-
TtJR.K K'üLTÜRÜNU. ARAŞTmMA ENSTiTVSV
T·· üRK KÜ ·L ·TÜRÜ ~
SAY! 275 YIL XXIV · MART 1986
İSLAMiYET'DE..V ÖNCEKi TÜRKLER'DE . . . . DEVLET 4-DA.Ml
TiP1*
Doç. Dr. AbdtllkAdir DONUK
"islamiyet'den önce Türkler'de Devlet Adamı Tipi" ·konusunu
açıklamağa geçmeden önce, sayısız devlet, fikir, sanat adamı
yetiştiren yüce Türk milletinin karakteri üzerinde durmak
istiyorum. Ancak bu şekilde topluma yöı:ı veı:eri .Şahısiarın
gerçek hüviyetleri tesbit edilmiş· olacaktır kanaatindeyim. · · ·
·
Türkler . "Beylik gu.rilru"na sahip bir millettir. Bu da at
say;cisinde gerç.ekleşiyordu. Bizi milletleri istismarcılık yoluna
sürükleyen.husus, on~ larda ''Beylik gurfıru'nun eksikliğidir.
Beylik gur.iiru, sadece _öğünme .ve-silesi olan basit bir psikoloji
değildir. Omm Gök Tanrı'dan kaynak alan iinjversal devlet
telakkisinin , gereği olarak, asıl özelliği, . karşİlık'
bekle-m~den koruyucu olmasıdır. T8.rihçıe ünlü Tiirk
konu:kseverligmm kayna-ğım da ·bu koruyuculuk psikolojisinde aramak
doğru olur ki, yabancıl~ rm öve öve obitiremedıikleri hir mili.ı
gelenek ha.linde yerle.şmiştir.
f • •
· · Bu· ise 'hÜküm altına alınmış insanları sevmekte temellenir.
!nsan sevgisinden doğ.-an koruyuculuk, add.let, hürri~et ve eşitlik
düşüncesini getirmiştir. Türkler'in tarihte çeşitli •kaVıimleri
idare etm:ekte gösterdiği başarıların sebebini .burada görmek
mümkündür. Buna Türk'ün
. ((gerçekçili,kJ'i de denebilir. Bey~ duygusu + insan sev.gisi
+ gerçekçilik şeklinde öretlenebilecek ol.an . eski Türk
düsUncesinin esaslarını ahlak pı'i.ensibi yapmışt.;Ir.
. · Tariht.e kurduklan devletler ile ('ilk ka.mın koyucu.
millet" olmak şe. refini kazanmış olaıi'' ı'fuıklerin kendine
mahsUs bir .hukuk nizimı, bir .. inanç' sistemi. ve bir san' atı
:vardır. Türk ' teamill hukfıkuna ""töre" adı ve-
rilir. lİusfi.si Hukuk hükümlerini olduğu kadar, aııiıne hukuku
P.Saslarını da ~tiva eden_ töre'ye 'göre, kadına hürmet edilirdi;
ane müessesesi kut-
(•) Bu makAle, 13.12,1985 'de Kubbealtı'nda aynı adls. verilen
konferansın metnldir.
(1) 143
-
SAYI 275 T :ÜR K K Ü ' L T '() R Ü YTh XXIV
saldı; zinanın cezas~ 'idamdı; hırs12lık yasaktı; ·barış
zamaninda silah çek-mek şiddetle m:ened.ilmişti İnsana, sırf insan
olduğu: için saygı göster-mek, töre'ni.n umumi
hükümlerindendir.
·Bu .hususu iki misal vererek. açıkl.8.mak istiyorum :
Türk d~vletlerinde yalnız Türkler değilt diğer kaviınlerd'en·
olan in-sanlar da hürdü. 448 yılında .Bizans 'elçilik b.ey'etinde
katip olarak Avıru:.. pa Hun D~vleti'ne gelen Grek tarihç.i
Priskos'un, notları bu m:eseleyi ay-dınlığa çıkarmıvktadır :·
Priska ve Y.anındalci -Biz.a.nslılar, Atilla'ı:'l..ın sarayına
giderken, yolda bir adam::n Grekçe olarale ('Nasılsınız?"
şeklir.deki konuşması Priskos'u hayrete d~ürüyor; çünkü konuştuğu
şahıs Bizanslidır. Bu şahıs Priskoc'a buraya nasıl geldiğini uzun
uzun anlatır: "Grekler'!~· H unlar' m yaptiğı ı. B.alkan Sefeii'nde
( 441-'442') Belgrat yıvkınında oturuyor ve ti-caretle
uğraşıyordu.i:ıl .. Bu savaşta Hunlar'a esir düştüm. Beni. buraya
getirdiler. Hun orduları kumandanının emrine verdiler. Bu
kumandanın Doğu Avrupa'da Ural :bölg.esine yaptığı bir seferde
yararlık gösterdim. Beni serbest .bıraktılar. Burada bir · Hun
kızıyla :·evlendim. Rayatımdan memnunum. Burada herkes serbest.
Kimse kimseye karışmaz". Soı:ıra Priskos'un: "N~çin . ülkene
dönmedin ?'·' sorusuna karşıl:ık ·olarak· da: "Bizans'ta ha).k
huzur içinde değil, kumandanlar muhar.ebede halkı ko-rumaz. Banş
zamarnnda ise, halk, ağır vergiler .vermekten sefil ·bir duru- -ma
düşmektediz:. Bizans'ta hak .diye bir şey yoktur. Orada zenginin
ce-zaland.ırıldığı az görülen bir haldir. Burada isE> hak
vardır. Halk çiğnenm:e.z. Onun için ben Bizans'a dönmüyorum."
diyerek hür ve rahat yaşadığını _'ifade etnıiştir. . .
İkincisi, M.ö. 167 .yıl.ı.J?.da Çin'e bir ·kaç defa gidip gelen
bir Hun vezi-riniiı Çin ~ayna:klanna geçen sözlericlir: ''Çjn'deki
ahlak ile kanunlar yıpranmıştır. !dare ıedenler ile edilenler
bjrbirlerine kin ve düşmanlık dolu gözlerle bakıyorlar. Çin'deki
evleı; il:e sarayların yapımında Çalışiırııan insanların .güçleri
de, artık tükenıniştir. Çin'de halk, güçlerini gi.-yinmek ve yemek
için, tarla sürmek ile dpek böceği yetiştirineye verirler. Ayrıca
kendilerini savunmak için _savunma. duvarları y.apmak_ ve yeni
!kentler kurmak mecbiıriy~tindedirler. Böylece, Çin'deki halk,
tehlike za-ma,nlannda ne döğüş ve ne de savaş için eğitilmiş
olamazlar. Barış zama-nınd,a ise, o kadar yorgundurlar ki,
kendilerinde, mesleklerine verebilecek bir güç bulamazlar. Bizde
ise (yani Hunlarda) savaştan dönünce herıres· kendi iı?inin başına
ve ailesinin yanına . giderdi. Askerlik eğitimi, zaten güiılük
hayatın bir parçası idi".
