Page 1
GreenAge Symposium, Mimar Sinan Fine Arts University, Faculty of Architecture 6-8 December 2010, Istanbul, Türkiye
1
Sürdürülebilirlik Bağlamında Mimarlığın Çelişkisi
Derya, Adıgüzel
İstanbul Kültür Üniversitesi, [email protected]
Özet
ModernleĢmeyle birlikte bilgi; doğa, insan ve sosyal bilimler olarak parçalanmakta, sonrasında
ise her bilgi alanı kendi içinde farklı uzmanlık ve disiplinlere ayrıĢmaktadır. Bilimler içerisinde
bütüncül bir bilgi yapısına sahip olan mimarlık da bu durumdan etkilenmekte ve alt uzmanlık
alanları oluĢmaktadır. Mimarlık bilgisinin ayrıĢmasıyla mimarlar, mimarlığın bütüncül bilgi
yapısından uzaklaĢmakta estetik kaygıların ön planda olduğu mimarlık ürünleri ortaya
koymaktadır. Böylesi bir ortamda duyarlı, sorumlu ve etik bir bakıĢ açısıyla sürdürülebilir
mimarlık meselesi ortaya çıkmaktadır. Sürdürülebilirlik meselesiyle birlikte mimarlık alanına
dair yeni bilgiler tanımlanmakta ve mimarlara sorumlulukları hatırlatılmaktadır. AraĢtırma
kapsamında bu değiĢimler açıklanmakta, sürdürülebilir mimarlığın, mimarlığa dair
söylemlerinin ne olduğu, nasıl ifade edildiği ve ortaya çıkan sonuçların çeliĢkileri mimarlık
bilgisi üzerinden tartıĢılmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Bilgi, Mimarlık Bilgisi, Sürdürülebilir Mimarlık.
Contradiction of Architecture in the Context of Sustainability
Abstract
Within the period of modernization, knowledge has been divided into human, natural and social
sciences. Then, every knowledge also has been divided into sub disciplines and expertise.
Architecture, which is a major field of knowledge, is also affected and sub disciplines of it have
arisen. Due to that division, architectures have wandered off from combined architecture
knowledge and only created aesthetic architectural products. In such a condition, the matter
“sustainable architecture” arises with a responsible and ethical view. With sustainability, new
principles are defined and architects are reminded of their responsibilities. Within the scope of
this research, these changes are explained. Moreover; what sustainable architecture‟s postulates
about architecture are, how they can be expressed and contradictions of the results are
discussed in the context of architecture.
Keywords: Knowledge, Architectural Knowledge, Sustainable Architecture.
1. BĠLGĠ VE MĠMARLIK BĠLGĠSĠ
1.1 Bilginin Yapısal Olarak Ayrışması
Modern devlet anlayıĢıyla baĢlayan rasyonel düĢünce doğrultusunda toplumun sekülerleĢmesi;
bilgi dünyasında ilk önce hâkim bilgi arayıĢı ile ilahiyatın reddedilerek, felsefenin bu bilginin
yerini almasıyla ortaya çıkar. Artık bilginin kaynağı tanrı değil rasyonel doğa yasalarını
savunan insandır. Sonrasında ise ampirik gerçekliğin arayıĢında felsefenin ilahiyatın baĢka bir
Ģekli ve spekülatif bir tavrı olduğu, doğru bilgiye ancak bilim vasıtasıyla ulaĢılacağı görüĢüyle
Page 2
GreenAge Symposium, Mimar Sinan Fine Arts University, Faculty of Architecture 6-8 December 2010, Istanbul, Türkiye
2
felsefe terk edilir. Bilim, doğru bilginin elde edilme Ģekli olarak bilgi üretiminde ilk sırayı alır
(Wallerstein, 2000).
Modern devlet düĢüncesindeki yararcı ve kesin bilgi arayıĢının, kapitalist düzenle ve mutlak
ilerleme isteğiyle iliĢkilendirmek mümkündür. On dokuzuncu yüzyılda kapitalist düzenin ön
gördüğü kârın artırılarak en üst düzeye çıkarma amacıyla yararlı ve kesin bilgi aranır.
Teknolojik ilerleme bu düzende kârı artıracak ve sınırları ortadan kaldıracak makineler icat
etmede gerekli görülerek desteklenir (Wallerstein, 2000). Bilimin, ilerleme, teknoloji ve
kapitalizm için gerekli olduğu iktidar ve güç odakları tarafından yönetilerek yüceltildiği
görülebilir. Böylece bilimsel bilginin diğer bilgi yapılarından ayrılarak egemenlik kurması
olağan bir sonuç olmaktadır.
