TÜRKİYE MADENCİLİK SEKTÖRÜ ÖZET Bugünlerde, sürüdürülebilir gelişmenin en önemli araçlarından birisi teknolojik ilerlemedir. Temelde, milletlerin sosyal ve teknolojik gelişmelerinde araştırma- geliştirme yapabilme kapasitesi ana faktörlerden birisidir. En eski sanayi dallarından birisi olan madencilik sanayi kapitalist sistemin orijinini oluşturmuştur. Madencilik ve sanayi sektörü arasında sıkı bir ilişki vardır. Genellikle, madencilik sektörü, sanayi sektörünün gelişmesini aktive etmektedir. Bu çerçevede, Türkiye gelişmiş ülkelerin düzeyini yakalayabilmek için, ciddi bilim ve teknoloji politikaları ve Ar-Ge faaliyetlerini destekleyerek Ar-Ge altyapsını ve sanayi ağlarını Ulusal Yenilik Sistemi çerçevesinde geliştirmelidir. Bu çalışmada temel olarak madencilik sektörü araştırma ve geliştirme göstergeleri ve Türk Madencilik Sektörü araştırma ve geliştirme yapısının sistem dinamikleri ve yeniden yapılanma analiz edildi. Öncelikle, Türk ve Dünya madenciliği araştırma ve geliştirme yapısı hakkında detaylı bir literatür araştırması yapıldı. İkinci olarak, Türk madencilik sektörünün araştırma ve geliştirme yapısı ve ilgili enstitüler analiz edildi. Üçüncü aşamada, üniversite- madencilik endüstrisi etkileşimi analiz edildi. Son aşamada, Türk Madencilik Sektörünün bilim ve teknoloji politikaları kapsamında yeniden yapılanması tartışıldı. Bu çalışmada madencilik sektörümüzün çeşitli yönleri ile (gayri safi milli hasıladaki yeri, gerçekleştirilen yatırım boyutları ve sektörel payları, belli başlı madenlerimize ait üretim trendleri, istatistiksel değerlendirmesi, üretilen katma değer, işgücü verimliliği, dışsatımdışalım miktar ve parasal değerleri, sektördeki teşvik belgelerinin değerlendirilmesi vb.) belirli bir ayrıntı içinde incelenmekte, sektörün karşı karşıya kaldığı darboğazlara dikkat çekilmekte ve bunların aşılması için ivedilikle yapılması gerekenler keza özetlenmektedir. GİRİŞ Madenler sanayi devrimini aktive etmiş olan günümüzde de iletişim sektörü dahil olmak üzere birçok sektörde kullanılan modern yaşamın vazgeçilmez hammaddelerindedir. Öyle ki, 1
80
Embed
SANAYİ KONGRESİ - MADENCİLİK REHBERİ · Web viewBu çalışmada madencilik sektörümüzün çeşitli yönleri ile (gayri safi milli hasıladaki yeri, gerçekleştirilen yatırım
This document is posted to help you gain knowledge. Please leave a comment to let me know what you think about it! Share it to your friends and learn new things together.
Transcript
TÜRKİYE MADENCİLİK SEKTÖRÜ ÖZET
Bugünlerde, sürüdürülebilir gelişmenin en önemli araçlarından birisi teknolojik ilerlemedir. Temelde, milletlerin sosyal ve teknolojik gelişmelerinde araştırma-geliştirme yapabilme kapasitesi ana faktörlerden birisidir. En eski sanayi dallarından birisi olan madencilik sanayi kapitalist sistemin orijinini oluşturmuştur. Madencilik ve sanayi sektörü arasında sıkı bir ilişki vardır. Genellikle, madencilik sektörü, sanayi sektörünün gelişmesini aktive etmektedir. Bu çerçevede, Türkiye gelişmiş ülkelerin düzeyini yakalayabilmek için, ciddi bilim ve teknoloji politikaları ve Ar-Ge faaliyetlerini destekleyerek Ar-Ge altyapsını ve sanayi ağlarını Ulusal Yenilik Sistemi çerçevesinde geliştirmelidir. Bu çalışmada temel olarak madencilik sektörü araştırma ve geliştirme göstergeleri ve Türk Madencilik Sektörü araştırma ve geliştirme yapısının sistem dinamikleri ve yeniden yapılanma analiz edildi. Öncelikle, Türk ve Dünya madenciliği araştırma ve geliştirme yapısı hakkında detaylı bir literatür araştırması yapıldı. İkinci olarak, Türk madencilik sektörünün araştırma ve geliştirme yapısı ve ilgili enstitüler analiz edildi. Üçüncü aşamada, üniversite-madencilik endüstrisi etkileşimi analiz edildi. Son aşamada, Türk Madencilik Sektörünün bilim ve teknoloji politikaları kapsamında yeniden yapılanması tartışıldı.
Bu çalışmada madencilik sektörümüzün çeşitli yönleri ile (gayri safi milli hasıladaki yeri, gerçekleştirilen yatırım boyutları ve sektörel payları, belli başlı madenlerimize ait üretim trendleri, istatistiksel değerlendirmesi, üretilen katma değer, işgücü verimliliği, dışsatımdışalım miktar ve parasal değerleri, sektördeki teşvik belgelerinin değerlendirilmesi vb.) belirli bir ayrıntı içinde incelenmekte, sektörün karşı karşıya kaldığı darboğazlara dikkat çekilmekte ve bunların aşılması için ivedilikle yapılması gerekenler keza özetlenmektedir.
GİRİŞ
Madenler sanayi devrimini aktive etmiş olan günümüzde de iletişim sektörü dahil olmak üzere birçok sektörde kullanılan modern yaşamın vazgeçilmez hammaddelerindedir. Öyle ki, arabalar, telefonlar, yollar, binalar, enerji gibi yaşamımızın vazgeçilmez unsurları madenlere bağlıdır. Lawson(2000)’ a göre, gelişmiş ekonomiler 75 çeşit mineral, metal, kimyasal kombinasyonundan 50.000 değişik malzeme üretmektedir.
Dünya Bankası verilerine göre; firmaların madencilik faaliyetleri için harcadıkları her bir dolar; ekonomiye 2.80 $ ‘lık katkı yapmaktadır. Demirci (2001)’e göre, genel olarak 1 US değerindeki ilk maden hammaddesi ürünü, son ürüne yaklaşmak kaydıyla ulusal ekonomiye ortalama 10$ mertebesinde katma değer sağlamaktadır.
Günümüzde, yerli üretim kapasitesi ve ve innovative teknoloji değişimi bölgesel ve ülkesel sürdürülebilir kalkınmanın temel dinamikleridir. Ar-Ge politikaları da diğer sektörlerde olduğu, gibi madencilik sektöründeki yenilenme politikalarının en önemli elemanıdır. Bu kapsamda, sürdülebilir madencilik; bilim ve teknoloji politikalarına; yani Ar-Ge ve inovasyon politikalarına dayalı güçlü bir sektör gerektirir. Örneğin; teknolojideki yenilik %1’lik metal randımanını artırdığında; yıllık 500 milyon $’lık bir satışı olan bir firmanın; yıllık kazancı 5 milyon $ olabilecektir. Diğer bir deyimle, madencilik üretim ve proseslerindeki sürekli iyileştirme pozitif çevresel ve ekonomik faydaya dönüşecektir.
21, yüzyılda 1923 yılından bu yana Türk madencilik sektörünün gelişimi incelendiğinde, Cumhuriyetin ilk yılları hariç, sürekli arka planlara itildiğini ve ulusal
1
sanayi gelişimini dikkate almadan uluslararası firmaların kontrolünde hammadde ihracatına dayalı politikalarla gelişmiş ülkere hizmet eder durumu getirildiğini gözlemekteyiz. MTA, Etibank, Demir-Çelik, TKİ, Sümerbank gibi, ülke kalkınmasının temellerinin oluşturulduğu madencilik kurumları Cumhuriyetin ilk döneminde kurulmuştur. Planlı ekonomi dönemlerinde tercihler madenciliğin dışındaki diğer sektörlerden yana yapılmış, ülkenin doğal kaynak potansiyeli adeta yok kabul edilmiştir. 1938-1945 yılları arasında hazırlanmış sanayi planlarında toplam yatırımlar içinde madenciliğin payı %26,3-%40 iken bu oran 60’lı yıllarda %5’lerin günümüzde de %2’lerin altına düşmüştür.
Gelişen teknolojiyle birlikte maden kaynaklarına duyulan gereksinim de her geçen gün artmaktadır. Bir otomobil yapımı için 15, bir renkli TV yapımı için 35 çeşit mineralin kullanıldığı göz önüne alınırsa, madenciliğin ekonomideki yeri ,dolayısıyla insan yaşamındaki önemi daha iyi anlaşılır. Bu sebeplerden dolayı gelişmiş sanayi ülkelerinin hemen hemen hepsinde madencilik sektörü, ekonomik kalkınmayı başlatan bir öncü sektör görevi üstlenmiştir. Satış hasılasında görülmese bile madenlerin üretim miktarlarında da aynı büyüme hızları söz konusudur. Dünya ekonomisinin enerji ve hammadde ihtiyacı GSMH artışına paralel olarak artmaktadır. Uzay çağında ve bilgi toplumlarında madenciliğin öneminin azalacağına dönük iddialar doğru değildir. ABD ve AB'de görülen büyüme hızlarına bakıldığında sanayi ülkelerinde de madencilik sektörünün önemini koruduğu görülecektir.
Ülkemizde de madencilik sektörünün önemi, sanayileşmeyle birlikte gün geçtikçe artmıştır. Ancak, bu önemine rağmen sanayi, tarım gibi ülke kalkınmasının aktivatörü konumundaki bu sektörlerimiz gibi , madencilik sektörüde ulusal sanayiye entegrasyonundan çok dış ülkere hammade üretici olmuş ve olmaya devam etmektedit.
Bu olumsuzlukların en büyük etkenlerinden birisi, hiç şüphesiz ki gelişmiş ülke ve uluslar arası şirketler tarafından yönlendirlen küresel poltikalardır. Bu kapsamda; diğer üretici konumundaki sektörlerde olduğu gibi, madencilik sektörümüzde küresel politikaların özellikle olumsuz yönlerinden etkilenmiş ve öyle ki 1985 yıllarından sonra uygulanan yanlış özleleştirme ile yatırım ve teşvik politikalarıyla büyük darbe almış ve son dönemlerde para politikalarına dayalı ekonomik krizlerle sorunlar daha da derinleşmiştir. Örneğin; ülkemiz madenciliğinin tek ihtisas bankası olan Etibank yok edilmiş, Ülkenin tek ferrkrom üreticisi durumundaki krom tesisleri durdurulmuş, Çinkur kapatılmış ve taşkömürü kapatılma noktasına ve ülkemiz enerji sektörü linyit sektörü yok edilme aşamasına getirilmiştir. Bu dönemde, yurtdışına olan enerji bağımlılığımız had safhaya ulaşmıştır. Yine aynı şekilde demir-çelik sektörü krizin içine itilmiş ve ülkemiz sektörleri bilgi ve teknoloji üretemeyen tamamen dışarıya bağımlı bir sektör haline getrilimiştir. Son günlerde ise bilimsel ve teknik alt yapıya dayanmayan; birkaç şirkete hizmet edecek şekilde bir maden yasası çıkarılmaya çalışılmaktadır.Bu yasa ile sektör daha büyük darbe alacaktır.
MİNERAL VE METAL TÜKETİMLERİ
Birçok çalışmaya göre, mineral tüketim yoğunluğu/indeksi( mineral tüketimi/GSYİH-GDP); GSYİH olarak ölçülen ekonomik seviyenin gelişmişliğine bağlı olarak ifade edilmektedir.
Dünyadaki metal ve mineral tüketimlerini incelediğimizde, madenlerin Avrupa ve Kuzey Amerika gibi gelişmiş ülkelerin aslan payına sahip olduğu ortaya çıkmaktadır. Tablo 1’den görülebileceği üzere; örneğin gelişmiş ülkelerde 2000 yılı alüminyum
2
tüketimi 17.8 kg/kişi iken , gelişmekte olan ülkelerde 3.1 kg/kişi olduğu görülmektedir. Örneğin; Amerika’da yıllık 22.3 kg/capia aliminyum tüketimine karşılık Afrika’da yalnızca 0.7 kg/kapitadır. Diğer bir ifadeyle, gelişmiş ülkelerdeki alüminyum tüketimi Türkiye gibi ülkelerin yaklaşık 5 katı; çelik tüketimi ise 2 –3 kat daha fazladır. Amerikadaki metak tüketimi yıllık kişi başına yaklaşık 600 kg’dır. Ortalama 70 yıllık yaşamlarında, Batı Avrupalılar ortalama olarak 460 ton kum ve çakıl, 39 ton çelik, 100 ton kireç ve evlerini ısıtmak, elektrik üretmek veya arabalarını çalıştırmak için 360 tondan fazla yakıt tüketmektedirler(MMSD,2002). Demirci(2001)’e göre ise Batılı sanayileşmiş ülkelerdeki herbir birey yılda 20 ton maden hammaddelerini tüketmekte olup, eğer dünyadaki her bir birey aynı refah düzeyine gelmek isterse; yıllık hammadde talebi 120 milyar ton/yıl olacaktır.
Tablo 1 Bazı madenlerin/metallerin kişi başına tüketimleri kg/kişi , 2000
Dünya Nüfusundaki % Payı
Alüminyum kg/kişi
Bakırkg/kişi
Rafine Kurşunkg/Kişi
Slab Çinko kg/kişi
Nikelkg/kişi
Çelikkg/kişi (1999)
Gelişmiş ÜlkelerABD 4.6 22.3 10.9 6.1 4.9 0.56 458.2Kanada 0.5 26.6 8.9 2.1 5.8 0.50 606.4Batı Avrupa 6.9 14.2 10.0 4.0 5.8 0.97 381.1Japonya 2.1 17.7 10.8 2.7 5.4 1.53 562.8Avustralya 0.3 18.3 8.9 2.4 11.4 0.08 340.7Ortalama 14.6 17.8 10.3 4.4 5.6 0.88 438.4Gelişmekte Olan Ülkeler Kore 0.8 17.6 18.4 6.6 9.3 1.92 756.8Tayvan 0.4 22.8 28.6 6.7 13.4 4.81 1,112.3Diğer Güney Asya Ülkeleri
7.8 1.1 0.9 0.6 0.6 0.03 68.4
CIS 4.8 3.1 0.8 0.5 1.0 0.12 90.0Türkiye 1.1 3.3 3.7 0.9 1.2 0.00 188.8Doğu Avrupa 1.8 6.5 3.0 1.8 1.8 0.07 193.5Latin Amerika 8.6 1.8 2.0 0.8 1.1 0.04 81.8Ortalama 25.2 3.1 2.5 1.0 1.4 0.18 128.4Çin ve Hindistan
37.8 1.9 1.0 0.3 0.7 0.03 74.4
Diğer 22.4 0.7 0.3 0.2 0.2 0.02 29.3Kaynak: United Nations, WBMS
Bu tabloyu mineral rezervleri ve üretimlerini de dikkate alarak yorumladığımızda, dünya maden rezerv ve üretimleri ile tüketimlerinin doğru orantılı olmadığı ortaya çıkmaktadır. Bu durum basitçe gelişmekte olan ülkelerin madenlerinin gelişmiş ülkeler tarafından tüketildiği sonucunu çıkarmaktadır. Örneğin, Türkiye, Afrika, Latin Amerika gibi ülkelerin üretimleri çok olmasına rağmen sanayilerinin gelişmemiş olması nedeniyle tüketimleri oldukça düşüktür.
Avrupa, Japonya ve ABD en fazla maden kullanan bölgelerken son zamanlarda Çin, Brezilya, Malezya ve Tayland gibi Asya ülkelerinde de artış gerçekleşmiştir. Avrupa ve Asya bölgeleri özellikle kurşun, çinko, alüminyum, bakır, nikel, çelik, altın kömür ve fosfat gibi mineral ve metallari yoğun olarak kullanmaktadırlar. Avrupa Birliği ise negatif ticari denge ile madenleri hammadde olarak ithal etmektedir. Örneğin, AB maden ithalatına 1998 yılında yaklaşık 6 milyar Euro(7 milyar ABD $) harcamıştır. Kuzey Amerika ise özellikle alüminyum, kurşun, kömür gibi madenleri daha fazla tüketmektedir.
3
Dünya Madenciliğindeki özet durum ise şöyledir:
Tablo 2’den de görüldüğü üzere, gelişmiş ülkelerde halen; GSMH'da madenciliğin payı ABD' de 285 milyar $ gelir ile %4.2, Almanya'da 85 milyar $ gelir ile %4'tür. GSMH içindeki bu oranlar Kanada'da %7.5. Avustralya'da %8.7 ve BDT'unda %20'dir. ?????
Tablo 2. Cari Fiyatlarla, Gayri Safi Hasılaya Share of Value Added in total gross
value added , current prices (percentage %) ???
Ülke ISIS Rev.3 Madencilik &
Taşocakçılığı
Toplam İmalat
Sanayi
Elektrik,
Gaz ve Su
İnşaat
Kanada 1997 4.5 18.9 3.4 5.4
ABD 1998 1.1 16.9 2.1 4.5
Avustralya 1998 4.3 13.5 2.0 6.1
Japonya 1998 0.2 21.2 2.8 9.1
Kore 1998 0.5 28.7 2.5 10.0
Almanya 1998 0.3 22.5 2.3 5.6
Norveç 1997 17.7 12.4 2.7 4.3
Türkiye 1998 1.?? 22.3 3,4 5.8
İngiltere 1998 1.9 19.3 2.0 5.0
Avrupa Birliği 1998 0.7 20.1 2.2 5.4
OECD
Toplamı
1998 1.1 19.3 2.3 5.7
Kaynak: OECD 2001: STI Scoreboard: Statistical Annex
1. Value added measured at basic prices except for Canada, US, Japan, Korea –
measured at factor prices Includes Mining and Quarrying
2. Elektrik, gaz ve su dahil.
Dünya madencilik üretiminin miktar ve değer itibariyle ağırlık taşıyan. dünya sanayiinde yeri olan en önemli maden gruplarının başında petrol, doğalgaz ve kömür gibi enerji hammaddeleri gelmektedir. İkinci sırada; demir, manganez, nikel gibi demir-çelik sanayii girdileri gelmektedir. Bakır, Kurşun, Çinko, Kalay, alüminyum gibi baz metaller ve fosfat, potas, kükürt gibi endüstriyel mineraller. dünya madenciliği üretimindeki önemli gruplardır. Zaman zaman. değer itibariyle altın da bu gruba dahil edilmektedir TBMM
4
2001 Yılı Dünya Madencilik Ürünleri Ticaretinin Bölgesel Dağılımı (%) ise Şekil 1’de
verilmektedir. Bu şekilden görüldüğü üzere; gelişmiş ülkelerin ithalatı ve geri kalmış
ülkelerin ise ihracatı daha yüksektir. En fazla ithalatı Batı Avrupa gerçekleştirirken, en
yüksek ihracata ise Ortadoğu ve Batı Avrupa sahiptir.