144 (2)
-
SAYI 275 AODONUK YIL XXIV
İste bu sebeble de ~ki Türk topluluklarında kütleler .ve fertler
ara-o , o
sında ayu'ım yapılma.zdıo Devlete k&.rşı vazifesini yerine
.getiren herkes töre'nin himayesinde hürdüo En medemsi dahil, bütün
yerleşik kavimler-de mevcut bulunan kölelik müessesesi eski
Türklerde yoktu. Çin kaynak-larının belirttiğine göre köleler bir
hürriyet ülkesi olan Asya Hun top-raklarına kaçıyorlardıo
Türk topluluğunda dehdebe, .gösteriş ve seı;vete değer verilmez:
ya-lancılıktan da Şiddetle nefret edilirdio Mese1a, bu hususta
Gök-Türk pren-si Türk-şad 576 yılında Biz~s elçisi (Valentinus) 'ne
şöyle hitap etmişti:
"O Romalılar siz değil misiniz ki, ON DiLLE konuşursunuz ve
her-kesi o aldatırsınız•.ı. Bu arada Türk-şad mddetinden on
parmağını oağzınıJ. sokmüş ve: "Görüyorsunuz, işte sizin bu kadar
diliniz var. Bu dillerden bazılan ile bizi, bazılar~ ile d-a
esirlerimiz olan Juan-juan'ları kandırırsınızo Güzel sözler o
söylersiniz; her milleti medh ü sena edersiniz; onlarla adeta
oynarsınız ama, başlarına bir bela .geldi mi bir köşeye çekilir,
kendi çıkarımza bakarsınız. Siz :.alçiler buraya :.v.ruanlarla dolu
olarak .geldiniz, şu anda bile bana doğruyu söylem'iyörS!ill112;
ama sizleri gönderenler siz-den daha ~ok yalancı ~e daha çok
sahtek§.rdırlar. Türklerin en çok nef-ret ettikleri şeylerden biri
yalancılık v~ sahtekarlıktır" diye devam et-mişti.
Devletler ar.as~ si:v.asi andiaşmalarda bile sadece söz
verilmekle yeti-nilmesi ve o bu sözün b"aşka topluluklardaki yazılı
taahhüdl:erden de üstün bir sağlamlık t8.şıması, eski Türk;ün bugün
de milli geleneK: hatinde devam eden asöz namustnr" telakkisini
ahl3.:ki bir meziyet olarak ortaya koy-maktadır.
Türklerin dikkat çekici ahlaki bir özelliği de uutangaç'' bir
mill:-et olu-şudur. Yabancı !kaynaklara göre, Türkler savaş
meydanında değil, rahat döşekt~ ölmekten, hatta iMiyariayıp
hastalanmairtan utanırlardıo Esir olmaık, köle durumuna düşmek,
kadınların o düşman eline geçmesi büyük ~utanç kaynağı idi. Şatafat
içinde yaşamaktan, oböbürlenmekten, başarılarından dolaYı
öğünmekten ve öğülmekten, yerdikleri sözü yerine getire-memekten,
yalan söylemekten utanırlardı. Eski 'İ'ürk ahla.kında, ~saret
ya:nında ve belki on.dan da üstün olmak üzere, kötülükten koruyucu,
başkalarını aldatmaktan, vicdanın yerinf kurM;zlığa terk ·etmekten
alıkoyucu ve insana namuslu bir hayat düzeni bag-ışlayıcı utanma
duygu.Su en büyük fazilet sayılmı~tır.
• o
Bu ahlaki özellikleri dolayısıyle TIWkler hakka saygılı, doğruya
hür-metkar olmuşlar ve meşrfı devlet idaresine .bağlılıklan ile
bozulmayan
. (3) 145
-
SAYI 275 T.ÜRK K.ÜLTÜRU YIL XXI\·
töre':nin disiplin an.I.ayışı içinde unizamcı" bir cemiy.et
teşku etmişlerdir. Bilindiği gibi, Türk düşüncesinde mühim yeri
:bilinen "otoriter devlet'' tel8..kkisinin iki dayanağından :biri
töre=ye sıkıca bağlılık ise, biri de dev-let kuruluşlarının
işl:eyişine ·damgasını vursn bu ni.iamcılıkta dikkatli ıs.:
rardır.
Ayrıc;a nizamcı ve gerçekçi Türk kafa.qı vehimlerden, hayale
dalmak-tan hoşlanmamış, nazari ve metafizik konularla meşgul
olmamıştır. Böy-lece eski Türk'ün fiilen yaşanan faal haY.5.ia
karşı duyduğu tutkunluk ile, gerç:ekçiliğin ta:bii bir sonucu olan,
yalnız görülene inanmak eğilimi, Türk düşüncesini
-
SA'YI 275 A.DONUK YIL xxrv.
. "!ki türlü asil insan :vardır: biri ıbe~, 'biri a.Ii.m, bunlar
insaniann ba-sıdır." (Kuta.dgu Bilig) . . .
5 - Dürüst Olmalı, dogroiuktan ayrılınam~. 1 •
, "Hi.ikümdarlığın temeli doğruluktur . . Hük~darlar doğrıı
oll.U'sa, dünya huzfira kavuşur. Güneşe bak, ~üçülmez, bütünlüğünü
daima mu-hafaza eder, ·parlaklığı hep aynı şekilde ku-vvetlidir.
Hüküİndarın tabiatı da ona benzer, doğruluk ile doludur ve hiç b~
vakit e~ilmez. Saidetle yükselmek için insana doğruluk lazım~.
İnsanlık doğruluğun adıdır. İnsan nadir değil, msanlık nadi'rdir,
insan az değil, doğruluk azdır.
Hükümdarıo sözü: doğru olmalı, tavır ve hareketi itimat telkin
etme-lidir ki, halk ona inansm ve huzfır içinde yaşasın.
Ey hükümdar, Tanrı seni doğruluk için bu mevkie getirdi, doğru
ol, ve doğruluk ile yaşa." (KÜ.tadgu Bilig).
6 - Fazilet s8Jıibi o1ınalı.
