Top Banner
1347 MİLLİ MÜCADELE’DE İZMIT MUTASARRIFLIĞI DİN ADAMLARI Ali SARIKOYUNCU * Esra SARIKOYUNCU DEĞERLİ ** Giriş Türkler tarafından Bizans topraklarının alınmasını ve daha sonra da Türkleştirilmesini ve Müslümanlaştırılmasını Hristiyan Avrupa, bir türlü içine sindirememiştir. Bunun için Batı, Anadolu’yu geri almak, tekrar Hristiyan yapmak için yıllarca planlar yapmış, mücadeleler vermiştir. Romen devlet adamı ve diplomatı Trandafir G. Dujuvara “Cent Projets De Partage La Turquie (1281-1914)(Türkiye’nin Parçalanması Hakkında Yüz Proje), adlı çalışmasında Sevr paylaşımından önce Türkiye’yi parçalamak için yüz plan ve projenin hazırlandığını belirtmektedir. 1 Nihayet 9 asır süren bir mücadelenin sonunda Çanakkale’de düşmana geçit verilmemesine rağmen, Anadolu’ya girmeyi başarabilmişlerdir. Trablusgarp, Balkan Savaşları derken, Türk Milleti Birinci Dünya Savaşı cehenneminde kendini bulur. Yemen’de, Galiçya’da, Kafkasya’da, Sarıkamış’ta, Filistin’de, Kanal’da ve Çanakkale’de oluk oluk Türk kanı akar. Sadece Çanakkale’de 253 bin şehit verilmiştir. Savaş sonunda Osmanlı mağlup sayıldığından, toprakları insafsızca paylaşıldı. 30 Ekim 1918 sonrasında doğudan Ermeniler, güneyden İngilizler ve Fransızlar üzerimize yürümüş, İtalyanlar Konya’ya kadar yayılmışlardı. Karadeniz boyunca silahlandırılmış Rumların ayaklandırılması yetmemiş gibi batıdan da Yunan ordusunu sürmüşlerdi. Ayrıca arkada fırsat kollayan bazı azınlıklar da akbaba gibi üzerimize üşüşmüşlerdi. 15 Mayıs 1919’da İzmir’e çıkan Yunan askeri bir süre sonra, İngilizlerin de kışkırtması ile Ankara’ya doğru yürüyüşe geçti. Emperyalist güçlerin siyasi ve maddi desteğini de alan Yunan ordusu hızla ilerliyordu. İzmir, Aydın ve Manisa’nın işgalinden sonra Uşak, Afyonkarahisar, Kütahya, Eskişehir, Bilecik ve Bursa birer birer işgal edildi. Hasta adamın son nefesini Ankara’da vereceği sanılıyordu. İnanıyorlardı ki, uzun yıllar devam eden savaşlar sonunda yorgun ve fakir düşen Türk milleti bu istilaya karşı duramaz ve Türk toprakları da kolaylıkla paylaşılır. Fakat unuttukları bir şey vardı: Türkün başını hep dik tuttuğu, onurunu çiğnetmediği, Ergenekon’dan Malazgirt’e, İstanbul’un fethinden Çanakkale’ye geçen binlerce yıllık süreçte Türk adının bağımsızlık, kahramanlık, yiğitlik ve cesaret kavramları ile özdeştiğini… Başka bir ifade ile, Mustafa Kemal Paşa’nın Milli İntibah” diye tanımladığı Türk milletindeki uyanış, işgalci güçleri büyük bir hayal Prof. Dr., Dumlupınar Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi, e-mail: asarikoyuncu@ hotmail.com ∗∗ Prof. Dr., Dumlupınar Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi, e-mail: esradeğerli@gmail. com 1 Trandafir G. Dujuvara, Cent Projets De Partage La Turquie (1281-1914), Paris, 1914.
27

MİLLİ MÜCADELE’DE İZMIT MUTASARRIFLIĞI DİN ADAMLARI · katılmıştır. Büyük Taarruz öncesi, Fahrettin Paşa’nın gözüne çocuk denebilecek yaşta birisi ilişir.

Jun 29, 2019

Download

Documents

lykien
Welcome message from author
This document is posted to help you gain knowledge. Please leave a comment to let me know what you think about it! Share it to your friends and learn new things together.
Transcript
Page 1: MİLLİ MÜCADELE’DE İZMIT MUTASARRIFLIĞI DİN ADAMLARI · katılmıştır. Büyük Taarruz öncesi, Fahrettin Paşa’nın gözüne çocuk denebilecek yaşta birisi ilişir.

1347

MİLLİ MÜCADELE’DE İZMIT MUTASARRIFLIĞI DİN ADAMLARI

Ali SARIKOYUNCU*

Esra SARIKOYUNCU DEĞERLİ**

Giriş

Türkler tarafından Bizans topraklarının alınmasını ve daha sonra da Türkleştirilmesini ve Müslümanlaştırılmasını Hristiyan Avrupa, bir türlü içine sindirememiştir. Bunun için Batı, Anadolu’yu geri almak, tekrar Hristiyan yapmak için yıllarca planlar yapmış, mücadeleler vermiştir. Romen devlet adamı ve diplomatı Trandafir G. Dujuvara “Cent Projets De Partage La Turquie (1281-1914)” (Türkiye’nin Parçalanması Hakkında Yüz Proje), adlı çalışmasında Sevr paylaşımından önce Türkiye’yi parçalamak için yüz plan ve projenin hazırlandığını belirtmektedir.1

Nihayet 9 asır süren bir mücadelenin sonunda Çanakkale’de düşmana geçit verilmemesine rağmen, Anadolu’ya girmeyi başarabilmişlerdir. Trablusgarp, Balkan Savaşları derken, Türk Milleti Birinci Dünya Savaşı cehenneminde kendini bulur. Yemen’de, Galiçya’da, Kafkasya’da, Sarıkamış’ta, Filistin’de, Kanal’da ve Çanakkale’de oluk oluk Türk kanı akar. Sadece Çanakkale’de 253 bin şehit verilmiştir. Savaş sonunda Osmanlı mağlup sayıldığından, toprakları insafsızca paylaşıldı. 30 Ekim 1918 sonrasında doğudan Ermeniler, güneyden İngilizler ve Fransızlar üzerimize yürümüş, İtalyanlar Konya’ya kadar yayılmışlardı. Karadeniz boyunca silahlandırılmış Rumların ayaklandırılması yetmemiş gibi batıdan da Yunan ordusunu sürmüşlerdi. Ayrıca arkada fırsat kollayan bazı azınlıklar da akbaba gibi üzerimize üşüşmüşlerdi. 15 Mayıs 1919’da İzmir’e çıkan Yunan askeri bir süre sonra, İngilizlerin de kışkırtması ile Ankara’ya doğru yürüyüşe geçti. Emperyalist güçlerin siyasi ve maddi desteğini de alan Yunan ordusu hızla ilerliyordu. İzmir, Aydın ve Manisa’nın işgalinden sonra Uşak, Afyonkarahisar, Kütahya, Eskişehir, Bilecik ve Bursa birer birer işgal edildi. Hasta adamın son nefesini Ankara’da vereceği sanılıyordu. İnanıyorlardı ki, uzun yıllar devam eden savaşlar sonunda yorgun ve fakir düşen Türk milleti bu istilaya karşı duramaz ve Türk toprakları da kolaylıkla paylaşılır. Fakat unuttukları bir şey vardı: Türkün başını hep dik tuttuğu, onurunu çiğnetmediği, Ergenekon’dan Malazgirt’e, İstanbul’un fethinden Çanakkale’ye geçen binlerce yıllık süreçte Türk adının bağımsızlık, kahramanlık, yiğitlik ve cesaret kavramları ile özdeştiğini… Başka bir ifade ile, Mustafa Kemal Paşa’nın “Milli İntibah” diye tanımladığı Türk milletindeki uyanış, işgalci güçleri büyük bir hayal

∗ Prof. Dr., Dumlupınar Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi, e-mail: [email protected]

∗∗ Prof. Dr., Dumlupınar Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi, e-mail: esradeğ[email protected]

1 Trandafir G. Dujuvara, Cent Projets De Partage La Turquie (1281-1914), Paris, 1914.

Page 2: MİLLİ MÜCADELE’DE İZMIT MUTASARRIFLIĞI DİN ADAMLARI · katılmıştır. Büyük Taarruz öncesi, Fahrettin Paşa’nın gözüne çocuk denebilecek yaşta birisi ilişir.

1348

kırıklığına uğratacaktı. Kurtuluş Savaşı, işte bu yüksek karakterin simgeleştiği tarihteki en canlı örnektir.

Çünkü Türk Milleti kadını erkeğiyle, yaşlısı genciyle, köylüsü kentlisiyle, askeri siviliyle, din adamlarıyla göreve koşmuştur. Öyle ki çocuklar yetişkinlerin yanı sıra vuruşmalara katılmıştır. Büyük Taarruz öncesi, Fahrettin Paşa’nın gözüne çocuk denebilecek yaşta birisi ilişir. Bu çocuk asker, Aydın’ın Germencik ilçesindendir. Adı da Ali’dir. Bir kolunu Sakarya Savaşı’nda kaybetmiştir. Bir kolu olmadığı için Paşa Onu mutfakta görevlendirilmesini emreder. Buna rıza göstermeyen Ali, yalvarırcasına Fahrettin Paşa’ya bakarak; “Paşam, Yunan köyümü yaktı. 6 yaşındaki kardeşim süngülendi. Anam gözlerimin önünde yakıldı. Beni mutfakta görevlendirmeyin. Germencik’e elimde al bayrak ile ilk önce ben girmek istiyorum.” der. Ali’nin bu sözlerinden duygulanan Fahrettin Paşa’nın gözlerinden bir damla yaş süzülmüş ve Ali, Dumlupınar Başkomutan Meydan Muharebesi esnasında en ön saflarda görev almıştır. Daha niceleri kurtuluş mücadelesinde görev almışlardır. Onların her biri taze birer fidandı. Örneğin Zonguldaklı Kömürcüoğlu Nihat, henüz 13 yaşlarında bir çocuktu. O, da Dumlupınar’a koşmuştu. Orada kurtuluş için, hürriyet için şehit oldu.

14 yaşındaki Sakatların İsmail de henüz oyun çağında bir çocuktu. O da cepheye koştu. Dumlupınar önlerinde düşmanı çıkmaz yola yönlendirerek tuzağa düşürdü. Durumun farkına varan Yunan subayının kurşunlarıyla o da şehit oldu.