Şekil 1 2001 Yılı Dünya Madencilik Ürünleri Ticaretinin Bölgesel Dağılımı (%)
(WTO, 2002)
2001 yılında, dünyadaki toplam 5.984 milyar dolarlık ürün ticaretinin içinde madencilik ürünlerinin payı 790 milyar dolarlık değer ile 13,2% lik paya. cevher ve diğer mineraller ihracat tutarı 63 milyar dolar ile 1,1%’lik paya , yakıt ise 616 milyar dolar ile 10,3%’lık paya. demir dışı metaller 111 billion dolar tutar ile 1,111 billion dollars’ worth 1,9% per cent and iron and steel share is 130 billion with 2,2 % per cent (WTO, 2002).
Madencilik ürünlerine dayalı bazı sanayi ürünlerinin ithalat ve ihracat değerleri incelendiğinde ise toplam ihracat içindeki payı 1999 yılı için %13.4 iken ithalat içindeki payı %9.7’dir.TÜRKİYE MADENCİLİK SEKTÖRÜ
Bazı kaynaklara göre, Türkiye dünyadaki 132 maden üreticisi ülke arasında üretim değeri açısından 28. ve maden çeşidi bakımından 10.sırada almaktadır. Türkiye, dünya
5
endüstriyel mineral ihtiyacının %2,5’ını karşılamakta olup, bor maden rezervlerinin %63’ü, bentonitin %20’si ve perlitin 50% ‘si Türkiye’de bulunmaktadır. Dünyada metal maden rezervlerinin % 0.4’ü, endüstriyel hammadde rezervlerinin % 2.5’i, jeotermal potansiyelin ise % 0.8’i ülkemizdedir. Sektörün ürettiği katma değerin gayri safi milli hasılanın -GSMH- içindeki payının (1981-2002) dönemi itibarıyla değişimi Şekil 2’de ve Şekil 3’de ise GSMH, Madencilik ve Sanayi Büyüme Hızları gösterilmektedir.
Şekil 2. Madenciliğin GSYİH İçindeki Payı
Şekil 3. GSMH, Madencilik ve Sanayi Büyüme Hızları
Kaynak: DİE, 2003
Şekil 3’de verilen Madenciliğin GSYİH’ndeki oranlarına göre; son yirmi yıldır sürekli düşmektedir. 1990’lı yıllardan itibaren de düşme eğilimi göstermekte olan sektörümüzün GSMH içindeki ortalama payı % 1-1.5 arasında değişmektedir. Bu olgu, (arıoğlu... vd) tarafından uygulanmakta olan liberal politikalar sonucu ; büyük ölçüde özellikle kamu madencilik yatırımlarında 1990’lı yıllardan bu yana gözlenen
6
ciddi boyutlu “daralmalar” ile yakından ilgili olduğu ifade edilmekte şu verielrle açıklanmaktadır : (1990-1994) ve (1995-2000) dönemlerinde madencilik sektöründeki sabit sermaye yatırımlarının toplam yatırım içindeki oranı sırasıyla % 1.66 ve % 1.3 –cari fiyatlarla- düzeyindedir (DPT,2002). Halbuki, sözü edilen oran (1985- 1989) dönemi itibarıyla yaklaşık % 3.1’dir. ??
Şekil 3’de ise GSMH’daki büyüme hızı ile madencilik sektörünün büyüme hızı ile karşılaştırıldığında madenciliğin ekonomiye ve sanayiye katkısının her geçen yıl azaldığı görülmektedir. Verilere göre GSMH, 1981-2000 arasında yaklaşık 3 kat artarken, madencilik üretiminde ancak 1.75 kat artış sağlanmıştır. 2002 yılında madencilik üretiminin GSMH’ya oranı % 1.06 olmuştur. Öyle ki, 1914 yılındaki % 1,1’in altına gerilemiştir. GSMH’deki madenciliğin toplam değeri ise 2 milyar $ civarında olup; 2002 yılı itibariyle toplam 181.8 milyar $’lık GSMH’nin 1.937 milyar $ madencilik sektörüne aittir. Halbuki Arıoğlu .....na göre; çok iyi planlanmış madencilik politikalarının uygulanması (sektörde üretim/rezerv oranları ile birlikte toplam faktör verimliliğinin arttırılması yoluyla daha yüksek katma değerli ürünlerin üretilmesi ve daha düşük işgücü-sermaye maliyetlerinin gerçekleştirilmesi)sonucunda yukarıda hesaplanan katma değerin en az 3.5.109 $/yıl’ye yükseltilme potansiyeli vardır.
Ancak; burada dikkate edilmesi gereken husus; madencilik sektöründeki büyüme hızının miktar ve değer olarak farklılık göstermekte olduğudur. Şöyle ki, fiyatların yerinde sayması veya gerilemesi nedeni ile satış hasılasında büyüme görünmezken(özellikle sanayileşmiş ülkelerin karşı tedbirleriyle) üretim miktarlarında, madenlerin çoğunda, % 3 civarında bir büyüme gözlenmektedir.Örneğin; 1983 sabit A.B.D doları ile yapılan hesaplar 1950 yılı dünya dünya maden üretiminin 117.9 milyar dolar olduğunu,bunun 1979 yılında 1 trilyon dolar sınırını aştığını göstermektedir.Sanayileşmiş ülkelerin aldığı karşı tedbirlerle bu rakam 20 yıldır pek fazla değişmemiştir.Halbuki üretim miktarlarında büyüme hızı çok daha yüksektir. 1973-1998 arasındaki 25 yıllık dönemde dünya alüminyum üretimi 12.milyon tondan 21 milyon tona, demir cevheri üretimi 864 milyon tondan 1milyar tona, bakır üretimi 7,1 milyon tondan 10,7 milyon tona, krom üretimi 6.7 milyon tondan 12,1milyon tona, Manyezit üretimi ise 9,2 milyon tondan 18,9 milyon tona yükselmiştir. Üretim artışının değer artışına yansımadığı madenlerin çoğu Türkiye için önemlidir. Dünya krom üretiminin değeri cari fiyatlarla 1975’de 1,2 milyar DM iken 20 yıl sonra 1995 yılında 1,1 milyar DM olmuştur. Dünya Bor üretimi 1975’de 1,7 milyar DM iken 1995’de 1,3 milyar DM olmuştur. Miktar artışına rağmen dünya bakır üretiminin değeri de 1975’de 25 milyar DM iken 1995’de 22 milyar DM’a inmiştir(Arıoğlu.... .
Arığluna göre; büyüme hızı, sanayileşmiş ülkelerin aldığı karşı tedbirlerden; faktör ihracat ve dış pazarlardan, ithalatın serbest bırakılması ve teşvik edilmesinden; dieğr bir ifadeyle son zamanlarda uygulanan liberal politikalardan etkilenmektedir. Bu kapsamda; son 20 yılda bazen barit, bazen manyezit, bazen de pomza, son olarak da feldspat ve mermerde görülen hızlı üretim artışları buna bağlıdır. Geleneksel ihraç ürünlerimizden bor tuzları ve kromun üretimindeki dalgalanmalar da dış piyasalarla ilgilidir. Demir ve kömür cevherinde üretimler azalmış, birçok işletme kapanmıştır. Tablo 2’de 1999 yılı İtibariyle cari fiyatlarla gayri safi yurtiçi hasıla, (Faaliyet kollarına ve üretici fiyatlarına göre ) ve Şekil 4’de ise 1999 yılında bazı illerin madenciliğe yaptığı gayri safi ilave oranları verilmektedir. Tablo 2.’ye göre, 1999 yılında imalat sanayi üretici fiyatlarına göre sanayi toplam payı % 23.1, madencilik ve taşocakçılığı % 1.1, imalat sanayi 19.1%, elektrik, gaz ve su 2.9% ve inşaat sektörü %5.6. 1999 yılı madencilik ve taşocakçılığı toplam GSYİH değeri 883,737,329 million TL’dir. Toplam GSYİH ise 17.968.866.055 milyon
7
TL’dir. Yine aynı verilere göre; 1999 yılında toplam GSYİH değeri en yüksek olan iller İstanbul, Ankara, İzmir and Kocaeli olup; madencilik ve taş ocakçılığı açısından ise; Artvin, Adıyaman, Batman, Rize ve Zonguldak en yüksek GSYİH değerine sahiptirler.
Tablo 2. Cari fiyatlarla gayri safi yurtiçi hasıla, (Faaliyet kollarına ve üretici fiyatlarına göre ), 1999
İl
Sanayi Toplamı Madencilik & Taş Ocakçılığı İmalat Elektrik, Gaz, Su İnşaat GSYİH
Şekil 4. 1999 yılı bazı illerin madenciliğe yaptığı gayri safi ilave oranları %Kaynak: DİE,2002
TÜRKİYE MADEN REZERVLERİ
Jeolojik ve teknonik yapının bir sonucu olarak ülkemiz önemli sayıda maden çeşitliliğine sahip ve maden kaynakları yönünden zengin bir ülkedir. Dünyada yaklaşık 90 mineral ticareti yapılmakta olup. MTA kaynaklarına göre, bu madenlerin 13’ü Türkiye’de bulunmamaktadır. İlaveten. Türkiye 27’sinde yetersiz rezerve sahip ve 50’sinde ise iyi kalitede rezervlere sahiptir. Türkiye’de mevcut durumda ise 50’nin üzerinde maden üretilmektedir. Türkiye. bor madenleri ve zeolit gibi endüstriyel hammaddelerin rezervi dünyada en yüksek değere sahiptir. Tablo 3’de Türkiye’nin Önemli Maden Rezervleri ve Dünyadaki Yeri verilmektedir. Bu tabloya göre;bor,zeolit, pumice gibi minerallerde Türkiye en yüksek rezerv miktarına sahiptir. Trona, toryum, nadir toprak elementleri, profilit gibi madenlerde ikinci; feldspatta üçüncü; krom, manyezit, barit gibi madenlerde dördüncü, mermerde altıncı, boksitte sekizinci, altın, bakır, kurşun, çinko da onuncu ve linyitte on ikinci sıradadır. Diğer taraftan bu sıralamalarda; Türkiye rezerv arama çalışmaları bilimsel teknik ve finansal destekler arttıkça değişimler olabileceği de açıktır.
9
Tablo 3. Türkiye’nin Önemli Maden Rezervleri ve Dünyadaki Yeri
Maden Dünya Rezervleri içindeki Payı (%)
Dünya Sıralaması
Bor 65 1Zeolit 7 1Pumice??? 10 1Trona(rezerv çeşidine göre)*
Kaynak: Önal. Tarkan & Kangal. 2002 * Eti Holding A.Ş.
MTA’nın 1935 yılı kurulmasıyla önemli katkılar Türk madencilik sektörüne önemli katkıalr yapmıştır. Ancak, 1985 yılında çıkarılan maden yasasında MTA aramalarına getirilen kısıtlamalar ve tüm olumsuz siyasi ve finansal etkiler nedeniyle yeterli arama yapamamamış; yine de buna karşın; bor, Mermer, toryum, trona, zeolit,Pomza, selestit gibi madenlerde ülkemizin önemli rezervlere sahip olduğunu tespit etmiştir. Ayrıca krom, manyezit, feldispat, barit, kil, kömür, altın ve gümüş rezervleri yönünden de dünya sıralamasında yer alan maden rezervlerinde de önemli veriler elde edilmiştir.
Metalik madenler alt sektöründe kalay, pilatin, vanadyum gibi madenler bulunamamıştır. Ülkemiz altın-gümüş, antimuan, wolfram, bakımından zengin sayılabilir, krom ve civa rezervlerimiz dünya ölçüsündedir. Cu, Pb, Zn, Fe, Mn, Ni, Co, Mo ve Ti madenlerinde rezerv ve kalite sorunları vardır,
Enerji hammaddelerinde petrol, doğalgaz, taşkömürü ve uranyum rezervlerimiz zengin değildir. Sadece linyit ve toryum rezervlerimiz dünya ölçüsündedir.
Ülkemizde bulunmayan madenlerden bazıları ise elmas,platin grubu metal madenler, kalay, titan, zirkon, andaluzit, sillismanit ve korindon gibi madenler ülkemizde bulunmamaktadır.
10
Türkiye rezerv dağılımı itibariyle illerimizin yarısının madence zengin. yarısının ise fakir olduğu söylenebilir. Maden ihracatımızın yarısını tek başına karşılayan Eskişehir gibi zengin illerin yanında tek bir işletme ruhsatı bile bulunmayan illerimiz vardır. Zengin illerimizi; ham rezerv rakamları ve çeşitliliği. hem de maden üretim değeri dikkate alınarak 3 grupta toplanmıştır. Bu madence zengin illerimizin gruplandırı aşağıdaki tablo 4’de verilmektedir.
Bu tabloya göre; madence en zengin olan illerimiz arasında; birinci grupta Eskişehir, Kütahya, Zonguldak, Balıkseir, Adıyaman, Batman, Artvin, Muğla gibi illerimiz bulunmaktadır.
Ek-1’de maden bazında Türkiye rezerv bilgileri verilmektedir. ????
MADENCİLİKTE DIŞA BAĞIMLILIKMineral üretim ve prosesinin ekonomik aktivitenin içinde önemli bir yeri bulunmaktadır. Madencilikteki bağımlılığı tespit etmek oldukça zor olmasına rağmen; rezerv, ulusal üretim ve tüketim miktarları ölçüm yöntemlerinden birisidir.1
Hammadde de dış kaynaklara bağımlılık yalnızca madenciliğe sanayi dalları açısından değil, aynı zamanda bu sektörlere dayalı bilimsel ve teknolojik açıdan da bağımlılığa neden olabilmektedir. Öyle ki, Ülkemizin bilimsel ve teknolojik gelişmeler ile sanayi sektörlerindeki zayıflığı, ekonomik ve siyasi güvenliğini diğer bir ifadeyle, bağımsızlığını tehdit eder duruma dönüşebilmektedir.
Tablo 5.’te Madencilik sektöründe dışa bağımlılık oranalrı verilmektedir. MTA uzmanları tarafından yapılmış olan bu tobloda; ülkemizin maden çeşitleri bazında dışa bağımlılık oranları belirlenmeye çalışılmıştır. İthalattaki ürün çeşitliliğinden ve verilerin tam belirlenememesinden dolayı bağımlılık oranı aralığı geniş tutulmuş olup tabloda ayrıca dışa bağımlılığı sorun olan ve azaltılması gereken 12 maden sıralandığı ifade edilmiştir. Bu değerlendirmeye göre; Türkiye’nin madenlerdeki yabancı ülkelere bağımlılığı 20 mineral için %100, 16 mineralde %75-100 arasında (artıp-azalabilmektedir), 13 mineral çeşidinde % 25 ve 26 mineral çeşidinde ise bağımlılık oranı %0’dır.
Tablo 5. Madencilik sektöründe dışa bağımlılık (MTA.2002)1 Diğer farklı kullanılan bir terim ise bazı Ülkelerin ekonomik aktiviteleri büyük oranda maden üretimlerine bağlı olduğundan “mineral-bağımlı ekonomiler” olarak adlandırılmaktadırlar.
Ancak; Türkiye sanayi sektörünün gelişmemesi ve ithalat-ihracata dayalı politikalar nedeniyle bilgi üretiminden tasarıma , tasarımdan uç ürün üretimine kadar birçok yönden yurtdışına bağımlı bir durumdadır. Bu bağımlılık, enerji gibi temel hizmetleri içeren sektörlerde; Türkiye’nin güvenliğini tehdit eder seviyeye ulaşmıştır. Öyle ki, Türkiye bağımlılığı nedeniyle yaklaşık 40-50 milyar ABD $ tutarında. madencilik ve taşocakçılığı sektöründe ithalat mevcuttur. Enerji ve hammadede dışa bağımlılık Türk sanayiinin en büyük sorunu olarak nitelendirilmektedir. Çünkü, bu ithalat özellikle enerji sektöründe maliyetlerin artmasına neden olmaktadır. Öyle ki linyit gibi enerji kaynaklarımız olmasına ve hatta rezerv artış ihtimaline karşın; kömürlerimizin kalitesi bahane edilerek; araştırma-geliştirme çalışmalarının desteklenmesi yerine, mevcut dünya rezervlerine göre 40 yıllık rezerv ömrü bulunan doğal gaza bağımlı bir duruma gelinmiştir. Öyle ki enerjide dışa bağımlılık %75’lerin üzerine ulaşmıştır.
Dışa bağımlılık yalnızca hammadde ithaline sebep olmakla kalmayıp teknoloji, bilgi, know ithaline de sebep olmaktadır. Teknoloji üretemeyen bir ülkenin ise gerçek bir sanayi ülkesi olması elbetteki olanaksız olacaktır.
Diğer taraftan, yine MTA çalışmalarında da beliritildiği gibi dışa bağımlılık yanlış yer seçimine ve bölgeler arası adaletsiz gelir dağılımına da sebep olmaktadır. Fabrikalar ithal malı hammaddelerin geldiği limanlar ve çevresine kurulmakta, kendi madenlerimizi işletmeye geçtiğimizde ise ayrıca büyük nakliye sorunları ile karşılaşmaktayız. Geri kalmış yörelerimizdeki işsizlik ve güvenlik sorunları madenciliğin ve sanayi ile tarımın ihmal edilmiş olması ile yakınen ilgilidir.
