Selma Aslan 03.09.2014, Kastamonu Katalog Kayıtları için Konu Başlığı Seçiminde Etik İlkeler : Bir Vaka Çalışması Professional Ethics in Assigning Subject Headings for Catalog Records: A case study
Jun 23, 2015
Selma Aslan
03.09.2014, Kastamonu
Katalog Kayıtları için Konu Başlığı Seçiminde Etik İlkeler : Bir Vaka Çalışması
Professional Ethics in Assigning Subject Headings for Catalog Records: A case study
İÇERİK / CONTENTS
Mesleki etiğin evrenselliği Kataloglama ve konu başlığı atamada etik Vaka çalışması:
1915 Tehcir Olayı Soykırım iddiasına dönüşüm Propaganda savaşı ve yansımaları Konuyla ilgili bazı konu başlıkları Kullanılan konu başlıklarının etik yansımaları
Sonuç ve değerlendirme
SÜREÇ VE EVRENSEL BOYUTRanganathan (1931) ’dan IFLA’ya (2012 ) IFLA’nın tüm kütüphane derneklerine yol
gösterici olmak ve birey olarak kütüphanecilere rehberlik etmek adına mesleki ilkeler belirlemesi,
Metinlerini gönderen tüm ülkelerin mesleki etik ilkelerini IFLA web sitesinde toplu şekilde yayınlaması bir dönüm noktasıdır(60 ülkenin ilkeleri vardır)
Kuçuradi:“Meslek etiğinin en önemli yanlarından biri, dünyanın neresinde olursa olsun, aynı meslekte çalışan bireylerin bu davranış kurallarına uygun davranmaları gereğidir.” (Aydın, 2014)
GORMAN – 8 KALİCİ DEĞER (ENDURİNG VALUES)
1. Koruyuculuk (Stewardship)2. Hizmet (Service)3. Düşünce özgürlüğü (Intellectual Freedom)4. Akılcılık (Rationalism)5. Okur-yazarlık ve öğrenme (Literacy and
Learning) 6. Kayıtlı bilgiye erişimde eşitlik (Equity of
Access to Recorded Knowledge and Information)
7. Kişisel gizlilik (Privacy)8. Demokrasi (Democracy). Not: 2000 yılında belirlenen bu değerleri Foster ve
McMenemy (2012, s. 251) 36 ülkenin ilkelerini karşılaştırırken kıyaslama ölçütü olarak kullanmışlardır.
TEKNİK HİZMETLERDE GEÇERLİ
ETİK İLKELER
Hizmet arka plandaki hazırlık çalışmalarını da kapsayan
yönüyle, düşünce özgürlüğü ve demokrasi
tarafsız konu başlıkları oluşturup kullanabilmek, bilgiyi doğru sunabilmek açısından
Tonta ve Çelik : “Özgür insan, özgürce düşünebilen ve kanaatlerini özgürce ifade edebilen insandır. Bunun ön koşulu da doğru, çarpıtılmamış bilgiye erişim hakkıdır … bilgi edinme özgürlüğü adını verebileceğimiz bu hakkın yetersiz olduğu ülkelerde kamuoyu sağlıklı oluşamaz”.
BİLGİNİN DÜZENLENMESİNDE KARŞİLAŞİLAN ETİK SORUNLAR Sansürcü bir niyetle yanlış konu numarası vermek, Sınıflama işlemini özellikle bazı kaynaklar için bilinçli
olarak geciktirmek ve hatta hiç yapmamak, Teknik işlemleri bitirilen materyalleri rafta yanlış yere
yerleştirmek Kütüphaneler arasında işbirliği temelinde geliştirilen
ortak platformlara katkıda bulunmama -hep yararlanıcı konumunda bulunma (Yılmaz, 2009, s. 4)
Yanlış/eksik kodlama yapmak Alfabesi farklı ülke yazarlarının adlarının farklı
yazılışları konusunda gereken özeni göstermemek (Bair, 2005, s. 15-16)
KONU BAŞLİKLARİ İLE İLGİLİ
SORUNLAR
Genel bilgilere ve kamuoyunda oluşmuş genel kanılara dayalı olarak geliştirilmiş konu başlıkları ve sınıflandırma sistemleri hâkim kültür dışında kalan konular ve toplumda marjinalize edilmiş gruplar hakkındaki bilgilere erişimi oransız şekilde etkilemektedir.”
