PROF. DR. SERKAN YILMAZ
PROF. DR. SERKAN YILMAZ
Hücre canlının en küçük temelbirimidir.
Hücre tanımı ilk defa1965’lerde Robert Hooketarafından yapılmış vegünümüze kadar mikroskobungelişmesine paralel olarakhakkında çok geniş bilgilerelde edilmiştir.
Hücreler değişik şekil,büyüklük, renk, viskozite vesayıda olabilirler. Bu durumhücrenin fonksiyonu vebulunduğu yer ile ilişkilidir.
Örneğin hareket etmezorunluluğu olmayan yumurtahücresi oval iken, sperm hücresihareketli olduğu için kamçılıdır.
Yine duruma göre şekildeğiştiren hücrelere örnekolarak mesane hücreleriverilebilir. Bu hücreler keseidrarla dolu olduğunda yassı,boşaldığında ise yuvarlaktır.
Hücre büyüklüğü farklılık gösterir.Örneğin bir beyin hücresi 2-5µm,eritrositler 7-7,5µm, insan ovumhücresi 200µm kadar iken bir sinirhücresi uzantıları ile birlikte 100cm kadar olabilmektedir.
Hücreler genelde renksizdir.Ancak bazı hücreler taşımışoldukları pigmentler nedeniylerenklidir. Örneğin saç hücreleri,domates hücreleri ve havuçhücreleri.
Prokaryot Hücre
Hücreler değişik viskositeye sahip olup budurum içerdikleri su, organik ve inorganikmaddelerden ileri gelir.
Hücre sayısı da canlılar arasında değişiklikgösterir. Bir insan ortalama 100 trilyonhücrenin bir araya gelmesiyle oluşur.
Bir canlının yaşaması için gerekli tümfaaliyetleri çok muntazam bir şekilde üstlenenhücre yapı itibariyle zar ve protoplazmadanoluşur. Protoplazma ise sitoplazma venükleus olarak 2 bölümde incelenir.
Hooke’un mikroskobu ve sonrasında hücreyikeşfi ve yıllar içerisinde mikroskopların hızlıgelişimiyle birlikte hücrenin bir zarla çevriliolduğu ve bu zarın yaklaşık 75-80 angöstromkalınlığında ve sıvı mozaik tipte olduğubelirlenmiştir. Lipid ve protein moleküllerimozaik bir yapıda zarda dağılımgöstermektedirler.
Lipidler genellikle fosfolipid halinde olup(lipid+fosfor grubu) hidrofilik ve hidrofobikuçlara sahiptir.
Hidrofilik olan kısımları zarın dış kısmına,hidrofobik olan kısımları ise zarın iç kısmınabakmaktadır.
Zar yapısında bulunan proteinler globüler veα-helix yapıda olup integral (membran içi) veperiferik (yüzeysel) olarak bulunurlar.
İntegral proteinlerin de hidrofilik vehidrofobik kısımları bulunmaktadır.
Zarın yapısındaki periferik proteinler membranın üst vealt yüzeyinde yer alırlar. Lipit ve protein moleküllerininbu şekildeki sıralınışı zara seçici geçirgen(semipermeabl) bir özellik verir.
Bunlara ilaveten kolestrol molekülleri fosfolipidlerinarasına girerek onların sıkıca bir arada kalmasını,dolayısıyla zarın dayanıklılığını sağlar.
Yine polisakkaritler protein ve lipitlere bağlanarakglikoprotein ve glikolipidleri, bunlarda glikokaliksioluşturur. Glikokaliks hücre zarına antijen özelliğiniverir.
İki hücre hiçbir zaman birbirine tam anlamıyla bitişikolmayıp aralarında 80-200 angöstromluk interselüleralan denilen bir boşluk bulunur. Bu alan içerisindeçeşitli iyonlar vs bulunan hücreler arası sıvı ile doludur.
