Top Banner
236

MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

Dec 30, 2019

Download

Documents

dariahiddleston
Welcome message from author
This document is posted to help you gain knowledge. Please leave a comment to let me know what you think about it! Share it to your friends and learn new things together.
Transcript
Page 1: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin
Page 2: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

1

MARMARA ÜNİVERSİTESİ

ECZACILIK FAKÜLTESİ

I.ULUSAL MARMARA ECZACILIK KONGRESİ

03-05 KASIM 2016

İSTANBUL

Page 3: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

2

Özetlerin bilimsel sorumluluğu yazarlara aittir.

Page 4: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

3

KURULLAR

Prof. Dr. M. Emin ARAT

Marmara Üniversitesi Rektörü

Onursal BaĢkan

DÜZENLEME KURULU

Kongre Düzenleme Kurulu Başkanı

Prof. Dr. ġ. Güniz KÜÇÜKGÜZEL

M.Ü. Eczacılık Fakültesi Dekan Vekili

Kongre Sekretaryası

Prof. Dr. Bedia KAYMAKÇIOĞLU (Genel Sekreter)

Yrd. Doç. Dr. Esra TATAR

Yrd. Doç. Dr. Erkan RAYAMAN

Öğr. Gör. Dr. Ġsmail ġENKARDEġ

Öğr. Gör. Dr. Turgut TAġKIN

ArĢ. Gör. Fatih TOK

Fikret SAĞBAN

Naz ÇAKIR

Mustafa KABĠL

Döndü TELLĠ

Cem ÇANKAYA

Kongre Saymanlığı

Doç. Dr. Timuçin UĞURLU (Genel Sayman)

Öğr. Gör. Dr. Ali ġEN

ArĢ. Gör. Ġhsan HAN

Page 5: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

4

Kongre Düzenleme Kurulu Üyeleri

Prof.Dr. Göksel ġENER

Prof.Dr. Azize ġENER

Prof.Dr. Sinem GÖKTÜRK

Doç.Dr. Mesut SANCAR

Doç.Dr. Ali Demir SEZER

Doç.Dr. Sevda SELÇUK

Prof.Dr. ġermin TETĠK

Yrd.Doç.Dr. AyĢen CÜCÜ

Yrd.Doç.Dr. Sevgi KARAKUġ

Yrd.Doç.Dr. Ayfer BECEREN

Yrd.Doç.Dr. Pervin RAYAMAN

Öğr.Gör. Dr. Elif ÇALIġKAN

Y.Doç. Dr. Sevinç ġAHBAZ

ArĢ.Gör. Necla KULABAġ

ArĢ.Gör. Göknil Pelin COġKUN

ArĢ.Gör. Aslı DEMĠRCĠ

ArĢ.Gör. Turgut ġEKERLER

BİLİMSEL DANIŞMA KURULU

Prof.Dr. Vehbi ĠZZETTĠN

Prof.Dr. Semra ġARDAġ

Prof.Dr. Seza BAġTUĞ

Prof.Dr. Jülide AKBUĞA

Prof.Dr. Fikriye URAS

Prof.Dr. Güler YALÇIN

Prof.Dr. Levent KABASAKAL

Prof.Dr. Ġlkay KÜÇÜKGÜZEL

Prof.Dr. Ümran SOYOĞUL GÜRER

Doç.Dr. Leyla BĠTĠġ

Doç.Dr. Oya KERĠMOĞLU

Yrd.Doç.Dr. Gizem BULUT

Yrd.Doç.Dr. G.Hale ÖZCÖMERT COġKUN

Page 6: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

5

Değerli Akademisyenler, İlaç Endüstrisinin Temsilcileri, Kamu Kuruluşu Yetkilileri ve

Sevgili Öğrencilerimiz,

Marmara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi tarafından düzenlenen ve 3-5 Kasım 2016 tarihleri

arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde

gerçekleĢtirilmekte olan I. Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi‟ne hoĢgeldiniz. Katılımınız ve

katkılarınız için Kongre Organizasyon Komitesi adına teĢekkür ederiz.

I. Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, Marmara Üniversitesi Bilimsel AraĢtırma Projeleri

Komisyonu BaĢkanlığı (BAPKO), Kadıköy Belediyesi ve paydaĢlarımız olan Eczacı

Kooperatifleri ve Ġlaç Firmaları iĢbirliği ile düzenlenmiĢtir. Bu katılımcı yaklaĢım, ulusal

alanda bilimsel paylaĢım ile katma değerli ürünleri hedefleyen patent ve proje odaklı ekiplerin

kurulması ve 2023 vizyonuna ıĢık tutmayı amaçlamaktadır.

Kongremizin bilimsel programıyla; Türkiye‟nin her alanının stratejik planlarında hedef

gösterilen Eczacılığın tüm alanlarında çalıĢanları bir araya getirilmesi amaçlanmıĢ ve özelikle

multidisipliner olmasına özen gösterilmiĢtir. Ġçeriğin bilimsel yönünü arttırmak ve öğretim

üyelerinin TÜBĠTAK, ĠSTKA ve SAN-TEZ proje ortaklıkları oluĢturmak adına alanlarında

söz sahibi isimler bilgi ve deneyimlerini paylaĢmak üzere kongremize katılmıĢlardır.

Kongre programında öğrencilerimizin bitirme ödevlerinden kaynaklanan bilimsel çalıĢmaların

sunulduğu poster oturumları da yer almaktadır.

Ġlkini gerçekleĢtireceğimiz Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi vesilesiyle bilimsel ve

mesleki bir birlikteliğin yanı sıra, güzide ilçemiz Kadıköy‟ümüzün nostaljik ve doğal

atmosferini yaĢamayı da ümit ediyoruz.

Kongremiz, M.Ü. Bilimsel AraĢtırma Projeleri Biriminin Ulusal Bilimsel/Sanatsal Toplantı

Düzenleme Desteği (L tipi) olan SAG-L-250416-0167 no‟lu “1. Ulusal Marmara Eczacılık

Kongresi (UMEK-1)” proje adı ile desteklenmiĢtir.

Kongre Organizasyon Komitesine, Bilimsel Komitemize, Kongre Sekreterliğine, öğrenci

kulüplerimize, Kadıköy Belediye BaĢkanlığına ve Üniversite yönetimimize en içten

teĢekkürlerimi sunarım.

“Eczacılıkta katma değer odaklı bilgi paylaşımı” sloganı ile tüm akademisyenlerimizin,

paydaĢlarımızın ve öğrencilerimizin Ġstanbul‟da buluĢtuğu I. Ulusal Marmara Eczacılık

Kongremizin verimli geçmesini diler, saygı ve sevgilerimi sunarım.

Prof. Dr. Ş. Güniz KÜÇÜKGÜZEL, Dekan V.

Kongre BaĢkanı

Page 7: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

6

DAVETLİ KONUŞMALAR

Page 8: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

7

D-1

Anadolu Salvia türlerinden elde edilen potansiyel ilaç etkin maddeleri

Gülaçtı TOPÇU

Bezmialem Vakıf Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmakognozi Anabilim Dalı, Vatan

Caddesi, 34093, Fatih-Ġstanbul

[email protected]

Salvia L. (sage) türleri eski çağlardan günümüze dek halk arasında soğuk algınlığı, boğaz

ağrısı ve menstrüal düzensizliklere karĢı, bronĢit ve tüberküloz gibi bazı hastalıkları tedavi

edici, sedatif ve hafızayı arttırıcı etkileriyle kullanılmıĢlardır. Günümüzde de bu etkilerinin

pek çoğu yapılan araĢtırmalarla doğrulanmıĢ ve hatta ilave farklı farmakolojik etkileri de

belirlenmiĢtir.

Bir Lamiaceae familyası bitkisi olan Salvia cinsinin dünyada 900‟ü aĢkın türü vardır,

yurdumuzda yetiĢen 100 türünün ise yarısı endemiktir. Grubumuz bu türlerden 65‟nin

fitokimyasal analizini yapmıĢ ve ekstrelerinden elde edilen 40‟ı aĢkın triterpenoid, 250 kadar

diterpenoid ve toplam 20 kadar seski- ve sesterterpenoid bileĢiğin yapısı tek ve çift

dimensiyonlu NMR ve kütle spektroskopisi teknikleriyle aydınlatılmıĢtır [1]. Elde edilen bu

terpenik bileĢiklerin en az yarısı doğadan ilk kez edilen moleküller olarak bilim dünyasına

kazandırılmıĢ ve Anadolu‟da yetiĢen Salvia türlerinin abietan diterpenler ve yanısıra oleanan

ve ursan iskeletine sahip triterpenlerce zengin olduğu [1-4] belirlenmiĢtir. Hazırlanan Salvia

ekstreleri ve bunlardan elde edilen saf terpenlerin baĢlıca antimikrobiyal (antitüberküloz),

antioksidan, sitotoksik ve antikolinesteraz aktivelerden ibaret olmak üzere farklı etkileri in

vitro olarak araĢtırılmıĢtır. Abietan diterpenlerin antioksidan [2], antimikrobiyal ve

bazılarının güçlü antitüberküloz etkileri [1] saptanmıĢ, gerek abietan diterpenler, gerekse

elde edilen oleanan, ursan ve hatta lupan triterpenlerin sitotoksik [3,4] ve antikolinesteraz

(potansiyel anti-Alzheimer) etkileri incelenmiĢ ve ilaç olma potansiyelleri araĢtırılmaktadır.

Anahtar kelimeler: Salvia, biyoaktif diterpenoidler ve triterpenoidler.

Kaynaklar

1. Ulubelen A, Topçu G, Bozok-Johansson C. J Nat Prod 1997; 60: 1275-1280.

Page 9: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

8

2. Kabouche A, Kabouche Z, Öztürk M, Kolak U, Topçu G. Food Chem 2007; 102:

1281-1287.

3. Topcu G, Altıner EA, Gözcü ġ, Halfon B, Pezzuto JM, Kingston DGI. Planta Med 2003;

69: 464-467

4. Topçu G. J Nat Prod 2006; 69: 482-486.

Page 10: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

9

D-2

Fitoterapi ve ülkemizin avantajları

Murat KARTAL

Bezmialem Vakıf Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Fitoterapi Eğitim AraĢtırma ve Uygulama

Merkezi 34093 Fatih, Ġstanbul, Türkiye

[email protected]

Ülkemizin sahip olduğu bitki çeĢitliliği (alttür, varyete ve hibritlerle yaklaĢık 12.000 adet) ve

bunun yaklaĢık 3600 türünün endemik olması çok büyük bir zenginliktir. Tıbbi ve aromatik

bitkilerimizden gıda, kozmetik ve ilaç sanayii için yeni hammaddeler, farklı formatta bitkisel

ürünler geliĢtirilerek üretilmesi ve ekonomik değer oluĢturulması ülkemizin potansiyelini

açığa çıkarması açısından gereklidir. Ülkemizde dünya standartlarında kaliteye sahip

(Farmakope ve Monograflara uygun) bitkisel drog ve bitkisel drog preparatlarını üretmek,

yeni teknolojileri kullanarak bunlara katma değer katmak, ülkemizi bu alanda lider konuma

getirmek için yapılması gerekenler tartıĢılacaktır.

27 Ekim 2014 tarih ve 29158 sayılı Resmi Gazetede yayınlanmıĢ ve yürürlüğe girmiĢ olan;

“Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları Yönetmeliği” ile Fitoterapi ülkemiz açısından

en çok ilgi gören ve kullanılacak tedavi uygulaması olmaya devam etmektedir. Bu

uygulamanın getirdiği sonuçlar da değerlendirilecektir.

Anahtar kelimeler: Fitoterapi, geleneksel ve tamamlayıcı tıp, bitkisel drog, bitkisel ürün.

Page 11: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

10

D-3

Yeni ilaç moleküllerinin keşfinde tıbbi bitkilerin rolü ve Türkiye bitkilerinden biyoaktif

metabolitlerin eldesi

Hasan KIRMIZIBEKMEZ

Yeditepe Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmakognozi Anabilim Dalı, 34755, KayıĢdağı,

AtaĢehir-Ġstanbul

[email protected]

Tıbbi bitkilerin hastalıkların tedavisinde kullanılmaları oldukça eskiye dayanmaktadır. Dünya

nüfusunun yaklaĢık % 80‟i hastalıklardan korunmak veya tedavi amacıyla tıbbi bitkileri

kullanmaya devam etmektedir. Yeryüzünde sınıflandırılması yapılmıĢ olan yaklaĢık 300.000

kara bitkisinin 10.000‟den fazlası tedavi amacıyla kullanılmaktadır. Kromatografi ve

spektroskopi alanındaki geliĢmelere paralel olarak 19. yüzyılın baĢlarından itibaren, tıbbi

bitkilerden aktif bileĢiklerin elde edilmesi çalıĢmaları baĢlamıĢ olup morfin, digitoksin ve

kinin gibi moleküller çeĢitli bitkisel materyallerden izole edilip ilaç olarak kullanılmaya

baĢlanmıĢtır. Bitkilerden elde edilen saf metabolitler ya doğrudan ya da yarı sentetik türevleri

hazırlanarak tedavide kullanılmaktadır. Bununla birlikte, bitkilerden elde edilen birçok bileĢik

de yeni ilaçların sentezinde ilham kaynağı olmuĢtur. Bugün reçete edilen ilaçlara bakıldığında

bunların yaklaĢık yarısının doğal kökenli (bitki, mikroorganizma, deniz canlıları) oldukları

görülmektedir. Tedavide kullanılabilecek bitkisel kaynaklı yeni ilaç adayı moleküllerin

keĢfinde en akılcı yaklaĢımlardan birisi folklorik kullanılıĢa sahip olan bitkilerden biyoaktive

rehberli fraksiyonlama tekniği kullanarak bitki ekstrelerinden aktiviteden sorumlu

metabolitlerin eldesidir. Son yıllarda klinik kullanıma sunulan yeni ilaçların içinde bitkisel

kaynaklı ilaçların sayısında bir artıĢ olduğu dikkati çekmektedir. Ayrıca bazı standardize bitki

ekstrelerinin de onaylanarak ilaç olarak kullanılmaya baĢlandığı görülmektedir. Tıbbi

bitkilerden yeni ilaç moleküllerinin keĢfi uzun süren ve pahalı bir iĢ olup disiplinler arası bir

yaklaĢımı gerekli kılmaktadır.

Türkiye sahip olduğu zengin bitki örtüsü ve yüksek biyoçeĢitliliği ile potansiyel yeni ilaç

moleküllerinin keĢfi için iyi bir kaynak oluĢturmaktadır. Bu sunum kapsamında son yıllarda

çeĢitli otoritelerce onaylanan ve tıbbın kullanımına sunulmuĢ bitkisel kökenli yeni ilaç

molekülleri ile ilgili bilgiler verilecektir. Ayrıca, Anabilim dalımızda son yıllarda bazı

Digitalis, Scutellaria, Glycyrrhiza ve Asperula türleri üzerinde gerçekleĢtirmiĢ olduğumuz

Page 12: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

11

araĢtırmalar sonucunda elde edilen biyoaktif sekonder metabolitler ile ilgili bilgiler

sunulacaktır.

Anahtar kelimeler: Tıbbi bitkiler, biyoaktif sekonder metabolitler, yeni ilaç keĢfi.

Page 13: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

12

D-4

Ar-Ge çalışmalarında patentin önemi

Yıldız ÖZSOY

Ġstanbul Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Teknoloji Anabilim Dalı

[email protected]

Toplumların refahında ve bilimsel/teknolojik açıdan geliĢmesinde Ar-Ge‟nin önemli bir yeri

vardır. Bireylerin, Ģirketlerin, sektörlerin, ülkelerin bilgi birikimini arttırmasını, teknolojik

ilerlemesini, üretiminin niteliğinin geliĢmesini ve rekabetçilik seviyesinin yükselmesini

sağlar. Günümüzde ekonomik büyümenin en önemli bileĢenlerinden birisi inovasyona bağlı

olarak artan verimliliktir. Hâlihazırda geliĢmiĢ olarak nitelenen ülkelerin yanı sıra son

dönemin parlayan yıldızları olarak nitelenen Güney Kore, Singapur, Ġrlanda gibi ülkeler Ar-

Ge ve inovasyona yaptıkları yatırımlar ve bu alana verdikleri önem sayesinde verimliliği ve

gelirlerini artırmıĢ, orta gelir tuzağından kurtulup yüksek gelirli ülkeler kategorisine

geçmiĢlerdir.

Ar-Ge çalıĢmalarına dayalı buluĢların patentlendirilmesi ile de firmaya veya kiĢiye buluĢ

kapsamında tekel hakkı sağlanmıĢ olmaktadır. Patent, belirli bir süre ve yer için üçüncü

kiĢiler tarafından buluĢun izinsiz olarak üretilmesini, satılmasını, kullanılmasını veya ithal

edilmesini engeller. Özellikle katma değeri yüksek olan ilaç endüstrisinin günümüzde Ar-Ge

olmadan yaĢaması neredeyse olanaksız hâle gelmiĢtir. Ġlaç endüstrisinin geliĢmeler

kaydedebilmesi ve atılım yapabilmesi adına patentlenebilir buluĢlara imza atabilecek Ar-Ge

alt yapısına ve eğitilmiĢ personele sahip olması gerekmektedir.

Anahtar kelimeler: Patent, Ar-Ge, inovasyon.

Page 14: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

13

D-5

Tasarımla kalite yaklaşımında risk yönetiminin önemi

Buket AKSU

Ġstanbul Kemerburgaz Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Ġstanbul, Türkiye.

[email protected]

Formülasyon geliĢtirme aĢamasından bitmiĢ ürüne kadar, hammadde ve proses koĢulları

arasında çok değiĢkenli etkileĢimleri içeren ilaç üretimi süreci oldukça komplekstir. ĠĢlem

kabiliyeti ve bitmiĢ ürünün kalitesi için çok önemli olan bu etkileĢimleri anlayabilmek ve

kontrol etme gerekliliği, ilaç geliĢtirme maliyetlerini ve ürün ruhsatlandırmasında yaĢanan

problemleri arttırmıĢtır. Mevcut duruma entegrasyonu sağlamak amacıyla Amerikan Gıda ve

Ġlaç Dairesi (FDA), 2002 yılında Ġlaç Endüstrisinde “Güncel Ġyi Üretim Uygulamaları”

(cGMP) yeniliklerini duyurmuĢtur. Bu yenilikler kapsamında, “Tasarımla Kalite” (QbD)

kavramı, kritik süreç ve ürün niteliklerinin bilimsel olarak daha iyi anlaĢılmasını içine alan,

geliĢtirme evresinde bilimsel anlayıĢ limitlerine dayalı olarak kontroller ve testler tasarlayan

ve ürünün yaĢam döngüsü boyunca edinilen bilgiyi sürekli iyileĢtirme ortamında çalıĢmak

için kullanan bir yaklaĢım olarak tanımlanmıĢtır. QbD yaklaĢımı baĢlıca kritik olan ürün

nitelikleri ve süreç parametreleri ile kritik olmayanlar arasında bir ayırımı gerektirmektedir.

Parametrelerin kritik olarak belirlemek için risk değerlendirmeleri yapmak ve tanımlanan

riskleri yönetmek amacıyla, ICH Q9 kılavuzu yayınlanmıĢtır. Bu kılavuz, ilaç kalitesinin

farklı yönlerine uygulanabilecek kalite risk yönetimi prensiplerini sunar. Kalite risk yönetimi

ilacın ömrü boyunca kalitesi ile ilgili risklerin değerlendirilmesi, kontrolü, iletimi ve gözden

geçirilmesi iĢlemidir. ICH Q9 kılavuzuna göre “Kalite risk yönetimi” bilimsel bilgiye

dayanmalıdır ve hastanın korunması ile ilgilidir. Ayrıca kalite risk yönetim iĢleminin hedefi,

formalitesi ve dokümantasyonu risk sınıfı ile orantılı olmalıdır. Kalitede risk yönetimi her

zaman uygulanmıĢ, bununla birlikte Q9 ile kalitede risk yönetimine sistematik yaklaĢım

getirilmiĢtir. Kalite yönetimi, risk değerlendirmesi, kontrolü ve izlenmesi gibi çeĢitli adımlar

içeren bir metodoloji olup; uygulanırken akıĢ diyagramları, sebep – sonuç diyagramları, Hata

Ağacı Analizi (FTA), Hata Modu Etkileri Analizi (FMEA) gibi pek çok araçtan

faydalanılabilmektedir. Risklerin yönetimi ile QbD yaklaĢımında kaliteyi en çok etkileyen

parametreler üzerinde yoğunlaĢarak kalite güvencesini sağlamak formülasyon geliĢtirme

sürecinin maliyet, zaman ve iĢ gücü açısından iyileĢtirilmesini desteklemektedir.

Anahtar kelimeler: Tasarımla kalite, kalite risk yönetimi, hata modu etkileri analizi.

Page 15: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

14

D-6

Kronik yaraların tedavisi için geliştirilmiş biyoaktif yara örtüsünün in-vitro

değerlendirilmesi

Evren HOMAN GÖKÇE1, Sakine TUNCAY TANRIVERDĠ

1, Ġpek EROĞLU

2, Nicolas

TSAPĠS3, Göksel GÖKÇE

4, Elias FATTAL

3, Özgen ÖZER

1*

1Ege Üniversitesi Eczacılık Fakülesi Farmasötik Teknoloji Anabilim Dalı, 35100, Ġzmir,

Türkiye.

2Hacettepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Eczacılık Temel Bilimleri Anabilim Dalı, 8. Kat,

06100, Sıhhiye, Ankara, Türkiye.

3Institut Galien Paris-Sud, Univ Paris-Sud, UMR CNRS 8612, Faculté de Pharmacie,

Châtenay-Malabry, Paris, France.

4Ege Üniversitesi Eczacılık Fakülesi Farmakoloji Anabilim Dalı, 35100, Ġzmir, Türkiye.

*[email protected]

Diyabet veya bası yaraları geniĢ doku kayıplarına sebep olan kronik yaralar klinik olarak

sıkça rapor edilmektedir. Bu projede; diyabetik yaraların tedavisinde kullanılacak resveratrol

yüklü hyaluronik asit mikropartikülleri içeren, kollajen-laminin esaslı biyoaktif yara örtüleri

hazırlanmıĢtır. Hazırlanan biyoaktif yara örtüsünün in-vitro değerlendirilmesi yapılmıĢtır.

Yapılan konfokal görüntüleme sonucunda, mikropartiküllerin yara örtüsünün üst yüzeyinde

bulunduğu görülmüĢtür. DSC analizi ile mikropartiküller ile kollajen-laminin lifleri arasında

herhangi bir geçimsizlik olmadığı belirlenmiĢtir. Yara örtüsünün mekanik dayanıklılığı

incelenmiĢ ve elastik ve baskıya dayanıklı olduğu tespit edilmiĢtir. Resveratrolün in-vitro

salım kinetiği incelenmiĢ ve 24 saat sonunda etkin maddenin % 70 oranında salındığı

görülmüĢtür. Elde edilen sonuçlar doğrultusunda, hazırlanan yenilikçi formülasyon tasarımı

ile derinin doku onarım mekanizması sinerjik bir etkiyle güçlendirilmiĢ, iyileĢme süreci uzun

süren, doku kaybı ile karakterize olguların tedavisi için hızlı, etkin ve güvenilir bir seçenek

sunulabilmiĢtir.

Bu çalıĢma, Tübitak Bilimsel ve Teknolojik AraĢtırma Projelerini Destekleme Programı

kapsamında 111S183 nolu proje numarası ile desteklenmiĢtir. Proje ekibi olarak projemize

verdiği destekten dolayı TÜBĠTAK‟a teĢekkür ederiz.

Page 16: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

15

Anahtar kelimeler: Biyoaktif yara örtüsü, hyaluronik asit, resveratrol, kollajen, laminin,

diyabetik yara.

Page 17: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

16

D-7

In siliko yöntemle histon deasetilaz (HDAC) enzimlerine karşı yeni epigenetik bazlı

inhibitor tasarımı

Abdullahi Ibrahim UBA, Kemal YELEKÇĠ*

Kadir Has Üniversitesi, Mühendislik ve Doğa bilimleri Fakültesi, Biyoinformatik ve Genetik

Bölümü, 34083 Fatih, Istanbul

*[email protected]

Epigenetik; DNA baz dizisi dıĢında, gen ekspresyonuna veya gen fonksiyonuna kodlanmıĢ

aktarılabilen değiĢiklikler olarak tanımlanmıĢtır. DNA dizinimindan bağımsız olarak

aktarılabilen özelliklerdir. Kanser geliĢmesinde histon deasetilazlarıda (HDAC) içeren

enzimler epigenetik düzenlemelerde önemli rol oynar. HDAC, histon proteinlerinden asetil

gruplarını kopartarak kromatin yoğunlaĢmasına sebep olarak tümör baskılayıcı genlerin

ekspresyonunu düzenler. HDAC sadece histonlara değil, hücre döngüsü, sinyal taĢıyıcı ve

apoptoz gibi hücresel iĢlemlerde önemli görev alan diğer histon olmayan proteinler üzerinde

de etkilidir. 18 gen ailesinden oluĢan HDAC enzimleri, maya orologlarına karĢı gelen

homoloji tabanlı olarak gruplandırıldığında 4 sınıfa ayrılır. Sınıf I, II ve IV HDAC enzimleri

kofaktör olarak çinko içerirler ve aktif bölgeleri “klasik” HDAC olarak tanımlanır. III sınıf

HDAC enzimleri ise sirtuin denilen ve kofaktör olarak NAD+ bulunduran proteinlerdir.

Yapılan çalıĢmalardan HDAC izoenzimleri antikanser ilaç geliĢtirmede ümit vadeden hedefler

olduğu keĢfedilmiĢtir.

Yakın zamanda, diğer ilaç gruplarına ek olarak hidroksamik asit türevleri değiĢik kanser

tiplerine etkili HDAC enzim inhibitörleri olarak önem kazanmıĢtır. Bununla beraber değiĢik

kanser tiplerine göre izoenzim seçici inhibitör geliĢtirmek bu konudaki en önemli zorluk

olarak devam etmektedir. ÇalıĢmamızda in siliko yöntemlerle kuersetin iskeleti kullanılarak

Sınıf I ve Sınıf II seçimli HDAC inhibitörleri tasarlanmıĢtır. Çinko bağlanma bölgesini ve

bağlantı uzunluğunu değiĢtirerek bir seri HDAC I inhibitör molekülleri tasarlanmıĢtır.

Ġnhibitörlerin potansiyelleri daha çok hiroksamik asit fonkiyopnel grubu etrafındaki

substitisyona göre değiĢiklik göstermiĢtir. Bilinen HDAC inhibitörleriyle birlikte tasarlanan

bileĢikler HDAC izoenzimlerine doking çalıĢması yapılarak seçiciliği ve potansiyelleri

hesapsal olarak tespit edilmiĢtir.

Page 18: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

17

Anahtar kelimeler: Epigenetik, HDAC inhibitörleri, antikanser ajanlar.

Page 19: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

18

D-8

Yeni pirolopirimidin türevlerinin tasarımı, sentezi ve sitotoksik aktiviteleri

Zühal KILIÇ-KURT1, Filiz BAKAR

2, Süreyya ÖLGEN

3*

1Farmasötik Kimya Anabilim Dalı,

2Biyokimya Anabilim Dalı, Eczacılık Fakültesi, Ankara

Üniversitesi, 06100 Tandoğan, Ankara, Türkiye

3Farmasötik Kimya Anabilim Dalı, Eczacılık Fakültesi, Biruni Üniversitesi, 34010

Zeytinburnu, Ġstanbul, Türkiye

*[email protected]

Potent, selektif ve daha az toksik yeni küçük molekül yapısındaki antikanser bileĢiklerin keĢfi

medisinal kimya alanındaki araĢtırmacılar için önemli bir hedeftir [1].

Pirolo(2,3-

d)pirimidinler pürinlerle olan yapısal benzerlikleri nedeniyle anti-inflamatuvar [2], antikanser

[3], antimikrobiyal [4] ve antiviral gibi oldukça önemli biyolojik aktiviteler göstermiĢlerdir.

Bu alanda yeni bileĢikler geliĢtirmek amacıyla bu çalıĢma kapsamında yeni pirolo(2,3-

d)pirimidin türevleri (ġekil 1) tasarlanmıĢ ve sentezlenmiĢtir.

ġekil 1. Tasarlanan pirolo(2,3-d)pirimidinler‟in genel yapısı

Sentezlenen bileĢiklerin in vitro stotoksik aktiviteleri MCF-7 insan meme kanseri ve SW480

insan kolon kanseri hücrelerinde test edildi. Hücre sağ kalım ve ilaç konsantrasyonu

arasındaki iliĢkiler değerlendirilerek grafik üzerinde gösterildi ve IC50 değerleri hesaplandı.

Sentezlenen bileĢikler SW480 hücreleri üzerinde güçlü sitotoksik etki (IC50 = 4.37-10.6 µM),

gösterken, MCF-7 hücreleri (IC50 = 21.05-72 µM) üzerinde orta düzeyde bir sitotoksik etki

gösterdiler. Bu sonuçlar pirolo(2,3-d)pirimidinler türevlerinin potansiyel antitümör ajanlar

olarak daha ileri düzeyde araĢtırılmaları gerektiğini ortaya koymuĢtur.

Page 20: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

19

Bu çalıĢma Türkiye Bilimsel AraĢtırma ve Teknoloji kuruluĢu tarafından verilen SBAG-

214S573 kodlu destekle yapılmıĢtır.

Anahtar kelimeler: Pirolopirimidinler, sitotoksisite, kanser.

Kaynaklar

1. M.M. Ghorab, M. Ceruso, M.S. Alsaid, Y.M. Nissan, R.K. Arafa, C.T. Supuran. Eur. J.

Med. Chem. 87 (2014) 186-196.

2. M.S. Mohammed, R. Kamel, R.H. Abd El-hameed, Med. Chem. Res. 22 (2013), 2244-

2252.

3. M.M. Ghorab, H. Helmy, A. Khalil, D.A. Abou El Ella, E. Noaman, Phosphorus, Sulfur,

Silicon Relat. Elem. 183 (2007) 90-104.

4. S.M. Hassan, A.A. El-Maghraby, M.M. Abdel Aal, M.S. Bashandy, Phosphorus, Sulfur,

Silicon Relat. Elem. 184 (2009) 291-308.

5. S.R. Turk, C. Shipman Jr., R. Nassiri, G. Genzlinger, S.H. Krawczyk, L.B. Townsend, J.C.

Drach, Antimicrobial. Agents. Chemother. 31 (1987) 544-550.

Page 21: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

20

D-9

Çıktı araştırmaları ve eczacılık işletmeciliği açısından önemi

M. Nazlı ġENCAN

Acıbadem Üniversitesi Eczacılık Fakültesi

[email protected]

Eczacılık hizmetleri kapsamında “hasta bakımı” ve beraberinde sağlık hizmetleri çıktılarının

değerlendirilebilmesi önemli bir ölçektir. Eczacılık iĢletmeciliği çalıĢmalarının kapsamı

içinde yer alan ve daha çok farmakoekonomi bakıĢ açısı olarak görülen “çıktı araĢtırmaları”

eczacılar için de giderek önemi artan bir araĢtırma konusu olmuĢtur.

Ülkemizde sağlıkla ilgili çıktı araĢtırmaları, sağlık yönetimi ile ilgilenen kurumlar ve

araĢtırmacılar tarafından yapılagelmektedir. Konu tüm sağlık hizmeti veren, alan ve

yönetenleri ilgilendirmektedir. Ölçülemeyen değiĢkenlerin yönetilemeyeceği gerçeğinden

hareketle, çıktı araĢtırmaları eczacılık hizmetleri ve geliĢimi ile ilgilenenler için önemli bir

araç olarak kabul edilmektedir.

Ġlaç ile ilgili birçok çıktı araĢtırması bulunmakla beraber eczacılık hizmetleri ile ilgili çıktı

araĢtırmalarına halen büyük ihtiyaç duyulmaktadır. Günümüzde birçok alanda olduğu gibi,

eczacılık hizmetlerinin çok alanlı ve yönlü olması sebebi ile çıktı araĢtırmalarının

multidisipliner olması önem kazanmaktadır.

Eczacılık mesleği ve hizmetleri açısından bakıldığında çıktı araĢtırmaları konuları olarak

aĢağıdaki baĢlıklar sayılabilir;

Sağlık hizmetleri ve ilaç harcamaları, ilaca uyum, kültürel ve sosyal unsurların hasta

çıktılarına etkisi, eczacılık hizmetlerinin hasta çıktılarına etkisi, farmakoekonomi ve

farmakoepidemiyoloji, eczane ve eczacılık hizmetleri, hasta davranıĢları, hasta ve yakını

perspektifleri, ilaç ve hasta güvenliği, ilaç etkinliği, sağlık kurum ve örgütleri, kanıta dayalı

iletiĢim becerileri, hastalık yönetiminde sağlıkçı davranıĢlarının önemi vb..

Bu sunumda, “çıktı araĢtırmaları”nın dünyadaki ve Türkiye‟deki tarihsel geliĢimi üzerinde

durulacak ve gelecek için alternatif yol haritaları önerilecektir.

Page 22: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

21

D-10

Sağlık okur-yazarlığı kavramı ve sağlık okur-yazarlığı‟nda eczacının rolü

Aylin SANCAR

Marmara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Uygulama Eczanesi, Ġstanbul, Türkiye

[email protected]

Zengin ve fakir bütün ülkelerde, sağlık alanındaki eĢitsizliklerin yönetilmesinde, okur-

yazarlığın rolü; “merkezi rol” olarak tanımlamıĢtır. Sağlık okur-yazarlığı kavramı, genel okur-

yazarlık düzeyiyle yakından iliĢkili bir kavram olmakla birlikte bu kavramla eĢdeğer değildir.

Sağlık okur-yazarlığı; “hastalar, hizmet sunucuları, sağlık kurumları ve toplum arasındaki

anlaĢılması güç sağlık bilgilerinin değiĢimi” olarak tanımlanmaktadır. Bireylerin, uygun

sağlık kararları alabilmeleri için gerekli sağlık bilgilerini ve hizmetlerini edinmek, iĢlemek ve

anlamak konusunda sahip oldukları yeteneğin derecesi olarak da açıklanabilir. Diğer taraftan,

sağlık okur-yazarlığı, bireyler tarafından sağlıkla ilgili bilgilerin anlaĢılmasına yönelik

yeteneklerin geliĢtirilmesiyle ilgili bir süreç olmasının ötesinde, sağlık sistemi açısından bilgi

ve talimatların sunulabilmesi anlamında da bir gerekliliktir.

Sağlık okur-yazarlığının düĢük düzeyde olması sık karĢılaĢılabilir bir durumdur ve sağlık

bakım süreçleri ve önemli sağlık çıktılarıyla yakından iliĢkilidir. ġöyle ki; sağlık okur-

yazarlığı yeteneği hiç olmayan ve/veya ortalamanın altında olan hastalar, sağlık durumlarını

yönetmekte sıkıntı yaĢayabilmektedirler. Ayrıca, reçete etiketlerini okumakta, kan Ģekeri

değerlerini ve ilaç dozlarını ayarlamakta ve/veya aldıkları bakımın takibi için hekimin

talimatlarını uygulamakta zorluk çekebilecekleri gibi bunları hiç gerçekleĢtiremeyebilirler.

Türkiye‟de sağlık okur-yazarlığı kavramı, genel okur-yazarlık kavramıyla eĢdeğer görülmekte

ve bu alanda yapılan araĢtırmaların çoğunda, çalıĢmada yer alan kiĢiler, okuma-yazma

durumlarına göre değerlendirilmektedir. Dolayısıyla, bu sunumda, sağlık okur-yazarlığı

konusuna dikkat çekilecek ve eczacıların bu konuya yönelik yapabilecekleri katkılara

değinilecektir.

Anahtar kelimeler: Sağlık sistemi, sağlıkta eĢitsizlikler, okur-yazarlık, sağlık okur-yazarlığı.

Page 23: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

22

D-11

Elektrokimyasal aptasensörler ve uygulamaları

Arzum ERDEM GÜRSAN

Ege Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Analitik Kimya Anabilim Dalı, 35100, Bornova, Ġzmir

[email protected] - [email protected]

Aptamerler, hedefe spesifik ve sıkıca bağlanabilen, kendilerine özgü özellikleri taĢıyan DNA

ve RNA gibi nükleik asitlerden oluĢan makromoleküllerdir. Proteinlere, nükleik asitlere,

ilaçlar ve toksinlere yüksek seçicilikte bağlanabilen aptamerler, sağlık, çevre, gıda

analizlerinde; ayrıca tanı ve tedavide sıklıkla kullanılmaktadır [1-3].

Aptamerlere dayalı elektrokimyasal biyosensörlerin (aptasensörlerin) tasarım ve

uygulamalarına bakıldığı zaman, aptamer ve hedef molekül (protein, ilaç, vb.) arasındaki

etkileĢim sonucunda aptasensörün yanıtında gözlenen değiĢime bağlı olarak analizlerin

yapılabildiği görülmektedir [4-10]. Bu alandaki hızlı geliĢmelere bağlı olarak, hedef

molekülün duyarlı ve seçimli analizlerini mümkün kılan elektrokimyasal aptasensör

teknolojilerinin gelecekte hasta baĢında yapılacak doktor gözetiminde kullanılacak çiplerin

tasarımında önemli bir rol oynayacağı düĢünülmektedir.

Anahtar kelimeler: Aptamerler, biyosensörler, elektrokimyasal aptasensörler.

Kaynaklar

1. Mayer G, Nucleic Acid and Peptide Aptamers, Springer, New York, 2009.

2. Mascini M, Aptamers in Bioanalysis, Wiley and Sons, New Jersey, 2009.

3. Famulok M, Hartig JS, Mayer G. Diagnostics and Therapy Chem Rev 2007;107: 3715-43.

4. Erdem A, Karadeniz H, Gunter M, Famulok M, Caliskan A. Electroanalysis 2009;21: 1278-

84.

5. Erdem A, Congur G, Eksin E. Ch 13: Voltammetric aptasensor based on magnetic beads

assay for detection of Human Activated Protein C, Nucleic Acid Aptamers, Selection,

Characterization, and Application, Methods in Molecular Biology, pp. 163-170, Springer

Protocols, UK. 2016.

6. Zhang Z, Yang W, Wang J, Yang C, Yang F, Yang X. Talanta 2009;78: 1240-45.

Page 24: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

23

7. Rohrbach F, Karadeniz H, Erdem A, Famulok M, Mayer G. Anal Biochem 2012;421: 454-

59.

8. Erdem A, Congur G. Sens Act B Chem 2014;196: 168-74.

9. Centi S, Tombelli S, Minunni M, Mascini M. Anal Chem 2007;79: 1466-73.

10. Eksin E, Erdem A, Kuruc AB, Kayi H, Öğünç A. Electroanalysis 2015;27: 2864 – 71.

Page 25: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

24

D-12

Plastik hayatlar, plastik yaşam ve içilen plastikler

Hamdi TEMEL

Dicle Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmasötik Kimya Anabilim Dalı, 21280 Diyarbakır

[email protected]

Son yüzyıl içinde hayatımıza giren ve günlük yaĢantımızın vazgeçilmezi haline gelen

“naylon” ürünler hem insan hem hayvan hem de çevre sağlığı açısından büyük tehdit

oluĢturuyor. Nasıl mı? Bugün bir bebek doğduğu andan itibaren altına bağlanan bezle birlikte

naylonla temasa geçiyor… Ancak ne acıdır ki, bir insanın ortalama ömrü 70-80 yıl sürerken,

bebekken altına bağlanan bezdeki naylon kısımlar ve alıĢveriĢten eve dönerken bebek bezini

taĢımak için kullanılan naylon poĢetlerin ömrü 400-1000 yıl arasında değiĢiyor! Yani insan

doğuyor, büyüyor, yaĢlanıp ölüyor, hatta toprak oluyor ama maalesef naylon ürünlerin

dünyaya verdiği hasar ölülerin bile kemiklerini sızlatacak bir sonuç ortaya koyuyor.

Günümüzde plastik maddelerden tamamen vazgeçmek mümkün olmayabilir ama günlük

hayatımız üzerinde büyük bir hâkimiyet kuran plastiklere karĢı, hareketlerimizi kontrol

etmemizi sağlayacak ve çevre bilincini geliĢtirecek pratik bilgiler öğrenebiliriz. Bu bildiride

gerçekten de doğru diyeceğiniz çok Ģey olduğunu göreceksiniz. DavranıĢ ve alıĢkanlıklarımızı

değiĢtirmenin çok zor olduğunu biliyoruz. Ama çevremiz, geleceğimiz ve çocuklarımız için

bunları yapma zorunluluğunu hissetmemiz gerekmektedir [1]. Hepimiz biliyoruz ki

“Kirletmemek, sonradan temizlemekten çok daha ucuzdur”.

Anahtar kelimeler: Naylon, plastik, pet ĢiĢe.

Kaynaklar

1. H. Temel, “Naylon AĢkı Öldürür” Hayy Kitap, Türkçe, 104 s. 2. Hamur Ciltsiz, 12 x

19 cm, Ġstanbul, 2011, 1. Basım, ISBN : 9786054325238

Page 26: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

25

D-13

Dendritik hücrelerin kanser immunoterapisindeki güncel rolleri

Dumrul GÜLEN

Namık Kemal Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı, Tekirdağ,

Türkiye

[email protected]

Neoplasi tedavilerinde terapötik bağıĢıklığın indüklenmesi doğal ve kazanılmıĢ bağıĢıklık

arasındaki karmaĢık etkileĢimlerle iliĢkilidir. Dendritik hücreler (DC), hem koruma

potansiyelleri ve terapötik cevapları ile hem de antijen (Ag) spesifik toleransı uyarması ile bu

iki bağıĢık yanıt arasında önemli bir bağlantı sağlar. BağıĢık yanıtın farklı olması DC alt

tipleri ve bu hücrelerin olgunlaĢma/aktivasyon düzeyleri ile iliĢkilidir. DC' ler sistemik anti-

tümör bağıĢıklık indüksiyonunu hedefleyen aĢıların hastaya özgü kritik bir bileĢenidir.

Profesyonel antijen sunucu hücreler olarak bu hücrelerde, hem CD4+ ve hem de CD8

+ T

hücreleri için epitoplar mevcuttur. DC bazlı terapötik yaklaĢım potansiyeline rağmen, bugüne

kadarki çoğu klinik çalıĢma önemli klinik son noktaya ulaĢamayarak baĢarısız olmuĢtur.

Bunun nedeni; kısmen konak bağıĢıklığının hücresel supresyonu ve immünoterapi

stratejileridir. BaĢarılı bir immün müdahale; tümör iliĢkili ve iyatrojenik immün baskılamayı

aĢmak için tüm yaklaĢımları birleĢtirmeye ihtiyaç duymaktadır. Bu durumda; tümör kaynaklı

immün supresyon ile baĢa çıkabilmek için kullanılan stratejilere ek olarak DC olgunlaĢması,

aktivasyonu ve Ag sunumu ile iliĢkilendirilecek aĢı stratejileri geliĢtirmeye de ihtiyaç vardır.

Anahtar kelimeler: Kanser immunoterapisi, dendritik hücreler.

Page 27: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

26

D-14

Kanser tedavisinde immunoterapinin yeri ve geleceği

Halin BAREKE

Girne Amerikan Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Girne, KKTC

[email protected]

Kanser tanı ve tedavilerindeki geliĢmelere rağmen kanser hastalığı önemli bir global halk

sağlığı problemi olmaya devam etmektedir. Kanser immunoterapisi tümor hücrelerinin

spesifik olarak bağıĢıklık sistemi aracılığıyla yok etmeyi amaçlar. Etkin bir bağıĢıklık sistemi

yanıtı için tümör antijenlerini tanıyan ve doğru yanıtı verebilen hücreler aktive edilmeli veya

ex vivo ortamda çoğaltılmalıdır. Kansere karĢı effektif bir immun yanıtta görev alan bağıĢıklık

sistemi hücreleri (koruyucu bağıĢıklık), doğal öldürücü (NK) hücreler, sitotoksik T hücreler,

M1 makrofajlar ve olgunlaĢmıĢ dendritik hücreler gibi hücre bazlı yanıtı ortaya çıkaran

hücrelerdir. Ex vivo ortamda hastalardan izole edilen bağıĢıklık sistemi hücrelerinin prostat

kanseri antijeniyle uyarılması ve daha sonra hastalara tekrardan enjekte edilmesini içeren

sipuleucel-T, 2010 yılında klinik kullanım için onay almıĢtır. Gen mühendisliği aracılığıyla

kanser antijenlerine özgü kimerik antijen reseptörü (CAR) olan T hücrelerinde üretilmeye

baĢlaması, etkili bir kanser immunoterapisi için atılan önemli bir adım olmuĢtur. Tümör ve

mikroçevresinden izole edilen T hücrelerinin fonksiyonlarında nonspesifik supresyon olduğu

görülmüĢtür. Bu yüzden de kanser immunoterapisinde hem yanıt veren bağıĢıklık sistemi

hücrelerinin uyarılması hem de üstlerinde oluĢan baskılayıcı yanıtın durdurulması

gerekmektedir. Ipilimumab (anti-CTLA-4), FDA tarafından kanser tedavisinde (melanoma)

onaylanmıĢ ve regülator T hücrelerini inhibe edici tek antikordur. Tümör immunoterapisinin

geleceğinde, konvansiyonel tedavileriyle birlikte kullanılması, çoklu ve hastaya özgü

antijenlerin hedeflenmesi ve ayrıca tümör mikro çevresinin de bağıĢıklık sistemi tarafından

değiĢtirilmesi olduğu düĢünülmektedir.

Anahtar kelimeler: Kanser, immunoterapi, regülator T hücreleri.

Page 28: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

27

D-15

Bal arılarında bakteriyel enfeksiyon etkenlerinin antibiyotik direnç profilleri ve bitki

ekstraktlarının kullanımı

ġengül ALPAY KARAOĞLU

Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü

[email protected]

Arıcılık Dünya‟da yaygın olarak bilinen sektörlerden biridir. Ülkemizin topografik yapısı,

farklı iklimler koĢullarına ve tarım bölgelerine sahip olması, sanayi ve yerleĢim yerlerinden

uzak büyük alanların varlığı, kimyasal ilaç ve gübre kullanımının birçok ülkeye göre daha az

olması, iĢlenmeyen tarım alanları, mera ve çayırlıkların fazla oluĢu arıcılığı teĢvik eden

faktörlerin baĢında gelmektedir. Sabit ve gezginci arıcılığa elveriĢli arazilerin var oluĢu,

arıcılığın tarım arazisi olmayanların ve de kadın çiftçilerin rahatlıkla yapabileceği tarımsal bir

faaliyet olmasını sağlamaktadır. Dünyada 65,4 milyon koloni ile 1,5 milyon ton bal

üretilmektedir. Üretilen balın yaklaĢık 1/4'ü ticarete konu olmakta ve dıĢ satımın %90'ı 20

civarındaki bal üreticisi ülkelerden yapılmaktadır. Dünyanın en çok kovan varlığına (65

milyon) sahip ve bal üreten (211 bin ton) ülkesi Çin'dir. Bunu ABD, Arjantin, Türkiye,

Ukrayna, Meksika, Rusya vd. takip etmektedir. Türk arıcıları son 4 yılda farklı coğrafyalardan

38 ülkeye 10 bin 899 ton bal satmıĢ, ülke ekonomisine 43 milyon dolarlık katkı sağlamıĢtır.

Bal arısı hastalık ve zararlıları, arıcılığın geliĢmesini yavaĢlatan ve üretimi sınırlandıran en

önemli faktörlerden biridir. Arılar geliĢme dönemlerinde pek çok hastalık etmeni ve zararlıları

ile karĢı karĢıya kalmaktadır. Ergin ve yavru arılarda temel hastalık etkenleri virüslar,

bakteriler, mantarlar ve protozoonlardır. Bakteriyel etkenler ve yaptıkları hastalıklar;

Paenibacillus larvae (Amerikan yavru çürüklüğü), Melisococcus pluton, Paenibacillus alvei,

Bacillus laterasporu ve Enterococcus faecalis (Avrupa yavru çürüklüğü), Paenibacillus

larvae subsp. pulvifaciens (Powdery Scale) ve Pseudomonas apiseptica (sepsis) Ģeklinde

bilinmektedir.

Arı hastalıkları için son yıllarda ilaç kullanımı önemli derecede yaygınlaĢmıĢtır. Ancak

ilaçların, özellikle, antibiyotiklerin geliĢi güzel kullanılması beklenen baĢarıyı önemli ölçüde

etkilemiĢ ve antibiyotik direncini tetiklemiĢtir. Amerikan Yavru Çürüklüğü‟nde kullanılan en

etkili ilaçlar Sulfatiyazol, Tetrasiklin ve Oksitetrasiklin‟dir. Avrupa Yavru Çürüklüğü‟nde ise

Page 29: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

28

Oksitetrasiklin, Eritromisin veya diğerleridir. Fakat özellikle Tetrasiklin baĢta olmak üzere

antibiyotikler balda kalıntılara neden olmakta, üretici balını ihraç edememekte, arı florasında

ve en önemlisi bal tüketici kitlenin mikrobiyal florasında antibiyotik direncini tetiklemektedir.

Bu nedenle Tarım ve Köy ĠĢleri Bakanlığı‟nca arı hastalıklarında antibiyotik kullanımı bir çok

ülkede olduğu gibi ülkemizde de yasaklanmıĢ, fakat üreticiler mecburiyet karĢısında

kullanıma devam etmektedir. Zira bakteriyel hastalıklar çok bulaĢıcı ve arıcılar için önemli bir

maddi kayba neden olmaktadır. Arıcılar, arılarını daha güçlü kılmak, arı hastalık etmenleriyle

mücadele etmek ve de satıĢ için problem olan ilaç kalıntısından kurtulmak amacıyla

kendilerine bazı firmalar tarafından sunulan çeĢitli bitki ekstrelerini kullanmaktadırlar. Bu

süreç yeni bir baĢlangıcı iĢaret etmekte olup bitki ekstraktlarının arı hastalıklarının

tedavisinde kullanılabilirliğini ortaya koymaktadır.

ÇalıĢmalarımızda arıcıları ciddi maddi hasara uğratan hastalıklardan olan, Avrupa ve

Amerikan yavru çürüklüğü Ģüpheli arı ve arı ürünlerinde etken olan bir dizi

mikroorganizmalar (Paenibacillus larvae, Paenibacillus alvei, Melisococcus pluton ve

Bacillus sp.,) izole edilmiĢ, geleneksel/moleküler yöntemlerle tanımlanmıĢ, antibiyotik direnç

profilleri belirlenmiĢtir. Hastalık etkeni olan ve antibiyotik direnci içeren (tetrasiklin direnci

baĢta olmak üzere) bu mikroorganizmaların bazı bitki ekstraktlarına karĢı oldukça duyarlı

oldukları gözlenmiĢtir. Bu sonuçlar göstermektedir ki, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de

yapılan bitki ekstraktlarının antimikrobiyal aktivite çalıĢmalarının sadece makaleye yönelik

olmaması gerektiğini, uygulamaya yönelik çalıĢmaların da gerçekleĢtirilmesi gerekmektedir.

Anahtar kelimeler: Bakteriyel arı hastalıkları, bitki ekstraktı, antimikrobiyal aktivite.

Page 30: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

29

D-16

Etnobotanik amaçlar doğrultusunda Türkiye florasına özgü Colchicum L. türlerinin

filogenetik analizi ve DNA barkodlama sistemiyle tanımlanması

Ahu ALTINKUT UNCUOĞLU

Marmara Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Biyomühendislik Bölümü, Ġstanbul, Türkiye

[email protected]

Gerek dıĢ görünümü gerekse içerdiği kolĢisin gibi tropolon alkoidler yönüyle gut, ailesel

Akdeniz ateĢi, Behçet hastalığı, siroz, lenfoit lösemi, Hodgkin lenfoma, sedef gibi

hastalıkların iyileĢtirilmesinde ve biyokimya, insan genetiği ile ilgili araĢtırmalarda önemli bir

yere sahip olan Colchicum (acı çiğdem) % 47‟lik endemizm oranı ve 49 türü ile ülkemizde

bulunan bir geofittir. Bu çalıĢmada Türkiye florasına ait 168 haplotipi içeren Colchicum L.

gen havuzında morfolojik ve moleküler düzeyde genetik çeĢitlilik ile filogenetik iliĢkiler

araĢtırılmıĢtır. Ayrıca, tür tanımlamada DNA temelli evrensel bir araç olarak önerilen çoklu-

markör DNA barkodlama yöntemi kullanılmıĢtır. Morfolojik analizler kapsamında 168

haplotip UPOV (International Union for the Protection of New Varieties of Plants) kriterleri

temel alınarak Colchicum‟a özel olarak belirlenen 38 morfolojik parametre ile taranarak

fenotipik veriler elde edilmiĢtir. Değerlendirilen bu fenotipik verilere göre Colchicum türüne

özel “Pantone Renk Kataloğu” ve her bir populasyon için de “Teknik Özellik Belgesi”

oluĢturulmuĢtur. Moleküler filogeni çalıĢmalarında Rastgele ÇoğaltılmıĢ Polimorfik DNA

(RAPD), Basit Dizi Tekrar Ara Bölgesi (ISSR) ve ÇoğaltılmıĢ Parça Uzunluk Polimorfizmi

(AFLP) markörleri kullanılarak konsensus kladogram oluĢturulmuĢ ve C. serpentinum woron

and C. hirsutum K. Pers genetic olarak en uzak türler olarak belirlenmiĢtir. DNA barkodlama

çalıĢmaları kapsamında 168 Colchicum L. haplotipini tanımlamak amacıyla rbcL, matK ve

trnH-psbA kloroplast genleri seçilerek dizilenmiĢtir. Türlere özgü DNA barkodları bulmak

için, tüm dizi verileri birlikte değerlendirildiğinde, matK barkod geninin Colchicum L.

türlerini ayırmada rbcL ve trnH-psbA barkod genlerine göre daha etkili olduğu belirlenmiĢtir.

ÇalıĢma sonucunda, haplotiplere ait DNA dizi verileri BOLD (The Barcode of Life Data) veri

tabanına girilerek her haplotipin üç barkod genine (rbcL, matK ve trnH-psbA) ait barkodu

oluĢturulmuĢtur.

Bu çalıĢma TÜBĠTAK KBAG (Proje No: 111T854, 115Z010) ve Marmara Üniversitesi

BAPKO (Proje No: FEN-C-DRP-141112-0336) tarafından desteklenmiĢtir.

Anahtar kelimeler: Acı çiğdem, moleküler filogeni, DNA barkod, morfoloji.

Page 31: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

30

D-17

İlaca giden bir yol: Türkiye'de etnobotanik araştırmalar

Gizem BULUT*, Ahmet DOĞAN, Ġsmail ġENKARDEġ, Ertan TUZLACI

Marmara Üniveristesi Eczacılık Fakültesi Farmasötik Botanik Anabilim Dalı, Ġstanbul,

Türkiye

*[email protected]

Etnobotanik genel olarak bir yörede bitkilerle ilgili halk kültürünü, o yörede yaĢayan

insanların bitkilerle olan iliĢkisini, halkın yaĢamında rolü bulunan bitkileri inceleyen bir bilim

dalıdır. Bu alan günümüzde botaniğin en çok ilgi duyulan ve araĢtırılan konularından birini

oluĢturmaktadır ve bu alanı bilimsel olarak tanıtan çeĢitli kitaplar yayımlanmaktadır Özellikle

zengin bitki örtüsü bulunan ve folklorik zenginliğe sahip ülkelerde bu araĢtırmalar oldukça

önem kazanmıĢtır. Böylece halkın kültürel birikimi bilimsel ve gerçekçi bir Ģekilde

saptanmakta ve bu konudaki bilgilerin zamanla unutulması, yok olması önlenmiĢ olmaktadır.

Türkiye, tarihsel bakımdan birçok uygarlığın etkisinin görüldüğü bir bölgede yer almaktadır.

Bu nedenle, zengin bir geleneksel kültüre sahiptir. Bu kültürün önemli bir kısmını geleneksel

halk ilaçları oluĢturmaktadır. Ayrıca yurdumuz buna kaynak oluĢturacak zengin bir bitki

örtüsüne sahiptir. Nesilden nesile aktarılarak önemini sürdüren bu geleneksel halk ilaçları

aynı zamanda modern tedavinin de temelini oluĢturmuĢtur.

Yurdumuzda etnobotanikle ilgili bilimsel araĢtırmaların özellikle son zamanlarda çoğaldığı ve

bu konuda çeĢitli çalıĢmaların yapıldığı görülmektedir. Yurdumuzdaki çalıĢmaların bazısı

tümüyle etnobotanik kapsamda, bazısı ise etnobotaniğin belirli bir alanında

gerçekleĢtirilmiĢtir.

Bu çalıĢmamızda, ilaca giden yollardan biri ve etnobotaniğin bir alanı olan geleneksel halk

ilacı olarak kullanılan bitkilerimiz hakkındaki çalıĢmalarla ilgili bilgiler sunulacaktır.

Anahtar kelimeler: Etnobotanik, geleneksel halk ilaçları, Türkiye.

Page 32: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

31

D-18

Güvenli ilaç kullanımında genetiğin önemi

Halit Sinan SÜZEN

Ankara Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Toksikoloji Anabilim Dalı, Tandoğan-

Ankara, Türkiye

[email protected]

Sağlık alanında muazzam geliĢme ve ilerlemelere rağmen ilaç tedavisinde özelikle klinikte

ciddi güvenlilik problemleri ile hala karĢılaĢılabilmektedir. Farmakoterapi sırasında aynı

dozda ilaç kullanımında dahi hastalar arasında advers ilaç reaksiyonu geliĢiminde önemli

farklılıklar bulunmaktadır. Bu reaksiyonlar genellikle basit ve geri dönüĢümlü olanlardan

nadiren hayatı tehdit edici hatta ölüme neden olabilen geniĢ bir yelpazede içinde

bulunmaktadır. Bu kompleks sorunun kaynağında, hasta uyuncu, çevresel ve biyolojik

faktörler ile farmasötik faktörler gibi genel etkenler yer almaktadır. Biyolojik faktörler içinde

bulunan hastanın genetik yapısı ile ilaç kullanımında karĢılaĢılan güvenlilik sorunları

arasındaki iliĢkiyi gösteren veriler son yıllarda hızla artmaktadır. Genetik farklılıkların ilaç

metabolizması ve ilaç yanıtı üzerindeki etkisinin % 15-30 olduğu tahmin edilmektedir. Bu

farklılıklar baĢlıca tek nükleotid polimorfizmler (TNP) olmak üzere, eklenme veya çıkmalar,

ardıĢık tekrar sayısındaki farklar ve gen kopya sayısındaki farklılıklardır.

Ġnsan genom projesinin tamamlanması ve genetik analiz teknolojilerindeki geliĢmeler, ilaç

kullanımının daha güvenli hale gelmesine büyük bir katkıda bulunmuĢtur. Bu geliĢmelerin

sağladığı olanakların katkısı ile ilaç metabolize eden genler, ilaç taĢıyıcı genler ve ilaç

hedefleri içinde yer alan genlerdeki farklılıkların neden olabileceği tedavide karĢılaĢılabilecek

toksisitenin öngörülebilmesi sayesinde problemin en aza indirilebilmesi mümkün hale

gelmiĢtir. Böylece daha güvenli bir ilaç tedavisi yanında advers ilaç reaksiyonlarından

kaynaklanan ekonomik yükün de azaltılmasında önemli adımlar atılmıĢtır. Bugün için

100‟den fazla ilaç, ürün bilgisi içerisinde gerek güvenlilik gerekse etkililik açısından genetik

farklılık bilgilerini içermektedir. Dünya genelinde farmakogenetik alanında yürütülen

araĢtırmalardan elde edilen verilerin validasyon kazanması ve ilaç kullanımında genetik

farklılık analizlerinin uygulanması ile gelecekte daha da güvenli ilaç kullanımının mümkün

hale gelmesinde bir adım daha atılmıĢ olacaktır.

Anahtar kelimeler: Farmakogenetik, advers ilaç reaksiyonları, genetik farklılık.

Page 33: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

32

D-19

DNA onarım enzimlerinin ilaç olarak kullanımı: Kanser tedavisi

Bensu KARAHALĠL

Gazi Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Toksikoloji Anabilim Dalı, Ankara,

Türkiye

[email protected]

DNA hasarındaki modifikasyonlar olarak tanımlanan DNA hasarı, endojen (metabolik süreç

esnasında) olarak ya da ekzojen (sigara, hastalıklar, güneĢ ıĢığı gibi) olarak meydana

gelmektedir. Her bir hücrede günde 60 000, saatte 2500 DNA‟ya hasar veren olay meydana

gelmektedir. Çok güçlü onarım mekanizmalarına sahip olunsa dahi mutasyonlar

kaçınılmazdır. Ġnsanda bir kuĢaktan diğerine, 300 milyon nükleotid baĢına bir yeni mutasyon

oluĢtuğu hesaplanmıĢtır. DNA onarımı sayesinde DNA hasarı onarılarak genetik kararlılık

sağlanmaktadır aksi takdirde bu denge bozulduğunda fonksiyon bozukluğundan hastalığa

kadar olan süreç oluĢmaktadır. Farklı DNA onarım yolaklarında farklı onarım enzimleri rol

oynamaktadır. DNA onarım eksikliğinde yetersizlikler kansere neden olmaktadır. Kanser,

anormal ve kontrolsüz büyüme ile karakterize genetik bir hastalıktır. Genetik kodda mutasyon

ve değiĢmeler buna neden olmaktadır. Genlerdeki mutasyonlar da proteinlerde değiĢimlere

neden olmaktadır. Normal-sağlıklı bir hücrede, hücre büyüme oranı incelendiğinde yeni

hücreler ile eski ölen hücreler dengededir ancak kanserli hücrelerde bu denge bozulmuĢtur.

