Top Banner
AKMESCiD 35" O 100 200 300 km Akmescid burada bir ingiliz ley- disi hakim Tatar Türk- leri'nin en güzel yerlerinde nüfu- sun 13.000 ve halk yahudiler. Rumlar ve Ermeni- ler'in de Yi- ne bölgeyi ziyaret eden P. Simon Pallas, tarihi Akmescid'de, gibi birbirine paralel dar ve kire- mitle örtülü alçak evlerin güzel bahçeler içerisinde garnizona çev- rilen bir caminin ve 1797'de Rumlar ta- edilen bir kilise ile bir de Ermeni kilisesinin yer yazar; ay- bir cezaevi olarak kul- ve Salgir nehrinin dört adet su belirtir. Pallas bu bilgilere ek olarak Ak- mescid Salgir nehrinin ve bir tabandan suyunun kullanmak için bozulan su 179S'te tekrar ancak bu arabalarta su çingeneler en- gel için ve bu su- larda barbunya, ve da kaydetmektedir. Lozovaya-Sivastopol 1874'te edilen demiryolu, bugün Simferopol alan Akmescid'den geçmektedir. 1921 'den 1945'e kadar ri olan Simferopol, bölgenin Almanlar ( 1941 - 1945) mukavemet kuwetleri Komsomol da aktif merkezi Çar- tahribata hir, sonra imar edilerek muh- telif sanayi Bugün Sovyetler sa- 284 nayi merkezleri yer almakta ve özellikle maddeleri ima- zirai sektörü ve kimya sanayii önem Ara- Simferopol Üniversitesi de bu- lunmak üzere üç büyük yüksek kurumuna sahip olan 319.000 ( 1982) nü- fuslu Simferopol, bölgenin ilim ve sa- nat merkezi olma hüviyetini devam et- tirmekte. troleybüs ile Güney sahillerinin önem- li bir turistik merkezini Akmescid bugün oturan halk hala Evliya Çelebi, Seyahatname, VII, 559, 638· 641; P. Simon Pallas, Reise in di e südlich en provinzen des Russichen Reichs, yeri yok[ 1851, s. 17·21; Karl Koch. K ri m und Odessa: reise crinnerungen, Leipzig 1854, s. 32·44; The Crimea: /ts Towns, lnhabitants and Social Customs, London 1855, s. 34 vd., 49· 56; V. Zernov - Molla Hüseyin Yurtuna ve ol Tara{larga Dair Bolgan ve Hatlar, Petersburg 1281, s. 24; E. Wood, Th e Crimea in 7854 and 1895, London 1895; Halim Giray, Gülbün·i Hanan, 1327, s. 25; Qiafer Seidamet, La Crimee: pass e· present revendications des Tatars de Crimee, Lausanne 1921 , s. 42; Ethem Feyzi 1948, s. 14; M. P. Büiskyan. Ka· radeniz Tarih ve 1817·1819 (tre. H. D. Andreasyanl, 1969, s. 93; Oktay Aslanapa. ve Ku zey Aze rbaycan 'da Türk Eserleri, 1979, s. 31, 109; M. Ürekli. ve Himayesinde 1441·1569 (doktora tezi, 1987), Ed.Fak. , s. 132·133, 164; A. Zeki Velidi Togan, "Akmescid", iA, 1, 270; W. Barthold, "Akmas g_iid", E/ 2 1, 312; " Simieropol University", GSE, s. 466. L L liJ M uzA FFER ÜR EKLi (bk. AKÖZ, Ömer (1889 -1952) Son devir alimi. _j _j 27 Haziran 1889 tarihinde Kastamo- nu'da Osman Efendi, an- nesi Zahide ve ye tahsilini Kas- tamonu' da Nümaniye Medresesi mü- derrisi Ahmed Efendi'den 12 Rebiülev- vel 1330 (2 Mart 1912) tarihinde belgesini, istanbul'a gittikten sonra ise 27 Zilhicce 1331 'de (27 1913) Deb- Yünus Camii imam-hatibi Hasan Sabri Efendi'den takrib (bk. KI- RAAT) ve ibnü' l- Cezerfnin Tayyibetü ' n- dair icazetnamesi- ni Tayyibe'nin ezberinde bilinmektedir. Osman Efendi'den de ilminde istifade etti. Kastamo- nu'ya müderris de'nin derslerine devam etti. Ömer Aköz. Posta Telgraf Nezareti ile ilk defa memuriyete 1 l9 l3l. Daha sonra Kastamonu Darül- hilafesi ihzari ve ibtida-i hariç riya- ziyyat, cebir. hendese ve Kerim Darülhilafe Medresesi tef- sir, Kerim Kastamonu Nasrullah Camii ve Sinan Bey Camii 1936'da görevini istanbul'da Üsküdar- Beylerbeyi Abdullah Büyük Selimi- ye ve Fatih camileri Fatih Camii iken zamanda Mus- Tetkik Heyeti ve vazifelerinde bulundu. Ölümüne kadar bu iki görevi istan- bul imam- Hatip Okulu'nda Ke- rim, Arapça ve dersleri okuttu . Os- bir ramazan da Ravza-i Mutahhara'da mukabele oku- mak için Medine'ye gönderilenler ara- yer ilmi feraiz, matematik, astronomi ve da iyi bir alim olan ömer Aköz. zamanda hattat ve bir hatipti. Arapça ve iyi biliyordu; Fran- da Rahmi Fik- ri Aksoy. Mustafa Göl , Mehmet Ali Harun Fikret Karamercan. Yakup iskender. Abdülhalim Öztürk ve ihsan Özen istanbul'da ken- disinden Arapça ve okuyan yüz- lerce talebesinden Vakar ve ciddiyeti ile ve ldm- Türk Ansiklopedisi 'n deki b. Behdele" ile b. Ebi's-Sabbah" maddelerinin de olan Ömer Aköz. 1 S Temmuz 19S2'de Kastamonu'dan An- kara'ya giderken bir trafik vefat etti. istanbul'a götürülerek Edirneka- Halebi defnedildi. ömer i Aköz
2

