Page 1
1. STOK KAVRAMI
1.1. Stokların Tanımı
Bir üretim sisteminde üretilen mamule dolaysız veya dolaylı olarak katılan bütün
fiziksel varlıklar ve mamulün kendisi stok kavramı içerisinde düşünülebilir. Stoklar, döner
sermayenin bağlı bulunduğu iktisadi kıymeti olan ve bir sermaye yatırımı olarak kabul edilen
fiziksel unsurlardır.
Genel anlamda stok, üretilen veya satın alınan ve kullanılmak için bekletilen
malzemedir. Ekonomik değeri olan, atıl kaynaklar olarak tanımlanan stoklar, birçok işletmede
büyük yatırımları temsil ederler. Çoğu zaman stok ve envanter sözcükleri birbirlerine yakın
anlamda kullanılmıştır. Ancak bu iki kavram özde farklılık taşır. Stok, somut olup, belli bir
sınıra sahip, birikmiş bir düzeydir. Envanter ise, bir birime sahip ölçülmüş stok büyüklüğüdür
ve muhasebede genellikle yıl sonlarında yapılan fiziksel sayım yolu ile stok tespiti anlamına
gelir. Envanter aynı zamanda işletmenin sahip olduğu malların ve servetin gerekli özellikleri
ile birlikte gösterildiği ayrıntılı bir listenin hazırlanmasını ifade etmektedir.
Stok’ un, iktisadi yönden bir tarifini vermek gerekirse: “ Ekonomik değeri olan, atıl bir
kaynaktır ” diyebiliriz. Bu tarif analiz edildiğinde, şu unsurlar görülecektir: Bu kaynak içinde
talep vardır. Talep, stoktan yapılan çıkışlarla karşılanmaktadır. Stoklar ise, yeni girişlerle
beslenmektedir. Stokları, bir diğer şekilde şöyle tanımlayabiliriz: Eksiksiz, tahmine dayanan
bir ekonomide, zorunlu bir yatırım olup, değişen bir talep veya tam tersi, mevsimlik
karakterdeki doğal kaynaklar aracılığıyla karşılanan, devamlı bir talep karşısında, muntazam
bir üretimi, süratli ve düzgün satın almayı sağlar. Başka bir deyişle stok, gelecekteki
ihtiyaçları karşılamak için, en iktisadi olan stok miktarlarının, işletmenin üretim, satış ve mali
durumu da dikkate alınarak belirlenmesini ve stok miktarlarının sürekli kılınmasını kapsar.
1.2. Stok Bulundurma Nedenleri
Stok bulundurmanın üç nedeni vardır:
1. Faaliyetin düzenli sürdürülmesi
2. Emniyet
3. Spekülasyon
Page 2
Genel olarak; mamul mallar, yarı mamuller ve hammadde diye üç sınıfa ayrılan
stoklar, çeşitli görüş açısından farklılıklar gösterirler. Çeşitli faaliyetler için zamana ihtiyaç
olması, talebin değişebilirliği, belirsizlik şartları, işletmenin kapasitesi, stokların oluşmasının
ana nedenlerindendir. Üretim sürecinde malzemeler, çeşitli üretim kademelerinde değişik
işlemler görmektedir. Bu ise, üretim sistemini dengelemek, daha açık bir deyimle, kademeler
arasındaki farklı üretim hızlarının oluşturacağı aksaklıklar veya sistemin bir kısmında
meydana gelebilecek arızalardan, sistemin tamamının etkilenmesini önlemek için, yarı mamul
stoklarının ortaya çıkmasına neden olmaktadır.
Diğer taraftan, son talebin belirlenmesi, yöneticileri tahminler yapmaya
yöneltmektedir. Ancak, tahmin edilen talep ile, gerçekleşen talep arasındaki farkların
meydana gelmesi, kaçınılmaz bir sonuçtur. Geleceğin belirsizliği nedeniyle, üretimin
kesilmesi ve bunun sonucunda, üretim araçlarının atıl bırakılması, fiili ve potansiyel satış
olanaklarının kaybedilmesi gibi risklerle karşı karşıya kalınabilir. Bu nedenle, gerçekleşen ve
talep edilen arasında farklılık olması normaldir. Bu farklılığı ortadan kaldırmak, stoklarla
olur. Bu ifadesi ile stoklar, talep tahminindeki yanılmaların ortaya çıkardığı zararları,
minimum kılan unsurlardır. Mevsimlik dalgalanmaların geçerli olduğu piyasalarda, denge
unsuru olarak stoklara ihtiyaç vardır. Müşteri talep düzeylerinde değişkenlik, üretimden
ziyade, stoklar aracılığıyla karşılanır. Aynı şekilde, malın üretiminin mevsimlik olduğu
durumlarda da, devamlı ve düzenli bir seviyede olan talebin karşılanabilmesi için, üretim
devresinde bütün dönemin talebini kapsayacak ölçüde üretim yapmak, bunu stok olarak
bulundurmak ve talep edildiğinde, piyasaya sunmak gerekir. Hammaddelerin ve satın alınan
diğer malzemelerin stoklanması ise, bütün miktarlarda satın almanın avantajlarını elde
etmenin, herhangi bir nedenle aksamasından doğacak riskini, azaltmak gibi nedenlerle gerekli
olabilir.
1.3. Stokların Faydaları
Stoklar rasyonel esaslara göre faaliyet gösteren ve iktisadi düzende, fonksiyonunu
gerektirdiği gibi yerine getirmek isteyen işletmeler için, kaçınılmaz bir unsurdur. Stok
bulundurmadan çalışan işletme, stok bulundurarak çalışan işletmeye göre, daha az kârlı ve
daha çok masraflıdır. Stok bulundurmadan faaliyet gösteren bir işletme, tahmininin üzerinde
bir taleple karşılaştığı zaman, ilave teçhizat ve ilave işgücü bulmak zorunda kalacak, stok
tükenmesinden doğan, fiili ve potansiyel talebin kaybı ile karşılaşacaktır. Doğuş nedenleri ne
olursa olsun, stoklar fayda sağlayan unsurlardır. Stokların sağladıkları bu faydalar, stokların
Page 3
üretim ve pazarlama faaliyetlerini, birbirinden ayırma fonksiyonuna bağlanmaktadır.
Malzeme stoklarının temel fonksiyonu, üretim – dağıtım – tüketim zincirinde, birbirini
izleyen kademelerin uyum halinde çalışmasını sağlamaktır.
Stoklar, işletmelerde üretim seviyelerinin düzenli olmasını sağlar. Talep miktarı ile,
tedarik süresindeki dalgalanmalar, üretimi aksatarak, makine ve teçhizatın atıl kalmasına
neden olur. İşletme, stok bulundurarak, üretimin duraklamasından doğacak bu zarardan,
kendisini korumuş olur. Ayrıca, teçhizat ve işgücünden de, daha rasyonel olarak yararlanır.
Yine stoklar sayesinde, üretim ve tedarik işlemlerinin en az masrafa sebep olacak miktarlar
halinde, düzenlenmesi sağlanmış olur.
İşletmenin ürettiği mala yönelen talep, önceden tahmin edilen dalgalanmaları
gösterdiğinden, ek kapasiteye ihtiyaç duyulmadan, stoklar yardımı ile talepteki artışlar
karşılanabilir. Stoklar, talep tahminlerinin hatalı olmasından doğacak sonuçları hafifletir,
tüketicilere kısa zamanda ve üstün bir seviyede hizmet temin eder.
Stokların sağladığı faydaları, prodüktivite ve rekabet gücünü arttırıcı etkileri
bakımından, iki grupta düşünebiliriz. Buna göre stoklar, perakendeciyi, toptancıyı, üretim
faaliyetleri içinde çeşitli safhaları ve tedarik kaynaklarını birbirinden ayırır. Dolayısıyla,
üretim faaliyetlerinin verimi artar, talebin zamanında karşılanması sağlanır. Talebin
zamanında karşılanmasının, işletmeye sağladığı fayda, talebin zamanında karşılanmaması
halinde ortaya çıkacak kayıplarla belirlenir. Bu kayıplar, kısa vadede karşılanamayan
satışların, dolayısıyla satış kararlarının kaybı, uzun vadede, müşterilerdeki güvenin
zayıflaması kaybıdır.
Endüstri işletmelerinde, girdi kalemi olarak stoklar, üretim faaliyetlerinin, daha
düzenli şekilde devamını sağlar, üretim kapasitesinin, daha verimli kullanılmasını mümkün
kılar, üretim faaliyetlerinin minimum maliyete sebep olacak şekilde planlanmasını ve bunun
bir sonucu olarak da, toplam maliyetlerin, minimum düzeyde seyrini gerçekleştirir.
