Herkese Selam Olsun!
Yayın hayatımıza başladığımız deneme sayımızdan sonra pek çok eleştiri aldık ve o
eleştirileri dikkate alalım derken sizden bir kaç ay uzak kaldık. 2013 Ocak ayı itibariyle
düzenli yayına geçmiş bulunuyoruz. Bundan sonra eldeki malzemelerin verdiği imkan
dahilinde her ay oyunseverlere ve teknoloji meraklılarına içerik sunmayı hedefliyoruz.
Tüm bunları amatör ruhla yaptığımızı izninizle tekrar hatırlatıyoruz ve her zaman
verdiğiniz desteği bizlerden esirgememenizi istiyoruz. Bu arada daha iyi bir tasarım için bazı
editörlerimizin InDesign da öğrenmeye başladığının müjdesini verelim. Tasarımları profesyonelce
yapmaya başlayana kadar, benim Word kullanarak yaptığım basit tasarımlarla idare edeceğiz, öncelikli
maksat her ay içerik sunmak, içeriği güzel sunmayı da en kısa zamanda öğreneceğiz inşallah.Ha,
unutmadan çok önemli bir husus olan spot firmalarla olan sponsorluk anlaşmalarımızı iptal ettiğimizi
de gururla söylemek isterim. Tamamen kendi yağımızda kavruluyoruz bir süredir, büyük firmalar bizi
görüp oyun sağlayana kadar da bu şekilde devam edeceğiz, olduğu kadar!
Ayrıca ilk sayımızda bize destek veren büyük siteler oldu, onlara teşekkürümüzü dergi üzerinden
etmek istememiz, teşekkürün gecikmesine sebep oldu, kusura bakmasınlar. Merlin'in Kazanı,
ShiftDelete, Donanım Haber, TrGamer, sitelerine ayrı ayrı teşekkürü borç biliriz, ilk sayımıza
gösterdikleri destek için minnettarız. Sitelerin yanı sıra Murat Sönmez ağabeyimiz de bize röportaj
vererek ilk sayımıza önemli katkı sağlamıştı, her fırsatta kendisine teşekkür ediyorum zaten, adam gibi
adama selam olsun. Tüm bu desteklerin yanı sıra köstek olan site ve kuruluşlar da oldu elbette ama
Allah için, "çok da tın.." dedik geçtik onları, isim verip reklamlarını yapmaya da gerek yok.
Bu sayımızda sizler için 2012 yılının en iyilerini platformlara ve türlere göre listeledik. Ana dosya
konusu olarak ise PS Vita için çıkmış oyunlardan bir TOP 30 listesi yaptık. Bunlara ek olarak bir de
ufak bir kelime oyununu da işin içine dahil ederek 2013'de merakla beklediğimiz 5 oyunu listeledik.
Kültür sayfalarımızda HOBBİT'i, hem romanı hem de filmi eleştirdik. Spor oyunları genellikle her
sene yenilendiği için o kulvarı türlere göre en iyileri sıralarken dahil etmedik.
Ve biraz da kendimizden bahsetmek gerekirse, ilk sayıdan bu yana geçen süreç içinde biraz da
değiştik. Elif ÖSYS'ye çalışmakla uğraşıyor, Volkan tezini etik kuruldan geçirdi nihayet, yazmaya
başladı ama doku bulmakta sorunlar yaşıyor ki bir yandan da iş hayatıyla uğraşıyor. Can iş arıyor.
Cihan çalışıyor ve hala okulunu bitirmeye uğraşıyor. Doğu'nun okulu sürüyor. Aramıza yeni katılan
Hüseyin ve Oğuz da okullarına devam ediyorlar. Ben ise eğitim sisteminin her aşamasında olduğu gibi
yüksek lisans tezimi yazıp mezun olmama rağmen atanamamaktayım, biraz kafa dinledim ve doktora
yolları taşlı a benim kara kaşlım şeklinde işsiz işsiz seğirtiyorum, anası babası rektör, dekan olan varsa
ulaşsın da bana bir el atıversin.
Bunları sana niye mi yazdım, okumaktan kafa yapısı pek de normal olmayan bir grup arkadaş
çıkartıyor bu dergiyi, farkında ol istedim. Belki bir zararımız dokunur neme lazım, önceden uyaralım
da sonra aman muhabbetiniz çok sardı, aman üslubunuza bayıldım ama ben de aranıza katılmak
istiyorum demeyin. Gerçi pardon, sonuncusunu diyebilirsiniz. Aramıza gerek dergi, gerekse site için
katılmak isteyen üniversite öğrencisi ve mezunu tüm arkadaşlarımıza kapımız açık. Gereken desteği de
sunarız. Her zaman dediğimiz gibi, her iş takip edildiğini bildikçe değerlenir ve anlam kazanır.
Oyunda kalın dostlar!
İlginize teşekkürler...
Genel Editör: Sait GÜLSOY
2012 - TOP 5
PC OYUNLARI
2012 oyunlarla dolu bir sene olarak geride kaldı. Peki, geride bıraktığımız senede aklımızda
kalan PC oyunları nelerdi, şöyle bir göz atalım.
#5- MAX PAYNE 3
Senenin belki de en çok beklenen
oyunuydu Max Payne 3. Acaba o eski
karanlık Max, eskisi gibi geri gelecek
miydi? Çok geçmeden cevabımızı
almıştık. Max ile artık Brezilya güneşi
altındaydık fakat o tat gene aynıydı.
Üstelik “Bullet-Time” ı tekrar kullanma
fırsatı seneler sonra elimizin altındaydı.
Eleştirilse de Max Payne 3 seneye
damga vuran kaliteli bir yapımdı.
#4- BORDERLANDS 2
2012 kesinlikle devam oyunlarının senesi
oldu diyebiliriz. Kuşkusuz bunun en büyük
örneği de Borderlands 2 oldu. Hala tam
sayısı bilinmeyen silah çeşitliliği, kocaman
haritası ve bir garip karakterleri ile
Borderlands 2'yi co-op(birlikte) oynamak
oldukça eğlenceliydi.
#3- MASS EFFECT 3
Geride kalan senede akılda kalacak
oyunlardan biri de Mass Effect 3’tü.Oyun
tarihine damga vuran üçlemenin son oyunu
(mu acaba?). O inanılmaz senaryonun son
sayfası oyuncular tarafından tartışılsa da;
gerçekten ağzımızı açık bırakacak
cinstendi. Komutan Shephard olup evrende
bir oraya bir buraya koşturup aksiyona
doyduğumuz oyun 2012’nin enleri
arasında yerini aldı.
#2- TORCHLIGHT II
Belki de senenin en büyük sürprizini yapan
Torchlight II oldu. Mükemmel oynanış
yapısı, çok renkli grafikleri, dengeli
karakter sınıfları ile Hack&Slash tarzında
yeni bir soluk getirmese de türü seven bir
oyuncunun beklentilerini karşılayacak
güzellikte bir yapım olarak dikkat çekti.
#1- FAR CRY 3
Geldik zirveye bu senenin tartışmasız en
“özgür” oyunu olan Far Cry 3 birçok
otoriteden tam not alarak, yalnızca PC
platformunda değil tüm platformlar arası
yılın oyunu seçildi. İnanılmaz özgürlük
sağlayan, nerdeyse her şeyi yapabildiğiniz
inanılmaz güzel tropik bir adada pek parlak
olmasa da sizi sürükleyebilecek bir senaryo
ve inanılmaz karakter kurgusu ile. Far Cry
3 kesinlikle bu unvanı hak ediyor.
Yazan::
Hüseyin KÖKTÜRK
TOP 5
5- MASS EFFECT 3
2012'nin en iyi 5 XBOX360 oyunlarında son sırayı bir
devam oyunu alıyor, Mass Effect 3. Çizgisini bozmayan
yapım, aksiyon odaklı veya hikaye odaklı olmak üzere
serinin 3. oyununda oyunseverle seçim hakkı sunarken,
içinde bulunduğumuz Dünya da Mass Effect 3 ile konuya
dahil oluyor. XBOX360'a özel olarak Kinect Sesli komut
sistemini kullanan yapımda, oyun içindeki kararlarımızda kendi sesimizi kullanarak
hikayeye yön verme şansını yakalamış olduk.
4- MINECRAFT
Yaz aylarında XBOX360 kullanıcılarıyla buluşan Minecraft geçtiğimiz günlerde 5 milyon
satın alma rakamını devirerek rekora koşuyor. Bağımsız bir yapım olan Minecraft, hayal
gücünüzü kullanarak size sınırsız bir dünya yaratma imkanı sağlıyor.
3- ASSASSIN'S CREED 3
Listemizin üçüncü sırasında bir devam oyunu daha yer
alıyor, Assassin's Creed 3. Kontrollerimize yepyeni bir
karakterin sunulduğu yapım, yeni oynayış dinamikleri ve
iç savaştaki Amerika'da geçen konusuyla serinin yeni
oyununda oyunseverleri bir çok yenilik bekliyor.
