Page 1
KAPALI KAPILAR ARDINDAKİ MUHTEŞEM ÜLKE…
Sabah erken uyandım. Bir kahve faslından sonra Tayfun'la yollara düştük. Yine Bakü şehir
meydanının bulunduğu ana alana geldik. İran sınır kapısı astara ‘ya buradan arabalar kalkmakta.
Arabalar genelde Mercedes ve son model olanlar bile var. 4 kişi biniliyor ve kelle başı alınıyor para.
Ortalık ana baba günü. Saat sabahın 10.00'u ama çok kalabalık meydan. Üstümüze hücum edenler,
kolumu çekenler, arabasına çağıranlar… Bir silkindim ve biraz mesafe koydum araya, sonrasında
bizimle en mantıklı konuşan kişiyle muhabbete girdik ama yanımızda en az 7 kişi falan var bizi dinliyor.
Burada yanımda Tayfun'un olması deli güzel oldu. Adam o kadar hızlı Azerice konuşuyor ki anlamakta
güçlük çekiyorum. Adam astara sınır kapısına 50 manat istiyor. Yuh dedim yuh, astara buradan 380
km, biz var gücümüzle pazarlık yapmaya başladık. En masum hallerim, en acındırıcı bakışım. Ya ben
gezginim param yok, tüm malvarlığım sırt çantam falan diyorum ama adam Nuh diyor peygamber
demiyor. Yanımda sadece 30 manat var ve bunun 5 manatını da Astra’dan sonra bozdurmayı
düşünüyorum. Yaklaşık 1 saat pazarlık, hayır duası, Müslümanlık falan derken adam 25 manata razı
oldu. Bende deli bir sevinç. Yaklaşık 1 saat arabanın dolmasını bekledim. Tayfunla vedalaştıktan
sonra arabaya atladık ve astara yollarına düştüm. Saat 12.00..Araba Mercedes, ve gayet hızlı
kullanıyor adam. Yol boyunca petrol işletme rafineleri, her yerde Aliyev resimleri var. Yol kaymak gibi
otoban ve dümdüz, polis falan da yok. Arabaya binince yavaştan gözlerim kapanmaya başladı.
Arabanın durduğunu hissettim ve gürültüden gözlerimi açtığımda mola verdiğimizi gördüm. Sınıra
daha 180 km var ve saat 15.00 olmuş bile. İran sınır kapısı saat 18.00'de kapanmakta, içim sıkıldı
birden. Şöföre yetişecekmiyiz diye her defasında sorduğumda yetişecez diyor başka bir şey demiyor.
Hadi bakalım dedim. Çay molasından sonra düştük yine yollara, yaklaşık 50 km gittikten sonra yol
iyice bozulmaya başladı ve tali bir yol görünümüne girdi. Artık tek yolda çift gidiş dönüşe döndük ve
hızımız iyice düştü. Ben iyice telaş yapmaya başladım çünkü sınır kapanırsa ilk önce bu adamı
vuracağım sonra sınır kapısı free alanda çadır atacağım, başka çarem yok. Neyse ki bizim şöför boş
bulduğunda yolu her dakilka hız rekoru kırmakta ve biz kelle koltukta gıkımız çıkmadan devam
ediyoruz. Valla gıkım bile çıkmaz önemli olan benim sınır kapısına yetişmem. Böyle bol hızlı, slalomlu,
kelle koltukta yolculuktan sonra astara sınır kapısına vardım nihayet. Saat 17.40 ve ben hayatımın en
uzun koşusunu yaptım kapıya. Azerbaycan kontrol noktasına geldiğimde yine aynı rezillik bşladı; -
nerede kaldın-arkadaşımda,-manat ver-manatım yok,-pulun yoksa iran'da napcan-arkadaşım verecek
bana para..gibi rüşvet istemeler. Bu arada saat 17.55 ve benim pasaport hala Azeri polisinde. Artık
sinirden deliye döndüm, 3 polis kontrolü ve üçüde yan yana neredeyse ve üçünede aynı şeyleri
tekrarlayıp duruyorum, en sonunda başladım pisliğe; ben gazeteciyim, siz ne yapmaya çalışıyorsunuz,
ben bugün burada sınır kapısında çadır atacağım, yarın ilk işim sizi bakü konsolosluğuna şikayet
etmek olacak, gitmiyorum irana, baküye geri döneceğim diye başladım bağırmaya Adamlar panik oldu
birden, birbirlerine bakıyorlar, hayır ne olacaksa olsun ben zaten gemileri yakmışım, 5 dk kalmış
kapının kapanmasına, derken polis pasaportumu verdi, tamam dedi, ben adamın suratına bakmadan
iran sınır kapısına koştum. Etrafımda ne var ne yok dikkat etmiyorum bile, son anda demir
turnikelerden girdim, önümde bir kadın ve erkek var, azeri onlarda, kadın kısa kollu bir tişört ve etek
Page 2
var altında, durmuş bavuldan çadoor çıkarıyor yani kara çarşaf Hemen bir ince hareketle onları geçtim
ve iran sınır kapısından girdim içeri, kafayı çevirdim, benim gördüğüm adamla kadında girdi içeri ve
kapıyı kapadı iran sınır polisi, saat 18.00 Pasaport kontrol o kadar kolay ki, iran sınır polisi hoş geldin
dedikten sonra çantamı boşaltmamı istedi ama bir yandan da özür diliyor ve işin garip tarafı Türkçe
konuşuyoruz. Ben çantayı boşalttım, yarısına gelmiştim ki tamam kardeşim geçebilirsin dedi. Astara
sınır kapısından geçişi yaptıktan sonra gözlerime inanamadım, irandaydım ve Humeyni rüzgarı etkisini
hissettirmeye başlamıştı. Zaman durmuştu sanki burada. Etrafımı saran onlarca Türkçe konuşan
ayaklı dövizciler, taksiciler…Yine kendimi sote bir tarafa attım ve vakit kaybetmeden Kutaisi'de
hostel'de tanıştığım Ali'yi aradım. Ali astaraya gelmiş ve beni bekliyormuş zaten. Onunla buluştuk ve
bir yemek yedik. Yemek faslını ilerleyen bölümlerde daha detaylı anlatacağım. Ali beni Tebriz
arabalarına bindirdi. Vedalaştık ve tebrize doğru yola çıktım. Araba çok eski, paykan model ki iran da
daha sonra her yerde göreceğim araba buydu. İranın savaştan önce ürettiği paykan üretimi durmuş
sonrasında ve hala o yıllarda üretilen araçlar trafikte, araçlarda 4 kişi var yine kelle başı para alınıyor,
astara-tebriz arası yaklaşık 400 km ve kelle başı alınan para 15.000 tümen, ve 1 dolar 3500 tümen
yapmakta. Yani ulaşım ve benzin çok ama çok ucuz. Astara hazar denizi kıyısında çoğunluğu Türkçe
konuşan Azeri ve taliş halkının yaşadığı bir şehir olduğu için Türkçe konuşmakta ve anlamakta hiç
zorluk çekmedik. Araçta da bangır bangır İbrahim Tatlıses çalıyor, ki bunu da daha sonra detaylı
anlatacağım, anlamadığım farsça dilini yüksek sesle konuşan şöför ve yanındaki, ve yanımda horlayan
genç..Bu ortamda ve etrafıma baka baka şaşkınlıktan küçük dilimi yutmuş vaziyette gördüğüm iran
manzaraları karşısında tebriz'e geldim. Adama Firdevs caddesi demişti ali zaten. Firdevs caddesi
başında beni indirdi adam ve ben yaklaşık 5 dk yürüdükten sonra hostel meshed'in kapısındaydım.
Saat gece 23.45 ve ben yorgunluktan ölüyorum. Hemen kendimi yatağa attım. Ve deliksiz bir uyku
çektim.
İRAN HAKKINDA GENEL BİLGİLER
İran'da tam 1 ay kaldım, ve o kadar çok şey yaşadım ve gördüm ki…Arkadaşlarım sayesinde
bilinmeyen iran'ın dehlizlerinde yürüdüm. Ve ben gezilecek bir ülke olarak İran'ı çok sevdim. Genel
olarak notlarıma bakalım şimdi;
Halk otobüslerinde ön kapıdan giriş yok, orta kapıdan erkekler, arka kapıdan kadınlar biniyor. Otobüs
duraklarında demirden yapılmış turnikeler var, kadınlar ve erkekler ayrı sıraya geçiyor. Otobüs içinde
de kadın ve erkek bölümünü ayıran bir demir var, sadece para toplayan görevli bu bölümü
geçebiliyor.Cuma günleri resmi tatil, her yer kapalı. Ülkede yollarda 3 çeşit taksi var, 1.si resmi taksiler
yani taksi yazan taksiler, 2. Ve 3.sü ise halkın işlettiği korsan taksiler. Halkın ekonomik gücü çok zayıf
ve parasız, ondan dolayı akşam mesai bitiminde işinden çıkan halk ve emekli olmuş kişiler kendi
arabaları ile taksicilik yapmakta, benzin çok ama çok ucuz ve bundan dolayı da ikinci bir iş yapıyorlar.
Yani yollarda, şehir içinde hangi arabaya el kol yapsanız pat diye durur önünüzde. Taksiciler kazık
atmakta potansiyel tehlike. Kesinlikle inanmayın. Size 15.000 tümen dediği yer kesinlikle 500
Page 3
tümendir. İranlı olmayan herkesi deli kazıklıyorlar, benim onlarca arkadaşım olduğu için iran'da beni
kazıklayamadılar ama benim yanımda bile neler gördüm neler ki beni yalnız sanıp kazıklamaya
çalışan sonra da arkadaşım iranca konuşunca yanlış anlama oldu diye zırt kaçan çok taksici gördüm.
İran çok ucuz bir ülke, çok ucuz. Dolar ile gideceksiniz kesinlikle. Dolar kuru o kadar esnek ki burada
benim geldiğim 2013 nisan ayında 1 dolar 3500 tümen idi ve 4 gün sonra 3508 tümen, 9 gün sonra
3510 tümen ve 23 nisan'da ise 3527 tümen oldu yani oturduğunuz yerde paranıza para katılıyor ama
iran halkı da fakirleştikçe fakirleşiyor. Yemekler devasa boyutta, pilav her yerde, detaylı olarak
yazacağım yemek bölümünde daha sonra. Şehirlerarası otobüsler Volvo ve dev gibi, içerisi çok geniş,
saray gibi, deri koltuklar. Yolculuk başladığında size bir kutu ikram ederler, içinde 2 gofret,1 bisküvi,1
meyva suyu var ve yolculuk bitene kadar bir daha ikram yok. Otobüslerde emniyet kemeri kesinlikle
bağlanır. Otobüsler mola verdiğinde tüm yocular iniyor otobüsten ve kapılar kapanıyor. Otobüs hareket
edeceği zaman kapılar açılıyor ve yolcular biniyor tekrar. Otobanlarda gişe noktalarında polis kontrol
noktaları var, polisler otobüse binip yolcuları kontrol ederler.İran bir çay ve nargile cenneti, benim gibi
çay tiryakileri için cennet burası. Nargile'ye galyan derler ve her yerde galyan dükkanları vardır. İran'da
hemen heryere çadır atabilirsiniz ki yerel halk bile evine gitmiyor, çadır atıp parklarda kalıyor serin
serin. Her yerde ama her yerde parklarda çadır atıp orada kalan halktan kişileri görebilirsiniz. Tebriz'de
Türkçe konuşulmakta, Azeri Türkçesi ama rahatça anlaşabiliyorsunuz. Ama Tebriz dışına çıktığınızda
isfehan, Şiraz, yezd gibi şehirlerde Türkçe konuşan neredeyse yok ve anlaşmak çok güç olabiliyor,
İngilizce zaten bilen yok halktan. Kesinlikle farsça rakamları çalışın, en azından 1 den 10 a kadar
öğrenin çünkü İngilizce yazan bir tabela bile yok iran'da, çok zorlanırsınız.
