-
derson, Music in History, New York 1954, s. 88; H. G. Farmer,
The Sources Arabian Music, Lei-den 1965; a .mlf .. "The Science of
Music in the Mafatih al-'Ulilm", Studies in Oriental Music (ed. E.
Neubauer). Frankfurt 1986, 1, 453-461; a .mlf .. "Müsikl", İA,
Yili, 678-687; Orhan Hançer-lioğlu, Düşünce Tarihi, İstanbul 1974,
s. 33; F. Rosenthal. The Classical Heritage in Islam, Lon-don 1975,
s. 225; O. Wright, The Modal System of Arab and Persian Music A. D.
1250-1300, London 1978, s . 20-30; A. Shiloah, The Theory of Music
in Arabic Writings, München 1979; is-mail Tunalı, Grek Estetik'i,
İstanbul 1983, s. 61-62; Özkan, TM/'lU, tür.yer.; Rauf Yekta, Türk
Mu-sikisi, tür. yer.; İlhan Mimaroğlu, Müzik Tarihi, İstanbul 1987,
s. 226; Hüseyin Sad ed din Are!, Türk MO.sikisi Kimindir, Ankara
1988; a.mlf., Türk Müsiklsi /'/azariyatı Dersleri (haz. Onur
Akdoğu), Ankara 1991; Mahmut Erol Kıllç, İslam Kaynak-lan Işığında
Hermes ue Hermetik Düşünce (yük-sek lisans tezi, 1989). MÜ Sosyal
Bilimler Ensti-tüsü , s. 76, 82; Evin İlyasoğlu, Zaman İçinde
Mü-zik, İstanbul 1994, s. 25-30, 77; Yalçın Çetinka-ya, İhuan-ı
Safa'da Müzik Düşüncesi, İstanbul 1995; F. Shehadi, Philosophies of
Music in Me-dieual Islam, Leiden 1995; E. Popescu-Judetz, Türk
Musiki Kültürünün Anlamlan (tre. Bülent Aksoy). İstanbul 1996;
a.mlf., Prens Dimitrie Can-temir (tre. Selçuk Alimdar). İstanbul
2000; Süley-man Erguner, Raüf Yekta Bey ue Türk Müsiklsi Üzerindeki
Çalışmalan (doktora tezi, 1997). MÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü;
Yalçın Tura, Türk Mü-sikfsinin Mes'eleleri, İstanbul 1988; Mehmed
Nu-ri Uygun , Safiyyüddin Abdülmü'min Urmeul ue Kitabü'l-Eduan,
İstanbul 1999; Ahmet Say, Mü-zik Tarihi, Ankara 2000, s. 165-167;
M. Cihat Can, XV. Yüzyıl Türk Müsikfsi /'/azariyatı: Ses Sistemi
(doktora tezi, 2001). MÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü; Ahmet Hakkı
Turabi. İbn Sina'nın Ki-tabü'ş-Şifa'sında Müsikf(doktora tezi,
2002), MÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü, s . 1-27; a.mlf., "Kind!,
Ya'kilb b. İshak (MGsiki)", DİA, XXVI, 58-59; M. Kemal Özergin,
"Geç Ortaçağ Klasik Musıkisinde Ezgi Dizileri", MLZrap, sy. 18,
İstanbul 1984, s. 4-6, 33-34; Alaeddin Jebrini, "Farab! (MGsiki)",
a.e., XII, 162-163.
Iii NURi ÖZCAN - YALÇrN ÇETİNKAYA
D FIKIH. Klasik fıkıh literatüründe mü-sikiyi tam olarak
karşılayacak Arapça bir kelime bulunmamakla birlikte güzel sesle
yapılan hemen bütün icralar sözlükte "se-si yükseltmek; bir sözü
mırıldanmak; şarkı, türkü, gazel, kaside vb.ni heyecan veri-ci bir
tarzda söylemek, okumak" anlamına gelen gına ve bu icraların
dintenilmesi sema' ile ifade edilir; gına ve teganni ke-limelerinin
çalgı aletlerini kapsayacak bi-çimde kullanımlarına da rastlanır.
