Top Banner
Mayıs & Haziran 2013 | Yıl: 9 | Sayı: 51 | Fiya: 5 TL
113

kadıköy life e dergi

Mar 22, 2016

Download

Documents

Pınar IRMAK

e dergi sablon
Welcome message from author
This document is posted to help you gain knowledge. Please leave a comment to let me know what you think about it! Share it to your friends and learn new things together.
Transcript
Page 1: kadıköy life e dergi

ww

w.k

adik

oylif

e.co

m |

ww

w.a

nado

luya

kasi.

net

Anad

olu

Yaka

sı’nd

a siz

in se

siniz.

..

51

Mayıs & Haziran 2013 | Yıl: 9 | Sayı: 51 | Fiyatı: 5 TL

Page 2: kadıköy life e dergi

EDİTÖRDEN

Haber • Magazin • Aktüalite • Ekonomi • PolitikaHaber • Magazin • Aktüalite • Ekonomi • Politika

TARAFSIZ, BÖLGESEL,HABER, MAGAZİN, AKTÜALİTE, EKONOMİ, POLİTİKA DERGİSİ

İmtiyaz Sahibi ve Genel Yayın YönetmeniFatma Canan Toprakkaya

Yayın ve Yönetim Kurulu Başkanı Kadir Toprakkaya

Sorumlu Yazı İşleri Müdürüİrem Toprakkaya

Yayın KuruluProf. Dr. Ahmet Vefik Alp,

Dr. R. Sertaç Kayserilioğlu, Sedef - Bülent TuranRamazan Güven, Enis Fosforoğlu, Melih Arat

Haber MüdürüCenay Toprakkaya

EditörlerFigen Sabırcan, Özgür Uysal,

Dilhan Hız, Adem Giden

Grafik TasarımBenusen Toprakkaya - Cenay Toprakkaya

BasımEge Reklam Basım Sanatları Tic. Ltd. Şti.

Esatpaşa Mah. Ziyapaşa Cad. No: 4 Ataşehir-İstanbul Tel: 0216 470 44 70

www.egebasim.com.tr Matbaa Sertifika No: 12468

DağıtımArıksoy Basın Yayın Dağıtım Ltd. Şti.

KADIKÖY LIFE dergisinin birinci sayfasından son sayfasına kadar olan yazılardan imza sahipleri sorumludur.

Yayınlanan reklamların sorumluluğu reklam sahiplerine aittir. KADIKÖY LIFE dergisinde yayınlanan her türlü yazı,

fotoğraf ve illüstrasyonların her hakkı saklıdır.

İzinsiz, kısmen veya tümüyle yayınlanamaz. KADIKÖY LIFE’ın hiçbir kurum ve kuruluşla doğrudan veya

dolaylı bağlantısı yoktur.

YayıncıK-İletişim Basın Yayın veTanıtım HizmetleriKaranfil Sokak No: 27/13 Göztepe/İstanbulTel: 0216 360 72 04 Gsm: 0532 266 82 43

E-posta: [email protected]

İrtibat BürosuF. Kerim Gökay Cad. No: 31/6 Hasanpaşa - Kadıköy / İstanbul

Tel: 0216 550 08 20

ISSN 1307-5535Mayıs & Haziran 2013

Yıl: 9 Sayı: 51 Fiyat: 5 TLYayın türü: İki aylık, bölgesel, süreli yayındır.

KADIKÖY LIFEAnadolu Yakası Gazeteciler Derneği üyesidir.

Kadıköy’ün simgesi, herkes bilir Haydar-paşa’dır. Ancak, Türkiye’ye malolmuştur ve yüreğimizdeki yeri bir simgeden çok daha ötelerdedir... Son günlerde ortaya çıkan Haydarpaşa Gar Binası ve çevresine ilişkin projeler işte bu nedenle önemlidir ve konu açıldığında hepimiz pür dikkat kesiliriz...

Bu noktada derginiz Kadıköy Life, Anadolu Yakası’ndaki projeleri en doğru ve bütün ya-yın organlarından önce yayınlamak misyo-nunu yine yerine getiriyor ve ‘Boğaz Stadyu-mu Projesi’ ile entegre olacak Haydarpaşa Projesi’ni sizlerle paylaşıyor.

İstanbul’un, 2020 Olimpiyat Oyunları’na adaylığı ile daha da önem kazanan proje-de, her ne kadar alanın çok büyük bölümü Üsküdar Belediyesi sınırları içinde kalıyor olsa da, pek çok ‘EN’leri bünyesinde barın-dıran Kadıköy’e katkısı tartışılmaz. Üsküdar ve Kadıköy’de yeni bir dönemi başlatacak olan proje, bölgenin atmosferini tamamen değiştirecek.

Haydarpaşa Projesi içeriğinde tarihi Hay-darpaşa Garı ‘Kültürel Tesis’ olarak muhafa-za ediliyor. Hatta çok daha işlevsel bir yapı olarak halkla buluşuyor. Bina bünyesi ve yakın çevresinde, opera ve konser salonları, müze, sanat galerileri ve sergi salonlarının yer alması planlanıyor.

Haydarpaşa Garı yanına 2020 Olimpiyat Oyunları için yapılması hedeflenen Boğaz Stadyumu Projesi’nin ise ayrıntıları şekil-lendi. Ayasofya ve Sultanahmet manzaralı, Haydarpaşa Tren İstasyonu’na alt bağlantı ile ulaşımda da çığır açacak dev projenin

hayata geçmesi halinde, Haydarpaşa ve çevresinde yapıların ve arsaların değerlerin-de patlama yaşanması bekleniyor. Haberin diğer ayrıntıları kapak dosyamızda...

...“Sumer tapınaklarında genel kadın görevi yapan rahibeler var, tanrı adına seks yap-tıkları için kutsal sayılıyorlar ve diğer kadın-lardan ayrılmaları için başları örttürülmüş. Bu gelenek Yahudilik ve Hıristiyanlık’ta da var, bize de erkekten kaçma şeklinde geç-miş. Ben bir bilim kadınıyım, olayın tarih-teki boyutunu dile getirip ‘5 bin yıl önceki mabet fahişeliği geri mi geliyor?’ yazdım diye dava açtılar bana. Neyse ki beraat ettim.” Bu sözlerin sahibi Sumerolog Mu-azzez İlmiye Çığ... Arkadaşımız Figen Sa-bırcan sordu, ‘Son Sumer Kraliçesi’ olarak adlandırılan Çığ, yanıtladı. Ortaya samimi bir sohbet çıktı...

Bir diğer önemli isim, Prof. Dr. Canan Kara-tay Efendigil... O da dergimiz sayfalarında... Kadıköy Florence Nightingale Hastanesi’nde çalışmalarını sürdüren ve “Kendi sağlığı-na sahip çık!” diyen hocamız, sözün özün-de vurguluyor: “Yaşadığımız çağda gerek obezite gerekse diyabet, kalp krizi ve felce neden olan en tehlikeli risk faktörü olarak kabul edilmektedir. Amacımız, kalp krizi ve inme risklerinin elimizden geldiğince azal-masını sağlayarak, gereksiz sakatlanmaları ve erken ölümleri önlemektir!”

Kadın yaratıcılığının tasarıma yansıması Elibelinde. Asırlar önce Anadolu’da doğan bolluğun ve bereketin simgesi, birbirinden yetenekli iki kadının ellerinde yeniden yo-rumlanıyor. Minicik bir motiften kocaman dünyalar yaratıyor Şükriye Koç ve Zühal Çağlayan... Anneden kıza aktarılan bir kül-tür mirası olan Elibelinde, kadın denince akla gelen tüm kavramları içinde saklamış yıllarca. Şimdi bu kültür sizlerle buluşuyor dergimiz sayfalarında...

...Bir öneriyle Mayıs-Haziran sayısına bakışı-mızı sonlandırıyoruz ve “Usta Tiyatro Sanat-çısı, değerli dost Enis Fosforoğlu’nun köşe yazısını okumadan dergiyi elinizden bırak-mayın” diyoruz...

Hoşçakalın...

F. Canan Toprakkaya

Boğaz Stadyumu ve Haydarpaşa Projesi

12 : KadikoyLife.com Mayıs&Haziran 2013

Page 3: kadıköy life e dergi

30 Haydarpaşa Projesi ve İstanbul 2020 ile Kadıköy ve Üsküdar’a büyük piyango!Haydarpaşa Garı yanına 2020 Olimpiyat Oyunları için yapılması hedeflenen ‘Boğaz Stadyumu Projesi’nin ay-rıntıları şekillendi. Ayasofya ve Sultanahmet manzaralı, Haydarpaşa Tren İstasyonu’na alt bağlantı ile ulaşımda da çığır açacak dev projenin görselleri dudak uçuklatıyor.

50 Muhteşem Muhtar Seval ÖzkanSahrayıcedid Mahallesi Muhtarı Seval Özkan, Türkiye’nin tabularını yıktı, modern yönetim sistemini hayata geçir-di. Başkanlık sisteminin Türkiye genelinde tartışıldığı bu-günlerde Seval Özkan, Sahrayıcedid’de ‘Başkan’ oldu…

52 Eski İstanbul’dan kalan son sayfiyeler; ADALAR“Önce bir tutkudur Adalar, sonra da insanı sarıp sar-malayan bir sevda… Faytonların; nal sesleriyle asfaltın birlikte sundukları sokak solosunu dinlettiği yerdir… Kuşların ise hiç eksiltmediği sesleriyle nefeslerini...” Bir Sertaç Kayserilioğlu yazısı...

54 3000 YILLIK KÜLTÜR: Geleneksel Türk OkçuluğuAsıl adı Tirendaz... Bugün Dr. Murat Özveri’nin liderliğin-de geleneği korumaya çalışan toplulukla aynı isim... Şaka değil, bize ait olan 3000 yıllık gelenek. ‘At, avrat, silah’tan hatırlayalım. İşte o silah; atalarımız için kılıç, tabanca, mızrak filan değil, yay ve ok ikilisinin ta kendisi.

62 Muazzez İlmiye Çığ, Kadıköy Life’da!Her taraf fotoğraflar, ödüller, kitaplar ve dergilerle dolu olan evinin kapısını kendisi açtı. Hiç de 100 ya-şına merdiven dayamış gibi değil. Şapkası, takıları ve ruju ile son derece bakımlı… Hayata dolu dolu bağlı, zihni fevkalade berrak, sürekli araştırıyor ve yazıyor.

66 Gauss başarının garantisini veriyorAlman kökenli matematik dahisi Gauss’un felsefesini esas alan Gauss Eğitim Öğretim Kurumları, Moda’nın nostaljik atmosferinde tarihi eğitim binası ile hizmete girdi.

90 Sağlıkta bilimin merkezi Göztepe olacak!Medeniyet Üniversitesi Göztepe Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde yeni görevine başlayan Başhekim Doç. Dr. A. Lütfullah Orhan, “Sağlık hizmetlerinin, eğitim, araştırma ve bilimsel aktivitelerin kalbi olmak istiyo-ruz ve bunu başaracak potansiyelimiz var” dedi

94 Karatay: Kendi sağlığına sahip çık!Prof. Dr. Canan Karatay Efendigil... O, çok özel bir isim. Sağlık konusunda tüm tabuları yıktı, adeta hayata ba-kış açımızı değiştirdi. Prof. Efendigil, değerli tavsiyele-riyle Kadıköy Life sayfalarında... 62

52

5054

66

94

90

30

Mayıs&Haziran 2013 KadikoyLife.com : 13

İÇİNDEKİLER

Page 4: kadıköy life e dergi

CENAY TOPRAKKAYA

Sancaktepe’de yaklaşık 4 milyon metreka-relik arazide yer alan 23. Motorlu Piyade Alay Komutanlığı, Avrupa’nın en büyük sağ-lık kompleksi için Çorlu’ya taşınıyor. Proto-kol ile Milli Savunma Bakanlığı’ndan Sağlık Bakanlığı’na geçen arazide, 4.100 yatak ka-pasiteli dev şehir hastanesi yapılacak.

ÇAPA VE CERRAHPAŞA’DAN DA BÜYÜK...Sağlık Bakanlığı ile Milli Savunma Bakanlığı arasında imzalanan protokole göre Saman-dıra ve Sarıgazi arasında bulunan 3 milyon 350 bin metrekarelik askeri alan üzerine 4.100 yatak kapasiteli dev bir sağlık komp-leksi kurulacak. Sancaktepe’de Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından uçak ve helikopter pisti olarak da kullanılan alanda, İsmail Hakkı Tunaboylu Kışlası var. Projenin hayata geçmesi için askeri birliklerin kısa süre için-de tahliye edilmesi ve birliğin Tekirdağ’ın Çorlu ilçesine taşınması bekleniyor.

13 FARKLI TIP ALANINDA HİZMET VERECEKProjenin hayata geçmesi halinde Tür-kiye’nin en büyük hastaneleri Çapa ve Cerrahpaşa’dan da büyük olacak komplek-se, 13 farklı tıp dalında hizmet veren has-taneler inşa edilecek. Dev sağlık merkezinin

içinde fizik tedavi ve rehabilitasyon, kalp ve damar, çocuk hastalıkları, kadın doğum, nöroloji, ortopedi, genel cerrahi, onkoloji gibi farklı alanlarda hastaneler kurulacak. Ambulans uçakların iniş kalkışı için pistin de yer alacağı komplekste; yüksek teknolojiye sahip laboratuvarlar, sağlık teknoparkları, sosyal tesis, otel, alışveriş merkezi, kafe ve eczaneler de bulunacak.

YÜRÜYEN BANTLAR İLE GİDECEKLERYeni hastanelerin hasta odalarında telefon, internet, çağrı zili, televizyon, yangın ihbar, müzik yayın hatları ve her hasta için sabit çalışma masasının olması planlanıyor. Has-taların refakatçileri için de ayrı bölümlerin tasarlandığı sağlık merkezinin içinde hasta-lar bir yerden başka bir yere yürüyen bant-lar ile gidebilecek. Ayrıca binalar arasındaki

ulaşımın da golf araçları ile sağlanması dü-şünülüyor.

15 BİN KİŞİYE İSTİHDAMSancaktepe Belediye Başkanı İsmail Erdem, projeyle birlikte en az 15 bin kişinin istih-dam edilebileceğini söyledi. Erdem, “Sayın Başbakanımız geçen yıl İstanbul’un her iki yakasına şehir hastaneleri kurulacağını açık-lamıştı. Anadolu Yakası’nda da Sancaktepe uygun görüldü. Bu arazi TEM otoyoluyla bir-likte Sancaktepe-Üsküdar Metrosu’nun he-men yanında. Ayrıca çalışmalar başladıktan sonra metronun şehir hastanesinin içine bağlanması planlanıyor. Bu sağlık merkezi Avrupa’nın en büyük şehir hastanesi olacak. Aynı zamanda proje Sancaktepe’de ticari hacmi de büyütecek. Proje bölgedeki emlak fiyatlarını şimdiden arttırdı” diye konuştu.

Kışla gidiyor hastane geliyor...

Sancaktepe’ye Avrupa’nın en büyük şehir hastanesi

Mart&Nisan 2013 KadikoyLife.com : 23

PROJE

Page 5: kadıköy life e dergi

ADEM GİDEN

Fenerbahçe Şükrü Saraçoğlu Stadı yanında, eski adı ile Kenan Evren Anadolu Lisesi olarak uzun yıllardır hizmet veren İstanbul Anado-lu Lisesi binaları ve Kızıltoprak Spor Kulübü binasının bulunduğu yeşilliği de barındıran 15 dönümlük arazinin, Fenerbahçe Spor Kulübü’ne tahsisi ile ilgili sürecin hız kazandı-ğı belirtildi. Veliler, binanın 2012-2013 eğitim ve öğretim yılı sonunda tahliye edileceği yö-nünde gelişmelerin olduğunu kaydetti.

MAHKEMEYE VERDİLER, KARAR TEMYİZE GİTTİOkul Aile Birliği Genel Sekreteri Av. Bekir Ay-tekin, arazinin Fenerbahçe Spor Kulübü’ne tahsisine karşı açtığı davadan olumsuz so-nuç almasının ardından temyize gitti. Spor Kulübü ve Milli Eğitim Bakanlığı arasında 2002 ve 2009 yıllarında revize edilen proto-kollerin ardından gözler, önümüzdeki hafta-larda gelişecek süreçte...

350 MİLYON TL ARSA DEĞERİ OLDUĞU İDDİA EDİLİYOR…Öğrenci velileri, arsa değerinin yaklaşık 350 milyon TL olduğuna dikkat çekerek,

15 dönümlük arazinin, kulüp tarafından üç okul binası ve bir spor kulübü yaptırılması karşılığında Milli Eğitim Bakanlığı tarafın-dan kulübe devredileceğini öne sürdü.

HANGİ AMAÇLA KULLANILACAK?Okul velileri, arazinin kulübe devredilmesiy-le birlikte yaşanabilecek sürece dikkat çekti. İstanbul’un en değerli bölgeleri arasında yer alan stadyum yanında AVM yapılması ihti-maline karşı veliler, bunun bölge için olum-suzluğuna vurgu yaptı.

“ÖĞRENCİLERİMİZİN PSİKOLOJİSİ NE OLACAK?”Veliler, binalardan tahliyenin ardından öğrencilerin okul ve bölge değişiminden olumsuz etkileneceğini, protokollerin imza-lanmasından sonra öğrencilerin kaygı içeri-sinde yaşadıklarını belirtti. Özellikle üniver-siteye hazırlık içerisinde olan öğrencilerin taşınmadan büyük ölçüde etkileneceğinin altını çizen veliler, Kadıköy’de yakın bir böl-gede taşınılması ihtimal bir okul bulunma-dığını ifade etti. Okulun kapatılması ya da şimdiki yerine çok uzakta, hiçbir sosyal te-sisi olmayan yerlere taşınması düşünüldüğü öne sürülürken; velilerin evlerini, çalışma

sahalarını, yaşam alanlarını çocuklarının okul binasına göre düzenledikleri, mevcut değişim ile velilerin de yaşamının değişece-ği dile getirildi.

İstanbul Anadolu Lisesi’nde taşınma korkusu! Milli Eğitim Bakanlığı ve Fenerbahçe Spor Kulübü arasında imzalanan protokol ile bina tahliye süreci yaklaşan İstanbul Anadolu Lisesi velileri tepkili…

TARİHİ BİNAYI DA KAPSIYORİstanbul Anadolu Lisesi’nin iki ana binasından biri, 1800’lü yıllara dayanan geçmişi ile tarihi bugüne taşıyor.

Anabilim_Genel Mayýs 2013_kadýkoylife_21x29,7cm.pdf 1 26.04.2013 16:44:20

Mayıs&Haziran 2013 KadikoyLife.com : 15

ÇEVRE

Page 6: kadıköy life e dergi

ADEM GİDEN

İlçenin dört bir yanına reklam ve duyuru amaçlı yapıştırılan afiş, ilan ve brandaların oluşturduğu kirlilikten tarihi binalar da na-sibini aldı. Kadıköy’ün sembolik değerleri; reklam, tanıtım ve duyuru faaliyetlerine ye-nik düştü.

TARİHE TABELA DARBESİKadıköy İskelesi binasında hizmet veren res-toran ve kafeteryanın görsel amaçlı kullan-dığı tabelalar, binanın tarihi silüetini bozdu. İlk bakışta tarihi bir değerden çok ticari iş-letmeyi andıran yapı düşündürücü... Tabe-la ve kurumsal yazıların, tarihi görünümün önüne geçmesinin yetkililerce görülmemesi ise dikkat çekici...

Milli Saray ve eklentilerinde hiçbir şekilde obje, mekân ve yapıların tarihi ve sanatsal değerini küçültücü anlamda çekim yapı-lamayacak. Haber amaçlı çekimlerde ise TBMM Genel Sekreter Yardımcılığı’ndan izin alınacak. Ayrıca, Dolmabahçe ve Bey-lerbeyi Sarayları başta olmak üzere Milli Saraylar bünyesindeki saray, kasır gibi ta-rihi mekânlardaki çekimlerin ücretlerinde önemli oranda indirime gidilecek.

Öte yandan ‘Üstün Hizmet Ödülü’ verilme-sini 2009’da kaldıran TBMM Başkanlığı, bu yıl ‘Onur Ödülü’ verecek. Bir kişi veya kuru-luşa verilecek ödül için başvurular 15 Şubat 2013 tarihi itibarıyla başladı.

Tarihimiz ‘tarih’ olmak üzere…Kadıköy’ün tarihi değerleri Kadıköy İskelesi ve Haldun Taner Tiyatrosu’nun hali içler acısı… Tarihi binalar, günümüzün ‘modern’ yüzünün kurbanı oldu.

TURİST, TARİHİ OLDUĞUNA İNANIR MI?Turizm potansiyeli ile dikkat çeken İstanbul ve Kadıköy’ün dünden bugüne gelen değeri Kadıköy İskelesi binası, gün içerisinde yüz-binlerce kişinin geçiş noktası üzerinde... Tu-ristlerin de ilgi gösterdiği mekânlar arasında yer alan binanın reklam ve yazı ağırlıklı du-varları, geçmişimize saygısızlığın ispatı...

TARİHİMİZE NE KADAR DEĞER VERİYORUZ?Gelişmiş birçok ülkede tarihi yapıtların ve binaların üzerine tabela, afiş asılamadığı biliniyor. Ancak, İstanbul’un göbeğinde ya-şanan üzücü manzara, “Tarihimize ne kadar değer veriyoruz?” sorusuna cevap arıyor...

Milli Saraylar’da çekimlere yasak!

Mart&Nisan 2013 KadikoyLife.com : 33

ÇEVRE

Page 7: kadıköy life e dergi

ADEM GİDEN

Türkiye’nin çarpıcı metropol gerçeği Kadı-köy’de yaşanıyor. Yıllardır evlerinde korku, tedirginlik ve stres ile boğuşmakla yüzyüze kalan Kadife Sokak sakinleri, isyan etti: “İçki yasağı değil, düzenleme…”

“EvlErİMİzDE yAşAyAMıyoruz...”Yoğun şikâyetler üzerine Kadıköy Belediye-si, üç mahallede tekel bayilerinin içki satış saatlerini 24.00’den 22.00’ye çekti. Bazı kesimler kararı ‘içki yasağı’ olarak nitelen-dirirken, Kadıköy’de patlak veren ‘içki krizi’, Türkiye gündemine oturdu. “Evlerimizde yaşayamıyoruz” diyerek gürültü ve içkili vatandaşların çevreye verdiği zarardan ya-kınan Kadife Sokak sakinleri, belediyenin kararına destek verdi.

Oluşturdukları platform ile yıllardır müca-dele veren sokak sakinleri, “Evlerimize gi-remiyoruz. Sabaha kadar içkili kişilerin gü-rültülerinden uyuyamıyoruz. Argo ve küfür duymaktan bıktık. Hayatımız kâbusa döndü’ sözleriyle tepki gösterdi.

‘Bİz SoNrADAN GElMEDİK, 48 yılDır BurADA oTuruyoruz…’Bazı yayın organlarının; “Barlar Sokağı’nda neden oturuyorsunuz, ne işiniz var?” yö-nünde yayın yapmasına tepki gösteren platform üyeleri, sokağın onlarca yıldır ko-nut alanı olduğunu, zamanla barların ardı ardına açılmasıyla konut alanının kâbusa döndüğüne dikkat çekti. Nilgün K.; “Öyle bir atmosfer oluşturuluyor ki, biz sanki gelmi-şiz, Barlar Sokağı’nda ikamet ediyoruz. Ben 48 yıldır aynı apartmanda oturuyorum. Mü-cadelelerimizin ilk sonuçlarını 10 yıl önce-sinde aldık. Gürültünün engellenmesi ama-cıyla barlarda izolasyon yapıldı. Ancak, son yıllarda sokakta sabaha kadar içkili eğlence-ler canımızdan bezdirdi” şeklinde konuştu.

“BurASı BArlAr SoKAĞı DEĞİl, KADİFE SoKAK…”Platform üyesi Zuhal Bilgin ise, yaşadıkla-rını şöyle aktardı: “1/5.000’lik nazım imar planında da olduğu üzere burası konut alanıdır. Zamanla barlar geldi, sokakta yaşam değişti. Çok zor koşullar altındayız. Bilmediğimiz insanlar saat 22.00’den sa-bahın 07.00’sine kadar kapılarımızda içki içiyor, bağırıyor, küfürler ve hakaretler yağdırıyor. Şişeler kırılıyor, uygunsuz ha-reketlerde bulunuluyor. Biz, her yerleşim merkezinde olduğu gibi bir mahalle soka-ğının sakinleriyiz. Ancak evimizde otura-maz, uyuyamaz, misafir ağırlayamaz, ya-şayamaz olduk.

Öyle bir hava oluşturuluyor ki, ‘içki içenler istenmiyor, içki yasağı geliyor’ gibi lanse ediliyor. Bizler içkiye de, barlara da kar-şı değiliz. İçkisini içen içsin, barını işleten de işletsin. Ama soruyorum; ‘kimin kimi rahatsız etmeye, evinde yaşayamaz hale getirmeye hakkı var?’ Kadife Sokak’ta kapı penceremiz önünde sabaha kadar adım

atacak yerimiz yok. Bir an uyuyamıyorsu-nuz. Buna kim dayanır?

Bu soruna kalıcı bir çözüm istiyoruz. Bugün kim kapısının önünde sabaha kadar çevreye zarar veren içkili, tanımadığı insanlarla mu-hatap olmak ister. İçki ile kendini kaybeden-ler kapılarımıza vuruyor, zillerimize basıyor, birbirlerine küfürlü ve argo konuşuyor, çev-reye zarar veriyor.

Mücadelemizi sonuna kadar sürdürece-ğiz. Daha önceleri kişisel olarak mücade-le edilirken, 2002 yılında platformumuzu kurduk, çabalarımız bugün de sürüyor. Ancak biz kalıcı çözüm istiyoruz. Normal-de insanlar haftasonu olsun ya da yaz gelsin diye sevinir. Biz korkuyoruz. Mü-cadelemiz sürecek, evlerimizi satıp taşın-mayacağız. Burası sokağımız, her sokakta olduğu gibi insanca yaşamak için hak-kımızı arayacağız. Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık da dahil olmak üzere birçok resmi kurum ve kuruluşu da başvuruları-mızı gerçekleştirdik.”

Kadife Sokak huzur arıyor

Kadife Sokak Platformu, sorunlarına kalıcı çözüm istiyor...

Mayıs&Haziran 2013 KadikoyLife.com : 17

ÇEVRE

Page 8: kadıköy life e dergi

kadİr toPrakkaYa

Kadıköy Belediyesi tarafından Söğütlüçeş-me bölgesindeki trafik sorununa çözüm ge-tirmek amaçlı hazırlanan kat otoparkı proje-sinin altından tarih çıktı. 2011 yılı sonlarına doğru ihalesi yapılan katlı otopark projesi için altyapı ve zemin inceleme çalışmaları 2012 yılı sonuna kadar sürmüş ve 2013 yılı Ocak ayında inşaat için start verilmişti.

İlk kaZMada tarİH fıŞkırdıİnşaatın başlaması ile birlikte vurulan ilk kazmada antik Khalkedon kentine ait lahit ve bazı tarihi parçaların izlerine rastlanma-sı, inşaatın durmasına neden oldu. Söğütlü-çeşme Camii’nin hemen yanındaki tepelik bölümün altından çıkan tarihi kalıntıların zarar görmemesi adına, inşaat alanı ve çev-resi yüksek parabetlerle çevrildi ve güvenlik önlemleri arttırıldı.

arkeoloJİ MÜZesİ denetİMİnde...Duruma el koyan İstanbul Arkeoloji Müzesi yetkilileri, inşaat alanında görevlendirdik-leri bir arkelog gözetiminde çalışmalarını sürdürüyor. Bölgenin tarihi olduğunun bi-lindiğini ve dikkatli olunması gerektiğini dile getiren uzmanlar, “Çalışmalar daha kontrollü biçimde yapılmalı” diyorlar. İnşaat alanında çalışan uzmanlar ise, inşaatın her durumda yapılacağını, tarihi eserler çıksa

Söğütlüçeşme Otoparkı

khalkedon üzerine inşa ediliyorSöğütlüçeşme Camii’nin yanında gerçekleşecek olan Kat Otoparkı Projesi’nin altından tarih çıktı. İnşaatın başlamasıyla vurulan ilk kazmada antik Kalkedon kentine ait lahit ve bazı parçaların izine rastlandı...

Söğütlüçeşme Camii’nin hemen yanındaki tepelik bölümün altından çıkan tarihi kalıntıların zarar görmemesi adına inşaat alanı ve çevresi yüksek parabetlerle çevrildi.

16 : KadikoyLife.com Mart&Nisan 2013

FİKRİ TAKİP

Page 9: kadıköy life e dergi

bile muhafaza edilerek projede değişikliğe gidileceğini söylediler...

KADIKÖY LIFE UYARMIŞTI...Yayımlandığı ilk günden beri “Geçmişten Geleceğe” konsepti ile hareket eden Kadı-köy Life, bundan önceki sayısında bölge-nin sit alanı olacağını kapak konusu yap-mış ve 70’li yılların başında Söğütlüçeşme Caddesi üzerinde yapılan kazılarda tarihi eserlerin bulunduğunu fotoğraflarla pay-laşmıştı.

PARK, İMAM EVİ VE CAMİ DERNEK BİNASI DA YAPILACAKOtopark sorununun had safhada yaşandı-ğı bölgede, Kadıköy Belediyesi tarafından ‘30 Yıl Süreli İntifa Hakkı Tesis Edilmesi ve İşletilmesi’ başlığı altında Park - Türk fir-masına ihale edilen projede; Park Düzen-lemesi, İmam Evi, Cami Dernek Binası da yer alacak.

Kadıköy Life Dergisi, 49’ncu sayısında bölgenin sit alanı olacağını kapak konusu yapmış ve 70’li yılların başında Söğütlüçeşme Caddesi üzerinde yapılan kazılarda tarihi eserlerin bulunduğunu fotoğraflarla paylaşmıştı.

Kadıköy Belediyesi tarafından ‘30 Yıl Süreli İntifa Hakkı Tesis Edilmesi ve İşletilmesi’ başlığı altında Park - Türk firmasına ihale edilen projede; Park Düzenlemesi, İmam Evi, Cami Dernek Binası da yer alacak.

Mart&Nisan 2013 KadikoyLife.com : 17

FİKRİ TAKİP

Page 10: kadıköy life e dergi

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), balkon ve dış cephelerde çanak antenlerin oluşturduğu görüntü kirliliğinin önüne geçmek amacıyla düğmeye bastı.

RTÜK’ün uygulamanın teknik yönleriyle ilgilendiği çalışmanın 2013 yılı içinde tamamlanması hedefleniyor. 2014’te ise çalışma-nın uygulanmaya başlanması planlanıyor. Yeni uygulamanın Res-mi Gazete’de yayınlanmasının ardından toplum genelinde çanak antenlerin balkon ve dış cephelerden kaldırılması zorunlu olacak.

Çanak antenlere şehir estetiği ayarı Kadıköy Belediyesi ve AYE-

DAŞ tarafından ortak dü-zenlenen çalışma ile yılların yorgunluğunu taşıyan riskli sokak direkleri yerlerinden söküldü. Işıklandırmada daha modern sokak direklerinin kullanılması için çalışmalar hızlandırıldı.

YAYALAR VE SÜRÜCÜLER İÇİN RİSK OLUŞTURUYORDUBelediye ve AYEDAŞ çalışan-ları tarafından Kadıköy gene-linde daha önceden tespiti yapılan riskli sokak direkleri, hummalı çalışma ile yerlerin-den kaldırıldı. Yıllardır hava koşulları nedeniyle dökül-meye ve çürümeye başlayan sokak direkleri, yayalar ve sürücüler için de risk oluştu-ruyordu.

ADEM GİDEN

Minibüs durağı olmayan Rıhtım Caddesi’nde kaldırım kenarlarını du-rağa çeviren minibüs şoförleri, sürücü ve yayaların canını tehlikeye atmaya devam ediyor.

Geçtiğimiz günlerde U dönüşünün yasak olduğu Kadıköy Rıhtım Caddesi’nde yan yola geçmek isteyen minibüs sürücüsü ticari taksiye çarpmış, kazada taksi şoförü ağır yaralanmıştı.

KADIKÖY LİFE OBJEKTİFLERİNE YAKALANDILARKazadan ders çıkarmayan minibüs şoförleri, yine aynı noktada, Rıh-tım Caddesi üzerinde kuralları ihlal ettiler. Kadıköy Life objektiflerine yansıyan ibretlik karelerde, trafik canavarlarının kamu düzenini boz-maya devam eden yaklaşımları ‘yeter artık’ dedirtirken, gözler trafik polislerini aradı...

Kadıköy’den Kartal ve Pendik gibi birçok ilçeye taşımacılık yapan minibüs şoförlerinin rahat tavırları dikkat çekici.

Riskli sokak direkleri yenileniyor

Şiddetli rüzgâr gibi çevre koşullarının etkisiyle çürüyen ışıklandırma direkleri, halatların bağlanmasının ardından vincin küçük dokunuşları ile helva gibi dağıldı. Işıklandırma direklerinin içler acısı hali, çalışmanın haklılığını ortaya koydu.

Aynı tas aynı hamamKadıköy’ün göbeğindeki rezalet sürüyor. Minibüs sürücüleri kazadan ders almak bir yana, trafik canavarı olmaya devam ediyor.

20 : KadikoyLife.com Mart&Nisan 2013

ÇEVRE

Page 11: kadıköy life e dergi

KADİr ToPrAKKAyA

19. yüzyılda Sultan Abdülaziz’in yeğeni V. Murat’ın (1840-1905) ikâmetine tah-sis edilip ‘Av Çiftliği’ olarak kullanılan, gü-nümüzde Marmara Üniversitesi Göztepe Yerleşkesi’nin de yer aldığı alandaki köşk ve hamamdan oluşan yapı grubu için, restoras-yon kararı alındı.

Bir dönem sarayın avlanma etkinliklerine evsahipliği yapan yapı gruplarından günü-müze sadece hamam kalıntılarının ulaşa-bilmiş olduğuna değinen Kadıköy’ün yakın tarih uzmanı ve mimar Arif Atılgan, “V. Mu-rat Av Köşkü Hamamı olarak anılan kâgir hamam, yerleşkenin yemekhane binası önündeki harap yapıdır. Av Köşkü’nün ise üniversitenin yanındaki Atatürk Fen Lisesi sınırlarında bulunduğu ve 1950’li yıllarda yıkıldığı bilinmektedir” dedi.

‘SANAT MErKEzİ’ olArAK hİzMETE AçılAcAKMarmara Üniversitesi Göztepe Yerleş-kesi’nden yapılan açıklamada ise, “Büyük oranda yıkık ve kullanılamaz durumdaki ta-rihi hamamın restorasyonuna yönelik, İstan-bul Valiliği İl Özel İdaresi ile işbirliği yapılarak, projelendirme çalışmaları başlatılmıştır. Ha-zırlanan projelerin ilgili Koruma Kurulu’nda

onaylanması sonrasında restorasyon inşaatı ihalesi yapılacak ve yapı, ‘Sanat Merkezi’ ola-rak hizmete açılacaktır” denildi.

DİĞEr TArİhİ yAPılArA DA rESTorASyoN KArArı...Yapılan açıklamanın devamında halen üni-versitenin tahsisinde bulunan diğer tarihi eserlerden Haydarpaşa Yerleşkesi ‘Mekteb-i

Tarihi hamam SANAT MErKEzİ olacakBünyesinde Marmara Üniversitesi Göztepe Yerleşkesi’ni barındıran Kadıköy’ün tarihi öneme sahip bölgesindeki hamam kalıntıları için alınan restorasyon kararı, gerçeğe dönüşüyor.

Osmanlı İmparatorluğu döneminin son zamanlarında pek çok siyasi olayın planlamasının da yapıldığı alandaki ana bina ve diğer yapılar, zaman içinde yok olarak, bugüne sadece hamam kalıntıları gelebildi.

Tıbbiye-i Şahane Binası’ ile Sultanahmet Yerleşkesi ‘Hamidiye Ticaret Mekteb-i Âlisi Binası’ için de İl Özel İdaresi ile yapılan ortak girişimlerle projelendirmeye yönelik ihale sürecinin başlatıldığı bilgisine yer verildi.

Mayıs&Haziran 2013 KadikoyLife.com : 19

ÇEVRE

Page 12: kadıköy life e dergi

hABEr MErKEzİ

Avrupa ve Anadolu Yakası’nı Boğaz’ın altın-dan bağlayacak karayolu tüneli olan ‘Avras-ya’ ile ilgili çalışmalar başladı.

‘İstanbul Boğazı Karayolu Tüp Geçit İnşaa-tı’ olarak adlandırılan çalışma start alarak, İstanbul’un tarihinde önemli bir yeri olacak çalışmaya bir anlamda ilk kazma vuruldu.

ulAşıM İlE İlGİlİ BAzı DÜzENlEMElEr yAPılDıBu kapsamda Anadolu Yakası’nı ilgilendiren ulaşım ile ilgili bazı düzenlemeler de yapı-larak, Kadıköy’ün Üsküdar çıkışında bulu-nan İsfalt Genel Müdürlüğü karşısındaki Selimiye Eyüp Aksoy Kavşağı’nın iki kolunun trafiğe kapatılacağı bildirildi. Üç yıl sürmesi planlanan çalışmalar boyunca, trafiği aksat-mamak için gerekli sirkülasyon ve alternatif güzergahlar tespit edilerek; işaretlemeler,

yönlendirmeler gerçekleştirildi.

AvrASyA TÜNElİ ProjESİ...

İstanbul’un Avrupa ve Asya Yakası’nı karayoluyla bağ-layacak olan ‘Avrasya Tüneli Projesi’ olarak da bilinen İstanbul Boğazı Karayolu Geçiş Projesi; Boğaz’ı deniz tabanının altından geçen 5.4 km uzunluğundaki iki katlı

tünel ile birlikte toplam 14.6 km boyunca uzanan

güzergahta, İstanbul trafiği-ni rahatlatmak amacıyla Kazlı-

çeşme ile Göztepe arasında inşa edilecek.

‘Tüp Geçit’te önemli aşama!

Avrasya Tüneli inşaatı başladı

Avrasya Tüneli, halen yapım aşamasında bulunan Marmaray’ın 1 km paralelinde, Boğaz’ı aşan alternatif bir yol sağlamak amacıyla mevcut yoğunluğu hafifletmeye katkıda bulunmak için tasarlandı. Yeni güzergâh ile Kazlıçeşme ve Göztepe arasındaki yolculuk süresi ciddi ölçüde azalacak.

Avrupa Yakası’nda Cankurtaran sahili ve Asya Yakası’nda D100 Eyüp Aksoy Kavşağı arasında İstanbul Boğazı’nın altından ge-çecek tünelin inşasının yanısıra, bir yakada Kennedy Caddesi ve diğer yakada D100 İs-tanbul-Ankara Devlet Karayolu’na uzanan yaklaşım yollarının genişletilmesi ve ilgili bağlantı yollarının iyileştirilmesi işleri de projeye dahil. Projenin tünel bölümü dı-şında kalan ve her iki yakada genişletilen yaklaşım yolları ve iyileştirilen kavşaklar, inşaat biter bitmez İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne devredilecek.

Mayıs&Haziran 2013 KadikoyLife.com : 23

ULAŞIM

Page 13: kadıköy life e dergi

ADEM GİDEN

78 ayrı noktada 280 kamera ile izlenen Kadıköy’de yeni bir dönem başlıyor. Kadı-köy Emniyet Müdürü Nurettin Demir, ilçede sürdürülen Mobese Güvenlik Sistemi ile ilgi-li son gelişmeleri Kadıköy Life’a anlattı.

“İL ÖZEL İDARESİ’NDE ÖDENEK AYRILDI”Kadıköy genelinde mobese kameralarına ih-tiyaç duyulan noktaları tespit ettik. İl Özel İdaresi’nden en az stratejik 6 nokta için talepte bulunduk. İlgili ödenek de ayrıldı. Mobese direklerinin dikim çalışmaları da başladı.

“MARMARA ÜNİVERSİTESİ, KADIKÖY BELEDİYESİ VE KAVŞAKLAR MOBESE’YE GİRİYOR”Kadıköy’de önemli noktalarda mobese ge-reksinimi tespitlerimizi yaptık. Marmara Üniversitesi, Hasanpaşa çevresinde Kadıköy Belediyesi ve civarı ile kazaların yoğunlukta olduğu bazı kavşaklara mobese sistemi ge-tiriyoruz.

“PERİYODİK BAKIMLARINI YAPIYORUZ”Mobeseler şehrin güvenliği için çok önemli. Mobese birimimiz bakım ve tespit amaçlı il-çenin dört bir yanını geziyor. Her direkte ka-meraları tek tek kontrol ediyorlar. Yıpranmış ya da işlevini yitirmeye yaklaşmış parçaları değiştiriyorlar. Çalışmalar gece-gündüz sür-dürülüyor. Bazen olumsuz hava koşullarının zarar verdiği kameralarda ekiplerimiz tara-fından temizlik de yapılıyor.

“KAMERALARIN HARİTASINI ÇIKARIYORUZ”‘İşte Huzur’ projemiz kapsamında ilçenin çeşitli noktalarında, özellikle işyerlerinin ağırlıklı olduğu kesimlerinde, esnaf güvenlik kameralarının haritasını çıkarıyoruz. Her-hangi bir ihbar ya da suçluluk durumunda kamera haritası, zanlıların yakalanmasında emniyet birimlerinin çalışmalarını kolaylaş-tıracak. Göztepe ve Bostancı daha çok ev hırsızlıklarının yoğunluklu olduğu bir böl-ge... Hırsızların kendine has tarzları ve yön-temleri var. Caferağa Mahallesi gibi kesim-lerde de işyeri hırsızlıkları ön plana çıkıyor. Toplum Destekli Polis birimimiz, esnafı ilgili çalışmamız hakkında bilgilendiriyor.

Kadıköy genelinde mobese kameralarının sayısı artırılıyor. Kadıköy Emniyet Müdürlüğü’nün tespit ettiği noktalara ek kamera merkezleri kurulacak.

Kadıköy ‘BBG EVİ’ne dönüyor

Mart&Nisan 2013 KadikoyLife.com : 19

GÜVENLİK

Page 14: kadıköy life e dergi

ADEM GİDEN

Her adımında tarih kokan Rasimpaşa’da sokak yenileme çalışmaları tamamlandı. Geçtiğimiz aylarda geçit vermeyen ara so-kakların, engelliler ve yayalar için kullanıma uygun hale getirilmesi ile birlikte Yeldeğir-meni ve çevresi, yeni çehresiyle yazı karşıla-maya hazırlanıyor.

44 SoKAK yENİDEN DoĞDuKadıköy Belediyesi Fen İşleri Müdürlüğü ekipleri tarafından yürütülen çalışmalarda, mahallenin modern dönem ile entegre ola-bilmesi için birçok alanda yeni uygulamalar hayata geçirildi. Kadıköy’ün mahalleleri ve onlarca ana arterini Rıhtım bölgesi ile buluş-turan Rasimpaşa Mahallesi’ndeki çalışma-lar, 44 sokak üzerinde gerçekleştirildi. Yeni-leme ve düzenleme faaliyetleri kapsamında yapılanlar, şu şekilde gerçekleşti...

Her sokağın en az bir kaldırımı, engelli kul-lanımına uygun hale getirildi. Binaların bod-rum katında bulunan dairelerin yol kotunun altında kalması nedeniyle tüm sokakların

kaldırımlarına izolasyon malzemesi döşen-di. Yeldeğirmeni’nin farklılığını vurgulamak amacıyla aydınlatmalarda mevcut direkler değiştirildi, asma ve germe sistemi olan ka-taner yöntemi ile farklı, modern bir görüntü sağlanması amaçlandı.

İNDİr-BİNDİr AlANlArı oluşTurulDuYeldeğirmeni’nde hiçbir binanın otoparkı-nın olmaması nedeniyle bütün bölge bo-yunca sokakların giriş yönüne doğru cep-

rasimpaşa’da ikinci bahar

Rasimpaşa Mahallesi’nin yüzyıllar öncesine dayanan tarihi sokağı Uzunhafız’da, bina yıkımının gerçekleşmesi sonrası aralarında boşluk oluşan iki apartmanın güvenliği, tah-ta kalıplara emanet…

TAhTAlAr, APArTMANlArı Korur Mu?Yeldeğirmeni’ni Rıhtım ile buluşturan so-kakta alınan ilginç güvenlik önlemi, çevre sakinlerinin de ilgi odağı... Binaların yan yatması ihtimaline karşı tahta kalıplarla alı-nan önlemin tehlike anında yararlı olup ola-mayacağı ise bilinmiyor. Günümüzde birçok yıkımda metal kalıplar ile önlem alınırken, tahta ile alınan önlem, Karadeniz fıkralarına görüntü oluşturacak cinsten...