İRAN'DA KESİNLİKLE KADINLARIN, MOLLALARIN VE HOCALARIN FOTOĞRAFLARINI
ÇEKMEYİN. ASLA VE ASLA Şİİ-SÜNNİ SOHBETİ YAPMAYIN. İRAN HALKI Şİİ'DİR VE BİZ
SÜNNİYİZ. YAVUZ SULTAN SELİM 1517 YILINDA MİLYONLARCA Şİİ İRANLIYI KILIÇTAN
GEÇİRDİ VE BUNUN ACISINI HALA DUYAR İRAN HALKI. KESİNLİKLE HUMEYNİ HAKKINDA
BİR SÖZ SÖYLEMEYİN. KIZLARDAN HEP UZAK DURUN VE ASLA GÖZ TEMASINA GİRMEYİN.
İran'da devrim zamanına şahit olmuş 40 ve sonrası yaşlardaki kadınlar tamamen çarşaflı ve kapalı ve
daha genç nesil ise sadece başının ortasından aşağıya sarkıtmak suretiyle yüzü ve başının yarısı
açık, rengarenk çadoor giymekte. Genç kızların neredeyse yarısından fazlası burun estetikli çünkü
erkekler tarafından beğenilmek için satabilecekleri sadece yüz kısımları var İnternet yasak yani
facebook, twitter gibi sosyal paylaşım ağları, ama google gibi arama motorları var fakat çok ama çok
yavaş. Kafayı yersiniz. Erkeklerin şort giymesi yasak, ve benim gibi 14 tane dövmeniz varsa
vücudunuzda daha sakıncalı. Ben iran günlerimde nisan ve mayıs sıcağında hep uzun kollu gömlek ile
dolaştım. İranda her evde türk kanalları izlenmekte, gizli gizli. Uydu antene çanak demekteler. Ama
çanak ev içinde saklı bir yerde muhafaza ediliyor. Dışarda balkon gibi yerlere asılırsa toplatılıyor ve
cezası var. Tebriz'de göreceksiniz, halk zaten Azeri birde yerel halk türk kanalları izleye izleye akıcı bir
Türkçe öğrenmiş. Her yerde İbrahim Tatlıses, Ahmet kaya, ebru gündeş soracaklar size türk
olduğunuzu öğrenince. İlk zamanlar gülümsüyordum ama artık bir ara o haddeye geldi ki midem
bulanmaya başladı artık bu 3 kişinin bana sorulmasından. Takside, galyanda, evde, otelde,
Page 4
sokakta..Her yerde soruyorlar. –Merhaba, merhaba, nerelisin, İstanbul, ibo nasıl, Ahmet kaya neden
öldü, ebru gündeş nasıl Anında bu 3 soru sorulmakta. Müslüman olduğumuz için bize çok sevecen,
misafirperver ve dost canlısı kişiler. Ama yukarda yazdıklarımı unutmayın kesinlikle. Müslüman
olduğumuz için girilmeyen pek çok yere girebildim. Yabancılar asla alınmıyor bir takım yerlere. Detaylı
olarak anlatacağım. İranın para birimi riyal ama tümen kullanılıyor. İlk başta çok şaşırtıcı ve kafa
karıştırıcı ama halk çok basit bir yöntem bulmuş: riyalden bir sıfır atıyorsunuz, buyurun size tümen
oldu Söylemeye gerek yok, askeri yerlerin, karakolların resimlerini sakın çekmeyin. Ülkede irancell
hatları alıp kullanabilirsiniz. Genelde 2'li sim kart olarak veriliyor. Yurtdışı ve içi konuşmak çok ucuz.
Rahatlıkla sevdiklerinizle iletişime geçebilirsiniz. İran'da 3 vakit ezan okunur, bizimki gibi 5 vakit değil;
şii geleneğinde günde 3 kez ezan okunur ve camiye gidilir. Kravat kullanımı neredeyse yok burada.
İran tarihinde ise din ve inanış olarak kökeni binlerce yıl öncesine giden Zerdüştlük inanışı ve
sonrasında şii inanışı vardır. İran'ın hemen her yerinde Zerdüşt dininden kimselere rastlayabilirsiniz,
evlerde, otobüslerde, duvarlarda sembolünü görebilirsiniz.
TEBRİZ
Astara sınır kapısından iran topraklarına girip, tebriz'e ulaştığımda yorgunluktan bitmiş vaziyetteydim.
Hemen hostele geçip uyku moduna geçtim. Ve sabah erkenden kalkıp Tebriz notlarımı alıp
adımlamaya başladım. Tebriz ufak bir yer. Halkı iran azerisi ve akıcı Türkçe konuşabilmekte. Burada
iletişim konusunda hiç zorlanmadım. Şehirde ana merkez diyebileceğimiz 2 cadde var, bunlardan biri
İmam Humeyni caddesi, diğeri Şüheda caddesi. İkisi de birbirini paralel olarak kesmekte. Bu iki
caddeye ne kadar yakın bir yerde konaklarsanız şehri gezmek o kadar kolay olur. Genel olarak bu
caddeleri kesen tam göbekte yer alan Firdevs caddesi ise konaklama açısından ve ulaşım açısından
en rahat caddelerden biri. Firdevs caddesinde yer alan Hostel Meşhed sırtçantalı gezginlerin uğrak
yerlerindendir. Tebriz'de buradan daha ucuz bir yer bulamazsanız. İran hükümeti tarafından yurt gibi
konaklama izni verilmiş tek yer. Beklentinizi fazla tutmayın, odalar çok berbat, kirli, tuvalet koridorda ve
ortak kullanım, banyo yapmak isterseniz ayrıca bir para ödemeniz gerekli, kahvaltı oda fiyatına dahil
değil. Ama benim gibi amacınız sadece uyumaksa dert değil. Zaten tüm gün gezip duruyoruz. Amaç
uyumak
Page 5
Hostel Meşhed
İranda günlük kur fiyatları devamlı değişmekte, ondan dolayı fiyatlar yanıltıcı olmasın size. Nisan 2013
tarihinde gezime başladığımda 1 dolar 3500 tümendi ve hostelin geceliği 20.000 tümendi. Tebriz'de 4
gün kalacağım ve gezime başladım.
1.GÜN
TEBRİZ GEZİLECEK YERLER
Arg-e Tebriz: Firdevs caddesinin başlangıç noktasına geldiğinizde karşınıza eski bir kale harabesi
çıkar, işte burası Arg-e Tebriz'dir. Tebriz'in en önemli tarihi eserlerinden birisidir. Bu kalenin tamamı
tuğla ile örülerek yapılmış. Önceden bu kalenin yüksek surlarından idama mahkum olmuş suçlular
atılırmış.
Page 8
Sıcak bastırmaya başladı iyice, bir cigara yakıp adımlamaya devam ettim. Arg-e Tebriz'in önündeki
cadde imam Humeyni caddesi ve kaleyi arkanıza alıp caddenin sağına doğru adımlamaya başlarsanız
yolun karşısında bir müze göreceksiniz. İşte bu müze tarihi Azerbaycan Müzesi.
Azerbaycan Müzesi: Giriş kapısındaki iki taştan koyun heykeli ile sizi davet eden bu müze 1957
yılında açılmış ve kesinlikle görmeniz gereken bir yer. Müze içerisinde fotoğraf çekmek yasak.
Page 9
Azerbaycan Müzesi
Müze 3 katlı ve içerde antik eserler, silahlar, iran hükümdarı Darius'tan bu yana tüm medeniyetlerin
bastırmış olduğu sikke ve altınlar ki yavuz sultan selim'in sikkesi saf altındı ve muhteşemdi- var. Giriş
katının hemen solunda dev bir camekan içinde birbirlerine bakar halde yatırılmış iki iskelet var,
binlerce yaşında olan bu iki iskelete –aşıklar- ismi verilmiş. İskeletler ilk bulunduğu zaman toprağın
altında bu şekilde bulunmuş yani bu pozisyonda gömülmüşler. En alt katta ise beni şaşkınlıktan
donduran ve dilimi yutturan bir heykel müze salonu var. Tebrizli ünlü heykeltıraş Ahad Hosseini
tarafından yapılan bir heykel salonu var burada ama heykeller o kadar canlı ve ince detaylı yapılmış ki
gözlerime inanamadım. O salonda yaklaşık 1 saat kaldım ve dondum kaldım bu kadar mı gerçekçi bir
çalışma olur mu diye..Fotoğraf çekmek yasak ama çıkışta aldığım heykeller ile ilgili bir kitapçıktan
çektiğim fotoğrafları yükledim bende. Fotoğraf çekmek yasak ama fotoğraf heykellerinin bulunduğu
kitapçığı satın almak serbest. İlginç bir uygulama. Ben salona indiğimde ve heykelleri gezmeye
başladığımda benim iran günlerimin esas şimdi başlayacağını tahmin bile edemezdim. Salonda görevli
genç bir arkadaş yanıma geldi, adı Hasan. Tanıştık ve Türkçe sohbet etmeye başladık. 1 saat
boyunca bana heykellerin hikayesini anlattı. Sonrasında ben istanbul'u anlattım ona ve sonrasında
Page 10
müze cafeteryasında çay içtik. Ben iran'a yalnız geldiğimi ve sırtçantalı olduğumdan bahsettim. Hasan
bana seve seve tüm tebriz'i dolaştırabileceğinden bahsetti. Seve seve kabul ettim. Ve o gün benim için
gerçek iran gezisi başlamış oldu Akşam saat 20.00'de hasan'ın mesaisi bitiyor ve ben hasanla
buluşmak için söz verdik birbirimize. Bu arada gelelim heykellerin hikayesine;
Açlık, fakirlik, zenginlik, tokluk, savaş, kapitalist ülkeler, ırkçılık, kardeşlik, din, savaş betimlemeleri
yapılmış heykellerde, nasıl tarif edeceğim bilemiyorum, yazıya dökmek çok zor ama inanın bana kendi
gözlerinizle gördüğünüzde ne demek istediğimi anlayacaksınız. Bu kadar gerçekçi-sanki canli bir
insanı alıp dondurmuşlar gibi- bir heykel topluluğunu ve bu kadar muhteşem bir zeka ürünü heykelleri
hayatımda ilk defa burada gördüm.
Hasan ve Nima
Biz sohbet ederken müze müdürünün oğlu Nima geldi yanımıza, 21 yaşında bir arkadaş. Başladık
sohbete, nima bana henüz kimsenin bilmediği ve kazı çalışmalarının devam ettiği bir yer altı mezar
şehrinden bahsetti. İstersem kısa da olsa görebileceğimi, gezdirebileceğinden bahsetti. Havalara
uçtum tabi. Kazı alanına giriş yasak ama nima müze müdürünün oğlu olduğu için serbest tabi. Hemen
Page 11
yola koyulduk ve Azerbaycan müzesi'nin arka bahçesinden kilitli bir kapıdan geçerek bir kazı alanına
vardık. Etraf büyük duvarlarla çevrili, içerde arkeologlar fırçalarla toprakları süpürüyor. Askerler ve sivil
güvenlik görevlileri de var. İlk önce herkes bana baktı, elimde fotoğraf makinası, turist bir tip. Nima
onlarla konuştu ki zaten herkes onu tanıyor. Sonra yanıma gelip benimle konuştular. Fotoğraf çekmek
yasak dediler ama ben içerde Nima'dan izin alarak çekim yaptım.