İhvan-ı Safa'nın müsiki ve gına kelimelerini birbi-rinin yerine
kullanması ve Gazzali'nin gınanın en genel vasfının "hoş ses"
olduğunu söylemesi de gınanın bugün müzik adı ve-rilen icraları
büyük ölçüde ilgilendirdiğini göstermektedir. IV. (X.) yüzyıldan
sonra lahnın çağulu olan elhan kelimesinin mü-siki anlamında
kullanımı yaygınlaşmıştır. Klasik fıkıh literatüründe yer alan
müsi-
kiyle ilgili diğer belli başlı kavramlar şunlardır: Melah'i,
Iehv, meazif, huda (hıda), nasb, hezec, sinad, tağb'ir (tağylr),
tağrld, neşld, inşad, nihfıye, savt, terennüm, ed-var, şiir, tilave
(musikiyle ilgili kelimelerin islam kültür tarihi eserlerindeki
izahları için bk. İA, IV, 773-779; VIJl, 678-687; ayrıca bk.
Abdürrezzak es-San'anl, XI, 4-6). Kaynaklardaki bilgiler, İslam'dan
önce sa-natkarane şarkının mevcut olduğunu ve teganniyi meslek
edinen kadın okuyucu-lar vasıtasıyla geliştiğini göstermektedir.
Ancak meslekten muganniyeler hakkında "cariye" demek olan kayne
(çoğul u !ayan) kelimesi kullanılır, ayrıca bunlardan dacine,
mudcine, karine diye de söz edilirdi. Mu-gann'i kelimesi, heyecan
verici bir şekilde çekip kırarak ve uygunsuz işleri kapalı ve-ya
açık biçimde teşvik suretiyle inşad eden kimseler için kullanılırdı
(Herevl, s. ı96: İA, IV, 773) . Çalgı aletlerinin isimleri de gına
ile irtibatlı kavramlardan olup genellikle bu aletlerin "melah'i"
kelimesiyle ifade edil-diği, her tür içinde farklı isimlerle anılan
aletler bulunmakla birlikte telli çalgıların veter (çoğulu evtar).
vurmalı çalgıların küb, üflemeli çalgıların mizmar diye
adiandırıldığı görülür. Hadislerde yer alan müsi-kiyle ilgili temel
kavramlar "gına, meazif" ve "mezam'ir"dir. Mi'zetin çağulu olan
me-azifin zaman içinde farklı türden çalgı aletleri, mizmarın
çağulu olan mezamirin ise daha çok üflemeli aletler için
kullanıldığı bilinmektedir. Fakat bazı hadislerde mezamirin sesli
icrayı (Müslim, "Şalatü'lmüsatlrin", 235-236; Nesa!,
"İftitaJ:ıu'ş-şalat", 83) ve genel olarak çalgı aletlerini
(Bu-har!, "1deyn", 2: Müslim, "Şalatü'l-'ldeyn", ı 6) ifade ettiği
görülür. Ayrıca hadislerde telli çalgılardan barbat, kir, gubeyra
ve kınlnin, üflemeli çalgılardan zemmare ve sancın, vurmalı
aletlerden def, tabi, gırbal, ceres, halhal ve celacilin adları
geç-mektedir (hadisler ve sıhhat durumları hakkında bk. Düzenli,
İslam Kültür Tari-hinde MüsikT, s. 5, ı I 9; bu aletlerin
nite-likleri hakkında ayrıca bk. s. ı I O-I I I).
