-
• Hakaik-i İmaniye nasıl inkişaf eder ? Mahiyet – Suret –
Hakikat. Mahiyet ve Suret birleşirse Hakikat inkişaf eder.
Üstad’a 1905’lerde sormuşlar: Hadis-i şerifte: «bir adam
gelecek, eli delik olacak, anlında «haza kafir» yazacak.
Mahiyet lügatta özellik olarak geçiyor. Üstad bu adamın
özelliklerinden, mahiyetinden bahsetmiş ve o adamın sureti
yaklaşık 20 sene sonra ortaya çıkmış. Mahiyet ve Sureti kim
birleştirirse hakikat onun için inkişaf eder. Çok İlahiyaçı
ve ehl-i diyanet var ve yukarıda bahsedilen adamın özelliklerini
biliyor ama suretini göremiyor. Suretini göremeyince
hakikat onlar için inkişaf etmiyor. Dost ve düşmanı tanımıyor ve
hakaik-i imaniyede inkişaf etmiyor.
Biz bunu namaza tatbik edeceğiz: Namazın hikmeti nedir, Namaza
niçin emredilmiş, kalben namaz kılmak nasıl olur,
Namazın hareketleri tekrar mıdır, en iyi namazı kim kılar,
Hakikat-ı Namaz nedir, Namaz hangi esmanın tecellisidir,
Sâlat ile Namaz arasındaki fark, Zeynel Abidin Hz.leri gece ve
gündüzde 1000 rekat namaz kılmış bu nasıl oluyor, cemaatle
namaz kılmak neden 25 kat sevaptır ?
• Risale-i Nur derslerine muhatap olmaya bir nokta-i nazar:
nübüvvet ve velayet arasında ne fark var ? Üstad Hz.leri
27.Sözde bir misal veriyor: benim elimde bir ayna var, aynayı
güneşe çevirdim. Bu aynda güneş gözüküyor. Aynada
gözüken güneş ile yukarıda gözüken güneş arasında ne kadar fark
varsa Nübüvvetle Velayet arasında o kadar fark
var diyor. Bu dersler Veraset-i Nübüvvet dersleridir. Velayet
dersleri değildir. Sözler 406’da Kur’an hakikat-i kevniyeyi
beyandan sonra 4 şey ile muhataba bakıyor: safa-i kalb,
tezkiye-i nefis, aklın tekemmülü, ruhun terakkiyatı.
Muhatapta bu 4 özellik olunca Nübüvvet derslerinden istifade o
kadar fazla oluyor.
• İ.Rabbani Hz. Demiş ki: nübüvvetten 300 ile 100 sene sonra
nübüvvet feyizleri olacak. 300 demesi: Tâbiîn, Tebe-i
Tâbiîn. 100 sene sonra Velayet olmuş. 1300 senden sonra Nübüvvet
feyizleri olacak. Bu dersler nübüvvet feyizleri..
Bizim mesleğimiz Sahabe mesleği olduğu için Cahiliye devrinin
bütün özelliklerinin ortaya çıktığı bu zamanda
Sahabelerin özelliklerini kazanan insanlar muvaffak olabilir.
Sahabelerde böyle toplanırdı, hakaik-i imaniye ve
Kur’aniyeden bahsederlerdi. Hatta bir kısım Sahabe var ki hiç
kimsenin konuşmadığı meseleleri konuşurlardı. «gel biraz
İman edelim» gibi. Cahiliye devrinin bütün özelikleri çıkmış,
Sahabelerin özelliklerini gösteren insanlar muvaffak olabilir.
Bu dersler de o zaman yapılan derslerin bir cilvesi.
Üstad Hz.leri Lahiklarda hep zamanı tahlil ediyor: bu zamanda
başkasının imanının kurtaracak derecede çalışmayan
kendi imanını kurtaramıyor. Risale-i Nurun dairesinin yanında
bulunan veliler, evliyalar daire içine girmese tehlike
ihtimali var diyor. «Karşımda müthiş bir yangın var; alevleri
göklere yükseliyor. İçinde evlâdım yanıyor, imanım
tutuşmuş yanıyor. O yangını söndürmeye, imanımı kurtarmaya
koşuyorum.» Emirdağ 2’de geçen mektuptaki bu sözü
yaklaşık 80 yaşında söylemiş. 80 yaşında «koşuyorum» diyen
Üstad’a bizim yaşımızda duran bir talebe olur mu ?
Risale-i Nur ile tanışmanın edebi hizmet etmektir. Üstada talebe
olmanın edebi onun sözünü anlamaya çalışmaktır.
• Hakaik-i İmaniyenin inkişaf etmesine 2. bir örnek Mektubat
399’dan: birine verdiği şeye karşılık teşekkür etmek
normalde bir lafız. Üstad Haz.’leri bu teşekkürün biraz
özelliklerinden bahsediyor.
nurdersi.com - Murat Dursun
http://www.nurdersi.com/sesli/namazin-sureti-hakikati-manasimurat-dursun
NAMAZIN SURETİ-HAKİKATİ-MANASI (1)
-
• Teşekkür yani şükretmek:
1- «o nimetleri doğrudan doğruya Ondan bilmek
2- O nimetlerin kıymetini takdir etmek
3- O nimetlere kendi ihtiyacını hissetmekle olur diyor. Hakiki
şükür bu.
Mesela bu dersi doğrudan doğruya Ondan bilebilirsek, kıymetini
takdir edebilirsek ve ihtiyacımızı hissedebilirsek
hakikatler bizim için inkişaf eder. Hakikatin lügat manası
«gerçek» demek. Şükrün hakikati, gerçeği yukarıdaki 3 vasıfmış.
Ana iskeletimiz 9. Söz olacak. 9. Söz bir sualle başladı ve
namazın hikmetini anlatacak:
• «EY BİRADER! Benden, namazın şu muayyen beş vakte 2 hikmet-i
tahsisini soruyorsun. Pek çok hikmetlerinden yalnız
birisine işaret ederiz.» Üstad hikmet ve illeti ayırıyor:
ibadetlerin bir illeti var ki haktır. Bir de hikmeti var. Bizler
hiç bir
şey anlamasak dahi Cenab-ı Hakkın emrettiği ibadetleri yapmakla
mükellefiz. Hiçbişey anlamıyorum ama yine de
namazı kılmam, orucu tutmam, zekatı vermem lazım. O yüzden
burada illeti değil de hikmeti soruyor: «namazın beş
vakte hikmet-i tahsisi nedir» diyor. İbadetler emr-i ilahi.
Neticesi rıza-i İlahi olduğu için yapılır. İbadetleri yaparken
meydana gelen «maslahat, faydalar, hikmetler» o ibadetin
yapılmasına illet derecesine çıkarılamaz. Çıkarsa çıkarmış
olduğu oranda o ibadeti ibtal eder. Mesela zayıflamak için oruç
tutsa ya da namazın vücut noktasında sağladığı
faydalar için namaz kılsa başka bir şeyi nazara aldığı için
ibtal ediyor.
