Top Banner
R A M P s i k o HALİLİYE-Şanlıurfa Rehberlik ve Araştırma Merkezi E-Dergi Haziran 2015 Sayı 6 Stres Kaygı Üniversite
23

PsikoRAM Haziran 2015

Jul 22, 2016

Download

Documents

psiko RAM

Şanlıurfa Rehberlik ve Araştırma Merkezi Aylık E-Dergis
Welcome message from author
This document is posted to help you gain knowledge. Please leave a comment to let me know what you think about it! Share it to your friends and learn new things together.
Transcript
Page 1: PsikoRAM Haziran 2015

R A M P s i k o

HALİLİYE-Şanlıurfa Rehberlik ve Araştırma Merkezi E-Dergi

Haziran 2015 Sayı 6

Stres

Kaygı

Üniversite

Page 2: PsikoRAM Haziran 2015

ŞANLIURFA REHBERLİK VE

ARAŞTIRMA MERKEZİ

ADINA İMTİYAZ SAHİBİ

İmam Bakır AYDIN / Kurum Müdürü

GENEL YAYIN SORUMLUSU

Bozan DOĞAN / PDR Bölüm Başkanı

EDİTÖR

Aslıhan YILMAZ / Psikolojik Danışman

YAYIN KURULU

Bozan DOĞAN

İbrahim UZUN

Gazi TUNÇ

A.Sinan YILDIRIM

Aslıhan YILMAZ

Hüseyin BENGİ

İNCELEME KURULU

İmam Bakır AYDIN / Kurum Müdürü

İbrahim Halil ERDEM / Müdür Yrd.

Bozan DOĞAN / PDR Bölüm Başkanı

GÖRSEL TASARIM

İbrahim UZUN / Psikolojik Danışman

Sınav Kaygısı Başetme

Yolları

Sınavın Anlamı

Kitap Önerileri

Film Özerileri

4

5

19

18

15

10

Ortaöğretim Kurumları Tercih

ve Yerleştirme Uygulaması

Sınav Kaygısına Yönelik

Araştırmalar

Bu Sayımızda

7

Sınav Kaygısı

14

22

20

Hangi Liseye Gitsem

Karikatürler

RAM’dan Haberler

13 Sınav Öncesi Öneriler

Page 3: PsikoRAM Haziran 2015

ÖNSÖZ

Merhaba ;

Okullarımızın kapanmasına kısa bir zaman kala yeni sayımızla karşınızdayız. Bu

sayımızda peşimizi ömrümüz boyunca hiç bırakmayan sınav konusunu ele almaya

çalıştık. Sınav öncesi, sınav esnasında ve sınavdan sonra duygusal durumumuzu

olumsuz etkileyen, performansımızı azaltan sınav kaygısı/stresi nedir, ne değildir, iyi

midir, kötü müdür, engellenebilir mi gibi sorulara cevaplar aradık. Ortaöğretime (Lise)

geçiş sistemi tercih süreci nasıl olacak, tercihler nasıl yapılacak gibi konularda bilgiler

paylaştık. Derginin hazırlanmasında emeği geçen tüm arkadaşlarıma teşekkür ederim.

Bir sonraki sayımızda görüşmek dileğiyle…

İmam Bakır AYDIN / Kurum Müdürü

Page 4: PsikoRAM Haziran 2015

Sınav, öğrencilerin hayatta sıklıkla

karşılaştığı öğrencilerin ziyadesiyle aşina

olduğu bir hayat gerçekliğidir. Öğrenciler

okula başlar başlamaz sınav kavramıyla

tanışırlar. Bu tanışma uzun yıllar sürecek bir

birlikteliği de beraberinde getirecektir. Öyle ki

öğrenim hayatlarının sonuna kadar sınavlarla

uğraşacak ve baş edeceklerdir.

Öğrenciler genelde sınavlara küçük

yaşlardan itibaren tanışmalarına rağmen sınav

kelimesini duydukları zaman tedirgin olurlar.

Bu tedirginlik bazen ciddi boyutlara ulaşan

kaygıya, heyecana ve strese yol açabiliyor.

Öğrenciler sınav maratonu boyunca ve

sonrasında da mutsuz, üzüntülü hatta

depresyonda dahi olabiliyorlar. Geceleri

uyuyamama ,gündüz halsiz, bitkin

olma, düzenli beslenememe, aile ve çevreyle

sağlıksız ilişkiler oluşması da sınavlardan

sebep oluşabilecek durumlardır. Peki bütün

bunlar neden dolayı oluyor? Öğrenciler

kendilerini neden bu kadar gerek maddi

gerekse manevi yönden yıpratıyorlar? Sınavlar

bu sonuçları doğuracak kadar önemli mi?

Sınav başarısızlığı bu durumları doğuracak

kadar vazgeçilmez mi? İsterseniz bunun üze-

rinde beraber bir düşünelim. Öğrencilerin bu

tür durumlara düşmesinin nedenlerine

öncelikle bakmamız gerekiyor.

Öğrencilerin bu tür durumlara

düşmesinin farklı nedenleri olabilir. Mesela

aile bu noktada çok büyük bir önem teşkil

ediyor. Ailenin tutumları, öğrenciye ve

sınavlara bakışı çok önemlidir. Aile

öğrencisinden sürekli bir başarı bekliyorsa,

sürekli sınavlarının çok iyi geçmesini

istiyorsa ,sınavlardan hep en iyi puanı

almasını istiyorlarsa bu durum öğrenciyi ciddi

şekilde baskı altına sokacaktır ve bu baskı

öğrenci aleyhinde bir baskı olacaktır.

Öğrencinin diğer başka öğrencilerle kıyas

edilmesi de saydığımız durumların ortaya

çıkışında bir başka neden olarak karşımıza

çıkmaktadır. ‘‘Bak komşunun çocuğu kaç

puan almış, teyzenoğlu birinci olmuş…’’gibi

tutum ve söylemler öğrenciyi ciddi şekilde

yıpratmaktadır. Öğrencinin sınav ile ilgili

kaygısını arttırmaktan başka bir şeye

yaramayan ,öğrenciyi üzen ,kıran tutum ve

söylemlerdir. Bu nedenler öğrencinin

yukarıda saymış olduğumuz durumlara

düşmesinin nedenleri arasında gösterilebilir.

Öğrencinin kendisinin sınava yönelik

bakış açısı da önemlidir. Eğer öğrenci sınavı

olmazsa olmaz olarak görüyorsa, hayatın

başladığı ya da bittiği nokta olarak

değerlendiriyorsa ,mutlaka ama mutlaka

başarılı olmalıyım diye düşünüyorsa bu tür

tutum ve düşüncelerde öğrencinin kendisini

ciddi şekilde yıpratacaktır. Peki olması

gereken nedir? Öncelikle aile ve öğrencilerin

sınavın hayatın sonu olmadığını kabul etmesi

gerekir. Sınavdan sonra da bir hayat olduğu ve

bu hayatın devam edeceğinin bilinmesi ve ona

davranılması gerekir. Bir sınavdan başarısız

olabiliriz fakat hayatın kendisinin de bir sınav

olduğunu unutmamız gerekir. Bu bilinçle

sınavlara baktığımız sınavları bir amaç değil

bir araç olarak değerlendirdiğimiz zaman

inanın hem sınavlarımız daha güzel geçecek

hem de kendimizi aşırı şekilde üzmemize

yıpratmamıza gerek kalmaz. Hayat

sınavınızda ve diğer sınavlarınızda başarılar.