On dokuzuncu yüzyılda bilimsel bilgi ile felsefenin iki ayrı alan olarak tanımlanmasından sonra
bilimsel bilgi de kendi içinde insan ve doğa bilimleri Ģeklinde bölünür. Ancak tarihsel süreçte
insan bilimleri daha karasız bir alanı açıkladığından, bilimsel bilgi olarak ifade edilen doğa
bilimleri olmuĢtur. Sosyal bilimler ise toplum yapısını düzene sokma ihtiyacıyla ortaya
çıkmıĢtır (Gulbenkian, 2000; Wallerstein, 2000 ). Bilgi yapılarının on dokuzuncu yüzyılda
doğa, insan ve sosyal bilim olarak ayrıĢmasının ardından bilgi yapıları da kendi içlerinde
ayrıĢarak farklı disiplinler ve uzmanlık alanları ifade eder. Bu disiplinlerin oluĢmasında
üniversite sistemi gibi kurumsal platformda, kürsüler, araĢtırma alanları, fakülte ve bölümler
tanımlanarak desteklenmektedir. MeĢru tanımını kurumsal bir platformda tarif eden bu bilgi
alanları, bilginin tekrar tekrar üretilmesi için gerekli görülmektedir. Sistemli net bir Ģekilde
ayrıĢtırılarak kesin bilgiye daha kolay ulaĢılabileceği savunulmaktadır. Ancak uzmanlaĢmalar
ile bilgi yapıları parçalanmaya çalıĢılırken mimarlık gibi bazı disiplinler ayrıĢamamakta ve
hibrit bir yapı sergilemektedir.
Mimarlık bilgisi, farklı bilgileri kendi alanı içinde tanımlayarak ve bu bilgelerin birbirleriyle
olan iliĢkilerini konumlandırarak kendi özerk bilgisini ortaya koymaktadır. Bilgi yapıları
parçalanarak doğa, sosyal ve insan bilimleri kendi içlerin epistemolojik çerçevesini
tanımlanması ile disiplinler altında uzmanlaĢmalar gerçekleĢirken, bu bilgileri kendi
özerkliğiyle tanımlayan mimarlıkta bu durumdan etkilenmektedir. Dolayısıyla mimarlık bilgisi
ayrıĢırken, mimarlığın mesleki ve ürün-üretim tanımlamaları da değiĢmekte farklı sınır(lama)lar
meydana gelmektedir.
1.2 Mimarlık bilgisi ve değişimi
Mimarlık, topluma karĢı sorumlu olan toplumları kültürel, çevresel, sosyal gibi bir çok boyutta
etkileyen aynı zaman da siyasi ve ekonomik durumun yansımalarını içinde barındıran,
teknolojik ve bilimsel geliĢimlere dâhil olan, verdiği ürün ve üretimle geniĢ bir alanın
parçasıdır. Bu nedenle mimarlık içinde farklı bilgi yapılarını barındırarak, değerlendirerek ve
sentezleyerek ürün verme sürecidir. Teymur ise mimarlığı ve bilgisini Ģu Ģekilde açıklar:
“Mimarlık, büyük ölçüde sosyo-teknik bir pratiktir. Yaptığı işlem tasarım ve/ya planlama son
ürünü bina, ham maddesi ise mekân, taş-tuğla, para, kültür ve emektir. Mimarlığın bilgisi
vardır, ancak bu, bilimsel değil zanaatsal, spekülatif, deneyimsel, birikimci ve günceldir
(Teymur, 2004)”.
Mimarlığın bir meslek alanını ifade etmediği prehistorik dönemde mimarlık toplumsal kültürün
bir parçası olarak yapı ustalarınca yapılır. UzmanlaĢmanın veya meslekleĢmenin bu kadar net
tanımlamadığı Rönesans döneminde ise farklı öğrenimler görmüĢ kiĢiler örneğin Brunelleschi
kuyumcu, Alberti hukukçu olarak yetiĢmelerine rağmen pratikte mimarlık yaptıkları için mimar
olarak adlandırılır. Bu dönemde yapı ustalarının yerini “her iĢin ehli” olarak nitelenen mimarlar
alır, ancak aydınlanma dönemiyle bilgi yapılarının ayrılması sürecinde “her iĢin ehli” olan
mimarlık tanımlaması da zedelenir. Vitruvius‟un sağlamlık, kullanıĢlılık, güzellik olarak
Page 3
GreenAge Symposium, Mimar Sinan Fine Arts University, Faculty of Architecture 6-8 December 2010, Istanbul, Türkiye
3
tanımladığı mimarlığın generalist (genellemeci) bilgisi, aydınlanma dönemiyle bilim, sanat ve
ahlak olarak tüm bilgi alanlarını kapsayacak Ģekilde değiĢir (Tablo 2.2), (Balamir, 2000).
