ORSAM Bakış No: 105 / Ocak 2020 DR. RECEP YORULMAZ LİBYA İLE MUTABAKATIN DOĞU AKDENİZ DENKLEMİNE ETKİSİ
ORSAMBakış
No: 105 / Ocak 2020
DR. RECEP YORULMAZ
LİBYA İLE MUTABAKATINDOĞU AKDENİZ DENKLEMİNE ETKİSİ
Bakış: 105
Telif Hakkı
Ankara - TÜRKİYE ORSAM © 2020
Bu çalışmaya ait içeriğin telif hakları ORSAM’a ait olup, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunuuyarınca kaynak gösterilerek kısmen yapılacak makul alıntılar dışında, hiçbir şekilde önceden izinalınmaksızın kullanılamaz, yeniden yayımlanamaz. Bu çalışmada yer alan değerlendirmeler yazarınaaittir; ORSAM’ın kurumsal görüşünü yansıtmamaktadır.
Ortadoğu Araştırmaları MerkeziAdres : Mustafa Kemal Mah. 2128 Sk. No: 3 Çankaya, ANKARATelefon: +90 850 888 15 20 Faks: +90 312 430 39 48Email: [email protected]ğraflar: Anadolu Ajansı (AA), Shutterstock
ORSAM
o r s a m . o r g . t r
Yazar Hakkında
Dr. Recep Yorulmaz
Lisans eğitimini 2008 yılında Afyon Kocatepe Üniversitesi İİBF Maliye Bölümü’nde aldı. 2010-2012 yılları arasında ABD’nin South Coralina eyaletinde Clemson Üniversitesi’nde İktisatalanında yüksek lisansını tamamladı. 2012-2016 yılları arasında İngiltere’de Sheffiled Üniver-sitesi’nde yine İktisat alanında doktora eğitimini tamamladı. Recep Yorulmaz halen YıldırımBeyazıt Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Maliye Bölümü’nde Öğretim üyesi olarak çalış-maktadır. Aynı zamanda ORSAM Ekonomi Direktörü olarak görev yapmaktadır.
Ocak 2020
LİBYA İLE MUTABAKATIN DOĞU AKDENİZ DENKLEMİNE ETKİSİ
ORSAM BAKIŞ
Bakış: 105
Libya ile Mutabakatın Doğu Akdeniz Denklemine Etkisi2
İçindekiler
Giriş ..................................................................................................................................................3
Bölgede Enerji Denklemleri ............................................................................................................3
Dolmabahçe Mutabakatı ..................................................................................................................4
Mutabakatın Doğu Akdeniz’de Etkisi ..............................................................................................6
Dolmabahçe Mutabakatının Bölgedeki Ortaklıklara Etkisi..............................................................7
Dipnotlar ........................................................................................................................................10
o r s a m . o r g . t r
Libya ile Mutabakatın Doğu Akdeniz Denklemine Etkisi 3
Giriş
Bölgede Enerji Denklemleri
Doğu Akdeniz’de keşfedilen hidrokarbon re-
zervleri, bölgesel dinamiklerin yeniden şekil-
lenmesine yol açmıştır. Değişen dinamikler,
enerji rekabetinin ve ihtilaflı konuların giderek
artmasına ve bölgedeki mevcut krizlerin derin-
leşmesine sebep olmuştur. Keşfedilen hidrokarbon
rezervleri ile enerji ticaretinde ihracatçı olmak
isteyen bölge ülkeleri arasındaki rekabet ve deniz
yetki alanlarının belirlenmesi, çıkarılacak re-
zervlerin hangi güzergahtan geçerek satışının
yapılacağı konusundaki anlaşmazlıklar ve enerji
talep piyasasında en yüksek paya sahip olan Av-
rupa ülkelerinin enerji ithalat bağımlılığında
Rusya gibi ülkelere alternatif olarak yeni pazar
arayışlarına girmesi krizi derinleştiren başlıca
konulardır.
Söz konusu rezerv kaynağının miktarının bü-
yük olması bu ölçekte bir karmaşayı açıklayacak
en büyük etken olarak karşımıza çıkmaktadır.
Tahmini rakamlara göre 122 trilyon metreküp
hidrokarbon rezervinin olduğu açıklanan bölgede;
rezerv payı yüksek ve pazar avantajına sahip
herhangi bir aktör için paha biçilemez bir kazanım
söz konusu olacaktır. Dolayısıyla, bu büyüklükte
bir kaynak, bölgede çoğunlukla enerji ithalatçısı
konumunda olan aktörlerin iştahını kabartmak-
tadır.
