ATEZMN
T.C. ULUDAG NiVERSiTESi iLAHiYAT FAKLTESi
Say: 3, Cilt: 3, Yl: 3, 1991
. . PSIKOLOJISI
Antoine VERGOTE ev. Hayati HKELEKLf*
Ateizm olay din psikolounu, bir varolu tartmas ve din! tutum
kart bir gr as olarak gzknesi lsnde ilgilendirir. Ancak hemen
belirt-meliyiz ki, bu tr vaziyet allarn doktrin yn, din psikolounun
alma alan
iinde deildir. Baz dnrler akla yatkn bir Tanr kavram oluturmann
im-
kann reddederler. Agnostisizm ve yeni pozitivizmin tezi bu
merkezdedir. Dier bazlar da, Tanr kavramnn kendi iinde eliik
olduuna hkmederler. Sar-
tre'n ontolojik sonulamas bunun rneidir. Daha bakalar da,
Allah'n varl
n tasdik etmenin, metafizik olarak insann hrriyetini kabul
etmekle ba
claamaz olduunu dnrler. Merleau-Ponty baz yazlarnda bu fikri
savundu.
Btn bu teorik itirazlar felsefi dncenin yetkisi iinde olmaktadr
ve psikolog
da, insann btn drstlk ve akl ile irdeleme hakkn, tanrtanmaz bir
dn-ya grnn varln hi tanrnamazlk edemez. O, bu tr dncelerde
gizli
psikolojik motivasyonlarn olabileceini peinen dnmekte haksz
olacaktr.
Bununla birlikte, metafizik bir zamansz fikirler saray deildir.
O gerek
hayat dnr ve uur kazanan varoluun kendisidir. Tanr'nn metafizik
nka
r ve O'nun varoluuyla ilgili itiraz arasnda kkl bir kopukluk
olmas nadir-
*
**
Yazann, "Psyclologie Religieuse, 3. bas. Bmxelles 1969" kitabnn
267-285. say-falantm terciinesidir.
Do. Dr.; Uluda niv. lfiliyat Fakltesi retim yesi
-231-
dir. Zaten ou zaman felsefedeki tanrtanmaz vaziyet allar, klasik
teodise ( = ilm-i ilahi) nin Allah'a atfettii sfatiarn bir
tenkidine dayanmaktadr1 . ada dncenin baarmaya alt gibi, insan
kavram ile Allah'n sfatlarnn
elikili olduklarnn ortaya konulabildii sanlyor. Ateizm ou zaman
antropo
lojiden kaynaklanmaktadr. Proudhon'un u ifadesi, bu antropolojik
ateizmin ba-
k asn mkemmel olarak dile getirmektedir: "nsan, kendisini
Tanr'sndan
daha iyi hissetmeye balad zaman tanrtanmaz olur".
ada ateizmde antropolojiye bavurulmas, psikolojiyi dorudan
doru
ya ykmllk altna sokmaktadr; nk , mahhas insan ilmidir. Bu
duruma
gre psikoloji, asl yaplar ve nihai hakikatleri incelemesi
gerekmeksizin, tanrta
nmaz bir antropoloji ierisinde ortaya konan ruhi sreleri
incelerneyi kendisi
iin grev bilmektedir. Psikolojiye, insann onlar vastasyla kendi
insani gerek-lemesini dinin dnda ve dine kar ortaya koyacak noktaya
vard balca ei
limleri aa karma grevi dmektedir. Psikolojik ateizmin tanmlanmas
din-
dar insana gre olmaktadr.
te psikolog ancak byle bir plfm zerinde alr. O gzlemlerini
ve
dncelerini akn (mteal) bir reti seviyesinde dzenlemez. Psikolog
sadece,
insan tanrtanmaz bir tutum iine girdirdiini sand psikolojik
sebepleri
mahade eder. Psikolog, aynen dini tutum iin yapmaya alt gibi,
tanrtan
maz tutumu psikolojik olarak tanmaya alarak, onu insann
imkanlarndan bi-
risi olarak gznnde bulundurur. Bu konuda o, drst ve tenkiti bir
tarafsz
la sahiptir.
Biz nce baz gerek verileri takdim edeceiz, sonra da tanrtanmaz
tutu-
ma sevkedebilen eitli psikolojik sreleri gznnde bulunduracaz.
Marazi
(patolojik) ateizmin incelenmesini bir baka esere brakacaz.
Gerekten de,
baz dini tutumlarn kaynanda olduundan daha az olmayan, bir ksm
ateizmin
kaynandaki marazi motivasyonlan aa karmak mmkndr.
I. ATEZM AIK DURUM MU YOKSA GZL DiN M? Ateizm, bu deyimin
tartmal kullanmnn zannctmeye yol at kadar
geni bir olay deildir. Bununla birlikte, phe yok ki tanrtanmaz
hareket, b-
tn Dou lkelerinde olduu gibi, hr dnya lkelerinde de
genilemektedir. Bu
olayn nereye kadar gideceini nceden kestirrnek mmkn deil, fakat
daha g~- . ni halk tabakaianna yaylacan tahmin edebiliriz.
Ateizm, belli bir anlamda tarih izgisi ierisinde ilerlemektedir.
Gerekte
kaynaklarnda dini tabiatl olan insanlk, ok kademel bir ekilde
varolu ve to-
Bkz. A. Dondeyne, L'athcisme contemporain et k probleme des
attributs de Dieu, Foi et rcf-lexion philosophiques, Mclanges Franz
Grcgoire iinde, Louvain 1961, s. 462-480.
-232-
plumun Allah'sz olmalarnn mmkn olduunu kefctti. Dnrlerin, insan
bamsz klmak ve gelecein toplumunu hmanist bir bak as ierisinde
kur-
mak gayesiyle teizme kar tavr almalar iin yakn a beklemek
gerekti. Enok drt yzyl nce aktan savunulan ateizm henz dnlemez idi;
halbuki im
diki durumda o, basit bir hayat faraziyesinden daha fazla,
bizzat inanan kimse iin bile her zaman mevcut bir atf noktas ve
kendi kendisi hakknda daimi bir soru sebebi haline geldi. Aadaki
istatistikleri ite bu dini dnce tarihinin nda yorumlamak gerekir.
Aadaki tablo 1947 de mahede edilmi2 olan verileri gstermektedir.
