Sosyal Bilimler Alanında Türkçe Yazılan Özgün Araştırma Yazılarında Uslamlama Türlerine Göre Sav Şemaları Leyla UZUN Zeynep ERK EMEKSİZ Ümit Deniz TURAN İlknur KEÇİK Kaynakça Bilgileri: Uzun, L., Emeksiz, E.Z., Turan, U.D., ve Keçik, İ. (2014). ‘Sosyal Bilimler Alanında Türkçe Yazılan Özgün Araştırma Yazılarında Uslamlama Türlerine Göre Sav Şemaları’. 27. Ulusal Dilbilim Kurultayı Bildirileri. Hacettepe Üniversitesi Yayınları: Ankara 1. Giriş Bu çalışmanın amacı, farklı sosyal bilimler alanlarında (psikoloji, tarih bilimi, dilbilim, sosyoloji, eğitim bilimleri, felsefe ve turizm) Türkçe yazılan özgün araştırma yazılarında savlama (argumentation) eyleminin incelendiği veri tabanlı bir proje çalışmasının -TÜBİTAK-SOBAG- 107K228 Sosyal Bilimlerde Yazılan Türkçe Bilimsel Metinlerde Kanıtlama Eylemi ve Retorik Sunumlar- uslamlama (reasoning) ve sav şemaları ile ilgili sonuçlarını sunmak ve yazarların farklı alanlarda savlama eylemine ilişkin eğilimlerini betimlemektir. Bilimsel metinler türe özgü özellikleri ve bu özelliklerin dilsel biçimlenişi açısından bugüne kadar pek çok dilbilim çalışmasına konu olmuştur. Türkçe bilimsel metinler üzerine yapılan çalışmalar arasında bu proje hem bilimsel metinlerin temel ayırt edici özelliklerinden biri olan savlama ve uslamlama eylemlerinin nasıl gerçekleştirildiğini betimlemesi hem de sosyal bilimlerde alanlara özgü olabilecek savlama yapılarını ortaya koyması açısından öncü sonuçlar içermektedir. Çalışmanın 2.bölümünde önce veri tabanı, verilerin çözümlenmesi ve yönteme ilişki n saptamalara yer verilecektir. 3. bölümde uslamlama ve sav şemalarının yapısı Türkçe örnekler üzerinden betimlenecek, 4. bölümde ise Türkçe bilimsel metinlerdeki uslamlama türlerine göre sav şemaları ile ilgili bulgu ve sonuçlar sunulacaktır. 2. Veri Tabanı ve Veri Tabanının Çözümlenmesi Süreci Burada bazı sonuçları paylaşılan proje çalışmasının veri tabanı sosyal bilimler alanındaki farklı bilim dallarında (psikoloji, tarih bilimi, dilbilim, sosyoloji, eğitim bilimleri, felsefe ve turizm) üretilmiş ol an özgün araştırma yazılarından oluşturulmuştur. Özgün araştırma yazıları TÜBA ULAKBİM Sosyal Bilimler Veri Tabanı’nda yer alan ve söz konusu bilim dallarını temsil eden süreli yayınlardan [Sosyoloji Dergisi, Eğitim Araştırmaları, Türk Psikoloji Dergisi, Dilbilim Araştırmaları ve Dil Dergisi, Tarih İncelemeleri Dergisi, Felsefe Dünyası, Turizm Araştırmaları] temsili olarak seçilmiştir. Süreçte veri tabanı alanlara göre toplam sözcük sayısı açısından dengelenmiş ve bu dengeleme sonrasında 220 makale üzerinde savlama çözümlemesi gerçekleştirilmiştir. Temsili seçim dergilerin 2005-2008 sayıları içinden yapılmıştır. Çalışmanın veri tabanı 1.014.050 sözcükten oluşmaktadır. Atıfta bulunulan proje çalışması kapsamında veri tabanı üzerinde yapılan çözümlemeler sırasında hem metinlerdeki sav blokları ile sav içermeyen uslamlamaların (değerlendirme ya da yorum blokları gibi) ayrıştırılması için hem de sav bloklarına girebilecek önermelerin hangi tür sav bileşeni olabilme potansiyeli taşıdığının belirlenebilmesi için özel bir yan çalışmanın yapılması gerekmiştir. Bu çalışma gerçekleştirilirken sözcelerin metin kurgusu içinde yüklendiği işlevler belirleyici olmuştur. Bilimsel metinlerde sözce türleri üstmetne (metatext) ait olma ve olmama açısından, üstmetin sözceleri ve bildirim sözceleri olarak ikiye ayrılır. Metinüstü sözceler, sav alanlarına girebilecek önermeler taşımaz. Yazar, bu sözceleri kullanarak çalışmasının amacı, verisi, yöntemi, akışı planı vd. hakkında açıklamalar yapar. Bu nedenle çözümleme sürecinde veri tabanındaki tüm üstmetin sözceleri ayrıştırılmıştır. Üstmetin sözcelerinden farklı olan bildirim sözceleri, akademik çalışma içindeki bilgilendirici sözcelerdir ve sav bloğuna girme olasılığı olan asıl sözceler bunlardır. Bildirim sözceleri, sayıltılar ve
15
Embed
Sosyal Bilimler Alanında Türkçe Yazılan Özgün Araştırma Yazılarında Uslamlama Türlerine Göre Sav Şemaları
This document is posted to help you gain knowledge. Please leave a comment to let me know what you think about it! Share it to your friends and learn new things together.