Azerbaycan Müze bahçesi ve arkada bulunan kapıdan giriş yaptım
Page 12
Yer altı Mezarlığı giriş kapısı ve kazı alanı
İçeriye girdiğimde şaşkınlıktan dilimi yuttum nerdeyse. Binlerce yıl öncesinden kalan iskeletler
bulunmuş, yanlarında yine gömülü halde silahlar ve çanak, çömlek..Camekan bir alanda korumaya
almışlar. Tarih ve medeniyeti saptamaya çalışıyorlar.
Page 18
Yer altı Mezarlığı ve kazı yapılan her toprak katmanı işaretlenmiş.
Ben zevkten dört köşe olmuş vaziyetteyim, işte esas iran günlerim başladı. İnsanlarla olan diyalog ve
sıcakkanlılık her gezgine muhteşem bir deneyim ve yeni arkadaşlıklar kazandırmakta. İster buna şans
deyin ister kader, ama sonuç muhteşem güzel olmakta.
Nima müzeye geri döndü, bende akşam hasan ile buluşacağım için yol boyunca rotama devam ettim.
Azerbaycan Müzesi'nin hemen yanında bir cami göreceksiniz. İşte o cami Mescid-i Kabud diğer adıyla
Mavi Cami.
Mescid-i Kabud-Mavi Cami: Yaklaşık 1001 tane olduğu söylenen mavi çinilerle Allah adının yazılı
olduğu bu cami 1465 yılında yapılmış ve o zaman kullanılan çiniler eşsiz güzelliğiyle Tebriz'in
görülmeye değer en önemli eseri arasına girmiştir. Bir çok deprem geçirmiş Tebriz ve çinilerde o
depremlerde yok olmuş. 1465 yılından kalma çiniler ise hala cami duvarlarında var. Cami içinde ise
muhafazası daha kolay olmuş ve gerçekten muhteşem.
Page 20
Duvarda kalabilen çiniler
Page 21
Cami giriş kapısı
Page 22
Caminin içi eşsiz çinilerle döşenmiş. Gerçi bu çiniler benim iran günlerimde daha sonra aklımın
başından gideceği isfehan'da göreceklerimin bir habercisi gibi. Ama şimdiden nerden bilebilirim ki.
Caminin içinde hemen karşı tarafta ufak bir bölüm var, yukarda fotoğrafta tam arkamda olan bölüm. O
bölümde Karakoyunlu Hükümdarı Cihan Şahın mezarı varmış. Mezara inemiyorsunuz, kapalı, ama
ben delikten içeri makinayı soktum ve birkaç poz çektim. Zaten mezarda boş durumda.
Page 23
Buradan makinayı soktum
Page 24
Evet, mezar bu
Yine bu bölümde 1465 yılından kalma çiniler sergilenmekte.
Page 26
Mescid-i Kabud
Mescid-İ Kabud'un olduğu geniş ve büyük bahçe ise Tebriz halkının soluklandığı, çay içtiği bir yer ve
buraya Khagani Bahçesi denilmekte. Bunun sebebi ise 12.yy'da burada yaşamış olan ünlü Azeri şairi
Khagani'nin heykelinin bulunması.
Page 27
Khagani Bahçesi
Artık sıcak kendini iyice hissettirmeye başladı, ve karnım acıkmaya başladı hafiften. Tebriz'e gelip'te
buranın meşhur yemeği olan Tebriz köftesini yememek olmaz dimi Tebrizde hemen her yerde
bulabilirsiniz bu devasa köfteyi ama en güzel yeme saatleri öğlen saatleri. Çünkü öğlen saatlerinden
sonra bu yemeği bulmanız biraz zor. Adet hesabıyla yapılıyor ve hadi ben geldim bana bir Tebriz
köftesi yapın demekle olmuyor işte. Neticede bende imam Humeyni caddesinde ne kadar dolandıysam
dolanayım bulamadım hiçbir yerde. Azerbaycan Müzesi'ne döndüm hasan'ın yanına, derdimi anlattım.
Hasan beni müzenin yan tarafında bulunan terbiyat caddesine yönlendirdi. Bu cadde Firdevs
caddesinin paralelinde hemen. Orada bulunan ufak esnaf lokantaları var ve günün her saatinde
zulalarında Tebriz köftesi var. Ben ilk önüme gelen lokantaya girdim ve evet var cevabını alınca
soluksuz oturdum masaya. Buyrun Tebriz köftesine yada iran diliyle köfte tebrizi
Page 28
Köfte Tebrizi
Gerçekten büyük ve içinde çok çeşitli baharatlar var. Ama tadı muhteşem güzel, nefis. Karnımı
doyurduktan sonra yine bir cigara molası verdim ve notlarımı düzenledim. Sırada tebriz'in bazaar'ı var
gezilecek.
Bazaar: İran bir Bazaar cenneti desem yanlış olmaz herhalde, gittiğim her şehrinde bizim Kapalıçarşı
misali girdiğinizde kaybolacağınız bazaarları var, biz çarşı diyelim burada yazarken. Tebriz'de bulunan
bu çarşısı da Firdevs caddesinin sonunda yer alan 2.büyük cadde olan Şüheda caddesinin önünde yer
almakta.
Page 29
Tebriz Bazaar meydan
Page 31
Tebriz bazaar
Çarşı gerçekten büyük ve içinde çeşitli esnaf grupları var. Kapalıçarşı'nın daha ufağı ama en azından
iran havası kokladığınız bir yer. Çarşı içinde kesinlikle kaybolacaksınız, benden söylemesi Hiç dert
etmeyin, kaybolun, adımlayın, yorulduğunuzda her köşe başında çayhane var, oturun çayınızı için. Bu
arada iran'da çaylar bardakta değil, demlikte gelmekte ve sudan ucuz, dedim ya iran benim gibi çay
tiryakileri için bir cennet. Ama maalesef demleme çay değil, poşet çay Bu çarşı içinde peynirciler,
ayakkabıcılar,baharatçılar, kuyumcular, gıda malzemeleri satanlar gibi bir çok grup farklı labirent gibi
bölümlerde ayrılmış durumda. Çarşının 1000 yıllık olduğu söyleniyor. Çarşının koridorlarında ilerlerken
çatı bölümlerinin hep delik olduğunu göreceksiniz, işte bu delikler doğal klima görevi yapıyor. İçerdeki
sıcak havayı alıp sirkülasyon yapıyor. Dışarısı o kadar sıcakken bile çarşı içi serindi.
Çarşının gıda malzemeleri satan esnaf bölümünün bulunduğu alana sapıp o koridor boyunca
yürüdüğünüzde çıkış kapısından çıkın. Karşınıza Kesik minare dedikleri tarihi cami çıkar.
Page 32
Çarşı çıkışı karşınıza çıkan kesik minareler
Page 33
Ve bu camiden tekrar ana yola çıktığınızda Şüheda Meydanına çıkmış olursunuz.
Page 34
Şüheda Meydanı
Yukarda fotoğrafta gördüğünüz gibi iran'da trafik berbat ve kurallar yok neredeyse, ışık yok, kural yok,
polis var ama niye var onu anlamış değilim. Ve evet iran'da bir kilise var, aha da yukarda resmini
görüyorsunuz ama kapalı, işin açıkçası çok ta merak etmedim niye kapalı diye..
Page 36
Tebriz sokakları
Şüheda meydanından tekrar aşağıya terbiyat caddesine adımlıyorum. Caddenin bitimi yine imam
Humeyni caddesi yani ana noktamız. Burada bir galyan molası vermek istedim. İranın meşhur içeceği
galyan yani nargile. Her sokakta, her caddede irili ufaklı galyan dükkanları bulabilirsiniz. Yerel halk ile
kaynaşmak, sohbet etmek için iyi fırsattır. Ben de gördüğüm ilk galyan dükkanına girdim, burası ufacık
ve girdiğim anda tüm gözler bana çevrildi, nerelisin sorusu, ardından başlayan İbrahim Tatlıses, Ahmet
kaya, ebru gündeş soruları. Ben galyan çekiyorum ama bir yandan da tebessümle cevap veriyorum.
Page 38
Bizim galyancı
Galyan dükkanları da fark ediyor kendi aralarında, bu tip ufak yerlerde genelde esnaf ve yaşlı kesim
takılıyor, galyan yanında daima bir demlik çay geliyor ve yanında kıtlama şeker. Bu arada iran'da
çayların yanında hep kıtlama şeker gelir, bizim doğu bölgesinde de kullanılan şeker. Ağzınıza atar,
kıtlar ve sonrasında bir yudum çay içersiniz. Ben çayı şekersiz içtiğim için pek sorun olmadı bende
ama küp şekere alışanlar için sorun olabilir kıtlama ayarında
Artık saat 20.00'ye geliyor ve ben galyancıdan çıkıp Azerbaycan müzesi'ne yol aldım. Hasan ile
buluştuk ve hasanın arkadaşı ümit'te gelmiş. Ümit ile tanıştık, kaynaştık. Ümit Tebriz üniversitesi İngiliz
dili ve edebiyatında okuyor. Türkçesi çok iyi. Napalım diye konuşurken hadi galyana gidelim dediler.
Yahu ben az önce galyandaydım dedim. Yok yok sen şimdi bizim götüreceğimiz esas galyancıya gel
dediler. Atladık taksiye ve yeni Tebriz bölgesi denilen yere geldik. Tebriz eski ve yeni olmak üzere iki
kısımdan oluşmakta. Yukarda gezdiğimiz yerler genelde eski kısım ama modern ve büyük binaların
yapıldığı, çarşı ve caddelerde son moda beyaz eşya ve iletişim malzemelerinin satıldığı ışıl ışıl olan
yer yeni Tebriz.
Page 39
Yeni Tebrizz
Yeni Tebriz dediğimiz meydan da çok büyük bir mermerden döşenmiş halı şeklinde bir alan var,
gençlerin takıldığı. Malum iran halısı çok ünlü ve bunu mermerden bir desen yaratarak meydana
işlemişler.
Page 40
Hasan, ümit ve ben hep takıldıkları galyancıya girdik ve anam dedim. Burası çok büyük bir alan ve
genç kesim burada hep. Oturacak yerler taht gibi, aslında oturmuyorsunuz, resmen yayılıyorsunuz
burada.
Page 42
Tebriz gençliğinin tek eğlencesi burada galyan çekmek. Daha sonraki iran günlerimde o kadar çok
galyan içtim ki artık galyan üstadı oldum sayılır. Bu tip büyük ve geniş galyancılarda ise galyan
yanında yine demlik çay ve baklava veriliyor.
Page 44
O gece hasan ve ümit'le nefis sohbetler ettik, müzikler dinledik, 40 yıllık arkadaş gibi olduk ve nerden
bilebilirdim ki benim için muhteşem geçecek iran günlerim bu gece başlamıştı asıl. Sonraki günler
hasan ve ümit sayesinde tanıştığım arkadaşlarla beraber bilinmeyen sokakları keşfedecek, onların
evlerinde kalacak, aileleriyle tanışacaktım. Ve bu gece benim için miad gecesi olacaktı
Saat 23.30 gibi kalktık ve ümit'i yolcu ettik. Ümitle yarın sabah erkenden buluşacağız. Hasan ve ben
yürüyerek benim hostele kadar geldik. Her şey için çok teşekkür ettim hasan'a, sen benim kardeşimsin
dedi. Ve ertesi akşam tekrar buluşmak için randevulaştık. Günün tüm yorgunluğu üzerimde attım
kendimi yatağa. Tebriz havası bir acayip, sabah ve öğlen çok sıcak ama akşam serin oluyor. Şimdi
uyku zamanı…
2.GÜN
KENDOVAN:
Page 45
Kendovan Tebriz'in yaklaşık 65 km uzağında ve şevkinizi kırmak gibi olmasın ama ulaşım gerçekten
çok zor, ve benim yanımda ümit olmasaydı sinirden deli olup yollardan geri dönecektim. Kapadokya
neyse burası da aynen böyle bir yer ama bir farkla, bu mağaralarda insanlar yaşamakta. Kendovan
bakir, teknolojiden uzak kalmış bir köy. Ümit ile buluştuktan sonra imam Humeyni caddesinde yer alan
merkez otobüs duraklarına geldik ve BRT yazan halk otobüslerine bindik. Bu otobüs bizi Tebriz tren
istasyonunun bulunduğu yaklaşık 20 dk yol süren cihad meydanına getirdi. Bu meydanda yine tebriz'in
en büyük parklarından biri olan Gülistan Parkı bulunmakta.