liJKas tamonu'da Nümaniye Medresesi mü derrisi Ahmed Efendi'den 12 Rebiülev vel 1330 (2 Mart 1912) tarihinde hafızlık belgesini, istanbul'a gittikten sonra ise 27 Zilhicce 1331

Jul 06, 2020

Download

Documents

dariahiddleston
Welcome message from author
This document is posted to help you gain knowledge. Please leave a comment to let me know what you think about it! Share it to your friends and learn new things together.
Transcript
Page 1: liJKas tamonu'da Nümaniye Medresesi mü derrisi Ahmed Efendi'den 12 Rebiülev vel 1330 (2 Mart 1912) tarihinde hafızlık belgesini, istanbul'a gittikten sonra ise 27 Zilhicce 1331

AKMESCiD

35"

KARADENİZ O 100 200 300 km

Akmescid

yıllarında burada yaşayan bir ingiliz ley­disi hatıratında, hakim sınıfı Tatar Türk­leri'nin oluşturduğunu, bunların şehrin en güzel yerlerinde oturduklarını. nüfu­sun 13.000 civarında olduğunu ve halk arasında yahudiler. Rumlar ve Ermeni­ler'in de bulunduğunu yazmaktadır. Yi­ne aynı yıllarda bölgeyi ziyaret eden P. Simon Pallas, tarihi Akmescid'de, diğer Kırım şehirlerinde olduğu gibi birbirine paralel dar sokakların ve çatıları kire­mitle örtülü alçak evlerin bulunduğunu. güzel bahçeler içerisinde garnizona çev­rilen bir caminin ve 1797'de Rumlar ta­rafından inşa edilen bir kilise ile bir de Ermeni kilisesinin yer aldığını yazar; ay­rıca bir hamamının cezaevi olarak kul­lanıldığını ve Salgir nehrinin kıyısında

dört adet su değirmeni bulunduğunu

belirtir. Pallas bu bilgilere ek olarak Ak­mescid civarında Salgir nehrinin geniş ve taşlık bir tabandan aktığını, suyunun bulanık olmasından dolayı kullanmak için dinlendirildiğini, bozulan su yolları­nın 179S'te tekrar açıldığını, ancak bu kanalların şehre arabalarta su taşıyan çingeneler tarafından kazançlarına en­gel olduğu için bozulduğunu ve bu su­larda barbunya, alabalık ve istakozların bulunduğunu da kaydetmektedir.