2- FAR CRY 3
Aslında Far Cry 3 2012 yılında beni en çok şaşırtan
yapımlardan birisi oldu. Oyunseverler Far Cry 3'ün bu
denli [nerdeyse Yılın En İyi Oyunu olabilicek kadar iyi]
bir yapım olmasını beklemiyorlardı. Far Cry serisi,
serinin önceki oyunlarının vasatlığından ötürü
hafızlarda çok
önemli yer
etmemişti, lakin serinin son oyunu çok farklı, çok
iyi. Açık dünyaya sahip olan bu yapımda, ana
görevlerin dışında bolca yan görevin bulunduğu,
çevre elementleriyle etkileşimin fazlasıyla olduğu,
doğayla iç içe bir yaşam deneyimi sunuyor bizlere.
1- HALO 4
XBOX360 platformunda 2012 yılının
tartışmasız birincisi Halo 4'tür benim
gözümde. Duyurulduğu andan itibaren
oyun dünyasında oldukça fazla bir hayran
kitlesine sahip olan Halo serisinin yeni
oyunu bizleri konsol başına kilitlemeyi
başardı. Halo 3'ten 4 yıl sonrasını konu
alan Halo 4 Singleplayer ve Multiplayer seçenekleriyle oyun severlerin beğenisini kazandı.
Yazan: Doğu Ercan
Sıra bende, sıra PS3'te... Arkadaşlar bu bölümde 2012 yılında PS3 için çıkmış oyunların en
iyi 5 tanesini sıralayacağız ve bunu oyunların kısa incelemelerini sunarak yapmayı
planlıyorum. Hadi bakalım...
5- DARKSIDERS 2
Geçmişe baktığımız vakit,insanlık tarihinin sürekli savaşlarla,güçlüklerle mücadele ettiğini,
şansın gitgide azaldığı zamanların olduğuna şahit olmuşuzdur.Darksiders 2 de ilk oyundan
tanıdığımız War'ın kardeşi Death'i yöneteceğiz. İkinci oyunu,ilk oyunla kıyaslayacak olursak;
hikayesinin ilk oyuna göre daha uzun olmasından ötürü oynama süresi 3 kat daha fazla
sürdüğü bilgisini vermemiz gerekir. Bu durum avantaj gibi gözükse de oyunun belli
bölümlerinde aynı şeyleri tekrar yapmak zorunda olduğumuzdan oyunu sıkıcı hâle
getirebiliyor. Yazıya olumsuz bir hava katmış olsam da; aslında oyunun tek eksisinin bu
olduğunu söyleyebilirim. Her ne kadar gereksiz derecede uzun olsa da, bölüm sonunda çıkan
boss dövüşleri oyuna güzel bir hava katıyor ve bu dövüşleri geçtikçe bir sonrakine gelmek
için sabırsızlanıyorsunuz. Ses ve müziklerin oyunun hakkını verdiğini söyleyebiliriz.
Grafiklerde ilk oyuna göre önemli bir değişim yok aslında ama kaplama ve dokularda ciddi
bir düzeltme de yapılmış aslında.
4- MASS EFFECT 3
Komutan Shepard'ın Reaperlar tarafından gerçekleşecek saldırılara karşı telkinlerde ve
uyarılarda bulunmasına rağmen etrafındakilerin hep bu uyarıları göz ardı etmesinden dolayı
saldırılara karşı hazırlıksız yakalanılıyor. Saldırılar karşısında diğer ırklardan Reaperlara karşı
koyabilmek için yardım isteyen ve mücadelede bulunan Komutan Shepard, bu saldırılara karşı
koyabilmek için Protherian cihazına ihtiyacı olduğunu öğreniyor ve bu cihazın izini sürüyor.
Oyuna serinin önceki oyunlarına nazaran güzel özellikler eklenmiş. Yeni eklenen multiplayer
modunun son derece başarılı ve tatmin edici olduğunu söyleyebiliriz. Müzikler de oldukça iyi,
atmosfere uygun ve grafikler sizi oyunun içine çekmeyi başarıyor. Oyunun aksiyon yönü
kuvvetli olduğunda, oyunu oynarken sıkıldığınızı hissetmiyorsunuz. Yalnız oyunun büyük bir
eksisi var, oyunun sonu seriye yakışmayacak şekilde kötü bitiyor ve hayal kırıklığı yaratıyor.
3-HITMAN ABSOLUTION
Oyunda yöneteceğimiz karakterin adı : "Ajan 47". Ajan 47'yi serinin önceki oyunlarındaki
karakterlerinden farklı kılan yönü olaylara daha duygusal bakabilmesi (iyi de sorun da burada
işte, önceki karakterler de zaten Ajan 47'idi, yaşlandı mı bizim Ajan da duygusala bağladı) ve
kalbiyle hareket etmesi. Hitman'in oyuncuyu cezbeden en önemli yönlerinden biri bölümlerin
ve mekanların tasarımıdır. Önceki oyunlarda oyunu hep geniş alanlarda oynardık ve hareket
alanı daha serbest olurdu. Bu oyunda bu serbest hareket kabiliyeti daha kısıtlı olmuş. Ancak
ilerlemek için oyunda farklı yollar izleyebiliyoruz ve bu konuda bir sıkıntı yaşamıyoruz. Buna
rağmen oyunun kriterlerine göre bölümleri başarıyla bitirmek istersek oyunun istediklerini
harfiyen yapmamız gerekiyor maalesef. Müzikler başarılı olmuş ancak tam olarak oyunu
yansıttığını düşünmüyorum. Grafikler son derece başarılı, karakter modellemeleri, çevre
tasarımı son derece güzel. Suikast, gizlilik, sabır isteyen oyunları seviyorsanız Hitman
Absolution'u gönül rahatlığıyla oynayabilirsiniz ama Hitman hayranları hayal kırıklığı
yaşayabilir, uyaralım.
2-CALL OF DUTY: Black Ops 2
Yüzbaşı Alex Mason ve Çavuş Frank Woods'dan bu yana bir kuşak geçmiştir ve Black Ops 2 de ana
karakterimiz Alex Mason'un oğlu David Mason'dur. Hikayenin ilk Black Ops'la entegre olarak soğuk
savaş döneminde başlaması ve iyi aktarılması "Modern Warfare" alt serisine meydan okuma
tadındadır. Modern savai, dibine kadar FPS deneyimi ve Black Ops ile tanıştığımı zombi modu, daha
ne isteyelim ki, üstelik Battlefield'a da meydan okuma tadında ufak bir göz kırpması da mevcut
oyunun araç kullanımıyla ilgili.
1-ASSASSIN'S CREED 3
Assassin's oyunlarında ana karakterimiz Desmond Miles'ın atalarını yönetip, geçmişe yön
veriyorduk. Bu oyunda da bu bakımdan farklı bir şey olmuyor aslında. Oyunda Connor adında
bir atasını yönetiyoruz ve olaylar daha farklı ve farklı yerde farklı zamanda, diğer oyunlara
göre nispeten daha yakın bir tarihte geçiyor. Yerin ismi: "Amerika"... Amerika iç savaşını
konu alıyor oyun. Oynanışta ise önemli yenilikler göze çarpıyor. Avcılık yaparak elde
ettiğiniz boynuz, et, yağ vs. gibi ürünleri kasabada paraya dönüştürebiliyorsunuz.Artık sadece
binalara tırmanılmıyor, aynı zamanda ağaç gibi yerlere de tırmanabiliyoruz. Bunun sebebi
oyunun önemli bir kısmının açık arazide geçmesinden kaynaklanıyor. Aynı zamanda gemi
satın alıp, kaptanı tutup, deniz ticaretine ve deniz savaşlarına katılabiliyoruz. Oyunun
grafikleri ve müzikleri son derece güzel olmuş ve oyun bu yönden kendini daha da geliştirmiş.
Bazen savaş esnasında ve tırmanışlarda kontrollerden ötürü bir zorluk yaşayabiliyoruz.
Assassin's Creed 3, serinin önceki oyunlarına göre kendini daha çok geliştirmiş durumda.
Eğer bu serinin hayranıysanız; bu oyuna daha çok hayran kalacağınızı düşünüyorum.
Wii-U Top 5
2012 Yılının donanım olarak en dikkat çeken ürünlerinden birisi Nintendo'nun yeni konsolu
Wii-U oldu. Dikkat çekici yeniliklerle gelen konsolun dikkat çeken 5 oyununu sizler için
listeledik.
#5 - Fifa 13
Sizler de konsol macerasına we, fifa gibi futbol oyunlarıyla başlamışsanız yaşınız isminiz veya
cisminiz kaç/ne olursa olsun futboldan kolay kolay kopamazsınız. Wii u da first touch control
sisteminin gittikçe oturmaya başlayan ea ekibinin huyuna giderek iyice ilk dokunuş
kullanabilirsiniz, tabiiki wii u padinizle.