SINAVIN ANLAMI

Psikolojik Danışman Hüseyin BENGİ

Page 5: PsikoRAM Haziran 2015

Öğrencilerin her yıl rehber öğretmenlere

yönelttiği soruların başında gelir sınav

kaygısı. Çözümünün, algıyı değiştirmek ka-

dar kolay olduğu düşünülse de bu o kadar da

basit bir problem değildir aslında. Sınav ve

tercih dönemlerinin yaklaştığı bu günlerde

sınav kaygısını ele almayı zaruri buldum.

Sınav kaygısını; öğrencinin yıl içinde

edindiği bilgileri sınav esnasında

kullanmasına engel olan yoğun kaygı durumu

olarak özetleyebiliriz. Bu durum öğrencinin

sınava yüklediği anlamla doğrudan ilişkilidir.

Bu sınavı adeta “ölüm – kalım” olarak gören

bir öğrencinin sınav kaygısı yaşaması

kaçınılmazdır. Kısacası; öğrencinin sınava

bakış açısında yapılan sağlıklı değişimle bu

durumun ortadan kalkması büyük oranda

sağlanabilmektedir.

SINAV KAYGISI

Sınav kaygısının belirtileri arasında

sıklıkla rastladığımız durumlar vardır.

Bunlar;

huzursuzluk,

endişe,

başarısızlık korkusu,

çalışmaya isteksizlik,

mide bulantısı,

titreme,

ağız kuruluğu,

iç sıkıntısı,

terleme,

uyku düzeninde bozuklukları olarak

sıralanabilir.

Bu gibi durumların dışında bir

öğrencinin sınav kaygısı yaşadığını

anlayabileceğimiz bazı ipuçları da

bulunmaktadır. Bu durumların bazıları

öğrencinin başarısında belirgin bir düşüş, ders

çalışmayı erteleme, sınav ve hazırlığı

hakkında konuşmayı reddetme olarak

sıralanabilir. Soru sorulmasından rahatsız

olurlar. Dikkat dağınıklığı, odaklanamama

durumu yaşarlar. Sınav kaygısı gerçek dışı

beklenti ve yorumlar içerdiğinden

yanıltıcıdır. Öğrenciyi farkında olmadan

kendi davranışını denetleyemez hale getirir.

Psikolojik Danışman A. Sinan YILDIRIM

Page 6: PsikoRAM Haziran 2015

Bu konu gündeme geldiğinde eğitimde

çok önemli bir yere sahip olan ailelere de

değinmeden yazıyı bitirmek istemedim. Aile

için sınavın ne anlam ifade ettiği, sınava

yönelik tutum ve yaklaşımları önemlidir.

Sıklıkla aileler kendi kaygılarını çocuklarına

yansıtmaktadırlar. Çocuktan yüksek

beklentilerinin olması, ayrıntılarla aşırı uğraş

sergilemeleri ve sınavı bir araç değil amaç

olarak görmeleri oldukça önemlidir. Aileler

sınırlarının farkında olmalıdırlar. Güven ve

sorumluluk vermeli, önemsemeli, olumlu geri

bildirimde bulunmalıdır. Sınava ilişkin

konuşmalarda özenli davranmalı, gerçekçi

olmalı, akranlarıyla karşılaştırmaktan

kaçınmalıdır. Sınavı yüceltmeme, ölüm kalım

sorunu yapmama, yüreklendirici davranma

önerilmektedir. Aile bireyleri uygun rol modeli

olmalı, uygun aile ortamı sağlamalı ve uygun

problem çözme davranışları geliştirilmelidir.

Unutulmamalıdır ki; sınavla ilgili

duyulan kaygının ortalama düzeyde olması

öğrenci için istenen ve gerekli görülen bir

durumdur. Bu durumun aşırılığa kaçması ise

tamamen sınava yüklenen anlamla alakalıdır.

Bu sebeple öğrencilerin sınava yükledikleri

anlamların ne olduğunu tespit etmekle işe

başlanması doğru bir hareket noktası olacaktır.

Öğrencilerin korkulu rüyası haline

gelen sınav kaygısının oluşum nedenlerinin de

iyi analiz edilmesi gerekmektedir. Gerçekçi

olmayan düşünce biçimlerine sahip olmak

kaygının oluşmasında en önemli süreçtir.

Bunaltıya eğilimli kişilik yapısı

(mükemmeliyetçi, rekabetçi) olanlarda daha

sık görülür. Sosyal çevrenin beklentileri ve

baskısı da önemli bir etkendir. Bu tarzda

yetiştirilmiş öğrenciler genellikle bazı gerçek

dışı otomatik düşüncelerle sınavlara

yaklaşırlar. “Sınava hazır değilim”, “Bu

bilgiler çok gereksiz ve saçma. Nerede ve ne

zaman kullanacağım ki?” “Sınavlar niye

yapılıyor, ne gerek var?” “Bu bilgiler

gelecekte benim işime yaramaz” Sınava

hazırlanmak için gerekli zamanım yok ki! Bu

konuları anlayamıyorum, aptal olmalıyım”

“Ben zaten bu konuları anlamıyorum”

“Biliyorum, bu sınavda başarılı

olamayacağım” “sınav kötü geçecek” “Çok

fazla konu var, hangi birine hazırlanayım?”

sıklıkla gözlenen olumsuz otomatik

düşüncelerdir. Bu ve buna benzer otomatik

düşünceleri yeniden değerlendirerek

öğrencinin daha olumlu bir düşünce tarzı

geliştirmesi hedeflenmelidir. Yapmam

gereken nedir?” “Yapabildiğimin en iyisini

yapabilirim?” “Olabilecek en kötü şey ne”

“Dünyanın sonu değil, telafisi var” Bunda

başarısız olmam her zaman olacağım anlamı-

na gelmez” “Yeterli zamanımın olmadığı doğ-

ru, ancak olan zamanımı en etkili şekilde nasıl

kullanabilirim?’’ gibi düşüncelerin

geliştirilmesi öğrencilerin sınavlara bakış

açısında olumlu bir düşünce oluşturacak ve

kaygının artması engellenecektir.

Page 7: PsikoRAM Haziran 2015

Hiç kuşkusuz ki insanların tüm

hayatlarını etkileyen mesleki kariyerlerinin

sınavlarla belirlenmesi, sınav kaygısıyla

alakalı çalışmaların yapılmasını zorunlu

kılmıştır. Çünkü kaygı olgusu insanların

hayatlarını olumsuz yönde etkileyen en

önemli sebeplerden bir tanesidir. Sınava

hazırlanma sürecindeki bireylerin kaygıyı

yoğun bir şekilde yaşamaları kendilerinin

sınava yeterince hazırlanamamalarına,

başarılarını yeterince sınava yansıtmamalarına

ve başarabileceğinin altında bir mesleğe

yönelmelerine bazen da sınava hazırlanmayı

tamamen bırakmalarına sebep olabilmektedir.

Bu nedenle sınav kaygısı konusunda sorun

yaşayan bireylere çeşitli bakış açılarından

sorunun çözümüne yönelik araştırmaların

yapılması da son derece önemlidir.

Kaygının bir türü olan sınav kaygısını,

bireylerin öğrenim ya da mesleki yaşantısını

etkileyecek, değerlendirmenin yapıldığı

ortamlarda çeşitli sebeplere bağlı olarak

yaşadığı, fizyolojik ve psikolojik belirtilere

sahip ve birey tarafından hoş karşılanmayan

yoğun duygu durumu olarak tanımlamak

mümkündür.