Lozovaya-Sivastopol arasında 1874'te inşa edilen demiryolu, bugün Simferopol adını alan Akmescid'den geçmektedir. 1921 'den 1945'e kadar Kırım'ın başşeh­ri olan Simferopol, bölgenin Almanlar tarafından işgali sırasında ( 1941 - 1945) mukavemet kuwetleri Komsomol Teşki­latı'nın da aktif merkezi olmuştur. Çar­pışmalar sırasında tahribata uğrayan şe­hir, savaştan sonra imar edilerek muh­telif sanayi yatırımlarıyla geliştirilmiştir.

Bugün Sovyetler Birliği'nin başlıca sa-

284

nayi merkezleri arasında yer almakta ve özellikle şehirdeki gıda maddeleri ima­latı, zirai yatırımlar, inşaat sektörü ve kimya sanayii önem taşımaktadır. Ara­larında Simferopol Üniversitesi de bu­lunmak üzere üç büyük yüksek öğretim kurumuna sahip olan 319.000 ( 1982) nü­fuslu Simferopol, bölgenin ilim ve sa­nat merkezi olma hüviyetini devam et­tirmekte. ayrıca troleybüs hattı ile bağ­landığı Güney Kırım sahillerinin önem­li bir turistik merkezini oluşturmakta­dır. Akmescid adı bugün şehirde oturan halk tarafından hala kullanılmaktadır.

BİBLİYOGRAFYA:

Evliya Çelebi, Seyahatname, VII, 559, 638· 641; P. Simon Pallas, Reise in die südlichen provinzen des Russichen Reichs, [ bask ı yeri yok[ 1851, s. 17·21; Karl Koch. K ri m und Odessa: reise crinnerungen, Leipzig 1854, s. 32·44; The Crimea: /ts Towns, lnhabitants and Social Customs, London 1855, s. 34 vd., 49· 56; V. Zernov - Molla Hüseyin Feyizhanoğlu, Kırım Yurtuna ve ol Tara{larga Dair Bolgan Yarlıklar ve Hatlar, Petersburg 1281, s. 24; E. Wood, The Crimea in 7854 and 1895, London 1895 ; Halim Giray, Gülbün·i Hanan, İstanbul 1327, s. 25; Qiafer Seidamet, La Crimee: pass e· present revendications des Tatars de Crimee, Lausanne 1921 , s. 42; Ethem Feyzi Gözaydın, Kırım, İstanbul 1948, s. 14; M. P. Büiskyan. Ka· radeniz Kıyıları Tarih ve Coğrafyas ı 1817·1819 (tre. H. D. Andreasyanl, İstanbul 1969, s. 93; Oktay Aslanapa. Kırım ve Kuzey Azerbaycan 'da Türk Eserleri, İstanbul 1979, s. 31, 109; M. Ürekli. Kırım Hanlığının Kuruluşu ve Osmanlı Himayesinde Yükselişi 1441·1569 (doktora tezi, 1987), İÜ Ed.Fak. , s. 132·133, 164; A. Zeki Velidi Togan, "Akmescid", iA, 1, 270; W. Barthold, "Akmasg_iid", E/2 (İng.). 1, 312; "Sinıieropol", "Simieropol University", GSE, s. 466.

L

L

liJ M uzA FFER ÜR EKLi

AKMİŞE

(bk. KUMAŞ).

AKÖZ, Ömer Fazıl (1889 -1952)

Son devir kıraat alimi.

_j

_j

27 Haziran 1889 tarihinde Kastamo­nu'da doğdu. Babası Osman Efendi, an­nesi Zahide Hanım'dır. Hıfzını ve rüşdi­ye tahsilini doğduğu şehirde yaptı. Kas­tamonu'da Nümaniye Medresesi mü­derrisi Ahmed Efendi'den 12 Rebiülev­vel 1330 (2 Mart 1912) tarihinde hafızlık belgesini, istanbul'a gittikten sonra ise 27 Zilhicce 1331 'de (27 Kasım 1913) Deb­bağ Yünus Camii imam-hatibi Hasan Sabri Efendi'den aşere• takrib (bk. KI­

RAAT) ve ibnü'l- Cezerfnin Tayyibetü 'n­Neşr'ini okuduğuna dair icazetnamesi-

ni aldı. Tayyibe'nin ezberinde olduğu bilinmektedir. Tokatlı Osman Efendi'den de kıraat ilminde istifade etti. Kastamo­nu'ya döndüğünde müderris Kırkbeşza­de'nin derslerine devam etti.