12
İthal malı hammadde nakliye masrafı ve gümrüklerle pahalılaşmaktadır. Bu pahalı enerji ve hammadde ile çalışan sanayimizin dış pazarlarda rekabet etmesi zordur. Çünkü ana sektörlerde maliyetlerin % 60-70’ ini enerji ve hammadde giderleri oluşturmaktadır. Sanayi mal ihracatımızın % 80-90’ ının tekstil, gıda, seramik, çimento ve cam gibi yerli hammaddeye dayalı sanayilere ait olması sebepsiz değildir.
Enerji ve hammadde bakımından büyük ölçüde dışa bağımlılık kriz ve savaş dönemlerinde milli güvenliğimizi de büyük ölçüde tehdit edecektir. Stratejik madenlerin stoklanması ile petrol ve doğal gazın yeraltında depolanması gibi tedbirlerle bu tehlike azaltılmalıdır.
Özetle; Türk madenciliğindeki dışa bağımlılık;
Yaklaşık madencilikte 40-50 milyar ABD $’lık ithalata, Enerji fiyatlarının yükselmesine dolayısıyla imalat sanayindeki maliyetlerin
yükselmesine, İthal hammdadde fiyatlarının yüksek olması nedeniyle, üretim maliyetlerinin
yükselmesine (Örneğin: vagonalrda kullanılan ithal hammadde fiyatının yüksek olası nedeniyle, yurtiçinde üretilen bir vagonun fiyatı yurtdışında üretilen vagonun fiyatının 10 katı kadar yüksek olmaktadır.),
Ulusal Sanayinin gelişmemesine, Üretim,tamir ve bakım maliyetlerinin yükselmesine, Doğal kaynaklarımızın sömürülmesine, Teknoloji ve bilim kültürünün zayıf kalmasına, Tasarım ve bilgi üretim yeteneğimizin gelişmemesine, Yüksek maliyetli uç ürün ithaline, Ekonomik ve siyasi bağımlılık milli güvenliğimizi tehdit edilebilmesine neden
olmaktadır.
Bu bağımlılığın en önemli çözümü ise bilimsel ve teknolojik gelişmeleri dikkate alan tüm sanayi-madencilik entegre sistem dinamiklerinin ulusal çıkarlarımız doğrultusunda aktive edilmesidir.
KÜRESELLEŞMENİN MADENCİLİK SEKTÖRÜNE ETKİLERİ & MADENCİLİK SEKTÖRÜ FİRMALARININ YAPISI Madencilik sektörü Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinde olduğu gibi günümüzde de yabancı sermayeyle gelişeceği varsayılarak yasal düzenlemelere maruz kalmaya devam etmekte ve bu durumdan en büyük zararı da Ulusal madencilik sektörü ile entegre sanayi görmüştür. Öyle ki, bürokrasiyi azaltmak adına hazırlanmaya çalışılmakta olan maden kanunu tasarısı bu durumu net bir şekilde ortaya koymaktadır. Bu kapsamda; diğer gelişmiş ülkeler tarafından, Ülkemizin hangi düzeyde dikkate alındığının öz olarak açıklanması açısından E.M.Earle tarafından 1923 yılında Kolombiya Üniversindeki aşağıdaki tespiti; bugün içinde bulunduğumuz durum da dikkate alınarak kıyaslandığında tarihi önem arz etmektedir: “Amerikan malları için iyi bir pazar olan Türkiye. aynı zamanda Amerikan fabrikaları için değerli bir hammade kaynağı ve Amerikan kapitalistleri için verimli bir yatırım alanı olmayı vaat etmektedir. “
Osmanlı İmpartorluğu döneminin son yıllarını kısaca gözden geçirecek olursak: 1902 yılında maden üretiminin %43’ü Türklere. %7’si azınlıklara ve % 50 si yabancılara
13
aitken 1911 yılında; Türklerin payı %20’ye . azınlıkların payı %5’e gerilemiş; yabancıların payı ise %75 seviyesine kadar artmıştır. Osmanlı döneminin sonlarında madencilik sektöründe yapılan yasal düzenlemelerden genellikle yabancı sermaye yararlanmış ; buna karşın yerli sermaye destelenemediği gibi vergi alımı ve dış satımı sınırlandırma çalışmaları da başarısız kalmıştır(Kepenek & Yentürk. 2001).
Cumhuriyet’in ilk yıllarında da madencilik sektörünün neredeyse %75’i yabancılara aitken İzmir Sanayi Kongresinde; madenlerin milli üretime dönük bir biçimde işletilmesi ve yerli üretimin teşvik edilmesi, yabancı sermayeye Ülkemiz kontrolunda olamsı kaydıyla ortak yatırımalr yapılabilceği, ve bazı madencilik ürünlerinden ithalatın kısıtlanarak yrutiçi üretimlerinin korunması gibi önemli kararlar alınmıştır. Bu kongrenin ardından; 1924 yılında İşbankası ve 1935 yılında ise Etibank, MTA ve diğer madencilik kuruluşlarının Devlet tarafından kurulması ile yerli üretimler hızla artmıştır.
Ancak; küreselleşmeden en çok etkilenen sektörlerden birisi olan madencilik 24 Ocak kararları. Türkiye’nin ulusal sanayisini gözardı eden; hammadde ihracını ve uç ürün ithalatını teşvik eden bir politika geliştirilerek ulusal sanayinin çok büyük darbe almasına neden olmuştur. Yine aynı politikalar çerçevesinde,. 1985 yılında Morgan Bank tarafından raporları doğrultusunda ulusal sanayiyi gözardı eden özelleştirme politikaları ile sektör büyük bir darboğazın içine girmiştir. Örneğin; bu politikalar nedeniyle Çinkur ve madenciliğin tek ihtisas bankası olan Etibank kapatılmış ve Türkiye’deki tek yüksek kaliteli ferrokrom üreticisi olan Eti Krom A.Ş. faaliyetleri durdurulmuştur. Öye ki bu sığ politikalar nedeniyle. özelleştirme kapsamına alınan (hatta özelleştirilmesi düşünülüp özelleştirme idaresine devredilmeyen işletmelerde dahil olmak üzere – TTK. Eti Alüminyum A.Ş. gibi) idame yatırımları da dahil olmak üzere yatırıma izin verilmediği için de sektörde üretim maliyetleri artarak işletmeler ve tesisler çalışılamaz duruma getirilmiştir.
Çimento fabrikaları özelleştirilmiştir. Çinkur gibi TürkiyeEnin en önemli çinko üreticisi işletme önce özelleştirilmiş daha sonra da alan yabancı şirket tarafından kapatılmış ve bunun yanında Türkiye’nin özel sektör çinko üreticileri de rakebet edemez duruma gelmişlerdir.
Ülkemiz madencilik sektörünün tek ihtisas bankası olan Etibank özelleştirilip-kapatılmıştır. Madencilik kısmı ise yalnzıca borlar kalacak şekilde darmadağın edilmiştir.
Yine aynı şeklde; Türkiye demir-çelik sektörü büyük bir darbe almıştır. KBİ, Eti Krom, Eti Bakır gibi işletmeler özelleştirme idaresine bağlanmışlardır. . Bunun yanında. çimento fabrikaları. manyezit. demirçelik işletmeleri gibi bazı işletmeler özelleştirilmiştir. Son yıllarda mermer madenciliği. özel kuruluşların yoğun ilgi gösterdiği bir alan olarak dikkat çekmektedir
Taşkömürü yapılmayan idame yatırımları nedeiyle çalışamaz duruma getirilmiş; ve yanlış enerji politkaları ile linyit sektörümüz küçültülmüş ve bu sayede %80 yakın oranla enerjide dışa bağımlı bir ülke konumuna getirilmiştir.
Eğer yapılan bu düzenlemelerin etkilerini kısaca özetleyece olursak;
14
Türkiye madencilik sektörü oldukça olumsuz olan yasal ve yapısal değişimlere uğramış,
Türkiye’in madencilik sektörü bütüncül ve geliştirici uzaklaştırılarak; tüm sektörün çöküşüne neden olmuştur. Tabii ki, bu çöküş yalnızca madencilik sektöründe olmayıp tüm diğer üretici sektörler de gerçekleşmiş ve bu uygulanan IMF, Dünya Bankası gibi politikalarla Türkiye büyük ekonomik krizler yaşamıştır. Bu politikalardaki yeniden yapılanmaladın hiç birinde bilimsel ve teknolojik gelişme, bilgi üretimi-know how üretimi, sanayi yatırımları gibi önemli konularda hiçbir destek verilmemiş; aksine bu tür gelişmere br anlamda engel olunmuş,
Birçok önemli madencilik işletmesi özelleştirilmiş veya kapatılmış, küçültülmüş, Ham cevher ihracatı ve uç ürün ithalatına dayalı politkalar teşvik eidlmiş, İşsizlik ve beyin göçü artmış, Ülke madenciliğinin verimliliği düşmüş ve üretim maliyetleri yükselmiş, Kanunlar değiştirilmeye açılmış, Özel sektör maden işletmecilerinin rekabet gücü azalmış, Enerji ve uç ürün bağımlılığı artmış, Bilgi, tasarım, know-how ile teknoloji ithalat maliyetleri yükselmiş, Mühendislerin düşük fiyatlarla çalışması nedeniyle sektörde bilimsel vizyon yok
edilmiş, Birçok maden ruhsatı yabancı uluslararası şirketler tarafından alınarak, tekeller
oluşmuş, Madencilik yatırmları ile madenciliğe dayalı entegre sanayi yatırımları düşmüş, Çevresel bakışın madenciliğe engel olduğu savıyla, şirketlerin ürettiği-üreteceği
madenlerin entegre yatırımlarla üretilmesi gereği ve bütüncül katma değer üretimleri gözardı eden politikalar geliştirilmeye çalıştırılmış ve çevresel uygulamaların madenciliğin gelişmesine engel olduğu savıyla, bu yönde yasal düzenlemeler getirilmeye çalışılmıştır. Halbuki, ÇED belgesi talebi 1993 yılından sonra istenmeye başlanmış ve ayrıca madencilik sektörüne ait hemen hemen tüm şirket başvuruları Çevre Bakanlığı tarafından olumlu bulunmuştur. Bu kapsamda , diğer dikkat edilmesi gereken bir nokta ise çevre maliyetlerinin gelişmiş ülkelrde daha yüksek olduğu ve hatta çevre teminatlarının alındığıdır.
Maden RuhsatlarıTBMM(2002) tutanaklarındaki dönemin Maden İşleri Genel Müdürünün ifadesine göre; 2002 Mart ayı yürürlükte olan kamu ve özel sektöre ait ruhsat sayısı 19 710 adettir. Bu 19.710 adet ruhsatın 2.367 adeti mermer işletme ruhsatı,1.577’si maden ruhsatıdır; ön işletme olarak 1.286 tanesi mermer ruhsatı, 1.586 ön işletme maden ruhsatı; arama olarak da, 5.483 tanesi maden ruhsatı, 7.423 de mermer ruhsatı olmak üzere, toplam 12.906 arama ruhsatı, 2.860 ön işletme ruhsatı, 3.944 işletme ruhsatı verilmiştir.
Kamuya ait olan 676 adet sahanın toplam hektarı 4.092.127 hektar; özel sektöre ait olan 19.034 adet sahanın toplam alanı da 11.623. 481 hektardır. Kısaca Türkiye’de ruhsatlı alanların %24’ü kamuya ve %76’sı özel sektöre aittir; yani 1/3’ü kamunun. 2/3’ü özel sektöründür ( 12.03.2002 TBMM Tutanakları). Bu özel sektöre ait sahaların kaç hektar olduğu ise bilinmemektedir. Bunun yanında. işletme ruhsatlı alanların %70’den fazlası kamuya ait olduğu ifade edilmekte ve özel sektöre ait sahaların çoğunluğunun yabancı sermayenin olabileceği aşağıdaki ifadeden anlaşılmaktadır: “Maden İşleri Genel Müdürü’nün ifadesine göre(TBMM Tutanakları)12.03.2002; ilgili tarih itibariyle Maden İşleri Genel Müdürlüğü tarafından verilmiş 32 adet altın ruhsatı mevcuttur. Bu altın ruhsatları 2 tanesi ön işletme ruhsatlı olup, Uşak’tadır. Bunlardan RİO TUR ‘un 29 tane arama ruhsatı, 1 tane ön işletme ruhsatı mevcuttur. ORİON Mühendislik. İthalat. İhracat. Turizm Şirketinin 2 arama; COMİNCO’nun 141 arama ruhsatı 31 ön işletme ruhsatı ve 18
15
işletme ruhsatı vardır. Yeni Anadolu Mineral’in 199 adet arama ruhsatı, 28 ön işletme. 6 adet de işletme ruhsatı vardır. COMAG Continental A.Ş’nin 1 işletme ruhsatı; SOYLU Endüstri Mineral’in 23 tane işletme, 42 tane ön işletme. 56 tane de arama ruhsatı vardır. Bu SOYLU Endüstri Mineral Dış Ticaret Şirketi, yanıltmaması için. yabancı sermayeli şirket olmakla birlikte. altın arayan bir firma değildir. Türkiye’de daha çok ponza üzerine yoğunlaşmış ve aramalarını ve işletmelerini ponza üzerinde ihtisasını yapan bir şirkettir; onun için. sadece yabancı sermayeli şirket olarak adı geçen. fakat altın üzerinde çalışmayan bir firma olarak açıklama yapmak istedim. GEOMAR Mühendislik’in 2 arama ruhsatı. 1 ön işletme ruhsatı; TUPRAG Metal Mermer Sanayiin 33 arama. 16 ön işletme. 14 işletme ruhsatı; OMYA’nın 57 arama ruhsatı. 14 ön işletme ruhsatı. 14 işletme ruhsatı; TEPE KNAUF’un. 45 arama. 14 ön işletme ruhsatı; Dardanel Madencilik’in 35 arama. 2 ön işletme. 1 işletme ruhsatı; NORMANDY Maden A.Ş’nin 86 arama ruhsatı. 57 ön işletme ruhsatı ve 6 tane işletme ruhsatı vardır. “
Türk Madencilik Sektörü Firmaları Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK), Türkiye Kömür İşletmeleri (TKİ), Eti Holding A,Ş,, Türkiye Demir Çelik İşletmeleri (TDÇİ), İskenderun Demir Çelik İşletmeleri(İSDEMİR????), Divriği Demir Çelik İşletmeleri(DİVHAN), Karadeniz Bakır İşletmeleri (KBİ), ve TEKEL Tuz Sanayii Müessesesi madencilik alanında faaliyet gösteren başlıca kamu iktisadi teşebbüsleridir. Bunların yanında orta-küçük ve mikro ölçekli birçok firma mevcuttur.
Aşağıdaki Tablo 6 ve şekil 5’de, 1999 yılı kamu ve özel sektör işyeri sayısı, yıllık ortalama çalışanları ve katma değer miktarları ve % oranları verilmektedir. Tablodan da görüleceği üzere. Türk madencilik sektöründeki özel işyeri sayısı % 75 olmasına rağmen. bu özel işletmelerde çalışan ortalama personel sayısı 29% ve katma değer payı ise 31%’dir. Özetle, kamu sektörü daha az işletme ile daha fazla katma değer üretmekte ve daha fazla isihdam yaratmaktadır. Ancak, genel olarak endüstriyel minerallerin çoğu ve inşaat. seramik sektöründeki firmalar genelde özel şirketlere aittir. Madenlerin arasında; bor tuzları, en yüksek katma değere sahip minerallaridir. Bunlara ilaveten; kamu sektörünün dışında (seramik vb üreticiler hariç) hemen hemen hiçbir özel firma entegre yatırım tesisi kurmamıştır. Örneğin; bakır, krom, manyezit gibi madenlerin işlenmesinde özel sektör entegre yatırımları olmamasına rağmen, Eti Holding, KBİ gibi kamu kurumları entegre yatırımalrla daha fazla işlemişler ve daha fazla katma değer yaratmışlardır. Buradaki temel felsefi nokta ise özel sektörün hammadde ihracına, kamu sektörünün ise ülke madencilik sektörüne bağlı sanayi gelişimini hedeflemesindendir. Bu durum gerek yerli özel ve gerek yabancı özel şirketler açısından geçerli olup; bu son derece yanlış politikanın acilen değiştirilerek uç ürün üretmeye yönelik politka ve stratejiler desteklenmelidir.
Tablo 6. Madencilik Sektörü Özel ve Kamu İşyerleri Toplamı , % Yıllık Ortalama Çalışan Sayısı ve katma Değer Toplam ve % Payları, 1999
Yıllık % Oranı Maden Grubu(NC97) İşyeri Çalışanlar Katma değer İşyeri Çalışanlar Katma değer
sayısı ortalaması 000.000 TL sayısı ortalaması Genel Toplam 2.041 73.290 576.523.842 Kamu 529 50.549 373.685.207 25.9 69.0 64.8Özel 1.512 22.741 202.838.635 74.1 31.0 35.2Kaynak:DİE.2002a
16
Şekil 5. 1999 Yılı Madencilik Sektörü Özel ve Kamu İşyerleri Toplamı , % Yıllık Ortalama Çalışan Sayısı ve katma Değer Toplam ve % Payları, 1998
Yukarıdaki tablo ve şekilden de görüleceği üzere; 1999 yılında kamu sektörü tarafından yaratılan katma değer yaklaşık özel sektör katma değerinin 2.3 katı kadardırYukarıdaki tabloya göre, mikro büyüklükteki işletmeler için toplam işyeri sayısı yüksek olup. metal dışı ve kömür madenciliğinde küçük firmaların yoğunluğu daha yüksektir. 250’den fazla işçi çalıştıran işyerlerinin sayısı 67% ve katma değeri ise 51%’dir. Çalışan kişiye göre yaratılan katma değer ise büyüklük arttıkça azalmaktadır??? İşyeri Büyüklükleri ve faaliyet türüne Göre Türk Madencilik Sektörü 1998 Verileri Tablo 7’de şekil 6’da ise 1998 yılı toplam katma değeri, üretim değeri, yatırım tutarı, işgücü maliyetleri ve ciro gibi bilgiler verilmektedir.
