Top Banner
391 dî‘ Þerîf), Kahire 1977, I, 131-132; Taberî, TârîÅ (Ebü’l-Fazl), VIII, 167; Mes‘ûdî, Mürûcü’×-×eheb (Abdülhamîd), I, 250-251; Cessâs, A¼kâmü’l- Æurßân, II, 102-103, 286-287; Ebü’l-Hüseyin el- Malatî, et-Tenbîh ve’r-red (nþr. M. Zâhid Kevserî), Beyrut 1388/1968, s. 91-95; Ýbnü’n-Nedîm, el- Fihrist (Teceddüd), s. 401; Baðdâdî, el-Farš (Ab- dülhamîd), s. 284, 293, 358; Gazzâlî, Fay½alü’t- tefriša, Kahire 1319, s. 54-55; a.mlf., FeŠâßi¼u’l- Bâ¹ýniyye (nþr. Abdurrahman Bedevî), Kahire 1383/1964, s. 159-163; Kadî Ýyâz, eþ-Þifâß bi-ta£- rîfi ¼uš†ši’l-Mu½¹afâ (nþr. M. Emîn Karaalî v.dðr.), Dýmaþk 1392/1972-73, II, 549-551; Ýbnü’l-Esîr, el-Lübâb, II, 79-80; Muhammed b. Hasan ed-Dey- lemî, Beyânü me×hebi’l-Bâ¹ýniyye ve bu¹lânih (nþr. R. Strothmann), Ýstanbul 1938, s. 98-100; Takýyyüddin Ýbn Teymiyye, e½-Øârimü’l-meslûl (nþr. M. Muhyiddin Abdülhamîd), Kahire 1960, s. 3- 4, 298, 353; Ýbn Haldûn, Þifâßü’s-sâßil, s. 75, 88; Ýbnü’l-Murtazâ, ªabašåtü’l-Mu£tezile, s. 92, 122; R. A. Nicholson, A Literary History of the Arabs, Cambridge 1979, s. 372-375; Ph. Gignoux, Les quatre inscriptions du mage Kirdir, Paris 1991, s. 60; Abdurrahman Bedevî, Min TârîÅi’l-il¼âd fi’l-Ýslâm, Kahire 1993, s. 35-53; Âtýf Þükrî Ebû Avz, ez-Zendeša ve’z-zenâdýša, Amman, ts. (Da- rü’l-fikr), s. 107-113; Bekir Topaloðlu, “Zýndýk”, ÝA, XIII, 558-561; F. C. de Blois, “Zindýk”, EI 2 (Ýng.), XI, 510-511. ÿMustafa Öz ZIRH Savaþlarda ok, kýlýç ve süngü gibi silâhlardan korunmak için giyilen demir, tel levha veya köseleden yapýlmýþ giysi. ˜ Eski Türkçe’de yarýk, Moðolca’da cebe, Latince’de lorica, Arapça’da dir‘, le’me, Farsça’da zýrýh, cevþen, Ortaçað Avrupa- sý’nda armour kelimeleriyle ifade edilmiþ- tir. Savaþlarda düþmanýn saldýrý silâhlarý- nýn darbe ve atýþlarýna karþý hayatî bölge- ler baþta olmak üzere vücudun zarar gör- mesini engelleyen en önemli savunma si- lâhlarýndan biriydi. Diðer savunma silâhla- (göbeklik, dizçek, kolçak, miðfer, kalkan) gi- bi zýrhýn geliþimi de saldýrý silâhlarýndaki ilerlemeye paralel olarak gerçekleþmiþtir. Zýrhla alâkalý ilk örnekler, Bronz çaðýnda milâttan önce 2050’de ve sonrasýnda Su- merler ve Asurlular dönemine tarihlen- mektedir (Boutell, s. 11; Keegan, s. 213). Milâttan önce 1500’lerden itibaren Mýsýr’- da XVIII. hânedan döneminde, Hititler’de ve Ege’deki Miken uygarlýðýnda savaþçýlar, bu çaða adýný veren bronz yanýnda tunç ve deriden mâmul zýrhlar giymeye baþla- mýþlardýr (Boutell, s. 20-41; Baþol, s. 10). Demir çaðýnýn son dönemlerinde ise de- mirden yapýlan zýrhlar ön plana çýkmýþtýr. Kur’an’da Ýsrâiloðullarý’ný savaþýn þiddetin- den korumasý için Allah tarafýndan Dâvûd’a zýrh yapma sanatýnýn öðretildiði (el-Enbi- yâ 21/ 80), demirin onun için yumuþatýldýðý ve ondan itinayla muntazam zýrhlar yap- masýnýn istendiði (Sebe’ 34/10-11) ifade edilir. Ýslâmî kaynaklarda, Dâvûd’un Al- lah’tan kendisine geçimini saðlayacak bir kazanç yolu göstermesini talep ettiði, bu- nun üzerine kendisine zýrh yapma sana- týnýn öðretildiði belirtilmektedir. Rivayete göre zýrh yaparak giyen ilk kiþi de odur; bundan dolayý ilk zýrh ustasý kabul edil- miþtir. Giderek yaygýnlaþan zýrhlarýn ör- me, pullu ve plaka zýrh þeklinde üç tasa- rýmý mevcuttur. Bunlarýn kullanýmý coð- rafya, iklim, âdet ve geleneklerle, sahip olunan demirle yakýndan ilgiliydi. Nitekim Ýran’ýn kuzey ve doðu bölgelerinde plaka zýrh, daha sýcak iklime sahip orta ve gü- ney bölgelerinde ise örme zýrh yaygýndý (Robinson, s. 27). Örme Zýrh. Metal halkalarýn að biçimin- de birbirine baðlanmasýyla yapýlýyordu. Ýlk defa Kelt soylularý tarafýndan giyilmiþ ol- makla birlikte (m.ö. 400) Romalýlar’ca kul- lanýlmaya baþlanmasýyla yaygýn hale gel- miþ ve XVII. yüzyýla kadar kullanýlmýþtýr. Örme zýrhlara Romalýlar’da “lorica serta”, Araplar’da “zerd” (uzunlarýna “sâbiga”, ký- sa zýrhlara “betra”), Türkler’de “kübe / kü- pe yarýk” adý veriliyordu. Ortadoðu ve Ýran’- da sýcak iklim özelliklerine uygun olmasý ve esnekliði dolayýsýyla Romalýlar’dan öðre- nilen elbise tarzýndaki örme zýrh en fazla tercih edilen tür olmuþtur. Bu zýrhlar ay- rýca 15-20 kg. aðýrlýklarýyla diðer zýrhlara göre daha rahat hareket imkâný veriyordu. Genellikle süvariler tarafýndan kullanýlan zýrhlarýn çoðu Bizans ve Ýran yapýmýydý. Ör- me zýrhý tamamlamak üzere yine örme demirden tozluk ve çizmeler giyilirdi. Eðer zýrh kýsa kollu ise omuzdan bileðe kadar uzanan kolluklar bulunurdu. Bütün bu teç- hizat baþý koruyan miðferle birlikte savaþ- çýnýn gözleri dýþýnda her yerini örtüyordu. Araplar Ýslâm öncesinde demir gibi metal- lerden yahut kalýn köseleden yapýlan ve “beyza” veya “hûze” denilen, genellikle zýr- hýn bir parçasý sayýlan miðfer kullanýrlar- dý. Savaþlarda kumandanlar ve cengâver- lerle beraber imkâný olanlarýn çoðu zýrh giyerdi. Kaynaklarda savaþlarýn çoðunda zýrh giydiði bildirilen Hz. Peygamber, Uhud Gazvesi’nde üst üste iki zýrh giymiþti. Bu savaþta Mekke ordusunda 700, Ýslâm or- dusunda ise 100 askerin zýrhý vardý (Vâkýdî, I, 203-204). Benî Nadîr’den alýnan ganimet- ler arasýnda elli zýrh, elli miðfer ve 340 ký- lýç bulunuyordu. Mekke’nin fethi sýrasýnda Resûl-i Ekrem’in yaný sýra askerler de ör- þekilde inanmayan kimseleri niteler. 4. Küf- rünü açýklamamakla birlikte dinî konular- da lâubali davranan kiþidir (Âtýf Þükrî Ebû Avz, s. 111-112). Bu tanýmlamalara göre zýndýk açýkça veya gizli biçimde Ýslâmiyet’- le ilgisini kesip küfrü benimsemiþtir. Ýs- lâm’dan açýkça ayrýlanlar ise mürted ola- rak nitelendirilir. Genelde zýndýk kelimesi- nin ilk defa 124 (742) yýlýnda idam edilen Ca‘d b. Dirhem için kullanýldýðý ifade edi- lir. Ýslâm tarihinde zýndýklardan en çok bi- linen isim Kur’an’a nazîre yazmaya kalký- þan Ýran asýllý mütercim, edip ve kâtip Ýb- nü’l-Mukaffa‘dýr (ö. 142/759; Ýbnü’l-Mu‘tez, I, 131-132). Abbâsî Halifesi Mehdî döne- minde (775-785) þair Beþþâr b. Bürd ile þair ve edip Sâlih b. Abdülkuddûs de zýn- dýklýkla itham edilip öldürülmüþlerdir (ay- rýca bk. Bedevî, s. 44-53). Zýndýklýk nitelemesinin kavramýn yaygýn- laþtýrýlmasýyla bazý Ýslâm fýrkalarý mensup- larý hakkýnda da kullanýldýðý görülmekte- dir. Ebû Yûsuf’un, Mu‘tezile’nin durumu sorulduðunda onlarý zýndýklýkla itham et- tiði nakledilir. Baðdâdî’ye göre Ýmam Þâfiî, hevâ ehli içinde muhalifleri aleyhinde ya- lan þehâdette bulunan Hattâbiyye men- suplarý dýþýnda kalanlarýn þahitliðinin ka- bul edileceðini beyan etmiþ, ancak daha sonra bu görüþünden rücû edip Mu‘tezi- le ile diðer bid‘at ehlinin þahitliðini mak- bul saymamýþ; Mâlik b. Enes de Mu‘tezi- lîler’in zýndýk olduðunu ve tövbe etmeleri teklif edilmeden öldürüleceklerini ileri sür- müþtür (el-Farš, s. 358). Bu tür hükümler- de mezhep taassubunun önemli rol oyna- dýðý gözden uzak tutulmamalýdýr. Ýslâm âlimleri ve özellikle kelâmcýlar zýn- dýklarýn Ýslâm’a yönelttiði eleþtirilere ce- vap vermek üzere reddiyeler yazmýþtýr. Bunlarýn arasýnda Hiþâm b. Hakem ve Ebû Bekir el-Esamm’ýn er-Red £ale’z-zenâ- dýša, Ahmed b. Hanbel’in er-Red £ale’z- zenâdýša ve’l-Cehmiyye, Osman b. Ab- dullah el-Irâký’nin el-Fýrašu’l-müfteriša beyne ehli’z-zey³ý ve’z-zendeša, Ýbn Hacer el-Heytemî’nin e½-Øavâ£išu’l-mu¼- riša fi’r-reddi £alâ ehli’l-bida£ ve’z-zen- deša adlý eserleri zikredilebilir. Ýslâm hu- kukçularý, zýndýk diye anýlan Maniheistler’i Ehl-i kitap gibi zimmet ehli statüsünde ka- bul etmemiþtir. Fakihler zýndýklýðý sabit olan kimsenin katlinde ittifak etmiþ, fakat hakkýndaki hüküm infaz edilmeden tövbe etmesinin istenip istenmeyeceði hususun- da farklý görüþler ileri sürmüþtür. BÝBLÝYOGRAFYA : Tehânevî, Keþþâf (Dahrûc), I, 913; Lane, Lexi- con, III, 1258; Ýbnü’l-Mu‘tez, Dîvân (nþr. M. Be- ZIRH
4

