-
S›n›f Pusulas›‹‹kkii AAyyll››kk TTeeoorriikk DDeerrggii
KKaass››mm--AArraall››kk 11999999 FFiiyyaatt››:: 550000..000000
TTLL ((kkddvv ddaahhiill))
● ‹mral›, Devrim ve Teslimiyet
● Parti ‹nflas› ve Çal›flman›n Arac› Olarak ‹flyeri
Hücreleri
● “Türk fiovenizminin Do¤uflu ve Geliflimi - III
● K›br›s Sorunu ve Emperyalist Dalafl
● Bir Bilim Dal› Olarak ‹statistik
● Tarih Bilinci: Babailer Ayaklanmas›
4
-
SUNU
Sınıf Pusulası'nın 4. sayısıyla merhaba."‹mralı, Devrim ve
Teslimiyet" bafllıklı yazı bir belgedir. Bu yazı, MLKP Merkez
Yayın
Organı Partinin Sesi'nin Haziran-Temmuz '99 tarihli 20.
sayısından alınmıfltır. ‹mralı "savun-ma stratejisinin kapsamlı ve
genel bir de¤erlendirmesini kapsayan bu belgeyi, tarihi
öneminedeniyle oldu¤u gibi yayımlamayı yayımcılık sorumlulu¤umuzun
bir gere¤i görüyoruz. A.Öcalan ve PKK Baflkanlık Konseyi'nin
durumlarına iliflkin elefltirel de¤erlendirmelerimiziyayımlamayı
sürdürece¤iz.
"Parti ‹nflası ve Çalıflmasının Aracı Olarak ‹flyeri Hücreleri"
bafllıklı ikinci yazımız, temelparti örgütleri olarak hücre
sorununu güncel ihtiyaçlar bakımından
de¤erlendirmektedir.‹flkencede katledilen iflçi sınıfının komünist
önderi Süleyman Yeter'in anısına yayımlanan yazı,sınıf
çalıflmasının güncel sorunlarında yo¤unlaflmada bir ısrarın
ifadesidir. Benzer sorunlardaönümüzdeki sayılarımızda yazmaya devam
edece¤iz.
Üçüncü yazımız, "Türk fiovenizminin Do¤uflu Ve Geliflimi-3"
bafllıklı dizi yazının 3. veson bölümüdür. Yazıda, Türk
flovenizmini flekillendiren ve güçlendiren tarihsel, siyasal,
ideolo-jik ve uluslararası unsurlar ele alınmakta, Türk burjuva
devletinin flovenizmi flaha kaldırma poli-tikaları, örgütleri ve
"Osmanlı ayak oyunları" de¤erlendirilmektedir. Gelecek sayımızda,
buyazımızın güncel yönü ve sivil faflist harekete karflı
görevlerimizle tamamlayıcı olarak,"MHP'nin Geliflimi ve Görevler"
bafllıklı ayrı bir çalıflmaya yer verece¤iz.
Dördüncü yazımız, Kıbrıs sorununda son durumu tahlil etmektedir.
"Kıbrıs Sorunu veEmperyalist Dalafl" bafllıklı yazı,
emperyalistlerin, Türk ve Yunan gerici egemen sınıflarınınkendi
çıkarları ve gerici planları için, Kıbrıs Adası üzerinde nasıl
dalaflmaya devam ettikleriniirdelemektedir.
"Bir Bilim Dalı Olarak ‹statistik" bafllıklı beflinci yazımızda,
istatistik sorunu üzerindedurulmaktadır. Bir bilim dalı olarak
istatisti¤in öneminin devrimci saflarda yeterince kavrana-maması,
istatistik! verilerin gerekti¤i gibi de¤erlendirilememesi bu
çalıflmayı yayımlamamızıgerekli kılmaktadır.
Altıncı yazımız, 'Tarih Bilinci" köflemiz. Bu köflemizde
ülkemizde yaflanmıfl halk ayaklan-malarını tanıtmayı sürdürüyoruz.
Bu kez, "Babailer Ayaklanması" var.
Yeni bir sayıda görüflmek dile¤iyle!..SINIF PUSULASI
-
■ Sunu 3
■ ‹mralı, Devrim ve Teslimiyet 5
■ Parti ‹nflası ve Çalıflmanın Aracı Olarak ‹flyeri Hücreleri
29
■ Türk fiovenizminin Tarihsel Geliflimi III 47
■ Kıbrıs Sorunu ve Emperyalist Dalafl 71
■ Bir Bilim Dal› Olarak ‹statistik 79
■ Tarih Bilinci: Babailer Ayaklanması 87
SS››nn››ff PPuussuullaass››
‹ki Ayl›k Devrimci Sosyalist Teorik ve Politik DergiVaryos
Yay›nc›l›k ad›na Sahibi ve Yaz›iflleri Müdürü Duygu
SenemYYöönneettiimm YYeerrii:: ‹nebey Mah. Validecami Sok. 61/4
Aksaray/‹stanbulTTeell--FFaaxx:: (0212) 589 96 03HHeessaapp NNoo::
Varyos Yay. San. ve Tic. Ltd. fiti. Yap› Kredi Sirkeci fiubesi
6278-6BBaasskk››:: Ceylan Matbaac›l›k DDaa¤¤››tt››mm:: B‹RYAY
-
Genel olarak tarih, özel olarak dasınıflar mücadelesi tarihi düz
birçizgide geliflmiyor. Tarihin, top-
lumların, sınıflar mücadelesinin geliflimisarmal karakterdedir.
Orada büyük sıçra-malar, tarihin akıflını hızlandıran devselatılım
ve dönüflümler, devrimler ve karflı-devrimler, duraklamalar,
yenilgiler, büyüktarihi geri çekilifller ve yengiler vardır. Ta-rih
tekerrür etmez. Büyük çıkıfllar, sıçra-malar, devrimler, bulufllar
tarihin akıflınıhızlandırır. Büyük geri çekilifller,
yenilgiler,karflıdevrimler tarihin akıflını yavafllatır.Ama tarih
kendini tekrarlamaz; diyalekti-¤in, toplumsal geliflmenin tarihsel
yasaları-na uygun, helezonik bir tarzda hep ileriyedo¤ru akar,
gider.
Sınıflar, partiler, liderler yaptıklarıyla,tarih ananın
hükmünden kendilerini kurta-ramazlar. Tarih, sınıfları, ulusları,
partilerive liderleri kendilerini ortaya koyufl tarzla-rıyla
tarihin adalet terazisinde yargılar,hükmünü verir. Kimileri tarih
okulunda sı-nıfta kalır, kimileri ikmale kalır, kimileri deyüz
akıyla çıkarlar bu büyük sınavdan. Ta-rihin hükmünde oportünizme,
sübjektiviz-
me, keyfi tarih yazıcılı¤ına, tarih çarpıtıcılı-¤ına yer yoktur.
Tarih ananın kriterleri ob-jektiftir, bilimseldir. Tarihin
yaprakları e¤riyie¤ri, do¤ruyu do¤ru yazar...
Bugün Kürdistan ve Türkiye devrimi ta-rihsel bir eflikten
geçiyor. Soru fludur: Dev-rimci tarzda ileriye mi, teslimiyetçi
tarzdageriye mi? ‹çerisinden geçti¤imiz tarihselve politik an'da
sorunun bu flekilde sorul-masına yol açan ana etken, PKK lideri
A.Öcalan'ın ‹mranlı’da olgunlaflarak dibe vu-ran ya da yeni bir
bafllangıcın doru¤unuoluflturan ideolojik ve politik
çizgisidir.
PKK’ nin Gidifli ve Partimizin Duruflu
PKK, ideolojik planda ezilen ulus milli-yetçisi, sınıfsal alanda
küçük burjuva, poli-tik arenada yurtsever
devrimci-demokratkaraktere sahip bir akım olarak bir büyüktarihsel
ve politik atılıma önderlik etti. A.Öcalan, iflte böyle bir akımın
önderiydi.Antiemperyalist demokratik halk devrimi-miz, PKK
önderli¤inde Kuzey Kürdistan'daulusal kurtuluflçu Kürt devrimi
olarak pat-
S › n › f P u s u l a s › / 5
‹MRALI, DEVR‹M VE TESL‹M‹YET
-
lak vermiflti. Amerikancı faflist diktatörlü-¤ün, bölge
gericili¤inin, emperyalizmin bin-bir manevra, komplo, baskı ve ezme
giri-flimlerine karflın, tüm dezavantajlarına ra¤-men direnmeyi,
a¤ır bir yenilgi almadanuzun yıllar ayakta kalmayı baflardı.
Gerçekflu ki, Kürt ulusal devrimi '80'li yılların so-nundan bugüne
dek küresel arenada enönemli devrimci odaklardan biri olarak
ye-rini koruyageldi. içerisinden geçmekte ol-du¤umuz tarihsel
konjonktürde co¤rafya-mızda, bölgemizde, yerküremizde bu, çokönemli
bir olguydu.
Ancak ne var ki, PKK ve önderi A. Öca-lan'ın devrimcili¤i,
ezilen ulus milliyetçili-¤iyle, devrimci-demokrasiyle, küçük
burju-va sınıfsal nitelikle, önemli
tutarsızlıklarlaflekillenmiflti: Marksizm-Leninizmden sınır-lı
ölçekte etkilenmifl bir sınırlı devrimcilikti.Ve bu, nesnel bir
olguydu.
Sınıfsal, ideolojik, politik kimli¤inin içselolgusu olan nesnel
zaafiyetleri, 1993 yılıdönemeciyle birlikte PKK’ yi, reformcu
biryönelime do¤ru evriltmeye baflladı. Kuflku-suz ki, Rus sosyal
emperyalizminin baflınıçekti¤i sosyal-emperyalist kampın
da¤ılıflı-nın yarattı¤ı tablo, co¤rafyamızın batısın-da güçlü bir
devrimci atılımın gündemlefl-memesi gibi son derece önemli
olgularında PKK'nin yurtsever devrimci çizgidenulusal reformist
do¤rultuya dümen kırma-sında önemli rolü bulunmaktadır.
Amasözkonusu e¤ilimin ana kayna¤ını PKK'ninsınıfsal, ideolojik,
politik karakteri oluflturu-yordu. Söz konusu vb. faktörler bu
temelüzerinde etkili olmufltur.
Partimiz, öteki küçük burjuva devrimci-demokratik akımlardan
farklı olarak, olabil-di¤ince her cephede ulusal kurtuluflçu
dev-rimle ve önderi PKK ile dayanıflma, eylembirli¤i, ittifak
iliflkisi içerisinde militan dev-rimci tarzda kendisini ortaya
koydu, koy-maya çalıfltı. Politik sekterizme, dar grup-çulu¤a,
sosyal flovenizme karflı da sava-flım yürüttü. Önemli
eksikliklerine, yetmez-liklerine karflın sözde de¤il, yalnızca
pro-paganda ve ajitasyon düzeyinde de¤il, ey-lemli bir tarzda
birleflik devrim esprisineba¤lı olarak tarihsel ve politik
sorumluluk
ve görevlerini yerine getirdi, getirmeye ça-lıfltı.
Partimiz, PKK'nin reformist yöneliminikaygıyla karflıladı.
Dostça ve yapıcı birtarzda elefltirdi. PKK'nin Türkiye
devrimcihareketine karflı tavrını, barıfl, politik çö-züm
tezlerini, legal reformist harekete yak-laflımını, bazı eylem
biçimlerini, emperya-list, gerici güç odakları ve Türk
burjuvazisive egemen sınıfları ya da onların de¤iflikklik ve
sözcülerinden umut bekleyen, ha-yali, gerçekçi olmayan beklenti,
talep veiliflkilerini, vb. elefltiri ve tartıflma konusuyaptı.
Ancak, olgular, PKK'nin söz konusudostça elefltirilerden ö¤renme
çabası içeri-sinde olmadı¤ını ortaya çıkardı. PKK'ninulusal
devrimci çizgiden ulusal reformistçizgiye do¤ru hızlanan
tarihsel-politik evri-mi bunu gösteriyor.
Partimiz bir yandan sınıfsal-enternas-yonalist karakterine ba¤lı
politik-pratik ola-rak kendini ortaya koyarken, öte yandanPKK'ye
karflı belli ölçülerde ideolojik sava-flım da yürüttü. Fakat ne var
ki, ideolojiksavaflım cephesinde belirgin tutukluk ser-giledi.
Teoriye, tarihsel deneyime, programve stratejisine ba¤lı olarak PKK
ile ayrımçizgilerini yeterince ortaya koyamadı.PKK'nin zaaflarına
karflı etkin bir savaflımyürütemedi. Önemli oranda da ezilen
ulusmilliyetçili¤inden etkilendi. Yer yer yedek-tendi, sürüklendi.
Bu etkilenme en fazlapolitik kitle ajitasyonu aracında yansıdı.
Kuflkusuz ki, bu bir zaafiyetti. Partimizinideolojisi ve siyasi
çizgisi ile bir çeliflkioluflturuyordu. Önemli bir liberalizmi
yansı-tıyordu. Ki, Partimiz, bir dönemden beri buzaafiyetini
aflmaya yönelmiflti. Bu zaafiyet-te, merkeziyetçilik zayıflı¤ının
da önemlibir rolü olmufltur.
A¤ustos 1998 tarihinde, MMeerrkkeezz KKoommii--tteessii
GGeenniiflfllleettiillmmiiflfl
TTooppllaannttıımmıızzıınn(MMKKGGTT'mizin) aldı¤ı kararı (konuyu
ilgilen-dirdi¤i oranda aktarıyoruz) flöyledir:
" Parti yayınlarımızı ve yay ı m politika-mızı yeniden tanıflan
MK'mız, flunları belir-ledi:
Kitle ajitasyon aracımız ve daha az ola-
S › n › f P u s u l a s › / 6
————————————————— ‹mral›, Devrim ve Teslimiyet
-
rak da teori aracımızda önemli içerik hata-ları, Parti
çizgisinden önemli savrulma ör-nekleri görülmektedir. Ulusal
harekete kar-flı uzlaflıcı davranılmakta, ulusalcı hareke-tin
derinleflmekte olan reformcu e¤ilimi de-flifre edilememekte, yer
yer kuyrukçu po-zisyonlara sürüklenilmekte, ulusalcı söy-lemlerden
ciddi bir etkilenme görülmekte,proleter sosyalist sınıfsal bakıfl
açısındaısrarlı davranılmamak-tadır. Yine halkçılık,popülizm
yönünde ciddi etkiler sürüyor. Ki-mi yazılarda liberal, küçük
burjuva refor-mist söylemler tahlilleri etkiliyor.