Glikoprotein
Glikolipit
Ekstraselüler sıvı
Kolesterol
Sitoplazma
Karbohidrat
Hücre iskeleti
filamentleri
Periferal
proteinİntegral
Protein
Sıvı mozayik zar modeli
Hayvan hücre zarının enine kesiti (Şematik)
Hücre iskeleti
filamentleri
Kolesterol
Periferal
protein
İntegral
proteinSitoplazma
Glikolipit
KarbohidratHücre dışı matriks
filamentleri
Glikoprotein
Ekstraselüler sıvı
Taşıma: a. Zar boyunca yer alan bazı proteinler
hidrofilik kanal teşkil ederek seçici olarak bazı
maddelerin taşınmasında rol oynar. b. Bazı taşıma
proteinleri ATP yi hidrolize ederek zar boyunca
maddeleri pompalar.
Enzim aktivitesi: Zarda bulunan bir protein enzim
olarak görev yapabilir. Bazı durumlarda bir zar
üzerindeki birçok enzim metabolik yolda bir takım
gibi davranabilir.
Sinyal iletimi: Zarlardaki bazı proteinler hormonlar
gibi birinci haberci moleküllerin (sinyal molekülleri)
bağlanmasını sağlar. Proteinde meydana gelecek bir
değişiklik mesajın hücre içine iletilmesini sağlar.
Zarlardaki proteinlerin görevleri
Hücreler arasında bağlanma: Zar proteinleri
çeşitli tip bağlantılarla komşu hücreleri birbirine
bağlar.
Hücrenin-hücreyi tanıması: Karbohidrat zinciri
taşıyan bazı glikoproteinler diğer hücreler
tarafından hücrenin tanınmasını sağlarlar.
Hücre dışı matrikse tutunma: Hücre iskeletinin
mikroflament ve diğer elemanlarının hücre dışı
matrikse bağlanmasında proteinler rol oynar.
Hücre Zarında
Taşıyıcı proteinler
Hücre zarında
Kanal proteinleri
Hücre zarında
Simport
Bu proteinler zarın bir tarafından
diğer tarafına uzanmaz. Bunlar
molekülleri bağlar ve zarın
bimoleküler tabakasının bir
tarafından diğer tarafına götürür,
karşı kısımda bırakırlar.
Bazen kanal proteinleri pasif bir
por görevi yapar. Moleküller
diffüzyonla konsantrasyonu
fazla olan taraftan düşük olan
tarafa doğru rastgele bir şekilde
açıklıktan geçerler. Bu olay
enerji gerektirmez.
Simport da bir tür diffüzyondur.
Burada bir molekül diffüzyonla
hücre içine girerken diğer bir
molekülü de birlikte sürükler.
Glukozun hücreye sodyumla
girişi gibi.
Hücre zarında
ATP kullanan
Proteinler
Hücre
zarında
Belirleyici
Proteinler
Hücre zarında
Almaç
Proteinler
Bazı proteinler Na/K pompasında
olduğu gibi hücre zarında diffüzyona
ters yönde düşükten yüksek
konsantrasyona doğru molekülleri
taşırken ATP den enerji kullanırlar.
Burada fosfat bağındaki enerji Na
(Kırmızı) atomlarının K’la (Sarı)
değiştirilmesinde kullanılır.
Bu proteinler zarı bir taraftan diğer
tarafa kadar geçer. Hücreyi tanımada
rol oynar. Bağışıklık sistemi kendine ve
yabancılara ait hücreleri tanımada bu
proteinleri kullanır. Organ naklinde
önemli rol oynar.
Bu proteinler hücrelerarası
haberleşmede kullanılır. Bu
bağlanmayla hücre içinde bir
hareketin veya olayın başlatılması için
bir sinyal verilmiş olur.
Hücre zarında serbest yüzey farklılaşmalarıbirkaç çeşit olup bunlar sırasıyla;
A) Mikrovilluslar: Barsak epitel hücreleri,safra kesesi mukoza epiteli gibi hücrelerdegelişerek madde absorbsiyonunun yeterinceolmasını sağlayan çıkıntılardır. Milimetrekarede 3000-4000 mikrovillus bulunur.
