-
227
BÝBLÝYOGRAFYA :
Bilge Purutçuoðlu, Uþak Þehir Etüdü, Uþak1970; Haþim Tümer, Uþak
Tarihi, Ýstanbul 1971;Besim Darkot – Metin Tuncel, Ege Bölgesi
Coð-rafyasý, Ýstanbul 1995, s. 26, 79-80; Besim Dar-kot, “Uþak”,
ÝA, XIII, 73-75; Yüksel Sayan, UþakEvleri, Ankara 1997; Lütfi Özav,
“Uþak Ýlinin Coð-rafyasý”, Cumhuriyetin 75. Yýlýnda Uþak, Uþak1998,
s. 29-48; a.mlf., “Uþak Þehir NüfusununTarihi Geliþimi”, Süleyman
Demirel ÜniversitesiBurdur Eðitim Fakültesi Dergisi, sy. 2,
Burdur2001, s. 137-148; a.mlf. – Tuncer Yüksel, “Uþak’-ta Dericilik
ve Coðrafî Çevre Üzerine Etkileri”,Afyon Kocatepe Üniversitesi
Sosyal Bilimler Der-gisi, sy. 1, Uþak 1998, s. 39-50; Sadiye
Tutsak,Cumhuriyetin Ýlk Yýllarýnda Uþak, Ýzmir 1998;a.mlf.,
“Cumhuriyetin Ýlk Yýllarýnda Uþak’ta Ti-caret ve Sanayi”, 21.
Yüzyýlýn Eþiðinde UþakSempozyumu, Ýstanbul 2001, II, 771-786;
Nuret-tin Bilgen, Uþak Kent Coðrafyasý (doktora tezi,1999), MÜ
Sosyal Bilimler Enstitüsü; Turhan Çetin,“Uþak Þehrinde Nüfus
Hareketleri”, 21. YüzyýlýnEþiðinde Uþak Sempozyumu, II, 699-716;
Ha-san Kara, “Uþak’ta Hava Kirliliði”, a.e., II, 1077-1084; Erdoðan
Solak, XX. Yüzyýlda Uþak, Uþak2002; Ýlkler Þehri Uþak, Uþak 2005;
Suraiya Fa-roqhi “.Ushak”, EI 2 (Fr.), X, 986-987.
ÿMetin Tuncel
– —UÞAK ULUCAMÝÝ
(bk. ULUCAMÝ).˜ ™
– —UÞAKLIGÝL, Halit Ziya
(1865-1945)
Edebiyât-ý Cedîde’ye mensupromancý ve yazar.˜ ™
Eyüp’te dünyaya geldi. Uþþâkýzâdeler di-ye anýlan ve bir kolu
Ýzmir’e yerleþerek ha-lý ticaretiyle uðraþan Uþaklý
Helvacýzâdelerailesine mensuptur. Dedesi Hacý Ali Efen-di,
Ýstanbul’daki dükkânýnýn baþýna oðluHacý Halil Efendi’yi getirdi.
Halit Ziya ti-caretle ilgisi bulunmayan, zarif yaratýlýþlý,Mevlânâ
Celâleddin ve Hâfýz-ý Þîrâzî hayra-ný, yaþam tarzý bakýmýndan
Avrupaî olanHacý Halil Efendi’nin üçüncü çocuðudur.Mercan’daki bir
mahalle mektebinde baþ-layan eðitimi yeni usulde öðrenim
verensýbyan mektebinde sürdü. Daha sonra aile-sinden izinsiz Fâtih
Askerî Rüþdiyesi’ne kay-doldu. Okuma aþký, edebiyat ve
tiyatroyailgisi dolayýsýyla Türkçe’de yayýmlanan te-lif ve tercüme
eserleri okudu. Ýþleri bozu-lan babasýnýn Ýzmir’e dönmesi üzerine
bu-rada önce Ýzmir Rüþdiyesi’ne yazýldý. Eði-tim sisteminden memnun
olmayan dede-si yabancý dil dersleri için Farsça, Fransýz-ca,
Almanca, Ýtalyanca ve Rumca’yý iyi bi-len avukat Auguste de
Jaba’yý, matematikdersleri için Ermeni kâtip Antuan’ý özelhoca
tuttu. Hocalarýnýn yardýmýyla Ponson
de Terrail’ýn bir romanýný Türkçe’ye çevi-ren Halit Ziya, Ermeni
Katolik rahipleri-nin açtýðý özel Mechitariste Okulu’na
kay-dedildi. Bu çevre ailesinden gelen alafran-ga eðilimini daha da
kuvvetlendirdi. Okul-da Eugène Sue, Jules Verne, Louis
Figuier,Camille Flammarion, Paul Féval, AlexandreDumas, Eugène
Scribe, Racine gibi yaban-cý ve Nâmýk Kemal, Abdülhak Hâmid
gibiTürk yazarlarýnýn eserlerini okudu; Dumas,Scribe ve Racine’den
tercümeler yaptý.