Devrimci-demokratik ve komünist hareket arasında-ki kalın çizgiler
kimi zaman belirsizlefliyor.Sosyalist perspektifimiz zayıf kalıyor,
yazı-lara yeterince sindirilemiyor. Bu durum,Partinin
ideolojik-siyasal yönü ve do¤rultu-sunda bir bozulmayı ifade etti¤i
gibi, sav-rulmalara açık bir zemin de yaratıyor,oportünizmi
besliyor."
Aralık 1998 tarihinde aldı¤ı bir baflkakararda ise, MK'mız, flu
saptamada bulu-nuyordu:
" PKK Hakkında:PKK'deki son geliflmeleri de de¤erlen-
diren MK'mız, özetle, flu de¤erlendirmeyiyaptı:
PKK Genel Baflkanı A. Öcalan'ın ‹tal-ya'ya gidifliyle ulusal
kurtuluflçu Kürt devri-mi ve PKK, yeni bir evreye girmifltir. Bu
ev-re, bir yandan PKK'nin '93 birinci ateflkesilanından bu yana
içerisine girdi¤i 'siyasiçözüm' olarak ifade etti¤i ulusal
reformistkarakterdeki düzen içi çözüm yöneliminindaha da
derinleflerek geliflti¤i, öte yandanda Kürt ulusal devriminin ve
PKK'nin em-peryalizmin sistemli ve yo¤un kuflatma,teslim alma ,
baskı, komplo ve müdahale-lerle daha açık yüz yüze geldi¤i ve
gelece-¤i bir evredir.
En genel hatlarıyla, Kürt devrimini bo¤-ma, PKK'yi ulusal
devrimci özünden ko-parma; Türk burjuva cumhuriyeti
üzerinde,Ortado¤u, Ortaasya ve Kafkaslar'da bütünfliddetiyle süren
emperyalist hegemonyave rekabet mücadelesinin elinde politik birkoz
olarak kullanmada somutlaflan emper-yalist politikalar, açık ve
kesin bir duruflla
red ve mahkum edilmelidir.Kürt halkının, Kürt ulusal devriminin
çı-
karları emperyalizmle, Batı Avrupalı em-peryalist devletlerle
uzlaflma, anlaflma, ifl-birli¤i ve emperyalist 'siyasi çözüm' ve
'ba-rıfl'ta de¤ildir.
Kürt halkının öz çıkarları, baflta Türk ifl-çi sınıfı ve halkı
olmak üzere Ortado¤uhalkları ve dünya halklarıyla devrimci bir
it-tifak ve devrimci mücadele çizgisindeki ıs-rarda yatmaktadır.
Kürt halkının ve ulusalkurtuluflçu Kürt devriminin biricik
dostuTürk halkı, Ortado¤u halkları ve dünya iflçisınıfı ve
halklarıdır.
Bu olguyu temel almamak, emperya-lizm, Türk egemen sınıfları ve
sömürgecifaflist diktatörlükle düzen içi anlaflmalaryoluyla Kürt
Ulusal Sorunu'nun çözümüyolunda yürümek, Kürt halkının kahraman-ca
mücadelesiyle ve ödedi¤i a¤ır bedeller-le de ba¤daflmaz ve kabul
edilemez. Vesöz konusu çözüm, Kürt Ulusal Soru-nu'nun gerçek bir
çözümü de olmayacak.Türkiye, Ortado¤u ve dünya devrimi bakı-mından
da açık bir kayıp olacaktır.
‹ster otonomi, ister özerklik veya fede-rasyon olarak
tanımlansın, söz konusu çö-züm önerileri Kürt halkını avlamak,
Kürtdevrimini bo¤mak, PKK'yi ehlilefltirmekamacıyla ba¤lıdır.
PKK'nin 'siyasi çözüm','barıfl' politikası ve yöneliminin geldi¤i
afla-ma ve ulafltı¤ı düzey Kürt Devrimini açıkve kesin bir
tehlikeyle karflı karflıya bırak-mıfltır.
Bu somut ve açık tehlikeye karflı ilkelidevrimci tavır almak;
emperyalizmin, bur-juvazinin, sömürgeci faflist diktatörlü¤ünPKK,
Kürt halkı ve ulusal kurtuluflçu dev-rim üzerindeki her türlü
gerici baskı ve sal-dırısına karflı ideolojik, politik ve
eylemseltavır almak partimizin komünist ve enter-nasyonalist
karakterinin do¤al, kaçınılmaz,zorunlu bir gere¤i ve görevidir.
Partimiz dün oldu¤u gibi, bugün ve ge-lecekte de Kürt halkının
gerçek devrimcidostu olarak mücadelesini yürütmeye de-vam
edecektir."
Her aflamada durum de¤erlendirmesiyapan MK'mız, alçakça bir
komployla tut-
S › n › f P u s u l a s › / 7
‹mral›, Devrim ve Teslimiyet ————————————————
-
sak edilen A. Öcalan'ın ‹mralı duruflunu dainceleyerek, flu
sonuca ulaflmıfltır:
"MK'mız, A. Öcalan'ın sömürgeci faflistdiktatörlü¤ün
mahkemesindeki duruflunude¤erlendirerek oybirli¤iyle flu
sonucaulaflmıfltır.
PKK Genel Baflkanı A. Öcalan, sömür-geci faflist rejimin
mahkemesinde bir davaadamı gibi davranamayarak, Kürdistandevrimini
ve kazanımlarını savunmadı. O,teslimiyetçi bir çizgide 'kendisini'
savunma-yı esas aldı. Apo'nun 'savunma stratejisi'tam bir
teslimiyettir. '93'ten beri derinlefle-rek süregelen reformcu
e¤ilim Apo'nunflahsında artık bir teslimiyete.....
dönüfl-müfltür.
Bugün Kürdistan devrimi en kritik anınıyaflıyor. Faflist
diktatörlük Apocu teslimiyetüzerinden sonuca gitmeye, Kürdistan
dev-rimini bo¤maya, PKK'yi bitirmek için herzamankinden daha çok
çabalarını artırmıflbulunmaktadır. ‹ki yol vardır: Ya, berbat
vekötü bir uzlaflmayla Apocu teslimiyeteuyum gösterilecek ve
Kürdistan devrimininyenilgi sürecine girilmesine göz yumula-cak; ya
da bu teslimiyet ve imha çizgisi redve mahkum edilecek ve devrimin
kazanım-lar/ korunacaktır. PKK ve Kürdistan devri-mi, geleneksel
uzlaflıcı ve teslimiyetçi poli-tikaların tekrarı olan bu trajediye
son ver-mek ve devrimci ulusal kurt ulusçu bir yol-da kendisini
yeniden var etmek gibi bir ta-rihsel görev ve sorumlulukla karflı
karflıya-dır. Tam bir teslimiyet demek olan Apocu'savunma
stratejisi' red ve mahkum edil-melidir.
Partimiz bir yandan kendi sınıfsal, en-ternasyonalist, öncü
kimli¤iyle ulusal kur-tuluflçu Kürt devrimine, Kürt halkına,PKK'ye
yönelen her türden gerici, faflistsaldırıya karflı militan devrimci
duruflunusürdürecek, öte yandan tasfiyecili¤in, tesli-miyetin her
biçimine karflı ilkeli bir ideolo-jik-siyasal durufl
sergileyecektir. "
PKK Baflkanlık Konseyi'nin ve ötekiyetkili kurumlarının ‹mralı
çizgisine katıl-dıklarını ve PKK'yi ba¤layaca¤ı açıklama-larını
üzüntüyle karflıladı¤ımızı ve kabuledilemez buldu¤umuzu vurgulamak
iste-
riz.Gerçek devrimci dostları olarak PKK'ye
ça¤rımız, '93'ten beri içerisine girdikleri re-formcu yönelim de
içerisinde olmak üzere‹mralı çizgisini özelefltirel bir tarzda
reddet-meleri, tutarlı ulusal devrimci çizgiye döne-rek savaflımı
halklarla birlikte büyütmeleri-dir. Dilek ve temennimiz budur.
Yenilmemifl ve tüm zorluklarına karflındirenen bir Kürt devrimi
gerçe¤i var. Büyükbedellerle yaratılmıfl ulusal devrimci
gele-nekler var. Elde büyük politik ve askerikozlar ve güçler var.
Kahramanca savafl-mıfl ve savaflmaya, daha a¤ır bedellerödemeye
hazır Kürt halk, gerçe¤i var. Tümzayıflıklarına karflın savaflan
bir Türkiyekomünist ve devrimci-demokrat hareketivar. Tüm
zaafiyetlerine ve içerik ve düzeydüflüklü¤üne karflın mücadele
eden, öfkeve kini gitgide büyüyen, mücadele iste¤iartan co¤rafyamız
halkları ve iflçi sınıfıgerçe¤i var. Bölgede ve uluslararası
are-nada ulusal kurtuluflça Kürt devriminesempati duyan,
destekleyen vb uluslarara-sı demokratik kamuoyunun, ezilen
halkla-rın gerçe¤i var.
Bu vb olgular ve olanaklar, PKK bakı-mından, birleflik
devrimimiz bakımındanbüyük imkanlardır. ‹çte ve dıflta bu devrim-ci
olanaklara dayanarak, do¤ması kaçınıl-maz olan yeni devrimci
olanakları ve fırsat-ları de¤erlendirerek savaflı büyütmek,
bir-leflik devrim ekseninde ilerlemek tümüyleolanaklıdır. Yeter ki
PKK, kendisine dev-rimci bir tarzda yönetebilsin; ‹mralı çizgisi-ne
tavır alabilsin; '93 yöneliminden de ko-puflabilsin.
Orta yol yoktur, ya teslim olunacak yada ulusal devrimci
tutarlılıkla savafl sürdü-rülecek! PKK'nin ulusal devrimci
niteli¤ininyitimi gerçek dostlarını sadece ve sadeceüzer,
düflmanlarını ise sevince bo¤ar. Kufl-kusuz ki gerçek dostları
olarak, çeflitli mil-liyetlerden Türkiye proletaryasının
öncüpolitik kurmayı olan Partimiz, PKK'nin dev-rimci çizgide savasi
ma devam etmesin-den yanadır ve yana olacaktı r.Elefltiri
veideolojik-siyasi mücadelemiz bu temeldeyükselmektedir; böyle
olmaya da devam
————————————————— ‹mral›, Devrim ve Teslimiyet
S › n › f P u s u l a s › / 8
-
edecektir.
‹mralı Çizgisi Tümüyle Tasfiyeci Karakterdedir
A. Öcalan'ın ‹mralı'da sömürgeci faflistdiktatörlü¤ün
mahkemesinde yaptı¤ı sa-vunma tümüyle tasfiyeci karakterdedir.
Sa-vunma, '93 dönemecinde PKK Genel Bafl-kanı A. Öcalan'ın
flekillendirmeye baflladı-¤ı ve PKK'nin yöneliminde ifadesini
bulanve o günden bugüne derinleflerek gelenreformcu e¤ilimin bir
çizgi, ulusal reformcubir çizgi olarak olgunlaflıp dibe
vurmasınınifadesidir. Kuflkusuz ki, ‹mralı ve yargılamasürecinde
söz konusu reformcu e¤ilimkendi nesnel mantıksal temelleri
üzerindeolgunlaflarak, dahası sistemleflerek, dahada ileri biçimler
alarak, yeni tarih, politik ta-rih yorumlamaları ile sözde teorik
derinlefl-meyle tam bir teslimiyetçili¤e dönüflmüfl-tür. Öcalan'ın
mahkeme süreci, sömürgecifaflist diktatörlü¤ü yargılayan,
mahkumeden, gelecek nesillere de devrimci mirasbırakan bir süreç
de¤il, devrimcilikten tüm-den koparak teslimiyetçilik bırakan bir
sü-reç olmufltur.
E¤erdeyim uygunsa, A. Öcalan'ın ‹mra-lı 'daki duruflu tipik bir
ulusal reformist tas-fiyeci durufltur. Ulusal kurtuluflçu
devriminkazanımlarını dahi savunmaktan uzaktır.Büyük bedellerle,
sonsuz fedakarlıklarlaelde edilmifl devrimci kazanımların inkarıve
tasfiyesine, PKK'nin devrimci-demokra-tik yurtsever çizgisiyle
kesin, köklü ve kalı-cı bir tarzda kopuflmaya; sömürgeci
yarı-askeri faflist diktatörlükle iflbirli¤i içerisindepolitik
rejimin yeniden yapılandırılmasınaendekslenmifltir. Hem de
sistemden vediktatörlükten istenen kırıntılar karflılı¤ın-da.
Öcalan, savunmasını "tarihi uzlaflma","toplumsal barıfl"
perspektifine ve amacınaba¤lı olarak yaptı¤ını söylüyor.
Savunma-sının özünü "demokratik çözüm", "demok-ratik cumhuriyet"
kavramının oluflturdu¤u-nu vurguluyor. "Önceleri sınırlı"
de¤indi¤i"bu yaklaflımı, oldukça açtı"¤ını, "bundatesadüfen eline
geçen Laslie Lipson'un
'Demokratik Uygarlık' adlı kitabının da kat-kısı oldu"¤una
dikkat çekiyor. Ve bu kitap-tan bolca alıntılar yapıyor.
Partimiz, böyle bir "tarihi uzlaflma"yı,"toplumsal barıfl"ı,
"demokratik çözümü"kesinkes reddeder. Bu çözümü, devrimciolan her
fleyden ikircimsiz bir kopufl, inkarve tasfiyecilik olarak
tanımlar. Öcalan'ınçözüm çizgisi, geçtik devrimci-demokratlı-¤ı
tutarlı demokratlıkla bile ba¤daflmaz gö-rünüyor.
Öcalan, mahkemede, öncelikle, kendi-sine iflkence yapılmadı¤ını,
kaba davranıl-madı¤ını, devletin kendisine saygılı yak-lafltı¤ını,
kendisinin de bu tavrı "saygı veflükranla" karflıladı¤ını ve Türk
devletininhizmetinde çalıflmaya hazır oldu¤unuaçıkladı.
Sömürgeci faflist diktatörlük, Öcalan'ınbu açıklamasını
dizginsizce kullandı. Öca-lan, bu açıklamasıyla da faflist
karflıdevri-min ve Türk burjuvazisinin eline güçlü birkoz
verdi.
