T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ DOĞU DİLLERİ VE EDEBİYATLARI (KORE DİLİ VE EDEBİYATI) ANABİLİM DALI KORECEDE SAYGI DİLİ ÜZERİNE BİR ÖRNEKLEME Yüksek Lisans Tezi Özlem GÖKÇE Ankara – 2013
T.C.
ANKARA ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
DOĞU DİLLERİ VE EDEBİYATLARI (KORE DİLİ VE EDEBİYATI)
ANABİLİM DALI
KORECEDE SAYGI DİLİ ÜZERİNE BİR ÖRNEKLEME
Yüksek Lisans Tezi
Özlem GÖKÇE
Ankara – 2013
T.C.
ANKARA ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
DOĞU DİLLERİ VE EDEBİYATLARI (KORE DİLİ VE EDEBİYATI)
ANABİLİM DALI
KORECEDE SAYGI DİLİ ÜZERİNE BİR ÖRNEKLEME
Yüksek Lisans Tezi
Özlem GÖKÇE
Tez Danışmanı
Doç. Dr. M. Ertan GÖKMEN
Ankara – 2013
i
İÇİNDEKİLER ........................................................................................................... i
ÖNSÖZ ....................................................................................................................... iii
KISALTMALAR ........................................................................................................ iv
1. BÖLÜM GİRİŞ ...................................................................................................... 1
1.1. Tezin Adı ........................................................................................................... 1
1.2. Tezin Konusu .................................................................................................... 1
1.3. Tezin Amacı ...................................................................................................... 1
1.4. Tezin Önemi ...................................................................................................... 2
1.5. Tezin Yöntemi ................................................................................................... 3
1.6. Tezin Sınırlılıkları ............................................................................................. 4
2. BÖLÜM KURAMSAL ÇERÇEVE ...................................................................... 5
2.1. Toplumdilbilim .................................................................................................. 5
2.1.1. Toplumdilbilimin Konusu Ve Kapsamı ....................................................... 11
3. BÖLÜM TOPLUMDİLBİLİM AÇISINDAN KORECE ................................. 14
3. 1. Dil – Kültür – Toplum Bağıntısı .................................................................... 14
3.2. Toplumdilbilimsel Açıdan Korecede Saygı Dili ............................................. 16
3.3. Kore Toplumunda Ve Dilinde Konfüçyüsçülüğün Etkisi ............................... 18
4. BÖLÜM KORECEDE SAYGI DİLİ SİSTEMİ ................................................ 26
4.1. Özne Yüceltme Ve Nesnelerde İfade Dereceleri ............................................. 28
4.1.1. Eylem Saygınlaştırıcı Eki ......................................................................... 29
4.1.2. Özel Saygınlaştırma Biçimleri (Sözcük Değiştirimleri) ........................... 31
4.1.2.1. İsimlerde Saygınlaştırma (Nesnelerde İfade Dereceleri) ..................... 32
4.1.2.2. Eylemlerde Saygınlaştırma ................................................................... 34
4.1.2.3. Eklerde Saygınlaştırma ......................................................................... 37
4.2. Dinleyiciye Yönelik İfade Dereceleri .............................................................. 39
4.2.1. 해라체 / Hera İfade Derecesi ................................................................... 40
4.2.2. 해체 / He İfade Derecesi .......................................................................... 41
4.2.3. 하게체 / Hagé İfade Derecesi ................................................................... 44
4.2.4. 하오체 / Hao İfade Derecesi .................................................................... 45
4.2.5. 해요체 / Heyo İfade Derecesi .................................................................. 47
ii
4.2.6. 합쇼체 / Habşo İfade Derecesi ................................................................. 49
4.3. Hitap Biçimlerine Genel Bir Bakış ................................................................. 52
4.4. Korecede Hitap Biçimleri ................................................................................ 56
4.4.1. İsim Hitap Şekli ........................................................................................ 57
4.4.2. Unvan Hitap Şekli ..................................................................................... 60
4.4.3. Akrabalık Hitap Şekli ............................................................................... 64
4.4.3.1. Karı Koca Arasındaki Hitap Şekilleri ................................................... 71
4.4.4. Zamir Hitap Şekli...................................................................................... 75
4.4.5. Genel Hitap Şekilleri ................................................................................ 78
5. BÖLÜM ÖRNEKLEM ........................................................................................ 81
SONUÇ .................................................................................................................... 118
KAYNAKÇA ........................................................................................................... 130
EKLER ..................................................................................................................... 134
ÖZET........................................................................................................................ 142
SUMMARY ............................................................................................................. 143
iii
ÖNSÖZ
Bir ülkenin kültürünü ve toplumunu birbirinden ayrı düşünmek mümkün
değildir. O toplumun içinde bulunduğu kültür, çeşitli tarihsel aşamalardan geçerek
modern ve son halini almıştır. Kore toplumunda da Konfüçyüsçü düşüncenin uzun
zaman önemli bir konumda bulunması bu ülkenin düşünce yapısıyla beraber dilini de
büyük ölçüde etkilemiş ve bazı dilsel mekanizmaların yerleşmesinde önemli bir
görev üstlenmiştir.
Bu çalışmanın amacı da Kore toplumuyla dili arasındaki bağıntı temelinde bu
dilsel mekanizmaları olabildiğince bağlamsal boyutlarıyla birlikte açıklamak ve
Koreceyi yabancı dil olarak öğrenen Türk öğrencilerin Kore dilindeki bu
saygınlaştırma kurallarını ne derecede bildiklerini ve uygulamaya geçirebildiklerini
tespit etmektir. Ayrıca bu çalışma oluşturulurken Türkiye’de Korecenin
toplumdilbilimsel boyutunu öne çıkaran tez boyutunda çalışmaların eksikliğini ufak
da olsa giderebilmek amaçlanmıştır.
Çalışmalarım esnasında bana zamanını ayıran danışman hocam Doç. Dr. M.
Ertan Gökmen’e, manevi desteğiyle yanımda olan Öğr. Gör. Yeşim Ferendeci’ye,
bana gösterdikleri anlayış için bölüm arkadaşlarıma, tezin durum anketlerini
cevaplayan Ankara Üniversitesi Kore Dili ve Edebiyatı öğrencilerine ve son olarak
da bu konudaki çalışmalarıma başlamadan önce bu tezi hazırlama fikrinin Japonca
alanındaki toplumdilbilim çalışmalarıyla bende oluşmasını sağlayan Prof. Dr. Ayşe
Nur Tekmen’e teşekkürlerimi sunuyorum.
Özlem Gökçe
Ankara, 2013
iv
KISALTMALAR
AA: amaç anlamlı
AE: adlaştırma eki
AS: adlarda saygınlaştırma
ÇE: çoğul eki
DAE: dolaylı anlatım eki
E: edat
ESE: eylem saygınlaştırıcı ek
ES: eylemlerde saygınlaştırma
EşZ: eşzamanlı (–ıp, -ip)
GÇE: geçmiş zaman eki
GLE: gelecek zaman eki
İE: iyelik eki
KYE: kişi yönelme eki
NE: nesne eki
NYE: nesneyi yücelten ek
OE: olumsuzluk eki
ÖE: özne eki
v
SA: sebep anlamlı
SÖE: saygınlaştırıcı özne eki
SU: saygınlaştırıcı unvan
ÜS: ünlem sözcüğü
VE: vurgu eki
YE: yönelme eki
Ye: yardımcı eylem
ZE: zarf eki
Es: eklentili soru
1. BÖLÜM
GİRİŞ
1.1. TEZİN ADI
Bu tezin adı “Korecede Saygı Dili Üzerine Bir Örnekleme”dir.
1.2. TEZİN KONUSU
Korecede yaş, statü gibi çeşitli değişkenlere bağlı olarak farklı kullanımsal
özelliklere sahip hitap şekilleri ve konuşma seviyelerinin ayrıntılı bir şekilde
incelenmesi ve her birinin bağlamına göre betimlenmesidir.
1.3. TEZİN AMACI
Kore’de saygı bir Doğu toplumu olmasından dolayı önemli bir yer tutar.
İnsan ilişkileri çok çeşitli hiyerarşik sınıflara ayrılır ve bu durum dile de yansır ve
birçok iletişim düzeyinde saygı ifadeleri, sözcükleri kullanılır. Özellikle Türkçeye ve
diğer birçok Batı diline göre Kore dilinde saygınlaştırma kuralları çok çeşitli ve
zengindir. Bu saygınlaştırma kurallarının sözlü ya da yazılı iletişimde
kullanılmaması yabancı dil olarak Korece öğrenenlerde büyük bir eksiklik
oluşturmakta ve iletişimin doğallığı açısından konuşucuyu sekteye uğratabilmektedir.
Bunun da yanında bir yabancı tarafından yapılacak ufak tefek dilbilgisel hatalar
Koreliler tarafından her ne kadar bir ölçüde tolere edilebilse de saygınlaştırma
2
kurallarının kullanılmaması ya da yanlış kullanılması çok ciddi yanlış anlaşılmalara,
iletişim sorunlarına yol açabilmektedir.
Kore’de değişik toplumsal statüdeki kişilere nasıl hitap edileceği ve konuşma
üretimi esnasında muhataba yönelik olarak hangi dilsel bileşenlerin
benimseneceğinin devamlı değişiklik göstermesinin çok önemli bir toplumdilbilimsel
gerçek olmasından yola çıkılarak tezde doğrudan bu konunun temel alınmasına karar
verilmiştir. Bu sebeple yabancı dil olarak Korece öğrenen Türk öğrencilere Kore
toplumuyla dili arasındaki bağlantıyı göstermek ve Ankara Üniversitesi Kore Dili ve
Edebiyatı öğrencilerinin Korecenin saygı dili konusunda nasıl bir tutum sergilediğini
görmek amaçlanmaktadır.
1.4. TEZİN ÖNEMİ
Saygı dilini ayrıntılarıyla ve bağlamına göre inceleyecek olan bu çalışmanın
Türkiye’de Korece öğrenen birçok kişiye Kore toplumunu daha yakından
tanımalarını sağlayabilecek bir anahtar sunmayı amaçlaması açısından oldukça
önemlidir. Yalnızca Kore dilini öğrenenler için değil Kore toplumunu daha iyi
tanımak isteyenler için de bir rehber olacağı düşünülmektedir. Bunun yanında
Koreceyi yabancı dil olarak öğrenen Türk öğrencilerin öğretim ortamında teorik
olarak bilgi sahibi oldukları dilsel saygınlaştırma kurallarını ne derecede
uygulayabildiklerini göstermesi açısından da önemli olduğu düşünülmektedir.
Öğrencilerin saygınlaştırma kuralları konusunda uygulamada eksikleri olduğu tespit
edilirse ileride oluşturulacak öğretim materyallerinde bu konunun daha büyük yer
tutması yönünde bir adım olabileceği temenni edilmektedir.
3
1.5. TEZİN YÖNTEMİ
Bu tezde toplum-dil-kültür arasındaki ilişkiden yola çıkılarak Korecenin saygı
dili yapısı betimlenecek ve yabancı dil olarak Korece öğrenen Ankara Üniversitesi
Kore Dili ve Edebiyatı öğrencilerinin Korecenin bu özelliğinin ne kadar farkında
oldukları ve saygı dili bileşenlerini doğru kullanıp kullanmadıkları tespit edilmeye
çalışılacaktır.
Tezde Korecenin saygı dili sınıflaması, Brown (2008, 2011) ve Park
(2005)’taki bilgiler üzerine temellendirilecektir. Brown, Korecenin saygı dili
sistemini üç başlık altında incelemektedir. Bu başlıklar; dinleyiciye yönelik ifade
dereceleri, gönderge saygınlaştırma kuralları ile hitap biçimleri şeklindedir. Hitap
biçimleri konusunda Park (2005)’ın sınıflaması temel alınmıştır.
Dinleyiciye yönelik ifade dereceleri içinde altı tane cümle bitirme sonekleri
incelenerek bu soneklerin kullanıldıkları bağlamlar belirtilecektir. Gönderge
saygınlaştırma kuralları başlığının altında eylem saygınlaştırma eki ve özel
saygınlaştırma biçimleri yani sözcük değiştirimleri tanımlanacaktır. Bu sözcük
değiştirimleri cümlenin öznesi ve nesnesini yücelten ad, fiil ya da eklerden
oluşmaktadır. Bu başlık altında değiştirimlerin hangi durumlarda gerçekleştirildiği
belirtilerek bu durumlara uygun örnekler cümleler de verilecektir. Hitap biçimleri de
saygı dili başlığı altında incelenmekle beraber Park (2005)’ın sınıflamasından
yararlanılarak betimlenecektir. Park aslında hitap biçimlerini çok daha ayrıntılı ve
uzun inceler fakat tezde en çok kullanılan biçimleriyle sınırlandırılarak yedi başlık
altında betimlenmesi uygun görülmektedir.
4
Korecenin saygı dili bu sınıflamaya uygun olarak örnekleri de verilerek
betimlendikten sonra Ankara Üniversitesi Kore Dili ve Edebiyatı öğrencilerinin saygı
dili kullanımları incelenecektir. Dört sınıfa da üç ayrı durum verilerek bu durumlara
uygun olarak, belirtilen muhataplara e-posta yazmaları istenecektir. Bu e-postalardan
elde edilen veriler tezde kullanılan sınıflamaya uygun olarak çözümlenerek
öğrencilerin saygı dili konusundaki farkındalığının ne ölçüde olduğu tespit edilmeye
çalışılacaktır.
1.6. TEZİN SINIRLILIKLARI
Türkiye’de hâlihazırda Korece öğreten üç kurum bulunmaktadır. Bunlardan
ikisi Ankara ve Erciyes Üniversiteleridir. Bu iki üniversiteside Kore Dili ve
Edebiyatı Anabilim Dalı adı altında Kore ile ilgili akademik çalışmalar yapılmasının
yanı sıra 1. sınıftan itibaren Korece de öğretilmektedir. Türkiye’de Korece öğreten
bir diğer kurum ise 2011 yılında Ankara Üniversitesi TÖMER bünyesinde kurulan
Sejong Enstitüsü’dür. Tezin 5. bölümünde uygulanacak olan örnekleme yalnızca
Ankara Üniversitesi Kore Dili ve Edebiyatı öğrencileriyle sınırlanmıştır.
2. BÖLÜM
KURAMSAL ÇERÇEVE
2.1. TOPLUMDİLBİLİM
Toplumdilbilimle (sociolinguistics) ilgili çok çeşitli tanımlamalar vardır.
Fakat bu kavramı açıklamadan önce dil ve toplum terimlerini açıklamanın yerinde
olacağı düşünülmektedir.
“Toplumu, belirli amaçlarla bir araya gelen bireyler topluluğu; dili ise belirli
bir toplumun kullandığı iletişim aracı olarak tanımlayabiliriz. Dil ve toplum
kavramlarını birbirinden bağımsız olarak tanımlamak da olası değildir. Dil
kavramının tanımı topluma değinmeden yapılamaz” (König, 1991: 59). Toplum ve
dil geniş bir alan olduğu için tanımlamaları da çoktur. Diğer bilim insanlarının bu
kavram için yaptıkları tanımlamalar aşağıda yer almıştır.
Wardhaugh (2010: 1)’un “dil, belli bir topluluğun üyelerinin konuştuğu
şeydir” tanımlaması yanında König (1991: 59)’de dilin toplumsal olarak paylaşılan
bir olgu olduğunun altı çizilmektedir. Tüm normal bireylerin dili sürekli olarak
duruma uygun bir biçimde kullanmakta olduğu ve dilin duruma uygun kullanımının
değişik beceri ve etkinlikleri kapsamakta olduğu belirtilmektedir.
Dil bir bildirişim aracıdır ve düşüncelerin, duyguların, bilginin iletilmesinde
ilk kullanılan araçtır. Fakat König (1991), burada dilin yalnızca konuşmadan ibaret
olmadığını ve bağlamdan bağımsız düşünülemeyeceğine vurgu yapmaktadır.
6
“Toplumdilbilim, dil yapısının daha iyi anlaşılması ve iletişimde dilin nasıl
bir işlevi olduğunu göstermesi amacıyla dil ve toplum arasındaki ilişkileri inceler”
(Wardhaugh, 2010: 12). Tanımlamalardan da anlaşıldığı üzere dil ve toplum
toplumdilbilimin iki önemli bileşenidir. Fakat toplumdilbilime yalnızca dil ve
toplumdan ibaret bir alan olarak ya da bu ikisi arasındaki ilişki olarak bakmak da
yeterli değildir.
“Toplumdilbilim, dilbilim ile toplumbilimin kesişme noktasında yer alan bir
alanlararası daldır. Ancak bu dal, doğrudan doğruya dilbilim ile toplumbilimin basit
bir birleşimi değildir. Toplumdilbilim, genel bir değerlendirmeyle dil olgularıyla
toplumsal olgular arasındaki ilişkileri, birbirinin değişkeni olarak ortaya çıkmasını
inceleyen karma dal olarak tanımlanabilir. Toplumsal özelliklerin dile yansıması
sonucunda ortaya çıkan değişik dil kullanımlarının betimlenmesi ve
değerlendirilmesi toplumdilbilim alanına girmektedir.” (İmer, 1990: 15-16).
Toplumdilbilimin, yalnızca dil ve toplumun bir bileşimi olmadığı iddiası bu
tanımlamada da kendine yer bulmaktadır.
Toplum ve dil birbirini etkilemektedir ve bu iki olgu birbirine paralel olarak
ilerlemekte, değişim göstermektedir.
Toklu (2007: 140)’da toplumdilbilimin, dil yapısıyla toplumsal yapı, ayrı bir
deyişle, dille dil kullanıcıların üyesi oldukları toplumsal çevre arasındaki ilişkileri
incelediği vurgulanmaktadır. Toplumu oluşturan ve farklı özelliklere sahip bireylerin
dil kullanımlarının yaşa, cinsiyete, mesleğe, bir parçası olduğu toplumsal kesime,
öğretim düzeyine göre değişebileceğine vurgu yapılmakta ve bu değişkenlerin
bireyin dil kullanımını etkilediği ifade edilmektedir. Bunlara toplumsal değişkenlik
7
(social variety) adı verilmektedir. Bütün bu değişkenlerin ve bu değişkenlerle dil
kullanıcıları arasındaki karşılıklı etkileşimin toplumdilbilimin inceleme alanı olduğu
belirtilmektedir. Dilin hangi değişik biçimlerinin kullanılacağı konusu iletişim
durumuyla yakından ilişkilidir. Toklu (2007), örneğin bir üniversite öğrencisinin
kantinde arkadaşlarıyla otururken kullandığı dille, bir öğretim üyesi ile konuşurken
kullandığı dilin çok ayrı olduğunun altını çizmektedir.
Kıran (2001: 259)’da toplumdilbilim kavramı şu şekilde açıklanmıştır: “F. de
Saussure’den N. Chomsky’ye dek, dilbilimciler kullanım değişkenliklerini hep
inceleme alanlarının dışında bırakmaya özen göstermişlerdir. Bu açıdan, dilbilim
kuramının ilk amacı, bağdaşık (homojen) bir dilsel topluluğa ait ideal konuşucu-alıcı
olmuştur. Daha sonra Amerikalı dilbilimcilerin etkisiyle, yeni bilimsel akım, bir
dilsel toplulukta bir arada bulunan farklı çeşitlemeleri (variation) toplumsal yapılarla
ilişkilendirerek betimlemeye çalışmıştır.” Dil, tek bir toplum içinde bile koşullara
göre değişiklikler gösterir. Dilin odağında insan olduğuna göre ve insan da ayrı ayrı
bireysel özellikler barındırdığına göre dil de bu özelliklere göre, farklı insan
topluluklarına göre değişik kullanımlara sahiptir. Toplumdilbilimin inceleme
alanlarından bir tanesi de farklı insan topluluklarında dil kulanımıdır. Bu dil
kullanımlarını anlamak için toplumdilbilim, o toplulukların içinde yaşadığı kültürü
de incelemektedir.
“Ne dilsiz bir toplum ne de toplumsuz bir dil düşünülebilir. Bu olgu dil ile
toplum arasında karşılıklı bir içerme, derin bir akrabalık ilişkisi olduğunu gösterir.
Dil iletişim süreci dışında kendini oluşturamaz, çünkü dil toplumsal yaşamla
özdeşleşmiştir. İşte bu çift içermeden toplumdilbilim doğmuştur.” (Kıran, 2001: 259).
8
Kıran (2001)’ın bu ifadeleri toplumdilbilim kavramının inceleme alanı olarak
dil olgularıyla toplumsal olgular arasındaki ilişkiler ve bunların birbirini etkilediğini,
birbirinin değişkeni olarak ortaya çıktığını iddia eden İmer (1990)’le paralellik
taşımaktadır.
Kıran (2001: 260), W. Labov’un, New York’ta konuşulan İngilizce üzerinde
yaptığı çalışmalarında bazı sesbilgisel değişkenliklerin toplumsal köken ile sıkı bir
ilişki içinde olduğunu gördüğünü ifade etmektedir. Burada da vurgulanan olgu dil
kullanıcısı ile toplumsal değişken arasında bir etki olduğudur. Bazı sesbilgisel
değişiklikler de konuşucunun içinde bulunduğu kültür ya da toplulukla alakalıdır.
Kıran aynı zamanda, bir dil düzeyini kullanmanın, ister bir yaş grubu, bir
meslek çevresi, ister bölgesel bir topluluk söz konusu olsun, bir grupla bütünleşmeyi
gerektirdiğinin altını çizmektedir ve bu dilsel davranışın sadece özel bir sözcük
dağarcığıyla değil, sesbilgisel ve sözdizimsel özellikleriyle de belirlenen “topluluk
dillerinin” kullanımını gerektiğini belirtmektedir.
König (1991: 60-61), “Birey başarılı bir iletişim kurmak için belirli
durumlarda belirli dil türlerinden birini seçerek kullanmalıdır” vurgusu yapmaktadır.
Örnek olarak, bir çocuğun kendi dilinde iletişim kurmayı öğrenirken aynı zamanda
toplum içinde kiminle, ne zaman, nasıl konuşacağını, başka bir deyişle ana dilini
nasıl kullanacağını da öğrendiğini vermektedir. Fakat König, bireylerin bu
kullanımlarla ilgili kuralları bildiğini ancak bunun neredeyse hiç bilinçli olmadığını
ifade etmektedir. Ona göre toplumdilbilimcinin görevi değişik grupların dilsel
davranışını belirleyen kuralları saptamak, daha sonra da bu kurallar çerçevesinde
bireysel davranışı açıklamaktır. König (1991), Fasold (1984)’a göre toplumdilbilimin
9
temelinde dilbilim çalışmalarında genelde üzerinde durulmayan iki olgunun yattığını
ileri sürmektedir. Birincisi, dildeki değişkenlik olgusudur. İletişimde bireylerin aynı
şeyi ayrı biçimlerde anlatma olanağına sahip oldukları ve bu olgunun seslerin farklı
söyleniş (telaffuz) biçimlerinden iki ya da çok dilli bireylerin dillerden birini
seçimine kadar uzayan geniş bir değişkenlik alanını kapsadığı, ikinci olarak, bireyin
bir yandan iletişim kurarken, öte yandan toplumsal konumunu gösterdiği ileri
sürülmektedir.
Burada vurgulanan konu, kişinin kendi seçtiği dil biçiminin onun toplumsal
konumuyla ilgili ipucu hatta bilgi verdiğidir. Bu şekilde toplumdilbilim dil
kullanımları aracılığıyla birtakım toplumsal değişkenleri saptayabilir ya da toplumsal
değişkenleri baz alarak bireylerin nasıl bir dil kullanımı benimseyeceklerini büyük
oranda tahmin edebilir.
Toplumdilbilimin gelişimiyle kapsamı ve alt alanları da oluşturulmuş ve
sınıflandırılmıştır. Toplumdilbilimin özellikle 1970’lerden itibaren hızla gelişmesi ve
inceleme alanlarının genişlemesi sebebiyle hem kendisi için çeşitli terimler üretilmiş
hem de kapsamındaki konular sınıflandırılmaya başlanmıştır. Dolayısıyla bu konular
da kapsadıkları alt alanlara göre farklı adlandırılmıştır.
König (1992: 6)’de toplumdilbilimin kapsamındaki alanların
sınıflandırılmasında “makro” ve “mikro” terimlerinin kullanıldığı ifade edilmektedir.
“Makro” ifadesi daha geniş bir yelpazeyle ilgilenmektedir. König, makro
toplumdilbilimin (macro-sociolinguistics) genelde toplumsal grupların kullandıkları
dil türlerini betimlemeye yönelik çalışmalar için uygun görüldüğünü ve bu düzeydeki
çalışmaların dilleri, lehçeleri, dil türlerini, toplumsal ikidilliliği, özel dilleri; mikro
10
toplumdilibilimin (micro-sociolinguistics) ise küçük grupların ya da bireylerin dilsel
özelliklerini ya da dilbilimsel betimleme ve incelemeye bağlanan konuları
kapsadığını belirtmektedir.
Wardhough (2010: 12)’da Coulmas (1997)’ın mikro-toplumdilbilim ile ilgili
olarak şu görüşüne yer verilmiştir: “Mikro-toplumdilbilim (micro-sociolinguistics),
toplumsal yapının insanların konuşma tarzlarını nasıl etkilediğini, dil çeşitliliğinin ve
kullanım örüntülerinin sınıf, cinsiyet ve yaş gibi toplumsal özellikleriyle nasıl
bağlantılı olduğunu araştırır. Makro-toplumdilbilim ise toplumların dilleriyle ne
yaptıklarını yani toplumdaki konuşma biçimlerinin işlevsel dağılımını, dil değiştirme,
sürdürme ve muhafaza etme, konuşma topluluklarının etkileşimi ve
sınırlandırılmasını açıklayan tutumları araştırır.” Görüldüğü gibi mikro
toplumdilbilim daha bireysel düzeyde incelemelerini sürdürürken makro
toplumdilbilim daha geniş bir yelpazede, çoğu zaman toplumların ve toplulukların dil
kullanımlarıyla ilgilenmektedir.
11
2.1.1. TOPLUMDİLBİLİMİN KONUSU VE KAPSAMI
Dille toplum arasında bir ilişki olduğu kabul edilmekle birlikte bu ilişkinin
boyutları konusunda çeşitli ihtimaller öne sürülmektedir. Grimsahw König (1992:
4)’de belirtildiği üzere dil ile toplum arasında dört tür bağlantı ileri sürmektedir.
Bunlardan ilki, dilin toplumu etkileyebileceği ya da biçimlendirebileceği
şeklindedir. “Bu görüş Sapir – Whorf hipotezinin ve Bernstein’in savlarının çıkış
noktasıdır. Ayrıca dilin toplumda bir güç aracı olarak kullanılması da bu bağlantıyı
yansıtır” (König, 1992: 4). Burada vurgulanmak istenen konu ölçünlü dil olarak
geliştirilen dil türlerinin öteki dil türlerinden daha üstün toplumsal konum kazanması
ve bu şekilde toplumda bir güç aracı haline gelmeleridir. König (1992), yönetici
grupların bu güç aracını bilinçli ya da bilinçsiz bir biçimde kullandıklarını çeşitli
araştırmaların ortaya çıkardığını ileri sürmektedir.
İkinci ilişki olarak, “toplumsal yapının dili etkilediği ya da biçimlendirdiği”
yönünde bir iddiadır. König (1992: 4)’de, söz dağarcığının toplumsal değişmeler,
teknik ve bilimsel buluşlar ve diller arasındaki etkileşim sonucu değiştiği
belirtilmekte ve bireylerin dil kullanımlarının onların bölgesel, toplumsal, etnik
grupları, cinsiyetleri, yaşları konusunda bilgi verebileceği ileri sürülmektedir. Örnek
olarak çocuklarla yetişkinlerin kullandıkları dil türlerinin ayrı olduğu verilmektedir.
Ayrıca dil türleri, sözcük seçimi ve konuşma kurallarının kültürden kültüre ve
toplumsal bağlama göre değişiklik göstermekte olduğu vurgulanmaktadır.
Dil ile toplum arasındaki üçüncü bağlantı bu etkinin iki yönlü olduğudur. “Dil
ile toplum birbirlerini karşılıklı olarak etkileyebilirler, aralarındaki neden – sonuç
bağlantısı son derece karmaşıktır” (König, 1992: 4). Dildeki değişmenin topluma,
12
toplumdaki değişmenin ise dile yansıyabileceği belirtilmektedir. König (1992),
toplumsal yapının farklı dil türleri aracılığıyla dile yansıdığını, toplumsal bağlama
uygun dil kullanımının toplumsal ilişkilerin yapısını gösterdiğini ifade etmektedir.
Örnek olarak, belli bir toplumda kullanılan hitap biçimleri toplumdaki hiyerarşik
yapıyı yansıtırken, bu hiyerarşik yapının da kullanılan hitap biçimlerini
şekillendirdiğini vermektedir.
Dördüncü olarak, dil ile toplum arasındaki bağlantılar tamamen
reddedilmekte ve toplumun dile ya da dilin topluma herhangi bir etkisinin olmadığı
iddia edilmektedir. König (1992: 5)’de “dil ile toplum arasında bir bağlantı olsa dahi
günümüzde dil ve toplum konusundaki bilgilerin yetersizliği nedeniyle bu
bağlantının açıklanması için henüz erkendir” görüşünün ileri sürüldüğü belirtilmekte
ve toplumdilbilimcilerin günümüzde dil ile toplum arasındaki bağlantının değişik
yönlerine eğildiklerinin altı çizilmektedir. Amaçları toplumsal yapı ile dil yapısı
arasındaki bu bağlantıları ortaya koymak ve olabilecek değişiklikleri gözlemektir.
Toplumdilbilimin inceleme alanlarıyla ilgili olarak birbirine benzer görüşler
bulunmaktadır. Fakat genel görüş dil ve toplumun karşılıklı olarak birbirini etkilediği
yönündedir. Toplumsal birtakım olgular dilde kendini göstermekte ve yukarıda
König (1992)’de de belirtildiği gibi bazı dil kullanımları insanlar üzerinde etki
yaratmaktadır. “Toplumsal olgular ile dilsel verilerin birbirinin değişkeni olarak
ortaya çıktığı bütün durumlar toplumdilbilimin inceleme alanına girmektedir. Bu
anlamda girişim, “diglossia”, dil düzenlemesi ve standartlaştırması,
ikidillilik/çokdillilik, geçer dil, ilişki dili ve “kreol” ile ilgili konular toplumdilbilim
alanında yeni bir bakış açısıyla değerlendirilir olmuştur. Doğal olarak toplumdilbilim
çalışmaları her ülkede aynı alanlarda yoğunlaşmamaktadır. Toplumsal yapıdaki
13
özellikler, büyük çapta çalışılacak alanı da belirleyici olmaktadır” (İmer, 1990: 18-
19).
Meyerhoff (2006:1-3)’da da toplumdilbilimin oldukça geniş bir alan olduğu
belirtilmektedir. Toplumdilbilim bireysel konuşucuların dili nasıl kullandığını, farklı
bölgelerde ya da şehirlerdeki insanların dili nasıl birbirlerinden farklı bir şekilde
kullandıklarını, ulusların mahkemelerde ve eğitimde hangi dillerin kullanılacağına
nasıl karar verdiğini araştırır. Toplumdilbilimciler bu alanların herhangi birinde
çalışma yapabilirler. Meyerhoff (2006)’a göre toplumdilbilimin cevap aramaya
çalıştığı sorular bu kadarla kalmaz. Dil çeşitliliği ve dilin farklı biçimlerinin kim
tarafından kimlere hitaben kullanıldığı, kişilerin dilsel seçimlerinin farkında olup
olmadığı, neden bazı biçimler ya da dillerin diğerlerinden üstün geldiği, bir dil
topluluğu içinde sürekli değişen biçimler arasında bir ilişki olup olmadığı da
toplumdilbilimin inceleme konusudur. Bütün bunların yanında toplumdilbilim,
kullanılan dilin ne ölçüde değiştirilebildiği ve kontrol edilebildiği; bir dilde ya da
farklı dil değişkelerine ne tarz toplumsal bilgilerin atfedildiği sorularını da
sormaktadır. Meyerhoff (2006), bu soruların toplumdilbilimcilerin hem ‘toplumsal’
hem de ‘dilbilimsel’ sorunlarla ilgilendiğini gösterdiğini iddia etmektedir. O’na göre
bazı toplumdilbilimcilerin toplumsal konularda bazılarının ise dilbilimsel konularda
daha çok söyleyecek sözü olduğu bilinmekte. Ama bir çalışmayı toplumdilbilimsel
yapan ayırt edici nokta vurguladığı nokta ne olursa olsun çalışmanın hem dilbilimsel
yapı hem de toplumsal yapı hakkında anlattığı bir şeylerinin olmasıdır.
