OKULUMUZDAN HABERLER - MEB

Okulumuz Yıldızlar Oryantring

Ankara Şampiyonu oldu. Öğrencile-rimizi tebrik eder, başarılarının devamını dileriz.

Velilerimizin Ahşap Boyama,Aile

Eğitim Programları ve İğne Oyası gibi çeşitli alanlardaki sergileri büyük beğeni topladı.

Okulumuzda 19 Mayıs Atatürk´ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı coşkuyla kut-landı. Kutlama kapsamında şarkılar söy-lendi ve çeşitli gösteriler gerçekleştirildi.

Açılışı gerçekleşen Görsel Sanatlar ve

Teknoloji Tasarım Sergisi yoğun ilgiyle karşılaştı. Emeği geçen tüm öğretmenleri-mize teşekkür ederiz.

Ankara Valiliğinin "Çocuk Dostu Şehir

Projesi" kapsamında 7. sınıf öğrencileri-mizle birlikte Cumhuriyet Müzesini geze-rek müze eğitimi aldık ve uygulamalı ola-rak dünyanın ortak mirası kabul edilen

Ebru Sanatını öğrendik. Gökçe Taşar ve Yusuf Dursun Sarıgül öğretmenleri-mize teşekkür ederiz.

Tübitak 4006 Bilim Fuarı okulumuzda

başarıyla sergilendi. Fuarımıza Ankara İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısı İsmail ÇETİNKAYA, Yenimahalle İlçe Milli Eğitim Şube Müdürü Murat DİLEK, birçok okul müdürü, velilerimiz ve tüm öğrenci-öğretmenlerimiz katıldı. Fuarın hazırlanmasında emeği geçen herkese teşekkürlerimizi sunarız.

27-28 Nisan 2016 tarihlerinde gerçek-

leştirilen TEOG 2. Dönem Sınavları öncesinde 25-26 Nisan 2016 tarihlerin-de Okulumuz Rehber Öğretmeni Yusuf SARIGÜL tarafından 8.sınıf öğrencileri-mize ‘’Sınav Kaygısı İle Başa Çıkma ve TEOG Önerileri’’ konulu seminer çalışmaları yapıldı.

Okulumuz Fen Laboratuvarı yenileme

çalışmaları hızla devam ediyor.

Okulumuz öğrencileri Yenimahalle ilçe-si Yıldızlar Dart Şampiyonası´nda birinci olarak büyük başarıya imza attılar. Öğrencilerimizi gönülden tebrik eder, başarılarının devamını dileriz.

OKULUMUZDAN HABERLER

YENİMAHALLE ÖZKENT AKBİLEK ORTAOKULU BASIN-YAYIN HABERLEŞME KOLUNUN BÜLTENİDİR YIL:1 SAYI:4 Başarıya Açılan Yelken

Yayın Yönetmeni

Atilla ÖZCAN

Yayın Kurulu Songül SARPAŞAN Taliye DÖĞEN Selvi AKGÜL KARAKURUM Hatice ŞAFAK (5F) Elif AKÇAY (7A) Beyza Nur SERTEL (8C) E

-posta

ad

resim

iz:

mesale

bulteni@

gm

ail.

com

İn

tern

et sitem

iz:

ozke

nta

kbile

koo

.meb.k

12

.tr

YETİM GÜLERSE DÜNYA GÜLER

DİB, MEB ve Eğitim Bir-Sen tarafından yürütülen “Her sınıfın bir yetim kardeşi var.” projesi kapsamında okulumuz öğretmen ve öğrencileri olarak 10 yetim kardeşimize sahip çıktık.

Allah Resulü’nun buyru-ğu doğrultusunda “Kim Mümin kardeşinin bir ihtiyacını giderirse Allah da onun bir ihtiyacını giderir. Kim müslümanı bir sıkıntıdan kurtarırsa, bu sebeple Allah da onu kıyamet günü sıkıntıları-nın birinden kurtarır.” üzerimize düşeni yaptık.

Bu konudaki duyarlılığınız ve dünyamızda yetimlere yer açtığınız için hepinize teşekkür ederim.