Ömer Aköz. Posta Telgraf Nezareti imamlığı ile ilk defa memuriyete başla­dı 1 l9 l3l. Daha sonra Kastamonu Darül­hilafesi ihzari sınıf ve ibtida-i hariç riya­ziyyat, cebir. hendese ve Kur'an-ı Kerim muallimliği. Darülhilafe Medresesi tef­sir, fıkıh , Kur'an-ı Kerim müderrisliği.

Kastamonu Nasrullah Camii hatipliği ve Sinan Bey Camii imamlığı yaptı. 1936'da görevini naklettiği istanbul'da Üsküdar­Beylerbeyi Abdullah Ağa , Büyük Selimi­ye ve Fatih camileri imamlıkları. Fatih Camii başimamı iken aynı zamanda Mus­hafları Tetkik Heyeti azalığı ve reisliği

vazifelerinde bulundu. Ölümüne kadar sürdürdüğü bu iki görevi yanında istan­bul imam- Hatip Okulu'nda Kur'an-ı Ke­rim, Arapça ve fıkıh dersleri okuttu. Os­manlılar zamanında , bir ramazan ayın­da Ravza-i Mutahhara'da mukabele oku­mak için Medine'ye gönderilenler ara­sında yer aldı.

Kıraat ilmi dışında feraiz, matematik, astronomi ve fıkıh konularında da iyi yetişmiş bir alim olan ömer Aköz. aynı zamanda hattat ve meşhur bir hatipti. Arapça ve Farsça 'yı iyi biliyordu; Fran­sızca da öğrenmişti. Rahmi Şenses. Fik­ri Aksoy. Mustafa Göl, Mehmet Ali Sarı ,

Harun Soydaş, Fikret Karamercan. Rıza Çöllüoğ1u, Yakup iskender. Abdülhalim Öztürk ve ihsan Özen istanbul'da ken­disinden Arapça ve kıraat okuyan yüz­lerce talebesinden bazılarıdır.

Vakar ve ciddiyeti ile tanınan ve İs­ldm- Türk Ansiklopedisi 'n deki "Asım b. Behdele" ile "Asım b. Ebi's-Sabbah" maddelerinin de yazarı olan Ömer Aköz. 1 S Temmuz 19S2'de Kastamonu'dan An­kara'ya giderken Çankırı yakınlarında

geçirdiği bir trafik kazasında vefat etti. Naaşı istanbul'a götürülerek Edirneka­pı Halebi Mezarlığı'na defnedildi.

ömer Fazı i Aköz

Page 2: liJKas tamonu'da Nümaniye Medresesi mü derrisi Ahmed Efendi'den 12 Rebiülev vel 1330 (2 Mart 1912) tarihinde hafızlık belgesini, istanbul'a gittikten sonra ise 27 Zilhicce 1331

t;l.-7'/,;.r;_~J~ .

~'rY'-"J ~~.J~J

~r~',;' ..:-ı,.:.J,I.;;} JI e/(/ ...:;IJI~';?OJ/

tJ~r~tf"ıJd

ömer Faz ı! Aköz'ün kendi hattıyla istinsah edip talebesine okuttuğu ibnü'I-Cezeri'nin ei ·Mukaddimelü'I -Cezeriyye ad lı eserinin ilk sayfası

BİBLİYOGRAFYA:

Diyanet İ ş leri Başka nlığı arşivinde bulunan dosya; Diyanet i ş l e ri Başkanlığı Mushafları in ­celeme Kurulu Başkanlığı ' nda bulunan belge­ler; ayrıca , oğ lu Dr. Tayyib Aköz ile talebeleri Muhammed Feyzi Şall ı oğlu ve Fikri Aksoy'un verdiği bilgiler.