Plaka Zýrh. - cdn.islamansiklopedisi.org.tr · Bu tür zýrhlara Grekler ve Romalýlar spo-las adýný vermiþlerdi. Göðüs kýsmýnda kardiophylaks (kalbi koruyan) ismiyle aný-lan

Aug 12, 2019

Download

Documents

nguyenliem
Welcome message from author
This document is posted to help you gain knowledge. Please leave a comment to let me know what you think about it! Share it to your friends and learn new things together.
Transcript
Page 1: Plaka Zýrh. - cdn.islamansiklopedisi.org.tr · Bu tür zýrhlara Grekler ve Romalýlar spo-las adýný vermiþlerdi. Göðüs kýsmýnda kardiophylaks (kalbi koruyan) ismiyle aný-lan

391

dî‘ Þerîf), Kahire 1977, I, 131-132; Taberî, TârîÅ(Ebü’l-Fazl), VIII, 167; Mes‘ûdî, Mürûcü’×-×eheb(Abdülhamîd), I, 250-251; Cessâs, A¼kâmü’l-Æurßân, II, 102-103, 286-287; Ebü’l-Hüseyin el-Malatî, et-Tenbîh ve’r-red (nþr. M. Zâhid Kevserî),Beyrut 1388/1968, s. 91-95; Ýbnü’n-Nedîm, el-Fihrist (Teceddüd), s. 401; Baðdâdî, el-Farš (Ab-dülhamîd), s. 284, 293, 358; Gazzâlî, Fay½alü’t-tefriša, Kahire 1319, s. 54-55; a.mlf., FeŠâßi¼u’l-Bâ¹ýniyye (nþr. Abdurrahman Bedevî), Kahire1383/1964, s. 159-163; Kadî Ýyâz, eþ-Þifâß bi-ta£-rîfi ¼uš†ši’l-Mu½¹afâ (nþr. M. Emîn Karaalî v.dðr.),Dýmaþk 1392/1972-73, II, 549-551; Ýbnü’l-Esîr,el-Lübâb, II, 79-80; Muhammed b. Hasan ed-Dey-lemî, Beyânü me×hebi’l-Bâ¹ýniyye ve bu¹lânih(nþr. R. Strothmann), Ýstanbul 1938, s. 98-100;Takýyyüddin Ýbn Teymiyye, e½-Øârimü’l-meslûl (nþr.M. Muhyiddin Abdülhamîd), Kahire 1960, s. 3-4, 298, 353; Ýbn Haldûn, Þifâßü’s-sâßil, s. 75, 88;Ýbnü’l-Murtazâ, ªabašåtü’l-Mu£tezile, s. 92, 122;R. A. Nicholson, A Literary History of the Arabs,Cambridge 1979, s. 372-375; Ph. Gignoux, Lesquatre inscriptions du mage Kirdir, Paris 1991,s. 60; Abdurrahman Bedevî, Min TârîÅi’l-il¼âdfi’l-Ýslâm, Kahire 1993, s. 35-53; Âtýf Þükrî EbûAvz, ez-Zendeša ve’z-zenâdýša, Amman, ts. (Da-rü’l-fikr), s. 107-113; Bekir Topaloðlu, “Zýndýk”,ÝA, XIII, 558-561; F. C. de Blois, “Zindýk”, EI 2 (Ýng.),XI, 510-511.