• Evet, herbir namazın vakti, mühim bir inkılâp başı olduğu
gibi, azîm bir tasarruf-u İlâhînin âyinesi ve o tasarruf içinde
ihsânât-ı külliye-i İlâhiyenin birer mâkesi olduğundan, Kadîr-i
Zülcelâle o vakitlerde daha ziyade tesbih ve tazim ve
hadsiz nimetlerinin iki vakit ortasında toplanmış yekûnuna karşı
şükür ve hamd demek olan namaza emredilmiştir.
Şu ince ve derin mânâyı bir parça fehmetmek için, Beş Nükteyi
nefsimle beraber dinlemek lâzım.
• Cenab-ı Hak niçin namazı emretmiş ? Kainata Cenab-ı Hak
kainatta: inkılap, tasarruf ve ihsan yapıyor. Buna mukabil
özellikle namaz vakitlerinde bu inkılap, tasarruf ve ihsan daha
fazla gözüküyor. Namaz vakti bunların yansıması
olduğundan «o vakitlerde daha ziyade tesbih ve tazim ve hadsiz
nimetlerinin iki vakit ortasında toplanmış yekûnuna
karşı şükür ve hamd demek olan namaza emredilmiştir. «Cenab-ı
Hak niçin namazı emretmiş sorusun cevabı: bu
kainattan maksad-ı âla «tezahür-ü rububiyete karşı Ubudiyet-i
külliye-i insaniyedir.» yani Cenab-ı Hakkın yapmış
olduğu külli tecellilere mukabil namaz ile külli bir mukabele
etmemizi istiyor. iki vakit ortasında toplanmış nimetlerin
yekûnuna karşı şükür ve hamd demektir. Almış olduğumuz birşeye
karşı fiyat ödüyorsak Cenab-ı Hak verdiği
nimetlere mukabil fiyat olarak şükür ve hamd demek olan namazı
emretmiş.
• «iki vakit ortasında toplanmış nimet»...çok nimetler var ya:
Yeme içmeyi hiç saymıyorum vücut organlarının sürekli
çalışması, hergün güneşin çıkması vs.bir tarafa en büyük nimet
İMAN’dır.. Şualarda geçiyor. «iki vakit ortasında
toplanmış nimetlerin yekûnuna karşı şükür ve hamd demek» olduğu
için Namaz emredilmiş.
• İnkılabın lügat manası: bir şeyin kökten değişmesi. Tasarruf
ise kökten değişiklik içinde tasarruf edilmesi.
İhsan ise bunların insana bakması. Şükür ile hamd arasında fark
var. İleride söyleyeceğiz.
nurdersi.com - Murat Dursun
http://www.nurdersi.com/sesli/namazin-sureti-hakikati-manasimurat-dursun
NAMAZIN SURETİ-HAKİKATİ-MANASI (2)
-
• Normalde 1 tane namaz var ki buna Salât deniliyor. Fakat zaman
dediğimiz hakikat Salât-ı kübrayı bir anda
gösteremediğinden namazı merhameten vakitlere bölmüş. Mesela: 1
günde 24 saat var. Ömer Nasuh-i Bilmen
ilmahalinde 17 tane nafile namaz var 5 tane farz namaz. 1 tane
vitir namazı. Bir de farz-ı kifaye olan cenaze namazı
var. Toplam 24 tane namaz var.
9. Sözde 5 nükte var. Biz 1 ve 2 üzerinden duracağız.
• 1. NÜKTE: namazın manası
• 2. NÜKTE : ibadetin manası («acz ve fakr» için en mühim çare
namaz olduğunu burada söylüyor)
• 3. NÜKTE : varlık noktasından bakış
• 4. NÜKTE : zaman noktasından bakış
• 5. NÜKTE : enfüsî manası
1. NÜKTE: Namazın mânâsı, Cenâb-ı Hakkı tesbih ve tâzim ve
şükürdür. YANİ,
1) celâline karşı kavlen ve fiilen Sübhânallah deyip takdis
etmek;
2) hem, kemâline karşı lâfzen ve amelen Allahu ekber deyip tâzim
etmek;
3) hem, cemâline karşı kalben ve lisanen ve bedenen
Elhamdülillâh deyip şükretmektir
Bir tesbih bir takdis var. Tesbihmevcudattan yapılıyor. Takdis
ise Zat’a yapılıyor. Gülün güzelliği var bir de gülü
yapanın güzelliği var. Yukarıda «2 vakit ortasında» demişti.
Aşağıda söylediği herşey yukarıdaki o cümleyi anlamak için.
«2 vakit ortasında»ki nimetler için Cenab-ı Hakkı nasıl
tazim,tesbih ve şükür edeceğiz ?
• Celalini Sübhânallah deyip takdis etmek, tesbih değil. Takdis
Zat’a yapılıyor. Tesbih mevcudattan yapılıyor. mesela:
elmayı yedim «maşallah Cenab-ı Hak ne güzel yapmış bu elmayı»
dedim. Orada Cenab-ı Hakkın vasıflarını gördüm.
Takdis ise Zat’ındaki kusursuzluğu görmek. Cenab-ı Hak bir şeyi
yaptığı zaaan eksiksiz ve noksansız yapar. Onda bir
kusur bulamazsın. Mevcudatta hiç bir kusur olmadığı gibi onu
yapan Zat’ta da kusur yok. İşte nimetlerde bunu
görebilmek.
• «Kemâline karşı lâfzen ve amelen Allahu ekber deyip tâzim
etmek» o şey eksiksiz ve noksansız olduğu gibi
derece-i kemalde. İnsanların yaptığı sanatta kesafetten letafete
doğru gidiyor: 1950 ve 2014’te yapılan araba arasında
ne kadar fark var değil mi ? Kesafetten güzelliğe doğru gidiyor.
Ama Cenab-ı Hakk 2 vakit arasında eksiksiz, kusursuz ve
noksansız yaptığı gibi o şey derece-i kemalde. 500 kişilik
lokanta düşünelim. Oraya 2000 kişi gitse lokanta bununla baş
edebilir mi ? Bu dünyada Hz. Adem ve Havva anne babamız ve
çocuklar ile 10 kişi var. Bu kainat 10 kişiye servis yapıyor
şimdi ise 7 milyar insan var ve aynı malzeme ile aynı kalitede
servis yapılıyor. Kemal bu. İşte 2 vakit aralarında bunu
görebilirsek yukarıdaki cümleyi izah ediyor.
• Cemâline karşı:
-kalben
-ve lisanen
-ve bedenen Elhamdülillâh deyip şükretmektir». Lisanen ve
bedenen anlıyoruz... Ama kalben namaz kılmak ?
nurdersi.com - Murat Dursun
http://www.nurdersi.com/sesli/namazin-sureti-hakikati-manasimurat-dursun
NAMAZIN SURETİ-HAKİKATİ-MANASI (3)
-
1) Kalben namaz kılmak için (Ramazan risalesinde geçiyor): kişi
haramlardan kaçtığı müddetçe helalleri yapmaya
kabiliyet peyda eder.. Yani bir insan farz vazifelerini yapmak
mı istiyor ?
O zaman haramlardan kaçması lazım. « Def-i mefasid celb-i nef’a
raci olmuş bu zamanda.»
