Page 1
SAÜ Fen Edebiyat Dergisi (2013-II) S.KURT, D. EKİNCİ
149
MARMARA DENİZİ’NİN DUTLİMAN-BOZBURUN ARASI
KIYILARIN RÖLYEF ÖZELLİKLERİ
Sümeyra KURT1, Deniz EKİNCİ2
1İstanbul Üniversitesi, Coğrafya Bölümü,Beyazıt-İstanbul
2 İstanbul Üniversitesi, Coğrafya Bölümü Beyazıt-İstanbul
[email protected]
ÖZET
Bandırma Körfezi’nin güneydoğusunda yer alan Dutliman’dan başlayıp, doğuda
Armutlu-Bozburun’da sona eren inceleme sahası, yaklaşık 100 km’lik bir kıyı
uzunluğuna sahiptir. Marmara Denizi güney kıyılarında gerçekleştirilen bu
çalışmada, Kuzey Anadolu Fay sistemi kontrolünde oluşan kıyının jeomorfolojik
özellikleri incelenmiştir. Çalışmada arazi çalışmalarının yanı sıra Coğrafi Bilgi
Sistemleri tekniği de kullanılarak iç ve dış kuvvetlerin alçak kıyılarda
oluşturduğu kumlu-çakıllı plaj (kumsal), kıyı oku, kumul, lagün, kıyı setleri ve
delta gibi birikim şekilleri tespit edilerek özellikleri açıklanmıştır. Ancak turizm
için de oldukça elverişli ve önemli olan bu sahanın her geçen gün yazlık
konutlarla doldurulduğu görülmüştür. Bu nedenle İnceleme sahası kıyılarının
farklı bir boyutta koruma ve kullanma yönünün kıyı jeomorfolojisi kapsamında
değerlendirilmesi gerekmektedir.
Anahtar Kelimeler: Kıyı Jeomorfolojisi, Marmara Denizi, Güney Marmara
Kıyıları, Alçak Kıyılar.
RELIEF FEATURES OF THE MARMARA COASTS
BETWEEN DUTLIMAN-BOZBURUN
ABSTRACT
In this study,which was done in approximately 100 kilometers coastal zone
between Armutlu-Bozburun and Bandırma-Dutliman, the coastal
geomorphology of the Marmara Sea’s southern coasts that occur under the
control of the North Anatolian Fault system were investigated. Using the
Geographic Information Systems as well as the field-work, sandy-pebble beach
(beach), beach arrow, coastal sets, dunes, lagoons, and delta as the depositional
Page 2
S.KURT, D. EKİNCİ SAÜ Fen Edebiyat Dergisi (2013-II)
150
landforms created by internal and external forces on low coasts have been
identified. However, it was seen that this area, which is also important and very
convenient for tourism, is filled with summer houses every passing day. For this
reason, the different aspects of protection and use of coasts in this study should
be considered within the scope of the coastal geomorphology.
Key Words: Coastal Geomorphology, Sea of Marmara, Coast of the South
Marmara, Low Coasts.
1. GİRİŞ
Marmara Denizi Akdeniz ve Karadeniz arasında kalan bir iç denizdir [3,
9]. Boğazlar hariç tutulduğunda 11,200 km2 yüzey alanına ve 1390 m
maksimum derinliğe sahip olan Marmara Denizi’nin hacmi 3380 km³’tür
[21]. Komşu denizlere, sırası ile 65 m ve 35 m derinliklerle Çanakkale ve
İstanbul Boğazları ile bağlanmıştır [25].
Marmara Denizi’nin günümüzdeki son şeklini alana kadar geçirdiği
aşamalar küresel deniz seviyesi değişimleri ile ilişkilidir [3] Jeolojik
dönemler boyunca, Çanakkale Boğazı yolu ile Akdeniz’e ve İstanbul
Boğazı yoluyla da Karadeniz’e bağlı olan Marmara Denizi zaman zaman
her iki denizin de etkisinde kalarak farklı zamanlarda transgresyon ve
regresyonlara maruz kalmıştır [17]. İlk Akdeniz transgresyonu sırasında
(M. Ö. 12.000 yıl) günümüzden biraz daha derin olan Marmara Denizi,
daha sonra meydana gelen regresyon döneminde (Dördüncü Jeolojik
Zaman’ın son çağı olan Holosen’den sonra) Akdeniz ile olan bağlantısı
tamamen kesilerek seviyesi de düşmüş ve derinliği 70-100 metre arasında
değişen bir göl haline gelmiştir [33, 16, 6, 32, 9, 13 ].
Sahasının şekillenmesinde dalgalar, akıntılar, rüzgar ve akarsular
yanında birçok yerde jeolojik ve jeomorfolojik izleri görülen tektonik
hareketlerin de etkisi büyüktür. Günümüzdeki jeomorfolojik görünümün
oluşmasında en belirgin izler düşey ve doğrultu atımlı faylara aittir [31,
8, 14, 1, 3, 4, 16, 17, 29, 28].
17 Ağustos 1999 Marmara Depremi’nden sonra ilgi odağı haline gelen
Marmara Denizi ve kıyıları ile ilgili çeşitli çalışmalar yapılmıştır [34, 23, 4,
24, 36, 7]. Ancak bu çalışmalar daha çok Marmara Denizi’ndeki faylar ve
Page 3
SAÜ Fen Edebiyat Dergisi (2013-II) S.KURT, D. EKİNCİ
151
depremselliği üzerinde yoğunlaşmıştır. Yapılan çalışmalar içerisinde
Marmara Denizi kıyılarının farklı ve daha dar alanlarındaki jeomorfolojik
özelliklerini ortaya çıkaran çalışmalar olsa da sayılarının çok fazla
olduğu söylenemez. Marmara Denizi kıyılarının sosyal ve ekonomik
anlamda öneme sahip olması, yüksek nüfus yoğunluğu ve
bulundurduğu sanayi kuruluşları dikkate alındığında, bölgenin
jeomorfolojik özelliklerinin ayrıntılı olarak ortaya konulması konusunu
önemli kılmaktadır.