Tablo 2.2: “ Bilim, ahlak, sanat alanları ayrıĢması ve mimarlığın klasik tanımındaki üçlü yapı” (Balamir,
2000)
BĠLĠM
anlama
AHLAK
pratik ahlak
SANAT
(estetik) muhakeme
BiliĢsel-Araçsal
(bilgi)
Ahlaski-Pratik
(haklılık)
Estetik-Ġfadeci
(zevk)
„Gerçek‟ „Ġyi‟ „Güzel‟
SAĞLAMLIK KULLANIġLILIK GÜZELLĠK
dayanıklılık
teknik
„strüktür‟
yararlılık
kullanım
„iĢlev‟
Ģiirsellik
ifade
„biçim‟
(Mühendislik) (Planlama ve Zanaat) (Güzel Sanatlar)
Bilginin yapısal olarak, on dokuzuncu yüzyılda doğa, insan ve sosyal bilimler olarak ayrıĢması
ve sonrasında her bilgi alanının içinde farklı uzmanlık ve disiplinler tanımlanmasından,
mimarlık bilgisi de etkilenir. Mimarlık bu disiplinleĢme döneminde mühendislik, zanaat, sanat
ve ahlak olarak içinde barındırdığı bilgi yapıları ayrıĢarak uzmanlaĢma alanlarının oluĢmasına
neden olur. Artık “her iĢin ehli” mimarlık alanı mühendislik, planlama, iç mimarlık, kentsel
tasarım, peyzaj mimarlığı gibi çok sayıda disiplinlere ve uzmanlık alanlarına bölünmektedir.
Sözen (2000) ise bu durumu mimar Vitruvius‟un yüklediği temel bilgisini ve özelliklerini
yitirdi ve beyaz atlı prensimiz öldü diye ifade eder.
Bir taraftan mimarlığın bilgi yapıları parçalanıp, mimarlar hibrit bilgisini terk ederken, bazı
bilgiler unutulmakta veya göz ardı edilmekte diğer tarafta teknolojik ilerlemeler, yeni
malzemeler ile mimarlığın yapma dünya ait üretim bilgisi de değiĢmektedir. Artık malzemeler
farklı formları yapmaya izin vermekte, makineler sayesinde hızlı ve seri yapıların inĢası
kolaylaĢmaktadır. Teknolojik olanaklara verilen önem artıkça diğer bilgilerin mimarlığa neden
gerekli olduğu, niçin kullanmaları gerektiği unutulmaktadır. Yeni malzeme ve teknolojik
olanaklar ile estetik kaygıların ve farkındalık yaratmanın ön planda olduğu biçim mimarlığı
diyebileceğimiz yapılar inĢa edilmektedir (ġekil 2.1, ġekil 2.2).
ġekil 2.1: Guggenheim Bilbao Müzesi (Url 1)
Page 4
GreenAge Symposium, Mimar Sinan Fine Arts University, Faculty of Architecture 6-8 December 2010, Istanbul, Türkiye
4
ġekil 2.2: Abu Dhabi Performans Sanatları Merkezi (Url 2)
Günümüzde mimarlığın içinde bulunduğu bu pratiği Burgess (1997) çok az mimarın biçimin,
estetik kaygıların ve anlık zihinsel meĢguliyetlerin ötesiyle ilgilendiğini ve mimarlığın amaç ve
anlamı bulmakta zorlandığını, bunun sonucu insana yabancılaĢmıĢ kentlerin ortaya çıktığını
belirtmektedir. Mimarlığın yaratıcılık ve ego merkezci bu dönüĢümünün sonucunda, mimarlığın
ahlaki iĢlevsel temelini yeniden kurmak gerekmektedir. Böylesi bir ortamda duyarlı, sorumlu ve
etik bir bakıĢ açısıyla sürdürülebilirlik kavramı altında çevreci mimari yaklaĢımlar ve ürünleri
ortaya çıkmaktadır.