2) Onyedinci Sözde geçiyor: İbrahim asm “La-uhibbül afilin
(batıp gidenleri sevmem)» demiş.
Kalben namaz kılabilmek için İbrahim asm gibi batıp giden
şeylere karşı kalben bağlanmamamız lazım.
Eğer bağlanırsan kalben namaz kılamıyorsun, sureten kılıyorsun,
yani hareketleri yapıyorsun.
Mesela 500 milyarınız var, batıp gidecek bir bankaya yatırır
mısınız ? Kimse yatırmaz. İnsanın 500 milyar değil
tirilyonlardan daha kıymetli ömür, hissiyat, istidad sermayeleri
var... Bunları götürüp fani bir şeye yatırı mısın ?
Yatırıyorsun... Yatırınca kalben namaz kılamıyorsun:
1. Haramdan kaçmak gerekiyor
2. Batıp gidenlere karşı hissiyatları, cihazları bağlamamak
gerekiyor
İşaratü-l İ'caz 40’ta kalben namaz kılmak hakkında:
ِذيَن َالَّ ile قِيَن ُمتَّ arasındaki münasebete gelince:
Bunların biri tahliye َتْخِلَيه diğeri tahliye َتْحِلَيه dir.
(he ve ha harfi)
Tahliye َتْخِلَيه tathir etmek ve temizlemektir.
Tahliye َتْحِلَيه ise, tezyin etmek ve süslendirmek
mânâsınadır.
(İşaratü-l İ'caz Kur’an’da geçen kelimeler arasındaki
münasebetleri anlatıyor. Niçin Allah «İhdinas sirâtal
müstakîm»’de
sırat kelimesi yerine daha eş anlamlısı «tarık» ve «sebil»
kelimelerini kullanmadı.. Çünkü onlar umumi caddeyi ifade
etmediği,
mahalle sokak olarak kaldğı için.. umumi caddeyi ifade eden
«sırat» kelimesi kullandı gibi izah ediyor.
Burada da «takva sahipleri» ile «onlar» kelimesi arasındaki
münasebet nedir ? Neden Cenab-ı Hak müttakine’den sonra
«ellezine» ile başladı: tahliye (ha) ile boşaltmak manasında,
tahliye (he) süslendirmek manasına gelir diyor. Diyelim ki su
bastı burası çamur oldu, çamuru dışarı çıkarmanın adı tahliye
(ha ile) , boşalttık. Tahliyeden sonra tekrar kilim, koltukları
koyduk düzeni sağladık bu da tahliyedir (he ile), burayı tahliye
ettik (süsledik). Arasındaki münasebet ne ? Diyor ki: Bunlar
birbiriyle arkadaş olup, burada olduğu gibi, daima birbirini
takip ediyorlar. Onun için kalb, takvâ ile seyyiattan
temizlenir
temizlenmez, hemen onun ardında imanla tezyin edilmiş ve
süslendirilmiştir.
Yani insan kalbindeki o tahliyeyi, boşaltmayı yapabilirse
Allah’da (cc) orayı süslendirecek. Ne ile süslendiriyor ?
Kur'ân-ı Kerim, tahliye-i seyyiat-ı üç mertebesiyle
zikretmiştir:
Birincisi şirki terk, (boşaltmak, tahliye etmek)
İkincisimâsivayı terk,
Üçüncüsümâsivâullahı terk etmektir.
nurdersi.com - Murat Dursun
http://www.nurdersi.com/sesli/namazin-sureti-hakikati-manasimurat-dursun
NAMAZIN SURETİ-HAKİKATİ-MANASI (4)
-
Bu 3 kademede boşalttık.. Bu sefer Allah nasıl yapıyor ?
• Tahliye َتْحِلَيه ise, hasenat ile olur.
• Hasenat da, ya kalble olur veya kalıp ve bedenle olur veyahut
mal ile olur.
A'mâl-i kalbînin şemsi, imandır.
A'mâl-i bedeniyenin fihristesi, namazdır.
A'mâl-i mâliyenin kutbu, zekâttır.
Yani insan kalben tahliye işlemini yaparsa, maâsiyi (günahları),
şirki ve Allah’ın dışındaki her şeyi terk ederse bu sefer
Cenab-ı Hak da orayı ya namaz, ya iman ya da zekat ile
süslendiriyor.
İşte burada kalben namaz kılabilmek için tahliye işlemlerini
yapmamız lazım.
Biri İbrahim asm, ikincisi haramalardan kaçmak (helallere
kabiliyet peyda etmek için) , üçüncüsü de kalben namaz kılmak
için kalben tahliye & tahliye işlemlerini yapmaktır.
• En iyi namazı kim kılar sorusunun cevabı: Cenab-ı Hak kainatta
«inkılap, tasarruf ve ihsan» yapıyor ve buna mukabil
namaz emredilmişti. Cenab-ı Hakkın kainat içinde yapmış olduğu
inkılabı içindeki tasarruftan kendisine bakan ihsanı
gören kimse en iyi namazı kılar: O’da Muhammed aleyhüsselatı
vesselamdır.
• Namaz hareketleri tekrar mıdır ? Duruyoruz, eğiliyoruz,
kalkıyoruz..aynı işlemleri yapıyorsun, fatihayı ve aynı
tesbihleri,
tehlilleri okuyorsun. Zahiren aynı..peki değişen ne ? Değişen
«inkılap, tasarruf ve ihsan». Haraket aynı ama bu 3’ü
değişiyor. Bir insanın «ben namazı kıldım» diyebilmesi için
iradî ve ihtiyarî olarak bu manaları namaz hakaretlerinin
içinde geçirmesi gerekiyor ki «ben o namazı kıldım» desin..
Yoksa zaten namazın içindeki ve dışındaki bütün şartları
Cenab-ı Hak hazırlıyor. Suyu, getiren O. Vakti getiren O. Vücudu
çalıştıran O... İnsan ise iradî ve ihtiyarî olarak o 3
manayı hareket ve lafızların içinden geçirebilirse «o namazı
kıldım» diyebiliyorsun
• Namazın hakaretleri tekrar değildir, mana farklıdır. Buna bir
örnek: 70lik pimaş boruları düşünelim. İçinden su mu,
doğal gaz mı, elektrik kablosu mu, kanalizasyon mu geçiyor belli
değil dışarıdan bakınca. Bu boruları safa durmuş
insanlar farz edelim: şimdi bu insanın içinden ne geçiyor ?
Elektrik faturası mı, doğal gaz mı yoksa bu 3 vasıf mı geçiyor
?
Cenab-ı hakk’ı şükür ve hamd hissi mi geçiyor ? Zahiren
hakaretler aynı gibi.. Merdiven çıkarken yaptığımız gibi..
• Namaz hangi esmanın tecellisidir ? Başka isimlerde olabilir
ama ben 3 tane tesbit edebildim.:
1- RAB ismi, 2- İLAH ismi 3- SELAM ismi. Her namazdan sonra
«Allahümme entesselamü ve minkesselamü» diyoruz.
Selam: huzur, barış, güven, rahatlık,.. Bir insanın namaz
kılmadığı sürece ahiret ve dünya rahatı yoktur.