Tablo 7. 1998 Yılı İşyeri Büyüklükleri ve faaliyet türüne Göre Türk Madencilik Sektörü Verileri (Birim : Milyon TL) (DİE, 2002)
Tablo 9. 1998 Yılı Madencilik & Taşocakçılığı Sektörü Çalışan Sayısına Göre İşyeri Veri Oranları (%)
50'den az 50-200 200 ÜstÜ 50 üstü Toplamİş yeri Sayısı 92.11 5.73 2.16 7.89 100.00
Üretim değeri 38.16 11.59 50.25 61.84 100.00İşgücü Maliyeti 9.22 8.99 81.79 90.78 100.00Yatırım 8.28 11.43 80.30 91.72 100.00Ciro 38.78 11.23 49.99 61.22 100.00Katma Değer 39.81 11.84 48.35 60.19 100.00Kaynak: DİE.2001
Şekil 8. 1998 Yılı Çalışan Sayısına göre % iş yeri dağılımları
Tablo 8 ve 9 ile Şekil 7 ve Şekil 8 incelendiğinde; 1998 yılı itibariyle, maden ve taşocakçılığı sektöründe. toplam çalışan sayısı 50’den az olan işletme sayısı 1.880 çalışan sayısı 50-200 arasındaki işletme sayısı 117’dir. Çalışan sayısı 200’den fazla olan işletme sayısı 44’tür. Çalışan sayısı 50’den az olan işletme sayısı % 92.11 bir oranla önemli bir miktarı oluşturmakta olup, yarattığı katma değer ise %39.81’dir. Üretim değeri ve ciro açısından da oranlar benzer şekilde olmasına rağmen. işgücü
20
maliyetleri ve yatırım açısından 50’den az işçi çalıştıran işletmelerin payının %9 civarı ile çok düşük olduğu gözlenmektedir.
Şekil 9. 1998 Yılı Madencilik Sektörü Toplam Çalışan Sayısına Göre Üretim, maliyet, yatırım, ciro ve katma değer verileri
Şekil 10’da 1998 Yılı Madencilik Alt sektörlerinde Toplam Çalışanlara Göre Katma Değer oranları verilemektedir. Bu şekilden görüldüğü üzere, en yüksek katma değer 1000 kişiden fazla çalışan sayısı olan ile işyerlerinden madencilik ve taş ocakçılığı, ve kömür madenciliğine aittir. İkinci sırada ise 20-49 çalşıan sayısının yarattığı katma değer ile yine madencilik ve taşocakçılığı sektörü gelmektedir.
Şekil 10. 1998 Yılı Madencilik Alt sektörlerinde Toplam Çalışanlara Göre Katma Değer
21
Ayrıca, ek-1 Şekil1, Şekil 2 ve Şekil 3’de ortalama çalışan sayısı , katma değer ve????....haritalarda da gösterilmektedir. Bu haritalara göre. Orta Anadolu, Batı ve Marmara Bölgesi maden üretimleri açısından yoğun bölgelerdir. Bu haritalara göre de en yüksek katma değer üreten şehirler ise; Ankara, Balıkesir, Adıyaman, Batman, Bursa, Eskişehir, İstanbul, Kahramanmaraş, Konya, Kütahya, Muğla, Rize and Zonguldak’tır.
TÜRKİYE MADEN ÜRETİMLERİÜlkemizde yaklaşık 50’ye yakın üretilmektedir. Üretilen madenler ihraç edilmekte ve sanayide, inşaat ve tarım sektöründe hammadde olarak tüketilmektedir. Bor, krom,mermer, pomza, sodyum Feldispat genel olarak ihraç edilen madenlerimizdir. Ülkemizin maden varlığının 2.9x1012 $ değerinde olduğu ifade edilmektedir. Buna karşın yıllık maden üretimi yaklaşık 2.3x109 $. ihracatı ise 500x106 $ kadardır.
1970’lerde entegre yatırımlar yapılmış ve bor, krom, ferrokrom, manyezit, stronsiyum, bakır, kömür, demir, çelik, çinko, alüminyum, seramik hammaddelerinin üretimlerinde önemli artışlar olmuş; ancak son yıllardaki politikalar ile sektörde sorun yaşanmaya başlanmıştır.
1999 yılı verilerine göre madencilik sektörünün; sektörler içindeki ağırlık oranı %4.89. imalat sanayinin %86.92 ve elektrik. su ve gaz sektörünün ise %8.19’dur. Madencilik sektörü üretimi alt sektör oranları ise kömür madenciliğinde %41.70; ham petrol&doğal gazda %18.29. demir madenciliğinde %13.74 ve diğer madencilik sektörlerinde ise %26.27’dir. 1999 yılı Madencilik sektöründeki üretim indeksi; madencilik ve taş ocakçılığında % 100.5. kömürde % 100.5 iken metal madenlerinde % 77.9 ve diğer madenlerde ise % 92,8 olarak gerçekleşmiştir. Üretim teknolojisi alanındaki atılımlarıyla gerek üretim miktarı. gerekse ürün kalitesi konularında mermercilikte önemli gelişmeler sağlanmış ve ihracatta hızlı bir artış sürecine girilmiştir.
Türkiye maden üretim değeri 2000 yılı toplam maden üretim değeri 3.774.040.756 milyon TL’dir. Aşağıdaki Tablo 10’ da maden gruplarına göre, toplam işletme sayısı, ortalama çalışan sayısı ve katma değer oranları verilmektedir. Şekil 11’de ise bazı madenlerin yıllar itibatiyle üretimleri verilmektedir.
Madencilik sektöründeki gruplara göre katma değer oranlarına aşağıdaki tablodan bakıldığında; taş ocakçılığı ve diğer madencilik % 40 ve kömür madenciliği de yaklaşık %37 ile en yüksek paya sahip olduğu görülür. 1999 yılında yaratılan katma değerin %69’u kamu sektörüne ve %31’i ise özel sektöre aittir. Kömür madenciliğinde % 95. ham petrol ve doğal gazda %80, metalik cevher madenciliğinde %80, demir cevheri madenciliğinde % 72, kimya ve gübre sanayiinde kullanılan minerallerin madenciliğinde %91ve tuz madenciliğinde %100 oranlarındaki katma değer kamu sektörü tarafından yaratılmaktadır.
Türkiye maden üretimleri incelendiğinde ise boratlar, cam, seramik, çimento hammaddeleri, mermer, granit,perlit, pumnice, barit, betonit, celestit, sodyum sülfat, tuz ve linyittir. Ayrıca, bakır, çinko ve kurşun, demir, antimuan, demir ve manganez de üretilmekle birlikte, son yıllarda azalmıştır. Son yıllarda, manyezit, çimento, seramik ve cam hammaddeleri üretimlerinde artış; linyit doğal gaz üretiminde ise gerileme vardır.
Arıoğlu... değerlendirmelerine göre; Madenler arasında çalışan başına en yüksek katma değer yaratan maden “bor” madenlerinde gerçekleşmekte olup ; verilen bir maden türü
22
için artan işçilik verimi ile yaratılan katma değer artmaktadır. Üretimlerin kimi madenlerde düşük ve/veya orta teknoloji yoğunluğu düzeylerinde -yatırım yoğunluğu düşük- gerçekleştirildiği olgusu göz önünde tutulursa. teknolojik düzeyde yapılacak “iyileştirmeler” sonucunda katma değerin boyutu sektörel bazda önemli ölçüde arttırılabilecektir.
Ülkemizde yılda 30 milyon ton çimento, 1 milyon ton cam ürünleri, 1,2 ton seramik ürünleri, 5 milyon ton çelik iç pazarlarda tüketilmektedir, Bunun yanı sıra her yıl yaklaşık 3,5 ton çimento karşılığı 170 milyon $, 500 bin ton cam ürünleri ile 600 bin ton değişik seramik ürünleri karşılığı 750 milyon $ olmak üzere yaklaşık 4,2 milyar $ tutarında ihracat yapılmaktadır. Bu sektörlerin madencilik faaliyetleri dışında olduğu düşünülmekle birlikte, yoğun madencilik sektörleri arasındadır.
Table 10. 1999 Yılında üretilen maden gruplarına göre; işyeri sayısı, çalışanlar ortalaması, ücretle çalışanlar ortalaması ve katma değer
Maden grubu ( US 97 )
İşyeriSayısı
Çalışanlarortalaması
Katma değer
000.000 TLPay%
Genel Toplam
Toplam 1.954 72.754 1.090.427.732 Kamu 498 51.825 755.312.145 69Özel 1.456 20.929 335.115.587 31
Başka Yerde SınıflandırılmamışDiğer Madencilik veTaşocakçılığı
Toplam 199 1.151 35.936.400 3Kamu 14 184 2.188.902 6
Özel 185 967 33.747.498 94
Kaynak: DİE. 2002
23
Ek –1 Tablo 2’de Yıllar itibariyle maden üretimleri verilmektedir.
ŞEKİL BOR-linYİT vb madneler için tamamlanacak??????
Tablo 11 ve Şekil 12’de ise, Türkiye enerji üretimi.tüketimi ve ticareti verilmektedir. Tablo ve şekilden görüldüğü üzere, tüketimler üretimlerden oldukça yüksektir. En çarpıcı gösterge ise ithalatın üretimlerden yüksek olduğudur. Bu durumun basit ifadesi, günlük yaşantımız ve sanyimiz için kullandığımız enerjide dışarıya yüksek oranda bağımlı durumdayız. İhracat, ise oldukça düşük seviyededir
Yine tablodan görüldüğü üzere, üretimde en yüksek ürün % 46,6 ile linyit olmakla birlikte tüketim oranı % 16.8’dir. Buna karşın, doğalgazın %1’lik üretimine rağmen, %19’luk paya sahiptir. Bu durum, linyit gibi güvenli bir enerji kaynağımız varken, kendimizi dışarıya nasıl bağımlı hale getirdiğimizin açık ifadesidir. Kaldı ki, dünya doğalgaz rezervlerinin 40 yıllık gibi bir ömrü varken; kendi linyit kayanklarımızı teknoloji ve ar-ge yatırımlarıyla iyileştirmeme gibi bir çarpık politika izlenmektedir. Ve hatta kendi kömürlerimiz varken, yrutdışından metalurjik kok ithal edilmekte, ithal kömür ile santraller yapılmakatdır. Diğer taraftan, ihracatın ithalatı karşılama oranı yalnızca %5’tir.
Tablo11. Türkiye enerji üretimi,tüketimi ve ticareti
Not: İkincil kömürlerin stok değişmeleri toplam tüketimde kapsanmıştır.
Şekil 12. Türkiye enerji üretimi,tüketimi ve ticareti
25
Tablo 12’de 2000 yılı itibariyle, Türkiye’nin ve dünyanın elektrik üretiminde kaynak dağılımı verilmektedir. Dünyada kömür %39 ile birincil eletrik enerjisi kaynağı iken, ülkemizde doğalgaz %39,6 ile birincil kaynak haline getirilmiştir. Enerji güvenliği açısından, ebnerji arzı çeşitliliği önemli olmakla birlikte, enerji politkalarının olanaklar ölçüsünde yeniden oluşturularak, bu bağımlılığın azaltılması ülkemiz çıkarları ve güvenliği açısından oldukça önemli görülmektedir.
Tablo 12. Dünya ve Türkiye elektrik enerjisi üretiminde kaynak payları %Kaynaklar 2000 Dünya TürkiyeKömür 39 24İthal Kömür 1Doğalgaz 17 41Hidrolik 17 26 Nükleer 17 -Petrol 8Diğer 2 8Toplam 100 100
MADENCİLİKTE İSTİHDAM
Maden Mühendisliği Eğitimi Bugün ülkemizde mevcut 15 adet üniversitede Maden mühendisliği öğretimi vermekte olup. bunun yanında ikili öğretim programları uygulayan bölümler mevcuttur.
Mevcut maden mühendisliği eğitim sisteminde. üniversiteler arasında belirgin farklılıklar söz konusudur. Bu durum. mühendisler arası iletişim bozukluğuna; diğer yandan statü farklılıklarına neden olmaktadır. Bununla beraber; pekçok bölümde verilen derslerin %30’u mühendislik bilimlerinden. % 30 u temel mühendislik ve % 30’u da mesleki mühendislik bilimlerinden ibarettir. (Demirci. 2001).
Kabul edilebilir bir eğitim için ortalama 25 adet farklı disiplinin maden mühendisi adaylarına aktarılması gerekmektedir. Bununla birlikte; bilgi ve becerisi yüksek olması istenenlerin 40 farklı disiplinde eğitilmeleri. madencilikle ilgili araştırmalarda çalışacakların 30 farkklı disiplinde. işletmecilikte çalışacakların ise 29 farklı bilim dalında eğitilmeleri gerekmektedir. Ayrıca madenciliğin ötesinde bir mesleki formasyon için adayların 24 farklı bilim dalında ve yönetici veya staü elemanı olabilecek madenciler için 10 farklı disiplin yeterli gözükmektedir(Demirci. 2001). Akreditasyon belgesi almışş bölümler ise; ODTÜ. İTÜ ......
ODTÜ maden mühendisliği bölümü 1994 yılında ABET programına alınmıştır. II.eğitimler, kalitenin daha fazla düşmemesi açısından acilen kaptılmalıdır. Tablo 13’de Türkiye’deki maden mühendisliği bölümlerinin araştırmacı dağılımı verilmektedir.
Tablo 13 Ülkemizdeki Maden Mühendisliği Bölümleri
26
Üniversite Adı
Kuruluş Yılı
Prof Doçent Y.Doç Dr+ Öğr.Üyesi
Uzman+ Arş.Gör.
Kontenjan
Gündüz+Gece Öğretim üyesi
İTÜ 1953 15ODTÜ 1960 9Hacettepe 1969 7
Kaynak:
MÜHENDİSLER (kamu /Özel) ve Türkiye maden mühendislerinin dağılımı verilmektedir????
Bilindiği üzere, madencilik inter-disiplener ve disiplenlerarası çalışmaları gerektiren Madencilik sektörü eğitim politkaları ve stratejileri yeniden gözden geçirilmeli; çevre, bilgi teknolojileri, robotik ve otomasyon ile ilgili alanlar ile sosyal bilimler(felsefe, sosyoloji gibi) alanını ile araştırma geliştirme çalışmalarıile teknolojik yeniliğe yönelik daha fazla eğitim verilemlidir. Ayrıca, profeyonel mühendislik geliştirlmeli ve dünya ölçüsünde hizmet verebilen mühendisler yetiştirilmeye çalışılmalıdır.
Madencilik Sektörü İstihdamı Diğer sektörlerde olduğu gibi Ülkemiz madencilik sektöründe de üretim. fiyat. istihdam vb. konularda istatistiki bilgi noksanlığı vardır. mevcut rakamlar da birbirleriyle çelişmektedir. Bunların sebepleri arasında kavram karmaşası. mevsimlik ve geçici işçiler gibi nedenler ile entegre sektörlerin kendi tüketimleri için maden üretimleri ve madencilikteki şirketlerin çoğusunun aile şirketleri olması sayılabilir.
Madencilik sektöründeki toplam 176.000 kişilik istihdamın eğitim durumu genel ortalamanın biraz üzerinde olup aşağıdaki gibidir (Arıoğlu ......... :: )%0.6’sı okur yazar değil.%1.7’si diplomasız.%69.3’ü İlkokul. %18.8’i ortaokul. %6.8’i lise.% 2.8’i ise yüksek okul mezunudur.
Bu istatistiki veriler ışığında; Arıoğlu’nun velirttiği gibi yıllardır ihmal edilmiş beşeri sermayemize gerekli özeni gösterip bu sermaye stoğundan en etkin ve verimli biçimde yararlanmak için vakit geçirmeksizin tüm gereken yatırımlar gerçekleştirilmelidir. Bu yapıldığında. ulusal ölçekte “verimlilik” artışı sağlanacak. sonuçta milli gelirimiz artacak ve iş kazaları performansı ise olağanüstü düzeyde iyileşecektir.
Maden işleyen sanayi kollarına ilişkin DPT özel ihtisas raporlarından ve diğer kaynaklardan elde edilen istihdam rakamları tablo 14’de verilmiştir. Buna göre madencilik sektöründe yaklaşık 200 .000 işçi çalışmaktadır.
Tablo.14 Madencilik Alt Sektörlerinde İstihdam27
(DPT 8. Beş Yıllık Kalkınma Planı)Madencilik Alt Sektörleri Çalışan SayısıKömür Madenciliği 50.000Kum- Çakıl Ocakları 11.000Çimento Hammaddeleri 10.200Pomza Perlit 2.200Kireç ve Alçı Üretimi 73.200Doğal Taşlar (mermer. granit. peyzaj taşları vb.) 6.500Bor İşletmeleri 2.500Kaolin-Kil- Feldispat 4.600Kuvars-Kuvarsit-Cam Kumu 450Boksit 2.800Demir Cevheri 10.000Krom İşletmeleri 5.800Bakır 2.500Diğer Metalik Madenler 1.000Petrol-Doğal Gaz (Kamu+Özel) 6.000Maden Aramaları (Kamu+Özel) 10.000Toplam 198.750
Uluslar arası standart sanayi sınıflamasına (ISIC) uygun şekilde madenciliğe dayalı sanayilerin grup kodlarıyla birlikte 1998 istihdam verilerine göre kağıt sanayinde 13.737 kişi. kimya sanayinde(gübre-boya) 28.729 kişi. lastik-plastik 20.552 kişi. cam sanayinde 9.080 kişi. başka yerde sınıflandırılmamış metalik olmayan mineral imalatında 36.063 kişi. ana metal sanayinde 31.962 kişi istihdam edilmiştir(MTA.2002). Bu nedenledir ki, madencilik sektöründe istihdam konusu da birincil metalurji ve mineral işleyen diğer imalat sanayi kollarıyla birlikte değerlendirilmeli ve gerçek rakamlar ortaya konarak. ülkemiz işsizlik sorununa bir çözüm olup olamayacağı detaylı olarak incelenmelidir. Bu durumda. madencilik sektöründe dolaylı istihdamın önemi daha iyi anlaşılmaktadır. Örneğin Avustralya’da maden ocaklarında çalışan bir işçinin diğer sektörlerde 35 işçiye dolaylı istihdam imkanı sağladığı hesaplanmış ve bu da madencilik sektörünü metalurji sanayi ve yapı malzemeleri ile birlikte ve dolaylı istihdamın da göz önüne alınmasının gerekliliğini ortaya koymaktadır. ABD'de kamuoyu oluşturan yayınlarda da 300.000 kişinin doğrudan. 3 milyon kişinin de dolaylı olarak madencilikten hayatını kazandığı bildirilmektedir.