‘Türk işi’ çözüm...

heler oluşturuldu. Kaldırımlara arabaların park etmemesi amacıyla baba konuldu. Her sokağın uygun noktalarında, giriş ve çıkışla-rında ağaç dikilmesini sağlamak amacıyla planlama yapıldı. Büyük ölçüde sona eren çalışmalar, bazı sokaklarda devam ediyor.

Karakolhane gibi merkezi caddelerde, alışve-riş merkezleri ve esnafların ürünlerini indirip bindirebileceği alanlar oluşturularak, trafik kaosunun önüne geçme hedeflendi. Kanali-zasyon ve yağmur suyu giderleri de, Fen İşleri Müdürlüğü ekipleri tarafından yenilendi.

24 : KadikoyLife.com Mayıs&Haziran 2013

ÇEVREÇEVRE

Page 15: kadıköy life e dergi

ADEM GİDEN

Marmara Üniversitesi Göztepe Kam-püsü’nün satılacağı yönünde iddialar son haftalarda Kadıköy’ün gündemine oturdu. ‘Kent üniversitesi mi, şehirden uzak üniversi-te mi?’ tartışmaları ise alevlenmeye başladı.

Şehir yerleşkesi ile iç içe olması yönüyle Kadıköy’ün en değerli arazileri arasında gös-terilen Göztepe Kampüsü’nde öğrenciler, okul arsasının satılması ihtimali ile karşı karşıya kaldı. Konu, son olarak Milliyet Gazetesi Yazarı Abbas Güçlü tarafından kamuoyuna aktarıldı.

FAKÜlTElEr, KENTTEN uzAKTA Bİr ArAyA ToPlANAcAKİddiaya göre, Marmara Üniversitesi’nin

İletişim ve Diş Hekimliği Fakülteleri’nin bulunduğu Nişantaşı Kampüsü; Mühen-dislik, Mesleki Eğitim ve Fen-Edebiyat Fakülteleri’nin yer aldığı Göztepe Kampüsü; hastanelerin bulunduğu Bağlarbaşı ve Va-lidebağ Kampüsü; İşletme ve İktisat’ın hiz-met verdiği Bahçelievler Kampüsü ile Hal-kalı, Kartal ve Çatalca’daki araziler de satışa çıkarılacak. Anadolu Hisarı’ndaki kampüs ile ilgili sürecin netleşmediği öne sürüldü.

KENT ÜNİvErSİTESİ Mİ? şEhİrDEN uzAK SİSTEM Mİ?Son aylarda öğrenci ve okul yönetimlerinin gündeminden düşmeyen sorular, kamuo-yunda beklentileri had safhaya çıkardı. Mar-mara Üniversitesi Kurucusu Prof. Dr. Orhan

Kadıköylülerin nefes aldığı ender alanlar-dan Kalamış Parkı’nda revizyon çalışma-ları başlatıldı. Kadıköy Belediyesi, Kalamış Parkı’nda yaklaşık 50 bin dönümlük arazi üzerinde modern sosyal donatıları hayata geçiriyor. Kalamış sahilleri, yaz aylarını yeni yüzüyle karşılayacak.

Marmara Üniversitesi Göztepe Kampüsü satılıyor mu?

Oğuz’un üniversitenin şehir içinde kuruluş amacının; öğrenci ve şehir bağının kopma-ması, kent üniversitesi konseptinin hayata geçirilmesi olduğuna dikkat çekiliyor. Kuru-luş döneminde istemesi halinde metropo-lün en değerli arsalarında üniversite binası oluşturabileceğine vurgu yapılırken, Prof. Oğuz’un kent içine yayılmış eğitim modelini hayata geçirdiği ifade ediliyor.

Şehirden uzak üniversite sisteminin, günü-müz öğrencileri tarafından destek görmedi-ği savunulurken, bugünlerde kent merkezle-rindeki üniversitelerin tercih noktası haline geldiği belirtiliyor. Marmara Üniversitesi arsalarının da satılması halinde üniversite-lerin şehir merkezlerine dönüş yapamaya-cağının altı çiziliyor.

Kadıköy Belediyesi’nden Kalamış’a modern parkhEyKEllEr vE KAyKAy PİSTİ...Gençlerin favorisi haline gelen kaykay sporu için Kalamış Parkı’nda özel pist oluşturulu-yor. Yediden yetmişe tüm sporcular, kaykay-ları ile sosyal donatı alanını kullanabilecek. Parkta bulunan biri Osman Hamdi Bey’e ait olmak üzere üç heykel ve Atatürk Büstü’nün yeri ise, düzenlemeler kapsamında değişti-rilecek.

ANADolu yAKASı’NıN EN BÜyÜK çocuK AlANlArı...Revizyon projesi kapsamında, Kalamış’a 2.500 metrekarelik çocuk oyun alanı kazan-dırılıyor. Mevcut alan, Anadolu Yakası’nda en büyük çocuk oyun alanları içerisinde yer alacak.

ışıKlANDırMAlAr GÜNEş ENErjİSİ İlE çAlışAcAKKalamış Parkı Revizyon Projesi’nde sahil ışıklandırmaları solar aydınlatma ile sağ-

Sahil ve park alanı içerisine yürüyüş yolları yapılacak, bisiklet yolları oluşturulacak ve kaykay pisti, mini basketbol sahası, jimnastik aletleri parka kazandırılacak. Parkta, 400 metrekarelik küçük ve büyük olmak üzere köpek gezdirme alanı da yapılacak.

lanacak. Güneş enerjisi ile çalışacak sokak lambaları, vatandaşın bütçesine katkı sağla-masının yanısıra temiz enerjinin kullanımını da beraberinde getirecek.

26 : KadikoyLife.com Mayıs&Haziran 2013

ÇEVRE

Page 16: kadıköy life e dergi

Kuşdili Çayırı nasıl düzenlenmeli?

AVM, AKM, HÜKÜMET KONAĞI veya OTOPARK...Türkiye’nin en çağdaş, en huzurlu ilçesi Kadıköy... En geniş alanlarından biri ise eski adıyla Kuşdili Çayırı... Halen açık otopark olarak kullanılan bu alana, Büyükşehir Belediyesi’nce AVM yapılmak isteniyor. Kadıköylüler ise direniyor: “Hayır! AVM istemiyoruz!”

38 : KadikoyLife.com Mart&Nisan 2013

KAPAK

Page 17: kadıköy life e dergi

İstanbul Büyükşehir Belediyesi, 2008 yılında söz konusu alana bünyesinde 2500 araç-lık bir yeraltı otoparkı da bulunan ve içinde Kadıköy’ün çarşılarını barındıracak bir projeyi yap-işlet-devret modeliyle Taş Yapı’nın sahibi Emrullah Turanlı’ya ihale etmiş, tam hayata geçecek iken Kadıköy Belediyesi’nin açtığı dava ile proje iptal olmuştu. Aradan geçen yaklaşık 4 yılın sonunda bu defa İstanbul Bü-yükşehir Belediyesi yeni plan yaptı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na gönderdi ve onaylandı.

Bakanlıkça onaylanan plana göre; Kadı-köy’de imara açılmayan son alanlarından biri olan Kuşdili Çayırı’na sabit pazar, oto-park, lokanta, itfaiye, pastane, cafe, sinema, çarşı gibi yapılar inşa edilebilecek...

Bu durum karşısında haber başlığımızdaki soruya en doğru cevabı alabilmek adına, Kadıköy’de yaşayan Kadıköy’ün gerçek sa-

hiplerine soruyu yönelttik: Kuşdili Çayırı olarak bilinen eski Salı Pazarı’nın kurulduğu alan sizce AVM mi, AKM mi, Hükümet Kona-ğı mı, Otopark mı olmalı?

Aldığımız cevaplar sürpriz oldu. Soruyu yö-nelttiğimiz kişiler Kadıköy’ün eski güzellikle-rini de, sıkıntılarını da sonuna kadar yaşa-mış isimlerdi. Örneğin Salı ve Cuma günleri kurulan pazar nedeniyle Kadıköy’e gelmek istemeyen, randevularını ona göre belirle-yen bu isimler, “Aman dokunulmasın, açık otopark olarak kalsın” diyorlardı...

BAZEN YANLIŞ SORUDAN DOĞRU CEVAP ÇIKMAYABİLİR... Aslında bu soruya en doğru cevabı verebile-cek kişilerden birinin ben olduğumu düşün-düm. 1950’li yılların bayram günlerinde at binerek, elma şekeri yiyerek en mutlu gün-

KADİR TOPRAKKAYA

Bağdat Caddesi’nin Göztepe Kavşağı’nda bulunan Göztepe Parkı’na Camii tartışma-larıyla gündeme gelip, Kadıköy Meydanı Düzenlemesi ve Kuşdili Çayırı ile kopan kıya-metler, sürecek gibi görünüyor.

Nasıl sürmesin ki; Türkiye’nin en çağdaş, en huzurlu ve de en kıymetli ilçesi Kadıköy... Bir başka deyişle taşı toprağı altın değil, pırlan-ta. Durum böyle olunca her santimetreka-resi de büyük önem taşıyor ve yerel bakışlar bir kenara; İstanbul, hatta Türkiye genelin-de üzerinde hesaplar yapılmasına neden oluyor.

KUŞDİLİ ÇAYIRI’NA AVM YAPILMASIN... Son tartışma; “Kuşdili Çayırı’na AVM yapıl-masın.”

İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından daha önce Kuşdili Çayırı’na yapılmak istenen AVM projesi mahkeme kararıyla iptal edilmişti...

Mart&Nisan 2013 KadikoyLife.com : 39

KAPAK

Page 18: kadıköy life e dergi

lerimi geçirdiğim, 1960’lı yılların lunapar-kında çarpışan arabalarına bindiğim, yazlık sinemasında film seyrettiğim ve 1970’li, 80’li, 90’lı yıllarında ünü yurtdışına kadar yayılan, bir günde milyonların döndüğü, fakat bir kuruş verginin alınamadığı Salı Pa-zarı günlerini ben de yaşadım. Çünkü 15 yıl boyunca yayımladığımız Kadıköy Gazetesi bürosu bu alanın içindeydi. Pazarcıların çev-reye park ettiği yüzlerce kamyonetin yanın-da, şişelere, tenekelere yaptığı idrarlarının kokusu Altıyol’dan bile hissedilirdi...

HÜKÜMET KONAĞI YAPILMALI...Herbirine dostumuz gözüyle baktığımız okurlarımız belki kızacaklar ama ben bu alanın böyle kalmasına razı değilim. Böyle-sine geniş ve merkezi bir alanı açık otopark olarak kullanma lüksümüz olmamalı. Bana göre bu alana çağdaş bir ‘Hükümet Kona-ğı’ yapılmalı. Türkiye’nin en çağdaş ilçesi Kadıköy’ün kaymakamlık binası yıkılmak üzere olan eski bir köşk içinde, milli eğitim müdürlüğü bir başka binada, nüfus müdür-lüğü tam tersi bir bölgede; hele tapu dairesi bir başka ilçede (Ataşehir) olmamalı.

O zaman sorma biçimimiz yanlış oldu diye düşünmek istiyor ve şimdi bana göre doğ-ru olan soruyu yöneltiyorum: “Kadıköy’de

yaşamanın bir ayrıcalık olduğunun bilincin-de olan sevgili Kadıköylüler; Kuşdili Çayırı çevresinde en az 5 bin erguvan ağacının da dikileceği, içinde kaymakamlık, milli eğitim müdürlüğü, nüfus müdürlüğü, tapu daire-si, emniyet müdürlüğü, kent konseyi, vergi dairesi gibi birimlerin bulunduğu yatay ve çevre ile uyumlu, altında 3 bin araç kapasi-teli bir otoparkın yer aldığı bir kompleks mi yapılsın? Yoksa böyle mi kalsın?”

Eminim cevabınız büyük ölçüde “Hükümet Konağı olsun” şeklinde değişecektir. Çünkü Hükümet Konağı için pek çok yönden en uy-gunu bu alandır. Bir yarışma açılarak en çev-

reci proje tesbit edilebilir. Hatta akıllı bina şeklinde inşa edileceğinden kendi enerjisini de üretebilir. Çevresinde yer alacak kafeter-yalarla da geçmişteki konsept yakalanabilir...

KADIKÖYLÜ’NÜN İSTEMEDİĞİ HİÇBİR PROjE YAPILAMAZ...Yerel veya ulusal olsun, bugüne kadar yöne-ticilerimizin Kadıköy için son derece duyarlı, sağduyulu davrandığı görülmüştür. Bu ne-denle Kadıköylü’nün istemediği hiçbir proje-nin bu alana yapılabileceğini düşünmüyorum ve sakin olunmasını, sağlıklı proje geliştiril-mesi için çaba gösterilmesini hatırlatıyorum.

Kadıköy’ün tarihi öneme sahip, 3. Derece Doğal Sit Alanı olarak ilan edilmiş Kuşdili Çayırı’nda uzun yıllar Salı Pazarı saltanat sürdü. Ünlü hava fotoğrafı ustası Murat Öztürk’ün çektiği bu Salı Pazarı görüntüsü, zamanında nasıl bir kabus yaşadığımızı çok güzel anlatıyor...

40 : KadikoyLife.com Mart&Nisan 2013

KAPAK

Page 19: kadıköy life e dergi

Yerel gazetecilik sorumluluğu ile konuyu Kadıköy’ün bugüne kadar Belediye Baş-kanlığı koltuğunda önemli kararlara imza atmış ilk Belediye Başkanı Osman Hızlan ile ardından işbaşına gelen Cengiz Özyalçın’a sorduk. Tabi 19 yıldan beri Belediye Başka-nımız olan Selami Öztürk’ü atlamadık... İşte onların verdiği cevaplar...

OSMAN HIZLAN: AVM YAPILMASINDAN BİR KADIKÖYLÜ OLARAK UTANÇ DUYARIM...Kuşdili Çayırı, Kadıköy’ün nefes alabileceği, içerisinde bir takım fonksiyonların yaşatı-labileceği şehir merkezinde kalmış tek bir alandır. Şimdi burayı tutup da ticari alana çevirmek, AVM yapmak büyük bir yanlış olur. Kadıköy’de ticari alanlar birçok yerde mevcut. İlçe genelinde ticari alanlar yeteri kadar verimli dağılmış. Kadıköy’e illaki bir şey kazandırılacaksa, olmayan bir şey yapıl-malı. Sosyal amaçlı kullanılabilecek bir alan düzenlemesi yapılabilir. Altını otopark ya-parsanız, böylece trafik sorununa da katkıda bulunursunuz, üstünü de park gibi eğlence ya da günlük yaşamda kullanılabilecek, şeh-ri rahatlatacak bir yaşam alanına çevirebi-lirsiniz. Kuşdili Çayırı’na AVM inşası, AVM’yi yapan müteahhitler dışında kimseye yarar sağlamaz. Kafeterya ve mağaza gibi ihtiyaç-lardan AVM yapılıyor olsa, zaten bu tür ge-reksinimleri giderecek işletmeler ve esnaflar çevresinde mevcut. Çay içecek, kafe ortamı-nı yaşayacak insanlar da AVM’ye girmekten-se, deniz kenarı ya da ilçenin birçok nokta-sında var olan uygun konseptli mekânları seçerler. Yani AVM yine burada ihtiyaç değil. Sonuç olarak şehrin merkezine gereksiz ol-duğu halde bu şekilde AVM yapılmasından, bir Kadıköylü olarak utanç duyarım.

CENGİZ ÖZYALÇIN: KADIKÖY’ÜN GEÇMİŞİNE İHANET OLUR...“Kuşdili Çayırı’na AVM düşünmek Kadı-köy’ün geçmişine ihanet olur. Benim Selami Başkan’dan şöyle bir farkım var. Ben doğma büyüme Kadıköylüyüm ve bütün hayatım orada geçti. İtfaiye’nin bulunduğu yerde bir tiyatro vardı, karşı tarafında ise levantenle-rin kullandığı tenis kortları... Çayırların için-den yürüyerek tahta bir köprüden geçip, Fe-nerbahçe Stadı’nın bulunduğu alana gider, top oynardık. Türk futbol tarihinin önemli yıldızlarının geçtiği o tahta köprüyü Faruk Ilgaz yaptırmıştı. ‘Peki, ne olmalı?’ derseniz, üstünün tamamen park olduğunu düşüne-lim. Özgürlük Parkı, Fenerbahçe Parkı gibi... İtfaiye’nin olduğu yere bir kültür merkezi yapalım. Altı otopark olsun...”

SELAMİ ÖZTÜRK: KADIKÖY’Ü KATLETMEK OLUR BU. BÖLGEDEKİ ESNAF İŞ YAPAMAZ...“Büyükşehir ilk başta Salı Pazarı’nın kaldı-rılacağını ve yerine yeşil alan yapılacağını açıkladığında kabul ettik. Eskiden piknik ya-pılan, futbol oynanan bir alandı burası. Biz de eski görünümüne kavuşacağını, hatta eski Göksu Deresi gibi olacağını hayal edi-yorduk. Alttan AVM projesi çıktı. İBB, daha planlarını yapmadan ihale açtı ve AVM ola-rak birçok proje çıktı ortaya. Üzerinde ku-lelerin olduğu bir proje belirlendi. Davalar açıldı. İdare Mahkemesi iptal etti, yeşil alan imara açılamayacağı için. Danıştay’dan geç-ti ve kesinleşti. Ancak, İstanbul Büyükşehir Belediyesi yeni plan yaptı, Çevre ve Şehir-cilik Bakanlığı’na gönderdi ve onaylandı. Çevre İl Müdürlüğü’nde 16 Aralık’ta askıya çıkarmışlar. Bizim de yeni haberimiz oldu. Süresi içinde Belediye, kurumlar ve kişiler olarak itirazlarımızı yaptık. Belediye ola-rak dava açma hakkımız da var. Kadıköy’ü katletmek olur bu. Ulaşım ve ticari açıdan hayat felç olur. Bölgedeki esnaf iş yapamaz. Tepe Nautilus yapıldığında bu tehlikeyi se-zememiştik. Mahalle arası olduğu için ka-bul görür yanı vardı.

Eğer bir ilçe belediye başkanı imar planı belli olmayan yere ihale yapsaydı, görev-den alınırdı. Danıştay’ın kararına rağmen neden AVM’de ısrar ediyorlar? Arkasında kimler var? Hangi güç bu kadar zorluyor? Başbakan’ın bunu açıklamasını istiyorum.”

BAŞKANLAR NE DİYOR?

Kadıköy’ün 30 yıllık belediye tarihinde imzası olan Osman Hızlan, Cengiz Özyalçın ve Selami Öztürk, ilk kez 2010 yılında açılan Kadıköy Belediye Meclisi binasında biraraya gelmişti. Bu tarihi fotoğraf gibi Kuşdili Çayırı hakkındaki görüşleri de tarihe geçecek.

Mart&Nisan 2013 KadikoyLife.com : 41

KAPAK

Page 20: kadıköy life e dergi

İÇMİMAR NURSEMA ÖZTÜRK (TASARIM PARKI - YOĞURTÇU): BETONA GÖMDÜĞÜMÜZ AĞAÇLARIN TEKRAR FIŞKIRACAĞI ANI BEKLİYORUM “Kadıköy’ün geçmişine baktığımızda yem-yeşil çayırların, mesire yerlerinin, kurban seslerinin ve kuş seslerinin cümbüşünden adını alan Kuşdili geliyor düşüncelerime... ‘Bu ismi korumak için ne yapmalı?’ deyince, benim aklıma beton yığını, arabalar ile dolu bir AVM rantı gelmiyor maalesef... Ben ye-şili ve hatta zaman içinde betona gömdüğü-

KADIKÖYLÜLER NE DİYOR?müz ağaçların tekrar fışkıracağı anı bekliyor ve hayal ediyorum. Gerçi etrafının hiç ener-jisi kalmamış çürük diş gibi duran gri surlarla çevreli olması da beni rahatsız ediyor ama hadi onlar sonraya kalsın diyelim... Şu anda gündem konusu olan, hatta yıllardır farklı projeler ile söylentilere konu olan bu kıy-metli alan için ‘yeşil olsun’ diyelim lütfen... Kadıköy’ün ilk yeşil meydanı olsun, altı oto-park olmak üzere diye düşünüyorum.

Bu düşünceme belki dünyada yapılmış ör-nekler fikir verir. Bir şehir müzesi olabilir mesela yerin altında... Trenle ve metro ile bağlantısı olan... Gençlerin, yaşlıların, ço-cukların kendilerini şehirde yaşayan değerli bireyler olarak hissedeceği çağdaş örnek bir Kadıköy için...”

DR. CEMAL DEMİR (BAHARİYE CADDESİ): AKM’YE KADIKÖYLÜLERİN HEM HAKKI, HEM DE İHTİYACI VAR“Son 10 yıldır yapılmak istenenler önce bir söylenti tarzında çıkmakta, kamuoyunda eğer yeterli bir tepki olmazsa adım adım bu söylentiler gerçekleşmektedir (Göztepe Parkı’nda olduğu gibi). Ne yazık ki toplum olarak da gittikçe duyarsızlaşmakta, tepki vermemekteyiz. Önce sizlere çok teşekkür ederim ki, bir gazeteci olarak böyle bir söy-lentiyi bizlere aktardınız, haberimiz oldu.

Kadıköy’de yeterli sayıda AVM mevcut olup, bir tane daha yapılması Kadıköy’e yarar değil zarar verir. Bir sürü negatifliği-

nin yanında en basit olarak mevcut yollar zaten trafiği kaldırmazken, bir tane daha yapılması, ulaşımı daha da ağırlaştırır. Bu türlü AVM’lerin şehrin dışına yapılması ge-rekmektedir.

İstanbul’un en güzel ilçesi Kadıköy’de, Kadıköy’e yakışır bir AKM olması, hem biz-leri gururlandırır, hem de böyle bir yerdeki AKM’ye herkes kolayca ulaşır, tüm etkinlik-ler yaşanır. Zannediyorum ki Kadıköylülerin böyle bir AKM’ye hem hakkı, hem de ihti-yacı var.”

1950’li yıllara kadar Kadıköy’ün mesire yeri olan, hemen ortasından geçen Kurbağalıdere’de sandal sefalarının yapıldığı Kuşdili Çayırı’nın yine yapılaşma tehlikesiyle karşı karşıya olmasına Kadıköylüler büyük tepki gösteriyor.

Nursema Öztürk Cemal Demir

42 : KadikoyLife.com Mart&Nisan 2013

KAPAK

Page 21: kadıköy life e dergi

YÜK. MÜH. EKREM YALÇINER (ALTIYOL): KUŞDİLİ ÇAYIRI AVM’Yİ KALDIRMAZ “Şimdilerde otoparkın olduğu eski Salı Pa-zarı çevresinde oturanlara baktığınızda, yaş ortalamasının 45-50 civarında olduğu-nu görürsünüz. Kuşdili sakinleri, daha çok sessizlik istiyor. Trafik faktörünü de ayrıca düşünmek gerekir. Düşünün, AVM’nin ya-pılması sonrası Kuşdili Çayırı’nda nasıl bir trafik sirkülasyonu olacak. Bugünlerde bile had safhada trafik yoğunluğu yaşanıyor. AVM’lerin, sıkışık şehir ortamına yapıl-maması gerekir. Tepe Nautilus ile Kadıköy bu hatayı yaşamıştı. Alan otopark olarak da kalabilir ya da AVM dışında çevre ko-şullarını etkilemeyecek farklı bir çalışma Kadıköy’e kazandırılabilir. AVM yapıldığın-da, Kadıköy’ün köklü ve çok eski esnafları-nın hali ne olur?”

FARUK HAKAN YALÇINER (MİMAR): “Kuşdili Çayırı dere üstüdür, zemini de alüv-yondur. Haliyle buraya yapılacak bir alışveriş merkezi için oldukça yüklü harcamalar yapı-lacaktır. Fore kazıklar çakılacak, izolasyon vb. çalışmalar yürütülecektir. AVM yapılma-sını istemiyoruz. Yapılacaksa Gençlik Parkı yapılsın ya da park konseptinde ekolojik sistemi etkilemeyecek farklı bir çalışma…”

NEZİH VE SEMİH CANGÖKÇE (ALTINOĞLU PASTANESİ): AVM’LERİN AÇILMASI TÜM ESNAFLARI RAHATSIZ EDİYOR“Osmanağa’daki pastanemiz 91 yaşına girdi. Dede mirası işletmemizi yaşatmaya çalışıyo-ruz. Kuşdili Çayırı yeşil alan olabilir. Otopark da kalabilir. Otopark günümüzde Kadıköy için büyük ihtiyaç. Kaldırım kenarlarına ve sokak-

lara baktığımızda bunu daha iyi anlayabiliriz. Kuşdili Çayırı, AVM için müsait bir yer değil. Esnaflara vereceği zarar ile birlikte trafik faktörü de düşünülmeli. Şehir merkezinin AVM’yi kaldırabileceğini düşünmüyoruz.”

RESSAM MEDİHA GEREZ (BAHARİYE - TATBİKİ SANAT GALERİSİ): AĞAÇLANDIRILIP, ÇİÇEKLENDİRİLİP “PARK-ÇAYIR” OLARAK KALMASINI İSTİYORUM“Ben doğma büyüme Kadıköylü’yüm. Be-lediyeler gerçek vazifelerini hiçbir zaman yapmadılar. Bu yüzden plansız programsız, altyapısız yapılaşmaya çıkar karşılığı izin ve-rildi ve bugünkü çirkin Kadıköy oluştu.

Kuşdili Çayırı’da biz ne kadar yazarsak yaza-lım, ne kadar itiraz edersek edelim, bu işten kaymak yemeye karar verenler uygulamala-rını gerçekleştirecektir. Amaaa, eğer itiraz-lar gerçek hukuk kurallarına uygun, toplu itirazlarla olabilirse, belki netice alınır...

Ben Kuşdili’nin ağaçlandırılıp, çiçeklendiri-lip, ‘park-çayır’ olarak kalmasını istiyorum... Şehir içinde ‘avm-akm-hükümet konağı’ ol-maz... Bu tip yapılar, şehir içi trafiğini aksat-mayacak şekilde şehir dışına yapılır.

Bu arada küçük bir notu iletmek isterim: Altıyol’da kanalizasyon diye birşey yok... Tramvay yapılırken, bizim kanalı kırdıkları zaman öğrendim... “

GENÇLER NE DİYOR?Bu arada Kadıköy’de sayıları bir hayli fazla olan öğrencilerden aldığımız ortak cevap ise şöyle: “Bu alan yeraltı otoparkı olarak ye-niden düzenlenebilir. Eskişehir’deki Porsuk Çayı kıyısının yeniden düzenlenip halkın kul-lanımına açılması gibi Kuşdili Çayırı kenarının da (dereboyunun) halkın kullanımına açılma-sını arzu ederiz. Eskişehir’in yeniden yapılan-dırılmasının örnek alınması dileğiyle...”

Mediha Gerez

Ekrem Yalçıner ve oğlu Faruk Hakan Yalçıner

Nezih ve Semih Cangökçe

Mart&Nisan 2013 KadikoyLife.com : 43

KAPAK

Page 22: kadıköy life e dergi

Kadıköy’ün kanayan yarası Kurbağalıdere’ye ilk neşter vuruldu. Yıllardır ağır bir koku ile adeta balçığa dönüşen dere, bir yıl sonra pırıl pırıl ve taşkın riski olmadan, kollektör-ler ile zenginleştirilmiş olarak Kadıköylülere kazandırılacak.

D-100 karayolunu geçip Medeniyet Üni-versitesi sırtlarından Fenerbahçe’ye kadar uzanan derenin ıslah çalışmaları İBB bünye-sinde sürdürülüyor ve 2014 yılı Nisan-Mayıs dönemine kadar bitirilmesi hedefleniyor.

NElEr yAPılıyor?Şiddetli yağışlarda taşkınlara neden olan dere yüzeyi genişletiliyor. Bu kapsamda 8 metre olan derenin genişliği 28 metreye çıkartılıyor. Derinliğin de 2 metreden orta-lama 4 metreye çekilmesi ile birlikte taşkın riski ortadan kaldırılacak.

AĞır KoKu yErİNİ BErrAK Su AKıNTıSıNA BırAKAcAKİlçenin kanalizasyon giderlerinin dereye ak-ması ile birlikte, yaz aylarının yanısıra kışın da yoğun şekilde hissedilen ağır koku, yerini berrak su akıntısına bırakacak. Suyun kir-

lenmesinin önüne geçmek amacıyla dere zeminine beton atılacak. Çevre sakinleri ve esnafları, dere yanından geçerken burunla-rını kapatmak yerine, balık tutulabilecek bir dereye sahip olacaklar.

3 KİloMETrElİK AlANDA 100 PErSoNEl ADıM ADıM İlErlİyorÇalışmalar, D-100 Karayolu’ndan Fenerbahçe Burnu’na kadar olan dere üzerinde 3 kilo-metrelik alanda gerçekleşiyor. Taşeron fir-malar ile birlikte ortalama personel sayısının 100’ü bulduğu belirtiliyor. Fenerbahçe Şükrü Saraçoğlu Stadyumu yanında kurulan ıslah şantiyesinden çalışmalar koordine ediliyor.

SÖĞÜTlÜçEşME vE çEvrESİNİN çEhrESİ DEĞİşEcEKIslah çalışmaları, çevresinde değişimleri de beraberinde getirecek. En çarpıcı değişim ise, Şükrü Saraçoğlu Stadyumu ile Söğüt-lüçeşme Tren İstasyonu arasında bulunan Taşköprü Kavşağı’nda yaşanacak. Altıyol, Kuşdili, Rasimpaşa, Fenerbahçe, Yıldızbak-kal, Söğütlüçeşme ortasında Kadıköy’ün en stratejik ulaşım ağının başında gelen

Kurbağalıdere’ye neşter vurulduTaşköprü Kavşağı, dere düzenlemesi kap-samında yenilecek.

KollEKTÖrlEr Kİrlİ Suyu ArıTAcAKProjenin en önemli ayağını ise, 2.80 metre boyutundaki kollektörler oluşturuyor. De-renin çeşitli noktalarına konuşlandırılacak kollektörler, kirli kanalizasyon suyunu ayrış-tıracak. Böylece Marmara Denizi’ne kanali-zasyon suyu karışmayacak, ekolojik düzenin korunması sağlanacak.

İBB vE İSKİ ArASıNDA SÜrEç DEvAM EDİyorİstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından derenin çeşitli kesimleri için oluşturulan projeler, İSKİ’nin de sorumluluk alanlarında bulunması nedeniyle iki kurum arasında de-ğerlendirmeye alındı. İSKİ’nin önümüzdeki süreçte projeleri onaylaması ile birlikte, çalışmaların şehir merkezine yaklaşmasının ardından, Kurbağalıdere’nin çeşitli noktala-rında kollektör ve diğer faaliyetlerin gerçek-leştirilebilmesi amacıyla diğer projelerin de onaylanması bekleniyor.

yAzıK!Burası Kadıköy’ün göbeği, Ayrılık Çeşmesi Mezarlığı… Manzara ise vahim! Mezarlar, kedi yuvaları, çöpler ve atıklar bir yerde…

Rasimpaşa Mahallesi, Taş Köprü Caddesi üzerinde bulunan Ayrılık Çeşmesi mezarlığının kavşağa bakan ön kısmı, çevre sakinlerine göre Mısır döneminden kalma tarihi mezarlar… Ancak mezarlıkların ba-kımsızlığı ve içler hali acısı, Kadıköy’ün imajına gölge düşürüyor.

KEDİ yuvAlArı vE PİSlİĞE TESlİM EDİlMİşMezarlığa baktığınızda, daha çok kedi yuvaları, poşetler ve çeşitli atıklar dikkat çekiyor. Bir kısmı adeta çöplüğe dönüşmüş mezarlıktaki utandırıcı manzara, kavşak ve köprüden gün içerisinde geçen binler-ce kişinin gözleri önünde sergileniyor. Objektiflerimize yansıyan gö-rüntülerde mezarların üstlerindeki yemek artıkları ise utandırıyor...

İlgili Mezarlıklar Müdürlüğü’nün dikkatini çekiyor, gereğinin yapılma-sını vatandaşlar adına istiyoruz...

‘Ölüsüne saygısı olmayanın dirisine saygısı olmaz’ sözünü anımsatan ibretlik kareler, çevredekilerin gözleri önünde sergileniyor...

Mayıs&Haziran 2013 KadikoyLife.com : 27

ÇEVRE

Page 23: kadıköy life e dergi

HABER MERKEZİ

Üsküdar-Harem yolu üzerinde bulunan Üs-küdar Evlendirme Dairesi, imar planında yapılan tadilatla ‘turizm-konaklama’ alanı ilan edildi.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Üsküdar Belediyesi’nin Aziz Mahmut Hüdai Mahal-lesi’ndeki ‘kentsel hizmet alanı’ lejantında kalan parselin, ‘turistik tesis alanı lejantı’na alınmasına ilişkin imar planı değişikliği tale-bini kabul ederek onayladı. Değişiklik talebi CHP’li meclis üyelerinin ret oylarına karşılık, AKP’li üyelerin oylarıyla kabul edildi.

‘OTOPARK YAPARSANIZ OLUR’İmar planında yapılan değişikliğe ilgili ku-rumlar tarafından ise ‘şartlı onay’ verildi. Deprem ve Zemin İnceleme Müdürlüğü, parsel yapılaşmaya uygun olsa da yerel sorunlara dikkat çekerek, uygulama önce-sinde zemin iyileştirme çalışması yapılması şartıyla değişikliğe onay verdi. Ulaştırma Planlama Müdürlüğü değişikliğe onay ve-rirken, otopark ihtiyacının karşılanması koşulunu getirdi. İSKİ Genel Müdürlüğü uygulama sırasında altyapıya zarar veril-memesini istedi. İstanbul 6 Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlü-

Üsküdar Evlendirme Dairesi otele dönüşüyor

Üsküdar Belediyesi’nin CHP’li Meclis Üyeleri’nden Doğan Tekel, söz konusu parselin yıllar önce sosyal tesis yapılmak üzere kamulaştırıldığını, yeni plan değişikliği ile kamulaştırma gerekçesinin ihlal edildiğini söyledi.

Türkiye’nin en büyük kamu binası olma özelliğinin yanısıra dünyanın en büyük ad-liyesi İstanbul Anadolu Adalet Sarayı oto-parkını devralan İSPARK, sürücülere hizmet vermeye başladı.

2500 ARAÇLIK OTOPARK TEKNOLOjİK İMKANLARLA DONATILDIİSPARK, estetik görünümü, yeni bağlantı yolları ve diğer hizmet alanlarıyla kentin çehresini değiştiren Yeni Adalet Sarayı’nda-ki otoparkta, vatandaşlara daha kaliteli hizmet vermek için gerekli çalışmaları ta-mamladı. İSPARK personelinin yanısıra özel güvenlik ekiplerinin de hizmet verdiği 2500 araçlık otopark, modern ve teknolojik imkânlar sunuyor.

OTOPARKTA ENGELLİ VE MOTOSİKLET PARK ALANLARI DA VARKentte hizmete açılan çevreyle uyumlu mo-dern otoparkların yapımına devam edecek-lerini belirten İSPARK Genel Müdürü Meh-met Çevik, “Vatandaşlarımıza kaliteli hizmet vermek amacıyla modern otoparkları işlet-meye alıyoruz. 2500 araç kapasiteli bu dev otoparkta, sürücülere güvenli ve modern park hizmeti sunacağız” dedi.

Günde yaklaşık 50 bin vatandaşın ziyaret etmesi beklenen Adalet Sarayı otoparkında sürücülere hizmet verecek engelli ve motosiklet park alanları da bulunuyor. 17 bin metrekare alan üzerine kurulu modern katlı otoparkın 0-1 saati 5 TL, gün boyu ücreti ise 13 TL.

Anadolu Adliyesi Otoparkı İSPARK’a emanet!İstanbul Büyükşehir Belediyesi iştiraki İSPARK, Kartal’da bulunan İstanbul Anadolu Adalet Sarayı’ndaki dev otoparkın işletmesini aldı.

ğü ise, hazırlanacak projenin kurul tarafın-dan onaylanmadan hayata geçirilemeyece-ğine dikkat çekti.

BELİRSİZLİK VAR...İmar ve Bayındırlık Komisyonu da konuya iliş-kin raporları değerlendirerek, teklifin kentsel hizmet alanını azaltıcı ve hareketli nüfus yo-ğunluğunu arttırıcı nitelik taşıdığını vurgula-dı. Komisyon, uygulama imar planında kütle-ye göre yapılacak inşaatın zemin+2 kat olarak önerildiğini hatırlatarak, yapılan değişiklikte yapılaşma koşullarının ne olacağı konusunda belirsizlik bulunduğunu belirtti.

44 : KadikoyLife.com Mart&Nisan 2013

AKTÜEL

Page 24: kadıköy life e dergi

Haydarpaşa Projesi ve İstanbul 2020 ile

Kadıköy ve Üsküdar’a büyük piyango!Haydarpaşa Garı yanına 2020 Olimpiyat Oyunları için yapılması hedeflenen ‘Boğaz Stadyumu Projesi’nin ayrıntıları şekillendi. Ayasofya ve Sultanahmet manzaralı, Haydarpaşa Tren İstasyonu’na alt bağlantı ile ulaşımda da çığır açacak dev projenin görselleri dudak uçuklatıyor.

30 : KadikoyLife.com Mayıs&Haziran 2013

KAPAK

Page 25: kadıköy life e dergi

KADİr ToPrAKKAyA

Dünyada her geçen gün biraz daha yıldızı parlayan rüya şehir İstanbul’un, 2020 Olimpi-yat Oyunları’na talip olmasıyla ‘Haydarpaşa Projesi’ bir defa daha gündeme geldi. Haber; gazeteler, televizyonlar, dergiler ve internet-ten yayınlanan bütün mecralarda sayfalarca yer aldı. Ancak bu haber bombardımanı için-de hiçbir yayın kuruluşu, bu önemli haberin Kadıköy ve Üsküdar ilçeleri için ne büyük bir piyango olduğuna değinmedi.

MucİzE hABErlEr, MucİzE ProjElErİN DErGİSİ...Kapak haberimize girmeden önce Kadıköy Life dergisi olarak 9 yılı aşkın bir süreden beri sizlere hep önemli projeleri vermek gibi bir misyonumuz olduğunu hatırlatmak isti-yoruz. Kadıköy Life’ın ilk sayısını bilen emek-tar okurlarımız hatırlayacaktır; Kadıköy’de henüz tek bir 5 yıldızlı otel dahi yokken,

o zaman ki kapak konumuz; ‘Anadolu Yakası yıldızlanıyor, tam 21 tane 5 yıldız-lı otel geliyor’ başlığını taşıyordu. Kapak olarak da, Haydarpaşa ve çevresini gös-teren bir hava fotoğrafı kullanılmıştı. Çok geçmeden bu haberini verdiğimiz oteller bir bir açılmaya başladı. Hatta bizim o zamanlar 21 olarak tespit edebildiğimiz sayı, bugünlerde iki katına çıkarak, öngö-rülerimizi aştı...

ProjENİN İçErİĞİNDE KoNGrE MErKEzlErİ, oTEllEr, rEzİDANSlAr vAr... Hemen bir müjde verelim; Haydarpaşa Projesi içeriğinde tarihi Haydarpaşa Garı ‘Kültürel Tesis’ olarak muhafaza ediliyor. Hatta çok daha işlevsel bir yapı olarak halkla buluşuyor. Bina bünyesi ve yakın çevresinde, opera ve konser salonları, müze, sanat galerileri ve sergi salonları-nın yer alması planlanıyor.

Haydarpaşa Garı yanına 2020 Olimpiyat Oyunları için yapılması hedeflenen Boğaz Stadyumu Projesi’nin ise ayrıntıları şekillendi.

Ayasofya ve Sultanahmet manzaralı, Hay-darpaşa Tren İstasyonu’na alt bağlantı ile ulaşımda da çığır açacak dev projenin gör-selleri dudak uçuklatıyor. Projenin hayata geçmesi halinde, Haydarpaşa ve çevresinde yapıların ve arsaların değerlerinde patlama yaşanması bekleniyor.

KADıKÖy’ÜN PrESTİjİ ArTAcAKİstanbul’un, 2020 Olimpiyat Oyunları’na adaylığı ile daha da önem kazanan proje-de, her ne kadar alanın çok büyük bölümü Üsküdar Belediyesi sınırları içinde kalıyor olsa da, pek çok ‘EN’leri bünyesinde barın-dıran Kadıköy’e katkısı tartışılmaz. Üsküdar ve Kadıköy’de yeni bir dönemi başlatacak olan proje, bölgenin atmosferini tamamen değiştirecek.

Mayıs&Haziran 2013 KadikoyLife.com : 31

KAPAK

Page 26: kadıköy life e dergi

BoĞAz’ıN hEr NoKTASıNDAN KolAy ulAşıMDenizyolu ve Marmaray ile İstanbul ve İs-tanbul Boğazı’nın her noktasından kolayca ulaşımın sağlanacağı alanda yapılması plan-lanan olimpiyat tesislerinin, Boğaziçi’nin görkeminden de faydalanarak, Türkiye’nin yurtdışı tanıtımında büyük sükse yaratacağı net olarak görülüyor. Özellikle Harem’deki bugünkü konteyner limanının yerine yapıl-ması düşünülen Boğaz Stadı’nın, konumu itibarıyla olimpiyatların İstanbul’da yapılma şansını büyük ölçüde attırdığına değiniliyor.

Kadıköy Life Grubu olarak bu düşünceye bizler de katılıyoruz. Çünkü iki kıtanın birleş-tiği ve dünyada başka hiçbir yerde benzeri olmayan Boğaziçi üzerinde 2020 Olimpiyat Oyunları’nı izlemenin bir ayrıcalığı olaca-ğını düşünüyoruz. Bu özelliğin karar verici ilgili jürinin gözlerini büyük bir artı olarak İstanbul’a çevireceğine inanıyoruz.

hAyDArPAşA PorT ProjESİ hAyATA GEçİyorKonu ile ilgili olarak görüşlerine başvurdu-ğumuz Üsküdar Belediye Başkanı Mustafa Kara, 2020 Olimpiyatları İstanbul’a verilse de verilmese de ‘Haydarpaşa Port Projesi’nin yapılacağını kesin bir dille açıklarken, bu kapsamda Harem Otogarı’nın kaldırılacağını belirtti ve “Dev Haydarpaşa Limanı da kalka-cak. Ancak, tarihi Haydarpaşa Tren Garı kül-türel tesis olarak kalıyor” dedi.

NuMuNE hASTANESİ ArKASıNDA rEzİDANSlAr yAPılAcAKHaydarpaşa Port içinde yıldızlı oteller, AVM’ler ve opera salonları gibi merkezlerin yer alacağına değinen Başkan Kara, “Numu-ne Hastanesi’nin arkasında da rezidanslar planlandı. Yakında Özelleştirme İdaresi’ne devredilecek alan, yap işlet devret ya da kat karşılığı olarak yapılacak. 2020 Olimpiyat

Stadı da bu projenin içerisinde yer alacak” açıklamalarında bulundu.

“İMAr PlANıNA AyKırı Bİr DuruM SÖz KoNuSu DEĞİl...”İstanbul’u heyecanlandıran stadın yapılması-nın planlandığı yerde büyük bir dolgu alanı olduğuna değinen Mustafa Kara, açıklamala-rını şöyle sürdürdü: “Evet, burada dolgu alan var ama raylara, yani içeri doğru gittikçe ze-min iyileşiyor. Burada kazık çakılacak, zemin iyileştirmesi yapılacak, sıkılaştırılacak. İmar planına aykırı bir durum da söz konusu değil. Buralarda sergi, konferans, gösteri salonları yapılabilir notu var planlarda. Direkt bir stad olarak yok, eğer olimpiyatlar kesinleşirse hem planlarda hem de proje olarak değişiklik yapılması gerekiyor. Siluetten dolayı da her durumda Anıtlar Kurulu’ndan onaylanması gerekiyor öncelikle.”