Beghtol ve Buchanan: “Egemenlik kurmanın kataloglama ve sınıflandırma uygulamalarında gömülü sinsi biçimi” ne değinmiştir.
(Bair, 2005, s. 19)
ADLANDİRMA GÜCÜ
Olson, bir kaynağın neye dair olduğuna ad koymak yetkisine sahip olmak “adlandırma gücü” der, bu aynı zamanda sorumluluk anlamı taşır. Katalogcu konuları nasıl sunacağına karar verir ve böylece erişimi, bir kaynağın içindeki bilgilerin kullanımını kataloglanan belgelerden elde edilecek bilgiyi
etkiler. “Katalog kayıtları giderek daha çok küresel
ölçekte paylaşıldığından, kendi kütüphanemiz için bir adlandırma yaparken bunu dünya için de yapmış oluyoruz.”
(Bair, 2005, s. 15-16)
KATALOGLAMA ETİK İLKELERİ ÖNERİSİ
Kataloglamayı ağırdan alarak erişimi geciktirmemek;
Kodları, konu başlıklarını, otorite dizinlerini tarafsız, doğru oluşturmak, güncel tutmak ve doğru kullanmak;
Kopya kataloglamada kontrolleri ihmal etmemek; Paylaşılan veritabanlarında fark edilen hataları
raporlamak, düzeltmek; Kataloglamayı ayrıntılı olarak tam düzeyde yapmak; Dil veya konu bilgisi eksikliği durumunda bilenden
yardım alarak yanlış veya hatalı olabilecek kayıtlar yaratmaktan kaçınmak ve
Kendini sürekli geliştirmek …(Bair, 2005, s. 23)
Amerikan Kütüphaneciler Derneği web sitesi Etik Kuralları sayfasındaki giriş metninde değerlerin çelişik olması halinde etik ikilemler doğar ifadesi göze çarpar.
YAŞANAN ÇELİŞKİLER
Kaynak yetersizliği nedeniyle istenilen düzeyde hizmet sunulamamasından dolayı etik ilkelere uyulamaması,
Çelişik değerlerin yarattığı ikilemlerden kaynaklanan tercih yapma gereği,
İlkelerle yasal gerekliliklerin çatışması, Kişisel çıkar veya düşüncelerimizle ilkelerin
uyuşmaması
KONU BAŞLİĞİ VERİRKEN SORUN YARATAN ETKENLER
dil ya da konu alanının yeterince bilinmemesi,
yol gösterecek bilen birinin bulunamaması, eldeki bilgilerle yanlış yorumlar yapılması, genelgeçer bilgilerin ön yargılı, yanıltıcı
olması
“Soykırım—Türkiye” veya “Ermeni soykırımı” gibi konu başlıkları böyle bir yanılsamanın dikkate alınmaya değer
sonuçlar doğuran bir örneği olabilir mi?
TÜRKLER VE ERMENİLER
Türkler ve Ermeniler 1000’li yıllardan 1700 sonlarında milliyetçiliğin yükselmeye başlaması ve Osmanlı İmparatorluğu’nun düşüşe geçişine dek birlikte sorunsuz yaşamışlardır.
Sorunlar, 1774 yılında Rusya’ya, 1856 Kırım Savaşı sonrası
İngiltere’ye, Hristiyanların dinlerinin ve kiliselerinin korunacağına dair güvence verilerek yabancı devletlerin içişlerine karışır duruma gelmesi,
1820’lerden itibaren gelmeye başlayan misyonerlerin eğitim programlarının yol açtığı etkilenmeler,
Balkanlardaki bağımsızlık hareketlerinin örnek teşkil etmesi.