ÿMustafa Öz

– —ZIRH

Savaþlarda ok, kýlýçve süngü gibi silâhlardan

korunmak için giyilendemir, tel levha

veya köseleden yapýlmýþ giysi.˜ ™

Eski Türkçe’de yarýk, Moðolca’da cebe,Latince’de lorica, Arapça’da dir‘, le’me,Farsça’da zýrýh, cevþen, Ortaçað Avrupa-sý’nda armour kelimeleriyle ifade edilmiþ-tir. Savaþlarda düþmanýn saldýrý silâhlarý-nýn darbe ve atýþlarýna karþý hayatî bölge-ler baþta olmak üzere vücudun zarar gör-mesini engelleyen en önemli savunma si-lâhlarýndan biriydi. Diðer savunma silâhla-rý (göbeklik, dizçek, kolçak, miðfer, kalkan) gi-bi zýrhýn geliþimi de saldýrý silâhlarýndakiilerlemeye paralel olarak gerçekleþmiþtir.Zýrhla alâkalý ilk örnekler, Bronz çaðýndamilâttan önce 2050’de ve sonrasýnda Su-merler ve Asurlular dönemine tarihlen-mektedir (Boutell, s. 11; Keegan, s. 213).Milâttan önce 1500’lerden itibaren Mýsýr’-da XVIII. hânedan döneminde, Hititler’deve Ege’deki Miken uygarlýðýnda savaþçýlar,bu çaða adýný veren bronz yanýnda tunçve deriden mâmul zýrhlar giymeye baþla-mýþlardýr (Boutell, s. 20-41; Baþol, s. 10).Demir çaðýnýn son dönemlerinde ise de-mirden yapýlan zýrhlar ön plana çýkmýþtýr.Kur’an’da Ýsrâiloðullarý’ný savaþýn þiddetin-den korumasý için Allah tarafýndan Dâvûd’a

zýrh yapma sanatýnýn öðretildiði (el-Enbi-yâ 21/ 80), demirin onun için yumuþatýldýðýve ondan itinayla muntazam zýrhlar yap-masýnýn istendiði (Sebe’ 34/10-11) ifadeedilir. Ýslâmî kaynaklarda, Dâvûd’un Al-lah’tan kendisine geçimini saðlayacak birkazanç yolu göstermesini talep ettiði, bu-nun üzerine kendisine zýrh yapma sana-týnýn öðretildiði belirtilmektedir. Rivayetegöre zýrh yaparak giyen ilk kiþi de odur;bundan dolayý ilk zýrh ustasý kabul edil-miþtir. Giderek yaygýnlaþan zýrhlarýn ör-me, pullu ve plaka zýrh þeklinde üç tasa-rýmý mevcuttur. Bunlarýn kullanýmý coð-rafya, iklim, âdet ve geleneklerle, sahipolunan demirle yakýndan ilgiliydi. NitekimÝran’ýn kuzey ve doðu bölgelerinde plakazýrh, daha sýcak iklime sahip orta ve gü-ney bölgelerinde ise örme zýrh yaygýndý(Robinson, s. 27).

Örme Zýrh. Metal halkalarýn að biçimin-de birbirine baðlanmasýyla yapýlýyordu. Ýlkdefa Kelt soylularý tarafýndan giyilmiþ ol-makla birlikte (m.ö. 400) Romalýlar’ca kul-lanýlmaya baþlanmasýyla yaygýn hale gel-miþ ve XVII. yüzyýla kadar kullanýlmýþtýr.Örme zýrhlara Romalýlar’da “lorica serta”,Araplar’da “zerd” (uzunlarýna “sâbiga”, ký-sa zýrhlara “betra”), Türkler’de “kübe / kü-pe yarýk” adý veriliyordu. Ortadoðu ve Ýran’-da sýcak iklim özelliklerine uygun olmasý veesnekliði dolayýsýyla Romalýlar’dan öðre-nilen elbise tarzýndaki örme zýrh en fazlatercih edilen tür olmuþtur. Bu zýrhlar ay-rýca 15-20 kg. aðýrlýklarýyla diðer zýrhlaragöre daha rahat hareket imkâný veriyordu.Genellikle süvariler tarafýndan kullanýlanzýrhlarýn çoðu Bizans ve Ýran yapýmýydý. Ör-me zýrhý tamamlamak üzere yine örmedemirden tozluk ve çizmeler giyilirdi. Eðerzýrh kýsa kollu ise omuzdan bileðe kadaruzanan kolluklar bulunurdu. Bütün bu teç-hizat baþý koruyan miðferle birlikte savaþ-çýnýn gözleri dýþýnda her yerini örtüyordu.Araplar Ýslâm öncesinde demir gibi metal-lerden yahut kalýn köseleden yapýlan ve“beyza” veya “hûze” denilen, genellikle zýr-hýn bir parçasý sayýlan miðfer kullanýrlar-dý. Savaþlarda kumandanlar ve cengâver-lerle beraber imkâný olanlarýn çoðu zýrhgiyerdi. Kaynaklarda savaþlarýn çoðundazýrh giydiði bildirilen Hz. Peygamber, UhudGazvesi’nde üst üste iki zýrh giymiþti. Busavaþta Mekke ordusunda 700, Ýslâm or-dusunda ise 100 askerin zýrhý vardý (Vâkýdî,I, 203-204). Benî Nadîr’den alýnan ganimet-ler arasýnda elli zýrh, elli miðfer ve 340 ký-lýç bulunuyordu. Mekke’nin fethi sýrasýndaResûl-i Ekrem’in yaný sýra askerler de ör-

þekilde inanmayan kimseleri niteler. 4. Küf-rünü açýklamamakla birlikte dinî konular-da lâubali davranan kiþidir (Âtýf Þükrî EbûAvz, s. 111-112). Bu tanýmlamalara görezýndýk açýkça veya gizli biçimde Ýslâmiyet’-le ilgisini kesip küfrü benimsemiþtir. Ýs-lâm’dan açýkça ayrýlanlar ise mürted ola-rak nitelendirilir. Genelde zýndýk kelimesi-nin ilk defa 124 (742) yýlýnda idam edilenCa‘d b. Dirhem için kullanýldýðý ifade edi-lir. Ýslâm tarihinde zýndýklardan en çok bi-linen isim Kur’an’a nazîre yazmaya kalký-þan Ýran asýllý mütercim, edip ve kâtip Ýb-nü’l-Mukaffa‘dýr (ö. 142/759; Ýbnü’l-Mu‘tez,I, 131-132). Abbâsî Halifesi Mehdî döne-minde (775-785) þair Beþþâr b. Bürd ileþair ve edip Sâlih b. Abdülkuddûs de zýn-dýklýkla itham edilip öldürülmüþlerdir (ay-rýca bk. Bedevî, s. 44-53).