Son yıllarda beşeri ve ekonomik faaliyetler yönüyle daha çok tercih edilir
hale gelen kıyılar, jeomorfoloji biliminde öncelikli çalışma alanlarından
birini oluşturmaktadır. Marmara Denizi kıyıları da jeomorfolojik
unsurlar ve bunların tarihçesi, insan faktörünün kıyı jeomorfoloji
üzerindeki etkileri gibi jeomorfolojik özellikler bakımından ortaya
konulması gereken farklı konuları içermektedir. Dutliman-Bozburun
arasındaki kıyılar yapı ve rölyef özellikleri bakımından oldukça çeşitlidir.
Ancak turizm faaliyetleri çin de elverişli ve önemli olan bu saha her
geçen gün yazlık konutlarla da doldurulmaktadır. Bu nedenle bu
çalışmada Marmara Denizi’nin güneyinde yer alan Dutliman ile
Armutlu-Bozburun arasındaki alçak kıyılarında doğal ve beşeri etmen ve
süreçlerin kontrolünde meydana gelen yerşekilleri tasvir edilerek onların
coğrafi yayılışlarının ortaya konulması amaçlanmıştır.
1.1. İnceleme Sahasının Konumu
Bandırma Körfezi’nin güneydoğusunda yer alan Dutliman’dan başlayıp,
doğuda Armutlu-Bozburun’da sona eren inceleme sahası, Coğrafi
Koordinat Sistemine göre, 27° 50' 00''–29° 30' 00'' Doğu boylamları ile 40°
20' 00'' - 40° 40' 00'' Kuzey enlemleri arasında yaklaşık 100 km
uzunluğundaki kıyı çizgisi ve bu çizgiden karaya doğru 2 km
genişliğindeki bir saha boyunca uzanmaktadır. 1/25000 ölçekli Türkiye
topoğrafya haritasının H20-a, H20-b, H21-a, H21-b, H22-a ve G21-c
paftalarını kapsayan çalışma, idari birimler bakımından, Marmara
Denizi’nin güneyindeki Balıkesir, Bursa ve Yalova olmak üzere 3 ilin
kıyılarında yapılmıştır (Şekil 1).
Page 4
S.KURT, D. EKİNCİ SAÜ Fen Edebiyat Dergisi (2013-II)
152
Şekil 1. İnceleme Sahasının Lokasyon Haritası
1.2. Materyal ve Yöntem
Çalışmanın veri kaynaklarını, Harita Genel Komutanlığı’ndan alınan
/25.000 ölçekli topografya haritaları, 0,45 cm çözünürlükteki renkli sayısal
ortofotolar, Maden Tetkik Arama Kurumu (MTA)’ndan alınan 1:100.000
ölçekli jeoloji haritaları ve farklı dönemlerde yapılan (Mayıs, Haziran,
Temmuz 2012) arazi çalışmaları oluşturmaktadır. Çalışmada sahaya ait
litolojik birimlerin ve formasyonların analiz işlemleriyle jeomorfolojik
birimlerin belirlenmesinde Coğrafi Bilgi Sistemleri tekniği kullanılmıştır.
Kıyı çizgisi ise Küresel Görselleştirme Görüntüleyici’den
(http://glovis.usgs.gov/index.shtml) elde edilen 12 Haziran 1984 ve 18
Temmuz 2011 yıllarındaki Landsat TM (Thematic Mapper) 30 metre
çözünürlüklü uydu görüntülerinden Uzaktan Algılama Tekniği (Erdas
programı) ve ArcGIS 10 CBS yazılımı kullanılarak belirlenmiştir.
1/100000 ölçekli jeoloji haritası paftaları yüksek çözünürlükte JPEG
formatında tarandıktan sonra (UTM, WGS 84, Zone 35N),
sayısallaştırılarak veri tabanı oluşturulup, litolojik birimlerin dağılışları
Page 5
SAÜ Fen Edebiyat Dergisi (2013-II) S.KURT, D. EKİNCİ
153
ArcGIS 10 CBS yazılımı kullanılarak tespit edilmiştir. Sahanın
jeomorfolojik özelliklerinin belirlenmesinde temel altlık olarak 1/25000
ölçekli vektör formatta paftalar kullanılmıştır. 1/25000 ölçekli Topografya
haritalarından Marmara Denizi kıyılarının inceleme sahası sınırlarındaki
ana jeomorfolojik birimleri belirlenmiştir. Haritaların oluşturulması
sırasında Harita Genel Komutanlığı tarafından üretilen 0.45 cm
çözünürlükteki renkli sayısal ortofotolardan (UTM, WGS 84, Zone 35N)
faydalanılmıştır. Daha sonra haritalar ile arazide izlenen şekiller
karşılaştırılmıştır.
2. İNCELEME SAHASINDAKI KIYILARIN RÖLYEF ÖZELLIKLERİ
Alçak kıyılar, kıyı çizgisinin başlangıç aşamasında genellikle düz ve
önünde açığa doğru yavaş bir şekilde derinleşen sığ bir denizin yer aldığı
kıyılardır. Böyle kıyılarda büyük dalgalar kıyı çizgisine ulaşamadan, bu
çizginin oldukça açığında kırılır ya da çatlarlar. Kırılma ya da çatlama
zonunda deniz tabanı derinleşirken, kara tarafındaki zonda sediment
birikimi başlar. Bu birikim, denizaltı seti ya da denizaltı kordonu olarak
adlandırılmaktadır. Denizaltı setlerinin zamanla büyümesi ve yükselmesi
sonucu yüzeyde oluşan setli kıyıda, kıyı seti ile kara arasında lagünler
meydana gelir. Kıyıda oluşan küçük dalgalar ise zaman zaman alçak
falezlerin oluşmasına da neden olmaktadır [12, 18].