(Şimşir, 1986, s. 50 ve çeşitli kaynaklar)
SEVK VE İSKÂN KANUNU’NUN ÇİKARİLMASİNİ ZORLAYAN NEDENLER Nüfusun yüzde 20’sini oluşturdukları halde özerklik veya
bağımsızlık kazanma arzusu ile Taşnaksutyun, Hınçakyan ve diğer bazı örgütlenmelere dâhil olan Ermenilerin 1890’ların başından itibaren isyanlar çıkararak Batılı devletlerin Balkanlarda olduğu gibi müdahale etmesi için vesile yaratma çabasına girişmeleri ve1890-1914 yılları arasında 40’dan fazla isyan çıarmaları,
Ruslarla yapılan Sarıkamış Muharebesi ve diğer tüm savaşlarda düşmanla işbirliği,
I. Dünya Savaşında tüm cephelere uzanan lojistik güzergahlarda sabotajlar ve depolardaki malzemeleri ele geçirme,
Savaş sırasında espiyonaj (Düşmanı bilgilendirme), Osmanlı Bankası baskını, Van İsyanı ve ardından kentin Ruslara teslim edilmesi
SOYKIRIM İDDİASİNİ BENİMSEYENLERİN BAKİŞ AÇİSİ
Van İsyanı ve diğer isyanlar aslında pek de tehdit oluşturmuyordu
gönüllü birliklere yazılanların sayısı azdı, İttihat ve Terakki Partisi aslında çok önceden
Ermenileri yok etme planı yapmıştı ve isyanlar bahane edildi.
Amerikan Protestan dinyayıcıların eğittiği V. Kardeşyan’ın New York’ta çizdirip Paris Barış Konferansına yolladığı bu düşsel “Büyük Ermenistan” haritası Sinop’tan Muğla’ya çizgi çizerek Akdeniz, Karadeniz ve Hazer Denizi’ne çıkışlar sağlıyor. (http://www.turksolu.com.tr/218/ataov218.htm)
SEVK VE İSKÂN KANUNU (27 MAYIS 1915) UYGULAMASİ
Resmi Osmanlı kayıtlarında adı geçen 1.3 milyon Ermeni nüfusundan Protestan/Katolik, kamu görevlisi, yaşlı ve hasta olan veya yaşadıkları yer itibariyle tehdit oluşturmayan 284.000 kişi dışında bir milyona yakın insanın savaş bölgesinde yaşadıklarından veya politik bağlantılarından dolayı tehcirleri öngörülmüş,
300.000 kişi İran ve Rusya’ya kaçmış, 100.000 kişi Müslümanlığı kabul edip kalmayı
yeğlemiş, tehcir harekatı tamamlanmadan Şubat1916’da
uygulamaya son verilmiş ve o tarihe dek tehcir edilenlerden 486.000 kişi gidecekleri yerlere varmışlardır.
TEHCİRİN SONUÇLARI
Açlık, salgın hastalık ve saldırılardan kaynaklanan yitikler Toynbee ve McCarthy’nin tahminlerine göre 600.000 dolayındadır.
McCarthy’ye göre Rusya yönünde Kafkaslara doğru kendi inisiyatifleri ile kaçanlar arasında ölüm oranı % 50, tehcirle güneye gönderilenler arasında % 20’dir.
Nubar Boghos 1919 Paris Konferansı’nda 1.3 milyon Osmanlı Ermenisinden 280.000’nin ülkede, 700.000’inin çeşitli ülkelerde hayatta oldukları yönünde bilgi vermiştir.
Soykırım iddiasına sahip çıkanlar 1915-1923 arasında, yani İstiklal Savaşı yıllarını kapsamak üzere soykırımın sürdüğünü ve 1.5 milyon Ermeni’nin öldürüldüğünü ifade ederler.
HUKUKİ BOYUT I
Tehcir süresince görevini yerine getirmemek ya da kötüye kullanmak suçundan 1915 yılında 20 kişi idama mahkûm edilmiş, Talat Paşa’nın hazırladığı bir rapora dayalı olarak Mart-Nisan 1916’da 1673 kişi mahkemeye sevk edilmiş ve suçlu bulunanlara gerekli cezalar verilmiştir. (Tacar ve Gauin, 2012, s.828).
İngilizler tarafından Malta’ya götürülen 144 kişi hakkında dava açılabilmesi için dört yıl boyunca yürütülen araştırmalar sonuç vermemiş ve dava açılamamıştır. (Uluç Gürkan, 2014)
HUKUKİ BOYUT II Avrupa Toplulukları İlk Derece Mahkemesi’nin 2003 tarihli
kararı: Krikorianların Avrupa Parlamentosu’nun soykırımı tanıyan 1987 tarihli kararına dayanarak Avrupa Birliği’nin Türkiye ile üyelik için müzakereleri başlatmaması gerektiği iddiası ile açtıkları davada Mahkeme, “Parlamento kararları siyasi kararlardır, kesinlikle hukuki sonuç doğurmazlar, çünkü geri alınabilir, değiştirilebilir metinlerdir” gerekçesi ile iddiaları reddetmiş olup 20 ülkede alınan parlamento kararları da aynı mahiyettedir.