#4- Call Of Duty: Black Ops 2
Bu aşk burada biter ve ben çekip giderim
Yüreğimde bir çocuk cebimde bir revolver
Bu aşk burada biter iyi günler sevgilim
Ve ben çekip giderim bir nehir akıp gider.
…
Ataol Behramoğlu.
Tabiki bu şiiri Ataol Ağbimiz tabancalı oyunlar için yazmadı. Aramızda kalsın ben googleden
arakladım. Revolveri wii u ya bağlayacağımı az çok anlamışsınızdır. Elinizde bir revolver, ana ben
gidiyorum düşmana karşı şarkısı dilinizde küçük enişte yanınızda o adi kolla giderken siz wii u
padiniz eşşiz inceliğiyle dokuna dokuna gidiyorsunuz kahpe düşmana karşı. Oyun bittiğinde ise,
opppssss…
#3- Assasin’s Creed 3
Bu multi platform oyun sadece bizim köyün ürettiği konsolda çıkmamakla birlikte xbox 360-ps3-pc-
wii platformlarında asla vazgeçilmeyen oyunlardan biridir. Wii u Haşşaşin oyununu oynarken size
rakiplerine göre nispeten daha özgür bir hareket imkanı sunuyor. Silah seçimi, kamera açısı… Her
şey elinizle fındık işareti yapmanıza bakıyor. Haşşaşin’in önceki oyunlarını oynamışsanız şayet ya
da hikayeye hakimseniz wii u ile bu oyunu denemenizi tavsiye ederim.
#2- Rayman Legends
Rayman Origins’in şaşırtıcı başarısından sonra Wii U için Ubisoft tarafından geliştiren ve bizlere
sunulan bu eğlenceli oyunda geniş bir pad kullanım imkanı sunuluyor yine bizlere. Belki de en
büyük artılarından birisi anaanneniz televizyonda vadiyi izleyeceğim ben derse siz de
homurdanarak kalkmıyorsunuz u padinizden oyunu oynamaya devam ediyorsunuz gayet şirin bir
ekranla. Oyunun diğer dikkat çekici tarafı ise 5 kişiye kadar desteklenen co-op modu;
arkadaşlarınızla efsane günler geçirmeye bir adım daha yaklaştınız demektir bu da. Küçük, şirin ve
eğlenceli oyunlara…
#1- Zombi U
Nintendo Wii U için dizayn edilmiş Zombie u oyunu wii severler için eşsiz bir fps deneyimi sunuyor.
Bu oyunda wii u padinizi kullanım imkanınız ise oldukça geniş. Kâh sniper olarak, kâh güvenlik
kamerası görüntüsüne girerek, kah ani saldırıları kontradan savuşturarak, kâh kapıların şifresini
çözerek… Tabiiki tüm bunları yapmak için oldukça seri bir el ve korkmayan bir yürek lazım. Ay ay
karşıdan zombie geliyor hangi tuşa basıyorduk gibi şeyler söyleyebilecek bir yapıdaysanız bu oyunu
oynamamak pek bir yerinde olacaktır zannımca.
Yazan: Oğuz Güner
2012 yılı Sony'nin yeni el konsolu, PlayStation ailesinin son ferdi PlayStation Vita'nin doğum
yılıydı. 2011 sonunda Japonya'da piyasaya sürülen alet Avrupa ve Amerika'da Şubat 2012'de
yaygın olarak satılmaya başlandı. En çok çıkış oyununa sahip el konsolu olarak büyük umut
vaat eden Vita ilk başlarda Sony'nin başarısız bir ürünü olarak yer buldu basında lakin yılın
son çeyreğinde konsol önemli oyunlarla özellikle seyahat halindeki oyun severler için ciddi
bir tercih durumuna geldi. Bu bölümde sizlere şimdiye kadar çıkmış Vita oyunlarından
mutlaka oynamanız gerekenlerin yer aldığı listelemi sunuyorum. Karşınızda PS Vita Top 20.
Keyifli okumalar, güzel oyunlar...
PS VITA
Top 30
30-Little Deviants (Platform)
Listemize son sırada adını
yazdıran Little Deviants
konsulun çıkış oyunlarından,
platform,bulmaca ve macera
türlerini harmanlayan, 30
farklı mini oyundan oluşan
vasat bir yapım.
29-Lumines: Electronic Symphony
(Zeka)
Lumines'in Vita için olan
Electronic Symphony
versiyonu 29. sıradan
listemize giriyor; tetris
mentalitesine sahip oyun
zamanında inceleme
sitelerinden geçer not
almıştı.
28-Doctor Who: The Eternity Clock
(Macera)
Doktorumuz geldi. Efsane
karakter Doctor Who'nun
macera temalı (başka ne
olacaktı ki) oyunu ise
Vita kullanıcılarına farklı
bir oyun deneyimi
sunarken lishtemize de
28. sıradan giriyor.
27-Spy Hunter (Yarış)
Off, eski çağlardan kalma
bir efsane oyunun yeniden
yapımı Spy Hunter. Yarış
oyunu olara tasarlanmış bu
sefer, eski hali yarış
değildi bunun sanki,
hatırlayamadık ya neyse
Spy Hunter 27. sıradan listemizde.
26-Wipeout 2048 (Yarış)
Meşhur uzay gemileri,
mekiklerin yarıştığı
Wipeout 2048 konsolun
çıkış oyunlarından ve iyi
bir yarış oyunu olmadığı
için bu alanda aylarca başı
çeken tek oyundur,
listenin 26. sırası ona
helal olsun diyoruz.
25-Sonic & All-Stars Racing
Transformed (Yarış)
Ben bu kirpiyi sevmiyorum,
seveni alsın oynasın. Yarış
oyunu olan bu yapım
listemizin 25. sırasında ve
kirpi Sonic ile arkadaşları
sevenlerini beklemekte
yarışmak için, duyurulur.
24-Virtua Tennis 4: World Tour Edition
(Spor)
Virtua Tennis, Top Spin
ile birlikte tenis
oyunlarının iki amiral
gemisi ama Vita'da Virtua
Tennis daha da öne
çıkarak listemize
24.sıradan girmeyi
başarıyor ve tenis seven
Vita sahiplerini bekliyor oyunumuz.
23-Ultimate Marvel vs. Capcom 3
Fighting (Dövüş)
Marvel'in karakterleri mi
yoksa Capcom'un
karakterleri mi? Kim
döver hacım, kim
kazanır? PS3 ve 360'a
daha önceden çıkmış
süper kahraman
kaynayan bu dövüş
oyunu listemizin 23.
sırasından Vita sahiplerine selam durmakta.
22-Asphalt: Injection (Yarış)
Konsolun çıkış
oyunlarından biri de
listemizin 21. sırasında olan
Asphalt: Injection. Araba
arışı olarak aylarca dikkat
çeken yapım aslında vasat
bir yarış oyunuydu.
21-ModNation Racers: Road Trip
(Yarış)
Eğlenceli bir karting oyunu
mu arıyorsunuz, yerine
geldiniz... PS3 ve PSP
platformlarında tanıştığımız
ve oynanışı eğlenceli
ModNation Racers'ın Vita
versiyonu Road Trip
listemizin 21. sırasında yer
alıyor.
20- Metal Gear Solid HD Collection
(Gizlilik, Macera)
Efsane… Söze gerek bile
yok… Bilmeyen bu oyunu,
duymayan, tanımayan varsa
ya oyuncu değildir ya da
yaşamıyordur. Metal Gear
Solid'in HD uyarlamaları
Vita'da da bizi yalnız bırakmadı, listemizin de
20. sırasında yer almasını bildi.
19-F1 2011 (Yarış)
F1 Codemasters'ın elinde
yeniden hayat buldu son
birkaç senedir ve Vita'da bu
tadı yakalamamıza vesile
olan oyunumuz listemize
19. sıradan giriyor.
18-Madden NFL 13 (Spor)
Amerikan futbolu sevenler, eğer Vita sahibiyseniz NFL 13 listemizin
18.sırasında size selam ediyor. Vita'da Madden NFL mi oynanır diye
aklınızdan geçiriyorsanız oyunun inanılmaz yüksek puanlar aldığını
söylememizde fayda var.
17-Dynasty Warriors Next (Aksiyon)
Herkesçe bilinen Dynasty Warrior serisinin Vita için geliştirilen
yapımının türünü seriyi bilmeyen oyuncular için belirtmek gerekirse
aksiyon ve adam pataklama tarzına sahip diyebiliriz ve listemizin 17.
sırasını ona verebiliriz.
16-Everybody's Golf 6 (Spor)
Sony platformlarının eğlenceli oyunu Everybody's Golf Vita'nın çıkış
oyunlarındandı. Listemizde 16.sırayı alan yapım çerezlik, eğlenceli oyun
arayan oyun severlere hitap ediyor.
