İçin
deki
ler
Reklam İndeksiSektörel Haberler 6
Giriş Künye 37
İçmimarlar Odası’ndan Haberler Mehmet Saim İzli Söyleşisi 38
Şube Haberler 44
İçmimarlık Ofis Söyleşi Wedesign, Selin Heper, Emre Göksu söyleşisi,
‘Tasarım Heyecanı Hayalgücünün Sınırsızlığıyla Ölçülür’ 46
Üniversite Tanıtım Maltepe Üniversitesi - İçmimarlık ve Çevre Tasarım İngilizce Bölüm Başkanı
Yrd. Doç. Dr. Hicran Özalp Söyleşisi 50
Makale Yılmaz Zenger, Tasarımda Malzeme 54
Makale İyi Tasarım Sorumlu Tasarım, Yrd. Doç. Dr. Guita Farivarsadri,
DAÜ İçmimarlık Bölümü 57
Tiyatroda Sahne Tasarımı -I , Yüksek İçmimar Çağrı Bulhaz. 62
İdari Binaları; Yönetim Yapıları, Öğretim Görevlisi, Pervin Akbaş, Toros Üniversitesi
İçmimarlık ve Çevre Tasarım Bölümü 66
Portre Tanıtım Doç. Dr. Deniz Ayşe Yazıcıoğlu, İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi,
İçmimarlık Bölümü, Teknolojiyi Geleneksel Bir Anlayışla Kullanan
Tasarımcı: Werner Aisslinger 70
Dünyadan Ürün Tasarım 73
Dünyadan Mekan Tasarım 78
Gezi Çek Cumhuriyeti, Prag 84
Sergi S. Sabancı Müzesi, Geleceğe Geri Sayım Zero Sergisi 88
Nereden Geldik Buraya, Salt Beyoğlu Salt Galata 90
Günümüz İmgeleri Saraybosna Güzel Sanatlar Akademisi’nden Yapıtlar,
Pera Müzesi 90
Kültür Sanat 92
Samur Halı
Peli Parke
Tavcam
Aqua Zemin
Massive Parke Sistemleri
Ege Seramik
Nurus
Hüppe
Fiberli
Lamp 83
Zeyhan Elektrik
Durlum
Avonni
Klassis
Hand and Made Halı
Kastamonu Entegre
Hettich
Trakya Cam
Bürotime
Forum Interior
Tuna Ofis
Öztiryakiler (Blanco)
Doğaner Reklam
Kale Seramik
Lighttech Fuarı
İçmimar Ajanda
Balıkçıoğlu Mobilya
Avissa
Özcan Aydınlatma
Ön kapak içi
Kapak içi Yanı
03
05
07
11
13
15
17
19
21
22
25
27
28
29
31
33
35
36
45
49
69
75
77
91
115
Kapak İçi
Arka Kapak
Türk
iye
/ S
ergi
Hab
er
8
İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından
Koç Holding sponsorluğunda düzenlenen 14.
İstanbul Bienali, 5 Eylül-26 Kasım tarihlerinde
ücretsiz olarak gerçekleştiriliyor. TUZLU SU:
Düşünce Biçimleri Üzerine Bir Teori başlığıyla
Carolyn Christov-Bakargiev tarafından bir dizi
işbirliği içerisinde şekillenen 14. İstanbul
Bienali’nde; Afrika, Asya, Avustralya, Avrupa,
Ortadoğu, Latin Amerika ve Kuzey Amerika'dan
80’in üzerinde katılımcının 1.500’ün üzerinde
eseri iki ay boyunca şehrin farklı noktalarında
gezilebilecek.
Boğaz’ın Avrupa ve Anadolu yakasını içine
alan 36 mekânda gezilebilecek TUZLU SU,
müzelerin yanı sıra tekneler, oteller, eski
bankalar, otoparklar, bahçeler, okullar,
dükkânlar ve özel konutlar gibi kara ve su
üzerindeki geçici yerleşim alanlarına yayılıyor.
14. İstanbul Bienali’nin açılış haftasında,
uluslararası sanat çevrelerinden eleştirmen,
küratör, müze ve galeri yöneticileri ile basın
mensupları da dahil olmak üzere yurt dışından
5 bine yakın konuk İstanbul’da ağırlandı.
TUZLU SU: Düşünce Biçimleri Üzerine Bir TeoriCarolyn Christov-Bakargiev, bienalin teması
Tuzlu Su’ya dair fikirlerini şu şekilde açıklıyor:
“Boğaziçi ekseninde kentin geneline yayılan bu
sergi bir materyalin -tuzlu su- ve çelişen düğüm
ve dalga imgelerinin etrafında dönüyor. Çizginin
nereye çekileceğini, nerede geri çekileceğini,
nerede yaklaşıp nerede uzaklaşacağını
araştırıyor. Bunu, açık denizlerde, aygıtlarımızın
düz yüzeyleri üzerinde parmak uçlarımızla
yaptığı gibi, sualtının derinliklerinde, kat kat
şifrelemeler açılmadan önce de yapıyor. Sergi,
dünyayı şiirsel ve politik olarak şekillendiren ve
dönüştüren, görünür ve görünmez farklı dalga
örüntülerini ve frekanslarını, su akıntılarını ve
yoğunluklarını ele alıyor. Hem zamanı askıya
36 mekânda 1500’ün üzerinde eser, 26 Kasım’a kadar gezilebilecek
TUZLU SU: DüşünceBiçimleri Üzerine Bir Teori
Fotoğraf: Sahir Uğur Eren.
Türk
iye
/ S
ergi
Hab
er
9
alan durdurulmuş hareketler vardır
(denizler, okyanuslar üzerinde insan
taşımacılığının düğümleri, savaş,
emek, etnik temizlik düğümleri)
hem de dalgalar gibi dağınık ve
tekrarlanan hareketler vardır
(ayaklanma dalgaları, ‘jouissance’
dalgaları, elektromanyetik dalgalar).
Hem kelimenin düz anlamıyla su
dalgaları vardır hem de insan dalgaları,
duygu ve anı dalgaları. Dalgaları teşhis
ederek, görerek örüntülerinin farkına varırız
-sualtındaki su örüntüleri, rüzgâr örüntüleri.
Belki de bir dalga sadece zamandır- bir dalganın
yüksek ve alçak noktaları arasındaki farkta
duyumsanan his zamanı, dolayısıyla mekânı ve
dolayısıyla yaşamı imleyebilir. Sanatla birlikte ve
sanat aracılığıyla yas tutuyor, hatırlıyor, kınıyor,
iyileşmeye çalışıyoruz ve kendimizi bu mekânda
beraber yaşamış birçok topluluğun neşe ve
canlılık olasılıklarına adıyor, formdan yeşeren
yaşama sıçrıyoruz.”
Christov-Bakargiev’in kaleme aldığı ve sergi
kılavuzu niteliğindeki 14. İstanbul Bienali
Rehber Kitabı’nda ise bienalde yer alan işler ve
bienal mekânlarıyla ilgili bilgiler bulunuyor.
Kitapta yer alan haritalar, tavsiye edilen rotalar
ve ulaşım için pratik bilgiler ise deniz ve kara
üzerinde en az üç gün sürecek sergi gezme
deneyimini kolaylaştırıyor.
14. İstanbul Bienali Mekânları 14. İstanbul Bienali’nde, İstanbul Modern, ARTER, Özel
İtalyan Lisesi ve Galata Özel Rum İlköğretim Okulu karma
sergilere ev sahipliği yaparken, diğer tüm mekânlarda tek
sanatçı ya da sanatçı topluluklarının işleri görülebilir.
Galata-Tophane-Beyoğlu bölgesindeki sergi mekânları
arasında; SALT Galata, Vault Karaköy The House Hotel, Kasa
Galeri, Galata Özel Rum İlköğretim Okulu, İstanbul Modern,
Boğaz’da yüzen bir balıkçı teknesi, DEPO, Çukurcuma
caddesindeki bir otopark ve Boğazkesen caddesi üzerinde
bir dükkân, Masumiyet Müzesi, Özel İtalyan Lisesi, bienalin
üç hayali mekânından biri olan Fransız Yetimhanesi, The
House Hotel Galatasaray, Bostanbaşı Sokak’ta yer alan eski
bir ev, Cezayir binası, bir diğer hayali mekân Casa Garibaldi,
ARTER, Anadolu Pasajı olarak bilinen ayakkabı dükkânı FLO,
Pera Müzesi, ADAHAN Otel’in bir odası ve otelin altındaki
Sarnıç bulunuyor.
Kabataş-Kadıköy-Büyükada hattında ise Yeldeğirmeni’nde
bulunan Tunca Subaşı & Çağrı Saray Atölyesi, Büyükada’da Kaptan
Paşa Deniz Otobüsü, Büyükada Halk Kütüphanesi, Splendid Palas
Oteli, Rizzo Palas, Mizzi Köşkü, Çankaya 57 ile Troçki Evi yer alıyor.
Ayrıca Sivriada da bienal mekânları arasında bulunuyor.
Şişli-Tarihi Yarımada-Rumeli bölgesinde yer alan bienal
mekânları ise Yeni Hrant Dink Vakfı ve Agos Merkezi ile vakfın ve
gazetenin eski merkezi Hrant Dink Vakfı ve Agos - Parrhesia
Merkezi, Balat’taki Küçük Mustafa Paşa Hamamı, Rumeli Feneri ve
hayali mekânlardan Riva Kumsalı.
Bienalin geçici mekânlarından biri de Türkiye kıyılarından iki
kilometre uzaklıkta olan Yunanistan adası Kastellorizo (Meis).
Adada 7-13 Eylül tarihleri arasında Fiorucci Art Trust işbirliğiyle
bienal sanatçılarının da katılımıyla “Güneşin yüksek Hayır! sesi
yakıyor tepelerin ön cephesini. Salt Lake'ten kum çekirgeleri
geliyor ve kapanıyor salonların çoğu” başlıklı bir program
gerçekleştirilecek.
Liam Gillick.
Foto
ğraf
: Sah
ir Uğu
r Ere
n.
10
Türk
iye
/ F
irma
Habe
r
Aydınlatma aygıtları üretiminin önde gelen Türk firması LAMP 83, Medine
Havalimanı ATÜ Duty Free mağazalarının aydınlatılması projesinde,
çözüm ortağı oldu. Suudi Arabistan’da, TAV Tepe Akfen’in proje yüklenicisi
olduğu yeni Medine Prens Muhammed Bin Abdulaziz Uluslararası
Havalimanı, geçtiğimiz aylarda hizmete girdi. Hem mimari tasarımı, hem de
aydınlatma etkisi ile farkını ortaya koyan havalimanı içerisinde bulunan ATÜ
Duty Free mağazaları, aydınlatma çözümleri için LAMP 83’ü tercih etti. Yılda 8
milyon yolcunun geçtiği Medine Havalimanı’ndaki mağazalar için üzerinde 4
ay çalışılan aydınlatma projesi sonucunda, havalimanı içerisindeki her bir
mağazaya göre farklı bir hikaye ve konsept oluşturuldu. Proje genelinde,
istenen tüm uluslararası standartları karşılayan ve tamamı LED ışık kaynağına
sahip LAMP 83 aydınlatma aygıtları kullanıldı ve tüm ürünlerin yerleşim ile
tasarımları, mimari konsepte uygun olarak yapıldı.
Aydınlatma aygıtları üretiminin lider Türk firması LAMP 83, dünyanın
önde gelen kimyasal ve plastik madde üreticilerinden Alman firması
Biesterfeld’in İstanbul merkez ofisini aydınlattı. 100 yılı aşkın ticari geçmişi
olan, Alman kimyasal ve plastik üreticisi Biesterfeld Spezialchemie GmbH
firmasının Türkiye’deki merkez ofisi, LAMP 83 tarafından aydınlatıldı.
Maltepe, İstanbul’da yer alan 660 m2’lik ofisin iç mekan düzenlemesini
yapan LS Design Architecture firmasının
aydınlatma çözüm ortağı olarak seçtiği LAMP 83,
uluslararası müşteri portföyündeki başarılarına
bir yenisini daha eklemiş oldu. Ofis çalışanları için
keyifli, enerjik ve profesyonel bir çalışma ortamı
sunmak amacıyla yola çıkan LAMP 83’ün uzman
proje ekibi, hemen hemen tamamı açık tavan
olan ofiste, mimari grup tarafından istenilen
ambiyansı, standart ürünlerin yanı sıra, özel
üretim lineer ve dekoratif sarkıtlarla yakalandı.
Alman devi Biesterfeld,Lamp 83’ü tercih etti
Lamp 83 imzası Medinehavalimanı mağazalarında
12
Türk
iye
/ F
irma
Habe
r
Ofis zeminine minimalist yaklaşım
Temsil ettiği dünyaca ünlü markaların
birbirinden özgün koleksiyonlarıyla
adından söz ettiren kibrID MATERIAL, ofis
projelerinde de içmimar, mimar ve tasarımcılar
tarafından sıklıkla tercih ediliyor. Hollandalı
Mosa firmasının iç mekanlar için ürettiği Terra
Maestricht koleksiyonuyla ofis projeleri zemin
kaplamalarına minimalist yorumlar getiren
kibrID MATERIAL, yüksek teknik özelliklere
sahip karolarla uzun ömürlü bir kullanım
sunuyor. Sistema tasarımı Covieden ve Abbott
firmalarının giriş bölümlerinin zemininde tercih
edilen Terra Maestricht, led aydınlatmalı
seçeneğiyle de fonksiyon ve tasarımın uyumlu
birlikteliğini ofislere taşıyor. Farklı yüzey ve
aydınlatma alternatifleriyle zeminlerde çarpıcı
etkiler oluşturan koleksiyon, çizilme, yıpranma
ve aşınmalara karşı da yüksek direnç gösteriyor.
Ağaç Bazlı Panel Sektöründe Türkiye’nin en
büyük üreticisi olan Kastamonu Entegre Ağaç
Sanayi, bu yıl 18’ncisi düzenlenen İntermob
Fuarı’nda son trendleri yansıtan yeni ürün grupları
ile yer aldı. Kastamonu Entegre iki katlı standı ile
göz doldurdu. Ağaç bazlı panel sektöründe
Türkiye’nin lider, Avrupa’nın da önde gelen
şirketleri arasında yer alan Kastamonu Entegre
Ağaç Sanayi, 10 - 14 Ekim tarihleri arasında İstanbul
TÜYAP’ta gerçekleşen, Uluslararası Mobilya Yan
Sanayi, Aksesuarları, Orman Ürünleri ve Ahşap
Teknolojileri Fuarı’nda geniş ürün yelpazesiyle
ziyaretçilerin ilgi odağı oldu. Kastamonu Entegre,
İntermob Fuarı’nda sergilediği ham ve melamin
kaplı MDF ve Yongalevha, parlak levha ürünleri
Glossmax, Evogloss, Acyrclic Panel, kapı paneli
ürünleri Dorpan, Doorlam ve laminat parke
ürünleri Floorpan ve Artfloor ile ziyaretçilerin
beğenisini topladı. Dünyanın 30 farklı
ülkesinden 1000’e yakın firmanın katılımı ile
18’nci kez sektör profesyonellerini ve sektördeki
tüm yenilikleri bir araya getiren İntermob
Fuarı’nda Kastamonu Entegre, 480 metrekarelik
stand alanı ile ziyaretçilerin dikkatlerini üzerine
çekti. Fuara 90 farklı ülkeden 65 binin üzerinde
ziyaretçi katılımı sağlandı.
Kastamonu Entegre Intermob Fuarı’ndamüşterileriyle buluştu
Türk
iye
/ F
irma
Habe
r
14
Banyo ve mutfak için mermer en doğru seçim
Dekorasyonda dünya markası Tureks Stone, mutfak ve banyo için en
doğru malzemenin mermer olduğunu ifade ediyor. Türkiye'nin
dünyaca ünlü mermerlerinden kişiye özel, renkli mutfaklar tasarlamanın
mümkün olduğunu ifade eden Tureks Stone Yöneticisi Yüksek İçmimar
Gökçen Anlı, estetik, hijyenik ve dekoratif bir ürün olan mermerin mutfak
ve banyolara yüksek bir görsellik kazandırdığını belirtiyor.
Türkiye'nin dünyaca ünlü doğal taşlarından trend yaratan
koleksiyonlar üreten Tureks Stone Yöneticisi Yüksek İçmimar Gökçen Anlı,
memerin uygulama kolaylığı olduğunu
söylüyor. Anlı, doğal bir malzeme olan
mermerin birçok avantaj sağladığını, gıda
maddeleriyle temasında sorun yaşanmaması,
uzun ömürlü olması, çizilmezliği, ısıdan
etkilenmemesi ve renk değiştirmez özellikte
olması nedeniyle mermerin mutfak ve banyoda
ideal bir tercih olarak öne çıktığını kaydediyor. Gökçen Anlı.
Viko’dan örnek adım ‘september’Sürdürülebilir, Aydınlık Bir Gelecek, yaklaşımı ile yaşama değer katan
birçok sosyal sorumluluk projesi yürüten VİKO, çalışanlarından oluşan
Aydınlık Toplum Gönüllülerini bu projelerine dahil ederek maksimum etkiyi
sağlamayı amaçlıyor. Tam 17 yıldır toplum yararına çok sayıda proje
gerçekleştiren kuruluş, hayata geçirdiği Kurumsal Sosyal sorumluluk
projelerini çalışanlarından oluşan Aydınlık Toplum Gönüllüleri ile birlikte
yürütüyor. VİKO Aydınlık Toplum Gönüllüleri Işığa muhtaç sosyal konulara
aydınlık katmak için gönülden çaba sarf ediyor, toplum için değer yaratan
projelere imza atıyor. Aydınlık Toplum Gönüllülerinin yer aldığı son proje ise
“Steptember “ oldu. Bu kapsamda gönüllülerin kurduğu takımlar Eylül ayı
boyunca günde 10.000 adım atma hedefi ile birlikte Cerebral Palsy’li
çocuklar için 12.000 TL bağış toplayarak yine örnek adımlar attılar.
Steptember, tüm dünyada eş zamanlı olarak yürütülen bir sosyal
sorumluluk projesi ve Eylül (September) ve Step (adım) kelimelerinin
birleşmesinden oluşmuş anlamlı bir proje adı. Amacı ise, Cerebral Palsy
hastası çocukların varlığına ve ihtiyaç duydukları desteğe dair toplumda
farkındalık yaratmak.
Türk
iye
/ F
irma
Habe
r
16
2005 yılından beri faaliyetlerini sürdüren Doğaner Reklam, Açıkhava Reklam ve
Ultralam Panel alanlarında en büyük tedarikçi ve ihracatçılardan biri konumundadır.
Selimpaşa-Silivri’deki 3500 m2 lik fabrikasında müşterilerinin taleplerine planlı, doğru ve
hızlı bir üretimle karşılık verebilmektedir. Ultralam baskılı kapak & panel, duvar kağıdı ve
kanvas tablo, deri baskı ürünleri, uv gergi tavan baskı, ultralam parke baskı, cam & pleksi
uv baskı gibi ürün kalemlerinde ve daha birçok üründe uzmanlaşmıştır. Daha detaylı
bilgiler ve iletişim için: www.doganerreklam.com.tr
Doğaner Reklam’ın renkli dünyasına yolculuk
Philips’ten yeni FilamentLED Deco Classic
Aydınlatmada dünya lideri Philips, yeni
filament tipi LED Deco Classic ailesi ile
dekoratif aydınlatmaya yeni bir soluk getirerek,
%90’a varan enerji tasarrufunu estetik ışık ile
birleştiriyor. Farklı tasarımları tercih eden
kullanıcılara yönelik bir ürün ailesi olan Philips
LED Deco Classic lambalar, kristal şamdanlar,
endüstriyel avizeler ve şeffaf görünümlü modern
armatürlere uyum sağlıyor ve içinde bulunduğu
dekorasyonun bir parçası haline gelir. Philips LED
Deco Classic lambalarının içinde yer alan filament
çubuklar ışıklar açık veya kapalı iken ambiyansa
katkıda bulunuyor. Philips Filament LED Deco
Classic LED lamba özelikleri:Klasik şeffaf görünüm, Filament LED çubuk görüntüsüRetro tasarımDuy tipi: E14, E27Düşük enerji tüketimi, Enerji sınıfı etiketi: A++Lümen: 250 lm (25W eşdeğeri)/470 lm (40W eşdeğeri)Renk sıcaklığı: 2700K (sarı ışık)15,000 saat uzun kullanım ömrü, Düşük karbon ayakizi.
Kelebek Etkisi ile evlerin havası değişiyor Kelebek Mobilya ‘Kelebek Etkisi’ isimli kendine has
oda parfümüyle evlerin havasını değiştiriyor.
Kelebek'e özel üretilen ‘Kelebek Etkisi’, hoş esansıyla
Kelebek Mobilya ve Kelebek Mutfak mağazalarında
ziyaretçilerini karşılıyor. Çiçek, baharat ve meyve özleri ile
harmanlanan ‘Kelebek Etkisi’ sandal ve agarwood
ağaçları ile birlikte paçuli bitkisi özüyle, doğanın tazeliğini
evlere taşıyor. Güzel kokunun yoğunluğu, şişeye çubuk
eklenerek yada çıkarak ayarlanabiliyor. Kelebek Etkisi,
Kelebek Mobilya mağazalarında sizleri bekliyor.
Türk
iye
/ F
irma
Habe
r
18
Şişecam Düzcam’ın “Mimarinin Şeffaf
Yüzü” sloganıyla bu yıl ikincisini
gerçekleştirdiği ‘T Buluşmaları’nın konuğu
dünyaca ünlü Hollandalı mimar ve şehir
planlamacısı Winy Maas oldu. Dünya
Mimarlık Haftası’nı kutlamak üzere
İstanbul’da gerçekleştirilen etkinlik
kapsamında MVRDV mimarlık ofisinin
kurucu ortağı Winy Maas mimarlık, peyzaj,
şehir planlama gibi alanlardaki
deneyimlerini mimarlar, tasarımcılar ve
yapı sektörü profesyonelleriyle paylaştı.
Etkinlik kapsamında Maas’ın “What’s
Next?” adlı sunumunu bini aşkın mimar ve
mimarlık öğrencisi izledi.
Şişecam Düzcam’ın “Mimarinin Şeffaf
Yüzü” sloganıyla ve Arkitera Mimarlık
Merkezi işbirliğiyle düzenlenen ‘T
Buluşmaları’, yapı ve mimarlık sektörünün
önde gelen isimlerini bir araya getirdi.
Harbiye’deki Askeri Müze’de
gerçekleştirilen etkinliğe mimarlar,
tasarımcılar ve yapı sektörü
profesyonelleri büyük ilgi gösterdi.
Bini aşkın mimar ve mimarlık
öğrencilerinin izlediği etkinlikten duyduğu
memnuniyeti dile getiren Şişecam
Düzcam Pazarlama Grup Müdürü Ebru
Şapoğlu, yaşam alanlarımızı şekillendiren
ve kentlere ruh veren mimarların Dünya
Mimarlık Haftası’nı kutladı.
Çalışmalarında ağırlıklı olarak cam
kullandığını belirten Maas, mimari de
gelecekte cam kullanımının daha da
yaygınlaşacağına dikkat çekti. Maas, bilgi
ve teknoloji kullanılarak mimarların yaşam
alanlarını farklılaştırdığı söyledi. Geleceğin
binalarının şeffaf ve nefes alması
gerektiğine vurgu yapan Maas, şu bilgileri
aktardı: “Gelecek üzerinden
spekülasyonlar yaparak soruna çözüm
bulmak gerekiyor. Mimaride eleştiri çok
önemli bir yer tutuyor. Yapıcı eleştiriler
mimariye dinamizm katar.”
Sadece mimarlık değil; peyzaj, şehir
planlama gibi tasarımın farklı alanlarında
da başarılı çalışmalara imza atan ünlü
mimar Winy Maas, ortağı olduğu MVRDV
mimarlık ofisinin tasarım prensibini
mimarlık, kent planlama ve peyzaj
tasarımında sosyal ve çevresel bütünlüğü
ele alacak şekilde bir mekansal yenilik
yaratmak olarak açıklıyor.
Şişecam Düzcam, T Buluşaları’nda dünyaca ünlü Hollandalı mimar Winy Maas’ı ağırladı
Türk
iye
/ F
irma
Habe
r
20
Yurtbay Seramik doğadan ilham alarak,
doğanın tüm dokularını seramiğe
taşımaya devam ediyor. Ahşap
görünümlü iki yeni seri, “Antik Wood”
ve “Samba” sonbahar koleksiyonu
arasındaki yerini alıyor. Cersaie Fuarı’nda
büyük ilgi gören, ahşabın göz
alıcı dokusunu seramik
karoda bütünleştiren
Samba, konut, otel, ofis
veya kafelerin yanı sıra
geniş iç ve dış
mekânların duvar ve
zeminlerinde kullanım
alanı buluyor. Avangart bir
konsept sunan Samba
Serisi, 15x90 ebatıyla, multi
rengiyle satışa sunuluyor. Antik Wood
Serisi ise Classico, Rust, Oxide olmak üzere
üç farklı doğal ahşap rengi ile uygulandığı
mekânların vazgeçilmez bir parçası oluyor.
