Top Banner
3 Medeniyet Arayışından Demokrasi Çağrısına: 1910’lardan 2010’lara Kürt Hareketinin İdeolojisi Hayriye ÖZEN Giriş K ürt hareketi modern dünyanın en uzun soluklu toplumsal hare- ketlerinden birisidir. Hareketin yeni anlam ve kimlikler doğrul- tusunda toplumsal alanı yeniden yapılandırmak, kısaca siyasal bir rol oynamak, arzusuyla ortaya çıkması 20. yüzyılın ikinci on yılına denk düşer. Bu yıllardan günümüze dek mevcudiyeti devam eden bu hareket, değişen tarihsel ve toplumsal koşullar altında farklı ideolojik biçimler alarak gerek Kürt kimliğini gerekse bu kimlikle ilgili toplumsal ve siya- si talepleri farklı şekillerde temsil etmiştir. Bu ideolojik farklılaşma, Kürt hareketinin çeşitli dönemlerde hem Kürt nüfusun farklı unsurlarına hitap
31

Medeniyet Arayışından Demokrasi Çağrısına: 1910'lardan 2010'lara Kürt Hareketinin İdeolojisi

Jan 16, 2023

Download

Documents

Welcome message from author
This document is posted to help you gain knowledge. Please leave a comment to let me know what you think about it! Share it to your friends and learn new things together.
Transcript
Page 1: Medeniyet Arayışından Demokrasi Çağrısına: 1910'lardan 2010'lara Kürt Hareketinin İdeolojisi

3Medeniyet Arayışından Demokrasi Çağrısına:

1910’lardan 2010’lara Kürt Hareketinin İdeolojisi

Hayriye ÖZEN

Giriş

Kürt hareketi modern dünyanın en uzun soluklu toplumsal hare-ketlerinden birisidir. Hareketin yeni anlam ve kimlikler doğrul-tusunda toplumsal alanı yeniden yapılandırmak, kısaca siyasal bir

rol oynamak, arzusuyla ortaya çıkması 20. yüzyılın ikinci on yılına denk düşer. Bu yıllardan günümüze dek mevcudiyeti devam eden bu hareket, değişen tarihsel ve toplumsal koşullar altında farklı ideolojik biçimler alarak gerek Kürt kimliğini gerekse bu kimlikle ilgili toplumsal ve siya-si talepleri farklı şekillerde temsil etmiştir. Bu ideolojik farklılaşma, Kürt hareketinin çeşitli dönemlerde hem Kürt nüfusun farklı unsurlarına hitap

Page 2: Medeniyet Arayışından Demokrasi Çağrısına: 1910'lardan 2010'lara Kürt Hareketinin İdeolojisi

T Ü R K İ Y E ’ N İ N S O N 1 0 Y I L I74

etmesine, hem de meydan okuduğu hegemonik rejim tarafından farklı tep-kiler almasına yol açmıştır. Kürt hareketinin bugüne nasıl geldiğini ve Kürt hareketinin bugün temsil ettiği Kürt kimliği ve taleplerini anlamak için, hareketin uzun tarihi boyunca geçirmiş olduğu bu ideolojik dönüşümleri ortaya koymak gerekir. Bu çalışmada böyle bir amaçla yola çıkarak, Kürt hareketinin yaklaşık bir yüzyılı kapsayan uzun zaman diliminde Kürt kim-liği ve taleplerini birbirinden oldukça farklı şekillerde inşa eden dört farklı ideolojik biçim aldığını tartışıyorum. Hareketin ideolojisi, 1923 öncesinde dönemin ruhuna uygun olarak modernleştirmeci ve milliyetçi bir biçim alırken, 1923 sonrasının tek parti döneminde koyu bir milliyetçiliğe dö-nüşmüştür. Belli bir süre kamusal görünürlüğe sahip olamayan hareket, siyaset sahnesine yeniden çıktığı 1960’lardan 1990’lara kadar sol temaların ağırlıkta olduğu bir ideoloji geliştirmiştir. 1990’lardan günümüze uzanan süre içinde ise hareketin ideolojisi liberal-demokratik temalar çerçevesin-de şekillenmiştir. Her kolektif kimliğin inşasında olduğu gibi Kürt kimli-ğini ‘biz’ ve ‘onlar’ karşıtlığı doğrultusunda kuran bu ideolojik çerçeveler, birbirinden dikkate değer oranda farklılaşan ‘biz’ ve ‘onlar’ tanımları geliş-tirerek hem Kürt nüfusun farklı kesimlerini mobilize etmiş, hem de farklı hedeflere yönelik farklı mücadele biçimlerine rehberlik etmiştir.

‘Kürtlük’ biz ve onlar karşıtlığının ‘biz’ tarafında her dönemde hâkim ol-makla birlikte, gerek farklı dönemlerin muteber ideolojilerinin etkisi altında, gerekse ‘onlar’ tarafının farklı şekillerde tanımlanması nedeniyle dikkate değer oranda farklılaşan içerikler kazanmıştır. 1910’larda ‘çağdışı kalmış geleneksel aşiret ve din (tarikat) eksenli’ Kürt kimliği karşısında ‘modern ve medeni’ bir Kürt kimliği öneren muhalif Kürt söylemi, 1920 ve 30’larda her türlü ‘Kürt’ kimliğini ve yaşam biçimini topyekûn reddeden yeni rejime karşı yalnızca mo-dern/medeni Kürtlüğü değil aynı zamanda geleneksel Kürtlüğü de kapsayan bir Kürt kimliğine vurgu yapmıştır. 1960’lardan 1990’lara uzanan dönemde ise Kürtlük, yalnızca etno-milliyetçi devlet politikalarına karşı değil aynı zamanda kapitalist düzene ve bu düzenin bir parçası olan birtakım Kürt ‘işbirlikçilere’ de karşı çıkarak inşa edilmiş ve böylece etnik bir aidiyetin yanı sıra sınıfsal bir aidiyeti de içermiştir. Son olarak, 1990’lardan bu yana Kürtlük, insan hakları ve demokrasi temalarıyla eklemlenerek, Türkiye’nin ‘anti-demokratik yapısı-na’ karşı çıkagelmektedir. Birbirinden bir hayli farklı anlamlar ifade eden bu

Page 3: Medeniyet Arayışından Demokrasi Çağrısına: 1910'lardan 2010'lara Kürt Hareketinin İdeolojisi

Hayr iye ÖZEN • Medeniyet Aray ışından Demokrasi Çağr ı sına 75

dört Kürt kimliği, çeşitli dönemlerde Kürt nüfusun değişen beklenti, talep ve özlemlerine hitap etmiş ve böylece farklı toplumsal grupları mobilize etmiştir.

Din, Aşiret ve Gelenek Karşısında ‘Modern/Medeni Kürt Ulusu’: 1923 Öncesi

Kürt kimliğine vurgu yapılması ve bu kimlik etrafında çeşitli taleple-rin dile getirilmesi 19. yüzyılın sonlarında başlamakla birlikte1, belli bir ortak tarih, dil, edebiyat gibi vurgularla milli bir Kürt kimliği inşası daha çok 2. Meşrutiyeti takip eden dönemde yoğunlaştı. Bu yılların Kürt mil-liyetçiliği, İttihat ve Terakki’nin Osmanlıcılık yerine Türk milliyetçiliğini benimsemesi ve devlet politikalarını bu çerçevede oluşturmasının Kürt-ler nezdinde yarattığı huzursuzlukla yakından ilgilidir. Dönemin önde gelen Kürt milliyetçi figürlerinden birisi olan Kadri Cemil Paşa tarafın-dan belirtildiği üzere, dönemin hükümeti ‘Türkçülüğü ve Turancılığı devletin temel ilkesi’ yapmış ve ‘Kürdistan olarak bilinen ve yerlisi Kürt olan o günkü altı büyük vilayeti “Vilayet-i Şarkiye” deyimiyle nitelendi-rerek “Kürt” sözünü ortadan kaldırmış’tı (Cemil Paşa, 1991: 33).

İkinci meşrutiyeti takip eden görece liberal ortamda, Osmanlı’nın Arap, Arnavut, Ermeni gibi diğer unsurlarına benzer şekilde Kürtler de dernekler kurarak, yayınlar çıkararak ve okullar açarak Kürt dili ve ta-rih çalışmalarının geliştirilmesine ve Kürt nüfusun eğitimine ve ilerle-mesine katkıda bulunmayı amaçladılar (bkz, Tunaya, 1998; Malmisanij, 2002). Kürt dernek ve okulları yaklaşık bir yıl sonra kapatılsa da, 1. Dün-ya Savaşı’nın başlamasına kadar geçen sürede yeni dernekler kuruldu ve yeni gazete ve dergiler çıkarıldı (Malmisanij, 2002). Bu yıllarda çıkarılan Yekbun, Hetawi, Roji Kurd gibi periyodikler aracılığıyla girişilen ‘millet

1 1880’de çıkan Şeyh Ubeydullah isyanı, Kürtlük etrafında çeşitli talepleri dile getiren ilk Kürt isyanı olarak bilinir. Ortak bir Kürt tarihine, eğitime ve birlik olmanın önemi-ne ilişkin ilk vurgular ise yurt dışında çıkarılan ve sınırlı sayıdaki Kürt entelektüellerine ulaşan Kürdistan gazetesinde yapılmıştır (Kutlay, 2010). İlk Kürt örgütü ise 1900 yılında Kürdistan Azm-i Kavi adıyla kurulmuştur (Göldaş, 1991). Celil’in belirttiğine gore bu erken dönem Kürt milliyetçileri Kürt kitlelere yönelik milliyetçi çağrılarda bulunmuyor, dönemin muhalif hareketi olan Jön Türk hareketinin etkisi altında Osmanlı Devleti’nin restorasyonunu talep ediyorlardı (Celil, 2000).

Page 4: Medeniyet Arayışından Demokrasi Çağrısına: 1910'lardan 2010'lara Kürt Hareketinin İdeolojisi

T Ü R K İ Y E ’ N İ N S O N 1 0 Y I L I76

inşası’ çabaları özellikle Kürt dilinin standardize edilmesi, Kürt edebi-yatının geliştirilmesi, tarih yazımı, milli duyguların yaratılması, Kürtle-rin ‘cehalet’inin ve eğitimsizliğinin giderilmesi ve oldukça heterojen ve birbirinden kopuk olan Kürt nüfusunda birlik ve beraberlik yaratılması üzerine odaklandı (Göldaş, 1991; Tunaya, 1998; Celil, 2000; Malmisanij, 2002; Özoğlu, 2005).

Birinci Dünya savaşını takip eden kaos ortamında doğan Kürt hare-ketinin, savaş öncesinde geliştirilen bu fikirleri olduğu gibi devraldığını söylemek yanlış olmaz. Bu doğrultuda, Kürt milleti hâlihazırda aşiret ve tarikat aidiyetlerine sahip ‘geri kalmış’ bir millet olarak nitelendi ve bu geri kalmışlığın en önemli nedenleri din ve geleneksel toplumsal yapı olarak teşhis edildi. Bir örnekle somutlaştırmak gerekirse, Cemil Paşa (1991), ‘Kürtlerin İslamiyet’ten önce zengin bir edebiyatı vardı. İslamiyet’ten son-ra zamanla özellikle Osmanlı sultanları zamanında, Hilafete sadakatle olan bağlılıkları kendi özlüklerini ihmale yol açmış, zengin bir edebiyat olan Kürtçeyi de yazı dili olarak kullanmaktan vazgeçmişlerdi’ demekte-dir. Dinden kaynaklanan bu ‘geri kalmışlığı’ aşarak ‘modern’ ve ‘medeni’ bir Kürt milleti yaratmak üzere önerilen çözüm ise Kürtlerin eğitimi oldu. Eğitime verilen bu önem özellikle, eğitimin en önemli aracı olarak görü-len, Kürt dilinin geliştirilmesi çabalarına yol açtı. Dolayısıyla, Kürt hare-ketinin bu erken döneminde Kürt kimliği ‘gayri medeni’ dinsel ve aşiretsel aidiyetler karşısında ‘modern’ ve ‘medeni’ bir ulusal kimlik olarak kurgu-landı. Böylece, Kürt ileri gelenlerinin yurt dışında eğitim almış çocukları, üniversite öğrencileri ve Osmanlı ordusundaki Kürt subayları gibi grup-ların girişimleriyle inşa edilmeye çalışılan bu Kürt kimliği, etnik temelli bir ayrımdan çok medeniyet temelli bir modern ve geleneksel ayrımına dayandırılan muğlak bir ‘biz ve onlar’ karşıtlığı ortaya koydu.