Transcript
Sosyal Bilimler Alanında Türkçe Yazılan Özgün Araştırma Yazılarında Uslamlama Türlerine Göre Sav
Şemaları
Leyla UZUN Zeynep ERK EMEKSİZ Ümit Deniz TURAN İlknur KEÇİK
Kaynakça Bilgileri:
Uzun, L., Emeksiz, E.Z., Turan, U.D., ve Keçik, İ. (2014). ‘Sosyal Bilimler Alanında Türkçe Yazılan
Özgün Araştırma Yazılarında Uslamlama Türlerine Göre Sav Şemaları’. 27. Ulusal Dilbilim Kurultayı
Bildirileri. Hacettepe Üniversitesi Yayınları: Ankara
1. Giriş
Bu çalışmanın amacı, farklı sosyal bilimler alanlarında (psikoloji, tarih bilimi, dilbilim, sosyoloji, eğitim
bilimleri, felsefe ve turizm) Türkçe yazılan özgün araştırma yazılarında savlama (argumentation) eyleminin
incelendiği veri tabanlı bir proje çalışmasının -TÜBİTAK-SOBAG- 107K228 Sosyal Bilimlerde Yazılan Türkçe
Bilimsel Metinlerde Kanıtlama Eylemi ve Retorik Sunumlar- uslamlama (reasoning) ve sav şemaları ile ilgili
sonuçlarını sunmak ve yazarların farklı alanlarda savlama eylemine ilişkin eğilimlerini betimlemektir. Bilimsel
metinler türe özgü özellikleri ve bu özelliklerin dilsel biçimlenişi açısından bugüne kadar pek çok dilbilim
çalışmasına konu olmuştur. Türkçe bilimsel metinler üzerine yapılan çalışmalar arasında bu proje hem bilimsel
metinlerin temel ayırt edici özelliklerinden biri olan savlama ve uslamlama eylemlerinin nasıl gerçekleştirildiğini
betimlemesi hem de sosyal bilimlerde alanlara özgü olabilecek savlama yapılarını ortaya koyması açısından öncü
sonuçlar içermektedir.
Çalışmanın 2.bölümünde önce veri tabanı, verilerin çözümlenmesi ve yönteme ilişkin saptamalara yer
verilecektir. 3. bölümde uslamlama ve sav şemalarının yapısı Türkçe örnekler üzerinden betimlenecek, 4.
bölümde ise Türkçe bilimsel metinlerdeki uslamlama türlerine göre sav şemaları ile ilgili bulgu ve sonuçlar
sunulacaktır.
2. Veri Tabanı ve Veri Tabanının Çözümlenmesi Süreci
Burada bazı sonuçları paylaşılan proje çalışmasının veri tabanı sosyal bilimler alanındaki farklı bilim
dallarında (psikoloji, tarih bilimi, dilbilim, sosyoloji, eğitim bilimleri, felsefe ve turizm) üretilmiş ol an
özgün araştırma yazılarından oluşturulmuştur. Özgün araştırma yazıları TÜBA ULAKBİM Sosyal
Bilimler Veri Tabanı’nda yer alan ve söz konusu bilim dallarını temsil eden süreli yayınlardan
[Sosyoloji Dergisi, Eğitim Araştırmaları, Türk Psikoloji Dergisi, Dilbilim Araştırmaları ve Dil Dergisi,
Tarih İncelemeleri Dergisi, Felsefe Dünyası, Turizm Araştırmaları] temsili olarak seçilmiştir.
Süreçte veri tabanı alanlara göre toplam sözcük sayısı açısından dengelenmiş ve bu dengeleme
sonrasında 220 makale üzerinde savlama çözümlemesi gerçekleştirilmiştir. Temsili seçim dergilerin
2005-2008 sayıları içinden yapılmıştır. Çalışmanın veri tabanı 1.014.050 sözcükten oluşmaktadır.
Atıfta bulunulan proje çalışması kapsamında veri tabanı üzerinde yapılan çözümlemeler
sırasında hem metinlerdeki sav blokları ile sav içermeyen uslamlamaların (değerlendirme ya da yorum
blokları gibi) ayrıştırılması için hem de sav bloklarına girebilecek önermelerin hangi tür sav bileşeni
olabilme potansiyeli taşıdığının belirlenebilmesi için özel bir yan çalışmanın yapılması gerekmiştir. Bu
çalışma gerçekleştirilirken sözcelerin metin kurgusu içinde yüklendiği işlevler belirleyici olmuştur.
Bilimsel metinlerde sözce türleri üstmetne (metatext) ait olma ve olmama açısından, üstmetin
sözceleri ve bildirim sözceleri olarak ikiye ayrılır. Metinüstü sözceler, sav alanlarına girebilecek
önermeler taşımaz. Yazar, bu sözceleri kullanarak çalışmasının amacı, verisi, yöntemi, akışı planı vd.
hakkında açıklamalar yapar. Bu nedenle çözümleme sürecinde veri tabanındaki tüm üstmetin sözceleri
ayrıştırılmıştır.
Üstmetin sözcelerinden farklı olan bildirim sözceleri, akademik çalışma içindeki bilgilendirici
sözcelerdir ve sav bloğuna girme olasılığı olan asıl sözceler bunlardır. Bildirim sözceleri, sayılt ılar ve
bulgu sözceleri olarak ikiye ayrılır. Verinin çözümlemesi sürecinde bildirim sözceleri sayıltılar ve
bulgular olarak tanımlanmış ve sayıltıların bilimsel metin kurgusu içinde yüklendiği işlevlere göre
görünümleri şu biçimde tanımlanmıştır: Genel geçer nitelikli sayıltılar (GASS), Alanyazın kaynaklı
sayıltılar (BASS), Yazar kaynaklı sayıltılar (SASS ve SAASS) (=Self Assumption ve =Self Adabted
Assumption)
Örnek (1).
Öğrencilerde problem çözme becerisini geliştirmek matematik eğitiminin önemli amaçlarından
birisidir. GASS
Örnek (2).
a. Heckhausen ve Schulz’a göre, başarılı bir gelişim ve başarılı yaşlanmanın anlamı bireyin
yaşamı boyunca kontrolü en üst düzeyde gerçekleştirmesidir. BASS
Bu da ancak yaşa bağlı olanakları olabildiğince etkin bir biçimde kullanmakla ve aynı anda
yaşa bağlı sınırlamaları dikkate almakla mümkün olur. (Heckhausen ve Schulz, 1993; 1995;
Schulz ve Heckhausen, 1996). BASS
b. Araştırmacılara göre, ödünleme yoluyla seçici optimizasyon, yaşam boyu devam eden genel bir
uyum süreci anlamına gelmektedir. BASS
Örnek (3).
