R A M P s i k o HALİLİYE-Şanlıurfa Rehberlik ve Araştırma Merkezi E-Dergi Haziran 2015 Sayı 6 Stres Kaygı Üniversite
R A M P s i k o
HALİLİYE-Şanlıurfa Rehberlik ve Araştırma Merkezi E-Dergi
Haziran 2015 Sayı 6
Stres
Kaygı
Üniversite
ŞANLIURFA REHBERLİK VE
ARAŞTIRMA MERKEZİ
ADINA İMTİYAZ SAHİBİ
İmam Bakır AYDIN / Kurum Müdürü
GENEL YAYIN SORUMLUSU
Bozan DOĞAN / PDR Bölüm Başkanı
EDİTÖR
Aslıhan YILMAZ / Psikolojik Danışman
YAYIN KURULU
Bozan DOĞAN
İbrahim UZUN
Gazi TUNÇ
A.Sinan YILDIRIM
Aslıhan YILMAZ
Hüseyin BENGİ
İNCELEME KURULU
İmam Bakır AYDIN / Kurum Müdürü
İbrahim Halil ERDEM / Müdür Yrd.
Bozan DOĞAN / PDR Bölüm Başkanı
GÖRSEL TASARIM
İbrahim UZUN / Psikolojik Danışman
Sınav Kaygısı Başetme
Yolları
Sınavın Anlamı
Kitap Önerileri
Film Özerileri
4
5
19
18
15
10
Ortaöğretim Kurumları Tercih
ve Yerleştirme Uygulaması
Sınav Kaygısına Yönelik
Araştırmalar
Bu Sayımızda
7
Sınav Kaygısı
14
22
20
Hangi Liseye Gitsem
Karikatürler
RAM’dan Haberler
13 Sınav Öncesi Öneriler
ÖNSÖZ
Merhaba ;
Okullarımızın kapanmasına kısa bir zaman kala yeni sayımızla karşınızdayız. Bu
sayımızda peşimizi ömrümüz boyunca hiç bırakmayan sınav konusunu ele almaya
çalıştık. Sınav öncesi, sınav esnasında ve sınavdan sonra duygusal durumumuzu
olumsuz etkileyen, performansımızı azaltan sınav kaygısı/stresi nedir, ne değildir, iyi
midir, kötü müdür, engellenebilir mi gibi sorulara cevaplar aradık. Ortaöğretime (Lise)
geçiş sistemi tercih süreci nasıl olacak, tercihler nasıl yapılacak gibi konularda bilgiler
paylaştık. Derginin hazırlanmasında emeği geçen tüm arkadaşlarıma teşekkür ederim.
Bir sonraki sayımızda görüşmek dileğiyle…
İmam Bakır AYDIN / Kurum Müdürü
Sınav, öğrencilerin hayatta sıklıkla
karşılaştığı öğrencilerin ziyadesiyle aşina
olduğu bir hayat gerçekliğidir. Öğrenciler
okula başlar başlamaz sınav kavramıyla
tanışırlar. Bu tanışma uzun yıllar sürecek bir
birlikteliği de beraberinde getirecektir. Öyle ki
öğrenim hayatlarının sonuna kadar sınavlarla
uğraşacak ve baş edeceklerdir.
Öğrenciler genelde sınavlara küçük
yaşlardan itibaren tanışmalarına rağmen sınav
kelimesini duydukları zaman tedirgin olurlar.
Bu tedirginlik bazen ciddi boyutlara ulaşan
kaygıya, heyecana ve strese yol açabiliyor.
Öğrenciler sınav maratonu boyunca ve
sonrasında da mutsuz, üzüntülü hatta
depresyonda dahi olabiliyorlar. Geceleri
uyuyamama ,gündüz halsiz, bitkin
olma, düzenli beslenememe, aile ve çevreyle
sağlıksız ilişkiler oluşması da sınavlardan
sebep oluşabilecek durumlardır. Peki bütün
bunlar neden dolayı oluyor? Öğrenciler
kendilerini neden bu kadar gerek maddi
gerekse manevi yönden yıpratıyorlar? Sınavlar
bu sonuçları doğuracak kadar önemli mi?
Sınav başarısızlığı bu durumları doğuracak
kadar vazgeçilmez mi? İsterseniz bunun üze-
rinde beraber bir düşünelim. Öğrencilerin bu
tür durumlara düşmesinin nedenlerine
öncelikle bakmamız gerekiyor.
Öğrencilerin bu tür durumlara
düşmesinin farklı nedenleri olabilir. Mesela
aile bu noktada çok büyük bir önem teşkil
ediyor. Ailenin tutumları, öğrenciye ve
sınavlara bakışı çok önemlidir. Aile
öğrencisinden sürekli bir başarı bekliyorsa,
sürekli sınavlarının çok iyi geçmesini
istiyorsa ,sınavlardan hep en iyi puanı
almasını istiyorlarsa bu durum öğrenciyi ciddi
şekilde baskı altına sokacaktır ve bu baskı
öğrenci aleyhinde bir baskı olacaktır.
Öğrencinin diğer başka öğrencilerle kıyas
edilmesi de saydığımız durumların ortaya
çıkışında bir başka neden olarak karşımıza
çıkmaktadır. ‘‘Bak komşunun çocuğu kaç
puan almış, teyzenoğlu birinci olmuş…’’gibi
tutum ve söylemler öğrenciyi ciddi şekilde
yıpratmaktadır. Öğrencinin sınav ile ilgili
kaygısını arttırmaktan başka bir şeye
yaramayan ,öğrenciyi üzen ,kıran tutum ve
söylemlerdir. Bu nedenler öğrencinin
yukarıda saymış olduğumuz durumlara
düşmesinin nedenleri arasında gösterilebilir.
Öğrencinin kendisinin sınava yönelik
bakış açısı da önemlidir. Eğer öğrenci sınavı
olmazsa olmaz olarak görüyorsa, hayatın
başladığı ya da bittiği nokta olarak
değerlendiriyorsa ,mutlaka ama mutlaka
başarılı olmalıyım diye düşünüyorsa bu tür
tutum ve düşüncelerde öğrencinin kendisini
ciddi şekilde yıpratacaktır. Peki olması
gereken nedir? Öncelikle aile ve öğrencilerin
sınavın hayatın sonu olmadığını kabul etmesi
gerekir. Sınavdan sonra da bir hayat olduğu ve
bu hayatın devam edeceğinin bilinmesi ve ona
davranılması gerekir. Bir sınavdan başarısız
olabiliriz fakat hayatın kendisinin de bir sınav
olduğunu unutmamız gerekir. Bu bilinçle
sınavlara baktığımız sınavları bir amaç değil
bir araç olarak değerlendirdiğimiz zaman
inanın hem sınavlarımız daha güzel geçecek
hem de kendimizi aşırı şekilde üzmemize
yıpratmamıza gerek kalmaz. Hayat
sınavınızda ve diğer sınavlarınızda başarılar.
SINAVIN ANLAMI
Psikolojik Danışman Hüseyin BENGİ
Öğrencilerin her yıl rehber öğretmenlere
yönelttiği soruların başında gelir sınav
kaygısı. Çözümünün, algıyı değiştirmek ka-
dar kolay olduğu düşünülse de bu o kadar da
basit bir problem değildir aslında. Sınav ve
tercih dönemlerinin yaklaştığı bu günlerde
sınav kaygısını ele almayı zaruri buldum.
