Bibliometrics history. Encyclopedia of Library and
Information Science, 288-349.
Journal Citation Reports (JCR) Social Science Edition. (2011) USA: ISI.
http://www.isiknowledge.com/JCR adresinden erişilmiştir.
Kaptan, S. (1998). Bilimsel araştırma ve istatistik teknikleri. Ankara: Tekışık
Ofset.
Karasar, N. (1999). Bilimsel araştırma yöntemleri: kavramlar, ilkeler, teknikler.
Ankara: Nobel Yayın Dağıtım.
Karasözen, B. ve Lindley, J.A. (2004). ANKOS: Türkiye’de konsorsiyum
gelişimi.http://www.ankos.gen.tr/index.php/turkiyedekonsorsiyumungelisi
mi (20 Mayıs 2013 tarihinde erişilmiştir).
Karasözen, B., Zan, B.U. ve Atılgan, D. (2010). Türkiye’de açık erişim ve bazı
ülkelerle karşılaştırma. Türk Kütüphaneciliği, 24(2), 235-257.
Karasözen, B., Gökkurt Bayram, Ö. ve Zan, B.U. (2011). Wos ve Scopus veri
tabanlarının karşılaştırılması. Türk Kütüphaneciliği, 25(2): 238 – 260.
Kayaoğlu, H.D. (2006). Açık erişim kavramı ve gelişmekte olan bir ülke olarak
Türkiye için anlamı. Türk Kütüphaneciliği, 20(1), 29-60.
Page 166
155
Kayaoğlu, H.D. (2008). Süreli yayınlar yönetimi. İstanbul: Selenge.
Keller, A. (2001). The future development of electronic journals: A Delphi
survey. The Electronic Lİbrary, 19(6), 383-396. Çev: Hülya Kayaoğlu.
(2005). Elektronik dergilerin gelecekteki gelişimi: Bir Delfi saptama ve
incelemesi. Türk Kütüphaneciliği, 19(2), 193-218.
Keseroğlu, H.S. (2004). Kütüphane bilgi merkezi kurma kütüphane programı
yazma kılavuzu. İstanbul: Nesil Yayınevi.
Kim, H. (2001). The transition from paper to electronic journals: key factors
that affect scholars’ acceptance of electronic journals. The Serials
Librarian, 41(4), 31-64.
Kitalıkbilim Terimleri Sözlüğü, http://tdkterim.gov.tr/bts/ (2 Eylül 2012
tarihinde erişildi).
Kozak, N. (2001). Sağlık, sosyal ve teknik bilimleri alanlarında yayınlanmakta
olan akademik dergiler üzerine karşılaştırmalı bir inceleme. Türk
Kütüphaneciliği, 15(3), 296-310.
Kozak, N. (2003). Türkiye’de yayınlanan akademik dergilerin niteliklerindeki
zaman içerisinde değişim nedenleri: Sağlık, sosyal ve teknik bilim
alanlarında yayınlanan dergiler üzerine bir inceleme. Bilgi Dünyası, 4(2),
146-174.
Page 167
156
Köprülü, D. (1997). Koleksiyon değerlendirmesi ve kullanım analizi: Bir
araştırma. Türk Kütüphaneciliği, 11(2), 134-157.
Kurulgan, M. ve Temizel, F. (2007). Üniversite kütüphanelerinde bütçe dışı
finans kaynaklarının kullanımı ve Türkiye’deki üniversite kütüphaneleri
için alternatif finansman modeli önerisi. Türk Kütüphaneciliği, 21(4), 459-
475.
Kurulgan, M. ve Özata, F.Z. (2010). Elektronik kütüphane hizmetlerinin
öğretim elemanları tarafından benimsenmesinde etkili olan faktörler:
Anadolu Üniversitesi öğretim elemanları üzerinde bir araştırma. Bilgi
Dünyası, 11(2), 243 – 262.
Küçük, M. E. (1986). Otomatikleşmiş süreli yayın denetim sistemleri:
Ankara’da bulunan üniversite kütüphaneleri için sistem seçimi.
Yayımlanmamış yüksek lisans tezi, Ankara, Hacettepe Üniversitesi.
http://www.bby.hacettepe.edu.tr/yayinlar/dosyalar/59.pdf (21 Mayıs 2013
tarihinde erişildi).
Küçük, M. E. ve Alır, G. (2003). Dijital koruma (arşivleme) stratejileri ve bazı
uygulama örnekleri. Türk Kütüphaneciliği, 17(4), 340-356.
Küçük, M. E., Al, U., Alır, G., Soydal, İ. ve Ünal, Y.(2004). Türkiye’de
kütüphanelerarası işbirliği üzerine bir değerlendirme. Türk
Kütüphaneciliği, 18(2), 119 – 134.