Kadınlarımız, annelerimiz, ninelerimiz cephe gerisinde sadece çiftle-çubukla uğraşmamışlar, fiilen düşmana karşı vuruşmalara katılmışlardır. Sultanahmet mitinglerine öncülük eden ve daha sonra da Garp Cephesinde fiilen görev alan Halide Edip başta olmak üzere, Osmaniye’nin Fransızlardan kurtarılmasında üstün yararlılık gösteren Tayyar Rahmiye, Adana ve çevresinin kurtuluşunda görev alan Hatice kadın, Karamürsel ve çevresinde düşmana göz açtırmayan Erzurumlu Kara Fatma, İnönü, Sakarya ve Dumlupınar Savaşlarına fiilen katılmış ve bu savaşlarda iki oğlunu şehit veren Aydınlı Ayşe Çavuş bu kadınlarımızdan sadece bir kaçıdır. Pek çok kadınımız onbaşı, çavuş rütbesiyle İstiklal Madalyası ile onurlandırılmıştır.

10 Eylül 1922’de Bursa’nın kurtuluşunda üsteğmen Fatma Seher Hanım müfrezesiyle hazır bulunmuştur. Ayşe Çavuş da 9 Eylül’de İzmir’e giren birliklerimizin en önünde bulunuyordu. Yine kadınlarımız Kuva-yı Milliye’nin ikmalinde görev almıştır. 1920-1921 ve 1922’nin soğuk kış günlerinde onlar, kağnı arabalarının ardında kardan buzdan heykelcikler oluşturmuşlardır. Sırtlarındaki yavrularının üzerine örttükleri örtüleri kardan yağmurdan ıslanmasın diye mermilerin, silahların üzerine örtecek kadar onlar yurtseverlerdi. Onların pek çoğu Şerife Bacı gibi kağnı kollarında doğa koşullarına yenik düşüp, donarak yaşamını yitiren erdemli Türk kadınları idi. Onun içindir ki, Atatürk “Dünyada hiçbir milletin kadını, milletinin ve vatanının kurtarılışında ben Anadolu kadınından daha fazla çalıştım diyemez.” diyecektir.

Dün Anadolu’nun Türk ve Müslüman yapılmasında olduğu gibi, son İstiklal Savaşımızın kazanılmasında cephe gerisinin organize edilip mukavemet teşkilatları kurulmasında, halkın cepheye teşvik edilmesinde pek çok din adamları da ön saflarda yer almışlardır. İlk direniş fetvasını veren ve örgütünü kuran Denizli Müftüsü Ahmet Hulusi Efendi’den, İzmir Valisi İzzet Bey’in Yunan işgaline karşı çıkılmaması emri üzerine, “Vali Bey, Vali Bey… Bu sakalım kanımla kızarabilir, ama bu alına düşmanı sükûnetle selamlamış olmanın karasını sürerek, huzur-u ilahiye çıkamam.” diye haykıran İzmir Müftüsü Rahmetullah Efendi.

Yunan güçlerinin Ankara’ya doğru ileri harekâta geçmeleri karşısında TBMM’sinde tartışmaların yapıldığı sırada Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa’nın “Hocam vaziyet tehlikededir… Bir cephe kurabilmek için bize beş ay lazımdır.” demesi üzerine “düşmanı

Page 3: MİLLİ MÜCADELE’DE İZMIT MUTASARRIFLIĞI DİN ADAMLARI · katılmıştır. Büyük Taarruz öncesi, Fahrettin Paşa’nın gözüne çocuk denebilecek yaşta birisi ilişir.

1349

beş ay oyalamak yerine düşmanı durdurabileceğini” Meclis kürsüsünden haykıran İsmail Şükrü (Çelikalay), Isparta ve çevresinden topladığı Demiralay adlı gönüllülerle Aydın-Köşk Cephesinde düşmanla çarpışan Hafız İbrahim (Demiralay) Efendiler.

Milli Mücadele’nin meşru olduğuna dair fetva veren Ankara Müftüsü Mehmet Rıfat Efendi’den Mustafa Kemal Paşa’yı “Paşam!... Bütün Amasya emrinizdedir.” sözleriyle karşılayan Müftü Hacı Tevfik ve “Milletin şerefi, haysiyeti, hürriyeti ve istiklali hakikaten tehlikeye düşmüştür. Bu felaketten kurtulmak icap ederse vatanın son ferdine kadar ölmeyi göze almak lazımdır. Hiçbir şahıs ve makamın mevcudiyeti kalmamıştır? Tek kurtuluş çaresi halkın doğrudan doğruya hâkimiyeti ele alması ve iradesini kullanmasıdır.” şeklindeki vaazlarıyla halkı aydınlatan Vaiz Abdurrahman Kamil, Maraş’ta kurtuluş meşalesini yakan Sütçü İmam ve daha niceleri Mustafa Kemal Paşanın “Ya İstiklal, Ya Ölüm” parolası etrafında birleşmişlerdir.2

Böyle olmasına rağmen, Milli Mücadele’de din adamları konusu yeterince incelenmemiştir. Bildirimizde İzmit Mutasarrıflığı din adamlarının Milli Mücadele esnasındaki tutum ve davranışları üzerinde durulacaktır.

Hayatları

Arif İrfan BAŞKARACA

Arif Efendi, 1887 yılında Bosna-Hersek’in Taşlıca Sancağı’nın Prepol kazasında doğmuştur.3 Babası Murat Ağa’dır. İlköğrenimini memleketinde tamamladıktan sonra, eğitim-öğrenimi için İstanbul’a geldi. 1889 yılında Fatih Dersiamlarından ve Bab-ı Fetva Meclisi Üyesi Batumlu Hacı Süleyman Efendi’nin derslerine devam ederek, 1901 yılında icazetname aldı.

Adı geçen ayrıca Darülfünun İlahiyat Fakültesine kaydoldu. Bu fakültede 1908 yılında başladığı öğrenimini 1912 yılında üstün derece ile tamamladı.4 Adapazarı’na yerleşen Arif Efendi, öğrenimi sonrası sırasıyla Piriştine, Konya (İkinci Leyli) idadilerinde Arapça ve Din Dersleri öğretmenliği yaptıktan sonra Yozgat Sultaniyesi’ne atandı. Daha sonra Orhangazi Başöğretmenliği görevi ile Eskişehir’e atandı. Bu görevini sürdürürken, Afyonkarahisar İdadisi’nde din dersleri vermiştir.5

Birinci Dünya Savaşı’na Yedek Subay olarak katıldı. Romanya ve Kafkas Cephelerinde Teğmen rütbesiyle görev yaptı. Milli Mücadele’de de Kütahya Milli Alayı’nda 10. Bölük Komutanı olarak görev yapmış, görevli bulunduğu Demirci Alayın lağvedilmesi üzerine de II. Tümenin 12. Alayının I. Bölük 2. Komutanı sıfatıyla, Köprülühisar, İnegöl, Pazarcık ve İnönü vuruşmalarına katıldı.

Soyadı kanunu ile Başkaraca soyadını alan Arif Efendi, Cumhuriyet kurulduktan sonra da öğretmenliği sürdürdü. 16.03.1945 tarihinde Adapazarı Vaizliği ile Diyanet İşleri Başkanlığı’nda görev aldı. 31.10.1946 tarihinde de Adapazarı İlçe Müftüsü olarak atandı. Adapazarı’nın il olmasıyla da 06.03.1946’da da İl Müftüsü oldu. Bu görevini emekliye ayrıldığı 26.06.1961 tarihine kadar sürdürdü.6

Hasan Fehmi Moralı

Hasan Fehmi Efendi, 1866 yılında İzmit’te doğdu. Babası Moralı eşrafından merhum Hacı Süleyman Efendi’dir. İlköğrenimi sonrası Rüştiye’ye devam etti. Buradan diplomasını 2 Bildirinin giriş kısmı, Prof. Dr. Ali Sarıkoyuncu’nunmetnini kaleme aldığı ve 30 Ağustos 2014’de TRT’de yayınlanan

“Dumlupınar’dan Zafere Doğru” adlı belgeselden yararlanılmıştır.3 Bkz., EK: I.4 Bkz., EK: II.5 EK II;Kuruluşundan Bugüne Diyanet İşleri Başkanlığı Teşkilat Albümü (1924-2009), C. 3, Ankara, 2010, s. 241.6 a.g.e., C.II, s. 241.

Ali SARIKOYUNCU

Esra SARIKOYUNCU DEĞERLİ

Page 4: MİLLİ MÜCADELE’DE İZMIT MUTASARRIFLIĞI DİN ADAMLARI · katılmıştır. Büyük Taarruz öncesi, Fahrettin Paşa’nın gözüne çocuk denebilecek yaşta birisi ilişir.

1350

aldıktan sonra 1882 yılında İzmit Fevziye Medresesi’ne devam etti. Burada bir süre öğrenimini sürdürdü. Daha sonra İstanbul’a giderek, Yeni Camii Şerif Dersiamlarından (daha sonra Rumeli Kazaskeri olarak atanmıştır) Hacı İbrahim Efendi’nin derslerine devam ederek, icazetnamesini almıştır.7

Hasan Fehmi Efendi, öğrenimi sonrası memleketine dönmüş ve 1885 yılında İzmit Rüştiyesi’nde Hüsn-ü Hat muallimliğine tayin olmuştur. 1887 yılında da İzmit İdadisi Edebiyat-ı Lisan-ı Osmani hocalığına getirildi. 1892’de de aynı okulun Tarih Öğretmenliği de uhdesine verildi.8

10.05.2012 tarihinde İzmit Livası Müftülüğü’ne atandı. Hasan Fehmi Efendi, İzmit İl Müftüsü iken, 01.10.1930 tarihinde emekli olmuştur. Soyadı kanunu ile Moralı soyadını alan Hasan Fehmi Efendi, 22.03.1940 tarihinde vefat etmiştir.9

Harun Hilmi Zaifoğlu

Harun Hilmi Efendi, 1875’te Trabzon’un Of kazasında doğdu. Öğrenimini Of’ta yaptı. 14 yıl sürdürdüğü öğrenimi sonunda Of Medresesi’nden 1896’da icazetnamesini aldı. Öğrenimi sonrasında 6 yıl Of Islah Medresesi’nde, 10 yıl da Abuislah Medresesi’nde müderrislik yaptı. Daha sonra Meşihat Makamının talimatıyla İstanbul’a gelen Harun Hilmi Efendi, burada da eğitim-öğretim ile ilgilenmiş, Rüştiye’de öğretmenlik yapmıştır.10