Iii ABDÜLKERiM ABDÜLKADiROGLU

ı AKRA' b. HABİS

i

( ........-!l> .f. t)':i'l )

el-Akra ' b. Habis b. İkal et -Temlml (ö. 33/653-54)

Sahabi. L _j

Asıl adı Firas idi. fakat ket olduğu için el-Akra· lakabıyla şöhret bulmuştur. Te­mim kabilesinin reisierindendi ve Arap­lar arasında önemli bir mevki ve itiba­ra sahipti. Cahiliye döneminde hakemlik yapar. elinden geldiğince adaletle hük­mederdi. Mecüsi olan Akra·. 8. yılın Ra­mazan ayında (Ocak 630) Mekke'nin fet­hinden önce İslamiyet'i kabul etti ve Mekke üzerine yürümekte olan islam ordusuna Sukya denilen köyde katıldı.

Mekke'nin fethinden sonra Huneyn Gaz­vesi ve Taif Muhasarası ' nda bulundu. Hz. Peygamber'in kalplerini islam'a ısındır­mak için ganimetierden büyük pay ayır­dığı şahıslar (müellefe-i kul ab*) arasın­da o da vardı.

Hz. Peygamber 9. yı lın Muharrem ayın­da (Nisan -Mayıs 630) Uyeyne b. Hısn el­Fezarfyi bir seriyyenin başında. Sukya ile Beni Temim arazisi arasındaki böl­gede ikamet etmekte olan Temimliler üzerine gönderdi; Uyeyne elli iki esir le geri döndü. Bunun üzerine Akra' ile Te­mim'in ileri gelen diğer bazı simaları

Medine'ye gelip Hz. Peygamber'den esir­lerin serbest bıraktimasını istediler. Hz. Peygamber de onların ricasını kabul ede­rek esirleri iade etti. Temimliler Akra ' ın

teşvikiyle aynı yıl. aralarında Akra· ile Uyeyne'nin de bulunduğu yetmiş - sek­sen kişilik bir elçilik heyetini Hz. Pey­gamber'e gönderdiler. Bunlar (b ir rivaye­te göre bunlardan Akra') Mescid-i Nebe­vf'ye girerek, "Ey Muhammed, dışarı çık­sana! " diye bağırmışlar ve bu davranış­larından dolayı, "Hücrelerin arkasından sana bağıranların çoğu -senin yüce mer­tebeni- anlamayan kimselerdir. Eğer sen yanlarına çıkineaya kadar sabretselerdi şüphesiz onlar için daha iyi olurdu" (el­Hucurat 49 / 4-5) mealindeki ayetler! e kı­nanmışlardı. ResOluilah bir müddet son­ra dışarı çıkınca Akra', "Ey Muhammed! Benim övdüğüm kimseler aziz. yerdik­lerim de zelil olur" demiş, bunun üzeri­ne Hz. Peygamber de, "İnsanları aziz ve zelil etmek yalnız Allah'a mahsustur" buyurmuştur. Temimliler daha sonra Hz. Peygamber'e şair ve hatipleriyle birlik­te geldiklerini söyleyerek şiir ve hitabet müsabakası yapmak istediler. Bu teklifi önce kabul etmek istemeyen Hz. Pey­gamber onların ısrarı karşısında razı

oldu. Yarışma sonunda müslüman şair ve hatiplerin üstünlüğünü kabul ederek müslüman oldular.

Akra· Hz. Ebu Bekir devrinde Halid b. Velid'in yalancı peygamberlerle yaptığı bütün savaşlara ka,tıldı. İrtidad olayları sırasında ez-Zibrikan ile Hz. Ebu Be­kir'in yanına gelerek, "Bahreyn'in hara­cını bize verirsen biz de kavmimizin ita­at ve bağlılığını garanti ederiz" deyince Hz. Ebu Bekir bu isteği kabul etti ve onlara bir belge verdi. Ancak durumdan haberdar olan Hz. Ömer derhal müda­hale etti ve belgeyi yırttı. Dumetülcen­del ve Enbar savaşları sırasında öncü olarak görev yapan Akra·. Hz. Osman devrinde Vali Ahnef b. Kays tarafından Cuzcan'ın fethiyle görevtendirildi; yapı­lan savaş sonunda Akra· şehri ele geçir­di (31 1 651-52 veya 32 / 652-53) Ertesi yıl Cuzcan'da bazı karışıklıklar çıkınca Ab­dullah b. Amir tarafından halkı itaat al­tına almak üzere gönderildi. Akra' muh­temelen 33 (653-54) yılında öldü.

