1 Rus Modernleşmesi ve 1917 Öncesi Rusya’nın Toplumsal, Siyasal ve Demokratik Görüntüsü Adem Alper Özcan 1. GİRİŞ İlk Rus siyasal örgütlenmeleri, birbirinden bağımsız olarak kurulmuş olan knezliklerdir. IX. yüzyılda Kiev Knezliği’nin gelişerek diğerlerini boyunduruğu altına alması sonucu tarihin ilk Rus devleti ortaya çıkmıştır. Rus devlet sisteminin şekillenmesinde X.yüzyılda Ortodoks Hıristiyanlığının kabul edilmesi çerçevesinde Bizans İmparatorluğu ile kurulan yakın ilişkilerin büyük bir etkisi vardır. XII. yüzyılda Moğol-Tatar istilasıyla Ruslar Doğu’nun boyunduruğuna girdiler ve Avrupa’dan izolasyona maruz kaldılar. Moğol-Tatar istilası Rus yönetim geleneğinin oluşmasında çok önemli bir yeri vardır. Bu durum Avrupa ile bağlantısı kesilen Rusya’da, Batı’dan bir ölçüde farklı, kendine has bir feodal düzen yarattı. Bu karakteristik feodalite ülkenin daha sonraki tarihinde belirleyici bir unsur olmuştur. 1 1633-1654 yılları arasında hüküm sürmüş olan IV. Ivan, Rus yönetim geleneğine mutlakçılık ve terör gibi hiçbir zaman sıyrılamayacağı nitelikler kazandırmış ve “Asyatik Despotizm” olarak adlandırılabilecek Rus yönetim geleneklerini sağlamlaştırmıştır. Ayrıca IV. Ivan, Rus aristokrat sınıfı Boyarlar’ın nüfusunu kırarak iktidarın keyfiyetine tehdit oluşturacak sınıfsal baskı unsurunu ortadan kaldırarak, hükümdarın güç tekeline bağlı oldukça merkezi bir siyasal yapı kurmuştur. Rus siyasal sisteminde öne çıkan bir diğer unsur da kilisenin iktidara hizmet eden bir konumu benimsemiş olmasıdır. Rus siyasal sisteminin yapısal analizlerinde ise I. Petro dönemi özel bir yer tutmaktadır. I. Petro, otokratik Rus yönetim geleneğinin kurucusu olmuş ve geleneksel yapıya Batılı değerleri ve teknikleri eklemlendirerek Rus otokrasisinin temellerini atmıştır. 2 Rusya XVIII. Yüzyılda ekonomik, politik ve kültürel alanlarda büyük değişimler geçirmiştir. I. Petro’nun 3 başlatmış olduğu İstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Siyaset Bilimi Yüksek Lisans Öğrencisi. e-mail: [email protected]1 Esra Atalı, “1905 Rus Devrimi İle 1908 Jön Türk Devrimi’nin Karşılaştırmalı İncelemesi”, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Kamu Yönetimi Anabilim Dalı , 2002, s. 7. (Çevrimiçi) http://acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/465/ (Erişim Tarihi: 20.04.2015) 2 A.g.t. , ss. 10-11. 3 “Birinci Petro (Rusça: Пётр I Великий, 10 Haziran 1672-8 Şubat 1725) Rusya’yı 7 Mayıs 1682’den ölümüne kadar yöneten Rus Çarı. Kimi tarihçiler tarafından Rusya’yı, Avrupa’nın ve dünyanın kaderinde söz sahibi devletlerin arasına soktuğu düşünüldüğünden, Büyük sıfatıyla anılırken, kimi tarihçiler tarafından davranışları sebebiyle ‘Deli’ olarak anılmaktadır. 1682’de, zayıf ve hastalıklı üvey ağabeyi V. İvan'la birlikte tahta çıktı. Bu dönemde, Rusya’yı fiili olarak, üvey ablası Sofia yönetiyordu. Petro 17 yaşında bir saray darbesiyle
11
Embed
Rus Modernleşmesi ve 1917 Öncesi Rusya’nın Toplumsal, Siyasal ve Demokratik Görüntüsü
This document is posted to help you gain knowledge. Please leave a comment to let me know what you think about it! Share it to your friends and learn new things together.
