T.C İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ EDEBİYAT FAKÜLTESİ PSİKOLOJİ BÖLÜMÜ Maybelline'nin Reklam Afişleri Üzerinden Foucault'cu Söylem Analizi Selen MORAY 0312110090
T.C İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ
EDEBİYAT FAKÜLTESİ
PSİKOLOJİ BÖLÜMÜ
Maybelline'nin Reklam Afişleri Üzerinden
Foucault'cu Söylem Analizi
Selen MORAY
0312110090
İstanbul, 2015
Maybelline'nin Reklam Afişleri Üzerinden
Foucault'cu Söylem Analizi
Bu çalışmada Maybelline firmasının ürünlerini tüketmeleri
için insanlarda ihtiyaç yaratmasının 95 yıl sonra ne şekilde
değiştiği ele alınmaktadır. Bu değişim incelenirken, kadının
tanımı, öznelerin inşası, işlevi ve konumlandırılışına dair
yapılan açıklamalar ele alınmıştır. Değişen, yeniden inşa
edilen söylemlerin üzerinde durulmuştur. Bu çalışmada, 95
yıllık bir sürecin bir anlamı inşa etmesi ve zamanla anlamların
yıkılıp yerine farklı anlamların gelmesine Foucault’cu söylem
analizi bağlamında açıklamalar getirilmiştir.
Ele alınan konu, Maybelline firmasının ürünlerini hitap
ettiği kadın kitlesine cazip hale getirmek için, afişlerinde
kullandığı mesajlardaki değişimin çağa nasıl ayak uydurduğu,
yeni anlamın üretildiği ve bunun kapitalist bir pazarlama
politikasıyla ne şekilde bağlantılı olduğudur. Aşağıda bulunan
iki reklam afişi, içerdiği fotoğraflar ve metinler çerçevesinde
çalışmanın analiz konusu bağlamında incelenmiştir.
1916 yılındaki ilk Maybelline afişi:
Bu afişte soldaki kadın portresinde sade olarak
tanımlanabilecek bir kadın model, elinde evrensel bir masumiyet
simgesi olarak kabul edilmiş beyaz bir gül tutmaktadır. Yüzünde
şehvet ve kadınsılıktan uzak, masum ve doğal bir ifade
bulunmaktadır. Afiş metninde ise, ürün tanıtımı yapılmakta,
ürünün kaşları ve kirpikleri hızlı bir şekilde koyulaştırıp
güzelleştireceği iddia etmektedir. Kaş ve kirpikleri, DOĞAL bir
şekilde koyu, uzun ve bol göstereceğini söylemektedir. Ürün,
kişiye güzellik, alımlılık ve ifade katacağını iddia
etmektedir. Ürün zararsızdır. Milyonlarca 'güzel' kadın
tarafından kullanılmaktadır. Afişte yer alan metnin son
kısımlarında, 'suya dayanıklı likit ya da katı formlarda siyah
veya kahverengi renklerde mevcut olduğu' belirtilmekte ve buna
dair görseller bulunmaktadır. Metin, kullanıcısına ürünün nasıl
temin edilebileceği ve fiyatı hakkında bilgilendirmesiyle
tamamlanmaktadır.
2011 yılındaki Maybelline afişi:
Bu afişte ise yine solda yer alan kadın fotoğrafında,
model bu sefer oldukça seksi bir bakışla uzanmış ve kolunu
başının arkasına atmış şekilde görülmektedir. Dudağı hafif
aralık, gözleri hafif kısık olan bu kadının yüz ifadesinde
şehvet görülmektedir. Afiş metninde en üstte dikkat çekecek
şekilde büyük harflerle ve ünlem kullanılarak yazılan cümlede
şöyle denmektedir: 'Takma kirpiklerinle ilk bakışı sen at.'
Onun hemen altında yarışmaya katılın başlığı altında, '
Facebook sayfamızı ziyaret edenler Yeni Falsies mascara'nın 100
bedava tüpünden birine sahip olma şansı yakalayacaktır'
yazmaktadır. Kadın modelin fotoğrafının altında ise '
Maybelline'in yeni Falsies maskarası haziranın birinde tüm
mağazalarda olacaktır.' yazmakta ve tekrar bir ünlem işareti
ile biten 'Seninkini herkesten önce alabilirsin' ifadesi
bulunmaktadır. Afişin en altında yazan cümle son zamanlarda
markanın sloganı haline gelmiştir ve şöyle demektedir: 'Belki
böyle doğmuştur belki de bu Maybelline'dir.(sayesindedir)' Son
olarak sayfanın sağ köşesinde ürünün resmi yer almakta ve
fırçasının, 'kaşık fırça' olduğu belirtilmektedir.