Stoklar, sağladıkları faydalar nedeniyle, tasarruf unsurlarıdır. Ancak, stokların aynı
zamanda maliyet nedeni olmaları, sağlanan bu tasarrufların, stoklardaki artışlarla, doğrusal bir
ilişki içinde artmadığını gösterir. Bu durumda, stoklara ilave edilen, her birimin sağladığı
marjinal tasarruf, azalarak artar ve belli bir ölçüden sonra, stoklarla ilgili maliyetler,
stoklardan sağlanan tasarrufları aşar. Rasyonel davranmak isteyen bir işletme, stokların
sağladığı tasarruflarla, sebep oldukları maliyetler arasında, ekonomik bir denge kurmak
suretiyle, kendisine minimum maliyete sebep olacak, stok seviyelerini tespit etmek
durumundadır. Aslında stok kontrolünün esas gayesi, belirli bir stoku elde bulundurmak veya
bulundurmamaktan doğan maliyetleri, minimum kılmak başka bir deyişle, elde stok
Page 4
bulundurmakla doğacak maliyetlerle, bulundurmamaktan doğacak kayıplar arasında, bir
dengenin sağlanmasına çalışmaktır.
1.4. Stokların Sınıflandırılması
Stoklar farklı durumlarda ve farklı amaçlarla elde bulundurulur ve stok terimi ile
anlatılan unsurlar, aynı karakterde değildir. Bu yüzden, stok kontrolü konusunu incelerken
öncelikle, stokların sınıflandırılması gerekir. Böyle bir sınıflandırma, çok çeşitli şekillerde
olabilir. Burada, stokların üretim sürecindeki yerlerine göre sınıflandırılması gösterilecektir:
1. İşlem Öncesi Stoklar
- Hammaddeler
- Yedek Parçalar
- Satın Alınan Montaj Parçaları
- İşletme Malzemeleri
2. Yarı Mamul Stokları
3. Mamul Stokları
Page 5
2. STOK POLİTİKASI
2.1. Stok Politikasının Önemi
Stok politikası kavramı genel olarak, bir malın tüketim hızı ( fiili ve tahmini olarak )
ile, eldeki veya siparişe bağlanmış bulunan, stok miktarı arasındaki oran ile ilgilenir. Bu oran,
“ fiziki miktarlarla ” veya “ günlük tüketim miktarları ” ile ifade edilebilir. Daha yaygın
olarak kullanılan, günlük tüketim miktarları yöntemi, malzeme kullanma hızını, eldeki ve
siparişteki mal miktarları ile birlikte gözönünde tutar. Bu yöntem ayrıca, metre, litre, ton, TL
gibi çeşitli standartlarla, ölçümü yapılan geniş çaptaki değişik malzeme istekleri arasında,
uygun şekilde dengeye getirilmiş bir stok bulundurmak için, ortak temel oluşturur. Bundan
başka, verilerle, işletmenin belli devreler arasındaki stok durumunun karşılaştırılmasında
yardımcı olur. Ancak, stokların, günlük tüketim miktarları cinsinden belirlenmesinin bu
üstünlüklerine karşılık, unutulmaması gereken nokta; bir işletmenin, 30 günlük tüketimi
karşılayacak kadar sipariş vermeyeceğidir. Yani, günlük tüketim miktarları, sipariş için bir
ölçü olamaz.
Stok politikası, tüketim günü veya fiziki miktarlar cinsinden, belirlemenin
uygulanabilir olmasına karşılık; işletmenin stoklara bağlayabileceği para miktarına, yani
finansman gücüne cevap verebilecek bir stok politikasının, daha uygun bir politika olacağı
açıktır. “ Çok fazla ”, “ çok az ” veya “ kötü ” bir şekilde dengelenmiş, stoklardan kaçınmak
gerekir. Bu tip stoklar, işletmeye pahalıya mâlolur. Gereğinden fazla, stok bulundurma
masrafları yüksektir. Şayet, işletme üretimde kullandığı birçok maddeyi, stokta
bulunduruyorsa, her bir stok kalemini ihtiyacına göre ayarlamalıdır. Bir kısım stok
kalemlerinin, diğer stok kalemlerine uygun oranlarda bulundurulması, yani stok
kalemlerindeki dengenin bozukluğu işletmeyi güç duruma düşürür. Asgari stok miktarları
tespit edildikten sonra, eldeki stokların fiilen bu miktarların altına düşüp düşmediği, sürekli
olarak kontrol edilmelidir. Stokların iyi hesaplanması, dönemsel gelirlerle, ilgili dönem
giderlerinin uyumunu belirler ve yönetimin ileride alacağı kararlara dayanak olur. Bu
faktörlerin ışığı altında, başta satış olmak üzere, tüm departmanların katkısıyla kurulacak,
etkin bir kontrol sistemi yadsınamaz.
Page 6
2.2. Stok Politikasında Etkinlik Sağlanması
Stok yönetimi politikasında etkinlik sağlanabilmesi için, gerekli koşulların başında,
stok ve stok hareketleri konusunda, yöneticilere bilgi akışının, zamanında temini gerekir.
Stoklarla ilgili bilgilerin düzenli ve yararlı olabilmesi için, stokların sınıflandırılması ve
gruplara ayrılması gerekir. Hemen hemen bütün endüstri işletmeleri, stokları, idare
giderlerinde tasarruf sağlama, stoklara ilişkin karar almayı kolaylaştırma, nedenleriyle
sınıflandırmaktadır. Ancak, stoklar sınıflandırılırken, aşırı derecede ayrıma gitmek,
yöneticileri ayrıntıya boğduğu gibi, sağlıklı karar almayı da güçleştirebilir. Buna karşılık,
stokları az sayıda birkaç başlık altında toplamak, sınıflandırmanın yararlarını ortadan
kaldırabilir. Bu nedenle stoklar, yöneticilere gerekli bilgileri sağlayacak şekilde, ayrıma tabi
tutulmalıdır. Örneğin ( hammadde, yarı mamul, mamul ), yönetim açısından yararlı olmakla
beraber, yeterli değildir. Bu ana grupların, alt gruplara ayrılması gerekir.
Etkin bir stok kontrol düzeninin sağlanması için, yöneticilerin stoklarla ilgili olarak,
aşağıdaki bilgilerle donanmaları gerekir:
Tedarik süresi
Elde bulunan miktar
Sipariş edilen miktar
Emniyet stoku
İşletmelerde, stok politikalarının amaçlarını, “ optimum stok yatırım düzeyini
planlamak ” ve “ kontrol kanalıyla planlanan optimum düzeyleri muhafaza etmek ” şeklinde
sıralayabiliriz. Yine etkin bir stok yönetimi politikasında, devamlı kontrol ile, stoklarda
istenmeyen gelişmelerin anında saptanması ve gerekli önlemlerin anında alınması gerekir.
Kuşkusuz stok bütçeleri, yöneticiler elinde, etkin bir kontrol aracıdır.
Stoklara ilişkin bazı oranlar, kontrol konusunda yöneticiler için yol gösterici olduğu
gibi, olağanüstü veya beklenmeyen gelişmeler hakkında da yöneticileri uyarır. Yöneticilerin
bu amaçla kullanabilecekleri oran, ellerinde kaç günlük stok bulunduğu veya stokta kalış
süresidir.
Yöneticiler, kaç günlük stokla çalıştıklarını hesaplamak yerine, stok devir hızını da
bulabilir ve bu süreyi veya stok devir hızını, planladıkları süre ve devir hızı ile karşılaştırmak
suretiyle değerlendirebilirler.
