Page 1
Turkish Studies - International Periodical For The Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 9/3 Winter 2014, p. 811-831, ANKARA-TURKEY
NEDİM’İN “MÜSÜN NESİN” REDİFLİ GAZELİNİN ŞERHİ VE GAZELDE DİKKAT ÇEKEN BAZI YAPISAL ÖZELLİKLER*
Orhan KAPLAN**
ÖZET
Bu çalışmada Nedim Divanı’nda yer alan “müsün nesin” redifli
gazel, günümüz Türkçesine çevirisi ve şerhi yapıldıktan sonra yapısalcılık açısından incelenmiştir. Yapılan çözümlemede gazelin ses
incelemesi, vezin, kafiye ve redif, ses ve söz tekrarları, ünlü ve ünsüzler,
sözdizimi incelemesi, kelime, cümle, tamlama çeşitleri ve yapıları ayrı
ayrı başlıklar halinde ve istatiksel verilerin ışığı altında değerlendirmeye
tabi tutulmuştur. Böylece gazelin sahip olduğu ses değeriyle gazelin genel anlamı arasındaki ilişki irdelenmeye çalışılmıştır. Gazelde şiirin
ezgisine ve anlamına katkı sağlayacak şekilde aruzun kullanıldığı ve
yerel söyleyişe zorlanmadan uygulandığı görülmektedir. Gazel, “müsün
nesin” redifi üzerine inşâ edilmiş olup bu redif, vurguyu sürekli üzerine
çekmektedir. Heyecan, hayret ve sevgiliyi yüceltme iştiyakı, soru sorma
yoluyla lâtif bir edaya dönüştürülmüş, sevgiliyi dolaylı yoldan beğenme ve sevgiliye olan hayranlık, redif üzerinden dillendirilmiştir. İnce
seslerin hâkim olduğu gazelde % 68.04 ince, %31.96 kalın ünlüler
kullanılmıştır. Buna bağlı olarak, gazelin tamamına yayılan ses tonuyla
melodik bir âhenk oluşturulmuştur. Şairin kelime seçimlerinde sesleri,
şiirin anlamıyla uygun bir şekilde tercih ettiği ve kelime seçimlerinde özen gösterdiği görülmektedir. Bazı seslerin belli aralıklarla tekrar
edilmesi ve seslerin gazelin bütününe yayılması şiirin ses yönünü
olduğu kadar mâna yönünü de sağlamlaştırmıştır. Gazelin başından
sonuna kadar bir seslenme gazeli olması ve seslenmelerin beytin
sonunda soru edatlarıyla pekiştirilmesi, şiirin okuyucuyla hızlı bir
iletişim kurmasını, duygu ve heyecanların daha yakından hissedilmesini sağlamaktadır. Sonuç olarak gazelin başından sonuna
kadar sahip olduğu ses kümelerinin, şiirin anlamıyla doğrudan ilgisinin
olduğu, şairin kelime seçiminde söz ve anlam dengesini bilinçli bir
şekilde biçimlendirdiği görülmüştür.
Anahtar Kelimeler: Nedim, müsün nesin, gazel, yapısal özellikler.
* Bu makale Crosscheck sistemi tarafından taranmış ve bu sistem sonuçlarına göre orijinal bir makale olduğu
tespit edilmiştir. ** Arş. Gör. Sakarya Üniversitesi Fen-edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü, El-mek:
[email protected]
Page 2
812 Orhan KAPLAN
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 9/3 Winter 2014
THE EXPLANATION OF RHYMED LYRIC POEM OF NEDIM NAMED “MÜSÜN NESIN” AND SOME STRUCTURAL
FEATURES IN THE LYRIC POEM THAT ARE DRAWING ATTENTION
ABSTRACT
In this study, the rhymed lyric poem named “müsün nesin” which
is found in collected poems of Nedim were examined in terms of
structuralism after being translated into modern Turkish and being
explained. In the resolution made, the sound examination, rhythm,
rhyme, sound and word repetitions, consonant and vowels, syntax examination, word, sentence, phrase types and structures were studied
under separate headlines and in light of statistical data. Therefore the
aim was to probe the relation between the sound value of the lyric poem
and its general meaning. In the lyric poem, we see the usage of prosody
by means of contributing to the tune and meaning of the poem and the implementation to the local pronunciation without any difficulty. The
lyric poem has been built on the redif of “müsün nesin” and this redif
has constantly been attracting the emphasis to itself. The excitement,
astonishment and the desire of elevating the bellowed have been
converted to an elegant manner by means of questioning, and liking the
bellowed in a roundabout way and admiration to the bellowed have been expressed in terms of redif. In the lyric poem where the squawks
are dominant, 68.04% front vowels, and 31.96% back vowels have been
used. Therefore, a melodic harmony has been created with the tone of
voice that spreads out to the whole lyric poem. It has been observed
that the poet prefers the word selections where the voices are concordantly with the meaning of the poem and that the word selection
is attentive. Repetition of some voices at certain intervals and evolving
of the sounds to the whole of the lyric poem had strengthened the
meaning of the poem as well as the sound of the poem. Having a calling
lyric poem from the beginning to the end of the lyric poem and
strengthening the callings with the interrogatives in the end of the couplet have provided to have a quick communication with poem and
its reader, and to feel the emotion and excitements closer. As a result, it
was determined that the group of phones owned by the lyric from
beginning until the end are directly related with the meaning of the
poem and that the poet intentionally structured the word and meaning balance in his word selection.
Key Words: Nedim, müsün nesin, lyric, structural features.
Giriş
Söz ve mâna bir şiiri meydana getiren temel unsurlardır. Sözcüklerin birbiriyle uyumları,
ses değerleri ve âhengi şiire müzikal bir ritim kazandırırken mâna değeri de şiirin ruhunu oluşturur.
Zaman zaman şiir, bu iki kavramın dengede tutulması ya da birinin diğerine oranla daha ön plana
çıkması yönünde değişik formlara girmiştir. Klasik Türk şiiri de ince hayallerle örülü yeni
anlamları ortaya çıkarmakla yükümlü olduğu gibi kusursuz bir söyleyişin izini sürmüştür. Bu
açıdan bakıldığında Klasik Türk şairlerinin ne denli zorlu bir uğraş içinde oldukları görülebilir.
Page 3
Nedim’in “Müsün Nesin” Redifli Gazelinin Şerhi Ve Gazelde Dikkat Çeken… 813
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 9/3 Winter 2014
Yüzyıllar içinde oluşan bu ortak şiir anlayışında bir diğer önemli husus, kullanılan
seslerdir. Klasik Türk şairlerinin özellikle gazeller üzerinde müzikaliteyi ön plana çıkardıkları ve
sesleri çok iyi kullandıkları bilinmektedir. Şairlerin kelime seçimlerinde, vezin ve kafiyeye bağımlı
olmakla beraber şiirin âhengine katkı sağlayacak tasarruflarda bulunduğu, ortalama bir Klasik Türk
şairinin bile bu konuda gereken hassasiyete sahip olduğu görülmektedir. 18.yüzyıla gelindiğinde
Klasik Türk şiirinin ulaştığı müzikalite, yüzyılların getirdiği birikimle en üst seviyeye çıkmıştır.
Nedim’in bu yüzyılın olduğu gibi tüm zamanların en büyük Klasik Türk şairleri arasında yer
almasında sesleri çok iyi kullanması da etkili olmuştur. Zengin hayal dünyasını yerel söyleyişle
birleştiren, yerel söylemi, bayağılığa düşmeden şiirlerinde kullanan şair, sıcak ve samimi üslûbunu,
aruza olan hâkimiyeti ve âhenkli bir söyleyişle süslemeyi başarmıştır. Mazıoğlu’na (2012:138) göre
Nedim, şiirlerindeki orijinal ve renkli hayalleri ile eserlerinde sanatkârane bir zevk inceliği
göstermiştir. Türkçe söyleyiş, en güzel, en beğenilen biçimini Nedim’in şiirlerinde bulmuş, Nedîm,
esprili buluşları, kendisine özgü hayalleri, kolay ve âhenkli söyleyişi ile eski şiirimizde çok özel bir
üslûp meydana getirmiştir.
Nedim’in şiir yeteneğini gösterdiği en önemli nazım şekillerinden biri de gazelleridir. Bu
nedenle gazellerinin, kullanılan sesler bakımından çözümlenmesi gerekmektedir. Şairin kelime
seçimleri ile gazelin tümüne yayılan âhenk arasındaki ilişki ancak bu çözümlemeler sayesinde
ortaya çıkacaktır.
Bazı sesler dilin gereği olarak mı daha fazla kullanılmakta yoksa şair, ses arayışlarında
gazelin tümüne yayılan bir müzikalitenin peşine mi düşmektedir? Bu çalışmada, TC Kültür
Bakanlığı e-kitap bölümünde yer alan ve Muhsin Macit tarafından hazırlanmış olan Nedim
Divanı’ndaki “müsün nesin” redifli 74 nolu gazelin sahip olduğu ses değeriyle gazele hâkim olan
anlam arasındaki uyum tartışılmıştır.