Fransa Anayasa Konseyi’nin 2012 tarihli kararı: Mahkeme, Parlamento’nun, 2001 yılında çıkarılan Ermeni Soykırımı’nı tanıyan bir cümlelik kanuna dayalı olarak soykırımı inkâr edenlerin cezalandırılması hükmünü getirecek yasayı, düşünce özgürlüğüne aykırı olması bir yana; kanunların normatif olmaları gerekirken 2001 yasası bu özelliği taşımadığından geçerliliğinin tartışmalı olması nedeniyle de reddetmiştir.
(Palabıyık, 2014)
HUKUKİ BOYUT III
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin 17 Aralık 2013 tarihli Doğu Perinçek’in soykırımı inkâr ettiği için kendisini cezalandıran İsviçre’ye karşı açtığı davanın ilk aşamada İsviçre aleyhine sonuçlanması: Karar üç temel unsuru vurgulamaktadır; Soykırım hukuki bir kavramdır, tanımlanması çok
zordur, kesin kanıtlara gereksinim vardır. 190’ı aşkın ülkeden 20’sinin parlamentoları soykırımı
tanımıştır. Uluslararası bir oydaşma yoktur. 1915 ve izleyen yıllarda Osmanlı topraklarında
yaşananlar Yahudi soykırımından farklıdır. Yahudi Soykırımı kanıtlanmıştır. Ermeni olaylarının kesin kanıtları yoktur. İsviçre’nin temyiz başvurusunun nasıl sonuçlanacağı bilinmemekle birlikte bu karar her halükârda önem taşımaktadır.
(Palabıyık, 2014)
BERNARD LEWİS’İN KARŞİLAŞTİRMASİA COMPARİSON BY LEWİS“Yahudi soykırımı ile [tehcir
arasında] bir paralellik kurulabilmesi için Almanya’daki Yahudilerin Alman devletine karşı düşmanla işbirliği yaparak silahlı isyan düzenlediklerini, Hamburg ve Berlin’in kararın dışında tutulduğunu ve devlet hizmetinde çalışanların da muaf tutulduğunu varsaymanız gerekir. Ayrıca karar yalnızca Almanya sınırları içinde uygulanmış olup Polonya’ya gidenlerin Polonyalı Yahudiler tarafından karşılanarak koruma altına alınmış olmaları gerekirdi.”
“… to make a parallel with the holocaust in Germany you would have to assume that Jews in Germany had been engaged in an armed rebellion against the German state collaborating with the allies against Germany, that in the deportation order the cities of Hamburg and Berlin were exempted, and the persons in the employment of the state were exempted. And the deportation only applied to the Jews of Germany proper, so that when they got to Poland they were welcomed and sheltered by the Polish Jews.”
Bernard Lewis. http://www.youtube.com/user/armeniantale
Türkiye, bir halk veya ülke soykırımla suçlanamayacağı, suçu işleyen kişilerin mahkeme kararı ile belirlenmiş olması gerektiği halde böyle bir karar olmaksızın dünya kamuoyu gözünde soykırım ile suçlu durumuna düşürülmüş tek ülkedir ve Türklere karşı nefret söylemi suçu işlendiğinin farkındalığı eksikliği vardır.
PROPAGANDA SAVAŞİ VE YANSİMALARİ I
“[savaşın] yarattığı büyük problem ekonomik değil psikolojiktir, insanların düşüncelerinin yeniden nasıl bir dengeye oturtulabileceğidir.”
(Buchan’dan aktaran Strachan, 2009, s. 316)
savaş ortamında gerçeklik yitip gitmekte, ülke çıkarları açısından söylenmesi gerektiği düşünülen şeyler söylenmekte ve savaş bitince gerçeklere dönmek kolay olmamakta ve bazen de hiç dönülememektedir.