Ahizer TÜRKER ÖZKUL

Proje Sorumlusu

Eğitim, toplumun görmek istediği davranışları insanlara kazandırma çabasıysa eğer; bu çabanın çok da başarılı olduğunu söyleyemeyiz. Dışarıya adımımızı attığımız anda her an karşılaşabileceğimiz örneklerle dolu hayatımız. Markette, çarşıda, trafikte, okulda her yerde… Yaşamının büyük bir kısmını okulda geçiren birisi olarak haliyle bahsettiğim bu örneklerin okul boyutunu dillendireceğim kendimce. Öncelikle bizim görmek istediğimiz ya da istemediğimiz davranışları düşünelim. Okulumuzun bahçe kapısından içeri girdiğimizde gülümseyen yüzler, neşeyle oynayan çocuklar görmeyi, hiç kimsenin çöp atmadığı tertemiz, pırıl pırıl bir bahçeyle karşılaşmayı kim istemez ki. Sıralarının gözünde yiyecek artıkları, yerlerde atık kâğıtlar, pet şişeler, çizilmiş, kazılmış masalarla dolu bir sınıfta ders anlatmak ya da dinlemek ister misiniz? Hepimiz dürüst, sorumluluk sahibi, güler yüzlü, başarılı, alçakgönüllü, terbiyeli insanlar olsun isteriz çevremizde. O halde bu özelliklerin bizde olması gerekmez mi öncelikle? Okul hayata açılan bir kapıysa şayet önce buradan başlamalıyız düzeltmeye… Olmasını istediğimiz davranışları nakış nakış işlemeliyiz yüreğimize…Karşılaşmak istemediğimiz davranışları da kovmalıyız uzak diyarlara bir daha dönmemek üzere… Başarıya yelkenlerimizi açıp yüreğimizdeki sevgi rüzgârını arkamıza alarak yola koyulmalıyız hep birlikte… İnanın sevgi ve saygının iç içe olduğu, başarılarıyla kendinden söz ettiren, tertemiz bir okul, sadece bizim değil tüm toplumun mutlu ve güvende olmasını sağlayacaktır. Sağlık, mutluluk, huzur dolu bir tatil geçirmeniz dileğiyle…

Atilla ÖZCAN

Müdür Yardımcısı

İYİ TATİLLER

Anne, kelimesi dört harften oluşan kısa bir sözcüktür. Ama bu en güzel sözcüğe pek çok mana yüklenir. Sabrı, fedakarlığı, gücü, vaka-rı, en güzel ahlakı ve sayamadığımız birçok erdemi taşır sinesinde.

Bu zamana kadar hiç görülmemiştir emek vermeyen, çile çekmeyen, zahmeti görme-yen, fedakarlık yapmayan, kahır yüklenme-yen yani kısacası kendi hayatı ile bu dünya-nın ve hayata bağlandıklarının da yükünü yüklenmeyen bir anne! İşte o anneler her nerede olursa olsunlar ve her nerede durur-larsa dursunlar tüm hayatın yükünü sabırla taşırlar.

Yükü ağırdır annenin 9 ay 10 gün yavrusunun yükünü çekmek de kolay değildir. Anne bilir yavrunun ilk çalışan or-ganının kalp olduğunu. Ve böylece başlar bir bedende atan çifte kalbin bağları. Anne dünyaya getirdiği bebeğinin sesini duyup, cennet kokusunu alınca, kucağındaki meleğe sarılın-ca o 9 ay 10 günün sıkıntısı bir anda unutuluverir.

İşte asıl annelik şimdi başlar. Anne olmak-tan, annelik yapmaya atılan ikinci aşamaya. Yükü ağır annenin! Buna göre mükafatı da Allah katında yücedir. “Cennet annelerin aya-ğının altındadır.”

Bu sebeplerdendir ki asla annelerimizin hakkını ödeyemeyiz. Bize düşen görev onlara layık hayırlı evlatlar olmak. Onların yüzünü kara çıkarmamaktır.

Anneler sevginin en yücesine ve saygının en fazlasına layıktır. Onları asla üzmeyelim, kırıp incitmeyelim. Bizler nasıl bebekken onla-ra muhtaçsak onlar da yaşlandığı zaman biz-lere muhtaçtır. Onlara “öf” bile demeyelim.