“DENİz KENArıNDA STAD yAPMAK GÖz BoyAMAKTır...”Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk ise Haydarpaşa Port’a şiddetle karşı çıktığını açıklarken, 2020 Olimpiyatları için plan-lanan Stad Projesi’nin tamamen bir göz boyama projesi olduğunu söyledi ve “Söz konusu alan Kadıköy Belediyesi’nin sınırları dışında kalan bir alan... Daha önce burada yat limanı ve villalar olacaktı, şimdi bunlar nereye gitti belli değil. Acaba yat limanını kaldırıp da yerine stad mı koyacaklar bile-miyoruz, ortada bir imar planı yok. Bunu kim ortaya attıysa, bir fikir olarak söylemiş.

Ama bu fikir yarın bir plan olur, yürürlüğe girer; Koruma Kurulları’nın da bir önemi kalmadı artık. Stadların kent merkezinde yapılmasına karşı değilim, ancak siluete ne kadar etki yapacak görmek lâzım” dedi.

Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk...

Üsküdar Belediye Başkanı Mustafa Kara...

32 : KadikoyLife.com Mayıs&Haziran 2013

KAPAK

Page 27: kadıköy life e dergi

Meslek Odaları tepkili...Meslek Odaları’nın büyük bir bölümü hem Haydarpaşa Port Projesi’ne hem de 2020 Olimpiyat Oyunları için planlanan projeye karşı olduklarını belirttiler. Özellikle Selimi-ye Kışlası’nın önüne yapılması planlanan ‘Boğaziçi Stadyumu’na karşı büyük bir tepki içinde olan oda temsilcileri, “Stad Projesi’ne dair hiçbir bilgimiz yok. Haberleri medya-dan öğreniyoruz. Şehrin anayasası niteliğin-deki üst ölçekli planlara uyulmadan proje hazırlanmasına karşıyız. Ayrıca, geçtiğimiz yıl Eylül ayı içinde Büyükşehir Belediyesi Meclisi’nde onaylanan Haydarpaşa Port Projesi planlarına göre bölge kruvaziyer li-manı olarak planlanmıştı. Bu planlara da dava açtık. Haydarpaşa Garı ve Limanı’nın şehrin en önemli endüstri mirası olduğunu ve orijinal fonksiyonuyla korunması gerekti-ğini düşünüyoruz” şeklinde yorum yaptılar.

...

planlanan tesisler OliMpiyat kOMitesi üyelerine sunulduİstanbul’un en şanslı adaylar arasında yer aldığı 2020 Olimpiyat Oyunları için yapılma-sı planlanan birçok tesis, Olimpiyat Komitesi üyelerine sunuldu. En çok dikkat çeken pro-je ise, Selimiye Kışlası’nın önüne yapılması planlanan Boğaziçi Stadyumu...

Planlara göre 500 milyon dolarlık stad, olim-piyat oyunlarının açılışına evsahipliği yapa-cak. Tüm dünyadan canlı olarak izlenmesi yanında, 70 bin kişi alacak şekilde planlanan stad, Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç’ın açıklamalarında önceleri ‘geçici’ olarak açık-lanmıştı. Ancak basına dağıtılan resmi kitap-

çıkta ‘kalıcı’ olarak işaretlenmiş olduğunun belirlenmesi üzerine, Bakanlık yetkilileri tarafından Olimpiyat Oyunları’ndan sonra ek tribünlerin söküleceği, stadın konser ve etkinlikler için 20 bin kişilik kapasiteyle ‘ka-lıcı’ olarak hizmet vermeye devam edeceği açıklandı. Haydarpaşa bölgesinde, stadın yanısıra ‘Plaj Voleybolu Merkezi’, ‘Okçuluk Parkuru’ ve denize ‘Kürek Parkuru’ gibi pro-jeler de hazırlandı.

...

15 bin yeni ev, yeni spOr tesisleri, yeni yaşaM alanları...Teknik mükemmelliğe dayalı bir Olimpiyat Oyunları düzenlemek için hazır olduklarını belirten Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç, şu açıklamalarda bulundu:

“Türkiye’de TOKİ adında önemli bir kuru-mumuz var. Halihazırda konut, spor tesisleri ve toplumsal yaşam alanları inşa etmiş bir kurum bu. Geleceğin şehirlerini yaratan bir kurum. İstanbul 2020 için de bütün dene-yimlerini kullanarak, benzersiz bir sonuç çıkartmak için TOKİ de taahhütlerini verdi. 15 bin yeni evin, spor tesisinin ve toplumsal yaşam alanın olduğu bir tesis inşa edilecek.

Arkamızda büyük bir finans desteği var. Sa-dece ulaştırma alanında 9,8 milyar dolarlık bir yatırım programı söz konusu ve 3 milyar doları inşa edilmiş durumda. İstanbul’da başladığımız her şeyi bitiririz. 2001 yılında İstanbul’da sadece iki küçük metro hattı vardı, şu an Olimpiyat Stadı’na kadar met-royla gidebilirsiniz. 2018 yılına geldiğimizde raylı şebekemiz 264 kilometreye varacak.

2020’ye geldiğimizde de milyonlarca izleyici toplu taşıma araçlarını kullanarak, olimpiyat alanlarına ulaşacak.”

...

yeni bir kültür, yeni bir gelecek...Türkiye’de düzenlenecek ilk olimpiyat oyun-ları hepimiz için farklı anlam ifade ediyor. Bazılarımız için laik Müslüman bir toplum-da düzenlenecek ilk olimpiyat oyunları ola-cak. Başkaları için de nüfusunun neredeyse yüzde 50’sinin 25 yaşın altında olduğu bir ülkede düzenlenen ilk olimpiyat oyunları... Birçok kişi için ise, iki kıtada düzenlenen ilk olimpiyat oyunları olarak tarihe geçecek. Ancak kesin olan şu ki; yeni bir kültür, yeni bir gelecek var önümüzde...

anketler istanbul’u gösteriyOrAday şehirlerde yapılan halk desteği an-ketleri hızla devam ediyor. Son anket so-nucu 12 Nisan’da İngiltere’den ulaştı. 2020 Olimpiyat ve Paralimpik Oyunları’nın geçici anket sonuçlarına göre İngiltere’de hayli popüler olan bir spor haber sitesi, 4 hafta süren ve 5 bin kişinin oy kullandığı anketin sonuçlarını açıkladı.

iSportconnect kullanıcılarının, “Sizce han-gi şehir 2020 Olimpiyatları’na evsahipliği yapmalı?” sorusuna göre yaptığı oylama sonunda, Japonya’nın başkenti Tokyo yüzde 21 oyla üçüncü oldu. İspanya’nın başkenti Madrid, yüzde 35’lik oranla ikinci olurken; yüzde 44 oy alan İstanbul, ankette birinci sırada yer aldı.

Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç, hükümetin bütün kademeleri ve finansman kaynaklarıyla birlikte İstanbul’un arkasında olacağının altını çizerek, şöyle konuştu: “OECD raporlarına göre Türkiye ekonomisi dünyanın en hızlı büyüyen ülkeleri arasında ikinci, Avrupa bölgesinin ise birincisi konumunda. Türk ekonomisinin gücü Olimpiyat Oyunları sürecinde İstanbul’un arkasında olacaktır.”

Mayıs&Haziran 2013 KadikoyLife.com : 33

KAPAK

Page 28: kadıköy life e dergi

Anket sonuçlarının açıklandığı haberde, oy kullanıcıların büyük kısmı, İstanbul 2020 Yaz Olimpiyat Oyunları’nın sloganı olarak seçilen “Bridge Together” (Birlikte Köprüler Kuralım) sloganından etkilendi. Anketler, olimpiyatlara evsahibi olacak ülkenin belir-leneceği 7 Eylül 2013 tarihine kadar devam edecek.

Aday şehirlerde yapılan halk desteği anke-tinde ise, Madrid’e yüzde 76, Tokyo’ya ise yüzde 70’lik bir oran çıktı. İstanbul’daki öl-çümler de yapıldı ve IOC’ye bildirildi. Oran-ların en son yüzde 94’ler seviyesinde sey-rettiği görüldü.

...

“allah’tan ülkenin üç bir yanı deniz, gerektikçe dOlduruyOruz...” Yıldızlı oteller ve AVM projelerinin mimarı olarak bilinen Orson Mimarlık Atölyesi ku-rucusu Y. Mimar H. İbrahim Tütenyurd, Ka-dıköy Life için Haydarpaşa Projesi ve İstan-bul 2020’yi yorumladı:

“Bu söz konusu proje kapsamı içinde en se-vindiricisi tarihi Haydarpaşa Garı’nın ‘Kültü-rel Tesis’ olarak korunuyor olması. Kültürel tesis olarak da, yakın çevresine yeni opera ve konser salonları, müze, sanat galerileri ve sergi salonlarının yapılmasının planlan-ması, bunlar da güzel. Restoranlar, kafeter-yalar ve diğer donatı alanları da beraberin-de gelecektir.

2020 Olimpiyatları kapsamında yapılacak spor kompleksleri ve özellikle stadyumun bölgeye bir katkı sağlayacağını düşünmü-yorum. Zira bu tip tesisler sadece Olimpiyat sürecinde aktif kullanılacak, sonrasında ha-yalet yapılar olarak ve özellikle de bu kadar tarihi değerlere sahip (Selimiye Kışlası, eski Haydarpaşa Lisesi yeni Marmara Üniversi-tesi, Numune Hastanesi, Haydarpaşa Garı, v.b. yapıların yer aldığı) bir bölgenin orta kıyısında yalnızlığına çekilecek. Dünyadaki örneklerine baktığımızda da bunun kaçınıl-maz bir son olduğu gerçeğini kimse yadsı-yamaz. Bütün Olimpiyat köyleri aynı akıbete uğramıştır. Acele ve etüdü yapılmadan veril-miş kararlar maalesef bizim tarihimizde de çoktur. Formula 1 pisti ve Atatürk Olimpiyat Stadı da böyle bir kararın kurbanıdır ve yal-nızlığına terk edilmiştir.

Olimpiyat Stadı ve gereksinimleri olan di-ğer fonksiyonlar, 4 ve 5 yıldızlı oteller, ti-caret alanları, AVM’ler, rezidans’lar, v.b. bölgeye yapılmaya başlanacak ve burada yıllarca konuşulan ve hedeflenen sonuca ulaşmak için sanki Olimpiyat bahane edil-miş gibi olacak. Zaten bu yapıları oralara yapmak için her türlü girişim deneniyordu. Şimdi de 2020 Olimpiyatları deneniyor gibi geldi bana.

Olimpiyat kapsamındaki projeler ile yeni alanlar yaratılıyor. Özellikle, yüksek maliyet-li yapılar yüksek değerlerden satılacak, kira-ya verilecek ve belli bir kesimin kullanımına sunulacak. Bu da şehri ayrıştırmaktan baş-ka bir çözüm üretmiyor. Kentsel dönüşüm alanlarında da bu gerçekleri görüyoruz. Fikirtepe Özel Proje Alanı’nda bile herkes kendini Akasya Projesi ile mukayese ederek, kat karşılığı talipli olan müteahhitlerden yüzdeler talep ettiler. Fikirtepe’nin de bir Akasya olabileceğini zannettiler. Oysa öyle olmadı. Olamaz da.

Şehir içinde, şehrin ve kullanıcılarının nefes almasını sağlayacak alanların yara-tılması gerekir. Bizler, şehir planlamasın-da maalesef popülist yaklaşımlarla şehir merkezlerinde yer alması gereken, şehrin nefes almasını sağlayacak bu yeşil alan-ları ve diğer donatı alanlarını yok ederek imara açıyoruz. Sonra bu ihtiyaçlar ortaya çıktığında da en kolay çözüm olarak kıyı-ları seçerek denizleri doldurup, donatı ve yeşil alanlar yaratıyoruz. Allah’tan ülkenin üç bir yanı deniz, gerektikçe dolduruyoruz. Ancak doldurmalar hızını alamıyor. Mal-tepe sahillerindeki dolgu ile Adalar’a var-dık. Tarihi Princes Adaları ile el sıkışmaya az kaldı. Hatta geçenlerde Adalar’a köprü önerisinde bile bulunuldu.”

Orson Mimarlık Atölyesi kurucusu Y. Mimar H. İbrahim Tütenyurd

34 : KadikoyLife.com Mayıs&Haziran 2013

KAPAK

Page 29: kadıköy life e dergi

İstanbul’un 2020 Olimpiyat Oyunları adaylığı için temaslarda bulunan Uluslararası Olimpiyat Komitesi Değerlendirme Komis-yonu Başkanı Craig Reedie, Türkiye’nin çok iyi organize olduğu-nu belirterek, “Hepimiz çok etkilendik” diye konuştu. Uluslara-rası Olimpiyat Komitesi (IOC), 2020 için Olimpiyat adayı olan İstanbul’daki temaslarının ardından açıklamalarda bulundu.

Başkan Reedie, hazırlayacakları raporun 3-4 Temmuz 2013’de İsviçre’nin Lozan kentinde düzenlenecek toplantıda kamuoyuna sunulacağını söyledi. Reedie, yaptıkları temasların Türkiye’deki Olimpiyat çalışmalarını güçlendirdiğini belirterek, “Bizi organize olmuş bir şekilde karşıladılar. Teklif Komitesi’nin ne kadar yete-nekli olduğunu gördük. İngilizce’ye de çok hakimlerdi. Hepimiz çok etkilendik” dedi.

“hüküMet destekliyOr”Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bazı bakanlar ile İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş ve Vali Hüseyin Avni Mutlu’yla görüştüklerini hatırlatan Reedie, “Hükümetin adaylığı desteklediğini gördük. İstanbul’un eski belediye başkanlarından biri olan Başbakan da olimpiyatları destekliyor. Olimpiyat projeleri Türkiye’deki iş dünyasından da büyük destek görüyor” şeklinde konuştu.

Aday olan kentlere adil davranmaya çalıştıklarını dile getiren Reedie, “Biz bir kenti diğerleriyle kıyaslayamayız. Biz sadece tarafsız bilgi veriyoruz. Her kente tarafsız ve adil davranmaya çalışıyoruz” dedi.

“üsküdar ve kadıköy’ün bazı bölgelerinde fiyat artışları Olacak...”‘Gayrımenkul Değerleme’ konusunda ülke-mizin yetiştirdiği önemli isimlerden biri olan Eva Gayrımenkul Değerleme Uzmanı Cansel Turgut Yazıcı, konuyla ilgili görüşlerini şöyle açıkladı:

“Bu proje kapsamında gerçekleştirilecek olan yatırımlar nedeniyle özellikle Üsküdar ilçesinin Selimiye ve Salacak mahalleleri ile Kadıköy ilçesinin Koşuyolu, Rasim Paşa ve kısmen de Osmanağa mahallerinin bölgeye yakın kısımlarında değer artışları söz konusu

OliMpiyat kOMitesi istanbul’dan çOk etkilendi

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, “Kıtaların buluştuğu bir başka kente nasip olmayan özelliğe sahip ve bu kadar tarihi geçmişi barındıran bir kentten, dünyaya 2020’yi haykırmak istiyoruz” dedi.

Gayrımenkul Değerleme Uzmanı Cansel Turgut Yazıcı...

olacaktır. Değer artışları olması güzel, bun-dan herkes sebeplenecek. Olimpiyat rüzgârı geçtikten sonra da bu değerler korunabile-cek mi? Bence, işin önemli olan yanı bu. Biz yaşayan bir tarihin olduğu bölgeye sanki bir hançer saplıyormuş gibi olmayalım. Kaş ya-palım derken göz çıkarmayalım. Bu projeleri ciddi anlamda ele alarak değerlendirmek ge-rektiği kanısındayım. Sanki biraz acele karar verilmiş ve iyi etüt edilmemiş gibi görünüyor. Çevre dokusundan, ulaşımına kadar her şeyi ile düşünülmüş ve en ideal çözümün üretil-diği projelere ihtiyaç var. Bu projenin bütünü ile arzu edilen sonuca varacağından maale-sef emin değilim. Sonu sükutu hayal olmasın.

OliMpiyatların ekOnOMiye katkısı Olur...Olimpiyatların Türkiye’ye gelmesi muhte-şem olur. Tüm ekonomiye katkısı olacağı gibi gayrimenkul sektörüne de olacaktır. Olimpiyat beklentisi değer artışı getireceği gibi, düzgün projeleri de getirecektir, diye düşünüyorum. Bugün dünya şehirlerinde olimpiyatların yapıldığı yerlerin doğru pro-jelendirme ve parayı doğru yerlere harcama planlaması ile kalkındığını görüyoruz.

İstanbul Boğazı artık imara açılmalı, zaten yapılaşma 40 yıldır yasak olsa da sürüyor, kendimizi kandırıyoruz. Yasaklayarak değil, düzenleyerek ve kurallara uyulmasını sağlaya-rak kentimizi güzelleştirebiliriz. Boğaz’da stad projesine karşı değilim ama ekonomik olarak anlamlı bulmuyorum. Bu kıymetli alanlar baş-ka şekilde ekonomiye katılmalı. Arsa kıymetli, fayda-değer ilişkisi anlamlı olmayan yatırımlar yapılmamalı diye düşünüyorum.”

Mayıs&Haziran 2013 KadikoyLife.com : 35

KAPAK

Page 30: kadıköy life e dergi

Arkitera Mimarlık Merkezi’nden Derya Yazman, sosyal medya etkinliklerinden ArkiPARC 2013’te ‘Şehircilik ve Ulaşım’ panelinin moderatörlüğünü yapacak İstan-bul Büyükşehir Başkan Danışmanı Prof. Dr. Mustafa Ilıcalı ile kent planlaması ve ula-şım hakkında bir röportaj yaptı. İstanbul’da kentlilik bilinci ve yatırımlar hakkında pek çok önemli konuya açıklık getiren Ilıcalı’nın, Yazman’a verdiği cevaplarda,

“Yaşanabilir bir şehir için imar baskılarına boyun eğilmemeli, emsal konusunda taviz verilmemeli” sözleri ön plana çıktı. İşte bu röportajın ayrıntıları...

Son yıllarda ulaşım konusunda oldukça fazla yatırımların olduğunu görüyoruz. Marmaray, metro hatları, hızlı tren ve en önemlisi de 3. Köprü

Projesi. Uzun vadede bakıldığında tüm bu projelerin geri dönüşleri kent planlamasını nasıl etkileyecektir?Bu projeler şu an zaten yapılması gereken kentsel dönüşümü de hızlandıracaktır. İs-tanbul geneli değerlendirildiğinde, hem mevcut çöküntü alanlar, hem de deprem gerçeği açısından kentsel dönüşümün buna bağlı yapılmış bir ulaştırma planlamasıyla gerçekleştirilmesi, bir zorunluluktur.

Ulaşım yatırımları arttıkça gayrimenkul yatırımları da ister istemez artmaktadır. Sürdürülebilir bir kent açısından düşünüldüğünde bu yatırımların sınırı nasıl belirlenebilir?Ulaşım yatırımları ve İstanbul’un cazibesi, gayrimenkul talebi ve ticareti, imar baskısını artırmaktadır. Bu nedenle yaşanabilir bir şe-hir için imar baskılarına boyun eğilmemeli, emsal konusunda taviz verilmemelidir.

3. Köprü Projesi’nde gelişmeler ne boyuttadır? Süreç nasıl işleyecek?Üçüncü köprü ihalesi yapılmış olup, etüd ça-lışmaları devam etmektedir. Yakın zamanda resmi temel atma töreni gerçekleştirilecektir.

İstanbul Büyükşehir Başkan Danışmanı Prof. Dr. Mustafa Ilıcalı:

imar baskılarına boyun eğilmemeli!

Derya Yazmanİstanbul Büyükşehir Başkan Danışmanı Prof. Dr. Mustafa Ilıcalı

GÜNDEM

46 : KadikoyLife.com Mayıs&Haziran 2013

Page 31: kadıköy life e dergi

“Metrobüs’ün Mucidi” diyebileceğimiz eski Bogota Belediye Başkanı Enrique Peñalosa, geçen seneki ArkiPARC’ta konuşmacıydı. Kendisi metrobüse binerek izlenimlerini bizlerle paylaşmıştı ve “Sistem başta iyi kurgulanmış ama tek hat üzerinde çalışması büyük bir sorun. Otobüslerin durdukları istasyonlar genişletilerek, kapasite artırılabilir. Daha sonra şehrin her noktasına ulaşabilecek çapraz hatlar oluşturulabilir” şeklinde açıklama yapmıştı. Bu konu hakkındaki görüşleriniz nelerdir?Metrobüsün geçici bir çözüm olduğu unu-tulmamalı. Kısa sürede hizmete giren bu sis-tem ile saatte bir günde 30 bin’in üstünde yolcu taşınmaktadır. Bu bir metro kapasite-sine eşdeğerdir. Sorun hattan ziyade durak-larda yaşanmaktadır. Büyükşehir Belediyesi bu anlamda yaptığı çalışmayı, yani durakları istasyona çevirecek projeyi yakında hizmete sokacaktır. 2023 İstanbul Ulaşım Ana Planı, 640 km raylı sistem öngörmektedir. Bu sis-temler devreye girdikçe metrobüs hatları rahatlayacak, belki de farklı güzergâhlara kaydırılacaktır.

İstanbul’un ulaşım açısından öncelikli müdahale edilmesi gereken sorunu nedir?Bugün için bence en öncelikli konu, yol ka-pasitesini 1-2 yolcuyla yüzde 80-85 oranında dolduran özel otomobil yolculuklarını toplu ulaşıma kaydıracak ve nerdeyse hiç kullanıl-mayan deniz ulaşım payını artıracak sistem entegrasyonlarını gerçekleştirecek projeler

hayata geçirilmeli. Yol kapasitesinin artırıl-masında trafik mühendisliğinden yararlanıl-malı, sinyalize kavşaklar başta olmak üzere yolların akıllandırılmasıyla ilgili çalışmalar hızlandırılmalı, geleceğe yönelik raylı sis-temlerin hedeflendiği şekilde gerçekleştiril-mesi için gerekli kaynağın bulunmasında ve bürokratik işlemlerin azaltılmasında idari ve yasal düzenlemeler bir an önce yapılmalıdır.

haber Merkezi

Tarihi proje Marmaray’ı, Kadıköy-Kartal Metrosu’na Ayrılıkçeşme durağından bağ-layacak tünel çalışmalarında sona yakla-şıldı.

Proje kapsamında 24 saat çalışmaların sür-düğü Ayrılıkçeşme’de, yaz ayları itibariy-le tünel bağlantısının tamamlanabileceği tahmin ediliyor. Diğer yandan, Marmaray Projesi dahilinde köprü yapımı da tamam-landı. Haydarpaşa Tren Garı’nı Anadolu’ya bağlayan köprünün yanına inşa edilen ikinci köprü, Marmaray’ı da Anadolu illeri ile bu-luşturacak.

raylar döşenecekMarmaray Projesi kapsamında, Tepe Na-utilus yanına ikinci bir köprü inşa edildi. Önümüzdeki haftalarda rayları döşenecek köprü, Kadıköy’de yeni bir dönemin de baş-langıcına işaret ediyor.

kadıköy, avrupa ve asya’yı birbirine baĞlayacakAvrupa’yı Asya’ya bağlayacak Ayrılıkçeş-me İstasyonu, İstanbul’da trafik sorunu-nun çözümüne de büyük katkı sağlayacak. Marmaray’dan Kadıköy-Kartal Metrosu’na

Marmaray bağlantı tüneli’nde sona doğru...geçiş yapmak isteyen yolcular, Ayrılıkçeşme İstasyonu’nda aktarma yapabilecek. Böyle-ce toplu taşıma araçlarının kullanımı yaygın-laşarak, karayollarında trafik rahatlayacak. Yolcular içinse zamanın kısalacak olması büyük önem taşıyor.

GÜNDEM

Mayıs&Haziran 2013 KadikoyLife.com : 47

Page 32: kadıköy life e dergi

ARİF ATILGAN

Tarihi Haydarpaşa Çayırı’nın içersinde yer alan bir köşktür. Köşk, Ayrılık Çeşmesi’nin önünden Acıbadem’e doğru çıkan meyilli arazi üzerinde bulunmaktadır. Yani bugünkü Tepe Nautilus AVM’nin üst tarafında, apartmanların arasın-da kalmıştır. Aslında gerek AVM gerekse tüm civardaki apartmanlar, köşkün bahçesinde yer almaktadırlar.

KAMİRAS HANIM BEĞENMEDİ1910 yılında Padişah 5. Mehmed Reşad, Kadın

Efendisi Kamiras Hanım için bu köşkü inşa ettirmiştir. Ancak Kamiras Hanım köşkü beğenmemiş ve oğlu Şehzade Ziyaeddin Efendi’ye hediye etmiştir. 320 dönüm arazi içersindeki köşk; Ayrılık Çeşmesi, Acıbadem ve Koşuyolu arasında kalan alan-da bulunmaktadır. Köşkün dış bahçesinin dış kapısı, şimdiki AVM’nin bulunduğu yerde idi. Oradan dik bir yokuş çıktıktan sonra iç bahçenin kapısına ulaşılıyordu. Dış kapının Koşuyolu tarafındaki beş heybetli ağaç, yıllarca ‘Beş Kardeşler’ olarak anılmışlardı. Bu ağaçları Sultan Mecid’in beş oğlu birlikte dik-mişlerdi. Bunun için onlar Murat, Hamit, Reşat, Vahdettin, Sü-leyman Efendilere aitti. Maalesef bu ağaçlar 1970’li yıllarda kesilmişlerdi. Sultan Reşat zamanında köşk yazlık olarak kul-lanılır, aile kışın Dolmabahçe Sarayı’nda yaşardı. Aydınlanma jeneratörle, ısınma sobalarla ve su ise kuyularla sağlanırdı.

Köşkün 32 odası bulunmakta idi. Kadıköylülerin çapkın bir in-san olarak tanıdıkları Ziyaeddin Efendi’nin 3 hanımı, 2 oğlu ve 5 kızı bulunmakta idi. Şehzadenin hanımlarının her biri çocukları ile birer kata yerleşmişlerdi. Zemin katı ise kalfa ve cariyeler kullanmakta idi. Köşkün ikinci katında iki, dördüncü katında ise

dört hamam bulunduğu da kitaplarda yazmaktadır. Ziyaeddin Efendi, Yeldeğirmeni’ndeki Rasimpaşa Camii’ne gelir, ayrıca Kuşdili Çayırı gezintilerine de katılırdı. Doktor olmasına rağmen hiç mesleğini yapmamış olan Ziyaeddin Efendi’nin Köşkü, uzun yıllar Özel Anadolu Lisesi olarak kullanılmıştır.

ZİYAETTİN EFENDİ ENDİŞEYE KAPILDI1920’li yıllarda saltanata son verilmiş ve hanedan üyeleri yurt-dışına çıkarılmaya başlanmıştı. Bu durumda köşkün elinden gideceği endişesine kapılan Ziyaeddin Efendi, onu güvendiği birine geçici olarak satmayı, daha sonra şartlar normalleşince tekrar geriye alıp değerlendirmeyi planlamıştı. Bu işler için da-madı İhsan Sokullu’nun kardeşi Hikmet Sokullu’yu vekil tayin etmişti. Hikmet Sokullu, köşkü kendi babasına düşük bir ücret-le satmış ve bu parayı Ziyaeddin Efendi’ye vermişti. Ziyaeddin Efendi ayrıca Hikmet Bey’den bu durumla ilgili güven verici bir mektubu da alarak yurtdışına gitmişti. Ancak 1950’li yıllarda Ziyaeddin Efendi’nin varisleri eski mülklerine sahip olmak için açtıkları davayı kaybetmişlerdi.

BİNA HARAP...Genellikle insanların bu sebepten dolayı Sokullu Köşkü olarak bildikleri bina, 1970’li yıllarda bile Kadıköy’ün her tarafından görülebilen bir konumdaydı.1980’lerde adeta patlayan inşa-atçılık sebebi ile etraf apartmanlarla dolmuştu. Ayrıca kendi arazisi de inşaata açılmış olan köşk, bugün artık bahçe kapı-sının önü hariç hiçbir yerden görünememektedir. Bahçesine yapılan inşaatların izin şartının içersinde köşkün restorasyo-nunun da bulunması gerekmektedir. Ancak belli ki bu işlem yapılmamış, bina harap durumda bırakılmıştır.

ŞEhzAdE zİyAEddİN EfENdİ KöŞKü

46 : KadikoyLife.com Mart&Nisan 2013

dEĞERLERİMİz

Page 33: kadıköy life e dergi

KÖŞKÜN ÇEVRESİ ÇİFTLİK GİBİ KULLANILIRDI1970’li yıllara kadar dış bahçenin dış kapısı-nın İbrahimağa tarafında 5 kardeşlerin birbi-rine yapışık heybetli ağaçları ve harap da olsa hizmetli binaları bulunmakta idi. Biz bu ağaç-ların altını soyunma odası gibi kullanır, Koşu-yolu tarafındaki hizmetli binalarının önünde-ki alanda futbol oynardık. Bugünkü AVM’nin bulunduğu yer, ortasında bostan kuyusu olan büyük bir bahçe idi. Ali dayı isimli bahçıvan, burada yetiştirdiği zerzevatı atının semerinin iki yanına yükleyerek, mahalle aralarında sa-tardı. Köşkün çevresi çiftlik gibi de kullanılmış olduğu için olsa gerek, Acıbadem ve Yıldız-bakkal tarafındaki alan o yıllarda ‘Çiftlik’ adı ile anılırdı. AVM’nin üst tarafında, Minibüs Yolu’nun sol tarafında, köşke kadar uzanan düzlüğe de ‘Çiftlik Sahası’ denir, orada da top oynanırdı. Köşkün yüksek duvarlarının bir bölümü bugün doldurulmuş, arazi de yol seviyesinin altında kalmıştır. Bu büyük yeşil-lik ve ağaçlık alanda piknik yapılır, kuş avlanır, top oynanır ve sevgililerle gezilirdi.

KADIKÖYLÜLER ZİYAEDDİN EFENDİ KÖŞKÜ’NÜ ÇÜRÜMEDEN GÖRMELİ!Bu köşk 1970’li yıllara kadar Özel Anadolu Lisesi olarak kullanılmıştı. Genellikle devlet okullarında başarılı olamayanlar, bu okula kaydolmakta idiler. Çocukluk yıllarımda Rı-fat Ilgaz’ın Hababam Sınıfı kitabının lise 1, 2, 3. sınıflarını anlatan üç cildini de defalarca okumuştum. Her okuyuşumda kahkaha-larla güldüğüm bu kitaplarda canlandırılan okulun, buradaki Anadolu Lisesi olduğunu düşünmüşümdür. Hababam Sınıfı filmi ile ilgili bir haberde, kitaptaki okulun adı Özel Çamlıca Lisesi olarak geçiyordu. Bilebildiğim kadarı ile 1960’lı yıllardan önce bu havalide başka bir özel okul yoktu. İlgililerin bu konu-yu araştırmalarını öneririm.

Kadıköylülerin Sokullu Köşkü olarak bildiği ama aslında Ziyaeddin Efendi Köşkü olan bu binayı çürüyüp yok olmadan görmenizi öneririm. Ancak, apartmanların arasında bir süre aranması gerektiğini de belirtmek iste-rim. Sanırım bu köşk geçmişten günümüze kalabilmiş en heybetli ahşap binadır.

ADEM GİDEN

Sokak magandaları Kadıköy’ün dört bir yanında tarihin izlerini taşıyan kamu malları-na zarar vermeye devam ediyor. Sprey boyalarla yazılan sloganlar, özellikle haftaso-nu onbinlerce kişinin buluşma noktası olan Kadıköy’ün hanesine eksi olarak yazılıyor.

EĞİTİM ŞART!‘Reklam ve ilan yapıştırmak yasaktır’ yazısının üzerine reklam ve ilan yapıştıran kim-liği belirsiz kişi ya da kişiler, Kadıköy’ün göbeğinde göz göre göre kamu kurallarını hiçe sayıyor. Tarihi doku, sokak magandalarının an’lık zevkleriyle kirlenirken, çözüm için Kadıköylülerin birleştiği nokta ise ‘Eğitim şart!’ oluyor...

Surp Takavor Ermeni Kilisesi, sokak magandalarının kurbanı oldu. Kadıköy’ün göbeğinde kilise duvarlarına sprey boyalar sıkıldı, ‘yasak’ uyarısının üzerine bildiri yapıştırılarak alay edildi...

1720 yılında inşa edilen Surp Ta-kavor Ermeni Kilisesi, Kadıköy Muvakkithane Caddesi’nde bu-lunmakta. XIX. yüzyılda onarılan kilisenin dış görünüşü sade ol-makla birlikte cephesi kesme taş-larla kaplı. Cephede göze çarpan pencereler ise yarım yuvarlak, kemerli ve ikiz pencereler. Gotik mimari tarzını andıran çan kulesi, kilisede dikkat çeken diğer bir mi-mari unsur...

Tarihi kiliseye maganda darbesi

Mart&Nisan 2013 KadikoyLife.com : 47

dEĞERLERİMİz

Page 34: kadıköy life e dergi

ÖZGÜR UYSAL

Yıl 2013... Dünyada her 3 kadından 1’i, Türkiye’de her 2 kadından 1’i şiddete maruz kalıyor. Dolayısıyla 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde insanoğlu ilk dersi olan ‘insan olmak’ konusunda sınıfta kalıyor. Şimdi hazır günü de gelmişken biraz cesaretli ola-lım; Türkiye’nin ilk özel dedektiflerinden ÖZEL DEDEKTİF DER Kurucusu Mehmet Uzuner’in de yorumlarıyla kadına şiddetin ve insanlığımızın derinliklerine doğru bir yolculuğa çıkalım.

Kadınlar Günü’nde kadına şiddet konusu ta-mam... Ancak “Neden özel dedektif?” diye bir soru varsa akıllarda hemen ışık tutalım. Mehmet Uzuner, M&B Dedektiflik firma-sıyla, İngiltere, ABD gibi ülkelerden sonra Rusya’da da bir temsilcilik aldı. Bunun sebe-bi ise Rusya ile Türkiye arasında kayıp vakala-rının sıklıkla gerçekleşmesi... Yani ne demek kayıp vakaları? Rusya’dan Türkiye’ye biri ge-liyor, 3 aylık resmi vize süresi geçmiş olma-sına rağmen ülkesine dönmüyor. Ailesi veya bir yakını bunu Rusya’daki yetkililere bildiri-yor. Rusya da Türkiye’ye... Tahmin edersiniz ki bu kişilerin çoğu genç ve orta yaşlı kadın-lardan oluşuyor. Bu kayıp başvurusunu aynı zamanda özel dedektiflik bürolarına da gide-rek yapılabiliyor. Aile, “Kızım Türkiye’ye gitti ve geri dönmedi” diyor ve Türkiye’de takibi-nin yapılmasını istiyor. İşte bu andan itiba-ren Uzuner gibi özel dedektifler için mesai başlıyor. Uzun lafın kısası, Mehmet Uzuner, Moskova’da bir temsilcilik açınca özellikle kadına şiddet ve insan ticareti konularıyla yakından ilgilenir duruma geliyor.

“KAYIP KADINLAR”Uzuner, “Daha çok kayıp vakalarıyla ilgile-niyoruz” diyerek başlıyor sözlerine. “Hep-sine turist deniyor ancak buraya çalışmaya gelenler de bunun içerisinde var. Kaçak

olarak çalışmaya gelip burada kalıyorlar. Mevsimlik olarak da gelebiliyorlar. Çeşitli şebekeler ve organizasyonlar tarafından ele geçirilip fuhuşa zorlanıyorlar.” Bir de ev hiz-meti için kullanıldıklarını ekleyen Uzuner, yabancı uyrukluların tercih edilme sebebi-ni de “Daha az masraflı olmaları” diyerek açıklıyor. “Bizde 25 yaşında pedagoji oku-muş bir kadını evinizde istihdam edemezsi-niz. Ancak buraya çalışmaya gelen yabancı uyruklu kadınlar yapabiliyor.” Hal böyle olunca bu kadınlar korumasız ve kaçak du-rumda oldukları için zorla çalıştırılabiliyor, şiddete maruz kalabiliyor, hatta faili meç-hul cinayetlere de kurban gidebiliyorlar. Uzuner artık sadece Rusya, Moldovya gibi ülkelerden değil, Uzak Doğu ülkelerinden de sıklıkla kaçak olarak Türkiye’ye kadınla-rın geldiğini belirtiyor.

şİDDETİN YABANcISI, YERLİSİ OLMUYORKadına şiddet konusu ile bu kadar içli dışlı olunca elbette Uzuner de her vicdanı olan insan gibi bu durumdan rahatsız olmuş ve derneklerle görüşerek bu konuda hassas olunması hususunda fikirlerini de paylaşmak istiyor. “Kendi içimizdeki istatistiklere baktı-ğımız zaman, Türkiye’de kadınlar kanunları ve haklarını bilmiyorlar” diyor Uzuner ve devam ediyor. “Kadına şiddet sadece fiziksel şiddet değil. Kanunda şiddet ikiye ayrılıyor. Fiziksel şiddet ve psikolojik şiddet. Hakaret, küfür gibi psikolojik bozukluklara neden olu-yorsa o zaman psikolojik şiddet kapsamına giriyor. Bir insana sürekli ‘Sen şişmansın!’ demesi bile psikolojik şiddet içerebilir. İnter-netten, telefondan olan psikolojik şiddet de mevcut.” Bu noktada taciz ve şiddet konuları bende biraz karışıyor. Nasıl ayrımının yapıla-cağını sorduğumda ise Uzuner, “Taciz daha çok vücut bütünlüğüne yönelik veya cinsel içerikli olması gerekli” diyerek açıklıyor.

RAKAMLARLA KADINA şİDDET...Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu’nun (ITUC), ILO, Birleşmiş Milletler (BM), Avrupa Konseyi ve Dünya Sağlık Örgütü verilerin-den derlediği ‘’Kadına Karşı Şiddetin Ger-çekleri Raporu’’na göre, dünyada her üç kadından birinin, yaşamları boyunca en az bir kez fiziksel ya da cinsel saldırıya maruz kaldığı tahmin ediliyor.

Raporda, dünyada 4,5 milyon insanın seks kölesi olarak sömürüldüğü ve bunun yüzde 98’inin ise kadın olduğu belirtiliyor. Peru’da kadınların yüzde 24’ünün, Tanzanya’da yüz-de 28’inin fuhuşa zorlandığına da dikkat çekiliyor. Avustralya, Kanada, İsrail, Güney Afrika ve Amerika Birleşik Devletleri’nde ci-nayet sonucu hayatını kaybeden kadınların yüzde 55’inin eşleri ya da sevgilileri tarafın-dan öldürüldüğü ifade ediliyor.

BM İstatistik Bölümü verilerine göre 1995-2006 döneminde hayatında en az bir kez fiziksel şiddete maruz kalan kadınların oran-ları ve ülke karşılaştırmalarına bakıldığında bazı örnekler şöyle: Kanada yüzde 8, İsviçre yüzde 11, İtalya yüzde 14, Japonya yüzde 15, Danimarka yüzde 20, Avustralya yüzde 27...

Neden ‘kadına şiddet..?’

ww

w.dedektif.net

60 : KadikoyLife.com Mart&Nisan 2013

AKTÜEL

Page 35: kadıköy life e dergi

TÜRKİYE’DEKİ DURUM...Türkiye İstatistik Kurumu’nun sitesine girip kadına şiddeti aramak, tüm rakamları gör-mek için yeterli. Türkiye’de kadınların yüzde 42’si en az bir kere şiddete maruz kalmış ya da kalıyor. Şiddet konusunda en yüksek yüz-deye sahip bölge yüzde 57,1’le Kuzeydoğu Anadolu; en az şiddet görülen bölgeler ise yüzde 26,2 ile Ege ve Batı Marmara... Hiç sevinecek bir şey yok gördüğünüz gibi. Hele ki İngiltere’deki kadınların sadece yüzde 7’sinin şiddete maruz kaldığını göz önünde bulundurduğunuzda, ülke olarak aynaya bakmak iyice tatsız bir hale geliyor.

Gelir düzeyi de şiddet eğilimi konusunda bize ışık tutabiliyor. Düşük gelir düzeyindeki ailelerde, aile içi şiddet yüzde 49,9 oranların-dayken, yüksek gelir düzeyinde bu oran yüz-de 28,7’lere geriliyor. Adalet Bakanlığı’nın verilerinde Türkiye’de kadınlara yönelik ci-nayet oranı istatistikleri 2002 ile 2009 yılla-rı arasında yüzde 1400 artış gösterdi. 2002 yılında öldürülen kadın sayısı 66 iken, bu rakam 2009’un ilk yedi ayında 953’e çıktı. Resmi kayıtlara göre, 2003’te 83, 2004’te 128, 2005’te 317, 2006’da 663, 2007’de 1011, 2008’de ise 806 kadın cinayeti işlendi. Bağımsız İletişim Ağı’nın (Bianet) her ay ka-dına yönelik şiddete ilişkin hazırladığı rapo-runa göre kadınlar en fazla eşleri tarafından şiddete uğrayıp öldürüldü. En çok kullanılan cinayet aleti ise bıçak... En çok kadın katliamı sıralamasında da İstanbul başı çekiyor.

ÇÖZÜM BASİT: EĞİTİM, BÜROKRASİ VE TEKNOLOJİMehmet Uzuner, Türkiye’de kadına yönelik şiddetin bu kadar yaygın olmasının sebebini eğitimsizlik, bürokratik yavaşlık ve teknolo-jik eksiklik olarak yorumluyor. “Kadın şid-det gördüğü iddiası ile Aile Mahkemesi’ne gidebiliyor. Nitekim bazıları gidiyorlar da... Mahkeme aynı gün koruma kararı verebili-yor. Çoğu mahkeme de kadına bir şey olursa sorumluluk almamak için hemen bu kararı çıkarıyor. İşte sorun burada başlıyor. Kara-kollarda yeterli sayıda personel yok. Mesela bir karakolda 5 kişi var. Mahkeme o bölge-de ikamet eden 10 kadın için koruma kararı çıkarmış. Şimdi karakoldakiler bunu nasıl yapacaklar? Durum böyle olunca da polisler sadece haftalık ya da günlük olarak ziyaret edip, telefon açıp veya karakola çağırıp ‘İyi misiniz?’ diye sorabiliyorlar. Bu durum şunu tetikliyor. Her gün haberlerde şiddete ma-ruz kalan, koruma kararı verilmiş olsa da öl-dürülen kadınlar görüyoruz. Şikayet edecek kadın da bu haberlerden etkilenip şikayet etmeye, hakkını aramaya cesaret edemiyor. İhale de kolluk kuvvetlerine kalıyor.”

Şiddeti hiç düşünmeme konusunda eğiti-min birincil faktör olduğu konusunda da Uzuner’le hemfikiriz hepimiz herhalde. “Her şeyin başı eğitim. Kadınların hakla-rını bilmesi gerekli. Suçların aleni olduğu davalarda daha ağır yaptırım uygulanması gerekir. Yaptırımların hızlı olması, bürokra-siye takılmaması lazım. Bu konuda eğitimler veren STK’lara destek oluyoruz.”

Mahkemeler herkese bir memur veremedi-ğine göre bürokrasi konusuna da bir çözüm üretmek gerekiyor. Uzuner’in teklifi oldukça makul. “Teknoloji bu konuda etkin kullanıla-bilir. Elektronik kelepçe sistemi* Türkiye’de var. Yaygınlaştırılıp buna özel bir bilgi işlem merkezi kurulabilir. Böylelikle şiddet uygu-ladığı sabit olan insanın, şiddete maruz ka-lanın yanına ne kadar yaklaştığını teknolojik ortamda takip etmek mümkün olacaktır. Hem buna yatırım yapmak, insan gücünden çok daha az maliyetli olacaktır. Üstelik ka-dın, kendini daha güvende hissedecektir.”

“şİDDET”LERİ BİRBİRİNDEN AYIRMAMAK LAZIMBenim bu noktada asıl gördüğüm sorun, şiddetin “Kadına Şiddet” olarak adlandırıl-

*elektronik kelePçe...Mart 2012 tarihinde elektronik kelepçe kullanımına dair kanun kabul edildi. Açık ceza-evine ayrılma şartları oluşmasına karşın ayrılamayan veya bu nedenle kapalı cezaevine geri gönderilen iyi halli hükümlüler, açık cezaevine ayrılma şartlarının oluşmasından iti-baren en az 6 aylık süre geçerse, diğer şartları da taşımaları halinde bu uygulamadan yararlanabilecek.