Tebriz tren istasyonu
Gülistan parkının Tebriz tren istasyonuna bakan yol kenarında Osku minibüsleri kalkmakta. Her saat
başı kalkan bu minibüsler ile ilk önce Osku'ya gitmelisiniz. Tebriz-Osku arası yaklaşık 50 km ve
minübüs ücreti kişi başı 600 tümen
Page 46
Osku minibüsleri
Yola çıktıktan sonra tıngır mıngır klasik bir yolculuk sonrası ufak bir yerleşim olan Osku'ya vardık.
Buradan Kendovan yaklaşık 15 km ve minibüs ya da otobüs yok. Mecburen taksi tutmak zorundasınız.
Evet taksi fiyatları çok ucuz ama mesele kazıklanmamakta Yukarda yazmıştım, sizin turist olduğunuzu
anlayanlar yaklaşık 2 katı fiyat çekmekte, bizde ki yanımda saf İranlı arkadaşım olmasına rağmen o
kadar taksiyle fiyat pazarlığı yaptık. Adamlar kafadan 25.000 tümen diyor ki bu iran için korkunç uçuk
bir para, ki daha sonra notlarımda okuyacaksınız, Tebriz-İsfehan arası 15 saat sürmekte otobüsle,
bilet fiyatı 11.000 tümen, yada Tebriz-Türkiye Bazargan sınır kapısı 380 km arabayla ve kişi başı
21.000 tümen Bu adamlar 15 km yol için bu parayı istiyor. Ve yanımda Ümit var. Bırak dedim ya, lanet
olsun, yürürüm. Başladık yürümeye, 5 dk gitmiştik ki bir araba durdu yanımızda, osku halkından kendi
arabasıyla taksicilik yapan Cafer Ayaküstü konuştuk, anlaştık, bizi Kendovan'a götürecek, 3 saat sonra
telefonla aradığımızda Osku'dan dönüp bizi alacak. Sonrasında Osku'ya geri getirecek, toplam 15.000
tümen. Hemen olur dedim tabi ben. Aslında 12.000 tümen falan da olurdu yani ama adam cidden iyi
niyetli ve işin kötüsü Kendovan'dan Osku'ya dönüş arabası da yok. İran turizm işini pek ciddiye almıyor
gerçekten. Elinde böyle bir imkan var, değerlendir, vasıta koy kardeşim. Biz yollara düştük ve
Page 47
Kendovan kapısına geldik. Burada kapıda bir gişe var, yani bildiğiniz köye giriş yolunun ortasında bir
klübe ve gişe var, 1500 tümen istiyor adam, köye giriş için. Lan bu ne dedim ama bilet kesilmiş elinde
bekliyor adam, araç parasıymış bu. Yani yayan tabanvay geçiş bedava ama araçla girersen 1500
tümen. Ümit'te durumu bilmiyor, acemilik yaptık verdik parayı. Araba hareket etti, 5 dk sonra köydeyiz.
Lanet dedim yani arabadan insem ve yayan yürüsem 5 dk sonra köydeyim. 1500 tümende cepte
kalacak. Dönüşte ulen dedim görüşürüz. Çünkü dönüşte Cafer arabayla giriş yapacak köye ve 1500
tümen daha bayılacaz ama ben b planını yaptım bile.
Kendovan gerçekten muhteşem bir köy ve mağaralarda yaşayan halk binlerce yıldır burada. Doğal
ürünleri ki özellikle balları müthiş güzel. Kendovan'ı ikiye bölen nehir kenarında piknik yapabilir ya da
nefis yemekler yiyebilirsiniz.
Page 52
Kendovan Balları nefis
Page 53
Yaklaşık 2 saat dolaştıktan sonra yemek için nehrin diğer yanına geçtik. Burada bir çok lokanta ve
galyan yeri bulunmakta.
Page 54
Humeyni her yerde
Page 55
Bulmuşum iran sigarasını ve çok ta ucuza, stok yaparım yani
Bu sefer ki menümüz bir diğer meşhur iran yemeği Çelo Kebap. Bu kebap yağsız ve tuzsuz bir pilav
eşliğinde verilen bizim adana kebap tarzı bir kebap. Porsiyonlar gerçekten büyük. Tereyağını ufak bir
pakette yanında veriyorlar.
Page 56
Çelo Kebap
İranda her yemeğin yanında soğan kesinlikle veriliyor. Yemeğimizi yedikten sonra dönüş yoluna
geçiyoruz. Ümitle ben 5 dk boyunca köyün çıkışına doğru yürüdük. Cafer birazdan gelecek bizi almaya
ve 1500 tümen vermek istemiyorum yine, çıkış kapısında buluşacağız onunla
Page 57
Gezmek Özgürlüktür
Cafer gelip aldı bizi ve Osku'ya bıraktı. Yine aynı şekilde minibüse bindik ve Tebriz'e geldik. Burada
Ümit beni hükümet binasına götürmek istedi. İranın en büyük halı dokuması buradaymış. BRT yazan
halk otobüsleri ile tekrar imam Humeyni caddesine geldik ve merkezde bulunan hükümet binasına
gittik.
Hükümet Binası: Bu bina 1942 yılında Almanlar tarafından yapılmış ve şimdi müze olarak
kullanılmakta. İçerde ki 2 katlı bu bina değişik çanak ve çömlekler sergilenmekte ama görmeniz
gereken esas yer dev halı dokumasının bulunduğu salon. Giriş ücretsiz.
Page 60
Dev halı salonu
Saat 19.45 olmuştu ve hasan ile buluşacaktık artık. O sırada ümit telefonla konuştu ve beni mesut ve
mehdi ile tanıştıracağını söyledi. Mesut ve mehdi Tebrizli ve uluslar arası konaklama sistemi olan
couchsurfing Tebriz grubunun aktif üyelerinden. Tamam dedim ve bu buluşmanın ilerleyen günlerde
muhteşem bir misafirperverlik ve konaklamaya dönüşeceğini bilmiyordum. Yaklaşık 1 saat sonra
hasan, ümit ve ben mesut ve mehdi ile buluştuk. Şüheda meydanında bulunan Tebrizin en büyük
beyaz eşya ve elektronik çarşısı olan Şems tebrizi çarşısında
Şems Tebrizi Çarşısı: Şüheda Meydanının köşesinde bulunan bu devasa kapalı çarşı her türlü beyaz
eşya, bilgisayar ve cep telefonunu bulabileceğiniz, Tebriz'in can damarı olan çarşıdır. Burada saat
22.00'ye kadar her türlü ihtiyacınızı karşılayabilirsiniz. Kısa bir not olarak iran'da bilgisayar ve cep
telefonları Türkiye'den neredeyse yarı fiyatına daha ucuz ama garanti kapsamı sadece iranı
kapsamakta.
Saat 23.00'e kadar bizim grup oturduk, bol kahkahalı ve nefis sohbetler yaptık. Yarı Türkçe yarı
İngilizce yapılan bu sohbetlerden sonra Mesut bana hostelden ayrılmamı ve kendisine misafir olmamı
Page 61
istedi. Mesut bugüne kadar mehdi ile onlarca sırtçantalı gezgin ağırlamışlar evlerinde, CS sistemi çok
nefis gidiyor burada, neden olmasın dedim. Ve daha sonra anlayacağım olaylar şekilde hayatımın en
güzel kararını vermişim. İran günlerim ister şans deyin, ister kader o kadar güzel şekillendi ve gelişti ki
irana sadece bir sırtçantasıyla gittim, yaklaşık 30 arkadaş edindim, evlerinde kaldım, bilinmeyen iranı
gezdim dolaştım onlar sayesinde Ve şimdi bile, şu notları yazdığım 8 ağustos 2013 tarihinde hala
telefonlaşıp, görüşüyoruz. Bundan büyük mutluluk var mı
Mesutla beraber hostele döndük ve sırtçantamı aldım. Mesut evdekilere haber vermişti zaten. Ve eve
vardık. Mesutun evinde 2 gün geçirdim ve muhteşem bir konukseverlik ile karşılaştım. Daha sonraki
günler Şiraz'dan Tebriz'e döndüğümde de onlarda kaldım ve nefis bir mangal partisi yaptık. Mesutun
babası emekli tarih öğretmeni, annesi ise anaokulu öğretmeni ve 2 günüm muhteşem güzel geçti.
Mesut ve ailesiz
Page 62
Mesut ve ben
3.Gün
Sabahlara kadar süren Mesutun babası ile tarih sohbeti sonrası yaklaşık 3 saatlik uyku ile sabah
erkenden kalktım. Mesutun annesi ve babası dışarıdalar. Bugün yine Tebriz'in gidilecek önemli
yerlerinden biri olan Ilgölü gezisi yapacağız.
Ilgölü: Tebriz şehri dışında bulunan ılgölü ortasında bir havuz bulunan geniş bir park alanı aslında.
Tüm Tebriz halkı buraya akıyor. Havuzun ortasında bulunan restoran ise iran piyasasına göre pahalı
bir yer. Ilgölüne gelmek için tek alternatif taksi tutmak.
Page 64
Ilgölü
Saat 10.00 ve biz Ilgölünü dolaştık bile, derken mesut beni Eynali Dağına götürmek istedi. Aslında
yarın için plan yapmıştım ama saat sabahın bu saati ve olur deyip yollara düştük.
Eynali Dağı: Eynali dağı Tebriz şehir merkezinden yaklaşık 15 km uzakta olan bir kutsal dağ.
Kesinlikle görülmesi ve gezilmesi gereken bir yer burası. Dağın tepesindeki mezarlıkta Hz.Ali'nin 2
oğlunun mezarları bulunmakta ve aynı zamanda yine aynı yerde İran Dağcılık Kulübünün ofisi
bulunmakta. Ilgölünden taksi tutarak dağın çıkılacağı yol başlangıcına geldik ama inanın bana eğer
yanımda mesut olmasaydı ben bu Eynebil dağına falan gidemezdim çünkü ne haritada ne broşürlerde
var, ama tepeye çıkınca gördüğünüz manzara yuh yani dedirten cinsten
Page 65
Dağa tırmandıkça soğuk ve rüzgar etkisini gösteriyor. Burada teleferikler var isterseniz teleferikler ile
dağa çıkabiliyorsunuz ama biz yürümeyi tercih ettik.
Page 66
Arkada teleferikleri görebilirsiniz
Page 67
Dağın zirvesine çıkmak yürüyerek yaklaşık 1 saat sürmekte ve dik yokuş yukarı çıkıyorsunuz, evet
insanı bayağı yormakta. Ama zirveye çıktığınızda deli bir kalabalık ile karşılaşıyorum. Burada ağlayan,
ibadet eden, duvarlara yüzünü süren onlarca İranlı var.