Transcript
1
Rus Modernleşmesi ve 1917 Öncesi Rusya’nın Toplumsal,
Siyasal ve Demokratik Görüntüsü
Adem Alper Özcan
1. GİRİŞ
İlk Rus siyasal örgütlenmeleri, birbirinden bağımsız olarak kurulmuş olan
knezliklerdir. IX. yüzyılda Kiev Knezliği’nin gelişerek diğerlerini boyunduruğu altına alması
sonucu tarihin ilk Rus devleti ortaya çıkmıştır. Rus devlet sisteminin şekillenmesinde
X.yüzyılda Ortodoks Hıristiyanlığının kabul edilmesi çerçevesinde Bizans İmparatorluğu ile
kurulan yakın ilişkilerin büyük bir etkisi vardır. XII. yüzyılda Moğol-Tatar istilasıyla Ruslar
Doğu’nun boyunduruğuna girdiler ve Avrupa’dan izolasyona maruz kaldılar. Moğol-Tatar
istilası Rus yönetim geleneğinin oluşmasında çok önemli bir yeri vardır. Bu durum Avrupa ile
bağlantısı kesilen Rusya’da, Batı’dan bir ölçüde farklı, kendine has bir feodal düzen yarattı.
Bu karakteristik feodalite ülkenin daha sonraki tarihinde belirleyici bir unsur olmuştur.1
1633-1654 yılları arasında hüküm sürmüş olan IV. Ivan, Rus yönetim geleneğine
mutlakçılık ve terör gibi hiçbir zaman sıyrılamayacağı nitelikler kazandırmış ve “Asyatik
Despotizm” olarak adlandırılabilecek Rus yönetim geleneklerini sağlamlaştırmıştır. Ayrıca
IV. Ivan, Rus aristokrat sınıfı Boyarlar’ın nüfusunu kırarak iktidarın keyfiyetine tehdit
oluşturacak sınıfsal baskı unsurunu ortadan kaldırarak, hükümdarın güç tekeline bağlı oldukça
merkezi bir siyasal yapı kurmuştur. Rus siyasal sisteminde öne çıkan bir diğer unsur da
kilisenin iktidara hizmet eden bir konumu benimsemiş olmasıdır. Rus siyasal sisteminin
yapısal analizlerinde ise I. Petro dönemi özel bir yer tutmaktadır. I. Petro, otokratik Rus
yönetim geleneğinin kurucusu olmuş ve geleneksel yapıya Batılı değerleri ve teknikleri
eklemlendirerek Rus otokrasisinin temellerini atmıştır.2 Rusya XVIII. Yüzyılda ekonomik,
politik ve kültürel alanlarda büyük değişimler geçirmiştir. I. Petro’nun3 başlatmış olduğu
İstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Siyaset Bilimi Yüksek Lisans Öğrencisi. e-mail: [email protected] 1 Esra Atalı, “1905 Rus Devrimi İle 1908 Jön Türk Devrimi’nin Karşılaştırmalı İncelemesi”, Yayımlanmamış
Yüksek Lisans Tezi, Ankara, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Kamu Yönetimi Anabilim Dalı,
2002, s. 7. (Çevrimiçi) http://acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/465/ (Erişim Tarihi: 20.04.2015) 2 A.g.t. , ss. 10-11. 3 “Birinci Petro (Rusça: Пётр I Великий, 10 Haziran 1672-8 Şubat 1725) Rusya’yı 7 Mayıs 1682’den ölümüne
kadar yöneten Rus Çarı. Kimi tarihçiler tarafından Rusya’yı, Avrupa’nın ve dünyanın kaderinde söz sahibi
devletlerin arasına soktuğu düşünüldüğünden, Büyük sıfatıyla anılırken, kimi tarihçiler tarafından davranışları
sebebiyle ‘Deli’ olarak anılmaktadır. 1682’de, zayıf ve hastalıklı üvey ağabeyi V. İvan'la birlikte tahta çıktı.