1883’te Mechitariste Okulu’ndan mezunoldu. Maddî imkânsýzlýklar
yüzünden öð-renimine devam edemediyse de yeteneði-ni keþfeden
hocalarý Pierre Vassal ve Ray-mond Père’in tavsiyesiyle Paris’ten
getir-tilen klasik, romantik ve natüralist yazar-larýn eserlerini
okudu. Bir yandan da Ýngi-lizce ve Almanca dersleri alýyordu.
Ýzmir’egelen bütün Ýtalyan ve Fransýz operet kum-panyalarýnýn
oyunlarýný seyretti. Ýlk yazýsýHazîne-i Evrak’ta çýkan “Deniz
Danasý”dýr(II, nr. 6, 3 Mart 1883, s. 88-89). Ýlk edebîyazýsý
(mensur þiir) “Aþkýmýn Mezarý” iseTercümân-ý Hakîkat’te yayýmlandý
(nr.1461, 23 Nisan 1883). 1884’te Envâr-ý Ze-kâ’ya tercümeler
yaptý. Tevfik Nevzat veBýçakçýzâde Hakký’yla birlikte Nevruz
der-gisini çýkarmaya baþladý (13 Mart – 27 Aðus-tos 1884 arasýnda
on sayý). Burada Alfredde Musset, Victor Hugo gibi Fransýz
ro-mantiklerinden nesir halinde þiir tercüme-leri, Louis
Figuier’den popüler fennî yazý-lar ve derginin ilâvesi olarak
George Oh-net’nin Demirhane Müdürü adlý roma-nýný yayýmladý.
1885 yýlýnda Hariciye’ye girmek üzereÝstanbul’a gittiyse de bu
giriþim baþarýsýzolunca Ýzmir’e döndü. Abdülhalim Mem-duh
vasýtasýyla tanýþtýðý kitapçý Arakel’inteklifiyle Fransýz edebiyatý
tarihi yazmayabaþladý. I. cildini kýsa sürede yazdýðý Garp-tan
Þarka Seyyâle-i Edebiyye: FransaEdebiyatýnýn Nümune ve Tarihi
adlýeserini (I. cilt, Medhal: Ezmine-i Mutavas-sýta ve On Altýncý
Asýr, Ýstanbul 1303) bir
yi bulan þehir nüfusu 1970 sayýmýnda50.000’e yaklaþtý (46.392).
Þehir, Ýzmir-Ankara karayolunun güneyine ve demir-yolunun
güneydoðusuna doðru büyüme-sini sürdürdü. 1970’ten sonra imar
iþleriyoðunlaþtý. Þehrin en canlý ekseni olan veistasyonu iþ
merkezine baðlayan Ýsmet Pa-þa caddesi çok katlý binalarla yeniden
dü-zenlendi. 1980’den itibaren þehirdeki ko-nut artýþýnda patlama
görüldü. 1953’teon bir olan mahalle sayýsý 1973’te on üç,1980’de on
dört, 1997’de on altý, günü-müzde (2011) on dokuza ulaþtý
(Aybey,Bozkurt, Karaaðaç, Elmalýdere, Mehme-tâkif, Köme, Iþýk,
Özdemir, Dikilitaþ, Üna-lan, Kurtuluþ, Ýslice, Durak, Sarayaltý,
Ke-malöz, Cumhuriyet, Fatih, Atatürk, Fevzi-çakmak mahalleleri).