Bizim için her gün anneler günüdür. Bütün annelerin an-neler günü kutlu olsun.

Beyzanur SERTEL, 8C

Öğretmenlerini farklı sevdim, öğ-rencilerini farklı. Bu okulda bir şeyler var. Bir türlü kopamıyorsunuz ondan. Öyle bir bağlıyor ki kendini size. Bedeniniz burada olmasa da aklınız ve kalbiniz hep burada kalıyor.

Beşinci sınıfta iken gelmiştim bu okula. Geldiğim ilk günden beri seviyo-rum onu. Burada büyüdüm ben. Bizim sınıf ikinci kattaydı ve biz yedinci sınıfa gidiyorduk. Sınıfın kapısının hemen yanında bir merdiven vardı. Zil çalar çalmaz koşardık oraya. Kurulurduk merdivene bir muhabbet başlardı. Durdurabilene aşk olsun. En çok o seneyi özleyeceğim galiba.

Bizler bu sene mezun oluyoruz. Hiç gitmek istemiyorum açıkcası. Mec-burum ne yapabilirim ki. Neden gitmek istemiyorum biliyor musunuz? Çünkü bu okul bana evimden farksız geliyor. Bu okul bazen gözyaşlarıma tanık ol-du, bazen mutluluklarıma bazen de öfkeme tanık oldu.

Her şeyin ve herkesin ilkleri bura-daydı. Ben ilk dostumu bu okulda kazandım. Kardeşliğin, birbirine bağlılı-ğın ne demek olduğunu burada öğren-dim. Hiçbir zaman okul bitse de eve gitsem diye zamanı yoklamadım. Çün-kü bu okul benim için evimden farksız-dı. Yaz tatili bitse de okuluma gelsem dedim hep.

Bu okulda salı günü biri ile tartış-sanız çarşamba günü koluna girip gezersiniz. Burası çok şey kattı bize, dostluğu da burası öğretti kavgayı da.

Biz mezun oluyor olabiliriz ama sizler hala bu okuldasınız. Burada ya-şayacağınız çok güzel günler var. Biz gidince bu okula sizler sahip çıkacaksı-nız. Bizim onu sevdiğimiz gibi sevin onu. Gitmek istemesek de gidiyoruz. Kabul edelim çok güzel anılar var Özkent’te.

Hoşça kal ÖZKENT…

Esma Beyza SARIKAYA, 8B

ÖZKENT‘ E VEDA

BENİM HİKAYEM

Biz annem kapıdan çıkıp gele-cek, bize sarılacak, sıcaklığını yeni-den verecek, yanıldığımızı göste-recek diye bekliyorduk. ANNEM der hep susar oldum.

Aradan bir ay geçti ama bana asırlar mı geçti bilmem. İyi haberini alıp bayram sevinci yaşıyoruz, bir de kötü haberini alıp yaşarken ölü-yoruz. Annem en sığındığı ablamı yanına çağırdı, bana bakmasını istedi. Hepimiz anne tutkunuyuz kızı hayır der mi? Benim yerim belliydi artık ablamın yanında kala-caktım. Ya kardeşim? Bunları dü-şünmek bana göre değil belki…Ama o sabah yatakta bıraktım çocukluğumu…

Ve o sabah evde beklerken annemi, çok mutluydum ama içimde bir huzursuzluk. Annem geliyor dediklerinde koşa koşa gittim anne-me hediye almaya, aldım da. Hediye ellerimde kaldı, sevincim kursağımda, umutlarım uzaklarda. Annemin bedeni geldi, oysa kendisi bizden çok uzaklarda. Ayrılıyorduk annemden. Veda busesi kondura-madığım anneme bir hoşça kalı çok görenlere bakakaldım. Sadece “Buluşuruz cennette” diyebildim ve sonra benim hikayem başladı kaldığı yerden, virgülü koyarak.