Sınav kaygısı aslında bütün bireylerde

var olan ve olması gereken bir duygudur.

Çünkü kaygının bireylerde belli bir seviyeye

kadar olması kişiyi sınava ve sınava çalışmaya

motive etmektedir. Herhangi bir kaygı

olmaması da insanların konsantre olup ders

çalışmasını büyük ölçüde zorlaştıracaktır.

Kaygının yoğun yaşanması da bireyde

olumsuz duyguların aktifleşmesine sebep ola-

cağı için öğrenmenin zorlaşmasına ya da

öğrenilen bilginin sınav esnasına

kullanılamamasına sebep olabilmektedir.

SINAV KAYGISIYLA

BAŞ ETMENİN YOLLARI

NELERDİR ?

Olumsuz Düşüncelerden Kurtulmak, Gü-

ven Tazelemek:

Sınava hazırlanma sürecinde olay birey

insanların olumsuzu düşünmeye meyilli

olduklarını bu nedenle en ufak bir zorluk

karşısında ilk akla gelenin olumsuz düşünceler

olduğunu ve bunun herkesin başına

gelebileceğinin farkında olmalıdırlar. Bu

sebeple mümkün olduğunca sınava hazırlanma

sürecinde sınavın sonucuna ilişkin olumlu

düşüncelere yoğunlaşmalı, geçmişte elde ettiği

başarıları daha çok düşünmeli ve düşünce

yoğunluğu olumluya yöneltmelidir. Çünkü

bireyler düşüncenin duyguyu, duygununda

davranışı etkilediğini bilmelidir. Olumlu

düşünmek bir nevi başarılı olacağına inanmak

anlamına gelmekte, inanmanın da başarmanın

vazgeçilmez bir ön şartı olduğu

unutulmamalıdır.

SINAV KAYGISI İLE BAŞETME YOLLARI

Page 8: PsikoRAM Haziran 2015

Planlı ve Programlı Çalışmak:

Birey için gerçekçi bir hedef belirlendikten

sonra artık birey uzun hedefe değil günlük

atılması gereken küçük adımlara yoğunlaşma-

lıdır. Bu amaçla her gün hangi derse ne kadar

çalışacağını, kaç tane soru çözeceğine kadar

ayrıntısıyla planlamalıdır. Bu şekilde bir

çalışma planının olması bireyin her gün

psikolojik olarak kendini rahat hissetmesini

sağlayacak ve süreç içerisinde özgüvenini

artmasına yardımcı olacaktır. Çünkü sınav

sürecindeki düzenli çalışmak demek başarının

adım adım artması anlamına gelmektedir.

Fizyolojik Olarak Sınava Doğru

Hazırlanmak:

Sınava hazırlanma sürecinde yeme içme

alışkanlıklarına dikkat etmek mümkünse bol

meyve, sebze tüketmek doğru olacaktır.

Ayrıca uykunun düzenli olması, her gün belli

saatler arasında ders çalışmak fizyolojik

olarakta bireye büyük kolaylık sağlayacaktır.

Bunun yanında mümkünse spor yapmak, en

azından yürüyüş yapmak kaygının daha

azalmasına yardımcı olacaktır.

Gevşeme Egzersizleri ve Doğru Nefes

Alma:

Birey sınava ne kadar da iyi hazır lansa

sınav anında belli düzeyde kaygı duyacaktır.

Bu nedenle mümkünse Doğru nefes alma ve

gevşeme egzersizlerini öğrenmek kaygının

azalmasında yardımcı olacaktır.

Kaygının yoğun bir şekilde yaşandığı sınav

anında vücut, fizyolojik olarak kasılır buda

düşünce yoğunluğunun farklı alanlara

kaymasına ve olumsuz düşüncelerin ortaya

çıkmasına sebep olur. Öğrenilen gevşeme

egzersizleri ve doğru nefes alma yöntemleri

bireyin yoğun kaygı düzeyinin azalmasına

sınava motive olmasına olumlu etkide

bulunacaktır.

En İyi Olunan Dersten Sınava Başlamak:

Girilen deneme sınavlarında bu konunun

provası defalarca yapılmış olmalıdır. Birey en

iyi olduğu dersten sınava başlamalıdır. Çünkü

sınav anında kaygı üst düzeye çıkar. Üst

düzeye çıkan kaygı bireyin başarılı olduğu

dersten soruları çözmeye başladığı anda

özgüvenin artmasını sağlamakta, bu da

kaygının azalmasına yardımcı olacaktır.

Gerçekçi Bir Hedef Belirlemek:

Sınava hazırlanma sürecinde temel

noktalardan bir tanesi bireyin ilgi, yetenek,

başarı düzeyi gibi birey için önem arz eden

belli şartlar çerçevesinde kendine gerçekten

uygun olduğunu düşündüğü bir hedef

belirlemesi çok önemlidir. Belirlenen hedefin

ulaşılabilir olması, bireyin ilgi ve

yeteneklerine uygun olması sınava olan

konsantrasyonun artmasına sebep olacaktır.

Ayrıca bu hedef için ne kadar başarısı

göstermesi gerektiğinin belli olması bireyin

gerçekçi bir plan oluşturmasını da

sağlayacaktır.

Page 9: PsikoRAM Haziran 2015

Sınava Hazırlanma Sürecinde Anne Baba-

ya Düşen Görevler:

Sınava hazırlanma sürecinde olan bireye

ailenin yapabileceği en büyük iyilik ona

destek olmaktır. Anne ve baba bireye sınavın

sonucunda ne olursa olsun kendilerinin onunla

ilgili düşüncelerinin değişmeyeceğini, onu her

şartta desteklemeye devam edeceklerini

belirtmesi, bunu sadece sözle değil

davranışlarıyla da ifade etmesi birey için

hayati öneme sahiptir. Şu unutmamalıdır ki

özellikle üniversite sınavına hazırlanan

öğrencilerin büyük bir kısmı için sınav

başarısı, bireysel bir doyumdan çok anne

babaya karşı kendini ispat anlamı

taşımaktadır. Bu nedenle, anne ve babanın

davranışlarının tutarlı olması ve bireye

yönelik desteğin her şartta devam edeceğinin

belirtilmesi son derece önemlidir.

Sınava hazırlanma sürecinde olan öğrenciden

kapasitesi üzerinde bir beklentinin olmaması

gerekmektedir. Bireyden beklenen aşırı

beklenti kendisinin bu beklenti altında

ezilmesine, sınava yeterince konsantre

olamamasına sebep olmaktadır.

Sınava hazırlanan her bireyin biricik ve tek

olduğu herkesin belli ölçülerde başarılı

olabileceği ve beklentinin de bu düzeye göre

olması gerektiği unutulmamalıdır.

Anne ve Babanın özellikle meslek seçimiyle

alakalı bilgi ve tecrübelerini çocuklarına ak-

tarmaları onun doğru meslek seçmesine yar-

dımcı olması için çok yararlı olmakla beraber

belli meslekleri seçmeleri için aşırı ısrarcı

olunmamalıdır. Unutulmamalıdır ki öğrenci

kendine koyduğu hedefi içselleştirebildiği tak-

dirde sınava çalışmaya motive olabilecektir.