Bu dönemin Kürt hareketi, ulusal bağımsızlık ve özerklik gibi siyasi talepleri dile getirirken de birbirinden net çizgilerle ayrılmış bir ‘biz ve onlar’ tanımı geliştirmedi. 1. Dünya savaşını takip eden yıllarda Diyarba-kır’da kurulan Kürt Teali Cemiyeti ve İstanbul’da kurulan Kürdistan Teali Cemiyeti etrafında örgütlenen Kürt ileri gelenleri ve entelektüelleri bu siyasi talepleri Osmanlı devletine karşı ileri sürmek yerine, daha çok Ba-tılı güçlerden beklentiler olarak dile getirdiler (Chirguh, 2009). Bunda, Kürt hareketinin bu siyasi taleplerinin, Osmanlı’nın savaştan yenik çık-

Page 5: Medeniyet Arayışından Demokrasi Çağrısına: 1910'lardan 2010'lara Kürt Hareketinin İdeolojisi

Hayr iye ÖZEN • Medeniyet Aray ışından Demokrasi Çağr ı sına 77

masının yarattığı siyasi belirsizlik ortamına cevaben geliştirilmiş olması önemlidir. Örneğin, Kürt Teali Cemiyetini kurmak üzere Diyarbakır’da düzenlenen toplantıda yapılan konuşmalardan birinde ‘Koca Osman-lı İmparatorluğu kangren olmuş... Bu hususta, tereddüt etmeden acele edilerek Kürdistan’ı kangrenden kurtarmalı’ denmekteydi (Cemil Paşa, 1991). Bu doğrultuda bu dönemin Kürt entelektüelleri, Kürt kimliğini gerek Osmanlı gerekse Osmanlı’nın son dönemlerinde vurgulanan Türk kimliği ile bir karşıtlık ilişkisi içinde görmemişlerdir. Örneğin, Kürdistan Teali Cemiyeti’nin yayın organı olan Jîn dergisinde ne Osmanlı devletine ne de, son yıllarda yükselen Türk milliyetçiliğine rağmen, Türklere karşı herhangi bir hasmane tavır vardır. Çeşitli yazılarda Türklerin ve Kürtle-rin kardeşliğine vurgu yapılmakta ve, Osmanlı’nın Kürtleri ihmal ederek cahil ve eğitimsiz bıraktığı belirtilmekle birlikte, Osmanlı bir ‘hasım’ ola-rak resmedilmemekte, aksine Kürtlerin Osmanlı’ya sadakatlerinden söz edilmektedir (Jîn dergisi, 5: 9; 6: 2-3; 8: 3; 22: 5-6).

Aslında bu dönemde Kürt hareketinin ‘biz’ karşısında tanımladığı ‘onlar’ kategorisine bir ölçüde Ermenilerin girmekte olduğu söylenebi-lir. Jîn dergisinde yer alan çeşitli yazılar, dönemin Kürt milliyetçilerinin Doğu’da bir Ermeni devleti kurulması fikrinden büyük rahatsızlık duy-duklarını ortaya koymaktadır. Dergide çıkan bazı yazılarda, Doğu bölge-sinde nüfusun çoğunluğunu Kürtlerin oluşturduğu ve bu nedenle ulusal hakların Ermenilere değil Kürtlere tanınması gerektiği vurgulanmıştır (bkz. Bıtlisi, Jîn Dergisi, 6; Bedirhan, Jîn Dergisi, 9, Nuri, Jîn Dergisi, 15). Ayrıca, Kürt milliyetçiler, Kürt halkını bağımsız ya da özerk bir siyasi oluşum yönünde mobilize etmek üzere yaptıkları konuşmalarda Kürtle-re yönelik bir ‘Ermeni tehdidinin’ altını çizmekten geri durmamışlardır (Cemil Paşa, 1991).

Kürt hareketinin bağımsızlık yönünde Batılı ülkelerden beklentileri-nin temel referans noktası, dönemin Amerika Birleşik Devletleri başka-nı Woodrow Wilson’un savaş sonrası kurulacak dünya düzenine ilişkin olarak ilan ettiği prensipler olmuştur (Chirguh, 2009). Örneğin, Kürt Teali Cemiyeti, Wilson prensipleri doğrultusunda ‘ulusal haklar’ elde etme amacını programına aldığını belirtmiştir2. Bu doğrultuda, merkezi

2 Cemil Paşa, Kürt Teali Cemiyeti’nin, Kürtlerin Wilson prensiplerinden yararlanması

Page 6: Medeniyet Arayışından Demokrasi Çağrısına: 1910'lardan 2010'lara Kürt Hareketinin İdeolojisi

T Ü R K İ Y E ’ N İ N S O N 1 0 Y I L I78

İstanbul’da olan cemiyet Kürt nüfusun yoğun olduğu şehirlerde şubeler açarak milliyetçi fikirleri yayma ve bağımsız bir Kürdistan için aşiretleri örgütleme çabalarına girişmiştir (Olson, 1989). Ne var ki, 1923 önce-si Kürt hareketi birtakım aşiret liderleri ve dini figürlerin yanında ço-ğunluğu modern eğitim almış ve Jakoben eğilimler taşıyan entelektüel Kürtlerden oluşan dar bir elit çevreyle sınırlı kalmıştır3. Genel olarak bu dönemin modernleştirmeci Kürt milliyetçiliğinin oldukça geleneksel bir yaşam süren Kürt nüfusa hitap etme yeteneğinin sınırlı olduğunu söyle-yebiliriz (Olson, 1989; Bozarslan, 2002; Dersimi, 2004). Örneğin, Cemil Paşa (1991: 45), 1. Dünya Savaşı sırasında aynı askeri birlikte yer aldığı Kürt subaylara Kürt milliyetçi fikirlerinden bahsetmeye çalıştığını fakat başarılı olamadığını şu sözlerle belirtir: ‘….ne yazık ki bu aşiret suba-yı arkadaşlar İslam Halifesine büyük bir sadakatle bağlı olduklarından Kürtlerin milli meselelerine ait hiç bir şey dinlemek istemiyorlardı’.

Kürt hareketinin Kürt kitleleri mobilize etmekte başarısızlığı, aynı yıllarda en önemli rakibi olan Kemalist hareketin aynı kitlelere hitap etmekteki başarısı ile de ilgilidir. Modernleştirmeci ve milliyetçi bir dil kullanan Kürt entelektüellerinin tersine, Mustafa Kemal İslam’a yapmış olduğu kuvvetli referanslarla kendisini ikna edici bir biçimde dini aidi-yetleri çok kuvvetli olan geleneksel Kürt kitlelerin tarafına konumlandır-mıştır. Bu noktada, Kürtler üzerinde özellikle hilafetin yabancı boyundu-ruğundan korunması gerektiği ve Kürt ve Türklerin din kardeşliği vur-gularının etkili olduğunu belirtelim (Cemil Paşa, 1991). Mustafa Kemal, ayrıca, bazı aşiret liderleri ve şeyhlerle iyi kişisel ilişkiler geliştirmekte de başarılı olmuştur (bkz. Beşikçi, 1969; Cemil Paşa, 1991; Bruinessen, 1992; Karabekir, 2008). Bunun sonucunda, Kürt kitleler üzerinde önemli

amacıyla kurulduğunu belirtir (Cemil Paşa, 1991).Wilson prensiplerinin Kürt milliyetçi-ler için cazibesi, Osmanlı’da Türk egemenliği altında bulunan uluslara özerk bir gelişme için eksiksiz bir fırsat sağlanmasının gerekliliğine vurgu yapmış olmasından kaynaklanır. 3 Bu dönemin Kürt hareketi büyük ölçüde elitist bir harekettir. Ancak bu durum, hare-ketin geleneksel Kürt unsurlardan tamamen kopuk olduğu anlamına da gelmemektedir. Hareket, oldukça sınırlı olmakla birlikte, geleneksel grupların bir kısmını mobilize ede-bilmiştir (bkz. Olson, 1989; Göldaş, 1991; Cemil Paşa, 1991). Örneğin, dönemin Kürt hareketinde etkili olan bazı isimler liderliğinde 1921 yılında çıkan Koçgiri ayaklanmasına bazı aşiretler katılmışlardır (bkz. Dersimi, 2004).

Page 7: Medeniyet Arayışından Demokrasi Çağrısına: 1910'lardan 2010'lara Kürt Hareketinin İdeolojisi

Hayr iye ÖZEN • Medeniyet Aray ışından Demokrasi Çağr ı sına 79

bir nüfuza ve etkiye sahip pek çok Kürt şeyh ve aşiret lideri Mustafa Ke-mal’in yanında yer almıştır (Olson, 1989). Dolayısıyla, Cemil Paşa’nın da (1991: 85) belirttiği gibi Kürtlerin pek çoğu ‘Halifeyi yabancı devletlerin egemenliğinden kurtaracak, İslamiyet’in korunmasını sağlamlaştıracak inancıyla Mustafa Kemal Paşa’ya içten bağlılık’ göstererek milli mücade-leye katılmış ve Kürt hareketine ilgi göstermemiştir.

‘Zalim’ Türk Devleti Karşısında Ezilen Kürt Ulusu: 1923- 1945

Türkiye cumhuriyetinin kurulmasının ardından başlatılan radikal sosyo-politik değişim ile birlikte Kürt hareketinin çeşitli Kürt gruplarına hitap edebileceği yeni bir dönemin başladığını söyleyebiliriz. Cumhuri-yetin özellikle laiklik ve milliyetçilik ilkeleri doğrultusunda yukarıdan aşağıya başlattığı değişim bir yandan Kürtler ile Türkler arasındaki dini bağlara, diğer yandan geleneksel aşiret, tarikat ve etnik eksenli Kürt kim-liklerine önemli bir tehdit oluşturarak geleneksel Kürt gruplarında dik-kate değer bir huzursuzluk yarattı4. Geleneksel Kürt güçleri (aşiret lider-leri ve tarikat şeyhleri), bu yeni düzenlemelerden duydukları hoşnutsuz-luğu ifade etmek üzere, Cumhuriyet öncesinde pek sıcak bakmadıkları Kürt hareketine yönelmeye başladılar (Cemil Paşa, 1991). Bu yönelişte Kürt hareketinin halihazırda Cumhuriyet yönetimine meydan okuyan bir, ve aslında Kürtlerin ulaşabileceği tek, hareket olması önem taşır. Burada ayrıca modern Kürt milliyetçilerinin geleneksel Kürt kesimlere hitap edebilmek amacıyla dini bir retorik kullanmaya başlamalarının da geleneksel Kürt gruplarını Kürt hareketine çekmede etkili olduğunun al-tını çizmemiz gerekir (bkz., Olson, 1989; Bayrak, 2004; Dersimi, 2004).

Kürt hareketinin ‘biz’ tanımı geleneksel Kürt gruplarını mobilize et-mesiyle birlikte yeniden şekillenmeye başladı: Cumhuriyet öncesi yal-

4 Laiklik ve milliyetçilik ilkeleri doğrultusunda şekillenen politikaların Kürtlerin gele-neksel yaşam tarzında meydana getirdiği değişikliklere hızlıca bir göz atarsak, bunların Kürt eğitim kurumlarının, örgütlerinin ve yayınlarının kapatılması ve yasaklanması, aşi-ret liderlerinin ve dini liderlerin geleneksel otoritelerinin tanınmaması, kamusal alanda etnik ve dini aidiyetleri ifade eden kıyafetlerin giyilmesinin yasaklanması ve ilerleyen yıllarda Kürtçe konuşulmasının yasaklanması gibi değişiklikleri kapsadığını görürüz (bu değişikliklere ilişkin detaylı bir inceleme için bkz., Bayrak, 2009).

Page 8: Medeniyet Arayışından Demokrasi Çağrısına: 1910'lardan 2010'lara Kürt Hareketinin İdeolojisi

T Ü R K İ Y E ’ N İ N S O N 1 0 Y I L I80

nızca modern unsurları barındıran bu tanım, geleneksel unsurları da içine alacak şekilde genişledi. Böylelikle, 1920’li yılların en etkili iki Kürt örgütü olan Azadi ve Hoybun örgütlerinin mensupları modern milliyet-çi Kürt figürlerin yanında şeyhler ve aşiret liderleri gibi geleneksel Kürt figürlerinden de oluştu5. Bu figürlerin liderliğinde doğan ve Cumhuriyet döneminin ilk büyük Kürt isyanı olan Şeyh Said isyanında dile getirilen sorunlar, yeni devlet politikalarının Kürtlerin gerek geleneksel yaşam bi-çimine ve bununla ilgili aidiyetlerine gerekse modern/milliyetçi özlem-lerine yönelik tehditlerle ilgiliydi. Daha spesifik olarak vermek gerekirse, hilafetin kaldırılması, tekke ve medrese gibi dini kurumların kapatılma-sı, Kürtler tarafından kullanılan bazı arazilere el konulması, Kürt dilinin kullanımına yönelik sınırlandırmalar ve Kürtlerin bir kısmının Batı’ya sürgün edilmesi ile ilgili planlar, isyancıların dile getirdiği temel sorun-lardı (bkz. Mesut, 1992: 144). Kürt liderler, bu isyanı takip eden diğer isyanlarda da oldukça benzer sorunlara vurgu yapmaya devam etti (bkz. Bayrak, 2004: 298; Chirguh, 2009: 90).

