-
KERBELA
buraya gelip kabrio üzerine gümüş bir şebeke yaptırdığı
bilinmektedir. Kanuni Sultan Süleyman Bağdat'! aldıktan sonra
Kerbela'yı ziyaret etmiş (941/1 534) ve Hü-seyniye su kanalını
onartarak kumla do-lan sahaların tekrar bahçe haline getiril-mesini
sağlamıştır. lll. Murad da zaman içinde harap olan türbeyi 991'de
(1583) yeniden yaptırmıştır. Bağdat'ın İran yöne-timine geçmesinin
ardından 11 56 ( 17 43) yılında Nadir Şah Kerbela'yı ziyaret
et-miş, Şah Hüseyin'in kızı Radıyye Sultan Begüm türbenin
giderlerini karşılamak maksadıyla bir vakıf kurmuş, Aga Mu-hammed
Han da kubbe ile minare külah-larını altın la kap l atmıştır.
1801 yılı Nisan ayı başlarında Vehhabl-ler Kerbela'yı yağmalayıp
3000'in üzerin-de Şii'yi öldürdüler; bu arada Hz. Hüse-yin'in
sandukasını tahrip ederek türbe-deki kıymetli eşya ve hediyeleri
alıp gö-türdüler. XIX. yüzyılın ortalarına doğru Kerbela'ya sığınan
bir kısım isyancının devlete baş kaldırma hareketi 1843 yılında
Bağdat Valisi Necib Paşa tarafından bastı rı ldı. 1857'de Bağdat
Valisi ömer Paşa zamanında telgraf şebekesi kuru-lurken Kerbela bu
hatta bağlandı. Mid-hat Paşa da Bağdat valiliği sırasında bu-rada
imar faaliyetlerinde bulunmuş ve bazı resmi binalar yaptınrken
çarşı ala-nını genişletmiştir. XX. yüzyılın başlarında 50 .000
civarındaki nüfusuyla Irak'ın Bağdat'tan sonra ikinci önemli şehri
olan Kerbela özellikle ziyaretçilerio bıraktığı gelirler, türbenin
vakıfları, Necef ve Mek-ke yolları üzerinde bulunması gibi
etken-ler sebebiyle bölgenin en zengin ve ma-mur şehriydi. Ayrıca
Bağdat- Basra de-miryoluna Hille'nin kuzeyinden bağlanan tali bir
hat ulaşımını daha da kolaylaştırmıştı.
Günümüzde aynı adı taşıyan 5034 kmz genişliğindeki 455.868 (ı
987) nüfuslu bir idari birimin (muhafaza) merkezi olan Ker-bela
şehri, eski Kerbela'nın etrafında da-ha çok batı yönünde gelişen
yeni mahal-lelerden oluşmuş modern bir yerleşme merkezidir; 300.000
civarındaki nüfusun büyük çoğunluğunu İran, Pakistan ve
Hindistan'dan gelip buraya yerleşen Şiiler'le Arap asıllı Şiiler
teşkil etmektedir.
Hz. Hüseyin'in türbesi, etrafı eyvanlar ve hücrelerle çevrilmiş
108 x 82,5 m. bo-yutlarında bir avlunun içindedir. İki tara-fında
iki minare bulunan ve çok gösterişli olan kıble cephesindeki giriş
kapısından yaldız süslemeli bir dehlizle ulaşılan dik-dörtgen
şeklindeki harem. ziyaretçilerio
272
tavafı için kullanılan üzeri kemerli bir ko-ridorla çevrilidir.
Suranın ortasında yak-laşık 2 m. yüksekliğinde ve 4 m. genişliğinde
gümüş şebeke ile çevrili Hz. Hüse-yin'in sandukası ile ayak ucunda
oğlu Ali el-Ekber'in daha küçük sandukası yer al-maktadır. Türbenin
doğusunda üçüncü bir minare ve güneyinde avluya bitişik, içinde bir
de mescid olan büyük bir med-rese vardır. Yaklaşık 600 m. kadar
kuzey-doğuda ise Hz. Hüseyin'in üvey kardeşi Abbas'ın türbesi
bulunmaktadır. Şehirden batı istikametinde giden yol üzerin-de de
kafilenin çadırlarını temsilen çadır şeklinde yapılmış Haymegah
denilen bir bina göze çarpar. Çevrede, Şla arasında Hz. Hüseyin'in
türbesi civarına gömülmek büyük bir üstünlük olarak kabul
edildiğinden, son günlerini burada geçiren çok sa-yıda yaşlı ve
sakatla uzak yerlerde ölen ve mali durumları buraya nakledilmeye
uy-gun olan kişilerin gömüldüğü büyük bir mezarlık teşekkül
etmiştir.