MADENCİLİK SEKTÖRÜ İTHALAT VE İHRACATI
Türkiye önemli maden rezervleri olmasına rağmen. üretim ve ihracatı aynı oranda yüksek oranda değildir. Ne yazik ki. ithalat-ihracat arasında büyük bir dengesizlik mevcut olup özellikle; imalat. madencilik ve taşocakçılığı. demir-çelik. gübre sektörlerinde Türkiye aleyhine büyük bir dengesizlik vardır.
1999 yılında. madencilik sektöründeki ithalatın payı 16%. ihracattın payı 1% olup değer olarak fazladır. 1999-2000 yılı ithalat tutarı. ihracat tutarından yaklaşık 18-25 kat daha fazladır. Tablo 15’de Ekonomik Aktivitiye Göre Dış Ticaret ve Tablo 16’da ise madencilik sektörü alt grupalrıına göre yıllar itibariyle ithalat ve ihracat rakamları ve ihracat/ithalat % oranı verilmiştir. Şekil 13’de is yıllar itibariyle madencilik sektörü ithalat ve ihracat değerlerindeki değişimler gösterilmiştir.
28
Tablo 15. Ekonomik Aktivitiye Göre Dış Ticaret (ISIC. Rev.3)a.İthalat (000 $) b. İhracat (000 $)
Tablo 15’deki 2002 ithalat ve ihracat rakamlarına göre, toplam Türkiye ithalat değeri 51.565.014 bin $, ihracat değeri 35.966.444 bin $’dır. Aradaki fark negatif olup, 15.598.570 bin $’dır. Madencilik ve taş ocakçılığının 2002 yılı toplam ithalat tutarı; 7.199.142 bin $, ihracat tutarı ise 386.612 bin $ olarak gerçekleşmiş olup; aradaki ithalat farkı 6.812.530 ile oldukça yüksek negatif dengeye sahiptir. Madencilik ve taş oacakçılığının toplam ithalat içindeki payı % 13.96 olup, bu oranın yaklaşık %86’sı doğalgaz ve ham petrole aittir. Toplam ihracatın içindeki madencilik ve taşocakçılığının payı ise %1,07’dir. İmalat sanayi ise %93,05 ile en yüksek ihracat değerine ve yine %81.93 ile en yükske ithalat değerine sahip olmakla birlite, pozitif denge durumundadır.
Tablo 16 ve Şekil 13’den de görüldüğü üzere, madencilik sektörü ithalat ve ihracat rakamları arasındaki fark negatif yönde sürekli artmaktadır. Bu durum sürekli olan ithalat artışından kaynaklanmaktadır.
Tablo 16. madencilik sektörü alt grupalrıına göre yıllar itibariyle ithalat ve ihracat rakamları ve ihracat/ithalat % oranı
Şekil 13. Yıllar itibariyle madencilik sektörü ithalat ve ihracat değerleri Şekil 14’de 2002 yılı madencilik sektörü ithaalt değeri % dağılımları ve şekil 15’de ise 2002 yılı ihracat dağılımalrı verilmektedir. Toplam madencilik sektörünün içinde; ham petrol ve doğal gazın toplam ithalat içindeki payı ise %12, maden kömürü ve linyitin payı %10, ve daha sonra demir ve fosfat gibi ürünlerin bulundupğu gruplara aittir. Madencilik sektörü toplam ihracatının içinde ise, madencilik ve taşocakçılığının payı %73 ve metal cevherlerinin payı ise %26’dır.
En fazla ihraç oranına sahip madenler ise endüstriyel hammaddeler olup bor ve mermer’e ilaveten, krom, ferrokrom, barit, seramik hammaddeleri, cam hammaddeleri, seletin, kaolin, manyezit, klinker kil ve çimento vb olup; demir-çelik hammaddeleri önemli oranda ithal edilmektedir. Özellikle, madencilikte bor ve mermer ihracatı önemli bir paya sahip olup, yıllık ihracat 350- 500 milyon US$ arasında değişmektedir. İhracatın yarısından fazlası bor ve mermer madenlerine aittir.
30
İthal edilen madenlerden özellikle kömür, fosfat, kaolin, demir cevheri ve bakır gibi madenler R&D faaliyetleri ile artırılabilecek olmasına rağmen, bilim ve teknolojiye yeterince önem verilmemesinden dolayı dışarıya bağımlılık yüksektir.
Şekil 14. 2002 Yılı Madencilik Sektörü İthalat Değeri % Dağılımları
Şekil 15. 2002 Yılı Madencilik Sektörü İthalat Değeri % Dağılımları
Maden Gruplarına Göre. 2000 Yılı Türkiye Maden İthalat, İhracat Miktar, Değer, Yüzde, Ve Farkları Tablo 16’da Verilmektedir.
Tablo 16. Maden Gruplarına Göre. 2000 Yılı Türkiye Maden İthalat. İhracat Miktar, Değer, Yüzde ve Farkları
DTM verilerine göre; 2002 yılı ihracatın ithalatı karşılama oranı %5,4 olmuştur. İthalatın büyük bölümü ham petrol ithalatıdır. Ham petrol düşüldükten sonra ihracatın ithalatı karşılama oranı %38,4 civarına çıkmaktadır. Ham petrol ithalat toplam maden ithalatı içindeki payı yıllara göre % 70-87 arasında değişmektedir. 2000 yılı??? endüstriyel hammaddelerin toplam ihracat içindeki payı % 68.2 (272 Milyon $). toplam ithalat içindeki payı %3.8 (Milyon. Metalik madenlerin ihracat içindeki payı %28 (112 Milyon $). olmuştur. Bunlara karşılık enerji hammaddelerinin ihracattaki payı %1.5 (6 Milyon $). ithalattaki payı %92.7 (3100 Milyon $) olmuştur. Yalnız enerji hammaddeleri ithalatı içinde ham petrol ithalatı da dahildir. ??????
Tabii boratlar ve konsantreleri 122.6 milyon dolarlık ihracat değerine sahiptir. 1999 yılında doğal taşlar ihracatı ilk defa bor ve konsantreleri ihracatını geçerek 150.6 milyon dolarlık değere ulaşmıştır. 1999 yılında ihracatı gerçekleştirilen önemli ürün grupları arasında. 46.6 milyon dolarla bakır cevheri. 37.6 milyon dolarla krom cevheri. 37.5 Milyon $ la manyezit. 36.1 milyon dolarla feldspat bulunmaktadır.
Maden ihracatının miktar ve değer olarak dağılımı Şekil 16'da gösterilmiştir.
33
Şekil 16. Bazı madenlerin ithalat ve ihracatı, 2000 ?????yeniden???Kaynak: DİE,2002
Bunlara ilaveten, Türkiye toplam ihracatının gayri safi yurt içi hasılaya (GSYİH) oranı. madencilik ihracatının GSYİH ‘a oranı ve madencilik ihracatının madencilikten kaynaklanan GSYİH’ya oranları aşağıda verilmiştir. 2002 yılı için Türkiye toplam ihracatının GSYİH’ye oranı %19.78 iken madencilik ihracatının madencilikten kaynaklanan GSYHİ’ye oranı %0.95 olmuştur. Bu durum madencilik üretiminin ihracat oranı genel ihracata göre daha fazla olduğunun göstermektedir.
Maden İhracatının Bölgelere Göre Dağılımı 2002???Maden ihracatının 1999 yılında en çok yapıldığı ülke grupları arasında Avrupa Birliği ülkeleri 225.1 milyon dolarla ilk sırada yer alırken bu ülkelere yapılan ihracatta 1998 yılına oranla %7.2 oranında azalma görülmüştür. Kuzey Amerika ülkeleri 121.8 milyon dolarla (%41.4 artış) ikinci. diğer Avrupa ülkeleri 85.7 milyon dolarla (%9.2 azalış) üçüncü sırada yer almıştır. Bu ülke grupları içinde yer alan ülkelerden ABD'ye 120.4 milyon dolar. İtalya'ya 65.4 milyon dolar. İspanya'ya 32.6 milyon dolar. ve Belçika'ya da 26 milyon dolar maden ihracatımız olmuştur (MTA Raporları,2002). Tablo 17’de bölgelere göre ihracat değeri ve % dağılımı verilmektedir.
Tablo 17. Bölgelere Göre İhracat Dağımı(Değer) 2001 ??? %
AB Ülkeleri 218.890.044 38.2Diğer Avrupa Ülkeleri 79.729.930 13.9Kuzey Afrika 10.992.787 1.9Kuzey Amerika 101.082.975 17.6Yakın-Orta Doğu Asya 54.755.227 9.6Diğer Asya 77.371.412 13.5Serbest Bölgeler 22.647.332 4.0Diğer 7.413.139 1.3TOPLAM 572.882.846 100.0
Kaynak: MTA raporları, 2002AB VE MADENCİLİKÜlkemizde maden üretimi.rezervlerine oranla düşüktür. Yapılan maden üretimi potansiyelin gerisinde kalmakta ve toplam maden üretimi talebin %48’ini karşılayabilmekte geri kalan %52’si ithal yolu ile karşılanmaktadır. AB ülkelerine yapılan ihracatın toplam ihracatımız içindeki payı %40 dolayındadır. AB ülkelerine olan ihracatımızın bu büyük olması. ihracatımızda ilk 10 sırayı alan ülkelerden 6’ sının AB üyesi olmasındandır.
Türkiye AB ‘ne girdiğinde hammadde olarak rekabet gücüne sahip olduğu minerallerin bazılarının mamul ve yarı mamullerinde rekabet olanağı sınırlanabilir. Nihai ürünlerin gümrüksüz ve miktar kısıtlaması olmadan ülkemize girmesi. bazı işletmelerimizin rekabet gücünü azaltabilir. Çünkü, Türkiye AB ‘ne girdikten sonra madencilik sanayiinde kendisinden çok ileri teknolojilere sahip ülkelerle rekabet etmek zorunda kalacaktır.
Doğal kaynak üstünlüğüne sahip olduğumuz bor. perlit. bentonit. barit. manyezit. mermer. pomza. sepiyolit. zımpara taşı ve krom madenlerinde rekabet gücümüz söz konusudur. Feldspat. kaolin. jips. fluorit. diatomit ve dolomit madenlerinde ise bazı
34
önlemler almak koşuluyla rekabet gücü sağlanabilir. Tablo 18’de Avrupa Birliği ülkelrine yapılan maden ihracatı verilmektedir.
Cumhuriyet’in kuruluşundan 1950’li yıllara kadar madenciliğe özel bir önem verilmiştir. Birinci sanayii planında % 27 olan madencilik yatırımları. ikinci sanayii planında % 44'lere çıkarılmıştır. Ancak 1954 yılında yürürlüğe giren 6309 sayılı Maden Kanunu ve 6326 sayılı Petrol Kanunu ile özel teşebbüs ve yabancı sermayeye madenlerin aranması ve işletilmesi hakkı verilmesiyle kamunun madencilik alanındaki yatırımları önemli ölçüde azalmış. ancak özel girişim ve yabancı sermayenin yatırımları da istenen düzeyde gerçekleşmemiştir.
Tablo 19. ve şekil 17’de Kalkınma Planı Dönemlerine Göre Sanayi Sektörü Yatırım Oranları (%) ve Tablo 20’de Yatırımların Kamu / Özel Olarak Dağılımı (%) verilmektedir.
Türkiye'nin 1960'lı yıllarda uygulamaya geçtiği planlı gelişme politikaları doğal kaynaklardan olabildiğince yararlanmayı öngörmekteydi. 1. Plan Döneminde toplam yatırımların % 5.6; 2. Plan (1967-1972) döneminde toplam yatırımların payı % 3.3 madencilik yatırımı olarak gerçekleşmiştir. Sanayileşmeye özel bir önem verilmesi ve enerji bunalımı gibi gelişmelerin etkisiyle 3. ve 4. Planlarda madencilik yatırımlarının oranı artırılmak istenmiş ancak. özellikle 3. Plan döneminde gerçekleşme oranı % 3.7'de ve 5. Plan döneminde de % 3.9'da kalmıştır. 6. Plan döneminde ise (1990-1994) madencilik için ön görülen yatırım payı oldukça düşük oranda planlanmış ve gerçekleşme % 2 düzeyinde kalmıştır. 7. Plan döneminde (1996-2000) madencilik yatırımları % 1.3 iken hedefleri aşarak olarak gerçekleşmiştir. 8.Plan döneminde ise madencilik yatırımlarının payı %1 olarak öngörülmüştür. Tablodan da görüleceği üzere; madencilik sektörü yatırımları olması gerekenden çok düşük seviyelerde gerçekleşmekte olup enerji ve imalata sanayi yatırımlarının çok gerisindedir.
Diğer taraftan. madencilik sektörünün toplam yatırımlardan aldığı ortalama yatırımın büyüklüğü (1963- 1979) döneminde % 3.5 iken (1980-1999) döneminde ise 3.0
35
olmaktadır. Ortalama değerde göreceli bir azalma söz konusudur. Asıl önemli bulgu. ikinci dönemde sektörde yapılan sabit sermaye yatırımlarında yaşanan olağanüstü düzeydeki “istikrarsızlık”tır. Daha açık bir deyişle birinci dönemde yatırım payındaki değişkenlik katsayısı % 17 düzeyinde iken (1980-1999) döneminde aynı büyüklük % 53’e tırmanmıştır. Tüm sektörler itibarıyla yatırımlar bazında en fazla istikrarsızlığın gözlendiği sektör “madencilik” sektörü olmuştur. Kamu madenciliğinin yatırımlardan aldığı pay %6.6’dan % 4.8’e gerilemiştir. Buna karşın özel sektörün yatırım atağı da yetersiz kalmıştır.
Tablo 19. Kalkınma Planı Dönemlerine Göre Sanayi Sektörü Yatırım Oranları (%)
1. plan
(1963-67)
2. plan
(1967-72)
3. plan
1972-77
4. plan
1979-83
5. plan
1984-89
6. plan
1990-94
7. plan
1996-00
8. plan
2001-05
Madencilik 5.6 3.3 3.7 5.4 3.9 1.7 1.3 1.0
Enerji 6.5 9.0 7.4 15.2 13.4 5.5 5.7 9.5
İmalat 20.4 26.8 28.2 25.6 17.5 19.8 17.7 14.7
Toplam Sanayi
Yaturumı
32.5 39.1 39.3 46.2 34.8 37.0 24.7 25.2
Kaynak: MTA & DPT, 2003
Şekil 17 Kalkınma Planı Dönemlerine Göre Sanayi Sektörü Yatırım Oranları (%)
/*2000 yılı itibarıyla madencilik sektöründe yapılan toplam yatırımın (kamu + özel) tutarı -cari fiyatlarla- $ 10 . 549 012 . 0 x payı mertebesindedir. Anılan yıl itibarıyla yatırımın GSMH cinsinden oranı (549.106 $ /201.109 $) ise binde 3.6 düzeyindedir. */ ????2002 ????
Kamu ve özel sektör yatırımlarının plan dönemlerine göre oranları Tablo 2'de verilmiştir.
36
Tablo. 20 Yatırımların Kamu / Özel Olarak Dağılımı (%)5. plan 6. plan 7. plan 8. plan
Kamu Özel Kamu Özel Kamu Özel Kamu ÖzelMadencilik 83.5 16.5 56.2 43.8 29.9 70.1 44.8 55.2Enerji 95.6 4.4 90.8 9.2 62.9 37.1 77.7 22.3İmalat 27.4 72.6 6.7 93.3 4.8 95.2 5.7 94.3Top. Yatırım 52.9 47.1 28.5 71.5 25.2 74.8 32.2 67.8
Tablo 20 incelendiğinde, kamu yatırımları tüm sektörlerde olduğu gibi plan dönemlerine göre azalırken. özel sektör yatırımları artmıştır. 8. Plan Döneminde kamu yatırımlarında görülen artış özel girişimin madenciliğe olan ilgisizliğindendir. Madencilik yatırımlarının 8. Plan döneminde bir önceki döneme göre % 6.2 oranında azalacağı tahmin edilmektedir. Madencilikte kamu yatırımları bir önceki döneme göre % 0.2 artması hedeflenirken. özel sektör yatırımlarının % 9.4 azalacağı beklenmektedir.
MADNECİLİK SEKTÖRÜ TEŞVİKLERİ Madencilik sektörüne uygulanan teşvikler Hazine Müsteşarlığı tarafından yıllık olarak hazırlanan yıllık teşvik mevzuatına uyumlu olarak belirlenmektedir.
Ülkemizde madenciliğe uygulanan teşvikler aşağıdaki şekilde gruplandırılabilir: 1)Yatırım Teşvikleri . 2- Kredi Teşvikleri. 3- Teknik Bilgi ve Teknoloji Yardımları
Madencilik sektörü riski ve yatırımın geri dönüş süresinin uzun olması nedeniyle özel sektörün ilgisini fazla çekmemektedir. Bunun nedeni de. madencilik sektöründeki çok uzun ve riskli bir sektör olması ve uygulanmakta olan para politikaları nedeniyle madencilik yatırımları olumsuz etkilemektedir.Tablo 21.’de 1990-2002 yıllarında Düzenlenen Teşvik belgelerinin sektörel Dağılımı verilmektedir. Tablo incelendiğinde, madencilik sektörü Yatırım tutarı olarak dördüncü sırada madencilik sektörü gelmekte olduğu görülmektedir. Sektöre 1990-2002 yılları arasında 1.289 adet yatırım teşvik belgesi düzenlenmiş ve toplam içindeki payı yüzde 1.6 olmuştur. İmalat sektörüne 34.517 adet yatırım teşvik belgesi verilmiş sabit yatırım tutarı olarak toplam içindeki payı yüzde 52 civarındadır. Üçüncü sırada enerji sektörü gelmektedir. Toplam 531 adet yatýrým teşvik belgesi verilmiş ve yatırım tutarı olarak toplam içindeki payı yüzde 11 dir. 2002 yılında. madencilik sektörü toplam teşvik tutarı 1.101.359 milyon Tl olarak gerçekleşmiştir. Aynı dönemde, imalat sektörü ise 31.356.596 milyon Tl tutarında yatırım teşviği almışlardır. Ancak, en yüksek pay servis sektörüne aittir. Madencilik sektörünü. yabancı sermaye yatırımlarına açmak ve özelleştirme politikaları nedeniyle. yatırımlarda sektörde çok yüksek oranda düşüş gerçekleştirmiştir.
