Top Banner
Alev Özkazanç Seks, Yalanlar ve Kasetler⃰ 12 Haziran 2011 seçimleri öncesinde gündemi kaplayan seks kasetleri Türkiye siyasi tarihinde özel bir sayfa açmakla kalmadı; aynı zamanda siyasetçilerin seks skandalları konulu dünya literatürüne de ön sıralardan girmiş oldu. Her ne kadar dünya üzerinde bugüne kadar seks skandalları yoluyla siyasetçilerin kariyerlerinin son bulduğu sayısız olay gerçekleşmişse de bu olay, büyük bir muhalefet partisinin merkez yönetiminin neredeyse tamamının istifasına yol açarak partiyi ve dolaylı olarak yeni oluşacak meclisi ve ülke siyasetini yeniden şekillendirdiği için herhalde türünün ilk örneğidir. MHP’nin hepsi milletvekili adayı olan 10 genel başkan yardımcısının görevlerinden istifa etmesini ve adaylıktan çekilmesini sağlayan kasetlerin, Türkiye siyaseti için bir dönüm noktası olmaktan ziyade bir kristalleşme anı olduğu söylenebilir. Çünkü Türkiye’de siyasetçilerin özel yaşamlarının “gayrı-meşru” görülen yanları açığa çıkarılarak yapılan şantaj ve baskı siyasetinin, özellikle 1990 sonrasında giderek zenginleşen bir tarihi var. Menderes’in Ayhan Aydan’la olan ilişkisinin Yassıada duruşmaları sırasında gündeme taşınması ve 1970’lerin sonunda dönemin İçişleri Bakanı Fehmi Güneş’in evlilik dışı “Seks, Yalanlar ve Kasetler” başlığı ilke kez AÜ SBF İnsan Hakları Merkezi’nden arkadaşım Kerem Altıparmak ile Baykal’ın kaset olayının hemen ardından düzenlemeyi düşündüğümüz panelin başlığı olarak gündeme gelmişti. O zaman düzenleyemediğimiz bu paneli şimdi gerçekleştirmek şart oldu. Kerem’e bu başlığı kullanmam için izin verdiği için teşekkür ederim.
21

Seks, Yalanlar ve Kasetler

Jan 21, 2023

Download

Documents

Serdal Bahçe
Welcome message from author
This document is posted to help you gain knowledge. Please leave a comment to let me know what you think about it! Share it to your friends and learn new things together.
Transcript
Page 1: Seks, Yalanlar ve Kasetler

Alev Özkazanç

Seks, Yalanlar ve Kasetler⃰

12 Haziran 2011 seçimleri öncesinde gündemi kaplayanseks kasetleri Türkiye siyasi tarihinde özel bir sayfaaçmakla kalmadı; aynı zamanda siyasetçilerin seksskandalları konulu dünya literatürüne de ön sıralardangirmiş oldu. Her ne kadar dünya üzerinde bugüne kadarseks skandalları yoluyla siyasetçilerin kariyerlerininson bulduğu sayısız olay gerçekleşmişse de bu olay,büyük bir muhalefet partisinin merkez yönetimininneredeyse tamamının istifasına yol açarak partiyi vedolaylı olarak yeni oluşacak meclisi ve ülkesiyasetini yeniden şekillendirdiği için herhaldetürünün ilk örneğidir.

MHP’nin hepsi milletvekili adayı olan 10 genel başkanyardımcısının görevlerinden istifa etmesini veadaylıktan çekilmesini sağlayan kasetlerin, Türkiyesiyaseti için bir dönüm noktası olmaktan ziyade birkristalleşme anı olduğu söylenebilir. Çünkü Türkiye’desiyasetçilerin özel yaşamlarının “gayrı-meşru” görülenyanları açığa çıkarılarak yapılan şantaj ve baskısiyasetinin, özellikle 1990 sonrasında giderekzenginleşen bir tarihi var. Menderes’in Ayhan Aydan’laolan ilişkisinin Yassıada duruşmaları sırasındagündeme taşınması ve 1970’lerin sonunda döneminİçişleri Bakanı Fehmi Güneş’in evlilik dışı

“Seks, Yalanlar ve Kasetler” başlığı ilke kez AÜ SBF İnsan Hakları Merkezi’nden arkadaşım Kerem Altıparmak ile Baykal’ın kaset olayınınhemen ardından düzenlemeyi düşündüğümüz panelin başlığı olarak gündeme gelmişti. O zaman düzenleyemediğimiz bu paneli şimdi gerçekleştirmek şart oldu. Kerem’e bu başlığı kullanmam için izin verdiği için teşekkür ederim.

Page 2: Seks, Yalanlar ve Kasetler

ilişkisinin görüntülenmesi nedeniyle istifa etmesiylebaşlayan bu tarih, 1990 sonrasında Müslüm Gündüz-Fadime Şahin olayı, Turgut Altınok’un istifası, SaunaÇetesi’nin operasyonları gibi olaylarla adım adımilerledi ve MHP kasetleriyle doruk noktasına ulaşmadanhemen kısa bir süre önce CHP lideri Baykal’ınmilletvekili Nesrin Baytok ile olan ilişkisine dairgizli kayıtların ortaya sürülmesiyle niteliksel birsıçrama yaşadı.