İslam alimlerince etraflı biçimde tartışılan gınanın ve çalgı
aletlerinin hükmü konusunda müstakil çalışmalar yapılmış ve geniş
bir literatür oluşmuştur. Nüveyri'-nin Nihayetü'l-ereb'inde gına
meselesi-nin hemen bütün yönleriyle incelendiğ i bir bölüm
bulunmaktadır (IV, I 33-341; V, I-I26). Gazzali de evliyadan
Ebü'l-Hasan el-Askalanl el-Esved'in gınaya karşı çıkanlara reddiye
olmak üzere kaleme aldığı bir eserden söz eder (İf:ıya', Il, 268;
bu konu-da yazılan başlıca eserlerin bir listesi için bk. Abdülhay
el-Kettanl, ll , ı 99-202)
MOSiKi
Bazı müellifler, az sayıdaki istisnalar dışında İslam
alimterinin gınayı kerih (haram veya mekruh) görme hususunda fikir
birli-ği içinde olduğunu ifade ederken bazıları . içlerinde sahfıbe
ve tabiln alimleriyle mez-hep imamlarının da bulunduğu birçok
ki-şinin semaı mubah saydığım belirtir ve on-lardan gına
dinleyenlerin isimlerini verir. Ekallerden ve aynı ekole mensup
alimler-den farklı görüşlerin ve çelişkili rivayetle-rin aktarılmış
olması, lehte ve aleyhteki görüşlerin ayet ve hadisleri e ve Selef
uy-gulamasıyla desteklenmesi, ayrıca gınanın çalgı eşliğinde olup
olmamasına ve kulla-nılan çalgının türüne göre farklı
değerlendirmelerin yapılması (Şehabeddin es-Sühreverdl, V, I 08;
Nüveyrl, IV, I 90-200; Şevkanl, VIII, IOO) bu konuda kesin bir
so-nuca ulaşmayı zorlaştırmaktadır. Gına ve sernam meşruiyetiyle
ilgili tavırlarda, dini mCısikiyle din dışı mOsikinin ve bunların
kendi içindeki türlerinin birbirinden ayırt edilmesi özel bir önem
taşımakla birlikte birçok tartışmanın bu ayırımları netleştirmeden
yapılmış olması da konuya ilişkin kanaat ierin sağlıklı biçimde
tesbiti açısından ciddi bir engel teşkil etmekte-dir. Dini müsiki
kapsamında ele alınan başlıca meseleler Kur'an-ı Kerim, ezan,
na-maz sonrası tesbih ve tehliller, mevlid-i nebl vb.nin nağmeli ve
makamlı olarak okunmasıyla tasawuf çevrelerinde görü-len sema ve
raks gibi uygulamalardır. Din dışı mCısikinin türlerinde kanaatleri
etkile-yen temel amil ise müziğin amacı, biçimi ve ortaya çıkardığı
sonuçlardır.
Fıkıh kitapları yanında konuyu özel ola-rak ele alan eserlerde
dört mezhep ima-mının genellikle gınayı ve bunu dinleme-yi tasvip
etmediği yönünde nakiller yapılmakta, mezhep alimlerinin de bunu
gü-nah (masiyet, fısk), haram, harama yakın rnekruh veya rnekruh
diye nitelediği be-lirtilmektedir. Bununla birlikte imam Şafil'nin
gınayı mubah, hatta bir kısım Şafiiler'in bazı durumlarda mendup
saydığı , yine bir kısım Hanefi meşayihinin ve Han-beli fakihinin
gınayı mutlak olarak mubah gördüğü, ayrıca Medineli alimierin gına
konusunda nisbeten ılımlı görüşlere sa-hip olduğu kaydedilmektedir.
Düğünde ve savaşta def ve davut çalınması dışında çal-gı aletleri
hakkında genellikle olumsuz bir tavır söz konusudur (mesela bk.
Sahnun, IV, 42 I : Gazzall, II, 267; Kasanl, v, ı 28-ı29:
Ebü'l-Ferec İbnü'l-Cevzl, s. 222-23 I; İbn Kudame. XIV, 162;
Nüveyrl, IV, 165: İbn Kayyim el-Cevziyye, I, 254-260: Osman b. Ali
ez-Zeylal, N, 22ı-222; Düzenli, İslam Kültür Tarihinde MüsikT, s.
ı3I-166). Za-
261
-
MOSiKi
hiriyye mezhebine göre gına ve çalgı alet-lerinden yararlanmak
mubahtır. Omanın haramlığı hakkında sahih bir hadisin
bu-lunmadığını söyleyen İbn Hazm bu konu-daki kanaatini özetle
şöyle açıklar: Arnel-ler niyetiere göredir. Kim müziği günah işleme
amacıyla dinlerse günahkar olur; AI-lah'a kulluk davranışlarını
güçlendirmek ve kendini hayır işlerine yönlendirmek maksadıyla
dinlerse itaat ve ihsan üzere-dir, bu fiili de dinin tasvip ettiği
işlerdendir. isyan veya taat niyeti taşımadan yap-tığında ise bunun
olumlu veya olumsuz bir hükmü yoktur; kişinin bahçesinde ge-zinti
yapması, elbisesini istediği renge bo-yaması gibi işlenmesi serbest
fiillerdendir ( el-Muf:ıalla, IX, 60)
Oınayı haram veya rnekruh görenlerin dayandığı belli başlı
deliller ve bunlara ve-rilen cevaplar şöylece özetlenebilir: 1.