İnceleme sahası kıyılarında alçak kıyı özelliği gösteren sahalar,
Dutliman-Kocaçay arasındaki kıyı kuşağı ile başlamaktadır. Bu kesim
litolojik özelliklerine göre alçak kıyı özelliğindedir. Kıyıda çakıllı-kumlu
bir plaj, irili ufaklı lagün gölleri ve Kocaçay delta ovası bulunmaktadır.
Kıyı alanının bu şekilde gelişmesinde, güneyden gelen Kocaçay ve doğu
yönlü akıntıların kıyı çizgisi boyunca yaptıkları aşındırma ve biriktirme
faaliyetleri etkili olmuştur.
Alçak kıyılarda dalga enerjisi sınırlı olduğundan dalgalar büyük ölçüde
aşındırma faaliyetinde bulunamamaktadır [12, 18]. Bu kesimlerde
aşındırmadan çok birikme süreci etkili olduğundan dalgalar tarafından
kıyıda biriktirilen ince unsurlu materyaller rüzgârlar tarafından
taşınarak, kıyı gerisinde dar bir şerit halinde plajların hemen gerisinde
Page 6
S.KURT, D. EKİNCİ SAÜ Fen Edebiyat Dergisi (2013-II)
154
kumul sıralarının oluşmasını sağlamıştır. Bu nedenle Dutliman ile
Gemlik Körfezi arasında Kocaçay deltasının ağzı hariç, tüm kıyı boyunca
5-150 m genişliğinde güncel kumsallar yer almaktadır [20, 26]. Kumların
içerisinde seyrek olarak denizel kavkı parçaları bulunmaktadır [20].
Kocaçay Deltası’nın batısından yüksekliği yaklaşık 70 m varan bir
burunla ayrılan ve deniz ile plaj gerisindeki kireçtaşları arasında iri
kumlardan oluşan Malkara Plajı uzanmaktadır. Plaj dolgusunun
yüksekliği 1 m’ye kadar çıkmaktadır (Şekil 4).
İnceleme sahasının doğusundaki Gemlik Körfezi kıyılarında ise en uzun
kumsal ve plaj Kumsaz kıyılarında oluşmuştur (Şekil 2). Büyükdere
deltasının batısından ve kıyı çizgisinin hemen gerisinde oluşturulan tatil
sitelerine kadar olan bölümde kumsalın uzunluğu 1 km, genişliği ise 70
m’dir. Çevredeki kaçak yapıların belediye tarafında yıkılmasından sonra
plajın genişliği 240 metreye ulaşmıştır. Kıyının bu bölümünden Deynecik
Dere’ye kadar kumsalın uzunluğu ise 1.2 km’dir. Deynecik Dere ile
Kapan Dere arasında ise ikinci konutların (yazlık evler) kıyı çizgisinin
hemen gerisinden başlaması kumsalın ortadan kalkmasına sebep
olmuştur. Kapan Dere’den Kurşunlu’nun doğusunda Körfez’e ulaşan
Karga Dere’ye kadar uzanan 1 km’lik kıyıda ise yerleşmeler nedeniyle
kumsal oldukça daralmıştır. Kurşunlu’nun batısında Pilav Dere ile
birleştikten sonra küçük bir delta oluşturarak Gemlik Körfezi’ne dökülen
Yıldız Dere gerisinde zeytin tarlaları yer almaktadır. Zeytin tarlalarının
tatil siteleri arasında dağınık bir şekilde bulunması, bu sahanın önceden
zeytinliklerle kaplı olduğunu göstermektedir. Yerleşme ve yapılaşmanın,
Kumsaz’dan başlayarak Kurşunlu’ya kadar 3.7 km boyunca, zaman
zaman kıyı çizgisine uyum sağlayan bir çizgisellikte içeriye doğru
genişleyerek geliştiği görülmüştür. Gemlik-Bozburun arası ise genişliği
ve devamlılığı fazla olmayan çakıllı ve kumlu plaj örtülerinin olduğu
alçak kıyılar olarak devam etmektedir [17; Şekil 2].
Page 7
SAÜ Fen Edebiyat Dergisi (2013-II) S.KURT, D. EKİNCİ
155
Şekil 2. Kurşunlu-GemlikArasının Alçak Kıyılar Haritası
Gel-git olayının etkisinin çok az olduğu inceleme sahasındaki alçak
kıyılarda denize ulaşan akarsuların birçoğunun ağız kısımlarında farklı
büyüklüklerde deltalar meydana gelmiştir. Ancak, deltaların birçoğunun
(Karsak Çayı, Büyük ve Kçükkumla çayları gibi) üzerinde tatil köyü,
yazlık evler ve diğer dinlenme tesislerinin yapılmasına bağlı beşeri
aktiviteler sonucunda akarsuların akımı ve taşıdığı yük miktarı
azaltmaktadır. Saz ve kamış gibi bitki örtüsünün kesilmesiyle ise kum
setlerinin sulak alana doğru ilerlemesini hızlandırmaktadır. Kocaçay’ın
ağız kesiminde olduğu gibi deltalardaki kumların çekilmesiyle de doğal
denge bozulmaktadır (Şekil 3).
Page 8
S.KURT, D. EKİNCİ SAÜ Fen Edebiyat Dergisi (2013-II)
156
Şekil 3. Kocaçay Deltası Ortofoto ve Uydu Görüntüsü Üzerinde Kıyı Çizgisi Değişimi
Sahayı akaçlayan Kocaçay Marmara Denizi’ne en fazla malzeme taşıyan
akarsulardan birisi olduğundan ağzında geniş bir delta ovası oluşmuştur
[20]. Kocaçay’ın oluşturduğu delta, yapı özelliği bakımından dalga ve
çamur-egemen, geometrisi yönüyle basık üçgensi ve süreçleri yönüyle de
dalga-egemen deltadır. Batıdan doğuya doğru daralan bir geometriye
sahiptir. Deltayı oluşturan Kocasu Çayı kayalar içine gömülmüş bir halde
yaklaşık 8 km uzunluğundaki Karacabey boğazını geçerek bir tek
ağızdan denize ulaşmaktadır. Karacabey boğazında çok dar bir
zeminden geçerken yanal yönde gezinememesi nedeniyle delta alanında
mevsimlik oluşan yarıklardan başka aktif dağıtım kanalları da
oluşamamıştır. Bu durum aktif tektoniğin etkisini göstermesi
bakımından önem taşımaktadır [20]. Akarsuyun delta üzerindeki kanal
uzunluğu 4.5 km dir. Deltanın su dışındaki düzlüğü yaklaşık 48 km², kıyı
uzunluğu 21 km ve en geniş yeri ise 3.5 km’dir. Delta alanındaki akarsu
uzuluğu ise 4.6 km’dir (Şekil 4).