2. MĠMARLIKTAN SÜRDÜRÜLEBĠLĠR MĠMARLIĞA
2.1 Sürdürülebilir mimarlığın tanımlanması
Sürdürülebilirlik ile insanların yaĢam tarzları sosyal, ekonomik ve çevre konularında geniĢ bir
çerçevede sorgulanmakta, hem ilkel kabile hayatı süren hem de metropolde yaĢayan insanlar
çevresel tahribattan eĢit ölçüde sorumlu tutulmaktadır. Her toplum, her birey, her ülke, her
Ģirket ilk aĢamada kendi yaĢadığı çevre, toplum ölçeğinde çevreye olan sorumluluğunu yerine
getirerek küresel ölçekte olan bu gidiĢi durduracaktır. Herkesi küresel ölçekte sorumluluk
yüklemesi sonucu sürdürülebilirlik kavramı her alana küresel tanımlamalar, nitelemeler ve
açıklamalar getirmektedir. Sürdürülebilirlik, topluma karĢı sorumlu olan ve kültürel, sosyal,
çevresel, ekonomik, teknolojik gibi birçok alanın bilgisini içinde barındıran mimarlığı da geniĢ
birleĢenleri içersinde yeniden sorgulatmıĢ ve sürdürülebilir mimarlığın ortaya çıkmasına neden
olmuĢtur. Sürdürülebilir mimarlık, mimarlığı yeniden tanımlarken, mimarlara “yeni bilgiler”
öğretme çabasındadır. Mimarlığa sunulan “yeni bilgiler”, teknolojik, doğal ve sosyal olgu
olarak üçe ayrılabilir.
2.1.1 Teknolojik Olgu
Teknolojik olgu, binanın yapım sırasında ve sonrasında harcadığı enerjinin yeni teknolojiler ile
azaltılması ve yeni malzemelerin üretiminin ve kullanımının nasıl olacağı Ģeklinde ifade
edilebilir. Dolayısıyla teknolojinin estetik kaygılarla biçim diline hitap etmesinin yerini çevreci
teknolojilerin kullanıldığı sürdürülebilir mimarlık almaktadır. Bu kapsamda enerji etkin
sistemlerin veya yenilenebilir enerji kaynakların kullanıldığı yapılar inĢa edilmeye
çalıĢılmaktadır. GüneĢ enerjili ısıtma sistemleri, güneĢ enerjili su ısıtma sistemleri, pv
sistemleri, rüzgar enerjili sistemler geliĢtirilmektedir. Gelinen son noktada ise binalarda,
değiĢen iklim Ģartlarına karĢı minimum enerji kullanarak optimum Ģartları sağlamak üzere nasıl
davranacağını tahmin edebilen sistemler ortaya çıkmaktadır. Artık ileri teknolojiler estetik
kaygılarla sanatsal mimari ürünler için değil, yapılarda kullanılan enerjiyi azaltmak için bir araç
halini almaktadır.
Malzeme ölçeğinde ise yapım ve uygulama enerjisi çok yüksek olan malzemeler terk edilmekte,
hayal gücünün tüm olanaklarını yerine getirmeye çalıĢan, tasarımda sınır tanımaz malzemelerin
yerini çevreci malzemeler almaktadır. Ayrıca teknolojinin olanakları yeni malzeme bulma
çabaları yerine malzemelerinin nasıl tekrar kullanılacağı dönüĢtürüleceği yönünde
geliĢmektedir. Üretim ve uygulama enerjisi az olan çevreci malzemelerin ya da dönüĢtürülmüĢ
Page 5
GreenAge Symposium, Mimar Sinan Fine Arts University, Faculty of Architecture 6-8 December 2010, Istanbul, Türkiye
5
malzemelerin seçilmesi binanın yapım enerjisini azaltmaktadır. Böylece enerji etkin sistemler
ile kullanım enerjisi düĢürülen yapıların, üretim sırasındaki enerji tüketimi de azaltılmaktadır.
Sürdürülebilir mimarlık kavramıyla teknolojinin kullanımında bir değiĢim olmakta, mimarlığın
sanatsal özelliğine hizmet eden teknolojilerinin yerini, mimarlığın bilimsel ve ahlak özelliği
için kullanılan teknolojiler almaktadır. BiliĢsel araçların ön planda olduğu enerji etkin
sistemlerin kullanıldığı ve kullanım yararının ön planda olduğu binalar yapılmaktadır.
2.1.2 Doğal Olgu
Doğal olgu olarak isimlendirebileceğimiz alan ise doğayla yarıĢmadan onun verilerinden
yaralanarak tasarlama süreci olarak açıklanabilir. Yapının yapılacağı alanın iklimine,
topografyasına uygun, yerel malzemelerin kullanıldığı ve doğa-insan uyumu konularının
dikkate alındığı mimarlık ürünlerinde, sürdürülebilir mimarlıktan söz edilmektedir.