MHP kasetleri Baykal olayıyla bir süreklilik içindeele alındığında yeni bir dönemin açıldığının işaretiolarak değerlendirilebilir. Bu yeni dönemin iki temelbelirleyeni var. İlki, ses, görüntü ve bilgi kaydetme,yayma ve paylaşma konusundaki eski teknik sınırlarıaşan ve denetimi zorlaştıran bir iletişim devrinegirilmiş olması. İkincisi ise başka şeylerin yanı sırabu yeni teknolojik imkanları da sonuna kadarkullanmayı gerektiren şiddetli bir iktidarmücadelesinin içine çekilmiş olmamız. Hep söylendiğigibi “yeni bir Türkiye” kuruluyor. Bu kuruluşsürecinde meşru-yasal siyasi güçlerin arasındakidengeler sürekli sarsılıyor ve görünmeyen- gayrı-meşruyapılanmalarla yapılanmaların müdahalesiyle yenidensağlanmaya çalışılıyor. Elbette siyasete yapılansiyaset-dışı müdahaleler Türkiye için bir yenilikdeğil. Türkiye’nin siyasi tarihi, siyasete yapılansayısız ve çok şiddetli siyaset dışı müdahalelerledoludur. Son olarak 1980 darbesi ile başlayıp günümüzekadar gelen süreçte siyasete yapılan siyaset-dışımüdahalelerin genel tarihsel seyrine baktığımızda şusöylenebilir: Bu tür müdahaleler, genel olarak açık ve

[Metni yazın]

Page 3: Seks, Yalanlar ve Kasetler

örgütlenmiş şiddetten uzaklaşarak “post-modern”biçimler almakta ve hukukun kendi sınırlarını aştığı“yargısal” müdahaleler, polisiye tedbirler ya daşantaj yoluyla manipülasyon yapma gibi eğilimlergiderek güçlenmektedir. Belki de Türkiye toplumununşiddete “doymuşluğundan” olacak, siyaset uzun süredirörneğin suikastlar yoluyla yönlendirilmeye bağışıklıkkazanmış gibi görünüyor. Bu durumda, kaset siyasetininyeni döneme uygun bir siyasi suikast biçimi olarakgündemde geldiğini ve siyaset bağışıklık kazananakadar da gündemde kalacağını öngörmek zor değil.

MHP kasetlerinin internete düşmesinin ardındankamuoyunda başlayan tartışma, Baykal olayında olduğugibi iki farklı yörünge izledi. Bu iki farklı tutum vesöylem biçimi farklı siyasi aktörleri birbirindenayıran bir hat çizmekten çok; çoğu zaman kişilerinaynı anda dile getirebildiği iki farklı eğilime işaretediyor. İlk tutum ve bunun etrafında yapılananalizler, kaset siyasetinin açıkça bel altı bir vuruşolarak mahkûm edilmesine dayanıyor. Bunu kasetlerinasıl mağduru olan MHP’lilerin yanı sıra tüm siyasiliderlerin resmi tutumlarında ve genel olarak medyanınkınayıcılığında görebiliyoruz. Bu tutumun net birifadesini Baykal’ın MHP kaset skandalının ardındansarf ettiği “bu kaset siyaseti, ne insanlıkla nedemokrasiyle ne de hukukla bağdaşır” sözündegörüyoruz. Hemen herkesin (Hatta “bu kasetleriyayınlamaktan zevk almıyoruz, ama zorunlu kaldık”diyen “farklı ülkücüleri” de dahil edebiliriz!) bukonuda buluşmuş olması iyi bir şey elbette. Gerçektenneredeyse herkes kendi dilinden aynı şeyi söylüyor:

[Metni yazın]

Page 4: Seks, Yalanlar ve Kasetler

“ayıptır, günahtır, suçtur”. Eminim, bu kasetleremaruz kalan (İnternete düşen bu tür bir görüntüleriizlememeyi tercih eden çok az sayıda yüksek ahlaklıkişi dışında hemen herkesin “merak” nedeniylekasetlere “maruz” kaldığı söylenebilir.) çoğu kişi hemkasetleri hem de ardından yaşananları izlerken birkirlenmişlik duygusu yaşıyordur. Dolayısıylakamuoyundan bu konuda sorumluların bulunması ve buolayların tekrarlanmaması yönünde sahici bir talepyükseliyor.

Öte yandan, kasetler ve kaset siyasetinin yarattığıikinci türden duygu ve tutumlar ise ilkinden çok dahakarmaşık ve farklı bir yörünge izliyor. Bu duygular vetutumlar herkesi ayıp, günah ve suç teşkil eden buşeye bir yerinden ama çok farklı biçimlerde dahilediyor. Birbirinden çok farklı kaygıları ifade edentutumlar ve söylemler büyük bir çeşitlilik arz ediyor.Bunların ortak yönü ise ilkindeki kınama yönelimlinormatif tutumdan farklı olarak somut maddi olayınkendisiyle ilgili olmaları ve olaya bir şekilde dahilolmaktan zevk üretmeleri. Öncelikle tecavüzsahnelerinden bile seks hakkında konuşmak için malzemeçıkarabilen Türk erkek milleti için bu kasetlerinmükemmel bir geyik muhabbeti konusu olduğu açık. Ancakbaşka tür zevkler de söz konusu. Bu “zevk” çoğu kişideanalitik bir zevk olarak olayın kimler tarafındannasıl ve neden gerçekleştirilmiş olduğu üzerineüretilen söylemlerde ortaya çıkıyor. Başkaları yineanalitik olarak olayın Türkiye siyasetini kısa ve uzunvadede nasıl etkileyeceğine dair düşünceler ortayakoyuyorlar. Başka bazıları Nuray Mert’in “bu olayın

[Metni yazın]