Mikrovillüsler
Plazma zarı
Mikrovillüslerin
boyuna ve enine
kesitleri
B) Titrek Tüyler (Cilia): Üst solunum yoluhücrelerinde ve tuba uterina gibi organlardabulunarak tozların solunum yollarındanuzaklaştırılmasını, ovumun uterusa itilmesini vb.sağlayan 5-10 mikron boyunda hareketliuzantılardır.
C) Sabit Tüyler (Stereocilia): Epididiymis kanalının içyüz epiteli ve iç kulakta işitme reseptörhücrelerinde bulunan hareketsiz uzantılardır.Absorpsiyon yaptıkları düşünülmektedir.
D) Kamçı (Flagel): Erkek üreme hücrelerindegörülen yapıdır.
Özellikle epitel hücrelerinde bulunur.Hücrelerin temas ve haberleşmesini sağlarlar.Terminal tıkaç, dezmozom, geçit bölgesi(nexus) bu gruba örnektir.
Epidermiste dezmozom
Tutunma
proteinleri
Hücreler arası
aralık
Sitoplazmik plağa
bağlanmış keratin
iplikler
Hücrelerin zarları
Kaderin
Hücre zarı ile çevrili ve kolloid yapıda olan bubölge sitoplazma ve nükleus olmak üzere 2bölümde incelenir.
Sitoplazma ve Organeller
Kolloid yapıda olan sitoplazma ortalama % 70su, suda erimiş tuzlar, karbonhidrat, yağ veprotein gibi makromolekülleri taşır.
Hücre yapısında bulunan organeller;
Endoplazmik retikulm, golgi cisimciği,ribozom, mitokondri, lizozom, peroksizom,sentriol, koful, plastitler vb şeklindesıralanabilir.
Endoplazmik Retikulm: Memeli eritrositleri vebakteriler hariç diğer hücrelerde bulunan vehücre zarından çekirdeğe kadar devamlılıkarz eden bir zar sistemidir. Yapısında bulunanenzim ve ribozomlar nedeniyle çok çeşitlikimyasal olayların cereyan ettiği bir zarsistemidir. 2 tipi vardır.
1. Granüllü Endoplazmik Retikulm (GER):Üzerinde granüler halde ribozomlar bulunur.Protein sentez kapasitesi yüksek olankaraciğer hücreleri, pankreasın enzimsalgılayan hücreleri vs de zengin bir ağşeklinde bulunur.
2. Düz Endoplazmik Retikulm (DER): Üzerinderibozom taşımayan kanalcık ve keseciklersistemidir. Özellikle steroid salgılaması yapanhücrelerde bol miktarda bulunur. Ayrıca,çizgili kas kasılmasında, karaciğerde toksikolaylar, kolestrol, safra yapımı ve glikojendeğişiminde, barsak epitel hücrelerinin lipidmetabolizmasında yer alır.
Düz endoplazmik retikulum
Granüllü ER
Çekirdek kılıfı
Çekirdek
Ribozomlar
GER
Ribozomlar: Sitoplazmada serbest veyaendoplazmik retikulma bağlı olarak bulunan 120-200 angöstrom çapındaki yapılardır. ER debulunanlar hücre dışına salınacak proteinlerinyapımından, sitoplazmada bulunanlar ise yapısalproteinlerin yapımından sorumludur.
Ribozom ağırlığının % 60 kadarı rRNA, geri kalanıise çeşitli proteinlerdir. İki alt birimden oluşur.Ökaryotlarda büyük alt birim 60S, küçük alt birimise 40S’dir (Svedberg birimi).
Ribozomlar protein sentezinin gerçekleştirildiği enönemli organellerden birisidir. Hücrede tek tek(monozom) veya gruplar (polizom) halindebulunurlar.
Büyük
alt birim
Küçük
alt birim
Ribozom alt birim
şekilleri. İki alt
birimin şekilleri
birbirine
benzemez ve
düzgün değildir.