15x60 ebatında üretilen Antik Wood,
duvar ve zeminde kullanılabiliyor.
Yurtbay Seramik, AntikWood veSamba serisiyle Cersaie Fuarı’nda
Türkiye’nin ilk metal modern mobilya tasarımcısı Sadi Öziş’in
tasarımları yenilenerek dünyaca ünlü Alman mobilya üreticisi
Walter Knoll koleksiyonununa dahil ediliyor. 2012 yılında kendisini
kaybettiğimiz ünlü tasarımcı Sadi Öziş imzalı Fishnet, Burgaz ve Rumi
koltuklar, tüm dünyada Walter Knoll markası ile satışa sunulacak.
İngiltere’den Norman Foster ve Pearson Lloyd, Avusturya’dan EOOS,
Hollanda’dan Ben van Berkel, Japonya’dan Kengo Kumave, İtalya’dan
Claudio Bellini gibi ünlü mimar ve tasarımcılarla birlikte çalışan
Walter Knoll bu şekilde ilk kez bir Türk tasarımını koleksiyonununa
dahil ediyor olacak. Türk modern tasarımının öncülerinden,
tasarımcı, heykeltıraş ve ressam Sadi Öziş’in (1923-2012) savaş
sonrası Türkiyesi’nde yaşanan malzeme teminindeki zorluklar
sebebiyle, inşaat demiri, balıkağı, suborusu, kümesteli, elektrik
kablosu gibi mazlemeler kullanarak eşsiz yaratıcılık örnekleri
gösteren tasarımları arasında yer alan; Fishnet, Burgaz ve Rumi,
Walter Knoll tarafından ilk defa Mozaik Ortaköy Showroom’da 15
Ekim Perşembe günü lanse edildi.
İlk kez bir Türk tasarımı Alman Mobilya devi
Walter Knoll koleksiyonunda
22
Türk
iye
/ Y
eni Ü
rün Yemek odalarınızdaki
sade dokunuş NorwayModern geometrik çizgilerle yuvarlak hatların bir arada
kullanıldığı Doğtaş Norway Yemek Odası, zarifliği ve
sadeliği evinize taşıyor. Dokunmaktan keyif alacağınız
mobilyalar üreten Doğtaş, Norway Yemek Odası’nda beyazın
saflığını ceviz dokusunun sıcaklığıyla birleştiriyor. Yerden yüksek
masif ayaklarla aileniz ve misafirleriniz için kullanım kolaylığı
sunan seri, zarifliği ve estetiği üst boyutta yaşatıyor. Ceviz rengi
ile detaylandırılan parlak beyaz yüzeye sahip yemek masası,
konsol ve vitrin, Norway Serisi'nin tarzına uygun sandalyeleriyle
tamamlanıyor. Modern geometrik çizgilerle yuvarlak hatların bir
arada kullanıldığı Norway, zarifliği ve sadeliği evinize taşıyor.
GROHE ürün yelpazesinin seçkin
ürünleri Swissôtel The Bosphorus
İstanbul’un yenilenen batı kanadının yeni
konseptiyle, mükemmel bir uyum
sergiliyor. KCA International’ın dünyaca
ünlü tasarımcısı Khuan Chew’in imzasını
taşıyan iç mekan tasarımının getirdiği
çağdaş yeni görünüm, İsviçre’nin ince
zevkini, hassasiyetini ve sadeliğini Türk
kültürünün sıcaklığıyla harmanlıyor ve
Boğaz’ın ışıklarını odaların içine
yansıtıyor. Chew’in yerden tavana cam
vurgusu sayesinde Boğazın suları her
odada ve süitte ışıldıyor ve konukları her
gelişlerinde alışık oldukları ferahlık
hissiyle kucaklıyor. Swissôtel The
Bosphorus İstanbul’da tercih edilen
ürünlerden biri de mücevherimsi kalitesi,
biçimli şekli ve mimarisiyle görenleri
cezbeden Allure Brilliant serisinden tek
kumandalı lavabo bataryaları, ankastre
banyo ve duş bataryaları ile tepe duşu
oldu. Keskin yüzeyler, büyüleyici açılar ve
detaylar sunan Allure Brilliant, komplike
olmadan sofistike olabilen keskin hatlı
armatürleri ile banyo tasarımına ve suya
yeni bir boyut katıyor ve Swissôtel The
Bosphorus İstanbul’un yenilenen batı
kanadının konseptiyle mükemmel bir
uyum sergiliyor.
Swissôtel yenilenen batı kanadındaGROHE ürünlerini tercih etti
Türk
iye
/ Y
eni Ü
rün
24
Üst ray profili olmaksızın zeminde yürüyen sürgülü
kapı fonksiyonu ile Xtensa, kullanılmazken
camlar art arda tamamen geçtiği için tek cam gibi
görüntü sağlayarak banyonuzu ferah gösterir.
Zemindeki eğimi belirli bir orana kadar tolere
edebilen üstün teknoloji ürünü rulmanlar, yüksek
taşıma kapasitesiyle cam panellerin kolayca
açılıp kapanmasını sağlar.
Xtensa, kapalı konumdayken Walk-In panellerin
şıklığını sunarken, duş esnasında sabit panelin
arkasından çıkan ikinci panel ile kapılı kabinlerin duş
konforunu temin eder.
Phoenix Design imzalı Xtensa, Interior Innovation
ve Red Dot tasarım ödüllerine sahiptir.
Yeni HÜPPE Xtensa
Addo Furniture Bridgeile dengeli iletişimi
vurguluyor
Minimal GörünümSu SızdırmazlıkKolay Kullanım
Estetik ve işlevselliği tasarım felsefesiyle birleştiren
Addo Furniture, tasarımcı Sezgin Aksu ile birlikte
geliştirdiği 'Bridge' koleksiyonu ile ofis tasarımında
denge unsuruna vurgu yapıyor. Yaşayan ortamlarda
tasarım, aynı zamanda bir iletişim dili olarak karşımıza
çıkıyor. Addo Furniture, günümüzün ofis trendlerini
Milano'daki ofisi Aksu/Suardi ile başarılı tasarımlara
imza atan tasarımcı Sezgin Aksu'nun sıra dışı
çerçevesiyle yeniden yorumladı. İş hayatındaki
dengeyi temsilen, insanları birbirine bağlayan, yeni
ilişkiler kuran, bilgi paylaşımı sağlayan ve bağlanma
duygusunu en doğru tanımlayan 'köprü' olarak
tasarlanan Bridge serisi; yeni nesil çalışma hayatının
dinamiklerini estetik ve fonksiyonellikle buluşturan
özgür çalışma ortamları yaratıyor. İletişimin en doğru
tanımlarından biri olan köprüden yola çıkan Sezgin
Aksu, Bridge koleksiyonunda etkileşim, motivasyon
ve bilgi paylaşımını simgeleştirdi.
26
Firm
a / Y
eni Ürü
n
Türkiye boya sektörünün lideri Filli Boya, Mobilya Boyaları yeni ürün
lansmanını gerçekleştirdi. Filli Boya, Gebze Fabrikası’ nda bayilerinin
katılımı ile gerçekleştirdiği lansmanda, sektöre sunduğu birçok yeni ürünün
yanı sıra yeni ambalajlarını da tanıttı. Sektöre yön verecek bu büyük
buluşmada, yeni oluşturulan ULTRA, SUPER ve FINE serilerine ait ürünler ve
ambalajlar tanıtıldı. Yeni ürün serileri ile sektörün tüm ihtiyaçlarına
karşılamayı hedefleyen Filli Boya yeni ambalajları ile de beğeni topladı. Filli
Boya Mobilya Boyaları Grubu; ULTRA serisi ürünleri ile üstün performans ile
profesyonel çözümleri, SUPER serisi ürünleri ile sektörün tüm ihtiyacını
karşılamaya yönelik yüksek kalitede ürün çeşitliliği, FINE serisi ile de
mükemmel fiyat/performansa sahip ürünlerini bayileri ile buluşturdu.
Filli Boya, yeni ürünümobilya boyalarını tanıttı
Crate and Barrel’ın her ay bir mimar ve tasarımcı ile hayata geçirdiği ‘Picks by
Pros’ kapsamında, Yalın Tan’ın seçimleri 7 Ekim’de Crate and Barrel Zorlu
Center mağazasında gerçekleştirilen davette dekorasyon tutkunları ile buluştu.
Interior Design Best of Year Awards Onur ödülü, iF İletişim tasarım ödülü,
MOBSAD En iyi Mekan tasarım ödülü ve 2014 German Design Award adaylığı
bulunan Tan’ın, yalın tasarımlardan oluşan seçimlerinde metal, mermer ve ahşap
materyaller ve sade renkler dikkat çekti. Yalın Tan ile Crate and Barrel Türkiye ve
Rusya CEO’su Nur Akgerman’ın ev sahipliğinde gerçekleşen davete sanat,
tasarım, iş ve cemiyet dünyasından tanınmış isimler katıldı.
Bilkent Üniversitesi İçmimarlık ve Çevre Tasarımı bölümünden mezun olan
Yalın Tan, uzun yıllar bireysel ve ortaklı çalışmalarının ardından YALINTAN +
PARTNERS firmasını kurarak çalışmalarına devam ediyor. Tan’ın, favori Crate and
Barrel ürünleri, 1-31 Ekim tarihleri arasında Zorlu Center, Akasya Acıbadem,
İstinyePark ve Ankara Next Level AVM mağazaları ve www.crateandbarrel.com.tr
adresinden ulaşılabilir.
Crate and Barrel ‘Picks by Pros’ ile ünlü mimar Yalın Tan’ı ağırladı
Türk
iye
/ F
irma
Habe
r
28
1991 yılında kurulan HAND MADE
Collection El dokuma halı
sektöründe Türkiye’nin önde gelen ve en
çok tanınan imalatçı/ithalatçılardan
birisidir. Önceki yıllarda mağazamız en
fazla beğenilen koleksiyonları halı
severlere tanıtmış, dekorasyon
anlayışında yeni standartlar koymuştur.
Klasik Milas dokumalarından, el dokuma
Nepal Halılarına; patenti bize ait ERZURUM
dokuması halılardan, özel tezgahlarda
dokunanlara kadar her çeşit halı HAND
MADE Collection tarafından kalite, işçilik,
güzellik uyumu ile her zevke cevap
vermektedir. Size sunduğumuz her
ürünümüzün fiyatı ve özellikleri HAND
MADE Collection garantisi altındadır. En az
halılarımız kadar iyi olan hizmetlerimizle
müşterilerimizi satıştan sonra dahi
memnun görmekteyiz. Sizi temin ederiz ki,
istediğiniz halı veya işlemelerimizden
stoklarımızda mevcut olduğu sürece
adresinize en kısa zamanda teslim edilir.
İçmimari ve ev dekorasyonunda kalite
ve yeniliği hedef olarak alan, halıların
bakım tamir ve temizlik işlemlerini de
başarıyla sürdüren HAND MADE
Collection Etiler’deki mağazasında,
bugün müşterilerine aktif olarak 14
koleksiyonunu sunmaktadır.
Halı çeşitliliğinde aradığınız her şey Hand Made Collection'da
Firm
a Sö
yleş
i /
Ağus
tos
Tekn
oloj
i - T
asar
ımcı
Erta
n G
üven
30
Ağustos TeknelojitarafındanBursa’da üretimiyapılan betonaydınlatma objesi ishiiçmimar ve mimarlaraaydınlatma tasarımında yenibir pencere açıyor. TasarımcıErtan Güven İçmimardergi’ye ishi’yi anlattı
Taşın verdiği sonsuzluk duygusunun bir türevi olarak: İSHİ
Tasarımcı Ertan Güven.
34
Üni
vers
ite H
aber
/ İz
mir
Ekon
omi Ü
nive
rsite
si
İzmir Ekonomi Üniversitesi, İçmimarlık ve Çevre Tasarımı Bölümü 2.
Sınıf öğrencileri, “Artists’ Cove” (Sanatçı Yuvası/ Yaşam Alanı) olarak
yeniden işlev kazandıracakları, Boran Ekinci Mimarlık tarafından
tasarlanan Narlıdere evi konut projesinin şantiyesini incelemişlerdir.
Öğrenciler, şantiyede, Dere Construction tasarım ve teklif departmanı
sorumlusu, Mimar Eray Şengelli’den uygulamalarla ilgili bilgi almışlardır.
Binada, bölmelerden uzak bir planlama yapılması, mekanların
birbirleriyle ilişkileri, malzemelerin ham halleriyle kullanılması, yaratıcı
birleşim detaylarının kullanılması, gezinin öğrenciler için çeşitli
uygulama süreçlerini gördükleri, eğitsel bir deneyim olmasını
sağlamıştır. Projenin devamında, her öğrenci, Türk güncel sanatçıları
için, oluşturdukları bireysel mekansal senaryolara göre yaratıcı üretimi
destekleyecek mekanlar tasarlayacaklardır. Öğrencilerin, bu şekilde,
hem bu inovatif mekanda çalışma imkanı bulmaları, hem de güncel
Türk sanatıyla ilgili bilgi sahibi olmaları planlanmaktadır.
http://www.boranekincimimarlik.com/v3/#/tr/projects/180
7Ekim günü, SALT Beyoğlu Galeri'de, Türkiye’de Modern Mobilya başlıklı bir panel
gerçekleşmiştir. DATUMM: Dokümantasyon ve Arşivleme - Türkiye'de Modern Mobilya
ekibine ek olarak (Deniz Hasırcı, Zeynep Tuna Ultav, Hande Atmaca, Seren Borvalı), konunun
iki uzmanı Prof. Önder Küçükerman ve Neptün Öziş'in de panelist olarak katıldığı ve SALT
Araştırma ve Programlar sorumlusu Aslı Can’ın moderatör olduğu panele, mobilya üretimi,
tasarım ve akademik alanlardan geniş bir katılım olmuştur. Panelin ardından proje
kapsamında hazırlanan ve Türk modern mobilya tasarımcı ve üreticileriyle gerçekleştirilen
söyleşilerden oluşan DATUMM belgeseli gösterilmiştir. Prof. Küçükerman, panelde ilk sözü
alarak, Türkiye’de mobilya üretiminin tarihçesinden bahsetmiştir. Neptün Öziş ise, babası Sadi
Öziş’in mobilya tasarımları Walter Knoll anlaşma sürecin anlatmıştır. DATUMM ekibi, SALT ile
arşiv paylaşım sürecindedir, ve böylelikle dijital platformdaki arşivlerinin daha çok kişiye
ulaşmasını amaçlamaktadır. Türkiye’de üretilen mobilyanın dokümantasyonunun
eksikliğinden yola çıktılarını belirten ekip, İzmir Ekonomi Üniversitesi tarafından desteklenen
Bilimsel Araştırma Projesi olarak başladıkları bu kapsamlı projeye, Türk içmimar ve
tasarımcılar ve üretimlerini araştırarak devam ettiklerini aktarmışlardır.
Eğitsel bir mekan: ‘Narlıdere Evi’
DATUMM ekibi Salt Galeri’deTürkiye’de Modern Mobilya Paneli
Doç. Dr. Deniz Hasırcı, Öğr. Gör. Didem Özdel, Öğr. Gör. Zeynep Edes, Öğr. Gör. Haluk Tatari, Araş. Gör. Seren Borvalı, Öğr. Asistan Gizem Yıldırım
Doç.Dr. Deniz Hasırcı, İzmir Ekonomi Üniversitesi, İçmimarlık ve Çevre Tasarımı Böl. Yrd.Doç.Dr. Zeynep Tuna Ultav, Yaşar Üniversitesi, İçmimarlık ve Çevre Tasarımı Böl.Araş.Gör. Hande Atmaca, İzmir Ekonomi Üniversitesi, İçmimarlık ve Çevre Tasarımı Böl.Araş.Gör. Seren Borvalı, İzmir Ekonomi Üniversitesi, İçmimarlık ve Çevre Tasarımı Böl.
DATUMM Projesi ve arşivinewww.datumm.org’dan ulaşılabilir. http://saltonline.org/tr#!/tr/1216/panel-turkiyede-modern-mobilya
İçmimari, tasarım ve yaşam kültürü dergisiISSN 1305-9580
TMMOB İçmimarlar Odası Adına İmtiyaz SahibiHüseyin Tolga Koyuncugil
Yayın Kuruluİçmimar Metin Kaşo, İçmimar Sema İşbilir, Yrd. Doç. Dr. Betül BilgeOya Şenyurt, Esra Karataş
EditörEsra Karataş
Portre RöportajEsra KarataşYrd. Doç. Dr. Betül Bilge
Grafik TasarımMeral Kal Avseren
Kapak FotoğrafıYorumsuz
ReklamÖzge Karabulut
ÇeviriBilal Çölgeçen
Webwww.icmimar.org.tr
Yapım ve YönetimAjans ParalelHürriyet Mah. Dr. Cemil Bengü Cd. No: 73/3 Kağıthane 34403 ŞişliTel: 0212 291 39 00Faks: 0212 296 07 50
BaskıAda Ofset Matbaacılık Teks. Gıda San. Tic. Ltd. ŞtiAdres: Litros Yolu 2.Matbaacılar Sitesi E Blok No:(ZE2) 1.Kat Topkapı - İST.Telefon: (0212) 567 12 42 - (0212) 567 87 77Fax: (0212) 544 78 64E-mail: [email protected]
TMMOB İçmimarlar Odası Genel MerkeziAdres: Selanik Caddesi No: 17 / 11 Kızlay - ANKARATelefon: (0312) 441 0596Faks: (0312) 441 0598Yayın Türü: Yerel Süreli Yayın
Uyarı: Derginin her hakkı saklıdır. TMMOB İçmimarlar Odası’nınücretsiz yayınıdır. Ücret karşılığı satılamaz. Bu dergide yayımlananher türlü yazı, makale, fotoğraf ve illüstrasyonun, elektronikortamlarda dahil; alıntı, yayın v e çoğaltma hakkı sadece TMMOBİçmimarlar Odası’na aittir. Dergide yer alan hiçbir yazı-fotoğraf-materyal izinli veya izinsiz çoğaltılamaz, kullanılamaz. Yayımlananyazıların, ve yazı içeriğindeki alıntıların sorumluluğu yazarlarına,fotoğrafların sorumluluğu fotoğraflayanlara, ürün tanıtımları vereklamların sorumluluğu ise reklam verenlere aittir.
37
Söylenebilecek çok şey var. Ama, 10 Ekim’de yaşadığımız
travmadan sonra; içimden “Üzgünüm” demekten başka
bir şey gelmiyor.
“ÜZGÜNÜM HEM DE ÇOK ÜZGÜNÜM…”
Hüseyin Tolga KOYUNCUGİL
TMMOB İçmimarlar Odası
22. Dönem Yönetim Kurulu Başkanı
Söyleş
i / M
ehm
et S
aim
İzli
38
‘Ses getirecek projelere imza atmamız lazım’
İçmimarlar Odası’nın kuruluş yıllarındanbahsedebilir misiniz?Oda kurulmadan öncesine bakmak lazım. Biz
çok az meslektaşlarımla beraber, İçmimarlar
Derneğini kurduk. Oda’mız kurulduktan kısa bir
süre sonra meclise bir yasa tasarısı verilmişti. Bu
tasarı içmimarlar dışındaki bürokratlar
tarafından yapılmıştı. O yıllarda mecliste Sağlık
Bakanlığı'nda danışmalık yapıyordum. Bakanın
meclis danışmanı olan Orhan bey, bir gün beni
aradı, “İçmimarlar Odasıyla ilgili bir yasa tasarısı
gündemde karar verilecek, metni sana
göndereyim bir gözden geçir”
dedi. Metni
okuduktan sonra
bilinçli yazılmadığını
gördüm. İçmimarlığı,
bir resim, tablo, bir film
senaryosu gibi
değerlendiriyorlardı.
Projenin tasarımı bana ait olduğunda, benim
tasarımımı bir başkası alıp yapabilirdi.Tasarıda, o
projenin bana ait olduğuyla ilgili bir ayrıntı
geçmiyordu. Aynı gün içinde
düzeltip meclise
yetiştirmemiz mümkün
değildi. Orhan Bey’i aradım.
“Metinde yanlışlıklar ve
eksikler olduğunu,
düzeltmenin hemen
İçmimarlar Derneği’ninkurulmasından itibarenİçmimarlar Odası’nınkuruluşunda görev alan, imza yetkisini ilk defadanışmanlığını yaptığıbelediyelerde uygulanmasınısağlayan Mehmet Saim İzli ilemesleği, Oda’nın sorunları vebugünü hakkında konuştuk
Söyleş
i / M
ehm
et S
aim
İzli
39
yapılamayacağını” söyledim. “Bizim maddeyi
tasarının içinden çekin, ileri ki bir tarihe tekrar
gündeme alabilirseniz seviniriz, tasarının içeriği
doğru değil” dedim.
Orhan bey o tasarıyı gündemden çekti.
Ankara’da başkana yollattım, arayıp bilgi verdim.
İçmimar yasa tasarısını biz yazacağız. Tasarıyı
yazmak yetmiyor, yazıldıktan sonra bütün
bakanların yanı sıra başbakanın da imzası
gerekiyordu. Meclisin tüm üyelerine tek tek gidip
imzalattım. Düzeltilmiş haliyle metin, ben
imzalattıktan sonra tasarı haline geldi, oy birliği
ile meclisten geçti. Ankara’da kanun teklifi
değişikliği altında 22.12.1994 tarihi vardır.
Uzun uğraşlar vermişsiniz, Oda’nın geldiğinoktayı nasıl görüyorsunuz şimdi?İçmimarlar Odası üye kaydında sıkıntılar yaşıyor.
Üye aidatları ile sıkıntılar var, bunların yeniden
düzenlenmesi gerekiyor. İlk kez üye olan
mezunlardan üye olduğu tarihten itibaren aidat
ödemesi lazım deniyor oysa ki Genel Kurul’da
aidat meselesi tekrar gündeme alınması ve bu
konunun halledilmesi lazım. Bu yetmezse tüzük
genel kurulu yapılarak üye yararınada
değişiklikler yapmak lazım. Üye olup, borçları
olan, ödemelerini aksatanları ayrı tutuyorum.
Onlar zaten aidatlarını düzenli ödemek
zorundalar. İlk kez üye olan meslektaşlarımızdan
mezuniyete dönük geçmiş yıllara ait aidatlar
alınmamalıdır. Bir de daha esnek hareket
etmeliyiz. Temsilcilik açılmak isteniyorsa, yeterli
sayı yoksa bile, var olan sayıyı da kaçırmamak
için, gerekirse kuralı esnetip, gerekli üye sayısını
düşürüp o temsilciliği açacaksınız.
O yıllarda eski üyelerden kimler vardı?Önce İçmimarlar Derneği vardı, Mehmet Saim
İzli (Bşk), Yalçın Özel, Nilgün Öneş, Salih
Gömleksiz, Emine Gürsel, Nilüfer Okyay, Rebii
İmza sorunu İçmimarlar Odası’nın öncelikli sorunu hala, bu sorunu nasıl çözebilirler? Bakırköy Belediyesi veEminönü Belediyesi’nde, şimdi Fatih Belediyesi oldu, bu belediyeler de baş danışmanlık yaptım. Daha sonraSağlık Bakanlığı Danışmanlığım döneminde İçmimar imzası olmayan projeler onaylanmıyordu. Bunu bireyselolarak yaptım. Benim çalıştığım belediyelerde proje teklifi verilirken İçmimar şartı aranıyordu. Tabii ki bu yeterlideğildir. Bu uygulamanın kanunlaşması lazımdır.
Sorun nedir peki? Neden kanun maddesi olarak konamıyor? Açık söylemek gerekirse, bu iş politiktir, bu
işin politikasıyla uğraşacaksınız. Heyet kurup bir komisyonla Ankara’ya gidilecek, destek istenecek. Önergeyi
kanuni, formata uydurarak, dernek avukatlarıyla birlikte çalışarak hazırlayacaksınız.
Mahmet Saim İzli dönemin hocalarıyla birlikte Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulu’nda.
İmza yetkisini almak için heyet kurup Ankara’ya gideceksiniz
40
Söyleş
i / M
ehm
et S
aim
İzli
Ötgünç, Bahri Özkan, Melih Aksoy o zaman
İstanbul Şube yönetim kurulu üyeleriydi. Veya
çalışıp destek olan meslektaşlarımız vardı. Daha
bir çok meslektaşımız. Unuttuklarımdan özür
dilerim. TGSYO balolarını organize ederdim,
kıyafet balosu yapardık. Bizim balolarımızı bütün
Türkiye beklerdi. Çok ses getirirdi. Bu bizim
yapacağımız işlerde ve tanınmada kolaylık
sağlardı.
