Beklenenin ötesinde artan jeopolik sorunlar ve güçlü dolara karşı zayıf polika tedbirleri nedeniyle tahminlerimizi revize ediyoruz... Yöneci Öze Dünya genelinde düşük enflasyon ve düşük büyüme olarak tanımlanan ve uzunca süre çeşitli plaormlarda dile gerdiğimiz müzmin durgunluk senaryosunun, bugün daha fazla kesim tarandan sahiplenildiği görülüyor. Bu görüş doğrultusunda, 2014 sonundan beri ABD Merkez Bankası’ndan faiz arrımı bekleyenlerin aksine faiz arrımının gecikmeli ve beklenenden yavaş olacağını vurguluyorduk; nitekim geride kalan bir yılı aşkın zamandan sonra piyasa beklenleri de benzer bir eğilim gösterdi. 2015 yılına başlarken küresel çapta dört ana riske dikkat çekmiş ve bu nedenle zorlu bir yıl geçireceğimiz uyarısında bulunmuştuk: Çin’deki yapısal sorunlar ve düşen büyüme oranları, Euro Bölgesi’nde ilave genişlemeci para polikası desteği ihyacı, artan jeopolik riskler ve kürenin geri kalanında bu denli artan sorunlara karşı ABD Merkez Bankası’nın para polikasını normalleşrmeye başlayacak olması. Bu doğrultuda dünya ekonomisine dair tahminlerimiz büyük ölçüde yılbaşındaki senaryomuzla uyumlu olmakla birlikte, jeopolik risklerin tahminlerimizin çok ötesinde bir boyuta ulaşarak 2007’den beri en şiddetli yılın yaşanmasına yol açması ve küresel çapta koordineli polika tedbirlerinin eksikliği Doların tahminimizin oldukça ötesinde değerlenmesine ve finansal piyasalarda volalitenin de yüksek kalmasına neden oldu. Küresel çapta bu denli zorlu koşullar yaşanırken, yurçinde de tahminlerimizin aksine seçim sonrası bir hükümen kurulamamış olması, jeopolik risklerin sermaye akımlarını ve turizm gelirlerini caydırması ve ekonomi polikalarının buna zamanında reaksiyon verememesi TL cinsi varlıklarda beklenenin oldukça ötesinde negaf ayrışmaya yol aç. Seçim öncesinde ve sonrasında yükselen siyasi tansiyon ile değer kaybeden TL hem tükeci hem de yarımcı güvenini olumsuz etkileyerek büyüme üzerindeki baskıyı arrdı. Bu trendin yılın geri kalanında süreceğini ve güçlü bir hükümet kurulana kadar aşağı yönlü baskıların süreceğini tahmin ediyoruz. Bu doğrultuda yılın ilk yarısında %2,7 büyüyen Türkiye ekonomisinin, ana caret ortağı Euro Bölgesi’nin toparlanacağı ikinci yarıda ağırlıkla yurçi gelişmeler nedeniyle yine %2,7 oranında büyüyebileceğini öngörüyoruz. Bu doğrultuda 2015 yılı büyüme tahminimizi %3,4’ten %2,7’ye revize ediyoruz. Gıda fiyatlarındaki düzeltmeye rağmen TL’deki belirgin değer kayıplarının çekirdek enflasyon görünümünü kötüleşreceğini öngörüyor ve bu nedenle 2015 yılsonu enflasyon tahminimizi de %6,8’den %7,8’e yükselyoruz. TL, Merkez Bankası’nın gecikmeli reaksiyonlarına da bağlı olarak, yılboyunca beklenlerimizin oldukça ötesinde değer kaybederek aşırı değersiz seviyelere gerilemiş olsa da, TL üzerinde risklerin halen sürdüğünü tahmin ediyoruz. Buna rağmen TCMB’nin yılın geri kalanında kademeli faiz arrımları ile daha konvansiyonel bir para polikası duruşuna geçeceği ve 1 Kasım seçimleri sonrası güçlü bir hükümet kurulacağı varsayımları alnda, TL’nin sepete karşı bugünkü seviyeden çiſt haneye yakın değerlenerek 2,95 seviyesinde gerçekleşeceğini öngörüyoruz. Jeopolik riskler, seçim sonrası polik tansiyonun düşmemesi ve TCMB’nin olası gecikmeli ve sınırlı tedbirleri ise tahminimizde yukarı yönlü riskleri arrıyor. Güçlü dolar süreci ema fiyatlarını belirgin bir şekilde baskılasa da, Türkiye ne yazık ki artan polik riskler nedeniyle yılbaşındaki tahminimize göre bu süreçten yeterince nemalanamadı. Merkez Bankası’nın fiyat iskrarını gözeterek TL’yi aşırı değersiz seviyesinde uzaklaşrması ve böylece enflasyonu dizginlerken büyümeye destek vermesinin ABD Merkez Bankası’nın faiz arrımı öncesinde haya öneme sahip olduğunu düşünüyoruz. Orta vadede Türkiye ekonomisi rekabetçi üstünlükleriyle ciddi rsatlar sunmakla birlikte, son dönemdeki ciddi değer kayıplarına rağmen kısa vadede iç ve dış gelişmeler nedeniyle aşağı yönlü riskler halen sürüyor. Riskler Artarken, Polika Tedbirleri Sınırlı Kalıyor… 2 Ekim 2015 Sayfa: 1
10
Embed
Riskler Artarken, Politika Tedbirleri Sınırlı Kalıyor… 2 ... · doğrultuda yılın ilk yarısında %2,7 büyüyen Türkiye ekonomisinin, ana ticaret ortağı Euro Bölgesi’nin
This document is posted to help you gain knowledge. Please leave a comment to let me know what you think about it! Share it to your friends and learn new things together.