Sınava hazırlanma sürecinde olan bireye rahat

çalışabileceği bir fiziki ortam oluşturmasında

yardımcı olmak gerekmektedir. Fiziki ortamın

müsait olmasının yanında özellikle bizim

toplumumuzda dost ve aile bağlarının güçlü

olması sebebiyle çok sık yapılan ya da kabul

edilen dost ve akraba ilişkilerine bu süre

zarfında düzenleme getirilmeli, sınava

hazırlanan öğrencinin konsantrasyonunu

bozacak türden yardımlar kendisinden

beklenmemelidir. Unutulmamalıdır ki sınava

hazırlanma sürecinde bireye verilen destek

sınavdan alınacak başarılı sonuca olumlu etki

yapacaktır.

Sınava Hazırlanan Bireye Öğretmenlerin

Yapabileceği Yardımlar:

Süreç içerisinde özellikle okul

öğretmenleri öğrencilerin motivasyonlarını

olumlu yönde etkileyecek desteklerini

öğrencilere hissettirmelidirler. Anne ve

babalarda olduğu gibi onlarında

öğrencilerinden aşırı bir beklenti içerisinde

olmamaları, olumlu yönde telkinlerle kendile-

rine yardımcı olmaları çok önemlidir. Bunun

yanında okullarda bulunan Psikolojik

Danışmanların öğrencilere sınav kaygısı

konusunda, meslek seçimi, hedef belirleme ve

uygun ders çalışma yöntemleri konusunda

yapacakları yardım son derece önemli bir yer

tutmaktadır.

Görüldüğü üzere sınava hazırlanma

süreci sadece sınava giren öğrencinin

kendisiyle ilgili olmamaktadır. Sınava

hazırlanan öğrenciyle iletişim halinde bulunan

herkesin uyum içinde olması, öğrenciyi

olumlu yönde desteklemesi son derece

önemlidir. Özellikle bireyinde kendine

güvenip olumlu düşünmesi sınav kaygısının

üstesinden gelebilmesi açısından çok önemli

bir yer tutmaktadır.

Saygılarımla.

Gökhan SÖNMEZ

Psikolojik Danışman ve Psikoterapist

Page 10: PsikoRAM Haziran 2015

SINAV KAYGISINA YÖNELİK ARAŞTIRMALAR

Sınav kaygısı teorisi ilk olarak Mandler ve Sarason (1952) tarafından bireylerin sınav

ortamındaki davranışlarını betimleyen sorulardan oluşan Sınav kaygısı “Soru listesi” (TAO)

makalesiyle sunulmuştur. Wine 1971) yüksek sınav kaygılı bireylerin, değerlendirme ortamların-

da, düşük sınav kaygılı bireylere göre, daha başarısız olduklarını ifade etmiş ve aradaki bu

performans farkını açıklayabilmek için de bu durumu "Dikkat Hipotezi" ile açıklamıştır. Bu

hipotezde, yüksek sınav kaygılı bireylerin, işle (sınavla) ilintili olmayan bilişsel yaşantılara

girdiklerini; otonomi tepkilere odaklaşarak kendi dikkatlerinin dağılmasına ve başarılarının

düşmesine neden olduklarını belirtmiştir.

Sara son (1975) ise yüksek sınav kaygılı bireylerin değerlendirme ortamıyla karşı karşıya

geldiklerinde dikkatlerini başka yönlere odaklaştırma eğiliminde olduklarını belirtmiştir. Sara son'

a göre burada iki tepki oluşmaktadır. Birincisi duyuşsal ve otonomi reaksiyonlarla ilgilidir.

Örneğin aşırı terleme kalp atışlarının artması gibi tepkilerdir. Diğeri ise bilişsel boyut ile ilgilidir.

Örneğin sınav esnasında kendi kendilerine "Ben aptalım," "başaramayacağım" gibi telkinlerde

bulunmadır. Bilişsel tepkilerin performansa olumsuz etkisi, duygusal heyecansal boyuttan daha

fazla olmaktadır (Akt. Erkan, 1994).

Gençdoğan (2002) ve Hancock (2001) yaptıkları araştırmalarda, sınav kaygısının, fiziksel

ve psikolojik açıdan olumsuz davranışların ortaya çıkmasına yol açtığını belirtmişlerdir.

Rubenzer (1988) ise, öğrencilerin sınav kaygısının rahatsız edici fiziksel etkilerinden

kaçınmak için sınav sırasında kaygılarını bastırabileceklerini belirtmiştir. Ayrıca Genç doğan ve

Hancock, sınav kaygısının, “Sınavın biran önce bitmesini istemek” gibi geçiştirmeci tepkilere yol

açabildiği gibi, sınava ilişkin tutum ve çabalarda bitkinliğe ani duygusal çıkışlara, aşırı fiziksel

tepkilere veya depresif belirtilere yol açabileceğini belirtmişlerdir. (Gençdoğan, Tuğluk, 2004).

Morris ve Fulmer (1976) deneysel çalışmalarda deneklerin sorulara verdikleri yanıtların

doğru mu veya yanlış mı olduğu hakkında anında geribildirim (feedback) verilmesinin, deneklerin

kuruntu puanlarının diğer gruplardan yüksek olduğunu göstermiştir. Deney sonuçları sınavın

önemi ve performans hakkında geribildirim verilmesi ile kuruntu puanları arasındaki ilişkiyi

ortaya koymuştur.

Deffenbacher (1978, 1980), Sınav kaygısının tek tip bir durum olmadığını; “kuruntu” ve

“duyuşsallık" "(heyecansallık)” faktörüne ek olarak görev kaynaklı müdahale ; (Taskgenerated

ınterference) ve fizyolojik uyarılmanın da durumluluk kaygının öğeleri olabileceğini belirtmiştir.

Deffenbacher'in önerdiği (1978) öğelerden görev kaynaklı müdahale, çözülemeyen bir probleme

takılma, zaman sınırlılığı ile zihni meşgul etme gibi ilişkisiz görev parametrelerine duyarlı olma

eğilimi olarak açıklanabilir.

Page 11: PsikoRAM Haziran 2015

Yüksek stres altındaki yüksek kaygılı kişiler, düşük stres altındaki yüksek sınav kaygılı bireylere ve

her iki koşul altındaki düşük sınav kaygılı bireylere göre daha çok görev kaynaklı müdahale

yaşamaktadırlar. Görev kaynaklı müdahale düzeyi kuruntu düzeyinden anlamlı bir farklılık göstermemekte-

dir. Fakat her ikisinin de (duyuşsallık) heyecan düzeyinden daha yüksek olduğu ifadelendirilmiştir.

Yine Trapp Kausler (1958) sayı sembol performansı ile düşük ve yüksek sınav kaygılı kişilerin

beklentilerinin anlamlı bir şekilde seviyelerini karşılaştırmıştır. Yüksek kaygılı kişilerin anlamlı bir şekilde

düşük kaygılı kişilerden daha az olduğu gözlenmiştir. Yüksek kaygılı kişiler sınav devam ettikçe

performansları hakkın da karamsar olmaktadır(Wine,1971)(1990), 13-15 yaş grubu ortaöğretim

öğrencilerinin kaygı düzeyi ile ilgili araştırmasında okul rehberlik servisine başvuran ve

başvurmayanlarda kaygıyı incelenmiştir. Araştırma sonucunda yaş, cinsiyet, ailenin tutum ve davranışları,

ailenin ekonomik yapısı ile kaygı arasında anlamlı ilişki olduğu gözlenmiş ve değişkenler arasında önemli

etkileşimler olduğu belirtilmiştir . Öğrenci başarılarının değerlendirilmesinde sınavlar önemli bir yere

sahiptir. Sınavlara hazırlanmak ise düzenli olarak derslere çalışmaktan, öğrenilmiş konuların tekrar

edilmesinden geçmektedir (Tan, 2000).