Baka anketiere sahip almadmz iin, tanrtanmaz ha-reketin gerek
younluunu, gerekse anlamn deerlendirmek imdilik bizim iin
imkanszdr. Fakat onun ykselme erisinin devam etmesi kuvvetle
muhtemeldir.
Allah'a inananlar Ruhun lmszlne (%) inananlar (%)
Brezilya 96 78 Avusturalya 95 63 Kanada 95 78 AB. D. 94 68 Norve
84 71 ngiltere 84 49 Hollanda 80 68 sve 80 49 Danimarka 80 55
ekoslavakya 77 52 Fransa 66 58
Daha ncesinde, ruhun lmszl gibi Allah'a inan yala birlikte
ar-tyordu.
Allah'a inananlar Ruhun lmszlne (%) inananlar (%)
21-29 ya 62 54 30-49 ya 66 58 50-64 ya 71 61
Ateizmle ilgili istatistikierin yorumu her zaman zordur.
Gerekte, eer Al-lah'n varln kabul ve tas~ik etme bir iman kesinlii
ise, onu red ye inkar da ay-
n ekilde iman mahiyetinde bir hkmdr. Mmin, teizmden yana btn
delille-ri dnp tandnda, onun iin geriye, grnrden grnmeze srama
yap-
2 Bk. Sondages, Paris, 1948, ubat.
-233-
mak kalr ve ok karmak psikolojik sreler iman ve akl arasnda
uzanan me-safe ierisinde yer alrlar. Zira Allah'n inkar, kanlmaz
olarak, Allah'n tasdi-
kinin karmaklna benzer ortak bir zellik tar. Tanrtanmaz kendi
kanaatla-
rn hakl karmak istedii zaman, mminin zerine dayand iiiretlere
itiraz et-
mek zorundadr. O halde, inkarcnn kendi anlaynn ou zaman
problemli ol-masnda alacak birey yoktur. Nitekim, I.F.O.P.
tarafndan 1958'de dzenle-nen bir anket3 de bunu gstermektedir.
Denekierin% 17'si kendilerinin tanrtanmaz olduklarn aklamaktadrlar;
% 13' kanaatlarnn kesin olduunu belir-
tirken, % 2'si kesin olmadn, % 6's kanaatlarndan pheye
dtklerini, % lO'u ise phe duymadklarn belirtmektedirler. Kesin
kararl inkarclar arasnda % 24', din hakknda sk sk tarttklarn kabul
etmektedirler.
Zaten teizm ve ateizm arasndaki snr oynaktr. Biz daha nce antik
d-nemin deist medeniyetlerinden sz ettik. Bunlar, belli bir tarzda
ahsi fakat ha-reketsiz duran yce bir varln mevcudiyetini kabul
ediyorlard. Bu medeniyet-lerde hibir tr ibiidetn yokluuna dayanarak
etnologlar, bunlarn kesinlikle tan-
rtanmaz olduunu zannettiler. phesiz bu eski medeniyetler
uygulama bak
mndan dinsiz idiler; fakat byk felaket anlarnda, insan iin
hayatn yaratcsna
bavurmaktan baka bir kurtulu yolu gzknedii zamanlarda, onlarn
tcist
inanlar canlanyordu.
18. yzyldan itibaren, mminlerin imann kerten bu tr bir
pratik
ateizm geni bir ekilde yayld. ada dnyann kutsallnn giderilmesi
yzn-den Tanr kendisini politika, ekonomi, tp, sanatlar, tarih ve
hatta byk lde
felsefe ve ahlak gibi en dolaysz ekilde insan iin nem tayan
alanlarn dnda braklm olarak buldu. O zamandan beri, Allah'n varlnn
tasdiki, gerek hayatta etkisi olmayan teorik tartmalar seviyesine
srlm oldu. Byle bir du-
rum ierisinde hakiki bir dini tutumdan bahsedilebilir mi? Bize
yle geliyor ki,
yalnz dinamik bir bak as byle bir deist tutumu yerletirmeye
imkan verir.
Her tr dini endienin ortadan kalkt ve kiinin artk Allah'da,
gerek varo-
lula alakas olmayan, sadece basit bir metafizik ifreden baka
birey grmedii
bir zamanda, bylesi bir tutum peka.Ia, iinde insann henz
tanrtanmaz bir fel-sefeden yardm istemedii, pratik olarak
tanrtanmaz kabul edilebilir. Bylesi bir
durum bize, baz ii evrelerinde olduka yaygnlam' gibi
gzkmektedir. Bu-
na karlk, bize yle geliyor ki, aydn evrelerde ou zaman kiiler
kendilerini
sorguya ekiyorlar; felsefi imanlarna istikrar kazandrmaya
alyorlar. Aydn
lar, dini kendi insani balannalarnn llerine indirgeyecek noktaya
gelseler bile, bylelikle Allah'n eserini mkemmelletirme uurunu
korumay da dnyorlar. Veyahutta, en azndan Allah karsnda bir insan
eseri gerek-
letirmenin uuruna sahip bulunuyorlar. Bu bak as ierisinde Allah
artk ha-
3 Sondages, 1959 (no: 3), s. 19.
-234-
reketsiz bir Tanr ya da srf bir Bak'a indirgenmi uzakta bir
Yaratc deildir.
Bu kiiler bazen kendi kendilerine, hala mrnin olup olmadklarn
sorup du-
nyorlar. Bu arada, imdilik kendilerini tanrtanmazlardan ayrdeden
eyi pek
kavramadklarn da aka sylyorlar. Fakat onlarn dncesi hi de tek
an-
laml deildir. Mesela, onlar tutumlarn hangi Tanr kavramna
dayandrmakta
drlar? Belki de bunlar gerek imann kendi hayatlarnda antik
kutsal tarzmda
yer alabileceini sanmaktadrlar.