BİBLİYOGRAFYA :
Taberi. Taril] (Ebü 'I-Fazl), lll, 373; V, 153, 389,392,393,470,
588-589; VII , 416; IX, 185-186; İbn Havkal, Şı1retü'1-arz(nşr M.
ı. de Goe-je), Leiden 1967, s. 243; Hatib, Tari/] u Bagdad, XII,
305-306; İbnü'l-Cevzi, el-Munta;;am, Vlll, 13; Yaküt, Mu'cemü
'1-büldan, Beyrut, ts . (Daru sa-dır). IV, 445; İbnü'I- Esir,
el-Kamil, IV, 90, 288; V, 246; VII, 55-56; Vlll, 705; IX, 295, 525;
Müs-tevfi, Nüzhetü '1-kulOb (Strange). s. 32; a.mlf ..
Taril]-i Güzlde (Nevai). s. 264-265; İbn Battü-ta, er-Ri /:ıle,
Beyrut, ts. (Daru sad ır). s. 221; Mec-lisi. Bi/:ıtirü 'l-envar,
Beyrut 1403/1983, XCVlll, 28-44; Delilü'l-fjalic (Tarih). IV,
1901-1902, 1985-1993, 2005-2006, 2232-2233; Anistas el-Kermeli.
Lugatü 'l-'Arab, 1927, s. 187; Seyyid Abdürrezzak AI-i Abdülvehhab.
Taril]-i Kerbela', Bağdad 1353, I-lll; Seyyid Abdülhüseyin b.
Sey-yid Ali, Ttiril]-i Kerbela' (tre. Muhammed Sadr-ı Haşimi),
Tahran 1337 hş.; Hibetüddin eş-Şehristani. Nehçiatü'l-lfüseyin,
Bağdad 1345/1962, s. 6; v. Soden. AHW, ı, 449; Hamid Algar, Din ü
Devlet der lran(trc. Ebü'I-Kasım Sırri), Tahran 1349 hş., b k .
İndeks; A'yanü 'ş-Şl'a, ı, 593-600, 612-613; IV, 390-394; Said
ei-Useyli, Kerbela', Beyrut 1406/1986; Ca'fer ei-Hayyat, Kerbela'
fi'l-meraci'i'l-garbiyye (Ca'fer ei-Hallll. Me usa
'a-tü'l-'atebati'l-mukaddese: Kısmü Kerbela' için-de). Beyrut
1407/1987, Vlll, 275-280;J. Berque. "Hi er a Nağaf et Kar bala"' ,
Arabica, IX, Le iden 1962, s. 325-342; W. R. Husted. "Karbala ·
Ma-de Immediale: The Martyr as Model in Imami Shi'ism", MW,
LXXXlll/3-4 ( ı993). s. 263-278; Sayyid Wahid Akhtar. "Karbala', an
Enduring Paradigm of Islamic Revivalism", al-Tawhld, Xlll/1, Kum
1996, s. 113-125; E. Honigmann, "Kerbela" , İA, VI, 580-582; a.mlf
.. "Karbala'", EJ2 [İng.). IV, 637 -639; Abdulaziz Sachedina.
"Karbala", The Oxford Encyclopedia of the Mo-dern lslamic World
(ed. J. L. Esposito). Oxford 1995, II, 398-400. !il MUSTAFA Öz
a) Arap Edebiyatında Kerbela. Hz. Hü-seyin'in Emevller
tarafından Kerbela'da şehid edilmesi bütün müslüman milletierin
edebiyatlarını etkilemiş. bu alanda men-
Kerbela ve civarındaki ziyaretgahlardan "imam Hüseyin" ve
"Tetimme-i imam H üseyin - ı gösteren tasvirler (Matrakçı Nasuh,
Beylin-ı Menlizil-i Sefer-i lriikeyn, İÜ Ktp., TY, nr. 5964, vr.