Bazı sahabe ve tabi!n alimlerine nisbet edilen yoruma göre,
"İnsanlardan öyleleri var ki Allah'ın yolunu-ayetlerini-alay konusu
ya-parak halkı sinsice O'nun yolundan saptırmak için söz
eğlencesini satın alır. Küçük düşürücü azap işte bunlar içindir"
(Lok-man 31/6) mealindeki ayette geçen "leh-ve'l-hadls" (söz
eğlencesi, eğlendirici sözler) ifa-desiyle gına kastedilmektedir.
Bu yorumun taraftariarına göre ayet, Nadr b. Haris ad-lı şahsın
Fars memleketlerine ticaret için gittiğinde oradan şarkıcı kadınlar
getire-rek insanları Hz. Peygamber'in etrafından uzaklaştırmaya
çalışması üzerine nazil ol-muştur. Ayrıca bir hadiste (Tirmiz1,
"Bü-yü
-
bunun da haramın işlenmesine vesile ya-pılmasına karşı çıkıldığı
görülmektedir. Fa-kat gerek sahabe ve tabiin gerekse müc-tehid
imamların şarkı ve çalgı aletleri ko-nusunda genellikle olumsuz bir
tutum içinde oldukları, nikah, düğün, velime gi-bi sevinç
zamanlarında veya yol sıkıntılarını azaltmak yahut ıssız bir
ortamın yol açtığ ı tedirginliği gidermek gibi makul se-beplerle
izin verdikleri dikkate alınırsa , En-dülüslü bilginlerden İbn Hazm
ve İbnü'IArabi'nin ve diğer bazı hadisçilerin çalgı aletleri
aleyhine rivayet edilen hadisleri hadis rivayeti teknikleri
açısından zayıf ve hatta bir kısmını uydurma olarak nitele-melerini
ihtiyatla karşılamak gerekir. Ni-tekim şarkı dinlemeyi mubah sayan
İbn Hazm bile bundan uzak durulmasını da-ha faziletli
görmüştür.
Gınanın hükmü konusundaki kanaatin hukuki ilişkiler alanına
yansımaları daha çok şahitliğin reddine yol açıp açmama-sı , müzik
aletlerini satmanın hükmü ve müzik aletlerini telef durumunda
tazmin problemi gibi konularda ortaya çıkar. Şarkı söyleme ve
dinlemeye olumsuz yaklaşan fakihler genel olarak bunun adalet
vasfını etkileyeceği , dolayısıyla şahitliğin kabulü-nü
engelleyeceği kanaatindedir. Bu sonu-ca ulaşırken de daha çok kendi
dönemle-rindeki sosyal olgunun etkisiyle gınanın dinen yasak
eylemiere (fısk) yol açması ih-timaline ağırlık verdikleri ve bunu
meslek yahut meşgale edinenierin umumiyetle toplum nazarında
muteber sayılmayan iç-ki düşkünü kimseler olduğunu dikkate
al-dıkları anlaşılmaktadır. Nitekim Kasani'-nin konuya ilişkin bir
değerlendirmesinde musiki dinlemenin kalpleri incelttiği, an-cak
onunla fısk yapmanın helal olmadığı ifade edilmiştir (Beda'i', vı,
269) . Fakihle-rin çalgı aletlerine bakışının da bunların kendi
dönemlerindeki işlevi ve harama yol açan eylemiere katkı sağlayıp
sağlamaması ile irtibatlı olduğu, dolayısıyla müzik ve eğlence
araçlarının satımı ve tazmini konusunda görüş ayrılıklarının
bulunduğu görülmektedir. Mesela Ebu Hanife, barbat (ud) , davul,
mizmar (kaval, düdük, ney) ve def gibi eğlence aletlerinin satımını
-rnek-ruh olsa da- caiz gördüğünden bunlara ve-rilen zararın tazmin
edilmesi gerektiği , Ebu Yusuf ve Muhammed ise bu satırnın batıl
olduğu ve tazmin sorumluluğunun bulunmadığı kanaatindedir (a.g.e. ,
V, 144). Şafiiler, satım akdinin geçerli olabilmesi için satılan
şeyin yararlanılabilir nitelikte bulunmasını şart koştukları ve
müzik alet-lerinden elde edilen yararı da dinen yok saydıkları için
oyun- eğlence aletlerinin ko-
nu edildiği alım satımları batıl kabul et-mişlerdir. Maliki ve
Hanbeliler de aynı gö-rüşü benimsemiştir. İbn Hazm'a göre bu tür
aletlerin satımı helaldir, dolayısıyla ve-rilen zararın tazmin
edilmesi gerekir (el-Muf:ıallii, IX, 55).