15-Silent Hill: Book of Memories (Macera/Korku)
Silent Hill: Book of Memories listemize 15. sıradan giriyor. Yeniden
yapım olan bu oyun izometrik kamera açısıyla klasik Silent Hill
atmosferinden çok uzakta vasat bir oyun dersek yalan olmaz lakin
hikayesi sağolsun listede yer alabildi.
14-Street Fighter X Tekken (Dövüş)
Capcom'un sömürü dinamiği haline gelen SF4'ün türevi, Capcom -
Namco karşılıklı anlaşmasının sonucu, Street Fighter hayranlarını kendi
evrenlerinde Tekken karakterleriyle buluşturan Street Fighter x Tekken
14. sıradan bu listeye girmeyi başarıyor.
13-Sine Mora Shoot 'em up (Platform/Uçak)
Kara Kutu dediğimiz Atari'nin konsolundan, Amiga'dan kalma, 8 Bit ve
sonrası cihazlarda geliştirilerek tekrarlanan bir türün bu sene tüm
platformlara çıkıp çok yüksek puanlarla büyük sükse yapan oyunu Sine
Mora listemizin 13. sırasında.
12-Rayman Origins (Platform)
Platform oyunları el konsolları için adeta biçilmiş kaftan oluyorlar. Hele
bir de bu oyun Rayman gibi köklü geçmişe sahipse oynanması gerekiyor.
Rayman Origins listemizde 12. sırada yer alıyor.
11-Assassin's Creed III: Liberation (Macera)
Assasin's Creed son yılların fenomen yapımı. Son oyun ise 360 ve PS3'de
inanılmaz başarılı bulundu. Son oyunun hikayesine paralel Liberation ise
kadın karakteriyle seride bir fark yaratmayı biliyor.
10-PlayStation All-Stars Battle Royale (Dövüş)
PS3'ün ve PS Vita'nın çapraz oynanabilirlik sunan, 2012 yılının en
şişirme özgül oyunu. Sony'nin özgül oyunlarının karakterlerini ve bazı
ikon olmuş karakterleri dövüş platformunda birleştiren yapımın başka da
numarası yok diyeceğim ama tepki göstermeyin diye demiyorum. Gerçi
edim galiba :).
9-Persona 4 Golden (Rol)
Dikkat, dikkat! 9. sırada yer alan Persona 4 Golden dört sene önce PS2
için çıkmış Japon tarzı bir rol yapma oyunu (RPG). Listeye, hem de bu
kadar tepeden alma sebebim ise oyunu beğenmem değil dünya oyun
sektörü nezdinde çok yüksek puanlar alamsıdır. Bu tarza ilginiz yoksa
uzak durun!
8-Call of Duty: Black Ops: Declassified (FPS)
Call of Duty, FPS türünün efsanesi oldu yeni nesil konsollarla beraber, bu
saltanatın Vita'ya hükmeden oyunu Declassified ise sıkı oyuncular için
Vita'Da güzel bir alternatif sunuyor ve listenin 8. sırasını alıyor.
7-Mortal Kombat (Dövüş)
7. sırada Mortal Kombat. Mortal Kombat serisinin dokuzuncu oyunu,
başına dokuzu koymayarak çok da iyi ettiler aslında. Önce konsollarda
oynamıştık sonra Vita'da oynadık, hatta geçen ay plus sahibi Vita
kullanıcılarına Sony'oyunu hediye etti. Oyunun en güzel yanı ana Mortal
Kombat hikayesini anlatmasıydı, hikaye modu süresince iyi tarafı
değişerek oynuyorduk, eski günleri hatırlıyorduk.
6-FIFA 13 (Spor)
Her platformun futbol denilince akla gelen tek oyunu olma özelliğinde
FIFA. Bir de hesaplar arasındaki bağlantı sayesinde yolda Vita'dan evde
PS3'den coçturabiliyoruz bu sene. Listemizin ilk beşine giremese de
6.sırada FIFA 13 var.
5-Resistance: Burning Skies (FPS)
Listenin 5. sırasında Resistance: Burning Skies var. Şöyle ciddi bir
FPS çıksa da bu türün eksikliğini giderse diye düşünürken Vita
kullanıcıları, imdada PS3'ün özgül serisi Resistance'ın Vita için
yapılan Burning Skies oyunu imdada yetişti.
4-Escape Plan (Zeka)
PS Vita'nın ilk oyunlarından olmasına rağmen ilk sıraya dahi koymayı
düşündüğüm, aletin nerdeyse tüm özelliklerini kullanan, oyuncuyu
düşünmeye zorlayan harika bir bulmaca macera oyunu. Ne övdüm be,
Escape Plan 4. sırada.
3-Need for Speed: Most Wanted (Yarış)
Doğru düzgün yarış oyunu çıkması için çaresizce, dua ederek
bekledi Vita sahipleri ve bu duları yıl sonuna doğru kabul oldu.
Her ne kadar PC/Konsol versiyonları beğenmemiş olsam da Vita
için gerekli bir oyun olan NFS efsanesinin son halkası 3. sırada.
2-Little Big Planet (Platform)
Sackboy fırlamalarıyla tanışmamızdan bu yana aslında uzunca zaman
geçti. Tek başına, arkadaşlarla hep eğlendik LBP ile ve bu eğlenceden
Vita'da mahrum kalmak olmazdı, ikinci sıra Sackboylarn.
1-Uncharted: Golden Abyss (Macera)
Nerdeyse Playstation markasıyla özdeşleşti Uncharted adı, serinin
Vita için hazırlanan oyunu Golden Abyss'e ilk sırayı vermemek
olmazdı. Plus kullanıcılarıa Sony'nin hediye ederek adeta yeni yıl
armağanı verdiği bu yapım PS Vita'nın olmazsa olmaz
oyunlarından.
Yazan: Sait Gülsoy
TOP 5 2012
DÖVÜŞ OYUNLARI
Geçtiğimiz yıl çıkan dövüş oyunlarından bunaldık neredeyse, başımızı
kaldırıp başka türlere bakacak vakit dahi bulamadık demeyeceğim... listeyi
zor toparladım desem yeridir. Çıkan oyunlar da fındık kabuğunu doldurur
bir etki yapamadılar zaten bir oyun haricinde. O oyun hangisi mi?
Buyurun listemiz...
#5- Skullgirls
XBLA ve PSN üzerinden satışa sunulan bu 2D dövüş oyununun en önemli yanı
karakterlerin güç dengesi üzerinde yoğunlaşmış olması. Biraz daha renklendirilmiş hali
ve karakterleriyle Arcana Heart çakması olan bu yapım dövüş severler için
oynanabilecekler listesinde.
#4- UFC Undisputed 3
Dünyanın en sert dövüş sporu organizasyonu
olarak kabul edilen UFC'nin son oyunu da
kafes dövüşü türünü sevenlerin ilgileneceği
türdendi.
#3- Street Fighter X Tekken
Capcom ve Namco Bandai firmalarının
imzaladığı ortak protokolle her iki baba
dövüş oyunu da diğer oyunun karakterlerini
kendi evrenine misafir edecekti. Tekken
cephesi bu projeyi hala daha erteliyor ama
Capcom Street Fighter 4'ün motorunu
sömürmeye devam ediyor. Oyuna haksızlık
etmek istemem, Tekken karakterlerini SF
evrenine yakıştırabilmişler ve sırf bu nedenle
arşiv değeri olan bir yapım.
#2- Soulcalibur V
Kılıçlı, baltalı ve hatta geçmişi, efsanesi olan bir
oyun arıyorsanız Soulcalibur serisini zaten
biliyorsunuzdur. Piyasada az bulunan bir
dövüş oyunu tarzını başarıyla sürdüren
yapımın önceki oyunundaki misafir
karakterleri Yoda ve Darth Vader bu oyunda
olmasa da Assasins Creed'in efsanesi Ezio
sizleri bekliyor. Şahsım bu oyunu beğenmedi ve
lakin ben pek sevmem zaten bu seriyi, beğenen
bol miktarda oyuncuyu kızdırmaya gerek yok.
#1- Tekken Tag Tournament 2
İşte geldik listemizin bir numarasına, senenin bizce en iyisine ve gördüğünüz ve
zannımca daha en başında tahmin ettiğiniz üzere büyük efsane TEKKEN karşınızda.
Efsanenin takım dövüşüne dayanan ikinci oyunu dövüş dinamikleri olarak Tekken 6 ile
kıyaslarsak oldukça iyi. Bazen mekanlardan bazen de karakterler arası dengesizlikten
kaynaklanan güç farkları oyuna yansıyabiliyor. Bununla birlikte TEKKEN bilmeyen
arkadaşların dahi sallayarak, tuşlara rastgele basarak TEKKEN oyuncularını
yenebildiği günler son bulmuş durumda. Bilen kazanır, iyi oynayan döver, olay budur!