Page 68
Türbeye girdiğinizde Hz.Ali'nin iki oğlunun mezarları yan yana ve girişte size bir pasta yada kek
vermekte görevliler, sakın almıyorum demeyin, kutsal bir ikram bu..
Page 70
Eynebil Dağı
Türbe girişinde daha sonra tüm iran'da her camide ve otelde göreceğiniz Mühr-ü Namaz Taşları var.
Mühr-ü Namaz Taşları: Şii inanışına göre namaz kılan her şii alınlarını mutlaka taş yada toprağa
koymak zorunda. Camilerde halı üstünde namaz kılındığı için alınlarını bu taşa koyuyorlar. Bu taşlar
ufak, kibrit kutusu büyüklüğünde. Taşların üzerinde Ali, Muhammed gibi isimler kazılı. Çok fazla aynı
taşa alnını değdirip çok namaz kılan kişilerde bu kazılı isimler alnına çıkıyormuş dediklerine göre
Page 72
Mühr-ü Namaz Taşları
Türbe ziyareti bitince hemen yan tarafta bulunan İran dağcılık klübünün basit ve ufak cafesine çay
içmeye girdik.
Page 74
Ümit, Mehdi ve ben
Artık gün kararmaya başlamaya yakın tekrar inişe geçtik. Bu sefer yokuş aşağı bir iniş olduğu için
zorlanmadan indik. Zirvenin iniş kısmında bir devekuşu çiftliği var ve ben koşturarak çiftliğe girdim.
Page 76
Ellerimle beslerim
Yine bir taksi tutup şehir merkezine geldik. Bu arada hepimizin karnı acıkmıştı ve yine bir esnaf
lokantasına gittik. Bu sefer ki menü yine iran'a has ve meşhur yemekleri Ab Guşt..
Ab Guşt..yağlı kuzu eti, nohut, patates, domates ve bezelye karışımı bir yemek. Sahanda getiriliyor.
Sahanda bulunan bir tokmakla siz eti eziyorsunuz ve tabağa boşaltıp afiyetle yiyorsunuz.
Page 78
Ab Guşt sonrası
Bu arada iranda ayranlar 2 çeşit, sodalı ve naneli. Benim favorim naneli olan. Bunun dışında bir ayran
seçeneğiniz yok. Yine iranda bizdeki gibi somun ekmek falan yok. Resimde gördüğünüz pide tarzı
yada lavaş var ama büyük boyda yine
Page 79
İrandaki bir halk fırını
Page 80
Evet iran ekmeğine buyurun
İranda hemen her sokakta adım başı bir yardım kutusu göreceksiniz. Burada toplanan yardımlar iran-
ırak savaşında şehit olmuş iran askerlerinin ailelerine gitmekte.
Page 81
Yardım kutusu
Artık yemek sonrası evlerimize dağıldık. Mesutun evine gittim tekrar. Annesi çoktan sofrayı kurmuş.
Ama biz karnımızın tok olduğundan bahsedince dışarıda mı yediniz dedi. Evet dedik ve anlattık.
Öyleyse erdem'e macun yedir tatlı niyetine dedi. Lan macun ne dedim içimden. Mesut evet ya aklıma
gelmedi, umarım kapanmamıştır dedi. Ben bir merak atladım mesutun arkasına, çıktık evden ve
köşedeki meyve suyu ve tatlıcı dükkanına geldik. Tebriz'de hemen her sokakta taze sıkılmış meyve
suyu içeceğiniz dükkanlar bulunmakta ve en ünlüsü bunlardan kesinlikle kavun suyu içmeniz.
Page 82
İran bir tatlı cenneti ve kurabiye, poğaça falan yok iran da, her yerde bin bir çeşit tatlı var ve ben en
ünlülerinden olan macunu denedim
Macun: Eğer iran'a adım atıp bu tatlıyı yemeden dönerseniz iran geziniz eksik sayılır ona göre…Bu
tatlıyı yedikten 5 dk sonra Tebriz sokaklarında koşmaya başlıyorsunuz, yemeklik viagra, atom, deli
koşturan vs ne derseniz deyin ama bu macunu yiyin Bir bardağın içine bal, süt, badem, kakao,
Hindistan cevizi, ceviz, dondurma, susam, muz, hurma, fıstık koyuluyor, kaşıkla hafif eziliyor ve 5 dk
dinlendirilmeye bırakılıyor. Sonrasında kaşıklamaya başlıyorsunuz ve bittikten sonra takriben 5 dk
sonra allahhhhh diye Tebriz sokaklarında deli dana gibi koşmaya başlıyorsunuz
Page 83
Aha da macun bu
Macun maceramdan sonra Tebriz sokaklarında mesut beni yakaladı Zar zor zapt ettikten sonra eve
geçtik. Ailesiyle yine güzel bir sohbet yaptık ve biz yukarıya geçtik. Tebriz planlarımı 4 gün üzerinden
yapmıştım. Eğer bu muhteşem güzel insanları tanımasaydım bu 2 günde gezdiğim yerleri 4 günde zor
gezerdim. Mesutla konuştum başka neresi var diye, sadece benim dükkan kaldı dedi gülerek. Başladık
gülmeye Yarın istediğimiz saatte kalkacağız ve mesutun dükkana gideceğiz. Akşama kadar beraber
takılıp, akşam galyana gideceğiz. Yarın serbest ve plansız gün çünkü Tebriz bitti
4.Gün
Sabah erkenden kalktık, oysa geç kalkacağız demiştik 1 gece öncesinden. Kahvaltı sonrası Tebriz
otogarına geçtik ve isfehan için akşam 18.00'e bilet aldım. Sonrasında mesut'un dükkana geçtik.
Mesut ufak bir dükkanda inşaat malzemeleri satmakta. Tüm gün boyunca sohbet ettik, yemek yedik.
Öğleden sonra Ümit, Mehdi ve Hasan'da bize katıldı. Hasan beni yolcu etmek için izin almış müzeden
yarım gün. İsfehan Tebriz arası yaklaşık 16 saat..Saat 17.30 gibi otogara geldim ve arkadaşlarımla
Page 84
vedalaştım. Gerçekten hüzünlü bir ortam oldu. Daha 4 gün önce sadece sırtçantamla yalnız başıma
geldiğim bu şehirden şimdi 40 yıllık arkadaşlarım gibi sevdiğim 4 can beni uğurluyordu. İran turum
sonrası tekrar tebriz'e dönme sözü verdim onlara, ve içim buruk bindim otobüse…
İSFEHAN
Otobüs bekletmeden yola çıktı ve yolculuğum başladı. Otobüslerde genelde tv olayında çok yüksek
ses ve gürültü var, son ses dinliyorlar tv'yi, kulaklığımla telefonun müziğini açmama rağmen dışarıdan
gelen tv sesini bastıramıyorum, şehir içinde belediye otobüslerinde kadın ve erkek ayrı yerlere
otururken, şehirlerarası otobüslerde karışık bir oturma sistemi var, ilginç..Güzel ve rahat bir yolculuk
sonrası öğlen 13.00 gibi isfehan'a vardım. İsfehan otogarında ilk defa burada karşılaştığım bir sistem
ile karşılaştım. Taksilerin olduğu alana gidiyorsunuz, bu taksilerin hepsi resmi ve otogarın taksisi, bir
kulübe var, orada bulunan görevliye gideceğiniz adresi veriyorsunuz, görevli o adrese göre parayı alıp
fiş kesiyor ve bu fişi çağırdığı taksiciye veriyor. Taksici sizi adresinizin kapısına kadar bırakıyor.
İsfehan turizm merkezli bir şehir olduğu için ingilizce'yi çat pat konuşuyorlar. Bende iran'da ünü çoktan
tüm dünyaya yayılmış, sırtçantalıların gittiği tek adres olan Emir Kebir Hostel'in adresini verdim.
Yaklaşık 15 dk'lık bir yolculuktan sonra hostele vardım. Daha önce Tebriz'den arayıp yer ayırtmıştım.
Ve kısa bir sohbet sonrası hostele yerleşip kendimi dışarıya attım. İsfehan'da 4 gün kalacağım.
Emir Kebir Hostel: İsfehan'a gelen tüm sırtçantalı gezginlerin tek konakladığı hostel burasıdır. Fiyatı,
ve gerçekten temizlik ve verdiği hizmet ile nefis bir hostel. İçeride dünyanın her tarafından gelmiş
sırtçantalı gezginler ile buluşup sohbet edebilirsiniz. Fiyata kahvaltı dahil ve kahvaltısı gerçekten
muhteşem. Sanki iran'da değilmiş gibi kadın gezginler şort, tişört ile dolaşabilir bahçesinde, içerisi
başka bir cumhuriyet gibidir. Wc ve banyo ortak kullanımlı ama temiz. İsfehan merkezde bulunduğu
için gezilecek her tarafa yürüme mesafesinde. Ayrıca bu hostelin özelliği kapısından çıkıp önündeki
ana cadde olan Char Bagh caddesinden adımlamaya başladığınızda şehri gezmek için tam başlangıç
noktasında bulunması. Yani hostelin gerisinde kalan caddenin diğer yanında pek bir şey yok, aşağıya
adımlamaya başladığınızda tüm eserler karşınıza çıkmakta.
Page 86
Hostelin bahçesi
1.GÜN
İSFEHAN GEZİLECEK YERLER
İsfehan İran'ın en önemli turistik şehirlerinden biri. İsfehanı başından sonuna kadar ortasından tek bir
cadde ikiye bölmekte; Char Bagh Caddesi. Bu cadde o kadar büyük ki şehri bir ucundan bir ucuna
kadar bu caddeyi adımlayarak gezebilirsiniz.
Char Bagh Caddesi: Bu cadde gezginlerin ana yürüyüş noktasıdır. Şehri bir ucundan diğer ucuna
kadar ikiye böler. Bu caddenin ortasında başlangıcından bitişine kadar yaya yürüyüş yolu vardır ve
trafik derdi olmadan bu yaya yürüyüş yolunu kullanarak tüm şehri gezebilirsiniz. İsfehanı turlarken
göreceksiniz, tüm şehir dut ağaçları, gül bahçeleri ile bezenmiş ve yemyeşildir. Temiz caddeleri ve her
dakika burnunuza gelen gül kokuları ile bu caddede yürümek bir keyiftir. Bu caddenin uzunluğu
Page 87
yaklaşık 5 km ve genişliği 51 metre. İsfehan halkı bu caddeyi üç bölüme ayırmış, yol tarifi alırken
şaşırmayın, aslında tek bir caddeyi uzunluğundan dolayı üçe ayırmışlar.
Char Bagh caddesi
Page 88
Bu yukarda gördüğünüz bisikletler bedava, turizm polisine pasaportunuzu gösterip, fotokopisini
veriyorsunuz ve 6 saat süreyle bedava bisiklet kullanarak şehri turluyorsunuz.
Heşt Beheşt Sarayı: Hostel'den çıkıp Char Bagh caddesinde yürümeye başladığınızda yaklaşık 5 dk
sonra büyük bir meydan çıkar karşınıza; İmam Hüseyin Meydanı. Bu meydanın hemen karşısında
İsfehanın belkide en büyük parklarından biri olan şehir parkı bulunur. Bu parkın içinde Şah Süleyman
Döneminde yapılan Heşt Beheşt Sarayı bulunur.
Page 89
İmam Hüseyin Meydanı
Page 90
Heşt Beheşt Sarayı
Page 91
Bu sarayın ahşap oymaları ve süslemeleri zarif ve çok estetiktir. Gerçi saray şimdi harap halde ama
sadece o ahşap oyma ve işlemeleri görmek için bile gidilebilir.