Diğer yandan, Kürt hareketince bu dönemde geliştirilen ‘onlar’ tanı-mında en merkezi konumu Türk devleti aldı. Devlet, Kürt hareketi tara-fından Kürtlerin deneyimlediği çeşitli olumsuzlukların ve memnuniyet-sizliklerin tek kaynağı ve sorumlusu olarak resmedildi ve böylece, devlet ile Kürtler arasında hasmane (antagonistik) bir ilişki tesis edildi. Örneğin, Hoybun tarafından Ağrı isyanı sırasında Kürt halkına dağıtılan broşürler-de Türk devleti masum Kürt halkını zalimce ezen baskıcı bir devlet olarak tanımlanıyor ve devletin tek amacının Kürt halkını yok etmek olduğu vur-gulanıyordu (Cemil Paşa, 1991; Kalman, 1997; Bayrak, 2004). Benzer bir şekilde, Şeyh Said ‘dinsiz’ olarak tanımladığı Türk devletini dindar Kürt halkına yönelik en büyük tehdit olarak görüyor ve Kürt halkını bu dinsiz devlete karşı isyan etmeye çağırıyordu (Olson, 1989; Kutschera, 2001).

5 Azadi 1920’lerin başlarında kurulmuş ve faaliyetlerini gizlilik içerisinde yürütmüş olan enformel bir örgüttür (Olson, 1989). Hoybun ise Türkiye’den Suriye’ye geçen milliyetçi Kürt entellektüellerin 1927 yılında Lübnan’da kurmuş oldukları bir örgüttür. Burada Fransız manda yönetimi altında olan Suriye’nin 1920’lerde Türkiye’den giden Kürt siyasi mültecilerine kapıla-rını açtığını ve bu yıllardan 1950’lere kadar Kürt milliyetçiliğinin merkezi haline dönüştüğünü ekleyelim (Elphinston, 1946; Cegerxwin, 2003; Chirguh, 2009).

Page 9: Medeniyet Arayışından Demokrasi Çağrısına: 1910'lardan 2010'lara Kürt Hareketinin İdeolojisi

Hayr iye ÖZEN • Medeniyet Aray ışından Demokrasi Çağr ı sına 81

1923 sonrasını takip eden yıllarda modern milliyetçi figürler ile gelenek-sel figürlerin Türk devletine karşı kurdukları ittifaktan doğan çok önemli bir sonuç, Kürt hareketinin ideolojisinin modernleştirmeci vurgusunun azala-rak, modern Kürt grupların milliyetçi özlemlerinin yanında geleneksel ke-simlerin sorun ve taleplerini de kapsayacak şekilde yenilenmesidir. Modern Kürt grupları, geleneksel Kürt liderlerin aksine, Cumhuriyet yönetiminin geleneksel Kürt yaşam tarzını değiştirmeye, ya da daha doğru bir ifadeyle modernleştirmeye, yönelik politikalarından değil, milliyetçi özlemlerinin gerçekleşmemesinden rahatsızlık duymaktaydı (Jwadieh, 2006). Dini lider-ler ve aşiret liderleri ise geleneksel Kürt yaşam tarzının kendilerine sağladığı güç ve otoriteyi kaybetme kaygısı taşımaktaydı. İkinci gruptaki Kürt kesim-lerinin Kürt hareketine dâhil olmasının bir sonucu olarak, hareketin ideolo-jisi bu kesimlerin geleneksel yaşamlarını koruma yönündeki taleplerini de kapsayacak şekilde dönüşerek yenilendi. Böylece, Kürt hareketi 1923 öncesi dönemde olduğu gibi Kürt halkını modernleştirerek dönüştürmek yerine geleneksel Kürt yaşam tarzını ve bu yaşam tarzına eşlik eden kimlikleri bir anlamda onaylamaya başladı.

Geleneksel Kürt grupların taleplerinin Kürt hareketinin ideolojisine eklemlenmesi ile birlikte, ulusal bağımsızlık talebi hareketin dile getir-diği pek çok talepten yalnızca biri haline geldi. Ancak, bu talep ve bu talebin gerisindeki milliyetçi vurgular Kürt hareketinin ideolojisinde merkezi bir konumda kalmaya ve böylece bu ideolojiyi şekillendirmeye devam etti. Gerek Azadi gerekse Hoybun, Kürt grupların çeşitli sorun ve taleplerini milliyetçi bir çerçevede tanımladılar. Milliyetçiliğin hareketin ideolojisindeki bu hâkim konumu, hareketin dile getirdiği çeşitli sorun ve taleplerin de milliyetçi bir renge bürünmesine yol açtı. Bu durum Kürt hareketi tarafından dile getirilen bütün taleplerin, devlet otoritesi tarafından tahripkâr ve bu nedenle meşru olmayan talepler olarak algı-lanmasının nedenlerinden birisi olarak görülebilir.

Bu dönemde Kürt hareketi daha heterojen bir dil kullanarak farklı Kürt gruplarını yeni rejime karşı harekete geçirmenin yanında, ‘bağım-sız bir Kürt devleti’ amacına ulaşmak için yeni stratejiler de geliştirdi. 1918-1923 döneminin temel stratejisi bağımsız bir Kürt devleti için Batılı büyük güçlerin desteğini almak iken, bu dönemde temel strate-

Page 10: Medeniyet Arayışından Demokrasi Çağrısına: 1910'lardan 2010'lara Kürt Hareketinin İdeolojisi

T Ü R K İ Y E ’ N İ N S O N 1 0 Y I L I82

ji silahlı isyanlar düzenlemek oldu. Bu strateji değişikliği, bağımsız bir Kürt devleti yönünde Batı desteğinin istenen düzeyde sağlanamaması ile ilgilidir (Olson, 1989; Chirguh, 2009). Ancak, Kürt grupların Batı des-teği aramaktan bu dönemde tamamen vazgeçmediklerini de belirtmek gerekir. Kürt liderler Sovyetler Birliği, İngiltere gibi ülkelerin ve Milletler Cemiyeti ve daha sonraları Birleşmiş Milletler gibi uluslarası kuruluşla-rın dikkatini Kürt meselesine çekmek üzere çeşitli faaliyetler yürütme-ye 1940’ların sonuna dek devam etmişlerdir (Cemilpaşa, 1991; Bayrak, 1993; Cegerxwin, 2003; Dersimi, 2004, Chirguh, 2009).

Kürt halkını Türk devletine karşı silahlı isyanlara çağıran strateji de-ğişikliği sonucunda, milliyetçi entelektüeller, eski subaylar, aşiret liderle-ri ve dini figürlerin başını çektiği bir dizi silahlı Kürt isyanı doğmuştur (Bruinessen, 1984; Olson, 1989; Jwadieh, 2006). Bu isyanlarda modern Kürt entelektüeller fikri önderlik yaparken özellikle aşiret liderleri ve dini liderler Kürt nüfus içindeki geleneksel otoritelerine dayanarak insan kaynağını sağlamıştır (Bozarslan, 2002). Yeni rejime yönelik çok güçlü bir muhalefeti ortaya koyan bu isyanlar, Kürt nüfus üzerinde otorite kur-maya çalışan devlet tarafından sert tedbirler alınarak bastırılmıştır. Bu doğrultuda, isyanlarda liderlik yapanlara ağır cezalar verilirken, liderlik yapmamakla birlikte bir şekilde dahil olduğu düşünülen Kürt aileleri Ba-tı’daki illere sürgün edilmiş ve bazı yerleşim yerleri tamamen boşaltılmış-tır (Beşikçi, 1977; Bayrak, 1994; McDowall, 2004; Aygün, 2009). Ayrıca, Kürt nüfusun yaşadığı bölge, olağanüstü bir yönetim şekli oluşturularak, sıkı bir askeri kontrol altına alınmıştır. Devletin, sert tedbirlerin yanın-da, isyanlara katılmayan çeşitli Kürt gruplarla, isyanları bastırmakta yar-dımcı olmaları karşılığında çeşitli faydalar sağlayarak, klientalist ilişkiler de geliştirdiğini belirtmek gerekir6. Bütün bu tedbirler sonucunda, Kürt nüfusu ülkenin geri kalanından büyük ölçüde tecrit edilmiş ve devlet

6 Kürt nüfus içerisindeki dinsel ve aşiretsel farklıklar ve aşiretler arası rekabet ve husu-metler, devletin bazı Kürt gruplarla klientalist bir ilişki kurmasını kolaylaştırdı. Elphins-ton’un belirttiği üzere, Kürt aşiretleri herhangi bir aşiretin herhangi bir konuda hakimiyet kazanmasını kesinlikle tolere etmek istemiyorlardı (Elphinston, 1946). Dolayısıyla isyan-lara katılan aşiretlerle rakip olan aşiretler devlete isyanları bastırmasında destek verdiler (Bruinessen, 1992; Mcdowall, 2004).

Page 11: Medeniyet Arayışından Demokrasi Çağrısına: 1910'lardan 2010'lara Kürt Hareketinin İdeolojisi

Hayr iye ÖZEN • Medeniyet Aray ışından Demokrasi Çağr ı sına 83

Kürt nüfus üzerinde otoritesini kurmayı başarmıştır. Ancak, 1940’lara doğru tesis edilen bu otorite ile ilgili olarak dikkat edilmesi gereken hu-sus, büyük ölçüde zor kullanımına dayandığı ve bu nedenle aslında son derece kırılgan olduğudur. Aslında Kürt nüfusun Diyarbakır gibi birkaç büyük şehir merkezinde yaşayanların dışındaki büyük bir bölümü yeni sistemin beklentileri yönünde bir dönüşüm göstermemiş ve geleneksel yaşam biçimini değiştirmemiştir. Örneğin, aşiret bağlılıkları ve kuralları geçerli olmaya devam etmiş, medrese gibi dini kurumlar varlığını sür-dürmüş, Kürt dili ve geleneksel kıyafetler kullanılmaya devam edilmiş ve Türkiye’nin güney doğusunu Irak ve Suriye’den ayıran uluslararası yeni sınırlar tanınmamıştır7 (Bozarslan, 1992; Bayrak, 1994; Ceren, 2009). Değişen, bütün bunların otoritenin gözünden uzak bir şekilde yapılmaya başlanması olmuştur.

İsyanların bastırılması ile Türkiye’deki Kürt nüfusta tam bir sessizlik hakim olurken, Suriye’ye geçmiş olan milliyetçi Kürt liderler çeşitli faali-yetlerde bulunmaya devam ettiler. Bu faaliyetlerin bir kısmı uluslararası arenadaki büyük güçlerin bağımsız bir Kürt devleti kurulması doğrultu-sunda desteğini almaya yönelikti. Kürt liderler, bilhassa II. Dünya Savaşı yıllarında, ittifak güçlerinin kendilerini Demokrasi Cephesi olarak ta-nımlaması ve bu çerçevede ulusların bağımsızlıklarını destekleyecekleri-ni beyan etmesi üzerine, bu güçlerin desteğini kazanmak yönünde çeşitli girişimlerde bulundu. Fakat tıpkı 1. Dünya Savaşı sonrasında olduğu gibi, II. Dünya Savaşı sonrasında da Kürt milliyetçileri bağımsız bir Kür-distan için Batı desteğini almayı başaramadılar (Elphinston, 1948, 1952; Dersimi, 2004; Malmisanij, 2009). Uluslararası başarısızlığa, milliyetçi figürler arası anlaşmazlıkların artması ve Suriye’deki, Fransız mandası-nın sona ermesinin ardından, Kürtlere karşı sertleşen politik ortamın da eklenmesiyle birlikte, Suriye’deki milliyetçi Kürt aktivizmi 1940’la-rın ortasından itibaren yavaş yavaş sona ermeye başladı ve böylece Kürt hareketinde bir dönem kapanmış oldu (Cegerxwin, 2003; Malmisanij, 2004; Montgomery, 2007; Tejel, 2009).

7 1940’ların ilk yıllarında Doğu’daki toplumsal yaşamı ortaya koyan bir rapor için bkz., Bayrak, 1994: 233- 270.