Page 7
Stok yönetimi politikasında etkinlik sağlanabilmesi için, işletme yönetimince
alınabilecek önlemlerin başlıcaları aşağıdaki gibidir:
a) Çeşitli stok kalemleri arasında denge sağlanarak, bazı stok kalemlerinde aşırı
şişkinliğin önlenmesi; Stok kontrolünün gereği gibi yapılamaması, üretim için gerekli
hammadde veya yarı işlenmiş stoklarda dengesizlik yaratmaktadır. Bazı kalemlerde
aşırı birikim, genel olarak stok tutarını yükselterek finansman gereksinimini
arttırmaktadır.
b) Satın alma ( tedarik ) ve üretim bölümleri arasında, yakın bir işbirliği sağlanması;
Tedarik ve üretim bölümleri arasında işbirliğinin sağlanamaması, üretimde
duraklamalara, aksamalara yol açtığı gibi; bazı stok kalemlerinde de aşırı birikimlere
sebep olabilmektedir.
c) Üretim süresinin kısaltılması; Endüstri işletmelerinde yarı mamul stokunu tayin eden
en önemli faktörlerden biri de, üretim sürecinin tamamlanması için, gerekli sürenin
uzunluğudur. Üretim sürecinin uzunluğu, teknolojik faktörlere bağlı olmakla beraber,
yöneticilerin de alabilecekleri tedbirle bu süre kısaltılabilir. Üretim işlemlerinin
hızlandırılması, üretim akışının iyi organize edilmesi, başarılı bir yerleşme planı ile,
zaman kayıplarının önlenmesi, üretim faaliyetlerinin kesintisiz devamının sağlanması
gibi önlemler, yarı mamul stokunda birikime yol açmadan, hızlı bir üretim artışına
olanak verir.
d) Kalite kontrolüne gereken önem verilerek, iadelerin ve firelerin azaltılması sağlanır.
e) Stoklar için en uygun değerlendirme yöntemi uygulanarak, gerçek dışı kârlar
üzerinden, vergi ödenmesi önlenir.
3. STOK KONTROLÜ
Page 8
3.1. Stok Kontrolü Kavramı, Tanımı
Stok kontrolü, ekonomik taleplerle karşı karşıya olan bir işte ( piyasada ), elde tutulan
stok miktarının çeşitli şekiller de, bilimsel olarak kontrol edilmesi sanatıdır.
Bir üretim sisteminde üretilen mamule dolaysız veya dolaylı olarak katılan bütün
fiziksel varlıklar ve mamulün kendisi, stok kavramı içinde düşünülebilir. Stoklar sözkonusu
varlıkların miktarı veya parasal değeri ile ölçülür. Kavramın daha geliştirilmesi halinde, mal
veya hizmet üreten sistemde kabul eder. Bu sistemin içinde işlem görmek üzere bekleyen
veya görünen ve bu değişim sürecinden çıktıktan sonra sistemin çıktısı halini alan ve başka
sistemlere gönderilmek üzere bekletilen her şey stok olarak ele alınabilir.
Sipariş üzerine çalışan atölye büyüklüğünde bir sistemde stok bulundurmaya gerek
yoktur. Zira, hammaddeler sipariş alındıktan sonra tedarik edilir ve mamul bittiğinde
müşteriye derhal teslim edilir.
Stoklanan maddelerin elde tutulmalarının arkasındaki gerekçe ne olursa olsun,
stokların daha çok gelecekteki bir talebi veya ihtiyacı karşılamak, ileride gelinmesi beklenen
bir problemin çözümündeki riski azaltmak, ya da gelecekte bugünküne oranla daha büyük
faydalar sağlamak. Bundan çıkarılacak sonuçlar:
a) Stok kalemlerinin stokta tutuldukları sürece bir kullanım değerine sahip olmadıkları
b) Daha çok gelecekteki kullanım veya tüketim sonucunda sağladıkları fayda ve sonrası
için elde tutuldukları şeklinde özetlenebilir.
Bir anlamda gelecekte sağlanacak daha büyük fayda gelir ve uğruna bugünkü tüketim
ve kullanımdan vazgeçmek şeklinde yorumlanabilecek olan stokların, gerek faaliyet alanları
ve amaçları, gerek stok bulundurma amaçları farklı olan hemen her türlü işletme için
yadırganmayacak büyük önemleri vardır. İşletmelerin bu stoklara sahip olmamalarının da
yarar ve sakıncaları vardır.
Bazı kitaplarda stok yerine, aslı İngilizce’ de “ Inventory ” olan “ envanter ”
kelimesinin kullanıldığı görülür. Fakat bu kelime muhasebe de, genellikle yıl sonlarında
yapılan fiziksel sayım yolu ile stok tespiti anlamına gelir.
Aynı şekilde Türkçe literatür de envanter sözcüğünün her iki anlamıyla da kullanıldığı
görülür. Özellikle muhasebe ile ilgili yazılmış eser ve uygulama çalışmalarında “ envanter
çıkarmak ”, “ envanter almak ” şeklinde alınırken, sözcük dönem sonundaki veya belirli
dönemlerde işletmelerde yapılan mal sayımı anlamında kullanılmaktadır.
Page 9
3.2. Stok Kontrolünün Amacı ve Önemi
Stok kontrolünün amacı; işletme bünyesinde, üretim sürecinde kullanılan hammadde
ve malzeme girdi ve çıktılarının kayıtlarını, ayrıntılı bir şekilde tutmak, sipariş verilen
malzemelerin kayıtlarını, tutarak, istenen anda, malzeme sayımlarını gerçekleştirmek ve
sonuçları kontrol ederek, aksaklıkları ortaya çıkarmak, uygun bir stok politikası belirleyerek,
birbiriyle ilişkili olan masrafları, minimum düzeyde tutmaktır.
Üretim sistemi büyüdükçe, mamul çeşidi arttıkça, tedarik, talep ve imalata ilişkin
faktörlerdeki belirsizlik ve aralarındaki ilişkilerin karmaşıklığı, stok bulundurmayı zorunlu
kılar. Stok kontrolü, malzemelerin ve ürünlerin gerektiği zaman yeterli miktarda sağlanmasını
güvence altına almalı ve aşırı stok maliyetlerine engel olmalıdır. Stok kontrolünün başlıca
amaçları şunlardır:
Stok yatırımını minimize etmek
Depolama giderlerini minimize etmek
Üretimin hammaddesiz ve yarı mamulsüz kalmasını engelleyecek miktarda stok
bulundurmak
Etkin bir stok kayıt sistemi kurmak
Muhasebeye, stok konusunda doğru ve yeterli bilgi vermek
Ekonomik sipariş için, satın alma bölümü ile işbirliği yapmak
3.3. Stokların İşletme Açısından Önemi
Modern üretim sistemlerinde stoklar her kademeden yöneticiyi yakından ilgilendirir.
Asırlarca önce servetin göstergesi olan stoklar, bugün, artışları endişe ile karşılaşılan ve
devamlı kontrol edilmesi gereken bir duruma gelmiştir. Yanlış stok politikaları seçilmesi veya
uygulama hataları yüzünden, pek çok işletmenin kritik duruma düştüğü bir gerçektir.
İşletmeci için stoklar, kâr zarar hesaplarında yer alan rakamlar sadece finans yöneticilerini
ilgilendirir. Halbuki etkin bir stok sisteminde her bölümün rolü vardır. Bazen büyük nakit
sıkıntısı içinde olduğu belirtilen bir işletmede, imalat bölümleri arasına dağılmış halde, nakit
ihtiyacını karşılayabilecek miktarda lüzumsuz yarı mamul stokları bulunduğu görülür. Bazı
işletmelerde, yeterli hammadde stoku bulundurulduğu bilindiği halde, birkaç önemsiz parça
yüzünden tüm imalatın aksaması gibi durumlara rastlanır.
Page 10
Rekabet şartları güçleşen ve kâr marjları azalan işletmeler, faaliyetlerini sürdürebilmek
için stokları üzerinde daha titiz kontrol kurmuşlardır. Yatırımlarındaki verimliliğin artması,
yöneticileri işletme sermayesini daha dikkatli ve rasyonel kullanmaya yöneltirken, daha titiz
bir stok politikasını da zorunlu hale getirmiştir. İşletmeler, ucuz satış gibi tedbirlerle fazla
stoklarını nakite çevirdiklerinde zarara uğradıklarından, stoklarını daha önceden kontrol
etmeye başlamışlardır.
Böyle bir sistemin işletme ekonomisi açısından sağlayacağı yararlardan başlıcaları
şöyle sıralanabilir:
1. Üretim faaliyetlerinin düzgün biçimde yürütülmesine yardımcı olur. Malzeme
ve parça yokluğu yüzünden boş beklemeler minimuma iner. İş istasyonları
arasındaki yığılmalar azalır.
2. Stoklara bağlanan parça tam ihtiyaca göre saptandığından sağlıklı bir finans
yönetimine imkan sağlar.
3. Tedarik ve satış masrafları azalır.
4. Üretim programlarının kolay ve gerçeğe uygun düzenlenmesi mümkün olur.
5. Etkili bir maliyet muhasebesi sisteminin ihtiyacı olan bilgilerin pek çoğu kolay
ve duyarlı biçimde toplanabilir.
6. Dikkatsizlik yüzünden ziyan olan malzeme ve mamullerin miktarı azaltılır,
düzeltme için vakit geçmeden müdahale edilebilir.