Zýndýklýk nitelemesinin kavramýn yaygýn-laþtýrýlmasýyla bazý Ýslâm fýrkalarý mensup-larý hakkýnda da kullanýldýðý görülmekte-dir. Ebû Yûsuf’un, Mu‘tezile’nin durumusorulduðunda onlarý zýndýklýkla itham et-tiði nakledilir. Baðdâdî’ye göre Ýmam Þâfiî,hevâ ehli içinde muhalifleri aleyhinde ya-lan þehâdette bulunan Hattâbiyye men-suplarý dýþýnda kalanlarýn þahitliðinin ka-bul edileceðini beyan etmiþ, ancak dahasonra bu görüþünden rücû edip Mu‘tezi-le ile diðer bid‘at ehlinin þahitliðini mak-bul saymamýþ; Mâlik b. Enes de Mu‘tezi-lîler’in zýndýk olduðunu ve tövbe etmeleriteklif edilmeden öldürüleceklerini ileri sür-müþtür (el-Farš, s. 358). Bu tür hükümler-de mezhep taassubunun önemli rol oyna-dýðý gözden uzak tutulmamalýdýr.

Ýslâm âlimleri ve özellikle kelâmcýlar zýn-dýklarýn Ýslâm’a yönelttiði eleþtirilere ce-vap vermek üzere reddiyeler yazmýþtýr.Bunlarýn arasýnda Hiþâm b. Hakem ve EbûBekir el-Esamm’ýn er-Red £ale’z-zenâ-dýša, Ahmed b. Hanbel’in er-Red £ale’z-zenâdýša ve’l-Cehmiyye, Osman b. Ab-dullah el-Irâký’nin el-Fýrašu’l-müfterišabeyne ehli’z-zey³ý ve’z-zendeša, ÝbnHacer el-Heytemî’nin e½-Øavâ£išu’l-mu¼-riša fi’r-reddi £alâ ehli’l-bida£ ve’z-zen-deša adlý eserleri zikredilebilir. Ýslâm hu-kukçularý, zýndýk diye anýlan Maniheistler’iEhl-i kitap gibi zimmet ehli statüsünde ka-bul etmemiþtir. Fakihler zýndýklýðý sabitolan kimsenin katlinde ittifak etmiþ, fakathakkýndaki hüküm infaz edilmeden tövbeetmesinin istenip istenmeyeceði hususun-da farklý görüþler ileri sürmüþtür.

BÝBLÝYOGRAFYA :

Tehânevî, Keþþâf (Dahrûc), I, 913; Lane, Lexi-con, III, 1258; Ýbnü’l-Mu‘tez, Dîvân (nþr. M. Be-

ZIRH

Page 2: Plaka Zýrh. - cdn.islamansiklopedisi.org.tr · Bu tür zýrhlara Grekler ve Romalýlar spo-las adýný vermiþlerdi. Göðüs kýsmýnda kardiophylaks (kalbi koruyan) ismiyle aný-lan

392

ZIRH

Plaka Zýrh. Deri veya metal plakalarýnderi ipliklerle birleþtirilmesiyle yapýlýrdý.Ancak burada plakalar pullu zýrhta olduðugibi bir zemin üzerinde deðil doðrudan bir-biriyle birleþtirilirdi. Ýlk örneklerine Asur-lular dönemine ait kaya kabartmalarýndarastlanan plaka zýrhlar daha sonra Ýrancoðrafyasýnda yaygýn biçimde kullanýlmýþ-týr. Türk ve Moðol ordularýnda da en çokgiyilen zýrh türü olarak bilinir. Türkler’de“kedim” veya “demir don” adý verilen plakazýrhlarýn bel hizasýna veya diz altýna kadaruzanan iki þekli vardý. Memlükler döne-minde “karkal” denilen bu zýrh Mýsýr’da enfazla raðbet gören zýrh çeþidi idi (Kalka-þendî, II, 143). Kolsuz olan ve ipekli ku-maþlarla süslenen karkalýn ayak bilekleri-ne kadar inen çeþitleri “sâbiða” veya “müs-bile” diye anýlýrdý. Plaka zýrhlar Ruslar, Çin-liler ve Japonlar tarafýndan XVI. yüzyýla ka-dar kullanýlmýþtýr.

Bunlarýn dýþýnda çeþitli parça zýrhlar ge-liþtirilmiþtir. Vücudun hayatî organlarýnýnyer aldýðý göðüs kýsmýný korumak üzerederiden ve çeþitli metallerden imal edilengöðüs zýrhlarý eskiçaðlardan beri biliniyor-du. Grekler, deriden yaptýklarý “cuirass”denilen bu zýrhý güçlendirmek amacýylaüzerine metal pullar iþlerlerdi. Roma lej-yonlarýnda deri üstüne metal þeritlerle kap-lanmýþ olan bir zýrh tercih ediliyordu. Ro-malýlar’da “thorax”, Araplar’da örme zýrhile ayný adla anýlan göðüs zýrhý eski Türk-ler’de “say yaruk” ve “kuyag” adýný taþýrdý.Ön ve arka olmak üzere iki kýsýmdan mey-dana gelen bu tür zýrhlar Grekler’de veRomalýlar’da vücut formuna uygun biçim-de yapýlýr ve sanatkârane bir þekilde süs-lenirdi.

Güçlü bir savunma silâhý olmasýnýn ya-ný sýra içten dikdörtgen þekilli çelik levha-lar iþlenmiþ estetik bir görüntüye sahipyelek ve elbiselere Ýslâm dünyasýnda “ka-zâgand”, Avrupa’da “birigandine” deniyor-du. Sultanlar ve devlet adamlarý bu türzýrh elbiseleri savaþlarýn dýþýnda bir suikastihtimaline karþý da giyerlerdi. Selçuklu Sul-taný Berkyaruk ve Muhammed Tapar dev-rinde emîrler Bâtýnî saldýrýlarýna karþý zýrh-la dolaþýrlardý (Özaydýn, s. 92). Selâhad-dîn-i Eyyûbî de 1175’te Halep önlerindebulunduðu sýrada uðradýðý Haþhaþîler’insaldýrýsýndan üzerindeki kazâgand sayesin-de kurtulmuþ ve bu zýrh elbiseyi hayatý bo-yunca üzerinde taþýmýþtý (Ýbnü’l-Esîr, XI,430; Bahâeddin Ýbn Þeddâd, s. 242-243).Bu türden zýrh elbiselerin yanýnda örmeve plaka zýrhlarýn üstüne bol kesim ve kol-suz ketenden üstlükler giyilirdi. Elbise bel-

den baðlanan kýlýç kemeriyle daraltýlýrdý.Görünüþünün dýþýnda üzerine iþlenen ailearmasý ve amblemleri sayesinde bu üst-lükler kiþinin karþý tarafça tanýnmasýný sað-layarak hayatýný kurtarýrdý (Lepage, s. 93-94). Türkler’de zýrh altýna giyilen ipekli hýr-kaya “çokal”, zýrh üzerine giyilenine ise“kaftan” denirdi.