a. Bu noktadan hareketle, çalışmada yaşa bağlı olarak ortaya çıkan değişmelerin yanısıra,
bireysel psikolojik değişkenlerden olan iyimserliğin de sözü edilen kontrol stratejilerini
yordamada anlamlı katkılarının olup olmadığını belirlemenin yararlı olabileceği
düşünülmektedir. SASS
b. Yani öğrenciler problemi çözme sürecinde problemden anladık¬larına göre farklı stratejiler
Çözümleme ve değerlendirme işlemi, yukarıdaki tanım, sınırlama ve yönergelere uyularak;
aşağıdaki aşamalara sadık kalınarak gerçekleştirilmiştir:
a.Makalelerin araştırmacılarca tek tek okunması
b.Makalelerdeki sayıltıların ve bulgu tümcelerinin ilgili yönergelerde açıklanan türler açısından
tanımlanması ve uyumluluk değerlendirmelerinin yapılması
c.Makalelerdeki küçükölçekli uslamlamaların tanımlanması ve uyumluluk değerlendirmelerinin
yapılması
d.Makalelerdeki küçükölçekli uslamlamalar içinden metin bölümleri de dikkate alınarak sav içerenlerin
ayrıştırılması ve uyumluluk değerlendirmelerinin yapılması
e.Savların yapısının, yani savın bileşen örüntüsünün tanımlanması ve uyumluluk değerlendirmelerinin
yapılması
f.Savların uslamlama türlerine göre şemalarının Araucaria adlı gereç kullanılarak saptanması
g.Yukarıdaki (c,d,e,f) maddelerine ilişkin nicel bulguların ortaya konması ve değerlendirilmesi
Çalışmanın nicel bulguları için veriden elde edilen son sıklıklardaki belirgin yığılmalar, ayrıca
istatistik sorgulama yapma gereğini ortadan kaldırdığı için nicel sonuçlar yüzdelikler üzerinden
sunulmuştur. Ulaşılan nicel bulgular için tüm çözümlemeleri gerçekleştiren 4 araştırmacı arasında
çapraz uyumluluklar verinin %20’si üzerinden her görev kaleminde üç ayrı kez alınmıştır. Ortalama
uyumluluk sayısı %87.4 olarak saptanmıştır.
Bu yazı çerçevesinde, izleyen bölümde çözümlemeleri yukarıda belirtilen kapsamda
gerçekleştirilen proje çalışmamızın yalnızca uslamlama türüne göre sav şemalarına ilişkin sonuçlarına
yer verilmektedir.
3. Bilimsel metinlerde Uslamlama ve Sav Şemaları
3.1 Savlama nedir?
Toulmin’e göre savlama olası sonuçlardan elimizdeki veriyle açıklanabilir olanı seçme işidir. Bu nedenle sav
yapısı, en az bir öncül alan ve bu öncülle ilişkilenen bir sonuç içerir. “Savlama, artan ya da azalan ölçülerde
uslamlamayı amaçlayan sözel ve toplumsal bir eylemdir. Dinleyici ya da okuyucu için tartışmaya açık bir
görüşün kabuledilebilirliğini sunar. Savlama sırasında, bir önerme kümesinin başına yerleştiren ve bu aşamada
henüz akılcı bir hükme bağlanmamış olan bir görüşü içeren önermenin, gerekçelendirilmesi ya da çürütülmesi
söz konusudur” (Eemeren ve diğerleri, 1996).
Savlama eylemi ve iknâ stratejileri konusundaki çalışmalar kaynağını Aristo retoriğinden almaktadır.
Bu anlayışta konuşucu savlamada şu iknâ eylemleri sergilemeye çalışır (Bizzell ve Hertzberg,1990) :
•Logos: Okuyucunun/dinleyicin söylenenlerin anlamlı olduğunu hissedeceği biçimde uslamlama yapma;
uslamlanabilir desteklere ve açıklamalara sahip olma, uslamlama yoluyla ikna etme.
•Pathos: Konuya duyuşsal açıdan okuyucunun ya da dinleyicinin bakış açısıyla yaklaşma; alıcı merkezli olma;
alıcı ile sempati ya da empati ilişkisine girerek iknâ etme.
•Ethos: Alıcı açısından güvenilir olan izlenimi vererek iknâ etme
Toulmin’in savlama kuramı logos’a odaklanmış bir kuramdır. Öyle ki, her soruya verilen yanıt, kendi
içinde karşı yanıtlar da barındırmalıdır. Bu nedenle, her sav karşı savlara açık bir yapıya sahiptir ve aşağıda
sıralanan bileşenleri içerebilir:
•İddia (claim)
•Veri/Zemin (data/ grounds)
•Garanti (warrant)
•Destek (backing)
•Reddedici (rebuttal)
•Niteleyici (Qualifier)
3.2. Uslamlama Nedir?
Uslamlama ise bilişsel bir eylemdir. Bir savda iddia ve veri bileşenleri arasındaki mantıksal ilişkiyi kurmamızı
sağlar. Veri bir uslamlama ile örtük veya açık bir biçimde iddiaya bağlanmadıkça bileşenler bir birinden
bağımsız önermelere dönüşecektir (Johnson-Laird, 1986). Uslamlama sadece akademik tartışmaların değil,
günlük tartışmaların da sunumunu ve algılanmasını sağlayan temel bilişsel işlemdir. Bu nedenle uslamlamanın
nasıl bir bilişsel süreç olduğu, türleri ve nasıl algılandığı alanyazında en çok ele alınan konulardan biridir (
Toulmin, 1979; Myers ve diğerleri, 1986; Neuman ve Weizman; 2003). Bir savın anlaşılır ve ikna edici
olabilmesi için savın içerdiği iddia ile kanıtların ve desteğin belli bir ilişkilendirme ve bağdaştırma biçimiyle
açık ya da çıkarımsal olarak sunulması gerekir. Uslamlama olmaksızın savı oluşturan bileşenler tümüyle
sözbilimsel işlevlerini (iddia, destek, kanıt, v.b.) yitirerek basit ifadelere dönüşürler. Bu nedenle, her uslamlama
sav içermeyebilecekken, her savın uslamlama içermesi gerekir. Bu çerçevede, Pierce’de (1931) ve Toulmin’de
(1979) belirtildiği gibi herhangi bir sav kuramı uslamlamanın nasıl bir süreç olduğunu açıklamaksızın savı
tanımlayamaz.