Baz mrninlerde dini iman daha ak bir ekilde kendisini
gstermekte-
dir, fakat bunlar henz kendi beeri hayatlarnda onunla
btnlemesini bilme-
mektedir. Bu mminler varoluun yatay ve dikey ikili boyutunu
pekala tanmak
tadrlar. Bu fark onlarn iki kutup arasnda paylalm olan hayat
ritimlerini y-
netir. Bu iki kutup Allah ve beerlliktir. ou mrnin iin aile, bu
iki boyutun ay-n anda mevcut olduu tek alandr. Tanrtanmaz bir
dry.yay iman ierisinde b-
tnletirmenin ne kadar etin olduunu idrak etmeksizin, arasra ok
kolay bir
tarzda pazar hristiyanlarndan szedilmektedir. Bu btnlemeyi
baaran kim-
seler ok nadirdir. Halbuki iman, bir defada elde edilip bitmi
birey deil, bir
gaycdir. O kendisini kefettirici ve dinamik bir sonuc (vecteur)
olarak ortaya koyduka canl olarak kalr. Fakat dinden uzaklama
sistem halinde yerletii za-
man, pratik ateizmden bahsedilebilir.
Bu mlahazalar bizi, imdiye kadar ok defa tartlm olan u
sorunu
kesin bir zme balamaya imkan verecektir: Tanrtanmaz, dinin
yerine gee-
cek ika.me bir din mi aramaktadr?
Birok yazar, fenomenolog, sosyolog ve tarihi insanla hizmet
amacm
gden ok sayda hareketin, dini olarak vasOandrlabilen zellikler
gsterdikle-
rini mahede ettiler. Bazlarnn bunlar mistik (hareket)ler ya da
Tanr'sz din-
ler olarak kabul etmelerinin sebebi ite budur.
Bu bak asndan marksizm rnek bir olay olabilir. Gerekten de
mark-
sizm, tarihimizin sonunda kurulabilecek olan mkemmel bir toplum
ideali teklif
etmektedir. O, kendisinden nce gelen btn medeniyetleri, nihai
prensipler sand eye gre yorumlamaktadr. Marksizmin nazarnda bu
nihai prensipler,
insan onuruna yakr mkemmel bir toplum ve insann ykseliini
hazrlayan ta-
rih ncesine aittirler. nsan ve toplumun bu eksiksiz gereklemesi
iin balla
rmdan kaytsz artsz itaat ve fedakarlk istemektedir. Yine ayn
ekilde baz
kimseler psikanalizde, dinin yerini alabilecek mkemmel bir
hmanizmi karla
ma imkan buldular. Zaten Freud'n kendisi de psikanalizden, insan
sululuk
duygusundan kesin olarak kurtaracak ve onu kendi gc dahilindeki
hayat ve
ahlak zerine kuracak olan bilimsel, aydnlk yeni din olarak sz
etti. Nitekim
Freud'un ilk rencilerine, kendilerine bir tutkunluk ve bir tr
havarice ruh sa
layarak, insanla hizmet amacn gden nasl bir dervilik flendii
bilin-
mektedir.
-235-
Sosyolog Yinger, bu tr hareketler ierisinde "kurtulua doru ada
yol-lar" ayrdedebiidiini sanmaktadr4 Ona gre, dini kurumlarn salad
ilhama benzer bunlardaki dini ilham, sosyal ekillerinin paralellii
ierisinde kendisini
gsterebilmektedir: Ament, kurtulu fikri, otorite, ibadet ve
tren, yeni
kardelik ... Ayn ekilde Spengler de ateizmde eski dini ruhun
yeni mistik teza-hrn gryordu. Sartre alayl bir ekilde ona cevap
verdi: "Bir tanrtanmaz,
kendi doktrininin doruluunu, hal ve tavrlarnn drstl vastasyla
ispat et-meyi ilke edinen, kendi kendisine ve teselli bulmu lmek
aresinden uzak dur-
mak noktasna kadar kendi mutluluuna kar s;ldran, kafas tabularla
dolu bir fanatik, adiip bir eydi. O, her tarafta Tanr'nn yokluunu
gren, O'nun ismini anmakszn azn aabilen bir Tanr manya, ksacas,
dini kanaatlara sahip olan
bir Beyefendi idi. Mrnin asla bu kanaatlara sahip deildi: kibin
yldanberi, hristiyan inanlarnn kendilerinin ispatn yapacak zaman
vard .. bu ortak miras-d.~ .
Daha nce akladmz gibi, bu insanlk (humanitaire) hareketleri dini
olarak vasflandrmak bize, prensipler bak asndan hatal ve mrninler
kadar
tanrtanmazlara kar da hakszlk gibi geliyor. Bu terim dzeni
(terminologie)
ierisinde, olaylarn psikolojik yorumuyla ilgili, bizzat kendisi
ok daha ciddi bir baka karklktan kaynaklanan bir karklk vardr. Uiik
cokunluk ierisinde
veya marksizmde dini bir ruhun bulunduunu iddia etmek, din ve
eitli hma-nizmleri ayn eilimlerin intiar yapmaktr. Sanki insann ak
niyetlerinin artk nemi yoktur ve btn deerler birbirinin yerine
geebilir. Bylesi bir yanlgya
yer vermek iin, zellikle belli belirsiz bir ihtiyalar ve
eilimler psikolojisi gere-
kir.
Bu durumda biz Van der Leeuw'un u dncelerinden tamamen ayr
lyoruz: "Ateizm ka dinidir. Tanrtanmazlar Allah'tan eytana gei
yapabi-
liyorlar, halbuki - fenomenoloji dilinde - eytan da bir tarzda
tanrdr." Onlar
Tanr'dan insana veya insanla da dnebilirler, fakat bu ka onlar
sadece ken-
di asl gizliglerine yeniden kavuturur.'6 nsanlk mistiklerde
bastrlm bir dinin izlerini ortaya karmay baardn zanneden Jung'un
teorisini de, ayn ekilde kabul etmiyoruz. Zaten Jung dini, insann
basite kendi kendisini elege-irmesine indirgememi olsayd, bu tezi
ok nceden ileri sremezdi. Gerekte
onun nazarnda din, kollektifuurdnda mevcut olan arketipleri
yakndan tan~
ma tarzndan baka birey deildir. Netice itibariyle din, insan
meydana geti(en
eyi, her naslsa ylece stne alma tarzdr. Bu artlarda dind her
mistik, uurd glerle karlamann klk deitirmi bireklinden daha fazla
birey
4 Religion, Society and the Individual, New York, 1957, s. 95. 5
Les Mots, Paris 1964, s. 79. 6 La religion .. , s. 82.