Büyük alt birim Küçük alt birim Ribozom
• Ökaryot hücrelerinin sitoplâzmasındaki ribozomların çökme
katsayısı (S) 80 S dir. Büyük 60 S, küçük alt birim 40 S dir.
• Prokaryot hücrelerde bu değerler daha düşüktür.
• Bakterilerin ribozomları 70 S olup büyük alt birim 50 S,
küçük alt birim 30 S olarak ölçülmüştür.
Flagellum
Ribozomlar
Sitoplazma
DNA
Hücre zarı Hücre
duvarı
Bakteride ribozomlar
(Şematik)
Poliribozomlar ve
oluşturduğu şekiller
Serbest ve granüllü endoplazmik retikulum üzerinde ribozomlar
Golgi Kompleksi: EM’de incelendiğinde uçlarıyuvarlak yassı, birbirine paralel keselerşeklinde görülür.
Özellikle salgı yapan hücrelerde bol bulunur.
GER de oluşturulan proteinler DER aracılığıylagolgi aygıtına gelir ve burada bu proteinlerekarbonhidrat ve sülfat gibi maddelerineklenmesiyle glikoproteinler,mukopolisakkaritler ve kollajen gibi maddelersentezlenir.
Lümen
Golgi keseleri
Kesecikler (Veziküller)
Golgi kompleksi
Lizozom teşekkülünde Golgi kompleksinin rolü
Sekonder
lizozom
Primer lizozom
Golgi kompleksi
Lizozomlar: Eritrositler hariç diğer hücrelerdebulunan lizozomlar taşıdıkları hidrolitikenzimler sayesinde hücre içinde sindirimsistemi olarak görev yapar.
Hücre dışından fagositoz yoluyla alınanyabancı maddeler birim zarla çevrilerekfagozomları oluştururlar. Primer lizozomlarbu fagozomlarla birleşerek heterolizozomlarıoluştururlar ve yabancı maddeyi sindirirler.
Ayrıca hücre içinde yaşlanan, bozulan hücreelemanlarının sindirimi de lizozomlararacılığıyla gerçekleştirilir
Lizozomlar
Heterofaji-Otofaji Hücre
zarıGER
Geçit elemanı
Golgi cihazı
OtofajiLizozomlar
Besin
kofulu
Besin
Fagositoz
Sindirim
Heterofaji
Atık
yapı
Primerlizozom
Lipit
Çekirdek
Lizozomlar
Peroksizomlar: Metabolik aktivitesi fazla olankaraciğer, böbrek ve kalp kası gibi hücrelerdefazla bulunur. Katalaz, ürik asit oksidaz ve d-aminoasit oksidaz gibi peroksidaz enzimlerinitaşırlar.
Bu enzimler yardımıyla oksidasyon-redüksiyon olaylarına katılırlar.
Pürin bileşiklerinin yıkılmaları, karaciğerdeetanölün oksidasyonu gibi önemli olaylardarol alırlar.
Peroksizom Lizozom
Peroksizom
Mitokondriler: Memeli eritrositi, bakteri vemavi-yeşil algler dışında tüm hücrelerdebulunurlar.
Şekilleri çubuk veya küremsi olmakla birlikte,fonksiyonları ile ilgili olarak şekildeğiştirebilir, büyüyüp küçülebilirler.
Örneğin pankreas hücrelerinde salgınınbirikme fazında iplik, salgı boşaltma fazındatanecik şeklindedirler. Yine basedowhastalığında (tiroid bezinin çok çalışması)iplik, miksödem hastalığında (tiroid bezininaz çalışması) yuvarlak tanecikler halindebulunurlar.
Mitokondri matrixi çift zarla sarılıdır.Dış zar düz, iç zar ise krista adı verilençıkıntılar taşır. Mitokondri yapısında%60 protein, %40 a yakın lipid ve A, C, Evitaminleri, enzimler ve çok az da olsaRNA ve DNA bulunur.
DNA ve ribozomlar iç zara tutunur.