Bölgedeki denklemler içerisinde tek taraflı
attığı adımlarla mevcut gerginlikleri artıran
Güney Kıbrıs Rum Kesimi (GKRY); 2003 yılında
Mısır, 2007 yılında Lübnan ve 2010 yılında
İsrail ile sözde Münhasır Ekonomik Bölge (MEB)
anlaşmaları imzalamıştır.1 Türkiye, tek taraflı
her anlaşma sonrası Birleşmiş Milletler (BM)
nezdinde söz konusu anlaşmaların hükümsüz
olduğunu iletmiştir. Bu noktada Türkiye’nin en
büyük tezi, Kıbrıslı Rumlarla siyasal eşitliğe
haiz Kıbrıs Türklerinin haklarının gasp edildiği
gerçeğidir. 1963 yılında fiilen ortadan kalkmış
olan “Kıbrıs Cumhuriyeti” adını kullanmaya de-
vam eden GKRY, adanın tamamını temsil eden
bir otorite olarak hareket etmeye çalışmaktadır.
Avrupa Birliği’ne (AB) de kabul edilen GKRY,
Kıbrıs Türk’lerinin hakkını gasp etmektedir. Tür-
kiye, garantörlük hakkını kullanarak, GKRY’nin
imzaladığı sözde MEB anlaşmalarının geçersiz
olduğunu; bölgede icra ettiği tek taraflı arama
faaliyetlerini durdurması gerektiğini; adanın çev-
resindeki doğal kaynaklar üzerinde tasarrufta
bulunma hakkının, her iki tarafa ait olduğunu
gerekçe göstererek BM nezdinde dile getirmek-
tedir.
GKRY, tek taraflı imzaladığı sözde MEB an-
laşmalarının yanında çeşitli uluslararası şirketler
ile ruhsatlandırma anlaşmaları imzalayarak ön-
ceden belirlenmiş parsellerde arama çalışmalarına
başlamıştır. Bunun yanında, Fransa ile Savunma
Keşfedilen hidrokarbonrezervleri ile enerji ticaretindeihracatçı olmak isteyen bölgeülkeleri arasındaki rekabet vedeniz yetki alanlarınınbelirlenmesi, çıkarılacakrezervlerin hangi güzergahtangeçerek satışının yapılacağıkonusundaki anlaşmazlıklar veenerji talep piyasasında enyüksek paya sahip olan Avrupaülkelerinin enerji ithalatbağımlılığında Rusya gibiülkelere alternatif olarak yenipazar arayışlarına girmesi kriziderinleştiren başlıca konulardır.
Bakış: 105
Libya ile Mutabakatın Doğu Akdeniz Denklemine Etkisi4
İş Birliği Anlaşması imzalayan GKRY, Fransa’ya
ve ABD’ye bölgede üs kurma yetkisi vermiştir.2
GKRY bununla da yetinmeyip İsrail’den İHA
satın almıştır. ABD ise Rum kesimine olan silah
ambargosunu kaldırmış ve bölgede Türkiye
karşıtı blokta yer almıştır. Tüm bu tek taraflı
adımlar karşısında Türkiye, BM nezdindeki red-
diyelerinin yanında herhangi bir MEB anlaşması
imzalamamış, aksine Kuzey Kıbrıs Türk Cum-
huriyeti’nin (KKTC) bölgedeki haklarını dile
getirip hidrokarbon rezervlerinin ortak komisyon
kurulması sureti ile paylaşımı önerilerinde bu-
lunmuştur.
Bu adımlarından sonuç alamayan Türkiye,
KKTC ile ruhsatlandırma anlaşmaları yaparak
gerek bu bölgede yer alan gerekse kendi kıta sa-
hanlığında bulunan parsellerde arama ve sondaj
faaliyetlerine başlamıştır. Dört adet gemi ile böl-
gede bulunan Türkiye, askeri gücünü de kullanarak
burada kalıcı bir aktör olduğunu göstermiştir.
Türkiye’nin bu kararlı adımlarının neticesinde
Fransız Total ve İtalyan Eni şirketleri bölgede
yaptıkları arama faaliyetlerini durdurmuştur.
