Top Banner
SAYI/ISSUE YIL/YEAR 19 KÜLTÜR SANAT EDEBİYAT VE FOLKLOR DERGİSİ TEMMUZ - EYLÜL REVIEW OF CULTURE ART LITERATURE AND FOLKLORE JULY-SEPTEMBER 2017 KARDAŞLIK 75 Çavuşoğlu Bağdat’ta Türkmen Milletvekilleri ile KERKÜK VAKFI
68

QARDASHLIQ KARDAŞLIK 75 QARDASHLIQ KARDAŞLIK · 2017. 9. 12. · SAYI/ISSUE YIL/YEAR 19 KÜLTÜR SANAT EDEBİYAT VE FOLKLOR DERGİSİ TEMMUZ - EYLÜL REVIEW OF CULTURE ART LITERATURE

Feb 04, 2021

Download

Documents

dariahiddleston
Welcome message from author
This document is posted to help you gain knowledge. Please leave a comment to let me know what you think about it! Share it to your friends and learn new things together.
Transcript
  • SAYI/ISSUE

    YIL/YEAR 19

    KÜLTÜR SANAT EDEBİYAT VE FOLKLOR DERGİSİ TEMMUZ - EYLÜLREVIEW OF CULTURE ART LITERATURE AND FOLKLORE JULY-SEPTEMBER 2017

    KARDAŞLIK 75Q

    AR

    DA

    SHLI

    Q

    QA

    RD

    ASH

    LIQ

    KA

    RD

    AŞL

    IK

    7519

    Çavuşoğlu Bağdat’taTürkmen Milletvekilleri ile

    Telafer’de Türkmen Bayrağı

    العلم التركماني في تلعفر

    2017 تموز - ايلول

    KERKÜK VAKFIKERKÜK VAKFI

    ISSN

    130

    2285

    73-0

    العدد

    السنة

  • KARDAŞLIKKültür Sanat Edebiyat ve Folklor Dergisi

    Yıl 19 Sayı 75 Temmuz-Eylül 2017

    Tarihten GünümüzeIRAK TÜRKMENLERİ

    kitabını Ötüken Yayınları’ndan ve Kerkük Vakfı’ndan

    isteyiniz.

    Ata Terzibaşı’nın 4 kitap halinde yayımlanan ve Irak Türkmenkültürünün başyapıtı sayılan

    Kerkük Şairleri’ni Kerkük Vakfı’ndan isteyiniz.

    KERKÜK VAKFI

    Fiyatı : 10 TL (KDV Dahil)

    Kerkük Vakfı Adına İmtiyaz Sahibi ve Yazı İşleri Müdürü

    Erşat HÜRMÜZLÜ

    Editör ve Genel KoordinatörSuphi SAATÇİ

    Yazışma adresi P. K. 20 Cerrahpaşa/İSTANBUL

    Tel. (0212) 584 00 75www.kerkukvakfi.com

    İdare Merkezi:Haseki Sultan Mahallesi Kuka Sokağı

    Huzur Apt. No: 1/1Fındıkzade/İSTANBUL

    TemsilcilerHabib HÜRMÜZLÜ (Ankara)

    Timur TAŞ (İzmir)Ali İhsan NAQIB (ABD)

    Bilim KuruluProf. Dr. Ziyat AKKOYUNLU

    Prof. Dr. Yavuz AKPINARProf. Dr. Abdülhalik BAKIRProf. Dr. Haşim KARPUZ

    Prof. Dr. Mahir NAKİPProf. Dr. Suphi SAATÇİ

    Prof. Dr. Saim SAKAOĞLUProf. Dr. Abdüsselam ULUÇAM

    Yazı KuruluKemal BEYATLIKemal ÇAPRAZ

    Aydil EROLErşat HÜRMÜZLÜHabib HÜRMÜZLÜİzzettin KERKÜK

    Mahir NAKİPAcar OKAN

    Ömer ÖZTÜRKMENSuphi SAATÇİ

    Suphi SALT

    KARDAŞLIKKerkük Vakfı İktisadi İşletmesi tarafından Türkçe, İngilizce ve Arapça olarak üç ayda bir yayınlanır hakemli bir dergidir. Dergide yayınlanan yazıların sorumluluğu imza sahiplerine

    aittir. Dergide yayınlanmış yazılar ve fotograflar kaynak gösterilerek alınabilir.

    Abone yurtiçi yıllık 40 TL, yurtdışı yıllık 50 $ veya 40 Euro Posta Çeki No: 5325057 Cerrahpaşa/İstanbul veya

    İş Bankası İstanbul, Fındıkzade Şubesi Hes. No: 1068 840492

    EUR Hes. No: 1068 3312429Dolar Hes No: 1068 3312415

    Tasarım Ercan ŞİMŞEK

    BaskıŞenyıldız Matbaacılık

    Zeytinburnu Mah. Gümüşsuyu Cad. No:3 K:2 Zeytinburnu, İstanbul

    Tel: +90 212 483 47 91

    KARDAŞLIKKültür Sanat Edebiyat ve Folklor Dergisi

    Yıl 19 Sayı 75 Temmuz-Eylül 2017

    Tarihten GünümüzeIRAK TÜRKMENLERİ

    kitabını Ötüken Yayınları’ndan ve Kerkük Vakfı’ndan

    isteyiniz.

    Ata Terzibaşı’nın 4 kitap halinde yayımlanan ve Irak Türkmenkültürünün başyapıtı sayılan

    Kerkük Şairleri’ni Kerkük Vakfı’ndan isteyiniz.

    KERKÜK VAKFI

    Fiyatı : 10 TL (KDV Dahil)

    Kerkük Vakfı Adına İmtiyaz Sahibi ve Yazı İşleri Müdürü

    Erşat HÜRMÜZLÜ

    Editör ve Genel KoordinatörSuphi SAATÇİ

    Yazışma adresi P. K. 20 Cerrahpaşa/İSTANBUL

    Tel. (0212) 584 00 75www.kerkukvakfi.com

    İdare Merkezi:Haseki Sultan Mahallesi Kuka Sokağı

    Huzur Apt. No: 1/1Fındıkzade/İSTANBUL

    TemsilcilerHabib HÜRMÜZLÜ (Ankara)

    Timur TAŞ (İzmir)Ali İhsan NAQIB (ABD)

    Bilim KuruluProf. Dr. Ziyat AKKOYUNLU

    Prof. Dr. Yavuz AKPINARProf. Dr. Abdülhalik BAKIRProf. Dr. Haşim KARPUZ

    Prof. Dr. Mahir NAKİPProf. Dr. Suphi SAATÇİ

    Prof. Dr. Saim SAKAOĞLUProf. Dr. Abdüsselam ULUÇAM

    Yazı KuruluKemal BEYATLIKemal ÇAPRAZ

    Aydil EROLErşat HÜRMÜZLÜHabib HÜRMÜZLÜİzzettin KERKÜK

    Mahir NAKİPAcar OKAN

    Ömer ÖZTÜRKMENSuphi SAATÇİ

    Suphi SALT

    KARDAŞLIKKerkük Vakfı İktisadi İşletmesi tarafından Türkçe, İngilizce ve Arapça olarak üç ayda bir yayınlanır hakemli bir dergidir. Dergide yayınlanan yazıların sorumluluğu imza sahiplerine

    aittir. Dergide yayınlanmış yazılar ve fotograflar kaynak gösterilerek alınabilir.

    Abone yurtiçi yıllık 40 TL, yurtdışı yıllık 50 $ veya 40 Euro Posta Çeki No: 5325057 Cerrahpaşa/İstanbul veya

    İş Bankası İstanbul, Fındıkzade Şubesi Hes. No: 1068 840492

    EUR Hes. No: 1068 3312429Dolar Hes No: 1068 3312415

    Tasarım Ercan ŞİMŞEK

    BaskıŞenyıldız Matbaacılık

    Zeytinburnu Mah. Gümüşsuyu Cad. No:3 K:2 Zeytinburnu, İstanbul

    Tel: +90 212 483 47 91

  • 1 KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 19 السنة Sayı/Issue 75 العدد Temmuz-Eylül/July-September 2017 تموز-ايلول

    İÇİNDEKİLER

    05 08 12 32Telaferlilerin Eve DönüşüEditör’den 2

    OSMOSİS, Damıtma Demektir Irak Türkmenle-ri İçin Bu Mu Planlandı? • Erşat HÜRMÜZLÜ 4

    Néce UnudağTaha HAMZELİ • şiir 21

    Musul Sorunu Çerçevesinde İngilizlerin Kerkük’teki Türkmenle-re Yönelik Faaliyetleri - 1 • Abdülhalik BAKIR • Ferruh KAYALAN 32

    Aziz Sami’nin Mülhemat Adlı EseriMehmet Ömer KAZANCI 38

    Türkmen AlbümündenEditörün Seçtikleri 42

    Telafer Türkmen AğzıNoor BAYATİ 24

    Referandum ve DEAŞ Tartışmaları Sürecinde Irak ve Türkmenler Paneli 5

    Yazsak mı Yazmasak mı?Mahir NAKİP 6

    Prof. Dr. Abulhalik Bakır ile GörüşmeÖnder SAATÇİ 12

    Türkmen DağarcığıSuphi SAATÇİ 18

    Telafer şehitlerine... AĞLIYORUZHüsam HASRET • şiir 23

    ARAPÇA 49-64

    İNGİLİZCE 44-48

    Derdim ve İlacım Telafer Abbas NACCAROĞLU • şiir 7

    Telaferli Türkmenler Evlerine Dönmek İstiyor • Kardaşlık 8

    Kerkük Vakfı’nın Yayınları “British Library” de Yerini Aldı • Kardaşlık 9

    Anayasal Açıdan Kerkük SorunuZiyat KÖPRÜLÜ 10

    Tutsak KerkükReşit BOSTANCI • şiir 11

    Kudde ile KonçuyEdgü KÖPRÜLÜ 22

    Türkiye-Azerbaycan-Türkmen-Irak Türkmen Türkçesinde Şahıs Ekleri - 1• H. Esen ABDULLAH 29

  • KERKÜK VAKFI

    2 KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 19 السنة Sayı/Issue 75 العدد Temmuz-Eylül/July-September 2017 تموز-ايلول

    Telaferlilerin Eve Dönüşü

    Suphi SAATÇİ[email protected]

    Editör’den

    Ninova (Musul) vilayetine bağlı Telafer, Irak’ın en bü-yük ilçesi durumundadır. Nüfusunun tamamı Türk-men olan Telafer ilçesi, Musul kent merkezinin 60 km mesafede batı yönündedir.

    Iraklı Türkmenlerin en önemli merkezi konumunda

    olan Telafer’in batısında Yezidîlerin yaşadığı Sincar bölgesi yer alıyor. Sincar ve Telafer dışında bölge nüfusunun büyük çoğunluğu Araplardan oluşmak-la birlikte, Telafer ve Musul çevresinde pek çok Türkmen köylerinin varlığı da biliniyor.

    Türkmenlerin bin yıllık yurdu olan Telafer halkı, bilin-diği gibi 2004 ve 2006 yıllarında da büyük dramlar yaşamıştı. O tarihlerde ilçe merkezi havadan ve karadan bombardımana tabi tutulmuş, Telafer-li yüzlerce Türkmen bu saldırılarda can vermişti. Çoğu kadın ve çocuklardan oluşan binlerce sivil vatandaş acımasızca katledilmişti. Adeta soy kı-rımına dönüşen bu felakette, kentten kaçan bin-lerce aile perişan olmuş, aylarca çöllerde çadırlar içinde sefalete mahkûm olmuşlardı.

    Halkın acıları dinmeden, 2014 yılının Haziran ortaların-da daha büyük bir belaya duçar olan Türkmen kenti Telafer, tarihinin en acı günlerini yaşamış oldu. IŞİD denilen örgütün işgaline maruz kalan Telafer halk, ölümle burun buruna geldi. Bu durum karşısında Telafer halkı çok zor şartlar altında kentten kaçma-ğa, özellikle savunmasız olan kadın ve çocuklar sığı-nacak yerlere doğru göç etmeğe başladı.

    Kızgın çöl sıcaklığında binlerce Telaferli, başlarını so-kacak gölgelik yerler bulmağa çalıştı. Ne yazık ki ağır şartlara dayanamayan onlarca çocuk ve kadın kaçış sırasında canından oldu.

    Bu yüzden Şii veya Sünni olsun, halkın çoğu, kendi ül-kelerinde mülteci durumuna düşmüşlerdi.

    Irak’taki ABD’li işgal güçlerine göre 2005’te Telafer’in nüfusu 200 bini aşmış durumda idi. Bu nüfusun

    yaklaşık yüzde 70’ini Sünni Türkmenler, geri kala-nını da Şii Türkmenler oluşturuyordu. İşgal sonra-sında meydana gelen mezhep çatışmaları Telafer’in demografik nüfus yapısını geniş çapta etkilemiş oldu. 2005’ten mezhep çatışmaları yüzünden 5 bine yakın Türkmen can verdi; binlerce Türkmen de Telafer’den göçmek zorunda kaldı. Özellikle baş-kent Bağdat’ta yönetime egemen olan Şii iktidarı-nın zorlaması ve baskısı yüzünden ilçedeki Sünnî nüfus göç etti. Bunun sonucunda Sünnilerle Şiilerin nüfus oranları eşitlendi denilebilir.

    IŞİD’in Haziran 2014’te Telafer’e saldırısı sonucu ilçe-deki Şii mahallelerinde yaşayan Türkmenler katli-ama maruz kalma korkusuyla, Irak’ın güneyindeki Kerbela ve Necef bölgelerine kaçtı. İlçenin nüfusu böylece yarıya indi. Bu bakımdan IŞİD işgali sonra-sında Telafer’deki nüfusun 120 bin dolayına kadar düştüğü sanılmaktadır.

