T.C. ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İKTİSAT ANABİLİM DALI DÜNYA BANKASI’NIN YAPISI, FAALİYETLERİ VE TÜRKİYE’DE FİNANSMANI DÜNYA BANKASINCA SAĞLANAN KREDİLERİN VE ETKİLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ Ergül HALİSÇELİK YÜKSEK LİSANS TEZİ ADANA, 2008
207
Embed
Structure of the World Bank Group and Evaluation of Loans and Effects of World Bank Financed Projects in Turkey
Structure of the World Bank Group and Evaluation of Loans and Effects of World Bank Financed Projects in Turkey, Thesis for Master of Science in Economics, Cukurova University Institute of Social Sciences, August 2008 (in Turkish)
The World Bank, built as an important part of the Bretton Woods System in 1944, undertook important missions and a pioneer role as an important actor for the development aid sources in the international monetary system. The Bank has supported important projects and government programmes in order to ensure economical and social improvement of the developing countries since it was founded. The mission of the Bank has transformed in order to accommodate with world conjuncture which is varied throughout time.
Nowadays, there are serious criticisms for the World Bank that has a mission of “working for a world free of poverty”. International Organizations, especially the World Bank, have responsibility for abating the disastrous affects of “Globalization” on both developing countries and their poor people.
Turkey became a member of The World Bank in the 1947 and the relationship has reached up today by solidifying. Various applications, notably, within the framework of “Liberalization Programme of Turkish Economy”, disclosed in 24th January 1980, have been implemented in the direction of liberalization in commodity, exchange, capital and labor markets. Parallel to these improvements, as with other international organizations, relationship between Turkey and World Bank started to be stronger and Turkey’s credit portfolio in World Bank continued increasingly.
World Bank credits have cheaper and more flexible conditions for member countries in general when they are compared with other financial alternatives issued in the international financial markets. Funds that have been taken from World Bank by Turkey is focused on macroecononomic stability, growth, increasing in productivity and major on competitive environment in markets.
In Turkey’s participation process to European Union, The Bank’s aids continued and coordinated works with IMF to provide economic stability has accelerated. The World Bank arranges the flow of credit by Country Assistance Strategy (CAS) which composes the outline of financial and technical support of The World Bank in Turkey since 2000.
International Organizations and countries, which are giving important financial supports to Turkey, have common strategies and cooperative efforts with the World Bank on Turkey. To benefit from these supports, Turkey should ensure the necessary coordination.
This document is posted to help you gain knowledge. Please leave a comment to let me know what you think about it! Share it to your friends and learn new things together.
Transcript
T.C.
ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
İKTİSAT ANABİLİM DALI
DÜNYA BANKASI’NIN YAPISI, FAALİYETLERİ VE TÜRKİYE’DE
FİNANSMANI DÜNYA BANKASINCA SAĞLANAN KREDİLERİN VE
ETKİLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Ergül HALİSÇELİK
YÜKSEK LİSANS TEZİ
ADANA, 2008
T.C.
ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
İKTİSAT ANABİLİM DALI
DÜNYA BANKASI’NIN YAPISI, FAALİYETLERİ VE TÜRKİYE’DE
FİNANSMANI DÜNYA BANKASINCA SAĞLANAN KREDİLERİN VE
ETKİLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Ergül HALİSÇELİK
DANIŞMAN: Doç. Dr. M. Fatih CİN
YÜKSEK LİSANS TEZİ
ADANA, 2008
Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğüne,
Bu çalışma, jürimiz tarafından İktisat Anabilim Dalında YÜKSEK LİSANS
TEZİ olarak kabul edilmiştir. Başkan : Doç. Dr. M. Fatih CİN (Danışman)
Üye : Prof. Dr. Murat DOĞANLAR
Üye : Doç. Dr. Harun ARIKAN ONAY Yukarıdaki imzaların, adı geçen öğretim elemanlarına ait olduklarını onaylarım. ....../...../…….
Prof. Dr. Nihat KÜÇÜKSAVAŞ Enstitü Müdürü Not: Bu tezde kullanılan özgün ve başka kaynaktan yapılan bildirişlerin, çizelge, şekil ve fotoğrafların kaynak gösterilmeden kullanımı, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'ndaki hükümlere tabidir.
i
ÖZET
DÜNYA BANKASI’NIN YAPISI, FAALİYETLERİ VE TÜRKİYE’DE
FİNANSMANI DÜNYA BANKASINCA SAĞLANAN KREDİLERİN VE
ETKİLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Ergül HALİSÇELİK
Yüksek Lisans Tezi, İktisat Anabilim Dalı
Danışman: Doç. Dr. M. Fatih CİN
Ağustos 2008, 185 sayfa
1944 yılında “Bretton Woods Sistemi”nin önemli bir parçası olarak kurulan
Dünya Bankası, uluslararası parasal sistemde dünyadaki kalkınma yardımı
kaynaklarının en önemli aktörlerinden birisi olarak öncü bir rol ve önemli misyonlar
üstlenmiştir. Banka, kuruluşundan bu yana kalkınmakta olan ülkelerin ekonomik ve
sosyal gelişmelerini sağlayabilmek için önemli proje ve hükümet programlarını
desteklemiştir. Bankanın misyonu zaman içinde değişen dünya konjonktürüne paralel
olarak dönüşüm sergilemiştir.
Günümüzde misyonunu “yoksulluktan arınmış bir dünya oluşturmak” olarak
hedeflemiş olan Bankaya yönelik ciddi eleştiriler söz konusudur. Özellikle
küreselleşmenin gelişmekte olan ülkeler, bu ülkelerdeki yoksul insanlar üzerindeki
yıkıcı etkilerinin azaltılması yönünde başta Dünya Bankası olmak üzere, uluslararası
kuruluşlara önemli görevler düşmektedir.
Türkiye, Dünya Bankası'na 1947 yılında üye olmuş ve ilişkiler güçlendirilerek
günümüze kadar gelmiştir. Özellikle 24 Ocak 1980’de açıklanan Türk Ekonomisi’ni
liberalleştirme programı çerçevesinde mal, döviz, sermaye ve emek piyasalarında
serbestleşme yönünde çeşitli uygulamalara gidilmiştir. Bu gelişmelere paralel olarak,
diğer uluslararası kuruluşlarla olduğu gibi, Türkiye-Dünya Bankası ilişkileri daha güçlü
hale gelmeye başlamış ve Türkiye’nin Dünya Bankasındaki kredi portföyü artmıştır.
Genel olarak Dünya Bankası kredileri üye ülkeler için uluslararası mali
ii piyasalarda sunulan diğer finansal alternatiflere göre daha ucuz ve esnek koşullar
taşımaktadır. Türkiye’nin Dünya Bankasından sağlamış olduğu fonlar daha çok
makroekonomik istikrar, büyüme ve verimlilik artışının sağlanması ile piyasalarda
rekabet ortamının oluşturulması üzerinde yoğunlaşmıştır.
Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne katılım sürecinde Banka yardımları devam etmiş
ve ekonomik istikrarın sağlanması konusunda IMF ile koordineli çalışmalar hız
kazanmıştır. Dünya Bankası Türkiye’de 2000 yılından itibaren, sağlayacağı mali ve
teknik desteğin çerçevesini oluşturan Ülke Destek Stratejisi (CAS) yöntemiyle kredi
akışını düzenlemektedir.
Türkiye’ye önemli destekler veren uluslararası kuruluşlar ve ülkelerin
Türkiye’deki strateji ve faaliyetleri, finansal destekleri ve Türkiye konusunda Dünya
Bankası ile işbirliği alanları söz konusudur. Bu desteklerden gerekli verimin
alınabilmesi için bu konuda gerekli koordinasyonun sağlanması gerekmektedir.
Anahtar Kelimeler: Dünya Bankası, IBRD, Proje ve Uyum Kredileri, Proje Döngüsü,
MEER Projesi, Ülke Destek Stratejisi(CAS), Kredilerin Mali Koşulları.
iii
ABSTRACT
STRUCTURE, ACTIVITIES OF THE WORLD BANK AND EVALUATION OF
THE WORLD BANK FINANCED PROJECTS AND ITS EFFECTS IN TURKEY
Ergül HALİSÇELİK
M.A. Thesis, Department of Economics
Supervisor: Assist. Professor M. Fatih CİN
August 2008, 185 pages
The World Bank, built as an important part of the Bretton Woods System in
1944, undertook important missions and a pioneer role as an important actor for the
development aid sources in the international monetary system. The Bank has supported
important projects and government programmes in order to ensure economical and
social improvement of the developing countries since it was founded. The mission of
the Bank has transformed in order to accommodate with world conjuncture which is
varied throughout time.
Nowadays, there are serious criticisms for the World Bank that has a mission of
“working for a world free of poverty”. International Organizations, especially the World
Bank, have responsibility for abating the disastrous affects of “Globalization” on both
developing countries and their poor people.
Turkey became a member of The World Bank in the 1947 and the relationship
has reached up today by solidifying. Various applications, notably, within the
framework of “Liberalization Programme of Turkish Economy”, disclosed in 24th
January 1980, have been implemented in the direction of liberalization in commodity,
exchange, capital and labor markets. Parallel to these improvements, as with other
international organizations, relationship between Turkey and World Bank started to be
stronger and Turkey’s credit portfolio in World Bank continued increasingly.
World Bank credits have cheaper and more flexible conditions for member
countries in general when they are compared with other financial alternatives issued in
iv the international financial markets. Funds that have been taken from World Bank by
Turkey is focused on macroecononomic stability, growth, increasing in productivity and
major on competitive environment in markets.
In Turkey’s participation process to European Union, The Bank’s aids continued
and coordinated works with IMF to provide economic stability has accelerated. The
World Bank arranges the flow of credit by Country Assistance Strategy (CAS) which
composes the outline of financial and technical support of The World Bank in Turkey
since 2000.
International Organizations and countries, which are giving important financial
supports to Turkey, have common strategies and cooperative efforts with the World
Bank on Turkey. To benefit from these supports, Turkey should ensure the necessary
coordination.
Keywords: World Bank, IBRD, Project and Policy Loans, Project Cycle, MEER
Project, Country Assistance Strategy (CAS), Financial Conditions of the Loans
v
İÇİNDEKİLER
ÖZET ................................................................................................................................. i
ABSTRACT..................................................................................................................... iii
KISALTMALAR LİSTESİ ........................................................................................... xii
TABLOLAR LİSTESİ .................................................................................................. xvi
GRAFİKLER LİSTESİ .............................................................................................. xviii
EKLER LİSTESİ .......................................................................................................... xix
Tablo 40: II. CAS Temel Kalkınma Temaları ve Hedefler .............................................. 141
Tablo 41: Genel Sonuçların Değerlendirilmesi ............................................................... 144
Tablo 42: CAS Kalkınma Teması Sonuçlarının Türkiye’nin Stratejik Amaçları
Çerçevesinde Değerlendirilmesi. ..................................................................... 146
Tablo 43: Özel Sektör Dış Borç Stoku ............................................................................ 148
Tablo 44: Finansmanı IBRD ve IDA Tarafından Sağlanan Projelerin Kullanım ve Geri
Ödeme Bilgileri .............................................................................................. 154
Tablo 45: Uluslararası Kuruluşlarla İşbirliği ................................................................... 157
xviii
GRAFİKLER LİSTESİ
Grafik 1: Dünya Bankası Grubu Kuruluşları ....................................................................... 8
Grafik 2: IDA Fonlarının Bölgesel Dağılımı ..................................................................... 14
Grafik 3: IDA Fonların Sektörel Dağılımı ........................................................................ 14
Grafik 4: IFC Fonların Ürün Bazında Dağılımı ................................................................ 18
Grafik 5: IFC Tarafından Sağlanan Fonların Bölgesel Dağılımı ........................................ 19
Grafik 6: IFC Tarafından Sağlanan Fonların Sektörel Dağılımı ........................................ 19
Grafik 7: IBRD’ nin Borçlanma ve Yatırımları ................................................................. 39
Grafik 8: Dünya Bankasının 2007 Mali Yılı Sonu İtibariyle Özkaynak/Kredi Oranları ..... 40
Grafik 9: IBRD’ nin Taahhüt Bazında Kredi Dağılımı ...................................................... 44
Grafik 10: 2007 Mali Yılında IBRD tarafından Sağlanan Fonların Bölgesel Dağılımı ...... 46
Grafik 11: 2007 Mali Yılında IBRD Tarafından Sağlanan Fonların Sektörel Dağılımı ...... 46
Grafik 12: 2007 Mali Yılı Sonu İtibariyle Kredi Riski En Yüksek Olan 8 Ülke ................ 48
Grafik 13: Garantili Yatırım Projelerinde Taraflar ve Aralarındaki Anlaşmalar ................ 72
Grafik 14: Dünya Bankası Proje Döngüsü Yönetimi......................................................... 81
Grafik 15: Dünya Bankası Proje Döngüsü ........................................................................ 82
Grafik 16: Finansmanı Dünya Bankasınca Sağlanan Projelerin Mevcut Statüleri
Bakımından Durumları ................................................................................... 93
Grafik 17: Proje Döngüsünde Sorumluluklar. ................................................................... 95
Grafik 18: MEER Projesinde Kullanılan Fonların Sektörel Dağılımı .............................. 129
Grafik 19: Aktif Projelerin Sektörel Dağılım .................................................................. 137
xix
EKLER LİSTESİ Ek 1: Dünya Bankası Ana Sözleşmesinin Madde, Kısım ve Çizelge Başlıkları ............... 176
Ek 2: Dünya Bankası Ülke Kategorileri Tablosu ............................................................ 179
Ek 3: MEER Projesine İlişkin İkraz Anlaşmasının Özeti ................................................ 180
Ek 4: Türkiye’de Aktif Yatırım Projeleri ........................................................................ 183
Ek 5: WB’nın Türkiye’deki Hedeflerinin Gerekçeleri ve Hedeflerle İlgili İlerlemeler..... 184
1
GİRİŞ
Bretton Woods Sisteminin önemli bir parçası olarak 1944 yılında kurulan Dünya
Bankası, IMF ile birlikte uluslararası parasal sistemde öncü bir rol üstlenmiştir. IMF
küresel ekonomik istikrarın sağlanması ve sürdürebilirliği üzerinde yoğunlaşırken,
Banka kuruluşundan bu yana kalkınmakta olan ülkelerin ekonomik ve sosyal
gelişmelerini sağlayabilmek için önemli proje ve hükümet programlarını desteklemiş ve
uluslararası para yönetiminin bir parçası olarak dünyadaki kalkınma yardımı
kaynaklarının en önemli aktörlerinden birisi olarak önemli misyonlar üstlenmiştir.
Bankanın misyonu zaman içinde değişen dünya konjonktürüne paralel olarak dönüşüm
sergilemiş ve günümüzde Bankanın misyonu “yoksulluktan arınmış bir dünya
oluşturmak” olarak hedeflenmiştir.
Dünya Bankası Grubu ile daha dar kapsamlı Dünya Bankası terimini birbiriyle
karıştırmamak gerekir. Dünya Bankası Grubu, her biri nihai karar almaya yetkili üye
ülkelerinin sahibi oldukları, birbiriyle yakın ilişki içerisinde koordineli bir şekilde
faaliyet gösteren ancak farklı misyonlar üstlenmiş olan beş kuruluştan oluşmaktadır. Bu
kuruluşlar: Uluslararası İmar ve Kalkınma Bankası (IBRD), Uluslararası Kalkınma
Birliği (IDA), Uluslararası Finans Kurumu (IFC), Çok Taraflı Yatırım Garanti Ajansı
(MIGA) ve Uluslararası Yatırım Anlaşmazlıkları Çözüm Merkezi (ICSID) dir.
"Dünya Bankası" terimi ise bu beş kuruluştan sadece IBRD ile IDA'yı ifade
etmekte olup çoğu zaman sadece IBRD için kullanılmaktadır. Diğer dört kuruma üye
olabilmek için öncelikle IBRD’ye üye olmak zorunluluğu bulunmaktadır. Türkiye’nin
kullandığı kredinin çok büyük bölümü IBRD kaynaklı olduğundan, aksi ifade
edilmedikçe, Banka ya da Dünya Bankası deyimi IBRD’yi ifade edecek ve çalışmada
daha çok IBRD-Türkiye ilişkileri üzerinde durulacaktır.
Türkiye, Dünya Bankası'na 1947 yılında üye olmuş ve ilişkiler güçlendirilerek
günümüze kadar gelmiştir. Özellikle 24 Ocak 1980’de açıklanan Türk Ekonomisi’ni
liberalleştirme programı çerçevesinde mal, döviz, sermaye ve emek piyasalarında
serbestleşme yönünde çeşitli uygulamalara gidilmiştir. Bu tarihten sonra Türkiye-Dünya
2
Bankası ilişkiler daha güçlü hale gelmeye başlamış ve Türkiye’nin Dünya Bankasındaki
kredi portföyü artarak devam etmiştir.
1999 yılında gerçekleşen Marmara depreminden sonra, Türkiye’nin Dünya
Bankasından sağlamış olduğu kredilerde önemli artışlar gerçekleşmiştir. Sağlanan
fonlar daha çok makroekonomik istikrarın, büyümenin ve verimlilik artışının
sağlanması ile piyasalarda rekabet ortamının oluşturulması üzerinde yoğunlaşmıştır.
Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne katılım sürecinde Banka yardımları devam etmiş ve
ekonomik istikrarın sağlanması konusunda IMF ile koordineli çalışmalar hız
kazanmıştır.
3 Nisan 2008 tarihi itibariyle Türkiye’de finansmanı Dünya Bankasınca sağlanan
proje sayısı (aktif, kapanan, düşen ve taslak halinde) 194’tür. Bu projelerin 167’si
(%86’sı) yatırım kredisi ile finanse edilirken kalan 27’si (%14’ü) ise uyum kredileri ile
finanse edilmiştir. Yürürlükteki (aktif) proje sayısı 25 olup bunların 20 adedi yatırım
(proje) kredisi ile finanse edilirken kalan 5’i temel olarak bütçe finansmanı amaçlı
yapısal uyum programlarıdır. Dünya Bankası Türkiye'ye sosyal güvenlik, kamu
sektörü yönetimi, kamu sağlığı, su tedariki ve kanalizasyon, çevre, tarım, inşaat, hukuk
reformu, enerji sektörü reformu konularında destek sağlamaktadır. Türkiye sağladığı
kredi dışında, Dünya bankasının pozitif dışsallığından da faydalanmaktadır. Banka
Türkiye’de kısmen ya da tamamen finanse ettiği proje ya da programlarla tecrübe ve
bilgilerini aktarmakta ve önerileriyle Türk ekonomisinin gelişimine katkılar
sağlamaktadır (World Bank [WB] Projects & Operations, 2008).
Bu çalışmada gerek dünyada gerekse Türkiye’de önemli proje ve hükümet
programlarını destekleyen, dünyadaki kalkınma yardımı kaynaklarının en
büyüklerinden birisi olan ve uluslararası para yönetiminin bir parçası olarak 1944
yılında kurulan Dünya Bankası Grubu’nu oluşturan kurumların yapısı, işleyişleri, 2007
mali yılı performansları, Dünya Bankası’nca sağlanan kredi türleri ve diğer imkânların
ne olduğu ve finansmanı Dünya Bankasınca karşılanan projelerin safhaları üzerinde
durulacaktır. Daha sonra ise finansmanı Dünya Bankasınca sağlanan projelerin mali
analizine yer verilecektir. Son olarak, Bankanın Türkiye’de kısmen ya da tamamen
finanse ettiği proje ya da program kredilerinin finansal ve ekonomik koşulları
incelenerek, Türkiye-Dünya Bankası ilişkilerinden bahisle söz konusu kredilerin Türk
3
ekonomisi üzerindeki etkileri değerlendirilecek, konuya ilişkin tespit, eleştiri ve
önerilere yer verilecektir.
Yukarıda kısaca bahsedilen amaçlara bağlı olarak hazırlanan tez çalışmamız,
temel olarak altı bölüme ayrılmıştır. I. Bölümde Dünya Bankası Grubu’nu oluşturan
kuruluşlar tanıtılmaya çalışılacaktır. Bu kapsamda; Dünya Bankası Grubu’nun
tarihçesine yer verilerek, Dünya Bankası Grubu’nu oluşturan İmar ve Kalkınma
Bankası (IBRD), Uluslararası Kalkınma Birliği (IDA), Uluslararası Finans Kurumu
(IFC), Çok Taraflı Yatırım Garanti Ajansı (MIGA), Uluslararası Yatırım
Anlaşmazlıkları Çözüm Merkezi (ICSID)’nin genel olarak amaçları, sağladıkları fonlar
ve faaliyetleri üzerinde durularak IBRD dışındaki kuruluşların 2007 mali yılı
performans değerlendirmelerine yer verilecektir.
Çalışmamızın II. Bölümünde grubun en önemli kurumu olan, Türkiye’nin
kullandığı kredinin çok büyük bölümünü de sağlayan, IBRD’nin kuruluşu, yapısı,
işleyişi, hedefleri, üye ülkelerle ilişkileri, finansman kaynakları ve 2007 mali yıl
performansı (borçlanması, gelirleri, sağlanan fonların türleri-bölgesel ve sektörel açıdan
dağılımları vb.) hakkında geniş bir değerlendirilme yapılacaktır.
Çalışmamızın III. Bölümünde, Dünya Bankası tarafından sağlanan kredi türleri
ve diğer imkânlar üzerinde durulacaktır. Bu kapsamda sağlanan üç kredi türü olan
“Yatırım (Proje) Kredisi”, “Uyum (Program) Kredisi” ve “Karma Kredi” anlaşma
türleri üzerinde ayrıntılı bir değerlendirme yapılacaktır. Türkiye’de Dünya Bankasınca
sağlanan kredi türlerinden örnekler verilerek sağlanan garantiler ve diğer imkânlardan
bahsedilecektir. Son olarak da Dünya Bankası'nın kredi verdiği ülkeler üzerindeki rolü
ve kredi kullanımı hususunda yaptırımları üzerinde durulacaktır.
Tez çalışmamızın IV. Bölümünde, kuruluşundan günümüze gerek ekonomik ve
mali politikaların uygulanmasında gerekse yatırım projelerine teknik ve finansal destek
sağlanmasında etkili olan Dünya Bankası’nın proje finansmanına bakışı, Dünya Bankası
projelerinin gelişimi ve finansmanı Dünya Bankasınca sağlanan projelerin aşamaları
(proje döngüsü) üzerinde durulacaktır. Bu kapsamda; Ülke Destek Stratejisi (CAS) ve
projenin tespiti ile başlayıp, proje sonuçlarının değerlendirilmesi ile sona eren proje
döngüsünün tüm aşamaları analiz edilecektir.
4
Türkiye’de finansmanı Dünya Bankasınca sağlanan projelerin büyük bölümü
IBRD kredileri ile finanse edilmesi sebebiyle, Tez çalışmamızın V. Bölümünde Dünya
Bankası (IBRD) kredi sistemleri (FSL Sabit Ek-Faizli Kredi ve VSL Değişken Ek-Faizli
Kredi), kredilerin temel koşulları, ülke kategorilerine göre kredi uygunlukları ve geri
ödeme koşulları incelenecektir. Bu kapsamda, kredinin türleri, vadesi, para cinsi, geri
ödeme ve geri ödememe süresi (grace period) ve kredi faizi analiz edilecektir. Ayrıca,
maliyet hesaplamasında çoğu zaman dikkate alınmayan, ancak kredinin net maliyetinin
hesaplanmasında önemli bir yer tutan diğer maliyetleri (ön ödeme ücreti, taahhüt ücreti)
üzerinde durularak Dünya Bankası tarafından Türkiye’ye sağlanan kaynakların mali
koşullarına ilişkin tespit ve önerilere yer verilecektir. Son olarak finansmanı Dünya
Bankasınca sağlanan projelerdeki danışmanlık ücretleri ve bu projelerin fayda-maliyet
analizine ilişkin tespit, değerlendirme, eleştiri ve önerilere yer verilecektir.
Tez çalışmamızın VI. Bölümünde ise Türkiye için en önemli projelerden birisi
olan “Marmara Depremi Acil Yeniden Yapılandırma (MEER) Projesi”nin genel olarak
tanıtılmasından sonra, gerek Çalışmamızın IV. Bölümünde yer alan proje döngüsü
çerçevesinde aşamalarının gerekse Çalışmamızın V. Bölümünde yer alan hususlar
dâhilinde mali koşullarının analizi yapılacaktır.
Çalışmamızın son bölümü olan VII. Bölümde ise, Bankanın Türkiye’de kısmen
ya da tamamen finanse ettiği proje ya da program kredileri ve Türkiye-Dünya Bankası
ilişkilerinden bahsedilecektir. Bankanın Türkiye’ye sağladığı kredi dışında sağlamış
olduğu pozitif dışsallıklardan da bahisle, söz konusu kredilerin Türk ekonomisi
üzerindeki etkileri değerlendirilecektir. Dünya Bankası fonlarının Türkiye’de
makroekonomik istikrar, büyüme, verimlilik artışı ve piyasalarda rekabet ortamının
sağlanması üzerindeki etkileri analiz edilecektir. Türkiye ile Dünya Bankası arasındaki
Ülke Destek Stratejileri (CAS) ve Ülke İşbirliği Stratejisinden (CPS) bahisle bu
stratejiler ayrıntılı bir şekilde değerlendirilerek konuya ilişkin tespit, eleştiri ve önerilere
yer verilecektir. Ayrıca Türkiye’de Dünya Bankası’nın diğer uluslararası kuruluşlar ve
ülkelerle işbirliği konusu analiz edilmeye çalışılacaktır.
Çalışmamızın “SONUÇ VE DEĞERLENDİRME” kısmında ise tezimizin
önceki bölümlerinde yer alan konularla ilgili genel bir değerlendirme yapılacaktır.
5
1. BÖLÜM
DÜNYA BANKASI GRUBU ve FAALİYETLERİ
1.1. Dünya Bankasının Tarihçesi
Dünya Bankası, IMF ile birlikte 1946 yılından 1973 yılına kadar uluslararası
parasal sistemde geçerli olan “Bretton Woods Sistemi”nin önemli bir parçası olarak
kurulmuştur. IMF ile birlikte kurulan Dünya Bankası Temmuz 1944’de yapılan
Birleşmiş Milletler Para Konferansı’nın ardından 25 Haziran 1946 tarihinde
faaliyetlerine başlamıştır.
Konferansta başta Avrupa ülkeleri olmak üzere, II. Dünya Savaşı’ndan zarar
gören ülkelerin yeniden imarı üzerinde odaklanılarak, çok taraflı serbest ticaret
olanaklarının açılması, tek taraflı dış alım sınırlandırmalarına veya devalüasyonlara
engel olunarak ekonomik işbirliğin sağlanması konularında mutabakat sağlanmıştır.
IMF uluslararası parasal işbirliğinin ve ticaretin dengeli bir şekilde gelişmesine
yardımcı olmak; ödemeler dengesi sıkıntısı çeken üye ülkelere kotaları oranında maddi
destekte bulunarak ödemeler dengesi sorunlarına çözüm bulmak ve bunların bir sonucu
olarak da küresel ekonomik istikrarın sağlanması konularında bir misyon üstlenmiştir.
Dünya Bankası ise misyonunu; savaştan tahrip olmuş Batı Avrupa ülkelerinin yeniden
inşası ve bu ülkelerin savaş ekonomisinden sorunsuz bir biçimde çıkışını
kolaylaştırmak, azgelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin kalkınmasına yardımcı olmak
olarak belirlemiştir (Korkmaz, 2003:10,24).
Banka, özellikle II. Dünya Savaşının global ekonomide yarattığı tahribatların
giderilmesi amacıyla, IMF ile birlikte, ABD New Hampshire eyaletinin Bretton
Woods şehrinde yapılan konferansta oluşturulmuş ve her iki kuruluş 1946 yılında
ABD’nin başkenti Washington DC’ de fiilen çalışmaya başlamıştır. Dünya Bankası ve
IMF’ in kuruluş aşamasında konferansa katılan 44 ülkenin imzası vardır ve bu ülkeler
aynı zamanda bankanın kurucu üyeleri olarak anılmaktadır (Rasgelener, 1990:3).
Kuruluşunda II. Dünya Savaşı’nın neden olduğu yıkıntıyı gidermek amacını
6
güden Dünya Bankası 250 milyon ABD doları tutarındaki ilk krediyi Fransa'nın imarı
için 1947 yılında vermiştir. Daha sonra da Hollanda, Danimarka ve Lüksemburg’a kredi
açmıştır. Savaştan olumsuz etkilenen Avrupa ekonomisinin yeniden ayakları üzerinde
durmasını sağlayacak yapılanmaya öncelik tanıyan Banka, ilgili ekonomiler için gerekli
olan ithalatın finansmanını sağlamak doğrultusunda kredi açmıştır.
Banka ana sözleşmesinin III. Maddesinin 5’inci bendinde “istisnai durumlar
dışında Banka kredilerinin ve Banka garantisinden yararlanan kredilerin imar (yeniden
inşa) ve kalkınma amaçlı olduğu” ifade edilmesine rağmen yukarıda belirtilen ülkelere
ithalatın finansmanı amacıyla verilen krediler dolaylı olarak ekonomilerinin yeniden
inşası ile ilgili olduğu için “istisnai durumlar” olarak değerlendirilmelidir (Korkmaz,
2003:29).
Savaş sonrası Avrupa’sının imarının ABD’nin sağladığı Marshall yardımı ile
sağlanması sonucunda, bankanın amacında değişmeler olmuş ve Banka, gelişmekte olan
ülkelerin yatırım kredisi ihtiyaçlarını karşılama amacını güden bir yatırım ve kalkınma
bankası haline gelmiştir (Eğilmez, 1996:64).
Dünya Bankasının kuruluş ve işleyişine ilişkin düzenlemeler bankanın ana
sözleşmesinde (Articles of Agreement) yer almaktadır. Müteakip bölümlerde ayrıntılı
olarak inceleyeceğimiz ana sözleşme zaman içerisinde çeşitli değişikliklere uğramıştır.
Gelişmekte olan ekonomileri etkileyen krizler, acil durumlar ve savaş sonrası
rehabilitasyon ihtiyaçları Bankanın faaliyetleri arasında önemli bir yer oluşturmuştur.
Başlangıç misyonu zaman içinde değişen dünya konjonktürüne paralel olarak dönüşüm
sergilemiş ve günümüzde Bankanın misyonu “yoksulluktan arınmış bir dünya
oluşturmak” olarak hedeflenmiştir (WB About Us, 2008).
Dünya Bankasının kuruluş, işleyiş ve misyonuyla ilgili çeşitli eleştiriler söz
konusudur. Bu eleştirilerden Perkins’e ait olanı oldukça dikkat çekicidir. Perkins;
Dünya Bankasının II. Dünya savaşında yıkıma uğrayan ülkelerin toparlanmasına yardım
etmek amacıyla kurulduğunu, ancak misyonunun bir süre sonra kapitalist sistemin o
zamanki Sovyetler Birliği’ne üstünlüğünü kanıtlamaya dönüştüğünü belirtmektedir.
Ayrıca, kapitalizmin ana unsurları olan çok uluslu şirketlerle sıcak ilişkiler
7
kurulduğunu, bu kurum ve şirketlerin iş birliği ile yoksul ülkelere aslında ihtiyaçları
olmayan ve bu ülkelere fayda getirmeyen yatırımlar yapıldığını ifade etmektedir.
Ayrıca, Perkins Dünya Bankasındaki sermaye ve buna bağlı oy dağılımına işaret ederek,
Dünya Bankası’nın tıpkı Bretton Woods Sistemi’nin diğer kurumu olan IMF gibi,
gerçekte “dünyanın bankası” ya da kurumu değil ABD’nin bankası-kurumu olduğunu
ve bunun sonucu olarak ABD’nin çıkarlarına hizmet ettiğini savunmaktadır (Perkins,
2007, 3-5).
Yukarıda belirtilen politikaların bir sonucu olarak, günümüzde Dünya Bankası
kaynaklarının yoksul ülkelere aktarılarak bu ülkelerin borçlandırıldığı, ancak gerçekte
hem aktarılan kaynakların hem de borçlandırılan ülke doğal kaynaklarının (özellikle
petrol), Dünya Bankası ve IMF gibi uluslararası kurumlarınca öngörülen istikrar
politikaları ve yapısal uyum kriterlerinin de yardımıyla, başta ABD olmak üzere zengin
ülkeler ve o ülkelerin şirketlerine aktarılarak yoksul ülkelerin gerçekte sömürüldüğü
yönünde ciddi eleştiriler söz konusudur.
1.2. Dünya Bankası Grubu
Dünya Bankası gerek dünyada gerekse Türkiye’de önemli proje ve hükümet
programlarını destekleyerek, ülkelerin kalkınması konusunda kaynak sağlayan en
önemli kurumlardan birisidir. Uluslararası para yönetiminin bir parçası olarak 1944
yılında kurulan Dünya Bankası Grubu, her biri nihai karar almaya yetkili üye
ülkelerinin sahibi oldukları, birbiriyle yakından ilişkili ve belirli bir koordinasyon
içerisinde faaliyet gösteren beş kuruluştan oluşmaktadır.
Dünya Bankası Grubunu oluşturan Uluslararası İmar ve Kalkınma Bankası
(IBRD), Uluslararası Kalkınma Birliği (IDA), Uluslararası Finans Kurumu (IFC), Çok
Taraflı Yatırım Garanti Ajansı (MIGA), Uluslararası Yatırım Anlaşmazlıkları Çözüm
Merkezi (ICSID) kaynak ve hesap yönünden birbirlerinden bağımsız kuruluşlardır.
Ancak bunların hepsinin Başkanlığı Dünya Bankası (IBRD) Başkanı tarafından
üstlenilmiş olup idare, amaç ve işlevler bakımından da Dünya Bankası ile doğrudan
ilişki içerisinde bulunmaktadırlar.
Her bir kuruluş, gelişmekte olan ülkelerde yoksullukla savaşım ve yaşam
standartlarının geliştirilmesi görevinde belirgin bir işlev üstlenmiştir. Gruptaki her bir
8
kurum gelişmenin farklı yönlerinde uzmanlaşmış olsa da hepsinin ortak bir amacı
vardır: “yoksulluktan arınmış bir dünya oluşturmak” (WB Annual Report, 2007:4).
"Dünya Bankası" terimi bu beş kuruluştan yalnızca IBRD ile IDA'yı ifade eder.
Yukarıda yer alan kurumların bir grupta toplanmış bulunması, beşinin başkanlığını
Dünya Bankası (IBRD) Başkanının üstlenmiş olması, yönetim, amaç ve fonksiyonları
bakımından bu kurumların Dünya Bankası ile doğrudan ilişkili bulunması ve bütün bu
kuruluşların kaynak ve hesapları bakımından birbirinden bağımsız olmakla birlikte,
üyelik, amaçlar ve yönetim ilişkileri açısından Dünya Bankası şemsiyesi altında
toplanmış olmaları nedeniyle Dünya Bankası (IBRD) ile ilgili olarak yapılan ayrıntılı
yorum ve değerlendirmelerin genel anlamda diğer kurumlar için de geçerli olduğunu
belirtmemiz gerekir.
Türkiye’ de şu an kişi başına milli gelir seviyesi olarak IDA’dan mezun1 olmuş
ülkeler arasında olduğundan, kullandığı kredinin çok büyük bölümü Uluslararası İmar
ve Kalkınma Bankası (IBRD) kaynaklıdır. Bu nedenle, aksi ifade edilmedikçe, Banka
ya da Dünya Bankası deyimi IBRD’yi ifade edecek ve çalışmada daha çok IBRD-
Türkiye ilişkileri üzerinde durulacaktır. Dünya Bankası Grubunun organizasyonu,
kurumların amblemleriyle birlikte şematik olarak aşağıdaki grafikte gösterilmiştir.
Grafik 1: Dünya Bankası Grubu Kuruluşları Kaynak Dünya Bankası Web Sitesi
1 Türkiye 1973 yılında IDA’dan mezun olmuş, 1987 yılında aktif donör rolü üstlenmiştir. 2008 mali yılı için, Kişi Başına geliri $1.065 dan fazla ülkeler IDA’ dan mezun olmuş sayılmakta ve IBRD’ den kredi kullanmaktadır.
IBRD IDA ICSIDMIGAIFC
WBWB GGruburubu
9
Dünya Bankası Grubu altındaki kuruluşlara ilişkin bilgiler aşağıdaki tabloda
özetlenmiş olup ayrıntılı bilgilere müteakip bölümde yer verilecektir.
Tablo 1:Dünya Bankası Grubu Şemsiyesi Altındaki Kuruluşların Amacı Üye Sayıları ve Sermayeleri
Kuruluşun Adı Kuruluş Amacı Kuruluş Tarihi
Üye Sayısı
Toplam Sermaye ($)
Uluslararası İmar ve Kalkınma Bankası (IBRD)
Orta Gelir grubunda (1500$ < k.b.GSMH < 5225$) yer alan ülkelerde sürdürülebilir kalkınmayı sağlamak.
1945 185 189.718.000.000
Uluslararası Kalkınma Birliği (IDA)
(k.b.GSMH < 1065 $) olan ülkelere uzun vadeli düşük faizli kredi sağlamak. 1960 165 167.926.000.000
Uluslararası Finans Kurumu (IFC)
Özel sektör kuruluşlarına kredi sağlamak.
1956 179 2.076.100.000
Çok Taraflı Yatırım Garanti Kurumu (MIGA)
Yabancı yatırımcılara ev sahibi ülkelerin politik risklerine karşı garanti vermek.
1988 171 1.882.301.000
Uluslararası Yatırım Anlaşmazlıklarının Çözümü Merkezi (ICSID)
Anlaşmazlıkların çözümünde hakemlik, ülkelerin yatırım ve yabancı sermaye kanunları, ikili yatırım anlaşmaları üzerinde yayın, araştırma ve danışmanlık yapmak.
1966 144 -
Kaynak: HM Dış Ekonomik İlişkiler Genel Müdürlüğü Dünya Bankası Projeleri Dairesi
1.2.1. Uluslararası İmar ve Kalkınma Bankası (The International Bank for
Reconstruction and Development - IBRD)
1945 yılında kurulmuş olan Uluslararası İmar ve Kalkınma Bankası’nın (Dünya
Bankası) 185 üyesi bulunmaktadır. Türkiye bu kuruluşa 1947 yılında üye olmuştur.
IBRD, orta-gelirli ve yoksul olmakla birlikte kredi değerliliğine sahip ülkelerde
yoksulluğu; krediler, garantiler ve kredi dışı olanaklar aracılığıyla sürdürülebilir
kalkınmaya destek vererek ve analitik ve danışma hizmetlerinde bulunarak azaltmayı
hedeflemektedir. IBRD kârı azamileştirmeye çalışmadığı halde 1948 yılından bu yana
her yıl net gelir elde etmiştir. Elde ettiği kârlar birçok kalkınma faaliyetinin
fonlanmasında kullanılmakta ve mali gücüne katkıda bulunmaktadır. Dolayısıyla da,
üye ülkelere düşük maliyette ve uygun koşullarda kaynak sağlayabilmektedir (WB
About Us, 2008).
IBRD'den borçlanan ülkeler, ticari bankalardan yapacakları borçlanmalara
kıyasla daha uygun şartlarda (düşük faiz, daha uzun vade, anapara ödemelerinin
başlamasından önce 3–5 yıllık ödemesiz bir dönem, döviz cinsi ve faizin
10
dönüştürülmesi vb.) ile borçlanabilirler. IBRD, genel olarak, yoksulluğun azaltılması,
sosyal hizmetlerin sağlanılması, çevrenin korunması, yaşam standartlarının
iyileştirilmesi ve ekonomik kalkınmanın teşvik edilmesi gibi amaçlarla ülkelere kredi
sağlamakta ve/veya bu amaçlarla yürütülen proje ve programları kısmen ya da tamamen
finanse etmektedir. IBRD söz konusu konularda uzmanlaşmış bir kurum olarak da
değerlendirilebilir (Tünsoy, 2005:5).
Üye ülkelerin sahibi bulundukları IBRD'de oylama gücü, kredilerin tahsisinde
önemli bir rol oynamaktadır. Oylama gücünün belirlenmesinde ise her üyenin göreceli
ekonomik gücüne göre hesaplanan sermaye payı dikkate alınmakta, bunun sonucu
olarak da sermaye payı yüksek olan ülkeler Dünya Bankası’nın kaynaklarının tahsisi ve
kullanımı konusunda etkin olmaktadırlar. Ancak bu ülkeler aynı zamanda kuruluşun
nasıl finanse edildiğinden ve paraların nasıl harcandığından müştereken sorumlu
olmaktadır. Dünya Bankası üyelerine sağladığı fonlarının büyük bölümünü
sermayelerinden ziyade dünya finans piyasalarından borçlanma yolu ile sağlanmaktadır.
Dünya Bankası ismi günümüzde Uluslararası İmar ve Kalkınma Bankası (IBRD)
ve Uluslararası Kalkınma Birliği (IDA) için kullanılmaktadır. IBRD ve IDA
müştereken, ülkelerin gelişmişlik düzeyini dikkate alarak, gelişmekte olan ülkelere
kredi (duruma göre ya düşük faizli ya da faizsiz kredi) ve hibeler sağlamaktadırlar.
Dünya Bankası tarafından verilen kredilerin geri ödemeleri genellikle uzun dönemlidir.
Banka şu anda akla gelebilecek hemen her sektör ve gelişmekte olan her ülkede binlerce
projeyle ilgilenmektedir.
1.2.2. Uluslararası Kalkınma Birliği (International Development Assocation -IDA)
1.2.2.1. Genel Olarak IDA
Ayrı bir tüzel kişiliği olan IDA 1960 yılında kurulmuş olup, Türkiye aynı yıl bu
birliğe üye olmuştur. IDA’nın şu an 166 üyesi bulunmaktadır. Birlik üye ülkeler
içerisinde piyasa koşullarında borçlanma kapasiteleri çok düşük veya hiç olmayan en
yoksul kesimin kalkınması için ihtiyaç duyduğu finansmanı sağlamak için kurulmuştur.
Bu amaç IDA’nın ana sözleşmesinin birinci maddesinde açıklanmıştır. Söz konusu
maddede; “üye ülkelerden en az gelişmiş düzeyde bulunanlara, verimliliği ve yaşam
standartlarını yükseltmek suretiyle kalkınma amaçlarına katkıda bulunacak kredileri,
11
bu ülkelerin ödemeler dengesinde önemli bir yük oluşturmayacak koşullarla sağlamak”
hükmü bulunmaktadır (IDA, 1960:3).
IBRD ve IDA aynı merkezde faaliyet gösterir ve aynı personel ile aynı
standartlarla projeleri değerlendirir. Temel fark ise IDA kredileri, her üye ülkeye değil,
kişi başına milli geliri “fakirlik çizgisi”2 altında kalan ülkelere verilmektedir.
Ayrıca bu krediler, faizsiz ve 10 yılı geri ödemesiz olmak üzere 35–40 sene
vadeye yayılan imtiyazlı kalkınma kredilerdir. Bu nedenlerden dolayı IDA’nın sağladığı
krediler, IBRD’ nin sağlamış olduğu kredilerin şartlarından farklıdır. IDA eğitim,
sağlık, temiz su gibi temel hizmetlerden daha iyi biçimde yararlanılmasına yardımcı
olmaya çalışmakta ve ekonomik kalkınma ile istihdama yönelik reformlarla yatırımlara
destek vermektedir (Tünsoy, 2005:2).