Bu dönemde, Rusya’yı fiili olarak, üvey ablası Sofia yönetiyordu. Petro 17 yaşında bir saray darbesiyle
Batılılaşma ya da modernleşme süreci ve bu doğrultuda alınan kararlar, XVIII. yüzyılın
sonlarına doğru Batı'dan gelen Aydınlanma Hareketi için olumlu yönde bir zemin
oluşturmuştur. I. Petro, yaşamın tüm alanlarını kapsayan belirli modernleşme kararlarını
almanın yanı sıra, çalışma ilkesini yaşamın temel felsefesi olarak belirleyerek Rusya’nın
toplumsal değerlerinin ve kültürel gelişiminin önünü açmıştır.4 I. Petro ve II. Katerina
Rusya’nın Aydınlanma Dönemi’ni ve sonraki kültürel gelişimini etkileyen ve belirleyen
isimler olmuştur. Her biri kendine göre doğru yöntemler ve yaklaşımlarla modernleşmeyi
Rusya’ya getirmeye çalışmıştır.5
2. MODERNLEŞME VE BATILILAŞMA
2.1. Modernleşme ve Batılılaşma Kavramları
Sözlük anlamı; çağdaşlaşma, asrîleşme ve yenileşme gibi anlamlara gelen
modernleşme, geri kalmış bir medeniyetin kendinden ileri seviyedeki bir medeniyete
erişebilmek için göstermiş olduğu çabaların ortak adıdır. Bu açıdan bakıldığında
modernleşme, kendiliğinden veya dış etkenlerin zorlamasıyla ortaya çıkan geniş kapsamlı bir
toplumsal değişme sürecidir.6 Batılılaşma ise, Batı Avrupa’nın toplumsal ve fikirsel bileşimini
erişilmesi gereken bir hedef olarak gören yaklaşım olup, Batıya her yönüyle benzemek yani
Batı merkezli bir medeniyet anlayışına göre kendini yeniden yapılandırmak demektir.7
3. RUS MODERNLEŞMESİ
Modernleşme ile yapısal dönüşümler gerçekleşmiş Rusya, Batı’nın modernleşme
tarihine bağlı olarak teknolojik, askeri ve siyasi alanlarda ilerlemesi Rusya’yı derinden
yönetimi ablasının elinden alıp tek başına çarlığını ilan etti. Rusya’yı Avrupa'nın güçlü devletleri arasına
sokabilmek için güçlü bir ordu ve denizlerde hâkimiyetin gerekli olduğuna inanan Petro, orduyu baştan aşağı
yenileme ve bir donanma kurma hamlesine girişti. Öncelikle kendisinin merak sardığı denizciliği Ruslara
sevdirmeye çalışan Petro, Rusya’nın güneyinde büyük tersaneler inşa ettirdi. Buralarda çalıştırmak üzere,
başta Hollanda ve Venedik’ten olmak üzere Avrupa’nın birçok ülkesinden gemi yapım ustaları getirtti. Bu
arada kendisi de, kimliğini gizleyerek çıktığı uzun bir Avrupa gezisinde, ilgi alanına giren bilim ve zanaat
dallarıyla ilgili bilgi edindi. Hollanda’da gemi yapım tezgâhlarında marangozluk yaptı. İngiltere, Fransa,
Hollanda, Almanya’yı dolaştığı bu seyahat Petro için bir okul niteliği taşıdı.” Aktaran; Beşir Mustafayev,
“Cihan Hâkimiyetini Moskoflara Öğütleyen Deli Petro’nun Vasiyetnamesi ve Ermenistan Devletinin
Kurulmasında Etkisi”, Uluslararası Avrasya Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt:4, Sayı:11, 2012 s. 17-27 4 Zülfiya Şahin, “XVIII. Yüzyılın İlk Yarısında Rusya’nın Kültürel Gelişimi ve Batıya Uyum Çabaları”, Ankara
Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt: V, Sayı: 2, 2014, s. 171. (Çevrimiçi)
http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/49/1885/19787.pdf (Erişim Tarihi: 20.04.2015) 5 A.g.m., s. 172. 6 Murat Baran, “Avrupa’da Gelişen Modernlik Ve Modernleşme Anlayışları Ve Bu Anlayışların Türkiye'ye
Yansımalarına Tarihi Sosyolojik Açıdan Bir Bakış”, Turkish Studies, Cilt: VIII, Sayı: 11, 2013, s. 58.