Denetimli serbestlik tedbiri kapsamında cezasının infazına karar verilen hükümlü, koşul-lu salıverilme tarihine kadar; kamuya yararlı bir işte ücretsiz olarak çalıştırılabilecek, bir konut veya bölgede denetim ve gözetim altında bulundurulabilecek, belirlenen yer veya bölgelere gitmeyebilecek, belirlenen programlara katılabilecek. Bu yükümlülüklerinden bir veya birden fazlasına tabi tutulmasına denetimli serbestlik müdürlüğü karar verecek.

ması... Neden “Kadına Şiddet?” Onlar aciz ve korumaya muhtaç oldukları için mi? Bu-rada sorun şiddetin, insanın ve bilincin ta kendisinde. Şiddet sorununu çözmedikçe her bir alandaki şiddeti ayrı ayrı çözmeye çalışarak, yaptırımların, kanunların, ceza-ların içerisinde boğulmaya mahkumuz. Ka-dına şiddeti çözelim, o zaman doktorlara şiddeti ne yapacağız? Doktorların da yüzde 80’i şiddete maruz kalıyor. Onlar da isyan etsinler, haberlerde çıksınlar filan... Bu mu çözüm olacak? İnsan olarak elimizi vicda-nımıza koyup, neden şiddete bu kadar me-yilli olduğumuzu, kadınlara şiddeti nasıl bu kadar kolay yapabildiğimizi ülkece sorgula-mamız gerekli. Eğitim birkaç kurumun ba-şarabileceği, bina yapmak gibi basit bir şey değil. Toplumca kabul edilmesi ve yaygın-laşması gereken bir olgudur eğitim. Bilinç-lenme ancak bu şekilde gerçekleşebilir. İşte ancak o zaman ülkemizdeki kadına şiddet oranları şampiyonlar liginden, küme dışına itilebilir. Maalesef bir “İnsanlar Günü”müz yok. Bu rakamların ve yazının birkaç saniye bile olsa okuyanları düşündürmüş olması dileğimle... 8 Mart Kadınlar Günü’nüz kut-lu olsun...

Mart&Nisan 2013 KadikoyLife.com : 61

AKTÜEL

Page 36: kadıköy life e dergi

adeM giden

İstanbul genelinde semt pazarları, bugün soruna dönüştü. Vergisini ödeyen, dükkân işletenlerin önüne açılan pazar tezgâhları, esnafın işlerini baltalar oldu. Vatandaş kapı-sını penceresini açamaz hale geldi. Eli kolu bağlı pazarcı esnafı ise, metropolde çareler neyi gerektirdiyse, ekmek tezgâhını oraya kurdu. Tüm bu sorunların çözüm süreci ise, merkez yönetimi Tarihi Salı Pazarı’na kom-şu Anadolu Yakası Pazarcı ve Seyyar Esnaf Odası’nın adımları ile hız kazandı.

MeMet eMin yarar: şikÂyetler artık yüzde 10’a indi2010 yılında göreve başlayan Anadolu Ya-kası Pazarcı ve Seyyar Esnaf Odası Başkanı Memet Emin Yarar, 9 ilçenin semt pazar-larının nabzını, Tarihi Salı Pazarı manzaralı ofisinde Kadıköy Life okurlarına aktardı.

Kadıköy, Üsküdar, Ataşehir, Maltepe, Üm-raniye, Beykoz, Çekmeköy, Sancaktepe ve Şile pazarcılarının sorunlarına mercek tutan Yarar; “Şikâyetler artık yüzde 10’lara kadar düştü. Semt pazarlarında sorunu nasıl asga-riyeye indiririz, bunun üzerine yoğunlaştık. Esnafımız da destek verdi, teşekkür ederim” diyerek, Kadıköy’de yürütülen örnek çalış-maların birçok ilçe esnafına da ilham kayna-ğı olduğunun altını çizdi ve sorularımıza şu yanıtları verdi...

Şikâyetlerin azalması yönünde hangi çalışmaları hayata geçirdiniz?Özellikle Kadıköy’de başlattığımız ‘Doğada Çözünebilir Poşet Kullanma’ çalışmamız bü-yük destek gördü. Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk’ten de bu konuda ödül aldık. Gün içerisinde ve özellikle akşam saatlerin-de çöplerin çevreye yayılmaması için esna-

fımıza çöp poşeti dağıttık. Hatalı esnafları-mızı zabıta birimleri ile birlikte uyardık. Saat uygulamasında da esnafımızın titiz davran-ması için gerekli çalışmalar hayata geçirildi. Semt pazarlarında direk uygulaması başlat-tık; esnaf çadırlarını vatandaşın balkonuna, kapısına, duvarına bağlamasın diye… Bu çalışmalarla birlikte şikâyetlerde de önemli ölçüde azalma oldu. Yüzde 10’a kadar düştü şikâyetler.

Peki, tezgâhlarda yüksek sesle bağırılması hakkında neler düşünüyorsunuz?Tabi ki karşıyım. Gürültü sınırına ulaşacak, vatandaşın rahatsız olacağı şekilde bağırıl-ması hoş değil. Biz bu yönde adımlar attık, gerektiğinde de cezai işlem uyguladık. An-cak, hafif bir şekilde, müşterileri rahatsız et-meyecek tonda bağırmalarında da sakınca

Anadolu Yakası semt pazarlarında yeni bir dönemin kapıları aralanıyor...

dağınık semt pazarları birleşecekTürk kültüründe ayrı bir yeri vardır semt pazarlarının; her sergi ayrı bir lezzet, her adımda ayrı bir dünya… Gelgelelim çevre değişti, İstanbul aldı başını gitti. Pazarlar şehrin ortasında sıkıştı kaldı. Başkan Yarar ise açık çek verdi: “Siz yer sağlayın, biz inşa edelim…”

GÜNDEM

48 : KadikoyLife.com Mayıs&Haziran 2013

Page 37: kadıköy life e dergi

HABER MERKEZİ

İstanbul Büyükşehir Belediyesi, 7 Tem-muz’dan itibaren yaş sınırını aşan taksi, minibüs, dolmuş ve okul servisi gibi toplu taşıma hizmeti veren araçların ruhsatlarını yenilemeyecek.

Ulaşım Koordinasyon Merkezi (UKOME), va-tandaşlara daha kaliteli hizmet vermek ve çevre kirliliğini azaltmak amacıyla 2005’te İstanbul’da toplu taşıma hizmeti veren araçlara yönelik yaş sınırı uygulaması kararı aldı. Kararda taksilere 5, taksi dolmuşlara 8, minibüs ve turizm servislerine 10, perso-nel-kamu ve ücretsiz AVM servislerine 19, okul servislerine ise 12 yıl yaş sınırı getirildi. UKOME’nin Ocak ayı raporuna göre, kararla toplu taşıma hizmeti veren araçlarda yüzde 93 oranında yenilenme gerçekleşti.

görmediğimizi söylemek yanlış olmaz. Bir yandan semt pazarları, esnafın ürünlerini pazarladığı bir dokuya sahip. Ama bu esnaf-ların da bas bas bağıracağı anlamına kesin-likle gelmiyor. Müsaade de etmeyiz.

Birçok ilçede semt pazarları mahalle aralarında sıkışıp kaldı. Sizce kapalıpazaryeri ya da alternatif çözümler bu noktada nasıl devreye girebilir?Haklısınız. Bu yönde de çalışmalarımızı yü-rütüyoruz. Semt pazarları birçok noktada sıkışıp kaldı, şehrin göbeğinde. Kadıköy için söyleyecek olursak, Erenköy ve Sahrayıce-did semt pazarlarında bu sorunlar mevcut. Diğer ilçelerde de… Çözüm yolu ise kapa-lıpazaryeri. Ancak, her bölgede coğrafyası gereği kapalıpazaryeri oluşturmak mümkün değil. Biz bu yönde de çalışmalarımızı sür-dürdük, alternatif yolları araştırdık. Yapı-labilecek yerlere kapalıpazaryeri inşa edil-meli. Ancak yapılamayacaksa da, Anadolu Yakası Pazarcı ve Seyyar Esnaf Odası olarak biz çözüme hazırız.

Nedir çözümünüz? Dağınık semt pazarları birleşecek. Bu yön-de çalışmalarımızı yürütüyoruz. Hatta pilot adımlar attık. Müşterilerin ve esnafın sorun

İstAnBul’dAKİ 77 Bİn 444 ARAç, toplu tAşıMA HİZMEtİ vERİyoRŞu anda İstanbul’daki toplu taşıma hizmeti veren 77 bin 444 araçtan sadece 5 bin 99’u yaş sınırını aşmış durumda. Yaş sınırını aşan araçların başında gelen taksi dolmuşları-nı, taksi ve minibüsler izliyor. Rapora göre, 1.301 ücretsiz AVM servislerinin tamamı yaş sınırı içerisinde bulunuyor.

yEnİlEnMEyEn ARAçlARın RuHsAtı dA yEnİlEnMEyEcEK...Araç sahiplerinin ek süre istemesi üzerine 2012’de bir yıl ertelenen kararın son uygu-lama tarihi 7 Temmuz olarak belirlenirken, bu tarihten itibaren araçlarını yenilemeyen toplu taşıma hizmeti veren araçların ruh-satları yenilenmeyecek, yeni başvurular ise kabul edilmeyecek.

Aracını yenilemeyene ruhsat yok!

Belediyeler adım atsın, biz maliyetini üstlenirizKapalıpazaryeri yapılabilecek alanlar için Oda olarak hazırız. Anadolu Yakası’nda belediyeler inşaat alanını oluştursun, biz de inşaatın yapılması konusunda maddi desteği vermeye hazırız. Amacımız çalışmalarımızı modern bir şekilde yürütebilmek.

EsnAfıMıZı EğİtİyoR, HuZuRunu tAKİp EdİyoRuZPazarcı esnafımız için Okan Üniversitesi görevlilerinin de desteği ile eğitim se-minerleri başlattık. Çok faydalı oldu. Bu süreçte ilçe belediyeleri ile de koordine halindeyiz. Pazarcı esnasının sıkıntıları ile birebir ilgileniyor, muhtarlarla da gö-rüş alışverişinde bulunuyoruz.

dEstEK BEKlİyoRuZYetkili kurum ve kuruluşlardan, çözüm sürecinde ‘geleneğimizin vazgeçilmezi’ semt pazarlarına destek bekliyoruz.

yaşamayacağı bir çalışmayı hayata geçirdik. Tarihi Salı Pazarı’na sabah 9.00’dan akşam 19.00’a kadar 5 otobüs ile günde 10 bin müşteri taşıyoruz. Hem de ücretsiz. Semt pazarları dağınık olunca sorunları da artıyor. Pazarları bir araya toplamak, müşterilere de kolaylık sağlamak gerekir. Modern pazar-yerleri kurulabilecek alanlara belediyeler

destek vermeli. Hoparlör, tuvalet, ışıklan-

dırma gibi ihtiyaçların da oluşturulmasıyla

semt pazarları bir alanda toplanmalı. Bu

konuda ilgili yasada değişiklikler de yapıldı;

park gibi alanların, gerçek imar durumunu

bozmayacak şekilde semt pazarı olarak kul-

lanılabilmesine yönelik…

GÜNDEM

Mayıs&Haziran 2013 KadikoyLife.com : 49

Page 38: kadıköy life e dergi

AdEM GİdEn

İstanbul Muhtarlar Federasyonu Genel Sek-reteri, Türkiye Muhtarlar Konfederasyonu Delegesi Seval Özkan, ‘klasik muhtar’ algısını yıktı. Geçmişten bugüne ‘mahallenin en yaş-lı kişisi, mühür basan adam’ gibi söylemleri elinin tersiyle itip, nüfusu 50 bin’e dayanan mahalleye, Türkiye’de ilk olan bir modeli uy-gulamaya başladı. Modelin tam olarak karşı-lığı ise, Amerika’nın başkanlık sistemi…

MAHAllE MEclİsİ oluştuRdu60 sokağı bulunan Sahrayıcedid’de 100 so-kak temsilcisi seçen muhtar, oluşturduğu komisyonlar aracılığıyla tüm kesime hitap eden yönetim biçimini uygulamaya başla-dı. Sahrayıcedid, Türkiye’nin tek ‘başkanlık sistemi’ ile yönetilen mahallesi oldu. “Ye-diden yetmişe herkes bu yönetim ile çözü-mün bir parçası haline geliyor. Eski kural ve anlayışlar ile yürümüyor. İhtiyar heyeti ve muhtar kavramı yönetimde ön plana çıkıyordu. Şimdi ise vatandaş, temsilcileri

ile muhtarlığı yönetiyor. Hem demokratik, hem de katılımcı ve çözüme dayalı” diyen girişimci muhtar, yönetimin işleyişinden de bir hayli memnun olduğunun altını çizdi. 30 bin’den fazla seçmene hitap eden Muh-tar Özkan; iktisat, banka ve bilgi sistemleri yönetimi alanında da ihtisaslaştı. Türkiye-Amerika arasında mekik dokuyan başarılı işkadını, artık Türkiye’nin sayılı muhtarları arasında...

“tElEfonuM 24 sAAt AçıK”2011 yılı Haziran ayında hayata geçen ‘Ma-halle Meclisi’ çalışmaları kapsamında 6 sokak toplantısı gerçekleştirildi. Oylama sonucu göreve gelen 100 sokak temsilcisi, mahalle genelinin gündemini takip etmek, sorunları muhtara iletmek üzere çalışmala-rına başladı. ‘Telefonum 24 saat açık. İste-yen temsilcim ya da mahalleli arayıp ulaşa-biliyor’ diyen Muhtar Özkan; eğitim, sağlık ve sosyo-kültürel alanlarda oluşturulan ko-misyonların da yararına dikkat çekti.

tRAfİK soRunu RAfA KAlKıyoRE-5 ve E-6 karayollarının kesişim noktası Sahrayıcedid’de yaşanan trafik sorununun çözümü için İstanbul Büyükşehir Belediye-si ile ortak çalışmalar yürütülüyor. Atatürk Caddesi ve E-5 bağlantı yolunda çözüm için projeler oluşturulduğunu ifade eden Öz-kan, İBB Ulaştırma Koordinasyon Merkezi ile önümüzdeki haftalarda çalışmaları şe-killendireceklerinin altını çizdi. U dönüşü, tek yön-çift yön ve yol düzenlemeleri ile Sahrayıcedid’de trafik sorununun ortadan kaldırılması hedefleniyor.

sElAMİ ÖZtÜRK’E tEşEKKÜR EttİÖzkan; ‘Parkların yenilenmesi, Defne Parkı’nın sosyal tesisler olarak düzenlen-mesi ve sokakların engelli ile yaşlıların kul-lanımına uygun hale getirilmesinden dolayı Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk ve birimlerine teşekkür ediyorum’ diyerek, mahallede sosyo dönüşüm sürecini de işa-ret etti.

Amerika’nın ‘Başkanlık Sistemi’ni ilk kez Kadıköy’e getirdi...

Muhteşem Muhtar seval ÖzkanSahrayıcedid Mahallesi Muhtarı Seval Özkan, Türkiye’nin tabularını yıktı, modern yönetim sistemini hayata geçirdi. Başkanlık sisteminin Türkiye genelinde tartışıldığı bugünlerde Seval Özkan, Sahrayıcedid’de ‘Başkan’ oldu…

50 : KadikoyLife.com Mayıs&Haziran 2013

AKTÜEL

Page 39: kadıköy life e dergi

Kadıköy’deki adliye binalarının Kartal’a ta-şınmasının ardından Kadıköy Kaymakamı Bi-rol Kurubal ve Halk Eğitim Merkezi Müdürü Nuri Baş’ın adliye binası için nakil çalışma-ları sonuç verdi. İlçe Seçim Kurulu’nun da istediği 22 odalı bina, Adalet Bakanlığı’ndan alınan muafakat ile Kadıköy Halk Eğitim Müdürlüğü’ne tahsis edildi.

Ankara ve İstanbul arasında resmi yazış-maların tamamlanması ile birlikte binada tadilat çalışmalarının önümüzdeki günlerde başlaması bekleniyor. İşte Kaymakam Birol Kurubal’ın, makamında Kadıköy Life’a yaptı-ğı konuyla ilgili açıklamalar...

“KAlİtEsİnE KAlİtE KAttı”Halk Eğitim binamız, yıllardır onbinlerce mezun verdi. Şimdi, hemen yanındaki bina ile birleşti. Artık yediden yetmişe Kadıköylü öğrencilerimiz daha kaliteli eğitim alacaklar. Tahsis edilen binada 22 adet sınıf ve büyük bir salon da mevcut.

“ÖdEnEK tAlEp EttİK”Milli Eğitim Bakanlığı’ndan, tadilat amacıyla ödenek talebinde bulunduk. Gerekli mali-yetlendirme ve keşfin yapılmasının ardından bina elden geçirilecek. Çalışmalar, planlama-ların ardından ihtiyaca göre şekillenecek.

“yEnİ KuRslAR AçılABİlEcEK”Ek binanın da hizmete girmesi ile birlikte Kadıköy’e yeni kurslar kazandıracağız. Böy-

lelikle daha çok branşta, daha uygun koşul-larda eğitim gerçekleşmiş olacak. En önemli noktalardan biri ise, ilçede kurs binalarının dağınıklığının önlenmesi... Bahariye ile bir-likte Feneryolu, Bostancı ve Zihnipaşa’da dört HEM kursumuz var. Kadıköy genelinde apartmanlarda kiralık olmak üzere, okullar-da ve çeşitli resmi kurumlarda yürütülen 15 merkezde de kursumuz bulunuyor. Bu kurs-ları artık tek çatı altında toplayabileceğiz.

“HAyAt Boyu EğİtİMİ sAvunuyoRuM”Bakın, dünya koşulları değişti ve değişiyor. Günümüzde belli bir eğitimi aldıktan sonra köşeye çekilmekle olmuyor. Bilgiler değişiyor, sürekli yeni şeyler öğrenmemiz gerekiyor. Life Long Learning Programı (LLP) ile toplum-sal kalkınma desteklenebilir; daha kültürlü, bilgili ve donanımlı toplum oluşturabiliriz.

Halk Eğitim Merkezi artık kendi yerinde!Mülkü Halk Eğitim Müdürlüğü’ne ait olan ve ihtiyaç nedeniyle Adliye’ye tahsis edilen kamu binası, yarım asrın ardından tekrar Halk Eğitim’e iade edildi. Kadıköy Kaymakamı Birol Kurubal, onbinlerce öğrenci için yeni dönemin başlayacağı gelişmenin özel değerlendirmesini dergimize yaptı.

sAHRAyıcEdİd, İstAnBul’dA İlK pİlot BÖlGE ‘Çığlığımı Duy ve Hisset’ adlı proje için İstanbul genelinde pilot bölge seçilen Sahrayıcedid’de, kadına şiddete karşı çalışmalar başlatıldı. Kadıköy Kent Konseyi, Kadın Mec-lisi ve Sahrayıcedid Lions Kulübü tarafından ortak yürütülen sosyal projede, kadına şiddet ve ayrım-cılığa yönelik eğitim seminerleri düzenleniyor. Sosyal hayata kat-kının artırılması ve eğitim sevi-yesinin yükseltilmesi amacıyla gerçekleştirilen çalışmaların yara-rına vurgu yapan Muhtar Özkan; Şener Birsöz İlkokulu’nda etkin-liklerin sürdüğüne dikkat çekti. Halis Kurtça Kültür Merkezi ve çeşitli mekânlarda kadına şiddete yönelik eğitimler ise sürecek.

Mayıs&Haziran 2013 KadikoyLife.com : 51

AKTÜEL

Page 40: kadıköy life e dergi

ADEM GİDEN

Kadıköy’de hizmet veren Arkadaş Pet Shop, sektöründe adeta çığır açtı. Hayvanseverle-rin tüm ihtiyaçlarını barındıran 33 yıllık tec-rübeli pet shop, öyle bir adım attı ki, işletme kısa sürede atmosferi ile kitlelerin dikkatini çekmeyi başardı. Arkadaş Pet Shop Kuru-cusu ve İşletme Sahibi Şadan Gizligöz, saklı dünyanın kapısını Kadıköy Life’a araladı.

ANADOLU YAKASI’NDA BİR İLK…Atlantis’e ilk adımı attığınızda önceleri ade-ta başınız dönüyor; “Ben nereye geldim?” demekten alıkoyamıyorsunuz kendinizi… Birkaç saniye içinde kendinizi okyanusun altında hissediyor ve balıkların dinlendirici büyüsü içinizi okşamaya başlıyor. Anadolu Yakası’nda eşi benzeri bulunmayan Atlantis sizi içine çekiyor, siz de kendinizi Atlantis’in kollarına bırakmayı tercih etmekten geri ka-lamıyorsunuz…

BALIK DÜNYASINDA NUH’UN GEMİSİ BURASI OLSA GEREK…Atlantis, balık dünyası için adeta “Nuh’un Gemisi” özelliği taşıyor. Her balık çeşidini, konseptine uygun akvaryumlarda barındı-ran Arkadaş Pet Shop, kısa sürede gezi grup-larının da ilgi odağı olmaya başladı. İşletme, balık dünyasını öne çıkaran yönüyle öğren-cilerin derslerine konu olabilme özelliği de taşıyor.

DENİZ DÜNYASI VE TATLI SU BALIĞI TÜRLERİ BİR ARADA…Atlantis, deniz balıkları ve tatlı su balıkları olmak üzere iki ayrı konseptte misafirlerini ağırlıyor. Deniz balığı akvaryumları, deniz atmosferinin tipik özellikleri ile balıkların

doğal atmosferlerinde yaşamalarını sağ-lıyor. Tatlı su balığı akvaryumları da, deniz balıklarında olduğu gibi birçok çeşidi misa-firlerine sunuyor. Atlantis, mercan vb. bir-çok değişik canlı türü de eşsiz atmosferde sergileniyor…

İşTE ATLANTİS’TEN ÇARPIcI AYRINTILAR…33 yıldır geniş kitlelere hizmet veren Arka-daş Pet Shop; Türkiye’nin ilk AVM Pet Shop’u özelliği de taşıyor. 1987 yılında Şadanlar Pet Dış Tic. Ltd. şti. adı ile başta akvaryum ba-lığı olmak üzere, evcil hayvan mamaları ve aksesuarlarının ithalatını da gerçekleştiren işletme; İstanbul genelinde sektörünün gü-venilir ismi olmuş. Kazasker’de Arkadaş Pet Shop işletmesinin alt katında, 300 metreka-relik alanıyla dikkat çeken Atlantis, 30 ton su kapasitesi ve çarpıcı balık türleri ile ge-niş hizmet ağı sunuyor. Deneyimli personeli eşliğinde çalışmalarında titiz bir konseptle ön plana çıkan işletme, iki bin’e yakın akvar-yum aksesuarını da alıcılarıyla buluşturuyor.

PET SHOP SEKTÖRÜNÜN DUAYENİ; şADAN GİZLİGÖZ…Jeofizik Yüksek Mühendisi Şadan Gizligöz’ün pet shop sektörüne ilgisi, balık üretimi ile

‘Saklı’ Atlantis büyülüyorHiç aklınıza gelir miydi? Bir Pet Shop’tan içeri giriyorsunuz, merdivenlerden aşağı indiğinizde karşınıza dev bir Atlantis Akvaryum çıkıyor. “İstanbul’da böyle bir yer var mı?” demekten alıkoyamıyorsunuz kendinizi…

64 : KadikoyLife.com Mart&Nisan 2013

YAŞAM

Page 41: kadıköy life e dergi

birlikte başlamış. Türkiye’ye ilk’leri getiren başarılı işadamı, süpermarketlere pet reyo-nu kazandırması yönüyle de dikkat çekmiş. Pet shop ithal ürünleriyle, Türkiye’de bulun-mayan birçok ürünü alıcıları ile buluşturan Gizligöz, sektöründe dünya genelinde öncü çeşitlerin Türk ticaretine kazandırılmasında da aracı olmuş. Şadan Gizligöz, Türkiye’nin ilk büyük çaplı balık üretim çiftliğini Şadan-lar Akvaryum adıyla kurmuş.

ATLANTİS SİZLERİ BEKLİYOR…Arkadaş Pet Shop ve Atlantis Kurucusu Şadan Gizligöz; “Kapılarımız misafirlerimize her zaman açık. Haftanın her günü gelin, gezin ve görün. Atlantis hepimizin” diyerek ilgilileri balık dünyasının büyüleyici atmosferine davet etti.

Mart&Nisan 2013 KadikoyLife.com : 65

YAŞAM

Page 42: kadıköy life e dergi

R. sERtAçKAysERİlİoğ[email protected]

Onlar; Marmara’nın koynunda uyuyan, İstanbul’un boynuna takılmış bir inci gerdan-lığın taneleri… Onlar; Kadıköy yakamızın karşı-sında, onca yıpranmaya rağmen İstanbul’umu-zun doğaya açılan pencereleri... Ve de onlar, bir güzel İstanbul’un ne yazık ki günümüze kalabil-miş son sayfiyeleri…

Heybeli’si, Burgaz’ı, Büyük’ü, Sedef’i, Kınalı’sı ile İstanbul’un nefesi Adalar… Gece olduğunda rengârenk ışıklarıyla İstanbul kıyılarına çapkın-ca göz kırparak kur yapan, baharla birlikte mi-mozalarının büyüleyici ve davetkâr giysilerine

bürünmesiyle de bizi kendine çağıran Adalar… Çam kokuları içindeki güzelliklerini, Aya Yorgi’sini, Kalpazan Kaya’sını, Viran Bağları’nı, köşklerini konaklarını seyre davet eden Adalar...

Önce, bir tutkudur Adalar. Sonra da insanı sarıp sarmalayan bir sevda... Nice aşkların, acıların, güzelliklerin, heyecanların yaşandığı ve de tılsımını, sihrini, güzelliğini, yeşilini, sessizliğini hâlâ koruyan da bir yer. Nice şairin mısralarına şiirine, nice ya-zarın öyküsüne romanına, nice rejisörün filmine karesine, nice bestekârın da sesine müziğine ilham olmuş belde. Faytoncu-ların “hişt” sesleri arasında, nal sesleri ile asfaltın birlikte sun-dukları sokak solosunu dinlettikleri yer. Ve de kuş seslerinin hiç eksik olmadığı bir nefes...

Eski İstanbul’dan kalan son sayfiyeler;ADALAR

Önce bir tutkudur Adalar, sonra da insanı sarıp sarmalayan bir sevda… Faytonların; nal sesleriyle asfaltın birlikte sundukları sokak solosunu dinlettiği yerdir… Kuşların ise hiç

eksiltmediği sesleriyle nefeslerini...

Burgaz, Kaşık, Heybeli, Büyükada, 1960’. (R.Sertaç Kayserilioğlu koleksiyonu)

52 : KadikoyLife.com Mayıs&Haziran 2013

HATIRALAR BULVARI

Page 43: kadıköy life e dergi

Evet, artık mevsim İlkbahar… Ve de şimdi zaman Adalar za-manı… Küçük bir kaçıştır bu, çok uzaklara gider gibi sizi şehrin gürültüsünden alıp götürecektir az sonra bir Ada vapuru. Hem sonra başka vapurlara benzemez o vapurlar... Önce güvertede elif elif bir rüzgâr uçurur saçlarınızı, sonra da irkiltiverir kema-nı ve darbukasıyla şarkı çığıran çingenelerin cümbüşü. Öyle bir ambiyanstır ki o, sevmeseniz de seviverirsiniz birden o bo-hem havayı. İstanbul arkanızda uzaklaştıkça, mavinin ortasın-da büyüyen bir fiyortlar dizisi adeta çeker içine sizi. Az sonra da, inilecek adanın çam kokulu heyecanı sarar yüreklerinizi.

İster bir günlük piknikçi, ister günübirlik ziyaretçi, ya da kırk yıllık adalı olun hiç fark etmez, hep aynı heyecanı duyarsınız. Zira orada sizi neyin karşılayacağını, sizi hangi duygularla baş-başa bırakacağını bilir, sonra da “tatilin iskelesi”ne yanaşmış-çasına bırakıverirsiniz kendinizi o beldeye çımacının uzattığı tahta iskeleden...

Önce fayton çıngıraklarıyla irkilirsiniz, sonra da yorgun atların ada yokuşlarını sonsuz bir tekrarla nasıl da tırmanışlarını izler-siniz hayretle. Yokuşlar tüm adaların yorgun yollarıdır; akasya-lar, çamlar, zakkumlar, begonviller, erguvanlar, manolyalar ise yılların verdiği ağır başlılıktaki kilometre taşlarınız...

Artık, koskoca bir gün vardır önünüzde bekleyen. Az da olsa kalan masmavi girilecek denizi ile başlayan, soluğunuz kesil-diğinde ise çevrenizde kuş sesleri ile sizi çapkınca selamlayan. Sonra da, arasında piyasa yapılacak köşkleri, ziyaret edilecek kiliseleri, inanılmaz manzaralı bağları tepeleri ile devam eden, ama mutlaka faytonlu turu ve nihayetinde de kıyılarındaki sa-laş balıkçı lokantasında son bulan...

Aslında son bulmaz son bulmasına da, ama ne var ki ada-ları da anlatmaya satırlar yetmeyeceği için başka da çaresi kalmayan... Haydi, o zaman… Aman vapuru kaçırmayalım... Hem sonra biliyorsunuz; “Ada vapuru yandan çarklı, bayrak-ları ise cafcaflı... ”

Fayton sefası, Büyükada...Çamlıca’dan Adalar’a bakış, 1940’... (R.Sertaç Kayserilioğlu koleksiyonu)

Büyükada, 1950’... (R. Sertaç Kayserilioğlu koleksiyonu)

Mayıs&Haziran 2013 KadikoyLife.com : 53

HATIRALAR BULVARI

Page 44: kadıköy life e dergi

ÖZGÜR uysAl

Kadir Toprakkaya ile birlikte Bülent Kara-manoğlu’nun öğle yemeğinde misafiri oluyoruz. Masada AKA (Arama Kurtarma Araştırma) Derneği Başkanı Mete Eken var. Karşımda ise Tirendaz Geleneksel Türk Okçu-luğu topluluğunun lideri ve aynı zamanda diş hekimi olan Dr. Murat Özveri ve gönlünü bu işe vermiş bir başka usta Serkan Tağıt oturu-yor. Hani derler ya, ‘Zıpkın gibi’ her ikisi de. Hem bedenen hem de zihnen... Elbette konu hemen Tirendaz’a geliyor. Bir anlatmaya baş-

lıyorlar ki, şiir gibi. Dedim ya, ‘Gönül vermiş-ler’ bu işe. Haftada iki antreman yapayım, üç ok atayım değil gönül vermek. Tirendaz denilen geleneğin tarihini, kültürünü, hatta duruşunu bile benimsemişler. Öyle okçuluk denilince aklınıza hemen makaralı sistemler, tatil köylerinde atılan oklar, hedef almalar, yerinde durmalar gelmesin. Bambaşka bir sistem Geleneksel Türk Okçuluğu... Nişan alma yok, oku gerip bekleme yok... Olimpi-yatlarda filan gördüğünüz okçuluğu hemen unutun. Az sonra okçuluğun en temel, en içgüdüsel halini okuyacaksınız.

doğu fElsEfEsİ, AsyA oKçuluğu...Sadece fiziksel özelliklerine hakim olmakla kalmamış Dr. Murat Özveri, ‘Tirendaz’ der demez alıp 3000 yıl öncesine, Çin kaynakla-rına götürüyor bizi. “Geleneksel okçuluğun kökenleri, M.Ö. 10. yüzyıla, İskit, Hun ve di-ğer Asya okçuluk geleneklerine dayanmak-tadır” diyerek başlıyor sözlerine. “Türkler o dönemlerde geride bir yazılı kaynak bırak-madıkları için, Çinliler’in kaynaklarından bu bilgilere ulaşabiliyoruz.”

Özveri, geleneksel okçuluk ve bugün yapılan profesyonel okçuluğu karşılaştırırken, dü-şünce biçimlerinden bahsediyor. Özveri’nin sözlerini özetlemek gerekirse; batı okçulu-ğunda oku çekiyor, bekliyor ve nişan alıyor-sunuz. Amaç bir hedefi vurmak... Bunun için de daha mekanik sistemler kullanır, nişan alırken mantık yürütürsünüz. Asya Okçuluğu ise, Doğu Felsefesi’yle aynı içgüdüsel öğele-re sahip... Bu okçuluk tarzında nişan almak diye bir gayeniz yok. Kullandığınız yay ile tek bir vücut olmalı; attığınızda okun doğru yere gideceğini mantığınız ve nişan almanızla de-ğil, sezgisel olarak anlayacak kadar mekanik sistemi bir kenara bırakmalısınız. Bu neden-le olacak ki Dr. Özveri, “Geleneksel okçuluk üzerine verilen eğitimler, kitaplar üzerinden değil, usta-çırak ilişkileri üzerinden yürüyor. Bu yüzden kişilerin bilgileri ile sınırlı kalı-yor” diyor. “Yazılı kaynaklar mevcut, ancak

3000 Yıllık Kültür:

Geleneksel türk okçuluğuAsıl adı Tirendaz... Tir, ‘Ok’ demek. Yani kelime anlamı, ‘Ok Atan Er Kişi’. Bugün Dr. Murat Özveri’nin liderliğinde geleneği korumaya çalışan toplulukla aynı isim... Şaka değil, bize ait olan 3000 yıllık gelenek. ‘ At, avrat, silah’tan hatırlayalım. İşte o silah; atalarımız için kılıç, tabanca, mızrak filan değil, yay ve ok ikilisinin ta kendisi. Merak edenler için son varislerinden, tüm dünyaya nam salmış Geleneksel Türk Okçuluğu...

İstanbul Erkek Lisesi ve İstanbul Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi’ni bitiren Dr. Murat Özveri, 1969 doğumlu. Ortaokul yıllarından beri hayalini kurduğu okçuluğa 2002 yılında başlamış.

Ok ve yay tutkusunun yaşı yok. Tirendaz topluluğunda 7’den 70’e herkese rastlamak mümkün...

54 : KadikoyLife.com Mayıs&Haziran 2013

DEĞERLERİMİZ

Page 45: kadıköy life e dergi

yazılar genellikle betimlemeler üzerinden anlatım yapan dillerde yazılmış. Geleneksel okçuluğa dair teknikler, kaynaklarda bulun-muyor. Mesleki sırlar saklı tutulmuş.” Gele-neği sürdürmeye çalışan Tirendaz grubunun en çok zorluk çektiği ancak anladığım kada-rıyla en çok keyif aldıkları nokta da burada başlıyor. Bitmeyen bir araştırma... Özveri bu konudan, “Sürekli kaynakları araştırıyoruz” diye bahsediyor. “Bakıyorum rakı sofrasında anlatmak, ‘ecdad ne güzel yapmış’ demek için bir sürü hikâye var, ancak sahada uygu-lamak için yeterli bilgi yok.”

yAylAR, MAcARİstAn’dAn sİpARİş EdİlİyoRBir yayın yapımı sizce ne kadar sürüyor ola-bilir? Bilmiyorum tahminleriniz ne yönde, ancak Dr. Özveri, eski zamanlarda bir yay ya-pımının üç sene sürebildiğini söylüyor. Şaka değil; tendon, ahşap ve boynuz üçlüsünden oluşan bir yapısı var yayın. Türkler’in kul-landıkları yaya ‘Kompozit Yay’ adı veriliyor. Tendon yerine, ilik veya sinir de kullanıla-

biliyor. Yayda kullanılan boynuz genellikle sığır ya da koyun... Osmanlılar’da manda boynuzu kullanılıyor. Yayın yüzeyinde ise sinir kullanılıyor ve sinirin yayla tamamen bütünleşebilmesi için yayın asılıp yaklaşık üç sene bekletilmesi gerekebiliyor. Şimdi-lerde yaylar ve oklar biraz daha farklı. Daha ergonomik malzemeden, daha kısa sürede üretilebiliyorlar. O dönemin yaylarının artık üretilmediği biliniyor. Galiba tüketimin bu kadar hızlı olduğu bir dönemde kimse üç senesini bir yay yapmaya harcamıyor.

Yaylar genelde Macaristan’dan sipariş edili-yor. Oklar ise, karbon ya da ahşaptan yapıla-biliyor. Dr. Özveri; yay, ok, okluk (tirkeş), çi-leyi başparmak ile çekmek için kullanılan ve başparmağa geçirilen zihgir gibi tüm malze-meleri tamamlamak için 300 Euro civarında bir bütçe ayırmanız gerektiğini söylüyor. Yaylar, oklar değişiyor, ancak Murat Özveri eğitim sistemini birebir uygulamaya çalış-tıklarını dile getiriyor ve “Geleneksel okçu-luğun ilk zamanlarında eğitim nasılsa, aynı sistemi uygulamaya gayret ediyoruz” diyor.

“Osmanlı’da 37 adet meydan, 2 tane de okçuluk tekkesi bulunuyordu. Bunlardan biri Kahire’de, diğeri de İstanbul’da... Bu meydanlara ve tekkelere gidip orada usta-nızı bulabiliyordunuz. Bizim eğitim sistemi-miz de aynı işliyor. Tirendaz olarak İstanbul Gençlik ve Spor Müdürlüğü’nün bize tahsis ettiği Maltepe Spor Salonu’nda Perşembe saat 18.00’de ya da Pazar günü 10.00’da antrenman yapıyoruz. Maltepe dışında, Askeri Müze’de de antrenman yapıyoruz. Böylece gelenler savaşlarda kullanılan as-keri ekipmanları görebiliyor, o nostaljiyi de hissedebiliyor. Kabul edilmek için sabredi-yorsunuz. Burada ustalardan öğrenmeye başlıyorsunuz.”

Bu İşE GÖnÜl vERMEK lâZıM...Öyle gider gitmez elinize oku veriyorlar, ant-renman yapıyorsunuz sanmayın. Ben bizzat gidip eğitimlere katıldım. Elbette önce teo-rik temelini alıyorsunuz. İşin hikâyesini, ta-rihini dinliyorsunuz. Ardından şanslıysanız bir yay alıyorsunuz elinize. En azından bana biraz torpil geçtikleri için olsa gerek bir yay aldım elime. İki, üç atış yaptım. Nasıl keyifli olduğunu size tarif edemem. Gidip bizzat o yayın vücudunuza yayılan gerilimini hisset-meniz, okun sizinle nasıl konuştuğunu din-lemeniz gerekli. Büyük bir haz... Ben de tam olarak bu cümleyi kurdum. “Ne kadar zevk-li” der demez alıverdiler elimden yayı ve ok-ları, “Şimdi kepazeye geçmen gerekli” de-diler. Şimdi merak ediyorsunuz, ne demek “Kepaze” diye. Bugün kullandığımız pek çok kelimenin karşılığını geleneksel okçulukta görmek mümkün. Mesela “Kepaze” denilen yay, bir eğitim yayı. Ok atmak için değil, yay çekmeyi anatomik zekâya yerleştirmek için kullanılan bir çeşit yay. Yayın, oku atmaya yarayan ipine ise “Çile” adı veriliyor. Bunu çekme eylemine de doğal olarak “Çile çek-mek” deniliyor. Bu kepaze adı verilen “yu-muşak, yavşak” yay ile tam 12 bin kere çile

Bugün daha modern ekipmanla, hedefe yönelik okçuluğun olimpiyatlara alınma tarihi 1904.

Olimpiyatlarda kullanılan oklarda, görüldüğü gibi üç parmakla çekiş yapılıyor.

‘Başparmak çekişi’ adı verilen bu atış çeşidi, Batı’daki 3 parmak çekişinin aksine, oku istenilen şekilde tutabilme, at üzerinde, hareketli haldeyken, çömelerek, dönerek atış yapabilme gibi avantajlar kazandırdığı için Asya toplumları tarafından tercih edilmiş.

Mayıs&Haziran 2013 KadikoyLife.com : 55

DEĞERLERİMİZ

Page 46: kadıköy life e dergi

çekmeniz gerekiyor. Ancak bu şekilde ger-çek kabza almaya hak kazanıyorsunuz. Mu-rat Özveri de Tirendaz’daki eğitimin aynen bu örneklere dayandığını söylüyor.

“Her ayın üçüncü Pazar’ı katılımcılara Tiren-daz’ı ve geleneği anlatıyoruz. Eğitim süreci-ni, safha safha insanlara aktarıyoruz. Burası sadece ok atılan bir spor alanı değil. Bu bir kültür... Elbette gelen insanlardan bu kültüre ayak uydurmalarını, benimsemelerini bekliyo-ruz. Aksi halde eskiden olduğu gibi bugün de ustaları eğitimlerini feshedebiliyorlar. Katılım-cılardan kepazelerini kendilerinin yapmasını istiyoruz. Atletik biri için her gün çile çeke-rek, 12 bin çekiş yapmak 8-10 hafta sürüyor. Ardından kişinin yetkinliğine karar verilirse, kabza teslim töreni yapılıyor ve kişiye yay veri-liyor. Sonrasında torba atış eğitimleri başlıyor. 3 metreden, 18 metreye kadar atış yapılmaya başlanıyor. Sonrasında ise çömelerek atış, hızlı atış, dönerek atış gibi daha geleneksel atış tür-lerine geçmelerini sağlıyoruz.”

2004 yılındAn BERİ tİREndAZ...Neticede geleneksel bir aletten bahsedi-yoruz. Yüzyıllar öncesinde askeri özelliğini kaybeden, yapısına bile makaralar eklene-rek olimpiyatlarda hayatına daha mekanik şekilde devam eden okçuluk kültürünü, ge-leneksel olarak devam ettiren Dr. Özveri’ye soruyorum tabi ki, “Zor olmuyor mu bu bilinci yerleştirmek, yaymak?” diye. Kültür dolup taştığı için önce Osmanlı’ya hızlıca götürüyor konuyu. “1444 Varna Savaşı’ndan itibaren hafif ateşli, tüfek benzeri silahlar yaygınlaşıyor” diyor. “Hafif ateşli silahlar büyük bir hızla yay ve okun yerini alsa da, 18. yüzyıla kadar orduda kalıyor. Daha sonra geleneksel bir spor, bir kültür olarak bir süre daha kendini koruyor.”

Neticede Okmeydanı, Nişantaşı gibi semt-lerin bile günümüze gelmesinin nedeni, okçuluk ve uzun atış müsabakalarının, ant-renmanlarının bu bölgelerde yapılmış ol-ması. Dr. Özveri kısaca özetliyor, geleneksel okçuluğun Osmanlı’daki etkinliklerini. “Bu, uzun mesafe atışlara, ‘Menzil koşusu’ adı veriliyordu. Osmanlılar her yarışmaya koşu diyorlardı. Okmeydanları’nda düzenlenen menzil yarışlarında, önce hatırı sayılır bir mesafeye ok atılarak, bu okun düştüğü yere ‘Ana Taşı’ dikiliyordu. Atışın yapıldığı yere ayak taşı konuluyor ve ana taşı mesafesi geçilmeye çalışılıyordu. En uzun mesafeye atılan okun yerine konulan taşa da ‘Baş Taşı’ adı veriliyordu.”

Geleneksel okçuluk bugün Tirendaz adıyla, Dr. Murat Özveri, Bülent Karamanoğlu, Ad-nan Akgün gibi isimlerle yeniden canlandı-rılmaya çalışılıyor. Özveri, “2004 yılında, bir grup okçuyla başladık” diyor. “İlk zamanlar bir dernek kurduk ancak bir şekilde yürü-medi. Başta insanlar geliyordu, kısaca bilgi veriliyor, daha sonra ok atıp gidiyorlardı. Şimdi ise daha derinlemesine, bir kültür olarak benimsetmek ve yabancı ülkelere yaymak için akademik yönden de kendimizi sürekli geliştiriyoruz.”

Gerçekten çok da hızlı bir şekilde yayıldı Ti-rendaz ismi. Mart-Nisan ayları boyunca ne zaman televizyonu açsam, tarihle ilgili bir programa rastlasam, Murat Hoca’yı canlı yayında ok atarken görüyorum. “51 aktif okçumuz var” diye anlatıyor Dr. Özveri. “Dı-şarıdan destek verenler de var. Ok atışıyla değil, tarihini araştırarak bu kültürü yaşat-maya çalışanlarla birlikte 100 kişiyi buluyo-ruz.” Bu denli medyada yer alan ve insana bu kadar çok keyif veren, hatta kültürü-müzde bile var olan bir spor için rakam az

elbette. Ancak Özveri’nin de dediği gibi, bu iş gönül verme işi... Sadece gelip ok atmak üzerine bir organizasyon değil Tirendaz.