PROPAGANDA SAVAŞİ VE YANSİMALARİ II“Türkleri savundu vazifeden alındı –
Amerikan Robert College Okulunun Müdürü Dr. Gates dostlarına veda etmiş ve İstanbul’dan Paris’e hareket etmiştir. Geçenlerde Dr. Gates yaptığı bir konuşmada Türkleri savunmuş ve “Ermeni mezalimi” konusunda iddiaların çok fazla büyütüldüğünü söylemişti. Öğrendiğimize göre Ermeni cemaatinin bu sözleri protesto etmesinden ve Amerikalılar nezdinde teşebbüste bulunmasından kısa zaman sonra Robert College Müdürü’nün vazifesine son verilmiş ve kendisi Birleşik Amerika’ya geri çağrılmıştır.”
İstiklal Harbi Gazetesi, 15 Mayıs 1919 , s. 2
PROPAGANDA SAVAŞİ VE YANSIMALARİ III I. Dünya Savaşı yıllarında
istihbaratçı olarak çalışan ünlü tarihçi Toynbee, o dönemde yazdıkları ile ilgili olarak, Dışişleri Bakanlığı’nda çalışıyordum, verilen görevleri ifa ettim ifadesini kullanmış olup örn. The Blue Book (Mavi Kitap) olarak anılan The Treatment of Armenians in the Ottoman Empire, 1915-1916 adlı rapora bibliyografyasında da yer vermemiştir
(Dr. Ozdemir’s…)
PROPAGANDA SAVAŞİ VE YANSİMALARİ IVGürün, Ermeni Dosyası adlı kitabında
propaganda konusuna ayırdığı bölümde Ponsoby’den şu alıntıya yer vermiştir:
"Düşmanın kötülenmesi bir vatan görevi sayılır."
(Gürün,1985, s. 44 - 53)
McCarthy:“… kurbanlardan çok
öldürenlerin telef olduğu garip bir soykırım”
(Sonyel, 2005, s. 203)
“Standart tarih anlatısında hiçbir zaman bahsedilmeyen ise aynı sebeplerden dolayı muhtemelen iki ila iki buçuk milyon sivil Müslüman’ın ölmesiydi. Onlar, kendilerinden hiç bahsedilmeyen hayaletlerdir; çünkü haber muhabirleri, konsoloslar ve misyonerler sadece Hristiyanların çektiği acı ile ilgileniyorlardı. Ölen Müslümanlar sanki hiç var olmamışçasına tarihten yok olup gittiler.”
Salt (2014, s. 16)
TEHCİR KONUSUNDA ÜNİVERSİTE KÜTÜPHANELERİMİZDE KULLANİLAN BAŞLİKLAR
ABD dönem başkanı Wilson’un çizdiği Ermenistan haritası Sevr Anlaşması’na yansımış, ABD Lozan Anlaşması’nı benimsememiş, 1930’larda ayrı bir ticaret ve dostluk anlaşması imzalanmıştır.
Bu koşullarda Kongre Kütüphanesi “Ermeni katliamları” ve “Soykırım—Türkiye” konu başlıklarını kullanmaktadır.
Ülkemizde çoğunlukla Kongre Kütüphanesi başlıkları kullanılmakta olup bazı kütüphaneler kendi başlıklarını oluşturmuşlardır. Az sayıda kütüphanenin kataloğunda “Ermeni soykırımı” başlığına da rastlanmaktadır.
TO-KAT ULUSAL TOPLU KATALOĞU’NDAN BAZİ BAŞLİKLAR
KURUMSAL DAĞİLİM
Katılımcının üniversitesinin vakıf /devlet ve 2000 yılı öncesi/sonrası kurulumlu olduğu sorgulanmakla birlikte gruplar belirgin farklılık göstermediğinden sonuçların analizinde tümünün birlikte ele alınmasının daha uygun olacağı düşünülmüştür.
2000 öncesi %
2000 sonrası %
Toplam %
Devlet üniversitesi
43.4210526315791
3.94736842105263
51.3157894736839
Vakıf üniversitesi
7.89473684210522
14.4736842105264
22.3684210526316
Diğer ku-rumlar
NaN NaN 7.89473684210522
Belir-tilmemiş
NaN NaN 18.4210526315789
5
15
25
35
45
55
65
75
85
95
%
KATİLİMCİ DAĞİLİMİ
Katılımcıların yarısı konu başlığı verme yetkilisi, yakın bir oranda meslek elemanı olup yalnızca kütüphane kullanıcısı veya birey olarak yanıt verenler % 13 oranında kalmakla birlikte meslek elemanlarının neredeyse hepsi aynı zamanda kütüphane kullanıcısı ve birey olarak da görüşlerini sunmuşlardır.