62b-63' )
i :llb. i . .::ifr~
i
-
sur ve manzum birçok eser kaleme alınmıştı r. Kerbela hadisesi
ve bunu izleyen olaylar üzerine yazılan şiirler Arap edebi-yatında
önemli bir yer tutar. Ca'fer es-Sa-dık gibi Ehl-i beyt i mamlarının
konuyu işleyen şairler hakkında teşvik edici sözler söylemeleri bu
tür eserlerin yaygınlaşmasında etkili olmuştur.
Kerbela hadisesiyle ilgili şiirlerde insan-ların, tabiat
olaylarının, cinlerin ve melek-lerin Hz. Hüseyin 'in şehadetinden
duy-dukları üzüntü yanında Ehl-i beyt'in fazi-letleri dile
getirilmiş. olay bütün ayrıntılarıyla ve dramatik sahneler halinde
tasvir edilmiş, kerbela kelimesindeki kerb (gam. keder. üzüntü) ve
bela sözcükleriyle olay arasında bağlantı kurulmuştur. Ayrıca
Kerbela toprağı şehidlerin vücutlarını ba-rındırdığı için
sevilen bir toprak olarak tasvir edilmiş. sevgi ve üzüntünün bir
arada dile getirildiği ağıtlarakonu olmuştur. Kerbela bir yandan
belalı yer. öte yan-dan büyük kahramanlıkların gösterildiği kutsal
mekan olarak tanıtılırken şairler şiirlerinde Kerbela için yağmur
ve bere-ket duasında bulunmuşlardır.
Arap edebiyatında Kerbela hadisesine dair bilinen ilk şiir
Ebü'l-Esved ed-Düell'-ye ( ö. 69/688) ait bir gazeldir. Süfyan b.
Mus'ab'ın (ö. 120/738) Ehl-i beyt hakkındaki şiirinde de olaya
temas edilmiştir. imam Muhammed el-Bakır ile görüşen ve onun
övgüsüne mazhar olan Kümeyt el-Esedi'nin ( ö. 126/7 44)
Haşimoğulları (Eh1-i beyt) üzerine nazmettiği. bu sebep-le
"el-Haşimiyyat" adıyla tanınan kaside-leri arasında Kerbela
hadisesiyle ilgili gü-zel örnekler yer almaktadır. Seyyid
el-Himyeri'nin belalardan kurtulmak ümi-diyle Ehl-i beyt imamları
hakkında yazdığı şiirler içinde de Kerbela olayını söz ko-nusu eden
kasidelere rastlanmaktadır. imam Şafii. Hz. Hüseyin'in şehadetinden
duyduğu üzüntüyü bir şiirinde . "Ehl-i beyt'i sevmekle suç i
şledimse bu pişman olmayacağım bir suçtur" diyerek ifade etmiştir.
Di'bil el-Huza'i de Hz. Hüseyin'in şehadetini şiirine yansıtmış
olan önemli şairlerdendir.
Kerbela olayını dile getiren ilk dönem Arap şairleri siyasi
iktidarlar tarafından tepkiyle karşılanmış. bazıları cezaya
çarp-tırılmıştır. Kümeyt el-Esed'i. "el-Haşimiyyat"ından dolayı
Hişam b. Malik tarafından öldürülmek üzereyken kaçarak
kur-tulabilmiştir. Harunürreş'id. Mansur en-Nemerl'nin Hz. Hüseyin
matemiyle ilgili şiirini duyduğunda çok hiddetlenmiş ve şairi n
öldürülmesi için emir vermiştir. Di'-
bil el-Huzai de duyduğu bu korkuyu şiirlerine yansıtmıştır.
Emev'i dönemi şairlerinden Ubeydullah b. H ür el-Cu'fı, Kerbela
hadisesi sırasında Hz. Hüseyin'e yardımı kabul etmemesine rağmen
şiirlerinde onun şehadetinden duyduğu üzüntüyü dile getirmiştir.