Sınav kaygısını; öğrencinin yıl içinde
edindiği bilgileri sınav esnasında
kullanmasına engel olan yoğun kaygı durumu
olarak özetleyebiliriz. Bu durum öğrencinin
sınava yüklediği anlamla doğrudan ilişkilidir.
Bu sınavı adeta “ölüm – kalım” olarak gören
bir öğrencinin sınav kaygısı yaşaması
kaçınılmazdır. Kısacası; öğrencinin sınava
bakış açısında yapılan sağlıklı değişimle bu
durumun ortadan kalkması büyük oranda
sağlanabilmektedir.
SINAV KAYGISI
Sınav kaygısının belirtileri arasında
sıklıkla rastladığımız durumlar vardır.
Bunlar;
huzursuzluk,
endişe,
başarısızlık korkusu,
çalışmaya isteksizlik,
mide bulantısı,
titreme,
ağız kuruluğu,
iç sıkıntısı,
terleme,
uyku düzeninde bozuklukları olarak
sıralanabilir.
Bu gibi durumların dışında bir
öğrencinin sınav kaygısı yaşadığını
anlayabileceğimiz bazı ipuçları da
bulunmaktadır. Bu durumların bazıları
öğrencinin başarısında belirgin bir düşüş, ders
çalışmayı erteleme, sınav ve hazırlığı
hakkında konuşmayı reddetme olarak
sıralanabilir. Soru sorulmasından rahatsız
olurlar. Dikkat dağınıklığı, odaklanamama
durumu yaşarlar. Sınav kaygısı gerçek dışı
beklenti ve yorumlar içerdiğinden
yanıltıcıdır. Öğrenciyi farkında olmadan
kendi davranışını denetleyemez hale getirir.
Psikolojik Danışman A. Sinan YILDIRIM
Bu konu gündeme geldiğinde eğitimde
çok önemli bir yere sahip olan ailelere de
değinmeden yazıyı bitirmek istemedim. Aile
için sınavın ne anlam ifade ettiği, sınava
yönelik tutum ve yaklaşımları önemlidir.
Sıklıkla aileler kendi kaygılarını çocuklarına
yansıtmaktadırlar. Çocuktan yüksek
beklentilerinin olması, ayrıntılarla aşırı uğraş
sergilemeleri ve sınavı bir araç değil amaç
olarak görmeleri oldukça önemlidir. Aileler
sınırlarının farkında olmalıdırlar. Güven ve
sorumluluk vermeli, önemsemeli, olumlu geri
bildirimde bulunmalıdır. Sınava ilişkin
konuşmalarda özenli davranmalı, gerçekçi
olmalı, akranlarıyla karşılaştırmaktan
kaçınmalıdır. Sınavı yüceltmeme, ölüm kalım
sorunu yapmama, yüreklendirici davranma
önerilmektedir. Aile bireyleri uygun rol modeli
olmalı, uygun aile ortamı sağlamalı ve uygun
problem çözme davranışları geliştirilmelidir.
Unutulmamalıdır ki; sınavla ilgili
duyulan kaygının ortalama düzeyde olması
öğrenci için istenen ve gerekli görülen bir
durumdur. Bu durumun aşırılığa kaçması ise
tamamen sınava yüklenen anlamla alakalıdır.
Bu sebeple öğrencilerin sınava yükledikleri
anlamların ne olduğunu tespit etmekle işe
başlanması doğru bir hareket noktası olacaktır.
Öğrencilerin korkulu rüyası haline
gelen sınav kaygısının oluşum nedenlerinin de
iyi analiz edilmesi gerekmektedir. Gerçekçi
olmayan düşünce biçimlerine sahip olmak
kaygının oluşmasında en önemli süreçtir.
Bunaltıya eğilimli kişilik yapısı
(mükemmeliyetçi, rekabetçi) olanlarda daha
sık görülür. Sosyal çevrenin beklentileri ve
baskısı da önemli bir etkendir. Bu tarzda
yetiştirilmiş öğrenciler genellikle bazı gerçek
dışı otomatik düşüncelerle sınavlara
yaklaşırlar. “Sınava hazır değilim”, “Bu
bilgiler çok gereksiz ve saçma. Nerede ve ne
zaman kullanacağım ki?” “Sınavlar niye
yapılıyor, ne gerek var?” “Bu bilgiler
gelecekte benim işime yaramaz” Sınava
hazırlanmak için gerekli zamanım yok ki! Bu
konuları anlayamıyorum, aptal olmalıyım”
“Ben zaten bu konuları anlamıyorum”
“Biliyorum, bu sınavda başarılı
olamayacağım” “sınav kötü geçecek” “Çok
fazla konu var, hangi birine hazırlanayım?”
sıklıkla gözlenen olumsuz otomatik
düşüncelerdir. Bu ve buna benzer otomatik
düşünceleri yeniden değerlendirerek
öğrencinin daha olumlu bir düşünce tarzı
geliştirmesi hedeflenmelidir. Yapmam
gereken nedir?” “Yapabildiğimin en iyisini
yapabilirim?” “Olabilecek en kötü şey ne”
“Dünyanın sonu değil, telafisi var” Bunda
başarısız olmam her zaman olacağım anlamı-
na gelmez” “Yeterli zamanımın olmadığı doğ-
ru, ancak olan zamanımı en etkili şekilde nasıl
kullanabilirim?’’ gibi düşüncelerin
geliştirilmesi öğrencilerin sınavlara bakış
açısında olumlu bir düşünce oluşturacak ve
kaygının artması engellenecektir.
Hiç kuşkusuz ki insanların tüm
hayatlarını etkileyen mesleki kariyerlerinin
sınavlarla belirlenmesi, sınav kaygısıyla
alakalı çalışmaların yapılmasını zorunlu
kılmıştır. Çünkü kaygı olgusu insanların
hayatlarını olumsuz yönde etkileyen en
önemli sebeplerden bir tanesidir. Sınava
hazırlanma sürecindeki bireylerin kaygıyı
yoğun bir şekilde yaşamaları kendilerinin
sınava yeterince hazırlanamamalarına,
başarılarını yeterince sınava yansıtmamalarına
ve başarabileceğinin altında bir mesleğe
yönelmelerine bazen da sınava hazırlanmayı
tamamen bırakmalarına sebep olabilmektedir.
Bu nedenle sınav kaygısı konusunda sorun
yaşayan bireylere çeşitli bakış açılarından
sorunun çözümüne yönelik araştırmaların
yapılması da son derece önemlidir.
Kaygının bir türü olan sınav kaygısını,
bireylerin öğrenim ya da mesleki yaşantısını
etkileyecek, değerlendirmenin yapıldığı
ortamlarda çeşitli sebeplere bağlı olarak
yaşadığı, fizyolojik ve psikolojik belirtilere
sahip ve birey tarafından hoş karşılanmayan
yoğun duygu durumu olarak tanımlamak
mümkündür.
Sınav kaygısı aslında bütün bireylerde
var olan ve olması gereken bir duygudur.