Bir içmimar olarak ne tür sıkıntılaryaşıyordunuz o yıllarda?O zamanlar kendimizi bir kaç meslektaşımla
(sayıları çok az), kendimizi içmimar olarak kabul
ettirmek için mücadele ettik. Ben mesleğimden
haricinde başka hiç bir iş yapmadım. Sağlık
Bakanlığı’da, Belediye Başkanlıklarında
danışmanlık ve AKM'de Teknik Müdür olarak
mesleki çalışmalarıma devam ettim. Her çalışan
içmimar çalıştığı yerden el sıkışarak dostça
ayrılmalıdır. Senden sonra gelenlere önyargı
oluşturmamış olursun. 1970’ten beri iş yaptığım
bütün müşterilerim beni arar, görüşürüz.
Çalıştığım yerlerden arkadaşlarımla seneler geçse
de sevgiyle yaklaşır görüşürüz. Şimdi içmimarlar
içmimarlarla geçinemiyor, böyle bir şey olabilir
mi? Burada bir tarih var, emek var. Nankörlük bu.
Sana bir makam verilmiş, o makamı doldur, o
makamın hakkını ver. Birlik beraberliği sağla
değilmi? Herkes birbiriyle kucaklaşsın... Herkesin
bu yaklaşıma destek olması lazımdır. Görevdir.
İçmimarlık mesleğiyle ilgili ne tür sıkıntılaryaşıyordunuz?Marangoz atölyesinin kapısında "marangoz
dekoratör" yazdığı dönemden beri, bizler bu işi
yapmaya başladık. 14 yaşından beri çalışıyorum,
marangozluk yaptım. Sabahları okula
gidiyorum, öğleden sonraları marangozhanede
çalışıyordum. Evimin tüm mobilyalarını kendim
yaptım. O yılların önemli eğitim kurumlarından
İnşaat Meslek Lisesi’ne girdim. Bu eğitimim
Tatbiki’de ve meslek hayatımda çok kolaylık
sağladığını sonralar da daha çok anladım.
TGSYO’da bölümlerde çizdiğin işin uygulamasını
yaptırırlardı. Bir ay gibi bir süre verilirdi, ben bir
iki günde bitirirdim. Kendi işimi bitirdikten sonra
da arkadaşlarımın işlerine de yardım ederdim.
İnşaatlarda çalışarak okudum. Genellikle bizim
liseden mezun olanlar Yıldız Teknik’e
gidiyorlardı. Ben Tatbiki’yi kazandım, orayı
kazanmak zordu. Teknik bilgim ve resmim
önemi çok büyüktür. 1965 yılında girdiğimde 13
kişi alıyorlardı ben girmiştim. 1970 yılında
birincilikle mezun oldum. 68 olayları almış başını
gidiyor, eğitimi tamamlamak zor işti, şimdiler
Öğrencilik yıllarından.
“TGSYO balolarını organizeederdim, kıyafet balosu yapardık.Bizim balolarımızı bütün Türkiyebeklerdi. Çok ses getirirdi. Bubizim yapacağımız işlerde vetanınmada kolaylık sağlardı.”
Söyleş
i / M
ehm
et S
aim
İzli
41
olanaklar çok mesleğimizin bütün malzemeleri
rahatlıkla bulunuyor... O günlerden bu günlere
gelindi. Çok başarılı meslektaşlarımız var. Yurt
içinde ve yurt dışında başarılarımız var...
Çok özgün tasarımlarımız var. Öğünülecek
noktaya çok yaklaştık.
O yıllarda mobilya anlayışı nasıldı, siz neleryaptınız?Ben de içmimar olarak Modello mağazasını
kurup çalışmaya başladım. Kafamda bir takım
görüşler var, tasarımlar, fikirler vardı. Patrona bir
fikrimi ilettim. Türkiye’de, her şeyi beyaz yapalım.
Duvarlar, mobilyalar, koltuklar her şeyi beyaz
yapalım, dedim. Ya olur mu? dedi. Madem bir
iddiayla giriyoruz böyle yapalım, aksesuarlar
renkli olabilir dedim. Yıl 1972, mobilya da ve iç
mekanlarda beyaz yoktu. İlk defa beyaz
anlayışını başlattım. Bakın, mekanlara ve iç
hacimlere, Sağlık Bakanlığı'ndayken
Hastanelerden beyazı ben kaldırdım, neden?
Beyaz ev yapıyoruz burası hastane gibi oldu
diyorlar. Hastaneleri değiştirince yani renk
getirince bir sıkıntı kalmadı.
Nasıl tepkiler aldınız?Çok güzel tepkiler aldım. Bir kere beyaz
kullanan meslektaşıma, hastane gibi olmuş
tepkisinden kurtardım.
Oldukça yenilikçi bir bakış açısınasahipsiniz. Yukarıdaki gibi bir kaç örnekdaha verebilir misiniz?Yukarıda bahsettiğim gibi, bembeyaz bir
mağaza açtım. Yatak odası, sehpalar, salon
takımı vs. her şey bembeyaz. Çorlu’da bu
suni deri üreten fabrikadan, beyaz deri
olandan aldım ve koltuk yaptım. İlk defa
tam bir yuvarlar yatak yaptım, başarılı bir
tasarımdı. Vitrine bakıyorduk insanların
yoğunluğu, ilgisi çok büyüktü mağazaya. İş
tutacak bundan eminiz ama bir ay geçti bir
takım sehpa satamadık. Bir ay kadar sonra
mağazaya bir müşteri girdi, yuvarlak yatak
odasını yarın kurabilir misiniz? diye sordu.
Ertesi gün de pazar, yarın kurarız dedik.
Dükkanın ilk satışıydı. Ondan bu ilgi devam
etti, sonra beyaz renk iç hacimlerde
tutmuştu. Bu günlerden bu
Mutfak planı.Beyaz yatak odası takımı.
“Yıl 1972, mobilya da beyaz yoktu. İlkdefa beyazı ben başlattım. Mekanlara
ve iç hacimlere beyazı, hastanelererengi ben getirdim. Hastanelerdenbeyazı kaldırdım, neden? Sıkıldım.Beyaz ev yapıyoruz burası hastane
gibi oldu diyorlar. ‘Hastanelerideğiştiririm ben’ dedim.”
Yan sehpa.
Söyleş
i / M
ehm
et S
aim
İzli
42
mücadelelerden geçtik. Hala ‘içmimar
dekoratör’ yetişitiriyoruz diye okul tabelası
var. ‘İçmimarlık Dekoratör’ diye yazıyor
diplomalarımızda. Dönem arkadaşlarımla
"İçmimar" yazılması için mücadele verdik.
Şimdi mesleğimiz bu algıdan kurtuldu.
Bambu’yu Türkiye’ye ben getirdim.
Bambu perde getirdim mesela. Hafife
almışlardı ama kışlık evlerde de bambu
kullanılmaya başladı. Milano fuarında
görmüştüm, ithal ettim. Bambu perdeleri
çok sattım. Yalılara bambu perde taktırttım.
İstanbul Ticaret Odası’ndan Harbiye Ordu
Evi’ne kadar pek çok yerin iç mekan
tasarımında bulundum.
Önümüzdeki yıllarda gerçekleştirmekistediğiniz çalışmalarınız var mı?İlk defa size söylüyorum. Organik mekanlar
yapacağım. Kansorejen malzeme kesinlikle
kullanılmayacak. Plastik kaplı pencereler ve
kapılar, laminant parke kansorejendir.
Bunları kullanmayacak. Ahşaplar değil ama
üzerine sürülen malzeme kansorojendir.
Ham ağaç kullanılacak. Bu gelecek yılların
projesidir. Kanser o kadar yayıldı ki doğal
malzemelere dönmemiz lazım. Bu
kanserojenli malzemeleri kullanmamak
gerek. Ben bu konuyla ilgili araştırmalarımı
bir yazı haline getiriyorum. Araştırıyorum,
bununla uğraşan çok değerli profesörler
var. Çocuk yeni doğmuş bebeğini alışveriş
merkezine gezmeye götürüyor. Cahillik,
inanılmaz derecede. X-Ray cihazlarından
geçiyorsun. Her geçişinde röntgene tabi
tutuluyorsun. Bunların oradan çocukları
geçiriyorlar. Bunlar önlenmeli. Halkı
bilinçlendirmelisiniz.
‘Hastanelere rengi ben getirdim’
Merter de fizik rehabiliyatson merkezivardı, orayı yeniledik. Bosna-Hersek Savaşı’ndakiyaralıları oraya getirip tedavi rehabiliteediyorlardı. Dönemin Başbakanı, burayı 5 yıldızlıbir otel gibi istiyorum dedi. Özel yetkiyle projeyiçizdim ve bitirdik. İlk olarak Fatih kamu sağlığımerkezin de bir sistem uyguladım. ilkbilgisayarlı sisteme o kamu sağlığı merkezindegeçilmişti. İtalya’ya gitip bu konuyla ilgiliaraştırmalarda bulundum ve burada onuuyguladım. Kapıdan girdiğinde bilgisayardaoturan personele gidiyorsun, farklı alanlarda,SSK, özel sigortalılar veya şahsi tedavi görecekolanlara her biri için ayrı renkte belgeler çıkıyor.Her bölümün farklı rengi var, yerde de renklihatlar var. Belge sarı ise sarı hattı takip edersentedavini veya teşhisini tamamlayabilirsin,kırmızı hattı kızmızı belgenle takip et. İtalya’dabunun yapıldığını gördüm ve buradauygulamasını gerçekleştirdim. Cumhurbaşkanıbu açılışı yaparak böyle bir tesis kazanıldı.İstinye, Baltalimanı’nda bunu uyguladım. Artık tüm sağlık kurumlarına renk gelmişti...
Söyleş
i / M
ehm
et S
aim
İzli
43
Uzun yıllar dernek yöneticiliği yapmış biriolarak ve İçmimarlık dernek ve Oda’nınkuruluşunda emeği geçen biri olarak nelerönerirsiniz. İçmimarlar Odası neleryapmalı sizce?Toplumun bilinçlenmesine öncülük yaparak,
en azından açıklamalarda bulunup, örneğin;
çeşitli mekanların rahat kullanılması hakında,
halkımızı içmimarlıkla ilgili çalışmaların önemi
duyurulmalıdır.
• Üniversitelerle beraber içmimarlık
konusunda bilimsel tanıtım kampanyaları
başlatılmalı. Oda olarak makaleler yayımlalı,
üyelerimizin mesleki sorunlarıyla kişisel
iletişimi sevgiyle yaklaşılarak oluşturulmalıdır.
• Mekanların düzgün kullanılması hakkında
halkın bilinçlendirilmesi, çeşitli zamanlar da
yapılan yayınlarla duyurulmalıdır.
• Bu beyanatların medyada yayımlatılmasını
kesinlikle sağlanmalıdır.
Bunlar yapılmazsa olduğumuz yerde
sayarız. Meslektaşlarımızın bireysel
başarısından ileri gidemeyiz. Oda olarak ses
getirecek işler yapmamız lazımdır.
İçm
imar
lar
Oda
sı /
Hab
er
44
TMMOB İÇMİMARLAR ODASIİZMİR ŞUBESİ
18 Ekim 2015 Pazar günü İzmir’de düzenlenmesi
planlanan TMMOB İçmimarlar Odası 5. Sektörel
Buluşma etkinliğimiz, 10 Ekim 2015 tarihinde
Ankara’da tüm Sivil Toplum Kuruluşlu örgütlerinin
de yer aldığı Barış ve Kardeşlik Mitingi’nde
gerçekleşen kanlı ve çirkin saldırı sebebi ile
2016 Mayıs ayına ertelenmiştir.
Milletimiz yastadır. Türkiye yastadır. Acımız
büyüktür. Kaç evde yürekler yandı. Gençlerimiz
hainlerce katledildi.
Barış ve Kardeşliğe vurulmuş bu darbe
Türkiye Cumhuriyeti tarihinde gerçekleşmiş en
haince saldırıdır. Şimdi toplum olarak birbirimize
daha sıkı kenetlenme ve birlik olma zamanıdır.
Barıştan vazgeçmeyeceğiz ve bu saldırının
arkasındakileri affetmeyeceğiz.
TMMOB İçmimarlar Odası
İzmir Şube Yönetim Kurulu
Bursa Yapı Yaşam
Fuarı ve
Kongresi ile eş
zamanlı, sektör
temsilcilerinin ulusal
ve uluslarası
anlamda son gelişmeleri takip edebilecekleri Bursa Mimarlık
Zirvesi 3 - 4 Ekim 2015 tarihlerinde Bursa Merinos Atatürk
Kongre Kültür Merkezinde gerçekleştirildi. TMMOB İçmimarlar
Odası İstanbul Şubesi Başkanı Yusuf Taner Gültekin, ‘Yapıda
Yaşam ve Mekan’ başlıklı konferansta bir konuşma yaptı.
Tasarımcı Adnan Serbest’in ve Mimar Şebnem Buhara’nın
yaptığı konuşmacıların ardından konferans ünlü mimar Sasa
Begovic 3LHD Architects’in yaptığı sunumla devam etti.
Konferansta Seranit İcra Kurulu Başkanı Dr. Ece Ceylan Baba’da
Dünden Bugüne LOFT başlığı altında bir sunum gerçekleştirdi.
Yapı ve Yaşam MimarlıkZirvesi Bursa’da gerçekleşti
46
İçm
imar
lık O
fis T
anıtı
m /
Wed
esig
n
Tasarıma ilginiz nasıl başladı?Selin Heper: Tasarıma olan ilgim lise çağlarında
başladı. Yapı olarak çevresini sürekli
gözlemleyen ve irdeleyen bir kişiyim. Günlük
hayatımızdaki bazı şeyler estetik olarak gözüme
hoş görünüyor ancak işlevsel yönü eksik
kalıyordu. Tam tersine kullanımı çok rahat ve
pratik olan bazı objelerin ise estetik yönünün
zayıf kaldığını fark ediyordum. Bu nedenle
gelecek için kendime bir ideal seçtim. Başarılı bir
tasarımcı olmaya gayret edecek ve
fonksiyonelliği, pratikliği ve estetiği birbirleriyle
harmanlayacaktım.
Emre Göksu: İnşaat mühendisi olan
babamın işi dolayısıyla çocukluk yıllarımı
Cezayir’de geçirdim. Orada değişik ülkelerden
mimar ve tasarımcıları tanıma imkanım oldu.
Farklı kültürlerden gelen bu profesyonellerin
çalışmalarındaki farklı detaylar beni çok
heyecanlandırıyordu. Bu heyecan kendime
meslek olarak tasarımcılığı seçmemde en büyük
etken olmuştur.
Hangi okullarda eğitim aldınız?S.H: Bilkent Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi
İçmimarlık ve Çevre Tasarımı bölümünden 2003
yılında mezun oldum..
E.G: Bilkent Üniversitesi Güzel Sanatlar
Fakültesi İçmimarlık ve Çevre Tasarımı
bölümünden 2001 yılında mezun oldum.
Emre GöksuSelin Heper
Tasarım heyecanı hayalgücünün sınırsızlığıyla ölçülür
İçm
imar
lık O
fis T
anıtı
m /
Wed
esig
n
47
Tasarım sizin için ne ifade ediyor?S.H: Tasarım, insanların hayatlarını zevkli
yaşamalarının anahtarıdır. Bu anahtarın tarihi ise
insanlık tarihi kadar eskidir. Daha ilk çağlardan
itibaren insanlar yaşadıkları mağaralara ilkel
aletlerle de olsa şekil vermeye çalışmışlar,
duvarları resimlerle süslemişler, kıyafetlerini
kendilerine göre tasarlamışlardır. Günümüz
tasarımcısının görevi ise teknolojinin bizlere
sunduğu imkanları çağdaş sanatla
harmanlayarak insanların hizmetine sunmaktır.
E.G:Tasarım yaşamımızın vazgeçilmez bir
parçasıdır. Tasarım renk, doğa, insan, çevre
demektir. Hayatın içinde hayatla beraber varolan
bir kavramdır. Denizdeki bir kum tanesinin ya da
dağdaki bir kaya parçasının doğadan gelen bir
tasarımı olduğu gibi insanoğlunun elinden
çıkmış sıradan bir objenin de kendine özgü bir
tasarımı vardır. Bir başka deyişle tasarım
yaşamımızın her anında ve her yerinde var olan
bir kavramdır.
Tasarladığınız iç mekana bir tasarımcı olarakyaklaşımınız nasıldır?S.H: Öncelikle tasarlayacağım mekanı kullanacak
kişi ya da kişilerin genel yapılarını, beklentilerini,
hobilerini ve yaşam standartlarını anlamaya ve
tanımaya çalışırım. Daha sonra kendimi onların
yerine koyarım ve onlardan birisi olarak
tasarlayacağım mekanın içinde yaşayacağımı
hayal ederim. O mekandan beklentilerim ne
olurdu? Nelerin gerçekleşmesi beni mutlu
ederdi? Nelerin eksikliği ya da yanlışlığı beni
rahatsız ederdi? Bunları düşünürüm. Gerisi
otomatik olarak kendiliğinden gelir.
E.G: Tasarlayacağım iç mekan müşterinin
duygu, düşünce ve yaşam tarzını
profesyonelce yansıtabilmelidir. Bir başka
deyişle tasarlanan mekanda benim doğrularım
ile müşterimin arzuları en profesyonel ve en
estetik şekilde harmanlanabilmelidir. Bu
bağlamda karşımdaki kişinin takmış olduğu bir
fular ya da bir takı bile bana hoşlandığı şeylerle
ilgili ipuçları vererek, mekanın karakterini
oluşturmamda yardımcı oluyor.
48
İçm
imar
lık O
fis T
anıtı
m /
Wed
esig
n
Ne tür projelere imza atıyorsunuz?S.H: Wedesign olarak çoğunlukla Sosyal Mekan
Projelerine imza atıyoruz.. Bunlarda genellikle
Otel, Ofis, Restoran/Cafe ve Showroom Projeleri
olmaktadır.
E.G: Wedesign olarak otel, ofis, restoran ve
cafe gibi ticari mekan projelerine ağırlık
vermekle birlikte her türlü konut projeleri de
faaliyet kapsamımız içinde bulunmaktadır.
Bir tasarımcı olarak ne tür projeler siziheyecanlandırır?S.H: Düşündüklerimi ve hayal ettiklerimi finansal
zorunluluklar, müşteri tercihleri ya da fiziksel
zorunluluklar gibi nedenlerle kısıtlanmak
zorunda kalmadığım her türlü proje beni
fazlasıyla heyecanlandırır.
E.G: Hayal gücümü sınırlamadan
yansıtabilme olanağı bulabildiğim her türlü
proje beni heyecanlandırır.
İçmimarlık dışında kendinizi beslediğiniz ilgialanlarınız var mı? Bir içmimar için bu bir türgereklilik midir?S.H: İçmimarlık dışında en büyük ilgi alanım
fotoğrafçılıktır. Özellikle de doğa fotoğrafçılığıdır.
Bence doğa kusursuzdur. Renkler ve formlar
birbirleriyle mükemmel bir uyum içerisindedir.
Örneğin ağacın yeşil yaprakları kahverengiden
başka hangi renkteki dalların üzerinde aynı
uyumu yakalayabilirdi? Fotoğrafçılık sayesinde
doğaya daha yakın olabiliyorum. Doğa’dan ilham
alıyorum ve bu da bana mekanın ruhu olarak geri
dönüyor. Bu açıdan bakıldığında içmimarların
meslekleriyle ilişkilendirebilecekleri benzer ilgi
alanlarının olması bir zorunluluk değilse de ilham
alabilecekleri bir araçtır.
E.G: İçmimarlık dışında en büyük hobim ve
mesleki beslenme kaynağım yurt içinde ve
özellikle de yurt dışında yapmakta olduğum
gezilerdir. Bu geziler sayesinde farklı yörelerin
kültürlerini, örf ve adetlerini, yaşam tarzlarını ve
zevklerini yakından tanıma fırsatı buluyor ve bu
deneyimlerimi çalışmalarıma yansıtıyorum.
Gerçekleştirdiğim geziler kapsamında yurt dışında
katıldığım mesleki fuarlarında ayrı bir önemi
olduğunu vurgulamak isterim. Dolayısıyla bu ve
benzeri faaliyetlerin bir içmimarın başarısında
önemli rol oynayacağına inanıyorum.
Yeni mezun içmimarlara ne önerirsiniz?S.H: Yeni mezun meslektaşlarıma önerim
iyi birer gözlemci olmaları, yaptıkları işten
zevk almaları ve hayal güçlerini
geliştirmeleridir. İnsan ilişkilerini ön planda
tutmak ve geniş bir sosyal çevre onların
başarılı olmalarını kolaylaştıracaktır.
E.G: Üniversite eğitimi insanları
mesleklerinde başarılı olabilmeleri için
gerekli olan alt yapıyı hazırlar. Bu alt yapıyı
doğru değerlendirerek iyi bir içmimar
olabilmek kişinin kendi elindedir.
Dolayısıyla genç meslektaşlarıma tavsiyem
mesleklerindeki gelişmeleri yakından takip
etmeleri, fuarlara katılmaları, kişileri ve
çevreyi iyi analiz etmeleri, hayal güçlerini
geliştirmeleri ve sosyal ilişkilere büyük
önem vermeleridir.
50
Üni
vers
ite T
anıtı
m /
Mal
tepe
Üni
vers
itesi
Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz? Ne kadarsüredir Maltepe Üniversitesi İçmimarlıkBölümü (İngilizce) Başkanlığı yapıyorsunuz?1997 Bilkent Üniversitesi Güzel Sanatlar,
Tasarım ve Mimarlık Fakültesi İçmimarlık ve
Çevre Tasarımı Bölümü mezunuyum. Yüksek
Lisans’ımı Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü İçmimarlık Yüksek Lisans
programında 2000 yılında tamamladım.
Ardından 2006 yılında Sanatta Yeterlik aşamamı
Hacettepe Üniversitesi’nde “Uluslararası
Entegrasyon ve Akreditasyon Programları
Kapsamında Türkiye ve Dünya’da İçmimarlık
Eğitimi” tez çalışmam ile aldım. İçmimarlar
Odasında 2002-2006 yılları arasında Genel
Sekreterlik ve Yönetim Kurulu üyeliği yaptım.1O
yılı aşkın süredir Maltepe Üniversitesi İçmimarlık
Bölümü kadrosunda öğretim üyesi olarak
çalışmaktayım. Bu süre içerisinde Bölüm
Başkanlığı’na kadar uzanan çeşitli görevler de
aldım. Son 2 yıldır da İçmimarlık (İngilizce)
Bölümü’nün Başkanlığı’nı yürütüyorum. Buna
Maltepe Üniversitesi İçmimarlıkİngilizce Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. Hicran Özalp İçmimardergiye konuştu. Özalp, kültürüylebarışık, geçmişine saygılı bireyleryetiştirmek istediklerini söyledi.Topluma ve mesleğe yön verenhümanist, toplumun ve bireylerinsorunlarına çözüm üretentasarımcılar yetiştirmeyihedeflediklerini dile getirdi
‘Toplumun sorunlarına tasarımcı gözüyle çözüm üreten tasarımcılar yetiştirmek istiyoruz’
Ön sıra Sağdan Yrd.Doç.Dr. Selma TUNALI, Öğr.Gör. Oğuz DEMİRARSLAN,Yrd.Doç.Dr. Hicran ÖZALP,Araş.Gör. Belis ÖZTÜRK,Porf.Dr. Ünal DEMİRARSLAN, Yrd.Doç.Dr. Elif ALTIN, Yrd.Doç.Dr.Türkan UZUN,Prof.Dr.Nuri TEMİZSOYLU
Üst sıra sağdan: Prof.Dr. Bora DAMALI, Araş.Gör. Yağmur KOCABIYIK, Araş.Gör. Bilgen ATAÇ, Araş.Gör. Gamze KARAYILANOĞLU,Araş.Gör. Hamide TEMEL, Araş.Gör. Bürkan EMRE, Araş.Gör. Hale SİNİRLİOĞLU
Maltepe Üniversitesi
51
Üni
vers
ite T
anıtı
m /
Mal
tepe
Üni
vers
itesi
ek olarak Maltepe Üniversitesi Engelli Öğrenci
Birimi Başkanlığı’nı görevini de yürütmekteyim.
Maltepe Üniversitesi'nin içmimarlığayaklaşımını, bakış açısını nasıl tanımlarsınız?“Yaşam alanlarımızı” düzenleyen hizmet
sunucularını (mimarlar, içmimarlar vb.)
yetiştiren kurumlar olmaları nedeni ile
toplumun sağlığı, esenliği, güvenliği ve refahı ile
insanımızın güvenli ve yapılı çevrede yaşam
hakkı ilkesi doğrultusunda eğitim ve öğretim
modelimiz yapılandırılmıştır. Bu bağlamda
interdisipliner bir eğitim-öğretim modeli
kuram-uygulama bütünselliğinde ele alınmıştır.