Page 168
157
Küçük, M. E., Al, U. ve Olcay, N.E. (2008). Türkiye’de bilimsel elektronik
dergiler. Türk Kütüphaneciliği, 22(3), 308-319.
Mahmud Cevad İbnü’ş-şeyh Nafi (2002). Maarif-i Umumiye Nezaret-i
Tarihçe-i Teşkilat ve İcraatı. Yay.Haz.; Mustafa Ergün ve diğerleri.
Ankara: MEB Yayınları.
Milne, D. ve B. Tiffany. (1991). A cost-per-use method for evaluating the cost-
effectiveness of serials: a detailed discussions of methodology. Serials
Review, 17(2), 7-19.
Mutlu, A. (2009). Türkiye’de çevre sorunlarının baskın niteliği ve sosyal
bilimler yaklaşımının gerekliliği. Ankara Üniversitesi Çevre Bilimleri
Dergisi, 1 (1), 71-82.
OBES, www.ulakbim.gov.tr/cabim/bs/tubess/obes.uhtml (21 Mayıs 2013
tarihinde erişildi).
ODTÜ Kütüphanesi; http://www.lib.metu.edu.tr/tr/tarihce (27 Ağustos 2012
tarihinde erişildi).
Olşen, Ş. (1999). Internet üzerindeki bilgi kaynaklarının seçimi ve
değerlendirilmesi. Türk Kütüphaneciliği, 13(3), 197-206.
Page 169
158
Ortaş, İ. (2004). Öğretim üyesi ya da bilim insanı kimdir?. Pivolka, 3(12), 11-
16.
Osborn, A. D. (1980). Serials publications: their place and treatment in library.
American Lİbrary Association.
Özbudak, G. (1994). Süreli yayınlar için kullanımın ölçülmesi. Türk
Kütüphaneciliği, 8(4), 272-287.
Özbudak, G. (1995). YÖK Dokümantasyon ve Uluslararası Bilgi Tarama
Merkezi koleksiyonundaki sanat ve beşeri bilimler konulu süreli yayınların
kullanım değerlendirmesi. Türk Kütüphaneciliği, 9(2), 113-123.
Polat, C. (2006). Bilimsel bilgiye açık erişim ve kurumsal açık erişim arşivleri.
Journal of Social Sciences, 6(37), 53-80.
http://eprints.rclis.org/9029/1/(Microsoft_Word_-_Bilimsel_Bilgiye_A.pdf (21
Mayıs 2013 tarihinde erişildi).
Püsküllüoğlu, A. (1995). Türkçe sözlük. İstanbul: YKY.
Rousseau, R. (1988). Citation distrubition of pure mathematics journals.
Legghe and R. Rousseau (Ed.) Informetrics 87/88: Select Proceedings of
the First International Conference on Bibliometrics and Theoretical
Aspects of Information Retrieval: 25-28 August 1987 Dienpenbeek,
Belgium içinde, 249-262. Amsterdam: Elsevier.
Swigger, K. ve A. Wilkes (1991). The use of citation data to evaluate serials
subscriptin in an academic library. Serials Review, 17(2), 41-52.
Page 170
159
Şahin, T. (2011). Konsorsiyum sözleşmesi. TBB Dergisi, 92, 451 – 483.
TOBB ETÜ Kütüphanesi; http://kutuphane.etu.edu.tr/?q=content/genel-bilgiler
(27 Ağustos 2012 tarihinde erişildi).
TO-KAT; www.toplukatalog.gov.tr/index.php?cwid=8&#hakkinda (21 Mayıs
2013 tarihinde erişildi).
Tonta, Y. (1996). Internet, elektronik kütüphaneler ve bilgi erişim. Türk
Kütüphaneciliği, 10(3), 215-230.
Tonta, Y. (1997a). Elektronik yayıncılık, bilimsel iletişim ve kütüphaneler.
Türk Kütüphaneciliği, 11(4), 305-314.
Tonta, Y. (1997b). Kütüphanelerarası işbirliği ve bilgi kaynaklarının etkin
kullanımı. Kütüphanecilik Bölümü 25. Yıl’a Armağan içinde (100 – 108).
Ed. Bülent Yılmaz. Ankara: Hacettepe Üniversitesi Kütüphanecilik
Bölümü. eprints.rclis.org/9471 (20 Mayıs 2013 tarihinde adresinden
erişildi).
Tonta, Y. (1999). Kütüphanelerarası işbirliğinin neresindeyiz?, Bilginin Dünü,
Bugünü, Yarını… içinde (493-514) Yay. Haz. Özlem Bayram ve diğerleri.