    Irak ordusu tarafından başlatılan operasyon 2017 yı-lının Ağustos başlarında sonuç verdi ve Musul IŞİD’in elinden kurtarıldı. Musul operasyonunun en önemli ayaklarından biri de Türkmen ilçesi Telafer’di. IŞİD’in kontrolüne geçtiğinde Şii Türk-menlerin kaçtığı ilçede operasyon sonrası katliam-dan korkuluyordu. Ne var ki Telafer’in aşiret reisle-ri arasında uzlaşma sağlanınca korkulan olmadı ve ağustos sonunda IŞİD’den temizlenen Telafer halkı nispeten rahat bir nefes alındı.

    Irak ordusundan yapılan açıklamada güvenlik güçleri-nin kent merkezi ve merkeze bağlı tüm semtleri te-rör örgütünden tamamen geri almayı başardıkla-rı ifade edildi. Yazılı açıklamada, Orduya bağı zırhlı birlikler, Haşd-i Şabi’ye ait 2, 9 ve 11’inci birlikleri, ilçenin semtlerini ve Telafer Kapısı’nı IŞİD’dan kur-tardı. Böylece ilçe merkezinin bütün semtlerinde kontrolün sağlandığı dile getirildi. Öte yandan Irak Dışişleri Bakanlığının yaptığı açıklamada, Telafer ilçesinin örgütten geri alındığı ve Telafer Kalesi’ne Irak bayrağı asıldığı dile getirilmiştir.

  • KERKÜK VAKFI

    3 KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 19 السنة Sayı/Issue 75 العدد Temmuz-Eylül/July-September 2017 تموز-ايلول

    Bu hususta Şiisi ve Sünnisiyle çaba harcayan Türkmen milletvekillerini alkışlıyor ve verdikleri mücade-leden dolayı kutluyoruz. Özellikle bin yıldan beri kardeşçe yaşayan Telaferli Sünni ve Şii Türkmen kardeşlerimizi barış içinde tutan ve aralarındaki mezhep kavgalarını sona erdiren herkese teşek-kür borçluyuz. Telafer’in esas kurtuluşunun, orada yaşayan Türkmen halkının birlik ve beraberliğine bağlı olduğu unutulmamalıdır.

    Buraya kadar yaşanan gelişmeler bütün bir Türkme-neli için fevkalade olumlu ve sevindirici olmuştur. Ancak bundan sonra 3 yıldan beri perişanlık içinde yaşayan Türkmenlerin Telafer’e dönüşlerinin ger-çekleşmesi sürecinin güvenli biçimde yapılması büyük önem taşımaktadır. Uzun süreden beri top-raklarından, yurtlarından ve yuvalarından mah-rum kalan, vatan hasreti çeken Telaferli Türkmen-lerin evlerine dönüşlerinin güven ve barış içinde gerçekleştirilmesi sağlanmalıdır.

    İşgal yüzünden evleri, işyerleri, arazileri ve eşyaları gasp edilen, yağmalanan Telaferlilerin uğradıkları hasarlar, ziyan ve zararlar ile 3 yıldan beri maaşla-rını alamayan memurların çektikleri sıkıntılar taviz edilmeli, kendilerine tazminat ödenmelidir. Bunlar yapıldıktan sonra Telafer’in yeniden imarı ve ilçe-nin hasar gören yapılarının tekrar canlandırılması için merkezî hükümetten maddî destek alınması ve devletin yeni yatırımları ile işsiz ve güçsüz kalan Telaferli gençlere çalışma ve iş sahalarının açılması sağlanmalıdır.

    Yaşanan bunca felaketten sonra bütün Türkmen top-lumunun ders alması ve aralarındaki lüzumsuz çe-kişmeleri bir kenara bırakıp tek yürek olarak gele-ceğe bakması gerekir. Özellikle gelecek kuşakların daha sağlıklı ve daha verimli bir hayat sürdürme-leri için yeni projeler üretilmelidir. Yaşanan acılara, çekilen yokluklara, kaybedilen zamanlara artık son verilmelidir.

    Zengin petrol gelirlerinin çalınmasına, devleti soyan-ların hırsızlıklarına dur denilmeli, halkın ekmeği-nin, dul ve yetimlerin haklarının yenilmesine fırsat verilmemelidir.

    Herkesin yeni bir moralle işe koyulması için, Telaferli-lerin eve dönüşleri hayırlı bir başlangıç olur inşal-lah.

    Gazi Abdülmecit 1949-2017

    Dava arkadaşımız Gazi Abdülmecit, 25 Temmuz 2017 tarihinde Kerkük’te rahmete kavuş-muştur. 1949 Kerkük doğumlu olan Gazi, kendi kuşağı içinde nadir yetişen değerli bir kardeşimizdi. Öğrencilik yılları ve iş haya-tı boyunca davasına sadakatle bağlı olarak yaşamış ve hiçbir zaman sapma gösterme-miştir.

    Sessiz, gösterişsiz, ağır başlı ve nazik tavırları sa-yesinde arkadaşları arasında her zaman say-gı ve sevgi görmüştür. Davasından ve dava arkadaşlarından hiçbir zaman kopmayan sağlam, ilkeli ve kararlı tavırları ile dikkat çekmiştir. Ülküdaşlarını asla yarı yolda bıra-kıp gitmeyen, hiçbir ikbale ve cazibeye iltifat etmeyen kişiliğiyle başı dik yürümüştür.

    Mark Twain’in dediği gibi Gazi, “aynı yolu bera-ber yürüdüğümüz, ancak bize sadece kendi gidecekleri yere kadar eşlik edenler”den de-ğildi. Kaybettiğimiz bu değerli arkadaşımıza rahmet ve Türkmen toplumuna başsağlığı diliyoruz.

    Mekânı Cennet olsun.

  • KERKÜK VAKFI

    4 KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 19 السنة Sayı/Issue 75 العدد Temmuz-Eylül/July-September 2017 تموز-ايلول

    Bize Göre

    Erşat HÜRMÜZLÜ

    OSMOSİS, Damıtma DemektirIrak Türkmenleri

    İçin Bu Mu Planlandı?

    2006 yılı idi. Birkaç arkadaşımızla birlik-te Amerika Birleşik Devletleri’nin başkenti Washington D.C’ de bir konferansa katılıyorduk. Katılımcı-lar arasında Irak kökenli Kürtler ve Türkmenler vardı.

    Irak’ın işgali üçüncü yılını yaşıyor ve Kerkük ile öteki Türkmen yer-leşim bölgeleri için neler plan-landığı belli olmaya başlamıştı. Kerkük’ün karar mercileri Kürt partilerine teslim edilmiş, Vali Kürtler tarafından atanmış ve polis gücüne el konmuştu.

    Benim sunumumun sonunda şu sa-tırlar vardı:

    “Beni dinlediniz. Kerkük ve öteki Türkmen bölgelerinin geleceği konusunda ne kadar endişeli olduğumuzu da görüyorsunuz. Size bir şeyi hatırlatmak isterim. 2005 yılı Birleşmiş Milletler Ge-nel Kurulunda konuşan Kıbrıs Rum Kesimi Cumhurbaşkanı Pa-padopulos Kıbrıs’ta Türk- Rum gerilimi ve ihtilafının nasıl çözü-lebileceğini anlatıyordu. Türkle-rin öteki katman içinde eritilme-si gerektiğini açık açık söyledi.”

    Papadopulos, bu teorisini anlatır-ken “Osmosis“ kelimesini kulla-nıyordu. Bu terim damıtma veya buharlaştırıldıktan sonra tekrar damlalar halinde suya karıştır-ma anlamına gelmektedir. Bi-lenler bilir, deniz suyunu arıtma tesislerinde geri osmosis yönte-mi kullanılır. Bu sistemle deniz suyu buharlaştırılır; böylece tuz-lardan arındıktan sonra tekrar soğuk cereyana maruz bırakıla-

    rak tuzu arınmış su damlalarına dönüşür ve havuza karışır.

    Konuşmamın sonunda Kıbrıs’ta planlanan uygulamanın eserle-rinin Kerkük ve öteki Türkmeneli bölgelerinde uygulanmak mı is-teniyor, diye soruyordum.

    Bugün yaşadıklarımız onu gösteri-yor. Vali Kürt, Polis müdürü Kürt, tüm devlet daireleri yöneticileri Kürt. Devlet dairelerine kendi bayrakları çekiliyor. Referandum tasarladıklarında bunun Türkmen bölgelerinde de isteseler de iste-meseler de yapılmasını kararlaştı-rıyorlar. Bunu takip eden merkezî Bağdat hükümeti gelişmeleri sey-redip müdahale edemiyor. Acaba onların da mı işine geliyor? So-nuçta onlar için bir baş ağrısı daha ortadan kalkıyor ve Türkmenler yok ediliyor. Ne gam?

    Aynı oturumda bir konuya dikkat çekmiştik. 1957 nüfus sayımı neticesinde Kerkük vilayetinin nüfusunda, merkez Kerkük şeh-rinde değil, Çemçemal, Kadir Hasan, Şivan ve Galar gibi öte-ki Kürt yerleşim bölgeleri dahil tüm vilayette Kürtlerin nüfusu Türkmen ve Arapların toplam nüfusundan daha da azdı. Bu konu doğrusu 2003 yılına kadar çok fazla değişmedi.

    2003 yılından sonra demografik konumun değiştirilmesi için yapılan göç ve devlet arazileri üzerine yaptırılan kaçak binala-ra yerleştirilen aileler bu hedefi gerçekleştirmek için acımasızca

    kullanıldı. Bu ailelerin 2003 ön-cesi Kerkük’ten sürülen insanlar olduğunu söyleyen Kürt partileri ve mercilerine sorulan önemli bir soru vardı: Peki bunlar dönen Türkmenler gibi niye kendi evleri ve mahallelerine geri dönmüyor-lar? Bu soru hep havada kaldı.

    Gaye yeni bir “ OSMOSİS “ idi ve bu plan 2017 yılında artık vuzuha kavuştu.

    Soralım: 2003 yılından ve dikta rejimi düştükten sonra Kürt siyasîleri, biz çok zulüm gördük. Aynı uygulamayı başkalarına uygulamak haksızlıktır. Gelin be-raber geleceğimizi tasarlayalım ve herkese mutlu ve haysiyetli bir şekilde yaşayacak bir ortam hazırlayalım, deselerdi sonuç nasıl olurdu? Kesinlikle herkesin birbirine saygı ve sevgi duyduğu bir ortam oluşur ve Irak’ın mutlu bir geleceği resmedilirdi.

    Olmadı, damıtma politikası daha ca-zip ve daha iştah açıcı olarak gö-rüldü ve bu konuda Türkmenler yalnız bırakıldı.

    Şimdi Irak Türkmen Cephesinin genç ve enerjik başkanı Erşat Salihi ne diyor? Kulak asalım. Aynen şunu söylüyor: “Türkiye ve Türk dün-yasına şunu söylüyoruz, bölge-de kimse bizi yalnız bırakmasın. Aksi takdirde eririz.”

    Türkmenler olayın farkında, da-mıtma politikasının tüm hızıyla devam ettiğini biliyorlar ve gö-rüyorlar. Siz de görecek misiniz?

  • KERKÜK VAKFI

    5 KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 19 السنة Sayı/Issue 75 العدد Temmuz-Eylül/July-September 2017 تموز-ايلول

    Referandum ve DEAŞ Tartışmaları Sürecinde

    Irak ve Türkmenler Paneli

    Kerkük Vakfı Başkanı Hürmüzlü: “Türkmeneli’ndeki Türkler için eritme politikası planla-nıyor»

    “Türkmeneli Dernekler Federas-yonu Başkanı Beyatlı: “Bu bir beka meselesidir. Buna (refe-randuma) hiçbir şekilde mü-sade edilmemeli”

    Kerkük Vakfı Başkanı Erşat Hür-müzlü, “Türkmeneli’ndeki Türkler için eritme politikası planlanıyor” dedi.

    Türkmeneli Dernekler Federasyo-nu (TÜFED) tarafından “Refe-randum ve DEAŞ Tartışmaları Sürecinde Irak ve Türkmenler” başlıklı panel gerçekleştirildi.

    Hilton Hoteli’ndeki toplantıya, Kerkük Vakfı Başkanı Erşat Hürmüzlü, Türkmeneli Der-nekler Federasyonu Başka-nı Aydın Beyatlı’nın yanı sıra akademisyenler ve gazeteciler katıldı.

    Kerkük Vakfı Başkanı Hürmüzlü, burada yaptığı konuşmada, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin (IKBY) 25 Eylül’de yapma-yı planladığı “bağımsızlık referandumu”na değindi.

    Güney Kıbrıs Rum Yönetiminin eski lideri Tasos Papadopulos’un 2005’teki bir konuşmasında Türk-Rum sorununun “eritme”

    politikasıyla çözüle-bileceğini söylediğini hatırlatan Hürmüzlü, Kıbrıs Türk halkının bu şekilde yok edil-mek istendiğini ve aynısının şimdi Türk-menler için talep edildiğini dile getirdi.

    “Türkmeneli’ndeki Türk-ler için eritme po-litikası planlanıyor. Maalesef bu eritme politikası 2017’de uy-gulanıyor.» ifadesini kullanan Hürmüzlü, tüm dünyanın Kıbrıs’ı bir ara-da tutmaya çalışırken Irak’ta bunun tam tersinin yapıldığını ve ülkenin bölünmeye çalışıldı-ğını vurguladı.

    Hürmüzlü, Kürt bölgesinin ay-rılmasının bölge için “fela-ket” olacağını vurgulayarak, 1926’da imzalanan Ankara Antlaşmasının 5’inci maddesi-ne atıfta bulundu.