(Çevrimiçi) http://www.turkishstudies.net/DergiPdfDetay.aspx?ID=5644 (Erişim Tarihi: 19.04.2015) 7 A.g.m., s. 63.
etkilemiş ve Batı’nın modernlik ile elde etmiş olduğu güçten etkilenerek, ayakta kalmanın ve
güvenliği sağlamanın temel koşulu olarak modernleşme politikaları uygulamayı seçmiştir.8
I. Petro, yaşamın tüm alanlarını kapsayan belirli modernleşme kararlarını almanın yanı
sıra, Rusya’nın toplumsal değerleri ve kültürel gelişiminin yönünü de değiştirmiştir. I. Petro
Batı Avrupa’ya yaklaşmanın tehlikeli olduğu yorumlarına kulak asmamış ve XVIII. yüzyılın
ilk yarısından itibaren hızlı bir şekilde bu süreci başlatmıştır. 1 Ocak 1700’de Rusya Miladi
Takvime geçmiş, Avrupa kıyafet devrimi gerçekleştirilmiş ve soylu tabakaya milli kıyafet
giyme zorunluluğu getirilmiştir. Aynı zamanda savunma, üretim, finans gibi alanlarda
kullanılmak üzere çok sayıda teknik araç ve donanım ithal etmiştir. Avrupa’nın başarısının
hangi koşullar altında geliştiği ve mümkün hale geldiği düşüncesinin, Rusya’da ancak II.
Katerina Dönemi’nde gerçekleşmiş olmasına rağmen, Modernleşme sürecini Rusya’da
başlatan ve bu yolda ilk adımları atan kişi ise I. Petro olmuştur. Ayrıca onun döneminde Batı
kültürü zorla da olsa Rus halkına aşılanmaya başlanmıştır.9 Soylu sınıfların imtiyazlarından
başlayarak, ordu ve bürokrasiye değin birçok alanda reformlar gerçekleştiren Çar, Boyarlar Meclisi ve Zemski
Sobor gibi geçmişe ait kurumları da ortadan kaldırarak, onların yerine Devlet Senatosu’nu kurmuştur10
. I. Petro
döneminde Bilimler Akademisi kurulmuş, Kiril alfabesi sadeleşmiş, ilk Rus gazetesi
kurulmuş, edebiyat çevirileri yapılmaya başlanmıştır.11 “I. Petro Rusya’da laik, çok kademeli
ve çok yönlü bir eğitim sistemini kurmak istemiştir.”12 Ayrıca I. Petro, çeviri faaliyetlerini de
teşfik eder ve XVIII. Yüzyılın başında çeviriler, Rusça metinlerin yüzde doksanını
oluşturur.13I.Petro’nun reformlarından bir diğeri otokrasinin laikleştirilmesi olmuştur.