Milli Mücadele esnasında Adapazarı’na gelen Hasan Hoca, aşağıda belirtileceği üzere Kuva-yı Milliye’ye önemli hizmetlerde bulunmuştur. Medreselerin kapatılması üzerine Diyanet İşleri Başkanlığı’nda görev alan Harun Hoca, Hendek Vaizi iken, 06.03.1940 tarihinde yaş haddinden emekliye sevk edilmiştir. Soyadı kanunu ile, Zaifoğlu (Zayıfoğlu) soyadını almıştır.11

Mehmet Şevket Öğütmen

1883’te Balıkesir-Burhaniye’de doğdu. Babası Burhaniye Hacı Ahmet Camii Şerifi Hatibi Hacı Hafız Hasan Efendi’dir. İlköğrenimini Burhaniye İlkokulunda tamamladıktan sonra 1896’da Burhaniye Rüştiyesi ’ne kaydoldu. Buradan da üstün başarıyla 1900 yılında mezun oldu. Daha sonra 1902 yılında öğrenim için İstanbul’a gelerek, Divan yolundaki Sinan Paşa Medresesi’ne kaydoldu. Buradaki öğrenimi sonrasında 1908’de icazetnamesini aldı. Ayrıca Darülfünun İlahiyat Fakültesi’ne kaydoldu. Adı geçen buradan da üstün başarıyla 1912 yılında mezun oldu.12

Mehmet Şevket Efendi, öğrenimi sonrasında 1913 senesinin 7 Şubatında İzmit Sancağı Değirmendere Köyü (şimdi ilçe merkezi) mektebinde özel öğretmen olarak göreve başladı. Özel olarak iki yıl çalıştıktan sonra, 1915 yılında aynı okula asil öğretmen olarak atanmıştır. 1916 yılında da terfian Yuvacık Köyü Mektebi Başmuallimliğine tayin edilmiştir.13

Mehmet Şevket Efendi, uzun süre öğretmenlik yaptıktan sonra, Diyanet İşleri Başkanlığı’nda görev yapmıştır. Yine uzun süre Kocaeli Gölcük Vaizliğinde bulunmuştur. Bu görevde iken, 04.01.1974 tarihinde emekliye ayrılmıştır. Mehmet Şevket Efendi, soyadı kanunu ile Öğütmen soyadını almıştır.14

7 Diyanet İşleri Başkanlığı Arşivi, Dosya No: 1923-1421. Ayrıca bkz.: EK: III.8 Kuruluşundan Bugüne Diyanet İşleri Başkanlığı Teşkilat Albümü (1924-2009), C. 3, Ankara, 2010, s. 96.9 a.g.e., C. 3, gös.yer.10 Diyanet İşleri Başkanlığı Arşivi, Dosya No: 260055. 11 Diyanet İşleri Başkanlığı Arşivi, Dosya No: 260055.12 Mezuniyet Belgelerinin suretleri için bkz. EK: IV, V.13 Diyanet İşleri Başkanlığı Arşivi, Dosya No: 1923-2284. Ayrıca bkz., Tercüme-i Hali EK: VI.14 Diyanet İşleri Başkanlığı Arşivi, Dosya No: 1923-2284.

Page 5: MİLLİ MÜCADELE’DE İZMIT MUTASARRIFLIĞI DİN ADAMLARI · katılmıştır. Büyük Taarruz öncesi, Fahrettin Paşa’nın gözüne çocuk denebilecek yaşta birisi ilişir.

1351

Hüseyin Hüsnü Işık

1879’da İzmit’in Gebze ilçesinde doğdu. Kemahlı Selim Ağa’nın oğludur. İlk ve orta öğrenimini Gebze’de tamamlamıştır. Daha sonra İstanbul’daki Fatih Medresesi’ne gitmiş ve buradan müderrislik icazeti almıştır. 8 Şubat 1910’da Gebze Müftülüğüne atandı. İttihat ve Terakki Fırkasına yakın olduğu gerekçesiyle 20 Aralık 1912’de görevinden alındı. 23 Temmuz 1913’te yeniden aynı göreve getirildi. 17 Mart 1919’da Damat Ferit Hükümeti tarafından tekrar görevinden uzaklaştırıldı. Milli Mücadele’de Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyetinin kuruluşundan sonra Gebze’de cemiyetin şubesi kuruldu ve bu cemiyetin başkanlığına seçildi. 23 Nisan 1920’de TBMM’nin açılışından sonra 28 Haziran 1920’de Üsküdar Livası adına Gebze’de yapılan seçimde İstanbul Milletvekili olarak 7 Temmuz 1920’de Meclise katıldı. Önce İrşad ve sonra da Şer’iye-Evkaf ve Tapu-Kadastro komisyonlarında çalıştı. Bir ara İçtüzük Komisyonunun çalışmalarına katıldı. Milletvekilliği bu dönemde sona erince Gebze’ye dönerek 1935 yılında kadar ticaretle meşgul oldu. 25 Aralık 1943’te Kartal Müftülüğüne getirildi. 31 Mart 1949’da emekliye ayrıldı.15

Ali Rıza Efendi

Ali Rıza Efendi, 1856’da Ankara-Beypazarı kazasının Adaviran Köyünde doğmuştur.16 Babası Kandıra Müftülerinden Hüseyin Efendi’dir. Hüseyin Azade Ali Rıza Efendi şöhretiyle anılır.

İlköğrenimi ve Kuran-ı Kerim hıfzını Beypazarı’nda tamamlamıştır. İlköğrenimi sonrası, Beypazarı’nda bulunan İmaret Medresesine devam ederek, burada Hacı Emin Efendi’nin derslerine devam etti. Daha sonra Ankara’ya giderek İbadeddin Medresesine kaydoldu. Bu medresede başta Beyazıt Dersiamlarından Merhum Hacı Osman Nuri Efendi olmak üzere, çeşitli hocaların derslerine devam ederek icazetnamesini aldı. Öğrenimi sonrası Kandıra’ya döndü. Burada bir süre eğitim-öğretimle uğraştı. Ayrıca çeşitli dernek ve komisyonlarda da görev aldı.17

Adı geçen 01.03.1909 tarihinde Kandıra Müftüsü olarak atanmıştır. Ali Rıza Efendi, Kandıra Müftülüğü görevini emekliye ayrıldığı 26.04.1928 tarihine kadar sürdürmüştür.18 Muhtemelen bu tarihte de vefat etmiştir.

Milli Mücadele Başlarında İzmit Mutasarrıflığı

Milli Mücadele başında bağımsız bir liva olan İzmir Sancağı’na Adapazarı, Karamürsel, Kandıra, Geyve, Yalova ve İznik ilçeleri bağlı idi.19

İzmit Sancağı toprakları Milli Mücadele’de stratejik öneme sahipti. İzmit, Adapazarı üzerinden Bolu-Ankara ve Geyve-Eskişehir karayoluna bağlıydı. Bu yol aynı zamanda Milli Mücadele’nin başlarında İstanbul’dan Anadolu’ya geçmek için kullanılan iki yoldan birisidir. Diğeri ise, İstanbul’dan başlayıp, İnebolu İskelesine uzanan deniz yoluydu. Ayrıca Üsküdar Sultantepesi’nde bulunan Şeyh Ata’nın20 Özbekler Dergâhında başlayıp, Geyve’ye 15 Fahri Çoker, Türk Parlamento Tarihi, Milli Mücadele ve TBMM I. Dönem 1919-1923 III. Cilt, TBMM Vakfı Yay., s. 508.

Ayrıca bkz. EK. VII, VII/1.16 Kuruluşundan Bugüne Diyanet İşleri Başkanlığı Teşkilat Albümü (1924-2009), C. III, s. 100’de adı geçenin doğum yeri

“Sakarya” olarak verilmiştir. Bu yanlıştır. Bkz.; adı geçenin Tercüme-i Hali, EK: VIII.17 Diyanet İşleri Başkanlığı Arşivi, Dosya No: 1923-1423. Ayrıca bkz.: EK VIII.18 Kuruluşundan Bugüne Diyanet İşleri Başkanlığı Teşkilat Albümü (1924-2009), C.III, s. 100.19 “Son Damat Ferit Hükümeti, çıkardığı 16 Ekim 1920 tarihli kararname ile İzmit’i iki livalı (İzmit ve Adapazarı) vilayet

durumuna yükseltmişse de, o tarihte İzmir işgal altında olduğundan, yerine geçen Tevfik Paşa Hükümeti 1 Kasım 1920 tarihinde bu kararnameyi yürürlükten kaldırmış ve İzmit’i tekrar bağımsız liva yapmıştır.”(Kamil Erdeha, “Milli Mücadele’de Livalar ve Mutasarrıflar”, Mülkiyeliler Dergisi, Sayı:48, sç 36).

20 “Şeyh Ata Efendi (1883-1936); Şeyh Sadık Efendi’nin oğludur. Hukuk öğrenimi gördü. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinde hocalık yaptı. Azimli, Cesaret ve irade sahibi bir kişi idi. Kurtuluş Savaşında büyük yararlılıklar gösterdi. İstanbul’da işgalcilere ilk karşı koyma girişimini başlatan Karakol Cemiyeti’nin kurucularındandır.”(Çelik, a.g.e., C. I, s. 329). Şeyh Ata Hakkında daha fazla bilgi için bkz.; Mustafa Özdamar, Dersaadet Dergahları, İstanbul, 1994, ss.228-

Ali SARIKOYUNCU

Esra SARIKOYUNCU DEĞERLİ

Page 6: MİLLİ MÜCADELE’DE İZMIT MUTASARRIFLIĞI DİN ADAMLARI · katılmıştır. Büyük Taarruz öncesi, Fahrettin Paşa’nın gözüne çocuk denebilecek yaşta birisi ilişir.