Page 12: Medeniyet Arayışından Demokrasi Çağrısına: 1910'lardan 2010'lara Kürt Hareketinin İdeolojisi

T Ü R K İ Y E ’ N İ N S O N 1 0 Y I L I84

‘Kapitalist Türk Devleti ve Kürt İşbirlikçileri’ Tarafından Sömürülen Kürt Halkı: 1960-1990

Muhalif Kürt aktivizmi 1950’lerin sonunda yeniden görünürlük ka-zanmaya başladı. 1960’ların sonuna doğru kitlesel bir harekete dönüşen bu aktivizm dile getirdiği toplumsal talepler ve bu talepler çerçevesinde mobilize ettiği Kürt grupları açısından 1945 öncesi Kürt muhalefetinden önemli farklılıklar gösterdi. Öncelikle, Kürt hareketinin bu dönemde tek-rar doğmasına öncülük eden figürlerin, 1945 öncesinin Kürt muhalefeti-ne liderlik yapan figürlerden çeşitli açılardan farklılaştığını görmekteyiz. Büyük ölçüde üniversite öğrencileri ve profesyonellerden oluşan bu yeni lider grup cumhuriyet döneminde eğitim almış ve bu nedenle mevcut sis-temle daha fazla bütünleşmişti. Ayrıca, neredeyse tamamen Kürt elitlerin-den oluşan önceki liderliğin tersine, yeni lider grup elit kesime mensup olmayan Kürtleri de içermekteydi. Bir diğer önemli fark da yeni lider grup içinde geleneksel Kürt liderlerinin neredeyse hiç yer almamasıydı.

Bu yeni grubun liderliğinde Kürt hareketinin ideolojisi bir önceki dönemden oldukça farklı bir biçim aldı. Ancak, ideolojik farklılaşmaya yol açan faktörleri yalnızca liderliğin farklılaşmasıyla açıklayamayız. Bu-nun yanı sıra kritik rollere sahip üç faktörü daha dikkate almak gerekir. Bunlardan ilki, 1960’lı yıllarda farklı ideolojilerin Kürt aktivistler için erişilebilir ve cazip hale gelmiş olmasıdır. Kürt entelektüeller mevcut po-litikalara muhalefetlerini dile getirmek üzere, 1960 sonrasının sosyo-po-litik ortamında oldukça itibar kazanmış olan ve çeşitli muhalif gruplarca benimsenen sol ideolojik materyalleri kullanmaya başladılar. Sol ideoloji bilhassa ‘halkların kendi kaderini tayin’ etmesi gerektiğini vurgulaması açısından Kürtler için cazip bir ideoloji olmuştur. İkinci faktör, 1960’lı yılların görece liberal politik ortamında muhalif Kürt grupların muhale-fetlerini dile getirebilecekleri siyasi platformların varlığıdır. Türkiye İşçi Partisi gibi Kürtlerin haklarını açıkça savunan sosyalist bir partinin, Fi-kir Kulüpleri Federasyonu gibi derneklerin ve çeşitli siyasi tartışmaların yürütülebildiği dergilerin varlığı Kürt muhalefetinin, bazı sınırlamalar altında olsa da, meşru bir şekilde ifade edilebileceği siyasi bir alan aç-tılar. Bu durum, bu yıllarda Kürtlerin, aşağıda daha detaylı verileceği gibi, oldukça ılımlı talepler içeren ılımlı bir muhalefet sergilemelerinde

Page 13: Medeniyet Arayışından Demokrasi Çağrısına: 1910'lardan 2010'lara Kürt Hareketinin İdeolojisi

Hayr iye ÖZEN • Medeniyet Aray ışından Demokrasi Çağr ı sına 85

kritik bir rol oynadı. Üçüncü faktör ise, Türkiye’de 1945 sonrası yıllar-dan itibaren yaşanan siyasal ve ekonomik değişim ve bunun Kürt nüfus üzerindeki etkileridir. Çok partili hayata geçiş ile birlikte siyasi rekabetin artması, Kürt nüfusun oy potansiyelini önemli hale getirerek Kürtlere ve Kürt taleplerine, sınırlı da olsa, formel siyasi kanalların açılmasına yol açtı. Her ne kadar etnik herhangi bir talebi dile getirmek hatta Kürt kelimesini telaffuz etmek hala mümkün olmasa da, böylesi bir kanalın açılmış olması bazı Kürt grupların meşru siyaset alanına çekilmesi açı-sından son derece önemli bir rol oynadı. Bilhassa Kürt elit grupları bu siyasi kanalları ekonomik ve dini talepleri doğrultusunda kullanmaya başladılar. Diğer yandan, ekonomik değişim ve bu çerçevede tarımda mekanizasyona geçiş, sanayi ve altyapı yatırımlarının artması önemli bir toplumsal değişimi beraberinde getirdi. Özellikle tarımsal mekani-zasyon, toprak sahibi Kürt elit grupların ekonomik gücünü arttırırken, toprak sahibi olmayan Kürtlerde işsizliğe ve akabinde kent merkezlerine göçe yol açtı. Kente göç eden bu kesim geleneksel toplumsal bağlardan koparak hızlı bir proleterleşme sürecine girdi. Ayrıca, kitlesel göçü ab-sorbe etme kapasitesi olmayan kentlerde konut, altyapı, eğitim ve sağlık problemlerinin yanı sıra anadil ve yaşam tarzı farklılığından kaynakla-nan kültürel entegrasyon sorunları yaşadı. Böylece, siyasi ve ekonomik değişimler geleneksel Kürt elit gruplarının siyasi ve ekonomik gücünü ve böylelikle yerel düzlemde otoritelerini arttırarak bu grupları mevcut sisteme entegre ederken8, elit gruplara dahil olmayan Kürtler için benzer bir entegrasyon yaratmamış, tersine yeni birtakım toplumsal sorunlarla karşı karşıya kalmalarına yol açmıştır.

Mevcut sistemin geleneksel Kürt elitinin dini, aşiretsel ve sınıfsal taleple-rini karşılayacak şekilde dönüşümünün, Kürt hareketi açısından çok önem-li iki sonuç doğurduğunu söyleyebiliriz. Bu sonuçlardan biri, 1945 öncesi dönemde çeşitli talepleri doğrultusunda Kürt milliyetçi hareketine katılan bu grupların, 1945 sonrası, özellikle sağ partiler üzerinden, meşru siyaset

8 Geleneksel Kürt grupların yerel düzlemde güç ve otoritelerinin artması, Kürt nüfus içinde mevcut olan geleneksel eşitsizlikleri daha da derinleştirmiştir (bkz., Koraltürk, 2007).

Page 14: Medeniyet Arayışından Demokrasi Çağrısına: 1910'lardan 2010'lara Kürt Hareketinin İdeolojisi

T Ü R K İ Y E ’ N İ N S O N 1 0 Y I L I86

alanına çekilmeleridir. Diğer bir ifadeyle, geleneksel elit grupların Kürt mil-liyetçi talepleriyle eklemlenen çeşitli talepleri sistem tarafından karşılanır hale gelmiş ve böylece bu taleplerin sistemin dışladığı etnik/milliyetçi talep-lere eklemlenmesinin önü kesilmiştir. Bununla ilintili ikinci sonuç ise, Kürt hareketinin bir yandan elit gruplar dışındaki Kürt kitlelerinin problem ve mağduriyetlerini muhalif bir dile tercüme etmeye yönelmesi, diğer yandan elit grupları ‘onlar’ tanımının içine alması olmuştur. Sol ideolojik materyal-leri yoğun bir şekilde kullanan Kürt hareketi, sisteme entegre olarak gücünü arttıran geleneksel grupları devletle işbirliği yaparak hem Kürtlerin etnik/ekonomik sorunlarını göz ardı eden hem de yoksul Kürt kitlelerini sömüren bir sınıf olarak görmüş ve yoksul Kürtlerin taleplerini hem bu sınıfa hem de devlete karşı dile getirmiştir.

Böylece, 1960’ların sonlarına doğru doğan Kürt hareketinin Kürt kim-liğini tanımlarken oluşturduğu ‘biz’ kategorisi, bir önceki dönemden farklı olarak, geleneksel Kürt gruplarını içermedi. Bu gruplar, devlet ile birlikte ‘onlar’ kategorisinde yer aldı. Yeni biz tanımı ise büyük şehirlerde proleterle-şen Kürtlerin yanı sıra, Kürtlerin geleneksel toplumsal yapısında toplumsal hiyerarşinin alt basamağında bulunan köylüleri kapsadı. Böylelikle, Kürt ha-reketi ilk kez Kürt elitlerinin değil de geniş yoksul Kürt kitlelerinin sorun ve beklentilerini dile getirmeye başladı. Bu durum, 1960’ların sonlarına doğru düzenlenen Doğu mitinglerine yoğun ilginin ortaya koyduğu üzere, hare-ketin geçmiş dönemlerde sahip olduğu elitist karakterden sıyrılarak hızla kitlesel bir harekete dönüşmesine yol açtı.

Aslında Kürt hareketinin yeniden doğduğu 1960’larda oluşturulan ‘biz’ kategorisi yalnızca Kürt işçi ve köylülerini değil, aynı zamanda ezi-len Türk sınıflarını da içermekteydi. Bu tanımlamanın ortaya koyduğu üzere Kürt hareketi 1960’ların sonu ve 1970’lerin başında ‘ayrı bir Kürt devleti’ kurma amacını taşımıyordu. Hareket daha çok Doğu bölgesi-nin ekonomik geri kalmışlığını ve Doğuluların çeşitli kültürel haklar-dan yoksun olmasını öne çıkarmakta ve kültürel hakların tanınması ve ekonomik kalkınmanın sağlanması ile halklar arasında eşitlik ve kardeş-lik yaratılması gibi oldukça ılımlı talepler dile getirmekteydi. Örneğin, 1969 yılında kurulan Devrimci Doğu Kültür Ocakları (DDKO) amacını “Türkiye’deki ırkçı-şoven, resmi ideoloji kaynaklı bütün şartlanmaları

Page 15: Medeniyet Arayışından Demokrasi Çağrısına: 1910'lardan 2010'lara Kürt Hareketinin İdeolojisi

Hayr iye ÖZEN • Medeniyet Aray ışından Demokrasi Çağr ı sına 87

kırmak, halkların kardeşçe ve eşitçe yaşayabilmeleri yönünde mücade-le veren demokrat ve devrimci kuruluşlar yelpazesinde yerlerini almak” olarak belirtmekteydi. Dolayısıyla, Kürt meselesinin çözümü Türkiye içinde aranıyor ve ‘sosyalist bir devrimin’ Kürtlerin taleplerini karşılaya-cak bir dönüşüm yaratacağı düşünülüyordu.

Ne var ki, devletin genelde sol harekete ve özelde Kürt hareketine yönelik sert ve uzlaşmaz tutumu, 1960’ların ılımlı Kürt muhalefetini ilerleyen yıllarda radikalleştirdi. 1971 darbesinin ardından hak ve özgür-lüklerin sınırlandırılması, Kürtlerin varlığını açıkça dile getiren Türkiye İşçi Partisi’nin bu nedenle kapatılması, Kürt hareketinin yasal örgütü olan DDKO’ların kapatılması, çok sayıda Kürt aktivistin tutuklanması gibi uygulamalar Kürt hareketinin radikalleşmesine giden yolu döşedi. 1970’lerde örgütlenme haklarına getirilen kısıtlamaların ardından ku-rulan tüm Kürt örgütleri ‘yasadışı’ örgütler oldu. Rızgari, Kawa, KUK (Kürdistan Ulusal Kurtuluşçuları) ve PKK (Partiya Karkeren Kurdis-tan- Kürdistan İşçi Partisi) gibi isimler alan ve oldukça benzer taleple-ri benzer bir ideolojik çerçevede dile getiren bu örgütler, DDKO’lardan daha radikal amaçlar ve stratejiler ortaya koydular. Öncelikle, Türkiye Kürtlerinin dışındaki Kürtleri de kapsayan bir amaç dile getirdiler: İran, Irak ve Türkiye Kürtlerini kapsayacak ‘birleşik ve bağımsız bir Kürdis-tan’ kurma amacı9. Kürtlerin yaşadığı bölgelerin, ‘Batı emperyalizmi ile işbirliği içindeki’ bu üç ülke tarafından işgal edilerek sömürgeleştirilmiş olduğunu ve sömürü düzeninden kurtulup ‘bağımsız bir Kürt devleti’ kurmak için ulusal bağımsızlık mücadelesi vermek gerektiğini ileri sür-mekteydiler (Gunter, 1990; Ballı, 1992; İmset, 1992). Ulusal bağımsızlık için takip edilecek strateji olarak ise ‘silahlı mücadele’ bazı örgütler tara-fından tekrar gündeme getirilmekteydi.

1980’lere gelindiğinde, Kürt örgütlerinin çeşitlendiği 1970’lerin ter-sine, Kürdistan İşçi Partisi (PKK) Kürt hareketini hegemonize etmeye

9 1950’lerin sonuna doğru Irak siyasetinde yeniden etkili olmaya başlayan ve böylece Türkiye’deki Kürt aktivizmine de ilham veren Irak Kürt hareketinin 1970’lerin ortala-rında siyaset sahnesinden çekilmesi Türkiye’deki Kürt hareketinin Ortadoğu’daki diğer Kürtlerin de liderliğine soyunmasında oldukça kritik bir rol oynamıştır (Bozarslan, 2002).