Deltayı iki bölüme ayıran Kocaçay delta üzerinde sağa büklümlü dar bir
kanalda akmaktadır. Batıda oluşan delta parçası doğudakinden daha
Page 9
SAÜ Fen Edebiyat Dergisi (2013-II) S.KURT, D. EKİNCİ
157
büyüktür. Delta en fazla güncel ağız bölümünde ilerlemektedir. Akarsu
ağzının iki yanında, düzensiz geometrili ve zaman içinde konumları
değişebilen lagünler (Arapçiftliği, Dalyan Göl ve Poyraz Göl) meydana
gelmiştir (Şekil 4). En fazla yüksekliğin 4 m olduğu delta düzlüğünde en
geniş alan 0.5-1 m arası yüksekliklerdir. Deltanın doğu yarısındaki en
yüksek bölüm 2 m kadardır. Bu bölüm aynı zamanda faya yaslanmış bir
haldedir. Batı parçası Bayramdere köyü yakınına kadar uzanmaktadır.
Şekil 4. Kurşunlu-Eğerce Arasındaki Kıyı Bölgesinin Jeomorfoloji Haritası
Kocaçay’ın ağız kesimi hariç, deltanın diğer kıyı kuşağı kumdan oluşan
2-250 m genişlikte bir plaja sahiptir. Plaj gerisinde ise yerel olarak 750 m
kadar genişleyebilen kumullar oluşmuştur. Dokusal olarak kumsal
kumlarının özelliklerini taşıyan bu kumullar güncel atıklarla kirletilmiş
durumdadır.
Kuzeybatı Anadolu kıyılarında uluslararası önemde ve doğal rezerv
niteliğindeki 4 alandan biri olan bu sahada 57 çeşit kumul bitki türü
tespit edilmiştir [Web-1)]. Ancak, deniz dibinden inşaat malzemesi olarak
kaçak kum çekilmesi dalyan oluşumunu bozarak, dalyan kapıları ile
Page 10
S.KURT, D. EKİNCİ SAÜ Fen Edebiyat Dergisi (2013-II)
158
deniz arasındaki bağlantıyı daraltmıştır. Bu nedenle 2007 yılında Bursa
valiliği tarafından doğal sit alanı ilan edilmiştir [20, 26, Web-1].
Delta yelpazesinde 30-100 cm yükseklikte, 150-500 m uzunlukta, araları
killi tortullarla dolu yayvan ve sırtlar şeklinde güncel kıyıya paralel
uzanım gösteren kıyı kordonları bulunmaktadır. Eski kumsallar olarak
bilinen bu sırtlar, deniz seviyesinin yükselmesi sonucu lagünler veya
denizel bataklıklar içerisinde kalmışlardır [20]. Deltanın batı kesimini,
toplam alanı 1.94 km² olan Dalyan ve Poyraz gölleri kaplarken, 6 km²
alanı sazlıklar, 7.3 km² alanı ormanlar kaplamaktadır. Doğu bölümünde
ise 3.91 km² alan ile Arapçiftliği Gölü, tarım alanları, kumullar, sazlıklar
ve geniş çamur düzlükleri yer almaktadır [35]. Şelf alanı oldukça sığ olan
Kocaçay’ın batı ve doğusunda oluşmuş olan bu lagünlerin önlerinde kıyı
setleri oluşmuştur (Şekil 4).
Basamaklı bir topografyaya sahip olan aktif delta önü ve delta ileri
bölümlerinin sınırı ve derinliği belirgin değildir. Ancak, kıyıya çok yakın
kesimlerde, 6-8 m derinliklerden itibaren killi tortulların artmaya
başlaması aktif delta önünün çok geniş olmadığını düşündürmektedir
[2]. Büyük deltalarda genellikle delta-drenaj alanı, delta düzlüğü ve
boşalım, delta genişliği ve delta kıyı boyu arasında doğru orantı vardır.
Deltanın yüzey alanı büyüdükçe de alüvyal tortullar genişleşip
kalınlaşmaktadır [7] Kocasu deltasının çökellerinde bu durumun tersi
özelliklerin görülmesinin temel sebebi dağıtım kanallarının
gelişememesidir. Bunun da sebebi, deltayı oluşturan akarsuyun
Karacabey boğazında çok dar ve kayalarla sınırlanmış bir zeminden
geçerken yanal yönde gezinememesidir. Ayrıca, delta düzlüğündeki
faylar da dağıtım kanallarının oluşumunu engellemektedir.
Dalgalar alçak kıyılarda biriktirici, yüksek kıyılarda ise aşındırıcı etki
yaptıklarından, inceleme sahası kıyılarının jeomorfolojik özelliklerinden
dolayı burunların önlerinde 10 m’ye yakın abrazyon platformları
oluşmuştur. Eşkel Koyu’ndan Kaleyeri yerleşmesi önünündeki burun ile
ayrılan yüksek kıyıların önünde yüksekliği -10 m eğrisi ile gösterilen
abrazyon platformları gelişmiştir. Kocasu Çayı ile Gemlik arasındaki
Page 11
SAÜ Fen Edebiyat Dergisi (2013-II) S.KURT, D. EKİNCİ
159
kıyıda da farklı yükseltilerde abrazyon platformları izlenmiştir (Şekil 5;
Fotoğraf 1).