37
Tablo 21. 1990-2002 yılalrında Düzenlenen Teşvik belgelerinin sektörel Dağılımı
Kaynak: www.hazine.gov.tr ,2003 ???
YABANCI SERMAYE YATIRMLARIMadencilik sektöründeki , Doğrudan Yabancı sermaye yatırımları ise 1954-1979 yılları arasında 228 milyon US $ iken. 2002 yılında bu miktar toplam 33.995 milyon US$’a ulaşmıştır. Madencilik sektörünün toplam yabancı sermaye yatırımlarından aldığı pay ise. 1992 yılında % 1.04 civarında iken. 2001 yılında % 1.09 olarak gerçekleşmiştir. Aşağıdaki tabloda Sektörlere göre doğrudan yabancı sermaye yatırımaları verilmektedir. Tablo 22’de 2000-2002 yılları arasında izin verilen yabancı sermayenin sektörel dağılımı verilmektedir.
Tablo.22 Madencilik Sektöründe Yabancı Sermaye Yatırımları
38
1980-2002 döneminde ise verilen 33.995 Milyon ABD Doları tutarındaki iznin 17.931 Milyon Doları imalat (%52.75) ve 318 Milyon Doları ise madencilik (%0.94) sektöründeki yatırımlara dagılmış durumdadır.
Türkiye’deki madencilik sektörü yabancı firmaların büyük bir çoğunluğu uç ürün üretme eğiliminde olmayıp, ekonomik olarak taşıyabildikleri ilk basamakta yurtdışına sevk etmektedirler. Bu tür ihracat politikaları(yerli veya yabancı firmalar nedeniyle) Türkiye’nin aleyhine olan ve sanayi sektörünün gelişmesini engelleyen durumdur. Bu durumun madenlerin ham olarak ihracatını değil, yurt içinde işlenmesini teşvik edecek şekilde düzenlenmesi gerekmektedir. Bu nedenle, teşvik politikaları belli ilkeler ve kriterler dikkate alınarak yapılmalıdır.
SANAYİDE MADENCİLİĞİN YERİ VE ÖNEMİ Madencilik sektörü, sanayiinin ihtiyaç duyduğu girdileri sağlayan temel bir sektördür.
Metal ve minerallerin kullanımı sayılamayacak kadar çoktur. Örneğin; uzay ve hava araçları. Otomotiv, eletronik, enerji üretim ve dağıtımı, inşaat. köprüler. kara yolları. demiryolları. silahlar gibi. Bunlara ilaveten, birçok malzemenin üretimi sırasında birçok imalat sanayi proseslerinin entegre bir parçası olarak metal ve mineraller kullanılmakadır. Standard personel bilgisayarda 31 metal bulunmakatdır. Modern jet motoru ise 41% titanyum, 34% nikel, 11% krom, 7% kobalt. ve daha az miktarda aluminyum, niobium ve tantalyum’dan yapılmaktadır. Jet motorlarında. yüksek sıcaklığa ve mukavemete dayanımları nedeniyle nikel-temelli(based) süper alaşımlar kullanılmakta olup bu alaşımlar demir. vanadyum. tungsten. kobalt. karbon. molibdenum. alüminyum. titanyum. niobbiyum gibi 15’ten fazla elemetten oluşmaktadır. Ayrıca madenler, mekanik alanların dışında da kullanılmaktadır: örneğin; kaolin kağıt yapımında. çinko tarıma. bakır sülfat kimyasal hammadde olarak.
Nihai kullanım olarak, metaller, farklı oranlarda olmakla beraber, tüm imalat sektörlerinde kullanılmakatadır. Örneğin; ulaşım sistem ve altelerinde büyük miktarlarda kullanılmaktadır. İnşaat sektörü de madenlerin yüksek oranlarda kullanıldığı sektörlerden birisidir.
Endüstriyel mineraller imalat sanayinde de kullanılmalarına karşın, tarımsal alanda (fosfat ve boratlar gibi). kömürün enerji üretiminde kullanılması gibi farklı kullanım alanları da vardır. Ancak ileride ki olası gelişmeler. bu madenlerin kullanım alanlarını azaltıp artırabileceği gibi mevcut durumda önemsiz olan madenlerin öneminin artması veya önemli bir madenin yerine yeni bir malzemenin bulunması da muhtemeldir. Bu tür değişimler ulusal ve bölgesel ekonomilerin aktivitelerini değiştirebileceği gibi. ekonomiyi de göreceli olarak önemli oranda etkileyebilirler. Aşağıdaki Tablo 23.’de Otomobil İmalatında kullanılan Madenler/Malzemeler verilmektedir. Görüldüğü üzere, madenlere dayalı hammadde miktarları çok yüsek oranlardadır.
Tablo 23. Otomobil İmalatında kullanılan Madenler/Malzemeler ??*
39
Dünya sanayi sektörü enerji hammaddeleri dışında kalan 350-400 milyar dolarlık maden ve minerali işleyerek 3.8 trilyon dolarlık ara malı haline getirmektedir. ABD’de 1999 yılında. 39 milyar dolarlık mineralden 422 milyar dolarlık ara malı üretmiştir. Bu ara malları yine sanayi sektörünce uç ürünler haline getirilerek 33 trlyon dolarlık dünyanın ve 9 trilyon dolarlık ABD’nin GSMH’larının temelini oluşturmaktadır. Görüldüğü gibi dünya ekonomisi eskiden olduğu gibi bugün de madencilik sektörüne dayanmaktadır. Endüstri ve bilgi toplumlarında madenciliğin modasının geçtiği ve geri kalmış ülkelere bırakıldığı yolundaki iddiaların hiçbir bilimsel değeri yoktur (MTA Raporu, 2002).
Özellikle kimya. enerji ve inşaat sektörlerine hammadde tedarik etmektedir.Ayrıca ileri teknoloji ürünlerinin gereksinim duyduğu metaller de madencilik sektörü tarafından sağlanmaktadır. Bu kadar fazla sanayi koluna hammadde veren bir sektörün ne kadar önemli olduğu açıktır. Buna karşın madencilik sektörü genel anlamda hakettiği yerde değildir. Bunun belli başlı nedenleri vardır. Sektördeki yüksek risk faktörü. yatırım yapmak isteyen kişi yada kuruluşların sınırlı sayıda kalmasına yol açmaktadır.
Bütün bunlara ek olarak ülkemizde veya dünyada meydana gelen ekonomik durgunluk veya kriz dönemlerinde. doğal olarak madencilik sektörü de olumsuz etkilenmektedir. Maden üretiminde son yıllarda endüstriyel hammaddeler ön plana çıkmış, metal maden üretimi ve enerji hammadde üretimi ise olağan düzeyde devam etmektedir.
Önemli ölçüde maden ve mineral tüketen demir-çelik ve metalurji sanayilerimizin performansı da üretim artışlarını etkilemektedir. Son yıllarda seramik. çimento ve cam sanayilerimizin dünya çapında gösterdiği başarı da. bunların kısmen hammadde ithalatına yönelmelerine rağmen. birçok mineralin üretiminde olağanüstü artışlara imkan sağlamıştır.
Dünya maden üretiminde 100 milyar dolar/yıl seviyesinde üretimi yapılan yapı malzemelerinin bizdeki yıllık üretimi 2 milyar dolara yaklaşmış, yani toplam maden
40
üretimimizin üçte birini geçmiştir. Bu hammaddelerde üretim artış hızı nüfus artışı ve kentleşme ile ilgilidir. İnşaat sektöründeki canlılığa göre büyüme hızında dalgalanmalar görülmektedir. Dünya maden üretiminin dörtte üçünü enerji hammaddeleri teşkil etmektedir. Ülkemizde enerji üretim ve tüketimi düzenli bir şekilde artarken. sektör. dışa bağımlı olduğu için. bu artış madencilik sektörümüze, linyit dışında. pek yansımamaktadır.
Sanayiileşmede hammadde faktörünün ne derece önemli ve öncelikli olduğu ve bir tek mamulun üretilebilmesi için ne kadar değişik cins maden ve minerale ihtiyaç bulunduğu zaman zaman dikkate alınmamaktadır. Kağıt üretimi için selüloz dışında tuz. soda. kireç. sülfürik asit. kükürt. kalker. kaolin. talk ve titandioksit gerektiğini. inşaat demiri üretebilmek için demir cevheri ve kok kömürü yanında kalker. dolomit. fluorit. manganez. sülfürik asit. ateş tuğlası ve döküm kumuna ihtiyaç olduğu. cam sanayii için silis kumu dışında büyük miktarlarda soda. dolomit. kalker. feldspat. sodyum sülfat. bor. fluorit. kaolin ve barit kullanıldığı çoğu aydınımız ve sanayicimiz için bile meçhuldür. Özellikle “ Hammadde yoğun” (Resource - Intensiv) sanayii dallarında sınai maliyetlerin ortalama dörtte üçünü enerji ve hammadde giderleri oluşturmaktadır.
Tablo 24. 1996 Yılı Toplulaştırılmış Tükiye Input-Output tablosu ve Tablo 25.
ve Tablo 1996 Yılı Madencilik sektörü alt gruplarına göre, kullanıldığı
sektörlerdeki girdi değeri ve % payları verilmiştir.
Tablo 24. 1996 Yılı Toplulaştırılmış Tükiye Input-Output tablosu
????
41
Kaynak: DİE,1997 ???
Tablo 26. 1996 Yılı Madencilik sektörü alt gruplarına göre, kullanıldığı
sektörlerdeki girdi değeri (üretici fiyatlarıyla, milyon TL)
Kullanım Tablosu (Üretici fiyatlarıyla)
Maden kömürü & Linyit Çıkarımı
Doğalgaz & ham petrol çıkarımı
Demir cevheri&diğer metal cevheri çıkarımı
Kum,kil ve taşocakçılığı
B.YS.Madencilik&Taşocakçılığı Toplam Girdiler
Hayvancılık 124.674 448.245.319Tarım&Hayvancılıkla ilgili
hizmetler(veterinerlik hariç) 612.524 8.550 70 335.622.831Ormancılık& Tomrukçuluk ve ilgili hizmet
faaliyetleri 73.040 12.956.962Balıkçılık 15.457 18.799 23.924.595Maden kömürü & Linyit Çıkarımı 6.293 17.899.217Doğalgaz & ham petrol çıkarımı 49.677 5.822.810Demir Cevheri&diğer metal cevherleri
&saklanması 223 8.919.928Sebze & meyvelerin işlenmesi & saklanması 1.606 289 113.982.456Bitkisel & hayvansal sıvı & katı yağlar 173.713 28.560 818 113.532.745Süt ürünleri imalatı 386.747 137.404.604Öğütülmüş tahıl& nişasta ürünleri İmalatı 117.252 13.215 1.953 118.992.438Hazır hayvan yemleri imalatı 23.282 21.051 14.929 54.286.130Fırın Ürünleri İmalatı 285.213 205.826.128Şeker İmalatı 1.950.824 265.043 280 96.897.179Kakao, çikolata, şekerleme, makarna ve
bys.ürünlerin imalatı 513.196 20.735 109.342.332Alkollü içeceklerin üretimi 6.253 28.620 6.049 34.764.413Alkolsüz içecek imalatı, maden ve memba
suları üretimi 1.538 911 42.738.861Tütün ürünleri İmalatı 15.785 108.134.989Tekstil iplikçiliği, dokumacılığı ve
aprelenmesi 662.619 77.274 483.778.475Diğer tekstil ürünleri imalatı 92.604 30.854 774 86.135.528Trikotaj(örme) ürünleri imalatı 1.832 224.502 74.462.011Kürk hariç, giyim eşyası imalatı 146.998 48.376 89.146 14.029 7.995 334.112.422Derinin tabaklanması, bavul, el çantası, vb.
imalatı 25.024 14.204 2.192 2.063 43.672.107Ayakkabı İmalatı 3.435 44.608.620Kereste ve parke sanayi 13 76.720.503Ağaç ürünleri sanayi 85.334 1.335 73.078.192Kağıt & kağıt ürünleri imalatı 51.690 20.765 3.116 92.127.544Yayım 698 69.817.348Basım & hizmet faaliyetleri, plak, kaset
vb.çoğaltılması 6.099 29.244.916Kok fırın ve rafine edilmiş petrol ürünleri
imalatı 77.124 286.268.242 109.613 722 340.810.873Ana kimyasal maddeler, sentetik kauçuk,
ve plastik hammade imalatı 5.945 68.216 2.624.812 102.780.261Kimyasal gübre ve azotlu bileşiklerin
imalatı 573.862 8.075.741 54.174 4.615.753 57.056.600Zirai kimyasal ürünler ile boya vernik vb.