Birliğin sermayesi Dünya Bankası sermayesinden ayrı olduğu için hesapları da
Bankadan ayrı olarak tutulmaktadır. IDA’ ya üye olabilmek için öncelikle IBRD’ye üye
olmak gerekmektedir. IDA, yönetim, amaç ve fonksiyonlar bakımından IBRD ile
birlikte hareket etmektedir. IDA, 39’u Afrika’da olmak üzere dünyanın en fakir 80
ülkesine yardım sağlayan en önemli kaynaklardan biridir. Aynı zamanda fakir ülkelerde
temel sosyal ihtiyaçlar için fon sağlayan en önemli kaynaktır (IDA, 2007:111).
HM Dış Ekonomik İlişkiler Genel Müdürlüğü Dünya Bankası Projeleri Dairesi’
nin verilerine göre; Türkiye 1960 yılında kurulan IDA’nın kuruluş sermayesine 7
milyon ABD Dolarlık katkı ile %0,76 oranında katılım sağlamıştır. Türkiye 1973
yılında IDA’ dan mezun olmuş ve 1987 yılında aktif donör rolü üstlenmiştir (Hazine
Müsteşarlığı, 2008/c).
Türkiye IDA kaynak artırımlarına bugüne kadar 142,37 milyon ABD Doları
tutarında katkıda bulunmuştur. Türkiye’nin toplam oy sayısı 107.538 olup IDA içindeki
oy gücü % 0.64 oranındadır (IDA, 2007:111).
2 “Fakirlik çizgisi” belli bir meblağın altındaki “kişi başına milli geliri” ifade eder. Bu rakam her yıl güncellenmekte olup 2008 mali yılı için US$1,065 olarak belirlenmişidir.
12
1.2.2.2. IDA’nın 2007 Mali Yılı Performansının Değerlendirilmesi
1.2.2.2.1. Sağlanan Fonlar
Kuruluşundan bu yana IDA kredi ve hibelerinin toplam tutarı 181 Milyar Dolara
ulaşmıştır. Son yıllarda ortalama yıllık 10 milyar dolarlık kaynak sağlayan birlik bu
kaynakların yaklaşık % 50 sini Afrika ülkelerine aktarmaktadır. 2007 mali yılında
IDA’nın sağlamış olduğu fon miktarı tarihi zirvesine ulaşarak 11,9 Milyar ABD Doları
olarak gerçekleşmiştir. Bu miktar 2006 yılına göre yaklaşık %25 daha fazladır.
Sağlanan fonların 5,8 Milyar ABD Dolarlık kısmını Afrika ülkeleri kullanmıştır (WB
Annual Report, 2007:3-5).
Bu birlikten 2007 mali yılı3 içinde en çok kaynak kullanan 10 ülke aşağıdaki
tabloda gösterilmiştir.
Tablo 2: 2007 Yılında IDA’ dan En Çok Kaynak Sağlayan (Hibe Dâhil) 10 Borçlu Ülke Ülkeler Kaynak Miktarı (Milyon ABD Doları)
1.2.3.2. IFC’ nin 2007 Mali Yılı Performansının Değerlendirilmesi
1.2.3.2.1. Sağlanan Fonlar
Özel sektör aracılığıyla ekonomik kalkınmayı geliştirmeyi amaçlayan IFC özel
sermayeyi yerel ve uluslararası mali piyasalarda harekete geçirerek, özel sektöre uzun
vadeli kredi, garanti ve risk yönetimiyle taahhüt bazında 2007 mali yılında 8,2 Milyar
ABD Doları (982 Milyon ABD Dolarlık kısmı garanti) kaynak sağlamıştır. Bu miktar
2006 yılında sağlanan 6,7 Milyar ABD Dolarından %22 daha fazladır. Bu kaynaklara
3,9 Milyar Dolarlık ekstra katkı ile 69 gelişmekte olan ülkede 299 yatırımı
desteklemiştir. IFC ayrıca, 97 ülkede yatırımların geliştirilmesi yönünde danışmanlık
hizmeti sağlamıştır. Böylece IFC kuruluşundan bu yana kümülâtif olarak taahhüt
bazında yatırımları destelemek için 25,4 Milyar ABD Doları ve buna ilaveten 5,5 milyar
ABD Doları sendikasyon kredisi kaynak sağlamıştır (IFC, 2007:1-28).
IFC özel sektöre uzun vadeli kredi, garanti ve risk yönetimiyle fon
kullandırmaktadır. Aşağıdaki grafikte de görüleceği üzere 2007 mali yılında
kullandırılan 8,2 Milyar ABD Doları fonun % 68.7’sinin kredi, %19.3’ ü sermaye
yatırımı, %11.9’ u garanti ve %1’den daha azı risk yönetimi ürünü olarak kullanılmıştır
(IFC Annual Report 2007:25).
18
Grafik 4: IFC Fonların Ürün Bazında Dağılımı
Kaynak: IFC Annual Report 2007, s.25
1.2.3.2.2. Önemli Finansal Göstergeler
IFC’ nin 2003-2007 mali yıllarındaki önemli finansal göstergeleri karşılaştırmalı
olarak aşağıdaki tabloda özetlenmiştir.
Tablo 6: IFC 2003-2007 Önemli Finansal Göstergeler (Milyon ABD Doları) Finansal Göstergeler 2003 2004 2005 2006 2007
Faaliyet Geliri 528 982 1.953 1.409 2.611 Likit Varlıklar 12.952 13.055 13.325 12.730 13.269 Krediler, Özkaynak Yatırımları ve Teminatlar 9.377 10.279 11.489 12.731 15.812 Toplam Sermaye 6.789 7.782 9.798 11.076 14.130 Proje Sayısı 204 217 236 284 299 Projelerden Faydalanan Ülke Sayısı 64 64 67 66 69
Kaynak: The World Bank Annual Report 2007, s.64 ve IFC Annual Report 2007, s.24,136-138
IFC, mali tablolarına göre, yukarıdaki tabloda da görüleceği üzere, 2003-2007
yılları arasında faaliyetleri sonucunda net gelir elde etmiştir. IFC’ nin 2007 mali yılı
sonu itibariyle faaliyetleri sonucu kazancı 2.611 Milyon ABD Doları olarak
gerçekleşmiştir. 2006 yılında 66 ülkede 284 yatırım projesini destekleyen IFC 2007
mali yılında 69 ülkede 299 projeyi desteklemiş, ayrıca 84 ülkede 349 yeni danışmanlık
projesini onaylayarak danışmanlık hizmeti için 197 Milyon ABD Doları fon sağlamıştır
(IFC, 2007:27).
IFC’ nin toplam sermayesi ise 2007 mali yılı sonu itibariyle bir önceki faaliyet
yılına göre %27,57 artarak 14.130 Milyon Dolara ulaşmıştır. Sağlamış olduğu toplam
fon (kredi, özkaynak yatırımları ve sağlanan teminatlar) miktarı da % 24,2 oranında
artarak 2007 mali yılı sonu itibariyle 15,8 Milyar ABD Dolarına ulaşmıştır (WB Annual
Report, 2007:64 ve IFC Annual Report, 2007:24).
19
1.2.3.2.3. Fonların Bölgesel ve Sektörel Dağılımı
Özel sektör aracılığıyla ekonomik kalkınmayı geliştirmeyi amaçlayan IFC özel
sektöre uzun vadeli kredi, garanti ve risk yönetimiyle taahhüt bazında 2007 mali yılında
sağlamış olduğu 8,2 Milyar ABD Doları fonun en büyük kısmını %22 ile Türkiye’nin
de sınırları içerisinde bulunduğu Avrupa ve Orta Asya (ECA) bölgesinde
kullandırmıştır. fonun %22’si Latin Amerika ve Karayip bölgesinde, %17’si Sahra
Afrika bölgesinde ve %15’i ise Orta Doğu ve Kuzey Afrika bölgesinde kullanılmıştır
(IFC Annual Report, 2007:25).
Güney Asya13%
Avrupa& Orta Asya
22%
Doğu Asya &Pasifik
11%
Sahra Afrika17%
Ortadoğu& Kuzey Afrika
15%
Latin Amerika& Karayipler
22%
Global <1%
Grafik 5: IFC Tarafından Sağlanan Fonların Bölgesel Dağılımı Kaynak: IFC Annual Report 2007, s.25
IFC fonları farklı sektörlerde kullanılabilmektedir. Aşağıdaki grafikte de
görüldüğü üzere, sağlanan 8.2 Milyar ABD Doları fonun %41’ i global mali
piyasalarda, yaklaşık %17’si global imalat ve hizmet sektöründe, %12’si petrol, gaz,
madencilik ve petrol-kimya sektöründe ve yaklaşık %11’i ise altyapı sektöründe
kullanılmıştır (IFC Annual Report, 2007:25).
Global mali piyasalar 41,00%
Subnational finans 1,00%
Global bilgi ve iletişim
teknolojileri 4,90%
Sağlık ve eğitim 2,40%
Petrol, gaz, madencilik ve petrol-kimya
sektörü 12,00%
Özel sermaye payları ve yatırım
fonları 3%
Tarım ticareti 7,60%
Altyapı sektörü 11,40%
Global imalat ve hizmet sektörü
16,70%
Grafik 6: IFC Tarafından Sağlanan Fonların Sektörel Dağılımı Kaynak: IFC Annual Report 2007, s.25
20
Genel olarak IFC tarafından sağlanan fonların bölgesel ve sektörel dağılımına
baktığımızda, IFC’ nin misyonuna da paralel olarak, Türkiye’nin de içerisinde yer aldığı
gelişen piyasalardaki (emerging market)4 global mali sektörde yoğunlaşma göze
çarpmaktadır.
1.2.4. Çok Taraflı Yatırım Garanti Ajansı (Multilateral Investment Guarantee
Agency - MIGA)
1.2.4.1. Genel Olarak MIGA
1988 yılında kurulmuş bulunan MIGA’nın temel misyonu; ekonomik büyüme,
yoksulluğu azaltma ve insanların yaşam kalitesini yükseltmek amacıyla doğrudan
yabancı sermayenin (FDI-Foreign Direct Investment) gelişme yolundaki ülkelere doğru
akımını özendirmektir. Bu amaçla MIGA, üye ülkelerdeki yatırımları özendirmek
amacıyla çeşitli riskler için garantiler vermekte, teknik yardım ve online yatırım
hizmetleri sağlamaktadır (MIGA, 2007:1).
Bu çerçevede MIGA, Dünya Bankası ve IFC’ nin çabalarına tamamlayıcı yönde
katkı sağlamaktadır. MIGA yatırım uzlaşmazlığı olduğunda talep üzerine arabuluculuk
hizmeti de sunmaktadır. Ayrıca, yatırım olanaklarıyla ilgili bilginin ülkelerce
yaygınlaştırılabilmesi için teknik yardım hizmeti de vermektedir. Türkiye’nin 1988
yılında üye olduğu MIGA’nın üye sayısı 171’dir (Hazine Müsteşarlığı, 2008/c).
MIGA, yatırımın yapılacağı ülkede gerek döviz yetersizliği, gerekse döviz
transferiyle ilgili mevzuat değişikliklerinin yarattığı döviz transfer sorunlarının ortaya
çıkması, kamulaştırma veya diğer bir yolla garanti edilmiş yatırım konusu mülkün
yatırım sahibi kuruluşun elinden çıkması, yatırıma ilişkin proje sözleşmesinin yatırımın
yapılacağı ülke tarafından bozulması ya da iptal edilmesi ve savaş halinin veya
olağanüstü hallerin ortaya çıkması sonucunda garanti konusu yatırıma devam
edilememesi gibi risklere karşı yatırımcıları koruyup teşvik edilebilmesi için garantiler
sağlamaktadır (Omura, 2008).
4 Gelişen piyasalar küresel konjonktüre en duyarlı olan, etkilen ve kısa vadeli-sıcak para giriş çıkışının en yoğun yaşandığı Türkiye, Çin, Güney Kore, Endenozya, Arjantin, Meksika, Brezilya, Pakistan, Hindistan, Macaristan, Polonya ve Rusya’nın da dahil oldugu piyasalardır.
21
Bir başka deyişle MIGA’nın amacı gelişmekte olan ülkelere yönelik yatırımları
özendirmektir. Bununla beraber, MIGA’nın diğer bir amacı da kendine pazar arayan
uluslararası sermayeyi, sigorta sağlamak suretiyle, belirli bir ihtimal dahilinde ortaya
çıkabilecek risklere karşı korumaktır. MIGA sayesinde yabancı sermaye hiçbir ticari
olmayan risk almadan, o ülkenin sermaye payı ve ödediği primlerle karşılanan garanti
olanağına kavuşabilmektedir. MIGA’nın bir yatırıma garanti verebilmesi için yatırımın
yapılacağı ülkenin gelişmekte olan bir ülke olmasının yanı sıra yatırımcının ve yatırım
şeklinin MIGA’nın misyonu çerçevesinde uygun bulunması gerekir. Ayrıca, MIGA’nın
sağlamış olduğu garanti kapsamında yatırımcının, yatırımın yapıldığı ülkenin dışında
başka bir ülke orijinli olması diğer bir deyişle yatırımın ve yatırımcının yabancılık
unsuru taşıması gerekmektedir (Tünsoy, 2005:4).
Dünya Bankasının başkanı aynı zamanda MIGA’nın da başkanlık görevini
yürütmektedir. Grubun diğer kurumlarından farklı olarak MIGA’nın kendi “Guvernörler
Konseyi ve Direktörler Kurulu” vardır. Dünya Bankasına (IBRD) üye olan her ülke aynı
zamanda MIGA’ya da üye olma opsiyonuna sahiptir.
MIGA’nın 2007 mali yılı sonu itibariyle sermaye tutarı 359 Milyonu ödenmiş
olmak üzere toplam 1.886 Milyon ABD Dolarıdır. Toplam oy sayısı ise 218.384 tür.
Türkiye’ nin sermaye katkısı, 1 milyon ABD Dolarlık kısmı ödenmiş olmak üzere,
yaklaşık 8,8 Milyon ABD Dolarıdır. Bu sermaye payına karşılık Türkiye’nin oy gücü
1.072 oy karşılığı % 0,49’dur Toplam sermayeye en önemliyi katkıyı ABD sağlamakta
olup, toplam katkısı 352,3 Milyon ABD Doları, oy gücü ise %15,07’dir. Diğer önemli
katkı sağlayan ülkeler ve oy güçleri ise sırasıyla %4,23 ile Japonya, %4,21 ile Almanya,
%4,04 ile Fransa ve İngiltere’dir. Ülkeler sermaye katkıları ile orantılı olarak MIGA
bünyesinde oy gücü elde etmektedir (MIGA, 2007:84-86).
1.2.4.2. MIGA’nın 2007 Mali Yılı Performansının Değerlendirilmesi
1.2.4.2.1. Sağlanan Fonlar
MIGA kurulduğu 1988 yılından itibaren, üye ülkelerdeki yatırımları
özendirmek amacıyla, çeşitli riskler için garantiler vermekte ve teknik yardım ve online
yatırım hizmetleri sunmaktadır. Bu amaçla, gelişmekte olan 96 ülkedeki projeler için
yaklaşık 900 garanti vermiş olup bu garantilerin toplam tutarı kümülâtif olarak yaklaşık
22
17,4 Milyar USD bulmuştur. MIGA gelişmekte olan ülkelerde 30 Haziranda sona eren
2007 mali yılında 1,4 Milyar USD garanti sağlamış, ayrıca 29 ülkede toplam 44 projeye
teknik yardım hizmeti vermiştir (MIGA, 2007:2,5).
1.2.4.2.2. Önemli Finansal Göstergeler
MIGA’nın mali tablolarına göre 2003-2007 mali yıllarındaki önemli finansal
göstergeleri karşılaştırmalı olarak aşağıdaki tabloda özetlenmiştir.
Tablo 7:MIGA 2003-2007 Önemli Finansal Göstergeler (Milyon ABD Doları) Finansal Göstergeler 2003 2004 2005 2006 2007
Faaliyet Geliri 38 26 24 17 49 Çalışma Sermayesi 766 811 830 863 950 Net Risk Tutarı 3.204 3.259 3.138 3.310 3.209 IDA’ dan kredi almaya uygun ülkelerdeki net risk tutarı
1.255 1.139 1.341 1.435 1.411
Garanti Sağlanan Proje Sayısı 59 55 62 66 45 Desteklenen Proje Sayısı 40 41 41 41 29 Sağlanan Toplam garanti tutarı 1.400 1.100 1.200 1.300 1.400
Kaynak: The World Bank Annual Report 2007ve MIGA Annual Report 2007
Yukarıdaki tabloda da görüleceği üzere MIGA 2003-2007 yılları arasında
faaliyetleri sonucunda net gelir elde etmiştir. MIGA’nın 2007 mali yılı sonu itibariyle
faaliyetleri sonucu geliri 49 Milyon USD olarak gerçekleşmiştir. MIGA 2007 mali
yılında 45 projeye garanti sağlamış, 29 projeyi desteklemiş ve bu projeler için toplam
1.4 Milyar USD garanti vermiştir (WB Annual Report, 2007:64 ve MIGA, 2007:2,5).
MIGA üye ülkelerdeki yatırımları özendirmek amacıyla çeşitli riskler için
garantiler vermektedir. Ancak yatırım yapılan ülke hükümetinin birtakım uygulamaları
nedeniyle yatırımcılar yatırımları üzerindeki hakları tamamen ya da kısmen kaybetme
riski ile karşılaşabilmektedir. Bu kapsamda MIGA’nın 2007 mali yılı sonu itibariyle
karşılaştığı Net Risk tutarı 3.209 Milyon ABD Doları olarak gerçekleşmiştir. Bunun %
28,1’i Türkiye’nin de sınırları içersinde olduğu Avrupa ve Orta Asya (ECA) bölgesinde,
%27,3’ü Latin Amerika ve Karayip bölgesinde, %22’si Afrika bölgesindeki yatırımlarla
ilgili olarak gerçekleşmiştir (MIGA, 2007:94).
MIGA’nın karşılaştırmalı mali tablolarına göre; 1.255 Milyon ABD Dolarlık
kısmı IDA’ dan kredi almaya uygun ülkelerden olmak üzere gerçekleşen 3.209 Milyon
ABD Dolarlık net riskin % 44,1 altyapı sektöründe, %23,1’i mali sektörde, 9,9’u
23
imalat, %8,4’ü petrol ve gaz, %7,8’i turizm, inşaat ve hizmetler sektörlerindeki
yatırımlarla ilgili olarak ortaya çıkmıştır (MIGA, 2007:95).
1.2.5. Uluslararası Yatırım Anlaşmazlıklarının Çözüm Merkezi (International
Centre for Settlement of Investment Disputes- ICSID)
1.2.5.1. Genel Olarak ICSID
Üye olan ülkeler ile diğer üye ülkelerin kuruluşları arasında ortaya çıkacak
yatırım anlaşmazlıklarının ve uzlaşmazlıklarının çözümü için gerekli uzlaşma ortamını
yaratmak amacıyla 1966 yılında kurulmuş bulunan ICSID: yatırım uyuşmazlıklarında
uzlaşma ve tahkim olanakları sağlayarak yabancı yatırımı teşvik etmeye çalışmaktadır.
Bu suretle ülkelerle yabancı yatırımcılar arasında müşterek güvenin olduğu bir ortam
yaratılabilmektedir. Yatırımın yapıldığı ülke ile yabancı yatırımcılar arasında çıkan
uyuşmazlıklarda mahkemeye başvurarak yargı kararı almak, yerel hukukun ulusal
çıkarları gözetmesi nedeniyle yabancı yatırımcılar tarafından tercih edilmemektedir. Bu
nedenle bir hakeme başvurarak ortak bir hakem kararı alıp ona uymak veya bir
uzlaştırmacı mercii önünde uzlaşma yolunu denemek, yabancı yatırımcılar açısından
çoğu zaman tercih edilen bir metot olmaktadır (ICSID, 2006:5-12).
ICSID yatırım anlaşmazlıklarının çözümünü için tarafların taleplerini ve
çıkarlarını dengeleyen bir düzeyde çözüm bulmaya çalışır. Bu amaçla tarafların
karşılıklı anlaşmasını sağlama konusunda öncelikle “uzlaştırma” yolunu seçer.
Uzlaştırmanın sağlamadığı durumlarda ise ihtilafın çözümlenmesi için “tahkim”
müessesesi devreye girer. ICSID’in hakemlik hizmetlerinden faydalanmak zorunlu
olmayıp tarafların isteğine bağlıdır. Ülke hükümetleri ile o ülke yatırımcıları arasındaki
yatırım sözleşmelerinde tahkim konusunda anlaşma olabileceği gibi, devletlerarasında
imzalanan iki ya da çok taraflı anlaşmalarda da tahkim yoluyla uzlaşma önceden
kararlaştırılabilir (Emek, 1999:27-28).
Birçok uluslararası sözleşmede yatırımlarla ilgili uyuşmazlıklar konusunda
ICSID'nin tahkim olanaklarına referansta bulunulmaktadır. ICSID'nin bu konularda,
özellikle, tahkim hukuku ile yabancı sermaye hukuku alanında araştırma ve yayınlar
bulunmakta olup, yatırımcılara önemli katkılar sağlanmaktadır. Dünya Bankasının
Başkanı aynı zamanda ICSID’nin de başkanlık görevini yürütmektedir. ICSID’nin geliri
24
uzlaşma ve tahkim istekleri karşılığında taraflardan alınan ücretlerden oluşmaktadır.
Gerektiğinde Dünya Bankasından veya diğer üye ülkelerden yönetim konseyince
belirlenen miktarda gelir de tahsil edilebilmektedir (Tünsoy, 2005:5).
1.2.5.2. Türkiye’de Uluslararası Tahkim
ICSID’i kuran “Devletler ve Diğer Devlet Vatandaşları Arasındaki Yatırım
Uyuşmazlıklarının Çözümlenmesi Hakkındaki Sözleşme” 24.6.1987 tarihinde Türkiye
tarafından imzalanarak, 27.5.1988 tarih ve 3460 sayılı Kanun ile onaylamıştır. Söz
konusu kanun ile Türkiye, yürürlükteki yabancı sermayeyi teşvik mevzuatı çerçevesinde
izin verilen ve hâlihazırda başlayıp devam eden yatırımlar kapsamındaki
uyuşmazlıkların ICSID’ e götürülebilmesini kabul etmiştir (Emek, 1999:31).
Daha sonra bu konuda Türkiye’de çeşitli mevzuat düzenlemelerine yer verilmiş,
anayasada yapılan gerekli değişikliklerden sonra, 21.6.2001 tarihinde kabul edilen
“4686 sayılı Milletlerarası Tahkim Kanunu”, 5.7.2001 tarih, 24453 sayılı Resmi
Gazete’de yayımlanarak yürürlülüğe girmiştir. Bu kanun ile Türkiye Cumhuriyetinin
taraf olduğu milletlerarası antlaşma hükümleri saklı olmak üzere, yabancılık unsuru
taşıyan uyuşmazlıkları tahkime götürülmesi, tahkim yerinin taraflarca veya onların
seçtiği bir tahkim kurumunca serbestçe kararlaştırılacağı belirlenmiştir. Ayrıca, söz
konusu kanun ile “Tahkimde görevli ve yetkili mahkeme, müdahalenin sınırı”,
“Tahkim Anlaşmasının şekli”, “Hakem veya Hakem Kurulunun Seçimi,
Reddi, Sorumluluğu, Görevinin Sona Ermesi ve Yetkisi”, “Tahkim Yargılama Usulü”
ve “Hakem Kararlarına Karşı Kanun Yolu” da hüküm altına alınmıştır (T.C Resmi
Gazete, 2001:1-11).
Milletlerarası tahkim müessesenin Türkiye’de kanunlaşması sürecinde önemli
eleştiri ve tartışmalar yapılmıştır. Ancak bu kanun ile ülkeye gelen doğrudan yabancı
sermaye yatırımlarını artırma, yeni iş olanakları sağlama ve bunlara paralel olarak
ülkeye döviz girişinin artırılması gibi pozitif etkilerinden bahisle tahkim müessesesinin
kanunlaşması yönünde kamuoyu yaratılmış ve bu konuda başarılı olunmuştur.
Ancak, Türkiye’de yapılan bir yatırım konusundaki uyuşmazlıklarda, bağımsız
Türk Mahkemeleri yerine uluslararası tahkimin ikame edildiği, bu durumun Türkiye’nin
hukuki ve ekonomik konularda yurt dışına bağımlılığının artırdığını ve böylece ülkenin
25
bağımsızlığı konusunda bir takım handikaplara neden olabileceği vurgulanarak,
Milletlerarası Tahkim Kanunun yasallaşma süreci içerisinde bir çok kesimden ciddi
eleştiriler yapılmıştır.
Ayrıca, Milletlerarası tahkim müessesesinin Türkiye’de yasallaştığı 2001 yılının
21 Şubatında Türkiye Cumhuriyet tarihinin en önemli krizlerinden birisini yaşamıştır.5
Bu kriz döneminden sonra gerek IMF ile yürütülen istikrar politikası çerçevesinde
varılan stand-by anlaşması gerekse Dünya Bankası tarafından sağlanan "yapısal uyum
anlaşmaları" kapsamında verilen kredilerinin dilimler halinde serbest bırakılması,
Türkiye’de uluslararası tahkim dâhil bazı yapısal tedbirlerin alınmasına bağlanmıştır.
Böylece, IMF ve Dünya Bankası gibi uluslararası kuruluşların da yardımıyla,
önemli ekonomik güce sahip ülkelerin ve çok uluslu şirketlerin küreselleşme olgusu
çerçevesinde kendi lehlerine hukuksal bir düzen oluşturdukları, bunun kapitülasyon
olarak algılanabileceği yönlerinde kamuoyunda ciddi endişeler oluşmuştur.
1.2.5.3. ICSID’in 2007 Mali Yılı Performansının Değerlendirilmesi
1.2.5.3.1. Faaliyetler
Türkiye’nin 1989 yılında üye olduğu ICSID’ in üye sayısı, 2007 mali yılında
üyeliğe kabul edilen Sırbistan ile birlikte, 144 olmuştur. ICSID’e kuruluşundan bugüne
kadar 26’ sı 2007 mali yılında olmak üzere toplam kaydedilen dava sayısı 236'dır. Üye
olan ülkeler ile diğer üye ülkelerin kuruluşları arasında ortaya çıkan yatırım
anlaşmazlıklarının ve uzlaşmazlıklarının çözümü için 2007 mali yılında devam eden
dava sayısı ise 130’dur (WB Annual Report, 2007:64 ve ICSID, 2007:4).
Aşağıdaki tabloda görüleceği üzere, şu an devam eden 130 davanın 4 tanesi
Türkiye’de yatırım yapan diğer üye ülke şirketlerinin, Türkiye’deki yatırımları ile ilgili
olarak ortaya çıkan yatırım anlaşmazlıklarının ve uzlaşmazlıklarının çözümü için,
ICSID bünyesinde Türk Hükümeti aleyhine açtıkları davalardır.
5 21 Şubat 2001 tarihinde gecelik faizler % 7.500 ile tarihi en yüksek seviyesine ulaşmış, İMKB ise % 18,1 ile tarihi en büyük düşüş oranını gerçekleştirmiştir. 2001 ekonomik krizinde Türkiye’de “Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı” çerçevesinde bazı tedbirler alınarak, IMF destekli istikrar politikası uygulanmıştır. Bu tedbirlere rağmen Türkiye ekonomisi tarihi bir küçülme oranı olan %9,5 ile Cumhuriyet tarihinin en ciddi düşüşünü yaşamıştır.
26
Tablo 8: T.C Hükümeti Aleyhine ICSID Bünyesinde Görülen Davalar Davacı Davalı Dava No
PSEG Global Inc., The North American Coal Corporation ve Konya Ilgın Elektrik Üretim ve Ticaret Limited Şirketi
T.C Hükümeti ARB/02/5
Libananco Holdings Co. Limited T.C Hükümeti ARB/06/8 Cementownia “Nowa Huta” S.A. T.C Hükümeti ARB(AF)/06/2 Europe Cement Investment and Trade S.A. T.C Hükümeti ARB(AF)/07/2 Kaynak: ICSID Annual Report
Aşağıdaki tabloda görüleceği üzere, ayrıca mevcut 130 davanın 4 tanesi
yurtdışında yatırım yapan Türk şirketlerinin, yurt dışındaki yatırımları ile ilgili olarak
ortaya çıkan yatırım anlaşmazlıklarının ve uzlaşmazlıklarının çözümü için, yatırım
yaptıkları ülke hükümetleri aleyhine ICSID bünyesinde açtıkları davalardır.
Tablo 9: Türk Şirketlerinin ICSID Bünyesinde Görülen Davaları Davacı Davalı Dava No
Bayındır İnşaat Turizm Ticaret ve Sanayi A.Ş Pakistan Hükümeti ARB/03/29 Rumeli Telekom A.Ş. ve Telsim Mobil Telekomünikasyon Hizmetleri A.Ş
Kazakistan Hükümeti ARB/05/16
Sistem Mühendislik İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş Kırgızistan Hükümeti ARB(AF)/06/1 Barmek Holding A.Ş Azerbaycan Hükümeti ARB/06/16
Kaynak: ICSID Annual Report
1.2.5.3.2. Önemli Finansal Göstergeler
Kar amacı gütmeyen bir kuruluş olan ICSID’ in 2007 mali yılına ilişkin
karşılaştırmalı mali tablolarına göre; toplam varlıkları 2006 mali yılı sonunda 10,9
Milyon ABD Doları iken bu rakam 2007 mali yılı sonunda 17 milyon ABD Dolarına
ulaşmıştır. ICSID’nin 2006 mali yılı sonu itibariyle 16,7 milyon ABD Doları olan
toplam katkı ve gelirleri 2007 mali yılı sonunda, 21,9 u uzlaşma ve tahkim istekleri
karşılığında taraflardan alınan ücretlerden olmak üzere, 23,5 Milyon ABD Doları
olarak gerçekleşmiştir (ICSID,2007:49).
27
2. BÖLÜM
DÜNYA BANKASININ (IBRD) YAPISI İŞLEYİŞİ ve 2007 MALİ YIL
PERFORMANSININ DEĞERLENDİRİLMESİ
2.1. Dünya Bankasının Kuruluş Amacı ve Ana Sözleşmesi
Dünya Bankası’nın kuruluş ve işleyişine ilişkin düzenlemeler son olarak 16
Şubat 1989 yılında değişikliğe uğrayan Ana sözleşmesi “Articles of Agreement”te yer
almaktadır. Bir bakıma Dünya Bankasının anayasası niteliğinde olan Ana sözleşme
toplam 11 madde ve bu maddeler altında 58 kısım ve 2 listeden oluşmakta olup madde,
kısım ve çizelge başlıkları sırasıyla çalışmamızın EK-1’inde yer almaktadır (IBRD,
1989:1-21);
Bankanın amaçları, ana sözleşmenin birinci maddesinde düzenlenmiştir. Bu
maddeye göre Dünya Bankasının amaçları aşağıda özetlenmiştir (IBRD, 1989:1);
Ø Üye ülkelerin, savaşın oluşturduğu yıkıntıların düzeltilmesi de dâhil
olmak üzere, kalkınma ve yeniden yapılanma çabalarına, verimli sermaye
yatırımları kanalıyla yardımcı olmak, gelişme yolundaki ülkelerin
kaynaklarının ve verimli imkânlarının geliştirilmesini özendirmek,
Ø Özel yabancı yatırımları garanti vermek ya da krediye katılımda
bulunmak yoluyla desteklemek; özel sermayenin yetersiz olduğu yerlerde
kendi kaynaklarını kullanmak suretiyle destek sağlamak,
Ø Uluslararası ticareti geliştirmek ve ödemeler dengesi istikrarını
sürdürebilmek için kalkınma amaçlı uluslararası yatırımları özendirmek,
Ø Başka kanallardan sağlanan kredileri yeniden düzenlemek ya da garanti
etmek suretiyle daha yararlı ve acil projelerde öncelikle kullanılmasını
sağlamak,
Ø Savaş döneminden barış dönemine geçişte mümkün olan en uygun
koşulların sağlanmasına yönelik uluslararası yatırımları yönetmektir.
28
Yukarıdaki amaçlara baktığımızda II. Dünya savaşı sonrası Dünyadaki sosyo-
ekonomik konjonktürün amaçların belirlenmesinde belirleyici rol oynadığını
söyleyebiliriz. Ana sözleşme zaman içerisinde çeşitli değişiklilere uğramış, gelişmekte
olan ekonomileri etkileyen krizler, acil durumlar ve savaş sonrası rehabilitasyon
ihtiyaçları Bankanın faaliyetleri arasında önemli bir yer oluşturmuştur. Tarihsel süreç
içerisinde, değişen dünya konjonktürüne paralel olarak Dünya Bankasının
faaliyetlerinde ve ana sözleşmesinde belirtilen misyonunda dönüşüm sergilemiştir.
Özellikle küreselleşme olgusu ve bu olgunun az gelişmiş ülkeler üzerindeki negatif
etkileri dolayısıyla, başta Dünya Bankası olmak üzere, uluslararası kuruluşlara yönelik
ciddi eleştiriler söz konusudur.
Günümüzde küreselleşmenin gelişmekte olan ülkeler, özellikle bu ülkelerdeki
yoksul insanlar üzerindeki yıkıcı etkilerinin azaltılması yönünde, başta Dünya Bankası
olmak üzere, uluslararası kuruluşlara önemli görevler düşmektedir. Küreselleşmenin
zengini daha zengin fakiri ise daha fakir yapan uygulamalarının negatif etkilerinin
azaltılması yönünde uluslararası kuruluşlar tarafından dengeleyici politikalar
yürütülmelidir. Bu amaçlarla Dünya Bankasının, “yoksulluktan arınmış bir dünya
oluşturmak” olarak belirlemiş olduğu misyonuna da uygun şekilde, küreselleşme
olgusunu daha insani, daha verimli ve daha adil bir hale getirecek politikalar
uygulaması gerekmektedir (Stiglitz, 2004:9-15).
2.2. Dünya Bankasının Milenyum Kalkınma Hedefleri
Birleşmiş Milletlerin (BM) IMF, Dünya Bankası ve OECD gibi uluslararası
kuruluşlar ile işbirliği yaparak belirlemiş olduğu Milenyum Kalkınma Hedefleri bir
bakıma, 1990’lı yıllarda uluslararası konferanslar ve zirvelerde dile getirilmiş olan
kalkınma hedeflerinin sayısal olarak ifade edilmiş şeklidir. Bu hedefler, Eylül 2000’de
“Milenyum Deklarasyonu” ile açıklanmış olup, 18 hedef ve 40 göstergeyi kapsayan 8
genel amaç çerçevesinde, gelişmekte olan ülkeler tarafından 2015 yılına kadar
ulaşılması planlanan hedefleri kapsamaktadır. Birleşmiş Milletler Milenyum
Zirvesi’nde 2000 yılında tanıtılan Milenyum Kalkınma Programı gerek gelişmekte olan
gerekse gelişmiş ülkelerce ve uluslararası kuruluşlarca kabul görmüş ve 189 ülke
temsilcisi tarafından imzalanmıştır (Atlı, 2008 ve United Nation, 2008).
Tablo 10: Milenyum Kalkınma Programı Hedefleri ve Performans Ölçütleri Hedefler Performans Ölçütleri
Aşırı Yoksulluk ve Açlığın Azaltılması
1990 ve 2015 arasında geliri günde 1 dolardan az olan kişi oranının yarıya indirilmesi. 1990 ve 2015 arasında açlık çeken kişi oranının yarıya indirilmesi.
İlköğretimin Evrensel Hale Getirilmesi
2015 yılında her yerde çocukların, kız ve erkeklerin ilköğretimi tamamlamasının sağlanması
Cinsiyet Eşitliğinin Sağlanması ve Kadının Konumunun
Güçlendirilmesi
Tercihen 2005 yılına kadar ilk ve ortaöğretimde ve en geç 2015’e kadar her düzey eğitimde cinsiyet eşitsizliğinin kaldırılması
Çocuk Ölümlerinin Azaltılması
1990 ve 2015 beş yaş altı ölüm oranının üçte iki azaltılması.
Annelerin Sağlık Koşullarının İyileştirilmesi
1990 ve 2015 anne ölüm oranının dörtte üç azaltılması.
AIDS, Sıtma ve Benzeri Hastalıklarla Mücadele
2015 yılına kadar HIV/AİDS sıtma ve diğer hastalıkların durdurulması ve eğilimin tersine çevrilmesi
Çevresel Sürdürülebilirliğin Sağlanması
Sürdürülebilir kalkınma ilkelerinin ülke politika ve programları ile bütünleştirilmesi ve çevresel kaynakların kaybının tersine çevrilmesi. 2015 yılına kadar, güvenli içme suyuna sürdürülebilir erişimi olmayan kişi oranının yarıya indirilmesi. 2020 yılına kadar, en az 100 milyon gecekondu sakininin hayatlarında önemli iyileşme sağlanması
Küresel İşbirliğinin Kalkınma Odaklı Olarak Geliştirilmesi
Açık, kural temelli, öngörülebilir, ayrımcı olmayan bir ticari ve mali sistemin daha da geliştirilmesi. En Az Gelişmiş Ülkelerin özel İhtiyaçlarının ele alınması. Toprakları çok sınırlı olan ülkelerin ve küçük ada devletlerinin özel ihtiyaçlarının ele alınması. Ulusal ve uluslararası önlemlerle gelişmekte olan ülkelerin borç sorunlarının kapsamlı biçimde ele alınarak, uzun vadede borç sürdürülebilirliğin sağlanması. Gelişmekte olan ülkelerle işbirliği içinde, gençler için uygun ve üretken işler için stratejilerin geliştirilmesi ve uygulanması. Özel sektörle işbirliği içinde, yeni teknolojilerin, özellikle bilgi ve iletişim teknolojilerinin avantajlarının kullanıma açılması.
Kaynak: Bağımsız Değerlendirme Grubu, “Türkiye’de Dünya Bankası, 1993-2004: Ülke Yardım Değerlendirmesi.
Milenyum Kalkınma Hedefleri gelişmekte olan ülkeler tarafından 2015 yılına
30
kadar ulaşılması planlanan hedefleri kapsamaktadır. Genel olarak hedeflere
baktığımızda, sorunların tamamen kaldırılması yerine azaltılmaya çalışıldığını
söyleyebiliriz. Örneğin, “aşırı yoksulluk ve açlığın oradan kaldırılması yerine
azaltılması”, “gelişmekte olan ülkelerin borç sorunlarının ortadan kalkması ya da
kaldırılması yerine kapsamlı biçimde ele alınarak, uzun vadede borç sürdürülebilirliğin
sağlanması” hedeflenmiştir. Bu hedefler ise, günümüzde misyonunu “yoksulluktan
arınmış bir dünya oluşturmak” olarak belirlemiş Dünya Bankasının hedeflerini tam
olarak karşılamamaktadır.
Yukarıdaki tabloda yer alan hedefler; hem Dünya Bankası hem de üye ülkeler
için önemli bir performans göstergesi haline gelmiştir. Milenyum kalkınma hedefleri
çerçevesinde yoksulluğun azaltılmasında, sağlık, eğitim, cinsiyet eşitliği, çevre ve insan
refahını etkileyen diğer birçok konuda kantitatif olarak belirlenen hedeflerin Türkiye
tarafından da bir performans göstergesi olduğu dikkate alınmalıdır. Söz konusu hedefler
gerek bireysel gerekse toplumsal yaşam kalitesinin artırılması ve iyileştirilmesi ile ilgili
olduğundan, bu hedeflere ulaşacak politikalar Dünya Bankası ve diğer uluslararası
kurumlarla birlikte koordineli bir şekilde yürütülmelidir.
2.3. Dünya Bankasına Üyelik ve Üye Ülkelerle Olan İlişkiler
IBRD’ye üye olmanın ön şartı IMF’e üye olmaktır. Dünya Bankası grubundaki
diğer dört kuruma üye olabilmek için ise öncelikle IBRD’ye üye olmak zorunluluğu
bulunmaktadır. Bu ön şart; Dünya Bankası ana sözleşmesinin ikinci maddesindeki
hükümler gereği olup, gerek IBRD’ye gerekse grubun diğer kurumlarına üye olma, bu
kurumların faaliyet ve fonlarından faydalanma konusunda kısıtlamalara neden
olmaktadır. Dünya Bankası Ana sözleşmesinin gereği olarak, bir ülkenin Dünya
Bankası’na üyeliği IMF üyeliğine paralel bir seyir izlemektedir. IMF’ ten ayrılan
ülkenin, Dünya Bankası'ndan da ayrılma zorunluluğu vardır. Ancak, Dünya Bankası
Guvernörler Kurulunun oy çokluğu (3/4) ile alacağı kararla, o ülkenin Dünya Bankası
üyeliği devam edebilmektedir (IBRD,1989: 1-2).
Dünya Bankası, ilişkilerini üye ülkelerin kamu kesimi üzerinden kurmaktadır.
Çünkü Banka, sadece üye ülkenin hükümetine veya hükümet garantisi altında bulunan
bir kamu kurumuna borç vermektedir. Dünya Bankası’na üye olmayan bir ülkenin şirket
veya kurumlarının, Dünya Bankası’nca kısmen ya da tamamen finanse edilen bir
31
projeyle ilgili ihalelere katılmaları ya da projenin yürütülmesine görev almaları
bankanın genel kuralları çerçevesinde mümkün bulunmamaktadır.
Üye ülkeler banka ile ilişkilerini, ana sözleşmenin ikinci maddesinin üçüncü
kısmında da (III/2) belirtildiği üzere; Hazine, Merkez Bankası veya Kambiyo İstikrar
Fonu İdaresi ya da benzeri bir “mali ajan” aracılığıyla yürütmek, Banka da üye ülke ile
ilişkisini, üye ülkenin bu kurumlar arasından belirlediği bu mali ajan ile kurmak
zorundadır. Üye ülkeler ayrıca ana sözleşmenin V/11’ inci maddesinde belirtildiği
üzere; merkez bankalarını ya da merkez bankası olmadığı durumlarda benzeri
fonksiyonları yerine getiren bir kurumu, ülkenin kendi para cinsinden olan sermaye
yükümlülüğünü muhafaza etmek için “muhafaza kurumu” olarak Dünya Bankasına
bildirmek zorundadır (IBRD,1989: 4,11).
2.4. Dünya Bankasına Üye Olan Ülkelerin Sermaye Payları, Oy Güçleri ve
Temsilleri
Dünya Bankası Ana Sözleşmesinin II/2 kısmında banka sermayesine ilişkin
düzenlemeler söz konusudur. Bu madde hükmüne göre bankanın kuruluş sermayesi her
birinin değeri 100.000 USD olmak üzere 100.000 adet paydan oluşmakta ve toplam
miktarı 10 Milyar USD’a tekabül etmektedir (IBRD,1989:1-2).
Dünya Bankası’nda her üye ülkenin belirli bir sermaye payı söz konusudur.
Sermaye payları, üye ülkenin IMF içindeki kotasını esas alarak bankaca hazırlanan
minimum sabit pay ile o ülkenin gönüllü olarak taahhüt ettiği değişken sermayenin
toplamından oluşmaktadır. Banka ana sözleşmesine göre: Üye ülkelerin sermaye katkısı
%20 ve % 80 olmak üzere iki bölümden oluşmaktadır. Üye ülke sadece bu % 20’lik
kısmın %2’lik kısmını altın ya da ABD Doları olarak peşin ödemekte, kalan %98’lik
kısmı (% 20’ nin kalan % 18’lik kısmı ve diğer % 80’lik kısım) ihtiyaç duyulması
halinde üye ülkelerce ödenmektedir (IBRD,1989:2-3).