Bu bakış açısı ile Maltepe Üniversitesi, Mimarlık
Fakültesi bünyesinde yer alan üç bölümün
iletişim içerisinde, katılımcı, şeffaf, paylaşımcı,
her türlü bilimsel gelişmeye ve yeniliğe açık
öğrenci odaklı, usta-çırak ilişkisi içerisinde bir
eğitim-öğretim modeli esas alınmıştır.
Kendine özgü ve olabildiğince bağımsız ,
sanat ve tekniğin bir arada kotarıldığı bir eğitim
nosyunu vermek ve bu düşünceye paralel
öğrenciler yetiştirerek Maltepe Üniversitesi
ekolünü oluşturmak ana hedeflerimiz
içerisindedir. Bu bağlamda Maltepe Üniversitesi
1997 yılında kurulmuştur. Mühendislik ve
Mimarlık Fakültesi ve bugün Mimarlık ve
Tasarım Fakültesi bünyesinde İçmimarlık Türkçe
ve İngilizce olmak üzere iki bölümde eğitim
vermektedir. Mimarların tasarladığı yapıların
kullanıma en uygun şekilde donatılması
içmimarların işidir. Gerçekte, ölçekle
düşünülürse Şehir Plancısı, Mimar ve İçmimar
işbirliğinden söz edilebilir. Fakültemizde bu
düşünce ile bütünleşik eğitim çerçevesinde
içmimarlık eğitimi verilmektedir. Öğrencilerimiz
tasarım stüdyolarında tasarım çalışmalarını
yaparken, teorik dersleri yanında, HANGAR
olarak adlandırdığımız uygulama atölyesinde
yapı, malzeme, bina vb. disiplinlerle ilişkili
uygulamaların gerçekleştirildiği, bire bir ölçekli
örneklerini inceleme ve uygulama olanağı
sağlayan bir sistem tasarlanmıştır.
Bölüm olarak önünüze koyduğunuzhedefler nelerdir?Öğrencilerimize verdiğimiz bu eğitimle,
tasarımcı ve uygulayıcı içmimarlar yetiştirmeyi
İçmimarlık (İngilizce) Böl. Bşk. Yrd. Doç. Dr. Hicran Özalp
İçmimarlık (Türkçe) Böl. Bşk. Prof. Dr. Ünal Demirarslan
52
Üni
vers
ite T
anıtı
m /
Mal
tepe
Üni
vers
itesi
hedefliyoruz. Kendi tasarımını kendi yapan,
uygulatan, malzeme ve mekan bütünlüğünü
sağlayan, teknik detaylara hakim, şeffaf,
paylaşımcı her türlü bilimsel yeniliğe ve
gelişmeye açık içmimarlar yetiştirmek
hedeflerimizdendir. Topluma ve mesleğe yön
veren hümanist, topluma ve bireylerin
sorunlarına tasarımcı gözüyle çözüm üreten
tasarımcılar yetiştirmeyi hedefliyoruz.
Öğrencileriniz ile yaptığınız projelerhakkında bilgi verebilir misiniz?Öğrencilerin içmimar olarak hayata
atıldıklarında karşılarına çıkabilecek her
türlü konu ve problemi başarı ile
sonuçlandırabilecek deneyimi
kazandırmaya yönelik proje konuları ele
alınmaktadır. Bununla beraber projenin
detaylarıyla 1/1 ölçeğe kadar inilerek ve
protipler hazırlanarak, öğrencinin yeterli
donanıma sahip olması amaçlanmaktadır.
Üniversite olarak nasıl bir öğrenci profilioluşturmak istiyorsunuz?Fakültede ve üniversitemizde takım
çalışmasını özümsemiş, etik değerlere
saygılı, kültürü ile barışık, geçmişine saygılı,
çözüm odaklı, girişimci, konusuna hakim
içmimarları bir tasarım kültürü ve ortamı
içerisinde harmanlanmış; ulusal, uluslararası
ölçekte bilimsel, teknolojik ve sanatsal
değişim ve gelişmeleri izleyen yenilikçi bir
öğrenci profili ve fakülte geliştirmek.
Kaç öğrenciniz ve öğretim üyeniz var?Türkçe ve İngilizce bölümlerimizde toplam 220
lisans 48 Yüksek lisans öğrencisi bulunmaktadır.
Mimarlık ve içmimarlık bütünleşik eğitimi içinde
öğretim elemanları bölümler arası ayırımı
olmaksızın görev almaktadır. İçmimarlık bölümü
kadrosunda iki Profesör, yedi Yardımcı Doçent,
bir öğretim görevlisi, yedi araştırma görevlisi
bulunmakta, dört öğretim görevlisi yarı zamanlı
olarak görev yapmaktadır.
Diğer İçmimarlık bölümleriyle ilişkilerinizne düzeyde, ortak projeler üretebiliyormusunuz?Diğer üniversitelerin ilgili bölümleri ile ulusal
ve uluslararası düzeyde zaman zaman
workshop çalışmaları yapılmakta olup
bununla birlikte öğretim elemanı değişimi
ve bilimsel destek ve katkı verilmekte ve
sağlanmaktadır.
Üniversitenizin İçmimarlar Odası’na bakışınasıl, birlikte yürüttüğünüz çalışmalarınızvar mı?İçmimarlar Odası mesleğimiz açısından
olmazsa olmazımızdır. Bu bağlamda öğrenci
seviyesinden başlayarak İçmimarlar Odası’nın
düzenlediği Öğrenci Kurultaylarına
öğrencilerimizle yıllardır katılmaktayız.
Odamızın destek verdiği konferans,
sempozyum ve diğer etkinliklere öğrenci ve
öğretim elemanlarımızla katılım
sağlamaktayız. Üniversitemizden mezun olan
genç içmimarlarında odamıza katılımını
sağlamanın da önemine inanmaktayız.
54
Mak
ale
/ Ta
sarım
da M
alze
me Tasarımda malzeme
Yılm
az Z
ENGE
R
Tarih boyu, sanatçı malzeme ilişkisi,
tek eşlilik gibi, çoğu kez sadakat
temelli süregitti. Sanatçı kullandığı
malzemenin hem en yetkin hem en
bağnaz hem en tutkulu hem en sadık
kullanıcısı oldu bugün ise bu ilişki çok
fazla kaçamağa ve kısa süreli ilişkilere
açık olmanın da ötesinde, çok katmanlı
karmaşık bir yapının fazlasıyla baskın bir
parçasına dönüştü.
Alışılmadık çıkışlar oldu farklı
disiplinlerden. Örneğin, Alman
biomekanik profesörü Klaus Mattheck,
ağaçların ve kemiklerin strüktürel
alışkanlıklarından esinlenen ve Alman
Opel arabaların ileri derecede hafif ve
sağlam parçalarını üretebilmek için bir
bilgisayar programı geliştirdi. Bir kemik
kırıldığında kireçlenmenin başlamasından
ve bünyesine eklediği malzemelerle
yoğunluğu kontrol ederek
güçlenmesinden yola çıkarak. Bir araba
parçası yanı sıra bir mobilya tasarlamak
için de kullanıllabilirliği örneklendi ve yeni
bir ürün organik bir duyarlılıkla
endüstriyel bir mükemmelliğe taşındı.
Birkaç yıl önce NY da Moma da,
Çağdaş dünyada bilim ve tasarımın
karşılıklı ilişkilerinin etkileyici enerjisini
sorgulayan ‘Design and the Elastic Mind’
başlıklı çok ilginç bir sergi yer aldı. Birey
olarak fiziksel nesnelerin farkına
varışımızla, mekan, zaman ve nesnelerin
gerçek nitelikleri arasındaki makas hızla
açıldığını ve ekranın gerçeğiyle yaşamın
gerçeğini ayırt edilemez kılışını
farkettiren bir sergi.
Görünen o ki tasarımcı, biçim verici
olmaktan uzaklaşıp bu olağanüstü
dinamiğin yorumlayıcısına dönüşme
yolunda. Burada esas sorgulamak
istediğim, tasarımdaki bu yenilik ve
bütün bu yenilik bolluğu gözlerimizi
öylesine boyadı ki genç yaratıcıların,
yapıtlarıyla, malzemeyi sağlıklı bir
sonuçta buluşturup, örtüştürebilmesi zor
olmanın da ötesine geçiyor. Artık sanat
yaşamın süsü olmaktan çıkıp yaşamın
özünü didiklemekte. Her nesil
tercihleriyle haklı olarak, kendi yaşam
biçimini, giderek ait olduğu ve ait ettiği
yeni bir toplum düzenini şiddetle
savunuyor. Bu yeni yapılanmalar
bağlamında sanatçının, fiziksel ya da
duygusal her iki anlamda da yeni ve
farklı malzemelere gereksinmesi var.
“Şu anda tasarımcıyıüreticiyi ve tüketiciyiyeniden tanımlama ve şekillendirmeyehazırlanırken bu yapıyıtaşımaya çalıştığımızyeri ciddi biçimdesorgulamakzorundayız”
55
Mak
ale
/ Ta
sarım
da M
alze
me
Sürekli değişim geçirip, yenilenmek, ve
de yenilenirken sosyalleşmek zorunda.
Yüzyıldan fazla gerilerde sanat, akademik
teröre karşı duruşuyla genç sanatçıların
bağımsız atölyelerinde, yeniden
kurgulandı.
Klee 1924’te Bauhaus’ı tanımlarken,
“Tasarımlarımızı taşıyacak halkı arıyoruz.”
der. yapıt, gözün gördüğünden, aklın
kurguladığına dönüşürken, malzemeyle
de yeni bir kimlik ve etkinlik kazandı.
Görüntü teknolojilerindeki inanılmaz
zıplama, söylemlerini görüntülerle
biçimlendirip ileten mesleklerden oluşan
beklenmedik bir dünya yarattı.
Mimarlar, içmimarlar artık yeni
işlevlere dönük yeni sorumluluklarda yer
almak zorunda. Bu da mimarlığı bir
anlamda mimarlığın ötesine taşıyıp,
endüstri tasarımına yaklaştıracak. Bu da
malzemelerin ve üretim yöntemlerinin ve
de tasarımın yeniden irdelenmesini
gerektirecek. Bugün daha hafif daha
güçlü olmak, tasarımın en önemli
geleceğe dönük amacı.
İki yolu var bunun;
birincisi ürünü tasarımla hafifletmek,
ikincisi ise, özgül ağırlığı düşük
malzemelere yönelmek.
Bu da melez malzemeleri, yalın
malzemelerin önüne taşıyor. Melez
sistemlerin en ilginç malzemesi. Bedava
ve bol olmasına karşın henüz
kapasitesinin çok azı kullanılabilen hava,
son derece hafifleten çözümlerine karşın
henüz son sözünü söylemiş değildir.
Petek sandviçlerden başlayıp her türlü
malzemenin köpüğü ya da süngeri
diyebileceğimiz ürünler geliştirildi.
Rekoru kolay kırılamayacak silikon
jellerin örneğin nanojelin % 99’u
havadan oluşuyor.
Ayrıca bildik bir ürün olan balon türü
nesnelerle sıkıştırılmış havanın
malzemeyi zara dönüştürdüğü ve
içerikteki yüzdesini son derece azalttığı
örnekler çoğalıyor.
-Kimyasal tepkimeyle büyüyen, yani
içine hava hapseden. Stropor, poliüretan,
sünger gibi malzemeleri çok uzun
zamandır biliyor ve tüketiyoruz. Daha
yeni ve ilginç olan yöntemler ise, örneğin
elektroliz yoluyla bakır nikel kurşun gibi
metalleri bir polimer köpüğünün
hücrelerine kaplayıp polimeri yakarak
yok edip geriye son derece hafif metalik
süngerler bırakan uygulamalar.
Bir diğer malzeme türü (10-200
mikron) çaplı mikro küreler (10-50 milim)
çaplı makro küreler ki, gaz haline
gelebilen likitlerin buharlaştırılmasıyla
oluşuyor. Bunlar polimerizasyon
sürecinde muhtelif reçinalara katılarak
hem hafif hem izolen olan, yüksek
standartlarda malzemelere dönüşüyorlar.
Ne var ki makro kürelerin, üretiminin
oldukça yüksek teknoloji gerektirmesi
sonucu oluşan yüksek fiyatları,
kullanımını yavaşlatıyor.
0.3 mm den başlayan incelikteki metal
levhaların çevresinden kaynaklanarak ya
da yüksek frekansla yapıştırılıp şişirilen
yastıklar ilginç ürünlere dönüşüyor.
Farklı boşluklu sentetik fiber dokulu
elyaflarla takviyeli betonlar, epoksiyle
yapıştırılmış aralarda hava bırakılmış
alüminyum granüller, havuç, lahana,
pancar kökü, salatalık pırasa gibi
sebzelerden yapılmış dekoratif kağıtlar,
yapışkanlık ve parlaklığı azaldığında
sürekli yapışıp sökülebilen ve söküle
“Bugün daha hafif dahagüçlü olmak, tasarımın
en önemli geleceğe dönük amacı.
İki yolu var bunun;birincisi ürünü tasarımla
hafifletmek,ikincisi ise, özgül ağırlığı
düşük malzemelereyönelmek”
56
Mak
ale
/ Ta
sarım
da M
alze
me
bilirliği sadece sıcak suyla yeniden
kazanılan jel plaklar, % 600 esneyebilen
elostomer kombinasyonu ağlar, kısaca
ilginç yetenekleri olan bir sürü malzeme.
Yazının başında sözünü ettiğim
üretimi matematiksel olarak
programlamanın da ötesinde vücudun
yapılandırılmasına benzer bir mantıkla
her şeyi moleküler ölçüde yapan
moleküler çeviriciler, bir anlamda hayatın
oluşum mantığının kopyalamasına
gidecek yolu açıyor. Sayısal dünyadaki
programlama bilirliği, fiziksel dünyada
yaşama geçiren dijital üretimler (digital
processes), birkaç on yıldır gelişimini
tamamlarken, malzeme üretim ilişkilerini
de tersyüz ediyor. Bunu çok özel bir
malzeme olan titanyum üzerinden
çarpıcı biçimde örnekleyebilirim.
18. Yüzyılda bulunmuş olmasına
karşın 1950’lerde kullanıma girebilmiş
olan titanyum, 1670 derece gibi çok
yüksek erime derecesiyle ürüne
dönüştürülmesi abartılı maliyetli bir
malzeme iken, bugün dijital üretimin en
temel yöntemi olan lazer ile sertleştirme
(laser sintering) titanyumun, neredeyse
ev ortamında bireysel üretimde
kullanımına fırsat veriyor. Nitekim bir
estetik uzmanı ve özel bir operasyon
yönteminin mucidi olan operatör doktor
Yakup Avşar, burun için özel tasarımı
olan ameliyat bıçaklarını,
Zekeriyaköy’deki kendi villasında
titanyumdan üretiyor ve hem ameliyat
yöntemini hem ürettiği bıçaklarını dünya
pazarına sunuyor.
Sonuç olarak, üretimi
bireyselleştirmenin yolunu açacak olan,
fiziksel dünyayı programlamaktır.
Kısacası malzemenin, üretim
yöntemleri başta olmak üzere pek çok
katmanda sorgulandığı bir dünyadayız.
Örneğin yıllarca benim bildiğim
hemen sadece Polyamid iplikler kullanan
3D printer’lar bugün Pla ve Abs başta
olmak üzere çok değişik malzemeleri
tüketebiliyor.
Tasarımdan üretime olan sürecin
kolaylaşmasıyla tasarımı yapan kişinin
aynı zamanda üretici ve tüketici
olabileceği dönüşümün, getiri ve
götürüleriyle kapsamlı olarak
sorgulanması gerekiyor. Şu anda
tasarımcıyı üreticiyi ve tüketiciyi yeniden
tanımlama ve şekillendirmeye
hazırlanırken bu yapıyı taşımaya
çalıştığımız yeri ciddi biçimde
sorgulamak zorundayız. Sanırım bir
İngiliz atasözüdür: Muhallebinin tadı
tarifinden anlaşılmaz.
Mak
ale
/ İy
i Ta
sarım
Sor
umlu
Tas
arım
57
Bugünlerde her alanda, özellikle de tasarım
alanında çokça tartışılan sürdürebilirlik kavramı
1987’de yayınlanan Dünya Çevre ve Kalkınma
Komisyonun raporu (genelde Brundtlan raporu
olarak bilinen) ardından genel olarak “ekonomik,
çevresel ve toplumsal gereksinimlerin gelecek
kuşakların yaşam koşullarına zarar vermeden
karşılanmasını hedefleyen dünya görüşü” olarak
tanımlanır. Yine bu rapora göre sürdürebilirlik
kavramı üç alanda; ekonomik etkenler, sosyal
etkenler ve çevresel etkenler olarak ele alınabilir. Bu
görüş, dünyada tüm ekonomik ve özellikle de yapı
üretimiile ilgili aktivitelerde dar menfaatçi bir
yaklaşımdan uzaklaşarak,çevre, insan ve gelecek
nesillerin yararı açısından da düşünerek daha
dikkatli adımlar atmamızı öngörür.
Endüstrileşme ile beraber, sosyal yapıların,
yerleşim birimleri ve kentlerin değişimi, yeni
mekansal ve yaşamsal ihtiyaçların oluşması ve
bununla beraber doğal olmayan (sentetik) yeni
İyi tasarım, sorumlu tasarımmalzemelerin ortaya çıkması ile insanlara daha
konforlu bir yaşam sağlamak adına bilinçsizce ve
acımasızca dünyadaki bir çok kaynağı hızla tüketme
sürecine girilmiştir.
Tüm bunların getirdiği sonuç olarak; hava, toprak,
su kirliliğive tüm doğal kaynakların hızla tükenmesi
ileyaklaşık iki yüz yıl içerisinde dünyamızı çok tehlikeli
bir uçurumun eşiğine getirmiştir. Aslında gerçek şu ki;
sürdürebilirlik artık bir seçim değil, bir gereksinimdir.
Bununla beraber, sürdürebilir olmayan bir tasarım çok
basit bir tanımla “kötü” bir tasarımdır. Tasarımın
tanımı; var olan bir probleme yaratıcı bir çözüm
getirmekse eğer, bu çözüm mikro veya makro ölçekte
başka problemlere yol açıyorsa;“iyi” bir tasarım
değildir. İyi tasarım ve dolayısıyla sürdürebilir tasarım;
sorumlu olan tasarımdır. Tasarımcıların, özellikle de
içmimarların sorumlulukları çok boyutludur ve farklı
açılardan tartışılabilir. Tasarımcılar genel olarak bireye,
topluma ve çevreye karşı sorumludurlar. Bu yazıda,
tasarımcıların üstlenmiş oldukları sorumluluklar,
içmimarlık alanından örneklenerek tartışılacaktır.
Sosyal sorumlulukÖncelikle her tasarımcı topluma karşı sorumludur.
Tasarımcının sosyal sorumluluğu; tasarımın gücünü
toplumun hayat kalitesini yükseltmek için kullanması
olarak özetlenebilir. Sosyal sorumluluklar pasif anlamda;
topluma zarar veren davranışlar ve tasarımlar
yapmaktan kaçınmak, aktif anlamda; sosyal amaçlar
içeren projelerde rolalmak, ekonomik açıdan daha
dezavantajlı olan grupların hayat kalitesini iyileştirmek
üzere projeler geliştirmek, vs. şeklinde olabilir.
Evrensel tasarımSorumlu tasarım topluma karşı sorumludur ve
toplumun bütün kısımlarına hitap etmek
durumundadır. Bu nedenle içmimarların tasarladıkları
mekanlarda, özellikle toplu kullanıma ait binalarda,
tüm uygar dünyanın kabul ettiği evrensel tasarım
yaklaşımını benimsemeleri önemlidir. Evrensel
tasarım, tasarımın her alanında hiçbir ayrımcılığa izin
vermeden, en yüksek oranda toplumun kullanımını
benimseyen, bütünsel bir tasarım anlayışıdır.
Evrensel tasarım bir yaklaşım, bir dünya görüşüdür.
Bu yaklaşım tasarım bittikten sonra bazı öğeler ilave
ederek zorlama çözümlerle mekanı özürlüler için
ulaşılabilir yapmaktan çok farklıdır. Tam aksine, tasarım
sürecini başından sonuna kadar bu yaklaşıma göre
yürütmek gerekir. Bu şekilde gereken önlemler,
tasarımı fonksiyonel ve görsel olarak zenginleştiren
ayrılmaz parçaları olacaktır. Tasarımın gelişiminden
itibaren düşünüldüğünde, çok basit denebilecek
noktalar tasarımı bu anlamda değiştirebilir.
Evrensel tasarımın günümüzde daha fazla önem
kazanmasının bir nedeni de; yaşlı nüfusun dünyada
hızla artmasıdır. 1900’lü yıllarda dünyaya gelen çoğu
çocuk 50 yaşı göremezken, şimdi beklenen yaş sınırı
Japonya’da 83’e ulaşmıştır. Bu açıdan, mekanlar yaşlı
insanların da rahatlıkla kullanabileceği şekilde
tasarlanmalıdır.
Guita
FARİ
VARS
ADRİ
Mak
ale
/ İy
i Ta
sarım
Sor
umlu
Tas
arım
58
2002 yılında yapılan Özürlüler Araştırması
sonuçlarına göre; Türkiye’de engelli nüfusu, toplam
nüfusun % 12.29 oranındadır (Dostoğlu, N., Şahin, E.,
Taneli ,Y. 2009). Gerekli olan yaklaşım; engelli
vatandaşlar dahil, tüm gruplarının kullanabilecekleri
ulaşılabilir mekanlar tasarlamaktır. Bu bakış açısı
bizim toplumumuzda büyük bir öneme sahiptir. Bu
yüksek orana rağmen hala kamusal mekanlarda ve
sokaklarda çok az engelli insan ile karşılıyor olmamız,
mekanlarımızınbüyük ölçüde engellilerin
kullanımına uygun olmadığındandır. Öte yandan
unutmamak gerekir ki; evrensel tasarım sadece
engelli bireylere yönelik değil, toplumun tüm
kesimlerine (çocuklar, yaşlılar, hamile kadınlar,
uzunlar, kısalar, şişmanlar, vb.) hitap eder. Yani tüm
topluma ait bütüncül tasarımla ilgilidir. Bu yaklaşımla
yapılan tasarımlar herkes için hayatı kolaylaştırır.
Otobüslerde kullanılan rampa, tekerlekli sandalye
kullanıcısı kadar çocuk arabası taşıyan bir anne veya
ayağı ağrıyan yaşlı biri için de hayatı kolaylaştırır.
Evrensel tasarım ilkeleriEvrensel tasarımın yedi ilkesi vardır. Bu ilkelerle
tasarlanan mekanlar çok daha insancıl ve bütüncül
mekanlar olacaktır. Bu nedenle evrensel tasarım
ilkelerini pozitif ve negatif iç mekan örnekleri ile
açıklamaya çalışalım.
Evrensel tasarımın ilk ilkesi kullanımda eşitlikten
bahsediyor. Bu ilke evrensel tasarımın belki de en
önemli ilkesidir. Bu ilkeye göre her tasarım, her
mekan, tüm kullanıcı gruplar tarafındaneşit şartlarda
ve rahatlıkla kullanılabilmelidir. Kapıların genişliği,
nasıl açıldığı, kullanılan malzeme, pencerelerin,
rafların, askıların yüksekliği vs. hepsi mekanların
farklı gruplar tarafından rahatlıkla kullanılması için,
özellikle de içmimarlar tarafından dikkat edilmesi
gereken faktörlerdir. Mümkünse düzayak mekanlar,
değilse iyi tasarlanmış rampalar, merdivensiz giriş,
otomatık açılan kapılar mekanın herkes tarafından
daha rahat kullanılmasını sağlamak için önemli
detaylardır. Rampaların eğimi hiç bir şekilde 1:12
(%8) den fazla olmamalıdır, 15 cm den daha
yükseğe çıkan rampaların her iki yanında korkuluk
bulunmalıdır. Korkuluklar rampa yüzeyinden 90 cm
yükseklikte olmalıdır. Mekanda halı kullanılıyorsa,
güvenli biçimde yere sabitlenmesi görme özürlüleri,
tekerlekli sandalye kullanıcıları kadar çocuklar ve
yaşlıların güvenliği açısından da önemlidir. Öte
yandan eşitliğin sağlanması açısından herkes için
aynı giriş, aynı şekilde dolaşım (merdiven ve
rampnın aynı yerde vs.) önemlidir.