"Ey hükümdar yatacağui. yer, şÜphesız · mezardır, onu iyilikler
ile süsle. Tanrının yarattıklarma karşı iyi ol ve temiz ·kalple .
m~§.mele et." (Kutadgu Bilig). · .
7 ~ Sözünde durmalı ve verdiği sözden döiıınemeli.
"Sijzünde durmayan hükümdara ·ümit bağlama, omrün boşuna geçer
ve perişan olursun. Hükümdaruı söZü ve gönülü 1yi olursa, onun
hizme-tinde .bulunanlar doğrulu~ yolunu _tutarlar.'·' (Kutadgu
:Bilig).
8 - Hasis olmamalı, eli ~ olmalı.
· "Hizmetkar darlıkta kalır ve muhtaıç du~a düşerse, onun
sıkıntısını 'duyan ıh.ükfundar ilisan ferm8.ninı göndermelidir.
Ha~is bir hüküm-dar memleketine hakim olamaz, hasislik ile
hükümdarlık birbirine düş
' mandır. Hasise karşı her yerde ·isyan edipr. Bu dünyada böyle
adet ol-muştur: · Hasise söğerler, cömerdi öğerler.''· (~utadgu
Bilig).
9 - Yumuşak huylu, alçak gönüllü, him.met ve haya. sahibi
olı:n.alı.
10 - ihtiyatlı olmalı. . · ı
Bir memleketin ;bağı ve ~di iki',şeyden ibarettir biri
'ihtiyatlılık, .biri kinU?-, -bunlar esastır. Hükümdarlar düşmanı
ihtiyat ile vurmuşlar ve ihma.J.karlık ile hükümdarlığın bağlarını
çözmüşlerdir.'' (Kutadgu Bilig).
{5) 147
-
SAYI 275 TÜRK KttLTttRÜ
ll - Uyanık olmalı.
"Ga.fil olma, ga.fil olursan, bu hükümdarlık gider, gafil insan
her iki dünyada bedbaht olur. İnsanı uyutan bu gaflettir. Uyuyan
ipsaiı işini-gücünü bırakır. !nsan bu gaflete hiç düşmese idi, o
melek olur ve yalmz ibadet ederdi." (Kutadgn ·Bilig).
12 - ihmalka.r ~lmam.alı.
13 - Aceleci değil, sabırlı olıİialı.
"Hiç bir işde acele etme, sa:bret, kendini tut, kul ~abırlı
olursa, hükümlarlık mertebesini bulur. Sabır ve sükUnet hükümdarlık
için 'bir ziynettir, bunlar .hükürndarlığnı •başta gelen
meziyetleridir. Din işinden başka işlerde acele· etme." (Kutadgu
Bilig).
14- zalim olmamalı. "Ey hükümdar, eğer her iki dü,nya
hükümdarlığını istiyorsan, ha-
rama kar~ma, zulüm etme, insan kanı dökme, düşman"4k besleme ve
kin gütme. Eğer !fevamlı ve ebedi hükümdarlık is~iyorsan,
ada.J.etten ayrılma ve halk üzerinden zulmü kaldır. Zalirri adam
uzun müddet beyliğe sa-
' hip olamaz, zB.limin zulmüne halk ·uzun müddet dayanamaz.
Zulüni ya-nar ateştir, yaklaşam yakar; kanun sudur, akarsa nimet
yetişir. Za.Iim
· · olma, zulmü kötülere karşı .tatbik et, bütün memleketi
1:ötülerden te-mizle." (Kut~gu Bilig).
15 - Merhametli ve şefliatli olmalı .
"Halk koyun gibidir, hükümdar onun· çobanıdır, çoban koyunlara
karşı merhametli olmalıdır. Ey hükümdar, memleketinde gözünü ve
ku-lağım keskin tut, merhametini herkese ulaştır." (Kutad~ Bilig).
. .
16- Yalancı olmamalı ve yalandan hoşlanmamalı. ·
17 - Siyasette mahir olmalı. •ffiükümdar memleket ve kanunu
s~yaset ile düzene koyar, halk
hareketini onun siyasetine bakarak tanzim eder." · (Kutadgu
Bilig).
18 - Su~lul.arı affetmeli.
Avrupa Hun hükümdan Attila 448 yılında kendisine ~uikasd
mak-sadı ile gelen Bizans elçilik heyetinin hiçbirine dokunmıyarak
affetmişti. . . .
19 - İn~~~ olmamalı.
20 - Temiz olmalı
148 (6)
-
SAY! 275 A. DO:trUK. YIL XXIV
21 - Takva sa.Jıibi oim.alı.
22 - Dili yumuşa.k (tatlı dilli) olmalı.
«insa'lllll gönlü .bir· ·bahçedir, onu yetiştiren su,
hükümdarlann söZ-leri ve nasihatleridir. Hangi ba:h'çe devamlı
sulamrsa, orada binlerce renkli ve kokulu · çiçek açar. Hükümdar
onun hakkında iyi sözler sarfederse, .
- halkın gönlü açılır ve yüzü güler." (Kutadgn Bilig).
~3 - Mağrur ve kibirli olmamalı.
"Hükümdar mağrur, kabadayı ve kibirli olmamalı, gurur insanı
doğ- · · r.u yoldan çıkarır." (Kutadgn Bilig).
24 - Tok gözlü olmalı. 25 - Gön1ü temiz ve kalbi doğru
olmalı.
26 - Anlayİşlı olmalı. 27 - Misafirperver olmalı. 28 - Nefsine
hakim olmalı.
"Ey hükümdar, nefı:.ine kuvıletle k~şı koy: onun arzusu'll\l.
yerine getirip, ona zevk sürdürme. En kötü düşmanın budur. Bu dünya
bir düşmandır, nefsin ise, başka. bir dÜşmandır; bu iki düşma'nln
her yerde tu- · za.ğl hazırdır." (Kutadgu Bilig) . ·
29 - Harama el uza.tmamalı.
30 - Tanreya kulluk etmeli, ibadet e~eli.
"Ölüm gelmeden .sen ölüme hazırlan, hayatta iken Ta'nrı'nın
emir-lerini yerine getir, ibadette kusur · etme." · (Kutadgu Bilig)
.-
31 - İgld içmemeli, kumar oYııamaınalı ve fesattan uzak
durmah.
· · "Hükümdar içki içmemeli. Hükümdarlar şarabın tadına
alışırsa, memleketin ve halkın bundan çekece~ çok. acı olur"
(Kntadgu Bilig).
