I İÇİNDEKİLER Önsöz .................................................................................................................... III Giriş ........................................................................................................................ 1 A. Çalışmanın Konusu ..................................................................................... 1 B. Önemi .......................................................................................................... 1 C. Yöntemi ....................................................................................................... 2 I. BÖLÜM İ. MOMİNOV’UN HAYATI VE YAŞADIĞI DÖNEM .................................... 3 A. DÖNEMİNİN SİYASİ VE İLMİ YAPISI ......................................................... 3 a. Sosyo-Siyasal Durum/Şartlar ..................................................................... 3 b. İlmi Durum/Şartlar ...................................................................................... 6 B. HAYATI VE İLMİ FAALİYETLERİ ............................................................... 8 a. Hayatı, Yetişmesi ve Eğitimi....................................................................... 8 b. İlmi Faaliyetleri ......................................................................................... 10 c. Bir Münevver Olarak İ. Mominov ............................................................ 13 II. BÖLÜM İBRAHİM MOMİNOV’UN ESERLERİ VE MAKALELERİ ...................... 15 A. İBRAHİM MOMİNOV’UN ÖNEMLİ ESERLERİNİN KISACA İZAHI ..... 15 B. KRONOLOJİK SIRASINA GÖRE İBRAHİM MOMİNOV’UN YAYIMLANMIŞ ESERLERİ VE MAKALELERİ ............................................. 21 III. BÖLÜM FELSEFE TARİHİNE BAKIŞI ......................................................................... 40 A. ORTA ASYA’DA FELSEFENİN KÖKENİ VE GELİŞİM SERÜVENİ ....... 40 a. Felsefenin Ortaya Çıkışını Sağlayan Faktörler ......................................... 40 b.Sosyal ve Siyasal Yapı ............................................................................... 43 c. Felsefenin Öncüleri ................................................................................... 46 1. Farabi(870-950)..................................................................................... 46 2. İbn Sina (980-1037) .............................................................................. 48 3. Biruni (973-1048) ................................................................................. 49 4. Değerlendirme ....................................................................................... 51 d. Maveraünnehir’de Tasavvufun Doğuşu ve Gelişimi ................................ 52
86
Embed
İÇİNDEKİLER Önsöz IIIacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/3213/4067.pdfİ. MOMİNOV’UN HAYATI VE YAŞADIĞI DÖNEM A. DÖNEMİNİN SİYASİ VE İLMİ YAPISI a. Sosyo-Siyasal Durum/Şartlar
This document is posted to help you gain knowledge. Please leave a comment to let me know what you think about it! Share it to your friends and learn new things together.
Transcript
I
İÇİNDEKİLER
Önsöz .................................................................................................................... III
Giriş ........................................................................................................................ 1
A. Çalışmanın Konusu ..................................................................................... 1
B. Önemi .......................................................................................................... 1
C. Yöntemi ....................................................................................................... 2
I. BÖLÜM
İ. MOMİNOV’UN HAYATI VE YAŞADIĞI DÖNEM .................................... 3
A. DÖNEMİNİN SİYASİ VE İLMİ YAPISI ......................................................... 3
a. Sosyo-Siyasal Durum/Şartlar ..................................................................... 3
b. İlmi Durum/Şartlar ...................................................................................... 6
B. HAYATI VE İLMİ FAALİYETLERİ ............................................................... 8
a. Hayatı, Yetişmesi ve Eğitimi....................................................................... 8
b. İlmi Faaliyetleri ......................................................................................... 10
c. Bir Münevver Olarak İ. Mominov ............................................................ 13
II. BÖLÜM
İBRAHİM MOMİNOV’UN ESERLERİ VE MAKALELERİ ...................... 15
A. İBRAHİM MOMİNOV’UN ÖNEMLİ ESERLERİNİN KISACA İZAHI ..... 15
B. KRONOLOJİK SIRASINA GÖRE İBRAHİM MOMİNOV’UN
YAYIMLANMIŞ ESERLERİ VE MAKALELERİ ............................................. 21
III. BÖLÜM
FELSEFE TARİHİNE BAKIŞI ......................................................................... 40
A. ORTA ASYA’DA FELSEFENİN KÖKENİ VE GELİŞİM SERÜVENİ ....... 40
a. Felsefenin Ortaya Çıkışını Sağlayan Faktörler ......................................... 40
b.Sosyal ve Siyasal Yapı ............................................................................... 43
c. Felsefenin Öncüleri ................................................................................... 46
Toplumun yenileşmesi, SSCB’nin yıkılması, bütün milli cumhuriyetlerin
bağımsızlığına kavuşması XX.yüzyılın en önemli olaylarından birisidir. SSCB’nin
yıkılması sonucunda ortaya çıkan bağımsız devletler milli bayrağına, kendi
hükümet ve siyasetine eriştiler. Bu tarihi değişmeler cumhuriyetlerde kurulan
sosyalizmin altyapısının zayıflığına bağlanmıştır.1 Bununla beraber bu yönetimde
bir takım zorlamaların olduğu (diktatörlük), küçümsenmeyecek kadar büyük
hataların yapıldığı tarihi bir gerçektir. Yapılmış olan hataları dar bir alana
sıkıştırmak mutlak anlamda yanlış olacaktır.70 yıl süren bu yönetimin kalıntıları,
etkileri hala tüm alanlarda hissedilmektedir.
Bu dönemde Sovyetler Birliği’ndeki kültür, düşünce ve eğitim konularında
materyalist felsefenin hakim olduğu görülmektedir. Buna bağlı olarak, dini
konularda ileri sürülen fikirler de materyalist felsefenin bakış açısına göre
değerlendirilmiştir. Din ve dini düşünce ilkel, akıl öncesi bir yapı olarak kabul
edildiğinden, dine ve dindar insanlara karşı olumsuz bir tavır geliştirilmiştir. Dini
merasim yapanlar ve dini kitaplar hatta Kuran okuyanlara vatan düşmanları
gözüyle bakılmış ve hapsedilmiştir. Böyle bir atmosferde yetişen bilim adamları
dini, bilimi, felsefeyi materyalist (maddeci) dünya görüşünden bağımsız ele
alabilirler miydi? Buna göre bu dönemde oluşan bilimsel çalışmaların ne derece
objektif olup olmadığı önemli problem olarak karşımıza çıkmaktadır.
Buna karşılık özellikle Müslüman aydın ve bilim adamları da materyalizme
karşı bir tavır geliştirmişlerdir. Kuşkusuz bu tavırda materyalist felsefenin
1 Hayrullayev M. M,Orta Osiyoda İlk Uyğoniş Davri Madaniyatı, Fan Nashriyotı, Toshkent, 1994, s.3.
IV
iddialarını merkeze alarak İslam düşüncesini yeniden yorumlamak daha
savunulabilir kabul edilmiştir. Biz de bu tavrın önemli düşünürü olan İ. M.
Mominov’un felsefi düşüncesini kendimize çalışma konusu yaptık. Böylelikle
amacımız bir taraftan Orta Asya’daki felsefi düşünceyi ve onun temsilcilerini
tanıtmaktır. Diğer taraftan Orta Asya’da yaşanan siyasal olduğu kadar kültürel ve
felsefi bir hesaplaşmaya dikkat çekmektir.
I.bölümde dönemin siyasi ve ilmi yapısı hakkında kısaca bilgi verilmiş ve
İ.Mominov’un hayatı, eğitimi ve ilmi faaliyetleri üzerinde durulmuştur.
II. bölümde onun eserleri ve makaleleri tanıtılmıştır.
III. bölümde ise İ.Mominov’un felsefe tarihine bakışı ele alınmıştır.
Bu tezimde bana yardımını esirgemeyen değerli hocalarım Prof. Dr. Mehmet
BAYRAKDAR, Prof. Dr. Hayrani ALTINTAŞ, Yard. Doç. Dr. İsmail TAŞ ve
Doç. Dr. Hilmi DEMİR’e, ayrıca Abu Rayhon Beruniy (elyazmaları) Enstitüsü
direktörü akademik M. M. Hayrullayev’e teşekkürü borç bilirim.
VAHİD CALALOV
OŞ / KIRGIZİSTAN
15.04.2003.
1
Giriş
A. Çalışmanın Konusu
SSCB’nin zirveye ulaştığı dönemde yaşayan, Özbekistan’da çağdaş düşünce
tarihinde önemli yeri olan İbrahim Mominoviç Mominov (1908-1974)’un yapmış
olduğu çalışmalar örnek bir çalışma olarak seçilmiştir. İ. Mominov Orta
Asya’daki felsefi düşünceyi özellikle de Özbekistan’daki felsefi ortamı tanıtmak
için sayısız çalışmalar kaleme almıştır. Dolaysıyla bu çalışmaların hangi
metodoloji ışığı altında ele alındığı ve İ. Mominov’a göre Orta Asya’daki felsefi
düşüncenin nasıl teşekkül ettiği tezimizin ana konusunu teşkil etmektedir.
B. Önemi Ana hatlarıyla anlatmaya çalıştığımız dönemdeki atmosferi ister bilimsel
alanda olsun, ister sosyal, siyasi, medeni alanda olsun kısaca aydınlatmak
günümüz problemlerine çözüm getirmek açısından önemlidir. Bu dönemde
bilimsel alanda Özbekistan’da en önemli şahsiyetlerden birisi İ. Mominov’dur.
Onun yapmış olduğu çalışmaların tahlili, bu konular hakkında bize önemli bilgiler
sağlayacaktır.
Ayrıca SSCB döneminde yaşayan alimlerin çalışmaları, dönemin bilimsel
metodoloji sorunu v.s. gibi çalışmaların yok denebilecek kadar az olması bu
tezimizin önemini daha da artırmaktadır.
2
C. Yöntemi Çalışmamızda takip edilen yöntem, konusu gereği İ. Mominov’un felsefi
eserlerinden hareketle onun islam felsefesine bakışı, Türkistan’da felsefi hareketin
doğuşuna ilişkin yaklaşımını ortaya koymaya uygun olmalıydı. Bu nedenle, biz
yöntem olarak metin analizi ve tarih felsefesinde karşılaştırmalı tarihsel okumayı
tercih ettik.
Metin analizi ile İ. Mominov’un felsefi eserlerini belirlediğimiz sorular
çerçevesinde okumayı kastediyoruz. Metnin söylediğinden daha çok hangi
sorulara karşılık vermek üzere yazıldığını ortaya koymaya çalıştık. Çünkü
felsefede cevaplardan daha çok sorular önemlidir. Metnin arka planını göz
önünde tutarak metnin yazıldığı sosyo-kültürel bağlamı dikkate almak istedik. İ.
Mominov Türkistan’da yaşanan sosyal ve siyasal değişimlerin tam merkezinde
yer almış bir düşünürdür. Onun felsefi çalışmaları bu değişimi anlamaya yönelik
olduğu kadar bu değişime yön vermeyi de amaçlar. Bu da ister istemez onun
fikirleri ile yaşadığı dönemin düşünsel tartışmaları arasında bir ilişki kurmamızı
gerektirir.
Felsefi düşünceyi sunî ve düz çizgiye yerleştirmenin doğru olmadığını
biliyoruz. Bundan dolayı, yalnızca İ. Mominov’u değil, onun karşı çıktığı, eleştiri
yöneltiği fikirleri ya da etkilendiği düşünürleri yöntem olarak birlikte bir diyalog
mantığı içerisinde ele almaya çalıştık.
3
I.BÖLÜM
İ. MOMİNOV’UN HAYATI VE YAŞADIĞI DÖNEM
A. DÖNEMİNİN SİYASİ VE İLMİ YAPISI
a. Sosyo-Siyasal Durum/Şartlar
XIX.yüzyılın sonuna doğru Türkistan’da siyasi, iktisadi, sosyal ve medeni
hayatta büyük değişiklikler yaşandı. Bu dönemde Rusya’nın stratejisinin
Türkistan’ın doğal zenginliklerine sahip çıkmak ve kendi müstemlekesini daha da
pekiştirmek olduğunu göstermekteydi. XIX. yüzyılın 60-90’lı yıllarında Rus
çarlığı Orta Asya’yı istila etti ve kendi müstemleke rejimini yerleştirdi. Çarlık
hükümeti Buhara Emirliği ve Hive Hanlığını şeklen ayakta tutup, aslında yönetim
kendi elinde olmuştur.2
Çarlığın istilası Orta Asya halklarının iktisadi, siyasi v.b. alanlarda
ilerlemesini engelliyordu. Ancak çarlığın egemenliği uzun sürmedi, 1917
yılındaki bütün Rusya’da gerçekleşen Şubat ve Ekim İnkılapları çarlık yönetimini
ortadan kaldırdı. Bu sebepten çarlığın müstemlekesi durumunda olan Orta
Asya’da fiili durum da sona ermiştir.
1918 yılında Türkistan Özerk Sosyalistik Cumhuriyeti kuruldu, fakat onun
ömrü de kısa sürdü. 1920’lı yıllarında Buhara ve Hive Hanlıkları da yavaş yavaş
ortadan kaldırıldı. 1924 yılında Türkistan’da Bolşevikler ve onun Orta Asya’daki
bürosu tarafından yapılan tek Sovyetler Birliği’ndeki milli devletlerin sınırlarının
belirlenmesi gerçekleştirildi.1924’te Stalin tarafından yapılan bir düzenleme ile
2 Mominov.İ.M, Tanlangan Asarlar, Oz SSR Fan Nashriyotı, Toshkent, 1969, Cilt I ,s.151.
4
Türkistan sadece şive farklarına dayanan milli devletlere bölündü. Bu düzenleme
ile şu cumhuriyetler oluşturuldu:
1.Özbek SSC, (27 Ekim 1924).
2.Türkmen SSC, (27 Ekim 1924).
3. Tacik SSC, (Önce 14 Ekim 1924’te Özerk Bölge, 15 Mart 1925’te Özerk
cumhuriyet ve 15 Ekim 1929’da Federal cumhuriyet).
4. Kırgız SSC, (Önce 14 Ekim 1924’te Kara Kırgız Özerk Bölgesi, 1 Şubat
1926’da Özerk cumhuriyet ve 5 Aralık 1936’da Federal cumhuriyet).
5. Kazak SSC, (İlk olarak 26 Ağustos 1920’de Kırgız Özerk cumhuriyeti,
Nisan 1925’te Kazak Özerk cumhuriyeti, 5 Aralık 1936’da Federal cumhuriyet).3
Orta Asya’da meydana gelen milli devletler tek iktidar olan Sovyetler
Birliği’ne girdiler ve zorunlu olarak genel (merkezi) yönetime tabi oldular.
Sovyetler Birliğinin resmi tek partisi olan Komünist Partisi bütün SSCB’yi
yönetimi altına aldı.4
Böylece iktidarı ele geçiren Bolşevikler mevcut sosyal ekonomik, kültürel
ve siyasi hayatın tamamını yeniden yapılandırmak için tarihi diyalektik
maddeciliğin Marksist yorumunu benimsediler. Bilindiği gibi, Marksizm her türlü
Tabiatüstü Güç’e inanmayı reddetmekte ve ona karşı düşmanca tavır almaktadır.
Bu tavır Rus komünistleri tarafından Komünist Partisi’nin esaslarından biri haline
getirilmiştir. Marksizmin bir unsuru olan ateizm, Sovyet devletinde serbest
olmakla kalmayıp, adeta “resmi din” sıfatıyla diğer dinlere karşı savaşmıştır.5
3Erşahin Seyfettin,Türkistan’da İslam ve Müslümanlar, İlahiyat Vakfı Yayınları, Ankara 1999, s.110. 4 Askarov A, Ozbekiston Tarihi, Okituvchi Yayınları, Toshkent 1994, s.87. 5Erşahin Seyfettin, Türkistan’da İslam ve Müslümanlar, İlahiyat Vakfı Yayınları, Ankara 1999, s.128.