Page 5: Seks, Yalanlar ve Kasetler

tek hayırlı sonucu özel hayatın gizliliği ve sınırlarıkonusunda kamusal bir tartışma açılmasıdır” ifadesindeolduğu özel hayat tartışması yapıyorlar. Ancak özelhayat tartışması bence, çoğu liberal-demokrat kişininkasetlerin içeriğini tartışmayı reddetmesine ve konuyu“özel hayatın gizliliğini ihlal” olarak kodlayıptartışmayı sınırlandırma çabasına rağmen, kaçınılmazolarak bir içerik tartışmasını da içeriyor. Özellikleİslamcı, muhafazakar ve hatta ülkücü kesimlerdeninsanlar, kasetler yoluyla açığa çıkarılan özelhayatları ahlak ve din açısından yorumluyorlar.Başbakan Erdoğan’ın seçim mitinglerinde haykırdığı“burada özel hayat yok, adamın karısı değil ki özelhayat olsun” ifadesinin de mükemmelen işaret ettiğigibi, gayrı-meşru görülen özel hayat biçimlerikaçınılmaz olarak kamusal tartışma konusu halinegeliyor. Ve Bahçeli “özel hayatın sınırları içinde yeralsa da ahlaki zaafları olanların aralarında yerbulamayacağını” ifade ediyor.

Bu iki farklı tutum ve söylem tarzı arasında şöyle birilişki saptanabilir. Bu ikinci türden duygu, tutum vesöylemlerin Türkiye toplumu, kültürü ve siyasetihakkında işaret ettiği somut gerçekler o kadar güçlüve önemli ki; “ayıptır, günahtır, suçtur” türündenyaklaşımları temelsiz ve yetersiz kılıyor. Zaten, bunormatif-hukuki tutumun maddi temeli güçlü olsaydıTürkiye bu kaset siyasetine teslim olmazdı. Bukasetler etkili olacağı bilinerek çekiliyor ve nitekimetkili de oluyor. O halde normatif kaygıları dadışlamayan somut bir analizin kaset siyasetinin nedenve nasıl bu kadar etkili olduğunu çözümlemesi, yani

[Metni yazın]

Page 6: Seks, Yalanlar ve Kasetler

Türkiye’deki hangi dinamiklere oturduğunu göstermesigerekiyor. Ben bu analizin de kasetlerin içeriğinedair tartışmanın atlanarak yapılmasının mümkünolmadığını düşünüyorum. Bu düşünceden hareketle buyazıda, bu tür bir analize mutlaka dahil edilmesigereken ve şimdiye kadarki tartışmalarda ihmal edilmişolduğunu düşündüğüm bazı temel noktalara işaret etmekistiyorum.

Şöyle tersten bir soruyla başlayalım: Baykal’areferansla “bu kaset siyasetinin insanlıkla,demokrasiyle ve hukukla bağdaşır” yanları yok muacaba? Buradan kalkarak kaset siyasetini önce ahlak,özel hayat ve cinsellik çerçevesinde, daha sonra dahukuk, özel hayat ve cinsellik düzleminde ele alarakilerleyeceğim.

Ahlak, Özel Hayat ve Siyaset: MuhafazakârlaşmaDinamiği

Kaset siyaseti konusunda üç farklı ahlak kavrayışınınöne çıktığını görüyoruz. İlki, insanların en mahremilişkilerini gizlice çekip yaymanın ahlaki olmadığıtespiti. Burada kişinin kendisine yapılmasınıistemediği bir şeyi başkasında da reva görmemesişeklinde temel bir düstur var. Nitekim siyasetçiler vedahi Cumhurbaşkanı herkesi “bugün başkasına yarınsana” diyerek uyarıyorlar. İkincisi, kasetleriniçeriğini oluşturan gayrı-meşru ilişkilerin ahlakiolmadığı tespiti. Burada gayri-meşru ilişkiler dahaçok dinsel referanslarla hem bir genel ahlak sorunuhem de kişisel olarak ahlaksızlık olarak kodlanıyor.Üçüncüsü, bu tür kasetler ortaya çıkınca siyasilerin

[Metni yazın]

Page 7: Seks, Yalanlar ve Kasetler

istifa etmeleri siyasi ahlak gerekçesiyle herkestarafından olumlanıyor. Burada masum da olsa siyasibir kişinin siyasi davasına zarar vermemek adınakendini feda etmesi gerektiğine dair bir anlayış sözkonusu.

Şimdi, bu üç farklı ahlak tartışmasını birliktedüşündüğümüzde ortaya çıkan sonuç şu: “Hukuka aykırıolarak elde edilmiş olan delillerin hükme esasalınamazlığı” şeklindeki hukuki ilkenin bir benzerininahlak-siyaset ilişkisinde geçerli olmadığı açıkçagörülüyor. Ahlaki ve hukuki olmayan yollarla da olsaahlaksız bir içeriğin (özellikle cinsel ahlak sözkonusu ise) ortaya çıkarılmış olmasının önemli siyasisonuçları olacağı ve olması gerektiği kabul ediliyor.Burada prosedürel kurallardan çok maddi içeriğinbelirleyici olduğu açık. Nitekim ahlaki içeriğin nasıltanımlandığından bağımsız olarak aynı cemaate ait olanbir kişinin diğeri hakkında tanık olduğu, bildiği amabaşkalarının bilmediği “ahlaki” bir sorunu başkalarınabildirdiği durumlarda, ahlaki sorunun niteliğine veşiddetine (belirli bir “ahlaki cemaat” tarafındanalgılanan şiddetine) bağlı olarak durumun bilgisiniyaymanın “ahlaksızlık” yerine “görev” ve “sorumluluk”gibi kavramlarla yorumlanabileceğini düşünebiliriz.Bu, ilgili cemaatin ne anlamda ve düzeyde “ahlaki” birtemele dayandığına bağlı olarak değişecektir. Budurumda bilip de söylememek ortak değere saygısızlıkolarak, ahlaksızlığa ortak olmak hatta ihanet olarakkodlanabilir. MHP olayında, bu işin arkasındaki BüyükBirader’in kim olduğu ve amacının ne olduğundanbağımsız olarak ister gerçek ister taşeron ya da