Transcript
Beklenenin ötesinde artan jeopolitik sorunlar ve güçlü dolara karşı zayıf politika tedbirleri nedeniyle
tahminlerimizi revize ediyoruz...
Yönetici Özeti
Dünya genelinde düşük enflasyon ve düşük büyüme olarak tanımlanan ve uzunca süre çeşitli platformlarda dile
getirdiğimiz müzmin durgunluk senaryosunun, bugün daha fazla kesim tarafından sahiplenildiği görülüyor. Bu
görüş doğrultusunda, 2014 sonundan beri ABD Merkez Bankası’ndan faiz artırımı bekleyenlerin aksine faiz
artırımının gecikmeli ve beklenenden yavaş olacağını vurguluyorduk; nitekim geride kalan bir yılı aşkın zamandan
sonra piyasa beklentileri de benzer bir eğilim gösterdi. 2015 yılına başlarken küresel çapta dört ana riske dikkat
çekmiş ve bu nedenle zorlu bir yıl geçireceğimiz uyarısında bulunmuştuk: Çin’deki yapısal sorunlar ve düşen
büyüme oranları, Euro Bölgesi’nde ilave genişlemeci para politikası desteği ihtiyacı, artan jeopolitik riskler ve
kürenin geri kalanında bu denli artan sorunlara karşı ABD Merkez Bankası’nın para politikasını normalleştirmeye
başlayacak olması. Bu doğrultuda dünya ekonomisine dair tahminlerimiz büyük ölçüde yılbaşındaki senaryomuzla
uyumlu olmakla birlikte, jeopolitik risklerin tahminlerimizin çok ötesinde bir boyuta ulaşarak 2007’den beri en
şiddetli yılın yaşanmasına yol açması ve küresel çapta koordineli politika tedbirlerinin eksikliği Doların
tahminimizin oldukça ötesinde değerlenmesine ve finansal piyasalarda volatilitenin de yüksek kalmasına neden
oldu. Küresel çapta bu denli zorlu koşullar yaşanırken, yurtiçinde de tahminlerimizin aksine seçim sonrası bir
hükümetin kurulamamış olması, jeopolitik risklerin sermaye akımlarını ve turizm gelirlerini caydırması ve
ekonomi politikalarının buna zamanında reaksiyon verememesi TL cinsi varlıklarda beklenenin oldukça ötesinde
negatif ayrışmaya yol açtı. Seçim öncesinde ve sonrasında yükselen siyasi tansiyon ile değer kaybeden TL hem
tüketici hem de yatırımcı güvenini olumsuz etkileyerek büyüme üzerindeki baskıyı artırdı. Bu trendin yılın geri
kalanında süreceğini ve güçlü bir hükümet kurulana kadar aşağı yönlü baskıların süreceğini tahmin ediyoruz. Bu
doğrultuda yılın ilk yarısında %2,7 büyüyen Türkiye ekonomisinin, ana ticaret ortağı Euro Bölgesi’nin
toparlanacağı ikinci yarıda ağırlıkla yurtiçi gelişmeler nedeniyle yine %2,7 oranında büyüyebileceğini
öngörüyoruz. Bu doğrultuda 2015 yılı büyüme tahminimizi %3,4’ten %2,7’ye revize ediyoruz. Gıda fiyatlarındaki
düzeltmeye rağmen TL’deki belirgin değer kayıplarının çekirdek enflasyon görünümünü kötüleştireceğini
öngörüyor ve bu nedenle 2015 yılsonu enflasyon tahminimizi de %6,8’den %7,8’e yükseltiyoruz.