-236-
deildir. nsann derin dini tabiatn ispat etmek iin Jung'a bavuran
din savu-nucular ve hristiyan psikologlar, ne yazk ki bylesi
karklklarn dinlerini ken-
di znden uzaklatracan dnmyorlar.
Btn tartma temelde u esas soruya indirgenmektedir: Mutlak
ihtiyac tabiat itibariyle din! midir? Kitabmzn nc blmnde
gsterdiimiz gibi,
mutlak ihtiyacnn asl k kayna teessriyet (affectivite) dir. te
yandan, bu ihtiyacn zsever (narcissiquc) asl sebepleri yznden o,
bsbtn arzu olmak teessriyetinden de kaynaklanmaktadr. Bu durumda,
kusursuz ideal bir toplum gerekletirme ideali iin taraftarlarn
coturan insanlk mistiklerin, insann
gelecei konusunda, huzur' arzu ve zleminin eski dnemlere ait bir
hatrasn
yanstmaianna hi kimse amyacaktr.
Bu ynden ele alndnda, bu mistik hareketlerin bir ok izgilerinin
din ile yaknl olduu grlr. Btn bu ortak izgiler, uyumlu birlik iinde
derin
bir btnlk arzusundan ileri gelmektedir. Din de bu arzu ierisinde
kkleir.
Freud'n dini bir yanlsama olarak isimlendirmesi ite bu
sebeptendir. Fakat di-ni bu mistiklerden ayran fark hereye ramen o
kadar kkldr ki, bu iki hare-
ket grn bakmndan artk ayn psikolojik gereklikten
kaynaklanmazlar. Kc-
lam, kanun ve hibir eye benzemez (Tout-Autre) olan Tanr'ya
teslim olmann kiide at atlak, insan Allah'la olan ilikisinde kkl
bir deiiklie uratacak etkiye sahiptir. Mistik hareketler ve din
arasndaki bu yap farklar bazen u tr bir hidrolik szle bavurarak
eitletirilir: Ateistler kendi dini ihtiyalarn in-
san! bir konuya doru kanalize ediyorlar. Fakat bu durumda da
benzetme, iki ha-disenin eitsizliini gizliyor. nsanlk mistikler
insann gelecei konusunda top-
yekun mutluluk arzusu tamaktadrlar. Bu arzuyu da, insann bizzat
kendisi ken-di z vastalaryla gerekletirmek zorundadr. Bylesi
mistikler dinden aa m
drlar, stn mdrler? Onlar hakknda hakikat mi yoksa yanlsama m
diye bah-
setmek gerekir? Buna karar vermek psikoloa ait bir konu deildir.
Psikoloun gre sadece, bunlarn din ile ilikisini karakterize eden
hem yaknl hem de
mutlak ayrl ortaya koymaktan ibarettir.
phesiz her ateizm bir mistik deildir. Gerekte, insanlarn
birounun
din ihtiyalarn "ikame deerler"7 vastasyla doldurmaya almalar
pekala mmkndr. Nitekim daha nce biz bunlar belirttik. Fakat bize
yle geliyor ki,
adalarmzn ou din! arzuyu tenkit ettikleri gibi, ayn ekilde,
kzdklar ya-
nlsamal zelliinden dolay her tr mistikten de yz eviriyorlar.
Marleau-Ponty "Kahraman insan" konusundaki dncesi ierisinde bu yeni
hmanist gercki-lii ok iyi aklyor: "Yanlsamalardan kurlulmu iman,
kendisiyle imdiki zama-
n..mz gemie, kendimizi bakalarna bititirdiimiz hareketin kendisi
deil mi-
7 . Bk. E. Erikson, Identity and the Life Cycle, Psychological
Issues, 1959, New York, 1959, s. 64-65; G.W. Allport, The
lndividual and his Religion, s. 78-80.
-237-
dir? Bunu, hereyin bir anlam olacak ekilde yapyoruz; dnyann kank
ko-numalarn tek bir anlalr sz halinde tamamlyoruz. Hristiyanln
azizleri,
gemi devrimierin kahramanlar asla baka ey yapmadlar. Samimi
olarak
inanmaya altlar ki, mcadeleleri daha nce gkyznde ya da tarihte
kazanl
mt. Bugnn insanlar bu tutunacak dala sahip deiller. ada
kahrananlar ne Lucifer hatta ne de Fromete olmayp, sadece
insandr".8
adalarmzda gerekilik, ok aldatc bir tutum halini alabilmektedir.
16-24 yalarndaki fransz genleri zerinde yaplan bir ankette, hayatn
temel deeri ile ilgili cevaplar btnnn ortalamas u rakamlar ortaya
koymaktadr:
% 79'u salk; % 58'i para; % 46's ak, dini iman % 12 ile en alt
sralarda yer almaktadr. Bu deeri belirlemede on genten bei ak,
yedisi dostluu, do-
kuzu da dini iman es gemektedir9. Bu pheci gerekilie nazaran ak
tutku-su, sanat atei veya sosyal fedakarlk, bunlar dini mistiklere
akraba yapan bir ar-
zu bY,iikln aa vurnaktadrlar.
Buna ilaveten, ikinci dereceden olaylar, din ile insanlk
hareketler ara-
sndaki byle bir yakniamay arttrabilirler. zel bir fert veya bir
grubu ululama bu ekilde iler. Bylesi tanrlatrmalar, helenistk
dnemdeki imparatorlarn tanrlatrlmasyla mukayeseye gidebiliriz.
Fransz devrimi srasnda Paris'te No-tre-Damc kilisesinde akl tahta
karma treni, akla tapnmay; Rusya'da Stalin, dierleri arasnda
kendisine, "hereyi bilen ve hereye gc yeten baba"10 nva-nn verdii
zaman, ahsa tapnnay akla getirmektedir. Bu dnyevi mistiklerin
hemen hemen dini cokunluu ierisinde, insanlarda, sembolik bir
fgr zerine
yansllan g ve kudrete duyulan eski dnemlere ait zlemierin
yeniden doduu grlmektedir. Bu sembolik fgr vastasyla besledikleri g
ve kudret umudu, onlarn mutluluk ve gvenlik arzularnn tatminini
salamaktadr. Bylesi gsteri-
ler karsnda baz tanrtanmazlarn dine kar besledikleri gvensizlik
ve horg-
r anlalmaktadr. Onlara gre din, insan kendi hakiki imkanlarndan
yabanclatran ayn yanlsamal sreleri kullanmakta deil midir?
imdiye kadar biz, hmanist ateizmin en nevi ahsna mnhasr
karakteri-ni askda braktk. Bu, esas olarak onun insann mutluluu
projesi olmas ve bunu insan vastasyla gerekletirmeyi istemesidir.