3.4. Stok Kontrol Politikası
Stok kontrolü, bir karar verme problemidir. Stoklarla ilgili bazı maliyet unsurları
arttığı ( veya azaldığı ) zaman, diğer bazı maliyet unsurları da artmakta ( veya azalmaktadır ).
Bu nedenle, stoklarla ilgili olarak, maliyetleri minimum kılan bir karar problemi ile karşı
karşıya kalınır. Bu ifadesiyle “ stok yönetimi politikası ”, doğrudan maliyetlerle ilgilidir.
Ancak, alınan kararlar maliyetleri değil, miktar ve zamanı ifade eder. Fakat amaç, toplam
maliyetlerin minimum kılınmasıdır. Gerek bilançonun aktif tarafında bir varlık olarak yer
alması, gerekse, üretim faaliyetlerinin ana unsurunu oluşturması nedeniyle, ayrı bir önem
taşıyan stoklar, miktar olarak, işletme gereksinimlerine uygun düzeylerde bulundurulmalıdır.
İşletmenin amacı, gereğinden çok veya az, stokları ortadan kaldırmaktır. Belli bir
zamanda, çok az olan stok miktarı, bir süre sonra, çok çabuk fazla stok haline gelebilir.
Piyasanın genel gidişi, olumsuz yöne çevrildiğinde, herhangi bir endüstri işletmesinde,
Page 11
yöneticiler, satış hacminde, üretimde ve dolayısıyla önemli derecede malzeme ihtiyacında, bir
düşüşle karşı karşıya kalındığını hissedeceklerdir. İhtiyaç olunduğunda, bu miktar malzeme,
daha ucuza satın alınabildiği için, düşük fiyatlar, aynı zamanda maliyetin de düşmesine neden
olacaktır. Bu faktörler, ileride yapılacak “ siparişler hacminin daralması ”, elde “ daha az stok
bulundurulması ” sonuçlarını doğuracaktır. Şu hususu da belirtmek gerekir ki, yüksek fiyata
satın alınmış stoklar ve stokta kullanılmadan duran malzemeler, daha sonra kullanılsalar dahi,
bir kayıp ifade ederler. Belirli koşullarda küçük olan stoklar, koşullar değiştiği zaman,
tamamen şişkin bir stok haline gelebilir. Bir endüstri işletmesi açısından, sağlam olan bir stok
politikası, bir başkası için isabetsiz bir politika olabileceği gibi; hatta aynı endüstri işletmesi
için dahi, zamana göre değişiklik gösterebilir. Bu nedenler, stoklarla ilgili olarak, maliyetleri
minimum kılan bir karar probleminde, “ ne kadar ” ve “ ne zaman ” sipariş verilmeli
sorularına cevap gerektirir. Faaliyetin sürdürülmesi için, gerekli stok miktarının çerçevesini,
üretim ve satış planlaması belirler. Özellikle, enflasyonist dönemlerde, hammadde tedarik ve
stoklaması, daha da büyük önem kazanmaktadır. İşletmeler, stoklama politikalarını, enflasyon
olgusunu değerlendirerek, yeniden biçimlendirmek zorundadır. Etkin bir stok kontrolü için, ne
ölçüde, hangi kalemler üzerinde kontrol kurulacak, her kalem için satın alma veya üretim
emirleri ne zaman çıkarılacak, satın alma veya üretim siparişlerinin miktarı, ne olacak
kararlarının, optimal çözümü gerekir.
3.5. Stok Kontrolünün Organizasyondaki Yeri
Stok kontrolü kapsamına giren faaliyetleri, çeşitli finansal durum, yönetim
politikalarına, üretim tipine veya başka faktörlere bağlı olarak, organizasyonlarda değişik
şekillerde göstermek mümkündür. Stok kontrolü; muhasebe veya imalat departmanlarından
birinin içinde yer alabilir. Bazen ayrı bir müdürlük olarak organize edildiği de görülür. Stok
kontrolünde belli başlı üç fonksiyon vardır:
1. Satın alma ve satış
2. Depolama
3. Stok kayıtlarının tutulması
Page 12
Bunlardan ağırlık taşıyan hangisi ise, stok kontrolünü onunla ilgili bölüme bağlamak
yerinde olur. Aslında stok kontrolünün organizasyonda alabileceği yerden çok, diğer
ünitelerle olan ilişkileri büyük önem taşır. Bu ilişkilerin verimli bir haberleşme düzeni içinde
sağlıklı yürütülmesi, stok kontrolünün etkinliğini arttırır.
İşletme açısından önemli faaliyetlerin, diğer bir ifade ile maliyet, kâr ve işletmenin
geleceği üzerinde büyük etkisi bulunan eylemlerin, üst yönetim tarafından ele alınması
örgütlenmenin temel ilkelerindendir. Bu nedenle, tedarik faaliyetlerinin, dar anlamıyla ele
alınıp ikincil derecede bir fonksiyon olarak görülmesi ve üretim bölümüne bağlı bir alt birim
olarak örgütlenmesi doğru değildir. Bunun aksine, en üst yönetim basamağına doğrudan bağlı
ve üst yönetim yetki ve sorumlulukları ile donatılmış olarak örgütlenmesi, modern
işletmecilik anlayışına daha uygundur.
3.6. Stokların Doğuş Nedenleri ve Stokların Faydaları
Bir üretim sisteminde üretilen mamule dolaylı veya dolaysız olarak katılan bütün
varlıklar ve mamulün kendisi, stok kavramı içinde düşünülebilir. Stoklar, varlıkların miktarı
veya parasal değeri ile ölçülürler.
Genel olarak mamul mallar, yarı mamuller ve hammaddeler diye üç sınıfa ayrılan
stokların doğuş nedenleri çeşitli açılardan farklılık arzeder. Çeşitli faaliyetler için zamana
ihtiyaç olması, talebin değişebilirliği, işletme kapasitesi, belirsizlik şartları vb. işletmelerde
stokların varlık nedenleridir. Üretim faaliyetlerinde malzemeler çeşitli işlemler görmekte ve
bu işlemler çeşitli üretim kademelerinde yapılmaktadır. Üretim kademeleri içinde birbirini
izleyen işlemlerin farklı üretim hızları içinde bulunmaları, bir denge unsuru olarak yarı mamul
stoklarını ortaya çıkarır. Aksi halde stoklar tarafından dengelenmeyen üretim hızları,
beklemelere ve yığılmalara neden olacak, ve sonuçta üretim maliyeti artacaktır.
Diğer taraftan, gelecek talebin belirlenmesi, belirsizlik içinde bulunan yöneticileri
tahmin yapmaya yöneltmektedir. Ancak tahminlerde yanılmalar olabilir. Bu nedenle fiili ve
tahmin edilen talep arasında bir dengesizlik olacağı açıktır. Bu eşitsizliğin eşitlik haline
dönüştürülmesi, stoklarla mümkün olacaktır. Bu durumda stoklar, talep tahminlerindeki
yanılmaların ortaya çıkardığı zararları minimum kılan unsurlardır. Mevsimlik dalgalanmaların
geçerli olduğu mallarda denge unsuru olarak stoklara ihtiyaç vardır. Aynı şekilde malın
üretiminin mevsimlik olduğu durumda, devamlı ve istikrarlı bir seviyede olan talebin
karşılanabilmesi için, üretim devresinde bütün dönemin talebini kapsayan ölçüde üretimde
bulunmak, bunu stok halinde muhafaza etmek ve talep geldikçe arz etmek gerekmektedir.
Page 13
3.7. Elde Stok Bulundurma Nedenleri
Taleplerin tam ve iyi olarak bilinebildiği ve mal arzını sağlayanlardan tam zamanında
malın teslim edilebildiği bir piyasanın var olduğu ideal bir dünyada, herhangi bir şekilde elde
stok bulundurmaya, imalatta kullanılan tali maddelerden biraz karmaşık, buna rağmen bütün
parametreleri tamamen bilinen veya bütünü ile tespit edilebilecek bir liste yapmak olacaktır.
Halbuki pratikte talep bilinemez ve mal arzını üstlenenler çoğunlukla mal tesliminde geç
kalırlar veya teslimi erken yaparlar. Bu hatalı; ama gerçek durumda, stoklar arz ve talep
dalgalanmalarına karşı bir tampon görevi yaparlar.
Stok bulundurmanın başlıca sebepleri şöyle sıralanabilir:
1. Ortalama talepten daha yüksek taleplere karşı bir sigorta gibi kullanmak. Bu durum
müşterinin memnuniyetinden dolayı artan talebi karşılamaya yardımcı olur.