Sü-leyman b. Katta' el-Adevi et-Teym'i, olay-dan üç yıl sonra
Kerbela'dan geçerken yazdığı şiirde Hz. Hüseyin'in şehadeti
sırasında Kays ve Gan'i kabilelerinin göster-diği vefasızlıkları
anlatmıştır. Fazi b. Ab-bas b. Utbe. Hz. Hüseyin'in şehadetinden
duyduğu üzüntüyü ifade etmiş ve onu öldürenleri Ianetlemiş. Kerbela
olayını birçok yönüyle ele alan Fazi b. Abbas b. Reb'ia Ehl-i
beyt'in başına gelen daha son-raki acılı hadiselere temas etmiştir.
Ebu Dehbel Vehb b. Zemea el-Cumahi de şiirIerinde Emevi döneminin
aşırı lüksünü ve iktidarın Ehl-i beyt taraftariarına uygu-ladığı
baskıyı dile getiren şairlerdendir. Em evi döneminde Hz. Hüseyin ve
Kerbe-la şehidleriyle ilgili şiirlerde samimi bir üzüntü ve açık
bir öç alma duygusu ha-kimdir. Bu sebeple o dönem şairleri Erne-vi
iktidarı için tehlikeli görülmüştür.
Abbasller devrinde de Kerbela hadise-siyle ilgili şiirler
yazılmıştır. Bu dönem şairleri, Ehl-i beyt'in haklarını
savunacakla-rını umdukları Abbas! iktidarından bek-ledikleri
gayreti göremeyince hayal kırıklığına uğrayarak onları vefasızlık.
Ernevi-ler'in devamı olmak ve intikam sancağını terketmekle
suçlamışlardır. Mansur en-Nemer'i. Di'bil el-Huzai. İbnü'l-Mu'tez
ve Kadi et-Tenuh'i bu duyguları dile getiren Abbas! devri şairleri
arasında yer alır.
Hz. Hüseyin'in şehadetiyle Kerbela ha-disesi Fatımiler döneminde
yoğun biçim-de işlenmiştir. Şerif er-Radl. İbn Hani el-Endelüsi.
Ebu Firas el-Hamdani. Sahib b. Abbad bu dönemde eser veren şairler
arasında zikredilebili r.
b) Fars Edebiyatında Kerbela. Fars ede-biyatında konuyla ilgili
ilk örnekler daha çok manzum ürünlerle ortaya çıkmıştır. İran'da
Şii mezhebinin yaygınlık kazan-masından sonra Kerbela hadisesine
veri-len önem artmış ve düzenlenen yas tö-renlerinde mersiye okuma
geleneğine bağlı olarak birçok şiir yazılmıştır. Dini mersiye
türünün en önemli bölümü hali-ne gelen Kerbela edebiyatı. başta Hz.
Hü-seyin olmak üzere onun yakınlarının şehadeti etrafında
odaklanmış. şehidler yü-celtilip katiller şiddetle yerilmiştir. İlk
ör-nekleri VI. (XII.) yüzyılda görülen bu şiirler arasında
Cemaleddin Abdürrezzak is-
KERBELA
fahanl'nin "Lağzab" adlı kasidesi zikredi-Iebilir. Aynı yüzyılda
Senai. divanında Hz. Hüseyin'i bütün şehidlerden üstün tutar-ken
lfadi)fatü'l-J:ıa)filw'sında onun Ker-bela'da yaptıklarını bir
cesaret ve özveri örneği olarak gösterir. Özellikle Büveyhi-ler
döneminden itibaren aşura günlerin-de Kerbela şehidlerinin resmi
törenlerle anılmaya başlanması Kerbela ile ilgili ede-bi
çalışmaların da artmasına yol açmıştır. İlk Farsça Kerbela
mersiyesi VI. (XII .) yüz-yılda Kawami-i Razi tarafından
yazılmıştır. VII. (XIII.) yüzyılda Sa'di-i Şirazi kaside-lerinde
Kerbela şehidlerini methetmiş . çağdaşı Fer!düddin Attar da
divanında bu konuya bir bölüm ayırmıştır. VIII. (XIV.) yüzyılda
Hacu-yi Kirmani'nin Hz. Hüse-yin'in şehadetini anlatan mersiyesi de
önemlidir. Bu yüzyıllarda bazı Sünni kö-kenli şairler de Kerbela
hakkında şiirler kaleme almışlardır. Mesela Seyfeddin Muhammed
Fergani divanındaki kaside-lerinde halkı materne ve ağlamaya davet
eder.