32 - Kan dölanemeli, düşmanlık besleyip ldn gütmemelldir. .
.
· 33 - Kılıcı elden bıralrmamalı. ~·r~-- ~ · .., ..
"Hükümdarlar kılıç ile memleketine hakim olurlar. KılıÇ· ile
balta memleketin bekçisidir. Kılıç sayesinde memleketler ele
.geçirilir. Kılıç k:ım.ıldadığı müddetçe düşman kımıldayama;z.
Kılıç kınına gir.erse, hüküm-darın huzliru kaçar." (Kutadgu
Bilig).
(7)
34 - Dünya malına değer verınemeli, dünyaya aldanmamalı ve
varlığının fani olduğunu unutmamalıdır.
149
-
SAYI 275 T:ÜRK KttLTtl"Rtt YIL XXIV
"Öliim oln;).asa ve insan baki kalsa idi, hükümdarlık 'lle güzel
bir şey olurdu. Ey hükümdar ölüm gelmeden sen ölüme hazırlan, ölüme
ga-fil avlap.ma. Ey hükümdar, sen saray ve köşkler yaptırma, kara
toprak altında senin evin - hazırdır. Bu dünya bir zinda'ndır,
zindan i9inde endişeden başka "bir şey -bulunmaz. Zindanda ·sen
fazla sevinç bekleme, sevi.n:-me ve avu'D.ma yeri ancak cennettir
.. Bu dünya çok eski, ihtiyar bir dün-yadır. Bu haŞin dünya ·çok
hükümdarları görüp-geçirdi; Senin gibi yi;. ğit bir çpk
hükümdarları ihtiyarlattı, seni de iızun müddet yaşatnıaz. ·
Dünyaya nail olan nice cihan hüküııidarlarını ölüm yakaladı . ve
onlar gözleri ile etrafı'lldan dua dilenerek gittiler." (Kutadgn
Bilig).
35 - Güler yüzlü, yakışıklı, saçı-sakalı düzgün ve orta boylu
ol~ malı.
V A.Zt:FELERt":
1 - Barış ve sükfuı.u sağlamale ve bunu yalnız Türk ülkesi
ölçü-sünde değil, dünya ~pmda gerçekle§tir;mek. . . ;
Türk hükümranlığı anlayışmda mevcut olan··· cihan hakimiyeti
.dü-şüncesinin, eski Türk Gök Tanrı inancına bağlanabileceği ileri
sürülmüştür. Buna göre Tanrı'dan inen siyasi hakimiyet yeryüzünde
sağ-sol ek-seninde olmak üzere dört c~ete yayılıyor ~e düny8.nın.
her dört tarafı birden Gök Ta:.ı:ın 'npı kut ile . donattığı Türk
hükümdirlarının idaresine veriliyordu. ·Bu gÖrevi üzerine alan Türk
hükümdarı, kendherini, yer-yüZünde sulh ve sükfuıu sağlamakla
görevli sayllıışlardı. Esasen Türk-çede d_evlet demek olan ''U'.'
kelimesinin ·bir manası da ''banş"~ır.
Bili.İıdiği gibi Türk cihan hakimiyeti felsefesinin temeli
'"güneşin doğduğU yerden battığı yere .kadar'' dünyayı Türk
idaresine almak ide~ şeklinde özetlenebilir. Bu hususta bir kaç
misaı verelim :
Oğuz Kagan Destanı'nda, Oğuz, hükümdar ilan edildikten sonra
"Güneş tnğuınnz, gökyüzü otağı.mızdır" diyerek "daha çok denizlere,
da.. ha çok ırmaklara doğru" dünyanın fethine hazırlandığı zaman,
k~ndine bağlanmaları için etraftaki hükümdarlara gönderdiği
bildiri'de şöyle di-yordu : ~'Ben Uygtir h3JdmıY1Jil. YefYÜ:ZÜD.üu
~ört tarafına Iiakan oJ.ma.m gereklidir.''
409 yılında Avrupa Hunları Batı kanadı kralı illdız, Bizans'ın
Tra.lr-ya u_mfuni vaıisine, gökyüzünü. göstererek "Güneşiii
ba.ttığı yere kadar" her tarafı zapt eqeceğini söylemişti.
150. '(8)_
-
SAYI 27fi A . . DONUK YIL XXIV
r-----------------------------------------~----------------
576 da bı.i defa Asya'da Gök-Türk prensi Türk-şad, Bizans
··elçisine "Güneşin doğduğ~ yerden . battığı yere kadar dünya
önümüzde diz çö-ce.ktir'' demekte idi.
Doğu Gök-Türk hakam lşbara da Çin· imparatoruna 585 yılında
gön-derdiği bir mektupta "Gökte nasıl bir Tanrı varsa, yerde de
dünyayı idil. re eden bir tek bükfundann olması icap eder" diyordu.
' . .
A~ca Batı Gök-Türk hak3.nı.nın 598 de Bizans'a gönderdiği meşhur
mektup şöyle başlıyordu. : "Yedi .iklimin ve yedi ırkın (yani dünya
-nın) hükümdarlanndan Roma imparatoruna" . . .
DLT'de ünlü efsanevi Türk başbuğu Alp Er Tunga ''Dön~a
hö!rlim-darı" sayılmaktadır. ·
Sultan Tuğrul Bey halife tarafından 20 Ocak 1058 de "Doğunun. ve
Batının hükümdarı" ilan ed.ilıİıişti. ·
Sultan Melikşah fetih harekatlannda Akde~'e ulaştığı zaman,
atını dalgalar arasına sürmüş, yenilgi yüzü görmeyen kılıcını üç
defa su-ya daldırmış, ''Yüce Tanrı· bana okyanUS"a kadar hüküm
sürmeyi. nasip etti" diyerek sevincini ·belli etmiş ve orada · iki
rekat .namaz kılarak, "Uzakdoğu'dan Batı denizinin ucuna kada.r
bütün meınleketleii" kendi-ne ihsan eden Cenab-ı Hakk'a
Şükretmişti. Daha sonra da 25 Nisan · 1088 de "Doğunun ve Batının
hüküın~an'' ilan edilmiş~_i.
. Sultan Sencer de haineye gönderdiği 1133 tarihli mektubunda
"Ulu Tanl'l'mn lütfu sa.yesinde cihan padişablığına yükseİmiş
olduğunu ~azıyorduu.
2 - MnJeti için, gündüz oturmadan, gece uyumadan hizmet etmeli ·
ve vatanı m~dataa etmelidir.