TL, Merkez Bankası’nın gecikmeli reaksiyonlarına da bağlı olarak, yılboyunca beklentilerimizin oldukça ötesinde
değer kaybederek aşırı değersiz seviyelere gerilemiş olsa da, TL üzerinde risklerin halen sürdüğünü tahmin
ediyoruz. Buna rağmen TCMB’nin yılın geri kalanında kademeli faiz artırımları ile daha konvansiyonel bir para
politikası duruşuna geçeceği ve 1 Kasım seçimleri sonrası güçlü bir hükümet kurulacağı varsayımları altında,
TL’nin sepete karşı bugünkü seviyeden çift haneye yakın değerlenerek 2,95 seviyesinde gerçekleşeceğini
öngörüyoruz. Jeopolitik riskler, seçim sonrası politik tansiyonun düşmemesi ve TCMB’nin olası gecikmeli ve sınırlı
tedbirleri ise tahminimizde yukarı yönlü riskleri artırıyor.
Güçlü dolar süreci emtia fiyatlarını belirgin bir şekilde baskılasa da, Türkiye ne yazık ki artan politik riskler
nedeniyle yılbaşındaki tahminimize göre bu süreçten yeterince nemalanamadı. Merkez Bankası’nın fiyat
istikrarını gözeterek TL’yi aşırı değersiz seviyesinde uzaklaştırması ve böylece enflasyonu dizginlerken büyümeye
destek vermesinin ABD Merkez Bankası’nın faiz artırımı öncesinde hayati öneme sahip olduğunu düşünüyoruz.
Orta vadede Türkiye ekonomisi rekabetçi üstünlükleriyle ciddi fırsatlar sunmakla birlikte, son dönemdeki ciddi
değer kayıplarına rağmen kısa vadede iç ve dış gelişmeler nedeniyle aşağı yönlü riskler halen sürüyor.
Riskler Artarken, Politika Tedbirleri Sınırlı Kalıyor…
2 Ekim 2015 Sayfa: 1
Tahminlerimizin de ötesinde güçlü dolar ve jeopolitik
kaygılar dünya genelinde büyümeyi baskılıyor
Yılın ilk yarısında dünya ekonomisi, 2015 Yılı Görünümü
Raporu’nda ele aldığımız baz senaryomuzla (2015
Görünümü: Küresel ayrışma ve para politikalarında
senkronizasyonun sonu, 9 Ocak 2015,
www.odeabank.com.tr/tr-TR/yatirimci-iliskileri/
ekonomik-arastirmalar/DataResearch/MY10TR.pdf)
büyük ölçüde tutarlı bir seyir izledi. Dünya ekonomisi –
her ne kadar sürdürülebilirliği yönünde kaygılar olsa da–
Çin haricinde kademeli bir şekilde toparlanıyor.
2014’teki %7,4’lük büyümenin ardından yılın ilk
yarısında %7,0 büyüyen Çin ekonomisinin daha fazla iç taleple büyüme çabasının kaçınılmaz bir şekilde daha
düşük büyümeye yol açacağını, bu nedenle Yuan’daki değer kaybının önümüzdeki aylarda da devam edeceğini
tahmin ediyoruz. Bu durum emtia fiyatlarında aşağı yönlü baskıların sürmesine yol açarak, müzmin durgunluk
senaryomuzun da süreceğini gösteriyor. Çin ekonomisindeki yavaşlamanın hız kesebilmesi için bir yandan Yuan’ın
küresel finansal sisteme entegrasyonunun artırılmaya çalışılacağını bir yandan da artan deflasyonist baskılara
karşı politika duruşunun daha da gevşetileceğini tahmin ediyoruz. Gelir adaletsizliğinin artmış olması, orta gelir
tuzağı, yuanın konvertibilite süreci ve yaygın gölge bankacılık yapısı ile Çin’de büyümeye dair riskler uzunca süre
hissedilebilir. Euro Bölgesi’nde ise Avrupa Merkez Bankası’nın ultra gevşek para politikası duruşunu uzunca bir
süre koruyarak ekonomilere destek olmaya devam edeceğini öngörüyoruz. Kürenin geri kalanının aksine ABD’nin
para politikası normalleştirilmeye başlayacak olması doların dünya genelinde önümüzdeki dönemde daha da
güçleneceğine işaret ederken, mevcut fiyatlamalar ve riskler nedeniyle 2016 yılının dünya ekonomisi için tahmin
edilenden daha zorlu geçebileceğinden endişe ediyoruz. Gelişmekte olan ülkeler ile gelişmiş ülkeler arasındaki
büyüme farkının on üç yıl aradan sonra en düşük seviyeye gerilemiş olması, gelişmekte olan ülkelere sermaye
girişlerinin de keskin bir şekilde gerilemesine yol açıyor. Uluslararası Finans Enstitüsü’nün akademik derlemesine
göre, yapılan akademik çalışmaların çoğunda gelişmekte olan ülkelere sermaye girişinin belirleyen ana faktörlerin
dünyada global risk iştahı ve gelişmiş ülke tahvil faizleri, ilgili ülkede ise büyüme ve ülke riski olduğu görülüyor. Bu
açıdan değerlendirildiğinde, artan jeopolitik riskler nedeniyle içinde bulunduğumuz dönem gelişmekte olan
ülkelerden sermaye çıkışının oldukça yüksek olduğu bir döneme işaret ediyor. Bu perspektifle, gelişmekte olan
ülke kurlarının önümüzdeki dönemde de baskı altında kalacağını ve sabit kur rejimi uygulayan ülkelerde bu
baskının daha da fazla hissedileceğini tahmin ediyoruz.