X. (XVI.) yüzyıldan itibaren Şiiliğin dev-let dini olduğu Safevi
döneminde bilhas-sa hükümdarların dini şiirler yazılmasını teşvik
ve bu tür şiir yazan şairleri himaye etmeleri Kerbela ile ilgili
edebi çalışmaları arttırmıştır. Hüseyin Vaiz-i Kaşifı'nin bu alanda
en önemli eser sayılan Ravza-tü'ş-şüheda'ı Kerbela şehidlerini
anmak için düzenlenen ve "ravza" denilen mec-lislerde yüzyıllardır
okunagelmiştir. Halk bu meclisiere katılır. Hz. Hüseyin ve onun
dostlarının şehadetinin hüznünü payla-şırdı. Bu dönemde İmam
Herevi. Fahred-d!n-i Iraki. Selman-ı SaveeL Sald-i Herev'i, Hasan-ı
Kaşi gibi şairler. Hz. Peygamber ve Ehl-i beyt'e dair şiirlerinde
Kerbela ha-disesini işlemişlerdir. Nizam-i Esterabad'i. Ehl'i-i
Şirazi ve Lisani-i Şirazi gibi şairler de Ehl-i beyt ve onlarla
ilgili olaylar hak-kındaki şiirleriyle şöhret bulmuş lard ır.
Daha sonra gelen Hayret'i-i Tun'i ve Muh-teşem-i Kaşani, Ehl-i
beyt'e dair menkı beleri anlatan şiirlerin en iyi örneklerini
vermişlerdir.
Xl. (XVII.) yüzyılın ortalarından itibaren muharrem törenleri
sırasında muhtelif taziye oyunları ortaya çıkmış. XIII. (XIX.)
yüzyılın ikinci yarısında taziyeler Nasırüddin Şah'ın desteğini
almakla kalmamış . bütün milletin en çok önem verdiği temel bir
ritüel haline gelmiştir. Tekye veya Hü-seyniyye demilen binalar da
bu dönemde yapılmıştır. Söz konusu taziyeler sadece muharrem ve
safer aylarında değil bütün aylarda yapılırdı (bk. TAziYE)
273
-
KERBELA
Kaçarlar döneminde ravza meclislerinin çoğalmasıyla birlikte
mersiye yazımı da artmış . bunda Nasıruddin Şah' ın emir ve
teşviklerinin büyük rolü olmuştur. Safevi-ler devrinde pek uygun
görülmeyen Ker-bela olayının sahnelenmesi bu dönemde
yaygınlaştırılmıştır. Devlet adamları bu işin öncülüğünü yapmış.
her yıl Gülistan Köşkü 'nün güneyindeki Tekye-i Devlet'te olay
sahnelenmiştir. Bu dönem şairlerinin çoğu Kerbela olayına dair
mesnevi. tercii-bend, müstezad, kıta ve rubailer yazmıştır. Visal-i
Şi razi'nin mersiyesi, SurOş-i is-fahanl'nin Ravzatü'l-esrar'ı ,
Yağma-i Cendeki 'nin Zübdetü 'l-esrar adlı mes-nevisi bu dönemde
kaleme alınan önemli mesnevilerdir. Bunlardan başka Muham-med Naki
b. Ahmed Burücirdi'nin Ayi-nü'l- büka 'sı. Muhammed Hüseyin b.
Muhammed Ali Kirmanl'nin Feth Ali Şah 'a sunduğu
Ravzatü'l-Ifüseyniyye'-si. Mevlevi Muhammed Sıbgatullah b. Muhammed
Gavs'ın Destan-ı Gam ' ı ve Gulam Ali MOsevi Cihangirnegari'nin
Ifamle-i Ifüseyni'si de zikredilmelidir (ayrıca bk. HÜSEYiN
[Literatür)}.
BİBLİYOGRAFYA :
Browne. LHP, III, ı 71-1 8 1, 182, 186; Storey. Persian
Uterature, 1/1 , s . 207 -235 ; Safi'ı , E de· biyyat, III/1 , s.