1. Söylemsel inşa 'nesne'
Ele alınan her iki afişin mimarı olan kapitalist üretici
firma 'Maybelline', kapitalizmin tüketim sistemini devam
ettirmek amacıyla, hitap ettiği kitle olan kadınlarda bir
ihtiyaç inşa etmektedir. O zaman ki kadın temsilleri, toplum
yaşantısı, kadın cinselliğine ait şemalar gibi pek çok faktörün
de etkisiyle 1916 yılında bu ihtiyaç 'doğal'lık üzerinden inşa
edilirken, 2011 de global bir köy haline gelmiş, rekabetin
tavan yapmış olduğu günümüzde ise bu söylem tam tersi olarak
yeniden inşa edilmiş ve bu sefer, hitap ettiği kesime 'yapay
güzellik' üzerinden ihtiyaç inşa etmiştir. Maybelline firması
medya yoluyla bu söylemini retorik kadın temsilleri ile meşru
hale getirmiştir. 1916 yılında doğal ve masum bir kadın temsili
ön planda iken 2011 de bu temsil, şehvetli, beden dilinde
cinsellik içeren bir modelle yer değiştirmiştir.
2. Söylemler
Kapitalist ekonomi pratiği Avrupa'da16 ve 19. yüzyıllar
arasında kurumsallaşmıştır. Kapitalizmde önemli olan
üretenlerin, ürettikleri malın daha çok satılmasını sağlayarak
maksimum kar elde etmeleridir. Bu noktada, kapitalist
firmaların, özellikle medya aracılığıyla git gide artan bir
şekilde kişileri bir tüketim çılgınlığına sürüklemesi şaşırtıcı
değildir.
Maybelline firması, 1916 yılında yayınladığı ilk afişinde
doğallığı ön plana çıkarmaktadır. ' Kaş ve kirpikleri, DOĞAL
bir şekilde koyu, uzun ve bol gösterir' şeklindeki söylemi bunu
açık bir şekilde göstermektedir. Aynı zamanda firma, bu söylem
ile kadınların makyajlı ancak doğal görünme ihtiyacını
karşılayacağını ve doğal görünürken de güzel olmalarını
sağlayacakları mesajını vermektedir. Ayrıca milyonlarca güzel
kadının ürünü kullandığı söylemi üzerinden, hitap edilen
müşteri, topluluğa uymaya yönlendirilmektedir. Yani bir
anlamda; 'bak pek çok güzel kadın bunu kullandı, sen neden
kullanmayasın?' mesajı vermektedir.
2011 yılındaki afişte ise; ilk göze çarpan metin, 'Takma
kirpiklerinle ilk bakışı sen at' söylemi olmuştur. Bu söylem,
kapitalizmin, insan değerini bir anlamda alaşağı eden,
insanların birbirini merdiven şeklinde kullandığı, rekabetin
vahşi bir hal aldığı sinyallerini gözler önüne sermektedir. Bu
söylem, 1916 daki kolektivist destekli söylemin(pek çok güzel
kadın bunu kullandı) aksine Batının alışık olduğumuz bireyci
kültürünü gözler önüne seren bir mesaj içermektedir. İlk bakışı
sen at, diğerlerini boşver, önemli olan sensin... Aynı şekilde
afiş metninde yer alan başka bir cümlede de aynı mesajın ikinci
kez tekrarlandığını görmekteyiz: 'Seninkini herkesten önce
alabilirsin!'. Bu mesaj, çağın, sosyal hayattaki rekabet
ilişkilerini mükemmel şekilde yansıtır. 1916 yılındaki masum ve
doğal güzellik söylemindeki anlam tamamen değişmiş, yerine onun
zıddı olan yapay güzellik anlamı inşa edilmiştir. Üstelik firma
bu yapaylığı, yine yapaylık içeren bir sloganla
birleştirmiştir: ': 'Belki böyle doğmuştur belki de bu
Maybelline'dir.(sayesindedir)'. Güzellik her ne kadar göreceli
olsa da güzel doğmanın doğallığı karşısına Maybelline
ürünlerinin yapay güzellik sağlaması oturmuştur.
Her iki reklam afişinde ortak olan noktalar, öznelerinin
kadın olması ve her ne kadar söylemleri birbirinden zıt inşa
edilse de,hizmet ettikleri ideolojinin kapitalist sistem
olmasıdır.
3.Eylem Yönelimi; 'işlev'
İlk afişte kadın temsili, masumiyet ve doğallığı
simgelemektedir. Model elinde tuttuğu beyaz gül ile, evrensel
olarak masumiyet sembolünü temsil etmektedir. Kadının yüz
ifadesinde her hangi bir şehvet ve arzu gibi cinsellik içeren
duyguları yansıtan bir yüz ifadesi bulunmamaktadır. Burada
afişin gönderme yaptığı, güzelliğin masum ve doğallıkla da
yakalanabileceğidir. Eylem olarak, bir kadının herhangi bir
aykırılığa, gösterişe, cinselliğe başvurmadan da güzel
olabileceği, masumiyet kavramı üzerinden sunulmaktadır.