Atılan tüm tek taraflı adımlara rağmen henüz
kendi MEB ilanını yapmamış olan Türkiye,
Libya ile sürpriz bir şekilde deniz yetki sınırlarını
belirleme mutabakatı imzalamıştır.
Dolmabahçe Mutabakatı
27 Kasım 2019 tarihinde Türkiye ile Libya
karşılıklı deniz yetki alanlarını belirleyen ve
askeri iş birliği gibi maddelere de sahip, “DenizYetki Alanlarının Sınırlandırılmasına İlişkin Mu-tabakat Muhtırası”nı imzalamıştır. Muhtıra kap-
samında deniz yetki sınırlarının belirlenmesi,
ekonomik iş birliği ve Libya’da kolluk kuvveti
kurulması ve eğitimi gibi askeri yardım maddeleri
yer almaktadır. Oldukça stratejik öneme sahip
bu anlaşma ile Türkiye’nin Marmaris-Fethiye-
Kaş kıyı hattından Libya’nın, Ulusal Mutabakat
Hükümeti (UMH)’nin hâkim olduğu batı kısmında
yer alan, Derne-Tobruk ve Bardiyah kıyı hattına
uzanan deniz alanları iki ülkenin kıta sahanlığı
olarak belirlenmiştir. Bu anlaşma ile Türkiye,
Doğu Akdeniz’de deniz yetki alanlarının batı sı-
nırını belirlemiştir. Ayrıca, Türkiye, uluslararası
deniz hukukuna dayandırdığı; Doğu Akdeniz’de
ortay hattın ters tarafında kalan adaların karasuları
dışında deniz yetki alanı olamayacağı savını
uluslararası bir anlaşma ile pekiştirmiştir. Bu
anlaşma ile Türkiye, son döneme kadar yer aldığı
savunma pozisyonundan çıkmış bölgede avantajlı
konuma geçen taraf olmuştur.
8 Aralık 2019 tarihinde yürürlüğe giren bu
anlaşma, Türkiye’nin KKTC ile 2011 yılında
yaptığı anlaşmanın bir benzeridir. Ancak, anlaşma
bölgede infial uyandırmış; başta Yunanistan
olmak üzere, Fransa ve Almanya gibi AB ülke-
lerinin tepkisini çekmiştir. BM nezdinde şikâyette
bulunan Yunanistan, anlaşmanın Rodos ve On
İki Ada’nın deniz alanlarını gasp ettiğini iddia
etmektedir. Libya Büyükelçisini istenmeyen
adam ilan eden Yunanistan, Türkiye’ye karşı
“Pontus Soykırımı” kartını kullanacağını ilan
etmiştir. Lozan Anlaşması’nda Anadolu’da yaptığı
katliamlardan ötürü tazminat ödemek zorunda
Oldukça stratejik öneme sahipbu anlaşma ile Türkiye'ninMarmaris-Fethiye-Kaş kıyıhattından Libya'nın, UlusalMutabakat Hükümeti(UMH)’nin hâkim olduğu batıkısmında yer alan, Derne-Tobruk ve Bardiyah kıyı hattınauzanan deniz alanları ikiülkenin kıta sahanlığı olarakbelirlenmiştir.
o r s a m . o r g . t r
Libya ile Mutabakatın Doğu Akdeniz Denklemine Etkisi 5
kalan Yunanistan’ın bu hamlesinin, her fırsatta
Türkiye’ye karşı iki yüzlü tavır sergileyen ulus-
lararası arenada nasıl karşılanacağı soru işaretidir.
Zira, 12 Aralık’ta toplanan AB üyesi ülkelerin
devlet ve hükümet başkanları, anlaşmanın üçüncü
ülkelerin haklarını ihlal ettiği gerekçesiyle hü-
kümsüz olduğunu ve Yunanistan-GKRY bloğuna
olan desteklerinin devam ettiğini açıkladılar.
Doğu Akdeniz konusunda yetkilerini aşıp, ulus-
lararası bir mahkeme gibi hareket eden AB
açıkça Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku söz-
leşmesini de ihlal etmektedir.