Şekil 5. Eğerce-Mudanya Arasındaki Kıyı Bölgesinin Jeomorfoloji Haritası
Fotoğraf 1. Eğerce’nin Doğu Kıyılarındaki Abrazyon Platformundan Bir Görünüş.
İnceleme sahası kıyılarında Flandriyen Transgresyonu sonucunda sular
altında kalarak, yaygın bir jeomorfolojik ifade ile “boğulmuş kıyılar”
meydana gelmiştir. Deniz basması sonucunda sular altında kalan
sahalarda jeomorfolojik özelliklerine bağlı olarak farklı kıyı tipleri de
Page 12
S.KURT, D. EKİNCİ SAÜ Fen Edebiyat Dergisi (2013-II)
160
ortaya çıkmıştır (Fotoğraf 2). Örneğin, Gemlik-Bozburun arasında boyları
kısa olmasına rağmen güçlü akan akarsuların getirdiği alüvyonların
riaları doldurmasıyla Armutlu, Fıstıklı, Küçük Kumla ve Büyük Kumla
gibi kıyı ovaları meydana gelmiştir.
Fotoğraf 2. Eğerce’nin Doğusundaki Koylu ve Boğulmuş Kıyılar
Marmara Denizi Kuvaterner’de meydana gelen çökme ve çanaklaşmalar
nedeniyle güney kıyıları koy ve körfezlerin yoğunlukta olduğu girintili
çıkıntılı bir yapıya sahiptir. Bu girintilerde oluşan körfezlerin başlıcaları
Gemlik, Bandırma ve Erdek körfezleridir (Şekil 6). Bunlardan inceleme
sahasındaki Armutlu Yarımadası’nın güneyinde ve tektonik yönden
hareketli bir konumda bulunan Gemlik Körfezi böyle bir çukurlaşma (-
55m - -105m) sırasında oluşmuştur [19, 5, 17]. Bu oluşumda Pliyosen’den
günümüze kadar Kuzey Anadolu Fayı (KAF)’nın önemli etkileri
olmuştur. Kuzey Anadolu Fay’ının orta kolu üzerinde, doğu-batı yönlü
sağ yanal doğrultu atımlı faylar denetiminde gelişen Körfez, bir çek-ayır
havza (11x36 km ebadında) özelliğindedir. Körfez, Zeytinbağı ile
Bozburun arasında yaklaşık 80 km kıyı uzunluğuna ve yine aynı noktalar
Artkyı Seti
Ölü Falez
Kıyı Oku ve Tombolo Gelişimi
Alüvyal Boğulma
Page 13
SAÜ Fen Edebiyat Dergisi (2013-II) S.KURT, D. EKİNCİ
161
arası kuzey-güney yönünde 14 km genişliğe sahiptir. Gemlik Körfezi’nin
güney kıyıları fay denetimli yerşekillerinden, kuzey kıyıları ise 20-30 m
yüksekliğindeki falezlerden ve bunları kesen kuzey-güney doğrultulu
vadilerden oluşmuştur. Körfez, Marmara Denizi’nin güneydoğu şelfinde
yer alan çukurlardan 50 m derinliğinde bir sırt ile ayrılmaktadır [22].
Körfezin güneyinde Mudanya ile Zeytinbağı arasında kıyı doğu-batı
yönlü uzanmaktadır. Kıyı gerisindeki dağların eksenel alçalma ve
yükselmesine bağlı olarak kıyı düz olmayıp, Mudanya’nın doğusunda
girinti yapmıştır. Dağların eksenel alçaldığı yerlerde koylar, yükselme
yerlerinde ise burunlar oluşmuştur [15].
Şekil 6. Gemlik Körfezi’nin Topoğrafya Haritası
İnceleme sahasının batısında yer alan Bandırma Körfezi’nin ise Kapıdağ
Yarımadası’nın kuzeydoğu ucundaki Kopseles Feneri ile güneydoğudaki
Küçükdeveboynu burnu (Yenice’nin doğusu) arasındaki uzunluğu
yaklaşık 70 km, derinliği ise 40-50 m arasındadır. Körfez’in Bandırma ile
Yenice arasındaki bölümü genellikle dik falezli kıyılardan oluştuğundan
kıyı boyunca “C” şekilli koylar ve burunlar sıralanmıştır (Fotoğraf 3).
Körfez’in güneyinde kurulmuş olan Bandırma ilçesi, liman, feribot
Page 14
S.KURT, D. EKİNCİ SAÜ Fen Edebiyat Dergisi (2013-II)
162
iskelesi, birçok sanayi kolu ve rüzgâr enerji istasyonlarıyla gelişme
gösteren önemli bir yerleşim alanıdır. İnceleme sahasının batısında
Dutliman-Kurşunlu arasında eski dönmelerdeki karasal aşınıma ait
oluşumlar olarak nitelendirilen ve genişliği 200-800 m arasında değişen
“C” şekilli koylar bulunmaktadır (Fotoğraf 3). Manastır Koyu,
Çukurbayır Koyu ve Yalı Koyu bunlardan bazılarıdır. Yalı Koyu’nun
gerisinde Çınarlı Dere’nin getirdiği alüvyonlardan oluşan küçük bir ova
da oluşmuştur.
Bandırma’dan Mağara Burnu’na kadar olan kıyı kesimi gnays ve şist gibi
kayaçlardan meydana gelmiştir. Bu bölümde doğu yönlü kıyı akıntıları
etkili olmuştur. Denize ulaşan akarsuların ise boyları kısa olduğundan
birikim alanları da çok geniş değildir.