MÜHEndİslİK, KÜltÜR, spoR, AsKERİyE, tAsAvvuf...‘Türk Okçuluğu’ dediğimiz zaman sadece at üzerinde, dönerek, oturarak, zıplayarak yapılan ok atışları, Tarkan’lar, Battal Gazi’ler gelmesin aklımıza. Özveri, “Türk Okçuluğu içerisinde, mühendisilk, kültür, spor, aske-riye, tasavvuf kültürünü de görmek müm-kün” diyor. Kabza, ok, tirkeş (okluk) benzeri ekipmanların her biri bir fiziksel zorluğa, hız-lı ok atmak, uzağa ok atmak gibi gereklilik-lere cevap vermek için yapılmış mühendislik çözümleri. Usta-çırak sisteminden çıkmayan geleneksel bir eğitim, okla kurulan bağ ve tarihsel süreci bir kültür, aynı zamanda fizik-sel bir aktivite içerdiği için spor ve malum aslında bir silah olduğu için de askeri bir yön de barındırıyor içerisinde. Geleneksel Türk Okçuluğu’nun bütünleyici yanı ise, tasavvuf noktasında başlıyor. Yay ile tek bir vücut ol-mayı, içgüdüsel atış yapmayı, sabrı, hatta “çile çekmek” gibi Doğu Felsefesi’nden inci-ler içeriyor atalarımızın bu geleneği.

Burada anlatmakla bitmez tarihi. Orga-nizasyonları kadar harika bir web siteleri de var. Google’a Tirendaz yazın, isterseniz tirendaz.com sitesine girin, isterseniz de Facebook’tan bulun. Geleneksel Türk Okçu-luğu, Okçuluk Tarihi ve daha pek çok detay, bizzat Dr. Murat Özveri’nin yazdığı, kitap-laştırılmak üzere olan makalelerden, çeviri-lerden öğrenilebiliyor. Bunun dışında başka kaynaklar, belgeler, videolar ve Tirendaz hakkında bilgilere de ulaşmak mümkün. Si-tenin hem İngilizcesi hem de Türkçesi var. Dr. Özveri’nin söylediğine göre makalelerin İn-gilizcesi daha çok talep görüyor. Yani yaban-cılar bizim kültürümüze, bizden daha çok sahip çıkıyor. O kadar güzel, o kadar kültürlü insanlar var ki grupta, kendinizi sadece bir okçuluk antrenmanında değil, bir bilgi der-yasının içerisinde buluyorsunuz. Eğer biraz kanınız kaynadı, kalp atışlarınız azıcık hızlan-dıysa, yay sizi çağırıyor demektir. Bu gelenek bizim, sahip çıkması gerekenler de bizleriz.

Dr. Murat Özveri’nin okçuluk üzerine yazdığı kitap, okçuluğu merak edenler için faydalı bir kaynak...

Elinize gerçek bir yay almadan önce 12 bin kere “Kepaze” ile çekiş yapmanız gerekiyor. Binyıllardır uygulanan bu eğitimde amaç, vücudun bu çekişi ezberlemesini sağlamak ve atış yapmayı bir refleks haline getirmek.

Zihgir, atış sırasında sağ elin başparmağına takılan ve parmak boğumunu yaralanmaktan koruyan bir çeşit yüzük.

56 : KadikoyLife.com Mayıs&Haziran 2013

DEĞERLERİMİZ

Page 47: kadıköy life e dergi

EnİsfosfoRoğlu

Merhaba,

Konuya hemen gireyim diyorum… Nere-deyse olan bitenle ilgili hiçbir suçumuz, hatta bilgimiz bile yokken işin içine çekil-mekteyiz. Mesela içlerinde sevip, takdir ettiğim kişiler de olan bir heyet kapımızı çalıp, bizi ikna etmeye gelebilir.

Dostum, bizim hiçbir azınlıkla sorunumuz yok ki… Zaten giderek biz azınlık olmakta-yız. Biz kim miyiz? Cumhuriyetin değerle-rine inanan, ülkesini seven, demokrasiye bağlı insanlarız…

Yani genelimiz bu… Bazıları Beyaz Türk’sünüz dese de; Urfalıyla arkadaşız, Diyarbakır’dan gelini-miz, Gaziantep’den damadımız, Mardin’den milletvekilimiz var.

Yani ortada halklararası bir sorun yok. Ortada yapay ve uluslararası senaryolarla başlatılmış bir savaşın gerçek ka-yıpları var.

Gene bize dönersek; bazen Moda’da, Kadıköy’de rastladığım ve onun gibi düşünen köşe yazarları “Paranoya içindesiniz!” dediler hep… Yersiz korku, hayal!..

Haydi bir fıkra anlatayım dostlara:

Adam psikiyatra gidip; “Doktor, yatağımın altında timsah var!” demiş. “Sabah orada, akşam orada… Uyuyamıyorum.”

Psikiyatrist, konuşarak tedaviye başlamış. Bunun bir halüsi-nasyon olduğunu, yersiz korkuların timsah konseptine dönüş-tüğünü anlatmış. “Bağdat Caddesi’nde oturuyorsun karde-şim” demiş. “Ne timsahı?..”

Bir süre sonra da ilaç tedavisine geçmiş. Birkaç ay sonra hasta tedaviyi kesmiş, uğramaz olmuş. Bir gün evine yakın bir yer-den geçerken doktor; “Adresi aklımda, iyileşmişti de... Şuna bir uğrasam” demiş. Kapıyı çalmış, komşusu açmış adamın…

Doktor kendini tanıtınca, “Biliyorum” demiş komşu… “Sizi çok severdi rahmetli… Geçen gün timsah yedi onu, timsah!..”

Yersiz korkulara kapılmayın… Ayıp oluyor…

Yatağımın altında timsah var...

‘Balyoz’ gibi ülke gündeminden düşme-yen bazı davalar, Caddebostan Kültür Merkezi’nde masaya yatırıldı. Kadıköy Be-lediye Başkanı Selami Öztürk ve Nilgün Doğan’ın açılış konuşmalarını yaptığı, mo-deratörlüğünü ise Ümit Zileli’nin gerçekleş-tirdiği ‘Tutuklu Adalet Dönüşen Türkiye’ pa-neline, CHP Yalova Milletvekili Muharrem İnce de katıldı.

coşKulu KAlABAlığA sAlon yEtERsİZ KAldıDavalarda hukuksuzluk ve adaletsizlik ya-şandığını iddia eden panelistler, söz konu-su sürecin etkilerini tartışmaya açtı. Turgut Kazan, Ümit Kocasakal, Muharrem İnce, Ali Sirmen, Orhan Bursalı ve Tufan Türenç’in konuşmacı olarak katıldıkları panelde, din-leyicilerden gelen sorular da yanıtlandı.

davaların nabzı cKM’de attı

Panele coşkulu bir kalabalığın katılması ve salonun kapasitesinin

yetersiz kalması dikkat çekti.

Mayıs&Haziran 2013 KadikoyLife.com : 57

FOSFORCA

Page 48: kadıköy life e dergi

AdEM GİdEn

‘En Değerli 25 Türk Markası’ arasında beşin-ci sırada yer alan ve 79,4 milyar TL’lik kredi hacmi ile sektöründe öncü kuruluşlardan Halk Bankası’nın Genel Müdür Yardımcısı Ufuk Hacer Denizci Yüce, müşteri memnu-niyetinin önemine dikkat çektiği açıklama-larında, başarıya giden yolda kurum içi de-netimlerin altını çizdi.

Kadına şiddetin dinmediği ülkemizde kadın istihdamının artırılması yönünde yeni adım-larla konuya çözüm yolları üzerinde de du-ran Yüce, dergimize konuk oldu...

Türkiye’de kadının önemini nasıl yorumlarsınız?Dünyanın 16. büyük ekonomisi olan Türki-ye, Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Endeksi’nde 126. sırada yer alıyor. Bu durum, ülkemizde kadın istihdamının artırılması yönünde yeni adımlar atılması gerektiğini gösteriyor. Ay-rıca kadınların eğitimlerine ve kendilerine güvenerek, iş hayatına katılmayı istemesi ge-rekiyor. Kadın kendisine atfedilen geleneksel rolü benimsemeyerek kozasından çıkmalı ve evin güvenli duvarları dışındaki dünyayı tanı-yarak; üreten, toplumsal kalkınmaya destek sağlayan bir birey haline gelmeli.

Son yıllarda iş yaşamında başarıyı yakala-yan kadın sayısı giderek artıyor, kadınlar üst pozisyonlarda ve yönetim kurullarında

görev alıyor. Ülkemizde şu an iki banka, ka-dın genel müdürler tarafından yönetiliyor. Kadınların eğitim düzeyi arttıkça, iş gücüne katılım oranlarının da arttığını görüyoruz. İş ve aile yaşamını dengeleyici politikalar ile desteklenmiş bir çalışma ortamında, kadın-lar eğitimlerine önem vererek, tüm gelişim fırsatlarını değerlendirmeli. Tabi bunları söylerken, ne yazık ki her ortamda fırsat eşitliğinin olmadığını gözönünde bulundu-rarak, pozitif ayrımcılık gereksiniminin de altını çizmek isterim.

Bankacılık sektörünün önde gelen kuruluşlarından biri olan Halk Bankası’nda Genel Müdür Yardımcılığı görevini yürütmek hakkında neler söylersiniz?Halkbank’ta yaklaşık üç yıldır Operasyonel İşlemler Genel Müdür Yardımcılığı görevini yürütüyorum. Bankamızın şube, hazine, dış işlemler ve destek operasyonlarının hepsi grubumuz bünyesinde yönetiliyor. Sahadaki şube ağımızda görev yapan operasyon eki-binden, güvenlik ve temizlik ekibine kadar çok geniş bir kadromuz ve operasyon gerek-tiren çok çeşitli iş konularımız var.

Bankacılıkta çoğu bilgi teknolojileri alanında olmak üzere yaklaşık 20 yıllık deneyime sa-hibim. Bunu özel bir şans olarak görüyorum, çünkü sahada pek çok alanda iyileştirme fır-

satlarını yerinde izleyerek, sistem analisti bakış açımı devreye sokabilme fırsatı yaka-lıyorum. Bilgi teknolojilerinin etkin kullanıl-dığı, tekrarlardan arındırılmış, teknolojiden yoğun şekilde yararlanılan, izlenip raporla-nabilir, maliyetleri gözeten iş süreçlerinin tasarlanıp yönetilmesi için çalışıyorum. Ama her şeyden önce sahanın ihtiyaçlarını iyi anlamanın ve doğru analizlerle yaklaş-manın önemine inanıyorum.

Halk Bankası’nda müşteri memnuniyetini had safhada tutan etkenler nelerdir?Sektördeki tüm bankalar aşağı yukarı aynı ürünleri, belirli fiyat aralıklarında sunuyor. Kaliteli bir operasyon ile sunulan hizmet fark yaratıyor ve müşteri deneyimi burada baş-lıyor. Müşteri beklentilerinin de rekabetin gücü ile giderek artmasıyla müşteri, hizmet aldığı bankanın kendisine değer verdiğini hissetmek istiyor. Kaliteli hizmet sunumu, müşteri bağlılığını beraberinde getiriyor. Yapılan araştırmalar gösteriyor ki, mutlu müşteriler olumlu deneyimlerini 4-5 kişi ile mutsuz müşteriler ise sıkıntılarını 9-12 kişi ile paylaşıyor. İşte biz üreten Türkiye’nin bankası Halkbank olarak; yaygın şube ağı-mız, internet şube, çağrı merkezi, mobil bankacılık gibi geniş dağıtım kanallarımız ve dinamik çalışanlarımız ile mevcut ve potan-siyel müşterilerimize olumlu müşteri dene-yimini yaratmak hedefiyle hareket ediyoruz.

Bildiğimiz kadarıyla gizli anket çalışmalarınız var...Halk Bankası, 9 yıl içerisinde her yıl 50-60 yeni şube açarak, Türkiye genelinde büyü-dü. 900’e ulaşan şube sayımız ile geniş kit-leler tek çatı altında toplandı. Şubelerimizin başarısı çok önemli… Bu noktada gizli müş-teri anketleri yapıyoruz; tabi şubelerimiz anketlerimiz ile ilgili detayları bilmiyor. Böy-lelikle ‘kalite hangi seviyede?’ görebiliyoruz.

Halk Bankası, son yıllarda sektörünün yük-selen yıldızı oldu. Avrupa’da kârlılığını en iyi yöneten banka seçildi. Öz sermayesi ile bir-likte özkaynak kârlılığı en yüksek bankalar-dan biri olma özelliğini sürdürüyor. Bununla birlikte, borsada banka hisselerinin yüzde 49’unun halka açık olması da, ön plana çı-kan diğer bir yönü…

Halk Bankası Genel Müdür Yardımcısı Ufuk Hacer Deniz Yüce:

Kadınlar kozasından çıkmalı…

58 : KadikoyLife.com Mayıs&Haziran 2013

AKTÜEL

Page 49: kadıköy life e dergi

İlyas Öztürk, bir dönem öğrenci olduğu Kadıköy’e uzun yıllar sonra Müftü ola-rak geri döndü.

İki yıl süreyle İzmir’de Müftü Vekilliği görevini yürüten Öztürk, “Din, insanın yaradılışında olan bir duygudur. İnsana iki cihan mutluluğu öngörür. İnsan, dini özgür iradesi ile seçer. Bu çok hassas bir konudur. Bizim de görevimiz toplumu bu konuda aydınlatmaktır. Bu bağlamda görevimizi yerine getirmeye çalışıyo-ruz” dedi.

“BİZ, İnsAnı sıRAdAn cAnlı olARAK GÖRMÜyoRuZ...”“Ana prensibimiz, insana Yunus gö-züyle bakmaktır. İnsanın saygınlığını, onurunu zedelemeden yaşamını sür-dürmesi, en büyük niyazımızdır. Çün-kü biz insanı, sıradan bir canlı olarak görmüyoruz” diyerek açıklamalarını sürdüren Müftü Öztürk; “Dünyada, türleri milyonları aşan canlı yaşıyor. Ancak insanlar, bu canlı türleri içeri-sinde farklı… Beden kafesimize yüce Yaratıcımız kendi ruhundan üflemiştir. Yaratıcımızın ‘Halifem’ dediği bir varlık-tır insan. Bu mânâda insanın saygınlığı ile ilgili Kuran-ı Kerim’de birçok ayet bulunmaktadır” sözlerinin ardından Kadıköy ile olan gönül bağını ise şöyle dile getirdi:

“İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesi mezunuyum. Dini yüksek ihti-sasımı Konya’da yaptım. 1970’li yılların başında Kadıköy’de iki yıl din eğitimi gördüm. O zaman Erenköy Kuran Kur-su vardı. Orada hafız oldum, Kuran-ı Kerim’i ezberledim. Erenköy hafızların-dan olmanın mutluluğunu yaşıyorum.

Müftülük görevimden önce yaklaşık 20 yıl din hizmetinde çalıştım. Bunun 6 yılı Almanya’da geçti.”

“İnsAn İyİlİK yApMAyA dA, KÖtÜlÜK yApMAyA dA EğİlİMlİ…”İlyas Öztürk, ayrıca geride bıraktığımız ‘Kutlu Doğum Haftası’na ilişkin olarak da şu mesajları verdi:

“Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (SAV), miladi takvime göre 571 yılın-da, 20 Nisan’da sabaha karşı dünyaya gelmiştir. 1989 yılından bugüne, 14-20 Nisan tarihleri arası ‘Kutlu Doğum Haftası’ olarak kutlana gelmektedir. Bu hafta içerisinde Peygamber Efendimizin değişik yönlerini anlatarak, toplumun tüm kesimleri ile buluşturuyoruz. Ama-cımız, Kur’an’da ‘En güzel örnek’ olduğu bildirilen Peygamber Efendimizin güzel ahlâkını anlatmak, O’nu anmak ve tanıt-mak. O’nun güzel ahlâkını insanımızın yaşamasına vesile olmak…

İnsan, çok değerli bir varlık; ama iyilik yapmaya da, kötülük yapmaya da eği-limli… Bu da yaradılışındandır. Yüksel-mesi ve alçalması ile ilgili bir limit yok. Melekleri kıskandıracak mertebelere yükselebileceği gibi, şeytanı bile hayre-te düşürecek aşağılara da sürüklenebilir. İnsan, aynı zamanda nefis taşıyan bir varlık. O nefisten peygamberler dahi en-dişe etmiştir. Zira nefis kolay kolay tat-min olmaz. Bu yüzden insan, zaman za-man nefsine şunu hatırlatmalıdır: Dünya sahnesindeki rolün çok kısa... Perde her an kapanabilir… İkinci perde ise süre-siz… Oradaki konumun, buradaki rolü-nün hakkını vermekle şekillenecek…”

Ünlü Yüksek Mimar, Kentbilimci ve Kadıköy Life Dergisi Köşeyazarı Prof. Dr. Ahmet Ve-fik Alp’in ‘Taksim Camii Projesi’, Sofya’nın ardından bu defa ABD Tasarım Merkezi IDA tarafından ödüle layık görüldü.

Los Angeles’ta düzenlenen ‘IDA Internati-onal Design Awards Uluslararası Tasarım Ödülleri’ programında, ‘Kurumsal Yapılar’ kategorisinde ikincilik ödülü alan proje, böylece Mayıs ayında Sofya’da gerçekleşen Interarch 2012 Kongresi’ndeki UIA Dünya Mimarlar Birliği birincilik ödülünün ardın-dan, ikinci kez taçlandırılmış oldu.

tAsARıMdA dÜnyAnın KAlBİ BuRAdA AtıyoR…Tasarım merkezi Los Angeles kentinde her yıl tekrarlanan IDA; Mimarlık, İçmimarlık, Moda Tasarımı, Endüstriyel Tasarım ve Gra-fik Tasarım kategorilerinde tüm dünya ülke-lerinin katılımları ile gerçekleşiyor.

HARMony Gold tHEAtRE sAlonlARı’ndA ÖdÜl tÖREnİ...Çalışmalarından gurur duyduğumuz Prof. Alp’e ödülü, Sinema Oscarları ‘Academy Awards’ törenlerinin yapıldığı Dolby The-atre Salonu’nun yakınında bulunan Los An-geles Harmony Gold Theatre Salonları’nda gerçekleşen bir törenle verildi.

taksim camii projesi’ne bir ödül de ABd’den...

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın onayını bekleyen ve iki ödül ile taçlanan Taksim Camii Projesi, Kadıköy Life’ın 46. sayısına kapak konusu olmuştu...

Yeni Kadıköy Müftüsü İlyas Öztürk:

Kadıköy’de hafız oldum

Mayıs&Haziran 2013 KadikoyLife.com : 59

AKTÜEL

Page 50: kadıköy life e dergi

Elibelinde; Anadolu’da doğmuş, kadını, ka-dının gayretini ve çalışkanlığını anlatan özel bir motif. Yılların süzgecinden geçerek taşı-dığı tüm birikimle kadınlarımız tarafından halı ve kilimler üzerinde bugünlere taşın-mış. Anatanrıça kültünün izlerini taşıyarak günümüze gelebilen bolluk bereket simgesi

Elibelinde motifi, yöresel olarak çeşitlilik göstermekte. Anneden kıza aktarılan bir kültür mirası olan Elibelinde, kadın denin-ce akla gelen tüm kavramları içinde sakla-mış yıllarca. Bugün ise Şükriye Koç ve Zühal Çağlayan’ın ellerinde yeniden yorumlanıyor bu çok özel simge...

KAdın Elİ dEğEn BİR pRojE Uzun yıllar farklı sektörlerde çalışmış, elini belinden çekmemeyi tercih etmiş iki kadın Şükriye Koç ve Zühal Çağlayan. İkisi de ça-lışkan ve üretken. Zühal Hanım’ın yıllara dayanan sanat tarihi araştırmalarının öze-linde Elibelinde projesine yoğunlaşmışlar. Bu minicik motif, koca bir dünya yaratmış onlara adeta. İçinde bu özel motifi barındı-ran ürünler tasarlamaya başlamışlar. Önce gümüş bir takıda hayat bulmuş Elibelinde, sonra bir ahşap dekorasyon objesinde. Ki-minde camla birleşmiş bir duvar süsüne dönüşmüş, kiminde bir tebrik kartına ya da incelikle hazırlanmış el yapımı bir şala. “Biz iki arkadaş çocukluğumuzdan bu yana üzerinde oyunlar oynadığımız, ders çalış-tığımız halı ve kilimlerimizin motiflerinin hikâyesi ile büyüdük. Eli böğründe, pıtrak, koçboynuzu, kazayağı gibi motifler içinde birimizin tutkusu haline gelen Elibelinde (eli böğründe), zamanla bizi aynı yolda birleştirdi. Elibelinde markası böylece or-taya çıktı.”

Kendilerinden gayret alan kadınlar; ElibelindeKadın yaratıcılığının tasarıma yansıması Elibelinde. Asırlar önce Anadolu’da doğan bolluğun ve bereketin simgesi, birbirinden yetenekli iki kadının ellerinde yeniden yorumlanıyor. Minicik bir motiften kocaman dünyalar yaratıyorlar adeta...

“Anadolu’nun vazgeçilmez simgesi Elibelinde, kendinden gayret alan kadını simgeliyor” diyen Şükriye Koç...

Elibelinde’ye hayat veren iki isimden biri Zühal Çağlayan...

60 : KadikoyLife.com Mayıs&Haziran 2013

SANAT

Page 51: kadıköy life e dergi

tAMAMı tAsARıM ÜRÜnlER Geçtiğimiz yaz şirketleşen Elibelinde proje-si için uzun bir dönem araştırma yapıp, ön hazırlık sonrası ürün gamlarını ve ürünleri-ni belirlemiş Koç ve Çağlayan. Elibelinde’yi bugünlere getiren kadınlarımıza duydukla-rı minnetle, gerek tasarımlarında gerekse malzeme seçimi ve üretim sürecinde bu çok özel motifin ihtişamına yakışan titizliği göstermişler. Elibelinde tasarımlarını sade, yalın çizgilerle hazırlayıp, malzemeleri se-çerken doğal ve yerel olmasına özen göster-mişler. Ürünlerini takılar, dekoratif objeler, şallar ve hediyelik kartlar şeklinde gruplan-dıran başarılı ikili, bu ürünlerin çoğunluğu-nu kendileri tasarlayıp, Göztepe’deki atölye-lerinde hayata geçirmişler.

Elibelinde’nin takı koleksiyonu, gümüş ağır-lıklı olarak önemli tasarımcıların ve ince işçi-likle çalışan ustaların katkıları ile oluşturul-muş. Elibelinde motifi üzerine doğal taşlarla mozaik çalışmaları dikkati çekerken, kadının çeşitli ruh hallerini gösteren modern yorum-larla farklı çalışmalar da yapılmış. Tamamen el işçiliği olan bu koleksiyonun yanısıra deri ve pirinç karışımı kolyeler, topuz firketeleri ve bilekliklerle çalışmalar zenginleştirilmiş.

Elibelinde’nin dekoratif objeler grubu ise, ahşap ve cam ürünlerden meydana gel-mekte. “Ahşap ev aksesuarları tasarlarken sıra malzeme seçimine gelince, bir anda, ilk ağaç olarak da kabul gören zeytin ağacı ile Elibelinde’yi birleştirmeye karar verdik. Bu birliktelik bizi çok heyecanlandırdı.” Zeytin ağacından yapılan ve günlerce sızma zey-tinyağına yatırılarak ağacın damarlarının belirginleştirilmesiyle son dokunuşu yapılan bu özel objeler, zaman zaman sızma zeytin-

yağıyla bakımı yapılması gereken adeta canlı hatıralıklar. Duvar için hazırlanan nazarlık cam Elibelinde’ler ise yine Zühal ve Şükri-ye Hanım tarafından tasarlanıp, Cam Ocağı Vakfı’nın değerli ustalarınca üretilmiş. Elibe-linde koleksiyonunun en özel ürün grupla-rından biri de, tamamı elde hazırlanan, ta-sarımı birbirinden orijinal şallar. Çoğunlukla ipek ve tülün kullanıldığı bu şalların her biri adeta kişiye özel olarak birer adet tasarlan-mış durumda. “Renkli tüller üzerine tül işi tekniği kullanarak cıvıl cıvıl şallar tasarladık. Son yaptığımız şallarda el dokuması ve el boyaması ipek kumaşlarla tülleri birleştirdik. Her modelden yalnızca birer tane ürettik.”

Elibelinde’de ev dekorasyonunda farklılık arayanlar da unutulmamış. Son dönemde öne çıkan bir malzeme olan keçe de yine Şükriye ve Zühal Hanımların ellerinde sanat eserleri haline dönüşmüşler. Keçe duvar nazarlıklarında; ipek kalitesinde doğal keçe, deniz kabukları, cam ve ahşap boncuklar kullanarak, yine her modelden birer adet üretmişler.

Elibelinde’nin incelikli ürün gamının öne çıkan gruplarından biri de tasarım hediye kartları. “Çok emek verdiğimiz bir diğer ürü-nümüz ise özel gün kartı, davetiye ve hediye kartı olarak da kullanılabilecek olan Yılbaşı kartlarımız. Elibelinde kesimli saten kartla-rımızda saf ipek, pazen ve kutnu kumaşını kullandık. İpek kumaş üzerine bolluk, be-reket, uzun yaşamı, mutluluğu simgeleyen, bazılarının kökeni Hitit dönemine kadar gi-den (elde oyulmuş yazma kalıpları ile) yaz-ma baskıları yaptırıp, elde ipek boyasıyla boyayıp, özel kesim kartlarımıza uyguladık.

Bu kartların, Elibelinde’nin dünyanın dört bir yanında Kibele, İdol, Istar kadar iyi bi-linmesi için çok önemli bir fırsat olduğunu düşünüyor ve çalışmalarımızı bu yönde ge-liştirmeyi planlıyoruz.”

sAtışlAR İntERnEt ÜZERİndEn Tüketicilere daha çok basın yoluyla ve tav-siye üzerine ulaştıklarını söyleyen Zühal Çağlayan, internet sitesi kanalıyla da hedef kitleleriyle buluşabildiklerini ifade ediyor. “Satışlar genelde internet üzerinden www.elibelinde.com.tr sitesi üzerinden yürüyor. Randevu sistemiyle belli saat aralıklarında konuklarımız atölyemizde de ürünlerimizi gelip görebiliyor, alışveriş yapabiliyorlar. Gelecekte kendi mağazamızı açmak gibi bir düşüncemiz olsa da, asıl hedefimiz kadınla-rın sorunlarına çözüm olabilecek projeler geliştirmek... Bu manevi değerleri kuşkusuz çok yüksek olan birbirinden özel tasarımla-rın fiyatları da ürün gamı gibi çok seçenekli. Bizden aldığınız kimi ürünler -örneğin bir şal- kimsede bir eşinin daha olamayacağı ürünler. En özel malzemelerle ve yoğun el emeğiyle hazırlanıyorlar, bu da maliyetlere dolayısıyla fiyatlara yansıyor. Ancak her ke-seye hitap edecek ürünlerimiz mevcut.”

Keyifli sohbetimizin sonunda “Elibelinde kendinden gayret alan kadındır” diyerek çıktıkları yolda kendilerine güç veren ve binlerce yılı bir cümle ile özetleyen çini sa-natının duayeni Turgut Tuna’ya teşekkürle-rini sunan Şükriye Koç ve Zühal Çağlayan, yakın gelecekte de yepyeni tasarımlarla Elibelinde’yi yaşatacaklarının sözünü de veriyorlar.

www.n11.com’da Elibelinde dükkânını gezebilir, tüm ürünleri görebilirsiniz...

Mayıs&Haziran 2013 KadikoyLife.com : 61

SANAT

Page 52: kadıköy life e dergi

fİGEn sABıRcAn

Muazzez İlmiye Çığ ile görüşmeye gittiğim-de, her tarafı fotoğraflar, ödüller, kitaplar ve dergilerle dolu olan evinin kapısını kendisi açtı. Hiç de 100 yaşına merdiven dayamış gibi değil. Şapkası, takıları ve ruju ile son de-rece bakımlı… Hayata dolu dolu bağlı, zihni fevkalade berrak, sürekli araştırıyor ve yazı-yor. Davet edildiği konferans ve organizas-yonlarda, bitmeyen enerjisi ile Sumer tarihi ve toplumsal sorunlar hakkında konuşmalar yapıyor…Son kitabı basım aşamasında, ye-nisine başlamış bile…

son suMER KRAlİçEsİ…Muazzez İlmiye Çığ, 20 Haziran 1914 tari-hinde Bursa’da doğar. Öğretmen Zekeriya İtil ve evhanımı Hamide İtil’in kızı Muazzez İlmiye İtil olarak… Bugün tüm Türkiye, onu ‘Son Sumer Kraliçesi’ diye tanıyor…

“Annem ve babam Kırım’dan göçen bir aile-nin çocukları… Babam enteresan bir adam. O yıllarda ilk çocuğu kız olsun diye dua eden biri. ‘İlim sahibi olasın diye sana İlmiye adını verdim’ derdi de, ben anlamazdım o zaman-lar. Bana keman ve Fransızca dersleri aldırı-yor. Annem, okuma şansı verilse çok başarılı olacak akıllı, hayat dolu bir kadındı.

Ben doğduktan bir ay sonra I. Dünya Savaşı başlamış. Sonra Kurtuluş Savaşı. Biz savaşın acı günlerini gören, yokluk çekmiş bir kuşak-tık. Belki de o yüzden hep üreten, çalışan bir nesil olduk. Tüm amacımız bir an önce mes-lek sahibi olup, ülkeye yararlı işler yapmaktı. 1931’de Bursa Kız Öğretmen Okulu’nu bitirip, öğretmen oldum ve Eskişehir’e atandım.”

Muazzez İlmiye Çığ, 17 yaşında gencecik bir öğretmen olarak yeni öğrenciler yetiş-tirmek üzere gittiği bu şehirde, dört yıl ka-lır. Cumhuriyet’in kuruluşunun 10. yılında

elinde keman, öğrencileriyle birlikte sokak-larda 10. Yıl Marşı’nı söyler. Genç Türkiye Cumhuriyeti’nde hemen her alanda yapılan değişimin canlı şahidi olur.

“Atatürk’ün dediği gibi bu ülkede asıl sa-vaş, Cumhuriyet kurulduktan sonra başla-dı. Ülke yakılıp yıkılmış, cehalet diz boyu… Ne bilimden ne sanattan haberimiz var. Bankamız, fabrikamız yok, ülkede yol bile yok... O yıllarda Bandırma’dan Gönen’e 8 saatte giderdik, bugün 20 dakika sürüyor. Cumhuriyet’ten sonraki 10-15 yılda demir-yolları, karayolları yapıldı. Yazımız değişti, okur yazar oranımız arttı. Eğitime önem ve-rildi. İstanbul’da ve Ankara’da üniversiteler, yüksekokullar açıldı.”

Takvimler 1936 yılını gösterdiğinde haya-tına yön verecek bir olay meydana gelir. Atatürk’ün direktifleriyle kurulan Ankara Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi’ne, bir kez olmak

sumerlilere adanmış bir ömürTarihte yazıyı, tekerleği icat eden uygarlık olarak bilinen Sumerlilerin aslında pek çok ilk’e evsahipliği yaptığı tabletler araştırılıp, okunmaya başlandığında ortaya çıktı. İlk fablları, aşk şiirlerini yazan, tarihteki ilk vergi indirimini ve sosyal reform yapan, kadın haklarının ele alındığını gösteren ilk yazılı belgeye sahip olan muhteşem bir uygarlık…

Çığ, dünyanın ilk aşk şiirinin yazıldığı tabletin kopyası ile…

Muazzez İlmiye Çığ, babası ve kardeşiyle… Çorum, 1923.

Soldan sağa Finli Sumerolog A. Salonen, Muazzez İlmiye Çığ, Hatice Kızılyay ve Samuel Noah Kramer… İstanbul Arkeoloji Müzesi, 1952.

62 : KadikoyLife.com Mayıs&Haziran 2013

SÖYLEŞİ

Page 53: kadıköy life e dergi

Muazzez İlmiye Çığ çalışırken… İstanbul Arkeoloji Müzesi, 1958.

üzere öğretmen okulu mezunlarının kabul edileceğini öğrenir. Bu haktan yararlanmak için çocukluk arkadaşı Hatice Kızılyay ile bir-likte Ankara’ya gider. Kayıt sırasında hangi bölümü istedikleri sorulur:

“Fransızca, dedim. ‘Orada yer yok. Sizi ho-cası yeni gelen Hititoloji bölümüne kayde-delim, yanında Sumeroloji ve Arkeoloji de alacaksınız’ dediler. Tamam dedik ama ne olduğundan haberimiz falan yok. Aman girelim de neresi olursa olsun, diye dü-şündük. Bırak Hititoloji’yi, Sumeroloji’yi; Arkeoloji’nin bile ne olduğu duymamışız o güne kadar…”

İki arkadaşın adını duymadıkları, ne ol-duğu konusunda en ufak fikirlerinin dahi bulunmadığı bölüme başladığı yıllarda, Almanya’da iktidara gelen Naziler nedeniy-le çalışamayan Yahudi öğretim görevlileri, Atatürk’ün çalışma imkânı vermesiyle ülke-mize gelmiş, içlerinde dünyaca ünlü isimle-rin de bulunduğu bu hocaların yardımıyla, Türkiye’de çağdaş bilimin temelleri atılmış-tı. Laboratuvarlar, kütüphaneler kurulmuş, yüksek öğrenim alanında pek çok uzman ve akademisyen yetiştirilmişti…

“Türkiye’ye gelip Atatürk’ün başlattığı ‘Üni-versite Reformu’na katkı sağlayan Sumero-log Benno Landsberger ve Hititolog Hans Gustav Güterbock’den ders alma şansına eriştim. Hocalar Almanca konuşuyor, tercü-

man çeviriyor, biz not tutuyorduk. Zamanla onlar Türkçe, biz Almanca öğrendik. Mezun olduktan sonra Hatice ile bana ‘fakültede kalıp akademisyen olun’ dediler ama biz kabul etmedik. 1940 yılında İstanbul’a gele-rek, Eski Şark Eserleri Müzesi’nde çalışmaya başladık. 32 yıl sonra emekli olduğumda, çeşitli kazı yerlerinden getirilen 74.000 tab-let, tarihlerine ve konularına göre ayrılmış, numaralandırılarak özel dolaplar içinde korumaya alınmıştı. Böylece, ‘Çiviyazılı Bel-geler Arşivi’ oluştu. 3000 kadarını da kopya-ladığım bu tabletlerin yanında kaldığım için çok mutluyum.

İstanbul’a geldiğim yıl, Kemal Çığ ile ev-lendim. 43 yıl beraber çok güzel bir hayat geçirdik. Maalesef 1983’te vefat etti. Onu kaybedince çok sarsıldım. Birikimlerimi in-sanlarla paylaşmak istedim. Önce bir kaç kez Türkiye’ye gelen ve Sumer tabletleri konusunda beraber çalışma fırsatı buldu-ğum dünyaca ünlü sumerolog Samuel Noah Kramer’in Tarih Sumer’de Başlar kitabını çe-virdim. Sonra Sumerlileri halkla tanıştırmak için kitap yazmaya başladım. 17 kitabım var, son kitabım yakında basılacak.”

suMERlılER Mİ? yoKsA sÜMERlİlER Mİ?Dilimize Sümerliler olarak yerleşmesine rağ-men Çığ’ın tüm kitaplarında ve Ankara Dil

ve Tarih Coğrafya Fakültesi’nde Sumeroloji denmesinin nedenini sorduğumda Çığ, “Su-mer yerin adı. O yüzden Sumerliler deniyor, Ankara - Ankaralılar gibi. Türkçe’ye uyması için Sümer dendi diye düşünüyorum. Biz hep Sumer diye kullandık. 6 bin yıl önce Dicle ve Fırat nehirlerinin birleşip denize ak-tıkları yere yakın olan kısma gelip yerleşmiş-ler. Orada büyük bir uygarlık kurarak, yak-laşık 2000 yıl yaşamışlar. Uygarlıklarının en önemli olayı, dillerine göre bir yazı icat et-meleri. Yumuşak kil üzerine yazılmaya baş-lanılan yazı, yavaş yavaş şekil değiştirerek işaretleri oluşturan çizgiler, çivi şekline dö-nüşmüş, bu yüzden çivi yazısı deniyor. Hem yazmışlar hem de yazdıkları bütün eserleri saklamayı bilmişler. Arşivler, kütüphaneler yapmışlar. Okullar açarak kültürlerini öğret-mişler” şeklinde bir açıklama getiriyor.

İlKlERİn uyGARlığı suMERlİlERTarihte yazıyı, tekerleği icat eden uygarlık olarak bilinen Sumerlilerin, aslında pek çok ilk’e evsahipliği yapan bir uygarlık olduğu, tabletler araştırılıp okunmaya başlandığın-da ortaya çıkmış. İlk fablları, aşk şiirlerini yazan, tarihteki ilk vergi indirimini ve sosyal reform yapan, kadın haklarının ele alındığını gösteren ilk yazılı belgeye sahip olan muh-teşem bir uygarlık. İlk takvimi oluşturan, sayıları yazıya çevirip, bu sayılarla büyük iş-lemler yaparak, matematiğin temelini atan da onlar…

“Bize matematik hakkında bilgi veren me-tinler, okullarda öğrencilerin yazdıkları veya öğretmenler tarafından öğrencilere örnek olarak yazılan tabletlerdir. Matema-tik tablolarında çarpım, kare, kare kökleri, üçgen ve dairenin alanları, ölçüleri verili-yor. Sumerliler’de astronomi çok önemli. Beş gezegeni tespit etmişler. Kepler’e kadar altıncıyı bulan çıkmamış. Burçların adların-da hâlâ onların tercümesini kullanıyoruz. Ur-Nammu Kanunu, bilinen en eski yazılı kanun. Tıp konusunda da ilk yazılı belge, Sumerlilere ait. İnsanlığın bilinen en eski tıp el kitabı, bugün ABD’de bir üniversite müzesinde.”

dÜnyAnın İlK AşK şİİRİ vE GılGAMış dEstAnıDüşünce tarihinde yazının icadı ne kadar önemliyse, yazılı belgelerin toplanması ve gelecek kuşaklar için saklanması da o ka-dar önemli. Sumerliler bu konuda Ön Asya milletlerine önderlik etmişler. Bulunan tabletlerde anlaşmalar, mektuplar, destan-lar, ilahiler, atasözleri, bilmeceler, ağıtlar, şiirler var.

Hatice Kızılyay ile… İstanbul Arkeoloji Müzesi, 1950.

Benno Landsberger, Hans Gustav Güterbock ile Ankara Dil Tarih Coğrafya Fakültesi’nde… Sene 1938.

Mayıs&Haziran 2013 KadikoyLife.com : 63

SÖYLEŞİ

Page 54: kadıköy life e dergi

“Sumer yazılı belgelerinin en önemlileri edebi olanlar. Onlar Sumerlilerin hayal güç-lerini, sosyal düzenlerini ve dini inanışlarını yansıtır. Bilinen en önemli edebiyat eserleri, tarihin en eski yazılı destanı olan Gılgamış Destanı’dır. Gılgamış/Tarihte İlk Kral Kahra-man adlı kitabımda, destanı şiir biçiminden çıkarıp, öykü gibi anlattım Kral Gılgamış’ın sevinçlerini, acılarını…

Tarihin bilinen ilk aşk şiiri, müzedeki 2461 nolu küçük bir tablet üzerinde. Sumer inan-cına göre toprakların bereketli olması için kralın yılda bir kez Bereket ve Aşk Tanrıçası Inanna’nın rahibelerden biri ile evlenmesi kutsal bir görev. Tabletteki şiir, bu seçilmiş gelin tarafından Kral Şu-Şin’e söylenmiştir. Şiiri ben kopyaladım, çevirisini ise Noah Kramer’le birlikte yaptık.”

3 BÜyÜK dİnİn suMER’dEKİ KÖKEnİ Sumer dini, çok tanrılı bir din. Dünyada,

doğada, hissedilen her nesnenin bir tanrısı var. Tek tanrılı dinlerle Sumer dini arasında pek çok ortak nokta olduğunu söyleyen Çığ, bunları kısaca şöyle özetliyor:

“Sumerlilerde olduğu gibi üç büyük din-de de tanrının yaratıcı ve yok edici gücü, tanrı korkusu, kurbanlar, dualarla tanrıyı memnun etmek var; iyi ahlaklı, dürüst ol-mak ve temizlik çok önemli… Sumerlilere göre kainatta büyük bir su var, suyun için-deki çamurdan insanlar yaratılıyor. Tevrat ve Kur’an da da insanın topraktan yaradı-lışı var. İnsanları yok etmek amacı ile tanrı tarafından büyük bir tufan yapıldığı yalnız ilk kutsal kitap Tevrat’ta yazılı sanılıyordu. Halbuki Sumer tabletlerinde Nuh Tufanı anlatılıyor. Bunlar gibi pek çok paralellik var dinler arasında. Bu paraleliklerden bahsederken, Sumer tapınaklarında ge-nel kadın görevi yapan rahibeler var, tanrı adına seks yaptıkları için kutsal sayılıyor-

Muazzez İlmiye Çığ ve Figen Sabırcan…

lar ve diğer kadınlardan ayrılmaları için başları örttürülmüş. Bu gelenek Yahudilik ve Hıristiyanlık’ta da var, bize de erkekten kaçma şeklinde geçmiş. Ben bir bilim kadı-nıyım, olayın tarihteki boyutunu dile getirip ‘5 bin yıl önceki mabet fahişeliği geri mi ge-liyor?’ yazdım diye dava açtılar bana. Neyse ki beraat ettim.”

suMER’dEKİ tÜRK İZlERİ Türk tarihi ve kültür araştırmalarına özel bir önem veren Atatürk, Türk tarihinin araştı-rılması, kazılar yapılması, tarihi belgelerin korunması için Türk Tarih Kurumu’nu aç-mış. Türk tarihi ve dilleriyle ilgilendiğini kitaplarından, onlara koyduğu notlardan biliyoruz.

“Yıllar önce okuduğu Fransızca kitapta, Su-merlilerin Orta Asya’dan geldiği ve dillerinin Türk diline benzediği yazılı cümlenin yanına kocaman ‘önemli’ diye yazmış. Yaptığım araştırmalar sonucunda Sumerlilerin Orta Asya’dan geldiğini kanıtladım ve bunu son kitabımda yazdım. Sumer dili ile Türkçe ara-sında çok benzerlik var. Mesela alım-alımlı, bab-baba, gim-kim, ib-ip gibi…”.

Sumerlilerin söylediği, “Boş zaman geçir-din, neye yaradı?” ve “Biliyorsun, neden öğretmiyorsun?” atasözlerini bize ulaştıran Çığ, hiç boş zaman geçirmiyor ve sürekli bir öğretme ve anlatma telaşında. Haziran ayında 100. yaşını kutlayacak olan Muazzez Hanım ile vedalaşırken aklıma şair Samuel Ullman’ın şu sözleri geliyor: “Hiç kimse yal-nız bir kaç yıl yaşamakla ihtiyarlamaz. İn-sanları ihtiyarlatan ideallerin bırakılmasıdır. Yıllar cildi buruşturabilir, fakat heyecanların feda edilmesi ruhu buruşturur”.

Hep merak eden ve araştırma heyecanı hiç bitmeyen Muazzez İlmiye Çığ gibi ruhunu-zun hiç buruşmaması dileğiyle…

Muazzez İlmiye Çığ, eşi Kemal Çığ ve kızı ile birlikte… Sene 1942. Muazzez İlmiye Çığ, çivi yazısı yazarken…

64 : KadikoyLife.com Mayıs&Haziran 2013

SÖYLEŞİ

Page 55: kadıköy life e dergi

ADEM GİDEN

Bir özel kolej hayal edin, ‘ücretsiz’ olsun. Dünya ile entegre olmuş, 10 bininci mezu-nuna koşsun. Ulaşım ağı içerisinde, evinize komşu olsun… Özel Ahmet Şimşek Koleji, hayalleri gerçeğe dönüştürdü…

Özel Ahmet Şimşek Koleji, 28 yıldır Türkiye’de İngilizce’nin gelişiminde etkin rol oynadı. Anadolu Yakası’nın parlayan yıldızı haline gelen okul, vergiler dışında eğitim ücreti al-mayarak, sektöründe onyıllardır bir ilke imza attı. Okul, ‘ücretsiz eğitim konsepti’ ile Ana-dolu Yakası genelinin tercihi haline geldi.