Sürdürülebilir mimarlığın doğallık söylemin hiçte yeni olmadığı, mimarlığın tanımlanmadığı
tarih öncesi yapılara ve günümüzde geleneksel denen eski mimarlık örneklerine bakıldığında
görülmektedir.
Doğal bir veri olarak, yaz mevsiminde güneĢ ıĢınların dik açıyla, kıĢ mevsiminde ise yeryüzüne
eğik açıyla geldiği bilinmektedir. M.Ö. 470-399 yılları arasında yaĢayan Sokrates bu esasları
dikkate alarak güneye bakan evlerde kıĢ güneĢinin içeriye alınabildiğini ama yazın güneĢin
tepemizden ve çatıların üstünden geçtiğini, böylece gölgede kaldığını söylemiĢ. Bu durumda kıĢ
güneĢini alabilmek için güney cephesinin yüksek, soğuk rüzgârlardan korunabilmek için de
kuzey cephesinin alçak yapılmasını önermiĢtir (Köksal, 2000).
ġekil 3.1: Sokrates Evi (Köksal, 2000)
BaĢka bir örnek ise Harran evleridir (Sekil 3.2). Kurak iklim koĢullarına uygunluk için dik
kubbeli çatıları olan Harran yapılarının zemini taĢ ve kerpiç karıĢımı, duvarları taĢ plaklar gibi
doğal malzemeler kullanılarak inĢa edilmiĢtir. Kare planlı kübik yapı tabanının yan
duvarlarında bulunan küçük delikler ve pencereler kıĢın kapatılmakta, yazın ise doğal
havalandırma için açılmaktadır. Ayrıca yazın yapı içindeki sıcak havanın yükselerek tepe
deliğinden çıkmasıyla sürekli bir doğal havalandırma sağlanır (Sekil 3.3). Yöreye ait doğal
malzemelerin kullanılması, yapı formunun biçimleniĢi, organik yerleĢim düzeni ile Harran
evleri, bugünün ve geleceğin gereksinmelerini karĢılayabilecek, yörenin doğasıyla ve
topografyasıyla uyumlu ve doğanın olumsuz etkilerinden kendini koruyabilen yapılardır
(Özdeniz vd., 1998). Bu özellikleriyle Harran evleri sürdürülebilir yapı olmanın koĢullarından
biri olan doğal verilerle tasarım özelliklerini taĢımaktadır.
Page 6
GreenAge Symposium, Mimar Sinan Fine Arts University, Faculty of Architecture 6-8 December 2010, Istanbul, Türkiye
6
ġekil 3.2: Günümüzde Harran (Özdeniz vd., 1998)
ġekil 3.3: “Kale civarında Cuma Alma evi plan ve görünüĢü” (Özdeniz vd., 1998)
19. ve 20. yüzyıllarda malzeme çeĢitliliğinin artması ve bina yapım tekniklerinin geliĢmesiyle
doğal olandan uzaklaĢılmaya baĢlandı. Ancak bu dönemde organik mimarlık için çaba gösteren
ve doğayla uyumlu yapılar yapmaya çalıĢan mimarlar da bulunmaktaydı. Modern çağın
insanının ihtiyaçlarına cevap verirken, zamanı, yeri ve fonksiyonu yansıtan, doğayı içine
almaya ya da yakın iliĢkili kurma arayıĢında olan F.Lloyd Wright‟ın 1930‟larda yaptığı “ġelale
Evi” (Sekil 3.4) gibi yapıları da görmek mümkündür. ġelaleyi görmek yerine yaĢamak
düĢüncesiyle, ev Ģelalelin üstüne inĢa edilmiĢ. Pencerelerin taĢ duvarla birleĢtiği noktalarda
camlar doğramasız olarak taĢların arasına açılan oluklara yerleĢtirilerek iç mekânla doğa
birleĢtirilmeye çalıĢılmıĢ. Ancak 2000‟li yıllarda yapının karakteristik özelliklerinden olan
geniĢ balkonlarında statik problemlerden dolayı sehim meydana gelerek restorasyonu
yapılmaya baĢlanmıĢ (Url 3). Yeni bina yapmanın ve restorasyonunda ayrıca enerji harcanacağı
için yapıların ömrünün daha uzun planlaması gerekmektedir. Doğaya uygun tasarım yapılırken
binanın yaĢam döngüsündeki performansları da hesaplanmalıdır. Bu nedenle modern
mimarlığın doğaya uygun tasarımları sürdürülebilirlik açısından tartıĢılmaya açıktır.