2. Ortalama mal teslim süresinden daha uzun bir süreye karşı bir sigorta gibi kullanmak.
Bu durum genellikle stok kontrolünde sevk ( tedarik ) zamanı ( Lead time ) olarak
ifade edilir. Müşterinin mal kontenjanları malları geç kaldığında bir mazeret bulunarak
tamamlanamaz. Özellikle müşteriler bu malı başka bir kaynaktan temin
edebiliyorlarsa, bu gecikme müşteri kaybına neden olur.
3. İskonto mallarından yararlanmak için. Bir maldan çok miktarda alınması sonucunda
birim maliyette azalma, diğer maliyetleri dengeleyebiliyorsa gerekenden fazla mal
almak ( depolama ve elde tutma maliyetlerine nazaran ) avantajlı olabilir.
4. Mevsime ve diğer fiyat dalgalanmalarına karşı avantaj elde etmek. Yaz dönemlerinde
kömür satın alan bir aile reisi, daha ağır basan artan depolama ve yatırım
maliyetlerinden çok, kömür fiyatlarındaki tasarrufu gözönüne alır. Böyle olmasına
rağmen kömür üreticileri için bu mevsime bağlı fiyat düşümleri, piyasanın durgun
olduğu bir dönemde talebi teşvik eder. Böylece talep yıl boyunca canlı tutularak
üretim maliyetleri azaltılır.
5. Parçaların eksikliğinden doğan üretimdeki gecikmeleri en aza indirmek için. Ürünlerle
ilgili birçok parça ve grupların her birinin aynı zamanda en son montaj noktasına
ulaştırılması yönetim açısından hemen hemen imkansızdır. Bu durumda parçaların ve
grupların montaj noktasında stokta bulundurulması, üretim sisteminde ortaya çıkan bir
talebi karşılamak için bir tampon görevi yapar.
Page 14
Bir stok kontrol sisteminin amacı, stok bulundurma gereği olan bütün işlerde
karşılaşılan bütün maliyetleri düşürmek, işin kârlılığını arttırmak, belirli bir müşteri servisi
sağlamak vb. gibi bazı işletme ölçütlerini optimize etmek ve bu amaçlarla, elde tutulan stok
miktarını korumaktır.
Çok az stok bulundurmanın bariz dezavantajları vardır:
1. Müşteri talebi çoğunlukla karşılanamaz. Bu durumda müşteri kaybına sebep olabilir.
2. Müşteri talebinin karşılanamaması nedeniyle, müşteri nezrinde firmanın itibarını
korumak için özel imalat usulleri ve program dışına çıkma gibi bazı pahalı yollara
başvurulur.
3. Rasyonel bir servis sağlamak için, daha yüksek stok seviyesinin mevcut olduğu bir
durumdan daha sık mal siparişi vermek gerekecektir.
Böylece daha yüksek tedarik maliyeti ortaya çıkar. Ayrıca yüksek stok seviyesinin
dezavantajları da şöyledir:
1. Çok yüksek depolama maliyetleri ile karşılaşılır. Bunlar yalnızca depo, işçilik, ısıtma
gibi maliyetleri kapsamaz. Ayrıca hasar ve bozulma masrafları da gözönüne
alınmalıdır.
2. Stoklara bağlanmış sermaye nedeni ile para alternatif kaynaklar için kullanılmaz.
3. Depolanan ürünün modası geçtiğinde, bu maldan geniş bir stok bulundurulması
istenmeyen bir durumdur. Bu durum, peşin satış değeri ancak hurda fiyatına eşit olan
satılamayan bir mala, bir sermayenin bağlanmasıdır.
4. Stoklara yüksek miktarda para bağlamak ister istemez işle ilgili diğer faaliyetler için
elde daha az paranın olmasına neden olur.
5. Yüksek seviyede bir hammadde stoku bulunduğunda piyasada ani fiyat düşmelerinde
malın daha önceki yüksek fiyat satın alınmış olması dolayısıyla bir nakit kaybı
meydana gelir. Buna karşılık piyasadaki malın fiyatı yükseldikçe nakit kâr elde edilir.
Bir işletmenin stok bulundurma politikası, bu stokun nasıl ve ne zaman yapılacağını
bildiren kesin kararla ilgili bir seri kurallar yürütülür. Bu kurallar serisi, stok politikası olarak
bilinir.
3.8. Stok Kontrolünün Önem Kazanmasında Rol Oynayan Faktörler
Page 15
Bundan önceki asırlarda servetin belirtisi olarak telakki edilen stoklar, bu kontrol
edilmesi gerekli hususlar olarak ortaya çıkmakta ve artışları endişe ile karşılanmaktadır. Stok
kontrolünün önem kazanmasında ve gelişmesinde rol oynayan faktörler şöyle sıralanabilir:
Üretim Tekniğindeki Gelişmeler
Üretim tekniğindeki gelişmeler ( otomasyon, prodüktivite artışları, yığın halinde
( kütle üretimi ) üretim gibi ) mamulün miktar ve çeşit itibari ile artmasına, mamul
bünyelerinin komplike bir hal almasına neden olurken, diğer yandan işletmeleri bir stok
problemi ile karşı karşıya bırakmıştır.
Döner Sermayenin Daha Rasyonel Olarak Kullanılma Mecburiyeti
Sermaye için artan ihtiyaç ve yatırımların çoğalan verimliliği işletmeleri, kıt bir faktör
olan çalışma sermayesini daha ihtiyatlı ve rasyonel bir şekilde kullanmaya, sevkederken,
stoklarla ilgili daha şuurlu bir politika takibi, zorunlu hale gelmiştir.
İşletmelerin Sayıca Artması ve Büyümesi
İşletmelerin sayıca artması neticesinde kâr marjları azalmış ve rekabet şartları
ağırlaşmıştır. Rekabet şartlarına dayanabilmek kâr marjları ile hayatlarını devam ettirebilmek
için işletmeler stokları üzerinde daha titiz bir kontrol kurmaya yönelmişlerdir. Ayrıca
işletmelerin büyümesi stok kontrolü sayesinde küçümsenmeyecek miktarda tasarrufların
sağlanmasını mümkün kılmış ve stok kontrolü işletmeler için cazip bir konu haline gelmiştir.
İşletmelerin Zararları
İşletmelerin fazla stoklarını elden çıkartmak için aldıkları tedbirler ( ucuz satış gibi )
neticesinde uğradıkları zararlar, ilgilileri daha önceden stokları kontrol etmeye zorlamıştır.
Bütün bu sayılan faktörler, stok kontrolünü kaçınılmaz bir unsur haline koyarken diğer
Page 16
yandan da işletme iktisadı eğitiminin gelişmesi, yeniliklere açık bir işletmeci kadrosunun
yetişmesini sağlamış, ayrıca mühendislerin işletme içinde önem kazanmaları da meselelere
ilmi yaklaşım tarzları getirilmesine yardım etmiş ve bu suretle stok kontrolünün gelişmesine
sebep olmuştur.
Stok kontrolünün bir bütün olarak uzun devredeki gayesi, işletmenin yatırımlarının
kârlılığını artırmaktır. Stok kontrolünün bununla birlikte kısa devrede de bazı hedefleri vardır.
Bunlar şöyle özetlenebilir:
Stok tükenmelerini belli ve kabul edebilecek bir sayıda tutmak sureti ile tüketiciye
üstün seviyede hizmet temin etmek ve işletmenin rekabet imkanlarını arttırmak
Sipariş ve stok bulundurma masraflarını asgariye indirecek şekilde tedarik
işlemlerini organize ederek, işletmenin iktisadi miktarlarda stok bulundurmasını
sağlamak.
Kısaca stok kontrolünün gayesi, işletmenin isteklerine uygun olarak, gerekli miktar ve
kalitede stoku gerekli zamanda, asgari bir yatırıma neden olacak şekilde bulundurmaktır,
denilebilir.
Stok kontrolü, yukarıdaki hedeflere ulaşmak için, tedarikin zaman ve miktarı ile ilgili
olarak sistematik usuller ortaya koyar ve bunlara uyulmasını temin eder. Adı geçen sistematik
usullerin tespitinde, stoklarla ilgili değişkenler arasındaki fonksiyonel ilişkiler ifade olunurken
geniş ölçüde matematikten yararlanılır. Stok kontrolünde matematiğin büyük ölçüde
uygulanması, sezgi yoluyla verilen kararların yerlerini ilmi karar verme usulüne terk etmesine
neden olmuştur.