Nurefşan KARA, 5J

Bir sabah sol yanımın ağrısıyla uyandım. Kulaklarımda inleme sesleri …Bu annemdi. Hiç kondura-madığım annem ve asla ayrılmayı düşünmediğim annem hastaydı. Ablamlar, gelenler gidenler anne-min mutluluğu ve iyiliği için çaba gösteriyorlardı. Aslında ben biliyor-dum bu bir vedanın başlangıcıydı ve ben o gün, o yatakta bıraktım çocukluğumu…

Annem her gözünü açtığında beni ve kardeşimi arıyordu çünkü annem de biliyordu kendisi gibi yetim kalacağımızı. Bizi gözüyle seviyordu. Ben anlıyordum ama çocuğum işte elimden, yüreğimden bir şey gelmiyordu. Annem gitgide zayıf düştü ve artık hastanedeydi.

Veda busesi

konduramadığım

anneme bir

hoşça kalı çok

görenlere

bakakaldım.

Sadece

“Buluşuruz

cennette”

diyebildim.

ANNELERİN BİTMEYEN YÜKÜ

TEŞEKKÜR EDERİM

ANNECİĞİM

Karnındayken yolculuğum başlamış,

Kalbim orada atmaya başlamış,

Beni doğurmuşsun, büyütmüşsün,

Teşekkür ederim anneciğim.

Karnımı doyurmuşsun,

Susayınca su vermişsin,

Gece üstümü açtığımda yorganımı örtmüşsün,

Teşekkür ederim anneciğim.

İlk adımımı atarken yanımda durmuşsun,

Hayatta hep elimden tutmuşsun,

Yedirmişsin, içirmişsin, korumuşsun beni,

Teşekkür ederim anneciğim.

Yere düşüp ayağımı incittiğimde,

Yara bandım olmuşsun,

Hep yanımda olmuşsun,

Teşekkür ederim anneciğim.

Hep yanımdaydın,

Küçükken de büyükken de,

İyi ki varsın,

Teşekkür ederim anneciğim.

Hatice ŞAFAK, 5F

En yabancı: Mahmut AKBAŞ

En Ankaralı: Fatih KADERCAN

En sırdaş: Yusuf SARIGÜL

En yardımsever: Seyit M. KÜÇÜKSAKARYA

En baba: Hasan ÇİFLİKLİ

En güleryüzlü: Meryem GÜLER

En muhterem: Mustafa YAZICI

En picasso: Olcay AVCI

En eliyatkın: Ebru KARACA– Ayşegül YURT

En iştahlı: Sultan PİLAVCI TÜRK

En kazananlar: Canan AKMANLI–

Nuray YAVUZ

En tiyatralı: Meltem ÖZ

En komik: Suat BAYSAL

En külyutmaz: Fatih GENÇ

En otoriter: Mehmet EĞRİ

En uzun: Eren BULUT

En sakin: Aşkım Nuray MORAL

En anlayışlı: Seda YILDIZ

En enerjik: Adalet GÜNDÜZ

En gezgin: Zübeyde ÖZER ALTAY

En düzenli: Fedai GÖKTAŞ

En bonkör: Nihal DEMİRDEN

En süslü: Sibel A.HATİPOĞLU

En ciddi: Aslı ERDEM

En akademik: Havva DURUSU

En lider: Orhan BAĞIŞ

KEKEME

Edebiyat hocası konuşu-yordu:

-İnsan konuştuğu gibi yazmalı arkadaşlar.

Talebelerden biri sorar:

-Efendim, ya yazan kekeme olursa?

CİNİ ÇARPAN KAYSERİLİ

Gözleri görmeyen, bekar ve fakir Kayseriliye bir cin çıkagel-miş:

-Dile benden ne dilersen, demiş.

Kayserili düşünürken, cin sor-muş:

-Gözlerini mi istersin?

-Zenginlik mi istersin?

-Evlenmek mi istersin?

Kayserili cevabını vermiş:

-Oğlumu, altınlarımı sayarken görmek istiyorum.

EY PEYGAMBER

Sen bize yol gösterdin,

Bu yol da bizi Allah'ın huzuruna çıkaracak,

Bu yol da bizi cehennem azabından koruyacak,

Bu yol da cahilleri durduracak.

Ey peygamber,

Sendin ilmi öğreten,

Sendin doğruları gösteren,

Sendin bizi İslam'a davet eden,

Sendin ey peygamber.

Nice zorluklar içinde çabalayan,

Doğruları göstermek için uğraşan,

Herkese kucak açan,

İnsanları doğrulara çağıran,

Sendin ey peygamber.