Guvernörler Kurulu dörtte üç oy çoğunluğu ile Dünya Bankasının sermayesinin
artırımına gidebilir. Üye ülkeler sermaye artırımlarında minimum payı korumak kaydı
ile ek pay almak istemeyebilirler. Banka mevzuatına göre, bir ülkenin sermaye payının
yüksekliği, o ülkeye daha fazla kredi kullanma hakkını vermez. Ancak Bankanın karar
ve uygulamalarında etkili olmasına imkân veren oy gücünün artmasını sağlar. Bu
32
durum, gelişmiş ülkeleri yüksek sermaye payları ile Bankaya üye olmaya teşvik
etmektedir.
Bir üye ülkenin oy gücü “sabit oy sayısı” ile değişken oy sayılarının toplamına
eşittir. Sabit oy sayısı ülkelerin Dünya Bankası’ndaki sermaye miktarı paylarından
etkilenmemekte olup her ülke için 250 adet olarak belirlenmiştir. Dünya Bankası’nda
üye ülkelerin oy gücünü etkileyen temel husus, üye ülkelerin sermaye payına göre
belirlenen değişken oy sayısıdır. Değişken oy sayısı, üye ülkenin USD cinsinden ifade
edilen sermaye payına göre değişmektedir (Eğilmez, 1996:75).
Türkiye’nin toplam sermaye katkısı 1.004,6 milyon ABD Dolarıdır. Söz konusu
sermaye katkısı bono sunulmak suretiyle taahhüde bağlanmış olup, 59,8 milyon ABD
Doları ödenmiş durumdadır. Türkiye’nin toplam oy sayısı 8.578 olup, oy gücü %
0,53'dür. Türkiye, sermaye katılımına ilişkin sıralamada 36’ıncı ve ülke grubu (ECA
Bölgesi) içerisinde ise 3’üncü sırada yer almaktadır (Hazine Müsteşarlığı, 2008/c).
2.5. Dünya Bankasının Örgüt Yapısı ve Yönetimi
IBRD’ nin yapısı IMF’ in yapısı ile benzerlikler göstermektedir. Dünya
Bankası’nda da temel organlar Guvernörler Kurulu, İcra Direktörleri Kurulu, Başkan,
Teknik Departmanlar ve Kalkınma Komitesidir. Guvernörler Kurulu ve İcra
Direktörleri Kurulunun işleyişleri IMF ile aynıdır (Kayıran, 2000:34).
Dünya Bankasının organizasyon yapısında temel karar alma organı olan
Guvernörler Kurulu (Board of Governors of the World Bank) hiyerarşinin en üst
basamağında yer almakta olup onun altında İcra Direktörleri Kurulu ve Dünya Bankası
Başkanı yer almaktadır. Ayrıca, Dünya Bankası Başkanına bağlı başkan yardımcıları,
çeşitli departmanlar ve personel görev yapmaktadır (IBRD,1989:9).
2.5.1. Guvernörler Kurulu (Board of Governors)
Dünya Bankası Guvernörler Kurulu, Bankanın temel karar alma organıdır.
Kurulda her üye ülke atamış olduğu bir guvernör ile bir guvernör vekili tarafından
temsil edilmektedir. Guvernörler ilgili ülke tarafından, belirli bir süre görev yapmak
üzere atanmaktadır. Genellikle üye ülkenin Maliye ve Planlama Bakanı gibi mali
yönetimin en üst düzeyinde bulunan kişiler (Türkiye’de Hazine Müsteşarı) guvernör
33
olarak atanmaktadır. İlgili ülke tarafından atanan guvernörlerden birisi kurul tarafından
Kurulun Başkanı olarak seçilir. Guvernörler Kurulu, bankanın genel politikasını
görüşmek, ödenmiş sermaye miktarını değiştirmek, üye kabul etmek veya üyeliği askıya
almak ve mali tabloları ve bütçeyi onaylamak için yılda bir kez, genellikle sonbaharda
IMF Guvernörler Kurulu ile birlikte ortak genel kurul toplantısı gerçekleştirmektedir
(IBRD,1989:9-10 ve Tünsoy, 2005:8).
IMF ve Dünya Bankasının son “Bahar Toplantısı”, 3.500’ü üye ülkenin
delegeleri olmak üzere toplam 10.000 civarında katılımcıyla, 12-13 Nisan 2008 tarihleri
arasında Washington DC’de gerçekleşmiştir. Türkiye bu toplantıda Devlet Bakanı,
Hazine Müsteşarı ve Merkez Bankası Başkanının katılımıyla Hazine Müsteşarlığı, T.C.
Merkez Bankası, Maliye Bakanlığı ve Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı yetkilileri
tarafından temsil edilmiştir. IMF ve Dünya Bankasının 2008 Yılı içindeki ikinci büyük
toplantı ise Yıllık Toplantı niteliğinde olup Ekim ayında yine Washington’da
yapılacaktır. Ayrıca, yapılan girişimler sonucu, 2009 yılı IMF-Dünya Bankası Yıllık
Toplantılarının İstanbul’da yapılmasına karar verilmiştir (Hazine Müsteşarlığı, 2008/c).
Guvernörler Kurulu, olağan toplantılar dışında Ana sözleşmede belirlenmiş olan
durumlarda olağanüstü toplantılar da yapmaktadır. Kurul, Ana sözleşmede belirlenen
haller dışında, kararlarını nitelikli çoğunlukla (oy toplamının üçte ikisi) ile almaktadır.
Oy hakkı olmayan Dünya Bankası Başkanı da bu toplantılara katılabilmektedir.
Bankanın uygulayacağı politikaları belirleyen Guvernörler Kurulu, aşağıda yer alan
hususlar dışında İcra Direktörleri Kurulu’na karar yetkisi verebilir (Eğilmez, 1996:67 ve
(IBRD,1989:9-10).
Ø Yeni üyelerin kabulü ve koşulları,
Ø Bankanın sermayesinin arttırılması veya azaltılması,
Ø Bir üye ülkenin üyeliğinin askıya alınması,
Ø Ana sözleşmenin yorumlanmasında ortaya çıkan sorunların çözümü,
Ø Diğer uluslararası kuruluşlarla işbirliğine karar verilmesi,
Ø Bankanın faaliyetine son verilmesi ve varlıklarının dağılımı,
Ø Bankanın net gelirinin dağıtımına karar verilmesi.
34
2.5.2. İcra Direktörleri Kurulu (Board of Executive Directors)
İcra Direktörleri Kurulu, Bankanın genel faaliyetlerini yürütmek ve Guvernörler
Kurulunun devrettiği yetkileri kullanmakla yükümlüdür. En fazla sermayeye sahip
ABD, Almanya Japonya, Fransa ve İngiltere kurulda kendilerinin atamış oldukları birer
icra direktörü ile Çin, Suudi Arabistan ve Rusya ise birer seçilmiş icra direktörü ile
kurulda temsil edilmektedir. Kalan diğer üye ülkeler içinde 16 adet ülke grubu
oluşturulmuş ve her bir ülke grubu içinde birer icra direktörü olmak üzere toplam 24
icra direktörü bulunmaktadır (IBRD,1989:10-11 ve Tünsoy, 2005:9).
Türkiye aralarında Avusturya, Belarus, Belçika, Çek Cumhuriyeti, Macaristan,
Azerbaycan ve Kazakistan’ın da bulunduğu ECA ülke grubunda yer almaktadır.
Direktörler iki yıllık bir süre için atanır veya seçilirler. Her icra direktörü kendisine bir
icra direktör vekili atar ve vekillerinin bütün toplantılara katılma hakkı olmasına rağmen
oy kullanma hakkı sadece icra direktörünün katılmadığı toplantılarda söz konusudur.
Dünya Bankası Başkanı İcra Direktörleri Kuruluna başkanlık etmektedir. Kurul,
kararlarını ancak toplam oy gücünün en az yarısından bir fazla oy ile alabilir. İcra
Direktörleri Kurulu genel olarak haftada iki kez toplanmaktadır. Bu toplantılarda;
kurum bütçesinin uygulanması ve yönetilmesi, ülke yardım stratejileri, borçlanma ve
finansal kararlar, kredi ve garanti anlaşmalarının onaylanması ve yeni politikaların
oluşturulması gibi konular görüşülerek karara bağlanır (IBRD,1989:10-11 ve Tünsoy,
2005:9).
2.5.3. Dünya Bankası Başkanı (President)
İcra Direktörleri Kurulu tarafından atanan Dünya Bankası Başkanı kurulun
toplantılarına başkanlık eder. Bu toplantılarda kararların oylanmasında, Başkanın ancak
eşitlik halinde oy kullanma hakkı söz konusudur. Ayrıca Başkan, Guvernörler Kurulu
toplantılarına oy hakkı olmadan katılabilmektedir (IBRD,1989:11).
Başkan, Dünya Bankasının yönetiminden genel olarak sorumlu bulunmakta olup
grubun en üst düzey yöneticisidir. Başkana çalışmalarında yardımcı olmak üzere üç adet
kıdemli Başkan Yardımcıları ve bu yardımcılara bağlı daha kıdemsiz yardımcılar görev
yapar.
35
2.5.4. Dünya Bankası’nın Departmanları
Bankanın her icra direktörünün icra direktör vekili, teknik asistanlar,
danışmanlar ve yardımcı personelden oluşan bir ofisi vardır. Bankanın ayrıca ülkenin
yer aldığı bölümlerde olan teknik departmanlar ve bankanın yönetimine ve hukuki
sorunlarına ilişkin çalışmalar yapan yönetim ve hukuk departmanları mevcuttur (WB
About Us, 2008).
2.5.4.1. Teknik Departmanlar
Teknik bölümlerin temel çalışma alanı genel olarak, gelişmekte olan üye ülkeler
tarafından oluşturulmaktadır. Bir ülkenin yürütmeyi planladığı proje ve/veya programın
finansmanı için bankadan sağlamayı planladığı fona ilişkin inceleme ve
değerlendirmeler o üye ülkenin de içinde yer aldığı teknik departmanda görevli bulunan
uzmanlar tarafından yapılmaktadır. Dünya Bankası bünyesinde yer alan teknik
departmanlar:
Ø Afrika Bölgesi Ofisi (Merkez Batı Afrika, Doğu Afrika, Güney ve Orta
Afrika ve Hint Okyanusu, Batı Afrika, Sahel Ülkeleri, Güney Afrika
bölümlerini kapsayan departmanlar),
Ø Doğu Asya ve Pasifik Bölgesi Ofisi (bu bölgedeki ülkeleri kapsayan üç adet
departman),
Ø Güney Asya Bölgesi Ofisi (bu bölgedeki ülkeleri kapsayan üç adet
departman),
Ø Avrupa ve Merkezi Asya Bölgesi Ofisi (Avrupa ile Rusya ve diğer eski doğu
bloğu ülkelerini kapsayan dört adet departman),
Ø Ortadoğu ve Kuzey Afrika Bölgesi Departmanı (Ortadoğu ve Afrika’nın
kuzeyinde Akdeniz’e sahili olan ülkeleri kapsayan iki adet departman),
Ø Latin Amerika ve Karayipler Bölgesi Ofisi (Güney Amerika kıtası ile
Karayipler’deki ülkeleri kapsayan dört adet departman).
olmak üzere toplam 6 Bölge Ofisi şeklinde örgütlenmiştir (Kaya, 2002:15).
2.5.4.2. Yönetim ve Hukuk Departmanları
Yönetim ve hukuk departmanları Bankanın yönetim ve faaliyetlerine ilişkin
çalışmalarla birlikte üye ülkelere verilecek kredilerin hukuki durumunu ve Bankanın
36
uygulayacağı vade, faiz vb. hususların tespitine dair çalışmaları da yapmaktadır.
Bankanın Yönetim ve Hukuk Departmanları:
Ø Başkanlık Ofisi
Ø Sekreterya,
Ø Hukuk Bölümü (Bankanın genel hukuk sorunları ile üye ülkelere sağlanan
fonlarla (kredi, ikraz, hibe vb.) anlaşma metinlerinin hazırlıklarını yapar),
Ø Denetim Bölümü (Gerek Bankanın faaliyetleri gerekse sağlan fonlarla ilgili
Banka ve üye ülkeler nezdinde denetimlerde bulunarak raporlama yapar),
Ø Muhasebe Departmanı (Bankanın mali işleri ile ilgilenir),
Ø Planlama ve Bütçe Departmanı (Bankanın bütçesinin hazırlanması ve
izlenmesi faaliyetlerini yürütür),
Ø Mali Politika ve Risk Yönetimi Departmanı (Bankanın elinde bulunan
fonların uluslararası piyasalarda değerlendirilmesini sağlar),
Ø Kofinansman Bölümü (Bankanın üye ülkelere açacağı kredilere katılacak
kofinansörlerle ilişkileri düzenler).
Şeklinde örgütlenmiştir (Kaya, 2002:15-16).
2.5.5. Kalkınma Komitesi
Kalkınma Komitesi az gelişmiş ülkelere kaynak aktarımını ve bu kaynakların
kullanımını izleyerek Dünya Bankası ve IMF İcra Direktörleri Kurullarına rapor vermek
ve önerilerde bulunmak üzere 1974 yılında kurulmuştur. Komite üyeleri, üye ülkelerin
Dünya Bankası ve IMF İcra Direktörleri Kurulu’nda tek başına veya gruplar halinde
temsil edilme modeline uygun olarak, Maliye Bakanı düzeyindeki kişilerden
oluşmaktadır. Komite resmi olarak “Gelişme Yolundaki Ülkelere Kaynak Transferi
Hakkında Dünya Bankası ve IMF Guvernörler Kurullarının Ortak Komitesi” olarak
adlandırılmaktadır. Komite, biri Dünya Bankası ve IMF Guvernörler Ortak Genel Kurul
Toplantısı sırasında yapılmak üzere yılda iki kez toplanır (Eğilmez, 1996:69).
2.6. Dünya Bankasının Finansman Kaynakları
Dünya Bankası’nın temelde sermaye, borçlanma ve diğer gelirler (faiz, menkul
kıymet gelirleri, karlar) olmak üzere üç mali kaynağı vardır.
37
2.6.1. Bankanın Sermayesi
Dünya Bankasının borçlanmadan sonra en önemli finansman kaynağı
sermayesidir. Bankanın ana sözleşmesine göre vereceği kredi miktarı sermayesinin,
rezervlerinin ve gelir fazlalarının toplamını geçemez. Dünya Bankası üyelere sermaye
payı tahsis ederken üye ülkelerin IMF’ deki kota miktarlarını esas alır.
Dünya Bankasının çalışmaya başladığı 1946 yılında sermayesi 7,67 Milyar USD
(Cenk, 1996:7) iken 2007 mali yılsonu itibariyle sermaye toplamı 189,8 Milyar USD a
yükselmiştir. Banka sermayesinin büyük bölümünü ödenmemiş sermaye
oluşturmaktadır. Toplam sermayenin 11,5 Milyar USD ödenmiş iken kalan 178,3
Milyar USD ödenmemiş durumdadır (IBRD, 2007/b:60).
Dünya Bankasında her üye ülkenin bir sermaye payı vardır. Dünya Bankası’nın
sermayesi ve bu miktar içinde üye ülkelerin sermaye payları, ABD doları cinsinden
ifade edilmekte olup sermaye payının miktarı, üye ülkenin, Dünya Bankası’ndaki oy
gücünü belirlemektedir. Aşağıdaki tabloda, 30 Haziran 2007 tarihi itibariyle Dünya
Bankasında en yüksek sermaye payına sahip 11 ülke, Türkiye’nin sermaye payları ve oy
güçleri özetlenmiştir (WB Annual Report, 2007:108-111).
Tablo 11: Dünya Bankasında En Yüksek Sermaye Payına Sahip 11 Ülke, Türkiye’nin Sermaye Payları ve Oy Güçleri
SERMAYE OY Ülkeler Payı
(Milyon $) Toplam İçindeki Payı
(%) Oy Sayısı Toplam İçindeki
Payı (%) ABD 31.965 16,84 265.219 16,38 Japonya 15.321 8,07 127.250 7,86 Almanya 8.734 4,6 72.649 4,49 İngiltere 8.372 4,41 69.647 4,3 Fransa 8.372 4,41 69.647 4,3 Çin 5.404 2,85 45.049 2,78 İtalya 5.404 2,85 45.045 2,78 Hindistan 5.404 2,85 45.045 2,78 Kanada 5.404 2,85 45.045 2,78 Suudi Arabistan 5.404 2,85 45.045 2,78 Rusya Federasyonu 5.404 2,85 45.045 2,78 Toplam 11 ülke 105.188 55 874.686 54 Türkiye 1.005 0,53 8.578 0,53 Toplam 189.801 100 1.619.599 100
Kaynak: The World Bank Annual Report 2007.
Yukarıdaki tabloda da görüleceği üzere; 2007 mali yılı sonu itibariyle Bankada
en yüksek oya sahip ülke ABD’dir. ABD’ nin sermaye katkısı 31.965 milyon ABD
38
Doları olup, toplam sermaye içindeki payı % 16,84 tür. ABD’ den sonra en önemli
katkılar Japonya, Almanya, İngiltere ve Fransa tarafından sağlanmaktadır.
Üye ülkelerin sahibi bulundukları IBRD'de oylama gücü, her üyenin göreceli
ekonomik gücüne göre hesaplanan sermaye payına göre belirlenmektedir. Sermaye payı
yüksek olan ülkeler Dünya Bankası kaynaklarının tahsisi ve kullanımı konusunda etkin
olduklarından, fon kullanımı ile ilgili proje ve/veya programların belirlenmesinde proje
ya da programların uygulanabilirliği, fayda-maliyet dengesi ve fon kullanıcısı ülkelerin
ihtiyaçları vb. rasyonel kriterlerden ziyade politik tercihler daha önemli hale
gelmektedir.
Son yıllarda birçok az gelişmiş ve gelişmekte olan ülke kamuoyunda IMF ve
Dünya Bankasının özellikle küresel ekonomik konulara daha hızlı ve etkin müdahalede
bulunabilmeleri yönünde eleştiriler söz konusudur. Misyonları da tartışılmaya başlanan,
bu kurumlara yönelik eleştirilerden en önemlisi ise bu kurumlardaki sermaye yapısı ve
oy gücüne yöneliktir. Dünya Bankasının mevcut sermaye yapısı, dağılımı, oy gücü ve
bunların bir sonucu olan karar alma mekanizmasına göre; Dünya Bankası kaynaklarının
tahsisi ve kullanımı konusunda, gerek politikaların belirlenmesinde gerekse politikaların
uygulanmasında başta ABD olmak üzere G-7 ülkelerinin6 çıkarları ve politik tercihleri
ön plana çıkmaktadır.
Ancak, Dünya Bankası kaynaklarının asıl faydalanıcısı ve politikalarından
etkilenen ülkeler Türkiye, Çin, Hindistan, Pakistan ve Meksika gibi gelişmekte olan
ülkeler ile birlikte özellikle IDA fonlarının büyük bölümünü kullanan, k.b.GSMH
seviyeleri oldukça düşük olan Afrika kıtasında yer alan az gelişmiş ülkelerdir. Bu
nedenle Dünya Bankasının sermaye yapısı ve oy gücünün belirlenmesi konusunda
gerekli düzenlemelerin yapılması ve bu düzenlemelerin bir sonucu olarak az gelişmiş ve
gelişmekte olan ülkelere daha çok oy hakkı verilerek, bu ülkelere Banka kaynaklarının
tahsisi ve kullanımı konusunda daha fazla söz hakkı tanınmalıdır.
Fon tahsis ve kullanımı konusunda fon sağlayıcısı ülkelerin politik tercihleri
yerine bu fonların asıl faydalanıcısı durumunda olan az gelişmiş ve gelişmekte olan
6 G-7 ülkeleri ABD ile birlikte, Kanada, Fransa, Almanya, İtalya, Japonya ve İngiltere’den oluşmaktadır.
39
ülkelerin ihtiyaçlarının dikkate alınması bu fonların daha ekonomik, etkin ve etkili
kullanımını sağlayarak gerek Dünya Bankasının gerekse fondan faydalanan ülkelerin
performanslarını artırmalarını sağlayacaktır. Bu performans artışı da Bankanın misyonu
olan “yoksulluktan arınmış bir dünya oluşturmak” hedefinin gerçekleşmesine de katkı
sağlayacaktır.
2.6.2. Banka Tarafından Yapılan Borçlanma
Dünya Bankasının kredi verirken birincil kaynağını sermayesinden ziyade mali
piyasalardan yaptığı borçlanmalar oluşturmaktadır. Dünya Bankası en üst düzeyde kredi
değerliliğine sahip olan bir kurumdur. Dünya bankası kaynaklarının büyük bölümünü
finansal piyasada uygun koşullarda (1959’den beri AAA-rated bonds) elde eder. Borç
kaynakları genelde uluslararası piyasalarda emeklilik fonları, sigorta şirketleri, şirketler
ve bankalar üzerinde yoğunlaşmaktadır (IBRD, 2007/b:21-22 ve WB About Us, 2008).
Bu kredi değerliliği Bankaya uluslararası finans piyasalarından çeşitli finans
piyasası enstrümanları kullanarak, daha uygun koşullarda (vade, faiz) borçlanabilme
imkânı vermektedir. Böylece, IBRD'den borçlanan ülkeler, ticari bankalardan
yapacakları borçlanmalara göre hem vade hem de faiz bazında daha uygun koşullarda
fon temin edebilmektedir (WB Annual Report 2007: 61).
Aşağıdaki grafikte de görüldüğü üzere; Dünya Bankasını 2007 mali yılsonu
itibariyle borç miktarı (borrowings outstanding) 81,1 milyar USD’dır. Bu da
sermayesinin yaklaşık % 43’üne tekabül etmektedir. Dünya Bankası bir yıl içerisinde
üye ülkelere kullandırdığı kredilerin finansmanının büyük bir kısmını borçlanma
yoluyla karşılamaktadır.
Grafik 7: IBRD’ nin Borçlanma ve Yatırımları Kaynak: The World Bank Annual Report 2007
40
Banka finansman temininde müstakil olarak hareket edebildiği gibi birçok
ülkenin hükümetleri veya Merkez Bankaları ile işbirliği içerisinde hareket
edebilmektedir. Dünya bankası borçlanma maliyetini minimum seviyelere indirebilmek
amacıyla para piyasalarında para cinsi ve faiz swapları opsiyonlarını da kullanmaktadır
(Tünsoy, 2005:11).
Dünya Bankası bir yıl içerisinde üye ülkelere kullandırdığı kredilerin
finansmanının büyük bir kısmını borçlanma yoluyla karşılamaktadır. Aşağıdaki grafikte
de görüleceği üzere banka vermiş olduğu kredilerin öz kaynaklardan karşıladığı kısım
yıldan yıla artış trendi göstermesine rağmen bu oran (Öz kaynak/Kredi) 2007 mali
yılsonu itibariyle % 35’ e ulaşmıştır. Diğer bir deyişle Dünya Bankası üyelerine
kullandırdığı kredilerin % 65’lik kısmını öz kaynakları dışındaki diğer kaynaklarla
(borçlanma) karşılamaktadır.
Grafik 8:Dünya Bankasının 2007 FY Sonu İtibariyle Özkaynak/Kredi Oranları Kaynak: The World Bank Annual Report 2007.
2.6.3. Dünya Bankasının Diğer Gelirleri
Dünya Bankası sahip olduğu sermaye ve borçlanma yolu ile elde ettiği fonları
üye ülkelere kullandırması sonucu bazı gelirler elde etmektedir. Diğer gelirler grubu
altında izlenen bu gelirler; bankanın elde ettiği faiz geliri, fon fazlasının para ve
sermaye piyasalarında değerlendirilmesinden ve dönem sonunda elde ettiği karlardan
oluşmaktadır (Kaya, 2002:18).
2.6.3.1. Faiz ve Taahhüt Gelirleri
Dünya Bankasının üye ülkelere hibe dışında yaptığı fonlamalar üye ülkelere bir
takım maliyetler yüklemektedir. Dünya Bankası üye ülkelere kullandırdığı kredilerden
faiz ve ön ödeme komisyonu (front end fee) altında çeşitli gelirler sağlamaktadır.
Ayrıca, banka vermiş olduğu kredilerin borçlusu tarafından kullanılmayan kısmı
41
üzerinden (Undisbursed amount) taahhüt komisyonu (commitment fee) adı altında %
0.75 oranında bir faiz de uygulamaktadır. Bu elde edilen gelirlerle birlikte borçluların
almış oldukları kredilerin anaparalarının geri ödemeleri de bankanın kaynak ve
kullanımında önemli bir yer tutmaktadır.
2.6.3.2. Hisse Senedi, Tahvil ve Bono Piyasalarından Elde Edilen Gelirler
Banka elinde bulunan fon fazlasını hisse senedi, bono ve tahvil piyasalarında
değerlendirebilmektedir. Banka, söz konusu piyasalarda yapmış olduğu yatırımlar
sonucunda da gelir elde eder. Bankanın 2007 mali yılı geliri 1.151 milyon $’dır (WB
Annual Report, 2007:63).
2.6.3.3. Bankanın Elde Etmiş Olduğu Karlar
Dünya Bankasının, ticari bankalarda olduğu gibi, karını maksimize etme gibi bir
amacı olmadığı halde 1948 yılından bu yana her yıl (2006 ve 2007 yılları hariç) net gelir
elde etmiştir. Banka elde ettiği karları ana sözleşmesindeki hükümler gereği sermaye
payı sahibi üye ülkelere dağıtamamaktadır. Dağıtılamayan söz konusu karlar da
finansman kaynağına eklenmektedir. Böylece banka elde ettiği kârları birçok kalkınma
faaliyetinin fonlanmasında kullanabilme imkânıyla, mali gücüne katkıda bulunmaktadır.
Bunların bir sonucu olarak da sermaye piyasalarında borç alan müşterileri için düşük
maliyette ve uygun koşullarda borçlanabilme imkânı sağlanabilmektedir.
2.7. Dünya Bankası’nın 2007 Mali Yılı Performansının Değerlendirilmesi
2.7.1. Genel Olarak
Dünya Bankasını 2007 mali yıl performansının değerlendirilmesinde; 1 Temmuz
2006-30 Haziran 2007 dönemindeki faaliyetlerini kapsayan 2007 yılı Yıllık Raporu ve
bu rapora ek bağımsız denetimden geçmiş 2007 yılı finansal tabloları ile birlikte
Yönetim ve İç Kontrol Raporları baz alınmıştır.
Yıllık rapor, birlikte Dünya bankası olarak ifade edilen IBRD ve IDA İcra
Direktörleri tarafından 30 Haziran 2007 tarihinde hazırlanmıştır.7 IBRD ve IDA ile
7 Dünya Bankası Grubu’ nun diğer kuruluşları olan IFC, MIGA ve ICSID kendi yıllık raporlarını ayrı ayrı yayınlamaktadır. Bu kuruluşların 2007 mali yıl performanslarının değerlendirilmesine çalışmamızın I.Bölümünde yer verilmiştir.
42
birlikte İcra Direktörleri Kurulunun başkanlığını yürüten Robert B. Zoellick bu rapor ile
birlikte bütçeler ve bağımsız denetimden geçmiş finansal tabloları onay için
Guvernörler Kurulu’na sunmuştur (WB Letter of Transmittal, 2007:1).
2.7.2. Sağlanan Fonlar ve Önemli Finansal Göstergeler
Kuruluşundan bu yana IBRD tarafından sağlanan fon miktarı 433 Milyar ABD
Dolarına ulaşmıştır. Son yıllarda ortalama yıllık 11 Milyar ABD Dolarının üzerinde
kaynak sağlanmaktadır. IBRD’ nin 2003-2007 mali yıllarında sağladığı fonlar ve önemli
finansal göstergeleri karşılaştırmalı olarak aşağıdaki tabloda özetlenmiştir (WB Annual
Report 2007:1-126).
Tablo 12:IBRD Önemli Finansal Göstergeler (Milyon ABD Doları) Finansal Göstergeler 2003 2004 2005 2006 2007
Faaliyet Geliri 3.021 1.696 1.320 1.740 1.659 Kredi Bakiyesi 116.240 109.610 104.401 103.004 97.805 Toplam Varlıklar 230.062 228.910 222.008 212.326 208.030 Toplam Özkaynaklar 37.918 35.463 35.588 36.474 39.926 Taahhüt Bazında Sağlanan Fonlar 11.231 11.045 13.611 14.135 12.829 Toplam Proje Sayısı 99 87 118 113 112 Brüt Kullanımlar (A) 11.921 10.109 9.772 11.833 11.055 Geri Ödemeler (B) 19.877 18.479 14.809 13.600 17.231 Net Kullanımlar (C=A-B) -7.956 -8.370 -5.037 -1.767 -6.176
Kaynak: The World Bank Annual Report 2007,s:1-63
Tabloda da görüleceği üzere, 2007 mali yılında IBRD’ nin taahhüt bazında
sağlamış olduğu fon miktarı 2006 yılına göre %9 oranında azalarak, toplamda 112 proje
için, 12,8 Milyar USD olarak gerçekleşmiştir (WB Annual Report, 2007:3-5).
IBRD’ nin 2007 mali yılında ya da daha önceki yıllarda taahhüt ettiği fonların
11.055 Milyon USD kısmı 2007 mali yıl içinde kullanılmıştır. Ancak borçlu ülkeler
daha önceki kullanımları nedeniyle kullandıkları fonların 17.231 Milyon ABD Dolarlık
kısmını IBRD’ye geri ödemiştir. Böylece 2007 mali yılındaki net kullanım 6.176
Milyon USD olarak gerçekleşmiştir (a.g.e:2).
Aslında tablodan da görüleceği üzere, 2003-2007 mali yıllarında IBRD’den net
kullanımlar negatif olarak gerçekleşmiştir. Bunun anlamı IBRD taahhüt ettiği fonlardan
daha büyük kısmının tahsilâtını gerçekleştirmiş, bir başka deyişle üye ülkeler son
yıllarda IBRD’den kullandıkları fondan daha fazla olarak önceki dönem kullanımları
43
nedeniyle anapara ve faiz geri ödemesinde bulunarak IBRD’ deki borç bakiyelerini
azaltma yoluna gitmiştirler.
Yukarıdaki paragrafta ifade edilen trendin bir sonucu olarak, IBRD kredi
bakiyesi (borçlu ülkelerden alacaklar) 2003 yılından itibaren azalış yönünde bir eğilim
göstermiş, 2003 yılında 116.240 Milyon USD olan kredi bakiyesi, yıllık bazda geri
ödemelerin kullanımlardan daha fazla olması nedeniyle, 2007 mali yılı sonu itibariyle
97.805 Milyon USD’na düşmüştür. Böylece IBRD son yıllarda net fon sağlayıcıdan
ziyade tahsil edici pozisyonunda olmuştur. Bu trendin müteakip yıllarda da devam
etmesi fon kullanıcılarının alternatif fon kaynaklarına yönelmelerine neden
olabilecektir.
IBRD 2003-2007 yılları arasında faaliyetleri sonucunda faaliyet geliri elde
etmiştir. IBRD’ nin 2007 mali yılı sonu itibariyle faaliyetleri sonucu kazancı 1.659
Milyon USD olarak gerçekleşmiştir. Toplam varlıklar ise 2003-2007 mali yılları
arasında sürekli azalmış ve 2007 mali yılı sonu itibariyle 208.030 Milyon USD olarak
gerçekleşirken, özkaynakları 39.926 Milyon USD’na ulaşmıştır (a.g.e:65).
2.7.3. Bankanın 2007 Mali Yılı Gelirleri
Dünya Bankası, üye ülkelerce sağlanan sermaye payları ve borçlanma yolu ile
elde ettiği fonları üye ülkelere kullandırması sonucunda, faiz geliri elde eder. Bankanın
ayrıca, fon fazlasını para ve sermaye piyasalarında değerlendirilmesinden ve dönem
sonunda elde ettiği karlardan oluşan diğer gelirleri mevcuttur.
Bankanın 2007 mali yıl raporunda yer alan gelir tablosuna göre; bankanın
sağlamış olduğu kredilerden elde ettiği faiz geliri 2005 mali yılsonunda 4.084 milyon
USD iken 2006 mali yılsonunda 4.971 milyon USD’a, 2007 mali yılsonunda ise 5.391
milyon USD’a yükselmiştir. Ayrıca, banka taahhüt komisyonu olarak söz konusu
yıllarda sırasıyla 71 milyon USD, 73 milyon USD ve 75 milyon USD gelir elde etmiştir
(IBRD, 2007/a:50).
Bankanın 2007 mali yıl raporunda yer alan gelir tablosuna göre; bankanın söz
konusu yatırımlarından elde ettiği gelir 2005 mali yılsonunda 630 milyon USD iken
2006 mali yılsonunda 1.067 milyon USD’na, 2007 mali yılsonunda ise 1.151 milyon
44
USD’na yükselmiştir (a.g.e:50).
Bankanın 2007 mali yıl raporunda yer alan bilânço ve gelir tablosuna göre;
banka 2005 mali yılını 3.189 milyon USD kazanç ile kapatmasına rağmen 2006 mali
yılını 2.389 milyon USD ve 2007 mali yılını ise 140 milyon USD kayıpla kapatmıştır.
Bu performansın bir sonucu olarak 2005 mali yılı sonunda 27.171 milyon USD olan
dağıtılmamış kurum kazancı (Retained Earnings) 2006 mali yılı sonunda 24.782 milyon
USD’na düşmüş ve 2007 mali yılı sonunda yapılan 3.189 milyon USD’lık netleştirme
neticesinde 27.831 milyon USD’na yükselerek bankanın finansman kaynağına
eklenmiştir (a.g.e:51).
2.7.4. 2007 Mali Yılında Sağlanan Fonların Türleri Açısından Dağılımı
Dünya Bankası üye ülkelere yatırım (proje) kredileri, uyum (program) kredileri
ve hem proje hem de program kredisi bileşeni içeren karma krediler sağlamaktadır.
Dünya Bankası tarafından verilen kredilerin dağılımına baktığımızda, aşağıdaki grafikte
de görüldüğü üzere, yatırım kredilerinin öneminin devam ettiğini söyleyebiliriz. Sadece
2002 yılında toplam taahhüt edilen krediler içerisinde yapısal uyum kredileri, 2001
ekonomik krizin de etkisiyle, yatırım kredilerini geçmiştir. Diğer yıllarda ise yatırım
kredilerinin toplam içindeki payı yapısal uyum kredilerinin oldukça üzerindedir (IBRD,
2007/b:12).
Grafik 9 : IBRD’ nin Taahhüt Bazında Kredi Dağılımı Kaynak: IBRD Management’s Discussion and Analysis, 2007, s.12 Aşağıdaki tabloda da görüleceği üzere, örneğin 2007 mali yılında taahhüt edilen
12.829 Milyon USD fonun %72’ si yatırım kredisi olarak sağlanırken kalan % 28
45
yapısal uyum kredileri için taahhüt edilmiştir. Bu oranlar 2006 mali yılı için kullanılan
14.135 Milyon USD fonun % 65 yatırım kredisi % 35’i yapısal uyum kredileri olarak
gerçekleşmiştir. IBRD tarafından 2007 mali yılında taahhüt edilen 12.829 Milyon USD
fon toplam 112 projeye sağlanmıştır. Bu projelerin 90 âdeti (%80) yatırım projesi iken
kalan 22 âdeti (%20) uyum projesidir. 2006 mali yılında ise fon sağlanan 113 projenin
92 âdeti (%81) yatırım projesi iken kalan 21 âdeti (%19) uyum projesidir (WB Annual
Report, 2007:1-63).
Kaynak: The World Bank Annual Report 2007 s. 1-63
2.7.5. 2007 Mali Yılında Sağlanan Fonların Bölgesel ve Sektörel Dağılımı
IBRD 2007 mali yılında taahhüt bazında 34 ülkede 112 proje için 12,8 Milyar
USD fon sağlamıştır. Bu fonların bölgesel dağılımına baktığımızda, aşağıdaki grafikte
de görüldüğü üzere, 12,8 Milyar ABD Dolarlık fonun %34’ü Latin Amerika ve Karayip
bölgesinde, %26’sı Türkiye’nin de sınırları içerisinde bulunduğu Avrupa ve Orta Asya
(ECA) bölgesinde, %22’lik kısmı ise Doğu Asya ve Pasifik bölgesinde kullanılmıştır
(a.g.e:1-63).
Grafikte belki de dikkat edilmesi gereken noktalardan birisi Afrika kıtasında
IBRD fonlarının kullanımının %1’ in altında gerçekleşmesidir. Bunun nedeni; bu
bölgedeki ülkelerin çok büyük bölümünün kişi başına milli gelir seviyelerinin düşük
olması sebebiyle daha uygun koşullarda IDA fonu kullanmalarındandır. 2007 mali
yılında IDA fonlarının yaklaşık yarısı Afrika kıtasında kullanılmıştır
Tablo 13: IBRD Tarafından 2007 Mali Yılda Sağlanan Fonların Türleri Açısından Dağılımı
Uyum (Policy) Kredileri (II) 4.187 4.453 4.264 4.906 3.635 Yatırım Kredileri (III) 7.044 6.592 9.347 9.229 9.194 Toplam Proje Sayısı (A=B+C) 99 87 118 113 112 Uyum Projeleri (B) 21 18 23 21 22 Yatırım Projeleri (C) 78 69 95 92 90
46
Güney Asya13%
Orta Doğu & Kuzey Afrika
5%
Latin Amerika &Karayipler
33%
Afrika<1%
Doğu Asya &Pasifik
22%
Avrupa& Orta Asya
26%
Grafik 10: 2007 Mali Yılında IBRD tarafından Sağlanan Fonların Bölgesel Dağılımı Kaynak: The World Bank Annual Report 2007
IBRD tarafından 2007 mali yılında sağlanan 12,8 Milyar USD fonun sektörel
dağılımına baktığımızda; sağlanan fonların %28’ inin ulaştırma, %21’inin adalet ve
kamu yönetimi, %15’ inin ise su, sağlık ve sel baskınından korunma sektörlerinde
kullanıldığını görmekteyiz (a.g.e:53).
Su & Sağlık& Sel Baskınından
Korunma15%
Enerji & Madencilik
4%
Bilgi&İletiş im <1%
Finans9%
Ulaştırma28%
Eğitim3%
Sağlık & Diğer Sosyal Hizmetler
7%
Endüstri & Ticaret
6%
Adalet & Kamu Yönetimi
21%
Tarım& Balıkçılık& Ormancılık
7%
Grafik 11: 2007 Mali Yılında IBRD Tarafından Sağlanan Fonların Sektörel Dağılımı Kaynak: The World Bank Annual Report 2007.
IBRD tarafından sağlanan fonların kullanıldığı sektörler, faydalanıcı ülkeler-
bölgeler ve bunlara paralel olarak IBRD’nin misyonuna yönelik ciddi eleştiriler söz
konusudur:
Perkins; mevcut küresel ekonomik dünyada uygulanan ekonomik politikaların
bir sonucu olarak, dünya nüfusunun yarıdan fazlasının 2 dolarlık gündelik gelirle
yaşamak zorunda kaldığını, iki milyardan fazla insanın yaşamak için temel ihtiyaçlar
47
olan elektrik, temiz su, sağlık hizmetleri, mülkiyet, haberleşme, polis ve itfaiye
güvencesinden yararlanamadığını, Dünya Bankasının finanse ettiği projelerin %55 ile
%60’ının başarısızlıkla sonuçlandığını, Üçüncü Dünya borçlarını yönetmenin
maliyetinin tüm Üçüncü Dünya ülkelerinin sağlık veya eğitim harcamalarını aştığını,
Üçüncü Dünya borçlarının her yıl artarak 3 trilyon dolara ulaştığını, birçok ülkede
nüfusun %1’iniş oluşturan kesimin özel mülkiyetin %90’dan fazlasının elinde
tuttuğunu, her gün en az 34.000 beş yaş altı çocuğun açlık ya da önlenebilecek
hastalıklar nedeniyle öldüğünü, askeri harcamaların oldukça yüksek olduğunu belirterek
bu durumun değiştirilmesi gerektiğini vurgulamaktadır (Perkins, 2007:334-341).
Kuruluşundan bu yana kalkınmakta olan ülkelerin ekonomik ve sosyal
gelişmelerini sağlama konusunda önemli proje ve hükümet programlarını destekleyen
Dünya Bankasından beklenti, “yoksulluktan arınmış bir dünya oluşturmak” olarak
hedeflediği misyonuna uygun olarak fonlarını daha çok yoksul ve kalkınma odaklı proje
ve programlar için kullanmasıdır.
Yukarıdaki paragrafta da özetlemeye çalıştığım Perkins’in ilgili tespitleri de
dikkate alınarak, IBRD tarafından sağlanan fonların sektörel dağılımında ulaştırma ile
birlikte eğitim, sağlık ve diğer sosyal hizmetler sektörlerinde kullanılacak proje ve
programlara öncelik verilmeli ve bu sektörlerin toplam fon kullanımı içerisindeki
payları artırılmalıdır.
2.7.6. 2007 Mali Yılında En Çok Fon Sağlanan Ülkeler ve Ülke Kredi Riskleri
Dünya Bankası’nca 2007 mali yılında sağlanan toplam 24,7 Milyar8 USD fonun
yaklaşık 13 Milyar ABD Dolarlık kısmı (%52,7) aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 9
ülkeye sağlanmıştır. Toplam kaynağın 3.751 Milyon ABD Dolarlık kısmı ( %15,2)
Hindistan’a sağlanırken Türkiye’ye 1.158 Milyon USD (%4,7) fon sağlanmıştır (WB
About Us, 2008).
Dünya Bankası’nca 2007 mali yılında en çok fon sağlanan ülkeler aşağıdaki
tabloda özetlenmiştir.
8 Toplam 24,7 Milyar USD fonun 12,8 Milyar USD’lık kısmı IBRD, kalan 11,9 Milyar USD’lık kısmı IDA tarafından sağlanmıştır.
48
Tablo 14: Dünya Bankasınca 2007 Mali Yılında En Çok Fon Sağlanan Ülkeler Borçlu Sağlanan Fon
(Milyon ABD Doları) Toplam İçindeki Payı
(%) Hindistan 3.751 15,2 Arjantin 1.749 7,1 Çin 1.641 6,6 Endonezya 1.159 4,7 Türkiye 1.158 4,7 Kolombiya 1.102 4,5 Pakistan 985 4 Nijerya 750 3 Vietnam 712 2,9 9 Ülke Toplam 13.007 52,7 Toplam (IBRD+IDA) 24.696 100
Kaynak: Dünya Bankası Resmi Web Sitesi
Ülke kredi riskleri borçlu ülkelerin taahhütlerini yerine getirememeleri nedeniyle
Dünya Bankası’nın uğrayabileceği zarar riskini ifade etmektedir. IBRD’ nin “Kredi
Risk Departmanı” sürekli olarak borçlu üye ülkelerin kredi risklerini analiz eder. Bu
analizler sonucunda Dünya Bankası muhtemel zarar için mali tablolarında karşılık
ayırmaktadır. IBRD’ nin mevcut düzenlemelerine göre bir ülkenin maksimum kredi risk
miktarının belirlenmesinde “Adil Erişim Limiti (Equitable Access Limit)” veya “Tek
Borçlu Limiti (Single Borrower Limit)” den hangisi düşük ise o dikkate alınmaktadır
(IBRD, 2007/b:25).