Söz konusu mahal-leler 4325 hektarlýk bir alaný kaplamakta-dýr. Bu
mahallelerden Atatürk, Fevziçak-mak, Cumhuriyet, Dikilitaþ,
Karaaðaç, Fa-tih, Mehmetâkif ve Kemalöz’ün büyük kýs-mý 1980’den
sonra geliþen yeni mahalleler-dir. Yeni mahallelerin kurulmasýyla
nüfusartýþýnýn daha da hýzlandýðý Uþak þehrinde1975 yýlýnda
60.000’e çok yaklaþan nüfus(58.578) 1980’de 70.000’i aþtý
(71.469),1985’te 90.000’e yaklaþtý (88.267) ve 1990sayýmýnda ilk
defa 100.000’i geçti (105.270).Son yapýlan sayýmda (31 Aralýk 2010)
nü-fus 180.414’e ulaþtý. Bu nüfusla Uþak þeh-ri, 2010 yýlýnda
Türkiye’de nüfusu 100.000’iaþan yetmiþ beþ yerleþme yeri
arasýndakýrk ikinci sýrada bulunmaktadýr.
Uþak’ýn bu hýzlý geliþmesi önemli bir sa-nayi þehri olmasýnýn
bir sonucudur. Þehir-de baþta þeker sanayii olmak üzere çeþitligýda
sanayii kollarý, ayrýca geleneksel halý-kilim, battaniye, pamuklu
dokuma ve de-ri sanayii dikkat çeker. Halý sanayii bera-berinde
halý makineleri sanayiini de geliþ-tirmiþtir. Geleneksel deri
iþleme sanayiigünümüzde elbiselik deri (zig deri) ve de-ri
konfeksiyon yapýmýný kamçýlayarak bukonfeksiyon türünde Uþak’ý ön
plana çýkar-mýþtýr. Uþak þehrinin merkez olduðu Uþakili Manisa,
Kütahya, Afyon ve Denizli ille-riyle kuþatýlmýþtýr. Merkez ilçeden
baþkaBanaz, Eþme, Karahallý, Sivaslý ve Ulubeyadlý beþ ilçesi
vardýr. 5341 km² geniþliðin-deki Uþak ilinin sýnýrlarý içinde 2010
sayý-mýnýn sonuçlarýna göre 338.019 kiþi yaþý-yordu, nüfus
yoðunluðu altmýþ üç idi. Di-yanet Ýþleri Baþkanlýðý’na ait 2007
yýlý is-tatistiklerine göre Uþak il ve ilçe merkez-lerinde 130,
kasaba ve köylerde 389 ol-mak üzere toplam 519 cami bulunmak-tadýr.
Þehir merkezindeki cami sayýsý yet-miþ yedidir.
UÞAKLIGÝL, Halit Ziya
Halit Ziya
Uþaklýgil
-
228
UÞAKLIGÝL, Halit Ziya
ve Siyah (1896), Bu muydu? (1896), Kü-çük Fýkralar I-III
(1897-1899), Heyhat(1898), Aþk-ý Memnû (1899), Bir YazýnTarihi
(1900) ve Solgun Demet’i (1901)yayýmladý. Buna karþýlýk aile hayatý
acýlar-la devam eden yazar çocuklarý Sadun ileGüzin’in ardýndan
babasýný kaybetti. 1902yýlýnda doðan Halil Vedat da yýllar sonra
Ti-ran’da görevli olduðu elçilikte intihar ede-cektir (1942).
1908’de Reji komiserliðine tayin edildi;Dârülfünun’da Batý
edebiyatý tarihi ve es-tetik dersleri verdi. II. Meþrutiyet’in
ilânýy-la meydana gelen heyecanlý ve coþkulu fik-rî ve edebî ortam
yazarý âdeta yenidencanlandýrdý; Sabah gazetesinde sosyal,kültürel
ve siyasal makalelerinin yaný sý-ra II. Meþrutiyet öncesinde
yetiþen, çeþit-li mesleklere mensup gençlerin özlemleri-ni, hayat
karþýsýnda aldýklarý tavrý roman-laþtýran Nesl-i Ahîr’i tefrika
ettirmeyebaþladý. 1908’de kurulan Sahne-i Osmâ-nî’nin edebî
heyetine, Türk Derneði ile Ýt-tihat ve Terakkî Cemiyeti’ne girdi.