1352

kadar uzanan menzil hattı da yöre topraklarından geçmekteydi.21

İstanbul’dan Anadolu’ya geçişlerde bu iki yoldan başka tali yollardan da yararlanılıyordu. Örneğin Kartal-Gebze-Yalova-İznik ve Bursa yoludur. Kartal’dan çıkan yolcular, Gebze-Kocaeli bölgesinden kayıklarla Yalova’ya, Yalova’dan sonra da İznik üzerinden Bursa’ya ulaşılıyordu. Bu yol da yöre sahillerinden geçmekteydi.22

İzmit Livası’nın ulaşım açısından belirtilen özelliği dolayısıyla yöre toprakları, Kuva-yı Milliye, İstanbul Hükümeti ve İtilaf güçleri için önemliydi. Kuva-yı Milliye açısından İzmit’in kazanılması aynı zamanda Eskişehir, Konya, Afyonkarahisar ve Bursa gibi vilayetlerin geleceği ile de yakından ilgilidir. Ali Fuat Cebesoy’un da belirttiği gibi, İngilizler, buralara yerleşirlerse, bu vilayetleri Heyet-i Temsiliye’den ayırmış olacaklardı.23 Ayrıca Yunan işgaline karşı koyabilmek için özellikle İstanbul Hükümetinin ve İtilaf güçlerinin müdahalelilerini, Anadolu içlerine nüfuzlarını önlemek ve ordu ile sivil yönetim içinde çıkabilecek fikri ayrılıkları ortadan kaldırmak gerekliydi. Bunun için de öncelikle Geyve Boğazına hakim olmak gerekiyordu. Çünkü gerek İstanbul’dan Anadolu’ya, gerekse Doğu Anadolu’dan Batı Anadolu’ya Yunan kuvvetlerine karşı silah, cephane ve asker sevkiyatında demiryolları son derece önemli idi.24 Ayrıca İstanbul’un 16 Mart 1920’de İngilizler tarafından işgali üzerine Anadolu’ya geçmek isteyenlerin birçoğunun geçişini menzil teşkilatı sağlamıştır. Yukarıda da belirtildiği üzere, menzil hattı İstanbul-Adapazarı’ndan Geyve’ye uzanıyordu.25

İzmit Mutasarrıflığı İstanbul Hükümeti açısından da önemlidir. İzmit’in ekonomik yaşamına asıl canlılık getiren Haydarpaşa-İzmit demiryoluydu. Eskişehir-Konya’ya kadar uzanan bu yolla İzmir bir taraftan Anadolu’ya, diğer yandan da İstanbul-Bağdat hattına bağlanmış oluyordu. Her şeyden önce, İstanbul’un tahıl ihtiyacı önemli ölçüde Eskişehir ve Konya’dan karşılanıyordu. Söz konusu tahılın İstanbul’a ulaştırılması da İzmit demiryolunun kullanılması ile sağlanabilmekteydi. Bununla birlikte, İzmit’in asıl önemi İstanbul-Bağdat demiryolu hattı demiryolu üzerinde bulunmasıdır. İstanbul Hükümeti, Kuva-yı Milliye’yi dağıtmak için, İngilizlerin yardımı ile burayı üst olarak kullanacaktı. Nu bakımdan demiryolu üzerindeki bu yer, İstanbul Hükümeti için önemli bir merkezdir.26

İzmit ve çevresinin bu öneminden dolayı Birinci Damat Ferit Hükümeti, Mustafa Kemal Paşa’nın ülküdaşı ve Onunla Samsun’a çıkan İbrahim Süreyya (Yiğit) Bey’i 8 Mart 1919 tarihinde İzmit Mutasarrıflığı görevinden aldı. Daha sonra İstanbul Hükümetleri Milli Mücadele karşıtı Mahmut Mahir, Ahmet Anzavur, Suat ve İbrahim Hakkı gibi kişileri mutasarrıf olarak İzmit’e tayin etti.27

Ayrıca İstanbul Hükümetince Kuva-yı Milliye’ye karşı mücadele vermek üzere Kuva-yı İnzibatiye adı altında askeri birlikler oluşturulmuştur. Damat Ferit’in önerisiyle 18 Nisan 1920 tarihinde faaliyete geçirilen Kuva-yı İnzibatiye birlikleri İzmit ve çevresini elde tutmak için görevlendirilmiştir. Kuva-yı İnzibatiye, Kuva-yı Milliye tarafından 29 Haziran

230.21 Bu yoldan Anadolu’ya ilk kaçırılanlar, Bekirağa Bölüğü’nden kurtarılan Ferik Halil Paşa ile Şadi ve Küçük Talat

Beylerdir. (Ali Sarıkoyuncu, Milli Mücadele’de Zonguldak Sancağı-Zonguldak, Bartın, Karabük, Zonguldak Valiliği Yayını, Ankara, 2009, ss. 16-17; Semih Nazif Tansu, İki Devrin Perde Arkası, Anlatan Hüsamettin Ertürk, İstanbul, 1969, ss. 209-210).

22 Sarıkoyuncu, Milli Mücadele’de Zonguldak…, s. 16. Ayrıca bu konuda daha fazla bilgi için bkz., “Anadolu Harekatına Kimler Nasıl ve Ne Zaman Katıldılar”, Belgelerle Türk Tarih Dergisi, Sayı: 69-70 (1973).

23 Ali Fuat Cebesoy, Milli Mücadele Hatıraları, İstanbul, 1953, s. 189.24 Ali Sarıkoyuncu, Salahattin Önder, Mesut Erşan, Milli Mücadele’de Eskişehir, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Yayını,

Eskişehir, 2002, s. 6.25 Menzil hattı üzerinden Anadolu’ya geçenler için bkz.; Salahattin Özel, Kocaeli ve Sakarya İllerinde Milli Mücadele

(1919-1922), İstanbul, 1987, ss. 44-45.26 Sarıkoyuncu ve diğerleri, Milli Mücadele’de Eskişehir, s. 6. Ayrıca İzmit’ten demiryolunun geçişinin önemi hakkındaki

Dr. J.L. Sabuncu’nun Aralık 1889 tarihli raporu için bkz.; Erdeha, a.g.m., s. 37.27 Bkz.;Erdeha, a.g.m., Sayı:48,49,50,51.

Page 7: MİLLİ MÜCADELE’DE İZMIT MUTASARRIFLIĞI DİN ADAMLARI · katılmıştır. Büyük Taarruz öncesi, Fahrettin Paşa’nın gözüne çocuk denebilecek yaşta birisi ilişir.

1353

1920 tarihinde dağıtılıncaya kadar görev yapmıştır.28

Diğer taraftan İngilizler, demiryolu hattı boyunca İstanbul Hükümetinin Kuva-yı Milliye aleyhindeki faaliyetlerine yardım edeceklerdi. Ayrıca Haydarpaşa-Bağdat Hattı İngilizler için sömürgesi Hindistan yolu üzerinde olmasından dolayı da büyük önem taşıyordu.29 Bu öneminden dolayı İzmit, İstanbul’un işgaline müteakip, 16 Nisan 1920 tarihinde İngilizler tarafından işgal edildi. İşgal sonrası İngilizler, Anadolu’ya geçişlerin önünü almak için 200 kişilik bir bölüğü İzmit’in kuzey-doğusundaki yolları tutmak için istihdam ettiler. Ayrıca Derince ve Gebze taraflarını da takip müfrezeleri kontrol altına aldı.30

Bunlardan başka, çalışma alanımıza giren yöre topraklarında bir hayli Rum ve Ermeni bulunuyordu.31 Ayrıca Kamil Erdeha’nın da belirttiği gibi, “… İzmit Livasındaki Müslüman nüfus da homojen bir durum göstermiyordu. Adapazarı ve Hendek, öneli bir Çerkez ve Abaza yerleşim bölgesiydi. Nüfusun bu şekilde oluşumu, İzmit Sancağının yazgısı üzerinde önemli rol oynayacaktır.32”

İzmit Sancağı’nda Milli Mücadele Fikrinin Doğuşu ve İşgallere Karşı Gösterilen Tepkiler

Birinci Dünya Savaşı sonunda İttihat ve Terakki Fırkası kendisini fesih etmesi üzerine Teceddüt Fırkası kurulmuştur. Ancak bu fırka İttihat ve Terakki’nin yerini alamadığı gibi, ülke siyasetinde de aktif bir rol edinememişti. Fırkaları fesih olmasına rağmen, memleketin en güzide gücünü İttihatçılar oluşturuyordu. Ancak muhalefet, 1919 yılı Ocak ayında ittihatçıların baskısından kurtulabilmiş ve Hürriyet ve İtilaf Fırkası’nı yeniden kurmuşlardı.33

Ülkenin bürokrat-asker-sivil tüm kesimleri bu iki parti arasında bölünmüştü. İzmit ve çevresinde de durum aynıydı. Bu durum ve ayrıca yukarıda kısaca belirtilen sebeplerle yöre halkının bir kısmı mütereddit, büyük bir kısmı ise İstanbul hükümeti yanlısı olmuşlardı. Başka bir ifadeyle, İzmit ve çevresinde Anadolu’nun diğer yörelerine göre Milli Mücadele fikrinin daha geç ortaya çıktığını görüyoruz. Bu konuda Denizli Sancağını örnek gösterebiliriz. 14/15 Mayıs gecesi sabaha doğru, Yunan askerleri İzmir rıhtımına ayak basmıştır. İzmir, Redd-i İlhak Cemiyeti’nce Anadolu’nun diğer yerlerine olduğu gibi, Denizli’ye de bildirilmiştir.34 Bu acı haberi öğrenen Mutasarrıf Faik Bey; Askerlik Şubesi Başkanı Tevfik Bey’i, Müftü Ahmet Hulusi Efendi’yi, Belediye Başkanı Hacı Tevfik Bey’i ve esnaftan bazı kimseleri yanına çağırarak, Yunan işgaline karşı bir miting düzenlemeyi kararlaştırmışlardı. 15 Mayıs 1919 günü bayram yerinde Müftü Ahmet Hulusi Efendi, binlerce kişiden oluşan Denizli halkına hitap etmiş, düşmana karşı çıkılmasının dini bir görev olduğunu belirtmiştir.35

Denizli Sancağı’nda görülen bu birlik ve beraberliği, Milli Mücadele’nin ilk günlerinde yukarıda belirtilen nedenlerle çalışma alanımızda görmek mümkün olmamıştır. Bunun en önemli sebepleri arasında daha önce de belirtildiği üzere Milli Mücadele karşıtı kişilerin İstanbul Hükümetince İzmit’e Mutasarrıf olarak atanmalarıdır. Ahmet Anzavur Bey,

28 18 Nisan 1920 tarihli kararname ile oluşturulan Kuva-yı İnzibatiye’nin alay komutanları 150, tabur komutanlarına 100, yüzbaşılara 90, çavuşlara 40, erlere 30 lira maaş verilmesi kararlaştırılmıştı. O tarihlerde Anadolu’da Kuva-yı Milliye’ye mensup bir subayın maaşı 40 lira idi. Kuva-yı İnzibatiye Komutanlığına Ordu Komutanı yetkisi ile Süleyman Şefik Paşa atanmıştır. (ATASE Arş., Kl:492, D: 42(70), Fh: 1,5’den aktaran Ali Sarıkoyuncu, Milli Mücadele’de Din Adamları II, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayını, 6. Baskı, Ankara, 2012, s. 26)

29 Sarıkoyuncu ve diğerleri, Milli Mücadele’de Eskişehir, s. 5.30 Sarıkoyuncu, Milli Mücadele’de Zonguldak.., s. 17.31 Erdeha, a.g.m., Sayı: 48,s. 36.32 Erdeha, a.g.m.,gös.yer.33 Tarık Z. Tunaya, Türkiye’de Siyasi Partiler, İstanbul, 1952, s. 447 vd.34 Türk İstiklal Harbi, C. II, Kısım I, Genelkurmay Basımevi, Ankara, 1963, s. 63.35 Sarıkoyuncu, Zonguldak Sancağı.., s. 47. Ayrıca Müftü Ahmet Hulusi Efendi’nin Milli Mücadele’deki hizmetleri için

bkz.; Sarıkoyuncu, Milli Mücadele’de Din…, ss. 73-129.