Oysa gerçek fludur: ‹flkence, sistematikbir uygulama olarak
faflist diktatörlü¤ünkarakteristik özelliklerinden birisidir.
Türkburjuva devleti, uluslararası demokratikkamuoyu nezdinde de
sicili bozuk iflkence-ci bir devlet olarak biliniyor. Baflta
Kürdis-tan olmak üzere co¤rafyamız devrimcilerive halkları da bunu
zaten günlük olarakyaflıyor, biliyor.
Ayrıca Öcalan, uluslararası emperyalistve gerici bir komployla
tutsak alınarak Türkburjuva devletine teslim edildikten sonrayo¤un
iflkencelere maruz kalmıfltır. Taktiknedenlerle (ve görüldü¤ü
kadarıyla pek degerek kalmadı¤ı için) fiziksel iflkence
yön-temlerinin devlet tarafından kullanılmamıflolması, yo¤un bir
psikolojik iflkence süreci-ni yafladı¤ı gerçe¤ini ortadan
kaldırmıyor.Bu olgu, avukatları aracılı¤ıyla da iç veuluslararası
kamuoyuna yansımıfltır. Ayrı-ca yafladı¤ı tecrit durumu da bafllı
baflınabir iflkence de¤il midir!..
Açık ki, Öcalan bu gerçekleri ifade etmesorumlulu¤unu
göstermemifltir.
Ayrıca, Türk ve Kürt halkının ve ulusalazınlıklardan emekçilerin
can düflmanı
S › n › f P u s u l a s › / 9
‹mral›, Devrim ve Teslimiyet ————————————————
-
olan sömürgeci faflist diktatörlü¤e "saygıve flükran" sunmak
Öcalan'ın ifli olmama-lıydı. Ama Öcalan'ın konakladı¤ı nokta
veüstlenmeye hazır oldu¤u tasfiyeci misyondikkate alındı¤ında bu
tavrı anlaflılır amaelbette ki kabul edilemezdir.
Öcalan, "flehit aileleri"nden de özür di-ledi.
Kuflkusuz ki, O'nun bu tavrı da yanlıflve kabul edilemez. Bir
kere haksız, kirli,sömürgeci savaflta gerillayla çarpıflmalar-da
ölenlere, katledilen gerillaların koparıl-mıfl bafllarıyla hatıra
foto¤rafları çektiren-lere, kesilmifl kulaklarından koleksiyon
ya-panlara, flehit gerilla kadınlara tecavüzedenlere... "flehit"
sıfatı gibi yüce bir erdembahsedilemez. Çünkü flehit unvanını
yal-nızca emperyalizme, kapitalizme, faflizmeve gericili¤e karflı
mücadelede topra¤a dü-flenler hak eder. Nedeni ne olursa
olsun,gericili¤in ve faflist karflıdevrimin çıkarlarıu¤runa kirli
savaflı yürütenler, kirli savaflınvurucu gücü veya aracı olanlar,
haksız sa-vafl u¤runa ölenler (emekçi çocukları daolsalar) flehit
sayılamazlar. fiehitlik kavra-mı bu kadar düflürülemez. O, daima
yücel-tilmeli ve asla kirletilmemelidir.
E¤er özür dileyecek taraf varsa, hesapsorulacak, hesap verecek
bir taraf varsa, oda Türk egemen sınıfları, Türk burjuvazisive
devletidir.
Öcalan e¤er özür dileyecekse, bu daancak haklı savaflın
mantı¤ıyla ba¤dafl-mayan, sıradan emekçiyi ve kitleleri hedefalmıfl
PKK eylemleri ve siyasi sorumlulu-¤unu taflıdı¤ı yanlıfl eylem
biçimleriyle ilgi-li olabilir. Hepsi bu kadar.
Bu ba¤lamda, "özür dilemek büyüklük-tür" gibisinden çarpıtma ve
bofl sözlerlekimse kandırılmaya çalıflılmasın.
Açık ki, Öcalan'ın söz konusu politik tu-tumu Öcalan'ın
derinli¤inden de¤il, teslimi-yetçi, tasfiyeci duruflundan
kaynaklanıyor.Bu gerçe¤i örtmenin, oportünistçe düzelt-menin
kimseye faydası yoktur...Dolayısıy-la yurtsever aydınların,
demokrat küçükburjuva aydınların, bir kısım devrimci örgütve
çevrenin, "Öcalan anlaflılamıyor", "anla-flılamadı¤ı" iddiası
geçersizdir.
‹mralı'da Kutsanan ve Ebedi‹lan Edilen Kapitalizm ve Burjuva
Demokrasisidir
Öcalan, 20. yüzyılın sonunda, 21. yüz-yıla girerken
"demokrasinin tam ve kesinzaferini ilan etti¤ini; "hiçbir sistemin
"de-mokratik sistem" kadar toplumsal ve birey-sel do¤al
yaratıcılı¤ı, zenginli¤i, geliflmedüzeyini gelifltiremedi¤ini,
ortaya çıkara-madı¤ını, "Gerçekten bu sistemi inançlı,ölçülü ve
nasıl uygulandıklarını bilen top-lumlar"m "günümüzün en geliflkin
toplum-ları" oldu¤unu, "Devletleri, dünyada gücü-nü kabul ettiren
devletler oldu¤unu; bilimve tekni¤in geliflmesi ve ulafltı¤ı
düzeylede bunu sa¤ladıklar"!; "demokratik sistem-de" "her ideoloji,
inanç, zora baflvurma-dan" kendini ifade etti¤ini, iktidara
geldi¤i-ni, gelebilece¤ini; dolayısıyla "zor"a gerekkalmadan,
"fliddete en az" baflvurarak "ve-ya bu süreçte bile hemen barıflçıl
yöntemi-ni devreye koyma gücünde" oldu¤unu;"demokratik sistemin
kurum ve uygulamazenginli¤i bu tarihi, toplumsal, bilimsel veteknik
geliflmenin üzerinde yükseliyor vehangi soruna el atıyorsa, belli
bir çözümüortaya" koydu¤unu, "bizzat çözüm ol"du-¤unu; demokrasinin
de kendisini savunmahakkı oldu¤u, siyasi düflüncelerin,
partile-rin, ulusların, etnik ve dini ve toplumsalgrupların
"devletin yapısını da¤ıtma veparçalama" gibi yaklaflımları
olmadıktansonra, "devletin demokratik sistemini esasaldıkları",
"onun ölçütlerine uymayı dabil"dikleri, söz konusu "devletin
sınırlarınızorlamadıkları" için zorun (fliddetin) gerek-sizli¤ini,
"zaten çözüm olanakları" nın "sis-temin içinde" oldu¤unu, "Batı
uygarlı¤ı"nın"demokratik uygarlık" oldu¤unu, "demok-ratik
sistemin", "demokratik uygarlı¤ın""harikulade" bir sistem ve
uygarlık oldu¤u-nu bıktırırcasına tekrarlayarak, ateflli birtarzda
savunuyor.
Açık ki, Öcalan, kapitalizmi ve burjuvademokrasisini kutsuyor.
Emperyalizmi"demokratik uygarlık" olarak lanse ediyor.Sınıflar
mücadelesini, devrim(ler)i, dev-
S › n › f P u s u l a s › / 1 0
————————————————— ‹mral›, Devrim ve Teslimiyet
-
rimci zoru red ve mahkum ediyor. Sınıflararası barıflı,
iflbirli¤ini savunuyor. Sömü-ren sömürülen, ezen ezilen nesnel
gerçe-¤ini yadsıyor. Emperyalizmin kapitalizminson aflaması, dünya
siyasi gericili¤ininmerkezi, iç ve dıfl politikada
demokrasininyadsınması oldu¤unu reddediyor. Ça¤ımı-zın emperyalizm
ve proleter devrimler ça-¤ı oldu¤unu, emperyalizmin yerini
sosya-lizme bırakmak zorunda oldu¤unu inkarediyor. Emperyalist
kapitalizmi tarihin so-nu ilan ediyor. Kapitalizmin ve burjuva
de-mokrasisinin (burjuva diktatörlü¤ünün)sosyalizm karflısında
nihai zafer kazandı-¤ını, Marksizm-Leninizmin,
proletaryadevrimlerinin, genel olarak devrimlerin,proletarya
diktatörlü¤ü, sosyalizm ve ko-münizmin bilim dıflı bir ütopya
oldu¤unuileri sürüyor. Kapitalizmin, emperyalizmin"harika" bir
sistem olarak tüm sorunların"çözüm gücü" oldu¤unu, kendisini
yenile-di¤ini iddia ediyor. Burjuva demokrasisininburjuvazi için
demokrasi, proletarya veemekçi milyonlar için diktatörlük
oldu¤ugerçe¤ini gizliyor.
Kuflkusuz ki, bu teori ve tezler yeni de-¤ildir. Kapitalizmin
do¤uflu, yükselifli, ol-gunlaflarak çürüyen ve çöken; tarihsel
vetoplumsal geliflmenin önünde devrimletasfiye edilmesi gereken bir
sistem oldu-¤undan, bafltan bu yana, burjuvazinin gizlive açık
ideologlarınca, politik sözcülerince,diplomatik uflaklarınca
savunulagelen ide-olojik, siyasal tezler ve düflüncelerdir.
Bu savunularda ne özgün ne de yeniolan hiçbir fley yoktur. Özgün
olan, ulusalkurtuluflçu devrimin, Kürt halkının, PKK'ninbedel,
kazanım ve kavgasının söz konusuçürümüfl, posası meydana çıkmıfl
oportü-nist - liberal düflüncelere dayanarak red vemahkum
edilmesidir.
PKK ve lideri, Marksizm-Leninizmdenzayıf da olsa etkilenmifl bir
akımdı. Reviz-yonist/kapitalist sistemin ve kampın da¤ıl-masından
sonra bu zayıf etkilenme dahada zayıfladı. ‹mralı süreciyle Öcalan,
bu et-kilerden iyice arındı. Bir Amerikan büyükelçisine yıllar önce
söyledi¤i "biz klasik ko-münist bir parti de¤iliz" saptaması,
‹mra-
lı'yla birlikte tipik bir burjuva demokratik re-formist çizgi
olarak olgunlaflıp tarihin ve sı-nıflar mücadelesinin karflısında
yerini aldı.
PKK ve lideri Öcalan, dün de marksist-leninist de¤ildi. O'nun
teorisi özel mülkiye-tin tüm biçimlerine karflı olmadı¤ı gibi,
po-litik ufku da antikapitalist de¤ildi. Ulusaldevrimci bir akım
olarak PKK'nin dün aza-mi ufku demokratik kapitalist sistemle,
Kürtulusal burjuvazisinin diktatörlü¤üyle sınır-lıydı. Ulusal
kapitalist geliflme yolunu ön-görüyordu. O, dün bu hedefe, ulusal
dev-rimci çizgide ulaflmayı hedefliyordu. Bu-gün ise devrimi de
yadsıyarak, devrimciolan her fleyden kopuflarak Türk
egemensınıflarıyla "tarihsel uzlaflma", "toplumsalbarıfl",
"demokratik çözüm" yoluyla, gerikapitalist sistemin sınırları
içinde kalmayıöngörüyor. Öcalan, PKK'yi de komple bunoktaya çekmeyi
asli görevi görüyor.
Bu olgu, tarihsel deneyim tarafındankanıtlanmıfltır ve
proletaryanın bilimsel te-orisi tarafından açıklanmıfltır. Küçük
burju-va devrimcili¤i tarihsel (ve politik) olarakgöreli, geçici,
tutarsız, kapitalizmin iki te-mel sınıfı olan proletarya ve
burjuvazi ara-sında yalpalayan istikrarsız bir devrimcilik-tir. Bir
kısmı Çin, Küba, Nikaragua vb. gibiörneklerde oldu¤u gibi
demokratik devrimve demokratik diktatörlükte çakılarak bur-juva
diktatörlü¤e dönüflür, emperyalistdünya sistemine bir biçimde
ba¤lanır. Birkısmı ise Filistin'de, El-Salvador’da, G. Af-rika'da
vb. oldu¤u gibi yarı yolda devrimciözelliklerinden arınarak sisteme
ve ege-men sınıflara erken teslim olur. '93 yöneli-mi ile ‹mralı
çizgisi, bu ikincilere benzer biryolda ilerliyor; O, PKK'yi de bu
noktayaçekmeye çalıflıyor.
Öcalan'ın yukarıda özetledi¤imiz "dü-flünceleri" konjonktüre!
olarak kayna¤ını'80'li yıllarla birlikte co¤rafyamızda ve kü-resel
ölçekte içerisine girilen, "reel sosya-lizm" dedi¤i
revizyonist/kapitalist sistem vekampın açık kapitalist biçimler
alarak da-¤ılmasından sonra daha da belirginleflenve bugün
içerisinden geçti¤imiz tarihselkesitte etkisini, tahribatını hâlâ
köklü tarz-da aflamadı¤ımız yenilgi ve gericilik döne-
S › n › f P u s u l a s › / 11
‹mral›, Devrim ve Teslimiyet ————————————————
-
minin yükselen de¤erleri olarak lanse edi-len burjuva liberal
gerici ideolojik-siyasiakımdan almaktadır. Ki, "tarihin sonu"
tez-lerinin fikir babalı¤ına soyunan yazarlar-dan biri olan
Fukuyama'nın bu tezlerinin"özelefltiri"sini verdi¤i, "yanıldı¤ını"
vb.söyledi¤i bir dönemde benzer ya da aynıiçerikteki "Yeni Dünya
Düzen"ci tezleri ‹m-ralı'da Öcalan savunmaya bafllamıfltır.
Netrajik bir son!..