islam dini insanın yaratılışının gereği olan maddi 1 bedeni
ihtiyaç ve istekleri ya-nında ruhi 1 manevi, bedii 1 estetik
ihtiyaç ve arzularını meşruiyet çerçevesinde kar-şılamasını mubah,
hatta bazı durumlar-da vacip görmüş , diğer birçok meselede olduğu
gibi mOsiki konusunda da ayrıntılı hükümler koymak yerine genel
ilke ve amaçları belirlemekle yetinmiştir. İslam alimleri
tarafından bir ihtiyaç olup olma-ması yanında amacı ve sonuçları
itibariy-le tartışılıp değerlendirilen mOsikinin ce-vazı için dinin
temel inanç, amel ve ahlak ilkelerine aykırı olmaması, haramların
işlenmesine yol açmaması, başkalarının hak-kını ihlal etmemesi şart
koşulmuş, zama-na ve somut olayın özelliklerine bağlı ay-rıntılar
bakımından ise fıkıh ekaileri ara-sında farklı kanaatierin ileri
sürüldüğü bir konu olarak islam kültür tarihindeki yeri-ni
almıştır. Dinin dalaylı şekilde ilgilendiği ve hüküm koyduğu mOsiki
gibi konular bir bakıma kişinin dini hassasiyeti ve ölçüleri
içerisinde çözülebilecek nitelikte olduğundan öteden beri bunu bir
tercih ve takva meselesi olarak değerlendirenler bulun-muştur.
Fakat insanoğlunun kendini kont-rol altında tutmasının zorluğu,
insan ta-biatının yasaklara temayülü, eğitimsiz ki-şilerin
sübjektif ölçülerinin değişkenliği gi-bi sebeplerle bu gibi
konularda birtakım objektif ölçüler getirilmesi ihtiyacı doğmuştur.
Esasen İslam alimlerinin konuy-la ilgili görüş ve tavsiyeleri de bu
ihtiyacın sonucudur.
BİBLİYOGRAFYA :
Buhari, "'İdeyn", 2-3, " Eşribe", 6; Müslim. "Şal atü'l
-müsafirin". 235-236, "Şalatü'l-'ldeyn" , 16; Tirmizi. "Büyü"', 51
; Nesai. " iftit:a t:ıu 'ş-şalat", 83; Abdürrezzak es-San'ani,
el-Muşanne{ ( n şr. Habibürrahman ei-A'zami), Beyrut 1403/ 1983,
Xl, 4-6; Sahnün, el-Müdeuuene, IV, 421 ; İbn Ebü'd-Dünya, Kitabü
ıemmi 'l-melah1 ( n şr. Mustafa Ab-dülkadir Ata , Meusü'atü
Resa'ili İbn Ebi'd-Dün-ya içinde). Beyrut 1414/ 1993, 1, 67-87; İbn
Hazm. el-Muf:ıalla, V, 92; IX, 55-63; a.mlf .• Risale fi '
l-gına'i'l-mülh1 e mübaf:ıun hüve em maf:ı?Cır (n ş r. ihsan Abbas,
Resa'ilü İbn Jjazm el-Endelüs1 için-de), Beyrut 1987,1, 430-439;
Şirazi. el-Mühe??eb, Kahire 1976, ll, 417 -419; Gazzali, İJ:ıya',
istanbul 1985, ll, 266-302; Ebü Bekir İbnü 'I-Arabi. Af:ıkamü
'l-~ur'an (nş r. Ali M. ei-Bicavi). Kahire 1394/ 1974, lll,
1053-1054, 1493-1494; IV, 1950; Ka-sani. Beda'i', V, 128-129, 144;
VI , 269; Ebü'I-Fe-rec İbnü'I-Cevzi, Telb1sü İblis (n ş r. M. Münir
ed-Dımaşkl) , Kahire 1368, s. 222-250; İbn Kudame, el-Mug ni, IX,
467 -468; XIV, 160-166; Abdullah
MOSiKi MECMUASI
b. Mahmud ei-Mevsı li . el-il]tiyar li-ta'l1li ' l-Mui)-tar(nş
r. Mahmud Ebu Dakika). Kahire 1370/ 1951, IV, 165-166; Şehabeddin
es-Sühreverdi. 'Avari-fü'l-ma'arif (Gazzall. İJ:ıya ' (Beyrut!