“Ülkenize en güzel iyiliği, yatırımı yapmak istiyorsanız, eğitim kurumları kurun, eğitim kurumlarının oluşmasına katkıda bulunun” diyen Ahmet Şimşek, Anadolu Yakası’nın nabzını tutan Kadıköy Life’a şu açıklamalar-da bulundu...

“TÜRK GENÇLİĞİ DÜNYA İLE YARIŞABİLİR HALE GELMELİ”İngiltere’nin dünyaca meşhur kuruluşu Ra-bitas, Türkiye’de gerçekleştirdiği atılımlar kapsamında okulumuz çatısı altında çalış-malarına başlamayı tercih etti. Anaoku-lundan lise son sınıfa kadar, kaliteli eğitim anlayışı ile çeyrek asırdan fazla süredir Türk gençliğini yüksek eğitim seviyesi ile dünya-da yarışır hale getirmek istiyoruz. İngilizce ve Almanca’da öğrencilerimizi sayılı eğitim sistemine kavuşturabilmenin mutluluğu-nu yaşıyoruz. Amerika’dan gelen yabancı profesörler eşliğinde eğitim gören Türk dil öğretmenlerimiz, öğrencilerine daha kalite-li eğitim verebilmekteler. Tabi bizler de ya-bancı eğitmenlere Türk dilini ve kültürünü öğretiyoruz.

“AHMET ŞİMŞEK ÜNİVERSİTESİ DOĞUYOR”Üniversite projemiz hazır. Türkiye’de te-sis ya da kampüs kurmak, belirli koşulların oluşmasını gerektiriyor. Bu yönde çalışmala-rımızın sonuna yaklaştığımızı söyleyebilirim. Uygun zemin oluşunca üniversite projemizi hayata geçireceğiz…

“DEĞİŞİME YENİLİKLE YAKLAŞIYORUZ”Dünya ile birlikte Türkiye, İstanbul değişiyor. Anadolu Yakası’na baktığımızda, direkt ser-vis hizmetimiz dışında Kadıköy’den metroya ya da trene binen bir öğrenci, çok konforlu ve kısa bir zaman diliminde Kartal’daki eği-tim binamıza ulaşabilmekte. Biz de bu süre-ce ücretsiz ring servis hizmeti ile destek ver-dik. Bugün Anadolu Yakası’nda bir semtten diğer semte ulaşım imkânları, geçmişe göre çok daha hızlı ve konforlu.

“AMACIMIZ ULUSLARARASI KOLEJ HALİNE GELMEK”Globalleşen dünyada sınırlar kalkmış du-rumda. Ülke olarak eğitimde, bilimde; tek-noloji, kültür ve sanatta; açıkçası her alanda dünyadaki kriterlerin üstüne çıkmamız ge-rekiyor. Amacımız, öğrencilerimizi dünyada emsalleri ile yarışabilir hale getirmek.

“YETENEKLERİN ELİMİZDEN KAYIP GİTMESİNE İZİN VERMEYİZ”Belki çok güzel keman çalıyorsunuz ya da sa-yısal-matematik yönünüz çok kuvvetli, belki de oyunculuk, ancak bundan haberiniz yok! Bu gibi birçok yeteneğin keşfedilmediği sü-rece ne kişiye, ne de topluma faydası var.

Kolejimizde 17 ayrı, ücretsiz sosyal kulüp kurduk. Amacımız yeteneklerinin günyüzü-ne çıkması. Hem zamanlarını verimli değer-lendiriyorlar, hem de yetenekleriyle tanışı-yorlar. Bu derslerine de çok pozitif yansıyor. Müzik, yüzme, gazetecilik-yazarlık, futbol, voleybol, jimnastik, görgü kuralları, tiyatro, bilim ve teknoloji gibi kulüplerimizin her bi-rinde görev alan öğrencilerimiz, yetenekle-rini keşfediyor.

“AMACIMIZ TİCARET DEĞİL, EĞİTİM…”Kolejimizde eğitim için ücret almıyoruz. Sadece, devletimizin bizden istediği vergiyi talep ediyoruz. Eğitim binalarımızın Kartal ve Anadolu Yakası’nın oldukça stratejik nok-tasında olduğunun bilincindeyiz. Ama bunu ücretlere değil, eğitim kalitesine yansıtıyo-ruz. Amacımız ‘çok kazanalım’ değil, ‘en iyi kalitede ne kadar fazla öğrenci yetiştirebi-liriz?’ sorusuna yanıt vermek… Spor komp-leksimiz ve donatı alanlarımızı da sadece öğrencilerimize değil, farklı kurum ve kuru-luşların öğrencilerine de ücretsiz açıyoruz. Olanaklarımızdan ne kadar gencimiz yarar-lanırsa, o kadar mutlu oluyoruz.

“DEĞERLERİMİZ SEVGİYLE ÖLÇÜLÜR”28 yılda binlerce öğrenci yetiştirdik. Mühen-disler, mimarlar, hukukçular, hakimler, avu-katlar, kimyagerler, sanatçılar, müzisyenler ve niceleri… Nereye gitsem; ‘Hocam, nasılsınız, beni hatırladınız mı?’ diyenleri görüyorum. Hostes bir kızımız, uçakta beni tanıdığında; “Kolejinizde aldığım İngilizce eğitim sayesin-de hostesliğe kabul edildim. Teşekkür ede-rim” dedi. İşte bunlar parayla ölçülemeyecek şeyler… Ne kadar gencimizin önünü açarsak, o kadar kalkınacak güzel ülkemiz…

Ahmet Şimşek ‘ilk’leri gerçekleştiriyor

Mayıs&Haziran 2013 KadikoyLife.com : 65

EĞİTİM

Page 56: kadıköy life e dergi

ADEM GİDEN

Üç asır öncesine damgasını vuran, adı ayın kraterine verilerek tarihe geçen Alman kö-kenli matematik dahisi Gauss’un felsefesini esas alan Gauss Eğitim Öğretim Kurumları, Moda’nın nostaljik atmosferinde tarihi eği-tim binası ile hizmete girdi.

Bahariye’de 30 yılı aşkın süredir kurucusu olduğu Ruhi Özdemir Dershanesi’nde mate-

matik alanında öğrencileri üniversiteye ha-zırlayan Ruhi Özdemir; alanlarında uzman Öğretmenler Gamze Özdemir, Tuğba İren ve Hukukçu Tuğçe Ertaş tarafından kurulan Ga-uss Eğitim Öğretim Kurumları, İstanbul’un incisi Moda’nın eğitim coğrafyasına yeni bir konsept kazandırdı.

Anasınıfı, ilkokul ve ortaokul eğitim esaslı okulun kurucuları, ilkelerini ve hedeflerini Kadıköy Life’a aktardı:

“ÖĞRENCİLERİMİZ ‘SEVEREK’ BAŞARILI OLACAK…”Her şeyin başında sevgi gelir. Kendi aramız-da ‘Bir okul nasıl olmalı? Nasıl olmamalı?’ diye fikir alışverişinde bulunduk. Uzun yıllardır eğitimle iç içe olmamızın berabe-rinde getirdiklerini tarttığımızda, her şeyin merkezinde karşımıza ‘sevgi’ çıktı. Amacı-mız öğrencilerimizin okulu, öğretmenlerini, derslerini severek başarılı olmaları…

“ÖĞRENME BİÇİMİ AVCISI PSİKOLOG EŞLİĞİNDE DOĞRU YOLDAYIZ…”Her öğrencinin öğrenme biçimi farklıdır. Bu nedenle, eğitim ve öğretimde öğrenci merkez-li olmak gerekir. Uzman psikoloğumuz eşliğin-de öğrencilerin öğrenme biçimleri tespit edi-lerek, bu yönde eğitim esas alınır. Günümüzün çocuklarının çoğu görsel eğilimli... Televizyon, bilgisayar, tabletler vb. faktörler, uzun süre aynı konuda dikkat toplayamamalarını sağla-yan etkenlerdir. Öğrencilerin bu durumlarını dikkate alarak eğitim planlamamızı yaptık.

Haftada bir saat, rehber öğretmen ve psiko-log eşliğinde öğrencilerimizin eksik yönleri-ni tamamlama çalışmaları yapılır. Her dersi-miz yaratıcı düşünce yöntemleriyle işlenir. Örneğin, fen derslerimizin önemli kısmı laboratuarda yapılır; öğrencilerimiz görerek öğrenir, konuya hakim olurlar. Sosyal içerikli derslerde ise, konular mümkün olduğunca belgesel ya da drama-tiyatro ile desteklene-rek, bilgi kalıcı hale getirilir.

Matematiğin Prensi Gauss’un ilkeleriyle yola çıkan Gauss Eğitim Öğretim Kurumları:

Başarının garantisini veriyoruz

Bahariye’de 30 yılı aşkın süredir kurucusu olduğu Ruhi Özdemir Dershanesi’nde matematik alanında öğrencileri üniversiteye hazırlayan Ruhi Özdemir; alanlarında uzman Öğretmenler Gamze Özdemir, Tuğba İren ve Hukukçu Tuğçe Ertaş tarafından kurulan Gauss Eğitim Öğretim Kurumları, İstanbul’un incisi Moda’nın eğitim coğrafyasına yeni bir konsept kazandırdı.

66 : KadikoyLife.com Mayıs&Haziran 2013

EĞİTİM

Page 57: kadıköy life e dergi

“ANA DİLLERİ GİBİ İNGİLİZCE VE ALMANCA…”Her öğrencimizin ana dili gibi İngilizce ve ikinci bir dil olarak Almanca’yı öğrenmele-rini istiyoruz. Bu nedenle, öğrencilerimiz ana dili İngilizce olan öğretmenlerden aldık-ları yoğun bir İngilizce eğitiminin ardından, Cambridge sınavları ile sertifikalandırılır. Almanca’da ise 4 yıllık eğitimin ardından uluslararası standartlar çerçevesinde A1 düzeyindeki sertifikayı almaya hak kazan-malarını istiyoruz.

“OLSUN DİYE DEĞİL, PROFESYONEL ÖDEV SİSTEMİ”Okul saatlerimiz 09.00-16.00 arası… 16.00-18.00 saatleri arasında ise, bilginin kalıcı olması için çok önemsediğimiz profesyonel ödev sistemimiz devreye giriyor. Öğrenci-ler, ödevlerini öğretmenleri koordinatörlü-ğünde yaparak, o gün öğrendiklerini sıcağı sıcağına pekiştirirler. Böyle bir ödev sistemi kurgulamamızın sebebi; ödevlerin amacına uygun yapılmasının dışında, öğrencilerin aileleriyle ödev konusunda çatışmalarını önlemek ve birlikte geçirecekleri kaliteli za-man dilimini arttırmaktır.

“DÜŞÜNME BECERİSİNİ GELİŞTİRMEK İÇİN…”Her öğrencimize zihin jimnastiği yaptıran, dikkat ve konsantrasyon sürelerini arttıran mental aritmetik ve satranç eğitimi prog-ram dahilinde verilir.

“MUTLU ÇOCUK ÖĞRENİR…”Öyle düşünüyoruz ki, mutlu çocuk öğrenir. Okulumuzda öğretmenlerimiz her öğrenci-sini tüm yönleriyle tanıyor olacak. Onlara sevgi ile rehberlik ederek başarılı ve mutlu bireyler olmaları için yanlarında olacağız.

“VELİLERİMİZİN BÜTÇESİNE GÖRE HAREKET EDİYORUZ”Okul bedellerinde, velilerimizin ödemelerini kolaylaştıracak yöntemleri tercih ettik. Tüm hizmetler ve yemek de ücrete dahil olmak üzere 12 ay üzerinden; ayda 1.500 TL’lik ödeme dilimleri ile yola çıktık. Sabah ve öğle yemeği ile birlikte öğünde ikindi menüsü de yer alıyor. Tüm yönlerimiz ile başarının kolay bir şekilde geleceğinin şimdiden garantisini verebilmenin mutluluğunu yaşıyoruz.

“ANA SINIFI, İLKOKUL VE ORTAOKUL…”Okulumuzda üç ayrı bölüm ile öğrencileri-mizi kucaklıyoruz:

ANA SINIFI: Gelişen, araştıran, uygulayan sistemi seçenler ile proje tabanlı eğitim. Yabancı öğretmenler eşliğinde haftada 15 saatlik yoğun İngilizce ve ikinci dilde Alman-ca eğitimi. Fen ve Teknoloji Laboratuarı’nda branş öğretmenleri ile doğa bilimlerinin uygulamalı eğitimi. Portfolyo sunumlarıyla etkin öğrenme.

İLKOKUL: Okula başlamak her çocuk için hayatının en önemli adımıdır. Ailesi ve arkadaşlarıyla sınırlı bir ortamda bulunan çocuk, okula başlayarak kuralları olan, di-sipline edilmiş bir ortama geçiş yapar. Bu uyum sürecinde öğrencilerimizin psikolo-jik ve sosyal farklarını gözeterek, onlara rehberlik yapacak uzman kadromuz ile yola çıktık. Öğrencilerimiz; akademik geli-şimlerini tamamlamış, çalışma disiplinine sahip, özgüveni sağlam, sorumluluk duy-gusu gelişmiş bireyler olarak ilkokul eğiti-mini tamamlar.

ORTAOKUL: Hedefimiz; öğrencilerimizin analitik düşünebilen, soyut örnekleri so-mutlaştırıp hayatına uyarlayabilen, problem çözme becerisi gelişmiş, özgüven sahibi bi-reyler olmalarıdır. İki yabancı dili doğru ve etkin kullanan, dilsel iletişimi sağlıklı kurabi-len, özgür ve rahat konuşup tartışabilen, yo-rum ve sentez yapabilme becerisine sahip, öğretileni ezberleyen değil öğrendiğini sor-gulayan, uygulayan ve yeni bilgiler öğren-mek için hevesli öğrenciler yetiştirmektir.

NEDEN GAUSS?Matematik tarihine geçen Alman kökenli Carl Friedrich’in hayatında, başarıya yönelik önemli anektodlar yer alıyor. İşte Gauss’un hayatından bazı kesitler…

‘Matematiğin Prensi’ olarak anılan Gaus, henüz 3 yaşındayken babasının kâğıt üzerinde yaptığı hesapları kafasından kontrol edip düzelterek, dehasını belli etti. Gauss’un ilko-kul öğretmeni, öğrencilerini oyalamak için 1’den 100’e kadar olan sayıların toplamını isteyince Gauss, cevabı birkaç saniye içerisinde bularak öğretmenini hayretler içerisine düşürdü. Küçük Gauss, sayı dizisinin iki ucundan birer sayı alıp topladığında, hep aynı sonucun çıktığını fark etmişti. (1+100=101, 2+99=101, 3+98= 101 gibi… Böylece 1’den 100’e kadar olan sayıların toplamı 50x101 = 5050 oluyordu.)

İlerleyen süreçte matematik, fizik ve astronomi gibi uzay bilimlerinde başarılı çalışma-ları ile tarihe geçen Gauss, en karmaşık hesapları aklından yapabilmesi yönü ile ünlen-mişti. Hesapları ile 1818’de Hannover eyaleti için yüzey ölçümleri yapan başarılı bilim adamı, bu ölçümler için Helyotrop’u (Güneş ışığı ve aynalar yardımıyla doğrultu göz-lemleri yapmaya yarayan aygıt) icad edip kullandı.

Mayıs&Haziran 2013 KadikoyLife.com : 67

EĞİTİM

Page 58: kadıköy life e dergi

ADEM GİDEN

İstanbul Devlet ve Opera Balesi’nin en kü-çük oyuncusu İlyas Seçkin, nitelikleri ile sa-nat otoritelerinin dikkatini üzerine çekti. On parmağında on marifet genç yetenek, şim-diden ‘geleceğin yıldızı’ olacağını ispatladı.

“Onu bazen geceyarısı odasında opera ez-berlerken, bazen de besteleri için çabalar-ken görüyoruz” diyen Seçkin ailesi; İlyas’ın günümüz teknolojisine yenik düşmek yeri-ne, henüz 10 yaşında ideallerini gerçekleş-tirebilmek için kendi isteğiyle gece gündüz çabalamasından dolayı büyük mutluluk duyduklarını ifade etti.

DÜNYA ESERİNDE BAŞROLE LAYIK GÖRÜLDÜDört yabancı dil bilen İlyas Seçkin, son ola-rak İstanbul Devlet Opera ve Balesi’nin ser-gilediği ve Süreyya Operası’nda sahnelenen ‘Kötülüğün Döngüsü Operası’nda Miles rolündeki üstün performansı ile alkışlarla karşılandı.

2012 yılının Ekim ayında İstanbul Dev-let Opera ve Balesi ile çalışmalarına baş-layan genç yetenek, ‘Yusuf ile Züleyha Operası’nda ‘Küçük Yusuf’ rolü ile otoriter-lerin dikkatini çekerken; tüm gösterilerinde sahne aldığı bu opera ile sanat dünyasına ilk adımını atmıştı. İstanbul Devlet Opera ve Balesi’nin 2013 Şubat ayı içinde sahne-ye koyduğu ‘Öldüren Aşk - Hasanaganica Operası’nda Hasan Ağa’nın oğlu rolünü

üstlenen Seçkin, 2013 Nisan ayı başında ise, Neoklasik Opera’nın büyük ismi İngiliz Besteci Benjamin Britten’ın Henry James’in romanından operaya uyarladığı, ‘The Turn of the Screw - Kötülüğün Döngüsü Operası’nda evin erkek çocuğu Miles rolü ile dünyanın saygın eserinde başrol oyna-maya layık görüldü.

OYUNCULUK KADAR MÜZİKTEKİ BAŞARISIYLA DA DİKKAT ÇEKTİMüzik çalışmalarına 2008 yılında Angelika Akbar ile başlayan Seçkin, sanatçıdan 2 yıl piyano eğitimi almasının yanısıra, Akbar’ın ‘Raindrops’ CD’sinde ‘Hope’ şarkısına vokal yaptı. 2008 ve 2009 yıllarında Bayem Der-neği yararına verilen Piyano Konserleri’ne de katılan genç yetenek, 2010-2011 yılları arasında piyano derslerine Rüya Sunder ile devam etti. 2009 yılında Gökçen Ko-ray yönetimindeki İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası’nın Çoksesli Çocuk Korosu’na se-çilmesiyle birlikte koro ile Aya İrini, Fulya Sa-nat Merkezi, Cemil Reşit Rey Konser Salonu ve Süreyya Operası’ndaki konserlere katılan İlyas Seçkin, solist olarak hem kulaklara, hem de göze hitap etti.

TÜRKİYE’Yİ DÜNYA’DA TEMSİL ETTİ2011 yılında İtalya Napoli’de düzenle-nen Uluslararası Klasik Napoliten Şarkı Yarışması’nda Türkiye’yi temsil eden Seç-kin, onlarca rakibi arasında beşinci olarak ilk uluslararası ödülünü aldı. Aynı yıl Ahmet

Güvenç ile basgitar eğitimlerine de başla-yan müzisyen, şan ve piyano derslerine de Ahmet Serkan ile devam etti. 2012 yılında Kadir Has Üniversitesi ve Pioneer işbirliğin-de gerçekleştirilen ‘DJ Academy’ eğitimini başarı ile tamamlayan Seçkin, sertifika al-maya hak kazanan en genç öğrenci oldu. Genç müzisyen, günümüzde Ahmet Güvenç ile basgitar derslerine devam ediyor.

OKULUNDA DA ÖDÜLE LAYIK GÖRÜLDÜSanatsal ve sosyo-kültürel yaşantısının yanı-sıra derslerini de aksatmayan Seçkin, eğitim gördüğü Eyüboğlu Çamlıca Koleji tarafından Yaratıcılık Dersi Başarı Belgesi, İngilizce’de Başarı Belgesi ve Davranış Ödülü’ne layık görüldü.

RÜSTEM EYÜBOĞLU: DÜNYA SANATÇISI OLACAĞINA EMİNİZYarım asırdır eğitimle iç içe yaşam süren Eyüboğlu Eğitim Kurumları Kurucusu Rüs-tem Eyüboğlu, Kadıköy Life’a açıklamaların-da İlyas Seçkin ile ilgili duygu ve düşüncele-rini şu şekilde ifade etti: “İlyas, derslerindeki başarısının yanısıra sanatsal çalışmalarıyla da gururumuz oldu. Akademik eğitime bü-yük önem veriyoruz, dolayısıyla İlyas’ın da bu eğitim süreci içerisinde kendini daha da yukarı çekmesini istiyoruz. Eserlerini ve çabalarını gördükçe bizler, İlyas’ın ilerleyen yıllarda dünya sanatçısı olacağına şimdiden kanaat getirdik…”

Kadıköy’ün yetiştirdiği İlyas Seçkin:

İnanıyorum, başarıyorum…

68 : KadikoyLife.com Mayıs&Haziran 2013

GELECEĞİN YILDIZI

Page 59: kadıköy life e dergi

“YAŞIMI ENGEL DEĞİL, AVANTAJ GÖRÜYORUM”Genç yetenek, sorularımıza verdiği yanıt-larda çalışmalarını ve hayallerini şöyle dile getirdi...

Okul, oyunculuk, müzik, eğitim ve sosyal yaşam… Hepsini bir arada götürmekte zorlanıyor musun?Neden zorlanayım ki? Zamanımı planlı-yorum, gereksiz işlere vakit ayırmıyorum. Bence herkes mutlu olduğu işlerle uğraşma-lı. Sahnede oynarken, piyanomun tuşlarına basarken, DJ performansımda ya da dil eg-zersizlerimde; dünyaların benim olduğunu hissediyorum. Kendime eğlenmek için de zaman ayırıyorum ama çoğunlukla bahset-tiğim çalışmalarda eğlendiğim için, zamanı-mı kendimi geliştirmeye ayırmak istiyorum. Eyüboğlu Koleji’nde öğrenim görüyorum. Zaten birçok temel eğitim ve ilgiyi okulum-da görüyorum. Bu yüzden şanslı olduğumu da düşünmüyor değilim…

Dört yabancı dilini zenginleştirmeyi düşünüyor musun? Yaşıtların neden yabancı dil öğrenmeli?Tabi… İngilizce ve Rusça’yı çok iyi derece-de, Çince’yi orta derecede, Almanca’yı da az derecede konuşabiliyorum ama yetmez. Ne kadar öğrenirsem, elbette o kadar iyi, eğitimlerim devam ediyor. Yeni diller öğ-renmek her şeyden önce çok keyifli. Tatilde ya da herhangi bir yerde, o dilin insanı ile konuşabildiğinde çok mutlu oluyorsun. Ko-nuşabildiğin dil sayısı arttıkça, diğer dilleri de öğrenmek daha da kolaylaşıyor, bunu anladım. Çünkü bazı dillerin birbirleriyle

bağlantıları var. O yüzden ne kadar zama-nım olursa, o kadar dil öğreneceğim. ‘Kötü-lüklerin Döngüsü’nü İngilizce oynadım. Çok mutlu oldum. Neden Almanca, Çince ve diğer dillerde de oyunlar oynamayayım ki? Yaşımı kendime engel değil, avantaj görü-yorum. Ne kadar erken öğrenirsem, o kadar gelişeceğimi biliyorum…

Müzikte hedefin nedir?On parmak piyano çalabilmek hayalimdi. Şimdi piyanoyu gözlerimi kapattığımda, içimden geldiği gibi çalabilmenin mutlulu-ğunu yaşıyorum. ‘Müzik kulağın var’ diyen eğitmenlerimin tavsiyelerini dinliyorum. Ancak son aylarda özellikle beste yapma duygusunu içimde hissettim. Yaptım da… İlk bestem yeni bitti. İleride çok bestelerim olmasını, çok üretmeyi istiyorum. Bununla birlikte Pioneer DJ Academy’nin En Genç DJ’i ünvanını almak beni çok mutlu etti. Bunları geliştirmek, çeşitlendirmek görevi üzerime düşüyor. Müzikle dinlendiğimi, hu-zur bulduğumu hissediyorum. Pioneer DJ Akademi beni Pro-DJ eğitimine davet etti. Yakın bir zamanda o eğitimlere de başlaya-cağım.

Okulunda 97 not ortalamasına ulaştın. Bunca sosyal çalışmalarının arasında ödevlerine yeterince zaman ayırıyor musun?Hem evet, hem hayır… Şöyle söyleyeyim, evde saatlerce ödevlerimle ilgilenemiyo-rum. Teneffüslerde ve okuldaki ara zaman-larımda ödevlerimi yapıyorum. Yetişme-yenlerini evde tamamlıyorum. Dersi derste anlayınca, ödevin de hakkını verirsen yeterli olduğunu düşünüyorum. Derste bilgiyi ala-

madığın takdirde bir ton ödevin faydası olmaz bence. Okul öncesi eğitimimi MEF Uluslararası Okulları’nda 2005-2008 yılla-rı arasında almıştım. 2008 yılında ilkokula Özel Çamlıca Eyüboğlu İlköğretim Okulu’nda başlamıştım. Mutlu bir şekilde okuluma de-vam ediyorum.

Kendini başarılı buluyor musun? Bu sorunun kesin yanıtı yok aslında. ‘Başarı-lıyım’ kelimesini ben kendime değil, başkası bana söylemeli. Başkaları da bana söylüyor-lar ise, ‘evet başarılıyım.’ Ama bu da yetmez, çünkü başarının da sonu yok. Her şeyden önce, başarmayı istiyorum, başaracağıma da inanıyorum. İnanıyorum, başarıyorum…

Kardeşin hakkında neler düşünüyorsun?Sadece kardeş olarak değil, onu bir arkadaş olarak da görüyorum. Aynı sahnenin havası-nı soluduk. Safiya’nın da oyunculuk alanın-da çalışmaları olması beni çok mutlu ediyor. Etiler’deki MEF International School’da oku-yor ama seneye o da Eyüboğlu’na geliyor. Beraber aynı kampüste olacağız. Bu neden-le ikimiz de çok sevinçliyiz, mutluyuz.

Kendimi çok şanslı hissediyorum. Annem, babam ve kızkardeşim hep yanımdalar. Her anımda destek oluyorlar bana. Sevgi melek-lerime en güzel hediyemin, başarılı olmam-la verilebileceğini düşünüyorum.

Son olarak duygu ve düşüncelerin?Oyunculukta, müzikte ve diğer çalışmala-rımda hep yanımda olan büyüklerime kucak dolusu sevgilerimi iletiyorum…

Mayıs&Haziran 2013 KadikoyLife.com : 69

GELECEĞİN YILDIZI

Page 60: kadıköy life e dergi

ADEM GİDEN

Cemil Topuzlu Caddesi’nin Fener Kalamış Caddesi ile birleştiği noktada yer alan Be-hice Yazgan Parkı üzerinde ellerini açmış, etekleri dalgalanan bir Anadolu Kadın’ı siz-leri karşılayacak… Sanki sımsıkı saracak, şef-katle bağrına basacak.

Kısa sürede Kadıköy’ün yeni simgesi olarak benimsenen eserin tasarımcısı Heykeltıraş Hüseyin Yüce’nin atölyesinde üç aylık ça-lışma sonucu ilçeye kazandırılan ‘Anadolu Kadını Heykeli’, Fenerbahçe ve çevresinde çok beğenildi. Gelin hep birlikte, Anadolu Kadını’nın hikâyesi ve heykeltıraşın hayatına doğru bir yolculuk yapalım…

Heykelin yapılış amacı ve inşa süreci hakkında neler söyleyeceksiniz?Kadıköy Belediyesi, söz konusu park üzerine heykel yapmamı istedi. Ben de çalışmaları-ma başladım. Sağolsunlar, sanatıma karışan olmadı. Özgür bıraktılar. Bu konuda Kadıköy Belediyesi ciddi anlamda tecrübeli…

Heykelin içeriğinden çok, biçiminin öne çık-masını savunurum. ‘Burası Anadolu Yakası’ dedim. Anadolu Yakası deyince de aklıma gelen en önemli çekim noktası Kadıköy’dür. Anadolu’nun açılımını yapınca, Anadolu ka-dını ön plana çıkar. Sevgidir Anadolu kadını; kucak açandır, annedir. Bu nedenle annelik ve Anadolu kadını vasfını ön plana çıkarmayı istedik. Sanatçıya işveren kesimler, genelde ne hikmetse hep eskiye çok önem veriyor-lar. Bu eskiler de kadın olduğu zaman, yüz-yıllarca önce şalvarlı kadınlar akla geliyor. Peki, günümüzde Kadıköy’de yaşayan ve ‘modern’ denilen kadınlarımız da Anadolu kadını değiller mi? Bu temadan yola çıkarak hem giyimi kuşamı günümüze uysun, hem de çağdaş olsun dedik ve stilize ederek, kompozisyon ağırlıklı çalışma yaptık.

Kendi payıma konuşacak olursam, önce eser için ‘iyi bir heykel mi, değil mi?’ diye bakarım, ondan sonra da ‘bu ne anlatmaya çalışmış?’ onu sorgularım.

Heykelde dalgalanan etekler ön plana çı-kıyor. Ben, dalgalanan etekleri iki konuda sembolize ettim. Anadolu kadını koşturan-dır, çalışandır. Çalışırken etekleri dalgalanır.

Yine o dalgalar, Kadıköy’ün sahile vuran dal-galarıdır. Kadıköy’ü de anlatır.

Paslanmaz çelik kullanmak, heykeltıraşlar için risktir. Neden bu riski göze alarak paslanmaz çelik kullandınız?Evet, risk aldım. Ama o riske de değdi. Hey-kel neden güzel görünüyor? Çünkü kıvrım-ları, parktaki ağaçların kıvrımlarıyla örtüşü-yor. O heykel başka bir yerde o kadar güzel durmaz. Ya da dünyanın en iyi olarak değer-lendirilen heykellerini getirin, o parkta güzel durmaz. Heykel, yeri ile de uyumlu olmalı-dır. Paslanmaz çelik kullandım, benim için de ilk oldu. Başarılıydı... Heykel çevresinin rengi ve ışığını da yansıtıyor aynı zamanda.

Kadıköy sizin için ne anlam ifade ediyor?Hayatımın önemli bir kısmı Kadıköy’de şekil-lendi. Birçok heykelimin Kadıköy’de olması benim için gurur verici. Özgürlük Parkı’na Oyuncu Kadın Heykeli, ardından Zürafaların Heykeli, Moda’da Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın Heykeli ve Barış Manço’nun evinin kapısı, Yoğurtçu Parkı’nda Fikret Mualla Heykeli… Bunları sosyal yaşama kazandırmaya vesile olmak ne mutlu…

Kadıköy’ü seviyorum. Kadıköy bana göre Türkiye’nin en çağdaş, özgürlüklerin haki-katen yaşandığı bir semttir. Aynı zamanda Kadıköy, kültürel düzeyi yüksek, şehirde ya-

Ünlü Heykeltıraş Hüseyin Yüce, ‘Anadolu Kadını’ eseri için konuştu:

Kadıköy’ün yeni simgesi!

70 : KadikoyLife.com Mayıs&Haziran 2013

SANAT

Page 61: kadıköy life e dergi

Yedi yaşındaki Sanat ile babası hayatla-rında ilk kez tenis oynuyorlardı. Babası topları karşılamada başarısızdı. Bir ara mola verdiklerin-de Sanat babasına, “Baba, başarılı ol-mak için ne yap-mak gerekli biliyor musun?” dedi ve

devam etti: “Önce konsantre olacaksın; hayatının en büyük hedefine ulaşmak is-tiyormuş gibi kararlı olacaksın.” “Bunu sen mi düşündün?” dedi babası. “Bir filmde bir sporcuyu çalıştıran koçu, ok atan bir sporcuya söylemişti. Sonradan sporcu şampiyon oluyordu” dedi Sanat. “Başarılı olmak adına başka neler biliyorsun?” diye sordu babası. “Çoğunu senden öğrendim” dedi Sanat: “Küsmemek gerek. Anaoku-lundayken arkadaşlarımın bazıları küserdi. Küsünce konuşmadıkları için sorunlar hiç çözülmüyor. Şimdi ilkokulda bir arkada-şıma kızsam da hiç küsmüyorum. Çünkü sadece küserek, onun beni bir daha kız-dırmasını engelleyemem. Ayrıca sen ve annem de tartışsanız bile küsmüyorsunuz. Küsseniz nasıl barışacaksınız ki!”

“Evet, Gerçekten küsünce iletişim kanal-ları kesiliyor, Sanat’çım. Onun için, bağır-mak bile küsmekten iyi. Çünkü bağırırken insan hâlâ bir mesaj göndermeye devam ediyor. Ama küsmemek, aynı zamanda dinlemeye devam etmek demek. Bağı-rırken birçok insan karşısındaki dinlemeyi de bırakıyor. Onun için konuşmak ve din-lemek çok önemli yaşamda” dedi babası.

“Bir de babacığım, sen hep ‘özen ve dikkat göster’ dersin ya… Dikkat ettiğim için gü-zel ve özenli yazıyorum, güzel okuyorum. Eskiden bana oyun oynarken nasıl dikkat-li ve özenli olacağımı gösterirdin. Ya da oyuncaklarımı toplarken onları nasıl dü-zenli olarak kutularına koyacağımı... Özen göstermeyince oyuncaklarımı ya kırdım ya da kaybettim. Çok sevdiğim oyuncak bir motosikletim vardı. Onu kaybettiğimde öyle üzülmüştüm ki. Allah’a çok dua et-tim o motosikletimi bulabilmek için. Ama bulamadım. Sonradan anladım ki, bir şeyi bulmanın yolu basit. O zaten elimizdeyken kaybetmemek gerekiyor. Kalem elimdey-ken güzel yazmaya çalışmalıyım. Eğer gü-

zel yazmazsam, kalemi bıraktığımda güzel yazmamış olurum. Yani güç bendeyken yapabileceğimin en iyisini yapmalıyım. Bunu biraz zor yoldan öğrendim. Okulun ilk günlerinde özensiz yazıyordum. Öğret-men de herkesin defterine yıldız koyarken benimkine hiç yıldız atmıyordu. Sonunda yıldız almanın yolunu buldum. Senin söy-lediğin gibi özenli olmalıydım. Bir süre sonra öğretmenime, ‘artık yıldız yapma-nızı istemiyorum’ dedim. Benim ödülüm, güzel yazımın kendisi.”

“Oğlum senin bu büyük büyük konuş-maların beni şaşırtıyor. Peki, başka neler var kafanda?” diye sordu babası. Küçük parmaklarını teker teker işaret ederek, “5 önemli şey var” dedi Sanat: “Kon-santre ve Kararlı Olmak, Küsmemek, Her şeyin bir yolu vardır, Özen göstermek ve Uyumlu Olmak...

Kararlı olmak da çok önemli... Sen hep ‘Kaybedenler, vazgeçenlerdir; yılmak yok!’ dersin babacığım. Gerçekten öyle. Bir şeyi defalarca yapınca insan öğreniyor. Biz tenisi uzun süre oynarsak, nasıl daha iyi oynayacağımızı öğreniriz. Ama bir kerede daha iyi oynayamayız. Bırakırsak, yılarsak öğrenemeyiz. Kararlı olmamız gerekiyor. Çünkü kararlı olmazsak oyunu sürdürme-yiz. Sürdüremezsek, öğrenemeyiz.

Babacığım bir de sen dersin ya, ‘Her şe-yin bir yolu, çözümü vardır.’ Onu çok se-viyorum. Bir kez temizlikçi kadın, klozete tokasını düşürmüştü. Ben de çok sıkış-mıştım ve ‘ben buraya oturup yapmam, konsantre olamıyorum’ demiştim. Sen de ‘şimdi yap, sonra tokayı çıkarırız’ de-miştin. Ben de tutturmuştum. Sonra da sen ‘çok zor’ deyince, ben de ‘hani her şeyin bir yolu vardı?’ demiştim. Sen de tuvaletin fırçasıyla hızlıca tokayı çekip, sonra bir parça tuvalet kağıdıyla tokayı alıp çöpe atmıştın. İyi ki de öyle yapmış-tın, çünkü ben her problemin bir çözümü olduğuna o gün iyice inandım.

Babacığım, bir tek çok iyi yapamadığım şey uyumlu olmak. İnşallah bundan sonra onu da başaracağım. Bir şeyi yapmak is-teyince, ondan vazgeçmek istemiyorum. Kararlı olmayı da sen öğrettin. Bazen de uyumlu olmak, kararımdan vazgeçmeyi gerektiriyor. İnşallah büyüyünceye kadar uyumlu olmayı da öğreneceğim.”

“Sanat’çım, oğlum. Seni çok seviyorum.”

şamayı bilen insanların olduğu bir semt diye düşünüyorum.

‘Şehirde yaşamayı bilmek’ cümlenizi nasıl açarsınız?Açıkçası kişinin okuduğu okul ve diploma-sından bahsetmiyorum. Kadıköylüler şehir-de yaşamasını biliyor. Şehir estetiğine uyu-yor, buna göre hareket ediyor.

Heykelin özellikleri nedir?4 metre yüksekliğinde. Eni 2.10 metre, ağır-lığı ise 2 ton. Tamamı paslanmaz çelik. Boya yok, rengi orijinal. Açısına göre çevresinin rengini alıyor. Yuvarlak formda kadın vücu-du kullandığımız için her açıdan farklı ışık ile yansıyor. Biraz da ayna görevi görüyor. Çev-resi ile bu yönde bütünleşiyor. Paslanmaz çelikten ilk denemem özelliğini taşıyor.

Heykeli tek başına mı oluşturdunuz?Hayır. Işık Özçelik ile birlikte 10 yıldır çalışı-yoruz. Kendisi Marmara Üniversitesi mezu-nu... ‘Anadolu Kadını Heykeli’nde onun da çok emeği var. Bu yönden çok mutluyum.

Heykeltıraş olma hayaliniz çocukluğunuza mı dayanıyor?Evet, ancak hikâyem biraz farklı... Açıkçası ben okul çağımda çok da çalışkan değildim. İlkokuldayken bir gün öğretmenim, “Orman resmi çizin” dedi. Herkesin resimlerine bak-tıktan sonra bana; “Sen büyünce ressam-hey-keltıraş olacaksın” dedi. Bu, benim gibi pek de çalışkan olmayan bir öğrenci için çok büyük bir şeydi. Lisede ilgili bir yarışmada birinci oldum. Ardından heykeltıraşlık süreci başladı.

Malatyalısınız… ‘Sanatçılar genelde batı illerinden çıkar’ algısını yıkarcasına, adınızı Malatya’ya yazdırdınız. Bu konuda neler söyleyeceksiniz?Heykeltıraş camiasında tanınan üç isimler arasında ‘Hüseyinler’ ön plana çıkmış. Hü-seyin Suna, Hüseyin Aslan ve ben Hüseyin Yüce. Yani Malatya’nın kayısısı, bir de hey-keltıraş Hüseyinleri olmuş. Malatya’da yaşa-dığım çocukluk döneminde, bir Atatürk, bir de İnönü heykelinin önüne gider, saatlerce heykele bakar dururdum. Gel gelelim nasıl yapılır bilmezdim… Şimdi ise ne mutlu, Kadı-köy ve çevre merkezlerin heykellerini ölüm-süzleştirebilmenin mutluluğunu yaşıyorum…

MELİH ARAT

5 ÖNEMLİ ŞEY

Mayıs&Haziran 2013 KadikoyLife.com : 71

SIRADIŞI YAŞAM BECERİLERİ

Page 62: kadıköy life e dergi

‘Savaş Tarihi Koleksiyonu’ dalında yurtiçi ve yurtdışında ‘Altın Madalya’ ödüllerine sa-hip, Araştırmacı Yazar ve Koleksiyoner Ser-taç Kayserilioğlu’nun Çanakkale Savaşı’nı konu alan koleksiyonu, 140 bin kişi tarafın-dan gezildi.

Aynı zamanda Kadıköy Life Yayın Kurulu Üyesi de olan Kayserilioğlu’nun, 30 yılı aşkın bir süredir biriktirmekte olduğu Çanakkale Savaşı’nı konu alan koleksiyonu ‘Ana Ben Gidiyom Düşmana Karşı’, Maltepe Türkan Saylan Kültür Merkezi’nde açılmıştı.

Ünlü Ressam Muhsin Kut, bir yıldır üzerinde çalıştığı ve Kapalıçarşı çatılarını ölümsüzleştiren 33 eserini sanatse-verlerle buluşturdu.

Bir konu üzerine yoğunlaşarak eserlerini oluşturması yönüyle dikkat çeken konsept sanatçısının resim sergisi, Kızıltoprak Sanat Galerisi’nde gerçekleşti. 1964 yılında Ha-liç, 1967’de Müzik ve 1994’de Kuzguncuk temalı eserleri ile öne çıkan Muhsin Kut; “Kendinize değer verin. Zaman da ayırın. Ben gündüz mutlaka iki saat uyurum. Sabah da erkenden kalkarım” şeklinde yaşam şifresini de açıkladı...

Gökçen Koray jübile yaptıİstanbul Devlet Senfoni Orkestrası Şefi Gökçen Koray’ın emeklilik kok-teyli, Kadıköy Süreyya Operası’nda gerçekleşti.

Yediden yetmişe Türkiye’nin dört bir yanından öğrencilerinin ve sanat camiasının önde gelen isimlerinin katıldığı kokteylde Koray, sevgi seli karşısında duygu dolu anlar yaşadı.

ELLERİNİ ÖPTÜLER, FOTOĞRAF SIRASINA GİRDİLERÖğrencileri, oluşturduğu çocuk ve gençlik korolarının yanısıra birçok branşta uzun yıllardır Türkiye’yi dünyada temsil eden ender de-ğerler arasında yer alan Gökçen Koray’ın elini öperek teşekkür ettiler. İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası’nda uzun yıllardır emek veren Gökçen Koray ile emekli-lik kutlamasını ölümsüzleştirmek isteyen birçok sanatçı, Sürey-ya Operası’nda sıraya girerken; İngiltere’de yaşayan Eda Koray, an-nesinin özel gecesi için Kadıköy’e geldi. Eşi Tuğrul Koray’ın da hüzün ve mutluluğun bir arada yaşandığı atmosferi paylaştığı gecede Gök-çen Koray, kokteyle katılan seven-lerine teşekkür etti.

ÖZKADIKÖYLÜLER DE ORADAYDI...Maltepe Belediye Başkanlığı evsahipliğin-deki bu anlamlı koleksiyonun açılış töre-ninde, CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin, Maltepe Belediye Başkanı Prof. Dr. Mustafa Zengin ile CHP il örgütünden çok sayıda davetlinin yanısıra, Özkadıköylüler Grubu da hazır bulunmuşlardı. Açık kaldığı onbeş günlük sürede, gerek halk kitlelerin-ce ve gerekse de okulların programlı turları eşliğinde büyük bir ilgiyle gezilen sergide şunlar yer aldı:

Çanakkale Savaşı’na 140 bin ziyaretçi

Çanakkale-Gelibolu cephe gerisi ve cephe-den savaş fotoğrafları, seferberlik cüzdan ve sefer emirleri, Çanakkale cephesinden gönderilmiş şehit mektupları, Osmanlı-İngi-liz-Fransız-Alman-Anzak ordularına ait askeri savaş araç gereçleri, tarih kayıtlı tüfek mer-mileri, havada çarpışan mermiler, madalyon-lar, savaşa katılmış askerlerin şahsi eşyaları, cephe gerisi objeleri ve cephe yazışmaları...

Muhsin Kut ile Kapalıçarşı Çatıları

Kızıltoprak Sanat Galerisi sahibi Tülay Atasoy ve Muhsin Kut...

72 : KadikoyLife.com Mayıs&Haziran 2013

SANAT

Page 63: kadıköy life e dergi

Modern sanat döneminde Patchwork olarak adlandırılan ‘Kırkyama’nın usta temsilcilerin-den Zeynep Sükeyne Tulan ve öğrencilerinin 400’den fazla eseri, Kadıköy Belediyesi’nde görücüye çıktı.

Sergi açılışına ünlü sanatçı Sinan Erkoç’un ya-nısıra, birçok davetli katıldı. Çanakkale Kent Konseyi Kırkyama Çalışma Grubu’nun birçok üyesinin de sergi açılışı için kilometrelerce yol katettiği eserler, büyük beğeni topladı.

ATATÜRK PORTRESİ DİKKAT ÇEKTİ...Sergide, Atatürk Portresi ve Çanakkale Zafe-ri konulu yarışmada dereceye giren eserler dikkat çekti. Kırkyama ustası Tulan, katılım-cılara teşekkür ederken; öğrencileri Şenay Aşan, Dilek Akbasak, Nesrin Ayar, Nadire Sağnak ve Gönül Çekat da Tulan’ın sanatsal başarısının altını çizdi.