Burjuva Devlet Ebedi ‹lan Ediliyor
"Demokratik sistemi" ve "demokratik re-jimi" "harika" bir rejim
ve sistem ilan eden,"demokrasinin nihai zafer kazandı¤ını
fü-tursuzca savunan Öcalan; "Tüm gücümleyapmaya çalıfltı¤ım sorunun
asla bir dahafliddetin diline baflvurmadan çözüme
götü-rülmesidir... çünkü hiç ölmeyen, toplumave onun yüceltilmifl
ifadesi olan devlete,saygı ve ba¤lılı¤ımın gere¤i budur", diyor.O,
savunmasının bir baflka yerinde, "Bizbafllangıçta devlet ne kadar
bizimdir, de¤il-dir düflüncesine ulaflmadan bir kifliye, birgruba
bakıp en sert suçlama yöneltmekledogmatizme düfltük. Bu siyasi
düflünce veeylemimizi de etkiledi." diyor. Devlete kar-flı çıkmak,
parçalamak, yıkmak gibi teorive pratiklerle yanlıfl yaptıklarını,
"Türki-ye'de solda zayıf olan , çok yanlıfllık içerenvatan ve
devlet kavramları" oldu¤una dik-kat çekerek, egemen sınıflara bunu
"yo-¤unlaflarak afltı¤ını", ıslah oldu¤unu anlatı-yor. "Özellikle
gerek solun, gerekse deKürt milliyetçili¤inde mevcut bu yönlü
yü-zeysel ve yanlıfllık içeren yaklaflımlar aflıl-madı¤ında sadece
sorunları a¤ırlafltıra-cakları, dolayısıyla alternatif
oluflturama-yacakları kanısında" oldu¤unu, "zaten git-tikçe
marjinalleflmeleri de bunu göster-mektedir savını ileri
sürüyor.
Bu düflünce ve de¤erlendirmeler, dip-ten doru¤a burjuva
reformist- liberal nitelik-tedir.
Açık ki, Öcalan, devlet olgusuna sınıf-sal bakmıyor. Devletin
sınıflı toplumlarınürünü, egemen olan sınıfın egemenlik ara-
cı oldu¤unu, sınıfların ortadan kalkmasınaba¤lı olarak sönerek
yok olaca¤ını yadsı-yor.
O, Türk egemen sınıfların egemenlikaracı olan burjuva devleti
ölümsüz, yenil-mez ilan ediyor. Faflist diktatörlü¤ü (ve ge-nel
olarak burjuva devleti) tüm toplumun,tüm sınıfların, Türk, Kürt ve
ulusal azınlık-ların ortak devleti oldu¤unu ileri sürüyor.Sömürgeci
katil devlete saygı ve ba¤lılı¤ı-nı bir kez daha ifade ediyor.
Eskiden sa-vundu¤u devleti yıkma teorik ve siyasi
de-¤erlendirmelerini ve eylemlerini mahkumediyor. Kendisini ve
PKK'yi bilimsel olma-makla, dogmatizmle suçluyor,
piflmanlıkbelirtiyor. Bu devlet, bizim devletimizdir di-yor.
O, bununla yetinmiyor. Türkiye devrim-ci hareketine, Kürt
milliyetçisi akımlara dakendi yolunda yürümesi ça¤rısı, Amerikan-cı
Türk burjuva devletiyle barıflma, iflbirli¤iyapma ça¤rısını
yapıyor. Sömürgeci faflistdiktatörlü¤e karflı haklı, meflru olan
ulusalkurtuluflçu devrimci çizgide büyük devrim-ci kazanımlar elde
etti¤ini, milyonların des-tek, katkı, sempatisini, büyük bir
siyasi, as-keri, kitlesel güç olmasını devletle savafla-rak
kazandı¤ını unutarak, unutturarak, redve mahkum ederek,
marjinallikten kurtul-mak istiyorsanız gelin devletle anlaflın,
fludevleti yıkma sevdasından vazgeçin, di-yor. Üstelik kendi pratik
tarihi bir yana,dünya deneyleri bir yana, co¤rafyamızdakidevletçi
reformist akımların tarihi ve güncelgerçekleri de ortadayken, tüm
bunlar bileyokmufl gibi bu de¤erlendirmeleri yapabili-yor.
Kuflkusuz, Partimiz bu ilkesiz, tasfiyeci,teslimiyetçi yolu
ikircimsiz red ve mahkumediyor. Taktik olarak güçlü ama
stratejikolarak zayıf, iliklerine kadar çürümüfl olan,sömürü ve
zulmün, toplumsal adaletsizli-¤in temsilcisi Türk egemen
sınıflarınındevleti, ergeç proletaryanın önderli¤indeezilen,
horlanan, sömürülen milyonlarındemir yumru¤u altında paramparça
edile-cek, ondan tafl üstüne tafl bırakılmayacak;sovyetik tipte
iflçi-emekçi halk devleti kuru-lacak ve kesintisiz sosyalist
devlete dönü-
S › n › f P u s u l a s › / 1 2
————————————————— ‹mral›, Devrim ve Teslimiyet
-
flecek, proletarya diktatörlü¤ü aracılı¤ıylakomünizme do¤ru
gidilecektir.
DDeevvrriimm mmii EEvvrriimm mmii??Öcalan, politik tercihini
ikincisinden, ev-
rimden yana koyuyor.O, flöyle diyor: "Varılan en önemli so-
nuç artık tarihi olarak isyanlar dönemi so-na ermifltir veya
ermek zorundadır. Amabunun için, Türkiye Cumhuriyeti'nin
tarihidemokratik hareketlenmesi baflarıya git-mek zorundadır.
Demokratik Cumhuriyetsisteminde fliddete yer olmaz. Sorunlarınçözüm
dili isyan veya devrim olamaz. Ba-rıfl içinde anayasal evrim yolu
geçerlidir.Yirminci yüzyılın sonu bunu böyle emret-mektedir."
Devrimden vazgeçerek, "anayasal ev-rim yol"unda karar kılan
Öcalan, bu sapta-masına 20. yüzyılı tanık gösteriyor. Oysabiliniyor
ki, 20. yüzyıl büyük devrimler (an-tiemperyalist halk devrimleri,
sosyalistdevrimler, ulusal kurtuluflçu devrimler) ça-¤ıdır.
Kapitalizmin serbest rekabetçi afla-madan geçerek emperyalizme
(tekelci ka-pitalizme) dönüfltü¤ü, yerini sosyalizme bı-raktı¤ı ve
bırakaca¤ı bir ça¤dır. Sosyaliz-min geçici yenilgisi (restorasyon)
bu gerçe-¤i de¤ifltirmiyor. Bu geçici yenilgi, yenilgiokulunun
büyük tarihi deneyimleri ve ders-leriyle silahlanacak proletaryanın
ve enter-nasyonalist komünist hareketin geçmifltengelecek için
dersler çıkararak daha dona-nımlı yeniden kazanaca¤ı bir tarihi
mufltu-luyor. Ça¤ımız, emperyalizm ve proleterdevrimler ça¤ıdır.
21. asır da yeni Ekimle-rin yüzyılı olacaktır. 20. asrın olguları
Öca-lan'a, tezlerine de¤il, ça¤ımızın emperya-lizm ve proleter
devrimler ça¤ı oldu¤unatanıklık ediyor.
Kapitalizmin bütün açık ve gizli yandafl-larının, ça¤dafl
oportünistlerin büyük bir ar-zuyla istedikleri, devrimlerin ölümü,
kapita-lizmin ebedili¤i iddiası ça¤ımızın, tarihin vetoplumların
nesnel geliflme yasalarının vetoplum biliminin çelikten kalesine
kafasınıvurmufltur, vurmaya devam edecektir. Ge-lecek kapitalizmin,
burjuvazinin de¤il, pro-letarya ve sosyalizmin, halkların
olacaktır.
Burjuvazi için demokrasi, proletarya ve
halk için diktatörlük olan burjuva demokra-sisi ve kapitalizmde
sorunların çözüm dilibarıfl, sınıf iflbirli¤i, teslimiyet, evrim
de¤il,her renk ve tondan oportünistlerin çokkorktukları isyan ve
devrimin dilidir; hepböyle olmufltur, böyle de olacaktır.
Öcalan'ın kapitalizmin, burjuva demok-rasisinin nihai zaferi
üzerine dizginsiz sa-vunu ve övgülerine ve tarihin hükmününartık
devrimsiz, isyansız, fliddetsiz bir ge-liflme oldu¤u iddiasına
karflın, tarihin vetoplumsal geliflmenin tarihsel yasası vemotoru
sınıf mücadelesidir; ve zor, her ye-ni toplumun ebesidir.
Emperyalist gericili-¤in oda¤ında durdu¤u dünya gericili¤i
pro-leter devrimler yoluyla, proleter devrimlereba¤lanmıfl
devrimler yoluyla yıkılacak,sosyalizm (ve komünizm) zafer tacı
giye-cektir. Bugün ezilmeye, bo¤azlanmaya,ehlilefltirerek tasfiyeye
zorlanan ulusal kur-tuluflçu Kürt devrimi tarihsel prati¤i ve
de-neyimi de Öcalan'ın tasfiyeci çizgisinedevrimci bir
yanıttır...
Kürt Ulusunun Ayrı Bir DevletKurma Hakkı Red ve
MahkumEdiliyor
Öcalan, "PKK programının, 70'ler döne-minin dar, a¤ır ideolojik
yaklaflımlı ve poli-tik yapısını, '90'lar dünyasında ve
Türki-ye'sinde aflılma gere¤ini ortaya koy"uyor."Büyük bir
deneyimin arkasından, ilke veprogramının gözden geçirilmesini ve
gün-cellefltirilmesi ihtiyacını vurguluyor. Buyaklaflımım bu
yıllarda artarak devam" et-mifltir diyor. "Aynı husus fliddet için
de ge-çerlidir" diyerek ekliyor. "Yetmifllerde mo-da olan ve
uygulandı¤ında sadece, ayrıdevlet anlamında yorumlanan
'uluslarınkaderini tayin hakkı' gerçekten, bu yoru-muyla tam bir
çıkmazdı", "bunu fiilen belirt-ti¤im tarzda aflmaya çalıfltım."
"Demokra-tik çözüm yolunun zenginli¤i karflısındaayrı devlet,
federasyon, otonomi ve ben-zen yaklaflımları bile geri ve bazen
çözüm-süzlü¤e pratikte yol açtı¤ını görünce... de-mokratik sistem
üzerinde yo¤unlaflmakbana çok önemli geldi" diyor. "Demokratik
S › n › f P u s u l a s › / 1 3
‹mral›, Devrim ve Teslimiyet ————————————————
-
cumhuriyet, demokratik çözüm"ün kendisi-ne "bir ilaç gibi
geldi"¤ini vurguluyor, "De-mokratik çözüm seçene¤i genelde
oldu¤ugibi, Kürt Sorunu'nda da tek seçenek duru-mundadır. Ayrılma
ne mümkün ne de ge-reklidir. Kürtlerin çıkarı, kesinlikle tüm
Tür-kiye ile demokratik birli¤inden geçmekte-dir. Demokratik çözüm,
hakkıyla uygulanır-sa otonomi ve federasyondan bile dahabaflarılı
ve gerçekçi bir model olma yolun-dadır. Pratik daha flimdiden bu
yolda ilerle-mektedir" iddiasında bulunuyor. Çözümün"ortak vatan ve
ortak devlet politikasındangeçti¤ini vurguluyor. Son 25 yılın büyük
ta-rihi olaylarının kendilerini etkiledi¤ini, 70'liyıllarda "sola
hakim olan sorunların slo-ganvari ütopik, dogmatik" tarzda ele
alındı-¤ını, ayrı devlet kurma yaklaflımının o dö-nemden
etkilenmeyi ifade etti¤ini, '93'tensonra fiilen bunu aflmaya
yöneldi¤ini, "reelsosyalizmin çözülüflünden, demokratik çö-züm
tarzını çıkarı Tarak "UKKTH ilkesininartık geçerlili¤ini
yitirdi¤inin saptanmasıgerekti¤ini, "sınırlara hiç
dokunmadan","aynı sınırlar dahilinde demokrasiyi geliflti-rerek
çözümün daha gerçekçi oldu¤unu"görmek gerekti¤ini, "70'ler
programını bı-rakıp yeni programa" "reel sosyalizmin çö-zülüflüyle
geçmek gerekti¤ini söylüyor. O,ısrarla PKK'nin "ayrılıkçı" bir
hareket olma-dı¤ını vurguluyor. "Bu toplumsal yapıdan(Kürdistan
kastediliyor-PSn) devlet do¤-maz. Ne fikri düzey, ne co¤rafi ne
ekono-mik düzey buna imkan ver" mez, "ayrı dev-let sadece ideolojik
bir söylemdir" diyor."PKK önderli¤inde her ne kadar 'sosyalistbir
devletten' bahsetse her örgüt kendinegöre ayrı bir devlet
anlayıflından bahsetsede bunlar ütopik olmaktan öteye gideme-yen
mezhep düzeyinde anlayıfllardı"diye-rek tekrar tekrar vurguluyor.
Geç de olsa'90'lı yıllarla birlikte flahsen yo¤un
de¤er-lendirmelerle demokratik birlik arayıflına"girerek
"seslendirdi¤ini söylüyor.
Burada vurgulanması gereken fludur:Öcalan, burjuva demokratik
bir ilke olanezilen, ba¤ımlı, sömürge ulusların ayrıdevlet kurma
hakkı olan UKKTH ilkesiniaçıkça dünyadaki büyük de¤iflimler
adına
red ve mahkum ediyor. Genel olarak dageçersiz sayıyor.
‹kincisi, Öcalan, Kürt ulusunun hakkıolan ve kayıtsız-flartsız
savunulması gere-ken ayrı devlet kurma hakkı ve bu temel-deki
mücadelesini red ve mahkum ediyor.Böylece, Türk flovenisti bir
durufl sergili-yor.
Üçüncüsü, Öcalan, "ba¤ımsız, birleflikKürdistan" temel
talebinden '93 döneme-ciyle fiilen vazgeçildi¤ini, yöneliminin
budo¤rultuda oldu¤unu vurguluyor. "Kifliseldüzeyde yine dikkate
alınması gereken te-mel bir çalıflmam, PKK'nin yetmifller
dün-yasında kalma program ve propagandatarzını, doksanlı yıllardan
itibaren de¤ifltir-meye ve aflmaya iliflkin çabalarımdı r.Resmi
olmasa da fiili olarak Türkiye gene-linde demokratikleflmeyle
ba¤lantılı...de-mokratik birlik çözümüne yaptı¤ım vurgu-lardır.
Bunu, ilgili devlet kuruluflları gayetiyi bilmektedir. Kürtler
açısından en iyi öz-gürlük ve ba¤ımsızlı¤ın ancak
demokratikcumhuriyet koflullarında söz konusu olabi-lece¤i çok
kapsamlı olarak dile getirilmifltir."Nitekim 1. Ateflkes ça¤rısı
il© bafllayan vegeliflen sürecin hiçbir evresinde "Ba¤ım-sız,
Birleflik Kürdistan" talebi dile getirilme-mifl, aksine tüm
vurgular TC devleti çatısıaltında "siyasi çözüm" üzerinde
yo¤unlafl-mıfltır. Baflsavcılı¤ın iddianamesinde "buhususun basit
bir taktik manevra olarakgörülmesini, bu çok önemli dönüflümü
gö-rüp de¤erlendirememe-sini büyük bir ek-siklik olarak görüyorum.