Çünkü kaygının bireylerde belli bir seviyeye
kadar olması kişiyi sınava ve sınava çalışmaya
motive etmektedir. Herhangi bir kaygı
olmaması da insanların konsantre olup ders
çalışmasını büyük ölçüde zorlaştıracaktır.
Kaygının yoğun yaşanması da bireyde
olumsuz duyguların aktifleşmesine sebep ola-
cağı için öğrenmenin zorlaşmasına ya da
öğrenilen bilginin sınav esnasına
kullanılamamasına sebep olabilmektedir.
SINAV KAYGISIYLA
BAŞ ETMENİN YOLLARI
NELERDİR ?
Olumsuz Düşüncelerden Kurtulmak, Gü-
ven Tazelemek:
Sınava hazırlanma sürecinde olay birey
insanların olumsuzu düşünmeye meyilli
olduklarını bu nedenle en ufak bir zorluk
karşısında ilk akla gelenin olumsuz düşünceler
olduğunu ve bunun herkesin başına
gelebileceğinin farkında olmalıdırlar. Bu
sebeple mümkün olduğunca sınava hazırlanma
sürecinde sınavın sonucuna ilişkin olumlu
düşüncelere yoğunlaşmalı, geçmişte elde ettiği
başarıları daha çok düşünmeli ve düşünce
yoğunluğu olumluya yöneltmelidir. Çünkü
bireyler düşüncenin duyguyu, duygununda
davranışı etkilediğini bilmelidir. Olumlu
düşünmek bir nevi başarılı olacağına inanmak
anlamına gelmekte, inanmanın da başarmanın
vazgeçilmez bir ön şartı olduğu
unutulmamalıdır.
SINAV KAYGISI İLE BAŞETME YOLLARI
Planlı ve Programlı Çalışmak:
Birey için gerçekçi bir hedef belirlendikten
sonra artık birey uzun hedefe değil günlük
atılması gereken küçük adımlara yoğunlaşma-
lıdır. Bu amaçla her gün hangi derse ne kadar
çalışacağını, kaç tane soru çözeceğine kadar
ayrıntısıyla planlamalıdır. Bu şekilde bir
çalışma planının olması bireyin her gün
psikolojik olarak kendini rahat hissetmesini
sağlayacak ve süreç içerisinde özgüvenini
artmasına yardımcı olacaktır. Çünkü sınav
sürecindeki düzenli çalışmak demek başarının
adım adım artması anlamına gelmektedir.
Fizyolojik Olarak Sınava Doğru
Hazırlanmak:
Sınava hazırlanma sürecinde yeme içme
alışkanlıklarına dikkat etmek mümkünse bol
meyve, sebze tüketmek doğru olacaktır.
Ayrıca uykunun düzenli olması, her gün belli
saatler arasında ders çalışmak fizyolojik
olarakta bireye büyük kolaylık sağlayacaktır.
Bunun yanında mümkünse spor yapmak, en
azından yürüyüş yapmak kaygının daha
azalmasına yardımcı olacaktır.
Gevşeme Egzersizleri ve Doğru Nefes
Alma:
Birey sınava ne kadar da iyi hazır lansa
sınav anında belli düzeyde kaygı duyacaktır.
Bu nedenle mümkünse Doğru nefes alma ve
gevşeme egzersizlerini öğrenmek kaygının
azalmasında yardımcı olacaktır.
Kaygının yoğun bir şekilde yaşandığı sınav
anında vücut, fizyolojik olarak kasılır buda
düşünce yoğunluğunun farklı alanlara
kaymasına ve olumsuz düşüncelerin ortaya
çıkmasına sebep olur. Öğrenilen gevşeme
egzersizleri ve doğru nefes alma yöntemleri
bireyin yoğun kaygı düzeyinin azalmasına
sınava motive olmasına olumlu etkide
bulunacaktır.
En İyi Olunan Dersten Sınava Başlamak:
Girilen deneme sınavlarında bu konunun
provası defalarca yapılmış olmalıdır. Birey en
iyi olduğu dersten sınava başlamalıdır. Çünkü
sınav anında kaygı üst düzeye çıkar. Üst
düzeye çıkan kaygı bireyin başarılı olduğu
dersten soruları çözmeye başladığı anda
özgüvenin artmasını sağlamakta, bu da
kaygının azalmasına yardımcı olacaktır.
Gerçekçi Bir Hedef Belirlemek:
Sınava hazırlanma sürecinde temel
noktalardan bir tanesi bireyin ilgi, yetenek,
başarı düzeyi gibi birey için önem arz eden
belli şartlar çerçevesinde kendine gerçekten
uygun olduğunu düşündüğü bir hedef
belirlemesi çok önemlidir. Belirlenen hedefin
ulaşılabilir olması, bireyin ilgi ve
yeteneklerine uygun olması sınava olan
konsantrasyonun artmasına sebep olacaktır.
Ayrıca bu hedef için ne kadar başarısı
göstermesi gerektiğinin belli olması bireyin
gerçekçi bir plan oluşturmasını da
sağlayacaktır.
Sınava Hazırlanma Sürecinde Anne Baba-
ya Düşen Görevler:
Sınava hazırlanma sürecinde olan bireye
ailenin yapabileceği en büyük iyilik ona
destek olmaktır. Anne ve baba bireye sınavın
sonucunda ne olursa olsun kendilerinin onunla
ilgili düşüncelerinin değişmeyeceğini, onu her
şartta desteklemeye devam edeceklerini
belirtmesi, bunu sadece sözle değil
davranışlarıyla da ifade etmesi birey için
hayati öneme sahiptir. Şu unutmamalıdır ki
özellikle üniversite sınavına hazırlanan
öğrencilerin büyük bir kısmı için sınav
başarısı, bireysel bir doyumdan çok anne
babaya karşı kendini ispat anlamı
taşımaktadır. Bu nedenle, anne ve babanın
davranışlarının tutarlı olması ve bireye
yönelik desteğin her şartta devam edeceğinin
belirtilmesi son derece önemlidir.
Sınava hazırlanma sürecinde olan öğrenciden
kapasitesi üzerinde bir beklentinin olmaması
gerekmektedir. Bireyden beklenen aşırı
beklenti kendisinin bu beklenti altında
ezilmesine, sınava yeterince konsantre
olamamasına sebep olmaktadır.
Sınava hazırlanan her bireyin biricik ve tek
olduğu herkesin belli ölçülerde başarılı
olabileceği ve beklentinin de bu düzeye göre
olması gerektiği unutulmamalıdır.
Anne ve Babanın özellikle meslek seçimiyle
alakalı bilgi ve tecrübelerini çocuklarına ak-
tarmaları onun doğru meslek seçmesine yar-
dımcı olması için çok yararlı olmakla beraber
belli meslekleri seçmeleri için aşırı ısrarcı
olunmamalıdır. Unutulmamalıdır ki öğrenci
kendine koyduğu hedefi içselleştirebildiği tak-
dirde sınava çalışmaya motive olabilecektir.
Sınava hazırlanma sürecinde olan bireye rahat
çalışabileceği bir fiziki ortam oluşturmasında
yardımcı olmak gerekmektedir. Fiziki ortamın
müsait olmasının yanında özellikle bizim
toplumumuzda dost ve aile bağlarının güçlü
olması sebebiyle çok sık yapılan ya da kabul
edilen dost ve akraba ilişkilerine bu süre
zarfında düzenleme getirilmeli, sınava
hazırlanan öğrencinin konsantrasyonunu
bozacak türden yardımlar kendisinden
beklenmemelidir. Unutulmamalıdır ki sınava
hazırlanma sürecinde bireye verilen destek
sınavdan alınacak başarılı sonuca olumlu etki
yapacaktır.