Başlığı kul-
lanan yetkili25%
Başlığı kul-lanmayan
yetkili24%
Meslekten38%
Kul-lanıcı9%
Birey4%
ÜNİVERSİTE KÜTÜPHANELERİNİN KONU BAŞLİKLARİ KONUSUNDA POLİTİKALARİ
Yanda sadece Ermeni soykırımı” başlığını kullanıyoruz yanıtı veren % 25 oranındaki katılımcıların kendi içlerinde dağılımları görülmektedir.
Aynı kurumdan iki kişinin farklı seçenek işaretledikleri durumlar az da olsa görülmüştür.
LCSH Aynen33%
Türklere soykırım
11%
Kopya kata-loglama
50%
Soykırımı kabul politikası
6%
POLİTİKALAR I Üniversiteler kamu hizmeti veren kuruluşlardır. Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana, hükümetlerden
bağımsız olarak devlet politikası, tehcir kararı bir insan grubunu yok etme niyetiyle alınmayıp, savaşta cephe arkası güvenliğini sağlama amacı güttüğünden karşılıklı yaşanan acı ve kıyımın soykırım olarak tanımlanamayacağı yönündedir.
Bilimsel özerklik kapsamında bir bilim adamı, araştırmasında kullandığı kaynaklara dayanarak, yaşananların soykırım olduğunu savlayabilir, ama kamu hizmeti veren bir kütüphanenin bu tür yayınları kataloğunda “Ermeni soykırımı” ifadesi ile etiketlemesi daha farklıdır.
Böyle bir durum, mesleki ve kurumsal etik ilkelerin bir çatışması ve kamu etiğinde sadakat ve tutarlılık açısından bir sorun olarak görülebilir.
POLİTİKALAR II Teknik olarak LCSH’yi aynen uygulayanların aslında
“Ermeni soykırımı” değil, “Ermeni katliamları” ve “Soykırım—Türkiye” başlıklarını kullanıyor olmaları beklenirdi. Bu başlıklar eş anlamlı gibi düşünülerek böyle yanıt verilmiş olabilir.
“Ermeni soykırımı” başlığının “0” gösterge ile kullanılması LCSH mantığıyla kütüphanenin ürettiği kendi başlıklarına da LCSH’den alınmıştır anlamını taşıyan “0” göstergesinin kullanılabileceği yönünde bir görüşe dayanıyor olabilir.
LCSH’ye ait olmadığı halde “0” gösterge ile verilen başlıklar kopya kataloglama yapanları ve TO-KAT’ta MARC kayıtlarını inceleyenleri yanıltabilmektedir.
Bu yanıtlar “kodlama hatasından kaynaklanan yanıltma türü” bir etik sorunu örnekliyor olabilir.
POLİTİKALAR III Başlığın bazı kütüphanelerde Ermenilerin Türklere
yaptığı soykırım anlamında kullanıldığı ortaya çıkmıştır. Toplu kataloglarda kayıtların birleştiği günümüzde ayrı anlamlarda kullanılan aynı başlığın kullanıcılar tarafından nasıl algılanıyor olabileceği düşündürücüdür. Kendi kütüphanesinin kullanımına göre belli bir algılama içinde olan kullanıcı farklı bir kullanımla karşılaştığında herhalde bocalayacak, durumu anlamlandırmakta zorlanabilecektir.
% 50 oranında değişiklik yapılmadan kopya kataloglama yapılması, her bir kütüphane farklı politikalara sahip olabileceği ve bir yayın için hangi katalogda veri bulunursa oradan aktarılacağı için tutarlılık konusunda muhtemelen ciddi sorunlar yaşandığını ortaya koymaktadır.
MESLEK ELEMANLARİNİN BAKİŞ AÇİSİ Bu tablo, bu soruya yanıt
verenlerin % 88’inin eğer Ermeni soykırımı başlığının kullanıldığı bir kütüphanede çalışıyorlarsa veya çalışmak durumunda kalırlarsa kurumsal politikalarla kendi görüşlerinin örtüşmemesi nedeniyle bu konudaki kitaplar üzerinde işlem yaparken kişisel değerlerine aykırı bir uygulama yapmalarının söz konusu olduğunu göstermektedir.