· ": .. Babamızın, amcamı.Zın kazanmiş olduğu milietin adı sanı
yok ol-. ,masın diye, Türk milleti için gece uyum adım, . gündüz
oturmadım. Küçük kardeşim Kül Tigin ile, iki şad ile öle yite
kazan~, milleti dört yandan düşmansız kıldım." ·
"Kapgan hakan old~. Gece ~yumadı,· gündüz oturmadı.
(Kitabeler).
3 - Memleketi tanzim ve ida-re etmeli, halin düzene
solonaJı.
"llsizleşmiş, kagansızl.aşmış milleti, cariye olmuş, köle olmuş
mil-leti, Türk töresini bırakmış milleti, ecdadımın töresince
yeniden yetiştirmiş, çeşiti ka~eri orda tanzim etmiş ... "
(9) 151
-
. SAY! 275 TÜRK ıCÜLT"üRÜ ~XXIV.
"Amcam kagan oturarak Türk milletini tekrar tanzim etti.~·
"Babam kagan, arncam kagan, oturduğunda dört taraftaki milleti
nasıl düzene so~uş.. Tanrı buyurduğu için kendim kaga'D olduğumda
dört taraftaki milleti düzene soktw;n ve tertipledim ... "
(Kita-beler)~
"Hükümdarlar memleketi tanzim ve idare etmek, halkı düzene
sok-mak için nasbedilmişlerdir." (Kutadgu Bilig).
4 - İyi kanınılar yapmalı, adaletle tatbik etmeli · ve halkı
İcoru-m~dır. ·
Eski Türk topluluğunda fertler hür idiler. Hür olan kimse adaJet
ister. ·Adalet "ise herkesin hakkını vermektir. Tabgaç Türk
hükümdan T'ai-wu (424-452) devrinde bir Çin kaynağının naklettiğine
göre bu hü-kümdar : "Ben devletimin jçinde küçülderin haydutluk
etmesine ve bal-kıının ezilmesine göi Yunıamam" demekle adaletin
tatbikinde titizlik gös-terdiğini ortaya koymuştur. ·
Demek ki, Türklerde devlet, "her türlü saldu;ıya son veren
hürriyeti ve lıukiilii ııizimı sağlay~ düzen" olarak
kabı1l~.edilir. Böyle bir devlet sisteminde önce hükümdar töreye
saygılıdır. Töreye saygılı olan hüküm-dar ise Türk sosyal hayatının
en seçkin fert örneğidir. Türk toplumla-rinda görülen
büyük,kahraman, adil lideriere gönülden bağlılığın se-bebi de
budur.
Yusuf Has Hacib töre'nin va:sıflannı şöyle açıklamaktadır: "0,
bil-ge, liilgili, akıllı bir baş idi. Siyaset icra ederken şahsi .
temayüllerini dik-kate almazdı. insanlığı bir bütün sayaı·dı. · Bu
sebeble güneş ve ay gibi
. bütün dünyayı aydınlattı. Töre güneş gibidir, sabittir, bir
şeyi eksilmek-sizin daima ·bütünlüğünü muhafaza eder. Her ·yerde
parlaklığı aynı kuv-vettedir. Aydınlığını bütün insanlara
ulaştırır. Hareketi ve sözü-lıerkes için birdir ve herkes ondan
nasibini alır. Cilıana bayatiyet verir, doğduğu za-m~ binlerce
Çiçek a~ar." '
KB'e göre kanun hükümdarlıktan da üstündür :
"Hükümdarlık çok iyidir, faka-t da,ha iyi olan töredir. Faltat
bundan da mühim olan töreDin tüz (eşit) tatbik edilmesidir."
Töre husf:Lsunda Yusuf, hükümdara şöyle seslenmektedir :
('Devletin temeli adi-leilt::.r. Hükümdar adil olursa dünya da
huzur btİiur ... Töreyi adili.ne tatbil( eden büktimdar bü1iüıı.
dileiderine kavuşur. Halln adil kanmılarla idare et. Biı·inin
diğerine karşı zorbalığa kalkış·
152 (10)
-
SAYI 275 . "A. DONUK YIL XXIV
masma meydan verme. Fakir, dul ve yetimleri koJ.la,, bınılan
korumak, lffinunları ger~kten tatbik etmek demektir." ·
Hükümdarlık kanun ile ayakta" durur. Ey hükümdar, gücün yettiği
kadar kanunu tatbik et ve haikın haldnm verrneğe çalış •
. Yeryüzünü töre'nin himayesine almak suretiyle bütün insanlar
arasında sürekli bir · barış ve kardeşlik kurmak. vaZifesinin Tanrı
taı::afrndan kendileriİle verildiğine inanan Türk devlet adamları
her gittik-leri yerde, bu sebeble, kurtarıcı olarak karşılanmışlar
v_e -gerçekten Türk-ler, türlü ikli.ın!erde, en, uyguiı. hukuk
düzeni tesis· etmekte müstesna bir kabiliyet. göstermişlerdir.
T{irklerin, hiç bir millete nasip olmayan şekil- . de ve hiç bir
miletin ulaşamadığı sayıda 100 den fazla, devlet kurması böylece
müm~ün olmuş; zavallılara hak . ve hürriyet bahşederek, açları
doyu! ar ak . ilerleyen kahram~n Türk. ordularının yeni ülkelere
doğru sel gibi altmaları Türklerin tarihte misli görülmemiş
cihangir bir millet hü-viyetiyle yükselmesini sağlamıştır. Bu ha.k
anlayışıdır ki, Türkleri eski dünyaİlın efendisi haline getirmişti.
·
Kısaca nerede. Türk varsa arda adal~t ve hürriyet vardır. Bu hiç
bir zaman unutulmaiİıalıdır. İnsanlar tarih boyunca adalet" ve
hürriyet içi,n mücadele etmişlerdir; eşitlik için değil... Cenab-ı
Hak.k şöyle buyurmuşlardır : "Cel3.lim. hakkı için, · biz
peygamberleriınizi açık mucizelerle gön-· · derdik ve
beı;aberlerinde (All.ah'ın hükümlerini bildiren) kitay ve adalet
indirdilc Iri, insanlar ad~letle ayakta dursunlar". (El-Hadid
Süresi, ayet 57.)
5 - Dağınıle boyları toplayıp, nüffısn çoğaltmalı.
Türk tarihinde ilk defa Tanhu Mo-tun · tarafından bu gayeye
ula-şıldığı anlaşılıyor. Dağınık Tiiİ-kleri toplamak işi daha sonra
Kagan Kap-gan ( 692-716) zamanında gerçekleştirilmiştir. ·
"Kagan oturup aç, fakir milleti hep toplattıriı. Fakir milleti
zengin Jnldım. Az milleti çok kıldım.