İkinci ilke; kullanımda esneklik ile ilgilidir. Her
tasarım mümkünse tüm kullanıcı gruplarının
ihtiyacına aynı anda cevap vermeli, değilse farklı
gruplar için seçenekler sunmalıdır. Örneğin; mutfak
dolaplarındaki raflar çekmece gibi çekilebiliyorsa,
kullanımı herkes için kolaylaşır. Küçük elektrik
düğmeleri yerine büyük düz düğmelerin
kullanılması, bankalar, oteller, resmi daireler, alışveriş
merkezleri gibi mekanlarda herkes tarafından
kullanılması için bankolarındaha alçak tasarlanması,
bu mümkün değilse farklı yükseklik alternatifleri
sunulması, sinema, tiyatro gibi mekanlarda tekerlekli
sandalye ile yaklaşılabilen ve tekerlekli sandalye
kullanıcıların da performansları izlemelerineolanak
veren alanlar yaratmak, çocukların oyun alanlarında
herkesin farklı özelliklerine göre kullanabileceği
oyuncakların tasarlanması bu ilke ile ilgilidir.
Basit ve sezgisel kullanım, evrensel tasarımın
üçüncü ilkesidir. Bu ilke tasarımın kullanımının
kullanıcının deneyimine, bilgisine, dil yeteneklerine
ve mevcut konsantrasyon düzeyine bağlı olmadan,
kolay ve anlaşılabilir
olmasını ifade
etmektedir. Bu
konuda içmimarların
öncelikli olarak dikkat
Ulaşılabilirlik- rampa yardımı ile çözülmüş bir mekan
Ulaşılabilirlik- kaygı dahiolmayan bir tasarım!
Görmeyeçok alışıkolduğumuzbir manzara!
Mak
ale
/ İy
i Ta
sarım
Sor
umlu
Tas
arım
59
etmeleri gereken olgu, mekân kurgusunun kolay
anlaşılabilmesi için basit olması ve kolay algılanabilir
olmasıdır. Bu özellikle görme engelli bireylerin ve
tabii her kesimin mekanı rahatlıkla kullanmaları için
önemlidir. Karışık bir mekan kurgusu herkesin
mekanda oryantasyonunu zorlaştırabilir.
Evrensel tasarımın dördüncü ilkesi,anlaşılabilir
bilgidir. Bu ilkeye göre tasarım şartlar ve kullanıcının
duyusal becerilerine bağlı olmadan bilgiyi
iletmelidir. Mekanın tasarımında kullanılan tüm
renk ve dokular bu konuda kullanılabileceği gibi,
farklı anlatım biçimleri (resimli, sesli, dokusal) de
mekan tasarımlarında bilgi aktarımı için
kullanılabilir. Briaille alfabesi ile desteklenmiş
yönlendirme tabelaları, numaralandırma araçları,
kabartmalı (ve sesli) haritalar, yerde görme engelli
bireyleri yönlendiren dokular, merdiven
kenarlarında kullanılan ve kaymayı önleyen, görsel
olarak da basamakları ayırt etmesini kolaylaştıran
bantlar, bu konuda alınabilecek basit ama çok
önemli önlemlerdir. Bu bağlamda dikkat edilmesi
gereken bir diğer konuda; toplumuzda çokça
görülen renk körü bireylerin ayırt etmekte en çok
zorluk çektikleri yeşil ve kırmızı renklerin kritik (açık
kapalı, geçip geçmeme, vs.) bilgiler için
kullanılmaması durumudur. Yeşil yerine örneğin
mavi renk kullanılması, bu grup kullanıcıya büyük
kolaylık sağlayacaktır.
Evrensel tasarımın diğer ilkesi; hata toleransıdır.
Bu ilkenin amacı tehlikeleri, kaza veya irade dışı
hareketlerin kötü sonuçlarını en aza indirmektir.
Tehlikeli öğeler ortadan kaldırılmalı, yalıtılmalı veya
kontrol altına alınmalıdır. Bu konu özellikle
çocukların kullandığı mekanların tasarımında
büyük bir öneme sahiptir, çünkü çocuklar hata
yapabilirler, yaparlar. Bu çocuk olmanın gereğidir.
Özellikle çocuklar için tasarlarken devrilebilen
mobilyalardan, çocuğun içine girip hapis
kalabileceği oyuncak kutulardan, köşeleri sivri
mobilyalardan kaçınmak gerekir. Pencere
yakınlarında çocuğun tırmanabileceği
mobilyalarkoymamak, çocuklar tarafından
kolaylıkla açılamayan pencereler kullanmak,
kalorifer gibi tehlikeli nesneleri kapatmak, elektrik
kablolarını açıkta ve görünür yerlerde bırakmamak
çok basit ama kesinlikle zorunlu olan önlemlerdir.
Ayrıca mekanlarda büyük camlar ve cam kapılar
kullanılıyorsa kesinlikle göz hizasının altında cam
olduğunu gösteren bir görsel eleman (renkli bir
Farklı kullanıcılar için farklı yükseklikler sunulmuş bir resepsiyonhttp://www.building.govt.nz/accessible-reception
Parkta tüm çocukların kullanabildiği oyuncaklar.
Kabartmalı anlatım levhaları ve braille alfabesi destekli yönlendirme tabelası.
Çekilebilen mutfak rafları (http://shelfgenie.com/blog/pull-out-shelf-atlanta/)
Engelliler için tuvalet.
Sinemada tekerlekli sandalye alanı.
Mak
ale
/ İy
i Ta
sarım
Sor
umlu
Tas
arım
60
bant, bir resim vs.) kullanılmalıdır. Hepimiz etrafımızda
camı farketmediği için ciddi veya küçük kazalar
atlayanları tanırız. Yine bu konudadaha önce de işaret
ettiğimiz çok fazla yapılan bir hata ise yanlış
tasarlanmış parmaklıklardır. İç mekanlarda veya
balkonlarda aralıkları geniş olan veya yatay çizgisel
elemenlardan oluşan (merdiven görevi gören!)
parmaklıklar ölümcül kazalara sebep olabilir. Bu ilke ile
ilgili diğer dikkat edilmesi gereken bir başka nokta
iseyer kaplamasında kullanılan malzemelerdir. Her tür
mekanda (özellikle yaşlılar ve çocuklar tarafından
kullanılan mekanlarda) kaygan (veya ıslanınca kaygan
olabilecek) malzemeler kullanmaktan kaçınmak
gerekir.
Düşük fiziksel çaba, evrensel tasarımın diğer
ilkesidir. Buna göre her tasarım minimum güç
harcanarak yeterli ve konforlu bir şekilde
kullanılabilmelidir. Çalışırken vücudun doğal
pozisyonda olması bu ilkenin şartllarından biridir.
Doğru tasarlanmış ofis mobilyaları, sergileme,
oturma elemanları gibi mobilyalar bunu sağlayan en
önemli etkenlerdir. Buna örnek olarak,bir elimiz ile
kapalı bir biçimde (yumruk şeklinde) kullanılabilecek
olan kapı kolları, elektrik düğmeleri, yangın alarmları,
su muslukları, veya doğru aralıklarla yerleştirilmiş
dinlenme alanları herkesin hayatını kolaylaştırabilir.
Bunun tersine mekanlarda yuvarlak ve dönerek
açılan kapı kollarını kullanmamak, mağazalarda kısa
boylu insanların da rahatlıkla ulaşabilecekleri
yükseklikten daha yukarıda raf kullanmamak, kıyafet
sergileme elemanlarının herkes tarafından rahatlıkla
ulaşılabileceği noktada bulunması bu açıdan çok
önemlidir.
Evrensel tasarımın son ilkesi ise yaklaşım ve
kullanım için gerekli boyut ve alan sağlamaktır.
Mekan tasarımında kullanıcının vücut ölçüleri,
duruşu veya hareketliliğine bakılmaksızın yaklaşım,
erişim ve kullanım için uygun boyut ve alan
sağlanması, her oturan veya ayakta duran
kullanıcının önemli kullanım öğelerini görebilmesini
sağlayacak engelsiz bakış açısı sağlanması,
erişilebilirliğin sağlanması, tüm kullanıcıların tekerlekli
veya yürüteç kullanan kullanıcılar dahil kişisel yardım
veya yardımcı araçların kullanımına olanak
sağlayacak alanlar sağlanması bu konuda dikkat
edilmesi gerekenlerdir. Bu ilkeye göre tasarımda
tekerlekli sandalye kullanıcıların da rahatlıkla
kullanabilecekleri geniş kapılar,asansörler, ve
koridorlar(net genişliği en az 90 cm), uygun
yükseklikte pencereler, altında yeterli boşluk
bırakılmış lavabolar, rahatlıkla girilebilen düş tekneleri
sağlanması çok önemlidir. Bu ilkenin gereğini
sağlamak için ilk dikkat etmemiz gereken koşul;
alışagelmiş “averaj”, “normal”, “ortalama” insan gibi
tamamen yanlış kavramlardan uzaklaşıp tasarımda
doğru insan ölçülerini kullanmaktır.
Bu konulardansorumlu olan tasarımcılara
yardımcı olabilecek bir çok kaynak vardır. Kasım
2012’de hazırlanmış olan “TS 9111 Engelli İnsanların
ikamet Edeceği Binaların Düzenlenmesi Kuralları” bu
kaynaklardan biridir. Ayrıca Kuzey Carolina
Üniversitesi kapsamında kurulmuş ve evrensel
tasarımın öncüsü olan Evrensel Tasarım Merkezi (The
center for Universal Design), Bütüncül Tasarım ve
Çevresel Ulaşılabilirlik Merkezi (Center for inclusive
design and environmental access (idea)), ADA’nın
Ulaşılabilir Tasarım Standartları (ADA Standards for
Accessible Design) ve Birleşik Milletler Etkinleştirme
Örgütü’nün (United Nations enable) hazırladığı
“Özürlüler için Ulaşılabilirlik”, Engelsiz Çevre için bir
Tasarım El Kitabı (Accessibility for the DisabledA
Design Manual for a Barrier Free Environment) bu
konuda diğer yol gösterici olabilen kaynaklardır.
Çevreye karşı sorumlulukBu konu ile ilgili öncelikle malzemenin seçimi çok
önemlidir. Her malzemenin beşikten mezara bir hayat
döngüsü vardır. Malzemin ham maddesinin
çıkarılması ile başlayan bu döngü malzemenin üretimi,
işlenmesi, daha sonra da kullanım süreci ile devam
eder ve en sonunda, kullanma sürecini bitirdikten
sonra atığa (çöpe) dönüşmesi ile biter. Kullanılan
malzemelerin nereden geldiği, doğaya nasıl bir zarar
verdiği, malzemenin üretiminde gerçekleşen
işlemlerin doğaya nasıl etkilediği, ve daha sonra
malzemeyi kullanırken çıkardığı gazlar (oda
sıcaklığında kolaylıkla havaya karışabilirler Kimyasal
Uçucu Organik Bileşenler- VOC) vs. açısından
Tekerlekli sandalye ile kullanılabilen lavabo ve mutfaklar.
Mak
ale
/ İy
i Ta
sarım
Sor
umlu
Tas
arım
61
düşünerek dikkatle seçilmesi gerekir. Şu anda
çevremizin karşılaştığı en önemli sorunlardan biri de
çöp sorunudur. Son zamanlarda sentetik ve plastik
bazlı malzemelerin kullanımındaki artışa bağlı
dünyada atık çok ciddi bir sorun haline gelmiştir. Bu
maddeler doğaya, toprağa, suya ve canlılara kalıcı ve
öldürücü zararlar verebilirler. Bunu önlemek için ilk
şart; kullanılan malzemenin miktarını azaltmaktır. Ne
kadar az malzeme kullanırsak,atık o kadar az olacaktır.
Aynı zamanda kullanılan malzemelerin geri
dönüşmüş veya geri dönüşebilen malzeme veya
atığıdoğal hayata zarar vermiyor olması çok önemlidir.
Malzeme seçiminde ‘yerel kaynaklı’, ‘yenilenebilir’ ve
‘organik’ olmasına dikkat etmek çevre sorunlarının
azalmasına katkı yapacaktır.
Tasarımda kullanılan parçaların sökülebilmesi-
yeniden kullanılabilmesi yeşil bir tasarıma yardımcı
olabilecek diğer önlemlerdir. Ayrıca camların niteliği,
açıklıkların yönü, ve büyüklüğü mekanın
iklimlendirmesinde ve aydınlatmasında büyük rol
oynar ve direk olarak mekanda kullanılan enerji
miktarını etkiler. Bununla beraber mekan
aydınlatmasında kullanılan aydınlatma elemanları
enerji tüketimi açısından önemlidir. Örneğin
kullanılan LED ışıkları toplam tüketilen enerjiyi büyük
ölçüde azaltabilir.Bunlar gibi bir çok önlem daha yeşil
ve çevre dostu bir tasarım yapmamıza yardımcı
olabilir. Yeşil, çevreci tasarımlar yapmak için Çevresel
Sorumlu Tasarım ve Yapı listesi (2001) bize bu konuda
yardımcı olabilir.
Son Söz
Günümüzde artık “iyi tasarım sorumlu tasarımdır”
yaklaşımı günden güne yayılmaya başlıyor. Hiç
kimse, özellikle de tasarımcıların artık
sorumluklarından kaçma lüksü yoktur, çünkü bu
dünya hepimizindir ve biz gelecek nesillerden de
sorumluyuz. İyi tasarım artık sadece özgün, güzel,
estetik açıdan zengin, fonksiyonel gibi kriterlerle
değil, dünyaya karşı sorumluluklarını yerine getirip
getirmediği açısından değerlendirilir. İnsana saygı,
topluma saygı, çevreye saygı iyi tasarımın olmazsa
olmazlarıdır. Bunu yapabilmek için tasarıma
bakışımızı, önceliklerimizi gözden geçirmemiz gerkir.
Öte yandan bu anlayışın yerleşmesi için bu düşünce
tarzının öncelikle eğitme yansıması, eğitimin
esaslarının bu düşünceye göre yeniden
oluşturulması gerekir. Dolayısıyla eğitimde bu
anlayışın ilk önce yaygın olarak yerleşmesi, daha
sonra da üniversitelerin ve meslek odalarının bu
konuları geniş çapta yaygınlaştırmasını sağlamak için
birlikte çalışmaları gerekir. Hepimiz
sorumluluğumuzu kabul etmek zorundayız!
Kaynaklar:- ADA http://www.takeform.net/ADA_guides.php- Birleşik Milletler etkinleştirme örgütü: Özürlüler için Ulaşılabilirlik, EngelsizÇevre için bir Tasarım el kitabıhttp://www.un.org/esa/socdev/enable/designm/intro.htm- Bütüncül Tasarım ve Çevresel Ulaşılabilirlik Merkezi (idea):http://idea.ap.buffalo.edu/- Çevresel Sorumlu Tasarım ve Yapı için Kontrol Listesi,BuildingGreen,Inchttp://hubbellandhubbell.com/wp-content/uploads/2010/07/Green-Building-Checklist_EBN.pdf(erişim Eylül2015) - Çevresel Sorumlu Tasarım ve Yapı için Kontrol Listesi,http://www.tides.org/fileadmin/user/ncn/Tides-NCN-Checklist-for-environmentally-responsible-design.pdf(erişim Eylül 2015)- Dostoğlu, N., Şahin, E. , Taneli ,Y. 2009. Özürlüler İdaresi Başkanlığı ve Devletİstatistik Enstitüsü işbirliği ile gerçekleştirilen 2002 yılı Türkiye ÖzürlülerAraştırması sonuçları - Erişilebilir Tasarım için ADA Standartları 2010.http://www.ada.gov/regs2010/2010ADAStandards/2010ADAStandards_prt.pdf(erişim Eylül 2015)- Evrensel Tasarım Merkezi (CUD) NC Üniversitesi:http://www.ncsu.edu/ncsu/design/cud/- Gains, S. 2008. ÇocuklariçinmekanTasarlamak, Colorado Üniversitesi,Extension, Arapahoe Countyhttp://www.ext.colostate.edu/pubs/columncc/cc030121.html(erişim Mart2015).- Gündoğdu, C., Engelliler için bina tasarımı ve düzenlemeler TS 9111, TS12460- - -http://barisyilmaz.yolasite.com/resources/F/Engelliler%20i%C3%A7in%20bina%20tasar%C4%B1m%C4%B1%20ve%20d%C3%BCzenlemeler%20TS%209111,%20TS%2012460%20(1).pptx(erişim Eylül 2015)- Hacıhasanoğlu, I., 2003, Evrensel Tasarım, Tasarım Kuram Dergisi, sayı 3Mayıs 2003, s.: 93-101- İngiltere’de Yaşlanma ve Ölüm: Ulusal Statistikkçilerin Nufüsüzerinde YıllıkMakalesi, Ulusal Statistikler Ofisi, 2008 p1 tinyurl.com/6kysl3 - Salman Gürcan, T. 2012 YeşilİçMimarlıkNedir?TurizmYapılarında ‘Yeşil’İçMekan: HAPTİK OTEL- http://www.ekoyapidergisi.org/13-yesil-ic-mimarlik-nedir.html (erişimEylül 2015)- Su bazlı teknoloji- SUBTEKhttp://www.subatek.com/index.php?option=com_content&view=article&id=3:voc-nedir&catid=13:voc-solvent&Itemid=41(erişim Eylül 2015)- Sürdürebilir Gelişim: Brundtland’dan to Rio’ya 2012.file:///D:/My%20documents/backup%20ofis-21july08/backup%20ofis-21july08/found%20papers/sustainability/GSP1-6_Background%20on%20Sustainable%20Devt.pdf(erişim Eylül 2015)- TS 9111 Engelli insanların ikamet Edeceği Binaların DüzenlenmesiKuralları.http://hissedilebiliryuzeyler.com/pdf/tse9111.pdf(erişim Eylül 2015)- Yeni ADA için İç Mekanlar için işaretleme Gereksinimlerihttps://www.apcosigns.com/techpdf/ADAHandout.pdf(erişim Eylül 2015)
Resimler:http://en.pressalit.com/flexible-solutions-for-kitchens-and-bathrooms/advisory-
service/accessible-kitchen-design, http://ga-tap.co.jp/en/works/1065http://shelfgenie.com/blog/pull-out-shelf-atlanta/,http://www.aacgrup.com/hizmetlerimiz/g%C3%B6rme-engelli-%C3%BCr%C3%BCnleri.html, http://www.ankakrom.com/urun2.aspx?id=12http://www.atomica.com/article/1245207/14-shortgirlproblems-that-will-make-you-laugh-out-loud?s=2,http://www.batikaradenizekspresgazetesi.com.tr/engellilere-salincak-baris-mancoda/4787/, http://www.building.govt.nz/accessible-receptionhttp://www.egegrupdekorasyon.com.tr/hizmet-68-engelli-tuvaleti---wc---olculeri---nedir------vitrifiyeleri---aksesuarlari-.htmlhttp://www.extension.org/pages/24188/6:-principle-six:-low-physical-efforthttp://www.krunne.com/katlanir_cam_ve_cam_balkon_sistemleri.phphttp://www.mobilitycorner.com/universal-design.htmlhttps://thathazeleyes.wordpress.com/2012/05/01/gv-jurong-point-re-opening/https://universaldesignfail.wordpress.com/category/uncategorized/
Mak
ale
/ T
iyat
roda
Sah
ne T
asar
ımı
62
toplayan, ancak işlevi, yazarın yazdığı drama metnine
uygun, sahnede gerekli aksiyonu sağlayacak
mekanları yaratmak olan bir sanat dalıdır. Ancak
günümüzde gelişen ve değişen diğer sanat dalları
gibi yeni bir yapılanmayla işlevine devam etmektedir.
Artık sahne tasarımcısının iyi bir ressam, yeterli
mimari ve sanat birikimi olmasının yanı sıra yaşadığı
ülke ve dünya toplumlarının sorunlarına duyarlı,
aktüel ve sosyal kültürel birikimi de iyi bir sahne
tasarımının ortaya çıkmasında önemli bir etken
olmaktadır. Artık o salt dramatik metne uygun ve
görselliği ön planda bir sahne dekoru değil,
sanatçının sanatsal yorumu ve duygularının ifadesiyle
zenginleşmiş ve anlam kazanmış sahne tasarımıdır.
Bu makalede, her tasarımcı için sahne tasarımı
sürecinin tiyatro oyunları alanında uygulanabilirliği
ortaya konulmaya çalışılmıştır.
Sahne tasarımının tarihsel gelişimiDouglas A. Russel’ın “Theatrical Style: A Visual
ApproachtotheTheatre” isimli eserinde sahne
tasarımının bütünlüklü bir iş olduğunu söyler.
Tasarımcının, sahnelerin gelişimini, sahneler arası
zıtlığın derecesini anlayabilmek için kurguyu; bir
karakterin baskın olup olmadığını, merkezdeki ya
da çeperdeki karakterleri algılayabilmek için
karakterizasyonu; zengin ya da sade, şiirsel ya da
gündelik, hızlı karakter değişimlerine izin verecek
kadar kısa diyaloglu ya da tek kişilik uzun soluklu
monologlara sahip olup olmadığını anlamak için
metni; diğer görsel öğelere aktarılabilecek öğeler
için temayı ve ritmik gelişimi incelemesi
gerektiğini belirtir.
Yine Russel’a göre bir sahne tasarımcısı için
hikâyeden ya da oyunun geçtiği dönemden
ziyade oyunun yapısı ya da tonu daha önemlidir.
Biz buna ek olarak, ve daha belirleyici bir unsur
olarak, toplumsal arka planla birlikte grubun tercih
ettiği oyun dramaturjisinin sahne tasarımını
belirlediğini söyleyebiliriz. Bir oyunun görsel
tasarımını yaparken, oyuna bütünlüklü bir
yaklaşım geliştirilmesi önemlidir. Aynı zamanda
oyunun üslubu da belirleyicidir. Sahne tasarımcısı
tiyatronun tüm diğer bileşenleri ile birlikte bir
çalışma yürüterek oyunun sahnelenmesine katkı
sunar. Hem reji çalışmasının hem de oyuncuların
ve yeri geldiğinde seyircinin, oyunun tasarımının
yapılmasında önemli rolleri vardır.
Brecht’e göre oyuncularla birlikte çalışmayan
tasarımcı-dekoratörün, tarihsel tablolar yapan bir
ressamdan farkı kalmaz. Oyunun görsel tasarımını
yaparken, sahnelerin mizansenlerini de düşünmek
gerekir. Bir dekoratör için mekanı belirleyen oyun
kişilerinin birbirine karşı alacağı konumlar ve
gerçekleştirecekleri devinimlerdir. Yeri geldiğinde
oyuncu da dekorun ayrılmaz bir parçasıdır. Aynı
zamanda dekoratör seyircilere dünyanın bir
kopyasını sunarken, seyircilerin kendi dünyalarını
eleştirel gözle izleyebilmelerinin de yollarını arar. Her
oyun toplumsal bir role sahip olduğu için, her
oyunun kendi toplumsal bağlamı içinde
Çağr
ı BUL
HAZ
Sahne tasarımı, bir tiyatro oyununun sahne
üzerinde canlandırılması için dekor, kostüm,
aksesuar, butafor, ışık, efekt ve diğer tüm görsel
işitsel ortamının tasarımıdır. Sahne tasarımı tüm
sayılan alanların tasarımının genel adıdır.
Batı da sahne resmi, sahne dekoru olarak
günümüz anlayışına uygun olarak orta çağda
başlayan bu sanat dalı, 19.yüzyılda en parlak ve
görkemli devrini yaşamıştır.
20. Yüzyılda gelişen teknolojinin sahnelere
uyarlanmasıyla oluşturulan sahne mekaniği
görselliğin yanı sıra illüzyonu da devreye sokarak
seyircinin şaşkın ve hayretli bakışlarla, yaratılan bu
yalancı dünyaları ilgi ile seyretmesini sağlamıştır.
Sahne dekoru başta resim ve mimari olmak
üzere bütün plastik sanat dallarını bünyesinde
Tiyatroda sahne tasarımı-I
Mak
ale
/ T
iyat
roda
Sah
ne T
asar
ımı
63
değerlendirilmesi ve tasarlanması gerekir. Oyunun
ortaya konması için çalışan kişiler de kendi
uzmanlık alanları içinden ama sadece bu alanlarla
sınırlı kalmayarak birlikte çalışırlar. Gestusların
oluşmasında oyuncularla birlikte dekoratörün de
rolü vardır. Kullanılan dekor-aksesuar-kostümün
seyirci üzerinde yaratacağı etki ve toplumsal
bağlam içindeki yeri, oyun dramaturjisinin
anlaşılmasına katkı sunar.
Genelde klasik metinler oynanırken, tasarımla
ilgili cevap verilmesi gereken bir soru olarak
oyunun tarihselleştirmesinin ne şekilde yapılacağı
sorusu oluşur. Russel’a göre geçmişi yeniden
yaratmak mümkün değildir; çünkü geçmiş her
zaman bugünün gözüyle görülür. Çünkü ne
olursa olsun tasarımcı yaşadığı dönemin algısıyla
tasarım yapar, seyirci de yaşadığı dönemin
algısıyla yorumlar. Dolayısıyla bir oyunun
tasarımını yaparken tarihsel olanın aynısını
sahneye koyma yönünde bir beklenti anlamsızdır.