Adil Erişim Limiti IBRD’ nin kayıtlı sermayesi, rezervleri ve dağıtılmayan
karının %10’una eşittir. Tek Borçlu Limiti ise her yıl İcra Direktörleri tarafından IBRD’
nin rezervleri ve önceki yıl net gelirin dağıtımı suretiyle hesaplanmaktadır. 2007 mali
yılı için Adil Erişim Limiti 21,7 Milyar ABD Doları iken, Tek Borçlu Limiti 14,5
Milyar ABD Doları olarak belirlenmiştir.
Grafik 12: 2007 Mali Yılı Sonu İtibariyle Kredi Riski En Yüksek Olan 8 Ülke
Kaynak: IBRD Management’s Discussion and Analysis, 2007, s.25
49
Yukarıdaki grafikte de görüleceği üzere kredi risk limiti, Tek Borçlu Limiti daha
düşük olduğu için, 14,5 Milyar USD seviyesindedir. 2007 Mali yılı sonu itibariyle tek
borçlu limitine en yakın, bu yüzden risk limiti en yüksek ülkeler Çin, Brezilya ve
Türkiye’dir. Çin’in 2007 mali yılı sonu itibariyle toplam kredi riski miktarı (sağlanan
garantilerin net bugünkü değeri dâhil) 11,6 Milyar USD olarak gerçekleşmiştir.
Türkiye’ nin kredi risk miktarı ise 6 Milyar USD’nın üzerinde seyretmektedir (IBRD,
2007/b:25).
Aslında yukarıdaki grafikte yer alan Tek Borçlu Limiti kredi riski olarak
algılanmakta ve bir ülkenin Dünya Bankasındaki maksimum kredi bakiyesini (ödenecek
borç miktarlarını) ifade etmektedir. Bu limit ülkelerin ödeme kabiliyetleri ya da fon
kullanma ihtiyaçlarına bakılmaksızın her ülke için tek bir tutardır (14,5 Milyar $). Bu
yüzden grafik, kanımca, ülkelerin kredi riskinden ziyade Dünya Bankasına en çok borcu
olan 8 ülkenin borç tutarlarını göstermektedir.
Fon kullanıcısı ülkelerin kullandıkları fonların anapara geri ödemesi ile birlikte
faiz ve diğer masraflarını vadesinde ödemeleri durumunda, Dünya Bankası açısından
herhangi bir risk gerçekleşmeyecektir. Bu nedenle Dünya Bankası tarafından Tek
Borçlu Limiti dışında kredi riskine ilişkin özel bir tanımının yapılmasında fayda vardır.
Kredi riski tanımında fon kullanan ülkelerin borç bakiyeleri ile birlikte bu bakiyelerin
vadesinde ödenmeyen (vadesi geçmiş) kısmı ve ülkelerin borç ödeme kabiliyetlerinin
dikkate alınması gerekir. Örneğin yukarıdaki grafikte Türkiye için yer alan 6 Milyar
ABD Doları Türkiye’nin Dünya Bankasına ödenecek kredi bakiyesini ifade etmektedir.
Ancak, Türkiye’nin yükümlülüklerini vadesinde yerine getirmesi nedeniyle Bankaya
karşı vadesi geçmiş bir borcu söz konusu olmadığından herhangi bir kredi riski de
oluşmamıştır.
50
3. BÖLÜM
DÜNYA BANKASI TARAFINDAN SAĞLANAN KREDİ TÜRLERİ VE DİĞER
İMKÂNLAR
3.1. Dünya Bankası Tarafından Sağlanan Kredi Türleri
Dünya Bankasının yatırım kredileri (investment credits), uyum kredileri
(adjustment loans) ve bu ikisinin karmasından oluşan karma krediler (hybrid loans)
olmak üzere sağladığı 3 tür kredi söz konusudur.
Dünya Bankası, kuruluşundan 1980’lere kadar, gelişmekte olan ülkelerin
kalkınma hedeflerine ulaşmasına katkıda bulunacak yatırım projelerine yönelik olarak
verilen yatırım kredileri üzerinde yoğunlaşmıştır. Ancak son 25 yıldır gelişmekte olan
ülkelerin toplumsal yapılarını, kendi öngördüğü kalkınma modeli çerçevesinde
yönlendirecek programlara yönelik uyum kredileri de vermeye başlamıştır. Bu misyon
değişikliği, uygulamada Bankanın geleneksel proje kredisi anlaşmalarının yanı sıra
özellikle 1980 yılından bu yana, az gelişmiş ülke hükümetleriyle “Yapısal Uyarlanma
Kredisi Anlaşmaları” ile daha dar kapsamlı “Sektörel Uyarlanma Kredisi
Anlaşmaları”nı imzalamaya başlamasıyla sonuçlanmıştır. Son dönemlerde ise hem proje
hem de program kredisi bileşeni içeren “Karma Kredi Anlaşmaları” da uygulamaya
başlanmıştır (Kaya, 2002:19).
Böylece Dünya Bankası kalkınma amaçlı gelişmekte olan ülkelerdeki mikro
projecilik misyonunu son dönemlerde IMF istikrar politikalarıyla da uyumlu makro
istikrar politikalarına bırakmaya başlamıştır. Bu husus da Dünya Bankası’nın kuruluş
misyonuna aykırı politikalar olarak dikkat çekmekte ve ciddi eleştirilere uğramaktadır.
3 Nisan 2008 tarihi itibariyle Türkiye’de 194 projeye Dünya Bankası kısmen ya
da tamamen finansman sağlamıştır. Bu projelerin 167’si (%86’sı) yatırım kredisi ile
finanse edilirken kalan 27’si (%14’ü) ise uyum kredileri ile finanse edilmiştir (WB
Projects & Operations, 2008).
51
Dünya Bankası tarafından verilen kredilerin türleri ve bu kredilere ilişkin örnek
projeler aşağıdaki bölümde incelenecektir.9
3.2. Yatırım (Proje) Kredisi Anlaşmaları
Dünya Bankası kuruluşundan bu yana gelişmekte olan ülkelerin kalkınmasına
yardım edecek projelerin finansmanı için uzun dönemli (5 ila 10 yıl arasında) yatırım
kredisi sağlamaktadır. Bu krediler, büyük ölçüde, gelişmekte olan ülkelerde ekonomik
ve sosyal gelişmeyi sağlamaya yönelik mal, iş ve hizmet temininde kullanılmaktadır.
Banka bu tür kredileri kullandırırken: bu kredinin borç alan ülkenin ekonomisinin
gelişmesine katkıda bulunmasını, sağlam ve üretken projelerde kullanılmasını ve de
krediyi kullanacak ülkenin, krediyi geri ödeme kapasitesini göz önünde
bulundurmaktadır (Tünsoy, 2005:14).
Dünya Bankası’nın temel işlevlerinin başında kalkınmaya yönelik projelerin
kredilendirilmesi gelir. Banka tarafından kullandırılan yatırım kredilerinin temel
özellikleri şunlardır (World Bank, 2001:5 ve Tünsoy, 2005:14-15):
Ø Bu krediler, borcunu geri ödeme kapasitesine sahip ülkelerin yatırım
projelerinin finansmanında kullandırılmaktadır.
Ø Bu krediler, ekonomik yönden gelişmiş ülkelerden ziyade, gelişmekte olan
ülkelere sağlanmaktadır.
Ø Eğitim kalitesinin artırılması, alt yapı yatırımlarının desteklenmesi, sanayi
yatırımları ve sağlık hizmetlerinin geliştirilmesi vb. nedenlerle; eğitim, sağlık,
ulaştırma, ticaret vb. birçok sektöre verilebilir. Bir projeye sağlanan krediler
tek bir sektörde kullanılabileceği gibi, aynı anda birçok sektörde de
kullanılabilmektedir.
Ø Bir projenin banka tarafından finanse edilebilmesi için, o projenin ekonomik,
teknik ve mali açılardan yeterli bulunması ve ekonomik gelişmeye katkıda
bulunması gerekir.
Ø Bu krediler ülke hükümetine doğrudan verilebileceği gibi, o ülke
9Dünya Bankası tarafından verilen kredilerin türleri ve bu kredilere ilişkin örnek anlaşmalar 2001 yılında yayımlanan Kredi Araçları “ World Bank Lending Instruments-Resources for Development Impact” kitapçığında ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Çalışmamızın bu bölümü söz konusu kaynağın, tarafımca Türkçeye çevrilmesi temel alınarak, değerlendirilmesi suretiyle hazırlanmıştır.
52
hükümetinin garantisi altında çeşitli kurum ve/veya kuruluşlarına da
verilmektedir.
Banka tarafından verilen yatırım kredileri, ilgili yatırım projesinin tamamını
finanse etmez, kalan kısmının o ülke iç kaynakları veya diğer dış kaynaklarından
finanse edilmesi gerekir. Bir başka deyişle yatırım projeleri, ortak finansman
yöntemiyle finanse edilmektedir. Söz konusu uygulamanın amacı, ödenmesi gereken
vergi, harç vb. ödemelerin Banka kaynaklarından karşılanmasını engellemek ve üye
ülkenin projeyi sahiplenmesini sağlamaktır (Eğilmez, 1996:75).
3.2.1. Yatırım Kredisi Anlaşma Türleri
Yatırım kredisi anlaşma türleri aşağıda yer almaktadır:
Ø Özel Yatırım Kredileri (Specific Investment Loan- SIL )
Ø Sektör Yatırım ve Koruma Kredileri (Sector Investment and Maintenance
Loan- SIM)
Ø Program Uyum Kredileri (Adaptable Program Loan- APL)
Ø Hazırlık Kredileri (Learning and Innovation Loan- LIL)
Ø Teknik Yardım Kredileri (Technical Assistance Loan- TAL)
Ø Aracı Kurum Kredileri (Financial Intermediary Loan- FIL)
Demiryolu Projesi (02) 08.07.1986 31.12.1993 456 197 Ulaşım
Güney Antalya Turizm Altyapı Projesi 06.07.1976 31.12.1984 26 26 Kentsel Kalkınma
Kaynak: WB Projects & Operations, World Bank Web Site, (03.04.2008)
3.2.1.3. Program Uyum Kredileri (Adaptable Program Loan- APL)
Program Uyum Kredileri (APL), uzun dönemli kalkınma programlarının her
safhasında destek sağlayan kredilerdir. Program uyum kredileri (World Bank, 2001:8):
Ø Uzun dönemli kalkınma programlarına ilişkin safhaları,
Ø Destek sağlanılan safhalar için ilgili sektör politikaları,
Ø Sektör yatırımları ve yenilenen harcamalar için belirlenen öncelikler ile ilgili
anlaşmaları kapsamaktadır.
Programın her aşamasındaki işlemler gözden geçirilerek değerlendirilir. Ayrıca,
bir sonraki aşamaya geçmeden önce gerekli tüm analiz ve değerlendirmeler yapılır.
56
APL bir programın başarılı bir şekilde uygulanabilmesinde önemli bir role sahip
bulunan kurum ve organizasyonlarda gerekli değişliklerin yapılabilmesinde
kullanılmaktadır. APL daha çok su, sağlık, eğitim ve doğal kaynak yönetimi alanlarında
sistematik reformlar veya sektörün yeniden yarılandırılmasına yönelik programları
desteklemek için sağlanan kredilerdir (World Bank, 2001:8 ve Tünsoy, 2005:19).
Örneğin, IBRD tarafından Hindistan’a “India Power Sector Restructuring
Program Loan” projesi adı altında 18 Şubat 1999 tarihinde 210 milyon ABD Doları
tutarında APL kredisi verilmiştir. Söz konusu kredi sekiz yılı aşkın süreçte uygulanacak
uyum programının ilk safhası olarak, devlet bütçesinde ana sorunlardan biri olan enerji
sektöründeki dönüşümü sağlayarak öncelikli sektörlere katkı sağlamaya yardımcı
olmayı amaçlamaktadır. IDA tarafından ise Bolivya’ya “Bolivia Health Sector Reform
Project” projesi adı altında, 15 Haziran 1999 tarihinde, 25 milyon ABD Doları
tutarında APL kredisi verilmiştir. Söz konusu kredi Bolivya’daki küçük yaştaki çocuk
ölüm oranını azaltmaya yönelik olarak hükümetin sağlık reform programının ilk
aşamasını desteklemeye yönelik verilmiş bir kredidir (World Bank, 2001:8).
Türkiye’de 3 Nisan 2008 tarihi itibariyle finansmanı Dünya Bankasınca sağlanan
194 Projenin 7’si APL’dir. Bunlardan 1 âdeti çeşitli sebeplerle düşen statüde, 2 âdeti
kapanmış ve 4 âdeti ise aktif (uygulaması devam etmekte) durumdadır. Aktif durumdaki
APL projelerine ilişkin bilgiler aşağıdaki tabloda özetlenmiştir (WB Projects &
Operations, 2008).
Tablo 17: Türkiye’de Dünya Bankasınca Sağlanan Program Uyum Kredileri (APL) PROJE ADI TARİH PROJENİN MALİYETİ ANA SEKTÖR
(Milyon ABD Doları) YÜRÜRLÜK SON
KULLANIM TOPLAM IBRD
KATKISI Güneydoğu Avrupa Enerji Topluluğu- Uyarlanabilir Program Kredisi 2 (ECSEE-APL 2) 04.04.2005 31.12.2010 78 66 Enerji ve Madencilik Güneydoğu Avrupa Enerji Topluluğu- Uyarlanabilir Program Kredisi 3 24.03.2006 30.06.2011 195 150
Enerji ve Madencilik -Endüstri ve Ticaret
Sağlıkta Dönüşüm 20.05.2004 31.12.2008 75 61 Kamu Yönetimi ve Adalet Devlet Demiryollarının Yeniden Yapılandırılması 09.06.2005 30.09.2009 221 185 Ulaşım
Kaynak: WB Projects & Operations, World Bank Web Site, (03.04.2008)
3.2.1.4. Hazırlık Kredileri (Learning and Innovation Loan -LIL)
Hazırlık Kredileri (LIL) yoğun olarak, küçük ölçekli pilot yatırımlar ve kapasite
57
geliştirmeye yönelik projelerin desteklenmesine yönelik verilen kredilerdir. LIL ile
desteklenen projelerin başarılı olması durumunda, bu projeler daha büyük projelere
dönüştürülerek, elde edinilen bilgi ve tecrübelerinden fayda sağlanmış olmaktadır
(Tünsoy, 2005:19).
LIL, tutarı 5 Milyon ABD Doları aşmamakta ve genelde bankanın diğer yatırım
kredilerinden daha kısa sürede olmak üzere 2-3 yıllık periyotta uygulanmaktadır. Bu
krediler, öğrenilen derslerden çıkarım yapmak üzere, etkili izleme ve değerlendirme
sistemini içermektedir. LIL, yeni yaklaşımları test etmek için, daha çok işe başlama
amacıyla, yeni üyelere kullandırılan bir kredidir. Bu krediler (World Bank, 2001:9):
Ø Kurumsal ortaklar arasında güvenin oluşturulması,
Ø Kurumsal kapasitenin test edilmesi,
Ø Büyük projelerin hazırlanmasındaki pilot yaklaşımlar,
Ø Yerel bazlı kalkınma girişimlerinin desteklenmesi,
Ø Esnek planlama gerektiren projelerin başlatılması gibi alanlarda
kullanılmaktadır.
Örneğin, IBRD tarafından Gabon’a “Gabon Pilot Community Infrastructure
Works” projesi adı altında 24 Ağustos 1998 tarihinde 5 Milyon ABD Doları tutarında
LIL kredisi verilmiştir. Söz konusu proje, küçük ölçekli yerel özel firmaların işlerinin
kalitesinin yükseltilmesini kolaylaştırmak amacıyla, proje tanzimi, metot ve
prosedürlerin test edilmesi konusunda hükümete yardım etmeyi amaçlamaktadır. Proje
aynı zamanda özel inşaat firmalarının güçlendirilmesi ve yoksullar arasında istihdamın
artırılması amacıyla, söz konusu metotlarla ilgili bilgilerin yayılmasını da
desteklemektedir. IDA tarafından ise Moldavya’ya “Moldova Rural Finance Project”
projesi adı altında 13 Ocak 1998 tarihinde 5 Milyon ABD Doları tutarında LIL kredisi
verilmiştir. Söz konusu proje, küçük çiftçilere ve kırsal girişimcilere finansal hizmet
sağlayacak kırsal ortak bankacılık sistemini oluşturmayı amaçlamaktadır (a.g.e:9).
Türkiye’de bugüne kadar uygulanan tek LIL projesi “Commodities Market
Development Project” (Emtia Piyasasını Geliştirme Projesi) dir. Temel olarak endüstri
ve ticaret sektörlerini hedefleyen proje, 16 Haziran 1998 tarihinde yürürlüğe girmiş ve
58
31 Mart 2003 tarihinde kapanmıştır. Proje ile ilgili olarak IBRD tarafından 4 Milyon
ABD Doları kaynak sağlamıştır (WB Projects & Operations, 2008).
3.2.1.5.Teknik Yardım Kredileri (Technical Assistance Loan-TAL)
Teknik Yardım Kredileri (TAL), ekonomik ve sosyal kalkınmanın teşvik
edilmesine yönelik reform, strateji ve uygulama politikaları ile doğrudan ilgili
kurumların kapasitelerinin güçlendirilmesi amaçlarına yönelik olarak üye ülkelere
kullandırılır. Bu krediler aynı zamanda kamu sektörü reformu ve yatırımların hazırlık,
uygulama ve devamı ile ilgili kapasitenin güçlendirilmesine katkıda bulunur. TAL
kredileri genelde yatırım ya da uyum faaliyetlerinin hazırlık ve uygulaması
safhalarındaki bir takım özel hususları destekleyerek bu faaliyetleri tamamlayıcı bir rol
üstlenir. Bu krediler; organizasyonel düzenleme, personel yönetimi metotları ve önemli
kurumlarda teknik, fiziksel ya da finansal kaynak konularında yoğunlaşabilir (World
Bank, 2001:10).
IDA tarafından Makedonya’ya “Makedonya Pension Reform Technical
Assistance Project” projesi kapsamında 9 Temmuz 1998 tarihinde 1 milyon ABD
Doları tutarında TAL kredisi verilmiştir. Bu proje, ülkenin uygulamakta olduğu sosyal
sektör uyum programı altında ilgili politika ve reformların oluşturulmasına yönelik
olarak verilmiştir. Proje, emeklilik ile ilgili reformların planlanması, bu konuda
mevzuatın geliştirilmesi ve Makedonya Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile
emeklilik fonlarının kapasitesinin güçlendirilmesini desteklemektedir. IBRD tarafından
ise Peru’ya “Peru Urban Property Rights Project” projesi kapsamında 6 Ağustos 1998
tarihinde 38 milyon ABD Doları tutarında TAL kredisi verilmiştir. Proje yoğun olarak
fakir kentsel yerleşim merkezlerindeki mülkiyet haklarının düzenlenmesini
planlamaktadır. Proje, yaklaşık 860.000’ i bireysel olarak istihkak edilmiş olmak üzere,
960.000 mülkün kayıt edilmesini finanse etmektedir. Bu işlem, genel olarak fakirlik
çizgisinde olan, toplam nüfusun yaklaşık %25’ ini oluşturan 4 milyon insanı
kapsamaktadır (a.g.e:10).
Türkiye’de 3 Nisan 2008 tarihi itibariyle finansmanı Dünya Bankasınca sağlanan
194 Projenin 8’i TAL’dır. Bunlardan 1 âdeti çeşitli sebeplerle düşen statüde, kalan 7
âdeti ise kapanmış durumdadır. Bazı TAL projelerine ilişkin bilgiler aşağıdaki tabloda
özetlenmiştir (WB Projects & Operations, 2008).
59
Tablo 18: Türkiye’de Dünya Bankasınca Sağlanan Teknik Yardım Kredileri (TAL)
PROJE ADI TARİH PROJENİN MALİYETİ ANA SEKTÖR
(Milyon ABD Doları) YÜRÜRLÜK SON
KULLANIM TOPLAM IBRD
KATKISI Ankara Hava Kirliliği Kontrol Mühendisliği Projesi 23.10.1979 31.12.1983 6 6 Çevre Özelleştirme Uygulaması Teknik Yardım Projesi 03.05.1994 31.12.1999 100 100 Kamu Yönetimi ve Adalet Kaynak: WB Projects & Operations, World Bank Web Site, (03.04.2008)
3.2.1.6. Aracı Kurum Kredileri (Financial Intermediary Loan-FIL)
Aracı Kurum Kredileri (FIL), reel sektördeki yatırım ihtiyaçlarını karşılamaya
yönelik olarak, yerel mali kuruluşlara uzun dönemli kaynak sağlayan kredilerdir. Finans
kurumları her bir alt projeye ait bulunan riskleri üstlenmektedirler. FIL sağlanan ülkede
tatmin edici bir makroekonomik ve sektör yapısının olması gerekmektedir. Bu krediler,
finans sektöründe rekabetin geliştirilmesine yönelik önlemlerin alınması,
sübvansiyonlar, faiz politikaları vb. konulardaki finansal sektör reformlarını
desteklemektedir. FIL, bir taraftan teknik yardım bileşenlerini kapsarken diğer taraftan
da uyum faaliyetlerine destek sağlamaktadır. Finans sektörü ile ilgili politikaların
geliştirilmesi, sektörde yer alan kurumların desteklenmesi, rekabet içerisindeki
kurumlar ile ilgili operasyonel etkinliğin artırılması, özel girişime sağlanacak kredilerde
kredi şartlarının iyileştirilmesi ve özel sektör yatırımlarının arttırılmasına destek
sağlanması bu kredi türünün amaçları arasındadır (World Bank, 2001:11 ve Tünsoy,
2005:21).
Örnek olarak IBRD tarafından 13 Nisan 1995 tarihinde Litvanya’ya 25 milyon
ABD Doları tutarında FIL verilmiştir. Proje, finans sektörü içerisinde hükümet
tarafından yapılan reformların desteklenmesi ve özel sektör ile özelleştirilmesi
gerçekleştirilmiş olan kuruluşların geliştirilmesine yönelik finansal kaynak ve teknik
yardım sağlamaya yönelik olarak verilmiştir (World Bank, 2001:11).
Türkiye’de 3 Nisan 2008 tarihi itibariyle finansmanı Dünya Bankasınca sağlanan
194 Projenin 34’ü (% 17,5) FIL’dır. Bunlardan 3 âdeti aktif iken, kalan 31 âdeti ise
kapanmış durumdadır. Aktif durumdaki FIL projelerine ilişkin bilgiler aşağıdaki tabloda
özetlenmiştir (WB Projects & Operations, 2008).
60
Tablo 19: Türkiye’de Dünya Bankasınca Sağlanan Aracı Kurum Kredileri (FIL) PROJE ADI TARİH PROJENİN MALİYETİ ANA SEKTÖR
(Milyon $) YÜRÜRLÜK SON
KULLANIM TOPLAM IBRD
KATKISI KOBİ Finansman I 08.06.2006 30.04.2012 180 180 Finans,Kamu Yönetimi ve Adalet KOBİ Finansman II 19.06.2007 N/A 67 67 Finans ve Eğitim İhracat Finansmanı Aracılık III 17.05.2005 30.06.2010 305 305 Finans, Endüstri ve Ticaret Kaynak: WB Projects & Operations, World Bank Web Site, (03.04.2008)
Ø Uluslararası suların korunması ile ilgili önlemler.
Küresel çevre kolaylığı; üye ülkelerden bir bölümünün yaptığı bağışlardan
oluşmakta olup Dünya Bankası, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) ve
Birleşmiş Milletler Çevre Programı tarafından ortaklaşa yürütülmektedir. Yukarıda yer
alan amaçları gerçekleştirmek için proje hazırlayan veya yürüten üye ülkelere uzun
dönemli, düşük faizli, imtiyazlı kredi veya geri ödemesiz hibeler sağlanmaktadır.
3.7.3. Analiz ve Danışma Hizmetleri
Dünya Bankasının finansman sağlamanın dışında üstlenmiş olduğu önemli
rollerden biri de kalıcı politika gelişmelerine olanak veren analiz ve danışma
hizmetleridir. Analiz ve danışmanlık Bankanın asli görevi olan finansman kadar
önemlidir. Bankanın sağlamış olduğu Analiz ve danışmanlık faaliyeti büyüme ve
yoksulluğun düşürülmesinde, kalıcı politika iyileştirmeleri açısından en önemli
78
rollerinden birisidir. Analiz ve danışma hizmetleri, Dünya Bankası Baş Ekonomistince
yönlendirilen “Banka Kalkınma Ekonomisi Grubu” tarafından yerine getirilir. Grup
Bankanın çevre, yoksulluk, ticaret ve küreselleşme gibi kapsamlı konularda neler
yapıldığının bildirilmesi için her ülkede o ülkenin programlamasının temelini oluşturan
ekonomik analizler yaparlar. Yapılan ekonomi ve sektör analizleri ülkenin başta
bankacılık olmak üzere mali sektörleri, ticareti, sosyal güvence gibi ekonomik
geleceğine ilişkin olasılıklarını ele almaktadır. Banka temelde aşağıdaki hususlarda
analizler yapar ve kullanıcılarla bu analizleri paylaşır (WB Faaliyetler, 2008).11
Ø Yoksulluk Değerlendirmeleri
Ø Kamu Harcamalarının İncelenmesi
Ø Ülke Ekonomik Memorandumları
Ø Sosyal ve Yapısal İncelemeler
Ø Sektör Raporları
Ø Bilgi Paylaşımı
3.7.4. Kapasite Yaratmak
Üye ülkelerin yoksulluğun azaltılmasıyla ilişkili programları sürdürebilme
kapasitesinin zenginleştirilmesi Dünya Bankası'nın az bilinen temel görevlerindendir.
Bu husus kalıcı sonuçlar alınmasında son derece önem taşıdığından dolayı bilgi
kaynakları bu alana kanalize edilmektedir.
Bilgi paylaşımı olarak bilinen bu görev temelde Dünya Bankası Enstitüsü
(WBI) tarafından yerine getirilmektedir. Banka yönlendirdiği bu programlarla
müşterilerinin, uzmanlarının ve ortaklarının beceri ve gelişmelerini desteklemektedir.
Bu faaliyetleri aynı zamanda politika danışmanlığı, uluslararası düzeyde eğitim ve
araştırma kurumlarıyla ortaklıklar ve uluslararası kalkınmayla ilgili bilgi ağının
kurulması hususlarını da desteklemektedir. WBI, dünyanın en yoğun uzaktan öğrenim
ağlarından birinin odağıdır (a.g.e).
11 Bu kısmla ilgili detaylı bilgilere Dünya Bankası resmi web sitesinin Türkçe kısmında aşağıdaki linkten ulaşılabilir. http://www.worldbank.org.tr/WBSITE/EXTERNAL/COUNTRIES/ECAEXT/TURKEYEXTN/0,, contentMDK:20189579~menuPK:413935~pagePK:1497618~piPK:217854~theSitePK:361712,00.html
4.1. Genel Olarak Proje Döngüsü ve Dünya Bankası Proje Döngüsü Kavramının
Gelişimi
Dünya Bankası her yıl üyesi olan 185 ülkede, görev alanına giren birçok farklı
konuda, 20 Milyar ABD Dolarını aşkın12 tutarda finansman sağlamaktadır. Bu kadar
büyük ve farklı alanlara dağılmış bir proje portföyünün yönetimi sağlam bir projecilik
alt yapısı gerektirir.
Proje analizinin tarihsel gelişimine baktığımızda, kamu yatırımlarının
değerlendirilmesi amacıyla kullanılan “Fayda-Maliyet Analizi” (Cost Benefit Analysis)
yönteminin uygulanmasının geçmişinin 19. yüzyıl ortalarına kadar uzanmakta olduğunu
görmekteyiz. Proje yönetiminin yoğun şekilde kullanılmasına 1930'lu yıllarda ABD'de
başlanmıştır. Bugünkü anlamıyla proje analizi ve uygulamaları bir planlama tekniği
olarak gelişmekte olan ülkelerde ilk kez Birleşmiş Milletler ve Dünya Bankası gibi
uluslararası kuruluşlar tarafından başlatılmıştır (Yılmaz ve Akça, 2002:380).
Projeciliğin farklı aşamalardan oluşan uzun bir süreç olduğu ve projecilik
kavramının planlama ve analizle sınırlandırılmaması gerektiği yaklaşımının bir sonucu
olan proje döngüsü yaklaşımından önce projelerin karlılık analizi şeklinde başlayan
çalışmalar zaman içerisinde geliştirilerek projenin tüm aşamalarını kapsayan Proje
Döngüsü Yönetimi (PCM-Project Cycle Management) kapsamında ele alınmaya
başlanmıştır. Proje döngüsünün ilk modeli Baum tarafından 1970’lerde Dünya Bankası
için geliştirilmiş olup, bu modelde Proje Döngüsü Yönetiminin dört evresi yer almıştır:
Proje Oluşturma, Proje Hazırlama, Proje Analizi ve Uygulama. Daha sonra bu döngüye
12 Dünya Bankası 2007 Mali yılında üye ülkelere taahhüt bazında toplam 24.7 Milyar ABD Doları finansman sağlamıştır. (IBRD finansmanı taahhüt bazında $12.8 Milyar, IDA finansmanı taahhüt bazında $ 11.9 Milyar )
81
“Uygulama Sonrası Değerlendirme” evresi de eklenmiştir. Aşağıdaki grafikte
geliştirilen model yer almaktadır (a.g.e:380).
Grafik 14: Dünya Bankası Proje Döngüsü Yönetimi
Baum’un ortaya koyduğu yukarıdaki model basitlik, Dünya Bankasına münhasır
oluşu ve tam bir çevrim oluşturmaması nedenleri ile eleştirilmiştir. Bu eksikliklerin
giderilmesi ve süreçte yer alması gereken bazı aşamaların eklenmesi gerektiğini
düşünen Rondinelli, Baum’un modelinde değişikliklere giderek yeni bir proje döngüsü
oluşturmuştur. Rondinelli modelinde döngüdeki analizi müzakere ve onaylamadan
ayırmış ve modele izleme ve kontrol, tamamlama ve bitirme evrelerini eklemiştir
(a.g.e:380).
Baum tarafından geliştirilen “Proje Döngüsü Yönetimi” baz alınarak proje
döngüsünde zaman içinde çeşitli değişikler yapılmıştır. Dünya Bankası tarafından
kullanılan proje döngüsünün aşamalarının mevcut hali aşağıdaki grafikte yer
almaktadır. 13
13 Proje Döngüsü hakkında detaylı bilgilere Dünya Bankasının Resmi Web Sitesinde aşağıdaki linkten ulaşılabilir. Proje döngüsü grafiği, orjinali baz alınarak, tarafımızca Türkçeye çevrilmiştir. http://web.worldbank.org/WBSITE/EXTERNAL/PROJECTS/0,,contentMDK:20120731~menuPK:41390~pagePK:41367~piPK:51533~theSitePK:40941,00.html
Grafik 15 : Dünya Bankası Proje Döngüsü Kaynak: Dünya Bankası Web Sitesi.
4.2. Finansmanı Dünya Bankasınca Sağlanan Projelerin Aşamaları
Dünya Bankası kuruluşundan 1980’lere kadar, gelişmekte olan ülkelerin
kalkınma hedeflerine ulaşmasına katkıda bulunacak, 4-5 yıl kullanım süreli olan ve
proje finansmanı amacıyla kullanılan geleneksel proje (yatırım) kredisi anlaşmalarına
öncelik vermiştir. Yukarıdaki grafikte gösterilen proje döngüsündeki her aşama, aslında
yatırım (proje) kredilerinin bir aşamasıdır.
Son 25 yıldır verilemeye başlanan Uyum (policy-program) kredileri ülkelerin dış
kaynaklı fonlama ihtiyaçları için hızlı-kullanım desteği sağlayan, IMF stand-by
düzenlemesine oldukça benzeyen kredi anlaşma metinlerine dayanır. Uyum kredilerinin
aşamaları genel olarak, yatırım (proje) kredilerinin aşamalarından farklıdır. Fakat
hazırlanma, müzakere, onaylanma ve denetim aşamaları açısından aralarında büyük
benzerlikler vardır.
Finansmanı Dünya Bankasınca sağlanan yatırım (proje) kredileri genel olarak
Ülke Destek Stratejisi (CAS) ile başlayan projenin tespit edilmesi hazırlanması ile
devam edip projenin uygulanması-tamamlanması ve sonuçlarının değerlendirilmesi ile
son bulan, aşağıdaki 8 aşamadan oluşan bir döngü niteliğindedir:
83
Ø Ülke Destek Stratejisi (CAS Country Assistance Strategy)
Ø Projenin Tespiti (Project Identification)
Ø Projenin Hazırlanması (The Preparation Phase)
Ø Projenin Değerlendirilmesi (The Appraisal Phase)
Ø Müzakereler ve İkrazın Onaylanması (The Negotiation and Board
Approval Phase)
Ø Projenin Uygulanması ve Uygulama Sırasında Denetim (The
Implementation and Supervision Phase )
Ø Projenin Uygulanması ve Tamamlanması (The Implementation and
Completion Phase)
Ø Proje Sonuçlarının Değerlendirilmesi (The Evaluation Phase)
4.2.1. Ülke Destek Stratejisi (CAS Country Assistance Strategy)
Ülke Destek Stratejisi (CAS), Dünya Bankası İcra Direktörleri Kurulunun
Temmuz 1998’de kabul ettiği ve uygulamaya koyduğu yeni bir çalışma yöntemidir. Üye
ülke ile Dünya Bankası yetkililerince müştereken hazırlanan bir doküman olan CAS üye
ülkelerin kalkınma hedeflerini başarmalarına yardım etmek için Dünya Bankası
Grubunun çalışma planını ayrıntılı şekilde anlatır. Bu yöntem, Dünya Bankası
Grubunun program ve proje kredileri vasıtasıyla mali destek sağlama, analitik çalışma
ve teknik yardım gibi bir ülkede planlanan faaliyetlerinin tümünü kapsamaktadır (WB
Ülke Destek Stratejisi, 2008).
Dünya Bankası faydalanıcı ülkelerdeki faaliyetlerini planladığı temel doküman
CAS faydalanıcı ülke yetkilileriyle Dünya Bankası yetkililerinin ortak çalışmaları
sonucunda katılımcı bir şekilde hazırlanmakta ve kilit unsurları hükümet ve sivil
toplumun geniş kesimleri ile tartışılmaktadır. Bu aşama, sürecin makro planlaması
olarak değerlendirilebilir. CAS Dünya Bankası'nın genellikle üç-dört yıllık bir dönem
için bir ülkedeki operasyonlarına rehberlik eden iş planı niteliğindedir. Ülkenin
ekonomik ve sosyal performansını, başlıca kalkınma görevlerini açıklar ve bir bakıma
hükümetin kalkınma stratejisinin özeti niteliğindedir. Bu nedenle, CAS’ın kapsadığı
dönem için Dünya Bankası'nın önerilen ülkeye destek paketinin ana hatlarını ortaya
koyar. Üye ülkeler CAS’ın kamuya açıklanmasına rıza göstermiştir. Bu nedenle, CAS,
Washington’da Dünya Bankası Direktörler Kurulunun onaylamasından sonra
kamuoyunun bilgisine sunulur (a.g.e).
84
Dünya Bankasına göre iyi bir CAS'ın bir takım özellikleri vardır. Bu özellikler
aşağıdaki tabloda özetlenmeye çalışılmıştır (Kayıkçı, 2004:2-3).
Tablo 24: Ülke Destek Stratejisinde(CAS) Bulunması Gereken Özellikler Özellikler Açıklamalar
Müşteri Odaklı Olması Ülkenin siyasal, ekonomik ve sosyal yapısını dikkate alarak oluşturulmalıdır. CAS Raporu, ülke koşulları, hükümetin öncelikleri ve gelişme stratejisinin istişare edilmesi ile başlar.
Stratejik Seçiciliğin Olması CAS kalkınmanın etkilerini maksimize etme amacı ile ülke programını tasarlama konusunda ve Banka kaynak tahsisinde stratejik seçim yapmak için temel bir araçtır.
Yoksulluk Odaklı Olması CAS, yoksulluğun sebeplerinin ve profilinin iyi bir şekilde teşhisini içerir. Makroekonomik ve Dış Çevreyi
Dikkate Alması İyi bir CAS, güçlü bir makro ekonomik performans analizi, beklenti ve riskler üzerine inşa edilir. CAS ülkenin kalkınma gündemi ve zayıflıkları ile Banka programı için dış çevreyi ele alır.
Yönetim ve Kurumlar CAS, yönetim, yolsuzluk, kurumsal etkililik ve uygulama kapasitesi problemlerini de analiz eder.
Kendini Değerlendirme ve Deneyimlerden Ders Çıkarma
İyi bir CAS, deneyimlerden öğrenilen dersleri içerir. CAS Raporu, Uygulama Değerlendirme Departmanı (OED), Kalite Güvence Grubu (QAG) ve kendi kendini değerlendirme çalışmalarından elde edilen bilgilerden oluşur. Bu değerlendirmeler ve deneyimlerden çıkarılan dersler diğer uygulamalara ışık tutmakta ve müteakip dönemlerde daha iyi uygulamaların ortaya çıkmasını sağlamaktadır.
Bankanın Rolü Paydaşlarla (IMF, çok taraflı kalkınma bankaları, özel sektör, STÖ vb.) güçlü bir koordinasyon ve işbirliği üzerine inşa edilir.
Banka Grubu İçinde İşbirliği İyi bir CAS, Banka Grup stratejisi içinde IBRD/IDA stratejisini birleştirir. Banka Programı Senaryosu,
Tetikleyiciler ve İzleme Göstergeleri
İyi bir CAS, Banka yardımının ve işbirliğinin seviyesi etkililiği ile bu yardım ve işbirliği için belirlenen performans göstergeleri arasında güçlü bir bağ kurmalıdır. Ayrıca, Banka yardımı için alternatif senaryolar geliştirilmeli ve Banka programının kalkınma etkililiğini değerlendirmek için açık, izlenebilir göstergeler belirlenmelidir.
Riskler Hem faydalanıcı ülkenin karşılaşabileceği ekonomik-finansal, iç-dış, sosyal-siyasal, teknik-çevresel vb. riskleri hem de Bankanın karışılabileceği risklerin olasılık ve etkilerini analiz ederek bir risk değerlendirmesi yapar.
Yukarıda sayılan özellikler, Türkiye CAS Raporunda da başlıklar halinde
bulunmaktadır.
Dünya Bankası bazı düşük gelirli ülkelerde CAS yerine “Yoksulluk Azaltma
Stratejisi (PRS Poverty Reduction Strategy)” yaklaşımı kullanmaktadır. Bu stratejinin
özellikleri (WB Poverty Reduction Strategy, 2008):
Ø PRS kalkınmanın nasıl destekleneceği konusunda geniş kapsamlı danışma ve
mutabakat oluşturmayı içermektedir.
Ø Bu süreçte, ulusal yoksulluğu azaltma stratejisi ülke tarafından hazırlanır,
Ø Ulusal önceliklerin arkasında programları daha iyi koordine etmek için
bağışçılara bir çerçeve yaratır.
Ø Hükümet, yerel grupların geniş kesitine danışır ve bunu ülkedeki yoksulluğun
85
kapsamlı analizi ve ekonomik durumu ile birleştirir.
Ø Hükümet bu süreçte kendi öncelikleri çerçevesinde 3-5 yıllık bir dönemde
Bu rapor; Banka tarafından finanse edilen projenin tamamlanması sonucunda
operasyonun sonuçlarını değerlendirir. Operasyon personeli, tamamlanan her proje için
kendi öz değerlendirmelerini hazırlamaktadır. Söz konusu raporda; başarılar, problemler
ve bu projeden çıkarılan dersler ortaya konarak müteakip projelere katkı sağlanmaya
çalışılmaktadır. Rapor bilgilendirme amacıyla Banka İcra Direktörleri Kuruluna
sunulmaktadır.
4.2.8. Proje Sonuçlarının Değerlendirilmesi (The Evaluation Phase)
Projenin tamamlanmasından sonra Banka tarafından yapılan değerlendirme tüm
Dünya Bankası projeleri için bir gerekliliktir. Bu aşama 1970 yılında proje döngüsüne
eklenmiş ve ana sözleşmede belirtilen amaçlara uygun sonuçlar verip verilmediğine
yönelik olarak “Uygulamaları Değerlendirme Departmanı (OED)” tarafından yerine
getirilen bir denetimi kapsamaktadır. OED yaptığı denetimlerde, projenin ekonomik
getiri oranını tekrar değerlendirir. Yatırımların etkilerinin uzun bir dönemde ortaya
çıkması nedeniyle bir projenin başarı ya da başarısızlığı kredi kullanım periyodundan
ancak birkaç yıl sonra verimli bir şekilde değerlendirilebilir. Bu yüzdendir ki, OED
dikkatli bir şekilde seçilmiş birkaç projeyi kredinin son kullanımından 5 yıl sonra tekrar
değerlendirir (Dönsz, 2008:3).
Projelerle ilgili düzenlenen “Değerlendirme ve Tamamlama Raporlarında”;
proje sonuçları planlarla karşılaştırılarak, sapmaların düzeyi ve nedenleri
değerlendirilerek, projenin amaçlanan hedeflere ulaşıp ulaşmadığı analiz edilmektedir.
Bu değerlendirmeler, Banka için, açtığı kredilerin ana sözleşmedeki amaçlara uygun
sonuçlar verip vermediği ve bu deneyimden hareketle ileride açılacak kredilerin
yönlendirilmesini sağlamaktadır. Ayrıca, faydalanıcı ülkenin de yapılan hata ve
eksiklikleri bir kez daha gözden geçirmesi, yapılan hatalardan dersler çıkarması ve
ileride aynı hataların yapılmaması için alınacak önlemleri alması yönünde katma değer
yaratmaktadır (Eğilmez, 1996:78).
Projelerle ilgili düzenlenen değerlendirme ve tamamlama raporları, gelecekteki
projelerin performansların yükseltilmesine katkı sağlamaktadır. Bu raporlar kamuya
açıklanmayan bağımsız denetim raporlarıdır ve raporlarda yapılan analizlerden
çıkarılacak derslerle müteakip dönemlerde hazırlanıp yürütülecek projelerin daha iyi
olmasına katkı sağlanmaktadır.
93
4.3. Finansmanı Dünya Bankasınca Sağlanan Projelerin Mevcut Statüleri
Bakımından Durumları
Çalışmamızın önceki bölümünde de bahsedildiği üzere, finansmanı Dünya
Bankasınca sağlanan yatırım (proje) kredileri genel olarak 8 aşamadan oluşan bir döngü
niteliğindedir. Bu döngü içerisindeki, Ülke Destek Stratejisinin düzenlenmesinden
sonraki her aşama projenin mevcut statüsü bakımından aşağıdaki grafikte de görüldüğü
üzere 3 kategori (taslak halinde, aktif ve kapanmış) altında takip edilmekte olup bu
statülere bir de çeşitli sebeplerle düşen projeleri de eklememiz gerekmektedir.