Günümüze kadar kanser tedavisinde, kimyasal ile tedavi, radyasyonla tedavi, immunoterapi

gibi çeĢitli tedavi stratejileri uygulanmaktadır. Amaç, kanser hücrelerindeki proliferasyonu

durdurmak ya da ortadan kaldırmaktır. Kemoterapi ve radyoterapi kanser hücrelerini

öldürmektedir. Ancak, hızla çoğalan tümörler mutasyonlar meydana getirmeye devam eder ve

mutasyonlar birikmektedir. Bu mutasyonlarda DNA onarım genlerinin aĢırı ekspresyonuna

neden olarak DNA onarım kapasitesinin artmasına neden olmaktadırlar. Bu nedenle, kanser

hücreleri tedaviye rezistans geliĢtirmektedirler. DNA onarım genlerinin overekspresyonu

(aĢırı ifadesi) ile DNA onarım kapasitesinin artması, hücre öldürme iĢlemini zayıflatır ve

tedaviye direnç geliĢmektedir. DNA onarım enzim inhibitörlerinin kullanımı kanserde etkin

olmaktadır. Ġki ve üçten fazla tedavi görmüĢ ve rezistans geliĢtirmiĢ hastalara kemoterapiyi

takiben DNA onarım inhibitörleri verilmekte ve DNA onarım genlerinin ekspresyonuna ve

dolayısı ile DNA onarım kapasitesi azaltılarak tedaviye direnç ortadan kaldırılmaktadır.

Page 34: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

33

Dünya‟da Ģimdiye kadar DNA onarım inhibitörleri ile ilgili 83 klinik çalıĢma bulunmaktadır.

Olaparib (Lynparza; Astra-Zeneca) poli- ADP riboz polymeraz (PARP) denilen DNA onarım

proteininin inhibitörüdür. Meme ve over kanserinde tedavi etkinliğini arttırdığı için ilk

kullanılan ilaçtır. DNA onarım proteinlerinin miktarı tayin edilebilmektedir. DNA onarım

genlerinin aĢırı ekspresyonu hastalarda prognostik ve prediktif bilgi kaynağı yaratmaktadır.

Hem sağlıklı hem kanserli dokularda DNA onarım proteinlerinin seviyeleri hakkında veri

olması da tedavide rehber olmaktadır. Bireye özgü tedavi strateji geliĢtirmeyi sağlamaktadır.

Anahtar kelimeler: DNA onarımı, kanser tedavisi, ilaç.

Page 35: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

34

D-20

Bor maruziyetinin üreme ve gelişim sağlığı üzerindeki etkileri; klinik bulguların

değerlendirilmesi

Yalçın DUYDU1*

, NurĢen BAġARAN2, Hermann BOLT

3

1Ankara Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Toksikoloji Anabilim Dalı, Tandoğan,

Ankara, Türkiye

2Hacettepe Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Toksikoloji Anabilim Dalı, Sıhhiye,

Ankara, Türkiye

3Leibniz Research Centre for Working Environment and Human Factors (IfADo), Ardeystr.

67, 44139 Dortmund, Germany

*[email protected]

Avrupa Birliğinin CLP (classification, labelling and packaging) yönetmeliği kapsamında

borik asit ve sodyum boratlar, insanların üreme fonksiyonu üzerinde toksik etki

gösterebilecek kimyasal (reprotoxic chemicals) maddeler olarak ifade edilmiĢlerdir. Bu

kapsamda da aynı yönetmelikte “H360 FD” tehlike ifadesi ile birlikte “Kategori 1B” altında

sınıflandırılmıĢlardır. Ancak bu sınıflama hayvan testlerinde yüksek dozlarda yapılan çalıĢma

sonuçlarına dayanmaktadır (hazard assessment).

Dünya‟daki toplam bor rezervlerinin %70‟inden fazlasına sahip olan Türkiye, bu sınıflama ile

birlikte bor maruziyetinin yüksek olduğu bölgelerde yaĢayan insanların üreme sağlığının

araĢtırılmasını öncelikli olarak gündemine almıĢtır. 2008 yılında Bandırma borik asit

fabrikasında çalıĢan erkek iĢçiler ile baĢlatılmıĢ olan bu çalıĢmalar Bigadiç yöresinde bor

yataklarının çevresinde yaĢayan yöre halkından alınan biyolojik numuneler ile

sürdürülmüĢtür. YaklaĢık 8 yıldır devam eden bu geniĢ çaplı epidemiyolojik çalıĢmada

toplamda 500 den fazla kiĢiden biyolojik numune alınmıĢ ve anketler yapılmıĢtır.

Tamamlanan ve bir kısmı halen devam etmekte olan bu çalıĢmada erkeklerdeki üreme

toksisitesinin biyogöstergeleri (biomarker) olarak; kandaki testosteron, FS, LH seviyeleri,

sperm konsantrasyonu, sperm morfolojisi, sperm hareketliliği ve sperm DNA‟sının bütünlüğü

verileri incelenmiĢtir. Kadınlarda ise geliĢim toksisitesinin biyogöstergeleri olan düĢük doğum

ağırlığı, doğum anomalileri, ölü doğum, canlı doğum sonrası gerçekleĢen ölüm, çocuk

aldırma ve istemsiz düĢük yapma oranları gibi parametreler incelenmiĢtir. Ancak hayvan

Page 36: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

35

deneylerinde yüksek bor maruziyeti sonrasında gözlenen reprotoksik etkilerin hiçbiri

araĢtırmamıza katılan gönüllülerde gözlenmemiĢtir.

2008 yılından buyana devam etmekte olan epidemiyolojik çalıĢmamızın sonuçları, insanlarda

bor maruziyetinden kaynaklanan bir üreme sağlığı sorununun bulunmadığını göstermektedir.

Bu sonuçlar Avrupa Birliği‟nin CLP yönetmeliği kapsamında borik asit ve sodyum boratları

“H360 FD” tehlike ifadesi ile birlikte “Kategori 1B” altında sınıflandırmıĢ olmasının tekrar

gözden geçirilmesi gerektiğini ortaya koymaktadır. (Bu çalıĢmalar Eti Maden ve BOREN

tarafından desteklenmiĢtir).

Anahtar kelimeler: Borik asit, bor maruziyeti, üreme toksisitesi, çevresel maruziyet, mesleki

maruziyet.

Page 37: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

36

D-21

Türkiye'de ve dünyada klinik eczacılık uzmanlığı

Mesut SANCAR

Marmara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Klinik Eczacılık Anabilim Dalı, Ġstanbul, Türkiye

[email protected]

Klinik eczacılık, Amerikan Klinik Eczacılık Birliği (ACCP)‟ne göre “eczacılığın icra edildiği

her alanda akılcı ilaç kullanımı bilim ve uygulamasıyla ilgilenen eczacılık alanı” olarak

tanımlanmaktadır. Eczacılık mesleğinin önemli uygulama alanlarından biri kabul edilen klinik

eczacılık alanındaki uzman ihtiyacını karĢılamak üzere günümüzde dünyanın birçok ülkesinde

eczacılık lisans eğitim programları yeniden düzenlenmiĢ ve lisansüstü/uzmanlık eğitim

programları açılmıĢtır. Ülkemizde klinik eczacılık eğitimiyle ilgili ilk somut adımların 1991

yılında Marmara Üniversitesi bünyesinde açılan yüksek lisans programıyla atıldığı

bilinmektedir. Bugün aynı üniversitede, deneyimli bir akademik kadro tarafından sürdürülen

doktora ve tezli/tezsiz yüksek lisans programlarının yanı sıra ülkemizde 2016 yılı itibariyle

Ankara, Hacettepe, Yeditepe, Medipol ve Yakındoğu üniversitelerinde de lisansüstü eğitimin

mevcut olduğu görülmektedir.

Klinik eczacılık eğitiminin en önemli unsuru klinik rotasyonlara uzun süreli katılımdır. Dünya

genelindeki örneklerine bakıldığında, uzmanlık eğitim programlarının, lisansüstü eğitim

programlarına göre daha pratik ağırlıklı olduğu görülmektedir ve özellikle klinik eczacılık

gibi hastanın ilaç tedavisinde önemli sorumlulukları olan alanlarda uygulamalı eğitimin daha

önemli olduğu vurgulanmaktadır. Ülkemizdeki mevcut lisansüstü eğitim programlarıyla

hastanelerde uzman klinik eczacı ihtiyacının sayıca karĢılanması mümkün değildir. Sağlık

Bakanlığı tarafından 2014 yılında kabul edilen Eczacılıkta Uzmanlık Yasası kapsamında yer

alan Klinik Eczacılık Uzmanlığı ile bu açığın kapatılması hedeflenmiĢtir. 3 yıl sürecek olan ve

hastanenin farklı kliniklerinde uzun süreli rotasyon esasına dayanan bu eğitimin yakın zaman

içinde baĢlaması öngörülmektedir. Uzun yıllardır dünyanın birçok yerinde klinik eczacıların

ilaç kaynaklı sorunların önlenmesinde aktif rol aldıkları ve önemli faydaları olduğu

bilinmektedir. Ülkemizde de bu hizmetlerin yaygınlaĢması için mevcut lisansüstü

programlarının ve uzmanlık eğitimlerinin klinik eczacılık eğitiminin felsefesine ve ilkelerine

uygun olarak düzenlenmesi gereklidir.

Anahtar kelimeler: Klinik eczacılık, uzmanlık, lisansüstü eğitim, klinik eczacılar.

Page 38: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

37

D-22

Hastanede klinik eczacılık birimi: Uşak Devlet Hastanesi örneği

Hakkı ÖZÇELTĠK

UĢak Devlet Hastanesi, Klinik Eczacılık Birimi, UĢak

[email protected]

2013 yılında UĢak Devlet Hastanesi bünyesinde görev yapan, Klinik Eczacılık Yüksek

Lisansını tamamlamıĢ 2 eczacı, Klinik Eczacılık Derneği kurslarına katılmıĢ ve yüksek lisans

eğitimine devam eden 2 eczacı ile birlikte kurum üst yöneticilerine „‟Klinik Eczacılık Birimi‟‟

kurulması için bir teklif yapmıĢ, birimin gerekliliği ile ilgili olarak yaĢanan tartıĢmalar

sonucunda hastane eczanesinden bağımsız ayrı bir ofisi olan, hastane içindeki yönlendirme

tabelalarında ve HBYS (Hastane bilgi yönetim sistemi) kayıtlarında da yer bulan birim, 3 ay

süren çabalar sonucunda hizmet vermeye baĢlamıĢtır. Birimin kurulmasıyla birlikte ilk olarak

göğüs ve göz hastalıkları polikliniklerindeki hastalara özel dozaj Ģekilleri ile ilgili eğitim

videoları hazırlanmıĢtır. Hastane Kalp Damar Cerrahisi Ünitesi ile görüĢülerek Varfarin

baĢlanan tüm hastaların takibi üstlenilmiĢtir. Bu kapsamda ilacın kullanımı, eĢ zamanlı tedavi

süreçleri, ilaç etkileĢimleri, besin etkileĢimleri, alarm durumları, acile baĢvuru kriterleri ve

INR takipleri konusunda hastalara eğitimler verilmiĢtir. Bu eğitimlerin HBYS‟de Klinik

Eczacılık Hizmeti adı altında hastane kayıtlarına girmesi sağlanmıĢtır. Klinik Eczacılık Birimi

Ġç Hastalıkları Polikliniğinde hipertansiyon, diyabet, böbrek yetmezliği gibi polifarmasinin

yaygın olduğu kronik hasta gruplarında bireysel eğitimler vermekte ve tedavi protokolleri ile

ilgili hekimlere önerilerde bulunmaktadır. Birime baĢvuru yapan toplam 428 hastaya

tedavileri ile ilgili eğitim verilmiĢ olup, bunlar kayıt altına alınmıĢtır. Tedavi protokolleri ile

ilgili olarak hekimlere 51 adet öneride bulunulmuĢ, bunların 44‟ü ilgili hekim tarafından

kabul edilmiĢtir.

2014 yılında hastane bünyesinde kemoterapi ve nütrisyon ünitelerinin çalıĢmaya

baĢlamasıyla, bu ünitelerde tedavi gören hastalara farmasötik bakım hizmetleri sunulmuĢ ve

hastaya özel eğitim materyalleri hazırlanmıĢtır. Halen bu birimde günlük 10 hastaya

farmasötik bakım hizmeti verilmektedir. Klinik Eczacılık Birimi Ģu anki haliyle, hastanenin 3

ayrı yerinde toplam 6 eczacıyla spesifik hasta gruplarına hizmet vermeye devam etmektedir.

Anahtar kelimeler: Klinik eczacılık, eczacılık birimi, klinik eczacılık servisi, hastane.

Page 39: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

38

D-23

Hekim gözüyle klinik eczacılık uygulamalarına bakış

Tamay ÖZKOZACI GÜRBÜZ

HaydarpaĢa Numune Eğitim ve AraĢtırma Hastanesi, Çocuk Kliniği, HaydarpaĢa Ġst., Türkiye

[email protected]

“Ġyi Eczacılık Uygulamaları Kılavuzu”nda “Ġyi Eczacılık Uygulamaları”ın esasları, Eczacılık

hizmetleri sunulan her ortamda eczacının öncelikli olarak hasta sağlığını gözetmesi, Eczacılık

hizmetlerinin açıkça tanımlanması, amacının bireye dönük olması ve ilgili tüm kesimlere

etkin biçimde iletilmesi, ilaç ve diğer sağlık ürünlerinin temin edilmesi, kullanımının

izlenmesi, hastaya uygun bilgi ve danıĢmanlık hizmetinin verilmesi, rasyonel reçete

yazılmasında ve ilaçların uygun biçimde kullanılmasında eczacının katkısının gerektiği

yönünde tanımlanmaktadır. Klinik Eczacılık kavramı ise iyi eczacılık uygulamalarının en

temel unsuru olan hasta odaklı eczacılık kavramıyla örtüĢmektedir. Çünkü Klinik eczacılık,

eczacının tüm eczacılık bilgilerini hasta yararına kullanması anlamına gelen akılcı ilaç

kullanımını amaçlayan bir bilimdir.

Hastane pratiğimizde hastaya doğru ilacın, doğru zamanda ve doğru biçimde verilmesinde

klinik eczacılığın önemli bir rolü olacağı düĢüncesindeyim. Bunun ötesinde hasta profilinin

izlenmesi, ilaç alerjileri, kontrendikasyonların dikkate alınması, ilaç geçimsizlikleri ve ilaç

etkileĢimlerinin göz önünde bulundurulmasını sağlaması bakımından önem arz etmektedir.

Klinik eczacılık yalnızca hastane eczacılığı değildir. Hasta eğitimi, ilaç danıĢmanlığı, ilaç

uygulama eğitimi, örneğin inhaler preparatların nasıl kullanılacağı gibi eczacılık bilgileri

serbest eczanelerde de hastalara aktarılır. Ġlaçların birlikte kullanımları, ilaçların gıdalarla

etkileĢimleri ve bunlara yönelik önlemlerin alınması suretiyle etkin bir tedavi sürecinin

sağlanmasında önemli rolleri vardır. Bu anlamda klinik eczacılık, toplumla iç içe sürdürülen

bir halk sağlığı hizmetidir. Klinik eczacılık ya da hasta odaklı eczacılık uygulamaları

ülkemizde geliĢme çağındadır. Bu konuda Üniversiteler ve Sağlık Bakanlığı arasında iĢbirliği

yapmalıdır. Ġlk aĢamada hastane eczacıları ve hekimler hizmet içi eğitime alınmalı, bu

nosyonla yetiĢen yeni eczacıların ise öncelikli istihdamı sağlanmalıdır. Hasta odaklı

eczacılığın geliĢiminde en temel yapıtaĢı klinik eczacının sağlık hizmetinin sunumunda bir

sağlık profesyoneli olarak ekibin önemli bir parçası olduğu ve olacağı gerçeğidir.

Page 40: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

39

Anahtar kelimeler: Klinik eczacılık, hasta-odaklı hizmet, eczacı, hekim.

Page 41: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

40

D-24

Direkt oral antikoagülanların izlem ve nötralizasyonu

Ahmet Muzaffer DEMĠR

Trakya Üniv. Tıp Fakültesi Ġç Hastalıkları Ab.D. Hematoloji B.D. Edirne, Türkiye

[email protected]

Elli yıldan uzun bir zamandır antikoagülasyon denilince akla gelen ikili heparin ve warfarin

kombinasyonu idi. Daha sonraları heparin kullanımının, düĢük molekül ağırlıklı heparinlere

(DMAH) değiĢimi antikoagülasyon pratiğinde devrim niteliğinde farklılıklar oluĢturdu.

Ancak oral antikoagülasyonda ise sadece warfarin vardı ve warfarinin iyeni moleküller ile

değiĢimleri yerine, daha iyi kullanım ve yönetim üzerinde çalıĢmalar yapıldı. Uygun

kullanımı, yan etkilerinin sınırlandırılması veya güvenlilik ile ilgili yönetimsel değiĢimler

yaĢandı. Ġki binli yılların baĢında warfarine alternatif olan hem etkililik hem de güvenlik

açısından üstün özellikleri olan direkt trombin (dabigatran) ve Faktör Xa (rivaroksaban,

apiksaban ve edoksaban) inhibitörleri günlük kullanıma girmeye baĢladı. Direkt oral

antikoagülanlar (DOAK) olarak tanımlanan bu grup ilaçlar, dünya genelinde pek çok farklı

endikasyonda ruhsatlandırılmıĢtır. Akut venöz tromboz tedavisinde, ikincil korumada yanında

cerrahi endikasyonlarda birincil korumada da kullanılmaktadır. Kapak dıĢı atrial

fibrillasyonda gerek birincil ve gerekse ikincil iskemik inme profilaksisinde de

kullanılmaktadır. Etkililiği warfarine göre non-inferior ama bazı endikasyonlarda ise superior

etkililik göstermiĢ olması yanında, majör kanama oranları %28, kafa için kanama oranları ise

yaklaĢık %50 oranında daha az olarak saptanmıĢtır.

Doaklar için laboratuvar izlemi gerekli mi?

Warfarine göre farmakolojik özellikler üstün olan DOAK‟ların, tıpkı warfarin gibi etkililik ve

güvenlilik açısından laboratuvar izlemi yapılmalı mı? Yoksa sadece DMAH‟ler gibi sadece

bazı klinik tablolar da mı izlenmeli? Bu soruların yanıtı aslında bilgi birikimi arttıkça daha da

berraklaĢmaktadır. Liquid chromotography/tandem mass spectrometry DAOK‟ların plazma

düzeyini saptamada altın standart yöntemdir. Pik ve steady state konsantrasyonu saptamada

ve bireysel farklılıkları göstermede de oldukça önemlidir. Ancak günlük yaĢamda pratik bir

yöntem olmadığından sadece gerekli olduğunda kullanılmaktadır. Gerek koagülometrik ve

gerekse kromojenik laboratuvar yöntemleri ile izlem yapılabilmektedir. Fakat DOAK‟ların

Page 42: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

41

bireyler arası farklılıkların az olması ve ön görülebilir sabit doz etkililiği nedeniyle

laboratuvar izlemine gerek duyulmamaktadır. Eğer gerçekten izlenmek isteniyorsa, Ġlaç

konsantrasyonu ile ölçülen test değeri arasındaki korelasyonu (r2 değeri ≥0.9) en iyi olan test

seçilmelidir. aPTZ, trombin zamanı (TZ), dilüe TZ ve Ecarin-pıhtılaĢma zamanı Dabigatran

için seçilecek testlerdir. FXa inhibitörleri için Protrombin zamanı kullanılması

önerilmemektedir. Ancak uzamıĢ PZ varlığı kan ilaç konsantrasyonunun yüksek olduğunun

göstergesidir. Kullanılan FXa inhibitörüne özgü standartların kullanıldığı kromojenik anti-

FXa aktivitesi testinin yapılması, ilaç konsantrasyonunu en doğru yansıtan test olarak kabul

edilmektedir.

Doakların nötralizasyonu olası mı?

Diğer antikoagülan ilaçlarda olduğu gibi ortaya çıkan bir toksikasyon, kanama ve-veya acil

cerrahi giriĢim gerektiren tablolarda DOAK‟ların pıhtılaĢma etkilerine (non-spesifik) veya

molekülün kendisine yönelik (spesifik) nötralizayon iĢlemleri yapılabilmektedir. Konsantre

pıhtılaĢma faktör konsantrelerinin kullanımı ilk etapta yapılması gereken özgül olmayan

yöntemlerin baĢında gelmektedir. Fakat moleküle özgül nötralize edici ilaçlarda mevcuttur.

Dabigatran için kullanılan nötralizan ilaç Ġdarucizumab (anti-Dabi-Fab) iken, FXa

inhibitörleri için ise rekombinant FXa proteini olan Andexanet alf’dır. Birde kimyasal yapısı

oldukça farklı olan pek çok antikoagülana non-kovalent bağlanarak nötralizasyon yapan

PER977 adlı küçük bir molekül vardır.

Sonuç

DOAK‟lar öngörülebilir sabit dozda antikoagülan etkileri, oral kullanımları, kısa etkili ve en

az düzeyde besin ve ilaç etkileĢimleri nedeniyle, zorunlu olmadığı sürece laboratuvar izlemi

önerilmemektedir. Ancak kan değerinin normalden düĢük veya yüksek olabileceği klinik

tablolarda izlenmesi önerilmektedir. Nötralizasyona gelince moleküle özgü nötralizasyon

ajanlarının geliĢtirilmesi ve onaylanması günlük yaĢamı daha da kolaylaĢtıracak antikoagülan

tedaviye bağlı morbidite ve mortliteyi azaltacak gibi görünmektedir.

Anahtar kelimeler: Oral antikoagülasyon, laboratuvar izlemi, nötralizasyon.

Page 43: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

42

D-25

Türkiye için “Ulusal Farmasötik Biyoteknoloji Stratejisi” hazırlanmasının gereği

Ahmet Enes AKDAĞ

Enera Kozmetik Ġlaç ve Kimyevi Maddeler Tic. Ltd. ġti., Ġstanbul, Türkiye

[email protected]

Son yıllarda Biyoteknoloji alanındaki ilerlemelerin ivmesi, alanın uzmanlarının dahi

yenilikleri yeterince takip edebilmesini imkânsız hâle getirdi. Aslında ülkemiz geçen yüzyıl

ortalarında baĢlayan biyoteknoloji yarıĢına (varoluĢ mücadelesinden yeni çıkmıĢ bir ülke

olmasına rağmen) hiç de kötü sayılamayacak bir pozisyonda girmiĢti. Bugün dahi, bu alanda

araĢtırma yapanların birçok yayında karĢısına çıkan “Vaccinia Ankara virus” ifadesi,

biyoteknoloji alanında kaybettiklerimizi anlamak için önemli bir ipucu olarak

değerlendirilebilir. Türkiye; vektör geliĢtiren, aĢı üreten bir ülkeden, ilgili yayınları bile takip

edemeyen bir ülkeye dönüĢmüĢtür. Öte yandan geçtiğimiz yıllarda ülkemiz, ilaca eriĢim ve

konvansiyonel farmasötik üretim alanlarında kayda değer geliĢmeler göstermiĢ, ilaç

sanayimiz henüz hak ettiği konuma ulaĢamamıĢ olsa da uluslararası arenada tekrar varlık

göstermeye baĢlamıĢtır. Ancak multidisipliner bir yaklaĢım ve kurumlar arası yoğun iĢbirliği

gerektiren biyoteknolojik ürünlerde herhangi bir sektörel varlık göstermek Ģimdiye kadar

mümkün olmamıĢtır. Hindistan, Kanada, Almanya, Avusturalya gibi ülkeler biyoteknoloji

alanındaki varlıklarını güçlendirebilmek adına strateji geliĢtirmeye yönelik ciddi çalıĢmalar

yürütmekteyken Ġran gibi bu alanda henüz varlık gösterememiĢ ülkeler de giriĢ stratejileri

oluĢturmaya çalıĢmaktadır. Ġlaç pazarı içerisinde biyoteknolojik ürünlerin “önlenemez

yükseliĢi”, göstergelere göre yakın zamanda bu ürünlerin pazarı domine etmesiyle

sonuçlanacaktır. Biyoteknoloji konusunun basılı yayınlar içerisinde sürekli artan popülerliği

de bilim dünyasının ilgisinin bu alanda yükselerek devam edeceğini göstermektedir. Türkiye,

biyoteknoloji alanında varlık gösterebilmek için daha fazla vakit kaybetmeden yol haritasını

oluĢturmalı ve kaybedilmekte olan vaktin telafisi için gerekli aksiyonları göstermelidir.

Sunumumuzda; dünyadaki örnekleri üzerinden “Ulusal Farmasötik Biyoteknoloji Stratejisi”

oluĢturma gereğinin “neden”i ve “katma değer odaklı bilgi paylaĢımı” teması çerçevesinde

planlanacak “nasıl”ı üzerindeki soru iĢaretlerine dokunmayı hedefliyoruz.

Anahtar kelimeler: Biyoteknolojik ürünler, planlama metodolojisi, farmakoekonomi,

farmasötik teknoloji, kapsamlı sağlık planlanması.

Page 44: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

43

D-26

Kanser tedavisinde RNA interferans

Emine ġALVA

Ġnönü Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Biyoteknoloji Anabilim Dalı, Malatya,

Türkiye

[email protected]

Kanser, genlerde mutasyon ve regülasyon bozukluğu ile geliĢen multifaktöryel kompleks bir

hastalıktır. Tümörün heterojenitesi, multiple sinyal yolları, çapraz bağlantılar ve ilaç direnci,

kanserde gen tedavisinde önemli engellerdir. RNA interferansın (RNAi) yaklaĢık 10 sene

önce keĢfedilmesi ile kanser tedavisi için yeni bir stratejik ilaç hedefleme yaklaĢımı ortaya

çıkmıĢtır. RNAi, kısa çift iplikli RNA molekülleri aracılığıyla hedef mRNA‟nın

degredasyonuna katılan sekansa-spesifik post-transkripsiyonel bir gen susturma

mekanizmasıdır. Bu mekanizmaya katılan small interfering RNA (siRNA) ve micro RNA

(miRNA)-temelli terapötikler, kanser tedavisinde ümit verici stratejiler olarak ön plana

çıkmaktadır. RNAi-temelli terapötiklerin klinikte baĢarılı olarak kullanılabilmesi için zayıf

hücre alımı, fizyolojik koĢullar altında stabil olmaması, off-target etkiler ve immunojenisite

gibi problemlerin üstesinden gelinmelidir [1]. Uygun taĢıyıcı sistemlerin geliĢtirilmesi, bu

terapötiklerin klinikte kullanılması açısından önemlidir. Viral ve viral olmayan vektörler gen

tedavisinde yaygın olarak kullanılmaktadır. Viral vektörler yüksek transfeksiyon etkinliğine

sahip olmasına rağmen, viral olmayan vektörler sentez kolaylığı, düĢük immün cevap,

güvenlik ve genetik materyal taĢıma kapasitesinin sınırlı olmaması nedeniyle dikkat çeken

vektörlerdir. Vektör dizaynı, nükleik asit-temelli molekülün tipine, verilme yoluna ve hedef

bölgeye bağlı olarak değiĢir [2,3]. Uygun ilaç taĢıyıcı sistemin geliĢtirilmesi ile RNAi-temelli

gen ilaçları yakın gelecekte kanser tedavisinde yeni terapötikler olarak ortaya çıkabilecektir.

Kaynaklar

1. ġalva E., Ekentok C., ÖzbaĢ-Turan S. Akbuğa J. RNA interference. Ed: Ibrokhim Y.

Abdurakhomonov. InTech OPEN, Non-viral siRNA and shRNA Delivery Systems in Cancer

Therapy‟‟ 2016; 201-223.

2. Salva E, Kabasakal L, Eren F, Ozkan N, Cakalagaoglu F, Akbuga J. Nucleic Acid Ther,

2012; 22: 40-48.

3. Salva E, Turan SO, Kabasakal L, Alan S, Ozkan N, Eren F, Akbuğa J. J Pharm Sci, 2014;

103:785-795.

Page 45: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

44

D-27

Hasta odaklı danışman eczacı formasyonu

Taner DÖVEN

Change Consultancy (DeğiĢim DanıĢmanlık)

Palladium Ofis Binası, Barbaros Mahallesi, Halk Caddesi, No:8/A Kat:3, AtaĢehir 34746,

Ġstanbul, Türkiye.

[email protected]

Temel, koruyucu ve tedavi edici sağlık hizmetleri veren Eczacıların, Hasta odaklı etkin

danıĢmanlık rolü kapsamında, iletiĢim becerilerini arttırmak amaçlı iyi iletiĢim uygulamaları;

Ġyi KarĢılama, Ġyi Bilgilendirme ve Ġyi Ġzleme uygulamaları ile birinci basamak sağlık

hizmetine sağlanacak katma değer algısının oluĢturulması. DeğiĢen dinamikler doğrultusunda,

reçete dıĢı ilaçlar, besin destek ve kiĢisel bakım ürünlerinin konumlandırılması, önerilmesi ve

Eczane içi görev dağılımları ile profesyonel yönetim ilkelerinin uygulanması. Eczacı

kimliği‟nin toplumsal algısı, devletin mesleğe yaklaĢımı, tedarikçilik ve danıĢmanlık farkının

mesleki imajına etkileri, multidisipliner donanım ve yeterliliğin sorgulanarak geliĢtirilmesi.

Kaynaklar

1.Koruyucu Sağlık Rehberi. Cengiz Yakıncı, Erdem YeĢilada. Türk Eczacıları Birliği

Eczacılık Akademisi.

2.Eczacının BaĢucu Rehberi. Cengiz Yakıncı, Dr.Göknur Aktay. Türk Eczacıları Birliği

Eczacılık Akademisi.

3.Eczacılık ĠĢletmeciliği. Gülbin Özçelikay, Nazlı ġencan. Akademisyen Tıp Kitabevi.

4.Eczacı ve Eczane profili araĢtırması 2014. Serbest Eczacıların ve eczane ekonomilerinin

durumu. Harun Kızılay, Türk Eczacıları Birliği, Eczacılık Akademisi.

Page 46: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

45

D-28

Nörobiyolojiden kliniğe psikiyatrik hastalıkların tedavisinde yeni hedefler

Feyza ARICIOĞLU

Marmara Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmakoloji Anabilim Dalı ve Psikofarmakoloji

AraĢtırma Birimi, Ġstanbul, Türkiye

[email protected], [email protected]

Depresyon gibi toplumun % 10‟unu ve Ģizofreni gibi % 1‟ini etkileyen hastalıklar baĢta olmak

üzere psikiyatrik hastalıkların çoğunda mevcut tedavi seçeneklerine cevap vermeyen hastalar

vakaların yaklaĢın 1/3‟ünü oluĢturmaktadır. Kullanılan ilaçların çoğunun mekanizması

depresyonda monoamin hipotezine ve Ģizofrenide dopamin hipotezine dayanmaktadır. Güncel

çalıĢmalar nöroinflamasyon kaynaklı proinflamatuar sitokinlerin artıĢının bu hastalığın

geliĢiminde ortak patoloji olduğunu göstermektedir. Kontrolsüz mikroglial aktivite,

proinflamatuar sitokinleri arttırmakta ve nörotransmitterlerin düzeylerinde değiĢimlere neden

olmakta ve nörotrofik faktörlerin üretiminde azalmaya neden olmaktadır. Bu Ģekilde oluĢan

nöroplastisite sinapsların değiĢebilme, belli durumlara yapısal ve fonksiyonel olarak adapte

olmasını sağlayan özellikleri baskılar. Tedaviden özellikle hipokampal nöronlar, sinaptogenez

ve nöronal olgunlaĢma dahil nöronal plastisite ve nörotrofik faktörlerin üretimini arttırmaları

beklenmektedir. Giderek artan kanıtlar glutamaterjik sinapsların/sistemin bu hastalıkların

nöropatolojisi ve tedavisinde önemli bir rol oynadığını göstermektedir. Diğer yandan önemli

bir sorun klinik etki için hastaların 3-4 hafta beklemek zorunda olmasıdır. Yakın tarihte

glutamaterjik N-metil-D-aspartat reseptörleri üzerinden etki yapan Ketamin‟in saatler

içerisinde antidepresan etkiyi baĢlatabildiğini ve mekanizmasında da mTOR yolağının ve

nörotrofik faktörlerin üretiminin arttırılmasının rolü olduğu anlaĢılmıĢtır. ġizofreni

tedavisinde ise COX-2 inhibitörleri gibi birçok antiinflamatuar molekülün etkileri

tartıĢılmaktadır. Güncel araĢtırmalar gerek gelecek ilaç hedefleri gerekse mevcut tedavilere ek

tedavi niteliğinde kullanılması önerilen ilaçların çoğunun glutamaterjik sistem üzerinden etki

yapan, nörotrofik desteği arttıran ve/veya antiinflamatuar özellikte maddeler olması gerektiği

düĢünülmektedir.

Anahtar kelimeler: Depresyon, Ģizofreni, mTOR, inflamasyon.

Page 47: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

46

D-29

Farmasötik Kimyada Araştırma-Geliştirme (Ar-Ge), patentleşme ve ticarileşme

faaliyetleri

Mutlu DĠLSĠZ AYTEMĠR

Hacettepe Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Kimya Anabilim Dalı, Sıhhiye,

Ankara, Türkiye

[email protected]

Ülkemizde farmasötik kimya alanında yapılan çalıĢmalarla sentezlenen pek çok farmakolojik

etkin bileĢikler olmasına karĢın alınan patent sayısı istenilen oranda değildir. Buna ek olarak

var olan patentlerin ticari ürüne dönüĢüp son kullanıcılara sunulması yok denecek kadar azdır.

Laboratuvarımızda son on altı yıldır kojik asit türevi bileĢikler sentezlenmektedir. Kojik asit

(5-hidroksi-2-hidroksimetil-4H-piran-4-on), klorokojik asit (5-hidroksi-2-klorometil-4H-

piran-4-on) ve allomaltolden (5-hidroksi-2-metil-4H-piran-4-on) hareketle sentezlenen

Mannich bazı bileĢiklerin antikonvülsan, antimikrobiyal, antitüberkülar, antiviral, antioksidan,

antitrozinaz ve anti-aging aktiviteleri sitotoksisite çalıĢmaları ile birlikte araĢtırılmıĢtır.

Melanom kanseri üzerindeki çalıĢmalar da devam etmektedir. Yüksek etkili çıkan iki adet

Mannich bazı için Türk Patent ve Uluslararası Patent baĢvuruları yapılmıĢ olup süreç devam

etmektedir. Ülkemizde, Ar-Ge çalıĢmalarına Ekonomi Bakanlığı, Kalkınma Bakanlığı, Sağlık

Bakanlığı TĠTCK ve Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı büyük destek ve katkı vermektedir.

TÜBĠTAK, KOSGEB, EUREKA ve Kalkınma Ajanslarının verdiği hibe destekleri ile Ar-Ge

çalıĢmaları desteklenmektedir. Ayrıca, üniversitelerde akademik çalıĢmaların özel sektöre

taĢınmasının ve ticarileĢtirilmesinin sağlamasını hedefleyen “Teknoloji Transfer Merkezleri

(TTM)” kurulmuĢtur. Bu kapsamda, HT-TTM tarafından desteklenen patent baĢvurumuzu

ürüne dönüĢtürmek amacıyla TÜBĠTAK destek programına baĢvuru yapılmıĢ ve proje kabul

edilmiĢtir. TÜBĠTAK 1512 TeknogiriĢim Sermaye Destek Programı-BĠGG ile; bireysel

giriĢimcilerin teknoloji ve yenilik odaklı iĢ fikirlerini firma kurarak yenilikçi ürünlere

dönüĢtürebilmeleri için iĢ fikrinden pazara kadar olan faaliyetlerinin desteklenmesi ve

uluslararası rekabet gücü olan, yenilikçi, teknoloji düzeyi yüksek ürün ve hizmetleri

geliĢtirebilen baĢlangıç firmalarının oluĢturulması amaçlanmıĢtır.

Page 48: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

47

Anahtar kelimeler: AraĢtırma-GeliĢtirme (Ar-Ge), patent, ticarileĢme, kojik asit,

antitirozinaz, anti-aging.

Page 49: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

48

D-30

Klinik çalışmalarda denetim

Seda ÜNSALAN

Nobel Ġlaç San. ve Tic. A.ġ.

[email protected]

Klinik araĢtırmalarda sağlıklı ve güvenilir veri elde etmenin olmazsa olmaz koĢullarından biri

denetimdir. Denetim, monitör aracılığı ile ya da bağımsız profesyonellerden hizmet satın

alınarak gerçekleĢtirilecek bir denetim olabileceği gibi, sağlık otoriteleri tarafından da

yapılabilir (1, 2). Denetim kısaca klinik araĢtırmaların veri oluĢturma, kaydetme ve raporlama

iĢlemlerinin araĢtırma protokolüne, Ġyi Klinik Uygulamalarına ve ilgili mevzuata uygun

olarak yürütülmesini sağlamak için uygulanan kalite güvence ve kalite kontrol sistemlerinin

değerlendirilmesidir (1-3).

Anahtar kelimeler: Klinik çalıĢmalar, denetim, iyi klinik uygulamaları.

Kaynaklar

1. Good Clinical Practice-ICH E6 (R1) (CPMP/ICH/135/95)- July 2002.

2. Clinical Safety Data Management: Definitions and Standards for Expedited Reporting-1995

ICH Topic E 2 A

3. Annex IV-To procedure for conducting GCP inspections requested by the EMA: Sponsor

site and/or contract research organisations (CRO)-EMA/INS/GCP/197221/2005- London

,2007

Page 50: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

49

D-31

İnfluenza A virüsü patogenezinde viral ve hücresel protein faktörlerin rolü

Kadir TURAN1*

, Erkan RAYAMAN1, Azize ġENER

1

1Marmara Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Temel Eczacılık Bilimleri Bölümü, Ġstanbul,

Türkiye

*[email protected]

Ġnfluenza A virüsleri Orthomyxoviridae ailesi içerisinde sınıflandırılan membranlı virüslerdir.

Bu virüsler, negatif polarite gösteren sekiz adet tek iplikli RNA moleküllerinden oluĢan

parçalı bir genom yapısına sahiptirler. En önemli özellikleri, mevsimsel olarak her yaĢ

grubunda tekrarlayan ve değiĢen Ģiddetlerde seyreden epidemilere ve bazen de tüm Dünya‟yı

etkileyen pandemilere neden olmalarıdır. Ġki önemli olgu influenza A virüslerinin yaygın ve

tekrarlayan enfeksiyonlara yol açabilme yeteneklerinin temelini oluĢturur. Bunlardan

birincisi, bu virüsler için doğal rezervuar görevi gören kuĢlarda, farklı virüsü tipleri ile

enfeksiyon sonucu viral RNA segmentlerinin farklı kombinasyonlarda bir araya gelerek

(reassortment) beklenmedik virüs tiplerinin ortaya çıkabilmesidir (antigenic shift). Ġkincisi ise

insan hücrelerinde çoğalacak Ģekilde adaptasyona uğramıĢ ve dolaĢımda olan influenza

virüslerinin mutasyonlar geçirerek, konak savunma mekanizmalarından kaçabilme olanağı

veren yeni antijenik özellikler kazanmasıdır (antigenic drift).

Ġnfluenza A virüslerinin insan hücrelerinde kolay enfeksiyon yapabilmesinde viral protein

faktörler önemli role sahiptirler. Bu proteinlerin baĢında, virüsün konak hücrelere tutunması

ve hücreye giriĢinde iĢlev gören hemaglütinin (HA) proteini gelmektedir. Bu proteinin konak

hücre reseptörü tercihi, viral enfeksiyonun yayılma hızında en önemli belirleyici faktörlerden

biridir. Dolaysıyla HA proteininde meydana gelen mutasyonlar hastalığın Ģiddetini de etkiler.

Patogenezde rolü olan bir diğer viral faktör, viral replikasyon ve transkripsiyonu kataliz eden

viral RNA polimeraz kompleksidir. Ġnfluenza virüsü RNA polimeraz enzimi PB2, PB1 ve PA

proteinlerinden oluĢur. Yapılan çalıĢmalar PA ve PB2 proteinlerinde meydana gelen

mutasyonların memeli hücrelerinde kuĢ tipi influenza virüslerinin replikasyonlarını

kolaylaĢtırdığını göstermiĢtir. Diğer taraftan çok sayıda konak hücre proteini de influenza

virüs replikasyonu üzerinde negatif ya da pozitif yönde etkileyerek, viral enfeksiyonun

seyrinde belirleyici rol oynamaktadır. Bunların baĢında, interferonlar ve interferonların

Page 51: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

50

uyarısı ile hücrelerde sentez edilen PKR ve Mx proteinleri gibi proteinler gelmektedir.

Bununla birlikte viral patogenez açısında önem taĢıyan, özellikle influenza virüsü RNA

polimeraz enzimi ile iliĢkili konak hücre proteinleri hakkındaki bilgilerimiz sınırlıdır.

TÜBĠTAK tarafından desteklenen bir proje (proje no: 112S518) çalıĢmamızda influenza

virüsü RNA polimeraz enzimi alt birimlerinden PA proteini ile iliĢkili konak hücre proteinleri

üzerinde kapsamlı bir çalıĢma yapıldı. Bu çalıĢmada maya ikili-hibrit metodu kullanılarak

viral PA proteini ile iliĢkili 18 farklı konak proteini belirlendi. Elde edilen veriler influenza

virüs patogenezinde viral RNA polimeraz enziminin PA alt ünitesinin ve ilk kez bu çalıĢmada

virüsü ile iliĢkili olduğu saptanan bazı konak proteinlerinin büyük bir önem taĢıdığını ortaya

koydu. Farklı influenza A virüsü tiplerinin insanları da kapsayacak Ģekilde yeni konak

organizmalara adaptasyonunda, virüsün hücrelere tutunmasında etkili olan HA proteini ve

hücre reseptörleri kadar, hücre içerisinde PA proteini ile konak proteinleri arasındaki iliĢkinin

de çok önemli olduğu sonucuna varıldı.

Bu çalıĢma TÜBĠTAK tarafından 112S518 no‟lu proje ile desteklenmiĢtir.

Anahtar kelimeler: Influenza A, RNA polimeraz, PA proteini, PB2 proteini, konak

proteinleri.

Page 52: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

51

D-32

HCV ilişkili hepatosellüler kanserde yeni teröpatik stratejiler

Özge ÇEVĠK

Cumhuriyet Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Biyokimya Anabilim Dalı, Sivas, Türkiye

[email protected]

Hepatosellüler kanser (HCC), ölümcül kanserler arasında üçüncü sırada, prognozu zayıf

olmakla birlikte 5 yıllık sağkalım oranı %12 olan ve tedavi yanıtları sınırlı bir kanser türüdür.

HCC geliĢiminde Hepatit B virüsü (HBV) ve hepatit C virüsüyle (HCV) olan kronik

enfeksiyonlar önemli risk faktörleri olarak bilinmektedir. HCV, tek sarmallı bir RNA

virüsüdür ve NS2, NS3, NS4A, NS4B, NS5A ve NS5B gibi yapısal olmayan proteinler içerir.

Ġnterferon alfa‟nın konakçı genlerini uyarması ile HCV inhibisyonunda rol oynayan önemli

bir modülatör olduğu bilinir. HCC tedavisinde kemoterapik ajanlarla birlikte kombinasyon

terapileri uygulanmakta fakat hastaların ilaç tedavilerine cevaplarının düĢüklüğü önemli bir

sorun teĢkil etmektedir. Özellikle viral hepatitlerin rol aldığı tedavilerde interferon-alfa (IFN-

a) ve çeĢitleri ile kemoterapik ajanlar birlikte kombine edilmektedir. Kemoterapik ajanların

rezistans geliĢtirmeleri kombinasyon tedavinin etkinliğini azaltmaya neden olur. Son yıllarda

HCV iliĢkili HCC kanser türleri için RNA-bağlı RNA polimeraz olan NS5B için spesifik

inhibitör ve anti-kanser ajanların geliĢtirilmesi ön plana çıkmaktadır. Özellikle IFN-a ve

NS5B inhibitörlerinin birlikte kullanılarak kemoterapik ajanlarla kombinasyonunun da

eklenmesi ile hem anti-viral hem de anti-kanser yaklaĢımın yeni hedef tedaviler arasında yer

aldığı bildirilmektedir. Bu bağlamda IFN-a‟nın hücre içerisinde düzeyini arttıracak ve

NS5B‟in düzeyini azaltacak gen terapi yaklaĢımları ve çeĢitli transkripsiyon faktörlerinin bu

mekanizmadaki rollerinin belirlenmesi konusundaki çalıĢmalar son yıllarda popülerliğini

korumaktadır. Özellikle IFN-a genini indükleyici tümör aĢılarının geliĢtirilmesi konusunda

HCV iliĢkili hepatosellüler kanser önemli bir model olup potansiyel kombinasyonlar için

biyokimyasal ve virolojik cevaplar verebilmektedir.

Anahtar kelimeler: HCV, HCC, IFN-a, NS5B inhibitör, gen terapi.

Page 53: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

52

D-33

Yeni nesil bileşiklerin kanserle moleküler mücadelesi

Pınar MEGA TĠBER

Marmara Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Biyofizik Anabilim Dalı, Ġstanbul, Türkiye

[email protected]

Kanser, dünyada en önemli sağlık sorunlarından biridir. Tıp alanında meydana gelen

geliĢmelerin artan bir ivmeye sahip olmasına rağmen aynı hıza kanserle mücadele baĢarısında

ulaĢılamamaktadır. Radyasyon ve kemoterapi kanser tedavi yöntemleri arasında ön sırada yer

almaktadır. Bu tedavi yöntemlerinin birincil hedefi kanser hücrelerini yok etmek olmasına

rağmen aynı zamanda bölgesel etki denilen sağlıklı hücrelere de zararlara neden

olmaktadırlar. Bu sebeplerden ötürü, alternatif tedavi yöntemlerinin arayıĢına devam

edilmektedir.

Apoptozis antikanser aktivite için en önemli moleküler mekanizmadır. GeliĢmiĢ

organizmalarda gereksinim duyulmayan ve fonksiyonları bozulan hücrelerin organizmanın

çevresine zarar vermeden ölümüdür. Apoptozis, hücre intiharı olarakta bilinen fizyolojik bir

olaydır. Apoptozisin her adımında birçok protein görev almaktadır. Bu proteinler kaspazlar,

Bcl-2 Ailesi, p53 ve TNF ailesidir. Hücre apoptoz sinyalini aldıktan sonra birçok

biyokimyasal ve morfolojik değiĢimler gerçekleĢmeye baĢlamaktadır. Bu değiĢimleri

saptamak için birçok moleküler teknikler bulunmaktadır. Biyokimyasal değiĢiklikler için

agaroz jel elektroforezi, Elisa gibi yöntemler gösterilirken; DNA fragmentasyonu

histokimyasal (TUNEL) olarak gösterilmektedir.

Kanserle mücadele de birincil moleküler hedef olarak kanserli hücreleri apoptozise götürme

çabası bulunmaktadır. Yeni nesil ilaçların sentezinde öncelikle moleküler yapısı ve aktivitesi

bilinen bileĢikler tercih edilmektedir. Bu iki öncelikli durumun kombine edilmesi antikanser

bileĢiklerin sentezi için temel oluĢturmaktadır. Günümüzde, kanser hücre soylarını apoptoza

götürmek kanserde önemli terepötik yaklaĢımlardan biridir. Etodolak, klinik olarak uygun bir

COX-2 inhibitörüdür. COX-2 aktivasyonu üzerine çok güçlü inhibitör etki göstermektedir.

Steroid olmayan anti-enflamatuar ilaçların (NSAID‟ler) çeĢitli hücre hatları üzerinde anti-

çoğalma ve pro-apoptotik etki ettiği gösterilmiĢtir. Son yıllarda yapılan bazı çalıĢmalar

etodolak gibi COX-2 baskılayıcıların hücre çoğalmasını azaltıcı ve apoptozu indükleyici

Page 54: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

53

özellikleri olduğunu göstermiĢtir. Etodolak maddesinin lösemi hücrelerinde Bcl-2 gen

ekspresyonunu baskıladığı, kaspaz 9-, 7- ve 3-„ü aktive ettiği, kaspaz inhibitörleri olan c-IAP-

1 ve survivinin reseptörlerinin azalması ile apoptozu indüklediği görülmüĢtür (1).

Laboratuvarımızda yukarıda belirtilen sonuçlardan yola çıkılarak Eczacılık Fakültesi

Farmasötik Kimya Ab.D.‟da Dr. Küçükgüzel ve ekibi (2) tarafından farklı etodolak türevleri

sentezlenmiĢtir. Bu bileĢiklerin sitotoksik etkileri, 10 µM konsantrasyon için 60 farklı kanser

hücre soyuna karĢı tam panel analizi ile National Cancer Institute (NCI) tarafından test

edilmiĢtir. Ve bu bileĢiklerden SGK 205 ve SGK 216‟nın lösemi hücrelerinde daha güçlü

etkiye sahip olduğu belirlenmiĢtir.

Bu öncül çalıĢmanın ıĢığı ile K562 insan kronik myeloid lösemi hücre hatlarında etodolak

türevi SGK 205 ve SGK 216 bileĢiklerinin farklı konsantrasyonlarının apoptoz üzerine

etkilerinin belirlenmesi amaçlanmıĢtır. SGK 205 ve SGK 216 bileĢiklerinin K562 hücreleri ile

24 ve 48 saat etkileĢimi sonrası hücre canlılığı ve apoptotik etkileri MTT, TUNEL testleri ve

Mitokondri zar potansiyelindeki (MZP) değiĢimleri ile belirlenmiĢtir. K562 hücreleri % 10

fetal dana serumu, 1% glutamine ve penisilin/streptomisin içeren RPMI-1640 kültür

ortamında inkübe edilmiĢtir. Ġlaçlar artan konsantrasyonlarla 10, 25, 50, 75 ve 100 µM

eklenmiĢtir. MTT testi verilerine göre; SGK 205 için 24. ve 48. saatlerin sonunda IC50

değerini sırasıyla 21,3 ve 17,7 µM, SGK 216 için ise 28 ve 14,9 µM olarak gözlenmiĢtir.

Buna göre elde ettiğimiz sonuçlar hem SGK 205, hem de SGK 216 için düzgün bir doz-yanıt

eğrisi ortaya koymuĢtur. TUNEL testi verilerine göre; apoptozun gözlenmiĢ olduğu optimum

aralıklar, SGK 205 bileĢiğinin 24. ve 48. saatleri için sırasıyla 10-25 µM ve 5-15 µM, SGK

216 için ise 5-25 µM aralığındadır. SGK 205 ve SGK 216 uygulanan hücrelerde artan madde

konsantrasyonuna bağlı olarak mitokondri zar potansiyelinde kontrol grubuna göre artıĢlar

hesaplanmıĢtır. SGK 205 ve SGK 216 bileĢiklerinin farklı konsantrasyonlarını sağlıklı

kiĢilerden izole edilen lenfosit hücreleriyle inkübe ettiğimizde kanser hücrelerine göre daha

düĢük oranda apoptotik etki gözlemledik. Bu sonuçlarımız, kronik myeloid lösemi tedavisi

için SGK 205 ve SGK 216‟nın birer aday bileĢik olabileceğini göstermektedir.

Anahtar kelimeler: COX-2, K562 Cells, etodolak, apoptoz, kanser

Kaynaklar

1) Nakamura S, Kobayashi M, Shibata K, Sahara N, Shigeno K, Shinjo K, Naito, K Ohnishi K, Cancer

Therapy, 2004; 2: 153-166.

2) Çıkla P, Özsavcı D, Bingöl-Özakpınar Ö, ġener A, Çevik Ö, ÖzbaĢ-Turan S, Akbuğa J, ġahin F,

Küçükgüzel ġG. Arch Pharm (Weinheim), 2013; 346(5):367-79.

Page 55: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

54

D-34

Biyolojik sistemlere model oluşturan yüzey aktif maddeler ve ilaç etken maddeleri

arasındaki etkileşimler

Sinem GÖKTÜRK

Marmara Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Eczacılık Temel Bilimleri Anabilim Dalı,

Genel Kimya Bilim Dalı, Ġstanbul, Türkiye

[email protected]

Yüzey aktif maddeler, kimya endüstrisinin hemen hemen tüm dallarında kullanılmakla

birlikte, özellikle ilaç, deterjan, tekstil endüstrisi ve biyolojik araĢtırmalarda büyük önem

taĢırlar. Yüzey aktif maddeler, ortama katıldıkları andan itibaren sistemin özelliklerinde

büyük değiĢikler meydana getiren, yüzey ve arayüzey özelliğini belirgin Ģekilde değiĢtiren

maddeler olup yapılarında hem hidrofilik (su seven), hem de hidrofobik (su sevmez) gruplar

içerirler. Çözeltilerinde misel olarak bilinen kolloidal büyüklükteki kümelerin oluĢması ile

suda çok az çözünen maddelerin (örneğin hidrofobik ilaçlar) çözünürlüğünü artıran yüzey

aktif maddeler ilaç endüstrisinde bu özellikleri nedeniyle büyük bir öneme sahiptir. Miseller

aynı zamanda amfifilik yapıları sayesinde biyolojik membran sistemlerine de model

oluĢturarak moleküllerin membranlara bağlanmasının fiziksel özelliklerini çalıĢmaya olanak

sağlayan basit sistemleri de oluĢturma özelliklerine sahiptir. Bu nedenle, ilaç ve miselin

fizikokimyasal etkileĢimi, biyolojik yüzeyle olan etkileĢimlerinde bir yaklaĢım olarak kabul

edilir. Bu da, daha karmaĢık bir konu olan ilacın membran hücre boyunca olan geçiĢini

kavramayı kolaylaĢtırır. Ġlacın biyolojik dokulara olan bu önemli moleküler seviyedeki

etkileĢimi membranlara tutunmasıyla ilgilidir. Ġlaçların membranlara bağlanan miktarlarının

bilinmesi, bağlanma sabitlerinin bulunmasıyla mümkündür [1-4]. Bu konuyla ilgili yapılan

araĢtırmalar kapsamında, sunulan bu çalıĢmada; ilaç etken madde ve yüzey aktif maddeler

arasındaki etkileĢimler ile ilaç etken maddelerinin misellere bağlanma mekanizmaları

hakkında yapılan araĢtırmalar ve sonuçları değerlendirilecektir.

Anahtar Kelimeler: Yüzey aktif maddeler, bağlanma sabiti, ilaç etken madde, model

membranlar.

Page 56: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

55

Kaynaklar

1. Göktürk S, Talman R.Y, Edinç N, Tunçay M. Spectroscopy Letters, 2006; 357-372.

2. Erdinç N, Göktürk S, Tunçay M. J Pharm Sci, 2003; 93(6):1566-1576.

3. Göktürk S, ÇalıĢkan E., Talman R.Y., Var Ü. The Scientific World Journal, 2012;

2012:718791. doi: 10.1100/2012/718791.

4. Göktürk S., Aslan S. A. J Disper Sci Technol, 2014; 35 (1): 84-92.

Page 57: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

56

D-35

Mikro-/nanomotorlar ve potansiyel uygulamaları

AyĢegül UYGUN ÖKSÜZ

Süleyman Demirel Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, Isparta, Türkiye

[email protected]

Mikro-/Nanomotorlar nanoilac, biyosensor, mikroakıĢkan ve çevre alanlarında potansiyel

uygulama alanına sahip nanoteknolojide ilgi çeken konulardan biridir. Bu sistemler

boyutlarına, Ģekillerine ve bileĢimlerine ya da ilgili uygulamalarına göre sınıflandırılabilirler.

Bu çalıĢmada özellikle katalitik olarak çalıĢan mikro/nanomotorların magnetron saçtırma,

elektrokimyasal kaplama gibi farklı yöntemlerle hazırlanıĢları ve motor karakterizasyonları

verilmiĢtir. Mikro-/nanomotorların bileĢimleri –SEM-EDS-mapping yöntemi ile hareket

hızları ise kamera kontrollü optik mikroskop ile belirlenmiĢtir.

Mikromotorların DNA sensörü çalıĢmaları floresans mikroskobu ile incelenmiĢtir.

Anahtar kelimeler: Nanoteknoloji, mikro-/nanomotor, sensör.

Page 58: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

57

D-36

İlaçta polimorfizm: İmatinib mesilat α- ve β-polimorflarının karakterizasyonu ve

miktarsal tayin metodu

Esen BELLUR ATICI*, Bekir KARLIĞA

Deva Holding A.ġ., Çerkezköy-2 Üretim Tesisi, Kapaklı, Tekirdağ, Türkiye

*[email protected], [email protected]

Özet

Ġmatinib bir tirozin kinaz inhibitorü olup seçici olarak Bcr-Abl‟de dahil olmak üzere Abl

tirozin kinazları inhibe eder. Ġmatinib bir fenilaminopirimidin türevi olup ilaçta kullanılan

aktif madde Ġmatinib‟in mesilat tuzu olup kimyasal olarak “N-(3-(4-(pyridin-3-yl)pyrimidin-

2-ylamino)-4-methylphenyl)-4-((4-methylpiperazin-1-yl)methyl)-benzamide

methanesulfonate” olarak adlandırılır. Ġmatinib mesilat polimorfizm gösterir ve bilinen birçok

polimorfunun arasında en kararlı ve ilaç üretiminde kullanılan iki formu α ve β olarak

bilinmektedir. α ve β polimorfları molekül içi ve moleküller arası etkileĢimlerden

kaynaklanan kristal yapı farklılıkları göstermekte olup bu etkileĢimler moleküllerin ve kristal

yapının kararlılığını sağlamakla birlikle polimorfların fizikokimyasal özelliklerinde de

anlamlı farklar oluĢturmaktadır. Polimorfik yapılardaki bu farklar erime noktası, çözünürlük,

yığın yoğunluğu, kararlılık ve iĢlenebilirlik gibi birçok özelliği etkileyebilmektedir. Katı

formda ilaç üretiminde granülasyon, baskı, kaplama, kurutma gibi sıklıkla uygulanan üretim

tekniklerinde ilaç aktif maddeleri farklı koĢullara maruz kalmakta ve bu iĢlemlerin sonunda

polimorfik yapılarda değiĢimler olabilmektedir. Bu sebeple, ilaç aktif maddelerinin

üretiminden nihai forma ulaĢana kadar ve ardından raf ömrü süresince polimorfik yapının

kontrolünün yapılması gereklidir. Ġmatinib mesilat α ve β formlarının karakterizasyonu ile

aktif madde ve tablet ürünlerde polimorfik içerik analizlerinin yapılabilmesi için kantitatif

metot geliĢtirme çalıĢmalarında ATR-FTIR (Attenuated total reflectance Fourier transform

infrared spectroscopy), DSC (differential scanning calorimetry), ve PXRD (powder X-ray

diffraction) metotları kullanılmıĢtır. Bu üç teknik arasında α/β polimorfik içerik analizlerinde

en kesin sonuçları PXRD verirken, ardından DSC ve son olarak da ATR-FTIR spektroskopisi

gelmiĢtir. Bu doğrultuda, α/β polimorfik içerik analizleri için PXRD metodu geliĢtirilmiĢ,

doğrulama çalıĢmaları yapılmıĢ ve bu metot ürün analizleri ile kararlılık çalıĢmaları süresince

polimorfik yapının kantitatif olarak tespitinde kullanılmıĢtır [1].

Page 59: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

58

Anahtar kelimeler: Ġmatinib mesilat, polimorfizm, XRD, DSC, FTIR.

Kaynaklar

1. Bellur Atıcı, E. Karlığa, B. J Pharm Biomed Anal, 2015; 114: 330-340.

Page 60: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

59

D-37

MS tedavisine endike 2-amino-2-[2-(4-oktilfenil) etil]propan-1,3-diol bileşiğinin sentezi

Bekir KARLIĞA

Deva Holding A.ġ., Türkiye

[email protected]

1-(2-Ġyodoetil)-4-oktil benzenden hareketle farmasötik olarak kullanılabilecek fingolimod

hidroklorür ilaç etken maddesi sentezlenerek üretime aktarılmıĢtır. 2-amino-2-[2-(4-oktilfenil)

etil]propan-1,3-diol yapısındaki immunosupresant ilaç etkin maddesi için fizibil sentez

yöntemi geliĢtirilecektir. Üretimini hedeflediğimiz ürün, Türkiye'de ne ilaç aktif maddesi

olarak ne de bitmiĢ ürün olarak henüz üretilmemektedir. Türkiye ilaç pazarında orjinatör

firma bu ilacı kapsül formunda ithal olarak getirmektedir.

Bu doğrultuda, hem ulusal hem de uluslararası pazarda bu ilaç ile yer edinmek, firmamızın

karlılığı ve saygınlığı açısından büyük bir avantaj olacaktır. Ġlk jenerik olarak bu ilacın pazara

sunulması ile ülke ekonomisine katkı sağlanacaktır. Ġlaç aktif maddesini kendi bünyemizde

sentezleyecek olmamız hem dıĢa bağımlılığımızı azaltacak hem de aktif maddemizin yüksek

kalitede uluslararası standartlara uygun bir Ģekilde üretilmesini garanti ederek diğer üreticilere

üstünlük sağlamıĢ olacağız.

Anahtar kelimeler: Multible skleroz, fingolimod, immunosupresant ilaç etkin maddesi, ilaç

etken madde sentez.

Page 61: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

60

D-38

İlaç geliştirilmesinde pre-klinik çalışmalar

Feride Sena SEZEN

Karadeniz Teknik Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmakoloji Anabilim Dalı, Trabzon,

Türkiye

Johns Hopkins Tıp Fakültesi, Üroloji Anabilim Dalı, Baltimore, MD, ABD

[email protected], [email protected]

Ġlaç olabilecek kimyasal maddelerin keĢfi ve klinik uygulamaya geçiĢleri uzun ve çok yüksek

maliyetli süreçlerdir. Günümüzde bu süreçlerin hızlandırılarak hastalıkların tanı ve

tedavisinde kullanılmak üzere etkinliği yüksek, yan etkileri minimal ilaçların geliĢtirilmesi

hedeflenmektedir. Moleküler biyoloji, genetik, kimya ve biyoteknoloji baĢta olmak üzere

temel bilimlerdeki geliĢmelerle etken madde keĢif sürecini kısaltmaya yönelik teknikler

geliĢtirilmiĢtir. Biyoaktif maddelerin bulunmasından sonra klinik araĢtırma aĢamasına gelen

kadar dönemde farmakolojik aktivite testleri, toksisite testleri ve bazı farmakokinetik

araĢtırmaları da içeren pre-klinik çalıĢmaların yapılması gereklidir. Bu sunum kapsamında,

çevrimsel tıp araĢtırmaları yaklaĢımı, patent süreci ve bunlarla ilgili kurumsal yapılanmaların

dünyadaki örnekleri ve ülkemizdeki durum değerlendirilmesi yapılacaktır.

Anahtar kelimeler: Biyoaktif madde, çevrimsel araĢtırma, farmakolojik aktivite.