Ali SARIKOYUNCU

Esra SARIKOYUNCU DEĞERLİ

Page 8: MİLLİ MÜCADELE’DE İZMIT MUTASARRIFLIĞI DİN ADAMLARI · katılmıştır. Büyük Taarruz öncesi, Fahrettin Paşa’nın gözüne çocuk denebilecek yaşta birisi ilişir.

1354

İzmit Mutasarrıflığı’ndan ayrılınca, yerine 10 Ağustos 1919’da Bitlis eski Vali Vekili Ali Suat Bey atanmıştır. Ali Suat Bey, görevine başladığı zaman kendisinden önceki Milli Mücadele karşıtı mutasarrıfların da etkisiyle İzmit Sancağı Milli Harekâta kayıtsızlık gösteriyordu. 4-11 Eylül 1919 tarihlerinde Sivas’ta toplanan Sivas Kongresine İzmit’ten delege gönderilmediği gibi, kongre kararlarına karşı da bir ilgisizlik vardı. Buna karşılık, Kamil Erdeha’nın da vurguladığı gibi, “Sivas Kongresi, tam tersine İzmit’e karşı büyük ilgi duyuyordu…”.36 Çünkü yukarıda da değinildiği üzere, İzmit ve Çevresi Milli Mücadele açısından çok önemliydi. Bu önemi dolayısıyla, Mustafa Kemal Paşa Heyet-i Temsiliye Başkanı olarak İzmit Mutasarrıflığı’nın Milli Mücadele lehinde kazanılması hususunda çaba ve gayret gösterdiğini görüyoruz. Öncelikle kongrede alınan İstanbul Hükümeti ile haberleşmenin kesilmesine ilişkin karara İzmit Livasında da uyulması istendi. Önce dilek şeklinde olan bu istek, daha sonra bir buyruk biçimini almıştır.37

Kuva-yı Milliye’nin baskısı ve 2 Ekim 1919’da Damat Ferit Paşa Hükümetinin de görevini bırakması sonunda İzmit Mutasarrıflığı da Milli Mücadele lehinde kazanılmıştır. Milli mücadele lehindeki bu olumlu gelişme de din adamlarının önemli katkıları olmuştur. Özellikle, 1 Ekim 1919 Cuma günü İzmit Fevziye Camiinde Müftü ve ulemanın katılımı ile bir toplantı yapılmasının kararlaştırılması, halk üzerinde de etkili olmuştur. “Damat Ferit Hükümetinin işbaşından uzaklaştırılması ile birlikte her yanda Sivas Kongresinde alınan kararlar uygulanmaya başlanmış ve yerel Müdafaa-i Hukuk örgütleri kurulmuştur.38” Bu örgütlerden birisi de İzmit Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’dir.

Bu cemiyetin kuruluş ve faaliyetlerinde şu zevat görev almıştır:

Hacı Ali Bey (Başkan), Osman Nuri Efendi, Hafız Mehmet (Karahafı) Efendi, Hakkı Bey, Kalemci Salih Efendi, Hafız Eşref Efendi, Bakkal Hacı Osman Efendi ve Hafız Fuat Efendi’dir.39

22 Mayıs 1919 tarihinde İzmir’in işgalini de protesto eden40 İzmit yurtseverlerinden oluşan Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti öncelikle Milli Mücadele lehinde bilinçlendirilmesi ve milli gayeye hizmet etmeleri konusunda halkın aydınlatılmasında hizmetlerde bulunmuştur. Cemiyetin ilçe, bucak ve köylerde şubeleri oluşturulmuştur.41

Halkın Milli Mücadele lehinde aydınlatılmasında başta İzmit Müftüsü Hasan Fehmi, Kandıra Müftüsü Ali Rıza, Yalova Müftüsü Fehmi, Gebze Müftüsü Hüseyin Hüsnü olmak üzere diğer yöre din adamlarının önemli hizmetleri olmuştur. Onlar camii kürsülerinde ve meydanlarda halkın milli harekât lehinde bilinçlenmesi yönünde konuşmalar yapmışlardır. Adı geçen din adamlarının Şeyhülislam Dürrizade Abdullah’ın yıkıcı fetvalarına karşı Ankara Müftüsü Mehmet Rıfat Efendi (Börekçi) önderliğinde hazırlanan Ankara Fetvasını42

36 Erdeha, a.g.m., Sayı:49, s.34. 37 Erdeha, a.g.m., Sayı:49, gös.yer.38 Erdeha, a.g.m., s. 49, ss.35-36.39 Recep Çelik, Milli Mücadele’de Din Adamları -1, Emre Yayınları, İstanbul, 1999, s. 355.40 İzmir’in işgali üzerine İzmit halkı tarafından 22 Mayıs 1919’da miting düzenlenmiş ve ilgili makamlara protesto

telgrafları gönderilmiştir. Beş maddeden ibaret olan bu telgraf için bkz.; Haluk Selvi, İşgal ve Protesto, Değişim Yay., İstanbul, 2005, s.354.

41 Rifat Yüce, Kocaeli Tarih ve Rehberi, İzmit, 1945, ss.70-72; Adnan Sofuoğlu, Milli Mücadele, Kocaeli ve Sakarya’da Kuva-yı Milliye ve Karşı Faaliyetler (1919-1922), Ankara, 1987 (Basılmamış H.Ü.A.İ.T.E. Yüksek Lisans Tezi), s. 182 vd.;Belgelerle Türk Tarih Dergisi, Sayı:19(Eylül 1986), s. 11.

42 Bir iş ve eylemin İslam dini açısından doğru veya yanlışlığı, olur veya olmazlığı konusunda din bilginlerinin verdikleri sözlü veya yazılı cevaplara “fetva” denir.

TBMM’nin açılış arifesinde, ülkenin işgalden kurtulabilmiş köşeleri farklı görüşlerin kavga sahnesi haline gelmiştir. Şeyhülislam Dürrizade Abdullah’ın yıkıcı fetvaları ve Bab-ı Ali’nin beyannameleri ile kafası karışan halk, yer yer vatan kurtarıcılarının karşısına dikilmiştir. Başta Mustafa Kemal olmak üzere Milli Mücadelenin önde gelenlerinin “katli vacip” olduğuna dair fetvalar verilmiştir. Bunun üzerine Anadolu’nun muhtelif yerlerinde ayaklanmalar baş göstermiş, isyancılar Ayaş belinden Ankara’yı seyreder bir duruma gelmiştir. Düşmanlarımız ve onların yerli işbirlikçileri el ele vererek Anadolu’da bir kardeş kavgası çıkartmak suretiyle Türk halkını birbirine kırdırmak istemişlerdir. Yani Milli Mücadelenin en zor günleriydi.

Böyle bir anda başta Ankara Müftüsü Mehmet Rıfat Efendi (Börekçi) olmak üzere pek çok din bilgini vazifeye koşmuş-

Page 9: MİLLİ MÜCADELE’DE İZMIT MUTASARRIFLIĞI DİN ADAMLARI · katılmıştır. Büyük Taarruz öncesi, Fahrettin Paşa’nın gözüne çocuk denebilecek yaşta birisi ilişir.

1355

benimsemeleri yöre insanı üzerinde çok etkili olmuştur.

Ayrıca halk arasında Milli birlik ve beraberliği sağlamak ve güçlendirmek amacıyla Türk Varlığı Cemiyeti kurulmuştur. Bu cemiyetin Genel Sekreterliğine de Hoca Rıfat Efendi getirilmiştir.43

Düşman işgaline tepki gösterilmesinde İzmit ve çevresi din adamları ön saflarda yer almışlardır. Örneğin Kandıra Müftüsü Ali Rıza Efendi, İzmir’in Yunanlılar tarafından işgalini öğrenir öğrenmez hemen harekete geçmiştir. O, Belediye Başkanı Ahmet, Hürriyet ve İtilaf Şubesi Başkanı Faik, Eşraftan: Hasan, Hurşit, Niyazi, Ali ve Mehmet Raif ile birlikte Sadrazam Damat Ferit’e “Makam-ı Sami-i Sadaret-i Uzma’ya” hitabıyla bir protesto telgrafı göndermiştir. 17 Mayıs 1919 tarihli telgrafta; öz vatanımız İzmir’imizin Wilson Prensiplerine aykırı olarak Yunan askerleri tarafından işgal edildiğini üzüntü ile haber aldıklarını ve İstanbul’daki İtilaf temsilcileri nezdinde protesto edildiği belirtildikten sonra, şöyle deniliyordu:44

Bu babda her ne surette hükümet-i hazıramızın emrine amadeyiz. Lazım gelen teşebbüsat-ı adilanelerinin tesirini ahali-i mahalliyemiz namına arz ve istirham eyleriz.