Bu noktada oyunun bir yanılsama yaratmasından
öte, dramaturjisinin seyirciye nasıl ulaşabileceği
önemlidir. Örneğin herkese mal olmuş tarihsel bir
olay tartışılıyorsa sahnede tarihsel arka planı ön
plana çıkarmak tercih edilebilir.
Sahne tasarımıDekor sahne sanatlarının görsel ve plastik yanını
oluşturur. Sahne dekoru değişik yer ve değişik
boyutlu görüntülerin oluşturduğu oyun alanlarının
tasarımıdır. Formuyla, stiliyle, sahne boşluğundaki
dağılım ve kompozisyonuyla, renk ve ışığıyla, oyunu,
oyunun ana fikrini öne çıkarmak ve gerekli etkiyi
uyandırmak amacıyla yapılır. Resim, yontu, mimarlık,
dekorasyon gibi plastik sanatları, teknik ve malzeme
olanaklarını da kullanarak, üç boyutlu mekânı
organize eden sahne dekorunun esin kaynağı doğa
ve gerçektir. Dekorlar sahne değerlerine göre
tasarımcının yaratıcılığı ölçüsünde planlanır. Sahne
duygusu dekorun düzenlenmesinde her zaman
büyük bir etkendir. “Sahne Tasarımı” gösteri haline
dönüşmeden evvel kendisini etkileyen birçok yan
faktörün etkisinde kalıp, bunların arasından süzülüp
geçerek başarılı bir sonuca ulaşabilir (Parker, 1985).
Tasarım, eskizlerden makete, uygulamadan sahneye
kadar çok uzun bir çalışma gerektirir. Tasarımcı
oyunu sahneye koyan kişi ile tam bir beraberlik
içinde fikir, stil ve forma karar verir. Eskizler oyunun
paralelinde gelişir, oluşan eskizler makete dönüşür.
Daha sonra iş resimleri, teknik çizimler ve detaylar
olarak gerekli atölyelere dağılır. Her tasarımcı bu
olguyu oluştururken kendi stiline göre değişik bir
çalışma sistemi ve sırası oluşturacaktır.
Tasarımcı kendi yaratıcılığının başına tasarladığı
sanatın duygusunu getirmelidir. Tasarımcı için en
önemli öğe açıklıktır. Oyunu yakından tanıma, sahne
için duyarlılık, sahne boşluğunu kullanma, zengin
form bilgisi, beceri, yaratıcılığının amacını
oluşturmalıdır. (Aksel, 1989). Sahnede, dekor tasarım
süreci hem oyun hem de sahne açısından olmak
üzere dört ana başlık altında ele alınmalıdır.
Bu başlıklar şu şekilde sıralanır;
1. Oyun ve sahne ile ilgili bilgilerin toplanması
2. Oyun ve sahne ile ilgili bilgilerin
değerlendirilmesi
3. Oyunun ve sahnenin çözümü
4. Uygulama
1. Oyun ve sahne ile ilgili bilgilerintoplanmasıSahne sanatlarında dekor tasarımına
başlamadan önce birinci basamak sahneye konacak
oyuna ait gerekli bilgilerin toplanmasıdır. Bu bilgiler,
oyunun genel akışını ve atmosferini oluşturacak
bilgilerdir. Burada elde edilecek bilgilerin, kaynakları,
doğru tespit açısından son derece önemlidir.
Sahnelenecek oyun için, sahne ile ilgili olan
bilgiler (Aksel, 1989) çevre, proje, rölöve, maket,
sahne teknik olanakları, sahne ışık olanakları ve
uygulama olanaklarıdır.
Çevre: Oyunun sahneye koyulacağı binanın
bulunduğu semt çevreyi oluşturur. Bu çevrede
yaşayan halk, oyunun seyircisi olacaktır.
Proje: Oyun alanı (sahne) ve seyirci salonunu
içeren çizimlerdir. Sahne planı, sahne kesiti ve seyirci
oturma planı bu çizimlerle gösterilir. Bu ölçekli
çizimlerle, dekorların durumu, şekli, hareketleri,
oyuncuların giriş çıkışları, seyircilerin görüş açıları
tam olarak kontrol edilir.
Rölöve: Oyun alanı ile seyirci salonunun ölçekli
olarak çizilip birleştirilmesine rölöve denir. Bu şekilde,
planda ve kesitte seyircilerin sahneyi görüş açıları
belirlenmiş olur. Dekorların bu görüş açılarına göre
şekillendirilmesi ve oyuncuların oyun alanlarının bu
açılara kaydırılması sağlanır.
Mak
ale
/ T
iyat
roda
Sah
ne T
asar
ımı
64
Maket: Dekor uygulamalarına geçilmeden önce,
yapılacak dekor tasarımları 3.boyutta kontrol
edilmelidir. Bu iş için oyunun oynanacağı sahnenin
ölçekli küçük modelinin yapılması gereklidir. Sahne
maketi için bazı ölçülere ihtiyaç vardır. Bu ölçüler;
Sahnenin sağ ve sol portalleri arasındaki mesafe,
sahne derinliği, üst portallerin yerden yüksekliği ve
sofita yüksekliği olarak belirlenmiştir. Bu ölçüler
doğrultusunda sahnenin belli bir oranda
küçültülmüş maketi yapılır.
Sahne Teknik Olanakları: Oyunun sergileneceği
sahnenin içerdiği teknik olanaklardır. Döner
sahneler, Vagon sahneler, asansör sahneler, boru
asansörleri, orkestra çukuru, yan sahne, arka sahne,
hareketli portaller bunlardan bazılarıdır. Sözünü
ettiğimiz olanaklar her sahne için değişen ve farklı
boyutlarda oluşabilen olanaklardır (Özkönü, 1995).
Sahne Işık Olanakları: Tiyatro sahnesinin sahip
olduğu ışıklandırma olanaklarıdır.Bu olanaklar her
tiyatroya göre değişir. Işık dekor için ve tüm oyun için
çok önemlidir. Işığın iyi veya kötü olması dekoru
olumlu ya da olumsuz yönde etkiler. Sadece ışıkla
bile dekor oluşturulup oyunun atmosferi
yakalanabilir. Sahnede kullanılan ışık elemanları
amaçlarına göre genel aydınlatma elemanları,
bölgesel ve efektif aydınlatma elemanları ve takip
ışıkları olmak üzere 3 çeşittir.
Uygulama Olanakları/Realizasyon: Tasarlanan
dekor çizimlerini sahnedeki gerçek halleri
durumuna getirmeye realizasyon denir. Başka bir
deyişle dekor çizimlerinin kullanılabilir hale
gelmesidir. Sahne verilerinden en önemlisi
uygulama olanaklarıdır. Çünkü bu olanakların iyi
olmaması durumunda dekorda sonuca varmak
kolay olmaz. Uygulama olanakları dekor
atölyelerinde ortaya konur. Bu atölyeler; Dekor ve
Aksesuar Deposu, Boyahane (Resim Salonu),
Marangozhane, Demirhane, Plastik Atölyesi ve
Butafor-Aksesuar Atölyesi olmak üzere altı çeşittir
(Özkönü, 1995).
2. Oyun ve sahne ile ilgili bilgilerindeğerlendirilmesiSahne ve Görüntü sanatları tasarımında ikinci
basamak değerlendirmedir. Oyunun ve sahnenin
özellikleri ile ilgili olan bilgilerin toplanmasından
sonra geçilen değerlendirme aşamasında, birinci
basamakta elde edilen sahne teknik olanaklarının
olumlu ve olumsuz yönleri uygun şekle
dönüştürülür. Dekor tasarımcısı için sağlıklı bir
çözüme varabilmek, eldeki bilgileri en mükemmel
şekilde değerlendirmekle mümkündür. Bu konu 5
başlık altında incelenebilir.
-Sahne Modelleri
- Sahnenin oyuna etkileri (+, -)
- Dekor stilleri
- Dekor değişim tasarımı
- Dekor değişim teknikleri
2.1. Sahne modelleriTiyatro oyunlarının sahnelenmesinde kullanılan
sahne modelleri içinde üç tarafı kapalı olup, bir tarafı
seyirciye açık olan sahne modeli tek yönlü sahnedir.
Bu sahne modeline çerçeve sahne de denilmektedir.
Seyirci ile oyuncuyu büsbütün ayıran bu sahne
modelinde, seyircinin bulunduğu yer karartılmakta,
sahne ise aydınlatılarak, seyircinin kendisini
unutması amaçlanmaktadır. Böylece seyirci,
sahnedeki oyuna kendini kaptırır. Sahne ağzı bir
dördüncü duvar görevini üstlenmektedir (Nutku,
1989). Bir tarafı kapalı, üç tarafı seyirciye açık olan
sahne modeli üç yönlü sahnedir. Halk oyunlarında
en çok kullanılan sahne modeli bu modeldir. Dört
yönüyle seyirciye açık olan sahne modeli ise çok
yönlü sahneler olarak anılır. Bu sahne modelinde
düşünülecek olan dekor, zemin açısından
düşünülüp tasarlanmalıdır.
2.2. Sahnenin oyuna etkileri (+, - )Oyunu sahneleme aşamasında, sahnenin
bulunduğu binanın oyun üzerinde yarattığı olumlu
veya olumsuz etkilerdir. Bu etkiler göz önünde
bulundurulup, özellikle dekor parçalarının buna
göre dikkatli tasarlanması ve inşa edilmesi gerekir.
Sahnenin boyutları, tavan yüksekliği, kulislerin giriş
çıkışları, arka sahne, yan sahne, sahne kapıları, oyuna
(+)veya (-) olarak etkilerde bulunur. Örneğin iki
metre olan bir sahne kapısından, 3 metre genişlikte
bir dekor parçası giremez. Bu bir (-) etkidir (Tansel,
1995). Yine, ön koltuklardan kulislerin ve sofitonun
görünmesi, arka koltuklardan bazı önemli dekor
parçalarının görünmemesi gibi durumlar tespit
edilmelidir. Bu (- ) yönlerin çözümleri üretilmelidir.
Sahne teknik olanaklarının çokluğu ise oyuna (+)
yönde etki etmektedir. Tasarımcı istediği imkânların
çokluğuna göre tasarımlarını yaratır.
Mak
ale
/ T
iyat
roda
Sah
ne T
asar
ımı
65
Sahne tasarım örnekleri
Marcellus Tiyatrosu Roma İ.Ö 12 (Roth, 2012)
Andrea Palladio, “Tiyatro Olimpico” Kesiti, Vicenza,1580-1584 (Roth, 2002)
William Shakespeare, ‘Globe Tiyatrosu’(http://www.public.asu.edu)
Brecht’in “Gece Çalan Trampetler” oyunu sahnesi, SahneTasarımcısı Otto Reighert, Münih, 1922 (Richard, 1984).
“Tiyatro Farnese” (Fuat, 1984).
Yunan Tiyatrosu (Nutku1972)
KAYNAKLAR- Aksel, Erdogan(1988), “Tiyatro Tasarımının İç Yapısı, Tasarımcının Ödevleri”,Mimar Sinan Üniversitesi Matbaası, İstanbul.- Aksel, Erdoğan. (1989a). Tiyatro Dekor ve Kostüm Tasarımı Gelişimi, İstanbul:Türk Güzel Sanatlar Vakfı.- Aybar, S. (2002) , “Sahne Tasarımına GöstergebilimselYaklasım ve Bir Uygu-lama”,cilt1, Yüksek Lisans Tezi, Ankara Universitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü,Ankara.- Balesco, David. [Çev. S.Taşer], (1967). “Atmosfer Yaratma”, Sahneye KoymaSanatı, Ankara: Bilgi Yayınevi.- Benjamin, W. (1984), “Brecht’i Anlamak”, çev. Haluk Barıscan-Aydın İsisağ,Metis Yayınları, İstanbul. - Brockett Oscar G. (2000), Tiyatro Tarihi, Dost Kitabevi Yayınları/ GösterimSanatları Dizisi, İstanbul- Crary, J. (2004), “Gözlemcinin Teknikleri: Ondokuzuncu Yüzyılda Görme veModernite Üzerine”, çev.ElifDaldeniz, Metis Yayınları, İstanbul.- Çamurdan, E. 1996), “Çagdas Tiyatro ve Dramaturgi”, MitosBOYUT Yayınları,İstanbul.- Demirsipahi, Cemil. (1975). Türk Halk Oyunları, Ankara: Türk Tarih Kurumu.- Fuat, M. (1984), “Tiyatro Tarihi”, Varlık Yayınları, İstanbul. - Nutku, Özdemir. (1989:2002). Sahne Bilgisi, İstanbul: Kabalcı Yayınevi.- Ötken, Nihal. (1996). Halk Oyunlarının Sahnelenmesinde Dekor-KostümTasarım ve Uygulama Yöntemi Üzerine Bir Çalışma, Yüksek Lisans tezi, İstan-bul: İTÜ SosyalBilimler Enstitüsü.- Özkönü, Nurettin. (1995). Karşılıklı Görüşme, İstanbul Devlet TiyatrosuSahne Teknik Müdürü.- Tansel, Burak. (1995). Karşılıklı Görüşme, M.S.Ü. Sahne ve Görüntü SanatlarıAnabilim Dalı Dekor -Kostüm Bölümü Öğretim Görevlisi.- Urulu, Gökhan. (1995). Karşılıklı Görüşme, İstanbul Devlet Opera ve BalesiSahne Uzmanı.- Internet: Devlet Tiyatroları, Aysan, E., “Varsayılan Ada:Türkiye’deBrecht Tiya-trosu”, http://www.devtiyatro.gov.tr/web/index.htm, (2006)- Internet: “BertoldBrecht ve Epik Tiyatro”, http://tiyatro.ege.edu.tr/Seminer-ler/Brecht%20ve%20Epik%20Tiyatro.doc, (2006)- Internet: Devlet Tiyatroları, “Cadı Kazanı”,ttps://www.dtgm.gov.tr/eser/eser1348.asp, (2007)- Internet: Arizona StateUniversity, “Shakespeare Globe Tiyatrosu”,http://www.public.asu.edu/~vdickson/TheGlobeWeb.jpg, (2007)
“Figaro’nun Düğünü’ eskizleri, Sahne Tasarımcısı; Maria Björnson, İsviçre, 1989 (Davis, 2001)
Mak
ale
/ İd
ari B
inal
arı Y
önet
im Y
apıla
rı
66
1.Üretim ve yapım işlerinin yönetimi amacıyla
içerisinde çalışılan ve içlerinde üretim yapılmayan yapılar.
2.Bir kurum veya kuruluşun yönetildiği yer veya
makam olarak tanımlanıyor.
Ofis tasarımları ülkeden ülkeye, yapılan işin
içeriğine, ihtiyaçlara ve tarza yönelik değişebilir. .
Özellikle uluslararası şirketler yeni ofislerini
tasarlarlarken bu konuda deneyimli ve verimliliği,
motivasyonu artırıcı tercihler yapmaya dikkat
ediyor.Başarılı bir ofis tasarımı motivasyonu artırmalı,
estetik olmalı ve konuklara mekan sahibi hakkında
ipuçları vermelidir.
Her firmanın bir kimliği vardır. Bu kimliklerin dışa
vurumu da şirket binaları ve idari binalardır.
Kurumsal imajlarını önemseyen şirketler açısından
konuyu değerlendirirsek idari binaların tarzı,
fonksiyonelliği ve tasarım açısından daha da önem
kazandığını anlıyoruz. Günümüzde artık müteahhit
firmalar da blok inşaatlara alternatif olarak ofislere
yönelik binalar inşa etmektedirler.Bu konuya verilen
önemi iş insanlarının çalışma alanlarına verdiği
önemin sonucu olarak değerlendirebiliriz.İyi
tasarlanmış ofis mekanlarının çalışanların iş
verimliliğini arttırdığını bilen şirket sahipleri; idari
binaları veya ofislerini, deneyimli içmimarlara
danışarak proje ve tasarım konusunda profesyonel
yardım almaktadırlar.
Bina "meydan"ları Şirket binalarında motivasyonu artırıcı birçok
unsur bulunabilir. Örneğin yemekhane, kafe,
toplantı salonu, eğitim salonu, şık tasarlanmış
teraslar hatta koridorlar ofis binasındaki en önemli
mekanlardır. Çünkü buralar insanların bir mola
verdikleri ya da odaklanmak zorunda oldukları
yerlerdir. Aslında buralara bir şehrin meydanları
İdari binaları; Yönetim yapılarıPe
rvin
AKB
AŞ
İdari bina dış cephe.
Mak
ale
/ İd
ari B
inal
arı Y
önet
im Y
apıla
rı
67
gözüyle bakmak ve çekici kılmak gereklidir.
Çalışılan ortamlar teknolojiyle sürekli yeni
ihtiyaçlara göre tasarlanıyor. Önceden herkesin
defterleri ve dosyaları vardı, haliyle dolaplar
gerekiyordu. Sonra kocaman bilgisayarlar girdi
çalışma hayatına, mekanların büyük olması
gerekliliği doğdu. Ancak son yıllarda ofislerin hem
mimari hem de içmimari tasarımını teknoloji
belirliyor. Bilgisayar ortamında çalışmalar arttıkça,
ofis mekanları daha da küçüldü.
Toplantı odaları kalkıyor mu?Mobilite sistem ve şirketlerde sosyal
aktivitelerin artması ofislerde sadece
toplantılara ayrılan odaları ortadan kaldırıyor.
Bununla beraber şirketler artık toplantı oda
sayılarını daha aza indiriyorlar. Bunun yerine
birden fazla amaca hizmet eden ve ihtiyaca
göre hızla düzenlenebilecek boş mekan
tasarımları diğer bir deyişle çok amaçlı
mekanlar ihtiyacı ön plana çıkıyor.
Türk Usulü Ofis Tasarımı Uluslararası şirketlerde pozisyona göre
odaların metrekareleri standartlarla belirlenmiştir.
Küçük değişiklikler olmakla birlikte direktör ve
üstü seviyelerde 24-28 metrekare, orta düzey
yöneticiler içinse 14-16 metrekarelik odalar ideal
görülüyor. Diğer taraftan şirket uluslararası olsa
da Türk yöneticiler için başarının bir takım
göstergeleri var mesela; çalışma ofisinin m2
büyüklüğü gibi. Yöneticiler genellikle '40
metrekare olsun' gibi bir talepte bulunuyorlar. Bu
çok yanlış bir yaklaşım. Tavan yüksekliği gibi bir
talep mantıklı ama metrekare kalıpları yöneticiler
için daha ön planda kalıyor.
İdari binalarda gün ışığı hormonları etkiliyorÇalışma alanlarında aydınlatma , renkler gibi
verimliliği daha direkt etkileyen faktörlerdir.
Örneğin son yıllarda gelişen akıllı ışıklandırma
sistemleri çalışanların gün ışığına göre
verimliliklerini etkileyen, hormonları harekete
geçirebilmesi gibi, saat 16'dan sonra gün ışığının
renginin değişmesiyle insan vücudunda
hormonların da değişim gösterdiğini ve yorgunluk
belirtileri oluşturduğu tespit edilmiştir. Oysa akıllı
ışıklandırma sistemleri bu ışık değişimini fark edip
mekanın aydınlatmasını sarı ışıkla koruyup,
hormonlara da direkt etki ederek çalışanların
motivasyonunu artırıyor.
Ofis tasarımı:Ofisler, Uzman bir içmimar tarafından
tasarlandığında, ancak o zaman, bir yaşam mekanına
dönüşebilir. İçmimar, Ofis tasarım sürecinde aşağıdaki
parametreleri optimize eder.
- Kurumun vizyonu ve kimliği,
- Mekanın optimum - ergonomik kullanımı,
"İhtiyaçlar" fonksiyonunun maksimizasyonu,
Estetik boyutunun maliyet fonksiyonu ile birlikte
optimizasyonu,
Çalışanların mutluluğu ne de olsa yaşamlarının
Açık ofis kat çözümleri.
Galeri boşluğu özel duvar çalışması.
Müdür odası çalışma bölümü.
İdari bina holden görünüş.
Mak
ale
/ İd
ari B
inal
arı Y
önet
im Y
apıla
rı
68
en az %50 i bu mekanda geçecektir.
Altyapı (elektrik ve mekanik Tesisat), mobilya
(ergonomi ve hiyerarşi),
Dolaşım (müşteri, çalışan ve malzeme
sirkülasyonu),
Profil(Kurum kimliği, pazar düzeyi, sanatsal
sergileme, vurgulanacak nitelikler), ve belirlenecek
diğer parametreler birlikte optimize edilebilir.
Mekanın kullanımı, doğru tasarlanmazsa eğer,
bıktırıcı ve yıldırıcı bir atmosfere dönüşebilir;
Bütünsel bakış açılarıyla oluşturulmamış mekanlar,
kısa zaman içinde değişim ihtiyaçlarını beraberinde
getirecektir. Bu da işletme için zarar demektir.
İçmimarla birlikte çalışılması sonucu, uzun vadeli
amaçlarınızı optimize etmiş olursunuz, aslında bu
maliyetlerde büyük kazanç anlamına da gelir.
Ofis tasarımı denildiği zaman, belirlenmiş bir
mekanın iç yapı elemanlarıyla birlikte oluşturulması
akla gelmelidir. Olanaklıysa, iç duvarların ve zeminin
rekonstrüksiyonu (yeniden tasarlanması), ön ofis ve
arka ofis ilişkisi temelinde yerleşimin başlatılması,
ihtiyaç duyulan fonksiyonlar bazında yerleşim
planının oluşturulması, bilgisayar destekli ve üç
boyutlu tasarım desteği ile müşterinin nasıl bir
mekana sahip olacağının görmesi, gerekli
düzeltme ve düzenlemelerin yapılması, bunların
hepsi işin içinde sunulmalıdır.
İçmimari tasarım ve uygulama aşamaları aşağıdaki gibi belirtilebilir: İhtiyaç duyulan fonksiyonların müşteri ile
birlikte belirlenmesi
Kavramsal tasarım
Ofisin ana Fonksiyonları
İnsan ve malzeme akışı
Çalışan sayısı ve hiyerarşik düzen
Oda ihtiyaçları
Makam
Toplantı
Lojistik (Mutfak, Tuvalet, UPS vb)
Açık/Kapalı ofis yan fonksiyonlar
Sanatsal elemanlar (tablo, halı, özel mobilyalar)
Proje tasarımı
Elektrik teisatı
Aydınlatma
Mekanik tesisat
Zemin
Tavan
Mobilya Seçimi (Her türlü- Masa, koltuk, sandalye,
kapı, pencere, perde,vb.)
Sanatsal elemanların belirlenmesi,
Yeni bir ofis kurarken ya da ofisinizi yenilerken
amacınız verimli bir çalışma ortamı sağlamaksa,
işlevsel ve konforlu bir düzen oluşturmaya dikkat
etmeniz gerekiyor. Peki, ama nasıl?
İşte İdari Bina Tasarımında Dikkat Etmeniz
Gereken Temel Kurallar
- Mobilya Seçimleri, ofisinizi daha konforlu ve
fonksiyonel olması için ergonomik mobilyalar
kullanılması, ayrıca çalışan kişilerin rahatsızlığa yol
açmayacak mobilyalar kullanmaktan kaçının.
- Sürekli Kullanılan Cihazlar (Faks makineleri,
yazıcılar gibi sürekli kullanılan araçları, personelin
kolaylıkla erişebileceği alanlara yerleştirin.)
- Ortak Çalışma Alanı (Aynı proje üzerinde
çalışan takımların ve aynı departmanın üyelerinin
ortak bir çalışma alanını paylaşmalarını sağlayın.)
- Çalışma Masaları (Çalışma masalarının,
çalışanların ofis içinde rahatlıkla dolaşmasını temin
edecek biçimde yerleştirilmesine dikkat edin.)
- Hızlı Büyüyen Şirketler İçin (modüler mobilya
kullanımı da ofisin, yeni oluşan ihtiyaçlara göre
kolaylıkla düzenlenmesini sağlar.)
- Gürültü Yönetimi (Ofis içindeki gürültü
seviyesini kontrol edin. Sürekli telefonda konuşan
pazarlama personelinin, daha sessiz bir çalışma
ortamına ihtiyacı olan departmanlardan ayrı bir
odada/katta bulunmasını sağlayın.)
Müdür odası toplantı bölümü.
Ortak mekan tasarımına örnek.
Portr
e Ta
nıtım
/ T
ekno
lojiy
i Gel
enek
sel B
ir An
layış
la Ku
llana
n Ta
sarım
cı: W
erne
r Ai
sslin
ger
70
Hochschule der Künste, Helsinki Lahti
Design Institute ile, 1998 yılından 2005
yılına kadar profesör olarak Almanya
Karlsruhe’de, Hochschule for Gestaltung’da
ders verdi. 2006 yılında uluslararası tasarım
okulu Designlabor Bremerhaven’de proje
danışmanlığı yaptı. Aynı yıla kadar
Raymond Loewy Vakfı’na jüri üyesi ve
küratör olarak hizmet verdi.