AB’nin Rusya’ya olan enerji bağımlılığının
azaltılması ve bölgedeki enerjiye hakim güç
olma hedefi güden ABD de Türkiye’ye karşı
blokta yer almış, Libya anlaşmasının ardından
17 Aralık’ta “Ulusal Savunma Yetki Yasası”
kapsamında Türkiye’ye bir dizi yaptırım kararı
almıştır. Yaptırım kararlarında, F-35’lerin teslim
edilmemesi, S-400 alımı nedeniyle ek yaptırımlar
getirilmesi, Türk Akımı projesi kapsamında
çalışan gemilere ve bu gemilerde çalışan yabancı
uyruklu kişilere yaptırımlar uygulanması, Rus
askeri gemilerine Güney Kıbrıs limanlarını ka-
patmak şartı ile GKRY’ye silah ambargolarının
kaldırılması gibi maddeler yer almaktadır. Böylece
ABD, 2017 yılında yürürlüğe koyduğu; devletlerin
egemenliklerini ve uluslararası hukuku hiçe
sayan “Amerika’nın Hasımlarına Yaptırımlar
Yoluyla Karşı Koyma Yasası (CAATSA)” yasasını
bir kez daha Türkiye üzerinde kullanma yoluna
gitmiştir.
ABD Kongresinin üst kanadı olan Senato,
12 Aralık tarihinde benzer hasmane bir adımla
artık siyasi şantaja dönen Ermeni iddiasını “soy-
kırım” olarak tanıyan yasayı onaylamıştı. Benzer
bir karar da Temsilciler Meclisi’nden çıkmıştı.
Ancak Donald Trump yönetimi, bu kararlara
katılmadığını iletti. Gerek Yunanistan gerekse
ABD ve AB’nin şantaj boyutundaki siyasi kararlar
ve hukuka aykırı yaptırımlarına karşın Türkiye
tek başına mücadele ettiği Doğu Akdeniz konu-
sunda Libya anlaşarak kendine yeni bir cephe
açmakla kalmamış, alan hakimiyeti anlamında
da büyük bir avantaj yakalamıştır. Anlaşmanın
ekonomik kısmında ise Türkiye, bölgede arama
faaliyeti yürüteceği sahayı genişletmiş ve olası
kaynak keşfi durumunda şansını artırmıştır. Ken-
dine alternatif enerji nakil hatlarına da sınır
koymuş olan Türkiye, bölgede hakimiyetini pe-
kiştirmiş görünmektedir. Ancak, Libya’da yaşanan
politik istikrarsızlık ve BM’nin de tanıdığı meşru
hükümet UMH’nin geleceği anlaşmanın başarısını
etkileyecektir.
Mutabakatın Doğu Akdeniz’de Etkisi
Libya ile yapılan mutabakat ile bölgede stra-
tejik bir avantaj elde eden Türkiye, bir taraftan
da Libya’nın içinde bulunduğu iç mücadelelere
taraf konuma gelmiştir. Muammer Kaddafi sonrası
süreçte BM tarafından tanınan Ulusal Mutabakat
Hükümeti’ni devirmek için mücadele eden Ge-
neral Halife Hafter komutasındaki yabancı paralı
askerlerden oluşan “Libya Ulusal Ordusu” Mısır,
Rusya, Suudi Arabistan, Fransa, Yunanistan ve
ABD gibi ülkeler tarafından desteklenmektedir.
Hafter, Türkiye’yi düşman ilan ederek Libya’nın
iç işlerine karıştığını iddia etmektedir.
ABD ve AB ülkelerinin Doğu Akdeniz bağ-
lamında Hafter güçlerini desteklemesi belirli bir
mantık çerçevesinde iken; Mısır ve Rusya’nın
bu konuda takındığı tavır düşündürmektedir.