Sınava Hazırlanan Bireye Öğretmenlerin
Yapabileceği Yardımlar:
Süreç içerisinde özellikle okul
öğretmenleri öğrencilerin motivasyonlarını
olumlu yönde etkileyecek desteklerini
öğrencilere hissettirmelidirler. Anne ve
babalarda olduğu gibi onlarında
öğrencilerinden aşırı bir beklenti içerisinde
olmamaları, olumlu yönde telkinlerle kendile-
rine yardımcı olmaları çok önemlidir. Bunun
yanında okullarda bulunan Psikolojik
Danışmanların öğrencilere sınav kaygısı
konusunda, meslek seçimi, hedef belirleme ve
uygun ders çalışma yöntemleri konusunda
yapacakları yardım son derece önemli bir yer
tutmaktadır.
Görüldüğü üzere sınava hazırlanma
süreci sadece sınava giren öğrencinin
kendisiyle ilgili olmamaktadır. Sınava
hazırlanan öğrenciyle iletişim halinde bulunan
herkesin uyum içinde olması, öğrenciyi
olumlu yönde desteklemesi son derece
önemlidir. Özellikle bireyinde kendine
güvenip olumlu düşünmesi sınav kaygısının
üstesinden gelebilmesi açısından çok önemli
bir yer tutmaktadır.
Saygılarımla.
Gökhan SÖNMEZ
Psikolojik Danışman ve Psikoterapist
SINAV KAYGISINA YÖNELİK ARAŞTIRMALAR
Sınav kaygısı teorisi ilk olarak Mandler ve Sarason (1952) tarafından bireylerin sınav
ortamındaki davranışlarını betimleyen sorulardan oluşan Sınav kaygısı “Soru listesi” (TAO)
makalesiyle sunulmuştur. Wine 1971) yüksek sınav kaygılı bireylerin, değerlendirme ortamların-
da, düşük sınav kaygılı bireylere göre, daha başarısız olduklarını ifade etmiş ve aradaki bu
performans farkını açıklayabilmek için de bu durumu "Dikkat Hipotezi" ile açıklamıştır. Bu
hipotezde, yüksek sınav kaygılı bireylerin, işle (sınavla) ilintili olmayan bilişsel yaşantılara
girdiklerini; otonomi tepkilere odaklaşarak kendi dikkatlerinin dağılmasına ve başarılarının
düşmesine neden olduklarını belirtmiştir.
Sara son (1975) ise yüksek sınav kaygılı bireylerin değerlendirme ortamıyla karşı karşıya
geldiklerinde dikkatlerini başka yönlere odaklaştırma eğiliminde olduklarını belirtmiştir. Sara son'
a göre burada iki tepki oluşmaktadır. Birincisi duyuşsal ve otonomi reaksiyonlarla ilgilidir.
Örneğin aşırı terleme kalp atışlarının artması gibi tepkilerdir. Diğeri ise bilişsel boyut ile ilgilidir.
Örneğin sınav esnasında kendi kendilerine "Ben aptalım," "başaramayacağım" gibi telkinlerde
bulunmadır. Bilişsel tepkilerin performansa olumsuz etkisi, duygusal heyecansal boyuttan daha
fazla olmaktadır (Akt. Erkan, 1994).
Gençdoğan (2002) ve Hancock (2001) yaptıkları araştırmalarda, sınav kaygısının, fiziksel
ve psikolojik açıdan olumsuz davranışların ortaya çıkmasına yol açtığını belirtmişlerdir.
Rubenzer (1988) ise, öğrencilerin sınav kaygısının rahatsız edici fiziksel etkilerinden
kaçınmak için sınav sırasında kaygılarını bastırabileceklerini belirtmiştir. Ayrıca Genç doğan ve
Hancock, sınav kaygısının, “Sınavın biran önce bitmesini istemek” gibi geçiştirmeci tepkilere yol
açabildiği gibi, sınava ilişkin tutum ve çabalarda bitkinliğe ani duygusal çıkışlara, aşırı fiziksel
tepkilere veya depresif belirtilere yol açabileceğini belirtmişlerdir. (Gençdoğan, Tuğluk, 2004).
Morris ve Fulmer (1976) deneysel çalışmalarda deneklerin sorulara verdikleri yanıtların
doğru mu veya yanlış mı olduğu hakkında anında geribildirim (feedback) verilmesinin, deneklerin
kuruntu puanlarının diğer gruplardan yüksek olduğunu göstermiştir. Deney sonuçları sınavın
önemi ve performans hakkında geribildirim verilmesi ile kuruntu puanları arasındaki ilişkiyi
ortaya koymuştur.
Deffenbacher (1978, 1980), Sınav kaygısının tek tip bir durum olmadığını; “kuruntu” ve
“duyuşsallık" "(heyecansallık)” faktörüne ek olarak görev kaynaklı müdahale ; (Taskgenerated
ınterference) ve fizyolojik uyarılmanın da durumluluk kaygının öğeleri olabileceğini belirtmiştir.
Deffenbacher'in önerdiği (1978) öğelerden görev kaynaklı müdahale, çözülemeyen bir probleme
takılma, zaman sınırlılığı ile zihni meşgul etme gibi ilişkisiz görev parametrelerine duyarlı olma
eğilimi olarak açıklanabilir.
Yüksek stres altındaki yüksek kaygılı kişiler, düşük stres altındaki yüksek sınav kaygılı bireylere ve
her iki koşul altındaki düşük sınav kaygılı bireylere göre daha çok görev kaynaklı müdahale
yaşamaktadırlar. Görev kaynaklı müdahale düzeyi kuruntu düzeyinden anlamlı bir farklılık göstermemekte-
dir. Fakat her ikisinin de (duyuşsallık) heyecan düzeyinden daha yüksek olduğu ifadelendirilmiştir.
Yine Trapp Kausler (1958) sayı sembol performansı ile düşük ve yüksek sınav kaygılı kişilerin
beklentilerinin anlamlı bir şekilde seviyelerini karşılaştırmıştır. Yüksek kaygılı kişilerin anlamlı bir şekilde
düşük kaygılı kişilerden daha az olduğu gözlenmiştir. Yüksek kaygılı kişiler sınav devam ettikçe
performansları hakkın da karamsar olmaktadır(Wine,1971)(1990), 13-15 yaş grubu ortaöğretim
öğrencilerinin kaygı düzeyi ile ilgili araştırmasında okul rehberlik servisine başvuran ve
başvurmayanlarda kaygıyı incelenmiştir. Araştırma sonucunda yaş, cinsiyet, ailenin tutum ve davranışları,
ailenin ekonomik yapısı ile kaygı arasında anlamlı ilişki olduğu gözlenmiş ve değişkenler arasında önemli
etkileşimler olduğu belirtilmiştir . Öğrenci başarılarının değerlendirilmesinde sınavlar önemli bir yere
sahiptir. Sınavlara hazırlanmak ise düzenli olarak derslere çalışmaktan, öğrenilmiş konuların tekrar
edilmesinden geçmektedir (Tan, 2000).