Ankara: Türk Kütüphaneciler Derneği.
Page 171
160
Tonta, Y. (2000). Elektronik yayıncılıkta son gelişmeler. Bilgi Dünyası, 1(1),
89-132.
Tonta, Y. ve Al, U. (2008). Türkçe makalelerin dergilere dağılımı ve Bradford
yasası. Bilgi Dünyası, 9(1), 41-66.
Toplu, M. (1992). Üniversite kütüphanelerinin bilimsel araştırmadaki işlevi ve
Türkiye gerçeği (1). Türk Kütüphaneciliği, 6(1), 22-42.
Toplu, M. (2009a). Belge sağlama hizmetlerinin gelişimi ve Türkiye
perspektifi. Türk Kütüphaneciliği, 23(1), 83-118.
Toplu, M. (2009b). Elektronik yayıncılığın ortak koleksiyon geliştirme ve
kütüphane koleksiyonlarına etkileri ve Türkiye’deki uygulamalar. Türk
kütüphaneciliği, 23(3), 448-488.
Turgut Özal Üniversitesi Kütüphanesi;
http://kutuphane.turgutozal.edu.tr/kategori/genel-bilgiler-89-72.html (27
Ağustos 2012 tarihinde erişildi).
Türk Kütüphaneciliği. (1987-2012). Ankara: TKD.
Türkçe bilim terimleri sözlüğü, Sosyal bilimler. (2011). Ankara: TÜBA.
Page 172
161
Türkiye Makaleler Bibliyografyası. http://eyayinlar.mkutup.gov.tr/cgi-
bin/WebObjects/Makale.woa/7/wo/XzyhMpTFZA7gWZiM7iQ7H0/0.4.23 (21
Mayıs tarihinde erişildi).
Ufuk Üniversitesi Kütüphanesi; http://www2.ufuk.edu.tr/library/genel.htm(27
Ağustos 2012 tarihinde erişildi).
ULAKBİM; www.ulakbim.gov.tr/hakkimizda/tarihce/cabim/tarihce.uhtml (21
Mayıs 2013 tarihinde erişildi).
Ulrich’s Internatıonal Periodicals Directory. (2011). USA: ProQuest.
https://ulrichsweb.serialssolutions.com/ adresinden erişilmiştir.
ÜNAK – OCLC Konsorsiyumu, www.unak.org.tr/unakoclc (20 Mayıs
tarihinde erişildi).
White, E.C. (1985). Bibliometrics, from curiosity to convention. Special
Lİbraries,76(1), 35-42.
Yar, M.A. (2004). Türkiye’de elektronik kütüphaneler. Türk Kütüphaneciliği,
18(4), 450-453.
Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Kütüphanesi,
http://www.ybu.edu.tr/kutuphane/custom_page-284-genel-bilgiler.html(22
Aralık 2012 tarihinde erişildi).
Page 173
162
Yurdadoğ, B. (1974). Kitaplıkbilim terimleri sözlüğü. Ankara: Türk Dil
Kurumu.
Zan, B.U. (2009). Elektronik yayınların derlenmesi. Türk Kütüphaneciliği,
23(2), 299-320.
Zwemer, R.L. (1970). Identification of journal characteristics useful in
improving input and of a retrieval system. Federation Proceedings, 29:
1595-1604.
Page 174
163
ÖZET
Günümüzde kütüphaneler, süreli yayınların hızla artan abone bedelleri
karşısında zorlanmakta, bu artışı karşılamaya yeterli olmayan bütçeleri, büyük
bir sorun yaratmaktadır. Her ne kadar sosyal bilim süreli yayınlarının abone
bedellerindeki artış, fen, tıp ve sağlık bilimleri süreli yayınlarında olduğu kadar
hızlı olmasa da yine de bir artış söz konusudur. Süreli yayınların değeri sosyal
bilim disiplinleri için de bir o kadar önemlidir ve kütüphane dermesinde önemli
bir yere sahiptir. Güncel bilgiye duyulan ihtiyaç, en hızlı şekilde süreli yayınlar
kanalıyla karşılanabilir. Bundan dolayı sosyal bilim alanlarında da süreli
yayıncılık önemini korumaktadır.
Süreli yayın dermesi oluşturmak bir hayli güçtür. Süreli yayınlar kütüphanenin
dinamik, sürekli olarak artan ve en karmaşık derme türünü oluştururlar.
Bundan dolayı bir süreli yayına abone olurken ya da iptal ederken çok dikkat
etmek gerekir. Bu ise belirli değerlendirme ölçütleri göz önünde
bulundurularak mümkün olabilir. Etki Faktörü (EF), kökeni çeyrek yüzyılı
geçkin olarak süreli yayınların kullanımını belirlemede kullanılan bir ölçüttür.