Ortodoks kilisesi üzerinde tam bir egemenlik kurarak onu, iktidarın elinde uysal bir aygıt
durumuna getirmiştir. Rus siyasal sisteminin tekelci niteliğini daha da güçlendirmiştir. Ayrıca
I. Petro, Patrikliği kaldırarak Ortodoks Kilisesini “yüksek ruhani meclis” e yani kilise işleri
bakanlığına çevirmiştir. I. Petro’nun saltanatı döneminde öne çıkan bir diğer unsur Çar’ın ve
burjuva sınıfına tam destek vermesi ve bu sınıfı güçlendirmek için yaptığı geniş iktisadi
8 Mustafa Kemal Türkgil, “Avrupa Güç Dengesi Bağlamında Rus Modernleşmesi”, Yayımlanmamış Yüksek
Lisans Tezi, Ankara, Atılım Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı, 2005,
s. 18. (Çevrimiçi) http://acikarsiv.atilim.edu.tr/browse/133/ (Erişim Tarihi: 20.04.2015) 9 Zülfiya Şahin, “XVIII. Yüzyılın İlk Yarısında Rusya’nın Kültürel Gelişimi ve Batıya Uyum Çabaları” ss. 172-
173. 10 Sezgin Kaya, “Rus Dış Politikasında Batı Karşıtlığının Düşünsel ve Tarihsel Gelişimi”, Akademik Bakış,
Cilt: IV, Sayı: 7, Kış 2010, s. 45. (Çevrimiçi) http://ataum.gazi.edu.tr/posts/download?id=45905 (Erişim
Tarihi: 20.04.2015) 11 Murat Belge, “Batılılaşma: Türkiye ve Rusya”, Modern Türkiye’de Siyasi Düşünce, Cilt: III, İstanbul,
İletişim Yayınları, 2002, ss. 46-47. 12 Zülfiya Şahin, a.g.m., s. 173. 13 Leyla Şener, “Büyük Petro Dönemi Rusya'da Çeviri Faaliyetleri”, Tarih Okulu Dergisi, Cilt: VI, Sayı: 15,
reformlardır.14 Ayrıca I. Petro döneminde St.Petersburg 15şehri rejimin simgesel anıtı
olmuştur. I. Petro, soyluların büyük bir bölümünün yeni başkente taşınmasına ve burada
saraylar yaptırmalarını emretmiştir.16 Çar III. Petro (1728-1762) ve I. Paul (1754-1801)
(1796-1801) zamanında ise Rus ordusu üniformadan saç stiline kadar Prusya sistemine
geçti.17 Rusya’da gerçekleşen reformlar açısından dikkat çeken bir başka isim II. Aleksander (1855–1881)’dır.
II. Aleksander, bir devletin ancak ve ancak içeride sağlanacak gelişmeler ile güçlenebileceğine inanmaktaydı. II.
Aleksander’ın ilk önemli icraatı ise 1861 yılında serfliği kaldırmak olmuştur. Bunu, başta hukuk olmak üzere
diğer alanlarda gerçekleştirilen reformlar izlemiştir.18
Rusya'nın Kırım Savaşı (1853-1856) sırasında
ve yenilgisiyle, Rusya'nın iktisadi ve askeri geriliği günışığına çıktı. Savaş, ülkedeki
toplumsal çelişkileri şiddetlendirdi. Köylülerin toprak ve özgürlük savaşımları sonucunda
toprak beyleri ve çar, köleliğin kaldırılmasına feodaller için en iyi koşullarla razı oldular.
1861 reformu gereğince, köylüler hukuksal özgürlüğe kavuşuyorlardı ve yurttaşlık hakları
(anlaşma yapma, ticaret, mülkiyet, meslek sahibi olma hakları) kendilerine yasal olarak
verildi. 19 1861 reformu, Rusya'nın, sanayi kapitalizmi çağına girişini de çabuklaştırmıştır20
“Rusya, modernleşme projesinde ekonomik ağırlığın neredeyse tamamını köylülere
yüklemiştir.”21
4. 1917 EKİM DEVRİMİ ÖNCESİ RUSYA’NIN TOPLUMSAL, SİYASAL VE
DEMOKRATİK GÖRÜNTÜSÜ
Feodal Rusya’da, toprak sahibi feodaller ve toprak kölesi (serf) köylüler olmak üzere,
başlıca iki sınıf bulunmaktaydı. Kapitalizmin gelişmesiyle22 birlikte, burjuvazi ve proletarya