[Metni yazın]

Page 8: Seks, Yalanlar ve Kasetler

hayali olsun “farklı ülkücülük” adı altında ortayasürülen görüşlerin MHP’yi tam de böyle bir “ahlakicemaat” söylemiyle açığa düşürmüş olması önemlidir.Nitekim hem bu odaklar hem de Devlet Bahçeli,Bahçeli’nin ifadesiyle “ahlaki zaafları olanlar,nefislerine teslim olanlar akıllarını başlarınaalmalıdırlar ve aramızda yer bulamayacaklarınıkesinlikle bilmelidirler” anlayışında birleşmişgörünüyorlar. Sonuç olarak, MHP kendi kendine koyduğu“ahlaki” kıstaslar tarafından vurulmuş görünüyor.

Peki, bu durum MHP camiasının “ahlaki” bir temeledayalı olarak mı kurulduğunu gösteriyor? Kasetlerinortaya çıkardığı üzere partinin merkezyöneticilerinden bu kadar çok sayıda kişinin “ahlakizaaf” içinde olması, bu camianın “ahlaki” kuruluşununniteliği hakkında bize çok şey söylüyor. MHP olayı,dünyada ve Türkiye’de başka birçok örnekte degörüldüğü gibi muhafazakâr ve ahlakçı siyasicemaatlerin zorunlu bir ikiyüzlülük ve riya üzerinekurulduğunu, ahlaka değil de ahlakçılığa yaslanan busöylemlerin asıl derdinin toplumu ve özelliklekadınları kendi ikiyüzlü ahlak değerleri adınacendereye sokmak olduğunu bir kez daha gösterenmükemmel bir örnek olmuştur. Muhafazakâr ve ahlakçıaile değerlerini katı bir biçimde ve kamusal olaraksavunan ve fakat kendi yaşamlarını buna göre kurmayansiyasi özneler en azından kendi camiaları veseçmenleri nezdinde kamusal bir riya içindedirler vedolayısıyla bu çelişkinin ortaya çıkarılmasınınkamusal sonuçları olması kaçınılmazdır. Nitekim YeniAkit gazetesinden Ali İhsan Karahasanoğlu “gayrı-resmi

[Metni yazın]

Page 9: Seks, Yalanlar ve Kasetler

ilişki içinde olanların ahlaksızlıklarınıkınayacaklarına, bu görüntüler nedeniyle oylarınınartacağını söyleyenlerin yöneticiliğindeki partidebizim ne işimiz var?” diye soruyor. Bu kasetlerin MHPseçmeni nezdindeki etkisinin ne olacağını,varsayıldığı gibi bu partinin baraj altında kalıpkalmayacağını henüz tam olarak bilemiyoruz.MHP’lilerin ve başka bazılarının iddia ettiği gibikaset siyasetinin ters tepmesi ve seçmenin parti barajaltına düşer korkusuyla destek olmaya yönelmesi demümkündür. Buna rağmen, kasetlerin bu camiada sarsıcıbir etki yarattığını, bunun normal olduğunu, eğer hiçetki yaratmıyorsa asıl bu durumun kendisinin farklıbir ahlaki sorun olarak analize muhtaç olduğunusöyleyebiliriz. Kasetlerin bu “ahlakçı” camiada hiçetki yaratmaması durumu, ikiyüzlü yalan düzenininkamusal olarak da onaylanması anlamına gelir ki; bu,toplumsal dokuya dair en ciddi tehdit olarakgörülmelidir.

Üstelik bu kamusal ahlak skandalı sadece MHP ile kendidar camiası arasındaki bir sorunla da sınırlı değil.Kamusal görevlere talip olan siyasi aktörlerin kamusalahlak sorunları tüm kamuyu ilgilendirir. Kasetleriortaya çıkan bir MHP başkan yardımcısının aynı zamanda“kadın ve aileden sorumlu” başkan yardımcısı konumundaolması durumun vahametini çok iyi açıklar. Böyle birşahsiyetin olası bir iktidar durumunda kadın veaileden sorumlu bakan olması ihtimali üzerinde dedüşünmek gerekir. Sol ve feminist bir perspektiftenbakınca bu kamusal sorun daha önemli bir konuya işaretetmeyi gerekli kılıyor. Böyle bir camiaya mensup

[Metni yazın]

Page 10: Seks, Yalanlar ve Kasetler

kişilerin geçmişte ve günümüzde, muhafazakâr ahlakçıve hatta faşizan biçimlerde kadınlara ve “ahlaksız-dinsiz” olarak gördükleri kesimlere yönelik ne türbaskı siyasetleri uyguladıklarını ortaya çıkarmakanlamlı ve önemlidir.

Yanlış bir anlamaya yol açmak istemem. Kimsenin kendisahip olmadığı türden ahlaki değerler adınabaşkalarını kınaması kabul edilemez. Burada sözedilen, ciddi bir kamusal ahlak sorunu olarak ortayaçıkan bir ahlakçılığın eleştirisidir. Daha daönemlisi, bu tür bir ahlakçılığın gerisinde yatanerkek egemen cinsiyetçi söylem ve pratiklerin deşifreedilmesidir. Ancak bu analiz ve deşifre çabası, MHPcamiası ile ya da belirli kişilerle sınırlı olamazelbette. Türkiye siyasetini esir alan bu kasetskandalları, yalnızca kendini ahlak timsali olaraksunanları değil tüm siyasi aktörleri ve genel olaraktüm toplumu tehdit eden muhafazakâr bir müdahaledir.Erkek egemen Türkiye toplumunun ikiyüzlü cinselahlakını ve belirli erkeklik hallerini ortaya çıkaranbu kasetler, açıkça muhafazakâr bir kültürel ortamdanbesleniyor ve ne yazık ki kaset sonrasındakitartışmalar da muhafazakâr söylemlerin pekişmesineneden oluyor.