Deri zýrhlar maliyet açýsýndan daha ucuzve daha rahat olduðu için tercih edilirdi.Bu tür zýrhlara Grekler ve Romalýlar “spo-las” adýný vermiþlerdi. Göðüs kýsmýnda“kardiophylaks” (kalbi koruyan) ismiyle aný-lan bir metal levha bulunurdu. Kafkaslar’-da “tecfâf” denilen deri zýrhlar giyilmektey-di. Derinin dýþýnda keten ve tahta, zýrh içinkullanýlan diðer malzemelerdi. Yenisey ka-zýlarýndan elde edilen bilgilere göre Kýr-gýzlar kendileri ve atlarý için tahta plaka-lardan zýrhlar kullanýyorlardý. Bu zýrhlarýnTunguzlar tarafýndan ve Japonya’da da gi-yildiði bilinmektedir (Ögel, s. 220; Süslü, s.183). Göktürkler’in zýrh kullandýðýna dairÇin kaynaklarýnda bilgi yer almasýna kar-þýlýk (Chou Shu, L, 907) cinsi konusundaaçýklama yoktur. Ancak bunlarýn deridenmâmul olmasý muhtemeldir. Grekler, “tho-rakes linoi” adý verilen keten zýrhlarýnýnüzerini darbeye karþý etkinliðini arttýrmakiçin metal pullarla kaplarlardý. Eyyûbîlerzamanýnda sýrýmdan örülerek yapýlan ve“senevver” diye anýlan bir zýrh çeþidi mev-cuttu (Þeþen, s. 292). Zýrhlarýn saðlamlýðý,kullanýlan malzemenin kalitesi ve sanat-kârýnýn ustalýðý dýþýnda yapýlan çeþitli ka-rýþýmlarla arttýrýlýrdý. Meselâ cam ve bakýrtozundan bazý maddeler tutkalla karýþtý-rýlarak tabaklanmýþ deriye sürülür, kuru-duktan sonra yað ve boya yaðý ile yaðla-nýp darbelere karþý güçlü bir zýrh alaþýmýortaya çýkarýlýrdý (Bakýr, LXI/232 [1998], s.520). Yine Orta Afrika’da yaþayan “lamat”adýndaki bir hayvanýn derisini devekuþuyumurtasý ve yoðurt ile tabaklamak sure-tiyle demirin iþlemediði sertlikte bir zýrhelde edilirdi (Zekeriyyâ b. Muhammed el-Kazvînî, s. 58).

Zýrh yapýmcýlýðý konusunda Avrupalýlarve Ýranlýlar büyük ilerleme kaydetmiþler-di. Ýranlý ustalar bütün Ortadoðu ve OrtaAsya coðrafyasýnda aranýlan kiþilerdi. Ýs-lâmiyet öncesi Arabistan yarýmadasýndaMedine’deki yahudiler ve Yemenliler de si-lâh ve zýrh yapýmýndaki maharetleriyle bi-linirlerdi. Araplar arasýnda zýrhlar, yapýldý-ðý malzemeye, yere ve yapan ustaya gö-re deðiþik adlar alýrdý. Bahreyn bölgesindeoturan Muhârib b. Amr kabilesi, Hatâmeb. Muhârib’e nisbetle “hatâmiyye” (hutâmiy-

me zýrh giymiþti (Ýbnü’l-Esîr, II, 245-246).Mekke fethi öncesinde Hz. Peygamber’inMerrûzahrân’da Kureyþ lideri Ebû Süf-yân’ýn gözünü korkutmak maksadýyla yap-týrdýðý resmigeçit esnasýnda muhacirler veensardan oluþan bölükteki askerlerin, giy-dikleri zýrhtan dolayý sadece gözleri gö-rünüyordu (Kettânî, I, 387). Resûl-i Ekrem,Huneyn Gazvesi’ne çýkarken henüz Ýslâm’agirmeyen Safvân b. Ümeyye’den 100 zýrhödünç almýþtý. Kendisinin Zâtüfudûl, Zâ-tülviþâh, Zâtülhavâþî, Fidda, Sa‘diyye, Bet-râ ve Hýrnýk adýnda yedi zýrhýndan bahse-dilmektedir. Bunlardan Zâtüfudûl, vefatýesnasýnda borcu karþýlýðýnda bir yahudi-nin elinde bulunuyordu (Ýbn Kayyim el-Cevziyye, I, 130). Resûlullah’ýn bazý anlaþ-malara diðer savaþ aletleri yanýnda zýrhtemini için de þart koydurduðu görülmek-tedir. Medine’ye gelen ve kendi dinlerin-de kalmak suretiyle Ýslâm hâkimiyetini ka-bul eden Necran heyeti Yemen’de savaþçýkmasý halinde ödünç olarak otuz zýrh,otuzar at ve deve göndermeyi taahhüt et-miþlerdi (a.g.e., III, 633-634). Örme zýrh ký-lýç darbelerine karþý dayanýklý, fakat mýz-rak ve ok atýþlarýna karþý zayýf bir savun-ma aracýydý. Muhtemelen bu sebeple Mý-sýr’da ve Ýran’da XII. yüzyýldan itibaren dik-dörtgen metal plakalarla desteklenmiþcevþen ve dört aynalý zýrh denilen karmazýrh türleri ortaya çýkmýþtýr. Bu zýrhlar XIVve XV. yüzyýllarda sýkça kullanýlmýþtýr. Ay-rýca örme zýrhýn halkalarýnýn kýlýç darbele-riyle koparak vücutta yaralanmalara se-bebiyet vermesi ihtimaline karþý zýrhýn al-týna keten tünikler giyilirdi.

Pullu Zýrh. Deri veya keten bir zeminüzerine aðaçtan, ham deriden, altýn, gü-müþ, bakýr, bronz ve demirden elde edi-len malzemenin (pullar) balýksýrtý birbiri-nin üstüne gelecek þekilde deri iplerin bir-leþtirilmesiyle yapýlýrdý. Ýlk defa eski Mýsýrve Asurlular’da görülen bu zýrh çeþidi (Ro-binson, s. 1-2), daha sonra Ýskitler ve ar-dýndan gelen Sarmatlar ile meskûn OrtaAsya bozkýrlarýndan Çin’e kadar uzananbölgelerde kullanýlmýþtýr. Ýsrâil topraðýnýiþgal eden Filistî ordusu ile Ýsrâil ordusuarasýndaki savaþta Dâvûd’un öldürdüðüzorlu savaþçý Golyat’ýn (Câlût) üzerinde pul-lu zýrh bulunduðu, baldýrlarýna tunç zýrh-lar giydiði kaydedilmektedir (DÝA, VII, 38).Pullu zýrh Romalýlar’da “lorica squamata”adýyla bilinirdi. Ancak pullarýn fazla esnekolmayýþýnýn savaþçýnýn hareket kabiliye-tini kýsýtlamasý dolayýsýyla II. yüzyýlýn orta-larýndan itibaren bu zýrhýn kullanýmý azal-mýþtýr.