    Hürmüzlü, Türkiye’nin bu antlaş-madan doğan sorumlulukla-rını yerine getirdiğini, buna rağmen referandumun yapılıp çıkacak kararın uygulanması durumunda karşı tarafın bu antlaşmaya uymamış olacağı-nı anlattı. Hürmüzlü “Türkiye, İran ve Türkmenlerin böyle bir durumda B planlarının olması gerekir.” diye konuştu.

    Türkmeneli Dernekler Federasyo-nu Başkanı Beyatlı da bölge-de 25 Eylül’de referanduma gidilmesinin ardından gelecek ay da seçim düzenleneceğini anımsattı. Beyatlı, seçimden sonra ülkede bağımsızlık dek-larasyonunun ilan edilmesinin planlandığını dile getirerek, dünyanın Irak’ı, Birleşmiş Mil-letlerin (BM) Kosova modeli gibi parçalama niyetinde oldu-ğuna işaret etti.

    “Bu bir beka meselesidir. Buna (referanduma) hiçbir şekilde müsade edilmemeli.” diyen Beyatlı, Türkiye’nin bu konuya diplomatik şekilde yanaşması-nın doğru olacağını kaydetti.

    Panel, uzman akademisyenlerin konuşmalarıyla son buldu.

    Star, 08 Eylül 2017

  • KERKÜK VAKFI

    6 KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 19 السنة Sayı/Issue 75 العدد Temmuz-Eylül/July-September 2017 تموز-ايلول

    Türkmeneli’nden Türk’ün dilinden

    Mahir NAKİ[email protected]

    Yazsak mı Yazmasak mı?

    Ne Değişti?1960’lı yılların sonunda liseyi

    Bağdat’ta okurken heyecanla Kardaşlık dergisinin yayım-lanmasını beklerdik. Arpaca kısmını bir çırpıda, Osman-lı Türkçesi ile yazılanı biraz daha uzun ve Latin Alfabeli Türkçe kısmı ise heceleyerek okurduk. Toplam kaç kişi be-nim gibi okurdu bilmem ama, başka yayınımız olmadığı için okuyucu sayısı az değildi. Alt-mışlı yıllarda Kardaşlık, bizim öğrenme, aydınlanma ve bil-gilenme pınarımız idi. 1977 yılına kadar hür Türkmen ira-desi ile yayımlanan Kardaşlık dergisi bugün bizim kültürel mirasımızın ana ve başucu kaynağımızdır.

    Nejdet KOÇAK ekibinden olan milliyetçi-muhafazakâr genç-ler okumaya çok önem verir-di. O neslin önemli bir kısmı Türkiye’de tahsil gördü ve 1980’li yıllara kadar ya yaz-madılar ya da takma isimlerle yazdılar. Ama dört liderimizin idamından sonra eli kalem tutanlar risk alarak ya öz ad-larıyla ya da yine takma isim-lerle yazmaya başladılar. Bu yazılar siyasî değil, daha çok kültürel olurdu. 1980’li yılların ortasında ekibimizin çıkarma-ya başladığı Fuzuli dergisinde Türkmen kalemler Türkmen folkloru, kültürü ve tarihinden bahsettiler; 1985 yılında Gazi

    Üniversitesi ile birlikte düzen-lenen ilk Irak Türkleri Sem-pozyumunda Türkmen müzi-ğinden ve mimarisinden söz ettiler; ama yine Irak Hüküme-ti nezdinde suçlu addedildiler. Bu yazarları bir tek şey mutlu ediyordu: Yazıları okunuyordu ve ilgililer tarafından önemse-niyordu. Ama bugün o yazılan-ların ne kadar etkili olduğunu tahmin etmek doğrusu zordur.

    1990’lı yıllarda ise Türkiye’deki Türkmen basını çok zengin-leşti denilebilir. Basılan yayın ve kitapların okunurluk oranı fena değildi denilebilir. Çünkü Erbil’de Türkmenler serbestçe hareket edebiliyor ve Türk-men kültürünü canlandırabili-yorlardı. Dolayısıyla hem yazı çeşidi hem de okurların sayısı arttı sayılır. Yayınlar sansürsüz olduğu için, Türkmen edebiya-tının bu dönemde geliştiğini ve en azından Erbil ve Türkiye’de bulunan Türkmenleri aydın-lattığını söyleyebiliriz. Fakat yazıların etkinlik derecesi yine belirsizliğini korumuştur.

    2003 yılından sonra Türkmen basın hayatında bir patlama yaşanmıştır. Çünkü Kerkük, Tuzhurmatu, Telafer gibi şe-hirlerimiz artık susadıkları hürriyete ve yazı yazma ser-bestliğine kavuşabilmişti. In-ternet medyacılığı da büyük bir imkân sağlayarak klavye-

    nin başına geçen yazmaya başlamıştır. Yazım kalitesinin düştüğü kesin olmakla bera-ber, yazar ve yazı sayısındaki patlama ve yazılanların ilgililer tarafından takip edilmesinin zorluğu koskoca bir kargaşa ve kaos ortamı yaratmıştır. Trajikomiktir: Sanırım yazarla-rımızın sayısı okuyucu sayımızı aşmıştır diyebiliriz.

    Okuyucularımız ve Yazıların Et-kinliği

    Bir yazar yazısını yazmadan önce hedef kitlesi olan okuyucu-larını seçmesi bir zarurettir. Bu meyanda Türkmen mese-lesinde yazmanın üç boyutu vardır: Yazı yazma, yazılanları okuma ve okunanları tatbik etme. Yazı yazma başlığı al-tında temel beş hedef kitle bulunmaktadır: Türkmen ay-dınları, Türkmen siyasetçileri ve karar alıcıları, Irak aydınları, Iraklı karar alıcıları, Türkiye ay-dınları ve karar alıcıları. Buna yazı dilini de eklemek gerekir; yazılanların büyük bir kısmı Arapça ve Türkçe’dir; az da olsa İngilizce de vardır. Şimdi gelelim üç boyutun beş hedef kitle açısından değerlendiril-mesine.

    Sosyal medya icat edildikten son-ra yazma mertliği bozuldu diyebiliriz. Yazmanın bir ma-liyeti, sorumluluğu ve kalite kaygısı görünmediği için man-

  • KERKÜK VAKFI

    7 KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 19 السنة Sayı/Issue 75 العدد Temmuz-Eylül/July-September 2017 تموز-ايلول

    tar gibi büyüyen yazar kitlesi sürekli yazı üretmektedir. An-cak bu yazıların hedef kitlesi-ne ne ölçüde ulaştığı tartışma-lıdır. Özellikle karar alıcıların bu yazıları okumaları ve kaale almaları daha çok sorgulama-ya muhtaçtır. 15 yıldır etkin bir Türkmen WEB sitesi yöne-ticisine birkaç soru sordum. İfadesine göre sosyal medya başlayalı okuyucu kitlesinde ciddi bir düşüş var; uzun yazı-lar okunmuyor, zamanla sabit bir okuyucu kitlesi oluşuyor

    ve en çok Arapça yazılar oku-nuyor.

    Ömür törpüsü bir çocukluk arka-daşım var. Tahsilli ve zekidir ama ne yazar ne de okur. Ben-le ve yazanlarla hep dalga ge-çer. ¨Boşuna yazıyorsunuz, ne okuyanınız var ne de yazdıkla-rınızı kaale alan¨ der. Arkada-şımı haklı çıkaran çok belirtiler görüyorum. Geçenlerde ¨Tür-kiye, İran ve Türkmenler¨ diye uzunca bir inceleme yazısı yaz-mıştım. Bir aydan fazla bir za-

    manımı almıştı. Makaleyi Türk Yurdu’nda neşrettikten sonra Facebook’ta arkadaşlarımla paylaştım. Bin civarında olan Facebook arkadaşlarımdan sadece dördü makaleyi pay-laşmış. Okudukları da meçhul!

    Özetçesi, okuyucuların az olması, yazdıklarımızın karara dönüş-memesi beni vesveseye dü-şürüyor doğrusu. Vesvese bu ya... acaba bundan sonra yaz-sak mı yazmasak mı?

    Gece olur uyku görmez gözlerim Her dem seni yadlar gönlüm Telafer Yalnızım işiten yoktur sözlerim Aklım fikrim kalbim dilim Telafer Vücudum gurbette kalb Telafer’de Günlerim geçiyor gamda kederde Derdim kime açım garip diyarda Zehir gibi olup balım Telafer Seni seven bilir kadrin kıymetin Her senden ayrılan çeker hasretin Sensiz yoktur asla tadı hayatın Sevday alıp sağım solım Telafer Çekiyorum gurbet elde ben acı Komşunun yemeği tok etmez acı Yaddan çıkmaz incir nar dut ağacı Bahçem barım Türkmen elim Telafer Zalimler kurdular büyük bir plan Cezasını çekti zavallı insan Kimi öldü kimi yaşıyor pişman Geleceğim doğru yolum Telafer

    Yürekler sızlıyor yurt kan ağlıyor Gurbet elde yurda göçmen ağlıyor Haksıza uğrayan Türkmen ağlıyor Perişan oluştur halim Telafer Dünyada bana tek vatan Telafer Unutmanam seni Türkmen Telafer Her zaman gönlümde mihman Telafer Günüm haftam ayım yılım Telafer Yaşlandım titriyor elim Telafer Artık bükülüyor belim Telafer Ölünce hiç susmaz dilim Telafer Titrese ayağım elim Telafer Telafer’den ayrılalı hastayım Ben üzgünüm gönül solgun yastayımÖlmeden göreydim son nefesteyimZalimler elinde mazlum Telafer Naccaroğlu gelir gün bilinir hak Cezasını bulur yapanlar tuzak Kardeşi kardeşten edenler uzak Kara günler bize ölüm Telafer

    Derdim ve İlacım Telafer

    Abbas NACCAROĞLU

  • KERKÜK VAKFI

    8 KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 19 السنة Sayı/Issue 75 العدد Temmuz-Eylül/July-September 2017 تموز-ايلول

    Telaferli Türkmenler Evlerine Dönmek İstiyor

    Kardaşlık

    Irak’ta Musul’a bağlı Telafer ilçesi-nin kent merkezi DEAŞ’tan geri alınmasının ardından binlerce Türkmen evlerine dönmek için gün sayıyor.

    Türkçe Konuşan Ülkeler Ulus-lararası Gazeteciler Dernek Başkanı Güngör Yavuzaslan Kerkük’te Yahyava kampın-da bulunan Telaferli Türkmen-leri ziyaret etti. Yavuzaslan 2014 yılında gerçekleşen DEAŞ saldırıları sonucunda binler-ce Türkmen evlerini terk etti. Yine son haftada Türkmenlerin oluşturduğu yaklaşık 10 bin kişi, evlerini terk ederek Musul yakınlarında mülteciler için ku-rulan merkeze ulaştı.

    Yavuzaslan DEAŞ saldırılarından önce Telafer’in nüfusunun 400 bin civarında olduğunu ve sa-dece kurtarma operasyonunda

    10 bin sivilin bölgeyi terk etti-ğini aktardı. Yavuzaslan Türk-menlerin Kerkük’te Musul böl-gesinden yerlerinden edilen diğer sivillerle sığınmacı kamp-larında yaşadığını ifade etti. Türkmen ailelerden Necef ve Kerbela’ya gidenlerin olduğu-nu açıklayan Yavuzaslan, insanî yardım kuruluşlarının Haziran 2014’ten bu yana Telafer’in içine erişim sağlayamadığı-nı, ilçede yaşam şartların zor olduğunu, gıda stoklarının tükendiğini, suyun azaldığını, elektrik kesintilerinin yaşandı-ğını ve sağlık hizmetlerinin ve-rilmediğini söyledi.

    Güngör Yavuzaslan’’Kamplarda

    bulunan Türkmenler bir an önce evlerine geri dönmek is-tiyorlar. En tehlikelisi tuzaklar ve patlayıcılar. Musul ve Tela-fer yıkık bir halde’’dedi.

  • KERKÜK VAKFI

    9 KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 19 السنة Sayı/Issue 75 العدد Temmuz-Eylül/July-September 2017 تموز-ايلول

    Kardaşlık

    Kerkük Vakfı’nın Yayınları “British Library” de Yerini Aldı

    Britanya Kütüphanesi “ British Library”, ABD’de “ Library of Congress” kütüphanesinden sonra dünyanın ikinci büyük kütüphanesidir. Milyonlarca kitabın bulunduğu bu kütüp-hanede Asya, Afrika ve Orta-doğu bölümü çok zengin bir koleksiyona sahiptir.

    Kerkük Vakfı’nın bu Kütüpha-neyle iletişimi Avrupa Türk-meneli Dernekleri Federas-yonu Başkanı Sayın Sündüs Abbas’ın Türkçe bölüm şefi ile tanışması ve Türkmenler konusunda adres sorunca Kerkük Vakfı’nı salık verme-siyle başlamıştır.

    Kerkük Vakfı yayınlamış olduğu Türkçe, Arapça ve İngilizce ki-taplarını Britanya Kütüphane-sine hediye olarak göndermiş ve mükerrer nüshaların da İngiltere’de tanınmış Ortado-ğu çalışmalarıyla ünlenmiş SOAS (School of Oriental and African Studies), Londra Üni-versitesi Kitaplığına ulaştırıl-masını temin etmiştir.

    Kerkük Vakfı Başkanı Erşat Hür-müzlü, Londra’da British Library’i ziyaret etmiş ve Türk-çe ve Turcic Bölümünün Kü-ratörü Michael Erdem ile bir görüşmede iki kuruluş arasın-da sağlıklı ve devamlı bir ileti-

    şimin kurulması üzerinde mu-tabık kalmıştır.

    Kerkük Vakfı Başkanı ayrıca ciddî yayın yapan Bağdat Türkmen Kardaşlık Ocağı’nın yayınları-nın da koleksiyona ilave edil-mesi için gereken girişimleri başlatmış ve Ocak Başkanı Sa-yın Necdet Yaşar Beyatlı’nin il-gilisi ile Ocak’ın yayınları da bu bölümde yerini almıştır.