1) Çeşitli Sebeplerle Düşen projeler
2) Taslak Halindeki Projeler
3) Aktif Projeler
4) Kapanmış Projeler
Grafik 16 : Finansmanı Dünya Bankasınca Sağlanan Projelerin Mevcut Statüleri Bakımından Durumları Kaynak: Dünya Bankası Resmi Web Sitesi
Çeşitli Sebeplerle Düşen projeler (Dropped Projects): Bu projeler, çeşitli mali, ekonomik ve hukuki sebeplerle Dünya Bankası proje portföyünden düşen ve uygulama şansı bulamayan projelerdir.
Türkiye’de 3 Nisan 2008 tarihi itibariyle finansmanı Dünya Bankasınca sağlanan
194 projenin 8 âdeti çeşitli sebeplerle düşen proje statüsündedir (WB Projects & Operations, 2008).
Önerilen Projeler (Pipeline Projects): Ülke Destek Stratejisi (CAS Country
94
Assistance Strategy) düzenlenmesinden sonra, proje ile ilgili tespitin yapılmasından ikrazın onaylanmasına kadar süreçte projenin aldığı statüdür. Proje döngüsündeki aşağıdaki aşamalarda proje öneri safhasındadır.
Ø Projenin Tespiti Ø Projenin Hazırlanması Ø Projenin Değerlendirilmesi Ø Müzakereler ve İkrazın Onaylanması
Türkiye’de bugüne kadar finansmanı Dünya Bankasınca sağlanan 194 Projenin 5
âdeti önerilen proje statüsündedir (a.g.e).
Aktif Projeler (Active Projects): Projenin uygulama ve tamamlama süreçlerini kapsayan statüdür. Proje döngüsündeki aşağıdaki aşamalarda proje aktif statüdedir.
Ø Projenin Uygulanması ve Uygulama Sırasında Denetim Ø Projenin Uygulanması ve Tamamlanması
Türkiye’de bugüne kadar finansmanı Dünya Bankasınca sağlanan 194 Projenin
25 âdeti Aktif Proje statüsünde olup uygulama ve tamamlamaları devam etmektedir
(a.g.e).
Kapanmış Projeler (Closed Projects): Projelerin tamamlanmasından sonra
sonuçlarının değerlendirildiği süreçte projeler bu statüsündedir. Bu süreç, proje
Aşağıdaki grafikte de gösterildiği üzere, Dünya Bankası proje döngüsü; bir proje
fikrinin ortaya çıkmasından önce “Ülke Destek Stratejisi” ile başlayan ve o projenin
tamamlandıktan sonra bağımsız olarak değerlendirilmesine kadar mantıksal bir dizin
oluşturan sürecin temel aşamalarının tamamı kapsamaktadır.
95
Grafik 17: Proje Döngüsünde Sorumluluklar.
Aşağıdaki tabloda da özetlendiği üzere; proje döngüsündeki bazı aşamalar
müstakilen faydalanıcı ülke veya Dünya Bankasının sorumluğunda iken, bazı
aşamalardan taraflar müştereken sorumludur.
Tablo 25: Proje Döngüsünde Tarafların Sorumlulukları
Projenin Aşamaları Dünya Bankası Borçlu Birlikte 1 Ülke Destek Stratejisi √ 2 Projenin Tespiti √ 3 Projenin Hazırlanması √ 4 Projenin Değerlendirilmesi √ 5 Müzakereler ve İkrazın Onaylanması 5-1 Müzakereler √ 5-2 Onay √
6 Projenin Uygulanması ve Uygulama Sırasında Denetim 6-1 Projenin Uygulanması √ 6-2 Uygulama Sırasında Denetim √
7 Projenin Uygulanması ve Tamamlanması √ 8 Proje Sonuçlarının Değerlendirilmesi √
Dünya Bankası'nın fon sağladığı ülke seçimindeki temel kriter o ülkedeki
yoksulluk düzeyi ve ülkenin performansı olmaktadır. Dünya Bankası misyonu olan
yoksulluğu azaltırken fon sağladığı ülkelerde yatırım ve istihdam olanaklarını artırarak
o ülkede istikrarlı kalkınma için uygun bir ortam oluşturmaya çalışmaktadır Dünya
Bankasının bu amaçları yerine getirirken sağlamış olduğu fonların ekonomik, etkin ve
etkili sonuçlar doğurması konusunda hem kendisinin hem de fon kullanıcısı ülkenin
projelerin tespit, hazırlık, değerlendirme ve uygulanması, fonun kullanımı, gözetimi ve
96
denetiminde sorumlulukları paylaşmaları gerekir.
Ayrıca, proje döngünün etkin bir şekilde işleyebilmesi ve projelerden istenilen
sonuçların elde edilebilmesi için borçlunun sorumluluklarını bilmesi yanında, projenin
her aşamasında Dünya Bankasının tecrübe, bilgi, danışmanlık ve önerilerinden
faydalanması gerekmektedir. Böylece o ülkede proje veya programdan beklenilen
başarıların elde edilmesi şansı artarken, Dünya Bankasının da görevini layıkıyla yapma
olasılığı artmış olur.
97
5. BÖLÜM
FİNANSMANI DÜNYA BANKASINCA SAĞLANAN PROJELERİN MALİ
KOŞULLARININ ANALİZİ
5.1. Ortak Finansman (Co-Financing)
Standart bir tanımı olmamakla birlikte proje finansmanı; “uzun dönemli altyapı
yatırımlarının, sanayi projelerinin ve kamu yatırımlarının özkaynaklar ve borçlanmanın
en uygun kombinasyonunu kullanarak finansmanının sağlanması ve proje geri
ödemelerinin proje sahiplerinin tüm varlıkları ve kredibilitesi esas alınarak yapılması
yerine projeden sağlanacak nakit akımlarıyla yerine getirilmesidir” (Sapte, 2004:2).
Dünya Bankasının, bir başka kaynak kurum veya ülke ile birlikte bir proje veya
programa finansman sağlayarak desteklemesi "Ortak Finansman" olarak adlandırılır.
Bu durumda proje ya da programın, daha büyük miktarlı bir dış finansman ile
desteklenmesi sağlanır (World Bank, 2005:48).
Ortak finansman iki şekilde yürütülmektedir: Birlikte finansman (joint
financing) yönteminde; Dünya Bankası ile diğer kreditör veya kreditörler, Dünya
Bankası kurallarını ortaklaşa kullanmak suretiyle, proje ya da program çerçevesinde
yapılan giderleri, finansmana katkıları oranında paylaşarak öderler. Paralel finansman
(parallel financing) yönteminde ise; Dünya Bankası ile diğer kreditör veya kreditörler,
projenin bölümlerini paylaşırlar. Her kurum kendi başına finanse edeceği bölüm için
kendi kurallarını uygular. Bankanın kuralları yalnızca kendi finanse ettiği bölüm için
geçerlidir (Eğilmez, 1996:84-85).
Ortak finansmana Dünya Bankasıyla birlikte krediden faydalanan ülkenin
hükümeti, resmi yardım kurumları, diğer ülkeler, ihracat kredi kurumları ve özel kesim
kuruluşları (Ticari Bankalar gibi) katılmaktadır.
98
5.2. Dünya Bankası (IBRD) Kredilerinin Temel Koşulları
Genel olarak IBRD kredileri, birçok döviz cinsi açısından, üye ülkeler için,
uluslararası mali piyasalarda sunulan diğer finansal alternatiflere göre, daha uygun ve
esnek koşullar taşımaktadır. Dünya Bankası kredilerinin genel koşulları aşağıda
özetlenmiştir (WB Treasury, 2008/a:1):
Ø Kedi geri ödemeleri konusunda uzun vadeler (25 yıla kadar),
Ø LIBOR tabanlı fiyatlar,
Ø Tüm Borçlular için tekdüze fiyatlama,
Ø Geri ödeme çizelgesini proje, program ya da borç yönetim stratejisine göre
uyarlamadaki esneklikler,
Ø Kredinin geri ödeme süresi içerisinde finansal koşullarını modifiye edecek risk
yönetim araçları. Bu araçlar:
o Döviz Takası: Borçlulara borçlu bulundukları döviz cinsini ya da yerel paralarını başka bir döviz cinsi ile değiştirme opsiyonu verir.
o Faiz Oranı Takası: Borçlulara almış oldukları krediyle ilgili olarak değişken faizleri sabit faizle ya da sabit faizleri değişken faizlerle değiştirme opsiyonu verir.
o Faiz Oranı Limitleri (Caps or Collars): Kredilerle ilgili geri ödemelerde borçlulara değişken faiz oranı üzerine limit koyma opsiyonu verir.
o Ürün Takası: Borçlulara, en az bir tanesi ürün fiyatı ya da endeksine bağlı olması koşuluyla, iki faklı nakit akımını değiştirme opsiyonu tanır.
5.3. Dünya Bankası (IBRD) Kredi Sistemleri
IBRD kredilerine erişim temelde ülkelerin kişi başına milli gelir (GNI) ve kredi
itibarlarına göre belirlenmektedir. Kredilerin geri ödeme koşullarının belirlenmesinde
ülkeler kişi başına milli gelir (GNI) seviyelerine göre I-V arası gelir kategorisine
ayrılmıştır (WB Operational Manual, 2003:1).
IBRD günümüzde yeni kredi taahhütleri için iki ürün sunmaktadır. Bu ürünler
VSL Kredileri temel olarak aşağıdaki özelliklere sahiptir (IBRD, 2006:2):
Döviz Cinsi: VSL kredileri; EUR, JPY ve USD ve IBRD’nin işlemlerinde
14 Bu bölümde yer alan FSL ve VSL kredilerinin temel koşulları, benzerlikleri ve farklılıkları temel olarak IBRD tarafından 2006 yılında yayınlanan “Major Terms and Conditions of IBRD Loans” kitapçığının ingilizce nüshası baz alınarak analiz edilmiştir.
100
kullandığı diğer döviz cinslerinde verilebilir.
Faiz Oranı: FSL kredileri için faiz oranları temel oran olan LIBOR ve ek
faizden oluşur. LIBOR her bir döviz cinsinde 6 aylık oranladır ve bu oran altı ayda bir
yeniden belirlenir. LIBOR üzerindeki ek faiz IBRD’nin sağlamış olduğu kredilere
ilişkin 6 aylık LIBOR’ un ağırlıklı ortalama maliyet marjı üzerinden hesaplanmakta ve
altı ayda bir yeniden belirlenen değişken bir orandır.
Geri Ödeme Koşulları: VSL kredilerinin geri ödeme koşulları ülke kriterine
(kişi başına GSMH) göre belirlenmektedir.
5.4. FSL ve VSL Kredilerinin Karşılaştırılması
İki kredinin ortak noktaları olduğu gibi bazı farkları da söz konusudur (IBRD,
2006:1-11):
5.4.1. FSL ve VSL Kredilerin Benzerlikleri
Döviz Cinsi: FSL ve VSL kredilerinin her ikisi de EUR, JPY, USD ve IBRD’nin
işlemlerinde kullandığı diğer döviz cinslerinde verilebilir.
Temel Faiz Oranı (Base-LIBOR): Dünya Bankası kullandırmış olduğu
kredilere kullanılan bölüme isabet etmek üzere kullanım tarihinden itibaren piyasa
şartlarına göre değişen bir faiz yürütür. Dünya Bankasının kredilere uyguladığı faiz,
yılda iki kez (30 Haziran ve 31 Aralık tarihlerinde) Bankanın borçlanma
maliyetlerindeki gelişimler göz önünde bulundurulmak suretiyle gözden geçirilen bir
değişken faiz oranıdır. Dünya Bankası FSL ve VSL kredilerinin her ikisinde de
değişken faiz olarak altı aylık LIBOR’u temel oran olarak dikkate almaktadır.
Kredi Faiz ve Masraflarında Ertelemeler: FSL ve VSL kredilerinin her ikisinde
de kredi faiz ve masraflarında ertelemeler (taahhüt komisyonu, ön ödeme komisyonu ve
faiz oranı ertelemesi) 1992 mali yılından itibaren IBRD İcra Direktörlerince yıllık
olarak belirlenmektedir. Tüm uygun ülkeler, sağlamış oldukları tüm kredilere ilişkin
anapara geri ödemeleri ve faiz ve diğer masrafları vadesinden itibaren 30 gün içinde
kullanmaya zorlamaktadır. Bu komisyon kredinin kullanılmayan kısmının 0.75 %’dir ve
kredi anlaşmasının imzalanmasından 60 gün sonra uygulanmaya başlanmaktadır.
Peşin Ödeme Masrafları: Kredinin tamamının ya da bir kısmının peşin
ödenmesi durumunda, eğer peşin ödeme risk primi söz konusu ise, bu risk primi
IBRD’nin peşin ödenen kredi kısmı ile ilgili yeniden düzenlenen maliyetine bağlı olarak
belirlenir. Yeniden düzenleme maliyeti, peşin ödenen kredinin maliyeti ile yeniden
düzenlenen kredinin maliyetleri arasındaki farkı dikkate alarak hesaplanır. Borçlular
kredinin kullanılmış ve bakiye kısmının tamamını ya da bir kısmını istedikleri zaman
peşin ödeyebilme opsiyonuna sahiptir.
5.4.2. FSL ve VSL Kredilerinin Farklılıkları
5.4.2.1. Genel Farklılıklar
Faiz Oranı (Ek Faiz-Spread): FSL kredilerinde LIBOR üzerindeki ek faiz
kredinin vadesi boyunca sabit iken, VSL kredilerinde altı ayda bir yeniden belirlenen
değişken bir orandır ve her yılın 30 Haziran ve 31 Aralık tarihlerinde yeniden belirlenir.
12 Şubat 2008 tarihi itibariyle, IBRD sağlamış olduğu FSL ve VSL kredilerini
konsolide ederek tek tipe çevirmiştir. Yeni IBRD kredilerindeki ek faiz (spread) oranları
aşağıdaki tabloda da özetlendiği üzere VSL kredilerinde USD, EUR ve JPY döviz
cinslerinde negatif % 0.06 olarak gerçekleşirken, FSL kredilerinde USD için %0.05
EUR ve JPY döviz cinsinden krediler için %0.07 olarak belirlenmiştir (WB Treasury,
2008/b).
Tablo 27: IBRD Kredilerine İlişkin Ek Faiz (Spread) Oranları (12 Şubat 2008 veya Daha Sonraki Bir Tarihte Onaylanan)
Kredi Türü/Döviz Cinsi USD15 EUR16 JPY17 Sabit (FSL) Spread % 18 0.05 0.07 0.07
Değişken (VSL) Spread % 19 -0.06 -0.06 -0.06 Kaynak: World Bank Treasury
15 27Eylül 2007 tarihinden önce USD cinsinden FSL Spread 0.50% idi. 16 27Eylül 2007 tarihinden önce EUR cinsinden FSL Spread 0.52% idi. 17 27Eylül 2007 tarihinden önce JPY cinsinden FSL Spread 0.52% idi. 18 Mevcut FSL kredileri için geçerlilik tarihi 27 Eylül 2007 dir. 19 VSL kredilerinde ilişkin Spread altı ayda bir yeniden belirlenir. Mevcut oranlar 15 Ocak -14 Temmuz 2008 tarihleri arasında geçerlidir.
103
Dönüşüm Seçenekleri: FSL kredileri kredi süresi boyunca kullanılmış ve
kullanılmamış kredi bakiyelerinde döviz cinsi değişimi, kullanılmış kredi miktarı
üzerinde faiz oranın sabitlenmesi ya da değişimi esnekliğine sahip iken VSL’ de böyle
bir opsiyon söz konusu değildir.
Borçlu VSL kredileri için böyle bir opsiyondan faydalanmak istiyorsa bankayla
“Temel Türevler Anlaşması (MDA Master Derivatives Agreement)” yapması gerekir.
Bu anlaşma borçlu ile IBRD arasındaki dönüşüm işlemlerinin genel çerçevesi belirler
(World Bank, 2005:50).
Faiz Oranı Limitleri (Interest Rate Caps/Collars): FSL kredileri kredi süresi
boyunca kullanılmış kredi miktarı ile ilgili faiz oranına limit koyma opsiyonuna sahip
iken; VSL’ de böyle bir opsiyon söz konusu değildir. Borçlu VSL kredileri için böyle
bir opsiyondan faydalanmak istiyorsa bankayla Temel Türevler Anlaşması (MDA)
yapmalıdır.
Kredi Masrafları: FSL kredi masrafları VSL’ den çok az yüksektir. FSL taahhüt
komisyonu, kredi süresinin ilk dört yılı boyunca fonlama risk primini içerir. Ayrıca,
FSL ek faizinin hesaplanmasında yeniden finansman risk primini de dikkate
alınmaktadır.
Geri Ödeme Taksitlerinin Hesaplanması: Ödemesiz dönemin sona ermesinden
sonra başlayan ödemelerdeki gecikmeler durumunda; VSL kredileri geri ödeme
taksitleri toplam kredi taahhütleri üzerinden hesaplanan sabit bir miktar iken, FSL
kredileri geri ödeme taksitleri, kredinin ödenen kısmı ve kredi bakiyesinin bir yüzdesi
olarak hesaplanmaktadır.
Geri Ödeme Tarihleri: FSL borç servisi ödeme tarihleri kredi anlaşmasında
belirlendiği üzere ayın birinci veya on beşinci gününde ve daha sonra altı aylık süreyle
gerçekleşirken, VSL borç servisi ödeme tarihleri kredi anlaşmasında belirlendiği üzere
ayın on beşinci gününde ve daha sonra altı aylık süreyle gerçekleşir.
5.4.2.2. Geri Ödeme Koşulları
Borçlular, mevcut finansal politika limitlerinde olmak koşuluyla FSL kredilerinin
104
geri ödeme koşullarını (geri ödememe süresi, geri ödeme süresi ve amortizasyon yapısı)
proje hazırlığı dönemi boyunca uyumlaştırma esnekliğine sahip iken VSL’ de geri
ödeme koşulları ülkenin yer aldığı sınıfa (kişi başına GNI’ ya göre belirlenmekte) göre
belirlenmektedir (IBRD, 2006:8-10).
5.4.2.2.1. FSL Kredilerinin Geri Ödeme Koşulları
FSL kredilerinde Borçlular taahhüt ve kullanım bağlantılı olmak üzere iki türlü
geri ödeme çizelgesinden birini seçme opsiyonuna sahiptir.
5.4.2.2.1.1. Taahhüt Bağlantılı Geri Ödeme Çizelgesi
Taahhüt-bağlantılı geri ödeme çizelgesinde, kredi geri ödeme çizelgesi kredinin
onayını müteakip faiz ödeme periyodunun başlangıcından itibaren hesaplanır.
Kredilerin belli bir itfa planında geri ödemeleri gerçekleşir. Kredilerin itfasında, geri
ödeme taksitleri kredi tutarının belirli bir yüzde payı olarak belirlenir. Her bir kullanım
da geri kalan geri ödeme taksitlerine dağıtılır. Geri ödeme periyodu ve buna ilişkin
anapara geri ödemesiz dönem (grace period) kredinin ortalama ve nihai vade
limitlerinde kalmak şartıyla aşağıdaki tabloda yer alan koşullarda belirlenir (a.g.e:9).
Politika Limitleri "Standart" Ülke Koşulları Ortalama Geri Ödeme Vadesi
21 Nihai Vade
Anapara Geri Ödemesiz
Dönem
Toplam Vade Geri Ödeme Yapısı
I - II 14.25 25 5 20 Anüite
veya 8 20 LRP22
III 11.25 25 4 17 Anüite
veya 5 17 LRP
IV - V 10.25 25 3 15 Anüite
veya 5 15 LRP Kaynak: Dünya Bankası Resmi Web Sitesi (Fixed Spread Loan (FSL), http://treasury.worldbank.org/Services/Financial+Products/Current+Products/Fixed+Spread+Loan+(FSL).html
20 Borçlular politika limitleri ve ortalama ve nihai geri ödeme vadesinde kalmak koşuluya (standart ülke koşulları dahil) istedikleri geri ödeme türünü seçmekte serbesttir. 21Bu tip kredilerin Ortalama geri Ödeme Vadesi kredinin beklenen onay tarihi ile geri ödeme takviminin ağırlıklı ortalaması olarak tanımlanır. 22 LRP: Level Repayment of Principal: Eşit Anapara Geri Ödemesi
Yukarıdaki tabloda da görüleceği üzere, her bir ülke grubu için iki ayrı
borçlanma yapısı söz konusudur. Bu yapılardan birincisi anüite (annuity), diğeri ise
LRP’dir (anapara geri ödemelerinin eşit taksitlerde yapılması).
LRP seçeneğinde anapara geri ödemesiz dönem, anüite ödemelerindeki
dönemden daha uzundur. Örneğin kişi başına GNI seviyesine göre I. ve II. Kategoride
bulunan bir ülkenin LRP seçeneğindeki anapara geri ödemesiz dönem 8 yıl iken, anüite
seçeneğindeki geri ödemesiz dönem sadece 5 yıldır. Başka bir deyişle bu ülkeler,
kredinin geri ödemesine, kredi kullanımından sonraki 5-8 yıllık süreden itibaren
başlamaktadır.
Dünya Bankası, anüite seçeneğinde, geri ödemelerin ağırlığını vadenin son
dönemlerine kaydırması nedeniyle, anapara geri ödemesiz dönemi bu seçenekte daha
kısa tutmaktadır. Dünya Bankasından kaynak sağlayan üye ülkeler, mevcut portföyleri
içindeki kredilerin vadelerinde değişiklik yapma opsiyonuna sahiptir. Borçlular,
herhangi bir kredinin anapara geri ödemesiz dönemi ya da toplam vadesinde bir azaltma
yapılarak, aynı mali yıl içindeki diğer bir kredinin vadesini uzatabilirler. Bu opsiyon
herhangi bir kredinin kendi vade yapısı içinde de yapılabilir. Bu opsiyonların
gerçekleşebilmesi için Dünya Bankasının onayına ihtiyaç vardır (Yener, 1997:34-35).
5.4.2.2.1.2.Kullanım (Disbursement) Bağlantılı Geri Ödeme Çizelgesi
Kullanım bağlantılı geri ödeme çizelgesinde, her bir altı aylık dönemdeki
kümülâtif kullanım miktarının geri ödemesi, kredinin Dünya Bankası tarafından
borçluya kullandırılmasını müteakip faiz ödeme periyodunun ilk döneminden itibaren
başlayacaktır. Anapara geri ödemesiz dönemi (grace period), nihai vade (final maturity)
ve geri ödeme yapısı (repayment pattern) tüm kullanım miktarları için aynı olacaktır
(IBRD, 2006:9-10):
Her bir kullanım miktarı için “Kullanım Bağlantılı Geri Ödeme Limitleri”,
beklenen ortalama kullanım süresi ve ortalama geri ödeme vadesinin toplamı dikkate
alınarak aşağıdaki tablodaki koşullarda belirlenir (a.g.e:10):
106
Tablo 29: FSL Kredilerinde Kullanım (Disbursement) Bağlantılı Geri Ödemelerde Vade Limitleri (Yıl)
Ülke Kategorileri “Beklenen Ortalama Kullanım Süresi”23 ve “Ortalama Geri Ödeme Vadesi”24nin Toplamı Toplam Vade
I - II 14.25 25
III 11.25 25
IV - V 10.25 25 Kaynak: Dünya Bankası Resmi Web Sitesi (Fixed Spread Loan (FSL), http://treasury.worldbank.org/Services/Financial+Products/Current+Products/Fixed+Spread+Loan+(FSL).htm
5.4.2.2.2. VSL Kredilerinin Geri Ödeme Koşulları
VSL kredilerinin geri ödeme koşulları (anapara geri ödemesiz dönem ve nihai
vade) ülke kriterine (kişi başına GNI) göre belirlenmektedir. Ülke kategorileri (I-II)
düşük gelirli üye ülkeleri, (III) orta ve (IV-V) kategorideki ülkeler ise yüksek gelirli üye
ülkeleri temsil etmektedir. Anapara geri ödemesiz döneme yapılacak her ilave 6 ay için,
toplam vadede 1 yıllık bir indirim yapılması gerekmektedir. Böyle bir opsiyonun
kullanılması borçlunun isteğine bağlıdır (IBRD, 2006:9).
Tablo 30: VSL Kredileri İçin Standart Ülke Koşulları (Yıl)
Ülke Kategorileri
Anapara Geri Ödemesiz Dönem
Toplam Vade
İtfa Yapısı
I - II 5 20 Anüite
III 4 17 Anüite
5 17 LRP
IV - V 3 15 Anüite 5 15 LRP
Kaynak: Dünya Bankası Resmi Web Sitesi (Variable-Spread Loan (VSL), http://treasury.worldbank.org/Services/Financial+Products/Current+Products/Variable+Spread+Loan.html)
Yukarıdaki tabloda da görüleceği üzere III. ve (IV-V) ülke grupları için iki ayrı
borçlanma yapısı söz konusudur. Bu yapılardan birincisi anüite (annuity) diğeri ise
LRP’dir (anapara geri ödemelerinin eşit taksitlerde yapılması). Tablodan da görüleceği
üzere LRP seçeneğinde anapara geri ödemesiz dönem anüite ödemelerindeki dönemden
23 “Beklenen Ortalama Kullanım Süresi” kredinin onaylanması ve beklenen kullanımları arasında geçen ağırlıklı ortalama süresi olarak tanımlanır. . 24 “Ortalama Geri Ödeme Vadesi” kredinin kullanım tarihi ve geri ödeme takvimi arasında geçen ağırlıklı ortalama süresi olarak tanımlanır. Bu limit her bir kullanımın geri ödeme takvimine uygulanır. Örneğin her bir kullanım miktarının 4 yıllık geri ödemesiz süreden sonra ödemesinin gerçekleşeceği ve bu kredinin 12 yıllık nihai vadeye sahip olduğu düşünüldüğünde bu kredinin ortalama geri ödeme vadesi 8 yıl olarak hesaplanır.
daha uzundur. Örneğin kişi başına GNI seviyesine göre III. Kategoride bulunan bir
ülkenin LRP seçeneğindeki anapara geri ödemesiz dönem 5 yıl iken anüite seçeneğinde
sadece 4 yıldır. Başka bir deyişle bu ülkeler kredinin geri ödemesine, kredi
kullanımından sonraki 4-5 yıllık süreden itibaren başlamaktadır.
5.5. Dünya Bankası Ülke Kategorileri ve Geri Ödeme Koşulları
IBRD kredilerine erişim temelde ülkelerin kişi başına milli gelir (GNI) ve kredi
itibarlarına göre belirlenmektedir. Ülkelerin kredi şart ve koşullarının belirlenmesinde
bağlı bulundukları ülke kategorisi belirleyici olmaktadır. Çalışmamızın EK-2’sinde yer
alan tabloda, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu, bazı IBRD üyesi ülkeler kişi başına
milli gelir seviyelerine göre 5 kategoriye ayrılmıştır. (WB Operational Manual,
2007/b:1-5).
Aşağıdaki tabloda aralarında Türkiye’nin de bulunduğu bazı IBRD üyesi
ülkelerin kişi başına milli gelir seviyeleri ve buna karşılık gelen kredi uygunlukları ve
kredi geri ödeme koşulları yer almaktadır (WB Operational Manual, 2007/a:1-4).
Tablo 31: IBRD Geri Ödeme Koşulları
Ülkeler
Kişi Başına
GNI (US$)
IBRD Gelir Kategorileri
KREDİ TÜRLERİ Sabit-Ek Faizli
Kredi (FSL) Değişken-Ek faizli Kredi (VSL) Ortalama
Geri Ödeme Süresi (Yıl)
Toplam Vade (Yıl)
Anapara Geri
Ödemesiz Süre (Yıl)
Toplam Vade (Yıl) Geri Ödeme Metodu
Arjantin 5,150 IV 10.25 25 3 or 5 15 A or LRP B.Rusya 3,370 III 11.25 25 4 or 5 17 A or LRP Bolivya 1,100 II 14.25 25 5 20 A Brezilya 4,280 IV 10.25 25 3 or 5 15 A or LRP Bulgaristan 3,990 IV 10.25 25 3 or 5 15 A or LRP Cezayir 3,040 III 11.25 25 4 or 5 17 A or LRP Çin 2,000 III 11.25 25 4 or 5 17 A or LRP Filipinler 1,420 II 14.25 25 5 20 A G.Afrika 5,390 IV 10.25 25 3 or 5 15 A or LRP G.Kore 17,640 V 10.25 25 3 or 5 15 A or LRP Hırvatistan 9,320 V 10.25 25 3 or 5 15 A or LRP İran 3,030 III 11.25 25 4 or 5 17 A or LRP Meksika 7,890 V 10.25 25 3 or 5 15 A or LRP Mısır 1,350 II 14.25 25 5 20 A Özbekistan 600 I 14.25 25 5 20 A Polonya 8,190 V 10.25 25 3 or 5 15 A or LRP
108
Romanya 4,830 IV 10.25 25 3 or 5 15 A or LRP Rusya 5,770 IV 10.25 25 3 or 5 15 A or LRP Sırbistan 4,030 IV 10.25 25 3 or 5 15 A or LRP Suriye 1,570 II 14.25 25 5 20 A Tayland 2,990 III 11.25 25 4 or 5 17 A or LRP Tunus 2,980 III 11.25 25 4 or 5 17 A or LRP Türkiye 5,400 IV 10.25 25 3 or 5 15 A or LRP25 Ukrayna 1,920 III 11.25 25 4 or 5 17 A or LRP Uruguay 5,310 IV 10.25 25 3 or 5 15 A or LRP Özbekistan 600 I 14.25 25 5 20 A Kaynak: Dünya Bankası Resmi Web Sitesi (The World Bank Operational Manual, Operational Policies, “IBRD/IDA Countries: Per Capita Incomes, Lending Eligibility, and Repayment Terms” Operational Manual - OP 3_10 Annex D, January 2007
Yukarıdaki tablodan da görüleceği üzere:
Ø Kategori V ( $6,275 üzeri) ülkeleri IBRD’ den mezun sayılan ülkeleri ifade
etmektedir,
Ø Kategori IV ($3,596 - $6,275) ülkeleri için vade 15 yıl,
Ø Kategori III ($1,736 - $3,595) ülkeleri için vade 17 yıl,
Ø Kategori II ($906 - $1,735) ve Kategori I ($905 veya daha azı) ülkeler için vade
20 yıl olarak belirlenmiştir.
5.6. Dünya Bankası Tarafından Türkiye’ye Sağlanan Kaynakların Mali
Koşullarına İlişkin Tespit ve Öneriler
Türkiye’nin Dünya Bankası ülke kategorisi içerisindeki yeri, buna bağlı Dünya
Bankasınca sağlanan kaynakların maliyeti ve geri ödeme koşulları açısından aşağıdaki
tespit ve önerilerimiz söz konusudur:
Ø Dünya Bankası Grubu tarafından Türkiye’de desteklenen projelerin büyük
bölümü IBRD kredileri ile finanse edilmektedir. Türkiye’nin kullandığı
IBRD kredileri genel olarak uluslararası mali piyasalarda sunulan diğer
finansal alternatiflere göre daha uygun ve esnek koşullar taşımaktadır.
Ø Dünya Bankası Kredilerin geri ödeme koşullarının belirlenmesinde, ülkeler
kişi başına milli gelir (GNI) seviyelerine göre I-V arası gelir kategorisine
25 A : Annuity (anüite), LRP: Level Repayment of Principal: Eşit Anapara Geri Ödemesi
109
ayrılmıştır. Türkiye 5.400 ABD Doları kişi başına milli gelir seviyesi ile IV.
Kategoride yer almaktadır. Ülkelerin kredi şart ve koşullarının
belirlenmesinde bağlı bulundukları ülke kategorisi belirleyici olmaktadır.
Ø Türkiye’nin kişi başına milli gelir seviyesinin artması, ülke için olumlu ve
istenilen bir sonuç olmasına rağmen, IBRD listesinde daha yüksek bir
kategoride (IV. Kategoriden daha yüksek kişi başına milli gelir seviyesine
sahip V.Kategoriye geçiş) yer almasına neden olacak ve buna bağlı olarak
Türkiye geri ödeme ve vade konusunda, mevcut duruma göre, daha olumsuz
koşullarda borçlanma ile karşı karşıya kalacaktır.
Ø Türkiye, günümüzde yeni kredi taahhütleri için IBRD’ den sunduğu iki kredi
çeşidini kullanmaktadır. Bu ürünler Sabit-Ek faizli kredi (FSL) ve Değişken-
Ek faizli Kredi (VSL) dir. Türkiye’nin kullanmış olduğu Sabit-Ek Faizli
Kredi (FSL) için ortalama geri ödeme süresi 10.25 yıl, anapara geri
ödemesiz süre 3-5 yıl, toplam vade ise 25 yıldır. Değişken-Ek Faizli Kredi
(VSL) için ise anapara geri ödemesiz süre 3-5 yıl iken toplam vade 15 yıldır.
VSL kredilerinin anapara geri ödemesiz dönemine yapılacak her ilave 6 ay
için, toplam vadede 1 yıllık bir indirim yapılması söz konusudur.
Ø Türkiye, mevcut finansal politika limitlerinde olmak koşuluyla FSL
kredilerinin geri ödeme koşullarını (geri ödememe süresi, geri ödeme süresi
ve amortizasyon yapısı) proje hazırlığı dönemi boyunca uyumlaştırma
esnekliğine sahiptir. Ayrıca, FSL kredileri kredi süresi boyunca kullanılmış
ve kullanılmamış kredi bakiyelerinde döviz cinsi değişimi, kullanılmış kredi
miktarı üzerinde faiz oranının sabitlenmesi ya da değişimi ve kullanılmış
kredi miktarı ile ilgili faiz oranına limit koyma opsiyonuna sahiptir.
Ancak, VSL’ de geri ödeme koşullarını ülkenin bağlı bulunduğu IV.
kategoriye göre belirlenmekte olup FSL kredilerine özgü esnekliklere sahip
değildir. Bu nedenlerle Türkiye’nin borç yönetimi hususunda önemli bir
misyonu olan ve bu konuda başarılı politikalar uygulayan Hazine
Müsteşarlığı’nın kredi türü seçiminde FSL kredilerine ağırlık vermesi ve
piyasa koşullarındaki değişikleri dikkate alarak FSL kredilerinin esnek
110
koşullarından faydalanmasının borç yönetimine ve Türkiye ekonomisine
faydalar sağlayacağı düşünülmektedir.
Ø Ayrıca, Türkiye için iki ayrı borçlanma yapısı söz konusudur. Bu yapılardan
birincisi anüite (annuity) diğeri ise LRP'dir (anapara geri ödemelerinin eşit
taksitlerde yapılması). LRP seçeneğinde anapara geri ödemesiz dönem,
anüite ödemelerindeki dönemden daha uzundur. Dünya Bankası, anüite
seçeneğinde, geri ödemelerin ağırlığını vadenin son dönemlerine kaydırması
nedeniyle, anapara geri ödemesiz dönemi bu seçenekte daha kısa
tutmaktadır. Türkiye mevcut portföyü içindeki kredilerin vadelerinde
değişiklik yapma opsiyonuna sahiptir.
Bu nedenle borç yönetimi konusunda yetki ve sorumluluğa ve de
başarılı uygulama ve tecrübelere sahip Hazine Müsteşarlığı’nın borçlanma
yapısının seçiminde anüite (annuity) ve LRP seçeneğinden lehe olan
opsiyonu kullanması gerektiği düşünülmektedir. Ayrıca, Türkiye mevcut
portföyü içindeki kredilerin vadelerinde değişiklik yapma opsiyonuna sahip
olduğundan, piyasa koşullarının ve değişikliklerinin dikkate alınarak bu
opsiyonun borç yönetimine olumlu katkıları sağlanmalıdır.
Ø Türkiye’de finansmanı Dünya Bankasınca sağlanan proje ve programların
büyük bölümü ortak finansman anlaşması çerçevesinde birlikte finansman
yöntemi kullanılarak finanse edilmektedir. Projelerde Dünya Bankası katkısı
dışında en azından, diğer finansörler olmasa dahi, yerel katkı payı söz
konusudur. Ortak finansman yönteminin bir sonucu olarak, proje ve
programların planlaması ile sonuçları arasında önemli sapmalar ortaya
çıkmaktadır. Örneğin projelerin maliyet ve finansmanında Dünya Bankası
katkısı ya da yerel katkı planlanandan oldukça büyük sapmalarla
gerçekleşmektedir. Bu sapmalar planlama, insan kaynakları, koordinasyon,
hukuki, yönetim, finansman (fon kullanım konusunda gecikmeler,
kullanımların askıya alınması, iptal edilmesi) ve ayrı bir çalışmanın konusu
olacak kadar geniş birçok mali, ekonomik, teknik, idari ve bürokratik
sorunlardan kaynaklanmaktadır.
111
Ø Bankanın Türkiye dâhil üye ülkelere hibe dışında yaptığı fonlamalar
faydalanıcı ülkelere bir takım maliyetler yüklemektedir. Dünya Bankası üye
ülkelere kullandırdığı kredilerden faiz ve ön ödeme komisyonu (front end
fee) adı altında çeşitli gelirler sağlamaktadır. Ayrıca, vermiş olduğu
kredilerin borçlusu tarafından kullanılmayan kısmı üzerinden (Undisbursed
amount) taahhüt komisyonu (commitment fee) tahsil etmektedir.
Bu nedenle Dünya Bankası fonlarının Türkiye’ye net maliyeti
hesaplanırken faiz dışındaki masrafların (ön ödeme komisyonu, kredi ek
faizi, risk pirimi,taahhüt komisyonu) ve bu masraflarla ilgili olarak belirli
koşulların gerçekleşmesi sonucunda yapılan ertelemeler (faiz erteleme oranı,
taahhüt komisyonu erteleme oranı ve ön ödeme komisyonu ertelemesi) ile
birlikte sağlanan fonun farklı dönemlerde kullanılması ve geri ödemelerinin
yapılması nedeniyle indirgenme katsayıları kullanılarak net bugünkü
değerlerinin de göz önünde bulundurulması gerekmektedir.
5.7. Finansmanı Dünya Bankasınca Sağlanan Projelerde Danışmanlık Ücretleri
Banka kaynaklarının maliyetinin hesaplanmasında dikkat edilmesi gereken diğer
bir nokta da, belki de en çok eleştirilen hususlardan birisi olan, danışmanlara ödenen
ücretlerin yüksekliği ve danışman seçiminde Bankanın ortaya koyduğu kısıtlamalardır.
Türkiye’de finansmanı bankaca sağlanan projelerin büyük bölümünde danışman
istihdamı zorunlu tutulmaktadır.
Bazı projelerde danışmanın verdiği hizmetler projeye, projeyi uygulayıcı
kuruluşa önemli katkılar sağlamaktadır. Uygulayıcı kuruluşlarda kurumsal alt yapının
oluşturulması ve/veya artırılması yönünde katkı sağlayan bu danışmanların sağladığı
faydalar maliyetlerinin oldukça üzerinde olup buradaki eleştirimizin dışında
tutulmalıdır.
Ancak birçok projede, bir kısmı yabancı olan danışmanların (bireysel
danışmanlar ve danışmanlık firmaları) sağladıkları hizmetlerden elde edilen fayda bu
danışmanların maliyetinin altında kalmaktadır. Bu da proje maliyetini yükseltmekte ve
ihmal edilemeyen bir maliyet kalemi olarak göze çarpmaktadır.
112
Danışmanlar tarafından yerine getirilen hizmetler, genel olarak, büro ve
muhasebe işleri niteliğindedir. Bu tarz işler projeyi yürüten kurumda çalışan kamu
personeli tarafından yürütülecek niteliktedir. Ancak danışmanlara yüksek ücretler
ödenmesi nedeniyle, daha önce proje uygulayıcı kuruluşta uzman olarak görev alan
kamu personeli, görevinden istifa etmesini müteakip, söz konusu projede bireysel
danışman olarak istihdam edilebilmektedir. Bu durum, etik olmadığı yönünde
eleştirilebileceğinin yanı sıra, bireysel danışmanların sağladıkları hizmetlerin gerek
proje uygulayıcısı birimdeki gerekse diğer kamu kurumlarındaki kamu personeli eliyle
yürütülebileceğini işaret etmektedir. Bu tarz danışman istihdamı projenin maliyetini
artırmaktadır.
Proje uygulayıcı kuruluşlarda görev yapan kamu personeli projelerin uygulama
süresi içerinde proje faaliyetlerine ilişkin bilgi ve tecrübesini artırmaktadır. Bu nedenle
bu personelin projenin müteakip dönemlerinde ve/veya ilgili kuruluş tarafından
yürütülecek diğer projelerde de istihdam edilmesi ve yüksek ücretli danışmanlar
tarafından yürütülen işlerin bu personeller tarafından yürütülmesi gerekir. Bu amaçla,
kamu personeli eliyle yürütülebilecek işler için bireysel danışman istihdamına
gidilmemesi, gerek projeyi yürüten kurum içerisinden doğrudan gerekse bu kurum
dışından geçici görevle nitelikli kamu personeli istihdam edilmesinin projenin
maliyetinin gereksiz bir şekilde artırmasını engelleyici olacağı düşünülmektedir.
Söz konusu danışmanlara ihtiyaç olup olmadığını yönünde etkin bir analiz
yapılmamaktadır. Görev tanımları açık ve ayrıntılı bir şekilde belirlenmeden istihdam
edilen danışmanlarla ilgili olarak Dünya Bankasından alınan “no objection”26 onayı
yeterli görülmektedir. Projelerde yapılması gereken işler (iş tanımları ve süreçler),
görev tanımları, projede çalışan kamu personelinin niteliği ve projeye yönelik ihtiyaçlar
yerinde tespit edilmelidir. Yapılan bu tespitler ve verimli analizler sonucunda, birçok
projede, dışarıdan danışmanlık hizmeti adı altında yüksek maliyetlere katlanılmak
zorunda kalınmayacak, hâlihazırda danışmanlar tarafından yürütülen birçok hizmet
kurum personeli tarafından yerine getirilebilecektir.
26 Proje uygulayıcı kuruluşlar projenin herhangi bir aşamasında yapılan bazı ihale veya satınalma işlemlerinin Dünya Bankası prosedürlerine uygun olup olamadığı yönünde Dünya Bankasından görüş isteyebilirler. Dünya Bankası vermiş olduğu "No Objection" ile söz konusu işleme onay vermiş sayılır.
113
Danışmanlarla ilgili yukarıda belirtilen hususlar, projeyi ve/veya proje
uygulayıcı kuruluşu denetleyen denetçilerin raporlarına da konu olmaktadır.27 Örneğin,
Devlet Denetleme Kurulunun “Özelleştirme İdaresi Başkanlığının 2001, 2002, 2003
Yılları Eylem ve İşlemlerinin Araştırılıp Denetlenmesine İlişkin 22.09.2005 Tarih,
2005/4 Sayılı Raporun XIII. Bölümünün B-1 kısmında : “İdarenin Proje Koordinasyon
Birimi emrinde sözleşmeli bireysel danışmanlar çalıştırılmıştır. Bu elemanlar Dünya
Bankasının Kurallar Kitabında her ne kadar "danışman/consultant" olarak
tanımlanmakta ise de biçilen görevler sıradan büro işleridir. Danışmanların
sözleşmelerindeki iş tanımları da bu öngörüye uygun şekilde sıradan büro ve muhasebe
işleriyle orta düzey yönetim hizmetlerine ilişkindir. Eylemli olarak yaptıkları işler de
budur. Aldıkları ücretler, gördükleri hizmetle orantısız biçimde yüksektir” tespitine yer
verilmiştir (T.C. Cumhurbaşkanlığı, 2005:57).