3.9. Optimum Stok Seviyesinin Tespiti İçin Cevap Verilmesi Gerekli Sorular ve
Bilinmesi Gerekli Faktörler
Her stok kalemi için o kalemle ilgili toplam masrafları minimize edecek bir stok
seviyesi mevcuttur. Stok kontrolü ile yapılmak istenen de, bu optimum seviyenin tayininden
ibarettir. İşletme için minimum masrafa sebep olacak stok seviyenin tayini ise her şeyden
Page 17
önce bir karar alma meselesidir. Daha açık bir ifade ile, işletmeye minimum masrafa mal
olacak stok seviyesinin tespiti, iki karar değişkenine bağlı olmaktadır. Bunlar, bir stok kalemi
ile ilgili olarak cevaplanması gereken “ ne kadar sipariş verilecek ” ve “ ne zaman sipariş
verilecek ” sorularıdır. Ne kadar sipariş verilecek ve ne zaman sipariş verilecek soruları, stok
kontrol sistemini belirleyen ve üzerinde karar alınmasını gerektiren iki değişkendir. Bu iki
sorunun cevabını verirken stok probleminin bünyesine uygun modeller kurulacak adı geçen
sorulara matematik yolla cevap vermeye çalışılacaktır.
İşletme için asgari masrafa neden olan stok seviyesini tayin ederken, yani siparişin
miktar ve zamanının ne olması gerektiği konusunda bir karar verirken, aşağıda belirtilen dört
faktörün bilinmesi gerekir:
1. Stoklarla ilgili masraflar
2. Talep durumu
3. Tedarik müddeti
4. Ünite değeri
4. STOK ÇEŞİTLERİ VE STOK YÖNETİM PROBLEMLERİ
4.1. Stok Çeşitleri
Page 18
Stoklar, bir işlem sonucunda tespit edilen elde mevcut mallar hammadde ve malzeme
gibi maddi varlıkları ifade eder. Stok terimi ile ifade edilen unsurlar, aslında aynı karakterde
değildirler. Farklı durumlarda ve farklı amaçlarda elde bulundurulurlar. Bu nedenle rasyonel
bir stok yönetiminde ilk hareket noktası, stokların bir tasnife tabi tutulması olmalıdır. Ancak
böyle bir tasnif çokluk ve çeşitlilik gösterir:
I. Fonksiyonlarına Göre Stoklar
a) İşlem ve hareket stokları ( Process and movement stocks )
b) Organizasyon stokları ( Organization inventoires )
b1) Emniyet stokları ( Safety stocks )
b2) Beklenilen veya mevsimlik dalgalanmalara karşı koruyucu stoklar
(Anticipation inventoires )
b3) Devre stokları ( Cyale stocks )
II. Üretim Prosesi İçindeki Durumlara Göre Stoklar
a) İşlem öncesi stoklar
a1) Hammaddeler
a2) Yedek parçalar
a3) Satın alınan montaj parçaları
a4) İşletme malzemeleri
a5) Konsinye stoklar
b) Yarı mamul mallar ( Process stocks )
c) Mamul mallar
c1) Yavaş hareket eden stoklar
c2) Modaya tabi stoklar
c3) Ölü stoklar
4.2. Stok Yönetim Problemleri
Stok yönetim problemi, bir karar problemidir. Stoklarla ilgili bazı maliyet unsurları
arttığı veya azaldığı zaman, diğer bazı maliyet unsurları da artmakta veya azalmaktadır. Bu
nedenle, stoklarla ilgili olarak maliyetleri minimum kılan bir karar problemi doğrudan
Page 19
maliyetlerle ilgilidir. Ancak alınan kararlar maliyetleri değil, miktar ve zamanı ifade eder.
Amaç, toplam maliyetin minimum kılınmasıdır. Özetle, stok yönetim problemi, toplam
maliyetleri minimum yapan “ Ne kadar sipariş verilecek ” ve “ Ne zaman sipariş verilecek ”
şeklindeki iki kararın alınması şeklinde ifade edilebilir. Bu soruların cevaplarını vermek üzere
pek çok araştırmacı matematik modeller ve teknikler geliştirmişlerdir. Stoklarla ilgili
araştırmaların neleri ihtiva etmesi gerektiği hakkında pek çok farklı görüş vardır. Bunlar:
a) Stok hareketlerini gösteren kayıtların tutulması. Burada problem, hangi
bilgilerin, kimin tarafından, nerede ve ne zaman kayıtlara geçirileceğidir.
b) Stoklara yapılan yatırımların kârlılığı ve bu yatırımlara bağlanan fonların
finansmanı. Burada problem, muhtemel satışların daha az stoklarla
karşılanmamasını sağlamak üzere stokların devir hızını arttırmaktır.
c) Stokların fiziksel yönetimi ve kontrolü. Burada ise problem, neyin, ne zaman
ve ne kadar stoklanacağıdır.
4.3. Stok Yönetim Sistemleri
Miktar ve zamanla ilgili stok problemleri genellikle iki şekilde cevaplanır:
A1. Siparişler, eldeki stoklar önceden tayin olunan bir seviyeye eşit veya bu seviyeden az
olduğu zaman verilmelidir.
A2. Siparişler önceden belirlenen zaman aralıkları ile verilmelidir.
B1. Siparişler önceden saptanan miktarlarda verilmelidir.
B2. Siparişler elde mevcut stoklar önceden saptanan maksimum stok seviyelerine tamamlayan
miktarlarda verilmelidir.
Her iki sorun dört muhtemel cevabı arasından bir kombinezon kurulursa ortaya dört
stok yönetim sistemi çıkar:
1. Eldeki stoklar önceden tayin olunan bir seviyeye eşit veya bu seviyeden az olduğu
zaman, önceden saptanan miktarında siparişler verilmelidir.
2. Eldeki stoklar önceden tayin olunan bir seviyeye eşit veya bu seviyeden az olduğu
zaman, eldeki mevcut stokları önceden belirlenen maksimum stok seviyesine
tamamlayan miktarlarda siparişler verilmelidir.
Page 20
3. Önceden tayin olunan zaman aralıkları ile, önceden belirlenen miktarında siparişler
verilemelidir.
4. Önceden tayin olunan zaman aralıkları ile, eldeki mevcut stokları, önceden saptanan
maksimum stok seviyesine tamamlayan miktarlarda verilmelidir.
Literatürde bu dört sistem:
1. Sabit sipariş miktarı sistemi
2. İhtiyari sipariş sistemi veya ( SS ) sistemi
3. Tadil edilmiş yeniden sipariş noktası sistemi
4. Sabit sipariş devresi sistemi
olarak ifade edilmektedir. Bu sistemlerin, stok kontrol sistemlerinin tamamı olmadığı
hatırlanmalıdır.
Ancak bütün sistemler, iki temel sistemin özelliklerini taşımaktadır. Uygulamada
kullanılabilme niteliklerini de gözönüne alırsak bu sistemler:
a) Sabit sipariş miktarı sistemi,
b) Sabit sipariş devresi sistemi’ dir.
5. STOK KONTROL YÖNTEMLERİ
Endüstri işletmelerinde, çok değişik sayıda ve değişik tutarlarda stok kalemleri, üretim
faaliyetlerinde kullanılmaktadır. Bunların tümünün izlenmesi, uygulamada oldukça zor ve
Page 21
karmaşıktır. Bir başka deyişle, üretim faaliyetlerinde çok miktarda stok kaleminin bulunması
nedeniyle, istenilen zamanda kullanıma hazır bulunması nedeniyle, istenilen zamanda
kullanıma hazır bulundurulması ve bunun ekonomik bir şekilde, gerçekleştirilmesi gerekir.
Stok kontrol sistemlerinde kullanılan yöntemler, basit sayma ve gözle kontrol
yöntemlerinden, elektronik bilgi işlem sistemlerine doğru aşama gösterir. Bozulabilen
ürünlerin, stok kontrol metotları, uzun süre dayanabilen ürünlerin stok kontrol metotlarına
uygulanmaz. Ayrıca, aynı tip endüstri kolunda, aynı temel hammaddeleri kullanan işletmeler
arasında da farlılıklar bulunabilir. Şunu da belirtmekte yarar vardır ki, aynı hammadde veya
malzeme kullanıldığı zaman endüstrinin niteliği ne olursa olsun, aynı tip stok kontrol
metotlarının kullanılması, doğru bir uygulama olarak kabul edilmez. Özetle, en iyi bir stok
kontrol sistemi diye bir şey, kabul edilemez. Çünkü metot, daima belli bir duruma göre ortaya
çıkar. Herhangi bir endüstri işletmesine adapte edilen bir stok kontrol sisteminin, bir başka
endüstri işletmesi için geçerli olmamasının başlıca nedeni, bunlar tarafından kullanılmakta
olan hammadde, yardımcı madde vb. maddelerin, nitelik ve nispi önemlerinin her birinde
farklı olmasıdır. Endüstri işletmelerinin çoğunun önemli derecede çeşitli hammadde, yardımcı
madde kullanmaları ve stok kontrol sisteminde, buna bağlı olarak kontrol edilecek kalemlerin
cinslerine göre tayin edilmesi nedeniyle, herhangi bir endüstri işletmesinin, bir değil, birkaç
stok kontrolü metodu bulundurması zorunludur.