Gazel
1. Ey turra bâğ-ı hüsnde sünbül müsün nesin
Ey hâl-i fitne yohsa karanfül müsün nesin
2. Ey hâl pâsbânı mısın sen o gerdenin
Kâfur içinde habbe-i fülfül müsün nesin
3. Ebrûlar üzre bir dahı sarkup görünmedin
Ey kâkül âşinâ-yı tekâsül müsün nesin
4. Feryâd ey kirişme amân ey nigâh amân
Zehr-i hıred belâ-yı tahammül müsün nesin
5. Ey hat seninle hüsn-i ruh u leb güşâdedir
Sen şârih-i kitâb-ı Gül ü Mül müsün nesin
6. Lutfet yetişsin ol kad-i bâlâya destimiz
Gel gel yetiş aman ki tegâfül müsün nesin
7. Ey reng-i çehre ben hele farkında âcizim
Gül-penbe yâ ki sürh ya gülgül müsün nesin
8. Hoşdur tekerrürün dile ey lehce-i Nedîm
Bilmem gülû-yı şîşede kul kul musun nesin
Page 4
814 Orhan KAPLAN
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 9/3 Winter 2014
1. Gazelin Günümüz Türkçesine Çevirisi ve Şerhi
1.
ك نه سكای طره باغ حسنده سنبلمیس
ك نه سكال فتنه یوخسه قرنفلمیسخی ا
Ey turre1 bâğ-ı hüsnde sünbül müsün nesin
Ey hâl-i fitne yohsa karanfül müsün nesin
Kelimeler: turre (a.): 1.alın saçı, 2. kıvırcık saç lülesi; bâğ-ı hüsn(f.a.): güzellik bahçesi;
hâl(f.): vücutta husûle gelen ben, nokta.
Nesre Çeviri:
“Ey kıvrım kıvrım olan saç lülesi! Güzellik bağında sümbül müsün, nesin? Ey (sevgilinin
yüzündeki) ortalığı karıştırıcı ben! Yoksa (sen) karanfil misin, nesin?”
Klasik Türk şiirinde, sevgiliye ait önemli güzellik unsurlarından biri de saçlarıdır. Saç,
siyah olması bakımından aynı zamanda karanlığın sembolüdür. Bu karanlık, âşığa yüz vermeyen
sevgilinin acımasızlığını gösterdiği gibi küfrü de simgeler. Bu bakımdan çoğu zaman saçlar,
kâfiristan olur. Karanlıklar ülkesinde âb-ı hayatı aramaya çıkan âşık, sevgilinin saçları ve
karmaşıklığı arasında kaybolup gider. Her bir saç teli, âşığa bir yılan ve ejderha olur. Kıvrım
kıvrım olması bakımından âşığı hapseden bir tuzaktır. Tasavvufî mânada kesrettir. Sâlikin, vahdeti
temsil eden yüze (ru’yetullah) ulaşmasını engelleyen masivâdır (Bkz. Pala, 2011:384-385).
Sevgilinin saçına yüklenen bütün bu anlamlar, her bir şairin hayal dünyasında farklı şekillerde ifade
edilmiştir. Bilkan (2009:26) zülfün yılana, kemende, ipe, tuzağa benzetilmesini, bir korku, endişe ve
heyecana; miske, benefşeye, sünbüle benzetilmesini veya perişan, târumâr, dağınık olarak ifade
edilmesini, bir rahatlığın, hoşluğun ve güzelliğin duyguya yansıması olarak görür. Bilkan’a göre şairin,
zülfün benzetildiği unsurlar arasındaki tercihleri, onun ruh halini yansıtan bir özellik taşır.
Nedim ise sevgilinin saçının kokusu karşısında âdeta kendinden geçmiş bir ruh coşkunluğu
içinde, güzellik bahçesinde sümbül gibi gördüğü sevgilinin saçlarına seslenmektedir. Klasik Türk
şiirinde çok sık kullanılan çiçeklerden biri olan sümbül beyitlerde, “güzel kokulu olması (müşgîn,
‘abîr, mu‘anber, ‘anberîn); kıvrımlı, dalgalı ve karmaşık görünümü (âşüfte, perîşân, târmâr, halka
halka, çîn, târ); genellikle siyaha yakın rengi (siyâh, kara, lâciverd, mâ‘î, kebûdî, gömgök) ve
açıldığı dönem itibarıyla baharın habercisi olarak işlenmektedir. (Bayram, 2007:213).” Soru
sormak suretiyle (istifham) heyecanını en üst düzeyde ifade eden Nedim, ikinci mısrada da bu
üslûbunu devam ettirir. Sevgilinin yüzündeki ben, âşığın gönlünü darmadağın etmesi bakımından
fitne çıkaran bir güzellik unsurudur. Sevgilinin bembeyaz yüzündeki bu siyah nokta adeta ortalığı
karıştıran bir bozguncudur. Şair sevgilinin yüzündeki beni de karanfile benzetmektedir. Bayram
(2007:215) karanfilin hem güzel kokulu, sarı taç yapraklı çiçek hem de hoş kokulu bir baharat
anlamıyla kullanıldığını, “testiye karanfil koymak, kumaşlara karanfil motifleri işlemek, gûşe-i
destâra karanfil takmak, ağızda karanfil (kökü) çiğnemek” alışkanlıklarının, klasik Türk şiirine de
yansıdığını belirtmektedir. Yine Bayram’ın (2007:215) belirttiğine göre klasik Türk şiirinde
karanfilin anlam çerçevesini; yara (zahm) (%27.78) ve ben (hâl) (% 19.44) ile yüz, yanak, boy,
göz, çene (zenehdân), zülf, güzel, gelin (‘arûs), sevgili, âşık, abdal, âbid, kuş ve yıldızlar (encüm)
1 Muhsin Macit tarafından hazırlanan Nedim Divanı’nda kelime “turra” şeklinde geçmesine rağmen, sözlüklerde “turre”
şeklinde yazılmaktadır. Farklı şairlere ait yayımlanmış divanlarda kelimenin her iki şekli de kullanılmaktadır. Bu
çalışmada, gazelin başından sonuna kadar ince ünlülerin hâkim olması göz önünde bulundurularak “turre” şekli tercih
edilmiştir.
Page 5
Nedim’in “Müsün Nesin” Redifli Gazelinin Şerhi Ve Gazelde Dikkat Çeken… 815
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 9/3 Winter 2014
gibi değişik ögeler (% 52.78) oluşturmaktadır. Nedim ise beyitte sevgilinin benini sıklıkla tercih
edilen ve çiçek anlamında olan karanfile benzetmiştir.
2.
كسن او کردنای خال پاسبانیمیسك
ك نه سكکافور ایچنده حبه فلفلمیس
Ey hâl pâsbânı mısın sen o gerdenin
Kâfur içinde habbe-i fülfül müsün nesin
Kelimeler: pâsbân (f.): gece bekçisi; gerden (f.): boyun; kâfur (a.): Uzak Doğu’da yetişen
bir çeşit taflandan elde edilen ve hekimlikte kullanılan, beyaz ve yarı saydam, kolaylıkla
parçalanan, ıtırı kuvvetli bir madde; habbe (a.): buğday, arpa, ve sâire gibi ufak ve yuvarlak olan
şeyler, taneler; fülfül (a.): kara biber.
Nesre Çeviri:
“Ey (sevgilinin yüzündeki) ben! Sevgilinin boynunda gece bekçisi misin, yoksa kâfur içinde
karabiber tanesi misin?
Sevgilinin güzellik unsurlarından biri de yüzündeki bendir. Siyah oluşu bakımından
sevgilinin saçıyla bir olup âşığın yolunu keser. Beyitte bu yol kesiciliği gece bekçisine benzetilerek
yapılmıştır. O dönemde geceleri asayişi sağlamakla görevli olan bekçiler, yoldan geçenleri
durdurmakta, güvenlik gerekçesiyle kontroller yapmakta ve kişilere bazı sınırlamalar
getirmekteydiler. Sosyal hayattan alınmış bu olaya beyitte, sevgilinin âşığa yüz vermemesi ve
âşığın sevgiliye ulaşmasının engellenmesi çerçevesinde telmihte bulunulmuştur.
Beyitte sevgilinin yüzündeki benin benzetildiği bir diğer nesne karabiberdir. Acılığı ve
siyah oluşu bakımından birinci dizedeki yol kesen gece bekçisi ile ilişkilendirilebilir. Bu siyah
nokta, sevgilinin beyaz yüzünde dikkatleri üzerine çektiği gibi, âşığa da temkinli olmasını ve bu
güzelliğin sahipsiz olmadığını hatırlatan bir uyarıcı gibi düşünülmüştür.