Ardýn-dan mâbeyin baþkâtibi oldu (Nisan 1909).1912 yýlý Temmuzuna
kadar kaldýðý bu gö-revi sýrasýnda âyan üyeliði de yaptý.
AhmedMuhtar Paþa’nýn kurduðu “Büyük Kabine”onu azledince yeniden
üniversitedeki ders-lerine döndü, ayrýca Tütün Ýnhisarý
ÝdareMeclisi reisliðine tayin edildi. Maarif Nezâ-reti’nin kurduðu
Istýlâhât-ý Ýlmiyye Encü-meni ile Dârülbedayi’in edebî
heyetindegörev aldý; bu dönemdeki edebî ürünleriTanin’de
yayýmlandý.
Ýttihat ve Terakkî’nin görevlendirmesiy-le 1913’te Paris’e ve
Bükreþ’e, 1914’te te-davi için Almanya’ya gitti. I. Dünya
Savaþýsýrasýnda (1915) Almanya’da bulunan Ha-lit Ziya, Saray ve
Ötesi ile (1940-1942)Bir Acý Hikâye adlý hâtýratýnda buraylailgili
geniþ bilgi verdi; seyahat notlarýný “Al-manya Mektuplarý” (Tanin,
nr. 2383-2685,6 Aðustos 1915 – 3 Haziran 1916) ve “Al-man Hayatý”
(Tanin, nr. 2579-2719, 18 Þu-bat 1916 – 7 Temmuz 1916) baþlýklarý
al-týnda neþretti. Memuriyeti Millî Mücadeledöneminde sona erince
Yeþilköy’deki köþ-küne çekilerek yoðun bir edebî faaliye-te
giriþti. Çocukluk hâtýralarýný Þehbal’-de neþretti. Ýkdam, Vakit,
Peyâm-ý Sa-bah’ta yazýlar yazdý. 1923’ten sonra Mil-lî Mecmua,
Güneþ, Resimli Ay, Hayatdergilerinde hikâye ve gezi intibalarýný,
kýs-men Vakit ve Cumhuriyet’te Kýrk Yýl’ý,yine Cumhuriyet’te Saray
ve Ötesi’ni,Son Posta’da Bir Acý Hikâye’yi tefrikasuretiyle
yayýmladýktan sonra kitap hali-ne getirdi. Akþam, Muhit, Varlýk,
Yedi-gün, Anayurt dergilerinde de bazý ma-
kale ve hikâyeleri çýktý. Dil inkýlâbýna gö-nülden inanan yazar
I. Türk Dili Kurulta-yý’na (26 Eylül 1932) sunduðu, Türkçe’-nin
geçirdiði evreleri ve dil sevgisini sa-natkârane bir üslûpla dile
getirdiði, çokses getiren tebliðinden sonra HepsindenAcý (1934) ve
Aþka Dair’i (1935), Mâi veSiyah ile (1938) Aþk-ý Memnû’yu
(1939)sadeleþtirerek yayýmladý. Oðlu Halil Vedat’ýntrajik ölümünden
sonra hayatla baðlarý-ný âdeta koparan yazar her türlü
tedaviyireddettiði uzun bir hastalýðýn ardýndan öl-dü ve Bakýrköy
Mezarlýðý’ndaki aile kabris-tanýna defnedildi (27 Mart 1945).
Türk romanýnýn büyük ustasý olarak ka-bul edilen Halit Ziya,
1886-1908 yýllarý ara-sýnda sekiz roman kaleme almýþtýr. Bun-lardan
Sefile (Hizmet, nr. 1-73, 30 Tem-muz 1887; yeni harflerle Ömer
Faruk Hu-yugüzel, Ýstanbul 2006) ve Nesl-i Ahîr(Sabah, nr.