Doğal dil üretiminde ve algılanmasında uslamlama ancak edimsel düzlemde açıklanabilir, çünkü bu
bilişsel işlem formal mantık çerçevesinde açıklanmayacak bazı değişkenlere (sosyal normlar, kültür, bağlam,
söylem amacı vb.) bağlı olarak biçimlenmektedir. Bilimsel söylem açısından baktığımızdaysa bilimsel söylemin
başlıca özelliğinin sav üzerine kurulu oluşu olması nedeniyle savlamanın yapısı ve yapıyı kuran uslamlamanın
nasıl biçimlendirildiğinin edimsel düzlemin ötesinde açıklanabilmesi mümkündür. Bu türden açıklamalar
bilimsel söylemin tanımlanmasına katkıda bulunacaktır.
Örnek (4).
Yığılmalardan yola çıkarak şunu da iddia edebiliriz: AÖ'lerin dağılım1annda [+/-insan] olma ile [+/-canlı] olma
açısından anlamlı bir farklılık yoktur. VERİ/ZEMİN Her iki türden AÖ'lerin hepsi yaklaşık olarak aynı biçimde belirsiz tekil olarak işaretlenmiştir. VERİ / ZEMİN Öyleyse canlılık hiyerarşisi eylem önü çıplak özne AÖ'sünün algılanmasında bir değişken değildir. İDDİA
(4)’te sunulan örnek, sav eyleminin 3 temel aşamasını içermektedir ve ‘X olduğu için Y’ biçiminde gerçekleşen
‘neden uslamlamasına’ dayanmaktadır. Uslamlamanın türünü belirginleştiren ‘öyleyse’ bağlacını çıkardığımızda,
sözceler arasındaki uslamlama işlemi de iptal edildiğinden ortada sav kalmayacaktır.
Uslamlama işlemi, metinde nasıl bir savlama şemasının kullanılacağını belirleyen bir süreçtir.
Uslamlama sırasında kullanılan savlama şemaları, uslamlamanın varsayımsal doğasını görünür kılar. Uslamlama
eylemi alanyazında mantıksal ilişkilendirme açısından benzerlik, örneklendirme, genelleme, neden-etki ve
otorite merkezli olmak üzere 5 temel türde tanımlanmaktadır (Warburton, 1996; Walton ve diğerleri, 2008).
Ayrıca, öncüllerle sonuç arasındaki ilişki açısından da temelde üç tür uslamlama vardır: Tümden gelimli, tüme
varımlı ve hepten gidimli. Proje çalışmamızda öncüllerle sonuç arasındaki tasım kurma ilişkisinden çok sav
eyleminin temel bileşenleri arasındaki ilişki sorgulandığından mantıksal ilişkilendirmeye bağlı uslamlama türleri
ve buna bağlı olarak ortaya çıkan sav şemaları betimlenmiş ve savlama şemaları içerdikleri uslamlama türlerine
göre tanımlanmıştır. Çalışmamızda Walton ve diğerlerinin (2008) betimlediği sav şemaları temel alınmıştır. Bazı
uslamlama türleri temel niteliklidir. Diğerleri bu temel türlerden türetilmiştir.
3.3. Uslamlama Türlerine Göre Sav Şemaları
3.3.1.Benzeşim
Benzeşim Uslamlaması durum temelli bir uslamlamadır. Eğer iki durum arasında 'uygun' (relevant) bir
benzerlik varsa benzeşim uslamlaması yapılabilir. Bir diğer deyişle, (5)'te olduğu gibi benzeşim uslamlamasında
ortaya konan savın akılcı nedeni benzerliğe dayanılarak sunulur:
Örnek (5).
Öte yandan, EB'lerindeki eksiltili tümceciklerin oranı, Mandarin Çincesi ile benzerlik göstermektedir. Eksiltili
tümceciklerin oranı, Mandarin Çincesi'nde %60 (Tao, 1996), İngilizcede ise sadece % 17,5'tir (Chafe, 1987 ve
1994). Tao (1996), iki dil arasındaki bu farkı, Mandarin Çincesi'nde boş artgönderimin sıklıkla kullanılmasına
bağlamaktadır. Türkçe'de de eksiltili tümceciklerin sıklıkla yer alması Türkçe'de adıl düşürme ve boş
artgönderimin mümkün olması ile ilintilidir.
Bu sav şemasının benzeşim açısından mantıksal yapısı şöyledir: Mandarin Çincesi (A) adıl düşüren (x)
ve boş artgönderim olan (y) bir dildir. Bu durum eksiltili tümcecik kullanımına zemin hazırlar. Alanyazında
Mandarin Çincesinde %60 oranında eksiltili sözce kullanımı olduğu saptanmıştır. Türkçe (B) de adıl düşürme
ve boş artgönderim olan bir dildir. Türkçede de eksiltili tümcecik kullanımının yüksek olduğu gözlenmiştir.
A’nın x ve y gibi özellikleri vardır.
B’de x ve y özellikleri taşımaktadır.
Öyleyse B A’ya benzemektedir.
Bu durumda B için yapılan gözlem A için de geçerli olacaktır.
Benzeşim uslamlamasının geçerli bir sav şeması kuramayacağı durumlar da vardır: A ve B x ve y gibi
ortak özellikleriyle benzeşir. Ancak bu A’da yer alan ‘z’ gibi bir özelliğin de B’de de olacağını garantilemez,
çünkü benzerlik aynılığı içermez (Beardsley, 2008: 50).
3.3.2. Genelleme
Genelleme tasımın temel özelliğidir. Bir sınıfın bütün üyeleri aynı özellikleri taşıyacağı için o sınıfın bir
üyesi de verilen özellikleri taşır. Genelleme sav şemalarında iddia ile veri arasındaki ilişkide veri genelleme
yapılan sınıfa ait özelliklerdir. İddia ise bu sınıfa ait bir üyenin özelliğine aittir.
Örnek (6).