SELAM ismi en azami derecede namaz ile tecelli eder.
«inkılap, tasarruf ve ihsan» ise RAB isminin tecellisi ile
oluyor.
RAB inkılaba bakar. SELAM tasarrufa bakar. İLAH ihsana
bakar..
nurdersi.com - Murat Dursun
http://www.nurdersi.com/sesli/namazin-sureti-hakikati-manasimurat-dursun
NAMAZIN SURETİ-HAKİKATİ-MANASI (5)
-
« Rabbinnas, Melikinnas, İlahinnas ».. Burada bir sığınaktan
bahsediyor. En büyük sığınak da namazdır. Peygamber asm
başına bir felaket geldiğinde hemen namaza dururdu. Üstad Hz.
«acz ve fakr» için en mühim çarenin namaz olduğunu 2.
Nüktede söylüyor.. «başım ne zaman sıkışsa namaza iltica ederim»
diyor...(Şualar ve Lem’alarda geçiyor).
«Dergâh-ı İlâhîde abd kendi kusurunu ve acz ve fakrını
görüp»,
«abd, kendi zaafını ve mahlûkatın aczini görmekle,»,
«abd, kendi ihtiyacını ve bütün mahlûkatın fakr ve
ihtiyâcâtını»..2. nüktenin başında bunları söylüyor ve 2. Nüktede
ve
sonunda diyor ki: «namazın ef'âl ve akvâli bu mânâları tazammun
ediyor ve bunlar için taraf-ı İlâhîden vaz edilmişler.
Yani İbadetin manası ve Namazın manası aynı değil. İlah ismi
Namazı neden koydu ? İnsan kendi aczini, fakrını ve bütün
mahlukatın aczini görüp, kendi ihtiyacını ve bütün mahlukatın
fakr ve ihtiyacını toparlayıp Cenab-ı Hakka takdim edecek.
Serasker makamı: Mesela onbaşı 10 kişiyi, yüzbaşı 100 kişiyi,
binbaşı 1000 kişiyi komutanına takdim ediyor..
İnsan ise bütün mahlukatı takdim etmek için bu ibadet taraf-ı
İlâhîden vaz edilmiş.
3. NÜKTE: Cenab-ı Hakkın bir kanunun var: külliyatı cüziyyata
koyar. Bu kainat küll’dür, insan ise içinde bir cüz’dür..
Kainatı insanın içine koymuş. İnsan bir küll’dür, herbir uzvu
ise cüz’dür. Herbir uzvuna insanın özelliğini koymuş..
Saçı, parmak izi gibi.
« Nasıl ki insan şu âlem-i kebirin bir misal-i musağğarıdır
(alem-i kebiri insana koymuş) ve Fâtiha-i Şerife şu Kur'ân-ı
Azîmüşşânın (Kur’an küll, Fatihanın içine koymuş) bir timsal-i
münevveridir. Namaz dahi, bütün ibâdâtın envaını şamil
bir fihriste-i nuraniyedir (ibadet burada küll. Namaz ise
ibatler içerisnde cüzdür. Namazın içerisne koymuş bütün
ibadetleri). Namazın içinde her şey var.. İslamiyetin 5 farzı:
kelime-i şehadet. Oruç (yemek-içmek yok, kıbleye dönmesi
hac oluyor, beden hareketleri ile zekat veriyorsun..Cenab-ı Hak
öyle bir şey yapmış ki bütün mekan ve zamanlardaki ne
kadar ibadet varsa onları bir noktada görmek istemiş. O da
namazdır. (Namazını kılmadığı zaman insan bütün
bunlardan mahrum kalıyor. Onun ne vücud alemi, ne
muhatabiyeti..hiçbir şeyi olmaz. İnsan Namazda inkişaf etse ta
Nur-u Muhammediye kadar gidebilir. Adem ve vücud alemleri var.
Namaz kılmakla vücud alemlerine sahib oluyor.
Vücud alemi ne ? Alem-i mana, alem-i Nur, alem-i misal..vücud
alemidir.
Biz namaz kılınca bu vücut alemlerine sahib oluyoruz. Namaz
kılmayınca adem oluyor. Mümün ve kafir düşünelim.
İkisi de öldü. Ruh ölmüyor ama cesed dağılıyor. Müminin ruhu
için o vücut alemleri var.. oralara gidebiliyor. Ama
kafirin böyle alemleri olmadığı için ruhu ademe düşüyor..kafirin
ruhunun gidecek yeri yok. Ruh için en büyük azap,
sıkıntı bu. Çünkü ruhun bir yere kayıtlı olmama özelliği var.
Üstad diyor ki «ben ademe düşmektense Cehennemde
kalmayı tercih ederim». Çünkü cehennem vücud alemidir). 300
yapan bir ferrarim olsa ama gidecek yolum yok.
Arabanın olmamasından daha büyük sıkıntıdır. Ruh ise cevelan ve
seyran etmek ister ama gidecek alemi yok!
işte o alemleri Namazla kazanıyorsun. Hadiste geçiyor. Namazı
tamam olanın diğer amelleri de tamamdır) ve bütün
esnâf-ı mahlûkatın elvân-ı ibadetlerine işaret eden bir harita-i
kudsiyedir.»
nurdersi.com - Murat Dursun
http://www.nurdersi.com/sesli/namazin-sureti-hakikati-manasimurat-dursun
NAMAZIN SURETİ-HAKİKATİ-MANASI (6)
-
4. NÜKTE: zaman noktasından anlatıyor biraz uzun olduğu için
Şualara bakılabilir. Nüktenin sonunda: «Demek asıl
vazife-i fıtrat ve esas-ı ubûdiyet ve kat'i borç olan farz
namaz, şu vakitlerde lâyıktır ve enseptir.» Namaz kılmanın
fıtri
bir borcu eda etmek olduğunu söylüyor Üstad. Cenab-ı Hak bize
bir fıtrat vermiş. Arıya bal, tavuğa yumurta yapma
fıtratını vermiş. Onların bal ve yumurta yapması fıtrat
borçlarını etmesidir.
İnsan da namazını kılarsa fıtrat borcunu eda etmiş oluyor.
Yavru deve annesine sormuş: «anne bizim neden hörgücümüz var ?»
- «çölde uzun mesafeye gittiğimiz için»
«bizim neden boynumuz eğri ?» -«çölde kum fırtınası olunca
önümüzü daha görelim diye». «neden bizim toynaklarımız
diğer hayvanlardan farklı ? «çölde yük taşırken kuma batmayalım»
diye cevap vermiş annesi. Yavru deve kendilerinde olan
bu cihazlara çok şaşırmış, sonra demiş ki «peki anne bizim bu
florya orman çiftliğinde ne işimiz var ?»
Bunu gibi bu cihazla, bu hissiyatla, bu latifelerle namaz
kılmayan insanın dünyada işi yok.. Fıtratından bunlar olduğu
için
namaz kılmayan adamı sistem kabul etmiyor. Şafi mezhebinde namaz
kılmayanın hükmü ölümdür. Sistemde yeri yok yani.
Namaz bir borcu fıtrat eda etmektir.