6808-6996, 7 Eylül 1908 – 16Þubat 1909; yeni harflerle Alev Sýnar
Uður-lu, Ýstanbul 2009) uzun yýllar gazete sü-tunlarýnda kalmýþ,
dolayýsýyla üzerlerindeçok az inceleme yapýlmýþtýr. Yazarýn
ro-mancýlýðýný üç döneme ayýrmak mümkün-dür. Ýzmir’de yazýp
yayýmladýðý ve düþmüþkadýna acýma konusunu iþlediði Sefile,ev
içinde geçen üçlü bir aþk macerasýnýnele alýndýðý Nemide ve Bir
Ölünün Def-teri acemilik döneminin ürünleridir. Fer-di ve Þürekâsý
evin içinden dýþarýya açýl-dýðý ilk romandýr. Bu eserle birlikte
olgun-luk dönemine giren yazar Servet-i Fünûn’un
anlaþmazlýk sebebiyle tamamlayamadý. Ýz-mir’e dönüþünde Ýzmir
Rüþdiyesi’nde Fran-sýzca, 1886’da açýlan Ýzmir Ýdâdîsi’nde
Fran-sýzca, Türkçe ve edebiyat öðretmenliðiyleOsmanlý Bankasý’nda
tercümanlýk ve mu-hasiplik yaptý. 18 Kasým 1886’da TevfikNevzat’la
birlikte çýkarmaya baþladýðý Hiz-met gazetesindeki faaliyeti
yazarýn edebîhayatýnda bir dönüm noktasý oldu. Telif vetercüme
roman ve hikâyeleri, mensur þiir-leri, Türk ve dünya edebiyatlarý
ile ede-biyatýn meselelerine ait makaleleri, “Ga-râib-i Fenniyye”
baþlýðý altýndaki yazýlarý,“Letâif” baþlýklý fýkralarý, “Cüzdan”
baþlýklýözdeyiþler ve çeviri hikâyeleriyle Ýstanbul’-da da adýndan
söz ettirmeye baþladý. Osýralarda Mekteb ve Servet-i
Fünûn’dayazýlarý çýkan Halit Ziya’nýn Bir Muhtýra-nýn Son
Yapraklarý adlý hikâyesi (1888)Ýzmir’de yayýmlandý.
1888’de annesini kaybeden romancý,1889’da amcasýyla çýktýðý iki
aylýk Avru-pa gezisi izlenimlerini Hizmet ve Tarîk’egönderdiði
mektuplarda anlattý. Bu izle-nimleri bazý hikâyelerinde de
kullandý. Sa-bah gazetesinde çýkan hikâyeler (24 Ocak1899 – 6 Nisan
1899) daha sonra Bir Þi‘r-iHayâl’de “Þâdan’ýn Gevezelikleri”
baþlýðýaltýnda toplandý (1914). Ayný yýl Köse RâifPaþa’nýn yeðeni
Memnune Haným’la ev-lendi. Bir süre sonra peþpeþe dedesini,
am-casýný, ilk çocuðu Vedide’yi kaybetti. Biraralýk Vilâyet
Mesâlih-i Ecnebiyye Kalemibaþkâtipliði yaptý (1893). Ýki ay kadar
bugörevde kaldýktan sonra Ýstanbul’a gide-rek Reji Ýdâre-i
Umûmiyyesi Muhâberât-ýTürkiyye baþkâtibi, ayný yýl içinde
Muhâ-berât-ý Türkiyye ve Tercüme Kalemi mü-dürü oldu. 1909 yýlýna
kadar meþguliyetiaz olan bu iþte çalýþtý ve zamanýný
edebîçalýþmalarýna ayýrdý. Bu sýrada Ali Ekrem,Ahmed Ýhsan, Hüseyin
Cahit, Ahmed Hik-met, Saffetî Ziya, Tevfik Fikret ve
CenabÞahabeddin’le tanýþtý. Ýstanbul’a geldiktensonra Servet-i
Fünûn’da neþrettiði ilkhikâye “Cambaz Kýz”dýr (nr. 109, 13
Nisan1893). Mekteb dergisine verdiði “SanskritTârîh-i Edebiyyâtý:
Vedalar” adlý makalesidolayýsýyla (nr. 1, 11 Ocak 1894, s.