336-337; Cemşid Melikpür. Ede· biyyat·ı Nümayişf der lran, Tahran
1363 hş. , I, 21 3-216; Nasrullah imami. Merşiyeseray der
Edebiyyat·ı Fa rsf,Ahvaz 1369 hş. , s. 57-63; Hü-seyn-i RezmcQ,
Enva'-ı Edebi ve Aşar-ı A n der Zeban-ı Farsf, Meşhed 1372 hş . , s
. 105-106 ; P. Che lkowski. "Popula r Ente rta intment Media a nd
Social Cha nge in Twentieth Centu ry Iran", CH!r. , VII , 765-81 4;
Banu Nusret Tecrübekar. ira n Edeb iya tında Şiir : Kaçarlar Devri
(t re. Mehmet Kana r). istanbul 1995, tür. yer.; L. Clar-ke .
"Elegy (Marthiya ) on Husay n: Arabic a nd Persia n", al-Serat,
XII, London 1986, s . 13-28; A. Schimmel, "Ka rbala a nd the Imam
Husayn in Persian and !nda- Muslim Literature" , a .e. , XII (
1986). s . 39-42; G. Kanazi. "Kerbela' fi' l-edebi 'ş-Şi'a " ,
el-Kermil, sy. 13 , Hayfa 1992, s. 179-194. r:;:ı
~ RıZA KURTULUŞ
c) Türk Edebiyatında Kerbela . Hz. Hü-seyin 'in şehid edilmesini
anlatan man-zum ve mensur eserlerle bu konuda ya-zılmış m ersiyeler
başta olmak üzere Ker-bela adı Türk edebiyatında önemli bir mo-tif
olarak yer alır: Türk muhayyilesinde Kerbela, Hz. Hüseyin'le
ailesinin ve yakınlarının topluca şehid edildiği bir yerin adı
olmanın dışında bu elim vak'ayı ifadelen-diren pek çok şair ve edip
tarafından ade-ta bir remiz ve mazmuna dönüştürülerek "vak'a-i
dil-süz-i Kerbela , haber-i Kerbela" gibi adlarla da anılan acıklı
bir konunun adıdır.
274
Hz. Hüseyin'in başsız bedeninin gö-müldüğü bir meşhed iken
sonraları üze-rine bir türbe yapılan , ardından suya ka-vuşturulup
çöl ortasında güzel bir vaha-ya dönüştürülen Kerbela, Osmanlı
tarihi boyunca Türk hacılarının uğrak yeri ola-rak Al-i aba
sevgisini tazelemiş. özellikle Türk tasawuf kültürünü derinden
etki-lemiştir. Mezhep farkı gözetilmeden bü-tün müslümanlarca
rağbet edilerek bir nevi kutsallık kazanan Kerbela hakkında gitgide
özel bir ziyaret kültürü oluşmuş. bilhassa Şii müelliflerce "Fazlü
ziyarati'I-Hüseyin" gibi kitaplar. "Hz. Hüseyin Ziya-retnamesi"
gibi tercüman ve gülbankler yazılması geleneği teşekkül etmiş .
"Ka-milü'z-ziyarat" gibi eseriere konu olan ziyaret ada bı
gelişmiştir. Halk kültürü ve falklor açısından da zenginleşen
Kerbela edebiyatta adı sıkça anılan bir yer haline gelmiştir.
Ayrıca Arap, Fars ve Türk kül-türünün hakim olduğu islam dünyasında
Sünni çevreler yanında bilhassa Şiilik. Ca'ferllik, Zeydilik gibi
mezhebi; kızılbaşlık. Alevilik ve Bektaşilik gibi zümrevi
an-layışlara sahip şair ve yazarlar için bir il-ham kaynağı telakki
edilir olmuştur (bu hususta bk. Hüseyin Müclb e l-M ı s rT,
Ker-bela beyne şu'ara'i 'ş-şu'übi 'l-İs lamiyye, Kah i re 142
1/2000) .
Kerbela hadisesinin meydana geldiği asırdan itibaren Hz.
Hüseyin'in hayatı ef-sanevi ve menkıbevi bir hüviyet kazan-mıştır.
Özellikle Şii müelliflerin mezhebi gayretleriyle abartılarak
anlatılan şehadetinin hikayesi yüzyıllarca yazılarak okunmuş.
anlatılmış ve dinlenmiş . ismi etrafında yeni birtakım inançlar
gelişip yayılmıştır. Bu gelişme. giderek olayda bazı sırların ve
hikmetlerin bulunduğu yönünde tecessüslere ve bunların batıni
yorumlarına da kapı aralamıştır. Bu se-beple bazan hadis bile
uydurulmuş . hatta Ahzab süresinin 33 , Şura süresinin 23. ayetleri
zorlama yorumlarla Ehl-i beyt hakkında tefsir edilmeye çalış
ılmıştır. Böylece Kerbela adı adeta bir kült halini almış . Hz.