da, toplumsal yapıdaki yerlerini almışlardır.23 “XIX. yüzyıl Rus toplumu, genel hatlarıyla,
14 Esra Atalı, “1905 Rus Devrimi İle 1908 Jön Türk Devrimi’nin Karşılaştırmalı İncelemesi”, Yayımlanmamış
Yüksek Lisans Tezi, s. 12. 15 “St.Petersburg’un inşası baştan sona İngiltere, Fransa, Hollanda ve İtalya’dan getirilen yabancı mimar ve
mühendislerce planlandı. 10 yıl içinde bataklıkların ortasında 35 bin bina yükseldi; 20 yıl içinde nüfus yüz
bine yaklaştı ve şehir kısa sürede Avrupa’nın büyük metropollerinden biri oldu.” A.g.t. , s. 11. 16 A.g.t. , ss. 11-12. 17 Mustafa Ergün, “Rus Eğitiminde Batılılaşma Çabaları ve Reformlar”, Kuramsal Eğitimbilim, Cilt: 2, Sayı: 1,
2009, s. 37. (Çevrimiçi) https://www.pegem.net/dosyalar/dokuman/131905-2012041817021-mustafa-3.pdf
devrimine-acilan-kapi-rus-modernlesmesi.pdf (Erişim Tarihi: 20.04.2015) 22 “Rusya'da kapitalizmin gelişmesi, ülkenin merkezinde olduğu kadar sınır bölgelerinde de üretici güçlerde
coşkun bir atılım yarattı: Yeni iktisadi düzen, toplum yapısında köklü değişiklikler oluşturdu: burjuvazi önem
kazanıyor, proletarya da güçleniyordu.” Bkz.; Y. Kuznetsov, V. Kerov, F. Gretski vd., Kapitalist Toplum, s.
83. 23 Kenan Somer, 100 Soruda Ekim İhtilali, Gerçek Yayınevi, Şubat 1970, s. 21.
otokratik devlet, ilgisiz ve yabancılaştırılmış köylülerle, yaratıcı ve 1880’lere kadar çok az
sayıda olan (10.000/75 milyon) ve böylece iş bulma sorunu olmayan üniversite öğrencilerinin
beslediği, kendilerini üstün ve toplum çıkarlarından sorumlu olarak gören aydın kesimden
oluşuyordu.”24 1897 yılında yapılan bir nüfus sayımına göre, Rusya’nın nüfusu 125.600.000
olduğu görülmektedir. Nüfusun büyük çoğunluğunu köylüler oluşturmaktadır. Köylülerin üçte
ikisi yoksul köylü durumunda ve işçiler ile aileleri ise nüfusun beşte biri kadardır. Hali vakti
yerinde tabakalar olan kulaklar, küçük işletme sahipleri, burjuva aydınları, memur ve
müstahdem kadrolarının yaklaşık oranı da bu kadardır. Büyük burjuvazi, büyük toprak
sahipleri ve yüksek memurlar ise, nüfusun % 2 kadarıdır. Açıkçası nüfusun % 80 kadarı,
işçi25, yoksul ve orta köylü, esnaf ve zanaatkâr gibi emekçi yığınlarından oluşmaktadır.26
“Siyasi olarak Rusya, 20. yüzyıla asker ve kır aristokrasisine, kalabalık bir din
adamları sınıfına ve yüz milyondan fazla ümmi, dindar ve “küçük babalan” çara sadakatle
bağlı bir köylü kitlesine dayanan, mutlak bir monarşi rejimi altında girdi.” 27 XX. yüzyılın
başında 30.000 toprak sahibinin 70 milyon desiyatin (76,3 milyon hektar) toprağı
bulunmaktaydı ve 10,5 milyon köylünün ise hemen hemen aynı miktarda toprağı vardı. Bir
köylü ailesi, ortalama olarak, 7 hektar toprağı ekip biçiyordu, büyük bir toprak sahibi ise
2.300 desiyatinden fazla. Çar ise en büyük toprak sahibi durumundaydı ve 7 milyon
desiyatinlik bir toprağı vardı. Bu rakam yarım milyon tarım işletmesinin topraklarına eşit bir
arazi kadardır.28
“1905 Devrimi Rus Çarlığı’nın mutlak monarşi yönetiminden meşruti monarşi
yönetimine geçmesine yol açmıştır.”29 Kimilerine göre 1917 devriminin bir “provası”dır.