Herşeye rağmen menülerde, oyun modlarında bir eksiklik hissettim, hikaye moduna çok
alışmışım ki olmaması eksik hissettirdi. Bu eksikliğe rağmen gerek karakter cümbüşü,
gerek grafikleri, gerek oyun sonu filmleri ve geleneksel tutarlı hikayeleriyle 2012'nin en
iyi dövüş oyunu olmayı hak etti TEKKEN Tag Tournament 2.
Yazan: Sait Gülsoy
Top 5
5- DIRT SHOWDOWN
Colin McRae özünden her oyunda, biraz daha
uzaklaşan Dirt, son yapımıyla birlikte yine ahh nerde
o eski Colin McRae ruhu dedirtmeyi başararak
listemizde son sırayı alıyor.
4- MOST WANTED
EA Games'in geçmişten gelen itibarına güvenerek
Criterion Games'e yapımcılığını verdiği ve ilk oyunla
(ilk Most Wanted) uzaktan yakından alakası olmayan
buram buram Burnaut Paradise kokan yapım
listemize ancak 4. sıradan giriş yapabiliyor.
3- LITTLE BIG PLANET KARTING
Sackboy'un on parmağında 10 marifet sevgili okur, Little Big Planet son yapımı ile
çocukluğumuza götürerek bizi ve kendimizi daha mutlu hissetmemizi sağlayacak. Oyun
listemize 3. sırayı alıyor.
2- WRC 3
Enfes grafikleri, harika atmosfer ve sürüş keyfiyle 2012'nin en iddialı yarış oyunların dan olan
WRC 3 Listemize 2. sıradan giriş yapıyor
1- FORMULA 1 2012
Her yeni oyunda çıtayı biraz daha yükselten Codemasters bu sene hız hissini iliklerinize kadar
hissetmenizi vaat ediyor size sevgili okurlar ve listemizin en tepesinde yer alıyor.
Yazan: Cihan Uzun
FPS
Top 5
5- MEDAL OF HONOR: Warfighter
EA Games'in büyük umutlarla piyasaya sürdüğü ve çoğu inceleme editörü tarafından adeta
topa tutulan Medal Of Honor Warfighter, listemizde son sırada yer alabiliyor.
4- DISHONORED
Biraz Skyrim vari RPG öğeleri, biraz Borderlands'ı andıran grafik yapısı ve az birazda
Hitman'den ve Bioshock'tan içinde bir şeyler barındıran Bethesda Games'in yapımı olan
Dishonored listemize 4. sıradan giriş yapıyor olsa da oynamanıza değecek başarılı bir yapım.
3- CALL OF DUTY: Black Ops 2
Hemen hemen, her sene yeni bir oyunla karşımıza çıkan Call Of Duty,
bu sene tekrardan zombileri ele aldı ve yine klasik Call Of Duty s atış
başarılarını yakalayarak 2012 yılının son çeyreğinde oyun piyasasına
güzel bir giriş yaptı. Listemizin de ortasında yer buldu.
2- BORDERLANDS 2
Kendine has bir hayran kitlesi olan ve çizgisel grafiğiyle Pandoria'nın kapılarını ardına kadar
açan Borderlands 2 listemize 2. sıradan giriş yapıyor.
1- FAR CRY 3
Ubisoft'un ikinci oyunla birlikte yok olmaya
yüz tutan seriyi tekrardan yaratmış olmasına
şahit olacağız bu yapımı oynarken. Devasa
harita, yaşam mücadelesi, avlanma ve müthiş
atmosferi sizi bir an olsun başından
ayırmayacak bir yapım. Tabiî ki 1 numara
onların hakkı sevgili okur.
Yazan: Cihan Uzun
Sevgili okurum, sana ‘top 5’ yazmak ile ilgili düşüncelerimi sonraki yazımda açıkladım,
oraya varınca okuyacaksın ki aynı nedenlerden ötürü buna da ‘top 5’ demeyeceğim. Buna
yeni bir isim bulmalıyım. Ama ne olmalı? Hop 5? Fazla hovarda. Gey 5? Fazla sokak ağızı.
Teyteyteyyyy 5? Evet, bu fena değil gibi, ne dersin? O zaman hadi gel senle şimdi 2012
yılında, bana göre en iyi olan 5 TPS oyununu sıralayalım. Hatta bu sefer baştan sona
sıralayalım bir değişiklik daha olsun.
1- MAX PAYNE 3
MaxPayne 3, serinin önceki iki oyunundan sonra çıkan ve
çıkmadan izlediğimiz videolar ışığında bizi şüphelerde
bırakan bir oyundu. Önceki iki oyunun o karamsar
havasını göremeyeceğimizi sandık videolarda
gördüğümüz Brezilya ortamı ve garip Havai
gömleklerinden ötürü. Fakat MP3 öyle bir oyun olarak
çıktı ki karşımıza şaşırdık. Fakat sevgili okur önce şunu
söylememe izin ver;MP3 benim hayatımı değiştiren bir oyundur. 25 senelik acılara,
kırgınlıklara, üzgünlüklere, artık yönünü şaşırmış bir hayata çekilen bir süngerdir. MP3,
25 sene süren uzun bir kışı bitirip, inşallah canım tenimde attıkça devam edecek olan bir
yaz’ı başlatan bir oyundur. Ama senin şu an, ne dediğim hakkında en ufak bir fikrin bile yok.
Çünkü bu oyunun hayatımdaki önemini sadece tek bir kişi biliyor, ve hep de O bilecek, çünkü
ben hep, sadece O’na anlatacağım. Oyunumuza dönecek olursak, MP3, önceki iki oyundan
oynanış olarak hiçbir şey kaybetmemiş bir oyundur. Günlük güneşlik atmosferi ile
karamsarlığı sonuna kadar vermiş olması ile de belki de önceki iki oyundan daha bile
başarılıdır. Bu sefer kabuslarımız yoktu evet ama Max’in yorumları ve tespitleri o kadar
yerinde ve doğruydu ki, monologlar o kadar tadındaydı ki, aramadık bile belki kabusları.
MP3, hayatımda önemini bir kenara koyarsam, ki asla koyamam, bir TPS oyunu olarak
sadece 2012’nin değil, hayatımın en iyilerindendir.
2- GHOST RECON: Future Soldier
Bu oyunun da yeri ayrı sevgili okur. İlk defa duydum O sesi, bu oyunla ben. Sen
anlamazsın. Anlatmayacağım da, o anlam bende ve O’nda saklı kalsın. Oyundan
bahsedeceğim kısaca. Ben çok büyük merakla beklemiştim GRFS’yi. Açıkçası, ben, sanırım
hep bunda yanılıyorum; bir şeye karşı olan beklentimi arttırıyorum ve akabinde o şeyi
görünce kusurlar buluyorum (bknz. The Dark Knight Rises ama bana göre
dıdarknaytsaksıs’tır asıl adı ).
Advanced Warfighter’a göre Future
Soldier’da eksik olan bir şey vardı.
Evet oyun güzel, fikirler kesinlikle
harika, grafikler ( girdiğim bir köyde
ipte asılı olan çamaşırların yanına
gittiğimde sadece iki boyutlu
oldukları – yani bildiğiniz düm düz,
herhangi bir derinlik yok, A4 kağıdı
gibi – olduğunu görünce yıkılmıştım
) kötü, ama yine de oynatan bir şey
vardı kendini. Bu tarz oyunlarda genelde ‘ateş hissi’ , ‘atış hissi’ gibi şeylerden bahsedilir ve
ben bunu hele ki hayatında eline silah almamış birinin söylemesini komik buluyorum. Fakat
bu tabirden ‘gerçekçilik’ olarak bahsedersek, onu tabii ki kabul ederim ama GRFS’da bu his
de pek başarılı değildi. Sonuç olarak GRFS 2012 yılında aklımda kalan en önemli iki oyundan
ikinci sıradaki, zaten numaralardan da bunu anlamışsındır sanıyorum, ama aklımda kalma
sebebi oyunla ilgili değil!
3- SNIPER ELITE V2
Ben bu oyunun sadece demosunu oynadım sevgili okur. Evet keskin nişancı tüfekleri
kullanmak hepimizin ilgisini çekmiştir. Evet nefes tutma tuşlarına basmak, yakınlaşmak,
hareket eden düşmanları vurmak, kafalarına
sıkmak, o tüfeğin çıkardığı muazzam sesi duymak...
Bunlar hep keyif vermiştir bize. Ama, tadında
olunca. Baştan aşağı amacı keskin nişancı olmak
olan bir oyun, özellikle de bu kadar kötü
Stealth/Gizlilik öğeleri ile birleşince, demosunu bile
on dakikadan fazla oynatamıyor. Ki aldığı tüm
notlar 3/5’ler, 5-6/10’lar, 55-65/100’ler şeklinde. Yani Sniper Elite V2 2012’de çıkan ama
kendini pek de oynatamayan bir oyun.