Page 7
GreenAge Symposium, Mimar Sinan Fine Arts University, Faculty of Architecture 6-8 December 2010, Istanbul, Türkiye
7
ġekil 3.4: ġelale Evi (Url 4)
Sürdürülebilirliğin doğal olgu olarak mimarlara öğretmeye çalıĢtığı “yeni bilgi”lerin, aslında
mimarlığın bir meslek alanını tanımlamadığı dönemlerden beri bilindiği ortadadır. Bu noktada
sürdürülebilirlik; mimarlığın bilgi yapısının parçalanması ile unuttuğu bilgileri ve mimarın
toplumsal sorumluluğunu hatırlatma görevi üstlenmektedir.
2.1.3 Sosyal Olgu
Sürdürülebilirliğin tanımında önemli bir parametre olarak yer alan sosyal olgu sürdürülebilir
mimarlık alanında geri planda kalmaktadır. Sürdürülebilirlikle ilgili çalıĢmalara bakıldığında,
dergi ve yayınlar incelendiğinde, konunun odak noktasını geri dönüĢümlü malzemeler, enerji
etkin sistemler, yerel malzemeler gibi teknolojik ve doğal olgu konularında yoğunlaĢtığı
görülebilmektedir. Mimarlık, topluma karĢı sorumlu olan, kültürel ve sosyal devamlığın önemli
bir parçasıyken, sürdürülebilir mimarlıkta bu konuların yadsınmaması gerekmektedir. Çevresel
tahribatın önüne geçmeye çalıĢılırken sosyal ve toplumsal çöküĢ de durdurulmaya
çalıĢılmalıdır. Dolayısıyla sosyal olgu da önemli bir parametre olarak dikkate alınmalıdır.
Sosyal olgu mimarlığın toplumsal ve kültürel açıdan üstlendiği sorumluluk olarak nitelenebilir.
Geleneksel mimari yapılara baktığımızda zaten kültürel bir değeri temsil ederek, toplumsal
yaĢam Ģekline, geleneklere ve yerel özelliklere göre sosyal olgular doğrultusunda geliĢtiği,
tasarlanıp, inĢa edildiği söylenebilir. Bu konuda, sosyal yaĢamın gerekliklerine ve Türk
ailesinin yasam kültürüne uygun Ģekil ve plan özellikleri gösteren, bölgelere göre yapım
tekniklerindeki değiĢime uyum sağlayan geleneksel Türk Evleri, sosyal olguya örnek
gösterilebilir.
Geleneksel Türk Evi oda ve sofayı barındıran plan Ģeması, çatı, cephe ve kat tipleri gibi
karakteristik özellikleri vardır. Türk Evi‟nin en önemli özelliği oda içinde oturma, yatma,
yemek yenme ve yemek piĢirme gibi belirli eylemleri karĢılayan ve kendi baĢlarına yetebilen
birimler olmalarıdır. Bu durum, Türklerin Anadolu‟ya göç etmeden önce yaĢadıkları göçebe
çadırları ile benzerlik gösterir (ġekil 3.5). Mahremiyet anlayıĢı ile avlu fikri benimsenmiĢ, evler
yüksek duvarlarla dıĢa kapatılmıĢtır. Çoğu ev Türk geleneklerine uygun olarak haremlik ve
selamlık Ģeklinde iki yaĢama göre düzenlenmiĢtir. Ayrıca Türk evinde odaların düzeni ve
sofanın konumu iklim koĢullarına uyumlu olarak biçimlenmekte, soğuk ve yağıĢlı iklim
bölgelerinde evler daha korunaklı, sıcak iklim bölgelerinde ise doğaya daha açık
tasarlanmaktadır (Aktuna, 2007). Sürdürülebilirliğin yeniden hatırlattığı sosyal olgular
geleneksel Türk evinin değiĢim sürecinde rahatlıkla okunabilmektedir. Türklerin Anadolu‟ya
gelmeden önceki göçebe yaĢantısı, Ġslam dininin etkisi ve Anadolu‟nun kültürel ve doğal
Page 8
GreenAge Symposium, Mimar Sinan Fine Arts University, Faculty of Architecture 6-8 December 2010, Istanbul, Türkiye
8
verilerinin bileĢkesi olan bu evlerde kültürel ve sosyal sürdürülebilirliğin etkileri görülmektedir.
Zamanla aile yapısı, sosyal yaĢantının değiĢmesi günümüze kadar ulaĢan Türk evi örneklerinin
kullanımını da etkilemiĢtir.