Karanfilin, güzel kokuyla anılan kâfurun içinde olması da dikkat çekicidir. Pala’nın
(2011:251-252) kâfur hakkında verdiği bilgiler özetle şunlardır: “Uzakdoğu ülkelerinde yetişen ve
tıpta kullanılan bir çeşit bitki. Çiçeği papatya çiçeğine benzer. Asıl beyaz kâfur bu ağacın yapışkan
zamkı; renkli, yarı şeffaf ve kolay kırılan, kuvvetli kokan bir madde imiş. (…) Kâfur çok güzel
kokarmış. Kâfur ağacının kendisi büyük, odunu ak ve yumuşak olurmuş. Kâfur bu ağacın iç
kısmında bulunurmuş. Kâfuru ıtriyatta çok kullanırlar. Fensurî ve reyhâni adlı çeşitleri en iyi cins
kâfur imiş. Eskiden aydınlatıcı maddeler ve mum imalâtında da kullanılırmış. Kâfur cennette bir
ırmağın da adıdır. Edebiyatta sevgilinin bedeni ve özellikle gerdanı kâfura benzetilir.” Onay
(2009:265) da bu benzetmenin daha çok renk cihetiyle olduğunu belirtmektedir. Uzak Doğu’da
yetişen bu ağacın kerestesinin beyaz ve yumuşak olduğu düşünülürse düzensiz leff ü neşr yoluyla
şairin sevgilinin boynunu kâfurla ilişkilendirdiği düşünülebilir. Nitekim siyah olan karanfil tanesi
de sevgilinin benine benzetilmektedir.
3.
كابرولر اوزره بر دخی صارقوب کورنمد
ك نه سكلمیسای کاکل آشنای تکاس
Ebrûlar üzre bir dahi sarkup görünmedin
Ey kâkül âşinâ-yı tekâsül müsün nesin
Page 6
816 Orhan KAPLAN
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 9/3 Winter 2014
Kelimeler: ebrû (f.): kaş; kâkül (f.): alnın üzerine sarkıtılan kısa kesilmiş saç, kâhkül,
perçem; âşinâ (f.): 1. Bildik, tanıdık, 2. bilen, tanıyan; tekâsül (a.): üşenme, tembellik, ilgisizlik.
Nesre Çeviri:
“Ey kâkül (büklüm büklüm olan saç)! Sevgilinin kaşları üzerine neden bir kez olsun sarkıp
görünmüyorsun, yoksa tembellikle/umursamazlıkla dost mu oldun?
Âşığın ölümü sevgilinin umursamaz tavırlarında gizlidir. Bu yüzden âşıklar, kendilerine
eziyet edilmesi dâhil sevgiliden gelen her şeye rıza gösterirler. Yeter ki sevgili onunla ilgilensin.
Nedim, sevgilinin ilgisizliğinden yakınırken bir kez olsun kaşları üzerine dökülmeyen kâkülünden
dert yanmaktadır. Kaşlar üzerine sarkan kâkülün âşık için önemi, sevgilinin saçlarını dağıtmasında
yatmaktadır. Bu şekilde, kaş ve gözlerle bir bütünlük yakalayacak olan kâkül, âşığın kendinden
geçmesini sağlayacaktır.
4.
یاد ای کرشمه امان ای نکاه امانفر
ك نه سكلمیسزهرخرد بالی تحم
Feryâd ey kirişme amân ey nigâh amân
Zehr-i hıred belâ-yı tahammül müsün nesin
Kelimeler: kirişme(f.): naz, işve, cilve, gamze, kaş ve gözle işaret. (fasihi “kirişme” olduğu
halde, eski lûgâtçilerimiz kelimeyi “girişme” şeklinde kabul etmişlerdir.); nigâh (f.): bakış, bakma.;
hıred (f.): akıl, us.
Nesre Çeviri: “Ey nazlı ve bakışlarıyla âşığın gönlünü alan güzel! Senden yardım
istiyorum, feryadımı ne olur duy. Yoksa sen aklı zehirleyen ve tahammül gücünü yok eden misin?”
Şair, ikinci ve üçüncü beyitte sevgilinin umursamazlığı ve geçit vermez tutumu karşısında
bu beyitte sesini biraz daha yükseltmekte âdeta feryat etmektedir. Aklı zehirleyen ve tahammül
gücünü yerle bir eden sevgilinin güzelliği karşısında şair aman dilemektedir. Sevgiliye “zehr-i
hıred” ve belâ-yı tahammül” müsün diye soran Nedim, “zehr-i hıred” ile aklî melekelerini
yitirdiğinden, ne yaptığını bilemediğinden ve sağlıklı düşünemediğinden; “belâ-yı tahammül” ile
de artık dayanacak gücü kalmadığından yakınmaktadır. Bütün bunlara sebep olarak şair, sevgiliyi
görmektedir. Sevgiliye seslenirken seçilen “kirişme” ve “nigâh” kelimeleri ile sevgilinin naz, işve
ve cilvesine dolayısıyla âşığın gönlünü darmadağın eden bakışına dikkat çekmektedir.
5.
ای خط سنکله حسن رخ و لب کشاده در
ك نه سكلمیسسن شارح کتاب کل و م
Ey hat seninle hüsn-i ruh u leb güşâdedir 2
Sen şârih-i kitâb-ı Gül ü Mül müsün nesin
Kelimeler: hat (a.): ayva tüyü, gençlerin yüzünde yeni çıkan sakal ve bıyık, sarı tüyler;
hüsn(a.):1.güzel, iyi, 2. güzellik, iyilik; ruh: 1.(a.): can, nefes, 2.(f.): yanak, yüz, çehre; leb: ;
güşâde (f): açılmış, açık, ferah, şen; şârih (a.) bir kitabı şerh eden, bir kitaba açıklama yazan
kimse; mül (f): şarab.
2 Muhsin Macit’in hazırladığı divanda beyit “Ey hat seninle hüsn-i ruh-ı leb güşâdedir” şeklindedir.
Page 7
Nedim’in “Müsün Nesin” Redifli Gazelinin Şerhi Ve Gazelde Dikkat Çeken… 817
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 9/3 Winter 2014
Nesre Çeviri: “Ey sevgilinin yüzündeki ayva tüyleri! Sevgilinin dudağı ile yanağındaki
güzellik seninle bir başka güzel! Yoksa sen Gül ü Mül Mesnevî’sini açıklayan bir şârih misin?”
Gazelin başından itibaren sevgilinin farklı güzellik unsurlarına yapılan seslenme, bu beyitte
sevgilinin yüzündeki ayva tüylerine yöneltilmiştir. Sevgilinin dudağı ve yanağı ile uyum içinde
olan bu tüyler, aynı zamanda dudak ve yanağın güzelliğini daha belirgin hale getirmektedir. Ayva
tüyleri bu yönüyle beyitte gül ve şarap kitabını açıklayan bir şârih gibi düşünülmüştür. Bilindiği
üzere şârihin de vasfı bir şeyi daha açık, belirgin ve anlaşılır hale getirmektir. Şarabın da âşığa
hayat vermesi bakımından dudakla birlikte düşünüldüğü görülmektedir. Beyitte geçen Gül ü Mül,
Mevlevi şeyhi olan Dukakînzâde Fasîh Ahmed Dede’nin Münazara-i Gül-ü Mül kitabını
hatırlatmaktadır. Köprülüzade Fazıl Ahmet Paşa’nın hazine kâtibi olan ve ölüm tarihi miladi 1699
olan Fasih Ahmed Dede’nin bu eserinden Nedim’in haberdar olması muhtemeldir. Çıpan’a
(1995:213-214) göre Fasîh Dede, Şinâsi ve Fasîhî gibi divan sahibi iki şair yetiştirmiş, Nedîm,
Esrâr Dede ve Şeyh Gâlib başta olmak üzere pek çok şairi de etkilemiştir. Şiirleri daha sonraki
dönemlerde de sevilerek okunmuştur. Temsilî bir eser olan ve dinî, ahlâkî, tasavvufî düşüncelere
yer verilen bu eserin anlaşılabilmesi için şârihe ihtiyaç vardır. Beyitte tevriyeli olarak kullanılan
“Gül ü Mül” kitabı sevgilinin yanağı ve dudağı olarak düşünülmekte bu kitabı şerheden de
sevgilinin yüzündeki ayva tüyleri olmaktadır. Beyitte ayrıca “ruh (yanak)” ile “gül”, “leb (dudak)”
ile “mül (şarap)” düzenli leff neşr sanatı yapılmıştır.
6.
زلطف ایت یتیشسون اول قد باالیه دستم
ك نه سكلمیسکل کل یتیش امان که تغاف
Lûtfet yetişsin ol kad-i bâlâya destimiz
Gel gel yetiş amân ki tegâfül müsün nesin
Kelimeler: kadd(a.): boy; bâlâ(f): yüksek, yukarı, üst, yüce; dest (f):el; tegâfül (a):
anlamamazlıktan gelme.
Nesre Çeviri: “Ey sevgili lutfet de o uzun boyuna elimiz yetişsin. Ne olur gel, imdadıma
yetiş! Yoksa sen anlamamazlıktan mı geliyorsun?”
Gündelik dili şiirin içerisine yerleştirirken bayağılığa düşme, Nedim’in şiirlerinde hemen
hemen hiç görülmez. Şairin şiire büyük bir ustalıkla yerleştirdiği gündelik dilden ve hayattan gelen
mahallî unsurlar, sıcak ve samimi bir üslubu da beraberinde getirmektedir. Muhatabıyla
konuşuyormuş hissi uyandıran bu dizelerde, 4.beyitte olduğu gibi sevgiliden aman dilenmektedir.
Sevgilinin umursamaz tavırları karşısında şairin sabrının tükendiği ve uzun boyuna yine sevgilinin
lütfetmesiyle elinin yetişeceğini, kavuşabileceğini söylemektedir.
7.