5
Ayrıca, ateizmin bilimsel (materyalist) temellere dayandığı söylenmiş ve dinin
toplumsal (içtimai) bir hadise olarak görüldüğü ifade edilmiştir.6
Diyalektik maddeciliğe göre din, tabiat üstü ve hayali şeyleri var sanmadan
kaynaklanan zihinsel bir yanılgıdır. Bu anlayışa göre dinin duygusal ve toplumsal
kaynakları vardır. Dinin duygusal kaynağı, ilkel insanların, karşısında çaresiz
kaldıkları ve hakim olamadıkları tabiat güçlerini dualar, niyazlar ve kurbanlarla
zararsız hale getirme çabalarıdır. Din toplumsal olarak da, sömüren sınıfların
çıkarlarını korumak için kurumsallaştırılmış ve kullanılmıştır.
Bununla beraber, toplum inkar edilemeyecek ölçüde “ateist” ve “dindar”
olmak üzere iki gruba ayrıldı. Görünüşte birinci grup sayıca çok ve her şeye
hakim, ikinci grup ise sözü edilemeyecek kadar az, mahkum ve ikinci sınıf
vatandaştı. Sovyet literatüründe din “eskinin kalıntısı”, “köhne dünyanın
düşüncesi”, “hurafeler ve bidatler yumağı” başka bir ifade ile kötü olan her şeyi,
ateizm ise “ilericilik”, “gelişme”, “bilim”, “sanat”, “kültür”, “uygarlık” kısaca iyi
olan her şeyi ifade ediyordu. Bu bakımdan SSCB’de dine karşı olmak ve bu yolda
mücadele etmek ilericiliğin ve iyi vatandaş olmanın önemli bir belirtisi, hatta bazı
makamlara gelmek için referansı haline geldi.7
Söz konusu siyasetin gereği olarak, SSCB’de dini hayatı ve kurumları
yeniden düzenlemek için yönetimde yeni birimler oluşturuldu. 14 Eylül 1943’de
İçişleri Bakanlığı’na bağlı Rus Ortodoks Kilisesi İşleri Konsili, 19 Mayıs 1944’te
bütün dinlerden sorumlu Din İşleri Konsili kuruldu. Diğer Sovyet
cumhuriyetlerinde bu konsilin temsilcilikleri açıldı. Bu kurumun başlıca görevleri
6 Topaloğlu Aydın, Ateizm ve Eleştirisi, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, Ankara 1999, s. 13. 7 Erşahin Seyfettin, Türkistan’da İslam ve Müslümanlar, s.433.
6
din, devlet ve parti önderleri arasında ılımlı ilişkiler kurmak, devletin din
politikasını yürütmek ve dini kurumları kontrol etmek olarak belirlendi.8
b. İlmi Durum/Şartlar
Dönemin siyasi hayatını kısaca özetledikten sonra, devrin ilmi hayatına-
şartlarına da bir göz atmanın faydalı olacağı düşüncesindeyiz. Hemen söylemek
gerekir ki, siyasi değişikliklerin mutlaka ilmi hayata da yansıyacağı kendiliğinden
ortaya çıkacaktır.
Sovyetler Birliği’ndeki siyasi durum felsefi düşüncenin gelişmesinde de
olumsuz bir etki bırakmış gözükmektedir. Nitekim hür, özgür düşünce sarsıldı,
insan zihni, düşüncesi tek taraflı hakim düşünceyi desteklemek zorunda
kalmıştır.9 Felsefi düşünce dönemin resmi ideoloji olan Marksist-Leninist ideoloji
tarafından etki altına alınmıştır. Bütün çalışmalar Marksist-Leninist ideolojinin
dünya görüşünü destekleyici kavramsal çerçeveler ve formlar içerisinde ele
alınmıştır. En azından çalışmanın hemen başında Marx’tan, Engels’ten veya
Lenin’den faydalanılarak bu görev yerine getirilmeye çalışılmıştır.10 Başka bir
ifade ile, bu dönemde her hangi bir konuyu ele almak, öğrenmek, tetkik etmek
veya her hangi bir ders kitabı yazmak Marksist-diyalektik metodoloji
çerçevesinde ancak mümkün olabilmekteydi. Farklı metodoloji ve bakış açılarının
denenmesi hemen hemen imkansız gibiydi.
Sözkonusu dayatmacı yaklaşım, genel anlamda Şark, özel anlamda da İslam
tarihi ve düşüncesi için oldukça katı idi. Bu sebepten şark tarihinin sosyal, siyasi,
8 Aynı Eser, s.304. 9 Abdullayeva M. N,İ. Mominov Asarlarıda İctimoiy Muammolar, Akademik İbrohim Mominov, (makolalar va hotıralar) , Samarkand, 1993, s.9.
7
iktisadi ve kendine has özellikleri göz ardı edilerek meseleler marksizmin “sınıf
çatışması” sürecine indirgenmiştir. Oryantalizmin önemli bir bölümünü oluşturan
İslamiyatçılık, Sovyet Partokratik sisteminin baskısı altında İslam’a karşı tavır
almayı “ilmi” cihetten temellendirmeyi görev edinmiştir. İslam dininin evrensel
insani değerleri, insanlığa katkıları ve toplumsal entegrasyon rolü hesaba
katılmamıştır. Çünkü diyalektik materyalist metodolojinin öngördüğü şemada her
bir halkın, her bir memleketin kendi terakkiyatı süresince iptidai topluluktan
köleliğe, kölelikten feodalizme, feodalizmden kapitalizme, kapitalizmden de
komünizme geçmesi gerekmektedir. Bu şekildeki bakış açısı ile Doğu
topluluklarında ortaya çıkan mürekkep tarihi olaylar ve siyasi cereyanlar bir
kalıba sokularak objektif kriterlerden uzaklaşılmış, olgu ve olaylardan sübjektif
hülasalar çıkarılmaya çalışılmıştır.
Bunun dışında, yapılan araştırmalardaki indirgemeci yaklaşım sonucunda,
dış dünyada yapılan araştırmalar eksik ve yetersiz görülmüştür. Buna karşın
Marksist-Leninist yaklaşımlar Sovyet araştırmacılar için vazgeçilmez bir silah
olarak algılanmıştır. Elbette sözkonusu indirgemeci yaklaşımın dönemin siyasi ve
ideolojik beklentileri açısından üstlenmiş olduğu bir hedef de var idi. Bu hedef,
İslam filozoflarının çalışmalarındaki materyalist eğilimi ortaya koymak idi.11
Bu dönemde Rusya’da oryantalist felsefe çalışmaları ve dini araştırmalar
Batı dünyasında olduğu gibi daha çok filologlar tarafından yapılmıştır. Rus
oryantalistler, normalde kendi siyasi amaçlarının dışında felsefe ile dolaylı olarak
ilgilenmişlerdir.
10Taş İsmail, “Rabota po İssledovaniye İslamskoy Filosofii v Period SSSR”, Osh, 2000, s.228-235. 11Taş İsmail, SSSB Döneminde İslam Felsefesi, Marife dergisi, Yıl 2, Sayı:2, Konya-Türkiye, 2002, s. 277-283.
8
Dolaysıyla bütün çalışmalar hakim ideolojiye tâbi tutulmuş ve bilimin
objektiflik ilkesi ihlal edilmiştir. Bu tür indirgemeci bir bakış açısıyla ele alınan
çalışmalar sonucunda bir takım metodolojik sıkıntılar ortaya çıkmıştır.
B. HAYATI VE İLMİ FAALİYETLERİ
a. Hayatı, Yetişmesi ve Eğitimi
Özbekistan Bilimler Akademisi’nin akademiği, felsefe bilimleri uzmanı,
Prof. Dr. İbrahim Mominoviç Mominov 1908 yılının 7 eylülde Özbekistan’da
Buhara ilinin Şafirkan ilçesindeki Tezgüzar köyünde çiftçi bir ailenin çocuğu
olarak dünyaya geldi. Onun gençlik seneleri bir takım siyasi değişmelerin
yaşandığı yani inkılap hareketleri gerçekleştirilen Buhara Hanlığında Ekim
Sosyalistik İnkılabının kazandığı döneme rastlar. İ. Mominov daha gençlik
dönemlerinden itibaren günün olaylarına kayıtsız kalmaz, onları ciddi anlamda
takip ederek anlamaya çalışır.
Hanlığın parçalanması ve Sovyetler Birliği yönetime geldiğinde, İ.
Mominov yeni açılan eğitim kurumlarında okuma imkanı buldu. 1922-1927
senelerinde ilkokulda daha sonra da Buhara aydınlanma enstitüsünde eğitim
görür. Enstitüyü bitirdikten sonra İ. Mominov Buhara’daki iki senelik kursta
sosyoloji ve sınıfi mücadele tarihinden ders verir.
İ. Mominov, 1928 yılında Semerkant Yüksek Eğitim Enstitüsünde eğitimine
devam eder. 1931 senesinde içtimai-iktisadi fakülteyi başarılı bir şekilde
tamamladıktan sonra, o, Akademi`de öğretim üyeliğine kabul edilir ve öğrencilere
özellikle de yüksek lisans öğrencilerine marksistik-leninistik felsefeden derse
girer.
9
1933 yılında Özbek Devlet Üniversitesi (günümüzde A. Nevai adındaki
Semerkant Devlet Üniversitesi) kurulur. Üniversitenin kurulmasında İ.
Mominov’un emeği büyüktür. Önce filoloji fakültesinin daha sonra da tarih
fakültesinin dekanı olarak atanır, aynı zamanda marksizm-leninizm bölüm
başkanlığını da yürütür.
1939 yılında İ. Mominov Sovyetler Birliği’nin Komünist Partisi’ne üye olur.
1943 senesinde Özbekistan Bilimler Akademisi kurulduğunda İ. Mominov bu
akademinin üyeliğine seçilir.12
1950’li yıllarından itibaren İ. Mominov, Semerkant Devlet Üniversitesi
(SAMDÜ)’nin marksizm-leninizm bölüm başkanı olarak çalışmasını sürdürür.
Bu bölüm Özbekistan’da felsefi bilimler üzerinde çalışan araştırma görevlilerinin
yetişmeleri açısından önemli merkezlerden biri idi.
1955 yılında İ. Mominov Özbekistan Bilimler Akademisi’nin Tarih ve
Arkeoloji Enstitüsünün başkanlık görevine atanır. 1956 yılında Özbekistan
Bilimler Akademisi’nin akademiği, aynı zamanda Akademi başkan yardımcısı
olarak seçilir. Ona sorumluluğu büyük bir görev verilir. Bu görev Özbekistan
Bilimler Akademisi’nin sosyal bilimler alanındaki bütün ilmi araştırmalara
başkanlık görevidir.
1958 yılından itibaren Özbekistan SSR “Bilim” cemiyetinin başkanı olarak
görev yapmıştır. İ. Mominov Almanya, İtalya, Yunanistan, Pakistan v.b.
devletlerde ilmi konferanslara katılmıştır.
12 Buyuk İstedot Sohipları, (derleme), Adolat Yayınları, Toshkent 2002, s. 102.
10
Ayrıca, Lenin madalyosuna, iki defa “Mehnat Kızıl Bayrogı” madalyosuna,
“Özbekistan SSR’ de hizmat korsatgan fan arbobı” unvanına nail olan İ. Mominov
66 yaşında, 22 Temmuz 1974 yılında Taşkent’te vefat etmiştir.13
b. İlmi Faaliyetleri
İ. Mominov’un ilmi faaliyetlerinde ağır bastığı konular diyalektik
materyalizm, felsefe tarihi, Orta Asya halklarının içtimai-felsefi düşünce tarihi
diyebiliriz.
1933 yılında ilk araştırması “Diyalektik Materyalizm Tarakkiyotıda V. İ
Lenin Boskıçı” adlı çalışmasıdır. Daha sonra “Revolyutsion Demokrat
Çernişevskiyning Materyalizmi”, “Büyük Materyalist Diyalektik” gibi makaleleri
yayımlanır.
İ. Mominov’un önemli ve kapsamlı araştırmalarından birisi “Gegel
Diyalektikasining Ratsional Magzi” adlı “fan nomzodligi”14 için yazılan tezidir.
1941 senesinde başarılı bir şekilde savunur. İ. Mominov geçmişteki manevi mirası
her yönden araştırılmasını ister. Onun ilmi araştırmalarında Orta Asya ve
Hindistan halklarının büyük ansiklopedik alimi Mirza Bedil’in felsefi görüşleri
hakkındaki araştırması da büyük öneme sahiptir. Mirza Bedil’in varlık, madde,
şekil, ruh, bilgi nazariyesi hakkındaki görüşlerini araştırır ve “Mirza Bedilning
Falsafi Karaşları” adındaki monografyası 1946 yılında Özbekistan Devlet
Üniversitesi (ÖZGU) yayınları tarafından basılır. Daha sonra 1957 yılında
Özbekistan Bilimler Akademisi yayınları tarafından Özbek ve Rus dillerinde 2.
13 Vospominaniya o İ. M. Mominove, İzdatelstvo Fan AN UzSSR, Tashkent, 1978, s.16. 14 “Fan Nomzodligi” SSCB döneminde bilimsel araştırma yapanlara verilen bir unvandır. Türkçe karşılığı ise Yüksek Lisans konumundadır.
11
baskısı yayımlanır. Eserde özellikle ortaçağ doğusunun içtimai-felsefi düşüncesini
doğru anlaşılması için panteizm ve sufizm(tasavvuf) problemlerine ağırlık verilir.
Yine İ. Mominov’un önemli araştırmalarından birisi XIX. yüzyılın sonu ve
XX. yüzyıllarda Özbekistan’da gelişen içtimai-felsefi düşüncelerdir. 1950’lı
yıllarda İ. Mominov uzun yıllar boyunca çalıştığı “XIX.asrning ohiri va
XX.asrning boşlarıda Özbekistonda ictimoi-falsafi fikir tarakkiyotı tarihidan” adlı
doktora tezini tamamlayıp, SSCB Bilimler Akademisi'nin Felsefe Enstitüsünde
başarılı bir şekilde savunur. Aynı seneden itibaren Semerkant Devlet
Üniversitesi’nin marksizm-leninizm bölüm başkanı olarak çalışır. Adı geçen
bölümde özellikle şu problemler üzerinde araştırmalar yapılır:
-Özbekistan’ın kapitalistik gelişme safhasını bir kenara atıp, sosyalistik ve
komünistik yönden ilerlemenin özelliklerini öğrenmek.
1954 yılında “Özbekistonda ictimoiy-falsafiy fikir tarakkiyotıga doir” adlı
eseri yayımlanır. Bu eserde Orta Asya halklarının felsefi düşüncesinin büyük
temsilcileri Farabi (870-950), İbn Sina (980-1037), Biruni (973-1048), Nevai
(1441-1501), Maşrab (1640-1711), Turdi (XVII.y.y), Ahmet Daniş (1827-1897),
Furkat (1859-1909), Mukumi (1850-1903), Zavki (1853-1921), Hamza (1889-
1929), Ayni (1878-1954) gibi düşünürler ele alınmıştır. 1955 yılında Taşkent’te
müstemleke Türkistan’daki medeni hayatın ve ideolojik savaşın kendine özgü
özelliklerini aydınlatan”XIX.asrning ohiri va XX.asrning boşlarıda Özbekistonda
ictimoiy-falsafiy fikir tarakkiyotı tarihidan” adlı doktora tezi Rus dilinde
yayımlanır. Aynı eser 1960 yılında Özbek dilinde de yayımlanır.
12
1955-1956 yıllarında Moskova’da büyük yazarlar tarafından hazırlanan 2
ciltlik “SSSR halklarining falsafiy va ictimoiy-siyosiy fikri tarihiga oit oçerklar”
yayımlanır. Bu eserin Özbekistan halklarının felsefi düşünce tarihine ait bölümü İ.
Mominov’a aittir.