    British Library Türkçe bölümü Baş-kanı Sayın Erdman Ekim 2017 tarihinde İstanbul’a gelip Ker-kük Vakfını ziyaret ederek bu işbirliğinin daha da güçlenme-sini programına almıştır.

  • KERKÜK VAKFI

    10 KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 19 السنة Sayı/Issue 75 العدد Temmuz-Eylül/July-September 2017 تموز-ايلول

    Irak Bölgesel Kürt Yönetimi bayra-ğının resmi kurum ve kuruluş-larda çekilmesi hususunda İl Meclisinin Karar almasını talep eden Kerkük valisinin Kerkük İl Meclisi Başkanlığına gönder-diği 742 sayılı ve 14.03.2017 tarihli yazısıyla Kerkük’te bir bayrak krizi başlamıştır. Aka-binde Kerkük İl Meclisinin 28.03.2017 tarihinde Türkmen ve Arap üyelerinin boykot et-tiği toplantıda ve sadece Kürt üyelerin tek taraflı kararıyla kanunsuz bir şekilde talebin kabul edilmesi krizin şiddetini bir doz daha artırmıştır.

    Bu gelişmelerle birlikte Irak Kürt bölgesel Yönetimi bayrağı Kerkük’te kamu kurum ve kuruluşlarındaki gönderlere çekilmiştir. Büyük bir infiale neden olan bu kanunsuz ka-rar Türkmen halkını harekete geçirmiştir. Türkmen gençliği; Kamu binaları sizinse cadde ve sokaklar bizimdir sloganıyla so-kaklara inerek her yeri Türkme-neli bayraklarıyla süslemiştir.

    Irak Parlamentosu başkanlığı 30

    Mart 2017 tarihli 21. oturu-munda anayasaya aykırı bir şekilde alınan Kerkük İl Meclisi kararının iptaliyle ilgili Türk-men milletvekillerinin ortak talebini teslim almış ve talebin 02 Nisan 2017 tarihli 22. Otu-rumu gündeminde ele alınaca-ğını açıklamıştır. Bu oturumda

    Parlamento Başkanı konuyla ilgili bir karar taslağını oylama-ya sunacağını açıklayınca Kürt üyeler oturumu terk etmişler. Mecliste nisabın sağlandığı başkan tarafından tespit edil-dikten sonra ve yapılan oy-lama sonucunda Kerkük’teki resmi dairelerde ve kamu ku-ruluşlarında Irak bayrağı dışın-da başka bir bayrağın asılma-ması yönünde oy çokluğuyla bir karar alınmıştır.

    Kerkük valisi ve İl Meclisinin Kürt üyeleri Irak Parlamentosunun böyle bir karar alma yetkisinin olmadığını iddia ederek bayrak asma karalarından vazgeçme-yeceklerini ve bayrağı indirme-yeceklerini düzenledikleri bir basın toplantısında açıkladılar. Aslında işin en gülünç tarafı kendi kararlarının yasal ancak Irak Parlamentosunun kararı-nın anayasaya aykırı olduğunu iddia etmeleridir.

    Bu da yetmedi Kerkük İl Meclisi-nin sadece Kürt üyeleri 04 Ni-san 2017 tarihinde toplanarak Kerkük’te Irak Bölgesel Kürt Yönetimine katılmak için bir referandum kararı aldı. Ana-yasanın 140. Maddesine aykırı olan bu kararın alındığı toplan-tıya Türkmen ve Arap üyeler boykot ederek katılmadılar.

    Peki anayasal olarak bu konuda kim haklı kim haksız? Aşağıda

    sıralayacağım birkaç noktada bunları acizane olarak sizlere izah etmeye çalışacağım:

    1- Irak Kürt Bölgesel Yönetimi Irak’ın üç vilayetinden oluş-maktadır. Bunlar Erbil, Süley-maniye ve Duhok vilayetleridir. Kerkük vilayeti önceden olduğu gibi hal hazırda da Irak merke-zi hükümetine bağlıdır. Ayrıca anayasanın 12. maddesi ‘’Bay-rak kanunla düzenlenir’’ de-mektedir. Yani Bayrakla ilgili her husus kararla değil kanunla dü-zenlenir. Kanunlar ise yasama organı olan Irak Parlamentosu tarafından çıkarılır. Dolayısıyla bölge bayrağının Kerkük ilinin resmi dairelerinde asılması anayasaya külliyen aykırıdır.

    2- Her ne kadar Kerkük il Mec-lisi 11 Mayıs 2003 – 28 Ha-ziran 2004 tarihleri arasında Irak Geçici Koalisyon Yönetimi Başkanı olan L. Paul Bremer’in 2004 yılı 71 nolu kararıyla se-çildiyse de Kerkük herhangi bir bölgeye bağlı olmayan il-lere uygulanan 2008 yılı 21 nolu kanuna tabi illerden olup, Merkezi Hükümetin yasa ve kararlarına tabidir.

    3- Irak anayasasında söz konusu 140. Madde Kerkük ilini çe-kişmeli araziler dahilinde zik-retse de, bu çekişmenin veya anlaşmazlığın giderilmesini anayasada üç aşamalı şartın gerçekleşmesine bağlamıştır. Bu şartlar (Normalleştirme,

    Anayasal AçıdanKerkük Sorunu

    Ziyat KÖPRÜLÜ

  • KERKÜK VAKFI

    11 KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 19 السنة Sayı/Issue 75 العدد Temmuz-Eylül/July-September 2017 تموز-ايلول

    Sayım ve Referandum) olarak belirlenmiştir. Ayrıca bunların gerçekleştirilmesini bir süreyle sınırlandırmıştır. Anayasanın 140. maddesinin ikinci bendi, halkın iradesini ortaya koyan ve aşamaların sonuncusunu teşkil eden REFERANDUM ile biten aşamalar için en geç 31 Aralık 2007 tarihini tespit edip sınırlandırmıştır. Sürenin üze-rine yaklaşık 10 yıl geçmesine rağmen henüz ilk aşama olan normalleştirme tamamlana-mamıştır. Dolayısıyla şarta bağ-lanan anayasanın 140. Madde-si geçerliliğini yitirmiştir.

    4- Kerkük İl Meclisinin 04 Nisan 2017 tarihinde aldığı Refe-randum kararı her türlü halde anayasaya aykırıdır. Şöyle ki :

    • Anayasanın 140. Maddesi 2007 yılı sonu itibarıyla geçer-liliğini yitirmiştir.

    • Anayasanın 140. Maddesi ge-çerliliğini yitirmediğini farz edelim. Ona rağmen ilk iki aşa-ma (Normalleştirme ve Sayım) tamamlanmadan referandum kararı almak yine anayasaya aykırıdır.

    • Bu karar ayrıca 2008 yılı 36 nolu İl, İlçe ve Kasaba Mec-lisleri Seçimi Kanununun 23. Maddesinin ‘’Seçimler yapıla-na dek Kerkük ili statüsünün anayasada zikredildiği şekilde devam edecek’’ ibaresini içe-ren 5. fıkrasına da aykırıdır.

    5- Irak Parlamentosunun 02 Ni-san 2017 tarihinde Kerkük ile ilgili almış olduğu karar, 2008 yılı 21 nolu (Değişik:2010) İl Meclisleri kanununun 20. Madde hükümlerine uygun-dur. Bu madde Parlamentoya, bir İl Meclisinin Anayasa ve kanunlara aykırı aldığı herhan-gi bir kararı iptal etme yetkisi vermiştir.

    6- Anayasanın 122. Maddesi her-hangi bir bölgeye bağlı olma-yan iller hususunda İl Meclis-lerinin yetkilerini idari ve mali olarak sınırlamıştır. Dolayısıyla İl Meclislerinin siyasi ve ege-menlik konusu olan bayrak konusunda karar alma yetkisi yoktur.

    7- Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 1500 sayılı kararıy-la 14.08.2003 tarihinde kuru-lan ve 2007 yılında 1770 sayılı karar gereği rolü genişleyen çekişmeli araziler sorununu çözme konusu dahil Irak hükü-metine yardım amacıyla görev yapan Birleşmiş Milletler Irak’a Yardım Misyonu (UNAMI) da bu karardan endişe duyduğunu açıklamış ve Irak hükümetinin, anayasaya göre Kerkük ilinin merkezi hükümete bağlı oldu-ğunu Irak bayrağı dışında başka bir bayrağın asılamayacağını açıkladığını ifade etmiştir.

    Sonuç olarak ve bütün bu daya-naklara rağmen Kerkük ile ilgili bu tartışma bitti mi veya biter mi? Cevap çok basit HAYIR..!

    Peki neden? Çünkü Kürt tarafı ka-yıp ettikçe yeni bir sorun ve yeni bir tartışma konusunu or-taya atacaktır.

    Ancak aklıselim Iraklıların gözün-de Irak’ın küçük bir modelini teşkil eden ve kardeşlik şeh-ri olarak baktığımız Türkmen şehri Kerkük, yaşanan bu kriz-de dahi birleştirici özelliğini bir kez daha ortaya koymuştur. 1-2 Nisan 2017’de Irak Parla-mentosunun tarihinde bir ilk gerçekleşti ve ilk kez Sünni ve Şii Arap milletvekilleri ittifak içinde Kerkük İl Meclisinin ka-rarını iptal etti. Böylece Türk-men şehri Kerkük bir kez daha ulusallığın ve kardeşliğin sim-gesi olduğunu bariz bir şekilde ortaya koymuştur. Türkmenler ise gerek parlamentoda ge-rekse Türkmen bölgelerinde düzenledikleri barışçıl tezahü-ratlarında taşıdıkları bayrak ve pankartlarla Irak’ın birliği ve dirliğini nedenli önemse-diklerini bir kez daha gözler önüne sermişlerdir. Umarım ki sergilenen bu onurlu davranış ve vatanperverlik Irak halkının bütün kesimleri tarafından be-nimsenip örnek alınır.

    Yeşil kalsın toprağınDökülmesin yaprağınDalgalansın bayrağınCanım benim Kerkük’üm

    Bükülmesin bileğinGerçekleşsin dileğinÇatlat düşman yüreğinCanım benim Kerkük’üm

    Girme namert hanınaKatma kanın kanınaBizleri al yanınaCanım benim Kerkük’üm

    Yaprak dolsun dallarınÇiçek koksun yollarınUzat bize kolların Canım benim Kerkük’üm

    Kaderine kırgınsınEvladına dargınsınBilirim çok yorgunsunCanım benim Kerkük’üm

    Tutsaklıktan yoruldunKırılmazdın kırıldınDost eliyle vuruldunCanım benim Kerkük’üm

    Tutsak Kerkük

    Reşit BOSTANCI

  • KERKÜK VAKFI

    12 KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 19 السنة Sayı/Issue 75 العدد Temmuz-Eylül/July-September 2017 تموز-ايلول

    Önder SAATÇİ[email protected]

    Prof. Dr. Abulhalik Bakır ile Görüşme

    1. Lütfen kendinizi tanıtır mısı-nız?

    1956 yılında Türkmen şehri Kerkük’e bağlı Kümbetler kö-yünde doğdum. İlköğrenimi-mi Kümbetler İlkokulunda, Orta öğrenimimi Garbiyye Ortaokulunda (Kerkük), Lise tahsilimi ise Kerkük Lisesinde (Kerkük) tamamladım. 1976 yılında Yüksek tahsilimi ta-mamlamak için Türkiye’ye geldim. 1981’de Ankara Üni-versitesi Dil ve Tarih, Coğrafya Fakültesi Ortaçağ Kürsüsün-den iyi dereceyle mezun ol-dum. İki yıl özel bir kuruluşta tercümanlık yaptım. 1983’ten 1990 yılına kadar Ankara Üni-versitesinde Arapça Okutma-nı, sonra da Öğretim Görevlisi olarak çalıştım ve bu tarihten bir yıl sonra 1984’te T. C. va-tandaşlığına geçtim. 1985’te

    İslam Medeniyeti ve Sosyal Bilimler Anabilim Dalında Yük-sek Lisansımı, 1990 yılında da Tarih Anabilim Dalında Dokto-ramı tamamladım. 1991’den 2010 yılına kadar Fırat Üniver-sitesinde Yrd. Doçent, Doçent ve Profesör unvanıyla öğretim üyesi olarak görev yaptım. 2010 yılında Bilecik Üniversite-sine geçtim. Yeni üniversitem-de göreve başladıktan yaklaşık beş ay sonra Rektör Yardımcılı-ğı görevini üstlendim. Bu göre-vimi beş yıl sürdürdüm. Hâlen Şeyh Edebali Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölü-mü Başkanlığı görevimi devam ettirmekteyim. Evli iki evlat babasıyım.