HAKİKAT-I NAMAZ nedir ? 16. Söz, 4. şua: « İşte, ey tembel
nefsim! Bir nevi mirac (miracın nevileri var: hastalık , çok
zor durumda kalmak.. bir mirac olabilir. İbrahim asm’a ateş
mirac olmuş. Tufan Nuh as için bir mirac olmuş) hükmünde
olan namazın (bizim kıldığımız namaz da bir nevi miractır.
Miracın hakikatini taşıyor) hakikati sabık temsilde bir nefer
mahz-ı lütuf olarak huzur-u şahaneye kabulü gibi, mahz-ı rahmet
olarak Zât-ı Celîl-i Zülcemâl ve Mâbûd-u Cemîl-i
Zülcelâlin huzuruna kabulündür.
«sabık temsilde».. Bir önceki paragraftaki temsilde diyor ki:
bir er nizamiyeye girdi. Onbaşı, çavuş, teğmen, üsteğmen,
binbaşı, yarbay, albay ve genelkurmay başkanı..gibi rütbeler,
mertebeler var. Bu kadar mertebelerden geçmeden bu erin
genelkurmay başkanı ile görüşebilmesi için senelerce çalışması
lazım ki kurmay başkanı ile görüşebilsin. Ama
genelkurmay başkanı «nizamiyedeki eri huzuruma getirin» demesi
genelkurmay başkanının ere bir lutfu oluyor.
İşte hakikat-i namaz da kul ile Allah arasındaki mesafenin
kaldırılıp, bu çok uzak mesafedeki insanın huzura alınmasıdır.
Bu uzak mesafenin Allah tarafından kaldırılmasıdır namaz. O
mesafe akrebiyet ile yakın ama kurbiyet noktasında çok
uzak. İnsan çok zalim ve cahildi. Cenab-ı Hak ile görüşmekten
çok uzaktı. O zaman «mahz-ı lütuf olarak huzur-u şahaneye
kabulü gibi, mahz-ı rahmet olarak Zât-ı Celîl-i Zülcemâl ve
Mâbûd-u Cemîl-i Zülcelâlin huzuruna kabulündür.» Hakikat
noktasında sen namaz kılmıyorsun Allah seni huzurna alıyor.
Herhangi bir namazı kılmayan (öğle veya ikindi) için diyebiliriz
ki «Allah onu huzuruna kabul etmemiştir».
Allah’ın huzura kabul ettiğinin alameti beşer dünyada namaz
kılabiliyor. Huzura kabul edilmediğinin alameti namaz
kılamamaktır. Suret noktasında namaza emir var ama hakikat
noktasında sen kılmıyorsun sana namaz kıldırılıyor.
Buna örnek aradım, külliyatta bir kaç tane buldum: mesnevi-i
nuriyede: « bir nimetin vücudu o nimetin umum
mukeddamatına ve şeraitine terettüp eder» diyor.
nurdersi.com - Murat Dursun
http://www.nurdersi.com/sesli/namazin-sureti-hakikati-manasimurat-dursun
NAMAZIN SURETİ-HAKİKATİ-MANASI (7)
-
Yani bir sürü şartlar olacak ki o nimet olsun. Mesela «bir
bahçede sulama cetveli var. O cetvelin deliğini açmayan adam o
bahçedeki nimetlerin olmamasına sebep oldu». Mesela «niyet ettim
Allah rızası için namaz kılmaya» demek bir şarttır. Bu
şarttan sonra sistem zaten kurulu.
Sen niyetin ile sisteme katılıyorsun. Vakit, su var, vücut
organları çalışıyor.. Niyet etmekle sisteme entegre oluyorsun.
Mesela elimdeki bir parmak kopsa sonra onu yerine taksam bütün
vücutla bağlantısı tekrar sağlanıyor. Bunun gibi sistem
kurulu.. insan ise niyetle oraya dahil oluyor.
21. Sözde Üstad Hz.leri diyor: «niyetin elektrik düğmesine
dokunmak gibidir». Mesela dışarıda zulmet burada ise nur var.
İkisi zıttır. Bir yerde beraber cem olmuyor. Bunu kapatırsan
karanlık geliyor. Açarsan karanlık gidiyor. Sistem kurulu.. sen
ya
açıyorsun ya kapatıyorsun. Aynen bunu gibi namaz içinde o sistem
kurulmuş. «niyetin ise elektrik düğmesine dokunmak
gibi» hissiyatlar, latifler, akıl vs. herşey aydınlanıyor.
Az önce söylediğimiz gibi Hakikat-ı namazda 24 saat var.
Ve 24 tane namaz var: 17 nafile, 5 Farz, 1 Vitir, 1 Farz-ı
kifaye. Ama toplamda 1 tane namaz var o da Salât olarak ifade
ediliyor. Bu namazı da Muhammed asm kıldırmış.
« Evet, bak: O zât, nev-i beşere imamdır. Mescidi, yalnız
Ceziretü'l-Arab değildir, küre-i arzdır. Cemaati de yalnız
zamanın
insanları değildir. Belki Âdem zamanından kıyamete kadar herbir
asrın halkı bir saf olup,
bütün asırlar safları onun arkasında, onun duasına "Âmin"
diyorlar. (Reşha) »
Küre-i arzı bir cami, mescit gibi düşündüğümüz zaman biz şu anda
14. safta oluyoruz (14. asır). Ama sen terakki ve inkişaf
edersen ön saflara da geçebilirsin. Namaz hakikatinin bir manası
da 1 namaz olması. Fakat zaman dediğimiz hakikat bu
SALÂT’ı göstermeye elverişli olmadığından dolayı namazın
vakitleri var. O tek namazı da Muhammed asm kıldırıyor.
Üstad Hz.leri 9.Şua ve 10. Sözde söylüyor: «hiç mümkün müdür ki
bu kainatı onun için yarattığı zat-ı ruhani şimdi diri ve
hay olmasın.
Şecere-i hilkat haritasında zaman Levh-i mahv ve isbattan
başlıyor. Zeynel Abidin Hz.leri inkişaf etmiş, hissiyatları
Arş’a,
Kürs’e dayanmış. Oraları geçtiği için 1000 rekat namaz
kılabiliyor. Çünkü zamana tabi değil.
Üstad Hazretlerinde Yatsı namazında, İmam-ı Rabbani
Hazretlerinde Sabah namazında olmuş bu. Namaz vakitleri zaman
ile olduğu için inkişaf eden zatlar zamanın dışına çıkıyor.
Namazın 12 şartı var. Salâtın ise yukarıda geçen 3 farzı var
(S.43).
Böyle olunca levh-i mahv ve isbattan çıkıyorsun (zamanın:
hakikati Levh-i mahv ve isbat. Sureti ise Levh-i mahfuzdur.
Sureti
ise onun ip,şerit, nehir..olması).
Zamana tabi olan bir ruh 5 vakit kılacak. Zamanı geçen bir Ruh
(kalb ve ruhun derece-i hayatına çıkınca) Salât’a giriyor.
Şöyle
geçiyor: «bir nevi huzura kabulün olan namaz ile». Tasarruf,
inkılap ve ihsana mazhar olan bir ruh Salâta kıyam ediyor.