1957 yılında İ. Mominov’un özel girişimi ile Özbekistan Bilimler
Akademisi Başkanlığınca (Prizidiumunca) Tarih ve Arkeoloji Enstitüsünde felsefe
ve hukuk bölümü açılır.Yine aynı senede “Özbekistonda progressiv ictimoiy-
falsafiy fikir tarihi boyiça makolalar” adlı eseri Rusça yayımlanır. Bu eserin en
önemli özelliği , ilk defa Özbekistan’daki içtimai-felsefi düşünce tarihi hakkında
sistematik eser olmasıdır.Ayrıca Farabi, İbn Sina, Biruni gibi filozofların bazı
felsefi eserleri ilk defa Arapça’dan çevrilmiştir.
1957-1965 yılları arasında yayımlanmış olan altı ciltlik “Falsafa Tarihi” nin
Özbekistan ile ilgili bölümünü İ. Mominov kaleme almıştır. Bu çalışma dünya
felsefesi tarihi boyunca ilk defa marksistik-leninistik metodolojisi ışığı altında
incelenmesi fevkalade önemli bir husustur.
1962 yılında “Tarihiy Materyalizm Masalaları”, 1964 yılında “İlmiy Ateizm
Masalalari”, 1965 yılında “İlmiy Ateizm Asoslari”, 1967 yılında “Marksça-
Leninça Etika Asoslari” gibi bir çok eseri neşredilir. 1968 yılında Özbek dilinde
Mars’a kadar olan felsefenin kısaca tarihi, diyalektik materyalizm ve tarihi
materyalizmden müteşekkil olan “Marksça-Leninça filosofya asosları” adlı eseri
yayımlanır. Aynı senede “Amur Temurning Orta Osiyo Tarihida Tutgan Orni va
Roli” esri de yayımlanmıştır.
13
Daha sonra Özbekistan “Fan” yayınları tarafından “Farobiy va uning
falsafiy risolalari”, “Farobiyning dünyokaraşı va uning falsafa tarihidagi orni”
gibi bir çok monografyaları yayımlanmıştır.
1966 yılında Moskova’da Özbekistan halklarının tarihi ve felsefi
araştırmalarının zaferlerini tanıtacak olan “Vıdayuşiysya Misliteli Sredney Azii”
adlı eseri yayımlanır.Yine aynı senelerde “Özbekistonda tabiiy-ilmiy va ictimoiy-
falsafiy fikirlar oçerki” adlı hacimli eseri yayımlanacaktır. Eserde Farabi, İbn
Sina, Biruni, Mahmud Kaşgari, Ahmad Daniş, Yusuf Has Hacip gibi bir çok
filozofların içtimai-felsefi görüşleri ele alınmıştır.
c. Bir Münevver Olarak İ. Mominov
İ. Mominov sadece bir bilim adamı değildir. O, aynı zamanda teşkilatçı
olarak da büyük hizmetler vermiştir. Nitekim O, kendi halkının geçmiş
medeniyetlerini yeniden tetkik edip, yeniden yorumlayarak onları aydınlatmaya
çaba sarfetmiştir.
İ. Mominov’un ilmi faaliyetlerinde dönemin hakim ideolojisi kendi
damgasını vurmuştur. Bununla beraber Özbekistan’da Orta Asya halklarının
geçmişteki felsefi düşünce tarihini yeniden öğrenmek amacıyla İ. Mominov
başkanlığında özel bir mektep kurulmuştur. Bu mektepte büyük düşünürlerimizin
eser ve risaleleri Özbek ve Rus dillerine çevrilmiştir. Günümüzde İ. Mominov’un
başlattığı sözkonusu faaliyetler onun en önde gelen öğrencilerinden sayılan
akademisyen M. M. Hayrullayev ve M. B. Baratov tarafından devam
ettirilmektedir.
14
İ. Mominov mahir teşkilatçı sıfatıyla sosyal bilimlerin gelişmesi ve bu
alanlarda araştırma yapan genç asistanların yetişmesinde önemli katkılarda
bulunmuştur.15 1930’lu yılların başından 1974 yılına kadar, kırk yılı aşkın bir
zaman sürecinde yirmiden fazla felsefi bilimler doktorlarına ve yüzden fazla “Fan
Nomzodları”16na danışmanlık eder. Yaklaşık yirmi yıl civarında Özbekistan
Bilimler Akademisi’nin başkan yardımcısı görevinde çalışır. Bilimsel eser
yazarlarına da rehberlik eder. Özbekistan Bilimler Akademisi’nin Felsefe ve
Hukuk Enstitüsünü açar. Günümüzde bu Enstitüsü onun adıyla atanmaktadır. 17
15 Hodcayeva D. YU, İbrohim Mominov İlmiy Merosida İctimoiy Falsafa Muammolari, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, (Avtoreferat) , Toshkent, 2002, s. 6. 16 “Fan Nomzodligi” SSCB döneminde bilimsel araştırma yapanlara verilen bir unvandır. Türkçe karşılığı ise Yüksek Lisans konumundadır. 17 Mominov İ.M., Özbekiston’dagı Tabiiy- İlmiy va İctimoiy-Falsafiy Tafakkur Tarihıdan Lavhalar, Fan Nashriyotı, Tashkent, 1999, s.3.
15
II. BÖLÜM
İBRAHİM MOMİNOV’UN ESERLERİ VE MAKALELERİ
Daha önce de belirttiğimiz gibi, İ. Mominov oldukça farklı alanlarda eser
veren bir yazardır. Orta Asya ile ilgili özellikle de Özbekistan halklarının içtimai-
felsefi düşüncesi, diyalektik materyalizm, ilmî ateizm gibi bir çok konularda
önemli eserler kaleme almıştır. Bir kısmı Rusça, diğer bir kısmı da Özbekçe
olarak yazılan eserleri Moskova, Taşkent, Duşanbe, Semerkant’ta basılıp
yayımlanmıştır. Bununla birlikte İ. Mominov’un zikredilen konular hakkında
çeşitli gazete ve dergilerde sayısız makaleleri de bulunmaktadır.
Biz bu bölümde, her saha ile ilgili eserlerinden bizzat tetkik etme imkanına
sahip olduklarımızı kısaca tanıtmak istiyoruz. Bizzat ulaşamadığımız eserleri veya
makaleleri hakkında, ilan ve tanıtımlardan hareketle bilgi vermek, geri
kalanlarının ise sadece isimlerini, baskı tarihi ve basıldıkları yerleri göstermekle
yetineceğiz.
A. İBRAHİM MOMİNOV’UN ÖNEMLİ ESERLERİNİN KISACA İZAHI
1. “Mırza Bedilning Falsafiy Karashlari” (Mirza Bedil’in Felsefi
Görüşleri). Bu eser ilk önce 1946 yılında Özbek Devlet Üniversitesi yayınları
tarafından yayımlanmıştır. Daha sonra 1958 yılında düzeltilmiş ve gözden
geçirilmiş 2. baskısı Özbekistan Bilimler Akademisi yayınları tarafından
yayımlanmıştır.
16
Bu eser özel bölümlere ayrılmamıştır. Yazar Giriş’te eseri kaleme alma
nedenini şöyle açıklamaktadır: “Mirza Abdülkadir Bedil, Orta Asya’da büyük
düşünürlerden biri olarak tanınmıştır. Onun, kendi devrinde Orta Asya halkları
medeniyetinin gelişmesinde önemli yeri vardır. O, edebiyat ve felsefe alanlarıyla
ilgili bir çok değerli eserler bırakmıştır. Ancak, Bedil’in eserleri bu güne kadar
hemen hemen araştırılmamıştır. İşte biz bu eserimizde Bedil devrinin tarihi
önemini, onun edebiyat alanıyla ilgili eserlerini ve onun felsefi görüşlerini
anahatlarıyla tahlil etmeyi amaçladık.”18
Eserin içeriğini şu konular oluşturmaktadır:
a) Bedil’in hayatı ve faaliyetleri
b) Bedil’in panteizmi
c) Mirza Bedil’in ruh, madde, suret, şekil anlayışları
d) Mirza Bedil’in Bilgi Teorisi
e) Takdir ve Tenasüh nazariyesinin Bedil tarafından tenkidi
f) Bedil’in içtimai-siyasi görüşleri
g) Mirza Bedil’in Özbek ve Tacik edebiyatlarının gelişmesindeki önemi
Genel olarak bakıldığında eser, Mirza Bedil’in İslam filozoflarından
bağımsız olarak, onun felsefi sisteminin hareket noktasının materyalizm olduğunu
ispatlamaya yöneliktir. Aynı zamanda yazarın dolaylı olarak kendi ideolojisini
desteklemeye ve savunmaya çalıştığı görülmektedir. Ayrıca eserin, idealistik
felsefeyi ve dini akideciliği eleştirmek adına kaleme alındığı izlenimi
uyanmaktadır.
18 Mominov İ. M, Ozbekistondagi Tabiiy-İlmiy va İctimoiy-Falsafiy Tafakkur Tarihidan Lavhalar, s.75.
17
2. “Ozbekistonda XIX.Asrning Ohiri va XX.Asrning Boşlarida İctimoiy-
Falsafiy Tafakkurning Rivoclaniş Tarihidan”(Özbekistan’da XIX.Yüzyılın Sonu
ve XX.Yüzyılın Başlarında İçtimai-Felsefi Düşünce Tarihinin Gelişmesi). Bu eser
1950 yılında İ. Mominov’un savunmuş olduğu doktora tezidir. Eser ilk önce Rus
dilinde, daha sonra 1960 yılında Özbek dilinde Özbekistan Bilimler Akademisi
yayınları tarafından yayımlanmıştır.
Bu eser, Giriş ve üç bölümden oluşmaktadır. Eserin birinci bölümünü
“XIX.yüzyılın sonu ve XX.yüzyılın başlarında Özbekistan’da ilerici içtimai-
felsefi düşüncenin ortaya çıkışı ve şekillenmesi” oluşturmaktadır. Bu bölümde şu
konular ele alınmıştır:
a) XIX.yüzyılın sonu ve XX.yüzyılın başlarında Özbekistan’da
içtimai-iktisadi ve siyasi değişmeler
b) XIX.yüzyılın sonu ve XX.yüzyılın başlarında Özbekistan’da
hakim olan ideolojilerin değerlendirilmesi
c) XIX.yüzyılın sonu ve XX.yüzyılın başlarında Özbekistan’da
feodalizm ideolojisine karşı mücadeleler
Eserin ikinci bölümünü “XIX.yüzyılın sonu ve XX.yüzyılın başlarında
Ensiklopedii”, Obshestvennıye Hauki v Uzbekistane,Sayı:2
39
2) Vstupitelnaya slovo, “Bratstvo Narodov i İnternatsionalnoye
Vospitaniye”, İzdatelstvo Fan AN UzSSR, Tashkent.
3) “Markscha-Lenincha Falsafa Asosları”, Fan Yayınları,
Toshkent(razdelı:”Markscha-Lenincha Falsafaning Predmeti va
Vazifaları”, “ Tarihiy Materiyalizm Fandir”).
1976 Yılında Yayımlanan Çalışmaları:
1) “İstoriya Buharı”(glava III, razdel8,glava IV,razdel), İzdatelstvo Fan
AN UzSSR, Tashkent
2) “İstoriya Uzbekskoy SSR”, T.I, T.II.
3) “İstoriya Samarkanda”, Fan Yayınları, Tashkent
4) “İstoriya Buharı”, Fan Yayınları, Toshkent
40
III. BÖLÜM
FELSEFE TARİHİNE BAKIŞI
A. ORTA ASYA’DA FELSEFENİN KÖKENİ VE GELİŞİM SERÜVENİ
a. Felsefenin Ortaya Çıkışını Sağlayan Faktörler
İ. Mominov Orta Asya’nın içtimai-felsefi düşünce tarihinin uzun geçmişe
sahip olduğunu belirtir. Nitekim, IX. yüzyılda Harezmi (783-850), Fergani (797-
865), X.-XI. yüzyıllarda Farabi (870-950), Biruni (973-1048), İbn Sina (980-
1037), XV. yüzyılda Ulugbek (1394-1449) ve onun astronomi mektebinin
(ekolünün) temsilcileri gibi büyük düşünür-filozoflar dünya medeniyetinin
gelişmesinde büyük katkılar sağlamıştır. IX. yüzyılın başlarında Muhammed
Harezmi tarafından yazılan cebir ve algoritma nazariyesi ve matematiğe ait
risaleleri 1120 yılından itibaren Adelar ve başkaları tarafından Latinciye
çevrilmiştir. Büyük düşünür Farabi’nin bilimlerin sınıflandırılması, mantık,
müzik... v.s ile ilgili bir çok risaleleri de XII.yüzyılda aynı şekilde Latinciye
çevrilmiştir.
İ. Mominov’a göre Orta Asya’da felsefi düşüncenin şekillenmesi miladi IX.-
X. yüzyıllara rastlar. Felsefi düşüncenin gelişmesini de VIII. yüzyılda Arap
halifeliğinin Orta Asya’yı istila etmesine bağlar. Ona göre, Arap halifeliğinin olan
İslam yavaş yavaş Mavereünnehir’in hakim düşüncesine dönüşür. Kelam ilmi,
idealistik felsefi bir öğreti olarak VIII.yüzyılda Arap halifeliğinde ortaya
çıkmıştır. İ. Mominov Arap Halifeliğinde ortaya çıkan kelamın IX. yüzyılda Orta
Asya’da yayıldığını ifade etmektedir. Kelam, din adamları (ruhaniler) ve
toplumun elit tabakası elinde manevi bir silah olarak işlev görmüştür. Nitekim
41
toplumun ileri gelenleri, onun (kelamın) aracılığı ile halk arasında İslam’ın
etkisini artırarak kendi hakimiyetlerini korumak için onu bir araç olarak
kullanmışlardır. Abu’l Kasım Semerkandi ve Abu’l Mansur Maturidi (öl.945)’yi
kelamın önde gelenleri olarak göstermektedir. Ona göre bu alimler, İslam’ı ve
kelam ilmini savunmuşlar ve onun propagandasını yapmışlardır.
İ. Mominov’a göre İslam ve onun kaynağı olan Kuran’ın halk ortasında
yayılmasında kelam büyük bir rol oynamıştır. Fakat Arap skolastikleri sayılan
mütekellimler kendi içinde çeşitli akımlara ayrılmıştır.
Bağdat’ın IX. yüzyılın başlarından itibaren Doğunun siyasi, iktisadi, ve
medeni merkezi halini aldığını ifade eder. Ona göre halifeliğin hakim olduğu
bölgelerde her alanda gelişmeler yaşanmıştır. Hemen belirtmek gerekir ki, İslam’ı
ideoloji olarak gören İ. Mominov, Orta Asya’da gelişen felsefi düşünceyi kabul
etmek zorunda kalmıştır. Çünkü bu dönemdeki medeni yükseliş, ister siyasi
alanda olsun, ister medeni alanda olsun, dünya medeniyetinin gelişmesinde büyük
rol oynamıştır.
Özellikle de halifeliğin başında el-Me’mun olduğu devirde (813-833) ilim
ve felsefe altın çağını yaşamıştır. Bu dönemde Yunan ve Roma medeniyetlerine
merak daha da artar. İ. Mominov yaşanan en önemli olaylardan birisinin Mutezile
kelam ekolunun ortaya çıkması olduğunu belirtir. Ona göre, mutezililer daha çok
Aristoteles’i takip ederek peripatetizm (meşşailik) benimsemişlerdir.20 Daha sonra
onların arasından büyük rasyonalist filozoflar yetişmiştir. İ. Mominov mutezile
akımının doktrinini kısaca şöyle belirtir: “Onlara göre, dünyayı Allah yarattıysa
da, insan kendi hareketlerinde hürdür ve hiçbir takdirin önceden belirlenmesi söz
42
konusu olamaz...”.21 Bu dönemde yetişen düşünürlerin halifeliğin hakim olduğu
bölgelerde felsefi düşüncenin gelişmesinde olumlu katkılar sağladığını ifade eder.