Ressam Saime Soysal’ın suluboya ve yağlıboya tablolarından oluşan kişisel sergisi, Ramada İstanbul Asia Otel’de sanatseverlerle buluştu.

Hazırladığı natürmort ve peyzaj temalı tablolarını paylaşan Saime Soysal, sınıf öğ-retmenliği mesleğini ressamlık ile süsleyen başarılı bir sanatçı...

Kadıköy Belediyesi’nde Kırkyama Sergisi

Ünlü sanatçı Sinan Erkoç, eşi Arzu Erkoç’un Zeki Müren’in şarkısından esinlendiği eserine eğitmenliği ile katkıda bulunan Zeynep Sükeyne Tulan’a teşekkür etti.

Ramada İstanbul Asia Otelsanatçılara kapılarını açtı

Ünlü Heykeltıraş Nilay Kan Büyük-işliyen’in ‘Oluşum’ sergisi, Adıgüzel Sa-nat Galerisi’nde açıldı.

Sanatçı ve sanatseverleri tek çatı altında toplayan sergiye, İstanbul Vali Yardımcısı Hasan Özkan, Ataşehir Belediye Başkan Yardımcısı Hüseyin Hışman, Adıgüzel Eğitim Kurumları Kurucusu Mevlüd Adı-güzel, okulun Güzel Sanatlar Lisesi ile Bilişim ve Teknoloji Lisesi Müdüresi Nur-han Hocaoğlu ve birçok davetli katıldı.

Eğitimde 40 yılı geride bırakan Eyüboğlu Eğitim Kurumları’nın Kurucusu Rüstem Eyüboğlu, hayatının en anlamlı hediyesini aldı.

Eyüboğlu Kemerburgaz İlköğretim Okulu 3-A sınıfı öğrencileri, gönüllerinin eğitimcisini TIME dergisine kapak yaptı. Hazırladıkları kapak çalışmasında Rüstem Eyüboğlu’nu tema alan öğrenciler, el işini yılların tecrübeli eğitimcisine hediye etti.

Adıgüzel, Nilay Kan’ı ağırladı

‘Oluşum’ adını taşıyan sergide 10 bronz heykel, 25 resim ve gravür baskı eser yer aldı.

Rüstem Eyüboğlu TIME’a kapak oldu

Mayıs&Haziran 2013 KadikoyLife.com : 73

SANAT

Page 64: kadıköy life e dergi

İREM TOPRAKKAYA

Kadıköy’ün 1960 yıllarında Özen Sineması olarak kullanılan Yeldeğirmeni’ndeki tarihi yapısı, tasarımcıların fikir alışverişinde bu-lunacağı özel ‘Tasarım Atölyesi’ne dönüştü. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun açılışını gerçekleştirdiği Tasarım Atölyesi Ka-dıköy (TAK), İstanbul’un tüm tasarımcılarına kucak açtı.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile bir-likte CHP İstanbul İl Başkanı Oğuz Kaan Salıcı, Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk, Çev-re ve Şehircilik Şura Komisyonu Başkanı Ah-met Vefik Alp başta olmak üzere Kadıköy ve Ataşehir Belediye Meclis Üyeleri, davetliler ve vatandaşların geniş katılım gösterdiği TAK, beğeni kazandı. Tasarımcıların ilk harikası Ka-dıköy Maketi ise davetlilerden tam not aldı.

KILIÇDAROĞLU HAYRAN KALDIProjeyi oluşturan mimarların sunumunun ardından açıklamalarda bulunan Kılıçdaroğ-

lu, TAK projesine hayran kaldığını ifade etti. “Bir zamanlar sinema olarak hizmet veren bu yapıda artık tasarımcıların eserleri oluş-turulacak” diyen Kılıçdaroğlu, davetlilerle de yakından ilgilendi.

SELAMİ ÖZTÜRK: HERKES FAYDALANACAKKadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk; “Atölyemiz Kadıköy’ümüze hayırlı ve uğurlu olsun. Yıllar önce burası sinemaydı. Artık ta-sarım atölyesi olarak İstanbul ve Türkiye’nin gelişimine, dönüşümüne katkı sağlayacak. Sadece Kadıköylüler değil, tüm İstanbul ve Türkiye’deki tasarımcılar TAK’dan faydala-nabilecek” şeklinde konuştu.

TASARIMLAR, KAMUOYU İLE PAYLAŞILACAKTarihi ile dikkat çeken Yeldeğirmeni, bu kez tasarım harikaları ile de adından söz ettire-cek. TAK, ulusal ve uluslararası üniversite-

ler ile çeşitli projeleri bir araya getirecek. Fikir üretimi gerçekleştirilecek atölyede tasarımcılar, ürünlerini kamuoyu ile payla-şabilecek. Çalışmaların ise bağımsız olaca-ğının altı çizildi.

KADIKÖY’ÜN ZENGİNLİĞİ ORTAYA ÇIKIYORAçılışa katılan isimler arasında İçmimar Nursema Öztürk de vardı. Bundan dört yıl önce Yoğurtçu Park’ta kurduğu ‘Tasarım Parkı’ sayesinde Kadıköy’e yeni bir pencere açan Öztürk; “Kadıköy Belediyesi’nin tasa-rıma verdiği önem ve değeri en iyi bilen-lerden biriyim. Bu çalışma ile Kadıköy’ün zenginliğine bir halka daha eklenmiştir” dedi. Aynı zamanda Alman İçmimarlar Bir-liği Türkiye Temsilcisi de olan Öztürk, 2003 yılından beri Türkiye ile Almanya arasında bir ‘Tasarım Köprüsü’ kurarak, iki ülke ara-sındaki tasarım yorumlarının sanatçılara ve halka taşınması misyonunu yerine ge-tiriyor.

Kadıköy’e ‘Tasarım Atölyesi’

Çevre ve Şehircilik Şura Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Ahmet Vefik Alp, TAK’ın açılışına katılan isimler arasında yer aldı. Kentsel dönüşümde Türkiye’nin en yetkili isimleri arasında gösterilen Alp, atölyenin konseptini ve Kadıköy maketini de inceledi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve Alp, bir süre temaslarda da bulundu.

74 : KadikoyLife.com Mayıs&Haziran 2013

TASARIM DÜNYASI

Page 65: kadıköy life e dergi

İstanbul’un yeni sanat galerilerinden ART 350, İranlı ressam Ahad Saadi Sergisi’nden sonra, Mustafa Altıntaş’ın eserlerine ev-sahipliği yapıyor. Dünya sanatının merkezi kabul edilen Paris’te 30 yıl çalışıp sayısız eserler ortaya çıkarmış olan Mustafa Altın-taş, 1990’larda Fransız Ressam Dominique Ingres‘in ‘Türk Hamamı’ adlı yapıtından yo-rumladığı bir seri resim üretmiş olması ile de biliniyor.

16 Nisan’da Akaretler’de, 18 Nisan’da ise Erenköy’de sanatseverler ile buluşan Usta’nın çalışmaları büyük ilgi görüyor. ART 350’nin her iki galerisinde de sanatçının bu-güne kadar ortaya çıkmamış son yapıtları sergileniyor. Altıntaş’ın çalışmalarını 12 Ma-yıs 2013 tarihine kadar ART 350’nin Bağdat Caddesi, Erenköy adresinde veya Akaretler ART 350’de görebilirsiniz.

AHAD SAADİ DOĞUŞ ÜNİVERSİTESİ’NDE...Art 350 Galeri’de eserleri sergilenen ve büyük ilgi gören Ahad Saadi’nin çalışma-ları yine ART 350 Galeri Sponsorluğu’nda Doğuş Üniversitesi’nde sergileniyor. Doğuş Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi De-kanı Prof. Nazan Erkmen, “Şimdiye kadar hiç görülmemiş bir teknikle eser yaratan İranlı sanatçı Ahad Saadi’nin ‘ateşle’ resim yapmakta olduğunu görüyoruz. Eserlerinde kalem ve boya kullanmıyor. Tablolarında-ki tüm renkler, ufacık kesilmiş kumaşların birbiri üzerine yakılarak yapıştırılmasıyla

meydana getiriliyor. Bu sanat dünyası için üzerinde durulması gereken bir teknik” yo-rumunda bulundu.

ALMANYA’NIN EN ÜNLÜ SANATÇISI ELVİRA BACH GELİYOR...ART 350, bir başka önemli ismi daha gale-risine konuk ediyor. Mayıs-Haziran ayla-rında Almanya’nın en ünlü sanatçısı Elvira

Mustafa Altıntaş eserleriyle

ART 350’de...

Doğuş Üniversitesi Acıbadem Yerleşkesi H Blok Fuayesi’nde 29 Nisan’da açılışı yapılan Ahad Saadi’nin ‘Azernegari’ sergisine Doğuş Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Ceranoğlu, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Hasan Say, Sanat ve Tasarım Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nazan Erkmen ile İran’ın İstanbul Başkonsolosu Mohsen Mortazaeifar da katıldı.

Bach’ın eserlerine evsahipliği yapacak olan ART 350, Türk sanatseverleri Alman sanatı-nın sıradışı sanatçısı ile tanıştıracak.

“Sanat yapan, sürekli var olmalıdır” diyen Bach’ın bu sözleri, kendisini ve eserlerini karakterize ederken, temel temalarına olan sadakati Elvira Bach’ı bir model ve bir izleyi-ci olarak Alman ve uluslararası sanat sahne-sinin ikonu yapmış olması ile biliniyor...

Mustafa Altıntaş’ın çalışmalarının yer aldığı L’ORIGINE DU MONDE adlı serginin açılışı için 18 Nisan akşamı Art 350’de bir kokteyl düzenlendi. İş ve sanat çevrelerinden çok sayıda davetlinin katıldığı sergide sanatçının dostları da vardı...

Alman sanatçı Elvira Bach’ın eserleri 16 Mayıs-27 Haziran tarihleri arasında Art 350’de sergilenecek...

Mayıs&Haziran 2013 KadikoyLife.com : 75

SANAT

Page 66: kadıköy life e dergi

İkinci sınıf öğrencisi Zeynep Aysoy, Kadı-köy Belediyesi’nin Sevgi Postaneleri’nden Anıtkabir’i adres göstererek, Atatürk’e mek-tup gönderdi. Anıtkabir’den gelen yanıt ise duygulandırdı.

Zeynep’in mektubu, Anıtkabir Müze Komu-tanı Öğretmen Yüzbaşı Kasım Mehmet Teke imzalı bir mektup ve beraberinde Atatürk’le ilgili kitaplar ile cevap buldu. Anne Özlem

Aysoy, kızının Sevgi Postaneleri’nin Cadde-bostan Kültür Merkezi standından Atatürk’e gönderdiği mektubu twitter üzerinden Ka-dıköy Belediyesi ile paylaştı. Kadıköy Beledi-ye Başkanı Selami Öztürk, bunun üzerinde Zeynep ile bir araya geldi.

SELAMİ ÖZTÜRK: NE MUTLU BİZEBaşkan Öztürk, konu ile ilgili duygu ve

KEMAL AŞAN

Eski Kadıköylü Necdet Bayraktaroğlu’nun ‘Tarihimizdeki Muhteşem Mektuplar’ adını taşıyan kitabını okuduktan sonra, “Neden bugüne kadar böyle bir kitap yazılmadı?” diye kocaman bir soru sormak ihtiyacı duyu-yorsunuz. Bugün emekli bir askeri savcı ve avukat olan Bayraktaroğlu, “Dünya tarihine

yön veren hükümdarların siyasetlerini, ada-letini ve kararlılıklarını anlamak, bana göre dünyayı anlamak diye düşünüyorum” diyor.

Kitap üzerinde uzun süre çalıştığını dile geti-ren Bayraktaroğlu, “Kitapta tarihimizle ilgili hiç bilinmeyen ya da çok az bilinen pek çok ilginç notlar var. Bu mektuplardan en ilginci ise Kanuni Sultan Süleyman’ın dansın yasak-

lanması için Fransa Kralı Fransuva’ya mek-tubu” şeklinde konuşuyor.

KANUNİ’NİN BİR MEKTUBU İLE FRANSA’DA DANS, TAM 100 YIL YASAKLANDI...Kanuni tarafından yazılan bir mektupla Fransa’da dansın tam 100 yıl boyunca ya-saklandığını anlatan Bayraktaroğlu, “Günü-müzde dünyanın her yerinde bir medeniyet alameti olarak kabul edilen ve genç, yaşlı herkes tarafından yapılan dans, ilk defa Ka-nuni zamanında Fransa’da başlamıştı. Os-manlı İmparatorluğu’nun sınırları, Fransa’ya kadar dayanıyordu. Dansın yapılmaya başla-dığını duyan Kanuni Sultan Süleyman, Fran-sa Kralı Fransuva’ya şöyle bir mektup yazdı:

“Ben ki, 48 krallığın hakanı Sultan Süleyman Han’ım. Sefirimden aldığım habere göre, memleketinizde dans namı altında kadın-er-kek birbirine sarılmak suretiyle, herkesin gözü önünde faydasız işler işlenmekte olduğunu işitmişimdir. İşbu rezaletin memleketime de si-rayeti ihtimali olduğu için mektubumun elinize ulaşmasından itibaren derhal son verilmediği takdirde, bizzat ordumla gelip men ederim.”

Zeynep’in Atatürk Aşkı düşüncelerini; “Zeynep’in Ata’ya mektup yazması ve cevabın elle özenerek yazıl-mış bir mektup şeklinde gelmesi, bizi de duygulandırdı. Ne mutlu ki Ata’ya mek-tup yazacak kadar seven çocuklarımız ve onlara özenle cevap verecek askerle-rimiz var” sözleriyle dile getirdi. Öztürk, Atatürk sevdalısı Zeynep’i hediyeler ile uğurladı.

Emekli Savcı Necdet Bayraktaroğlu’ndan

Tarihimizdeki Muhteşem Mektuplar

Necdet Bayraktaroğlu, Kadıköy Life Dergisi Yayın Kurulu Başkanı Kadir Toprakkaya’ya kitabını imzalayarak hediye etti.

76 : KadikoyLife.com Mayıs&Haziran 2013

YAŞAMIN İÇİNDEN

Page 67: kadıköy life e dergi

ADEM GİDEN

Çiftehavuzlar’da gerçekleşen ‘Bisiklet Gez-gini’ mağazasının açılış töreninde renkli dakikalar yaşandı. Hollanda Kraliyeti İstan-bul Başkonsolosu Onno Kervers, Çifteha-vuzlar çevresinde takım elbisesi ile bisiklet turu attı. Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk, işletmede ilk alışverişini yaparken, esprileriyle kırdı geçirdi.

COŞKUYLA HİZMETE GİRDİAçılışa, Hollanda Kraliyeti İstanbul Başkon-solosu Onno Kervers’in yanısıra birçok bisik-let tutkunu katıldı. Başkonsolos Kervers, açı-lış kurdelasını keserken yaptığı konuşmada, “17 milyon nüfuslu Hollanda’da 20 milyon

bisiklet var. Hem sağlık, hem de yaşam tarzı açısından bisiklet bambaşka bir tutku” diye-rek, İstanbul’da da bisiklet kültürünün yay-gınlaşmasını hayal ettiğini sözlerine ekledi.

“BENİM BOYUMA GÖRE BİSİKLET YAPAR MISINIZ?..”Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk, açılış sonrasında işletme sahipleri ile bir süre sohbet etti. “Ben de bisiklet kullan-mak istiyorum ama boyuma göre bisiklet bulamıyorum. Benim boyuma göre bisik-let yapar mısınız?” diyen Öztürk, esprileri ile dikkat çekti. Başkan Öztürk, gezi montu satın aldı ve açılışa gelen çocuk davetlilerle yakından ilgilendi.

Bayburt ve Kadıköy arasında mekik dokuyan 30 yaşındaki Ressam Elanur Nuhoğlu, küçük yaşlardan bugüne duyma ve konuşma yetisi kaybı nedeniyle kendini toplumdan soyutla-mak yerine mücadele etmeyi seçti.

Nuhoğlu’nun ‘Kadına Şiddet’ temalı tablo-su, en çok dikkat çeken eserleri arasında yer alırken, toplum genelinde yaygın olan kadı-na şiddet sorununu, medya ve yayın organ-ları üzerinden takip eden yetenek, tepkisini sanatı ile gösterdi.

Başkonsolos Onno Kervers, takım elbisesiyle Kadıköy’ü turladı

İNGİLİZ ANNE KIZA ÖZENDİ, HAYATI DEĞİŞTİ...Bisiklet Gezgini’nin açılışına katılan Emekli Albay Fikret Kaplanoğlu, yıllar önce rastladığı İngiliz anne-kızın bisiklet gezisine özendi. Bunun üzerine kendisine bisiklet alan Kaplanoğlu’nun bisiklet merakı kısa sürede tutkuya dönüştü. Boş zamanlarını bisiklet turlarına ayıran Fikret Kaplanoğlu, 39 yılını pedal çevirerek geçirdi. Yerinde duramayan 82 yaşındaki maceraperest, bir rastlantı sonrası ‘Türkiye’nin Şehirlerarası En Yaşlı Bisikletçisi’ oldu.

Sanat insanın yüreğinde...

Mayıs&Haziran 2013 KadikoyLife.com : 77

YAŞAMIN İÇİNDEN

Page 68: kadıköy life e dergi

KADİR TOPRAKKAYA

Kadıköy’ü “Türkiye’nin en yaşanılır ilçelerin-den” biri olarak gösteren araştırmaların hak-lılığının önemli bir kriterini, bünyesinde ba-rındırdığı iki özel kulübe bağlamak mümkün.

1989 yılında Dr. Cengiz Özyalçın’ın, Kadıköy’de seçimle işbaşına gelen ikin-ci belediye başkanı olarak ortaya attığı, “Kadıköy’de yaşamak bir ayrıcalıktır” slo-ganının çıkış noktasına da bu iki özel kulüp kaynak olmuştu.

Nasıl olmasın ki; koskoca Türkiye’nin en bü-yük sanayi kuruluşlarının sahipleri, yönetici-leri, devlet kademeleri, büyükelçiler, emekli paşalar, hepsi bu iki kulüp bünyesinde top-lanarak, dev bir aileye dönüşmüşlerdi.

GELİŞİME AYAK UYDURMAK ADINA PROFESYONEL KADROLAR...Bugün aileleri ve yakınları ile birlikte 50 bin kişiyi aşan dev bir topluluk olan iki kulübe ev-sahipliği yapan Kadıköy, aynı zamanda bu ra-kamla bir rekoru da ünvanları arasına almakta.

“Kadıköy’den Bir Portre” köşemizin konu-ğu ise, bu iki önemli sosyal kurumdan biri olan Moda Deniz Kulübü’nün Genel Müdü-rü Ayhan Alpakın. Her iki kulüp de 2000’li yıllara girerken artan üye sayısı, değişen nüfus yapısı ve gelişen teknoloji karşısında kendilerini yenilemek, değişim ve gelişime ayak uydurmak adına yönetimi profesyo-nel kadrolara bırakmayı tercih ettiler.

‘KADIKÖYLÜLÜK KRİTERİ’ OLMAZSA OLMAZ...Böylesine önemli bir görev için doğru kişiyi bulmak elbette kolay olmadı. Aranan pek çok kriter tamam olsa bile, önemsiz gibi görünen fakat olmazsa olmaz “Kadıköylü-lük Kriteri”, pek çok adayda yoktu. Ayhan Alpakın, ‘Kadıköylülük Kriteri’ dahil, tüm kriterleri fazlasıyla taşıyan bir isim olarak belirlendi ve o sıralar Çeşme Altınyunus’un Genel Müdürü olmasına rağmen dolaylı yol-lardan teklif kendisine ulaştırıldı.

Tam bir Kadıköy aşığı olan ve doğma büyü-me Modalı olan Ayhan Alpakın ile Moda De-

niz Kulübü’nde başlatılan kurumsallaşma, pek çok yeni uygulamayı da beraberinde getirdi.

KALİTE YÖNETİM SİSTEMİ İLE İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ SİSTEMİ...İlk etapta, özenle kurulan bir Kalite Yönetim Sistemi ile ISO 9001 Belgesi alındı. Bugün İş Sağlığı ve Güvenliği Sistemi’ni de kurmuş bulunan Moda Deniz Kulübü, OHSAS 18001 Belgesi’ne hak kazanarak, çok önemli kalite standartlarını bünyesine taşımış olmanın huzurunu yaşamakta.

KULÜBÜN DOĞRU ALGILANMASI...Ayhan Alpakın ile yaptığımız kısa söyleşide ortaya çıkan bir gerçeği gördük ki, Moda De-niz Kulübü hayli şanslı... Bunu kulübün üye yapısına ve yönetim anlayışına bağlayan Alpakın, konuyu şöyle açtı: “Bu tür kuruluş-larda üyelerin kurumu doğru algılamaları ve yönetim kurulları çok önemlidir. Bu konuda Moda Deniz Kulübü müthiş yol katetmiştir. Üyelerin aileleri ve misafirleriyle birlikte et-

Moda Deniz Kulübü Yönetimi’nden

Ayhan Alpakın ile Kadıköylülük Kriteri...

80 : KadikoyLife.com Mayıs&Haziran 2013

KADIKÖY’DEN BİR PORTRE

Page 69: kadıköy life e dergi

kinliklere katılımı, Tüzük ve İç Yönetmeliğe gösterdikleri uyum ve aidat konusundaki duyarlılıkları, dünya standartlarının üzerin-dedir. Bir dernek olmasına rağmen Moda Deniz Kulübü’nde tam bir kurumsal yöne-tim söz konusudur. Kuruluş amaçları, kali-te politikası, üye ihtiyaçları ve beklentileri doğrultusunda ana hedefler ve stratejiler Yönetim Kurulu tarafından belirlenir ve Ge-nel Kurul’da onaylanır. İcraat düzenli olarak iç ve dış denetime tabidir. Biz profesyonel yöneticiler uygulamayı gerçekleştiririz. Bir dernek olmamız sebebiyle de herşey ilgili yasalara, mevzuata ve tüzüğe uygun olarak yürütülür.”

KADIKÖYLÜLÜK BAŞARININ ANAHTARI...Siyasal Bilgiler Fakültesi sonrası Amerika Birleşik Devletleri’nde otel yönetimi eğitimi alan Ayhan Alpakın, Moda Deniz Kulübü’nde başarılı olmasının en önemli nedenini Yöne-tim Kurulu, Başkan ve çalışma arkadaşların-dan aldığı desteğin yanısıra, doğma büyüme Kadıköylü olmasına bağlıyor ve duygularını şöyle dile getiriyor:

“Yıllar önce bana ilk teklif ulaştığında arka-daşlarım bu tür kuruluşlarda uzun soluklu bir çalışmanın mümkün olamayacağını ve kariyerimi riske attığımı söylemişler-di. Ben de, ‘İki yıl dener, olmazsa tekrar turizme dönerim’ düşüncesiyle teklifi ka-bul etmiştim. Ancak, Başkan ve Yönetim Kurulu’ndan öylesine büyük bir destek ve de kurumsallaşma isteği gördüm ki, eğer ortada bir sebat ve başarı varsa, bunda en büyük pay bu anlayışın ve tüm çalışma ar-kadaşlarımındır.”

DENİZCİLİK FAKÜLTESİ ÖĞRENCİLERİNE BURS VERİLİYORAyhan Alpakın, “Sosyal yaşamın ve deniz sporlarının geliştirilmesi amacıyla bizzat Atatürk’ün talimatıyla kurulan Moda Deniz Kulübü, her yıl ihtisas kulüpleriyle işbirliği yaparak en az 8 yat yarışına ve farklı deniz etkinliklerine evsahibi olmakta, birçok sos-yal sorumluluk projesine imza atmaktan da büyük haz duymakta” diyerek kulübün amacını özetliyor.

Her ay ihtiyaç sahibi çocuklara yönelik ti-yatro düzenlediklerini, her yıl Denizcilik Bayramı’nda bu çocuklardan oluşan bir gru-ba tiyatro ve Boğaz’da kumanyalı tekne turu tertiplediklerini, belirli aralıklarla eğitime destek kampanyaları yaptıklarını, yerel sivil toplum örgütlerine projelerinde yardımcı olduklarını belirten Alpakın; ayrıca, yıllardır 5 Denizcilik Fakültesi öğrencisine düzenli

MODA DENİZ KULÜBÜ...Moda Deniz Kulübü, Moda’da yaşayan İngilizlerin 1910 yılında kurduğu Yacht Kulübü’nün bir devamı. Moda Vapur İskelesi’nde yer alan Yacht Kulübü, Türk üyelerinin de katılımıyla Türk-İngiliz Ku-lübü adını alır. Türk-İngiliz Kulübü, bir süre sonra önceleri odun deposu olan ve Van Valisi Tahir Paşa’nın oğlu Cev-det Bey tarafından kâgir bir ev haline dönüştürülen, alt katı gazino olarak kul-lanılan binaya taşınır. Terkedilen vapur iskelesindeki yere de Leyla Asım Turgut tarafından kurulan Moda Su Sporları Kulübü yerleşir. Kulüp, Büyük Önder Atatürk’ün talimatıyla, 8 Nisan 1935 ta-rihinde yeniden yapılanarak, Moda Deniz Kulübü adını alır. İsmet İnönü’nün onursal başkanlığını yaptığı derneğin kurucu üyeleri ise Celal Bayar, Muvaffak İşmen, Zeki Rıza Sporel, Fazıl Öziş, Regineld Whithal ve Arnold Haendel....

Yıllarca yelken, yüzme, sutopu ve tramplen atlama gibi deniz yarışlarına ve gösterişli balolara evsahipliği yapan kulüp binası zaman içinde yıpranınca, Prof. Dr. Emin Onat tarafından onarılır ve dekore edilir. Atatürk, İngiltere Veliaht Prensi Edward, Irak Kralı Faysal, İran Şahı Rıza Pehlevi tarafından da ziyaret edilen Kulüp, faaliyetlerine Son Havadis gazetesi sahibi Mustafa Özkan tarafından satın alınana kadar bu binada devam eder. Anlaşmazlıklar yüzünden Moda Burnu’nun ucunda dolgu alanı üzerine yeni bina inşa edilir ve Kulüp 1984 yılında bu yeni binaya taşınır. Şu anda yıkık dökük bir görüntü içerisinde olan eski bina ise kaderine terkedilir. Modalılar şimdilerde bu eski binanın bir müzeye dönüştürülmesini istiyor.

AYHAN ALpAKIN...1963 yılında İstanbul’da doğan Ayhan Alpakın, sırasıyla Moda İlkokulu, Kadıköy Maarif Koleji ve İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’ni bitirdi. AH&MA, Los Angeles, Kaliforniya’da Otel Yönetimi okudu. 1991-2001 yılları arasında Mar-maris Altın Yunus Mares Otel’de Yiyecek İçecek Müdürü ve Genel Müdür Yardımcısı, Çeşme Altınyunus’ta ise Genel Müdür olarak çalışan Ayhan Alpakın, eski bir milli voleybolcu ve aynı zamanda Fenerbahçe Spor Kulübü Yüksek Divan Kurulu Üyesi...

olarak burs verdiklerini ve bu yıl sayının 10’a çıkartılacağını açıklayarak, “Çalışanlarımızın üniversite öğrencisi çocuklarından oluşan 10 çocuğa da ayrıca burs veriyoruz” sözle-riyle Moda Deniz Kulübü’nün sosyal sorum-luluk etkinliklerine ışık tutuyor.

ÇEVREYLE BÜTÜNLEŞMEModa Deniz Kulübü’nün Mühürdar sahili yönündeki arazisinde halkla buluşmasını sağlayıp, bir rekreasyon alanı düzenledik-lerine değinen Ayhan Alpakın, Kadıköylüler

ile nasıl bütünleştiklerini ise şöyle açıklıyor:

“Burada açık alan cimnastik aletleri, balık tutanlar için dinlenme bankları, seyir dür-bünleri ve gençler için yaz aylarında plaj voleybolu/ plaj tenisi sahası oluşturduk ve halkımızın bedelsiz kullanımına sunduk. Za-ten tüm sportif ve kültürel etkinliklerimiz semt sakinlerimize açık. Dileyen misafirler belirli kurallar çerçevesinde sanat galerimizi ziyaret edebiliyor, konferanslarımıza, klasik müzik konserlerimize ve turnuvalarımıza katılabiliyor.”

Mayıs&Haziran 2013 KadikoyLife.com : 81

KADIKÖY’DEN BİR PORTRE

Page 70: kadıköy life e dergi

KADİR TOpRAKKAYA

Turizm sektörünün ünlü isimlerinden Fer-zan Kırhan, yeni kurduğu ‘Gezgin Damak-lar’ ile yepyeni bir seyahat kavramı oluş-turmak istediğini söyledi. Türk turizminde adından sıkça söz ettirecek olan Gezgin Damaklar’ın kuruluşu için bir basın daveti düzenleyen Kırhan, “Turizmde doğa ve kül-tür varlıklarımızın zenginliğine dünyanın hiçbir ülkesinde bulunmayan farklı lezzet-leri de ekleyerek, onları meraklıları ile bu-luşturacağız” dedi.

“ÜLKEMİNİZİN LEZZET ZENgİNLİKLERİNİ DE KEŞFETTİRECEĞİZ”Ortaköy La Maison’da sabah kahvaltısı şek-linde gerçekleşen basın toplantısında soru-ları da cevaplayan Ferzan Kırhan, “Gezgin

Damaklar olarak yurtiçi veya yurtdışında ziyaret edilen yörelerin kültürel varlıkları ve doğal güzelliklerinin yanısıra lezzet zengin-liklerini de keşfettirmek üzere yola çıktık. Konuklarımızı yepyeni bir seyahat kavramı ile tanıştıracağız” dedi.

“81 İLDE 60’A YAKIN DESTİNASYONLA ÇOK ÖZEL TUR pAKETLERİ HAZIRLADIK”Yurtiçinde olduğu kadar yurtdışındaki va-tandaşlara da hizmet verecek olan Gezgin Damaklar markasını duyurmanın mutlulu-ğu ve heyecanı içinde olduklarını açıklayan Gezgin Damaklar ekibi ise, “Seyahatseverle-re Türkiye’nin en önemli kültür ve lezzet du-raklarını kapsayan 60’a yakın destinasyonla çok özel tur paketleri hazırladık. Bu turlara www.gezgindamaklar.com adresinden ula-şılabilmektedir” açıklamasında bulundular.

gezgin Damaklar’dan yepyeni bir seyahat kavramı

Gezgin Damaklar ilk deneme gezisini Alaçatı Ot Festivali’ne yapmış, 28 kişinin katıldığı bu renkli gezi, konuklardan büyük beğeni almıştı...

Türkiye’yi ilk defa lezzetin ön plana çıktığı ‘Kültür ve Lezzet Turizmi’ ile tanıştırdıkları iddiasındaki Gezgin Damaklar’ın, bu iddiasını haklı çıkaracak ismin Süha Alnıtemiz olduğunu vurgulayan Ferzan Kırhan, “Süha Bey, Gezgin Damaklar’ın Genel Müdürlük görevini üstlenmiştir. Sektörün 50 yıllık tecrübeye sahip duayen ismi Süha Alnıtemiz’in yöneticiliğinde kurulan Gezgin Damaklar, damak tadı peşindeki yerli ve yabancı gezginler için ‘Kültür ve Lezzet Seyahatleri’ düzenleyecek” dedi.

1995 yılından beri sektörde faaliyet gösteren FHS Turizm ve Gezgin Damaklar’ın Kurucusu Ferzan Kırhan: “Sektörde 17 yıl boyunca edindiğimiz tecrübemizle iş ortaklarımızın ihtiyaçlarına cevap verebilecek donanıma sahibiz.”

Mayıs&Haziran 2013 KadikoyLife.com : 83

YAŞAM

Page 71: kadıköy life e dergi

Uluslararası SKAL Dernekleri Federasyonu Genel Kurulu, İstanbul Hilton Oteli’nde düzenlenen bir toplantı ile gerçekleşti-rildi. Genel kurula katılan SKAL Interna-tional Başkanı Mok Singh, Skal Türkiye üyelerine seslenerek, “Dünya genelindeki 85 ülkede 450 Skal Kulübü ve 18 bin Skal Üyesi adına genel kurula katılmaktan bü-yük bir memnunluk duymaktayım. Görü-yorum ve seslenmek istiyorum ki, Türkiye artık Skal International ailesinin lider ül-kesidir” dedi.

“TÜRKİYE’NİN BAŞARILARINDAN gURUR DUYUYORUM...”Sözlerini, üye sayısı bakımından Skal Türkiye’nin tüm ülkeler içinde dördüncü büyük ülke ve Skal İstanbul’un da dünyanın en büyük Skal Kulübü olduğunu dile geti-rerek sürdüren Mok Singh, “Türkiye’nin başarılarından dolayı gurur duyuyorum” dedi.

Toplantıda divan kurulu seçimi de yapılır-ken, Ali Acundaş Divan Kurulu Başkanlığı’na getirildi. Kurula seçilen diğer isimler ise Selçuk Nazilli, Cansu Akşit ve Berrin Üçkay oldu.

FAİK ALSAÇ, FERZAN KIRHAN VE ORHON ATAMERİÇ YÖNETİM KURULU’NDA...Yeni yönetim kurulunun da belirlendiği ge-nel kurulda, Kadıköy’den üç turizmci yer aldı. SKAL Marmara’nın Kurucu Başkanı Or-hon Atameriç yedek yönetim kurulu üyesi olarak belirlenirken, ikinci dönem başkanlık görevini başarıyla sürdüren Ferzan Kırhan ve Altunizade Mercure Hotel Genel Müdürü Faik Alsaç, yönetim kurulu asil üyeleri ola-rak belirlendi.

Dünyada 3500’den fazla oteli ile Avrupa’nın en büyük otel zinciri olan Accor Hotels gru-bu; İstanbul, Eskişehir, Trabzon, Gaziantep, Kayseri, Bursa ve Adana’daki Novotel ve İbis otellerinden sonra Türkiye’deki ilk Mercure markası olan ‘Mercure İstanbul Altunizade Otel’i hizmete açtı.

İŞ SEYAHATİNİN MONOTONLUĞU MERCURE’DE ATILIYORGrubun Türkiye’deki en yeni markası olan Mercure, dünyada 49 ülkedeki 725 oteli ile

SKAL International Başkanı Mok Singh:

Türkiye, Skal International ailesinin lider ülkesiUluslararası SKAL Dernekleri Federasyonu Olağan Genel Kurulu İstanbul Hilton’da yapıldı. SKAL International Başkanı Mok Singh’in de katılarak bir konuşma yaptığı genel kurulda Deniz Anapa, bir dönem daha Uluslararası SKAL Dernekleri Federasyonu Başkanlığı’na seçildi.

DENİZ ANApA: SKAL KULÜpLERİ ARASINDA BİRLİK VE BERABERLİK İÇİNDE ÇALIŞTIK...Uluslararası SKAL Dernekleri Federasyo-nu Başkanı Deniz Anapa ise, iki yıllık süreç içinde gerçekleşen faaliyetler hakkında ko-nuklara bilgi verdi. Anapa, Skal Kulüpleri arasında birlik ve beraberlik içinde bir çalış-ma gerçekleştirdiklerini ifade ederek, özve-ri dolu çalışmalarından dolayı tüm üyelere teşekkür etti.

Accor zincirinin en yeni halkası

Mercure İstanbul, Altunizade’de!misafirlerine güçlü bir marka ile garantilen-miş otantik bir deneyim yaşatmayı hedef-lerken, iş seyahatinin monotonluğunu sıcak ve cana yakın bir marka ile atmak isteyen misafirleri için güvenilir, yüksek kalite ve konfor sunuyor.

İSTANBUL BOĞAZI’NA İDEAL KONUMDA...Mercure Otel, İstanbul’un Anadolu Yaka-sı’nda, Capitol Alışveriş Merkezi’ne yürüme mesafesinde; restoranlar, iş merkezleri ve

İstanbul Boğazı’na ideal konumda. Ferah ve konforlu 140 odası, unutulmaz organi-zasyonlara evsahipliği yapan çok amaçlı toplantı salonları, her damak tadına uygun dünya tadlarının sunulduğu restaurantı ve özel hazırlanmış şarap menüleri ile keyifli bir konaklamayı adeta garanti altına alıyor...

84 : KadikoyLife.com Mayıs&Haziran 2013

AKTÜEL

Page 72: kadıköy life e dergi

KADİR TOpRAKKAYA

SKAL Marmara Kulübü ile AKA Arama Kur-tarma Araştırma Derneği’nin eğitimleri sü-rüyor. Ocak ayı içinde Bostancı ve Pendik The Green Park Otelleri’nde alınan ilk eği-timlerin ardından, ikinci eğitim alan yerel otel zinciri Titanic oldu.

Her iki örgüt, 2011 yılında yıldızlı büyük otellerde çalışan personelin olağanüstü bir felaket karşısında ne yapılması gerektiği ko-nusunda eğitim almalarını kararlaştırmıştı.

İLK ETApTA 3 BİN OTEL ÇALIŞANINA EĞİTİM VERİLECEKKartal Titanic Business Hotel’de gerçekleşen eğitime yaklaşık 200 otel çalışanı katıldı. Son derece iyi organize edildiği görülen top-lantıda AKA uzmanları, ‘Hafif Arama Kurtar-ma’ ve ‘Ağır Arama Kurtarma Eğitimi’ gibi başlıklar altında katılımcıları bilgilendirdiler.

Bu organizasyonun kurulmasına öncülük eden SKAL Marmara Kulübü Yönetim Kuru-lu Üyesi Bülent Karamanoğlu, Kadıköy Life’a yaptığı açıklamalarda; “Proje kapsamında ilk etapta 3 bin otel çalışanının ‘Toplum Afet

Bilinci’ konusunda eğitim almasını sağlaya-rak, beklenmedik felaketler karşısında bilgili personel oluşmasını hedefledik” dedi.

Eğitim çalışmalarının sonunda kurulacak olan ‘SKAL SAR’ adlı birimin, AKA operasyon ekipleriyle birlikte tatbikatlarda ve operas-yonlarda görev alabileceği de açıklamalarda yer aldı.

“BİLİNÇLİ VE EĞİTİMLİ pERSONEL İLE DAHA DA gÜVENLİ HİZMET VERECEĞİZ”Eğitim toplantılarından ikincisine evsahipliği yapan Kartal Titanic Business Hotel Genel Müdürü Ahmet Can Yeşildağ ise “Bu proje ile otellerimizde bundan böyle acil önlem plan-larına sahip, herhangi bir olumsuzluk veya deprem gibi felaketler sırasında bilinçli ve eğitimli personele sahip olacağız. Bu durum kendimizi daha güçlü hissetmemizi, güvenli olarak hizmet veriyor olmamızı sağlayacak-tır. Başta Bülent Karamanoğlu olmak üzere emeği geçenlere teşekkür ederim” dedi.

Otellerden ‘Afet Bilinci Eğitimi’AKA...Marmara Depremi’nin hemen ar-dından örgütlenerek, arama kur-tarma çalışmalarında ve yardım ekipleri bünyesinde görev almış bir grup olarak adı duyulmaya başlan-dı. Aralarında mimar, mühendis, işletmeci gibi gönüllülerin de bu-lunduğu grup içinde, konusunda uzman kişilerden oluşan bir takım da bulunmakta. Kurulduğu ilk gün-den beri deprem sonrasında duru-mun farkına varan gönüllülerin de eğitimlere katıldığı organizasyon, son olarak 8 kişilik bir ekiple Van Depremi’nde görev aldı. AKA tara-fından verilen eğitimlerin öncelikli olarak trafik kazaları ve deprem sonrası kurtarma çalışmalarına göre programlandığı bildiriliyor.

Bu organizasyonun iki önemli ismi SKAL Marmara Kulübü Başkan Yardımcısı Bülent Karamanoğlu ve AKA Arama Kurtarma Araştırma Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Mete Eken...

Kartal Titanic Business Hotel Genel Müdürü Ahmet Can Yeşildağ.

Mayıs&Haziran 2013 KadikoyLife.com : 85

AKTÜEL

Page 73: kadıköy life e dergi

Ülkemizde en sık görülen ve en çok ölüme neden olan akciğer kanserinin gelişen tanı ve tedavi yöntemleri sayesinde artık kâbus olmaktan çıktığını belirten Medical Park Göztepe Has-tane Kompleksi Onkoloji Uzmanı Doç. Dr. Andaç Argon, “Ak-ciğer kanserlerinde artık yeni bir çağ başlıyor. Eski ve az etkili yöntemler, yerini modern ve sonuç alıcı tedavilere bırakıyor. Moleküler biyoloji ve genetikte sağlanan başdöndürücü geliş-meler sayesinde kanserin şifrelerini çözmeye başladık” dedi.

“Son 10 yılda adeta bir volkan patlaması gibi yeni ilaçlar ge-liştirilmeye başlandı. Bugün artık hastalığa göre değil hasta-ya göre tedavi çağına girdik. Artık akciğer kanserli hastaların farklı genetik özelliklerini tespit edip, o özelliklere göre tedavi edebiliyoruz” sözleriyle açıklamalarına devam eden Dr. Argon, ülkemizde en sık görülen kanser tipi olan akciğer kanserinin tedavisindeki yeni gelişmeleri dergimize anlattı...

ÖLÜMCÜL KANSERLERDE İLK SIRADA...Akciğer kanserleri; ülkemizde en sık görülen ve ölüme sebebi-yet verme noktasında da ilk sırada yer alan bir kanser tipidir. Ne yazık ki hastalık yüzde 75 hastada geç dönemde fark edile-biliyor. Yaşam süresini ve kalitesini olumsuz etkileyerek ciddi bir halk sağlığı sorunu oluşturan akciğer kanserlerinde artık yeni bir çağ başlıyor. Eski ve az etkili yöntemler, yerini modern ve sonuç alıcı tedavilere bırakıyor.

Kanser tanısı eskiden yalnızca ışık mikroskobu altında hücre-lerin dış görünüş değişikliklerine dayanılarak yapılır ve tüm hastalar sanki aynı hastalıkmış gibi tek bir isim altında sınıf-landırılırdı; akciğer kanseri, meme kanseri gibi... Dolayısıyla hastaların tedavileri de tekdüze olurdu. Bu durum, kanser te-davisinde şimdiye dek istenilen başarının elde edilemeyişinin en önemli nedenlerinden biridir.

Ancak moleküler biyoloji ve genetikte sağlanan başdöndürü-cü gelişmeler, kanserin sandığımızdan çok daha karmaşık bir doğası olduğunu bize gösterdi. Zamanla kanserin mekanizma-larını, kısaca şifrelerini çözmeye başladık. Bugün artık hasta-lığa göre değil hastaya göre tedavi çağına girdiğimizi söyleye-bilirim. Bu gelişmelerden elbette akciğer kanserleri de payına düşeni almaktadır.

“İKİ gENETİK DEĞİŞİKLİK SApTAMAYA ÇALIŞIYORUZ...”Akciğer kanserli hastalarımızı hastanemiz bünyesinde bulunan SGK anlaşmalı genetik laboratuarında inceleyerek, farklı gene-tik özelliklerini ortaya çıkartıp, ona göre tedavi yapabiliyoruz. Bu bağlamda birçok genetik özelliğin yanında özellikle akciğer kanserlerinde iki genetik değişikliği saptamaya çalışıyoruz:

EGFR mutasyonu: EGFR (Epidermal Growth Factor Receptor) denilen ve her insanın hücre yüzeyinde bulunan alıcıların mu-tasyona uğraması sonucu ortaya çıkan akciğer kanserli hastala-rımıza, artık yeni bir grup ilaçla müdahale edebiliyoruz. Bu alı-cıların çalışmasını durduran bu tür ilaçlara, hedefe yönelik veya

halk arasındaki tabiriyle ‘akıllı ilaçlar’ denmektedir. Bu ilaçlar, başlıca etkilerini yalnızca hastalıklı hedef hücreler üzerinde gösterirler. EGFR mutasyonu taşıyan hastalarımızın (tüm akci-ğer kanserli hastalarımızın yaklaşık yüzde 15’ini oluşturmakta-dırlar), klasik kemoterapi ilaçları yerine hedefe yönelik ilaçlarla tedavilerinde, daha iyi bir etki ve çok daha az yan etkiler görü-yoruz. Bu grup ilaçlar artık ülkemizde de bulunmaktadır.