Page 62: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

61

D-39

İlaç geliştirilmesinde preklinik toksisite testlerinin önemi

Ayfer BECEREN

Marmara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmasötik Toksikoloji Anabilim Dalı, Ġstanbul,

Türkiye

[email protected]

Yeni ilaç geliĢtirmek için doğal, sentetik veya biyolojik kaynaklardan yararlanılmaktadır.

Bulunan aday molekülün ilaç olabilmesi uzun, pahalı ve karmaĢık bir süreçtir. En az 10-15

yıl, yaklaĢık 1 milyar dolar bir bütçe ve multidisipliner bir çalıĢmayı da gerektirmektedir. Bu

sürecin 6-7 yılı preklinik çalıĢmaları kapsamaktadır. Klinik öncesi çalıĢmaları tamamlanmıĢ

yeni araĢtırma ilaçlarının insanda denenebilmesi için etkililik ve güvenliliğin

değerlendirilmesi ve yeterli bulunması gerekmektedir. Preklinik araĢtırma aĢamaları kendi

içinde; tarama testleri, farmakoloji ve toksisite testleri olmak üzere üç farklı döneme

ayrılmaktadır. In vivo ve in vitro ortamda geçekleĢtirilen toksisite çalıĢmaları, yeni ilaç

geliĢtirilmesinde preklinik güvenliliğin değerlendirilmesinde büyük önem taĢımaktadır. Bu

çalıĢmalar aday ilacın toksisite profilini tanımlamaktadır. Bu tanımlama ile ilacın hayvanlarda

yapısal veya fonksiyonel organ hasarına neden olup olmadığı aydınlatılmaktadır. Hiçbir

advers etkinin gözlenmediği dozun belirlenmesinde preklinik toksisite testlerinin yeri

tartıĢılamaz. Bu çalıĢmaların diğer bir özelliği de hayvanlarda gözlenen toksisitenin insanlara

yansıtılabilmesidir. Ġnsanlara benzer Ģekilde farmakokinetik-farmakodinamik özellik

sergileyen hayvanlar bu çalıĢmalarda son derece değerlidir. Diğer yandan en hassas türlerin

seçilmesi insan çalıĢmalarına ıĢık tutmaktadır. Toksikoloji analizlerde ise tek doz toksisitesi,

tekrarlanan doz toksisitesi, genotoksisite, karsinojenik potansiyel, üreme ve geliĢimsel

toksisite, lokal tolerans, antijenite, immunotoksisite, mekanistik çalıĢmalar, bağımlılık,

metabolitler, safsızlıklar değerlendirilmesi gereken en önemli parametrelerdir. Ülkemizde

ihtiyaç olan preklinik dönemde yararlanılan toksisite testleri T.C. Sağlık Bakanlığı TĠTCK

yönetmelik ve kılavuzları doğrultusunda sunulacaktır.

Anahtar kelimeler: Preklinik toksisite testleri, tek doz toksisitesi, tekrarlanan doz toksisitesi,

genotoksisite, karsinojenite, üreme ve geliĢimsel toksisite, immunotoksisite.

Page 63: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

62

D-40

Ülkemizde ilaç Ar-Ge aktiviteleri ve klinik araştırmalarda güncel durum

Emel TETĠK

Sanofi Aventis Ġlaçları Ltd. ġti., Türkiye

[email protected]

Ġnsanlığın dünya üzerinde yaĢamı sürdükçe karĢılanmamıĢ tıbbi gereksinimleri de var

olacaktır. Yeni ve daha etkin öncekilere göre daha az yan etki doğuran güvenli ilaç ve

tedavilere ulaĢmak hedeflenecektir. Buna bağlı olarak da yenilikçi yada orijinal ilaçlar bu

amaçla yola çıkılarak geliĢtirilmektedir.

Ancak günümüzde geliĢtirilen yeni ilaçlar geçmiĢe göre çok daha karmaĢık ve zorlu bir

süreçten geçmektedirler. Bitkilerden ve kimyasallardan elde edilebilecek yeniliklerde sona

yaklaĢılırken, insan Genomuna ve biyoteknolojiye yönelik çabalar yeni ilaç geliĢiminde öncü

rol oynamaktadırlar. Yeni geliĢtirilmiĢ ilaçların çok daha ayrıntılı biçimde belirlenmiĢ

hedefleri bulunmaktadır. Dolayısıyla daha ayrıntılı ve özel tedavilere olanak vermektedirler.

Bunun sonucunda da AraĢtırma ve geliĢtirme (Ar-Ge) faaliyetleri hem uzun süre almakta hem

de oldukça masraflı olmaktadır. Örneğin 1970‟lerde yeni bir ilaç geliĢtirmenin maliyeti

ortalama 30 milyon Dolar civarında iken; bu rakam günümüzde 1 milyar doları aĢmıĢ

bulunmaktadır. Yeni bir ilacın geliĢtirilme süresi 10-15 yılı bulabilmektedir. Bu sürecin

tamamı, ilaç adayının beklenmedik bir yan etkisinin görülmesi ve yapılan maddi, insani ve

zaman yatırımının boĢa gitmesi riskini barındırmaktadır. Dünyada her yıl 10.000‟i aĢkın

molekül yenilikçi firmalar tarafından ilaca dönüĢtürülmeye çalıĢılmaktadır. Buna karĢın yılda

ortalama 20-30 tanesi yeni bir ürün olarak hasta kullanımına sunulabilmektedir.

Yeni tedavi yöntemlerinin bulunması için araĢtırma ve geliĢtirme faaliyetleri sürdüren ilaç

firmalarının oluĢturduğu sektör olan yenilikçi ilaç sektörü; tüm dünyada Ar - Ge'ye en fazla

yatırım yapan sektördür. AraĢtırmacı ilaç ve biyoteknoloji firmalarının her yıl düzenli olarak

küresel düzeyde gerçekleĢtirdikleri Ar- Ge yatırımı 80 milyar Euro düzeyindedir. Ġlaç Ar-

Ge‟si son derece zor ve zahmetli bir süreç olmakla birlikte, yarattığı bilimsel ve ekonomik

değer itibarı ile ülke ekonomilerini ve bilim ortamını ileriye taĢır. Bu açıdan bakıldığında ilaç

Ar -Ge‟si geliĢmiĢ ülkelerde ekonomik büyümenin, kalkınmanın önemli bir aracı olarak kabul

edilmektedir.

Page 64: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

63

Ġlaçta Ar-Ge denilince akla birbirini tamamlayıcı iki tür faaliyet gelmektedir:

o Yeni bir molekülün keĢfini içeren temel Ar-Ge,

o KeĢfedilen molekülün belli aĢamaları geçtikten sonra insanların yararına

kullanılabilecek güvenli ve etkin bir ilaç olabilmesini sağlayan klinik araĢtırmalar.

Ġki çalıĢma birbirini tamamlayıcıdır. Temel araĢtırma sonucu ortaya çıkan ürün olmaksızın

klinik araĢtırma olmaz ve klinik araĢtırma olmaksızın temel araĢtırmada bulunan ürün ilaca

dönüĢemez.

Kısaca ilaçlar; yeni molekül keĢifi ve geliĢtirme olarak da isimlendirilecek iki farklı süreçten

geçtikten sonra ulusal ve uluslar arası etik ve bilimsel otoritelerin onayını alarak hastalar ile

buluĢabilmektedir. Klinik araĢtırma geliĢtirme sürecini oluĢturan temel araĢtırmalara verilen

ortak isimdir.

Klinik araĢtırma nasıl yapılır?

Laboratuar ortamında ihtiyacı karĢılamaya aday olan yeni molekül için yetkili makamlara

baĢvurularak, klinik etkinliğinin ve güvenliliğinin araĢtırılması için gerekli izinler alınır.

Katılımı gönüllülük esasına dayanan, insanlar üzerindeki klinik araĢtırmalar düzenleyici

kurumların sıkı denetimi altında ve sadece konunun uzman doktorlarının oluĢturduğu bir

ekibin yönetimi ile yapılır. Klinik araĢtırmaların sonuçlarının ABD Gıda ve Ġlaç Kurumu

(FDA) veya Avrupa Ġlaç Kurumu (EMA) gibi uluslararası saygınlığı olan düzenleyici

kurumlar tarafından kabul edilmesi için bu araĢtırmaların bilimsel altyapısı geliĢmiĢ,gerekli

deneyim ve eğitimi almıĢ ekiplerin çalıĢtığı, etik standartların yüksek olduğu, raporlamanın

uluslararası standartlarda yapıldığı ve yasal mevzuatın bulunduğu ülkelerde yapılması

gerekmektedir. Ġlaç Ar-Ge‟sinde Klinik AraĢtırmalar bilimsel metodolojinin yerleĢmesi ve

geliĢmesi açısından çok değerli bir alan olarak kabul edilmektedir. Klinik AraĢtırmalarda

küresel rekabetin yüksek olmasından dolayı ülkeler; uluslararası projelere katılım için ciddi

bir yarıĢma içerisindedir. Bu yarıĢmada ülkelerin hukuki düzenlemeleri, projelere verilen

onay sürelerinin kısalığı ve veri kalitesinin yüksek olması çok önemlidir. Onay sürelerinin

ideale en yakın olabilmesi ve veri kalitesinin de yüksek olması; bu alanda çalıĢanların proje

yönetim becerileri, zaman yönetim becerileri ve yeniliğe açıklığı ile yakından ilgilidir.

Uzun yıllardır ABD ve Avrupa‟nın önde olduğu klinik araĢtırmalar pazarında son dönemde

artık Türkiye de önemli oyunculardan biri konumuna geldi.

Anahtar kelimeler: Klinik, araĢtırma, ilaç, Ar-Ge, yeni molekül geliĢtirme, rekabet.

Page 65: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

64

D-41

Kozmetikte patent

Evren ALGIN YAPAR

T.C. Sağlık Bakanlığı, Türkiye Ġlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu, Çankaya, Ankara, Türkiye

Dünyada pazar payı hızla büyüyen kozmetik sektöründe en önemli kavramların baĢında

yenilik/inovasyon gelmektedir. Kozmetik sektöründe yeniliği besleyen kritik faktörler

arasında araĢtırma-geliĢtirme, teknoloji transferi ve ortaya çıkan ürünlerin korunması yer

almaktadır. Kozmetik sektöründe patent ile koruma son 20 yılda oldukça önem kazanmıĢtır.

Doğal ve organik kozmetik ürünlere artan talep ile bu alanda patent arayıĢlarının artıĢı da

dikkat çekmektedir. Kozmetik sektöründe inovasyon kapsamında kozmetik ürün

formülasyonlarının yanında hammaddeler ve bileĢenler ile ambalaj tasarımları da yer almakta

ve bunlarda tescillenmektedir [1-2]. Kozmetik alanında gerek bilimsel araĢtırmaların gerekse

sektörel çalıĢmaların sonucunda elde edilen patent/faydalı modellerin tescillenmesi önemli bir

kazanımdır. Kozmetik sektöründe sürdürebilirliğin sağlanmasında markalaĢma ve

markalaĢmaya giden yolda patent önem kazanmıĢtır. Ülkemizde 1995 yılında 551 sayılı

Patent Haklarının Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname yayımlanmıĢ buluĢ

yapmayı, yenilikleri ve yaratıcı fikirleri teĢvik etmek için gerekli olan korumayı ve buluĢlarla

elde edilen teknik çözümlerin sanayide uygulanmasını sağlamayı amaçlamaktadır. Patentlerin

sanayiye transferi ile teknik, ekonomik ve sosyal ilerlemeye önemli katkı sağlanır.

Patentlenebilirlik kriterleri yenilik, buluĢ basamağı ve sanayiye uygulanabilirliktir [2-3].

Ülkemizde patent belgesinin verilmesi için tek yetkili kurum Türk Patent Enstitüsü‟dür.

Anahtar kelimeler: Patent, patentlenebilirlik, kozmetik, araĢtırma-geliĢtirme, markalaĢma.

Kaynaklar

1. Magalhaes WV, Baby AR, Velasco MVR, Pereira DMM, Kaneko TM. Braz. J Pharm.

Sci, 2011, 47.4: 693-700.

2. Harhoff D, Hall BH. Intellectual property strategy in the global cosmetics industry.

Ludwig-Maximilians Universitaet and UC Berkeley, 2002.

3. Patent/Faydalı Model BaĢvuru Kılavuzu, Türk Patent Enstitüsü, 2016.

Page 66: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

65

D-42

Cilt sağlığında güneş için yeni bir gün

Yasemin YAZAN

Anadolu Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Eczacılık Teknolojisi Bölümü, EskiĢehir, Türkiye

[email protected]

Dünya Sağlık Örgütü‟nün verilerine göre, dünyanın farklı bölgelerinde güneĢ ıĢınlarından

gelebilecek cilt sağlığı ile ilgili sorunlara ait endiĢe çok farklı boyuttadır. Cilt bakımı

preparatlarında tüketiciler üzerinde durduğu konular açısından sorgulandığında dünyada % 62

oranında tüketici güneĢten korunmayı vurgularken, bu oran Ülkemizde yapılan ankete göre

„çok amaçlı kozmetik ürün‟de güneĢten korumanın 11 parametre arasında 2. sırayı aldığı

görülmüĢtür [1]. Yapılan bilimsel açıklamalar ve kozmetik endüstri duyuruları sonucu

kozmetik tüketiciler güneĢten korunmanın kansere karĢı savaĢmak olduğu kadar cilt

yaĢlanmasında da etkili olduğuna inanmaktadır.

GüneĢ koruma faktörü (SPF), UVA koruma faktörü (PF-UVA), SPF/PF-UVA oranı ve kritik

dalga boyu ile ifade edilen güneĢten korunma günlük bakım ürünlerinde yerini alarak cilt

bakımı/yaĢlanma karĢıtı ve güneĢten koruma arasındaki sınırı ortadan kaldırmıĢtır. GeniĢ

spektrumlu güneĢten koruyucu içeren günlük nemlendirici ürünün topik olarak uygulanması

doğrudan cilt yaĢlanması ile iliĢkili olan UVA tarafından indüklenen transkripsiyonel gen

üretimini engeller.

Cildin güneĢten korunması ve güneĢ ıĢınları yardımıyla D vitamini sentezi arasındaki denge

henüz kurulamamıĢtır. Ancak son çalıĢmalar pro-vitamin D3 üretimi için gerekli olan 295 nm

civarındaki UV ıĢınlarının geçiĢini sağlayacak güneĢten koruyucu preparatların

geliĢtirilebileceğini göstermiĢtir [2].

Anahtar kelimeler: GüneĢ ıĢını, cilt sağlığı, kozmetik ürün, SPF

Kaynaklar:

1. Özer S, Yazan Y. Çok Amaçlı Kozmetik Formülasyon Hazırlama, Mezuniyet Projesi,

EskiĢehir. 2016

2. Kockott D, Herzog B, Reichrath J, Keane K, Holick MF. PLoS ONE 2016; 11 (1):

e0145509.

Page 67: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

66

SÖZLÜ BİLDİRİLER

Page 68: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

67

S-1

Cotinus coggygria Scop. yapraklarından elde edilen etil asetat ekstresindeki majör

bileşiğin izolasyonu ve antioksidan aktivitesinin değerlendirilmesi

Ali ġEN

Marmara Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmakognozi Anabilim Dalı, Ġstanbul, Türkiye

[email protected]

Bu çalıĢmada Cotinus coggygria Scop. bitkisinin yapraklarından, önceki çalıĢmalarımızda

güçlü antifungal etki saptadığımız etil asetat ekstresinin majör bileĢiklerinin izolasyonu ve

yapılarının tayini amaçlanmıĢtır. Aynı zamanda etil asetat ekstresinin ve majör bileĢiğinin

DPPH ve ABTS metotlarıyla antioksidan aktiviteleri araĢtırılmıĢtır. Ayrıca ekstrenin, Folin

Ciocalteu ve alüminyum klorür (AlCl3) metotlarıyla sırasıyla toplam fenolik ve toplam

flavonoit bileĢiklerinin miktarları tayin edilmiĢtir. Etil asetat ekstresinden majör bileĢik olarak

gallik asit izole edilmiĢ ve yapısı NMR (13

C-NMR,1H-NMR) spektroskopi teknikleri ve Ģahit

maddeyle yapılan kromatografik karĢılaĢtırma ile aydınlatılmıĢtır. Gallik asitten baĢka, az

yoğunluklu bir baĢka bileĢik daha izole edilmiĢ ve 1H-NMR spektrumu değerlendirildiğinde

metil gallat olduğu düĢünülen bileĢiğin yapısı, diğer spektroskopik yöntemlerle spektrumunun

çekilmesinin ardından tam olarak aydınlatılacaktır. Antioksidan aktivite deneylerinde etil

asetat ekstresi iyi bir radikal süpürücü etki göstermesine rağmen (ĠK50: DPPH: 2.52 ve ABTS:

2.16 µg/ml), majör bileĢiği (ĠK50: DPPH: 1.54 ve ABTS: 0.78 µg/ml) ile karĢılaĢtırıldığında

düĢük bulunmuĢtur. Ayrıca ekstrenin kullanılan standartlara yakın derecede ĠK50 değerine

(askorbik asit: 2.48 ve troloks: 3.17 µg/ml) sahip olması oldukça güçlü bir radikal süpürücü

etkisinin olduğunu göstermektedir. Ekstrenin total fenol ve total flavonoit bileĢik içeriği ise

sırasıyla g ekstrede gallik asite eĢdeğer olarak 675.1 mg/g, g ekstrede kateĢine eĢdeğer olarak

81.62 mg/g bulunmuĢtur. Sonuç olarak etil asetat ekstresinden majör bileĢik olarak fenolik

yapıda olan gallik asit izole edilmiĢtir. Bu bileĢiğin literatürde güçlü bir antifungal aktivite

gösterdiği rapor edilmiĢtir. Bu bilgi göz önüne alındığında etil asetat ekstresinin

aktivitesinden, önemli oranda sorumlu olan bileĢiğin gallik asit olduğu düĢünülebilir. Ayrıca

bu sonuçlar ekstrenin güçlü bir antioksidan aktiviteye sahip olduğunu ve bu etkinin büyük

olasılıkla gallik asitten ileri gelebileceğini düĢündürmektedir. Genellikle bitkilerde bulunan

fenolik bileĢikler, onların antimikrobiyal ve antioksidan etkilerinden birinci derecede sorumlu

olan bileĢiklerdir.

Anahtar kelimeler: Cotinus coggygria, gallik asit, antioksidan aktivite.

Page 69: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

68

S-2

Benign prostat hiperplazisinin tedavisine yönelik lipit-polimer hibrit sistemlerin

geliştirilmesi ve değerlendirilmesi

Ceyda Tuba ġENGEL-TÜRK1*

, Canan HASÇĠÇEK1, Okan EKĠM

2, Mehmet Eray ALÇIĞIR

3

1Ankara Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Teknoloji Anabilim Dalı, Tandoğan,

Ankara, Türkiye

2Ankara Üniversitesi, Veteriner Fakültesi, Anatomi Anabilim Dalı, DıĢkapı, Ankara, Türkiye

3Ankara Üniversitesi, Veteriner Fakültesi, Patoloji Anabilim Dalı, DıĢkapı, Ankara, Türkiye

*[email protected]

Benign Prostat Hiperplazi (BPH), ortalama yaĢam süresinin artması ile birlikte günümüzde

özellikle 50 yaĢın üzerindeki erkek populasyonunda en sık gözlemlenen progresif-proliferatif

bozukluklardan bir tanesidir. Klinik anlamda tedavisine yönelik kullanılan baĢlıca metotlar;

yıllarca sürebilen medikal ilaç uygulaması ile transüretral rezeksiyonu içeren cerrahi

yöntemlerdir. Bu tedavi rejimlerinden medikal ilaç uygulaması, uzun süreli ilaç kullanımına

bağlı olarak semptomlarda ciddi bir azalma temin edebilmesine karĢın hastalığın proliferatif

yapısını değiĢtirememekte ve hiperplastik iĢleyiĢi tam anlamıyla baskılayamamaktadır. Bu

açıdan yaklaĢıldığında BPH tedavisinde etkin olabilecek temel strateji; etkinliğini prostat

hücrelerinde apoptozis mekanizmasını aktifleĢtirerek gösteren yeni nesil ajanların kullanımı

olabilecektir. Bu kapsamda çalıĢmanın amacı, BPH tedavisinde etki mekanizması açısından

özgün ve yenilikçi bir yaklaĢım olabilecek hekzokinaz-II enzim inhibitörü bir ajan olan

Lonidamin‟in lipit-polimer hibrit nano boyutlu ilaç taĢıyıcı sistemlerinin faktöriyel tasarım ile

geliĢtirilmesi, in-vitro özelliklerinin değerlendirilmesi ve sıçan prostatlarında oluĢturulacak

BPH modeli kullanılarak prostata yapılacak direkt enjeksiyonları ile sıçanlar üzerindeki in-

vivo etkinliklerinin tayin edilmesidir. Bu çalıĢmanın sonucunda, geliĢtirilen lonidamin yüklü

hibrit nanopartiküller ile terapötik etkinliğin artırıldığı yeni bir alternatif tedavi Ģeklinin ortaya

çıkabileceği ve BPH tedavisinde önemli bir ilerleme kaydedileceği belirlenmiĢtir.

Bu çalıĢma 114S132 nolu proje numarası ile TÜBĠTAK tarafından desteklemiĢtir.

Anahtar kelimeler: Hibrit nanopartikülleri, lonidamin, BPH, patomorfoloji.

Page 70: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

69

S-3

2-Hidroksimetilbenzimidazol taşıyıcı ligandına sahip yeni dikarboksilatoplatin(II)

komplekslerinin sentezi, in vitro sitotoksik aktiviteleri ve DNA ile etkileşimi

Semra UTKU1*

, Azime Berna ÖZÇELĠK2, ġükran YILMAZ

3, Taibe ARSOY

3, Leyla AÇIK

4,

Ayten Çelebi KESKĠN5, Fatma GÜMÜġ

2

1Mersin Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Kimya Anabilim Dalı, Mersin, Türkiye

2Gazi Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Kimya Anabilim Dalı, Ankara, Türkiye

3ġap Enstitüsü, Hücre ve Virüs Bankası Bölümü, Ankara, Türkiye

4Gazi Üniversitesi, Fen Fakültesi, Biyoloji Bölümü, Ankara, Türkiye

5Kırıkkale Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, Kırıkkale, Türkiye

*[email protected]

Günümüzde birçok kanser türünün tedavisinde en sık kullanılan sisplatinin klinik kullanımını

kısıtlayan iki önemli dezavantajı; doz bağımlı toksik yan etkilerinin görülmesi ve rezistans

geliĢimidir. Bu kısıtlamaların üstesinden gelmek için sisplatin yapısındaki taĢıyıcı amonyak

ligandları ve ayrılabilen klor atomlarının değiĢtirilmesi ile yeni platin kompleksleri

tasarlanmaktadır [1]. Literatür verileri ve daha önceki çalıĢmalarımızın da sonuçlarını

değerlendirerek bu çalıĢmada, 2-hidroksimetilbenzimidazol taĢıyıcı ligandı ve oksalat,

malonat, metilmalonat, etilmalonat, DL-malat ve D-malat ayrılan ligandlarına sahip yeni

platin(II) komplekleri sentezlenmiĢtir. Sentezlenen komplekslerin yapıları elementel analiz,

IR, 1H NMR ve ESI-LC/MS ile aydınlatılmıĢtır. Sentez edilen komplekslerin in vitro

sitotoksik etkileri (ER-) HeLa, (ER+) MCF-7 ve (ER-) MDA-MB 231 hücre hatlarına karĢı

MTT yöntemi ile test edilmiĢtir. Jel elektroforez tekniği kullanılarak bileĢiklerin pBR322

plazmid DNA iplikçiğine bağlanması incelenmiĢ, BamHI ve HindIII kesim enzimleriyle

kesim yapılarak G/G veya A/A bağlanma yöresi belirlenmiĢtir. Sentez edilen komplekslerden

oksalat ligandına sahip kompleks 2 en etkili bileĢik olarak bulunmuĢtur.

Bu çalıĢma, Gazi Üniversitesi Bilimsel AraĢtırma Projeleri Birimi (Proje No: EF 02/2007-24)

tarafından desteklenmiĢtir.

Anahtar kelimeler: Benzimidazol, platin(II) kompleksi, sitotoksik aktivite, jel elektroforez

Kaynaklar:

1. Fanelli M, Formica M, Fusi V, Giorgi L, Micheloni M, Paoli P. Coord Chem Rev 2016; 310: 41-79.

Page 71: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

70

S-4

Piperazin halkası taşıyan benzotiyazol türevlerinin toksikolojik değerlendirilmesi

Muhammed HAMĠTOĞLU1*

, Enise Ece GÜRDAL HAKGÖR2, Sinem HELVACIOĞLU

1,

Mine YARIM YÜKSEL2

1Yeditepe Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Toksikoloji Anabilim dalı, Ġstanbul,

Türkiye

2Yeditepe Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Kimya Anabilim dalı, Ġstanbul,

Türkiye

*[email protected]

Önceki çalıĢmalarda anti-kanser aktiviteye sahip çeĢitli benzotiyazol-piperazin türevlerinin

karakterizasyonu ve sentezi yapılmıĢtır. Bu bileĢikler arasında, 1h ve 1j adlı moleküller

hepatoselüler, meme ve kolon kanser hücresi hatlarına karĢı aktif olduğu bulunmuĢtur [1].

Antikanser ilaçların mutajenik ve genotoksik özellikleri bu ilaçların araĢtırılmasında temel

konuyu oluĢturur. Bu çalıĢmada bu moleküllerin mutajenite ve genotoksisite analizi üzerinde

durulmuĢtur. 1h ve 1j moleküllerinin mutajeniteleri Salmonella TA98 ve TA100 suĢları ile

Ames testi uygulanarak belirlenmiĢtir. 1j bileĢiği TA98 bakteri suĢu üzerinde mutajenik

bulunmuĢtur. Ancak, 1h bileĢiği TA 100 ve TA 98 suĢları ile S9 varlığında ve yokluğunda

mutajenik aktiviteye sahip olmadığı gösterilmiĢtir. 1h‟nin genotoksisitesi insan lenfositleri

üzerinde yapılan kromozomal aberasyon testi ile değerlendirilmiĢ olup genotoksik bir risk

oluĢturmadığı saptanmıĢtır.

Bütün sonuçlar değerlendirildiğinde, 1h‟nin mutajenik aktivitesi iki farklı Salmonella suĢu

üzerinde yapılan değerlendirmede mutajenik olmadığını ve kromozom aberasyon testinde

genotoksik olmadığını göstermiĢtir. Bu nedenle, sonuçları belirtilen molekülün mutajenik ve

genotoksik olmadığı için yeni bir antikanser ilaç olarak umut verici olduğu görülmüĢtür.

Güvenle kullanılabilecek antikanser aktivite sergileyen yeni bir molekülün varlığını

göstermek için yukarıdaki analizlere ek olarak Ames testi tavsiye edilen diğer bakteri

suĢlarıyla ve in vivo deneylerle desteklenmelidir.

Anahtar kelimeler: Benzotiyazol-piperazin türevleri, antikanser ajan, mutajenite deneyi,

genotoksisite, in vitro kromozomal aberasyon deneyi.

Kaynaklar; Gurdal EE, Buclulgan E,Durmaz, Cetin-Atalay R, Yarim M. Anti-Cancer Agents

Med Chem, 2015; 15: 382-389.

Page 72: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

71

S-5

Hastaların dental problemleri için ilaç kullanımı alışkanlıklarının incelenmesi

Neriman Ġpek KIRMIZI1*

, Cenker Z. KOYUNCUOĞLU2, Ahmet AKICI

1

1Marmara Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Tıbbi Farmakoloji Ana Bilim Dalı, Ġstanbul, Türkiye

2Ġstanbul Aydın Üniversitesi, DiĢ Hekimliği Fakültesi, Periodontoloji Ana Bilim Dalı,

Ġstanbul, Türkiye

*[email protected]

Sağlığın diğer alanlarında olduğu gibi diĢ hekimliğinde de ilaçla tedavi sürecinin akılcı ilaç

kullanımı (AĠK) ilkelerine göre yürütülmesi esastır. Hastaların ilaç kullanımı alıĢkanlıkları

AĠK‟te belirleyici bir unsurdur. Türkiye de dâhil dünya genelinde hastaların bu alıĢkanlıkları

konusunda önemli sorunlar bulunmaktadır. Bu çalıĢmada farklı nedenlerle diĢ hekimliği

kliniklerine baĢvuran hastaların ilaç kullanımı alıĢkanlıklarının incelenmesi amaçlandı.

Ġstanbul‟da yapılan bu araĢtırmada biri Sağlık Bakanlığı‟na bağlı ağız ve diĢ sağlığı merkezi

diğeri ise üniversite diĢ hekimliği fakültesi hastanesine baĢvuran toplam 139 hastaya anket

uygulandı. Katılımcıların %64,5‟ini 45 yaĢın altındakiler oluĢmaktaydı. Katılımcıların

%73,1‟i (kadınların %72,9‟u ve erkeklerin %73,5‟i) “daha önce dental problemler nedeniyle

reçeteli olarak aldığı bir ilacı kendi kararıyla tekrar kullandığını” beyan etti. DiĢ hekiminin

reçete ettiği ilacı ne kadar süre kullanacağı sorgulandığında katılımcıların %42,0‟ı “hekim

veya eczacının önerdiği süre boyunca kullanacağını”, %34,5‟i “Ģikâyeti geçene kadar

kullanacağını” beyan etti. Katılımcıların %45,3‟ü “ağız ve diĢ sağlığı ile ilgili reçete edilen

ilacın eczacı tarafından eĢdeğeri önerilmesi” halinde bunu “kabul edeceğini”, %15,4‟ü bunu

“bazen kabul edeceğini”, %35,9‟u ise “kabul etmeyeceğini” belirtti. Hastaların dental

nedenlerle “kendi kendine ilaç kullanma” eğiliminde oldukları ve azımsanmayacak sayıdaki

hastanın eĢdeğer ilaç kullanımına olumsuz yaklaĢtığı anlaĢılmaktadır. Bu sonuçlar, AĠK

konusunda hastaların daha fazla bilinçlendirilmesine ihtiyaç bulunduğunu ortaya

koymaktadır.

Anahtar kelimeler: Akılcı ilaç kullanımı, diĢ hekimliği, anket.

Page 73: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

72

S-6

İnsan kanında, kokainin son kullanma zamanına bağlı lipidomik değişikliklerin

incelenmesi

Serap ġAHĠN-BÖLÜKBAġI1,2.*

, Sumitra PATI2, John J. WAGNER

3, Brian S CUMMINGS

2

1Cumhuriyet Üniversitesi Eczacılık Fakültesi, Temel Eczacılık Bilimleri Bölümü, Biyokimya

Anabilim Dalı, Sivas, Türkiye

2Department of Pharmaceutical and Biomedical Sciences, University of Georgia, Athens,

30602 GA, USA.

3Department of Pharmacology and Physiology, College of Veterinary Medicine, University of

Georgia, Athens, GA 30602, USA

*[email protected]

Kokain bağımlılığı yalnızca ABD‟de 17 milyon olmak üzere tüm dünyada milyonlarca insanı

etkileyen bir sağlık sorunudur. Lipidomik, biyolojik süreçler sırasında değiĢen lipid türlerinin

çeĢitliliğinin belirlenmesi için kullanılan bir yöntemdir.

ÇalıĢmamızda; The National Institute on Drug Abuse (NIDA); 123 kokain kullanan ve 67

kokain kullanmayan olmak üzere, toplam 190 insan kan örneği sağladı. Kan örneklerinden

lipidler Blight-Dyer yöntemi ile ekstrakte edildi. Elde edilen ekstraktların lipid içerikleri, lipid

fosfor ölçümüyle saptandı ve direk-infüzyon ESI-MS analizi ile lipid türlerinin bağıl

bollukları belirlendi. Son olarak; MetaboAnalyst 2.0 ve Lipid Maps kullanılarak örneklerdeki

lipid grupları ve her bir grup içerisinde değiĢiklik gösteren lipid türleri saptandı. Kokaini son

kullanma zamanları farklı olan gruplarla, kokain kullanmayan grup arasında bazı m/z

değerlerine sahip lipid türlerinin önemli oranda değiĢtikleri bulundu.

Bu bilgiler, lipid sentezi ve yıkımı üzerine kokaini son kullanma zamanının olası etkilerini

göstermektedir ki bundan; insanlardaki kokaini son kullanma zamanı bağlantılı yanıt ve

bağımlılık davranıĢlarının lipid türleri ile iliĢkilendirilmesinde yararlanılabilinir.

Bu çalıĢma‟‟Drug Abuse examining changes in the blood lipidome in patients abusing

cocaine and other drugs abuse‟‟ isimli proje ile; National Institute on Drug Abuse (NIDA) ve

National Institutes of Health (NIH), (NBIB EB015100-01 BSC, ABD) tarafından

desteklenmektedir.

Anahtar kelimeler: Lipidomiks, ESI-MS, kokain, lipid maps.

Page 74: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

73

S-7

Türkiye‟de üretilen nar şaraplarında bulunan temel fenolik bileşiklerin HPLC-DAD

yöntemi ile tayini

Çağlar DEMĠRBAĞ*, Güler YALÇIN

Marmara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi, Analitik Kimya Anabilim Dalı, Ġstanbul, Türkiye

*[email protected]

Narın (Punica granatum L.) zengin antioksidan içeriği, kanser, diyabet ve kardiyovasküler

sistem rahatsızlıkları gibi hastalıkları iyileĢtirme potansiyeli nedeni ile meyvenin ve

meyveden üretilen ürünlerin son yıllarda tüketimi oldukça artmıĢtır [1]. Nar ve ürünlerinin

antioksidan etkisi ve tedavi edici özelliği içerdikleri fenolik bileĢenlerden kaynaklanmaktadır.

Fenolik bileĢenlerin doğru bir Ģekilde tayini bu ürünlerin besin değerinin belirlenmesinde çok

önemli bir etkendir [2].

Bu çalıĢmada Türkiye‟de üretilen nar Ģaraplarında bulunan dokuz farklı fenolik bileĢiğin

(gallik asit, ellajik asit, punikalajin A ve B, klorojenik asit, ferrulik asit, kafeik asit,

kuvarsetin, rutin) yanyana tayini için bir ters faz HPLC-DAD yöntemi geliĢtirilerek valide

edilmiĢtir. Fenolik bileĢiklerin ayrılması Kinetex RPC18 kolonda (4 µm partikül büyüklüğü,

3.9x250) o-fosforik asit/ KH2PO4 (0.025 M, pH = 2.5) tampon çözeltisi ve asetonitril hareketli

faz sistemi kullanılarak, 30 °C sıcaklıkta ve 0.5 mL dak-1

akıĢ hızında dereceli elusyon ile 16

dakikalık elusion süresinde sağlanmıĢtır. Kafeik asit, klorojenik asit ve ferrulik asit 328 nm,

ellajik asit ve rutin 254 nm, kuersetin 258 nm, gallik asit 272 nm ve punikalajin A ve B 262

nm dalga boyunda detekte edilmiĢlerdir. Gün içi ve günler arası enjeksiyon alanlarının

değiĢebilirliği sırası ile % 0.3-2.5 ve % 0.3-2.3 aralıklarında, üç farklı konsantrasyonda

yapılan geri kazanım çalıĢmasının releatif standart sapması ise % 91.0-108.7 aralığında tespit

edilmiĢtir.

Valide edilmiĢ bu yöntem üç farklı marka nar Ģarabında bulunan dokuz adet fenolik bileĢiğin

yanyana belirlenmesi ve kantitatif olarak tayininde baĢarıyla kullanılmıĢtır ve nar meyvesi ile

diğer nar ürünlerinin fenolik bileĢen profilinin tayini içinde kolaylıkla uygulanabilir.

Anahtar kelimeler: HPLC, fenolik bileĢik, antioksidan, nar.

Page 75: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

74

Kaynaklar

1. Stover E, Mercure EW. Hortscience 2007; 42(5): 1088-1092.

2. Bhowmik D, Gopinath H, Kumar BP, Duraivel S, Aravind G, Kumar KS. J Pharmacogn

Phytochem 2013; 1(5): 28-35.

Page 76: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

75

S-8

Efedrinin poli (Nil mavisi) ile modifiye edilmiş camsı karbon elektrot ile voltametrik

analizi, farmasötik dozaj formundan tayini

Fatma AĞIN*, Gökçe Öztürk, Dilek KUL

Karadeniz Teknik Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Temel Eczacılık Bilimleri Bölümü,

Trabzon, Türkiye

*[email protected]

Bu çalıĢmada camsı karbon elektrot poli(Nil mavisi) ile modifiye edilmiĢtir ve efedrinin

diferansiyel puls voltametrisi ile oksidasyon yönündeki analizinde kullanılmıĢtır.

Camsı karbon elektrotun modifikasyonu, Nil mavisi monomerinin 0.1 M, pH 6.0 fosfat

tampon ortamında dönüĢümlü voltametri ile elektrokimyasal polimerizasyonuyla

gerçekleĢtirilmiĢtir. Efedrinin elektrokimyasal analizi dönüĢümlü ve diferansiyal puls

voltametri yöntemleri ile poli(Nil mavisi) modifiye camsı karbon elektrot kullanılarak pH 5.0-

9.0 arasında yapılmıĢtır. DönüĢümlü voltametride efedrinin oksidasyon pikinin tersinmez ve

difüzyon kontrollü davranıĢ gösterdiği belirlenmiĢtir. Efedrinin kantitatif analizi için çalıĢma

ortamı olarak en iyi pik Ģekli ve pik akımının elde edildiği 0.04 M pH 9.0 Britton-Robinson

tampon ortamı seçilmiĢtir. Diferansiyel puls voltametri ile konsantrasyona karĢı akım

grafiğinden 0.6-10 µM arasında doğrusal çalıĢma aralığı elde edilmiĢtir. Yakalama alt sınırı

3.2×10-3

µM ve tayin alt sınırı 9.6×10-3

µM olarak belirlenmiĢtir. Basit, seçici, hassas ve

tamamen valide edilmiĢ diferansiyel puls voltametrisi efedrinin farmasötik dozaj formundan

analizine baĢarılı bir Ģekilde uygulanmıĢ ve farmasötik dozaj formunda bulunan baĢka

maddelerle herhangi bir giriĢimi olmadığı geri kazanım çalıĢması ile belirlenmiĢtir.

Anahtar kelimeler: Camsı karbon elektrot, efedrin, modifiye elektrot, Nil mavisi, voltametri.

Page 77: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

76

S-9

Yara iyileşmesinde bal

Halil AKSOY

Marmara Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Biyokimya Anabilim Dalı, Ġstanbul, Türkiye

[email protected]

Bal; bileĢiminde çeĢitli vitaminler, mineraller, organik asitler ve enzimler bulunduran

sindirimi kolay, besleyici ve pek çok hastalığa karĢı koruyucu ve tedavi edici özellik gösteren

fonksiyonel bir gıdadır. Balın bileĢimi, arının nektarını aldığı çiçeklerin türüne, iklim

koĢullarına, arının cinsi ve yaĢına bağlı olarak değiĢmektedir. Bal, bilinen en eski ilaçlardan

biri olup kullanımı 5000 yıl önceye dayanmaktadır. Enfeksiyonların çabuk temizlenmesini,

yaralardan ölü dokuların ve yabancı maddelerin çabuk uzaklaĢtırılmasını, inflamasyonun

hızlı baskılanmasını, yara ve yara izinin hızlı azalmasını, yeni damar oluĢumunu, doku

granülasyonunu ve epitel geliĢmesinin uyarılmasını sağlamaktadır. Balın antioksidan özelliği,

yapısında bulunan askorbik asit, tokoferoller ve karotenlerden kaynaklanmaktadır. Farklı

orijinlerden birçok balın ayrıca radikal temizleme aktivitesine sahip olduğu da literatürde yer

almaktadır. Yaraların temizlenmesinde önemli bir yeri olan H2O2 ve glikonik asit (balda

bulunan baĢlıca asit), balda tabiî olarak bulunan glikoz oksidaz tarafından üretilir. H2O2'nin

düĢük seviyelerde bulunması, yeni damar oluĢumunu ve bağ dokusunun çoğalmasını uyarır.

Bal antiinflamatuvar etkisi nedeniyle inflamasyondan doğan serbest radikallerin sebep olduğu

zararı azaltmakta ve nekrozun daha da ilerlemesini önlemektedir. Balın, yaraların hızlı

iyileĢmesini sağlaması H2O2 üretimi yoluyla olmaktadır. H2O2, fibroblastların

proliferasyonunu uyaran en önemli moleküllerden biridir. Balın kolay uygulanabilir olması ve

ilâç tedavisine göre maliyetinin düĢük olması onun yara tedavisinde kullanılmasını cazip hâle

getirmektedir [1].

Anahtar kelimeler: Yara iyileĢmesi, bal, antioksidan.

Kaynaklar

1. Ball David W. J Chem Educ 2007; 84: 1643-46.

Page 78: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

77

S-10

Kanser prokoagulanları: Meme kanseri gelişiminde tümer büyüme ve anjiyogenezine

etkileri

ġermin TETĠK1*

, Samet ERGÜN2, Sadık ġAHĠN

3, Nusret ERDOĞAN

4

1Marmara Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Biyokimya Anabilim dalı, Ġstanbul, Türkiye

2Bezmi Alem Üniversitesi, Ġstanbul, Türkiye

3Istanbul Medeniyet Üniversitesi, Göztepe Eğitim ve AraĢtırma Hastanesi, Obstetrik ve

Jinekoloji Bölümü, Ġstanbul, Türkiye

4Marmara Universitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Patoloji Bölümü, Ġstanbul, Türkiye

*[email protected]

Koagulasyonda ve fibrinolizde yer alan hemostatik elementler, meme kanseri geliĢiminin ilk

aĢamasından metastatik duruma kadar destekleyicileri olarak bilinmektedir. Koagulasyon

aktivasyonunun malignant transformasyon, metastaz ve tümör anjiyogenezinin önemli bir

regülatörü olduğu bilinmektedir. Bu çalıĢma, kadınlardaki meme kanserinin

histolojik/çekirdek aĢamaları ile kanser prokoagulanları arasındaki iliĢkiyi incelemeyi

amaçlamaktadır. 24 sağlıklı gönüllü ve 30 kanser hastasının plazma örneklerinden

prokoagulan faktörleri ve düzenleyici proteinleri elde etmek için ELISA yöntemi kullanıldı.

Prokoagulan faktörler olan Doku faktörü (TF), proteaz aktifleĢmiĢ reseptör-2 (PAR-2),

kemokin olarak interlökin-8 (IL-8) ve düzenleyici proteinler olan Fxa ve Fxa-PAR-2

kompleksleri kanser geliĢiminde prokoagulanların potansiyel rolü açısından araĢtırıldı.

Histolojik/çekirdek çalıĢmalarında, dokular parafin sabitlemesi için alt gruplara ayrıldı ve

sabitlendirildi. Ve -80°Cde daha sonraki immünohistolojik değerlendirmeler için saklandı.

Kanser prokoagulanları olanTF, IL-8, FXa, FXa-PAR-2 and PAR-2 ve meme kanserinin

histolojik/çekirdek aĢaması arasında güçlü bir iliĢki bulundu. TF seviyeleri meme kanseri

prognozu ile artıĢ gösterdiği (p<0.001), FXa, PAR-2 ve FXa-PAR2 kompleks seviyelerinin

her ikisi de anlamlı bir Ģekilde yükseldiği bulundu (p<0.001). Kemokin IL-8 seviyeleri kanser

prognozunun Ģiddetine bağlı olarak anlamlı bir Ģekilde artıĢ gösterdi (p<0.001). Tüm

biyomarkerların aktivasyonu tümör anjiyogenezi, primer tümer büyümesi ve tümör

destekleyici moleküllerin üretimi ile iliĢkili bulundu.

Bu çalıĢma, Marmara Üniversitesi Bilimsel AraĢtırma Projeleri Birimi (Proje No: SAG-B-

200611-0191) tarafından desteklenmiĢtir.

Anahtar kelimeler: Meme kanseri, kanser prokoagulanları, biyomarker.

Page 79: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

78

S-11

Psikiyatri tedavilerinde farmakogenomik uygulamalar

Korkut ULUCAN1,2

1Marmara Üniversitesi, DiĢ Hekimliği Fakültesi, Tıbbi Biyoloji ve Genetik, Ġstanbul, Türkiye.

2Üsküdar Üniversitesi, Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi, Moleküler Biyoloji,

Ġstanbul, Türkiye.

[email protected]

Ġnsan Genom Prijesinin tamamlanması ile bireysel tıp ve kusursuz tedavi, sağlık alanında en

ümit verici geliĢmelerden biri haline gelmiĢtir. Bu disiplinin geliĢmesinde farklı bilim

dallarının multi- disipliner yaklaĢımı ve geliĢen teknolojik yaklaĢımların adaptasyonu oldukça

önemlidir. Bu açıdan bakıldığında, farmakogenomik, genetik yapının uygulanan tedaviye

nasıl etki ettiğinin belirlenmesini ve klasik tedavi ile kombine olarak tedavi etkisini artırmayı

amaçlar. Günümüzde psikiyatri tedavisinde, en çok uygulanan yaklaĢımların baĢında birçok

tedavide olduğu gibi deneme- yanılma yaklaĢımıdır. Ve birçok hasta, uygulanana tedaviden

beklenen yararı görmedği gibi birçok durumda ilaç yan etkilerinden etkilenmektedirler. Bu

aĢamada farmakogenomik, tedavide bireyselleĢme çağını da baĢlatmaktadır. Tedavinin

baĢarısının yanı sıra tedavi gider ve süresinin azalması, ancak uygun tedavi protokollerinin

uygulanması ile sağlanabilecektir. Ancak günümüzde uygulanan anamnez ve hastadan bilgi

edinme yaklaĢımı, maalesef istenen etkiyi göstermemiĢ, genetik yaklaĢımın ise bu sorunu

çözmede bir umut ıĢığı olarak görülmesine neden olmuĢtur.

Sitokrom P450(CYP) antidepresanları da içine alan birçok ilacın metabolizasyonunu sağlayan

basilica enzim sistemidir. Ġnsanlarda en fazla antidepresan metabolizatörü CYP1A, CYP2C9,

CYP2C19, CYP2D6, CYP2E1 ve CYP3A gen aileleridir. Bu genlerde ki genetik

varyasyonların saptanması (Tek Nükleotid Polimorfizmleri, SNPs) antideprasan tedavisinin

daha etkin olmasını sağlamaktadır. Bu varyasyonlara göre bireyler bu ilaç tedavilerinde Ultra

metabolizatör (UM), Hızlı metabolizatör (RM), normal metabolizatör (NM) ve zayıf

metabolizatör (PM) olarak sınıflanmakta, bu genetik yapıya göre de farklı ilaç doz

ayarlamaları gerçekleĢtirilmektedir. Bu bilgiye dayanarak uygulanan tedaviler ise en aznıdan

ilaç yan etkilerinin minimize edilmesi ve tedavi süresinin kısalması bakımından oldukça

önemlidir.

Anahtar kelimeler: Farmakogenetik, sitokrom, antidepresan, CYP2D6, CYP2C9.

Page 80: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

79

S-12

Diyabetik hastalarda antidepresan ilaç seçimine ışık tutacak bazı pre-klinik bulgular

Özgür Devrim CAN

Anadolu Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmakoloji Anabilim Dalı, EskiĢehir, Türkiye

[email protected]

Nöropati, Diabetes mellitus‟ un en ciddi komplikasyonlarından biridir. Diyabetik nöropatinin

progresyonunu yavaĢlatan en etkili yöntem sıkı bir glisemik kontrol olmakla birlikte;

semptomatik tedavi için çeĢitli antidepresanlardan, antikonvülzanlardan ve tramadol gibi bazı

ilaçlardan yararlanılmaktadır. Ancak, hem duygu-durum bozukluklarının, hem de nöropatik

ağrının tedavisi için sıklıkla reçete edilen antidepresanların diyabetik hastalarda glisemik

kontrolü etkileyebildiği fark edilmiĢtir. Dolayısıyla, diyabetik popülasyonda etkin ve güvenli

antidepresan seçimi, klinik açıdan önem kazanan bir konudur. Bu düĢünceden hareketle, bu

çalıĢmada, araĢtırma grubumuzun bazı antidepresan ilaçların “kronik hiperglisemi” ve

“nöropatik ağrı” üzerine etkilerine iliĢkin bulguları karĢılaĢtırmalı olarak sunulmuĢtur.

Mianserin (30 ve 45 mg/kg), agomelatin (40 ve 80 mg/kg) ve essitalopram (20 ve 40 mg/kg)

adlı antidepresanların subakut uygulamalarının kronik hiperglisemi ve nöropatik ağrı üzerine

etkileri, streptozotosin ile diyabet oluĢturulmuĢ sıçanlar kullanılarak araĢtırılmıĢtır. Mianserin

uygulandığı iki dozda da antihiperglisemik etki göstermiĢ ve diyabet ile indüklenen metabolik

bozuklukları da anlamlı biçimde düzeltmiĢtir. Ancak, agomelatin ve essitalopram

hiperglisemi üzerine etkisiz bulunmuĢtur. Mianserin ve agomelatin uygulamaları, tüm

dozlarda, diyabete bağlı hiperaljeziyi ve allodiniyi etkin biçimde düzeltmiĢtir. Takip eden

mekanizma çalıĢmaları, bu ilaçların nöropatik ağrı üzerine terapötik etkinliklerine

katekolaminerjik sistemin aracılık ettiğine iĢaret etmiĢtir. Essitalopram nöropatik ağrı tedavisi

açısından da etkisiz bulunmuĢtur.

Elde ettiğimiz deneysel bulgular, essitalopram‟ın diyabetik nöropati tedavisi için iyi bir

seçenek olmayabileceğine iĢaret etmiĢtir. Mianserin ise pregabalin ile kıyaslanabilir ölçüde

anti-hiperaljezik ve anti-allodinik etki göstermiĢ olmakla birlikte; bu ilaç reçete edilirken kan

glukozu üzerine olası yan etkiler açısından dikkatli olmak gerekir. Agomelatin ise hem

glisemi üzerine etkisiz olması, hem de nöropatik ağrı parametreleri üzerine güçlü terapötik

etkisi nedeni ile diyabetik hastalar için iyi bir seçenek gibi görünmektedir.

Anahtar kelimeler: Agomelatin, diyabet, essitalopram, mianserin, nöropatik ağrı.

Page 81: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

80

S-13

Yeni Piperidin/Piperazin türevlerinin sentezleri ve antikolinesteraz etkilerinin

araştırılması

Yusuf ÖZKAY1,2

1Anadolu Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Kimya Anabilim Dalı, EskiĢehir,

Türkiye

2Anadolu Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Doping ve Narkotik Maddeler Analiz

Laboratuvarı, EskiĢehir, Türkiye

[email protected]

Alzheimer hastalığı (AH), uzayan yaĢam ömrü sonucu gün geçtikçe görülme olasılığı artan

nörodejeneratif bir hastalıktır. Hastaların biliĢsel, duyusal ve davranıĢsal durumlarında

bozulmalara neden olmakta ve yaĢam kalitesini oldukça düĢürmektedir. Dünya genelinde

hasta popülasyonunun yıllar geçtikçe artması, radikal bir tedavisinin henüz olmaması, güncel

tedavilerin çok uzun sürmesi ve bakım maliyetinin yüksekliği gibi sebepler bu hastalığın

önemini artırmaktadır. Bu alanda yapılan yeni ilaç geliĢtirme çalıĢmaları büyük bir hızla

devam etmektedir.

AH tedavisinde asetilkolinesteraz (AChE) enzim inhibitörleri en çok tercih edilen ilaçlardır.

GeçmiĢ çalıĢmalarda yapısında piperidin ve piperazin halka sistemlerini içeren birçok

antikolinesteraz bileĢik bildirilmiĢtir. Bu nedenle bu çalıĢmada piperidin ve piperazin yapısı

taĢıyan yeni bir seri bileĢik sentezlenmiĢtir. Elde edilen bileĢiklerin yapıları IR, 1H ve

13C

NMR, Kütle spektroskopik yöntemleri ve elemental analiz bulguları ile aydınlatılmıĢtır.

Elde edilen bileĢiklerin kolinesteraz enzimleri üzerindeki inhibitör etkileri araĢtırılmıĢtır.

Sentezlenen bileĢiklerin hiçbiri butirilkolinesteraz (BChE) enzimi üzerinde önemli bir aktivite

göstermemiĢtir. Öte yandan seri içeresindeki bazı bileĢiklerin AChE enzimi üzerinde kayda

değer inhibitör etki gösterdikleri belirlenmiĢtir. Enzim inhibisyon çalıĢmalarının yanı sıra

yüksek inhibitör aktivite gösteren bileĢiklerin enzim kinetik çalıĢmaları incelenerek substrat-

enzim iliĢkilerine etkileri araĢtırılmıĢtır. Ayrıca seçilen bileĢiklerin toksisitelerini belirlemek

amacıyla sitotoksisite testleri de gerçekleĢtirilmiĢtir. Sitotoksisite çalıĢmaları sonucunda

bileĢiklerin toksik olmadıkları görülmüĢtür.

Page 82: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

81

AChE enzim aktif yöreleri, moleküler modelleme çalıĢmaları ile yapı olarak aydınlatılmıĢtır.

Enzim inhibisyonu gösteren bileĢikler için docking çalıĢmaları yapılarak enzim aktif bölgesi

ile bağlanma noktaları belirlenmiĢtir. Moleküler modelleme çalıĢmaları, AChE enzimi aktif

yöreleri ile sentez bileĢiklerinin güçlü etkileĢim içinde olduğunu ortaya koymuĢtur.

Anahtar kelimeler: Alzheimer hastalığı, piperidin, piperazin, antikolinestraz.

Page 83: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

82

S-14

İnfluenza virüs A/H3N2‟ye etkili yeni moleküller: İndol-spirotiyazolidinon türevleri

Gökçe CĠHAN ÜSTÜNDAĞ

Ġstanbul Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Kimya Anabilim Dalı, Beyazıt,

Ġstanbul, Türkiye

[email protected]

Ġnfluenza (grip), influenza A, B ve C virüslerinin neden olduğu, çok eski zamanlardan beri

bilinen bulaĢıcı bir solunum sistemi hastalığıdır. Ġnfluenza virüslerinin hızla mutasyona

uğrayıp var olan ilaçlara karĢı direnç geliĢtirmesi ve her yıl gözlenen yaygın salgınlar, yeni

moleküler hedefler belirlenmesine ve bu hedeflere yönelik yeni ajanlar geliĢtirilmesine

yönelik çalıĢmaları daha önemli hale getirmektedir. Önceki yıllarda laboratuvarımızda yapılan

bir seri çalıĢma, spirotiyazolidinon yapısını taĢıyan yeni moleküllerin influenza virüs

A/H3N2‟ye karĢı etkinlik gösterdiğini ortaya çıkarmıĢtır. AraĢtırmalar, bileĢiklerin virüsün

yüzey proteini olan hemaglutinin (HA) ile etkileĢerek, HA-aracılıklı membran füzyonunu ve

sonuç olarak virüsün konakçı hücreye giriĢini engellemek suretiyle etkinlik gösterdiklerini

ortaya koymuĢtur [1,2]. Bu çalıĢma kapsamında spirotiyazolidinon yapısı, birçok doğal ve

sentetik bileĢiğin yapısında yer alan indol çekirdeği ile birleĢtirilmiĢ; elde edilen bileĢiklerin

influenza virüslerine karĢı aktivitesi incelenmiĢtir. ÇeĢitli biyolojik aktivite çalıĢmaları

neticesinde, aĢağıda formülü verilen yapıdaki yeni moleküllerin influenza virüs A/H3N2‟ye

karĢı nanomolar düzeyde etkinlik gösterdiği saptanmıĢtır. Yapı-aktivite çalıĢmaları, bilhassa

indol halkasının 3- konumundaki grubun ve spirotiyazolidinon halkasının 2- konumundaki

grubun aktivite üzerinde ciddi değiĢiklere neden olduğunu ortaya koymaktadır.

NH

C

CH3

O

NH NS

O

Cl

R

CH3

R1

R: H, CH3, C

2H

5

R1: H, CH

3

Bu çalıĢma, Ġstanbul Üniversitesi Bilimsel AraĢtırma Projeleri Birimi (Proje No: T-20876)

tarafından desteklenmiĢtir.

Anahtar kelimeler: Ġndol, spirotiyazolidinon, antiviral aktivite, influenza.

Page 84: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

83

Kaynaklar

1. Vanderlinden E, GöktaĢ F, Cesur Z, Froeyen M, Reed ML, Russell CJ, Cesur N, Naesens

L. J Vir 2010; 84: 4277-4288.

2. GöktaĢ F, Vanderlinden E, Naesens L, Cesur N, Cesur Z. Bioorg Med Chem 2012; 20:

7155-7159.

Page 85: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

84

S-15

Edirne mis meyve sabunu formülasyonları ve bunların üretim yöntemi

GülĢah GEDĠK

Trakya Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmasötik Teknoloji Anabilim Dalı, Edirne, Türkiye

[email protected]

Mis sabunlarının yüzlerce yıllık bir geçmiĢi vardır. Osmanlı döneminde mis sabunu üretimi,

bir sanayi kolu olan „sabunculuk‟ la baĢlamıĢtır. Meyve sabunculuğu, 19. Yüzyılın baslarında

Edirne‟de saygın popüler mesleklerden biriydi. 19. Yüzyılın son çeyreğinde ve 20. Yüzyılın

baslarında Bedesten ve Arasta Çarsılarında meyve sabunları satan dükkanların sayısının

kırkın üzerinde olması, Edirne‟de “Sabunî” adlı bir mahallenin bulunması, sabunculuğun bu

Ģehir için en önemli gelir kaynaklarından biri olduğunun en önemli göstergeleridir. Eskiden

temizlik malzemesi simdi ise sadece süs aracı olarak kullanılan meyve sabunları, geçmiĢte

bildiğimiz beyaz sabunların eritilmesinden elde edilmekteydi. Üretim aĢamasında mis

sabunlarını diğer sabunlardan ayıran özellik, tamamen elde sekil verilmesidir [1].

Tekniğin bilinen durumuna dahil mis sabunlarında, hem kullanılan boyaların hem de elde

ediliĢ yönteminin doğal ve modern teknikler olmadığı görülmektedir. Mevcut mis

sabunlarında kumaĢ veya gıda boyaları yoğun halde kullanılmaktadır. Bu yüzden de mis

sabunu sabun olarak değil de sadece dekoratif ve hoĢ koku vermek amacıyla

kullanılmaktadırlar. KumaĢ boyalarının küçük bir yüzeyde yoğun olarak kullanılması cilt

yüzeyini tahriĢ etmektedir. Ayrıca mevcut mis sabunları, dekoratif amaçlı kullanımında uzun

süreli solumada burun mukozasına zarar vermektedir.

ÇalıĢma Edirne mis meyve sabunlarının doğal ve sağlıklı olması amacıyla yeniden formüle

edilmesine iliĢkin bir yöntem ve bu formülasyonlarla ilgilidir. ÇalıĢmada meyve ekstreleri

elde edildikten sonra kuru toz haline getirilip boya veya koku katılmadan soğuk proses ile

üretilip kalıplara dökülerek sabunların kurutulması sağlanır. 2015/13464 numarasıyla Türk

Patent Enstitüsü‟ne baĢvuru yapılmıĢtır.

Anahtar kelimeler: Mis sabunu, meyve sabunu, sabunculuk.

Kaynaklar

1. Kılıç, A. Mis kokulu meyve sabunları, EDSĠAD Dergisi, 2000; 2(5): 29-30.

Page 86: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

85

POSTER BİLDİRİLER

Page 87: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

86

P-1

İlaç üretiminde 3D yazıcı teknolojisinin kullanımı

Evren ALĞIN YAPAR1, Evren HOMAN GÖKÇE

2*, Özgen ÖZER

2

1T.C. Sağlık Bakanlığı, Türkiye Ġlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu, Çankaya, Ankara, Türkiye

2 Ege Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Teknoloji Anabilim Dalı, Bornova, Ġzmir,

Türkiye

*[email protected]

Hastaların farklı moleküler biyolojik özellikleri ve hastalıkları, baĢta kanser olmak üzere

çeĢitli hastalıkların tedavisinde kiĢiye özel tasarlanmıĢ ilaç Ģekillerinin baĢarıya ulaĢmadaki

önemini göstermektedir. AlıĢılagelmiĢ klinik çalıĢmaların merkezinde ilaç ve hastalar için

ortak yaklaĢımlar yer alırken, özellikle kanser tedavisinde hastayı ve hastaya özgü tedaviyi

merkeze alan yaklaĢıma ihtiyaç duyulmaktadır. Hastanın ihtiyaçlarına göre özelleĢtirilmiĢ ilaç

kavramında günümüzde gelinen nokta, üç boyutlu (3D) baskı ile üretim yani 3D yazıcı

teknolojisinin kullanımıdır. Bu teknoloji ilaçların; dozu, boyutu, görünüm ve salım

özelliklerinin bireysel ihtiyaca göre tasarlanarak daha güvenli ve etkili dozaj Ģekilleri halinde

hazırlanmalarına imkân vermektedir. 3D yazıcı ile üretilen levetirasetam etkin maddesi içeren

epilepsi preparatı Spritam® Ağustos 2015`te Amerikan Gıda ve Ġlaç Ajansı`ndan onay alan

ilk 3D baskı ile üretilen ilaç olmuĢtur. 3D yazıcı ile hazırlanan bu tabletler, konvansiyonel

tabletlere göre sıvı ile temasta çok daha hızlı çözünen, yüksek doz içeriklerinde dahi kolayca

yutulabilen ve doz kesinliği yüksek, dozaj Ģekilleridir. 3D baskı ile dozaj Ģekli üretiminin

diğer avantajları arasında; piramit Ģekilli tablet üretimine dolasıyla etkin maddeyi silindir

Ģekillilerden daha hızlı salıma olanak verebilmesi, mikrogram seviyesine inebilen doz

ayarlaması ve maliyet etkin üretime yer verilebilir [1-3]. Bu çalıĢmada, 3D baskı teknolojisi

ve ilaç üretimine adaptasyonunda günümüzde gelinen aĢamalar ve ileriye dönük beklentiler

verilecektir.

Anahtar kelimeler: 3D yazıcı, kiĢiye özel tedavi, modifiye dozaj Ģekli, tablet üretimi.