Demokratik cum-huriyetle demokratik birlik yaklaflımı; stra-tejik
oldu¤u kadar, bizzat mücadelenin bi-ze gösterdi¤i, dayattı¤ı en
do¤ru çözümyolu olarak anlaflılmalıdır", diyor. PKK,"Demokratik
Cumhuriyetin temel çerçeve-sinde, ortak vatan anlayıflında, ütopik
dö-nemin ve artık özgürlük için tek biçim ol-mayan ve zaten fiilen
ifllemeyen, bırakılan"ama resmen de¤ifltirilmeyen ayrı
devletprogramı yerine, "en yakın bir konferansla"fiilen zaten
terkedilmifl olan program yeri-ne yeni ve demokratik bir program
ilanedilmeli, diyor.
Dördüncüsü, Öcalan, ba¤ımsız Kürdis-
S › n › f P u s u l a s › / 1 4
————————————————— ‹mral›, Devrim ve Teslimiyet
-
tan devletinden federasyona, bursan oto-nomiye (Roma sürecinde
açıklanan talep-ler hatırlansın), otonomiden de tek devlet,tek ulus
('kültür milliyetçili¤i') fikrine, çözü-müne kadar
gerilemifltir.
Partimiz, Kürt ulusunun baflta ayrı dev-let kurma hakkı olmak
üzere, silahlı diren-me, ayaklanma ve devrim hakkını kullana-rak
tüm ulusal demokratik haklarını kazan-ma kavgasının flartsız
yanındadır. Parti-miz, Öcalan'ın savundu¤u sömürgeci fa-flist
diktatörlükle ortak çatı altında Kürt Ulu-sal Sorunu'nun sözde
"demokratik çözü-mü" çizgisi ve projesine de ikircimsiz
karflı-dır.
Kürt Sorunu Anayasal Bir Sorun De¤il Devrim Sorunudur
Öcalan, ayaklanmalar ve devrimler dö-neminin bitti¤ini, Kürt
Sorunu'nun anayasalbir sorun oldu¤unu ileri sürüyor.
Sorununanayasal ve yasal düzenlemelerle Kürtkimli¤inin, dil ve
kültür özgürlü¤ünün tanın-masıyla çözülebilece¤ini savunuyor.
Dev-let sınırlarının ("Misak-ı Milli") de¤iflmezli-¤ine sahip
çıkıyor.
O, Kürt Sorunu'nun dil ve kültür sorunuoldu¤unu savunuyor.
"Ortak vatan, ortakdevlet" esprisine dayalı olarak
sorunun"rahatlıkla" çözülece¤ini iddia ediyor. Üni-ter devlet
yapısı altında anayasal vatan-dafllık, birinci sınıf vatandafl, üst
kimlik ola-rak Türk, alt kimlik olarak ve köken olarakKürt çözümünü
öteden beri dile getirenTürk burjuvazisinin pek çok kanadının
po-litikalarına hararetle "demokratik birlik","demokratik
Cumhuriyet" söylemiyle sahipçıkıyor.
Partimiz, bu Kemalist yaklaflımı redde-diyor; Kürt Sorunu,
anayasal bir sorun de-¤il bir devrim sorunudur. Siyasal
demokra-sinin temel taleplerinden biri olan Kürt ulu-sunun ulusal
özgürlü¤ünü kazanması so-runu, yarı-sömürge, geri kapitalist
Türkiyesistemi içinde siyasal reformlar yoluyla,anayasal yolla elde
edilemez. Yarı-sömür-ge, geri kapitalist yapı sürdükçe, Türk
ege-men sınıflarının egemenli¤i devam ettikçe,
Kürt ulusunun sömürge ba¤ımlılı¤ı sürdük-çe ister devrimin
baskısı altında kalarak,ister devrimi ehlilefltirerek bo¤mak
ama-cıyla olsun, sistemin ve diktatörlü¤ün bazısivri uçlarının
törpülenmesiyle ya da bazısiyasi reformların yapılmasıyla Kürt
Soru-nu, çözülmeyecektir. Olsa olsa sömürgecitahakküm, Türk
Ulusu'nun egemen ve ay-rıcalıklı konumu inceltilmifl, ulusal
baskıgöreli olarak hafiflemifl tarzda sürecek vekorunacaktır.
Kürt Sorunu, ancak, Kürt ulusunun bafl-ta ayrı devlet kurma
hakkı olmak üzeretüm ulusal demokratik haklarını
özgürcekullanabilece¤i; ekonomik ve siyasi ilhakve iflgalin son
buldu¤u koflullarda çözüle-bilir. Bu da bir devrim ve iktidar
sorunudur.Tabii ki, e¤er devrimci düflünüyor ve dev-rimci bir çözüm
öneriyorsak!
Öcalan'ın önerdi¤i çözüm, geri bir ulu-sal reformist çözümdür.
Sosyal demokratikkarakterde bir çözümdür. Pek çok serma-ye
kuruluflunun, partilerinin sözde çözümönerilerinde bunu görmek
mümkündür.
Öcalan çözümünün, çizgisinin karakterihakkında fikir edinmek
bakımından Le-nin'in flu sözlerini hatırlatmanın tam yeridir:
"Reformist bir de¤ifliklik, egemen sınıfiktidarının temellerini
sarsmayan, bu sını-fın ödünü olan ve onun tahakkümünü sür-düren bir
de¤iflikliktir. Devrimci bir de¤iflik-lik ise, bu iktidarı
temellerine kadar sarsar.Ulusal programda reformizm, egemen ulu-sun
bütün ayrıcalıklarını ortadan kaldır-maz; reformizm, ulusal
baskının tüm bi-çimlerini yok etmez. 'Özerk' bir ulus, 'ege-men'
bir ulusla, haklar bakımından eflit du-rumda de¤ildir."(UKKTH, s.
195)
Kaldı ki, Öcalan, özerkli¤i de reddet-mektedir; daha geri bir
durufl sergilemek-tedir.
Egemen ulusun egemen sınıfının ikti-darını yıkmadan,
emperyalizme ba¤ımlılıkiliflkilerini tasfiye etmeden Kürt Ulusal
So-runu çözülemez.
Stalin'in de vurguladı¤ı gibi, ça¤ımızdaulusal sorun, ülkelerin
bir iç sorunu olmak-tan çıkarak ezilen, ba¤ımlı, sömürge,
yarı-sömürge ulusların ve halkların emperyaliz-
S › n › f P u s u l a s › / 1 5
‹mral›, Devrim ve Teslimiyet ————————————————
-
me karflı mücadelesi sorunu, proletaryadevrimi genel sorunun
tamamlayıcı parça-sı olan bir sorun haline gelmifltir.
Kürt Ulusal Sorunu, devrimimizin temelsorunlarından, baflta
gelen sorunlarındanbirisidir. Kürt ulusal özgürlü¤ünün
kazanıl-ması, devrimimizin en yakıcı sorunu olangenel politik
özgürlüklerin kazanılması so-rununun temel bileflenlerinden
birisidir.Sorunun çözümü de antiemperyalist de-mokratik halk
devrimiyle, dahası kalıcı venihai çözümü devrimimizin ilk
adımınınsosyalist devrime kesintisiz dönüflmesiyle,komünizme do¤ru
ilerleyifliyle olanaklıdır.
Partimizin programatik, stratejik çözümönerisi, proletarya
hegemonyasında ortak,gönüllü, istendi¤i zaman özgürce
ayrılmahakkının güvenceye alındı¤ı, ulusların vedillerin
eflitli¤ine dayanan sovyetik devrim-ci-demokratik cumhuriyetler
birli¤idir. Buadımın ikinci bir adımla, devrimimizin ke-sintisiz
sosyalist devrime dönüfltürülmesiy-le sosyalist bir cumhuriyetler
birli¤i politikave çözümüdür.
Ve biliniyor ki, kapitalizm ulusal soru-nun çözümünde iflas
etmifltir. Ulusal bas-kının ana kayna¤ı emperyalizmdir. Ulusalbaskı
ve tahakkümü ortadan kaldırabilmekiçin, kapitalizmi ortadan
kaldırmak gerekir.Kapitalizmin çerçevesinde ortaya çıkabile-cek
ulusal çözüm, giderek emperyalizmeteslim olmakla sonuçlanmaya
mahkum-dur. Ça¤ımız buna tanıklık yapmıyor mu!..
Öcalan, Kürt Sorunu'nu dil ve kültür öz-gürlü¤üne, bu anlamda
Kürt kimli¤inin ta-nınmasına indirgiyor. Ve bu sorunda da'90'lar
sonrası fiilen önemli adımlar atılmıfl-tır, diyor.
Kuflkusuz, Kürt Sorunu buna indirgene-mez, dahası esası buna
indirgenemez. Dilve kültür özgürlü¤ü ulusal sorunun, ulusalsorunun
çözümünün önemli ama sadecebir bilefleni ve bir cephesidir.
Kürt Ulusal Sorunu, en baflta ayrı dev-let kurma hakkı içinde
olmak üzere tümulusal demokratik hakların kazanılması,özgürce
kullanılması hakkı ve sorunudur.Ekonomik ve siyasi ilhakın son
bulması so-runudur.
Açık ki, sorunun dil ve kültür sorununaindirgenmesi, tutarlı
demokratlıkla bileba¤daflmaz ve Türk flovenisti bir
tutumdur.Co¤rafyamızdaki her türüyle reformist akı-mın floven,
sosyal floven çizgisi de sorunudil ve kültür sorunu ba¤lamında
ortaya ko-yuyor...
Görüldü¤ü kadarıyla Öcalan, savunma-sını, çizgisini Türk egemen
sınıflarını,Amerikan emperyalizmini, faflist diktatörlü-¤ü ikna-ya
göre flekillendirmifl. Tipik burju-va demokratizm çizgisi. Tipik ve
sınırlı birulusal reformist çizgi. Kürt Sorunu'nda tu-tarlı bir
demokratizmi bile temsil etmiyor.
Öcalan, PKK ve Kürt HalkınıNereye Ça¤ırıyor?
Öcalan, "bazı sapmalar olsa bile de-mokratik cumhuriyet" olarak
tanımladı¤ıAmerikancı faflist diktatörlü¤e inkar ve im-hadan
vazgeçmesini, PKK'ye ise isyan-dan, devrimden, silahlı mücadeleden
vaz-geçmesini öneriyor. ‹nkar ve ayaklanma-lar, fliddet ve baskının
artık miadını doldur-du¤unu, artık yeni bir tarihi aflamaya
gelin-di¤ini, kaçınılmaz, zorunlu ve seçeneksiztek yolun demokratik
barıfl içerisinde birarada yaflamak oldu¤unu söylüyor.
PKKönderli¤indeki isyanın artık son isyan ol-ması gerekti¤ini,
devletin bu amaçla yumu-flaması, çözüme kapı aralaması gerekti¤i-ni
vurguluyor; "Cumhuriyete, devlete karflıborcun ödenmesinin de
baflka yolu" yokturdiyor. Türk burjuva devletinin soruna huku-ki
de¤il politik yaklaflarak çözmesi gerekti-¤ini vurguluyor.
Öcalan, "bir büyük özgürlük arayıflınıflahsımda irdelemek bir
yöntem haline gel-di. Burada (‹mralı'da) da denemek bekle-nen bir
husustu" diyerek, bu irdelemeninsonucu olarak "fazlasıyla yeterli
olan birözgürlük isyan kiflili¤indin, özgür barıflKimli¤ine
ulafl"tı¤ını, "tek bunun için yafla-ması" gerekti¤ini, "yakalanma,
sorgu vedaha sonraki süreçte (bunu) esas aldı'¤ını,bundan sonraki
yaflamını barıfla adayaca-¤ını ve adadı¤ını, TC'nin 21. asra bir
barıfl-la girmesi, 21. asrın bir barıfl asrı olması
S › n › f P u s u l a s › / 1 6
————————————————— ‹mral›, Devrim ve Teslimiyet
-
gerekti¤ini, gidiflin de bu yönde oldu¤unuve olaca¤ını, bunun
kaçınılmazlı¤ını vur-guluyor. O, e¤er bugünkü kavrayıfla
sahipolsaydım tuttu¤um yola 70'li yıllarda gir-mezdim,
yanlıfllı¤ını görüyorum, diyor.
Öcalan, PKK'ye '93'ten beri fiilen aflıl-mıfl eski programını
yeni döneme uygun"demokratik birlik" çözümü temelinde "dev-lete
hizmet edecek" bir program haline ge-tirmesini, bir "barıfl
kongresi" toplamasını,"Bir devrimci örgütten, demokrat
örgütedönüflerek" kendini aflması, yenilemesigerekti¤ini
"devrimcilikte çakılıp kalmak,karflıdevrim kadar tutucu
bürokratizmesaplanıp kalmak" anlamına gelece¤ini be-lirtiyor.
Kürt Sorunu'nun çözümünde "devlettede duyarlılı¤ın geliflti¤ini
gördüm, sisteminçözüm ça¤rıları yapması bana ilaç gibi gel-di"
diyen Öcalan, "tutukluluk sürecim bo-yunca devletin yaklaflımlarını
bu umut (ba-rıfl umudu-PS) u¤runa yaflamaya de¤erbuldum.
Karflılıklı elefltiri ve suçlamalarıderinlefltirmeyi anlamlı
bulmadım" diyenÖcalan, "bundan sonra fırsat bulursam,çabam silahlı
çatıflmanın tamamen orta-dan kaldırılması ve PKK varlı¤ının yasal
si-yasal zemine çekilmesi, demokratik sis-temle bütünlefltirilmesi
temelinde olacaktır.Devletin duyarlılı¤ıyla, yaratıcı
çabalarımagüvenerek bu rolü baflarıyla oynayaca¤ı-ma inanıyor ve
kararlılı¤ımı vurguluyorum"diyor.