Engelleme hipotezi ise sınav kaygısının performansı aktif olarak düşürdüğü, önceden öğrenilmiş

bilgileri geçici olarak engellediği, orijinal öğrenmeyi yok etmediği, yalnız performansı geçici olarak

engellediğini varsaymıştır. Hipotezin temel anlayışı; sınav kaygısının öncelikle öğrenilmiş bilgilerin

ipuçlarını elde etme işlemi ile karıştığı, karışma derecesinin başlangıçtaki çalışma düzeyine bağımlı

olmadığı, kaygıya eğilimli kişilerin test alma koşullarından oldukça etkilendiği varsayımından destek

almaktadır (Covington,Omelich1987, Akt., Cülen, 1993).

Spielberger ve Katzenmeyer; 1959 da kaygılı öğrencilerin sınav kaygısı düşük öğrencilere göre

notlarının düşük olduğunu ve okuldan ayrılma oranlarının daha fazla olduğunu göstermişlerdir (Doktor,

Altman, 1969).

Covington, Omelich (1987) kolej öğrencileri üzerinde tehdit edici koşulların kaldırıldığı

sınavlarda; yüksek sınav kaygılı öğrencilerin performanslarının yükseldiği, önceden engellenmiş bilgileri

ortaya çıkardığı ve etkili çalışma stratejilerini kullanarak bu bilgileri kullanışlı hale getirebildiğini

saptamıştır.

Bruch, Perl, Giordina öğrencilerin sınav kaygı düzeylerini dikkate almadan yaptıkları araştırmada:

akademik olarak başarılı öğrencilerin, başarısız öğrencilere göre kodlama stratejilerini olumlu kullandıkları,

bilgiyi işleme stratejilerinde farklılıkların olduğu, test alma teknikleri hakkında önemli derecede bilgi sahibi

olduklarını saptamışlardır (Akt., Cülen, 1993).

Cengiz (1988), Lise III. Sınıf öğrencilerinin ÖSYS I. Basamak sınavı öncesi ve sonrası kaygı

düzeylerinin bazı faktörler yönünden karşılaştırıldığı çalışmasında ÖSYS I. Basamak sınavının tüm

öğrencilerde kaygıyı yükselttiğini bulmuştur (Akt., Çavuş oğlu, 1993).

Sınav kaygısının bilişsel ve duyuşsal olmak üzere iki boyutu olduğu, Liebert ve Morris (1967)

tarafından belirtilmiştir. Sınav kaygısının bilişsel boyutu, kuruntu olarak tanımlanmakta ve başarısızlığın

sonuçlarını düşünme, yeteneği hakkında kuşkuya düşme gibi öğeleri içermektedir. Bu farklılık kuruntunun

performans ile olumsuz bir ilişkisi olduğunu göstermektedir. Daha sonraları yapılan araştırmalar sonucunda

performans beklentisinin kuruntu ile duyuşsallık boyutundan daha fazla olumsuz yönde ilişkili olduğu

gözlenmiştir.

Moris ve Liebert’ in bulgularına göre performans kaygının kuruntu boyutu ile ilgili görünmektedir.

Duyuşsallık boyutunun performansla ilgili olmadığı belirtilmiştir (Liebert, Morris, 1970).

Aydın tarafından 1992 yılında yapılan araştırmada Anadolu Liseleri Sınavına girecek 65 kız ve 79

erkek öğrenci olmak üzere toplam 144 öğrenciye sınavdan üç gün önce Sınav Kaygısı Envanteri’nin

uygulanmasının sonucunda ; öğrencilerin % 60. 41’inin sınav kaygısının yüksek olduğu tespit edilmiştir.

Kaygı düzeyi yüksek öğrencilerin %31,25’ini kız, %29,16’sını ise erkek öğrenciler oluşturmuştur. Yapılan

bu çalışmada ; kız öğrencilerin sınav kaygısı düzeyi erkek öğrencilerinkine oranla manidar düzeyde

yüksek bulunmuştur.

Aydın, ayrıca örneklemdeki öğrenciler arasında sınav kaygısı yüksek olan çocukların oranının (%

60,41) dünya literatürü ile karşılaştırıldığında oldukça yüksek olduğunu, bu oranın Amerika Birleşik

Devletlerindeki çocuklar arasında yapılmış olan bir araştırmada %20 olduğunu belirtmiştir (Akt,

Olgun ,1998).

Page 12: PsikoRAM Haziran 2015

Kozacıoğlu (1982) düşük, orta ve yüksek sosyoekonomik düzeyi temsil eden üç İstanbul lisesinden

150 öğrenci ve bu öğrencilerin ebeveynleri ile yaptığı bir çalışmada, öğrencilerin kaygı düzeylerini

Durumluk Sürekli Kaygı Envanteri ile saptamıştır. Çalışmanın amacı, farklı sosyoekonomik düzeydeki

öğrencilerin kaygı seviyesi ile ebeveynlerinin çocuk yetiştirme ve aile tutumu arasındaki ilişkiyi

karşılaştırmalı olarak incelemektir. Bulgular öğrenci grupları arasında kaygı ortamları açısından önemli

farklar olmamasına karşın, düşük sosyoekonomik düzeyi temsil eden öğrencilerde sürekli kaygı puanlarının

diğerlerinden daha yüksek olma eğilimini gösterdiği şeklindedir. Öğrencilerin kaygı düzeyleri ile

ebeveynlerin çocuk yetiştirme tutumları arasındaki ilişkileri yönünden elde edilen veriler şöyle

özetlenebilir. Üst Sosyoekonomik Seviye’deki annelerin demokratik davranma ve eşitlik tanıma boyutunda

belirgin bir puan fazlalığı elde etmişlerdir. Alt SES’ teki anneler ise aşırı kontrolcülük ve baskı ve disiplin

tutumlarını destekleyen puanlar almışlardır. Bir diğer değişle orta ve üst seviyedeki anneler Baskı Disiplin

boyutunu alt SES’ teki anneler kadar desteklememektedir. Ailenin sosyoekonomik düzeyi ne olursa olsun

çocuk yetiştirme tutum ölçeğinin (Le Compte ve ark.,1978) aşırı kontrol, baskılı disiplin ailede karı koca

geçimsizliği ve annenin ev kadınlığı rolünü reddetme tutumunu yansıtan boyutlarıyla öğrencilerin kaygı

puanları arasında orta derecede ve anlamlı korelasyonlar bulunmuştur. Ayrıca sürekli kaygı ile ailenin

demokratik tutumu arasında düşük derecede negatif bir korelasyon gözlenmiştir (Kulaksız oğlu, 2004).

Hollansworth, Glazeski, Kirkland, Jones ve Van Norman' a (1979) göre; sınav esnasında kendini

olumsuz değerlendirme, sınav dışı düşünceler, kendini olumlu değerlendirme, sınavla ilgili düşünceler

şeklinde performansı etkileyen dört çeşit zihin etkinliği vardır. Sınavla ilgili düşünce ve kendini olumlu

değerlendirme şeklindeki zihinsel etkinlik performansı geliştirir ve sınavı kolaylaştırıcı (taskfacilitating)

yönde etkilerken, sınav dışı düşünceler ve kendini olumsuz değerlendirme ise performansı geriletir ve sınav

başarısını düşürür (Zatz , Chassin, 1983, Akt., Cülen ,1983).