Muhafazakârlaşmaya Karşı Feminist Perspektif

Bence bu tartışmanın muhafazakâr bir bağlamayerleşmesinin en önemli nedenlerinden biri, kasetsiyasetinin özgürlükçü-feminist bir perspektifledeğerlendirilmiyor olmasıdır. Böyle bir perspektifingeliştirilmesi için öncelikle tartışmanın özel hayatın[Metni yazın]

Page 11: Seks, Yalanlar ve Kasetler

kutsallığı ve gizliliği çerçevesinden çıkarılmasıgerekiyor. Özellikle Baykal olayında görüldüğü üzeremuhafazakâr saldırı öyle güçlü bir yerden geliyor ki;bu saldırı karşısında özel hayatın kutsallığı gibiliberal-demokratik ilkelerle tutunmak mümküngörünmüyor. Baykal olayında gördüğümüz üzere, kasetiniçeriğinin üstü örtülerek sadece gayrı-ahlaki ve hukukdışı yollardan elde edilmiş olmasına dikkat çekme pekbir işe yaramadı. Sonuçta, kendisini cinsel ahlak veaile değerlerinin baş koruyucusu gibi sunmuş olmasa daCHP ve Baykal bu kasetin içeriği tarafından mağlupedildi. Baykal ve Baytok kendi ilişkilerini açıkçasavunmaktan kaçınıp komplo söyleminin ardınasığındıkları için bu sonucu hak ettiler. Kasetmağdurlarının kasetlerin içeriği konusundakisuskunluğu anlaşılır bir tutum; ancak bu onlarıkorumuyor. Ne Baykal ne de MHP’lilerden herhangi birikasetler nedeniyle şimdiye kadar dava açma yoluna dagitmediler. Her iki durumda da erkeklerin hemkendilerini (ve partilerini) hem de ailelerini ya dailişki içinde oldukları diğer kadınları korumak,konunun daha fazla ve ayrıntılarıyla kamuyayansımasını önlemek kaygısıyla davrandıklarıanlaşılıyor. Tüm bu olaylar içinde bir tek MHP BaşkanYardımcısı Didinmez’in kasetlerle ilgi basınaçıklamasında söyledikleri ilgi çekici bir istisnaolarak öne çıkıyor. Didinmez, “insanların hayatlarınıyaşarken karşılaştıkları kişisel sorunları vesıkıntıları olabileceği gibi aile hayatlarında ya daberaberliklerinde farklı gerekçelere bağlı halihazırdaki hallerinin dışında bir takım gelişmeler

[Metni yazın]

Page 12: Seks, Yalanlar ve Kasetler

olabilmekte ve yaşanabilmektedir. Bu bir insanidurumdur” diyerek çekingen de olsa kendini savunuyor.

“Özel hayatlar” sorununu gündemine almayı reddeden busöylem karşısında bu konuda konuşma hakkı, zaten butür konularda söylem üretmeye çok hevesli olanmuhafazakâr-İslamcı kesimlere kalıyor. Bu kesimler,kasetlerin içeriklerini birçok açıdan ahlaksızcabuluyorlar. Bu bağlamda söz konusu ilişkilerinevlilik-dışı gayrı-meşru ilişkiler olmasının yanısıra, birden fazla tekrarlanması, kimisi “fahişe”,kimisi evli, kimisi çocuk denecek yaşta kadınlarlailişki kurulması, iki erkeğin aynı ortamda kadınlarlaöpüşmeleri, tesettürlü kadınla sevişmek fantezisi gibihususlar gündeme getiriliyor. Dahası, bu söylemselalanda daha dikkat çekici gelişmeler de oluyor.Nitekim MHP kasetlerinin gündeme gelmesinin hemenardından bir çokeşlilik tartışmasının patlak vermesitesadüf değil. Fatih ve Eyüp Belediyelerinde ailedanışmanı olarak görev yapan “davranış bilimleriuzmanı” Sibel Üresin’in “çokeşliliğin yasallaşması”şeklindeki açıklaması, kamuoyunda sert bir tepkiylekarşılaşmış olmasına rağmen, aslında toplumda yaşanansomut ve yakıcı bir soruna dinsel bir çözüm önerisiolarak dikkate alınmayı hak ediyor. Üresin’intoplumdaki “erkek üstünlüğünü” baştan kabul eden ve“erkek her durumda aldatır, dindar olan buna ikincieşim der, olmayan metres der” yolundaki yaklaşımı,yaygın olan zina sorununu çözmek ve kadınlara dahafazla yasal koruma sağlamak amacıyla “zinanın yenidensuç olması halinde” çokeşliliğin yasal olarakdüzenlenmesini tek çıkar yol olarak öneriyor. Bu

[Metni yazın]

Page 13: Seks, Yalanlar ve Kasetler

söylemin gücünü azımsamamak gerek. “Özel hayatların”tartışılmasının reddedilmesi tutumu karşısındadoğrudan bu “özel hayatlara” dair toplumsal sorunaişaret eden ve çözüm öneren söylemlerin en azındançokeşlilik pratiklerinden mağdur olan kadınlarınnezdinde prim yapabileceğini öngörmek gerekir.Çokeşliliğin yasallaşması önerisi şimdilik kadınlararasında yankı bulmasa da en azından zinanın yenidensuç olması önerisi yakın zamanda yeniden gündemegelebilir.