Ey peygamber,

Sen bizim umudumuz oldun,

Hiç sönmeyecek aydınlığımız,

Kırılmayacak dalımız,

Solmayacak gülümüz oldun.

Elif AKÇAY, 7A

YÜZ YIKAMAMAK

Annesi yeni uyanan Temel’i her zamanki gibi uyardı.

-Günaydın uşağum, sofraya oturmadan önce yüzünü yıka-yacaksın. Temel boş boş annesinin yüzüne baktı.

-Ne oldi, niye bakaysun?

-Anacuğum biraz önce rüyam-da suya düştüm. Yüzümü yıka-masam olmaz mı?

KEDİ

Kuyruk uzun, baş yuvarlak

Bir ağızla iki kulak.

Gece çıra gibi yanar gözleri,

Gündüzleri çakmak çakmak.

Uzanır sobanın önüne,

Hem uyur hem uyanık,

Acıkınca, susayınca,

Miyavlar yanık yanık.

Merdivenin üstüne yatar.

Düşünde çok fare tutar,

Kimini yer çıtır çıtır,

Kimini çiğnemeden yutar.

Elif SÜMER, 5F

FARZ

Nasrettin Hoca’nın evine üç misafir gelmiş üçü de birbirinden oburmuş. Hoca ne yemek getirirse “ Sünnettir” diyerek tabaktaki yemekleri silip süpürmüşler. O sırada Hoca’nın oğlu gelmiş. Misafirler:

-Aman ne güzel çocuk bu! Adı ne-dir?Nasrettin Hoca:

-Farz’dır, demiş.Misafirler:

-Aaa,nasıl bir isim bu! Hiç böyle isim duymamıştık, deyince Nasrettin Ho-ca:

-Yaa !Sünnettir diyeyim de onu da yiyin, demiş.

ÖĞRETMENLERİMİZİN EN’LERİ

FIKRA KÖŞEMİZ

ŞİİR KÖŞEMİZ

1. Allah’ın melekler aracılığıyla pey-gamberlere gönderdiği mesaj.

2. Açlığa en fazla dayanabilen hay-van.

3. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu kimdir?

4. Hücrelerde metabolizma sonucu meydana gelen atık maddelerin dışarı atılmasına ne denir?

5. Bira mayasının üreme çeşidi ne-dir?

6. Kezzap hangi asit türüdür. 7. Bir dik açılı üçgende 90° karşısın-

daki en uzun kenara ne denir? 8. Din ve devlet işlerinin ayrılması

hangi ilkeye girer? 9. İngilizcede “break” kelimesinin

3.hali nedir? 10. Körü körüne bağlanmaya ne ad

verilir? 11. “C” vitamini en çok hangi besinler-

de bulunur? 12. Memeli hayvanlar grubuna girse

de tek uçabilen kuş türüdür. 13. Direncin birimi nedir? 14. Türkiye’nin en doğusundaki il

hangisidir? 15. Matematikte; dikey uzunluğun

yatay uzunluğa bölümü ne anla-ma gelir?

Emel SEZER, 8G

Her şey bir gün Okul Müdürü Orhan Bağış’ın tüm okul öğretmenlerinin bulunduğu sosyal iletişim ağına gönderdiği şu mesajla başladı: “Okula kütüphane kurmak istiyorum, yardımcı olmak isteyen var mı?” Okulun mevcut kütüphanesinde zaman zaman değişik-lik yapmak isteyen ama bir türlü lokomotifini bulamayan Türkçe Zümresi kütüphane çalışması için gönüllü oldu.