Kaynaklar

1. Sastry SV, Nyshadham JR, Fix JA. Pharm Sci Technolo Today, 2000; 3(4): 138-145.

2. Ursan ID, Chiu L, Pierce A. J Am Pharm Assoc, 2013; 53(2): 136-144.

3. Kurzrock R, Stewart DJ. Oncotarget, 2015; Dec 29: 1-4.

Page 88: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

87

P-2

Deniz kaynaklı terapötiklerin geliştirilmesinde kritik faktörler

Evren ALĞIN YAPAR1, Sakine TUNCAY TANRIVERDĠ

2*, Evren HOMAN GÖKÇE

2

1T.C. Sağlık Bakanlığı, Türkiye Ġlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu, Çankaya, Ankara, Türkiye

2Ege Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Teknoloji Anabilim Dalı, Bornova, Ġzmir,

Türkiye

*[email protected]

Binlerce biyoaktif bileĢik ve ikincil metabolitleri deniz omurgasızları veya organizmalarından

elde edilebilmekte ve etkin madde adayları olabilmeleri konusunda araĢtırmalar devam

etmektedir. Bu biyoaktif bileĢikler ve ikincil metabolitlerinin, antibiyotik, antiparaziter,

antiviral, anti-enflamatuvar, antifibrotik ve anti-kanser etkileri olduğu, bazılarının ise

fizyolojik yolaklar üzerinde kritik enzimlerin aktivatörü/inhibitörü, taĢıyıcı moleküllerin

kompetitörü gibi etkileri olduğu tespit edilmiĢtir [1-3]. Bunlardan bir kısmının terapötik

etkilerine yönelik klinik araĢtırmaları devam ederken, bir kısmı onaylanmıĢ ve bazıları da

pazara sunulmuĢtur [3]. Anti-kanser aktivitede, apoptozis ve büyümeyi durdurma

mekanizmalarının etkili olduğu klinik olarak onaylanmıĢ olan Cytosar-U (sitarabin), Yondelis

(trabektedin), Halaven (eribulin mesilat) pazarda yer almaktadır [2]. Deniz bakterileri,

mikropları veya alglerinden elde edilen bileĢikler arasında anti-enflamatuvar etkili;

psödopterosinler, topsentinler, sitonemin ve manoalid yer alırken, antibiyotik olarak marinon,

gutingimisin, sitotoksik olarak apratoksinler, kriptofisin-1 örnek verilebilmektedir [4]. Bu

çalıĢmada; deniz kaynaklı terapötiklerin geliĢtirmesinde kritik faktörler arasında yer alan;

sürdürülebilir tedarik, formülasyon geliĢtirme, analitik yöntem, klinik faktörler

(farmakodinamik, farmakokinetik, ADME), farmakogenetik, terapötik indeks ve toksisite [5-

6] hakkında bilgi verilecektir.

Anahtar kelimeler: Deniz kaynaklı terapötikler, sürdürülerbilir tedarik, anti-kanser.

Kaynaklar

1. Haefner B. Drug Discov Today, 2003; 8: 536-544.

2. Indumathy S, Dass CR. J Pharm Pharmacol. 2013; 65(9): 1280-301.

3. Suleria HA, Osborne S, Masci P, Gobe G. Mar Drugs, 2015;13(10): 6336-51.

4. Sithranga BN, Kathiresan K. Journal of Oncology, 2010, Article ID 214186.

5. Gokce G, Haznedaroglu MZ. J Ethnopharmacol, 2008;4;115(1):122-30.

6. Jimeno J, Faircloth G, Sousa-Faro JF, Scheuer P, Rinehart K. Mar. Drugs, 2004; 2: 14-29.

Page 89: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

88

P-3

Dermatolojik preparatlarda nanoteknolojik yaklaşımlar

Evren ALĞIN YAPAR1, Sakine TUNCAY TANRIVERDĠ

2*, Evren HOMAN GÖKÇE

2,

Özgen ÖZER2

1T.C. Sağlık Bakanlığı, Türkiye Ġlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu, Çankaya, Ankara, Türkiye

2Ege Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Teknoloji Anabilim Dalı, Bornova, Ġzmir,

Türkiye

*[email protected]

Nanoteknolojinin dermatolojik preparatlarda kullanım alanları arasında; foto-korunma [katı

lipit nanopartiküller (KLN), TiO2, ZnO nanopartiküllerin kullanımı], bariyer oluĢturma

(nanopartikül, fulleren kullanımı), antisepsi (antibakteriyel formülasyonlarda veya yara

örtülerinde klorheksidin vb. yüklü nanopartiküller, Ag kullanımı), lazer ablasyon ve fototerapi

(Au, FeO nanopartiküllerinin kullanımı), saç ve saçlı deride tedavi (çeĢitli alopesilerin

tedavisinde aktif maddelerin saç foliküllerine hedefleme ve depolanması amacıyla; polimerik

nanopartiküller, KLN kullanımı), akne, rozase vb. tedavisi (yağ bezlerine hedeflemede;

polimerik nanopartiküller, KLN kullanımı), antienflamatuvar veya antifungal tedavilerde

[lokal etki, epidermise hedefleme amacıyla; etkin madde (em) yüklü nanopartiküllerin

kullanımı], çeĢitli endikasyonların tedavisi (transdermal ilaç veriliĢi amacıyla; em polimerik

nanopartiküller, nanoyapılı lipit taĢıyıcıların kullanımı), enfeksiyöz hastalıklara yönelik

transkütan aĢılama (deri hücreleri, Ģaç folikülleri vd. aĢı hedefleme amacıyla; nanoboyutlu

immün stimülan kompleksler, parçalanmayan partiküller-lateks/silika/Au, biyobozunur

polimerik partiküllerin kullanımı), gen tedavisi (özellikle saç foliküllerine hedefleme

amacıyla; nanopartiküllerin kullanımı) ve nanodiagnostik (diagnostik uygulama amacıyla;

Au, kuantum noktaları, süper paramanyetik nanopartiküllerin kullanımı) yer almaktadır [1-4].

Bu çalıĢmada, nano boyutlu yapıların dermatoloji alanında kullanımlarına yer verilecektir.

Anahtar kelimeler: Nanoteknoloji, nanomateryal, dermatoloji, katı lipit nanopartikül.

Kaynaklar

1. Gokce EH, Korkmaz E, Tuncay-Tanrıverdi S, Dellera E, Sandri G, Bonferoni MC, Ozer

O. In J Nanomedicine, 2012; 7: 5109-5117.

2. Alğın Yapar E, Ġnal Ö. J. Fac. Pharm. Istanbul, 2012; 42(1): 71-98.

3. Senyigit T, Ozer O. Challenges and New Formulation Opportunities, InTech, 2012.

Page 90: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

89

4. Nasir A, Friedman A, Wang S. Nanotecnology in Dermatology, Springer, USA, 2013.

Page 91: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

90

P-4

Sağlık ve kozmetik alanında yenilik: 3D yazıcı teknolojisinin kullanımı

Evren ALĞIN YAPAR1, Evren HOMAN GÖKÇE

2*

1T.C. Sağlık Bakanlığı, Türkiye Ġlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu, Çankaya, Ankara, Türkiye

2 Ege Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Teknoloji Anabilim Dalı, Bornova, Ġzmir,

Türkiye

*[email protected]

Sağlık ve kozmetik alanında günümüzde özellikle bireysel ihtiyaç ve tercihlerin karĢılanması

amacıyla 3D yazıcı teknolojisinin kullanımı artmaktadır. Sağlık alanında ilk uygulamalar

biyomedikal alanda bireylerin farklı anatomilerine yönelik yapay modellerin geliĢtirilmesi

(vücut implantları, yapay organlardan cerrahi müdahale öncesi operasyon planlama amacıyla

biomodellerin imalatına kadar çeĢitli üretimler) olarak yer almıĢ, tedavi alanında kiĢiye özel

tasarlanmıĢ ilaç Ģekillerinin (2015`te Amerikan Gıda ve Ġlaç Ajansı`ndan onay alan ilk ticari

preparat epilepsi tedavisinde kullanılmak üzere üretilen tablet olmuĢtur) özellikle kanser

tedavisine yönelik çalıĢmaları ise devam etmektedir [1-2]. Kozmetik alanında ise kozmetik

ürünlerin etkinlik ve güvenlilik testlerinde 3 boyutlu insan deri modellerinin kullanımını

takiben kiĢisel tercihlerin özellikle makyaj ürünlerinde karĢılanmasına yönelik (2014`te ev tipi

ilk 3D yazıcı renkli makyaj ürünlerinin üretilebildiği bir cihaz olarak Grace Choi tarafından

geliĢtirilerek pazara sunulmuĢtur) toz yapılı kozmetiklerin (far, allık, pudra vb.) üretimine

(kozmetik kalite pigment ve taĢıyıcı karıĢımının kullanıldığı) uygun olan bu 3D yazıcı sınırlı

sayıda pazara sunulmuĢtur [3]. 3D baskı teknolojisi ile üretimlerin, kiĢisel ihtiyaç ve tercihleri

karĢılaması ile beraber ekonomik olarak ta avantajlar sunacağı ve pazarının her yıl

büyüyeceği öngörülmektedir. Bu çalıĢmada, 3D yazıcı teknolojisinin sağlık ve kozmetik

alanında kullanımına yönelik güncel uygulamalar ve ileriye dönük beklentilere yer

verilecektir.

Anahtar kelimeler: 3D baskı, biyomedikal, ilaç, kozmetik, kiĢiye özel üretim.

Kaynaklar

1. Gross BC, Erkal JL, Lockwood SY, Chen C, Spence DM. Analytical Chemistry 2014; 86

(7): 3240-3253.

2. Kurzrock R, Stewart DJ. Oncotarget, 2015, Dec 29, 1-4.

3. 3D Printing Set To Rock Cosmetics Industry. [EriĢim tarihi: 6 Nisan 2016]

Page 92: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

91

P-5

Yeni keşif oreksin reseptör antagonistlerinin insomnia üzerine etkisi

Emine Berat DEMĠRCĠ1, Sevil ġENKARDEġ

2*

1Marmara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi, HaydarpaĢa 34668, Ġstanbul, Türkiye

2Marmara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Kimya Anabilim Dalı, Ġstanbul,

Türkiye

* [email protected]

Oreksinler, 1998 yılında hipotalamik ekstraktların taranması esnasında keĢfedilmiĢtir [1]. Bu

peptitler daha sonra oreksin A ve oreksin B olarak iki ayrı Ģekilde kodlanmıĢtır. Oreksinin

normal uyku sürecinin düzeni, iĢtah, nöroendokrin iĢlev ve enerji metabolizması üzerine

etkileri vardır. Fakat en baskın davranıĢı uyku uyanıklık döngüsü veya özel uyarılma

oluĢturmasıdır [2].

Ġnsomnia, uykuya dalma ve/veya sürdürme güçlüğü yakınmalarına ek olarak, ertesi sabah

dinlenmiĢ olarak uyanamama Ģeklinde tanımlanabilir. Lateral hipotalamustaki yaklaĢık yetmiĢ

bin oreksin nöronu uyanıklığın oluĢturulmasında ve sürdürülmesinde büyük rol oynamaktadır.

Gece boyunca oreksin sistemi engellemek aĢırı uyarılmayı azaltabilir, böylece uyku

devamlılığını geliĢtirebilir. Bu tür ilaçlarla yapılan klinik çalıĢmalar sonucunda, uykuya

baĢlama süresinde gecikme önlenmiĢ, uyku süresi artmıĢ ve uyku sırasında uyanma sıklığı

azalmıĢtır.

Hipnotik ilaçların kullanımında kısa sürede doz attırımının gerek duyulması ve yoğun yan

etkilerinden dolayı oreksin reseptör antagonistlerinden yardım alınmaktadır. FDA onayı ile

piyasaya sürülen suvoreksant gibi antagonistler, hipnotiklerden farklı hareket mekanizması ile

uyanıklığı inaktive eder, ayrıca yoksunluk sendromu ve bağımlılık yaratmaz [3]. Son yıllarda

tam olarak tanımlanan oreksin reseptörleri birçok fizyolojik iĢlevlerin yerine getirilmesinde

rol oynamaktadır [4]. Yeni geliĢtirilen ilaçların uyku döngüsünün yanı sıra; özellikle

bağımlılık, depresyon, ağrı ve migren atakları gibi konularda deneysel çalıĢmaları söz

konusudur. Ancak bu kadar çok sayıda iĢlevde kilit model oluĢturan bu reseptörü bloke

etmenin de yan tesir profilinin yüksek olabileceği unutulmamalıdır.

Anahtar kelimeler: Oreksin, oreksin antagonistleri, uyku, insomnia.

Page 93: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

92

Kaynaklar

1. Lecea LD, Kilduff TS, Peyron C, Gao X, et al. Proc Natl Acad Sci 1998; 95: 322-327.

2. Kumar A, Chanana P, Choudhary S. Pharmacol Rep 2016; 68: 231-242.

3. Bennett T, Bray D, Neville MW. PT. 2014; 39(4): 264-266.

4. Palasz A, Lapray D, Peyron C, Skowronek R et al. Int J Neuropharmacol 2014; 17: 157-

168.

Page 94: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

93

P-6

İvabradin etkin maddesinin farmasötik preparatlarda UV-Görünür bölge absorbsiyon

spektrofotometri yöntemi ile miktar tayini

Bilal YILMAZ, Ensar GÜLLÜCE*

Atatürk Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Analitik Kimya Ab.D., Erzurum, Türkiye

*[email protected]

Ġvabradin içeren ilaçlar kalp hastalıklarında kullanılır. Ġvabradin, beta bloker ilaçları

kullanmaması gereken hastalarda, bu ilaçlara karĢı intolerans görünen hastalarda ve tolere

edilebilecek en fazla dozda beta bloker kullanan fakat anjinası süren ve kalp hızı dakikada

60'tan fazla olan hastalarda kullanılır.

Bu çalıĢmanın amacı, farmasötik preparatlarda ivabradin etkin maddesinin miktar tayini için

UV-Görünür bölge absorbsiyon spektrofotometri yönteminin geliĢtirilmesi ve valide

edilmesidir. Ġvabradinin saf su içinde 100 µg/ml deriĢimde stok çözeltisi hazırlandı. Bu stok

çözeltilerden belirli hacimlerde alınıp saf su ile seyreltilerek 1, 2, 4, 6, 8, 10 ve 12 µg/ml

deriĢimlerde standart çalıĢma çözeltileri hazırlandı. Ġvabradinin maksimum absorbsiyon

yaptığı dalga boyu 286 nm olarak belirlendi. Yöntemin doğrusal olduğu deriĢim aralığında (1-

12 μg/ml) ivabradin çözeltisi deriĢimine karĢı okunan absorbans değerleri grafiğe geçirilerek

kalibrasyon eğrisi elde edildi. Spektrofotometri yönteminin kalibrasyon eğrisinin regresyon

analizinden regresyon doğrusu denklemi ve korelasyon katsayısı (r) sırasıyla y=0.01x+0.0398

ve 0.9967 olarak; yöntemin gözlenebilme sınırı (LOD) değeri 0.15 μg/ml; tayin alt sınırı

(LOQ) değeri ise 0.45 μg/ml olarak belirlendi. Gün içi ve günler arası kesinlik

belirlenmesinde yüzde bağıl standart sapma (% BSS) ve doğruluk belirlenmesinde bağıl hata

değerleri sırasıyla % 2.46 ve % 1.80‟den küçük olarak tespit edildi. Yöntemin uygulaması

ivabradin içeren farmasötik preparatlardan Coralan tablette miktar tayini yapılarak

gerçekleĢtirildi.

Sonuç olarak; UV-Görünür bölge absorbsiyon spektrofotometri yöntemi hızlı, doğru, kesin ve

basit olduğundan ilaç endüstrisinde kalite kontrol çalıĢmalarında baĢarı ile kullanılabileceği

sonucuna varılmıĢtır.

Anahtar kelimeler: Ġvabradin, spektrofotometri, validasyon.

Page 95: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

94

P-7

Balın kanser hücreleri üzerindeki apoptotik etkisi

Simge TURAN, ġ. Güniz KÜÇÜKGÜZEL*

Marmara Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Kimya Anabilim Dalı, Ġstanbul,

Türkiye

*[email protected]

Bu çalıĢmada, balın kanser hücreleri üzerindeki etkisini anlamak ve öğrenmek amacıyla

bugüne kadar yapılan araĢtırma ve deneylerin sonuçları göz önüne alınmıĢtır. Yapılan literatür

incelemesinde, çeĢitli bal türlerinin; prostat kanseri, akciğer kanseri, kolon kanseri, meme

kanseri, karaciğer kanseri, lösemi, mesane kanseri, melanoma, renal karsinoma, oral skuamöz

kanser ve osteosarkoma gibi kanser türlerine karĢı apoptotik etkisi araĢtırılmıĢ [1]; Akasya

balı [2], Manuka balı [3], Tualang balı [1], orman balı [4] ve polifloral [5] ballar gibi bazı bal

türlerinin, ROS üretimi ve tiyol deplesyonu, mitokondriyal membran potansiyelinin düĢmesi;

TNF-α, NF-κB ve IL-1β iliĢkisi, BAX/BCL-2 oranındaki değiĢiklik, PARP ve p53

indüksiyonu gibi çeĢitli mekanizmalarla kanser hücrelerinde apoptozise neden olduğu

görülmüĢtür.

Anahtar kelimeler: Bal, kanser, apoptozis, antitümör.

Kaynaklar

1. Jaganathan SK, Balaji A, Vellayappan MV, et al. Anti-Cancer Agents Med.Chem. 2015;

15: 48-56.

2. Aliyu M, Odunola OA, Farooq AD, Mesaik AM, Choudhary MI, Channa SI, Khan SA,

Erukainure OL. Nutrition and Cancer. 2013; 65(2): 296–304.

3. Fernandez-Cabezudo MJ, El-Kharrag R, Torab F. et al. PLOS ONE, 2013; 8: 2.

4. Fukuda M, Kobayashi K, Hirono Y, Miyagawa M, Ishida T, Ejiogu EC, Sawai M. J

Evidence-Based Comp. & Alternative Med. 2011; 1-8.

5. Morales P, Haza AI. Antiproliferative and apoptotic effects of spanish honeys.

Pharmacognosy Magazine. 2013; 9(35): 231-237.

Page 96: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

95

P-8

HCV NS5B inhibisyonu yapan yeni heterosiklik bileşikler

ġ.Güniz KÜÇÜKGÜZEL*, Sevil ġENKARDEġ, Pelin SÜZGÜN

Marmara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Kimya Anabilim Dalı, Ġstanbul,

Türkiye

* [email protected]

Hepatit C virüsü (HCV), dünya genelinde yaklaĢık 200 milyon insanın enfekte olduğu tahmin

edilmekte olan önemli bir insan patojenidir. Virüs, 1989 yılında molekülde klonlamanın

geliĢmesiyle, non-A ve non-B hepatitli insanların kanları ile enfekte edilen Ģempanzelerin

plazmalarından klonlanarak bulunmuĢtur [1]. HCV‟yi hedef alan, yeni, tedavi indeksi yüksek

ve yan etkileri azaltılmıĢ, daha etkin moleküllere acil olarak ihtiyaç duyulmaktadır. HCV‟ye

ait NS5B proteini ile kodlanmıĢ RNA-bağımlı RNA polimeraz (RdRp) HCV genomunun

replikasyonunda merkezi enzimdir ve küçük moleküllü ilaçlar için ideal bir hedef sunar.

Nükleozit yapılı olanların yanı sıra çok değiĢik kimyasal yapılara sahip olabilen non-nükleozit

HCV NS5B inhibitörleri NS5B proteinin beĢ allosterik bölgeyi (AP) etkilediği de

bildirilmiĢtir [2].

ġ.G.Küçükgüzel ve ark. tarafından sentezlenen 2′,4′-difluoro-4-hidroksibifenil-3-karboksilik

asit [2-(2-fluorofenil)-4-tiyazolidinon-3-il]amit türevinin [3] 48 M IC50 değeri ile HCV

NS5B polimeraz inhibisyonu etkinliği bulunmuĢtur [4]. Laboratuvarımızda flurbiprofen,

etodolak, selekoksib ve diflunisal üzerinden sentezlenen heterosiklik bileĢiklerin HCV NS5B

inhibisyonu tespit edilmiĢtir [5-11].

Bu çalıĢmalar Marmara Üniversitesi Bilimsel AraĢtırma Projeleri Birimi tarafından

(BAPKO) SAĞ-YY-010/020103, SAG-A.310510/0175 ve SAG.BGS.120707/0141 kodlu;

Türkiye Bilimsel ve Teknolojik AraĢtırma Kurumu (TÜBĠTAK) tarafından 108S257 ve

112S013 kodlu projeler ile desteklenmiĢtir.

Anahtar kelimeler: NS5B polimeraz, hidrazon, tiyosemikarbazit, 4-tiyazolidon, 1,2,4-

triazol.

Kaynaklar

1. Nielsen SU, Bassendine MF, Burt AD, Bevitt DJ, Toms GL. J Gen Virol 2004; 85(6):

1497-1507.

Page 97: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

96

2. Bhatt A, Gurukumar KR, Basu A, Patel MR, Kaushik-Basu N. Talele TT. Eur J Med Chem

2011; 46: 5138-45.

3. Küçükgüzel G, Kocatepe A, De Clercq E, Sahin F, Güllüce M. Eur J Med Chem 2006;

41(3):353-9.

4. Kaushik-Basu N, Bopda-Waffo A, Talele TT, Basu A, Chen Y, Küçükgüzel ġG. Front

Biosci 2008; 13: 3857-68.

5. Çıkla P, Tatar E, Küçükgüzel Ġ, ġahin F, Yurdakul D, Basu A, Krishnan R, Nichols DB,

Kaushik-Basu N, Küçükgüzel ġG. Med Chem Res 2013; 22(12): 5685-99.

6 Aydın S, Kaushik-Basu N, Arora P, Basu A, Nichols DBn, Talele TT , Akkurt M, Çelik Ġ,

Büyükgüngör O, Küçükgüzel ġG. Marmara Pharm. J. 2013; 17: 26-34.

7. Çıkla P, Arora P,

Basu A, Talele TT, Kaushik-Basu N, Küçükgüzel ġG. Marmara Pharm.

J. 2013; 17, 138-146.

8. Küçükgüzel ġG, CoĢkun Ġ, Aydın S, Aktay G, Gürsoy ġ, Çevik Ö, Bingöl Özakpınar Ö,

Özsavcı D, ġener A, Kaushik-Basu N, Basu A, Talele TT. Molecules 2013; 18:1394-404.

9. Aydın S, Kaushik-Basu N, ÖzbaĢ-Turan S, Akbuğa J, Mega Tiber P, Orun O, R.

Gurukumar KR, Basu A, Küçükgüzel ġG. Lett Drug Des Discov 2014; 11(2): 121-31

10. Süzgün P, Kaushik-Basu N, Basu A, Arora P, Talele TT, Durmaz I, Çetin-Atalay R,

Küçükgüzel ġG. J Enzyme Inh 2015; 30: 778-85.

11. ġenkardeĢ S, Kaushik-Basu N, Durmaz Ġ, Manvar D, Basu A, Atalay R, Küçükgüzel ġG.

Eur J Med Chem 2016; 108: 301-8.

Page 98: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

97

P-9

Antikanser etkili heterosiklik bileşikler

ġ.Güniz KÜÇÜKGÜZEL1*, Sevil ġENKARDEġ

1, Pelin SÜZGÜN

1, Özgür YILMAZ

2, IĢıl

ÇORUH1, Göknil Pelin COġKUN

1, Yakup DADAġ

1, Derya KOÇ

1

1Marmara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Kimya Anabilim Dalı, Ġstanbul,

Türkiye

2TÜBĠTAK Marmara AraĢtırma Merkezi, Malzeme Enstitüsü, Gebze, Kocaeli, Türkiye

* [email protected]

Önemi giderek artan bir sağlık sorunu olan kanser oluĢumundaki mekanizmalar araĢtırılmakta

olup, kansere etkili olabilecek yeni ve daha etkili bileĢiklere ihtiyaç duyulmaktadır. Hidrazit-

hidrazonlar [1], tiyosemikarbazit [2], pirazol [3], triazol [4], tiyazolidinon ve sülfoniltiyoüre

yapısındaki bileĢiklerin antikanser etkilerinin büyük önem kazanmıĢ olması, dikkatimizin bu

yönde yoğunlaĢmasına neden olmuĢtur. Laboratuvarımızda da sentezlenen non-steroidal

antiinflamatuvar ilaçlar olan diflunisal, etodolak, flurbiprofen, tolmetin, selekoksib ve

indapamit heterosiklik bileĢiklerinin antikanser etkinlikleri tespit edilmiĢ ve apoptotik

yolakları araĢtırılmıĢtır [5-15].

Bu çalıĢmalar Marmara Üniversitesi Bilimsel AraĢtırma Projeleri Birimi tarafından SAG-

CYLP-100914-0318, SAG-C-YLP-161111-0297, SAG-C-DRP-041213-0451, SAG-A-

310510-0175 ve SAG.BGS.120707/0141 kodlu projeler ve TÜBĠTAK 108S257, 114S966 ve

112S013 kodlu projeler ile desteklenmiĢtir.

Anahtar kelimeler: Apoptoz, indol, pirazol, pirol, tiyazolidon, tiyoeter, triazol.

Kaynaklar

1.Rollas S, Küçükgüzel ġG. Molecules 2007; 12:1910-39.

2. Küçükgüzel ġG, ÇoĢkun GP. Anti-Cancer Med Chem 2016; baskıda.

3.Küçükgüzel ġG, ġenkardeĢ S, Eur J Med Chem 2015; 97: 786-815.

4.Küçükgüzel ġG, Süzgün P, Eur J Med Chem 2015; 97:830-70.

5.Çıkla P, Tatar E, Küçükgüzel Ġ, ġahin F, Yurdakul D, Basu A, Krishnan R, Nichols DB,

Kaushik-Basu N, Küçükgüzel ġG. Med Chem Res 2013; 22(12): 5685-99.

6. Aydın S, Kaushik-Basu N, Arora P, Basu A, Nichols DBn, Talele TT, Akkurt M, Çelik Ġ,

Büyükgüngör O, Küçükgüzel ġG. Marmara Pharm J 2013; 17: 26-34.

7.Küçükgüzel ġG, CoĢkun Ġ, Aydın S, Aktay G, Gürsoy ġ, Çevik Ö, Bingöl Özakpınar Ö,

Özsavcı D, ġener A, Kaushik-Basu N, Basu A, Talele TT. Molecules 2013; 18:1394-404.

Page 99: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

98

8.Aydın S, Kaushik-Basu N, ÖzbaĢ-Turan S, Akbuğa J, Mega Tiber P, Orun O, R.

Gurukumar KR, Basu A, Küçükgüzel ġG. Lett Drug Des Discov 2014; 11(2): 121-31.

9. Süzgün P, Kaushik-Basu N, Basu A, Arora P, Talele TT, Durmaz I, Çetin-Atalay R,

Küçükgüzel ġG. J Enzyme Inh 2015;30: 778-85.

10.Yılmaz Ö, ÖzbaĢ Turan S, Akbuğa J, Tiber PM, Orun O, Supuran C T., Küçükgüzel SG. J

Enzyme Inh 2015; 30: 967-80.

11.DadaĢ Y, CoĢkun GP, Özakpınar Ö, Özsavcı D, Küçükgüzel SG. Marmara Pharm J 2015;

19: 259-67.

12. Küçükgüzel ġG, Koç D, Çıkla-Süzgün P, Özsavcı D, Bingöl-Özakpınar Ö, Tiber PM,

Orun O, Erzincan P, Erdem SS, ġahin F. Arch Pharm 2015; 348: 730-42.

13.CoĢkun GP, Türkel N, Hayal TH, Kalaycı S, ġahin F, Küçükgüzel ġG. International

Multidisciplinary Symposium on Drug Research &Development EĢkiĢehir,15-17 Ekim, 2015.

14.Çoruh I, Çevik Ö, Yelekçi K, Djikic T, Küçükgüzel ġG. 3. Uluslararasi Ilac Tasarim

Kongresi Bahcesehir Universitesi Tip Fakultesi, PP34, 1-3 October 2015, Ġstanbul.

15. ġenkardeĢ S, Özakpınar Ö, Özsavcı D, ġener A, Çevik Ö, Küçükgüzel ġG. Anti-Cancer

Med Chem 2016; baskıda.

Page 100: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

99

P-10

Sefaklor ve klavulanik asit kombinasyonu süspansiyon formülasyonunun ve miktar

tayini analitik metodunun geliştirilmesi, analitik metodun valide edilmesi

Duygu ġALLI1*, ġ. Güniz KÜÇÜKGÜZEL

2

1Marmara Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Farmasötik Kimya Anabilim Dalı,

Ġstanbul, Türkiye

2Marmara Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Kimya Anabilim Dalı, Ġstanbul,

Türkiye

*[email protected]

Sefaklor beta laktamaz enziminin hidrolizine duyarlı, hücre duvarı sentezi inhibitörü, geniĢ

spektrumlu yarı sentetik, ikinci kuĢak sefalosporin grubu, aside dirençli, bakterisit etkili bir

etkin maddedir. Klavulanik asit Streptomyces clavuligaris‟den elde edilen, bakterilerde beta

laktamaz enzimlerini inhibe ederek, anti bakteriyallerin güçlerinin arttırılması ve etki

spektrumlarının geniĢletilmesi amacıyla kullanılan bir etkin maddedir.

Günümüzde bilinçsiz antibiyotik kullanımı ve gün geçtikçe bakterilerin antibiyotiklere direnç

geliĢtirmesi, araĢtırmacıları yeni etkin maddelerin sentezine ve var olan etkin maddelerin yeni

kombinasyonlarının arayıĢına yönlendirmiĢtir. Piyasada var olan amoksisilin klavulanik asit

kombinasyonuna çocuklarda direnç geliĢimi söz konusu oluĢabileceğinden, bu çalıĢmada daha

önce hiçbir literatür çalıĢması yapılmamıĢ olan sefalosporin türevi sefaklor ve klavulanik asit

kombinasyonunun pediatrik süspansiyon formülasyonu [1,2] (CLACEF) ve ürünün miktar

tayini analitik metodu geliĢtirilmiĢ, miktar tayini analitik metodu valide edilmiĢtir. GeliĢtirilen

analitik metot seçicilik, doğrusallık, geri kazanım, sistem kesinliği ve metot kesinliği

parametreleri için valide edilmiĢtir.

Anahtar kelimeler: Sefaklor, klavulanik asit, antibakteriyel ajanlar, ilaç direnci, yüksek

basınçlı sıvı kromatografi.

Kaynaklar

1. Küçükgüzel ġG, ġallı D. “Sefaklor ve klavulanik asit içeren stabil farmasötik bileĢimler”

baĢlıklı buluĢ için (2012/12497 –TPE).

Page 101: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

100

2. Küçükgüzel ġG, ġallı D. Stable pharmaceutical compositions containing cefaclor and

clavulanic acid (EP 2 727 591 A2).

Page 102: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

101

P-11

Metamizol sodyum‟un aktif karbon üzerindeki in vitro adsorpsiyonunun incelenmesi

Elif ÇALIġKAN SALĠHĠ*

Marmara Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Eczacılık Temel Bilimleri Anabilim Dalı,

Ġstanbul, Türkiye

*[email protected]

Analjezik ve antipiretik etkili bir pirazolon türevi olan Metamizol sodyum‟un en tehlikeli ve

ölümcül olabilen yan etkisi agranülositozdur. Bu sebeple bazı ülkelerde kullanımı

yasaklanmıĢ olmasına rağmen birçok ülkede halen yaygın ve reçetesiz olarak da

kullanılmaktadır. Metamizol sodyum‟un doz aĢımı ile ilgili çalıĢmalar, aĢırı miktarda alımının

orta derecede zehirlenmeye yol açtığını ve esasen gastrointestinal yolla olduğunu ortaya

koymuĢtur [1].

Zehirlenme çok yaygın bir sorundur ve hastalıkların tedavisinde kullanılan bir çok ilacın

spesifik bir antidotu bulunmamaktadır. Aktif karbon, spesifik antidotu bulunmayan ilaçların

zehirlenmelerinde baĢarılı olarak kullanılmaktadır [2]. Ancak aktif karbonun belirli ilaçlar için

sahip olduğu adsorpsiyon kapasitesi ve ilacı ortamdan uzaklaĢtırma hızı ve mekanizması

hakkındaki çalıĢmalar yok denecek kadar azdır.

Bu nedenlerle, bu çalıĢma kapsamında ticari toz aktif karbon kullanılarak metamizol

sodyum‟un in vitro adsorpsiyonu simule edilmiĢ mide ve bağırsak ortamında incelenmiĢtir.

Adsorpsiyon çalıĢmaları farklı süreler, adsorban miktarları ve adsorbat deriĢimleri için 310 K

vücut sıcaklığında yürütülmüĢtür. ÇalıĢmalardan elde edilen veriler Langmuir ve Freundlich

adsorpsiyon izotermleri kullanılarak modellenmiĢ ve adsorpsiyon kapasiteleri hesaplanmıĢtır.

Anahtar kelimeler: Metamizol sodyum, aktif karbon, adsorpsiyon, adsorban, doz aĢımı.

Kaynaklar

1. Bentur Y, Cohen O. J Toxicology: Clinical Toxicology 2004; 42(3): 261-265.

2. Otero M, Grande CA, Rodrigues AE. Reactive & Functional Polymers 2004; 60: 203–213.

Page 103: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

102

P-12

Öjenolün tek başına ve antibiyotiklerle kombinasyonlarının biyofilm oluşturan

Pseudomonas aeruginosa suşları üzerine etkilerinin araştırılması

Kamile YILDIRIM1*

, Ümran SOYOĞUL GÜRER1, Erkan RAYAMAN

1, Rıza ADALETĠ

2,

Gülgün TINAZ3

1Marmara Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı,

Ġstanbul, Türkiye

2HaydarpaĢa Numune Eğitim ve AraĢtırma Hastanesi, Klinik Mikrobiyoloji Laboratuvarı,

Ġstanbul, Türkiye

3Marmara Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Eczacılık Temel Bilimleri Anabilim Dalı,

Ġstanbul, Türkiye

*[email protected]

Pseudomonas aeruginosa güçlü biyofilm etkinliği olan bir patojendir. Öjenol, karanfil uçucu

yağındaki fenolik bir bileĢiktir ve antimikrobiyal etkisi çalıĢmalar ile gösterilmiĢ çevreyi

algılama sistemi inhibitörüdür. Bu çalıĢmada P.aeruginosa suĢlarının biyofilm oluĢturma

kapasiteleri ile öjenol, meropenem, siprofloksasin ve tobramisinin tek baĢlarına ve

kombinasyonlarının biyofilm oluĢturan P.aeruginosa suĢları üzerine etkilerinin araĢtırılması

amaçlanmıĢtır.

ÇalıĢmamızda çeĢitli klinik örneklerden izole edilen 50 adet P.aeruginosa suĢunun biyofilm

oluĢturma kapasitesi, kristal viyole boyama yöntemiyle spektrofotometrik olarak; öjenol,

meropenem, siprofloksasin ve tobramisinin, kuvvetli biyofilm oluĢturan 25 adet klinik

P.aeruginosa ile kontrol olarak P.aeruginosa ATCC 27853 ve referans P.aeruginosa PAO1

suĢları üzerine etkileri sıvı mikrodilüsyon yöntemi ile; öjenolün antibiyotikler ile

kombinasyonlarının P.aeruginosa suĢları üzerine etkisi ise mikrodilüsyon checkerboard

yöntemi ile araĢtırılmıĢtır.

ÇalıĢmamızda, biyofilm oluĢturma kapasitelerine göre; 52 P.aeruginosa suĢunun 36‟sının

kuvvetli, 10‟unun orta kuvvetli ve 6‟sının zayıf biyofilm oluĢturduğu saptanmıĢtır.

Meropenem, siprofloksasin ve tobramisinin MĠK değerleri sırasıyla; 0,125-16 µg/ml, 0,125-

64 µg/ml, 0,5->512 µg/ml arasında değiĢirken, öjenol için % 0,18 (v/v) - % 0,37 (v/v)

arasında olduğu bulunmuĢtur. Biyofilm oluĢturan P.aeruginosa suĢları üzerine öjenolün

antibiyotikler ile kombinasyonlarının % 100 oranında aditif etkili oldukları belirlenmiĢtir.

Page 104: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

103

Sonuç olarak, kuvvetli biyofilm oluĢturan P.aeruginosa suĢlarına en etkili antibiyotiğin

meropenem olduğu görülmüĢtür.

Anahtar kelimeler: Antibiyotik, biyofilm, öjenol, P. aeruginosa.

Page 105: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

104

P-13

Gümüş nanopartiküllerinin mikrobiyal sentezi, yapısal analizi ve antimikrobiyal

özelliklerinin belirlenmesi

Berrak ALTINSOY 1*, Okan ATEġ

1, Ġsmail ÖÇSOY

2

1Erciyes Üniversitesi Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Biyoteknoloji Anabilim Dalı, Kayseri,

Türkiye

2Erciyes Üniversitesi Eczacılık Fakültesi, Analitik Kimya Anabilim Dalı, Kayseri, Türkiye

*[email protected]

NanogümüĢ (AgNp) tanı, tedavi, ilaç salınımı, tıbbi cihaz kaplama ve kiĢisel sağlık bakımı

dahil pekçok biyomedikal uygulamada geniĢ kullanım alanına sahip olması diğer

nanomateryaller arasında onu en dikkat çekici kılmaktadır. Fiziksel ve kimyasal metotlar

AgNp‟nin sentezi için kullanılan baĢlıca yöntemlerdir. Kimyasal ve fiziksel yöntemlerdeki

sorun sentezin pahalı olması ve toksik maddeleri adsorbe etmeleridir. Bu yöntemlerin aksine,

AgNp‟nin biyosentezi (yeĢil sentez), protein, peptid, karbohidrat ve çeĢitli türlerde bakteri,

mantar, maya, alg ve bitkileri kullanan çevre dostu bir sentez metodu olmasından dolayı

büyük ilgi görmektedir. BaĢlıca biyolojik sistemler bakteri, maya ve bitki özütlerini içerir.

AgNp‟nin tıp alanındaki temel kullanımı tanı ve terapötik uygulamaları içerir. Çoğu terapötik

uygulama bu partiküllerin antimikrobiyal özelliğini araĢtırmaya yöneliktir.

Bu çalıĢmada, AgNp Bacillus subtilis’den biyosentezi biyolojik metoda göre yapılmıĢ ve elde

edilen nanopartikülün kalitesi, morfolojisi ve boyutu UV-visible (UV–vis) absorption

spectroscopy, taramalı elektron mikroskobu (SEM) ve zeta potansiyel (ZT) ile karakterize

edilmiĢtir. Ek olarak, Bu nanopartikülün insan patojenlerine karĢı antimikrobiyal etkisi

araĢtırılmıĢtır. Sentezlenen nanopartiküller UV–vis spektorskopisi sonuçlarına göre 438 nm

ve 433 nm‟de maksimum absorbans gösterdi (sırasıyla 1 mM AgNO3, 5 mM AgNO3).

GümüĢ nanopartikülleri 1 mM AgNO3 için küresel ve ortalama 112 nm ve 5 mM AgNO3 için

288 nm boyutunda elde edildi. Ayrıca sentezlenen gümüĢ nanopartikülleri gram pozitif ve

gram negatif bakterilere karĢı güçlü antibakteriyal aktivite gösterdi.

Anahtar kelimeler: GümüĢ nanopartikülleri, biyosentez, antimikrobiyal aktivite.

Page 106: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

105

P-14

Deri yaşlanmasına karşı kullanılan lipozomlar

BüĢra KARCI*, Oya KERĠMOĞLU SĠPAHĠGĠL

*Marmara Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Teknoloji Anabilim Dalı, Ġstanbul, Türkiye.

*[email protected]

Günümüz insanı yaĢam süresini daha yüksek yaĢam kalitesiyle sürdürmek için yaĢlanmayı

yavaĢlatmak, genç yaĢamak ve görünmek istemektedir. Önemli görevlere sahip olan derimiz

vücudumuzun kompleks bir organıdır ve yaĢlanmanın en çok etkilendiği yapıların baĢında

gelir. YaĢlanmaya bağlı olarak epidermis ve dermiste birçok değiĢiklikler meydana

gelmektedir. Her geçen gün önem kazanmaya devam eden antiaging çalıĢmaları ve teknolojik

geliĢmelerle yaĢlanma süreci yavaĢlatılmaya çalıĢılmaktadır. YaĢlanmaya karĢı kullanılan

maddelerin çoğunluğu hayvansal ve bitkisel kaynaklı doğal veya doğala yakın maddelerdir.

Bu nedenle bu maddelerin çoğunluğunun stabilitesi ve aktivitesi sorun yaratabilmektedir, her

defasında aynı safsızlık ve aktivitede elde edilmeleri zordur. Etkinliklerini aynı seviyede

tutabilmek için farklı kozmetik taĢıyıcı sistemler, özellikle de modern taĢıyıcı sistemler içinde

hazırlanmaktadırlar. Lipozomlar da antiaging uygulamalarda tercih edilen kozmetik taĢıyıcı

sistemler arasında yer almaktadır. Bu çalıĢmada derinin yapısından, deri yaĢlanmasından,

lipozomlardan ve yaĢlanma karĢıtı kullanılan topikal preparatlarda lipozom teknolojisinin

kullanımından ayrıntılı olarak bahsedilmektedir.

Anahtar kelimeler: Deri, lipozom, deri yaĢlanması.

Page 107: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

106

P-15

1-Okzoindan yapısında sekonder amit türevi bazı yeni bileşiklerde gerçekleştirilen

modifikasyonların bileşiklerin kolinesteraz inhibisyonu üzerindeki etkisinin

değerlendirilmesi

Mehmet KOCA1*

, Kadir Özden YERDELEN1, Zeynep KASAP

1, BarıĢ ANIL

2

1Atatürk Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Kimya Anabilim Dalı, Erzurum,

Türkiye

2Atatürk Üniversitesi, Fen Fakültesi, Kimya Bölümü, Erzurum, Türkiye

*[email protected]

Nörodejeneratif bir rahatsızlık olan Alzheimer‟da beyinde oluĢan kolinerjik kayıplar söz

konusudur. Kolinesteraz inhibisyonu bu kayıpların önlenmesi açısından önem arzetmektedir.

[1] Literatürde amit yapısındaki çeĢitli bileĢiklerin düĢük mikromolar konsantrasyonlarda

kolinesteraz inhibisyonu gösterdiği bildirilmiĢtir [2]. Ayrıca 5,6 dimetoksi indanon yapısına

sahip donepezil molekülü kolinesteraz inhibitörü olarak günümüzde Alzheimer tedavisinde

kullanılmaktadır [3].

Bu çalıĢma kapsamında 3-(3,4-dimetoksi-fenil)-propiyonik asit‟ten hareketle 5,6-dimetoksi-1-

indanon türevi sekonder amit yapısında yeni bileĢikler sentezlenmiĢtir. Ayrıca indanon halka

sistemi 1H-inden yapısına dönüĢtürülerek 5,6-dimetoksi-1H-inden-2-karboksamit türevi

bileĢikler elde edilmiĢtir. Sentezlenen bileĢiklerin yapıları 1H-NMR,

13C-NMR ve TOF-MS,

spektroskopisi yöntemleriyle aydınlatılmıĢtır. BileĢiklerin AChE ve BuChE enzimlerini

inhibe etme potansiyelleri in vitro ortamda yapılan enzim çalıĢmasıyla değerlendirilmiĢtir.

Ġndan halkası üzerinde yapılan modifikasyonun ve anilin halkası üzerindeki farklı

sübstitüentlerin kolinesteraz enzim inhibisyonunda önemli bir rolünün olduğu görülmüĢtür. 20

No‟lu bileĢiğin (0.08 µM) en kuvvetli anti-AChE aktivite gösterdiği belirlenirken, 42 no‟lu

bileĢiğin (1.08 µM) serideki en kuvvetli BuChE inhibitörü olduğu tespit edilmiĢtir. Ayrıca en

güçlü inhibitör bileĢikler üzerinde yapılan simülasyon çalıĢmalarıyla bileĢiklerin kolinesteraz

enzimlerinin aktif bölgeleriyle birçok bağ etkileĢimine girdiği gösterilmiĢtir.

Page 108: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

107

Anahtar kelimeler: Antikolinesteraz, indanon, 1H-inden, moleküler modelleme.

Kaynaklar

1. Darvesh S, Hopkins DA, Geula C. Nature Reviews Neuroscience, 2003, 4: 131-138.

2. Musilek K, Komloova M, Holas O, Hrabinova M, Pohanka M, Dohnal V, Nachon F,

Dolezal M, Kuca K. Eur J Med Chem, 2011, 46: 811-818.

3. Akasofu S, Kimura M, Kosasa T, Sawada K, Ogura H. Chemico-Biological Interact, 2008,

175: 222-226.

Page 109: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

108

P-16

Bazı 3,5-disübstitüe-tetrahidro-2H-1,3,5-tiyadiazin-2-tiyon türevlerinin sentezi ve

antimikrobiyal aktiviteleri üzerine çalışmalar

Azime Berna ÖZÇELĠK,1*

Günseli YILMAZ,1 Semiha ÖZKAN,

2 and Seyhan ERSAN

1

1Gazi Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Kimya Anabilim Dalı, Ankara,

Türkiye

2Gazi Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı, Ankara,

Türkiy.

*[email protected]

Bu çalıĢmada, 3,5-disübstitüe-tetrahidro-2H-1,3,5-tiyadiazin-2-tiyon türevi bileĢikler

sentezlenmiĢtir. BileĢiklerin sentezi formaldehit ve traneksamik asitin, alkil veya aralkil amin

içeren ditiyokarbamat yapısı ile reaksiyonu ile elde edildi. Sentezi yapılan bileĢiklerin yapıları

IR, kütle ve 1H-NMR verileri ile aydınlatılmıĢtır. Elde edilen bileĢikler antimikrobiyal

etkinlikleri açısından değerlendirilmiĢlerdir. Sentez edilen bileĢiklerin antibakteriyal etkileri,

ofloksazin referans alınarak mikrodilüsyon yöntemi ile antifungal etkileri ise flukonazol

referans alınarak mikrodilüsyon yöntemi ile değerlendirilmiĢtir. BileĢiklerimizden 3-(feniletil/

oktil/ siklopropil/ 4-metoksifenilmetil)-5-(4-karboksisikloheksilmetil)-tetrahidro-2H-1,3,5-

tiyadiazin-2-tiyon yapısındaki dört tanesi Staphylococcus aureus ATCC 292132‟a karĢı

(MĠK:31.25 µg/mL) aynı düzeyde oldukça iyi bir aktivite göstermiĢtir. Bu bileĢiklerin ayrıca

Candida parapsilosis ATCC 90018‟a karĢı çok etkili (MĠK:7.8 µg/mL) oldukları

bulunmuĢtur.

Anahtar kelimeler: 3,5-disübstitüe-tetrahidro-2H-1,3,5-tiyadiazin-2-tiyon, antimikrobiyal

etki.

Page 110: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

109

P-17

Alchemilla mollis‟in sıçanlarda CCl4‟le oluşturulmuş akut karaciğer toksisitesi üzerine

etkileri

Hanefi ÖZBEK1, Özlem BAHADIR ACIKARA

2,

Ġlknur KESKĠN3,

Neriman Ġpek

KIRMIZI4*, Serkan ÖZBĠLGĠN

2, Burçin ERGENE ÖZ

2, Ekin KURTUL

2, Bade Cevriye

ÖZRENK4, Gülçin SALTAN

2

1Ġstanbul Medipol Üniversitesi Tıp Fakültesi Farmakoloji Anabilim Dalı, Ġstanbul, Türkiye

2Ankara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmakognozi Anabilim Dalı, Ankara, Türkiye

3Ġstanbul Medipol Üniversitesi Tıp Fakültesi Histoloji-Embriyoloji Anabilim Dalı, Ġstanbul,

Türkiye

4Ġstanbul Medipol Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Ġstanbul, Türkiye

*[email protected]

Bu çalıĢmada Alchemilla mollis bitkisine ait metanol:su ekstrelerinin, sıçanlarda karbon

tetraklorürle oluĢturulmuĢ akut karaciğer toksisitesine karĢı koruyucu etkisi araĢtırıldı.

Sprague Dawley ırkı her iki cinsiyetten sıçanlar (n=6) kullanılarak altı çalıĢma grubu

oluĢturuldu. Buna göre gruplar:

Grup 1: Serum fizyolojik kontrol grubu (0,1 mL),

Grup 2: Karbon tetraklorür (CCl4) kontrol grubu (0,8 ml/kg),

Grup 3: A. mollis (herba) 100 mg/kg + CCl4 (0,8 ml/kg),

Grup 4: A. mollis (herba) 200 mg/kg+ CCl4 (0,8 ml/kg),

Grup 5: A. mollis (kök) 100 mg/kg+ CCl4 (0,8 ml/kg).

Grup 6: A. mollis (kök) 200 mg/kg + CCl4 (0,8 ml/kg).

ÇalıĢma gruplarına 2 gün CCl4 ve ardından 5 gün süreyle bitki ekstresi uygulandı. 6. Gün

hayvanlar hayatı sonlandırıldı, kan ve karaciğer dokusu örnekleri alındı. Serumda aspartat

aminotransferaz (AST) ve alanin aminotransferaz (ALT) düzeylerine bakıldı. Karaciğer

dokusu Hematoksilen-eozinle boyandı ve histopatolojik olarak değelendirildi. AST değerleri

yönünden gruplar arasında yalnızca A. mollis (herba) 100 mg/kg grubunun CCl4 grubundan

anlamlı seviyede düĢük olduğu saptandı. Serum ALT değerleri yönünden bitki ekstresi

Page 111: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

110

gruplarının tümü CCl4 grubundan anlamlı derecede düĢük olarak tespit edildi. Histopatolojik

değerlendirmede A. mollis (herba) 100 mg/kg grubu hariç bitki ekstresi grupları CCl4 grubuna

göre anlamlı seviyede daha az hasarlı olarak saptandı. Alchemilla mollis bitki türüne ait

metanol:su ekstrelerinin CCl4‟le oluĢturulmuĢ akut karaciğer hasarı üzerinde anlamlı seviyede

karaciğeri koruyucu aktiviteye sahip olduğu söylenebilir.

Anahtar kelimeler: Alchemilla mollis, karaciğer koruyucu aktivite, CCl4.

Page 112: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

111

P-18

Agomelatin için olası yeni bir endikasyon: adrenerjik reseptör aracılıklı anti-nöropatik

etki

Ümide DEMĠR ÖZKAY*, Özgür Devrim CAN, Nazlı TURAN

Anadolu Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmakoloji Anabilim Dalı, EskiĢehir, Türkiye

[email protected]

Melatoninin MT1 ve MT2 reseptörleri üzerine agonist, serotoninin 5-HT2C reseptörleri üzerine

antagonist etki gösteren bir antidepresan olan agomelatin‟in, streptozotosin (STZ) ile diyabet

oluĢturulmuĢ sıçanlarda geliĢen hiperaljezi ve allodini üzerine terapötik etki gösterdiği daha

önce çalıĢma grubumuz tarafından bildirilmiĢtir. Bu çalıĢmada, diyabetik nöropati sürecinde

önemli rolleri olduğu bilinen adrenerjik reseptörlerin agomelatin‟in antihiperaljezik ve

antiallodinik etkilerine olası katılımlarının araĢtırılması planlanmıĢtır.

Deneysel çalıĢmalar Sprague-Dawley sıçanlar ile yürütülmüĢtür. Deneysel diyabet modeli

oluĢturmak amacı ile hayvanlara 50 mg/kg dozda (iv) STZ enjekte edilmiĢtir. Diyabet

oluĢturulduktan sonra, periferik nöropati geliĢimi için 4 hafta beklenmiĢ ve sonra sıçanlara iki

hafta boyunca 40 mg/kg dozda agomelatin uygulanmıĢtır. Agomelatin‟in antihiperaljezik

etkisi Randal-Sellito ve Hargreave‟s plantar testleri ile; antiallodinik etkisi ise dinamik plantar

ve ılık plaka testleri ile araĢtırılmıĢtır. Söz konusu farmakolojik etkilere alfa-adrenerjik

reseptörlerin ve beta-adrenerjik reseptörlerin olası katılımı, fentolamin (non-selektif alfa-

adrenoseptör antagonisti) ve propranolol (non-selektif beta-adrenoseptör antagonisti)

kullanılarak araĢtırılmıĢtır. Bu çalıĢmanın deneysel protokolü Anadolu Üniversitesi Hayvan

Deneyleri Yerel Etik Kurulu tarafından onaylanmıĢtır.

Deneysel çalıĢmalar sonucunda fentolamin ve propronolol uygulamalarının subakut

agomelatin tedavisi ile meydana gelen antihiperaljezik ve antiallodinik etkileri ortadan

kaldırdığı belirlenmiĢtir. Bu bulgular, agomelatin‟in nöropatik ağrı üzerine olan terapötik

etkinliğine hem alfa- hem de beta- adrenerjik reseptörlerin aracılık ettiğini ortaya

koymaktadır. Bu çalıĢma, diyabetik nöropatik ağrı tedavisinde güçlü terapötik etkinlik

gösteren agomelatin‟in söz konusu farmakolojik etkisine aracılık eden mekanizmaların

aydınlatılmasına iliĢkin çalıĢmalara katkı sağlaması açısından önemlidir.

Anahtar kelimeler: Agomelatin, diabetes mellitus, fentolamin, nöropati, propranolol,

streptozotosin.

Page 113: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

112

P-19

Oksidatif DNA hasarının hassas biyogöstergesi: 8-hidroksiguanin

Tuğçe YEġĠL-DEVECĠOĞLU*, Semra ġARDAġ

Marmara Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Toksikoloji Anabilim Dalı, Ġstanbul,

Türkiye

* [email protected]

DNA oksidasyonu insan DNA‟sında en yaygın meydana gelen hasar çeĢididir. Radyasyon

veya kimyasallar gibi eksojen faktörler aracılığıyla veya hücresel solunum esnasında oluĢan

serbest radikaller gibi reaktif oksijen türleri (ROS) ve oksijenin diğer yüksek reaktif formları

(örneğin; hidrojen peroksit, süperoksit anyon, singlet oksijen, hidroksil radikal, nitrik oksit ve

peroksinitrit) ile indüklenebilir. Oksidatif DNA hasarının temel örnekleri modifiye pürin ve

pirimidin bazlarıyla birlikte, DNA-protein çapraz bağlanmaları, oligonükleotid sarmal

kırıkları ve abazik bölgelerdir. 100‟den fazla tanımlanmıĢ oksidatif DNA ürünü arasında en

iyi bilineni 8-hidroksiguanindir 1, 2. 8-hidroksiguaninin keĢfi; ilk kez Kasai ve Nishimura

tarafından 1984‟de raporlanmıĢtır 3. Oksidatif DNA ürünleri, karsinojenezisin ve oksidatif

stresin belirlenmesinde iyi birer biyogöstergedir. Biyogöstergelerden ksenobiyotik ile

biyolojik sistem arasındaki etkileĢimin ölçülmesinde yararlanılmaktadır ve bu amaca yönelik

maruziyetin, erken biyolojik etkinin, duyarlılığın genomik stabilitenin, ve sağlık riskinin

ölçülmesi için farklı biyogöstergeler mevcuttur 4. Bu çalıĢmada araĢtırmalarımızda oksidatif

DNA hasarını ölçmede yararlandığımız maruziyetin biyogöstergesi olan 8-hidroksiguaninin

önemine değinilmiĢtir.

Anahtar kelimeler: Oksidatif DNA hasarı, 8-hidroksiguanin.

Kaynaklar

1. Aust AE, Eveleigh JF. Proc Soc Exp Biol Med 1999, 222(3): 246-52.

2. Jomovaa K, Valkob M. Toxicology 2011, 283 (2-3):65-87.

3. Valavanidis A, Vlachogianni T, Fiotakis C. J Environ Sci Health B Part C 2009, 27:2,

120-139.

4. Au WW, Lee E, Christiani DC. J Occup Environ Med 2005, 47(2):145-153.

Page 114: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

113

P-20

Deneysel diyabette insülin ve melatonin tedavisinin beyin dokusu üzerine etkilerinin

incelenmesi

Begüm GÜREL1*

, Hazal ĠPEKÇĠ1, Burçin ALEV

1, Ünsal Veli ÜSTÜNDAĞ

1, Nihal ġehkar

OKTAY1, AyĢen YARAT

1, Ebru IġIK ALTURFAN

1, Göksel ġENER

2, Tuğba TUNALI

AKBAY1

1 Marmara Üniversitesi, DiĢhekimliği Fakültesi, Temel Tıp Bilimleri Anabilim Dalı,

Biyokimya, Ġstanbul, Türkiye

2 Marmara Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmakoloji Anabilim Dalı, Ġstanbul, Türkiye

* [email protected]

Tip II diyabet yetersiz insülin üretimi veya insülinin hücresel etkinliğinin eksikliği ile

karakterize edilen bir endokrin bozukluktur. ÇalıĢmamızda Spraque Dawley türü erkek

sıçanlar 5 gruba ayrılmıĢtır. Kontrol grubu sıçanlara 12 hafta boyunca intraperitoneal olarak

serum fizyolojik uygulanmıĢtır. Diğer 4 grupta streptozotosin (STZ) (60 mg/kg, ip)

enjeksiyonu ile diyabet oluĢturulmuĢtur. Tedavi uygulanmayan diyabet grubu sıçanlarına 12

hafta süresince serum fizyolojik uygulanmıĢtır. Diyabet+insülin grubu sıçanlarına insülin (6

U/kg, sc), diyabet+melatonin grubu sıçanlarına melatonin ve diyabet+insülin+melatonin

grubu sıçanlarına insülin (6 U/kg, sc) ve melatonin (10 mg/kg/gün, i.p) uygulanmıĢtır. 12

hafta sonunda tüm sıçanların dekapitasyon sonrası alınan beyin dokusu örneklerinde lipid

peroksidasyon, glutatyon (GSH) düzeyleri ve glutatyon-S-transferaz (GST) aktivitesi tayin

edilmiĢtir. Diyabet grubu sıçanların beyin dokusunda lipid peroksidasyonu artarken, glutatyon

seviyesi ve glutatyon-S-transferaz aktivitesi anlamlı olarak azalmıĢtır. Diyabet grubu sıçanlara

insülin verilmesi lipid peroksidasyonu anlamlı olarak azaltırken, GSH seviyesini anlamlı

olarak artırmıĢtır. Diyabet grubu sıçanlara melatonin verilmesi ise lipid peroksidasyonu

anlamlı olarak azaltırken, GSH seviyesini ve GST aktivitesini anlamlı olarak arttırmıĢtır.

Ġnsülin ve melatoninin beraber uygulandığında beyin dokusunda lipid peroksidasyonu anlamlı

olarak azaltırken, GSH seviyesini ve GST aktivitesini arttırmıĢtır, ancak bu artıĢ istatiksel

olarak anlamlı değildir. Sonuç olarak diyabette bozulan oksidan-antioksidan dengesi

melatonin ile korunmuĢtur. Ġnsülin tedavisine melatonin eklenmesi ile beyin dokusunda lipid

peroksidasyonun azalması diyabet tedavisini destekler niteliktedir.

Anahtar kelimeler: Diyabet, melatonin, streptozotosin, beyin, oksidatif stress.

Page 115: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

114

P-21

Kloralhidratın asitlik sabitinin sıcaklıkla değişiminin incelenmesi

Hayrunnisa MEYDAN*, A. Seza BAġTUĞ

Marmara Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi Eczacılık Temel Bilimleri Anabilim Dalı, Genel

Kimya Bilim Dalı, HaydarpaĢa 34668, Ġstanbul, Türkiye

*[email protected]

Ġlaç etkin maddelerinin hidrojen iyonu ile etkileĢimini konu alan çalıĢmalar bu maddelerin

yaĢamsal önemleri nedeniyle ilgi çekicidir. Bu konuda çok sayıda çalıĢma yapılmaktadır [1].

Kloralhidrat, proton ya da metal iyonlarıyla etkileĢimlerinde yer alan ve elektron çifti vericisi

olan bir atom içermektedir. Bu atom kloralhidratın–OH grubundaki oksijen atomudur [2].

Bu çalıĢmadaki amacımız sulu çözeltide, üç farklı sıcaklıkta ve sabit iyonik kuvvette

kloralhidratın asitlik sabitinin potansiyometrik pH titrasyonu yöntemi ile belirlenmesidir.

Titrasyon, deriĢimi bilinen kuvvetli ve eylemsiz bir asit çözeltisinin (HClO4) varlığında

gerçekleĢtirildi. Titrasyonda 0,1 mol/L NaOH çözeltisi kullanıldı. Ġyonik kuvvet titrasyon

çözeltisine NaClO4 çözeltisi eklenerek sabit tutuldu (0,1 mol/L). Ligand deriĢimi ise 0,002

mol/L idi. Ölçümler bilgisayar ile kaydedildi. Hesaplamalar bilgisayarda MS Excel

yazılımında yapılan özel düzenleme (BaĢtuğ) ile yapılmıĢtır. Deneyde elde edilen ölçümlerle

pKO için 5,0; 20,0 ve 35,0oC sıcaklıklarda bulunan ortalama değerler sırasıyla: 9,87; 10,03 ve

10,22 dir.

Kloralhidratın protonlanma tepkimesinin termodinamik nicelikleri ΔolG0 = –56,3 kJ/mol,

ΔolH0 = 18,6 kJ/mol ve ΔolS

0 = 255 J/mol K olarak hesaplandı. Bu sonuçlar ile tepkimede

yürütücü kuvvetin %100 entropi olduğu ve Yumuşak ve Sert Asitler ve Bazlar Kuralına göre

bunun sert-sert etkileĢiminden beklenen davranıĢla uyumlu olduğu sonucuna varılmıĢtır.

Anahtar kelimeler: Kloralhidrat, asitlik sabiti, potansiyometrik pH titrasyonu, YumuĢak ve

Sert Asitler ve Bazlar Kuralı.

Kaynaklar

1. Bastug, A. S., Göz, S. E., Talman, Y., Göktürk, S., Asil, E., CalıĢkan, E., J Coord

Chem.,2011; 64(2): 281–292.

2. Bastug, A. S., Özarslan, N. Y., Göz, S. E., 8th

International Symposium on Pharmaceutical

Sciences (ISOPS–8 Ankara 13–16.06.2006); Proceedings and Abstracts. 2006: 266.