A.mcam, kagan oturarak, Türk milletini tekrar tanzim etti,
besledi. Fakiri z~ngin kıldı, azı çok ~ldı.
. Ben ke~dim kagan olduğumda, her yere .gitm1ş olan millet öle
yite, yaya olarak, çıplak olarak dönüp geldi." (Kitabeler).
6 - Ha.Uu çıplak ise giydirmeli, aç ise doyurmalıdır. "Milleti
besleyeyim diye, kuzeyde Oğuz kavmine doğru, doğuda Kı
tay, Tatabı kavmine doğru, güneyde Çin'e doğru on iki defa bir
büyük or-
(ll) 153
-
SAYI 275 TÜR ·K KÜLTÜRÜ · YIL XXIV
du sevkettim", "Ondan sonra, Tanrı bağışlasın, devletiın var
olduğu için, ölecek milleti diriltip ·besledim." (Kita~ler).
"Hükümdar halka hizmetlerine göre bol ihsanlarda bulunmalı, çıp-
• lak is~ giydirmeli, aç ise doyurmalıdır." (Kut.adgu Bilig).
;:'Ey hükümdar, sen ·bugün bir hekimsin, halkın ise sana· muhtaç
olmanın hastasıdır. Bazısı darlı_ğa düşmüştür, bir kısmı da
fakirlik ıztırSıbı içindedir. Bazısı aç, bazısı da çıplaktır;
bazısı .endişe içinde kıvranır. Bütün bunlalrı.n devası sendedir;
sen onların helrimi ol, ilaç. v.er ve tedavi et. Eğer · sen bunlan
tedavi etmezsen, Tann bunu yann sana sorar. Meınlekette bir ·kimse
bir gece aç kalırsa, onu Tann- sana sora-c~tır." Kutadgu Bilig).
·
Bu hususta Dede Korkut Destanı'nda Dirse Han'ın sözleri aynı
te-Uikkiyi ortaya koyar : "ıÜtan aygır, 'deveden buğra, koyundan
koç lo.r-dırdı, aç görse doyurdu, yalın gör~e donattı~" ·
· Yine Dede·Korkut'taki şu ifade de dikkati çeker: Deli Duınrul
Tan-rı'ya yalvarırken. şöyle diyordu : "Ulu yollar ~rine imiretler
yapayım, seııhı için; aç _görsem doyurayım, senin için; yalinçak
gör-sem do~tayım senin için'.'
Bu inanış kuzey Türk destanlannda da. görülüyordu. Bundan da
anlaşılıyor ki, · bu inanışlar Türk kavimlerinin binlerce · yıldan
beri, ken-di kökenierinden :ve geleneklerinden geliyordu. Bir
Altay-Yenisey desia-nın?a şöyle deıiiyordu : "Han, yaya gelenlere
at verdi, çıplak gelenlere elbise verd.i, açlan is~ doYu.rdu."
Bir kuzey ~k destamndaki ·bir bey, adamlarına: 4'Acıktırınaz aş
yedirin, dondurmaz don elbise giydir:.n'J diye buyruk veriyordu. .
.
Manas Destanı'nda Manas Han - şöyle diyordu: "Yoksullan bay
et-tim, ~plaklan giydirdim, açlaı·ı doyurdum.'~
'fine Dede Korkut Destam'nda açıklandığı üzere bey olabilmek
için çıplak ola-q. gi~dirilmeli ve aç olan doyurulmalı idi :
"Oğuz zamanında Uşun Koca adında birinin iki oğlu vardı. Büyük
oğlu Egrek, istediği zaman Bayındır Han'ın ve Kazan Han'~ divanına
girmekte ve beylerin yukansında Kazan B;an'ın yaİllnda
oturmaktadır. Bir gün yine ·böyle teklifsizce beylerin önüne geçip
oturunca, Ters Uza-mış ·adındaki bey 'Hey Uşun Kocaoğlu, bu oturan
beylerin her biri otur-duğu yeri kılıcının ve ekmeğinin kuvveti ile
almıştır, sen baş mı kestin,· kan mı döktün, aç mı doyurdun, çıplak
mı giydirdin ki, çıkar oraya otu-
154: (12)
-
SAYI 275 A. DONUK . YIL XXIV
f1.1.rSun ?' deİD.İştir. Buna göre bey olabilmek için· kan
dök.niek (vahşi bir hayvan. öldürmüş olmak da kan dökmek sayılırdı
-Oğuz Kagan Des-tanı-), aç doyurmak, çıplak giydirmek de
18.zımdır.
7 - Y~yecek, içecek vermeli ve mal dağıtmalıdır.
8 - Kuldan fakir adını kaldırmalıdır : .
''Ey devletli hükü:indar, eğer kuldan fakir adını kaldıramazsa o
nasıl bir bey olur?J' diyen Yusuf Has ,Hac,ib, bugün uortadirek"
diye ta-bir edilen kimseler hakkında 9 asır önce şu tesbiti yapmış
idi:
"Zenginlerin yükü orta hallilere yükleıimemelidir, yoksa bu orta
haliller boztılur ve büsbütün sarsılır.
· . Orta halli kimselerin yükünü fakiriere yüklememeli, yoksa
fakir aç-. · lıktan kırılır ve mahvolur.
Fakiri korursan o orta haııi olur, orta halli biraz kendini
toplarsa zengin olur.''· (K. B.) . .
9 - Halinn meıifaatini dÜşünmeli ve onlara Şefkatle muamele
et... · melidir. · . '
10 -Devlet idaresinde sadık, seçkin, hakim idare adaınlarıııa.
gö-. rev vermelidir :
"Ey hükümdar, dedikoducu kimseyi kendine yalwi. tutma,
müfte-riyi kendinden uzaklaştır, ondan sakin. Aç gözlü kimseye
memlekette mevki verme, onun memleket Iiizammı bozacağından hiç
şüphe etme." (Kutadguı Bilig).
ll - Alimle~ himaye etme!i,
12 - Kuına.ndan olmalı,
13 - Asker toplamalı ve askel'iııi: memnun etm.et,
14 - Kötüleri ceza.Iandırma.IJ, iyileri korumalıdır.
15 - Meclisi Toplamak.
Mevcut töreye yeni hükümler ekleyen karadarı almak, eski Türk
hükümdarlarının vazifeleri arasındaydı. Bunun için de çeşitli
zamanlar: da mecijsi toplardı. " · ·
Türk hükümd.an, .zaniıedildiği gibi zalim ve despot · değildi.