Page 16: Medeniyet Arayışından Demokrasi Çağrısına: 1910'lardan 2010'lara Kürt Hareketinin İdeolojisi

T Ü R K İ Y E ’ N İ N S O N 1 0 Y I L I88

başladı. PKK’nın hegemonya kurmasında, 1980 darbesinden diğer Kürt örgütleri kadar etkilenmemesinin yanı sıra diğer Kürt örgütlerini şiddet kullanarak pasifize etmesi etkili oldu10. Şiddet kullanımı, Bozarslan’ın (2000; 2002) belirttiği gibi neredeyse fetişleştirilerek, örgütün temel stratejisini oluşturmakta ve yalnızca rakiplere karşı değil aynı zamanda devlete ve geleneksel Kürt gruplara karşı da kullanılmaktaydı. Aslında PKK’nın 1970’lerin diğer radikal Kürt örgütlerinden en önemli farkı silahlı mücadele yolunu dile getirmekle kalmayıp doğrudan kullanmış olmasıdır. İdeolojik olarak diğer pek çok Kürt örgütü gibi Marksist-Leni-nist ideoloji ile milliyetçiliğin eklemlendiği bir çerçeve geliştirmiştir. Ör-güt, dünyayı sosyalist ve emperyalist olarak iki kampa bölen bu ideolojik çerçevede kendisini sosyalist kampta konumlandırmış ve emperyalist kampı düşman olarak tanımlamıştır. Örgütün lideri Abdullah Öcalan tarafından ifade edildiği şekliyle PKK aşiret, beylik, şeyhlik kurumları-nı değil, ‘yoksulları’ esas alan ve bu nedenle de ‘sosyalizmi en radikal biçimde ele alan bir hareket’ti (Öcalan ile mülakat, Ballı, 1992: 221-2). Diğer yandan, Kürt halkını, hem emperyalist Batılı güçlerle hem de Kürt feodal beyleri ile işbirliği içindeki Türk devleti tarafından sömürülen bir halk olarak resmetmekteydi. Kendisini ‘Kürdistan’ın emekçilerinin ve köylülerinin’ (Özcan, 2006: 99) partisi olarak tanımlayan PKK, ‘Kür-distan devrimi’ yoluyla ‘bağımsız, birleşik ve demokratik bir Kürdistan’ kurarak Kürt işçi ve köylülerini kendilerine zulmeden düşmanlardan, yani Türk devleti ve geleneksel Kürt liderlerinden, kurtarmayı vaat et-mekteydi. Bu ise yalnızca devlete karşı değil devletin Kürt işbirlikçilerine karşı verilecek ‘uzun dönemli bir gerilla mücadelesi’ yoluyla yapılacaktı (İmset, 1992; Gunter, 1997; Gürses, 1998; Özcan, 2006). Öcalan’ın aşağı-daki sözleri PKK’nın silahlı mücadeleyi benimsemesinin rasyonalitesini anlamakta kritiktir:

[PKK’nın] yöntemleri çok radikaldir. Daha ilk günden beri en acımasız mücadele esaslarını esas aldı. Bilir ki devlet imha politi-

10 1980 darbesinin ardından yüzlerce Kürt aktivisti tutuklanırken, bir kısmı Avrupa ül-kelerine sığındı ve bu ülkelerde siyasi ve kültürel çeşitli faaliyetler yürütmeye başladı (bkz. Ballı, 1992).

Page 17: Medeniyet Arayışından Demokrasi Çağrısına: 1910'lardan 2010'lara Kürt Hareketinin İdeolojisi

Hayr iye ÖZEN • Medeniyet Aray ışından Demokrasi Çağr ı sına 89

kası güdüyor. İmha politikasından kurtulmak için kendini şiddet yoluyla savunma gereğini çok iyi bilir. Bu yönü ile de geleneksel işbirlikçi kişiden farklıdır (Öcalan ile mülakat, Ballı, 1992: 222).

PKK’nın çoğunlukla kırsal kökenli yoksul gençlerden oluşan militan tabanına yönelik çağrısı yalnızca tam bağımsız bir ülke vaadini değil, aynı zamanda PKK’ya, PKK liderliğine ve silahlı mücadeleye mutlak bir bağlılığı ve adanmayı gerektiren bireysel bir dönüşümü de içermektey-di. Bu nedenle, Öcalan PKK’yı ‘bir kişilik formasyonudur; yeni ulusal bir formasyondur; bir toplumsal özgürlük formasyonudur’ diyerek ta-nımlamaktaydı (Öcalan ile mülakat, Ballı, 1992: 228). Böylelikle PKK Kürtlerin mevcut durumlarını dönüştürmek üzere geçirmeleri gereken değişimin ajanı olarak sunuluyordu.

PKK, militan tabanını 1980 darbesinin ardından dikkate değer bir oranda arttırdı. Bunda, PKK’nın bu yıllardaki Kürt hoşnutsuzluğunun dile getirilebileceği yegâne platform olmasının yanında devletin genelde Kürt-lere özelde ise Kürt aktivistlere karşı son derece sert ve baskıcı uygulamala-rı etkilidir. 1980’lerin ilk yıllarında darbe yönetiminin Kürt nüfus üzerin-deki yasaklamaları (örneğin, Kürtçe’nin kullanımının yasaklanması gibi) ve baskıları arttırması (Kürt aktivistlerin tutuklanarak ağır işkencelerden geçirilmesi gibi), PKK’ya katılımın artmasına yol açan önemli nedenler-dir. Devletin, PKK’nın 1984 yılında silahlı eylemlerini başlatmasının ar-dından yalnızca PKK’ya değil tüm Kürt nüfusa yönelik olarak aldığı sert tedbirler ise Kürtlerin PKK’yı kitlesel olarak desteklemelerine yol açan en kritik faktörlerden birisidir. Devlet, PKK şiddetine karşı verdiği mücadele kapsamında neredeyse tüm Kürt aktivizmini ‘terör’ olarak ve tüm Kürt taleplerini kabul edilemez talepler olarak görmüş ve ılımlı Kürt taleplerine de ılımlı Kürt gruplarına da baskıcı yöntemlerle cevap vermiştir. Diğer bir ifadeyle, her türlü Kürt talebi ayrılıkçılıkla ve her türlü Kürt aktivizmi de PKK ile işbirliği yapmakla itham edilmiştir. Devlet, bu algı doğrultusunda, Kürt taleplerinin ifade edilebileceği tüm kanalları kapatmaya çabalamıştır. Birçok gazete, siyasi parti, dernek kapatılmış, Kürt politikacı ve aktivistleri tutuklanmış ve birtakım fail-i meçhul cinayetler işlenmiştir (McDowall, 2000; Yavuz, 2001; Demir, 2005).

Page 18: Medeniyet Arayışından Demokrasi Çağrısına: 1910'lardan 2010'lara Kürt Hareketinin İdeolojisi

T Ü R K İ Y E ’ N İ N S O N 1 0 Y I L I90

Gerek devletin ılımlı Kürt muhalefetine dahi tolerans göstermemesi, gerekse PKK’nın rakiplerine tahammülsüzlüğü (Barkey ve Fuller, 1998), PKK’yı 1980’lerin ikinci yarısından itibaren Kürtleri temsil eden tek ör-güt konumuna getirdi. Diğer bir deyişle, PKK, büyük ölçüde devletin Kürt nüfusu baskıcı ve zaman zaman onur kırıcı yöntemlerle kontrol al-tında tutmaya çalışmasından kaynaklanan Kürt hoşnutsuzluğunun ifade edilebileceği yegâne platform oldu. Bu, kırsal kökenli gençliğin militan olarak PKK’ya katılmasının yanında, Kürt nüfusun oldukça önemli bir kısmının da PKK’ya destek vermesine yol açtı. Zira, PKK, Kürtlerin özel-likle darbe yönetimi tarafından kırılmış onurlarına sahip çıkan bir hare-ket olarak algılanıyordu (Laçiner, 1991).

PKK bu yıllarda devletin sert tedbirlerine karşın Kürtler tarafından giderek artan bir biçimde desteklenmesinin verdiği güçle, faaliyetlerini çeşitlendirdi ve arttırdı. 1990’lara gelindiğinde yalnızca silahlı bir grup olmanın çok ötesine geçmiş ve Marcus’un (2009: 292) belirttiği gibi ‘ya-yınları, kültür kurumları ve kendisiyle bağlantılı bir siyasal partinin var-lığıyla hakiki bir siyasi güce dönüşmüştü’. Bu durum yalnızca Türkiye için değil Avrupa için de geçerliydi. PKK, 1980’lerin ikinci yarısında, Avrupa ülkelerinde, bu ülkelerde yaşayan Kürtleri mobilize etmek ama-cıyla, örgütlenmeye ve siyasi ve kültürel faaliyetler yürütmeye başladı (Robins, 1996; Ostergaard-Nielsen, 2003). 1990’lara gelindiğinde ise Av-rupa’daki en güçlü Kürt örgütü haline gelmiş ve birçok ülkede faal olan kültür merkezleri, siyasi bürolar, kadın, gençlik ve işçi örgütleri kurmuş ve yayıncılık faaliyetlerine girişmiş durumdaydı (Bruinessen, 1992; Ro-bins, 1996; Ostergaard-Nielsen, 2003; Marcus, 2009).

Anti-Demokratik Politikalar Karşısında Demokratik(?) Kürt Hareketi (1990- )

Küreselleşme sürecinin hız kazanmasına paralel olarak ulusal ve uluslararası siyasette önemli değişimlerin yaşandığı 1990’lar, Kürt hare-ketinin farklı bir biçime doğru evrileceği yeni bir dönemin başlangıcına işaret eder. Bu yıllarda Kürt hareketi 1970’lerden bu yana dile getirdiği ‘ulusal bağımsızlık’ amacı yerine, aynı çatı altında ‘siyasi ve kültürel hak-lar’ amacına yönelmeye başladı. Böylece hareketin ortaya koyduğu ‘biz’

Page 19: Medeniyet Arayışından Demokrasi Çağrısına: 1910'lardan 2010'lara Kürt Hareketinin İdeolojisi

Hayr iye ÖZEN • Medeniyet Aray ışından Demokrasi Çağr ı sına 91

ve ‘onlar’ tanımlarının hem içeriği hem de iki taraf arasındaki ilişkinin niteliği değişmeye başladı. Bir yandan ‘biz’ tanımı Kürtlere yönelik ola-rak daha kapsayıcı bir hal alırken, diğer yandan ‘onlar’ tanımı ‘anti-de-mokratik’ unsurları içerdi. Ayrıca özellikle 2000’lerde, 1960’lara benzer bir şekilde ‘onlar’ kategorisi hasım olarak görülmekten çok ‘muarız’ ola-rak algılanmaya başladı. Ancak burada, 1990’lı yıllarda başlayan değişi-min ani ve mutlak bir değişimden çok, tedrici ve eski ile yeniyi zaman zaman oldukça çelişkili bir şekilde bir araya getiren bir değişim olduğu-nu belirtmemiz yerinde olur. Bu nedenle, 1990’lar Kürt hareketinde bir dönüşümün tamamlandığı yıllardan çok bu dönüşümün başladığı ama henüz tamamlanmadığı bir geçiş dönemi olarak görülmelidir.

Kürt hareketinin 1990’lı yıllardaki değişiminin tedrici, hatta zaman zaman muğlak, olması hareketin hegemonik aktörü PKK’nın tutumu nedeniyledir. Kürt hareketinin PKK dışındaki diğer aktörlerinde deği-şim daha net ve belirgin iken, PKK zaman zaman değişim isteyen zaman zaman ise değişime direnen bir görüntü sergilemiştir. Böylelikle, aslın-da, 1990’lı yıllarda, Kürt hareketi birbirinden bazı yönlerden farklılaşan iki ayrı hat çizmiştir. 2000’li yıllara gelindiğinde birleşen bu iki hattın birisi hareketin hegemonik aktörü PKK’nın izlediği hat, diğeri ise ha-reketin PKK dışındaki aktörlerinin izlediği hattır. Aşağıda daha detaylı verileceği üzere, PKK 1990’lı yıllarda bir yandan, özellikle kendi tabanı-na yönelik olarak, ‘ulusal bağımsızlık’ için sosyalist mücadeleye devam ettiğini vurgularken, diğer yandan, özellikle Batılı güçlere yönelik ola-rak, federasyon ve demokrasi temalarına vurgu yapmaktaydı. PKK’nın bu çelişkili çizgisi, ideolojik bir dönüşümden ziyade, bu dönemde itibar kazanan birtakım ideolojik materyalleri taktiksel olarak kullandığının bir göstergesi olarak düşünülebilir. Buna karşın, PKK’nın, 2000’lerden sonra belirgin bir ideolojik dönüşümü ortaya koyduğunu söyleyebili-riz. Diğer taraftan, yukarıda da belirtildiği gibi, PKK dışı Kürt aktörler 1990’lı yıllardan itibaren net bir şekilde izlenebilen bir ideolojik dönü-şüm yaşamıştır.