Page 116: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

115

P-22

Alzheimer Hastalığı‟nın tedavisinde güncel gelişmeler: Her yönüyle Huperzin A

Özgür Devrim CAN, Nazlı TURAN*, Ümide DEMĠR ÖZKAY

Anadolu Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmakoloji Anabilim Dalı, EskiĢehir, Türkiye

*[email protected]

Alzheimer hastalığı (AH) biliĢsel becerilerde bozulmaya, davranıĢsal değiĢikliklere ve günlük

yaĢamı sürdürmede aksaklıklara neden olan progresif bir nörodejeneratif hastalıktır. Radikal

tedavisinin olmaması ve hasta yakınlarının üstlendiği maddi ve psikolojik sorunlar nedeniyle,

AH tüm dünya için önemli bir halk sağlığı sorunudur. AH‟nin tedavisinde donepezil,

rivastigmin, galantamin ve memantin gibi ilaçlar kullanılmaktadır. Son dönemlerde anti-

Alzheimer etkinliği nedeniyle dikkatleri üzerine çeken maddelerden biri de Huperzin A‟dır.

Huperzin A, Huperzia serrata adlı bitkiden elde edilen bir alkaloiddir. Asetilkolinesteraz

enziminin (AChE) güçlü inhibitörü olan bu maddenin, öğrenme ve bellek süreçleri üzerine

olumlu etkilere sahip olduğu çok sayıda çalıĢma ile doğrulanmıĢtır. Terapötik etkinliğinin

yalnızca AChE inhibisyonu ile ilgili olmadığının fark edilmesi Huperzin A‟nın, AH‟nin

tedavisindeki önemini artırmıĢtır. Bu alkaloidin; nöronları intraserebral kanamaya, spinal kord

travmasına, amiloid beta-aracılıklı oksidatif hasara karĢı koruduğuna, NMDA reseptörlerini

antagonize ettiğine, beyinde ağır metal birikimini azalttığına ve sinir büyüme faktörlerinin

miktarlarını artırdığına iliĢkin bulgular Huperzin A‟nın AH‟nın yanı sıra diğer nörodejeneratif

hastalıkların tedavisi için de umut verici bir ajan olabileceğini düĢündürmektedir.

Diğer yandan, Huperzin A‟nın bulantı, kusma, diyare, terleme, iĢtah kaybı, tükürük salgısında

artıĢ, idrar tutamama, kan basıncında artıĢ, kalp hızında azalma, kaslarda seğirme, kasılma,

kramp ve huzursuzluk gibi yan etkilere neden olabileceği; ayrıca bu alkaloidin CYP3A4

enzimi üzerindeki indükleyici etkisinin çeĢitli ilaç etkileĢimlerine neden olabileceği

unutulmamalıdır.

Sonuç olarak Huperzin A, AH tedavisi için yüksek efikasiteye ve çok yönlü etki

mekanizmasına sahip iyi bir alternatif gibi görünmekle birlikte, bu maddenin “güvenli” kabul

edilebilmesi için toksisite profili özel hasta gruplarında kullanımı ve olası ilaç etkileĢimleri

gibi konuları aydınlatacak kapsamlı araĢtırmalara gereksinim duyulmaktadır.

Anahtar kelimeler: Alzheimer hastalığı, asetilkolinesteraz enzim inhibitörü, huperzin A,

nöroprotektif.

Page 117: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

116

P-23

İnsanoğlunun makro devrimi: Nanoteknoloji

Yağmur PĠRĠNÇCĠ1*, Münteha ÖZACAR

1, Fatih TOK

2

1Marmara Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Ġstanbul, Türkiye

2Marmara Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Kimya Anabilim Dalı, Ġstanbul,

Türkiye

*[email protected]

Nanoteknoloji, nanometre ölçeğinde atomların iĢlenmesi ile fonksiyonel malzemelerin,

araçların ve sistemlerin geliĢtirilmesi ve üretimidir [1,2]. Bu çalıĢma kapsamında

nanoteknolojinin teknik bilgilerinden, var olan ve potansiyel uygulama alanlarından

bahsedilmiĢtir. Özellikle kanser tedavisi ile tıp alanındaki potansiyel, nanomalzeme ve

cihazlar ile eczacılıktaki varolan uygulamalar örnekler ile detaylandırılmıĢtır.

Nanoteknolojinin getireceği avantaj ve dezavantajlar hakkında bilgi verilerek konuya objektif

yaklaĢılması gerektiği belirtilmiĢtir [3,4].

Anahtar kelimeler: Nanometre, nanoteknoloji, nanomalzeme.

Kaynaklar

1.Uluslararası Rekebet Stratejileri: Nanoteknoloji ve Türkiye, TÜSĠAD Rekabet Stratejileri

Dizisi 2008;11.

2.Özer Y. Nanobilim ve Nanoteknoloji: Ülke Güvenliği/Etkinliği açısından Doğru Modelin

Belirlenmesi Yüksek Lisans Tezi, 2008.

3. Kavaz D. Aylık Nanoteknoloji ve Nanaotıp Bilim Dergisi 2011;13: 12, 17-18.

4.Değim ĠT. TEB Yayını/Meslek Ġçi Sürekli Eğitim Dergisi 2011; 25-26: 10-12.

Page 118: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

117

P-24

Endometrial dokudaki T hücrelerin ve sitokinlerin açıklanamayan infertilitedeki rolü

Enver ÇIRACI1*

, Sadık ġAHĠN2, Sevgin DEĞĠRMENCĠOĞLU

3, Bülent TEKĠN

4, Tayfun

ÜNAL5, DilĢad HERKĠLOĞLU

6, ġermin TETĠK

5

1Biruni Üniversitesi, Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu, Ġstanbul, Türkiye

2Ġstanbul Medeniyet Üniversitesi, Göztepe Eğitim AraĢtırma Hastanesi, Ġstanbul, Türkiye

3Ġstanbul Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Ġstanbul, Türkiye

4Su-Arge, Marmara Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Ġstanbul, Türkiye

6Üsküdar Zeynep Kamil Kadın ve Çocuk Hastalıkları Eğitim ve AraĢtırma Hastanesi,

Ġstanbul, Türkiye

*[email protected]

Gebeliğin devamı ve normal bir Ģekilde sonlanması için annenin sahip olduğu immün

sisteminin sağlıklı çalıĢması önemlidir. Hücresel immün yanıtın gebelik süresince

baskılandığı, humoral immün yanıtın ise aktivitesine devam ettiği bütün memelilerde geçerli

olan ortak bir görüĢ olup bu aĢamada T hücreleri ve bunlardan salınan birtakım sitokinler

önemli roller üstlenirler. Bu nedenle, T hücreleri ve bunlardan salınan sitokinlerde meydana

gelebilecek bozukluklar gebelik patolojilerine, erken doğumlara ve abortlara yol

açabilir. Dolayısıyla sitokinlerin faaliyetlerinin takip edilmesi gerekir. Bu çalıĢmada,

açıklanamayan infertilite ve kontrol gruplarından alınan endometrial dokulardaki T hücreler

ve bazı sitokinlerin mRNA ekspresyon düzeylerine bakılarak T hücrelerin ve sitokinlerin

Ġnvitro fertilizasyondaki rollerinin değerlendirilmesi amaçlanmıĢtır. Doku örnekleri

açıklanamayan infertilite ( n=26), ve kontrol grubundan (n=17) menstrual döngünün 21-24.

günleri arasında endometrial biyopsi yapılarak alınmıĢtır. Hasta ve kontroller, 20-35 yaĢ

aralığından seçilmiĢlerdir. Dokular kasetlendikten sonra, dokulara RNA later solüsyonu

eklenerek +4 °C de 1 gün RNA later solüsyonu protokolüne göre dokudaki RNA bozulmasını

önlemek için muamale edilmiĢtir. Dokudan RNA saflaĢtırması yapılacak güne kadar -80°C

de saklanmıĢtır. Ticari RNA izolasyon kiti kullanılarak dokudan RNA izolasyonu yapılmıĢtır.

Ardından elde edilen RNA‟dan revers transkriptaz enzimi kullanılarak cDNA

sentezlenmiĢtir. Real Time PCR yöntemi kullanılarak dokudaki bazı sitokinlerin (IL-17A,

IL-10, IL-12A, TGF, IL-20, IL-8, TNF ve LIF) mRNA ekspresyon düzeyleri ve aralarındaki

Page 119: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

118

korelasyonlar değerlendirilmiĢtir. Yapılan istatistiksel analizler sonucunda gruplar arasında

sitokin seviyeleri açısından anlamlı bir fark görülmemiĢtir. Grupların kendi içinde de

çalıĢılan sekiz parameter arasında bir korelasyon görülmemiĢtir. Elde edilen sonuçlar ıĢığında,

açıklanamayan infertilitede sitokinlerin rolünün araĢtırılabilmesi için daha fazla hasta grubu

ve daha fazla sitokinlerle çalıĢılması gerekmektedir.

Bu çalıĢma Marmara Üniversitesi Bilimsel AraĢtırma Projeleri Birimi tarafından (Proje No:

SAG-C-DRP-121214-0382) ile desteklenmiĢtir.

Anahtar kelimeler: Sitokinler, endometrial doku gebelik, infertilite, T hücreler, mRNA

ekspresyonu.

Page 120: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

119

P-25

Aterotrombozda biyomarkerlar ve trombosit aktivasyonu ilişkisine cinsiyet etkisi

Tayfun ÜNAL1*, Koray AK

2, Sinan ARSAN

2, ġermin TETĠK

1

1 Marmara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Biyokimya Anabilim Dalı, Ġstanbul, Türkiye

2 Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim ve AraĢtırma Hastanesi, Kalp ve Damar Cerrahisi

Anabilim Dalı, Ġstanbul, Türkiye

*[email protected]

Aterotromboz dünyada ölüme sebebiyet veren hastalıkların baĢında gelmektedir. Trombositler

ve trombosit aktivasyonu akut miyokard infarktüs (AMI), felç, periferal arter oklüzyonu,

iskemik atak gibi aterosklerotik hastalıkların geliĢmesinde önemli bir yere sahiptir.

Aterotrombozun tanı ve tedavisinde kullanılan biyokimyasal (düĢük yoğunluklu lipoprotein

[LDL], yüksek yoğunluklu lipoprotein [HDL] vb.) ve kardiyak biyomarkerların (Troponin I

[TnI], Kreatin kinaz-MB [CK-MB]) analizi ve trombosit aktivasyonu iliĢkisinin

değerlendirilmesi erken diagnoz ve prognoza katkıda bulunabilir. Bu amaçla çalıĢmamıza

Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim ve AraĢtırma Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi

servisine baĢvuran 100 yetiĢkin hasta dahil edilerek, pre-op ve post-op olmak üzere iki gruba

ayrıldı. Hasta tam kanlarından trombositten zengin plazma (PRP) ve trombositten fakir

plazma (PPP) elde edildi. Trombosit aktivasyonu 5 µM ADP ile uyarılmıĢ PRP‟de

değerlendirildi. ÇalıĢmamızda tüm biyomarkerlar cinsiyet faktörü göz önüne alınarak

incelendi. Biyokimyasal ve kardiyak biyomarkerlar hastane veri sisteminden elde edilerek

trombosit aktivasyonu ile korelasyonu yapıldı. Kadınların post-op aggregasyon değerlerinin

pre-op aggregasyon değerlerinden düĢük olduğu (p<0,05), erkeklerin post-op değerleriyle ters

orantılı iliĢkisi olduğu tespit edildi (p<0,05). Trombosit sayıları ile aggregasyon sonuçları pre-

op ve post-op grupta karĢılaĢtırıldığında anlamlılık belirlendi (p<0,01). Kardiyak

belirteçlerden CK-MB ve TnI, post-op kadınlarda artarken (p<0,05), erkeklerde düĢük

bulundu (p<0,05). Biyokimyasal biyomarkerlardan LDL kolesterol ve trigliserit post-op kadın

grupta yükselirken (p<0,05), HDL-kolesterol değerlerinde anlamlı bir değiĢiklik bulunamadı,

total kolesterol değerleri hafif düĢük bulundu. Erkeklerde post-op grupta trigliserit ve LDL

değerleri anlamlı yüksek bulundu (p<0,05), total kolesterol, HDL-kolesterol değerlerinde

anlamlı bir fark bulunamadı. Aterotrombozun diagnoz ve prognoz yaklaĢımlarında

biyomarkerların önemi hastaların yaĢam süreleri ve tedaviye verdikleri yanıtla iliĢkilidir.

Page 121: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

120

Klinikte kullanılan tüm biyomarkerların hasta cinsiyeti ile doğrudan iliĢkisi olduğu ve tedavi

stratejileri geliĢtirmede primer önem taĢıdığı görülmektedir.

AraĢtırma M.Ü. Bilimsel AraĢtırma Projeleri Birimi (BAPKO) tarafından SAG-C-YLP-

110316-0086 nolu proje olarak desteklenmiĢtir.

Anahtar kelimeler: Aterotromboz, trombosit, kreatin kinaz, troponin.

Page 122: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

121

P-26

Dendrimerik okzaliplatin

GülĢah GEDĠKˡ, Hakan NAZLIˡ*

ˡTrakya Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmasötik Teknoloji Ab.D., Edirne, Türkiye

*[email protected]

Dendrimerler nano boyutlu, dallanmıĢ yapıda, sentetik polimerlerden oluĢan biyolojik yapıyı

taklit edebilen, tanılama ve tedavi alanında umut vadeden özelliklere sahip olan üç boyutlu

moleküllerdir (Tablo 1). Klasik polimerlerin aksine uzun ya da spiral Ģeklinde ve düĢük

polidispersiteye sahip merkezi çekirdek etrafında dallanmalar gösteren üç boyutlu Ģekle

sahiptirler. Çekirdekteki fonksiyonel gruplar üzerine dallanma yoluyla oluĢan bu moleküllere,

dıĢ yüzeyine eklenen fonksiyonel grupların değiĢtirilmesiyle istenen Ģekil verilebilmektedir

[1].

Tablo 1. Ticari / HazırlanmıĢ Dendrimer Bazlı Ürünler

Ticari / HazırlanmıĢ Dendrimer Bazlı Ürünler

Dendrimer Dendrimer Tipi Firma Uygulama Alanı Durumu

Vivagel® Poli-L-lizin Starpharma HIV Faz III

Stratus CS® PAMAM Dade behring Kardiyak tanılama Pazarlanıyor

Superfect® PAMAM Qiagen Transfeksiyon ajanı Pazarlanıyor

PriofectTM PAMAM Starpharma Transfeksiyon ajanı Pazarlanıyor

Alert ticketTM PAMAM U.S. Ordu Lab. ġarbon saptama ajanı Pazarlanıyor

Dendrimer-

dosetaksel

TanımlanmamıĢ Starpharma Meme kanseri tedavisi Klinik öncesi

çalıĢmalar

Dendrimer-

okzaliplatin

TanımlanmamıĢ Starpharma Kolon kanseri tedavisi Klinik öncesi

çalıĢmalar

Okzaliplatin gibi antikanser ilaçların taĢıyıcı bazlı sistemlerle verilmesi, ilaç etkinliğini

artırması, yan etkileri azaltması ve hücresel direnç geliĢmesini önlemesi nedeniyle dikkat

Page 123: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

122

çekmektedir. Lipozomal sisplatin (Lipoplatin) ve lipozomal okzaliplatin (Lipoxal) umut

vadeden taĢıyıcı sistemlerden bazılarıdır. Biz dendrimerleri de bu amaçla kullanabileceğimizi

düĢündük. Okzaliplatin dendrimere kovalent olarak ester, amid bağlarıyla veya endozomal ve

lipozomal enzimlerle hidrolize uğrayabilen diğer kararsız kimyasal bağlar ile bağlanabilir.

Onun için çalıĢmamızda Oxali-PAMAM konjugat sistemlerini uzun süreli salım yapmak

üzere tasarladık. PAMAM G3.5 veya PAMAM G4.5 dendrimerleri anyonik ve düĢük

toksisiteye sahip olduğu için seçtik.

Anahtar kelimeler: Okzaliplatin, dendrimer, PAMAM.

Kaynaklar

1.Tomalia DA, Baker H, Dewald J, Hall M, Kallos G, Martin S, Roeck J, Ryder J, Smith P.

Polym. J 1985; 117-132.

Page 124: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

123

P-27

Lisinopril ve gliklazit etken maddelerinin miktar tayini için HPLC yönteminin

geliştirilmesi ve validasyonu

Sevil ġENKARDEġ1*

, Tuğçe ÖZAYDIN2, Timuçin UĞURLU

2, ġ. Güniz KÜÇÜKGÜZEL

1

1Marmara Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Kimya Anabilim Dalı, Ġstanbul,

Türkiye

2Marmara Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Teknoloji Anabilim Dalı, Ġstanbul,

Türkiye

* [email protected]

Hipertansiyon, tüm dünyada önemli bir sağlık sorunudur. Diyabetlilerde hipertansiyon sıklığı

diyabetli olmayanlardan 1.5-2 kat yüksektir. Diyabetlilerde hipertansiyon tedavisi için çeĢitli

olumlu etkileri nedeniyle ilk seçenek olarak, angiotensin dönüĢtürücü enzim (ACE)

inhibitörleri önerilmektedir. Lisinopril, (S)-1-[N2-(1-karboksi-3-fenil propil)-L-lisil]-L-prolin

dihidrat bu amaçla kullanılan bir ACE inhibitörü olup, ayrıca miyokard enfarktüs, kalp

yetmezliği ve nefropati tedavisi için de kullanılmaktadır [1]. Gliklazit 1-(4

metilbenzensülfonil) 3-(3-azabisiklo [3.3.0] oktil)üre ise, ikinci kuĢak sülfonilüre sınıfına ait

antidiyabetik etkili bir etken maddedir [2,3].

Bu çalıĢma kapsamında, lisinopril (LSP) ve gliklazit (GLZ) etken maddelerinin aynı anda

analizi için bir yöntem sunulmuĢtur. Bu yöntemde; bir ters-faz kolonu (Zorbax C8, 4,6 x250

mm, 5µm) 1,0 ml/dk akıĢ hızındaki su:metanol (pH 3,0; trietilamin-fosfat tamponu)

karıĢımından oluĢan bir hareketli faz, 215 nm dalga boyunda iki bileĢiğin ayrılması için

kullanılmıĢtır. Bu Ģartlar kullanılarak, LSP için 2,883 dk, GLZ için 7,456 dk alıkonma zamanı

elde edilmiĢtir. Taze hazırlanmıĢ standart çözelti kromatogramında sistem uygunluk testleri

yapılmıĢ ve geliĢtirilen yöntem tamamen valide edilmiĢtir. LSP için 5-20 μg/ml ve GLZ için

15-60 μg/ml deriĢim aralığında doğrusallık elde edilmiĢtir. GeliĢtirilen yöntemin geçerliliğini

ve uygulanabilirliğini göstermek için geri kazanım çalıĢması yapılmıĢtır.

Hammadde ve farmasötik formülasyonlarda lisinopril ve gliklazidin aynı anda tayini için

geliĢtirilmiĢ olan bu yöntem hızlı, basit, yüksek kesinlik ve doğruluktadır. Bu yeni yöntem,

ekonomik olduğu ve zaman kazandırdığı için, kalite kontrol laboratuvarlarında kullanılabilir.

Page 125: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

124

Bu çalıĢma, Marmara Üniversitesi Bilimsel AraĢtırma Projeleri Birimi (Proje No: SAG-A-

100615-0243) tarafından desteklenmiĢtir.

Anahtar kelimeler: HPLC, lisinopril, gliklazit, ters-faz, validasyon.

Kaynaklar

1. Hart W. J. Hum. Hypertens. 1991; 5: 85-89.

2.Moyano JR, Arias-Blanco MJ, Gines JM, Giordano F. Int J Pharm. 1997; 148: 211-217

3. Tripathi KD. Essentials of Medical Pharmacology; Medical Publishers, New Delhi, 2008,

Ed. 7, 266.

Page 126: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

125

P-28

Bebek cilt bakımının önemi ve piyasadaki bebek preparatlarının içeriklerinin

değerlendirilmesi

Elif Yağmur OTLU*, Sevinç ġAHBAZ

Marmara Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Teknoloji Anabilim Dalı, Ġstanbul,

Türkiye

*[email protected]

Bu çalıĢmada bebek cildinin özellikleri ayrıntılı bir Ģekilde incelenerek, bebeklerde cilt

bakımı ve kullanılan kozmetik formülasyonlar değerlendirilerek piyasadaki ürünlerin

karĢılaĢtırılması yapılmıĢtır. Bebek cildi yetiĢkinlerden birçok noktada farklılık

göstermektedir. Bu farklılıklar özellikle bebeklere uygulanan kozmetik ürünlerin seçiminde

büyük öneme sahiptir. Bebeklerde kozmetik ürün kullanımındaki temel amaç; bebeğin

sağlığının, temizliğinin ve rahatlığının devamını sağlamaktır. Anne karnındaki steril ortamı

terk ederek zararlı ajanlara açık dıĢ dünyaya uyum sağlamaya çalıĢan bebek cildi oldukça

hassas ve kırılgan bir yapıdadır. Bu nedenle bebeklerde cilt bakımı, enfeksiyonların

önlenmesi ve dıĢ etkilere karĢı korunma sağlanması açısından büyük öneme sahiptir.

Bebeklere uygulanan bütün topikal preparatların değerlendirilmesi ve seçimi, potansiyel

toksisite, irritasyon ve hassasiyet göz önüne alınarak dikkatle yapılmalıdır. Bu durum bebek

kozmetiklerinin üretiminde ve geliĢtirilmesinde bir takım temel gereklilikler ve kısıtlamaları

beraberinde getirmiĢtir. Bu ürünlerde parfüm, boyar madde, koruyucu ve tahriĢ edici özelliği

yüksek sürfaktanlar gibi madde gruplarının kullanılmasından mümkün olduğunca kaçınılmalı,

ürünlerdeki mikroorganizma varlığı gram baĢına 100 cfu‟dan fazla olmamalı ve ürünler

patojen mikroorganizmalar içermemelidir. ġampuanlar, sabunlar, yağlar, pudralar,

emolyentler, güneĢ kremleri, ıslak mendiller, temizleme sütleri ve temizleme losyonları

bebeklerde sıklıkla kullanılan kozmetik ürünlerdir. Bu çalıĢmada bebeklerde kullanılan

kozmetik formülasyon çeĢitleri detaylı bir Ģekilde incelenmiĢ olup, piyasada bulunan

kozmetik ürünler içerikleri bakımından bebek cildinin özellikleri dikkate alınarak

değerlendirilmiĢtir.

Anahtar kelimeler: Bebek kozmetikleri, bebek cildi, Ģampuan, yenidoğan, temizleyici.

Page 127: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

126

P-29

Amfenikol grubu antibiyotiklerin kullanım alanları ve gıdalarda yapılan analizleri

Lokman EKMEN1*

, Serap AYAZ SEYHAN2

1Marmara Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Ġstanbul, Türkiye

2Marmara Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Analitik Kimya Anabilim Dalı, Ġstanbul, Türkiye

*[email protected]

Amfenikoller (kloramfenikol, tiamfenikol ve florfenikol), bakteriostatik etki gösteren geniĢ

spektrumlu antibiyotiklerdir. Ġstenmeyen yan etki insidanslarının düĢük oluĢu, geniĢ

spektrumlu olmaları ve organizmada iyi dağılabilmeleri ile diğer birçok antibiyotiğe karĢı

üstünlük göstermelerine rağmen, çok ender de olsa geri dönüĢümsüz anemiye neden

olmalarından dolayı kullanımları kısıtlanmıĢtır.

Amfenikol grubu antibiyotikler hayvanlarda çeĢitli enfeksiyonları tedavi etmek için de

kullanılmıĢtır. Ġnsanlarda kloramfenikol ile bağlantılı kemik iliği supresyonu ve karsinojenik

özellikteki yan etkiler bildirildiğinden beri kloramfenikol kullanımı Kanada, ABD ve Avrupa

Birliği de dahil olmak üzere birçok ülkede yasaklanmıĢtır. Sağlık endiĢelerinden dolayı,

Avrupa Birliği kolramfenikol, tiamfenikol ve florfenikol için MRPL (gereken minimum

performans seviyesi) ve MRL (maksimum kalıntı seviyesi) değerleri belirlemiĢtir. Bu

nedenle, duyarlı ve güvenilir bir analitik yöntem ile gıda örneklerindeki eser antibiyotik

varlığını tam olarak belirlemek tüm ülkeler için önemli bir mesele haline gelmiĢtir.

Bu çalıĢmada, literatür taramaları sonucu konumuzla alakalı kaynaklardan yararlanarak

amfenikol grubu antibiyotiklerin kullanım alanları ve gıdalarda yapılan analizleri hakkında

bilgi verilmiĢtir.

Anahtar kelimeler: Kloramfenikol, tiamfenikol, florfenikol, analiz.

Page 128: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

127

P-30

Argan yağı ve kozmetiklerde kullanımı

Kübra KONYAR1* Sevinç ġAHBAZ

1

1Marmara Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Teknoloji Anabilim Dalı,

Ġstanbul, Türkiye

*[email protected]

Bu çalıĢmada derinin yapısı üzerinden kuru derinin özellikleri incelenmiĢ ve kuru deriye

neden olan faktörlere yer verilmiĢ ve bitkisel kaynaklı nemlendiricilerden argan yağı ve

preparatlarda kullanımı değerlendirilmiĢtir. Normal sağlıklı deri, esnek ve elastiktir. Normal

derinin bu sağlıklı, yumuĢak ve nemli görünümünü devam ettirebilmesi; uygun bir

temizleyici, gün boyu koruyucu, gece ise iyi bir hidrasyon için nemlendirici kullanımı ile

sağlanır. Derinin sağlıklı görünmesi ve iyi hissetmesi için gerekli olan ve stratum corneumda

bulunan suyun %10‟luk azalması, deri kuruluğuna yol açar. Derideki bu kuruluk; çatlama,

kabalaĢma ve kaĢıntıya yol açar. Deri kuruluğunun en önemli nedenleri; yaĢlanma, rüzgar,

sıcak veya soğuk hava, sabunla yapılan aĢırı cilt temizliği, organik çözücülerle temas, sigara

maruziyetidir. Derinin nem dengesini korumak, kaybolmuĢ nemi yerine koymak amacıyla

nemlendiriciler kullanılır.

Bitkisel yağların nemlendirici preparatlarda kullanılıĢı uzun bir geçmiĢe sahip olmakla

birlikte, bilimsel geliĢmelere dayanarak bunların gözden geçirilmesi gerekmektedir. Bu

çalıĢmada Argan yağının kozmetik ürünlerde kullanımı incelenmiĢ ve ülkemizde bulunan

preparatları araĢtırılmıĢtır. Argan ağacı (Argania spinosa) Fas‟ın güneybatısında yetiĢen

Sapotaceae familyasından endemik bir türdür. Önemi son yıllarda hızla artan bu bitkinin yağı

çok kıymetlidir ve içerisinde trigliseritler, yağ asitleri (oleik asit, linoleik asit, stearik asit ve

palmitik asit), triterpen alkoller, steroller, metil sterol, vitamin E, karetenoidler, skualen ve

fenolik bileĢikler bulunmaktadır. Argan yağının nemlendirici, yara iyileĢtirici, sebum

düzenleyici etkileri bulunmuĢtur. Bu etkilerinden dolayı egzama ve psöriyazis tedavisinde,

saç ve tırnak bakımında, suçiçeği ve akne izlerinin iyileĢtirilmesinde kullanılmakta olup

birçok kozmetik formülasyonun içeriğine katılmıĢtır.

Anahtar kelimeler: Argan yağı, bitkisel yağlar, cilt bakımı, kuru deri, nemlendiriciler.

Page 129: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

128

P-31

Farelerde okzaliplatin ile nöropatik ağrı modeli oluşturmada yeni yaklaşımlar

GülĢah GEDĠK1,

, Önder SARP1,*

, Hakan NAZLI1,

, Çağatay OLTULU², Özgür GÜNDÜZ3

1,Trakya Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmasötik Teknoloji Anabilim Dalı, Edirne,

Türkiye

2Trakya Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmasötik Toksikoloji Anabilim Dalı, Edirne,

Türkiye

3Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Farmakoloji Anabilim Dalı, Edirne, Türkiye

*[email protected]

Okzaliplatin, sisplatin ve karboplatin kansere karĢı kullanılan platinin koordinasyon

kompleksi bileĢiklerdir. Okzaliplatinin ileri evre kolorektal kanserde standart 5-FU/ lökoverin

terapisinden etkili olduğu kanıtlanmıĢ olup ayrıca sisplatin ve karboplatin terapisinin baĢarısız

kaldığı durumlarda da yüksek bir potansiyel gösterdiği saptanmıĢtır. Bu etkinliklerine rağmen

kullanımını kısıtlayan çeĢitli toksisiteler görülmüĢtür. Nöropatiler bunlardan en

önemlilerindendir[1]. Okzaliplatin ile oluĢturulan nöropati modelleri Tablo 1‟de özetlenmiĢtir.

Tablo 1. Okzaliplatin ile OluĢturulan Nöropati Modelleri

Okzaliplatin ile OluĢturulan Nöropati Modelleri [2]

Deney Hayvanı Doz Süre Yol Toplam

Doz

Erkek SD Sıçan (175-200g) 2mg/kg (haftada iki kere) 4 hafta IV 16mg/kg

Erkek SD Sıçan (175-200g) 6mg/kg (tek doz) 30 saat IP 6mg/kg

Erkek SD Sıçan (220-250g) 2mg/kg (tek doz) 5 gün IV 2mg/kg

Erkek C57BL/6 Fare (6hft) 3mg/kg (tek doz) 10 gün IP 3mg/kg

Erkek C57BL/6 Fare (14hft) 3mg/kg (5g-5gün ara-5g) 2hafta IP 30mg/kg

Biz de nöropatik ağrı modeli oluĢturma çalıĢmalarımızı ilk defa BALB/c tipi diĢi fare

kullanarak planladık. Nöropatik ağrı modelinin değerlendirilmesi için kuyruk çekme

(tailflick), sıcak tabaka (hot plate), soğuk tabaka (coldplate) testleri uygulanmıĢ ve motor

koordinasyon durumu için rota-rod cihazı kullanılmıĢtır. Tabloda belirtilen 5. model temel

Page 130: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

129

alınarak iĢlemler gerçekleĢtirilmiĢtir. BALB/c tipi 4 diĢi fare (28-32g ağırlıkta) temin edilmiĢ

ve tedavi Ģemasına uygun olarak okzaliplatin (3mg/kg IP) uygulanmıĢtır. Yapılan istatistiksel

analizler sonrasında deney hayvanlarında nöropatik modelin oluĢtuğuna karar verilmiĢtir.

Anahtar kelimeler: Okzaliplatin, nöropatik ağrı, BALB/c tipi fare

Kaynaklar

1.Cassidy J, Misset JL. Semin. Oncol 2002;29: 11-20.

2. Authier N, Balayssac D, Marchand F, Ling B, Zangarelli A, Descoeur J, Coudore F,

Bourinet E, Eschalier A. Neurotherapeutics 2009; Vol. 6 No. 4:620-629.

Page 131: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

130

P-32

Saçın yapısı ve saç boyası formülasyonlarının değerlendirilmesi

Aylin KAVAKLI* , Sevinç ġAHBAZ

Marmara Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Teknoloji Anabilim Dalı, Ġstanbul,

Türkiye

*[email protected]

Bu çalıĢmada ilk olarak; saçın yapısı ve fizikokimyasal özellikleri ele alınarak, kıl folikülü

yapısı ve özellikleri, kıl folikülü tipleri, kıl Ģaftını oluĢturan temel yapılar, kılın büyüme

döngüsü ve kılın büyüme döngüsü üzerine etkili faktörler incelenmiĢtir. Büyüme döngüsü

üzerine folikül içi faktörlerin yanı sıra, hormonlar, ilaçlar, vitamin ve mineraller, stres,

mevsimsel değiĢiklikler gibi dıĢ faktörlerin de etkili olduğu gözlemlenmiĢtir.

ÇalıĢmanın ana konusu olan saç boyaları araĢtırılmadan önce saç renginin kökeni, saçın

beyazlaĢma süreci incelenmiĢtir. Saçın renginin melanin pigmenti kaynaklı olduğu ve

pigment üretiminde azalmaya bağlı olarak saç renginde grileĢme meydana geldiği

görülmüĢtür. Saç boyalarının beyazlaĢan saçı boyayarak daha genç bir görünüm kazanmak,

saça istenilen rengi vermek amacıyla kullanıldığı görülmüĢ olup, saç boyaları

sınıflandırılmıĢtır. Bu sınıflandırma temel olarak; oksidasyon gerektiren ve gerektirmeyen

boyalar Ģeklindedir. Oksidasyon gerektirmeyen boyalar grubunda en çok tercih edilen grup

olan bitkisel boyaların en bilinen örneği kınadır. Oksidasyon boyalarının hidrojen peroksit ve

amonyak içermeleri nedeniyle deriye ve saç tellerine büyük zarar verdikleri gözlemlenmiĢtir.

Parafenilendiamin, oksidasyon boyalarında en çok karĢılaĢılan maddelerden biri olarak

karĢımıza çıkmaktadır. Günümüzde oksidasyon boyaları üzerinde en yeni çalıĢmalardan biri

olan amonyaksız saç boyaları incelenmiĢtir. Amonyak içermeyen bu boyalarda, amonyak

alternatifi olarak monoetanolamin kullanıldığı görülmüĢtür.

Saç boyalarının insan sağlığı üzerine etkileri araĢtırılmıĢ, saç boyalarına karĢı en sık

gözlemlenen reaksiyonların alerjik ve kontakt dermatit Ģeklinde olduğu bulunmuĢtur. Saç

boyaları maddelerinin karsinojenliği tam olarak belirlenememiĢ olmakla birlikte, saç

boyalarının özellikle mesane kanseri için bir risk faktörü olduğuna yönelik çalıĢmaların

olduğu görülmüĢtür.

Anahtar kelimeler: Saçın yapısı, kıl folikülü, melanin, saç boyaları, oksidasyon.

Page 132: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

131

P-33

Bazı doku örneklerinde arsenik içeriklerinin grafit fırınlı atomik absorpsiyon

spektrometri ile tayini

Mümün ġENTÜRK1, Gülay ġEREN*

2 Yıldız KALEBAġI

3

1Trakya Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Kimya Anabilim Dalı, Edirne, Türkiye

2Trakya Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Analitik Kimya Anabilim Dalı, Edirne, Türkiye

3Trakya Üniversitesi, Fen Fakültesi, Analitik Kimya Anabilim Dalı, Edirne, Türkiye

*[email protected]

Bu çalıĢmada Saroz Körfezi, Enez‟de yaĢayan ve besin kaynağı olarak da tüketilen balık

örneklerinde bulunan arseniğin GFAAS (Grafit Fırınlı Atomik Absorpsiyon Spektrometri) ile

tayini amaçlanmıĢtır. Balık türü olarak kırlangıç balığı üzerinde çalıĢmalar yapılmıĢtır. Ancak

Ģimdiye kadar Saroz Körfezinde, kırlangıç balığı (Chelidonichthys lucerna) ağır metal içeriği

üzerine yapılmıĢ bir çalıĢma bulunmamaktadır. Literatürdeki bu boĢluğu doldurmak için, bu

araĢtırma ile Saroz Körfezi‟nde kırlangıç balığı, arsenik içeriklerinin belirlenmesi

amaçlanmıĢtır.

Analizi yapılacak olan balık numuneleri Enez‟de daha önceden belirlenen bir balıkçıdan taze

olarak alınmıĢtır. Balıkların çeĢitli organlarından (bağırsak, böbrek, solungaç, kas, deri) alınan

bir gramlık numunelerin üzerine 2 mL H2O2 ve 6 mL HNO3 ilave edildi. Numunelerin asitle

parçalanıp analize hazırlanması için CEM MARSXpress 5 mikrodalga çözme sistemi

kullanıldı. ÇözünürleĢtirilen numuneler süzülerek ultra destile su ile 20 mL‟ye tamamlandı ve

analize kadar saklanmak üzere HDPE saklama kaplarına alındı ve derin dondurucuda -85 ºC

muhafaza edildi.

ÇözünürleĢtirilen balık dokuları optimum Ģartları belirlenen GFAAS ile analizlendi. Bu

sonuçlara göre arsenik miktarı: bağırsak örneklerinde 0.887 µg/g; böbrek örneklerinde 1.635

µg/g; solungaç örneklerinde 0.506 µg/g; kas örneklerinde 1.094 µg/g; deri örneklerinde 0.864

µg/g olarak bulunmuĢtur. Yapılan tüm analizlerde RSD değerleri %8‟in altındadır. Elde

edilen sonuçlar literatür değerleri ile uyumlu bulunmuĢtur.

Anahtar kelimeler: Kırlangıç balığı, Chelidonichthys lucerna, GFAAS, arsenik.

Page 133: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

132

P-34

Edirne-merkez ve Havsa ilçelerine bağlı köylerde yenen bitkiler

Fatma GÜNEġ

Trakya Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Botanik Anabilim Dalı, Balkan

YerleĢkesi, Edirne, Türkiye

[email protected]

Bu araĢtırma Edirne Merkez ve Havsa ilçe köylerini kapsamaktadır ve bitkilerin halk

arasındaki kullanımlarını saptamak amacıyla yapılmıĢtır. GörüĢmeler 2013 – 2015 yılları

arasında yöre halkı ile yüz yüze röportaj Ģeklinde yapılmıĢtır. Yapılan arazi çalıĢmaları

sonucu yemek olarak 38 familyaya ait toplam 89 taksonun kullanıldığı tespit edilmiĢtir.

Yemek amacıyla en çok kullanılan türler Ģunlardır; Allium cepa (soğan), Allium sativum

(sarımsak), Beta vulgaris (pancar), Capsella bursa-pastoris (kaĢıkçalan, kazdiĢi), Citrullus sp.

(kavun-karpuz), Cucurbita sp. (kabak-salatalık), Mentha spicata (nane), Papaver rhoeas

(gelincik), Portulaca rausii (semizotu), Prunus sp. (erik çeĢitleri), Pyrus elaeagnifolia subsp.

bulgarica (ahlat), Rosa canina (kuĢburnu), Rubus sanctus (karamık), Rumex sp. (kuzukulağı

ve labada çeĢitleri), Satureja hortensis (cubrika), Stellaria media (kuĢotu), Thymus sp.

(kekik), Urtica dioica (ısırgan), Urtica urens (ısırgan, ısıran), Vitis sp. (asma-üzüm).

Bu çalıĢma, Trakya Üniversitesi Bilimsel AraĢtırma Projeleri Birimi (Proje No: TÜBAP-

2013/22) tarafından desteklenmiĢtir.

Anahtar kelimeler: Edirne-Merkez, Havsa, yenen bitkiler.

Page 134: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

133

P-35

Kronik hastalarda ve yaşlılarda mevsimsel grip aşısı kullanımı

Özge TURHAN1, Mesut SANCAR*

2, Betül OKUYAN

2

1Marmara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi, Ġstanbul, Türkiye

2Marmara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Klinik Eczacılık Anabilim Dalı, Ġstanbul, Türkiye

* [email protected]

Bu çalıĢmada kronik hastalığı olan hastalarda veya 65 yaĢ üstü hastalarda grip aĢısı ile aĢılanma

profilinin belirlenmesi amaçlanmıĢtır.

AraĢtırma 1 Nisan 2016 – 15 Mayıs 2016 tarihleri arasında serbest eczanelerde yürütülmüĢtür.

ÇalıĢma hastalarla yüz yüze görüĢülerek anket yardımıyla yapılmıĢ ve toplam 87 hastaya ulaĢılmıĢtır.

AraĢtırmaya katılan hastaların %57,5‟inin kadın ve %43,7‟sini 65 yaĢ üstü olduğu tespit edilmiĢtir.

ÇalıĢmamıza katılan hastalarda en sık tespit edilen kronik hastalıkların hipertansiyon (%69,0) ve

diyabet (%35,6) olduğu belirlenmiĢtir. Hastaların 2014-2015 sezonunda grip aĢısı ile aĢılanma oranı

%48,3 iken; 2015-2016 sezonunda aĢılanma oranı %70,1 olarak saptanmıĢtır. Grip aĢısını 34 hastaya

hekim, 12 hastaya eczacı, 5 hastaya hemĢire, 7 hastaya eczane personeli önerirken; 8 hasta aĢı

yaptırmaya kendi kendine karar verdiğini ifade etmiĢtir. Hastaların daha önce aĢı yaptırmama

nedenleri arasında aĢı hakkında bilgi sahibi olmamaları (%54) ve faydası olacağına inanmama (%23)

gibi nedenler olduğu saptanmıĢtır. Önümüdeki sene tekrar aĢılanmayı düĢünenlerin oranı %45,

kararsız olanların oranı ise %40 olarak belirlenmiĢtir. ÇalıĢmaya katılanların sadece %35‟i aĢının

koruyuculuğuna tam olarak inandıklarını ifade etmiĢlerdir.

ÇalıĢma sonuçlarına dayanarak, aĢılanması önerilen 65 yaĢ üstü veya kronik hastalığı olanların bile

grip aĢısının koruyuculuğu hakkındaki bilgilerinin ve inançlarının yeterli olmadığı görülmektedir. Bu

nedenle kronik hastalığı bulunan veya 65 yaĢ üstü olan hastalarda grip aĢısı yaptırmanın öneminin

vurgulanması için yurt dıĢındaki örneklerde olduğu gibi ülkemizdeki serbest eczacılara da önemli

roller düĢtüğüne inanmaktayız.

Anahtar kelimeler: Ġnfluenza aĢısı, kronik hastalık, yaĢlılık, eczane .

Page 135: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

134

P-36

Kilo kontrolü ve diyabette yararlı bitkisel çiğneme tableti preformülasyon çalışmaları-1

Banu TUNCAY1*

, Yıldız ÖZALP1, Bilgen BAġGUT

2, Filiz MERĠÇLĠ

3

1Yakın Doğu Üniversitesi Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Teknoloji Anabilim Dalı, LefkoĢa,

KKTC

2 Yakın Doğu Üniversitesi Eczacılık Fakültesi, Klinik Eczacılık Anabilim Dalı, LefkoĢa,

KKTC

3 Yakın Doğu Üniversitesi Eczacılık Fakültesi, Farmakognozi Anabilim Dalı, LefkoĢa, KKTC

*[email protected]

Bu çalıĢmada, Kuzey Kıbrıs‟ta geleneksel halk ilacı olarak, dekoksiyonları laksatif ve

ekspektoran olarak kullanılan ve adına festivaller düzenlenen harnup ( Cerotonia siliqua, keçi

boynuzu) meyvelerinden; kilo kontrolünde etkisi belirlenmiĢ tarçın kombinasyonu ile

çağımızın en büyük sağlık sorunu olan obezite ve diyabette yararlanılacak farmasötik bir

ürün geliĢtirilmesi amaçlanmıĢtır. Harnup meyvelerinin galaktomannan vb polisakkaritler ile

fenolik maddeler, tanen bileĢikleri, protein, lipit, mineral ve lif içerdiği ve güçlü antioksidan

etkisi olduğu bilinmektedir [1-3].

Tohumlarından ayrılan meyve kısmının öğütülmesiyle elde edilen harnup unu kullanılarak ve

ayrıca bu baza değiĢik oranlarda tarçın (Cinnamomum seylanici ve C. cassia ) ilave edilerek

çiğneme tabletleri hazırlanmıĢtır. Kullanılan harnup unu, renk, koku, tat ve fiziksel görünüĢ

gibi hasta uyuncunu arttırabilecek organoleptik özellikleri ile mikroskobik karakterleri

incelenerek belirlenmiĢtir. Tablet için uygun bir formülasyon geliĢtirmeye yönelik;

akıĢkanlık, partikül büyüklüğü dağılımı, dansitesi, çözünürlüğü ve pH ölçüm çalıĢmaları

tamamlanmıĢtır [4].

Farklı içerikle üretilen çiğneme tabletlerinin özellikleri (ağırlık sapması, çap yükseklik

kontrolleri, sertlik, dağılma, friabilite testleri, ıslanabilirlik vb) ile kanda glukoz seviyesinin

ölçülmesiyle bu tabletlerin kan Ģekeri regülasyonu üzerine etkinliği de araĢtırılmaktadır.

Anahtar kelimeler: Çiğneme tableti, kilo kontrolü, diyabet, harnup, tarçın.

Page 136: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

135

Kaynaklar

1. Özkum D, Akı Ö, Toklu ZH. J Medicinal Plants Research (JMPR) 2013; (7) 22: 1652-

1664.

2. Hsouna BA, Trigui M, Jarraya MR, Damak M, Jaoua S. JMPR 2015; (9) 14: 479-485.

3. Leach MJ, Kumar S. Cochrane Database Syst Rev 2012; (9) 1.

4. Lieberman HA, Lachman L. Pharmaceutical Dosage Forms: Tablets, Volume 1.

(Ed.Wadke DA, Jacobson H.) Marcel Dekker, New York. 1980.

Page 137: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

136

P-37

Antibakteriyel etki göstermeleri olası yeni moksifloksazin türevlerinin sentezi ve

moleküler modelleme çalışmaları

Necla KULABAġ, Aslı DEMĠRCĠ, Serap Ġpek DĠNGĠġ, Kaan BĠRGÜL*, Ġlkay

KÜÇÜKGÜZEL

Marmara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmasötik Kimya Anabilim Dalı, Ġstanbul,

Türkiye

* [email protected]

Fluorokinolonlar geniĢ spektrumlu antibakteriyel aktiviteye sahip olmaları nedeniyle solunum

yolu, idrar yolları, gastrointestinal sistem ve cinsel yolla bulaĢan enfeksiyonlar gibi pek çok

durumda yaygın olarak kullanılmaktadır [1]. Fluorokinolonların Mycobacterium

tuberculosis‟e karĢı etkili olduğu gösterilmiĢ olup [2, 3], bu konudaki çalıĢmalar devam

etmektedir [4]. Bu ajanlar, Dünya Sağlık Örgütü tarafından tüberküloz tedavisinde ikinci

basamak olarak önerilmektedir [5]. Fluorokinolonların klinik kullanımındaki baĢarısına

rağmen, fazla reçete edilmeleriyle beraber geliĢen bakteriyel direnç, yeni fluorokinolonların

geliĢtirilmesi gerekliliğini ortaya çıkarmaktadır [6,7]. Tüm bu bilgilerin ıĢığında,

antibakteriyel ve antitüberküler etkili olması beklenen yeni moksifloksazin türevleri

tasarlanmıĢ ve sentezlenmiĢtir. Hedef bileĢikler, moksifloksazinin bazik sekonder amin grubu

üzerinden yapılan çeĢitli sübstitüsyonlar ile elde edilmiĢtir. Sentezlenen bileĢiklerin saflıkları

ince tabaka kromatografisi (ĠTK) ve yüksek basınçlı sıvı kromatografisi (YBSK) çalıĢmaları,

elementel analiz ile kontrol edilmiĢ; yapıları FT-IR, 1H-NMR,

13C-NMR ve kütle

spektroskopisi yöntemleri ile aydınlatılmıĢtır. Moleküler modelleme çalıĢmaları ile tasarlanan

ve sentezlenen bileĢiklerin bakteriyel ve mikobakteriyel makromoleküler hedeflerle olası

etkileĢimleri incelenmiĢtir.

Anahtar kelimeler: Fluorokinolonlar, antibakteriyel etki, antitüberküler etki, direnç geliĢimi,

moleküler modelleme.

Kaynaklar

1. Wolfson JS, Hooper DC. Clinical Microbiology Reviews 1989; 2(4): 378–424.

2. Dover LG, Coxon D. J Med Chem 2011; 54: 6157–6165.

3. Migliori GB, Langendam MW, D‟Ambrosio L, Centis R, Blasi F, Huitric E, Van Der Werf

MJ. Eur Respir J 2012; 40(4): 814–822.

4. Sriram D, Yogeeswari P, Basha JS, Radha DR, Nagaraja V. Bioorg Med Chem

2005;13(20): 5774–5778.

Page 138: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

137

5. Takiff H, Guerrero E. Antimicrob Agents Chemother 2011;55(12): 5421–5429.

6. Hawkey PM. J Antimicrob Chemother 2003;51(SUPPL. 1): 29–35.

7. Peet NP. Drug Discovery Today, 2010;15(15-16): 583–586.

Page 139: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

138

P-38

Sülfadiazin yapısı taşıyan 5-ariliden-2-imino-1,3-tiyazolidin-4-on türevlerinin sentezi ve

karakterizasyonu

Alper SAL, Necla KULABAġ, Furkan KUZNEK*, Ġlkay KÜÇÜKGÜZEL

Marmara Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Kimya Anabilim Dalı, Ġstanbul,

Türkiye

*[email protected]

GeniĢ bir biyolojik etki spektrumuna sahip olan sülfonamitler klinik ve tıbbi açıdan önemi

bilinen bir farmakofor taĢımaktadır (-SO2NH-R) [1]. HCV NS5B polimeraz enzim

inhibisyonu [2, 3] baĢta olmak üzere pek çok biyolojik etkiden sorumlu olan 5-ariliden-2-

imino-4-tiyazolidinon çekirdeğinin sentezi [4-6] ve bu yapılar üzerine biyolojik etki

çalıĢmalarının günümüzde hız kazanması bizi sülfadiazin yapısı taĢıyan yeni 5-ariliden-2-

imino-4-tiyazolidinon türevlerinin tasarlanmasına yönlendirmiĢtir. ÇalıĢmamız kapsamında

sülfadiazinden hareketle sentezlenen tiyoüre türevlerinden 4-tiyazolidinon halkaları elde

edilmiĢ ve bu yapıların sübstitüe benzaldehitlerle muamele edilmesiyle hedef yapılara

ulaĢılmıĢtır. Saflıkları erime derecesi tayini, elementel analiz ve yüksek basınçlı sıvı

kromatografisi (YBSK) yöntemi ile kanıtlanan bu yeni türevlerin yapıları FT-IR, 1H-NMR

ve 13

C-NMR spektrumları ile aydınlatılmıĢtır.

Anahtar kelimeler: 5-ariliden-2-imino-4-tiyazolidinon, sülfonamit, sülfadiazin.

Kaynaklar

1. Awadallah FM, El-Waei TA, Hanna MM, Abbas SE, Ceruso M, Oz BE, Ozensoy Guler O,

Supuran CT. Eur J Med Chem 2015; 96: 425-435.

2. Küçükgüzel Ġ, SatılmıĢ G, Gurukumar KR, Basu A, Tatar E, Nichols DB, Talele TT,

Kaushik-Basu N. Eur J Med Chem 2013;69: 931-941.

3. Çakır G, Küçükgüzel Ġ, Guhamazumder R, Tatar E, Manvar D, Basu A, Patel BA, Zia J,

Talele TT, Kaushik-Basu N. Arch Pharm Chem Life Sci 2015;348(1): 10-22.

4. Zhou H, Wu S, Zhai S, Liu A, Sun Y, Li R, Zhang Y, Ekins S, Swaan PW, Fang B, Zhang

B, Yan B. J Med Chem 2008;51: 1242-1251.

5. Manvar D, Küçükgüzel Ġ, Erensoy G, Tatar E, DeryabaĢoğulları G, Reddy H, Talele TT,

Çevik Ö, Kaushik-Basu N. Biochem Biophys Res Commun 2016;469:743-7.

6. Eleftheriou P, Geronikaki A, Hadjipavlou-Litina D, Vicini P, Filz O, Filimonov D,

Poroikov V, Chaudhaery SS, Roy KK, Saxena AK. Eur J Med Chem 2012;47(1): 111-124.

Page 140: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

139

P-39

Sülfapiridin yapısı taşıyan 5-ariliden-2-imino-1,3-tiyazolidin-4-on türevlerinin sentezi ve

karakterizasyonu

Necla KULABAġ, Cem ÇANKAYA, Mehmet Zeki ZERAY*, Ġlkay KÜÇÜKGÜZEL

Marmara Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Kimya Anabilim Dalı, Ġstanbul,

Türkiye

*[email protected]

Klinik ve tıbbi açıdan önemi bilinen sülfonamit yapısı etkili bir farmakofordur ve

antimikrobiyal, antidiyabetik, anti-HĠV ve antimalaryal etkinin de aralarında bulunduğu çok

geniĢ bir biyolojik etki spektrumuna sahiptir [1]. Son yıllarda medisinal kimya açısından

önem kazanan diğer bir yapı ise, 5-ariliden-2-imino-1,3-tiyazolidin-4-on çekirdeği olup, HCV

NS5B polimeraz enzim inhibisyonu [2, 3] baĢta olmak üzere pek çok biyolojik etkiden

sorumludur [4, 5]. 5-Ariliden-2-imino-1,3-tiyazolidin-4-on türevlerinin sentezi ve bu yapılar

üzerine biyolojik etki çalıĢmalarının günümüzde hız kazanması bizi sülfapiridin yapısı taĢıyan

yeni 5-ariliden-2-imino-1,3-tiyazolidin-4-on türevlerinin tasarlanmasına yönlendirmiĢtir.

Sentez yöntemi olarak sülfapiridinin tiyoüre türevlerinden hareketle 4-tiyazolidinon

halkalarının sentezlenmesi ve bu yapıların sübstitüe benzaldehitlerle muamele edilmesiyle

hedef yapıların eldesi kullanılmıĢtır. Saflıkları erime derecesi tayini, elementel analiz ve

yüksek basınçlı sıvı kromatografisi (YBSK) yöntemi ile kanıtlanan bu yeni türevlerin yapıları

FT-IR, 1H-NMR ve

13C-NMR spektrumları ile aydınlatılmıĢtır.

Anahtar kelimeler: 5-ariliden-2-imino-4-tiyazolidinon, sülfonamit, sülfapiridin.

Kaynaklar

1. Awadallah FM, El-Waei TA, Hanna MM, Abbas SE, Ceruso M, Oz BE, Ozensoy Guler O,

Supuran CT. Eur J Med Chem 2015; 96: 425-35.

2. Küçükgüzel Ġ, SatılmıĢ G, Gurukumar KR, Basu A, Tatar E, Nichols DB, Talele TT,

Kaushik-Basu N. Eur J Med Chem 2013;69: 931-41.

3. Çakır G, Küçükgüzel Ġ, Guhamazumder R, Tatar E, Manvar D, Basu A, Patel BA, Zia J,

Talele TT, Kaushik-Basu N. Arch Pharm Chem Life Sci 2015;348(1): 10-22.

4. Zhou H, Wu S, Zhai S, Liu A, Sun Y, Li R, Zhang Y, Ekins S, Swaan PW, Fang B, Zhang

B, Yan B. J Med Chem 2008;51: 1242-51.

5. Manvar D, Küçükgüzel Ġ, Erensoy G, Tatar E, DeryabaĢoğulları G, Reddy H, Talele TT,

Çevik Ö, Kaushik-Basu N. Biochem Biophys Res Commun 2016; 469:743-7.

Page 141: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

140

P-40

İstanbul‟da satılan içme sularının kalitesinin bazı iyonların analizi yoluyla

değerlendirilmesi

Kübra DEMĠR1*

, Güler YALÇIN2, NeĢe ÇAKIR

3

1Marmara Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Ġstanbul, Türkiye

2Marmara Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Analitik Kimya Anabilim Dalı, Ġstanbul, Türkiye

3Marmara Üniversitesi, Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu Tıbbi Hizmetler ve

Teknikler Bölümü Tıbbi Laboratuar Teknikleri Programı, Ġstanbul, Türkiye

Su, hayatın varlığı ve devamlılığı için vazgeçilmez bir kaynaktır. GeliĢmiĢ ülkelerde olduğu

gibi ülkemizde de özellikle son yıllarda ĢiĢe suyu tüketiminde artıĢ görülmektedir. ġiĢe suyu

tüketimine paralel olarak çok sayıda firma özellikle sanayinin geliĢtiği ve nüfusun fazla

olduğu büyük Ģehirlerde içme suları ĢiĢelenerek satıĢı yapılmaktadır [1]. Ġçme sularının

kalitesi fiziksel, kimyasal ve mikrobiyolojik analizlerle belirlenir. Ġçme sularıyla ilgili kalite

standartları TS 266, WHO, EPA ve Sağlık Bakanlığı‟nın Ġnsani Tüketim Amaçlı Sular

Hakkındaki Yönetmeliği ile belirlenmiĢtir [2].

Bu çalıĢmada Ġstanbul‟da satılan içme sularının kalitesini belirleyen bazı fizikokimyasal

parametreler ölçülmüĢ, suda majör bileĢen olarak bulunan ve sertlik oluĢturan Ca2+

, Mg2+

katyonlarının ve Cl- gibi suda istenmeyen anyonların kimyasal analizi yapılarak piyasada

satılan farklı marka suların kalite parametreleri belirlenmiĢtir. 21 farklı marka ĢiĢe suyu

kullanılarak yapılan çalıĢma sonucunda; Ca2+

katyonu iyonu değerleri 0-30,00 ppm; Mg2+

katyonu değeri 0-4,95 ppm; Cl- anyonu değeri 0,716-32,25 ppm değerleri arasında değiĢiklik

göstermiĢtir. Toplam sertlik değeri için aralık 0-121,53 ppm olup, iletkenlik değerleri ise,

37,36-191,73 µs/cm arasında bulunmuĢtur. Ortalama pH değeri 7,12 olarak belirlenmiĢtir. Her

ölçüm 3 kere tekrarlanmıĢtır. Yapılan çalıĢmalar kalite standartları açısından

değerlendirildiğinde, bazı ĢiĢe sularının tavsiye edilen değer aralıkları içinde olduğu, diğer

bazılarının ise aralıkların dıĢında kaldığı ve dolayısıyla ölçümü yapılan iyonlar açısından

değerlendirildiğinde kalite standartlarına uymadığı kanısına varılmıĢtır.

Anahtar kelimeler: Ġstanbul; içme suyu; su kalitesi parametreleri.

Kaynaklar

1. Kumar M. , Puril A. Ind J Occup Environ Med, 2012: 16(1), 40-44.

2. Ġnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkında Yönetmelik, Resmi Gazete 25730, 17.02.2005.

Page 142: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

141

P-41

Tannik asit ile modifiye edilmiş Ag/CuFe2O4 manyetik nanopartikülleri üzerine

immobilize edilmiş papain enziminin antibakteriyel etkisinin araştırılması

Münteha ÖZACAR1*

, Keziban ATACAN2, Mahmut ÖZACAR

2,3

1Marmara Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Ġstanbul, Türkiye

2 Sakarya Üniversitesi, Biyomedikal, Manyetik Yarıiletken Malzemeler Uygulama ve

AraĢtırma Merkezi (BĠMAYAM), Sakarya, Türkiye

3Sakarya Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, Sakarya, Türkiye

*[email protected]

Bu çalıĢmada, CuFe2O4 ve Ag/CuFe2O4 manyetik nanopartikülleri sentezlenmiĢ, tannik asit

ile modifiye edilmiĢ ve papain enzimi immobilize edilmiĢtir [1-3]. XRD, SEM, FTIR ile

karakterize edilmiĢtir. CuFe2O4/tannik asit/papain, Ag/CuFe2O4/tannik asit/papain ve serbest

papain enziminin aktivite çalıĢmaları yapılmıĢtır [4]. CuFe2O4, Ag/CuFe2O4, CuFe2O4/tannik

asit, Ag/CuFe2O4/tannik asit, CuFe2O4/tannik asit/papain, Ag/CuFe2O4/tannik asit/papain

örneklerinin E.coli ve S.aureus bakterilerine karĢı antibakteriyel özellikleri test edilmiĢtir [5].

Anahtar kelimeler: Ag/CuFe2O4; tannik asit; papain immobilizasyonu; antibakteriyel etki.

Kaynaklar

[1] Cao SL, Xu H, Li XH, Lou WY, Zong MH. ACS Sustainable Chemistry & Engineering

2015; 3: 1589−1599.

[2] He J, Wu M, Feng X, Shao X, Cai W. RSC Advances 2014; 4: 13304–13312.

[3] Lin L, Cui H, Zeng G, Chen M, Zhang H, Xu M, Shen X, Bortolini C, Dong M. J

Materials Chem B, 2013; 1: 2719–2723.

[4] Atacan K, Ozacar M. Colloids and Surfaces B 2015; 128: 227-236.

[5] Miao H, Zhong D, Zhou Z, Yang X. Nanoscale 2015; 7: 19066–19072.

Page 143: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

142

P-42

Antikanser ilaç transferinde nanoteknolojik yaklaşımlar: Manyetik taşıma sistemleri

Münteha ÖZACAR1*, Yağmur PĠRĠNÇCĠ1, Bedia KAYMAKÇIOĞLU2, Mahmut ÖZACAR3,4

1Marmara Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Ġstanbul, Türkiye

2Marmara Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Kimya Anabilim Dalı, Ġstanbul,

Türkiye

3 Sakarya Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, Sakarya, Türkiye

4Sakarya Üniversitesi, Biyomedikal, Manyetik Yarıiletken Malzemeler Uygulama ve

AraĢtırma Merkezi (BĠMAYAM), Sakarya, Türkiye

*[email protected]

Kanser tedavisinde kullanılan ilaçlar, tümör hücreleri yanında sağlıklı doku ve hastanın

bağıĢıklık sistemi üzerinde yan etkilere sahiptir. Bu nedenle uzun süredir sadece tümör

hücreleri üzerinde etkili, hastanın bağıĢıklık sistemini olumsuz etkilemeyecek tedavi

süreçlerinin geliĢtirilmesi için yoğun çalıĢmalar yapılmaktadır. Bu çalıĢma kapsamında ilaç

taĢıma sistemlerinde manyetik nanopartiküllerin (MNP) kullanılması ve ilaç taĢıma

sistemlerinin uygulama mekanizması incelenmiĢtir [1]. MNP içeren ilaç taĢıma sistemlerinin

en önemli özelliği antikanser ilaç moleküllerinin dıĢ manyetik alan ile doğrudan tümörlü

bölgeye ulaĢtırılabilmesi ve ilaçların etkinliğini yitirinceye kadar bu bölgede tutulabilmesidir

[2]. Bu uygulamada yaygın olarak kullanılan MNP'ler: Fe3O4, CoFe2O4 MnFe2O4 ve NiFe2O4

gibi ferritler; ilaç bağlayıcı olarak kullanılan bazı molekül veya polimerler ise PLGA, PEG,

PVA, PVP,PEI, PEO, DMSA, çitosan, dekstran ve polifenollerdir [3]. Bu uygulamalarda

kullanılan bazı antikanser ilaç örnekleri Ģu Ģekildedir: doxorubicin (DOX), paclitaxel (taksol),

cisplatin, vinkristin, etoposide (podofillotoksin), 9- nitro kamptotesin, methotrexate,

idarubusin HCl [4]. MNP içeren ilaç taĢıma sistemlerinin uygulaması ile ilgili araĢtırılan

kanser türleri; akciğer, ovaryum, göğüs, kolon kanserleri ve beyin, prostat, peritonal,

glioblastoma tümörleridir [4].