İlkaracan (1988)' de yaptığı araştırmada Anadolu Liseleri ve Özel Türk ve Yabancı Okullara Giriş

Sınavlarında başarılı başarısız olmuş 1012 yaş çocuklarının öz kavramını etkileyen değişkenleri ele

almıştır. Araştırma sonucunda elde edilen bulgular, çalışmanın sınav kaygısı, "demokratik", "aşırı

koruyucu", "sıkı baskı ve disiplinci" anne tutumları, anne eğitimi ile ilgili denencelerini desteklemiştir

(Akt., Çavuşoğlu, 1993)

Berengi' nin (1996), Anadolu Liseleri Sınavına hazırlanan 300 öğrencinin denek olarak kullandığı,

sınav kaygı düzeyleri ile benlik kavramlarının bazı değişkenlere göre incelediği araştırmasında elde ettiği

sonucu şu şekilde özetlemek mümkündür: Benlik kavramı olumsuzlaştıkça kaygı düzeyinin yükseldiği,

sosyoekonomik düzey, ailedeki kardeş sayısı, çocuğun doğum sırası ve anne babanın öğrenim durumunun

sınava girip girmeme durumunu etkilediği; kardeş sayısı ve anne yaşının benlik kavramını

etkilediği, çocukların genellikle kendi kendilerine sınava hazırlandıkları, yardım almadıkları; kaygı

durumları ile cinsiyet ve baba yaşı arasında anlamlı ilişkiler olduğu elde edilen bulgulardır.

Galassi, Freerson ve Sharer (1981) sınav kaygısının oluşumuna katkısı olan özellikleri ortaya

koymak için yaptıkları araştırmada sınav kaygı düzeyinin %7.9 olumlu düşünceler, %35.25 olumsuz

düşünceler, %29.3 bedensel heyecanlanma, %28.34 sübjektif rahatsızlık, %1.4 not tahmininden

etkilendiğini saptamışlardır (Akt., Cülen, 1993). Başarır (1990), öğrencilerin sınav kaygısı düzeyi,

durumluk kaygı düzeyi, akademik başarı ve sınav başarısı arasındaki ilişkileri incelemiştir. Araştırma 267

öğrenci üzerinde her iki cinsiyetten ve fen lisesi ile meslek lisesine başvuran öğrenciler üzerinde yapılmış

ve bulgulara göre ;

1)Sınav başarısının akademik başarı ile, sınav kaygısı düzeyinin de durumluluk kaygı düzeyi ile

olumlu yönde ilişkili olduğu gözlenmiştir. Buna karşılık, sınav başarısı ile durumluk kaygı düzeyi

ve sınav kaygısı düzeyi arasında, ayrıca akademik başarı ile durumluk kaygı düzeyi ve sınav

kaygısı düzeyi arasında olumsuz yönde ilişki bulunmuştur.

2)Düşük sınav kaygısı yaşayan öğrencilerin sınavlarda ortalama olarak, yüksek sınav kaygısı

yaşayan öğrencilere oranla daha başarılı oldukları bulunmuştur.

3)Yüksek ve düşük sınav kaygısı yaşayan öğrencilerin ortalama akademik başarıları arasında,

sınav kaygısı düşük olanların lehine anlamlı fark bulunmuştur.

Page 13: PsikoRAM Haziran 2015

SINAV ÖNCESİ BAZI ÖNERİLER

Yoğun ders çalışmak yerine soru çözümlerine odaklanın.

Bol bol deneme çözün.

Alışkın olunan davranış şeklinin dışına çıkmayın. Çalışma sistemi ne ise son güne

kadar o sistemle devam edin.

Sınavdan öncesi günü dinlenmeye ayırın. Ancak kendinizi rahat hissetmiyor ve

mutlaka bir şeyler yapmalıyım diyorsanız çok yormamak kaydıyla çalışma

yapabilirsiniz.

Sınav öncesi son günleri rahat geçirin.

Bedensel ve zihinsel yorucu aktivitelerden sınav öncesinde uzak durun.

Sınav gecesi erken uyuyun, dinlenmiş ve zinde olmaya dikkat edin.

İmkan varsa sınavdan bir gün önce gidip sınav yerinizi görün.

Sınavı çok veya az konuşmayın, bu konuda dengeli bir tavrınız olsun.

Sınav Giriş Belgelerinizi akşamdan hazırlayın. Sınav Giriş Belgeleri ÖSYM

tarafından posta yoluyla gönderilmeyeceğinden Sınav Giriş Belgelerinin çıktılarını

www.osym.gov.tr sitesinden almayı unutmayın.

Sınav sabahı alışık olunmayan kahvaltıdan uzak durun. Normal şekilde kahvaltınızı

edin.

Sınava giderken rahat kıyafetler tercih edin.

En geç yarım saat kala sınav yerinde olun.

Sınav anında heyecan ve kaygı durumu olursa nefes egzersizleri yapın.

Sınav anında 15-20 saniyelik esler verin. Bu kısa aralar zaman kaybı değil dikkat

toplama olarak görün.

Deneme sınavlarında hangi sistemi kullanıyorsanız onu uygulayın. Her zamanki bö-

lüm ve sorudan çözmeye başlayın.

Turlama yöntemini kullanın. Yapamadığınız sorular üzerinde fazla durmayın. Geçin

zaman kalırsa tekrar dönün.

Zaman kaybı ve kaydırma riskine karşı önce soru kitapçığını hemen ardından cevap

kağıdını işaretleyin.

Sınava gidişi tören merasimine dönüştürmeyin. İllaki biri diyorsanız onunla sınava

gidebilirsiniz.

Page 14: PsikoRAM Haziran 2015

Lise Tercihi Yaparken Nelere

Dikkat Edilmeli ???

Hepimizin bildiği gibi ülkemizde bir

çok lise türü var. Bu lise türlerinin her biri

farklı kariyer planları sunuyor. Aslında uygun

liseyi seçmemiz için ilk ve yeter şart hayattan

beklentilerimizi doğru belirleyebilmek. Bu

önemli kararı alırken olayı akışına bırakmak

geri dönülmez ve pişman olacağımız sonuçlar

ortaya çıkarabilir. Sadece akademik olarak

değil, kişisel gelişim ve karakter oluşumunun

gelişeceği bu önemli yıllarda çocuğun

geleceği düşünülerek karar vermek gerekiyor.

Sadece sınav başarısına dayanarak okul

seçmek değil, çocuğun zeka, yetenek, mesleki

ilgisini göz önünde bulundurarak seçim

yapmak çok önemli. Çocuğumuzun liseyi

bitirir bitirmez iş sahibi olmak isteyip

istememesi, en kısa yoldan meslek sahibi

olmak istemesi, üniversiteden sonra

düşündüğü yaşantı… gibi sorulara verdiğimiz

cevaplar bir öğrencinin hangi lise türünü

istediğinin belirleyicisi oluyor. Lise eğitimden

sonra meslek hayatına katılmak isteyen bir

öğrenci için meslek liseleri öncelikli olabilir.

Tercih sıralaması kişiden kişiye göre

elbette değişiyor olmakla birlikte velilerin ve

öğrencilerin lise seçiminde aşağıdaki unsurlar

belirleyici olmalı.