Engelleme hipotezi ise sınav kaygısının performansı aktif olarak düşürdüğü, önceden öğrenilmiş
bilgileri geçici olarak engellediği, orijinal öğrenmeyi yok etmediği, yalnız performansı geçici olarak
engellediğini varsaymıştır. Hipotezin temel anlayışı; sınav kaygısının öncelikle öğrenilmiş bilgilerin
ipuçlarını elde etme işlemi ile karıştığı, karışma derecesinin başlangıçtaki çalışma düzeyine bağımlı
olmadığı, kaygıya eğilimli kişilerin test alma koşullarından oldukça etkilendiği varsayımından destek
almaktadır (Covington,Omelich1987, Akt., Cülen, 1993).
Spielberger ve Katzenmeyer; 1959 da kaygılı öğrencilerin sınav kaygısı düşük öğrencilere göre
notlarının düşük olduğunu ve okuldan ayrılma oranlarının daha fazla olduğunu göstermişlerdir (Doktor,
Altman, 1969).
Covington, Omelich (1987) kolej öğrencileri üzerinde tehdit edici koşulların kaldırıldığı
sınavlarda; yüksek sınav kaygılı öğrencilerin performanslarının yükseldiği, önceden engellenmiş bilgileri
ortaya çıkardığı ve etkili çalışma stratejilerini kullanarak bu bilgileri kullanışlı hale getirebildiğini
saptamıştır.
Bruch, Perl, Giordina öğrencilerin sınav kaygı düzeylerini dikkate almadan yaptıkları araştırmada:
akademik olarak başarılı öğrencilerin, başarısız öğrencilere göre kodlama stratejilerini olumlu kullandıkları,
bilgiyi işleme stratejilerinde farklılıkların olduğu, test alma teknikleri hakkında önemli derecede bilgi sahibi
olduklarını saptamışlardır (Akt., Cülen, 1993).
Cengiz (1988), Lise III. Sınıf öğrencilerinin ÖSYS I. Basamak sınavı öncesi ve sonrası kaygı
düzeylerinin bazı faktörler yönünden karşılaştırıldığı çalışmasında ÖSYS I. Basamak sınavının tüm
öğrencilerde kaygıyı yükselttiğini bulmuştur (Akt., Çavuş oğlu, 1993).
Sınav kaygısının bilişsel ve duyuşsal olmak üzere iki boyutu olduğu, Liebert ve Morris (1967)
tarafından belirtilmiştir. Sınav kaygısının bilişsel boyutu, kuruntu olarak tanımlanmakta ve başarısızlığın
sonuçlarını düşünme, yeteneği hakkında kuşkuya düşme gibi öğeleri içermektedir. Bu farklılık kuruntunun
performans ile olumsuz bir ilişkisi olduğunu göstermektedir. Daha sonraları yapılan araştırmalar sonucunda
performans beklentisinin kuruntu ile duyuşsallık boyutundan daha fazla olumsuz yönde ilişkili olduğu
gözlenmiştir.
Moris ve Liebert’ in bulgularına göre performans kaygının kuruntu boyutu ile ilgili görünmektedir.
Duyuşsallık boyutunun performansla ilgili olmadığı belirtilmiştir (Liebert, Morris, 1970).
Aydın tarafından 1992 yılında yapılan araştırmada Anadolu Liseleri Sınavına girecek 65 kız ve 79
erkek öğrenci olmak üzere toplam 144 öğrenciye sınavdan üç gün önce Sınav Kaygısı Envanteri’nin
uygulanmasının sonucunda ; öğrencilerin % 60. 41’inin sınav kaygısının yüksek olduğu tespit edilmiştir.
Kaygı düzeyi yüksek öğrencilerin %31,25’ini kız, %29,16’sını ise erkek öğrenciler oluşturmuştur. Yapılan
bu çalışmada ; kız öğrencilerin sınav kaygısı düzeyi erkek öğrencilerinkine oranla manidar düzeyde
yüksek bulunmuştur.
Aydın, ayrıca örneklemdeki öğrenciler arasında sınav kaygısı yüksek olan çocukların oranının (%
60,41) dünya literatürü ile karşılaştırıldığında oldukça yüksek olduğunu, bu oranın Amerika Birleşik
Devletlerindeki çocuklar arasında yapılmış olan bir araştırmada %20 olduğunu belirtmiştir (Akt,
Olgun ,1998).
Kozacıoğlu (1982) düşük, orta ve yüksek sosyoekonomik düzeyi temsil eden üç İstanbul lisesinden
150 öğrenci ve bu öğrencilerin ebeveynleri ile yaptığı bir çalışmada, öğrencilerin kaygı düzeylerini
Durumluk Sürekli Kaygı Envanteri ile saptamıştır. Çalışmanın amacı, farklı sosyoekonomik düzeydeki
öğrencilerin kaygı seviyesi ile ebeveynlerinin çocuk yetiştirme ve aile tutumu arasındaki ilişkiyi
karşılaştırmalı olarak incelemektir. Bulgular öğrenci grupları arasında kaygı ortamları açısından önemli
farklar olmamasına karşın, düşük sosyoekonomik düzeyi temsil eden öğrencilerde sürekli kaygı puanlarının
diğerlerinden daha yüksek olma eğilimini gösterdiği şeklindedir. Öğrencilerin kaygı düzeyleri ile
ebeveynlerin çocuk yetiştirme tutumları arasındaki ilişkileri yönünden elde edilen veriler şöyle
özetlenebilir. Üst Sosyoekonomik Seviye’deki annelerin demokratik davranma ve eşitlik tanıma boyutunda
belirgin bir puan fazlalığı elde etmişlerdir. Alt SES’ teki anneler ise aşırı kontrolcülük ve baskı ve disiplin
tutumlarını destekleyen puanlar almışlardır. Bir diğer değişle orta ve üst seviyedeki anneler Baskı Disiplin
boyutunu alt SES’ teki anneler kadar desteklememektedir. Ailenin sosyoekonomik düzeyi ne olursa olsun
çocuk yetiştirme tutum ölçeğinin (Le Compte ve ark.,1978) aşırı kontrol, baskılı disiplin ailede karı koca
geçimsizliği ve annenin ev kadınlığı rolünü reddetme tutumunu yansıtan boyutlarıyla öğrencilerin kaygı
puanları arasında orta derecede ve anlamlı korelasyonlar bulunmuştur. Ayrıca sürekli kaygı ile ailenin
demokratik tutumu arasında düşük derecede negatif bir korelasyon gözlenmiştir (Kulaksız oğlu, 2004).
Hollansworth, Glazeski, Kirkland, Jones ve Van Norman' a (1979) göre; sınav esnasında kendini
olumsuz değerlendirme, sınav dışı düşünceler, kendini olumlu değerlendirme, sınavla ilgili düşünceler
şeklinde performansı etkileyen dört çeşit zihin etkinliği vardır. Sınavla ilgili düşünce ve kendini olumlu
değerlendirme şeklindeki zihinsel etkinlik performansı geliştirir ve sınavı kolaylaştırıcı (taskfacilitating)
yönde etkilerken, sınav dışı düşünceler ve kendini olumsuz değerlendirme ise performansı geriletir ve sınav
başarısını düşürür (Zatz , Chassin, 1983, Akt., Cülen ,1983).