Büyük tanıtsallık kuşağı dillerinde tanıtsallık basit bir ikiliğe dayanır: Birinci el bilginin –birinci el olmayan
bilgiye karşıtlığı. VERİ/ZEMİN
Türkçe ve Balkan dilleri bu kuşaktadır ve bu temel ikiliği bulmak mümkündür. İDDİA
Yukarıdaki savın tasım yapısını şu şekilde yeniden düzenleyebiliriz:
Büyük tanıtsallık kuşağındaki bütün diller kümesinde yer alan herhangi bir dilin tanıtsallık ikiliğini taşıması
gerekir. ÖNCÜL
Türkçe ve Balkan dilleri bu kümenin üyeleridir. ÖNCÜL
Öyleyse tanıtsallık ikiliği bu dillerde bulunur. SONUÇ
3.3.3. Örneklendirme
Belli ve somut bir örnek üzerinden iddiaya yönelik çıkarım yapılmasıdır. Bu durumda iddianın verisi
sunulan örnek/örnekler olacaktır. (4)’te sunulan metinde örnek durum üzerinden ahlaki bir sonuca/iddiaya
ulaşıldığı görülmektedir:
Örnek (7).
Acaba bu eylem gelecek kuşaklar açısından da yanlış mıdır? Örneği sadece gelecek kuşaklan kapsayacak şekilde
şöyle kurgulayabiliriz. Diyelim ki, insan türünün yok olması şimdiki insanların ortak kararı sonucunda, herkesin
istekli bir şekilde kendini kısırlaştırmasıyla ortaya çıkmaktadır. Bu durumda yokoluşun şimdiki kuşaklar açısından kötü
olduğunu söyleyemeyiz çünkü bu onların özgürce aldıkları bir karardır. Ancak bu seçimin sonuçlarından gelecek
kuşaklar da etkilenmektedir çünkü bu durumda hiçbir gelecek insan kuşağı olmayacaktır. VERİ/ZEMİN
Bu soruna yukarıda değindiğimiz bir soruyu yineleyerek yaklaşabiliriz. Bizim ödevimiz iyi (refah içinde) insanlar
yaratmak mı, yoksa insanları iyi yapmak mıdır? Gelecekteki insanların kimliklerinin ne olacağını dikkate almadan
eylemin sonuçlarına göre bir değerlendirme yaparsak, insanların varolmamasına neden olmanın yanlış olduğunu
söyleyebiliriz çünkü bu karar ve yokoluş gelecekteki herhangi bir değerin gerçekleşmesine engel olacaktır. İDDİA
3.3.4. Bilgi Temelli ve Görüş Temelli Sav Şemaları
Mantık alanyazınında uslamlamanın bir alt türü olarak otoriteye dayanan uslamlama P önermesinin
geçerliğini bir otoritenin Q gibi bir önermesine bağlı olarak kazanması durumu olarak tanımlanır. Sav şeması
çalışmalarında ise bilgi temelli ve görüş temelli olmak üzere iki grupta ele alınmaktadır. Bilgi temelli olan şema
bilginin kaynağı açısından uzman görüşüne, deneyime ve tanık ifadesine bağlı olarak farklılık gösterir. Görüş
temelli olan ise belli bir grubun veya genel bir kabullenişin olmasına bağlı olarak ayrışabilir. Her iki durumda da
P gibi bir önerme (iddia) bir bilgiye veya görüşe bağlı olarak ortaya çıkan Q gibi bir önermeye (veri) bağlı olarak
geçerlilik kazanır.
Örnek (8).
Heidegger, “köksüzlüğ”e yol açan durum kavranmadıkça çağımız insanının “yurtsuzluk” olarak betimlenen
durumu aşmasını olanaksız görür. Bu durum da “kesinlikle bilimsel-teknolojik planlama ve işleyişin yolları ve
araçlarıyla” aşılamaz. Bu durumda “teknolojiyi tutkuyla olumlamak gibi, ona karşı isyan etmek de çözüm
değildir”. VERİ/ZEMİN Diğer bir deyişle, teknolojiye düşman olmak ya da teknolojiye sarılmak çözüm
değildir. İDDİA
Bilgi yoksunluğu şemasında ise bilginin oluştuğu veri tabanında bulunmayan öğelerin var olmayacağı
yolunda bir savlama söz konusudur. Bu durum iki tür uslamlamaya yol açar:
1. Var olan veriden yola çıkarak var olmayanı kestirmek: Tarihsel dilbilim çalışmalarında 'eşdeşler yöntemi ve
yeniden yapılandırma' olarak adlandırılan yöntem mevcut dil ailelerindeki sözcüklerden eşdeğerler kümesi
oluşturarak söz konusu dildeki sözcüğün ön biçimini kestirmeye çalışılır.
2. X iddiası hakkında yeterli veri olmadıkça bu iddia geçerlidir: Bu tür uslamlama bilgi yoksunluğundan
geçerliğini alır ve çürütmeye daha açıktır ve hatta kimi durumlarda sözde uslamlamaya yol açabilir.
3.3.5. Neden-Etki
Bir sonuç olarak ortaya çıkan durumun, olgunun başka bir olay/ durum / olgudan kaynaklandığını
göstermek biçiminde gerçekleşir.
Örnek (9).
Bu gözlemlerden sonra yanıtlanması gereken bir soru(n) karşımıza çıkmaktadır:
Eğer çıplak AÖ'nün olağan yorumu tekil belirsiz 'bir+AÖ' ise neden konuşmacı bu biçimi değil de çıplak olanı
kullanmayı tercih etmektedir? Bu tercih, belirlilik ekseninde açıklanamaz çünkü denekler çok düşük bir düzeyde
belirli algıladıklarım göstermişlerdir. Öyleyse farklılığı belirliliğin dışında bir eksende açıklamamız gerekir.
Dede'nin de belirttiği gibi, tümcenin öznesi değil de, yüklemiyle ilgili bilgi önceliniyorsa- yani içeride yatan her
hangi biri olduğuna dair bilgi vermek istiyorsa özneyi eylem önünde ve çıplak biçimde kullanmayı tercih eder.
Ancak özgül olduğunda belirsiz biçim tercih edilir.
Bu noktadan hareketle, tekil belirsiz 'bir+AÖ' biçiminin çıplak AÖ ile karşılaştırıldığında daha güçlü bir
özgüllük taşıdığını iddia edebiliriz. Sonuç olarak bu iki biçim arasındaki tercih konuşmacı için özgül bir öznenin
olup olmamasıyla açıklanabilir.
Bu sav bloğunda yazar eylem önündeki AÖ’lerin çıplak formda kullanıldıkları sonucundan yola çıkarak bu
sonucun hangi olası nedenlerden kaynaklandığını sınamakta ve seçeneklerden biri olan belirlilik statüsü
değişkenini elemekte, özgüllük değişkenini bu sonucun nedeni olarak sunmaktadır. Biçimsel olarak bu ilişkiyi
sunacak olursak:
A gibi bir sonuç vardır.
x veya y A’nın ortaya çıkma nedenlerinden biridir.
y (belli kanıtlar temel alındığında) en akılcı nedendir.