ای رنك چهره بن هله فرقکده عاجزم
ك نه سكلمیسکلپنبه یا که سرخ یا کلک
Ey reng-i çehre ben hele farkında âcizim
Gül-penbe yâ ki sürh ya gülgül müsün nesin
Kelimeler: çehre (f): yüz, surat; sürh(f): 1. kırmızı, kızıl, 2. kırmızı mürekkeb, 3. bab veya
fasıl başlıkları kırmızı mürekkeble yazılmış olan yazma kitap. gülgül (f): Gül renkli.
Nesre Çeviri: “Ey sevgilinin yüzünün rengi! Sen, gülpembe mi kırmızı mı yoksa gül
renginde misin? Ben bunu fark etmekte âciz kalıyorum.”
Page 8
818 Orhan KAPLAN
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 9/3 Winter 2014
Sevgilinin güle benzeyen çehresinin rengi konusunda aciz kalan Nedim, gazelin tamamında
sergilediği zarif anlatımını bu beyitte de devam ettirmektedir. Beytin anlatım gücünü artıran
sanatsal değerin, sevgilinin yüzünün renginin bilmezliğe vurulması ile sağlandığı söylenebilir.
Sevgilinin çehresine doğrudan gül demek yerine bunu kırmızılığı, pembeliği ve gül rengi
noktasında içinden çıkılmaz bir probleme dönüştüren daha sonra bunun aslında bir gülgül renkli
olduğu imâsıyla düğümü çözen bir ifâde hususiyeti, şairin hayal ufuklarını göstermesi bakımından
önemlidir.
8.
ك دله ای لهجه ندیمخوشدر تکرر
ك نه سكلمیسبلمم کلوی شیشه ده قلق
Hoşdur tekerrürün dile ey lehce-i Nedim
Bilmem gülû-yı şîşede kulkul musun nesin
Kelimeler: tekerrür (a.): tekrarlanma; lehçe (a.): dil, dil kolu, bölge dili; gülû (f.): boğaz;
kulkul (a.): 1.ruhu hafif, eline ayağına çabuk, 2. Bir şeyin hareketinden, deprenmesinden çıkan ses.
Nesre Çeviri: “Ey Nedim’in dili! Bu tekrarların gönle ne kadar hoş geliyor. Yoksa sen
şişenin boğazından çıkan ses misin?”
Şûhâne bir gazelin bütün özelliklerinin sergilendiği bu şiirin sonunda, sevgilinin güzellik
unsurlarının yüceltilmesi noktasında ulaştığı şiirsel anlatımın gücünün farkında olarak şair, kendine
yönelmekte ve su dökülürken şişe veya sürahinin ağzından çıkan kul kul sesleri ile kendi
terennümü arasında ilgi kurmaktadır. Gazel, her ne kadar sevgilinin güzellik unsurlarının anlatıldığı
bir görünüm arz etse de aynı zamanda şiir dilinin tüm inceliklerine sahip bir şairin ses işçiliğini
gösterdiği bir tablo hükmündedir. Şiirin yapısal olarak incelendiği aşağıdaki bölümde şairin hayal
dünyasını görünür âleme taşırken nasıl bir biçimlendirme ve ses işçiliği yaptığı üzerinde
durulacaktır.
2. Gazelin Yapısalcılık Açısından İncelenmesi
2.1. Nazım Şekli
Şiirin nazım şekli 8 beyitten oluşan bir gazeldir. Nedim Divanı’nda 8 beyitli gazel sayısı 15
tanedir. Divanda yer alan diğer gazellerin beyit sayıları şu şekildedir: 3 beyitli 1; 4 beyitli 6; 5
beyitli 69; 6 beyitli 32; 7 beyitli 27; 9 beyitli 5; 10 beyitli 5; 11 beyitli 1; 12 beyitli 1; 13 beyitli 1;
14 beyitli 2 ve 23 beyitli 1 gazel.
Nedim Divanı’nda yer alan 166 gazelin beyit sayıları grafik olarak ise şu şekildedir:
Page 9
Nedim’in “Müsün Nesin” Redifli Gazelinin Şerhi Ve Gazelde Dikkat Çeken… 819
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 9/3 Winter 2014
Grafik 1: Nedim Divanı’ndaki Gazellerin Beyit Sayıları Dağılımı
Grafikten anlaşılacağı üzere Nedim en fazla ve sırasıyla 5, 6 ve 7 beyitlik gazelleri tercih
etmiş, 8 beyit ve üstüne fazla yer vermemiştir. Bu durum Klasik Türk şairlerinin bir gazeldeki beyit
sayısı tercihleriyle uyuşmaktadır. Edith Ambros'un (Okuyucu, 2010:175)” 16.yy’a ait 17 divandan
11002 gazeli esas alarak yaptığı bir incelemede uzunluk bakımından şu neticeler ortaya çıkmıştır:
Beyit
Sayısı 4 5 6 7 8 9 10
Gazel 29 7957 555 2037 137 195 27
“Tablodan çıkan neticeye göre en fazla tercih edilen beyit sayısı 5 ve 7 olup bunların genel
toplam içindeki yüzdeleri % 90,8'e tekabül etmektedir. Diğer taraftan gazellerde 7 beytin 6
beyitten, keza 9 beytin 8 beyitten fazla kullanılması tek sayılara verilen değerle ilgili olmalıdır
(Ambros, 1-8, akt. Okuyucu, 2010:175).” Üzerinde inceleme yaptığımız gazelin ise diğer gazellere
oranla daha fazla beyitten oluşması, şiirin tamamına yerleştirilmek istenen ritimle ve son beyitte
şairin de söylediği gibi kulağa hoş gelen tekrarların sayısını artırma isteği ile açıklanabilir.
Bu heşt-beyt ile yine hakkâ ki ey Nedîm
İmzâ’i-ı belâgata kilkün sekizlidür
Nedim’in 8 beyitli bir gazelinin makta beytinde söylediği bu dizelerden 8 beyitli gazellerini
belâgat açısından beğendiği de anlaşılmaktadır.
2.2. Gazelin Ses İncelemesi
2.2.1. Vezin
Gazelin vezni “mef'ûlü / fâ'ilâtü / mefâ'îlü / fâ'ilün” dür. Nedim bu kalıbı divanında 3
kaside, 31 gazel, 1 müstezâd, 1 taştîr ve 3 kıtada kullanmıştır. Bu kalıp Türk şiirinde Muzârî
bahrinin en çok kullanılan kalıbı olduğu gibi Türk aruzunun öteki kalıpları arasında da en çok
başvurulanlardan biridir. İlk devirlerden başlayarak kesintisiz hemen her şairin beğendiği ve
benimsediği bir kalıp olup bütün nazım şekillerinde; ama daha çok kaside ve özellikle de gazellerde
görülür. (İpekten, 2010:247-248)
Gazeldeki aruz unsurlarını dört başlık altında toplayabiliriz.
4 Beyitli
4%
5 Beyitli
41%
6 Beyitli
19%
7 Beyitli
16%
8 Beyitli
9%
8 Beyit
Üstü
10%
Page 10
820 Orhan KAPLAN
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 9/3 Winter 2014
2.2.1.1. Medd
Gazelde 1.beyitte “hüsn” kelimesinde, 2. beyitte “hâl” ve “pâsbân” kelimesinin ikinci
hecesinde, 4. beyitte “feryâd” kelimesinin ikinci hecesinde, 7.beyitte “sürh” kelimesinde olmak
üzere toplam 5 defa medd yapılmıştır. 3,5,6 ve 8. beyitlerde ise medd yoktur.
Dilçin’e (1991:71) göre şiir sanatında gerçekten usta olan şairler meddi, çoğu yerde de
imaleyi bir ses sanatı haline getirmişlerdir. Medd, sözü vurgulayan, anlamı pekiştiren, anlama bir
genişlik ve derinlik kazandıran biçimdedir. Nedim’in de aruza olan hakimiyeti ile medleri bilinçli
bir şekilde kullandığı görülmektedir:
Birinci beyit, cüz ve tef’ilelere ayrılarak şu şekilde gösterilebilir:
Ey tur re / bâ ğ-ı hüs n / de sün bül mü / sün ne sin
/ * / / *
Ey hâ l-i / fit ne yoh sa / ka ran fül mü / sün ne sin
/ * / / *
Mef û lü / Fâ ‘i lâ tü / Me fâ ‘î lü / Fâ ‘i lün
“hüsn” sözcüğünde yapılan medd, anlam genişlemesi yoluyla sevgilinin güzelliğinin
büyüklüğünü, şairin bu güzelliğe olan hayranlığını, güzellik bağının yüceliğini daha belirgin
hissettirmektedir. Sözcüğün aynı zamanda tef’ile sonuna denk getirilmesi de vezin gereği kısa bir
duraklamayı zorunlu kılmakta bu da dikkati bir daha aynı sözcük üzerinde yoğunlaştırmaktadır.