Hüseyin'in şehadeti için ma-tem tutmak ve bu konuda eser vermek
sevap kazanmaya bir vesile kabul edil-miştir.
Muharrem ayının ilk gününden başlayarak en muhteşem i onunda
(yev m-i kat i. yevm-i aşOra) olmak üzere Şii ve Ca'-feri
çevrelerinde "taziye, şebih" adlarıyla anılan çeşitli törenler
tertip edilmesi (ge-ni ş bilgi için bk. And , Ritüelden Drama, s.
34-36}, bilhassa Safeviler'den itibaren devlet protokolüne girecek
kadar önem
kazanmıştır. Bu olaylardan çok sonra is-Iamiyet'i kabul eden
Türk kavimleriyle Endonezya ve Jamaika'ya kadar müslü-man
toplulukları da içine alacak kadar geniş bir alana yayılan şiirler,
özel m ersi-ye ve makteller kaleme alınmıştır. Bu se-beple Kerbela
Türk edebiyatının da en çok ilgilendiğ i konular arasında yer
almış. müstakil mersiyeler dışında mecaz ve teşbihlerin konuları
arasına girmiştir.
Genel olarak dini- tasawufi Türk ede-biyatında , özellikle de
Alevilik- Bektaşilik gibi zümre edebiyatlarıyla divan, halk ve aşık
edebiyatında Kerbela hadisesiyle il-gili olarak müstakil eserler.
mersiye ve manzumeler telif edilmiş . ayrıca başta divan şairleri
olmak üzere konuya eğilen sanatkarların . halk aşıklarının his ve
ha-yal dünyalarının ortaya konmasında Ker-bela adı önemli bir
mazmuna dönüşmüştür. Türk edebiyatında Kerbela olayın ı ele alan
lirik eserlerin pek çoğu manzum olmakla birlikte manzum- mensur
karışık ve sadece mensur eserler de kaleme alınmıştır. Bunlardan
mesnevi. kaside, gazel, terciibend, terkibibend, rubai, tu-yuğ ,
ilahi. koşma gibi aruzla yazılanlarda "failatün failatün failün"
gibi halkzihnin-de yerleşmiş vezinlerin kullanıldığı
görül-mektedir.
Gerek divan şiiri gerek tekke ve saz şiiri geleneğ inde Hz.
Hüseyin'ereva görülen muamelenin lirik ve trajik bir üslupla
an-latıldığı bütün eserlerin ortak özelliklerin-den biri
Kerbela'nın kutsal bir bölge ola-rak anılması , diğeri de Ehl-i
beyt ile Ker-bela arasında bir bütünlük oluşturulmaya
çalışılmasıdır. Şairlerin bu olayla ilgili duygu ve düşünceleri
halk nazarında Ker-bela'nın faziletli bir mekan olması fikrini
beslemiş. hakkında efsanevi ve menkıbevi rivayetlerin teşekkül
etmesini sağlamıştır. Kerbela için şiir yazan. buradaki tarihi
hadiseleri mersiye yahut ağıta dö-nüştüren hemen her şair
manzumesinin sonunda Kerbela için de bir duada bulun-mayı ihmal
etmez. Zaman zaman "deşt. sahra. çöl" gibi olumsuz adland ı rmalar
ön plana çıkarılıp bir mahrumiyet bölgesi olarak ifade edilen
Kerbela aynı zaman-da Hz. Hüseyin ile Ehl-i beyt' in kanını
ta-şıdığı için gözlere sürme diye çekilecek bir toprak olarak da
anılır.
Türk edebiyatında Kerbela üzerine ya-zılıp daha ziyade muharrem
ayının ilk on gününde yapılan toplantılarda okunarak yaygınlaşan
eserler arasında , Kastamo-nulu Şazl' nin sade bir Türkçe ile 763
Zil-hiccesinde (Ekim 1362) telif ettiği Das-tan-ı Maktel-i Hüseyin
adlı 3034 beyit-