3. BÖLÜM
TOPLUMDİLBİLİM AÇISINDAN KORECE
3. 1. DİL – KÜLTÜR – TOPLUM BAĞINTISI
“Dil ve kültür toplumun temellerini oluşturan en önemli iki unsurdur. Bu iki
unsur arasında önemli bir ilişki bulunmaktadır. Kültür, bir toplumun düşünce
yapısını, değer yargılarını, yaşam biçimini oluştururken; dil, bu değer yargılarının
ve düşüncelerin ifade edilmesini sağlamaktadır. Öyle ki, bir kültürün o toplumun
bireyleri tarafından yaşatılabilmesi ve gelecek nesillere aktarılabilmesi için gerekli
olan en önemli unsurlardan birisi dildir” (Altundağ, 2007: 30). Bu yüzdendir ki dil
ve kültür birbirinden bağımsız düşünülemeyecek iki kavramdır. Dil aracılığıyla
toplumsal değerler açığa vurulur, ifade edilir ve toplum içi ve toplumlar arası
iletişim gerçekleşir.
Er (2006: 3)’de de belirtildiği üzere dilin kültür ile ilişkisini dilin düşünce ile
ilişkisinden ayırmak mümkün değildir ve düşünce, dili etkileyip ondan etkilendiği
gibi kültürü de etkiler ve ondan etkilenir. Dolayısıyla bu kavramlar ilişkisel olarak
birbirlerini tamamlar.
“Dil kullanımı kültürel alan ve bağlamdan soyutlanamaz. Dil, kültürün
özelliklerini en iyi yansıtan unsurlardan biridir. Kültürün içeriği dille ifadelendirilip
dille yansıtılır. Dil, kültürün ifade araçlarından biri olarak toplumun kültürünü
yansıtan bir ayna işlevine sahip olduğundan kültürün gelişimi dilin gelişimini
etkilemekte, dilin gelişimi ve zenginleşmesi yine kültürün her açıdan gelişmesi için
gerekli bir unsur olmaktadır. Yaşayan bir varlık olan dil kültürle doğru orantıda
15
büyümekte, gelişmektedir” (Türközü, 2009: 12). Bütün bu açıklamalardan
anlaşılacağı gibi dil ve kültür karşılıklı bir etkileşim halindedirler ve herhangi
birinde gerçekleşen bir değişikliğin diğerinde de bir değişikliğe yol açmaması
düşünülememektedir. Kültürün birçok öğesi dille hayat bulmakta; değişen ve
gelişen kültür aynı oranda dile de yansımaktadır.
Dil, kültür ve toplum konuları yalnızca dilbilimcilerin değil, dil
düşünürlerinin de ilgili alanına girdiği bilinmektedir. Bu sebeple Akarsu (1984: 79-
80) dille kültürün ilişkisini açıklamaya çalıştığı çalışmasında Humboldt’un çıkış
noktasının her dilden, o dili konuşan ulusun karakterini, kültürünü, dünya görüşünü
çıkarmak düşüncesi olduğu belirtilmektedir. Aynı zamanda Humboldt’un dille
ulusun da birbirleri üzerine etki yaptıklarını gördüğüne ve ne kültürü dilden
bağımsız bir olgu olarak incelediğine ne de dili kültürün dışında gördüğüne vurgu
yapmaktadır.
Toklu (2007:150)’da, Wilhelm von Humboldt’un dil, kültür ve düşünce
arasındaki ilişki konusundaki araştırmalarının temelinde halkların dil yapılarıyla
düşünce biçimleri arasında yakın bir ilişki olduğu görüşünün bulunduğu ifade
edilmektedir. O’na göre Humboldt dili, bir insan topluluklarının düşünce biçiminin
belirli dünya görüşlerini yansıtan dış görünümü olarak kabul etmektedir.
Humboldt’a göre, bir dilin evrim aşamaları, bir insan topluluğunun kültüründeki ve
dünya görüşündeki gelişimle eşdeğerdir.
16
3.2. TOPLUMDİLBİLİMSEL AÇIDAN KORECEDE SAYGI DİLİ
Korecede, konuşmacı (speaker) ve dinleyicinin (hearer) kendi arasındaki
ilişkiye paralel olarak konuşma esnasında benimsenen bazı yapılar vardır. Bu
yapılar kişinin statüsü ve yaşı gibi birtakım değişkenlere göre belirlenir.
“Kore dili hiyerarşik düzeni sıkı bir şekilde yansıtmaktadır. Konuşma
biçimleri (speech style) saygı dili (honorifics) sistemine göre ayrılmaktadır. Bu
sistem oldukça karmaşık ve zengindir. Aslında dünyadaki hiçbir dil daha iyi
ayrılmış bir saygı sistemine sahip değildir. Japonca benzer bir karmaşıklık
seviyesindedir. Saygı sistemiyle ünlü Javanez dilinde (Javanese) bile Korecedeki
sistemden çok daha düşük boyutlu bir saygı sistemi var gibi gözükmektedir. Kore
toplumu çok az Koreli tarafından tamamen bilinen fakat birçoğunun da onayladığı
karmaşık bir saygı dilini bir norm olarak kabul eder” (Lee, 2008: 385). Lee’nin de
belirttiği gibi Korece bu ayrıntılı ve karmaşık saygınlaştırma kurallarıyla dünyada
pek az dille benzerlik gösterir. Koreliler bile zaman zaman bu yapıyı
konuşmalarında tam olarak işleyememektedir.
Türközü (2009: 32)’nde de Kore dilinin, konuşan ile dinleyicinin bağıl
statüsünü ve konuşmada bahsedilen kişinin orada bulunup bulunmadığına göre
değişen özel dil yapısı ve kelime dağarcığıyla Kore toplumunun hiyerarşik doğasını
yansıtan karmaşık bir saygı ifadesi sistemine sahip ve ifadelerdeki dereceleri
belirlemedeki en önemli unsurların sosyal statü, yaş farkı, akrabalık ilişkileri, kuşak
farkı, okullardaki alt sınıf-üst sınıf ilişkisi olduğu vurgulanmaktadır. Paik (2004:
335) de bir cümlenin dinleyicinin ya da bahsi geçen kişinin toplumsal statüsü, yaşı,
akrabalık durumu ve samimiyet gibi unsurlar bilinmeden kurulamadığını, aksi
17
taktirde ifadenin tuhaf ve uygunsuz kaçabileceğini belirtmektedir. Korece
konuşurken konuşucunun farklı seviyelerdeki adıllar, hitap sözcükleri, bazı isimler
için sözcüksel seçimler, eylem sonekleri ve cümle bitirme eklerinden uygun
olanları seçmeden bir şey söylemesi imkansızdır (Yoon, 2004: 193-194). Yani
konuşma sırasında konuşmanın tarafları arasındaki hiyerarşik yapıyı ortaya çıkaran
bu öğelerdir. Bu öğelerin her biri Korecenin saygı dilini oluşturan bileşenlerdir.
“Korece’yi diğer dillerden ayıran en önemli özellik, samimi kişiler arasında
konuşulan dilin, ilk kez karşılaşılan biriyle konuşurken kullanılabilecek daha resmi
bir dilden, bu dilin de saygı duyulması gereken biriyle konuşulan dilden belirgin
farkları olmasıdır. Bu yüzden Korecede saygı içeren ve içermeyen ifade dereceleri
toplumsal sistemi oluşturan ve kültürel açıdan çok önemli unsurlardır. Kore’de
çalışma ortamındaki ast-üst ilişkisi, okuldaki alt sınıf-üst sınıf ilişkisi ve yaşa göre
ifade dereceleri belirlenir. Üst olan kişi normal-saygı içermeyen hitap şeklini, ast
ise saygı içeren ifade derecesini kullanır. Ne kadar yakın-samimi olunsa da bu kural
genel olarak değişmez” (Türközü, 2009: 32). Korecede saygı dili bölümünde de
ayrıntılı olarak inceleneceği üzere ifade dereceleri, hitaplar gibi saygı dilinin çeşitli
unsurlarını belirlemede bu tarz toplumsal değişkenler bulunmaktadır.
Bu unsurlara uygun olarak bir seçim yapmak Kore kültüründe büyük bir
önem taşımaktadır. Brown (2010: 35-36), bu sistemin yanlış kullanılmasının
şiddetli toplumsal yaptırım olasılığını taşıdığını belirterek Koo (1995)’nun bir
örneğine yer vermektedir: Bir öğrencinin öğretmenine karşı saygı ifadesini
kullanmaması onun okuldan atılmasına kadar yol açabilir. O’na göre saygı
ifadelerinin ne zaman kullanılacağını bilmek yalnızca kendisini dilde yeterliliğe
18
sahip biri olarak sunma çabasında olan Korece konuşucusu için değil aynı zamanda
toplumun bir üyesi olarak kimlik iddiasında bulunmak için de şarttır.
Kısacası çeşitli toplumdilbilimsel araştırmaların da işaret ettiği gibi Korecede
saygının dilsel ekipmanları Kore toplumunda ve kültüründe çok önemli bir yere
sahiptir. Sadece Korecedeki saygınlaştırma kurallarına bakarak bile toplumsal
yapının dilde kendine nasıl bir karşılık bulduğu anlaşılabilir.
3.3. KORE TOPLUMUNDA VE DİLİNDE KONFÜÇYÜSÇÜLÜĞÜN
ETKİSİ
3.2. bölümde de açıklanan bu saygı dili sisteminin var olmasındaki sebepler
çeşitlidir. Fakat en güçlü sebeplerden biri olarak Kore toplumunda ve özellikle
geçmişinde önemli bir bir yeri bulunan Konfüçyüsçülüğün olduğu bilinen bir
gerçekliktir. Yoon (2004: 194)’da da saygı dili sisteminin var olmasındaki
sebeplerden biri olarak Korelilerin topluma olan bakış açısı gösterilmektedir. Bu
bakış açısına göre Koreliler toplum içinde bireylerin birbiriyle eşit olmadığını
düşünürler. Korelilerin sosyal ilişkileri kavramsallaştırması dikey ve hiyerarşiktir.
Bireylerin ister aile içinde ister iş yaşamında statü farklılıkları vardır. Yoon’a göre
vi saram (üst statüdeki kişi) ve are saram (alt statüdeki kişi) ifadeleri arasındaki
ayrım günlük konuşmada sıkça kullanılmaktadır.
İlerleyen bölümlerde de görüleceği üzere Korece konuşucuları muhatap
oldukları kişilerle kendileri arasındaki ilişkinin derecesine ve bunun dışında da
birtakım ölçütlere bağlı olarak uygun ifade derecesini seçme durumundadırlar.
19
Kim (2009: 4-5)’de Hall (1976, 1983)’un Kore kültürünün kolektivizm ve
yüksek-bağlamlı (high-context, HC) kültürel iletişim davranışını temsil ettiğini ifade
ettiği belirtilmektedir. Kim’de, Anderson (2003)’ın kolektivist kültürlerdeki
insanların geniş aile ve gruplar halinde birlikte yaşadıklarını, daha bireysel
kültürlerde ise yalnız ya da çekirdek aile gibi küçük gruplarda yaşamaya daha
eğilimli olduklarını vurguladığı ifade edilmekte ve özellikle Kore kolektivizminin
Konfüçyüsçülükten çok beslendiği belirtilmiştir. Konfüçyüs öğretileri, hiyerarşik
toplumsal ilişkiler yoluyla toplumsal uyumun altını çizmektedir. Bu yüzden Koreli
çocuklara büyüklerine karşı iyi birer dinleyici olmaları öğretilir. Bir çocuk büyüğüyle
konuşurken cümleleri dilbilimsel olarak Kore’nin sosyo-kültürel yapısını yansıtan
saygı ifadelerini içermelidir.
Bu yalnızca çocuklar için geçerli bir durum değildir. Herhangi bir yaş
grubuna dahil kimseler tarafından da yaşça büyük kimseyle konuşurken uyulması
gereken bir durumdur. Öyle ki aile içinde, okul yaşamında, iş hayatında ya da başka
herhangi bir toplulukta bir yaşlık fark bile yaşça küçüğün büyüğe saygıyı ifade
edecek ve büyüğün küçüğe üstünlüğünü gösteren olan dilsel mekanizmaları
kullanması için yeterlidir.
Kore’de özellikle 60. yaş çok önemlidir. Çünkü bu yaşla, kişinin bir yaşam
döngüsünü tamamladığı ve artık hayatının yeni bir dönemini yaşamaya başlayacağı
düşünülmektedir. Bu önemli gün büyük kutlamalarla karşılanır. Brown (2011: 80) da
Yoon (2004)’un Korece kibarlık ideolojisiyle ilgili olarak “yaşlılar”la yani noinlerle
muhatap olunurken saygıyı ifade etmeye özellikle önem verildiğine ve noin
statüsünün çoğunlukla 60. yaş gününden itibaren elde edilebildiğine vurgu yaptığını
belirtmektedir. Ayrıca Brown, ‘yaşlılara saygı’ kavramının Kore’de yaşlılarla
20
hemfikir olmayı, çatışmamayı ve onlara rahatsızlık vermemeyi de kapsadığını ve bu
normlardan uzaklaşmanın tabu olarak görüldüğünü ve sert yaptırımlarla karşılaştığını
ifade etmektedir.
Bununla birlikte yaşlılara saygı sadece 60 yaşından itibaren geçerli olan bir
olgu da değildir. Konuşucunun her zaman kendisinden büyük muhatabına karşı
saygılı olması ve konuşmasını bu değerlere göre ayarlaması beklenir. Bu durum
özellikle akraba içinde, arkadaş ortamında, işyerinde belirgin olarak görülmektedir.
Ayrıca aradaki yaş farkı çoğu zaman çok da önemli olmamaktadır; birçok durumda
bir yıllık bir fark bile kişiye saygı duymak ve konuşmaya saygı ifadelerini eklemek
için gerekli görülmektedir.
Konfüçyüsçü düşüncede yaşla beraber cinsiyetin de ayrı bir yeri vardır. Bu
konu ile ilgili olarak Kee (2008: 4-11)’de kadınların temel rolünün erkeklere itaat
etmek olduğu vurgulanmaktadır. Buna göre “kadınlar evlenmeden önce babalarına
itaat ve hizmet etmek zorundayken evlendikten sonra kocalarına ve kocalarının
ölümünden sonra da en büyük oğullarını dinlemek zorundadırlar. Geleneksel
Kore’de kadınlar yalnızca eve aittirler ve ev dışı faaliyetlere katılmaları için hiçbir
fırsat verilmez.” Kee (2008)’de bu durumun kadınların ileriki yaşamlarında iyi bir eş
ve iyi bir anne olmaları konusunda yardımcı olacağının düşünüldüğü belirtilmektedir.
Günümüz Kore toplumunda kadınlar için bu kadar keskin kurallar yoktur elbette
fakat Kore toplumunun geleneksel yapısında kadın ve erkek cinsiyetlerinin ailede ve
toplumda farklı rolleri olduğu kabul edilmekte ve kadınların sorumluluğunun ev
içinde ailesine bakmak, ev işlerini tamamlamaktan ibaret olduğu görüşüne
rastlanabilmektedir. Araştırmalar göstermektedir ki, bu durum, Konfüçyüs
21
öğretilerinin etkisinin hala devam etmekte olması ve toplumda kendine yer bulması
ile alakalıdır.
Konfüçyüsçülüğün Kore’nin modern yapısında hala etkisi altında tuttuğu
konu yalnızca kadın ve erkeğe bakış açıları değildir. Kee (2008: 3), günlük
yaşamdan politik sisteme kadar Konfüçyüs öğelerinin güçlü etkisini ve baskın
konumunu Kore’nin günümüz modern toplumunda görmenin zor olmadığını ifade
etmektedir.
Konfüçyüsçülüğün temelinde, toplumu oluşturan bireylerlerin uymaları
gereken bazı etik kurallar vardır. Bu kuralların tümü daha iyi ve huzurlu bir toplum
oluşturmayı amaçlamaktadır. Konfüçyüsçü öğreti insanlar arası ilişkileri beşe
ayırmaktadır. Bu ilişkiler Kee (2008: 4)’de şu şekilde betimlenmiştir: “ebeveyn-
evlat, kral-tebaa, koca-karı, yaşlı-genç ve arkadaş-arkadaş. Ebeveynler evlatlarını
korumalıdır ve evlatlar da anne babaları için evlatlık görevlerini (hyo) yerine
getirmelidir. Bir hükümdar tebaasına adil yaklaşmalıdır ve keza tebaa da krala bağlı
olmalıdır (chung). Karı ve koca arasında bir ayrım (pyol) olmalıdır ve bir kadın her
zaman kocasına itaat etmeli ve sadık kalmalıdır. Küçükler büyüklerinin isteklerini,
emirlerini yerine getirmelidir ve arkadaşlar arasında mutlaka güven olmalıdır
(shin).” Kee (2008) bütün bu Konfüçyüs normlarının Kore’nin günlük yaşamının
birçok yönüne sızdığını ve Kore’nin değerler sisteminin bu sayede sadakati,
evlatların anne babaya olan saygısını ve cinsiyet farklılığını vurguladığını ileri
sürmektedir. Bunun bir sonucu olarak da konuşmada resmilik ve düşünce
özgürlüğünü kısıtlayan ve bu normların dışına çıkabilecek herhangi bir olasılığı
dahi önleyecek davranışlar ağı ortaya çıkmış ve toplumda tutunmuştur. Konfüçyüs
düşüncesinde toplumda her bireyin sorumlulukları ve rolleri vardır. Kee (2008),
22
Konfüçyüs’ün ana öğretilerinden birinin “bırak kral krallığını yapsın, tebaa
tebaalığını; baba babalığını yapsın, oğul da oğulluğunu” olduğunu belirtmektedir.
O’na göre her bireyin oynaması gereken bir rolü ve yerine getirmesi gereken
görevleri vardır ve bu görevler ve sorumlulukların da kendi içinde etik ilkeleri
vardır. Bu ilkeler yaş, cinsiyet, meslek, eğitim gibi faktörlere bağlıdır. Bu
Konfüçyüs değerleri Kore’de geçmişten bu yana güçlü bir hiyerarşik toplum
oluşturmuştur. Kee (2008), bu noktada etkilerinin yalnızca toplum yapısında değil,
dilinde de belli bir örüntünün oluşmasına yol açtığını vurgulamaktadır. Örnek
olarak da bu değerlerin daha yüksek sınıftan insanlara alt sınıfa ait insanların saygılı
hitapları kullanma alışkanlığının ve yüksek tabakaya ait kişilerin de kendilerinden
daha aşağıdaki kişilere samimi dil olan panmal’i kullanmaları sonucunun
doğmasını vermektedir. Kee (2008), bu şekilde toplumdaki hiyerarşinin eski
alışkanlıkların gerekliliğine uymak için dilin kendisinde de etkisini hissettirdiğine
vurgu yapmaktadır.
Keum da (2000: 34) Kore dilindeki saygı ifadelerinin çokluğunun
Konfüçyüsçü düşüncenin başkalarını yüceltmek, kendini daha alçak konumda
görme gibi değerlerinden kaynaklandığı düşünmektedir. Zaten Kore dilindeki
saygınlaştırma yöntemlerin yalnızca dinleyiciyi yücelten ifadeler kullanmak
değildir, aynı zamanda konuşucunun kendisini alçaltarak dolaylı olarak dinleyiciyi
yüceltmesi de bu yöntemlerden biridir.
Kim (2009: 5-6)’de Konfüçyüs öğretilerinden sonra da 2000 yıl boyunca
Korelilerin toplumsal yaşamlarının hiyerarşik olduğuna inanmaya devam ettikleri
belirtilmektedir. “Bu inanç dillerine de yansıyan kültürlerinin önemli bir yanını
oluşturmaktadır. Kore dili toplumsal yapıyı saygı ifadeleri sistemiyle kodlar ve
23
Koreliler toplumsal güç özellikle de yaşla bağlantılı olan geleneksel düşünce
yapılarını yansıtan saygı dilini kullanırlar.” Yukarıda da birçok ortamda yaşa ve
gruba katılım önceliğine bağlı olarak bir düzenin oluşturulduğu ve bu düzene göre
belli dil kullanımlarının benimsendiği belirtilmişti. Kim (2009) bu gruplara ordu,
okul, iş yeri ve profesyonel spor takımları gibi organizasyonları da dahil ederek bu
gruplarda yaş sıralaması yapıldığına dikkati çekmektedir. “Bir gruba daha önceden
katılan kişiye sonbae denir ve genellikle gruba sonradan dahil olandan yani
hubae’den yaşça büyüktür. Eğer sonbae’den yaşça büyük bir hubae varsa grup
içinde birtakım uygunsuzluklar baş gösterebilir.” Kim (2009) burada topluluğa
kabul ediliş sırasına vurgu yapmaktadır. Genelde bir gruba alınış sırası ve yaş
arasında paralellik bulunur; basit bir örnek verilecek olunursa bir okuldaki alt sınıf
– üst sınıf hiyerarşisinde yaş olarak da üst sınıfın daha yüksek olması beklenir fakat
aksi durum olduğunda özellikle hitap konusunda ciddi sıkıntılar yaşanabilmektedir.
Kim (2009), bu yüzden birçok Kore şirketinde ve okullarda yaşın, birini işe alırken
çok önemli bir faktör olarak görüldüğünü belirtmektedir. Çünkü okulda öğrenciler
arasındaki bir yıllık bir yaş farkı bile hiyerarşide önemli bir boşluk oluşturur.
Konfüçyüsçülüğün Kore toplumu ve dili üzerindeki etkisini daha iyi anlamak
için onun Kore’ye nasıl ve ne zaman girdiğini de ve Kore’yi nasıl bu kadar etkisi
altına aldığını da bilmek gerekir. Bu yüzden de Konfüçyüsçü düşüncenin Kore’deki
tarihi gelişimine bir göz atmak yerinde olacaktır.
“Konfüçyüsçülük, eski Çin’de yaşamış Kong Chiu (M.Ö. 551 -479) adında
fakat Master Kong ya da Kong Fuzi olarak tanınan bir adamın öğretileridir.
Konfüçyüsçülük, Kore’ye Üç Krallık döneminde (4. yüzyıl dolaylarında) ilk kez
girmiştir fakat asıl etkisini Koryo döneminde göstermiştir ve “yeni”
24
Konfüçyüsçülük (neo-confucianism) olarak yayılmıştır. Bu Neokonfüçyüsçülük
1392 yılında Yi tarafından kurulan hanedanlığın resmi ideolojisi oldu.
Konfüçyüsçülük iyi bir devlet kurmada mükemmel bir ideoloji olarak görülüyordu”
(Peterson, 2000: 139). Konfüçyüsçülüğün yalnızca bireylerin yaşamında değil
devlet vatandaş ilişkisi ile ilgili öğretileri olduğuna, refah içinde ve düzenli bir
toplum yaratmak için Konfüçyüsçü düşüncenin ayırdığı beş ilişkiden birinin kral –
tebaa ilişkisi olduğuna 3.3 bölümde değinilmişti. Devleti yöneten iktidarın halkına
adaletli davranması ve halkın da krala ya da hükümdara sadakatle bağlı olması
gerekmektedir. Bu bakımdan neo konfüçyüsçülük devlet yönetimlerinde de kendine
yer bulabilmiştir.
Yalnızca Yi Hanedanlığı döneminde değil Kore Yarımadası’ndaki diğer
yönetimlerde de bu öğretiler devlet yönetiminde önemli bir yer tutmuştur. “Üç
Krallık dönemindeki tüm yönetimler hiyerarşik toplumsal düzeni sürdürmek ve
dayanışma ruhunu aşılamak için Konfüçyüsçü düşünceyi bir araç olarak gördüler.
Zaman içinde birçok Konfüçyüsçü eğitim kurumları oluşturuldu ve Konfüçyüs
öğretileri insanların beyinlerine kazındı” (Lee, 2000: 212).
Konfüçyüsçülük, zaman içinde alanını genişletti. Lee (2000: 212)’de Yi
Hanedanlığı Konfüçyüsçülüğü devlet ideolojisi olarak benimsedikten sonra,
Kore’de Konfüçyüsçülüğün, atalara tapınma geleneğini de içine alan bir adet
geliştirerek din şeklini aldığı ifade edilmektedir.
Peterson (2000: 139-141) da benzer şekilde Konfüçyüsçülüğe olan ilginin
yüzyıllar içinde arttığını ve Konfüçyüsçülüğün ülke genelinde yayıldığını
belirtmektedir. O’na göre Konfüçyüsçülük, Choson İmparatorluğu döneminde de
25
yüzyıllar boyu büyüdü. İlk yüzyılda yönetimin politik dönüşümü sağlandı. İkinci
yüzyıl Kore Konfüçyüsçülüğünün en büyük filozoflarını yarattı. Üçüncü yüzyıl
nesil anlayışının ve en büyük oğula verilen önemle baba soyunun önem kazandığı
bir yüzyıl oldu. Dördüncü yüzyıl kralların ve diğer yetkililerin Konfüçyüsçü
bilgeler olarak mükemmellik arayışına girmelerine sahne oldu. Beşinci yüzyıl ise
gelenekselcilerin kendileri dışında akan dünyadaki değişikliklerin onları ele
geçirmeye başlamasına rağmen geçmişe sıkı sıkıya tutundukları bir yüzyıl oldu.
4. BÖLÜM
KORECEDE SAYGI DİLİ SİSTEMİ
Konfüçyüsçülük, yüzyıllar beri Kore toplumunu etkiledi. Bu etki yalnızca
bireysel bazda kalmamış, tüm devlet yönetimine de yayılmıştır. Kişilerin statüsüne,
yaşına göre özel davranış biçimlerinin oluşmasında bu akımın payı oldukça büyüktür.
Toplumdilbilimin düşünce ve toplumun dili etkilediği iddiası göz önünde
bulundurulduğunda Konfüçyüsçülüğün, kendi getirdiği bireyler arası ilişkilere uygun
olarak Korecede saygı dilini de yaratmış olması doğal karşılanmaktadır. Bu bölümde
Korecedeki saygı dili sistemi sınıflandırılarak betimlenecek ve saygı dili kullanımını
gerektiren değişkenler açıklanacaktır.
Konuşma esnasında muhataplar birtakım etkenlere göre cümlelerinde ya
zaman zaman mütevazılık yaparak ya da bazı dilsel ekipmanları kullanarak
dinleyiciyi yüceltir ya da dinleyiciye içerisinde hiçbir saygınlaştırma unsuru
bulunmayan daha samimi bir dil kullanır. Bu etkenler çeşitlidir fakat Yoon (2004:
196-201)’da Lee ve Ramsey’e göre, saygı dili kullanımındaki en önemli faktörün
etkileşimde olunan kişinin yaşı olduğu belirtilmektedir. Fakat yaş tek başına bir
faktör olamayacağı için diğer faktörler olarak sosyal kademe (güç açısından),
dayanışma (solidarity) ve sohbetin içeriği sıralanmaktadır. Yoon (2004), yaşlılara
saygı göstermenin önemi ve onlarla konuşurken bazı kurallara uymanın Kore
toplumunda oldukça yaygın olduğunun altını çizmektedir. Çünkü 3. bölümde de
ayrıntılı incelendiği gibi, Konfüçyüsçü düşünce toplumsal hiyerarşi, ailenin
üstünlüğü ve ataerkillik kavramlarını uzun zaman içinde barındırmıştır. O’na göre
insanlar ileri yaştakilerin saygı görmesi ve onların belli bir otoriteye sahip olması
27
gerektiği düşüncesini hala da sürdürmektedir. Dolayısıyla Kore toplumunda ‘yaş’ı
(nai) merkez alan ve günlük dilde sıkça kullanılan birçok ifade vardır. Bir yıllık bir
yaş farkı dahi Kore’de anlamlıdır. Hatta aynı yılda doğan bazı insanlar özellikle
kuzenler arasında aylar hatta günler de sayılmaktadır. Yoon (2004), dolayısıyla
Korelilerin konuşma üretirken muhataplarının kendilerine göre üstte olduğu bu
yüzden bir şey söylerken hangi kelimeleri kullanıp kullanmayacaklarını düşündükleri,
hangi kelimeleri kullanmazlarsa karşıdakinin kendilerini yanlış anlayabileceği ve
üzülebileceği bu nedenle de bazı kelimeleri ve ifadeleri bilmek zorunda oldukları
şeklinde düşündüklerini ileri sürmektedir. Dolayısıyla bu düşünce şekli Korecede
bazı sözcüklerin ‘sen benden üsttesin’ mesajı içeren, saygı barındıran sözcükler ve
ikincisi de hiçbir mesajı olmayan, içeriğinde saygı ifadesi barındırmayan sözcükler
olmak üzere iki gruba ayrıldığını gösterir. Yoon (2004)’un bu unsurlarla kast ettiği
olgu, konuşmacının muhatabına bağlı olarak saygı içeren sözcüklerin kullanım
zorunluluğu hakkında genel bir anlayışın var olduğu ve Koreli konuşucuların hangi
durumlarda muhataptan olumsuz duygusal bir tepki geleceğinin farkında olduklarıdır.
Bu bize saygı dilini kullanmanın toplumun en önemli kurallarından biri olduğunu ve
bu durumun yalnız konuşmadaki kişileri değil konuşma sırasında konuşmayı duyma
ihtimali olan kişileri de etkileyebileceğini göstermektedir.
Korecedeki saygı dili bu gibi değişkenlere bağlı olarak kullanılırken
saygınlaştırma ve mütevazılık dilde çeşitli şekillerde gerçekleştirilebilimektedir.
Bunların kullanımları betimlenirken Brown (2008)’un sınıflaması kullanılacaktır. Bu
sınıflama Tablo 1’de net olarak görülmektedir:
28
Tablo 1: Korecede Saygı Dili Sistemi (Brown, 2008: 1)
1 Dinleyene
Yönelik
İfade
Dereceleri
Cümle bitirme
son ekleri
Heraçé1 {T}, Heçé {E}, Hagéçé {N}, Haoçé {S}, Heyoçé {Y}, Habşoçé {P}
örn. Nuni onda{T}/ va {E}/ oné {N}/ oo {S}/ vayo {Y}/ omnida{P}
2
Gönderge
saygınlaştır
ma kuralları
Eylem saygınlaştırıcı
ek -şi- örn. Sŏnseŋnimi gaşŏs’ŏyo / Hagseŋi gas’ŏyo
Özel saygınlaşırma
biçimleri (sözcük
değiştirimleri)
Ad
örn. sŏŋham, conham, cinci,
yŏnsé, çunçu, deg, seŋşin
vs. conham, cinci
Fiil (özne)
örn.cabsuşida, géşida,
cumuşida
Ek (özne) örn. –g’ésŏ
Fiil (obj) örn. dırida, moşida, böda
Ek (obj) örn. –g’é
3
Hitap
biçimleri
Unvan örn. bucaŋ, bucaŋnim
Akrabalık terimleri örn. ab’a, abŏci, abŏnim
Teknonimik hitaplar örn. Çŏlsu ab’a, Çŏlsu abŏci, Çŏlsu abŏnim
Kişisel adlar
örn. Gim bucaŋnim, Gim Minho Ş’i, Minho ş’i, Minho Hyŏŋ, Minhoya
Zamirler örn. nŏ, cané, daŋşin, gıde, cagi
4.1. GÖNDERGE SAYGINLAŞTIRMA KURALLARI
Gönderge saygınlaştırma kuralları (referent honorifics), konuşucu ve
cümlenin dilbilgisel öznesi ya da konuşmada konu edilen kişi arasındaki ilişkiyi
gösterir. Korecede özne saygınlaştırma işlemi (1) eylem saygınlaştırıcı ek olan –şi ile
gerçekleştirilir ve (2) sözcük değiştirimleriyle (vocabulary substitutions)
gerçekleştirilir. Bu değiştirimler aşağıda ‘özel saygınlaştırma biçimleri’ adıyla
verilmiştir,
1 Tezde Yeon (1995)’un Türkçe için oluşturduğu transkripsiyon sistemi kullanılmıştır.
29
4.1.1. Eylem Saygınlaştırıcı Eki
Özne saygınlaştırma yöntemlerinden biri de cümlenin yüklemine eklenen –시
(-şi) ekidir. Öznenin konuşucudan mevki ve yaş olarak daha üst konumda olduğu
durumlarda cümlenin yüklemine eklenir ve saygı ifade eder.
(1) 김 선생님께서 내일 한국에 가십니다.
Gim sŏnseŋ-nim-g’ésŏ neil hangug –é ga-şi-mnida SU-SöE YE ESE-habşo
(Gim Hoca, yarın Kore’ye gidiyor.)
(2) 우리 할아버지가 병원에 입원하시었어요.
Uri harabŏci-ga byŏŋvŏn-é ibvŏnha-şi–ŏs’-ŏyo (ÖE) (YE) (ESE)-(GÇE)-(heyo)
(Dedem hastaneye yattı.)