Öyleyse A y’nin sonucudur.
Bu sav bloğunda yazar belli bir sonucu temel alıp bunun olası nedenleri üzerinden bir iddia
üretmektedir ve doğal olarak çürütme eylemini de gerçekleştirmektedir. Olası bir nedenin akıl yürütülerek bir
sonuçla ilişkilendirilmesi etki-neden şemasını doğurur. Ancak bilimsel savlarda çoğunlukla olasılık taşıyan
neden ilişkilendirilmesi yapıldığından tümevarımlı veya tümdengelimli bir uslamlamadan bahsedilemez.
Çıkarıma dayalı ve olasılık taşıyan bu tür uslamlamalar ‘heptengidimli’ (abductive) uslamlama olarak anılır ve
heptengidimli uslamlama taşıyan neden sav şeması da ‘ilişkilendirilmiş şema’ olarak adlandırılır. Bu şema olası
nedenler setinden akla en yatkın olanı ile sonucu ilişkilendirir. Heptengidimli çıkarıma dayalıdır. Çürütmeye
açıktır.
3.3.6. Etki-Neden
Bu sav şemasında iddia olası sonucu kapsar. Neden ise veridir. Basit bir biçimde tanımlayacak olursak
A gibi bir olay ortaya çıktığında onu B gibi bir olayın izleyeceği olasılığına dayanır. Neden-etki sav şemasının
başlıca 3 temel özelliği vardır: İleri doğru bir çizgisellik, tümden gelimli bir çıkarıma dayanma ve çürütmeye
açık olma. Özellikle ‘çürütmeye açık olma’ neden temelli sav şemalarında Toulmin’in tanımladığı çürütme
parçasının da bulunmasını gerektirecektir.
Örnek (10).
Öğretmenlerin araç ve bağımsızlık etik iklimlerine ilişkin algıları beklentilerinden yüksek bulunmuştur.
VERİ/ZEMİN
Algının beklentilerden yüksek olması da bu boyuttaki davranışların beklentilerinin üzerinde
gerçekleştiğini göstermektedir. VERİ/ZEMİN
Buna göre, öğretmenlerin kurallar, araç ve bağımsızlık etik iklim türlerine ilişkin doyum sağladıkları;
insanları önemseme, yasa ve ilkeler etik iklim türlerine ilişkin doyum sağlayamadıkları söylenebilir.
İDDİA
Bu iddia A varsa B de olacaktır olasılığıyla üretilmiştir. İddiaya veri oluşturan neden ‘algının
beklenilenden yüksek bulunması’ (A) buna bağlı olarak ‘öğretmenlerin kurallar, araç ve bağımsızlık etik
iklim türlerine ilişkin doyum sağladıkları’ (B) öngörülmektedir.
4. Bulgular ve Sonuçlar
Çözümlemeler sonrasında veri tabanındaki metinlerde küçük ölçekli sav alanında toplam 391 sava
ulaşılmıştır. Tablo (1)’de bu 391 savın alanlara göre sav bileşenleri de dikkate alınarak dağılımı verilmiştir. Sav
bileşenlerinin sayısındaki dağılımla aşağıda Tablo (2)’de sunulacak olan savların uslamlama türleri açısından
dağılımı arasında dikkat çekici bir ilişki gözlenmektedir.
ALAN
2 Bileşenli
Veri –İddia
3 Bileşenli
Veri-İddia-Destek
(n:34)
Veri-Reddedici-
İddia (n:6)
4 Bileşenli
Reddedici-Veri-
Destek-İddia
TOPLAM
Tarih Bilimi 40 9 1 50
Sosyoloji 47 8 3 58
Eğitim Bilimleri 59 2 - 61
Psikoloji 64 5 - 69
Dilbilim 35 29 4 68
Felsefe 32 47 6 85
Turizm - - -
TOPLAM 277 100 14 391
Tablo 1: Sav Bileşenlerinin Sayısı ve Alanlara Göre Dağılımı
Bu dağılıma bakıldığında, iki bileşenli savların sayıca çokluğu göze çarpmaktadır. Bu duruma koşut bir
biçimde Tablo (2)’de görüldüğü gibi metinlerde neden uslamlaması içeren sav şemalarının da en çok kullanılan
şemalar olduğu bulgusuna ulaşılmıştır.
ALAN
Ben
zeşi
m
Gen
elle
me
Örn
ek
Des
tek
li
Bil
gi
Des
tek
li
Bil
gi
Yo
ksu
nlu
ğ
u
Gö
rüş
Tem
elli
Ned
en
Hip
ote
z
Diğ
er
TO
PL
AM
Tarih Bilimi 2 - 10 11 2 2 21 2 - 50
Sosyoloji 1 - 7 6 - - 44 - - 58
Eğitim
bilimleri - - 2 6 - - 53 - - 61
Psikoloji 3 4 - 5 - - 57 - - 69
Dilbilim 3 1 - - - 1 63 - - 68
Felsefe 11 - 8 - - - 66 - - 85
Turizm - - - - - - - - - -
TOPLAM 20 5 27 28 2 3 304 2 - 391
Tablo 2 : Türkçe Bilimsel Metinlerde Bulunan Sav Şemalarının Alanlara Göre Dağılımı
Çalışmanın bulguları içinde göze çarpan bir diğer durum sav şeması türü ile alanlar arasındaki
dağılımdır. Genel olarak sav şeması tercihinin alanlara özgü bir özellik olarak belirginleştiğini söyleyebiliriz.