19-20)bir soruþturma geçirdi; aklanmasýna rað-men 1896 yýlýnda
Servet-i Fünûn’un Tev-fik Fikret’in idaresine geçmesine kadar
faz-la bir þey yayýmlamadý. Mâi ve Siyah’ýnServet-i Fünûn’da
tefrika edilmesi onuEdebiyât-ý Cedîde’nin tartýþmasýz en önem-li
romancý ve hikâyecisi yaptý. Daha geniþkitlelere ulaþmak amacýyla
Ýkdam ve Sa-bah gazetelerinde yazmaya baþladý. 1896-1901 yýllarý
arasýnda edebî hayatýnýn enbaþarýlý, en verimli dönemini geçirdi.
Mâi
Halit Ziya Uþaklýgil’in Mezardan Sesler kitabýnýn el
yazýsýylaithafý
-
229
Halit Ziya’nýn Saliha Haným, Aþk-ýMemnû gibi eserleri Fehim
Spaho tara-fýndan Boþnakça’ya çevrilmiþtir (Saraybos-na 1923;
Zagreb 1953). Sevdâ-yý Çetin veNikâh-ý Sânî hikâyelerini Saccad
HaydarYýldýrým Urduca’ya çevirerek Hindistan’daMahzen adlý bir
dergide yayýmlamýþtýr(Haziran 1907, Aðustos 1908). Servet-i
Fü-nûn’dan Cumhuriyet dönemine kadar uza-nan bir zaman diliminde
yaþayan Halit Zi-ya’nýn çok sayýdaki eseri üzerinde
çeþitliaraþtýrmalarýn yaný sýra yüksek lisans vedoktora tezi
yapýlmýþ, mensur þiirleri hak-kýnda yurt dýþýnda bir makale
yayýmlan-mýþtýr (bk. bibl.).
BÝBLÝYOGRAFYA :Mehmet Kaplan, Mehmet Kaplan’dan Seçme-
ler, Ankara 1988, I, 218-229; a.mlf., “Hâlid Zi-ya”, ÝA, V/1, s.
143-147; Olcay Önertoy, Halit ZiyaUþaklýgil: Romancýlýðý ve
Romanýmýzdaki Yeri,Ankara 1995; Ömer Faruk Huyugüzel, “Halit Zi-ya
Uþaklýgil”, Servet-i Fünûn Edebiyatý, Ankara2006, s. 311-391;
a.mlf. – Zeynep Kerman, “Ha-lit Ziya Uþaklýgil Bibliyografyasý”,
TDl., sy. 529(1996), s. 164-248; Zeynep Kerman,
Uþaklýgil’inRomanlarýnda Batýlý Yaþayýþ, Ýstanbul 2008;a.mlf., Yeni
Türk Edebiyatý Ýncelemeleri, Ýstan-bul 2009, s. 186-219; Ýmran
Aðca, Halit ZiyaUþaklýgil’in Romanlarýnda Yapý Tema (doktoratezi,
2008), Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Ens-titüsü; Hanifi Aslan,
Halit Ziya Uþaklýgil’in Hikâ-yelerinin Tematik Ýncelenmesi (doktora
tezi,2008), Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitü-sü; Kathleen
R. F. Burill, “The Prose Poem in Ot-toman Literature, Halit Ziya
Uþaklýgil and HisPrototype Collection of Mensur Þiirler”, JTS,
V/8(1984), s. 25-40; Nuriye Bilik, “Halid Ziya Uþak-lýgil’in Urdu
Diline Tercüme Edilen Ýki Hikâyesi”,EKEV Akademi Dergisi, XIII/39,
Erzurum 2009,s. 220; Mustafa Kutlu, “Uþaklýgil, Halit Ziya”,TDEA,
VIII, 465-469.