Salâta kıyam edince beden arzda namaz kılıyor.
nurdersi.com - Murat Dursun
http://www.nurdersi.com/sesli/namazin-sureti-hakikati-manasimurat-dursun
NAMAZIN SURETİ-HAKİKATİ-MANASI (8)
-
nurdersi.com - Murat Dursun
http://www.nurdersi.com/sesli/namazin-sureti-hakikati-manasimurat-dursun
Kur’an-ı Kerimde bir ayet var «orta namaza dikkat edin» diyor.
Orta namaz için ulema ve tefsir alimlerin bir kısmı ikindi,
bir kısmı sabah, bir kısmı Cuma, bayram namazıdır demiş.
Risaleden gördüğüme göre Orta namaz: Üstad zamanı tarif
ederken zaman hatt-ı müstakim üzere gitmez diyor. Dairevari
gidiyor.
Ve TESBİHAT: Üstad Hz.leri tesbihatı Risale-i Nur’da farz gibi
anlatmış..Normalde Salâtın ve Namazın tesbihatı
aynı değildir. Namazın tesbihatı camilerde yapılıyor Salâtın
tesbihatı ise bizim Nurcuların yaptığı tesbihattır.
Bunu nereden çıkarttık ? Kastamonu Lahikası 103: «Namazdan
sonraki tesbihatlar tarikat-ı Muhammediyedir (a.s.m.)
ve Velâyet-i Ahmediyenin (a.s.m.) bir evradıdır. O nokta-i
nazarda ehemmiyeti büyüktür.» diyor ve son olarak:
«Demek tesbihat-ı salâtiyenin çok ehemmiyeti var.» Namazdan
gelip salâta bağlıyor.
Son olarak 4. Sözde Namazı bilet ve defineye benzetmiş: «büyük
hâkim, iki hizmetkârını, herbirisine yirmi dört altın
verip,.."yol ve bilet masrafı yapınız «" dedi. Hakikate tatbik
edersek 24 altın Zamandır yani 1 gün. Bilet ise namazdır.
Namazın kendisi yaptığımız hareketler değil. O hareketler ile
biletin içindekileri dolduruyoruz. Bilete göre metrobüse,
uçağa, gemiye, tramvaya binerim... Mesela benim cebimde,
cüzdanımda para yok, bilet alamam. 10. Sözde Üstad
Hz.leri diyor: «kalb cüzdanında letaif ve havas parası olması
lazım.» ki bilet alabileyim.
Dairenin neresinden tutarsam ortası olur ? Orta namaza dikkat
edin
demek, «bütün namazlara dikkat edin» demektir. Üstad Hz.leri
bu
ayeti İhlas risalesinin başına aldığı için «ihlaslı namaza
dikkat edin»
demektir. İhlassız iman, İman değildir diyor İşarat-ül
İc’azda.
NAMAZIN SURETİ-HAKİKATİ-MANASI (9)
-
• O para nedir ? İnkılap, Tasarruf, İhsan. Bunları görünce
kalpte mana oluyor. . O zaman kalben zengin oluyorsun.
Manevi noktadan bilet alacak paran oluyor. Kalp cüzdanında
bunlar varsa senin letaif ve hissiyatın oluyor ve bilet
alabiliyorsun. Bilet almışsan eylemde namaz gözükür. Fıkıhta
cem-i takdim ve cem-i tehir var. Mesela bilet aldım
İzmir’e gideceğim telefon açıyorum «yarın geleceğim» diyorum.
Yani tehir ediyorum. Veya diyorsun «ben şimdi gelebilir
miyim?» «gel, yer var» diyorlar. Bu kez takdim yapıyorsun. Aynı
şekilde namaz için birleştirmek ve tehir var. Bazıları yok
diyor ya.. Halbuki var..bilet dediği için.
Namazın define olması: 30-40 sene define arayan bir defineci
sonunda defineyi bulsa «bu kadar sen uğraştı ama değdi»
derler. Çünkü defineyi buldu artık. Üstad z.leri defineye
benzettiği için Namaz Hakikati definedir. Birebir Cenab-ı Hak
ile
mukabele etmek, o hakikati yaşamak..işte bunu yani kalben namaz
kılmayı insan sürekli araması lazım.
Eğer aramıyorsa defineyi aramıyor demektir. Surette kalıyor.
Allah (cc) ile mülakki olmayı her daim aramak gerek.
50-60 sene sonra tak diye yakaldın.. İşarat-ül İc’azda Üstad
Hz.leri diyor. «sağ el sürekli çalıştığı için sol elden
kuvvetlidir». Defineyi arayan kimse, defineyi aramayan kimseye
göre herzaman üstündür.
İmam-ı Azam efendimiz bu defineyi bulmuş. kaybetmemek için şöyle
yapmış: kendisi manifaturacılık yapıyor. Başka
tarafa kervan gönderiyor. Kervan gönderdiği adama diyor ki: sana
vediğim bu malzemeleri satarken kumaşın birinde
defolu olup olmadığını sattığın adama söyle. Bilerek alsın o
kumaşı. Adam tama diyerek gidiyor, 2-3 ay sonra geliyor.
Malları satmış, parayı İmam-ı Azam’a teslim ediyor. İmama-ı Azam
«sana dediğim gibi yaptın mı» diyor ? Adam böyle
yapmayı unuttuğunu söylüyor. İmam-ı Azam o bütün parayı ihtiyaç
sahiplerine dağıtmış.
Eğer böyle yapmamış olsaydı şeytanın eline malzeme vermiş
olacaktı. Hz. Osman’da ticaret kervanı göndermiş. Kervan
gece vakti geri döndüğünde Hz. Osman teheccüt kılıyormuş.
Devlerin çıngırak sesi ile kendi kervanı oluğunu anlamış.
Ne kadar kâr ettiğini düşünmüş. Sabahleyin o paranın hepsini
ihtiyaç sahiplerine dağıtmış.
Yani şeytan da namazın içinde bir birim. Onun zemininde ifade
ediliyor. Vücut, ademde ifade ediliyor. Şeytansız namaz,
namaz değil zaten.. Haram yoksa farz da yoktur.
• Hadise göre: Peygamber asm miraca çıkıyor Cebrail as ile.
Cebrail as durmuş. Niye durduğunu sormuş.
Cebrail as demiş: « ya Muhammed (asm) Rabbin şu an namaz
kılıyor».
Allah’ın cc namaz kılması ne demek ? Üstad Hz.leri diyor: bazen
bir anahtar hazine kadar kıymetli olur. Hazine Kur’andır.