Stok kontrolünün amacı, istenilen malı, istenilen zamanda hazır bulundurmak ve bunu
en ekonomik biçimde gerçekleştirmektir. Stokların ekonomik düzeyde bulunması, çeşitli
maliyet unsurları arasında denge unsurlarının araştırılması ve bulunması ile sağlanabilir. Her
işletme büyüklüğüne, üst yönetim politikalarına, üretim tipine, mali imkanlarına ve daha
birçok faktöre göre oluşturduğu bir stok kontrol sistemi uygulanır. Bu sistemlerde kullanılan
yöntemler, basit sayma ve gözle kontrolden, bilgisayarların desteğinde karmaşık olasılık
modellere kadar değişen niteliklerde olabilir. Bir işletme uygulayacağı stok kontrol sistemini
seçerken, yukarıdaki faktörlerin yanında haberleşme, kayıt ve personele ait imkanlarını da
değerlendirmelidir.
Stok kontrolün kapsamına giren değerleme yöntemlerinin belli başlıları şöyle
sıralanabilir:
1. Gözle kontrol yöntemi
2. Yeniden sipariş seviyesi politikası
3. Periyodik denetlemeli yeniden sipariş seviyesi politikası
4. Sabit sipariş periyodu politikası
5. ( SS ) politikası
Page 22
6. Birleştirilmiş yeniden sipariş düzeyi ve devresi politikası
7. Sabit sipariş miktarı politikası
8. ABC yöntemi
Ayrıca stoklar, en çok rastlanan kriterlere göre, şu şekilde sınıflandırılabilir:
a) Üretim projesi içindeki durumlarına göre ( hammaddeler, yardımcı malzemeler, yarı
mamul ve mamul maddeler gibi ),
b) Stok kalemlerinin değerlerine göre,
c) Kalemlerin hacmine göre,
d) Sebep oldukları depo ve sigorta masraflarına göre,
e) İktisadi yıpranma derecelerine göre,
f) Tedarik edilme ve üretim sürelerine göre,
g) Harcama temposuna göre,
h) Fonksiyonlarına göre,
i) ABC esasına göre.
6. ABC YÖNTEMİ
Stokların ABC esasına göre sınıflandırılması General Electric’ in üretim yöneticisi H.
Ford Dickie tarafından ortaya konulan ABC sınıflandırmasında stoklar, belirli bir kritere göre
Page 23
tasnif edilmeyip, çeşitli kriterlere göre sınıflandırılır. Buradaki çeşitli kriterlerin ortak
özellikleri, stok kalemlerinin birbirlerine göre nispi önemlerini belirtmeleridir.
Stok kontrolü açısından, stokların önem derecelerine göre sınıflandırılması ve
kontrolün stokların önem dereceleri ile orantılı olarak uygulanması gereklidir. Önem
dereceleri farklı olan stok kalemlerini aynı titizlilikle kontrol etmek, hem lüzumsuzdur hem de
gerektiğinden fazla masrafa sebep olacağından iktisadi değildir. Bu nedenle stok kalemleri,
nispi önemlerini belirten kriterlere göre gruplara ayrılmakta ve kontrol işlemi
farklılaştırılmaktadır.
Özellikle çok sayıda stok bulunduran işletmelerde, bir analiz aracı olarak kullanılan bu
yöntem, stok kalemlerinin, toplam içindeki kümülatif yüzdelerine göre sınıflandırmasından
ibarettir. Stok yönetiminde en etkili yöntemlerden biri olan ABC analizinde amaç, stokta
bulunan malların, yıllık tüketim değerlerine göre sınıflandırarak, yönetimlerinin
kolaylaştırılmasıdır.
Sınıflandırmada stoklar, genellikle üç gruba ayrılır:
A – En önemli
B – Orta önemli
C – En az önemli gruplardır.
A Grubu Stok Kalemleri: Toplam miktarın % 15 – 20’ sini, toplam değerin % 75 – 80’ ini
oluşturur.
B Grubu Stok Kalemleri: Toplam miktarın % 30 – 40’ ını, toplam değerin % 10 – 15’ ini
oluşturur.
C Grubu Stok Kalemleri: Toplam miktarın % 40 – 50’ sini, toplam değerin sadece % 5 – 10’
unu oluşturur.
Böylece belirlenen A, B, C grubu parçalar, toplam değer içinde, nispi önemlerine göre,
yüksek değerli, orta değerli, düşük değerli stok kalemlerini temsil eder. Bu ayırım, stokların
kontrol faaliyetlerinin farklılaştırılmasını sağlar. Buna göre, A grubu stok kalemleri, çok sıkı
bir kontrole tabi tutulmalıdır. Stok yönetim sisteminin, miktar ve zaman kararıyla ilgili olarak,
sipariş miktarı, emniyet stoku, tedarik süresi, fiili stoklar gibi sistemin temel faktörlerinin
hepsi dikkatle kontrol edilmelidir. Bütün faktörlerin sık sık kontrol edilmesi, daha az kabul
yapılmasını mümkün kılacağından, kontrol fonksiyonunun hassasiyeti artar. Siparişlerin sık
sık verilmesinden amaç, fiili stokların, talebe mümkün olduğu kadar yakın bulunmasını temin
Page 24
etmektir. Böylece emniyet stoklarının, minimum seviyede tutulması sağlanmış olur. Sık sık
siparişlerle, stokların işletmede bekleme sürelerinin azalması dolayısıyla, elde stok
bulundurma masraflarının azalmasına, talebin karşılanmama ihtimallerinin azalması
nedeniyle, stok tükenme hadisesinin sebep olacağı, maliyetlerin azalmasına ve emniyet stok
seviyesinin, minimum tutulabilmesi nedeniyle, yine bu stoklarla ilgili, elde bulundurma
masraflarının, azalmasını mümkün kılar.
C grubu stok kalemlerinin kontrolünde, A grubu stok kalemlerinin kontrolünde,
uyulması gereken yöntem ve politikaların tamamen aksinde bir davranış gösterilebilir. Büyük
miktarda ve uzun aralıklarla sipariş verilir, yüksek seviyeli emniyet stokları tesis edilir, kayıt,
raporlama ve kontrol faaliyetleri azaltılır.
C grubu stok kalemlerinin, birim başına elde bulundurma masrafı düşük olduğundan,
yüksek emniyet stokları ekonomiktir. Bu grup kalemlerin, genellikle standart mallar olması
nedeniyle, eskime ve yıpranma riski azdır. Belirlenen bir politika ile, bütün C grubu kalemleri
için emniyet stokları tayin edileceğinden, her kalem için, ayrı ayrı emniyet stoku seviyesi
tayin etmeye lüzum yoktur. C grubu stok kalemleri için, siparişlerin az fakat büyük
miktarlarda olması neticesinde, ortalama stoklar yükselir, dolayısıyla elde stok bulundurma
masrafları artar. Ancak, elde bulundurma masrafı, aynı zamanda birim maliyete de bağlı
olduğundan, C grubu stok kalemlerinin birim maliyeti, düşük unsurlar olması nedeniyle, bu
artış çok büyük değildir.
B grubu stok kalemleri için, yukarıda açıklanan iki aşırı durum arasında, bir kontrol
sistemi kurulmalıdır. Yani, bu kontrol sürecinde, stok kayıtları tutulmalı, raporlama sistemleri
çalışmalı, her kalem için, sipariş miktarları ve emniyet stokları tayin edilmeli, tedarik süreleri
izlenmeli ve bu faktörler, muhtemel talep değişmelerine göre revize edilmelidir.
ABC analizi, stok kontrolünün yanı sıra, satış ve dağıtım, kalite kontrolü, mamul
çeşidi, malzeme tedariki ve üretim planlama sorunlarında da başarı ile uygulama imkanı
bulmuştur.