maddelerin imalatı 33 102.411 4.470 147 64.569 54.578.424Eczacılıkta ve tıpta kullanılan ürünlerin
suni ve sentetik elyaf imalatı 341.603 67.156 469.619 1.362.598 119.994.790İç ve dış lastik imalatı; diğer kauçuk
ürünleri imalatı 59.971 73.506.209Plastik ürünleri imalatı 14.605 3.693 21.948 10.945 120.528.981cam ve cam ürünleri imalatı 67.878 132.238 488 2.385.649 174.860 41.841.313Seramik ürünleri imalatı 195.054 1.808.370 176.578 7.759.123 2.076.149 46.317.366Çimento, kireç, ve alçı imalatı; bunlarla
sert madde imalatı 9.904.652 102.411 455.941 8.313.907 670.024 110.437.333Taşın işlenmesi ve bys metalik olmayan
ürünlerin imalatı 8.619 4.342.139 37.844 15.963.503Demir-çelik ana sanayi 12.837.154 15.115.195 776.104 103.372 383.248.331Demir-çelik dışındaki ana metal sanayii 278.659 4.996.518 206.426 4.791 69.172.551Döküm Sanayii 366 2.789 66.475 469 15.395.238Metal Yapı malzemeleri, tank, sarniç ve
buhar kazanı imalatı 54.304 8.375 105.870.603Diğer metal eşyaların imalatı, metal işleri
ile ilgili hiz.faaliyet. 415.583 63.455 8.022 31.599 158.926.134Genel amaçlık makinaların imalatı 19.599 2.233 78.952 75.637.655Özel Amaçlı makinaların imalatı 449.551 3.755 6.618 131.105.353Başka yerde sınıflandırılmamış ve ev 1.161 12.584 104.171.879
42
aletleri imalatıBüro, muhasebe ve bilgi işlem
makinalarının imalatı 1 2.564.800Bys elektrikli makine ve cihazların imalatı 19.357 25.453 5 125.367.010Radyo, TV, haberleşme teçhizatı ve
cihazları imalatı 10.168 33.014 84.804.165Tıbbi aletler; hassas ve optik aletleri ve saat
imalatı 214 442 12.233.787Motorlu kara taşıtı, römork ve yan-römork
imalatı 2.051 78.318 28.155 159.086 123.649 314.936.987Deniz taşıtlarının yapımı ve onarımı 991 17.038 5.349.495Hava ve uzay taşıtları imalatı 14.397 14 2.199.282Bys ulaşım araçları imalatı 4 8.238.253Mobilya imalatı 1.825.615 8 366 96.100.590Başka yerde sınıflandırılmamış diğer
imalatlar 4.506 40.631 141.368 70.034.117Elektrik üretimi, iletimi ve dağıtımı 29.747.098 37.122.226 128.605.282Gaz üretimi ve dağıtımı 348.122 16.067.267 27 17.919.344Suyun toplanması, arıtılması ve dağıtılması 13.018 1.209 14.995.205İnşaat 635.597 35.344.663 1 1.086.130.863Motorlu taşıtların satışı, bakımı ve onarımı;
yakıtının per.sat. 2.402.867 144.595.554Toptan ticaret ve ticaret komisyonculuğu
(motorlu taşıtlar hariç) 1.709.413 417.888.216Perakende ticaret, kişisel ve ev eşyalarının
diğer konaklama yerleri 578.795 151.705.155Lokanta, kahvehane, bar ve yeme içme
yerleri 957.488 248.761.720Demiryolu taşımacılığı 168.277 52.931 86.814 19.427.057Karayolu taşımacılığı 16.031 724.906 751.660.879Havayolu taşımacılığı 215 123.543.428Destekleyici ve yardımcı ulaştırma faaliyet;
seyahat acen.faaliyetleri 13.840 49.333 147.064.492Posta ve telekominikasyon 28.599 54.337.087Mali aracı kuruluşlar ve bunlara yardimci
faaliyetler 412.070 275.016.810Operatörsüz makine ve teçhizat ile kişisel
eşya ve eşya kiralanması 95.941 2.780.061Diğer iş faaliyetleri 841.092 211.970.564Eğitim hizmetleri 51.249 665 54.201.194Sağlık işleri ve sosyal hizmetler 90.116 46.359.273Eğlence, dinlenme, kültür ve sporla ilgili
faaliyetler 122.493 6 47.241.039Diğer hizmet faaliyetleri 592.059 27.904.942Konut sahipliği 1.705.791 114.248.040Toplam Girdilerdeki % pay Ara Tüketim Toplamı 70.969.383 356.327.203 20.978.294 62.769.146 12.257.452 11.752.352.805Tüketim (özel) 54.466.325 Tüketim Devlet 318.171 395.559 Stok Değişmeleri 6.719.346 36.575.442 4.832.360 -18.567.306 15.580.796 İhracat 46.503 72 7.919.686 1.428.544 13.629.401 Toplam Talep 132.519.728 392.902.717 33.730.340 46.025.943 41.467.649
Kaynak: DİE, 1997
Tablo 26. 1996 Yılı Madencilik sektörü alt gruplarına göre, kullanıldığı
sektörlerdeki girdi değer %
Kullanım Tablosu (Üretici fiyatlarıyla)
Maden kömürü & Linyit Çıkarımı
Toplam Girdiler İçindeki % Pay
Doğalgaz & ham petrol çıkarımı Toplam Girdiler İçindeki % Pay
Demir cevheri&diğer metal cevheri çıkarımı Toplam Girdiler İçindeki % Pay
Kum,kil ve taşocakçılığı
B.YS.Madencilik&Taşocakçılığı Toplam Girdiler İçindeki % Pay
Hayvancılık 0,03 Tarım&Hayvancılıkla ilgili hizmetler(veterinerlik
hariç) 0,2 0,00 0,00Ormancılık& Tomrukçuluk ve ilgili hizmet faaliyetleri 0,6 Balıkçılık 0,1 0,08Maden kömürü & Linyit Çıkarımı 0,0 Doğalgaz & ham petrol çıkarımı 0,85 Demir Cevheri&diğer metal cevherleri çıkarımı 0,5 0,00Kum,kil ve taşocakçılığı 0,5 B.YS.Madencilik&Taşocakçılığı 0,2 0,09 0,00 Mezbahacılık; etin işlenmesi & saklanması 0,1 0,54
43
Balık & Balık Ürünlerinin işlenmesi &saklanması
0,00Sebze & meyvelerin işlenmesi & saklanması 0,00 0,00Bitkisel & hayvansal sıvı & katı yağlar 0,2 0,03 0,00Süt ürünleri imalatı 0,3 Öğütülmüş tahıl& nişasta ürünleri İmalatı 0,1 0,01 0,00Hazır hayvan yemleri imalatı 0,0 0,04 0,03Fırın Ürünleri İmalatı 0,1 Şeker İmalatı 2,0 0,27 0,00Kakao, çikolata, şekerleme, makarna ve bys.ürünlerin
imalatı 0,5 0,02Alkollü içeceklerin üretimi 0,0 0,08 0,02Alkolsüz içecek imalatı, maden ve memba suları
üretimi 0,0 0,00 Tütün ürünleri İmalatı 0,0 Tekstil iplikçiliği, dokumacılığı ve aprelenmesi 0,1 Diğer tekstil ürünleri imalatı 0,1 0,00Trikotaj(örme) ürünleri imalatı 0,0 Kürk hariç, giyim eşyası imalatı 0,0 0,03 0,00 0,00Derinin tabaklanması, bavul, el çantası, vb. imalatı 0,1 0,03 0,01 0,00Ayakkabı İmalatı 0,0 Kereste ve parke sanayi 0,0 Ağaç ürünleri sanayi 0,1 0,00Kağıt & kağıt ürünleri imalatı 0,1 0,02 0,00Yayım 0,0 Basım & hizmet faaliyetleri, plak, kaset
vb.çoğaltılması 0,0 Kok fırın ve rafine edilmiş petrol ürünleri imalatı 0,0 0,03 0,00Ana kimyasal maddeler, sentetik kauçuk, ve plastik
hammade imalatı 0,0 0,07 2,55Kimyasal gübre ve azotlu bileşiklerin imalatı 1,0 0,09 8,09Zirai kimyasal ürünler ile boya vernik vb. maddelerin
imalatı 0,0 0,01 0,00 0,12Eczacılıkta ve tıpta kullanılan ürünlerin imalatı 0,0 0,01 0,00Temizlik, kozmetik, bys.Kimyasal ürünler, suni ve
sentetik elyaf imalatı 0,3 0,06 0,39 1,14İç ve dış lastik imalatı; diğer kauçuk ürünleri imalatı 0,1 Plastik ürünleri imalatı 0,0 0,02 0,01cam ve cam ürünleri imalatı 0,2 0,00 5,70 0,42Seramik ürünleri imalatı 0,4 0,38 16,75 4,48Çimento, kireç, ve alçı imalatı; bunlarla sert madde
imalatı 9,0 0,41 7,53 0,61Taşın işlenmesi ve bys metalik olmayan ürünlerin
imalatı 0,1 27,20 0,24Demir-çelik ana sanayi 3,3 3,94 0,20 0,03Demir-çelik dışındaki ana metal sanayii 0,4 7,22 0,30 0,01Döküm Sanayii 0,0 0,02 0,43 0,00Metal Yapı malzemeleri, tank, sarniç ve buhar kazanı
imalatı 0,1 0,01 Diğer metal eşyaların imalatı, metal işleri ile ilgili
hiz.faaliyet. 0,3 0,01 0,02Genel amaçlık makinaların imalatı 0,0 0,00 0,10Özel Amaçlı makinaların imalatı 0,3 0,00 0,01Başka yerde sınıflandırılmamış ve ev aletleri imalatı 0,0 0,00 0,01Büro, muhasebe ve bilgi işlem makinalarının imalatı 0,0 Bys elektrikli makine ve cihazların imalatı 0,0 0,02 0,00Radyo, TV, haberleşme teçhizatı ve cihazları imalatı 0,0 0,04Tıbbi aletler; hassas ve optik aletleri ve saat imalatı 0,0 0,00 Motorlu kara taşıtı, römork ve yan-römork imalatı 0,0 0,02 0,01 0,05 0,04Deniz taşıtlarının yapımı ve onarımı 0,0 0,32 Hava ve uzay taşıtları imalatı 0,7 0,00Bys ulaşım araçları imalatı 0,0 Mobilya imalatı 0,0 1,90 0,00 0,00Başka yerde sınıflandırılmamış diğer imalatlar 0,0 0,06 0,20Elektrik üretimi, iletimi ve dağıtımı 23,1 28,87 Gaz üretimi ve dağıtımı 1,9 89,66 0,00Suyun toplanması, arıtılması ve dağıtılması 0,1 0,01İnşaat 0,1 3,25 0,00Motorlu taşıtların satışı, bakımı ve onarımı; yakıtının
per.sat. 1,7 Toptan ticaret ve ticaret komisyonculuğu (motorlu
taşıtlar hariç) 0,4 Perakende ticaret, kişisel ve ev eşyalarının tamiri 0,4 Oteller, moteller, pansiyonlar, kamp.ve diğer
konaklama yerleri 0,4 Lokanta, kahvehane, bar ve yeme içme yerleri 0,4 Demiryolu taşımacılığı 0,9 0,27 0,45
44
Karayolu taşımacılığı 0,0 0,10 Havayolu taşımacılığı 0,00 Destekleyici ve yardımcı ulaştırma faaliyet; seyahat
acen.faaliyetleri 0,0 0,03 Posta ve telekominikasyon 0,1 Mali aracı kuruluşlar ve bunlara yardimci faaliyetler 0,1 Operatörsüz makine ve teçhizat ile kişisel eşya ve eşya
kiralanması 3,5 Diğer iş faaliyetleri 0,4 Eğitim hizmetleri 0,1 0,00 Sağlık işleri ve sosyal hizmetler 0,2 Eğlence, dinlenme, kültür ve sporla ilgili faaliyetler 0,3 0,00Diğer hizmet faaliyetleri 2,1 Konut sahipliği 1,49 Toplam Girdilerdeki % pay 58,1 120,9 12 65 18 Ara Tüketim Toplamı Tüketim (özel) Tüketim Devlet Stok Değişmeleri İhracat Toplam Talep
Yukarıdaki tablolardan Madencilik sektörü girdi-çıktı yapısı analiz edildiğinde; madencilik sektörünün tüm üretime dayalı sektörlerle; özellikle imalat sanayi ile girdi-çıktı ilişkisi olduğu kolaylıkla görülecektir. Örneğin; imalat sanayinin alt sektörlerinden olan seramik, çimento, kireç , yapı taşları,demir-çelik, enerji, tarım, gibi sektörlerle bağlantısı görülecektir.
Hammaddesiz sanayileşme çıkmazından kurtulmak madencilik sektörünün başarısına bağlıdır. Yerli hammaddeye dayalı endüstrilerimizin ihracattaki payı % 80-90 arasında değişmektedir. Bu da dış pazarlara açılmada ve rekabet savaşını kazanmada kendi doğal kaynaklarımıza dayalı olmanın önemini açıkça göstermektedir.
Sanayileşmiş ülkelerin hiçbiri dışarıdan hammadde getirerek kalkınmamıştır. İç talep karşılanıncaya kadar sanayinin gerektirdiği hammadde ve aramalarında dışa bağımlılık %30’u geçmemiştir. Dış borçlanma yoluyla hammadde ithal ederek iç pazarların doyurulması bütün kalkınan ülkelerde olduğu gibi Türkiye’de de çıkmaza girmiştir. Hammaddesiz sanayileşme modeli hiçbir şekilde başarıya ulaşmamıştır.
Sanayi tesisleri sadece hammaddenin şeklinin değiştirildiği yerlerdir. Hammaddenin şeklinin değiştirilerek insanlara daha yararlı ve kullanışlı hale getirilmesi ihtiyacı sanayinin doğmasına neden olmuştur. Madencilik sektörü de hammadde ve enerji girdisi nedeniyle sanayinin lokomotifi durumundadır. Sanayileşmiş ülkeler zengin doğal kaynaklara sahip oldukları ve bunları iyi değerlendirdikleri için kalkınmışlardır.
Madencilik sektörünün sanayi tesislerine verdiği hammaddeleri 85-90 grupta toplamak mümkündür. Bunların yaklaşık 55-60 kadarı yurdumuzda bulunmakta ve yeterli olmasa da üretilmektedir. Ülkemizde görülen bu maden çeşitliliği çok değişik sanayi kollarının kurulmasına imkan hazırlamıştır. Sanayinin değişik kollara dayanması ve üretim çeşitliliği sağlıklı bir ekonomi için şarttır. Tek bir sanayi dalına dayalı ekonomiler tehlikelidir. Petrol piyasalarındaki bir krizin Orta-Doğu ülkelerinde. taşkömüründeki bir krizin İngiltere. Almanya ve Polonya gibi ülkelerde. bakır piyasasındaki bir krizin Şili’de. fosfat krizlerinin de Fas’ta ne kadar büyük ekonomik buhranlara yol açtığı unutulmamalıdır.
45
Türkiye’nin sahip olduğu kaynaklara dayalı olarak değişik sanayi dalları kurabilme avantajı vardır. Bu avantajını kullanarak petrol ve doğal gaz gibi doğal üstünlüğe sahip olmadığı hammaddelerin ithalat yükünü azaltmalıdır. Dışa bağımlı sanayileşme ekonomide açık verecek ve dış borçlanmayı artıracaktır. Bu nedenle sanayimizin ülke kaynaklarına yönelmesi gerekmektedir.
ENTEGRE SEKTÖRLER (MTA,2002)
KİMYA SANAYİ Türk kimya sanayi gübre. sabun. deterjan. sentetik elyaf . boya- vernik. soda. patlayıcı madde. kozmetik ürünler. boya. klor. ilaç sanayii gibi kimyasal hammadde ve tüketim ürünleri üreten alt sektörlerden oluşmaktadır. Türk kimya sektörü. otomotiv. deri ürünleri. cam. tekstil. kağıt gibi birçok sektöre girdi sağlamaktadır.
Kimya sanayi hammaddesi olarak bor tuzu ve türevleri. trona. tuz. sodyum sülfat. stronsiyum. fosfat. kükürt. potas. alünit ve boya toprakları gibi pek çok madencilik ürünü kullanılmaktadır.
Yapılan bir araştırma. dünya kimya sanayiinin. çıkarılan bazı madenlerin % 100’ ünü tükettiğini ortaya koymuştur. Bu madenler fosfat. kükürt. potas. ilmenit. bor tuzları. stronsiyum ve lityumdur. Burada suni gübre sanayii kimya sektörü içinde ele alınmıştır. Kimya sektöründe tüketilme oranı % 50-100 arasında olan madenler ise deniz ve kaya tuzları ile rutildir. Kimya sanayiinin tuzdan 80 çeşit ürün elde ettiği tespit edilmiştir. Kimya sanayiinde tüketilme oranı % 50’ nin altında olan madenler ise boksit. fluorit. soda. kireç. manyezit. kromit. mn. barit ve sodyum sülfattır.
Kimya sektörünün ne kadar yoğun bir şekilde maden tükettiği boya sanayiinde de görülmektedir. Boya imalinde kullanılan hammaddeler şunlardır: Mn – Ti – Pb – Zn – Sb – Cr – Fe – Ni – Cd bileşikleri. barit. kalker. volastonit. jips. talk. asbest. manyezit. dolomit. kaolin. profillit. mika. bentonit. diatomit. grafit. spekülarit.
GÜBRE SANAYİ Bitkilerin besin maddesi olarak toprakta 13 değişik elemente ihtiyacı vardır. Gübreler. ekilen bitki cinsi için toprakta eksik olan bu elementleri tamamlayarak büyümeyi ve verimi artırır. Hızla çoğalan dünya nüfusu ve değişen beslenme alışkanlıklarının yaratacağı gıda ihtiyacını karşılamak için gübreler geçmişte olduğu gibi gelecekte de tarım sektörünün vazgeçilmez girdisidir. Yapılan deneyler. gübresiz ancak dönüm başına 115 kg buğday veren topraklarımıza 8 kg P2O5 / dönüm oranında gübre verdiğimizde buğday üretiminin 74 kg arttığını göstermiştir.
Gübre sektörü ülkemizde kısmen bulunmasına rağmen başlangıç hammaddelerinde (doğal gaz. fosfat kayası. potasyum tuzları ve kükürt. pirit. alçı taşı) tamamen dışa bağımlı görünümdedir. Ara maddelerin (amonyak. sülfürik asit. fosforik asit. üre/amonyum sülfat) ise yarısından fazlası ithalat ile karşılanmaktadır.
46
Gübre sektörü ana hammadde girdilerinden sadece potas hariç tamamı ülkemizde mevcuttur. Genelde nafta ve kömüre dayalı olan azotlu gübre üretimi gittikçe daha fazla doğal gaza dayalı hale gelmektedir. Gübre fabrikaları ile entegre hale getirilemediği için kapanan Mazıdağı Fosfat İşletmesinin bölgeye doğal gelmesi halinde tekrar çalıştırılması mümkün olacaktır.
SERAMİK VE REFRAKTER SANAYİ Ülkemiz seramik sektöründe büyük atılım gerçekleştirmiştir. Seramik sır ve boyaları da birlikte ele alındığında seramik ve refrakter sanayiinde 35 maden ve mineralin kullanıldığı görülür. Önümüze porselen. fayans veya ateş tuğlası gibi tek bir sınai ürün halinde gelen mamülleri üretebilmek için ne kadar çok madene ihtiyaç olduğunu göstermek için seramik hammaddelerinin listesi aşağıda verilmiştir:
CAM SANAYİ Cam üretiminde %72 silis. %14 soda. %9 dolomit ve kireç. %4 alümina. %1 metal oksitler kullanılmaktadır. Bor cam üretiminde ise bor tuzu ve türevleri kullanılmaktadır. Camda kullanılan silis kaynağı kuvars. kuvarsit ve kuvars kumudur. Son yıllarda yüksek kaliteli kuvars kumunun Mısır’dan ithal edildiği bilinmektedir.
Genelde cam sanayii “hammadde yoğun” ( resource-intensiv ) sanayilerden biridir ve aynı seramik. çimento. gıda ve tekstil sanayilerinde olduğu gibi. yerli kaynaklara dayandığından ihracata dönük bir yapıya sahiptir.ÇİMENTO SANAYİ Çimento. başlıca silisyum. kalsiyum. alüminyum ve demir oksitlerini ihtiva eden hammaddelerin karıştırılarak sinterleştirme sıcaklığına kadar pişirilmesi ile elde edilen klinkerin katkı maddeleri ile öğütülmesi suretiyle elde edilen hidrolik bağlayıcı olarak tarif edilir. Çimento sanayi kalkınma planlarında imalat sanayi kesiminde genellikle ara ürün olarak değerlendirilir. Çimento ham maddeleri ise maden sektöründe yer almaktadır. Çimento üretiminde kullanılan ana hammaddeler. kireçtaşı. kil ve marndır. Doğal puzolonik maddeler. uçucu küller. alçıtaşı. ve demir cevheri ise üretimde kullanılan katkı maddeleridir.
Ülkemizde birinci sınıf inşaatta toplam yapı malzemeleri maliyeti 65.455.600 TL/ m2. ikinci sınıf inşaatta toplam yapı malzemeleri maliyeti 43.432.230 TL/ m2’dir. İkinci sınıf yani basit asansörsüz. kalorifersiz konut. ticarethane. atölye. depo. tatil köyü vb. yapılar Türkiye inşaat kalitesi ortalamasını temsil edeceğinden bu üretim maliyetleri dikkate alındığında. madenciliğe dayalı yapı malzemeleri toplamının genel toplam içindeki payı % 27.4 olup m2 maliyeti 11.895.000 TL’dir. Buna seramik ürünler dahil edildiğinde oran % 31.6’ya çıkmakta. nihai ürün olmayan demir dahil edildiğinde oran % 43.2’ye çıkmakta. seramik demir ve cam dahil edildiğinde ise oran % 54.3’e çıkmaktadır. Buna göre ülkemizde inşaat sektöründe madenciliğe dayalı yapı malzemeleri toplamı 1998 yılı rakamlarına göre 2.3 milyar dolar değerindedir. Buna demir. seramik ve cam ürünleri de dahil edilirse oran 4.6 milyar dolar değerine ulaşmaktadır.
47
Çimento üretiminde kullanılan ana hammaddeler kireçtaşı. kil. marn. tras. olurken. yardımcı katkı maddeleri puzzolonik malzemeler. alçı taşı ve demir cevheridir.
Ülkemizde çimento sektörünün gelişmesine paralel olarak hazır beton sektörü de gelişme içindedir. Hazır beton; çimento. doğal agrega. su ve istenilen betonun niteliğine göre kullanılan kimyasal katkı maddelerinden oluşmaktadır. Türkiye 30 milyon tonun üzerinde yıllık çimento tüketimiyle Avrupa’da ön sıralarda yer alırken hazır beton kullanımında Avrupa ülkeleri düzeyine ulaşılamamıştır. Deprem ülkesi olan ülkemizde hazır betonun önemi kavranmalıdır. Türkiye’de 1998 yılı verilerine göre 341 hazır beton tesisinin üretimi 29.5 milyon m3’tür.
YAPI MALZEMELERİ Tuğla ve kiremidin en önemli ana hammaddesi sektöre uygun killerdir. Isı kaynağı olarak da çoğunlukla kömür kullanılmaktadır.