4- RESIDENT EVIL 6
Bu oyunun tarihçesinden veya başka bir yerinden tutup da size anlatabileceğim bir bilgim,
birikimim maalesef çok yok. Ben bu seride sadece RE5’i oynadım ve açıkçası beğendim. Her
ne kadar zombi muhabbetlerini sevmesem de oyundaki aksiyon heyecanı oldukça üst
seviyedeydi ve bu kaliteli grafikler ile de birleşince sonuç oldukça iyiydi. Fakat bir çok RE
fanından duydum ve sağda solda ( ben şimdi
buradan isim verip de kimseyi ) okudum ki
son oyun RE6 olmamış-mış. Bu tamamıyla
yanlış bir bilgi de olabilir ama sitemizdeki
incelemesi ile de size fikir verecektir. Oyunla
ilgili son sözüm izlediğim bir videodan
gelsin: Oynattığımız karakter bir odaya
giriyor ve girdiği odada yerde bir ceset var,
tüm bulgular – oynadığımız oyun türü vesaire – birleşip onun yakınına geldiğimizde
canlanacağı yönünde, e karakterimiz de daha yanına gitmeden ateş ediyor, işini sağlama
alıyor, ama yine de yanından geçerken canlanıyor bu ‘ölü’ ve zombi haliyle bize saldırıyor.
C’mon! Artık böyle şeylerle doymaz hiçbir oyuncu yapımcılar, lütfen yapmayın, zaten bariz
olanı gözümüze sokmayın. Kurgu denen şeye biraz önem verin, klişelerden kurtulun,
yüklerinizi atın.
5- BINARY DOMAIN
Adını bile duymamış olabilirsiniz ki keza bunun için de
sizi suçlayacak değilim. Sega’nın yapımı Binary
Domain ve sanırım ki adının duyulmamasının bir
hikmeti var. Ben zaten ömrü hayatım boyunca bir tek
Sega oyununu beğenememişimdir. Sorun bende mi? Evet sorunlu biriyim, hasta ruhluyum, bir
ipin ucundan dünyayı dolaşan İsmail Hasta Ruh kadar olmasa da, ona yakınım. Ama bir de
dönüp aynaya bakın lütfen. Yıl olmuş 2012, uzay çağındayız, tuvalete gidiyoruz hala kağıt
peçeteler, havlular kullanıyoruz. Adımız ‘uzay çağı’ ama hala üç bin sene öncesinin sistemi
hakim tuvalet ihtiyaçlarına…. Bir dakika… Sanırım konu da büyük bir karışıklık yaptım, ama
şimdi silmek de olmaz, yazmışım o kadar, emek var ortada. Uzay çağından devam edeyim,
ben: Heh! Yıl olmuş 2012, uzay çağındayız sen böyle oyun yapıyorsun! Sanırım o günlerin
eskide kalmış artık. Kısaca BD, evet 2012 yılında çıkan bir TPS ama onu bir Kayahan
şarkısını biraz da çarpıtarak uğurluyoruz: Beni versinler ellere, seni vursunlar, sana
unutulmanın yolları, bana takaslar…
Çok da fazla TPS oynamayan Lucifer’ın, 2012 yılı için TPS listesi de bu kadar olur sevgili
okur. Son oyun, itiraf ederim ki, gerçekten oyun bulamamaktan konulmuş bir oyundur.
Açık sözü severim, ama yüzde yüz, her zaman da değil çünkü; insanlara bazen gerçek
yetmez, insanlar bazen gerçeklerden daha iyisini hak ederler; bu zamanlar seyrek olarak
gelir, ama o zamanlar dışında açık söz gayet iyidir. Paramın bir bölü ikisi değerinde
saygılar, üç bölü dördü değerinde sevgiler ( ilkokul – problemler ).
Yazan: Volkan Dinç
RPG Sevenlerin doyum noktasına ulaştığı bir yılı geride bıraktık. Gelin şimdi bu doyumun zirve
noktalarını hatırlayalım ve sıralayalım.
5- KINGDOMS OF AMALUR: Reckoning
2012'nin en iyi RPG oyunları listemize son sırada Kingdoms of
Amalur:Reckoning ile başlıyoruz. Yapımında bir çok ünlü RPG yapımcısının bulunduğu
(Oblivion) KoAR, hikayesinin derinliği, RPG türünde alışılmışın dışında farklı dinamikleriyle
bizlere sunulmuştu.
4-NI no KUNI: Wrath of the White Witch
Ni no Kuni: Wrath of the White Witch, Annesini genç yaşta kaybeden ve
annesini tekrar hayata geri döndürmek üzere yola koyulan karakterimizin hikayesini konu alıyor.
PS3 ve NDS platformlarında yer alan bu yapım RPG sevenlere farklı bir deneyim yaşattı
geçtiğimiz yıl.
3- GUILD WARS 2
MMORPG tarzında olan Guild Wars 2, World Of Warcraft gibi yılların
devine en büyük darbeyi vuran oyun oldu. Sevenleri ikinci oyunun duyurulmasından ve içeriği
hakkında açıklanan bilgiler doğrultusunda belki de WoW'u tahtından edebilecek bir yapım olarak
gördüler bu oyunu. MMORPG tarzında bir çok rakibine içerik olarak üstünlük kuran Guild Wars 2,
2012'nin en iyi RPG'lerinden biri olarak listemizde 3. sırayı aldı.
2- MASS EFFECT 3
İkinci sırada bu yıla damgasını vuran, sevenlerini sürükleyici senaryosuyla
mest eden Mass Effect 3 var. Başarısının arkasında RPG oyunlarının dev ismi BioWare bulunuyor.
Seri içinde en zengin içeriğe sahip olan Mass Effect 3 "aksiyon RPG" türünün temsilcisi olarak
2012'de tahtı zorlayan yapımlarından birisi oluyor.
1- DIABLO 3
Yazılarımı takip edenlerinde tahmin ettiği gibi tartışmasız birincilik koltuğu
Diablo 3'ün oldu.Uzun yılların bekleyişi ardından gelen, dünya çapında yaş aralığı fark etmeksizin
oldukça fazla hayran kitlesine sahip olan Diablo,12 yıl sonra tekrar oyunseverler ile buluştu. RPG
tarzının yapı taşlarından olan Diablo, serinin 3. oyunuyla 2012'nin en iyi RPG oyunu oldu
diyebiliriz.
Yazan: Doğu Ercan
Sevgili okur merhaba. Umarım hayatında her ne ile uğraşıyorsan; senin için iyi bir şekilde
gidiyordur. Sana bu yazımda 2013 yılı içinde beklenen oyunlardan en çok merakla beklenen
beşini yazacağım. Bu yazıya Top 5 demek istemiyorum hiç. Top kelimesi İngilizce’deki
anlamı ile kullanılıyor ama İngilizce okunmuyor ve ben buna çok karşıyım. O zaman 5’i de
Top’u İngilizce okuyalım, olsun size tap fayf, böyle hafif de Biritiş aksanıyla… Şu kısıtlı
Türkçem ile de verdiğim dil bilgileri…. Ama önemli olan niyetti değil mi? Hayır değildi,
niyet önemli tabii ki ama niyet iyi, sonuç hüsran, ne kaldı elde? Neyse, gene konuyu da
dağıttım bir güzel, ilerleyemedim, kanalize olamadım, bu yaşıma geldim adam olamadım. Ne
diyordum? Hatırlayabilir misin? Hatırlayamazsın! Özelliğim öyledir benim, bir konuyu beş
koldan anlatırım ki kafanda hiçbir şey kalmasın. Top 5 diyordum… Ama çıkacak tarih sırası
değil de, daha çok verilen önem ile aklıma gelme anı gözetilerek yazılan bir Top 5 (top 5
yazmaya karşı biri olarak 435 kere top 5 yazmam da cabası). Bu arada yazının başlığını da
İngilizce "Hope 5" koyduk iyi mi!
1-) BioShock: Infinite
‘No Gods Or Kings Only Man!’diye açılmıştı ilk oyun bundan yıllar evvel. Ayn Rand’in
‘objektivizm’ felsefesinden ve Atlas Silkindi adlı romanından etkilenen, muhteşem bir
senaryo ve atmosfer ile birleşen FPS türünde RPG öğeleri ile süslenmiş bir oyundu ilk oyun.