Örneklerde görüldüğü üzere özneyi saygınlaştırma amacıyla cümlenin
yüklemine –şi eki eklenmiştir. Buna rağmen Kim&Gökmen (2002: 81)’de bu
sonekin, Korecenin resmi kullanımında bir takım sınırlamalar da getirdiğini
belirtilmektedir. Örneğin, tümcenin öznesinin konuşucudan daha yüksek olması
ancak dinleyiciden daha yüksek bir kişi olmaması durumunda bu sonek
kullanılamamaktadır. Bu duruma örnek olarak bir çocuk dedesiyle, babası hakkında
konuşurken şu şekilde bir yapı kullanamaz:
(3) 할아버지, 아빠가 아직 안 들어오시었어요.
Harabŏci, ab’a-ga acig an dırŏo-şi-ŏs’-ŏyo
30
ÖE OE ESE-GÇE-heyo
(Dede, babam henüz gelmedi.)
Yine Kim&Gökmen (2002: 81)’de bu ekin farklı kullanımları olduğu da
belirtilmektedir. Örneğin, tümcenin öznesi saygın bir kişi olmamasına rağmen özne
yüceltme sonekinin kullanıldığı durumlar bulunmaktadır.
(4) 우리 선생님은 연세가 많으십니다.
Uri sŏnseŋ-nim-ın yŏnsé-ga man-(ı)şi-mnida
SU ÖE ESE- habşo
(Hocamın yaşı ileridir.)
(5) 따님이 참 예쁘십니다.
D’a-nim-i çam yeb’ı-şi-mnida
SU- ÖE ESE- habşo
(Kızınız çok güzel.)
Kim&Gökmen buna şöyle bir açıklama getirmiştir. (4)üncü örnekte özne
우리 선생님 [(uri sŏnseŋnim) hocam] değil, 연세 [(yŏnsé) yaş]’tır yani saygınlık
gösterilmesi gereken bir kişi değildir ancak bu tümcenin yüklemi olan 많- [(man)
çok]’a özne saygınlaştırma kuralı uygulanarak –şi eklenmiştir. Yine (5)üncü örnekte
따님 [(d’anim) kız] sözcüğü saygınlaştırılacak bir kişi olmamasına rağmen
yüklemlerine –şi eklenmiştir. Bu durum tümcenin öznesinin özelliğinin saygınlık
içermemesine rağmen tümcenin özne içeriği saygınlık taşıdığından özne
saygınlaştırma kuralına göre –şi kullanılması durumudur. Brown (2011: 31) da bu
konuda örnek vererek durumu net biçimde ortaya koymakta ve bir öğretmenin ya da
büyükbabanın vücut organlarından, rahatsızlığından, kıyafetlerinden, eşyalarından
bahsederken bile konuşmacının bu soneki kullandığını belirtmektedir.
31
Bir diğer ayrıntı da Kim&Gökmen (2002)’de belirtildiği gibi, devlet başkanı
gibi kişiler özne olduğunda yani “öznenin belli bir konumda konuşucudan daha
yüksek olmasına rağmen konuşucu özneyi konumundaki tek kişi olarak kabul etmesi
ve –şi’yi kullanmamasıdır.
(6) 대통령이 오늘 담화를 발표하였다.
Detoŋnyŏŋ-i onıl damhva-rıl balpyoha-yŏd-da ÖE NE GÇE-hera
(7) 대통령께서 오늘 담화를 발표하시었다.
Detoŋnyŏŋ-g’ésŏ onıl damhva-rıl balpyoha-şi-ŏd-da SöE NE ESE-GÇE-hera
İki örnek de “cumhurbaşkanı bugün konuşma yaptı” anlamına gelen
cümlelerdir. Bu örneklerde görüldüğü gibi cumhurbaşkanının şahsen bulunmadığı
durumlarda –şi ekinin kullanılmaması normaldir. Fakat tersi olduğu bir durumda yani
cumhurbaşkanının bizzat bulunduğu bir ortamda bu saygınlaştırma ekinin
bulunmaması hoş karşılanmamaktadır.
4.1.2. Özel Saygınlaştırma Biçimleri (Sözcük Değiştirimleri)
Özne saygınlaştırma biçimleri bazı fiil, isim ve ek değiştirimlerini
içermektedir (Brown, 2011: 34). Tamamen değişen bu sözcükler sayesinde muhatap
ve konuşmacı birbirleri arasındaki ilişkileri dengede tutmaktadırlar. Özel
saygınlaştırma biçimleri olarak anılan bu sözcük değiştirimleri kelimenin hem isim
halinde hem eylem halinde bulunabilmektedir.
32
4.1.2.1. Adlarda Saygınlaştırma (Nesnelerde İfade Dereceleri)
Korecede saygınlaştırma eylemi yukarıda belirtildiği gibi yalnızca eyleme
saygınlaştırma eki eklenerek yapılmaz. Bazı sözcüklerde değiştirim yaparak da
konuşmacı tarafından yüceltme işi yapılabilmektedir. Bu sözcükler ad, eylem, zamir
ve bazı dilbilgisel eklerden oluşmaktadır.
İlk olarak nesnelerdeki değişimler incelenecektir. Saygılı biçim halini alan
bazı sözcükleri ve değişen hallerinin aşağıdaki tabloda verilmesi uygun görülmüştür.
Tablo 2: Nesnelerde İfade Dereceleri
Kelime Saygılı biçimi
말 [mal] söz 말씀 [mals’ım]
나이 [nai] yaş 연세 [yŏnsé]
밥 [bab], yemek 진지 [cinci]
사람 [saram] insan 분 [bun]
집 [cib] ev 댁 [deg]
이름 [irım] ad 성함 [sŏŋham]
병 [byŏŋ] hastalık 병환 [byŏŋhvan]
생일 [seŋil] doğumgünü 생신 [seŋşin]
시체 [şiçé] ceset 시신 [şişin]
Bu sözcüklerin çoğu belli bir yaşın üstündeki kişiler ve yaşlılar (genellikle 60
yaş üstü) için kullanılmaktadır. Brown (2011), bu kullanımlarla ilgili olarak özellikle
yŏnse ve seŋşin’in 30’lu yaşlardaki kişiler için kullanılmasının ‘kendilerini yaşlı
hissettirmesi’ bakımından pek hoş karşılanmayabileceğine dikkat çekerek bun ve
malssım’ı bu genellemenin dışında tutmaktadır.
(8) 할머니, 진지 잡수시어요.
33
Halmŏni, cinci cabsuşi-ŏyo
AS ES ESE-heyo
(Babaanne, yemek ye.)
(9) 시어머님의 병환이 다 나으시었어요?
Şiŏmŏ-nim-é byŏŋhvan-i da naı-şi-ŏs’-ŏyo
SU-İE AS ÖE ESE-GÇE-heyo
(Kayınvalidenin hastalığı geçti mi?)
(10) 선생님, 연세가 어떻게 되세요?
Sŏnseŋ-nim, yŏnsé-ga ŏd’ŏ-ké dö-séyo
SU AS ÖE ZE heyo
(Hocam, kaş yaşındasınız?)
Örneklerde görüldüğü üzere babaanne, öğretmen gibi yaşça ve konumca
konuşmacıdan büyük kişiler için tabloda gösterilen sözcüklerin saygılı biçimleri
kullanılmıştır. Burada saygınlık gösterilen aslında nesnenin kendisi değil nesnenin ait
olduğu kişidir.
Buna ek olarak, Korecede kişi zamirlerindeki değişiklik konusunda Türközü
(2009: 68)’nde belirtildiği gibi, hedefin yüceltildiği kelimelerle birlikte özneyi
alçaltan kelimeler de vardır. Yani hem hedefi yüceltip hem de özneyi alçaltma söz
konusudur. Korecede iki tane birinci tekil şahıs zamiri ya da birinci çoğul şahıs
zamirinin olması buna örnek teşkil eder. Bu durum, konuşucunun tevazu göstermesi
durumu olarak açıklanabilir. Örnek verilecek olunursa;
(11) 저는 오늘 학교에 가고 싶지 않아요.
Cŏ-nın onıl haggyo-é ga-go şip-ci an-ayo
VE YE Ye OE heyo
(12) 나는 오늘 학교에 가고 싶지 않아요.
Na-nın onıl haggyo-é gago şip-ci an-ayo
34
VE YE Ye OE- heyo
(11) ve (12) ikisi de “bugün okula gitmek istemiyorum” anlamına
gelmektedir. Fakat özneler konuşucuyla dinleyici arasındaki ilişkiye göre değişiklik
göstermektedir. Cŏ zamiri konuşucunun tevazu gösterdiğini, na zamiri ise tam tersi
dinleyicinin kendisinden (konuşucudan) daha alt konumda ya da yaşta olduğunu
işaret etmektedir.
4.1.2.2. Eylemlerde Saygınlaştırma
Nesnelerde olduğu gibi bazı fiillerin de saygılı biçimleri vardır. Bu fiiller de
aşağıdaki tabloda belirtilmiştir.
Tablo 3: Eylemlerde saygınlaştırma
Kelime Saygılı biçimi
주다 [cuda] vermek 드리다 [dırida]
묻다 [mudda] sormak 여쭙다 [yŏc’ubda]
보다 [boda] görmek 뵙다 [böbda]
자다 [cada] uyumak 주무시다 [cumuşida]
먹다 [mŏgda] yemek 드시다 [dışida]
있다 [idda] var olmak, bulunmak 계시다 [géşida]
죽다 [cugda] ölmek 돌아가시다 [doragaşida]
말하다 [malhada] söylemek 말씀하다 [mals’ımhada]
데리다 [dérida] getirmek 모시다 [moşida]
Brown (2008)’un Korecede Saygı Dili (bkz. Tablo 1) sınıflamasında
görüldüğü üzere, bu eylemler özneyi saygınlaştıran eylemler ve nesneyi
saygınlaştıran eylemler olarak ikiye ayrılmaktadır. Tablo 3’te gösterilen eylemler
35
aslında her iki gruba da girmektedir. Dolayısıyla bunlar Tablo 1’de görüldüğü gibi
iki ayrı başlık altında incelenmeyecektir. Bu tabloda gösterilen eylemlerin içinde
tümcenin öznesini saygınlaştıranlar şunlardır: 주무시다 (cumuşida), 드시다 (dışida),
계시다 (géşida), 돌아가시다 (doragaşida), 말씀하다 (mals’ımhada).
(13) 할아버지께서 벌써 주무시었어요.
Harabŏci-g’ésŏ bŏls’ŏ cumuşi-ŏs’-ŏyo
SÖE ES- GÇE- heyo
(Dedem çoktan uyudu.)
(14) 선생님이 오늘 안 오신다고 말씀하시었어요.
Sŏnseŋ-nim-i onıl an o-şi-ndago mals’ımha-şi-ŏs’-ŏyo
SU-ÖE OE ES-DAE ES- ESE-GÇE-heyo
(Hoca bugün gelmeyeceğini söyledi.)
(15) 우리 시어머님께서 외국 음식을 잘 드시어요.
Uri şiŏmŏ-nim-g’ésŏ vegug ımşig-ıl cal dışi-ŏyo
SU-SÖE NE ES-heyo
(Kayınvalidem yabancı yemekleri severek yer.)
Görüldüğü gibi saygın hale getirilen eylemler aslında cümlenin öznesini
yüceltmektedir.
Korecede cümlenin nesnesinin kim olduğuna göre biçim değiştiren eylemler
vardır. Bu eylemler cümlenin nesnesinin kimliğine yani pozisyonuna göre biçim
değiştirerek saygınlaştırılmaktadır. Kısacası, odağı nesneye koyan saygınlaştırma
kuralıdır (Lee, 2008: 215). Yani bu kurala göre nesnenin kimliği eylemin saygın
biçim almasını sağlamaktadır. Bazı kaynaklarda bu ‘hedef yüceltme’ olarak da
geçmektedir (Türközü 2009).
(16) 어머님께 선물을 드리어.
36
Ŏmŏni-g’é sŏnmur-ıl dıri-ŏ
NYE NE ES- he
(Annene hediyesini ver.)
(17) 나는 잘 몰라서 선생님께 여쭈어 봤어요.
Na-nın cal morı-asŏ sŏnseŋ-nim-g’é yŏc’u-ŏ bo-as’-ŏyo
VE SA SU- NYE ES- Ye GÇE-heyo
(Ben tam olarak bilmediğim için Hocaya sordum.)
(16) ve (17)’de görüldüğü gibi nesne “anne” ve “öğretmen” olduğu için
“vermek” ve “sormak” eylemleri biçim değiştirerek nesneler yüceltilmiştir.
Brown (2011: 37)’da Yun Sung-kyu (1993)’ya göre eylem saygınlaştırmanın
bulunması için nesnenin mutlaka hem konuşucudan hem de cümlenin öznesinden
toplumsal olarak üstün olması gerektiği belirtilmektedir. Yine Brown bu duruma
(18)’de şöyle bir örnek vermektedir:
(18) 할아버지께서 그것을 아버지께 드리었어요.
Harabŏci-g’ésŏ gıgŏs-ıl abŏci-g’é dıri-ŏs’-ŏyo
SÖE NE NYE ES-GÇE-heyo
(Dedem onu babama verdi.)
Bu yüzden örnekteki gibi dırida (‘vermek’) saygınlaştırılmış eyleminin
kullanılması uygun değildir. Her ne kadar ‘baba’ nesne göndergesi (object referent)
konuşucudan üst de olsa özne göndergesinden (subject referent) yani ‘dede’den
yüksek değildir.
37
4.1.2.3. Eklerde Saygınlaştırma
Korecede cümlenin öznesini ve nesnesini saygınlaştıran özel durumlardan
biri de bazı eklerin saygın biçim almasıdır. Bu ekleri de özneyi ve nesneyi yücelten
olarak ikiye ayırabiliriz.
Tablo 4: Özneyi yücelten ek
Ek Saygılı biçimi
-이/가 (-i/-ga) - 께서 (-g’ésŏ)
-i/-ga, Türkçede olmayan bir yapıdır. Korecede özne eki olarak geçmektedir.
Brown (2011: 35), bu ekin saygın halinin sadece ad pozisyonunda ortaya çıkan insan
göndergesine eklenebildiğini belirtmektedir. Lee (2008: 210-211) bu ekin, öznenin
saygın bir kişi olması ve biraz daha yüceltilmesi gerektiği durumlarda ‘-i’nin yerine
kullanıldığına dikkat çekmektedir. Aşağıdaki örneklere bakılacak olunursa (19).
örnekteki gibi –g’ésŏ’nun mutlaka kullanılması gerekmektedir. Fakat (20). örnek
çözümlendiğinde –g’ésŏ kullanımı –i’nin kullanımına göre özneyi biraz daha fazla
yüceltmektedir.
(19)교장 선생님께서 축사를 하시겠습니다.
Gyocaŋ sŏnseŋ-nim-g’ésŏ çugsa-rıl ha-şi-géd-sımnida SU-SÖE NE ESE-GLE-habşo
(Müdür Bey tebrik konuşması yapacak.)
(20) 각하께서 입장하십니다.
Gagha-g’ésŏ ibcaŋha-şi-mnida
SÖE ESE-habşo
박수로 맞아 주시기 바랍니다.
Bagsu-ro mac-a cu-şi-gi bara-mnida
E Ye- ESE-AE habşo
38
(Sayın Başkan geliyor. Büyük bir alkış alalım.)
(21) 우리 선생님께서 오늘도 ‘가고파’를 부르시는구나.
Uri sŏnseŋ-nim-g’esŏ onıl-do ‘gagopa’rıl burı-şi-nınguna SU- SÖE E NE ESE-hera
(Hocamız demek bugün de ‘gagopa’yı söylüyorlar.)
(22) 할머니께서 이제 허리가 많이 굽으시었구나. 2
(Halmŏni-g’ésŏ icé hŏri-ga man-i gub-(ı)şi-ŏd-guna SÖE ÖE ZE ESE-GÇE-hera
(Babaannemin beli artık iyice büküldü.)
Nesneyi yücelten eke bakacak olursak yine (19), (20), (21), (22)’deki gibi
özneyi yücelten ek olduğu gibi Korecede cümlenin nesnesini de yücelten bir ek
vardır. Aşağıdaki tablo bu ekin asıl halini ve saygınlaştırılmış halini göstermektedir.
Tablo 5: Nesneyi yücelten ek
Ek Saygılı biçimi
-한테 (-hanté)
- 에게 (-égé)
- 께 (-g’é)
Kişilere gelen ve Türkçede –e yönelme eki olarak var olan bu ekler –g’e’ye
dönüşerek saygın biçim halini almaktadır.
(23) 교수님께 시험지를 드리러 가요.
Gyosu-nim-g’é şihŏmci-rıl dıri-rŏ ga-yo
SU-NYE NE ES-AA heyo
(Hocaya sınav kağıtlarını vermeye gidiyorum.)
(24) 우리 할아버지께 편지가 왔어요.
Uri harabŏci-g’é pyŏnci-ga o-as’-ŏyo
NYE ÖE GÇE-heyo
(Dedeme mektup geldi.)
2 (19), (20), (21) ve (22) örnekler Lee (2008: 210-211)’den alıntılanmıştır.
39
Örneklerde de görüldüğü üzere cümlelerin nesnesi ‘hoca, dede’ gibi saygın
kişiler olduğunda yönelme eki de saygınlaştırılmaktadır.
4.2. DİNLEYİCİYE YÖNELİK İFADE DERECELERİ
Dinleyiciye yönelik ifade dereceleri (hearer honorifics), konuşmacının sadece
dinleyiciye yönelik yaptığı saygı içeren ya da içermeyen derecelerdir. Dinleyicinin
statüsü, yaşı, sosyal konumuna göre derece belirlenir. Dinleyici terimi Lee (2004:
336)’de şu şekilde tanımlanmaktadır: “dinleyici, doğrudan konuşmayı dinleyen ya da
bir metni okuyan kişiye gönderme yapan bir sözcüktür.” Yani konuşucu ya da
yazarın hitap ettiği kişidir.
Korecede dinleyiciye yönelik ifade dereceleri, literatürde cümle bitirme
sonekleri (sentence enders) ya da ifade dereceleri (speech levels) olarak da
geçmektedir. Altı tane cümle bitirme soneki vardır ve bu sonekler konuşmanın
bağlamı ve dinleyicinin yaşı, konumu gibi etkenlere bağlı olarak değişmektedir.
Korece konuşucusu dinleyicinin kendisiyle olan ilişkisini göz önünde bulundurarak
konuşma esnasında bu bitirme eklerinden birini seçmektedir. Bununla beraber
günlük ya da resmi konuşmalarda kullanılan cümle bitirme sonekleri bir diğer deyişle
ifade dereceleri de farklılık göstermektedir. Konuşmacı konuşması esnasında kendisi
ve dinleyici arasındaki ilişkiye göre herhangi bir ifade derecesinden birini seçmek
zorundadır. Kore dilinin en belirgin özelliği böyle ayrıntılı ve gelişmiş bir ifade
derecesi sistemine sahip olmasıdır. Bu bölümde bu ifade dereceleri tek tek
incelenerek bunların hangi bağlamda, kimler tarafından kullanıldığı açıklanacaktır.
40
4.2.1. 해라체 / Hera İfade Derecesi
Bu kullanım hiçbir saygı göndergesinde bulunmaz. Konuşma dilinde en
samimi biçim olarak değerlendirilir. Brown (2011: 25)’da bu derecenin iki kullanımı
olduğu belirtilmektedir. Birincisi, samimi ya da saygılı olmayan form olarak benzer
yaşta/konumda olan kişiler arasında ya da üst konumdaki kişiyle alt konumdaki kişi
arasında asimetrik olarak; ikincisi de genel anlamda okuyucusu belirli olmayan metin
dili olarak kullanıldığı belirtilmektedir.
Bu yapının kullanımına bir iki örnek verilecek olunursa;
(25) 난 집에 간다.
Na-n cib-é ga-nda
VE YE hera
(Ben eve gidiyorum.)
(26) 비(가) 온다!
Bi(ga) o-nda
ÖE hera
(Yağmur yağıyor!)
(27) 예쁘다!
Yeb’ı-da
hera
(Ne kadar güzel!)
Brown (2011: 26)’da -da soneki konuşucu tarafından yeni keşfedilmiş ve
dinleyici için kayda değer olduğunu düşündüğü bir bilgi aktarılırken sıklıkla
kullanıldığı belirtilmektedir. Aynı zamanda bu yeni elde edilen bilginin şaşkınlık da
yarattığında ünlem ifade etmesi açısından bu derecenin çok kullanıldığı ve bu
41
kullanımın özellikle sıfatlarla kendini çok gösterdiğine (Korecede sıfatlar fiil
çekimine benzer şekilde çekilir hatta çoğunlukla bunlar “betimsel fiil” olarak
tanımlanmaktadır) dikkat çekilmektedir. Yine bu ifade derecesinin bağlamıyla ilgili
Byon (2010: 2)’da konuşucunun önemli bulduğu bir duruma dinleyicinin dikkatini
çekmek istediği zaman da bu dereceyi kullandığı belirtilmektedir. Hera derecesinin
bu kullanımına bir parantez açacak olursak, bu derecenin kişi kendi kendisiyle
konuşurken de çok sık başvurduğu bir biçim olmakla beraber konuşucunun yanında
çok samimi de olsa yaşça büyük birisi olduğunda kullanılması çok da hoş
karşılanmamaktadır.
Bu ifade derecesinin ikinci kullanım alanı da yazı dilidir. Yukarıda da
belirtildiği gibi genel okuyucu yani gazete haberleri olsun, dergiler olsun, ders
kitapları, makalelerde cümle bitirme eki olarak bu derece kullanılmaktadır.
4.2.2. 해체 / He İfade Derecesi
Bu derecenin de en düşük ifade derecelerinden olduğu kabul edilmektedir ve
ilerleyen bölümlerde de inceleneceği üzere kullanımı en çok görülen bir iki
dereceden bir tanesidir. Bu kullanıma banmal adı da verilmektedir. Dolayısıyla bu
formun adı bazı kaynaklarda banmalçe (banmal biçimi) olarak da geçmektedir.
Strauss ve Jong (2005: 614)’da belirtildiği üzere saygınlaştırma özelliği olmayan
ifade dereceleri (non-honorific speech styles) çok yakın tanıdıklar arasında ya da
grup-içi üyeler (in-group members) ya da kesin olarak konuşmacıdan daha aşağı
konumda olan muhataplara yönelik olarak kullanılmaktadır.
42
Bağlam örnek verilecek olunursa; öğretmen öğrenciye, amir çalışana, baba
evladına bu formu kullanabilmektedir. Aslında çocuk, anne-babaya bu ifade
derecesini kullanamaz ama artık bu da yavaş yavaş değişmekte ve çocuklar babaya
olmasa bile anneyle banmal kullanarak konuşabilmektedir. Bu kullanımın bağlamına
örnek olarak Byon (2010: 2)’da bu derecenin çocuklar arasında ve yetişkinlerin
çocukluk arkadaşına ya da ilişkileri zaman içinde daha samimi bir düzeye gelen
kişilere karşı kullandıkları belirtilmektedir.
Hatta Lee & Ramsey (2000: 254)’de he ve hera ifade biçimlerinin birlikte tek
bir konuşma seviyesi yani tek bir ifade biçimi oluşturdukları vurgulanmaktadır. Bu
iki ifade biçiminin arasında değişiklik yapmanın kast edilen niyet açısından hiçbir
farklılık yaratmadığını, bu ifade derecesinin çoğu zaman kolaylıkla hera derecesinin
yerine kullanılabileceği ifade edilmektedir. Fakat yine Lee ve Ramsey’de bu
durumun geçerli olamayacağı bağlamlar da açıklanmaktadır ve (28) ve (29)’uncu
örnekler verilmektedir. Bu örneklerde üniversiteye yeni başlayan öğrenciler sınıf
arkadaşlarıyla ilk karşılaşmalarında hera derecesinin kullanımının garip kaçacağı
dolayısıyla he yani banmal derecesinin kullanılması gerektiği açıklanmaktadır.
(28) 고향이 어디니?
Gohyaŋ-i ŏdi-ni ÖE hera
(29) 고향이 어디야?
Gohyaŋ-i ŏdi-ya
ÖE he
43
(28) ve (29) cümlelerinin ikisi de “nerelisin?” sorusunun karşılığı fakat ilk
örnek hera derecesindeyken ikincisi he derecesinde oluşturulmuş soru cümleleridir.
Genelde olan ise banmal’le başlayıp biraz daha yakın ilişki kurmaya başladıktan
sonra hera derecesine geçiş yapılmasıdır. Bu açıdan bu iki derecenin kullanım
alanları benzerlik göstermekle birlikte farklılaşabilmektedir de. Bununla birlikte bu
iki derecenin sıkça birbirinin yerine kullanıldığı durumlar da olmaktadır ve bu
genelde bir sorun yaşatmamaktadır (Lee&Ramsey, 2000; Brown, 2011).
Bu ifade derecesiyle ilgili küçük bir ekleme yapmak yerinde olacaktır. Lee
(2008: 194) bu derecenin kullanım alanıyla ilgili olarak ani bir şaşırma veya
gerginlik durumunda da kullanılabileceğini belirterek özellikle şu örnekleri
vermektedir:
(30) 불이야!
Bur-(i)ya
he
(Yangın var!)
(31) 도둑이야!
Dodug-(i)ya
he
(Hırsız!)
(32) 아이구 깜짝이야!
Aigu, g’amc’ag-(i)ya
ÜS he
(Ay, ödüm koptu!)
(33) 아이 뜨거워!
Ai, d’ıgŏ-vŏ
ÜS he
(Ay, yandım!)
44
Bu örnekler, bu derecenin hera derecesi gibi ünlem cümlelerinde de sıkça
kullanılabileceğini göstermektedir.
4.2.3. 하게체 / Hagé İfade Derecesi
Bu ifade derecesi genellikle erkekler tarafından kullanılmaktadır. Günümüz
Korecesinde bu derecenin kullanımının azaldığı söylenebilir. Bunun sebebi olarak
Brown (2011: 28) bir önermede bulunmakta ve kullanımın daha çok erkeklere ait
olması sebebiyle bu dereceyi sıklıkla “otorite” ve “resmiyet”le ilişkilendirmektedir.
Bu derecenin çağrıştırdığı maskülinite, resmiyet ve hiyerarşi; modern Kore
toplumunun demokratik doğasıyla uyumsuzluk göstermektedir.
Bu derecenin hangi konuşucu tarafından hangi dinleyiciye yönelik olarak
kullanıldığına bakılacak olunursa, Lee (2008: 225) kimliği konuşucudan daha
aşağıda da olsa belli bir yaşta olduğu için samimi ifade derecelerinin kullanılmasının
uygun kaçmayacağı dinleyiciyle konuşulurken tercih edilen bir ifade derecesi
olduğunu ve bir konuşucunun, arkadaşının evli ve belli bir yaşta olan oğluna, bir
üniversite hocasının lisansüstü öğrencisine ya da asistanı olan öğrencisine,
kayınvalide-kayınpederin damatlarına kullandığını belirtmektedir. Brown (2011: 28)
da benzer şekilde hage derecesinin kullanılması için konuşucunun dinleyiciden kesin
olarak büyük olması gerektiğini belirtmekte ve genelde bir hocanın şu an yetişkin
olan eski bir öğrencisine ya da bir üvey babanın üvey oğluna kullandığını
vurgulamaktadır.
Bu ifade derecesine bazı örnekler verilecek olunursa;
45
(34) 너무 늦었으니 그만 가게.
Nŏmu nıc-ŏs’-(ı)ni gıman ga-gé
GÇE-SA hagé
(Çok geç kaldın, bırak da git)
(35) 비가 많이 네리네.
Bi-ga man-i néri-né
ÖE ZE he
(Çok yağmur yağıyor.)
(36) 자네 말대로 아무래도 비가 오겠네.
Cané malde-ro amuredo bi-ga o-gén-né
E ÖE GLE- he
(Söylediğin gibi sanırım yağmur yağacak.)3
4.2.4. 하오체 / Hao İfade Derecesi
Bu ifade derecesinin de hagé derecesi gibi kullanım sıklığı oldukça düşüktür.
Günlük hayatta çok fazla kullanılmaz.
“Bu derece hagé derecesi gibi yaşça ve mevkice küçük kişilere hitap ederken
kullanılmaktadır. Yani dinleyici konuşmacıdan yaşça ve toplum içerisinde mevkice
aşağıdaysa konuşan bu ifade derecesini kullanır. Fakat hao derecesinde nezaket
hagé derecesine oranla daha fazla, resmiyet de nispeten daha azdır. Erkeğin eşine,
mevkisi yüksek olan birinin kendisine göre daha alt mevkide olan birisine yönelik
konuşmasında, bir iş yerinde iş yeri amirinin memuruna yönelik konuşmasında vb.
ortamlarda kullanılmaktadır” (Türközü, 2009: 60).
3 Örnek cümleler iki farklı kaynaktan alınmıştır. (34) ve (35) Lee (2004: 341)’de bildiri ve emir tipinde
verilmişken (36) Lee (2008:225)’de yalnızca bildiri formunda verilmiştir.
46
Bu ifade derecesinin kullanımının azalmasıyla ilgili olarak Brown da
çalışmasında dikkat çekici bir tespite yer vermiştir. Günlük hayattaki kullanımıyla
ilgili bir fikir vermesi açısından faydalı olacağı düşünülmektedir.
Brown (2011: 28), Noma (1996)’nın değişik yaş gruplarından ve
artyetişimlerden 224 konuşucuyla yapılan ifade derecelerini kullanma araştırmasında
konuşucuların %86.7’sinin bu ifade derecesini hiç kullanmadıklarını ortaya
çıkardığını vurgulamıştır. Brown, buna sebep olarak Sohn Ho-min(1986)’in genç
konuşuculara bu derecenin kullanımının despot ve aşağılayıcı geldiği iddiasını
göstermektedir fakat aynı zamanda her ne kadar bu derecenin kullanımının günlük
Korecede tamamen kaybolduğunu belirtse de internet üzerinde hala yaşadığına
dikkati çekmektedir. Brown bu noktada Lee Jung-bok (2004)’un bir fotoğrafçılık
web sitesindeki duyuru panosuna bırakılan mesajları incelediği çalışmasında bu
derecenin bütün cümle bitirme son eklerinin %35.6’sını kapsadığını ve özellikle de
20’li ve 30’lu yaşlardaki erkekler tarafından yazılan mesajlarda sıklıkla kullanıldığını
tespit ettiğini vurgulamaktadır. Lee (2008: 226)’de bu derece için örnek cümleler
verilmektedir.
(37) 나는 모르오. 아무리 생각하여 보아도 모르겠소.
Na-nın morı-o. Amuri seŋgagha-yŏ bo-ado morı-ged-so
VE hao. Ye Ye GLE-hao
(Ben bilmiyorum. Ne kadar düşünsem de anlayamayacağım.)
(38) 그렇소. 여기가 서울이오.
Gırŏs’-so. Yŏgi-ga sŏur-(i)o
hao. ÖE hao
(Doğru. Burası Seul.)
(39) 어떻소? 정말 비가 오겠소?
Ŏd’ŏs’-so? Cŏŋmal bi-ga o-ged-so Hao. ÖE GLE-hao
(Nasıl? Gerçekten yağmur yağacak mı?)
47
(40) 어떻게 당신은 그 소식을 모른단 말이오?
Ŏd’ŏ-ké daŋşin-ın gı soşig-ıl morı-ndan mar-(i)o
ZE VE NE DAE hao
(Sen nasıl bu havadisi bilmediğini söylersin?)
4.2.5. 해요체 / Heyo İfade Derecesi
Bu ifade derecesi Kore’de en çok kullanılan ifade derecesidir. Günlük
konuşmada sıkça kullanılan bu derece aslında, saygı ifade etmektedir. Bu ifade
derecesinin hem benzer yaşta kişiler arasında kullanılabilirken hem de yeteri kadar
saygı belirttiği için mevkice ve yaşça üst kişilere karşı da kullanılmasında sakıncası
yoktur.
“Bu ifade derecesi günlük etkileşimde sıkça göze çarpmaktadır. Örneğin bir
mağaza çalışanı müşterisiyle karşılıklı olarak bu yapıyı kullanabilir. Benzer şekilde
yolda yürüyen bir kişi yol sormak için konuştuğu kişiye bu ifade derecesini rahatlıkla
kullanabilir” (Brown, 2011: 28).
(41) 이 구두가 너무 예뻐요.
İ gudu-ga nŏmu yéb’ı-ŏyo
ÖE heyo
(Bu ayakkabılar çok güzel.)
(42) 요즘 터키가 추워졌어요.
Yocım tŏki-ga çub-ŏci-ŏs’-ŏyo
ÖE Ye-GÇE-heyo
(Bugünlerde Türkiye çok soğudu.)
48
(43) 선생님, 언제 오시었어요?
Sŏnseŋ-nim, ŏncé o-şi-ŏs’-ŏyo
SU ESE-GÇE-heyo
(Hocam, ne zaman geldiniz?)
(43)’te görüldüğü üzere heyo derecesini konuşucu öğretmenine kullanmıştır.