Prefabrik yapı elemanları uygulamaları ülkemizde 1960’lı yıllarda başlamıştır. Son yıllarda sanayileşme hızına paralel olarak endüstriyel yapı ihtiyacının hemen hemen tümü prefabrikasyon tekniği ile karşılanmaktadır. Endüstriyel yapılarda. elektrik. telefon ve çit direklerinde. kanal ve kanaletlerde yoğun bir şekilde rakipsiz olarak uygulanmakta olan prefabrikasyon; son yıllarda konut. idari. eğitim. sağlık yapılarında. köprü. menfez gibi alt yapı işlerinde. bordür. parke taşı. yol bariyerleri. kent mobilyaları gibi elemanlarda ciddi boyutlarda uygulanmaya başlanmıştır. Ülkemizde alçı sektörü de gelişme içindedir. Son yıllarda yabancı sermayenin yoğun olarak ilgi göstermeye başladığı sektörün kullandığı hammaddeler; alçıtaşı. kalsit. perlit ve enerji(fuel oil veya doğal gaz)’dir. Ülkemizde üretilen perlitin %80’i alçı sektörünce tüketilmektedir.
Ülkemizde gazbeton hafif yapı malzemeleri üretim artışına paralel olarak kullanımı da artmıştır. Tamamen yerli hammaddelere dayalı olan sektörün ana girdileri ; kuvarsit veya silis kumu. çimento. kireçtaşı. elektrik . doğal gaz. alüminyum tozu ve demir (tel halinde)dir.
DÖKÜM SANAYİİ VE ABRAZİFLERDemir-Çelik ve metalurji sanayilerinde döküm yolu ile şekillendirmenin ne kadar yaygın olduğu bilinmektedir. Madeni eşya sanayiinden yatırım malı (iş makinaları) ve taşıma araçları üreten sanayilere kadar dökümcülük her alanda görülmektedir. Döküm yolu ile şekillendirme aslında seramik ve diğer sanayiler için de yabancı değildir. Ülkemizde yüzlerce dökümhane mevcuttur. Üretilen çelik. çeşitli metaller ve alaşımların kalitesi döküm işleminin teknolojik düzeyi ile yakından ilgilidir. Bunun ise dökümcülükte kullanılan döküm kumu. bentonit ve grafit gibi minerallerin ve hammaddelerin kalitesiyle ilgili olduğu muhakkaktır.
Sanayide aşındırıcı minerallerin kullanımı da çok yaygındır. Zımpara kağıdı. sanayi elması. biley taşı. parlatma tozu. abrazif disk gibi ürünler kamuoyunca da iyi bilinmektedir. Bu ürünlerin imalinde kullanılan aşındırıcı mineraller şunlardır: Garnet. Korindon. Zımpara. Filint-Çört. Pomza. Diyatomit. Olivin. Talk. Apatit. Dolomit ve Elmas. Abrazifler yapay da olsalar bunların imalinde de yine madenler kullanılır. Abrazif disk imali için suni korindon aluminadan. bor karpit borik asitin kok ile karıştırılıp elektirik fırınlarında yakılmasından. silikon karpit ise kuvars kumunun petrol koku. grafit veya turba ile karıştırılıp 2400 oC de kavrulmasından elde edilir.
DEMİR ÇELİK SANAYİ Hammadde ve enerjiyi ithal etmekte olan ülkemiz. çelik üretimi söz konusu olduğunda mutlak bir dezavantaja sahip olmakla beraber. sahip olduğu tesislerle. mevcut tesislerin
48
idame ve bakımını yapmaya ve komple yeni tesisler kurmaya yetecek bilgi ve teknoloji birikimi. ve işletmecilik tecrübesi ile doğal kaynaklar bakımından dezavantajını dengelemiş ve dünyanın 16. Büyük üreticisi olmayı başarmıştır. Türkiye’nin demir çelik üretiminin %33’ü entegre demir çelik sanayiinde. %67’si ise özel sektör tarafından ithal edilen hurda demire dayalı ark ocaklarında üretilmektedir.
Demir çelik sanayiinde ; demir cevheri. koklaşabilir kömür. kalker. dolomit. manganez. sülfat asidi. fluorit. ateş tuğlası. fuel oil. kum ve hurda demir kullanılmaktadır. Son yıllarda dolomit yerine dünitler kullanılmaya başlanmıştır.
Dünyada kullanılan metallerin % 95’ini demir-çelik meydana getirir. 1980’li yıllarda maliyetin % 30’unu demir cevheri. % 45’ini enerji gidreleri oluştururken 2005 yılından itibaren enerji tüketiminde % 25 lere varan bir tasarrufun sağlanacağı hesaplanmıştır. Kok-Yüksek fırın-Oksijen çeliği şemasına göre yapılan üretimin 2005 yılından itibaren kömür gazı-direkt redükleme (sünger demir)- elektro fırın şemasına dönüşecektir. 2005 yılında direkt redüklemede: % 35 doğal gaz. % 25-30 kömür. % 15-20 kömür gazı. % 15 artık gazlar + petrol ve % 15 hidrojen kullanılacağı tahmin edilmektedir. Demir-Çelik sanayii de çok fazla maden tüketen Hammadde yoğun bir sektördür. Dünya da üretilen 300 milyar dolar değerindeki çelik için 200 milyar dolarlık hammadde ve enerji kullanıldığı söylenebilir. Bu tüketim kullanılan teknolojiye çok sıkı bir şekilde bağlıdır. Bir çelik kompleksinin bir atom reaktörü ile entegre hale getirilmesinin ancak 2025 yılından sonra ekonomik olacağı tahmin edilmektedir.
DEMİR DIŞI METALLER SANAYİ Ülkemiz demir dışı metallerde sahip olduğu hammadde kaynaklarının çeşitliliğine paralel olarak sanayileşmesini de geliştirmiştir. Demir dışı metaller sanayisi değişik alt gruplara ayrılabilir:1. Alüminyum Aüminyum sektörü birincil alüminyum üreten. üretilen ve ithal edilen külçe döküm ve işleme ingotunu. dökme . biçimlendirme. haddeleme. çekme. ve dövme işlemlerine tabi tutarak mal üreten ve hurda alüminyum ve/veya külçeleri çeşitli yöntemler ile alaşımlandırarak. uç ürünlere kadar işleyen kuruluşları kapsamaktadır.
Alüminyum ve alaşımları ; inşaat sektöründe. kimya ve gıda sanayiinde. ulaşımım araçları yapımında. elektrik ve elektronik sanayiinde. makine ve ekipman imalatında. metal sanayiinde. dayanıklı takım ve el aletleri yapımında ve mutfak eşyaları yapımında kullanılmaktadır.
Bakır Bakırın elektrik ve ısıyı iyi ileten metallerden biri olduğu için bu alanda genellikle çıplak. emaye. izole teller. telefon ve elektrik kabloları. lama. boru. çubuk. döküm ürünleri olarak kullanılmaktadır.
Bakır ve uç ürünleri enerji kabloları. telekomünikasyon kabloları olarak. enerji. haberleşme . inşaat sektöründe. beyaz ev eşyaları yapımında. otomotiv sektöründe. elektrikli ev eşyaları yapımında ve elektronik sanayiinde kullanılmaktadır. Emaye bobin teli olarak; elektronik cihazların yapımında ve trafo ve transformatör yapımında. elektrik motoru üretiminde kullanılır. Elektrolitik bakır lama . yassı tel ve çubuk olarak şofben. elektrikli radyatör ve fırın gibi ısıtıcı ve soğutucu aletler üretiminde ve otomotiv sanayiinde kullanılır.
Çinko Günümüzde çinko alüminyum ve bakırdan sonra dünyada miktar olarak yıllık tüketimi en fazla olan metaldir. Çinkoda geri dönüş oranı %7 civarındadır.
49
Yurt içinde sülfürlü cevherleri izabe edecek tesisin yokluğu nedeniyle üretilen konsantre ve ayıklanmış cevherler kesin veya geçici ihraç yoluyla değerlendirilmektedir. Bu yolla 90 000 ton/yıl mertebesinde metal çinko getirilmektedir.
Sülfürlü cevherlerle çalışıldığı taktirde sülfürik asit en önemli yan üründür. İkincil önemli yan ürün kadmiyumdur. Kadmiyum hemen hemen bütün cevherlerde bulunmakta ve pek çok tesiste metal olarak üretilmektedir. Ayrıca sülfürlü çinko cevherlerinde bulunan indiyum. galyum. cıva. germanyum. kobalt. nikel. bakır. arsenik ve antimuan da bazı tesislerde yan ürün olarak üretilmektedir.
Çinko galvaniz sanayi ürünleri. alaşım sanayi ürünleri. pirinç ve bronz olarak. çinko yarı ürünler olarak. çinko oksit(kimyasal madde) olarak pek çok sanayi dalında kullanılmaktadır.
Kurşun Kurşun insanlığın ilk kullandığı metallerden biridir. Kurşun cevherden elde edildiği gibi hurda dönüşümlerinden sekonder olarak da üretilmektedir. Sektörde faaliyet gösteren kuruluşlar kurşun hurdasını ana girdi olarak kullanmak suretiyle ikincil kurşun üretimi yapmaktadır. Yine sülfürlü cevherlerden geçici ihraç yolu ile kurşun metali getirilmektedir.
Kurşun akümülatör ve taşıtların çeşitli makine ve cihazları aksamı yapımında. inşaat sektöründe kaplama ve tesisat boruları olarak. harp sanayiinde. haberleşme sanayiinde kablo olarak. ambalaj sanayiinde. matbaacılıkta. kurşun bileşikleri olarak kimya sanayiinde. alaşımları olarak değişik sanayi dallarında kullanılmaktadır.
Kadmiyum Kadmiyum tek başına ekonomik olarak işletilebilir bir tenörde bulunmadığından çinko üretiminde yan ürün olarak elde edilmektedir. Kadmiyum metali özellikle denize ve alkali çevreye karşı (korozyona) aşırı mukavemeti nedeniyle demir. pirinç ve alüminyum kaplamalarında kullanılır.
Kadmiyumun kullanım alanları sırlaması ; piller. pigment. alaşımları. kaplama. plastik sanayi olarak verilebilir.
Altın Kuyumculuk. altın kaplama ve süsleme. elektrik- elektronik sanayii. diş hekimliği. madalya yapımı. resmi para yapımı. külçe stokları ve gümüş. platin ve palladyum gibi metallerle alaşımları uzay endüstrisinde. tekstil sanayiinde altın tel ve iplik yapımında. kimya endüstrisinde paslanmaya dayanıklı alet yapımında altın kullanılmaktadır.
Gümüş Gümüş birincil kaynaklardan elde edildiği gibi. hurda gümüşün yeniden kazanılmasıyla ikincil kaynaklardan da elde edilmektedir. Fotoğraf ve röntgen filmleri ve gümüşlü hurda malzemelerden geri kazanım yöntemiyle elde edilmektedir. Gümüşün kullanım alanları; fotoğrafçılık. elektronik sanayii. para imalatı. süs ve takı yapımı. alaşımları. dişçilik olarak sıralanabilir. Ayrıca yapay yağmur yağdırmakta. ayna sırlamasında. bilgisayar role kontaklarında ve pil yapımında da kullanılmaktadır.
Platin Grubu Metaller (PGM) Bu metaller; platin . paladyum. radyum. iridyum. rutenyum ve osmiyumdur. PGM refrakter özellikleri ve geniş bir malzeme çeşitliliğinde yüksek sıcaklıklarda bile
50
etkilenmez özelliği ile ; kimya . petrol rafinasyonu ve otmotiv sanayilerinde kullanılmaktadır. Korozyona dayanıklı metal olarak ise kimya. elektrik. cam sanayii. dişçilik ve tıp alanlarında kullanılır. Kuyumculuk da sanayi dışında kullanım alanlarından biridir.
Nadir Toprak Metaller :Nadir toprak elementleri elementer durumda metaldirler ve doğada serbest halde bulunmazlar. Doğada ekonomik değeri olan 13 adet nadir toprak element minerali vardır. Bunların kullanımı ülkemizde sınırlı olduğundan çok az miktarda ithalat vardır.
Nadir toprak elementleri ; katalizör olarak petrol arıtımında. renk giderme. renklendirme ve parlatma için cam sanayiinde. seramik sırlama ve metal kaplama olarak seramik sanayiinde. dökme demir-çelik ve refrakter alaşımlar olarak metalürjide. mıknatıs. televizyon lambası . özel cam . özel seramik yapımı gibi değişik alanlarda kullanılmaktadır.
Antimuan :Metal antimuann en önemli kullanım alanı. akü plakalarında ve sertleştirici özelliği dolayısıyla kurşun alaşımlarında kullanılır. Antimuan kurşun alaşımları pompa ve borularda. tank malzemesi olarak kullanılır. Antimuanın kimyasal bileşikleri aleve dayanıklı maddelerin imalatında kullanılır. Antimuanın bazı bileşikleri boya sanayiinde. kauçuk sanayiinde ve seramik emaye edilmesinde kullanılmaktadır. Antimuan oksit yangın geciktirici özelliği nedeniyle de sanayide kullanım alanı bulmuştur.
Civa :Civa ; hassas ölçü aletlerinde. kuru pil bataryalarında. cıva buharlı lambalarda. klor ve alkali soda imalinde. plastik sanayiinde. dişçilikte. zirai ilaçlarda. kağıt sanayiinde. boya sanayiinde. patlayıcı madde imalatında kullanılmaktadır.
Arsenik :Arseniğin kullanım alanları arasında. ağaç korumada kimyasalları olarak. zirai kimyada. cam endüstrisinde cam endüstrisinde ve son zamanlarda da yüksek saflıktaki arsenik metali elektronik endüstrisinde kullanılmaktadır.
KAĞIT SANAYİ Kağıt kültürel alandaki ve sanayi alanındaki yeri ile insanlığın en önemli ihtiyaç maddelerinden biridir. Kağıt sanayiinin gelişmesi. bir ülkenin sanayi ve kültürel gelişmesiyle özdeştir. Yazı kağıdı . gazete kağıdı. sargılık kağıtları. temizlik kağıtları. kraft torba kağıdı. oluklu mukavva kağıdı. kartonlar. sigara ve ince özel kağıtlar üretilen ürünlerdir.
Kağıt sanayiimiz genellikle yerli kaynaklara dayalı bir sektör olarak kurulmuştur. Kağıt sektöründe ana girdi (selüloz)den sonra girdi maddelerini madencilik ürünleri oluşturmaktadır. Kağıt sanayiinde tuz. soda. kalsit. kireç. kaolin. talk ve TiO2 kullanılmaktadır.
Kişi başına tüketilen kağıt miktarı uygarlığın göstergesidir. Dünyada üretilen kaolinin çok büyük bir kısmı kağıt imalinde kullanılmaktadır. İngiltere’nin sadece kağıt kaolini ihracatından kazandığı döviz bizim toplam maden ihracatımızdan fazladır. Son yıllarda teknoloji değişikliği nedeniyle kaolin yerine kalsit kullanımı artmaya başlamışsa da kağıt kaolini önemini halen korumaktadır.
51
LASTİK. PLASTİK VE DOLGU MADDELERİ SANAYİ Lastik sanayi. tabii ve sentetik kauçuğa çeşitli katkı maddesi ilavesi ile elde edilen karışımın farklı süreçlerden geçirilmesiyle kauçuklu malzeme ve tüketime dönük eşya üreten bir sanayi dalıdır. Lastik sanayi kauçuk esaslı malzemeler (motorlu araç lastikleri. mekanik sanayide kullanılan lastik malzemeler ). güç aktarma kayışları. nakil bantları. muhtelif sanayi hortumları. elektrik iletken izolasyonları gibi malzemelerdir.
Plastik işleme sanayi; plastik esaslı hammaddelere ısı. basınç ve fiziki etkenlerle istenilen şeklin verilmesi ile plastik eşya ve malzeme üreten bir sanayi dalıdır. Plastik borular. levhalar. pencereler. oyuncaklar ve süs eşyaları plastik işleme sanayi ürünleridir.
Lastik. plastik. boya. kağıt. ilaç ve gübre sanayiilerinde dolgu maddesi olarak yaygın bir şekilde kullanılan en önemli mineraller şunlardır: Talk .Payrofillit. Wollastonit.Kaolin. Mika. Perlit.Kil. Diatomit. Kireç (Kalsit).Kalker. Jips. Bentonit. Barit. Asbest. Pomza. Vermiküllit
Asfaltta viskoziteyi ve yumuşama noktasını yükseltmek için % 50’ye kadar dolgu maddesi kullanılır. Kağıtta dolgu maddesi. kağıdın cinsine göre % 3 – 35 ağırlık arasındadır. Tarım koruma ilaçlarında taşıyıcı dolgu maddesi olarak yüksek absorbtif diatomit. kil. talk ve bentonit kullanılır. Dolgu maddeleri. bazı hallerde – bilhassa gübre ve yem sanayiinde – “kekleşmeyi” önlemek için kullanılır. Tekstil sanayiinde en fazla kullanılan dolgu maddeleri ise kil. barit. jips ve talk mineralleridir.
Dolgu maddelerinin gaz temizliği. fermantasyon geliştirici. çöktürücü ve toprak ıslah edici özellikleri nedeniyle katalizör gibi kullanıldığı alanlar da çoktur. Bütün bu örnekler. maden ve minerallerin. sayısız sanayii kolunda ne kadar önemli hizmetler ifa ettiğini göstermektedir.
PETROL VE PETROKİMYA SANAYİ Petrol sanayi; petrol arama. üretim. taşıma. rafinasyon ve pazarlama faaliyetlerini kapsayan bir sanayi dalıdır. Petrol aramaları. jeolojik. jeofizik ve sondaj çalışmalarını içine almaktadır. Sondaj çalışmaları sırasında bentonit ve barit yoğun bir şekilde kullanılmaktadır. Petrolün bir doğal kaynak olarak bizzat kendisinin kullanılmasının yanı sıra petrol sanayiinde kullanılan bir çok kimyasallar madencilik ürünleridir. Doğal gazında başta kimyasal gübreler ve direkt redüksiyon demiri olmak üzere sanayiin önemli bir hammaddesi olduğu bilinmektedir. 1.3 trilyon dolarlık dünya maden üretiminin 700 – 800 milyar dolarlık kısmı petrol ve doğal gaza aittir.