Anahtar Risale-i Nurdur. Özellikle 24. Sözde müteşabih hadislere
nasıl bakılacağına dair 12 asıl var. Ne kadar hadis tefsir
kitabı varsa üstad Hz.leri onları sıkmış, özü 12 asıl olmuş. 12
asılı bilen, tatbik edebilen kimse müteşabih hadislere bir
nokta-i nazar atabilir. Mesela bir hadiste geçiyor ki: «Allah’ın
iki eli var». Ne demektir bu ? El ile iş yapılır. Cenab-ı Hak
kainatta ne ile iş yapıyor ? Cemal ve Celal ile. Mesela gündüz,
sağlık, ilham, yaz cemalîdir. Gece, hastalık, vesvese, kış
celalîdir. O zaman diyebilirsin ki Allah’ın iki eli Celal ve
Cemaldir.
nurdersi.com - Murat Dursun
http://www.nurdersi.com/sesli/namazin-sureti-hakikati-manasimurat-dursun
NAMAZIN SURETİ-HAKİKATİ-MANASI (10)
-
• Allah’ın cc namaz kılması ise: 9. Sözün başındaki «inkılap,
tasarruf ve ihsan»dır. Hakiki namaz budur. Hakiki namazı
Cenab-ı Hak kıldırıyor, müezzin ise Muhammed asm’dır. Namazın
içerisi: «inkılap, tasarruf ve ihsan». Namazı biz eğilip
kalkmak ile yapıyoruz. Hakikat-ı namaz ize Cenab-ı Hakkın her an
kainatta «inkılap, tasarruf ve ihsan» yapmasıdır.
Bizim namazda yaptığımız hakaretler ise anahtar gibi. Namazın
kendisi değil namaza giriş hazırlıkları. Mesela biz abdest
alıyoruz. Bununla ruha Cenab-ı Hakkın karşısına çıkacağımız
bilincini yüklüyoruz.
• K.103: « Kardeşlerimizden birisinin namaz tesbihatında tekâsül
göstermesine binaen dedim: Namazdan sonraki
tesbihatlar tarikat-ı Muhammediyedir (a.s.m.) ve Velâyet-i
Ahmediyenin (a.s.m.) evradıdır. O noktadan ehemmiyeti
büyüktür. Sonra, bu kelimenin hakikati böyle inkişaf etti: Nasıl
ki, risalete inkılâp eden velâyet-i Ahmediye (a.s.m.)
bütün velâyetlerin fevkindedir. Öyle de, o velâyetin tarikatı ve
o velâyet-i kübranın evrad-ı mahsusası olan namazın
akabindeki tesbihat, o derece sair tarikatların ve evradların
fevkindedir.»
Tesbihat bu yüzden önemli: risalete inkılâp eden velâyet-i
Ahmediye (a.s.m.)’ın evradıdır tesbihat. Tarikattaki şeyhinde
evradı var ama önemli olan kısa veya uzun yapmak değil. Aslını
yapmaktır.
Tarika-ı Muhammediye asm Tesbihattır.
• K.103: « Bu sır dahi şöyle inkişaf etti ki:
Nasıl zikir dairesinde bir mecliste veyahut hatme-i Nakşiyede
bir mescidde birbiriyle alâkadar heyet-i mecmuada
nuranî bir vaziyet hissediliyor. Kalbi hüşyar bir zât namazdan
sonra ُِسْبَحاَن هللِا، ُسْبَحاَن هللا deyip tesbihi çekerken,
o daire-i zikrin reisi olan zât-ı Ahmediye aleyhissalâtü
vesselâmın müvacehesinde yüz milyon tesbih edenler,
tesbih elinde tesbih çektiklerini mânen hisseder. O azamet ve
ulviyetle هللاِ ُسْبَحاَن هللِا، ُسْبَحاَن der.
Sonra o serzâkirin emr-i mânevîsiyle, ona ittibaen ِِ،
َاْلَحْمُد لِِلٰه
َاْلَحْمُد لِِلٰه dediği vakit, o halka-i zikrin ve o çok geniş
dâiresi
bulunan hatme-i Ahmediyenin (aleyhissalâtü vesselâm) dairesinde
yüz milyon müridlerin ِِ، َاْلَحْمُد لِِلٰه
‘َاْلَحْمُد لِِلٰه larından
tezahür eden azametli bir hamdi düşünüp içinde َِاْلَحْمُد
لِِلٰه ile iştirak eder, ve hâkezâ ُهللَاُ َاْكْبُر، هللَاُ َاْكَبر
ve duadan
sonra َُه ِاالَّ هللا َه ِاالَّ هللاُ، اَل ِاله اَل ِاله otuz üç
defa o tarikat-ı Ahmediyenin aleyhissalâtü vesselâm halka-i
zikrinde ve hatme-i
kübrasında o sabık mânâyla o ihvan-ı tarikatı nazara alıp o
halkanın serzâkiri olan zât-ı Ahmediye aleyhissalâtü
vesselâma müteveccih olup َاْلُف َاْلِف َصاَلٍة َوَاْلُف َاْلِف
َساَلمٍ َعَلْيَك َيا َرُسولَ هللِا der, diye anladım ve hissettim
ve hayalen
gördüm. Demek tesbihat-ı salâtiyenin çok ehemmiyeti var.»
namazdan sonraki tesbihatta «o daire-i zikrin reisi olan Zat-ı
Ahmediye (asm) müvacehesinde ve onun manevi
emriyle «Suphanallah, Elhamdüllilah» deyince..yani serzâkirin O.
Nasıl müezzin «Suphannalh» diyor diğerleri tesbih
çekiyor onun gibi namazı kıldıran Cenab-ı Hak. tesbihat-ı
yaptıran Muhammed aleyhissalâtü vesselâm.
«Salât-ı kıyamda» deyince onu namaz diye tercüme etmişler
halbuki Salât yani inkılap, tasarruf ve ihsan yapıyor.
Kainatı an be an inkılap, tasarruf ve ihsan yapıyor
demektir.
nurdersi.com - Murat Dursun
http://www.nurdersi.com/sesli/namazin-sureti-hakikati-manasimurat-dursun
NAMAZIN SURETİ-HAKİKATİ-MANASI (11)
-
• «kardeşlerimizden birinin namaz tesbihatında gösterdiği
geveşekliğe binaen» denilmişti yukarıda. HAKİKATİ inkişaf
etti ve en son denildi ki «Demek tesbihat-ı salâtiyenin çok
ehemmiyeti var». Burada «namaz tesbihi » demedi
«tesbihat-ı salâtiye» dedi..ayrı bir şey demek ki..
• Üstad Hz. 5. Şuada diyor ki ahir zaman ile ilgili hadislerin
hepsi mütaşabihtir biri hariç. O da güneşin batıdan
doğması. Diğerleri tabir ve tevil edilmesi lazım diyor.. «İsa as
gelecek, mehdiye namazda tabi olacak» bu hadise bir
nokta-i nazar: Namaz zahirde « kıyam, rüku, kıraat». Ama
hakikatte «inkılap, tasarruf, ihsan». İsa as’ın gelip
Mehdiye «namazı sen kıldır» demesi «bu inkılap, tasarruf ve
ihsanı sen yap» denilebilir bil-mana..
Barla Lahikasında açık şöyle bir ifade var: «Risale-i Nur ahir
zamanda gelecek İsa as’mın vekilidir»
Mesela Risale-i Nur Eyyüpvari, İbrahimvari, Yunusvari, Nuhvari
ve İsavaridir..yani bu söylediğimiz hakikat noktasında.