Char Bagh Medresesi: Parktan dışarı çıkıp yaklaşık 5 dk yürüdükten sonra masmavi çinilerle
bezenmiş kapısı ve güneş ışığında ışıl ışıl işleyen renkleriyle bir medrese göreceksiniz, şu anda bile
aktif olan ve isfehan üniversitesine bağlı bu medrese Char Bagh Medresesidir. Kapısı eşsiz çinilerle
işlenmiş ve muhteşem bir mavi renk tonuna sahiptir. İçeriye giriş yasaktır ama kapının o eşsiz çini
işlemeleri için kesinlikle görmelisiniz.
Page 93
Char Bagh Medresesi
Si-o Se Pol Köprüsü: Char Bagh caddesinden yine dümdüz devam ettiğinizde şehri ikiye bölen bir
nehir ile karşılaşırsınız. Bu nehrin adı Zayende Nehridir. Zayende Nehri isfehanı ortasından ikiye böler
ve iki parçaya ayırır. İşte bu nehir üzerine kurulmuş olan tarihi köprü Si-o Se Pol Köprüsü'dür.
Page 94
Si-o Se Pol Köprüsü
1602 yılında Şah Abbas tarafından yapılan bu köprüye Si-o Se Pol denmesindeki amaç köprüde
bulunan 33 adet sütundur. Uzunluğu 300 metre ve genişliği 14 metredir. Sadece yaya trafiğine açık
olan bu köprü tartışmasız tüm isfehan halkının gelip çay içtiği, toplandığı, akşamları müzik dinletisinin
olduğu bir buluşma noktası.
Page 95
Khaju Köprüsü: Si-o Se Pol Köprüsünden devam ettiğinizde yaklaşık 2 km sonra karşınıza çıkar.2.
Şah Abbas tarafından yaptırılan bu köprü araç trafiğine açık.
Page 98
Khaju Köprüsü
Artık akşam olmuştu ve ben daha hiçbir şey yemedim. Karnım çok acıkmıştı ve daha önce iran
gezisine başlamadan not ettiğim isfehanın meşhur yemeği Büryani Kebabını yemek ve sonrasında
hostele gitmek istedim. Tekrar Char Bagh caddesine çıkıp açık lokantalara bakmaya başladım.
İsfehan turizm şehri olduğundan geç vakitlere kadar açık lokanta, bakkal, parfüm, fırın gibi esnaf
dükkanları bulabilirsiniz. Bende et reyonları olan bir lokantaya girdim ve siparişi verdim.
Büryani Kebabı: Yoğun baharat karışımıyla marine edilmiş koyun ve akciğer karışımı olan, ufak ufak
kıyılmış bir et kütlesi bu kebap. Kokusu ve tadıyla benim damak zevkime tam hitap etti ama seven
sever, sevmeyen sevmez tabi. Sadece İsfehan'da yiyebilirsiniz bu kebabı.
Page 100
Büryani Kebabı
Akşam yemeğimi de yedikten sonra iyice yorgunluk çöktü. Caddeyi takip ederek 45 dk içinde hostele
vardım ve vakit geçirmeden bir duş alıp yatağa attım kendimi.
2.Gün
Sabah erkenden kalkıp güzel bir kahvaltı sonrasında tekrar adımlamaya başladım İsfehanı. İsfehan'da
her parkta aşağıda gördüğünüz güzellikler var, prizler ve bedava Yani adamlar yapmış arkadaş, bizde
1 tl istiyor adamlar, burada tak takabildiğin kadar
Page 102
Yine Char Bagh caddesini takip ediyorum ve hemen yolun sol tarafında gözüken dev tabelanın
gösterdiği yöne sapıyorum, esas hedefimiz burası çünkü; İmam meydanı..
İmam Meydanı: 1612 yılında Şah Abbas tarafından yaptırılan ve1979 yılında UNESCO Dünya Mirası
Listesine alınan, rivayete göre dünyanın en büyük meydanı burası. 163 metre eni ve 512 metre boyu
ile gerçekten bu rivayet doğru olabilir dedirtiyor.
Page 104
İmam Meydanı yapıldığında Şah Abbas polo oynarmış bu meydanda ve polo oyunlarını izlermiş. Bu
polo direkleri halen muhafaza ediliyor meydanda.
Page 105
İmam Cami: İmam Meydanında en başta bulunan bu cami 1612 yılında yapılmış. Eşsiz çini işlemeleri
ve mimarisi ile muhteşem bir eserdir. Caminin 2 minaresi var. Ve bunların yüksekliği 30 mt.
Page 107
İmam Cami kapısı eşsiz çini işlemeleri
Page 108
İmam Cami
Cami içinde büyük bir avlu ve ortasında büyük bir havuz var. Diğer açık alan ise medrese olarak
yapılmış ama şimdi tüm bunlar tadilattaydı. İmam Cami'nin çok ilginç bir özelliği var; namaz kılınan
kümbet bölümünde ne kadar kısık sesle konuşursanız konuşun kümbetin her tarafından konuştuğunuz
duyuluyor. O kadar çok kısık sesle konuştum ki kendimi bile duyamadım bir zaman sonra ama
kümbetin her tarafından benim sesim geldi. Dilimi falan yutuyordum az daha; ama daha bitmedi;
namaz kılınan alanın tam ortasında bir taş var, tam bu taşın ortasına gelip bağırdığınızda kümbetin her
tarafından hepsi birbirinden farklı eko sesler geliyor. Hatta elime bir kağıt para aldım ve pıt pıt diye
vurmaya başladım, her yerden farklı eko sesler gelmeye başladı. Tam bu noktadan 10 cm uzağa gidin,
bağırın, ses falan gelmiyor. İlla bu noktaya geleceksiniz. Adamlar kafayı yedirtti bana, nasıl olur diye
beynimi yedim durdum.
Page 109
İmam Cami Kümbet
Page 110
Tam bu resimde ayağımı bastığım nokta insana beynini nokta
Page 112
Deney üstüne deney yapılır itinayla
Page 117
İmam Cami
Bazaar ve Kayseriye Kapısı: İmam Meydanında meydanın ana giriş bölümünde bulunur. Bu kapı ile
meydanın o devasa çarşısı içine girer ve çarşı içinde kaybolabilirsiniz. Kapı ince ince el işçiliği ile
işlenmiş ve duvarlarda Şah Abbas'ın yaptığı savaşlar resmedilmiş.
Page 120
Kayseriye Kapısı
Bizim kapalıçarşının daha ufağı olan bu çarşı içinde farklı esnaf grupları farklı bölümlerde yer alıyor.
Baharatçısından kuyumcusuna kadar her şeyi bulabilirsiniz.
Page 121
Bazaar
Şeyh Lütfullah Cami: İmam Meydanında havuzun karşısında bulunan bu cami 1602 yılında yapılmış.
Bu cami o kadar muhteşem turkuaz taşlarla işlenmiş ki mavi renkler içinde adeta bir rüyada gibi
hissediyorsunuz kendinizi. Mozaik ve çini işlemeler muhteşem, ve güneş ışığı vurduğunda o
parlamasını kesinlikle görmelisiniz.
Page 125
Şeyh Lütfullah Cami
Ali Gapu Sarayı: Bu saray 48 metre yükseklikte ve meydanda şeyh lutfullah caminin hemen
karşısında yer almakta.6 kattan oluşan bu saray zamanında ihtişam ve lüksün bir göstergesiymiş.
Şimdi harap vaziyette ve tadilatta. Duvarlarında yer alan mozaik ve duvar resimleri yağmalanmış.
Page 128
Ali Gapu Sarayı
Sarayın en tepesine çıkıp İmam Meydanı manzarası izlemek gerçekten çok keyifli.
Page 129
İmam Meydanı
İmam Meydanı'nı adım adım gezip tadına varmanız yaklaşık 5-6 saat sürmekte, bu 4 gezilecek eser,
çarşının içinde gezmek, oturmak, çay içmek, soluklanmak..O yüzden bu meydanı gezmeye erkenden
gelmenizi tavsiye ederim.
İmam Meydanı gezisi sonrası tatlı cenneti olan bu memlekette yine isfehan'a özgü bir tatlı olan Gez
yemek için ufak bir mola verdim. Kesilmiş dondurma parçaları, limon suyu ile harmanlanıyor ve
ayaküstü yediğiniz buz gibi bir tatlı oluyor.
Page 130
Gez Tatlısı
Bir de yine aynı adı taşıyan; helva benzeri, kutularda satılan tatlıları var ki onun adı da Gez. Yani Gez
dediğinizde karşınıza çıkacak olan tatlı seçeneği 2 tane, seçim size kalmış.
Chehel Sütun-Kırk Sütun Sarayı: İmam Meydanından ayrılıp yine geldiğiniz yön olan İmam Hüseyin
Meydanı'na yürüdüğünüzde karşınızda bir alan içinde sizi selamlayan sarayın adı Kırk Sütun Sarayı.
1650 yılında Şah Abbas tarafından yaptırılmış. Sarayda kırk sütun yok, ama bu adı almasının sebebi
ise sarayda bulunan 20 sütunun yansıması havuzda görüldüğü için kırk sütun sarayı olarak
adlandırılmış. Şimdi gelelim bu sarayın önemine; İçerde devasa büyüklükte duvarlarda 6 adet resim
bulunmakta. Bu resimler İran tarihinin kısa bir özetini geçmekte bizlere. İsterseniz gelin sıra ile bakalım
fotoğraflara..
Page 131
Kırk Sütun Sarayı
Page 133
Kırk Sütun Sarayı
Page 134
Resim 1: Türkistan Kralı misafiri olan Şah Abbas için bir tören yapıyor.
Page 135
Resim 2: Şah Abbas Moğol Hükümdarı ile Konuşuyor.
Page 136
Resim 3: Şah İsmail, Osmanlı Padişahı Yavuz Sultan Selim ile Çaldıran Ovasında savaşıyor.
Page 137
Resim 4: Şah Abbas sarayda eğlence yapıyor.
Page 138
Resim 5: Nadir Şah Hindistan'da Hint ordusu ile savaşıyor.
Page 139
Resim 6: Şah İsmail Özbek kralı ile savaşıyor.
Duvarda bulunan bu resimler gerçekten etkileyici. Genel olarak isfehan halkı da bu tip yerlere çok sık
ziyarette bulunmakta.
Page 141
Kırk Sütun Sarayı
Bu saray öyle bir saray ki tüm duvarları, tavanı, sütunları, odaları baştan başa resim ile dolu, her yerde
yapılmış duvar resimleri bize başka bir hikaye'den söz ediyor. Yine sarayın içinde 14. Ve 15.yy dan
kalma eserler, el yazmaları ve kapı örnekleri sergileniyor.
Page 142
Kırk Sütun Sarayı gezisi sonrası artık saat 19.00'a yaklaşmakta ve hostele dönüş vakti. Akşam
hostelde diğer sırtçantalı arkadaşlarla sohbet ettik. İsfehan'da gece hava sıcaklığı çok güzel, Tebriz
gibi soğuk değil burası. Çok rahat yatabiliyor ve terlemeden uyuyabiliyorsunuz. Günün yorgunluğu ile
bende uyku moduna geçtim.
3.GÜN
Sabah kahvaltısı ardından hostelden çıkıp bu sefer her zamanki istikametin tersine yürüyoruz. Yani
hostel kapısını arkamıza alıp yolun karşı tarafına geçiyoruz ve 5 dk yürüdükten sonra karşımıza çıkan
Takhti kavşağından sağa dönüyoruz. Bu caddenin adı Cemalud-din Rezzag caddesi. Bu cadde
boyunca yaklaşık 45 dk yürüdükten sonra bir Kapalıçarşı girişi çıkar karşımıza. Burası daha önce bir
çok defa örneğini gördüğümüz iran Kapalıçarşılarından bir tanesi. Bu çarşıya girin ve adımlamaya
başlayın.