Her ne kadar btn hmanist
ateizmler militan bir vurgu tayorsa da, bununla birlikte onun
dini reddetmesi,
basit inkardan teizm kart arpmaya kadar varan, din konusunda
deiik tipt~
deer hkmlerine de yer brakmaktadr. Gerekte ateizm, kendi kapal
hma-nizm karaktcrini deiik derecelerde younlatrabilmektedir.
Hmanist mistik-lerde tanrtanmaz, din ve hmanizm arasnda uurlu ve ak
bir ekilde iyi bir
8 Senset non-sens, Paris, 1948, s. 380. 9 Les 16-24 ans, Paris
1963.
1 O Bk. G. Guvitch, L'effondrcment d'un mythe politique: Joscpl
Stalinc, Cahiers Internationaux de Sociologie, 1962, s. 5-18.
-238-
ayrm yapmakszn, kendi gayesnn peinden komaktadr. Kendisini eer o
bsbtn idealine hasretmekte, gelecekte gerekletirilecek deerlerin
ierisinde kendisini yanslmakta ise, elbette onun ateizmi tanrsz bir
mistik olacaktr. Buna
karlk o, ekil bakmndan kendi projesini insan iin ve insan
vastasyla gerek-
letirmek istemektedir ve onun ateizmi, teizm kart militan bir
tutum ve davra-n halini alacaktr. Bundan byle dini iman bu kimsenin
nazarnda, insan kendi
insani deerlerinden uzaklatran, alaltc bir sapklktr.
phesiz ateizm her zaman teizm kart belli bir iaret tar. Akas,
hmanist bir tanrtanmaz, dinin beeri deerleri, kendisinin kolayca
msamaha
gsteremiyecei snrlara indirgediini belli-belirsiz
hissetmektedir.
Ateizmi, ou zaman bulunduu kesin kararl ve militan hali
ierisinde an-lamak iin, itici gcn ald psikolojik dinamizmleri aa
karmamz gerek-
mektedir.
II. ATEZMDE iNE SRKLENLEN PSKOLOJK SRELER
A. Kutsal'a Kar Savunma Daha nce eski dinlerde ilahi ve kutsal
insan iin tehdit (kayna) olarak
hissedilmiti. Tabu, ak bir ekilde, bir baka ontolojik gereklikle
ilikiye ma-
ruz kaldnda, insan ykmdan korumak fonksiyonuna sahipti. Bu
durumda in-
san her zaman kendisini Tanr'ya veya tannlara kar koruma
eilimine sahipti11 Bu kutsal ve tabular korkusunun insanda bir
saldrganik zeminini devami
klmas da kuvvetle muhtemeldi. Bununla birlikte, cezas yoketme
olan bu saldrganlk aka kendisini da vuramad. stelik bu saldrganlk,
sayg ile uzlam ekillerin igdsn de kefetti: Din adamlarnn, krallarn
ve kahinierin tabi
tutulduklar ayinler o derece bitkin drc idi ki, gizli bir dmanln
dama
sna yol ayorlard12.
ahsiletirilmi bir dinde bu savunma hareketi baka ekiller
almaktadr.
Mmin, bysel olarak onu inkar ederek, Tanr karsnda kendisini
koruyabil-mektedir. Dini rzadaki kendini vermenin ar bir sknty
uyandrd da olur;
bundan korunmak iin insan, bazen ak bir ekilde fakat pekou zaman
da az ya da ok uurd olarak onun davetini inkar ederek, Allah'a kar
gelmektedir.
Klinik psikolojisinde olduu gibi, ocuk psikolojisinde de inkar
iyi bilinen
psikolojik bir sretir. Fakat bu durum kt niyetle aynlatrlamaz.
nkar daha kendiliinden, daha drtseldir; gerekten "ruha kar gnah"
ilernek iin, bu
11 Bk. M. Eliade, Traite d'histoire des religions, Paris 1949,
s. 393-394. 12 Bk. S. Freud, Totem und Tabou, G.W. IX, 3. blm.
-239-
inkar nadiren yeterince uurludur. Bu, duygusal (affectit)
derinlikten doan bir
direntir. Bu imana direncin son derece duygusal tabiatnn, ou
zaman bizi
hayrete dren bir yan vardr. Byle bir tutuma kar kr krne kesin
Yarar-
l sulamada bulunma, bazen sadece sknt ve direnci
koyulatrabilmektedir. Bu
iddiamza istatistik verilerden destek getirme imkanmz olmamakla
birlikte, bu
kendiliinden direncin pratik hatta teorik ateizm olaylarnn
ounluunda mev-
cut olduu kanaatindeyiz.
Mminlerin byk bir ounluunda karlalan kilise kart ince alay,
phesiz az ya da ok uurlu bu ayn savunma sreciyle aklanr. Din
adamn
dan ne nisbette isteniyorsa, o nisbette de onun yetersizEklerine
insanlar dikkat
kesilmektedir. Bylece, imana kar kayg verici bir savunma
hareketi din adam
na kar evrilmektedir.