Rusya’nın bu noktadaki motivasyonunun Doğu
Akdeniz’de yeni bir üs elde etmek olduğu düşü-
nülebilir. Ancak, Mısır’ın ve hatta Hafter’in ken-
disinin, Türkiye ile yapılacak bir deniz yetki sı-
nırlandırması anlaşması ile Doğu Akdeniz’de
daha fazla alanda hakimiyet sağlayacakları ger-
çeğine rağmen kendi alanlarını kısıtlayan tarafta
yer almaları, ülkelerinin milli menfaatlerine ay-
kırıdır. Bu gerçekliğe rağmen Mısır, Türkiye’nin
Libya’da hâkim olmasının kendi ulusal güvenlik
meselesi olduğunu ilan etmiştir.3
Bölgede savaş diplomasisinin hız kesmeden
devam ettiği görülmektedir. GKRY son dönemde
İsrail’den İHA satın almış ve Fransa’ya deniz
üssü açma yetkisi vermiştir. Öte yandan ABD,
Rumlara yönelik silah ambargosunu şartlı olarak
kaldırmıştır. Bölge çok sayıda savaş gemisi ta-
rafından çevrelenmiş durumdadır. Bunlara karşılık
Türkiye ve KKTC, Geçitkale Havaalanının Türk
Silahlı Kuvvetlerine hava üssü olarak tahsis edil-
mesi noktasında anlaşmıştır. Bu anlaşma ile Tür-
kiye’ye ait SİHA ve İHA’ların Doğu Akdeniz’deki
sondaj ve sismik araştırma faaliyetlerini bu üsten
takip edeceği belirtilmiştir. Böylece, Türkiye,
daha önce Muğla ve Çanakkale’de olan hava
üssünü KKTC’ye taşıyarak Doğu Akdeniz’de
önemli bir hava üssü elde etmiştir. İsrail’in
GKRY’ye İHA satışının ardından gelen bu hamle
bölgedeki satranç oyununda yeni bir hamle olarak
görülmüştür.
Öte yandan, Libya mutabakatı kapsamında
askeri yardımın da olması Türkiye’nin bölgeye
asker gönderip göndermemesi tartışmasını be-
raberinde getirmiştir. Anlaşmanın Türkiye Büyük
Millet Meclisi’nde onaylanmasının ardından,
Libya UMH Türkiye’den askeri yardım talebinde
bulunduğunu ilan etmiştir. Önümüzdeki süreçte,
Bakış: 105
Libya ile Mutabakatın Doğu Akdeniz Denklemine Etkisi6
Libya ile yapılan mutabakat ilebölgede stratejik bir avantajelde eden Türkiye, bir taraftanda Libya’nın içinde bulunduğuiç mücadelelere taraf konumagelmiştir.
o r s a m . o r g . t r
Libya ile Mutabakatın Doğu Akdeniz Denklemine Etkisi 7
Libya ile imzalanan mutabakat muhtırasının et-
kilerinin Doğu Akdeniz’de gündemi belirleyeceği
açıktır. Türkiye’nin Libya’ya olası bir askeri
müdahalesi bölgede dengeleri değiştirecektir.
Nitekim Türkiye, ilk olarak Astana sürecinde
birlikte hareket ettiği Rusya ile müzakere kartını
oynamış ve bu doğrultuda Başkan Recep Tayyip
Erdoğan önümüzdeki hafta içinde Putin ile gö-
rüşeceğini açıklamıştır. Bu görüşme büyük ola-
sılıkla Libya’ya Türkiye müdahalesinin sınırlarını
çizecektir.
Dolmabahçe Mutabakatının BölgedekiOrtaklıklara Etkisi
Bölgede yukarıda bahsi geçen krizler çeşitli
ittifaklar doğurmuş, bu ittifaklar neticesinde,
Türkiye’yi dışarıda bırakan, East-Med ve Vasilikos
gibi projeler gündeme gelmiştir. En büyük ve en
kapsamlı proje olan East-Med, İsrail’in mevcut
rezervlerinin küresel piyasalara ulaştırılması üze-
rine inşaa edilmiştir. Yeni kaynakları sadece
Mısır ve Lübnan’a ihraç edebilen İsrail, Avrupa
pazarına ve küresel piyasalara ulaşmak istemek-
tedir. Bunun için üç yol mevcuttur; en ucuz ve
en makul seçenek, İsrail – Haifa – Ceyhan gü-
zergahı kullanılarak mevcut rezervlerin boru
hattı ile Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşınmasıdır.
Bir diğer seçenek, doğal gazın Mısır’daki LNG
tesisleri üzerinden Avrupa’ya taşınmasıdır. Son
seçenek ise East-Med projesi ile Yunanistan üze-
rinden Avrupa’ya ulaşma planıdır. ABD ve
AB’nin projeyi desteklemesi İsrail, Yunanistan
Bakış: 105
Libya ile Mutabakatın Doğu Akdeniz Denklemine Etkisi8
ve GKRY tarafının umutlarını yeşertmektedir.
Ancak, yüksek maliyet ve MEB tartışmaları
planı zora sokmaktadır.