Sayısal verilere dayanması ve böylece tarafsız olması aynı zamanda işlevselliği
açısından kütüphaneciler tarafından kullanım rağbetini kaybetmeyen değerli bir
ölçüttür.
Çalışmamızda Institute for Scientific Information (ISI) tarafından yayımlanan
Journal Citation Reports’un Social Sciences Edition 2011’den belirlenen sosyal
bilim disiplinlerinin EF değeri en yüksek olan süreli yayınlarının Ankara’daki
üniversite kütüphanelerinde bulunabilirliği ve erişilebilirliği incelenmiştir. Bu
çalışmayla üniversite kütüphanelerinin EF değerine ne kadar bağlı kaldıkları
anlaşılmak istenmiştir. Varılan sonuca göre bağımsız görüşme yaptığımız
süreli yayınlar birimleri kütüphanecileri EF değerine öncelikle yer vermemekle
Page 175
164
birlikte, süreli yayınların seçim ve değerlendirilmesinde kullandıklarını; süreli
yayının yayıncısının otorite olup olmadığı, hakemli olup olmadığı, akademik
yayın olup olmadığı, vb. diğer ölçütleri göz önünde bulundurduklarını, bu
ölçütlere göre seçimi yapılan süreli yayınların EF değerlerinin zaten yüksek
değerli süreli yayınlar olduklarını belirtmişlerdir.
Eğer dilerlerse üniversite kütüphanelerine süreli yayın dermeleri açısından
kendilerinin bir profilini sunmak amaçlanmıştır. Sonuç olarak, sosyal bilimler
alanında EF değeri en yüksek süreli yayınların Ankara’daki üniversite
kütüphaneleri genelinde basılı bulunabilirlikleri %30.16, elektronik
bulunabilirlikleri ise %100 olarak belirlenmiştir. Elde edilen veriler sonucunda
“Sosyal bilimler dallarında EF değeri en yüksek olan süreli yayınların
Ankara’daki üniversite kütüphanelerinde bulunabilirlik/erişilebilirlik oranı
yüksektir” hipotezimiz doğrulanmış bulunmaktadır. Basılı bulunabilirlik oranı
beklenenden azdır ancak sonuç olarak elektronik bulunabilirlik aracılığıyla da
aynı kaynağa ulaşılmaktadır. Sadece kaynağın elde ediliş biçimi farklıdır.
Bununla birlikte kütüphanelerarası işbirliği yoluyla artık ihtiyaç duyulan
kaynaklar yurt dışından bile elde edilebilmektedir. Bu bağlamda kaynakların
bilgi merkezinde fiziksel olarak basılı biçimde bulunmayışları dahi çok büyük
bir engel yaratmamaktadır.
Page 176
165
ABSTRACT
Nowadays , libraries slog on rapidly increasing costs of periodicals. Their
insufficient budget to meet the increase creates a big problem. Although the
rise of subscriber prices in social science periodicals is not as fast as in the
science, medicine and health sciences periodicals, the rise of prices still exists.
Social science periodicals are so valuable and have a great importance in the
library collection. The need for up to date information can be met most rapidly
by periodicals. Therefore, the importance of social science periodicals still
remains.
It is very difficult to create a collection of periodicals. Periodicals form
dynamic, constantly increasing and the most complex kind of collections in
libraries. Therefore, when subscribing or canceling a periodical, great care is
needed. And this can be possible by taking into account of specific evaluation
criteria.The Impact Factor (IF), used over a quarter- century, is a criteria used
to determine the use of periodicals.Based on numerical data and thus being
neutral and also in terms of functionality , the IF is a valuable criteria which
does not lose its usage demand by librarians.
In our study, the availability and accessibility of social science periodicals with
the highest IF taken from Journal Citation Reports Social Sciences Edition,
2011 published by Institute for Scientific Information at the university
libraries in Ankara were investigated. In this study, it is desired to understand
how university libraries abide by the IF. If university libraries desire, it is
aimed to present a profile of themselves in terms of their periodicals
collection. As a result, the availability and accessibility of the social sciences
journals with the highest IF are respectively %30.76 and %100. As a result of
data obtained , the hypothesis which is "The availability/accessibility rate of
social sciences journals with the highest IF at the university libraries in Ankara
is high" is confirmed. The availability rate is lower than expected but
eventually it is possible to access to the same resource electronically. Only the
Page 177
166
way of obtaining resource is different. After all, resources which are needed
can be obtained even from abroad through interlibrary cooperation. In this
context, even the lack of physically availability of printed resources in
information center does not create a big problem.