İkinci beyitte ise “hâl” ve “pâsbân” sözcükleri üzerinde medd vardır:
Ey hâ l / pâ s bâ nı / mı sın sen o / ger de nin
/ * / / *
Kâ fûr i / çin de hab be / i fül fül mü / sün ne sin
/ * / / *
Mef û lü / Fâ ‘i lâ tü / Me fâ ‘î lü / Fâ ‘i lün
Sevgilinin yüzündeki benin gece bekçisine benzetildiği beyitte “hâl” ve “pâsbân”
sözcükleri üzerinde yapılan medler, şairin sitemle karışık beğenme duygularını ön plana
çıkarmaktadır. Birinci tef’ileye “ey” seslenme ünlemiyle başlayıp daha sonra “hâl” sözcüğünde ve
ikinci tef’ilede “pâsbân” sözcüğünde art arda yapılan medler, beytin seslenme uzunluğunu
artırmaktadır. Bu da geceler boyunca etrafı dolaşan, ara ara düdük çalarak veya bağırarak asayişi
sağlayan bekçilerin sesini beyitte duyurmaktadır. Beyitte, bekçiden (hâl) duyulan rahatsızlık dile
getirilirken diğer taraftan bu güzellik unsuruna karşı duyulan gizli bir hayranlık da medlerle daha
fazla hissettirilmektedir.
4. beyitte yer alan medd ise “feryâd” sözcüğündedir:
Fer yâ d / ey ki riş me / a mân ey ni / gâ ha man
/ * / / *
Zeh r-i hı / red be lâ -yı / ta ham mül mü / sün ne sin
/ * / / *
Mef û lü / Fâ ‘i lâ tü / Me Fâ ‘î lü / Fâ ‘i lün
Beyitte nazlı bakışlarıyla âşığın gönlünü alan güzelden Nedim, yardım istemekte ve
feryadının duyulmasını beklemektedir. Şairin içinde bulunduğu çaresizlik hali “feryâd”
Page 11
Nedim’in “Müsün Nesin” Redifli Gazelinin Şerhi Ve Gazelde Dikkat Çeken… 821
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 9/3 Winter 2014
kelimesinde yapılan med ile daha yüksek sesle dile getirilmektedir. Aynı zamanda medd kelimeye
anlamca nidâ yüklemekte ve yardım isteyen birinin çığlıklarını duyurmaktadır. Meddin yapıldığı
seste tef’ilenin son bulması da vurguyu artırmaktadır. İkinci tef’ilenin “ey” olması ve söyleyiş
bakımından “feryâ dey” şeklinde ulamalı okunması gereken hecelerde vezin gereği ulama
yapılamamaktadır. İpekten’e (2010: 142-143) göre ulama yapılacak yerde ulama yapılmazsa kulağa
hoş gelmeyen bir sekt, bir kesinti oluşur. Bununla beraber ulama yapmadan, ortaya çıkan kesintiyi
hissettirmeyip, üstelik mısraı daha anlamlı ve âhenkli kılmak için bunu bir duraksama olarak
ustalıkla kullanan şairler de vardır. Nedim’in “feryâd” kelimesinden sonra yaptığı sekt, medle
birlikte daha anlamlı hale gelmekte ve beytin anlamına doğrudan katkı sunmaktadır.
2.2.1.2. İmâle
Gazelin 4.beytinde “zehr-i hıred”, 5.beyitte “ruh-ı leb”, ve “şârih-i kitâb” tamlamalarında
ve “Gül ü Mül” yapısındaki Farsça bağlama edatında imâle yapılmıştır. İmâlelerin genellikle
Farsça tamlama eki olan kesre-i izafet –i’sine denk getirilmesi aruz kusurunu en aza indirmiştir.
2.2.1.3. Zihâf
Uzun okunması gereken hecenin kısa okunmasıyla oluşan aruz kusurudur. İpekten
(2010:156), kelimenin kalıbını değiştirerek uzun heceleri kısa okumanın; kelimenin aslını ve
alışılmış âhengini bozmak anlamına geleceğini, kulağa hoş gelmediğini ve üstelik rahatsız ettiği
için zihâfın imâleye göre büyük yanlışlık sayıldığını vurguladıktan sonra şairlerin ellerinden
geldiğince bunu yapmamağa çalıştıklarını ifade eder. Nitekim Nedim’in 8 beyitlik bu gazelinde hiç
zihâf yoktur.
2.2.1.4. Vasl (Ulama)
Sessiz harfle biten bir heceden sonra sesli harfle başlayan bir söz gelirse, sondaki sessiz,
ikinci kelimenin seslisine bağlanarak birlikte okunur. İpekten’e (2010: 142) göre ulama, aruz
uygulamasında çok kullanılmış ve üstelik bir şiirde âhenk yaratması içinde gerekli sayılmıştır.
Vasl, genel olarak aruz kusuru sayılmamaktadır. Hatta başarılı şairler, ulamayı şiirde ustalıkla
uygulayarak bununla belli bir ritim de yakalarlar. Nedim’in gazelinde toplam altı tane vasl
yapılmıştır. Bunlar: 3. beytin birinci dizesinde “ebrûlar üzre”, 3. beytin ikinci dizesinde “ey kâkül
âşinâ”, 4. beytin birinci dizesinde “nigâh amân” ve “amân ey”, 5. beytin ikinci dizesinde “gül ü”,
6. beytin birinci dizesinde “yetişsin ol”,
Nedim’in gazelinde yer alan aruz unsurlarının dağılımı tablo ve grafik olarak şöyledir:
Tablo 1: Gazeldeki Aruz Vezni Unsurlarının Dağılımı
Beyitler Medd İmâle Zihaf Vasl
1.Beyit 1
2.Beyit 2
3.Beyit 2
4.Beyit 1 1 2
5.Beyit 3 1
6.Beyit 1
7.Beyit 1
8.Beyit 1
Toplam 5 5 0 6
Page 12
822 Orhan KAPLAN
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 9/3 Winter 2014
Grafik 2: Gazeldeki Aruz Vezni Unsurlarının Dağılımı
Görüldüğü üzere en büyük aruz kusuru sayılan zihaf, gazelde bulunmamaktadır. Şair,
imâleyi, vaslı ve meddi ise şiirin ezgisine ve anlamına katkı sağlayacak bir şekilde kullanmıştır. Bu
durum Nedim’in aruzu, yerel söyleyişe zorlanmadan uygulayabildiğini göstermektedir.
2.2.2. Kafiye ve Redif
Gazelin kafiyesi “-ül”, redifi de “-müsün nesin”’ dir. Klâsik Türk Şiirinde ağırlıklı olarak
kullanılan kafiyeler tam ve zengin kafiyedir. Bu gazelde tam kafiye kullanılmasına rağmen şiirin
sahip olduğu ritmik hareket redifle sağlanmıştır. Akün’e (1994:402) göre, redif, simetrik tekerrürü
ile şiiri belirli bir kavram veya bir konu etrafında toplayan, bir atmosfer yaratan mihver olmuştur.
Çok defa şiirde belirli bir duygu ve düşünceye zemin hazırlayan redif ona “yek-âhenk” diye
vasıflandırılan konu bütünlüğü kazandırır. Nedim’in gazeli de “müsün nesin” redifi üzerine inşâ
edilmiş olup bu redif, vurguyu sürekli üzerine çekmektedir. Şairin titizlikle belirlediği bu redifin
önemli özelliği iki soruyu içinde barındırmasıdır. İlk olarak sevgiliye özelliği söylenen nesne olup
olmadığı sorulmakta, “eğer bu değilsen o zaman sen nesin” denilerek redif üzerinde ısrarlı bir
duruş sergilenmektedir. Bu şekilde kendi heyecanını, hayretini ve sevgiliyi yüceltme iştiyakını,
soru sorma yoluyla lâtif bir edaya dönüştüren Nedim, sevgiliyi dolaylı yoldan beğendiğini ve ona
olan hayranlığını redif üzerinden dillendirmektedir. Redif, gazelin her beytinin sonunda
tekrarlanmak suretiyle gazele belli bir âhenk kazandırmakta, gazelin tamamına karşılıklı bir
konuşma havası vermekte, aynı zamanda mânayı da kuvvetlendirmektedir.
2.2.3. Ünlü ve Ünsüzler
Gazelde dikkati çeken bir diğer unsur ünlü ve ünsüz harflerin kullanımıyla ilgilidir. Bu
bölümde, gazelde geçen sesler, “kalın/ince oluşuna göre ünlüler” ve “sürekli/süreksiz oluşuna göre
ünsüzler” başlıkları altında incelenmiş ve bu seslerin gazelin anlamıyla olan ilişkisi tartışılmıştır.