Kendi başlık-larımız
oluşturulmalı31%
Bu başlık ip-tal edilmeli19%
Uyarlama yapılmalı39%
LCSH'ye uyulmalı12%
POTANSİYEL VE AKTİF KULLANİCİ GÖZÜYLE BAKİŞ I
Katılımcıların yaklaşık % 75’inin bu başlıkla ilgili olarak çeşitli açılardan rahatsızlık duyduğu ve hassasiyetleri olduğu anlaşılmıştır. % 25 ise tepkisiz, tarafsız veya onaylayan bir tutum içinde olduklarını göstermişlerdir.
AİHM31%
Aile etk-ilenmesi
2%
Atalara karşı sorum-luluk24%
Türklere soykırım
9%
Etkilen-miyorum
13%
Onur kırıcı7%
Soykırım kabulü11%
Diğer4%
SONUÇ VE DEĞERLENDİRME
Etik değerlere bağlı kalmanın her zaman kolay olmadığı, çelişik durumlar yaşanabileceği gerek incelenen literatür, gerekse 1915 Tehcir Olaylarını konu alan vaka çalışması ile ortaya konulmuştur.
Uyuşmazlık konularını işleyen bilgi kaynakları kütüphane kataloglarında sunulurken tarafsız başlıklar kullanılması, meslek elemanlarını etik açmazlara düşmekten
esirger, konuya duyarlılığı olanlar incitilmemiş olur ve böylece daha etik davranılmış olunur ve belli bir
ölçüde sorunların çözümüne de katkı yapılabilir.
SONUÇ VE DEĞERLENDİRME II Etik ilkeler kılavuz mahiyetindedir, onları
yorumlayarak nasıl bir tavır takınacaklarına insanlar kendileri karar verirler.
Ulusal konu başlıkları listesi oluşturulmadıkça farklı yaklaşımlar devam edecektir. TO-KAT’ta kütüphane kayıtlarının bir araya toplanması ulusal bir konu başlıkları listesi hazırlamak amacıyla veri alabilmek anlamında bir fırsat sunmuş bulunmaktadır.
Konu başlıkları bağlantılı LC ve DDC sınıflandırma numaraları ve kullanım sıklığı ile birlikte sistemden çekilip bir meslek örgütü veya merkezi kurumun çatısı altında ekipler kurularak yapılacak çalışmalar için temel veri teşkil edebilir. Oluşturulacak liste bakınız ve ayrıca bakınız göndermelerini de kapsamalıdır.
SONUÇ VE DEĞERLENDİRME III Bair’in değindiği ortak veritabanlarında hataları düzeltme
sorumluluğunu meslektaşlarımızın yerine getirebilmesi ve TOKAT toplu kataloğunun daha nitelikli kayıtlara kavuşması için hatalı kayıt sahibi kütüphanelerin uyarılabileceği bir hata bildirim butonunun yazılıma eklenmesi ve bilgi dünyamızın dünyaya açılan kapısı olan TO-KAT’ın yapısının gözden geçirilmesine, ya da eğer proje kapandığı için geliştirilme şansı yaratılamazsa nitelikli bir toplu katalog oluşturmak için alternatif çözüm yolları üretilmesine ihtiyaç vardır.
Toplu’nun Tük Kütüphaneciler Derneği bünyesinde "Etik Sürekli Çalışma Grubu“ oluşturulması önerisi desteklenmeye değerdir. Grup, meslektaşların günlük çalışmalarında karşılaştıkları, örneğin bu bildiri ile ortaya çıkan türden ve muhtemelen varlığının farkında bile olmadığımız daha nice etik sorunun tartışılması ve çözüm üretilmesi için çalışmalar yürütebilecek şekilde yapılandırılabilirse etik kurallara uymada yaşanan çelişkiler ve uygulama güçlüklerinin üstesinden gelinmesinde sinerji yaratılabilir. (2007, s. 212)
Dünyanın daha yaşanılası bir yer olması ve yaşamın herkes için biraz daha anlam kazanması açısından insanların bilgiyle donanmasında oynadığımız role, etik değerlerimize bağlılık konusunda özen göstererek artı değer katma fırsatını sonuna kadar kullanmalıyız.