Zida ye~kisi ve bütün icraatı töre hükümlerinİn ve bunu tatbikle
vazifeli "Mec-
(13) 155
-
SAYI 275 T Ü R K ·.K Ü L T tt R tt YIL XXIV
lis"in kontrolü altınd.a idi. Bu hususta bildiğiniz üç. misali
sizlere hatırlat" mak istiyorum.
Gök-Türkler'de 581 yılında hakan T'a-po öliirken, yerine
Mu-kan'in oğlu Ta..lo-pien'i~ geçirilmesini vasiyet etmişti. .Durum
. töreye u ymadığı için Meclis bu is~eği red ~tmişti. ·
Gök-Türk hakam Bilge, ülkede Budist malıetlerinin yapılmasını
is-ter. Bu teklife mecliste· başta Tonyukuk olmak üzere karşı
çıkılır. "Sa-vaşı ve hayvan kesmeği yasaklayan ve miskinlik telkin
eden bir elinin ka-bfılü, Tilı-kler i9ffi. bir felaket olur"
görüşünden hareketle teklif reddedilir.
·Yine hakan Bilge'·nin, .Türklerin de Çinliler gibi · etrB.fı
stirlarla. çev-rili bir yerde oturma teklifini yine meclis red
eder. · ·
Moğollarda ise durum farklıdır. Meclis devletin hakimi Han'a
mut-lak :bo:Yun eğmek mecb.iıriyetinde idi. Han'm sözü kanundu.
· :Türk devlet adam lan, Türk örf ve adetlerinin korunması
hustısunda çok dikkatli idiler: Mesela aiır Çin baskısı karşısında
Gök-Türk liakam İşbara, Çin imparatoruna şöyle cevap vermiş idi:
"~ize b~ğlı kalacak, ha-raç verecek, lnymetli atlar hediye
edeceğıim. Fakat dilimizi değiŞtire~ mem, dalgalaiıan S8.9İa.rımızı
sizinkine beıızetemem, haıın.m3. . Çinli elbi-sesi giydiremem. Çin
adetlerini aJaıriani. İmkan yoktur, !;ünkü bu ba-lmnda~ inilletim
fevkalade hassastır, adeta !;3rpan tek bir kalp g.ibidir."
İlk olarak kurduğu imparatorluk. ile kendisinden sonra gelen
bütün Türk devletlerine · örİıek olan Tanhu Mo-tun'un şahsiyeti
üzerinde dur-mak istiyorum. Tan-hu MQ-tun'uıi, vatan topraklannın
kutsal sayılınası hususundaki düşünceleri, bugüne kadar Türk
milletinin vazgeçilme~ tut-kusu olarak kendini göstermiştir. Şöyle
ki: Mo-tun tahta çıktığı g{inler-de, komŞuları 'Ola~ Tung-hu'lar1
Hun'lar tarafındaki çorak ve verimsiz bir arazinin kendilerine
verilmesini istemişl~rdi. Bunun · üzerine devlet meclisini toplayan
Motun, Tung-hu'larm kararını bildirdi. Mecliste bu-lunanlann: ,;Atİ
"ve hatunu verdikten sonra, bu çorak toprak parçası zaten işe
yaramaz bir yerdir. Onu da verelim''- şeklindeki . kc,ınuşmalan ·
üzerine Motun, 41toprak devletin t.emelidir. Biz bunu n~sıl
başkasına ve:.. r ebiliriz" demiştir.
Çin kaynaklannda geçen bu kayıt da göst;ermektedit ki, Türkler
ül-kesine bağli ve ülke toprağını koruniak için hiçbir
fedakarlıktan çekin-miyen bir t opluluk idi. Yine aynı vesikadan
anlaşılıyor ki, Türkler'de be-lirli sınırlara sahip olan ülke
arazisi hükümdar ve .hükümdar alıesinin · değil: bütün milletin.
ortak toprağı idi. Diğ~.r bir ifa.d.e ile:. "'fiirk d,ev-
l56 q .. 4)
-
SAYI 275 A. DONUK · YIL XXIV
leti!ıde ülke hüküm.dann keyfine göre şahsi mal .gibi tasarruf ·
edilebjlen bir toprak parçası olmayıp, ·bizzat devlet reisinin
korumakla vazifeli olduğu ata yadigarı idi." ·
Moğollarda· devlet, Han sülalesi mensuplanmn malı telakki
edilirdi.
Tanhu Motun aym- zamanda siyasi kabiliyet bakımından da olduk-ça
mahir idi. Motiın .bir Han prensesi ile evli oimasıiıa rağmen,
M.ö·. 1'79 da Çin'-deki derebeylik sistem~ büyümesiyle Çin
devletinin zor duru-ma düşmesinden de yararlanarak ve iki devlet
arasındaJ? münasebetle-rin bozulup, ticari faaliyetin aksarnasım
önlemek maksadı ile yaşlı im.-parı;ı.toriçe Lu'ya evlenme teklif
ederek Çin'i ortak idare etmeğe hazır bulunduğunu bildirmişti.
Saçlan, dişleri dökülmüş yaşlı bir inıparatori, çe ola.ıi Lu, bu
teklifi kibarca red etmisti. . ~
· Hatırlanacağı gibi, Avrupa Hun hükümdan Attila'nın Roma
"Augus-ta"sı Honoria ile evl~nme teşebbüsü de aym mahiyette
idi.
Ayrıca yine Türk devlet ·başkanlarımn vazifeleri arasında yer
alan "Banş ve sük\lnu sağlamak ve buı:ıu yalnız Türk ülkesi
ölçüsünde değil, dünya çapında gerçeldeştirmek" fikri .de Motun'da
bulunmakta idi; Mo-tun M.ö. 176 yılında Çin inıparatoruna yazdığı
mektubun sonunda şöyle demektedir : "Ben aramızda mevcut olan eski
andiaşmayı yenilernek ve barışı devam ettirİnek istiyorum. Ta ki
sınırlardaki .aMU suİh içiıİde olsun, küçük: Çocuklar b~yüsün.
ilıtiyarlar da ömürlerinİn so-nlarına ka-dar ~ahat'yaşasm.
fu.sanla~ ·barıştan faydalansın." . .