B. Kendi Kendisinin Efendisi Akl
Dnya ve insan konusuudaik ilk nazariyelerinden itibaren felsefi
akl, pra-
tik bir ateizm eilimi ihtiva ediyordu. nc dnrlerin kafasnda
uluhiyet, so-nuta Tanr'y insanlarn dnyasndan ayracak ve bylece
geride zekann teeb
bslerine serbest alan b;akacak noktaya kadar, sonsuz bir aknla
doru uzak-
latrlyordu. 18 ve 19. yzyllarda aklclk, kanunlar bizzat kendisi
tarafndan aa karlan ve aklanabilen, sadece akla boyun eme iradesini
gururlu bir
ekilde ileri srd. Aklcla "dn yapma"s boyunca Taine, tam
bamszln
tasdik etmek iin insann imandan uzaklaarak tecrbe edebildii bu
zgrle
kavuma duygusunu ok ak bir ekilde dile getiriyordu: "Akl bende
bir k olarak gzkt .. O nce bu aratrma ruhu nne dt, benim din! imanm
ol-
du .. onunkinden baka bir otoriteye inanmayacak kadar aklma ok
fazla deer
verdim; yaama biiminin kuralm, dncemin tarzn sadece kendimden
edin-
neyi istedim. Hrriyetimin ak ve gururu gzm amt"Y
Din, akln kendi yaratc gcn iinden ekip kard bu bamszlk ar-
zusuna cepheden saldrabilen zellik ihtiva etmektedir. Hereyden
nce, ku-
ral olarak ve peinen eyann temelinin sr olduu ve bu durumda bu
srrn, in-
san zekasnn zlemini duyduu bu eksiksiz kavrayn ebediyen elinden
kap
kurtulacan kabul etmeksizin, hibir eye benzemez Tanr'nn varl
kabul edi-
lemez. Gzkneye baladndan itibaren akl, her srr bir yandan br
yana ay-
dnlatmay, onu zm gerektiren sorun yahutta birgn aydnlatlabilecek
bir~y durumuna indirgerneyi iddetle istemektedir. Fakat tabii ki,
byle bir aydnlatma
an, dnyann sonuna kadar geri ekilmek zorundadr.
kinci husus; gelenek tarafndan sunulmu olan dini hakikatierin
kabul
de akl yaralamaktadr. nk bunlar ebedi hakikatler sanlmaktadr ve
bilimsel
13 De la Dcstinee H umaine (oto-biyografik yaz) iinde.
-240-
kafann da benzeri hakikatiere hi ihtiyac yoktur. Gerekte akl
ancak yava ya-va arttrnay ve btnn dzenlemeyi bildii nisbi
hakikatler zerinde kendi hakimiyetini yrtebilir.
Son olarak; hristiyan vahyi, kural olarak akln kavrayndan kaan
deriini hakikatierin otoritesini zorla kabul ettirmektedir. Onun bu
kendi tabiatndan do-lay, bu dogmatik hakikatler zahircilii, akln
her zaman dinin karsna kma duygusuna kapld direnleri artrmaya
srklemektedir.
Dier taraftan, yakn zamanlardaki anketler, ilim-iman atmasnn en
azndan mminlerin kendi kendileri asndan aciliyetini yi tirdiine
inannay ge-rektirmektedir. Allport tarafndan 1948'de yaplm olan bir
anket, "kolej" rencilerinin % 70'inin, ilim ve iman arasnda uzlama
imkanna inandklarn aa karmaktadr14 . Fransa'da 1958'de I.F.O.P.
tarafndan yrtlen bir ankette, 18-30 yalarndaki denekierin yalnzca %
14', imann modern ilimle elime ha-linde olduunu dnmektedir. Ayn
ekilde, genlerin nazarnda din artk insa-nn mutluluuna dman deildir;
sadece % 7'si, dinin bu dnyadaki mutlulua kar olduunu
belirtmektedir15. phesiz ki, evrelere gre bak as farkldr: nanszlar
ou kez din ve ilim ya da sosyal gelime arasnda bir atma g-
ryorlar. Bu evrelerde, dinin insancl kart (anti-hmaniste) belli
bir grn-m daha uzun zaman srp gitmektedir. Zaten, sosyal kalp
yarglarn sreklilii sosyal psikoloji tarafndan binlerce kez mahede
edilmi olan, genel bir olaydr. Bununla birlikte, bu sosyal
psikoloji kanunu, din ve modern dnyay gemite sk sk kar karya
getiren atmalarn imdiki haldeki yanklanmalarn aklamak
iin yeterli deildir. man ve ilim veya sosyal gelime arasndaki
eski ztlamalarn hatras, ok sayda adalar derinden etkiledi. Bu iki
alan arasndaki dmanlk imdiki durumda artk onlar iin yoksa bile,
geride kalan u ki; ge-miteki yanl anlamalar dinin iflas ettii
eklinde kafa kartrc izienim braktlar16. limlerden daha fazla dinin
aleyhine tanklk ediyor gibi gzken ey, onun kendi gemiidir. ilmi
ortam her bakmdan gzle grnr biimde deiti: Bilim-cilik efsanesinin
geersizlii aka ilan edildi. Her bilimsel akln, algsal bir ima-n
(Husserl'in deyiiyle, asli bir iman) tabii olarak ihtiva ettii
ispat edildi. Ger-
ekte akl ancak, her ne olursa olsun geree saygllk ierisinde
kendi kendisi-nin efendisi haline gelir. Zira, gerek bizi amaktadr;
o, bizim nmzde git-mektedir, bizi kuatmakta ve kapsamaktadr. Gerek,
dnmeye yol amakta-dr, fakat akln tam ynetiminden srekli olarak kap
kurtulmaktadr.
Bir baka ynden; teolojik, yenilenme, dini hakikatler ierisinde
tarihi
olanla ebedi olan birbirinden ayrnay en iyi ekilde rendi;
zellikle bunlarn
14 The Religion of the Post-War College Student, Journal of
Psychology, 1948, s. 3-33. 15 Sondages, Paris 1959, no: 3. 16 P.M.
Ki tay, Radicalism and Conservatism toward Conventional Religion,
New York, 1947.
-241-
kendilerine has karakterlerini aydnlatma gcn ortaya koydu:
Tarihi hakikatler bir baka gerein mahiyetine sahiptirler, bunlar
ebedi soyutlamalada aynlat
rlamazlar. Allah'n varln ortaya koyan ayetler sonsuz olsalar
bile, bundan so-
rumlu olan fikirler elbette dnce ve medeniyet tarihi ierisinde
kaytldrlar.
Hibir dier bilgi alannda deil, fakat bu "din! hakikatler"
konusunda insan, da-ha nceden oluturulmu olan teorileri tamamen
kaydetmekle yetinmek zorunda
deildir.
Alemi fetbeden aklcln kltr zenginletirmesine ve dini
safiatrmasna itiraz eden artk kimse yoktur. Gerekte, dini dncenin
ilk alar, aynen il-
ml dncenin ilk alar gibi, teolojinin efsanevi bilgilerle kart
bir badatr
maclk (syncretisme) izi tad. Bu bak as, ateizmin dini bir efsane
ve bir
"yanstma" olarak sulad zaman, ona ynelttii knamann btn arlk
noktasn tekil etmektedir. Gerekte efsane ve yanstma ierisinde akl
kendi kendisi-nin dnda, kendi z muhtevasnn dayand nesnelerin
ierisinde yaamaktadr.