Öcalan, devletin çözüm için adım attı¤ıkoflullarda "da¤daki
insanı indiririm" diyor;"PKK'nin sadece karflıt olmaktan
çıkmaklakalmayaca¤ını, devletin en önemli destekgücü olaca¤ını"
söyleyen Öcalan, "fırsatverilsin, PKK da¤dan inecektir ve
vatandaflolarak destek olacaktır" diyor. "PKK uygunbir çözüm
yaklaflımıyla demokratik siste-me çekilirse, bu gerçekten kalıcı
bir de-mokrasi zaferi olacaktır" vurgusunu yapı-yor. "Çıkarların
aflırılıklarını engelleme ka-dar haklı olan yanlarını da devlet
kurumla-rı aracılı¤ıyla realize edilmesi" demokrasi-nin
meziyetidir, diyor. "Aflırı ideolojik ve ka-tı siyasi yaklaflım, bu
dönemin demokratikçözüm zorunlulu¤una terstir" diyor. PKK'ye
ve devlete ça¤rı yaparak "PKK cumhuriye-ti parçalayan
iddiasından, onu güçlendirentemel olgulardan birisine dönüflme"li,
Kürthalkını, PKK'yi "cumhuriyet karflıtı yapma-mak tarihi bir
görevdir", e¤er "devlet sınırlıolarak bile yol açarsa barıfl yoluna
girmek-ten, ortak vatan ve demokratik cumhuriye-te layık oldu¤u,
de¤eri gücü vermekten çe-kinmeyece¤i, bu güçte oldu¤u
görülecek-tir. Aksi halde her iki taraf kaybeder, düfl-man kazanır,
acı artar, tarih kaybeder" di-yor.
O, devletin olumlu yanıt verdi¤i koflul-larda tarihi bir
aflamanın yakalanaca¤ınıbelirttikten sonra "ilk defa bu son
isyanıngerçekten son isyan" olaca¤ını, "duygusal-lı¤a kapılmadan"
sorunu "kardefller arasın-daki haksızlık ve ihmalkarlıktan
kaynakla-nan çok acı bir çatıflma olarak görüp, kar-deflçe, ama
realiteye, demokratik cumhuri-yet çatısı altında bir barıfla
gidilmelidir"ça¤rısı yapıyor. "Demokraside çarenin
tü-kenmeyece¤ini" belirten Öcalan, "tarihi biryargılamadan tarihi
bir çözüm" çıkmalı, "buyargılanmada, bunu cesurca ortaya koy-mam bu
cumhuriyetin, onun geliflen de-mokratik karakterinin hem bir gere¤i
veonunla tanıflmamızın, dolayısıyla barıflma-mızın gere¤idir hem de
baflka tür bilimselolarak da çaremizin olmadı¤ı ve gerekme-di¤idir
de" vurgusunu yapıyor. "ÖzellikleKürtler için en büyük eksiklik
gerek kendido¤dukları ana co¤rafya, gerekse de birparçası oldukları
tüm Türkiye'yi vatan ola-rak görme duygu ve düflüncelerinin
zayıflı-¤ıdır. Bu, üzerinde oynamaya müsait birdurum yaratıyor.
Ayrı bir Kürdistan kavra-mı bunun sonucudur. Do¤rusu ortaya
ko-nulmazsa tehlikelidir" diyerek, bu "tehlike-yi" ortadan
kaldırmayı asli görevi olarakgörüyor. Tarihi tecrübenin isyan,
ayaklan-ma, devrim yolunun geçersizli¤ini açı¤a çı-kardı¤ını,
devletin de inkar ve bastırmadanvazgeçerek "flimdi yapılması
gereken bun-dan sonra yarayı ilaçlayıp ba¤lamaktır. Bu-nun adı da
toplumsal barıfltır" diyerek "öz-gürlük temelinde devlet ve
toplumla yeni-den ba¤lanma"yı temel görev sayı-yor.Kürthalkına, "Bu
çerçevede do¤udaki (artık
S › n › f P u s u l a s › / 1 7
‹mral›, Devrim ve Teslimiyet ————————————————
-
Kürdistan kavramı bile kullanılmıyor-PS)halkımıza, Kürt halkına
düflen...devletleyeniden demokratik birlik içinde yürümek-tir"
ça¤rısını yapıyor.
Öcalan'ın yukarıda özetlenen tezleri,çözüm perspektifi, politik
çizgisi devrimciolan her fleyle kopuflmaya, inkara, teslimi-yete,
tasfiyecili¤e dayanıyor. PKK'nin veKürt halkının büyük
fedakarlıkla, onbinler-ce flehit vererek yarattı¤ı tüm devrimci
de-¤erlerden, geleneklerden arınmayı öneri-yor. Devleti tehdit eden
bu mücadeleyi vede¤erleri sisteme, devlete, Türk egemensınıflarına
endeksleyerek, sistemin devrimve sosyalizm mücadelesi karflısındaki
birgücü haline getirmeyi amaçlıyor. Kuflku-suz, bu tablo ve
sonuçları, iflçi sınıfına,halklara, Kürt halkına "büyük
kaybettiriyor"ama egemen sınıflara, diktatörlü¤e, gerici-li¤e
"büyük kazandırıyor" ya da "büyük ka-zandırma"ya hizmet ediyor.
Partimiz bu tabloyu görüyor, süreç içe-risinde çilekefl Kürt
halkının da bu gerçe¤igörece¤ine inanıyor.
Barıfl, Devrim/ Teslimiyet
Öcalan, "demokrasinin", "demokratikuygarlı¤ın" 20. asrın sonunda
"tam", "ke-sin" zaferini ilan etti¤ini ve kazandı¤ını id-dia
ediyor. 21. asrın "barıfl asrı" olaca¤ınıdüflünüyor. Türkiye'nin de
Kürt sorununuçözerek 21. asra barıfl içinde girmesiniöneriyor,
özlüyor ve istiyor. Bu amaçla ırk-çı, militarist, inkarcı,
soykırımcı, ilhakçı, ifl-galci, yayılmacı Türk egemen
sınıflarını,sömürgeci faflist diktatörlü¤ü ikna etmeyeçalıflıyor.
Temel görevini, buradan saptı-yor. Yaflamını, yeteneklerini ,
karizmasınıbu yolda kullanaca¤ını ısrarla tekrar tekrarvurguluyor.
Buna da "büyük kazandırma"diyor. "Büyük kaybettirme" burada ters
yüzedilmifl olarak "büyük kazandırma" olarakproletaryanın, Kürt
halkının, halkların kar-flısına çıkarılıyor.
Öcalan'a göre, barıfl nasıl kazanılacak?Açık ki, sınıf
iflbirli¤i temelinde. Yarı-sö-mürge, geri kapitalist yapının, Türk
ege-men sınıflarının egemenli¤inin, Türk Ulu-
su'nun egemen ve ayrıcalıklı konumununsürdü¤ü, Kuzey
Kürdistan'ın ve Kürt ulusu-nun sömürge ba¤ımlılı¤ının devam
etti¤iama göreli hafiflemifl, inceltilmifl bir tarzdakorundu¤u
koflullarla.
Bu barıflın adı, olsa olsa kırıntılar karflı-lı¤ında, çok büyük
kaybetme pahasına el-de edilecek oldukça geri bir burjuva
barıflolacaktır. Ne olursa olsun barıfl politikasıkabul
edilemez.
Barıfla evet! Ama nasıl? Kuflkusuz ki,özgürlük gibi barıfl da
devrimle gelecek.Sistem, diktatörlük yıkılacak. Türk Ulu-su'nun
egemen ve ayrıcalıklı konumu sonbulacak. Kürt Ulusu, baflta ayrı
devlet kur-ma hakkı olmak üzere tüm ulusal demok-ratik haklarını
özgürce, özgür iradesiylekullanabilece¤i koflullarda adil, onurlu,
eflitbir barıfl gelecek.
Bunun yolu da iktidarın devrimci flidde-te dayalı, ayaklanma
yoluyla, devrimle yı-kılması yoludur. Öcalan'ın burjuva
pasifistbarıfl çizgisi ise bu yolun reddine dayanı-yor.
Barıfl, ilkesel olarak, programatik, stra-tejik olarak böyle
kazanılır. Taktik geliflmehattı da buradan belirlenir ve
belirlenmeli-dir.
Ayaklanmanın, devrimci mücadelenin,devrim ve iktidar kavgasının
yan ürünüolarak ortaya çıkabilecek reformcu kaza-nımların ifadesi
olabilecek siyasal kaza-nımlar, geçici barıfl (soluklanma, bu
kaza-nımları iktidar sorununun devrimci çözü-münün bir aracı olarak
kullanma) elbette kireddedilemez. Ama adı üzerinde, "devri-min yan
ürünü" olacaktır e¤er gerçeklefle-bilirse. Devrimi, her devrimin
temel sorunuolan iktidar sorunu ve kavgasını, devrimcifliddeti,
isyan ve ayaklanmayı reddederek,devlete hizmeti temel görev
bilerek, devle-ti tehlikelerden kurtararak, teslimiyetçi, ol-dukça
geri bir içeri¤e sahip reformist, tasfi-yeci içerikte bir
programla, politik stratejiy-le, eylemle de¤il.
Devrimin baskısı, darbeleri altındae¤emen sınıfların geri adım
atarak ciddiödünler vermek zorunda kaldı¤ı koflullar-da bile bu
kazanımların, ödünlerin kullanı-
S › n › f P u s u l a s › / 1 8
————————————————— ‹mral›, Devrim ve Teslimiyet
-
labilmesinin tek güvencesi, yine devrim veiktidar kavgasına
ba¤lanmıfl bir militanmücadele çizgisinin; stratejik,
programatikçizgi ve amaçlara ba¤lanmıfl bir militantaktiksel
çizgidir.
Teslimiyetle barıfl elde edilemez, kaza-nılamaz, korunamaz ve
bir sıçrama tahtasıolarak veya bir soluklanma an'ı olarak
anahedefler do¤rultusunda kullanılamaz.
Teslimiyet kaybettirir. Devrim ve sosya-lizm kavgasının, Kürt
ulusal devrimininkarflısına yeni, kabarık, daha a¤ır
ideolojik,politik, örgütsel fatura çıkarır. Bedeli a¤ır-lafltırır.
Mekanizm, flematizm, dogmatizm,ütopizm, ideolojik yaklaflılıyor,
Baflkan an-laflılamıyor, politik ve somut koflullar kav-ranmıyor
motifleriyle kamufle edilerek bugerçekler örtülemez. Büyük ulusal
devrim-ci kazanımlar sınıf iflbirli¤ine, kırıntılara,stratejik
olarak kaybettiren pazarlık ve pra-tiklere feda edilemez,
edilmemelidir.
Yorgunluk mu var, bir mola mı gereki-yor, diktatörlük
inisiyatifi ele geçirmeye mibafllamıfl, yeni bir devrimci atılım
için yeni-den derlenmek-toparlanmak mı gerekiyor,ama bu koflullar
ilkesel, programatik, stra-tejik devrimci de¤erlerden
vazgeçmenin,unutmanın, unutturmanın aracı yapılamaz.Aksine bu
tehlike daha da büyüyece¤i içinbunlara daha kıskançlıkla sahip
çıkmakgerekiyor. Öngörülecek taktiksel hat, ilkebozmaya tekabül
etmeyecek. Kazanımlar,gelenekler, manevra yapmanın, daha güç-lü
davranmanın aracı olacak. Gelecek an'afeda edilmeyecek, koflullara,
gidiflata uy-gun mücadele ve örgüt biçimleriyle, politik,örgütsel
inflaa ve manevralarla, propagan-da, ajitasyon, eylemle yürünecek.
Burjuva-zi, kurumları, gericilik hakkında hayalleryaratılmayacak.
Silahlar bırakılmayacak.
Barıfl talebini yükseltece¤iz. Ama dev-rim ve iktidar kavgasına
ba¤lanmıfl temel-de. Devrimci barıfl stratejisi, barıflçıl
yola,sınıf iflbirli¤i ve teslimiyet stratejisine da-yanmaz. O,
devrim, iktidar, ayaklanma he-define ba¤lıdır.
Barıfl talebini taktiksel olarak da yüksel-tece¤iz ve
mücadelesini verece¤iz. Amataktiksel olarak devrimci barıfl
mücadeleside devlete teslimiyeti reddeden yolda, mü-
cadeleci yolda, en genifl yı¤ınları; kirli,haksız, sömürgeci
savafla karflı do¤an,büyüyen tepkileri iktidar kavgasına
yönlen-dirmenin, genifl yı¤ınları özdeneyleriyledevrimci çizgi ve
kavga etrafında birlefltire-rek savafla sürmenin, devrimci
mücadele-nin yan ürünü olacak kazanımları elde et-menin aracı
olacaktır bu yol.
Bugün tablo böyle de¤il ama diyelim ki,sınıf düflmanı devrimin
baskısı altında geriadım atmak, ciddi tavizler (örne¤in, özerk-lik
gibi) vermek zorunda kaldı. Tamamdüflmanla görüflelim, pazarlık
yapalım. An-cak hayaller yaymadan, silahları bırakma-dan, devrim ve
iktidar hedefine sıkı sıkıyaba¤lanarak büyük kitlelerin gücüne,
politikve askeri kozlara dayanarak yeni ve dahabüyük sıçrama ve
kesin hedefe ulaflmadabu olana¤ı mücadeleci bir tarzda kullana-lım.
Bazı taktik tavizler, taktik geri adımlarbizi stratejik hedeflere
yaklafltırıyor, strate-jik zaferi hazırlıyorsa, hızlandırıyorsa
dev-rimci bir adım olabilir, tersi de¤il.
Ama bu farklı bir politikadır, teslimiyet,uzlaflma, iflbirli¤i,
devrimi, devrimcili¤i red,devrimcilikte direnmenin
"karflıdevrimcilik"olarak de¤erlendirilmesi ise bambaflka
birfleydir. Biri di¤erini reddeder...
‹mralı Çizgisi Haklı ve Haksız Savafl Ayrımını Reddediyor
Öcalan, savunmasında kendilerinebaflka bir çıkıfl yolu
bırakılmadı¤ı için, in-kar, baskı politikası yüzünden
baflkaldır-mak zorunda kaldıklarını, yürüttükleri sa-vaflın yasal
de¤il ama meflru oldu¤unusöylüyor. Ama bugün dönüp geri
baktı¤ızaman, 25 yıllık tarihi tecrübenin ardındanamatör, ütopik,
dogmatik, ideolojik davran-dıklarını, bugünkü kavrayıfla o gün
ulafl-mıfl olsaydı girdikleri o yola girmeyecekle-rini
söylüyor.
"Sorunların a¤ırlaflmasının en temelnedeni, bu çerçevenin
(savunma çizgisikastediliyor-PS) sistem tarafından gelifltir-memesi
kadar, çözümü arayan sorun sa-hiplerinin de böyle bir çerçeveyi
gündemle-rine koymamaları büyük rol oynamıfltır.