Page 143
Çarşı içinde ilerlerken kavşak noktalarında tabelalar göreceksiniz, medrese, çeşme ve Jameh Mosque
tabelası.
Jameh Mosque-Cuma Camisi: Çarşı içinden ulaşabileceğiniz bu cami İsfehan'daki en eski
camilerden biri. Unesco Dünya Mirası Listesinde olan bu caminin en büyük özelliği İsfehan'da
hakimiyet kurmuş Selçuklular, Moğollar, Safeviler'in bu camiye hep bir eyvan eklemiş ve eski
yapılanları da korumuş olmalarından kaynaklanıyor. Bu caminin avlusu yaklaşık olarak 20.000
metrekare ve devasa büyüklükte.
Page 144
Cuma Cami Girişi
Avluda 4 adet eyvan bulunmakta ve her biri birbirinden farklı özellikler taşımakta. Bu dört eyvan
Moğollar, Safeviler, Selçuklular ve İran kendi tarzını yansıtmakta.
Page 146
Avlu
Bunlardan 1.eyvan olan Moğollar zamanında yapılan eyvandır. Mozaikler ve süslemeler 15.yy dan
kalma.
Page 147
1.eyvan
2.eyvan ise Selçuklular döneminde yapılmış ve Kufi hat sanatı ile süsleme ve yazılar yazılmış.
Page 148
2.eyvan
3.Eyvan ise Safeviler zamanında yapılmış.
Page 149
3.eyvan
Cuma Cami içinde en muhteşem ve gezilebilecek eyvan Moğol eyvanı. Moğollar zamanında yapılan
bu eyvan ve içi tam bir görsel zevk. Yapılan her sütun birbirinden farklı desenler içermekte, ışık
oyunları muhteşem.
Page 152
Cuma Cami çıkışını yine aynı yerden çarşı kapısından yapın. Çarşı içine girdiğinizde Süpürgeciler
pazarına doğru adımlayın. Yaklaşık 30 dk boyunca çarşı içinde yürüyeceksiniz. İsterseniz 1 saatte
yapabilirsiniz, gezin, dolaşın, soluklanın, çay için. Süpürgeciler pazarına çıktığınızda telaşlanmayın,
burası İsfehan'ın arka sokakları ama emin olun güvenilir ve tehlikesiz bir sokak. Özellikle bu saatlerde.
Page 153
Buraya geliş amacımız ise İsfehan'da her yerde gözüken Yüksek minaresi ile dikkat çeken Ali Cami'yi
görmek
Ali Cami: 12.yy'da yapılmış olan bu cami hakkında net bir bilgi yok. Minaresinin yüksekliği 48 metre.
İçerde tadilat var. 2 yıldan beri bu tadilat sürüyormuş. Farklı tuğlaların kaynaştırılması ile yapılan bu
minare tüm isfehan'dan gözüküyor. Minare üzerinde firuze tekniği ile yazılmış Kelime-i Tevhid yer
almakta ve ikinci kısmında mozaik tuğla tekniğiyle yazılmış bir kitabe bulunmakta. Bunları bana cami
imamı anlattı. Ne yazık ki detaylı bir katalog yada broşür
Page 154
bulunmamakta
Ali Cami ve minaresi
Page 155
Ali Cami ve Minaresi
Haruniye Camisi: Ali Cami ile aynı sokakta bulunan bu cami şii inanışında çok önemli bir yer tutar.
Burada her yıl şii törenlerinde toplanan binlerce şii geleneksel ibadetlerini yapar, onun dışında zaten
ibadete açık bir camidir.
Page 157
Haruniye Cami
İçeriye girme fırsatım olmadı çünkü burada da tadilat vardı. Anladığım kadarıyla yaz mevsimi
başlamadan genel olarak tüm camiler ve müzeler tadilattan geçiriliyor.
Tekrar aynı dönüş istikametinden Cemalud-din Rezzaq caddesine çıkıp yaklaşık 45 dk'lık bir
yürüyüşten sonra hostele varabilirsiniz. Bu arada bu cadde üzerinde outdoor mağazaları var, Lafuma,
Millet, North Face gibi bir çok markayı buradan bulabilir ve satın alabilirsiniz.
4.GÜN
İsfehan günlerimi bitirdim artık. Gezmek ve görmek istediğim yerleri tam anlamıyla gezdim dolaştım.
Yarın Şiraz yolculuğum başlayacak. Otogar'a gidip Şiraz için otobüs bileti aldım. İsfehan-Şiraz arası
yaklaşık 8 saat. Hostele döndüm ve tüm günümü dinlenerek, notlarımı alarak geçirdim. Yarın sabah
10.00'da Şiraz yolculuğum başlayacak.
ŞİRAZ
Page 158
Şiraz İran'ın en aydın şehirlerinden biri. Tarih boyunca bu şehirden filozoflar, düşünürler, savaşçılar,
şairler yetişmiş. Şehir üzüm bağları, gül bahçeleri ile ünlü. Burada couhsurfing üzerinden tanıştığım
mimar olan Hamed'in evinde kalacağım. Yine kalış sürem 4 gün.
Saat 18.30 gibi Şiraz terminaline indim. Hamed beni bekliyordu zaten. Hemen atladık arabaya ve eve
gittik. Günün yorgunluğunu çay ve sigara eşliğinde sohbet ederek atlattık. Hamed tam benim kafa
dengim bir adam. Aynı yaşlardayız ve tüm zevklerimiz uyuşuyor birbiriyle. Ve Şiraz günlerimde her
gün beni gezdirdi. O olmasaydı gerçekten işim çok zordu. Burada İngilizce konuşan kimse yok, ve
mesafeler birbiri ile çok uzakta yer almakta. Mecburen taksi ile anlaşmak zorundasınız ama onda da
zaten potansiyel kazıklanacak prototip olduğunuz için taksiciler tarafından bulunmaz nimetsiniz.
Hamed bu konuda benim elim ayağım oldu hep.
Şiraz tıpkı İsfehan'da olduğu gibi bir büyük ana caddeye sahip; Kerim Khan-e Zend Caddesi yada
bizim dilimizce Kerim Han caddesi diyelim. Kerim han Şiraz'ı baştan sona inşa eden 1750 yıllarında
hüküm sürmüş bir kral, bu cadde boyunca adımladığınızda karşınıza dev bir meydan çıkmakta;
Şüheda Meydanı. İşte Şiraz'da gezilecek ne kadar yer varsa hepsi bu meydan üzerinde ve çevresinde
toplanmış.
TEBRİZ GEZİLECEK YERLER
1.GÜN
Sabah erkenden kalktık ve yollara düştük. Bugün tek gezeceğimiz yer Büyük Pers İmparatorluğu'nun
merkezi PERSEPOLİS..
Persepolis'e ulaşmak için herhangi bir otobüs yada minibüs yok Şiraz içinden. Mecburen terminale
gidip oradan Persepolis arabalarına bineceksiniz ve kapısında ineceksiniz. Şiraz-Persepolis arası
yaklaşık 1,5 saat sürmekte. Biz de aynen böyle yaptık ve saat 10.00 gibi yolculuğumuz başladı
sabahtan.
PERSEPOLİS
Şiraz'ın 70 km kadar uzağında yer alan bu şehir Büyük Pers imparatorluğu'nun merkeziydi. 1. Darius
zamanında MÖ 520 yılında yapılışına başlanan bu muhteşem kent 200 yıl süren bir yapım
aşamasından sonra tamamlanıyor. Toplam 130.000 metrekare üstüne kurulan bu kent içindeki eserler,
muhteşem kaya figürleri ve taş işlemeleri ile İran'a gelen her gezginin kesinlikle geldiği bir Açıkhava
müzesidir.
Page 160
Sırasıyla Persepolis gezisine başlayalım;
Tüm Milletler Kapısı: Persepolis Antik Kentine girişi bu kapıdan yaparsınız. 1.Xerkes tarafından
yapılmıştır ve bu kapıdan geçerek şehrin her tarafına ulaşma imkanı var.
Page 161
Tüm Milletler Kapısı
Kapıdan geçerken zamanında burada kazı yapmış arkeologların duvarlara kendi imzalarını kazıdığını
görürsünüz.
Page 163
Bu kapının en üstünde çivi yazısıyla yazılmış Kral Xerkes'in bu kapıyı nasıl yaptığını anlatan bir
kitabesi bulunmakta.
Page 166
Kapıdan geçip kentin meydanına indiğinizde Apadana Sarayı kalıntılarına ulaşırsınız.
Apadana Sarayı: Kral Darius bu sarayda ikamet eder ve konuklarını burada huzura kabul ederdi.
Page 167
Apadana Sarayı
Bu sarayın hemen yanında ise buraya geliş amacımız olan Apadana Merdivenleri bulunmakta.
Apadana Merdivenleri: İşte bu merdivenlerin olduğu ana yürüme yolu tam bir görsel show ve
muhteşem bir tarih sunumu verir bize. Burada yer alan kaya resimleri, işlemeler o kadar iyi durumdadır
ki binlerce yıl öncesinde nasıl yapıldıysa aynen öyle durmakta. Bu merdivenlerde devrin en büyük
imparatoru olan Darius'a gelen dünya milletlerinin yetkilileri çok ince bir işleme ile duvara
resmedilmiştir.
Page 171
Apadana Merdivenleri
Yine bu merdivenlerden ana meydana çıkınca 1.Darius'un taşlara işlenmiş bir çok rölyefi sizi karşılar
Page 174
Persepolis ve ben dersime çalışıyorum, konu 1.Darius
Persepolis antik kentinin yamacında dağın eteklerinde 2 adet mezar bulunur, bunlar dev kaya
bloklarına işlenmiş duvar resimleriyle yaklaşık 2000 yaşındadır. Bu mezarlar 2.Artaxerxes'in
mezarlarıdır. Bu kaya resimlerinde dönemin dini Zerdüştlük hakkında ve Zerdüşt dininin sembolleri
çokça bulunur. İnsanın aklı ermiyor ama, bu adamlar bunları nasıl yaptı, kaç yılda yaptı, kaç kişi
çalıştı? İnanın baktıkça beynim error veriyor.
Page 177
Kaya mezarları
Persepolis gerçekten büyük bir şehir, tadına vararak adımlamak, kalabalığı'da göz önüne alırsanız
eğer yaklaşık 3 saat kadar sürmekte, ama burada havada bulunan tarih kokusu buram buram
Persepolis içinde soluklanacağınız bir cafe var, çayınızı içer, hediyelik eşyanızı alabilirsiniz.
Persepolis'ten çıkınca rotanızı yaklaşık 10 km uzakta bulunan Nakş-ı Rüstem'e çevirmeniz gerekiyor.
Yine yapacağınız tek şey taksi tutmak. Persepolis önünde bekleyen genelde 2 taksi var ama turist
olduğunuzu bildiklerinden uçuk fiyat söylüyorlar. Telaş etmeyin ve bekleyin. Halktan korsan taksicilik
yapan biri kesinlikle uğrayacaktır. Biz de bekledik yaklaşık 10 dk kadar. Sonrasında aynen asıl mesleği
çiftçilik olan ama işi bitince kendi arabasıyla taksicilik yapan Sait geldi ve tanıştık. Atladık arabasına ve
ver elini Nakş-ı Rüstem
Page 178
Nakş-ı Rüstem: Burada kayalara oyulmuş devasa büyüklükte 4 tane mezar bulunmakta. Burada yer
alan mezarlar 1.Darius ve Xerkes'e ait. Diğerleri de oğullarına ait. İran ulusal kahramanı Zaloğlu
Rüstem tarafından yapıldığına inanıyor iran halkı bu mezarların, ondan dolayı bu ismi vermişler.