Fotoğraf 3. Güzelyalı Sahili ve “C” Şekilli Koy’dan Bir Görünüş (Mudanya)
Mağara Burnu-Burunucu arasında Kocaçay deltası ve düzlüğü çok geniş
bir alan kapladığından, sadece Burunucu’nun güneyinde liman olarak
kullanılan Eşkel koyu bulunmaktadır. Koyun gerisinde ise 600 m
uzunluğundaki Esence plajı uzanmaktadır (Şekil 5). Burunucu
mevkiinden Gemlik’e kadar Eosen fliş, Üst Kratase yaşlı konglemera,
Page 15
SAÜ Fen Edebiyat Dergisi (2013-II) S.KURT, D. EKİNCİ
163
kumtaşı ve marn gibi litolojik birimler üzerinde uzanan kıyı daha düz bir
görünümde olduğundan Güzelyalı Koyu’nda olduğu gibi daha küçük
koylara rastlanmaktadır (Fotoğraf 3). Ancak, Gemlik-Bozburun arası
gnays, mikaşist, garanit gibi dirençli litolojilerden oluştuğundan kıyı
girintili çıkıntılı bir görünüm almıştır. Bu nedenle burunların olduğu
kesimlerde Bozburun-Armutlu arasında Handere Koyu, Tavşan Tepe’nin
eteğinde dar kumsallara sahip Sığlar Koyu gibi koylar oluşmuştur.
Kavacık, Dutluk ve İlbat koyları yüksek kıyılar arasında oluşmuş küçük
kumsallı koylardır. Bu kesimdeki yüksek kıyılı koylar ise Kapaklı ile
Narlı, Küçükbük, Çakaldere, Selvi, Kabamersin ve Ayazma koylarıdır.
Erken Orta Miyosen’de etkinlik kazanan Kuzey Anadolu Fayının etki
alanı içerisinde yer alan Marmara Denizi ve çevresinde fay hatlarına
bağlı irili ufaklı birçok deprem meydana gelmiştir. KAF’ın iki kolu
inceleme sahasının doğu bölümünü oluşturan Armutlu Yarımadası’nın
kuzey ve güneyinden geçtiğinden yarımada, bu tektonik yapıların da
etkisiyle oldukça aktif bir deprem sahası durumundadır. Depremlerin
meydana gelmesinde genellikle sağ yönlü doğrultu atımlı faylanmalar ve
kısmen normal ve ters faylanmaların etkili olması, sahanın karmaşık bir
tektonik özelliğe sahip olduğunu göstermektedir. Yarımada’nın batı
ucunda yer alan Gemlik’te 22.10.2006 tarihinde meydana gelen ML=5.2
büyüklüğündeki deprem de sahadaki tektonik aktivitenin devam ettiğini
göstermesi bakımından önem taşımaktadır [27, 30].
3. SONUÇ
İnceleme sahasının kıyılarında akarsular, dalgalar ve akıntıların karşılıklı
etkileşimi sonucunda kumlu ve çakıllı plaj (kumsal), kıyı okları,
kumullar, lagünler, kıyı setleri gibi kıyı birikim şekilleri oluşmuştur.
Zamanımızdan yaklaşık 12000 yıl kadar önce bugünkü seviyesine ulaşan
son deniz kabarması olan Flandriyen Transgresyonu sonucunda sular
altında kalan kıyılar, yaygın bir jeomorfolojik ifade ile boğulmuş kıyılar
kategorisine girmektedir. Kocasu Çayı’nın oluşturduğu Kocasu deltası
yelpazesinde ise 30-100 cm yükseklikte, 150-500 m uzunlukta eski kıyı
kordonları ya da eski kumsallar, deniz seviyesinin yükselmesi sonucu
Page 16
S.KURT, D. EKİNCİ SAÜ Fen Edebiyat Dergisi (2013-II)
164
sırt şeklinde lagünler veya denizel bataklıklar içerisinde kalmışlardır. Bu
oluşumların tortullar içine gömülmemiş olması deniz seviyesi
yükseliminin çok yeni olduğunu göstermektedir.
Dutliman ile Gemlik Körfezi arasındaki kıyı kuşağında Kocaçay gibi
güçlü nehirlerin oluşturduğu geniş deltalarla, kıyının sığ, akarsu
faaliyetlerinin fazla olduğu ve akarsuların daha kolay sediment
sağladıkları alanlarda farklı büyüklüklerde deltalar oluşmuştur. Ancak,
kıyılardan kum alınması gibi beşeri faaliyetler nedeniyle delta
sahalarındaki doğal çevre koşulları her geçen gün bozulmaktadır.
Tektonik yönden hareketli bir konumda yer alan inceleme sahasının
şekillenmesinde birçok yerde jeolojik ve jeomorfolojik izleri görülen genç
tektonik hareketlerden Kuzey Anadolu Fayı’nın da önemli etkileri
olmuştur. Kıyıda tektonik alçalmaların etkili olduğu yerlerde koylar,
yükselmelerin etkili olduğu kesimlerde ise burunlar oluşmuştur.
Örneğin, Mudanya ile Bandırma arasında ana hatlarıyla doğu-batı
doğrultusunda uzanan kıyı, düz bir kıyı değildir. Kıyıdaki girinti ve
çıkıntıların yoğunluğu, kıyı boyundaki sıradağların alçalmaları ve
yükselmeleri ile ilişkilidir. Kıyıda dağların alçaldığı yerlerde burunlar,
deltalar ve küçük kıyı ovaları gibi yerşekilleri oluşmuştur.
İnceleme sahası Kuzey Anadolu Fay (KAF) sistemine bağlı olarak
oluşmuş fay hatları nedeniyle tektonik aktivite bakımından birinci derece
deprem sahası durumundadır. Sahanın batı ve doğusunda bulunan
Bandırma ve Gemlik körfezleri arasındaki çöküntü alanları halen
gelişimini sürdürmektedir. Bu durum deprem aktivitesine karşı zemin
tabiatına uygun dayanıklı binaların yapılması, su havzalarında deprem
sonrası ortaya çıkabilecek olumsuz durumların takip edilmesi ve
bölgenin deprem istasyon ağı kullanılarak sismik hareketliliğin daha
yakından izlenmesi gibi çeşitli önlemlerin alınmasını zorunlu hale
getirmiştir.