Aisslinger, son zamanlarda tasarım
dünyasını bilenlerin aklında en çok Bikini
Island (Bikini Adası) adını verdiği, farklı
konseptlerden oluşan modüler oturma
grubuyla kaldı. Tüm aile bireylerine değişik
konfor özgürlüğü sağlayan Bikini Adası
tasarımcının 2013 yılında gerçekleştirdiği
bir tasarımdı ve aynı yıl Salone
Internaztionale del Mobile Milano’da
tanıtıldı. “Form fonksiyonu izler”
prensibinden sonra, “Form duyguları izler”
yaklaşımıyla yarattığı Bikini Adası,
teknolojinin hayatın içindeki yerine göre,
bir aile için tasarlanmış nadir örneklerden
biri olsa gerek. E-postaları okumak, anında
ileti programlarını kullanarak arkadaşlarla
yazışmak, film ya da müzik indirmek, oyun
oynamak, konuşmak, düşünmek, günlük
hayatı yaşam alanına taşımak için üretilmiş
mobilya grubunun modüler tasarımı,
hayatı evin tüm bireyleri için işlevsel hale
getirdi. Bir başka klasiği ve ünlenmesinde
önemli rol oynayan sandalye “A-Chair” ise
Aisslinger’ın, İtalyan L’abbate için
tasarladığı saydam, hafif tasarımı oldu.
Berlin’de yaşayan ve çalışan tasarımcı,
önemli İtalyan markaları için ikonik
ürünler tasarladı. Cappellini için 1996
yılında tasarladığı “Juli Chair”, Zanotta için
1999 yılında tasarladığı “Soft Cell
Collection”, Magis için tasarladığı “Nic
Chair” bunlardan bazıları. Öte yandan,
Mercedes-Benz, Adidas, Bombay
Sapphire, Thonet, Hugo Boss gibi dünya
markalarının ürün tasarımlarını ve mimari
projelerini gerçekleştirdi. Bunlar arasında
Mercedes-Benz için Frankfurt’ta 1999
yılında mimari projesini gerçekleştirdiği
“showroom” son teknolojinin imkanları
kullanılarak sanal arabaların da konsepte
dahil edildiği bir proje. Yani Aisslinger’ın
teknolojiyi en üst noktasında kullanma
klasiklerinden birini oluşturuyor.
Teknolojiyle şiirselliği birleştiren işlere
imza atan “duygusal tasarımcı” Werner
Aisslinger, Almanya’nın Nördlingen
şehrinde doğdu. Berlin şehrinde,
Hochschule der Künste’de Endüstri Tasarımı
okudu. 1964 doğumlu Werner Aisslinger,
geleceğin tasarımlarını kurgularken
teknolojiyi çok önemsedi; ancak ortaya
çıkardığı işler fantastik değildi. Söz konusu
teknolojiyi malzeme ve teknikleri
anlamında verimli bir şekilde kullanırken,
onun gözünde geleceğin tasarım dünyası,
organik, katkısız, sürdürülebilir, sanatsal,
faydalı ve modüler olmalıydı.
1989 ile 1992 yılları arasında Ron Arad
ve Jasper Morrison için bağımsız tasarımcı
olarak çalıştı. Ta ki, 1993 yılında kendi ofisi
Studio Aisslinger’ı, Berlin’de kurana kadar.
Yeni stüdyosunda ürün tasarımı ve mimari
projelere odaklandı. 1994 yılından 1997
yılına kadar mezun olduğu Berlin
Teknolojiyi geleneksel bir anlayışla kullanantasarımcı: Werner AisslingerDoç. Dr. Deniz Ayşe YAZICIOĞLUİTÜ Mimarlık Fakültesiİçmimarlık Bölümü
Portr
e Ta
nıtım
/ T
ekno
lojiy
i Gel
enek
sel B
ir An
layış
la Ku
llana
n Ta
sarım
cı: W
erne
r Ai
sslin
ger
71
Kariyeri boyunca pek çok ödülün sahibi
oldu; Design Plus, Germany Compasso
d’Oro Selection, Italy Bundespreis
Produktdesign, Germany Blueprint 100%
Design Award, London Red Dot, Germany
Selection Centre Georges Pompidou, Paris
bunlardan bazıları. En son 2014 yılının Ocak
ayında, Alman Dergisi A&W’nin
(Architectur&Wohnen) “Yılın Tasarımcısı”
ödülünü kazandı.
Geleceğin eviKatja Blomberg küratörlüğünde
gerçekleştirilen Aisslinger’ın “Geleceğin
Evi” projesine Berlin’deki Haus am
Waldsee müzesi ev sahipliği yapıyor.
Tasarım endüstrisinin ticari kaygılarını bir
kenara bırakan tasarımcı, kendi
vizyonunu ortaya koyarak, artistik
formlarını ve ütopyasını serbest bırakmış.
Müzenin zeminini iki bölüme ayırmış;
zemin katta o eve özel olarak geliştirdiği
kurgular var. Yaşamdan beş farklı kesiti
sürdürülebilirlik amacına uygun olarak
en son teknoloji ürünleriyle
gerçekleştirmiş. Üst katta tasarımcının
çalışmalarının retrospektifi bulunuyor.
Müze evin önünde bulunan 1970’lerden
kalma spor araba, günün moda
anlayışına uygun olarak kumaşla
giydirilmiş.
Banyonun ortasına, doğal su
döngüsüyle beslenen bitkiler
yerleştirilmiş. Kumaşlardan tasarlanmış
modül, sabah düşen çiğ damlalarından
içme suyunu filtre ederek, duşta sıcak
suyun buharını emen ve bitkilere
ulaştıran bir duvar gibi kurgulanmış. Bir
tekstil ortamına dönüşen banyo,
geleneksel banyoların sert
malzemelerine karşı duran, doğal bir
vizyon oluşturuyor. Tekstil, küvet gibi
banyo eşyalarının seviyesini değiştiriyor
ve söz konusu alanlarda kullanılan suyun
miktarını ayarlıyor.
Geleceğin mutfağı ise bir uzay
gemisine benzemeyecek şekilde küçük
çaplı bir tarım alanı olarak organize
edilmiş. “Kentsel tarım” ya da “Entegre
tarım” gibi kentsel bohem fikirler değil,
gerçek endüstriyel tarım standartlarında
15 kat olarak tasarlanmış. Mutfak tarımı,
basit fakat işe yarar raflarla mutfağı bir
ürün laboratuvarına dönüştürüyor. Petek
strüktürler arketipler; yani herkes
doğadan bu modülleri biliyor. İnsan
öncelikli olarak kentsel çevre ve doğal
olguları günlük yaşamına entegre ederek
sosyalleşmiş. Bunlar birlikte ele
alındığında tekstil petekler, gündelik
hayattan bir parçayı ve renk
dönüşümünü biraraya getiriyor.
Bir hayal evi: LoftcubeLoftcube, çalışmak, dinlenmek ve hayatı
dostlarla paylaşmak için, sonsuz olanaklar ve
eşsiz alanlarla dolu, olağanüstü manzarası olan
bir hazine… Mobil, çatılı bu özel alan, günlük
yaşam için elverişli koşullara sahip. Fütüristik
mimarisi, bireysel tasarım seçenekleri ve
yüksek kaliteli malzemeleri ile kurulumu kolay
olan Loftcube, aydınlık boşlukları, muhteşem
manzarası, rahat ve sıcak tasarımıyla gelişmiş
Portr
e Ta
nıtım
/ T
ekno
lojiy
i Gel
enek
sel B
ir An
layış
la Ku
llana
n Ta
sarım
cı: W
erne
r Ai
sslin
ger
72
teknolojiyi birleştiriyor. Aisslinger, Loftcube
tasarımını, yenilikçi fikirlerini geniş bir
yelpazede, doğaya yakın ve rahatlatıcı bir
ortam sunmak için gerçekleştirmiş.
Vitra Tasarım MüzesiVitra Tasarım Müzesi Koleksiyonu’ndan
BioMorph Sergisi, organik tasarım kavramını,
yirminci yüzyıl tasarım konsepti içerisinde farklı
yönleriyle ele alarak aydınlatıyor. Organik tasarım
genel olarak, yumuşak, akan formlar ile ilişkili.
Pek çok tasarımcı, doğanın ve organik formların
ergonomisini optimize ederek kullanıyor.
Bugünün teknolojisi tasarımcılara organik
formları ve yapıları bilgisayarda deneyimleme
şansı vererek ilham kaynağı oluyor. Aynı
zamanda organik tasarım seçenekleri,
sürdürülebilir tasarımla, doğal kaynaklara saygılı
ve onları birbirleriyle eşdeğer tutuyor.
GÖRSEL KAYNAKLARI- Geleceğin Evi:http://www.aisslinger.de/index.php?option=com_project&view=detail&pid=192&Itemid=1- Bir hayal evi: Loftcube: http://www.aisslinger.de/index.php?op-tion=com_project&view=detail&pid=10&Itemid=1- Vitra Tasarım Müzesi: http://www.aisslinger.de/index.php?op-tion=com_project&view=detail&pid=141&Itemid=1
KAYNAKLAR- http://www.aisslinger.de/- http://www.dezeen.com/tag/werner-aisslinger/- http://en.wikipedia.org/wiki/Werner_Aisslinger- http://www.designboom.com/design/werner-aisslinger-aw-de-signer-of-the-year-2014-01-20-2014/- http://www.vitra.com/en-us/corporation/designer/details/werner-aisslinger-http://tr.wikipedia.org/wiki/Bi%C3%A7im_i%C5%9Flevi_takip_eder
Düny
adan
/ Ü
rün
Tasa
rım
73
Dekoratif ahşapaksam aydınlatmayıiki katına çıkarıyor
InArch'lı içmimar Indre Sunklodiene,
Vilnius'ta (Litvanya) bir çatı katında
tasarımını yaptığı yatak odasının
yukarısında bulunan dekoratif ahşap
aksamı hazırladı. Bu ahşap aksam, odada
sadece bir odak noktası yaratmakla
kalmıyor, aynı zamanda aydınlatma da
dahil pek çok işlevsel özellikte de sağlıyor.
74
Düny
adan
/ Ü
rün
Tasa
rım
İtalya’da bir tasarımcılar
ekibi tarafından
yaratılanPlayWood,
kendi modüler
mobilyalarını hazırlamanıza olanak
sağlayan basit bir bağlayıcı
unsurdur. PlayWood, kendi modüler
mobilyalarınızı tasarlamanıza ve
gerçekleştirmenize olanak sağlıyor.
Ortak çalışma mekanınızı,
dükkanınızı, sanat serginizi ve çok
başka şeyleri kurmak için
PlayWood’u
kullanabilirsiniz...
Tek sınır,
hayallerinizdir!
Ahşaba uygun
bir lego gibi
ofisiniz, bahçeniz
veya eviniz için ihtiyaç
duyduğunuz her
şeyi yapıp bozup
yeniden inşa
edebilirsiniz. PlayWood, delme ve
vidalama yöntemi kullanan
projelere bir alternatifdir.
Zamandan ve enerjiden tasarruf
sağlamanıza yardımcı olur.
Sadece tasarım üzerinde
odaklanabilir, yarattığınız ürünü
saklamak veya taşımak için
kolaylıkla söküp parçalarına
ayırabilirsiniz ve
ihtiyaç duyulduğu
zaman eski
projeleri yeni
projelere
dönüştürebilirsiniz.
Çağdaş mekanlar içintasarlanankoza biçimlikedi yuvaları
Pazarlama ve iletişim alanında deneyim sahibi olan
Parisli bir kadın, Aude Sanchez, Meyou (Miyav) adı
verilen bir kedi yatakları kolleksiyonunu hazırlamak üzere
endüstri tasarımcısı Guillaume Gadenne’yle ortak çalıştı.
Miyav’ın macerası, basit bir gözlemle, tasarımcının, kedi
ürünlerinde hem işlevsel, hem de zarif hatların neden
bulunmadığını sormasıyla başladı. Sonuç itibariyle
kedilerimizin rahatıyle kendi tasarım sevgimiz arasında
bir bağ yaratan bir marka ortaya çıktı.
Miyav koleksiyonu, evde beslediğimiz hayvanlarımıza
yönelik yeni, ince ve zarif bir aksesuarlar serisidir.
Miyav ürünleri, masif ahşap, pamuklu dokuma veya
%100 yünlü keçeden - evlerimizle kusursuz bir şekilde
bütünleşen ve iç dekorasyonlarda kullanılan yüksek
kaliteli zarif malzemelerden hazırlanmaktadır.
PlayWood’la kendi mobilyatasarımlarınızı yaratın
76
Düny
adan
/ Ü
rün
Tasa
rım
Modüler birtoplantı koltuğu
Büyük boy sallanır şezlong
İrlanda kökenli tasarım stüdyosu Perch,
etrafına oturup meslektaşlarınızla toplantı
yapmanıza imkan veren modüler bir koltuk
koleksiyonu olan Float’ı tasarladı.
SVEGLIO firmasından Jules ve Jason Henry,
hem iç, hem de dış mekanlarda
kullanılmaya elverişli olan büyük
boy sallanır bir şezlong olan
Volo’yu hazırladılar.
Düny
adan
/ M
ekan
Tas
arım
78
ArchObraz mimarlık stüdyosu,
Kiev’de (Ukrayna) bir dairenin iç
mekanının düzenledi. Dairenin
tasarımını belirleyen ana fikir, çatının
yükünü taşıyan unsurların dekoratif
nesnelere dönüştürülmesiydi. Şömine,
duvarlardaki tablolar ve kent
manzarasına açılan teras, evin
atmosferini tamamlıyor.
Dekoratif bir unsura dönüştürülençatı konstrüksiyonu
Düny
adan
/ M
ekan
Tas
arım
79
Tasarım: ArchObraz
mimarlık stüdyosu
Sanat ekibi: Alexey
Obraztsov, Oksana
Severchuk, Nadiia
Cherkasova
Fotoğraflar:
Andrey Avdeenko
80
Düny
adan
/ M
ekan
Tas
arım
Parabolik fiberglas yapılargeridönüşümle yaşamadöndürüldü
Meksika’daki bu evin ilginç bir öyküsü vardır.
Productora mimarlık firmasında çalışan bir
arkadaş, kendisine miras kalan eski çocukluk döneminde
kullandıkları modüler tatil evini, arta kalan parçalarını
kullanarak eski durumuna getirip getirmeyeceğimizi
sorunca Productro, bu zorlu işe aday oldu. Tek problem,
tatil evinin, artık sadece zamanla yıpranmış olan fiberglas
yapılardan ibaret olmasıydı.
1970’lerde hafta sonlarında kullanılan modüler
evden kurtarılan polyester yapılar arkadaşımıza miras
kalınca proje başlamış oldu. Arkadaş, miras kalan bu
altı parabolik modülü yerleştirmek üzere Meksiko
City’ye aşağı yukarı bir saatlik mesafede bulunan
küçük bir kasabada yeni arsa satın aldı ve bu fiberglas
yapıların yeniden kazanılmasını ve montajının
yapılmasını Productro’dan talep etti.
Modüler yapılar, orijinal haliyle yetmişlerin başlarında
Kalikosmia projesinin bir parçası olarak Meksikalı görsel
mimar Juan José Diaz Infante tarafından tasarlandı.
Prototip evler, farklı konfigürasyonlarda montaj edilebilen
altı yapıdan oluşuyordu.
81
Düny
adan
/ M
ekan
Tas
arımDeneysel yapı, yapıya sağlamlık vermek
ve onu dış unsurlardan korumak için tıpkı
sörf tahtası gibi her iki tarafı da fiberglas
takviyeli polyesterle kaplı polistiren
köpükten - yani, polyester reçine içinde
fiberglas dış yüzeyle hafif bir köpük
çekirdekten oluşmaktadır.
Orijinal modüller ciddi bir şekilde
hasarlı olduğundan ev sökülüp parçalara
ayrılıp evin bahçesine istiflendiğinden ve
bu yüzden de şekilleri bozulup kırık ve
çatlaklar oluştuğundan- dolayı,
parçaların eski şekillerine döndürülmesi
ve yüzeylerinin polyester ve fiberglasla
yeniden kaplanması gerekiyordu. Bu
süreçte çatlaklar ve kırıklar doldurulup
tamir edildi.
Yapı yeniden kurulurken Productora,
daha geniş iç mekanlar yaratmak
amacıyla fiberglas yapıya beton bir kaide
ekledi. Yerel inşaat işçileriyle yapabildiği
kaba beton taban, hafif, düzgün, beyaz
fiberglas yapılarla hoş bir kontrast
oluştururuyor. Ayrıca bu beton taban,
yatak odaları ile gündüz kullanım alanları
arasında belli bir yükseklik farkı
yaratmaya olanak vermiştir.
Bütün arsa ölçeğinden bakıldığında
Productora, yeniden kazanılan oluşan
çiçeğe benzer eve merkezi bir konum
verirken diğer tüm eklentiler, arazinin
çevresine dağıtılmıştır. İçinde uyuma,
yemek pişirme, yüzme, güneşlenme,
misafir ağırlama, mangal yapma gibi
muhtelif faaliyetlerin gerçekleştirildiği
aktif bir alan olarak bütün arsa göz
önünde tutulduğunda bütünsel
kompozisyonun, merkezkaç deli
gömleğine benzer yapısı kayboluyor ve
daha açık ve dinamik bir yerleşim planı
ortaya çıkıyor.
Düny
adan
/ Ü
rün
Tasa
rım
82
Fransız tasarım atölyesi olan Atelier
Décadrages, BedUP adını verdikleri,
kullanılmadığı zamanlar odada daha geniş yer
temin etmek
amacıyla tavana
çekilerek kaldırılan
yataklar
hazırladılar.
Çarpık dama desenleriyle dikkatçeken boyalı ahşap mobilyalar
Raw-Edges tasarım stüdyosundan Yael Mer ve Shay
Alkalay, boyalı ahşap malzeme kullanarak
hazırladıkları renkli ve sanatkârane mobilya
parçalarından oluşan Endgrain kolleksiyonu adını
verdikleri (koltuk, bank ve konsollu masadan oluşan)
bir mobilya grubu oluşturdular.
Tasarımcılar, bu koleksiyon için stüdyoda daha
önce geliştirdikleri ‘Endgrain’ tekniğini kullandılar. ‘Endgrain’ tekniğinin arkasında
yatan fikir, boyayı, tahta blokların kesitleri boyunca doğru bir şekilde taşımak için
ahşabın damarlarından yararlanmaktır. Farklı renklerle boyanan bloklar, üç
boyutlu örüntüler yaratmak amacıyla birbirine dik bakan
damarlarla birleştirilip yapıştırılmakta ve daha
sonra sayısal kontrollü bilgisayarlı makineyle
(CNC) bloklara şekiller verilmektedir. ‘Endgrain’
tekniği, ince bir el sanatçılığı ustalığıyla başlayıp
tam anlamıyla sınai bir yöntemle son bulmaktadır.
Tavandan inenyataklar
83
dsm group tarafından 22-25 Ekim
tarihlerinde bu yıl ikincisi gerçekleştirilen
İstanbul Coffee Festival’i dört gün boyunca
Türkiye’nin lider markası Paşabahçe ana
sponsorluğunda, Haydarpaşa Garı’nın nostaljik
atmosferinde yapıldı. Buram buram kahve
kokan festival, misafirleri sanat ve müziğine
doydu. 154 markanın katılımıyla gerçekleşen
festivalde, profesyonel baristalardan gösteri ve
sunumlar, tadım ve ikramların yanı sıra tasarım
ürünler, interaktif workshoplar, seminerler,
konserler, sergiler, ilgi çekici birçok etkinlik
konuklarla buluştu.
Dört gün boyunca unutulmaz bir
deneyim sunacak festivalin öne çıkan
etkinliklerinde; İstanbul’un önde gelen nitelikli
kahve dükkanları, üçüncü dalga kahve akımının
temsilcileri, kahve severlerle bir araya geldi.
Müzikle harmanlanan bu etkinliklerde ayrıca yurt
dışından ilk defa ülkemize gelen kahve uzmanları
interaktif workshop ve seminerler düzenlendi.
Avrupa ve Amerika’nın önde gelen 3. dalga kahve
akımı öncüleri, kahve üstadları ve kavurma
uzmanları bir araya geldi. Nordic Approach’ın
Kurucusu Morten Vennersgaard, ünü Berlin
sınırlarını aşan kahve dükkanı Five Elephant’tan
Patrick Rolf Karlsson, SCAA Yönetim Kurulu Üyesi
Andrew Hetzel, Panama’dan gelen çiftçi Graciano
Cruz bunlardan yalnızca birkaçı.
Festivalde neler var?Kahve tadımının yanı sıra düzenlenecek
workshoplarda; evde Espresso ve Latte yapımı,
kahve çekirdeği çekimi, kahve demleme
teknikleri ve sağlıklı yaşam tüyolarına kadar
birçok alanda eğitim verildi. İki seansta
düzenlenen workshopların 10.00-14.00 ve
14.00-19.00 saatleri arasında ve çoğu ücretsiz
gerçekleştirildi.
SCAE Türkiye Kahve Şampiyonası Kahve konusunda dünya genelinde
düzenlenen tek resmi organizasyon olarak
bilinen World Coffee Events’in Türkiye seçmeleri
SCAE Türkiye Koordinatörü Ayşin Aydoğdu
tarafından 22-25 Ekim 2015 tarihleri arasından
İstanbul Coffee Festival bünyesinde Haydarpaşa
Garı’nda gerçekleşti. 5 ayrı kategoride
düzenlenecek yarışmada birincileri Dünya
Şampiyonalarında Türkiye’yi temsil edecek.
Bu festival buram buram kahve kokuyor
Habe
r / İs
tanb
ul C
offe
e Fe
stiv
ali
84
Dünya Güzeli PragVltava Nehri'nin ortasından geçtiği, dünyanın en güzel kentlerindenbiri olarak nitelendirilen Prag; köprüleri, kanalları, katedralleri, mistikhavası, ortaçağ ile modernizmi birleştiren yaşam tarzı ileunutamayacağınız anıları zihninizde canlı tutacak yerlerden biri...
Gez
i / Ç
ek C
umhu
riyet
i - P
rag
Hazırlayan: Sevda ŞANLI
85
Gez
i / Ç
ek C
umhu
riyet
i - P
rag
Prag Ulusal Müze.
Prag Opera Binası.
Aziz Vitus Kathedrali.
Franz Kafka Evi.
Yapmadan DönmeyinCharles Köprüsü'nde yürümeden,
Köprüdeki kulelere çıkmadan,Ünlü likörleri Bercherovka ve siyah
Çek biralarını içmeden,Şekerli ekmeğinden ve kağıt
helvasından tatmadan,Dar ve güzel sokaklarında gezinmeden,
dönmeyin!
Prag'ın çok büyük olmaması gezerken rahatetmenizi sağlıyor fakat, görülecek yerlerin
çok olduğunu da ekleyelim. Şehri; Eski ŞehirMeydanı, Mala Strana ve Prag Kalesi olarak üçbölgeye ayırmanız zamanınızı verimlikullanmanız açısından faydalı olacaktır
Nerede Gezilir?Ortaçağdan kalma dokusunu koruyan Prag'dagezilecek yerlerin başında, ünlü ve turistik Eski ŞehirMeydanı geliyor. Şehrin simgesi haline gelenAstronomik Saat mutlaka görülmeli. Yinemeydanın çevresinde yer alan Tyn Kilisesini ve aynıbölgede bulunan Franz Kafka'nın müzeyedönüştürülen evini gezebilirsiniz. Bu bölgederengarenk evler ile bezeli şirin sokaklarda gezinipşehrin mimarisini keşfe çıkabilirsiniz.
1357'de inşaa edilmiş pek çok heykeli barındıranCharles Köprüsü, Prag Kalesi, Aziz Vitus Katedrali, AzizNiklaus Katedrali, Wenceslas Meydanı, Prag UlusalMüzesi, Opera Binası ve Eski Yahudi Mahallesi degörülecek yerler listesine alınması gerekenler.
86
Gez
i / Ç
ek C
umhu
riyet
i - P
rag
Prag'ın yemek kültürü herkese hitap edebilecek
durumdadır. Genellikle doyurucu öğünler
halinde servis edilen mutfağı, boyunduruk altında
yaşadığı yıllarda farklı bölgelerden etkilenmiştir.
Özellikle öğlen yemeğinde servis edilen
Dumplings içine farklı malzemeler konulabilen
hamur çeşididir. En ünlü yemekleri Gulaş; et, soğan
ve baharattan oluşan bir yahni türüdür. Krema
soslu ve baharatlı rosto biftekleri "Svickova"
denenmesi gereken yemeklerden biridir.