İsavaridir yani ölü kalpleri diriltiyor. «Risale-i Nur
akıllarda, kalplerde ve ruhlarda inkılap yapar». İnkılap yapınca
orada
kendi manasıyla tasarruf eder. Tasarrufla inşaa edilen insan da
Allah’a ihsanda bulunur. Allah’da en büyük ihsan etmiş
olur.
• İsa as neden namazda mehdiye tabi olsun ? Demek inkılap,
tasarruf ve ihsan var.İnkılap Suphanallah’a bakıyor.
Ama dikkat ederseniz 9. Sözde sıralama şu şekilde (camideki gibi
değil): «zülcelali Suphanallah», «zülkemali Allahu
ekeber», «zülcemali Elhamdülillah» Önce Suphanallah, sonra
Allahu Ekber diyor. Bunu diyebilen belirli bir mesafeye
gelmiş ve Allah’a takdim makamına çıkmış. O zaman Elhamdülillah
der.
Ortada Elhamdülillah diyoruz ama 9. Sözde Elhamdülillah’ı sona
koymuş.
Yani Üstad Hz.leri tesbihatı bir farz gibi anlatmış. Bil manası
Allahu alem şudur: iştirak-ı amal-i uhreviyede şarttır.
Bir insan tesbihat yapmazsa amal-i uhreviyeden mahrum kalır.
Namaz kıldıktan sonra tesbihat yapmadan kakmayın.
Eğer çok işiniz varsa 33 tesbihi yaptıktan sonra geri kalanı
daha sonra yapabilirsin işini yaparken ya da sokakta
(ezberden). Namazın tesbihleri namazın çekirdekleri hükmünde
olduklarından onu namazın hemen ardından orada
yapmak lazım. Namazı kılabilirsiniz ama «Suphanallah,
Elhamdülillah, Allahu ekber»i yapmazsınız çünkü zordur adeta
hulasasıdır.
Namaz ve tesbihattan daha zor olan ise duadır. Duada elinle,
tırnağınla meşgul olursun, tavana, etrafa, hocaya
bakarsın. Dua için «SIRR-I UBIDİYETTİR» diyor.. Ubudiyet ve
İbadet arasındaki fark ise: İbadet belli bir zeminde
ve zamanda uygulanır. Namaz ve Oruç gibi.. Kulluk ise
Ubudiyettir. Allah Hâlık biz ise mahluk...bu ilişki
ubudiyettir.
Onun için cennette Ubudiyet devam edecek ama İbadet bitecektir.
Savm, Siyam ve Salât devam edecek ama Namaz
ve Oruç bitecektir. Oruç bedenseldir. Savm duygulara. Siyam ise
Ruha oruç tutturmaktır. İnkılap, tasarruf ve İhsan gibi.
Rislaede «Ramazanın savmı, Ramazanın Siyamı, Ramazanın Orcuu»
diye geçiyor. O ki 3’ü aynı neden farklı kullanıyor ?
İbadet belirli bir yerdeki İnkılap ve tasarruftan
bahsediyor..Namaz gibi. Salât ise Namaz değildir ama içinde
namaz
vardır.
nurdersi.com - Murat Dursun
http://www.nurdersi.com/sesli/namazin-sureti-hakikati-manasimurat-dursun
NAMAZIN SURETİ-HAKİKATİ-MANASI (12)
-
• Suphanallah: Kainatı Allah (cc) ile yorumlamak. Sıfatı, esması
ve efalinde cem-i nekaisiden müberra ve münezzeh olan
Allah’a denliyor Suphanallah. Yani onu tenzih ediyoruz. Yani
kainatı yorumlamaktan ifade edilen bir takdimdir.
• Allahu ekber ise: azamet ve kibriya için. Yani birbirne zıt
olan bu kainatı bir bütünmüş gibi yapması.. Yani bu
tasarrufatın
içerisindeki İhsan ile ifadelenişi.
• Sonra insanın ruhunda Allah’ın teayyün ve teşahhus etmesine
mukabil hamd.. Elhamdülillah. Bizde huzur olur.
Üstad gibi zatlarda ise huzur yok. Onlarda Huzur-u daimi var.
Bizde ise huzur an an olur..vurur, geçer. Dersteki veya
namazdaki huzur gibi. Yemek ve cinsellikte zevk vardır
maneviyatta ise huzur vardır. Kafirde huzur hiçbir zaman
olmayacak ama lezzet vardır. Huzur ve lezzet birlikte müslümanda
vardır. Huzru: hazır olan Zatın yansıması...
Allah (cc) sende hazır olunca sende huzur olur. Allah o namazda
hazır olmasa sende huzur olmaz sadece borcunu
ödemiş gibi olursun. Bizd huzur, büyük zatlarda huzur-u daimi
var. Huzurun sahibi ise Allah (cc). Huzurun sahibi kast
edilerek «Allah (cc) namazdadır» denilmiş.
• Zekai abi «kalbimde açılan pencereden, mânen daha serin ve
daha geniş nefes alıyorum» demiş Barla Lahikasında.
Bu hal o zatlarda var bende olmaz diye kendine zulüm yapma..şu
anda ders esnasında sende var..inkar etme bunu.
Hem Allah’a su-i zan olur hem de nimete küfran olur. Şu andaki
huzur Latife-i Rabbaniyenin Allah’ı müşahede ettiğini
gösteriyor. Latife-i rabbaniye Allah’ı (cc) görmese bizde şu
anda huzur olmazdı. Ama kör olası cehalet görmeyi göze,
işitmeyi kulağa, tad almayı lezzete indirgediği için bu
ölçülerin dışında biz anlayamıyoruz, kabul edemiyoruz.
Oysa ukuda biz görmeyi göz ile yapmıyoruz. Rüyada kulakla
işitmiyoruz. Bu birinci mertebe. Bunun 70 katı var.
«Latife-i Rabbaniyeti celb ve cezb eden namaz dahi» diyor 21.
Sözde. Latife-i Rabbaniye Allah’ı görmese huzur olmaz.
Bu derste 1.5 saaten beri kimse kıpırdamıyor hava almadığı
halde. Böyle bir şey olur mu ? Olmaz. Çocuklarda da var
olduğunu söylüyor Üstad. Emirdağındaki çocuklar için
«mekteblerde zoraki öğretilen bir şey..oysa çocuklar Risale-i
Nuru
yazıyorlar, dinliyorlar» diyor. Adam namaz kılıyor iki cihandan
geçiyor.. Allah’ı görmenin meratbilerindendir.
Latife-i Rabbaniye Allah’ı görüyor. Nasıl görüyor ? Çanak anten
uyduyu nasıl görüyor ve o gördüğü Tv’de filim olarak
gözüküyorsa.. Tv’den kasıt ceseddir. İçinde oynayan filim
hakikattir. Çanak anten den maksta Latfie-i Rabbaniyedir.
Uyduya misal Allah’tır. Ama çıplak gözle ne semadaki uyduyu ne
de çanak antenin içini göremezsin.
* * *
nurdersi.com - Murat Dursun
http://www.nurdersi.com/sesli/namazin-sureti-hakikati-manasimurat-dursun
NAMAZIN SURETİ-HAKİKATİ-MANASI (13)