Lise tercih ederken dikkat edilmesi

gereken noktalar:

Kaliteli eğitim verilip verilmediği

İyi bir eğitim kadrosunun olup olmadığı

Okulun üniversite sınavında ve akademik

alandaki başarıları

Çocuğun sosyal ve sanatsal etkinliklerde

bulunabileceği alanların olması

Spor alanlarının olup olmadığı

Laboratuarlarının ve kütüphanenin varlığı

Kulüp çalışmalarının olması ve etkinliği

Rehberlik servisinin olup etkin çalışması

Yabancı dil eğitim kalitesi

Teknolojiyi ve güncel bilgileri hayata ge-

çirmesi

Okulun güvenliği

Okulun vizyonu ve misyonunun iyice be-

lirginleşmesi vb.

Tercih sıralaması kişiden kişiye göre

elbette değişiyor olmakla birlikte velilerin ve

öğrencilerin lise seçiminde yukarıdaki unsur-

lar belirleyici olabilir.

Psikolojik Danışman İbrahim UZUN

Page 15: PsikoRAM Haziran 2015

Ortaöğretim Kurumlarına Geçiş Uygulaması Tercih ve Yerleştirme

Ortaöğretim Kurumları

Fen Liseleri

Sosyal Bilimler Liseleri

Anadolu Liseleri

Mesleki ve Teknik Anadolu Liseleri

Çok Programlı Anadolu Liseleri

Mesleki ve Teknik Eğitim Merkezleri

Anadolu İmam Hatip Liseleri

Açık öğretim Kurumları

Özel Öğretim Kurumları

2015–2016 öğretim yılı için, öğrencilerin Yerleştirmeye

Esas Puanına (YEP) göre okul türlerine yerleştirme

işlemleri yapılacak olup yerleştirme sonuçları aynı

öğretim yılı için geçerli olacaktır.

YEP (Ortaöğretim Yerleştirmeye Esas Puan)

Ortaöğretime yerleştirmeye esas puan hesaplamasında

öğrencilerin 6, 7 ve 8'inci sınıf yıl sonu başarı puanlarıyla

8'inci sınıf ağırlıklandırılmış ortak sınav puanları

toplanır, elde edilen toplam ikiye bölünerek merkezi

sistemle öğrenci alan ortaöğretim kurumlarına

yerleştirmeye esas puan hesaplamasında kullanılır.

Puanlama 500 tam puan üzerinden yapılmaktadır.

YEP (Yerleştirmeye Esas Puan) 24 Haziran 2015

tarihinde bakanlığın resmi internet adresinden

yayınlanacaktır.

24 Haziran 2015 Tercihlere Esas Kontenjan Tablolarının İlanı

24 Haziran 2015 Yerleştirmeye Esas Puanların (YEP) İlanı

6 Temmuz -16 Temmuz

2015

Yerleştirme İşlemleri İçin Tercihlerin Alınması

14 Ağustos 2015 Yerleştirme Sonuçlarının İlanı ve Kesin Kayıt

14 Ağustos 2015 Boş Kontenjanların İlan Edilmesi

17-21 Ağustos 2015 İl/İlçe Öğrenci Yerleştirme ve Nakil

Komisyonlarınca Tercih Başvuruların Alınması

24 Ağustos 2015 Öğrenci Yerleştirme ve Nakil Komisyonları

Yerleştirme Sonuçlarının İlanı ve Kesin Kayıt

24 Ağustos 2015 Yerleşemeyen Öğrencilerin Açık Öğretim

Kurumlarına Kayıtlarının Yapılması

14 Eylül 2015 2015-2016 Eğitim-Öğretim Yılı Açılışı

2015 ORTAÖĞRETİM KURUMLARI TERCİH VE

Page 16: PsikoRAM Haziran 2015

TERCİH İŞLEMLERİ

8’inci sınıfı başarıyla tamamlayan tüm öğrenciler

yerleştirme işlemleri için tercihte bulunabilecektir. Ancak

güzel sanatlar ve spor liseleri için tercih yapacak

öğrencilerin bu liselere kayıt kabul şartlarını taşımaları

gerekecektir.

Tercihler öğrenci/veli tarafından, https://eokul.meb.gov.tr

internet adresinden yapılabileceği gibi mezun olduğu

okuldan ya da herhangi bir ortaokul müdürlüğünden de yapılabilecektir.

Sınavla öğrenci alacak özel okullara kayıt işlemini

yaptıran öğrenciler tercihte bulunamazlar.

İnternet adresinden tercih işlemleri için giriş yapıldığında,

tercih işlemleri ekranında, «ÖZEL OKULA KAYIT

YAPTIRDIM TERCİH YAPMAYACAĞIM» ve

«TERCİH YAPMAK İSTİYORUM» butonlar ının

seçenek olarak sunulması sağlanacaktır.

Yerleştirmede öğrenciler tüm okul türlerini içeren 25

okula kadar tercihte bulunabileceklerdir .

Tercih işlemleri, Bakanlığımız http://www.meb.gov.tr,

http://oges.meb.gov.tr veya https://eokul.meb.gov.tr

internet adreslerinde yayımlanan tercih listelerinde yer

alan okulların tercih kodlarına göre, öğrenci velisi

tarafından 06-16 Temmuz 2015 tar ihler i arasında

yapılacaktır.

Elektronik ortamda tercih işlemlerini yapamayan veliler

için okul müdürlüğü, tercih işlemlerini öğrenci velisi

adına, velinin doldurup imzalayarak verdiği Ek-1’deki

“Yerleştirme İşlemi Tercih Ön Çalışma Formu” na bağlı

kalarak veli adına yapacaktır (16 Temmuz 2015 saat

17:00’ye kadar).

Tercihler okul müdürlüğü tarafından elektronik olarak

onaylanacaktır. Tercihlerle ilgili varsa her türlü düzeltme

elektronik onaylamadan önce yapılacaktır. Onaylama

işlemi yapıldığı anda öğrencinin tercih işlemi

tamamlanmış olacak, aksi takdirde öğrenci tercih

yapmamış sayılacaktır.

Tercihlerin elektronik ortamda hatasız ve eksiksiz olarak

tercih ve yerleştirme e-kılavuzuna uygun doldurulması

gerekmektedir. Tercih listesinden öğrenci velisi, onay

işleminden ise okul müdürlüğü ile veli birlikte

sorumlu olacaktır.

Elektronik ortamda onaylanan “Yerleştirme İşlemi Tercih

Ön Çalışma Formu” nun çıktısı alınarak okul

müdürlüğü yetkilisi ile veli tarafından imzalandıktan

sonra aslı okulda saklanacak ve bir nüshası imza karşılığı

veliye verilecektir.

Tercih ve yerleştirme ile ilgili tüm işlem ve bilgilendir-

meler http://www.meb.gov.tr, http://oges.meb.gov.tr

ile https://eokul.meb.gov.tr adreslerindeki veli

bilgilendirme sisteminden sürekli olarak yapılacaktır.

Tercih başvurusu sadece 1 (bir) kez yapılacağından

başvuru işleminden sonra değiştirilemeyecektir.

YERLEŞTİRME İŞLEMLERİ

8’inci sınıfta öğrenim gören ve tercihte bulunan tüm

öğrencilerin ortaöğretim kurumlarına yerleştirme işlemleri

YEP üstünlüğü, tercih önceliği ve okul kontenjanına göre

yapılacaktır. Güzel sanatlar ve spor liselerine yerleştirme

işlemleri güzel sanatlar ve spor liselerine giriş mevzuatı

esas alınarak, tercihler doğrultusunda merkezi olarak

yapılacaktır.