    2. Tarihe ilginiz ne zaman ve nasıl başladı?

    Beşikten başladı desem abartılı

    olmaz sanırım. Zira beş kuşak-tan din âlimi (Kerkük’ün tabiri ile mılla/molla) olarak görev yapan bir ailenin mensubu-yum. Dedemin babası Molla Muhammed Emîn Kerkük’te “Molla Kavun” lakabıyla ta-nınır ve dedemin bu ilginç adını taşıyan Begler (Beyler) Mahallesi’nde Molla Kavun Camisi meşhurdur. Dedem Molla Bekir, Sultan II Abdül-hamit zamanında Antakya’da Osmanlı Ordusunda binbaşı rütbesiyle görev yapmış ve Kerkük’e döndükten sonra da burada imamlık yapmıştır. Babam Molla Sadık önceleri Bağdat’ta, sonraları Kerkük ve Kümbetler köyünde öm-rünün sonuna kadar imamlık görevinde bulunmuştur. Ben doğduktan dokuz ay sonra ba-bam vefat edince abim Molla Muhammed Emîn köyün ima-mı tayin edilmiştir. Sülâlemin mollalık mesleği sebebiyle o dönemde yazmış olduğum şiir ve hoyratlarda Mollaoğlu soyadını kullanıyordum. Abim çok iyi derecede Arapça, iyi derecede Osmanlıca ve bu-günkü Türkçeyi bilmekteydi. Ayrıca hem köyümüzdeki evi-mizde hem de Kerkük’e inti-kal ettikten sonraki evimizde İslamî bilimlerin tüm dallarına ait çok zengin bir kütüphane-miz vardı. Bu benim için büyük bir şans olsa gerektir. İşte be-nim ilk mektebim, işte benim

  • KERKÜK VAKFI

    13 KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 19 السنة Sayı/Issue 75 العدد Temmuz-Eylül/July-September 2017 تموز-ايلول

    ilk muallimim! Aslında sadece tarihe merakım değil aynı za-manda Arap ve Türk kültürü-ne ve edebiyatına merakım da bu sıralarda başladı. Zira Kur’ân-ı Kerîm’i ve Osmanlı-ca ile yeni Türkçeyi de İlkokul ve Orta tahsilim esnasında öğrenmeye başladım. Abim, köyümüzün divânhânesinde (Kerkük’ün ağzıyla “dohana”) bazen ikindi bazen de yat-sı namazından sonra köyün muhtarını da yanına alarak kö-yün kemale ermiş insanları ile beraber sohbetler düzenlerdi. Bu esnada Osmanlıca yazılmış Ahmediyye, Muhammediyye, Batıl-ı Gazi (Türkçemizde yanlış bir telaffuzla Battal Gazi olarak geçmektedir) ve bunlara ben-zer Hz. Peygamber’in hayatını, gazalarını ve daha sonra İslam fetih ve kahramanlıklarını ele alan kitapları saatlerce okur ve değerlendirmelerini yapar-dı. Ben de bu esnada molla abimin dizi dibinde en küçük yaştaki sohbetçi edasıyla pür-dikkat onun anlatımlarını din-lerdim. Bu arada tabii ki çok zevkle hazırlanan Türkmen çayları ve kahveleri yine zevkle yudumlanırdı.

    3. Tarihçiliğiniz yanında şiir ve edebiyatla da meşgul oldu-ğunuzu biliyoruz. Bu konuda neler söylemek istersiniz.

    Sanırım ailemin köyden Kerkük’e intikali 1972’nin başlarında gerçekleşti. Bu esnada benim Lise tahsilim de başladı ve bu sıralarda Kerkük’te Türkiye Cumhuriyeti’nce kurulan Türk Kültür Merkezi’ne devam et-meye başladım. Şiir yazma merakım Ortaokul yılların-da amatörce başlamıştı. Lise hayatım Musalla Lisesinde başladı ve burada o dönem-de resim öğretmenimiz olan ünlü Türkmen şairi Mehmet İzzet Hattat’ın öğrencisi olma şerefine nail oldum. Lise ikinci sınıfta Kerkük Lisesine geçtim

    ve hemen her akşam buradan Kerkük Türk Kültür Merkezi-ne gidiyordum. Burası edebî hayatımın en önemli durağını oluşturdu. Bu arada zaman zaman şiirlerimi okumak ve değerli yorum ve tavsiyelerini almak için şairimiz Mehmet İzzet Hattat’ın Kerkük’ün Atlas Caddesi’ndeki Hat ve Resim atölyesine gidiyordum. Kerkük Türk Kültür Merkezinde hem Türkçemi hem de orada öğret-menlik yapan öğretmenlerden edebî yönümü geliştirme fır-satını yakaladım. Burada ünlü şairimiz Mustafa Gökkaya’nın da jüri üyesi olarak katıldığı bir şiir yarışmasında birincilik kazandım. Ayrıca “Bir Zaman Hikâyesi” adıyla yazmış oldu-ğum bir piyesim değerli karde-şim merhum Mehmet Kuşçu tarafından sahneye kondu ve Türkmenler arasında önemli bir yankı uyandırdı. Bu geliş-melerden sonra düzenli bir tiyatro kolunu kurduk ve arka-sından sanırım iki piyes daha sahneye kondu. Bu sıralarda ben yazmış olduğum şiirleri-mi göstermek için yine Atlas Caddesi’nde bulunan ünlü şai-rimiz Mustafa Gökkaya’nın kır-tasiye dükkânına gidiyordum.

    Burada övünmek babından değil de edebî ve tarihsel alt-yapımın oluşmasında önemli olduğundan dolayı hem köy-deki hem de Kerkük’teki Orta ve Lise yıllarımda Arap ve Türk edebiyatına dair yüzlerce eser ve şiir divanı okuduğumu söy-lemek isterim. Bir defa aşırı bir Arif Nihat Asya hayranıydım ve bu şairimizin bütün şiirlerini o sıralarda okudum. Ne yazık ki Türkiye’ye geldiğimde şairimiz vefat etmişti.

    4. Türk tarihini hangi gözle oku-malıyız? Tarihçilik mesleği hakkında kısaca bilgi verir mi-siniz?

    Elbette ki, idealist, bilinçli bir Müslüman Türk gözü ile oku-malıyız. Bunlar da yetmez; aşırı hayalcilikten uzak objek-tif bir bakışla tarihsel olaylara bakmalıyız ve her olayı kendi dönemindeki şartları da göz önünde bulundurarak değer-lendirmeliyiz. Ülkemizdeki ve toplum hayatımızdaki her mesleğe saygı göstermemiz gerekir. Tarihçilik, birçok bi-lim dalı gibi çok yönlü bir ala-nın adıdır; dolayısıyla da çok okumak, çok çalışmak ve çok sabırlı olmak gerektirmektedir.

  • KERKÜK VAKFI

    14 KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 19 السنة Sayı/Issue 75 العدد Temmuz-Eylül/July-September 2017 تموز-ايلول

    Bir mesleği severek seçmişse-niz onu zevkle sürdürmeye ça-lışırsınız. Bu mesleği bir cümle ile ifade etmemi istiyorsanız şöyle anlatabilirim: Büyük so-rumluluk isteyen dünyanın en zevkli mesleğidir. Okuma he-vesi ve alışkanlığı olmayanlara tavsiye etmem.

    5. Türklerin İslam’ı kabulü hangi sonuçları doğurmuş, Türkleri nasıl etkilemiştir?

    Bilindiği gibi Türkler her çağda kendi dönemlerindeki din ve inanç sistemlerine olumlu bakmışlardır. Sanırım bu alan-da, onlardan daha şeffaf ve daha iyimser bir millet bulun-mamaktadır. Türklerin binlerce yılı kapsayan tarihlerine baktı-ğımızda şunları tespit edebi-liyoruz: Hunlar Şamanizm’i, Uygurlar Budizm’i, Hazarlar Yahudiliği, Bulgarlar önce Şamanizm’i, sonra İslam’ı, Rus hegemonyası altına girince de Hıristiyanlığı, Karahanlılar İslam’ı din ve inanç olarak seç-mişlerdir. Ama bütün bu din ve inançlardan hiçbiri İslam kadar onları yüceltmemiş, mükem-melleştirmemiş ve kültürleri ile birlikte bekalarını sağla-yamamıştır. Türklerin iki defa dünya devleti olmaları İslam’la müşerref olduktan sonra ger-çekleşmiştir. Bununla Büyük Selçuklu ve Büyük Osmanlı devletlerini kastediyorum. Ancak bu kadar şanlı ve kap-samlı millet ve devlet hâline gelmemiz, töre, örf ve anane-lerimiz bakımından bize bazı şeyler kaybettirmiştir. Bugün biz Türkler kültür yönünden Çinliler, Japonlar ve İngilizler kadar net ve sade bir yapıya sahip değiliz. Bu sonuç yüzyıl-larca çeşitli kıta ve bölgeler-de çok farklı kültürlere sahip sosyal kitleleri yönetmemiz ve onlarla kaynaşmamız sebebiy-le ortaya çıkmıştır. Ama bunun karşılığında, birçok sosyal kit-leyi de olumlu yönde etkilemiş

    ve daha medeni bir duruma gelmelerini sağlamış bir millet olarak hayatiyetimizi sürdür-mekteyiz.

    6. Irak’taki Türk varlığının geçmişi hangi devirlere uzanır?

    Çok güzel ve manalı bir soru sor-dunuz. Bir defa tarih sahnesin-de hiçbir milletin geçmişi Türk milletinin geçmişi kadar eski ve şanlı değildir. Bunu ilk defa ben söylemiyorum; Tarihsel olayları objektif bir gözle ince-leyen ve değerlendiren batılı tarihçiler de bunu söylemekte-dir. Şu ana kadar dünyanın en eski medeniyetine sahip olan Sümerler hakkında doğuda ve batıda yapılan araştırmalardan bu kavmin Türk veya Türklerle yakın akraba oldukları anlaşıl-maktadır. Ayrıca aşağı yukarı beş bin yıldan beri Doğu şem-siyesi olarak adlandırdığımız Kafkasya, Orta Asya, Hind-i Kuş Dağları ve İran toprakları üze-rinden bugün üç ülke (Türkiye, Irak, Suriye) toprakları içinde kalan Kuzey ve Güney Mezo-potamya bölgelerine onlarca Türk kavminin (Sümerler, Guti-ler/Kutiler, Türukkular, Kaslar, Subarlar Kumuklar, Kaşgaylar, Gugerler, Salurlar, İskitler, Part-lar, Sakalar, Akhunlar ve diğer-leri) gelip yerleştiğini biliyoruz. Bu bir sel misali akan Türk göçü ve yerleşmesi İslamın ya-yılmasından sonra da devam etti. Bu defa Türkler Irak’ın güneyinden başlayarak Emevî ve Abbasî devletleri bünyesin-de hizmet vermeye başladılar. Arkasından da İslam dünyası-nın doğusunda ve merkezinde Samanî, Karahanlı, Gazneli, Harizmşah, Büveyhî, Selçuklu, Zengi, İlhanlı ve Osmanlı gibi köklü Türk-İslam devletleri ku-ruldu. İşte Irak’taki Türk varlığı bu köklü ve sağlam temellere dayanmaktadır. Irak Türkleri bu şanlı ve onurlu geçmişleri, medeniyetleri ve kültürleri ile ne kadar övünseler yeridir.

    7. Irak’ta ne gibi Türk eserleri var-dır, bunlardan yeterince ha-berdar mıyız?

    Bu soruyu günümüz Irak’ı için so-ruyorsanız. Biraz zorlanacağım galiba, zira 1976’dan beri çe-şitli sebeplerden dolayı Irak’a gidemedim. Ancak tarihsel süreç ve dönemler içerisinde Türkler bu ülkede büyük, orta ve küçük ölçekli eserler mey-dana getirdiler. Bunların bir-çoğu bir Türk şehri olarak gör-düğümüz Başkent Bağdat’ta bulunmaktadır. Bu eserlerden bazılarını şöyle sıralamak mümkündür: Haseki Camii, Ahmediye Camii, Hasan Paşa Camii, Müstansıriyye Medre-sesi, Mercâniyye Medresesi. Ayrıca günümüze kadar gelen çeşitli dönemlerde onarım görmüş Musul, Kerkük, Erbil ve Süleymaniye şehirlerinde ve bu şehirlerin bazı ilçele-rinde Türk kültürü damgasını taşıyan kaleler, eski köşk ve konutlar, camiler, cami mina-releri, hamamlar, kapalı çarşı-lar, medreseler, kütüphaneler mevcuttur. Bu eserler arasında günümüze kadar gelen Kerkük, Erbil ve Telafer kalelerini örnek verebiliriz. Kerkük’ün Osmanlı dönemi eserleri için T. C. Baş-bakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğünün yayınlamış olduğu Osmanlı Döneminde Irak, değerli dostum Prof. Dr. Suphi Saatçi Bey’in Kent Doku-su ve Geleneksel Evleriyle Ker-kük adlı esere bakmak faydalı olur kanaatindeyim. Bağdat, Samarra, Musul ve Erbil şehir-lerinin Osmanlı öncesi dönem-lerdeki Türk eserleri için de bu âcizin, “Türk ve Arap Kültürü Işığında Bağdat ve Samarra Şehirlerinin Abbasî Dönemi Mimari Özellikleri”, “Türkmen Şehri Musul’un Geç Ortaçağ-daki Fiziki Yapısı Üzerine Bir Değerlendirme” ve “Türkmen Şehri Erbil’in Atabekler Dö-nemindeki Fizikî Özellikleri

  • KERKÜK VAKFI

    15 KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 19 السنة Sayı/Issue 75 العدد Temmuz-Eylül/July-September 2017 تموز-ايلول

    Üzerine Bir Değerlendirme” başlıklarını taşıyan makalele-rine bakılabilir. Bilindiği gibi son dönemlerde Irak coğraf-yası ve özellikle de bu coğraf-yanın asil ve nezih bir unsuru olan Türkmenlere ait eserler çok acı savaşlara, ihmallere ve Türk düşmanlık güden aşırı ideolojik saldırılara maruz kal-mıştır. Bunun en son halkasını da Musul’da meydana gelen iç kargaşa ve çarpışmalar sonu-cunda tahrip edilen Yunus Pey-gamber makamı ile Nureddin Zengi Camisi oluşturmaktadır.

    8. 14 Temmuz’u ve Türkmenlerin uğradıkları diğer katliamları bir tarihçi gözüyle nasıl anla-tırsınız?