GKRY ABD ve AB’nin destekleri ile bir
LNG tesisi kurup enerjide ticaret merkezi olmak
istemektedir. Bu minvalde Vasilikos planı ile
Afrodit ve Leviathan sahalarındaki doğal gazın,
kurulması planlanan bu yeni tesise taşınıp burada
işlenmesi hedeflenmektedir. İşlenen gaz Yuna-
nistan üzerinden Avrupa’ya ve küresel pazarlara
taşınacaktır. GKRY bu plan doğrultusunda, ya-
pılmış tüm anlaşmaları güvence altına almak
için ABD ve Fransa’ya askeri üs kurma yetkisi
vermiştir.
Bölge ülkeleri hem elini güçlendirmek hem
de bölgedeki faaliyetlerini daha rahat gerçekleş-
tirebilmek için ABD ve Fransa gibi ülkeler ile
tek taraflı anlaşmalar yapmışlardır. Yapılan bu
tarz iş birlikleri ile; ABD firmaları Noble ve
Exxon Mobil, İngiliz firması BP, Fransız firması
Total, İtalyan firması Eni, Kore firması Kogas,
Hollanda firması Shell, Rus firmaları Rosneft
ve Novatek gibi şirketleri aracılığı ile bölge dışı
ülkeler de bulunan rezervlerde söz sahibi konuma
gelmişlerdir.
Görüldüğü üzere, sadece Türkiye değil aynı
zamanda Rusya da bölgedeki denklemlerde yalnız
kalmış durumdadır. Özellikle, AB ülkelerinin
en büyük motivasyonlarının, Rusya’ya olan enerji
bağımlılıklarından kurtulmak olduğu düşünül-
düğünde; bölgede denklem dışı bırakılmış ak-
törlerin birlikte hareket etmeye yönelmesi yeni
bir stratejik hamle olarak görülmektedir. Son
dönemde, AB’nin Türkiye’ye karşı açıkladığı
yaptırım kararlarının ardından, Rusya ve Çin’in,
AB’nin tek taraflı kısıtlı yaptırımlarını destekle-
Yapılan bu tarz iş birlikleri ile;ABD firmaları Noble ve ExxonMobil, İngiliz firması BP, Fransızfirması Total, İtalyan firması Eni,Kore firması Kogas, Hollandafirması Shell, Rus firmalarıRosneft ve Novatek gibi şirketleriaracılığı ile bölge dışı ülkeler debulunan rezervlerde söz sahibikonuma gelmişlerdir.
mediklerini açıklamaları bu düzlemde ele alına-
bilecektir. Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki mü-
cadelesinin Rusya ve Çin tarafından desteklenmesi
oldukça önemlidir. Türkiye bu alanda başarılı
bir diplomasi gerçekleştirmiş ve iki önemli
BMGK üyesini yanına almayı başarmıştır. Bu
durum Rusya açısından da bir karşı hamle olarak
okunabilecektir. Bölgede, Suriye meselesinde
olduğu gibi Türkiye ile hareket etmek Rusya
açısından doğru bir strateji olarak okunmaktadır.
Türkiye, şimdiye kadar tek taraflı olarak
çeşitli şirketlere ruhsatlandırma anlaşmaları yapan
bölge ülkelerine karşı tek başına yaptığı hamleler
ile karşılık vermişti. Yeni dönemde, farklı stratejik
hamleler geliştirerek; hak iddia ettiği alanlarda,
belirlediği uluslararası şirketler ile bölgede tespit
edilen doğalgazın çıkarılması, alt yapı çalışmaları,
işlenmesi, dağıtılması ve piyasa oluşturulması
gibi konularda anlaşmalar yapma kararı almıştır.
Bu yeni strateji ile Türkiye, mevcut kapasitesini
artırıp, bölgede rezerv arama bakımından daha
avantajlı konuma gelmeyi hedeflemektedir. Bu
doğrultuda, hali hazırda Doğu Akdeniz’de faaliyet
gösteren Rus enerji şirketi Rosneft öne çıkmak-
tadır.
Özellikle Rusya ile bölgede ortaklık konusunun
gündeme geldiği dönemde, Libya ile imzalanan
deniz yetki alanları mutabakatı dengelerin yeniden
kurulmasına neden olmuştur. Türkiye karşıtı
blok aynı kalmakla birlikte, bu mutabakat sonrası
gerek ABD gerekse AB ülkeleri artan doza tepki
ortaya koymuşlar ve yaptırım kartını yeniden
gündeme almışlardır. Suriye meselesinde bölgede
stratejik olarak birlikte kararlara imza attığı
Rusya ile de Libya mutabakatı sonrası ters düşen
Türkiye, mutabakat sonrası yine ilk olarak Rusya
ile görüşme trafiğini başlatmıştır.