Şehri seyre dalarak leziz yemekleri
tadabilmeniz için Zizkov Televizyon Kulesi'nde
bulunan Oblaca'yı, Vltava Nehri kıyısında yer alan
Kampa Park restoranı denemenizi öneririz.
Nazım Hikmet'in de uğrak yeri olan, keyiflekahvenizi yudumlayabileceğiniz Cafe Savoy.
Gulaş
Svickova
Kampa-Park-Restoran
Dumplings
Oblaca Restoran
NeredeNe Yiyelim
Radisson Blu Alcron Hotel 1932 yılından beri hizmet
veren köklü bir oteldir. Prag’ın tam kalbinde,
muhteşem bir konumda hizmet vermektedir. Tesis,
Wenceslas Meydanı‘na yalnızca 100 metre uzaklıkta yer
alırken Prag Ulusal Müzesi’ne de son derece yakındır. Otel
ayrıca Karl Köprüsü’ne 15 dakikalık, Eski Kent Meydanı’na
ise 10 dakikalık yürüyüş mesafesindedir.
Radisson Blu Alcron Hotel bünyesinde 2 adet prestijli
restoran faaliyet göstermektedir. Saygın Michelin yıldızını
almaya hak kazanmış ve Çek Cumhuriyeti’nin en iyi
2. restoranı seçilen The Alcron adlı restoranın
spesiyalitelerinde balık ve deniz ürünleri yer almaktayken,
ülkenin en iyi 3. restoranı seçilen La Rotonde’de ise Çek ve
dünya mutfaklarından gurme lezzetler sunulmaktadır.
Gez
i / Ç
ek C
umhu
riyet
i - P
rag
87
Radisson Blu Alcron Hotel
Ner
ede
Kala
lım?
Adres:Stepanska 40, Prag, 110 00, Çek Cumhuriyeti
88
Serg
i / S
akıp
Sab
ancı
Müz
esi G
elec
eğe
Ger
i Say
ım Z
ero
S.Ü. Sakıp Sabancı Müzesi (SSM), Akbank
Sanat işbirliğiyle 20. yüzyılın en büyük
uluslararası sanat ağı ZERO’nun yenilikçi ve
dinamik ruhunu galerilerinde ağırlıyor.
2 Eylül tarihinde S.Ü. Sakıp Sabancı
Müzesi’nde ziyarete açılan ZERO. Geleceğe Geri
Sayım sergisi, II. Dünya Savaşı sonrası dünyaya
hakim olan durağan ve olumsuz atmosfere bir
cevap olarak doğan ve adını bir roketin
kalkmasından önceki geri sayımdan alan ZERO
akımına odaklanıyor. Sergi, 1957 yılında
Almanya’da doğan ZERO’nun kurucuları Heinz
Mack, Otto Piene, Günther Uecker’in eserleri ile
akımın tinsel öncülüğünü üstlenmiş önemli
sanatçılar Yves Klein, Piero Manzoni ve Lucio
Fontana’nın farklı tekniklerde ürettiği 100’ün
üzerinde eseri bir araya getiriyor. Küratörlüğünü
ZERO Vakfı Kurucu Yöneticisi ve küratör Mattijs
‘ZERO Akımı’ çığır açan eserleriyle Sabancı Müzesi’nde
GELECEĞEGERİ
SAYIMBAŞLADI!
89
Visser’in üstlendiği sergi, ZERO’nun omurgasını
oluşturan Işık, Zaman, Boşluk, Renk ve Hareket
temaları etrafında şekilleniyor.
Sergiyle ilgili yapılan basın toplantısında
konuşan SSM Müdürü Dr. Nazan Ölçer, “Bir
üniversite müzesi olma misyonumuzla birlikte
gerçekleştirdiğimiz tüm sergilerde bir
“aydınlatma” görevi üstleniyoruz. Bienal zamanı
için tasarladığımız sergilerin de çağdaş sanat
gündemiyle paralel olmasına dikkat ediyoruz.
ZERO sergisini gerçekleştirmemizin öyküsü, bu
önemli sanat ve düşünce hareketinin
kurucularından Heinz Mack’la 2014 yılı Mimarlık
Bienali ile eşzamanlı açılışı yapılan sergisi sırasında
Venedik'te buluşmamızla başladı. ZERO hareketi,
içinde bulunduğu çağın bir ürünüydü. Yepyeni
teknolojilerin ortaya çıktığı, uzay yarışının bütün
hızı ile sürdüğü, Ay'a hatta yıldızlara ulaşmanın bir
hayal olmaktan çıktığı bir dönemde, sanat da bu
baş döndürücü gelişmelere ayak uyduracaktı.
ZERO geleneksel sanatın tuval ve çerçeveye
hapsolmuş durağan anlayışına karşı çıkarken,
sürekli devinim içinde, izleyenleri de iletişime
davet eden yepyeni bir yol izledi, çağdaş
teknolojiler çağdaş sanat anlayışlarında fazlasıyla
yer buldu. Ancak odak noktası daima ışık oldu.
Dünyaya umut vermek, aydınlık bir gelecek
sunmak felsefesi, ZERO’nun güncelliğini hala
koruyor olmasının da sebebi aslında. Daha fazla
özgürlük, daha fazla şeffaflık, daha insancıl bir
gelecek, huzur ve umut arayışı... ZERO akımının
kısa ömrünü 50 yıl sonra değerlendirirken,
taşıdıkları olanca umut, yaydıkları iyimserlik ve
coşkuya saygı duyuyoruz.” dedi.
Serginin küratörlüğü üstlenen ZERO Vakfı
Kurucu Yöneticisi Mattijs Visser ise sanatın
sanatçıları ve fikirlerini sanatı izleyenlerle sınırları
ve çağları aşan bir bağla bir araya getiren bir araç
olduğunu söyleyerek sözlerine şöyle devam etti:
“Sanat eserleri sürekli zamanda dolaşan
yolculardır; her kuşakta bu eserlere yeni bir bakış
açısı geliştirilir. II. Dün ya Savaşı’nın beraberinde
getirdiği var oluş deneyimlerini yaşamak zorunda
kalan özellikle de o dö nemin genç sanatçı kuşağı,
karşılıklı düşünce ve görüş alışverişi için olanaklar
yaratmaya girişti. ZERO işte böyle bir ortamda
doğdu. “ZERO. Geleceğe Geri Sayım” ser gisiyle, bu
hareketin temelinde yatan sanatsal ve coğrafi
sınırların aşılması ve ortadan kaldırılması ilkesini
sürdürmüş ve kültürlerarası diyaloğu desteklemiş
olmaktan gurur duyuyoruz.” ZERO sergisi, 10 Ocak
2016 tarihine kadar ziyarete açık.
Serg
i / S
akıp
Sab
ancı
Müz
esi G
elec
eğe
Ger
i Sa
yım
Zer
o“Küratörlüğünü ZERO VakfıKurucu Yöneticisi ve küratör
Mattijs Visser’in üstlendiği sergi,ZERO’nun omurgasını oluşturan
Işık, Zaman, Boşluk, Renk veHareket temaları etrafında
şekilleniyor”
Serg
i / N
ered
en G
eldi
k Bu
raya
- S
alt Be
yoğl
u -
Salt
Gal
ata
90
SALT’ın 1980’ler odaklı projelerinin ilki ‘Nerden Geldik Buraya’, Türkiye’de
1980 sonrası askerî vesayetin gölgesinde serbest piyasa ekonomisine
geçişin yaşandığı döneme odaklanıyor. İstanbul’u merkeze alan sergi, bu süreci
reklam filmi, dergi, fotoğraf, video gibi arşiv materyalleri ve sinemadan
örneklerle değerlendiriyor. Sergideki sanatçılar Halil Altındere, Serdar Ateşer,
Aslı Çavuşoğlu, Barış Doğrusöz, Ayşe Erkmen, Esra Ersen ve Hale Tenger ise,
1980’lere dair işleriyle politik ve kültürel dinamikleri irdeliyor. Ekonomik istikrarı
sağlamak amacıyla çıkarılan ve ithal ikameci politikaların yerine ihracata dayalı
bir ekonomi modeli getiren 24 Ocak 1980 kararları, Türkiye’nin neoliberal
politikalara geçişinin ilk sinyallerini verdi. Bundan kısa bir süre sonra
gerçekleşen 12 Eylül 1980 askerî darbesinden sonra ortaya çıkan toplumsal
hareketler ve popüler kültür ögelerini irdeleyen sergi, bu bağlamda Türkiye’nin
yakın geçmişiyle bugünü arasındaki ilişkiyi görünür kılmayı amaçlıyor.
Günümüz İmgeleri Saraybosna Güzel SanatlarAkademisi’nden Yapıtlar Pera Müzesi’nde
Suna ve İnan Kıraç Vakfı Pera Müzesi, 10. yılında Bosna
Hersek’li gençleri ağırlıyor. 4 Eylül - 1 Kasım 2015
tarihleri arasında gerçekleşen sergi, Bosna Hersek çağdaş
sanatına bir bakış sunarken, gençlerin gözüyle ülke tarihine
ve sosyal konulara dair yorum ve yansımaları da içeriyor.
Pera Müzesi’nin düzenlediği “Günümüz İmgeleri” başlıklı
sergide, Saraybosna Güzel Sanatlar Akademisi’nin altı
fakültesinden lisans ve yüksek lisans öğrencileri ile
mezunlarının resim, heykel, baskı, grafik ve ürün tasarımı
gibi farklı alanlardaki eserlerine yer veriliyor. Küratörlüğünü
Saraybosna Üniversitesi Felsefe Fakültesi’nden Prof. Aida
Abadzic Hodzic’in üstlendiği sergi, Saraybosna Güzel
Sanatlar Akademisi işbirliği ve İstanbul Kültürlerarası Sanat
Diyalogları Derneği (İKASD) desteğiyle gerçekleştiriliyor. Nerden Geldik Buraya
12 Eylül darbesinden sonra ortaya çıkan toplumsalhareketler ve popüler kültür ögeleri üzerindenTürkiye’nin yakın geçmişini irdeleyen Nerden Geldik Buraya sergisi 3 Eylül’deSALT Beyoğlu ve SALT Galata’da açıldı
92
Kültü
r Sa
nat
/ M
üzik
Macaristan'ın tutkulu tınılarıArena'ya çıkıyor!
Aşk şehrininunutulmaz şarkıları...
PARİS THE SHOWTİM MASLAK 20 KASIM 2015 / 21.00
Muhteşem bir ekip ile eski Paris sokaklarında yolculuğa
çıkmak ister misiniz? Cevabınız "evet" ise TİM Maslak Show
Center'da sahnelenecek Paris The Show tam size göre. Edith Piaf,
Maurice Chevalier, Lucienne Boyer, Charles Trenet, Josephine
Baker, Yves Montand, Charles Aznavour, Jaques Brel gibi Fransız
müziğinin en büyük temsilcilerinin şiir gibi şansonlarıyla
bezenmiş bu gösteride hayat ve hayaller iç içe geçmiş bir şekilde
sunuluyor. Öykü, ünlü bir sanatçı olma hayaliyle Monmartre’a
gelen Françoise etrafında döner. Burada yolu, ileride arkadaşı,
sırdaşı ve ruh ikizi olacak olan Edith Piaf’la kesişir. Meteliksiz şarkıcı
Julius ile aralarında doğan romantizm ise aşkın Paris’te her daim
zafer kazandığının kanıtı olacaktır.
BUDAPEŞTE GYPSY SENFONİ ORKESTRASIÜLKER SPORTS ARENA 21 KASIM 2015 / 21.00
1985 yılında doğan Macaristan Çigan Orkestrası;Liszt, Bartõk, Kodaly, Hubay, Erkel, Brahms,
Tchaikovsky, Sarasate, Strauss’un çalışmalarını içerenklâsik sanat eserlerinin yanı sıra Macar Çigan Müziği,Macar melodileri ve halk şarkıları da yorumluyor.Macaristan’ın müzik ruhunun tutkulu bir şekilde vücutbulmuş hali olan Budapeşte Çigan SenfoniOrkestrası'nın en önemli özelliklerinden birisipartisyonlar olmadan çalmasıdır ki, bu, durumperformansçının içgüdüsel uyum yoluyla muhteşemmüzikalitesini, virtüözlüğünü gösteriyor vetempodaki ve tınılardaki dönüşler orijinal işe aslaihanet etmiyor aksine zenginleştiriyor. ÇiganOrkestrası 21 Kasım'da Ülker Sports Arena'da sahnealıyor. Bu tutkulu ezgilerikaçırmayın.Hazırlayan: Sevda ŞANLI
Kültü
r Sa
nat / T
iyat
ro
93
Şekspir'in "güldüren yüzü"
Sevda Ş[email protected]
Yazan:William Shakespeare Çeviri: Bülent Bozkurt Yöneten:Tim Supple Dekor: Kerem ÇetinelKostüm: Sadık Kızılağaç Işık:Yakup Çartık Müzik:Tolga Çebi Oyuncular: Orhan Kemal Aydın, Erol OzanAyhan, Ercan Koçak, Ali Rıza Kubilay, Ali Çelik, Emrah Eren, Elif Ürse, İrem Sultan Cengiz, Emre Koç, MuratŞenol, Faruk Üstün, Nurhayat Atasoy, Yunus Emre Kılınç, İlkin Tüfekçi, Fidan Tek Koşar, Emre Sırımsı
Sezonu, Bakırköy Belediye Tiyatroları ileaçıyoruz. Bu yıl sahnelerde bol bol Şekspir
oyunu göreceğimizi tekrar belirteyim. YanlışlıklarKomedyası, rejinin Royal ShakespeareCompany'den Tim Supple'ye emanet edilmesinedeniyle ilgi çekici bir unsur olarak karşımızda.
Yunus Emre Kültür Merkezi'nin yapısı insanıdirek içine alan atmosferi barındırıyor. Salonagirince dekorun muazzam görüntüsüylekarşılaşıyorum; perspektif halinde uzanan cam surşeklinde karşılıklı iki yapı; perspektifin sonunubinanın taş yapısıyla tamamlıyor. Dekordabeğenmediğim tek unsur metal sandalyeler olduo da oyuncular hareket ettikçe çıkardığı sesten
ötürü, ilgi dağıtıcı oluyor açıkçası.Kostümler ise son zamanlarda Şekspir
oyunlarında görmeye başladığımız günümüzkıyafetlerinden oluşuyordu. Doğrusu bu konudaikilem yaşıyorum; günümüz kıyafetleri içindeŞekspir replikleri bazen "garipseme" kıyılarındadolaştırıyor insanı. Kostümler karakterleriyansıtmakta başarılı sadece Egeon'un eskidönemleri yansıtan ve Dromio'ların bakkal çırağınıanımsatan kıyafetlerine anlam veremedim.
Oyunu Tim Supple; çan sesi, ezan sesi vekalabalığın gürültüsü eşliğinde etkili bir biçimdeaçıyor. Adından da anlaşılacağı üzere birbiriniarayan aile, özdeş ikiz kardeşler ve kardeşleribirbirine karıştırmaktan çıkan terslikler,yanılsamalardan doğan karışıklıkla oluşan komediişleniyor. Giriş bölümü biraz ağır fakat ilk on-onbeş
dakika diyebiliriz sonradan tempo artıyor ve ikinciperdede zirveye ulaşıyor; komedyanın gereği tatlısona bağlanıyor. Metnin kurgusundakikusursuzluk, zenginlik Şekspir'in dehasını yenidengözler önüne seriyor.
Oyuncuların performansları gayet iyi. Özellikleseyirciler arasından çıkıp tekrar sahneden girişlerigüzel düşünülmüş, tempoyu üst düzeyde kılanayrıntılardan. İkiz Antipholus'lardan birinicanlandıran Ali Rıza Kubilay ve kölesi (Dromio) AliÇelik'in performansları öne çıkıyor. İkizler çok iyidüşünülmüş, gerçekten benzer kişilerdenoluşuyor cast! Hatta öyle ki gerçekten ikizolduklarını düşündük.! Oyunun bitiminde ışıklarınkullanımına hayran kaldığımı söyleyebilirim.
Bu atmosferi yaşamanızı kesinlikle tavsiyeediyoruz. İyi seyirler...
"Gönlüm aradığına ulaşamadıktan sonra, gönlümce vakitgeçirmek ne mümkün! Şu dünyada bir su damlasıyımaslında: okyanusta bir başka damla arayan..."
94
Kültü
r Sa
nat /
Sin
ema
Yönetmen:Emine Emel BalcıSenaryo:Emine Emel BalcıOyuncular:Esme Madra, Rıza Akın, SemaKeçik, Gizem Denizci Gösterim Tarihi: 30 Ekim 2015
Nefesim KesileneKadar
Macbeth
Yer Sarsılıyor / La Terra Trema - 1948SİNEMA TARİHİNE ADINI YAZDIRAN FİLMLER
Yoksulluğun en gerçek hali...İtalyan Yeni Geçekçiliği’nin en önemli filmlerinden,
Dünyanın En İyi 10 Filmi arasında gösterilen, Luchiano
Visconti imzalı Yer Sarsılıyor/La Terra Trema Giovanni
Verga'nın romanından uyarlanmış. Varlıklı ve soylu bir
ailenin çocuğu olan Luchiano Viskonti, filmlerinde,
kendi dünyasından beklenilmeyecek bir gerçeklikle
yoksulların yaşamını beyazperdeye aktardı.
Yer Sarsılıyor’la İtalya’nın güneyinde balıkçı
kasabasındaki balıkçıların yoksul yaşamlarını anlatır.
Filmin oyuncu kadrosunun tamamını oluşturan köy
halkının yoksulluğu, tüm çıplaklığı ve acımasız
gerçekliğiyle gözler önüne serilir. Viskonti, bölgeyi ve
doğayı şiirsel bir dille aktarmış, bölge yoksullarının
yaşam koşullarını kusursuz ve yalın bir gerçeklik
anlayışıyla aktarmıştır.
Film, kendi teknesine sahip olup yoksulluğun
boyunduruğundan kurtulmak isteyen Ntoni
Malovoglia ve ailesinin yaşadıklarını konu alıyor.
Tamamı balıkçı olan köy halkı, toptancıların
kendilerine dayattığı koşullarda yaşamak zorunda
bırakılırlar. Toptancıların tekneleriyle balığa çıkan
yoksul halk, çoluk, çocuk kadın dahil yok pahasına
acımasız bir şekilde çalıştırılırlar. Yoksulluklarından
kurtulmak için toptancılara başkaldıran Ntoni kendi
teknesinde balığa çıkmak ister. Bankadan kredi
çekerek bir teknek alır. Ntoni’nin bireysel çıkışı tüm köy
halkı ve tüccarlar tarafından ilgiyle izlenir. Ntoni’nin bu
biçare çabası çok fazla sürmez. Tekne güçlü bir
fırtınada parçalanır. Köyü ahtapot gibi saran toptancı
tüccarlar, Malovoglia ailesinin üzerine zevkle
çullanırlar. Açlık sınırda yaşamalarına yetecek kadar
verilen çalışma ücretleri ve ödenemeyen kredi borcu
aileyi tüccarların kölesi haline getirirken, aile yapısında
hızla bozulma görülür.
Kızkardeş fuhuş batağına düşerken, alkole sığınan
ağabey yoksulluğun pençesinden kurtulmayı
başaramaz. Toplumsal yapının bir sonucu olarak gelen
bu deformasyon ailenin parçalanmasıyla son bulur.
Yönetmen: Luchino Visconti, Roman: Giovanni Verga, Senaryo: L. Visconti, Antonio Pietrangeli,Oyuncular: Antonio Arcidiacono, G.ArcidiaconoMüzik: Willy Ferrero
Yönetmen:Justin KurzelOyuncular: Michael Fassbender, MarionCotillard, Elizabeth Debicki, Sean Harris,Senaryo:David Thewlis, Jack ReynorJacob Koskoff, Michael Lesslie, Todd LouisoGösterim Tarihi:11 Aralık 2015’
Kültü
r Sa
nat / K
itap
95
Yusuf Atılgan, insan ruhunun en alt çekmecelerini
gözler önüne serebilen nadide kalemlerden
biridir. Yazın dünyamızın bu usta ismi yeniden
basımla okurlarıyla buluşuyor. Bütün Öyküleri Bodur
Minareden Öte, Kasabadan, Köyden, Kentten,
Eylemci, Ekmek Elden Süt Memeden isimli
öykülerden oluşuyor. Kitaplarında görmeye alışık
olduğumuz yalnız insanı, yabancılaşmayı öykülerinde
de görebiliriz, çarpıcı bir şekilde ve kolayca.
Hepi topu üç roman ve bir öykü kitabı bulunan
Atılgan’ın bu tutumunu ‘aylak’lığından çok seçiciliği
ve mükemmeliyetçiliğine vermek daha doğru
olacaktır. Onun bu ‘aylak’lığı biz okurlarını
yoksullaştırır. Kitaplarından alabileceğimiz zevk
ancak bu dört eserden ibarettir, ne yazık ki. Fakat
tadına doyulmaz bir zevktir bu. Öyle ki, kitaplarının
her biri ‘insan’ı en ‘çıplak’ haliyle bırakıverir orta yerde.
Hacmi küçük Atılgan kitaplarının derinliği deryalar
aşar. Manisa’nın bir köyüne yerleşerek çiftçilik yapan
yazar yaşamının önemli bir bölümü Kadıköy
Moda’da yaşayarak geçirdi. Yaşadığı
her iki hayattan da yaptığı derin
gözlemleri romanlarına ve öykülerine
aktardı. Her gerçek okuma yapan insan
gibi korkarak ve itinayla yazmayı tercih
etmiştir. Öğrencisi olduğu Ahmet Hamdi
Tanpınar’la yaptığı sohbetler, Proust ve
Kafka okumaları onun çalakalem
yazmasına engel olmuş, söyleyeceğini az
ve öz söylemeyi tercih etmiştir.
Bütün Öyküleri’nde gördüğümüz hikayeler ve
yarattığı karakterlerle insanoğlunun sınırlarını
zorlar, çitin öte yanını görmek ister Atılgan.
‘Evdeki’ adlı öyküde, evlenip barklanıp herkes gibi
olamamış bir kızı resmeder bize. Okuduğu
kitaplarla hayata bakışı değişen kız, değişmeyen
hayatına karşın kitaplarda okuduklarının ‘yalan’ mı,
olduğunu sorar. ‘Kümes’te damın öte yanını merak
eden horozun gözünden yazar hikayesini.
‘Kentten hikayelerde yeraltı karakterlerin
dünyasına yakınlaşır. ‘Yaşanmaz’ adlı
öyküde hikayenin başkişisi üzerinden,
intihar, öldürme, suça yönelik toplumsal
ve sosyolojik çözümlemeler yapar. Bir
köpeğin gözünden anlattığı Ekmek
Elden Süt Memeden adlı masal ise
toplumun alışılagelmiş algılayışına
karşın farklı bir bakış açısı sunar.
Yusuf Atılgan'ın her biri ayrı çarpıcı etkiye sahip
öyküleri defalarca okunmayı hak ediyor.
Andrey Bitov, çağdaş Rus edebiyatının dönümnoktalarından biri olan ‘Puşkin Evi’ romanında,
klasik Rus edebiyatının temel eserlerinden yola çıkarak‘Puşkin’in yarattığı Rus edebiyatı nedir?’ fikrinin özünüsorguluyor. Rusya’da postmodern romanın ilk örneğiolarak bilinen ‘Puşkin Evi’, yıllarca ülkesinde yasaklıydı.Genç filolog Leva Odoyevtsev’in, Puşkin Evi adıylaanılan Rus Edebiyat Enstitüsü’nde görevli olaraknöbete kaldığı bir Ekim Devrimi kutlaması gününümerkeze alan roman, onun yaşamöyküsüyle birliktepolisiye bir 20. Yüzyıl Rusya Tarihi gibi gelişir.
Zweig bu novellası'nda bir kadının yaşamını bütünüyledeğiştiren yirmi dört saatlik deneyimini anlatırken,
insanda içkin saplantıların ve dayanılmaz arzularınsınırlarında gezinir. Özgürce ve tutkuyla içgüdülerininpeşine takılan bir kadının bu kısa ve yoğun hikâyesi, kadınkalbinin sırlarına ermiş ustanın kaleminde olağanüstü biranlatıya dönüşür. Yapıtı için mekân olarak muhteşematmosferiyle Fransız Riviera'sını seçen Zweig, 1920'liyılların sonlarında Avrupa'nın ‘kibar’ tabakasının ikiyüzlüahlak anlayışına yönelik eleştirel tavrıyla dikkat çeker.
Puşkin Evi Bir Kadının Yaşamından Yirmi Dört Saat
Yazar: Stefan ZweigÇeviri: MahmureKahramanİş Kültür Yay., 80 sf.
Yazar: Andrey BitovÇeviri: Sabri GürsesYapı Kredi Yay., 448 sf.
Yeni çıkan kitaplarBütün Öyküleri
Yazar: Yusuf Atılgan
Yapı Kredi Yay., 121 sf.