Örneğin, benzeşim sav şeması felsefe dışında diğer alanlarda çok az tercih edilen bir türdür. Felsefe metinlerinde
ise 11 tane olduğu saptanmıştır. Benzer biçimde örnek ve bilgi destekli sav şemaları da en fazla tarih metinlerde
ortaya çıkmaktadır. Bütün alanlarda en fazla kullanılan sav şeması ise neden sav şemasıdır. Ancak bu konuda
şuna dikkatinizi çekmek isteriz: Neden sav şeması günlük uslamlamalarda da en fazla kullanılan şemadır
(Johnson ve Laird, 1986). Dolayısıyla, Türkçe bilimsel metinlerde yazarların daha çok günlük uslamlama
alışkanlıklarını yansıttığını söyleyebiliriz. Bunu düşünmemize neden olan bir başka kanıt bilimsel savlarda
hepten gidimli uslamlama olmasına rağmen reddedicilerin eksik olmasıdır. Günlük savlarımızda reddedici
olmayabilir. Konuşan kişi olası sonuç veya nedenlerden birini neden seçtiğini açıklamayabilir. Ancak bilimsel
metinlerde kanıtlama eylemi gereği böyle bir açıklama zorunlu görünmektedir. Neden sav şemaları içindeki
reddedicilerin büyük oranda eksik olması da yazarların günlük alışkanlıklarıyla yazdıklarına işaret etmektedir.
Yukarıda yer alan tablolara bakıldığında hemen görüleceği gibi turizm alanında hiç savlama yapılmamış
olması bu çalışmanın bir diğer bulgusudur. Çözümlemelerimizde, veri tabanında turizm alanını temsil etmek
üzere yer alan Turizm Araştırmaları Dergisi’den seçilen özgün araştırma yazıları içinde sav içeren uslamlama
örneği olmadığı saptanmıştır. Veri tabanımızda temsil edilen bu alandaki yazarlar, yalnızca örneklemlerine
yönelik genellemeler sunmayı yeğlemekte ve bu nedenle metinlerde gerçekleştirilen uslamlamalar Örnek (11)’de
görüldüğü gibi iddia içermemekte daha çok sonuç çıkarma-yorum biçiminde sunulmaktadır.
Örnek (11)
Öte yandan kafelerdeki fiyat sonu yazımlarında "0" rakamının %32,19 oran ile fiyat sonlarında en yüksek
düzeyde kullanıldığı görülmekteyken, "9" rakamı %2,4 gibi düşük bir oranda kalmaktadır. Özgün Bulgu Nicel
Bu tür bir kullanım, ABD'deki kafe benzeri hızlı servis restoranlarındaki uygulamalarla karşılaştırıldığında
(Parsa ve Hu, 2004) fiyat sonu yazım stratejisinin kullanımının ülkelere göre değişebileceği ortaya çıkmaktadır.
Alan yazın kaynaklı bulgu
Nitekim ABD'deki kafe işletmelerinde "9" rakamı fiyat sonlarında %63,5 gibi yüksek bir oranda uygulanırken,
Tayvan'daki kafe işletmelerinde bu oran %8,3'e düşmektedir (Parsa ve Hu 2004). Alan yazın kaynaklı bulgu
Dolayısıyla araştırma kapsamındaki kafe işletmelerinde "9" rakamının kullanımının Tayvan'daki işletmelerin
kullanımı ile benzerlik gösterdiği anlaşılmaktadır. Benzeşim Uslamlaması
Yazar alanyazındaki bulgularla kendi bulgularını karşılaştırarak bir benzeşim uslamlaması kurmuş, ancak bu
uslamlamayı her hangi bir iddia geliştirmek ve onu bir sav içinde sunmak için kullanmamıştır. Turizm
yazılarında genel bir eğilim olarak nicel bulguların sunumu ön plana çıkmaktadır.
Bu yazıda öne çıkarılmak istenen bir diğer bulgu ise özellikle neden uslamlamalarına yöneliktir. Neden
uslamlaması içeren savlar yukarıda da işaret edildiği gibi daha çok iki parçalıdır. Neden uslamlaması doğası
gereği çürütülebilir olmaya daha açıktır. Oysa daha önce de değinildiği gibi, özellikle reddedici öğesi için bu
çalışmada ulaşılan sayı, bu metinlerde çürütmeye kapalı bir savlamanın varlığına işaret etmektedir. Özellikle
iknȃ eylemi çerçevesinde tanımlanan retorik gereklilik açısından bu durum dikkat çekicidir. Bir başka deyişle,
savın güçlü olup olmamasıyla yakından ilişkilidir. Çünkü neden uslamlamalarında destek ve reddedici
bileşenleriyle sav yapısının karmaşıklaşması beklenmedik bir durum değildir. Beklentinin aksine veri
tabanımızdaki metinlerde saptanan neden uslamlaması içeren iki bileşenli savların, 3 ve 4 bileşenli savlardan
oldukça fazla oluşu durumu, Türkçede sosyal bilimler alanındaki genel savlama anlayışı açısından iddianın,
Verheij’in terimiyle doğrulama kipliği, yani koşulsal onaylama açısından geçerlilik değerlendirmesi yapılmamış
bir tartışma konusu olarak kalması sonucunu doğurmaktadır.
Tablo 3 : Neden sav şeması türlerinin alanlara göre dağılımı
Tablo 3’te görüldüğü gibi metinlerdeki neden uslamlaması taşıyan savlara, türleri açısından
bakıldığında felsefe alanı dışında neden-etki sav şemasının (bkz. Şema (3) ve (4)) tüm alanlar için baskın olduğu
görülmektedir.
ALAN Ned
en-
Etk
i
Etk
i-
Ned
en
İliş
kil
en
me
Tem
elli
Ned
en
So
nu
çta
n
Sa
vla
ma
TO
PL
A
M
Tarih Bilimi 17
[Veri-İddia] - 1 3 21
Sosyoloji 36
[Veri-İddia] 4 - 4 44
Eğitim Bilimleri 32
[Veri-İddia] 21 - - 53
Psikoloji 39
[Veri-İddia] 16 - 2 57
Dilbilim 60
[Veri-İddia] 3 - - 63
Felsefe 18
[Veri-İddia] 48 - - 66
Turizm - - - - -
TOPLAM 202 92 1 9 304
Şema (3) Neden-Etki Sav Şeması Örneği (Alan Psikoloji)
Şema (4) Neden-Etki Sav Şeması Örneği (Alan Dilbilim)
Felsefe alanı için bu durum değişmektedir. Felsefe alanında en çok tercih edilen sav şeması etki-neden
sav şeması olmuştur. Etki- neden sav şeması iknȃ temelli retorik yapılanış açısından heptengidimli uslamlamayı
gerektirmektedir. Etki-neden sav yapısının zorunlu kıldığı bu yapı, savın destek ve özellikle reddediciyi
içermesini gerektirmektedir. Felsefe metinlerinde diğer alanlara göre 3 bileşenli savların sayısındaki belirgin
çokluk farkı bu gereklilikle ilişkilenmektedir. Çünkü etki-neden savlamasında doğru olduğu varsayılan ana öncül
bir tahmindir. Ancak, bu tür savlama gerçekleşmiş olay ya da durumlar hakkında sonuç açıklaması yapılırken
gözleme dayalı veriden yola çıkılarak bu veriyi ilgili olay ya da durum için varsayımsal bir neden olarak
kullanma eylemine, yani hepten gidimli çıkarıma dayandırılarak daha iyi anlaşılabilir. Eğer bu ilke kullanılmazsa
etki-neden savlama şeması bir sözde uslamlama içerebilir.