2.2.3.1. Kalın/İnce Oluşuna Göre Ünlüler
Kalın ünlüler, ağız boşluğunun gerisinde oluşan ünlülerdir ve dil biliminde bu ünlülere
“art” ünlüler denmektedir. Boşluğun ileri kısmında oluşan “ön ünlüler” ise “e”, “i”, “ö” ve “ü”
’dür. Yapılan sayımlar sonucunda gazelin kalın ve ince sesler bakımından oranlarının şu şekilde
olduğu görülmüştür:
Medd
31%
İmâle
31%Zihâf
0%
Vasl
38%
Page 13
Nedim’in “Müsün Nesin” Redifli Gazelinin Şerhi Ve Gazelde Dikkat Çeken… 823
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 9/3 Winter 2014
Tablo 2: Kalın/İnce Oluşuna Göre Ünlüler
Beyit Kalın/İnce Ünlüler Sıklık %
1.Beyit Kalın(aıou) 8 29.63
İnce(eiöü) 19 70.37
2.Beyit Kalın(aıou) 10 38.46
İnce(eiöü) 16 61.54
3.Beyit Kalın(aıou) 10 35.71
İnce(eiöü) 18 64.29
4.Beyit Kalın(aıou) 11 40.74
İnce(eiöü) 16 59.26
5.Beyit Kalın(aıou) 7 25.00
İnce(eiöü) 21 75.00
6.Beyit Kalın(aıou) 9 32.14
İnce(eiöü) 19 67.86
7.Beyit Kalın(aıou) 6 22.22
İnce(eiöü) 21 77.78
8.Beyit Kalın(aıou) 8 28.57
İnce(eiöü) 20 71.43
Gazel Kalın(aıou) 70 31.96
İnce(eiöü) 149 68.04
Grafik 3: Kalın/İnce Oluşuna Göre Ünlüler
Tablodan ve grafikten anlaşılacağı üzere ince ünlülülerin en fazla kullanıldığı beyit 7.
beyittir.
Ey reng-i çehre ben hele farkında âcizim
Gül-penbe yâ ki sürh ya gülgül müsün nesin
Bu beyitte şair sevgilinin yüzünün rengini tam olarak belirleme konusunda aciz olduğunu
belirtirken sesinin tonunu iyice azaltarak konuşmaktadır. Şair, adeta bir sultan karşısında aciz bir
kulun sesini yumuşatarak ve biraz da naif bir edayla konuşması gibi sevgilinin yanağına olan
hayranlığını dile getirmektedir. Bu beyti ses tonunu artırarak gür bir sesle okumaya imkân yoktur.
Bunda şairin seçtiği ince seslerin etkisi söz konusudur. Burada karşılaştırma imkânı vermesi adına
0
20
40
60
80
100
İnce
Kalın
Page 14
824 Orhan KAPLAN
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 9/3 Winter 2014
kalın ünlülerin en fazla kullanıldığı 4. beyte bakıldığında sesin anlamla yakın ilişkisi daha yakından
görülebilir.
Feryâd ey kirişme amân ey nigâh amân
Zehr-i hıred belâ-yı tahammül müsün nesin
Bu beyitte şair feryâd ederek sevgiliden aman dilemektedir. Tahammül gücünün
kalmadığını, aklını iyice yitirdiğini söylerken sesini yükselten şair, âdeta bir isyan içindedir. Bir
başka deyişle sevgilinin güzelliği, şairin dünyasını alt üst ederken şair, sevgiliden yardım
dilenmekte ve bunu yaparken de sesini biraz daha gür çıkararak üst perdeden konuşmaktadır.
Burada diğer beyitlere oranla ses tonunun kalınlaşmasında kullanılan kalın ünlülerin de etkisi söz
konusudur.
Grafik 4: Gazelin Tamamında Kalın/İnce Oluşuna Göre Ünlülerin Dağılımı
Tablodan ve grafikten hareketle gazelin tamamında ince seslerin hâkim olduğu
görülmektedir. Bu oran gazelin tamamında % 68.04 ince ünlü, %31.96 kalın ünlü şeklindedir.3
Şairin kelime seçimlerinde sesleri, şiirin anlamıyla uygun bir şekilde tercih ettiği ve kelime
seçimlerinde özen gösterdiği görülmektedir. Şiirin tamamında “e”, “i”, “ö” ve “ü” seslerinin yoğun
bir şekilde kullanan şair, ses tonunu gazelin tamamına yayarak melodik bir âhenk oluşturmuştur.
2.2.3.2. Sürekli/Süreksiz Oluşuna Göre Ünsüzler
Sürekli ve süreksiz ünsüzler bir şiirin okunması sırasında çıkan seslerin sürelerini
belirlemesi bakımından dikkat çekicidir. Süreksiz olan ünsüzler söylendiğinde ses bir çırpıda
ağızdan çıkmakta ve sesin devamlılığı söz konusu olmamaktadır. Sürekli olanlarda ise ses bir
miktar daha devam etmektedir. Örneğin süreksiz ünsüzlerle oluşturulmuş “kapat” kelimesinin
okunma süresi ile sürekli ünsüzlerle aynı harf sayısı ve aynı vokallerle oluşturulmuş “yalan”
kelimesinin okunma süresi farklıdır. Bir kelime üzerinde geçen sürenin fark edilmesi belirgin
olmasa da aruzla oluşturulmuş gazellerin kendine has okunuşu sırasında bu fark hissedilmektedir.
Gazelin sürekli/süreksiz oluşuna göre ünsüz dağılımı şu şekildedir:
3 Bu oranın, farklı şairlerden rastgele seçerek belirlediğimiz çok sayıda gazelin ünlü/ünsüz dağılımına göre ciddi bir oran
olduğunu burada söylememiz gerek. İnceleme için bu gazelin seçilmesinde de söz konusu durum etkili olmuştur.
Kalın
Ünlüler
32%
İnce
Ünlüler
68%
Page 15
Nedim’in “Müsün Nesin” Redifli Gazelinin Şerhi Ve Gazelde Dikkat Çeken… 825
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 9/3 Winter 2014
Tablo 3: Sürekli/Süreksiz Oluşuna Göre Ünsüzler
Beyit Sürekli/Süreksiz Oluşuna Göre Ünsüzler Sıklık %
1.Beyit Sürekli(fğhjlmnrsşvyz) 34 85.00
Süreksiz(bcçdgkpt) 6 15.00
2.Beyit Sürekli(fğhjlmnrsşvyz) 27 75.00
Süreksiz(bcçdgkpt) 9 25.00
3.Beyit Sürekli(fğhjlmnrsşvyz) 26 70.27
Süreksiz(bcçdgkpt) 11 29.73
4.Beyit Sürekli(fğhjlmnrsşvyz) 31 83.78
Süreksiz(bcçdgkpt) 6 16.22
5.Beyit Sürekli(fğhjlmnrsşvyz) 28 75.68
Süreksiz(bcçdgkpt) 9 24.32
6.Beyit Sürekli(fğhjlmnrsşvyz) 26 65.00
Süreksiz(bcçdgkpt) 14 35.00
7.Beyit Sürekli(fğhjlmnrsşvyz) 28 70.00
Süreksiz(bcçdgkpt) 12 30.00
8.Beyit Sürekli(fğhjlmnrsşvyz) 28 71.79
Süreksiz(bcçdgkpt) 11 28.21
Gazel Sürekli(fğhjlmnrsşvyz) 228 74.51
Süreksiz(bcçdgkpt) 78 25.49
Gazelin tamamında sürekli ünsüzlerin oranı %74.51 iken süreksiz ünsüzlerin oranı
%25.49’dur. Dilin gereği olarak bu oranların dağılımında çok ciddi bir anormallik yoktur. Ancak
gazelin 1. beytinde bu oran %85 - %25 sürekli ünsüzlerin lehinedir. Başından sonuna kadar bir
seslenme gazeli olan bu şiirde ilk beytin sesleri uzun soluklu bir söyleyişe sahiptir. Beytin birinci
ve ikinci dizesinde yer alan “ey” ünleminin çağrışım gücü, kullanılan sürekli ünsüzler tarafından
desteklenmiştir. Hemen hemen bütün sesler yapılmak istenen övgüyü ses bazında vurgulamaktadır.
Grafik 5: Sürekli/Süreksiz Oluşuna Göre Ünsüzler
Grafik 7’den görüleceği üzere süreksiz ünsüzlerin en fazla olduğu beyit 6. beyittir. Bu
beyitte şair sevgiliden hem aman dilemekte, hem de acele gel, yetiş diyerek tez canlı bir ruh halinin
profilini çizmektedir. Böyle bir ruh halinin bir nefeste çıkan süreksiz ünsüzlerle uyum sağladığı
düşünülebilir.
0
20
40
60
80
100
Sürekli
Süreksiz
Page 16
826 Orhan KAPLAN
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 9/3 Winter 2014
2.2.4. Ses ve Söz Tekrarları
Klasik Türk şiirinde ses ve söz tekrarları bir şiirin edebî değerini belirleyen önemli
kriterlerden biridir. Eğer yerinde ve gerektiği kadar kullanılırsa şiirin sanatsal yapısını
güçlendirirken aşırıya kaçıldığında değerini düşüren bir unsur olmaktadır. Bu bakımdan kulağa
hitap eden yönü itibarıyla ses ve söz tekrarlarının belli bir düzeyde tutulmasında fayda
görülmektedir. Nedim’in bu konudaki hassasiyeti bu gazelde de görülmektedir. Şiirin tamamında -
n, -s, -l, -m ve –r sesleri hâkim seslerdir. Dilin gereği olarak bu seslerin çok kullanıldığı
söylenebilir; fakat şairin hemen hemen her beyitte bu sesleri armoni oluşturacak şekilde kullanmayı
başardığı görülmektedir. Gazelin beyitlerinde ayrı ayrı ses sayımları yapılmış 7 ve üstü olan sesler
aşağıda gösterilmiştir.