İyi niyetli ama yetersiz liberal-demokrat söylemlerile güçlü muhafazakâr söylemler arasında sıkışmamakiçin, bu kasetler yoluyla yakıcı biçimde gündeme gelen“aile değerleri” ve cinsel yaşamlar konusunu daharadikal bir perspektifle sorgulamanın gerekli olduğunudüşünüyorum. Burada söylenecek o kadar çok şey var ki!Öncelikle herkesin bildiği, çok kişinin bizzat tecrübeettiği ama kamusal olarak asla dile getirilmediği gibiinkar edilen ve sanki tam tersi geçerli(ymiş) gibiyapılan yaygın bir toplumsal olgunun bir kez daha bukasetler yoluyla açığa çıkmış olması, “zinarealitesinin” tanınması açısından hayırlı olmuştur.(Gerçi hem “adil” bir siyasi rekabetin sağlanması hemde sosyolojik analizin derinleşebilmesi açısından dahafazla ve özellikle AKP çevresinden kişilerin dekasetlerinin ortaya dökülmesinde fayda var! Ancak bu,iktidar bloğu içindeki çatışmaların güçlenmesikoşuluna bağlı olan uzak bir ihtimal gibi görünüyor).Muhafazakârların ısrarla bizi ikna etmeye çalıştıkları“Türk aile değerleri”nin maddi bir gerçeklik değil demuhafazakar bir denetim ve baskı aracı olduğunun

[Metni yazın]

Page 14: Seks, Yalanlar ve Kasetler

saptanması önemli. Bu söylem iki şekilde görüşümüzüsakatlıyor. Bir yandan, Türkiye toplumundaki aileyapılarının ve cinsel pratiklerin mevcut çeşitliliğinive özgürlük ve kaçış arzularının varlığını ya inkarediyor ya da gayri-meşrulaştırıyor. Öte yandan, mevcutaile yapılarının barındırdığı duygusal ve cinselsefalet ve şiddeti de görmezden geliyor.

Bunların yanı sıra, “zina realitesinin” ahlakçı birtarzda değil de asıl olarak “aile realitesi”ni desorgulayan feminist bir yorumla irdelenmesi önemkazanıyor. Burada öncelikle eril tahakküme dayalıcinsiyetçi ve muhafazakâr bir toplumsal yapıda zinanınkaçınılmaz bir biçim olduğunu, hatta bizzat “zina”olgusunun varlığını ve anlamını böyle bir toplumaborçlu olduğunu ve tipik olarak kadınlar aleyhineişleyen bir pratik olarak yaşandığını söylemek gerek.Erkek egemenliğine dayalı heteroseksist tekeşli ailebiçimi zorunlu kurumsal tamamlayıcısı olarak erkekçokeşliliğini üretiyor. Bu, tarihsel ve genel birolgu; ancak Türkiye’deki gibi özgül bir cinsiyetçirejimde kendine özgü yanlar da içeriyor. Kadınları veerkekleri evlenene kadar birbirlerinden uzak tutmayadayanan ve kadın cinselliğini katı bir denetim vebaskı altına alarak onu sadece erkeğine cinsel hizmetsunacak kadar bir beceri ve bilinçle donatırken erkekcinselliğini genellikle karıları tarafından sunulan bugönülsüz ve “kalitesiz” cinsel hizmet tarafındantatmin olamayacak kadar fazla kışkırtan bu cinsiyetçirejim, sonuçta iki şeyi birden yaratıyor. Bir yanda,duygusal ve cinsel tatminsizlik üzerine kurulu(cinselliğin ya kadınların tatminsizliğine ve

[Metni yazın]

Page 15: Seks, Yalanlar ve Kasetler

erkeklerin yarı-tatminine dayalı yaşandığı ya da hiçyaşanmadığı ve hatta yarı-tecavüz, tam tecavüzbiçimini aldığı) bir aile yaşamı; öte yanda erkekleriçin daha “kaliteli hizmet” sağlayan ilişki biçimleri.

Elbette eş aldatma ve çeşitli biçimlerde çokeşliliktoplumun farklı kesimlerinden erkekler arasında yaygınbir olgu ve değişik kişisel ihtiyaçlar ve sorunlarabağlı olarak farklı kişisel deneyimler olarak tecrübeediliyordur. Ayrıca evlilik dışı ilişkilerin sonzamanlarda kadınlar arasında da yaygınlaşmayabaşladığını gösteren pek çok bulgu var. Dolayısıyla nemevcut aile yapıları ne de eş aldatma biçimleri venedenleri tek bir kalıba dökülerek anlaşılabilir.Aldatma konusunda çok daha insani, savunulabilir,kabullenilebilir, görmezden gelinebilir, hoşgörülebilir, ahlaki, kaçınılmaz, saygıdeğer olan ileöyle olmayan yaşantılar birbirinden ayrılabilir.Eşler arasında bir tür açık ya da zımni anlaşmayadayalı olan ya da belirli kurallara riayet edilerekyaşanan ya da eşitler arasındaki rızaya ve aşka dayalıolanlar ile açık şekilde hem evdeki hem de ötekikadının suiistimaline dayanan biçimler farklıdeğerlendirmelere konu olmalıdır. Ve sonuç olarakelbette her ne yaşanırsa yaşansın ve yaşananlar nekadar mevcut cinsiyetçi pratiklere bulaşmış olursaolsun, sonuçta bunlar Didinmez’in dediği gibi “insanidurum”lardır.