5.8. Finansmanı Dünya Bankasınca Sağlanan Projelerin Fayda-Maliyet Analizine
İlişkin Tespit ve Öneriler
Finansmanı Dünya Bankasınca sağlanan projelerde gözlediğim diğer bir eksiklik
de, fayda-maliyet analizinin projelerin büyük bölümünde yapılmaması ya da
yapılamamasıdır. Gerek projenin Banka tarafından finanse edilmesini onaylamak için
İcra Direktörleri Kurulunun ihtiyaç duyduğu tüm bilgileri içeren, projenin planlaması
safhasında düzenlenen “Proje Değerlendirme Raporlarında (PAD)” gerekse proje
uygulamasının tamamlanmasından sonra düzenlenen “Uygulama Tamamlama Raporu
(ICR)” ve projenin kapanışının yapılmasından sonra Banka tarafından düzenlenen
“Değerlendirme Raporlarında” projelerin fayda-maliyet analizine ilişkin bir bölüm
başlığı bulunmaktadır.
Ancak bu bölümler projelerin hemen hemen tamamında “uygulanabilir değil
(N/A)” olarak yer almaktadır. Bu projelerin fayda-maliyet analizlerinin yapılmaması ya
da yapılamaması, başta aşağıda yer alan hususlar olmak üzere birçok sebepten
27 Dünya Bankası projelerinin bağımsız denetimini yapan Hazine Kontrolörleri Kurulu projelerin uygunluk ve mali denetimini yapmaktadır. Yapılan denetim sonucunda düzenlenen “Bağımsız Denetçi Raporları” Dünya Bankasına, projenin yürütülmesinde karşılaşılan eksiklikler ve uygunsuzluklar ile ilgili düzenlenen “Yönetim Mektupları” ise gereği yapılmak üzere ilgili proje uygulayıcı kuruluşlara iletilmektedir. Proje uygulayıcı kuruluşlar ve/veya bağlı bulundukları bakanlıkların içinde kurulmuş teftiş kurulları ve iç denetçileri tarafından uygulayıcı birimin denetimi yapılabilmektedir. Ayrıca, uygulayıcı kuruluşun statüsüne ve olayın niteliğine göre dış denetimleri Sayıştay, Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu ve Devlet Denetleme Kurulu tarafından yerine getirilmektedir.
114
kaynaklanmış olabilir:
Ø Yatırımların etkilerinin ve sonuçlarının uzun bir dönemde ortaya çıkması
nedeniyle bir projenin başarı ya da başarısızlığının ancak kredi kullanım
periyodundan birkaç yıl sonra verimli bir şekilde değerlendirilebilmesi,
buna parelel olarak projelerin faydalarının kısa zamanda ortaya
çıkmaması ve bu konuda yaşanan gecikmeler (örneğin sağlık-eğitim
projeleri ile ilgili iyileşmelerin ya da insan yaşamındaki kalite
artışlarının, projelerin kapanmasından çok sonraları ortaya çıkması),
Ø Maliyetler konusunda proje ile ilgili yapılan harcamalar dışında bazı
dışsal maliyetlerin ortaya çıkması ya da projenin bazı sektörler ya da
insanlar üzerindeki negatif etkilerinin maliyet olarak dikkate alınmaması,
Ø Projeden doğrudan faydalanalar dışındaki sektörler ya da insanlar
üzerindeki pozitif etkileri ve dışsallıklarının fayda olarak çoğu kez
dikkate alınmaması,
Ø Bu türdeki maliyet ve/veya faydaların parayla ölçülebilmelerinde ya da
parasal bir değer olarak ifade edilebilmelerinde karşılaşılan zorluklar,
Ø Maliyet ve faydanın farklı periyotlarda ortaya çıkması nedeniyle aynı
periyotta karşılaştırılmaları ve analiz edilmelerindeki zorluklar.
Başta yukarıda belirttiğim sebepler olmak üzere, fayda-maliyet analizin
yapılmasında zorluklar olabilir, ancak Dünya Bankası bünyesinde gerekli akademik
birikime ve tecrübeye sahip yeteri kadar uzman istihdam etmekte ve ihtiyaç halinde
dışarıdan danışmanlık hizmeti temin edebilmektedir.
Bu nedenle; gerek projelerin planlama aşamasında düzenlenen PAD’ de gerekse
projenin uygulaması tamamlandıktan sonra düzenlenen ICR ve de projenin kapanışının
yapılmasından sonra düzenlenen Değerlendirme Raporlarında projelerin fayda-maliyet
analizlerine yer verilmesi gerekir.
115
Bu analiz planlama aşamasında hangi projelere destek verileceği yönünde
seçiciliği artırarak kaynak israfını engelleyecektir. Ayrıca, proje tamamlandıktan sonra
oluşan sonuçlarda gerek Dünya Bankasının gerekse borçlunun performanslarını
ölçmede kullanılacak, planlamayla sonuçları karşılaştırma imkânını sağlayacaktır. Bu
analiz aynı zamanda, projeden beklenen sonuçların alınıp alınmadığı yönünde taraflara
destek sağlayarak yapılanlardan ya da yapılamayanlardan gerekli dersleri çıkarmalarını
sağlayacaktır. Böylece, projenin tarafları (Banka ve borçlu ülkenin ilgili kişi, kurum ve
kuruluşları) müteakip dönemlerde uygulayacakları projelerde daha iyi performans
sergileyerek daha ekonomik projelerle etkin ve verimli uygulama ve sonuçlar elde
edebileceklerdir.
116
6. BÖLÜM
FİNANSMANI DÜNYA BANKASINCA SAĞLANAN ÖRNEK BİR
PROJENİN (MEER PROJESİ) AŞAMALARININ VE MALİ KOŞULLARININ
ANALİZİ
6.1. Genel Olarak MEER Projesi ve Analizi
6.1.1. Proje Hakkında Genel Bilgiler
Türkiye’de 17 Ağustos 1999 tarihinde Marmara bölgesinde meydana gelen
depremden sonra, olası afetler sonucunda meydana gelebilecek zararların azaltılmasına
yönelik hazırlık çalışmalarının hızlandırılarak acil önlemler alınmaya çalışılmıştır.
Türkiye bu amaçlara yönelik olarak IBRD’den MEER projesinin uygulanması amacıyla
505 milyon ABD Doları tutarında kaynak sağlamıştır.
MEER projesinin temel hedefleri; Marmara Depremi’nden etkilenen alanlarda
hayat şartlarının ve ekonomik kalkınmanın iyileştirilmesi, meydana gelebilecek doğal
afetlere karşı alınabilecek daha etkin tedbirlerle muhtemel afet zararlarının azaltılması ve
risk yönetimini sağlayacak bir kurumsal çerçevenin oluşturulması olarak belirlenmiştir.
MEER Projesi kapsamında acil durum yönetimi ve afet müdahale sistemlerinin
geliştirilmesi, afet sigorta havuzunun kurulması gibi işler yanında Marmara Bölgesinde
yaklaşık 12.000 adet kalıcı konut yapılması öngörülmüştür. MEER, Marmara’da
deprem sonrası sosyal etkileri iyileştirme çalışmalarının da planlandığı geniş kapsamlı
bir projedir. Proje dört kısımdan oluşmaktadır (MEER LA, 1999:1-25):
Kısım A, afetle mücadele sistemi ve risk azaltma,
Kısım B, yetişkinler için travma programı,
Kısım C, fiziksel yeniden yapılandırma,
Kısım D, proje yönetimi ile ilgilidir.
Proje, İkraz Anlaşması hükümlerine göre, 31 Aralık 2006 tarihinde kapanmış ve
projeyle ilgili Dünya Bankasından kaynak aktarımı 30 Nisan 2007 tarihinde
117
tamamlanmıştır (WB Projects & Operations, 2008).
MEER Projesi bir tür acil iyileştirme (yardım) kredisi olduğundan, proje
döngüsünün ilk sırasında yer alan ve üye ülkelerin kalkınma hedeflerini başarmalarına
yardım etmek için Dünya Bankası Grubunun mali destek sağlama, analitik çalışma ve
teknik yardım gibi, ülkede planlanan faaliyetlerini planladığı CAS’ a dayanmamaktadır.
Bu nedenle proje döngüsü ile ilgili analizimiz, projenin tespit aşaması ile başlayacaktır.
6.1.2. Metodoloji
Türkiye’de 3 Nisan 2008 tarihi itibariyle finansmanı Dünya Bankasınca sağlanan
proje sayısı 194’tür. Bu projelerden 26 âdetinin uygulanması devam ederken aralarında
MEER projesinin de olduğu 155 proje kapanmış durumdadır. Bu 194 projeden,
aralarında MEER’ in de olduğu 167 (%86) proje yatırım kredisi ile finanse edilirken
kalan 27’si (%14’ü) ise uyum kredisi ile finanse edilmiştir (WB Projects & Operations,
2008).
Daha önceki bölümde de belirttiğimiz gibi, uyum kredilerinin aşamaları genel
olarak, yatırım (proje) kredilerinin aşamalarından farklıdır. Fakat hazırlanma, müzakere,
onaylanma ve denetim açısından aralarında çok az fark vardır. Finansmanı Dünya
Bankasınca sağlanan yatırım (proje) kredileri genel olarak 8 aşamadan oluşan bir döngü
niteliğindedir.
Bu bölümde Türkiye için önemli projelerden birisi olan “Marmara Depremi Acil
Yeniden Yapılandırma (MEER) Projesi”nin aşamaları ve mali koşulları analiz
edilecektir. Bu projeyi seçmemdeki sebep gerek kredi büyüklüğü gerekse amacı
itibariyle Türkiye için önemli projelerden birisi olmasının yanı sıra yakın bir zamanda
kapanmış (proje döngüsündeki tüm aşamaların tamamlanmış) olması, proje
döngüsündeki herhangi bir aşamasında düzenlenen halka açık dokümanlara
ulaşılabilmesi ve Dünya Bankasınca proje değerlendirmesinin yapılmış olmasıdır.
Ayrıca bu proje 2001 yılında Dünya Bankası'nca finanse edilen projeler
arasından Banka tarafından verilen "Başkanın Mükemmellik Ödülü"ne (President's
Award For Excellence) layık görülmüştür (Hazine Müsteşarlığı, 2001:1).
118
Bu ödülü MEER'in almasının başlıca nedenleri;
Ø Geniş çaplı, kompleks ve yüksek nitelikli bir doğal afet projesinin
zamanında hazırlanarak uygulamaya konulmasına yönelik yeni
standartlar geliştirilmiş olması,
Ø Yeniden yapılandırmaya yönelik fiziksel operasyonlar ile doğal afet
riskinin azaltılması ve olası afetlere hazırlıklı olunmasına yönelik
faaliyetler arasında bir balans kurulması,
Ø Kalıcı konut inşaatlarının zamanında tamamlanarak hak sahiplerine
teslim edilmesi,
Ø 27 Eylül 2000 tarihinde yürürlüğe konan meskenlere yönelik zorunlu
deprem sigortası uygulamasındaki başarı
olarak sayılabilir.
6.2. MEER Projesinin Proje Döngüsü Çerçevesinde Analizi ve İlgili Dokümanlar
6.2.1. MEER Projesinin Tespiti
17 Ağustos 1999 tarihinde meydana gelen Marmara depreminin yol açtığı
hasarları telafi etmek amacıyla T.C. Hükümeti ile Dünya Bankası yetkilerince
müştereken bir Acil İyileştirme Kredisi (ERL) verilmesi amacıyla taraflarca 4 Kasım
1999 tarihinde Proje Bilgi Dokümanı (PID) düzenlenmiştir (MEER PID, 1999:1-11).
Bankanın Infoshopu vasıtasıyla kamuya açıklanan PID toplam 11 sayfadan
oluşmaktadır. PID söz konusu projenin hangi sektörleri etkileyeceği, proje numarası,
Borçlu, proje uygulama birimi, dokümanın hazırlanış ve onay tarihi, Marmara depremi
ve etkileri hakkında kısa bir bilgi ve Bankanın yaklaşımı hakkında özet bilgileri
içermektedir.
PID’ de projenin amaçları (MEER PID, 1999:2-9):
Ø 17 Ağustos 1999 Doğu Marmara Depremini müteakip, Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti, olası afetler sonucunda meydana gelebilecek
zararların azaltılmasına yönelik hazırlık çalışmalarının hızlandırılması,
119
Ø Meydana gelen deprem sonucunda ortaya çıkan hasarların giderilmesi ve
bölgenin yeniden yapılandırılmasına yönelik olarak “Marmara Depremi
Acil Yeniden Yapılandırma (MEER) Projesi”nin hazırlandığı ve
Ø Bu projenin Dünya Bankası, T.C Hükümeti ve diğer finansörlerle birlikte
ortak finansman yöntemiyle finanse edileceği ve projenin aşağıdaki
Tablo 32: MEER Projesinin Ana Bileşenleri Ana Bileşen Tutarı (Milyon $)
A- Afetle Mücadele Sistemi ve Risk Azaltma 419,16 B- Yetişkinler için Travma Programı 6,89 C- Fiziksel Yeniden Yapılandırma 293,32 D- Proje Yönetimi 12,69 E- Ticaretin Rehabilitasyonu 109,72 F- Bolu, Sakarya, Yalova, İstanbul, Bursa ve Eskişehir‘de Kalıcı Konut Yapımı 177,07 G- Mevcut Yapı Stoku ve Sağlık Tesislerinin Tamiri 632,12 H- Yollar, Temiz Su, Atık Su ve Elektrik Dağıtım Sistemlerinin Tamiri 139,73
Kaynak: MEER Project Information Document Report No: PID 8416, 1999, s:3
Ayrıca projenin toplam maliyetinin 1.795,75 milyon ABD Doları olacağı, bu
maliyetin 505 milyon ABD Doları tutarının Dünya Bankasınca karşılanacağı ve bunun
%1’ ine tekabül eden 5,05 milyon ABD Doları tutarının ön ödeme komisyonu (front
end fee) olarak borçlu tarafından Dünya Bankasına ödeneceği hususları belirtilmektedir
(MEER PID, 1999:3).
PID’ in son paragrafı aynı zamanda, proje işleri için teklif vermeye istekli
şirketler için faydalı bir temas noktası olan projeyi yönetecek Dünya Bankası Takım
Liderinin adını içermektedir. Ayrıca, PID’ in ek kısmında projenin bir acil iyileştirme
projesi olması nedeniyle Kategori B Projeleri altında izlendiği bu nedenle borçlunun
projenin muhtemel çevre etkisini ve zararını azaltmak için önlemleri analiz ettiği Çevre
zamanlama, Banka fonlarının yıllara göre dağılımı, projenin yürütülmesinde gerekli
koşullar ve bunların ne şekilde gerçekleştirilmesi gerektiğini belirleyen ve projeye
ilişkin 13 ek ve çeşitli haritalardan oluşan toplam 167 sayfalık oldukça ayrıntılı bir
doküman olan bir “Proje Değerlendirme Dokümanı”nı (PAD Project Appraisal
Document) taslak olarak hazırlamıştır (MEER PAD, 1999:1-167).
PAD’ da Banka tarafından MEER Projesi
Ø Ekonomik Yeterlilik
Ø Mali Yeterlilik
Ø Teknik Değerlendirme
Ø Kurumsal Yeterlilik
Ø Sosyal
Ø Çevresel ve
Ø Katılımcı Yaklaşım
yönlerinden değerlendirilmiştir.
Ancak projenin Banka tarafından finanse edilmesini onaylamak için İcra
Direktörleri Kurulunun ihtiyaç duyduğu tüm bilgileri içeren, projenin planlaması
safhasında düzenlenen PAD’de projenin fayda-maliyet analizi
121
yapılmamış/yapılamamıştır. 28
Söz konusu dokümanın 4 nolu ekinde (Annex 4: Cost Benefit Analysis
Summary, or Cost-Effectiveness Analysis Summary) projenin fayda-maliyet analizine
ilişkin bir bölüm başlığı bulunmaktadır. Ancak proje için ekonomik ve finansal analizin
gerekli olmadığı belirtilerek boş bırakılmıştır. Bu analizin yapılmaması ya da
yapılamaması yönünde herhangi bir bilgiye yer verilmemiştir (MEER PAD, 1999:112).
6.2.4. MEER Projesine İlişkin Müzakereler ve İkrazın Onaylanması
PAD Banka misyonu tarafından tamamlanıp, taraflar bunun üzerinde gerekli
inceleme ve düzeltmeleri yaptıktan sonra, T.C Hükümeti temsilcileri ile Dünya Bankası
yetkilileri bir araya gelerek kredi anlaşması (projenin ve finansmanının hukuki metin
olan kredi anlaşmasına dönüştürülme şeklini) ve eklerini müzakere etmişlerdir.
Müzakereler sonunda varılan mutabakat sonucunda Proje Değerlendirme Dokümanı
(PAD) Başkanın Memorandumu ve hukuk dokümanları ile birlikte onay için Bankanın
İcra Direktörleri Kuruluna sunulmuştur.
Yapılan görüşmeler sonucunda son şeklini almış bulunan kredi anlaşması metni
ve değerlendirme raporu öncelikle T.C Hükümeti tarafından onaylanmıştır. Hükümetin
onayını bildirmesinden sonra proje, Dünya Bankası Başkanı’nın sunuş raporu ile İcra
Direktörleri Kurulunun onayına sunulmuş ve proje uygun görüldükten sonra
onaylanmıştır.
Her iki tarafın onayından sonra, ikraz anlaşması (LA Loan Agreement) tarafların
temsilcileri tarafından 23 Kasım 1999’ da imzalanmıştır. Anlaşmanın imzalanmasını
müteakip, ikrazın ilgili şartlar karşılandıktan sonra geçerli olduğu veya ödeme için hazır
olduğu ilan edilmiş ve anlaşma kamuoyuna duyurulmuştur.
6.2.4.1. MEER Projesine İlişkin İkraz Anlaşması (Loan Agreement)
Türkiye Cumhuriyeti (borçlu) ile IBRD (Banka) arasında 23 Kasım 1999
tarihinde “4517 TU Nolu Marmara Depremi Acil Yeniden Yapılandırma (MEER) 28 Bu projenin fayda-maliyet analizinin yapılmaması ya da yapılamamasının sebepleri Çalışmamızın “5.8 Finasmanı Dünya Bankasınca Sağlanan Projelerin Fayda-Maliyet Analizine İlişkin Tespit ve Öneriler” başlıklı bölümünde ayrıntılı olarak yer almaktadır.
122
Projesine” ilişkin ikraz anlaşması (LA Loan Agreement) imzalanmıştır. Bu anlaşma ile
anlaşmanın 2 sayılı çizelgesinde tanımlanan projenin yapılabilirliğine ve öncelik
taşıdığına inanan Borçlu, Bankadan projenin finansmanına yardımcı olmasını talep
etmiştir ve banka 25 sayfadan oluşan anlaşmada öngörülen hükümler ve şartlar uyarınca
Borçluya bu krediyi vermeyi kabul etmiştir (MEER LA,1999:1-25).
İkraz anlaşması standart bir formatta hazırlanmaktadır. Diğer projelere ilişkin
ikraz anlaşmalarında da benzer hükümlerle karşılaşırız. Bu anlaşmada taraflar özet
olarak çalışmamızın EK-3’ünde yer alan hususlarda mutabakata varmışlardır.
6.2.4.2. MEER Projesine İlişkin Kullanım Mektubu (Disbursement Letter)
İkraz anlaşmasında mutabakata varılan 505 milyon ABD Dolarlık kredinin nasıl
kullanılacağına ilişkin olarak, ikraz anlaşmasından 1 gün sonra, 24 Kasım 1999’da
taraflar kullanım mektubunu imzalamışlardır.
Söz konusu mektup, sağlanan kredinin Dünya Bankası “Kullanım Kitapçığına
(Disbursement Handbook)” uygun bir şekilde kullanılacağı, kullanım için yetkili
kişilerin kimler olduğu, minimum başvuru miktarı, “Özel Hesap (SA Special Account)”
ve “Harcama Bildirimleri (SOE Statements of Expenditures) Şeklindeki Çekilişler
Tablosu” kullanımı ve limitleri ile kredi kullanım şartlarının neler olduğuna ilişkin
hükümleri içermektedir (MEER DL,1999:1-4).
6.2.4.3. Milletlerarası Anlaşmanın Onaylanmasına İlişkin Bakanlar Kurulu Kararı
Türkiye Cumhuriyeti (borçlu) ile IBRD (Banka) arasında imzalanan MEER
projesine ilişkin ikraz anlaşması Milletlerarası anlaşma hükmünde olduğundan bu
anlaşmanın yürürlüğe girebilmesi için Bakanlar Kurulu kararına ihtiyaç vardır.
İkraz anlaşmasının yürürlüğe girmesi amacıyla Bakanlar Kurulunca 2/12/1999
tarih, 99/13650 sayılı karar alınmış ve söz konusu karar ve eki ikraz anlaşması 5 Aralık
1999 tarih, 23897 sayılı Resmi Gazete’ de yayınlanmıştır. Söz konusu kararda; 17
Ağustos 1999 tarihinde Marmara Bölgesinde meydana gelen depremden dolayı oluşan
hasarların en kısa zamanda bertaraf edilmesi için, Dünya Bankası’ndan depreme ilişkin
harcamalarla ilgili olarak bütçenin finansmanı amacıyla 252,53 milyon ABD Doları ve
proje kredisi olarak 505 milyon ABD Doları olmak üzere toplam 757,53 milyon ABD
123
Doları tutarında kredi sağlanmasına dair Hükümetimiz ile adı geçen Banka arasında
imzalan ikraz anlaşmasının imza tarihinden geçerli olmak üzere onaylanmasının
Bakanlar Kurulu’nca 2/12/1999 tarihinde kararlaştırıldığı belirtilmektedir (T.C Resmi
Gazete, 1999:1).
6.2.5. Projenin Uygulanması ve Uygulama Sırasında Denetim
İcra Direktörleri Kurulunun onayına sunulup kabul edilen proje borçlu ülke
tarafından anlaşmada yer alan koşullar çerçevesinde uygulamaya başlamış ve uygulama
sürecinde banka tarafından denetlenme sürecine girmiştir. Bu süreç içerisinde, Banka
proje ile ilgili ihalelerin onaylanmasından, yapılan giderlerin kabul edilmesine ve
ödeme yapacağı her aşamada projenin uygulanmasını izlemiş ve denetlemiştir.
Türkiye’de Dünya Bankasınca finanse edilen projelerin bağımsız denetimlerini
Dünya Bankası adına Hazine Kontrolörleri Kurulu (HKK) gerçekleştirmektedir. HKK,
bu kapsamda krediyi veya hibeyi kullanan kurum ve kuruluşların harcama ve hesapları
ile Merkez Bankası nezdindeki Özel Hesap kullanımlarını her yıl periyodik olarak
"Uluslararası Denetim Standartları" ile "Dünya Bankası esas ve usullerine" uygun
olarak incelenmekte ve sonuçlarını Bağımsız Denetim raporlarına bağlamaktadır. Bu
çerçevede 2006 mali yılında finansmanı Dünya Bankasınca sağlanan toplam 119,4
milyon TL’lik kullanım incelenmiş ve bu incelemelerle ilgili olarak, aralarında MEER
projesinin de olduğu 23 adet Bağımsız Denetim Raporu düzenlenmiştir (Hazine
Müsteşarlığı, 2007/a:56).
HKK, bankaca kısmen veya tamamen finanse edilen projelerin denetimini 20
yıldan fazla bir süreden beri yerine getirmektedir. Bu kapsamda HKK bu projelerin
uygunluk ve mali denetimini yapmaktadır. Yapılan denetim sonucunda düzenlenen
“Bağımsız Denetçi Raporları” Dünya Bankasına, projenin yürütülmesinde karşılaşılan
eksiklikler ve uygunsuzluklar ile ilgili düzenlenen “Yönetim Mektupları” ise gereği
yapılmak üzere ilgili proje uygulayıcı kuruluşlara iletilmektedir. HKK bu çerçevede
2007 yılında 31 adet Bağımsız Denetçi Raporu düzenlemiştir (Hazine Kontrolörleri
Kurulu, 2008:10).
Hazine Kontrolörleri Kuruluna (HKK) projelerin uygunluk ve mali denetimini
yapmakta ancak performans denetiminin yapılması konusunda kurulun kapasite
124
eksikliği ve bu konuda mevzuat engeli bulunmadığı halde projelerin performansı
denetlenmemektedir. Bu eksiklik Dünya Bankasından sağlanan fonların ekonomik,
etkin ve etkili bir şekilde kullanılıp kullanılmadığı yönünde değerlendirme yapabilmeye
engel teşkil etmektedir.
Aynı sorun Dünya Bankası için de geçerlidir. Dünya Bankasının da mali
denetimi Bağımsız denetim şirketleri tarafından yapılırken sağladığı ve kullandığı
fonlarla ilgili bir performans denetimi yapılmamaktadır. Performans denetim eksikliği
ise; hem fon kullanıcıların hem de fon sağlayıcının (Dünya Bankası) proje döngüsü
içerisindeki faaliyetlerinin, uygulamalarının ve de bu süreç içerisindeki sorumluluk ve
performanslarının değerlendirilmesine, bu değerlendirmelerden çıkarılacak derslerin ve
önerilerin müteakip dönemlerde kullanılmasına, bunların bir sonucu olarak da tarafların
performanslarını artırmalarına engel teşkil etmektedir.
Ayrıca, performans denetimi Dünya Bankasının da sürekli vurguladığı ve fon
sağladığı ülkelerde tesis etmeye çalıştığı şeffaflık ve hesap verilebilirliği kendi
bünyesinde, diğer ülkelere örnek olacak şekilde, oluşturmasını sağlayacaktır. Bunların
bir sonucu olarak donör ülke ve kuruluşlar da Dünya Bankasına sağladıkları fonların
etkin bir şekilde kullanılıp kullanılmadığını objektif bir şekilde değerlendirme şansı
yakalayacaktır.
6.2.6.MEER Projesinin Uygulanması ve Tamamlanması
Proje ile ilgili olarak Dünya Bankası kaynaklarından kredi kullanımı 31 Aralık
2006 tarihinde sona ermiştir. Projeye ilişkin 7 yıllık dönemi kapsayan kredi ödeme
döneminin sona ermesinden sonra, projenin kapatılabilmesi için, ülke ve Bankanın
performansının değerlendirildiği, 7 Haziran 2007 tarih, ICR0000131 numaralı
Ø Hükümet adına Dünya Bankası Grubu (DBG) kuruluşları ve Banka
yönetimindeki Fonlar (Küresel Çevre Kolaylığı-GEF, Montreal
Protokolü ve Hibeler) ile Türkiye arasındaki üyelik ilişkileri ile mali ve
teknik destek programının oluşturulması,
Ø Söz konusu kuruluşlar ile Türkiye’deki kurumlar arası koordinasyon
dâhil olmak üzere her türlü idari işlemleri yürütme,
Ø DBG’ nu oluşturan kuruluşlar ve GEF ile üyelik ve kredi işlerinin
yürütülmesi konusunda kanuni düzenlemelerle ilgili çalışmalar
yapılması,
Ø Dünya Bankası'ndan sağlanacak üç-dört yıllık Ülke Yardım Stratejisi'nin
(Country Assistance Strategy-CAS) oluşturulması için, CAS kapsamına
alınabilecek proje ve program kredileri ile teknik yardım ve sektör
çalışmaları konusunda ilgili kurumlar arası koordinasyonun sağlanması,
Ø Finansmanı kısmen ya da tamamen Dünya Bankasınca sağlanan proje ve
program kredilerinin hazırlık, uygulama ve tamamlama aşamalarının
ilgili kuruluşlarla koordine edilmesi, kredi müzakerelerinin Hükümetimiz
adına yürütülmesi ve sonuçlandırılmasıdır.
Ayrıca finansmanı Dünya Bankasınca sağlanan projelerin bağımsız denetimi
Hazine Müsteşarlığı’nın denetim birimi olan Hazine Kontrolörleri Kurulu (HKK)
tarafından yerine getirilmektedir.30
30 Çalışmamızın “3.5. Dünya Bankası Kredilerinin Kullanım Koşulları” bölümünde de ifade edildiği üzere, Dış finansmanı Dünya Bankası ve benzeri uluslararası kuruluşlardan sağlanan proje ve faaliyetlere ilişkin olarak, krediyi kullanan kurum ve kuruluşların hesap ve işlemlerini ilgili anlaşmalar çerçevesinde incelemek ve uluslararası bağımsız denetçi sıfatıyla mali ve uygunluk denetimlerini yapmak görevi Türkiye’de Hazine Kontrolörleri Kuruluna verilmiştir (Hazine Kontrolörleri Kurulu, 1995:3).
136
7.3. Türkiye’nin Aktif Kredi Portföyü ve Sektörel Dağılımı
3 Nisan 2008 tarihi itibariyle Türkiye’de finansmanı Dünya Bankasınca sağlanan
194 Projenin 25 projenin halen uygulaması devam etmektedir. Bunlardan 20 adedi
yatırım (proje) kredisi ile finanse edilirken kalan 5’i temel olarak bütçe finansmanı
amaçlı yapısal uyum programlarıdır (WB Turkey Projects and Grants, 2008).
Ayrıca, Dünya Bankası ile Türkiye arasında Ülke İşbirliği Stratejisi (CPS)
kapsamında 6,2 milyar ABD Doları tutarında finansman sağlanmıştır. Türkiye’ye
sağlanan bu fonlar 2008-2011 mali yıllarında kullanılacak olup, fonun %50’si uyum
(program) kredileri, %50’si ise yatırım (proje) kredilerinin finansmanında
kullanılacaktır (Hazine Müsteşarlığı, 2008/a:1 ve Turkey CPS, 2008:1-45).
Çalışmamızın EK-4’ündeki tabloda da özetlendiği üzere; uygulaması devam
eden (aktif durumda olan) 20 adet yatırım (proje) kredisinin 4 âdeti Program Uyum
Kredisi (APL), 3 âdeti Aracı Kurum Kredileri (FIL) ve 1 âdeti Acil İyileştirme
(Yardım) Kredileri (ERL) kalan 12 âdeti ise Özel Yatırım Kredisi (SIL) dir (WB
Projects & Operations, 2008).
Türkiye’nin yoğun olarak kullandığı Özel yatırım kredileri (SIL): ekonomik,
sosyal ve kurumsal altyapının oluşturulması ile rehabilitasyonu ve muhafazasına
yönelik olarak verilen, özel bir yatırımın teknik, finansal, ekonomik, çevresel ve
kurumsal olarak uygulanabilirliliğini desteklemeye yönelik olarak verilen kredilerdir.
Uyum kredileri bir sektördeki politik, kurumsal ve yapısal reformları veya bütün
olarak ekonomiyi desteklemeye yönelik olarak ülkelerin dış kaynaklı fonlama
ihtiyaçları için hızlı-kullanım desteği sağlayan kısa dönemli kredilerdir. 3 Nisan 2008
tarihi itibariyle Türkiye’de finansmanı Dünya Bankasınca sağlanan temel olarak bütçe
finansmanı amaçlı 5 adet yapısal uyum programı aktif durumdadır (a.g.e).
Yapısal uyum programlarının tamamı, spesifik bir sektör içerisinde yapılması
gereken kurumsal reformlar ve politika değişikliklerini desteklemek amacıyla verilen
Sektör Uyum Kredileridir. Sektörel Uyum Kredileri sadece belirli sektörleri hedeflemek
137
üzere verilir. Aktif durumda olan 5 program daha çok finans, kamu yönetimi ve adalet,
sağlık, tarım, enerji ve madencilik ve eğitim sektörlerinde kullanılmaktadır.
Aktif durumdaki uyum kredilerinden en önemlilerinden birisi, Türkiye’nin
tarım sektörüne önemli katkılar sağlayan Tarım Reformu Uygulama Projesi (ARIP) dir.
12 Temmuz 2001 tarihinde uygulanmaya başlayan ARIP projesinin 31 Aralık 2008
tarihinde tamamlanması beklenmektedir. Bu süreç içerisinde projenin toplam maliyeti
662 Milyon ABD Doları olarak öngörülürken bunun 600 Milyon ABD Dolarının Dünya
Bankası tarafından finanse edilmesi planlanmıştır. ARIP Projesi tarım reformu
politikalarının uygulanmasını desteklemek amacıyla sağlanan sektörel uyum kredisidir.
Doğrudan gelir desteği, programı için çiftçi kayıt sistemi oluşturulması, alternatif ürün
programı, tarım satış kooperatifleri birliklerinin yeniden yapılandırılması ve proje
destek hizmetleri gibi bileşenleri mevcuttur (ARIP PAD, 2001:1-41 ve ARIP LA,
2001:1-40).
Aşağıdaki grafikte, 21 Kasım 2007 tarihi itibariyle uygulaması devam eden
projelerle ilgili olarak, Dünya Bankasından temin edilen taahhüt bazda fonların
kullanıldığı sektörler yer almaktadır. Fonların kullanıldığı sektörlerin baktığımızda:
enerji ve altyapı sektörlerinin %46, beşeri sermaye ve sosyal güvenliğin ise %22’lik
pay ile portföyün en büyük bölümünü oluşturduğu görülmektedir. Diğer önemli paya
sahip sektörler ise kırsal kalkınma (%11) ve mali ve özel sektör kalkınması (%11) ve
afet yönetimi ve azaltılması (%8) dır (WB Country Brief, 2008).
46%
1%8%11%
11%22%
1%
Enerji&Altyapı %46Beşeri Sermaye&Sosyal Güvenlik %22Kırsal Kalkınma %11Mali ve Özel Sektör Kalkınması %11Afet Yönetimi ve Azaltılması %8Çevre %1Özel Kategori(Kuş Gribi) %1
Grafik 19: Aktif Projelerin Sektörel Dağılım Kaynak: World Bank Web Site, Turkey Overview,Country Brief 2007
138
7.4. Dünya Bankası Kaynaklı Kredilerin Kullanım ve Geri Ödemeleri
Dünya Bankası (IBRD ve IDA) 1950-2008 yılları arasında Türkiye’ye bir kısmı
yatırım (proje) bir kısmı uyum (program) kredisi kapsamında olmak üzere toplam 26,8
Milyar Dolar kaynak sağlamıştır. Aşağıdaki tabloda da görüleceği üzere bunun 3,7
Milyar Dolarlık kısmı çeşitli nedenlerle iptal edilmesi sonucunda net finansman tutarı
yaklaşık 23,2 Milyar ABD Doları olarak gerçekleşmiştir. Sağlanan finansmanın
yaklaşık 20 Milyar ABD Dolarlık kısmı Şubat 2008 sonu itibariyle kullanılırken 3,37
Milyar ABD Dolarlık kısmının ise müteakip dönemlerde kullanılması planlanmaktadır.
Türkiye Dünya Bankasına toplam 12,61 Milyar ABD Doları geri ödemede bulunmuştur.
Türkiye’nin Dünya Bankası’na, çok küçük bölümü döviz kuru değişimlerinden
kaynaklanmak üzere, halen 7,22 milyar ABD dolarlık bir geri ödeme yükümlülüğü
bulunmaktadır (WB Portfolio Management, 2008).
Tablo 38: Dünya Bankası Kaynaklı Kredilerin Kullanım Geri Ödeme ve Yükümlülükleri
29.02.2008 İtibariyle IBRD IDA Toplam Anapara 26,665,121,000 178,500,000 26,843,621,000 İptaller 3,686,890,339 1,091,049 3,687,981,388 Kullanımlar 19,864,089,702 196,148,397 20,060,238,099 Kullanılmayan Kısım 3,367,046,036 0 3,367,046,036 Geri Ödemeler 12,473,958,406 137,156,976 12,611,115,382 Yükümlülük (I) 7,522,108,598 58,991,421 7,581,100,019 Döviz Uyarlamaları (II) -141,082,406 0 -141,082,406 Toplam Yükümlülük (III=I-II) 7,663,191,004 58,991,421 7,722,182,425
Kaynak: World Bank Web Site, Portfolio Management (02.04.2008)
7.5. Dünya Bankası Kredilerinin Borç Servisi
Türkiye’nin 31 Ocak 2008 tarihi itibariyle Dünya Bankası’na ödenecek vadesi
henüz gelmemiş 9,5 Milyar ABD Doları anapara geri ödemesi ve 3,7 Milyar ABD
Doları masraf olmak üzere toplam 13,2 Milyar ABD Doları tahmini borcu
bulunmaktadır. Ödenecek masraflar faiz ve taahhüt ücretini (commitment fee)
kapsamaktadır. Borç (anapara ve masraflar) geri ödemelerinin ilki 1 Şubat 2008’de
başlarken son ödeme 15 Kasım 2022 de gerçekleşecektir. Anapara ve masraf ödemeleri,
bazı yıllardaki istisnalar hariç olmak üzere, düzenli olarak her ayın 1 ve 15’inde olmak
üzere yılda 24 taksitte gerçekleştirilmektedir. Dünya Bankası’nca aylık bazda izlenen
veriler, tarafımca konsolide edilerek, aşağıdaki tabloda yıllık olarak özetlenmiştir
(a.g.e).
139
Tablo 39: Tahmini Borç Servisi Ödemeleri Özeti
Geri Ödeme
Yılı
IBRD (Bin $) IDA(Bin $) TOPLAM (Bin $)
Anapara Masraflar Toplam Anapara Masraflar Toplam Anapara Masraflar Toplam
TOPLAM 9.405.673 3.684.452 13.090.125 59.426 2.696 62.122 9.465.098 3.687.148 13.152.247 Kaynak: World Bank Web Site, Debt Management (31.01.2008)
7.6. Ülke Destek Stratejileri (Country Assistance Strategy-CAS) Programları
7.6.1. Genel Olarak Türkiye’nin CAS Programları
Dünya Bankası İcra Direktörleri Kurulu tarafından 1998 Temmuzunda kabul
edilen ve yeni bir politika olarak uygulamaya konan ve belli koşullara bağlı kredi verme
taahhüdü olan Ülke Destek Stratejisi (CAS) Dünya Bankasının yeni bir çalışma
yöntemidir (WB Ülke Destek Stratejisi, 2008).
CAS faydalanıcı ülke yetkilileriyle Dünya Bankası yetkililerinin ortak
çalışmaları sonucunda katılımcı bir şekilde hazırlanır. Önemli hususlar hükümet ve sivil
toplumun geniş kesimleri ile müzakere edilir. Müzakereleri Türkiye adına Hazine
Müsteşarlığı yürütmekte olup, teknik konularda ilgili Bakanlıklar ve Devlet Planlama
Teşkilatı ile koordinasyon içerisinde genel ekonomik politikalar ve makro-ekonomik
hedefler dikkate alınarak sonuçlandırılmaktadır. CAS Dünya Bankası'nın genellikle üç-
dört yıllık bir dönem için bir ülkedeki operasyonlarına rehberlik eden iş planı
niteliğindedir (a.g.e).
140
7.6.2. Önceki CAS Programları
7.6.2.1. FY 2000-2003 CAS Programı
Dünya Bankası Türkiye’ ye sağladığı kredilerde 2000 yılından beri CAS yöntemini uygulamaktadır. Türkiye için hazırlanan ilk CAS Temmuz 2000- Haziran 2003 dönemi kapsamış ve temel olarak sürdürülebilir uzun vadeli büyüme ve ekonomik sorunların azaltılması konularında Türkiye’ye yardımcı olmak üzere tasarlanmıştır.
I. CAS Programı aşağıda yer alan 5 konuyu temel olarak hedef almıştır:
Ø Büyüme ve istihdamın sağlanması için gerekli reformların yapılması,
Ø Kamu yönetimi ve hesap verilebilirliğin geliştirilmesi,
Ø Sosyal hizmetler ve sosyal güvenliğin geliştirilmesi,
Ø Çevre yönetiminin doğal afetlerin azaltılması,
Ø Teknolojik kapasite ve yeterliğinin hızlandırılması.
Yukarıda yer alan 5 konu üzerine inşa edilen I.CAS’ın IMF’ in stand-by
düzenlemeleri ile paralel yürütülmesi planlanmıştır (Kayıkçı, 2004:4).
2000 Aralık ayında yürürlüğe giren CAS, Türkiye’nin temel reformları
gerçekleştirmek üzere IMF ile koordineli bir biçimde orta vadeli programın
yürütülmesini öngören Yüksek Performans Senaryosunun (high case) gerçekleşmesi
durumunda, Türkiye’ye üç yıl içinde Banka’ dan 2,4 Milyar USD yapısal uyum kredisi
(policy loans) ve 2,6 Milyar USD da proje kredisi (investment loans) olmak üzere
toplam 5 Milyar USD tutarında kaynak sağlanması planlanmıştır. Eksik Reform
Senaryosu’nda (low case) ise, beklentilerin olumsuz olması neticesinde 3 yıllık süreçte,
sadece bazı yatırım projelerinin finansmanı amacıyla, ancak 1 milyar ABD Doları kadar
kaynak aktırabileceği öngörülmüştür. 2001 yılının ilk yarısında yaşanan ekonomik
gelişmelere paralel olarak FY01-03 CAS Programı’nda revizyon yapılmış “Yüksek
Performans Senaryosu” altında kullanılması planlanan toplam finansman tutarı 6.2
Milyar USD olarak gerçekleşmiştir (Hakimoğlu, 2003:61-62).
7.6.2.2. FY 2004-2007 CAS Programı
II. CAS Programı 2004 -2007 yılları arasında uygulanmış ve aşağıda yer alan 3
konuyu temel olarak hedef almıştır.
141
Ø Temel reformları uygulama yönünde destek vermek
Ø Yeniden bir kriz ortamına girilmesi riskini azaltmak
Ø AB üyeliğine yönelik hazırlıklarda karşılaşılan birçok ekonomik
güçlüğün ele alınması hususunda Türkiye’ye destek vermek.
Bu 3 hedef üzerine inşa edilen II. CAS destek programı, Hükümetin öncelikleri
ile uyumlu dört kalkınma teması etrafında oluşturulmuştur. Söz konusu temel kalkınma hedefleri ve her bir temel kalkınma hedefine ilişkin detay hedefler aşağıdaki tabloda özetlenmiştir (IBRD ve IFC, 2003:112-127).
Tablo 40: II. CAS Temel Kalkınma Temaları ve Hedefler
Temel Kalkınma Temaları
Detay Hedefler
Sağlam Bir Makro Ekonomi Yönetimi
§ Makroekonomik istikrarın korunması ve ekonomik büyümenin sürdürülmesi § Sürdürülebilir mali dengelere yönelik mali uyum uygulanması § Kamu harcama yönetimini etkinliğinin arttırılması § Kamu sektörü yönetiminin geliştirilmesi § Yerel hizmetlerin sunumunun geliştirilmesi
Adil Bir İnsani ve Sosyal Kalkınma
§ Hassas grupların ekonomik büyümeye katılma kabiliyetlerinin arttırılması suretiyle ekonomik hassasiyetin ve eşitsizliğin azaltılması
§ Daha geniş kapsamlı, mali açıdan sürdürülebilir bir sosyal güvenlik sisteminin geliştirilmesi
§ Türkiye ile benzer gelir seviyesine sahip ülkeler arasındaki sağlık farkının kapatılması
Cazip İş Ortamı ve Bilgisi
§ Mali sistemin sağlamlığının ve performansının geliştirilmesi § Reel sektör büyümesinin teşvik edilmesi § Enerji sektöründe devlet borçlarının azaltılması ve sürdürülebilir özel
mülkiyete geçişin başarılması § Ulaştırma sektöründe devlet borçlarının azaltılması ve bu sektörün
etkinliğinin arttırılması, ticaret için önemli bir engel oluşturan lojistik maliyetlerin düşürülmesi
§ Tarımda rekabetçiliğin yeniden kazanılması Güçlü Bir Çevresel Yönetim ve Doğal
Afet Önleme
§ Kirlenmenin azaltılması ve doğal kaynakların sürdürülebilir bir şekilde kullanılması
§ Doğal afetlere karşı hazırlıklı olma kapasitesinin arttırılması ve doğal afetler nedeniyle uğranan kayıpların en az düzeye indirilmesi
Kaynak: IBRD ve IFC Başkanının İcra Direktörlerine Dünya Bankası Grubunun Türkiye Cumhuriyeti’ne Yönelik Ülke Destek Stratejisi İle İlgili Memorandumu, s:112-127
II. CAS dönemi öncelikle Temmuz 2003-Haziran 2006 dönemini kapsayacak
şekilde, Türkiye’ye yüksek performans senaryosuna göre 4,5 milyar ABD Doları, düşük
performans senaryosuna göre ise 1,5 milyar ABD Doları olmak üzere toplam 6 milyar
ABD Doları finansman sağlanması planlanmıştır. Ayrıca, geniş çaplı herhangi bir doğal
afet olması durumunda 500 milyon ABD Doları tutarında ilave kaynak sağlanması
öngörülmüştür (Hakimoğlu, 2003:62).
