Top Banner
19

Kutsanmış Kan Ön Okuma

Mar 23, 2016

Download

Documents

Kan Günlükleri serisinin ilk kitabı Kutsanmış Kan Ön Okuması
Welcome message from author
This document is posted to help you gain knowledge. Please leave a comment to let me know what you think about it! Share it to your friends and learn new things together.
Transcript
Page 1: Kutsanmış Kan Ön Okuma
Page 2: Kutsanmış Kan Ön Okuma
Page 3: Kutsanmış Kan Ön Okuma

Harika okuyucularıma ve bana destek

veren tüm fantastik kitap bloğu

yazarlarına...

Page 4: Kutsanmış Kan Ön Okuma

"Tanrı'yla konuştuğum kadar Şeytan'la da konuşuyorum

çünkü her iki tarafı da duymak istiyorum."

Biffy Clyro - "God&Satan" adlı şarkıdan...

Page 5: Kutsanmış Kan Ön Okuma

ÖNSÖZ

Bodrum Katı

Ağabeyi Stellan ona hep kediyi fazla merakın öldürdüğünü

söylerdi. Fakat o bu uyarıyı fark etmek için çok küçüktü. Merak

ediyordu. Evin aşağısından geldiğini düşündüğü sesleri merak edi-

yordu; hem de aşağı inmeye cesaret edebilecek kadar.

Eden mutfak tezgâhlarına çıkmaması gerektiğini bilen bir

kedi gibi, bodrum katına inen spiral şeklindeki geniş, taş merdi-

venleri indi. Kalbi göğsünden fırlayacak gibiydi. Babası onun oraya

inmemesi gerektiğini söylemişti, fakat o gürültü... Bir başka çığlık

daha yükseldiğinde Eden ürktü. Rugan ayakkabısı koridor zeminine

değdiğinde etrafı kontrol etmek için köşeden başını uzattı, kalbinin

patlayıp göğsünden fırlayacağını düşünüyordu. Eden donakaldı,

gözleri uzun koridorun sonundaki demir kapıya takılmıştı. Kapının

arkasından gelen kavga sesleri daha da artana kadar orada

bekledi.

7

Page 6: Kutsanmış Kan Ön Okuma

Samantha Young

Demir kapı aniden açıldı. Bir kadın uzun, kıvırcık, kızıl

saçları olan güzel bir kadın- kapı eşiğinin dışındaki soğuk, sert ze-

mine düştü; zemini tırmalayarak ilerlemeye çalışırken kolları ileri

doğru uzanmıştı, çılgınca çabalarken tırnakları kırılıyordu. Eden

öne doğru bir adım attı, korkudan nefesi kesilmişti. Kadının güzel

yüzünün sol tarafı ve ağzı şişmişti. Her ne kadar küçük bir çocuk

olsa da Eden şiddetin izlerini anlayabiliyordu. Eden'm korkmuş

gözleri çıplak kadını inceledi. Göğüsleri, karın bölgesi ve (Eden

kafası karışmış bir şekilde ürperdi) uylukları, kanayan kabarık

ısırık izleriyle doluydu. Sırtındaki, bacaklarındaki yaralar iyice

açılmıştı, acı verici ve kanlı görünüyorlardı. Kadın hıçkırdı,

ilerleyemeyecek kadar güçsüzdü, vücudundan yayılan salgılar

içinde Eden'a doğru emekliyordu. Eden bir adım daha öne atınca

kadın başını kaldırıp baktı.

"Yardım et!" diye bağırdı boğuk bir sesle. Kadının iyice

açılmış gözleri Eden'a, kendisi için sönük de olsa bir umut ışığı

olan kıza yalvarıyor, rica ediyordu. "Lütfen yardım et bana!"

Eden'a doğru uzandı, çığlık atıp duruyordu. Eden küçük kolunu

gönülsüzce kadına doğru uzattı. Ama ne yapacağını bilmiyordu.

Ne yapmalıydı ?!

Demir kapı taş zemini sertçe çizerek ses çıkardı ve Eden'ın

babası odadan dışarı çıktı, adamın saçları karmakarışıktı ve yüzü

kızarmıştı. Pantolonunun düğmeleri açıktı, deri kemeri sıkılı yum-

ruğundan sarkıyordu. Babası çığlık atan ve yeri tırmalayan kadını

yerinde duramayan bir köpek yavrusuymuş gibi kollarına alırken

gaddar bir bakışla Eden'a baktı.