Anahtar kelimeler: Ġlaç transfer sistemleri; manyetik nanopartikül; antikanser etki.

Page 144: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

143

Kaynaklar

[1] Klostergaard J, Seeney CE. Nanomedicine: Nanotechnology, Biology, and Medicine

2012; 8: 37–50

[2] Reddy LH, Arias JL, Nicolas J, Couvreur P. Chemical Reviews 2012; 112: 5818−5878.

[3] Canfarotta F, Piletsky SA. Advanced Healtcare Materials 2014; 3: 160–175

[4] Tabatabaei Mirakabad FS, Koshki KN, Akbarzadeh A, Yamchi MR, Milani M, Zarghami

N, Zeighamian V, Rahimzadeh A, Alimohammadi S, Hanifehpour Y, Joo SW. Asian Pacific J

Cancer Prevention 2014; 15 (2): 517-535

Page 145: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

144

P-43

Sirkadiyen ritmin günlük yaşam döngüsü üzerine etkileri

Münteha ÖZACAR1*

, Yağmur PĠRĠNÇCĠ1, Fatih TOK

2

1Marmara Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Ġstanbul, Türkiye

2Marmara Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Kimya Anabilim Dalı, Türkiye

*[email protected]

Bu çalıĢma kapsamında, sirkadiyen ritmin genel tanımı ve iliĢkili kavramların açıklaması

yapılmıĢtır [1]. Sirkadiyen ritmin insan organizmasındaki etkileri incelenmiĢtir [2]. Ritmin bir

günlük yaĢam döngüsünde oluĢturduğu etkiler araĢtırılmıĢtır [3]. Sirkadiyen ritim uyku

uyanıklık döngüsü, kan basıncı, hormon düzeyleri, sindirim sistemi, vücut sıcaklığı ve

metabolizma üzerine etkileri ile örneklendirilmiĢtir [4]. ÇeĢitli hastalıkların tedavisinde

kullanılacak ilaçlar için sirkadiyen ritme göre uygun zamanlar belirtilmiĢtir.

Anahtar Kelimeler: Sirkadiyen ritim; uyku uyanıklık döngüsü; suprakiyazmatik nükleus.

Kaynaklar:

[1] Sancar A, Lindsey-Boltz AL, Gaddameedhi S, Selby PC, Ye R, Chiou Y, Kemp GM, Hu

J, Lee JH, Ozturk N. Bıochemıstry 2010; 584: 25-2618.

[2] Hall JE, Guyton AC. Guyton ve Hall Tıbbi Fizyoloji. Nobel Tıp Kitabevleri, Ġstanbul.

2013.

[3] Özbayer C, Değirmenci Ġ. Dicle Medicinal J 2011; 38: 514-518

[4] GR MG,

Me Y. PubMed 2016; 8: 80-163

Page 146: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

145

P-44

Resveratrol ve yeni geliştirilen lipozomal formülasyonunun MTT yöntemi ile pankreatik

beta TC hücre hattı üzerine sitotoksisitesinin değerlendirilmesi

Çiğdem YÜCEL1*

, Gökçe ġeker KARATOPRAK2, YeĢim AKTAġ

1

1Erciyes Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmasötik Teknoloji Anabilim Dalı, Kayseri,

Türkiye

2Erciyes Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmakognozi Anabilim Dalı, Kayseri, Türkiye

*[email protected]

Resveratrol (3,5,4′- trihidroksi-trans-stilben) (RSV) pek çok bitkide bulunan doğal

polifenolik bir bileĢiktir. Güçlü antioksidan özelliğinin yanı sıra diyabette insülinin etkinliğini

artırarak, pankreastaki insülin salımını gerçekleĢtiren beta hücrelerini koruyarak ve kan

glukoz seviyesini düĢürerek etkili olmaktadır [1]. Bu çalıĢmada, RSV‟ün farklı

konsantrasyonlarda (100-2.5 µg/mL) bir seri çözeltisinin ve yeni geliĢtirilen lipozom

formülasyonunda kullanılan lipitlerin hücrelere etkisini de görmek için etkin madde içeren ve

içermeyen % 25, % 50 ve % 75‟lik DMEM ile hazırlanmıĢ lipozomların insülin salımı yapan

pankreatik beta TC hücre hattı üzerinde sitotoksik etkisi incelenmiĢtir. ÇalıĢmada, canlılık

oranlarının değerlendirilmesinde yaygın olarak kullanılan 3-(4,5-dimetilthiazol-2-il)-2,5-

difenil-tetrazolium bromit (MTT) testi [2] kullanılmıĢtır. Testin sonunda RSV çözeltisi için %

50 ölüm oranı (IC50) 50.7 µg/mL olarak hesaplanmıĢtır. Etkin madde içeren ve içermeyen

lipozom formülasyonunun en deriĢik (% 75) olanlarda bile yüzde canlılık değerleri sırasıyla

% 86.4 ve % 87.4 olarak bulunmuĢtur. Sonuç olarak, RSV‟ün lipozomal formülasyona

güvenle yüklenebildiği ve hücre canlılığını düĢürmeksizin kullanılabileceği görülmüĢtür.

Bu çalıĢma, Erciyes Üniversitesi Bilimsel AraĢtırma Projeleri Birimi (Proje No: TCD-2015-

6112) tarafından desteklenmiĢtir.

Anahtar kelimeler: Resveratrol, pankreatik beta TC hücre hattı, sitotoksisite, lipozom

Kaynaklar

1.Szkudelski T, Szkudelski K. Ann NY Acad Sci 2011; 1215: 34–39.

2.Fotakis G, Timbrell JA. Toxicol Lett 2006; 160(2): 171-177.

Page 147: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

146

P-45

Türkiye‟nin değişik yörelerinden toplanan Pelargonium endlicherianum Fenzl. bitkisinin

antioksidan ve antimikrobiyal aktivitelerinin incelenmesi

Gökçe ġEKER KARATOPRAK1*

, Berrak ALTINSOY2, Ebru VURAN

3, Ayten UĞURCU

3,

GülĢah BEġPARMAK3, Müberra KOġAR

1

1Erciyes Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmakognozi Anabilim Dalı, Kayseri, Türkiye

2Erciyes Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Biyoteknoloji Anabilim Dalı, Kayseri,

Türkiye

3Erciyes Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Kayseri, Türkiye

*[email protected]

Bu çalıĢmada ülkemizde doğal olarak yetiĢen Geraniaceae familyasına dahil olan

Pelargonium endlicherianum Fenzl. Konya, Kayseri ve KahramanmaraĢ Ģehirlerinden

toplanarak toprak altı ve toprak üstü kısımlarının antioksidan ve antimikrobiyal aktivitelerinin

araĢtırılması ve ekstrelerin spektrofotometrik olarak kimyasal kompozisyonlarının (toplam

fenol, toplam flavonoit, toplam flavonol) belirlenerek karĢılaĢtırmalı olarak incelenmesi

amaçlanmıĢtır.

Ekstrelerin antioksidan aktivitelerini belirlemek amacıyla amacıyla 1,1-difenil-2-pikrilhidrazil

(DPPH) radikal süpürücü etki, 2,2‟- azino-bis (3-etilbenzotiazolin-6- sulfonik asit) (ABTS+)

radikal süpürücü etki, β-karoten-linoleik asit birlikte peroksidasyonu engelleyici etki

aktiviteleri çalıĢılmıĢtır. Listeria monocytogenes (ATCC® 19115), Streptococcus pneumoniae

(ATCC® 49619), Klebsiella pneumoniae Subsp. Pneumoniae (ATCC

® 33495), Neisseria

meningitidis (ATCC® 13077), Haemophilus influenzae (ATCC

® 49766) suĢları kullanılarak

disk difüzyon yöntemi ile antimikrobiyal aktivite tayin edilmiĢtir.

Lokaliteye göre bitkiden hazırlanan ekstrelerin kimyasal bileĢimlerinin zenginliği

incelendiğinde sıralama Konya>KahramanmaraĢ>Kayseri olarak bulunurken genel olarak

%70‟lik metanol kök ekstresi ile toprak üstü kısımlardan hazırlanan %70 metanol ile

hazırlanan ekstrelerin içerik miktarları yakın bulunmuĢtur. Konya‟dan toplanan türün, toprak

üstü kısmından hazırlanan ekstrenin radikal süpürücü etkisi DPPH● (IC50=140 µg/mL) ve

ABTS+ (TEAC=0,80µM Trolox) olarak bulunmuĢtur. Antimikrobiyal aktivite çalıĢmalarında

Page 148: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

147

ise bitkinin toprak üstü kısmından hazırlanan ekstrelerin kök ekstrelerine göre daha aktif

olduğu belirlenmiĢtir.

Anahtar kelimeler: Pelargonium endlicherianum Fenzl., Geraniaceae, antioksidan,

antimikrobiyal.

Page 149: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

148

P-46

Sülfonamidlerin karbonik anhidraz etkileri

Bedirhan AKIN*, Sevgi KARAKUġ

Marmara Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Kimya Anabilim Dalı, Ġstanbul,

Türkiye

* [email protected]

Sülfonamidler 1954 yılından itibaren karbonik anhidraz inhibitörü olarak kullanılan

bileĢiklerdir. Sülfonamidlerin karbonik anhidraz enzim inhibisyonu etkisinin keĢfinden beri

birçok sülfonamid yapısında yeni ilaç molekülü sentezlenmiĢ ve klinik uygulamada

antiglokom, antiobezite, anti-tiroit, antibakteriyel ve hipoglisemik gibi ajanlar olarak

kullanılmıĢlardır. Özellikle son yıllarda yapılan çalıĢmalarda sülfonamid yapısı içeren

bileĢiklerin antikanser aktiviteye de sahip oldukları ve bu aktivitelerini karbonik anhidraz

enzim inhibisyonuyla gösterdikleri tespit edilmiĢtir. Bu amaçla hazırladığımız derleme

çalıĢmasında karbonik anhidraz enzimi, izoenzimleri ve inhibitörleri hakkında kapsamlı

literatür araĢtırılması yapılmıĢtır [1,2].

Anahtar kelimeler: Sülfonamid, karbonik anhidraz enzimi, antikanser aktivite.

Kaynaklar

1. Akdemir A, Güzel-Akdemir O, Scozzafava A, Capasso C, Supuran CT. Bioorg Med Chem

2013; 21(17): 5228-5232.

2. Cenzo C, Valentina O, Alessandro D, Gianfranco B, Dedeoglu N, Supuran CT. Bioorg

Med Chem 2015; 25: 3850-3853.

Page 150: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

149

P-47

Ultrasonikasyonla eşleştirilmiş pulslü elektrobirikim tekniği ile CNT/PPy modifiye

yüzeylerin hazırlanması ve metamizol sodyum tayinine uygulanması

Kemal Volkan ÖZDOKUR, Hasan ERTAġ2, Fatma Nil ERTAġ

*

Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Kimya Bölümü, Bornova, Ġzmir, Türkiye

*[email protected]

Halk sağlığı üzerinde hayati önemi olan kalite kontrol analizleri, farmasötik iĢlemlerde önemli

bir yer tutar. Bu amaçla ilaç etken maddelerinin tayinine iliĢkin basit, hızlı, seçimli, duyar ve

doğru yöntem geliĢtirmeye ihtiyaç vardır. Elektrokimyasal yöntemler nanoteknolojinin de

kullanımıyla güncelliğini koruyan bir araĢtırma alanıdır. Elektrot yüzeylerinin nanoyapılarla

zenginleĢtirilmesi, farmasötiklerin analizinde birçok avantaj sağlamaktadır.

Bu çalıĢmada camımsı karbon elektrot (GCE) yüzeyleri polipirol (PPy) ve karbon nanotüp

(CNT) ile modifiye edilmiĢ ve PPy-CNT kompozit film hazırlamada ilk defa

ultrasonikasyondan yararlanılmıĢtır. Elde edilen yüzeyler karakterize edildikten sonra

analjezik etkisiyle bilinen bir ilaç etken maddesi olan metamizol sodyum analizinde

performansı sınanmıĢtır. ġekil 1‟de yalın ve modifiye GCE elektrotlarda metamizolün

yükseltgenmesine ait voltammogramlar görülmektedir. Yüzey modifikasyonu ile sağlanan

sinyal artıĢından gidilerek, ticari tabletlerde metamizol tayininde kullanılmıĢtır.

Potansiyel (V)

-1.5 -1.0 -0.5 0.0 0.5 1.0 1.5

Ak

ım (

A)

-160

-140

-120

-100

-80

-60

-40

-20

0

20

40

60

GCE/PPy-CNTu

Yalın GCE

ġekil 1 Yalın GCE ve GCE/PPy-CNTu elektrotlarda 40 mg.L-1

metamizol sodyumun

yanıtlarının karşılaştırılması

Anahtar kelimeler: Metamizol sodyum, voltammetri, polipirol karbon nanotüp kompozit film.

Page 151: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

150

P-48

Omega-3 ve balık yağının metabolik fonksiyonları ve insan sağlığı üzerine etkileri

Esranur CENGĠZ 1, Serap KARADERĠ

2

1Marmara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi, Ġstanbul, Türkiye

2Marmara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Analitik Kimya Anabilim Dalı, Ġstanbul, Türkiye

*[email protected]

Esansiyel yağ asitleri (EYA) insan ve diğer memelilerde yaĢam için mutlaka gerekli olan ve

vücutta sentezlenemediğinden diyetle alınması gereken yağ asitleridir. Vücutta doğal olarak

iki tipi bulunur. Omega-6 (ω-6) serisi cis-linoleik asitten, omega-3 (ω-3) serisi α-linoleik

asitten kaynaklanır. ω-3 ve ω-6 yağ asitlerinin beyin göz ve sinir sistemi, öğrenme ve

konsantrasyon, geliĢimi, okuma ve yazma becerilerinin geliĢimi, bağıĢıklık sisteminin

güçlenmesi, koroner kalp hastalıklarının önlenmesi için gereklidir. Eikosapentaenoik Asit

(EPA), Dekosapentaenoik Asit (DPA) ve Dekosahegzaenoik Asit (DHA)'ın bulunduğu

besinlernin, esansiyel yağ asitlerinin insan metabolizması ve beslenmesi üzerindeki olumlu

etkileri vardır. Retinada yer alan doymamıĢ yağ asitlerinin %60‟ı DHA‟dır. Beyin dokusunda

yer alan doymamıĢ yağ asitlerinin %40‟ı DHA‟dır.

Anahtar kelimeler: Omega-3, balık yağı, EPA, DPA, DHA.

Page 152: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

151

P-49

Sildenafil sitrat etken maddesinin analitik incelenmesi

Raziye GÖÇER2, Serap KARADERĠ*

1

1Marmara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Analitik Kimya Anabilim Dalı, Ġstanbul, Türkiye

2Marmara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi, Ġstanbul, Türkiye

*[email protected]

Sildenafil sitrat (SS) günümüzde erektil disfonksiyon ve pulmoner arteriyel hipertansiyon

tedavisinde kullanılan bir ilaçtır. Sistematik (IUPAC) adı:1-[4-etoksi-3-(6,7-dihidro-1-metil-

7-okso-3-propil-1H-pirazolo[4,3-d]pirimidin-5-il)fenilsulfonil]-4-metillpiperazin sitrat‟tır.

Kimyasal formülü: C22H30N6O4S1. Moleküler ağırlık:474,6 g/moldür. Biyoyararlanımı %40

olup, yarılanma ömrü 3-4 saattir. Oral yoldan uygulanır. Sildenafilin % 80‟i feçes, %20‟si

idrar aracılığıyla atılır. Empotens tedavisinde etkili olduğunu anlaĢılan sildenafil ilk olarak

Pfizer firmasının ürettiği ilaçta kullanılmıĢtır. Ġlaç, Amerika BirleĢik Devletleri'ndeki Gıda ve

Ġlaç Dairesi'nin (Food and Drug Administration, FDA) onayını 1998'de almıĢtır. Optimum

etki için, yağlı yiyecekler absorpsiyonu yavaĢlattığından aç karnına alınmalıdır Ġlacın aĢırı

alımı ile ilgili en sık bildirilen yan etkiler; ciltte kızarıklık, baĢ dönmesi, baĢ ağrısı, taĢikardi,

vertigo ve göğüs ağrısıdır. Ġlacın kullanımına bağlı oftalmik yan etkiler görülebilir.

Anahtar kelimeler: Sildenafil sitrat (SS), erektil disfonksiyon, arteriyel akciğer

hipertansiyon.

Page 153: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

152

P-50

Epilepsi ve tedavisinde kullanılan ilaçların analitik incelenmesi

Servet DEMĠRHAN 2, Serap KARADERĠ

1*

1Marmara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Analitik Kimya Anabilim Dalı, Ġstanbul, Türkiye

2Marmara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi, Ġstanbul, Türkiye

*[email protected]

Epilepsi "sara hastalığı", aileleri ve hekimleri sıkıntıya düĢüren tüm yaĢ gruplarını etkileyen

ve çocukluk çağının sık rastlanan kronik, santral sinir sisteminde elektriksel deĢarjlar sonucu

ortaya çıkan duyu ve hareket bozuklukları, bazen bilinç kaybı görülen nöbetlerle karakterize

kronik nörolojik bir hastalıktır. Epileptik nöbetler; idiopatik, kriptojenik ve semptomatik

olarak ayrılabilir. Epilepsi tedavisi, nöbetlerin durdurulmasını veya kontrolünün sağlanmasını

aynı zamanda uygun maliyetli yaklaĢımı ve ilaçların yan etkilerinin önlenmesini

kapsamaktadır. Günümüzde de çok sayıda ilacın varlığına ve iyi tıbbi bakıma rağmen

epileptik hastaların önemli bir bölümü nöbetlerden kurtulmuĢ değildir. Pratikte bu dirençli

olgular da bazen ilacın yüksek dozda kullanımı tercih edilmekte veya birkaç ilaç beraber

kullanılmakta bunların da yan etkisi fazla olmaktadır. Bu da hastanın yaĢam kalitesini

azaltmakta, maliyeti arttırmakta ve yüksek morbiditeye yol açabilmektedir.

Anahtar kelimeler: Epilepsi, antiepileptikler.

Page 154: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

153

P-51

p-Toluen sülfonil klorür‟den hareketle bazı yeni hidrazit-hidrazonların sentezi ve

antimikrobiyal etkilerinin değerlendirilmesi

Merve CENGĠZ1, Sevil ġENKARDEġ

1*, Muhammed Ġhsan HAN

1, Burçak GÜRBÜZ

2,

Berrak ALTINSOY2, ġ. Güniz KÜÇÜKGÜZEL

1

1Marmara Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Kimya Anabilim Dalı, Ġstanbul,

Türkiye

2Marmara Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Mikrobiyoloji Anabilim Dalı, Ġstanbul, Türkiye

* [email protected]

Hidrazit-hidrazonlar hakkında birçok çalıĢma yapılmıĢ ve bu yapıdaki bileĢiklerde geniĢ bir

biyolojik aktivite spektrumu tespit edilmiĢtir [1]. Günümüzde yapılan birçok hidrazit-hidrazon

sentezinden elde edilen en önemli aktivitelerden birisi de sentezlenen bileĢiklerin gösterdiği

antimikrobiyal aktivitedir [2]. Laboratuvarımızda sentezlenen birçok hidrazit-hidrazonun

güçlü antimikrobiyal aktivite gösterdiği tespit edilmiĢtir [3,4].

Bu bilgiler ıĢığında, yaptığımız bu çalıĢmada baĢlangıç maddesi olarak p-toluen sülfonil

klorür kullanılmıĢtır. p-toluen sülfonil klorür‟den hareketle 4-metilbenzensülfonohidrazit ve

bunun da aromatik aldehitler ile etanollü ortamda ısıtılması ile 4-metil-N'-[(sübstitüearil)

metiliden]benzensülfonilhidrazit bileĢikleri sentezlenmiĢtir. Sentezlenen bileĢiklerin

elementel analiz, HPLC gibi yöntemlerle saflıkları tespit edilip, FT-IR, H1-NMR teknikleri

kullanılarak yapı aydınlatma çalıĢması yapılmıĢtır. Sentezlenen bu bileĢiklerin antimikrobiyal

aktiviteleri S. aureus, S. epidermidis, P. aeruginosa, E. coli, S. typhimurium ve C. albicans

suĢlarına karĢı agar oluk difüzyon yöntemi ile incelenmiĢtir [5]. Meropenem ve flukonazol

etken maddelerinin kontrol ilaç olarak kullanıldığı deney sonucunda, bileĢiklerin (200

µg/oluk) çalıĢmada kullanılan mikroorganizmalara karĢı antimikrobiyal aktivite göstermediği

görülmüĢtür.

Anahtar kelimeler: Antimikrobiyal aktivite, hidrazit-hidrazon, HPLC, 1H-NMR.

Kaynaklar

1. Rollas S, Küçükgüzel ġG. Molecules. 2007; 12: 1910-1939.

2. Kumar N, Chauhan LS. IJPCR. 2015; 7(2):154-161.

Page 155: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

154

3. Küçükgüzel ġG, Mazi A, Sahin F, Öztürk S, Stables J. Eur J Med Chem. 2003; 38: 1005-

1013.

4.Tatar E, ġenkardeĢ S, Sellitepe HE, Küçükgüzel ġG, Alpay Karaoğlu ġ, Bozdeveci A, De

Clercq E, Pannecouque C, Ben Hadda T, Küçükgüzel Ġ. Turk J Chem. 2016; 40: 510-534.

5. Perez C, Pauli M, Bazerque P. Acta Biol Med Exp 1990; 15: 113-115.

Page 156: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

155

P-52

Düşük doz iyonizan radyasyon maruziyeti sonrası testis dokusunda oluşan oksidan

hasara karşı resveratrol tedavisinin olası koruyucu etkileri

Beste Melek ATASOY1, Tarık Emre ġENER

2, Özge Çevik

3, BüĢra ERTAġ

4, Özlem Tuğçe

KAYA5, ġule ÇETĠNEL

5, AyĢe Dağlı DEĞERLĠ

6, Ġlker TĠNAY

2, Ferruh ġĠMġEK

2, Cem

AKBAL2, Göksel ġENER

4

1 Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi, Radyasyon Onkolojisi Anabilim Dalı, Ġstanbul, Türkiye

2 Marmara Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Üroloji Anabilim Dalı, Ġstanbul, Türkiye.

3 Cumhuriyet Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Biyokimya Anabilim Dalı, Sivas, Türkiye

4 Marmara Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmakoloji Anabilim Dalı, Ġstanbul, Türkiye

5 Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi, Histoloji & Embriyoloji Anabilim Dalı, Ġstanbul,

Türkiye

6 Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim AraĢtırma Hastanesi Radyasyon Onkolojisi Kliniği,

Ġstanbul, Türkiye

* [email protected]

Testis bilinen en radyosensitif organlardan biridir. Klinikte özellikle pelvik bölge ıĢınlamaları

sırasında testisin aldığı ve oksidan hasar için yeterli olabilecek “saçılma dozu” spermatogenez

üzerinde olumsuz etki gösterebilmektedir (1). Bu durum özellikle fertil dönemde radyoterapi

görmüĢ hastalarda geç yan etkiler adına yaĢam kalitesini etkileyebilir (2). Resveratrol

antikanserojen, antioksidan ve sirtuin1 (Sirt-1) aktivatörü özellikleri bilinen önemli bir

flavanoiddir (3). Bu çalıĢmada pelvik bölgeye iyonizan radyasyon uygulanan sıçanlarda testis

dokusunda geliĢen oksidan hasara karĢı resveratrol uygulamasının olası koruyucu etkilerinin

incelenmesi amaçlanmıĢtır. ÇalıĢmamızda model olarak klinikte organa sınırlı prostat

kanserinin küratif radyoterapisi sırasında uygulan prostat ıĢınlaması esas alınmıĢtır (4-6).

Spraque Dawley sıçanlara anestezi altında üç boyutlu planlama sisteminde tedavi planlaması

yapıldı ve prostat bölgesine 20 Gy iyonizan radyasyon uygulandı. Gruplar; kontrol, erken (1

hafta) ve geç (10 hafta) radyasyon, ve resveratrol tedavili erken ve geç radyasyon grupları

olarak belirlendi. Resveratrol 10 mg/kg oral olarak uygulandı. Deney sonunda dekapite edilen

hayvanların alınan testis dokularında oksidan hasarın göstergeleri olarak malondialdehit

(MDA), glutatyon (GSH), 8-hidroksiguanosin (8-OH-dG) düzeyleri, myeloperoksidaz

(MPO), superoksid dismutaz (SOD), ve katalaz-3 aktiviteleri tayin edildi (4). Dokularda

ayrıca kaspaz-3 ve sirtuin-1 protein ekspresyonu western blot yöntemi ile değerlendirildi ve

Page 157: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

156

histolojik inceleme yapıldı. Bulgularımız düĢük doz radyasyona maruz kalan testis dokusunda

MDA, 8-OH-dG düzeylerinde ve MPO ve kaspaz-3 aktivitelerinde anlamlı artıĢ (p˂0.001)

buna karĢılık antioksidan SOD ve GSH değerlerinde anlamlı azalma olduğunu gösterdi.

Radyasyon uygulaması ayrıca bu dokuda kaspaz-3 ve sirtuin protein ekspresyonunu azalttı.

Resveratrol uygulanan tedavili gruplarda bu parametrelerde istatistiksel olarak anlamlı

(p<0.05-0.001) geri dönüĢ olduğu belirlendi. ÇalıĢmamızda araĢtırılan resveratrol, düĢük doz

radyasyon maruziyeti sonrası testiste oluĢan oksidan hasara karĢı antioksidan ve sirtuin

aktivatörü etki göstermiĢtir. Bu sonuç, resveratrolün pelvik bölge ıĢınlamaları sonrası uzun

dönemde görülebilecek genomik insitabilite ve infertilitede azaltma üzerine gelecekte klinikte

yer bulabilmesi adına çalıĢılma konusu olabileceğini göstermektedir.

Anahtar Kelimeler: Radyoterapi, testis, antioksidan, resveratrol, sirtuin-1, kaspaz.

Kaynaklar

1. ġener G, Jahovic N, Tosun O, Atasoy BM, Yegen BC. Life Sci, 74(5):563-72, 2003.

2. ġener G, Atasoy BM, Ersoy Y, Arbak S, Sengoz M, Yegen BC. J Pineal Res, 37(4):241-6,

2004.

3. Alturfan AA, Tozan-Beceren A, Sehirli AO, Demiralp E, Sener G, Omurtag GZ. Mol Biol

Rep, 39:4589–4596, 2012

4. Ozyurt H, Cevik O, Ozgen Z, Ozden AS, Cadirci S, Elmas MA, Ercan F, Gören MZ, Sener

G. Free Radic Res, 2014; 48(10):1247-55.

5. ġener G, Kabasakal L, Atasoy BM, Erzik C, Velioglu-Ogunc A, Cetinel S, Gedik N,

Yegen BC. Pharmacol Res, 53(3):241-52, 2006

6. ġener G, Kabasakal L, Atasoy BM, Erzik C, Velioglu-Ogunc A, Cetinel S, Contuk G,

Gedik N, Yegen BC. J Endocrinol, 189(2):257-69, 2006.

Page 158: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

157

P-53

Probiyotik ürün ve preparatlardan probiyotik bakterilerin izolasyonu ve tanımlanması

Nurten TETĠK1*, Pervin RAYAMAN

1, Erkan RAYAMAN

1, Rıza ADALETĠ

2, Ümran

SOYOĞUL GÜRER1

1Marmara Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı,

Ġstanbul, Türkiye.

2HaydarpaĢa Numune Eğitim ve AraĢtırma Hastanesi, Mikrobiyoloji Laboratuvarı, Ġstanbul,

Türkiye

[email protected]

Son yıllarda mikroorganizmaların antibiyotiklere karĢı direnç geliĢtirmeleri antibiyotiklerin

ekolojik zararları ve maliyetlerinin artması araĢtırmacıları anti-enfeksiyöz özellikleri ile insan

sağlığını olumlu yönde etkileyen probiyotiklerin kullanımı üzerine odaklamıĢtır. Bu amaçla

çalıĢmamızda 5 adet ticari preparat, 7 adet ticari probiyotik ürün ve 4 adet doğal farklı

probiyotik üründe probiyotik bakteri varlığı araĢtırılmıĢtır. Doğal kefir, ticari kefir, yoğurt,

peynir altı suyu ve ticari probiyotik preparatlardan probiyotik bakterilerin izolasyonu

yapıldıktan sonra bakteri tanımlanması Matriks Yardımlı Lazer Ġyonizasyon Kütle

Spektrofotometresi (MALDI-TOF MS) ile yapılmıĢ ve konvansiyonel yöntemler (Gram

boyama, katalaz, Voges-Proskauer, glikozdan gaz üretimi ve arjinin hidroliz testi) ile

doğrulanmıĢtır.

ÇalıĢmamızda izole edilen ve MALDI- TOF ile tanımlanan 27 adet probiyotik bakterinin

mide asitliğine ve safra tuzlarına karĢı direnç durumlarını belirlemek için bakterilerin pH 1.5

pH 2, pH 3.2‟ye, % 0.15, % 0.30, % 1 safra tuzu içeriğine ve 4°C, 22°C, 45°C sıcaklığa

direnci araĢtırılmıĢtır.

Sonuç olarak, 7 adet farklı probiyotik üründe Lactobacillus rhamnosus, Enterococcus

gallinarum, Lactobacillus kefiri, Bacillus megaterium, Lactobacillus plantarum,

Enterococcus faecium, Bifidobacterium spp. olmak üzere insanlarda barsakta mikrobiyal

dengeyi düzelttiği ve antibakteriyel ve immün düzenleyici etkileri olduğu gösterilmiĢ olan 7

farklı probiyotik bakteri saptanmıĢtır.

Bu çalıĢma, Marmara Üniversitesi Bilimsel AraĢtırma Projeleri Birimi (Proje No: SAG-C-

YLP-111115-0506) tarafından desteklenmiĢtir.

Anahtar kelimeler: Probiyotikler, MALDI-TOF, Lactobacillus spp., Enterococcus

gallinarum, Bifidobacterium spp.

Page 159: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

158

P-54

Türk Eczacılık Tarihinde Şehit Eczacılar

Celâl ÖCAL

[email protected]

Meslek hayatımızın ortamı, sadece eczane, laboratuar, fabrika veya hastaneden ibaret

olmamıĢtır. Olağan üstü Ģartlarda yerine getirmek durumunda kaldığımız eczacılık mesleği

savaĢ ortamında da yerine getirilmiĢ Türk Eczacılık tarihine ġehit Eczacıların adı yazılmıĢtır.

BaĢbakanlık Devlet Osmanlı ArĢivi kayıtlarında, 1.Dünya SavaĢı sırasında savaĢtığımız on

cephede, hastanelerde, ön saflar da eczacıların görev yaptığı bilgisi bulunmaktadır.

Tespit edebildiğimiz ilk eczacı Ģehitlerimiz, Balkan Harbi sırasında 11.Alay 2.Tabur‟da görev

yapan Mehmet Efendi ile 6.Alay 2.Topçu Taburunda görevli Nuri Efendidir. Ölüm nedeni

olarak Cephede yazılıdır. 1.Dünya SavaĢı Cephelerinde çok sayıda eczacımız Ģehit düĢmüĢtür.

Erzurum Askeri Çakmak Hastanesi önünde yer alan kitabede 1914-1918 Kafkas cephesinde

vazifeleri uğrunda Ģehit olan sağlık subaylarının adlarının olduğu kitabede, 25

meslektaĢımızın adları yazılıdır. Yunan iĢgali faciası sırasında Ģehit edilen Ecz. Yzb. Ahmet

Vasıf Efendinin adı Ġzmir Ġlk KurĢun Anıtı üzerinde adı yazılmıĢtır. Ġstiklal Harbi dönemi

1.Ġnönü Muharebesininde Türk ordusuna tren katarlarında hastane hizmeti verilmeye

çalıĢılmaktadır. Ecz. Bnb. Muhittin Bey EskiĢehir Sevk ve Mecruhin (yaralı) katarı Eczacısı

iken 11 Ocak 1921 günü görevi baĢında Ģehit düĢmüĢtür. Eczacılık Fakültelerinde Eczacılık

Tarihi ve Tıbbi Deontoloji dersleri müfredatına “Türk Eczacılık Tarihinde ġehit Eczacılar”

konusu dahil edilmelidir. Varlığımızı borçlu olduğumuz atalarımızın yaĢadığı olayları,

hayatlarını hiçe sayarak verdikleri mücadeleyi bilmek, sahip çıkmak, vicdan borcumuzdur. Bu

çalıĢmamız Ģehit meslektaĢlarımızın hakkını teslim etme, eczacılarımıza kadirĢinastlık ve vefa

göstererek, saygı ve rahmetle anma ve adlarının literatürde yer almasını sağlama giriĢimidir.

Anahtar kelimeler: ġehit eczacı, Balkan SavaĢı, 1.Dünya SavaĢı, Ġstiklal Harbi, eczacılık

tarihi.

Page 160: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

159

P-55

Ampute futbolcuların vitamin ve besin destek ürünü kullanma alışkanlıkları

Ġnci Banu AYÇA1*

, Hüseyin TÜRKMEN2

1Marmara Üniversitesi, Spor Bilimleri Fakültesi, Spor Sağlık Bilimleri Anabilim Dalı,

Ġstanbul, Türkiye

2Ampute futbol milli takım oyuncusu, Ġstanbul, Türkiye

*[email protected]

ÇalıĢmaya 2015-16 futbol sezonunda Türkiye ampute futbol liginde 2 farklı lig kategorisinde

yer alan takımlarda aktif olarak futbol oynayan 60 ampute futbolcu katılmıĢtır. Süper Lig ve

1.Ligden 30‟ar futbolcuya sezon içi ve dıĢı dönemde vitamin ve besin destek ürünü kullanma

alıĢkanlıklarını incelemek amacıyla anket uygulanmıĢtır. Sonuçlar SPSS 15.0 paket programı

kullanılarak yüzde (%) ve frekans (f) olarak değerlendirildi. YaĢları 16-50 yıl arasında olan

sporcuların ampute futbolu oynadıkları süre 1-5 yıl arasındadır. Sporcuların %26.67‟si (f:16)

vitaminlerin enerji verdiğini, %20‟si (f:12) dayanıklılığı arttırdığını, %15‟i (f:9) kuvveti

arttırdığını ve %8.33‟ü (f:5) bağıĢıklık sistemini güçlendirdiğini düĢünmektedir. Futbolcuların

%26.67‟si (f:16) sezon içi dönemde vitamin kullandığını, vitamin kullananların%50‟si (f:8)

sezon dıĢında da kullanmaya devam ettiğini belirtmiĢtir. Vitamin kullananların %37.5‟i (f:6)

eczaneden, %37.5‟i (f:6) besin destek ürünü satıĢ mağazasından, %25‟i (f:4)internetten

vitamin aldıklarını belirtmiĢtir. Vitamin kullananların %37.5‟i (f:6) kendisi

araĢtırarak,%31.25‟i (f:5) doktor ve eczacı önerisi, %18.75‟i (f:3) arkadaĢ ve aile önerisi ile

vitamin kullandığını belirtmiĢtir. Vitamin kullananların %37.5‟i (f:6) haftada birkaç gün,

%25‟i(f:4)hergün düzenli olarak 1 tane kullandığını belirtmiĢtir. Futbolcuların %23.33‟ü

(f:14)sezon içi dönemde besin destek ürünü kullandığını, kullananların %64.29‟u (f:9) sezon

dıĢında da besin destek ürünü kullanmaya devam ettiğini belirtmiĢtir. Besin destek ürünü

kullananların %35.71‟i (f:5) amino asit/protein tozu, %28.57‟si (f:4)balık yağı,%14.28‟i (f:2)

L-Karnitin kullanmaktadır.Besin destek ürünü kullananların %28.57‟si (f:4)kendisi

araĢtırarak, %28.57‟si (f:4)doktor ve eczacı önerisi, %28.57‟si (f:4) antrenör ve takım

arkadaĢı önerisi, %14.28‟i (f:2) diyetisyen önerisi ile besin destek ürünü kullanmaya karar

verdiğini belirtmiĢtir. Sonuç olarak; sporcuların vitaminlerin etkileri konusundaki bilgilerinin

yeterli olmadığı, vitamin ve besin destek ürünü kullanımı konusunda kendileri karar verdiği

gibi, uzman kiĢilerin önerisi yanı sıra uzman olmayan kiĢilerin önerilerini de dikkate

aldıklarını görülmektedir.

Anahtar kelimeler: Vitamin, besin destek ürünü, futbolcu.

Page 161: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

160

P-56

Diyabetli hastalarda gıda takviyesi kullanımı

Çağla SÜRMELĠ1, Mesut SANCAR*

2, Betül OKUYAN

2, Fikret V. ĠZZETTĠN

2

1Marmara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi, Ġstanbul, Türkiye

2Marmara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Klinik Eczacılık Anabilim Dalı, Ġstanbul, Türkiye

* [email protected]

ÇalıĢmamızın amacı diyabet hastalarında gıda takviyelerinin kullanılma oranı, hastaların bu

ürünler hakkındaki bilgi düzeylerinin ve tutumlarının araĢtırılmasıydı. AraĢtırma 1 ġubat

2016 – 1 Mayıs 2016 tarihleri arasında Ġstanbul Üsküdar‟da yer alan ve öğrencilerin Eczacılık

Uygulamaları kapsamında bulundukları serbest eczanelerde yürütüldü. ÇalıĢma hastalarla yüz

yüze görüĢülerek yapıldı.

Toplam 100 hastaya ulaĢıldı. AraĢtırmaya katılanların %56‟sı kadın hastalardı. Hastaların yaĢ

ortalaması 61.5 idi. ÇalıĢmaya katılan hastaların 20‟sinde diyabet hastalığının yanında kronik

kalp hastalığı, 10‟unda ise kronik akciğer hastalığı vardı. Hastaların %86‟sı en az bir gıda

takviyesi ürünü kullandığını ifade etti. Bunların %56‟sı gıda takviyesi kullanmaya baĢladıktan

sonra kendini biraz daha iyi hissettiğini belirtti. Hastaların büyük bir kısmı bu ürünlere ait

bilgiyi doktor ve eczacılarından aldıklarını belirttiler. Hastaların %95‟i gıda takviyesi

kullandığını doktoruna bildirdiğini belirtti. %18‟i gıda takviyesi kullanımı esnasında bazı yan

etkiler gördüğünü ifade etti.

ÇalıĢma sonuçlarına dayanarak diyabetli hastalarda gıda takviyesi kullanımının yaygın

olduğu ve çoğunlukla sağlık personelinin bilgisi dahilinde olduğu söylenebilir. Bu ürünlerin

akılcı kullanımı konusunda eczacıların önemli sorumlulukları olduğu unutulmamalıdır.

Anahtar kelimeler: Diyabet, gıda takviyesi, eczacı.

Page 162: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

161

P-57

Astım ve kronik obstrüktif akciğer hastalığı olanlarda mevsimsel grip ve pnömokok

aşılarının kullanımı

Necdet Can ÖZYILDIZ1, Mesut SANCAR*

2, Betül OKUYAN

2, Fikret V. ĠZZETTĠN

2

1Marmara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi, Ġstanbul, Türkiye

2Marmara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Klinik Eczacılık Anabilim Dalı, Ġstanbul, Türkiye

* [email protected]

Grip ve pnömoni, astım ve kronik obstrüktif akciğer hastalığını (KOAH) alevlendiren önemli

enfeksiyon ajanlarından olup, astım ve KOAH hastalarının bu aĢıları yaptırmaları Ģiddetle

önerilmektedir. ÇalıĢmamızın amacı astım ve KOAH hastalarında grip ve pnömokok aĢısı ile

aĢılanma durumlarının, hastaların bu aĢılar konusundaki bilgi düzeylerinin ve tutumlarının

araĢtırılmasıydı. AraĢtırma 1 ġubat 2016 – 1 Mayıs 2016 tarihleri arasında Ġstanbul

Kadıköy‟de yer alan ve Eczacılık Uygulamaları kapsamında öğrencilerin stajlarına devam

ettiği eczanelerde yürütüldü. ÇalıĢma, NHS Flu Vaccination Service - Patient

Questionnaire‟den [1] uyarlanan bir anket yardımıyla hastalarla yüz yüze görüĢülerek yapıldı.

Toplam 47 hastaya ulaĢıldı. Hastaların yaĢ ortalaması 52.64 ± 22.45 olup, araĢtırmaya

katılanların %74‟ü kadındı. Hastaların %64‟ü 65 yaĢ altındaydı. Hastaların %77‟si sigara

kullanmadığını, %8‟i ise sigara kullanımını bıraktığını belirtti. ÇalıĢmaya katılan hastaların

27‟sinde astım, 20‟sinde de KOAH bulunmaktaydı. 21 hastanın kronik akciğer hastalığının

yanında ikinci bir kronik hastalığı daha vardı. ÇalıĢmamıza katılanlarda en sık görülen

komorbid hastalığın kronik kalp hastalığı olduğu belirlendi. Hastaların %64‟ü grip aĢısının,

%62‟si de pnömokok aĢısının koruyuculuğuna inandığını belirtti. ÇalıĢmaya katılan hastaların

%66‟sının daha önce grip aĢısı yaptırdığı, ancak %77‟sinin daha önce hiç pnömokok aĢısı

yaptırmadığı saptandı. Hastaların eğitim düzeyi ve yaĢları ile aĢı yaptırma tutumları arasında

istatistiksel bir iliĢki saptanmamıĢtır (p>0.05). ÇalıĢma sonuçlarına dayanarak ülkemizde

astım ve KOAH‟lı hastalarda grip ve pnömokok aĢılarının uygulanmasının öneminin

vurgulanması gerektiğini düĢünmekteyiz.

Anahtar kelimeler: Astım, KOAH, pnömokok aĢısı, influenza aĢısı.

Page 163: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

162

Kaynaklar

1. NSH Flu Vaccination Service-Patient Questionnaire. Available from:

http://www.nhsemployers.org/~/media/Employers/Documents/Primary%20care%20co

ntracts/Pharmacy/Flu%20Vaccination%20Patient%20Questionnaire.pdf (EriĢim tarihi

15 Eylül 2015)

Page 164: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

163

P-58

Astım hastalarında hastalık algısının ve tedavi profillerinin incelenmesi

Umur BABADAĞLI1, Betül OKUYAN*

2, Mesut SANCAR

2, Fikret V. ĠZZETTĠN

2

1Marmara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi, Ġstanbul, Türkiye

2Marmara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Klinik Eczacılık Anabilim Dalı, Ġstanbul, Türkiye

* [email protected]

ÇalıĢmamızda serbest eczaneye herhangi bir nedenle gelen astım hastalarında hastalık

algısının ve ayrıca reçeteli ve reçetesiz ilaç profilinin incelenerek; ilaç tedavisi karmaĢıklık

ölçeğinin hesaplanması amaçlanmaktadır. Tanımlayıcı nitelikteki çalıĢmamız 20.02.2016-

20.05.2016 tarihleri arasında Ġstanbul‟daki bir serbest eczanede yürütülmüĢtür. ÇalıĢmamız

serbest eczaneye herhangi bir nedenle gelen ve çalıĢma hakkında bilgilendirildikten sonra

çalıĢmaya katılmayı kabul eden 18 yaĢ üstü astım tanısı bulunan 52 hastada

gerçekleĢtirilmiĢtir. ÇalıĢmada hastaların yaĢı, cinsiyeti, eğitim durumu gibi demografik

özellikleri araĢtırılmıĢtır. Kocaman ve ark. tarafından Türkçe geçerlilik ve güvenilirlik

çalıĢması yapılmıĢ Kısa Hastalık Algı Ölçeği kullanılmıĢtır [1]. Hastalara, Uysal ve ark

tarafından Türkçe versiyonunun geçerlilik ve güvenilirliği yapılmıĢ Astım Kontrol Testi

uygulanmıĢtır [2]. Ayrıca hastaların kullandığı tüm ilaçlar için ilaç rejimi karmaĢıklık ölçeği

hesaplanmıĢtır [3]. Hastaların yaĢ ortalaması 54,63±20,9 (18-89) olarak bulunmuĢtur.

ÇalıĢmamızda hastaların en sık kullandıkları ilaç tedavi rejimleri β-2

agonist+kortikosteroid+lökotrien antagonistleri ve β-2 agonist+kortikosteroid olarak tespit

edilmiĢtir. Hastalarda yapılan astım kontrol testi sonucu hastaların 3‟ünün hastalığının tam

olarak kontrol altında olduğu, 12‟sinde kısmi kontrol olduğu ve 37‟sinde ise kontrolün

olmadığı görülmüĢtür. Kısa hastalık algısı ölçeği skoru ortalaması 36,56±9,6 (12-54) olarak

bulunmuĢtur. Ġlaç sayısı ve kronik hastalık sayısı ile kısa hastalık algısı ölçeği arasında

istatiksel olarak anlamlı bir korelasyon saptanmamıĢtır (p>0,05). Kısa hastalık algısı ölçeği ile

ilaç tedavisi karmaĢıklık ölçeği arasındaki koreĢasyon ise istatiksel olarak anlamlı

bulunmuĢtur (r: 0,292; p<0,05). Hastaların kullandıkları ilaç sayısı ile ilaç tedavisi

karmaĢıklık ölçeği arasında da anlamlı korelasyon tespit edilmiĢtir (r:0,918; p<0,001).

Eczanelerde astım hastaların hastalık algılarının ve ilaç tedavilerindeki karmaĢıklık

derecelerinin belirlenmesinin tam kontrol altında olmayan hastalarda ilaç tedavisine uyum

veya aadvers etki gibi olası ilaç kaynaklı problemlerin önlenmesine katkı sağlayacağını

düĢünmekteyiz.

Page 165: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

164

Anahtar kelimeler: Astım, hastalık algısı, ilaç rejimi karmaĢıklığı.

Kaynaklar

1. Kocaman N, Özkan M, Armay Z, Özkan S. Anadolu Psikiyatri Derg. 2007; 8(4):271-

280.

2. Uysal MA. 15. Türk Toraks Derneği Yıllık Kongresi. Kongre Kitabı 2012:23.

3. Okuyan B, Babi B, Sancar M, Ay P, Yücel E, Yücel A, Izzettin FV. J Eval Clin Pract.

2016.

Page 166: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

165

P-59

Okçuluk sporcularının performans artırmak amacıyla kullandıkları ilaçlar ve kafein

tüketimleri

Ġnci Banu AYÇA1*

, Behiye BOZBAY2

1Marmara Üniversitesi, Spor Bilimleri Fakültesi, Spor Sağlık Bilimleri Anabilim Dalı,

Ġstanbul, Türkiye

2Badminton antrenörü, Ġstanbul, Türkiye

*[email protected]

YaĢları 18-50 arasında olan 100 (52 kadın,48 erkek) okçuluk sporcusuna performans artırmak

amacıyla kullandıkları ilaçlar, enerji içeceği ve kafein tüketimlerini araĢtırmak amacıyla bir

anket uygulandı. Sonuçlar SPSS 15.0 paket programı kullanılarak yüzde(%) ve frekans(f)

olarak değerlendirildi. En az 3 yıllık lisanslı sporcu olan katılımcıların %19‟u (f:19) milli

sporcudur. Okçuluk branĢında performansı olumlu yönde etkileyeceği düĢünülen ilaçlarda ilk

üç sırayı vitaminler (%23), santral sinir sistemi uyarıcıları ve büyüme hormonu (%15),

anabolik steroidler (%13)alırken, %10‟luk oranlarla beta-blokerler, beta-2 agonistler,

narkotikler dördüncü sırada yer almaktadır. Katılımcıların%5‟i(f:5)alkol kullanımının okçuluk

sporunda performansı olumlu yönde etkileyeceğini düĢünmektedir. Performans artırmak için

sporcuların%8‟i (f:8)vitamin,%5‟i(f:5)narkotik içermeyen analjezik, %3‟ü(f:3) anabolik

steroid, %3‟ü(f:3) trankilizan, %4‟ü(f:4) ise alkol kullandığını belirtmiĢtir. Ayrıca müsabaka

öncesi heyecanını yatıĢtırmak için %2‟si (f:2) trankilizan, %4‟ü(f:4) alkol kullandığını

belirtmiĢtir. Performansı olumlu yönde etkileyeceğini düĢündükleri vitaminlerin etkileri

konusundaki görüĢlerinde ilk beĢ sırada; enerji verir(%63), bağıĢıklık sistemini güçlendirir

(%50),kilo aldırır (%47), dayanıklılık artıĢı(%42),kuvvet artıĢı(%27)yapar yer almaktadır.

Sporcuların %34‟ü(f:34) enerji içeceklerinin performansı olumlu yönde etkilediğini

düĢünürken, %26‟sı(f:26) enerji içeceği kullandığını belirtmiĢtir. Sporcuların %56‟sı(f:56)

günde 2-3 bardak çay ve 1-2 fincan kahve/nescafe tükettiğini belirtmiĢtir. Müsabaka öncesi

çay/kahve tüketen sporcuların oranı %35(f:35)dir. Sonuç olarak; ankete katılan sporcularda

performans artırmak amacıyla ilaç kullanımının düĢük oranda olduğu, vitaminlerin etkileri,

branĢlarında performansı etkileyecek maddeler hakkında ve müsabaka öncesi kullanılması

sorun yaratabilecek maddeler hakkında yeterli bilgiye sahip olmadıkları görülmüĢtür.

Anahtar kelimeler: Spor, ilaç kullanımı, vitamin, kafein.

Page 167: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

166

P-60

5-Kloropirazin halkası taşıyan bazı yeni 1,2,4–triazol ve 1,3,4-tiyadiazol türevleri

üzerinde sentez çalışmaları

Simay SEVEN1, Gamze Ġrem ÇINAR

1, Fatih TOK

2, Bedia KOÇYĠĞĠT-KAYMAKÇIOĞLU

2

1Marmara Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Ġstanbul, Türkiye

2Marmara Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Kimya Anabilim Dalı, Ġstanbul,

Türkiye

*[email protected]

Triazol ve tiyadiazol bileĢikleri, önemli biyolojik aktivite gösteren beĢ üyeli heterosiklik halka

yapısına sahip farmasötik ajanlardır. Triazol ve tiyadiazol halkası taĢıyan bileĢiklerin literatür

bilgileri ıĢığında, bulundurdukları fonksiyonel gruplara göre antienflamatuvar, antimikrobiyal,

antikonvülzan ve sitotoksik aktivite gösterdikleri bilinmektedir [1, 2]. Bu çalıĢmada, belirtilen

aktiviteleri göstermesi muhtemel, metil-5-kloropirazin-2-karboksilat üzerinden hareketle

tekabül eden hidrazit türevini, hidrazit türevine sübstitüe izotiyosiyanatların katımı ile

tiyosemikarbazitler ve tiyosemikarbazitlerin alkali ve asitli ortamda siklizasyon reaksiyonu

sonucu triazol ve tiyadiazol bileĢikleri sentezlenmiĢtir. BileĢiklerin yapıları IR ve 1H-NMR

spektroskopik yöntemleri kullanılarak aydınlatılmıĢtır.

Anahtar kelimeler: Tiyadiazol, triazol, sentez ve yapı aydınlatma.

Kaynaklar

1. Zhang K, Wang P, Xuan LN, Fu XY, Jing F, Li S, Liu YM, Chen BQ. Bioorg Med Chem

Lett 2014; 24: 5154-6.

2. Bhat KS, Poojary B, Prasad DJ, Naik P, Holla BS. Eur J Med Chem 2009; 44: 5066-70.

Page 168: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

167

P-61

Alaçam (Samsun) yöresinin bazı yararlı bitkileri

*Ġsmail ġENKARDEġ

1, Buket KIR

2

1Marmara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmasötik Botanik Anabilim Dalı, Ġstanbul,

Türkiye

2 Marmara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi, Ġstanbul, Türkiye

*[email protected]

Anabilim Dalımız araĢtırma projeleri kapsamında yurdumuzun çeĢitli yörelerinde halk ilacı

olarak kullanılan ve diğer amaçlarla yararlanılan bitkiler özel çalıĢmalar yapılarak

araĢtırılmakta ve bunlarla ilgili bilgiler derlenmektedir.

Bu çalıĢma kapsamında da temel olarak Alaçam (Samsun) yöresinde geleneksel halk ilacı

olarak kullanılan ve diğer amaçlarla yararlanılan bitkiler araĢtırılmıĢ ve bu konuda bilgiler

derlenmiĢtir. Bu amaçla 13 Temmuz 2015 - 18 Ağustus 2015 tarihleri arasında araĢtırma

yöresi olarak belirlediğimiz Alaçam (Samsun) yöresine gidilerek konumuzla ilgili çeĢitli

kiĢilerle görüĢmeler yapılmıĢ, halkın geleneksel halk ilacı olarak yararlandığı bitkiler

hakkında bilgiler derlenmiĢ ve bitkilerin yöresel adları saptanmıĢtır. Yöreden topladığımız

bitkilerin örnekleri preslenip, kurutulduktan sonra Marmara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi

Herbaryumu‟na (MARE) kaydedilerek numaralandırılmıĢtır. Daha sonra bunlar özel

herbaryum kartonlarına yapıĢtırılıp, etiketleri hazırlanarak herbaryum örneği haline

getirilmiĢlerdir.

Bu çalıĢma sonucunda Alaçam (Samsun) yöresinde saptadığımız toplam 20 taksondan yörede

geleneksel halk ilacı olarak ve bunlardan bazılarından da diğer amaçlarla yararlanıldığı

belirlenmiĢtir. AraĢtırma yöresinde saptanan bitkiler ve bunlarla ilgili bilgiler metin içinde

sunulmuĢtur.

Anahtar kelimeler: Farmasötik botanik, etnobotanik, halk ilacı, tıbbi bitki.

Page 169: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

168

P-62

Şanlıurfa yöresinde farmasötik botanik araştırmalar

Gizem BULUT1*

, Derya AKALTUN2

1Marmara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmasötik Botanik Anabilim Dalı, Ġstanbul,

Türkiye

2 Marmara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Ġstanbul, Türkiye

*[email protected]

Anabilim Dalımız araĢtırma projeleri kapsamında yurdumuzun çeĢitli yörelerinde halk ilacı

olarak kullanılan ve diğer amaçlarla yararlanılan bitkiler özel çalıĢmalar yapılarak

araĢtırılmakta ve bunlarla ilgili bilgiler derlenmektedir.

Bu çalıĢma kapsamında da temel olarak ġanlıurfa yöresinde geleneksel halk ilacı olarak

kullanılan ve diğer amaçlarla yararlanılan bitkiler araĢtırılmıĢ ve bu konuda bilgiler

derlenmiĢtir. Bu amaçla 01.06.2015-01.08.2015 tarihleri arasında araĢtırma yöreleri olarak

belirlediğimiz ġanlıurfa‟ya gidilerek konumuzla ilgili çeĢitli kiĢilerle görüĢmeler yapılmıĢ,

halkın geleneksel halk ilacı olarak yararlandığı bitkiler hakkında bilgiler derlenmiĢ ve

bitkilerin yöresel adları saptanmıĢtır. Yöreden topladığımız bitkilerin örnekleri preslenip,

kurutulduktan sonra Marmara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Herbaryumu‟na (MARE)

kaydedilerek numaralandırılmıĢtır. Daha sonra bunlar özel herbaryum kartonlarına

yapıĢtırılıp, etiketleri hazırlanarak herbaryum örneği haline getirilmiĢlerdir.

Bu çalıĢma sonucunda ġanlıurfa yöresinde saptadığımız toplam 15 tür bitkiden yörede,

geleneksel halk ilacı olarak yararlanıldığı belirlenmiĢtir. AraĢtırma yörelerinde saptanan

bitkiler ve bunlarla ilgili bilgiler metin içinde sunulmuĢtur.

Anahtar kelimeler: Farmasötik botanik, etnobotanik, geleneksel halk ilacı, ġanlıurfa.

Page 170: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

169

P-63

Akyazı ve Taraklı (Sakarya) yörelerinde farmasötik botanik araştırmalar

Gizem BULUT1*

, Rüveyda KARTAL2

1Marmara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmasötik Botanik Anabilim Dalı, Ġstanbul,

Türkiye

2 Marmara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi, Ġstanbul, Türkiye

*[email protected]

Anabilim Dalımız araĢtırma projeleri kapsamında yurdumuzun çeĢitli yörelerinde halk ilacı

olarak kullanılan ve diğer amaçlarla yararlanılan bitkiler özel çalıĢmalar yapılarak

araĢtırılmakta ve bunlarla ilgili bilgiler derlenmektedir.

Bu çalıĢma kapsamında da temel olarak Akyazı ve Taraklı (Sakarya) yörelerinde geleneksel

halk ilacı olarak kullanılan ve diğer amaçlarla yararlanılan bitkiler araĢtırılmıĢ ve bu konuda

bilgiler derlenmiĢtir. Bu amaçla 21-22 Haziran 2015 tarihleri arasında araĢtırma yöreleri

olarak belirlediğimiz Akyazı ve Taraklı‟ya gidilerek konumuzla ilgili çeĢitli kiĢilerle

görüĢmeler yapılmıĢ, halkın geleneksel halk ilacı olarak yararlandığı bitkiler hakkında bilgiler

derlenmiĢ ve bitkilerin yöresel adları saptanmıĢtır. Yöreden topladığımız bitkilerin örnekleri

preslenip, kurutulduktan sonra Marmara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Herbaryumu‟na

(MARE) kaydedilerek numaralandırılmıĢtır. Daha sonra bunlar özel herbaryum kartonlarına

yapıĢtırılıp, etiketleri hazırlanarak herbaryum örneği haline getirilmiĢlerdir.

Bu çalıĢma sonucunda Akyazı ve Taraklı (Sakarya) yörelerinde saptadığımız toplam 15 tür

bitkiden yörelerde, geleneksel halk ilacı olarak yararlanıldığı belirlenmiĢtir. AraĢtırma

yörelerinde saptanan bitkiler ve bunlarla ilgili bilgiler metin içinde sunulmuĢtur.

Anahtar kelimeler: Farmasötik botanik, etnobotanik, geleneksel halk ilacı, Sakarya.

Page 171: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

170

P-64

Bazı yeni diflunisal türevlerinin yüksek basınçlı sıvı kromatografisi tekniği ile saflık

kontrolleri

Göknil Pelin COġKUN*, ġ. Güniz KÜÇÜKGÜZEL

Marmara Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Kimya Anabilim Dalı, Ġstanbul,

Türkiye

*[email protected]

Diflunisal türevleri üzerinde yapılan çalıĢmalarda sentezlenen bileĢiklerin saflık kontrolleri

için çok çeĢitli yüksek basınçlı sıvı kromatografisi (YBSK) teknikleri kullanılmıĢtır. Bu

çalıĢmada; diflunisal üzerinden sentezlenen türevlerin saflık kontrollerinin YBSK ile tayin

edilmesi amaçlanmıĢtır. BileĢiklerin optimum ayırım sağladığı hareketli faz üzerinden elde

edilen alınkonma zamanları, bileĢiklerin yapılarına ve taĢıdıkları sübstitüentlere göre

değerlendirilmiĢtir. Diflunisal üzerinden sentezlenen 2-[(2',4'-difluoro-4-hidroksibifenil-3-

il)karbonil]-N-(sübstitüe)hidrazinokarbotiyoamit ve 5-(2',4'-difluoro-4-hidroksibifenil-3-il)-4-

(sübstitüe)-2,4-dihidro-3H-1,2,4-triazol-3-tiyon bileĢiklerinin ödevli gruplarına ve

sübstitüentlerine uyumlu olarak alıkonma zamanları kaydedilmiĢtir. Bu çalıĢmada,

tiyosemikarbazit ve 1,2,4-triazol-3-tiyon yapısı taĢıyan bileĢiklerin YBSK ile optimum ayırım

sağladığı kromatografi yönteminde izokratik çözücü sistemi M1: asetonitril/trietilamin-fosfat

tamponu karıĢımı (pH:3.7) (70:30, h/h) ve M2: asetonitril/trietilamin-fosfat tamponu karıĢımı

(pH:3.7) (60:40, h/h) kullanılmıĢtır. BileĢiklerin uygulandığı kromatografi sistemi ise, Agilent

1100 Series Yüksek Basınçlı Sıvı Kromatografisi cihazı, Zorbax SB C8 5 µm, 250 x 4.6 mm

kolon (M1 sisteminde) ve ACE 3 C18 100x4.0 mm kolon (M2 sisteminde) olmuĢtur.

Sentezlenip saflaĢtırılan bileĢiklerin, metanolde çözündürülmeleri ile hazırlanan stok

çözeltiler hedef deriĢime (10 μg/ml) hareketli fazla seyreltilmiĢtir. Çözeltiler, 100 µl

hacminde, mobil fazın akıĢ hızı 1 ml/dk olan sisteme enjekte edilmiĢtir.

Bu çalıĢma TUBĠTAK 1002 Hızlı Destek Programı 114S966 proje numarası ile

desteklenmiĢtir.

Anahtar kelimeler: Diflunisal, tiyosemikarbazit, 1,2,4-triazol-3-tiyon, YBSK.

Page 172: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

171

P-65

Bazı yeni diflunisal türevlerinin yüksek çözünürlüklü kütle spektrometrisi çalışmaları

ile tanımlanması

Göknil Pelin COġKUN*, ġ.Güniz KÜÇÜKGÜZEL

Marmara Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Kimya Anabilim Dalı, Ġstanbul,

Türkiye

*[email protected]

Kütle spektroskopisi çalıĢmaları, ilaç ve eczacılık alanında sıklıkla kullanılan bir yöntem olup

sentezlenen bileĢiğin hedeflenen molekül ağırlığı ve elementel bileĢime sahip olup olmadığını

kısa sürede kanıtlamaktadır. Son yıllarda geliĢen teknoloji ile birlikte çok çeĢitli kütle spektral

teknikleri geliĢtirilmiĢtir ve elde edilen fragmentlerin kütle/yük değerlerine bakılarak

sentezlenen bileĢiklerin analizi kolayca yapılabilmektedir. Bu çalıĢmada; diflunisal üzerinden

sentezlenen tiyosemikarbazit ve 1,2,4-triazol-3-tiyon bileĢiklerinin Yüksek Çözünürlüklü

Kütle Spektrometrisi (HR-MS) yöntemi ile analizleri yapılmıĢ; bileĢiklerin kütle/yük

değerlerine göre molekül ağırlıkları ve molekül formülleri tespit edilmiĢtir. Spektrumda tespit

edilen parçalanma ürünlerinin molekül ağırlıkları hesaplanan molekül ağırlıkları ile uyumlu

bulunmuĢ ve sentezlenen türevlerin yapıları ve parçalanma yolları HR-MS çalıĢmaları ile de

doğrulanmıĢtır.