ġekil 3.5: Göçebe çadırı ile Türk Evi odası arasındaki benzerlikler (Aktuna, 2007)
Kısaca özetlersek, sürdürülebilirlik kavramı, mimarlara hibrit bilgilerini yeniden hatırlatma,
yeni teknolojileri öğretme doğa ile teknolojiyi birleĢtirme amaçlarıyla ortaya çıkmıĢtır. Ayrıca
sürdürülebilirlik kavramıyla mimarlık toplumsal bir sorumluluk üstelenerek meĢru bir zemin
arayıĢına girmektedir. Ancak sürdürülebilirliğin bu görevi ne kadar yerine getirdiği
sorgulanmaya değer görülüyor.
2.2 Sürdürülebilir Mimarlığın Çelişkisi
Sürdürülebilirliğin doğal ve sosyal olgulara ait söylemi yeni olmamakla birlikte teknolojinin
kullanımına dair yeni birçok açıklama getirmeye çalıĢmıĢtır. Teknolojiyi yarar için kullanma
düsturuyla yola çıkan sürdürülebilirlik sonucu bina tasarımında birçok enerji etkin sistemler
kullanılmaya çalıĢılmıĢtır. Ancak bu teknolojilerin çoğu binanın yapım aĢamasından sonra
entegre edilmekte ve binaya sonradan eklenen yamalar gibi kalmaktadır. Ayrıca bu teknolojiler
zamanla tüketim nesnesi haline gelmekte, imaj için kullanılan etiketlere ve reklam araçlarına
dönüĢmektedir (ġekil 3.5) . Jarzombek (1999) bu durumu sürdürülebilirlik söyleminde
mimarlığın sürekli hain olarak görülmesine bağlamaktadır. Bunu izleyen süreçte Ģirketler
küresel sorumluluklarını düĢünerek, çevreci mimariye yatırım yapmıĢlardır. Fakat çalıĢmalarda,
bina maliyetini azaltmak, halkla iliĢkileri artırmak amaçlandığı için sonuçta milyar dolarlık
yeĢil teknolojiler ortaya çıkmıĢ ve sonrasında bu teknolojiler tüketim nesnesi haline gelmiĢtir.
Page 9
GreenAge Symposium, Mimar Sinan Fine Arts University, Faculty of Architecture 6-8 December 2010, Istanbul, Türkiye
9
ġekil 3.5: YeĢil Teknolojinin Reklam Aracı Olarak Kullanılması (Jarzombek, 1999)
Sürdürülebilirliğin yerele dair söylemi daha meĢru bir alanı ifade etmektedir. Çevreye olan etik
sorumluluk bilinciyle doğal kaynakların minimum düzeyde kullanılması, pasif ısıtma ve
soğutma sistemlerinin, yerel malzemenin tercih edilmesi daha doğru bir tavır olmaktadır. Yerel
ve evrensel tanımlamalar bilginin yapısal olarak ayrıĢmasıyla iliĢkilendirilebilmektedir. Bu
dönemde eğer bir deneyim yere veya kiĢiye özelse evrensel olarak doğruluğu
tanımlamamaktadır. Bilimsel olarak doğruluğu kanıtlanmıĢ ise yere ait değildir görüĢü
mimarlığı da etkilemiĢtir. Bu noktada sürdürülebilirlik, yerele ait mimarlık bilgilerini bilimsel
doğru olarak ortaya koymakta evrensel bir yaklaĢım sergilemektedir (Ciravoğlu, 2006).
Bilgi yapısının değiĢmesi mimarlığın, felsefe ve kuramsal alanla bağını koparmasına neden
olmuĢtur. Bu noktada sürdürülebilirlik anlayıĢıyla mimarlar yeniden bilimsel ve kavramsal
konularda çalıĢmalara yönelmiĢ, çok sayıda ampirik çalıĢma ve yayın yapılmıĢtır. Fakat bu
konudaki çalıĢmaların ve yayınların çoğu tasarımla iliĢki kurmaktan uzak kalarak, nasıl
sürdürülebilir olunur konusunda el kitabı niteliği taĢıdığı günümüz sürdürülebilir kitapları,
dergileri incelendiğinde anlaĢılabilir. Mimarlar, yalnızca estetik kaygıların Ģekillendirdiği
mimarlık anlayıĢından uzaklaĢarak, toplumsal sorumluk üstlenmek ve meĢru bir zemin aramak
için sürdürülebilirlik kavramını benimsemektedirler. Ancak sürdürülebilir mimarlık popüler
kültürün bir parçası haline gelmiĢtir. Ayrıca sürdürülebilirlik, her sorunun çözümü olarak
görülmekte, marka gibi binalara yapıĢtırılmaktadır. Sonrasında sürdürülebilir yapıların
gerçekten performans gereklerini yerine getirip getirmediği sorgulanmamaktadır.