"Ryan, hayır!" diye hıçkırdı kadın Eden'ın babasına vurur-

ken. Ryan onu umursamıyordu.

Page 7: Kutsanmış Kan Ön Okuma

Kutsanmış Kan

"Eden!" diye bağırdı babası. "Çabuk buradan çık! Ve bir

daha benim iznim olmadan buraya asla gelme!"Sonra odaya girip

demir kapıyı çarparak kapattı; çıkan ses bir canavarın kükremesi

gibiydi.

Her şey sessizleşti... Eden'm kalbinin güm güm atması dı-

şında.

"Eden!"

Eden yavaşça arkasına döndü. Eden'ın bulanık bir şekilde

gördüğü Stellan, merdivenlerden ona doğru indi, sesinde panik ve

endişe vardı. Stellan, Eden'a uzanıp kollarını sıkıca tuttu.

Eden o anda Stellan'ın ayaklarına kustu.

Stellan küfrederek hızla yukarı çıktı. Eden orada oturmuş

ağzından solur ve göğsü ağırlaşırken Stellan'ın geri gelmesi sanki

sonsuz kadar uzun sürmüştü. Elinde temizlik malzemeleriyle dönen

Stellan, anne babasının Eden'ın böyle bir tepki verdiğini görme-

mesi gerektiği gibi bir şeyler mırıldanarak Eden'ın yaptığı şeyi te-

mizlemeye gitti. Temizleme işi bittiğinde Stellan döndü ve Eden'ı

güçlü, genç kollarının arasında dikkatlice kaldırdı. Stellan onu yu-

karı kattaki odasına taşırken Eden onun sıcak, güvenli kollarına so-

kuldu. Stellan, Eden'ın yatağına oturdu, Eden'ı hâlâ kucağında

tutuyordu.

"Kimseye söylememelisin, Paradise*," diye yavaşça fısıl-

dadı Stellan, Eden'a taktığı lakabı kullanarak. "Aşağıda gördüğün

şeyi kimseye söylememelisin. Anne babamızı ziyaret eden diğer

Kutsanmışlara da söyleyemezsin. Babamın yaptığı... yapmakta ol-

duğu şey... insanlara işkence etmek ve onları öldürmek... bu bizim

*Paradise: Eden ve Paradise kelimelerinin her ikisi de

İngilizcede “Cennet” anlamına gelmektedir, (ç.n.)

9

Page 8: Kutsanmış Kan Ön Okuma

Samantha Young

kurallarımızın ihlali."

Eden ürperdi. "Kurallar mı?"

Eden'ın ağabeyi kafasını aşağı yukarı salladı, yüzü kına-

mayla gerilmişti. "Heyet denilen bir grup var ve bu grup, Kutsan-

mışların dikkatleri ırkımıza çekmediğinden emin olmakla görevli;

bizim bir insanın ruhunu tamamen almadan sadece beslenmemiz

için bir kanun çıkarıp insanları öldürmememizi garantilediler. İn-

sanlara kendi kurtuluşumuz için ihtiyacımız var sonuçta."

"Canları yanıyor mu?" diyerek burnunu çekti Eden. "Yani

insanların ?"

Stellan içini çekerken göğsü aşağı yukarı hareket etti.

"Evet. Ama elimizden bir şey gelmez. Uyandığında sen de anlaya-

caksın bunu. Açlık... çok tatlı bir şey."

Stellan birkaç ay önce uyanmıştı. Eden'ın ağabeyi her

zaman herkesten daha hızlı gelişirdi; herkesten daha akıllı, daha

uzun ve daha hızlıydı. Ve normal bir ruh yiyiciden birkaç yıl önce

uyanmıştı. Ryan onunla gurur duyuyordu. Stellan'a gelince, Eden

onun sesinden, hayatının bu yeni safhasıyla alakalı hissettiği kor-

kuyla karışık heyecanı fark edebiliyordu.

"Peki babam ne yapıyor?.." Kendisinden yardım isteyen

kadının yüzü gözlerinin önünde belirince Eden sessizce ağlamaya

başladı.

Eden ağabeyinin vücudunun gerildiğini hissetti. "Babam

içgüdülerine boyun eğiyor, aslında bunu yapmaması gerek. Sanı-

rım Teagan da aynı onun gibi olacak."