Ayrıca Müftü Ali Rıza Efendi, Kandıra Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Başkanı Raif, Belediye Başkanı Ahmet imzasıyla birlikte Meclis-i Mebusan’a çekilen 5 Mart 1920 tarihli telgrafla, Ali Rıza Paşa Hükümetinin İtilaf güçlerinin baskısıyla işbaşından uzaklaştırarak, yerine Damat Ferit Paşa’nın45 sadrazamlığa getirilmesi kınanmıştır.46

Geyve’den Müftü Mahmut, Belediye Başkanı Ali, Eşraftan: Ferit, Hulusi, Dava Vekili Cemal, Ahaliden Hacı Hasan imzasıyla “Sadaret-i Uzma’ya” hitabıyla gönderilen 19 Mayıs 1919 tarihli telgrafla da Yunan işgali protesto edilmiştir. Bu telgrafta İzmir’in Türk ve Müslüman yurdu olduğu, Türk Milletinin hukukunu rencide etmeyecek surette hakkının korunması ve azınlıkları memnun etmek için Türk şehri olan İzmir’in işgalinin kalplerinde iyileşmeyecek yaralar açtığı belirtildikten sonra, şöyle denilmektedir:47

Hükümetin her türlü teşebbüsat-ı ciddiye ve hakikiyesine cansiperane müzahire amade bulunduğumuzdan kemal-i teessür ile arz ve bu haksızlığı protesto eyleriz.

Geyve Redd-i İlhak Heyeti tarafından Sadrazamlık Makamı’na gönderilen 23 Mayıs 1919 tarihli ikinci bir telgrafta da ufacık bir işarete İzmir’i işgalden kurtarmak için canlarını vermeye hazır oldukları, İzmir’in maruz kaldığı elim ve feci akıbeteve hadsiz bir tecavüze de Dünyada tek bir Türk kaldıkça razı olmayacakları belirtilmektedir.48

Aynı şekilde Yalova halkı da İzmir’in işgalini 21 Mayıs 1919 tarihli telgrafla protesto etmişlerdir. Sadrazamlık makamına Müftü Fehmi, İsmet, Ahmet, Refik, Yakup, Sabri, Ahmet Hamdi ve Redd-i İlhak Heyet-i Milliyesi tarafından gönderilen bu telgrafta yerli Rumların Yunan askeri ile birlikte hareket ettikleri Müslümanların can, mal ve ırzlarına

tur. Mehmet Rıfat Efendi, Anadolu’da sağduyulu ve vatansever ulemayı harekete geçirerek ulusal hareketin meşru olduğuna dair karşı fetvalar hazırlamıştır. Bu yönüyle Milli Mücadele’de fetvalar savaşına da tanık olunmuştur. Bu savaşta, 155 imzayı aşkın Anadolu ulemasınca tasdik edilen ‘Ankara Fetvası’, tek Dürrizade Abdullah’ın imzasını taşıyan İstanbul Fetvasını hükümsüz kılmış, ulusal birlik ve beraberliği pekiştirmiştir(Sarıkoyuncu, Milli Mücadelede Din Adamları II, s. 13 vd.)

43 Yüce, a.g.e.,ss.117-118.44 Mehmet Şahingöz, İzmir, Maraş ve İstanbul’un İşgali Üzerine Yapılan Protesto ve Mitingler, Basılmamış Doktora Tezi,

(A.Ü.T.İ.T.E) Ankara, 1986, ss.199-200; Selvi, a.g.e, s. 360.45 “Damat Ferit Paşa hükümetinin aksine Ali Rıza Paşa ve Salih Paşa hükümetleri kısmen de olsa zaman zaman Milli

Mücadele’yi destekleyici davranışlarda bulunmuşlardır. Örneğin Salih Paşa, itilaf güçlerinin özellikle İngilizlerin Kuva-yı Milliye’yi kınama isteklerine karşı çıkmıştır. Yine aynı şekilde Ali Rıza Paşa da milliyetçi bir hüviyet taşıyan davranışlarda bulunmuştur. (Ali Sarıkoyuncu-Esra Sarıkoyuncu Değerli, Milli Mücadele Uluborlu,Uluborlu Belediyesi Yayını, Kütahya, 2009, s.102)

46 Mehmet Şahingöz, Ali Rıza Paşa Hükümetinin İstifası ve Tepkileri, Ankara, 1996, s. 112.47 Selvi, a.g.e., s. 358.48 Selvi, a.g.e., s. 359.

Ali SARIKOYUNCU

Esra SARIKOYUNCU DEĞERLİ

Page 10: MİLLİ MÜCADELE’DE İZMIT MUTASARRIFLIĞI DİN ADAMLARI · katılmıştır. Büyük Taarruz öncesi, Fahrettin Paşa’nın gözüne çocuk denebilecek yaşta birisi ilişir.

1356

saldırdıklarını son gelen telgraflardan öğrendiklerini belirttikten sonra, “Ahalinin tuğyan ve galeyanlarının gayri kabil-i zabt ve teskin olunduğunu bildirmeye lüzum gördük” denilmektedir.49

Ayrıca Yalova halkı, Ali Rıza Paşa Hükümetinin baskı ile işbaşından uzaklaştırılarak, yerine Damat Ferit Paşa’nın Sadrazamlığa getirilmesi “Eşraf ve Ahali Namına Müftü Hasan Yakup” ve yanında pek çok imza50 ile gönderilen telgrafla kınanmıştır.51

Gebze’de de Milli Mücadele fikrinin doğuşunda önemli hizmeti olanlardan birisi de Müftü Hüseyin Hüsnü Efendi (Işık)’dir. Gebze Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin kurucularından da olan, Müftü Hüseyin Hüsnü Efendi52 Gebze ve çevresinde halkı aydınlatmış ve onları milli gaye etrafında birleştirmiştir. O, temin ettiği silah ve cephaneyi Kuva-yı Milliye’ye vermekle Milli Mücadele tarihimiz açısından unutulmaz hizmetlerde bulunmuştur. Ayrıca bu yurtsever din adamı, İstanbul milletvekili olarak TBMM’nin I. Döneminde de görev yapmıştır.53

Milli Mücadele esnasında İzmit Mutasarrıflığı’na bağlı bir kaza olan Adapazarı; Kuva-yı Milliye, İstanbul Hükümeti ve İtilaf güçleri açısından önemli bir bölge idi. İstanbul’dan Anadolu’ya geçenlerin büyük bir çoğunluğu Adapazarı topraklarından geçmiştir. Silah, cephane ve önemli kişilerin Anadolu’ya geçiş yolu üzerinde bulunması nedeniyle Adapazarı’nın Milli Mücadele’de önemi daha da artmıştır. Milli kıpırdamalar, İzmir’in işgali ile başlamış ve işgal protesto edilmiştir. Bu konuda İstanbul’a gönderilen ilk telgraf 16 Mayıs 1919 tarihlidir. Gönderen ise, bir din adamı olan Hafız Mehmet Şevket Efendi (Öğütmen)’dir. O, “Bendeleri Şevket” imzasıyla “Sadrazam DevletlüFehametlü Ferit Paşa Hazretlerine” hitaplı telgrafında;

“Sevgili İzmir’imizin Yunan Hükümetine ilhak edildiğini işiterek, garip Müslümanlar teessürler içinde kan ağlıyoruz.” denildikten sonra mukaddes topraklarımızın Yunan çarığınca çiğnenmesine izin verilmemesi istenmektedir.54

Ayrıca 17 Mayıs 1919 tarihli ve Sadrazamlığa gönderdiği telgrafı ile Adapazarı Belediye Başkanı Murtaza da Yunan işgalini protesto etmiştir.55 20 Mayıs 1919’da Trakya-Paşali Müdafaa-i Hukuk Cemiyet-i Osmaniyesi Adapazarı Şubesi İkinci Başkanı Gümülcineli Şükrü de Sadrazamlık makamına protesto telgrafı göndermiştir.56 24 Mayıs 1919’da da İzmit Redd-i İlhak Cemiyeti Adapazarı Şubesi’nce İzmir işgalinin protesto edildiği bir miting düzenlenmiştir. Mitingde alınan kararlar da “120000 nüfus kaza ahalisi namına İzmit Redd-i İlhak Cemiyeti Adapazarı Şubesince” Sadrazamlık Makamına iletilmiştir.57

Ayrıca Geyve Redd-i İlhak Heyeti, yine Sadrazamlık Makamına gönderdikleri 23 Mayıs 1919 tarihli telgrafıyla İzmir’in işgalini protesto etmiştir.58 Aynı şekilde Hendek, Karamürsel, Karasu ve Yalova halkı ve ileri gelenleri de Sadrazamlık makamına çeşitli tarihlerde gönderdikleri telgraflarla İzmir’in işgalini protesto etmişlerdir.59

49 Selvi, a.g.e., s. 361.50 Bu telgrafın altında şu şahısların imzaları vardır: Hamdi, Hüseyin, Abdullah, Ahmet, İbrahim, Rifat, İslam Çavuş, İzzet,

Hüseyin, Hüsnü, Osman, Osman, İbrahim, Cevdet, Hakkı, Hacı Ali, Mehmet Ali, Aziz, Bekir, Ebubekir, Muharrem, Hamit, Raşit, Ali, Kadir, Pehlivan, Zülfikar, Mustafa Usta (Şahingöz, Ali Rıza Paşa…, s. 120).

51 Şahingöz, Ali Rıza Paşa…, s. 120.52 Celik, a.g.e.,ss. 357-358.53 Coker, a.g.e., C. III, s. 508.54 Selvi, a.g.e., s. 354.55 Selvi, a.g.e., s. 354.56 Selvi, a.g.e.,ss. 355-356.57 Alınan kararlar için bkz., Selvi, a.g.e., s. 356.58 Selvi, a.g.e.,ss. 358-359.59 Bkz., Selvi, a.g.e., ss. 359-361.

Page 11: MİLLİ MÜCADELE’DE İZMIT MUTASARRIFLIĞI DİN ADAMLARI · katılmıştır. Büyük Taarruz öncesi, Fahrettin Paşa’nın gözüne çocuk denebilecek yaşta birisi ilişir.

1357

Yukarıda belirtilen yerlerde din adamlarının öncülüğünde Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin Şubeleri faaliyete geçirilmiştir. Örneğin, Geyve Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti, Hafız Fuat Efendi (Fuat Çelebi) başkanlığında Kaymakam Hazım Bey, Jandarma Kumandanı Esat Bey, Burhanettin Çelebi, Rıza Bey ve Sefer Bey’in katılımı ile kurulmuştur. Hoca Bekir Efendi’nin başkanlığında ayrıca bu cemiyetin bünyesinde bir iaşe heyeti faaliyete geçirilmiştir.60

Düşmana Silahla Karşı Koyanlar

Isparta’da Hafız İbrahim Efendi (Demiralay), Afyonkarahisar’da Hoca Şükrü Efendi (Çelikalay) adlarında gönüllülerden alaylar oluşturarak, düşmanın karşısına çıktıkları gibi61, İzmit Mutasarrıflığı din adamlarından bazıları da ellerinde silah beldelerini korumuşlardır.