Hücrenin enerji depoları olduklarındansolunum ve fosforilizasyonla ilgili çokçeşitli enzimlere sahiptir.
Krebs enzimleri matrikste, oksidatiffosforilasyon enzimleri ise iç zarda yeralır.
Mitokondriler spermin kuyruk kısmı, kalp kasıhücreleri gibi yerlerde çok sayıda bulunur.
Hücre çekirdeğinden farklı olarak bir DNAtaşır. Bu sayede çekirdek DNA’sındanbağımsız olarak çoğalabilir.
DNA polimeraz, rRNA, mRNA ve tRNA taşıdığıiçin protein sentezi de yapabilirler.
Kalıtım şekli oldukça ilginçtir. MitokondriyelDNA maternal kalıtım tipi örneği gösterir.Yani annenin mitokondriyel DNA’sı tümyavrulara aktarılırken, babanınkileraktarılmaz.
Dolayısıyla anneninmitokondrilerinde gelişenmutasyonlar tüm yavrularaaktarılır.
Parkinson, bazı sağırlıklar vePearson sendromu(Pankreatik yetmezlik,karaciğer fonksiyonbozukluğu) örnek olarakverilebilir.
Sentriol: Nöron, olgun ovum hücresi, çizgili kashücreleri hariç tüm hayvan hücrelerinde bulunur.Bitkilerde ise sadece alg ve mantar hücrelerinde görülür.
Hücre sitoplazmasında birbirine dik olarak bulunan vematriksle çevrili olan sentriol çiftleri sentrozom adınıalır.
Sentrioller enine kesitte dairesel olarak dizilmiş 9fibrilden oluşur. Her fibril de 3 subfibrilden(mikrotubulus) oluşur.
Sentrioller hücre bölünmesi sırasında çoğalıp birer çifthalinde hücrenin her iki kutbuna giderek aster denileniğ ipliklerinin oluşumunu sağlarlar.
İğ iplikleri hücre bölünmesi sırasında kromozomlarınkutuplara göçünden sorumludur.
Sentriyolün boyuna ve enine kesidi (EM
ile ve şematik)
Mikrotüpçük
Sentriyol
çifti
Sentrozom
Bir çift sentriyol,
mikrotüpçükdüzenlenmesi
Bölünmekte olan hücrede sentriyol çiftleri
İğ ip
lik
leri
Sen
triy
oll
er
Se
ntr
iyo
l
Kro
mo
zo
mla
r
Mikrotübüller: Yaklaşık 250 angöstrom çapındave birim zarla çevrili olmayan demetler halindeince borucuklardır. Hücre içi madde iletimindeve hücre şeklini muhafaza etmede rol oynarlar.Ayrıca hücre bölünmesinde de görevlidirler.
Koful: Bir zar yapısıyla çevrili olan bu yapılardaha ziyade bitki hücrelerinde görülür. Vakuolzarına tonoplast, vakuol sıvısına tonoplazmadenir. Genç bitki hücrelerinde sayıca az veküçük, yaşlı hücrelerde ise sayıca çok vebüyüktürler. Besin vakuolleri sindirim,kontraktil vakuoller ise su dengesini sağlamadarol oynar.
Sentriyol ve aster iplikleri (mikrotüpçükler)
Vakuoller
Plastitler: Bitki hücrelerinin hemen hementamamında bulunan renkli taneciklerdir. Renksizolanları lökoplastlar olarak isimlendirilir.Lökoplastlar bitkinin depo organlarında şekerinnişastaya çevrilip depolanmasını sağlar. Renkliplastitlerden kloroplastlar fotosentez olayınıyürütürler. Yapısında klorofil-a, klorofil-b, karoten,lipid, protein, enzim ve DNA-RNA bulunur.
Klorofil-a sayesinde güneş enerjisi absorbe edilirve CO2 nin redüklenmesinde kullanılır.
Meyve ve çiçeklerin rengini oluşturan plastitler isekromoplast olarak isimlendirilir. Karoten, ksantofilbunlara örnektir.