AKRABA

Akra· b. Habis cesur ve başarılı bir ku­mandandı. fakat sert bir mizaca sahip­ti. Huneyn'de elde edilen ganimetierin taksiminden sonra, mağlup ordunun bir kısmı Hz. Peygamber'e müslüman ol­duklarını söyleyerek esirleri serbest bı­rakmasını istediler. Hz. Peygamber de Abdülmuttalib oğullarıyla kendi hissesi­ne düşen ganimet ve esirleri geri verdi. Diğer müslümanlar da aynı şekilde ha­reket ettiler. Akra ' ise. "Ben ve Temim­liler böyle bir şeye razı olamayız " diye­rek Resulullah ' ın ricasın ı kabul etmedi. Yine bir defasında Hi. Peygamber'in Hz. Hasan'ı öptüğünü gören Akra· hayretle . "Siz çocuklarınızı öper misiniz? Benim on çocuğum var. fakat hiçbirini öpme­dim" demişti. Haccın farz olduğunu teb­liğ eden Hz. Peygamber'e, "Her yıl mı

haccedeceğiz?" diyen ve. "Ey iman eden­ler! Bir kısım şeyleri sormayın ki şayet açıklanırsa hoşunuza gitmez" (el-Maide 51 ı o ı ) mealindeki ayette kınanan da Akra'dır.

BİBLİYOGRAFYA :

Buhari. "Vudıl'", 58, "Edeb", ı8; Müslim, "Tahfu-et", ıoo-ioı, "Feza'i!", 65, "Zekat", 140 ; İbn Hişam. es-Sfre, IV, 489-490, 493-494, 496, 560, 622, 627-628; İbn Sa'd, et-Tabakat, ı , 294; ıı , 153, 161 ; ıv , 246, 282; ibn K~teybe. el-Ma 'a­rif (Ukkaşe), s. 342, 579, 621; Belazüri, Fütü­hu'l-büldan (tre. Mustafa Fayda). Ankara ı987 , s. 59ı -592; Taberı. Tarf!J (Ebü' I-Fazl) , lll, 52, 87, 88-92, 115, 119, 275; ıv , 3ı2; İbn Hazm. Cem here, s. 230; İbnü ' I-Esir. el-Kamil, ı , 587; ll, 242, 269-270, 287-289, 394; lll , 126 ; a.mlf .. Üsdü '/-gabe, Kahire 1285-87, 1, 107-ı09; İbn Kayyim ei-Cevziyye. Zadü 'l-me'ad (nş r. . Şuayb el-Arnavut - Abdülkadir el-Arnavut). Kahire ı 970, ll , 224-226; İbn Hacer, el-isabe, ı, 58-59; a.mlf, Fethu 'l-barf, Bulak 1300, ll, 278 ; X, 360-367; Tecrid Tercemesi, lll , 3ı; IV, ı90; V, 327; VII, ı Ol ; VIII, 439; X, 368; Sezgin, GAS, 1, 259 ; Mahmud Şit Hatta b, "el-Akra' b. Habis et­Temimi fatihu 'l-Cüzcan", MMLADm., LVI II / 4 ( 19821. s. 666-689; Ella Landau- Tasseron. "Process es of Redaction: the Cas e of the Tamimite Delegation to the Prophet Mu­hammad", BSOAS, XLIX/ 2 11986). s. 253-270; M. J. Kister. "al-Akra ' · b. H abis", E/ 2 !İng . ). ı , 343; Abdülkayyüm, "el-Akra' b. Habis", UDMi, lll, 22-24.

L

[;iii;] A. LüTFi KAZA NC I

AKRABA ( ,L..)':i'l)

Kişiye nesep bakımından yakın olan kimseler.

_j

Arapça'da "yakın " anlamına gelen ka­rib kelimesi, bu genel manası yanında. özellikle "biriyle aynı soydan olan kim­se"yi de ifade etmekte olup bunun ço-

285