II. CAS programının uygulanması sırasında öngörülmeyen bir takım hususlar
142
nedeniyle programın uygulama süresi ve finansman tutarı revize edilmiştir. Bunun
sonucunda II. CAS programı 1 Temmuz 2003 – 30 Haziran 2007 tarihleri arasında
uygulanmıştır. Türkiye için bu dönemde öngörülen finansman tutarı revize edilerek 6,6
milyar Amerikan dolarına yükseltilmiştir. CAS Türkiye’ de krizlerin tekrar ortaya
çıkma riskini azaltmak ve Türkiye’nin AB üyeliğine hazırlanmada karşılaştığı birçok
ekonomik zorluğu aşma konusunda Türkiye’ye yardım etmeyi amaçlamıştır. Bu
kapsamda, ekonomik hassaslığı azaltmak ve yüksek ve istikrarlı büyümeyi başarmak
için Türkiye’nin köklü reformları uygulamaya koymasına yardım etmek ve bazı sosyal
ve çevresel sorunların çözümüne devam etmek hedeflenmiştir (WB Ülke Destek
Stratejisi, 2008).
7.6.3. Önceki CAS Programlarının Sonuçlarının Değerlendirilmesi
Dünya Bankası, yukarıda analiz edilen I. ve II. CAS dönemlerini de kapsayan,
Türkiye’ye yapmış olduğu yardımın sonuçlarını çeşitli dönemlerde değerlendirerek
kamuoyunun bilgisine sunmuştur. Bu bölümde önceki CAS Programlarının sonuçlarının
değerlendirirken temel olarak aşağıda yer alan kaynaklardan faydalanılmıştır:
Ø Türkiye’de Dünya Bankası,1993-2004: Ülke Yardım Değerlendirmesi.
Ø Türkiye 2004-2007 Yılları Ülke Destek Stratejisi Tamamlama Raporu.
Ø Bu kapsamdaki, Dünya Bankası dışındaki diğer kaynaklardan da
faydalanılarak, kişisel tespit, değerlendirme, eleştiri ve önerilerim.
7.6.3.1. 1993-2004 Dönemi Sonuçlarının Değerlendirilmesi
Bu dönemde Dünya Bankası’nca Türkiye’ye 5.419 Milyon ABD Doları yatırım
kredisi ve 5.188 Milyon ABD Dolarlık kısmı ise uyum kredisi olmak üzere toplam
10.607 Milyon ABD Doları tutarında kredi sağlanmıştır. Sağlanan kredinin %50’si
makro yönetim, %21’i büyüme, %15’i sosyal sektör ve yoksulluk kalan %14’ü ise çevre
ve afet yönetimi alanında kullanılmıştır (Independent Evaluation Group, 2006:11).
Dünya Bankası Bağımsız Değerlendirme Grubu (IEG) 1 Temmuz 1993-30
Haziran 2004 tarihleri arasında Türkiye’ye yapmış olduğu yardımın sonuçlarını
değerlendiren bir rapor hazırlamıştır. Bu raporun hazırlanmasında ilgili belgeler gözden
geçirilmiş, Banka ve diğer fon sağlayıcıların personeli, Hükümet, sivil toplum örgütleri
ve bunların temsilcilerinin görüşlerinden faydalanılmıştır. Raporda genel olarak Dünya
143
Bankası’nın söz konusu dönemde Türkiye’ye sağlamış olduğu yardımın amaçları
üzerinde ve sonuçların bu amaçlarla ne ölçüde tutarlı olduğu konusunda odaklanarak
performans değerlendirilmesi yapılmaya çalışılmıştır. Ayrıca Bankanın gerek
Türkiye'de gerekse gelecekteki faaliyetleri açısından, uygulamadan çıkarılacak dersler
üzerinde durulmuştur. Değerlendirmede temel olarak aşağıdaki hususlara yer verilmiştir
(Independent Evaluation Group, 2006:1-115).
Bu dönem içerisinde 4 destek dayanağı (1- Sağlam bir makro ekonomi yönetimi,
2- Adil bir insani ve sosyal kalkınma, 3- Cazip iş ortamı ve bilgisi, 4- Güçlü bir çevresel
yönetim ve doğal afet önleme) Dünya Bankası’nın Türkiye’deki stratejisinin başlıca
özellikleriydi. Bu dört dayanak içinde, Bankanın stratejileri için 10 hedef belirlenmiştir.
Hedeflerin gerekçeleri ve her bir hedefle ilgili ilerlemeler çalışmamızın EK-5’indeki
tabloda yer almaktadır (a.g.e:xiii, 10).
EK-5’de belirtilen dört dayanak ve bu dayanaklar içinde, Bankanın stratejisi ile
ilgili 10 hedefin konulma gerekçeleri ve bu hedeflerde gerçekleştirilen ilerlemelere yer
verilmiştir. Bu hedefler, Banka programını desteklemek için tasarlanmış ve
performansların değerlendirilmesinde kullanılmıştır.
Genel olarak IEG sonuçları aşağıda da özetlendiği üzere hedefleri “sonuçları”,
“kurumsal geliştirme etkileri” ve “sürdürülebilirlikleri” açısından olmak üzere 3 ayrı
performans kategorisinde değerlendirmiştir (a.g.e: xiii, 10).
Ø IEG sonuçlar için yüksek derecede tatmin edici ve yüksek derecede
tatmin edici değil arasında altı değerlendirme kategorisi kullanılmıştır. 31
Ø Kurumsal geliştirme etkileri “yüksek”, “önemli”, “mütevazı” veya “ihmal edilebilir düzeyde” değerlendirilmiştir.
Ø Sürdürülebilirlik “yüksek derecede muhtemel”, “muhtemel”,
“muhtemel değil”, “yüksek derecede muhtemel değil” ya da eldeki bilgiler yeterli değilse “değerlendirilemez” şeklinde derecelendirilmiştir.
31 IEG sonuçlar için Yüksek Derecede Tatmin Edici, Tatmin Edici, Ilımlı Ölçüde Tatmin Edici, Ilımlı Ölçüde Tatmin Edici Değil, Tatmin Edici Değil ve Yüksek Derecede Tatmin Edici Değil olmak üzere altı değerlendirme kategorisi kullanır.
144
Genel olarak söz konusu dayanaklar ve hedefler, Dünya Bankası IEG tarafından
yardım programının başlıca tüm hedeflerin çoğu ile ilgili kabul edilebilir ilerleme
göstermesi ve önemli eksikliklerin tespit edilmemesi sebebiyle “Ilımlı Ölçüde Tatmin
Edici” bulunmuştur. Özellikle finans sektöründe ve altyapıda “önemli” kurumsal
gelişme gerçekleşmiş, dört dayanak AB katılımı için kritik yolda olduğundan,
sürdürülebilirliği “muhtemel” olarak değerlendirilmiştir.
Söz konusu dört dayanağın sonuçları aşağıdaki tabloda özetlenmiştir (a.g.e:56).
Tablo 41: Genel Sonuçların Değerlendirilmesi
Dayanaklar Sonuçlar Kurumsal Gelişme Etkileri
Sürdürülebilirlik
Makroekonomik İstikrar
Ilımlı Ölçüde Tatmin Edici Önemli Muhtemel
Büyüme, Üretkenlik
ve Rekabet Gücü Ilımlı Ölçüde Tatmin
Edici Önemli Muhtemel
Yoksulluğun Azaltılması ve Sosyal
Kalkınma
Ilımlı Ölçüde Tatmin Edici Mütevazı Muhtemel
Çevre ve Doğal Kaynak Yönetimi
Ilımlı Ölçüde Tatmin Edici Değil Mütevazı Muhtemel
Tüm Dayanaklar Ilımlı Ölçüde Tatmin Edici Önemli Muhtemel
Kaynak: Independent Evaluation Group (IEG), (2006), “The World Bank in Turkey: 1993-2004: An IEG Country Assistance Evaluation, s:56
Gerek Dünya Bankasının Türkiye’deki hedeflerinin gerekçeleri ve hedeflerle ilgili
ilerlemeler gerekse genel sonuçların yer aldığı tablo Dünya Bankası Bağımsız
Değerlendirme Grubunun (IEG) ve “Operasyon Değerlendirme Departmanının (OED)”
değerlendirmelerine dayanmaktadır. Bu nedenle Dünya Bankası, borçlu ülke ve bu
ülkede yürütülen projelerin işleyişi ve sonuçları ile ilgili yapılan değerlendirmenin
bağısız bir şekilde, objektif kriterlere dayalı olarak yapılıp yapılmadığı yönünde ciddi
eleştiriler söz konusudur.
Bağımsızlık normal şartlarda herhangi bir etki ya da kontrol altında olmamak
demektir. Ancak gerek IEG gerekse OED Banka çalışanları tarafından oluşturulan
Dünya Bankası departmanlarıdır ve bu yüzden bağımsız olamamaktadırlar. Banka
yapılan “bağımsız denetime” göre proje sonuçlarının büyük oranda tatmin edici
olduğuyla övünmektedir. Ancak yapılan değerlendirmeler Dünya Bankası çalışanları
tarafından yapılmaktadır. Ayrıca, değerlendirmeler projelerin sonuçlarının ve etkilerinin
145
ortaya çıkmasından önce yapılmakta ve ölçülmektedir. Bu nedenle, yapılan mukayeseler
hatalı olmakta ve performans ölçümünde kullanılan örnekler seçici bir şekilde
belirlendiğinden (Bankanın yıllık raporları performansı ölçerken bazı yıllarda [1998-
1999] proje sayısına odaklanırken, bazı yıllarda ise [2000] verilen borç miktarına
odaklanmıştır) ortaya çıkan değerlendirme ve sonuçlar gerçek durumu
yansıtmayabilmektedir. Söz konusu eksiklikleri giderebilmesi yönünde, Donör ülkeler
tarafından yapılan katkıların etkin bir şekilde kullanılıp kullanılmadığı yönündeki
değerlendirmelerin belirli bir rutin yerine, bitmiş projelerin performans değerlendirme
sonuçlarına göre bağımsız bir şekilde, objektif kriterler dikkate alınarak yapılmalıdır
(Lerrick, 2002:1-4).
7.6.3.2. 2004-2007 CAS Programı Sonuçlarının Değerlendirilmesi
II. CAS destek programı Hükümetin öncelikleri ve Türkiye’nin stratejik
hedefleri ile uyumlu olarak hazırlanmıştır. CAS programı “sağlam bir makro ekonomi
yönetimi”, “adil bir insani ve sosyal kalkınma”, “cazip iş ortamı ve bilgisi” ve “güçlü
bir çevresel yönetim ve doğal afet önleme” olmak üzere dört kalkınma teması etrafında
oluşturulmuştur. II. CAS destek programının sonuçları “Türkiye 2004-2007 Yılları
Ülke Destek Stratejisi Tamamlama Raporu”nda analiz edilmiştir. Raporda beklenen
sonuçlar ile gerçekleşmeler karşılaştırılarak başarılar ölçülmeye çalışılmış ve
Türkiye’ ye II. CAS döneminde, 2004-2006 yılları arasında, toplam 4.500
Milyon USD finansman sağlanması öngörülmüşken programının uygulanma süresi ve
finansman tutarı revize edilmiştir. Bunun sonucunda II. CAS programı 2004-2007
tarihleri arasında uygulanmış ve finansman tutarı 6.586 Milyon USD olarak revize
edilmiştir. Dönem sonunda gerçekleşme ise 6.069 Milyon USD olmuştur. Toplam
finansmanın 1.586 Milyon USD’lik 2004 mali yılında, 1.800 Milyon USD’lik 2005,
1.525 Milyon USD’lik kısmı 2006, kalan 1.158 Milyon USD’lik kısmı ise 2007 mali
yılında kullanılmıştır (a.g.e:49).
Yukarıda belirtilen II. CAS Programının dört kalkınma temasının sonuçları
Türkiye’nin stratejik hedeflerine paralel olarak, Dünya Bankası’nın referans değerleri de
dikkate alınarak, başarılı olup olmamaları çerçevesinde değerlendirilmiştir. Genel
olarak CAS döneminde Türkiye’nin stratejik hedeflerine ulaşma yönünde önemli
146
ilerlemeler kaydedilmiş ve sonuçlar başarılı bulunmuştur. Değerlendirme sonuçları
aşağıdaki tabloda özetlenmeye çalışılmıştır (a.g.e:8):
Tablo 42: CAS Kalkınma Teması Sonuçlarının Türkiye’nin Stratejik Amaçları Çerçevesinde Değerlendirilmesi.
Türkiye’nin Stratejik Hedefleri
CAS Kalkınma
Teması
Beklenen CAS Sonuçları Başarı Durumu
Ekonomik ve Sosyal Yapının
Dönüşümü
Sağlam Bir Makro
Ekonomi Yönetimi
Kamunun kredi itibarına ilişkin göstergeleri sürdürülebilir düzeydedir. Net Kamu borcunun GSMH’ya oranı 2002 yılında %79 iken 2006 yılında %45’e gerilemiştir.
Başarılı
% 5 aralığında daha az değişen ekonomik büyüme. Büyüme hızı 2003’de %5.9, 2004’te %9.9, 2005’te %7.6 ve 2006 yılında % 6 olarak gerçekleşmiştir.
Başarılı
Tek haneli enflasyon düzeyi. 2004 yılı sonunda TFE 30 yıl sonra ilk defa %9.3 ile tek haneli gerçekleşmiştir. 2005 yılında daha da düşerek % 7.7’e gerilemiş, ancak gerek petrol fiyatlarındaki yükselme gerekse gelişen piyasalardaki oynaklılar yüzünden tekrar artış eğilimine girmiştir.
Başarılı
Sağlık ve Eğitim
Seviyesinin Yükseltilmesi
ve Gelir Dağılımının
Geliştirilmesi
Adil Bir İnsani ve Sosyal
Kalkınma
Düşük oranda aşırı yoksulluk (1.8%) sağlanmış ve kırılganlık 2001 deki 15% seviyesinden 2006 yılında 12% ye düşürülmüştür.
Kısmen Başarılı
Temel eğitimde Net okula kayıt oranı %99’un üzerinde sağlanmıştır. Kızların kayıt oranı yükselmiştir, özellikle orta öğretimde erkek/kız oranı kızlar lehine gelişerek 2006 yılında 1.20’den 1.15 seviyelerine gelmiştir.
Büyük Oranda Başarılı
Bebek ölüm oranları azalmış ve ana sağlığı hizmetleri iyileştirilmiştir.
Büyük Oranda Başarılı
Bilimsel ve Teknolojik
Kapasitenin ve Altyapının
Güçlendirilmesi
Cazip İş Ortamı ve
Bilgisi
İhracat büyüme hızı GSMH’ daki büyüme hızını aşmıştır. Başarılı Direkt Yabancı Yatırımlar CAS dönemi boyunca yıllık ortalama 1,5 Milyar ABD Dolarına yaklaşmıştır. Başarılı
Mali piyasaların istikrarı iyileştirilmiştir. Başarılı
Çevrenin Korunması
Güçlü Bir Çevresel
Yönetim ve Doğal Afet
Önleme
AB çevre standartları ile yakınlaşmalar söz konusudur. Kısmen Başarılı
Afet önleme ve afet yönetim sistemi geliştirilmiştir. Kısmen Başarılı
Kaynak: Turkey Country Assistance Strategy FY 04-07 Completion Report, s:8-34
CAS kalkınma teması sonuçlarının Türkiye’nin stratejik amaçları çerçevesinde
değerlendirilmesi Dünya Bankasının kendi öz değerlendirmelerine dayanmaktadır. Bu
değerlendirmeler sonucunda Türkiye başarılı bulunmasına rağmen, bu performans
ölçümünde aşağıdaki tespit, değerlendirme, eleştiri ve önerilerimin de dikkate alınması
gerekir:
Öncelikle Dünya Bankasının da vurguladığı ve fon sağladığı ülkelerde sürekli
eleştirdiği saydamlık ve hesap verilebilirlik kavramları ile başlamak gerekir. Aslında
saydamlık, mali disiplin ve hesap verilebilirlik sadece aralarında Türkiye’nin de olduğu
147
fon sağlanan ülkeler için bir performans göstergesi olmamalıdır. Bu konuda Dünya
Bankasının öncelikle kendi içerisinde bu sitemi kurması ve fon sağladığı ülkelere model
teşkil etmesi gerekir.
Dünya Bankasının mali denetimi Bağımsız denetim şirketleri tarafından
yapılırken sağladığı ve kullandığı fonlarla ilgili bir performans denetimi
yapılmamaktadır. Üye ülkeler, Donör ülke ve kuruluşlar, sivil toplum örgütleri
Bankanın kaynaklarını nasıl kullandığını, hangi yardımların yapıldığını ve bu
yardımların ne gibi sonuçlar doğurduğunu araştırmalı ve Bankadan bu konuda hesap
sorabilmelidir. Bu da Dünya Bankasından bağımsız kurum/kuruluş ve/veya denetçiler
tarafından yapılacak performans denetimi neticesinde söz konusu olabilir.
Performans denetimi Dünya Bankasının kendisine sağlanan kaynakların
ekonomiklik, verimlilik ve etkinlik ilkeleri doğrultusunda yönetilip yönetilmediği
konusunda kamuoyunu bilgilendirerek Bankanın saydamlığına ve hesap verilebilirliğine
katkı sağlayacaktır. Ayrıca yapılan bağımsız değerlendirmelerden çıkarılacak derslerin
ve önerilerin kullanılması Dünya Bankasının müteakip dönemlerde performansını
artırmasını sağlayacaktır.
Dünya Bankasının misyonu doğrultusunda büyük miktarlarda fon sağlaması
gelişmekte olan ülkelere karşı sorumluluğunu ortadan kaldırmamaktadır. Bu fonların ne
kadarının kullanıldığından ziyade nasıl kullanıldığı daha önemlidir. Bu amaçla,
Lerrick’inde vurguladığı gibi Dünya Bankasının ciddi ve sürekli bir bağımsız dış
denetiminin yapılması gerekmekte olup, Banka gelişmekte olan ülkelere sunduğu
şeffaflık ve hesap verilebilirlik için bir örnek teşkil etmelidir (Lerrick, 2006:1-2).
Türkiye’de II. CAS döneminde bütçe dışı fonlarının çoğunun kaldırılmış olması,
enflasyonda düşüş yaşanması, birincil fazlada artış ve önemli bir ekonomik büyüme
performansı gerçekleştirilmiş olması önemli gelişmelerdir. “Sağlam Bir Makro
Ekonomi Yönetimi” teması ile ilgili olarak bazı olumsuz hususlar söz konusudur:
Kamunun kredi itibarına ilişkin göstergelerinin sürdürülebilir düzeyde olması ve
Net Kamu borcunun GSMH’ya oranının 2002 yılında %79 iken 2006 yılında %45’e
gerilemesi önemli bir gelişmedir. Ancak aşağıdaki tabloda da görüleceği üzere, özel
148
sektörün dış borçlanmasında (özellikle bankaların yurtdışından temin ettikleri
sendikasyon kredileri32) önemli artışlar söz konusudur. 2003 yılı sonu itibariyle toplam
144,15 Milyar ABD Doları olan dış borç stokunun 48,93 Milyar $ (%33,94) özel
sektöre ait iken bu oran yıldan yıla artış göstermiş ve 2007 yılı sonu itibariyle 247,09
Milyar $ olan dış borç stokunun 157,86 Milyar $ (%63,89) kısmını özel sektör
oluşturmuştur (Hazine Müsteşarlığı, 2008/e).
Bu trend 2008 yılının ilk çeyreğinde de devam etmiştir. Bu trendin devam
etmesi ekonomik dengeler açısından bir risk oluşturmaktadır.
Kaynak: Hazine Müsteşarlığı Resmi Web Sitesi (www.hazine.gov.tr)
Altyapı yönetiminin iyileştirilmesi konusunda artan enerji yatırımlarına rağmen
Türkiye’nin enerjide dışa bağımlılığı devam etmekte olup, enerji ithalatımızın toplam
ithalat miktarı içerisindeki payı oldukça yüksek düzeydedir. Ayrıca, son dönemlerde
rekor üstüne rekor kıran petrol fiyatları cari açık konusunda önemli bir risk
oluşturmaktadır.
“Adil Bir İnsani ve Sosyal Kalkınma” teması ile ilgili olarak temel eğitimde
ve kızların eğitime katılma oranındaki artışlar olumlu gelişmelerdir. GSYİH artışına
paralel olarak yoksulluk oranı azaltılmasına rağmen istihdamdaki artış düşük
seviyelerdedir. Yoksulluk oranındaki (gıda ve gıda dışı) azalışa rağmen %17.81 olan
fert yoksulluk oranı hala yüksek bir düzeydedir. Ayrıca, işsizlik oranı Mart 2008
itibariyle %10,7 (TÜİK, 2008/a-b) olup, 2007 işsizlik oranı %7.6 olan AB
ortalamasının üzerinde seyretmektedir (Avrupa Birliği, 2008).
“Cazip İş Ortamı ve Bilgisi” teması ile ilgili olarak son dönemlerde ihracat
büyüme hızındaki ve yabancı sermaye yatırımlarındaki (özellikle doğrudan sermaye)
32 “İki ya da daha fazla kredi veren kuruluşun bir araya gelmesiyle benzer hüküm ve koşullarla, ortak dökümantasyon ve ortak bir ajan kullanılarak büyük miktarda fon ihtiyacında olan borçluya sağlanan kredidir. Sendikasyon kredilerinde vade genelde orta ve uzun vadedir” (Görgülü Sigorta, 2008)
Tablo 43: Özel Sektör Dış Borç Stoku (Milyon $) 2003 2004 2005 2006 2007 2008 Q1
artış ve mali piyasalardaki istikrar olumlu göstergeler olarak ortaya çıkmaktadır. Ancak
özellikle yüksek reel faiz politikasının bir sonucu olarak sıcak para girişi ve herhangi bir
ekonomik ya da politik alandaki içsel ve/veya dışsal olumsuzluğun gerçekleşmesi
durumunda sıcak para çıkışı gerçekleşmektedir. Bu durum da ekonomi açısından bir
risk oluşturmaya devam etmektedir.
Ayrıca, ihracat sürekli artarken ithalattaki artış ihracattaki artışın üzerinde
seyretmiş ve bunun sonucu olarak “ihracatın ithalatı karşılama oranında” yıldan yıla bir
düşüş yaşanmıştır. İhracatın ithalatı karşılama oranındaki bu düşüş33 de cari açık
üzerinde önemli bir risk oluşturmuş ve en kırılgan gösterge olarak ekonominin yumuşak
karnı olmaya devam etmiştir.34
Bankacılık sisteminin güçlendirilmesi ve mali aracılığın derinleştirilmesi
konusunda özellikle BDDK’nın kurulmasından sonra önemli, pozitif gelişmeler
yaşanmıştır. Ancak, bankacılık sektörü toplam bilânço büyüklüğü hala milli gelir
seviyemizdedir, bu oran Avrupa ülkelerinin birçoğunda, milli gelirlerinin iki katından
fazladır. Aralık 2007 itibari ile bankacılık sektöründeki yabancı payı %41.1'dir (BDDK,
2007 :59). Bu oran Avrupa’daki birçok ülkede çok daha düşüktür.
Türk bankacılık sektörünün (Basel II)35 ye geçişi sürekli olarak ertelenmiştir.
Son olarak geçiş 01.01.2009 tarihi olarak planlanmış, ancak Basel II’ de tespit edilen
bazı eksikliklerin giderilmesi, yeni Türk Ticaret Kanunu tasarısının yasalaşmaması,
küresel istikrarda yaşanan bozulma, Türkiye’deki politik risk ve yaşanan belirsizlikler
nedeniyle bir kez daha ertelenmiştir (BDDK, 2008: 1-2).
33 İhracatın ithalatı karşılama oranı Dış Ticaret Müsteşarlığı verilerine göre; 2001 yılında % 75,7 iken müteakip yıllarda sırasıyla 2002 yılı (%69,9), 2003 yılı (%68,1), 2004 yılı (% 64,8), 2005 yılı (% 62,9), 2006 yılı (% 61,3) ve son olarak 2007 yılında (%63) olarak gerçekleşmiştir (DTM, 2008). 34 TCMB verilerine göre 2001 yılında 3.760 Milyon $ fazla veren cari denge, bu yıldan sonra düşüşe geçerek açık vermeye başlamış ve cari açık 2002 yılında 626 Milyon $ , 2003 yılında 7.515 Milyon $, 2004 yılında 14.431 Milyon $, 2005 yılında 22.137 Milyon $, 2006 yılında 31.893 Milyon $ ve son olarak 2007 yılında 37.549 Milyon $ olarak gerçekleşmiştir (TCMB, 2008). 35 Basel II, 14 Haziran 2006 tarihinde AB müktesebatına girmiştir. AB’ye uyum çerçevesinde Türkiye’de faaliyet gösteren bankalara uygulanmasına ilişkin çalışmalar BDDK tarafından yürütülmektedir. Basel II; bankaların sermaye yeterliliklerinin ölçülmesine ve değerlendirilmesine ilişkin olarak Basel Bankacılık Denetim Komitesi tarafından yayımlanan ve yakın tarihte birçok ülkede yürürlüğe girmesi beklenen standartlar bütünüdür. Basel-II süreci aslında risk yönetimine ilişkin son yıllarda gözlemlenen gelişmelerin bir devamı niteliğindedir ve gelişmiş ülkelerde sektör standardı olarak yürütülen uygulamalar Basel-II ile birlikte mevzuat şekline dönüşmüştür” (BDDK, 2005:2).
150
“Güçlü Bir Çevresel Yönetim ve Doğal Afet Önleme” teması ile ilgili olarak
AB Çevre standartları ile yakınlaşmalar, afet önleme ve afet yönetim sistemi konusunda
gelişmeler söz konusudur. Ancak, çevre konusunda kurumsal çerçeve iyileştirilmiş
olmasına rağmen kirlilik ya da doğal kaynak yönetimi üzerinde henüz önemli etkiler
sağlanamamıştır. Türkiye hala Kyoto Protokolünü36 imzalamamıştır, imzaladığı
takdirde çevre konusunda daha duyarlı ve sorumlu olunacak, gerekli önlemlerin
alınması sonucu alternatif enerji kaynakları önem kazanacaktır.
7.7. Ülke İşbirliği Stratejisi (CPS Country Partnership Strategy)
7.7.1. Genel Olarak Ülke İşbirliği Stratejisi
Ülke İşbirliği Stratejisi (CPS) Dünya Bankası’nın 3-4 yıllık bir dönem için üye
ülkelerin faaliyetlerine yol gösteren bir çalışma planıdır.
CPS ülkenin sosyo-ekonomik performansını, başlıca kalkınma sorunlarını
hükümetin kalkınma stratejisini dikkate alarak tanımlar. Dünya Bankası Grubu içinde
CPS öncelikle Bankanın faaliyet komitesinde tartışılır, daha sonra Bankanın üst
yönetiminde ve nihai olarak Bankanın 184 üyesinin görüş ve menfaatlerini temsil eden
ve nihai karar yetkisine sahip olan genel kurul tarafından incelenip tartışıldıktan sonra
Banka İcra Direktörleri Kurulu tarafından onaylanır. Kısaca ifade etmek gerekirse, CPS
Dünya Bankası’nın borçlu ülkeye sağlayacağı fonların o ülkenin kalkınma programları
ile işbirliği için hangi alanlara fon sağlayacağını gösteren, taraflar arasında müzakere
edildikten sonra hazırlanan bir rapordur (WB Country Partnership Strategy, 2008).
7.7.2. Yürürlükteki Ülke İşbirliği Stratejisine İlişkin Anlaşmalar ve Temel Alanlar
7.7.2.1. Anlaşmalar
Dünya Bankası tarafından Türkiye’ye ülke destek stratejisi (CAS) kapsamında,
2003-2007 yılları arasında desteklenen proje ve programlar olumlu sonuçlar vermiştir.
36 Kyoto protokolü küresel ısınma ve iklim değişikliği konusunda mücadeleyi sağlamaya yönelik uluslararası tek çerçevedir. Bu çerçeveyi “BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi” doğrultusunda imzalayan ülkeler, karbon dioksit ve sera etkisine neden olan diğer beş gazın salınımını azaltmaya veya bunu yapamıyorlarsa salınım ticareti yoluyla haklarını arttırmayı taahhüt etmişlerdir. Protokol, ülkelerin atmosfere saldıkları karbon miktarını 1990 yılındaki düzeylere düşürmelerini şart koşmaktadır. 1997'de imzalananıp 2005'te yürürlüğe gireb Kyoto Protokolünü şu anda 160 ülkeyi ve sera gazı salınımlarının %55'inden fazlasını kapsamaktadır (Wikipedia, 2008).
151
Yeni dönemde ise Dünya Bankası Türkiye ilişkilerinde destek stratejisi yerini işbirliği
stratejisine bırakmıştır. Bu işbirliği stratejisinde Türkiye’nin kendi stratejisi, vizyonu
dikkate alınarak doğrudan Türkiye’nin Dokuzuncu Kalkınma Planında yer alan
öncelikleri çerçevesinde Bankanın Türkiye’ye yardımı yerine işbirliği vurgulanmıştır.
Dünya Bankası ile Türkiye arasında önümüzdeki dört yıllık dönemde 6,2 milyar
ABD Doları tutarında finansman sağlanmasına yönelik CPS 28 Şubat 2008 tarihinde
Banka İcra Direktörleri Kurulu tarafından görüşülmüş ve onaylanmıştır. CPS 2008-
2011 mali yılları arasında Dünya Bankası’nın sağlayacağı mali ve teknik desteğin
Dünya Bankası yapılan bu CPS anlaşmasını 28 Şubat 2008 tarihinde haber
bülteniyle kamuoyuna duyurmuştur. Haber bülteninde; 4 yıllık dönem için Türkiye’ye
sağlanacak fonların bizzat Türkiye’nin geliştirdiği kendi kalkınma gündemi olan 9.
Kalkınma Planı’na dayandığı ve CPS’nin hedefinin, tüm Türk vatandaşlarının yaşam
kalitelerini ve sağlanan fırsatları arttırarak zaman içerisinde Türkiye’nin, diğer OECD
ve AB ülkelerinin gelir ve kalkınma düzeylerine erişmelerine katkıda bulunacağı
belirtilmektedir. Türkiye’nin güçlü makroekonomik çerçevesi üzerine inşa edilen CPS:
Ø Rekabetin ve İstihdam Olanaklarının Arttırılması,
Ø Adil İnsani ve Sosyal Kalkınma ve
Ø Kaliteli Kamu Hizmetlerinin Verimli Sunumu
olmak üzere üç alanda odaklanmıştır. CPS, Türk makamlarıyla işbirliği içerisinde özel
sektör, STÖ ve diğer paydaşlarla müzakere edilmesi neticesinde katılımcı bir şekilde
hazırlanmıştır (WB News Release, 2008:1-2).
Yukarıda da belirtildiği üzere 2008-2011 mali yılları arasında Dünya
Bankası’nın sağlayacağı mali ve teknik desteğin çerçevesini oluşturan CPS temel olarak
2007-2013 dönemini kapsayan Türkiye’nin Dokuzuncu Kalkınma Planını baz almıştır.
Dokuzuncu Kalkınma Planı; “İstikrar içinde büyüyen, gelirini daha adil paylaşan,
küresel ölçekte rekabet gücüne sahip, bilgi toplumuna dönüşen, AB’ ye üyelik için uyum
sürecini tamamlamış bir Türkiye vizyonu ve Uzun Vadeli Strateji (2001-2023)
çerçevesinde hazırlanmıştır” (Devlet Planlama Teşkilatı, 2006:1).
152
7.7.2.2. Temel Alanlar
Yukarıdaki bölümde de yer aldığı üzere; Türkiye’nin güçlü makroekonomik
çerçevesi üzerine inşa edilen CPS: temel olarak üç alanda odaklanmıştır. Bu alanlar ve
hedefledikleri hususlar özet olarak aşağıda yer almaktadır (Turkey CPS, 2008:27):
7.7.2.2.1. Rekabetin ve İstihdam Olanaklarının Arttırılması
Bu alan genel olarak aşağıdaki hususları hedef almaktadır.
Ø Sürdürülebilir ekonomik istikrar ve sürdürülebilir ekonomik büyüme
sağlanması.
Ø Olumlu bir iş ortamı sağlanarak küçük ve orta ölçekli işletmeler dâhil özel
sektöre yönelik daha geniş kredi erişim olanaklarının sağlanması, Türk
ihracatçılarının rekabet gücünün arttırılması ve finansal sistemin geliştirilmesi.
Ø Güvenilir ve verimli enerji arzına ve altyapının güçlendirilmesine yönelik
önlemler alınması.
Ø İstihdam olanaklarının artırılması.
7.7.2.2.2.Adil İnsani ve Sosyal Kalkınma
Bu alan genel olarak aşağıdaki hususları hedef almaktadır.
Ø Sosyal güvenlik ve genel sağlık sigortası reformunun tamamlanarak sosyal
güvenlik sisteminin etkinliğini ve sürdürülebilirliğini artırmak.
Ø Türkiye’nin sağlık sisteminde devam eden dönüşümünü; özel sektör
işverenlerinin ihtiyaç duyduğu becerilerin öğrencilere, işçilere ve çalışanlara
kazandırılması.
Ø Eğitimin yaygınlaştırılması ve eğitim kalitesinin arttırılması ve Türkiye’de
toplumun dezavantajlı ve zayıf kesimlerinin desteklenmesine yönelik sosyal
katılım ve refah politikalarının sağlanması ve gelir dağılımının iyileştirilmesi.
7.7.2.2.3. Kaliteli Kamu Hizmetlerinin Verimli Sunumu
Bu alan ise genel olarak aşağıdaki hususları hedef almaktadır.
Ø Türkiye’nin kamu harcamaları ve finansmanı alanındaki modernizasyonunun
devamının sağlanması.
Ø Adalet hizmetlerinin güçlendirilmesi.
153
Ø Yerel yönetim altyapı ve sulama sistemlerine yatırım yapılması.
Ø İyileştirilmiş kadastro sistemini ve etkin bir afet hazırlık ve yönetim sisteminin
geliştirilmesi.
7.7.3. Yürürlükteki Ülke İşbirliği Stratejisi Raporu ve Ekleri
Dünya Bankası ile Türkiye arasında önümüzdeki dört yıllık dönem olan 2008-2011 yılları arasında 6,2 milyar ABD Doları tutarında finansmanın sağlanacağı Ülke İşbirliği Stratejisi temel olarak aşağıda yer alan bir ana rapor ve beş ekten oluşmaktadır:
1) IBRD IFC MIGA’nın 2008-2011 Döneminde Türkiye ile Ülke İşbirliği Stratejisi
(Turkey CPS, 2008:1-45).
2) EK 1: Sonuçlar Matrisi (Turkey CPS Annex 1, 2008:1-7).
3) EK 2: Temel Kalkınma İşbirlikleri (Turkey CPS Annex 2, 2008:1-2).
4) EK 3: Dünya Bankası Grubunun 2008-2011 Dönemin Özel Sektör Stratejisi
(Turkey CPS Annex 3, 2008:1-7).
5) EK 4:2004-2007 Dönemi Türkiye Ülke Yardım Stratejisi (CAS) Tamamlama
Raporu (Turkey CPS Annex 4, 2008:1-14).
6) Teknik Ekler: Bir Bakışta Türkiye ve CAS Eki B1, B2, B3, B4, B5, B6, B7 ve
B8 (Turkey CPS Technical Annexes, 2008:1-14).
7.7.4. Yürürlükteki CPS’ de Vurgulanan Noktalar ve Önerilerimiz
Yukarıda yer alan rapor ve eklerinin incelemesi sonucunda, aşağıdaki hususların temel olarak vurgulandığı söylenebilir:
Ø Türkiye’nin Dünyanın en büyük 20 ekonomisi arasında yer aldığı vurgulanarak
2008-2011 mali yılları arasında uygulanacak CPS’nin Dünya Bankası’nın
sağlayacağı mali ve teknik desteğin çerçevesini oluşturduğu, 4 yıllık dönem için
Türkiye’ye sağlanacak fonların bizzat Türkiye’nin geliştirdiği kendi kalkınma
gündemi olan 9. Kalkınma Planı’na ve hükümet programına göre şekillendiği
ifade edilmektedir.
Ø Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne üyelik beklentisi politik ve ekonomik alandaki
reformların temel çapası olarak görülmektedir.
Ø Türkiye son üç yılda Dünya Bankası’ndan sağladığı taahhüt bazında 1,5 Milyar
ABD Doları üzerindeki fon ile sınırları içerisinde bulunduğu ECA bölgesinde
birinci, tüm üyeler arasında üçüncü sırada yer almıştır.
154
Ø Önceki uygulamalardan öğrenilen dersler kısmında üç temel husus
vurgulanmıştır. Türkiye’de uygulanan program amaçlı uyum kredileri faydalıdır,
eğitim, enerji ve AB’ ye üyelik gibi konularda yüksek kaliteli analitik işler
Türkiye’ye destek konusunda önemlidir, yeni CPS’ in etkinliğinin artırılması
konusunda programın sahiplenilmesi ve esnekliği temel hususlar olacaktır.
Ø 8 Ocak 2008 tarihi itibariyle IBRD ve IDA tarafından sağlanan kredi ve hibeler
dikkate alındığında kapanan proje sayısı 149’dir. Finansmanı Dünya Bankasınca
sağlanan aktif proje sayısı 2007 yılında 24 iken bu rakam 2008 yılında 20 olup,
ortalama proje uygulama süresi 3,2 yıldır.
Ø Tüm desteklenen projeler (aktif+kapanan) toplam kullanılan fon miktarı 19.889
Milyon ABD Doları iken bunun yaklaşık %72’sine denk gelen 14.279 Milyon
ABD Dolarlık kısmı Dünya Bankası’na geri ödenmiş durumdadır.
Kullanılmayan fon miktarı ise 3.313 Milyon ABD Dolarıdır. Aktif ve kapanan
projelerle ilgili fon kullanım ve geri ödeme bilgileri aşağıdaki tabloda
özetlenmiştir.
Tablo 44: Finansmanı IBRD ve IDA Tarafından Sağlanan Projelerin Kullanım ve Geri Ödeme Bilgileri (Milyon ABD Doları)
Toplam Kullanılan (Aktif) 1.733,56 Geri Ödenen Kısmı 123,19
Geri Ödenecek Kısım 1.610,37 Toplam Kullanılan (Kapanan) 18.156,22 Geri Ödenen Kısmı 14.279,64
Geri Ödenecek Kısım 3.876,58 Toplam Kullanılan (Aktif + Kapanan) 19.889,79 Geri Ödenen Kısmı 14.402,83
Geri Ödenecek Kısım 5.486,96 Toplam Kullanılmayan (Aktif) 3.308,03 Toplam Kullanılmayan (Kapanan) 5,45 Toplam Kullanılmayan (Aktif + Kapanan) 3.313,48
Kaynak: Country Assistance Strategy Annex B8, s:14 Ø 2008-2011 yılları arasında sağlanacak 6,2 milyar ABD Doları tutarında
finansmanın 1,8 Milyar ABD Doları 2008 yılında, 1,8 Milyar ABD Doları 2009
yılında kalan 2,6 Milyar ABD Doları ise 2010-2011 yıllarında kullanılacaktır.
Ø CPS kapsamında Türkiye’ye sağlanacak 6,2 milyar ABD Doları fonun %50’sini
uyum (program) kredileri, %50’sinin ise yatırım (proje) kredilerinin
finansmanında kullanılacaktır. Bankadan sağlanan Uyum (program) kredileri
Kalkınma Politikası Kredileri (DPL) türünde olup Dokuzuncu Kalkınma
Planı’nda yer alan temel kalkınma hedefleri doğrultusunda kullanılacakken,
yatırım (proje) kredileri ise yoğun olarak reel sektör ve ihracatın desteklenmesi
155
ve de enerji, sağlık, ulaştırma, altyapı gibi sektörlerde gerçekleştirilecek
Ancak programın uygulanmasında politik ekonomik riskler, dışsal şoklar, doğal
afet riskleri ve reform uygulama risklerinin de ihmal edilmemesi gerektiği
vurgulanmıştır.
Ø Proje finansmanı yoğun olarak enerji sektörü ve reel kesimin desteklenmesinde
kullanılacak, reel sektöre sağlanacak destek, ihracat ve KOBİ finansmanında
odaklanacaktır.
Ø Kamu harcamaları, kayıt dışı ekonomi, istihdam, kadınların iş gücüne katılımı,
refah ve sosyal politikalar, eğitimin kalitesi ve enerji sektörü öncelik verilecek
alanlar arasındadır.
Yukarıda belirtilen ve müteakip dönemlerde de uygulamasına devam edilecek
gibi görünen, Ülke İşbirliği Stratejisi (CPS) ve/veya Ülke Destek Stratejisinin (CAS),
çalışmamızın 4.2.1 Bölümünde de yer aldığı üzere, daha müşteri odaklı olarak ülke
koşullarını ve hükümetlerin önceliklerini dikkate alması, stratejik seçiciliği dikkate
alarak yoksul odaklı olması gerekir. Ayrıca bu stratejilerin geliştirilmesinde,
156
makroekonomik ve dış çevrenin, uygulayıcı kurumların kapasitelerinin dikkate
alınması, değerlendirme ve deneyimlerden ders çıkarılması, paydaşlarla (IMF, çok
taraflı kalkınma bankaları, özel sektör, STÖ vb.) güçlü bir koordinasyon ve işbirliği
üzerine inşa edilmesi gerekmektedir (Kayıkçı, 2004:2-3).
Banka Grup stratejisi içinde IBRD/IDA stratejisinin birleştirilmesi, Banka
programının kalkınma etkililiğini değerlendirmek için açık, izlenebilir göstergeler
içermesinin faydalı olacağı düşünülmektedir. Ayrıca, hem proje-program faydalanıcı
ülkenin karşılaşabileceği ekonomik-finansal, iç-dış, sosyal-siyasal, teknik-çevresel vb.
risklerin hem de Bankanın karışılabileceği risklerin olasılık ve etkilerinin analiz edilerek
bir risk değerlendirilmesi yapılması gerekir. Böylece, bu stratejilerin hem uygulandığı
ülkelerdeki etkinliği hem de uygulayıcıların (gerek ilgili ülke kurum ve kuruluşları,
gerekse Dünya Bankası) performansını artıracağı düşünülmektedir.