3. SONUÇLAR
Sürdürülebilirlik, bilgi yapılarının ayrıĢması ile kendi özerk ve hibrit bilgi yapısından ayrılan
mimarlığa, yeniden sorumluluklarını ve bilgisini hatırlatma çabasındadır. Sürdürülebilirlik
konusunda yapılan çalıĢmalar ile mimarlığa meĢruluğu yeniden kazandırılmaya çalıĢılmakta,
kuramsal yapıyla kopardığı bağları yeniden kurması için yapılan ampirik çalıĢmalar
desteklenmektedir. Ancak sürdürülebilirlik kavramına mesleki meĢruiyet ve toplumsal
sorumluluk adına verilen önem, tüketim toplumun en büyük problemi olan hızlı tüketim nesnesi
olma sorunuyla karĢılaĢmaktadır. Sürdürülebilirliğin mimarlara bilgilerini sorgulatma, kuramsal
yapıyı kurma ve yeniden meĢruluk kazandırma konularındaki çabalarının, mimarlar için bir
çıkıĢ noktası olamadığı ancak bir bilinç kazandırdığı gözükmektedir. ÇalıĢmanın sonunda
gelinen noktada özerk bilgisi ayrıĢan mimarlığın, yeni bilgisinin nasıl dönüĢeceği ve
uygulanacağı sorusu ortaya çıkmaktadır.
Page 10
GreenAge Symposium, Mimar Sinan Fine Arts University, Faculty of Architecture 6-8 December 2010, Istanbul, Türkiye
10
4. KAYNAKLAR
Aktuna, M. (2007) Geleneksel Mimaride Binaların Sürdürülebilir Tasarım Kriterleri Bağlamında
Değerlendirilmesi Antalya Kaleiçi Evleri Örneği, YayınlanmamıĢ Doktora Tezi Yıldız Teknik
Üniversitesi, Ġstanbul
Balamir, A. (2000) Modern Çağda Mimarın Kimlik DeğiĢimleri, Arredamento Mimarlık, 6: 83-87
Burgess, G. (1997) Towards an Ecology of Culture, A + U: Architecture and Urbanism, 320(5): 102-111
Ciravoğlu, A. (2006) Sürdürülebilirlik DüĢüncesi-Mimarlık EtkileĢimine Alternatif Bir BakıĢ: “Yer”Ġn
Çevre Bilincine Etkisi, YayınlanmamıĢ Doktora Tezi Yıldız Teknik Üniversitesi, Ġstanbul
Gulbenkian Komisyonu (2000) Sosyal Bilimleri Açın Sosyal Bilimlerin Yeniden Yapılanması Üzerine
Rapor, Ġstanbul: Metis Yayınları
Jarzombek, M. (1999) Money, Molecules and Design: The Question of Sustainability‟s Role in
Architectural Academe, Thresholds, 18: 32-38http://web.mit.edu/mmj4/www/downloads/thresholds18.pdf
(10 Aralık 2009)
Köksal, T. (2000) Enerji Korunumlu Cephelerde Saydamlılık ve Saydam Yalıtım Uygulaması,
Arredamento Mimarlık, 5: 150.
Özdeniz, M. B., Bekleyen, A., Gönül, Ġ. A., Gönül, H., Sarıgül, H., Dalkılıç, N., Yıldırım, M., Ġlter, T.,
1998, GeçmiĢten Geleceğe Harran Yöresel Mimarisi, Yapı Dergisi, 198: 95-100.
Sözen, Z., 2000, Beyaz Atlı Prensiniz Öldü, Arredamento Mimarlık, 6: 93
Teymur, N., 2004, M&F “Mimarlık ve Felsefe” Söylemi, Mimarlık ve Felsefe içinden s:162-175, Yem
Yayınları, Ġstanbul.
Wallerstein, I., 2000, Bildiğimiz Dünyanın Sonu Yirmi Birinci Yüzyıl İçin Sosyal Bilim, Metis Yayınları,
Ġstanbul.
Url 1: http://www.guggenheim-bilbao.es/secciones/el_museo/el_edificio.php?idioma=en (15 Mart 2010)
Url 2: http://www.mimdap.org/w/?p=1048 (12 Mart 2010)
Url 3: http://www.yapiworld.com/haberler/haber0068.htm (12 Mart 2010)
Url 4: http://www.arkitera.com/gununsorusu/2001/06/09.jpg (12 Mart 2010)