Bunda bir sakınca olmadığı daha önce de belirtilmişti fakat burada dikkat edilmesi
gereken bir nokta, bu cümlede olduğu gibi –시 (-şi) ekiyle birlikte kullanıldığında
yaşça ve mevkice arasında oldukça fark olan dinleyicilere karşı daha hoş
karşılanmakta, cümlenin daha saygılı bir hal almakta olduğudur.
Heyo, çokça kullanılan bir derece de olsa dikkat edilmesi gereken nokta bu
kullanımın bazı sınırlamaları olduğudur. Türközü (2009: 64)’nde konuşmacının
kendisinden on – on beş yaş küçük birine karşı ya da bir üniversite öğrencisinin
ilkokul ya da ortaokul öğrencisine yönelik konuşmasında bu dereceyi kullanmasının
uygun olmadığı belirtilmekte; bunun yerine genelde en samimi derece olan ‘he’
derecesinin kullanıldığından bahsedilmektedir. Fakat Brown (2011), heyo
derecesinin samimilik (intimacy) oranı az olduğunda genç yaştaki kişiler için de
kullanılabildiği ifade edilmektedir.
Bu ifade derecesinin çok yakın arkadaşlar arasında da kullanılması uygun
kaçmamaktadır. Böyle bir durumda yeni tanışıldığında heyo derecesinin kullanılması
normaldir fakat aradaki samimiyet arttıkça örneğin üniversite seviyesindeki
arkadaşlar heyo derecesinden he derecesine geçiş yaparlar. O durumda bu ifade
derecesinin kullanımı bazen araya mesafe koyma olarak da algılanabilmektedir.
Bu ifade derecesinin kullanımıyla ilgili olarak her ne kadar büyüklerin
küçüklere kullanımının sınırlı olduğu bilinse de Türközü (2009: 64) eğitim
49
kurumlarında genelde öğretmenin öğrencilere karşı bu dereceyi kullandığını
belirtmektedir. Fakat burada da küçük bir fark olduğunu hatırlatmaktadır. Normalde
bir öğrenciyi tahtaya kaldırırken ya da soru vs. sorarken samimi konuşma derecesini
yani he derecesini kullanabilir ama sınıfın geneline hitap ederken heyo derecesini
kullanma durumu daha yaygındır.
(44) 김 성한, 칠판에 써서 자기 소개를 친구들에게 해.
Gim Sŏŋhan, çilpan-é s’ı-ŏsŏ cagi soge-rıl çingu-dır-égé he
YE EşZ NE Ç-KYE he
(Gim Sŏŋhan, tahtaya çıkıp kendini arkadaşlarına tanıt.)
(45) 이 노래를 누구 잘 부를 수 있어요?
İ nore-rıl nugu cal burı-l su is’-ŏyo
NE Ye heyo
(Bu şarkıyı kim güzel söyleyebilir?)
Türközü bu örneklerinde (2009: 65) açıkça gösterdiği üzere öğretmen
doğrudan öğrencinin kendisiyle konuştuğunda samimi ifade derecesini tercih ederken
sınıfın geneline hitap ettiğinde heyo ifade derecesini kullanmaktadır.
4.2.6. 합쇼체 / Habşo İfade Derecesi
Bu ifade derecesi en saygılı ifade derecesidir. Korecede en çok kullanılan üç
ifade derecesinden biridir denilebilir. Bu ifade derecesinde dinleyici ile konuşucu
arasında üst seviyede bir resmiyet söz konusudur. Saygılı ifade derecesi olarak heyo
derecesinin de oldukça sık kullanıldığı belirtilmiş olsa da bu sonekin de tercih
edildiği çok daha resmi ortamlar bulunmaktadır.
50
Brown (2009: 29) bu ifade derecesinin tercih edilmesindeki nedeni şu şekilde
açıklamaktadır. Bu derece, resmi durumlarda kullanılan başlıca derecedir. Habşo
derecesinin kullanıldığı durumlar olarak televizyon programları (haberler, belgesel,
spor programları), geniş kitlelere yapılan konuşmalar ve diğer kamusal söylemler
örnek verilebilir.
Lee (2008: 229) de bu derecenin dinleyiciyi en saygınlaştıran derece olduğu
ve aile/akraba içinde de en büyüklere karşı ya da iş yerinde gerektiği durumlarda
amir ya da üste de habşo’nun kullanıldığı belirtmektedir.
(46) 할아버지, 저는 내일 병원에 가겠습니다.
Harabŏci, cŏ-nın neil byŏŋvŏn-é ga-géd-sımnida
VE YE GLE-habşo
(Dede, ben yarın hastaneye gideceğim.)
Saygılı kullanım açısından heyo formuyla olan benzerliği vurgulanmıştı. Bu
noktada Brown (2009) bir hatırlatma yapmakta ve habşo derecesinin heyo
derecesiyle zaman zaman birbirlerinin yerine kullanılabildiğini belirtmekte fakat
dikkat edilmesi gereken noktanın habşo derecesinin tercih edilmesi için dinleyicinin
mutlak surette konuşucudan konumca üstte olması gerektiği olduğunun altını
çizmekte ve heyo’nun aksine dinleyici ile konuşucunun eşit konumda olması ya da
dinleyicinin konuşucudan aşağı durumda olması durumunda bu derecenin
kullanımının imkansız olduğunu ifade etmektedir. Buna göre aşağıdaki gibi bir
kullanım söz konusu olamamaktadır.
(47) Öğretmen (öğrenciye): *내용을 읽으십시오.
Neyoŋ-ıl ilg-(ı)şibşio NE habşo
(Metni okuyunuz.)
51
Bu derecenin kullanıldığı alanlarla ilgili olarak Lee (2004: 339), aralarında
belli bir mesafe olan 40 yaş üstü kişilerle asker ya da polis gibi grup içi hiyerarşik bir
düzeni barındıran toplulukların önde geldiğini ve bununla beraber genel bir dinleyici
kitlesine hitap eden konuşmalarda ya da televizyon, radyo haber bültenlerinde
kullanıldığını belirtmektedir. Lee (2008: 230) bu duruma örnek olarak (48) ve
(49)’daki cümleleri vermektedir:
(48) 일곱 시 뉴스를 시작하겠습니다.
İlgob şi nyusı-rıl şicagha-géd-sımnida
NE GLE-habşo
(Yedi haberleri başlıyor)
(49) *일곱 시 뉴스를 시작하겠어요.
İlgob şi nyusı-rıl şicagha-gés’ŏyo NE GLE-heyo
(Yedi haberleri başlıyor)
(48) ve (49) örneklerinin ikisini de bir haber bülteni sunucusunun haber
bültenini açış cümlesi olarak vermektedir ve (49) cümlenin bu durumda uygun
kaçmayacağını belirtmektedir.
Heyo ve habşo derecelerinin kullanımıyla ilgili ayrım noktası, habşo
derecesinin resmi bağlamlar için uygun olduğu, heyo derecesinin de habşo gibi saygı
ifade etmesine rağmen resmi olmayan durumlarda kullanıldığıdır. Bir sınıflamaya
gidildiğinde de bu ayrıma göre habşo resmi ve saygılı, heyo ise resmi olmayan ve
saygılı olarak kategorilendirilebilir. Bu derecenin kullanımında içinde bulunulan
bağlama dikkat etmek gerekmektedir.
52
4.3. HİTAP BİÇİMLERİNE GENEL BİR BAKIŞ
Korecede hitap sistemine geçmeden önce konuya geniş bir açıdan bakmak ve
başka dillerden örnekler vermek yerinde olacaktır. Bu konuda yapılmış çok sayıda
çalışma vardır. Çünkü hitap sistemi dile toplumsal bir yönden bakmamızı
sağlamaktadır ve bu açıdan düşünüldüğünde de oldukça önemlidir.
Başkalarına, unvanla mı (title), ilk adla mı, soyadla mı, bir rumuzla mı ya da
bütün bunların bir bileşimiyle mi seslenildiği kültürden kültüre farklılık
göstermektedir. Günlük yaşantıda konuşulurken üzerine hiç düşünülmeyen dilin bu
kısmı dilsel ve kültürel açıdan bakıldığında bunun gibi birçok ayrıntıyı
barındırmaktadır aslında.
Konuya başlarken seslenme sözcüğünün tanımını yapmak yerinde olacaktır.
“Seslenme sözcükleri (terms of address / forms of address), konuşmacının sohbetin
muhatabıyla konuşurken o kişiden bahsetmek için kullandığı sözcük (words), cümle
(phrases) ya da ifade (expressions) lerdir. Hitap sözcükleri her topluma göre
değişiklik göstermektedir fakat genellikle 2. şahıs zamirleri (2nd person pronouns) ve
akrabalık terimleri (kinship terms) evrenseldir ve birçok dilde görülebilmektedir”
(Wang, 2005: 17). Birçok dilde bulunmakla beraber bu sözcüklerin kullanımı da
içinde kültürel kırıntılar barındırmaktadır. Dolayısıyla bunların kullanımları ve
bağlamları kültürden kültüre farklılık göstermektedir.
Seslenme sözcüklerinin dilsel işlevlerinin yanında kültürel işlevlerinin de
bulunduğu konuyla ilgili yapılmış birçok çalışmada da belirtilmiştir. Türközü
(2003: 13), hitapların, konuşucu ve dinleyicinin toplumsal ilişkisini yansıtan dilsel
ekipmanlardan biri olduğunu belirtmektedir. “Bir dilin hitap sisteminin o dil
53
grubunun toplum düzenini anlamada büyük yardımı dokunur. Her dilde, dinleyenin
sosyal statüsüne göre, çok çeşitli ve farklı ifadelerin kullanılmasını gerektiren
kurallar vardır” (Türközü, 2009: 87). Bu durum kişilerin birbirleriyle olan ilişkileri
hakkında ipucu verirken seslenilen hatta seslenen kişinin bir toplulukta ya da
toplumdaki konumu hakkında bilgi verdiği de bir gerçektir. “Bir kişinin başkasına
kullandığı hitap sözcüklerinden o kişilerin birbirlerini yalnızca tanıdıklarını mı,
birbirlerine yakın kişiler mi olduklarını, aynı işyerinde çalışan kimseler mi
olduğunu ya da aralarında ast-üst ilişkisi mi olduğunu çıkarabiliriz” (Kim, 2005:
245).
Yukarıda seslenme sözcüklerinin kültürel işlevlerinin bulunduğunu belirten
görüşlere yer verilmiştir. Kültürel işlevle tam olarak vurgulanan konu aslında hitap
sözcüklerinin insan ilişkilerinde hissettirdikleri de denilebilir. Hangi konuşmacı
hangi dinleyiciye hangi hitap sözcüğünü kullandığında içinde bulunduğu toplumda
yadırganmaz ya da olumsuz bir tepkiyle karşılaşmaz kaygısı sosyal yaşam rutininde
kişiler farkında olmasa da önemli bir yer tutmaktadır. Bu yüzden bu konu dilsel
çalışmalarda da kültürel çalışmalarda da araştırılagelmiş bir konudur.
Birçok dilde seslenme biçimleri çeşitlidir. Konuşucunun ve dinleyicinin
yaşına, cinsiyetine, toplumsal konumuna ve daha birçok etkene göre hangi
seslenme adılının ya da biçiminin kullanılacağı değişmektedir. Selçuk (2005: 10) da
farklı toplumlarda benzer veya aynı hitap şekilleri görülebildiği gibi, bir toplumda
sık kullanılan, son derece doğal karşılanan bir hitap şekli, başka toplumlarda
bilinmediği için yadırganabilmekte, hatta kabul edilemez olarak
değerlendirilebildiğine dikkati çekmektedir.
54
Hitap sistemi bize dilin konuşulduğu toplumla ilgili önemli kültürel ipuçları
vermektedir. Bu meseleyle ilgili olarak Wardhaugh (2010: 281)’da güzel bir örnek
verilmektedir. “Mesela Güney Sudan’da yaşayan Nuerlerin bizim alışık
olduğumuzdan çok farklı adlandırma sistemleri vardır. Her Nuer’in, anne babası
tarafından doğumdan hemen sonra verilen kendine ait bir doğum adı vardır. Bu
kişisel ad kuşaktan kuşağa aktarılabilir özellikle de erkek çocuklara. Bir erkek
çocuk ‘ [kişisel ad]ın oğlu’ şeklinde çağrılabilir. Bazen çocuğa anne tarafından bir
akrabası ikinci bir kişisel ad koyabilir. Sonuç olarak çocuğun anne ve baba tarafı
akrabaları çocuğa iki farklı adla seslenebilir.” Bu örnekteki gibi seslenme tek bir
kültür içinde bile birden fazla biçim alabilmektedir.
Murata (2004: 20)’da Moeran (1989)’ın, Japoncayı modern popüler kültür
içinde dil aracılığıyla incelediği çalışmasında şunu belirttiği ifade edilmektedir:
“Japoncada uzmanlaşan herkesin bileceği gibi iletişimin en zor yanlarından biri,
birine seslenirken ya da birinden bahsederken hangi eylemin ya da eylem biçiminin
kullanılacağına karar vermektir”. Bazı dillerde hitap biçimleriyle beraber
seslenilecek kişiyi yüceltmek için o dilin başka saygınlaştırma mekanizmaları da
harekete geçirilmektedir.
Wardhaugh (2010: 281-283)’da Brown ve Ford (1961)’un adlandırma üzerine
yaptıkları çalışmaya dikkat çekilmektedir. Onlar unvan, soyad ve ilk adın
kullanımının güçte bir eşitsizlik (inequality) durumu yarattığını, karşılıklı unvan,
soyad, ilk ad kullanımının eşitsizlik ve yabancılık (unfamiliarity), karşılıklı ilk ad
kullanımının ise eşitlik (equality) ve samimiyet (familiarity) ifade ettiğini
belirtmektedirler. İngilizcede örneğin, birinin ilk adını bilmek ve kullanmak
yakınlık derecesinin iyi bir göstergesidir; en azından bir istek göstermektedir.
55
Bunun yanında hitap biçimlerinin asimetrik kullanımı bir güç farkının açık
göstergesidir.
Wardhaugh (2010)’ın bu açıklaması göz önüne alındığında başka dillerde
olduğu gibi Türkçenin de hitap konusunda benzer bir durumun sergilediği
bilinmektedir. Örneğin bir okulda bir öğretmen öğrenciye adıyla seslenirken
öğrenci öğretmene unvanıyla seslenmek zorundadır. Ya da benzer şekilde bir
işyerinde çalışanlar arasındaki ilişkiye göre uygun hitap biçimleri benimsenir. Bir
müdür çalışanına yalnızca adıyla seslenebilirken tam tersi durum söz konusu
olamaz. Bu hitapların asimetrik kullanımına örnek teşkil edebilir. Wardhaugh
(2010)’un sözünü ettiği güç farkı hitap kullanımında kendini bu şekilde hitap
seçiminde göstermektedir.
Lee (2008: 383), İngilizce ve Korecedeki “sen” hitabını karşılaştırdığı
çalışmasında Amerika’da dinleyicinin konuşucudan 7-8 yaş büyük bile olsa ya da
konuşucunun öğretmeni de olsa birkaç saatlik bir görüşmenin ardından ilk ad
kullanımına geçilebildiğini fakat böyle bir şeyin Kore’de düşünülemeyeceğini
vurgulamaktadır. Çünkü Korelilerin kendilerinden 5-6 yaş büyük birine ya da
öğretmenine ilk adıyla seslenemeyeceğini ayrıca o kişiye asla samimi tip adıl olan
ve “sen” anlamındaki no’yu hitap olarak kullanamayacağını belirtmektedir.
“Kısacası hitap konuşucuyla dinleyici ya da bahsedilen kişi arasındaki ilişkiyi
gösterdiği için ilişkileri daha güçlendirebilir de yerle bir edebilir de. Bununla
beraber bir dilin hitap sistemi o dilin kullanıldığı toplumun yapısal özelliklerini de
yansıtmaktadır” (Go, 2005: 5). Bu bakış açısına göre, bir dilde var olan hitap
biçimlerinin varlığı o toplumun kültürü hakkında, insan ilişkilerinin hangi
56
boyutlarda gerçekleştiği ve bireyler arasındaki ilişkilere yüklenen anlamlarla ilgili
olarak da ipuçları verebilmektedir.
4.4. KORECEDE HİTAP BİÇİMLERİ
Hitap sözcüklerinin konuşmanın tarafları arasındaki ilişkiyi göstermekle
beraber toplumun kültürü ile de ilgili olduğu bilinen bir gerçektir. Seslenme
sözcükleri konuşucunun ve dinleyicinin bir toplum ya da topluluk içindeki
konumunu, yaşını, mesleğini baz alarak belirlenmektedir. Türközü (2009: 87) de
hitapların konuşan ile dinleyenin toplumsal ilişkisini ortaya koyan dil unsurlarından
biri olduğunu ve Kore dilinin hitap sisteminin Kore kültürünü ve Kore toplumunu
anlamamızda yardımcı olduğunu belirtmektedir.
Uygun hitap biçimini belirleyen değişkenlerden biri de yaştır. Türközü (2009)
de Kore toplumunda her ne kadar samimi olsa da yaş farkı söz konusu olduğunda
yaşça küçük olan kişinin kendinden büyük birisine ismiyle hitap edemeyeceğini
vurgulamaktadır. Bu durum Türkçede de benzerlik göstermektedir fakat Kore
toplumunda bu durum daha keskindir ve aile, akraba, okul ortamında kişiler yaşıt
değillerse aralarında bir güç farkı oluşur ve asimetrik hitap kullanımı gerçekleşir.
Hwang (1991: 117) da Korecedeki hitap seçiminde geçerli olan bir başka
değişkene gönderme yaparak Kore kültürünün unvan ve aile adı odaklı bir kültür
olduğunu ifade etmektedir. O’na göre ‘doktor’, ‘profesör’ gibi unvanlar soyadıyla ya
da soyadsız kullanılmaktadır. ‘Mr.’, ‘Mrs.’ ve ‘Miss’ gibi İngilizce’den Korece’ye
geçen bazı sözcükler de hiç unvanın olmadığı durumlarda kullanılmaktadır. Bununla
birlikte ilk adların kullanımı çok sınırlıdır. Yalnızca akran çocuk/genç grupları içinde
57
ya da yaşça büyük kimse tarafından kendisinden küçük ya da çocuk bir aile bireyini
çağırırken kullanılmaktadır.
Hitap seçiminde birden fazla unsurun etkili olduğu bilinmektedir. Türközü
(2009: 33) bu konuyla ilgili olarak şu ayrıntıyı paylaşmaktadır: “Akrabalar
arasındaki kuşak farkı da bir diğer önemli bir etkendir. Akrabalık derecesi yaş
unsurunu da aşmıştır. Bu dereceye göre, eğer dinleyen kişi üst derece akrabaysa
kendisinden her ne kadar yaşça küçük olsa bile –eğer bu kişi çocuk değil ise- onunla
samimi bir dilde konuşamaz. Üst derece olan akrabaya direk ismiyle seslenmek
mümkün olmadığından akrabalık adıyla seslenmek gerekmektedir.”
Şimdi artık Korecedeki hitap biçimleri ayrıntılı olarak incelenecek olunursa,
bu çalışmada Park (2005)’ın Korecenin hitap şekillerini sınıflamasından faydalanıldı.
Park, Korecede kullanılan hitap biçimlerini isim hitap, unvan hitap, akrabalık hitap,
zamir hitap, genel hitap ve diğer hitap şekilleri olarak sınıflamıştır. Bu sınıflamaları
başlıklar halinde inceleyerek hem örnekler verilecek hem de hangi bağlamlarda
kullanıldıkları açıklanmaya çalışılacak.
4.4.1. İsim Hitap Şekli
Korecede isim hitabının kullanımı birden fazla hal almaktadır. Genellikle bir
kimseye yalnızca ismiyle seslenilme durumu bulunmamaktadır. Park (2005: 76) isim
hitabıyla ilgili olarak bazı koşullar bulunduğunu ifade etmektedir. Bu koşullardan bir
tanesinin ada bir seslenme takısının (“-아/-야 (-a/ya)” ya da “이 (i)”) eklemek ya da
“-씨 (ş’i)” ya da “-군/양 (-gun/-yaŋ)” sözcüklerini ekleyerek konuşucu ve
58
dinleyicinin ast-üst ilişkisini ya da yakınlık derecesini ifade etmek olduğunun altını
çizmektedir. Aşağıdaki tabloda Brown, bu kullanımlara örnek vermektedir.
Tablo 6: Korecedeki isim hitap şekilleri (Brown, 2008)
KORECEDEKİ İSİM HİTAP ŞEKİLLERİ
-아 (-a) -이 (-i) - 씨(-ş’i) -군/-양(-
gun / -yaŋ)
미스터/미
스(Mr. /
Ms.)
[sadece isim
kullanımı]
Soyad-ad - 김용집이
(Gim
Yoŋcib-i)
김용집씨
(Gim
Yoŋcib-
ş’i)
김용집군
(Gim
Yoŋcib-
gun)
- 김용집
(Gim
Yoŋcib)
Ad 용집아
(Yoŋcib-
a)
용집이
(Yoŋcib-
i)
용집씨
(Yoŋcib-
ş’i)
용집군
(Yoŋcib-
gun)
- 용집
(Yoŋcib)
Soyad - - 김씨
(Gim-ş’i)
김군
(Gim-
gun)
미스터
김 (Mr.
Gim)
-
Bu tabloda görüldüğü gibi Korecede soyad-ad ve yalnızca soyada -아/-야 (-
a/-ya) ya da –이 (-i) / Ø eklenemez. Tek başına soyad kullanımı da geçerli değildir.
–아 (-a) takısı yalnızca samimi kişiler ya da yaşça ve statüce büyük kişinin
kendinden küçük kişiye seslenirken kullanabileceği bir takıdır. Park (2005: 78)’ta
isim hitap biçimleri arasında bu hitap şeklinin samimiyeti en fazla gösteren hitap
şekli olduğu belirtilmektedir.
- 씨(-ş’i) takısı soyad- ad, ad ve soyada eklenebilmektedir. Türközü (2009:
92)’nde belirtildiği üzere Türkçeye hanım ya da bey olarak çevrilebilmektedir. Bu
takı hem kadınlara hem erkeklere seslenirken kullanılabilmektedir. Bu ek unvanlara
59
kesinlikle eklenemez yalnızca kişisel adlarla birlikte kullanılabilir. Brown (2011:
40)’da bu takının her ne kadar bir dereceye kadar mesafe ifade etse de ve çok yakın
kişiler arasında kullanılmıyor olsa da saygılı kullanım olarak görmenin biraz zor
olduğu belirtilmektedir. Bu da muhtemelen ekin yalnızca kişisel adlara
eklenebilmesindendir. Kişisel adın tek başına kullanımı, Korecede konum ya da
yaşça üstte olan kişilere imkansızdır.
-군/양 (-gun/-yaŋ) hitap eklerinin kullanımında dinleyicinin erkek ya da
kadın olması bir kriterdir. 양 (-yaŋ) kadınlar için kullanılırken –군(-gun) ise
erkeklere kullanılır. Türközü (2009: 92)’nde belirtildiği üzere bu kullanımda yaş
sınırlaması vardır. Bu hitap ekleri genelde üniversite çağlarındaki dinleyiciler için
kullanılmaktadır. Bu takı genelde asimetrik olarak kullanılır ve statü olarak daha
aşağıdaki dinleyiciler için kullanılmaktadır (Park, 2005: 78).
“미스터/미스 (Mister / Miss) İngilizce’den ödünç alınan sözcükler olarak
미스터 김/ 미스 김 (Mister Kim/Miss Kim) gibi yalnızca soyada eklenerek
kullanılmaktadır” (Park, 2005: 78). Fakat bu kullanımın da özel bir bağlamı vardır.
Türközü (2009: 92) bu bağlamın genelde iş ortamı olduğunu belirterek iş ortamında
bayanlara miss + soyad şeklinde seslenilebildiğinin de vurgusunu yapmaktadır.
Korecede Türkçenin tersine ismin tek başına kullanıldığı durumlar çok
yaygın değildir. Park (2005: 78), ad ya da soyad – ad şeklinde kullanılabildiğinden
aynı şekilde tersinin yani “soyad- ad” kullanımının nadir olmadığından ve evrensel
olduğunun altını çizmektedir. Park, yalnızca “isim” kullanımının genelde çocukları
azarlarken kullanıldığını da belirtmektedir.
60
4.4.2. Unvan Hitap Şekli
Korecedeki unvanlar (title) da kullanımına özellikle dikkat edilmesi gereken
önemli bir konudur. Kore’nin sosyal yaşamında sıkça kullanıldıklarından insan
ilişkilerini yansıtmaları bakımından oldukça önemli bir konumda bulunurlar. Sadece
toplumsal yaşamda değil iş hayatında konum belirttiğinden unvanlar kullanılmaması
düşünülemeyen öğelerdendirler.
Korecede unvanların kullanımıyla ilgili özel bir durum vardır. Bu da
genellikle tek başlarına kullanılamamalarıdır. Bu durumla ilgili Türközü (2009: 94)
şunu belirtmektedir: “Korecede unvan hitap şeklinde unvan tek başına
kullanıldığında saygı eki ‘-님 (-nim)’ unvana eklenerek muhatabı yüceltme hitabı
oluşturulur. Yani ‘교수 (gyosu)’ (hoca, profesör) gibi bir unvan tek başına
kullanılamaz. Unvanın sonuna eklenen –nim saygı eki Korecede çok geniş bir
kullanım alanına sahiptir. Yani bu ekin işlevi normal hitap seklini saygılı hale
getirmektir.”
Park (2005: 79) da –nim saygı ekinin önemine vurgu yapmaktadır. O’na göre
unvan- nim yapısı dinleyiciyi yücelten hitap şekli olarak konum olarak üst ya da
yaşça büyük kişilere kullanılmaktadır. Bu noktada bir parantez açarak aynı
seviyedeki kişiler arasında kullanıldığında da karşı tarafı yüceltme amacı güttüğüne
ve tersine alt statüdeki birine kullanıldığında da yine konuşucunun dinleyiciyi
yüceltme amacı taşıdığını dikkati çekmektedir. Bu ek yalnızca unvana gelmez,
akrabalık terimlerine de eklenir ve kullanımı daha saygılı kılar. Brown (2011: 40),
61
unvanla birlikte kullanımında –nim’in eklenmesi ya da atılmasının dinleyicinin
konuşucuya göre üst ya da alt konumda olduğunu belirlediğini ifade etmektedir.
Park (2005: 79)’a göre şu şekilde bir genelleme yapmak mümkün olmaktadır:
Tablo 7: -Nim ekinin kullanımı
Unvan – 님 (nim) 교수님 (gyosunim), 부장님 (bucaŋnim)4
Soyad – (ad) unvan (-님/nim) 김용집 부장님 (Gim Yoŋcib Bucaŋnim)
김용집 부장 (Gim Yoŋcib Bucaŋ),
김부장 (Gim Bucaŋ)
Görüldüğü gibi –nim saygı eki hem unvana gelebilmekte hem de kişisel adla
birlikte kullanılabilmektedir. Türközü (2009: 94)’nde verilen bazı örneklere göz
atmak yerinde olacaktır.
(50) 교수님 [Gyosu-nim] Sayın Profesör
SU
(51) 판사님 [Pansa-nim] Sayın hakim
SU
(52) 회장님 [Höcaŋ-nim] Sayın başkan(ım)
SU
(53) 의사 선생님 [Iysa sŏnseŋ-nim] Doktor hanım/bey
SU
(54) 시장님 (Şicaŋ-nim] Sayın (belediye) başkan(ım)
SU
(55) 변호사 선생님 (Byŏnhosa sŏnseŋ-nim] Avukat hanim/bey
SU
4 Gyosu: hocam, bucaŋ: müdür anlamına gelmektedir.
62
(56) 선생님 (Sŏnseŋ-nim] Hocam / Sayın hocam
SU
Ayrıca genel anlamda Korecede isimler unvan ile birlikte bir hitap
oluşturamaz. Örneğin ismi Çŏlsu olan bir öğretmen Türkçenin aksine ‘Çolsu hocam’
şeklinde çağrılamaz. Soyisim ya da soyisim-isim, unvanla bir araya geldiğinde hitap
oluşturabilir. Fakat bu hitap kullanımı da dinleyici ve konuşucu arasındaki ilişkiye
göre belirlenebilir. Bir öğrenci özel bir durum yoksa hocasına soyad ya da
soyisim+isim+-nim şeklinde seslenemez.
Unvan da genel olarak tek başına yani – 님 (-nim) olmadan kullanılamaz.
Park (2005: 79), bu duruma hoca/profesör anlamına gelen 교수 (gyosu) unvanının
arkasına – 님 (nim) eklenmediği sürece tek başına kullanılmamasını örnek olarak
vermektedir. Bunun yanında hemşire anlamına gelen 간호사 (ganhosa) ve başkan /
şef anlamındaki 반장 (bancaŋ) sözcüklerinin istisnai olarak tek başlarına
kullanıldıkları da olmaktadır fakat bunlar bile karşılıklı konuşmada çok fazla tercih
edilmemektedir. Bunun gibi cumhurbaşkanı anlamındaki 대통령 (detoŋnyŏŋ) ve
başbakan anlamına gelen 국무총리 (guŋmuçoŋni) sözcükleri de unvandır fakat tek
başına ya da – 님 (-nim)’le birlikte hitap şekli olarak kullanılmaması da ilginç bir
gerçektir. Türközü (2009: 96)’nde bu kelimelerin yerine ‘ekselansları’ anlamına
gelen ve sadece devlet başkanlarına kullanılan ‘gagha’ hitabının olduğundan söz
63
edilmektedir. Bu hitap bağımsız kullanılır ve – 님 (-nim) almayarak özne eki olan –
께서 (-g’ésŏ)’yla birlikte kullanılır.
(57) 각하께서 작년 겨울에 터키를 방문하시었다.
Gagha-g’esŏ caŋnyŏn gyŏur-é tŏki-rıl baŋmunha-şi-ŏd-da
SÖE YE NE ESE-GÇE-hera
(Ekselansları geçen kış Türkiye’yi ziyaret ettiler.)
Ancak Türközü (2009), günümüzde yaş ve mevkice üst bir kişinin ‘-nim’
ekini ve saygılı cümle yapısını kullanmadan da kendinden altta bulunan dinleyene
hitap edebildiğini ifade ederek örnek olarak bir okul müdürünün okulunda çalışan
genç bir öğretmene ya da bir patronun, emrinde çalışan birim amirine aşağıdaki gibi
hitap edebildiğini göstermektedir.
(58) 박 선생, 주말 잘 보내었어?
Bak sŏnseŋ, cumal cal bone-ŏs’-ŏ
GÇE- he
(Bak Hoca, haftasonun iyi gecti mi?)
(59) 김 과장, 그 물건 주문 하였지?
Gim gvacaŋ, gı mulgŏn cumun ha-yŏd-ci? GÇE-Es
(Amir Gim, o maldan sipariş ettin değil mi?)
“Soyad – unvan-nim” ve “soyad- ad- nim” kullanımında dikkat çeken bir
nokta Park (2005: 79)’ta şu şekilde açıklanmaktadır: 김 부장님 (Gim Bucaŋnim) ya
da 김용집 부장님 (Gim Yoŋcib Bucaŋnim) gibi hitap şekli genelde aynı unvana
sahip birden fazla kişi olduğunda karışıklığı önlemek amacıyla kullanılmaktadır. Bu
64
kullanım şekilleri konum olarak üst ya da aynı seviyedeki dinleyicileri yüceltme
özelliğine sahiptir.
4.4.3. Akrabalık Hitap Şekli
Akrabalık hitap şekilleri (kinship terms) birçok dilde çeşitli derecelerde
olmak üzere bulunmaktadır. Miktarları dilden dile değişiklik gösteren akrabalık hitap
şekilleri kullanım açısından da değişiklik göstermektedir. Örneğin Türkçede amca,
teyze, dayı gibi akrabalık hitap sözcükleri sokakta yol sormak için birine
seslenildiğinde de kullanılabilir, aile içinde o kişilere seslenirken de kullanılabilir.
Önce akrabalık hitap şeklinin tam olarak ne olduğuna bir göz atmak faydalı
olacaktır. Park (2005: 80)’ta konuşucu ve dinleyici arasındaki akrabalık ilişkisini
ifade eden akrabalık sözcüklerinin hitap olarak kullanıldığı tür ve konuşucuyla
dinleyici arasında bir başkası daha olduğunda ve o kişiyle dinleyici arasındaki
akrabalık ilişkisini ifade eden akrabalık sözcüklerinin de hitap olarak kullanıldığı “3.
kişiye hitap” şekli bulunmaktadır. Bunlar da kendi içinde alt kollara ayrılmaktadır.
Korecede akrabalık hitap sözcükleri Batı dillerine ve Türkçeye göre çok daha
çeşitli ve ayrıntılıdır. Korece gibi bazı dillerin saygınlaştırma kurallarında olduğu
gibi hitap şekillerinin de neden başka dillere göre fazla olduğu açıklanamamaktadır.