    14 Temmuz 1959 Kerkük Katlia-mı (Allah, böyle bir musibeti bir daha yaşatmasın) Irak’ta Türkmenlere karşı yapılmış katliamların en barbarcasıdır. Bilindiği gibi Osmanlı idaresin-den sonra Irak’ta ve Özellikle de Kerkük’te Türkmenler biri 1924, diğeri de 1946 yılında olmak üzere iki katliama daha maruz kalmışlardır. 1990 yı-lında Altunköprü’de yaşayan Türkmenler de vahşi bir katli-ama maruz kaldılar ve onlarca tahsilli Türkmen genci şehit düştü. Bütün bu acımasız sal-dırılar, Türkmenlerin şan şe-ref dolu bir tarihe, eşi emsali görülmeyen bir medeniyete ve her döneme damgasını vurmuş sayısız kahramanla-ra sahip olmasına karşı bir kıskançlığın bir hazımsızlığın işareti olsa gerektir. Ancak Türkmenler, Allah’a şükür-ler olsun her kötü badireden sonra köklü kültürlerine, millî ananelerine ve yaşama şevkle-rine daha da bağlanmışlardır. Bütün şehitlerimizin ruhu şad olsun, mekânları cennet olsun. Bugün önce Allah’ın sonra da şehirlerimizin sayesinde Türk-menler ayakta durmaktadır.

    9. Irak’ın geçmişinde etnik unsur-lar arasındaki ilişkiler nasıldı, bugünkü problemlerle dünkü durumu karşılaştırır mısınız?

    Bu sorunun cevabına bir sınır koymak gerekirse, Türklerin İslam’la şereflendirildiği gün-le başlatmak gerekir. Bir defa Arap-Türk ilişkilerinin yoğun-laşması, Abbasî devletinin ikinci halifesi Ebu Cafer el-Mansur’un Bağdat’taki saray muhafızlarını Türklerden teşkil etmesiyle başlar. Bu halife bu önemli adımdan sonra bir de serpuş devrimi diye bir kılı kı-yafet devrimini başlattı. Bu dö-nemde bütün devlet memur-ları bir genelge çerçevesinde sarıkları bırakıp başlık olarak Türk serpuşlarını takmaya baş-ladılar. Bunu Türk kültürü adı-na önemli bir gelişme olarak kaydetmek gerekir. Abbasiler döneminde bu ve buna benzer hizmet ve uygulamalar hem halifeler hem de yüksek rüt-beli Türk devlet adamları ve Türk kökenli saray hatunları tarafından hayatın her alanın-da devam etti. Dokuzuncu ve onuncu yüzyıllara gelindiğin-de Bağdat artık bir Türk şehri hâline gelmişti. Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine gelindi-ğinde artık Bağdat ve Irak’ın birçok şehri Türk kültürünün merkezleri durumundaydı. Bu

    dönemlerde Irak’ta yaşayan etnik unsurlar (Araplar, Türk-ler, Kürtler, Gayr-i Müslimler) İslamın öğretileri ve kendi millî kültürleri ışığında kardeşçe ha-yatlarını sürdürüyorlardı. An-cak Birinci Cihan Harbi’nden sonra İngilizlerin Irak’ı işgali sonucunda Irak toplumunda bazı ayrışmalar ve siyasî sür-tüşmeler görülmeye başladı. Bu biraz da, İngilizlerin belli bir etnik unsuru kayırıp diğerine de rakip veya düşman gözüyle bakmalarının sonucuydu. Ne yazık ki Türkmenlerin payına ikincisi düştü. Zira İngilizler, Irak Türkmenlerini doğal ola-rak Selçukluların ve Osmanlı-ların devamı olarak görüyor-lardı. Demin bahsettiğimiz, Türkmenlere karşı yapılan katliamların da böyle bir siya-setin sonuçları olma ihtima-li yüksektir. Son olarak şunu söylemek gerekir. Beş bin yıllık bir tarihin ve çok köklü bir me-deniyet ve kültürün mirasçısı olan Irak Türkmenleri, İslam’ın öğretileri ve insana değer ve-ren millî ananeleri ışığında Irak’taki her etnik unsura hoş-görülü davranmışlardır. Üste-lik, onlar bugüne kadar Irak’ın bütünlüğünü savunmuşlar ve hâlâ savunmaktadırlar. Bu onurlu davranış ve tutumları karşılığında onların (Türkmen-

  • KERKÜK VAKFI

    16 KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 19 السنة Sayı/Issue 75 العدد Temmuz-Eylül/July-September 2017 تموز-ايلول

    lerin) aynı olumlu davranışı ve muameleyi, eşitlik ve sosyal adalet ilkelerine bağlı kalarak Irak’taki diğer sosyal kitleler ve onların siyasî mercilerinden de bekleme hakları vardır.

    10. Irak Türklerinin tanıtımında bir tarihçi olarak sizce neler öne çıkmalıdır?

    Aslında, Irak Türkmenleri sosyal ve kültürel yönden Anadolu’daki kuruluşlarımız tarafından sınır-lı da olsa tanıtılmaktadır; ancak bu hizmet yeterli değildir. Ör-neğin, kısıtlı maddi desteklere rağmen İstanbul’daki İzzeddin Kerkük Vakfı, İstanbul, Ankara, Konya, İzmir, Antalya, Bursa ve diğer şehirlerde şubeleri bulu-nan Irak Türkmenleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği ve diğer siyasî, ekonomik ve sosyal ku-ruluşlarımız tarafından yararlı faaliyetler yürütülmektedir. Bu çalışmalara emek veren, vesi-le olan bütün hemşerilerimize teşekkür etmek gerekir. Bunun yanında ferdî olarak birçok ay-dınımız ve bilim adamımız da görev yaptıkları kurum, kuru-luş ve çevrelerde bu hizmeti yani bilgilendirme faaliyetini gönüllü olarak yürütmekte-dir. Ancak Irak Türkmenleri-ni bütün yönleriyle dünyaya tanıtmak için oldukça büyük çabalara ve maddî kaynaklara ihtiyaç vardır. Bu da elbette ki Türkmenlerin canıgönülden bağlı oldukları ve canlarından fazla sevdikleri Türkiye Cum-huriyeti ve diğer bağımsız Türk Cumhuriyetlerinin ilgi, çaba ve katkılarıyla mümkündür. Son zamanlarda bu yönde de bü-yük bir gelişme olduğu görül-mektedir. Önemine binaen bu sorunuzun devamını ve deta-yını maddeler hâlinde cevap-lamak istiyorum.

    a) Çok geç dönemlere kadar ih-mal edilen Irak Türkmenle-rinin siyasî birikim ve haklı mücadelesinin uluslararası

    mahfillerde tanıtılması: Bunu özellikle bugün Irak’ta Türk-menleri temsil eden siyasî par-tiler ve sivil kuruluşlar zaman kaybetmen uygulamaya koy-malıdırlar.

    b) Irak, Türkiye ve diğer ülkelerde yoğun olarak üniversitelerde hizmet veren Türkmen bilim adamı ve aydınlarının belli bir bilim ve kültür kurumu çatısı altında bir araya gelerek Türk-menlerin bugünü ve geleceği için fikir üretmeleri: Bu durum nispeten Irak’ta gerçekleşmiş-tir; ancak Türkiye’de eskiden bu yönde bazı çalışmalar oldu ama devamı gelmedi.

    c) Türkmenlerin en büyük eksik-liklerinden biri, meslek seçer-ken sosyal bilimlere ve medya alanlarına yönelmemeleridir. Örneğin, çok az sayıda tarih-çimiz, sosyoloğumuz, siyaset bilimcimiz, iktisatçımız, ant-ropoloğumuz, coğrafyacımız, felsefecimiz, ve gazetecimiz bulunmaktadır. Bunları tabip ve mühendislerimizle karşılaş-tırdığımızda sadığımız sosyal dallar çok cılız kalmaktadır. Dolayısıyla da sosyal dal uz-manı bir Türkmen, Türkmen-lerin tanıtımında on tane diğer meslekteki Türkmen’in yük ve sorumluluğunu taşımaktadır. Türkmenler kısa zaman zarfın-da bu işaret ettiğimiz dallara yönelmeli veya yönlendirilme-lidir.

    d) Türkiye Cumhuriyeti’nin bir an önce Kıbrıs ve Filistin mesele-si gibi Irak Türkmen meselesi-ni de uluslararası mahfillere taşımasını sağlamak için çaba sarf etmek: Aslında bu mese-le yani Musul-Kerkük mese-lesi veya bugünkü adıyla Irak Türkmenleri meselesi belirti-len diğer iki meseleden daha da hassas ve eski bir geçmişe sahiptir. Türkiye Cumhuriyeti yirminci yüzyılın ikinci yarısın-

    da Musul-Kerkük meselesini ihmal etmeseydi ve Irak Türk-menleri bugünkü Irak’ta diğer unsurlar gibi siyasî ve askerî bir güç olarak bulunmuş ol-saydı, belki de bugünkü hazin tablo ortaya çıkmayacaktı veya en azından tahribatı bu boyut-ta olamayacaktı. Ayrıca anılan politika uygulanmış olsaydı, Türkiye, Irak Coğrafyasında İran kadar aktif bir ülke duru-muna gelecek ve Türkmenler dışındaki herhangi bir yerel güçle iş birliği mecburiyetinde kalmayacaktı.

    11. Üniversitenizde Irak Türkle-riyle ilgili ne gibi akademik çalışmalar ve faaliyetler yapıl-maktadır?

    Bu sorunuz beni çok memnun etti. Zira bu cevapla hem mensu-bu bulunduğum Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesinin tanıtı-mını hem de yedi yıldan beri bu âcizin Irak ve Orta Doğu Türkmenlerine yönelik yapmış olduğu faaliyetleri anlatma fırsatını yakalamış olacağız. Şunu baştan söylemem ge-rekir ki 34 yıllık meslek haya-tımda çalışmış olduğum hiç-bir üniversitede Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesindeki ka-dar rektörlerimizden ve diğer ilgililerimizden Türkmenlere yönelik ilgi, destek ve imkân görmedim. Son yedi yılda, aşağı yukarı iki yıldan beri faaliyet gösteren, benim de Yönetim Kurulu Üyesi oldu-ğum, Müdürlüğünü fedakâr ve vefakâr öğrencim Yrd. Doç. Dr. Ahmet Altungök’ün yaptığı Oğuz Türkmen Araştırma ve Uygulama Merkezimiz bulun-maktadır. Merkez kurulmadan önce de Üniversitemizin katkı ve çabalarıyla “Irak Coğraf-yasında Türk Varlığı ve Kültü-rü”, Orta Doğu’da Türkmenler (Irak, İran, Suriye)” adı altında iki Uluslararası Sempozyum düzenledik. Bunlardan birin-cisi kitap hâlinde, ikincisi de

  • KERKÜK VAKFI

    17 KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 19 السنة Sayı/Issue 75 العدد Temmuz-Eylül/July-September 2017 تموز-ايلول

    elektronik ortamda yayımlan-dı, ayrıca Değerli dostum Prof. Dr. Suphi Saatçi Beyefendi’nin çabalarıyla Atatürk Araştırma Merkezimiz tarafından kitap olarak da yayımlanmak üze-redir. Yine malumunuz olmak üzere bu âcizin önerisi ve Bile-cik Üniversitesi ile Bilecik Bele-diyemizin katkılarıyla Bilecik’te Türkmenli Anıtı, Caddesi ve Parkı açılmıştır. Bunların dışın-da Şeyh Edebali Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü bün-yesinde danışmanlığını üst-lendiğim Irak Türkmenlerinin tarihi, medeniyeti ve kültürü-nü kapsayan ve “Büveyhîler Döneminde Bağdat’ta Sosyal Hayat”, “Yirminci Yüzyılda Kerkük ve Türkmenler», “II. Dünya Savaşı’ndan Günümüze Kadar Suriye, Lübnan ve Filis-tin Türkmenleri” adını taşıyan üç doktora tezimiz devam et-mektedir. Bunlardan iki tanesi bitmek üzere, diğeri de tezin yazılma safhasındadır. Burada bu âcizin her gün derslerinde, üniversite ve Bilecik şehrinin sosyal ve kültürel ortamların-da mutlaka Dünya Türklüğü ve Irak Türkmenleri hakkında an-lattıklarını ve okumuş olduğu şiir ve hoyratlarını da eklemek gerekir.

    12. Saddam döneminde Irak’taki tarihçilik anlayışı nasıldı? O dönemde Türklere tarih ki-taplarında ve tarih derslerin-de nasıl yer veriliyordu?

    Hepimizin malumudur ki diktatör-lüklerde hayatın her alanına ve insanoğlunun büyük bir özveri ve fedakârlıkla geliştirdiği her bilim dalına ideolojik ve çıkarcı bir gözle bakılır. Dolayısıyla da o dönemde tarih eğitim ve öğ-retimi tamamen rejim güçle-rine hizmet eden bir anlayışla yürütülüyordu. Bu durumu o dönemde Irak’ta neşredilen kitap, dergi, gazete ve diğer yayınlardan da anlamak müm-kündür. Ortaokul ve Lise tarih

    kitaplarında Türklere yok de-necek kadar az yer veriliyor-du. Bilindiği gibi Türkler aşağı yukarı bin yıla yakın bir süre Irak’ta ve Orta Doğu’nun diğer ülkelerinde egemenlik kur-muşlardır. Bu uzun süre zar-fında şan ve şerefle bu ülkeleri gözleri gibi korumuşlardır. An-cak bu onurlu hizmete rağmen Irak’taki tarih tedrisatında bırakın az yer verilmesi, Türk-ler karalayıcı bir üslupla anla-tılmaktaydı. Örneğin üç yıllık Lise yıllarımızda okumuş ol-duğumuz tarih kitaplarımızda Büyük Osmanlı Devleti tarihi bir iki sayfalık bilgiyle geçişti-rilmekteydi ve bu bilgilerde bu nezih ve onurlu dünya devleti bir sömürgeci devlet olarak ta-nıtılıyordu. Hatta hiç unutmam bize tarih dersini, Allah, ona rahmet eylesin Ali Abbas adın-da Türkmen kökenli vatanper-ver ve şuurlu bir öğretmenimiz anlatıyordu. Ders esnasında kitaptaki bilgileri naklederken “siz bu yazılanlara itibar etme-yin; ben size daha doğru olan bilgileri anlatayım” diye öğüt verir ve o bilgileri anlatmaya başlardı. Sanırım bu anım size o dönemdeki tarih tedrisatı hakkında bir fikir verebilmiştir.