Kürt hareketinin 1990’lardan itibaren bir değişim sürecine girmesin-de etkili olan faktörleri dışsal ve içsel faktörler olarak gruplandırdığımız-da dışsal faktörler arasında reel sosyalizmin çöküşü ve dünya siyasetini

Page 20: Medeniyet Arayışından Demokrasi Çağrısına: 1910'lardan 2010'lara Kürt Hareketinin İdeolojisi

T Ü R K İ Y E ’ N İ N S O N 1 0 Y I L I92

şekillendiren Doğu-Batı karşıtlığının sona ermesi, bununla ilintili olarak insan hakları, azınlık hakları ve demokrasi gibi unsurlara vurgu yapan liberal demokrasi söyleminin itibarının artması ve liberal demokratik sistemlerin önemli aktörleri olarak görülen sivil toplum kuruluşlarının (STK’ lar) ulusal, uluslararası ve ulusötesi ölçekte siyaset sahnesinde ağır-lıklarının artması gibi faktörleri sayabiliriz. İçsel faktörler ise Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne üye olma arzusu ve bu doğrultuda Avrupa Birliği’nin iç siyasette giderek artan etkisi, Avrupa’daki Kürt diyasporasının Kürt talepleri doğrultusunda siyasal mobilizasyonu ve PKK’nın süregiden he-gemonyasına rağmen çeşitli yeni siyasi aktörlerin de Kürt hareketine bir şekilde dâhil olması olarak karşımıza çıkar.

Reel sosyalizmin çöküşü 1960’lardan itibaren sol ideolojik mater-yalleri kullanan Kürt hareketi açısından önemli sonuçlar doğurmuştur. Kürt aktivistler, uzun yıllardır özdeşleşmiş oldukları ideolojinin itibarı-nın azalması ile ortaya çıkan ideolojik eksikliği, 1990’lı yılların hegemo-nik ideolojisine, yani liberal-demokrasiye, dönerek gidermeye çalışmış-tır. Böylece, Kürt milliyetçi söyleminde, birdenbire olmamakla birlikte, sol ideolojik ögelerin yerini yavaş yavaş liberal-demokratik ideolojik ögeler almaya başlamıştır. Örneğin, katı bir Marksist-Leninist örgüt olan PKK, Aralık 1990’da yaptığı 4. Kongresinde uluslararası konjonktürdeki değişimlere paralel olarak ulusal özgürlük hareketleri ve sosyalist güçle-rin yanı sıra barış hareketleri ve insan hakları grupları gibi ‘demokratik güçlerin’ de desteğini aramak gerektiği kararına varmıştır (Serxwebun, Ocak 1999). Geniş Kürt kitlelere hâlihazırda hitap edebilmiş ve bu kit-leleri mobilize etmiş olduğu özellikle 1990’ların ilk yıllarında sergilenen kitlesel gösterilerle açıkça ortaya çıkan PKK’yı böyle bir değişikliğe iten sebep, Kürt kitlelere hitap etme kaygısından çok dünya siyasetinin hâ-kim güçlerine hitap etme kaygısıdır. Bununla birlikte, başlangıçta deği-şen dünya siyasetinde destek bulmaya yönelik pragmatik adımlar olan bu değişiklikler giderek Kürt hareketine hakim olmaya başladı. 1990’lar-dan bugüne dek önce, dönemin ruhuna uygun bir şekilde insan hakları teması, daha sonra ise demokrasi teması hareketin ideolojisinin hâkim temaları oldu.

Kürt hareketinin liberal temalara dönüş yapmasında Avrupa Birliği’ne üyelik amacı doğrultusunda Avrupa’nın Türkiye için artan önemi de belli

Page 21: Medeniyet Arayışından Demokrasi Çağrısına: 1910'lardan 2010'lara Kürt Hareketinin İdeolojisi

Hayr iye ÖZEN • Medeniyet Aray ışından Demokrasi Çağr ı sına 93

ölçülerde etkili oldu. Avrupa’nın Kürt sorununu liberal-demokratik bir çer-çevede insan hakları, azınlık hakları ve demokrasi sorunu olarak algılaması ve değerlendirmesi, Avrupa’nın sunduğu çeşitli imkânları kullanmaya ça-lışan PKK ve PKK dışındaki Kürt örgüt ve aktivistleri Avrupa standart ve normlarına uymaya ve böylece benzer bir bakış açısı geliştirmeye sevk etti. Diğer bir deyişle, gerek Avrupa bağlamında Kürt taleplerinin dile getirilebi-leceği meşru siyasi kanalların kullanılabilmesi, gerekse çeşitli Avrupalı ak-törlerin Kürt sorununa eğilmesini sağlayabilmenin yolu Kürt meselesinin Avrupa’nın bakış açısından, yani liberal-demokratik bir çerçevede formüle edilmesinden geçmekteydi. Bazı Kürt aktivist ve örgütleri, özellikle PKK ile bağlantılı olanlar, pragmatik bir şekilde uyum sağlamaya çalışırken, diğer bazı örgütler liberal demokratik çerçeveyi gerçekten benimseyerek bu çerçe-vede Kürt meselesini ele aldılar.

PKK, Türkiye üzerinde belli bir gücü bulunan Avrupa Birliği’nin des-teğini kazanmaya özellikle 1989 sonrası değişen dünya siyaseti ile birlik-te önem vermeye başladı. 1990’ların ortalarına doğru silahlı mücadelede devletin silahlı kuvvetleri karşısında güçsüz düşmesiyle birlikte, devlete baskı yapabilecek dış destek arayışları doğrultusunda Avrupa’ya yönel-di. Ancak, Avrupa ülkelerinin ayrılıkçı amaçlara ve şiddet kullanımına destek vermemesi, PKK’yı özellikle Avrupa’ya yönelik olarak önemli ideolojik modifikasyonlar yapmaya zorladı. PKK lideri çeşitli Avrupalı liderlere yolladığı mektuplarda, PKK’nın askeri değil siyasi bir çözümü arzuladığını, sorunun diyalog ile çözülebileceğini ve Avrupalı ülkelerin Türk devletine bu konuda baskı yapmalarını istedi (Gürbey, 1996; Gun-ter, 1997; Hürriyet, 24 Eylül 1998).

Takip eden yıllarda PKK Marksist–Leninist ideolojik çerçeveyi bü-yük ölçüde terketti. Bunun da ötesinde PKK’nın nihai hedefi ayrı bir devlet kurmaktan ‘federatif bir yapı’ oluşturmaya dönüştü11 (Gunter, 1997). Ancak bu adımlar ideolojik olmaktan çok değişen siyasi koşullar altında Batı desteğini almak üzere atılmış pragmatik adımlar olarak gö-zükmekteler, zira PKK bir yandan federasyon gibi ‘birlikte yaşamı’ içeren

11 PKK, 1990’ların ortalarında Marksist-Leninist ideolojik ögeleri kullanmaktan vaz-geçmesinin ardından örgüt yapısını da değiştirdi ve bayrağından orak ve çekiç amblemini çıkardı.

Page 22: Medeniyet Arayışından Demokrasi Çağrısına: 1910'lardan 2010'lara Kürt Hareketinin İdeolojisi

T Ü R K İ Y E ’ N İ N S O N 1 0 Y I L I94

bir amacı, özellikle Batı’ya yönelik olarak, dile getirirken, diğer yandan kendi militanlarına yönelik olarak hala eski ideolojik dili kullanmaya de-vam etmekteydi. Örneğin, Öcalan, bir Alman gazeteciyle yaptığı konuş-mada federatif çözüm amacı doğrultusunda mevcut ‘Kemalist’, ‘totaliter’, ‘üniter’, ‘otoriter ve anti-demokratik’ devlet yapısını federal bir sisteme dönüştürmeye çalışacaklarını belirtmekteydi:

Türkiye ile geliştirilecek federatif bir yapılanma hem mümkün-dür, hem de krizden çıkışın en sağlam güvencesidir. Hiç kimse federatif oluşum sağlanmadan Türkiye’de krizlerin çözüm bulaca-ğını sanmasın. Biz bu temelde çözümsüzlüğü değil, çözümü daya-tan bir hareketiz. PKK bu anlamda en demokratik, en federatif, en özgürlükçü gelişmenin kanalını teşkil etmektedir. Üniter devlet ise çözümsüzlüğün, tıkanmanın kanadını teşkil etmektedir... Bu anlamda Türkiye’deki yeni bir federatif yapılanma, Ortadoğu’daki otoriteci yapıların da aşınmasına ve geniş federal sistemlerin, ör-neğin bir Avrupa Birliği’ne benzer biçimlerin gelişmesine önemli katkılarda bulunabilir... Dar devletler, bir nevi aşiret şovenizmi gibi devletlerdir ve halkların hiçbir temel ihtiyacına cevap ver-mezler. Bu anlamda bizim partimizin gerek Türkiye için, gerek Ortadoğu için öngördüğü halkların ileri demokrasisine, onların ekonomik-kültürel açılımlarına en uygun cevabı teşkil etmektir. Belki, bu biraz hayal gibi gözükebilir, ama demokrasi çok gerekliy-se, yine ekonomi ve çok gerekliyse, kültürel haklar çok gerekliyse, bunun gerçekleşecek biçimi; Ortadoğu halkları federasyonudur; Kürt Türk federasyonudur (Serxwebun, Alman ARD Televizyonu Öcalan ile mülakat, Mayıs 1995: 12).

Bununla birlikte, aynı yıllarda PKK kendi tabanına ve militanlarına yönelik olarak hala ‘sosyalizm’ temasını merkeze alan bir dil kullanmak-taydı. PKK, her ne kadar bunun özgün bir sosyalizm anlayışı olduğunu ve bu anlayışın Kürt bireyi, önderi, örgütü, mücadelesi ve toplumunu yeniden yaratarak kurtuluşu sağlayacağı gibi ifadeler kullansa da, ne bu yeniden yaratmanın neleri içerdiğini ve nasıl olacağını ortaya açık se-çik bir şekilde koymakta, ne de aslında tam olarak ‘sömürgeci devlet’,

Page 23: Medeniyet Arayışından Demokrasi Çağrısına: 1910'lardan 2010'lara Kürt Hareketinin İdeolojisi

Hayr iye ÖZEN • Medeniyet Aray ışından Demokrasi Çağr ı sına 95

‘yeni bir devlet amacı’ için yürütülen ‘devrimci mücadele’ ve ‘Kürdistan devrimi’ne vurgular yapan bir dili kullanmaktan vazgeçmekteydi (bkz. Sexwebun, 1995- 1999 yılları arasında çıkan sayılar). Dolayısıyla, PKK mobilize etmiş olduğu Kürtlere yönelik olarak oldukça muğlak ifadele-rin yanında, eski ideolojik çerçevesini ve bu çerçevede devletle kurduğu antagonistik ilişkiyi devam ettiriyordu.

Avrupa’daki siyasi ortam, PKK’nın tüm engelleme çabalarına karşın, PKK dışındaki çeşitli aktörlerin de Kürt meselesine ilişkin faaliyetler yü-rütmesine imkan tanıdı. Bu aktörleri, Kürt hareketine dışarıdan zaman zaman destek veren ve Kürt hareketi ile özdeşleşen aktörler olarak iki grupta ele alabiliriz. İlk grup, bazı Avrupa devletleri, bazı Avrupa ku-rumları ve sivil toplum kuruluşlarını (STK), ikinci grup ise Kürt aktivist-leri tarafından Avrupa’da kurulan sivil toplum kuruluşlarını içermekte-dir. Bütün bu aktörler Kürt sorununu liberal-demokratik bir perspektif çerçevesinde bir insan hakları ve demokratikleşme sorunu olarak gördü-ler ve sorunun çözümünün Türkiye’nin demokratikleşmesinde ve Kürt nüfusun çeşitli haklarının tanınmasında yattığını düşündüler.