içinde). V, 108-119; Nüveyri, Nihfıyetü 'l-ereb, Kahire 1935-36,
IV, 133-341 ; V, 1-126; İbn Kayyim ei-Cev-ziyye. igaşetü 'l-leh{an
(nş r. Beşir Muhammed Uyun ). Dımaşk - Beyrut 1414/ 1994, 1,
254-298; Osman b. Ali ez-Zeylai, Tebyinü 'l-J:ıaka'ik, Bulak 1315,
IV, 221 -222; VI , 13-14; Ali b. Muhammed ei-Huzai. Tai)r1cü
'd-delalati 's-sem' iyye ( n ş r. Ah-med M. Ebu Selame). Kahire
1401 / 1981 , s. 402-407, 772-785; Şatıbi. el-Muva{akat, lll,
225-239; Bedreddin el-Ayni, 'Umdetü 'l-kar1, Kahire 1392/ 1972,
XVII , 299-302; Ahmed b. Yahya b. Muham-med ei-Hafid ei-Herevi.
ed-Dürrü 'n-naçi1d, Kahi-re 1322, s. 193-199; Abdülgani b. İsmail
en-Nab-lusi, lzaf:ıu 'd-dela lat fi sema'i 'l-alat ( n ş r. Ahmed
Katib ei-H ammGş) . Dımaşk 1981 , tür. yer.; Şevkani,
Neylü'l-evıar, VIII , 96-106; İbn Abidin . Red-dü'l-muf:ıtar, VI ,
348-350; Salih ei-Ezheri, Ceua-hirü'l-ikl1l, Beyrut, ts. (Darü"l-ma
'rife). ll, 188; Sü-leyman Uludağ , islam Açısından MCısiki ve
Se-ma ', İstanbul 1976, s. 171-203; Abdülemir Ali Mühenna, Al]barü
'l-mugannin ve 'l-muganni-yat, Beyrut 1990, s. 6, 7; Pehlül
Düzenli. islam Kültür Tarihinde Müsik1 (yay ı mlanmamı ş mo-nografi
, istanbul 1998). İSAM Ktp., nr. 140989; a.mlf .• "Klasik islam Kay
naklannda Müzik Tar-tışmalan" , Mari{e, 1/2, Konya 2001 , s. 27-58;
M. Abdülhay ei-Kettani, Hz. Peygamber'in Yöneti-mi: et-Teratfbu
'l-idariyye (t re. Ahmet Özel ). is-tanbul 2003, ll , 199-202;
Mustafa Kılıç. "İslam Kültür Tarihinde Müsiki: Başlangıçtan
Erneviie-rin Sonuna Kadar", AÜİFD, XXXI (ı 989). s. 399-451; C. H.
Farmer. "Gına", iA, IV, 773-777; Ehad Arpad, "Gına" , a .e. , IV,
777-779; H. G. Farmer. "Müsiki" , a.e. , VIII, 678-687; a.mlf ..
"Ghina"', Ef2 (İn g. ). ll, 1072-1075; O. Wright. "Müsiki", a .e.,
VII, 681-688; "Gına'" , Mv.F, XXXI, 294-297; "Miz-mar", a e.,
XXXVII, 107-108; "Me'ilzif', a.e., XXX!ll, 167-182; H. Yunus
Apaydın. "Milsiki", islam 'da inanç, ibadet ve Günlük Yaşayış
Ansiklopedi-si, istanbul 1997, lll , 347-352.
L
!il H. YUNUS APAYDIN
MÜSİKİ MECMUASI
Türkiye'de yayımı günümüzde de süren
en uzun ömürlü musiki dergisi. _j
1 Mart 1948 tarihinde istanbul'da Hü-seyin Sadeddin Arel'in
görüşleri doğrultusunda neşrine başlanan mecmua. 95-176. sayıları
arasında Yeni Musiki Mecmuası, 224-246. sayıtarında İleri M usiki
Mec-muası adıyla çıkmıştır. Dergi neşrini uzun süre ( sy. 1-400)
aylık periyatlarla devam ettirmiş. 401 -472. sayılar üç ayda bir
ya-yımlanmış, 472. sayının ardından yayımına üç yıl ara verdikten
sonra Mart 2005'-te 473. sayı ile yeniden neşir hayatına
dön-müştür. 13-192. sayıları İleri Türk MOsiki-si Konservatuvarı'
nın yayın organı olarak çıkmıştır.
263