Page 3: Plaka Zýrh. - cdn.islamansiklopedisi.org.tr · Bu tür zýrhlara Grekler ve Romalýlar spo-las adýný vermiþlerdi. Göðüs kýsmýnda kardiophylaks (kalbi koruyan) ismiyle aný-lan

393

zýrhlar yapýlmýþ, m.ö. V ve IV. yüzyýllardanitibaren atýn kafasýný, boynunu ve göðsü-nü korumak amacýyla zýrhlar kullanýlmýþ-týr. Özellikle Avrupa’da atýn bütün vücu-dunu örten zýrhlar görülse de bu durumhayvanýn hareket kabiliyetini kýsýtladýðýn-dan fazla tercih edilmemiþtir. Doðuda isePersler döneminden beri ata zýrh giydiril-diði görülmektedir. Bronz ve demirdenmâmul plaka at zýrhlarý gerek Persler’degerekse Grekler’de çok yaygýndý. Eski Türk-ler’de de “keçim” denilen at zýrhlarý mev-cut olup bunlar bazan süs olarak da atagiydirilirdi (Süslü, s.183; Koca, s. 144). Ýlkfetihler döneminin ardýndan Araplar, Ýranörneðine göre atlara zýrh giydirmiþlerdi.Bu dönemden itibaren atlar, savaþlardademir zýrhlarýn dýþýnda çeþitli karýþýmlar-la astarlanýp güçlendirilen keten dokuma-larla donatýlýrdý. Karahanlýlar’da zýrh için“yarýk” ve “kuyag” kelimeleri kullanýlýrdý.Yûsuf Has Hâcib hükümdarýn Ay Toldý’yavezirlik tevcih ederken unvan, mühür, tuð,davul ve kuyag verdiðini söyler (KutadguBilig, I, beyit 1036). Delhi Türk Sultanlý-ðý’nda elbise þeklinde olan zýrhlara “ber-güstvân-ý câmegî” denilirdi. Zýrhýn üstünede “haftân” adý verilen bir çeþit pamukluelbise giyilirdi. At ve fillerin korunmasý içinkullanýlan zýrhlar ise “ber-güstvân” diye aný-lýrdý (Kortel, s. 313). Memlükler devrindeKahire’de bu türden zýrhlarýn ve atlarla il-gili diðer malzemelerin satýldýðý Sûkulhayl,Sûkullecmiyyîn, Sûkulmehmâziyyîn adýnýtaþýyan çarþýlar vardý (Çetin, s. 251).

BÝBLÝYOGRAFYA :

Dîvânü lugåti’t-Türk Tercümesi, III, 15, 114-115, 158, 217-218; Vâkýdî, el-Me³åzî, I, 203-204;III, 885, 890; Ýbn Hiþâm, es-Sîre, II, 63, 404, 440;Ýbn Kuteybe, el-Me£âni’l-kebîr fî ebyâti’l-me£ânî,Beyrut 1984, II, 1029-1039; Yûsuf Has Hâcib, Ku-tadgu Bilig (nþr. Reþid Rahmeti Arat), Ankara1979, I, beyit 1036; Ýbn Münkýz, Kitabü’l-Ý‘tibâr:Ýbretler Kitabý (trc. Yusuf Ziya Cömert), Ýstanbul1992, s. 25, 84, 88-89, 98, 105, 142-144, 170-171; Ýbnü’l-Esîr, el-Kâmil, II, 245-246; XI, 430;Bahâeddin Ýbn Þeddâd, en-Nevâdirü’s-sul¹âniy-ye (nþr. Cemâleddin eþ-Þeyyâl), Kahire 1384/1964, s. 242-243; Zekeriyyâ b. Muhammed el-Kazvînî, ¦ârü’l-bilâd, Beyrut, ts. (Dâru Sâdýr),s. 58; Nüveyrî, Nihâyetü’l-ereb, VI, 240-247; ÝbnKayyim el-Cevziyye, Zâdü’l-me£âd, I, 130; III, 193,472, 633-634; Kalkaþendî, Øub¼u’l-a£þâ (Þemsed-din), II, 142-143; III, 473; Charles Boutell, Armsand Armour in Antiquity and the Middle Ages,London 1907; H. R. Robinson, Oriental Armour,New York 1967; M. Gorelik, “Oriental Armour ofthe Near and Middle East from the Eighth to Fif-teenth Centuries as Shown in Works of Art”, Is-lamic Arms and Armour (ed. R. Elgood), Lon-don 1979, s. 30-63; Abdülazîz b. Ýbrâhim el-Öme-rî, el-ƒiref ve’½-½ýnâ£ât fi’l-¥icâz fî £a½ri’r-Resûl,[baský yeri yok] 1405/1985, s. 261-263; Vefîk ed-Dakdûký, el-Cündiyye fi £ahdi’d-devleti’l-Üme-viyye, Beyrut 1985, s. 237-240; Muhsin M. Hü-seyin, el-Ceyþü’l-Eyyûbî fî £ahdi Øalâ¼iddîn,Beyrut 1406/1986, s. 261-265, 318-323; ChouShu, Ting-wen Shu-Chü, Tai-pei 1987, L, 907; Ba-haeddin Ögel, Ýslâmiyetten Önce Türk Kültür Ta-rihi, Ankara 1988, s. 220; Özden Süslü, Tasvirle-re Göre Anadolu Selçuklu Kýyafetleri, Ankara1989, s. 182-184; Mustafa Zeki Terzi, Hz. Pey-gamber ve Hulefâ-i Râþidîn Döneminde AskerîTeþkilat, Samsun 1990, s. 132-133; Emine Uyu-maz, Selçuklular Devrinde Askerî Teþkilat (yük-sek lisans tezi, 1992), Mimar Sinan Güzel Sanat-lar Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, s. 165-168; J. Keegan, Savaþ Sanatý Tarihi (trc. FüsunDoruker), Ýstanbul 1993, s. 213; N. Hooper – M.Bennett, The Cambridge Illustrated Atlas of War-fare: The Middle Ages, 768-1487, Cambridge1996, s. 158-160; D. Nicolle – G. Turner, Armiesof the Caliphates, 862-1098, Oxford 1998, s. 18-20; Ramazan Þeþen, Salâhaddin Eyyûbi ve Dev-ri, Ýstanbul 2000, s. 288-292; Abdülkerim Özay-dýn, Sultan Berkyaruk Devri Selçuklu Tarihi(485-498/1092-1104), Ýstanbul 2001, s. 92; R.Brzezinski – M. Mielczarek, The Sarmatians 600BC-AD 450, Oxford 2002; Jean-Denis G. G. Lepa-ge, Medieval Armies and Weapons in WesternEurope, London 2002; M. Abdülhay el-Kettânî,Hz. Peygamber’in Yönetimi: et-Terâtîbu’l-idâriy-ye (trc. Ahmet Özel), Ýstanbul 2003, I, 387, 506,519, 527; II, 453; Salim Koca, Selçuklularda Or-du ve Askerî Kültür, Ankara 2005, s. 142-144;Serkan Baþol, Hitit Askerî Teþkilatý ve Sefer Or-ganizasyonu (yüksek lisans tezi, 2006), Pamukka-le Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, s. 10-11; S. Haluk Kortel, Delhi Türk Sultanlýðý’ndaTeþkilât (1206-1414), Ankara 2006, s. 313; Al-tan Çetin, Memlûk Devletinde Askerî Teþkilât,Ýstanbul 2007, s. 238-240, 248-251; R. D’Amato –G. Sumner, Arms and Armour of the ImperialRoman Soldier, from Marius to Commodus 112BC-AD 192, London 2009; Erkan Göksu, TürkiyeSelçuklularýnda Ordu, Ankara 2010, s. 335-338,366-369; Iv. Venedikoff, “Preslav Þehrinde Ye-