Avrupa ülkelerinin ve çeşitli uluslararası ve ulusötesi STK’ların Kürt meselesiyle ilgilenmeye başlamasına, 1. Körfez savaşından sonra yaşa-nan bir mülteci krizi neden oldu12. Kürt sorunu, 1990’lı yıllar boyunca gündemde kalmaya devam etti. Hem STK’lar hem de Avrupa Birliği ve Avrupa Komisyonu gibi kurumlar Kürtlere yönelik insan hakları ihlalle-ri ile yakından ilgilendiler (Uluslararası Af Örgütü Raporu, Şubat 1995). Bu ilgiyi, PKK ve Türk Silahlı Kuvvetleri arasında tırmanan silahlı mü-cadele sürecinde her iki tarafın da sivil halka yönelik hak ihlallerinde bu-lunuyor olması canlı tuttu (Kirişçi ve Winrow, 1997). Avrupa ülke ve ku-rumlarının Kürt meselesini insan hakları çerçevesinde ele alması, Kürt

12 Irak ordusu, Halepçe kasabasında yaşayan Irak’lı Kürtlere karşı 1988 yılında kimyasal silah kullandı. 1. Körfez savaşının ardından, yeni bir kimyasal saldırı yaşanacağı korku-suyla binlerce Kürt Türkiye sınırına yığıldı. Türkiye’nin bu insanlara sınırları açmakta is-teksiz davranması ile büyüyen bu mülteci dramı Avrupa basınında geniş yer buldu ve pek çok insan hakları örgütünün hem bu konuyla hem de genel olarak Kürtlerin sorunlarıyla yakından ilgilenmesine yol açtı (Robins, 1996; Barkey and Fuller, 1998).

Page 24: Medeniyet Arayışından Demokrasi Çağrısına: 1910'lardan 2010'lara Kürt Hareketinin İdeolojisi

T Ü R K İ Y E ’ N İ N S O N 1 0 Y I L I96

sorununun çözümü yönünde Avrupa’nın desteğini almaya çabalayan Kürt aktivistleri ve örgütlerini insan hakları temasına giderek artan bir vurgu yapmaya yöneltti. Bu gelişme, daha önce belirttiğim gibi, özellikle PKK dışındaki örgüt ve aktivistler de daha erken ve daha net bir biçimde ortaya çıktı. Örneğin, Paris Kürt Enstitüsü’nün başkanı Kendal Nezan 1990’ların başlarında, Türkiye’nin ve Türklerin dünyadaki demokratik gelişmelere açık olmaları ve toplumsal ve kültürel sorunların baskı ve zorlama ile değil demokrasi ile çözülmesi gerektiğinin altını çizmektey-di (Nezan, 1992). Benzer şekilde, Kemal Burkay liderliğinde Avrupa’da faaliyet gösteren PSK (Kürdistan Sosyalist Partisi), demokratik güçlerle işbirliği kararı almış (Kurubaş, 2004) ve çeşitli insan hakları örgütleriyle ittifaklar kurmuştur (Ostergaard-Nielsen 2002). Ayrıca, Avrupa’da ‘Kürt İnsan Hakları Projesi’ gibi insan hakları odaklı Kürt STK’ları kurulmuş ve bu STK’lar 1990’lar ve 2000’ler boyunca Kürtlerin maruz kaldığı in-san hakları ihlallerinin Avrupa gündemine taşınmasında kritik roller oynamıştır. İnsan hakları ve demokrasi temalarının ya da daha genel bir ifadeyle liberal-demokratik ideolojinin Avrupa’daki Kürt aktivistlere cazip gelmesinin bir nedeni, yukarıda da belirtildiği gibi, sosyalist ide-olojinin kredibilitesinin azalması iken, diğer bir nedeni 1990’lı yılların en muteber siyasi temalarından olan insan hakları ve demokrasi vur-gularının Kürt meselesinin dile getirilmesi ve çözümü yönünde Avrupa düzleminde yeni siyasi kanallar açmasıdır.

Öte yandan, PKK da, 1990’lı yıllar boyunca eski ile yeni arasın-da çizdiği zik-zakları bir yana bırakarak, 1990’ların sonlarından itiba-ren ‘demokrasi’ vurgulu bir dil kullanmaya başladı. Bunda, Öcalan’ın 1999 yılında gözaltına alınması ve yargılanarak tutuklanması süre-cinde yaptığı ‘demokrasi’ ve ‘barış ve kardeşlik’ çağrıları etkili oldu. Öcalan, ‘demokratik cumhuriyet’ olarak adlandırdığı bir çözüm önerisi çerçevesinde federalizmin hatta özerkliğin dahi demokrasinin sunduğu çözüm fırsatları yanında geri kalmış çözümler olacağını belirterek, Türk-lerin ve Kürtlerin özgür vatandaşlar olarak yaşayacağı demokratik bir birlik önerisinde bulunmaya başladı (Pirim ve Örtülü, 1999). Öcalan’ın yeni yaklaşımı PKK içinde her ne kadar hayal kırıklıklarına yol açmış olsa da, PKK yöneticileri tarafından kabul edildi ve 2000 yılının hemen

Page 25: Medeniyet Arayışından Demokrasi Çağrısına: 1910'lardan 2010'lara Kürt Hareketinin İdeolojisi

Hayr iye ÖZEN • Medeniyet Aray ışından Demokrasi Çağr ı sına 97

başında düzenlenen kongrede ‘artık şiddetin çözüm gücü olmayacağı’nın açığa çıktığı ve PKK’nın ‘Türkiye için demokratik dönüşümün önünün açılmasında, Türkiye’nin temel sorunlarının çözümünde bir anahtar güç haline’ geldiği belirtildi (Marcus, 2009; Sexwebun, Ocak, 2000: 8). Bu kongrede ayrıca, PKK’nın kendini dönüştüreceği ve bunun ‘Türkiye’de demokratik dönüşümün önünün açılması, demokratik kuruluşun ger-çekleşmesi ve özgürlükçü yaşamın Türkiye’de egemen kılınması anlamı-na’ geldiği de ifade edildi (Sexwebun, Ocak 2000: 8). Öcalan’ın, PKK’nın başkanlık konseyi’ne 1999 yılında yazdığı bir mektupta bu konunun altı şu sözlerle çizilmekteydi:

Açık ki bu (yeni) durum, PKK’den her bakımdan dönüşüm bek-leyecektir. Dönüşüme zorlayacaktır. Klasik yapısıyla Türkiye’de rol oynayamaz. Sadece yasallık açısından değil, ideolojik-politik çizgi ve uygulama biçimlerinde kapsamlı yenilik kaçınılmazdır. Di-rekt muhataplık beklenmemeli. Muhtemelen HEP-DEP-HADEP sürecini daha da aşan yasallığa doğru yaklaşım kadar, tutarlı bir demokrasi programı yaratıcı kültürel çalışmalar doğru örgüt ve ça-lışma tarzına dayalı çözümler isteyecektir. İçten tutarlı bir Türkiye vatanseverliği kadar, özüne inanmak kadar koruyup geliştirme kararlılığına dayalı bir demokratik cumhuriyet temelini esas kıla-caktır. Yine politikanın, tam bir demokratik sistem altında barış-çıl yürütülmesini gerekli kılacaktır. Dikkat edilirse örgütsel açıdan olduğu kadar, bireysel yaşama kadar varan bir dönüşüm sözkonu-sudur. Bölge için derinliğine bir kültürel-demokratik program gerekecektir. Ayrılıkçı dar yaklaşımların gereksizliği açıkça ortaya konacaktır. Temelde bu hususların yeni bir üslupla, barışçıl, yapıcı ve inandırıcı biçimde devlete ve topluma yansıtılması, kabul görme sorunlarını başarıyla aşmayı gerektirecektir (Serxwebun, Ocak, 2000: 9, italikler eklendi).

Bu uzun alıntının da ortaya koyduğu gibi, Öcalan PKK’nın ideolojisi-nin kapsamlı bir dönüşümünü ve bu dönüşüm çerçevesinde örgütsel ve bireysel değişimi hedeflemekteydi. Bu dönüşüm ile birlikte PKK ‘demok-ratik cumhuriyet’ hedefi doğrultusunda çalışacaktı. Yukarıdaki alıntı da

Page 26: Medeniyet Arayışından Demokrasi Çağrısına: 1910'lardan 2010'lara Kürt Hareketinin İdeolojisi

T Ü R K İ Y E ’ N İ N S O N 1 0 Y I L I98

görülebileceği üzere, demokrasi temasının vurgulanmaya başlamasıyla eşzamanlı olarak devlet ‘hasım’ kategorisinden çıkmış ve silahlı mücade-lenin yerine barışçıl ve yapıcı yeni bir üslubun benimsenmesi söz konusu olmuştur.

Bu değişim çağrıları ve beyanının ardından, PKK silahlı mücadeleyi durdurdu ve demokratik mücadeleyi temel mücadele biçimi olarak be-nimsediğini duyurdu (Kurdish Observer, 10 Şubat 2000). Özelde PKK ve genel olarak Kürt hareketi 2000’li yıllar boyunca ağırlıklı olarak dört top-lumsal talebi dile getirdi: Kürt dili ile ilgili hakların, özellikle ana dilde eğitim hakkının, tanınması, Kürtlere belli bir politik özerklik tanınması, PKK’nın Kürtlerin meşru temsilcisi olarak görülmesi ve Öcalan’ın tu-tukluluk şartlarında iyileştirmeler yapılması. Bu yıllarda ne PKK’nın ne de Öcalan’ın Kürt hareketindeki hâkim konumu sona erdi. Tam tersine, PKK kendisini Kürt hoşnutsuzlukları, talepleri ve çıkarlarının vücut bul-duğu bir örgüt olarak sunmayı başarıyla sürdürerek, Kürt iradesini tem-sil eden neredeyse tek aktör oldu. Öcalan ise Kürt halkıyla daha fazla öz-deşleşti ve Öcalan’ın tutukluluğu, Güney Afrika’da Nelson Mandela’nın tutukluluğunun siyahlar nezdinde aldığı anlama oldukça benzer şekilde, Kürt halkının baskı altında tutulmasını ve haklarının tanınmamasını sembolize etmeye başladı. Bu nedenle, sergilenen protesto gösterilerinde ‘Öcalan’a özgürlük’ sıklıkla dile getirilen bir tema oldu.

2000’li yıllarda PKK, ideolojisinde ve dile getirdiği taleplerde istikrar-lı olmakla birlikte, stratejik ve taktiksel birtakım değişiklikler sergiledi. Örgüt, 1999 yılında ilan ettiği ateşkesi devletin Kürt taleplerine kayıtsız kalması gerekçesiyle 2004 yılından bu yana birkaç kez bozdu. Dolayısıy-la PKK, tüm değişim beyanlarına rağmen, şiddet kullanımından asla tam olarak vazgeçmedi ve dile getirdiği taleplerin karşılanması için devlete baskı yapmak üzere şiddet yöntemini belli aralıklarla kullanmaya devam etti. PKK’nın şiddetten vazgeçmemesinin gerisinde, devlete duyulan gü-vensizlik ve mevcut siyasi iktidarın demokratikleşme yönünde istikrarsız ve isteksiz bir tutum benimsemiş olmasının yanında, şiddeti, Bozarslan’ın da (2000) belirttiği gibi, toplumsal ve siyasi gücünün çok önemli bir par-çası olarak algılıyor olması yatmaktadır. Bunun yanında, PKK’nın tüm demokrasi retoriğine rağmen gerek kendi içinde gerekse Kürt hareketi-

Page 27: Medeniyet Arayışından Demokrasi Çağrısına: 1910'lardan 2010'lara Kürt Hareketinin İdeolojisi

Hayr iye ÖZEN • Medeniyet Aray ışından Demokrasi Çağr ı sına 99

nin diğer aktörlerine karşı demokratik bir tutum benimsememiş olması da şiddete başvurmasının nedenleri arasındadır. Dolayısıyla, PKK gerek devleti talepleri yönünde adım atmaya zorlamak ve somut kazanımlar elde etmek, gerekse Kürt hareketi içindeki hegemonik konumunu devam et-tirmek üzere şiddet kullanımını, en azından, şiddet kullanma tehdidini, devam ettirmektedir.

Sonuç

Kürt hareketi, toplumsal alanı farklı bir şekilde yapılandırmak gaye-siyle doğduğu 1910’lu yılların sonlarından bugüne gelene dek ideolo-jik olarak birbirinden oldukça farklı biçimler almış ve ‘Kürt’ kimliğini farklı biçimlerde kurmuştur. 1910’larda ‘çağdışı kalmış geleneksel aşiret ve din (tarikat) eksenli’ Kürt kimliği karşısında ‘modern ve medeni’ bir Kürt kimliği öneren Kürt hareketi, 1920 ve 30’larda Kürt yaşam biçimini topyekûn reddeden yeni rejime karşı modern Kürtlüğün yanında gele-neksel Kürtlüğü de kapsayan bir Kürt kimliğine vurgu yaptı. 1960’lar-dan 1990’lara uzanan dönemde ise Kürtlük, Türk devletinin yalnızca et-no-milliyetçi politikalarına karşı değil aynı zamanda kapitalist yapısına ve bu kapitalist yapıda yer alan Kürt ‘işbirlikçilere’ de karşı çıkarak inşa edildi ve böylece etnik bir aidiyetin yanı sıra sınıfsal bir aidiyeti de içerdi. 1990’lardan bu yana ise Kürtlük, Türkiye’nin ‘anti-demokratik yapısına’ karşı çıkarak, insan hakları ve demokrasi temalarıyla eklemlendi.