Page 17
SAÜ Fen Edebiyat Dergisi (2013-II) S.KURT, D. EKİNCİ
165
KAYNAKLAR
[1]. Adatepe, M.F., “Marmara Denizi Gravite ve Manyetik Özellikleri”,
Marmara Denizi’nin Jeolojik Oşinografisi, İstanbul Üniversitesi
Deniz Bilimleri ve işletmeciliği Enstitüsü, 78-112, 2000, İstanbul.
[2]. Akbulut, A.O., Algan, L.M., “Kocasu Çayı Ağız Kesiminde Deniz Altı
Depolarının Bazı Sedimantolojik Özellikleri: Bülten”, İstanbul
Üniversitesi, Deniz Bilimleri ve Coğrafya Enstitüsü Dergisi, 2: 145-
154, 1985.
[3]. Algan, O., “Marmara Denizi’nin Sedimentolojik ve Jeokimyasal Özellikleri
ile Paleoşinografisi”, Marmara Denizi’nin Jeolojik Oşinografi,
İstanbul Üniversitesi Deniz Bilimleri ve İşletmeciliği Enstitüsü, 392-
472, İstanbul, 2000.
[4]. Alpar, B., “Marmara Denizi Depremselliği, Marmara Denizi Sismik
Görünümü”, Marmara Denizi’nin Jeolojik Oşinografi, (Ed: Ertuğrul
Doğan & Ajun Kurter), İstanbul: İstanbul Üniversitesi Deniz
Bilimleri ve işletmeciliği Enstitüsü, 126-177, 2000.
[5]. Ardel, A., “Marmara Bölgesi’nin Yapı ve Reliefi”, Türk Coğrafya
Dergisi, 20: 2-16, İstanbul, 1960.
[6]. Ardel, A., inandik, H., “Marmara Denizi’nin Teşekkül ve Tekamülü”,
Türk Coğrafya Dergisi, 17: 1-19, 1957.
[7]. Arpat, E., “Kocaeli 1999 Depreminde, Ana Fay Kırığının Dışında
Meydana Gelmiş Olan Deformasyonların Nedenleri”, Deprem
Sempozyumu, 23-25 Mart, 2005, Kocaeli.
[8]. Biricik, S.A., “Marmara Denizi Sualtı Rölyefi ve Güney Marmara
Sahillerinde Deprem, (Güney Marmara Bölümü Mekansal Sorunlar ve
Çözümler)”, 29. Coğrafya Meslek Haftası Bildiri Özeti Kitabı, 17-19
Mayıs 2001, Çanakkale.
[9]. Çağatay, C.N.M., Görür, N, Eastoe, C., Tchapalyga, A., Ongan, D.,
Kuhn, T., “Late Glacial–Holocene Palaeoceanography of the Sea of
Marmara: Timing of Connections with the Mediterranean and the Black
Seas”, Marine Geology, 167: 191-206, 2000.
[10]. Coleman, J.M., Roberts, H. H., “Deltaic Coastal Wetlands”, (Eds.: Van
der Linden, W.J.M., Cloeting, S.A.P.L, Kaasschieter, J.P.K,
Vanderberghe, J., Van der Graaf, W.J.E, Van der Gun, J.A.M.)
Page 18
S.KURT, D. EKİNCİ SAÜ Fen Edebiyat Dergisi (2013-II)
166
Coastal Lowlands Geology and Geotechnology; Kluwer Acad.
Publication No: 1-24, Dordrecht, 1988.
[11]. Ercan, T., Türkecan, A., Guillou, H., Satır, M., Sevin, D., Saroğlu, F.,
“Marmara Denizi Çevresindeki Tersiyer Volkanizmasının Özellikleri”,
MTA Dergisi, 120: 199-221, 1998.
[12]. Erinç, S., “Jeomorfoloji II”, Güncelleştirenler: Ertek A., Güneysu, C.,
Der Yayınları, 312-314, 2001, İstanbul.
[13]. Eriş, K.K., Çağatay, N., “Marmara Denizi’nde Son Buzul Döneminden
Günümüze Deniz Seviyesi Değişimleri”, İTÜ Dergisi/d, mühendislik,
7(6): 13-23, 2008.
[14]. Erol, O., “Türkiye’nin Genç Tektonik ve Jeomorfolojik Gelişimi”,
Jeomorfoloji Dergisi, 11: 1-23, 1983.
[15]. Ertürk, A.S., “Zeytinbağı (Tirilye)’ında Turizm İmkânları”, Türk
Coğrafya Dergisi, Sayı: 19, s. 1-27, İstanbul, 2009.
[16]. Gökaşan, E., “Marmara Denizi’nin Jeolojik Özellikleri”, Marmara
Denizi’nin Jeolojik Oşinografi, İstanbul Üniversitesi Deniz Bilimleri
ve İşletmeciliği Enstitüsü, Editörler: Ertuğrul Doğan-Ajun Kurter,
177-392, İstanbul, 2000.
[17]. Güneysu, C., “Marmara Denizi ve Kıyılarının Jeomorfolojik Özellikleri”,
Marmara Denizi’nin Jeolojik Oşinografisi, İstanbul Üniversitesi
Deniz Bilimleri ve işletmeciliği Enstitüsü, 33-77, 2000.
[18]. Hoşgören, Y.M., “Jeomorfoloji’nin Ana Çizgileri II”, Çantay Kitabevi,
2010 İstanbul.
[19]. İnandık, H., “Türkiye Kıyılarına Genel Bakış”, İstanbul Üniversitesi
Coğrafya Enstitüsü Dergisi, 9: 63-66, 1958.
[20]. Kazancı, N., Emre, Ö., Erkal, T., İleri, Ö., Ergin, M., Görür, N.,
“Kocasu ve Gönen Çayı Deltalarının (Marmara Denizi) Güncel
Morfolojileri ve Tortul Fasiyesleri”, MTA Dergisi, 121: 33-50, 1999.