Bu çalıĢma TUBĠTAK 1002 Hızlı Destek Programı 114S966 proje numarası ile

desteklenmiĢtir.

Anahtar kelimeler: Diflunisal, tiyosemikarbazit, 1,2,4-triazol-3-tiyon, HR-MS.

Page 173: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

172

P-66

Tamoksifen ilaç etken madde analizlerine ilişkin çalışmaların incelenmesi

Burcu ġĠRĠN1, Dilek Bilgiç ALKAYA

2

1Marmara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi, Ġstanbul, Türkiye

2Marmara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi, Analitik Kimya Anabilim Dalı, Ġstanbul, Türkiye

[email protected], [email protected]

Seçici östrojen reseptör modülatörü Tamoksifen, erken veya ilerlemiĢ meme kanseri

tedavisinde ve yüksek risk taĢıyan durumlarda da koruma amaçlı kullanılmaktadır.

Tamoksifenin sitokrom enzim sistemi P450 ve flavin içeren monooksijenaz CYP450

tarafından kapsamlı Ģekilde metabolize edilmesiyle çeĢitli Faz 1 metabolitleri meydana gelir.

Bu metabolitlerin östrojen reseptörüne (ER Alpha,ER Beta) karĢı toksisitesi ve etkisi (ilgisi)

değiĢiklik gösterir. Metabolik yol; Tamoksifenin iki ana metabolitindeki biyotansformasyonla

baĢlar. Bu iki metabolit 4-hidroksi tamoksifen (4-OH-TAMO) ve N-desmetil tamoksifen (N-

desCH3-TAMO)‟dir. Ancak Tamoksifen ile ilgili bilimsel makalelerin yayımlanmasından

sonra birçok yeni metabolit de belirlenmiĢtir. Faz 1 metabolizmasında biyoaktivasyon veya

inaktivasyon enzimlerle katalize edilen oksidasyon, redüksiyon ve hidroliz ile meydana

gelmektedir [1,2,5].

Bu araĢtırma Tamoksifen ve Faz 1 metabolitlerinin biyolojik örneklerde saptanması ile ilgi

bilimsel çalıĢmalar hakkında geniĢ çaplı bilgi verir. Ġncelenen bilimsel çalıĢmalarda kapiler

elektroforez, sıvı, gaz ve ince tabaka kromatografisi, kütle spektrometrisi (MS) ile birlikte,

ultraviyole (UV) ve fluoresans (Flu), sıvı sintilasyon sayımı (LSC), Nükleer magmetik

rezonans (NMR) spektroskopisi kullanılan tekniklerdir [2,3,4]. Kullanılan tekniklerin

Tamoksifen için birbirlerinden üstünlüğü, güvenilirliği ve Tamoksifen ile onun metabolitlerini

test etme konusunda uygunluğu açısından karĢılaĢtırılması da bu çalıĢmada yer almaktadır.

Anahtar kelimeler: Tamoksifen, meme kanseri, MLC, MS, UPLC.

Kaynaklar

1. B.S. Katzenellenbogen, M.J. Norman, R.L. Eckert, S.W. Peltz, W.F. Mangel, Cancer Res.

44 (1984) 112–119.

2. D.J. Boocock, J.L. Maggs, I.N. White, B.K. Park, Carcinogenesis 20 (1999) 153–160

Page 174: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

173

3. V.C. Jordan, Steroids 72 (2007) 829–842. T. Schenk, H. Irth, J.N. Commandeur, N.P.

Vermeulen, J. Med. Chem. 49 (2006) 3287–3292.

4. W. Lu, G.K. Poon, P.L. Carmichael, R.B. Cole, Anal. Chem. 68 (1996) 668-674.

5. J.M. Sanders, L.T. Burka, M.D. Shelby, R.R. Newbold, M.L. Cunningham, J. Chromatogr.

B: Biomed. Sci. Appl. 695 (1997) 181–185.

Page 175: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

174

P-67

Cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar konusunda ne kadar bilgiliyiz?

Seray YEġĠL1*, Burçak GÜRBÜZ

2

1Marmara Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Ġstanbul, Türkiye

2Marmara Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı,

Ġstanbul, Türkiye

*[email protected]

Cinsel yolla bulaĢan enfeksiyonlar (CYBE) sadece geliĢmekte olan ülkelerde değil tüm

dünyada insan sağlığını büyük ölçüde tehdit eden baĢlıca sağlık sorunlarından biridir.

Toplumların yanlıĢ bilgilendirilmeleri sonucu bu enfeksiyonların sağaltımında güçlükler

yaĢanmaktadır. Bu çalıĢmada; Ġstanbul ili Bağcılar 6 no‟lu Aile Sağlığı Merkezi‟nde 2016 yılı

mart ve nisan aylarında, gönüllü 87 kiĢiye yüz yüze anket uygulanmıĢ ve CYBE konusunda

gönüllülerin bilgi düzeyleri değerlendirilmiĢtir. Anket sorularına verdikleri cevaplar sonucu

çalıĢmamıza katılan gönüllülerin % 55.6‟sının CYBE konusunda bilgi sahibi oldukları

belirlenmiĢtir. ÇalıĢmamızın sonucuna göre; CYBE ve cinsel sağlık eğitimi konularında

eğitim programları geliĢtirilip yaygınlaĢtırılmalı ve böylece toplumun bilgi düzeyinin

arttırılması sağlanmalıdır.

Anahtar kelimeler: Cinsel yolla bulaĢan enfeksiyonlar, HIV/AIDS, HSV 1-2, bel

soğukluğu.

Page 176: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

175

P-68

İki ayrı ticari dezenfektanın antibakteriyel etkinliğinin araştırılması

Nazan ARSLAN*1, Burçak GÜRBÜZ

1

1Marmara Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı,

Ġstanbul, Türkiye

*[email protected]

Dezenfektanlar; infeksiyon riski oluĢturabilecek patojen mikroorganizmaları ortadan

kaldırmak için kullanılan antimikrobiyal ajanlardır. Bu çalıĢmada klorheksidin glukonat (%4)

ve guanidin (%0.5) içeren iki ayrı ticari dezenfektanın, 2 farklı konsantrasyonda (%1 ve %

0.1), 3 farklı temas süresinde (1, 5 ve 15. dakikalar) Pseudomonas aeruginosa ATCC 15442

ve Staphylococcus aureus ATCC 6538 standart suĢları üzerine antibakteriyel etkinliği, Türk

Standartları Enstitüsü‟nün TSE EN 1040 (Temmuz 2006) standart kantitatif süspansiyon test

yöntemi ile araĢtırılmıĢtır. Bakteri üremelerini 5log‟luk azaltan dezenfektanlar bakterisidal

etkili kabul edilmiĢtir.

Klorheksidin glukonat (%4) içeren ticari dezenfektan; %0.1 konsantrasyonda, 5 ve 15

dakikalık temas sürelerinde Staphylococcus aureus ATCC 6538 standart suĢu üzerine

bakterisidal etkinlik gösterirken; %1 konsantrasyonda her üç temas süresinde de bakterisidal

etkinlik göstermiĢtir. Aynı dezenfektan sadece %1‟lik konsantrasyonda, 15 dakikalık temas

süresinde Pseudomonas aeruginosa ATCC 15442 standart suĢuna bakterisidal etkinlik

göstermiĢtir.

Guanidin (%0.5) içeren ticari dezenfektan sadece %1 konsantrasyonda, 5 ve 15 dakikalık

temas sürelerinde Pseudomonas aeruginosa ATCC 15442 standart suĢu üzerine bakterisidal

etki gösterirken; her iki konsantrasyonda ve üç temas süresinde de Staphylococcus aureus

ATCC 6538 suĢu üzerine bakterisidal etkinlik göstermemiĢtir.

ÇalıĢmamızın sonucuna göre; patojen mikroorganizmaların ortadan kaldırılması için, doğru

dezenfektanın etkili konsantrasyonda ve etkili temas süresinde kullanılması gerekliliği bir kez

daha anlam kazanmıĢtır.

Bu çalıĢma, Marmara Üniversitesi Bilimsel AraĢtırma Projeleri Birimi (Proje No: SAG-C-

YLP-110316-077) tarafından desteklenmiĢtir.

Anahtar kelimeler: Dezenfektan, antibakteriyel etkinlik, klorheksidin glukonat, guanidin.

Page 177: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

176

P-69

Centaurea virgata Lam. türünden elde edilen çeşitli ekstrelerin antimikrobiyal

potansiyellerinin karşılaştırılması

Ali ġEN1*

, Leyla BĠTĠġ1*

, Sibel DÖġLER2, ġükran KÜLTÜR

3

1Marmara Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmakognozi Anabilim Dalı, Ġstanbul, Türkiye

2Ġstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı,

Ġstanbul, Türkiye

3Ġstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Botanik Anabilim Dalı, Ġstanbul,

Türkiye

* [email protected]; [email protected]

Mikrobiyal enfeksiyonlar, dünyadaki hastalıkların ve ölümlerin önde gelen nedenlerinden

biridir. Dünyanın biyokütlesinin yaklaĢık % 60‟ını mikroorganizmaların oluĢturduğu tahmin

edilir. Bu durum mikrobiyal türlerin genetik, metabolik ve fizyolojik farklılıklarıyla birlikte

ele alındığında mikroorganizmların dünya nüfusunun sağlığı ve geliĢimi için majör bir tehdit

oluĢturduğunu gösterir. Bazı mikroorganizmaların antibiyotiklere karĢı direnç kazanması,

bitkilerden ve mikroorganizmalardan doğal antimikrobiyal ajanlar elde edilebilmesi amacıyla

araĢtırmalar yürütülmesine neden olmuĢtur. Farklı doğal moleküller, bakteri ve fungusların

geliĢimlerini durdurabilir hatta ölümlerine neden olabilir. Bu nedenle doğal ürünler üzerinde

araĢtırmalar yürütmek çok önemlidir. Bu çalıĢmada Centaurea virgata Lam. türünden

maserasyonla elde edilen metanol ekstresinin hekzan (CVH), kloroform (CVK) ve sulu

metanol (CVSM) fraksiyonlarının Staphylococcus aureus ATCC 29213, Staphylococcus

epidermidis ATCC 12828, Enterococcus faecalis ATCC 29212, Pseudomonas aeruginosa

ATCC 27853, Escherichia coli ATCC 25922, Klebsiella pneumoniae ATCC 4352, Proteus

mirabilis ATCC 14153, Candida albicans ATCC 10231 suĢlarına karĢı antimikrobiyal

aktiviteleri “Klinik ve Laboratuvar Standartları Kurumu” (CLSI)‟nun önerdiği mikrodilüsyon

yöntemine göre belirlenmiĢtir. CVH, Staphylococcus aureus‟a karĢı 1250 µg/mL‟lik MĠK

değeriyle zayıf bir antimikrobiyal aktivite gösterirken, CVK, 312.5 µg/mL‟lik değeriyle orta

derecede aktivite göstermiĢtir. Ayrıca CVK, Candida albicans ve Enterococcus faecalis‟e

karĢı sırasıyla 39 ve 156 µg/mL‟lik MĠK değerleriyle önemli bir aktimikrobiyal aktivite

sergilerken, Escherichia coli ve Pseudomonas aeruginosa‟ya karĢı ise orta derecede aktif

Page 178: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

177

bulunmuĢtur (625 µg/mL). Bu sonuçlar hem Centaurea virgata türünün CVK ekstresinin

güçlü bir antimikrobiyal etkiye sahip olduğunu hem de ekstrenin aktivitesinden sorumlu olan

bileĢiklerin izolasyonuyla önemli antimikrobiyal ajanların bulunabileceğini göstermektedir.

Anahtar kelimeler: Centaurea virgata, Asteraceae, antimikrobiyal aktivite.

Page 179: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

178

P-70

Yanık yarası üzerinde Cotinus coggygria yaprak ekstresi ve fenitoinin etkileri

Mustafa Bahadır KAYMAZ*, ġule Öner GÜRSOY, Ahmet BERK, Göknur AKTAY

Ġnönü Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmakoloji Anabilim Dalı, Malatya, Türkiye

* [email protected]

Bu çalıĢmada, toplumun büyük bir kısmının hayatı boyunca en az bir kez karĢılaĢabileceği

Ģok, enfeksiyon ve bunlara bağlı çoklu organ yetmezliği sonucu hayatı tehdit edebilen yanık

yarası üzerinde Cotinus coggygria bitkisinin metanol ekstresi ile antiepileptik bir ilaç olan

fenitoinin etkilerinin incelenmesi amaçlanmıĢtır. Bu amaçla, yanık yarası oluĢturulan sıçanlar

5 gruba ayrıldı; Kontrol (baz merhem, K), Silverdin® merhem (S), %1 Cotinus coggyria

metanol ekstresi (baz merhem içinde, C), %2 Fenitoin (baz merhem içinde, F), %1 Cotinus

coggyria + %2 Fenitoin (C+F). Gruplara tedavi 14 gün boyunca uygulandı ve süre sonunda

yanık yaralarında hücresel hasar doku TBARS, GSH, TSH ve hidroksiprolin (HP) düzeyleri,

enflamatuvar yanıttaki değiĢiklik serum IL-6 düzeyleri ile irdelendi.

Yanık yarası üzerinde C, S, F ve C+F uygulaması, doku TBARS düzeylerinde istatistiksel

açıdan anlamlı azalmalara neden oldu (p<0.001, p<0.05). C+F uygulamasının, GSH ve TSH

düzeylerinde diğer uygulamalara göre son derece anlamlı derecede artıĢa (p<0.001) neden

olması C. coggygria ile fenitoin arasında sinerjistik bir etkileĢim olabileceğini düĢündürdü. C.

coggygria uygulaması tek baĢına HP düzeyleri üzerinde anlamlı bir değiĢikliğe neden

olmazken, fenitoin ile birlikte uygulandığında anlamlı bir artıĢa neden oldu (p<0.01). Her

grupta serum IL-6 düzeylerinin anlamlı derecede azalması, yanık iyileĢmesine

antienflamatuvar etkilerinin de katkıda bulunduğunu göstermektedir.

ÇalıĢmamızda elde edilen elde edilen veriler ıĢığında, C. coggygria ekstresinin antioksidan ve

antienflamatuvar etkisiyle yanık iyileĢmesine katkıda bulunduğu, fenition ile kombine

uygulamada yara iyileĢme sürecini hızlandırdığı ve skarsız iyileĢme sağladığı gözlendi.

Fenitoinin hücre proliferasyonunu artırarak, epitelizan etkisiyle tedaviye destek olduğu, yanık

tedavisine eklenen fenitoinin iyileĢme sürecini kısaltabileceği ve skarsız iyileĢme

sağlayabileceği değerlendirildi.

Anahtar kelimeler: Cotinus coggygria, fenitoin, gümüĢ sülfadiazin, yanık yarası.

Page 180: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

179

P-71

Eczacı bakış açısıyla kemoterapi ve radyoterapi gören hastada „ oral komplikasyonlar‟

Buse SARIAYDIN

Marmara Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Ġstanbul, Türkiye

[email protected]

Malign hastalıkların tedavisinde kemoterapi ve radyoterapi yaygın olarak kullanılır. Bu

tedavilerin amacı hızla çoğalabilen neoplastik hücreyi ortadan kaldırmaktır. Ancak bu tedavi

Ģekilleri oral mukoza dokularını, tükrük bezlerini, orafasiyal kan damarlarını ve kemik iliğini

hasara uğratabilir. Bunun sonucunda stomatitis, kserostami, disgeusi, aegusi, disfaji gibi

semptomlar ortaya çıkmaktadır. Eczacı olarak hastalarımıza tedavi hakkınnda bilgilendirme

yaparken bu konuda da destek vermek, gerektiğinde hekime, diyetisyene yönlendirmek büyük

önem arz etmektedir. Bu poster çerçevesinde onkoloji alanında uzmanlaĢmıĢ klinik eczacının

rolü irdelenmiĢtir.

Anahtar kelimeler: Kemoterapi, radyoterapi, oral komplikasyonlar.

Page 181: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

180

P-72

Bazı yeni 6-(sübstitüe aril)pirimidin-5-karbonitril türevlerinin sentezi ve antikanser

etkileri

Esra TATAR1, Oğuzhan AKGÜN

2, Engin ULUKAYA

2, Ġlkay KÜÇÜKGÜZEL

1

1 Marmara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Kimya Anabilim Dalı, Ġstanbul,

Türkiye

2 Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi, Tıbbi Biyokimya Anabilim Dalı, Nilüfer, Bursa, Türkiye

*[email protected]

Pirimidin halkası; kemoterapötik olarak kullanılan birçok ilacın ve model bileĢiğin yapısında

yer almaktadır. Bunlara örnek olarak antineoplastik etkili tegafur, 5-fluorourasil (5-FU),

tiyourasil; antibakteriyal etkili sülfadiazin ve sülfamerazin; antimalaryal etkili primetamin,

sülfadoksin; antiviral etkili nükleozit ters transkriptaz inhibitörleri zidovudin ve stavudin;

antifungal etkili flusitozin; anthelmentik etkili pirantel pamoat sayılabilir. Son yıllarda yapılan

çalıĢmalarda ise, çoğunlukla pirimidin-5-karbonitril bileĢiklerinin antikanser etkinlikleri

vurgulanmaktadır [1-3]. ÇalıĢmamızın konusunu oluĢturan 6-(sübstitüe aril)pirimidin-5-

karbonitril türevleri, eĢit mol miktarda 4-sübstitüe benzaldehit, etilsiyanoasetat, tiyoüre ve

susuz potasyum karbonat‟ın mutlak etanol içerisinde ısıtılması sonucu tek basamakta

sentezlenmiĢ; bileĢiklerin yapıları ve saflıkları spektroskopik ve kromatografik çalıĢmalarla

kanıtlanmıĢtır. Sentezlenen bileĢiklerin, sitotoksik etkileri SRB yöntemiyle ilk taramaya

(initial screening) tabii tutulmuĢtur. Bunun için, MCF-7 (meme kanseri), A549 (Akciğer

kanseri), PC3 (Prostat kanseri) ve HT-29 (Kolon Kanseri) hücre soyları bileĢiklerin 20 µM

dozuna 48 saat boyunca maruz bırakılmıĢlardır. BileĢiklerin sitotoksik potansiyellerinin

belirtilen kanser türleri açısından zayıf etkide oldukları bulunmuĢtur. Diğer kanser türlerinde

denemelerin yapılmasına karar verilmiĢtir.

Anahtar kelimeler: Tiyourasil, antikanser etki, pirimidin, sitotoksik etki.

Kaynaklar

1. Ma LY, Wang B, Pang LP, Zhang M, Wang SQ, Zheng YC, Shao KP, Xue DQ, Liu HM.

Bioorg Med Chem Lett, 2015; 25: 1124-8.

2. Ibrahim MA, Abou-Seri SM, Hanna MM, Abdalla MM, El Sayed NA. Eur J Med Chem,

2015; 99:1-13.

3. Abbas SE, Aly EI, Awadallah FM, Mahmoud WR. Chem Biol Drug Des, 2015; 85: 608-22.

Page 182: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

181

P-73

Verapamil hidroklorür yüklü katı lipit nanopartiküllerin hazırlanması ve

değerlendirilmesi

Oya KERĠMOĞLU, Timuçin UĞURLU, Abdulcebbar KÜÇÜK*

Marmara Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Teknoloji Anabilim Dalı, Ġstanbul,

Türkiye

*[email protected]

Bu çalıĢma kapsamında literatürde yara izleri tedavisinde genellikle lezyon içine enjeksiyon

Ģeklinde uygulanarak kullanılan ve anti hipertansif bir madde olan verapamil

hidroklorür(VHCI), yüksek hızlı homojenizasyon ve ultrasonikasyon tekniğiyle katı lipit

nanopartiküllere(KLN) yüklenmiĢtir. Hazırlanan tüm formülasyonların partikül boyutu, zeta

potansiyeli, ilaç yükleme kapasitesi ve kapsüllenme etkinliği ölçülmüĢ ve in vitro salım

profilleri değerlendirilmiĢtir. Nanopartiküller, taramalı elektron mikroskobu(SEM) ile

görüntülenmiĢtir.

KLN‟lerin stabilite sorunlarını aĢmak için formülasyonlar liyofilize hale getirilmiĢ, partikül

boyutu ve zeta potansiyeli ölçülerek değerlendirilmiĢtir.

Bu çalıĢma ile nanopartiküller hazırlanarak daha etkin bir tedavi için etkin maddenin hasta

tarafından kolayca uygulanabilir hale getirilmesi, kontrollu salım yapması, farklı farmasötik

dozaj Ģekilleriyle hastaya uygulanabilir hale getirilmesi amaçlanmıĢ olup ileriki çalıĢmalarda

VHCI yüklü KLN‟ler jel içinde dağıtılarak, yaralar üzerindeki etki, in vivo çalıĢmalarla

değerlendirilecektir

Anahtar kelimeler: Katı lipit nanopartiküller, nanopartiküller, verapamail hidroklorür.

Page 183: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

182

P-74

Yeni 5-(3,4-disübstitüefenil)-1,3,4-oksadiazol-(2H)-on türevlerinin sentezi ve in vitro

anti-inflamatuvar etkilerinin değerlendirilmesi

Tuğçe ÖZYAZICI1*

, Beril KADIOĞLU2, Hande SĠPAHĠ

3, Meriç KÖKSAL

1

1Yeditepe Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Kimya Anabilim Dalı, Ġstanbul,

Türkiye

2Yeditepe Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmakoloji Anabilim Dal, Ġstanbul, Türkiye

3Yeditepe Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Toksikoloji Anabilim Dalı, Ġstanbul,

Türkiye

*[email protected]

Bu çalıĢma kapsamında; 5-(3,4-disübstituefenil)-1,3,4-oksadiazol-(2H)-tiyon yapısı; hidrazin

ve karbon disülfür yardımı ile bazik ortamda sentezlenmiĢtir. BileĢikler; 5-(3,4-

disübstituefenil)-1,3,4-oksadiazol-2(H)-tiyon ile farklı piperidin türevleri kullanılarak

Mannich reaksiyonu metoduna uygun olarak hazırlanmıĢtır. Sentezlenen bileĢiklerin yapıları;

IR ve 1H-NMR spektroskopisi yöntemleriyle aydınlatılmıĢtır. Sentezlenen bileĢiklerin RAW

264.7 makrofaj hücrelerinde sitotoksik etkileri ve LPS (1µg/ml) ile indüklenmiĢ inflamasyona

karĢı inhibitör etkileri ölçülmüĢtür. Sitotoksisitenin değerlendirilmesinde, enzimatik bir test

olan MTT yöntemi kullanılmıĢ ve hücre topluluğundaki canlı hücrelerin oranı kolorimetrik

yöntemle kantitatif olarak saptanmıĢtır. Anti-inflamatuvar etkiyi değerlendirmek için

örneklerdeki nitrit miktarı Griess metoduna göre ölçülmüĢtür. Test edilen bileĢiklerin IC50

değerleri 100 µM‟ın üstünde bulunmuĢtur. BileĢiklerden 5a, 5b, 5c, 5g, 5h, 5i ve 5j nitrit

üretimine karĢı inhibitor etki göstermiĢ, 5a, 5h ve 5j ise NO üretimini baskılayarak en yüksek

anti-inflamatuvar etkiyi gösterdiği belirtilmiĢtir.

Anahtar kelimeler: 1,3,4-oksadiazole, piperidin, mannich, sitotoksisite, anti-inflamatuvar

etki.

Page 184: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

183

P-75

Sisplatin türevi komplekslerin etki mekanizması

Güler KARA, Semra UTKU*

Mersin Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Kimya Anabilim Dalı, Mersin, Türkiye

*[email protected]

Sisplatinin antikanser aktivitesinin tesadüfi keĢfinden sonra binlerce platin kompleksi

sentezlenmiĢ ve sitotoksik etki mekanizmaları araĢtırılmıĢtır. Günümüzde, sisplatin,

karboplatin ve oksaliplatin tüm dünyada kanser kemoterapisinde baĢarı ile kullanılmaktadır.

Erken dönemde teĢhis konulmuĢ testis kanserinin tedavisinde, yaklaĢık %90-95 tedavi

baĢarısı sağlayan sisplatin ayrıca ovaryum kanseri baĢta olmak üzere diğer solid tümörlerin

tedavisinde de kullanılan antikanser ilaçtır [1].

DNA‟ya bağlanarak sitotoksik özellik gösteren platin kompleksleri hücre içerisine aktif ya da

pasif difüzyonla alınır. Platin kompleksleri, dört nükleik asit kalıntısından tercihen guanin ile

birleĢmekte ve guaninin birçok olası potansiyel bölgesinden sadece birkaçına seçici olarak

bağlanmaktadır [2]. Yapılan çalıĢmalar, sisplatinin pürin bazlarından adenin ve guanin,

özellikle de guaninin 7 numaralı azot atomuna, pirimidin bazlarından timin ve sitozinin 3

numaralı azot atomuna bağlandığını göstermiĢtir. 1,2-d(GpG), 1,2-d(ApG) zincir içi ve çok az

miktarda oluĢan 1,3-d(GpXpG) zincir içi oluĢan katım ürünleri sitotoksik etkiden sorumludur.

DNA‟nın yapısında oluĢan konformasyonel değiĢikliklerle replikasyon ve transkripsiyon

engellenir ve apoptoz ile hücre ölümü gerçekleĢir [3].

Anahtar kelimeler: Sisplatin, karboplatin, oksaliplatin, platin kompleksi.

Kaynaklar

1.Kuo MT, Fu S, Savaraj N, Chen HHW. Cancer Res, 2012;72: 4616-4621.

2.Klein AV, Hambley TW. Chem Rev, 2009; 109: 4911-4920.

3. Fanelli M, Formica M, Fusi V, Giorgi L, Micheloni M, Paoli P. Coord Chem Rev 2016;

310: 41-79.

Page 185: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

184

P-76

Achillea millefolium L. subsp. millefolium‟un seskiterpenlerinin GC-MS ile belirlenmesi

Handan Gökben SEVĠNDĠK1, Hafize YUCA

1, Benan DURSUNOĞLU

1, Bilal YILMAZ

2,

Zühal GÜVENALP1*

1Atatürk Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmakognozi Anabilim Dalı, Erzurum, Türkiye

2Atatürk Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Analitik Kimya Anabilim Dalı, Erzurum, Türkiye

*[email protected]

Achillea cinsi, Asteraceae (Compositae) familyasının en yaygın kullanıma sahip olan üyesidir.

Türkiye bitki örtüsünde 31‟i endemik olmak üzere 58 takson ile temsil edilmektedir [1].

Dünya üzerinde geniĢ bir yayılıma sahip olan bu cinsin çoğu türünün geleneksel tıpta

antienflamatuvar, diüretik, emenagog ve yara iyi edici olarak kullanımı mevcuttur. A.

millefolium türleri halk arasında “akbaĢlı, beyaz civanperçemi, binbiryaprakotu, kandilçiçeği,

karsamaotu” olarak bilinmektedir [2]. Bu türler üzerinde daha önce yapılmıĢ olan

fitokimyasal çalıĢmalar incelendiğinde özellikle terpenik yapıda bileĢikler açısından zengin

oldukları görülmüĢtür [3]. ÇalıĢmamızda Erzurum yöresinde halk arasında kullanımı oldukça

yaygın olan Achillea millefolium L. subsp. millefolium bitkisinin toprak üstü kısımlarının

petrol eteri: dietil eter: metanol (1 : 1 : 1) karıĢımında maserasyona bırakılarak elde edilen

ekstresi kullanılmıĢtır. Ekstre metanolde çözülerek GC-MS analizi yapılmıĢtır. Analiz

sonucunda 20 seskiterpen yapısında madde tanılanmıĢtır. β-ödesmol, elemol, tumerol,

neointermedeol, spatulenol ve karisson ana bileĢenler olarak belirlenmiĢtir.

Anahtar kelimeler: Achillea millefolium, GC-MS, seskiterpen.

Kaynaklar

1. Huber-Morath A. Achillea L. In: Flora of Turkey and the East Aegean Islands, Davis PH

(editör). Edinburgh. 1975.

2. Baytop T. Türkiye‟de Bitkiler ile Tedavi (GeçmiĢte ve Bugün). Nobel Tıp Kitabevleri,

Ġstanbul. 1999.

3. Sia XT, Zhanga ML, Shi QW, Kiyota H. Chem Biodivers 2006; 3: 1163-80.

Page 186: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

185

P-77

Çekirdek-kabuk (core-shell) teknolojisi ile klotrimazol için farklı pH aralıklarında

HPLC ile miktar tayini yöntemi geliştirilmesi

Zeynep ERGAT1*

, Deniz ÇIKLA YILMAZ2, Güler YALÇIN

2

1Marmara Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Analitik Kimya Anabilim Dalı, Ġstanbul,

Türkiye

2Marmara Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Analitik Kimya Anabilim Dalı, Ġstanbul, Türkiye

* [email protected]

Bu çalıĢma kapsamında, bir imidazol türevi olan ve genellikle vajinal mantar

enfeksiyonlarının tedavisinde kullanılan klotrimazolün core-shell teknolojisi ile daha etkin,

organik çözücü sarfı daha az, zamandan tasarruflu ve daha ucuza mal olacak bir analiz

yöntemi geliĢtirilmiĢtir. Core-shell ve çok ince tam gözenekli parçacıklarla kaplı kısa ve dar

boĢluklu kolon kullanılarak farklı pH aralıklarında hızlı ve ultra hızlı HPLC'nin imkanları

incelenmiĢtir [1]. HPLC yöntemiyle klotrimazolün belirlenmesi için parçacık boyutu 2.7µm

ile Poroshell 120 Phenyl Hexyl 2.1x100 mm kolon kullanılmıĢtır. Hareketli faz olarak

asetonitril ve pH:2,4; 3,0; 6,0; 7,0; 8,0 tamponu (40:60), 0.5 mL min-1

akıĢ hızında, 220

nm‟de ve 40ºC sıcaklıkta 8 dakikadan daha az bir sürede analiz gerçekleĢtirilmiĢtir ve en

uygun aralık olarak pH:7,0 olduğuna karar verilmiĢtir.

Bu çalıĢma, Marmara Üniversitesi Bilimsel AraĢtırma Projeleri Birimi (SAG-C-YLP-120516-

0211) tarafından desteklenmiĢtir.

Anahtar kelimeler: Klotrimazol, RP- HPLC, core-shell kolonlar.

Kaynaklar

1.González-Ruiz V., A. Olives, Martín M.A., Trends in Analytical Chemistry 64 (2015) 17-

28.

Page 187: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

186

P-78

Türkiye‟de halk arasında mide ağrısına karşı kullanılan bitkiler

Meryem ġeyda ERBAY* , Sezin ANIL, Gülay MELĠKOĞLU

Ġstanbul Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmakognozi Anabilim Dalı, Ġstanbul, Türkiye

*[email protected]

Türkiye‟de çeĢitli hastalıkların tedavisinde halk tarafından kullanılan birçok bitki

bulunmaktadır. Bu bitkiler ile hazırlanan halk ilaçlarının hangi tedavide, nasıl kullanıldığı

nesilden nesile aktarılarak günümüze kadar ulaĢmıĢtır. Yapılan etnobotanik araĢtırmalar ile

geleneksel tedavi yöntemleri kayıt altına alınmakta ve bu bilgilerin ilaç geliĢtirme

çalıĢmalarına katkı sağlaması hedeflenmektedir. Etnobotanik araĢtırmaların taranması ile

hazırlanan bu çalıĢmada Türkiye‟de geleneksel tedavide mide ağrısına karĢı kullanılan 222

taksona ulaĢılmıĢ ve bu taksonların bilimsel ve yöresel isimleri, familyaları, kullanılan

kısımları ve mide ağrısında kullanılıĢ Ģekilleri ile ilgili bilgileri içeren bir poster çalıĢması

yapılmıĢtır. Yapılan araĢtırmaya göre mide ağrısına karĢı kullanılan bitkilerin yaygın olarak

bulundukları familyalar Lamiaceae (59 takson), Asteraceae (28 takson), Rosaceae (14 takson),

Apiaceae (12 takson), Hypericaceae (8 takson) ve Fabaceae (7 takson) familyalarıdır. Bu

familyaların mide ağrısına karĢı kullanılmalarının baĢlıca sebebi, midevi etkiye sahip uçucu

yağları içermeleridir. Bitkilerin tedavide en çok kullanılan kısımları sırasıyla herba, yaprak,

çiçek, meyve, kök ve tohum kısımlarıdır. Kullanılan kısımlar, dekoksiyonu veya infüzyonu

hazırlanarak çay halinde, çiğ veya piĢirildikten sonra yenerek ya da bal ile karıĢtırılmak

suretiyle dahilen; bazı bitkilerin topraküstü kısımları ise lapa haline getirildikten sonra mide

üzerine konarak haricen mide ağrısı tedavisinde kullanılmaktadır.

Anahtar kelimeler: Mide ağrısı, geleneksel tedavi, tıbbi bitkiler, Türkiye.

Page 188: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

187

P-79

Epigenetik değişiklikler ve ilaç kullanımı

Sinem HELVACIOĞLU*, Muhammed HAMĠTOĞLU, Ahmet AYDIN

Yeditepe Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Toksikoloji Anabilim Dalı, Ġstanbul,

Türkiye

*[email protected]

Epigenetik; DNA sekansındaki değiĢikliklerden kaynaklanmayan, ama aynı zamanda kalıtsal

olan, gen ekspresyonundaki farklılıkları inceler [1]. DNA metilasyonu, histon modifikasyonu

ve kodlanmayan RNA'lar üzerinden gerçekleĢen epigenetik değiĢiklikler kromatin ve gen

ekspresyonu düzenlenmesinde rol oynamaktadır. Bu değiĢiklikler hücreyi ya da organizmayı

doğrudan etkilemektedir.

Epigenetik durum beslenme, çevre koĢulları, stres, kimyasal ve radyasyona maruz kalma,

çeĢitli hastalıklar gibi çevresel etkilerle değiĢir ve geri dönüĢlüdür. Kanser, obezite, diyabet,

kardiyovasküler hastalıklar, nörodejeneratif hastalıklar ve immün sistem hastalıkları gibi

birçok hastalığın oluĢmasında önemli bir mekanizma olarak değerlendirilmektedir.

Epigenomu değiĢtirecek ilaçların ve tekniklerin kullanılarak, epigenetik temelli hastalıkların

tedavi edilme imkânı doğmuĢtur. Özellikle epigenetik değiĢikliklerin geri dönüĢlü olması

kanser tedavisinde yeni bir umut kaynağı olmuĢtur. DNA metiltransferazlar ile histon

deasetilazlar gibi enzimleri inhibe ederek, tümör-supresör genlerinin epigenetik olarak

susturulmasını engelleyebilecek ya da bu genlerin yeniden aktivasyonunu sağlayabilecek yeni

antikanser ilaçlarının geliĢtirilmesi üzerine çalıĢmalar baĢlamıĢtır [2].

Böylece bireydeki epigenetik duruma göre hastalığına uygun ilaç kullanılabilecektir.

Anahtar kelimeler: Epigenetik, DNA metilasyonu, histon deasetilasyonu.

Kaynaklar

1. C. Martin, Y. Zhang. Cell Biology 2007; 19: 266–272

2. G. Egger, G. Liang, A. Aparicio, Jones, PA. Nature 2004; 429:457–463

Page 189: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

188

P-80

Bülent Ecevit Üniversitesi Eczacılık Fakültesi‟ne 2016-2017 Eğitim-Öğretim Yılında ilk

kez kayıt yaptıran öğrencilerin profil analizleri

AyĢe Ceylan HAMAMCIOĞLU*1, Yasin HAZER

2, Hale SAYAN ÖZAÇMAK

3

1Bülent Ecevit Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Biyokimya Anabilim Dalı, Esenköy, Kozlu,

Zonguldak, Türkiye

2Bülent Ecevit Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Botanik Anabilim Dalı, Esenköy,

Kozlu, Zonguldak, Türkiye

3Bülent Ecevit Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Fizyoloji Anabilim Dalı, Esenköy, Kozlu,

Zonguldak, Türkiye

*[email protected], [email protected]

ÇalıĢmamızın amacı, fakültemize yeni kayıt yaptıran öğrencilerin profil analizlerini yaparak

yeni kurulan Eczacılık fakültelerine yerleĢen öğrenci profillerini saptamak ve beklentilerini

anlamaktır. Buna göre elde edilen veriler öğrencilerimizin % 74 (n=46) ünün kız, % 26

(n=16) sının ise erkek öğrencilerden oluĢtuğunu göstermiĢtir. Bu öğrencilerden sadece % 13

(n=8) nün ailesinde eczacı bulunmaktadır. Öğrenciler en çok Anadolu lisesi mezunu olup

(n=25, % 40), en az ise imam hatip lisesi mezunu (n=2) ve kolej mezunu (n=4)

bulunmaktadır. Asgari ücretin altında gelire sahip olan 5 öğrencimiz (% 8) mevcuttur. Ġki

okul birincimiz olup, 4 (% 6.5) kiĢinin not ortalaması 95-100 arası, 40 kiĢinin (% 65 nin) lise

not ortalaması ise 89-94 arası olduğu anlaĢılmıĢtır. BeĢ öğrencimiz BEÜ Eczacılık

Fakültesi‟ni ilk 5 tercihi arasına yazdığını ifade etmiĢtir. Tercih nedenleri arasında eczacı

olma isteği ön plana çıkmaktadır. Genel olarak bakıldığında öğrencilerimizden çoğunun % 45

(n=28) diĢ hekimi olmak isterken eczacılık fakültesine yerleĢtiği, yine önemli bir kısmının da

% 27 (n=17) tıp fakültesi okumak isterken eczacılık fakültesine yerleĢtiği saptanmıĢtır. Geri

kalan % 28 ise Ankara, Ġstanbul ve Ġzmir deki baĢka eczacılık fakültelerini istedikleri halde

BEÜ eczacılık fakültesine yerleĢebilenlerdir. Öğrencilerimizin yaklaĢık %15 (n=9) i Doğu ve

Güneydoğu Anadolu bölgelerimizden, geri kalanlar ise Türkiye‟nin orta ve batı bölgelerinden

en çok da (n=7) Ġstanbul‟dan gelmektedirler. Öğrencilerimiz mezun olduklarında eczane

açmayı (n=40, %65), ilaç firmasında çalıĢmayı (n=39, %63) veya akademisyen olmayı

düĢünmektedirler (n=35, %56).

Anahtar kelimeler: Eczacılık fakültesi öğrencileri, öğrenci profili, eczacı.

Page 190: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

189

P-81

N-Aril-2-(4-sübstitüe piperidin-1-il)asetamit türevlerinin kolinesteraz enzimleri üzerine

etkilerinin incelenmesi

Begüm Nurpelin SAĞLIK1,2*

, Sinem ILGIN3, Yusuf ÖZKAY

1,2

1Anadolu Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Kimya Anabilim Dalı, EskiĢehir,

Türkiye

2Anadolu Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Doping ve Narkotik Maddeler Analiz

Laboratuvarı, EskiĢehir, Türkiye

3Anadolu Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Toksikoloji Anabilim Dalı, EskiĢehir,

Türkiye

*[email protected]

Alzheimer hastalığı (AH), merkezi sinir sistem nöron ve sinaps yapılarında meydana gelen

fonksiyon kaybı ile karakterize nörodejeneratif bir hastalıktır. BiliĢsel iĢlevleri yerine

getirememe, günlük yaĢam aktivitelerini gerçekleĢtirmede azalma, davranıĢsal ve psikolojik

durumda bozulma gibi sonuçları olan progresif, irreversibl bir hastalıktır.

AH tedavisinde henüz radikal bir yöntem bulunmamaktadır. AH‟de semptomatik olarak

iyileĢme sağlayan, duygu-durum değiĢimlerini kontrol eden, hastalığın ilerleyiĢini yavaĢlatan

çeĢitli ilaçlar tıp alanında kullanılmaktadır. AH tedavisinde kullanılmak üzere daha etkili ve

güvenilir ilaçların geliĢtirilme çalıĢmaları, tüm araĢtırmacılar tarafından hızla devam

etmektedir.

Donepezil AH tedavisinde kullanılan ilaçlar arasında en çok tercih edilen ve en olumlu tedavi

yanıtının alındığı ilaç sınıfıdır. Donepezil‟in kimyasal yapısındaki indanon ve piperidin halka

sistemleri asetilkolinesteraz (AChE) enzim inhibitör aktivitesinden sorumludur. Bu nedenle,

her iki halka sistemini içeren yeni bileĢiklerin kolinesteraz enzim aktivitesinin araĢtırıldığı

birçok çalıĢma mevcuttur.

Bu çalıĢmada N-aril-2-(4-sübstitüpiperidin-1-il)asetamit yapısında yeni bileĢikler

sentezlenmiĢtir. Elde edilen bileĢiklerin yapıları IR, 1H ve

13C NMR, Kütle spektroskopik

yöntemleri ve elemental analiz bulguları ile aydınlatılmıĢtır. Sentezlenen bileĢiklerin

kolinesteraz enzimleri üzerindeki inhibitör etkileri Ellman metodu ile araĢtırılmıĢtır.

BileĢiklerin AChE ve bütirilkolinesteraz (BChE) enzimlerine karĢı düĢük inhibitör etki

gösterdikleri tespit edilmiĢtir.

Page 191: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

190

Anahtar kelimeler: Alzheimer hastalığı, donepezil, indanon, piperidin.

Page 192: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

191

P-82

Yeni N-Aril-N-propargil-benzilamin türevlerinin sentezleri ve monoaminoksidaz

enzimleri üzerinde etkilerinin araştırılması

Derya OSMANĠYE1*

, Serkan LEVENT1,2

, Yusuf ÖZKAY1,2

1Anadolu Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Kimya Anabilim Dalı, EskiĢehir,

Türkiye

2Anadolu Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Doping ve Narkotik Maddeler Analiz

Laboratuvarı, EskiĢehir, Türkiye

*[email protected]

Parkinson hastalığı, görülme sıklığı açısından Alzheimer hastalığından sonra gelen ve 60 yaĢ

üstü popülasyonun %2‟sinde ortaya çıkan nörodejeneratif bir hastalıktır. Parkinson

hastalığının tedavi seçenekleri arasında Monoaminoksidaz-B (MAO-B) enzim inhibitörleri

önemli bir yere sahiptir. Rasajilin ve Selejilin, hastalığın tedavisinde kullanılan MAO-B

inhibitörleridir. Her iki etkin madde de, yapılarında amin fonksiyonu üzerine sübstitüe edilmiĢ

propargil grubu taĢımaktadır.

Bu çalıĢmada; propargil grubunun MAO-B enzimi üzerindeki potansiyel inhibitör etkinliği

dikkate alınarak bazı yeni propargil grubu içeren bileĢikler sentezlenmiĢtir. Sentez

çalıĢmalarında, N-Arilbenzilamin türevleri NaH varlığında propargil bromür ile reaksiyona

sokulmuĢ ve yeni N-Aril-N-propargilbenzilamin türevleri elde edilmiĢtir. Elde edilen

bileĢiklerin yapıları spektroskopik yöntemler ile doğrulanmıĢtır. Sentezlenen bileĢiklerin hem

MAO-A hem de MAO-B enzimi üzerindeki etkileri in vitro Ģartlarda florimetrik yöntem

kullanılarak araĢtırılmıĢtır. Böylece bileĢiklerin, MAO-B enzimine karĢı selektiviteleri

belirlenmiĢtir. Aktivite çalıĢmaları, sentezlenen bileĢiklerin MAO-B enzimi üzerinde selektif

inhibisyon gösterdiğini ortaya koymuĢtur.

Anahtar kelimeler: Propargil, monoaminoksidaz enzimleri, florimetrik.

Page 193: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

192

P-83

Yeni 2-(4-sübstitüefenil)propiyonik asit türevlerinin COX enzimleri üzerindeki

etkilerinin araştırılması

Serkan LEVENT1,2*

, Begüm Nurpelin SAĞLIK1,2

, Yusuf ÖZKAY1,2

1Anadolu Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Kimya Anabilim Dalı, EskiĢehir,

Türkiye

2Anadolu Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Doping ve Narkotik Maddeler Analiz

Laboratuvarı, EskiĢehir, Türkiye

*[email protected]

Siklooksijenaz (COX) araĢidonik asitten prostoglandin, prostasiklin ve tromboksan gibi

prostanoidlerin biyosentezinden sorumlu Prostaglandin-Endoperoksit sentaz (PTGS) olarak

da bilinen enzimdir. Siklooksijenaz enziminin COX-1 ve COX-2 olmak üzere bilinen iki

farklı izoformu mevcuttur [1]. COX enzimlerinin ağrı, ateĢ ve inflamasyonla iliĢkili belirtileri

indükledikleri, ayrıca kanser ile de iliĢki içerisinde olduğu bilinmektedir [2-4]. COX

enzimlerinin inhibisyonu için günümüzde yaygın olarak nonsteroidal antiinflamatuar ilaçlar

(NSAĠĠ) kullanılmaktadır. Naproksen, Ġbuprofen, Flurbiprofen, Ketoprofen gibi önemli

NSAĠĠ, arilpropiyonik asit genel kimyasal yapısına sahiptir. Bu çalıĢmada, arilpropiyonik asit

türevi ilaçlara yapısal benzerlik gösteren yeni 2-(4-sübstitüefenil)propiyonik türevi bir seri

bileĢik sentezlenmiĢtir. Elde edilen bileĢiklerin yapıları IR, 1H ve

13C NMR, Kütle

spektroskopisi yöntemleri ve elemental analiz bulguları ile aydınlatılmıĢtır. Elde edilen

bileĢiklerin COX-1 ve COX-2 enzimleri üzerindeki inhibitör etkileri florimetrik metotla

araĢtırılmıĢtır ve değiĢen oranlarda inhibisyon değerleri bulunmuĢtur.

Anahtar kelimeler: COX, Propiyonik asit, NSAĠĠ,

Kaynaklar

1. Otto JC, Smith WL, J. Lipid Mediators Cell Signalling, 1995, p. 139

2. Funk CD. Science, 2001. 294(5548): 1871-5.

3. Araico A, Terencio MC, Alcaraz MJ, Dominguez JN, Leon C, et al. Life Sci, 2007. 80(23):

2108-17.

4. Pommery N, Taverne T, Telliez A, Goossens L, Charlier C, et al., J Med Chem, 2004. 47(25):

6195-206.

Page 194: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

193

P-84

Ateroskleroz: risk değerlendirilmesi, primer ve sekonder korunma

Nida ALKAN , Havva Nur YANAR, Azize ġENER*

Marmara Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Biyokimya Anabilim Dalı, Ġstanbul, Türkiye

*[email protected]

Ateroskleroz endotel disfonksiyonu, dislipidemi ve inflamasyonun rol oynadığı, birçok risk faktörü

tarafından tetiklenen kardiyovasküler bir hastalıktır. Kardiyovasküler hastalıklar dünya çapında,

mortalite ve morbiditenin major nedeni olma yolunda gittikçe artan bir rol üstlenmektedir. Böyle

önemli bir sağlık sorununda, yüksek maliyetle yürütülebilen tedavi çalıĢmalarından çok primer ve

sekonder korunma çalıĢmalarına ağırlık verilmesinin gereği açıktır. Primer korunma risk

faktörlerinin ortadan kaldırılmasını amaçlarken, sekonder korunma hastalığın ilerlemesini

durdurulması ve ölüm oranını azaltma önlemlerini içermektedir. Yapılan epidemiyolojik çalıĢmalar

sonucunda hastalığa yol açan major risk faktörleri belirlenmiĢtir. Bunların bazıları değiĢtirilebilir

(sigara içimi, obezite, diyabet, hipertansiyon, hiperkolesterolemi, psikososyal faktörler fiziksel

aktivite azlığı) bazıları ise değiĢtirilemez risk (genetik yatkınlık, yaĢ ve cinsiyet) faktörleridir.

Toplumdaki koroner arter hastalığı prevalansını ve bazı hastalarda geliĢen prematür koroner arter

hastalığı nedenini açıklamada bu klasik risk faktörleri tek baĢlarına yeterli olamamaktadır. Son

çalıĢmalar lipoprotein (a), C-reaktif protein, fibrinojen yüksekliği ve homosisteinemi gibi yeni risk

faktörlerini gündeme getirmiĢtir. YaĢam tarzı değiĢikliğive değiĢtirilebilir risk faktörlerinin

düzenlenmesi ile birlikteilaç tedavisi uygulanması sonucu risk faktörlerinin azaldığı, aterosklerozun

gerilediği ve ölüm oranının düĢtüğü çalıĢmalarla gösterilmiĢtir. Kardiyovasküler hastalığı olmayan

kiĢilerdeönceliklekiĢinin taĢıdığı risk düzeyi belirlenmeli ve hedefler doğrultusunda yaĢam tarzında

yapılması gereken değiĢiklikler (sigarayı bırakmak, sağlıklı yeme alıĢkanlığını geliĢtirmek ve

fiziksel aktiviteyi arttırmak gibi) planlanmalıdır. Kardiyovasküler hastalığı olan kiĢilerde ise risk

faktörleri düzenlenirkenaynı zamanda rutin ilaç tedavisi de uygulanmalıdır. Koruyucu

kardiyolojinin temel hedefi aterosklerozun geliĢimini mümkünse en baĢtan engellemek veya

mevcut durumu stabilize ederek yaĢam süresini uzatmaktır.

Anahtar kelimeler: Ateroskleroz, risk faktörleri, primer ve sekonder korunma.

Page 195: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

194

P-85

Metilprednisolon aseponatın hızlandırılmış bozundurma çalışmalarının yüksek basınçlı

sıvı kromatografisyle incelenmesi

Fevziye Gizem TECĠMEN1*

, Deniz ÇIKLA YILMAZ2, AyĢen KURT CÜCÜ

2

1Marmara Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Analitik Kimya Anabilim Dalı, Ġstanbul,

Türkiye

2Marmara Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Analitik Kimya Anabilim Dalı, Ġstanbul, Türkiye

*[email protected]

Metilprednisolon aseponat (MPA) egzama tedavisinde kullanılan yerel topikal bir

kortikosteroidir. Genelde egzama losyonlarında etken madde olarak kullanılır. MPA

kortikosteroidlerin glukokortikoid grubunun sentetik glukokortikoid grubuna bağlıdır. Orta

güçlükte bir yerel kortikosteroidtir [1].

Stabilite farmasötik bir ürün için en önemli kalite Ģartıdır. Ürünün sahip olduğu ilaç etken

maddesinin kararlılığı, ürün geliĢtirme sürecinin ön klinik formülasyon, ilacın üretimi,

ambalajlanması ve son kullanma tarihinin belirlenmesi aĢamalarıyla doğrudan iliĢkilidir.

Etken maddenin tayini için geliĢtirilen analitik yöntem, bozunma ürünlerinin, safsızlıkların ve

yardımcı maddelerin ilaç etken maddelerinin analizine giriĢim yapmadığını kanıtlamalıdır.

Etken maddenin analizinin stres koĢullarında ilaç etken maddesinin bozulma testlerini

gerçekleĢtirmek için öneriler International Conference on Harmonization (ICH) Q1A (R2)

tarafından sağlanmaktadır.

Bu çalıĢmada MPA ilaç etkeni ICH koĢullarına göre belirtilen, hidroliz (asit ve baz ile

bozundurma), oksidasyon, fotoliz ve termal stres koĢullarına tabi tutulmuĢtur. Bozundurma

çalıĢmalarının sonucunda MPA‟nın bozulma ürünleriyle birlikte analizlenebildiği

görülmüĢtür.

Kromatografik koĢullar; Poroshell 120, EC-C18 (2.1mmx150mm 2.7µm) kolon ile 40ºC

kolon sıcaklığı ve hareketli faz asetonitril: su karıĢımı ve diyot dizisi dedektörü (DAD)

kullanılarak sağlanmıĢtır.

Bu çalıĢma, Marmara Üniversitesi Bilimsel AraĢtırma Projeleri Birimi (Proje No: SAG-C-

YLP-110316-0081) tarafından desteklenmiĢtir

Page 196: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

195

Anahtar kelimeler: Metilprednisolon aseponat, hızlandırılmıĢ bozundurma, stres koĢulları,

HPLC.

Kaynaklar

1. Hammer S, Spika I, Sippl W, Jessen G, Kleuser B, Höltje H, Schäfer-Korting M. Steroids

2003;68: 329-339.

Page 197: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

196

P-86

Şampuan üretiminde kullanılan bazı kimyasal maddelerin analitiksel yöntemlerinin

incelenmesi

Gülbin ERDOĞAN1*

, Çağrı BATUK2

1Marmara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Analitik Kimya Anabilim Dalı, Ġstanbul, Türkiye

2Marmara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi, Ġstanbul, Türkiye

*[email protected]

ġampuanlar, saçların temizlenmesi için kullanılan kozmetik preparatlardır. Fakat günümüzde

Ģampuanlardan temizliğin yanı sıra saça yumuĢaklık, parlaklık kazandırması, kolay taranması,

kolay Ģekle girmesi, saçı beslemesi, dökülmeyi önlemesi, saç ve saçlı deri hastalıklarını tedavi

etmesi gibi etkiler beklenmektedir. ġampuanlarda kullanılan detarjanlar yüzey aktif

maddelerdir. Yüzey aktif maddeler iki faz arasındaki yüzey gerilimini azaltıp çözünmeyi

sağlarlar. Yapılarında hidrofilik (suyu seven) ve lipofilik ( yağı seven) bölümden oluĢur. Bu

lipofilik gruplar sebumu tutarken (çözerken), hidrofilik gruplar ise su ile yıkama sırasında

sebumun saçtan uzaklaĢtırılmasını sağlarlar [1]. ġampuanların içine ilave edilen çeĢitli katkı

maddeleri, Ģampuanların özelliklerinin belirlenmesinde rol oynarlar. Tüketim ürünlerindeki

surfaktanların ayrıĢtırılması ve sınıflandırılması, surfaktanların çeĢitliliği ve numune

kalıplarının kompleks yapısı sebebiyle zorlayıcı ve zaman alıcıdır. HPLC bu konuda tercih

edilen tekniktir çünkü surfaktanları bileĢimlerine göre karakterize etmekle birlikte, kompleks

karıĢımdaki özel surfaktanların da kantitatif olarak belirlenmesini sağlar. Bu çalıĢmada bazı

surfaktanların tayini için son yıllarda kullanılan modern analitiksel teknikler teorik olarak

incelenmiĢtir. ġampuanlarda ve diğer temizlik ürünlerinde bulunan çeĢitli surfaktanların

belirlenmesinde ve ayrıĢtırılmasında kullanılabilecek bir analiz aracı olarak Acclaim

Surfaktan Kolonunun [2] ideal bir kolon olduğu incelenen makalelerden tespit edilmiĢtir.

Anahtar kelimeler: ġampuan, deterjan, surfaktan.

Kaynaklar

1. Değer M. ġampuanlar. Online Kozmetoloji Dergisi.; sayı:1 cilt:6, 2007.

2. Liu X, Paul C. Analyzing Surfactans in Consumer Products on a Single HPLC Column.

Thermo Scientific.; 2006.

Page 198: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

197

P-87

Diyabet hastalığı ve metforminin analitiksel yöntemlerinin incelenmesi

Hafize KOPARAN1, Gülbin ERDOĞAN

2*

1Marmara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi, Ġstanbul, Türkiye

2Marmara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Analitik Kimya Ab.D., Ġstanbul, Türkiye

*[email protected]

Diabetes mellitus (DM) insülin salgılanması, taĢınması ve depolanmasındaki defektler

nedeniyle karbonhidrat, yağ ve protein metabolizmasındaki bozukluk sonucu oluĢan,

hiperglisemiyle karakterize kronik bir metabolizma hastalığıdır (WHO, 1999) [1]. Dünya

Sağlık Örgütü (WHO) 2010 verilerine göre; dünya genelinde bir milyon kiĢide yüz kiĢi

diyabet hastasıdır. Bu diyabetlilerin çoğu düĢük ya da orta gelirli ülkelerde yaĢamakta olup

orta yaĢ gurubu insanları teĢkil etmektedir. 2005'te yaklaĢık 1.1 milyon kiĢi diyabet

dolayısıyla yaĢamını yitirmiĢtir [2]. Gelecek 10 yılda ise diyabet ölümlerinin ikiye katlanacağı

öngörülmektedir. Tedavideki amaç, hastanın semptomlarını gidermek veya azaltmak,

komplikasyonları önlemek ve yaĢam kalitesini artırmaktır. Tedavi yaklaĢımı ise, hastanın

eğitimi, fiziksel aktivite, diyet ve farmakolojik tedavi Ģeklindedir. Farmakolojik tedaviyi, oral

antidiyabetik ilaçlar ve insülin oluĢturur. Bu çalıĢma oral antidiyabetik ilaçlardan en çok

kullanılan metforminin biyolojik materyallerde (özellikle kanda) son yıllardaki analitiksel

yöntemlerle incelenmesine iliĢkin bir derlemedir. Diyabet günümüzde önemli bir sağlık

sorunudur. Bu nedenle diyabet hastalığının tedavisinde kullanılan ilaçların metabolizma

üzerinde ve diğer ilaçlarla etkileĢimlerinin araĢtırılması ve tedavideki yaklaĢımda da göz

önüne alınması gerektiği düĢünülmüĢtür.

Anahtar kelimeler: Metformin, diyabet, spektrofotometre.

Kaynaklar

1. Who Consultation. Definition, Diagnosis And Classification Of Diabetes Mellitus And Its

Complications. Part 1: Diagnosis And Classification Of Diabetes Mellitus. Who, Report No:

99.2, Geneva, 1999.

Page 199: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

198

2.World Health Organization, International Diabetes Federation, Definition And Diagnosis Of

Diabetes Mellitus And Ġntermediate Hyperglycaemia: Report Of A Who/ Idf Consultation,

Who-Idf, Geneva, Switzerland, 2006; 1-50.

Page 200: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

199

P-88

Romatoid artrit tedavisinde kullanılan preparatlar ve analizleri

Cemalettin ÇAYHAN 1

, AyĢen KURT CÜCÜ 2

1Marmara Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Ġstanbul, Türkiye

2Marmara Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Analitik Kimya Anabilim Dalı, Ġstanbul, Türkiye

*[email protected]

Romatoid artrit (RA) sinoviyal enflamasyonla karakterize kronik, sistemik bir hastalıktır.

Sıklıkla el bilekleri, metakarpofalangeal ve proksimal interfalangeal eklemler simetrik ve

bilateral olarak tutulur. Düğme iliği ve kuğu boynu deformiteleri sıklıkla görülen

bozukluklardır. Eklem ve yumuĢak dokular tutulduğunda hastalık elin yapı ve dengesini

bozar, fonksiyon kayıpları ile deformitelere, ağrı ve güçsüzlüğe neden olur. Tedavide amaç

ağrı ve enflamasyonu kontrol altına almak, uygun eklem dizilimini sağlamak ve eklemlere

olan travmayı azaltmaktır [1].

RA‟da temel hedef, hastalarda meydana gelecek eklem erozyonlarını önlemek ve bu

erozyonların yol açacağı fonksiyonel kısıtlamaların önüne geçmektir. Bu nedenle hastalara

olabildiğince erken tanı konmalı, kesin tanının konamadığı veya Ģüphede kalan durumlar da

dahil agresif bir tedavi stratejisi uygulanmalıdır. Metotreksat (MTX) uzun süreli kullanım

oranı, biyolojik ajanlarla kombine edilebilmesi ve yan etki profilinin düĢük olması nedeniyle

RA tedavisinde öncü ilaç olarak kabul edilmektedir. Bu nedenlede baĢta Metotrexat olmak

üzere RA‟da en fazla kullanılan diğer ilaçlar için analitik inceme yapılarak ilaçların

etkinlikleri incelenmiĢtir.

Anahtar kelimeler: Romatoid artrit, metotrexat, DMARD, HPLC, tedavi.

Kaynaklar

1. Hamuryudan V. Türkiyede KarĢılaĢılan Hastalıklar, Sürekli Tıp Eğitimi Etkinlikleri

Sempozyumu, Sempozyum Dizisi, 2007; 55: 69-86.

Page 201: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

200

P-89

Mantar toksinlerinin analitik incelenmesi

Yasin KORKMAZ 1

, AyĢen KURT CÜCÜ 2*

1Marmara Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Ġstanbul, Türkiye

2Marmara Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Analitik Kimya Anabilim Dalı, Ġstanbul, Türkiye

*[email protected]

Mantar toksinleri bazı fungus türleri tarafından üretilen, biyolojik orijinli, insan ve

hayvanlarda akut veya kronik zehirlenmelere neden olan metabolitlerdir. Tabiatta yetiĢen

mantarlar arasında zehirli zehirsiz ayırımı yapmak çok güçtür. Ancak bu konuda uzmanlaĢmıĢ

bilim adamları ve ileri laboratuvar imkanları ile bu ayrım yapılabilir. Mantar

zehirlenmelerinde tanı hasta veya yakınlarından yabani mantar yeme öyküsünün alınması,

varsa mantar örneğinin incelenmesi hastanın klinik bulgularının detaylı olarak

değerlendirilmesiyle konur. Tarımsal ürünlerde küf mantarı toksinleri olan mikotoksinler,

hasat öncesi tarlada veya hasat sonrası uygun olmayan depo koĢullarında toksin üreten

fungusların geliĢmesiyle ortaya çıkmaktadırlar. Bazı fiziksel, kimyasal ve biyolojik faktörler

mikotoksin oluĢumu üzerine etkilidir. Mikotoksinlerden kaynaklanan insan ve hayvanlardaki

toksikozlarla ilgili raporlar, özellikle az geliĢmiĢ ülkelerde olmak üzere, dünyanın her bir

köĢesinden gelmektedir. Mikotoksinlere maruz kalma, fungusların oluĢturduğu mikotoksinleri

soluma ya da hasatta veya depolama sürecinde toksijenik fungusların bozduğu mikotoksinli

gıdaların tüketilmesi ile olur. Son yıllarda Avrupa Gıda Güvenliği KuruluĢu ve Avrupa

Komisyonu gıda maddelerinde mikotoksin seviyeleri konusunu sıcak tutmakta ve sürekli

direktifler yayınlamaktadırlar. Bu çalıĢmada ekonomik ve toksikolojik bakımdan önemli olan

makrofungus toksinleri ile mikotoksinlerin ve bu mikotoksinlerin kalıntı analizlerine

değinilecektir. Mikotoksin analizleri aynı pestisit kalıntı analizlerinde olduğu gibi

kromatografik yöntemlerle (TLC, HPLC, LC-MS) yapılmaktadır. Bunun yanında serolojik

yöntemlerde (ELISA, FPIA, CE, Biyosensörler) kullanılmaktadır. Ayrıca son yıllarda analiz

sistemlerindeki hızlı geliĢmeler çoklu toksin kalıntı yöntemlerini olanaklı kılmaktadır. Mantar

analizleri için çok duyarlı ve kesin sonuçlar veren metodların geliĢtirilmesi gerekmektedir. Bu

amaçla, günümüzde değiĢik gıda maddelerinden toksinlerin ayırımı ve teĢhisi için birçok

farklı metod geliĢtirilmiĢtir. Bu çalıĢmada mantar toksin analiz metodları irdelenmiĢtir.