Kimilerine göre ise o dönemde görülen “anayasal” hareketlerin ilki, kimilerine göre de
Avrupa’daki 1848 ihtilallerini andıran gecikmiş “liberal-burjuva” bir devrimdir. Hatta Fransız
devriminin etkisinde bir devrim olduğunu iddia edenler de vardır.30 1905 devrimi, kökenleri
1860’larda II. Aleksandr’ın başlatmış olduğu, “büyük reformlara” kadar giden; Rus çarlık
24 Elnur Soltan, “Coğrafya, Tarih ve Rus Kimliği”, Avrasya Dosyası , Cilt: VI, Sayı: 4, Kış 2011, s. 73.
(Çevrimiçi) http://www.21yyte.org/assets/uploads/files/064-094%20elnur.PDF (Erişim Tarihi: 20.04.2015) 25 “Rusya'da, ilk işçiler, toprak köleliği altında ortaya çıkmıştı. Ama o çağda, bağımsız bir siyasal güç
oluşturmuyorlardı. Çağdaş proletarya, büyük sanayiin gelişmesiyle şekillenmeye başladı. 1865'te, büyük
sanayi işletmelerinde, ancak 706.000 işçi varken, bu sayı, bir çeyrek yüzyıl sonra iki katına çıktı, 20. yüzyılın
başında ise 2,5 milyona yakın işçi sayılıyordu. Sanayide, taşımada, inşaatta, tarımda vb. kullanılan emekçilerin
tüm sayısı onmilyonlara varıyordu.” Y. Kuznetsov, V. Kerov, F. Gretski vd., Kapitalist Toplum, s. 158. 26 Kenan Somer, a.g.e, ss. 24-25. 27 Voline, Rus Devrimleri, Çev.: Ramazan Macit, Babil Yayınları, İstanbul, 2000, s. 8. 28 Y. Kuznetsov, V. Kerov, F. Gretski vd., Kapitalist Toplum, ss. 154-155. 29 Elnur Soltan, a.g.t. , s. 8. 30 Kezban Acar, “1905 Rus Devrimi’nin Genel Bir Değerlendirmesi”, Divan Disiplinlerarası Çalışmalar
Dergisi, Cilt: XIII, Sayı: 24, Ocak 2008, s. 79. (Çevrimiçi)
sistemindeki sosyal ve ekonomik gelişmelere, özellikle 1880’lerden beri görülen sanayileşme
atılımlarına rağmen, politik sistemin değişmemiş olmasının bir sonucudur. Başka bir ifadeyle,
rejimin sosyal ve ekonomik gelişmelere uygun bir biçimde dönüşememesinin ifadesidir.
1825’te, bazı subayların yine anayasal monarşi getirmek amacıyla gerçekleştirdiği darbe
girişimini saymazsak, Rusya’da rejimi değiştirmeye yönelik atılan ilk ciddi adımdır. Kısacası
1905 Devriminin temelleri veya nedenleri, Kırım Savaşı’ndan (1853–56) sonraki dönemde
yapılan reformlara ve bunlar sonucunda ortaya çıkan gelişmelere kadar gitmektedir. Bu
reformların başında, Rus köylüsünü rahatlatacağı ümit edilen fakat istenilen sonucu vermeyen
serfliğin ilgası (Şubat 1861) gelmektedir.31 “1890’larda girişilen hızlı sanayileşme atılımı
sosyo-ekonomik yapıda kökten değişimleri beraberinde getirirken, İmparatorluğun siyasi
modernleşme ile süreci destekleyemediği noktada rejim tıkanmış ve sonuç geniş bir toplumsal
yelpazeyi arkasına alan kitlesel bir devrim olmuştur.”32
“1905 Devrimi kentlerde başladı, fakat kısa sürede kırsal kesime yayıldı”33 ve Çar’ın
sınırsız hükümdarlığının meşrutî idareye dönüşmesine sebep oldu. Rusya’da meşruti
monarşiye geçiş sürecinin iki önemli belgesi 17 Ekim 1905 Manifestosu ile 23 Nisan 1906
Devlet Esas Kanunları’dır. Ekim 1905 Manifestosu başlıca özgürlükleri güvence altına alıyor
ve Çar’ın mutlak yetkisini sınırlandıran yasal bir kurumun, Devlet Duma’sının oluşmasını
öngörüyordu34.