Ayrıca, İ. Mominov bundan sonraki dönemlerde meydana gelen tasavvufun
felsefi düşüncenin oluşmasındaki rolünü belirtir. Ona göre, Orta Asya’da tasavvuf
temel olarak ikiye ayrılır: Yesevilik ve Nakşibendilik. Yeseviliğin asketik yönü
daha ağır bastığını ve Nakşibendiliğin asetizme karşı çıktığını belirtir.
İ. Mominov Orta Asya’da Amir Timur’un (1336-1405) ve Timuriler’in
hakim olduğu dönemin Mavereünnehir tarihinde önemli yeri olduğuna dikkat
çekmektedir. Nitekim bu dönemde, Semerkant ve Hirat’ta medreseler,
kütüphaneler, rasathanelerin kurulduğunu ifade etmektedir. Bu dönemde tabiiyat
bilimlerini (fen bilimlerini) öğrenmeye merak daha da artar. Matematik,
astronomi, coğrafya, tarih, edebiyat, felsefeye ait bir çok değerli ve hacimli eserler
yaratılmıştır.
Sonuç olarak, İ. Mominov Orta Asya’da ortaya çıkan felsefi düşünceye,
dönemin hakim düşüncesi olan materyalist bir bakış açısıyla yaklaşmıştır.
Bununla beraber Orta Asya’da felsefi düşüncenin oluşumunda İslam ve onun
bünyesinde doğan kelam ilmi, tasavvuf ve onların temsilcilerinin büyük katkılar
sağladığını da kabul etmiştir. Ayrıca daha sonraki dönemlerde ortaya çıkan Timur
ve Timuriler’in Orta Asya’nın medeni yükselişinde olumlu etkilerinin oluğunu
belirtmiştir.
20 Mutezililerin sadece Aristocu olmadığını gösteren kanıtlar bulunmaktadır. Geniş bilgi için bakınız: Hilmi Demir, Delil ve İstidlalin Mantıkçı Yapısı-İlk Dönem Sünni Kelam Örneği,(Yayımlanmamış Doktora Tezi) , Ankara-2001, s. 4-5, 246-247. 21 Mominov İ. M, Tanlangan Asarlar, OzSSR Fan Nashriyotı, Toshkent,1972, III. Cilt. s.107.
43
b.Sosyal ve Siyasal Yapı
Bilindiği gibi, XIII.yüzyılın ilk yarısında Orta Asya halkı, Moğolistan’da
ortaya çıkan büyük Cengiz Han devletinin şiddetli istilasına uğramıştır.22 İki veya
üç yıl sürecinde Orta Asya ve Horasan bölgesi Moğolların eline geçmiştir. İşgal
edilen bölgelerde şehirler, medeni gelişmeler, binalar, bahçe ve saraylar viraneye
dönüştürülmüştür. Ancak yaklaşık yüz elli sene süren bu yağmacılık uzun
sürmemiştir. Yerli halk tarafından bağımsızlık hareketleri başlatılmıştır. Böylece
Semerkant’ta “Sarbadorlar” bağımsız devleti ortaya çıkmıştır.23 Daha sonra Amir
Timur, Orta Asya’nın siyasi hayatında XIV.yüzyılın ortalarından itibaren kendini
göstermiştir.24
Timur ve Timuriler’in hakim olduğu XIV.yüzyılın son yarısı ve
XVI.yüzyılın başlarına kadar olan devir, Orta Asya tarihinde büyük önem arz
eder. Bu dönemde Mavereünnehir ve Horasan bölgelerinde iktisadi, siyasi ve
medeni alanlarda önemli derecede gelişmeler yaşanmıştır. Amir Timur İbn
Hoca İlğar köyünde Türk bir ailede dünyaya geldi. O, başarılı kumandan (lider)
veya hakim olarak dünya tarihinde meşhurdur. Ayrıca Timur, otuz beş yıllık
faaliyetleri ve Deşt-i Kıpçak, İran, İrak, Suriye ve Anadolu üzerine yaptığı
22Ağaldağ Sebahettin, Moğol Devleti, Türkler, Yeni Türkiye Yayınları, Cilt 8, Ankara, 2002, s.270. 23 Hayrullayev,M.M., Orta Osiyoda İlk Uygoniş Davri Madaniyatı,Fan Nashriyotı,Toshkent,1994, s.12. 24 Mominov,Tanlangan Asarlar, Cilt I , s.423.
44
seferleri ile Cengiz Han’ın Moğollarının istilasının dehşet ve korkusunu buralarda
yaşayan insanlara yeniden hissettirdi.25
Amir Timur’un faaliyetleri hakkında çeşitli görüşler ileri sürülmüştür.
Örneğin Sovyetler Birliği döneminde Timur’un faaliyetleri olumsuz bir nitelikte
değerlendirilmiştir. Diğer bir ifade ile O, zalim ve diktatör olarak görülmüştür.
Timur’un Orta Asya halklarını Moğollar zulmünden kurtarması ve
Mavereünnehir’deki her alandaki medeni gelişmede onun rolü inkar edilmiştir.26
Ayrıca İ. Mominov’un önemli çalışmalarından biri olan “Amir Temurning Orta
Osiyo Tarihida Tutgan Orni va Roli” adlı eseri dönemin hakim ideolojisine uygun
görülmediği için İ. Mominov merkez tarafından eleştirilmiş ve çeşitli cezalar
uygulanmıştır. Hatta bu eser yüzünden onun vakitsiz olarak öldüğünü ileri
sürenler de olmuştur.27
İ. Mominov Timur faaliyetlerini iki devire ayırarak ele almıştır:
Birincisi; 1360-1386 arasındaki yılları içeren devir: bu devir Timur’un Orta
Asya’da kendi devletini kurması ve Moğol zulmüne son vermesi gibi faaliyetleri
içerir.
İkincisi; 1386-1402 yılları içeren devir: bu dönemde O, kendi devletinin
sınırlarını genişletmek ve onun meşhur üç yıllık, beş yıllık, yedi yıllık diye
adlandırılan seferlerinden ibaret olan devir.28
Timur kendi devletindeki alim, düşünür ve bilim adamlarıyla yakın bir
temas halinde olduğu bilinmektedir. Nitekim O, düşünür ve bilim adamlarına
25Aka İsmail, Timur ve Devleti, Türk Tarih Kurumu Basımevi-Ankara, 2000, s. XI. 26 Hayrullayev.M.M, Temuriler Bunyodkorligi Davr Manbalarıda, Abdulla Kodiriy Halk Merosi Naşriyoti, Toshkent, 1997,s.7. 27 Mominov İ.M, Ozbekistonda Tabiiy-İlmiy va İctimoiy-Falsafiy Tafakkur Tarihidan Lavhalar,s.4.
45
önemli yardımlarda bulunduğu gibi çeşitli konularda onlardan istifade etmiştir.
Mevlana Harezmi, Hoca Afzal, Celal Haki gibi alimler Timur hanedanında önemli
görevlerde bulunmuşlardır. Ayrıca, bu dönemde Orta Asya halkları arasında
felsefi nitelik taşıyan tasavvufun çok yaygınlaştığı görülmektedir. Nitekim XIV.
ve XV. yüzyıllarda tasavvufun çeşitli akımları ortaya çıkmıştır. Özellikle de
Nakşibendilik, Kübrevilik, Yesevilik ve Kadirilik yaygın hale gelmiştir.29
Sonuç olarak , Timur ve Timuriler devrinin sosyo-siyasal, medeni, iktisadi
yönlerdeki gelişmeler birkaç kategori halinde sıralandırılabilir:
1. Böylece her türlü ilmi faaliyet için gerekli olan, siyasal ve sosyal huzur
ortamı sağlanmış ve otorite boşluğu giderilmiştir.
2. Kurmuş olduğu devlette ticari alanların gelişmesine büyük önem
verilmiştir.Batı ile Doğu memleketlerini birleştiren meşhur “İpak Yoli” diye
anılan eski ticari yol yeniden inşa edilmiştir.
3. Yine bu dönemin en önemli özelliklerinden birisi, önceki medeniyeti
başka bir deyişle IX.-XII. yüzyıllarda Doğuda gerçekleşen Rönesans’ı yeniden
canlandırmak olmuştur.
Nitekim IX.-XII.yüzyıllarda Orta Asya’da yetişen Musa el-Harezmi,
Fergani, Farabi, Biruni, Zamehşeri gibi büyük düşünürlerin mirası XV.yüzyılda
gerçekleşen medeni yükselişin kaynağı olmuştur. Onların (seleflerin) eserlerine
şerhler yazıldığı gibi yeni eserler de kaleme alınmıştır.
Bu faktörler, İ. Mominov tarafından Orta Asya’da felsefe ve bilim gelişimini
etkileyen önemli sosyo-siyasal olaylar olarak yorumlanmaktadır.
28 Mominov İ.M, Amir Timurning Orta Osiyo Tarıhida Tutgan Ornı ve Rolı, Fan Nashriyotı, 2.baskı, Toshkent, 1993, s.15.
46
c. Felsefenin Öncüleri
Biz bu başlık altında, tarihte büyük islam filozofları olarak bilinen Farabi,
İbn Sina ve Biruni gibi düşünürlerimizin SSCB döneminde İ. Mominov tarafından
nasıl tanıldığını kısaca açıklamaya çalışacağız.
1. Farabi(870-950)
Büyük düşünür Abu Nasır el-Farabi Sırdarya civarlarındaki Farab(Farob)
köyünde doğar ve orada büyümüştür. İlk önce Buhara’da daha sonra Bağdat’ta
ilim tahsil eder. Onun kaleme aldığı eserler, geniş ve engin bir birikim sahibi
olduğuna işarettir. O, ilerici (progressiv) ve kendine has bir düşünür, kendi
devrinin en bilgin kişisi, ansiklopedik alimidir. Eski Yunan ve Arap filozoflarının
eserlerini mükemmel bir şekilde öğrenen Farabi, Aristoteles’in “ Metafizika” sına
şerhler yazıp, bütün Avrupa’yı Aristoteles öğretisi ile tanıştırmıştır.30
İ. Mominov’a göre Farabi’nin tabiî ilim, felsefi ve içtimai görüşleri
dünyada bilimin gelişmesinde önemli bir rol oynamıştır. İ.Mominov Farabi’nin
felsefeyi şöyle tarif ettiğini belirtir: “Varlık hakkındaki bilim elde edilirse,
varlığın özü bilinirse, nesnenin neliği (niteliği) anlaşılırsa, güvenilir kanıtlara
29 Hayrullayev M.M, Temurilar Bunyodkoligi Davr Manbalarıda, s.38. 30Mominov İ. M, İzbrannıye Proizvedeniya, Ordena Drucbı Narodov İzdatelstvo “Uzbekistan”, Tashkent-1976, T. III, s. 36.
47
dayanılarak zihinde herhangi bir şekilde bilgi ve tasavvur oluşursa işte buna biz
felsefe diyoruz”31.
Ona göre Farabi alemin nesnel olarak mevcudiyetinden bahseder ve alem
hakkındaki bilginin elde edilmesinin insan tarafından mümkün olduğunu söyler.
Farabi cisimleri sınıflandırırken, bitkisel alemi, hayvanat alemi ve insanlar
alemini bir birinden ayırır. O,” Falsafaning Asosiy Goyalari Togrisida” adlı
yapıtında, insanın en önemli özelliğinin (faziletinin) “konuşan varlık” olduğunu
belirtmiştir. Ancak ona göre, bütün insanlar fiziki yönden aynı olduğu halde, huy
(karakter) yönünden ayrıdır.32
İ. Mominov’a göre Farabi bilimleri ikiye ayırır:
A) Nazari bilimler: mantık, tabiiyyat, matematik...vb;
B) Ameli bilimler: ahlak, siyaset ve iktisat…vb;
İnsanın sezgi ve aklıyla nesneler dünyasını ve onun mahiyetini bilebileceğini
ispatlamıştır. Farabi bilgi teorisini anlatırken bilginin bir de sezgisel (deruni)
yönünden bahseder.
Farabi’nin bu tür görüşlerinin, o devirdeki Orta
Asya, Yakın ve Orta Doğu düşünürlerinin tabiat ilmi hakkındaki görüşlerinin
ortaya çıkmasında önemli rol oynadığını belirtir. Farabi’ye göre insan maddi
dünyayı bilir, fakat bilmesi için o aklen olgunlaşmış olmayı şart koşar. Bunun
gerçekleşebilmesi için İ. Mominov’a göre Farabi Aristoteles (M.Ö. 384-322)’in
“insan sosyal bir varlıktır” görüşünü kendine has bir şekilde açıklayarak, insan tek
başına olgunlaşamıyacağını, onun yardımına muhtaç olduğunu söylemiştir. İşte
31 Mominov İ. M, İzbrannıye Proizvedeniya, Ordena Drucbı Narodov İzdatelstvo “Uzbekistan”, Tashkent-1977, T. IV, s.20. 32 Mominov İ. M, Ozbekistonda Tabiiy-İlmiy va İctimoiy-Falsafiy Tafakkur Tarihidan Lavhalar, s. 18.
48
Farabi’nin bu tür görüşlerine ağırlık verilmesinin sebebi, Sovyetler Birliği
döneminin kendi ideolojilerini desteklemek için kullanıldığı düşünülebilir. Ayrıca
İ. Mominov Farabi’nin “İdeal Şahar Aholısıning Maslagı Hakıda Kitop”
(Medinetü’l-Fazıla) eserindeki ruhun cisme bağımlılığı hakkındaki görüşlerinden
dolayı din adamları (ruhaniler) tarafından tenkide uğradığını ve materyalist
(dehri) olarak değerlendirildiğini ifade etmektedir..33
Böylece Farabi’nin ilerici (progressive) görüşleri kendinden sonra gelenlere
ve özellikle de Ortaçağın büyük ansiklopedik düşünürlerinden olan Ebu Ali İbn
Sina (980-1037)’nın felsefesinin oluşumunda önemli rol oynadığını belirtir.
2. İbn Sina (980-1037)
Abu Ali İbn Sina şiddetli feodal zulmün ve dini akideciliğin hakim olduğu
bir devirde yaşamıştır.
Arap dilinde “el-Kanun fi’t-Tıb”, “Kitabu’ş-Şifa”, Fars-Tacik dilinde yazılan
“Donışnoma” gibi bir çok eserlerinde, tabii-ilmi ve felsefi görüşlerini ifade
etmiştir. Onun felsefi ve tabii-ilmi görüşlerini İ. Mominov, tabiat (doğa) olaylarını
derin bir şekilde kavradığının ispatı olarak değerlendirir. Ona göre, İbn Sina’nın
felsefi düşüncesinin temeli, doğa olaylarının materyalist bir metodoloji ile
açıklanmasıdır. Nitekim İbn Sina mevcut dünyanın ebediliği ve onun hiçbir
kimse tarafından yaratılmadığını ifade etmiştir. İbn Sina olayların sebep sonuç
ilişkisini reddedenlere karşı indeterminizmi reddettiği gibi şöyle bir görüşte
bulunmuştur: “ Her bir nesne (obje) onun sebeplerini, eğer onun sebepleri varsa
33 Mominov İ. M, Tanlangan Asarlar, Cilt I. s.187.
49
onların temel esaslarını öğrenmekle bilinir”.34 İ. Mominov’a göre İbn Sina’nın
doğaya materyalistik yaklaşımı İslam dinine zıttır. Çünkü bütün dinler gibi İslam
dini de bilime tamamen zıttır.35 Bu sebepten din adamları (ruhaniler) tarafından
İbn Sina ateist olarak değerlendirilmesinin doğal olduğunu söyler.
İ. Mominov İbn Sina’nın tabiplere felsefe, mantık ve tabiîyâtı (fen
bilimlerini) öğrenip onlardan haberdar olmaları gerektiğini belirtir. Nitekim
onların tabiat bilimleri ile uğraşan alimlerden istifade etmeleri gereklidir.36 Bu
nedenle İ. Mominov Özbekistan Fenler Akademisi’nin “Fan” yayınları tarafından
İbn Sina’nın şaheseri olan “Tıb Konunları” (el-Kanun fi’t-Tıb) Özbek ve Rus
dillerinde beş cilt olarak yayımlanmasını önemli görmektedir.