Türközü (2009: 98)’ne göre Kore toplumu ataerkil bir yapıya sahip olduğu
için ‘삼촌 (samçon)’ yani ‘amca’ hitabı olmasının yanı sıra babadan yaşça büyük
65
amcaya ‘büyük baba’ denmektedir. Bunların eşlerine de ‘yenge’ hitabının yanı sıra
‘büyük anne’, ‘küçük anne’ şeklinde hitaplar da kullanılmaktadır.
Park (2005: 80)’ta akraba olan dinleyiciye seslenirken kullanılan hitap
şeklinin en temel ve yaygın hitap şekli olduğu ifade edilmektedir. Bu akrabalık
hitapları temel hitap (아버지-abŏci, baba), temel hitap – nim (아버님-abŏnim, baba)
ve daha samimiyet barındıran hitap sekli (아빠-ab’a, babacım?) olmak üzere üç
tiptedir. Samimi hitap şekli genel olarak küçük konuşucu tarafından babaya
seslenirken kullanılmaktadır. Fakat erkekler kadınlara göre bu samimiyetten daha
erken ayrılmaktadırlar. Yetişkin olduklarında –nim ekinin eklendiği saygılı biçimi
kullanmaya başlamaktadırlar.
Korecede daha önce de belirtildiği üzere yaş hiyerarşisi çok önemli
olduğundan Park (2005)’ta belirtildiği gibi ikizler arasında bile üst-ast ilişkisi vardır.
Dinleyici daha büyük olduğunda akrabalık terimlerinden biri kullanılır. Dinleyici alt
konumda olduğu zaman dinleyici yetişkin olmadan önce genellikle ismiyle hitap
edilir. Yetişkinliğe adım attıktan sonra yine ismiyle hitap edilebilir fakat daha çok
unvanıyla ya da çocuklarının ismine 아범 (abŏm-babası) ya da 어멈 (ŏmŏm-annesi)
eklenerek seslenilir (örn. 철호 어멈 (-아) / Cŏlho ŏmŏm-a). Brown (2008)’da
‘teknonimik5’ olarak bahsedilen hitap şekli işte budur. Ne zamir ne de herhangi bir
unvan ya da akrabalık terimi kullanılamayan durumlarda teknonimik hitap şekline
başvurulur (Brown, 2010: 38).
5 Teknonimik hitap şekilleri ebeveynlerin çocuklarının adıyla çağrılmalarıdır (Brown,
2010: 49).
66
Akrabalık hitap biçimleri, yalnızca akrabalar arasında kullanılmaz. Yukarıda
bahsedilen hiyerarşik yapı arkadaşlar arasında da geçerlidir. Bir takım içinde ya da
okuldaki sınıflar arasında da bu hiyerarşiyi gözlemlemek zor değildir. Bu durumlarda
da birbirlerine seslenmek için Koreliler akrabalık hitap biçimlerini kullanırlar. Park
(2005: 81)’a göre üniversitede tanışan iki erkek öğrencinin zaman içinde
yakınlaşmaları üzerine küçük olan öğrenci büyüğe ‘형 (hyŏŋ)’ yani ‘ağabey’ diye
seslenmektedir. Büyük olan öğrencinin küçüğü ise ismiyle çağırdığı belirtilmektedir.
Park (2005)’ta 3. kişiye hitap şekli ise ikiye ayrılmaktadır: İlk şekli
konuşucunun kendisini 3. kişinin yerine koyması durumunda ortaya çıkar. Konuşucu
o kişiyle kendini özdeşleştirince mesela çocuğu olunca kayınbiraderine amca diye
hitap edebilir, ondan o şekilde bahsedebilir. Ya da konuşucuyla dinleyicinin arasında
herhangi bir akrabalık bağının olmaması durumudur. Bu durumda da örnek olarak
yakın arkadaşın babasına 아버님 (abŏnim, (saygılı) baba) diye hitap
edilebilmektedir. 3. kişiye hitap şeklinde ikinci olarak dinleyicinin en büyük
çocuğunun adının akrabalık hitap şekli olarak kullanılması durumudur. Mesela bir
kişinin yeğeninin karısının çocuğu olduktan sonra çocuğunun adına 어멈 (-아)
(ŏmŏm-a) (anne) eklenerek 철호 어멈(아) Çŏlho ŏmŏm-a şeklinde çağrılabilmektedir.
Aynı şekilde 철호 (Çŏlho) adında bir çocukları olan komşunun babaannesine 철호
할머니 (Çŏlho halmŏni) şeklinde seslenilir. Park (2005)’ta açıklanan bu durum yani
bir kişiye en büyük çocuğunun adıyla seslenilmesi durumu karı-koca arasında da
67
geçerli olabilmekte ve Brown (2008, 2011)’da net bir şekilde sınıflandırıldığı üzere
“teknonimik hitap biçimleri” başlığı altında incelenmektedir (bkz. Tablo 1).
Tablo 8: Korece akrabalık hitapları (Türközü, 2009: 101-102)
HİTAP TÜRKÇESİ
할아버지 harabŏci / 외할아버지
veharabŏci
Dede, büyükbaba
할머니 halmŏni Babaanne
외할머니 vehalmŏni Anneanne
아버지 abŏci Baba
시아버지 şiabŏci / 장인 caŋin Kayınpeder
어머니 ŏmŏni Anne
시어머니 şiŏmŏni/ 장모 caŋmo Kayınvalide
형 hyŏŋ / 오빠 ob’a Ağabey
누나 nuna / 언니ŏnni Abla
남동생 namdoŋseŋ / 여동생 yŏdoŋseŋ Erkek / kız kardeş
삼촌 samçon Amca
외삼촌 vesamçon Dayı
고모 gomo Hala
이모 imo Teyze
고모부 gomobu / 이모부 imobu Enişte
백모 beŋmo / 숙모 suŋmo / 외숙모
vesuŋmo
Yenge
조카 coka / 질녀 cillyŏ Yeğen
사촌 saçon (여yŏ (kız) / 남nam (erkek)) Kuzen
사위 savi Damat
며느리 myŏnıri Gelin
아들 adıl Oğul (erkek evlat)
딸 d’al Kız (kız evlat)
68
처제 çŏcé Baldız
처남 çŏnam Kayınbirader
시누이 şinui / 시동생 şidoŋseŋ Görümce
시아주버니 şiacubŏni Kayın (kadın için)
동서 doŋsŏ (여 yŏ(kadın)/남(erkek)) Elti / bacanak
형수 hyŏŋsu / 제수 césu Yenge
형부hyŏŋbu / 매형 mehyŏŋ / 매부
mebu / 자형 cahyŏŋ/ 매제 mecé
Enişte
사돈 sadon Dünür
Korecedeki akrabalık hitaplarının kullanımında konuşucunun cinsiyeti, evlilik
durumu ve dinleyicinin cinsiyeti, yaşı gibi faktörler etkili olmaktadır (Go, 2005: 11) .
Konuşucunun cinsiyetine göre değişiklik gösteren bazı hitaplar aşağıda
açıklanmaktadır. Tablo 8’deki 시아버지 (şiabŏci) / 장인 (caŋin) (kayınpeder)
hitaplarına bakıldığında ilkinin kadın konuşucu tarafından kocasının babası için
kullanıldığını ikincisinin ise erkek konuşucunun ‘kayınpeder’i olduğunu görmekteyiz.
Aynı şekilde 시어머니(şiŏmŏni) / 장모 (caŋmo) (kayınvalide) akrabalık hitaplarının
ilki kadın konuşucu tarafından kullanılırken ikincisi erkek konuşucu tarafından
kullanılmaktadır. Ağabey anlamına gelen 형 (hyŏŋ) hitabı erkek konuşucu tarafından
kullanılmaktadır fakat 오빠 (ob’a) hitabı yalnızca kadının ağabeyine kullanabileceği
bir hitaptır. Benzer şekilde abla hitap sözcükleri olan 누나 (nuna) ve 언니 (ŏnni)
(abla) de kadının ya da erkeğin, ablalarına seslenmesi durumuna göre değişiklik
69
göstermektedir. Kadın, ablasına seslenirken 언니 (ŏnni)’yi kullanırken erkek kendi
ablasına seslenirken 누나 (nuna) hitap sözcüğünü kullanmaktadır.
Dinleyicinin evlilik durumu ve eşlerinin yaşlarının etkili olduğu hitaplar şu
şekildedir: Türkçe’ye yenge biçiminde çevrilebilen 백모 (beŋmo) / 숙모 (suŋmo) /
외숙모 (vesuŋmo) hitaplarına bakacak olursak ilk hitap, babanın büyük erkek
kardeşinin karısına, ikincisi babanın küçük erkek kardeşinin karısına; üçüncü ise
dayının karısına kullanılır. Görümce anlamındaki 시누이 (şinui) / 시동생 (şidoŋseŋ)
de bu gruba örnek verilebilecek türden hitaplardır. 시누이 (şinui) kocanın küçük kız
kardeşine seslenirken kullanılan hitap iken diğeri ise kocanın küçük erkek kardeşidir.
Yine yenge anlamına gelen 형수 (hyŏŋsu) / 제수 (césu) hitap sözcüklerinin farkı da
ilk hitabın ağabeyin karısına kullanılması ikincisinin de kişinin küçük erkek
kardeşinin karısına kullanılıyor olmasıdır. Enişte hitap sözcüğünde de durum
yukarıdakilerle benzerdir. 형부(hyŏŋbu) / 매형 (mehyŏŋ) ve 자형 (cahyŏŋ) büyük
kız kardeşin yani ablanın kocalarına seslenirken kullanılmaktadır. 매부 (mebu) ve
(매제) mecé hitap sözcükleri ise küçük kız kardeşin kocaları için kullanılmaktadır.
Türközü (2009: 102)’nde Korece akrabalık hitap şekillerinin babasoyu,
annesoyu, evlilikten doğan akrabalık, karı-koca arasındaki hitaplar, kadının eşinin
ailesine kullandığı hitaplar, erkeğin eşinin ailesine kullandığı hitaplar olarak
70
sınıflandırılabildiği vurgulanmaktadır. Aşağıda yine yukarıda bir bütün olarak verilen
hitap sözcükleri Türközü (2009)’nde sınıflandırıldığı gibi babasoyu ve annesoyu
hitaplarına ait tablolar (Tablo 9, Tablo 10) olarak ayrı ayrı verilmiştir.
Tablo 9: Babasoyu akrabalık hitapları
KORECE TÜRKÇE
할아버지 harabŏci Dede, büyükbaba
할머니 halmŏni Babaanne
삼촌 samçon Amca
고모 gomo Hala
고모부 gomobu Enişte
백모 beŋmo / 숙모 suŋmo Yenge
사촌 saçon (여 yŏ (kız) / 남 nam (erkek)) Kuzen
Tablo 10: Annesoyu akrabalık
KORECE TÜRKÇE
외할아버지 veharabŏci Dede, büyükbaba
외할머니 vehalmŏni Anneanne
외삼촌 vesamçon Dayı
이모 imo Teyze
이모부 imobu Enişte
외숙모 vesuŋmo Yenge
외사촌 vesaçon (여 yŏ (kız) / 남 nam (erkek)) Kuzen
Tablo 9’da baba tarafına kullanılan hitaplar sıralanmışken Tablo 10’da
annenin ailesi için yaygın kullanılan hitap sözcükleri verilmiştir. Burada küçük bir
71
parantez açılması gerekmektedir. Anne soyu akrabalık hitaplarında görüldüğü gibi
“teyze” dışında kalan kısmındaki sözcüklerin birçoğunun baba soyu sözcüklerinin
başına “ve” sözcüğü eklenerek oluşturulmuştur. Bu sözcük Çince kökenlidir ve “dış”
anlamına gelmektedir. Türkçeye çevrildiğinde “dış büyükanne/dış büyükbaba”
anlamları çıkmaktadır. Bu durum aslında Kore toplumunda Konfüçyüsçü düşüncenin
ataerkil yapısının dile nasıl yansıdığının bir örneğidir.
4.4.3.1 Karı Koca Arasındaki Hitap Şekilleri
Kadının kocasına, kocanın da karısına seslenirken kullandıkları hitap
türlerinin neler olduğu aşağıdaki tabloda verilmiştir.
Tablo 11: Karı- koca arasındaki hitaplar (Türközü, 2009: 105)
Korece hitap Türkçesi Korece hitap Türkçesi
Kadın
kocasına
~아빠 ab’a
~아버지 abŏci Babası
Koca
karısına
~엄마 ŏmma Annesi
여보 yŏbo Bey 여보 yŏbo Hanım
-씨ş’i/ -야 ya İsim -씨 –ş’i İsim
자기 cagi Kocacım 자기 cagi Karıcım
오빠 ob’a/ 형
hyŏŋ - ~야 ya -
Diğer Diğer
Dikkat gerektiren önemli bir nokta da Kore’de eşler arasında kullanılan
hitapların evliliğin ilk başları, çocuk olduktan sonra, 40-50 yaşlar arasında ve 60 yaş
üstü değişiklik göstermesidir. Evliliğin ilk yıllarında genellikle “여보 (yŏbo) ya da
72
isim+씨 (ş’i)” şeklinde hitap edilir bununla birlikte “여봐요 (yŏbayo)” hitabı da
kullanılmaktadır (Nguyen, 2007: 17).
Çocuk olduktan sonra çiftlerin birbirlerine kullandıkları hitaplar
değişmektedir. Türközü (2009)’nde bu durumda kullanılan hitap türünün ‘çocuğun
adı + ~아빠 ab’a (-babası) / ~엄마 ŏmma (-annesi)’ olduğu belirtilmektedir. Fakat
bir parantez açılarak ~아빠 ab’a hitabının yanı sıra kullanımı çok az da olsa ~아버지
abŏci hitabının da kullanıldığı ama diğer taraftan ~어머니 (~ŏmŏni) hiç
kullanılmadığı ifade edilmektedir. Bunun sebeplerinden birincisi olarak, ‘~엄마
(ŏmma)’ hitabının ~어머니 (~ŏmŏni)’den daha çok samimiyet hissi vermesi ve
ataerkil toplum yapısından dolayı babaya daha fazla saygı gösterilmesi olduğu öne
sürülmektedir. İkinci olarak ise karısına ‘~어머니 (~ŏmŏni)’ diye seslenmenin
‘~엄마 (ŏmma)’ diye seslenmekten daha kibar bir ifade olduğu iddia edilmektedir.
Evliliğin daha sonraki dönemlerinde yani çiftlerin yaşlarının ilerlemiş olduğu
dönemlerde kullanılan seslenme biçimleri de farklılaşmaktadır. “Kadın kocasına
genellikle “여보 (yŏbo)”, “영감 (yŏŋgam)”, “할아버지 (harabŏci)”, “~아빠 (ab’a)”
şeklinde seslenirken erkek karısına “여보 (yŏbo)”, “임자 (imca)”, “~할머니
(halmŏni)”, “~엄마 (ŏmma)” olarak seslenmektedir.” (Nguyen, 2007: 17)
73
Çiftler arasındaki hitap seçiminde cinsiyetlerin de rol oynadığı bilinmektedir.
Türközü (2009: 106), kadının kocasına ismiyle seslenme durumunun oldukça az
olduğunu belirttiği araştırmasında “-야 (-ya)” ekinin erkeğin karısına seslenirken ve
“-씨 (-ş’i)” ekinin kadının kocasına seslenirken kullandığı ekler olduğunu ileri
sürmektedir. Bunun nedenini ise genellikle erkeğin kadından daha büyük olması ve
sosyal sorumluluğunun kadına göre daha çok olduğunun düşünülmesi olarak
açıklamaktadır. Çünkü –ş’i eki bünyesinde –ya ekine göre daha fazla mesafe
barındırmaktadır. Burada da geleneksel Kore toplumunda erkeğin üstünlüğünün hitap
seçimlerinde de kendini gösterdiği görülmektedir.
Bunun yanında kullanılması hoş karşılanmayan akrabalık hitapları vardır. Bu
hitaplar genellikle akraba olmayan kişiler arasında kullanılan hitaplardır. Park (2008:
75-77)’a göre bu tip hitaplar resmi olmayan durumlarda kullanılmaktadır ve dinleyici
tarafından çok da sevilmeyen seslenme biçimleridir. Park, bunlara örnek olarak
아저씨 (acŏş’i), 아줌마 (acumma) ve 아가씨 (agaş’i) vermektedir. Fakat öncelikle
bu hitap biçimlerinin hitap edilen kişinin cinsiyetine göre farklılaştığını belirtmekte
fayda görülmektedir. Acŏş’i sözcüğü erkeklere, acumma ve agaş’i sözcükleri ise
kadınlara yönelik kullanılır. Park (2008)’ta bu hitap biçimlerinin eskiden genellikle
karşı taraf hakkında ön bilgiye sahip olunmadığı durumlarda tercih edildiği fakat
günümüz Kore’sinde bu ifadelerin artık daha olumsuz anlamlarda kullanıldığı iddia
edilmektedir. Örnek olarak (60) ve (61) verilmekte ve dinleyicinin tepkisinin biraz
olumsuz olduğuna dikkat çekilmektedir.
(60) 아줌마, 여기가 어디예요? ----------- 저도 몰라요!
74
Acumma, yŏgi-ga ŏdi-yéyo? ----------- Cŏ-do morı-ayo! ÖE heyo E heyo
(Acumma, burası neresi?) --------- (Ben ne bileyim!)
(61) 아주머니, 여기가 어디예요? ---------- 저도 잘 모르겠네요.
Acumŏni, yŏgi-ga ŏdi-yéyo?) ------------- Cŏ-do cal morı-gén-néyo ÖE heyo E GLE-heyo
(Acumŏni, burası neresi?) ------------- (Ben de tam bilemiyorum.)
Park yalnızca ‘아가씨 (agaş’i)’ hitabının günümüzde aile içinde de
kullanılmakta olduğunu ileri sürmektedir. O’na göre genellikle henüz evlenmemiş
kadınlara kullanılan bir hitaptır fakat günümüzde bu durum da biraz değişmiştir ve
kullanımı sınırlanarak daha olumsuz bir anlam içermeye başlamıştır. Bu yüzden bu
hitapların kullanılması gereken durumlarda yerlerini ‘선생님 (sŏnseŋnim - hocam),
사장님 (sacaŋnim - patron), 여기요 (yŏgiyo – bakar mısınız), 저기요 (cŏgiyo –
bakar mısınız)’ gibi başka hitap şekilleri almıştır. Park, abla anlamına gelen ŏnni
sözcüğünün hitap olarak kullanılmasıyla ilgili olarak son zamanlarda kullanım
alanını genişleterek yaşı küçük olan kadın tarafından büyük olana seslenirken de
kullanılır hale geldiğini belirtmektedir. Aslında bu hitap yaş faktörünün dışında
kalarak zaman zaman yaşı bilinmeyen dinleyiciyi de kullanıldığı durumlara
rastlamak mümkündür. Hatta Park (2008: 77) bu noktada bir parantez açarak bu hitap
sözcüğünün her ne kadar yalnızca kadınlar tarafından kullanılan bir hitap şekli olarak
bilinse de kuaför gibi yerlerde erkek çalışan tarafından bile kadın müşterisine
kullanabildiğini ifade etmektedir. Benzer olarak Brown (2011: 40) da lokanta, kuaför
75
ya da bar gibi yerlerde çalışanların müşterilere akrabalık terimleri olan ‘이모 (imo -
teyze)’ ya da ‘삼촌 (samçon-amca)’’u kullanarak hitap ettiklerini vurgulamaktadır.
4.4.4. Zamir Hitap Şekli
“Şahıs zamirleri konuşan, dinleyen, kendisinden söz edilen kişi adlarının
yerini tutan zamirlerdir. Kişi zamiri konuşmacıyı işaret eden 1. şahıs zamiri,
dinleyiciyi gösteren 2. şahıs zamiridir; bunun dışında kişileri ve nesneleri işaret eden
3. şahıs zamirleri vardır” (Türközü, 2009: 110).
Fakat bu tezde özellikle Korecedeki 2. tekil şahıs kullanımı üzerinde
durulacaktır. Bu konuda dilbilimcilerin çeşitli görüşleri vardır.
Byon (2000: 276)’da Sohn (1999)’un toplumda daha üst konumda olan
kişilere yönelik olarak kullanılabilecek 2. kişi zamirinin olmadığını ifade ettiği
belirtilmektedir. Bunun yerine Korecede sŏnseng-nim, sacang-nim ve kwukcang-nim
gibi birçok zamir olmayan formlar kullanılmaktadır.
Korecede 2. şahıs zamiri ile yapılan çok sayıda çalışma ve sınıflama vardır.
Park (2005: 82)’ta da 2. şahıs zamirlerinin birçok tipi olduğu belirtilerek bu konuyla
ilgili yapılan çalışmalar şu şekilde özetlenmektedir: “Hwang (1975)’a göre sadece 너
(nŏ), 자네 (cané), 당신 (daŋşin) zamirleri bu sınıfa girerken 이익섭 (Lee Iksop),
임호빈 (Im Hobin) (1983) 너 (nŏ), 자네 (cané), 당신 (daŋşin) ve 그대 (gıde)’yi de
76
2. tekil şahıs olarak görmektedir. Cho (1982)’da 너 (nŏ), 자네 (cané), 당신 (daŋşin)
ve 그대 (gıde) dışında bir de 자기 (cagi) ve 임자 (imca) 2. tekil şahıs olarak
görülmekte ayrıca 선생님 (sŏnseŋnim)’in de 2. tekil şahıs zamiri grubuna sokulduğu
çalışmalar da vardır.” Fakat Park (2005), bağımsız olarak da anlamlı kelimeler olan
임자 (imca), 댁 (deg), 어른(신) (ŏrın(şin)), 선생님 (sŏnseŋnim)’i dışarıda
bırakarak 너 (nŏ), 자네 (cané), 자기 (cagi), 당신 (daŋşin) ve 그대 (gıde)’yi 2. tekil
şahıs olarak almaktadır.” Bu çalışmada günlük hayatta kullanılıyor olunmalarından
ötürü Park (2005)’ın sınıflaması temel alınmıştır.
Korecede zamir hitap şeklinin en önemli özelliği Park (2005: 82), Koo (2000:
106-107) ve Hwang (1991: 120)’da belirtildiği gibi konumca ve yaşça üst kişilere 2.
şahıs zamir kullanımının yasak olmasıdır. Yukarıda da bahsedildiği üzere “sen”
zamirinin yerine kullanılabilecek başka hitap sözcükleri vardır. Park (62) ve (63)
örnekleri vermektedir:
(62) 할아버지, 너/자네/자기/당신/그대-도 사과를 좋아하세요?
Harabŏci, nŏ/cané/cagi/daŋşin/gıde-do sagva-rıl coaha-séyo E NE heyo
(Dede, sen de elma sever misin?)
Dinleyicinin üst konumda olduğu böyle bir durumda 2. şahıs zamirinin
kullanılması yerine isim hitabının kullanılması daha uygundur.
(63) 할아버지, 할아버지도 사과를 좋아하세요?
Harabŏci, harabŏci-do sagva-rıl coaha-séyo E NE heyo
77
(Dede, dede de elma sever misin?)
(63)’te görüldüğü üzere Türkçeden farklı olarak dedeye 2. şahıs zamiri olan
“sen” hitabının kullanılması mümkün değildir.
“Korecede ikinci şahıs zamirinin sınırlanması yalnızca yaşça ya da konumca
küçük dinleyici için geçerli değildir. Dinleyicinin alt konumda olduğu durumlarda
da çok yakın ilişkide değilse bu hitaplardan birinin kullanılması hoş kaçmayabilir.
Mesela bir kişi, profesör olan samimi bir öğrencisine 자네에게 할 말이 있네
(canéégé hal mari inné, sana söyleyecek bir şeyim var) diyebilir ama o kişiyle benzer
yaşlarda olan fakat konuşucunun çok iyi tanımadığı bir profesöre bunu kullanamaz”
(Park 2005: 82).
İkinci şahıs zamirinin kullanılamadığı bir örnek daha verilecek olunursa;
(64) 엄마가 어제 그렇게 말하였어요. 6
Ŏmma-ga ŏcé gırŏ-ké malha-yŏs’-ŏyo ÖE ZE GÇE-heyo
(Anne (= sen) öyle söyledin.)
Bu örnekte de seslenilen kişi anne olduğu için doğrudan 2. şahıs zamiri
kullanımından kaçınılmıştır.
‘Sen’ zamirinin kullanımları incelendiğinde, Hwang (1991: 119), 너 (nŏ)
zamirinin yaş ya da pozisyon olarak birbirine eşit ve genç kişiler tarafından
kullanıldığını, 당신 (daŋşin) zamirinin daha kibar bir kullanım olduğunu, 자네
(cané)’nin ise büyük erkeklerin küçüklere kullandığı bir zamir olduğunu
6 Hwang, 1991: 120
78
belirtmektedir. O’na göre her ne kadar 당신 (daŋşin), 너 (nŏ) ve 자네 (cané)’den
daha kibar olsa da ve çocuklar arasında asla kullanılmasa da birçok bağlam için de
uygun değildir. Çünkü genellikle bu zamir ya eşler arasında karşılıklı olarak
kullanılır ya da yaşça ya da konumca altta birine karşı asimetrik olarak kullanılır.
자기 (cagi) ise yalnızca sevgililer ya da eşler arasında kullanılır. 그대 (gıde) zamiri
de Türközü (2009: 112)’nde saygılı kullanım formu olarak görülmektedir ama bu
soylu bir kimse olduğunu belirten şiirsel hitabıyla genel durumlarda kullanılmadığı
vurgulanmaktadır. Türközü (2009)’ne göre bu hitap yüksek mertebedeki kişiler için
de kullanılmaz. Bu zamir sevgililer arasında, şarkı, şiir gibi edebi alanlarda kullanılır.
Yine Türközü (2009: 119)’nde verilen bir örneğe göre;
(65) 그대는 어제 선생님을 만나았어?
Gıde-nın ŏcé sŏnseŋ-nim-ıl manna-as’ŏ VE SU-NE GÇE-he
(Canım dün öğretmenle mi görüştün?)
Bu hitap şekline sanat alanında daha çok rastlanmaktadır.
4.4.5. Genel Hitap Şekilleri
Genel hitap şekilleri Türközü (2009: 122)’nde muhataba nasıl hitap edilmesi
gerektiğinin hiçbir şekilde belirlenemediği durumlarda kullanılan hitap şekilleri
olarak adlandırılmaktadır. Park (2005: 84)’ta ise dinleyici öğretmen olsun olmasın
konuşucuyla arasında bir statü farkı olduğunun gözlendiği durumlarda kullanılan
선생님 (sŏnseŋnim, hocam) gibi ya da yine yaşlı bir dinleyicinin gerçekten babaanne
79
olup olmadığına bakılmaksızın 할머니 (halmŏni, babaanne) diye seslenilmesi gibi
aslında dinleyiciye doğrudan uygun unvan ya da akrabalık terimlerinin kullanılması
değil de genel olarak uygun kaçabileceği düşünülen unvan ya da akrabalık
sözcüklerinden oluşan hitaplar olarak tanımlanmaktadır.
Bu hitap şekillerinin ilk türü olarak Park (2005: 84) unvan hitaplarının
genelleştirerek kullanımını vermektedir. 선생님 (sŏnseŋnim, hocam), 사장님
(sacaŋnim, patron), 사모님 (samonim, bayan7
), 학생 (hagseŋ, öğrenci) bu
sınıflandırmaya girmektedir. 선생 (sŏnseŋ) aslında bir eğitim kurumunda çalışan
bir öğretmen için kullanılan hitaptır ama dinleyicinin yalnızca beyaz yakalı çalışan
sınıfına girdiği durumlarda da kullanılmaktadır. Benzer şekilde 사장(sacaŋ) da bir
şirketin en yetkili kişisi için kullanılan bir sözcüktür ama dinleyicinin unvanı
bilinmediğinde bu hitabın kullanıldığı olur. İşte böyle bir kullanım genel hitap
sözcükleri sınıflamasına girmektedir. İkinci olarak, akrabalık hitap sözcüklerinin
genelleştirilerek kullanıldığı durumlar vardır. Bunlara örnek olarak 할아버지
(harabŏci, dede), 할머니 (halmŏni, babaanne), 아저씨 (acŏş’i, amca), 아주머니
(acumŏni, teyze), 언니 (ŏnni, abla)’yi verebiliriz. Mesela 50’li yaşlarda görünen
kadın dükkan sahibine 아주머니 (acumŏni) diye seslenilebilir. Böyle bir durumda
dinleyici, konuşucunun gerçekten akrabası olduğu için değil o yaşlarda görünen bir
7 Bu hitap aslında birinin öğretmeninin ya da konum olarak üst bir kişinin karısı için kullanılan bir sözcüktür.
80
kadına tipik olarak bu hitabın normal karşılanır olmasındandır. Benzer şekilde 언니
(ŏnni) de karşılıklı ya da tek taraflı olarak daha genç yaşlardaki kadın satış
elemanları, mağaza çalışanları ve müşteri arasında kendine yer bulmaktadır. Hatta
bu hitap şekli son zamanlarda acumoni’den de çok kullanılır olmuştur8. Brown
(2011: 40), bu noktada bazı mekanları örnek vererek lokantada, kuaförde, barda
çalışan personelin devamlı müşterilerine seslenirken 이모 (imo, teyze) ya da 삼촌
(samçon, amca) hitabını da kullandığını belirtmektedir. “Aynı şekilde, yaşlı bir
dinleyici, birinin babaannesi ya da dedesi olabilecek konumdaysa konuşucu
dinleyiciden büyük bile olsa o kişiye babaanne ya da dede diye seslenebilir” (Park,
2005: 85). Yaşlı mavi gömlekli çalışanlar acŏşi (amca) ya da acumma (teyze) olarak
çağrılabilmektedir (Brown, 2011: 40). Hong (2008: 33)’a göre örneğin acŏşi bir
kişinin babasının arkadaşına ya da arkadaşının babasına kullanılabilmektedir. Benzer
şekilde acumŏni de bir kişinin arkadaşının karısına ya da annesinin arkadaşına
kullanılabilmektedir. Bunların yanında mesela bir kişinin iş arkadaşının ya da konum
olarak alt kişinin karısına seslenirken kullanıldığı durumlar da vardır.
8언니 (ŏnni, abla) hitabının müşteri-çalışanlar arasında kendine yer bulmasıyla ilgili olarak
Park (2005: 84) şunu söylemektedir: bu kullanım geçmişte lokanta gibi yerlerde çalışanlara
kullanılan 아가씨 (agaşi, genç bayan) hitabının yerine kullanılmaya başlanmıştır. Bunun
sebebi de günümüzde agaş’i sözcüğünün çağrıştırdığı anlamın farklılaşması, gittikçe olumsuz bir anlam kazanmasıdır.
5. BÖLÜM
ÖRNEKLEM
Korece, konuşurken karşı tarafın konumuna, yaşına göre uygun cümle bitirme
ekinin ya da uygun hitap şeklinin kullanılmasını gerektiren karmaşık bir saygı dili
yapısına sahip bir dildir. Bu yapıyı bilmeden Kore kültürüne uygun olarak
konuşulması neredeyse imkansız olduğundan Koreceyi yabancı dil olarak öğrenen
öğrenicilerde de bu durumun farkındalığını oluşturmak oldukça önemlidir. Bu
çalışma için uygulanan araştırma9 da Ankara Üniversitesi Kore Dili ve Edebiyatı
öğrencilerinin dilin bu yönünün ne kadar farkında olduklarını ve saygı dilini ne
derecede kullanabildiklerini görmek amacıyla yapılmıştır.
YÖNTEM: Çalışmaya 1. sınıf 11 kişi, 2. sınıf 19 kişi, 3. sınıf 7 kişi ve 4. sınıf 5 kişi
olmak üzere toplam 42 öğrenci katılmıştır. Her sınıfa toplam üç durum verilerek her
duruma uygun olarak birer e-posta yazmaları istenmiştir. Her öğrenci toplam üç
duruma da uygun olarak e-posta yazmıştır. Çalışmada toplam 126 e-posta yazılmıştır.
Durumlar şöyle sıralanabilir:
1. durum: Bölümde ders veren 55-60 yaşlarındaki bir profesöre final ödev tarihini
uzatmasını rica etme
2. durum: Kendileriyle yaşıt bir Koreli sınıf arkadaşından eksik bir ders notu
getirmesini rica etme
3. durum: Kendilerinden yaşça küçük bir Koreli arkadaştan taşınırken eşyalarını
toplamak için yardım rica etme
9 Çalışma Kim J. (2009)’in Descriptive Study of Korean E-Mail Discourse adlı doktora tezinden
uyarlanmıştır. Bahsi geçen tezde bu örneklem, anadili Korece olanlara uygulanmıştır.