    13. Sizin Kerkük’le ilgili çok hoyra-tınız var. Bunlardan birkaçını, özellikle Türkmenlerin geçmi-şine ışık tutanlardan birkaçını bize de okur musunuz?

    Memnuniyetle okurum aziz hem-şerim. Yalnız benim hoyrat-larım yanında bir de lise çağ-larımdan yazmış olduğum şiirlerim vardır. Lise son sınıfta Bağdat’ta yazdığım bir şiirim şöyledir:

    Bir akşam dolaşırken Bağdat’ı adım adım

    O şanlı Genç Osman’ın mezarına uğradım

    Başucunda oturup için için ağla-dım

    Dedim kalk uyan paşam çırpınıyor bu vatan

    Dedim, haberin var mı ey Türk’ün gür narası?

    Bayraksızdır Türklerin Kerkük, Kı-rım, Kafkas’ı

    Dedi bir ibret size tarihin her saf-hası

    Tarihi unuttunuz budur sizi ağla-tan

    Başka bir dörtlükte de millî kıs-kançlığımı şöyle dile getirmi-şim.

    Bu da hayat mı yâ Rab geçmezse nur içinde

    Acılarla baş başa dört yüksek sur içinde

    Bir yığın insan ağlar hürriyet kıtlı-ğından

    Bir yığın insan ise yaşar huzur için-de

    Son olarak Türkmen ve Kerkük ko-kan birkaç hoyratımı da özel-likle güzelim Türkmeneli’miz-deki aziz okuyuculara armağan ederim.

    Kerkük sen ne Kerkük’sünHem köklü hem büyüksünDüşmanına bol nimetDostuna ağır yüksün

    Yar attıBahçeden gül yar attıÇok şükürler Allah’aMeni Türkmen yarattıBileciklerKuş zağçın bile ciklerŞanlı Türkmen yurdudurKerkük’ler Bilecik’ler

    Her Türk’teBir iman var her Türk’teAy yıldızlı bayrağıBiz de astık Kerkük’te

    KümbetlereKuş konar kümbetlereBinlerce selam olsunKerkük’e Kümbetler’e

  • KERKÜK VAKFI

    18 KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 19 السنة Sayı/Issue 75 العدد Temmuz-Eylül/July-September 2017 تموز-ايلول

    Türkmen Dağarcığı

    Osmanlı padişahları arasında müs-tesna bir yere sahip olan Sul-tan İkinci Abdülhamid, 1842 yılında İstanbul’da dünyaya gelmiştir. Babası Sultan Abdül-mecid onu özel hocaların eği-timiyle yetiştirdi. Abdülhamid 34. Padişah olarak 31 Ağustos 1876 tarihinde tahta çıktı. Os-manlı Devleti’nin en buhranlı döneminde memleketi adalet-li biçimde yönetti. Buna para-lel olarak devletin dış politika-sını dirayetli biçimde yürüttü. İkinci Meşrutiyet’in ilan edildi-ği 1909 yılında tahttan indirildi ve Selanik’e sürgün edildi.

    Selanik’in elden çıkması üzerine İstanbul’a getirildi ve ikame-tine Beylerbeyi Sarayı tahsisi edildi. Birinci Dünya Savaşı’nın bitiminden sonra pazar günü-ne denk gelen 10 Şubat 1918 tarihinde vefat etti. Sultan İkinci Mahmud’un Divanyo-lu’ndaki türbesine gömüldü.

    Sultan İkinci Abdülhamid Han devletin en sıkıntılı ve en zor döneminde tahta oturmuş ve başarılı bir yönetim sergile-miştir. Osmanlı topraklarına göz diken Avrupa devletlerinin kurdukları plan ve oyunlarına karşı direnmiş, Halifesi oldu-

    ğu İslam Dünyasını birlik ve beraberlik içinde tutmuştur.

    Bu kadar zor ve sıkıntılı dönemde hüküm sürmesi-ne rağmen Sultan İkinci Abdülhamid, Osmanlı toprakları üzerinde çok geniş bayındırlık proje-leri uygulamıştır. Yaptırdığı camiler ve özellikle modern hayatın gerektirdiği eğitim programla-rına uygun her dü-zeyde sivil ve askerî okullar açtırmıştır. Mektepler, has-taneler, kütüpha-neler, köprüler ve

    çeşmeler yaptırmıştır. Bütün bunlardan başka Osmanlı top-raklarını baştan aşağı dolaşan demir yolu ağları ile örmüştür. Vatandaşların rahat ve konfo-ru için Bağdat-Haydarpaşa De-miryolu ve Hacıların rahat ve güvenli seyahati için Hicaz De-miryolu projesini gerçekleşti-rilmiştir. O dönemde dünyanın da en büyük projeleri olan bu yatırımlar, devlet bütçesinin kısıtlı olmasına rağmen hayata geçirilmiştir.

    Sultan İkinci Abdülhamid Han’ın pek bilinmeyen, ancak top-lamda büyük bir yekûn tutan yaptırdığı hayır eserleridir. Osmanlı toprakları üzerinde mevcut olan tarihî kültür mi-rası olan cami, mescit, türbe, dergâh, tekke, yatır, han, köp-rü, su yolu ve çeşmelerin ona-rımları yanında birçok yere avize, kandil, dinî kitaplar gibi pek çok hediyeleri bağışlamış-tır. Bu masraflar üstelik padişa-hın kendi şahsî hazinesinden ve bu hazinenin gelirlerinden sarf edilmiştir. İkinci Abdülha-mid Han’ın 1876-1900 yılları arasında kendi hazinesinden yaptığı bu hayırlar bir defter halinde kayıt altına alınmıştır.

    Bu defterin 1893 yılına kadar ge-len bir nüshası Osmanlı Arşivi Y.MTV 80/166 numarada bu-lunmaktadır. Defterde kayıtlı olan eserlerin listesi ayrıca

    Sultan İkinci Abdülhamid’in Hayır Eserleri

    Suphi SAATÇİ[email protected]

  • KERKÜK VAKFI

    19 KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 19 السنة Sayı/Issue 75 العدد Temmuz-Eylül/July-September 2017 تموز-ايلول

    1318 senesi Bağdat Vilayet Salnamesi’nin 94-204 sayfala-rı arasında yayımlanmıştır. Bu defterin sonunda “mâ-ba‘di var” yani “devamı var” kaydı düşülmüştür. Anlaşılan bu lis-tenin devamı olduğu, ancak nerede bulunduğu hakkında bir bilgiye ulaşılmamıştır. Ay-rıca Malumat, Servet-i Fünûn ve İkdam gibi gazetelerde Sultan’ın hayır eserleri hakkın-da çeşitli yazı dizileri de bulun-maktadır.

    Sultan İkinci Abdülhamid’in hayır eserleri, Çamlıca Basın Yayın ve Tic. A.Ş. tarafından kitap halinde yayımlanmıştır. “Sul-tan İkinci Abdülhamîd Hân’ın Hayır Eserleri” başlıklı bu ki-tap Ebul Faruk Önal ile Sabit Bekçi tarafından yayına hazır-lanmıştır. İstanbul 2006 yılın-da yayımlanmış bu kitap, 176 sayfadan oluşmaktadır. Eser Takdim, Metnin Transkribi ve İndeks diye üç bölüm halinde sunulmuştur.

    Sultan İkinci Abdülhamid’in hayır eserlerinin bir kısmı Irak ve Türkmeneli bölgesinde bulun-maktadır. Söz konusu edilen listede eserler zikredilirken, hangi esere ne kadar para harcandığı da kaydedilmiştir. Sultan’ın Irak’taki hayır eser-lerini tanıtırken, kendisini de rahmetle anıyoruz.

    Bağdat* Bağdat vilayetinde Har neh-

    ri üzerinde inşâ olunan de-mir kapılı köprünün masârifi (115000 kuruş)

    * Bağdat vilayetinde Ebu Garîb1 nehri üzerinde köprü inşâsı masârifi (12050 kuruş)

    * Bağdat vilayetinde Ulyâve Mukata’ası’nda inşâ olunan mekteb masârifi (13612 kuruş)

    * Bağdat vilayetinde Bagîle

    1 Ebu Gıreb olması gerekir (S. Saatçi’nin notu)

    Mukata’ası’nda inşâ olunan câmi’-i şerif ve mekteb ve müştemilâtı masârifi (22475 kuruş)

    * Bağdat vilayetinde Necef-i Eş-ref ve Bagîle ve Müseyyeb ve Taş kasabalarında inşâ olunan mekâtib-i ibtidâiyede tedris olunmak üzere mübaya’a olu-nan kütüb ve resâil esmânıyla Aydın vilayetinde Dikilitaş na-hiyesinde inşâ edilen câmi’-i şerif minaresiyle mekteb inşa-atının ikmâl-i nevâkısı masârifi (3465 kuruş)

    * Bağdat vilayetinde Mahmudiye ile Beled ve Semike’de birer mekteb inşâsı masârifi (37598 kuruş)

    * Bağdat vilayetinde Mustansır namıyla ma’ruf beş gözlü köp-rünün münhedim bir gözüyle aksâm-ı sâ’iresinin ta’mîr ve tathîri masârifi (15172,50 kuruş)

    * Bağdat’ta A’zamiye’de defin-i hâk-i ıtır-nâk İmam-ı A’zam radiyallahü anh efendimiz hazretleri merkad-ı şerifleriyle câmi’-i şerifinin müştemilâtı masârif-i ta’miriyesi (33204 kuruş)

    * Bağdat vilayetinde Ca’âra Mukata’ası’nda bir havuz ile iki aded köprü inşâsı masârifi (12833 kuruş)

    * Bağdat vilayetinde Bagîle Mukata’ası’nda inşâ olunan câmi’-i şerif ve mekteb ve müştemilâtı masârifi (22475 kuruş)

    * Bağdat vilayetinde Hanak Mukata’ası’nda Saklâviye nehri sadrında köprü inşâsı masârifi (18049,50 kuruş)

    * Bağdat vilayetinde Hindiye ka-zası merkezi olan Tuveyric kasabasındaki câmi’-i şerif ile mektebin müceddeden inşâsı masârifi (25508 kuruş)

    * Bağdat vilayetinde Duceyl neh-rinin Harem denilen noktasın-da kârgîr köprü inşâsı masârifi (13988 kuruş)

    * Bağdat dahilinde Seyyid Abdul-lah hazretlerinin türbesine vakfen metrûk olan bir fidan-

    lık mahal hakkında Seyyid Fe-rec Efendi’ye ihsan buyurulan (1000 kuruş)

    * Bağdat’ta kâin Kadirî Dergâh-ı Şerifî’nin masârif-i ta’mîriyesi (19000 kuruş)

    * Bağdat vilayeti dâhilinde Nîl Mu-kata’ası dâhilindeki enhâr üze-rine iki köprü inşâsı masârifi (6016 kuruş)

    * Bağdat vilayetinde İskenderi-ye Mukata’ası nehri üzerinde kârgîr köprü inşâsı masârifi (7641 kuruş)

    * Bağdat vilayetinde Nasıriye Mu-kata’ası nehri üzerine köprü inşâsı masârifi (11783 kuruş)

    * Bağdat’ta Har nehri üzre nâm-ı nâmî-i cenâb-ı cihân-dârîye inşâ olunan köprünün bakıyye-i masârifi (500000 ku-ruş)

    * Bağdat vilayetinde Mahmudiye mukata’asında küşâd olunan Ebu Dibis nehri üzerine köprü inşâsı masârifi (6308 kuruş)

    * Bağdat vilayetinde Mehrût mu-kata’ası dâhilindeki Ken’ân ve Şeyh Temîm kanallarının icrâ-yı hafriyâtları masârifi (60000 kuruş)

    * Bağdat vilayeti dâhilinde Tar-miye mukata’ası süddesinin ta’mirâtı masârifi (8500 kuruş)

    * Bağdat vilayetinde Hille kasa-basında Kerâd mahallesindeki câmi’-i şerîf bir bâb mekteb-i ibtidâ’î inşâsı masârifi (39681 kuruş)

    * Bağdat vilayetinde İskenderiye mukata’asında bir bâb câmi’-i şerîf ve mekteb inşâsı masârifi (19071 kuruş)

    * Bağdat vilayeti dâhilinde Verdi-ye mukata’ası sadrında kârgîr kapılı bir köprü inşâsı masârifi (14659 kuruş)

    * Bağdat vilayetinde Müsetteb kasabasında iki bâb mekteb inşâsı masârifi (36709 kuruş)

    * Bağdat vilayeti dâhilinde Hamîdiye kanalı üzerinde köp-rüler inşâsı masârifi (5000 ku-ruş)

    * Bağdat arâzî-i seniyyesi dâhilindeki mekâtible sâ’ir

  • KERKÜK VAKFI

    20 KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 19 السنة Sayı/Issue 75 العدد Temmuz-Eylül/July-September 2017 تموز-ايلول

    mebânî-i Hayriyeye tevzî’ olunmak üzere ihdâ buyurulan dört yüz aded mushaf-ı şerifin hediyesi (4800 kuruş)

    * Bağdat vilâywtiyle vilâyât-ı sâ’ire-i şâhânede bulunan meşâyihe tevzî’ olunmak üze-re tedârik olunan mesâhif-i şe-rife hediyesi (7410 kuruş)

    Basra* Basra vilayetinde aşere-i mü-

    beşşereden Seyyidüna Zübeyr ve Talha ve eshâb-ı kirâmdan Enes bin Mâlik hazarâtının merâkıd-ı münevverelerinin ve ittisâllerinde bulunan câmi’-i şerifin masârif-i ta’mîriyesi (36709 kuruş)