3. Biruni (973-1048)
Ebu Reyhan Muhammed İbn Ahmad Biruni (973-1048) İbn Sina’nın çağdaşı
olarak bilinir. Biruni İbn Sina’dan yedi yaş büyüktür. O, Harezm’de (şimdi
Özbekistan sınırları içerisinde) doğdu ve orada büyüdü. Onun tarih, astronomi,
mineraloji gibi alanlara ait eserleri mevcuttur. Biruni eserlerini Arap dilinde
yazmıştır. Onun “Otmış Avlodlardan Kolgan Yodgorliklar” adlı eserinde yazılı
kaynaklar, şifahi edebiyat, ayrıca, İranlıların, Sugdilerin, Harezmlilerin ve
Arapların İslam’dan önceki itikatları hakkında fikirler beyan edilmiştir. Ayrıca O,
kendi “Hindistan” adlı eseri ile şöhret bulmuştur. Bu kitapta alim, Hindistan’ın
iklimi, ırmakları, halkları, bilimi ve felsefi düşünceleri ile ilgili görüşlerini izah
34 Mominov İ. M, Tanlangan Asarlar,Cilt III. s.121. 35Mominov İ. M, Tanlangan asarlar, Cilt I. s.188. 36 Atestiçeskiy Slovar, Politizdat, Moskva-1983, s. 163.
50
etmiştir.Nitekim bu kitap, dinler tarihi açısından önemli kaynaklardan birisini
oluşturmaktadır.
İ. Mominov Biruni’nin geniş çaplı düşünür ve ortaçağın büyük ansiklopedik
bilgini olarak görür. Biruni’nin fen bilimlerine ait, felsefeye, filolojiye ait toplam
150’den fazla eserinin olduğundan bahseder. Biruni’nin yaklaşık 1005’lı
yıllarında Harezm’de bulunduğunu ve Halife Ebu Abbas Me’mun (1007-1017)’un
sarayında önemli görevler aldığını söyler. Biruni kendinden önceki düşünürler
Fergani (797-865), Harezmi (783-850) gibi alimler tarafından ortaya konulan
görüşleri geliştirdi. Özellikle de onların “bilgi nazariyesi” ile ilgili görüşlerinden
çok etkilenmiştir.
Ebu Reyhan Biruni doğa olaylarını öğrenmede mantık kurallarını uymaya ve
kıyasa dikkat çekmiştir. O, kendi kabiliyetlerini geliştirerek, yoğun bir şekilde
çaba sarf ederek Hint dili ve edebiyatını, felsefesini öğrenmiştir. Fars, Arap,
Yunan, Hint dillerini bilen Biruni filolog olarak da meşhurdur. Nitekim gözlem,
deney, mantıki izah, bilgi toplamak, şifahi rivayetler, yazılı kaynakları öğrenmek
ve onları eleştirmek, hakikate ulaşmak için onları bir biriyle karşılaştırmak, dil ve
onun yapısı gibi hususlar ortaçağ devrinin ansiklopedik alimi Biruni’nin ilmi
metodunun esasını teşkil eder. Ayrıca Orta Asya, Hindistan, Arabistan,
Yunanistan felsefesi ve fen bilimlerini mükemmel bir şekilde öğrenmiş ve onları
birleştirerek kendine has sonuçlar çıkartmıştır. Biruni bütün insanları gelecek için
geçmişten ibret almaya çağırır. O meşhur ilk Arap filozofu olan el-Kindi (796-
866)’ye yüksek değer verir.37
37 Mominov İ. M, Tanlangan Asarlar, Cilt III, s.127-155.
51
İ. Mominov Biruni’nin putperestlik hakkındaki görüşlerini orijinal olarak
görür. Biruni’ye göre, bu felaket (putperestlik) in ilk sebebi ölenler hatırasını
muhafaza etmek ve hayatta kalanlara teselli vermek için zuhur bulmuştur.38
Böylece İ. Mominov Biruni hakkındaki görüşlerini arz ederken, onun sadece
Orta Asya halkları medeniyetleri tarihinde değil, aksine bütün dünya
medeniyetinin gelişmesinde olumlu katkıları olduğunu belirtir.
4. Değerlendirme
İ. Mominov’un devrinin şartları içerisinde Türk ve İslam düşünce tarihiyle
ilgilenmiş olması, başlıbaşına takdire şayan bir olgudur.
Ancak İ. Mominov bunu, eski Rus ideolojisi marksizmin ve leninizmin
ürünü olan tarihi materyalizm anlayışıyla yaptığından Türk ve İslam felsefi ve
bilimsel düşüncesini ve düşünürlerini değerlendirmeleri gerçeklere aykırıdır.
Gördüğümüz gibi, özellikle Farabi ve İbn Sina hakkında vardığı yargılar, onları
sanki birer marksist, materyalist düşünürler olarak takdim etmesi tamamen
yanlıştır.
Farabi’yi ve özellikle de İbn Sina’yı alemin kıdemini savunmalarıyla ateist
ve materyalist göstermesi, onların alemin yaratılmışlığını öğreten İslam öğretisine
karşıymış gibi yargılaması doğru değildir. Çünkü, bu filozofların kıdem
anlayışları Aristoteles’in anlayışından farklıdır. Alem varlık bakımından kadim
değil, sadece zaman bakımından kadimdir. Dolaysıyla alem, varlık bakımından
Allah’tan önce veya O’nunla birlikte değildir. Bunun için İbn Sina eş-Şifa adlı
eserinde alemin hudusundan da bahseder; alemi zâtı, yani varlığı yönünden hâdis
38 Mominov İ. M, Ozbekıstondagi Tabiiy-İlmiy va İctimoiy-Falsafiy Tafakkur Tarihidan Lavhalar, Fan Nashriyoti, Toshkent, 1999, s. 44.
52
görür ki, bunu el-hudûsu’z-Zâtî kavramıyla açıklar.39 O halde, İbn Sina’ya göre
alem, Allah’ın yaratma fiilinin bir eseri olarak yaratılmıştır. Ancak bu yaratma
zaman içinde olmadığından dolayı âleme kadîm denmiştir.
Diğer taraftan, İbn Sina’nın doğa bilimlerinde kullandığı yöntemleri
açısından da materyalist görülemez. Zira İbn Sina, bir meşşâî olarak, Aristoteles
gibi, metafizik şekilli bilim anlayışına sahiptir. Bütün doğa bilimleri, temel
prensiplerini ve yöntemlerini, metafizikten alırlar. Metafizik de, Aristoteles’in
dediği gibi Theologia (Tanrıbilim) veya İlk Felsefe (el-Felsefetu’l-Ulâ)dır.
Dolaysıyla hem İbn Sina’ya, hem de Aristoteles’e göre metafizik, bütün bilimlerin
temelidir. Bu anlayışın materyalizm ile hiçbir ilgisi yoktur.
İşte, kısaca ifade ettiğimiz bu noktalardan İ. Mominov’un yargılarına
katılmak mümkün değildir.
d. Maveraünnehir’de Tasavvufun Doğuşu ve Gelişimi
İ. Mominov’a göre sufizm (tasavvuf) felsefi bilgi olarak miladi VIII.
yüzyılda ortaya çıkmıştır. Tasavvuf Mavereunnehir’e İran aracığı ile geçip, XI.-
XII.yüzyıllarda çok yüksek dereceye ulaştı. Mavereunnehir’de tasavvufun
özellikle de günümüzdeki Özbekistan topraklarına XI.yüzyılın son yarısı ve XII.
yüzyılın başlarında yaygınlaştığını belirtir.
İ. Mominov Mavereunnehir’deki tasavvufi cereyanın XII. yüzyılın büyük
düşünürlerinden Yusuf Hemedani ile başlatıldığını söyler. Yusuf Hemedani’nin
kurmuş olduğu mektebin (akımın) en önemli iki kolundan bahseder:
39 İbn Sina: Kitâbu’ş-Şifâ, İlahiyat, Kahire, 1960, c.I, s. 163-169.
53
Birincisi, Yusuf Hemedani’nin öğrencisi durumunda olan Hacı Abdülhalik
Gicduvani’nin(Gücduvani)40kurduğu mektep.
İkincisi, Hoca Ahmad Yesevi tarafından kurulan mektep.
İ. Mominov birinci akımın, genelde iktisadi yönü yüksek olan şehirlerde ve
şehir civarlarındaki ilçelerde yoğunlaştığını belirtir.41 Bu akımın temel prensipleri
şöyle özetlenebilir: İnsanlar her an aklını kullanmayı, her adımında dikkatli
davranmayı, vatan duygusu ile yaşamayı...v.s. içermektedir. Bu sebepten
İ.Mominov’a göre tasavvufun bu akımını koyu bir mistik anlayış ile eşit saymak
doğru gözükmemektedir.
Orta Asya’da tasavvufun yine en büyük mekteplerinden (akımlarından)
birisi de Ahmed Yesevi ve onun öğrencileri Süleyman Bakırgani ve Said Ata’ların
kurmuş oldukları mekteptir. Bu akımın temel görüşleri (ilkeleri) Yesevi’nin
“Hikmet” adındaki meşhur eserinde açıklanmıştır. İ. Mominov bu eserin önemini
belirterek, ilk defa böyle bir eserin Özbek dilinde yazılmasına dikkat çekmiştir.
Daha sonraki dönemlerde Orta Asya’da siyasi gerginlikler başlamıştır. Nitekim
XIII. yüzyılın 20’li yıllarında Cengiz Han ordusunun Mavereunnehir üzerine
yürüdüğü bilinmektedir. Orta Asya halkları Moğol baskıncıları ve onların
beraberinde getirdikleri rejimler sonucunda uzun yıllar boyunca İ. Mominov’un
ifadesi ile ezilmişlerdir.42
Bunun dışında Orta Asya’da (Mavereunnehir’de) tasavvuf tarihinde önemli
yeri olan Nakşibendilik ortaya çıktı. Bu akımın kurucusu Muhammed Bahovuddin
40 Abdülhalik Gicduvani (öl. 1179) “Hocagon” dervişler akımının kurucusudur. O, Hoca Yusuf Hemedani’nin öğrencisidir. Onun öğretileri daha sonraki dönemlerde büyük sufiler tarafından takip edilmiştir. 41 Mominov İ. M, Ozbekistonda Tabiiy-İlmiy va İctimoiy-Falsafiy Tafakkur Tarihidan Lavhalar , s.48. 42A. g. e. s.50.
54
Nakşibendi(1318-1389)’dir. İ. Mominov’a göre Nakşibendilik somut (reel)
hayatın nimetlerinden yaralanmaya çağırdığı gibi bilim öğrenmeye, devamlı
çalışmaya teşvik etti. Ona göre Nakşibendilik, XIV. yüzyılda toplumun belli bir
mesafe almasında önemli bir rol oynadı. Diğer bir ifade ile, onun olumlu yönleri
Orta Asya halklarının medeniyetlerinin ve edebiyatının gelişmesindeki olumlu
katkısıdır. Nitekim Orta ve Yakın Doğunun büyük şairleri Sadi, Rumi, Cami bu
dönemde yetiştikleri bilinmektedir.
Nihayet İ. Mominov’un Orta Asya’da gelişen tasavvufi cereyana materyalist
bir çerçevede yaklaşır. Çünkü O, tasavvufun İslam dinini muhafaza etmek ve
onun mevkiini pekiştirmek amacı ile ortaya çıktığını ileri sürer.XIX.yüzyılın
90’lıyıllarında Türkistan ülkesinin en büyük şehri olan Taşkent’te elli dört işan43
ve şeyhlerin bulunduğunu kaydeder44. Onların her birinin kendi müritlerinin
olduğunu ve sadece Taşkent’te değil Orta Asya’nın diğer şehirlerinde de binlerce
müritlerinin bulunduğunu belirtir. Ayrıca Fergana, Semerkant, Buhara ve Hive
bölgelerinde de şeyhlerin mevcudiyetinden bahseder. XIX. yüzyılın sonu ve XX.
yüzyılın başlarında Orta Asya halkları arasında Hoca Ahmad Yesevi ve
Muhammed Bahovuddin Nakşibendi mezarlarını tapmanın yaygınlaştığını ifade
eder. Türkistan (şimdi Kazakistan sınırları içerisinde bulunmaktadır) şehrindeki
Yesevi türbesi XIV. yüzyılda Amir Timur (1336-1405) tarafından kurulmuştur.
Nakşibendi’nin türbesi de Buhara’da kurulduğu bilinmektedir.
43 İşan: burada murid, tabi olan anlamında kullanılmıştır. 44Mominov İ. M, Tanlangan Asarlar, Cilt. I, s.179.
55
B. ÇAĞDAŞ FELSEFEYE YAKLAŞIMI
a. XIX. ve XX. Yüzyıllarda Özbekistan’da Gelişen Felsefi Düşünce
İ. Mominov’un XIX. ve XX.yüzyıllarda Özbekistan’daki gelişen felsefi
düşünce hakkındaki görüşlerine “Ozbekistonda XIX. Asrning Ohirlari va XX.
Asrning Boşlarıda İctimoiy-Falsafiy Tafakkurning Rivoclaniş Tarihidan”
(Özbekistan’da XIX.Yüzyılın Sonu ve XX. Yüzyılın Başlarında İçtimai-Felsefi
Düşüncenin Gelişmesi)45 adlı doktora çalışmasında yer vermektedir.
İ. Mominov’a göre Orta Asya’nın, Rusya yönetimine girmesini,Orta
Asya’nın Orta ve Yakın Doğu feodal devletleri tarafından, ayrıca, İngiliz
emperyalistleri tarafından istila edilme tehlikesini giderdi ve kendi iç savaşlarına
da son verdi.46 İnkılaba kadar Rusya’da pomeşçik47 ve kapitalistler yönetimde
iken, onların siyasetinde işçi-memurların hakları ihlal edilmiş ve işçi sınıfını
şiddetli bir şekilde çalıştırmışlardır. Orta Asya halklarını da kölelik muamelesi
yapılmış ve cehalet karanlığında yetiştirilmiştir. Başta Buhara Amirliği olmak
üzere Hive Hanlığındaki yerli feodal-zenginler çarlık yönetimi ile bir takım
anlaşmalar yapmışlardır. İ. Mominov bu anlaşmaları şöyle dile getirir: “dini
propaganda girişimlerini daha da artırmak ve böylece kelam ilmini
yaygınlaştırmaktan ibarettir”.48 Ayrıca memleketin ileri gelen kişileri tarafından
başlatılan ilerici (progressiv) hareketlerin yok edilmesine özel çaba sarf edilmiştir.
Bu dönemde Özbekistan’da düşünce alanında iki önemli sistemin hakim durumda
45 Bu doktora çalışması 1950 yılında savunulmuştur. Rus ve Özbek dillerinde 1960 yılında Özbekistan Bilimler Akademisi Yayınları tarafından yayımlanmıştır. 46Mominov İ. M, Tanlangan Asarlar, c. I, s.139. 47 Buyuk çiftlik (toprak) sahibi. 48Mominov İ. M, Tanlangan asarlar, Cilt.I, s.140.
56
olduğu görülür. Birincisi, feodaller ve klerikal49 edebiyat ve kelam
felsefesi.Ayrıca yeni yeni oluşmaya başlayan yerli burjuvazi hem de onun
ideologları sayılan ceditçiler. İkincisi, işçi-memurlar hem de onların menfaatlarını
gözeten marifetperver demokratik akım ve onların temsilcileri.50
XIX.yüzyılın sonu ve XX. yüzyılın başlarında Özbekistan’ın meşhur
marifetperverleri sayılan Ahmad Daniş51 (1827-1897) ve Furkat52 (1859-
1909)’ların dikkatini çeken önemli hususlar kısaca şöyle
özetlenebilir:”Hanlıkların ve Emirliklerin yönetimini, öğretim programlarını, dini
mektepler ve medreselerin müfredatlarını, orta asır (ortaçağ) skolastizmini
eleştiriye tabi tutmak”.53 İ. Mominov adı geçen marifetperverleri Rus dilini, Rus
edebiyatını hem de çağdaş Avrupa teknolojisini öğrenmenin zorunlu gördüklerini
söyler. Dolaysıyla din adamları tarafından göz altına alındığını, dehriler
(materyalistler) diye tanımlandığını söyler.