82
Durumlar özellikle yaşça büyük ve konumca üst, yaşıt ve yaşça küçük
muhataplar olacak şekilde tasarlandı. Böylece Kore’nin günlük hayattaki hiyerarşik
yapısı ve bunun dile yansımasını öğrencilerin tam olarak kavrayıp kavrayamadığı ve
saygı ifadeleri ya da mütevazılık bildiren unsurlarını doğru yerde kullanıp
kullanmadıklarının tespit edilmesi amaçlanmıştır. Durumlardaki muhataplar
tamamen hayalidir. E-postalar her durum için öğrencilere ayrı ayrı dağıtılan kağıtlara
yazdırılmıştır.
Fakat öğrencilerin durumlara şartlı yaklaşma ihtimalini ortadan kaldırmak
için bu durumlar öğrencilere ayrı zamanlarda verildi ve öğrencilere çalışmanın saygı
dili ile alakalı olduğu söylenmedi. Öğrencilerin yanıtlarında başta cümle bitirme
soneklerinin kullanımına daha sonra da adlarda ve fiillerde sözcük değiştirimi yapıp
yapmadıklarına ve doğru hitap şeklinin kullanılıp kullanılmadığına bakılmıştır.
Bunların yanında aslında doğrudan saygınlaştırma özelliği bulunmayan fakat
mütevazılık bildirdiği için çözümleme kapsamına alınan birinci ve ikinci şahıs
zamirlerinin kullanımı da incelenmiştir. Metinlerdeki her bir öğenin bir metinde kaç
defa kullanıldığına bakılmaksızın bir defa kullanılmış olarak kabul edildi.
SINIRLILIK: Çalışmaya katılan öğrenciler yalnızca Ankara Üniversitesi Kore Dili
ve Edebiyatı öğrencileridir. 3. ve 4. sınıf öğrencilerinin sayısının az olmasının sebebi
bu sınıflardaki öğrencilerin birçoğunun Kore’de değişim öğrencisi olarak eğitim
görüyor olmasıdır.
83
Bulgular ve Tartışma:
1. Birinci Sınıf Birinci Durum
1. sınıf öğrencilerinin cümle bitirme soneki kullanımlarına bakıldığında 1.
durumda yalnızca heyo ve habşo derecesinin kullanıldığı göze çarpmaktadır. 11
deneğin 10’u (% 91) habşo derecesini, 6’sı (% 55) heyo derecesini ve 1’i (% 9)’u
hao derecesini kullanmayı tercih etmiştir. Resmi olmayan ve samimi kategorisine
Tablo 12: 1. sınıf 1. durum
1.sınıf 1. durum (+yaş) kaç denek
(11) %
DİNLEYİCİYE YÖNELİK İFADE DERECELERİ
Heraçé - -
Heçé - -
Hagéçé - -
Haoçé 1 9
Heyoçé 6 55
Habşoçé 10 91
GÖNDERGE SAYGINLAŞTIRMA KURALLARI
-şi eki 1 9
adlarda sözcük değiştirimi 11 100
fiillerde sözcük değiştirimi (özne) - -
eklerde sözcük değiştirimi (özne) - -
fiillerde sözcük değiştirimi (nesne) - -
eklerde sözcük değiştirimi (nesne) - -
HİTAPLAR
unvan tek - -
unvan + nim 4 36
soyad + unvan +nim 7 64
kişisel adlar - -
2. kişi zamirleri - -
1. şahıs zamirleri
cŏ 8 73
na - -
84
giren hera ve he dereceleri yaşça ve konumca büyük olan muhataba karşı hiç
kullanılmamıştır. Buradan öğrencilerin 1. sınıf da olsa bir hocaya karşı samimi
derece kullanamayacağını bildiğini düşünebiliriz. Diğer dereceleri kullanmamış
olmaları bu dereceleri aslında öğretim ortamında almalarına rağmen uygulamada
sıkıntı yaşadıklarından kaynaklanıyor olabilir. Eylem saygınlaştırıcı eki olan –şi’ye
bakıldığında bunun 11 e-posta içinde 1 denek tarafından (% 9) kullanıldığı göze
çarpmaktadır. Muhatap bir profesör olduğunda bu ekin daha çok kullanılması
beklenirken yalnızca bir denek tarafından kullanılması dikkat çekici bir durumdur.
Adlarda sözcük değiştirimine baktığımızda ise bu kategoriye uygun olduğu
düşünülen üç sözcüğün kullanımı tespit edilmiştir. Bunlar; özür anlamına gelen
çösoŋ, teşekkür anlamına gelen gamsa ve teslim etmek anlamına gelen céçul’dür. Bu
üç kelimenin de 11 deneğin tamamı tarafından (% 100) oranında kullanıldığı
görülmektedir. Fakat özne ya da nesne eklerinde yüceltme hiçbir denek tarafından
kullanılmadığı gibi bir rica mektubu olduğu halde fiillerde de herhangi bir
değiştirime rastlanmamıştır.
Hitaplara gelince unvan + nim formatı 4 denek (% 36) tarafından, soyad +
unvan + nim şeklindeki hitap da 7 denek tarafından (% 64) kullanılmıştır. Unvan +
nim kullanımının –nim ekinin saygı bildiren bir ek olduğunun biliniyor olmasından
değil de sŏnseŋnim ve gyosunim’in Türkçede tam olarak ‘hocam’ hitabı olarak
görülüyor olmasından kaynaklandığı düşünülmektedir. Zaten bu birleşik hitap şekli
eğitim kurumlarında Kore’de en tipik ve en yaygın kullanılan hitap şeklidir. Bununla
birlikte Kore’de bir öğrencinin hocaya her ne kadar sonuna –nim de eklese
soyad/adıyla birlikte unvanını kullanarak seslenmesi çok saygı çerçevesinde bir hitap
olarak değerlendirilemez ama deneklerin bu durumun farkında olmadıkları ve soyad
85
+ unvan + nim formatını da benimsedikleri görülmektedir. 1. şahıs zamiri olarak
yalnızca cŏ tercih edilmiştir. Bu zamirin kullanımı % 73 (8 denek)’ü bulmuştur.
Yukarıda da belirtildiği gibi aslında 1. kişi zamiri doğrudan saygı dili sisteminin bir
unsuru olarak kabul edilmese de kişi kendini alçaltarak dolaylı olarak karşı tarafı
yücelttiği için çözümleme dahiline sokulması uygun bulunmuştur. Öğrencilerin bir
diğer seçenek olan ve yalnızca yaşça / konumca eşit ve/veya küçük kişilerle
konuşurken kullanılması uygun bulunan na zamirini tercih etmemiş olmaları dikkat
çekicidir. Bu, onların, bir hocayla konuşurken hangi 1. kişi zamirini kullanmaları
gerektiğini bildikleri şeklinde yorumlanmaktadır.
86
2. Birinci Sınıf İkinci Durum
Tablo 13: 1. sınıf 2. durum
1.sınıf 2. durum (yaşıt)
kaç denek
(11) %
DİNLEYİCİYE YÖNELİK İFADE DERECELERİ
Heraçé - -
Heçé 5 45
Hagéçé - - Haoçé - - Heyoçé 10 91
Habşoçé 2 18
GÖNDERGE SAYGINLAŞTIRMA KURALLARI
-şi eki - -
adlarda sözcük değiştirimi 2 18
fiillerde sözcük değiştirimi (özne) - - eklerde sözcük değiştirimi (özne) - -
fiillerde sözcük değiştirimi (nesne) - -
eklerde sözcük değiştirimi (nesne) - -
HİTAPLAR
unvan tek - - unvan + nim - - kişisel adlar 3 27
kişisel ad + ş’i 5 45
kişisel ad + -a/ya 1 9
soyad + kişisel ad + ş’i 1 9
soyad + kişisel ad 2 18
2. kişi zamirleri
no 3 27
1. şahıs zamirleri
cŏ 5 45
na 2 18
1. sınıfların 2. duruma yani yaşıt bir sınıf arkadaşlarına yazdıkları e-postalar
incelendiğinde dinleyiciye yönelik ifade derecesi olan cümle bitirme son ekleri
içinde en çok heyo formunun kullanıldığı görülmektedir. Bu form, 11 denekten 10’u
tarafından (% 91) kullanılmıştır. Bu resmi olmayan ama saygı belirten ifade
derecesinin kullanım sıklığının bu kadar yüksek olması onun günlük dilde
konuşmacının yaşıtıyla, küçüğüyle hatta bazı durumlarda kendisinden yaşça
büyüğüyle de konuşurken tercih edilmesinden ve bu sebeple öğrenciler tarafından
87
rahatça kullanılıyor olmasından kaynaklanmaktadır diye düşünülmektedir. Onu
takiben en samimi form olan he derecesi 5 denek (% 45) tarafından tercih edilmiştir.
Bu derece de samimi ve yaşıt arkadaşlar arasında kullanıldığından sıklığının yüksek
çıkması normal karşılanmaktadır. Habşo derecesi ise iki kişi tarafından (% 18)
kullanılmıştır. Bu ifade derecesinin genellikle öğretmen, dede, anneanne gibi
konumca ve yaşça konuşmacıdan üst kişilerle konuşurken kullanıldığının biliniyor
olduğu görülmektedir.
Özne yüceltme ve nesnelerde ifade derecelerinde teşekkür anlamındaki
“gamsa” sözcüğü iki kez gereksiz kullanılmıştır. Fiillerde ve eklerde sözcük
değiştirimine ise rastlanmamıştır. Bu konuda da öğrencilerin sıkıntı yaşamadığı
anlaşılmaktadır.
Hitap olarak ise kişisel ad + ş’i formatı 5 denekle (% 45) en çok kullanılan
hitap şekli olmuştur. Ardından tek başına isim kullanımına 3 deneğin (% 27)
oluşturduğu metinde, kişisel ad + -a/ya ve soyad + kişisel ad + -şi kullanımına ise
birer kere (% 9) rastlanmıştır. Bir diğer hitap şekli olarak soyad+kişisel ad 2 denek
(% 18) tarafından benimsenmiştir. Korecede tek başına isim kullanımı çok nadirken
bu anketlerde % 27 oranında da olsa kullanılmış olması bu öğrencilerin ana
dillerinden etkilenerek Koreceye aktarım yaptıkları şeklinde yorumlanabilir. –a/-ya
eki ise bir kere ile beklenenden az kullanılmıştır. Oysaki isim+-a/-ya kullanımı
oldukça samimi bir kullanımdır ve yaşıt arkadaşlar arasında da sıkça tercih
edilmektedir. İkinci kişi zamirlerinden nŏ ise 3 kişinin (% 27) metinlerinde
görülmüştür. Başka bir ikinci kişi zamiri bulunmamaktadır. Saygılı 2. kişi zamirleri
hiç kullanılmamış olmasına rağmen mütevazılık bildiren 1. şahıs zamirlerinden cŏ,
samimi kullanım olan na’dan daha çok kullanılmıştır. Cŏ zamiri 11 kişiden 5’i
88
tarafından kullanılmışken na 1. şahıs zamiri 1 kere kullanılmıştır. Bu da bize
öğrencilerin zamir kullanımlarında uyuma dikkat etmediklerini göstermektedir.
Oysaki Korece, cümleyi bir bütün olarak alır ve dinleyiciye yönelik samimi ifade
derecesiyle samimi zamir veya hitap kullanımını ya da tam tersine dinleyiciye
yönelik saygılı ifade derecesiyle yine aynı şekilde saygınlaştırıcı zamir ve hitap
kullanımını gerektirir. Fakat burada öğrenciler sen zamirinde samimi kullanımı tercih
ederken ben zamirinde saygılı kullanımı tercih etmişlerdir.
89
3. Birinci Sınıf Üçüncü Durum
Tablo 14: 1. sınıf 3. durum
1.sınıf 3. durum (-yaş)
kaç denek
(11) %
DİNLEYİCİYE YÖNELİK İFADE DERECELERİ
Heraçé 1 9
Heçé 7 64
Hagéçé - -
Haoçé - -
Heyoçé 6 55
Habşoçé 1 9
GÖNDERGE SAYGINLAŞTIRMA KURALLARI
-şi eki - -
adlarda sözcük değiştirimi 2 18
fiillerde sözcük değiştirimi (özne) - -
eklerde sözcük değiştirimi (özne) - -
fiillerde sözcük değiştirimi (nesne) - -
eklerde sözcük değiştirimi (nesne) - -
HİTAPLAR
unvan tek - -
unvan + nim - -
kişisel ad (sadece 1. ad) 2 18
kişisel ad + ş’i 1 9
kişisel ad + -a/-ya 5 45
soyad+ad+ş’i 1 9
soyad+ ad 2 18
2. kişi zamirleri
nŏ 1 9
1. şahıs zamirleri
cŏ 6 55
na 5 45
1. sınıf öğrencilerinin 3. durumdaki saygı dili kullanımları incelendiğinde
dinleyiciye yönelik ifade derecesi olan cümle bitirme son ekleri içinde en çok
kullanılan derecenin he derecesi olduğu görülmektedir. Bu form, 7 denek (% 64)
90
tarafından kullanılmıştır. 3. durum yaşça küçük ve samimiyet derecesinin yüksek
olduğu bir muhataba e-posta yazma görevi olduğu için bu derecenin en çok
kullanılıyor olması beklenen bir durumdur. Ardından kullanım sıklığı bakımından
heyo derecesi gelmektedir. Bu derece 6 denekle (% 55) ikinci en çok kullanılan
derece olmuştur. Hera ve en saygılı form olan habşo derecesi ise 1’er kere (% 9)
kullanılmıştır. Hera derecesi ile he derecesinin kullanım sıklığının, ikisinin de
samimiyet ve yaşça küçük muhatapla konuşma durumlarında kullanılması
bakımından birbirine yakın olması beklenirken buradan görülen, öğrencilerin samimi
kullanım olarak he derecesine daha çok hakim olduğudur.
Adlarda, fiillerde ya da eklerde sözcük değiştirimine daha az bir sıklıkta
rastlanmıştır. Yalnızca iki denekte (% 18) teşekkür anlamına gelen gamsa
sözcüğünün kullanıldığı tespit edilmiştir. Zaten samimiyetin yüksek, resmiyetin az
olduğu durumda bu sözcüğün kullanımı uygun değildir. Bu nedenle bu durum
aslında olması gereken durumdur. Fakat öğrencilerin sözcük değiştirimlerini, asıl
yapmaları gereken 1. durumda da çoğunlukla yapmadıkları göz önüne alınırsa
bunları, 3. durumda kullanmamaları gerektiği için mi kullanmadıkları yoksa bu ekin
kullanımını aslında hiç benimsemedikleri için mi kullanmadıkları sorusu akla
gelmektedir.
Hitaplarda ise kişisel ad + -a/-ya kullanımı 5 denekte (% 45) rastlanmıştır.
Muhatap yaşça küçük samimi biri olduğu için bu formatın kullanılması olağandır.
Dinleyiciye yönelik ifade derecesi olan sonekler içinde en çok tercih edilen samimi
he ifade derecesinin kullanımı ile en samimi hitaplardan kişisel ad + -a/-ya kullanım
oranı kendi arasında bir uyum göstermektedir. Biraz daha mesafe belirten kişisel ad +
ş’i formatı 1 denek tarafından (% 9) kullanılmıştır. Muhataba sadece kişisel adla
91
seslenildiği 2 veri (% 18) vardır. Bunun da 2. durum anketindeki gibi bu öğrencilerin
ana dillerinden etkilenerek Koreceye aktarım yaptıkları düşünülebilir fakat bu
kullanım zaten yalnızca iki denek tarafından tercih edilmiş olduğu için genel bir
sorun olduğu düşünülmemektedir. Bir kez de (% 9) soyad + ad + şi formatı
kullanılmıştır. Bu format da Korecede bulunmaktadır fakat daha az yakın olunan
kişiler tarafından kullanıldığı için dinleyici sonek kullanım sıklığıyla çelişmektedir.
Fakat bu kullanımı tercih eden denek dinleyici soneklerinden yalnızca resmi olmayan
ama saygılı form olan heyo derecesini kullandığı için bu da genel bir sorun olarak
değerlendirilmemektedir. Bir kez de (% 9) soyad+ad formatı tercih edilmiştir. Kişi
zamirlerine bakıldığında üçüncü durumda ikinci kişi zamiri olarak sadece samimi
kullanım olan nŏ’nun tercih edildiği görülmektedir. Bu zamir bir denek (% 9)
tarafından kullanılmıştır. Bu duruma uygun olan zamir nŏ olmakla birlikte bunun
sadece bir kez kullanılmış olması diğer deneklerin ikinci şahıs zamir kullanımından
kaçındıkları izlenimini vermektedir. 1. şahıs zamirlerinde ise mütevazılık bildiren
cŏ’nun kullanımına 6 denekte (% 55) rastlanırken samimi durumlara uygun olan na
zamirini kullanan öğrenci sayısı 5’te (% 45) kalmıştır. Muhatap yaşça konuşmacıdan
küçük olduğu için sadece na’nın kullanılması beklenirken cŏ zamirinin daha çok
tercih edilmiş olması dikkat çekicidir. Bir başka dikkat çeken husus ise saygılı birinci
zamir kullanım oranıyla en samimi dinleyici soneki kullanımının oranındaki
çelişkidir. Bir başka deyişle, dinleyene yönelik ifade derecelerinin içinde en samimi
form en çok kullanılırken birinci şahıs zamirlerinde saygılı formun en çok tercih
edilmesi öğrencilerin yine cümle içi uyum konusunda hata yaptıklarını
göstermektedir. Burada sorun teşkil eden bir başka kullanım da, çoğunluğun dışında
kalan sayıda deneğin yazdığı e-postalarda hem mütevazilik bildiren birinci şahıs
92
zamiri cŏ’nun hem de samimiyet bildiren ikinci kişi nŏ zamirinin aynı metinde hatta
bazen aynı cümlede kullanılmış olmasıdır. Çünkü Korecede daha önce de belirtildiği
gibi, cümleler bir bütün olarak oluşturulur ve cümlenin bir kısmında samimi
kullanım, bir kısmında saygılı kullanım gerçekleşemez. Yani öğrencilerin bu iki ayrı
kullanımı aynı muhataba tercih etmeleri bir çelişkidir. Aynı şekilde aynı cümlede ya
da metnin genelinde saygılı heyo derecesiyle samimi birinci ya da ikinci zamir
kullanımı da bir çelişkidir. Üçüncü duruma uygun olarak yazılan e-postaların az bir
kısmında da olsa bu duruma da rastlanılmıştır. Birinci sınıf öğrencileri içinde hao ve
hagé derecesini kullanan öğrenci bulunmamaktadır.
93
4. İkinci Sınıf Birinci Durum
Tablo 15: 2. sınıf 1. durum
2. sınıf öğrencilerinin saygı dili sistemi kullanımları incelendiğinde benzer 1.
sınıf denekleriyle sonuçlar görülmektedir. Yukarıda da belirtildiği gibi, 2. sınıf
öğrencileri her duruma uygun on dokuzar e-posta yazmıştır. Başka bir deyişle 19
ikinci sınıf öğrencisi bu çalışmaya katılmıştır. 1. duruma uygun yani bölümlerindeki
bir profesöre yazdıkları e-posta metinlerinde dinleyiciye yönelik ifade derecesi olan
2.sınıf 1. durum (+yaş) kaç denek
(19) %
DİNLEYİCİ SAYGINLAŞTIRMA
Heraçé - -
Heçé - -
Hagéçé - -
Haoçé 1 5
Heyoçé 12 63
Habşoçé 18 95
GÖNDERGE SAYGINLAŞTIRMA KURALLARI
-şi eki 2 11
adlarda sözcük değiştirimi 15 79
fiillerde sözcük değiştirimi (özne) - -
eklerde sözcük değiştirimi (özne) 1 5
fiillerde sözcük değiştirimi (nesne) 3 16
eklerde sözcük değiştirimi (nesne) - -
HİTAPLAR
unvan tek - -
unvan + nim 10 52
soyad + unvan + -nim 11 58
kişisel adlar - -
2. kişi zamirleri (daŋşin) 1 5
1. şahıs zamirleri
cŏ 17 89
na 1 5
94
cümle bitirme son ekleri içinde en çok habşo derecesini kullandıkları göze
çarpmaktadır. Bu dereceyi 19 denek içinde 18 kişi (% 95) kullanmıştır. Bu derecenin
ardından en çok kullanılan derece heyo (12 denekle % 63), daha sonra da bir kere (%
5) ile hao derecesidir. Görüldüğü gibi en samimi derece olan ve asla bir hocayla
konuşurken kullanılması düşünülemeyecek olan he derecesi, denekler içinde yalnız
bir kişi tarafından tercih edilmiştir. En saygılı ifade derecesinin en çok; en samimi
ifade derecesinin de en az tercih edilmiş olması ikinci sınıf öğrencilerinin bir
profesörle konuşurken hangi dinleyici sonekinin uygun düşeceğini bildiklerini
göstermektedir.
Eylem saygınlaştırma eki olan –şi’nin 19 denek içinde 2 denek (% 11)
tarafından kullanıldığı saptanmıştır. Aslında tam da verilen bu durumda kullanılması
uygun olan bu ekin neredeyse birinci sınıf öğrencilerindeki kadar düşük çıkması
dikkat çekicidir. Öğrencilerin nedense –şi ekini kullanmaktan kaçınmış oldukları
anlaşılmakla beraber birinci sınıfta %9 ve ikinci sınıfta %11’lik kullanımlara
bakıldığında ufak da olsa bu ekin kullanımında bir artış gözlenmektedir. Adlarda
sözcük değiştirimlerine bakıldığında gamsa (teşekkür), çösong (özür) gibi saygınlık
bildiren sözcüklerin 19 metnin 15’inde (% 79), özne yücelten ek değiştiriminin 1
metinde (% 5) ve değiştirimi yapıldıktan sonra cümlenin nesnesini yüceltme işlevini
alan fiillerin ise 3 metinde (% 16) geçtiği görülmüştür. Adlarda sözcük değiştirimi
yapan denek sayısının yüksek olmasının sebebi öğrencilerin bu kategoriyi yalnızca
gamsa (teşekkür), céçul (teslim) ve çösoŋ (özür) sözcükleri için kullanmaları olarak
düşünülebilir. Özne yücelten ekin yalnızca iki kere kullanılmış olmasına bakılarak
birinci sınıf öğrencileriyle benzer şekilde bu ekin kullanımının öğrenciler tarafından
benimsenmediği açık olarak ortaya çıkmaktadır. Cümlenin nesnesini yücelten ekin
95
de hiç tercih edilmemiş olduğu göz önünde bulundurulursa öğrencilerin eklerde
değiştirim yapma konusunda yetersiz kaldıkları ya da bu konuda aslında bilgi
açısından donanımlı olsalar da bunu uygulamaya geçiremedikleri tespitine varmak
yerinde olacaktır.
Hitaplarda ise unvan + nim formatı 10 denek (% 52) ile verilerde en çok yer
alan hitap şekli olmuştur. Soyad + unvan + nim formatı 11 denek tarafından tercih
edilmiştir. Burada da deneklerin –nim ekini kullanmış oldukları görülmektedir. Fakat
1. sınıf denekleriyle olan durumda da belirtildiği üzere –nim ekinin saygı bildiren bir
ek olduğunun biliniyor olmasından değil de sŏnseŋnim ve gyosunim’in Türkçede tam
olarak ‘hocam’ hitabı olarak görülüyor olmasından kaynaklanıyor olabilir. Bu
formatın arkasından en çok kullanılan hitap şeklinin soyad + unvan + nim (11 denek
/ % 58) olması da öğrencilerin hitap olarak hocanın ismini kullanmamaları
gerektiğini büyük ölçüde bilmediklerini göstermektedir. Burada yine ana dillerinin
etkisinde kalarak bir hitap biçimi benimsedikleri düşünülmektedir. Bu anket için
kullanılan hitapların arasında 1 kere (% 5) ikinci kişi zamiri olan daŋşin’e de
rastlanmıştır. Fakat genel olarak denekler ikinci şahıs zamiri kullanmaktan
kaçınmışlardır. Mütevazılık bildiren 1. şahıs zamiri cŏ bu e-postalar içinde 17 denek
(% 89) tarafından kullanılmıştır. Yalnızca samimi muhatapla iletişim kurarken tercih
edilmesi uygun düşünülen 1. şahıs zamiri na ise hiç kullanılmamıştır. Denekler doğru
birinci şahıs zamirini tercih etmişlerdir.
96
5. İkinci Sınıf İkinci Durum
Tablo 16: 2. sınıf 2. durum
2. sınıf öğrencilerinin kendileriyle yaşıt sınıf arkadaşlarına yazdıkları e-
postalardan elde edilen veriler incelendiğinde en çok kullanılan derecenin heyo
2.sınıf 2. durum (yaşıt)
kaç denek
(19) %
DİNLEYİCİYE YÖNELİK İFADE DERECELERİ
Heraçé 1 5
Heçé 9 47
Hagéçé -
Haoçé -
Heyoçé 15 79
Habşoçé 4 21
GÖNDERGE SAYGINLAŞTIRMA KURALLARI
- şi eki 1 5
adlarda sözcük değiştirimi 5 26
fiillerde sözcük değiştirimi (özne) - -
eklerde sözcük değiştirimi (özne) - -
fiillerde sözcük değiştirimi (nesne) - -
eklerde sözcük değiştirimi (nesne) - -
HİTAPLAR
unvan tek - -
unvan + nim - -
soyad + unvan + -nim - -
kişisel adlar 5 26
soyad + ad 3 16
kişisel ad + ş’i 1 5
kişisel ad + -a/ya 4 21
soyad+ad+ş’i 4 21
soyad+ş’i 2 11
2. kişi zamirleri
nŏ 5 26
1. şahıs zamirleri
cŏ 5 26
na 7 37
97
olduğu görülmektedir. heyo derecesi 15 metinde (% 79) görülmüş olup bunun
ardından en samimi kullanım olan he derecesi 9 denekte (% 47) görülmüştür. Habşo
derecesi 4 kişi (% 21), hera derecesi 1 kişi (% 5) tarafından kullanılmıştır. Resmiyet
derecesi azaldıkça habşo ifade derecesinden günlük ama saygılı heyo ifade
derecesine geçiş olmaktadır. Bu durum birinci sınıflarda da benzer bir görünüm
sergilemektedir. Fakat deneklerin e-postaları incelendiğinde heyo ile başlayan bir
metnin ilerleyen cümlelerde birden bire he derecesine dönüştüğü sonra yeniden
heyo’ya geçiş yaptığı saptanmıştır. Veriler teker teker incelendiğinde deneklerin
genel olarak muhataba uygun ifade derecesi seçebildikleri ama tek metin içinde farklı
ifade derecelerine de başvurdukları dikkat çekmektedir. Buradan bazı deneklerin yazı
dilinde ifade dereceleri konusunda tutarlılık göstermede başarısız oldukları
söylenebilir.
Eylem saygınlaştırma işlevi olan –şi ekine e-postalarda bir defa (% 5)
rastlanmıştır. Bu ekin bu kadar az çıkmasının muhatabın yaşıt bir sınıf arkadaşı
olması sebebiyle beklenen bir sonuç olduğu düşünülmektedir. Adlarda sözcük
değiştirimi 5 denek (% 26) tarafından kullanılmış olup başka bir özne yüceltme ve
nesnelerde ifade derecesine ise rastlanmamıştır. Adlarda sözcük değiştirimi de 1.
duruma göre yazdıkları metinlerdeki orandan oldukça az çıkmıştır. Muhatap profesör
olduğunda gamsa (teşekkür) ve çösoŋ (özür) gibi sözcüklerin kullanımı oldukça
fazlayken deneklerin kendileriyle yaşıt sınıf arkadaşını muhatap olarak
düşündüklerinde değiştirime gitmemiş olmaları bu sözcüklerin de kullanım
bağlamlarına hakim olduklarını işaret etmektedir.
Hitaplarda ise çok farklı seslenme şekillerinin tercih edildiği görülmektedir.
Metinlerde kişisel adla seslenim 5 denek (% 26) tarafından benimsenirken kişisel ad
98
+ -a/ya ve soyad+ad+-ş’i seslenimi dörder deneğin (% 21) metinlerinde yer
bulmaktadır. Korecede Türkçedeki gibi tek başına kişisel ad kullanımı yaygın
olmadığı için adın tek başına kullanımının yine deneklerin ana dillerinden bir aktarım
olduğu düşünülebilir. Aynı oranda çıkan kişisel ad+ -a/ya hitabı da Kore’de bu
durumda yaygın olarak kullanılan hitap biçimlerinden biridir. Burada dikkat çeken
husus kişisel ad+ -a/ya hitap biçiminin benimsendiği bazı verilerde he derecesi
yerine saygılı ifade derecesi olan heyo’nun tercih edilmiş olmasıdır. İkinci sınıf
öğrencilerinde bu durum genele vurulamayacak olsa da bazı deneklerin dinleyiciye
yönelik uygun ifade derecesi ile uygun hitap şeklini bir araya getiremedikleri tespit
edilmiştir. Bunların ardından en çok kullanılan hitap şekilleri soyad+ad (3 denek / %
16) ve soyad+ş’i formatı (2 denek / % 11) olmuştur. Kişisel ad+-ş’i ise bir kez (% 5)
kullanılmıştır. Hitap olarak kişi zamirlerinin içinde yalnızca samimi kullanım olan nŏ
zamiri benimsenmiştir. Bu zamir 3 denek (% 16) tarafından kullanılmıştır. Verilen
bağlamda bu kişi zamirinin kullanılması doğal karşılanmaktadır fakat bu kişi
zamirini tercih eden bir kısım denekler aynı zamanda dinleyene yönelik saygılı ifade
derecesi olan heyo’yu da kullanmışlardır. Bu bir tutarsızlıktır çünkü cümle ya da
metin içi uyumun sağlanması bakımından heyo ifade derecesinin kullanıldığı
metinlerde yine eşit derecede saygı ifade eden bir ikinci kişi zamirinin kullanılması
beklenirdi. Deneklerin diğer durumlarda gösterdiği cümle/metin içi tutarsızlığı bu
ankette de gösterdikleri tespit edilmiştir. Birinci kişi zamirlerinde ise mütevazı
kullanım olan cŏ zamirinin 5 denek tarafından (% 26), samimi kullanım olan na
zamirinin ise 7 denek (% 37) tarafından kullanıldığı görülmüştür. Burada da dikkati
çeken, deneklerin bir kısmının samimi 1. şahıs zamiriyle saygılı ifade derecesini, bir
kısmının mütevazılık ifade eden birinci şahıs zamiri ile samimi bağlamlarda
99
kullanılan ikinci kişi zamirini bir arada yani bazen aynı cümlede bazen tek metinde
farklı cümlelerde kullanmış olmalarıdır. Kısacası samimi “sen” derken, mütevazı bir
şekilde “ben” demektedirler. Buna rağmen ikinci sınıf deneklerinin saygı dili
açısından cümle içi uyumda genelde başarılı oldukları söylenebilir.
100
6. İkinci Sınıf Üçüncü Durum
Tablo 17: 2. sınıf 3. durum
2.sınıf 3. durum (-yaş)
kaç denek
(19) %
DİNLEYİCİYE YÖNELİK İFADE DERECELERİ
Heraçé - -
Heçé 17 89
Hagéçé - -
Haoçé - -
Heyoçé 11 58
Habşoçé 1 5
GÖNDERGE SAYGINLAŞTIRMA KURALLARI
-şi eki - -
adlarda sözcük değiştirimi 1 5
fiillerde sözcük değiştirimi (özne) - -
eklerde sözcük değiştirimi (özne) - -
fiillerde sözcük değiştirimi (nesne) - -
eklerde sözcük değiştirimi (nesne) - -
HİTAPLAR
unvan tek - -
unvan + nim - -
soyad 2 11
soyad + ad 4 21
soyad + -a/ya 1 5
soyad + unvan + -nim - -
kişisel adlar 4 21
soyad + ad - -
kişisel ad + ş’i - -
kişisel ad + -a/ya 11 58
soyad+ad+ş’i - -
soyad+ş’i - -
2. kişi zamirleri
nŏ 5 26
1. şahıs zamirleri
cŏ 3 16
na 12 63
101
2. sınıf öğrencilerinin 3. duruma uygun olarak yazdıkları e-postalarda
dinleyiciye yönelik ifade derecelerinin içinde en çok kullanılan derecenin 17 denekle
(% 89) en samimi derece olan he derecesi olduğu görülmektedir. Diğer en çok
görülen derece ise 11 deneğin (% 58) kullanımıyla heyo, daha sonra ise bir kere (%
5) ile habşo derecesi olmuştur. Diğer derecelere ise hiç rastlanmamıştır. 3. durum
yaşça küçük ve samimiyet derecesinin yüksek olduğu bir muhataba e-posta yazma
görevi olduğu için he ve hera derecesinin en çok kullanılıyor olması beklenen bir
durumdu. Fakat 1. sınıf deneklerinde de görüldüğü üzere öğrenciler büyük oranda
hera derecesini kullanmaktan kaçınmışlar, he derecesini samimi bağlamda hera
derecesine tercih etmişlerdir. Bununla birlikte deneklerin genel olarak ifade
derecelerinde çarpıcı yanlışlar yapmadığı tespit edilmiştir.