Türk devlet adamlan, ülkenin geleceği açısından b3.zı sırlan
sakla-mak mecbfıriyetinde de kalıyorlardı. Mesela Asya Htmları'nda
M.Ö. 110 Yılında vukU. bulan bir hadiseyi buna· bir misal olarak
.verebiliriz.· Bu yılda her bakımdan çok zor durumda bulunan Hun
tanhusu, Çin elçisinin küstahlığına, ağır hareketlerine ma'ruz
kalmıştır. Tarihu, devlete karşı yapılan bu: saygısızlık, millet
tarafından duyulmasın, diyerek, orada bu-lunanlan öldürtmüştür.
" Türk devlet adamları istiklallerine, yani milli .gururlarına
düşkün idiler. Mesela: M.ö. 53 yılnda Çin' e ·bağlanmak için
yapılan teklife tanhu · Ho-han-yeh'in kardeşi Çi-çi'nin v~rdiği şu
cevap ·oldukça manidardı : "Biz (Hun kavmi) kalıramaıılığı ve
kudreti yüceltiriz. Biz. tabüyeti ve esareti utanç veıici sayaı:ız.
Yabancı kavimler üzer.Jıde şeref ve itibarımız var. Ha.I.a da
ölünceye kadar mücadele edecek: savaşçılarımız mevcuttur.
Haki-·miyetiınizi tekı·ar kaz~ğumz yerde, şinldi Çin'le uziaşaeağız
diye devletiinizin şerefini ayaklar altına almak atalarımıza,
ya.pılaeak en bü-yük saygısızlık olur.'''
:(l5) 157
-
SAY! 275 TÜRK KÜLTÜRÜ YIL~ -
Çi-çi, bu konuşmasından dolayı Fr. Hirth tarafından ·"tarihte
ınilliyetçiliği devlet politikasına temel sayan ilk devlet adamı
olarak taıııt-mıştır.n .
Yine hatırlanacağı ·üzere, Timur, Yıldınm Bayezid'ten Ösmanlı
dev-letinin istiklaıini ortadan kaldıracak nitelikte ·bazı
isteklerde bulunmuştu. Yıldırım'riı cevabı da, .Çi-çi'nin konuşması
gibi idi": · "Şerefimiz ve . karşı koyacak kuvvetimiz var, tabi
olamayız ve istik:alsiz yaşayamayız.''
Tür.k devlet adamlah ild yüzlülükten de hoşlanmazlardı. Mesela
Av-rupa Hun hükümdan Attila; hem kendisiyle d~st görünen, hem .de
ken-disini öldürmeye teşebbüs eden imparator n. Theodosios~a
hit!ben şöy- t le bir mektup gönd~rmişti : "Theodosios, Attila.
gibi asil· bir babamu oğludur. Attila, babası Muncnk'taiı aldığı
asaleti mnhifaza etmiş; fakat Theodosios kölelik haysiyetini de
koruyamamıştır, çünkü efendisi olan Attila'nın camna layınair
istemiştir.
Görüldüğü gibi, Attila yazdığı bu mektupla, Bizans imparato~unun
iki yüzlülüğüne en güzel cevabı vermiş bulunma1fi:a idi.
· Türklerde 'hÜkümdarlıkta esas olan, millete .. hizmet· ·idi.
Bu · husus-ta, hükümdar vazifelerini yerine getiı:emeyip "gaflete
düştüğü" takdir-de, . "Tanrı'nın kendisinden hesap soracağım"
bilmelidir, diyen ve "mem-lekette·bir ldmse bir gece aç kabrsa onu
Tanrı sana soı·aeaktır" diyerek adeta .l:ı,aykıran ~eşhur Kutadgu
Bilig ya.z3.rımız Yusuf Has Hacib halkın hükümqardan istedikle~i şu
üç noktada sıralar : ·
ı -' Memlekette ,gümüş. temiz kalsın, onun· ayarını koru (para
apa-~n _korunması, iktisadi istikrar),
. 2 ---,- :ikincisi halkı adil kanunlar ile idare et, birinin
diğerine ta-hakküme kalkışmasın_a meydan verme, onlap koru (ad~
kanun);
3 - Üçüncüsü bütün yolları emin tut, yol keşici ve haydutların
hepsini ortadan kaldır (asayiş).
Buna karşılık, hüküİndarın da teb'a üzerindeki hakları Kutadgu
Bi-lig'de . şöyle belirtiliniş~: • ·
ı - Biri, halk senin emirlerine hürmet etmeli ve bu· emir ne
olur-sa olsun, onu derhal yerine getirmeli~.r. ·
158
2 - :ikincisi hazine ha~kım .gö~etmeli ve bunu v~lctinde
ödemelidir.
3 - Üçüncüsü senin dostuna dqst ve düşmanına düşman
olmalıdır.
(ı6)
-
SAYI 275 TÜRK KÜLTÜRÜ YIL XXIV
.------------------------------------------------------------------·
·Böylece sen onlara karşı vazifeni yapmış olursun, onlar da
senin
hakkını ödemiş olurlar.
FAYDALANU.AN KAYNAK ESERLER:
- M. Ergin, Orhun Abideleri, ! stanbul, 1970. - M . . Ergin,
Dede Korkut Kitabı, I, Ankara, 1958. - ~. R. Arat, Kutadgu Bilig,
II, Ankara, '1959 .
. - B. Atalay, Divll.n..ü Lügat•it .. Türlt Tercümes!, I-IV,
Ankara, 193.9-1944 . .. : .. :.:w: 'Balıg _ R . ·R. Arat, O~ Kağan
Destanı, !stanbul, 1936. Faydalımııa.iı ara.ş~ eser ve maldileler
:
- iB. Ögel, İlk. TöJes Boyları, B.eııeten, ,.sayı 48, 1948. -=-
B. Ögel, Türk Mitolojisi, Ankara, 1971. - B. Ögel, Türk Devlet
A,nla.yışı,· Ankara, 1982. - !. Kafesoğlu, EslQ. Türlderde Devlet
~Ieclisi (Toy), I. Milll Türkoloji Kongre-
si, !stanbul, 1980. . :- t. Kafesoğlu, Kut adgu Bilig ve Kültür
Tarihimizdeki Yeri, Tarih Enstıtüsü
Der gisi, sayı ı, ·!stanbul, 1970. · · · · ·- !. Kafesoğlu, Türk
M.uıi Kültürü, !stanbul '1983. - A . Taneri, Türk Devlet Geleneği,
Ankara, 1981. - A . !nan, 1\laldlleler ve İncelemeler, Apkar a,
1968. - A. Donuk, Esld Türklerde Büküm.daİm Vazifeİeİi ve Vasıflnn,
.. Türk DünyAsı
Araştırmaları, sayı 17, Nisan, 1s tanbul, . 198~ . . · ..
• J
159