7.7.5. Türkiye’de Dünya Bankası’nın Diğer Uluslararası Kuruluşlar ve Ülkelerle
İşbirliği
CPS Türk vatandaşlarının yaşam kalitelerini artırarak diğer OECD ve AB
ülkelerinin gelir ve kalkınma düzeylerine erişmelerine katkıda bulunmasını
amaçlamaktadır. Bu kapsamda, Dünya Bankası 2008-2011 mali yılları arasında
Türkiye’ye 6,2 milyar ABD Doları tutarında finansman sağlamayı planlarken, bazı
uluslararası kuruluşlar ve ülkelerin Türkiye’ye olan desteklerini de dikkate almaktadır.
Birçok ülkede Dünya Bankası ile birlikte diğer uluslararası kuruluşlar ve bazı
ülkelerin o ülkedeki sosyo-ekonomik konularla ilgili destekleri söz konusudur. Örneğin
Avrupa Birliği (AB) Çin’deki ekonomik ve sosyal reform, sürdürebilir kalkınma ve iyi
yönetişim projelerini desteklerken, Dünya Bankası da birçoğu sosyal ve insan hakları
konularında olmak üzere Çin’de 269 projeyi desteklemek amacıyla 40 Milyar ABD
Dolarlık kaynak sağlamıştır (Halisçelik, 2006:1-3).
CPS’ de; başta IMF ile kamu sektörü ve mali sektör reformu ve Avrupa
Birliği’ne katılım öncesi mali yardım kapsamında AB, Avrupa Kalkınma Bankası ve
Avrupa Yatırım Bankası ile işbirliği olmak üzere BM Kurumları, Dünya Bankası
Grubu, İslam Kalkınma Bankası, Montreal Protokolü ve OPEC Fonu ile birlikte ikili
anlaşmalar çerçevesinde ABD, Japonya, Almanya, Fransa, İngiltere İspanya, Hollanda,
157
İsviçre, Kore ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin dâhil olduğu bazı ülkelerin Türkiye’ye
önemli destekler vereceği vurgulanmıştır (Turkey CPS, 2008:37-38).
Başta IMF ve AB olmak üzere Türkiye’ye önemli destekler veren uluslararası
kuruluşlar bu kuruluşların Türkiye’deki strateji ve faaliyetleri, finansal destekleri ve
Türkiye konusunda Dünya Bankası ile işbirliği alanları söz konusudur. Bu alanlar
aşağıdaki tabloda özetlenmiştir (Turkey CPS Annex 2, 2008:1).
Tablo 45: Uluslararası Kuruluşlarla İşbirliği Uluslararası
Kuruluş Strateji ve Faaliyetler Finansal Destek Dünya Bankası İle
İşbirliği Alanları Avrupa Konseyi
Kalkınma Bankası
Sosyal entegrasyonun güçlendirilmesi, çevre yönetimi ve beşeri sermaye gelişimi konuları üzerinde odaklanmıştır.
Türkiye’ye 2008-2011 yılları arasında yaklaşık 1,5 Milyar fon sağlanması planlanmaktadır.
Eğitim, sosyal amaçlı krediler, sağlık, kentsel gelişim, adli gelişim, ekolojik ve doğal afetler.
Avrupa Yatırım Bankası
Girişimciliği, altyapı gelişimini, enerji sektörünü desteklemek ve yatırım ortamının, finansman çeşitliliğini artırmak için yerel bankalarla ve mali kurumlarla işbirliği içerisinde çalışmak
Türkiye’ye 2008-2010 yılları arasında asgari yıllık 2 Milyar Avro tutarında fon sağlamak.
Enerji, deprem riskinin azaltılması, KOBİ’lere destek vermek, ulaşım, çevre ve altyapı.
Avrupa Birliği
MEDA programı IPA (Katılım Öncesi Mali Yardım) kapsamında süre gelen destekleri devam ettirmek. Yeni destek IPA’ nın beş bileşeni kapsamında aşağıdaki alanlarda odaklanacaktır. I. Bileşen: Geçiş dönemi desteği ve kurumsal kalkınma II. Bileşen Bölgesel ve Sınır Ötesi İşbirliği III. Bileşen: Bölgesel Kalkınma (ulaşım, çevre, bölgesel rekabet) IV. Bileşen: İnsan Kaynakları Geliştirme (istihdam, eğitim, sosyal temalar) V. Bileşen: Kırsal Kalkınma
Türkiye’ye 2008-2010 döneminde IPA kapsamında 1,76 Milyar Avro tutarında fon sağlanacaktır.
Eğitim, tarım, kırsal kalkınma, ulaşım, mali ve kamu sektörü reformu, sulama, çevre ve kuş gribi
IMF
Gelirler politikası, acil gelir ve harcama önlemleri ve bütçe izlemeyi de içine alan mali istikrarın sağlanması konularında odaklanmaktadır.
2005-2008 yılları arasında uygulanan Stand-by anlaşması doğrultusunda Türkiye’ye 10 Milyar ABD Doları fon sağlanmıştır.
Sosyal güvenlik reformu, banka gözetim ve denetiminin güçlendirilmesi ile kamu bankalarının özelleştirilmesini de içine alan mali sektör reformu.
İslam Kalkınma Bankası
Üye ülkelerin ve üyesi olmayan ülkelerdeki Müslüman topluluğun ekonomik kalkınma ve sosyal ilerlemeleri üzerinde odaklanmıştır.
Yıllık 150-200 Milyon ABD Doları kredi vermeyi hedeflemektedir.
Ticaret ve Mali projeler
BM Grubu
İyi yönetişim, yoksulluğun azaltılması, çevre ve sürdürülebilir kalkınma, demokratik yönetimler için kapasite gelişimi, cinsiyet ve gençlik, özel sektör işbirliği ve bilgi teknolojisi konuları üzerinde odaklanmıştır.
UNDP:2006-2007 yılları arasında Türkiye’ye 33 milyon ABD doları fon sağlamış ve 2008-2010 döneminde 75-90 Milyon ABD Doları fon sağlamayı planlamaktadır. UNHCR: 2004-2005 yıllarında ortalama 6 Milyon ABD Doları
Sosyal sektörler özellikle yoksulluğun azaltılması, gençlik ve yerel yönetimler seviyesinde teknik yardım.
Kaynak: Turkey Country Assistance Strategy Annex 2,s:1
158
Ayrıca Montreal Protokolü kapsamında ozon tabakasına zarar veren maddelerin
giderilmesi amacıyla, bu konudaki Dünya Bankası projeleriyle de uyumlu olarak, 2004-
2007 yıllarında 4,4 Milyon ABD Doları hibe sağlanmıştır. Sağlanan OPEC fonları daha
çok altyapı ve ulaşım sektöründe kullanılarak Dünya Banksının afet yönetimi, ulaşım ve
altyapı projelerine destek sağlamıştır. Bu kapsamsa 2006 yılında sağlanan 60 Milyon
ABD Doları tutarındaki OPEC fonları Antalya ve Samsun hafif raylı sistem projelerinde
kullanılmıştır (Turkey CPS Annex 2, 2008:1).
Yukarıdaki tabloda da özetlendiği üzere, özellikle Türkiye’nin yürüttüğü istikrar
önlemleri kapsamında IMF’nin kamu sektörü ve mali piyasalara yönelik desteklerinin
ve AB’nin katılım öncesi mali yardım kapsamındaki desteklerinin, finansmanı Dünya
Bankası’nca sağlanan başta sosyal güvenlik, mali piyasalar, kamu sektörü ve sosyo-
ekonomik konular olmak üzere birçok alandaki uyum (policy) kredileri ile yatırım
(investment) kredileri ile benzerlikler teşkil ettiği görülmektedir.
Bu nedenle, çeşitli proje ve programlar çerçevesinde Türkiye’ye destek sağlayan
uluslararası kuruluşlar ve ülkelerin desteklerinin ve faaliyetlerinin ekonomik, verimli ve
etkin kullanılması amacıyla bunların hep birlikte işbirliği içerisinde uygulanması
düşünülerek gerekli planlamaların ve koordinasyonun yapılması gerekmektedir. Bu
nedenle, bu koordinasyon ve işbirliğinin sağlanması konusunda ilgili birimlerin gerekli
çalışma ve düzenlemeleri bir an önce yapmalarının faydalı sonuçlar doğuracağı
düşünülmektedir.
159
SONUÇ VE DEĞERLENDİRME
Dünya Bankasının kuruluşunda belirlemiş olduğu, gelişmekte olan ülkelerde
yoksullukla savaşım ve yaşam standartlarının geliştirilmesi yönündeki misyonu zaman
içinde değişen koşullara paralel olarak dönüşüm sergilemiştir. Günümüzde misyonunu
“yoksulluktan arınmış bir dünya oluşturmak” olarak hedeflemiş olan Bankaya yönelik
ciddi eleştiriler söz konusudur. Özellikle küreselleşmenin gelişmekte olan ülkeler, bu
ülkelerdeki yoksul insanlar üzerindeki yıkıcı etkilerinin azaltılması yönünde başta
Dünya Bankası olmak üzere, uluslararası kuruluşlara önemli görevler düşmektedir.
Dünya Bankasının misyonuna uygun olarak fonlarını daha çok yoksul ve kalkınma
odaklı proje ve programlar için kullanması, gelişmekte olan ülkelerin sorunlarına daha
duyarlı olması beklenmektedir.
Dünya Bankasının diğer uluslararası kuruluşlar ile işbirliği neticesinde 2000
yılında milenyum kalkınma hedeflerini ilan etmiştir. Bu kapsamda, gelişmekte olan
ülkelerin 2015 yılına kadar yoksulluğun azaltılması ve sağlık, eğitim, cinsiyet eşitliği,
çevre ve insan refahını etkileyen diğer birçok konuda sayısal hedefleri
gerçekleştirmeleri öngörülmektedir. Ancak bu hedefler sorunların tamamen ortadan
kaldırılması yerine azaltılmasını öngörmektedir. Bu ise Bankanın günümüzdeki
misyonuyla tam olarak örtüşmemektedir.
Dünya Bankası Grubu birbiriyle koordineli bir şekilde faaliyet gösteren ancak
farklı görevler üstlenmiş IBRD, IDA, IFC, MIGA ve ICSID olmak üzere beş kuruluştan
oluşmaktadır. Dünya Bankası terimi ise bu beş kuruluştan IBRD ve IDA’yı kapsamakta
olup, çoğu zaman yalnızca IBRD için kullanılmaktadır. IBRD'de oylama gücü, her
üyenin göreceli ekonomik gücüne göre hesaplanan sermaye payına göre
belirlenmektedir. Bu da banka kaynaklarının tahsisi ve kullanımı konusunda rasyonel
kriterlerden ziyade politik tercihlerin ön plana çıkması nedeniyle ciddi eleştirilere
uğramaktadır. Dünya Bankası kaynaklarının asıl faydalanıcısı ve politikalarından
etkilenen ülkeler konumunda olan az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelere daha çok oy
ve söz hakkı tanınmalıdır.
160
Banka tarafından borçlu ülkelere sağlanan fonlar daha çok yatırım projelerine
yönelik olarak verilen yatırım kredileri ve ülkelerin yürüttüğü programları desteklemek
için sağlanan uyum kredileri niteliğindedir. Son dönemlerde Dünya Bankası gelişmekte
olan ülkelerdeki kalkınma amaçlı yatırım kredileri ile desteklenen mikro projecilik
misyonunu bırakıp, IMF istikrar politikalarıyla uyumlu, fakat Bankanın kuruluş
misyonuyla çelişen, uyum kredileri ile desteklenen makro istikrar politikalarına
yönelmiştir. Dünya Bankası sağladığı kredilerin yanında, proje hazırlama imkânı, kendi
yönettiği fonlardan açtığı kredi ve hibeler, analiz ve danışmanlık hizmetleri ve kapasite
yaratarak üye ülkelere katkılarda bulunmaktadır. Son yıllarda IBRD’nin taahhüt ettiği
fonlardan daha büyük kısmının tahsilâtını gerçekleştirmiş olması nedeniyle IBRD’den
net kullanımlar negatif olarak gerçekleşmiştir. Diğer bir deyişle, üye ülkeler IBRD’den
kullandıkları fondan daha fazla olarak, önceki dönem kullanımları nedeniyle geri
ödemesinde bulunarak IBRD’ deki borç bakiyelerini azaltma yoluna gitmişlerdir.
Finansmanı Dünya Bankasınca sağlanan yatırım (proje) kredileri genel olarak
Ülke Destek Stratejisi (CAS) ile başlayan projenin tespit edilmesi hazırlanması ile
devam edip projenin uygulanması-tamamlanması ve sonuçlarının değerlendirilmesi ile
son bulan, 8 aşamadan oluşan bir döngü niteliğindedir. Proje döngüsünün etkin bir
şekilde işlemesi ve istenilen proje sonuçlarının elde edilmesi için faydalanıcı ülkenin
sorumluluklarını yerine getirmesinin yanında, projenin her aşamasında Dünya
Bankasının bilgi, tecrübe, danışmanlık ve önerilerinden de yararlanması gerekmektedir.
Bankanın hibe dışında sağladığı fonların bir takım maliyetleri söz konusudur.
Banka kullandırdığı krediler ile ilgili olarak, faiz ve ön ödeme komisyonu adı altında
çeşitli gelirler elde etmektedir. Bunların dışında, vermiş olduğu kredilerin borçlusu
tarafından kullanılmayan kısmı üzerinden taahhüt komisyonu tahsil edilmektedir. Bu
yüzden kullanılan fonların net maliyeti hesaplanırken faiz dışındaki masrafların da göz
önünde bulundurulması gerekmektedir. Banka kaynaklarının maliyetinin
hesaplanmasında dikkat edilmesi gereken diğer bir nokta da, belki de en çok eleştirilen
hususlardan birisi olan, danışmanlara ödenen ücretlerin yüksekliği ve danışman
seçiminde Bankanın ortaya koyduğu kısıtlamalardır.
Bazı projelerde danışmanlar tarafından projelere önemli katkılar sağlanmaktadır.
Ancak birçok projede danışmanların sağladıkları hizmetlerden elde edilen fayda, bir
161
kısmı yabancı olan bu danışmanların maliyetlerinin altında kalmakta ve ihmal
edilemeyen bir maliyet kalemi olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu nedenle söz konusu
danışmanlara ihtiyaç olup olmadığına yönelik etkin bir değerlendirme yapılmalıdır.
Ayrıca finansmanı Dünya Bankasınca karşılanan projelerin fayda-maliyet analizinin
projelerin büyük bölümünde yapılmaması/yapılamaması dikkate çeken diğer bir
eksikliktir. Yapılacak bu analiz, geçmiş projelerin performansını ölçmenin yanında,
planlama aşamasında, hangi projelerin hayata geçirileceği yönünde verilecek kararlara
yardımcı olacaktır.
Türkiye’de Dünya Bankası Grubu tarafından desteklenen projelerin büyük kısmı
IBRD tarafından finanse edilmektedir. IBRD kredilerine erişim temelde ülkelerin kişi
başına milli gelir (GNI) ve kredi itibarlarına göre belirlenmektedir. Türkiye 5.400 ABD
Doları kişi başına milli gelir seviyesi ile IV. Kategoride yer almaktadır. Milli gelirimiz
son dönemde büyük miktarda artış göstermiştir, bu artış istenilen bir şey olmasına
rağmen V. Kategoriye yükseldiğimiz takdirde kullandığımız kredi şartları mevcut
duruma göre olumsuz etkilenecektir.
Türkiye günümüzde yeni kredi taahhütleri için IBRD’nin sunduğu sabit-ek faizli
kredi (FSL) ve değişken-ek faizli kredi (VSL) türlerinin her ikisini de kullanmaktadır.
Mevcut finansal politika limitlerinde olmak koşuluyla, FSL kredilerinin geri ödeme
koşulları proje hazırlığı dönemi boyunca uyumlaştırılma esnekliğine sahiptir. Ancak,
VSL’ de geri ödeme koşullarını ülkenin bağlı bulunduğu IV. kategoriye göre
belirlenmekte olup FSL kredilerine özgü esnekliklere sahip değildir. Türkiye için iki
ayrı borçlanma yapısı söz konusudur. Bu yapılardan birincisi anüite (annuity) diğeri ise
LRP'dir (anapara geri ödemelerinin eşit taksitlerde yapılması). LRP seçeneğinde
anapara geri ödemesiz dönem, anüite ödemelerindeki dönemden daha uzundur. Borç
yönetimi konusunda, FSL kredilerinin esnek koşullarından faydalanılarak bu kredilere
ağırlık verilmesi, ayrıca borçlanma yapısının seçiminde anüite (annuity) ve LRP
seçeneğinden lehe olan opsiyonu kullanılmasının faydalar sağlayacağı düşünülmektedir.
Türkiye, Dünya Bankası'na 1947 yılında üye olmuş ve ilişkiler güçlendirilerek
günümüze kadar gelmiştir. Bankadan sağlanan fonlar daha çok makro ekonomik
istikrarın sağlanması, büyüme, verimlilik artışının sağlanması ve piyasalarda rekabet
ortamının oluşturulması üzerinde yoğunlaşmıştır. Dünya Bankası 1998 yılından beri
162
(Türkiye’de ise 2000 yılından itibaren) üye ülkelerin kalkınma hedeflerini
başarmalarına yardım etmek için, Ülke Destek Stratejisi (CAS) yöntemiyle kredi akışını
düzenlemektedir. Türkiye için hazırlanan ilk CAS Temmuz 2000- Haziran 2003 dönemi
kapsamış ve temel olarak sürdürülebilir uzun vadeli büyüme ve ekonomik sorunların
azaltılması tasarlanmıştır. II. CAS Programı 2004 -2007 yılları arasında uygulanmış ve
temel reformları uygulama yönünde destek vermek, yeniden bir kriz ortamına girilmesi
riskini azaltmak ve AB üyeliğine yönelik hazırlıklarda karşılaşılan birçok ekonomik
güçlüğün ele alınması hususunda Türkiye’ye destek vermeyi hedeflemiştir. Dünya
Bankası ile Türkiye arasında son olarak Ülke İşbirliği Stratejisi (CPS) kapsamında,
2008-2011 mali yıllarında kullanılacak 6,2 milyar ABD Doları tutarında finansman
sağlanmıştır. Bu yeni stratejiyle, Türkiye’nin AB üyeliğini hedefleyen reformlar
yoluyla, hızlı ve sürdürülebilir büyüme konusundaki potansiyelini kullanmasının
desteklenmesi öngörülmüştür.
Dünya Bankasının üye ülkelere sağladığı fonların kullanım ve sonuçları Dünya
Bankası’nın referans değerleri dikkate alınarak, başarılı olup olmamaları çerçevesinde
değerlendirilmektedir. CAS döneminde Türkiye’nin stratejik hedeflerine ulaşma
yönünde önemli ilerlemeler kaydedilmiş ve sonuçlar başarılı bulunmuştur. Ancak,
Dünya Bankasının bu sonuçları kendi öz değerlendirmelerine dayanmakta olup
bağımsız bir nitelik taşımamaktadır. Genellikle, yapılan değerlendirmeler sonucunda
üye ülkeler dolayısıyla Dünya Bankası başarılı bulunmaktadır.
Ayrıca, Dünya Bankası tarafından finanse edilen projelerin uygunluk ve mali
denetimi yapılmasına rağmen bu projelerin performans denetimi yapılmamaktadır. Aynı
sorun Dünya Bankası için de geçerlidir. Dünya Bankası bağımsız denetim kuruluşlarına
mali denetimini yaptırırken, sağladığı ve kullandığı fonlarla ilgili herhangi bir
performans denetimi yapılmamaktadır. Üye ülkeler, donör ülke ve kuruluşlar, sivil
toplum örgütleri Bankanın kaynaklarını nasıl-nerede kullandığını araştırmalı ve
Bankadan bu konuda hesap sorabilmelidir. Performans denetimi Dünya Bankasının
kendisine sağlanan kaynakların ekonomiklik, verimlilik ve etkinlik ilkeleri
doğrultusunda yönetilip yönetilmediği konusunda kamuoyunu bilgilendirerek Bankanın
saydamlığına ve hesap verilebilirliğine katkı sağlayacaktır.
163
Türkiye’ye önemli destekler veren uluslararası kuruluşlar ve ülkelerin
Türkiye’deki strateji ve faaliyetleri, finansal destekleri ve Türkiye konusunda Dünya
Bankası ile işbirliği alanları söz konusudur. Özellikle, Türkiye’nin yürüttüğü istikrar
önlemleri kapsamında IMF’nin kamu sektörü ve mali piyasalara yönelik desteklerinin
ve AB’nin katılım öncesi mali yardım kapsamındaki desteklerinin, finansmanı Dünya
Bankası’nca sağlanan başta sosyal güvenlik, mali piyasalar, kamu sektörü ve sosyo-
ekonomik konular olmak üzere birçok alandaki uyum (policy) ve yatırım (investment)
kredileri ile benzerlikleri, ortak amaç ve hedefleri söz konusudur. Çeşitli proje ve
programlar çerçevesinde Türkiye’ye destek sağlayan uluslararası kuruluşlar ile ülkelerin
desteklerinin ve faaliyetlerinin ekonomik, verimli ve etkin kullanılması amacıyla
bunların hep birlikte işbirliği içerisinde uygulanması düşünülerek gerekli planlamaların
YALÇIN, Ebru, (2005), İktisadi Büyüme ve Dış Krediler:Ampirik Bir Çalışma:”,
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Dış İliskiler Genel Müdürlüğü, Uzmanlık
Yeterlilik Tezi, Ankara, Eylül 2005, s:1-72.
Yener, Ahmet Levent, (1997),“Dünya Bankası Kredilerinin Yeniden
Yapılandırılması”, Hazine Müsteşarlığı, Yayınlanmamış Uzmanlık Tezi, Ankara,
s:1-49
Yılmaz, Cevdet ve Akça, Halil İbrahim, (2002), “Türkiye’de Proje Planlama ve Proje
Döngüsü Yönetimi”, Planlama Dergisi Özel Sayı, Ankara,
176
EKLER
Ek 1: Dünya Bankası Ana Sözleşmesinin (Articles of Agreement) Madde, Kısım ve Çizelge Başlıkları37
I. Amaçlar
II. Üyelik ve Banka Sermayesi
1) Üyelik
2) Onaylı Sermaye
3) Payların Taahhüdü
4) Payların İhraç Fiyatı
5) Taahhüt Edilen Sermayenin Paylaştırılması ve Ödeme Çağrıları
6) Sorumluluk Sınırları
7) Taahhüt Edilen Payların Ödeme Metodu
8) Taahhütlerin Ödeme Zamanı
9) Bankanın Muhafaza Ettiği Paraların Değerini Koruma
10) Payların Elden Çıkarılmasında Kısıtlamalar
III. Krediler ve Garantilerle İlgili Genel Koşullar
1) Kaynakların Kullanımı
2) Banka ve Üyeler Arasındaki Muameleler
3) Bankanın Borçlanma ve Garanti Limitleri
4) Bankanın Garanti ve Kredi Verme Koşulları
5) Banka Tarafından Verilmiş İştirak Edilmiş ya da Garanti Edilmiş
Kredilerin Kullanımı
6) Uluslararası Finans Kurumuna (IFC) Krediler
IV. Faaliyetler
1) Kredi Verme ya da Kolaylaştırma Metotları
2) Paraların Mevcudiyeti ve Devredilebilmesi
3) Direk Krediler İçin Paraların Karşılığı
4) Direk Krediler İçin Ödeme Karşılıkları
3716 Şubat 1989 yılında değişikliğe uğrayan Ana sözleşmenin “Articles of Agreement” toplam 11 madde ve bu maddeler altında 58 kısım ve 2 listeden oluşan rijinal ingilizcesi baz alınarak tarafımca Türkçeye çevrilmiştir.
177
5) Garantiler
6) Özel Rezerv
7) Temerrüt Durumlarında Bankanın Sorumluluklarını Yerine Getirme
Metotları
8) Muhtelif Faaliyetler
9) Teminatlarda Yer alacak Uyarı
10) Politik Faaliyetlerin Yasaklanması
V. Organizasyon ve Yönetim
1) Bankanın Yapısı
2) Guvernörler Kurulu
3) Oylama
4) İcra Direktörleri
5) Başkan ve Personel
6) Danışma Konseyi
7) Kredi Komiteleri
8) Diğer Uluslararası Organizasyonlarla İlişkiler
9) Ofisin Yeri
10) Bölgesel Ofisler ve Konseyler
11) Muhafaza Kurumları
12) Paranın Muhafaza Şekli
13) Raporların Yayımlanması ve Bilgi Temini
14) Net Gelirin Tahsisi
VI. Üyelikten Çekilme ve Üyeliğin Askıya Alınması:İşlemlerin Durdurulması
1) Üyelerin Çekilme Hakları
2) Üyeliğin Askıya Alınması
3) Uluslararası Para Fonu’ndaki (IMF) Üyeliğin Durdurulması
Kategori IV ($3,596 - $6,275) Venezuela, RB de 6,070 Gabon 5,000 Russian Federation 5,770 Panama 4,890 Lebanon 5,490 Romania 4,830 Malaysia 5,490 Brazil 4,280
Turkey 5,400 Bulgaria 3,990 South Africa 5,390 Kazakhstan 3,790 Argentina 5,150 Belize 3,640
Kategori III ($1,736 - $3,595) Belarus 3,370 Ecuador 2,840 Fiji 3,300 Colombia 2,710 Iran, Islamic Republic of 3,030 China 2,000 Thailand 2,990 Ukraine 1,920 Tunisia 2,980 Morocco 1,890
Kategori II ($906 - $1,735) Syrian Arab Republic 1,570 Egypt, Arab Republic of 1,350 Philippines 1,420 Iraq NA Paraguay 1,400 Turkmenistan NA
Kategori I ($905 veya daha azı) India 810 Uzbekistan 600 Pakistan 770 Zimbabwe4 NA39 Kaynak: Dünya Bankası Resmi Web Sitesi (The World Bank Operational Manual, Operational Policies, “Countries Ranked by Per Capita Income” Operational Manual - OP 3_10 Annex C)
38 Ülkelerin kişi başına milli gelir seviyeleri Atlas metoduna göre hesaplanmaktadır. Bu hesaplamada 2006 yılı ABD Doları cinsinden kişi başına GNI (önceden GNP) rakamları dikkate alınmaktadır. Tabloda tüm ülkeler yer almamaktadır. 39 N/A ile gösterilen ülkelerde tahminler sadece belli bir aralık olarak belirlenmiştir.
180
Ek 3: MEER Projesine İlişkin İkraz Anlaşmasının Özeti40
Ø MADDE I Genel Hükümler; Tanımlar: Bu bölümde anlaşmanın genel şartları ve
anlaşmada geçen bir takım terim ve kurumlara (kuruluş anlaşması, mevzuat,
poliçesi, MERLİS Komitesi, Proje uygulama Kuruluşu vb.) ilişkin
tanımlamalara yer verilmiştir.
Ø MADDE II İkraz: Banka, işbu anlaşmada belirlenen veya atıfta bulunulan hüküm
ve şartlar uyarınca Borçluya, 505.000.000 ABD Doları kredi vermeyi kabul
etmiştir. Bu bölümde ayrıca kredinin kullanım şartları ve maliyetine ilişkin
düzenlemeler söz konusudur. Örneğin Borçlu, bankaya ikraz miktarının %1’ine
eşit bir ön komisyon ücretini (Front end fee) ikraz hesabından ödeyeceğini ve
ayrıca kredinin kullanılmamış anapara bakiyesi üzerinden bankaya yılda % 0.75
oranında taahhüt komisyonu (Commitment fee) ödeyeceğini taahhüt etmiştir.
Ø MADDE III Projenin Uygulanması: Bu maddede; Borçlunun Projenin amaçları ile
ilgili taahhüdünü beyan ettiği ve Proje Uygulama Birimi (PUB) vasıtası ile
projeyi idari, mali ve teknik uygulamalara uygun olarak büyük bir özen ve
verimlilikle yerine getireceğini ve PUB'nin proje için gereksinim duyulan
fonları, imkânları, hizmetleri ve diğer kaynakları gerekli çabuklukta temin
etmesini sağlayacağına ilişkin taahhütleri içermektedir.
Ø MADDE IV Mali Yükümlülükler: Borçlu, PUB vasıtasıyla, kayıtları ve hesapları
içeren bir mali, yönetim sistemi tutmayı ve Proje ile ilgili işlemleri ve mali
durumunu yeterli düzeyde yansıtan ve Proje ile ilgili işlemlerini, kaynaklarını ve
harcamalarını ayrı ayrı kayıt altına alan ve Banka tarafından kabul edilebilir
tutarlı bir şekilde uygulanan muhasebe standartlarına uygun olarak mali tablolar
hazırlayacağını taahhüt etmiştir.
40 Türkiye Cumhuriyeti (borçlu) ile IBRD (Banka) arasındaki finansmanı Dünya Bankasınca sağlanan projelerle ilgili olarak imzalanan diğer ikraz anlaşmaları da benzer hükümler taşımaktadır. Bu ek Türkiye Cumhuriyeti ile IBRD arasında 23 Kasım 1999 tarihinde imzalanan 4517 Nolu İkraz anlaşmasının ilgili hükümlerinin önemli kısımları baz alınarak hazırlanmıştır (MEER LA,1999:1-25).
181
Ø MADDE V Bankanın Hakları: Genel Şartlar Bölüm 6.02. (p) uyarınca, programın
veya belirgin bir kısmının yürütülmesini olanaksız hale getiren bir durumun
ortaya çıkması durumları ile ilgili olarak bu bölümde ayrıntılı olarak ek hususlar
tanımlanmıştır.
Ø MADDE VI Yürürlük Tarihi; Fesih: Genel Şartlar Bölüm 12.04'ünün amaçları
açısından işbu anlaşma tarihinden 90 gün sonrasına denk gelen tarih yürürlülük
tarihi olarak belirlenmiştir.
Ø MADDE VII Borçlunun Temsilcisi; Adresler: Hazine Müsteşarlığı, Genel Şartlar
Bölüm 11.03'ün amaçları açısından, Borçlunun temsilcisi olarak tayin edilmiştir.
İlgili şahitlerin huzurunda, tam yetkili temsilcileri vasıtasıyla hareket eden işbu
Anlaşmanın tarafları, yukarıda yazılan gün ve yılda, Türkiye Cumhuriyeti,
Ankara adresinde kendi adlarına işbu Anlaşmanın imzalanmasını sağlamışlardır.
Ø ÇİZELGE 1 İkraz Meblağlarının Çekilişi:
o A. GENEL: Bu bölümde belirtilen tabloda, ikrazdan finanse edilecek
kalemlerin Kategorilerini, her bir Kategoriye ilişkin ikraz meblağları ve
her bir Kategoride içinde finanse edilecek kalemlere ilişkin harcama
yüzdeleri gösterilmektedir. Böylece Dünya Bankasından sağlanan
505.000.000 ABD Doları kaynağın hangi alanlarda nasıl kullanılacağı
belirlenmiştir. Örneğin inşaat işleri (kategori 1) için 210.000.000 ABD
Doları tahsisi edilmiş ve bu kategoride yapılacak harcamanın %90’ının
Dünya Bankası ikrazından finanse edileceği öngörülmüştür.
o B. ÖZEL HESAP: Bu bölümde borçlunun kendi ülkesindeki merkez
Bankası’nda uygun bulunan şart ve usullere göre ayrı bir dolar hesabı
açması ve muhafaza etmesi öngörülmüş ve özel hesabın işletilmesine
ilişkin hükümlere yer verilmiştir.
o EK A: Para çekimlerinin proje yönetim raporları esasına göre
yapılmadığı hallerde özel hesap işlemleri düzenlenmiştir.
o EK B: Para çekimlerinin para çekimlerinin proje yönetim raporları
esasına göre yapılması halinde özel hesap işlemleri düzenlenmiştir.
182
Ø ÇİZELGE 2 Projenin Tanımı: Bu bölümde PID ve PAD dokümanları ile uyumlu
olarak projenin amacı; “Marmara Depremi’nden etkilenen alanlarda hayat
şartlarının ve ekonomik kalkınmanın iyileştirilmesi, meydana gelebilecek doğal
afetlere karşı alınabilecek daha etkin tedbirlerle muhtemel afet zararlarının
azaltılması ve risk yönetimini sağlayacak bir kurumsal çerçevenin
oluşturulması” olarak belirlenmiştir.
Ø ÇİZELGE 3 Faiz ve Anaparanın Geri Ödenmesine Dair: Bu bölümde ikraz
kullanım tutarı, faiz dönemi, faiz ödeme tarihi ve oran belirleme tarihi
tanımlanarak ikrazın Anapara ve faiz ödeme şartları düzenlenmiştir.
Ø ÇİZELGE 4 Tedarik Usulleri: Mal ve inşaat İşleri Tedarik Usulleri, Müşavirlerin
İstihdamına ilişkin ihale ve seçim yöntemleri düzenlenmiştir.
Ø ÇİZELGE 5 Uygulama Programı: Projenin bölümlerinden sorumlu kuruluşlar,
sorumluluk alanları ve işleyişleri tanımlanmıştır.
Ø ÇİZELGE 6 Ulusal Afet Sigortası Programı İçin Uygulama Programı : Deprem
Sigorta Sistemine İlişkin özel düzenlemelere yer verilmiştir.
183
Ek 4: Türkiye’de Aktif Yatırım Projeleri
PROJE ADI KREDİ TÜRÜ TARİH
PROJENİN MALİYETİ ANA SEKTÖR
(Milyon ABD Doları) YÜRÜR
LÜK
SON KULLANIM TOPLAM
IBRD KATKI
SI
Yenilenebilir Enerji Özel Yatırım Kredisi (SIL)
25.03. 2004
30.06. 2010 502 202 Enerji ve Madencilik
Sağlıkta Dönüşüm Program Uyum Kredisi (APL)
20.05. 2004
31.12. 2008 75 61 Kamu Yönetimi ve Adalet
Ortaöğretim (APL II)
Özel Yatırım Kredisi (SIL)
15.03. 2005
31.05. 2010 104 104 Eğitim
İhracat Finansmanı Aracılık Kredisi III
Aracı Kurum Kredileri (FIL)
17.05. 2005
30.06. 2010 305 305 Finans, Endüstri ve Ticaret
Sosyal Riskin Azaltılması Projesi
Özel Yatırım Kredisi (SIL)
26.05. 2005
30.09. 2010 400 400
Kamu Yönetimi ve Adalet Sağlık ve Diğer Sosyal Hizmetler
Güneydoğu Avrupa Enerji Topluluğu- Uyarlanabilir Program Kredisi 3
Program Uyum Kredisi (APL)
24.03. 2006
30.06. 2011 195. 150
Enerji ve Madencilik -Endüstri ve Ticaret
Anadolu Su Havzaları Rehabilitasyon Projesi (Karadeniz)
Özel Yatırım Kredisi (SIL)
01.06. 2004
30.06. 2012 7 0
Tarım, Balıkçılık ve Ormancılık
Anadolu Su Havzaları Rehabilitasyon Projesi
Özel Yatırım Kredisi (SIL)
01.06. 2004
30.06. 2012 38 20
Tarım, Balıkçılık ve Ormancılık
Güneydoğu Avrupa Enerji Topluluğu- Uyarlanabilir Program Kredisi 2 (ECSEE-APL 2)
Program Uyum Kredisi (APL
04.04. 2005
31.12. 2010 78 66 Enerji ve Madencilik
Elektrik Üretiminin Rehabilitasyonu ve Yeniden Yapılandırılması Projesi
Özel Yatırım Kredisi (SIL)
06.06. 2006
31.12. 2011 481 336
Enerji ve Madencilik Endüstri ve Ticaret
KOBİ Finansman I Aracı Kurum Kredileri (FIL)
08.06. 2006
30.04. 2012 180 180
Finans Kamu Yönetimi ve Adalet
Devlet Demiryollarının Yeniden Yapılandırılması
Program Uyum Kredisi (APL)
09.06. 2005
30.09. 2009 221 185 Ulaşım
Biyolojik Çeşitliliğin Korunması
Özel Yatırım Kredisi (SIL)
13.06. 2000
30.09. 2008 12 0
Kamu Yönetimi ve Adalet - İçilebilir Su ve Sel Önleme
İkinci Özelleştirme Sosyal Destek Projesi
Özel Yatırım Kredisi (SIL)
14.06. 2005
30.06. 2009 58 465
Kamu Yönetimi ve Adalet - Endüstri ve Ticaret
Elektrik İletiminin Rehabilitasyonu
Özel Yatırım Kredisi (SIL)
19.09. 2007
31.12. 2012 344 269
Enerji ve Madencilik Finans- Kamu Yönetimi, Yasa ve Adalet
KOBİ Finansman II Aracı Kurum Kredileri (FIL)
19.06. 2007 N/A 6 67 Finans ve Eğitim
Belediye Hizmetleri Projesi Özel Yatırım Kredisi (SIL)
23.06. 2005
30.06. 2010 305 275
Su, Sağlık ve Sel Baskınından Korunma- Eğitim
Kuş Gribi Mücadele Ve Hazırlık Projesi
Acil İyileştirme (Yardım) Kredileri (ERL)
24.04 2006
30.11. 2010 55 34
Kamu Yönetimi ve Adalet-Finans
İstanbul Belediye Altyapı
Özel Yatırım Kredisi (SIL)
28.06. 2007
31.12. 2011 336 322
İçilebilir Su ve Sel Önleme-Kamu Yönetimi ve Adalet
Doğal Gaz Sektörünü Geliştirme
Özel Yatırım Kredisi (SIL)
29.11. 2005
31.12. 2012 538 325
Enerji ve Madencilik- Finance-Endüstri ve Ticaret
Kaynak:Dünya Bankası Resmi Web Sitesi (3 Nisan 2008)
184
Ek 5: Dünya Bankası’nın Türkiye’deki Hedeflerinin Gerekçeleri ve Hedeflerle
İlgili İlerlemeler
Kaynak: Independent Evaluation Group (IEG), (2006), “The World Bank in Turkey: 1993-2004: An IEG Country Assistance Evaluation, s: xiii, 10
Saydam olmayan bir bütçe ve bazı harcamaların bütçe dışı fonlardan karşılanmasının mali yönetim üzerindeki olumsuz etkisi
Bütçe dışı fonların çoğu kaldırılmış; enflasyonda düşüş, birincil fazlada artış ve önemli bir ekonomik büyüme sağlanmıştır.
2-Kilit Yapısal Reformların Uygulanması
Yapılan sübvansiyonların vergi tahsilâtına oranının eşit gelir düzeyindeki ülkelere göre yüksek olması
KİT zararları ortadan kaldırılmış, sübvansiyonlar azaltılmıştır. Fakat emeklilik sistemi açıklarındaki artış, sağlanan kazancı azaltmıştır.
Dayanak II: Büyüme, Rekabet Gücü ve Verimlilik
3-Bankacılık Sisteminin Güçlendirilmesi ve Mali
Aracılığın Derinleştirilmesi
Bankacılık sisteminin, yurtdışından borçlanarak DİBS satın alan ve dolayısıyla özel sektörü (özellikle KOBİ) dışlayan bir konuma gelmesi; düzenleyici çerçeve ve denetimin üstlenilen riske göre yetersiz olması
AB standartlarına yakın bir mevzuat hazırlanmış ve BDDK kurulmuştur. Bankacılık sisteminin güçlenmesine rağmen, özel sektöre sağlanan krediler OECD ortalamasının altındadır ve kamu bankalarının özelleştirilmesi çalışmaları beklenenden yavaş gerçekleşmiştir
4-Altyapının Yönetiminin İyileştirilmesi
Altyapı yatırımlarının verimli ve etkin bir şekilde yapılmaması nedeniyle yatırımların finansal açıdan sürdürülebilirliğinin olmaması.
Telekom, enerji ve demiryolları alanlarında düzenleyici çerçeveler ve kurumlar kurulmuş, enerji yatırımları artmış olmasına rağmen henüz nicel bir verimlilik artışı sağlanamamıştır.
5-Üretkenliğin Arttırılması
Ekonomideki kayıt dışılığın çok yüksek olması, özel sektörde büyük aile şirketlerinin baskın olması; yolsuzluk ve istikrarsızlık gibi nedenlerle düşük kalan doğrudan yabancı yatırım miktarı,
Tarım reformları yapılmış, özel borsalar gelişmiş, fikri mülkiyet hakları, ar-ge ve teknolojik standartlar ile ilgili kurumsal çerçeve güçlendirilmiş, şeffaflaşan bütçe ile yolsuzluklar azalmış; ancak yüksek doğrudan yabancı yatırım artışı ya da yönetişim göstergelerinde iyileşme sağlanamamıştır.
Dayanak III: Yoksulluğun Azaltılması ve Sosyal Kalkınma
6-Hakkaniyetin, İstihdamın ve Sosyal Korumanın Desteklenmesi
Aşırı yoksulluk az olmasına rağmen, nüfusun %30’u geniş yoksulluk kategorisine dâhildi ve sosyal koruma bu gruplara yönelik değildi. İstihdam oranları, özellikle kadınların işgücüne katılım oranı çok düşük düzeydeydi.
GSYİH artışına paralel olarak yoksulluk oranı azaltılmıştır. İstihdamdaki artış düşük seviyelerdedir ve emeklilik sistemi mali bakımdan hala sürdürülemez durumdadır
7-Halkın Sağlığının İyileştirilmesi
Sağlıkla ilgili temel göstergeler kötüydü ve sağlık koşulları açısından bölgeler arası büyük eşitsizlikler vardı(özellikle anne ve çocuk sağlığına dikkat gösterilmesi gerekiyordu).
Bebek ölüm oranlarında ülke genelinde sağlanan belirgin bir düşüşe (% 4) rağmen, bu düşüşün doğu bölgelerinde daha yavaş olması ve birincil sağlık hizmetlerinin kalitesinin arttırılamaması ciddi sorunlar yaratmaktadır.
8-Eğitimin Kapsamı ve Kalitesinin Arttırılması
İlk ve orta öğretimin kapsamı ve kalitesi(özellikle bazı bölgeler ve kızlar açısından) ülkenin gelir düzeyine göre düşüktü. Eğitimli işgücü yetiştirmek için meslek eğitimine ağırlık verilmişti.
İlk ve ortaokullara kayıt yaptırma sayılarında önemli artışlar kaydedilmiş, kadınlarda okuryazarlık oranı göreli olarak iyileştirilmiştir.
Dayanak IV: Çevre ve Doğal Kaynak Yönetimi
9-Çevresel Bozulmanın Azaltılması
Doğal kaynaklar, çeşitli nedenlerle bozulma riskine maruz kalmakta idi. Yeni kurulan Çevre Bakanlığının henüz bir izleme sistemi yoktu. Bu konuda Türkiye uluslararası ve bölgesel anlaşmalardaki yükümlülüklerini yerine getirebilecek şekilde kapasitesini güçlendirmeliydi.
Kurumsal çerçeve iyileştirilmiş olmasına rağmen kirlilik ya da doğal kaynak yönetimi üzerinde henüz önemli etkiler sağlanamamıştır.
10-Daha İyi Bir Afet Yönetiminin Desteklenmesi
Deprem ve sel riski yüksek olan Türkiye’de erken uyarı sistemi ve afet sonrası yardımlar yetersizdir.
Afetlerle ilgilenecek kurumlar ve sistemler, yavaş olmakla birlikte, geliştirilmektedir.