İkinci afişte ise; kadın model, oldukça şehvetli
bakmaktadır. Yatay pozisyonda görüntülenen kadın, kolunu
başının arkasına atmış, gözleri kısık ve dudakları hafif aralık
bir şekilde kameraya şuh bir bakış atmaktadır. Bu afişte
yapılan gönderme; rahatlıkla seçilebilen cinsellik kokulu mesaj
ve 'ilk bakışı sen at, takma kirpiklerinle bakış at, ilk alan
sen ol' tarzı söylemleriyle artık doğallıktan uzaklaşmış, yapay
bir güzellik anlayışı ile rekabetçi ve bireyci bir sosyal
sistem üzerinden sunulmaktadır. İlk afişte ürünün kişiye ne
gibi bir güzellik katacağı metinde ayrıntılı olarak yer
almışken, ikinci afişte ürün tanıtımından ziyade, mesaj içeriği
'al-beni al-herkesten önce al' şeklinde tüketime yönlendirici
mesajlar taşımaktadır. Bu durumda, ilk afişte ihtiyaç doğal da
güzel olabilirsin, bunu sana maybelline sağlar, bak
milyonlarcası bunu kullanıyor şeklinde daha kolektivist ancak
yine de ihtiyaç yaratan bir eşya sunumu sağlarken; ikinci afiş,
ben merkezli, bireyci bir anlayış çerçevesinde, ya doğal
güzelsin(doğuştan) ya da maybelline kullanırsın(takma kirpik
gibi yapaylıklar kullanarak yapaylaştırıcı ürünler kullanırsın)
şeklinde herkesten önce alınması gereken bir ihtiyaç şeklinde
sunulmaktadır.
4. Konumlandırma
Her iki afişte de özne pozisyonları kadınlar üzerinden
sunulur. Kadınlar bunun bir parçasıdır. Ancak ilk afişte özneye
karşı, 'bizlik' sinyalleri verilirken(pek çok kadın
kullanıyor); ikinci afiş tamamen bireylere(kadınlara) yönelik
ve bu bireyin(kadının) seksi, insanlardan her daim bir adım
önde olması gereken, bir özne konumu olduğu görülüyor.
5.Uygulama 'Eylem Olasılıkları'
İlk afişteki reklamda; kişi doğal olarak da güzeldir, az
ve belirgin olmayan bir makyaj yaparak, oldukça güzel bir
görünüme kavuşabilir. Üstelik bu ürünün ona hiç bir şekilde bir
zararı olmaz. Ürünü ne kadar çok kadının kullandığına bakarsa,
bu ürünü tercih etmesi oldukça normaldir. Masumiyeti ve
doğallığı( maybelline ürünleriyle renklendirilen) onu oldukça
alımlı, güzel gösterir gibi pratikler vardır.
İkinci afişteki reklamda ise; kişi takma kirpikler
takmalı, dikkat çekici olmalıdır, seksi ve güzel görünmenin
yolu buradan geçmektedir. Üstelik ürünü herkesten önce alarak,
kendinin ne denli özel olduğunu kanıtlamalıdır. Bu ürünün
herkesten önce eline geçmesi için çaba göstermelidir. 1
hazirandan itibaren bütün mağazalara gelecek bu ürünü hemen
almalı, kullanmalı ve etrafına takma kirpikleriyle parlak
bakışlar atmalıdır gibi pratikler vardır.
6.Öznellik
1916 yılı ile 2011 yılı kıyaslandığında; kadınlara olan
bakış, kadın temsilleri, kapitalizmin hem topluma hem de bireye
olan etkileri, güzellik anlayışının değişmesi, doğal ve yapay
kavramlarındaki anlam kaymaları gibi şeylerde pek çok
farklılık görülmektedir. Bizim söylemlerimizi oluşturan da bu
tarihsellik içerisindeki değişimdir. Artık, 'yapay yolla güzel
olmanın doğal olması', medyada (her ne kadar alternatif
feminist söylemler bulunsa da) kadının bir cinsel obje olarak
sunulması, kapitalizm çarklarının son hızda dönmeye başlayarak
insanları tüketim çılgınlığına sürüklemesinin tüketiciler
tarafından fark edilmemesi ya da normal karşılanması,
bireyselleşme ve kişiler arası rekabet, baskın söylem haline
gelmiş ve bunlara dair o denli çok vurgu yapılmış ki baskın
söylem hakikat haline gelerek bizim de bu konuda neler
söyleyeceğimizi , nasıl hissedeceğimizi ve neyi arayacağımızı
belirlemiştir. Bağlama gömük olan bu hakikat haline gelen