Teagan kuzenleriydi, amcaları karısıyla birlikte öldürüldü-

ğünde Teagan onlarla yaşamaya başlamıştı. Eden oların nasıl öl-

düğünü hâlâ bilmiyor -Kutsanmışların kolayca öldürülebildiğini

10

Page 9: Kutsanmış Kan Ön Okuma

Kutsanmış Kan

düşünmüyordu- ve babası da nasıl olduğunu söylemiyordu. Tea-

gan, Stellan'dan bir yaş büyüktü ve Ryan onu kendi çocuklarına

tercih ediyormuş gibiydi.

"Annem de böyle yapıyor mu?"

Eden, Stellan'ın kafasını salladığını hissetti. "Annem benim

gibi. Ya da ben onun gibiyim sanırım. O bulunmamak konusunda

çok daha dikkatli."

Eden'ın aklından korkunç bir düşünce geçti. "Sen de ister

miydin? Yani babamın yaptığı şeyi yapmayı?"

Stellan'ın sessizliği sürünce Eden ağabeyinin yüzüne bak-

mak için kafasını kaldırdı ve yüzündeki arzuyu gördü. Stellan yum-

ruklarını ve çenesini sıktı. "Bunu yapma isteği... içimde var... Ama

bunun yanlış olduğunu biliyorum, bu yüzden yapmayacağım" dedi.

"Bir insanı öldürmek mi yanlış, yoksa kurallara uymamak

mı?"

Stellan tekrar iç çekti ve şefkatli bir şekilde Eden'ın yüzüne

dökülen saçlarını geriye itti. "Anlayacaksın Paradise, büyüdüğünde

anlayacaksın. Doğamıza karşı gelemeyiz. Ama çabalayıp onu kont-

rol altına alabiliriz."

Eden sessizdi, yüzü de solgundu.

En sonunda Stellan sırıttı. "Doğum gününü böyle

kutlayamayız. Hadi gel." Stellan ayağa kalkıp Eden'ın elini tuttu ve

onu merdivenlerden aşağı doğru nazikçe çekmeye başladı, sonra

onu arka odalardan geçirdi ve ikiz merdiven bulunan ve arka

bahçeye giden büyük balkona götürdü. Stellan kardeşini takip

ederken Eden'ın yeniden kıkırdayıp güldüğünü duyabildi. Yolun

sonunda, annelerinin beklediği değerli fıskiyenin yanına

geldiklerinde Eden'ı

11

Page 10: Kutsanmış Kan Ön Okuma

Samantha Young

yakalayıp kucağına aldı ve onu hediyesinin durduğu yere

doğru döndürdü.

"Mutlu yıllar, Paradise."

Eden midilliyi gördüğü anda çocuksu bir mutlulukla

haykırdı.

O gece başlayan kâbuslar midilliden daha uzun süre

Eden'ın yanında kaldı.

12

Page 11: Kutsanmış Kan Ön Okuma

BİRİNCİ BÖLÜM

Senin İçin Sıradan Bir "Kimse" Değil Salton, Michigan

İngilizce öğretmeni bir şeyler söylüyor fakat Eden

Winslow ona pek kulak asmıyordu. Kafası karışık bir şekilde

pencereden dışarı, okulun bahçesine, ön kapılarının dışına,

caddenin karşısındaki kütüphaneye bakıyordu. Güneş göz-

lüğü takmış iki adam kütüphanenin merdivenlerine otur-

muştu; biri gazete okuyor, diğeri kahvesini yudumluyordu.

Yüzleri kesinlikle tanıdıktı.

Eden’m babası onun gerçekten de aptal olduğunu dü-

şünüyordu. Babası haddinden fazla paranoyaktı.

Göze çarpmamaya çalışan iki adamı izlerken Eden

neredeyse sesli bir şekilde homurdanacaktı. Dışarıda hava

sıkıcı ve bulutluydu... Belki de güneş gözlükleri konusunu

13

Page 12: Kutsanmış Kan Ön Okuma

Samantha Young

bir kez daha düşünmeliydiler. Geri zekâlılar. Hayret bir şey,

babası gerçekten de Eden’m korumalardan haberi olmadığını

bilmediğini sanıyordu.

Noah bu konuyu babasıyla konuşması ve buna bir son

vermesini söylemesi gerektiğini düşünüyordu.

Noah Ryan’ı tanımıyordu.

Mmm. Noah. Eden göğsünün açlıkla sıkıştığını hissetti.