Anahtar kelimeler: Zehirli mantar toksinleri, mikotoksin, analiz ve tanı yöntemleri.

Page 202: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

201

P-90

Soğuk algınlığı rahatsızlıklarında kullanılan tıbbi çay drogları

Ġrem BADEM, Sevda SÜZGEÇ-SELÇUK*

Marmara Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmakognozi Anabilim Dalı, Ġstanbul, Türkiye

*[email protected]

Ġlk çağlardan günümüze çeĢitli hastalıkların tedavisinde ve korunmasında bitkilerden

yararlanılmıĢtır [1]. Kısaca “tıbbi bitkilerle tedavi” anlamına gelen fitoterapi; hastalıkların,

tedavi edici değere sahip taze veya kurutulmuĢ bitki kısımları (drog) ya da bunlardan elde

edilen ekstraksiyon ürünleri kullanılarak üretilen çay, damla, draje, kapsül, Ģurup, tablet ile

tedavi edilmesi olarak değerlendirilmektedir [2]. Tıbbi çaylar fitoterapinin en basit ve en

yaygın kullanım Ģeklidir.

Soğuk algınlığı rahatsızlıkları toplumda çok sık görülen hastalıkların baĢında gelmektedir. Bu

çalıĢmada, soğuk algınlığı rahatsızlıklarının tedavisinde, koruyucu veya destekleyici olarak

tıbbi çay hazırlamada kullanılan droglar tespit edilmiĢtir. Soğuk algınlığı rahatsızlıklarında

kullanılan çay drogları olarak; Althaeae folium/flos/radix, Anisi fructus, Eucalypti folium,

Farfarae folium, Foeniculi fructus, Lini semen, Liquiritiae radix, Malvae folium/flos,

Matricariae flos, Menthae piperitae folium, Myrtii aetheroleum/ folium/ fructus, Rosae

caninae fructus, Salviae trilobae folium, Thymi herba, Tiliae flos olmak üzere on beĢ drog

belirlenmiĢ ve bu drogların bitkileri, familyaları, kimyasal bileĢimleri, etki ve kullanılıĢları,

farmakolojik aktiviteleri ile dozaj ve veriliĢ Ģekilleri literatür bilgileri doğrultusunda

incelenmiĢtir.

Anahtar kelimeler: Soğuk algınlığı, tıbbi çay, drog, fitoterapi.

Kaynaklar

1. Baytop T. Türkiye‟de Bitkiler ile Tedavi (GeçmiĢte ve Bugün). 2.Baskı, Ġstanbul

Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Yayınları, Nobel Tıp Kitapevi, Ġstanbul. 1999.

2. Çubukçu B, Sarıyar G, Meriçli AH, Sütlüpınar N, Mat A, Meriçli F. Fitoterapi Yardımcı

Ders Kitabı. Ġstanbul Üniversitesi Basım ve Yayınevi Müdürlüğü, Ġstanbul. 2002.

Page 203: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

202

P-91

Antibakteriyel aktivite göstermesi olası 1,3-Oksazolidin-2-on halkasından türeyen yeni

tiyoüre bileşiklerinin sentezi ve karakterizasyonu

E. Elçin ORUÇ-EMRE1, Rabeah Adil ZAINEL

1, Bedia KOÇYĠĞĠT-KAYMAKÇIOĞLU

2*,

Nurcan KARAMAN1, AyĢegül KARAKÜÇÜK-ĠYĠDOĞAN

1

1Gaziantep Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, Gaziantep, Türkiye

2Marmara Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Kimya Anabilim Dalı, Ġstanbul,

Türkiye

*[email protected]

1,3-Oksazolidin-2-on halkası, birçok ilacın kimyasal yapısında yer alan önemli bir

heterosiklik yapıdır. Bu halka, farklı antibiyotiklere direnç geliĢtiren gram-pozitif bakterilerin

meydana getirdiği enfeksiyonların tedavisinde kullanılmak üzere tasarlanmıĢ ve sentezlenmiĢ

bir yapıdır. Ġlk olarak Linezolid ve daha sonra birçok oksazolidinon türevleri geliĢtirilmiĢtir.

[1,2]. Bu doğrultuda yapılan araĢtırmada, 4-(4-aminobenzil)-2-oksazolidinon türevi yeni

tiyoüre türevi bileĢiğinin sentezi yapılmıĢtır. Tasarlanan bileĢikler, baĢlangıç olan 4-(4-

aminobenzil)-2-oksazolidinona, 4-sübstitüe izotiyosiyanatların katım reaksiyonu sonucu

literatürde belirtilen yöntemlerle elde edilmiĢtir [3,4]. Sentezlenen bileĢiklerin yapıları FT-IR,

NMR, Kütle spektroskopik yöntemler ve elementel analiz tekniğiyle (C, H, N, S)

aydınlatılmıĢtır.

Anahtar kelimeler: 1,3-Oksazolidin-2-on, tiyoüre, antibakteriyel aktivite.

Kaynaklar

1. Zurenko GE, Gibson JK, Shinabarger DL, Aristoff PA, Ford CW, Tarpley WG.

Current Opinion in Pharmacology, 2001; 1: 470-6.

2. Phillips OA, Udo EE, Ali AA, Al-Hassawı N. Bioorg Med Chem, 2003; 11: 35-41.

3. KarakuĢ S, Kaymakçıoğlu B, Toklu HZ, Arıcıoğlu F, Rollas S. Arch Pharm

(Weinheim), 2009; 342: 48-53.

4. Kaymakçıoğlu BK, Rollas S, Körceğez E, Arıcıoğlu F. Eur J Pharm Sci 2005; 26: 97-

103.

Page 204: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

203

P-92

Sülfanilamit‟ten hareketle bazı yeni 4-Tiyazolidon türevlerinin sentezi ve antikanser

etkileri

Esra TATAR1, Ümit DEMĠR

1, Oğuzhan AKGÜN

2, Engin ULUKAYA

2, Ġlkay

KÜÇÜKGÜZEL1*

1 Marmara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Kimya Anabilim Dalı, Ġstanbul,

Türkiye

2 Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi, Tıbbi Biyokimya Anabilim Dalı, Nilüfer, Bursa, Türkiye

[email protected]

Sülfonamit yapısı taĢıyan ve analjezik-antienflamatuvar olarak etkinlik gösteren Selekoksib‟in

siklooksijenaz-2 (COX-2) inhibitörü olmasının yanında; meme, kolon ve üriner sistem

kanserlerinin tedavisinde kullanılmak üzere FDA tarafından onaylandığı, endometrial, gastrik

ve prostat kökenli karsinomlarda hücre proliferasyonunu inhibe ettiği açıklanmıĢtır. COX-2

ekspresyonundaki artıĢın malign, metastatik ve kötü prognoz gösteren tümörlerin

karakteristik bir özelliği olduğu gösterilmiĢtir. Seçici COX-2 inhibitörlerinin tümör

hücrelerinde apoptozu indüklediği, proliferasyon ve metastazı ise baskıladığı bildirilmiĢtir.

Ayrıca; kolon ve prostat kanserine yakalanma açısından yüksek risk grubu içinde olduğu

varsayılan kolorektal polip ve yüksek prostat spesifik antijen düzeyine sahip bireylerde ise

kanserden korunma amacıyla kullanılabileceği konusunda görüĢler öne sürülmüĢtür [1].

Antikanser etkinliklerini değerlendirmek üzere tasarladığımız 5-(sübstitüe benziliden)-2-[(4-

sülfamoilfenil)imino]-1,3-tiyazolidin-4-on türevleri, sülfanilamit‟ten hareketle üç basamakta

sentezlenmiĢ; bu bileĢiklerin yapıları ve saflıkları spektroskopik ve kromatografik

çalıĢmalarla kanıtlanmıĢtır.

Sentezlenen bileĢiklerin, sitotoksik etkileri SRB yöntemiyle ilk taramaya (initial screening)

tabii tutulmuĢtur. Bunun için, MCF-7 (meme kanseri), A549 (Akciğer kanseri), PC3 (Prostat

kanseri) ve HT-29 (Kolon Kanseri) hücre soyları bileĢiklerin 20 microM dozuna 48 saat

boyunca maruz bırakılmıĢlardır. BileĢiklerin sitotoksik potansiyellerinin belirtilen kanser

türleri açısından zayıf etkide oldukları bulunmuĢtur. Diğer kanser türlerinde denemelerin

yapılmasına karar verilmiĢtir.

Page 205: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

204

Anahtar kelimeler: Selekoksib, sülfonamit, 4-tiyazolidon, antikanser.

Kaynaklar

1. Winfield LL., Payton-Stewart F. Future Med Chem 2012; 4: 361-83.

Page 206: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

205

P-93

Endometrial dokudaki T hücrelerin ve sitokinlerin in vitro fertilizasyon (IVF) daki rolü

Sadık ġAHĠN1*

, Enver ÇIRACI2, Sevgin DEĞĠRMENCĠOĞLU

3, Bülent TEKĠN

4, Tayfun

ÜNAL5, DilĢad HERKĠLOĞLU

6, ġermin TETĠK

5

1Ġstanbul Medeniyet Üniversitesi, Göztepe Eğitim AraĢtırma Hastanesi, Ġstanbul, Türkiye

2Biruni Üniversitesi, Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu, Ġstanbul, Türkiye

3Ġstanbul Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Ġstanbul, Türkiye

4Su arge, Marmara Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Ġstanbul, Türkiye

5Üsküdar Zeynep Kamil Kadın ve Çocuk Hastalıkları Eğitim ve AraĢtırma Hastanesi,

Ġstanbul, Türkiye

*[email protected]

Ġn vitro fertilizasyon (IVF) en kısa zamanda, siklus baĢına en çok gebelik sağlayan tedavi

seçeneğidir. Aynı zamanda en maliyetli ve çoğul gebelik riskini en çok arttıran tedavi

seçeneğidir. BaĢarılı implantasyonun ön koĢulu, reseptif endometriumun hazırlanması ve

blastosistin implantasyonunda önemli rol oynayan molekül etkileĢimler, karmaĢık bir kaskad

içerir. Bu konuda belirlenen moleküller; sitokinler, büyüme faktörleri, matriks

metalloproteinazları (MMP), adezyon molekülleri molekülleri, ekstrasellüler matriks

komponentleri ve homeoboks element içeren genlerdir. Gebeliğin oluĢabilmesi için maternal

immün sistemin önemli roller üstlendiği bilinmektedir. KarmaĢık immün sistemde meydana

gelebilecek bir bozukluk implantasyon baĢarısızlığına, gebelik kayıplarına erken doğuma,

intraüterin geliĢme bozukluğuna ve preeklempsiye neden olur. Gebelik sürecinde immun

sistemde regulatör olarak görev yapan sitokinler, immun cevabın belirlenmesinden

sorumludur. Bundan dolayı, bu aĢamada önemli roller üstlenen sitokinler gebeliğin sağlıklı bir

Ģekilde gerçekleĢebilmesi için büyük öneme sahiptir. Ġmmun sistem hormonları olarak da

tanımlanabilen sitokinler, immun sistemin düzenlenmesinde önemli rolleri olan, pleotropik

moleküllerdir. Bu çalıĢmada, IVF grubu ve kontrol grubundan alınan endometrial

dokulardaki T hücreler ve bu hücrelerdeki sitokinlerin mRNA ekspresyon düzeylerine

bakılarak T hücrelerin ve sitokinlerin in vitro fertilizasyondaki rollerinin değerlendirilmesi

amaçlanmıĢtır. AraĢtırmada kullanılacak doku önekleri in vitro fertilizasyon (n=15), ve

kontrol grubundan (n=17) menstrual döngünün 21-24. günleri arasında endometrial biyopsi

Page 207: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

206

yapılarak alınmıĢtır. IVF ve kontrol grupları, 20-35 yaĢ aralığından seçilmiĢlerdir. Dokuların

kasetlenmesinin ardından, dokulara RNA later solüsyonu eklenerek +4 °C de 1 gün RNA

later solüsyonu protokolüne göre dokudaki RNA bozulmasını önlemek için muamale

edilmiĢtir ve dokudan RNA saflaĢtırması yapılacak güne kadar -80°C de saklanmıĢtır. RNA

izolasyon kiti kullanılarak dokudan RNA izolasyonu yapılmıĢtır. Ardından elde edilen RNA

dan revers transkriptaz enzimi kullanılarak cDNA sentezlenmiĢtir. Real Time PCR yöntemi

kullanılarak dokudaki IL-17A, IL-10, IL-12A, TGF, IL-20, IL-8, TNF and LIF sitokinlerinin

mRNA gen ekspresyon düzeyleri arasında. Ġki grup arasında sitokin seviyeleri açısından

istatistiksel olarak anlamlı bir fark görülmemiĢtir. IL-17A, IL-10, IL-12A, TGF, IL-20, IL-8,

TNF veLIF genlerindeki mutasyon IVF baĢarısızlığına katkıda bulunabilir. Elde ettiğimiz

veriler, endometrial iliĢkili implanstasyon baĢarısızlığının tanısını tahmin edebilir.

Bu çalıĢma Marmara Üniversitesi Bilimsel AraĢtırma Projeleri Birimi tarafından (Proje No:

SAG-C-DRP-121214-0382) ile desteklenmiĢtir.

Anahtar kelimeler: Sitokinler, IVF, T hücreler, mRNA ekspresyonu, endometrial doku.

Page 208: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

207

P-94

Antiviral İlaçlar ve Analiz Çalışmaları

ġeyda ÖZLEYEN, Filiz ARIÖZ ÖZDEMĠR*

Marmara Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Analitik Kimya Anabilim Dalı, Ġstanbul, Türkiye

*[email protected]

Spesifik antiviral tedavi kavramı ilk kez 1946 yılında ortaya çıkmıĢtır. Kabakulak ve çiçek

virüsleri için kullanılmaya baĢlanmıĢtır. Antiviral tedavide ilk denemeler sülfonamidler ile

gerçekleĢtirilmiĢtir. Son yıllarda ise potent antiretroviral kombinasyonların yararlarının ortaya

çıkması ile beraber erken ve saldırgan tedavi yaklaĢımları gündeme gelmiĢtir [1]. Antiviral

etkin maddelerin virüslere karĢı yeterince seçici olmamaları ve hali hazırda tedavide

kullanılan etkin maddelerin azlığı yeni etkin madde tasarımı ve sentezi ile ilgili çalıĢmalara

oldukça ihtiyaç olduğunu göstermektedir.

Bu çalıĢmada virüsler, yol açtıkları hastalıklar, hastalığa yol açma mekanizmaları ve antiviral

etkin maddeler hakkında ayrıntılı bilgi verilmiĢtir. Ayrıca bu etkin maddelerin özellikle son

yollardaki ilaç formülasyonları ve biyolojik örneklerdeki analiz çalıĢmaları derlenmiĢtir [2, 3].

Anahtar kelimeler: Virüs, antiviral etkin madde, etkin madde analizi.

Kaynaklar

1. Abacıoğlu H. Ankem Dergisi 2000; 14: 348-353.

2. Mahmoud A, Hossein A, J Chromatog B, 2015; 975,: 40-44.

3. Manish Y, Vivek U, Puran S, Sailendra G, Pranav SS, J Chromatog B, 2009; 877:

680-688.

Page 209: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

208

P-95

Desloratadin ve parasetamol içeren farmasötik bileşim (Desparas)

Kaan BAġ1*

, ġ. Güniz KÜÇÜKGÜZEL2

1Marmara Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Farmasötik Kimya Anabilim Dalı,

Ġstanbul, Türkiye

2Marmara Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Kimya Anabilim Dalı, Ġstanbul,

Türkiye

*[email protected]

Parasetamol (4-hidroksiasetanilit), hamilelikte dahi güvenle kullanılabilen (güvenlik

kategorisi B), teratojenik etkisi olmayan, siklooksijenaz-3 (COX-3)enzimini inhibe eden, ateĢ

düĢürücü, ağrı kesici narkotik olmayan non-steroid analjezik grubunda yer alan etkin

maddedir. Desloratadin (8-Kloro-6,11-dihidro-11-(4-piperidiniliden)-5H-benzo[5,6]siklo-

hepta[1,2-b]piridin), H1 reseptör antagonistleri grubunda yer alan ve alerjik belirtilerin

tedavisinde kullanılan bir etkin madde olup, sedasyon yapmayan ikinci kuĢak

antihistaminiktir. Ayrıca, Desloratadin − IL-4, IL-6, IL-8, IL-13 de içinde olmak üzere

proinflamatuvar sitokinlerin salıverilmesi, aktivasyon sonucunda düzenleyen, normal T-

hücresinde eksprese edilen ve salıverilen gibi önemli proinflamatuvar kemokinlerin

salıverilmesi, aktive olmuĢ polimorfonükleer nötrofiller tarafından süperoksit anyon üretimi,

eozinofil adezyonu ve kemotaksis, P-selektin gibi adezyon moleküllerinin ekspresyonu,

histamin, prostaglandin (PGD2) ve lökotrienin (LTC4)‟in, IgE'ye bağımlı olarak salıverilmesi

gibi alerjik inflamasyonu baĢlatan ve yaygınlaĢtıran geniĢ kapsamlı olaylar dizisini inhibe

ettiği bildirilmiĢtir. ÇalıĢmanın amacı, her iki ürünün bir arada bulunduğu mevsimsel hava

değiĢimlerinde çocuklarda gözlenen alerjik rinit ile iliĢkili, hapĢırık, burunda akıntı ve

kaĢınma, konjesyon/ burun tıkanıklığı, aynı zamanda gözlerde kaĢınma, yaĢarma ve

kızarıklık, damakta kaĢınma ve öksürük, ateĢ gibi semptomların giderilmesinde endike olan

bir ürün oluĢturmaktır. Bu çalıĢmada, formülasyon aĢamasında, hedef kitle çocuk grubu

olduğundan, herhangi bir alkol kullanılmamıĢtır [1, 2].

Anahtar kelimeler: Parasetamol, desloratadin, antihistaminik, ağrı kesici.

Page 210: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

209

Kaynaklar

1. Küçükgüzel ġG, BaĢ K. “Desloratadin ve Parasetamol Kombinasyonu" baĢlıklı buluĢ, TPE

2012/12712.

2. Küçükgüzel ġG, BaĢ K. A combination of desloratadine and Paracetamol, EP 2 727 592 A1

Page 211: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

210

P-96

Farklı ülkelerdeki eczacılık fakültesi öğrenci ve yeni mezunlarının bitkisel ilacı

değerlendirmesi

Betül ġATIROĞLU*, Leyla BĠTĠġ

Marmara Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmakognozi Anabilim Dalı, Ġstanbul, Türkiye

*[email protected]

Dünyada gün geçtikçe , halkın bitkisel ilaç kullanımına olan ilgisi artmaktadır . Bu çalısmada,

bazen bilinçsiz ve saglıgı tehdit edecek boyutlara ulaĢan bitkisel ilaç kullanı mında, yeni nesil

eczacıların ne denli etkili olabileceği degerlendirilmeye çalıĢılmıĢtır .

Bu amaçla yapılan anket çalıĢmasında, farklı ülkelerdeki eczacılık fakültesi öğrencilerinin ve

yeni mezunlarının bitkisel tedavi üzerine olan düĢünceleri değerlendirilmiĢtir. Bitkisel ilaçlar

üzerine aldıkları eğitimin yeterliliği, bitkisel ilaçlarla tedavi hakkındaki düĢünceleri, bitkisel

ilaçlarla ilgili bilgiye nereden ulaĢmayı tercih ettikleri ve bitkisel ilaçları nereden satın

aldıkları, son olarak da bitkisel ilaçları hangi endikasyonlarda kullanmayı tercih ettikleri ile

ilgili sorular yöneltilmiĢtir.

Anket çalıĢması internet üzerinden yapılmıĢtır. 18 ülkeden 167 kiĢiye (128 eczacılık fakültesi

öğrencisi, 39 yeni mezun) ulaĢılmıĢ, mantıklı olmayan sonuçlar çıkarıldıktan sonra kalan

veriler olan 9 ülkeden 125 anket sonucu yorumlanmıĢtır.

Ankete katılanların çoğu (% 61) üniversitede aldığı eğitimin hem teorik hem de pratik

olduğunu düĢünmektedir. % 85‟i bitkisel ilaçlara karĢı tutumunun pozitif olduğunu

belirtmiĢtir. Katılımcıların sadece % 15‟i bitkisel ilaçlar üzerine bilgisinin iyi olduğunu

düĢünmektedir. ReçetelenmiĢ tüm ilaçlar içinde; bitkisel ilaçlar üzerine bilgisinin daha zayıf

olduğunu düĢünenlerin oranı % 56‟dır. Ankete katılanların % 56‟sı bitkisel ilaçları

çevrelerindekilere tavsiye ettiklerini belirtmiĢtir. Bitkisel ilaçlarla ilgili bilgiye ihtiyaç

duyduklarında, % 61‟i interneti tercih etmekte ama, satın almak için internet üzerinden

alıĢveriĢ (% 6) yerine çoğu aktarları (% 53) tercih ettiğini belirtmektedir. Bu sonuçlara göre;

eczanelerin bitki ve bitkisel ilaçları halka ulaĢtırmada daha etkin görev almaları gerektiği

anlaĢılmaktadır.

Page 212: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

211

Elde ettiğimiz sonuçlara göre, bitkisel ilaçların kullanımı sıklık sırasıyla; soğuk algınlığı (%

22,4) , kabızlık/ishal gibi kalınbarsak Ģikayetleri (%14,8) ve hazımsızlık gibi sindirim sistemi

( % 12) rahatsızlıklarında tercih edilmektedir.

Anahtar kelimeler: Bitkisel ilaçlar, anket, eczacılık fakültesi öğrencileri, soğuk algınlığı.

Page 213: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

212

P-97

Platin kompleksi sentez ve yapı aydınlatma çalışması

Emine Merve ERTUĞRUL, Semra UTKU*

Mersin Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Kimya Anabilim Dalı, Mersin, Türkiye

*[email protected]

Sisplatin (cis-diammindikloroplatin(II)) baĢ, boyun, testis, over, mesane, prostat, serviks

tümörleri ve küçük hücreli olmayan akciğer karsinomları gibi pek çok kanser türünün

tedavisinde yaygın olarak kullanılan etkili bir antikanser ilaçtır. Ancak nefrotoksisite,

nörotoksisite, bulantı ve kusma gibi yan etkilerin görülmesi ayrıca tedavi sürecinde rezistans

geliĢmesi kullanımını kısıtlamaktadır [1]. Bu nedenlerle sisplatinin kullanımı sırasında

görülen bu olumsuzlukları en aza indirmek için bilim insanları yeni platin kompleksleri

tasarlamaktadırlar.

Sisplatinin yapısında bulunan klor ligandlarının, farklı ligandlar ile değiĢtirilmesiyle sentez

edilen komplekslerde toksisitenin azaldığı ancak çapraz rezistansın engellenemediği, taĢıyıcı

amonyak ligandlarının farklı gruplar ile değiĢtirilmesiyle sitotoksik etkinin olumlu yönde

değiĢtiği araĢtırmalarda öngörülmektedir [2]. Biyolojik sistemin tanıdığı bir heteroaromatik

halka sistemi olan ve değiĢik farmakolojik aktiviteleri taĢıyan ilaçlarda bulunan imidazol

halkası Medisinal Kimyacılar için büyük önem taĢımaktadır.

Bu çalıĢmada, sisplatin yapısındaki amonyak ligandının imidazol (Ġm) taĢıyıcı ligandı ve klor

ligandının oksalat ligandı ile değiĢtirilmesiyle kapalı formülü [Pt(Ġm)2(oksalat)] olan, orjinal

platin(II) kompleksi tasarlanarak sentezlenmiĢtir. Sentezlenen kompleksin kimyasal yapısı

elemental analiz ve infrared spektrumu ile aydınlatılmıĢtır.

Bu çalıĢma, Mersin Üniversitesi Bilimsel AraĢtırma Projeleri Birimi

(Proje No: 2015 –TP1-1300) tarafından desteklenmiĢtir.

Anahtar kelimeler: Sisplatin, karboplatin, oksaliplatin, platin kompleksi.

Kaynaklar

1. Wang X, Guo Z. Chem Soc Rev, 2013;42:202-224.

2. Cossa G, Gatti L, Zunino F, Perego P. Curr Med Chem, 2009;16:2355-65.

Page 214: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

213

P-98

Gıda katkı maddelerinin toksikolojik açıdan değerlendirilmesi

Nur Sümeyye ÜLKER1*, Hilâl KÖSE

1, Gülden Zehra OMURTAG

2

1Ġstanbul Medipol Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Ġstanbul, Türkiye

2 Ġstanbul Medipol Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Toksikoloji Anabilim Dalı,

Ġstanbul, Türkiye

*[email protected]

Günümüz ekonomik ve sosyal Ģartlarında, dünya nüfusunun artıĢına paralel olarak ev dıĢında

çalıĢan insan sayısının artması, yemek hazırlamak için az zaman kalması ve bunun beslenme

alıĢkanlıklarını değiĢtirmesi insanları tüketime hazır veya hazırlanması daha pratik hale

getirilmiĢ gıda tüketimine yönlendirmektedir. Bu anlamda, gıdanın raf ömrü olarak da

tanımlanabilen dayanma süresinin arttırılması, ilk andaki tazeliğinin, besin değerinin,

görünüĢ, renk, koku ve aromasının korunması da o gıdadan beklenen bir özellik halini

almaktadır. Bu amaçlarla sıkça kullanılan ve toksikolojik açıdan önem arz eden gıda katkı

maddelerinin baĢında monosodyum glutamat, parabenler, aspartam, nitrit/nitratlar

gelmektedir.

Bu çalıĢmada, gıdalarda yaygın olarak kullanılan gıda katkı maddelerinden monosodyum

gulutamat (MSG), parabenler, aspartam ve nitrit/nitratların toksik etkilerine dair yapılan

araĢtırmalar incelenmiĢtir. Bu maddelerin belirli dozlara kadar güvenli kabul edilip, gıdalarda

kullanımlarına Ģu amaçlarla izin verildiği görülmüĢtür: MSG, lezzet artırma; paraben,

antimikrobiyal koruma; aspartam, tatlandırma; nitrit ve nitratlar renklendirme. Bu amaçlarla

kullanılırken genotoksik, sitotoksik, karsinojenik, mutajenik etkilere sebep olabilecekleri

yapılan çalıĢmalarla ortaya konulmuĢtur. Dolayısıyla bu maddelerin kullanımına dair

düzenlemelerin güncel tutularak denetimlerin artırılması, üreticilerin “sağlığı birinci planda

tutarak” bu maddeleri sınır değerlerde kullanması, araĢtırmacıların aynı etkilere sahip

alternatifler araması ve tüketicilerin istenmeyen ciddi etkiler konusunda bilinçlendirilmesinin

yararlı olacağı sonucuna varılmıĢtır.

Anahtar kelimeler: Monosodyum glutamat, paraben, aspartam, nitrit/nitrat, toksisite.

Page 215: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

214

P-99

Hyaluronik asit içeren farmasötik hidrojel formlarının hazırlanması ve in vitro

özelliklerinin incelenmesi

Hüseyin BĠGÜN1, Melike DURAN

2, Ali Demir SEZER

1*

1Marmara Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Biyoteknoloji Anabilim Dalı,

Ġstanbul, Türkiye

2Ġstanbul Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Teknoloji Anabilim Dalı, Ġstanbul,

Türkiye

*[email protected]

Hyaluronik asit (HA); β(1-4) ve β(1-3) glikozidik bağlarıyla birbirine bağlanan, N-asetil-D-

glukozamin ve D-glukuronik asitin tekrarlayan birimlerinden oluĢan, birçok yumuĢak bağ

dokusunun hücre dıĢı matriksindeki (ECM) sülfatlanmamıĢ glikozaminoglikan (GAG) türevi

biyopolimerdir [1]. Bu çalıĢma kapsamındaki hidrojeller hidrofilik yapıları ve mekanik

özellikleri nedeniyle biyomateryaller ile ilgili formülasyon tasarımlarının geliĢtirilmesi için

çalıĢılan ve yeni jenerasyon akıllı polimerlerin sentezlenmesi ile daha da önem kazanan

farmasötik dozaj Ģekillerinden biridir [2]. Hidrojeller, yara ve yanık tedavisinde en ideal örtü

materyalidir ve dıĢ etkenlere karĢı vücudu koruyarak hastanın tedavi sürecini kısaltmaktadır

[2, 3]. Bu nedenle HA‟in farmakolojik özellikleri göz önüne alınarak farklı formülasyona

sahip HA içeren hidrojeller hazırlanmıĢtır ve hazırlanan farmasötik formların in vitro

özelliklerinin incelenmesi amaçlanmıĢtır. Farmasötik hidrojel formlarının hazırlanması için

farklı konsantrasyonlarda HA, polivinil prolidon (PVP) ve sodyum karboksi etil selüloz (Na-

CMC) maddeleri karıĢtırılarak jel elde edilmiĢtir. Elde edilen hidrojellerde farklı kontroller

yapılmıĢtır (Tablo 1). Bu kontroller; morfolojik inceleme, jellerin viskozitesi, su tutma ve

ĢiĢme kapasitesinin ölçülmesi, mekanik testler (adheziflik, koheziflik, sertlik) ve yapı

analizleridir.

Page 216: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

215

Tablo 1. Hidrojellerin in vitro karekterizasyon değerleri.

SEM ölçümlerine göre hazırlanan hidrojel formülasyonlarında homojen bir yapı gözlenmiĢtir.

ġiĢme kapasiteleri 15.595-33,1yüzde ĢiĢme değeri göstermiĢtir. Yapılan karakterizasyon

çalıĢmaları ve yapı analizleri sonucunda HB3 formülasyonunda daha iyi sonuç

gözlemlenmiĢtir.

Anahtar kelimeler: Hyaluronik asit, hidrojel, PVP, Na-CMC.

Kaynaklar

1. Xu X., K.Jha A., A.Harrigton D., C. Farach-Carson M., Jia X. Soft Matter, 2012; 8(12):

3280-3294.

2. Shang J., Shao Z., Chen X. Polymer, 49(2008), 5520-5525.

3. Epstein-Barash H.,Stefanescu C.F., Kohane D.S. Acta Biomaterialia, 8(2012), 1703-1709.

Page 217: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

216

P-100

Etofenamat etkin maddesi ve farmasötik formülasyonları için HPLC metot geliştirilme,

validasyon ve çözünürlük çalışmaları

Neslihan ÜSTÜNDAĞ OKUR, Ecehan ONAY*

Ġstanbul Medipol Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Teknoloji Anabilim Dalı,

Ġstanbul, Türkiye

*[email protected]

Bu çalıĢma etofenamat etkin maddesi ve farmasötik formları için yüksek performanslı sıvı

kromatografisi (HPLC) kullanılarak bir analitik yöntemin geliĢtirilmesi ve validasyonu ve

formülasyon geliĢtirmek amacıyla kullanılacak maddelerin çözünürlüklerinin tespit edilmesini

kapsamaktadır. Mobil faz olarak asetonitril-metanol-ultra saf su karıĢımı (35:45:20)

kullanılmıĢtır. Analiz iĢlemlerinde C18 kolonu (150x4.6mm; 5µm) kullanılmıĢtır. Örnekler,

dakikada 1 ml‟ye ayarlanan akıĢ hızı ve 286 nm dalga boyunda UV detektör yardımıyla

çalıĢılmıĢtır. Yöntemin validasyon iĢlemleri için sırasıyla sisteme uygunluk, doğrusallık, geri

elde edilebilirlik, tespit ve miktar limiti, kesinlik, özgünlük, doğruluk, seçicilik ve stabilite

deneyleri yapılmıĢtır [1, 2]. Elde edilen sonuçlar, geliĢtirilen analitik yöntemin iyi düzeyde

doğrusallığa, doğruluğa kesinliğe, seçiciliğe ve stabiliteye sahip olduğunu göstermiĢtir.

Analitik yöntem geliĢtirme sonuçları, 0.25-10 µg/mL doğrusal aralıkta çalıĢılmıĢ olup

etofenamat maddesinin alıkonma zamanı 4.9. dak. olarak tespit edilmiĢtir. Ayrıca R2 değeri

0.99832 olarak bulunmuĢtur. Etofenamat‟ın, standart doğru denklemi sırasıyla Y=24,512X–

1,6981 olarak bulunmuĢtur. Yapılan validasyon çalıĢmalarında varyasyon katsayısı % 2‟den

az bulunmuĢtur. Lipit su partisyon katsayısı çalıĢmalarında yağ fazı olarak vücudun yağlı

dokularıyla büyük benzerlik gösteren n-oktanol kullanılmıĢtır. Etofenamata ait hesaplanan log

P değeri 4,2117 olarak bulunmuĢtur. Etofenamat‟ın formülasyon hazırlamasında kullanılacak

bileĢenlerin seçilmesi için çeĢitli maddelerde çözünürlük çalıĢmaları yapılmıĢtır. En yüksek

çözünürlük etanol (253,108±28,34 mg/ml), Transkutol (243,117±2,99 mg/ml) ve Labrafac PG

(217,588±8,723 mg/ml) maddelerinde tespit edilmiĢtir.

Anahtar kelimeler: Etofenamat, HPLC, validasyon, çözünürlük.

Page 218: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

217

Kaynaklar

1. Guideline for Submitting Samples and Analytical Data for Methods Validation. FDA,

1987.

2. Üstündağ Okur, N Çağlar, Eġ, Yozgatlı, V. Marmara Pharm J, 20: 79-85, 2016.

Page 219: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

218

P-101

Vankomisin içeren kitosan bazlı farmasötik hidrojel formlarının hazırlanması ve in vitro

özelliklerinin incelenmesi

Aylin AYDIN1, Melike DURAN

2, Ali Demir SEZER

1*

1Marmara Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Biyoteknoloji Anabilim Dalı,

Ġstanbul, Türkiye

2Ġstanbul Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Teknoloji Anabilim Dalı, Ġstanbul,

Türkiye

*[email protected]

Bu çalıĢmada yara ve yanık tedavisinde kullanılmak üzere vankomisin yüklü kitosan

hidrojellerinin hazırlanması ve in vitro özelliklerinin incelenmesi amaçlanmıĢtır. Vankomisin

gram-pozitif bakterilerin hücre duvarı oluĢumunu inhibe ederek etki gösteren bir antibiyotiktir

[1]. Biyoaktivitesi, biyouygunluğu, biyobozunurluğu, düĢük toksisitesi ve bakteriyostatik

etkisinden dolayı kitosan biyomedikal alanda yaygın olarak kullanılmaktadır [2]. Lübrikant ve

adhesif özelliği nedeniyle polivinil prolidon (PVP) doku ile temas yüzeylerinde

kullanılmaktadır [3]. ÇalıĢma kapsamında vankomisin, kitosan ve PVP farklı

konstrasyonlarda kullanılarak farklı formulasyonlar çalıĢılmıĢtır. Elde edilen jel formlarının

karakterizasyonu için farklı kontroller yapılmıĢtır. Bu kontroller; morfolojik özelliklerinin

incelenmesi, viskozite ve akıĢkanlık tayinleri, su tutma ve ĢiĢme kapasitelerinin incelenmesi,

mekanik testler (adhesiflik, kohesiflik ve sertlik) ve yapısal analizlerdir (Tablo 1).

Analizlerden elde edilen tüm sonuçlar karĢılaĢtırmalı olarak değerlendirilmiĢtir.

Tablo 1. Vankomisin içeren kitosan bazlı hidrojel formulasyonlarının içeriği ve

karakterizasyon analizleri sonuçları

SEM ölçümlerine göre hazırlanan hidrojel formulasyonlarında homojen yapı gözlemlenmiĢtir.

Tablo 1‟de görüldüğü gibi elde edilen hidrojellerin su absorbsiyon kapasiteleri 2,5-3,1 g

Page 220: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

219

arasındadır. Yapılan karakterizasyon çalıĢmaları ve yapı analizleri sonucunda HB2

formülasyonunda daha iyi sonuç gözlemlenmiĢtir.

Anahtar kelimeler: Vankomisin, kitosan, polivinil prolidon, hidrojel, yara tedavisi.

Kaynaklar

1. Thomas PL, Nimish P, Ben ML, Keith A R, George L.D. Clinical Infectious Diseases,

2009;49: 507–14.

2. Schutz, C. A., Lucienne, JJ, Kauper, P, Wandrey, C. Biomacromolecules, 2011; 12: 4153–

4161.

3. Bhattarai, N, Gunn, J, Zhang, M. Advanced Drug Delivery Reviews, 2010; 62: 83–99.

Page 221: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

220

P-102

Diyabetik ayak: Önlenmesi ve tedavisinde eczacı - hasta iletişimi

Mehmet Evren OKUR1, Metin UYAR

2

1Anadolu Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmakoloji Anabilim Dalı, EskiĢehir, Türkiye

2Ġstanbul Medipol Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Meslek Bilimleri Bölümü, Ġstanbul,

Türkiye

Dünya Sağlık Örgütü , diyabeti; pankreasin yeterli insulin uretemediğinde veya urettiği

insülini vücutta etki li kullanamadığında ortaya çıkan kronik bir hastalık olarak tanımlamıĢtır.

Diyabet hastalığının; retinopati, nefropati ve nöropati gibi komplikasyonlarından biri olan

diyabetik ayak; alt ekstremitelerde sinir hasarı veya periferik damar tıkanıklıkları sonucu

oluĢan enfeksiyon, ülser veya derin dokularda görülen harabiyettir [1]. ÇalıĢmalar, ayak

amputasyonuna yol açan sebeplerin %50‟sinin diyabetten kaynaklandığını göstermektedir [2].

Aristo iletiĢimde; iletiĢimci, iletiĢim ve alıcılar olmak üzere üç unsur tanımlamıĢtır [3]. Bu

iletiĢim modeline göre mesajı gönderen bir gönderici olarak eczacı ve karĢısında da mesajın

ulaĢtırıldığı bir alıcı olarak hasta bulunmaktadır. Eczacı diyabetik ayak bakımıyla ilgili

mesajını kodlayarak hastaya göndermektedir. Hasta da kodu açarak mesajı almaktadır.

Hastanın mesajı Ģekillendirip göndermesiyle alınan geri bildirim etkili bir iletiĢimin

gerçekleĢtiğini göstermektedir. Canlıların birbirleri ile iliĢkilerini sürdürebilmek için ihtiyaç

duydukları bir unsur olan iletiĢim, sağlık bakımında da kalite göstergesi olarak kabul

edilmektedir. Literatürde kaliteli bir bakımın kaliteli iletiĢimle yakından iliĢkili olduğu

belirtilmektedir [4]. Hasta ile sağlıklı iletiĢim kurarak diyabetik ayağın önlenme ve tedavisi

için eczacının; 1- diyabet hastalığı hakkında güncel geliĢmeleri takip etmesi ve hastalık ile

ilgili eğitimlere katılması, 2- iletiĢim, hasta ile iletiĢim ve hasta psikolojisi alanında eğitim,

seminer, kurslara katılması ve kendini bu alanda geliĢtirmesi, 3- diyabetli hastaları; diyabet

hastalığı, hayat tarzı değiĢiklikleri, tedavideki ilaçların (insülin, oral antidiyabetikler)

kullanımı ve yan etkileri ile diyabete bağlı komplikasyonlar hakkında bilgilendirmesi, 4-

hastaları diyabetik ayak ve yara bakımı gibi konularda bilgilendirmesi ve anlatılanları broĢür

gibi görsel/yazılı materyal ile desteklemesi, 5- gerek diyabetik ayağın önlenmesi gerekse

diyabetik ayak tedavisinde kullanılan ilaç, kozmetik, ayakkabı gibi ürünler hakkında hastaya

gerekli bilgilendirme ve önerileri yapabilmesi, 6- gönderdiği tüm mesajların (bilgilerin) hasta

takibi ile hastadan geri bildirimini alarak iletiĢim sürecini tamamlaması gerekmektedir. Sonuç

olarak eczacı-hasta arasında etkili bir iletiĢim kurulması, diyabetik ayağın önlenmesi ve

Page 222: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

221

kontrolünde halk sağlığı açısından fayda sağlayacaktır.

Anahtar kelimeler: Diyabet, diyabetik ayak, iletiĢim.

Kaynaklar

1. Karadakovan A., Eti Aslan F., Dahili ve Cerrahi Hastalıklarda Bakım. 2010

2. Boulton AJ, vd Lancet 2005; 366: 1719-24.

3. Okay A, Sağlık ĠletiĢimi, Derin Yayınları, 2014.

4. UlutaĢ E, vd., Eczacılıkta ĠletiĢimin Rolü, Marmara Pharm J 2015;19:200-207.

Page 223: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

222

P-103

Çocuklar ve adölesanlarda tip 2 diyabet riski ve ilişkili yaşam-tarzı etkenlerinin

değerlendirilmesi

ġule APĠKOĞLU RABUġ1*, Zeynep GÜNDEN

2, Fikret Vehbi ĠZZETTĠN

1

1Marmara Universitesi, Eczacılık Fakultesi, Klinik Eczacılık Anabilim Dalı, Ġstanbul, Türkiye

2Marmara Universitesi, Eczacılık Fakultesi, Ġstanbul, Türkiye

*[email protected]

Pediyatrik nüfusta tip 2 diyabet prevalansı tüm dünyadaki obezite artıĢına paralel Ģekilde

artmaktadır. Günümüzde tip 2 diyabet, adölesanlardaki yeni-baĢlangıçlı diyabet olgularının

%45‟e yakınından sorumludur. Bu çalıĢmanın amacı ortaokul ve liseye devam etmekte olan

çocuklar ve adölesanlarda tip 2 diyabet risk varlığının değerlendirmesi ve iliĢkili yaĢam-tarzı

etkenlerinin tanımlanmasıdır. ÇalıĢma 2 ortaokul ve 2 lisede 11-20 yaĢ arasındaki toplam

1120 birey üzerinde yürütülmüĢtür. Öğrencilerin demografik verileri, boy ve kilo bilgileri ile

davranıĢsal özellikleri ile ilgili veriler standart formlar kullanılarak toplanmıĢtır. Riskli kiĢileri

belirlemek için kullanılan tip 2 diyabet risk testi 8 sorudan oluĢmaktaydı. Tip 2 diyabet riski

bulunduğu belirlenen öğrencilerin ailelerine çocuklarını daha ileri değerlendirme için doktora

götürmelerini öneren bir bilgilendirme notu gönderilmiĢtir. Bunun yanı sıra tip 2 diyabet ve

sağlıklı yaĢam-tarzı tercihlerinin benimsenmesi gibi önlemlerin önemi hakkında yazılı

bilgilendirme yapılmıĢtır. ÇalıĢmaya katılan 1120 öğrencinin %70‟i lise öğrencisi idi; %54‟ü

kız ve ortalama yaĢı 15.23 (2.26) idi. Öğrencilerin %27‟sinin tip 2 diyabet riskine sahip

oldukları belirlendi. Kızlarda risk erkeklerden daha yüksekti (%32‟ye karĢı %21). Tip 2

diyabet riskine sahip çocuklar yaĢça daha büyük, daha uzun ve daha ağır olup, daha yüksek

beden kitle indeksine sahiplerdi. Ayrıca, ekran önünde (TV, bilgisayar, tablet, akıllı telefon,

vb) daha uzun zaman geçirmekte idiler. Bunun yanı sıra daha sık atıĢtırma ve ayak-üstü

yemek alıĢkanlığına sahip olup; daha az düzenli ve daha az sıklıkla egzersiz yapmakta ve

daha az meyve-sebze tüketmekteydiler. Çocuklar ve adölesanlar için risk değerlendirmesi ve

tip 2 diyabet riski ile iliĢkili yaĢam-tarzı etkenlerinin tanımlanması, riskli bireylerin erken

dönemde doğru tıbbi bakım almak üzere sevk edilebilmelerine ve sağlıklı yaĢam-tarzı

seçimleriyle ilgili hasta eğitimi alabilmelerine olanak sağlayacağı için çok önemlidir.

Anahtar kelimeler: Tip 2 diyabet, risk, çocuk, adölesan

Page 224: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

223

P-104

Enterococcus klinik izolatlarının biyofilm oluşumlarının değerlendirilmesi

Sevda ER1*

, Alara TAYYAR2, Zehra DÜNDAR

2, AyĢe ĠSTANBULLU

3

1Ġstanbul Medipol Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi,

Mikrobiyoloji Anabilim Dalı, Ġstanbul,

Türkiye

2Ġstanbul Medipol Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi,

Ġstanbul, Türkiye

3 Ġstanbul Medipol Üniversitesi, Tıp Fakültesi,

Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı, Ġstanbul,

Türkiye

*[email protected]

Biyofilm, bir yüzeye yapıĢarak kendi ürettikleri polimerik yapıda jelsi bir tabaka içinde

yaĢayan mikroorganizmaların oluĢturduğu topluluk olarak tanımlanabilmektedir. Yapılan

araĢtırmalarda, biyofilm oluĢturabilen bakterilerin fagositoz, antikor ve antibiyotiklere karĢı

1000 kata kadar dirençli oldukları bildirilmiĢtir. Bu çalıĢmanın amacı; kan, idrar ve rektal gibi

çeĢitli klinik örneklerden izole edilen Enterococcus izolatlarının biyofilm oluĢum varlığını

araĢtırmaktır. ÇalıĢmada, %2,5 glukoz içeren beyin-kalp infüzyon (BHI) brothda 37°C‟de 24

saat aerob ortamda inkübasyona bırakılan Enterococcus izolatlarının, mikrotitre plaka

yöntemiyle biyofilm aktiviteleri belirlenmiĢtir. ÇalıĢma sonucunda 33 Enterococcus

izolatından 19 tanesinin zayıf derecede biyofilm oluĢturduğu, 10 izolatın orta derecede

biyofilm oluĢturduğu ve 4 izolatın ise yüksek derecede biyofilm oluĢturduğu ortaya

konmuĢtur. Enterokoklar, günümüzde antibiyotik dirençliliğinde ciddi anlamda bir sorun

olarak karĢımıza çıkan bakteri gruplarından biridir. Ayrıca, yüksek biyofilm aktivitesine sahip

bir bakterinin, antibiyotik tedavisiyle ortadan kaldırılmasının güçlüğü literatürde yer

almaktadır. Bu bağlamda, klinik izolatların antibiyotik duyarlılıklarının yanında, biyofilm

oluĢum aktivitelerinin de değerlendirilmesi, tedavinin yönlendirilmesine bir katkı

sağlayacaktır.

Anahtar kelimeler: biyofilm; Enterococcus; mikrotitre plaka yöntemi

Page 225: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

224

YAZAR DİZİNİ

AÇIK Leyla: S-3

ADALETI Rıza: P-12, 53

AĞIN Fatma: S-8

AK Koray: P-25

AKALTUN Derya: P-62

AKBAL Cem: P-52

AKDAĞ Ahmet Enes: D-25

AKGÜN Oğuzhan: P-72, 92

AKICI Ahmet: S-5

AKIN Bedirhan: P-46

AKSOY Halil: S-9

AKSU Buket: D-5

AKTAġ YeĢim: P-44

AKTAY Göknur: P-70

ALÇIĞIR Mehmet Eray: S-2

ALEV Burçin: P-20

ALGIN YAPAR Evren: D-41, P-1, 2, 3, 4

ALKAN Nida: P-84

ALPAY KARAOĞLU ġengül: D-15

ALTINKUT UNCUOĞLU Ahu: D-16

ALTINSOY Berrak: P-13, 45, 51

ANIL BarıĢ: P-15

ANIL Sezin: P-78

ARICIOĞLU Feyza: D-28

ARIÖZ ÖZDEMİR Filiz: P-94

ARSAN Sinan: P-25

Page 226: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

225

ARSLAN Nazan: P-68

ARSOY Taibe: S-3

ATACAN Keziban: P-41

ATASOY Beste Melek: P-52

ATEġ Okan: P-13

AYAZ SEYHAN Serap: P-29

AYÇA Ġnci Banu: P-55, 59

AYDIN Ahmet: P-79

AYDIN Aylin: P-101

BABADAĞLI Umur: P-58

BADEM Ġrem: P-90

BAHADIR ACIKARA Özlem: P-17

BAKAR Filiz: D-8

BAREKE Halin: D-14

BAġ Kaan: P-95

BAġARAN NurĢen: D-20

BAġGUT Bilgen: P-36

BAġTUĞ A. Seza: P-21

BATUK Çağrı: P-86

BECEREN Ayfer: D-39

BELLUR ATICI Esen: D-36

BERK Ahmet: P-70

BEġPARMAK GülĢah: P-45

BĠGÜN Hüseyin: P-99

BĠLGĠÇ ALKAYA Dilek: P-66

BĠRGÜL Kaan: P-37

BĠTĠġ Leyla: P-69, 96

BOLT Hermann: D-20

Page 227: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

226

BOZBAY Behiye: P-59

BULUT Gizem: D-17, P-62, 63

CAN Özgür Devrim: P-18, 22, S-12

CENGĠZ Esranur: P-48

CENGĠZ Merve: P-51

CĠHAN ÜSTÜNDAĞ Gökçe: S-14

COġKUN Göknil Pelin: P-9, 64, 65

CUMMINGS Brian S.: S-6

ÇAKIR NeĢe: P-40

ÇALIġKAN SALĠHĠ Elif: P-11

ÇANKAYA Cem: P-39

ÇAYHAN Cemalettin: P-88

ÇETĠNEL ġule: P-52

ÇEVĠK Özge: D-32, P-52

ÇIKLA YILMAZ Deniz: P-77, 85

ÇINAR Gamze Ġrem: P-60

ÇIRACI Enver: P-24, 93

ÇORUH IĢıl: P-9

DADAġ Yakup: P-9

DAĞLI DEĞERLĠ AyĢe: P-52

DEĞĠRMENCĠOĞLU Sevgin: P-24, 93

DEMĠR Ahmet Muzaffer: D-24

DEMĠR Kübra: P-40

DEMĠR ÖZKAY Ümide: P-18, 22

DEMĠR Ümit: P-92

DEMĠRBAĞ Çağlar: S-7

DEMĠRCĠ Aslı: P-37

DEMĠRCĠ Emine Berat: P-5

Page 228: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

227

DEMĠRHAN Servet: P-50

DĠLSĠZ AYTEMĠR Mutlu: D-29

DĠNGĠġ Serap Ġpek: P-37

DOĞAN Ahmet: D-17

DÖġLER Sibel: P-69

DÖVEN Taner: D-27

DURAN Melike: P-99, 101

DURSUNOĞLU Benan: P-76

DUYDU Yalçın: D-20

DÜNDAR Zehra: P-104

EKĠM Okan: S-2

EKMEN Lokman: P-29

ER Sevda: P-104

ERBAY Meryem ġeyda: P-78

ERDEM GÜRSAN Arzum: D-11

ERDOĞAN Gülbin: P-86, 87

ERDOĞAN N. : S-10

ERGAT Zeynep: P-77

ERGENE ÖZ Burçin: P-17

ERGÜN S. : S-10

EROĞLU Ġpek: D-6

ERSAN Seyhan: P-16

ERTAġ BüĢra: P-52

ERTAġ Fatma Nil: P-47

ERTAġ Hasan: P-47

ERTUĞRUL Emine Merve: P-97

FATTAL Elias: D-6

GEDĠK GülĢah: P-26, 31, S-15

Page 229: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

228

GÖÇER Raziye: P-49

GÖKÇE Göksel: D-6

GÖKTÜRK Sinem: D-34

GÜLEN Dumrul: D-13

GÜLLÜCE Ensar: P-6

GÜMÜġ Fatma: S-3

GÜNDEN Zeynep: P-103

GÜNDÜZ Özgür: P-31

GÜNEġ Fatma: P-34

GÜRBÜZ Burçak: P-51, 67, 68

GÜRBÜZ ÖZKOZACI, Tamay: D-23

GÜRDAL HAKGÖR Enise Ece: S-4

GÜREL Begüm: P-20

GÜRSOY ġule Öner: P-70

GÜVENALP Zühal: P-76

HAMAMCIOĞLU AyĢe Ceylan: P-80

HAMĠTOĞLU Muhammed: P-79, S-4

HAN Muhammed Ġhsan: P-51

HASÇĠÇEK Canan: S-2

HAZER Yasin: P-80

HELVACIOĞLU Sinem: P-79, S-4

HERKĠLOĞLU DilĢad: P-24, 93

HOMAN GÖKÇE Evren: D-6, P-1, 2, 3, 4

ILGIN Sinem: P-81

IġIK ALTURFAN Ebru: P-20

ĠPEKÇĠ Hazal: P-20

ĠSTANBULLU AyĢe: P-104

ĠZZETTĠN Fikret V.: P-56, 57, 58, 103

Page 230: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

229

KADIOĞLU Beril: P-74

KALEBAġI Yıldız: P-33

KARA Güler: P-75

KARADERĠ Serap: P-48, 49, 50

KARAHALĠL Bensu: D-19

KARAKUġ Sevgi: P-46

KARAKÜÇÜK-ĠYĠDOĞAN AyĢegül: P-91

KARAMAN Nurcan: P-91

KARCI BüĢra: P-14

KARLIĞA Bekir: D-36, D-37

KARTAL Murat: D-2

KARTAL Rüveyda: P-63

KASAP Zeynep: P-15

KAVAKLI Aylin: P-32

KAYA Özlem Tuğçe: P-52

KAYMAZ Mustafa Bahadır: P-70

KERĠMOĞLU SĠPAHĠGĠL Oya: P-14, 73

KESKĠN Ayten Çelebi: S-3

KESKĠN Ġlknur: P-17

KILIÇ-KURT Zühal: D-8

KIR Buket: P-61

KIRMIZI Neriman Ġpek: P-17, S-5

KIRMIZIBEKMEZ Hasan: D-3

KOCA Mehmet: P-15

KOÇ Derya: P-9

KOÇYĠĞĠT-KAYMAKÇIOĞLU Bedia: P-42, 60, 91

KONYAR Kübra: P-30

KOPARAN Hafize: P-87

Page 231: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

230

KORKMAZ Yasin: P-89

KOġAR Müberra: P-45

KOYUNCUOĞLU Cenker Z.: S-5

KÖKSAL Meriç: P-74

KÖSE Hilâl: P-98

KUL Dilek: S-8

KULABAġ Necla: P-37, 38, 39

KURT CÜCÜ AyĢen: P-85, 88, 89

KURTUL Ekin: P-17

KUZNEK Furkan: P-38

KÜÇÜK Abdulcebbar: P-73

KÜÇÜKGÜZEL Ġlkay: P-37, 38, 39, 72, 92

KÜÇÜKGÜZEL ġ. Güniz: P-7, 8, 9, 10, 27, 51, 64, 65, 95

KÜLTÜR ġükran: P-69

LEVENT Serkan: P-82, 83

MEGA TĠBER Pınar: D-33

MELĠKOĞLU Gülay: P-78

MERĠÇLĠ Filiz: P-36

MEYDAN Hayrunnisa: P-21

NAZLI Hakan: P-26, 31

OKTAY Nihal ġehkar: P-20

OKUR Mehmet Evren: P-101

OKUYAN Betül: P-35, 56, 57, 58

OLTULU Çağatay: P-31

OMURTAG Gülden Zehra: P-98

Onay Ecehan: P-100

ORUÇ-EMRE E. Elçin: P-91

OSMANĠYE Derya: P-82

Page 232: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

231

OTLU Elif Yağmur: P-28

ÖCAL Celâl: P-54

ÖÇSOY Ġsmail: P-13

ÖLGEN Süreyya: D-8

ÖZACAR Mahmut: P-41, 42

ÖZACAR Münteha: P-23, 41, 42, 43

ÖZALP Yıldız: P-36

ÖZAYDIN Tuğçe: P-27

ÖZBEK Hanefi: P-17

ÖZBĠLGĠN Serkan: P-17

ÖZÇELĠK Azime Berna: P-16, S-3

ÖZÇELTĠK Hakkı: D-22

ÖZDOKUR Kemal Volkan: P-47

ÖZER Özgen: D-6, P-1, 3

ÖZKAN Semiha: P-16

ÖZKAY Yusuf: P-81, 82, 83, S-13

ÖZLEYEN Şeyda: P-94

ÖZRENK Bade Cevriye: P-17

ÖZSOY Yıldız: D-4

ÖZTÜRK Gökçe: S-8

ÖZYAZICI Tuğçe: P-74

ÖZYILDIZ Necdet Can: P-57

PATI Sumitra: S-6

PĠRĠNÇCĠ Yağmur: P-23, 42, 43

RABUġ APĠKOĞLU ġule: P-103

RAYAMAN Erkan: D-31, 12, 53

RAYAMAN Pervin: P-53

SAĞLIK Begüm Nurpelin: P-81, 83

Page 233: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

232

SAL Alper: P-38

SALTAN Gülçin: P-17

SANCAR Aylin: D-10

SANCAR Mesut: D-21, P-35, 56, 57, 58

SARIAYDIN Buse: P-71

SARP Önder: P-31

SAYAN ÖZAÇMAK Hale: P-80

SEVEN Simay: P-60

SEVĠNDĠK Handan Gökben: P-76

SEZEN Feride Sena: D-38

SEZER Ali Demir: P-99, 101

SĠPAHĠ Hande: P-74

SOYOĞUL GÜRER Ümran: P-12, 53

SÜRMELĠ Çağla: P-56

SÜZEN Halit Sinan: D-18

SÜZGEÇ-SELÇUK Sevda: P-90

SÜZGÜN Pelin: P-8, 9

ġAHBAZ Sevinç: P-28, 30, 32

ġAHĠN S. : S-10

ġAHĠN Sadık: P-24, 93

ġAHĠN-BÖLÜKBAġI Serap: S-6

ġALLI Duygu: P-10

ŞALVA Emine: D-26

ġARDAġ Semra: P-19

ġATIROĞLU Betül: P-96

ġEKER KARATOPRAK Gökçe: P-44, 45

ġEN Ali: P-69, S-1

ġENCAN M. Nazlı: D-9

Page 234: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

233

ġENER Azize: D-31, 84

ġENER Göksel: P-20, 52

ġENER Tarık Emre: P-52

ġENGEL-TÜRK Ceyda Tuba: S-2

ġENKARDEġ Ġsmail: D-17, P-61

ġENKARDEġ Sevil: P-5, 8, 9, 27, 51

ġENTÜRK Mümün: P-33

ġEREN Gülay: P-33

ġĠMġEK Ferruh: P-52

ġĠRĠN Burcu: P-66

TAYYAR Alara: P-104

TATAR Esra: P-72, 92

TECĠMEN Fevziye Gizem: P-85

TEKĠN Bülent: P-24, 93

TEMEL Hamdi: D-12

TETĠK Emel: D-40

TETĠK Nurten: P-53

TETĠK ġermin : S-10, P-24, 25, 93

TINAZ Gülgün: P-12

TĠNAY Ġlker: P-52

TOK Fatih: P-23, 43, 60

TOPÇU Gülaçtı: D-1

TSAPĠS Nicolas: D-6

TUNALI AKBAY Tuğba: P-20

TUNCAY Banu: P-36

TUNCAY TANRIVERDĠ Sakine: D-6, P-2, 3

TURAN Kadir: D-31

TURAN Nazlı: P-18, 22

Page 235: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

234

TURAN Simge: P-7

TURHAN Özge: P-35

TUZLACI Ertan: D-17

TÜRKMEN Hüseyin: P-55

UBA Abdullahi Ibrahim: D-7

UĞURCU Ayten: P-45

UĞURLU Timuçin: P-27, 73

ULUCAN Korkut: S-11

ULUKAYA Engin: P-72, 92

UTKU Semra: P-75, 97, S-3

UYAR Metin: P-101

UYGUN ÖKSÜZ AyĢegül: D-35

ÜLKER Nur Sümeyye: P-98

ÜNAL Tayfun: P-24, 25, 93

ÜNSALAN Seda: D-30

ÜSTÜNDAĞ OKUR Neslihan: P-100

ÜSTÜNDAĞ Ünsal Veli: P-20

VURAN Ebru: P-45

WAGNER John J.: S-6

YALÇIN Güler: P-40, 77, S-7

YANAR Havva Nur: P-84

YARAT AyĢen: P-20

YARIM YÜKSEL Mine: S-4

YAZAN Yasemin: D-42

YELEKÇĠ Kemal: D-7

YERDELEN Kadir Özden: P-15

YEġĠL Seray: P-67

YEġĠL-DEVECĠOĞLU Tuğçe: P-19

Page 236: MARMARA ECZACILIK KONGRESİdosya.marmara.edu.tr/ecz/1. UMEK/1.UMEK.pdf · arasında Ġstanbul‟umuzun güzide ilçesi Kadıköy‟de Caddebostan Kültür Merkezi‟nde ... metabolitlerin

I.Ulusal Marmara Eczacılık Kongresi, 3-5 Kasım 2016, İSTANBUL

235

YILDIRIM Kamile: P-12

YILMAZ Bilal: P-6, 76

YILMAZ Günseli: P-16

YILMAZ Özgür: P-9

YILMAZ ġükran: S-3

YUCA Hafize: P-76

YÜCEL Çiğdem: P-44

ZAINEL Rabeah Adil: P-91

ZERAY Mehmet Zeki: P-39