İ. Mominov Marksizm-Leninizm öğretilerine dayanarak, her bir toplumda
siyasi ve iktisadi yönden hakim olan sınıfların ideolojisi, hakim ideoloji olacaktır
demektedir.
XIX. yüzyılın sonunda Özbekistan’daki doğal zenginlikler, büyük toprak
sahipleri elinde idi. Türkistan’daki Çarlık Yönetimi tarafından gözetilip
49 Toplum hayatında dinin siyasi ve manevi yönden güçlenmesinde etkili olan dini veya ruhani grubun temsilcisi. Burada klerikal edebiyat, dini literatür anlamında kullanılmıştır. 50Mominov, Tanlangan Asarlar,Cilt I. s.141. 51 Buhara’da doğmuştur. İlerici düşünceleriyle ün kazanan filozof aynı zamanda şair ve marifetperver olarak da bilinmektedir. 52Furkat Hokand şehrinde doğmuştur. Yenilikçi hareketleri ile kendi halkını modernleşmeye çağırmıştır. Özbek edebiyatının gelişmesinde önemli yeri vardır. 53Mominov İ. M, Ozbekiston İctimoiy-Falsafiy Tafakkuri Tarihidan, Ozbekiston Fanlar Akademiyasi Nashriyoti, Toshkent, 1960, s.11.
57
korunuyorlardı. Büyük toprak sahipleri Buhara Amirliği ve Hive Hanlığında
yüksek öneme sahiptiler. İşte onların ideolojisi İslam dinine dayanıyordu.54
İ. Mominov Orta Asya’daki aydın, düşünür, bilim adamlarının birkaç
yüzyıldır halkların içtimai-ilmi düşüncelerinin gelişmeleri için mücadele
ettiklerini ifade eder. X. yüzyılda Farabi (870-950), X.-XI.yüzyıllarda Biruni
(973-1048) ve İbn Sina (980-1037), XV.yüzyılda Ulugbek (1394-1449) ve Nevai
(1441-1501)’nin İslam’ın resmi Ortodoks felsefesini (kelam kastedilmektedir)
tenkit ettiklerini savunmaktadır. Onların her biri, kendi devrinin ihtiyaçlarını
dikkate almışlardır. Orta Asya’da tabiiyet bilimlerinin, dünyevi, bedii edebiyatın
gelişimi ve toplumun refaha kavuşması için hümanizm yolunda mücadele
ettiklerini ileri sürer.
Orta Asya’nın Rusya yönetimine bağlanması Özbekistan halkları için
Rusların demokratik ve sosyalistik medeniyetinden haberdar olmalarına ilk zemin
oluşturmuştur. Bilindiği gibi, XIX.yüzyılın sonu ve XX. yüzyılın başlarında
Rusya dünyada inkılap (devrim) hareketlerinin merkezi durumuna geldi.
XX.yüzyılın başlarında Rus ilerici işçi sınıfı (Bolşevikler) Marksizm-Leninizm
gayelerini Orta Asya’daki işçi sınıfı hareketine benimsettirmeye başladılar.55
İ. Mominov V.İ.Lenin’in ve onun arkadaşlarının (Lenincilerin) eserlerinin
Orta Asya’da yayılmasını toplumun zihniyetinde yeni bir çığır açtığını belirtir.
Bundan böyle Özbekistan halklarının düşüncesinde inkılapçı dünya görüşü,
diyalektik ve tarihi materyalizmi yavaş yavaş benimsemeye başladığını ifade eder.
XIX. yüzyılın sonu ve XX. yüzyılın başlarında Özbekistan’da ideoloji alanındaki
önemli problemin dünyevi bilimler, Rus edebiyatı, fen ve teknoloji
54 A. g. e, s.15. 55 A. g. e, s.220.
58
problemlerinden ibaret olduğunu söyler. Burjuva münasebetlerinin gelişmesi
sonucunda XIX.yüzyılın sonu ve XX.yüzyılın başlarında Özbekistan’da öylesine
yazarlar ortaya çıktı ki, onlar çarlığın harbi memuriyetinde çeşitli görevlere
üstlenerek samoderjaviyenin56 müstemleke siyasetini teşvik etmişlerdir.
Muhammed Alim Mahmud onlardan birisi olup, bir taraftan dünyevi bilimleri
öğrenmek, mektep ve medreselerin müfredat programlarını ıslah etmek gibi bir
takım fikirler ileri sürmüş ise de, diğer taraftan da din adamları (ruhaniler) ve
samoderjaviye ile ittifak eder ve dini çerçeveyi muhafaza etmekteydi. Daha sonra
ceditçiliğin ileri gelenlerinin de bu konumda bulunduğunu vurgular.57
Mülkiyet sahibi sınıfların ideologları, edebiyat ve içtimai düşünce alanındaki
demokratik akımın ileri sürdükleri yeni düşüncelere karşı koyarak, ne pahasına
olursa olsun, Özbekistan’da marksistik-leninistik edebiyatların yayılmasını
engellemeye çalıştılar. İ. Mominov bunları söyledikten sonra önemli bir olaya
değinmektedir. Yani Gazali’nin (1056-1111) “Kimyo-i Saodat”(Kimya-i Sa’adet)
eserinin 1904 yılında Özbekçiye çevrilmesi fevkalade bir olay olarak
görülmemesi gerektiğini ileri sürer.58 Bilindiği gibi, Gazali, Farabi ve İbn Sina
felsefelerini eleştirmiştir. İ. Mominov’a göre Gazali mistisizmi savunmuştur.
Bunun dışında İbn Sina, Biruni ve Ulugbek gibi düşünürlerin eserlerini tetkik
etmek onların işlerine gelmiyordu. Çünkü onların düşünceleri tamamen Gazali’ye
zıt bir bakış açısı içeriyordu. 59
Ayrıca ceditçiler XIX.yüzyılın sonu ve XX.yüzyılın başlarındaki realizm ve
dünyevi bilimlere karşı şiddetli bir şekilde tepki gösterdiklerini söyler. Ona göre,
56 Monarşi demektir. 57 Mominov İ. M, Tanlangan Asarlar.Cilt I, s.236. 58 A. g. e, s.237. 59 A. g. e. s.237.
59
kontorrevolyutsion60 burjuva milliyetçileri (ceditçiler), ilerici Özbek edebiyatını
indirgemeci bir yaklaşım ile ele almışlardır. Dolaysıyla İ. Mominov’a göre onlar
hem kendi milliyetçilik düşüncelerinden ibaret olan ceditçilik hareketlerini
övüyorlar, hem de Özbekistan’daki içtimai düşüncede ortaçağcılığa ve burjuva
düşüncesine zıt olan demokratik ideolojinin mevcudiyetini kabullenememişlerdir.
Burjuva milliyetçileri eski yabancı ülkelerin feodal medeniyeti önünde kendini
aşağılayarak, yalakalık ederek Özbekistan halklarının medeniyetini kendine has
güzelliğini inkar etmişlerdir. Onlar baskıyla Panislamizm ve Panturkizm
gayelerini Orta Asya’da yaymaya çalıştıkları gibi Özbek ve Tacik halklarına ulu
Rus halkının yardım etmelerini çekemediler ve onları dışlamaya çalıştılar.
İ. Mominov XIX.yüzyılın sonu ve XX. yüzyılın başlarında Orta Asya’da
ideoloji alanında mücadele eden güçleri genel olarak üç akım altında
toplamaktadır:
a. Büyük toprak sahipleri “oksuyaklar”61 ve ruhanilerin ideologları. Ado,
Hazini, Muhyi gibi.
b. Oluşmaya başlayan burjuvazinin temsilcileri. Muhammed Alim,
Munavvar Kori62, Behbudi63 gibi.
c. İlerici edebiyat ve içtimai fikir adamları. Ahmad Daniş, Furkat,
Mukumi64Sedreddin Ayni65 gibi.
60 Devrim karşıtı. 61 Aristokrasi.Üstün soylular yönetimi, seçkinlerin veya en iyilerin egemenliği. Yunanca “aristo” en iyi, “kratos”, iktidar manalarına geldiğinden en iyi iktidar demektir. 62 Münevver Kari Abdürraşidov Taşkent’te doğmuştur. Orta Asya’da XX. yüzyılın başlarındaki içtimai-siyasi hareketlerin, milli bağımsızlık mücadelelerin ve ceditçilik faaliyetlerinin en önemli temsilcisidir. 63 Behbudi Semerkant’ta doğmuştur. Dramaturg, din adamı ve Orta Asya’daki ceditçilik hareketinin liderlerindendir. 64 Mukumi Hokand şehrinde doğmuştur. İlerici hareketleriyle meşhur olmuştur.XIX. yüzyılın başlarında Özbek milli edebiyatının en önemli temsilcilerindendir.
60
b. İ. Mominov Öncesi Felsefe Hareketleri
XIX.yüzyılın ortalarından itibaren Avrupa ve Doğu memleketlerinde ortaya
çıkan iktisadi, sosyal ve medeni gelişmeler farklı yollar ile Türkistan’da da yavaş
yavaş etkisini göstermeye başladı. Buna bağlı olarak Orta Asya’da marifetçilik
hareketleri,bunu takiben de ceditçilik faaliyetleri ortaya çıkmıştı. Yeni eğitim ve
öğretim programları, yeni mekteplerin inşası, geçmiş medeniyet miraslarının
yeniden araştırılması gibi etkinlikleri(reformları) gündeme getirdi.
Nitekim bu dönem Ahmad Daniş (1827-1897), Berdak (1827-1900), Bayani
(1859-1923), Sedreddin Ayni (1878-1954), Hamza Hakimzade Niyazi (1889-
1929) gibi XIX. ve XX.yüzyıllardaki medeniyet temsilcilerini
yetiştirmiştir.Bunların her biri hakkında bilgi vermek konumuzun sınırlarını
aşacağından, önemli gördüğümüz Ahmad Daniş ve Hamza Hakimzade Niyazi
hakkında kısa bir şekilde bilgi vermek istiyoruz.
1. Ahmad Daniş(1827-1897)
Ahmad Daniş veya Ahmad Kelle diye de anılan Ahmad İbn Mirnasir İbn
Yusuf el-Hanefi es-Sıddık el-Buhari, Buhara Amirliğinde, XIX.yüzyılın
ortalarında yaşamıştır. O, 1827 yılında Buhara’da doğmuştur. İlk öğrenimini
Buhara’daki mektep ve medreselerde tamamlamıştır. Daha sonra medreselerde
tahsil ettiği bilimler yetersiz kaldığından O, Riyaziyat, Felekiyat, Edebiyat,
Musiki, Tarih ve Felsefe bilimlerini öğrenmeye gayret etmiştir. Özellikle de
65 Sedreddin Ayni (1878-1954) Buhara’da doğmuştur. Özbek ve Tacik edebiyatının gelişmesinde
61
astronomi bilimini öğrenmeye merak duyduğu bilinmektedir. Böylece O, kendi
devrinin büyük alimi ve aydını olarak yetişmiştir.66
Aynı zamanda Daniş, mimar ve hattatçılık sanatından da mahirdir. Bu
sebepten XIX.yüzyılın ikinci yarısında Buhara Amiri Amir Nasrullah (1827-1860)
sarayında önemli görevlerde bulunmuştur. Ahmad Daniş Felsefe, Tarih, Felekiyat,
Riyaziyat, Edebiyat ve Hattatlık ile ilgili alanlarda eserler kaleme almıştır. Onun
en önemli eserleri şunlardır: "Navodiru’l-vakae”, “Risale”, “İstiğrocibu’l va Arzı
Balat”, “Munazir el-Kavakib”. Şaheseri sayılan “Navodiru’l-vakae” eserinde O,
kendi felsefi, içtimai, ahlaki görüşlerini beyan etmiştir. Özellikle de Daniş
“tevekkül” nazariyesine karşı çıkmıştır. Ona göre, eğer insan her hareketini
tevekküle bağlarsa, o zaman insanın hareketlerinde gevşeme ortaya çıkacaktır.
Dolaysıyla bu insan akıllı değildir.67
Ayrıca Ahmad Daniş, kendi devletinin iktisadi, siyasi ve medeni yönlerden
geri kalmalarının sebeplerini göstermiş ve mevcut sistemde bir takım ıslahların
yapılması gerektiğini dile getirmiştir.
Günümüzde Özbekistan Bilimler Akademisi’nin Beruni adındaki Şarkıyyat
(Şakrşunaslık) Elyazmaları Enstitüsü’nde Ahmad Daniş’in on altıyı aşkın orijinal
risalelerinin bulunduğu kaydedilmektedir.68
Daniş’in, İslam’da yer alan gelenekçi ve muhafazakar görüşleri, eleştirisi ve
yenilikçi tavrı İ.Mominov’un üzerinde etkili olmuş gözüküyor. Nitekim İ.
önemli yeri vardır. Ayrıca onun teşkilatçılık faaliyetleriyle Özbek ceditçilik hareketi ve edebiyatının şekillenmesinde büyük hizmetler vermiştir. 66Mominov İ. M. Ozbekiston İctimoiy-Falsafiy Tafakkuri Tarihidan, s.118. 67Vohidov, Hayrullayev M. “Ahmad Doniş” Manaviyat Yulduzları, Abdulla Kodiriy Nomidagi Halk Merosi Nashriyoti. Toshkent-2001, s.340. 68 Aynı yer
62
Mominov Onun hakkında araştırma yapma gereği duymuş ve çeşitli makaleler
yazmıştır.
2. Hamza Hakimzade Niyazi(1889-1929)
Hamza Hakimzade’nin edebiyat alanındaki girişimleri, XX. yüzyılın Özbek
edebiyatının temel taşlarından birisini oluşturur. O, 1889 yılında Kokan’da
(Hokand) tabip bir ailede doğmuştur. İlk öğrenimini eski mekteplerde, Rus
Tuzem69mekteplerinde ve medreselerde tahsil eder. Fars, Arap ve Rus dillerini
mükemmel bir şekilde öğrenmiştir.70 Hamza Fuzuli (1498-1556), Nevai (1441-
1501), Hafız (1325-1389), Mukumi (1850-1903) gibi kendinden önceki
düşünürlerden etkilenmiştir.
Onun ilk öğretim faaliyetleri 1910 yılında Taşkent’te, 1911 yılında
Kokan’da(Hokand), 1914 yılında da Margilan’da başladığı görülmektedir. Aynı
zamanda onun “Yengil Adabiyot”, “Okiş Kitobı”, “Kıroat Kitobı” gibi ders
kitapları da yayımlanmıştır.
1913-1914 yıllarında O, yurtdışı seferlerine çıkmıştır. Afganistan, Hindistan,
Suriye, Türkiye ve Mekke’ye gitmiştir. Hamza’nın 1917 yılına kadarki
faaliyetlerinde, kendi devrinin medeni hayatı, marifetçilik ceditçilik ruhunun
önemli tesiri bulunmaktadır. Nitekim onun bu tür faaliyetleri, SSCB döneminde
başka türlü yorumlanmıştır. İ. Mominov de Hamza’nın bu faaliyetlerini dönemin
hakim ideolojisi doğrultusunda değerlendirmiştir.71 Ancak, Sovyetler Birliği’nin
69 Çarlık döneminde Rusların kurduğu okullar. İlk defa 1884 te Taşkent’te açılmıştır. 70 Mominov İ M, Ozbekiston İçtimoiy-Falsafiy Tafakkuri Tarihidan, s.256. 71 Geniş bilgi için bk: Mominov İ, Ozbekiston İctimoiy-Falsafiy Tafakkuri Tarihidan, s. 256-279.