ÿZeynep Kerman
– —UÞÂRÝYYÂT
( ��� א����� )Bir hadisi kitabýna alan muhaddisten
Hz. Peygamber’e kadarsenedinde on râvi bulunan
hadisler için kullanýlan terim(bk. ÝSNAD).˜ ™
– —UÞEYRE GAZVESÝ
( �������א�� )Hz. Peygamber’in
Kureyþ müþriklerinin kervanlarýný takip etmek amacýyla
düzenlediði
ilk gazvelerden biri.˜ ™
Uþeyre (Zül‘uþeyre) Mekke ile Medine ara-sýnda, Medine’nin 210
km. batýsýndaki Yen-bu‘ (Yenbuunnahl) bölgesinde Mekke-Suri-ye
ticaret yolu üzerinde bir mevkidir. Hic-
retin 2. yýlýnýn Cemâziyelevvel (veya Cemâ-ziyelâhir) ayýnda
(Kasým veya Aralýk 623)Medine’ye, Mekke’den bir Kureyþ
ticaretkafilesinin sahil yoluyla Suriye’ye gitmek-te olduðu haberi
geldi. Bunun üzerine Re-sûl-i Ekrem, Ebû Seleme
el-Mahzûmî’yiMedine’de vekil býrakarak muhacirlerdenoluþan 150 veya
200 kiþilik askerî birlikleEbû Süfyân idaresindeki Kureyþ
kervaný-nýn önünü kesmek için sefere çýktý. Sanca-ðý amcasý Hamza
b. Abdülmuttalib’e verdi.
Müslümanlarýn sadece bir atý ve otuzdevesi vardý, develere
nöbetleþe biniyor-lardý. Sayýlarý otuz, kýrk veya yetmiþ oldu-ðu
rivayet edilen muhafýz ve tüccardanmeydana gelen Mekke kervaný,
Kureyþli-ler’in o dönemlerde Suriye’ye gönderdiðien önemli ve en
zengin ticaret kafilelerin-den biriydi. Kureyþliler’in hemen
tamamý-nýn bu kervanda malý bulunuyordu. Kay-naklarda Kureyþ
kervanýnýn 1000 devedenteþekkül ettiði ve 50.000 dirhem kýyme-tinde
ticaret eþyasý taþýdýðý zikredilmek-tedir. Müslümanlar Müdlic
kabilesine aitUþeyre mevkiine gelince kimseye rastla-madýlar ve
kervanýn buradan birkaç günönce geçtiði haberini aldýlar. Hz.
Peygam-ber, bölgede yaþayan Benî Müdlic ve müt-tefiki Benî Damre
ile antlaþma yaptýktansonra Medine’ye döndü. Müdlic
kabilesininResûlullah’ý ve yanýndakileri misafir ettiðive bol
ikramlarda bulunduðu rivayet edil-mektedir. Hatta Belâzürî, Benî
Müdlic’ingösterdiði bu misafirperverliðin müslü-manlarýn kervaný
kaçýrmalarýna yol açtý-ðýný nakleder (Ensâb, I, 344). Bu
kafileninertesi yýl meydana gelen Büyük Bedir Sa-vaþý’na sebep
teþkil eden Kureyþ kervanýolduðu hususunda ittifak vardýr.
Ýlk dönem kaynaklarýnda Resûl-i Ek-rem’in bu sefer esnasýnda
Benî Müdlickabilesiyle yaptýðý antlaþmanýn
metninerastlanmamaktadýr. Yalnýz Süheylî ve Kas-tallânî, Uþeyre
Gazvesi’ni anlatýrken Hz.Peygamber’in Benî Müdlic’le yaptýðý
ant-laþmadan bahsederek Benî Damre ile da-ha önce Ebvâ Gazvesi’nde
yapýlan antlaþ-manýn metnini kaydetmektedir. Bu da Be-nî Damre ile
imzalanan antlaþmanýn birbenzerinin Benî Müdlic’le de
yapýldýðýnýgöstermektedir. Nitekim Muhammed Ha-mîdullah, Benî
Müdlic kabilesiyle gerçek-leþtirilen antlaþmanýn elde
bulunmadýðý-ný, ancak muhtemelen bu metnin o devir-de Damre, Gýfâr
ve Cüheyne kabileleriyleakdedilen ittifak antlaþmalarýnýn
benzeriolduðunu söylemektedir (Ýslâm Peygam-beri, I, 441).