Bu noktada ilgi çekici olan etki- neden savlamasının felsefe alanında olduğu gibi birinci sırada
olmamakla birlikte sayısal olarak ikinci sırada tercih edildiği eğitimbilimleri ve psikoloji alanlarında savların
büyük çoğunlukla 2 parçalı başlangıç düzeyinde savlar olmasıdır. Bu iki alanda etki-neden savları kullanılırken
heptengidimli uslamlama kullanılmamakta bu da savlarda destek ve reddedicinin beklenenin tersine
bulunmadığını göstermektedir. Eğitimbilimleri ve psikoloji alanlarında etki-neden savları iddiaları açısından bu
yönleriyle çürütmeye kapalı sunumları olan, ancak iknȃ temelli retorik beklentilere göre kendisi çürütülebilir
iddialar içeren savlar olarak belirginleşmektedir. Bu durumun tersine, daha az sayıda kullanılmış olmasına karşın
dilbilim, sosyoloji ve tarih alanlarındaki etki-neden savlarında hepten gidimli uslamlamanın kullanıldığı ve buna
koşut olarak 3 bileşenli sav yüzdelerinde artış olduğu görülmektedir. Ayrıca, felsefe ve dilbilim alanları neden-
etki savlarında da 3 bileşenli sav kurmayı tercih eden ve bu savlarda 3. bileşen olarak destek kullanan bir sosyal
bilimler alanı olarak belirginleşmektedir.
Şema (5) Destek İçeren Neden-Etki Sav Şeması Örneği (Alan Dilbilim)
Bu çalışmadan elde edilen sonuçlar, Türkçe yazılan sosyal bilimler alanlarında çalışmanın veri tabanı
kapsamında savların, artan ya da azalan düzeylerde tipik görünümler sunduğunu; özellikle felsefe alanının
tercihlerinin bu tipik görünümlerin varlığını belirginleştiren karşıtlıkları, belirleyici olduğunu ortaya
koymaktadır.
Savların daha çok başlangıç düzeyinde savlar olarak kalması, Türkçe yazılan sosyal bilimler alanındaki
özgün araştırma metinlerinin iknȃ temelli retorik gerekler çerçevesinde çeşitli sorulara yanıt veremeyebileceğini
göstermektedir. Gelişmiş ve karmaşık savlar içeren uslamlamalar yaparak yazmanın, bilimsel metinler için bir
temel yazma eylemi olduğu düşünüldüğünde yetişmekte olan genç akademisyenlere Türkçe için de yazarken
savlayarak uslamlamanın kuramsal gereklerinin ve pratik eylemlerinin akademi içinde düzenli eğitim
ortamlarında sunulması açıkça varlığını hissettiren temel bir ihtiyaçtır. Saptanan bulgular ve bulguların alanyazın
bilgileri ışığında ortaya koyduğu sonuçlar, sav yapılarındaki ikna temelli retorik boşlukların yazma
geleneklerinden söz edilerek göz ardı edilmemesi gerektiğini göstermektedir.
Bu çalışma konusu itibariyle Türkçede bu kapsamda ve içerikte yapılmış bir ilk çalışma olma özelliğine
sahiptir. Savlama ve uslamlama eylemlerinin metinlerdeki görünümlerine yönelik daha gelişmiş çalışmalar
yapılması ve Türkçe bilimsel metinlerin ve bilim dilinin bu anlamda gelişim doğrultularına katkıda bulunacak
sonuçlara ulaşılarak bu sonuçların uygulama ortamlarına taşınması da çalışmamızın temel önerilerinden bir
diğeri olarak ortaya çıkmaktadır.
Kaynakça
Bizzell, P. ve B. Hertzberg (Haz.) (1990). The Rhetorical Tradition. St. Martin's Press.
Eemeren, F.H. van, Grootendorst, R. & Snoeck Henkemans, F. ve diğerleri. (1996). Fundamentals of
Argumentation Theory. A Handbook of Historical Backgrounds and Contemporary Developments. Mahwah, NJ:
Erlbaum.
Freeman, J. B. (1991). Dialectics and the macrostructure of arguments: A theory ofargument structure.
Berlin/NewYork: Foris Publications PDA 10.
Johnson-Laird, P. N. (1986). ‘Reasoning without logic’. İçinde (Haz.) Myers, T., Brown, K., ve B. McGonigle.
Reasoning and discourse processes. London: Academic Press.
Meyer, M. (2009) Retorik. Ankara: Dost. [(2004). La rhetorique. University of France Press.]
Neuman, Yair ve Weizman, Erez. (2003). ‘The role of text representation in students’ ability to identify
fallicious arguments’. The quarterly journal of experimental psychology, sayı 56-4.
Toulmin, S. (1958). The Uses of Argument, CUP, Cambridge.
Toulmin, S., R. Rieke, R., Janik, A. (1984). An introduction to reasoning. NY: Macmillan Publishing
Co.
Verheij, B. (1996). Rules, Reasons, Arguments. Formal Studies of Argumentation and Defeat. Dissertation
Universiteit Maastricht.
Verheij, B. (2005). ‘Evaluating Arguments Based on Toulmin’s Scheme’. Argumentation, sayı 19, sayfa 347-
371.
Walton,D. , C.Reed, F.Macagno.(2008). Argumentatıon schemes. Cambridge University Press.
Warburton, Nigel. (1996). Thinking from A to Z. London:Routledge