S › n › f P u s u l a s › / 1 9
‹mral›, Devrim ve Teslimiyet ————————————————
-
'60'lı, '70'li yıllarda kurulması ve tutarlı tem-silinin
yapılması gereken bu çerçeveye'90'lı yıllarda ulaflılabil-di."
diyor.
Buna ra¤men "PKK'nin tüm ütopik veaflırı siyasi perspektiflerine
ra¤men" ve"eylem yöntemlerindeki yanlıfllarına ra¤-men sorunu
ortaya koymada, çözümü zor-lamakla tarihi bir rol oynadı¤ı
tartıflmasız-dır" "Sana ayakba¤ı olan sorunu gör veçöz demekle
gerçek bir hizmeti yapmıfltır",diyor. PKK'nin bölücü, ayrılıkçı
de¤il, 21.asra do¤ru, acısı ve tatlısıyla, "kuvva -i de-mokrasi
rolünü" oynadı¤ını vurguluyor. Ta-rihi bir fırsatın do¤du¤unu,
"tarafları suçla-mak yerine, bilimsel de¤erlendirmeye
çalı-flıyorum." "Ya ayrılık, isyan ya bastırma veinkar! Halbuki iki
yaklaflım çok denendi¤ihalde verdi¤i muazzam kayıpları bir
tarafabırakalım, hiç çözüm gücü olunmadı¤ı gibi,sorunu ve toplumu
çok a¤ır sorunlarla yüzyüze bırakmıfltır...yani
çözümsüzlüktür.Bunun kader olmadı¤ı, gerçekten demok-rasilerde
çarenin bitmedi¤ini söylememizera¤men, prati¤e ulaflmamanın tarihi
so-rumlulu¤u herkesindir". "Burada artık kimhaklı-haksız" ı
tartıflmaktan çok, "demok-ratik çözüme" gitmek gerekti¤ini
belirtiyorÖcalan.
Açık ki, Öcalan, devrimci bir duruflla ‹m-ralı'da kirli, haksız,
sömürgeci savaflı mah-kum etmedi. Kürt ulusunun, PKK'nin
ön-derli¤indeki haklı, meflru savaflını savuna-madı. Herkes(l)
suçludur politikasını izledi.Devrimci geçmifle reddiye yazarak
bıraka-lım kimin ne kadar haklı haksız oldu¤unu,bu ifli kaderde,
tasada, kıvançta birlik vekaynaflma ruhuyla çözelim, diyor.
Sorun,kardefller arası bir sorundur, kardeflçe çö-zelim, diyor.
Oysa, genel olarak sınıflı toplumlarda,özel olarak da ça¤ımızda
savafl olgusuböyle de¤erlendirilemez. Tarihsel deneyi-min
kanıtladı¤ı, teorinin açıkladı¤ı gibi,hangi biçimde olursa olsun
gericili¤in halk-lara, proletaryaya karflı savaflımı, savaflla-rı
tümüyle gerici ve haksız; proletarya vehalkların emperyalizme,
kapitalizme, geri-cili¤e, sömürge ve yeni sömürge ba¤ımlılı-¤ına,
gerici egemen sınıflara karflı savaflı-
mı ve savaflları ise haklı, meflru, ilerici,devrimci
savafllardır.
Kürt halkının sömürgeci faflist karflıdev-rime karflı ulusal
özgürlükleri için yürüttü¤üsavafl, tümüyle haklıdır. Türk egemen
sı-nıflarının ulusal kurtulufl hareketine vedevrime karflı
yürüttü¤ü savafl ise tümüylehaksız, gerici ve sömürgeci bir
savafltır.
Tasfiyeci, teslimiyetçi, liberal de¤erlen-dirmeler, renksiz,
soluk, orta yolcu, reddiyedüzen politikalar bu bilimsel,
devrimci,nesnel gerçe¤i ne dün de¤ifltirebildi ne bu-gün ne de
gelecekte de¤ifltirebilecektir.
Amerikancı Faflist Türk Ordusuna Dizilen Övgüler
Öcalan, Türk burjuva ordusunun "tamaçık olmasa da, devleti ve
toplumu kontrol-lü demokratik sürece oturtmaya çalıfl"tı¤ı-nı,
ordunun rolünün tam anlaflılamadı¤ı,"toplum, gerçekten demokrasi ve
onun so-runları barıflçıl çözme sistemiyle, olgunlafl-mıfl olarak
hazırdır" ,"ordu en hazırlıklı ku-rum olarak bu süreci demokrasi
lehine ge-lifltirmekten yana, ama denetimi de eldenbırakmak
niyetinde" olmadı¤ını belirtiyor."fiiddet, artık cumhuriyetin
gündemindenkesin kalkmalıdır. Sanıyorum, Türkiye'detüm kesimlerin
konsensüs sa¤ladıkları entemel konu budur" sübjektif, gerçek
dıflısaptamasında bulunduktan sonra, devam-la, "kimse sorunların
fliddetle çözülece¤ineinanmıyor. Bunun, açık ve tarihten en bü-yük
dersi çıkarmıfl görünen ve büyük zorgücüne ra¤men, bu gücün
etkisini ancakyaratıcı ça¤dafl bir demokrasiye yönlendir-mede
kullanan ve açıkça doksan ortaların-dan beri MGK Konseptleri ile
yürütülen,içinden geçmekte oldu¤umuz tarihi afla-mayla da
kanıtlanıyor. Ordu darbe yapmı-yor. Ordu, en demokratik görünen
partiler-den bile daha duyarlı, demokrasinin ölçüt-lerini
hatırlatıyor. Günümüzde ordu ve de-mokrasi iliflkisi irdelenirken,
herkes flahsıiçin alabildi¤ine demokrasi isterken ordu-nun
gerçekten demokratik normların takip-çili¤ini üstlenmesi, flüphesiz
ülkenin gü-venli¤iyle ba¤lantılıdır, ama, sorumlu oldu-
S › n › f P u s u l a s › / 2 0
————————————————— ‹mral›, Devrim ve Teslimiyet
-
¤u gibi bu güvenli¤in bile demokrasiyleba¤lantılı oldu¤unun
görülmesi de yüksekve saygı duyulması gereken bir anlayıfl
ge-re¤idir. Bu açıdan da bu aflamanın tarihi,demokratik nitelikte
oldu¤unu görüyo-ruz...Ordu bugün demokratik aflamanınkarflısında
bir tehdit de¤il, tersine sa¤lıklıaflama yapmasının ve
iflletilmesinin temi-nat gücü konumundadır. "fleklinde belirti-yor
faflist Türk ordusu hakkındaki düflün-celerini.
Bu tahliller bilimsel, nesnel, devrimcide¤ildir. Türk burjuva
ordu gerçe¤inin çar-pıtıl-masıdır. Ordunun sınıfsal
niteli¤inin,askeri ve politik rolünün, halklar ve
devrimkarflısındaki konumunun ve emperyalizmeba¤ımlılık iliflkileri
ba¤lamında rolünün deaçık çarpıt 11-masıdır.
Türk burjuva ordusu, devrim ve sosya-lizm, proletarya ve
halkların, Kürt halkınınen önemli stratejik ve taktik
düflmanıdır.Ordu, faflist generaller çetesinin yöneti-minde faflist
diktatörlü¤ün en temel vurucugücüdür. Ordu, yalnızca en önemli
vurucugüç, sistemin en örgütlü faflist kurumu de-¤il, aynı zamanda
kolektif kapitalist bir as-keri klik olarak, Türk egemen
sınıflarınınbir kesimidir. Ordu, baflta ABD olmak üze-re
emperyalizmin ve egemen sınıfların enönemli sacaya¤ıdır. ‹ç ve dıfl
politikada ip-leri elde tutmakta, Amerika patentli
sözde"demokratik" 12 Eylülcü yarı-askeri faflistpolitik rejim
kurumlaflmasına dayanarakTürkiye'yi yönetmektedir. Gitgide
biçimsel-leflen, ifllevsizleflen parlamento, seçimler,partiler gibi
burjuva kurumlar yarı-askerifaflist diktatörlü¤e demokratik görüntü
ver-mek amacıyla kullanılan i¤reti bir maske-den baflka bir fley
de¤ildir. Türkiye'nin de-mokratikleflememesinin,
demokrasinin(politik özgürlük) önündeki en büyük engelordudur.
Ordunun bugün çıplak bir askeridarbeyle (sözde demokratik kurumları
birtarafa itmemifl olması) faflist diktatörlü¤ütümden
askerilefltirerek dolaysız politik ik-tidar tekelini kurmamıfl
olması, co¤rafya-mızda, bölgede, küresel çapta bir dizi fak-törle
vb. iliflkilidir. Ordunun belirledi¤i"MASK", "MGSB", "28 fiubat
Kararlan"
"MGES" tarafından çerçevesini çizdi¤i "ye-niden yapılandırma
programı" kısıtlı birburjuva demokrasisine dayanan bir dikta-törlük
biçimini de yadsıyor. Kürt Soru-nu'nda ise "ez ve çöz" politikasını
izliyor.Öcalan'ın yukarıdaki açıklamaları yaptı¤ıgünlerde Kuzey
Kürdistan da içinde olmaküzere bugün de ordu merkezli faflist
fliddetbinbir biçimde co¤rafyamızın dört bir ya-nında, Güney
Kürdistan'da bütün barbarlı-¤ıyla sürüyordu, sürüyor.
Açık ki, Öcalan'ın övgü dizdi¤i, faflistTürk burjuva ordusu,
devrimimizin da¤ıta-ca¤ı, ezece¤i en temel kurumdur. Komü-nistlere
ve devrimcilere düflen görev, gün-lük çalıflmada da ısrarla ordu
hakkındakihayallere karflı sistematik mücadele yürüt-mektir...
Açık ki, Öcalan, orduya sesleniyor.Amerikan emperyalizmini
teflhir etmeye-rek, aksine ABD ve Türk egemen sınıfları-nın hedef
tahtasında olan devletleri teflhirederek (oysa Öcalan'a dönük
emperyalistkomplonun mimarı ABD'dir) ABD'ye sesle-niyor. Tasfiyeci
-reformist çizgide sorununçözüm gücü olarak ABD ve askeri kli¤i
gö-rüyor...
Öcalan ‹mralı'da Tipik Bir Kemalist Durufl Sergiliyor
"Cumhuriyetin kurulufl ve korunmasın-da eme¤i geçen tüm
flehitleri flehitlerimizbilmek, kurucusunu minnettarlıkla ve
say-gıyla anmak, bayra¤ını gururla selamla-mak esastır" diyerek
kapitalist Türkiye dü-zenini, burjuva diktatörlü¤ünü ve
bayra¤ını"saygıyla selamla"yar\ Öcalan, örne¤insözleriyle "ba¤ımsız
Kürdistan" mücadele-si ya da ba¤ımsızlık, politik özgürlük,
sos-yalizm mücadelesini burjuva cumhuriyeteve diktatörlü¤e karflı
verenleri ezmek, yoketmek amacıyla savafla tutuflan, haksız,gerici,
faflist savaflta "devlet, cumhuriyet,bayrak için" ölenleri "flehit"
sayıyor, halkla-rı, öncülerini katledenleri sahipleniyor.
Bu tavır, Öcalan'ın geldi¤i üzücü amaibret verici tabloyu
çarpıcı bir tarzda gözlerönüne seriyor.
S › n › f P u s u l a s › / 2 1
‹mral›, Devrim ve Teslimiyet ————————————————
-
Öcalan, barıfl çözümünü "saygı ve min-nettarlıkla" andı¤ı
"Mustafa Kemal Ata-türk"e dayanarak güçlendirmeye çalıflıyor."Adil
ve onurlu bir barıfl olmadan ne ülke-de ne de dünyada yaflamın
hiçbir anlamı-nın olmadı¤ını derin bilinciyle bunu her-kesten önce
gören ve slogan haline geti-ren Mustafa Kemal Atatürk 'Yurtta
BarıflDünyada Barıfl' ilkesi de daha çarpıcı ya-flam ifademiz
oluyor", diye belirtiyor.
Oysa M. Kemal'in resmi devlet ideoloji-si de olan ve demagojik
"Yurtta Sulh, Ci-handa Sulh ilkesi", gerçekte içte iflçi,emekçi,
Kürt vb. muhalefeti demir yumrukpolitikasıyla ezme, dıfl politikada
ise yayıl-macı, saldırgan, hegemonyacı burjuva po-litikanın
kamuflajı olmufltur. Bu, gerek M.Kemal'in yafladı¤ı gerekse de M.
Kemalsonrası tarihsel kesitte hep böyle olmufltur.
Öcalan'ın M. Kemal'e atfetti¤i niteliklergerçekdıflıdır. M.
Kemal'in söz konusu il-kesini "daha çarpıcı yaflam ifade"si
olarakseçmekle daha büyük zaaf gösteriyor.
Öcalan, "Atatürk milliyetçili¤i ırk, kökenmilliyetçili¤i
olmadı¤ı, esas aldı¤ı tarihtensüzülen bir kültür ulusçulu¤u
oldu¤unu, buulusçuluktan sapma, karflı bir milliyetçili¤ezemin
hazırladı" diyor ve "Atatürk"ün 'NeMutlu Türküm Diyene' sözlerine
sahip çı-karak bu veciz sözün Türk flovenisti, ırkçıkarakterini;
resmi ideoloji ve söylemin Kürthalkının mücadelesi karflısında
sıkıflması-nın ürünü olan yorumlara (kültür ulusçulu-¤u gibi) sahip
çıkıyor. "Türkiye'de de ortakbir ulustan bahsetmenin yadırganacak
biryanı da yoktur" diye belirttikten sonra, "Ge-çirdi¤im mücadele
tecrübesinin bir sonucuolarak tıpkı çok milliyet kökenli ülkeler,
ör-ne¤in, ABD, ‹sviçre vb gibi ister tek bir res-mi dil
kullanılsın, ister birden çok dil kulla-nılsın milliyet ayrımına
bakmaksızın tek or-tak vatan ve ulus kavramına ulaflmakönemlidir",
diyor.
Bir kere Öcalan, do¤uflundan bu yanaırkçı, floven,
asimilasyoncu, soykırımcı ni-telikte olan Kemalizmi, Atatürkçülü¤ü
açık-ça revize ederek tarihi gerçekleri saptırı-yor.