Tercih ekranında hiçbir işlemi yapmayan öğrencilerin

yerleştirme işlemleri ise sistem tarafından açık öğretim

kurumlarına gerçekleştirilecektir. Ancak özel eğitim ihtiyacı

olan öğrencilerin yerleştirme işlemleri açık öğretim

kurumlarına yapılmayacaktır.

Yerleştirme sonunda tercihlerine göre bir ortaöğretim

kurumuna yerleşemeyen öğrenciler Öğrenci Yerleştirme ve

Nakil Komisyonunca boş kalan kontenjanlar için il/ilçe

sınırları içerisinde 5 (beş) tercih alınarak YEP üstünlüğüne

göre 24 Ağustos 2015 tarihine kadar merkezi yerleştirme

sistemi ile yerleştirilecektir.

Yerleştirme işlemleri sonucunda öğrencilerin öğrenim

görmeye hak kazandıkları okullar belirlenmiş olup, kesin

kayıtları sistem tarafından otomatik olarak yapılacaktır.

Yerleştirme işlemleri bir defaya mahsus yapılacak olup

yedek yerleştirme yapılmayacaktır.

Öğrencilerin yerleştirme sonuçları https://e-okul.meb.gov.tr

adresinde açıklanacak olup sonuç bilgilerinde, kaydının

yapıldığı okul bilgileri bulunacaktır. Ayrıca, SMS ile

bilgilendirilmek isteyen velilere mobil bilgilendirme servisi

aracılığı ile yerleştirme sonuçları bildirilecektir.

Genel ilköğretim programını tamamlayan, özel eğitim

ihtiyacı olan öğrencilerden özel eğitim değerlendirme

kurulu raporu doğrultusunda kaynaştırma yoluyla eğitim

alacak öğrenciler engel durumu ve özellikleri ile ikamet

adresleri dikkate alınarak anadolu liseleri, anadolu imam

hatip liseleri, mesleki ve teknik anadolu liseleri, çok

programlı anadolu liseleri ile mesleki ve teknik eğitim

merkezlerine il/ilçe öğrenci yerleştirme ve nakil komisyonu

kararı ile şubelere dengeli bir şekilde yerleştirilebilecektir.

Özel eğitim ihtiyacı olan öğrencilerin puanları,

yerleştirildikleri okulların puanlarını hiçbir şekilde

etkilemeyecektir.

Özelokullar için %100 burslu okutacakları öğrencilerin

yerleştirilmesi, Bakanlıkça puan üstünlüğü esasına göre

%5’lik dilimden seçilerek yapılacaktır.

Özelokullarda öğrenimi süresince burslu olarak okutulan

öğrenci başarısı devam ettiği sürece bu haktan

yararlandırılacaktır. Herhangi bir şekilde kurumdan ayrılan

burslu öğrencilerden öğrenim gördüğü süre için ücret talep

edilmeyecektir.

Page 17: PsikoRAM Haziran 2015
Page 18: PsikoRAM Haziran 2015

Sınav Terapileri

Sınav Kaygısına Son

Yüksek kaygı öğrenmeye elverişli olmadığı gibi

öğrenmeyi de sabote etmektedir. Sınav kaygısı yaşayan

öğrencilerin en büyük problemlerinden biri kendileri

hakkında olumsuz inanışlarının olmasıdır. Bunlar genelde

aşağıdaki negatif düşünceler şeklindedir:

Sınavlarda başarısız olacağıma inanıyorum…

Okuldan, okumaktan nefret ediyorum…

Üniversiteyi kazanamam…

Kendimi başarısız görüyorum…

Sınava giremezsem, girip de bir şey yapamazsam diye

korkuyorum…

Hangi mesleği seçeceğimi bilmiyorum... gibi..

İşte bu kaygılarınızı ortadan kaldırarak başarıya

ulaşmak istiyorsanız, elinizdeki kitap size bu zamana kadar

yazılanlardan çok çok farklı yöntemlerle başarının yolunu

gösterecektir. Uzman Psikolojik Danışman ve Rehber

Bahar Özcan'ın yazdıklarını okuduktan sonra inanın başarı

çok yakınınızda…

İstediğiniz Soru(n)dan Başlayabilirsiniz.

Bu kitap, uzman bir psikolojik danışmanın öğrencileriyle

yaptığı başarı odaklı görüşmeleri içeriyor.

Denemelerde zaman yetmiyor,

İçimden ders çalışmak gelmiyor,

Çalışıyorum çalışıyorum olmuyor,

Dikkatim çabuk dağılıyor,

Aşırı heyecanlanıyorum ve

Konuları anlıyorum ama soruları çözemiyorum gibi

sorunlarla rehberlik servisine gelen öğrencilerle, Uzman

Psikolojik Danışman Mehmet Teber arasında geçen

görüşmelerden oluşuyor.

Böylece siz, bir öykü tadındaki bölümleri keyifle okurken

sınavda sizi başarılı kılacak yöntemleri de öğrenmiş

oluyorsunuz. Kısacası bu kitap, hem rehberlik uzmanlarına

hem de öğrencilere ışık tutuyor.

Kitap Önerileri

Page 19: PsikoRAM Haziran 2015

Sınav

3 İdiots

3 Idiots 2009 yapımı bir Bollywood filmidir. Film Hindis-

tan'ın en iyi mühendislik okulundaki üç arkadaşın dostluk-

larını ve hayatını anlatırken eğitim sistemini eleştirmekte-

dir. İyi Seyirler...

ÖSS öğrenci seçme sınavı sorularını çal-

maya çalışan öğrenci grubu ve onlara yardım

eden muhteşem bir adam. Türk sinemasında

şu ana kadar yapılan en iyi gençlik filmi,

komedi dram yerine oturmuş. İyi Seyirler...

Film Önerileri

Page 20: PsikoRAM Haziran 2015

RAM’ DAN HABERLER

Şanlıurfa Rehberlik Ve Araştırma Merkezi Psikolojik Danışma Rehberlik Bölümü

Olarak Okullarımızda Seminer Çalışmalarımız Devam Ediyor.

Fatma Zehra Kız Anadolu İmam Hatip Lisesi YGS-LYS ve Motivasyon Semineri

Şanlıurfa Kız Anadolu İmam Hatip Lisesi YGS-LYS ve Motivasyon Semineri

Page 21: PsikoRAM Haziran 2015

RAM’ DAN HABERLER

Şanlıurfa Rehberlik Ve Araştırma Merkezi Psikolojik Danışma Rehberlik Bölümü

Olarak Okullarımızda Seminer Çalışmalarımız Devam Ediyor.

Güzelşehir Anaokulu Aile İçi İletişim Semineri

Şanlıurfa Ortaokulu Çocukların Gelişim Dönemleri ve İletişim Grup Rehberliği

TBM Bağımlılıkla Mücadele Rehber Öğretmen Eğitimleri

Page 22: PsikoRAM Haziran 2015
Page 23: PsikoRAM Haziran 2015

Adres : Kamberiye Mah. No:57 Akbank Karşısı Haliliye/ŞANLIURFA

Telefon : 0414 216 91 00

http://sanliurfaram.meb.k12.tr/

[email protected]

ŞANLIURFA

REHBERLİK VE ARAŞTIRMA MERKEZİ

facebook.com/pages/Şanlıurfa-RAM

@PsikoRAM