Bu çerçeveden bakınca, MHP kasetlerinde gördüğümüzilişki biçimlerinin ne kadar “insani” olsa da örneğinBaykal-Baytok ilişkisinden farklı olarak “saygıdeğer”

[Metni yazın]

Page 16: Seks, Yalanlar ve Kasetler

olmadığını söylemek gerek. Elbette, ne Baykal-Baytokilişkisi hakkında ne de MHP’lilerin ilişkilerihakkında tam bir analiz yapacak kadar derin bilgileresahip değiliz. Özellikle MHP kasetlerinde yer alankadınlar hakkındaki bilgiler, tamamen kasetleriyayınlayanların açıklamayı tercih ettikleriylesınırlı. Görüntüdeki kadının imam nikahlı eşi olduğunusöyleyen Ekici dışındakiler bir açıklama yapmadıklarıiçin gördüğümüz ve anladığımız kadarıyla bir yorumyapmak zorundayız. Gördüklerimden ve okuduklarımdananladığım kadarıyla benim çıkardığım sonuç şu: Baykal-Baytok ilişkisi iki eşit insan arasında uzun dönemlisaygı ve sevgiye dayanan bir yakınlığın ürünüymüş birgörünürken MHP kasetlerinde dikkat çeken şey,şahsiyetlerin ve ilişkilerin sakilliği, bazeniğrençlik düzeyinde seviyesizliği (özellikle ikiMHP’linin bir eğlence mekanında otururken birüçüncüsünün Alevi bir kadınla girdiği ilişki hakkındayaptıkları sohbet) ve asıl olarak cinselliğin eriliktidar oyununun bir parçası olarak anlam kazanmışolmasıdır. Özellikle konuşma içeren görüntüler sadececinsel ilişki içeren görüntülere kıyasla bize çok dahabol malzeme veriyor. Bu açıdan, iki MHP’li başkanyardımcısının iki kadınla birlikte sofrada başlayan vekanepede devam eden muhabbetlerinde, R.Yıldırım’ınkendini kadınlara bir iktidar eliti üyesi (her şeyibilen, her şeye gücü yeten süper erkek) olarak sunmastratejisi ve diğer bir kasette MHP’li yönetici ilegenç sevgilisi (bu genç kadının milletvekilindenyardım almak isteyen bir öğrenci olduğu söyleniyor)arasında geçen cip sohbeti, yine iki MHP’li arasındaki“Hz. Osman’ı ne karıştırıyon” temalı diyalog bize çok[Metni yazın]

Page 17: Seks, Yalanlar ve Kasetler

ipucu sunuyor. Son olarak, bu kasetleri analiz ederkendaha incelikli psikanalitik değerlendirmelere konuedilmeye layık birkaç ayrıntıya da dikkat çekmekisterim. MHP’lilerden birinin sevişmeye başladığıkadına tesettür fantezisinden söz ettiği bölüm, aynıkişinin karısından “bizimki beş vakit namazında garipya” diye söz etmesi ve nihayet Oray Eğin tarafından“Türklerin sevişmeyi bilmediklerini gösteren birörnek” olarak yorumlanan ( ki ben bu yorumakatılmıyorum, çünkü “Frenchkiss”vari uzun bir öpüşmesahnesi ve kadının üstte olduğu pozisyon sahnesiniiçeren bu görüntüler bazı standartları aşıyor gibigöründü bana) internete düşen en son kasetteki sevişmegörüntüleri. Bunların her biri uzun uzun analizi haketmekle birlikte ne yazık ki bu yazının sınırlarınıaşıyor.

Hukuk, Özel Hayat ve Cinsellik: Bir Başka MuhafazakârDinamik

Öncelikle, MHP kasetleri olayını hukuk, özel hayat vecinsellik bağlantısı üzerinden ele almak gerekligörünüyor. Konuya dair hukuki tartışmada çok açıkhususların yanı sıra oldukça tartışmalı unsurlar davar. Söz konusu kasetlerin üretilmesi ve yayılmasınınT.C Anayasası, TCK ve AİHS tarafından açık şekildekorunan özel hayatın gizliğini ihlal suçunuoluşturduğu konusunda hiç şüphe yok. Aslında bugörüntülerin elde edilmesi ve yayınlanması TCKbağlamında bir değil, birden fazla suç teşkil ediyor.TCK’de “özel hayata ve hayatın gizli alanına karşısuçlar” başlığı altında düzenlenen, kişiler arasındaki

[Metni yazın]

Page 18: Seks, Yalanlar ve Kasetler

konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması (m.133),özel hayatın gizliliğini ihlal (m. 134), kişiselverilerin kaydedilmesi (m. 135), verileri hukukaaykırı olarak verme veya ele geçirmenin (m. 136) yanısıra kasetlerin şantaj amacıyla kullanım da ayrı birsuç oluşturuyor.