“Kariyer haftası birkaç gün sonra başlayacak, bu bana

ilham verdi.” Bayan Travis heyecanla sınıfa bakıp sırıttı. Eden,

Bayan Travis dikkatini dağıttığı için memnun olmasına rağmen

sızlandı. Ne de olsa Bayan Travis’e ilham gelmesi hiç de iyiye

alamet değildi. Yaklaşan iç karartıcı kariyer haftasından ilham

almak mı? Amma da keyif verici. “Hepinizden hayatlarınızla ilgili

kısa, otobiyografik birer yazı yazmanızı istiyorum, bu yazıyı sanki

seksen yaşınıza gelmişsiniz de tüm hayatınızı yaşamışsınız gibi

yazacaksınız. Yaşlanıp buruş buruş olduğunuzda ve geriye bakıp

düşündüğünüzde hayatınızda ön plana çıkan şey ne olacak?”

Çığlıklar, diye düşündü Eden, vücudunun üst tarafından

aşağı doğru soğuk terler akmaya başladı.

“Hepimiz Andie’nin sonunun nasıl olacağını biliyoruz.”

dedi Maria Roth, yan tarafındaki koridorun karşısında oturan

utangaç kıza sırıtarak. Herkes dönüp kendisine baktığında Andie

kıpkırmızı oldu ve gözleri panikle kocaman açıldı. “Dilsizlerin

sergilendiği bir ucube şovunda olacak.”

Bayan Travis herkesi susturana kadar tüm sınıf bu iğ

14

Page 13: Kutsanmış Kan Ön Okuma

Kutsanmış Kan

neleme karşısında kıkırdadı. Eden onun kızı kibarca uyarmasını

pek fark etmedi, çünkü o sırada Maria’ya öfkeyle bakmakla

meşguldü. Herkes Andie’ye yükleniyordu çünkü o acınacak kadar

utangaçtı. Eden, Andie’nin kesinlikle bir terapistle konuşması

gerektiğini düşünüyordu ama yine de... dikkat odağı olma

konusunda felç edici bir korkusu olan birine zorbalık yapmak çok

iğrenç bir şeydi. Ye Eden iğrenç, sapkın şeyler hakkında oldukça

çok şey biliyordu.

“Bence,” Eden oturduğu yerde kımıldandı, soluk gri

renkteki garip gözleri Maria’ya bakarken kısılmıştı. “Aile

geçmişine bakacak olursak senin biyografinin de nasıl olacağını

söyleyebiliriz aslında... İlaç istismarı, uyuşturucu karşılığında

fahişelik yapma, cinsel yolla bulaşmış bir sürü hastalığa sahip

olma rekoru kırma veya şişko, azgın, evli bir taksi şoförünün

altında fazla ileri gitmekten ya da müşterilerinin göz zevkini

arttırmak için kalçana yaptırdığın bir ‘Ben sıkıcı değilim, sadece

bir fahişeyim’ dövmesi yüzünden tetanos olmak gibi şeyler.”

İşte Noah’m, Eden’m tek arkadaşı olmasının nedeni

buydu.

Maria bir hamle yapınca Eden kendini onun saldırısına

hazırladı. İkisi de 1.70 boylarındaydı ama Maria, Eden’ dan

kuvvetliydi. Bu önemli değildi. Eden’da anne babasının genleri

vardı; bu yüzden onlar gibi doğaüstü güçlere sahipti.

Maria, Eden’m saçını yakalayamadan Bayan Travis araya

girdi. Eden, Maria’yı daha önce kavga ederken görmüştü, bu

sürtük hep insanların saçlarını çekiyordu. Bayan Tra-

15

Page 14: Kutsanmış Kan Ön Okuma

Samantha Young

vis, Maria’yı sırasına doğru iterken Eden kafasının üstüne

dokunmak için içgüdüsel olarak elini uzattı. Eden kendisiyle pek

ilgilenmezdi ama saçlarını severdi. Eden’m saçları kaim ve katran

gibi simsiyahtı; tıpkı ipek bir perde gibi beline doğru dökülüyor ve

diğer kızların ona kıskanç bakışlar atmasına neden oluyordu. Hiçbir

sürtük onun saçma dokunamazdı.

“Bayan Winslow!” Bayan Travis, Eden’a döndü, gözleri

kızgınlıkla parlıyordu. “Ders bittikten sonra sınıfta kalacaksınız!”