1. Beyitte –n sesi 10, -s sesi 7, –ü sesi 8 defa,
2. Beyitte –n sesi 9, –e sesi 7 defa,
3. Beyitte –a sesi 7 defa,
4. Beyitte –a sesi 9, -e sesi 8 defa,
5. Beyitte –e sesi 7, -n sesi 7, –i sesi 7, -ü sesi 7 defa,
6. Beyitte –e sesi 8, -i sesi 8, –a sesi 7 defa,
7. Beyitte –e sesi 10, -n sesi 7 defa,
8. Beyitte –e sesi 11 defa kullanılmıştır.
Şiirde yoğun bir şekilde kullanılan bu seslerin yanında gazelin tamamında en fazla tekrar
eden bazı heceler ise şunlardır: “ne” (11 defa), “-sin” (10 defa), “-sün” (9 defa), “ey” (9 defa), “-
mü” (8 defa). Tekrar eden bu seslerin genellikle kafiye ve redifte oluşması aynı zamanda göze hitap
etmektedir. Bilindiği üzere Arap harfli divanlarda beyitler yan yana dizilmekte bu da kafiye ve
redifin daha net görülmesine imkân vermektedir. Nedim’in bu gazelinde, bu ses benzerlikleri koyu
gösterilmek suretiyle aşağıdaki şekilde vurgulanmıştır.
Şekil 1: Gazelin Kafiye ve Rediflerin Divandaki Görünümü
Gazelde 9 defa tekrarlanmak suretiyle en fazla kullanılan kelime “ey” seslenme ünlemi ile
“nesin” soru zamiridir. Bunu 8 defa tekrar ile “müsün” soru edatı takip etmektedir. Bu kelimelerin
belli aralıklarla tekrar edilmesi ve seslerin gazelin bütününe yayılması şiirin ses yönünü olduğu
kadar mâna yönünü de sağlamlaştırmaktadır. Saraç (2010:196) tekrir sanatı ile şairin belli
aralıklarla döndüğü ruh halini, üzerinde durduğu, cazibesine kapıldığı, tercih ettiği, heyecanının
Page 17
Nedim’in “Müsün Nesin” Redifli Gazelinin Şerhi Ve Gazelde Dikkat Çeken… 827
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 9/3 Winter 2014
kendisini sevk ettiği unsurları, kavramları gösterdiğini söyler. Nedim de gazelinde sevgilinin
güzelliği karşısında yaşadığı ruhsal coşkunluğunu yukarıda bahsettiğimiz kelimelerle
gerçekleştirmiştir.
2.3. Gazelin Sözdizimi İncelemesi
Bu bölümde gazelin kelime, tamlama ve cümle çeşitleri ile yapıları üzerinde durulacaktır.
2.3.1. Kelime Çeşitleri ve Yapıları
Gazelin kelime kadrosunun dillere göre tasnif edildiği bu bölümde dilimize Arapça ve
Farsçadan girmiş bazı kelimeler, Türkçe başlığı altında toplanmıştır. Büyük Türkçe Sözlük’te yer
alan ve bugün için Türkçe olarak kabul ettiğimiz kelimeler şunlardır. Arapça: “aman, karanfil, aciz,
kitap, habbe, lutfet, lehce, tahammül, farkında, belâ, fitne”; Farsça: “penbe, sünbül, gül, -ki, zehr,
çehre, şişe, hoş, feryâd, kakül, reng.”
Tablo 4: Gazelin Kelime Kadrosu
İsim Fiil Sıfat Zamir Zarf Edat Bağlaç Ünlem Toplam
Türkçe 22 7 2 14 3 10 5 12 75
Farsça 19 2 2 1 24
Arapça 12 12
Toplam 53 7 4 14 3 12 6 12 111
Gazelde geçen 111 kelimenin köken itibariyle 75’i Türkçe, 12’si Arapça ve 24’ü Farsçadır.
Buradan hareketle gazelin dilinin sade olduğu söylenebilir.
Grafik 6: Gazelde Kullanılan Kelimelerin Dillere Göre Oranları
Grafikte çıkan oranın bu şekilde olmasında Nedim’in Türkçe ünlem, zamir ve bağlaçlara
yer vermesi, Nedimâne şiir tarzının kendine has kelime dağarcığına dâhil edilebilecek olan “aman,
nesin, lütfet, yohsa” gibi yerel söyleyişleri etkili olmuştur.
Gazelde dikkati çeken bir diğer husus nidâların çokluğudur. Necâti Bey Divanı’ndaki nidâ
gazellerini tespit eden Yalçınkaya (2010:35), gazelde bir sanatın şiire yayılmasının, gazelin
bütünlüğü meselesi için dikkat çekici veriler sunduğunu belirttikten sonra, bu gazellerin birlik
olarak inşâ edildiğini, dolayısıyla bir beyit ya da kelimenin gazelden çıkarılamayacağını /
değiştirilemeyeceğini söyler. Bu tespit Nedim’in bu gazeli için de geçerlidir. Nitekim gazelin
başından sonuna kadar bir seslenme gazeli olması ve seslenmelerin beytin sonunda soru edatlarıyla
pekiştirilmesi, şiirin okuyucuyla hızlı bir iletişim kurmasını, duygu ve heyecanların daha yakından
hissedilmesini sağlamaktadır.
Türkçe67%
Arapça11%
Farsça22%
Page 18
828 Orhan KAPLAN
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 9/3 Winter 2014
2.3.2. Tamlama Çeşitleri ve Yapıları
Gazelde 11 tane ikili ve 1 tane de üçlü tamlamaya yer verilmiştir. Arapça, Farsça ve
Türkçe kelimeler genellikle Farsça dilbilgisi kurallarına göre isim ve sıfat tamlamasına
dönüştürülmüştür. Farsça tamlama oluşturma sebebi olarak aruzun bu tarz tamlamalara daha yatkın
bir vezin olması düşünülebilir.
Tablo 5: Gazelde Geçen Tamlamalar
İkili Tamlamalar Üç Kelimeden Oluşan Tamlamalar
bâğ-ı hüsn Şârih-i kitâb-ı gül ü mül
hâl-i fitne
habbe-i fülfül
âşinâ-yı tekâsül
zehr-i hıred
belâ-yı tahammül
hüsn-i ruh u leb
kad-i bâlâ
reng-i çehre
lehce-i Nedim
gülû-yı şişe
17. Yüzyıldan itibaren Sebk-i Hindî akımı ile dilin ağırlaştığı, terkiplerin sayısının arttığı
ve bu yapının 18. yüzyılda da etkili olduğu bir dönemde üç ve daha fazla kelimeden oluşan
tamlama sayısının bu kadar az olması Nedim’in sadeleşme çizgisini göstermesi yönüyle önemlidir.
2.3.3. Cümle Çeşitleri ve Yapıları
8 beyitlik bir gazelde 28 cümlenin yer alması hayranı olduğu kişi karşısında onu öve öve
bitiremeyen birinin kısa ama vurgulu konuşmalarını çağrıştırmaktadır. Şairin muhatabıyla sürekli
konuşuyormuş hissi uyandırdığı bu cümleler olumlu-soru şekliyle tekrarlanmak suretiyle
oluşturulmuştur. Nedim’in mahallî söyleyişin temsilcisi olmasında bu üslûbun etkisi de rol
oynamaktadır.
Gazelde yer alan cümlelerin çeşitlerine baktığımızda karşımıza şöyle bir tablo çıkmaktadır:
Tablo 6: Gazelin Cümle Çeşitleri
Cümle
Sayısı
Yüklemin Türüne
Göre
Anlamına
Göre
Yapısına
Göre
Öğelerin Dizilişine
Göre
1.Beyit 4
İsim Olumlu ----------- Kurallı
İsim Olumlu ----------- Kurallı
İsim Olumlu ----------- Kurallı
İsim Olumlu ----------- Kurallı
2.Beyit 3
İsim Olumlu ----------- Devrik
İsim Olumlu ----------- Kurallı
İsim Olumlu ----------- Kurallı
3.Beyit 3
Fiil Olumsuz Girişik-
Bileşik Kurallı
İsim Olumlu ----------- Kurallı
İsim Olumlu ----------- Kurallı
Page 19
Nedim’in “Müsün Nesin” Redifli Gazelinin Şerhi Ve Gazelde Dikkat Çeken… 829
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 9/3 Winter 2014
4.Beyit 3
İsim Ünlem ----------- Kurallı
İsim Olumlu ----------- Kurallı
İsim Olumlu ----------- Kurallı
5.Beyit 3
İsim Olumlu ----------- Kurallı
İsim Olumlu ----------- Kurallı
İsim Olumlu ----------- Kurallı
6.Beyit 6
Fiil Olumlu ----------- Kurallı
Fiil Olumlu ----------- Devrik
Fiil Olumlu ----------- Kurallı
Fiil Olumlu ----------- Kurallı
İsim Olumlu ----------- Kurallı
İsim Olumlu ----------- Kurallı
7.Beyit 3
İsim Olumlu ----------- Kurallı
İsim Olumlu ----------- Kurallı
İsim Olumlu ----------- Kurallı
8.Beyit 3
İsim Olumlu ----------- Devrik
İsim Olumlu ----------- Kurallı
İsim Olumlu ----------- Kurallı
Hemen hemen bütün cümlelerin kurallı, isim cümlesi ve olumlu-soru cümlesi olduğu
görülmektedir. Dilçin (1991:83) gazelde geçen isim cümlelerinin söz açısından kısa, anlam
açısından yoğun olduklarını, karşı tarafa iletilecek sözün daha vurucu ve iz bırakıcı olması için bu
cümlelerin seçildiğini söylemektedir. Nedim’in gazelinde bu, sevgiliyi yücelten kasıtlı sorular
şeklindedir.