ye) denilen ve kýlýç kýran zýrhlarýyla tanýn-mýþtý. Ýlhanlýlar’da her eyalette devlet adý-na silâh ve zýrh yapýmýyla uðraþan ustalarvardý. Devlet bunlarýn imal ettiði malze-meyi savaþ zamanlarýnda askere daðýtmaküzere silâh depolarýnda muhafaza eder-di. Olcaytu Han, 1315’teki Suriye seferi ön-cesinde silâh depolarýnda bulunanlarýn dý-þýnda Avrupalý tüccarlardan 1500 zýrh vemiðfer satýn almýþtý (Robinson, s. 27). Ti-mur da Ortadoðu seferinin ardýndan böl-gedeki birçok silâh ve zýrh ustasýný Semer-kant’a nakletmiþti. Silâh depolarýndaki bü-tün malzemeler kayýt altýnda tutulurdu.1945 senesinde Preslav þehrinde bulunanTuna Bulgarlarý’na ait Proto-Bulgar kitâ-besi bu türden kayýtlarý içermektedir (Ve-nedikoff, XI/43 [1947], s. 544-545). Ordu-larda zýrh kullanýmý savaþ gelenekleriyleyakýndan alâkalýydý. Aðýr zýrhlý süvarilerinön plana çýktýðý Avrupa’da piyadelerdekizýrh korumasý maddî durumlarýyla baðlan-týlý idi ve daha zayýftý. Buna karþýlýk hare-ketli bir savaþ tarzýna sahip Türkler’de veAraplar’da süvariler piyadelere göre dahahafif zýrh ve teçhizatla donatýlýrdý.

Zýrhlarýn fiyatlarý ham maddesi, saðlam-lýðý ve sanat deðerine göre deðiþirdi. Pa-halý ham maddeden imal edilen ve sanatdeðeri olan zýrhlar Ortaçað’da yüksek fi-yatlara satýlýrdý. Lamat derisinden yapýlanbir zýrhýn fiyatý 30 dinar civarýndaydý. Mem-lükler devrinde Mýsýr’da karkar fiyatlarý 100ile 700 dirhem arasýnda deðiþirken cevþenfiyatlarý malzemesine göre 1000 dirhemekadar ulaþýrdý (Çetin, s. 240). Savaþlardaganimetler arasýnda ele geçirilen zýrhlarýnçokluðuna göre fiyatlar düþebilirdi. Zýrh-lar miras býrakýlýr ve hediye edilebilirdi.Bakýmýna özen gösterilir, “kusre” denilenbir madde ile temizlenirdi. Pasýn gideril-mesi için zeytinyaðý dökülürdü. Kumla ova-lamak da bir baþka bakým yöntemiydi. Ba-rýþ döneminde zýrhlar “cirab” denilen deritorbalarda tutulurdu. Zýrhlar ayný zaman-da kullanýldýklarý toplumun düþüncesini veideallerini yansýtýrdý. Avrupalýlar’ýn düþün-cesine göre zýrhýn her parçasý kutsanmýþolup üzerine þövalyelik ideallerinin sembol-leri iþlenirdi. Miðfer, zýrh ve kalkan kilise-yi ve insanlarý kötülükten korumayý ifadeederdi (Lepage, s. 87). Araplar’da meþhursavaþçýlar cesaretlerini göstermek adýnagöðüs zýrhýnýn sadece ön kýsmýný giyer-lerdi (Vefîk ed-Dakdûký, s. 238). Arap ede-biyatýnda zýrh ile alakalý pek çok þiir mev-cuttur.

Muhariplerin savaþ meydanlarýndaki enönemli yardýmcý unsuru olan atlar için de

ZIRH

XVI. yüzyýlýn ikinci yarýsýna ait tombak at alýn zýrhý (TSM,Envanter nr. 1/1445)

Page 4: Plaka Zýrh. - cdn.islamansiklopedisi.org.tr · Bu tür zýrhlara Grekler ve Romalýlar spo-las adýný vermiþlerdi. Göðüs kýsmýnda kardiophylaks (kalbi koruyan) ismiyle aný-lan

394

ZIRH

ve atlarýna da bu tip zýrhlar giydirdiklerinikaydeder. Milâttan önce I. yüzyýla tarihle-nen Tüekta I kurganýnda Kýrgýzlar’ýn kul-landýðý þekilde tahtadan zýrh parçalarý,omuzluk, göðüslük, kolçak ve baldýrlýk par-çalarý bulunmuþtur. Zincir örme ve zincirörme üzerine metal plaka takviyeli zýrhla-rýn Hun döneminden itibaren kullanýldýðýve bu zýrh türünün Batý Hunlarý ile birliktebozkýr kuþaðýný takiple Orta Asya’dan çý-karak Orta Avrupa’ya kadar ulaþan Avar,Kuman, Kýpçak ve Peçenekler’le yayýldýðýbilinmektedir. Güney Ukrayna, Romanyave Macaristan’da yapýlan arkeolojik kazýlar-da Hazarlar, Kuman, Kýpçak ve Peçenek-ler’e ait zincir örme ve zaman zaman pla-kalarla takviye edilmiþ demir zýrhlar orta-ya çýkarýlmýþtýr. Hazar Türkleri’ne ait Sta-nitza köyündeki Saltova buluntularý ara-sýnda atlara ait baþ zýrhlarý, Balta bulun-tularý arasýndaki zincir örme zýrhlar ve atbaþlýklarý ilgili örneklerdir. Doðu AvrupaTürkleri’ne ait buluntular içinde en dikkatçeken zengin koleksiyon Oðuz Türkleri’n-den olan Peçenekler’e ait ünlü Nagy-SzentMiklos hazinesinde (IX. yüzyýl) yer almak-tadýr. Yirmi üç parçadan oluþan hazinede-ki parçalardan birinin üzerinde zincir örmepeçelikli miðferli, zincir örme gömlekli,plaka takviyeli kolçak ve baldýrlýklý zýrh gi-yimli süvari tasviri bulunur. Bu Türk zýrhgeleneði Bizans zýrhlarýný da etkilemiþtir.Bizans askerleri arasýnda da Batý Avrupazýrhlarýndan farklý þekilde kendi toprak-larýnda yaþayan bozkýr topluluklarýnýn et-kisiyle zincir örme zýrh gömlekler kullanýl-mýþtýr. Ayrýca Orhon, Altay ve Tanrý daðla-rý bölgesindeki Göktürk kaya resimlerindefigürler, deriden veya demirden levhalar-la örülmüþ zýrhlar ve sivri külâh þeklindezýrh baþlýklarla tasvir edilmiþtir. Uygur dev-ri alp tasvirlerinde küçük deri parçalarýnýnveya demir levhalarýn bir elbise üzerine yanyana ve üst üste balýk pulu gibi sýký bir þe-kilde dikilmesiyle oluþturulmuþ zýrhlar dik-kati çeker.