‹kincisi, Öcalan, Türk flovenisti karak-
terde "kültür ulusçulu¤u" safsatasıyla,ulus, dolayısıyla Kürt
Ulusu gerçe¤ini in-celtilmifl bir oportünizmle bir biçimiyle
yad-sıyor.
Kavramlar, objektif gerçe¤in bilimsel ta-nımlanmasını ifade
eder. Ulus kavramı,kapitalizmin flafa¤ında belirmifl ve yüksel-mifl
evrensel olgulardan biridir. Ulus, dilbirli¤i, toprak birli¤i,
iktisadi yaflam birli¤i,ruhi flekillenme birli¤i temelinde
yükselenistikrarlı, tarihsel ve toplumsal bir kategorive
olgudur.
Türkiye çok uluslu bir ülkedir. Kürt Ulu-su, ayrı bir ulustur ve
tüm ulusal demokra-tik haklarından yoksundur. "Tek ulus", "kül-tür
ulusçulu¤u", "üst kimlik olarak hepimizTürküz" türünden tezler,
teoriler, politikave propagandalar Türk flovenisti karakter-dedir
ve inceltilmifl inkarcılıktır.
"Tek vatan, tek devlet, tek ulus" fikri veçizgisi gerçekleri
yansıtmıyor. Tek ulus fik-ri, Kürt ulusunu yok sayar. Tek devlet,
bur-juva devletin, egemen ulusun damgasınıtaflıdı¤ını, egemen
ulusun egemen sınıfla-rının devleti oldu¤u gerçe¤ini yadsır.
Tekvatana gelince, emperyalist boyundurukve Türk egemen sınıfların
hakimiyeti yıkıl-dı¤ı, Kürt Ulusu ulusal haklarını özgürceve
birlikten yana kullandı¤ı ölçüde bir ger-çe¤e dönüflecektir. Dört
parçaya bölün-müfl, en büyük parçası Türk egemen sınıf-larınca
sömürgelefltirilmifl, iflgal ve ilhakedilmifl ve Türk burjuva
sömürgecili¤ininpostalları altında ezilen Kürt Ülkesi gerçe-¤ini
yadsıyarak, dil özgürlü¤ü gibi bir kırın-tıyla "Misak-ı Milli"yi
ortak vatan, Türk dev-letini ortak devlet ilan etmek, kabul
edile-mez bir tablodur.
Ortak vatan, ortak devlet, devrimimizinzaferinin ürünü olacak
iflçi-emekçi sovyetcumhuriyetler birli¤iyle, giderek
sosyalistcumhuriyetler birli¤iyle bir gerçek olacaktır.Demokratik
ve sosyalist cumhuriyetler bir-li¤inde yine de "tek ulus", "kültür
ulusçulu-¤u" olmayacak, eflit, özgür, gönüllü iki ulu-sun, Türk ve
Kürt ulusunun özgürce birarada yafladı¤ı bir uluslar gerçe¤i
olacak-tır.
Öcalan, Türkiye Cumhuriyeti'nin "dev-
S › n › f P u s u l a s › / 2 2
————————————————— ‹mral›, Devrim ve Teslimiyet
-
rimci tarzda ulusal kurtulufl temelinde ku-rul'du¤unu iddia
ediyor.
Oysa, "TC", sınırlı antiemperyalist özel-liklere sahip bir
ulusal kurtulufl savaflı üze-rinde kurulmufltur. "TC"'ye atfedilen
dev-rimci nitelik sadece aflırı bir abartı, resmitarih ve Kemalizm
yorumlarının ifadesidir.
O, cumhuriyetin iç ve dıfl nedenlerle de-mokratik boyutunun
eksik kaldı¤ını, M. Ke-mal'in "pratik ustalı¤ının çok güçlü
olması-na ra¤men derin teorik ve siyasi yaflamınınolmamasının,
gerçekten cumhuriyetin da-ha ileri açılımını özelikle demokrasi
boyu-tunu sınırlandır"dı¤ını ileri sürüyor.
Oysa sorun, nesneldir. Türk ticaret bur-juvazisinin nesnel
çıkarları, o tarihsel kon-jonktür içinde tek parti diktatörlü¤ünün
ku-rulmasını gerektiriyordu.
Peki Öcalan'a göre "Atatürk" cumhuri-yeti neden demokrasiyle
tamamlayama-mıfl? O'na göre bunun nedeni cumhuriyetkarflıtı Kürt
isyanlarıdır, dinsel gericili¤inhakimiyetidir, toplumsal bünyenin
demok-ratik akımdan uzaklı¤ıdır, dıfl güçlerin kıfl-kırtıcılı¤ıdır,
dünya çapında da faflist vesosyalist otoriter diktatörlüklerin
varlı¤ı veyükselifli ve bunların yo¤un baskısıdır. Budurum da
istenmeden erken bir "otoriter"cumhuriyete yol açmıfl.
Öcalan'ın saptamalarında üzerinde asıldurmak istedi¤imiz, Kürt
tarih yorumudur.
Öcalan, tarihte, özellikle de cumhuriyettarihinde Kürt
isyanlarını de¤erlendirirkenbir çırpıda bu isyanları toptan
reddediyor,ileri olanla geri olan, olumlu yanlarıylaolumsuz
yanlarını ortaya koymadan sapta-malar yapıyor; "‹nsanın 'keflke bu
isyanlar,bunların tarihi olmasaydı' diyesi geliyor","bu isyanları
ileri, geri veya siyasi, millisaymak bile abartıdır" diye reddiye
diziyor.Bu isyanların milli yanını, PKK önderli¤in-de yeni bir
gerilla ve serhıldan çıkıflma ta-rihsel bir temel oluflturdu¤unu
inkar ediyor.Resmi devlet ideolojisine uygun olarak buisyanları
toptan "dıfl güçlerle" iliflkili, cum-huriyet karflıtı,
a¤a-fleyh-bey-reis çıkarlarıiçin patlak vermifl, çıkmazı
derinlefltirmiflisyanlar olarak, M. Kemal'in de demokrasi-ye(l)
geçiflini önleyen hareketler olarakmahkum ediyor. O, M. Kemalde "ne
özel
demokrasi karflıtlı¤ı, ne de Kürt aleyhtarlı-¤ı söz konusudur"
diyerek "TC Devletinin"ideolojisinin daha bafltan beri
sacayakla-rından birisinin Kürt düflmanlı¤ı ve ırkçılıkve demokrasi
karflıtlı¤ı oldu¤unu gizliyor."Cumhuriyeti korumak için" bu
ayaklanma-ların bastırılmasını zorunlu sayarak, Ke-malist burjuva
diktatörlü¤ün soykırımcılı¤ı-nı adeta onaylıyor, haklı çıkarıyor.
Sorunu,soykırımın yükünü "hep cumhuriyete veAtatürk'e yıkmak büyük
yanlılık ve haksız-lık kadar beraberinde birçok yaklaflım ha-tası
getiriyor, aflırı uç de¤erlendirmeleregötürüyor." uyarısını yaparak
"Atatürk" ekalkan oluyor. ‹syan de¤il "TC"yi "tartıflma-sız" "ortak
vatan ve devlet" anlayıflıyladestekleyerek, "Misak-ı Milli
esaslarınaba¤lı kalarak cumhuriyet devrimcili¤ini de-mokratik
evrimle" ilerleterek "demokratikcumhuriyete götürmekti" görev, diye
belir-tiyor.
Bu de¤erlendirmeler Kemalist de¤er-lendirmelerdir.
Öcalan, "ulusal kurtulufl ve cumhuriye-tin kurulufl yıllarında,
aslında, çözüme ya-kın yaklaflımlar var" diyerek bu savını
Ata-türk'ten alıntılarla pekifltirmeye çalıflıyor."Hiç olmazsa
Atatürk'ün bu sözlerinde an-laflmak çözüm flansını herkesçe en
makulkonumda tutacaktır" diye belirterek KürtSorunu'na bir dönemin
Kemalist burjuvazi-sinin taktiksel manevra kabiliyetini yansı-tan
"bir nevi otonomi, mahalli özerklik","TC hem Kürtlerin hem
Türklerin ortakdevletidir" türünden sözlerini çözüm diyesunuyor.
"Avrupa ülkelerinin en önemliulusal, dil, din vb. sorunlarını
çözdüklerinive bugünkü güçlü demokrasilerini kurduk-larını, bu
anlamda Avrupalılaflmak dahacumhuriyetin ilk yıllarında da bir
hedefti.Atatürk'ün görev olarak bıraktı¤ı 'ça¤dafluygarlık
seviyesini yakalamak ve hatta üs-tüne çıkmak' deyifli kadar;
'cumhuriyeti bizkurduk onu siz ilerleteceksiniz' sözünün deancak
cumhuriyetin demokratiklefltirilme-siyle mümkün olaca¤ı"r\\
söyleyerek, "Ata-türk"ün gösterdi¤i yola ba¤lılı¤ını ifade edi-yor.
"Atatürk'ün çözüm niyetini ortaya koy-masına ra¤men isyanların
bilinen özellikle-ri bunu gündemden kaldırmıfltır", diyor.
S › n › f P u s u l a s › / 2 3
‹mral›, Devrim ve Teslimiyet ————————————————
-
"Tutarlı Atatürkçülü¤ün" "demokratik birlikçözümü"nü
gerektirdi¤ini söyleyerek ege-men sınıfları yeterince Atatürkçü
olma-makla suçluyor. "Atatürk'ün ‹zmit basıntoplantısında "bugün
bile pratik de¤eri olanbu konuflmada da Kürt ve benzeri sorunla-rın
ancak demokratik tarzın oturtulmasıylaçözülece¤ini açıkça dile
getirdi¤ini...aslın-da bugün dünya çapında tüm
demokratiksistemlerde uygulanan bu yolu M. Kemalönermekte, bu
sorunda en do¤ruyu söyle-mekte" derken, bugün de "Anayasa
Mah-kemesi ve di¤er temel hukuk kurumlarıylabirlikte, birçok önde
gelen devlet ve partiyetkililerinin dile getirdikleri, hukuk
reform-ları ve özgürlükler önündeki engeller kalk-tı¤ında"
cumhuriyetin ve demokrasinin "birsiyasi zafer kazanaca¤ını",
Anayasa Mah-kemesi Baflkanı, Terörle Mücadele fiube-si'nin rapor ve
de¤erlendirmelerinde do¤ruçözümü ortaya koyduklarını söylüyor.
Açık ki, Öcalan, ‹mralı'da "Atatürk"ünçizdi¤i yolda ilerlemeyi
öneriyor; çözümönerisinin temelini resmi tarih de¤erlendir-melerine
göre flekillendiriyor, kabul edilebi-lir bir çerçeve çizmeye
çalıflıyor.
Öcalan Nasıl Bir Sosyalist?
21. asra girerken demokrasinin tam vekesin zaferini ilan
etti¤ini ileri süren Öca-lan, geçmiflte de zaten zayıf
etkilendi¤iMarksizm-Leninizmle, komünizmle ba¤la-rını ‹mralı'yla
tümden koparıyor. Revizyo-nist/kapitalist sistemin çöküflü ve
kampında¤ılıflıyla zaten zayıflayan (örne¤in orak-çekiç ambleminden
vazgeçifl) bu etki bu-gün iyice dibe vurmufl bulunuyor. Öcalan,dün
de gerçek sosyalist de¤ildi. Örne¤inO, emekli bir ABD
büyükelçisinin kendisiy-le yaptı¤ı bir röportajda, klasik
komünistpartilerden farklı olduklarının altını çiziyor-du. Örne¤in
O, Alman ARD televizyonu-nun yaptı¤ı bir röportajda "Anladı¤ınız
gibiPKK, ne marksist-leninist olmufltur, ne demarksist-leninist
çizgiden vazgeçmifltir.PKK, insanlı¤ını, soylu
hareketidir...Hiçbirzaman alıflageldi¤i marksist-leninist
for-müller temelinde geliflen bir hareket olma-
mıfltır. ...etkilenme olmufltur. Fakat biz buetkilenmeyi, kendi
tarihi, sosyal, ulusalkimli¤imiz kadar, insanlı¤ın temel
özgürlükihtiyaçlarını göz önüne getirerek yorumla-dık. Bize göre
olmayanı bir tarafa bıraktık,uygun olan bazı yaklaflımları da
aldık. ‹n-sanı ilgilendiren di¤er tüm düflüncelerdenetkilendi¤imiz
kadar etkilendik. Sosyalistanlayıflımız özgündür, ulusaldır, insan
ger-çe¤ine son derece yakındır. ..Avrupa'dauydurulan resmi bir
görüfl var: 'Katı orto-doks, marksist-leninist, hatta Stalinist'
diyede¤erlendiriliyor. Bunlar yakıfltırmadır.Kendi önyargılarını
bize mal ediyorlar", di-yordu. Öcalan'ın sosyalizmi bir tür
burjuva,küçük burjuva sosyalizmi anlayıflıydı.
O, bugün de gerçek bir sosyalist de¤il-dir. Dün ba¤ımsız devlet
mücadelesini ve-ren ezilen ulus milliyetçisi bir küçük burju-va
devrimci sosyalistiydi, bugün ise dev-rimci geçmifle reddiye yazan,
teslimiyetilan etmifl, kapitalizm, burjuva demokrasisihayranı tipik
bir ulusal reformist olarak "de-mokratik sosyalisttir. Öcalan gerek
küreselçapta, gerekse de co¤rafyamızda "demok-ratik sosyalizm"e
kapitalist sömürü sistemiiçinde düzen solculu¤u iflleviyle
sömürüdünyasının yedek lasti¤i, emniyet sigorta-sı, devrimin yangın
söndürücü misyonunubiçiyor ve üstleniyor.
Öcalan, savunmasında üstüne basabasa ve defalarca Hitler
faflizmiyle Leninve Stalin'in sosyalizmini aynı kefeye koya-rak
anıyor. 17. yüzyılda geliflen, 19. yüzyıl-da hız kazanan,
demokrasinin "20. yüzyıl-da ise, faflizmin total amansız
diktatörlü-¤üyle, zıt yöndeki reel -sosyalizmin, totali-ter
rejimlerine karflı direnerek, yüzyılın so-nunda kesin zaferini ilan
etmifltir"; "Ata-türk'ün kurdu¤u cumhuriyet etkilense bilene Hitler
Almanyası, ne Stalin Rusya'sı gi-bi, cumhuriyeti aflırı totaliter
kılmak istedi"diyerek Stalin'in önderli¤indeki sosyalistdemokrasiyi
Hitler faflizmi ile aynı katego-riye dahil etti¤i gibi, tek par