63
çökmesi, bağımsızlık sonrası bilimsel araştırmalar, Hamza’nın faaliyetlerinin
dönemin ideolojisine dayatıldığını ortaya koymuştur.72
Nitekim Hamza ceditçilik hareketinin kurucusu sayılan İsmail Gaspıralı
(1851-1914) vefat ettiğinde “ Dod kıl davri falakdin, bottı Hurşid-i Cahon” (bütün
felek feryat etse de,battı Hurşid-i Cihan) demiştir. O, bir makalesinde “eğer biz bu
halimizle yaşamaya devam edersek, bir müddet sonra bu bid’atlar ile beslenen bir
nesil doğacaktır. O zaman İslam sadece sözde kalacaktır”73 diye yazmıştır.
Hamza’nın marifetçilik ve ceditçilik faaliyetleri, Türkistan’da XX. yüzyılın
başlarındaki ilerici içtimai-felsefi fikirlere, ayrıca ceditçilik hareketinin
gelişmesine olumlu katkılar sağladığı görülmektedir.
c. Tabiat İlmi ve İçtimai Felsefeyi Savunusu
İ. Mominov Orta Asya’da gelişen tabiat ilminin ve içtimai felsefenin
ortaçağın ideolojisine bir tepki olarak ortaya çıktığını belirtir. Ona göre,
XIX.yüzyılın sonu ve XX.yüzyılın başlarında Orta Asya’da ceditçilerin
milliyetçilikten ibaret olan görüşlerine karşı uygar düşünce olarak gördüğü tabii-
ilmi, felsefi düşünce ortaya çıktı ve böylece gelişti. Bu uygar düşünce taraftarları
ezilen sınıfın problemlerini dile getirdiler ve onların sözcüsü oldular. Ona göre,
Müslüman din adamlarının (ruhanilerin) baskılarına karşı, ayrıca onların öğretileri
sayılan kelama karşı, dünyevi bilimleri, Rus milletinin medeniyetini, Avrupa’nın
bilim ve teknolojisini öğrenmek için büyük mücadeleler verdiler.
72 Mamaconov S. “Hamza Hakimzoda Niyozi”, Manaviyat Yulduzları. s.396. 73 Aynı Yer
64
İ.Mominov Doğu’da özellikle Orta Asya’da ortaçağ döneminde tabii-ilmi
konular üzerinde bir dizi araştırmalar gerçekleştirildiğini söyler. Örnek olarak:
matematik alanında Fergani (797-865), Harezmi (783-850)’nin eserleri; jeoloji ve
coğrafya alanında Biruni (973-1048)’nin eserleri; tıp alanında ise İbn Sina (970-
1037)’nın eserleri; daha sonraki XIX.yüzyılda Ahmad Daniş (1827-1897)’in
tabiîyât alanındaki eserleri bunun örneklerini oluşturur. Şüphesiz tabiî ilimler
doğrultusunda ortaya konulan bilimsel eserlerin idealist, mistik ve dini
düşüncelerle birlikte ortaya çıkması imkansızdı. Bu sebepten, ona göre tabii-ilmi
görüşler sosyal ihtiyaçlar ile üretimin artması sonucu ortaya çıkmıştır. Diğer
yandan, meydana gelen bu görüşler materyalistik felsefi sistemin ortaya çıkmasına
da hizmet etmiştir.
İ. Mominov ilerici (progressiv) içtimai-felsefi düşüncenin ceditçilerin
ideolojisinden ayıran en önemli hususlarını dört madde halinde sıralamıştır:
1. İlerici (progressiv) tabii-ilmi düşünce, çiftçilerin ve şehir
yoksullarının problemlerini dile getirmiş ve Özbek ve Rus klasik edebiyatının
eleştiri geleneğinden etkilenmiştir. Dolaysıyla tabii-ilmi düşünce eleştirel bir
yapıya sahiptir.
2. İlerici düşüncenin ve edebiyatın temsilcileri çarlığın müstemleke
siyaseti ile uyuşmazlık içinde olmuşlardır. Daha sonra Hamza Hakimzade,
Sedriddin Ayni gibi düşünürler halk ile beraber çarlık yönetimine, hanlıklara ve
din adamlarına (ruhanilere) karşı mücadele etmişlerdir. Bu dönemde ceditçiler,
çarlık yönetimi ile işbirliği yapmışlar 1905 yılından itibaren görülmeye başlayan
toplumun bağımsızlık hareketlerini engellemeye çalışmışlardır.
65
3. İlerici (progressiv) içtimai-felsefi düşünce temsilcilerinin
eserlerinde milliyetçilik, şavanizm, Panislamizm ve Pantürkizm ideolojileri yer
almamıştır.Nitekim ceditçilerin eserlerinde bu zararlı ideolojilerin ileri sürüldüğü
görülmektedir. Ayrıca, ilerici düşünce temsilcileri Rus halkı ile beraber olup,
kendi vatanını bilim ve teknoloji yönünden yükselmesi için büyük çaba
sarfetmişlerdir.
4. Mülkiyet sahibi olan toplumun elit tabakasının, ileri sürdükleri
uydurma, metafizik-idealistik felsefesine karşı, tabii-ilmi düşünce taraftarlarının
faaliyetlerinde doğaya materyalistik yaklaşmayı ileri sürdükleri anlaşılmaktadır.74
Yukarıdaki açıklamalardan anlaşıldığı gibi, İ. Mominov, ceditçilik
hareketine, dönemin siyasal çatışmaları bağlamında yaklaşmakta, bu hareketi
sınıfsal mücadelenin bir tarafı olarak görmektedir. Buna karşın, tabii-ilmi ve
içtimai felsefenin, ilerici (progressiv), üretimden yana, bilimsel düşünceye
dayanan ve dünyevi olarak değerlendirmektedir.
d. Ateizm ve Din Hakkındaki Görüşleri
Bilindiği gibi ateizm veya ilmi ateizm, Sovyetler Birliği döneminde doruk
noktasına ulaşmıştır. Çünkü bu dönemde okullarda, liselerde, üniversitelerde v.b.
kurumlarda ateizm propagandası özel güçler tarafından yapılmıştır. Nitekim, bir
çok materyalizm, ateizm ile ilgili eserler dönemin bilim adamları tarafından
meydana getirilmiştir. Buna örnek olarak şunlar gösterilebilir:
1. İbrohim Mominov, İlmiy Ateizm Asosları, Fan Naşriyotı
12. Toshlonov T., Yoshlar va Din, Yosh Gvardiya Nashriyotı,
Toshkent,1989
74Mominov İ. M, Tanlangan Asarlar, Cilt I. s.413.
67
13. İlmiy Ateizm ve Ateistik Tarbiya, Özbekistan Nashriyotı, Toshkent
1978
İ. Mominov bu eserlerin meydana gelmesinde rehberlik ettiği gibi kendisi de
bu konuda bir takım eserler kaleme almıştır.
İ. Mominov’a göre ateizm dini itikadlara bir tepki olarak meydana gelmiştir.
Ateizm yunanca bir kelime olup, a- yok, theos- ilah kelimelerinden müteşekkildir.
Dolaysıyla bu kelimenin anlamı ilahiyatı, Allah’ı reddetmektir. Ateizmin yaklaşık
elli veya yüz bin yıl önce oluşmaya başlayan dini inançlara zıt olarak ortaya
çıktığını ve bundan böyle gelişmeye başladığını söyler.75
Dini inançlar insanların zihnini karıştırmış ve toplumun gelişmesine engel
teşkil etmiştir. Onların evliyalara tabi olmak, “hatm-i kuran” merasimleri, oruç
tutmak, kadınları aşağılamak gibi bir takım inançları komünistik cemiyetin
ilerlemesine mani olmuştur. Bu sebepten bütün işçi-memur sınıfının komunistik
ruhta terbiye edilmesi için ilmi ateizmin propagandasını çağdaş bir şekilde
yapmak kaçınılmazdır.76 Marksizm-Leninizm’in öğrettiği gibi, bütün dinler
dolaysıyla İslam dini de halk için kabus olup, bilime karşıdır. Her türlü din, insan
zihnini manevi yönden cehalet karanlığında zehirleyecektir. Yığını aldattığı gibi
sömürücü sınıfların yararları için hizmet edecektir. Toplumu sömürücü sınıflara
tâbi edebilmek için din, işçi sınıfına güçsüzlük ve itaatkarlık gayelerini
benimsetecektir.77
Ateizm ilmi verilere dayanır ve materyalistik dünya görüşü onun esasıdır.
Ateizmin çeşitleri konusunda İ. Mominov, materyalizmin çeşitleriyle hemen
75Mominov İ. M, “Markscha - Lenincha Ateizm - Ateizmning Yukori Boskıchı”, İlmi Ateizm Masalaları, Ozbekiston SSR Fan Nashriyotı, Toshkent-1965, s.7. 76 A. g. m. s.6. 77 Mominov İ. M, Tanlangan Asarlar. s.176.
68
hemen aynıdır, görüşündedir. Eski Çin, Hindistan, Mısır özellikle de antik
Yunan’da ortaya çıkan materyalistik felsefenin ilk mekteplerinde ateizmin ilk
şekli oluşmuştur. Demokrit (m.ö.460-370), Heraklit (m.ö.540-480), Epiküros
(m.ö.341-270) gibi filozoflar bu mektebin temsilcileridir.78 Din sosyal zihnin bir
şekli olup, maddi sosyal yaşamı bozar, hayalîleştirir ve ilahîleştirecektir. Din halk
için afyondur. O, insan zihnini boş efsanelerle, diğer bir deyişle ahiret, kıyamet,
cennet, cehennem gibi safsatalarla zehirlemiştir. Görülüyor ki, İ. Mominov’un din
hakkındaki görüşleri K. Marks’ı (1818-1883) hatırlatmaktadır. İ. Mominov’a göre
din, dünyanın Allah tarafından yaratıldığını, bu dünya fani bir dünyadır, önemli
olan öbür dünya... gibi bir takım uydurma mesajları içermektedir.
İ. Mominov İslam dininin kurana dayanarak her kese şöyle bir mesaj
sunduğu kanısındadır:”kitapta (kuranda) önceden yazılmamış ise, yer yüzünde de,
insanlarda da hiçbir felaket gerçekleşmeyecektir. Bizim söylediklerimizin hepsi
kitapta yazılmıştır.” İ. Mominov diyor ki, bu inanç insanın hür olmadığı , Allah
alınına neyi yazarsa onu görür, zenginlik-fakirlik hepsi kısmettendir gibi insanları
aşağılayıcı fikirler taşır.79
İ. Mominov çeşitli dinlerin ortaya çıkışını, doğa olaylarını başka bir ifade
ile, deprem, şimşek, mevsimler, hastalık, rüya görmek, ölmek gibi hadiseleri
maddi yönden temellendirememe, doğru yorumlayamamalarına bağlar. Bu
durumda insanın ruhlara, doğaüstü güçlere, tanrılara tapmaya yöneldiğini söyler.
Sınıf sistemine bağlı cemiyette kölelik ve feodalizmde de söz konusu inançlar
78 Mominov İ. M, Markscha – Lenincha Ateizm – Ateizmning Yukori Boskıchı, İlmi Ateizm Masalaları, s.9. 79Mominov İ. M, Tanlangan Asarlar,Cilt I, s.185.
69
sistemleşerek büyük dinler başka bir ifade ile Budizm, Hıristiyanlık, İslam ortaya
çıkmıştır.80
İ. Mominov’a göre ateizm çeşitli dinlere, onların koyu taraftarlarını karşı
mücadeleden ibarettir. Doğayı, doğa olaylarını materyalistik yönden incelemektir.
İlkçağda materyalizmin ve ateizmin hem Yunanistan’da hem de Roma’da
geliştiğini söyler. M. Ö. VII.-VI. yüzyıllardan I.yüzyıla kadarki devirde sınıf
mücadeleleri, siyasi tartışmalar esasında idealistik, mistik, dini nazariyelere karşı
materyalizm, onunla birlikte ateizm gelişmiştir. İ. Mominov Hıristiyanlığın
Avrupa’da, ABD’de, İslam’ın ve Budizm’in Asya ve Afrika kıtalarında insanların
manevi hayatında hakim durumda olduğunu ileri sürer. Ruhaniler her türlü
gelişmelere karşı çıktılar. Onların ilerici (progressiv) hareketlere, ilmi ve teknik
keşiflere, bilime şiddetli tepki gösterdiklerini vurgulamaktadır.81 İnsan aklına
karşı çıkarak büyük bilim adamlarını, alimleri, filozofları diri diri yakmışlardır.
Ancak böyle olmasına rağmen (progressiv) gelişmelere engel olamadıklarını
belirtir.
Burada Mominov, Batı Tarihinde meydana gelen olayları ölçü alarak
düşüncelerini temellendirmektedir ve onu genelleştirmektedir. Halbuki İslam
dünyasında durum çok farklıdır. Mominov’un ifade ettiklerine benzer durumlara
yorumlanabilecek hadiselere rastlamak mümkünse de, İslam Dünyasında durum
tamamen farklıdır, hiçbir zaman Batı dünyasıyla mukayese edilemez.82 Bu
sebeple Mominov’un İslam dünyasıyla ilgili değerlendirmeleri, Batı’daki
gelişmelere endeksli değerlendirmelerdir. Diğer bir ifade ile onun bu husustaki
80Mominov İ. M, Markscha – Lenincha Ateizm – Ateizmning Yukori Boskıchı, İlmi Ateizm Masalaları, s.7. 81 Mominov İ. M, İlmiy Ateizm, s.12.
70
düşüncelerinin objektifliği tartışılmalıdır. O, bu hususta SSCB dönemindeki kısır
döngüden kurtulamamışa benziyor.
Ateizmin ikinci gelişme safhası ortaçağda V.-XVII.yüzyıllar esnasında
Avrupa ve Asya kıtalarında ortaya çıkar. Farabi, İbn Sina’nın eserlerinde,
Dante’nin on dört bin mısralı “ilahi komedi” poyeminde, D. Skot (1265/66-1308),
R. Beykon (1214-1292), Ömer Hayam (1044-113) gibi düşünürlerin
çalışmalarında ateizmle ilgili hususları örnek vermektedir.
Şu şiiri örnekler açısından oldukça dikkat çekicidir.
Ömer Hayam şiirinden parça:
Deydilar:Cannatta hur, kavsar bormiş,
Arik tola may, süt, bol, şakar bormiş.
Kadahni toldirib kolginamga ber,
Ming nasiyadan bir nakd huştor bolarmiş.83
Türkçe’si:
Diyorlar:Cennette hür, Kevser varmış,
Dere dolu şarap, süt, bal, şeker varmış.
Kadehi doldur da elime ver,
Bin veresiyeden bir peşin hoş olurmuş.
Ateizm tarihinde önemli yeri olan bazı Rus düşünürlerinden de bahseder.
82 Bkz. İsmail Taş, “ İslam Filosofiyasında Oy-Pikirdin Erkindigi”, İslam Cana Tınçdık, Oş 2000, ss. 52- 58. 83 A. g. m. s.14. 84 Büyük Rus edibi, filozof, (revolyutsion) inkılapçı-demokrat. “Fanda Yüzakilik”, “Tabiatni Organiş Hakida Maktuplar” gibi eserleri Rus materyalistik felsefesi geleneğinin şekillenmesinde ve gelişmesinde önemli yeri vardır.
71
Dobrolyubov87(1836-1861) gibi düşünürlerin, hür fikirlilik, vicdan özgürlüğü,
insan düşüncesinin gelişmesinde büyük katkılar sağladığını belirtir. İ. Mominov’a
göre, diyalektik ve tarihi materyalizm temelinde gelişen ateizm, ilmi
ateizmdir.Onun kurucuları olarak da Alman düşünürü K.Marks (1818-1883) ve F.