Bilindiği üzere, 26 Nisan 1920’de İngilizler İzmit’i işgal etmişlerdir. Mondros Ateşkesi’nin 7. maddesi uyarınca İzmit’teki sadece demiryolu hatlarını denetimleri altına alma hakkına sahip olan İngilizler, fiili bir işgal meydana getirmişlerdir. Ağustos 1920’de ise Yunanlılar işgali İngilizlerden devralmışlardır. 9 Nisan 1921’de şehir tekrar İngiliz işgaline uğramış ve düşman işgali 28 Haziran 1921 tarihine kadar devam etmiştir.Bu işgaller karşısında Hoca Necati ve Hafız Mustafa çeteleri Kocaeli bölgesinde önemli mücadeleler vermişlerdir. İzmit Müftüsü Hasan Efendi de onların bu faaliyetlerinde her türlü yardımda bulunarak önemli hizmetlerde bulunmuştur.62

Adapazarı da 27 Mart 1921’de Yunanlılar tarafından işgal edilmiştir. Yunan işgaline karşı konulması noktasında Harun Hoca (Harun Hilmi Zarifoğlu) halka öncülük etmiştir. “Adapazarı halkı ellerinde silah ve sopalarla Erenler Tepesinde mevzilenerek Yunanlılarla mücadeleye başlamıştır. Bu mücadele sırasında bir milis teşkilatı kuran Akçaoğlu Rıfat Molla’nın gayretli çalışmalarıyla Rum çetelerinin faaliyetlerine son vermiştir. Nihayet şehir 21 Haziran 1921 tarihinde kurtarılmıştır.63”

Harun Hocanın Adapazarı halkının, özellikle gençlerin Milli Mücadele’ye katılmaları hususunda önemli hizmetleri olmuştur. Ayrıca o, başta İstanbul olmak üzere Ankara, Konya, Trabzon, Uşak camileri kürsülerinden halkın Donanma Cemiyetine yardımda bulunmalarını istemiştir. Bu konuda 120 bin lira yardım topladığı belirtilmektedir.64

Geyve Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nce kazalarındaki gayrimüslimlerin çeteler kurarak, saldırgan bir tutum izlemeleri üzerine, onlarla mücadele etmek için Mehmet Çelebi Taburu adı altında bir milis gücü oluşturulmuştur. Bu gücün komutanlığını Hafız Fuat Efendi başarı ile yürütmüştür.65

Yine Geyve’de düşmana karşı koymak üzere, Şeyh Mustafa tarafından gönüllülerden Laz Çetesi oluşturulmuştur. 130 kişilik bu gücün tabur imamlığını Şeyh Mustafa’nın kardeşi İbrahim Efendi üstlenmiştir. Şeyh Mustafa ve çetesi girdiği çatışmalarla düşmanı oyalamıştır.66 Ayrıca Geyveli Hafız Şevket Efendi, Adapazarı ve İzmit Çuhahane mevkiinde tabur komutanı olarak Yunanlılarla çarpışmıştır. Onun düşmana karşı verdiği başarılı mücadelesini Mareşal Fevzi Çakmak, TBMM kürsüsünden şöyle belirtmiştir:67

60 Çelik, a.g.e., s. 36061 Demiralay ve Çelikalay hakkında bilgi için bkz.; Sarıkoyuncu, Milli Mücadele’de Din Adamları I,ss. 44-49.62 Yüce, a.g.e.,ss. 141-146; Çelik, a.g.e., s. 356.63 Çelik, a.g.e., 359.64 Bkz.: EK: XI:65 Yüce, a.g.e., s. 75 vd; Özel, a.g.e., ss.33-34; Sofuoğlu, a.g.e., ss.186-187; Yusuf Çam, Milli Mücadele’de İzmit Sancağı,

A.Ü.A.İ.İ.T.E. Doktora Tezi, Ankara, 1991, ss.385-386; Çelik, a.g.e., s. 360.66 ATASE, Kl. 556, D. 8; F.35’den aktaran Çelik, a.g.e., s. 361. 67 TBMM Zabıt Ceridesi, C. VII, Ankara, 1944, s. 339’dan aktaran Çelik, a.g.e., s. 362.

Ali SARIKOYUNCU

Esra SARIKOYUNCU DEĞERLİ

Page 12: MİLLİ MÜCADELE’DE İZMIT MUTASARRIFLIĞI DİN ADAMLARI · katılmıştır. Büyük Taarruz öncesi, Fahrettin Paşa’nın gözüne çocuk denebilecek yaşta birisi ilişir.

1358

Türkiye’nin kaderi Nazif Paşa’da çözülecekti. Halil Nuri, 9 Temmuz 1920’de Pazarcık’a geldi. Kuvvetlerini Nazif Paşa hattında mevziiye soktu. Düşman kuvvetleri ile yaptığı çarpışmada, zahire dolu bir treni baskına uğramaktan kurtararak Karaçam’a (Doğan Çay) ulaşmasını temin etti. Açlık ve cephanesizlik çektiler, ama her türlü zorluğa katlanarak muvaffak oldular.

Diğer taraftan daha önce de ifade edildiği üzere, Adapazarı Müftüsü Arif İrfan Başkaraca Birinci Dünya Savaşı’na Yedek Subay olarak katılmış, Romanya ve Kafkas Cephelerinde Teğmen rütbesiyle görev yapmıştır. Adı geçen Milli Mücadele’de de Kütahya Milli Alayı’nda 10. Bölük Komutanı olarak Yunanlılara karşı çarpışmalara katılmıştır. Alayının lağvedilmesi üzerine de II. Tümenin 12. Alayının I. Bölük 2. Komutanı olarak Köprülühisar, İnegöl, Pazarcık ve İnönü muharebelerinde bulunmuştur.68

Adı geçen bu hizmetlerini Diyanet İşleri Başkanlığına gönderdiği 26.01.1942 tarihli dilekçesinde; “Harb-i Umumi ve İstiklal Harbinde orduda İhtiyat Zabiti sıfatıyla, vatan ve millete hizmette bulundum” ifadesi ile belirtmektedir.69

Sonuç

Milli Mücadele esnasında İzmit ve çevresi çok önemli bir bölge durumundaydı. Yöre toprakları Anadolu’ya geçiş yollarına sahipti. İstanbul’dan başlayıp, İnebolu’na, Samsun’a uzanan deniz yolu Kocaeli sahillerinden geçmekteydi. Bu yol, Milli Mücadelenin başlarında Anadolu’ya geçmek için kullanılan iki yoldan biriydi. Diğeri ise, Üsküdar Sultantepesi’nde bulunan Şeyh Ata’nın Özbekler Dergâhı’ndan başlayıp, Geyve’ye kadar uzanan menzil hattı idi. Bunlardan başka Haydarpaşa’dan Bağdat’a uzanan demiryolu hattı da İzmit’ten geçmekteydi.

Belirtilen bu stratejik önemi dolayısıyla İzmit Mutasarrıflığı toprakları; Kuva-yı Milliye, İstanbul Hükümeti ve İtilaf güçleri tarafından ayrı bir öneme sahipti. Bu önemi dolayısıyla İstanbul Hükümetleri Milli Mücadele karşıtı mutasarrıflar tayin ederken, İngilizler de 26 Nisan 1920’de İzmit’e asker çıkarmışlardır. Daha sonra da yöre toprakları Yunan güçlerince işgal edilmiştir.

Belirtilen bu durumun da bir sonucu olarak, İzmit ve çevresinde müdafaa fikri Anadolu’nun diğer bölgelerine, özellikle metinde de örnek gösterildiği gibi, Denizli Sancağına göre daha geç doğmuştur. Bununla birlikte yöre din adamları, mücadele fikrinin doğması için Kuva-yı Milliye ile işbirliği içerisinde çalışmışlardır. Denizli Sancağında Müftü Ahmet Hulusi Efendi’nin yaptığı önderliği çalışma alanımızda; İzmit Müftüsü Hasan Fehmi, Adapazarı Müftüsü Arif İrfan, Vaiz Harun Hilmi, Vaiz Mehmet Şevket, Genze Müftüsü Hüseyin Hüsnü, Geyve Müftüsü Mahmut, Kandıra Müftüsü Ali Rıza, Yalova Müftüsü Fehmi, Hafız Fuat, Hafız Eşref, Hoca Rıfat, Şeyh Mustafa ve niceleri üstlenmiştir. Onlar camii kürsülerinde ve meydanlarda yaptığı konuşmalarla halkı Kuva-yı Milliye lehinde bilinçlendirmeye çalışmışlardır. Ayrıca İzmit Müftüsü Hasan Fehmi ve Gebze Müftüsü Hüseyin Hüsnü Efendiler, Kuva-yı Milliye’nin silah, cephane, para yönünden ikmalini sağlarlarken, Arif İrfan, Mehmet Şevket, Hoca Rıfat, Hoca Harun Hilmi, Şeyh Mustafa gibi din adamları da ellerinde silah beldelerini savunmuşlardır.

Bunun yanı sıra yöre din adamları Müdafaa-i Hukuk Cemiyetlerinin kuruluş ve faaliyetlerinde de görev almışlardır. Hiçbir Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti yoktur ki, başında ve içinde bir din adamı olmasın. Başta Gebze Müftüsü Hüseyin Hüsnü olmak üzere pek çoğu başkanlık görevini başarıyla yürütmüştür. Ayrıca Hüseyin Hüsnü Efendi (Işık) TBMM’nin I. Döneminde de İstanbul Milletvekili olarak görev yapmıştır.68 Bkz. EK II.69 Bkz. EK:X.

Page 13: MİLLİ MÜCADELE’DE İZMIT MUTASARRIFLIĞI DİN ADAMLARI · katılmıştır. Büyük Taarruz öncesi, Fahrettin Paşa’nın gözüne çocuk denebilecek yaşta birisi ilişir.