Abbâsî ordusuna asker olarak giren Türksavaþçýlarý kalkan kullanmakta, göðüslük,miðfer ve vücut zýrhlarý giymekteydi. Tas-virlerden ve buluntulardan yola çýkýlarakBüyük Selçuklular’da örme zýrhlarýn yay-gýnlýðý tesbit edilebilmektedir. Marco Po-lo, XIII. yüzyýlýn ikinci yarýsýnda Hanbalýk’-ta Kubilay Han’ýn sarayýný ziyaret ettiðin-de burada zýrhlarýn depolandýðý ve sergi-lendiði yeri gördüðünü bildirir. Ancak budevirde zýrhýn daha çok üst düzey asker-lere mahsus olduðu söylenebilir. Zýrhlarayný zamanda devlet törelerinin ihtiþamý-

ný arttýran bir objeydi. Anadolu Selçuklu-larý devrinde Emîr Hüsâmeddin Çoban’ýnRus elçisini kabulünü anlatan Ýbn Bîbî, si-lâhlarýný kuþanmýþ seçkin gençlerin saf safdizilerek atlarýnýn zýrh takým ve baþlýklarýy-la çadýrýn hizasýna çekildiklerini, diðer bü-tün askerin kol kol tepeden týrnaða altýnyaldýzlý demir zýrh giymiþ ve mýzraklarýnýomuzlarýnda tutmuþ halde bekledikleriniyazar. Ýstanbul Türk ve Ýslâm Eserleri Mü-zesi’nde yer alan Selçuklu dönemine aittaþ eser üzerindeki zýrhlý asker kabartma-larý Selçuklu zýrhlarýnýn biçimsel özelliklerihakkýnda önemli bilgiler saðlar. AnadoluSelçuklu zýrhlarý Osmanlý zýrhlarýna örnek-lik etmiþtir.

Osmanlý döneminde her türlü silâh Ce-beci Ocaðý tarafýndan imal veya temin edil-diðinden kapýkulu askerlerinin zýrhlarý dabunlarýn sorumluluðuna verilmiþti. Cebe-cibaþýnýn denetiminde deftere kaydedile-rek askere zýrh daðýtýlýr ve iþi bitince gerialýnýrdý. Bunun dýþýnda saray hazinesindecebe ve cevþenler olduðu gibi bazý vezir vekumandanlarýn da özel cebehâneleri var-dý. Kanûnî Sultan Süleyman’ýn veziri ve da-madý Rüstem Paþa’nýn ölümünden son-ra kendisine ait özel cebehânesinde 2000adet zýrh, 1500 adet altýn kakmalý tolgabaþlýk bulunmuþtur. Baþlýk, peçelik, göm-lek, göðüslük, dizçek, baldýrlýk, kolçak ve

ni Keþfedilen Proto-Bulgar Kitabesi” (trc. FiruzePreyger), TTK Belleten, XI/43 (1947), s. 541-557;A. Rahman Zaky, “Islamic Armour an Introducti-on”, Gladius, II, Madrid 1963, s. 69-74; Abdulha-lik Bakýr, “Ortaçað Ýslam Dünyasýnda Madenlerve Maden Sanayi”, TTK Belleten, LXI/232 (1998),s. 520-595; a.mlf., “Ortaçað Ýslam DünyasýndaDeri, Tahta ve Kâðýt Sanayi”, a.e., LXV/242(2001), s. 75-160; Metin Yýlmaz, “Emevi ve Ab-basi Dönemi Resmi Kýyafetleri”, Ondokuz MayýsÜniversitesi Ýlâhiyat Fakültesi Dergisi, sy. 26-27, Samsun 2008, s. 237-250; Ersin Teres, “Or-ta Türkçede ‘Zýrh, Kalkan’ Anlamý Taþýyan BazýSözcükler”, Turkish Studies, IV/3 (2009), s. 2112-2118; J. W. Allan, “Armor”, EIr., II, 483-489; Ab-durrahman Küçük, “Câlût”, DÝA, VII, 38.

ÿAydýn Usta

Türk Devletlerinde. Zýrh Osmanlý kay-naklarýnda cebe ve cevþen adýyla geçer vegenelde bu iki kelime birlikte kullanýlýr. Ce-be zýrh anlamýna gelmekle beraber Cebe-ci Ocaðý ordunun silâh ihtiyacýný karþýlayanaskerî sýnýfýn adýdýr. Cebeci ise zýrh / silâhimal ve temin eden kimsedir. Zýrh, savaþ-çýnýn düþman tarafýndan gelebilecek birsaldýrýya karþý kendini ve bindiði hayvanýkorumak amacýyla giydiði veya kuþandý-ðý giysidir. Erken çaðlardan itibaren bazanhayvan postu, bazan deri veya aðaç ka-buklarýndan omuzluk, kolluk, baldýrlýk gi-bi zýrh parçalarý kullanýlmýþtýr. Savaþçý biryandan kendini korumak için geliþtirdiðizýrh parçalarýný kuþanýrken atý için de zýrhtedarik etmiþtir. Zýrh yapým malzemesiolarak baþlangýçta ahþap, post, deri ve ke-çe gibi materyal kullanýlýrken maden sa-natýnýn geliþmeye baþlamasýyla birlikte ma-denî zýrhlar devreye girmiþtir. Bugün aklagelen ilk zýrh biçimi metal ve özellikle de-mir ve çelik zýrhlardýr. Metal zýrhlarýn ilkörnekleri Ýskitler ve Hunlar dönemine ka-dar gider. Kazakistan’ýn Almatý þehri yakýn-larýnda Isýk / Esik kasabasýnda bulunan,milâttan önce IV. yüzyýla ait bir Hun kur-ganýnda ortaya çýkarýlan genç bir erkekcesedi üzerindeki zýrh en gösteriþli ve eneski metal zýrh örneði kabul edilir; dünyaliteratüründe “altýn elbiseli adam” olarakgeçen erkek cesedi ve üzerinde altýn birzýrh kaftan, zýrh çizme ve baldýrlýk ile mið-fer bulunur. Bu zýrh küçük metal levhala-rýn bir kumaþ üzerine aplike edilmesiyleüretilmiþtir. Levhalarda yüksek kuyumcu-luk iþçiliðinin eseri motif ve figürler yer alýr.Altaylar bölgesinde Hun dönemine ait Be-rel buluntularý ile Oms ve Ýrtiþ havzasý bu-luntularý arasýnda demir zincir örme zýrhparçalarý ve zýrh plakalarý büyük yer tutar.Çin kaynaklarý, Yenisey Kýrgýzlarý’nýn ahþap-tan yapýlmýþ zýrhlý elbiselerinin olduðunu

III. Mustafa’nýn zýrhý (TSM, Envanter nr. 2/236)