Oturup burada ilk BioShock oyununu anlatmaya başlasam, sanırım iki gün duramam. O
yüzden ilk oyunun harikalığından, ikincisinin atmosferi devam ettirip oynanışı
kaliteleştirmesinden de bahsetmiyorum. Fakat yeni gelen BioShock oyunu, bu sefer denizin
dibinde değil de göğün üstünde geçtiğinden, kullandığı ulaşım sisteminden, işlediği
milliyetçilik olgusundan olsa gerek bazı hayranları hayal kırıklığına uğrattı gibi. Fakat
özellikle zaman-mekan kavramı üstüne yoğunlaşması ve paralel evrenler gibi konuları
aralaması ile bir kez daha, ilk oyun kadar olmasa da belki de, senaryosu ile gönüllere konacak
gibi duruyor şimdiden. En azından benim için bu böyle. 2K Games’e olan güvenim, 1’den
kötü ama 2’den iyi bir oyun çıkaracakları yönünde.
2-) Tomb Raider
Daha önceden, ön incelemesini yaptığımız yeni Lara Croft oyunu oldukça merak uyandıran
cinsten. Oynanışa katılan "UnCharted"vari hava, serinin artık ‘güzel olsa da kendini tekrar
eden’ yapısına farklı bir bakış açısı katacak gibi duruyor. Zaten oyunun ön incelemesini
detaylıca da yazdık. Yeni Lara Croft oyunu farklı bakış açısı, heyecanlı senaryosu ile Tomb
Raider seven, sevmeyen tüm TPS'cileri, macera severleri televizyonları karşısına kilitleyecek
gibi.
3-) GTA V
GTA serisinin sadece son oyunu, yani dördüncü oyununu oynamış biri olarak şunu
diyebilirim ki, oyunu ilk iki hafta deli gibi oynamıştım hem de oldukça bayıla bayıla. Okuldan
gelir, oyunu açar, sabahlardım. Ki aynı şeyi bir de MGS4’te sabaha kadar oyun oynayıp, hiç
uyumadan Atom Fiziği sınavına gidip, sınav kağıdında cevaplara Bohr Atom Modeli yerine
Solid Snake yazdığımı bilirim. Sanırım kafein bağımlılığım bu zamanlar başladı. İşte GTA4
de bana hemen hemen, MGS4 kadar olmasa da, aynı şeyi yaptırmıştı. Şimdi gelen yeni oyun
ile haritamız daha da büyüyor, ana senaryoda, arasında seçim yapabileceğimiz üç adamımız
var ve istediğimiz gibi aralarında geçiş yapabiliyoruz. Ki gerçek GTA fanları, 4’ten önceki
oyunlarda bulunan özellikleri de ‘tekrar’ oyuna katarak Rock Star’ın GTAV’i ‘mükemmel’
bir hale getirebileceğini düşünüyor, umarız ki sonuç böyle olur. Oyun bu yılın bahar aylarında
– bazı atmasyon tarihler mevcut olsa da – tam olarak hangi tarihte çıkacağı belli olmadan,
bize, adım adım yaklaşıyor.
4-) Last of Us
Açık olacağım: Bu oyun neden bu kadar tutuldu çözebilmiş değilim gerçekten. Tamam;
UnCharted’ın kanı kımıl kımıl akan yapımcısı Naughty Dog var oyunun arkasında; tamam,
grafikler muazzam. Fakat zombiler, yayılan hastalıklar….. Hadi ama! Biraz doymadık mı
böyle şeylere? Belki oyunun oynanışı çeldi bekleyenlerinin gönlünü, ona diyebileceğim bir
şey yok tabii ki, ama ben izlediğim videolarda da oynanış açısından ‘interaktif, iyi, güzel, hoş
bir oyun’ olmaktan öte bir şey göremedim. Ki oyuna her ne kadar basit bir damga vurup
‘zombi’ oyunu demiş olsam da, hikayenin kesinlikle ‘insanlık’ ve ‘insani bağlar’ ile ilgili
hafızalara kazınacak türde anlar ve diyalogları sunacağını ve hikayeyi destekleyeceğinden
eminim. Lütfen sözlerim yanlış anlaşılmasın; ben Last of Us’a kötü demiyorum, sadece
abartıldığı kadar iyi olmadığını düşünüyorum hepsi bu. Saygılar efendim.
5-) Beyond: Two Souls
Heavy Rain gibi bir interaktif oyunun yapımcılarının imzasını taşıyan Beyond: Two Souls
belki de en çok konuşulabilecek oyunlardan. Daha önce gayet doyurucu bir ön incelemesini
sizlerle paylaşmıştık. Hemen burada bir şey belirtmek istiyorum ki ‘Heavy Rain oyun değil,
öyle oyun mu olur, film o’ gibi, tarzında yorumları ben anlamıyorum. E, XMB’de oyun
sekmesinde çıkıyor hacı, onu nasıl yapacağız? Neyse, sinirlendim. Halbusi
sinirlenmemeliydim, sen benim okurumsun, sana sinirlenmem hoş olmaz, sonra kaçar
gidersin. Ne diyorduk? İnteraktif oyun. Fahrenheit’ten, Heavy Rain’den sonra ‘senaryoya
şekil’ verebilme ve hikayeye önem verme gibi kriterleri olan bir oyuncu olarak Beyond: Two
Souls'u beğeneceğimi düşünmekteyim. Last of Us’taki kız karaktere çok benzetsem de
Inception’daki mimarımız Ellen Page’in aslında bu oyunda olduğunu da sevdiceğimden
öğrenmiştim. Ellen Page’in Jodie Holmes olarak hayat vereceği oyunda biz de Jodie’nin
kaderine yön vereceğiz. Umarım ki en az Heavy Rain tadında bir oyun çıkar karşımıza, ama
umarım Heavy Rain’in tam olarak başaramayıp da Fahrenheit’in başardığını başarır Beyond:
Two Souls.
Açıkta elbet çıkacak oldukça güzel olan oyunlar kalmıştır, fakat bu liste objektif olarak
hazırlanmadığı için listeye koymadığım oyunlar adına lütfen beni suçlamayın. Eğer
hatalıysam lütfen arayın: Volkan TheLucifer Dinç – Kötülük Bizim İşimiz!
Yazan: Volkan Dinç
KİTAP
Hafif kültür kokan bir köşe ile merhaba
sevgili okur. Sana bugün buradan bir kitabı
anlatacağım, aslında anlatmaktan çok
eleştireceğim zira okuduğum ‘en iyi on
kitap’ listesine kafadan girecek bir kitabın
yazarının başka bir kitabı bu (– en iyi on
kitap mı? – evet – her kitap en iyidir,
sadece okuyucusu farklıdır, sadece
bazısının bazılarına etkisi farklıdır, sadece
bazısının bazılarında uyandırdığı duygular
farklıdır, yazar bu farklı insanları ve
duyguları ne kadar birleştirebilirse de o
kadar iyidir ve zamanın ötesindedir, tıpkı
Oğuz Atay’ın Tutunamayanlar’ı gibi. En
iyi on kitap mıdır Tutunamayanlar? Hayır,
en iyidir. Ama kime ve neye göre? Anladın
mı? – Peki abi ). Evet o yazar John
Ronald Reuel Tolkein ( J.R.R. Tolkein )
ve o bahsettiğim çok iyi kitabı Yüzüklerin
Efendisi ve evet bahsettiğim diğer kitabı
da Hobbit. Her ne kadar şimdi Hobbit’i
yazma sebebim vizyona giren filmi olsa da
ve ben filmini izlemek istemiş olmama
rağmen izleyemesem de, kitabını
okuduğum için sana kitabıyla ilgili bir
şeyler söyleyeceğim ki bu yorumlar belki
Yüzüklerin Efendisi okumadan
söylenseydi çok farklı olurdu, ama belki de
Hobbit’i Yüzüklerin Efendisi’nden önce
okumuş olsaydım bir daha Tolkein
okumazdım, bilemiyorum (ayrıca
Yüzüklerin Efendisi ile Hobbit’i okumam
arasına Silmarillion girer ki sanırım onun
filmi yapılsaydı ağzımın sularını yerlerden
temizlerlerdi).
Sevgili okur Hobbit baştan sona bir
‘çocuk’ romanı tadında. Gandalf’ın
Bilbo’nun evine gelmesinden sonra
başlayan tüm olaylar hatta yer yer Gandalf
bile çocukça. On üç tane cücemiz’in Bilbo
ile tanışma kısmı tabir-i caizse tam bir
‘şirinlik muskası’ olmuş durumda. Ama
sadece çocuklar için. Çünkü bu bölümlerde
özellikle, bence gereksiz uzun olan
tanışma, kaynaşma, Bilbo’yu ikna etme
kısımların, yani kısaca Bilbo’nun evinde
geçen bölümler oldukça havada kalan,
sıkıcı ve gereksiz uzun bölümler olmuşlar.
Özellikle Bilbo’nun bu yolculuğa
katılmaya karar vermesi de bir hayli saçma
gelişiyor bana göre. Sanki Bilbo ilk başta
‘Ne işim var benim bunlarla? Kovuğumda
otururum, keyfime bakarım’ derken bir
sonraki an ‘E haydi gideyim ya, güzel bir
macera işte’ kıvamına gelmesi arasında
hiçbir lojik bağlantı yok ki bu da kitabı
çocukça yapan ve yetişkin bir insana ‘nasıl
yani?’ sordurabilecek bir başka etmen.