Kürt hareketinin ideolojik seyrinin analizinin, bu ideolojinin ta-rihsel olarak aldığı biçimleri ortaya koymanın yanında, neden ve nasıl farklı biçimler aldığına dair oldukça önemli üç hususu da açığa çıkar-dığını söyleyebiliriz. İlk olarak, Kürt hareketinin ideolojisinin yalnızca etno-milliyetçi temalar etrafında değil, etno-milliyetçi temaların farklı dönemlerde dolaşımda ve belli ölçülerde revaçta olan çeşitli ideolojik materyaller ile eklemlenmesi sonucunda şekillendiğini görüyoruz. Baş-ka bir ifadeyle, ‘Kürtlük’ vurgusu hareketin ideolojisinde her dönemde belli ölçülerde yer almakla birlikte, farklı dönemlerde değişen ideolo-jik perspektiflerden oldukça farklı şekillerde algılanmış ve biçimlendi-rilmiştir. Kürt hareketinin Kürt nüfus tarafından kabul görmesi, çeşitli dönemlerde ortaya koyduğu bu farklı ‘Kürt’ tanımları ile bu nüfusa hi-

Page 28: Medeniyet Arayışından Demokrasi Çağrısına: 1910'lardan 2010'lara Kürt Hareketinin İdeolojisi

T Ü R K İ Y E ’ N İ N S O N 1 0 Y I L I100

tap edebilme yeteneğine bağlı olmuştur. Dolayısıyla, Kürt hareketi Kürt gruplara özdeşleşebilecekleri ‘Kürt’ kimlikleri ve yaşadıkları çeşitli sıkın-tı ve problemleri anlamlandırabilecekleri bir dil sunabildiği ölçüde ka-bul görmüştür. Bununla birlikte, Kürt hareketi belli dönemlerde, örneğin erken Cumhuriyet dönemi ve 12 Eylül darbesinin ardından 80’li yıllarda, Kürt nüfusun birtakım sıkıntılarını temsil eden tek aktör olması nede-niyle de Kürt grupları mobilize edebilmiştir. İkinci nokta, Kürt hareke-tinin, benimsediği ideolojilerden bağımsız olarak, formel siyasetin dış-ladığı, yok saydığı veya bastırdığı çeşitli toplumsal talep ve bu taleplere sahip Kürt gruplarını temsil ettiğidir. Tek parti döneminde, geleneksel/modern Kürt elitinin toplumsal taleplerine ses veren Kürt hareketi, gele-neksel elitin tarikat, aşiret veya sınıfsal taleplerinin sağ partilerce temsil edilmeye başlanmasının ardından bu gruplara yönelik herhangi bir dil geliştirmemiştir. Bunun yerine, 1960’lardan itibaren ağırlıklı bir şekilde toplumsal talepleri göz ardı edilen yoksul Kürt kitlelerini temsil etmeye başlamıştır. Son husus ise, görece daha liberal bir politik atmosferin hâ-kim olduğu dönemlerde, Kürt hareketinin daha mutedil bir hal aldığıdır. Örneğin, 1923 öncesi, 1960’lar ve 2000’lerde, Kürt hareketi görece ılımlı talepleri dile getirmiş ve/veya devlet ile antagonistik bir ilişki kurmamış-tır. Buna karşın, tek parti döneminde ve 1971 darbesini ve özellikle 1980 darbesini takip eden yıllarda radikal amaç ve yöntemler geliştirmiş ve devletle antagonistik bir ilişki içine girmiştir.

Page 29: Medeniyet Arayışından Demokrasi Çağrısına: 1910'lardan 2010'lara Kürt Hareketinin İdeolojisi

Hayr iye ÖZEN • Medeniyet Aray ışından Demokrasi Çağr ı sına 101

KaynaklarAygün, Hüseyin. 2009. Dersim 1938 ve Zorunlu İskân. Ankara: Dipnot Yayınları.Ballı, Rafet. 1991. Kürt Dosyası. İstanbul: Cem Yayınları.Barkey, Henry ve Graham Fuller. 1998. Turkey’s Kurdish Question. New York:

Rowman and Littlefield.Bayrak, Mehmet. 1994. Açık-Gizli/Resmi-Gayriresmi Kürdoloji Belgeleri. Ankara:

Özge Yayınları.Bayrak, Mehmet. 2004. Kürdoloji Belgeleri II. Ankara: Özge Yayınları.Bayrak, Mehmet. 2009. Şark Islahat Planı. Ankara: Özge Yayınları. Bayrak, Mehmet.1993. Kürtler ve Ulusal Demokratik Mücadeleleri. Ankara: Özge

Yayınları.Beşikçi, İsmail. 1969. Doğu Anadolu’nun Düzeni: Sosyo Ekonomik ve Etnik Temeller.

İstanbul: E Yayınları.Beşikçi, İsmail. 1977. Kűrtlerin ‘Mecburi Iskani’. İstanbul: Komal.Bozarslan, Hamit. 1992. “Political Aspects of the Kurdish Problem in

Contemporary Turkey.” Philip G. Kreyenbroek and Stefan Sperl (derl.) The Kurds. London: Routledge: 98-113

Bozarslan, Hamit. 2000. “Why the armed Struggle?” Understanding the Violence in Kurdistan of Turkey” Ferhad Ibrahim and Gülistan Gürbey (derl.) The Kurdish Conflict in Turkey Obstacles and Chances for Peace and Democracy, New York: St Martin Press: 17-30.

Bozarslan Hamit. 2002. “Kürt Milliyetçiliği ve Kürt Hareketi (1898- 2000),” Modern Türkiye’de Siyasi Düşünce: Milliyetçilik. İstanbul: İletişim Yayınları.

Cegerxwin. 2003. Hayat Hikayem. İstanbul: Evrensel.Celil,Celile. 2000. Kürt Aydınlanması. İstanbul: Avesta.Cemilpaşa, Kadri (Zinar Silopi). 1991. Doza Kurdistan: Kürt Milletinin 60 Yıllık

Esaretten Kurtuluş Savaşı Hatıraları. Ankara: Özge. Ceren, Doğan. 2009. Kürt Tarihinde Bir Yaprak: Yaşamı, Anıları ve Düşünceleriyle

Osman Aydı. İstanbul: Doz.Chirguh, Bletch. 2009. Kürt Sorunu: Kökeni ve Nedenleri. İstanbul: Avesta. Demir, Eyüp. 2005. Yasal Kürtler. İstanbul: Tevn Yayınları.Dersimi, Nuri. 2004. Kürdistan Tarihinde Dersim. İstanbul: Doz Yayınlar. Ekinci, Tarık Ziya. 2004. Sol Siyaset Sorunları Türkiye İşçi Partisi ve Kürt

Aydınlanması. İstanbul: Cem Yayınevi.Elphinston, W. G. 1946. “The Kurdish Question.” International Affairs (Royal

Institute of International Affairs 22 (1): 91- 103. Elphinston, W. G. 1948. “Kurds and the Kurdish Question,” Journal of the Royal

Asian Society 35, no. 1: 38-51, Elphinston, W. G. 1952. “In Memoriam: The Emir Jeladet Bedir Khan,” Royal

Central Asian Society 39, no. 1: 91- 94.

Page 30: Medeniyet Arayışından Demokrasi Çağrısına: 1910'lardan 2010'lara Kürt Hareketinin İdeolojisi

T Ü R K İ Y E ’ N İ N S O N 1 0 Y I L I102

Göldaş, İsmail. 1991. Kürdistan Teali Cemiyet. İstanbul: Doz.Gunter, M. Michael. 1990. The Kurds in Turkey: A Political Dilemma. Boulder CO:

Westview. Gunter, Michael M. 1997. The Kurds and the Future of Turkey. New York: St.

Martin’s Press Gürses. Emin. 1998. Ayrılıkçı Terörün Anatomisi. İstanbul: Bağlam.İmset, İsmet. 1992. The PKK: A Report on Separatist Violence in Turkey. Ankara:

Turkish Daily News Publication.Jwadieh, Wadie. , 2006. Kurdish National Movement: Its Origins and Development.

New York: Syracuse University Press. Kalman, M. 1997. Belge Tanık ve Yaşayanlarıyla Ağrı Direnişi. İstanbul: Peri

Yayınları. Karabekir, Kazım. 2008. İstiklal Harbimiz. İstanbul: Yapı Kredi Yayınları.Kirişçi, Kemal ve. Winrow, Gareth M. 1997. The Kurdish Question and Turkey: An

Example of a Trans-state Ethnic Conflict. London: Frank Cass Publishers.Koraltürk, Murat. 2007. Ahmet Hamdi Başar’ın Hatıraları: Demokrasiye Geçiş, DP

iktidarı ve 27 Mayıs. İstanbul: Bilgi Üniversitesi Yayınları.Kurubaş, Erol. 2004. Kürt Sorununun Uluslar arası Boyutu ve Türkiye. Ankara:

Nobel. Kutlay, Naci. 2010. İttihat Terakki ve Kürtler. Ankara: Dipnot Yayınları.Kutschera, Chris. 2001.Kürt Ulusal Hareketi. İstanbul: Avesta.Laçiner, Ömer. 1991. Kürt Sorunu: Henüz Vakit Varken. İstanbul: Birikim.Malmisanij, Mehmet. 2002. Kürt Talebe-Hêvî Cemiyeti İlk Legal Kürt Öğrenci

Derneği. İstanbul: Avesta, Malmisanij, Mehmet 2004. Diyarbakırlı Cemilpaşazadeler ve Kürt Milliyetçiliği.

İstanbul: Avesta.Malmisanij, Mehmet. 2009. Cızira Botanlı Bedirhaniler. İstanbul: Avesta.Marcus, Aliza. 2009. Kan ve İnanç. İstanbul: iletişim.McDowall, David. 2000. Kürtler. İstanbul: Avesta.McDowall, David. 2004. A Modern History of the Kurds. 3rd Edition. New York: I.

B. Tauris. Mesut, Ahmet. 1992. İngiliz Belgelerinde Kürdistan. İstanbul: Doz. Montgomery, Harriet. 2007. Suriye Kürtleri: İnkar Edilen Halk.İstanbul: Avesta.Nezan, Kendal. 1992. International Paris Conference, 1989. Paris: Paris Kurdish

Institute.Olson, Robert. 1989. The Emergence of Kurdish Nationalism and Sheikh Said

Rebellion: 1880- 1925. Austin: The University of Texas Press. Ostergaard- Nielsen, Eva. 2002. “Working for a Solution Through Europe: Kurdish

Political Lobbying in Germany” Nadje Al-Ali ve Khalid Koser (derl.) New Approaches to Migration? Transnational Communities and the Transformation of Home. London: Routledge: 186- 201.

Page 31: Medeniyet Arayışından Demokrasi Çağrısına: 1910'lardan 2010'lara Kürt Hareketinin İdeolojisi

Hayr iye ÖZEN • Medeniyet Aray ışından Demokrasi Çağr ı sına 103

Ostergaard- Nielsen, Eva. 2003. Transnational Politics: Turks and Kurds in Germany. London: Routledge.

Özcan, Ali Kemal 2006. Turkey’s Kurds: A Theoretical Analysis of the PKK and Abdullah Öcalan. London and New York: Routledge.

Özoğlu, Hakan. 2005. Osmanlı Devleti ve Kürt Milliyetçiliği. İstanbul: Kitap Yayınevi.

Pirim, Oktay ve Örtülü, Süha. 1999. PKKnın 20 Yıllık Öyküsü. İstanbul: Boyut.Robins, Philip. 1996. “More Apparent than Real? The Impact of Kurdish Issue on

Euro-Turkish Relations” Robert Olson (der.) The Kurdish Nationalist Movement in the 1990s: Its Impact on Turkey and the Middle East. Lexington, KY: University Press of Kentucky: 114-132.

Tejel, Jordi. 2009. Syria’s Kurds: History, Politics and Society. London: Routledge.Tunaya, Tarık Zafer. 1998. Türkiye’de Siyasal Partiler cilt 1: İkinci meşrutiyet Dönemi.

İstanbul: İletişim. Van Bruinessen, Martin. 1984. “The Kurds in Turkey.”, MERIP Reports, No.121: 6-12.Van Bruinessen, Martin. 1992. Agha, Shaikh and State. London: Zed Books. Yavuz, Hakan. 2001. “Five Stages of the Construction of Kurdish Nationalism in

Turkey”. Nationalism &Ethnic Politics 7, no.3: 1-24.