Maria bir iğneleme yapınca sadece susması söyleniyor. Ben

küçük bir uyuşturucu fahişesi şakası yapıyorum ve alıkonulma cezası

alıyorum.

Eden’m hiç arkadaşı olmamasının bir başka nedeni de

buydu. İnsanlar onu sevmiyordu.

Bunun nedeni şu “Kutsanmışlık” meselesi olmalıydı.

Vücuduna bir titreme yayıldığını hissetti.

Evet, bu doğruydu. Eden her ne kadar anlamaya çalışsa da

kendisinin de kötü adamlardan biri olduğuna inanamıyordu.

Eden kendini bildi bileli bodrum katından çığlıklar

geliyordu. Babasının özel odasının büyük demir kapısı açıldığında

bu sesler duyuluyordu. Korkulu ve yorgun gibi gelen çığlık sesleri

Eden’a musallat olmak için açık kapıdan dışarı taşıyordu. Bunu

açıklamak ağabeyi Stellan’a düşmüştü. Stel- lan, Eden’ı kucağında

sıkıca tutup eski Mısır Tanrıları hakkında bir hikâye anlattığında

sadece dokuz yaşında, Eden da

16

Page 15: Kutsanmış Kan Ön Okuma

Kutsanmış Kan

altı yaşındaydı. Stellan sonradan hikâyeyi birkaç kez daha

anlatmak zorunda kalmıştı çünkü Eden o zamanlar tam olarak

anlayamamıştı. Ama Eden, Kutsanmışların Pharaoh denen bir

adamın karısı Memeith’in, sevdiği adamdan (sevdiği adam, yani

Pharaoh, Memeith’in kardeşiydi, iğrenç!) ve sevdiği adamın âşık

olduğu metresinden intikam almak için Tanrıça Bat’i kullanması

sonucunda doğduğunu artık biliyordu. Ve Eden da

Kutsanmışlardan biriydi.

“içimizde açlık uyanmaya başladığında anne babamızın

yaptığı şeyi yapmamız gerekecek Eden, yani insan ruhuyla

besleneceğiz. Bu bizi olduğumuzdan daha güçlü yapacak ve asla

hastalanmayacağız.”

Çığlıkları sormak Eden’ın aklına gelmemişti, gerçekten

ne anlama geliyordu bu çığlıklar? Eden bunun ruh almanın bir

parçası olduğunu zannediyordu. Dokuzuncu doğum gününde

fark etmişti, evlerinde bundan daha fazlası oluyordu. Anne

babası hiçbir zaman sevecen olmamışlardı. Celine, her ne kadar

ona karşı hep dikkatli olsa da... ilgisizdi. Ryan aşırı korumacı

(püff, bu kelime aslında onun yaptığını karşılamazdı bile) ve

asabiydi. Ama Ryan, Eden’ın hayatını yakından takip ederdi.

Bu sevgi değildi, Stellan’ınki gibi değildi (Stellan’m Eden için

hep vakti olurdu) ama bu da bir şeydi. Anne babası tüm

sevgilerini birbirlerine vermişlerdi; birbirlerini şiddetli, kıskanç

ve yoğun bir şekilde seviyorlardı ve çocuklarına ayıracak

sevgileri yoktu. Ryan’ın zaman zaman biraz ilgi göstermesi

Eden’ın dört elle sarıldığı bir şeydi. Mesela Ryan onun hiçbir

doğum gününü kaçırmazdı.

17

Page 16: Kutsanmış Kan Ön Okuma

Samantha Young

Bu yüzden Celine, Eden’a dokuzuncu doğum gününün sabahında

Ryan’ın bir iş toplantısı olduğunu söylediğinde Eden hayal

kırıklığına uğramış ve dönüp odasına geri gitmişti. Alt kattan

gelen çığlığı o zaman duymuştu...

O gece kâbusların nasıl başladığını hatırlıyordu, yardım

için yalvaran kadın, babasının ona bağıran korkunç suratı,

damlayan ve pıhtılaşmış kanlar... Stellan’dan başka hiçbir şey

kâbusları uzak tutamıyordu, Eden kâbus görünce Stellan hemen

Eden’in odasına koşuyor ve anne babaları bodrumda gördüğü

şeylerden sonra nasıl sarsıldığını anlamasın diye onu

susturuyordu. Eden bir Kutsanmış’tı. İnsanların işkence edilerek

öldürülmesi onu bu kadar fazla etkilememeliydi. Ama Stellan

onu koruyor ve bunu anne babalarından saklıyordu. Ve şimdi...