İlkaracan (1988)' de yaptığı araştırmada Anadolu Liseleri ve Özel Türk ve Yabancı Okullara Giriş
Sınavlarında başarılı başarısız olmuş 1012 yaş çocuklarının öz kavramını etkileyen değişkenleri ele
almıştır. Araştırma sonucunda elde edilen bulgular, çalışmanın sınav kaygısı, "demokratik", "aşırı
koruyucu", "sıkı baskı ve disiplinci" anne tutumları, anne eğitimi ile ilgili denencelerini desteklemiştir
(Akt., Çavuşoğlu, 1993)
Berengi' nin (1996), Anadolu Liseleri Sınavına hazırlanan 300 öğrencinin denek olarak kullandığı,
sınav kaygı düzeyleri ile benlik kavramlarının bazı değişkenlere göre incelediği araştırmasında elde ettiği
sonucu şu şekilde özetlemek mümkündür: Benlik kavramı olumsuzlaştıkça kaygı düzeyinin yükseldiği,
sosyoekonomik düzey, ailedeki kardeş sayısı, çocuğun doğum sırası ve anne babanın öğrenim durumunun
sınava girip girmeme durumunu etkilediği; kardeş sayısı ve anne yaşının benlik kavramını
etkilediği, çocukların genellikle kendi kendilerine sınava hazırlandıkları, yardım almadıkları; kaygı
durumları ile cinsiyet ve baba yaşı arasında anlamlı ilişkiler olduğu elde edilen bulgulardır.
Galassi, Freerson ve Sharer (1981) sınav kaygısının oluşumuna katkısı olan özellikleri ortaya
koymak için yaptıkları araştırmada sınav kaygı düzeyinin %7.9 olumlu düşünceler, %35.25 olumsuz
düşünceler, %29.3 bedensel heyecanlanma, %28.34 sübjektif rahatsızlık, %1.4 not tahmininden
etkilendiğini saptamışlardır (Akt., Cülen, 1993). Başarır (1990), öğrencilerin sınav kaygısı düzeyi,
durumluk kaygı düzeyi, akademik başarı ve sınav başarısı arasındaki ilişkileri incelemiştir. Araştırma 267
öğrenci üzerinde her iki cinsiyetten ve fen lisesi ile meslek lisesine başvuran öğrenciler üzerinde yapılmış
ve bulgulara göre ;
1)Sınav başarısının akademik başarı ile, sınav kaygısı düzeyinin de durumluluk kaygı düzeyi ile
olumlu yönde ilişkili olduğu gözlenmiştir. Buna karşılık, sınav başarısı ile durumluk kaygı düzeyi
ve sınav kaygısı düzeyi arasında, ayrıca akademik başarı ile durumluk kaygı düzeyi ve sınav
kaygısı düzeyi arasında olumsuz yönde ilişki bulunmuştur.
2)Düşük sınav kaygısı yaşayan öğrencilerin sınavlarda ortalama olarak, yüksek sınav kaygısı
yaşayan öğrencilere oranla daha başarılı oldukları bulunmuştur.
3)Yüksek ve düşük sınav kaygısı yaşayan öğrencilerin ortalama akademik başarıları arasında,
sınav kaygısı düşük olanların lehine anlamlı fark bulunmuştur.
SINAV ÖNCESİ BAZI ÖNERİLER
Yoğun ders çalışmak yerine soru çözümlerine odaklanın.
Bol bol deneme çözün.
Alışkın olunan davranış şeklinin dışına çıkmayın. Çalışma sistemi ne ise son güne
kadar o sistemle devam edin.
Sınavdan öncesi günü dinlenmeye ayırın. Ancak kendinizi rahat hissetmiyor ve
mutlaka bir şeyler yapmalıyım diyorsanız çok yormamak kaydıyla çalışma
yapabilirsiniz.
Sınav öncesi son günleri rahat geçirin.
Bedensel ve zihinsel yorucu aktivitelerden sınav öncesinde uzak durun.
Sınav gecesi erken uyuyun, dinlenmiş ve zinde olmaya dikkat edin.
İmkan varsa sınavdan bir gün önce gidip sınav yerinizi görün.
Sınavı çok veya az konuşmayın, bu konuda dengeli bir tavrınız olsun.
Sınav Giriş Belgelerinizi akşamdan hazırlayın. Sınav Giriş Belgeleri ÖSYM
tarafından posta yoluyla gönderilmeyeceğinden Sınav Giriş Belgelerinin çıktılarını
www.osym.gov.tr sitesinden almayı unutmayın.
Sınav sabahı alışık olunmayan kahvaltıdan uzak durun. Normal şekilde kahvaltınızı
edin.
Sınava giderken rahat kıyafetler tercih edin.
En geç yarım saat kala sınav yerinde olun.
Sınav anında heyecan ve kaygı durumu olursa nefes egzersizleri yapın.
Sınav anında 15-20 saniyelik esler verin. Bu kısa aralar zaman kaybı değil dikkat
toplama olarak görün.
Deneme sınavlarında hangi sistemi kullanıyorsanız onu uygulayın. Her zamanki bö-
lüm ve sorudan çözmeye başlayın.
Turlama yöntemini kullanın. Yapamadığınız sorular üzerinde fazla durmayın. Geçin
zaman kalırsa tekrar dönün.
Zaman kaybı ve kaydırma riskine karşı önce soru kitapçığını hemen ardından cevap
kağıdını işaretleyin.
Sınava gidişi tören merasimine dönüştürmeyin. İllaki biri diyorsanız onunla sınava
gidebilirsiniz.
Lise Tercihi Yaparken Nelere
Dikkat Edilmeli ???
Hepimizin bildiği gibi ülkemizde bir
çok lise türü var. Bu lise türlerinin her biri
farklı kariyer planları sunuyor. Aslında uygun
liseyi seçmemiz için ilk ve yeter şart hayattan
beklentilerimizi doğru belirleyebilmek. Bu
önemli kararı alırken olayı akışına bırakmak
geri dönülmez ve pişman olacağımız sonuçlar
ortaya çıkarabilir. Sadece akademik olarak
değil, kişisel gelişim ve karakter oluşumunun
gelişeceği bu önemli yıllarda çocuğun
geleceği düşünülerek karar vermek gerekiyor.
Sadece sınav başarısına dayanarak okul
seçmek değil, çocuğun zeka, yetenek, mesleki
ilgisini göz önünde bulundurarak seçim
yapmak çok önemli. Çocuğumuzun liseyi
bitirir bitirmez iş sahibi olmak isteyip
istememesi, en kısa yoldan meslek sahibi
olmak istemesi, üniversiteden sonra
düşündüğü yaşantı… gibi sorulara verdiğimiz
cevaplar bir öğrencinin hangi lise türünü
istediğinin belirleyicisi oluyor. Lise eğitimden
sonra meslek hayatına katılmak isteyen bir
öğrenci için meslek liseleri öncelikli olabilir.
Tercih sıralaması kişiden kişiye göre
elbette değişiyor olmakla birlikte velilerin ve
öğrencilerin lise seçiminde aşağıdaki unsurlar
belirleyici olmalı.