Aynı verilerde sözcük değiştirimi teşekkür anlamındaki gamsa kelimesi ile
sadece bir kez (% 5) gerçekleşmiştir. Fiillerde ya da eklerde sözcük değiştirimi bir
kere bile yapılmamıştır. Muhatap yaşça küçük birisi olduğu için denekler
sözcüklerde değiştirim yapma ihtiyacı hissetmemişlerdir. Bu konuda da 2. sınıf
deneklerin hem profesöre yazdıkları e-postalardaki yüksek ad değiştirim oranları göz
önüne alındığında hem de yaşça küçük muhataba yazdıkları e-postalardaki ad ve ek
değiştirimine gitmemiş olmamaları göz önüne alındığında özne yüceltme ve
nesnelerde ifade dereceleri konusunda yanlış yapmadıkları gibi genel bir yargıya
varılabilmektedir.
3. duruma uygun olarak yazılan e-postalarda öğrencilerin kullandığı hitap
şekilleri çeşitlilik göstermektedir. Verilerde kişisel ad + -a/ya hitap şekli 11 denek
(% 58) tarafından tercih edilmiştir. Bu hitap şekli muhatap yaşça küçük kimse olduğu
102
için beklenen bir hitap biçimidir. Soyad + ad hitap şekli 4 denek (% 21) tarafından,
sadece soyad kullanımı 2 denek (% 11) tarafından ve diğer deneklerde görülmeyen
ve kullanımı aslında bulunmayan soyad+ -a/ya hitap şekli 1 kere (% 5) tercih
edilmiştir. Görüldüğü üzere denekler tek bir hitap biçiminde karar kılamamaktadır.
Seslenme şekillerinden 2. şahıs zamirlerinin kullanımına bakıldığında, samimi ikinci
şahıs zamiri nŏ kullanımına 5 deneğin (% 26) oluşturduğu metinlerde rastlanılmıştır.
Samimi ifade derecesinin ön plana çıktığı bu durumda yine samimi ikinci şahıs
zamirinin kullanılması normal karşılanmaktadır. Fakat yukarıda da belirtildiği gibi
deneklerin yazdığı e-posta metinleri teker teker incelendiğinde bazı deneklerin
samimi şahıs zamiriyle saygılı heyo formunu kullandıkları görülmektedir. Buna
karşın birçok denek kişi zamiriyle dinleyene yönelik ifade derecesini doğru
eşleştirmeyi başarabilmiştir. Benzer şekilde samimi hitap şekli olarak kabul
edilebilecek kişisel ad + -a/-ya kullanımıyla yine saygılı ifade derecesinin aynı
metinde hatta aynı cümlede kullanıldığı da göze çarpmaktadır. 1. şahıs zamirlerinden
mütevazılık bildiren cŏ 5 (% 16) denek tarafından, samimi kullanım olan na ise 12
denek (% 63) tarafından kullanılmıştır. Birinci kişi zamirlerinde böyle bir dağılım
beklenen bir durumdur. En samimi ifade derecesinin en çok kullanıldığı bir tabloda
na zamirinin kullanım sıklığının yüksek çıkması çoğu deneğin saygı dili bağlamında
metin/cümle içi tutarlılıkta başarılı olduklarına işaret etmektedir. Görülen o ki 2. sınıf
deneklerinin saygı dili kullanımı genelde doğru bir çizgide akmaktadır fakat birinci
ve ikinci kişi zamirlerinde zaman zaman hem mütevazılık hem de saygı ifade eden
iki zamiri tek metinde ya da cümlede kullanma gibi bir karmaşıklık da yaşanmaktadır.
Dolayısıyla bu verilerden bazı deneklerin zamir-zamir, zamir-dinleyene yönelik ifade
103
dereceleri hatta zamir-hitap konularında doğru eşleştirmeye gidemedikleri
anlaşılmaktadır.
7. Üçüncü Sınıf Birinci Durum
Tablo 18: 3. sınıf 1. durum
3.sınıf 1. durum (+yaş)
kaç denek
(7) %
DİNLEYİCİYE YÖNELİK İFADE DERECELERİ
Heraçé - -
Heçé - -
Hagéçé - -
Haoçé - -
Heyoçé 2 29
Habşoçé 7 100
GÖNDERGE SAYGINLAŞTIRMA KURALLARI
-şi eki 4 21
adlarda sözcük değiştirimi 5 71
fiillerde sözcük değiştirimi (özne) - -
eklerde sözcük değiştirimi (özne) - -
fiillerde sözcük değiştirimi (nesne) 1 14
eklerde sözcük değiştirimi (nesne) - -
HİTAPLAR
unvan tek - -
unvan + nim 4 21
soyad + unvan + -nim 4 21
kişisel adlar - -
2. kişi zamirleri - -
1. şahıs zamirleri
cŏ 2 29
na 1 14
3. sınıf öğrencilerinden çalışmadaki katılımcı sayısı 7 kişidir. Bu
öğrencilerden elde edilen verilerin incelemesi yapıldığında 1. duruma uygun olarak
yani bir profesöre yazılan e-postalarda dinleyiciye yönelik ifade dereceleri içinde
104
yalnızca iki derecenin kullanıldığı görülmektedir. Bu veriler içinde en resmi kullanım
olan habşo derecesi 7 denek (% 100) tarafından uygun bulunurken, heyo derecesi 2
denek (% 29) tarafından kullanılmaktadır. Bu oran birinci ve ikinci sınıf
deneklerinkilerle benzerlik taşımaktadır. Yaşça ve konumca büyük olan muhatapla
konuşurken dinleyene yönelik uygun ifade derecesini bulmakta güçlük çekmedikleri
anlaşılmaktadır.
Özne yüceltme ve nesnelerdeki ifade derecelerinin kullanımları
çözümlendiğinde eylem saygınlaştırma işlevi bulunan –şi ekinin 4 denek (% 21)
tarafından kullanıldığı gözlenmektedir. 3. sınıf deneklerin 1. ve 2. sınıf deneklerine
göre –şi ekini daha çok kullandıkları gözlenmiştir. Buradan bu ekin kullanımının
denekler üst sınıfa geçtikçe daha çok yerleşmesinden kaynaklandığı düşünülmektedir.
Sözcük değiştirimlerinden adlarda değiştirim 5 denek (% 71) tarafından yapılmışken,
fiillerde yalnızca 1 denek (% 14) tarafından değiştirim gerçekleştirilmiştir. Adlarda
sözcük değiştirimi burada da “teşekkür” ve “özür”ü kapsamaktadır. Fiillerde yapılan
değiştirim cümlenin nesnesini yani profesörü yüceltmeye yönelik yapılmıştır. Bu
değiştirim yalnızca bir deneğin oluşturduğu metinde bulunmaktadır. Hiçbir öğrenci
eklerde değiştirime gitmemiştir. Oysaki bir profesöre yazılan e-posta metninde özne
ve nesne eklerinin saygınlaştırma ifade eden versiyonlarıyla değiştirilmesi beklenirdi.
Deneklerin özellikle profesör için yönelme ekini kullandıkları fakat bu ekte
profesörü yücelten herhangi bir değiştirime gitmemiş oldukları görülmektedir. 3.
sınıf deneklerin de diğer deneklerde olduğu gibi özne yüceltme ve nesnelerde ifade
derecelerini uygulamaya koyma konusunda yetersiz kaldıkları tespit edilmiştir.
3. sınıf öğrencilerinin 1. duruma uygun olarak kullandıkları hitaplar
incelendiğinde ise unvan + nim ve soyad + unvan + nim formatlarının 4’er denek (%
105
21) tarafından tercih edildiği görülmektedir. 1. ve 2. sınıf deneklerde de bu iki hitap
biçimi en çok kullanılmıştı ve bu unvan + nim formatının doğru olduğu fakat
Kore’de öğrencilerin hocalarına soyad + unvan + nim biçiminde seslenmelerinin çok
yakışık almayacağı vurgulanmıştı. Fakat bu denekler de 1. ve 2. sınıf denekleri gibi
en sık ikinci hitap olarak bu biçimi benimsemişlerdir. Buradan yola çıkarak
deneklerin bu yakışık almama durumundan çok fazla haberdar olmadıkları için ana
dillerinin etkisinde kalarak profesöre hitap ederken onun ismini de unvanına eklemiş
oldukları düşünülebilir. 2. şahıs zamiri ise kullanılmamıştır. 1. şahıs zamirlerinin her
ikisi de tercih edilmiştir. Cŏ 2 denek (% 29) tarafından, na ise 1 denek (% 14)
tarafından tercih edilmiştir. Bu iki zamiri kullanan denek sayısının birbirine bu kadar
yakın çıkmış olması bir noktada şaşırtıcıdır çünkü 2. sınıf deneklerinde 1. durumda
na zamiri kullanılmamışken 3. sınıf deneklerinde bir kez de olsa kullanılmış olması
sınıf ve saygı dili kullanımı arasında ortaya çıkan ters orantı açısından dikkat
çekicidir. İkinci kişi zamiri kullanımlarına bakıldığında 3. sınıf deneklerinin genel
olarak herhangi bir zamir kullanmamış olduğunu görmekteyiz. Buna rağmen saygı
dili kullanımlarına genel olarak bakıldığında 3. sınıf deneklerinin dinleyiciye yönelik
ifade derecelerinde ve hitaplarda çok dikkat çekici hatalar yapmadıkları fakat özne
yüceltme ve nesnelerdeki ifade derecelerinde değiştirim yapma konusunda biraz
zayıf kaldıkları görülmektedir. Çünkü kimi öğrencilerin 1.durumda doğru hitapla
dinleyene yönelik doğru ifade derecesini kullanmış olmalarına rağmen özellikle
eklerde ve cümlenin nesnesini yüceltecek fiillerde bir değiştirim yapmayarak saygı
dili bağlamında metin içinde tam uyum gösteremedikleri kanısına varılmıştır.
106
8. Üçüncü Sınıf İkinci Durum
Tablo 19: 3.sınıf 2. durum
3.sınıf 2. durum (yaşıt)
kaç denek
(7) %
DİNLEYİCİYE YÖNELİK İFADE DERECELERİ
Heraçé - -
Heçé 2 29
Hagéçé - -
Haoçé - -
Heyoçé 5 71
Habşoçé 3 43
GÖNDERGE SAYGINLAŞTIRMA KURALLARI
-şi eki - -
adlarda sözcük değiştirimi 3 43
fiillerde sözcük değiştirimi (özne) - -
eklerde sözcük değiştirimi (özne) - -
fiillerde sözcük değiştirimi (nesne) - -
eklerde sözcük değiştirimi (nesne) - -
HİTAPLAR
unvan tek - -
unvan + nim - -
soyad (sadece soyad) 1 14
soyad + unvan + -nim - -
kişisel adlar - -
soyad + ad 3 43
kişisel ad + ş’i 1 14
kişisel ad + -a/ya 1 14
soyad+ad+ş’i - -
soyad+ş’i - -
2. kişi zamirleri
nŏ - -
1. şahıs zamirleri
cŏ 3 43
na 2 29
Aynı sınıfın 2. duruma uygun olarak yazdığı e-postalarda da dinleyiciye
yönelik ifade derecelerinden heyo derecesinin en çok kullanılan ifade derecesi
107
olduğu görülmektedir. Heyo derecesi 5 (% 71), he derecesi 2 (% 29) ve habşo
derecesi ise 3 (% 43) denek tarafından kullanılmıştır. 1.durumla kıyaslandığında
resmi ve saygılı cümle bitirme sonekinin yerini resmi olmayan ama saygılı derece
olan heyo’ya bıraktığını görmekteyiz. Denekler, samimiyet derecesine göre he
derecesini de tercih etmişlerdir. Diğer sınıf denekleri ve 3. sınıfların bir önceki
durum için yazdıkları metinlerde de olduğu gibi deneklerin bir dereceyle başladıkları
metinlerine bir başka ifade derecesiyle devam etmiş oldukları görülmektedir. Bu
durum da zaman zaman ilgili muhataba hangi ifade derecesini kullanacaklarını
bilemediklerini gösterebilir.
Eylem saygınlaştırma işlevi taşıyan – şi eki bu verilerde hiç tercih
edilmemişken, adlarda sözcük değiştirimi 3 denek (% 43) tarafından yapılmıştır. Bu
sözcük değiştirimi de yalnızca “teşekkür” kelimesini kapsamaktadır. –şi ekinin
kullanılmaması da bu ankette beklenen bir durumdur.
Öğrencilerin 2. durumda tercih ettikleri hitap kullanımları incelendiğinde en
çok rastlanan hitap şeklinin soyad + ad formatının olduğu göze çarpmaktadır. Bu
form 3 denek (% 43) tarafından kullanılmışken, sadece soyad, kişisel ad + -ş’i ve
kişisel ad + -a/ya formatları 1’er denek (% 14) tarafından kullanılmıştır. Soyad + ad,
kişisel ad + -ş’i, kişisel ad + -a/ya formatları çeşitli bağlamlarda kullanılan hitap
biçimleridirler fakat hiç kullanımı olmayan sadece soyadı ile seslenim biçiminin
metinlerde bulunması dikkat çekicidir. 2. kişi zamirine rastlanılmamıştır. 1. kişi
zamirlerinde cŏ ise 3 kişi tarafından tercih edilirken, na 2 kişi tarafından tercih
edilmiştir. Burada da dinleyiciye yönelik ifade derecelerinden saygılı biçimin en çok
kullanıldığı göz önüne alınırsa cŏ zamirinin kullanılması oransal olarak sıkıntı
108
yaratmamaktadır. Ayrıca metinler tek tek incelendiğinde de diğer denek ve
durumlarda olduğu gibi burada 1. kişi zamiri ve dinleyene yönelik ifade derecesi
kullanımı arasında bir tutarsızlık da saptanmamıştır. Fakat 3. sınıf deneklerinin
1.durum için yazdıkları metinlerle karşılaştırıldığında bu durumun bir tesadüf de
olabileceği de düşünülmektedir.
109
9. Üçüncü Sınıf Üçüncü Durum
Tablo 20: 3. sınıf 3. durum
3.sınıf 3. durum (-yaş)
kaç denek
(7) %
DİNLEYİCİYE YÖNELİK İFADE DERECELERİ
Heraçé 1 14
Heçé 6 86
Hagéçé - -
Haoçé - -
Heyoçé 3 43
Habşoçé 2 29
GÖNDERGE SAYGINLAŞTIRMA KURALLARI
- şi eki - -
adlarda sözcük değiştirimi 1 14
fiillerde sözcük değiştirimi (özne) - -
eklerde sözcük değiştirimi (özne) - -
fiillerde sözcük değiştirimi (nesne) - -
eklerde sözcük değiştirimi (nesne) - -
HİTAPLAR
unvan tek - -
unvan + nim - -
soyad 2 29
soyad + ad - -
soyad+ad+ş’i - -
soyad+ş’i 1 14
kişisel ad 1 14
soyad + ad - -
kişisel ad + ş’i - -
kişisel ad + -a/ya 3 43
2. kişi zamirleri
nŏ 1 14
1. şahıs zamirleri
cŏ 3 43
na 3 43
110
3. sınıf öğrencilerinin kendilerinden yaşça küçük bir arkadaşlarına yönelik
yazdıkları e-postalarda da dinleyiciye yönelik ifade derecelerinde çeşitlilik tespit
edilmiştir. Bu durum için en çok tercih edilen ifade derecesi 6 denekle he derecesi
olmuştur. Heyo derecesi 3 denek (% 43), habşo derecesi 2 denek (% 29), hera
derecesi ise 1 denek (% 14) tarafından kullanılmıştır. Muhatap yaşça küçük kimse
olduğu için dinleyiciye yönelik ifade derecelerinden en samimi he derecesinin
kullanılmış olması beklenen bir durumdur. Fakat daha önce de bu durumla
karşılaştığımız gibi en samimi derecelerden hera derecesinin en az tercih edilmiş
olması öğrencilerin kafasında bu derecenin kullanımı ile ilgili birtakım şüphelerin
varlığına işaret edebilir.
Özne yüceltme ve nesnelerde ifade derecelerinden ad sözcük değiştirimi 1
denek (% 14) tarafından gerçekleştirilmiş olup eklerde ya da fiillerde değiştirim
yapılmamıştır. Bu durum da muhatap yaşça küçük kimse olduğu için beklenen bir
durumdur ve doğal karşılanmıştır.
Hitaplar kategorisinde yalnızca soyadla seslenim 2 denek (% 29) tarafından
gerçekleştirilmişken kişisel ada –a/ya takılarını ekleyerek seslenme 3 denek (% 43)
tarafından ve soyad + -ş’i, kişisel ad ve 2. kişi zamirlerinden nŏ kullanımları birer
denek (% 14) tarafından gerçekleştirilmiştir. 3.sınıf deneklerinde kullanımı
bulunmayan yalnızca soyadı hitabının yanlış yerleşmiş olduğu düşünülmektedir.
Kişisel ad + -a/ya hitap biçimi samimiyet derecesi yüksek olduğundan kullanılması
beklenen bir seslenme şeklidir fakat –ş’i ekinin samimiyet derecesinin görece
azlığına işaret ettiği denekler tarafından bilinmediği saptanmıştır. 1. şahıs zamirlerine
bakıldığında yine her iki “ben” zamirinin de kullanıldığı görülmektedir. Cŏ ile na
zamirleri aynı oranda yani 3 denek (% 43) tarafından kullanılmıştır. Durum
111
tanımlanırken muhatapla konuşucu arasında samimiyet derecesinin yüksek olduğu
belirtilmiş ise de deneklerin bir kısmı yaşça ve konumca büyük kişilerle konuşurken
kullanımı daha uygun düşen cŏ zamirini kullanmayı tercih etmişlerdir. Burada yine
gözde kaçırılmaması gereken nokta, bir yandan cŏ zamirini kullanıp bir yandan ifade
derecelerinden he’nin kullanılmış olmasıdır. Deneklerin bütününe yayılamayacak bu
durum yine metin içi tutarsızlığa dikkati çekmektedir.
10. Dördüncü Sınıf Birinci Durum
Tablo 21: 4.sınıf 1. durum
4.sınıf 1. durum (+yaş)
kaç denek
(5) %
DİNLEYİCİYE YÖNELİK İFADE DERECELERİ
Heraçé - -
Heçé - -
Hagéçé - -
Haoçé - -
Heyoçé 5 100
Habşoçé 4 80
GÖNDERGE SAYGINLAŞTIRMA KURALLARI
-şi eki 2 40
adlarda sözcük değiştirimi 5 100
fiillerde sözcük değiştirimi (özne) - -
eklerde sözcük değiştirimi (özne) - -
fiillerde sözcük değiştirimi (nesne) 1 20
eklerde sözcük değiştirimi (nesne) - -
HİTAPLAR
unvan tek - -
unvan + nim 3 60
soyad + unvan + -nim 1 20
kişisel adlar
1. şahıs zamirleri
cŏ 3 60
na - -
4. sınıf deneklerinin verilerinde 1. durumda dinleyiciye yönelik ifade
derecelerinden yalnızca iki derecenin kullanıldığı görülmüştür. Heyo derecesi tüm
112
denekler tarafından (% 100), habşo derecesi ise 4 denek (% 80) tarafından
kullanılmıştır. Bu ifade derecelerinin kullanımı 1.duruma uygundur.
Özne yüceltme ve nesnelerdeki ifade derecelerinde ise eylem saygınlaştırma
işlevindeki –şi eki beş denekten 2’si (% 40) tarafından tercih edilmiştir. Bunun
yanında adlarda sözcük değiştirimi tüm denekler tarafından (% 100), cümlenin
nesnesini yüceltme görevindeki fiil değiştirimi 1 denek (% 20) tarafından yapılmıştır.
Adlarda sözcük değiştirimi diğer deneklerde olduğu gibi “teşekkür” ve “özür”
sözcüklerinde yapılmıştır. Görüldüğü gibi, eklerde hiçbir değiştirim olmamış
yalnızca fiil değiştirimi 1 kez (% 20) yapılmıştır. 4.sınıf olmaları bakımından daha
çok değiştirim yapmış olmaları beklenebilirdi.
Unvan + nim formatındaki hitap şekli 3 denek (% 60) tarafından, soyad +
unvan + -nim formatındaki hitap ise bir denekçe uygun bulunmuştur. Hitap şekilleri
açısından 4.sınıf deneklerinde ciddi bir yanlış görülmemekle birlikte unvana hocanın
ismini ekleme suretiyle gerçekleştirilen ve yukarıda da özel durumlar haricinde
kullanılması yakışık almayacağı belirtilen hitap şekli de görece az kullanılmıştır. 1.
şahıs zamirlerinde samimi kullanım olan na’ya hiç rastlanmamışken, mütevazılık
ifade eden cŏ 1. şahıs zamiri 3 denek (% 60) tarafından tercih edilmiştir. 1.şahıs
zamirinde de beklenen durumun aksine bir şey üretilmediği görülmektedir.
113
11. Dördüncü Sınıf İkinci Durum
Tablo 22: 4. sınıf 2. durum
4.sınıf 2. durum (yaşıt)
kaç denek
(5)
%
DİNLEYİCİYE YÖNELİK İFADE DERECELERİ
Heraçé 1 20
Heçé 3 60
Hagéçé - -
Haoçé - -
Heyoçé 3 60
Habşoçé 2 40
GÖNDERGE SAYGINLAŞTIRMA KURALLARI
- şi eki 1 20
adlarda sözcük değiştirimi 1 20
fiillerde sözcük değiştirimi (özne) - -
eklerde sözcük değiştirimi (özne) - -
fiillerde sözcük değiştirimi (nesne) - -
eklerde sözcük değiştirimi (nesne) - -
HİTAPLAR
unvan tek - -
unvan + -nim
soyad (sadece soyad) 1 20
soyad + unvan + -nim
kişisel adlar 1 20
soyad + ad 2 40
soyad + ad + -a/ya 1 20
kişisel ad + ş’i 1 20
kişisel ad + -a/ya - -
soyad+ad+ş’i - -
soyad+ş’i - -
2. kişi zamirleri
nŏ - -
1. şahıs zamirleri
cŏ 2 40
na 3 60
4. sınıf öğrencilerinin 2. duruma yönelik verilerinde ifade derecelerinden heyo
ile he derecesi aynı sayı denek tarafından kullanılmıştır. Her ikisinin de 3’er denek
tarafından (% 60) tercih edildiği görülmektedir. Habşo derecesi 2 deneğin (% 40)
metninde görülmüşken hera derecesi ise 1 kez (% 20) kullanılmıştır. Diğer
deneklerde olduğu gibi 4.sınıf öğrencilerinde de muhatabın yaşı ve konumunun
114
düşüşüyle ifade derecesinde habşo’dan heyo’ya kayış arasında bir paralellik
bulunmaktadır.
Özne yüceltme ve nesnelerdeki ifade dereceleri içinde eylem saygınlaştırma –
şi ekiyle adlarda sözcük değiştirimi 1 kere tespit edilmiştir. Bu sözcük değiştirimi de
diğerlerinde olduğu gibi gamsa (teşekkür)’yı kapsamaktadır. –şi ekinin kullanımının
da ortadan kalkması beklenirdi fakat yine de bir öğrenci (% 20) tarafından
kullanıldığı görülmektedir.
Hitap kullanımları incelendiğinde bir çeşitlilik göze çarpmaktadır. Soyad + ad
şeklindeki hitap 2 denek tarafından kullanılmışken soyad, kişisel ad, soyad + ad + -
a/ya, kişisel ad + ş’i formatındaki hitaplar birer kişi tarafından benimsenmiştir. Soyad,
soyad + ad + -a/ya kullanımı Korecede bulunmazken denekler tarafından birer kere
de olsa kullanılması bazı deneklerin hitap konusunda kararsızlık yaşadıklarına işaret
etmektedir. Karmaşık bir hitap sistemi olan Korecede yabancıların hata yapması bir
ölçüye kadar doğal karşılanabilir. 2. durumda hiçbir ikinci kişi zamiri
kullanılmamıştır. Fakat verilerde her iki birinci şahıs zamiri de görülmektedir. Na
zamiri 3 kişi (% 60), cŏ zamiri ise 2 kişi (% 40) tarafından kullanılmıştır. Dinleyiciye
yönelik kullanılan son eklerle karşılaştırıldığında saygılı ve samimi ifade dereceleri
eşit denek sayısına sahip olduğu için birinci kişi zamirinin de kullanımının birbirine
bu kadar yakın çıkmış olması doğal karşılanabilir.
115
12. Dördüncü Sınıf Üçüncü Durum
Tablo 23: 4. sınıf 3. durum
4.sınıf 3. durum (-yaş) kaç denek
(5)
%
DİNLEYİCİYE YÖNELİK İFADE DERECELERİ
Heraçé 4 80
Heçé 3 60
Hagéçé - -
Haoçé - -
Heyoçé 4 80
Habşoçé 2 40
GÖNDERGE SAYGINLAŞTIRMA KURALLARI
- şi eki
adlarda sözcük değiştirimi 1 20
fiillerde sözcük değiştirimi (özne) - -
eklerde sözcük değiştirimi (özne) - -
fiillerde sözcük değiştirimi (nesne) - -
eklerde sözcük değiştirimi (nesne) - -
HİTAPLAR
unvan tek - - unvan + nim - -
soyad - - soyad + ad - -
soyad + -a/ya - - soyad + unvan + -nim - -
soyad+ad+ş’i - -
soyad+şi - -
kişisel ad 2 40
soyad + ad - -
kişisel ad + ş’i - -
kişisel ad + -a/ya 1 20
kişisel ad + soyad 1 20
2. kişi zamirleri
nŏ - -
1. şahıs zamirleri 1 20
cŏ 1 20
na 3 60
4. sınıf öğrencilerinden 3. duruma uygun olarak elde edilen verilerde
dinleyene yönelik ifade derecelerinden hera ve heyo derecelerinin birbiriyle eşit
sayıda denek tarafından kullanıldığını görmekteyiz. Bu ifade derecelerini kullanan
denek sayısı 4 (% 80)’tür. Hemen ardından en samimi derecelerden olan he
116
derecesine 3 denek (% 60) tarafından yer verildiği görülmektedir. Son olarak da 2
denekle (% 40) habşo derecesi gelmektedir. Muhatap yaşça küçük kimse olduğundan
ifade derecesi olarak en samimi derecelerin toplamda oran olarak saygılı ifade
derecelerini aştığını görmekteyiz. Fakat saygılı kullanıma yer veren toplam denek
sayısının da samimilere oldukça yakın olması dikkat çekicidir. Deneklerin heyo ve
habşo derecelerinde neden bu kadar ısrarcı oldukları konusunda yorum yürütmek
biraz zor. Beklenen, deneklerin 4. sınıf olması bakımından 3. durum anketinde
saygılı ifade derecesine hiç yer vermemeleridir. Samimiyet derecesinin yüksek
olduğu böyle bir durumda saygılı ifade derecesi özellikle de heyo’nun yüksek oranda
tercih edilmiş olmasında belki bu derecenin saygı belirttiği yeteri kadar
bilinmemektedir değerlendirmesi yapılabilir.
Özne yüceltme ve nesnelerde ifade derecelerinden adlarda sözcük değiştirimi
1 kez (% 20) yapılmıştır. Başka herhangi ek ya da fiilde değiştirim yapma yoluna
gidilmemiştir. –şi eylem saygınlaştırıcı eki de kullanılmamıştır. Muhatap bu
değiştirimleri gerekli kılacak yaşta ve konumda olmadığından deneklerin de genel
olarak herhangi bir değiştirim yapmamış olduğu saptanmıştır.
4. sınıf öğrencilerinin 3. durum için uygun buldukları hitaplara bakıldığında
ise kişisel adın tek başına kullanımına 2 deneğin (% 40) metninde rastlanmıştır.
Kişisel ad + -a/ya ve daha önceki kağıtlarda görülmeyen kişisel ad + soyad
kullanımlarının 1’er denek (% 20) tarafından benimsendiği görülmektedir. Burada da
deneklerin hitap konusunda bocaladıkları görülebilir. Zira Korecede kişisel ad +
soyad hitap biçimi olmamakla birlikte kişisel adın tek başına hitap olarak kullanımı
da bazı durumlar dışında çok yaygın olarak görülmemektedir. 2. kişi zamirlerinden
nŏ da hitap olarak 1 denek (% 20) tarafından kullanılmıştır ve başka bir ikinci kişi
117
zamiri tercih edilmemiştir. 1. şahıs zamirlerinden samimi kullanım olan na 3 denek
(% 60), mütevazılık bildiren cŏ ise 1 denek tarafından (% 20) tercih edilmiştir.
Beklenen birinci kişi zamirinin kullanımı en yüksek çıkmıştır. Birinci şahıs zamiri
seçimi ile dinleyene yönelik ifade derecesi seçimi arasında bir paralellik bulunduğu
göz önüne alındığında genel olarak 4. sınıf deneklerin yaşça küçük muhatapla
iletişim kurarken ifade derecesine göre birinci şahıs zamiri kullandıkları tespit
edilmiştir.
118
SONUÇ
Bu tezde toplum-dil-kültür arasındaki ilişkiden yola çıkılarak Korecenin saygı
dili yapısı betimlenmiş ve yabancı dil olarak Korece öğrenen Ankara Üniversitesi
Kore Dili ve Edebiyatı öğrencilerinin Korecenin bu özelliğinin ne kadar farkında
oldukları ve saygı dili bileşenlerini doğru kullanıp kullanmadıkları tespit edilmeye
çalışılmıştır. Elde edilen veriler çözümlendiğinde öğrencilerin Korecedeki saygı dili
sistemini yer yer kavrayamamış oldukları gözlenmektedir.
1. Durum İçin Kullanılan Saygınlaştırma Kuralları
Grafik 1: heyo derecesi Grafik 2: habşo derecesi
1. Sınıf%55
2. Sınıf%63
3. Sınıf%29
4. Sınıf
%100
Heyo derecesi
1. Sınıf%91
2. Sınıf95%
3. Sınıf
%100
4. Sınıf%80
Habşo derecesi
Dinleyiciye yönelik ifade derecelerinde üç durum özelinde üretilen veriler
incelendiğinde genel olarak hangi durumda hangi ifade derecesinin uygun olacağı
biliniyor şeklinde bir sonuç ortaya çıkmıştır. Fakat ifade dereceleriyle ilgili dikkat
çeken hatalar genelde tek metin içinde birden fazla ifade derecesinin kullanılmış
119
olması ya da bu derecelerin saygı dili sisteminin diğer bileşenleriyle uyumsuzluk
göstermesidir. Örneğin bazı denekler tarafından samimi ifade dereceleri
kullanılmışken birinci şahıs zamiri olarak da mütevazılık bildiren cŏ tercih edilmiştir.
Yani deneklerin genel olarak muhataba uygun ifade derecesi ya da hitap seçebilmiş
olmalarına rağmen metin içinde seçtikleri bu ifade derecesiyle çelişen başka öğeler
kullanmış olmaları bu konuda yeterli bilgiye sahip olamadıklarını ya da bilgiye sahip
olsalar da uygulamada hata yaptıklarını göstermektedir. Öğrencilerle yapılan yazma
çalışmalarında saygı dili bağlamında metin içi uyumu sağlamaları konusuna belki
daha çok ağırlık verilerek bu durumun önüne geçilebileceği düşünülmektedir.
Grafik 3: -şi eki kullanımı Grafik 4: Adlarda sözcük değiştirimi
1. Sınıf%9 2.
Sınıf%11
3. Sınıf%21
4. Sınıf%40
-şi eki kullanımı
1. Sınıf
%100
2. Sınıf%79
3. Sınıf%71
4. Sınıf
%100
adlarda sözcük değiştirimi
Deneklerden elde edilen verilerde görülen bir diğer eksiklik ise gönderge
saygınlaştırma kurallarının kullanım azlığıdır. Hocaya yazılan metinlerde hitap
seçimi ya da ifade derecesi seçimi bakımından deneklerin çoğu doğru bir yol izlemiş
120
olsalar da gönderge saygınlaştırma kurallarını çok uygulamadıkları açık bir şekilde
görülmektedir. Bu durumun üretilen metinlerin uzunluğu kısalığıyla da ilişkili
olabileceği düşünülmesine rağmen örneğin –şi ekinin kullanımının oldukça az
olduğu saptanmıştır. Hocaya yazılan metinlerde 1. sınıftan başlayarak bu ekin
tercihinde 4. sınıfa kadar ciddi bir artış gözlenmemiştir. 4. sınıf deneklerinde bile bu
ekin kullanımı %40’ta kalmıştır. Bunun sebebi olarak Türkçede benzer bir yapının
bulunmaması olabilir. Bunun yanında bu ek fiil çekimleri öğretilirken dilbilgisel bir
şart olarak verilmiyor, toplumdilbilimsel bir gerçek olarak öğretiliyor olmasından da
denekler bu ekin kullanımını bir alternatif olarak değerlendiriyor ve dolayısıyla ilk
alternatif olan normal çekimi tercih ediyor olabilirler.