Bazı firmaların stokları üçten daha fazla sayıda grupta topladığı veya ABC’ nin her
biri içinde alt gruplar tanımladığı görülür. Her işletme, stoklarının özelliklerine uyan bir
sınıflandırma yapmak, miktar ve değer yüzdelerini de yine bu kritere göre saptamak
zorundadır.
Stok kalemlerinin toplam stoklar içindeki nispi önemini belirten kriterler şunlardır:
a) Toplam satış hasılatı içindeki nispi payları,
b) Siparişleri arasında geçen zaman ( sarfiyat tempoları ),
Page 25
c) Her stok kaleminin, bir yılda stoklara bağlanan döner sermaye içindeki payı.
En çok uygulama alanı bulan sınıflandırma şekli, stok kalemlerinin, yıllık talebin
değer olarak toplamında işgal ettikleri nispi öneme göre ABC grupları altında
sınıflandırılmasıdır.
Stok kalemleri incelenirse, bu kalemlerin küçük bir yüzdesinin, toplam stok değerinin
büyük bir kısmını meydana getirdiği görülür.
ABC analizinin uygulanmasında öncelikle şu iki kural gözönüne alınmalıdır:
1. Düşük kalemlerden ( değerce ) bol miktarda bulundurmak
2. Yüksek değerli kalemlerin miktarlarını düşük tutup, kontrolü sıklaştırmak
ABC analizi ile stok kontrolünde A grubundaki kalemlerin kontrolünün daha sık
yapılabilmesi için şu yollara başvurulabilir:
1. Ayrıntılı kayıt sistemleri uygulanır.
2. Kontrol sorumluluğu daha üst düzeydeki personele verilir.
3. Gözden geçirme periyotları sıklaştırılır.
4. Tedarik süresi, sipariş noktası, emniyet stoku, sipariş miktarı değerleri titizlilikle
araştırılır ve hesaplanır.
5. Tedarik işlemleri yakından takip edilir.
Kümülatif 100
%
Değer
Page 26
70
40
A B C
10
10 20 30 40 50 60 70 80 90 100
Kümülatif % miktar
Şekil 1. Toplam Miktarın % 20’ sini A, % 30’ unu B, %50’ sini C Grubu Stoklarının
Oluşturulması Halinde ABC Analizi
C grubundaki stoklar içinse yukarıdaki hususlara mümkün olan en alt seviyede tutulur.
Kontrol, sipariş ve kayıt işlemleri basit tutulur, bazıları elimine edilir. Stok miktarı yüksek
tutulduğundan, sık gözden geçirme ve sipariş işlemlerine gerek kalmaz. İşlemler basit
olduğundan, daha az kalifiye personelle yürütülür.
B grubundaki stok kalemleri içinse A ve C grubu stok kalemleri arası bir yol izlenir.
Ayrıca kontrol için stok kalemlerinin değerlerine göre tasnif edilmesi yeterli değildir.
İşlemlerin gidişi veya sonucu üzerinde büyük tesiri olan parçalar, bir darboğaz teşkil
edilebilir. Baz makinelerde önemli rolü olan parça veya yıpranabilir parçalar, A grubu stok
kalemleri grubuna dahil edilmelidir. Stok kalemlerinin değerlerinden başka diğer faktörlere
göre sınıflandırılması ( A, B, C ), tecrübeye dayanan bir husustur.
Sınıflama işlemi, talep ve maliyetlerin önemli miktarlarda değişeceği ümit edilen her
ana program devresi için tekrarlanmalıdır.
Tahmin devrelerinin kısa olduğu veya talep miktarı tahminlerinin iyi bir şekilde
yapılmadığı hallerde bir önceki devreye ait sarfiyat ve maliyet rakamlarından yararlanılabilir.
Ayrıca sınıflama işlemi şu durumlarda yapılmalıdır:
Page 27
Mamul hattında yapılan önemli bir değişme. Örneğin üretim kapasitesinin
azaltılması veya arttırılması
Mamul konstrüksiyonunda yapılan önemli değişiklik
Satın alma veya imal etme politikasındaki değişiklikler
Bütün bunlardan sonra ABC analizinin hazırlanış aşamalarını şöyle sıralayabiliriz:
1. Her malın yıllık tüketim miktarı belirlenir ( Bu analiz, genellikle gelecek yıl için
yapıldığından tahmini miktarlar kullanılır ).
2. Tüketim miktarları, birim fiyatlarla çarpılarak, yıllık tüketim değerleri bulunur.
3. Mallar, en yüksek tüketim değerinden en düşük değere kadar sıralanırlar.
4. Mallar, kümülatif yüzdelerine göre sınıflandırılırlar.
Stokları ABC analizine göre sınıflandırılmasını bir örnekte göstermek istersek:
Örnek. Bir işletmenin stokları 10 kalemden oluşmaktadır. Bunların kod numaraları, adet
cinsinden yıllık tüketim miktarları ve birim fiyatları aşağıdaki Tablo 1’ de gösterilmiştir.
Son sütundaki sıra no’ ları, yıllık tutarı en yüksek kalemden başlanarak
oluşturulmuştur. Bundan sonra, stok kalemleri toplam tüketimdeki ağırlıklarına göre yeniden
sıralanarak kümülatif tüketim yüzde değerlerine bakılarak ilk iki kalem A, sonraki kalem B,
değerleri ise C grubu stoklar olarak tanımlanabilir. Bu ayrım için kesin bir formül
olmadığından, daha önce verilen oranlar civarında kalmak yeterlidir. Belirlenen stok
yüzdelerinin tespiti etkin bir kontrole imkan verir. Örneğin, toplam miktarın % 20’ sini A,
%30’ unu B, % 50’ sini C grubu stoklarının oluşturması öngörülebilir. Bu durumda, daha
önceki Şekil 1’ deki grafik elde edilir.
Tablo 1. İşletmede Kullanılan Stok Kalemlerinin Değerleri
Kod No Yıllık Tüketim
( Adet )
Birim Fiyat
( $ )
Yıllık Tüketim
( $ )
Sıra No
03 / 323 40.000 7 280.000 5
03 / 334 195.000 11 2.145.000 1
Page 28
03 / 335 4.000 10 40.000 9
06 / 603 100.000 5 500.000 3
06 / 604 2.000 14 28.000 10
06 / 605 240.000 7 1.680.000 2
06 / 606 16.000 8 128.000 6
12 / 152 8.000 6 480.000 4
12 / 153 10.000 7 70.000 7
12 / 154 5.000 9 45.000 8
Son sütundaki sıra no’ ları, yıllık tutarı en yüksek kalemden başlanarak
oluşturulmuştur. Bundan sonra, stok kalemleri toplam tüketimindeki ağırlıklarına göre
yeniden sıralanarak kümülatif tüketim miktarları ve yüzdeleri hesaplanır.
Kümülatif yüzde değerlerine bakılarak ilk iki kalem A, sonraki üç kalem B değerleri
ise C grubu stoklar olarak tanımlanabilir. Bu ayrım için kesin bir formül olmadığından daha
önce verilen oranlar civarında kalmak yeterlidir. Belirlenen stok yüzdelerinin tespiti etkin bir
kontrole imkan sağlar. Örneğin, toplam miktarın % 20’ sini A, % 30’ unu B, % 50’ sini C
grubu stoklarının oluşturması öngörülebilir. Bu durumda, Tablo 2 elde edilir.
Tablo 2. ABC Analizine Göre Stok Kalemlerinin Dağılması
Kod No Yıllık Tüketim
( $ )
Kümülatif
Tüketim
Kümülatif
( % )
Sınıf
03 / 334 2.145.000 2.145.000 39.8 A
Page 29
06 / 605 1.680.000 3.825.000 71.0 A
06 / 603 500.000 4.325.000 80.2 B
12 / 152 480.000 4.805.000 89.3 B
03 / 323 280.000 5.085.000 94.4 B
06 / 606 128.000 5.213.000 96.7 C
12 / 153 70.000 5.283.000 97.6 C
12 / 154 45.000 5.328.000 98.9 C
03 / 335 40.000 5.368.000 99.6 C
06 / 604 28.000 5.396.000 100.0 C
KAYNAKLAR
1. Duymaz, İsmail, Temel İşletmecilik Bilgileri Ders Notları, YTÜ, 2000
2. Erenoğlu, Halis, İşletmelerde Stokların Yönetimi ve Değerlenmesi, Ankara, 1973
Page 30
3. Estaş, Semra, Envanter Kontrol Yöntem ve Uygulamaları, MPM Yayın No: 281,
Ankara, 1983
4. Yalkın, Y., Yönetim Aracı Olarak İşletme Bütçeleri, Doğan Basımevi, Ankara, 1977