Son günlerde tartışılan bir diğer konu ise
olası Türkiye-İsrail iş birliğidir. Kendine Orta
Doğu’da yeni bir güvenlik kalkanına sahip olmak
için NATO üyeliği hayali olan ve bu yolda
Türkiye engelini aşmak isteyen İsrail ile Türki-
ye’nin aynı noktada buluşma ihtimali düşük gö-
rünmektedir. Bu politikasını Türkiyesiz bir NATO
üzerine kurgulayan İsrail, bir taraftan da çıkardığı
doğalgazın Avrupa pazarına taşınması noktasında
tek alternatif konumundaki Türkiye’ye ihtiyaç
duymaktadır. Ancak, olası bir iş birliği durumunda
da Güney Kıbrıs, Yunanistan ve AB engelinin
aşılması gerekecektir. AB desteği olmadan AB
pazarını hedefleyen bir iş birliğinin gerçekleşmesi
güç olacaktır. Bunun yanı sıra, İsrail’in bölgede
birlikte hareket ettiği ve anlaşmalar imzaladığı
Yunanistan, Mısır ve GKRY’yi saf dışı ederek
yalnız kalma riskini alması da güç görünmekte-
dir.4
o r s a m . o r g . t r
Libya ile Mutabakatın Doğu Akdeniz Denklemine Etkisi 9
Dipnotlar
1 NO:18-30 Ocak 2007, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi´nin Doğu Akdeniz´deki Ülkelerle Deniz Yetki
Alanlarını İlgilendiren İkili Anlaşmalar Yapma Gayretlerini hk. (Erişildi 20.12.2019)
http://www.mfa.gov.tr/no_18—-30-ocak-2007_-guney-kibris-rum-yonetimi_nin-dogu-akdeniz_deki-ul-
kelerle-deniz-yetki-alanlarini-ilgilendiren-ikili-anlasmalar-yapma-gayretlerini-hk_-.tr.mfa
2 No:39 - Fransa ile GKRY Arasında İmzalanan Savunma İşbirliği Anlaşması hk. (Erişildi 17.12.2019)
http://www.mfa.gov.tr/no_39—-fransa-ile-gkry-arasinda-imzalanan-savunma-isbirligi-anlasmasi-
hk_.tr.mfa
3 Doğu Akdeniz: Türkiye-Libya anlaşması bölgede dengeleri nasıl etkiler? (Erişildi 20.12.2019)
https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-50682215
4 Doğu Akdeniz’de Türkiye İsrail iş birliği mümkün mü? (Erişildi 20.12.2019)
https://www.dirilispostasi.com/makale/dogu-akdenizde-turkiye-israil-isbirligi-mumkun-mu
Bakış: 105
Libya ile Mutabakatın Doğu Akdeniz Denklemine Etkisi10
o r s a m . o r g . t r
Libya ile Mutabakatın Doğu Akdeniz Denklemine Etkisi 11
Notlar
Bakış: 105
Libya ile Mutabakatın Doğu Akdeniz Denklemine Etkisi12
Notlar
ORSAM YayınlarıORSAM, süreli yayınları kapsamında Ortadoğu Analiz ve Ortadoğu Etütleri dergilerini yayınlamaktadır.İki aylık periyotlarla Türkçe olarak yayınlanan Ortadoğu Analiz, Ortadoğu’daki güncel gelişmelere dair uzmangörüşlerine yer vermektedir. Ortadoğu Etütleri, ORSAM’ın altı ayda bir yayınlanan uluslararası ilişkilerdergisidir. İngilizce ve Türkçe yayınlanan, hakemli ve akademik bir dergi olan Ortadoğu Etütleri, konularınınuzmanı akademisyenlerin katkılarıyla oluşturulmaktadır. Alanında saygın, yerli ve yabancı akademisyenlerinmakalelerinin yayımlandığı Ortadoğu Etütleri dergisi dünyanın başlıca sosyal bilimler indekslerinden AppliedSciences Index and Abstracts (ASSIA), EBSCO Host, Index Islamicus, International Bibliography of SocialSciences (IBBS), Worldwide Political Science Abstracts (WPSA) tarafından taranmaktadır.