Bu olayın suç oluşturan niteliği çok açık olsa dainternet çağında özel hayatın gizliliği ve ihlalikonusu oldukça kafa karıştırıcı ve tartışmalı birnitelik arz ediyor. Bir şekilde, hukuki ya da hukukiolmayan biçimlerde internete düşmüş bir “ bilginin”haber yapılarak yayılması meselesi asıl sorunnoktasını oluşturuyor. Bu tür gizli elde edilmişkayıtların etkili olabilmesi internette ve tüm medyadayayılması koşuluna bağlı ki bu yayılmanın etkin vehukuki biçimde engellenmesi pek kolay görünmüyor.Nitekim 2011 Mart ayında meclis gündemine gelen biryasa tasarısı özel hayata tanınan hukuki korumayızayıflatan bir gelişme olarak değerlendirilebilir.TCK’nın özel hayatın gizliliğine dair maddelerindedeğişiklikler içeren bu tasarı, hukuka uygun olarak(hâkim kararı ya da yetkili merciinin izni) eldeedilen, kişilerin özel hayatlarına dair bilgi vebelgelerin basın yoluyla ifşa edilmesini suç olmaktançıkarmayı öngörüyordu. Basında “çek, dinle, siteyeyükle, isteyen haber yapsın” türünden başlıklarlaeleştiri konusu edilen ve şimdilik geri çekilen butasarı, internet çağında basın özgürlüğü ve haberdarolma hakkı ile özel hayatların gizliliğine saygıilkeleri arasındaki dengeyi kurmanın çok zor olacağınıgösteriyor. Var olduğu düşünülen dengenin kişilerin

[Metni yazın]

Page 19: Seks, Yalanlar ve Kasetler

aleyhine ve basın lehine olacak tarzda aşırı biçimdebozulduğu alanın magazin basını olduğunu biliyoruz.“Bir sanatçının evinin balkonu özel alana mı, kamuyaaçık alana mı girer?” tartışmasında, alanın “duayeni”Kenan Erçetingöz’ün “kamuya mal olmuş kişilerinkamusal alanda görünür şekilde yediği naneler özelhayat olmaz. Özel hayat içeride olur” şeklindekiifadesi özel hayat kavramının giderek sadece“görünmezlik” ile sınırlı bir tanıma geriletildiğinigösteriyor.

Söz konusu yasa tasarısı, özel hayatın gizliliğinitehdit eden dinamiklerin başında, basın özgürlüğündenziyade suçla mücadele ve istihbarat kaygılarınıngeldiğini gösteriyor. Tasarıda, hukuka uygun olarakelde edilmiş özel hayata dair bilgi ve belgeler derkenasıl olarak başka amaçla istihbarat toplanırken biryan ürün olarak ortaya çıkmış olan “özel” bilgilerkastediliyor. Ancak bu gelişme suçla mücadele adıaltında “özel hayat”ı oluşturan konuların ileridenasıl bir ciddi sorun alanı yaratabileceğine dairipuçları da barındırıyor. Burada suç söylemikullanılarak devletin özel hayata ve cinsel ahlakkonularına giderek daha fazla müdahil olabilmesinekapı aralandığını görüyoruz. Son dönemde gündeme geleninternete dair düzenlemeler ve sansür tartışmasında dagördüğümüz üzere, küçükleri koruma ve müstehcenlikkavramları cinsel ahlak üzerinden yapılan muhafazakârmüdahale ve düzenlemeler için yeni ve oldukçastratejik bir zemin yaratıyor. Ayrıca, henüz Türkhukukuna yeni giren ve kamuoyunun gündemine hızlayerleşen cinsel taciz konusunun da muhafazakâr

[Metni yazın]

Page 20: Seks, Yalanlar ve Kasetler

amaçlarla suiistimal edilebileceğini öngörmek gerekir.Bu noktada, cinsel yaşamın doğrudan suç olaraktanımlandığı paradigmatik örnek olarak zina meselesinide atlamamak gerekiyor. Unutulmamalı ki; zinanın Türkceza hukukundan çıkarılması çok yakın tarihli birgelişme ve kamuoyunun lehte manipülasyonu (ki MHPkasetlerinin bir sonucu da bu oldu) ile muhafazakârbir hükümetin bu fiili yeniden suç haline getirmesihiç de düşük bir ihtimal değil. Kişilerin, bir kısmıçok kolay ve ucuz erişilebilir kayıt tekniklerinikullanarak, aldatan eşlerinin faaliyetlerini kaydaalma eğiliminin giderek güçlendiği günümüzde, zinanınyeniden suç olması halinde zinaya ilişkin görüntükayıtlarının artacağı açıktır. Hukuka aykırı olaraktoplanan delilin delil olmadığı yönündeki kuralın bukonularda yeterli bir koruma sağladığı düşünülebilirancak bu kuralın kendisi bile muhafazakâr bir siyasive kültürel ortamda çeşitli şekillerdegeçersizleşebilir. Nitekim Türk hukukuna göre özelkişilerin birbirileriyle ilgili hukuka aykırı şekildeelde etmiş oldukları ses ve görüntü kayıtları delilolarak kabul edilmese de dava dosyasına konabiliyor vehâkimin vicdani kanaatini etkileyebiliyor.

Sonuç olarak bu yazıyı, MHP kasetlerinin iki yönlü birmuhafazakârlaşma dinamiği çerçevesindedeğerlendirilmesinin gerekli olduğunu tekrarlayarakbitirmek istiyorum. Bunlardan ilki, cinsel ahlakkonularının kamusal öneminin arttığı ciddi bir İslami-muhafazakâr kültürel ortamın giderek baskın halegeldiği. İkincisi ise yeni tür post-modernmuhafazakârlığın kendini öne çıkardığı alanların

[Metni yazın]

Page 21: Seks, Yalanlar ve Kasetler

başında suç kavramı etrafında tartışılan ya da denetimnesnesi yapılmaya çalışılan cinsel yaşam konularınıngeliyor olması. Bu ikili muhafazakâr dinamiğe karşı,özel hayatın gizliliğini korumaya çalışan savunmacıtepkilerden ziyade, dar anlamda “kadınlarınçıkarlarını” koruyan değil de asıl olarak özgürlükçüolan feminist bir perspektifle karşı konulmasınıönemli görüyorum.

[Metni yazın]