Bu durumda ateizm iin, dinin sembolik dnyaya intikal ettirdi eyi
telafi etmek
nem tamaktadr. Mesela, eytani bir gcn etkisiyle biyolojik veya
fizik hasta-
lk aklamasn dnelim: Burada, psikolojik ve dini tecrbelerin dnya
yaplar zerine "yanstma"y grmek gerekmez mi? Fizik ve insan
ilimlerinin ilerleme-si, ayn zamanda tabiat kanunlar incelemesini
ilk olarak balatnay ve efsanevi yanstmalarn tenkidini yapnay zaruri
kld. Tanrtannazlarn, her dini dn
cede gerekliin bylesi bir bulanklatrlnasnn srp gitmesinden phe
duy-
duklar anlalmaktadr. Ayn ekilde, vahyedilmi srlar kabul etme
olay, akln
hemen anlamaktan vazgetii ve onun sembolik dnce ierisinde
izledii eyin
daha yksek bir kavrama ekli olduu izlenimini verebilmektedir.
Gerekte, ilim adamlar ve nminlerin byk ounluu bugn bilirler ki,
iman gereklikleri il-
mi konularla iie girmezler. Gnmzde atma daha kkl bir baka
ma-
hiyettedir: Bu, imann aknl ve akln bamszl arasndaki gerilimin
yeniden
ortaya kt, dnyann felsefi yorunlarnas ve varolu ierisindedir.
Efsanevi ve
yanstmal dnceden phelenme, insann kendi varlnn btnln iine
soktuu bu hayati alana doru yer deitirdl. Burada problemierin
snrlar ok az ak bir ekilde belirlendi. Ayrca, akl ve iman arasndaki
ztlk, insann gl
bir zgrleme ve egemenlik arzusu tarafndan kesintisiz yeni bir hz
verilmi
olarak, her zaman yeniden ortaya kverecektir.
C. Kainat Dzenleyen Tanr (Deniurge) veya Asi Oul Eski
mitolojilerin ou, kendisini dnyann ve onun glerinin hakimi kl
mak maksadyla, cimri ve zalim babay ldren isyan etmi oulun
eytani yz-
n sahneye koyarlar. Dier taraftan, Fromete efsanesi dorudan
doruya, kskan tanrlarn elinden glerini karan kahraman insan
sembolize etmektedir. Hereye gc yeten Tanr'ya kar direnme burada
artk korku tarafndan deil,
-242-
fakat onu hertaraf elmek ve onun eiti olmak iin, Baba'nn yerine
gemek arzu-
su tarafndan uyandrlmaktadr. Freud'n hristiyanl, Baba'nn
ldrlmesin-
den sonra onun yerine geen oul dini olarak anlayarak, bu izgide
yorunlayabil
mesi, tuhaftr. Freud gerekten, eski asi tanr efsanesini
hristiyanla yanstt. Bu
efsanenin derin bir hakikat tad nokta urasdr: O insann en gizli
arzusunu,
kendi gleri ve mutluluu ierisinde, kendi z babas haline gelme,
kendi ken-
dine dayanma, sadece kendi kendisine balanma arzusunu dile
getirmektedir.
dip kompleksi diye isimlendirilen bu babann yerine geme arzusu
ayn zaman-
da o kadar gl ve asil bir dinamizmdir ki, insann gerekten insan
olmak iin amak zorunda olduu atmann ta merkezinde gzkmektedir.
atmann
niversel varlndan, zellikle onun yahudi ve hristiyanln snrn
atn
kefetmekten byknmi olarak Freud, tam tersine, maskelcnmi bir
etkiiilikle
birlikte, burada bu atmay ortaya kardn zannetti.
Nietzsche, insann tabial itibariyle bakaldran bir varlk olduunu
sy-
lyordu. Heidegger de teknik ierisinde gizli bir isyan tutumunun
etkisini ayr
detmektedir17. Bu sebepsiz deildir: Her ada teknik mistik,
bylesi iddialarn hakikatini bize hissettirmek iin byle bir
durumdadr. Bilimsel akln icaplarn
dan ok daha fazla ateizm tohumu tayan ey, dnya zerinde teknik
gcn kul-
lanlmasdr. nsan teknikte, daha nce dip atmasnn babaya kar koyma
olarak ortaya karverdii bamszlk isteini seferber etmektedir.
J. Rivier'nin, katoliklie dnnn az ncesini hikaye eden bir yazda,
bu kendi kendinin sahibi olmann olaanst arzusunu dile
getirmektedir; son anda
onu hristiyan imannn davetine kar kkrtan ite bu arzudur: "Ben
kendime
yetcrliyim. Bana sonsuz bir strap gerektirse bile, kendi hayatm
bana kafidir.
Bir hakimiyet altna girmeye raz olmaktansa ac ekmeyi tercih
ederim; bu an-
cak ksa bir sre devam edebilir fakat sonuta bana sonsuz gzellik
verebilir. Sa-
dece Tanr'y kendime tercih etmeyi reddediyorum; O'nun bizden,
kendi kendi-
mizin mkemmel ve eksiksiz gelimesinden baka birey istediini
zannetmiyo-rum".18
Alman sosyolog ve psikanalisti A. Mitscherlich, en yksek ve en
zorlayc yuzu Tanr'dan kalan babalk semboln bir gn dar atm olan
"kardelik
toplumu" kurulmasn grmek arzusunu, yaknlarda aka ilan etti19.
phesiz, Fromete efsanesi yaad. nsan artk, Baba'ya hitaben bir
meydan okuma jesti ierisinde kendini ilahiatrma iddiasnda
bulunmuyor. O sadece kendisini insani
grevine hasretmek istiyor. Mitscherlich'in dncesinde bir
kardelik toplumu-
nun ykselmesi artk hi de efsanevi birey deildir. Tam tersine, bu
yeni
17 R. Boehn, Pensce et tcchnique, Revue Internationale de
Philosophie, Bruxelle, 1960, s. 1-27. 18 J. Riviere etP. Claudel,
Correspondance, Paris, 1963, s. 65, 67. 19 Auf den Weg zur
vaterlosen Gesellschaft. Ideen zur Sozialpsychologie, M nehen
1963.