Rusya’nın köyleri, Stolypin reformları (1906–1911) döneminde ve daha önce
toplumsal ve mülkiyetle ilgili katmanlaşmalara açık değildi. 35 1917 Ekim Devrimi’ne kadar
Rusya’daki Çarlık idaresi, kısmen feodal, kısmen kapitalist düzende ve koyu bir Ortodoks
inanca sahipti. Rusya, bütün iktisadî imkanları özellikle toprağı elinde tutan bir Rus asiller
sınıfının tahakkümü altında inleyen kültür ve milliyetleri hor görülen müşterek bir hapishane
halindeydi.36 Fransız liberal aydın Anatole Leroy-Beaulieu, 1872’de siyasal ve toplumsal
hayatı gözlemlemek için gittiği Rusya hakkındaki gözlemleri şu şekildedir: “Sağlam
31 A.g.m., s. 80. 32 Esra Atalı, “1905 Rus Devrimi İle 1908 Jön Türk Devrimi’nin Karşılaştırmalı İncelemesi”, s. 8 33 Theda Skocpol, Devletler ve Toplumsal Devrimler: Fransa Rusya ve Çin’in Karşılaştırmalı Bir
Çözümlemesi, Çev.: S. Erdem Türközü, İmge Kitabevi, Ankara, Temmuz 2004, s. 258 34 Ayna Askeroğlu, “Çarlık Rusya'sında Meşruti İdarenin Yapısı”, Tarih Okulu, Sayı: 9, Ocak-Nisan 2011, s.
düşürdü. Partinin bir program ve tüzük taslağını hazırlayıp RSDİP'nin II. Kongresinin toplantı
hazırlıklarını yaptı. 1903'te toplanan II. Kongre, önce gizli olarak Brüksel'de, sonra da
Londra'da çalıştı. Rusya'da marksist bir işçi partisi kurdu, bir program ve tüzük kabul etti ve
yönetici organlarını seçti. Kongre sırasında, Lenin'in yandaşları ile hasımlarının program ve
taktikle ilgili birçok sorun üzerinde karşı karşıya geldikleri görüldü. 42 Bu görüş ayrılığından
dolayı RSDİP 1903 yılında ikiye bölündü.43 “Partinin yönetim organlarının seçimi sırasında,
37 Charles Tilly, Avrupa’da Devrimler 1492-1992, Çev.: Özden Arıkan, Yeni Binyıl Yayınları, İstanbul 1995,
s. 294. 38 Kenan Somer, 100 Soruda Ekim İhtilali, s. 26. 39 Berker Bank, “Rusya’da 1905-1920 Yılları Arasında Tarihsel Dönüşüm ve Siyasal Tartışmalar”, YDÜ Sosyal
Bilimler Dergisi, Cilt: IV, Sayı: 1, Nisan 2011, s. 4. (Çevrimiçi) http://sosbilder.neu.edu.tr/wp-
content/uploads/NEU-Journal-of-Social-Sciences-Vol-IV-No-1.pdf (Erişim Tarihi:20.04.2015) 40 Edward Hallet Carr, Devrim Okumaları, Çev.: Elif Gazioğlu, Daktylos Yayınevi, İstanbul, Ekim 2008, s. 85. 41 1900’de kurulan bütün Rusya’yı kapsayan, marksist illegal gazete. Bkz.; V. İ. Lenin, Ulusların Kaderlerini
Tayin Hakkı, Çev.: Muzaffer Erdost, 11. bs., Sol Yayınları, Ankara, Ekim 2010, s. 222. 42 Y. Kuznetsov, V. Kerov, F. Gretski vd., Kapitalist Toplum, ss. 166-167. 43 Edward Hallet Carr, 1917 Öncesi ve Sonrası, Çev.: Begüm Adalet, Birikim Yayınları, İstanbul, 2007, s. 70.