Lise tercih ederken dikkat edilmesi
gereken noktalar:
Kaliteli eğitim verilip verilmediği
İyi bir eğitim kadrosunun olup olmadığı
Okulun üniversite sınavında ve akademik
alandaki başarıları
Çocuğun sosyal ve sanatsal etkinliklerde
bulunabileceği alanların olması
Spor alanlarının olup olmadığı
Laboratuarlarının ve kütüphanenin varlığı
Kulüp çalışmalarının olması ve etkinliği
Rehberlik servisinin olup etkin çalışması
Yabancı dil eğitim kalitesi
Teknolojiyi ve güncel bilgileri hayata ge-
çirmesi
Okulun güvenliği
Okulun vizyonu ve misyonunun iyice be-
lirginleşmesi vb.
Tercih sıralaması kişiden kişiye göre
elbette değişiyor olmakla birlikte velilerin ve
öğrencilerin lise seçiminde yukarıdaki unsur-
lar belirleyici olabilir.
Psikolojik Danışman İbrahim UZUN
Ortaöğretim Kurumlarına Geçiş Uygulaması Tercih ve Yerleştirme
Ortaöğretim Kurumları
Fen Liseleri
Sosyal Bilimler Liseleri
Anadolu Liseleri
Mesleki ve Teknik Anadolu Liseleri
Çok Programlı Anadolu Liseleri
Mesleki ve Teknik Eğitim Merkezleri
Anadolu İmam Hatip Liseleri
Açık öğretim Kurumları
Özel Öğretim Kurumları
2015–2016 öğretim yılı için, öğrencilerin Yerleştirmeye
Esas Puanına (YEP) göre okul türlerine yerleştirme
işlemleri yapılacak olup yerleştirme sonuçları aynı
öğretim yılı için geçerli olacaktır.
YEP (Ortaöğretim Yerleştirmeye Esas Puan)
Ortaöğretime yerleştirmeye esas puan hesaplamasında
öğrencilerin 6, 7 ve 8'inci sınıf yıl sonu başarı puanlarıyla
8'inci sınıf ağırlıklandırılmış ortak sınav puanları
toplanır, elde edilen toplam ikiye bölünerek merkezi
sistemle öğrenci alan ortaöğretim kurumlarına
yerleştirmeye esas puan hesaplamasında kullanılır.
Puanlama 500 tam puan üzerinden yapılmaktadır.
YEP (Yerleştirmeye Esas Puan) 24 Haziran 2015
tarihinde bakanlığın resmi internet adresinden
yayınlanacaktır.
24 Haziran 2015 Tercihlere Esas Kontenjan Tablolarının İlanı
24 Haziran 2015 Yerleştirmeye Esas Puanların (YEP) İlanı
6 Temmuz -16 Temmuz
2015
Yerleştirme İşlemleri İçin Tercihlerin Alınması
14 Ağustos 2015 Yerleştirme Sonuçlarının İlanı ve Kesin Kayıt
14 Ağustos 2015 Boş Kontenjanların İlan Edilmesi
17-21 Ağustos 2015 İl/İlçe Öğrenci Yerleştirme ve Nakil
Komisyonlarınca Tercih Başvuruların Alınması
24 Ağustos 2015 Öğrenci Yerleştirme ve Nakil Komisyonları
Yerleştirme Sonuçlarının İlanı ve Kesin Kayıt
24 Ağustos 2015 Yerleşemeyen Öğrencilerin Açık Öğretim
Kurumlarına Kayıtlarının Yapılması
14 Eylül 2015 2015-2016 Eğitim-Öğretim Yılı Açılışı
2015 ORTAÖĞRETİM KURUMLARI TERCİH VE
TERCİH İŞLEMLERİ
8’inci sınıfı başarıyla tamamlayan tüm öğrenciler
yerleştirme işlemleri için tercihte bulunabilecektir. Ancak
güzel sanatlar ve spor liseleri için tercih yapacak
öğrencilerin bu liselere kayıt kabul şartlarını taşımaları
gerekecektir.
Tercihler öğrenci/veli tarafından, https://eokul.meb.gov.tr
internet adresinden yapılabileceği gibi mezun olduğu
okuldan ya da herhangi bir ortaokul müdürlüğünden de yapılabilecektir.
Sınavla öğrenci alacak özel okullara kayıt işlemini
yaptıran öğrenciler tercihte bulunamazlar.
İnternet adresinden tercih işlemleri için giriş yapıldığında,
tercih işlemleri ekranında, «ÖZEL OKULA KAYIT
YAPTIRDIM TERCİH YAPMAYACAĞIM» ve
«TERCİH YAPMAK İSTİYORUM» butonlar ının
seçenek olarak sunulması sağlanacaktır.
Yerleştirmede öğrenciler tüm okul türlerini içeren 25
okula kadar tercihte bulunabileceklerdir .
Tercih işlemleri, Bakanlığımız http://www.meb.gov.tr,
http://oges.meb.gov.tr veya https://eokul.meb.gov.tr
internet adreslerinde yayımlanan tercih listelerinde yer
alan okulların tercih kodlarına göre, öğrenci velisi
tarafından 06-16 Temmuz 2015 tar ihler i arasında
yapılacaktır.
Elektronik ortamda tercih işlemlerini yapamayan veliler
için okul müdürlüğü, tercih işlemlerini öğrenci velisi
adına, velinin doldurup imzalayarak verdiği Ek-1’deki
“Yerleştirme İşlemi Tercih Ön Çalışma Formu” na bağlı
kalarak veli adına yapacaktır (16 Temmuz 2015 saat
17:00’ye kadar).
Tercihler okul müdürlüğü tarafından elektronik olarak
onaylanacaktır. Tercihlerle ilgili varsa her türlü düzeltme
elektronik onaylamadan önce yapılacaktır. Onaylama
işlemi yapıldığı anda öğrencinin tercih işlemi
tamamlanmış olacak, aksi takdirde öğrenci tercih
yapmamış sayılacaktır.
Tercihlerin elektronik ortamda hatasız ve eksiksiz olarak
tercih ve yerleştirme e-kılavuzuna uygun doldurulması
gerekmektedir. Tercih listesinden öğrenci velisi, onay
işleminden ise okul müdürlüğü ile veli birlikte
sorumlu olacaktır.
Elektronik ortamda onaylanan “Yerleştirme İşlemi Tercih
Ön Çalışma Formu” nun çıktısı alınarak okul
müdürlüğü yetkilisi ile veli tarafından imzalandıktan
sonra aslı okulda saklanacak ve bir nüshası imza karşılığı
veliye verilecektir.
Tercih ve yerleştirme ile ilgili tüm işlem ve bilgilendir-
meler http://www.meb.gov.tr, http://oges.meb.gov.tr
ile https://eokul.meb.gov.tr adreslerindeki veli
bilgilendirme sisteminden sürekli olarak yapılacaktır.
Tercih başvurusu sadece 1 (bir) kez yapılacağından
başvuru işleminden sonra değiştirilemeyecektir.