-243-
kardelik ideali, bu deyimin gereki amzda ihtiva ettii tam boyun
eme ile birlikte, kesinlikle beeri bir vurgu tamaktadr. Ne var ki,
Baba'ya kar koyma,
onun yerine geme arzusundan etkilenme ne kadar ok olursa, bunun
insann
ykseliinin temel art olarak hissedilmesi o kadar az olur.
D. Merillatrlm Zevk
lahi otorite ve bamszlk istei arasndaki atma ou zaman zevk ve
mutluluk sorunundan hareketle hzlanmaktadr. zellikle cinsel zevk
arzusunun iman tutumunu paralamas muhtemeldir. Simon de Beauvoir,
kendi otobiyogra-
fsinde bunu kaarnaksz dorulamaktadr20 .
Daha nceleri, alemin canl olduuna inanan ( = cosmo-vitalist)
zihniyete gre, hayat srrna itirak dini glgede brakyordu. Bununla
birlikte, bu zih-niyette atma uuru mevcut deildi; nk, alem-canlclk
tanrsal olan Imya-
tn ve hatta zevk ayininin iine indiriyordu. nsan ve din
arasndaki btn gergin-
liklerde olduu gibi burada da, yahudi-hristiyan geleneindeki
Allah'n mutlak
ahsi aknlnn kabul ve tasdiki, insan kesin bir seim yapmakla kar
karya
getirebilir: Hayat ve zevkten mutlak el etek ekme, Allah'a imann
art haline
gelmektedir. Elbette, din ve zevk arasndaki antitez almak
zorundadr. Zaten
biz daha nce dip konusunu incelerken, baba ile zdelemenin,
dzenlemek ve merulatrmak amacyla zevk ve cinsellie geerlik
kazandrdna dikkat
ektik. Dini ahlak kendi payna, insani gelimenin bu kanununu
srdrmekle ve
tamamlamaktadr. Bununla birlikte, cinsi uyantaki muhteva,
yanlsamal ala
maz bir mutluluk vaadi, az ya da ok, din! imann dnda
hissedilmektedir. H
ristiyan evrelerde uzun zaman srdrlm olan ikici (clualiste)
deiik glere gvensizliin ou zaman, msanahakarlk snrlarnn en u
noktasna kadar a-
tmay icldetlcndirdii vakas zerinde srar etmek fayclaszdr.
SONULAR VE DNCELER
Dinin kendi iinde, kutsal ve Tanr huzurunda belli bir sknt insan
ilahi varlk veya dinin Icaplarna kar kendisini savunmaya srkler. Bu
savunma in-
kar, alay veya dini eyler karsnda sklma eklini alabilir. Bu
durumda, elinin
tckliflerini szgeten geirme ve onlar uzakta tutma tercih olunur.
Bu tutumdan
belli bir pratik ateizm doabilir. Fakat ak ateizm baka
psikolojik sebeplere-
dayanr.
Bu sebepleri gizli ve istisnai hadiseler ierisinde aramak
gerekmez. Bun-lar drtlerin ve en temel arzularn ierisinele
bulunurlar. Her insani g kendi ateizm tohumunu bnyesinde tar.
Yahudi ve hristiyanlkta, Allah ve kendi g-
20 Memoires d'unc jcune fiile rangcc, Paris 1958, s.
137-138.
-244-
lerinin ve zevklerinin efendisi olarak ortaya kan insan
arasndaki tabii gerginlik, insann kendi dnda dinin ortaya koyduu
yasaya bal olmasn vurgulayan Al-lah'n mteal ve ahsi tabiat yznden,
younlam bulunmaktadr. Tanr artk
tabiatn iine yerletirilemedii zaman, insani glerin tek bana
yaylmas, do
rudan doruya ilahi dnyaya katlm gerekletiremez. Kkten baka olan
Tanr,
ruhanileme ve ballk istekleri ileri srer; yle ki, bunlar hibir
baka Tanr as-
la dile getirmez. Kesinlikle bu sebeptendir ki, ak ve militan
atcizm hristiycn ortamda kanlmaz olarak domak zorundadr. O, ilahi
ve dnyevi arasndaki
kopmadan ileri gelen, Tanr'nn mutlak isteklerine cevap tekil
etmektedir.
Gerekte mminin nazarnda iman fiili insandan hibireyi eksiltmez.
Al-
lah'n otoritesi insann bamszln ortadan kaldrmaz; onun
hakikatleri akl
glgelemez; O'nun istekleri ne mutluluu ne de zcvki ortadan
kaldrrlar. Mmin,
dini teslimiyelin kazandrd tecrbe ilc bunu bilir; temelde o
sadece, insann
kendini beenmiliinin arlndan, kendi kendini kurtarma ve kendini
gerek-
letirme iddiasndan vazgemek zorundadr. Fakat d grn bakmnda:
veya
yaanm atma anndan itibaren dini teslimiyet, insani bir azalma
olarak g-
zkmektedir. nk, insann temel ve birinci hamlesi onu daima daha
salam
lam bir yetcrlilie doru ynlendirir ve bu durumda da tabii olarak
kendisini
bir inayet olarak takdim eden bir Tanr'yla atr. man fiilinde
insan kendi fa-niliini kabul eder fakat deerini o kadar azaltmakszn
bunu yapar. Denebilir ki, dini teslimiyet Freud'n zevk prensibi ilc
atmas durumunda hakikatn haber
vericisi olarak kabul ettii zellikle gereklik prensibini
gstermektedir. Fakat
her atmada olduu gibi, direnme durumundaki ifadelerkendi gerek
anlamla-
rn ancak onun gevemesinden sonra ortaya koyarlar. Tanrtanmazlar
ve ina-
nanlar ayran kanlmaz anlamazlk buradan ileri gelmektedir.
Gerekte h-
manizmin istekleri bak asndan, her iki grup ta ayn prensipleri
ileri srmek-
tedirler. Fakat, agnostisizm snrnda kalmadka tanrtanmazlar,
mminlcrin
beeriliinin zorunlu olarak eksiltilmi bir beerilik olduu, nk en
meru in-
sani glerin Allah'a feda edilmek zorunda kalnd izlenimine
sahiptirler.
-245-