2.4. Gazelin Anlam İncelemesi
Gazelin anlam incelemesinde iletişim öğesi olarak gönderici (anlatıcı), bildiri (ileti, nesne)
ve alıcı tablo halinde gösterilmiştir. Gazelde bütün beyitlerde gönderici şair, alıcı da 8. beyit hariç
sevgilidir.
Tablo 7: Gazelin İletişim Öğeleri
Beyitler Gönderici
(Anlatıcı)
Bildiri
(İleti,Nesne) Alıcı
1. Beyit Şair
Sevgilinin kıvrım kıvrım olan saç lülesinin güzellik bağında
sümbülden daha güzel olduğu ve sevgilinin yüzündeki ortalığı
karıştırıcı benin karanfil gibi olduğu,
Sevgili
2. Beyit Şair Sevgilinin yüzündeki benin sevgilinin boynunda gece bekçisi gibi
ve kâfur içindeki karabiber tanesi gibi olduğu, Sevgili
3. Beyit Şair
Büklüm büklüm olan saçların sevgilinin kaşları üzerine bir kez
olsun sarkmaması ve bundan dolayı sevgilinin umursamazlıkla
suçlanması,
Sevgili
4. Beyit Şair
Nazlı ve bakışlarıyla âşığın gönlünü alan güzelden yardım
dilenmesi, aklı zehirleyen ve tahammül gücünü yok eden biri
olarak suçlanması,
Sevgili
5. Beyit Şair
Sevgilinin yüzündeki ayva tüylerinin sevgilinin dudağı ile
yanağındaki güzelliği artırması, gül-şarap kitabını açıklayan bir
şârihe benzetilmesi,
Sevgili
Page 20
830 Orhan KAPLAN
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 9/3 Winter 2014
6. Beyit Şair Sevgiliden lütuf beklenmesi, uzun boylu sevgiliye kavuşma
isteği ve sevgilinin anlamamazlıktan gelmesi, Sevgili
7. Beyit Şair
Sevgilinin yüzünün renginin gülpembe mi yoksa kırmızı bir
renkte olduğunu fark etmekte aciz kalınması, sevgiliye dolaylı
olarak gül denmesi,
Sevgili
8. Beyit Şair Nedim’in dilindeki tekrarların gönle hoş gelmesi ve bunu şişenin
veya sürahinin boğazından çıkan sese benzemesi. Şair
Sonuç ve Tartışma
Bu incelemeden hareketle gazelin başından sonuna kadar sahip olduğu ses kümelerinin,
şiirin anlamıyla doğrudan ilgisinin olduğu ve şairin kelime seçiminde söz ve anlam dengesini
bilinçli bir şekilde biçimlendirdiği görülmektedir. En büyük aruz kusuru sayılan zihaf, gazelde
bulunmamaktadır. Şair, imâleyi, vaslı ve meddi ise şiirin ezgisine ve anlamına katkı sağlayacak bir
şekilde kullanmıştır. Gazel, “müsün nesin” redifi üzerine inşâ edilmiş olup bu redif, vurguyu
sürekli üzerine çekmektedir. Kendi heyecanını, hayretini ve sevgiliyi yüceltme iştiyakını, soru
sorma yoluyla lâtif bir edaya dönüştüren Nedim, sevgiliyi dolaylı yoldan beğendiğini ve ona olan
hayranlığını redif üzerinden dillendirmektedir. Redif, gazelin her beytinin sonunda tekrarlanmak
suretiyle gazele belli bir âhenk kazandırmış, gazelin tamamına karşılıklı bir konuşma havası
vermiş, aynı zamanda mânayı da kuvvetlendirmiştir. Gazelin tamamında ince seslerin hâkim
olduğu görülmektedir. Bu oran gazelin tamamında % 68.04 ince ünlü, %31.96 kalın ünlü
şeklindedir. Şairin kelime seçimlerinde sesleri, şiirin anlamıyla uygun bir şekilde tercih ettiği ve
kelime seçimlerinde özen gösterdiği görülmektedir. Şiirin tamamında “e”, “i”, “ö” ve “ü” seslerinin
yoğun bir şekilde kullanan şair, ses tonunu gazelin tamamına yayarak melodik bir âhenk
oluşturmuştur. Şiirin tamamında -n, -s, -l, -m ve –r sesleri hemen hemen her beyitte armoni
oluşturacak şekilde kullanılmıştır. Gazelde geçen 111 kelimenin köken itibariyle 75’i Türkçe, 12’si
Arapça ve 24’ü Farsçadır. Nedimâne şiir tarzının kendine has kelime dağarcığına dâhil edilebilecek
olan “aman, nesin, lütfet, yohsa” gibi yerel söyleyişler ve Türkçe ünlem, zamir ve bağlaçlar gazelde
sade bir dil oluşturmuştur. Gazelde 11 tane ikili ve 1 tane de üçlü tamlamaya yer verilmiş, Arapça,
Farsça ve Türkçe kelimeler genellikle Farsça dilbilgisi kurallarına göre isim ve sıfat tamlamasına
dönüştürülmüştür. 8 beyitlik gazelde 28 cümleye yer verilmiştir. Şairin muhatabıyla sürekli
konuşuyormuş hissi uyandırdığı bu cümleler, olumlu-soru şekliyle tekrarlanmak suretiyle
oluşturulmuştur. Hemen hemen bütün cümleler, kurallı, isim cümlesi ve olumlu-soru cümlesi
şeklinde olması kısa ve yoğun anlamın yakalamada etkili olmuştur. Bütün veriler, gazelin sahip
olduğu yapısal özellikle anlam dünyasının iç içe olduğunu ve gazeli oluşturan her bir parçanın
bütünle olan uyumuna işaret etmektedir. Vezin kullanımı, kafiye ve redif seçimi, ünlü/ünsüzlerin
dağılımı, periyodik ses ve söz tekrarları, gazelin kelime kadrosu, tamlamalar, cümle çeşitleri gibi
şiir diline yapılan bütün bu bilinçli müdahaleler, şiir yeteneğini sergilemede ve gazeli kelimelerle
örülü bir ses oyunu haline dönüştürmede Nedim’in ulaştığı seviyeyi göstermektedir.
Page 21
Nedim’in “Müsün Nesin” Redifli Gazelinin Şerhi Ve Gazelde Dikkat Çeken… 831
Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 9/3 Winter 2014
KAYNAKÇA
AKÜN, Ömer Faruk (1994). Divan Edebiyatı, İslam Ansiklopedisi. Cilt 9, İstanbul: Türkiye
Diyanet Vakfı.
BAYRAM, Yavuz (2007). Klasik Türk Şiirinde Duyguların Dili: Çiçekler, Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 2/4 Fall 2007.
BİLKAN, Ali Fuat (2009). Osmanlı Şiiri’ne Modern Yaklaşımlar, İstanbul: Timaş Yayınları.
ÇIPAN, Mustafa (1995). Fasîh Ahmed Dede, İslam Ansiklopedisi. Cilt 12, İstanbul: Türkiye
Diyanet Vakfı.
DEVELLİOĞLU, Ferit (2004). Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lûgat, Ankara: Aydın Kitabevi.
DİLÇİN, Cem (1991). Fuzûlî’nin Bir Gazelinin Şerhi ve Yapısal Yönden İncelenmesi, Türkoloji
Dergisi, C.9. Ankara.
İPEKTEN, Haluk (2010). Eski Türk Edebiyatı Nazım Şekilleri ve Aruz, İstanbul: Dergâh
Yayınları.
MACİT, Muhsin. Nedîm Divanı, T. C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Kütüphaneler ve Yayımlar
Genel Müdürlüğü (e-kitap). http://ekitap.kulturturizm.gov.tr/Eklenti/10635,nedim-
divanipdf.pdf?0 (ET.08.02.2014)
MAZIOĞLU, Hasibe (2012). Nedim’in Divan Şiirine Getirdiği Yenilikler, Ankara: Akçağ
Yayınları.
ONAY, Ahmet Talat (2009). Açıklamalı Divan Şiiri Sözlüğü (Eski Türk Edebiyatında Mazmunlar
ve İzâhı, (Haz. Prof.Dr. Cemal Kurnaz), İstanbul: H Yayınları.
OKUYUCU, Cihan (2010). Divan Edebiyatı Estetiği, İstanbul: Kapı Yayınları.
PALA, İskender (2011). Ansiklopedik Divan Şiiri Sözlüğü, İstanbul: Kapı Yayınları.
SARAÇ, M.A. Yekta (2010). Klâsik Edebiyat Bilgisi (Belâgat), İstanbul: Bilimevi Basın Yayın
Ltd. Şti.
YALÇINKAYA, Şerife (2010). Necâtî Bey’in Nidâ Gazelleri, Dokuz Eylül Üniversitesi Buca
Eğitim Fakültesi Dergisi 27.