Engels (1820-1895) gösterir. Daha sonra V. İ Lenin (1870-1924) marksistik
ateizmi geliştirdiğini ifade eder.Ona göre, marksistik ateizm önceki ateizmin bazı
eksikliklerini, sınırlılıklarını gidermiştir. İlmi ateizm dinin menşeini, gnoseolojik
manevi temellerini ilmi esasta araştırmıştır. Dine karşı mücadele metotlarını
geliştirmiştir. Din, kişisel yaşamdan, toplumsal hayattan kovularak, insanın değeri
ve özgürlüğü savunulmuştur. İlmi ateizmin tüm prensiplerinin doğru olduğunu
“yaşam, tarih, devrimiz ispatladı ve ispatlamaya devam ettiğini” söyler. Halk için
afyon olan din, hangi şekilde olursa olsun, ister Hıristiyanlık, ister İslam veya
Budizm hepsi de emekçi halkı ezmek için manevi bir silahtır.88
İ. Mominov Orta Asya ve Kazakistan “dini nazoratı” (din işleri başkanlığı)
yöneticilerinin, İslam dinini çağdaşlaştırmaya çalıştıklarını ileri sürer. O, böylece
bu tür anlayışları ortadan kaldırma, takipçilerini de ne kadar riyakar, iki yüzlü
olduklarını göstermek, ilmi ateizmin en önemli vazifelerinden biri olduğu
görüşündedir. Marksistik-Leninistik ateizm yeni, yüksek tipteki ateizmdir. O, her
türlü dini itikadlara karşıdır ve ilerici materyalistik dünya görüşüdür. Alem her
85 Vissarion Grigoryeviç Belinskiy, Rus materyalist filozoflarının başta gelen temsilcilerindendir. Ayrıca edebi tenkitçi olarak da tanınmıştır. 86 Nikolay Gavriloviç Çernişevskiy, Rus materyalist-ateist filozofudur. “Sovremennik” dergisinde çalışmış ve kendi propagandasını yapmıştır. 87 Nikolay Aleksandroviç Dobrolyubov, Rus materyalist filozoflarındandır. G. N. Çernişevskiy’in arkadaşıdır. Ayrıca Rus inkılapçılarının önde gelen temsilcilerindendir. 88 Mominov İ. M, V. İlmiy Ateizm Asosları, Ozbekiston SSR Fanlar Akademiyasi Fan Nashriyotı, Toshkent, 1962, s. 3-14.
72
hangi bir ilahi güç tarafından yaratılmış değildir. Ona göre alem, yoktan var,
vardan yok olamaz, o, ebedi mevcuttur.89
e.Ceditçilik Hakkındaki Görüşleri
Bilindiği gibi Batı medeniyetinin yükselmesi ve İslam medeniyetinin çöküş
sebeplerini araştırmaya koyulan Müslüman münevverler arasında XVIII. yüzyılın
sonlarından itibaren reform ve cedit hareketleri görülmeye başlanmıştır.90
Ceditçilik XIX.yüzyılın sonuna doğru Rusya Müslümanları arasında eğitim ve
kültür alanında başlayan yenileşme hareketidir. Batıdaki aydınlanma felsefesinin
İslam dünyasına yansıması ve “usul-i cedit” adlı eğitim hareketinin etkisi ile
ortaya çıkmıştır. Ceditçi Müslüman aydınlar Türkistan’ın istibdat ve işgale maruz
kalmasının ve ülkedeki geri kalmışlığın esas nedeni toplumun kötü eğitim
sisteminde, milletin bilgisizliğinde görüyorlardı. Bunun için Ceditçiler eğitim
sistemini ıslah etme ve yenilemeyi ilk etaptaki en önemli vazife olarak
görüyorlardı.91 Ceditçilerin başta gelen temsilcileri Gaspıralı İsmail Bey (1851-
1914) ve Musa Carullah Bigiyef (1875-1949)‘dir.
Ceditçilik hareketi ve usul-i cedit mektepleri sanayi ve ticaretin bir ölçüde
geliştiği, nispeten şehirleşmiş olan Kazan , Kırım ve Azerbaycan’da büyük bir
yaygınlık kazanmıştır. Bununla beraber kapalı toplum niteliğindeki Türkistan bu
harekete başlangıçta tamamen ilgisiz kalmıştır. 92 Ancak 1900’lü yıllarından
itibaren Türkistan’da kadimcilerle “emir” denilen feodal hükümdarların
89 Mominov İ. M, Markscha – Lenincha Ateizm – Ateizmning Yukori Boskıchı, İlmi Ateizm Masaları, s.20. 90Mehmet Görmez, Musa Carullah Bigiyef, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Ankara, 1994, s.89. 91 Barçinay Corayeva, “İsmail Gaspıralı ve Türkistan Ceditçi Hareketi” ,Türkler, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara, 2002, Cilt 18, s.632.
73
direnişlerine rağmen ceditçilik sınırlı da olsa bir gelişme gösterdi. Burada
ceditçilik hareketinin öncüleri Münevver Kari Abdürreşid (1878-1931), Ahmad
Daniş (1827-1897), Hoca Mahmud Behbudi (1875-1919) ve İşan Hoca Hani gibi
kişilerdi.93 Burada ilk usul-i cedit mektepleri Buhara (1900), Taşkent (1901) ve
Semerkant’ta (1903) kurulmuştur.94
İ. Mominov ceditçilik ile ilgili çok sayıda ilmi araştırmalar yapıldığını ve bu
konuda bir çok eserlerin yazıldığını söyler. Ona göre ceditçilik, milliyetçi-liberal
ve Türkçülük (Pantürkizm) gayeleriyle, demokratik yapıdaki aydınların bir
kısmını zehirlemeye çalışmıştır. İ. Mominov’un sosyal-demokrasinin düşmanları
olarak nitelediği ceditçilik hareketinin temsilcilerinin tüm çabalarını Orta
Asya’daki yerli halk ortasında milliyetçilik duygusunu, Panislamizm’i ve
Pantürkizm’i yerleştirmekten ibaret olduğunu belirtir.95
Ayrıca ceditçilerin bu tür çabalarını, devrimci hareketlere ve diyalektik
materyalizmin yayılmasına karşı bir tepki olarak görür. Ona göre ceditçilik,
felsefi problemlerde fideizmden hareket ederek bilimi ve dini birleştirmeye çalışır.
Ceditçiliğin önemli şahsiyetlerinden biri olan Behbudi (1875-1919)’nin 1906
yılında sosyal-demokrasi hakkında şöyle bir görüş ileri sürdüğünü belirtir: “Biz
Müslümanlar için bu partiye (sosyal-demokrasi) girmek büyük kayıplara yol açar.
Sosyal-demokratların programı şeriata aykırıdır.”96 İ. Mominov sosyalistlere,
materyalizme, ateizme karşı mücadelelerinde ceditçiler ortaçağ felsefesinin
muhafazakar prensiplerini savundukları gibi bu ilkeleri çağdaşlaştırmaya ve
güncelleştirmeye çalıştıklarını dile getirir. Onlar bu tür amaçlarını
92 Taha Akyol,” Cedidçilik” ,T. D. V. İslam Ansiklopedisi, İstanbul, 1993, Cilt 7, s.212. 93 Vohidov, Hayrullayev M. “Ahmad Doniş” , Manaviyat Yulduzları.s.339. 94 Akyol,” Cedidçilik”, T. D. V. İslam Ansiklopedisi, İstanbul, 1993, s. 212. 95 Mominov İ. M, Tanlangan Asarlar, c. I, s.373.
74
gerçekleştirebilmek için Avrupa burjuvazisinin radikal-idealistik felsefesinden
yararlanmaya çalıştılar. Öyleyse İ. Mominov’a göre ceditçilik felsefesinin
temelinde “ yenileşmiş idealistik ve metafizik dünya görüşü” bulunmaktadır.
Ceditçilik taraftarları fideizmden yola çıkarak, alem meselelerini ve bilgi
problemlerini kuran felsefesi içerisinde, İslam’ın sınırları içinde kanıtlamaya
çalışırlar. Dolaysıyla ceditçilik ideologları, insanın hakikati bilebilmesini
sınırlayıp, agnostizme teşvik ederler. Onların Marksizm-Leninizm felsefesine
karşı çıkarak, gerçek yalnızca dinin söylediğidir, iddiasını ispatlamaya
yöneldiklerini söyler. İ. Mominov’a göre, ceditçilerin bütün çabalarının tek
sebebi; işçileri aldatmak, onların sınfi zihniyetini gevşetmek, özgürlük
hareketlerini bastırmaktan ibarettir.
XIX. yüzyılın sonu ve XX.yüzyılın başlarında ortaçağcılığa ve burjuva-
ceditçilik akımına bir tepki olarak Özbekistan’da ilerici (progressiv) düşünce
hareketinin geliştiği gibi ilmi sosyalizmin gayelerinin de yayılmaya başladığını
ileri sürer.İ. Mominov’a göre ne çarlık yönetimi, ne ortaçağ radikalistleri, ne de
ceditçilik hareketlerinin, sosyal-demokrasi olan ilerici düşünceye (ideolojiye)
engel olamadığını ifade eder.
96 Mominov İ. M, Ozbekiston İctimoiy-Falsafiy Tafakkuri Tarihidan, s. 245.
75
SONUÇ
Yukarıda vermiş olduğumuz bilgilerden anlaşılmaktadır ki, İ. Mominov
SSCB döneminde yaşayan, bilimsel araştırmalar yapan en önemli
şahsiyetlerdendir. Özellikle onun çalışmalarında Orta Asya halklarının felsefi
mirasını ortaya koymaya çalıştığı anlaşılmaktadır. Ama şu hususu da belirtmek
gerekir ki, uzun yüzyıllar Türkistan halkının siyasi, sosyal, ekonomik ve kültürel
hayatını şekillendiren ve onun ayrılmaz bir parçası haline gelen İslam, yaklaşık
yetmiş yıl yürütülen dinsizleştirme (ateistleştirme) siyaseti ile ortadan kaldırmaya
çalışıldı. Sovyet devleti siyasi, sosyal, ekonomik, kültürel ve bilimsel bütün
faaliyetlerde dinsizliğin yerleştirilmesini amaçladı. Sosyalizmin başarısı dinin
ortadan kaldırılmasına bağlandı. Din ile mücadelede devlet gücüne başvuruldu.
Dolayısıyla her alanda olduğu gibi bilimsel alanda da, dönemin hakim olan
sözkonusu ideolojisine tabi olmak zorunlu olduğundan esas metodoloji
materyalist bir metodolojidir. İ. Mominov SSCB döneminde yapılan çalışmaların
genel karakterine uygun olarak diğer bir ifade ile Marksist-Leninist dünya
görüşünü destekleyici kavramsal çerçeveler ve formlar içerisinde Orta Asya
halklarının felsefi mirasını ele almıştır. Özellikle de Farabi, İbn Sina ve Biruni
gibi büyük İslam filozoflarını materyalist bir metodla ele alıp, onları din dışı
filozoflar olarak gösterme çabasındadır. İ. Mominov dini inançların insanların
zihnini karıştırdığı gibi toplumun gelişmesine de engel teşkil ettiğini ileri
sürmüştür. Bu sebepten Mominov’a göre ateizm çeşitli dinlere ve onların koyu
taraftarlarına karşı mücadeleden ibarettir. Ayrıca ateizmin ilmi verilere
dayandığını ve materyalist dünya görüşü onun esası olduğunu söylemiştir.
76
Bunların dışında İ. Mominov ceditçilik konusunda da bir takım fikirler ileri
sürmüştür. Nitekim ona göre ceditçilik hareketi milliyetçi-liberal ve Türkçülük
(Panturkizm) gayeleriyle, demokratik yapıdaki aydınların bir kısmını zehirlemeye
çalışmıştır. Bu hareketin temsilcilerini de sosyal- demokrasinin düşmanları olarak
değerlendirmiştir. Onların tüm çabalarını Orta Asya’daki yerli halk ortasında
milliyetçilik duygusunu, Panislamizmi ve Panturkizmi yerleştirmekten ibaret
olduğunu söylemiştir.
Sonuç olarak şunu da ifade etmek gerekir ki, Orta Asya halklarının felsefi
mirası ve düşünürleri hangi yaklaşımla ele alınmış olurlarsa olsunlar, SSCB
döneminde yaşayan halklar tarihsel ve kültürel bağlantılarını ancak bu şekilde
koruyabilmişlerdir. Ele alınan böyle çalışmalar metodolojik sorunlar taşımakla
birlikte tarihsel bağları hatırlatacak bir çok bilgi ve kültürel mirasların da taşıyıcısı
olmuşlardır.
77
KAYNAKÇA
1. ABDULLAYEVA M. N, İ. Mominov Asarlarıda İctimoiy Muammolar,
Akademik İbrohim Mominov, (makolalar va hotıralar) , Samarkand, 1993
2. ABDURAHMONOV M, A. Z. Validi: Poisk İstokov İstoriko-Duhovnogo
Naslediya Turkestana, Yangi Asr Avlodi Nashriyotı, Toshkent, 2000
3. ADALDAĞ Sebahettin, Moğol Devleti, Türkler, Yeni Türkiye Yayınları,
Cilt 8, Ankara, 2002
4. Akademik İ. M. Mominovning 85 yilligiga Bağışlangan İlmiy-Amaliy
Konferensiya Maruzalarining Tezislari, Samarkand, 1993
5. Akademik İbrohim Mominov, (Makolalar va Hotiralar), Toshkent, 1993
6. ASKAROV A, Ozbekiston Tarihi, Okituvchi Yayınları, Toshkent, 1994
7. Atestiçeskiy Slovar, Politizdat, Moskva-1983
8. DEMİR, Hilmi, Delil ve İstidlalin Mantıkçı Yapısı-İlk Dönem Sünni
Kelam Örneği, (Yayımlanmamış Doktora Tezi) , Ankara-2001
9. İstedot Sohipları, Adolat Yayınları, Toshkent, 2002
10. ERŞAHİN, Seyfettin, Türkistan’da İslam ve Müslümanlar, İlahiyat Vakfı
Yayınları, Ankara, 1999
11. GÖRMEZ, Mehmet, Musa Carullah Bigiyef, Türkiye Diyanet Vakfı
Yayınları, Ankara, 1994
12. HAYRULLAYEV M. M, Abu Nasr al-Farabi, İdatelstvo Nauka, Moskva,
1982
13. HAYRULLAYEV M. M, Farabi Krupneyşiy Mıslitel Srednovekovya,
İzdatelstvo Fan UzSSR, Tashkent, 1973
78
14. HAYRULLAYEV M. M, Orta Osiyo Halklarining Falsafiy Merosi,
Ozbekiston KP Markaziy Komitetining Birlashgan Nashriyotı, Toshkent,
1965
15. HAYRULLAYEV M. M, Uyğoniş Davri va Şark Mutafakkiri, Ozbekiston
Nashriyoti, Toshkent, 1971
16. HAYRULLAYEV M. M,Orta Osiyoda İlk Uyğoniş Davri Madaniyatı,
Fan Nashriyotı, Toshkent, 1994
17. HAYRULLAYEV M. M,VALİYEV A, Ozbek Marifatparvarlari Din
Hakida, Ozbekiston SSR Davlat Nashriyotı, Toshkent, 1961
18. HAYRULLAYEV.M.M, Temuriler Bunyodkoligi Davr Manbalarıda,
Abdulla Kodiriy Halk Merosi Naşriyoti, Toshkent, 1997
19. HODCAYEVA D., İbrohim Mominov İlmiy Merosida İctimoiy Falsafa
Muammolari, (Falsafa fanlari nomzodi ilmiy daracasini oliş uchun
yozilgan dissertatsiya), Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Toshkent,
2002
20. KORİNİYOZOV T. N, Özbek Halkıning Madaniy Merosi Hakida,
OzSSR Fanlar Akademiyasining Nashriyoti, Toshkent, 1960