1359

TBMM’nin açılış arifesinde Anadolu’nun işgalden kurtulabilmiş köşeleri, ayrı görüşlerin kavga sahnesi haline gelmişti. Şeyhülislam Dürrizade Abdullah’ın yıkıcı fetvaları ve Bab-ı Ali’nin beyannameleri ile aldatılan halk yer yer vatan kurtarıcılarının önüne dikilmişti. Anadolu’nun muhtelif yerlerinde ayaklanmalar baş göstermişti. Böyle bir anda başta Ankara Müftüsü Mehmet Rıfat Efendi (Börekçi) olmak üzere pek çok din bilgini vazifeye koşarak Milli Mücadele’nin meşru olduğuna, düşmanı yurttan kovmanın dini bir görev olduğuna dair karşı Ankara Fetvasını yayınladılar. İzmit Sancağı din adamları da Ankara Fetvasını onaylayarak, İstanbul Fetvasını hükümsüz kılmış, ulusal birlik ve beraberliğin sağlanmasında katkıda bulunmuşlardır.

Son söz olarak diyoruz ki, Türkiye Cumhuriyeti’nin yakın geçmişi araştırıldıkça din adamlarının Milli Mücadeledeki hizmetleri daha iyi anlaşılacaktır. Bu vesile ile Milli Mücadele şehit ve gazilerini minnet ve şükranla anıyoruz.

Ali SARIKOYUNCU

Esra SARIKOYUNCU DEĞERLİ

Page 14: MİLLİ MÜCADELE’DE İZMIT MUTASARRIFLIĞI DİN ADAMLARI · katılmıştır. Büyük Taarruz öncesi, Fahrettin Paşa’nın gözüne çocuk denebilecek yaşta birisi ilişir.

1360

KAYNAKÇA

Arşiv BelgeleriDiyanet İşleri Başkanlığı Arşivi, Dosya No: 1923-1421.

Diyanet İşleri Başkanlığı Arşivi, Dosya No: 260055.

Diyanet İşleri Başkanlığı Arşivi, Dosya No: 1923-2284.

Diyanet İşleri Başkanlığı Arşivi, Dosya No: 1923-1423.

Kitap ve MakalelerBelgelerle Türk Tarih Dergisi, Sayı:19(Eylül 1986).

Cebesoy, Ali Fuat, Milli Mücadele Hatıraları, İstanbul, 1953.

Çam, Yusuf, Milli Mücadele’de İzmit Sancağı, A.Ü.A.İ.İ.T.E. Doktora Tezi, Ankara, 1991.

Çelik, Recep, Milli Mücadele’de Din Adamları -1, Emre Yayınları, İstanbul, 1999.

Çoker, Fahri, Türk Parlamento Tarihi, Milli Mücadele ve TBMM I. Dönem 1919-1923 III. Cilt, TBMM Vakfı Yay., Ankara.

Dujuvara, Trandafir G.,CentProjets De Partage La Turquie (1281-1914), Paris, 1914.

Erdeha, Kamil, “Milli Mücadele’de Livalar ve Mutasarrıflar”, Mülkiyeliler Dergisi, Sayı:48.

Kuruluşundan Bugüne Diyanet İşleri Başkanlığı Teşkilat Albümü (1924-2009), C. 3, Ankara, 2010.

Özdamar, Mustafa ,Dersaadet Dergahları, İstanbul, 1994.

Özel, Salahattin, Kocaeli ve Sakarya İllerinde Milli Mücadele (1919-1922), İstanbul, 1987.

Sarıkoyuncu, Ali- SarıkoyuncuDeğerli,Esra, Milli Mücadele Uluborlu,Uluborlu Belediyesi Yayını, Kütahya, 2009.

Sarıkoyuncu, Ali, Milli Mücadele’de Zonguldak Sancağı-Zonguldak, Bartın, Karabük, Zonguldak Valiliği Yayını, Ankara, 2009.

Sarıkoyuncu, Ali, Milli Mücadele’de Din Adamları II, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayını, 6. Baskı, Ankara, 2012.

Sarıkoyuncu, Ali; Önder, Salahattin; Erşan, Mesut, Milli Mücadele’de Eskişehir, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Yayını, Eskişehir, 2002.

Selvi, Haluk, İşgal ve Protesto, Değişim Yay., İstanbul, 2005.

Sofuoğlu, Adnan, Milli Mücadele, Kocaeli ve Sakarya’da Kuva-yı Milliye ve Karşı Faaliyetler (1919-1922), Ankara, 1987 (Basılmamış H.Ü.A.İ.T.E. Yüksek Lisans Tezi).

Şahingöz, Mehmet, Ali Rıza Paşa Hükümetinin İstifası ve Tepkileri, Ankara, 1996.

Şahingöz, Mehmet, İzmir, Maraş ve İstanbul’un İşgali Üzerine Yapılan Protesto ve Mitingler, Basılmamış Doktora Tezi, (A.Ü.T.İ.T.E) Ankara, 1986.

Tansu, Semih Nazif, İki Devrin Perde Arkası, Anlatan Hüsamettin Ertürk, İstanbul, 1969.

Tunaya, Tarık Z.,Türkiye’de Siyasi Partiler, İstanbul, 1952.

Türk İstiklal Harbi, C. II, Kısım I, Genelkurmay Basımevi, Ankara, 1963.

Yüce, Rifat, Kocaeli Tarih ve Rehberi, İzmit, 1945.

Page 15: MİLLİ MÜCADELE’DE İZMIT MUTASARRIFLIĞI DİN ADAMLARI · katılmıştır. Büyük Taarruz öncesi, Fahrettin Paşa’nın gözüne çocuk denebilecek yaşta birisi ilişir.

1361

EKLER

EK I

Arif İrfan Efendi (Başkaraca)’nin Diyanet İşleri Başkanlığı Arşivinde Bulunan Sicil Dosyasının İlk Sayfası

Ali SARIKOYUNCU

Esra SARIKOYUNCU DEĞERLİ

Page 16: MİLLİ MÜCADELE’DE İZMIT MUTASARRIFLIĞI DİN ADAMLARI · katılmıştır. Büyük Taarruz öncesi, Fahrettin Paşa’nın gözüne çocuk denebilecek yaşta birisi ilişir.

1362

EK II

Page 17: MİLLİ MÜCADELE’DE İZMIT MUTASARRIFLIĞI DİN ADAMLARI · katılmıştır. Büyük Taarruz öncesi, Fahrettin Paşa’nın gözüne çocuk denebilecek yaşta birisi ilişir.

1363

EK III

Hasan Fehmi Efendi (MORALI)’nın Tercüme-i Hal Varakası

Ali SARIKOYUNCU

Esra SARIKOYUNCU DEĞERLİ

Page 18: MİLLİ MÜCADELE’DE İZMIT MUTASARRIFLIĞI DİN ADAMLARI · katılmıştır. Büyük Taarruz öncesi, Fahrettin Paşa’nın gözüne çocuk denebilecek yaşta birisi ilişir.

1364

EK IV

Mehmet Şevket Efendi (ÖĞÜTMEN)’in Diploma Suretleri

Page 19: MİLLİ MÜCADELE’DE İZMIT MUTASARRIFLIĞI DİN ADAMLARI · katılmıştır. Büyük Taarruz öncesi, Fahrettin Paşa’nın gözüne çocuk denebilecek yaşta birisi ilişir.

1365

EK V

Ali SARIKOYUNCU

Esra SARIKOYUNCU DEĞERLİ

Page 20: MİLLİ MÜCADELE’DE İZMIT MUTASARRIFLIĞI DİN ADAMLARI · katılmıştır. Büyük Taarruz öncesi, Fahrettin Paşa’nın gözüne çocuk denebilecek yaşta birisi ilişir.

1366

EK VI

Mehmet Şevket Efendi (Öğütmen)’in Tercüme-i Hal Varakasının Birinci Sayfası

Page 21: MİLLİ MÜCADELE’DE İZMIT MUTASARRIFLIĞI DİN ADAMLARI · katılmıştır. Büyük Taarruz öncesi, Fahrettin Paşa’nın gözüne çocuk denebilecek yaşta birisi ilişir.

1367

EK VI/1

Mehmet Şevket Efendi (ÖĞÜTMEN)’in Tercüme-i Hal Varakasının İkinci Sayfası

Ali SARIKOYUNCU

Esra SARIKOYUNCU DEĞERLİ

Page 22: MİLLİ MÜCADELE’DE İZMIT MUTASARRIFLIĞI DİN ADAMLARI · katılmıştır. Büyük Taarruz öncesi, Fahrettin Paşa’nın gözüne çocuk denebilecek yaşta birisi ilişir.

1368

EK VII

Page 23: MİLLİ MÜCADELE’DE İZMIT MUTASARRIFLIĞI DİN ADAMLARI · katılmıştır. Büyük Taarruz öncesi, Fahrettin Paşa’nın gözüne çocuk denebilecek yaşta birisi ilişir.

1369

EK VII/1

Ali SARIKOYUNCU

Esra SARIKOYUNCU DEĞERLİ

Page 24: MİLLİ MÜCADELE’DE İZMIT MUTASARRIFLIĞI DİN ADAMLARI · katılmıştır. Büyük Taarruz öncesi, Fahrettin Paşa’nın gözüne çocuk denebilecek yaşta birisi ilişir.

1370

EK VIII

Kandıra Müftüsü Ali Rıza Efendi’nin Tercüme-i Hal Varakasının Birinci Sayfası

Page 25: MİLLİ MÜCADELE’DE İZMIT MUTASARRIFLIĞI DİN ADAMLARI · katılmıştır. Büyük Taarruz öncesi, Fahrettin Paşa’nın gözüne çocuk denebilecek yaşta birisi ilişir.

1371

EK VIII/1

Kandıra Müftüsü Ali Rıza Efendi’nin Tercüme-i Hal Varakasının İkinci Sayfası

Ali SARIKOYUNCU

Esra SARIKOYUNCU DEĞERLİ

Page 26: MİLLİ MÜCADELE’DE İZMIT MUTASARRIFLIĞI DİN ADAMLARI · katılmıştır. Büyük Taarruz öncesi, Fahrettin Paşa’nın gözüne çocuk denebilecek yaşta birisi ilişir.

1372

EK IX

Page 27: MİLLİ MÜCADELE’DE İZMIT MUTASARRIFLIĞI DİN ADAMLARI · katılmıştır. Büyük Taarruz öncesi, Fahrettin Paşa’nın gözüne çocuk denebilecek yaşta birisi ilişir.

1373

EK X

Ali SARIKOYUNCU

Esra SARIKOYUNCU DEĞERLİ