Nükleus: Genellikle hücrenin orta kısmınayakın bir yerde konumlanmıştır. Her hücrede1 tane bulunmakla birlikte, bazı hücrelerdesayıları daha fazladır. Örneğin karaciğerhücreleri, böbrek üstü bezi kabuk (korteks)hücreleri, testiste Leydig hücreleri verilebilir.
İnterfaz aşamasındaki bir hücre nükleusunda4 bölge ayırt edilir. Bunlar; çekirdek zarı,çekirdek sıvısı, kromatin ağı veçekirdekçikdir.
Tespit edilmiş hücrede çekirdek şeması
Değişik
şekilli
çekirdekler
Çekirdek Zarı (Karyoteka): Çekirdek zarı birim zaryapısındadır, yani çift tabakalıdır. İç ve dış zararasında 400-700 angöstrom kadar bir aralıkbulunur ki bu aralığa perinüklear aralık denir.
İç zar düz, dış zar ise ribozomları taşıdığındangranüllü görülür. Zarda belli aralıklarla 85-600angöstrom çapında porlar bulunur. Porlarsitoplazma ile nükleus arasında giriş-çıkışısağlarlar. Örneğin RNA molekülleri, polipeptidler,tuzlar, enzimler, koenzimler, ATP ve şekerlerporlardan rahatça geçerler.
Çekirdek kılıfında porlar
Çekirdek por yapısı
Çekirdek Sıvısı (Karyoplasma): Sitoplazmadan dahayoğun olup çekirdekçik ve kromatin ağını kuşatanhomojen görünümlü bir yapıdır. İçerisinde RNA,protein, lipid ve organik tuzlar bulunur.
Kromatin Ağı: Hematoksilen, metilen mavisi gibibazik boyalarla boyanan uzun ağ şeklindekiipliklere kromatin iplikleri veya kromonema denir.Kromatin ipliğinin koyu boyanan kısımlarıheterokromatin, açık boyanan kısımları iseökromatin adını alır.
Heterokromatin transkripsiyonel olarak inaktif,ökromatin ise aktiftir.
Kromatin DNA, histon, histon olmayanproteinler ve RNA’dan yapılmıştır. Bunlardanhistonlar bazik, histon olmayan proteinler iseasidiktir.
Çekirdekçik (Nükleolus): Yoğunluğu nükleusdan dahafazla olmasına rağmen belirgin bir zarı yoktur. Sayılarıbir yada daha fazladır ve bazik boyalarla kolay boyanır.Hücre için çok gerekli olan rRNA’nın oluşturulduğubölgedir.
Hücre bölünmesi sırasında kaybolurken, bölünmedensonra kromozomların NOR bölgesinden yenidenteşekkül eder.
Nükleolus
NOR
Bölünmekte Olan Hücre Nükleusu: Hücredebölünme gerçekleşeceği zaman kromatin ağıkısalıp kalınlaşır. Bu kısalıp kalınlaşmalar en ileriboyutta kromozom halinde gözlenirler.
Kromozomlar üzerinde bu kısalmalar sırasında incekalmış ve boyama yapıldığında daha az boyanan ikibölge kalmıştır. Bunlar primer ve sekonderboğumlardır. Primer boğum; sentromer olarakisimlendirilir. Sekonder boğum ise NOR olarakisimlendirilir. Bu kısım aynı zamanda satellit olarakda isimlendirilmektedir.
İnsanda 13, 14, 15, 21 ve 22 nolu kromozomlardasatellit denilen yapı bulunmaktadır.
Hayvan hücresinde bölünme
Hücre ve çekirdek şekilleri
Kopyalanmamış bir kromozom
Kopyalanmış bir kromozom
Bir DNA molekülü
Bir kromatit
Bir kromatit Sentromer
Bir kromozomun yapısı
İnsan Lenfosit kromozomları (Metafaz)
İnsan Lenfosit kromozomlarında kardeş kromatiddeğişimleri (Metafaz)