[21]. Kurter, A., “Marmara Denizi Coğrafyası,” Marmara Denizi’nin Jeolojik
Oşinografi”, İstanbul Üniversitesi, Deniz Bilimleri ve İşletmeciliği
Enstitüsü, 29-30, 2000.
[22]. Meriç, E., Avşar, N., Nazik, A., Alpar, B., Yokeş, B., Barut, F.İ.,
Ünlü, S., “Gemlik Körfezi Yüzey Çökellerinin Foraminifer, Ostrakod ve
Mollusk Faunası, Foraminifer Kavkılarında Gözlenen Morfolojik
Page 19
SAÜ Fen Edebiyat Dergisi (2013-II) S.KURT, D. EKİNCİ
167
Anomaliler ile Bölgenin Sedimentolojik, Hidrokimyasal ve Biokimyasal
Özellikleri”, MTA Dergisi, 131: 21-48, 2005.
[23]. Rathje, E.M., Karataş, İ., Wright, S.G., Bachhuber, J., “Coastal Failures
during the 1999 Kocaeli Earthquake in Turkey”, Soil Dynamics and
Earthquake Engineering, (24): 699–712, 2004.
[24]. Şahin, M., Tari, E., “The August 17 Kocaeli And the November 12 Duzce
Earthquakes in Turkey”, Earth Planets Space, 52: 753–757, 2000.
[25]. Sancar, Ü., Çağatay, N., “Son 20 000 Yılda Karadeniz ve Marmara
Denizi’nde Oluşan Paleo-Çevresel Değişimler”, İtüdergisi/d
Mühendislik, 4: 141-152, 2011.
[26]. Sayılı, I.S., Ergin, M., Şahbaz, A., Özdoğan, M., Varol, B., İleri, Ö.,
Bayhan, E., Görmüş, S., Turan, S., D., Soydemir, Ö., “Kocasu Deltası
Plâjlı Kıyı Tortullarının Sedimantolojik ve Mineralojik Özellikleri: Ön
Raporu”, TÜBİTAK YDABÇAG-426/G No.lı Proje Raporu, s. 170-
191. (Koord. N. Kazancı ve N. Görür), 1997, Ankara,
[27]. Selim, H.H., Eyidoğan, H., Tüysüz, O., “Güney Marmara Bölgesi’nde
Tarihsel ve Aletsel Dönemlerde Oluşan Depremlerin Sismolojik ve Jeolojik
İncelemesi”, Deprem Sempozyumu, 23-25 Mart, 2005, Kocaeli.
[28]. Şencan, A., “Biga Çayı Batı Kesiminin Jeomorfolojisi”, İstanbul
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Coğrafya Anabilim Dalı,
Doktora Tezi, 2007, İstanbul.
[29]. Siyako, M., Bürkan, K.A., Okay, A.İ., “Biga ve Gelibolu
Yarımadalarının Tersiyer Jeolojisi ve Hidrokarbon Olanakları”, Türkiye
Petrol Jeologları Derneği Bülteni Bülteni, 1(3): 183-199, 1989.
[30]. Tunç, B., Çaka, D., Irmak, S., Tunç, S., Woith, H., Barış, Ş., Özer,
M.F., Lühr, B., Günther, E., Grosse, H., Zschau, J., “Armutlu Sismik
Ağı (Arnet) ve Armutlu-Yalova-Gemlik Çevresinin Tektonik Özellikleri”,
Türkiye Deprem Mühendisliği ve Sismoloji Konferansı, 11-14 Ekim,
2011, ODTÜ, Ankara.
[31]. Tüysüz, O., “Marmara Denizi”, İstanbul Teknik Üniversitesi,
Avrasya Yerbilimleri Enstitüsü, 2009,
http://www.yerdurumu.org/makaleler/documents/marmara_denizi
.asp, Erişim Tarihi: 09 Ocak, 2012.
[32]. Yalçinlar, İ., “İstanbul Kıyılarında Jeolojik ve Jeomorfolojik Gözlemler”,
İstanbul Teknik Üniversitesi, AvrasyaYerbilimleri
Page 20
S.KURT, D. EKİNCİ SAÜ Fen Edebiyat Dergisi (2013-II)
168
Enstitüsü,İstanbul Üniversitesi, Türkiye Kuvarterner Çalıştayı 3,
Bildiriler Kitabı, 35-37, 21-22 Mayıs, 2001,
[33]. Yaltirak, C., Alpar, B., “Evolution of the NAF Middle Segment and
Shallow Seismic Investigation of the Southestern Sea of Marmara (Gemlik
Bay)”, Marine Geology, 190(1-2): 307-327, 2002.
[34]. Yaltırak, C., Erturaç, M.K., Tüysüz, O., Yaltirak, S.K., “Marmara
Denizi’nde Tarihsel Depremler: Yerleri, Büyüklükleri, Etki Alanları ve
Güncel Kırılma Olasılıkları”, İTÜ Avrasya Yerbilimleri Enstitüsü,
Kuvaterner Çalıştayı IV, 174-180, 2003, İstanbul.
[35]. Yaman, E., “Kocaçay Deltası Ornito faunasının Tespiti ve Alanı
Etkileyen Çevresel Faktörler”, Ege Üniversitesi, Fen Bilimleri
Enstitüsü, Doktora Tezi, 2008, İzmir,
[36]. Yüksel, Y., Özden, H., Çevik, E., Özgüven, O., Çelikoğlu, Y., Bostan,
T., Gürer, T., Gökoğlu, T., “Doğu Marmara Depreminin Körfez
Bölgesindeki Deniz Yapıları Üzerindeki Etkileri”, III. Ulusal Kıyı
Mühnedisliği Sempozyumu, 5, 6, 7 Ekim, 2000, Çanakkale.
WEB-1:http://dogader.org/index.php/bilgi/411-kocacay-deltasini-
kurtaralim, Erişim Tarihi: 14 Ocak 2013.