Yılbaşındaki raporumuzda küresel risklerden biri olarak tanımladığımız illikit piyasa koşulları nedeniyle özellikle
tahvil faizlerinde ve bazı kurlarda gördüğümüz sert fiyat hareketlerinin önümüzdeki dönemde de görülebileceğini
düşünüyoruz. Zayıf küresel ekonomik görünüm sonucu piyasa oyuncularının risk iştahının zayıf kalmasının yol
açtığı illikit piyasa fiyatlamaları nedeniyle, sabit getirili menkul kıymetlere karşı temkinli durulması gerektiği
yönündeki görüşümüzü koruyoruz. Bu bağlamda her ne kadar ABD 10 yıllık tahvil faizleri mevcut durumda %2,0
seviyesinde olsa da, 2015 sonunda %2,5’e, 2016 sonunda da %3,1’e ulaşacağı yönündeki piyasa tahminlerine
dikkat çekmek istiyoruz.
Mevcut konjonktürde gelişmekte olan ülkelerin spesifik sorunlarını (özellikle Rusya-Ukrayna gerginliği ve Suriye-
Riskler Artarken, Politika Tedbirleri Sınırlı Kalıyor…
2 Ekim 2015 Sayfa: 2
Kaynak: IIF Çalışma Tebliği: What Drives Capital Flows to Emerging Markets? A Survey of the Empirical Literature, Nisan 2015
Burada belirtilen bilgiler, Odea Bankası A.Ş. tarafından, güvenilirliğine ve doğruluğuna inanılan kaynaklardan, okuyucuyu bilgilendirmek amacıyla derlenmiştir. Resmi kaynaklardan alınan bilgilere dayalı yapılan yorumlar ve tahminler, o tarihteki kanımızı yansıtmaktaysa da bu bilgiler, hiçbir şekilde yatırım danışmanlığı faaliyeti olarak değerlendirilemeyecektir. Söz konusu kaynaklardaki hata ve eksikliklerden ve bu bilgilerin kullanılmasından doğabilecek zararlardan dolayı, Odea Bankası A.Ş. hiçbir sorumluluk kabul etmez. İşbu rapor içerisindeki bilgilere ait telif hakkı Bankamıza ait olup, üçüncü kişilerce izinsiz kullanılamaz, çoğaltılamaz veya kopyalanamaz.
Riskler Artarken, Politika Tedbirleri Sınırlı Kalıyor…
2 Ekim 2015 Sayfa: 10
2013 2014 1Ç.2015 2Ç.2015 3Ç.2015 4Ç.2015
Bilanço Kalemleri (Yıllık Büyüme)
Ticari Krediler 35% 24% 28% 30% 31% 27%
Bireysel Krediler 25% 7% 10% 11% 12% 7%
Toplam Krediler 32% 18% 22% 27% 26% 21%
Menkul Kıymetler Portfoyü 6% 5% 5% 8% 10% 10%
YP Mevduatlar 40% 11% 12% 20% 26% 25%
TL Mevduatlar 14% 11% 14% 12% 9% 8%
Toplam Mevduatlar 23% 11% 16% 15% 15% 15%
Özkaynaklar 7% 20% 17% 14% 14% 10%
Toplam Aktifler 26% 15% 18% 21% 25% 23%
Gelir Tablosu (Yıllık Büyüme)
Net Kâr 5% 0% 15% 10% -1% -2%
Faiz Oranları (Çeyreklik Ortalama)
Ticari Kredi Faizi 11.0% 12.8% 12.8% 13.3% 14.3% 14.6%