Mezarlar gerçekten devasa büyüklükte.
Page 179
Nakş-ı Rüstem
Burada yer alan bir kaya resmi çok dikkat çekici, İmparator 1. Darius Romalı bir generali teslim alıyor.
Kaya resmi o kadar büyük ve o kadar güzel korunmuş ki..
Page 180
Nakş-ı Rüstem çıkışı arabaya atlayıp hemen bu bölgeye yaklaşık 10 dk uzaklıkta olan Nakş-ı Recep
ziyareti yapmalısınız.
Nakş-ı Recep: Nakş-ı Rüstem kaya mezarlarına yaklaşık 10 dk uzaklıkta olan bu yer, bir toprak alan
içerisinde bulunan 4 adet kaya mezarından oluşmakta. Bu mezarlara işlenen kaya resimleri gerçekten
iyi korunmuş durumda. Bu resimler Sasaniler zamanında yapılmış.
Page 183
Nakş-ı Recep
Gezimizi tamamladıktan sonra arabaya atladık ve Şiraz yollarına düştük. Persepolis'ten sonra buralara
gelmek için maalesef taksi tutmak zorundasınız, neyse ki benzin ucuz ve fiyatlar bizim ülkemize göre
çok ucuz. Buraları kesinlikle görmelisiniz.
Saat 18.00 gibi Şiraz'a geldik ve bugün Hamed seni Zurhane'ye götüreyim dedi. Akşam saat 21.00 gibi
başlıyor ve sen yanımda olduğun için rahatça izleyebilirsin dedi. Aklımda hep bu zurhane vardı. Ama
kime sorduysam kime dediysem olmadı. Tebriz'de de bizim çoçuklar'a sorduğumda burada sadece bir
yer var ama içeri girmen sorun olur demişti. Aklım havalarda gidelim dedim.
Zurhane: Kerim Khan-e Zend Caddesi üzerinde yer alan Şüheda Meydan'na gittik. Burada hemen sağ
tarafta bulunan vekil hamamı içinde bir sokağa girdik ve ufak bir mescid önüne geldik. Burada yerin 1
kat altına indik ve o andan itibaren hayatımda gördüğüm en ilginç seyirlerden birini yaşadım. Zurhane
Page 184
aslında bir spor iran'da ve yerel halktan kişiler yapmakta. Daire şeklinde bir alanda farklı kilo ve
yaşlarda kişiler çıkıp hem ayin yapmakta hem de spor. Alanın dışında ufak oturacak yerler var.
Lobutlar, büyük ve ağır zincirler ile ahenkli, uyumlu bir şekilde resmen trans halinde hareketler
yapıyorlar. Salonun tam köşesinde elinde def dediğimiz vurmali bir çalgı ile bu ayini yöneten ve bir
yandan da şarkı söyleyen biri var. Burada bu hareketleri yapanlar ilk önce ısınıyor, kendi etraflarında
deli gibi dönüyorlar. O kadar hızlı dönüyorlar ki takip etmekte zorlanıyorsunuz bazen. Sonra toplu
halde Kuran okumaya başlıyorlar. Bu arada müzik yapan kişi durmadan Hz.Ali için beyitler okuyor.
Kesinlikle gözlerinizle görmelisiniz.
Page 187
Zurhane
Yaklaşık 2 saat süren bu toplu spor ve ayinden sonra ağzım kulaklarımda dışarı çıktık. Bugünüm nefis,
dolu dolu geçmişti. Eve doğru adımlamaya başladık. Eve geldiğimizde bir cigara ve yorgunluk çayı
sonrası hemen yatma moduna girdik.
2.Gün
Sabah kahvaltısı sonrası Kerim Han caddesini adımlayıp Şüheda Meydanı'na geldim. Tam meydanın
ortasında yer alan kale Şiraz'ın eski tarihi eserlerinden biri olan Kerim Han Kalesi.
Kerim Han Kalesi: Tamamen tuğladan yapılmış olan bu kale 15 metre olan duvarları ve 4 kulesinden
sadece bir tanesinin eğri oluşuyla ünlüdür.
Page 190
Kerim Han Kalesi
Kale içine girdiğinizde önünüze çok geniş bir bahçe çıkar. Bu bahçe etrafında ise kralın odaları, misafir
ağırlama salonu, hamam, ve hediyelik eşya satan ufak dükkanlar bulunmakta.
Page 192
Kalenin misafir salonunda bulunan balmumu heykelleri; Kerim Han yabancı bir elçiyi kabul ediyor.
Page 193
Hediyelik eşya satan ufak dükkanlar var kale içinde
Page 194
Kerim Han'ın hamamı
Page 195
Kerim Han Kalesi
Kaleden çıkıp hemen yolun karşı tarafına geçtiğinizde büyük bir cami göreceksiniz. Şimdi o camiye
gidelim.
Vekil Cami: Kerim Han Kalesinin hemen karşısında bulunan bu cami 1773 yılında Kerim Han
tarafından yaptırılmış. Mozaik işlemeleri nefis bu caminin.
Page 200
Vekil Cami
Camide yine diğer yerlerde gördüğüm gibi tadilat çalışması vardı.
Vekil Pazarı: Caminin hemen yanında yer alan bu çarşıyı yine Kerim Han yaptırmış. İçerisi yine diğer
şehirlerde gördüğüm çarşılar gibi labirent koridorlar, dükkanlardan oluşmakta. Çarşı cidden büyük. Bu
çarşı içinden devam ederek tabelaları takip ederek Şiraz'ın en önemli eseri sayılan Şah-e Çerağ
Türbesi çarşı kapısına varabilirsiniz.
Page 202
Vekil Pazarı
Şah-e Çerağ Türbesi: Şii inanışının en önemli ziyaret edilen türbesidir. Türbenin içinde mozaik
şeklinde milyonlarca ayna duvarlara atılmış ve ziyaretçilere muhteşem bir ışık oyunu sunmakta.
Türbenin avlusu çok kalabalık. Ağlayanlar, ibadet edenler var.Buranın bu kadar önemli olmasının
sebebi ise şii inanışında 12 imam inanışı var. Bu 12 imamdan biri olan İmam Rıza'nın kardeşi burada
öldürülmüş. Sonrasında öldürüldüğü bu yere bu türbe yapılmış. KESİNLİKLE FOTOĞRAF ÇEKMEK
YASAK. BEN GİZLİ ÇEKTİM. ÇOK SIKI KORUNUYOR.
Page 205
Şah-e Çerağ Türbesi
Saat 17.00 civarı olmuştu ve biz yavaştan tekrar ev yoluna düştük. Hava çok sıcak ve evde ben
notlarımı yazmak istiyorum, Hamed ise işle alakalı proje çizecek. Sizde adım adım yürüyerek
gezerseniz ortalama yine 1 gününüzü alacak bu rota.
3.GÜN
Dervaz-e Kuran-Kuran Kapısı: Şiraz'ın çıkışında bulunan bu kapıya ulaşmak için taksi tutmanız
gerekiyor. Meydandan yaklaşık 30 dk sürmekte araç trafiğine bağlı olarak. 1100 yıl önce yapılan bu
kapı için şunu anlatıyorlar; Önceden seyahate giden birisi bu kapıdan geçerse tekrar Şiraz'a sağ salim
dönermiş. Yine Kerim Han bu kapının üstüne ayetler işletmiş. Bundan dolayı adını almış.
Page 207
Kuran Kapısı
Hafız Türbesi: Kuran kapısından çıkıp aşağıya meydan tarafına yürüdüğünüzde bir tabela çıkar
karşınıza; Hafız diye. Bu tabelayı izleyip yaklaşık 30 dk yürürseniz en sonunda Fars edebiyatının en
büyük isimlerinden Hafız'ın türbesine ulaşırsınız. 1324 yılında doğan bu dev isim 1391 yılında vefat
etmiş. Hafız İran'da o kadar yüce bir insan ki, her evde Kuran ve hafızın kitabı var.
Page 209
Türbenin içi
Türbe geniş ve büyük bir bahçe içinde yer alıyor. Hoparlörlerden devamlı Hafız'ın şiirleri okunuyor.
Avlu ve bahçe çok kalabalık. Günün her saati burası akın akın ziyaretçiler tarafından ziyaret ediliyor.
Page 211
Hafız'ın mezarı
Yine avluda bulunan havuz buraya gelen ziyaretçiler için bir dinlenme yeri, soluklanma yeri olarak
kullanılmakta.
Page 212
Genel olarak Şiraz gezisinde görülmesi gereken yerler burası. Ben yine 4 gün üzerinden planlarımı
yaptım çünkü son gün olan yarın istediğim saatte kalkacağım, hamed'le plansız ve programsız
gezeceğiz sokakları, notlarımı alacağım. Genelde hep seyahatlerimde bunu yaparım. Son günü
kendime ayırırım. Buradan Tebriz'e geri döneceğim ve 2 gün kalacağım ama bu sefer sadece misafir
olarak, gezgin olarak değil. Ben İran'ı çok sevdim, bu ülke gerçekten gezilmesi ve keşfedilmesi
gereken bir gizli cennet
Şiraz'dan 4. Gün sonunda ayrıldım. Şiraz-Tebriz otobüsleri yine Şiraz içinde yer alan ufak terminalden
kalkmakta. Hamed ile vedalaştık. Gerçekten bana çok ama çok yardımcı oldu. Tebriz otogarına sabah
vardım. Mehdi beni karşılamaya gelmişti. 2 gün boyunca Tebriz'de plansız programsız bir Tebrizli gibi
dolaştım. 2.gün sonunda artık Türkiye'ye dönüş zamanı gelmişti. Tebriz'den Türkiye Bazargan sınır
kapısına 2 şekilde gelebilirsiniz; 1. Seçenek Tebriz otogarından Maku otobüslerine binmek ve yaklaşık
8 saat yolculuktan sonra Maku şehir merkezinde inip bir taksi tutarak sınıra ulaşmak. Maku'dan sonra
bazargan sınır kapısı yaklaşık 20 km ve taksi olmadan ulaşım seçeneği yok. 2.seçenek ise yine
otogardan kelle başı 25.000 tümen verip arabaya binmek. Arabalar 4 kişi dolunca hareket etmekte ve
herkes kelle başı bu parayı vermekte. Yaklaşık 4 saat sonra sınır kapısı önünde iniyorsunuz. Tebriz-
Page 213
Bazargan sınır kapısı arası yaklaşık 380 km. Ben 1. Seçeneği yaptım, zamanım vardı yeterince ve
param da azdı. Tebriz'den Maku otobüsleri 11.000 tümen ve Maku'dan bazargan sınır kapısı taksi ile
6000 tümen, toplamda 17.000 tümen vererek sınıra ulaştım. Sınır kapısından içeri girdiğinizde ister
ana binaya kadar yürürsünüz ki yaklaşık 45 dk sürer yürümek, isterseniz 500 tümen karşılığı taksiye
biner ana kapıya kadar gidersiniz. Ben taksi seçeneğini kullandım. Pasaport kontrol çok kolay, sadece
çok yığılma var ve düzen yok. O biraz sıkıntı yaratabiliyor. Ve saat 17.00 gibi Türkiye topraklarına,
canım vatanıma ayak bastım. Karşımda heybetli Ağrı Dağı bana merhaba, hoş geldin dedi. Yaktım bir
cigara ve merhaba dedim bende, merhaba, hoş bulduk.
Ağrı-Doğubeyazıt Bazargan sınır kapısı Türkiye toprağı, karşımda heybetli Ağrı Dağı