İlk iş kütüphanenin yerini belirlemekti. Okulun en ücra köşesindeki mevcut kütüphanenin yerinin okul mevcudunun yarısı tarafından bilinmediğinin farkedilmesi sonucunda kendimizi yeni kütüphane için yer ararken bulduk. Çok mekan konuşuldu, değerlendi-rildi, istişare edildi. En son 8/D sınıfının en uygun yer olduğuna karar verildi. Görsel Sanatlar Zümresi elinde fırçası, kalbinde heyecanı ile kendini kütüphanede buldu. Mesai saatlerini hiçe sayarak, kar kış demeden, ellerinde fırçaları, sıraların üstünde büyük bir özveriyle çalıştılar. Kütüphanenin duvarları ile birlikte, fedakar öğretmen tablosunun da resmedildiğinin farkında bile değillerdi. Sanatlarını hayırlı bir işte kullanan Fatih Kadercan, Ebru Karaca, Ayşegül Yurt’a tekrar tekrar teşekkürü bir borç biliyoruz. Duvarlar hayat buldukça, renklendikçe bizdeki heyecan da artıyordu. Bir an önce işe koyulmalı, kolları sıvamalıydık. Biz kitap listelerini oluştururken, dekorasyon çalışmaları tüm hızıyla devam ediyordu. Dolaplar ne renk olacaktı, peki ya masalar, perdeler? Bütçe çok kısıtlıydı, eski mobilyalar ile devam etmek ise içimize sinmiyordu.

Neyseki hala hayırsever insanlar vardı. En son renk mi demiştik? Renk kataloglarına renk isimlerini kimler verir bilinmez ama, biz o kataloga yeni bir renk kazandırdık; “ÖZKENT AKBİLEK MAVİSİ…”

Sıra kütüphanenin nasıl kullanılacağına karar vermeye gelmişti. Bunun için düzenli bir sistemin oluşturulması gerekiyordu. Çok şey konuşuldu, tartışıl-dı… En iyi yol kütüphane kartı oluşturmak ve her öğ-rencinin bir kütüphane kartı edinmesini sağlamaktı. Kütüphane daha açılmadan, Kütüphane kartlarına ulaş-mak için öğrencilerin okul aile birliği önünde oluşturdu-ğu sıra, doğru yolda olduğumuzu gösteren en güzel resimdi. Bütçe sınırlı demiştik... Maalesef ki kitap çok pahalı ama hava, su kadar önemli bir gereksinim. Hedef 5000 kitap ama kitap pahalı. Ne yani hayalleri-mizden vaz mı geçecektik? Sahaflar ne güne duruyor-du? Kendimizi tek göz odalı, tozlu rafların arasında bulduk. Okul Müdürü önde, Türkçe Zümresi arkasında Ankara’daki tüm sahaflar gezildi. Sahaf ziyaretleri bazen öğleden sonra bazen tüm haftasonlarını alıyor-du. Az zamanda çok işler başardık. Yaklaşık 20 günde öğretmen bağışlarının da katkısıyla 2000 kitaba ulaştık. Kitaplar itinayla demirbaş defterine kaydedildi, ödünç verme defteri oluşturuldu. 27 Şubat 2016 tarihi Özkent Akbilek Ortaokulu kütüphanesinin açılış tarihidir. Okulda okul kültürüne uyum sağlamayan bazı öğrenci-lerin bile kitap bağışlamak istemesi, okul kütüphanesini temiz ve aktif kullanması, yani kısacası sadece tek bir öğrencinin bile hayatında kitapların ışık tutması bu kadar zahmete değer.

Kitapla, kütüphaneyle kalın DOSTLAR…

Selvi A. KARAKURUM- Sultan P. TÜRK

Türkçe Öğretmenleri

Soldan Sağa(mavi renkli sayılar)

Bulmacamızın cevap anahtarını okulumuzun internet sitesinden alabilirsiniz.

Sitemiz: ozkentakbilekoo.meb.k12.tr

Yukarıdan Aşağıya(kırmızı renkli sayılar)

BULMACA BİR KÜTÜPHANE HİKAYESİ

1. Bayat sözcüğünün zıttı nedir? 2. “K” harfi ile başlayan besin çeşidi. 3. İki harfli binek hayvanı. 4. Türkiye hangi kıtada yer alır? 5. Danışarak iş yapma ne anlama

gelir? 6. Yetenek kelimesinin eş anlamlısı. 7. İlkel kelimesinin zıt anlamlısı. 8. Çok hücreli canlılar hangi tür bö-

lünme ile çoğalır? 9. Asitler mavi turnosol kağıdını han-

gi renge çevirir? 10. Matematikte; bir dar açının karşı-

sındaki dik kenar uzunluğunun hipotenüs uzunluğuna oranı ne-dir?

11. Balıklı göl hangi ilimizde bulunur? 12. Adaleti ile bilinen halifemiz kim-

dir?

2