    * Basra vilayetinde Necid sanca-ğında bir bâb mekteb inşâsı masârifi (16409 kuruş)

    * Basra vilayetinde Şatra kasa-basındaki câmi’-i şerîf için bir minber ve iki oda vesâ’re inşâsı masârifi (5000 kuruş)

    * Basra vilayetinde Ammâre’de câmi’-i şerîf ile mekteb-i ibtidâ’î inşâsı masârifi (56793 kuruş)

    * Basra vilayeti dâhilinde Hayy kasabasında bir bâb câmi’-i şerîf ile mekteb inşâsı masârifi (83170 kuruş)

    * Basra vilayetinde Gavs-i a’zam Seyyid Ahmed er-Rufâ’î haz-retlerinin türbe-i şerîfeleri civârında sarnıç inşâsı masârifi (27407 kuruş)

    * Basra vilayetinde Dicle muka-ta’ası ma’berinde köprü inşâsı masârifi (95296 kuruş)

    Gülanber2

    2 Irak’ın Süleymaniye ilinin kazası olan Gülanber, İran sınırına yakındır. Gü-nümüzde Hurmal adı ile tanınan bu kasaba Osmanlı döneminde önemli bir menzil idi ve Gülanber Kalesi ola-rak ün yapmıştı. Tarihî kayıtlarda adı sık sık geçen Gülanber isminin neden değiştirildiği anlaşılmamaktadır. Halen ibadete açık olan caminin, 16. yüzyılda Mimar Sinan tarafından inşa edildiği kaydı bulunmaktadır. Caminin, Irakeyn seferi sırasında Sinan tarafından elden geçirildiği tahmin edilmektedir. Cami İran-Irak Savaşında bombalanmış,

    * Gülanber kazasında cennet-mekân Yavuz Sultan Selim Han Hazretlerinin inşâ buyurduk-ları câmi’-i şerifin ta’miratı masârifi (68000 kuruş)

    Kerkük* Kerkük’te Şeyh Abdülkadir

    Berzencî hazretleri hânkahının ta’mîriyle türbe-i şerîfesi pûşîde ve mefrûşâtının tecdidi masârifi (31400 kuruş)

    * Kerkük’te defin-i hâk-i ıtır-nâk olan Abdülkadir Berzencî haz-retlerinin türbe-i şerîfesiyle medreseye mahsus odaların ve sebîl ve sâ’irenin masârif-i inşâ’iyesi (31400 kuruş)

    * Musul vilâyetinde Kerkük’te seccâde-i hazret-i Risâlet-penâhî makam-ı mukadde-senin tevsî’an inşâsı masârifi (23579 kuruş)

    * Musul vilâyetinde Kerkük ka-sabasında defin-i hâk-i ıtır-nâk olan İmâm Yahya Ebu’l-Kasım hazretlerinin türbe-i şerîfesiyle müştemilâtının ta’mîri masârifi (15801 kuruş)

    * Musul vilâyetinde Kerkük kasa-basında vâki’ Rufâ’î Dergâh-ı Şerifi’nin ta’mîri masârifi (15225 kuruş)

    Musul* Musul vilâyetinde Ceremgâh

    karyesindeki câmi’-i şerifin ta’mîri (Kudüs, Bilecik, İstan-bul, Gümülcine, Ankara, Edir-ne-Malkara, Selânik, Eskişehir, Çorlu, ve Baba-yı Atîk (Baba-eski) gibi birçok yerdeki eser-lerle birlikte tamir edilmiştir) (84538,50 kuruş)

    * Musul vilâyetinde Zaviç karye-sinde câmi’-i şerîf ile mekteb inşâsı masârifi (24594 kuruş)

    * Musul vilâyetinde Şemâmik mu-kata’asında Şenşür ve Kerihan ve Mahmûr karyelerinde birer bâb câmi’-i şerîf ile birer mek-teb inşâsı masârifi (56271 ku-ruş)

    daha sonra onarılmıştır. (S. Saatçi’nin notu)

    * Musul vilâyetinde Davud Bu-lak karyesinde inşâ olunan câmi’-i şerifin ikmâl-i nevâkısı ile Maçka’da kâin Şenlikdede Câmi’-i Şerîfi’ne halı ve kapı penceresi ferşi masârifi (4291 kuruş)

    * Musul vilâyetinde Süleymani-ye sancağında kâin meşhur Şeyh Osman Belhî Dergâh-ı Şerîfi’nin ta’mîr ve tevsî’i masârifi (72713 kuruş)

    * Musul vilâyetinde Süleymaniye sancağında Şeyh Kak Ahmed Efendi’nin medfûn bulundu-ğu câmi’-i şerifin minaresinin inşâsı masârifi (14930 kuruş)

    * Musul vilâyetindeki su kehrîzlerinin masârif-i ta’mîriyesi (11058 kuruş)

    * Musul vilâyeti dâhilinde Bazyan şubesine mülhak Ağçeler ko-lunda bir bâb câmi’-i şerif ve mektebin masârif-i inşâ’iyesi (22431 kuruş)

    * Musul vilâyeti dâhilinde Şemâmik Emlâk-ı Hümâyûn şubesinin Mîl karyesinde ve Şemâmik nehri üzerinde tecdîden ta’mîr edilen köprü masârifi (6697 kuruş)

    * Musul vilâyeti dâhilinde Nefs-i Süleymaniye sancağında Şeyh Kak Ahmed merhumun medfûn olduğu câmi’-i şe-rif minaresinin ikmâl-i inşâsı masrâf (4865 kuruş)

    * Ömerü’l-Fâruk radiyallahü te’âla anh efendimiz hazretlerinin Musul’da Süryânî kadîm kili-sesi üzerine inşâ buyurmuş oldukları câmi’-i şerifin ta’mîri masârifi (3600 kuruş)

    * Musul’da Dicle nehri sâhilinde ma’âbid-i kadîmeden Câmi’u’l-Ahmer’in rıhtımının ta’mîri masârifi (20962 kuruş)

    * Musul vilayetinde Şırkat kışlası-nın ta’mîri masârifi (4700 ku-ruş)

    *Musul vilayetinde Şırkat şube-sine merbut Rummâniye kar-yesi muhtarı Hüseyin Ağa’ya hânesinin muhterik olmasın-dan dolayı ihsan buyurulan (500 kuruş)

  • KERKÜK VAKFI

    21 KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 19 السنة Sayı/Issue 75 العدد Temmuz-Eylül/July-September 2017 تموز-ايلول

    * Musul vilâyeti dâhilinde Serçı-nar şubesine merbût Köse-i Ulyâ karyesinde mekteb ve bir bâb câmi’-i şerif inşâsı ve Keşân kazasına merbût Ba-labankoru karyesi mekteb-i ibtidâ’isi şâkirdânından Hâfız İsmail Efendi’nin icrâ kılınan hıfz cem’iyeti masârifi (9160 kuruş)

    * Üç yüz üç senesinde Musul Emlâk-ı Hümâyûn şubesi dâhilinde kâ’in cevâmi’-i şerîfe ve tekâyada müstahdem du’â-gû ve e’imme ve mü’ezzin ve hademe vesâ’re ma’âşâtıyla masârifi (475 kuruş)

    Necef* Necef-i Eşref’de İmâm Ali

    kerremallâhü te’âla vecheh hazretleri sahn-ı şerîflerindeki

    câmi’-i şerifin masârif-i ta’mîriyesi (24716 kuruş)

    * Necef-i Eşref gölünün kurudul-ması ve Necef’e su isâlesi için icrâ edilen hafriyât masârifi (17894 kuruş)

    * Bağdat vilayetinde Necef-i Eşref kasabasında bir bâb mekteb inşâsı masârifi (6880 kuruş)

    * Bağdat vilayetinde Necef ka-sabasına su isâlesi için küşâd olunan kanal masârifi (18000 kuruş)

    Salahiye (Kifri)* Musul vilâyetinde Salâhiye’de

    bir bâb câmi’-i şerîf ile bir bâb medrese ve tekyenin ta’mîraât masârifi (55770 kuruş)

    * Musul vilâyetinde Salâhiye ile Karatepe arasında ve Çemsîn deresinde köprü inşâsı

    masârifi (13607 kuruş) * Musul vilâyetinde Salâhiye ka-

    sabasında kâin câmi’-i şerîf ile tekye ve medrese ve mekte-bin ta’mîrâtı masârifi (20983 kuruş)

    * Musul vilâyetinde Salâhiye ka-sabasında hayrât-ı lâ-tühsâ-yı hazret-i hilâfet-penâhîden Hankah-ı Hâlidî ile medrese sı-valarının masârifi (1734 kuruş)

    Tuzhurmatu* Musul vilâyetinde Tuzhurmatu

    mukata’asında üç bâb mescid ile mekteb inşâsı (76355 ku-ruş)

    * Musul vilâyeti dâhilinde Tuzhur-matu kasabasında inşâ olunan câmi’-i şerîf ile mektebin tef-rişi için kilim ve hasır bahâsı (1357 kuruş)

    Néce unudağ on dört temmuzuNéce unudağ aydan yulduzuNéce unudağ Telafer Duz’u1Néce unudağ on dört temmuzu

    Kéfiyse döndü Kerkük’te yasaKirli el ayağ yad basa basaŞahitti ona Daşköprü HasaNéce unudağ on dört temmuzu

    Meczere2 yapan elli dokuzdaİçerden hakid dostuydu üzde3Şehitler vérdiğ on dört temmuzdaNéce unudağ on dört temmuzu

    İstiller4 biz bu yoldan cayağınQorxmavın5 qırın yadın ayağınHer yerde asın Türkmen bayrağınNéce unudağ on dört temmuzu

    1 Tuzhurmatu’yu2 Katliam 3 Yüzde 4 İstiyorlar 5 Korkmayın

    Türkmen évleri bir bir basıldıHemen olardan6 xeber kesildiSürüklediler beden asıldıNéce unudağ on dört temmuzu

    Bular7 qatildi elleri qandıDinleri yoxtu İslam’nan8 yandıHiç unutmarığ étmişiğ andıNéce unudağ on dört temmuzu

    Uşağsa nene babama n’olduYavrum Gögerçin qax9 şehid olduÇox ciğer yandı gözler yaş dolduNéce unudağ on dört temmuzu

    6 Onlardan 7 Bunlar 8 İslam’dan9 Kalk

    Néce Unudağ

    Taha HAMZELİ

  • KERKÜK VAKFI

    22 KARDAŞLIK/QARDASHLIQ / قارداشلق Yıl/Year 19 السنة Sayı/Issue 75 العدد Temmuz-Eylül/July-September 2017 تموز-ايلول

    Hikaye

    Kirez ayının1 en güzel günüydü. Kürşad Ötüken Yaylası’nın doğal güzelliği ile büyüleniyordu. Be-yaz pamuksu bulutlarla süslü mavi gökten güne-şin ışıkları Ötüken ormanına yansıyordu.

    Ağaçlardaki bol meyveler, renkli çiçekler, yeşilliğin gü-zelliği Toprak Ana’nın insanlardan memnun oldu-ğunu gösteriyordu. Bu kutsal ormanı izledikçe de-minden beri gönlünü sıkan yersiz sıkıntıdan eser kalmıyordu. Sağ omuzuna yayını almış, bir elinde de okunu tutuyordu. Bir şeyleri avlamak için çıktığı söylenemezdi lâkin bu katı görüntüsü karşısındaki-ne başka bir şey düşündürmüyordu. Sol omuzun-dan bir iple sallandırdığı matarası vardı.

    Her yer sessizdi. Ta ki bir atın koşuşturma sesi duyulana kadar. Kudde

    sesi duyduğunda adımları durdu. Sol elini uzatıp yayını omuzundan aldı ve okunu yaya yerleştirdi. Ses zaman zaman kayboluyor sonra tekrar duyu-luyordu. Kudde pür dikkat sese kulak veriyor, ağır ağır yayı geriyordu. Kendi etrafında halkalar çizip yavaşça sesin eşliğinde dönüyordu. Beyaz yüzünü Orhun Irmağı’na doğru çevirip durdu.

    Atın koşar adım sesi kesilmiş ağır adımlara dönmüş-tü. Kudde kendisine yaklaşan adım seslerini duy-duğunda hareketsiz kaldı. Okunun sivri ucu güneş ışığının vurduğu yere denk gelmiş parlıyordu. Ani bir hareketle okunu yukarıya doğru kaldırıp arka-sına döndüğünde at tam arkasındaydı. Kudde’nin gözleri parlıyor atın üzerindeki sarı saçları örgülü kıza bakıyordu.

    Turkuaz renkteki uzunca zubununun2 altına giydiği ipek kumaşlı beyaz elbisesi harikulâdeydi. İnci boncuklu kolyesi gerdanına sarılmış, uzunca kol-yesi ile uyum sağlıyordu. Tepesine taktığı tof3

    1 Kirez ayı: Gagavuz Türkçesi’nde Haziran demek. 2 Zubun: Irak Türkmenlerinin milli kıyafetinin yeleği.3 Tof: Küçük ve yuvarlak bir şapka türü olup genellikle mavi, kır-

    mavi renkli kadifeden yapılmış üzerinde de be-yaz boncuklar vardı. Yanakları sıcaktan al rengini almıştı. Başını havaya kaldırmış küçük gözleriyle aşağıya bakarak Kudde’yi süzüyordu. Kudde de büyülenmiş halde sarı saçlı Konçuy’u izliyordu.

    İki taraf da bir süre sessiz kaldıktan sonra Konçuy sırtın-dan oku ile yayını aldı. Ağırca oku yaya yerleştirip ger-meye başladı. Lâkin Kudde hareketsizdi. Konçuy’un güzelliği ile mest olmuştu. Konçuy da ondan pek farksız sayılmazdı. Kudde’nin hilâl bıyıkları, kara göz-leri ve geniş omzunu gözleriyle süzmüş beraberinde okunu da haz