Eden bununla ne kadar savaşmak istese de... acıkmaya

başlıyordu.

Eden her zamanki gibi sınıftan sersem bir şekilde çık-

tığında Maria onu dolaplara çarpmaya çalıştı. Eden bu kısa ama

sağlam yapılı kızın harcadığı üstün kuvvet karşısında hiç hareket

etmedi. Maria ona inanamıyormuş gibi baktı.

“Arkanı kollasan iyi edersin, Winslow,” dedi sonunda

tükürür gibi, sonra öğrenci kalabalığının arasına doğru yürüyüp

gitti.

Eden ona bakıp homurdandı. On puan, kesinlikle on puan,

diye düşündü. Geçen birkaç ay boyunca, açlığı kuvvetlendikçe

ve bunun hakkında bir şey yapma ihtiyacı daha da aşikâr hale

geldikçe, Eden insanlara on üzerinden puan vermeye başlamıştı,

böylece içlerinden hangisinin ruhunu

18

Page 17: Kutsanmış Kan Ön Okuma

Kutsanmış Kan

emeceğine, hangisini bırakacağına karar verecekti. Bir puan,

Kesinlikle hayır, bu arkadaş iyi biri, demekti. On puansa

Kahretsin, herif bunu hak ediyor, demekti. Yine de bunu yapmak

için Maria’ya yaklaşma düşüncesi... Eden ürperdi.

Cebindeki cep telefonu titreyince yürüyüp giden Ma-

ria’nın sırtına bakarak durdu. Mesajı beş kişiden biri atmıştı.

Annesi, babası, Stellan, Noah ya da Teagan. Sonuncu kişiyi

düşünmek tüylerini ürpertti. Onu düşünmek bile istemiyordu.

Eden telefonunu çıkarıp baktı ve sırıttı.

Selam Paradise, okul nasıl gidiyor? Ders berbattı,

ben de okulu astım. Tahmin et bakalım kim Wii’ni çaldı :-P

Eden gülerek cevap yazmaya başladı. Stellan şimdi

yirmi yaşındaydı ve nefret ettiği yerel üniversitede okuyordu.

Notlarıyla başka herhangi bir yere gidebilirdi. Eden’ın aksine

Stellan okulu severdi, dış görünüşü ve çekiciliğiyle oldukça da

popülerdi ayrıca. Onun bunu nasıl yaptığı hakkında hiçbir fikri

yoktu ama yapmıştı işte. Stellan’m geleceği parlak gö-

rünüyordu; herhangi bir koleje, herhangi bir yere, psikopat

ailesinden uzakta bir yere gidebilirdi. Eden, Stellan olmadı-

ğında yalnız kalacağından korkuyordu ama onun mutlu ol-

masını da istiyordu. Bu yüzden hep kendini suçluyordu. Stellan

orayı onun yüzünden terk etmemişti. Aslına bakılırsa Stellan,

Teagan ve onun Eden’m her hareketim takip etmesi yüzünden

oradan ayrılmamıştı. Ağabeyi her zamanki gibi onu koruyordu.

Okul berbat. Bugün ceza aldım. Wii’yi alabilirsin

19

Page 18: Kutsanmış Kan Ön Okuma

Samantha Young

ama geçen ki gibi puanlarımı silme sakın :-s

Eden kütüphaneye doğru ilerlerken telefonu tekrar

titredi.

Artık çok geç :-o

20

Page 19: Kutsanmış Kan Ön Okuma

21

İKİNCİ BÖLÜM

İblis ile Elma

Eden kafeteryanın dışında toplanmış ponpon kızları ve

sporcuları dirseğiyle itip kendine yol açarak kafeye girerken onların

homurdanmalarını ve “Hey, dikkat etsene!” diye bağırmalarını

umursamadı. Yemeğini yanında getirdiği için sıra beklemesine gerek

olmasa da, gözleri Noah’yı arayarak sırayı taradı. Noah sırada değildi.

Eden’in gözleri kafeteryanın arka tarafında Noah’y la hep

oturdukları masaya kaydı. Noah oradaydı, Eden’a sırıtıyordu.

Eden, Noah’ya bir puan veriyordu. Kesinlikle bir

puan.