edebî beyannâmesi olan Mâi ve Siyah’ýkaleme alýr; eserin
kahramaný Ahmet Ce-mil vasýtasýyla bu neslin özlemlerini, ede-biyat
ve hayat karþýsýndaki tavrýný roman-laþtýrýr. Aþk-ý Memnû’da
yeniden ev içi-ne dönen romancý, Kýrýk Hayatlar’da ön-ceki
romanlarýndan farklý þekilde realistakýmýn temalarýndan biri olan
sosyal çev-renin bireyleri etkilemesini iþler. Bu romanda bir aile
dramýný, üçüzlü bir aþk mace-rasýný iþlemekle beraber yazar bu
çerçe-veyi geniþleterek âdeta bütün bir þehreteþmil eder.
Dolayýsýyla romanýn adýndakiçoðul eki anlamlýdýr ve tek bir ailenin
de-ðil çeþitli sebeplerle hayatlarý kýrýlan, bo-zulan, sarsýlan
fertlerin ve ailelerin dra-mýný dile getirir. Burada bütün bir
top-lum sel halinde âdeta uçuruma doðru gi-der. Altmýþ yýllýk yazý
hayatýnda þiir dýþýn-da pek çok eser kaleme alan Halit Ziyamodern
Türk edebiyatýna romanlarý ve hi-kâyeleriyle damgasýný vurmuþ bir
yazar-dýr. Kendisinden önce Türk romancýlýðýnahâkim olan Ahmed
Midhat Efendi tarzýn-da görüldüðü gibi basit bir üslûpla vak‘a-yý
ön plana çýkaran anlayýþ onunla deðiþ-miþ, olaya dayanan anlatým
yerine kahra-manlarýn iç dünyasýný sanatkârane üslûp-la tahlile
dayanan yeni bir anlayýþ benim-senmiþtir. Ayrýca Halit Ziya’nýn bir
öncekidönemde olduðu gibi roman vasýtasýylaokuyucuya toplumsal
mesaj verme en-diþesi yoktur. Türk edebiyatýnýn ayný za-manda büyük
bir üslûp ustasý kabul edi-len Halit Ziya özellikle Mâi ve Siyah
ro-manýnda bunu bütün ayrýntýlarýyla ortayakoymuþtur.
Halit Ziya’nýn yukarýda geçen eserleri-nin dýþýnda kalanlar
þöylece sýnýflanabilir:Mensur þiir: Mensur Þiirler (Ýzmir
1307),Mezardan Sesler (Ýzmir 1307). Piyes: Fü-ruzan (A. Dumas
Fils’in Francillon’undanuyarlama, Ýstanbul 1334), Kâbus (Ýstan-bul
1334), Fare (Edouard Pierrot’nun LeSouris’sinden uyarlama, Ýstanbul
1341).Makale: Kenarda Kalmýþ (Ýstanbul 1342),Sanata Dair (I-IV,
Ýstanbul 1938, 1939,1955, 1963). Hâtýrat: Kýrk Yýl (I-V, Ýstan-bul
1936), Saray ve Ötesi (I-III, Ýstanbul1940-1942), Bir Acý Hikâye
(1942). Ten-kit: Hikâye (1889). Tercüme: Esrâr-ý Se-rendib (Louis
Jacolliot’dan, Ýstanbul 1305),Nâkil (tercüme hikâyeler, 4 cüz,
Ýstanbul1310-1312). Ýlmî eserleri. Haml ve Vaz‘-ýHaml (Ýstanbul
1306), Hesap Oyunlarý(Ýzmir 1308), Simyâ-i Kimyâ (Ýzmir
1308),Mebhasü’l-Kýhf (Ýzmir 1308), Kanun veFenn-i Velâde (Ýstanbul
1311), Ýlm-i Sî-mâ (Ýstanbul 1311), Birkaç Yaprak (Ýstan-bul
1316).
UÞEYRE GAZVESÝ