Peki ya yolculuk?
Bilbo macera’ya katılmayı kabul edip de
yola çıktıkları andan sonra ilk macera
olarak Yüzüklerin Efendisi’nde
gözlerimize ve hafızalarımıza ‘korkunç’
olarak kazınan Troll’lerin birer ‘gerizekalı’
olarak bize sunulması – tamam hiçbir
zaman zeki değildi Troller ama hiçbir
zaman da ilkokul bahçesinde elinde topla
basket atamayan çocuklar gibi de değillerdi
– aralarında geçen muhabbet ve Bilbo artı
on üç cüce’den oluşan on dört kişilik
grubun birbirlerinden beter sakarlık ve
aptallıkları, sanki bu yolculuk hiç
olmasaydı dedirten cinsten.
Daha sonrasında gelişen olaylar ve
Yüzüklerin Efendisi’nde büyük bir gizemle
bahsedilen Bilbo’nun Yüzük’ü Gollum’dan
almasını sağlayan ‘bilmece’nin gün ışığına
çıkması da hayalleri yıkan türden. Burada
sıpoylır vermek tabii ki istemem ne filmi
izlemeyenlere ne de kitabı okumayanlara
fakat Bilbo’nun ‘İki kere iki kaç eder?’
tadında bir soru ile ve üstelik tuzak olsun
diye bunu ikilik veya üçlük sistemde de
değil, doğrudan onluk sistemde sorması ile
kitap iyice kendini salıveriyor. Yüzük’ün
Bilbo’yu bulmasındaki kurgu, sanki
Tolkein değil de, örneğin ben
yazmışımcasına, amatörce ( Neredesin
Silmarillion? ). Yüzük’ün Bilbo ile
buluşmasından sonra gelişen ve goblinlerle
ilgili kısma (kısım-a, olarak yazılan
kelimemizde sesli düşmesi olur ve kısıma
olarak yazılması gereken kelimemiz, kısma
şeklinde yazılır – Türkçe Ders 124:
Kimden Türkçe Öğrenilmez?) girmek hiç
istemiyorum çünkü Bilbo’nun oradan nasıl
çıktığını anlatmak için bunu hatırlamam
lazım ve bu bana Legolas’ın yağmur gibi
yağan oklarından, Frodo’nun yaşadığı o
‘yolculuk’tan sonra sadece acı verecektir.
Peki bizim on dört kahramanımızın,
oldukça ‘çocukça’ bir şekilde örümceklere
yakalanmalarındaki kurgusal gereksizlik ve
‘kahraman’ olması gereken adamların
tabirimi lütfen mazur görün ama ‘aptalca’
hareket etmelerine ne demeliyiz?.
Bilbo’nun yüzüğü en çok kullanması
gereken anlardaki kararsızlığı ve
örümceklerin kendi aralarında ‘hey, bak
güneş kardeş, dağlar ne güzel parlıyor,
orman ne güzel, aa bak böcekler de
bizimle, değil mi ya a dostlar’ edaları ile
konuşmaları Yüzüklerin Efendisi’nde
yakalanan, Mordor’un o karanlık
havasından, tanımlanan ‘çaresizlikten’,
insanların ufacık da olsa bir umut kırıntısı
için her şeyleri uğruna feda edip
savaşacakları değerlerden öylesine
uzaklaştırıyor ki insanı, elinizde size
tanıdık olan sadece Bilbo, Yüzük, Gollum
ve Gandalf kalıyor ve tabii ki o efsane
Orman Elfleri’ni de unutmamak lazım.
Kitabın sonuna, aranılan hazineye ve
ejderhaya hiç girmeyeceğim bile çünkü
Hobbit, tam anlamıyla başarısız bir kitap.
Ve ben,gerçekten ki; bir Tolkein hayranı
olarak bunu söylemeyi hiç istemezdim.
Aynı şeyin ‘umarım ki’ filmi için geçerli
olmadığını söyleyerek ve sizlere okuyacak
‘değer’ bir şey vererek bu incelemeyi
kapamak istiyorum:
“Beni yıkın artık günseli derdi üstünüze
çökmeden yıkın beni yerime cam mozaik
cepheli bir apartman yaptırırsınız size iki
daire on bin lira da para verirler çok
beklemeyin sonra üstümden yol geçirirler
belediyeden metelik alamazsınız.
Sağlığımda bir işe yaramadım hiç olmazsa
enkazımdan bir şeyler kazanırsınız. İyi
kötü taraflarımı ayıklayabilseydim belki
içimde oturulabilirdi fakat masrafa değmez
hangi tarafımı tamir ettireceksiniz yıkıp
yeniden yapmak daha ucuza gelir” Oğuz
Atay – Tutunamayanlar
Yazan: Volkan Dinç
FİLM
Merhaba ey dost! Dost'un Elfçe karşılığı
neydi? Mello... Gönül ister ki kadim Elfçe
ile yardırayım sana burada ama maalesef ki
sana mello diye seslenmekten başka
herhangi bir bilgim yok. Yazıya başladık
ama ne yapacağız bu yazıda onu
söylemedik, gerçi başlık denen de bir şey
var o da ayrı mesele. Velhasıl kelam
birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için
dercesine kurulan yüzük kardeşliğinin çok
öncesine gideceğiz, Volkan'ın romanını
eleştirdiği Hobbit'in film uyarlamasını da
ben eleştireceğim izninizle. Henüz
izlemeyenler için spoiler vermemek gibi
bir kaygım da yok açıkçası zira roman
uyarlaması bu, alıp okusaydın romanı
yemezdin spoiler'ı diyeceğim de romanı
ben de okumadığım için bu kadar sert
söylemlerde bulunmak istemiyorum. Ha bu
arada romanı okumama sebebim zaten
Volkan'ın getirdiği eleştiriye paralel
şekilde Hobbit'in bir "masal" kitabı
olduğunu bilmemdir.
-Yüzüklerin Efendisi'nin çakmasını
yapmışlar (Anonim Adam).
Yukarıdaki yoruma benzer çok sayıda
yorum işittim zira memlekette kimse kitap
okumuyor nerdeyse ve fantastik edebiyat
okuyan da çok güzide bir azınlık sadece.
Adamın ne haberi olsun Orta Dünya'dan,
FRP'den, RPG'den... Bir de elim kadar
kitap (gayet incecik) bölüp yayıp geniş
geniş filmlerler çıkartmışsınız ki buna da
kapitalizm deniyor ona da eyvallah.
Yüzüklerin Efendisi denildiğinde zaten bir
durup, saygıyla selamlamak gerekir
Tolkien'i ama bu Hobbit'in masal kitabında
olduğu gibi film uyarlamasında da ciddi
zevksiz unsurlar var. Öyle ki Yüzüklerin
Efendisi serisinden hem atmosfer hem de
konu, hikaye bağları açısında çelişkiler ve
kopukluklar içeriyor. Kopukluklar devam
filmleriyle giderilir mi bilmiyorum ama
Sméagol (Gollum) kısmındaki çelişkiyi
nasıl toparlayacaklar orasını bilmiyorum
(yine sana kıyamıyorum okur kişi, bak
spoiler vermedim - gerçi isteyerek olmadı
ya neyse).
-Pippin ne la, puhahha, Pippin diye isim mi
olur la!
(Yüzüklerin Efendisi 2: İki Kule filmini
sinemada izlerken arka sıradan yükselen
ses, "ne işin var dayı, kim zorla getirdi
seni" denilesi insan evlatçığı.)
Troller Yüzüklerin Efendisinde korkulan,
kodu mu oturtan devasa yaratıklardır ama
Hobbit'in bir masal olmasından dolayı
burada eğlencelik dev embesiller olarak
yer alıyor ve bu durum aynen filme de
uyarlanmış ki Disney animasyonu tadında
geçiyor adeta. Fazla uzatmak da
istemiyorum yazıyı, işin özeti görsel olarak
tatmin edici ama konu olarak çok basit bir
fantazya sunuyor Hobbit. Devam filmini
merak etmiyorum açıkçası ama çıkınca da
gidip izleriz muhtemelen. Ha, bu arada
unutmadan, ne Gandalf, Gandalf olmuş; ne
Bilbo, Bilbo olmuş, cüceler saray
soytarısına dönmüş. Ya ileri gidip
abartacağım ama Yüzüklerin Efendisi
hayranıysanız, gerek film olsun gerek kitap
olsun ciddi ciddi fanatikseniz, Hobbit'i
izlemeseniz bile olur. Yoksa vakit geçiyor,
hem de pek çok filmden iyi geçiyor ama..
İşte aması yanında!
Yazan: Sait Gülsoy
02.2013
...BEKLEYİN...