YERLEŞTİRME İŞLEMLERİ
8’inci sınıfta öğrenim gören ve tercihte bulunan tüm
öğrencilerin ortaöğretim kurumlarına yerleştirme işlemleri
YEP üstünlüğü, tercih önceliği ve okul kontenjanına göre
yapılacaktır. Güzel sanatlar ve spor liselerine yerleştirme
işlemleri güzel sanatlar ve spor liselerine giriş mevzuatı
esas alınarak, tercihler doğrultusunda merkezi olarak
yapılacaktır.
Tercih ekranında hiçbir işlemi yapmayan öğrencilerin
yerleştirme işlemleri ise sistem tarafından açık öğretim
kurumlarına gerçekleştirilecektir. Ancak özel eğitim ihtiyacı
olan öğrencilerin yerleştirme işlemleri açık öğretim
kurumlarına yapılmayacaktır.
Yerleştirme sonunda tercihlerine göre bir ortaöğretim
kurumuna yerleşemeyen öğrenciler Öğrenci Yerleştirme ve
Nakil Komisyonunca boş kalan kontenjanlar için il/ilçe
sınırları içerisinde 5 (beş) tercih alınarak YEP üstünlüğüne
göre 24 Ağustos 2015 tarihine kadar merkezi yerleştirme
sistemi ile yerleştirilecektir.
Yerleştirme işlemleri sonucunda öğrencilerin öğrenim
görmeye hak kazandıkları okullar belirlenmiş olup, kesin
kayıtları sistem tarafından otomatik olarak yapılacaktır.
Yerleştirme işlemleri bir defaya mahsus yapılacak olup
yedek yerleştirme yapılmayacaktır.
Öğrencilerin yerleştirme sonuçları https://e-okul.meb.gov.tr
adresinde açıklanacak olup sonuç bilgilerinde, kaydının
yapıldığı okul bilgileri bulunacaktır. Ayrıca, SMS ile
bilgilendirilmek isteyen velilere mobil bilgilendirme servisi
aracılığı ile yerleştirme sonuçları bildirilecektir.
Genel ilköğretim programını tamamlayan, özel eğitim
ihtiyacı olan öğrencilerden özel eğitim değerlendirme
kurulu raporu doğrultusunda kaynaştırma yoluyla eğitim
alacak öğrenciler engel durumu ve özellikleri ile ikamet
adresleri dikkate alınarak anadolu liseleri, anadolu imam
hatip liseleri, mesleki ve teknik anadolu liseleri, çok
programlı anadolu liseleri ile mesleki ve teknik eğitim
merkezlerine il/ilçe öğrenci yerleştirme ve nakil komisyonu
kararı ile şubelere dengeli bir şekilde yerleştirilebilecektir.
Özel eğitim ihtiyacı olan öğrencilerin puanları,
yerleştirildikleri okulların puanlarını hiçbir şekilde
etkilemeyecektir.
Özelokullar için %100 burslu okutacakları öğrencilerin
yerleştirilmesi, Bakanlıkça puan üstünlüğü esasına göre
%5’lik dilimden seçilerek yapılacaktır.
Özelokullarda öğrenimi süresince burslu olarak okutulan
öğrenci başarısı devam ettiği sürece bu haktan
yararlandırılacaktır. Herhangi bir şekilde kurumdan ayrılan
burslu öğrencilerden öğrenim gördüğü süre için ücret talep
edilmeyecektir.
Sınav Terapileri
Sınav Kaygısına Son
Yüksek kaygı öğrenmeye elverişli olmadığı gibi
öğrenmeyi de sabote etmektedir. Sınav kaygısı yaşayan
öğrencilerin en büyük problemlerinden biri kendileri
hakkında olumsuz inanışlarının olmasıdır. Bunlar genelde
aşağıdaki negatif düşünceler şeklindedir:
Sınavlarda başarısız olacağıma inanıyorum…
Okuldan, okumaktan nefret ediyorum…
Üniversiteyi kazanamam…
Kendimi başarısız görüyorum…
Sınava giremezsem, girip de bir şey yapamazsam diye
korkuyorum…
Hangi mesleği seçeceğimi bilmiyorum... gibi..
İşte bu kaygılarınızı ortadan kaldırarak başarıya
ulaşmak istiyorsanız, elinizdeki kitap size bu zamana kadar
yazılanlardan çok çok farklı yöntemlerle başarının yolunu
gösterecektir. Uzman Psikolojik Danışman ve Rehber
Bahar Özcan'ın yazdıklarını okuduktan sonra inanın başarı
çok yakınınızda…
İstediğiniz Soru(n)dan Başlayabilirsiniz.
Bu kitap, uzman bir psikolojik danışmanın öğrencileriyle
yaptığı başarı odaklı görüşmeleri içeriyor.
Denemelerde zaman yetmiyor,
İçimden ders çalışmak gelmiyor,
Çalışıyorum çalışıyorum olmuyor,
Dikkatim çabuk dağılıyor,
Aşırı heyecanlanıyorum ve
Konuları anlıyorum ama soruları çözemiyorum gibi
sorunlarla rehberlik servisine gelen öğrencilerle, Uzman
Psikolojik Danışman Mehmet Teber arasında geçen
görüşmelerden oluşuyor.
Böylece siz, bir öykü tadındaki bölümleri keyifle okurken
sınavda sizi başarılı kılacak yöntemleri de öğrenmiş
oluyorsunuz. Kısacası bu kitap, hem rehberlik uzmanlarına
hem de öğrencilere ışık tutuyor.
Kitap Önerileri
Sınav
3 İdiots
3 Idiots 2009 yapımı bir Bollywood filmidir. Film Hindis-
tan'ın en iyi mühendislik okulundaki üç arkadaşın dostluk-
larını ve hayatını anlatırken eğitim sistemini eleştirmekte-
dir. İyi Seyirler...
ÖSS öğrenci seçme sınavı sorularını çal-
maya çalışan öğrenci grubu ve onlara yardım
eden muhteşem bir adam. Türk sinemasında
şu ana kadar yapılan en iyi gençlik filmi,
komedi dram yerine oturmuş. İyi Seyirler...
Film Önerileri
RAM’ DAN HABERLER
Şanlıurfa Rehberlik Ve Araştırma Merkezi Psikolojik Danışma Rehberlik Bölümü
Olarak Okullarımızda Seminer Çalışmalarımız Devam Ediyor.
Fatma Zehra Kız Anadolu İmam Hatip Lisesi YGS-LYS ve Motivasyon Semineri
Şanlıurfa Kız Anadolu İmam Hatip Lisesi YGS-LYS ve Motivasyon Semineri
RAM’ DAN HABERLER
Şanlıurfa Rehberlik Ve Araştırma Merkezi Psikolojik Danışma Rehberlik Bölümü
Olarak Okullarımızda Seminer Çalışmalarımız Devam Ediyor.
Güzelşehir Anaokulu Aile İçi İletişim Semineri
Şanlıurfa Ortaokulu Çocukların Gelişim Dönemleri ve İletişim Grup Rehberliği
TBM Bağımlılıkla Mücadele Rehber Öğretmen Eğitimleri
Adres : Kamberiye Mah. No:57 Akbank Karşısı Haliliye/ŞANLIURFA
Telefon : 0414 216 91 00
http://sanliurfaram.meb.k12.tr/
ŞANLIURFA
REHBERLİK VE ARAŞTIRMA MERKEZİ
facebook.com/pages/Şanlıurfa-RAM
@PsikoRAM