Grafik 5: Eklerde sözcük değiştirimi Grafik 6: Fiillerde sözcük değiştirimi
1. Sınıf%0
2. Sınıf%5
3. Sınıf%0
4. Sınıf%0
Eklerde sözcükdeğiştirimi (özne)
1. Sınıf%0
2. Sınıf%16
3. Sınıf%14
4. Sınıf%20
Fiillerde sözcükdeğiştirimi (nesne)
Bununla beraber sözcük değiştirimlerinde de benzer bir durum ortaya
çıkmaktadır. En çok yapılan sözcük değiştirimi adlarda gerçekleşmekle birlikte
deneklerin genel olarak cümlenin öznesini ya da nesnesini yücelten fiil ya da ek
121
değiştirimi yapmadıkları görülmektedir. Örneğin 4. sınıf deneklerinde bile cümlenin
nesnesini yüceltme amacıyla fiil değiştirim oranı %20’yi geçmemiştir. Birinci
sınıfların değiştirime hiç gitmemiş olmaları dil yetersizlikleri göz önünde
bulundurulduğunda bir ölçüde doğal karşılanabilmekteyken 4. sınıfa ilerledikçe bu
durumda çok çarpıcı bir değişiklik gözlenmemiş olması deneklerin bu sistemi
benimseyememiş olduklarını göstermektedir. Bunun sebepleri araştırılarak sınıf içi
çalışmalarda olsun pratiğe yönelik alıştırmalarda olsun gönderge saygınlaştırma
kuralları üzerine daha çok durulmasının bu durumun tersine dönmesi açısından
faydası olabileceği düşünülmektedir.
Grafik 7: unvan+nim Grafik 8: soyad+unvan+nim
1. Sınıf%36
2. Sınıf%52
3. Sınıf%21
4. Sınıf%60
unvan+nim
1. Sınıf%64
2. Sınıf%58
3. Sınıf%21
4. Sınıf%20
Soyad+unvan+nim
Hitap seçimleri bakımından 1. durum için denekler hocaya hitaben yazdıkları
metinlerde çok farklı hitap seçimi yoluna gitmemişlerdir ve unvan+nim,
soyad+unvan+nim olmak üzere iki hitap biçimini benimsedikleri görülmektedir.
Deneklerin tümü –nim saygı ekini de kullanmışlardır. Deneklerin bu ekin saygı
122
bildiren bir ek olduğunun bilincinde olduğu gibi bir tablo ortaya çıkmaktadır. Fakat
öğrencilere ‘hocam’ hitabının başından beri –nim ile birleşik şekilde öğretildiği için
kalıplaşmış olarak mı kullanıldığı sorusu da akla gelmektedir. Bunun yanında
Korecede çok özel durumlar haricinde bir hocaya adı ya da soyadını unvana
ekleyerek hitap etme geleneği bulunmazken deneklerin (4. sınıf denekleri hariç) bu
hitap biçimini unvan+nim formatından bile daha çok kullanmış olmaları onların bu
durumun doğru olmadığını bilmediklerini göstermiştir. Her ne kadar üst sınıflara
çıkıldıkça bu hitap biçiminin kullanımının azaldığı gözlense de bu kullanımın
metinlerde geniş yer tutmasının sebebinin deneklerin anadilden bir aktarım yapmış
olmaları olarak düşünülmektedir.
2. Durum İçin Kullanılan Saygınlaştırma Kuralları:
Grafik 9: Heyo derecesi Grafik 10: Habşo derecesi
1. Sınıf%91
2. Sınıf%79
3. Sınıf%71
4. Sınıf%60
Heyo derecesi
1. Sınıf%18
2. Sınıf%26
3. Sınıf%43
4. Sınıf%40
Habşo derecesi
123
Grafik 11: He+hera dereceleri
1. Sınıf%45
2.Sınıf%523. Sınıf
%29
4. Sınıf%80
He + hera dereceleri
2. durum için oluşturulan metinlerde samimi ifade derecesinin de büyük bir
yer kapladığı görülmektedir. Fakat yine de en sık kullanılan ifade derecesi heyo
derecesi olmuştur. Bunun sebebi olarak da gerçek hayatta bu derecenin her yaştan ve
her statüden kişiyle konuşurken tercih edilebilir olması diye düşünülmektedir.
Grafik 12: -şi eki kullanımı Grafik 13: Adlarda sözcük değiştirimi
1. Sınıf%0
2.
Sınıf%5
3. Sınıf%0
4.
Sınıf%20
-şi eki kullanımı
1. Sınıf%18
2. Sınıf%26
3. Sınıf%43
4. Sınıf%20
Adlarda sözcükdeğiştirimi
124
Gönderge saygınlaştırma kurallarından olan eylem saygınlaştırıcı ekin
neredeyse hiç kullanılmadığı görülmektedir. Bu durum da yaşıt bir sınıf arkadaşına
kullanılması beklenen bir durum değildir ve denekler burada hiçe yakın oranda hata
yapmışlardır. Adlarda sözcük değiştirimi de düşük oranda kalmıştır. Özellikle
1.durum anketiyle kıyaslandığında deneklerin adlarda sözcük değiştirimi yapmamaya
eğilimli oldukları ortaya çıkmaktadır.
Grafik 14: Kişisel ad+ -a/ya Grafik 15: Kişisel ad
1. Sınıf%9
2. Sınıf%21
3. Sınıf%14
Kişisel ad+ -a/ya
1. Sınıf%272.
Sınıf%26
4. Sınıf%20
kişisel ad
Grafik 16: kişisel ad+ -ş’i
1. Sınıf%45
2. Sınıf%21
3. Sınıf%14
4. Sınıf%20
kişisel ad + ş'i
125
Yaşıt bir sınıf arkadaşı ya da samimiyet derecesi çok yüksek olan yaşça
küçük muhataba yazılan e-postalarda da hitap seçimlerinde çeşitlilik gözlenmiştir.
Deneklerin hitap seçimi konusunda kafalarının karışık olduğu anlaşılmaktadır.
Türkçeyle oldukça farklı olması bakımından bu çeşitlilik normal karşılanabilmekle
beraber hitap konusunda öğrencilerin doğru bir kullanım sağlanmasına dönük olarak
öğretim materyallerinde bu konuya ağırlık verilmesi hata yapma oranlarını
düşürecektir. Korecede tek başına ad kullanımı çok yaygın olmamasına rağmen 1. ve
2. sınıf deneklerinde kişisel ad + -a/-ya kullanımından daha fazla tek başına ad
kullanımının metinlerde geçtiği görülmektedir. Bunun nedeni olarak deneklerin ana
dillerinden aktarım yaptıkları düşünülmektedir. Dikkat çeken bir diğer husus da bazı
deneklerin metinlerinde samimi kullanım olan kişisel ad + -a/-ya kullanımıyla
beraber dinleyiciye yönelik ifade derecelerinden saygılı heyo formunun kullanılmış
olmasıdır. Bu da dilbilgisel olarak yanlış kabul edilse de günlük yaşamda karşılaşılan
bir durum olduğu için deneklerin ders dışında izledikleri dizi veya filmlerden
esinlendikleri düşünülebilir. Hitap olarak kişisel ad + ş’i formatının da özellikle 1.
sınıf deneklerinde kullanımının oldukça fazla olduğu görülmektedir. Bu derslerde ve
ders materyallerinde Koreceye yeni başlayan öğrencilere genelde samimi konuşma
tarzının öğretilmemesinden kaynaklanıyor olabilir.
126
3. Durum İçin Kullanılan Saygınlaştırma Kuralları:
Grafik 17: Samimi ifade dereceleri Grafik 18: Saygılı ifade dereceleri
1. Sınıf%73
2. Sınıf%89
3. Sınıf
%100
4. Sınıf
%140
Samimi (hera + he dereceleri)
1. Sınıf%64
2. Sınıf%63
3. Sınıf%72
4. Sınıf
%120
Saygılı (heyo + habşodereceleri)
10
Yaşça küçük bir kişiye yönelik üretilen metinlerde ifade derecelerinde samimi
kullanım olan he ve hera derecelerinin oranının saygılı kullanımlar olan heyo ve
habşo derecelerini geçtiği görülmektedir. Bu açıdan bakıldığında dinleyiciye yönelik
ifade derecelerinde beklenen durumun ortaya çıkıldığı saptanmıştır.
10
3.durum için verilen grafikler resmiyet durumu göz önüne alınmaksızın saygılı – samimi olarak sınıflandırıldı ve her grafikte iki ayrı derecenin yüzdelerinin toplamı belirtildi.
127
Grafik 19: Adlarda sözcük değiştirimi
1. Sınıf%14
2. Sınıf%93. Sınıf
%5
4. Sınıf%20
adlarda sözcük değiştirimi
Gönderge saygınlaştırma kuralları içinde düşük oranda yalnızca adlarda
saygınlaştırma yapılmış olup bu da genelde “teşekkür” sözcüğünü kapsamaktadır.
Başka bir gönderge saygınlaştırma kuralı hiçbir denek tarafından uygulanmamıştır.
Deneklerin kendilerinden yaşça küçük muhataba karşı bu saygınlaştırma
mekanizmasını harekete geçirmelerine gerek duymadıkları görülmektedir. Özellikle
2. Sınıf deneklerde hem profesöre yazdıkları e-postalardaki yüksek ad değiştirim
oranları göz önüne alındığında hem de yaşça küçük muhataba yazdıkları e-
postalardaki ad ve ek değiştirimine gitmemiş olmamaları göz önüne alındığında
gönderge saygınlaştırma kurallarını kiminle konuşurken uygulayacakları konusunda
bilgi sahibi olduklarını göstermektedir. Fakat bu kuralların kullanımının
bulunmamasına farklı bir yorum da getirilebilir: denekler önceki iki durumda da
gönderge saygınlaştırma kurallarını beklenildiği ölçüde kullanmamışlardı. 3.durumda
da onların bu kuralları zaten uygulamaya geçiremedikleri için burada da
kullanmamış oldukları düşünülebilir.
128
Grafik 20: Kişisel ad+ -a/ya Grafik 21: Kişisel ad
1. Sınıf%45
2. Sınıf%58
3. Sınıf%43
4. Sınıf%20
kişisel ad + -a/-ya
1. Sınıf%18
2. Sınıf%21
3. Sınıf%14
4. Sınıf%40
kişisel ad
3. durumda en çok kullanılan hitap biçimlerinin kişisel ad + -a/-ya ve sadece
kişisel ad olduğu görülmektedir. Bu durumda beklenen hitap biçimi kişisel ad + -a/-
ya formatı olmasına rağmen neredeyse en az onun kadar çıkan adın tek başına
kullanımının da daha önce de belirtildiği gibi deneklerin Türkçeden aktarım
yaptıklarıyla bağlantılı olduğu düşünülmektedir. Korecede aslında bulunmayan
kullanımların da denekler tarafından hitap şekli olarak benimsendiğini görmekteyiz.
Örneğin; 2. sınıf deneklerinde bir kişi –a/-ya takısını soyada ekleyerek kullanmış, iki
kişi soyadı tek başına kullanmış, 3. sınıf deneklerinden iki kişinin tek başına soyad
kullanımını benimsemiş olduğu tespit edilmiştir. Soyad kullanımına rastlanmış
olmasının sebebi olarak Korelilerde soyadın addan önce gelmesi ve az sayıda da olsa
deneklerin soyad-ad ayrımına varamamış olması olabilir. Fakat 4.sınıf deneklerinin
ürettiği veriler incelendiğinde kafa karışıklığının biraz olsun azaldığı fark
edilmektedir.
Veriler incelendiğinde genel olarak hangi ifade derecesinin kiminle muhatap
olurken kullanılması gerektiği biliniyor gibi bir sonuç ortaya çıkmıştır.
129
Yalnızca hitap konusu değil, önceki bölümlerde de sıklıkla değinildiği gibi,
saygı dilinin herhangi bileşeninden birinin eksik ya da yanlış kullanımı Kore
toplumunda insan ilişkilerinde çeşitli sorunlara yol açabileceğinden Koreceyi
yabancı dil olarak öğrenen Türk öğrencilerin yer yer ana dilleriyle benzerlikler içeren
fakat çoğunlukla oldukça farklı olan Korece saygı dili sistemini tam olarak
kavraması ve uygulamaya geçirebilmesi büyük bir öneme sahiptir. Öğrencilerin
kültüre aşinalık kazanması, Kore toplumuna hazırlanması hatta Koreliler tarafından
dışlanmaması ve önyargıyla karşılanmaması açısından saygı dilinin doğru
kullanılması oldukça önemlidir.
Bu bağlamda bu tezin Korecedeki saygınlaştırma sistemini toplumsal bağ
çerçevesinde Türkçe betimleyen lisansüstü tez boşluğunu doldurması ümit edilmekle
birlikte ana dili Türkçe olan Korece öğrencilerinin saygı diline bakış açıları ve bu
sistemi başarıyla kullanıp kullanamadıklarını tespit etmek amacıyla daha geniş çaplı
araştırmalara ihtiyaç duyulduğu da bir gerçek olarak görülmektedir.
130
KAYNAKÇA
Akarsu, B. (1984), Wilhelm Von Humboldt’da Dil – Kültür Bağlantısı,
Remzi Kitabevi, Ankara
Altundağ, P. (2007), Kültürlerarası Yeterlilik ve Korece Öğretimi, Yüksek
Lisans Tezi, Ankara
Brown, L. (2008), The Honorifics Systems of Korean Language Learners,
SOAS – AKS Working Papers in Korean Studies, No. 2
Brown, L. (2010), Questions Of Appropriateness and Authencity In the
Representation Of Korean Honorifics In Textbooks For Second Language
Learners, Language, Culture And Curriculum Vol. 23, No. 1, London
(http://www.tandfonline.com/doi/abs/10.1080/07908310903474246#.UpSXG
ic0wWQ)
Brown, L. (2011), Korean Honorifics and Politeness in Second Language
Learning, John Benjamins Publishing Company, Amsterdam http://site.ebrary.com/lib/ankarauniv/docDetail.action?docID=10463010&p00=Lee%2C+I.+%26+Ramsey%2C+R.+S.+The+Korean+Language
Byon, A.S. (2000), Teaching Korean Honorifics, Korean Language in
America 5, 275-290
Byon, A.S. (2010), Intermediate Korean, Routledge, New York
Er, K.O. (2006), Yabancı Dil Öğretim Programlarında Kültürün Etkileri,
Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Dergisi, cilt: 39, sayı: 1
Fukada, A.; Asato, N. (2004), Universal Politeness Theory: Application To
The Use Of Japanese Honorifics, Journal of Pragmatics
Go, R.Y. (2005), A Contrastive Study On The Vocative Terminologies Of
Korean And Chinese Languages, Yayımlanmamış Doktora Tezi, Sangmyung
University
Hong, C. (2008), Contrastive Study on Use of Kinship Terms of Korean and
Chinese, Hanyang University Yüksek Lisans Tezi
Hwang, S.J. (1991), Terms of Address In Korean and American Cultures,
Intercultural Communication Studies I:2
Imer, K. (1990), Dil Ve Toplum, Gündoğan Yayınları, Ankara
Irvine, J.T. (2009), Honorifics: Honorifics, Culture and Language Use, (Ed.
Senft, Gunter Östman, Jan-Ola Verschueren, Jef), John Benjamins Publishing
Company
131
İşisağ, K. (2009), Toplumdilbilimin Yabancı Dil Öğretimine Katkısı Ekev
Akademi Dergisi, Yıl: 13, Sayı:38
Kang S.H.&Kim S.H.&Park S.T.&Lim H.Y.&Choi J.Y.&Hwang I.G. (2010),
Hangug Munhwa Gyoyugnon 한국문화 교육론 (Kore Kültürü Öğretimi),
Hyongshil Çulpansa, Seul
Kee, T.S. (2008), Influences of Confucianism on Korean Corporate Culture,
Asian Profile, Vol: 36, No:1
Keum, J.T (2000), Confucianism and Korean Thoughts, Jimoondang
Publishing, Seoul
Kim S.J. & Gökmen, M. E. (2002), Korece Dilbilgisi, Ankara
Kim, H.S. (2005), “Gyosa Bubuıy Gvangé Byŏnhvaé d’arın Hoçiŋŏ Sayoŋ
Byŏnhva 교사 부부의 관계 변화에 따른 호칭어 사용 변화 (Öğretmen Karı
Kocanın İlişki Değişimine göre Hitap kullanım Farklılıkları)”, Hankuk
Sahöva Hoçiŋŏ 한국 사회와 호칭어 (Kore Toplumu ve Hitap Sistemi),
Dosoçulpan Yongrag
Kıran Z. (2001), Dilbilime Giriş, Seçkin Yayıncılık, Ankara
Kim J. (2009), Descriptive Study Of Korean E-Mail Discourse, Doktora tezi,
LA
Koo J.H. (2000), “Language”, An Introduction To Korean Culture, ed. Koo, J.
H., Nahm, A. C., Hollym, Seul
König, G. (1991), Toplumdilbilim Açısından “dil” ve “dil türleri”, Dilbilim
Araştırmaları 1991
König, G. (1992), 1990’larda Toplumdilbilim, H.Ü. İngiliz Dilbilimi Bölümü,
20. Yıl Yazıları
Lee, W.K. (1991), Honorifics and Politeness in Korean, Basılmamış Doktora
Tezi, The University of Wisconsin, Madison
Lee, W.S. (2000), “Korean Culture and Worldview”, An Introduction To
Korean Culture, ed. Koo, J. H., Nahm, A. C., Hollym, Seul
Lee, I. & Ramsey, R. S. (2000), The Korean Language, State University of
New York Press, Albany
132
http://ehis.ebscohost.com/ehost/ebookviewer/ebook/bmxlYmtfXzcyNTU3X19BTg2
?sid=7c12e4ee-e47d-4e30-9e90-
28368db039df@sessionmgr4004&vid=3&format=EB&rid=2
Lee, J. H. (2004), 한국어 문법의 이해 Hangugŏ Munbŏbıy İhe Korecenin
Dilbilgisini Anlama, Gecŏngcıngbopan
Lee, I. S. (2008), 한국어 문법 Hangugŏ Munbŏb Korece Dilbigisi, Seoul
National University Publishing
Meyerhoff, M. (2006), Introducing Sociolinguistics, Routledge, 2. Basım,
London, New York
Murata, Y. G. (2004), From deference to solidarity: Linguistic reflections of
Japanese social changes, Gengo to Bunka No. 11. Aichi Daigaku.
http://leo.aichi-u.ac.jp/~goken/bulletin/pdfs/No11/02Murata.pdf
Nguyen, M.T. (2007), 한국어와 베트남어의 호칭어 대조 연구 A
Contrastive Study on Korean and Vietnamese Address Forms, Inhwa
University Master Thesis
Paik, K. vd. (2004), Source Language Effect On Translating Korean
Honorifics, Proceedings of Computational Linguistics and Intelligent Text
Processing: 5th International Conference, CICLing, Lecture Notes in
Computer Science, 2945, 334-337
Park, J. (2005), “Hangugo Hoçiŋo Çegye 한국어 호칭어 체계 (Korecede
Hitap Sistemi)”, Hankuk Sahöwa Hoçiŋo 한국 사회와 호칭어 (Kore
Toplumu ve Hitap Sistemi), Dosoçulpan Yongrag
Park S. Ç. (2008), Hoçiŋorıl Tonghan Ŏnŏmunhwa Gyoyug 한국어를 통한
언어문화 교육 (Korece Aracılığıyla Dil Kültür Öğretimi), Journal of Korean
Studies, vol. 9, Sofya
Peterson, M. (2000),”Confucianism”, An Introduction To Korean Culture, ed.
Koo, John H., Nahm, Andrew C., Hollym
Selçuk, A. (2005), Kültürlerarası İletişim Açısından Gündelik İletişim
Davranışları, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 13, 1-17
133
Strauss S., Jong O. E., (2005), Indexicality and Honorific Speech Level
Choice in Korean, Linguistics
Toklu, O. (2007), Dilbilime Giriş, Akçağ Yayınları, Ankara
Türközü, G. (2003), Eono-Munhwa Cırmyaeyongeso Hangugo Geoyug
Yeongu (Dil-Kültür Yönünden Korece Eğitimi), Gugo Geoyug Haghwae,
Vol.16
Türközü, G. (2009), Korece ve Türkçe Arasındaki Benzerlikler Dil Kültür
Bağıntısında Korece ve Türkçe, Lotus Yayın, Ankara
Wang, H.S. (2005), “Hoçiŋoıy Cuyo İrongoa Yongu Şigag 호칭어의 주요
이론과 연구 시각 (Temel Hitap Teorisi ve Araştırma Vizyonu)”, Hankuk
Sahöva Hoçiŋo 한국 사회와 호칭어 (Kore Toplumu ve Hitap Sistemi),
Dosoçulpan Yongrag
Wardhaugh, R. (2010), An Introduction To Sociolinguistics, Wiley-Blackwell,
6. Basım
Yeon, K. S. (1995), Türkçede ve Korecede Yansımaların Karşılaştırılması,
Doktora Tezi
Yoon, K. (2004), Not Just Words: Korean Social Models and the Use of
Honorifics, Intercultural Pragmatics 1-2, pp. 189-210
www.dic.naver.com
www.tureng.com
www.tdk.gov.tr
www.tubaterim.gov.tr
134
EKLER
1. Tezde kullanılan transkripsiyon sistemi
Bu tezde Yeon Kyoo Seok (1995)‘un Türkçe için oluşturmuş olduğu
transkripsiyon sistemi kullanılmıştır.
Tablo 24: Korecenin Ünlüleri ve Açıklaması (Yeon, 1995)
Ünlüler Ses Değerleri Türkçeye Uyarlanmış Transkripsiyon
Türkçeye Uyarlanmış Transliterasyon
ㅏ a, ɑ a a
ㅑ ja ya ia6
ㅓ ə, ɚ, ʌ ŏ ŏ
ㅕ jə, jɚ, jʌ yŏ, ŏ1
iŏ6
ㅗ o, ᴐ o o
ㅛ jo, jᴐ yo io6
ㅜ u u u
ㅠ ju yu iu6
ㅡ ɨ ı ı
ㅣ i i i
ㅐ æ e e
ㅒ jæ ye ie6
ㅔ e é é
ㅖ je, jɛ yé, é2
ié
ㅘ wa, wɑ va oa6
ㅙ wæ ve oe5
ㅚ ø, we ö, vé3
ö
ㅝ wŏ vŏ uŏ6
ㅞ we, wɛ vé ué6
ㅟ ɥi, y vi, ü4
ü
ㅢ ɨi Iy, i, é5
ıi6
135
Açıklamalar:
1. eylem çekiminde c, ç ve c‘ seslerinden sonra ŏ olur.
2. 예 /ye/ ve 례 /rye/ örnekleri dışında / é/ olabilir.
3. Kayan ünlü olabilir ancak /we/ gibi telaffuz edilir.
4. Kayan ünlü olabilir.
5. ünsüzden sonra /i/ olur, sözcüğün ilk hecesinden sonra hece başında ise /i/ olabilir.
Bu arada tamlayan ek olduğu zaman / é/ olabilir.
6. Diphtong (kayan ünlü).
136
Tablo 25: Korecenin ünsüzleri ve açıklamaları (Yeon, 1995) Ünsüzler Ses Değerleri Türkçeye
Uyarlanmış Transkripsiyon
Türkçeye Uyarlanmış Transliterasyon
ㄱ k, g g g
ㄴ n n n
ㄷ t, d d d
ㄹ r, l r, l1
r
ㅁ m m m
ㅂ p, b b b
ㅅ s s, d2
s
ㅇ ŋ ŋ ŋ
ㅈ ts, ʧ c, d2
c
ㅊ ts , ʧ ç, d2
ç
ㅋ k , g k, g2
k
ㅌ t , d t, d2
t
ㅍ p , b p, b2
p
ㅎ h h, n3
h
ㄲ k‘, g g‘, g2
gg4
ㄸ t‘ d‘ dd4
ㅃ p‘ b‘ bb4
ㅆ s‘, d s‘, d2
ss4
ㅉ ts‘, ʧ‘ c‘ cc4
137
Açıklamalar:
1. Hecenin başında /r/, sonunda ise /l/ olur.
2. Korecede hecenin başına ünlülerden biri ya da ㄱ /g/, ㄴ /n/, ㄷ/d/, ㄹ/r/, ㅁ/m/,
ㅂ/b/, ㅅ /s/, ㅈ /c/, ㅊ /ç/, ㅋ /k/, ㅌ /t/, ㅍ /p/, ㅎ /h/, ㄲ /g‘/, ㄸ /d‘/, ㅆ /s‘/, ㅉ /c‘/
ünsüzlerinden biri gelir. Hecenin sonuna ise ünlülerden biri ya da ㄱ /g/, ㄴ /n/, ㄷ/d/,
ㄹ/r/, ㅁ/m/, ㅂ/b/, ㅅ /s/, ㅈ /c/, ㅊ /ç/, ㅋ /k/, ㅌ /t/, ㅍ /p/, ㅎ /h/, ㄲ /g‘/, ㅆ /s‘/
ünsüzlerinden biri veyahut ㄳ / gs/, ㄵ /nc/, ㄶ /nh/, ㄺ/rg/, ㄻ/rm/, ㄼ /rb/, ㄽ /rs/, ㄾ
/rt/, ㄿ/rp/, ㅀ/rh/, ㅄ /bs/ çift ünsüzlerinden biri ve ardından bir ünsüz gelirse
mutlaka ㄱ /g‘/, ㄴ /n/, ㄷ /d /, ㄹ / l/, ㅁ /m/, ㅂ /b /, o /ŋ/ seslerinden biri olur.
Dolayısıyla eğer hecenin sonuna,
1. ㅅ /s/, ㅈ /c/, ㅊ /ç/, ㅌ /t/, ㅆ /s‘/ seslerinden biri gelirse /d / olur. Ancak
ardından bir ünlü gelirse hece başı olup kendi seslerini korur.
2. ㅋ /k/, ㄲ /g‘/ seslerinden biri gelirse /g‘/ olur. Ancak ardından bir ünlü
gelirse hece başı olup kendi seslerini korur.
3. ㅍ /p/ sesi gelirse /b / olur. Ancak ardından bir ünlü gelirse hece başı olup
/p/ olur.
138
4. çift ünsüzlerden biri gelirse genel olarak sadece çift ünsüzün ilki okunur
ancak ardından bir ünlü gelirse çift ünsüzün ikinci ünsüzü, hece başı olur.
3. ㅎ /h/ sesi, hece sonu olarak sadece eylemin gövdesinde bulunur. Arkada—sından
ünlü ile başlayan çekim eki ya da yapım eki gelirse kendisi düşer. ㄱ /g/, ㄷ /d/, ㅂ
/b/, ㅈ /c/‘lerden biriyle başlayan ek gelirse bunları birer soluklu yapar. ㄴ /n/ ile
başlayan ek geldiği zaman kendisi /n/ olur, ㅅ /s/ gelirse bunu ㅆ /s‘/ yapar.
4. Ejective stop.
139
2. Öğrenci durum anketleri
ANKET
SINIFINIZ: ______________
DURUM: Kim Hoca bölümünüzde ders veren 55-60 yaşlarında bir profesör ve siz
ondan bir ders alıyorsunuz. Haftaya yapacağınız derse kadar final ödevinizi teslim
etmeniz gerekmektedir. Fakat bu hafta ödevinizi yazacak hiç vaktiniz yok. Bu
yüzden Kim Hoca‘ya şimdi bir e-posta yazıp final ödevinizi haftaya teslim
edemeyeceğiniz için teslim tarihini biraz uzatması için ricada bulunacaksınız. Bu
durum için ona nasıl bir e-posta yazarsınız?
CEVAP:
____________________________________________________________________
____________________________________________________________________
____________________________________________________________________
____________________________________________________________________
____________________________________________________________________
____________________________________________________________________
____________________________________________________________________
____________________________________________________________________
____________________________________________________________________
____________________________________________________________________
________________ .
Soruyu yanıtlarken lütfen muhataba bir e-posta yazdığınızı düşünün. Ankete katılıp
çalışmaya destek verdiğiniz için teşekkür ederim.
140
ANKET (2)
SINIFINIZ: ______________
DURUM: Yu Eunhye, birlikte ders dinlediğin seninle yaşıt bir sınıf arkadaşın.
Yarıyıl sonu sınavlarına bir hafta var ve sen sınavlara hazırlanmak için kütüphanede
ders çalışıyorsun. Fakat Kore Tarihi dersinin notlarının bir kısmı sende eksik ve
Eunhye‘den notları senin belirlediğin gün ve saatte kütüphaneye getirmesi için ona e-
posta mesajı atarak bir ricada bulunacaksın. Bu durum için ona nasıl bir e-posta
yazarsın?
CEVAP:
____________________________________________________________________
____________________________________________________________________
____________________________________________________________________
____________________________________________________________________
____________________________________________________________________
____________________________________________________________________
____________________________________________________________________
____________________________________________________________________
____________________________________________________________________
____________________________________________________________________
________________ .
Soruyu yanıtlarken lütfen muhataba bir e-posta yazdığınızı düşünün. Ankete katılıp
çalışmaya destek verdiğiniz için teşekkür ederim.
141
ANKET (3)
SINIFINIZ: ______________
DURUM: Kim Minho senin Kore‘deki en yakın olduğun insanlardan biri ve yaĢça
senden küçük. Sen kaldığın odadan memnun olmadığın için yeni bir yer buldun ve
pazartesi günü oraya taşınacaksın. Fakat uzun zamandır bu odada yaşadığın için çok
eşyan var ve onları toparlaman için yardıma ihtiyaç duyuyorsun. Bu yüzden
Minho‘ya bir e-posta yazıp hafta sonu eşyalarını birlikte düzenlemek için ondan
yardım isteyeceksin. Bunun için ona nasıl bir e-posta yazarsın?
CEVAP:
____________________________________________________________________
____________________________________________________________________
____________________________________________________________________
____________________________________________________________________
____________________________________________________________________
____________________________________________________________________
____________________________________________________________________
____________________________________________________________________
____________________________________________________________________
____________________________________________________________________
____________________________________________________________________
____________________________________________________________________
________________ .
Soruyu yanıtlarken lütfen muhataba bir e-posta yazdığınızı düşünün. Ankete katılıp
çalışmaya destek verdiğiniz için teşekkür ederim.
142
ÖZET
Her toplum kendi içinde konuşmacıyla dinleyici arasındaki ilişkiyi belirleyen
dilsel mekanizmalara sahiptir. Bu dilsel mekanizmalar çoğu zaman kişiler arasındaki
ilişkileri dengede tutar. Bunun içine dilden dile ve toplumdan topluma farklılık
gösteren ama genelde evrensel olan selamlaşma, hitap vs. girmektedir. Bu
bileşenlerden herhangi birini yerinden oynatmak sosyal hayatta bazı yanlış
anlaşılmalara, doğal dil uygulamalarının dışına çıkılmasına sebep olabilir.
Bu tezde insan ilişkilerini belirleyen dilsel mekanizma olarak Korecedeki
saygı dili konu edilmiştir. Saygı dili sistemi Lucien Brown‘un sınıflaması baz
alınarak üç başlık altında incelenmiş, bağlamlarına uygun olarak cümle örnekleri
verilmiştir. Tezin son bölümünde de Ankara Üniversitesi Kore Dili ve Edebiyatı
öğrencilerinin Korecenin saygı dili konusunda yeterli bilgiye sahip olup
olmadıklarını ve bu bilgiyi uygulamaya geçirip geçiremediklerini tespit etmek
amacıyla kendilerine bağlamları farklı olan üç durum verilerek bu durumlara uygun
e-posta yazmaları istenmiştir. Bu e-postalar çözümlenerek onların saygı dili
bileşenlerini ne oranda kullanabildikleri tespit edilmeye çalışılmıştır.
143
SUMMARY
Each society has linguistic mechanisms which designates the relation between
speaker and addressee. These linguistic mechanisims generally balance the
interpersonal relations. Within these mechanisms are greetings and address forms
that differ in various societies and languages but mostly universal. To move any of
these components may cause misunderstanding and digress from natural language
use.
In this thesis the honorific system of Korean language as a linguistic
mechanism which form and designates of interpersonal relations is investigated.
Honorific system is based on the categorization of Brown (2008) and examined
under three titles and given example sentences according to each of their contexts.
There is a research in the final chapter of the thesis done with the students of Ankara
University Korean Language and Literature Department which aims to determine
whether they have sufficient information about Korean honorifics and whether they
can use them appropriately. The students were given three situations which have all
different contexts and were made and asked to write three e-mails according to each
situations. These questionarries were analyzed and tried to reveal in what degree they
can put the components of this system into practice.