EML4/ALK mutasyonu: Bu genetik değişiklik, hastalarımızın yaklaşık yüzde 4’ünde saptayabildiğimiz bir mutasyondur. Ha-ziran ayında ABD’de yapılan Onkoloji Kongresi’nde bu mutas-yonu taşıyan hastaların tedavisinde geliştirilen bir ilacın, adeta mucizevi bir yanıt oranı (yüzde 80’lere varan) sağladığı dünyaya bildirilmiştir. Şimdiye dek klasik kemoterapi veya radyoterapi ile sağlanamayan bu başarı, tedavi ümitlerini oldukça artırmıştır. Bu ilacın çok yakında piyasaya sunulacağını bekliyoruz.

AKcİğER KANsERİ TEDAvİsİNDE gENETİK DEvRİM

KİŞİYE ÖZEL TEDAVİ DÖNEMİAkciğer kanserlerinde kişiye özel tedavi bağlamında çok yeni ve ümit verici bir gelişme de ameliyat olmuş has-talarımızla ilgili. Biz ameliyat sonrası bazı hastalarımızın kemoterapi ve radyoterapiye gereksinimi olduğunu dü-şünüyor ve uyguluyoruz. Ancak, hangi hastamızın kesin olarak böylesi bir tedaviyi hak ettiğini bize gösterecek artık bir genetik testimiz var. Bu testin sonucunda, has-talarımızın ameliyattan sonra nüks riski taşıyıp taşıma-dıklarını kesine yakın söyleyebilir hale geldik. Bu testin de çok yakında kullanıma girmesini bekliyoruz.

Gelişmeler bu hızıyla sürecek olursa uzun olmayan bir gelecekte her hasta genlerinin özelliklerine göre sınıflandı-rılıp, kişiye özel, hastaya özel olarak tedavi edilebilecektir. Artık ‘hastalık yok hasta var’ diyen, bizi yetiştiren rahmetli hocalarımızın haklı olduğu günleri yaşamaya başladık. Yani onkoloji büyük gelişmelere gebe!

Medical Park Göztepe Hastane Kompleksi Onkoloji Uzmanı Doç. Dr. Andaç Argon...

86 : KadikoyLife.com Mayıs&Haziran 2013

sAğLIK

Page 74: kadıköy life e dergi

HABER MERKEZİ

Son yıllarda Amerika’da yaygın olarak kul-lanılmaya başlanan PRP Tedavisi, Avrupa ülkelerinde olduğu gibi Türkiye’de de uygu-lanmaya başladı. Romatem Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Hastaneleri’nde yapılan uy-gulamalardan son derece başarılı sonuçlar alındığının duyulması üzerine kendilerine ulaştığımız kurum uzmanları, sorularımızı ce-vapladı. İşte Romatem Uzmanları’nın PRP Te-davisi ve faydaları hakkındaki açıklamaları...

FDA ONAYLI BİR TEDAVİ YÖNTEMİÖncelikle FDA onaylı bir tedavi yöntemi oldu-ğu bilinmesi gerekir. Kanınızın bu tedavi edici gücü, pek çok alanda kullanılmaktadır. Kanı-nızın 100-150 cc, yani bir çay bardağı kadarı

alınarak, özel bir işlemden geçirilir. Trombo-sitten zengin plazma PRP (Platelet Rich Plas-ma) kısmı alınarak, tedavi edilmek istenen bölgelere enjekte edilir. Bu sayede bu bölge-nin hücrelerini aktive eden growth faktör (iyi-leştirici tamir edici) salgı sayesinde kök hücre göçü oluşur. Yeni gelen hücreler kollejen sen-tezini arttırarak, dokunun iyileşmesini sağlar.

KULLANIM ALANLARISaç dökülmesini önlemek, yüz gençleştir-mek, iyileşmeyen yaraların tedavisi, omuz eklemi (Rotator Cuff) yaralanmaları, tenisçi dirseği (Lateral Epikondilit), golfçu dirseği (Medial Epikondilit), topuk dikeni (Epin Cal-canei), kas problemleri (Kas yırtıkları, zor-lanmalar vs.), diz bağ zorlanmaları, dejene-ratif diz hastalıkları (Diz, kalça, omuz, ayak bileği kireçlenmelerinde), patella tendiniti, ayak bileği burkulmaları, achilles tendon yaralanmaları, plantar fasciitis, menisküs yırtıkları, disk hernisi (Bel fıtığı), myofasial ağrılar (Kulunç ağrısı olarak bildiğimiz kas gerginliklerinde), kronik bel ağrıları ve kırık kaynamasını arttırmak amacıyla kırık bölge-ye yapılan uygulama gibi pek çok uygulama alanında başarıyla kullanılmaktadır.

YÜZ gENÇLEŞTİRME VE SAÇ DÖKÜLMESİ...Özellikle yüz gençleştirme ve saç dökülme-sinin önlenmesi tedavilerinde ozon tedavisi ile kombine kullanıldığında, çok başarılı bir ikili oluşturmaktadır. Ozon tedavisi ile önce doku kanlanması oksijen seviyesi arttırılır. Daha sonra PRP terapi ile dokunun iyileşmesi sağlanır. Yapılan bu iki tedavi, bölgelere göre

değişen tedavi programlarıyla uygulanmak-tadır. Saç dökülmesi ve yüz boyun gençleş-tirme tedavilerinde 2-3 kez ozon tedavi böl-gesel enjeksiyonları yapılmakta, daha sonra ayda bir kez PRP terapi uygulanmaktadır. PRP uygulaması ayda bir olmak üzere 2-3 kez tek-rarlanır. Daha sonra yılda bir kez tekrarlamak yeterlidir. Bu sayede yüz kırışıklıkları ve saç dökülmesi için kozmetik ürünlere vermekte olduğunuz yüksek faturalardan kurtulmuş ve yüzeysel kullanılan ürünlere göre çok daha etkili bir sonuç elde etmiş olursunuz.

ORTOpEDİK pROBLEMLERİN TEDAVİSİNDE pRp TERApİ...Ortopedik problemlerin tedavisinde PRP Te-rapi, haftada bir olmak üzere toplam 3-10 kez tekrarlanabilmektedir.

PRP terapi, kendi kanınızdan alınarak yapıl-ması nedeniyle hiçbir yan etki içermemek-tedir. Yapılan tedavi sonrası günlük hayatı-nıza devam edebilirsiniz. Uygulamalardan önce lokal anestezik uygulanması nedeniyle hemen hiç ağrı duyulmamaktadır.

Yara tedavilerinde ve cerrahi gerektirebilen bazı ortopedik problemlerde yüzde 70-80 oranında başarı görülmektedir. Kadın tipi saç dökülmesinde ve erkek tipi saç dökül-mesinin erken evrelerinde çok iyi sonuçlar elde edilmektedir. Ancak tam dökülmüş saç bölgesinde etkili olmamaktadır.

Yüz gençleştirme tedavisinde yüzünüzün alın, göz çevresi, burun çevresi, dudak çev-resi ve çene altına uygulama yapılmaktadır.

Bilgi ve Randevu için 444 76 86 nolu telefonu arayabilirsiniz...

Kendi kanınızla iyileşin!

Mayıs&Haziran 2013 KadikoyLife.com : 87

sAğLIK

Page 75: kadıköy life e dergi

ADEM gİDEN

Her geçen gün branşlaşan sağlık sektörün-de Maltepe, ilk ortodonti kliniğine kavuştu. Üniversite arkadaşlıklarını iş ortaklığına ta-şıyan genç girişimci kadınların açılış heyeca-nı, geniş katılımla mutluluğa dönüştü.

Maltepe’de gerçekleşen açılışa; İstanbul Vali Yardımcısı Günay Özdemir, Maltepe Be-lediye Başkanı Mustafa Zengin, Beykoz eski Belediye Başkanı Alaaddin Köseler başta ol-mak üzere Anadolu Yakası ve İstanbul gene-linden birçok davetli katıldı.

İKİ gENÇ KADIN gİRİŞİMCİNİN CESUR ATILIMIDr. Banu Irmak ve Dr. Ebru Özcan Satır, üniversite arkadaşlıklarını ticarette de sür-dürmeye karar verdiler. Genç girişimciler, meslek hayatlarını çeşitli kuruluşlarda sür-dürmek yerine, Maltepe’ye yatırım yaparak ortodonti kliniği açtılar.

MALTEpE’NİN İLK ORTODONTİ KLİNİĞİDişlerin yapısal bozuklarını tel ve çeşitli yöntemlerle tedavi eden ortodonti dalında branşlaşan hekimler, Maltepe’nin ilk orto-donti kliniği girişimcisi... Türkiye’de ortodonti alanında hekim sayısının azlığının dikkat çek-tiği süreçte Maltepe’ye kazandırılan klinik, başta çocuklar ve gençler olmak üzere diş so-runu yaşayan hastalar için çözüm üretecek.

ÖZDEMİR VE ZENgİN YAKINDAN İLgİLENDİİstanbul Vali Yardımcısı Günay Özdemir ve Maltepe Belediye Başkanı Mustafa Zen-gin, genç girişimciler ile yakından ilgile-nerek, klinik hakkında bilgi aldılar. Kendisi de diş hekimi olan Dr. Mehmet Irmak, kızı Banu Irmak’ın mutlu gününde Özdemir ve Zengin’i ağırladı.

“HERKES gÜLÜMSESİN İSTİYORUZ”Dr. Banu Irmak; “Herkesin gülümsemesi-ni istiyoruz. Bu yüzden işletmemizin adını, İngilizce’de gülümsemek anlamına gelen ‘Smile’ koyduk” diyerek, açılışa katılan da-vetlilere teşekkür etti. Dr. Ebru Özcan Satır ise, “Hangi sektörden olursa olsun, diş so-runları nedeniyle gülümseyemeyen ya da gülümsemekten korkan o kadar çok insanı-mız var ki. Biz bunun yaşanmasını istemiyo-ruz. İnsan içinden geldiği gibi çekinmeden gülümseyebilmeli” şeklinde duygu ve dü-şüncelerini dile getirdi.

ÖZELLİKLE ÇOCUKLAR VE gENÇLERDE BÜYÜK ÖNEM TAŞIYORDiş çarpıklıkları, aralıklar, gömüklükler, çene darlıkları, alt ya da üst çene ileriliği gibi kemiksel problemlerin düzeltildiği; fonksiyon, estetik ve güzel bir gülümseme-nin sağlandığı tedavi yöntemi, tıbbi geliş-melerle son yıllarda daha da önem kazan-dı. Smile İstanbul Ortodonti Kliniği, mevcut dişsel sorunlara çözüm üretmek üzere, Maltepe merkezli olarak İstanbul geneline hizmet verecek.

ORTODONTİ, HER YAŞ gRUBUNUN İHTİYACI…Özellikle çocuklar ve gençlerde yaygın ola-rak görülen diş problemleri, günlük yaşamı önemli ölçüde tehdit edebilir noktaya gelebi-liyor. Orta ve üst yaş gruplarında da yaşanan dişsel sorunlar, kişinin yaşamını ve sağlığını olumsuz etkileyebiliyor. Avukatlar, öğretmen-ler, doktorlar ve toplumda öne çıkan birçok meslek grubundaki insanlarda da, diş so-runları ne yazık ki görülüyor. Bu sorunlar, za-manla gülümsemelerini engelliyor; korkudan gülümseyememe ile birlikte ağzını kapatma gibi eğilimler baş gösterebiliyor. Ancak, günü-müzün teknolojik imkânları ile birlikte orta ve üst yaşlardaki hastalara da ortodonti tedavisi yapılabiliyor. Bu iş, kariyer ve toplumsal ya-şam için oldukça önemli bir gelişme…

TEDAVİ gECİKTİKÇE ZORLAŞIYOR…Diş sorunlarında hasta tedaviyi erteledikçe, daha zor bir tedavi süreci ile karşı karşıya kalabiliyor. Küçük yaşlarda tel vb. yöntem-lerle dişlerin kontrol altına alınması, ergen ve orta yaş dönemlerinde diş sorunlarını ortadan kaldırabiliyor.

Smile İstanbul Ortodonti Maltepe’de!

88 : KadikoyLife.com Mayıs&Haziran 2013

DİŞ sAğLIğIDİŞ sAğLIğI

Page 76: kadıköy life e dergi

Kırışıklıklar, genç ve sağlıklı görünmeye devam etmek isteyen bizler için hayatın acı bir ger-çeğidir. Nemlendiriciler ve diyet, cildimiz için önemli besin maddelerini almada ve ileride oluşacak kırışıklıkları azaltmada önemli bir role sahiptir. Ancak bazılarımız için bu yeterli olma-yabilir. Daha genç görünebilmek için, daha yo-ğun bir kırışıklık tedavisine ihtiyaç duyabiliriz.

LAZERLE YÜZEYEL SOYMA…Birçok kişi için, yoğun kırışıklık tedavisinde la-zer kullanımı gerekmektedir. Lazer tedavilerin-den biri ‘lazerle cilt yenileme’dir. Bu yöntem-

de cilt üzerindeki ölü hücre ve atık maddeler; lazer kullanımı ile ince bir tabaka halinde temizlenerek, daha alttaki sağlıklı görünümlü cilde ulaşılır. Bu işlem sonrasında, kırışıklıkların ve yaşlılık izlerinin görünümü derhal azalır. Ölü hücreler cilt üzerinden uzaklaştırılınca, diğer tedaviler de daha etkin bir şekilde yapılabilir. Ölü hücreler temizlenilince, gözeneklerin tıkanması da önlenmiş olur.

LAZER REjUVENASYON…Lazer kullanımı gerektiren bir diğer yoğun kırışıklık tedavisi ise, ‘lazer rejuvenasyon’dur. Lazer rejuvenasyon tedavisinin çalışma şekli oldukça farklıdır. Bu tedavide, cildin orta kat-manındaki kolajen üreteçleri lazer ile uyarılarak, daha fazla genç kolajen üretimi sağlanmaya çalışılır. Daha fazla kolajen üretildiğinde, üretilen genç kolajenlerin daha fazla suyu depolaması sayesinde cilt daha dolgun ve düzgün görünür. Bu işlemin daha gelişmiş olanı ise, ‘laser resurfacing’ işlemidir. Bu işlemi gerçek-leştiren hekimin tercihine göre soyma ile yara izlerinin görünümü hafifletilebilir. Bir anlamda kimyasal peeling işlemi gibi-dir, ancak burada belirli bölgelere işlem yapılabilir ve derinlik tercihe göre ayarla-nabilir. Nadir durumlarda yara izi oluşsa da, genelde güvenli bir yöntemdir.

LAZERLE SIKILAŞMA…Üçüncü tip yoğun lazer tedavisi ise, ‘yo-ğun cilt sıkılaştırma’ işlemidir. Bu işlem-de cilde düzgün bir ton ve gerginlik ka-zandırılarak, kırışıklıkların ve diğer izlerin daha az fark edilmesi sağlanır. Bu lazer tekniği soyma gerektirmediğinden, ge-nellikle basit önlemler alınarak, senenin 10 ayı rahatlıkla uygulanabilir.

Lazer tedavileri etkili ve az ağrılıdır. Ge-nelde uygulama sırasında hafif bir ra-hatsızlık hissedilebilir. Ancak, daha fazla seans gerektirir ve daha pahalıdırlar. Na-diren koyu renkli iz oluşabilir, ancak bu

izler birkaç gün içinde kaybolacaktır. İyileşme süresi, cerrahi işlemlere kıyasla çok daha kısadır.

BOTOx…Lazer kullanımı gerektirmeyen diğer bir tedavi şekli Botox’tur. Bu yöntem, ünlüler ve halkın gözü önünde olan kişiler arasın-da çok popülerdir. Bu yöntemde, Botox (botulinum adı verilen bakteri toksinidir ve aynı zamanda bir ilaçtır) cilt altına kas-lar içerisine enjekte edilerek, bölgede kabarıklık ve kasların bölgesel olarak aşırı kasılması engellenmiş olur. Mesela alın bölgesine tek doz botox uygulandığında, o bölgedeki kırışık-lıkların belirgin görünümü azaltılmış olur. Yüzün yan kısmına uygulandığında, kazayağı denilen göz kenarındaki çizgilerin görünümü azaltılabilir. Dudaklara enjekte edildiğinde, sigara çizgileri azaltılarak daha genç bir görünüm elde edilebilir.

Botox’un popüler olmasının bir nedeni, tek enjeksiyon sonrası hemen sonuç alınması, yani kırışıklıkların görünümünün azal-masıdır. Bu nedenle bir öğlen molasında bile yapılabilir. Ancak doğru uygulanmazsa, görünümü düzeltmek yerine daha da kötü hale getirebilir. Nadiren de olsa, yanlış kasa uygulandı-ğında, sarkık gözler, düzensiz bir gülüş gibi istenmeyen etki-ler görülebilir ki, bunlar 6 haftaya kadar sürebilir. Diğer bazı durumlarda, enjeksiyona bağlı morarma oluşabilir. İyileşmesi 7-10 gün sürer. Bazı durumlarda elde edilen görünüm doğal olmayabilir (sabit bakışlar, düzensiz görünümlü kırışıklıklar). Botox işleminin etkisinin geçici olması, tekrar tekrar uygulama yapılmasını gerektirebilir.

KIRIŞIKLIKLARA MÜDAHALE

Uzm. Dr.SİNAN İBİŞ

[email protected]

Mayıs&Haziran 2013 KadikoyLife.com : 89

gÜZELLİK/sAğLIK

Page 77: kadıköy life e dergi

PINAR KOPARUzman Psikolog

Yalan söyleme davranışı, her ne kadar yanlış olduğunu bilsek de, çoğumuzun yaşamında yer alır. Hatalı tutumumuzun belki de ağırlığını azaltmak için kimi ya-lanlara ‘beyaz’ ya da ‘pembe’ yalan gibi masum isimler yakıştırırız. Kimi zaman yüzleşmek istemediğimiz durumlardan kaçmak için, kimi zaman sözde başkala-rını incitmemek için, ya da haksız çıkar elde etmek adına yalana başvururuz. Amaç ne olursa olsun, yalan söylemek doğru olmayan bir davranış şeklidir. Ma-sum görünen yalanların sonucunda biri-

lerinin zarar görmesi ya da kandırılması kaçınılmazdır. Hele bir de ebeveyn isek, çocuğumuza olumlu örnek olabilmek adına çok daha dikkatli olmamız şarttır.

Pek çok ebeveyn, çocuklarının söylediği yalanları önce küçük şakalar olarak değerlendirmekte, zaman geçtikçe de yalan söyleme davranışı devam ediyorsa endişelenmeye başlamak-tadır. Aslında en önemli nokta çocuğun yaşını gözönünde bu-lundurmaktır. 3-7 yaş arasındaki çocukların hayal ve gerçek arasındaki ayrımı yapmaları zordur. Özellikle 5 yaşına dek, pek çok çocuk oyun faaliyetlerinde abartılmış ifadeler kullanır. ‘Sanki öyleymiş’ gibi yapmak, bu yaş grubundaki çocuklar için son derece normaldir. Kendini süper kahraman gibi gören ço-cuk, bir anda baba rolüne geçebilir. Gece odasında canavarlar, hayaletler gördüğünü söyleyen çocuklara hepimiz rastlamışız-dır. Akılda tutulması gereken nokta, çocuğun söylediklerine içtenlikle inanıyor olmasıdır!

Bu yaş grubundaki çocukların hayali arkadaşlarının olması da sık rastlanan bir durumdur. Ebeveynler bu hayali arkadaşların sözde varlığından rahatsız olabilirler. Hatta çocuklarını öyle bir arkadaşın gerçekte var olmadığına ikna etmeye çalışabilirler. Doğru tutum ise, çocuğun hayal dünyasına saygı göstermek ve durumun kendiliğinden geçmesini beklemektir.

11 YAŞINA DİKKAT!7 yaş civarında çocuklar doğru ile yanlışı ayırt etmeye baş-larlar. 11 yaşından itibaren ise muhakeme yetenekleri gelişir. Ebeveynlerin yalan söyleme konusunda dikkatli olmaları gere-ken yaşlar da bunlardır. Eğer söylenen yalanlar yaşla beraber azalmıyor tersine artıyorsa, tedbir alınması gereken bir du-rumla karşı karşıya kalındığı anlaşılmalıdır.

Her sorunun çözümünde olduğu gibi, yalan söyleme sorunu-nun çözümünde de ilk adım olası nedenleri belirlemektir. Ço-cuğun yalan söylemesinde şu durumlar etkili olabilir:

Yetişkinleri örnek alma... Cezadan kaçınma... İstekleri dile ge-tirme... Sevilme, ilgi görme isteği... Onaylanma arzusu... Yük-sek beklentiler... Çıkar sağlama... Sorumluluktan kaçma...

Gördüğümüz gibi, yalan söyleyen çocuğun davranışının ardın-

da pek çok sebep olabilir. En öncelikli ve önemli nokta, çocu-ğun yalanlarının kaynağını saptayabilmektir. Ardından süratle önlem almak ve çocuğu davranışından vazgeçirmek gerekir. Yalan söyleyen çocuk karşısında ebeveynlerin yapabilecekle-rinden bazıları şunlardır:

En önemli nokta ebeveynlerin kendi davranışlarına çeki düzen vermeleridir. Unutulmamalıdır ki olumlu örnek oluşturmadan yalanı engellemek mümkün değildir. Aile içinde tutarlılık ol-ması gereklidir. Annenin hayır dediğine baba evet diyorsa, ço-cuk yalanlarla durumu lehine çevirmenin bir yolunu bulacak-tır. Aşırı baskıcı ve disiplinli ortamlar, çocukta ceza korkusuna ve yalana neden olur. Ebeveynlerin anlayışlı tutum içinde ol-maları gerekir. Çocuğun duygularını anlamak, saygı göstermek ve kabullenmek çok önemlidir. Ciddiye alınmadığını hisseden çocuk, bu açığı yalanlarla kapamaya çalışabilir. Çocuğun söyle-diği yalanlar ciddiye alınmalıdır. Gülüp geçilen yalanlar, çocuk-ta ödüllendirildiği yanılgısını yaratabilir.

Ebeveynler beklentilerini çocuğun yaşına uygun düzeyde tut-malıdırlar. Aşırı başarı odaklı ve mükemmelliyetçi ebeveynle-rin çocukları hayalkırıklarıyla başetmede zorlanırlar.

Anne ve babalar kendi yalanlarına asla çocuklarını ortak et-memelidirler. ‘Bunu sakın annene/babana söyleme’ tarzında tutumlar, çocukta yalanı açıkça teşvik eder. Aileler çocukları-nın izlediği televizyon programları konusunda da son derece hassas olmalıdırlar. Aşırı şiddet içeren programlar, korku film-leri vs. çocukta yalan söylemeyi pekiştirebilir. Çocuklar küçük yaşlarda ‘öcü, doktor, polis’ gibi kavramlarla asla korkutulma-malı ve tehdit edilmemelidir.

Alınan tüm önlemlere ve iletişim kanallarının kullanımına rağ-men çocukta yalan söyleme davranışı sürüyorsa, bir uzman-dan yardım almak yerinde olacaktır. Unutulmamalıdır ki ilk ve en önemli eğitim ailede başlar. Çocuklarımıza olumlu örnek olarak ileriki yaşamlarında ahlaki kuralları içselleştirmelerini kolaylaştırırız. Yetersiz kaldığımız durumlarda uzmanlara da-nışmak, çocuğumuzun yalan söylemeyi alışkanlık haline getir-mesini önleyebilir.

EYvAH! ÇOCUĞUM YALAN SöYLÜYOR

0212 347 32 22 0212 466 39 40216 338 74 65Kadıköy Kadıköy 2

216 550 48 61Ümraniye216 521 66 22

Mecidiyeköy0212 246 40 40

Mecidiyeköy 2 BakırköyErenköy216 361 66 36

www.britishenglish.com.tr

Oxford University Press ve British EnglishBritish English, eğitim alanında 38 yılık deneyimini,bir dünya devi ile birleştiriyor.

Yabancı dilde eğitim kitapları üretiminde başarısını ispatlamış, Oxford University Press, İngilizce seviye belirleme ve yeterlilik tespiti için oluşturdukları, yeni bir sınav sistemine imza atıyor. Oxford Üniversitesi tarafından tamamı ile uygun bulunmuş, Oxford University Press tarafından geliştirilip, onaylanmış, CEFR uyumlu bir testtir. OTE; yüksek kalitede genel İngilizce yeterlilik sınavıdır. Modern stil, içeriği ve güncel konularla bağlantısı ile öğrencilerin tercih edeceği, CEFR uyumlu bir sınav sistemidir. 18 Şubat itibarı ile uygulamaya alınacak sınavlar A2-B2 seviyelerini kapsayacak olup, 4 modülden oluşacaktır. Bu modüller Reading, Writing, Speaking, Listening. Modüller ayrı ayrı ya da toplu satın alınabilir. Günümüzde gerek iş başvurusunda, gerekse üniversite eğitimlerinde İngilizce bilginizi belgelendirmek istediğinizde, tercih edebileceğiniz, OTE hazırlığı için İngilizce eğitimi görmüş olmak yeterlidir. Öğrenci sınav belgesinin ömür boyu geçerliliği vardır.

12 Şubat 2013 tarihi itibarı ile British English OTE (Oxford Test Of English) İstanbul ilk ve tek sınav merkezidir.

0212 347 32 22 0212 466 39 40216 338 74 65Kadıköy Kadıköy 2

216 550 48 61Ümraniye216 521 66 22

Mecidiyeköy0212 246 40 40

Mecidiyeköy 2 BakırköyErenköy216 361 66 36

www.britishenglish.com.tr

Oxford University Press ve British EnglishBritish English, eğitim alanında 38 yılık deneyimini,bir dünya devi ile birleştiriyor.

Yabancı dilde eğitim kitapları üretiminde başarısını ispatlamış, Oxford University Press, İngilizce seviye belirleme ve yeterlilik tespiti için oluşturdukları, yeni bir sınav sistemine imza atıyor. Oxford Üniversitesi tarafından tamamı ile uygun bulunmuş, Oxford University Press tarafından geliştirilip, onaylanmış, CEFR uyumlu bir testtir. OTE; yüksek kalitede genel İngilizce yeterlilik sınavıdır. Modern stil, içeriği ve güncel konularla bağlantısı ile öğrencilerin tercih edeceği, CEFR uyumlu bir sınav sistemidir. 18 Şubat itibarı ile uygulamaya alınacak sınavlar A2-B2 seviyelerini kapsayacak olup, 4 modülden oluşacaktır. Bu modüller Reading, Writing, Speaking, Listening. Modüller ayrı ayrı ya da toplu satın alınabilir. Günümüzde gerek iş başvurusunda, gerekse üniversite eğitimlerinde İngilizce bilginizi belgelendirmek istediğinizde, tercih edebileceğiniz, OTE hazırlığı için İngilizce eğitimi görmüş olmak yeterlidir. Öğrenci sınav belgesinin ömür boyu geçerliliği vardır.

12 Şubat 2013 tarihi itibarı ile British English OTE (Oxford Test Of English) İstanbul ilk ve tek sınav merkezidir.

0212 347 32 22 0212 466 39 40216 338 74 65Kadıköy Kadıköy 2

216 550 48 61Ümraniye216 521 66 22

Mecidiyeköy0212 246 40 40

Mecidiyeköy 2 BakırköyErenköy216 361 66 36

www.britishenglish.com.tr

Oxford University Press ve British EnglishBritish English, eğitim alanında 38 yılık deneyimini,bir dünya devi ile birleştiriyor.

Yabancı dilde eğitim kitapları üretiminde başarısını ispatlamış, Oxford University Press, İngilizce seviye belirleme ve yeterlilik tespiti için oluşturdukları, yeni bir sınav sistemine imza atıyor. Oxford Üniversitesi tarafından tamamı ile uygun bulunmuş, Oxford University Press tarafından geliştirilip, onaylanmış, CEFR uyumlu bir testtir. OTE; yüksek kalitede genel İngilizce yeterlilik sınavıdır. Modern stil, içeriği ve güncel konularla bağlantısı ile öğrencilerin tercih edeceği, CEFR uyumlu bir sınav sistemidir. 18 Şubat itibarı ile uygulamaya alınacak sınavlar A2-B2 seviyelerini kapsayacak olup, 4 modülden oluşacaktır. Bu modüller Reading, Writing, Speaking, Listening. Modüller ayrı ayrı ya da toplu satın alınabilir. Günümüzde gerek iş başvurusunda, gerekse üniversite eğitimlerinde İngilizce bilginizi belgelendirmek istediğinizde, tercih edebileceğiniz, OTE hazırlığı için İngilizce eğitimi görmüş olmak yeterlidir. Öğrenci sınav belgesinin ömür boyu geçerliliği vardır.

12 Şubat 2013 tarihi itibarı ile British English OTE (Oxford Test Of English) İstanbul ilk ve tek sınav merkezidir.

90 : KadikoyLife.com Mart&Nisan 2013

BİR UZMAN

Page 78: kadıköy life e dergi

ADEM gİDEN

Sağlık sektöründe Anadolu Yakası’nın öne çıkan kuruluşu Medeniyet Üniversitesi Göztepe Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde yeni görevine başlayan Başhekim Doç. Dr. A. Lütfullah Orhan, Kadıköy Life’a özel açık-lamalarında, “Sağlık hizmetlerinin, eğitim, araştırma ve bilimsel aktivitelerin kalbi olmak istiyoruz ve bunu başaracak potan-siyelimiz var” diyerek, önümüzdeki süreci işaret etti.

Kadıköy büyüyor, Göztepe değerleniyor… İşte, ilçenin çekim merkezi Göztepe’de çiçe-ği burnunda Başhekim Orhan ile yaptığımız röportajın ayrıntıları...

Dünden bugüne Lütfullah Orhan kimdir?1996 Hacettepe Üniversitesi İngilizce Tıp mezunuyum. Aynı yıl Eylül ayında tıp-ta uzmanlık sınavına (TUS) girip, İstanbul Üniversitesi Kardiyoloji Enstitüsü Kardi-yoloji Bölümü’nü kazandım. 2001 yılında ihtisasımı tamamlayarak, Kardiyoloji Uz-manı sıfatıyla İstanbul Memorial Hastanesi Koroner Yoğun Bakım Ünitesi ve Kateter Laboratuvarı’nda çalışmaya başladım.

2004 yılında Siyami Ersek Göğüs Kalp Da-mar Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kardiyoloji Bölümü’ne akademik çalışma amaçlı olarak geçtim. Bu merkezde Kalp Yetersizliği İzlem Ünitesi ve Kardiyak Trans-plant Ünitesi’nin kurulmasında görev aldım. 2007 yılında Amerika’da Cleveland Clinic’de kalp yetersizliği, yoğun bakım, yapısal kalp hastalıklarının girişimi ve endomiyokardiyal biyopsi konularında eğitim almak üzere mi-safir doktor olarak bulundum.

2009 yılında doçentlik sınavına girdim. 2011 Nisan ayında açılan klinik şefliği sınavların-da da başarılı olarak, Kocaeli Derince Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kardiyoloji Klinik Şefliği’ne atandım. Kasım 2012 itibariyle yeni kurulan Kamu Hastaneleri Kurumu bün-yesindeki İstanbul İli Anadolu Kuzey Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreterliği’ne bağlı İstanbul Medeniyet Üniversitesi Göz-tepe Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhe-kimi olarak göreve başladım.

Doç. Dr. A. Lütfullah Orhan:Sağlıkta bilimin merkezi göztepe olacak!

90 : KadikoyLife.com Mayıs&Haziran 2013

gÜNcEL

Page 79: kadıköy life e dergi

Yeni görev yeriniz hakkında okurlarımız ile neler paylaşmak istersiniz?Uzun yıllardır Kadıköy ilçesi sınırlarında ya-şayan bir kişi olarak kendimi burada evim-de, mahallemde çalışıyor hissediyorum. Köklü ve başarılı eğitim araştırma misyo-nunu, deneyimli tıbbi hizmet geçmişini, İstanbul Medeniyet Üniversitesi ile afiliye olarak taçlandıran ve tıp eğitiminde önem-

li bir alternatif olmayı amaçlayan Göztepe Eğitim ve Araştırma Hastanesi ailesinin bir ferdi olmaktan ve yönetiminde görev almaktan dolayı gurur duyduğumu belirt-mek isterim.

Önümüzdeki sürece yönelik projeleriniz ve hedefleriniz?En başta tüm çalışanlarımızla beraber iş or-tamlarımızı bir aile ortamı sıcaklığına kavuş-turmak istiyoruz.

Tüm çalışanlarımızın kendilerini ekonomik, sosyal ve mesleki doyum noktasında mutlu hissetmelerinin önemine inanıyor ve bunun gereği için tüm imkânlarımızı kullandığımızı ve bunu varlık nedenimiz olarak gördüğü-müzü vurgulamak istiyorum. Bu çerçevede çok önemli olan fiziki ortamların gelişti-rilmesi ile ilgili kısa vadeli çalışmalarımızı sürdürürken, modern ve donanımlı örnek bir proje olarak hazırlanan yeni hastane binamızın inşaatına mevcut konumumuz üzerinde yakın bir gelecekte başlanacağının müjdesini vermekten de mutluluk duyuyo-rum. 2015 yılı içerisinde hem çalışanlarımız için hem de hizmet alan vatandaşlarımız için olağanüstü konforlu bir ortam oluştu-racağına inandığımız yeni binamızda hizmet vermeyi büyük bir hevesle bekliyoruz. Pro-je, bizler için büyük bir motivasyon kaynağı olmaya devam ediyor. Bu konuda belediye-lerimizin ve yerel yöneticilerimizin katkısını ve desteğini de alıyor olmaktan dolayı ayrı-ca mutluyuz.

Kurumumuz, genel hastane niteliğindeki 9 katlı merkez hastane ile müstakil binalarda hizmet veren Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Kliniği, Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniği, büyük hastalara hizmet veren Enfeksiyon Hastalıkları Kliniği, Patoloji, 0-6 yaş çocuklar için Kreş ve Gündüz Bakım Evi, müstakil Gö-rüntüleme Merkezi, Merdivenköy Modern Poliklinikleri, Çamlıca Semt Polikliniği, Böb-rek Nakil ve Hemodiyaliz Merkezi, 22 ame-liyathane, 800 yatak ve 650’si doktor olmak üzere 2500’e yakın personeliyle verdiği tıbbi hizmet, eğitim ve araştırma alanındaki faa-liyetleriyle, her türlü iletişim ve paylaşıma açık yönetim anlayışıyla, sağlık camiasında prestijli bir yere sahiptir.

Bu bölgede çağdaş tıp biliminin ve teknoloji-sinin uygulandığı sağlık hizmetlerini sunma-ya devam edebilmek, hastalarımızın sorun-larına en iyi ve köklü çözümler üretebilmek için, sürekli kendisini yenileyen ve geliştiren bir yapı oluşturarak; deneyimli, bilgili ve ülke gerçeklerini bilen eğitim ve araştırma kadromuzu genişletmeyi, fiziki şartlarımızı

idealize etmeyi planlıyoruz. Kadıköy başta olmak üzere bölgemizde yaptıklarımızla sağlık hizmetlerinin, eğitim araştırma ve bi-limsel aktivitelerin kalbi olmak istiyoruz ve bunu başaracak potansiyelimiz olduğuna da inanıyoruz.

Kadıköy, sizin için ne anlam ifade etmekte? Başta da ifade ettiğim gibi yaklaşık 10 yıldır Kadıköy ilçesi sınırlarında yaşıyorum. Bildi-ğiniz gibi Kadıköy ilçesi en iyi yaşam stan-dartlarına sahip ilçe seçilmişti. Dolayısıyla kendimi burada yaşayan birisi olarak şanslı addettiğimi söyleyebilirim. Ayrıca Fener-bahçe taraftarı olarak da burada yaşamak-tan dolayı çok memnunum.

Son olarak sağlık sektörüne yönelik duygu, düşünce ve temennileriniz?Sağlıkta dönüşüm projelerinin bir parçası olarak yakın zamanda kuruluşu tamamla-nan Kamu Hastaneler Birliği yapısının, sağ-lık alanındaki sorunların daha hızlı bir şe-kilde ortaya konup çözümlenmesine imkân sağlayacağını düşünüyorum. Bu yapının bir parçası olan İstanbul Anadolu-Kuzey Kamu Hastaneler Birliği’nin çalışmalarının işlerlik kazanmasına, Hastane Başhekimi olarak ekip çalışması ruhu temelinde yardımcı ola-rak, katkı sunabileceğimize yürekten inanı-yorum.

Gelecekle ilgili umudumuzun ve inancımızın en önemli dayanağı, her alanda kendisini geliştirmeye açık olan nitelikli ve deneyimli insan kaynağımızdır. Modern tıbbın gerek-lerini yerine getirerek hizmet alan hastala-rımızın memnuniyetini artırmayı amaçlar-ken, eğitim-öğretim ve araştırma alanındaki gelişmeleri de yakından izlemeyi ve tavizsiz sürdürmeyi de amaç edinmeliyiz. Nitelikli uzman hekim kadrolarının yetiştirilmesi ve çok yönlü araştırma projeleriyle bilim üre-tilmesi vazgeçilmezlerimiz olarak devam etmelidir.

Kaliteli sağlık hizmetine bilimsel bakış açı-sının yansıtılmasının eğitim ve araştırma faaliyetlerinin düzenli, istikrarlı ve belirli standartlarda devamı ile mümkün olacağı gerçeği unutulmamalıdır. Kamunun sağlık alanında bilinçlendirilmesi ve sağlıklı yaşam konusunda farkındalık oluşturulması için yerel yönetimlerin, STK’ların, yazılı ve gör-sel medyanın sağlık kurum ve kuruluşlarına desteği sağlanmalı, birlikte çalışma kültürü oluşturulmalıdır.

Mayıs&Haziran 2013 KadikoyLife.com : 91

gÜNcEL

Page 80: kadıköy life e dergi

Prof. Dr. Canan Karatay Efendigil... Hakkında bir şey söylemek ne mümkün... Her soruya cevabı hazır, çözüm önerileriyle birlikte... O, görsel basında karşımıza çıkıp, öyle tabu-ları yıkıyor, bizlere nasıl beslenmemiz üze-rine öyle farklı şeyler anlatıyor ki, hepimiz karşısında pür dikkat kesiliyoruz. Kadıköy Florence Nightingale Hastanesi’nde muaye-nelerini sürdürüyor olması ise, biz Anadolu Yakası’nda ikamet edenler için ayrı bir şans olarak ortaya çıkıyor.

Son derece yoğun günler geçirmesine rağmen değerli hocamızdan Kadıköy Life için ‘Obezite’ konusunda görüş ve çözüm önerilerini aldık ve siz okurlarımızla pay-laşıyoruz...

...

Şişmanlık, obezite ve diyabet; temelde komplike, yani oldukça karmaşık olan birçok metabolik bozukluk sonucu ortaya çıkmak-tadır. İnsan organizmasında oluşan ve geli-şen hormonal dengesizliğin, yani hormon ve enzimlerin iyi işlemediklerinin ciddi bir gös-tergesidir, büyük bir halk sağlığı sorunudur.

Aslında hem şişmanlık, hem şişmanlığın ileri safhası olan obezite, hem de halk arasında şeker hastalığı dediğimiz diyabet; insülin yüksekliğine bağlıdır, yani hiperinsülinemik bir hastalıktır.

ŞEKER VE KARBONHİDRAT...İleri yaşlarda gelişen çeşitli metabolik bo-zukluklara hiperinsülinemik hastalıklar da diyoruz ki, bu sağlık sorunlarının en başında kilo alma, obezite, diyabet, prediyabet, me-tabolik sendrom ya da insülin direnci gel-mektedir. Bu sağlık sorunlarının herbirinin temelinde ise tek bir neden yatmaktadır. Bu nedenle, belirtilerin herbiri kendi başına bir sağlık sorunudur. Aynı zamanda da me-tabolizmada gelişmiş ya da gelişmekte olan birçok bozukluğun göstergeleridir. Bizlere temelde bir bozukluk olduğunu bildiren, gösteren, işaret eden belirtilerdir. Her kişide değişik derecelerde ortaya çıkan bu belirti-lerin, genetik olmadığı da bilimsel araştır-malarda gösterilmiştir. Bu nedenle temelde

yatan metabolik bozuklukların köklerine kadar inilip düzeltilmesi mümkün olmakta-dır. Bu hastalıkların temelinde ve kökünde şeker ve karbonhidrat metabolizmasındaki bozukluklar yatmaktadır.

Şeker ve karbonhidrat metabolizması bo-zukluklarının düzeltilmesiyle birlikte tüm hiperinsülinemik hastalıklar da düzelmek-tedir. Birçok bilimsel araştırmayla, başta diyabet olmak üzere bu hastalıkların tümü-nün tamamen önlenebilir, düzeltilebilir ve iyileştirilebilir olduğu da gösterilmiştir. Bu çalışmalarda, örneğin diyabet ve yüksek tansiyonu olan hastaların kan şekeri ve kan basınçlarının kontrolünün kolaylaştığı, ilaç dozlarının azaldığı da bildirilmiştir.

Prof. Dr. Canan Karatay Efendigil:

Kendi sağlığına sahip çık!

Prof. Dr. Canan Karatay Efendigil...Kadıköy Florence Nightingale Hastanesi

94 : KadikoyLife.com Mayıs&Haziran 2013

sAğLIK

Page 81: kadıköy life e dergi

KARATAY DİYETİ... KARATAY DİYETİ’YLE YAŞAM BOYU SAĞLIK... KARATAY MUTFAĞI... KARATAY DİYETİ’YLE OBEZİTE VE DİYABETE ÇÖZÜM VAR...Elli yıllık bir hekim, kardiyolog ve iç hasta-lıkları uzmanı olarak, karşılaşmış ve göz-lemlemiş olduğum erken ölümlerin önle-nebilir olduğunu anlatmak ve açıklamak amacıyla yazdığım “Karatay Diyeti, Karatay Diyeti’yle Yaşam Boyu Sağlık, Karatay Mut-fağı, Karatay Diyeti’yle Obezite ve Diyabete Çözüm Var” kitaplarımda bulunan önerile-ri, kendi kendilerine uygulayarak, gayet ra-hat bir şekilde kilolarından kurtulan binler-ce insan var. Tabii kitaplarımdaki önerileri uygulamaları sonucunda aşırı kilolarından kurtulan birçok kişinin, kan şekerlerini sağ-lıklı olarak kontrol altına alabildiklerini be-lirtmek de önemlidir diye düşünüyorum. Bir hekim olarak, halkımızın kendi sağlığına sahip çıktığını görmek benim için en büyük mutluluk...

ÖNLENEBİLİR ERKEN ÖLÜM...Dünya Sağlık Örgütü de, gerek gelişmiş ge-rek gelişmekte olan ülkelerde, mikropsuz olan en önemli ve en yaygın halk sağlığı sorununun şişmanlık, obezite, diyabet ve bu metabolik bozuklukların sonucu ortaya çıkan önlenebilir erken ölüm ve ölümcül hastalıklar olduğunu bildirmiştir.

Dünya Sağlık Örgütü; ülkelerin sağlık ku-ruluşları, bakanlıkları ve sağlık kurum-larının bu konuyu ciddi bir şekilde ele almalarını, bu nedenle örgütlenmeleri ge-rektiğini 2009 Avrupa Sağlık ve Sağlık Sis-temleri Raporu’nda açıkça belirtmektedir. Karbonhidrat metabolizması bozukluğu ile gelişen kronik hastalıklar, bünyemizde biyolojik olarak meydana gelen, yani ya-vaş yavaş oluşan hormonal dengesizlik-ler sonucu ortaya çıkmaktadır. Hormonal dengesizlikleri başlatan en önemli temel nedenin çevresel faktörler olduğu göste-rilmiştir.

Sağlık sorunlarının kökünde yatan çevresel faktörlerin başındaysa kötü hayat şartları ve yanlış beslenme gelmektedir. İleri yaş-larda ortaya çıkan, dejeneratif diye adlan-dırdığımız kronik hastalıklar ve bu hasta-lıkların komplikasyonları sonucu meydana gelen sakatlıklar ve önlenebilir olan erken ölümler, günümüzde hem aileleri perişan etmekte, hem de tüm dünya ülkelerinin sağlık ekonomisinde kocaman bir kara delik açmaktadır.

Oysa artık bilimsel olarak şişmanlık, obe-zite, diyabet, kalp hastalıkları, enfarktüs,

inme, kanser gibi hiperinsülinemik hasta-lıkların, yani insülin yüksekliği hastalıkları-nın önlenebilir olduğu, tedavilerinin daha kolaylaşabildiği bilimsel olarak gösteril-miştir.

AMAÇ; KALp KRİZLERİNİ VE İNME RİSKLERİNİ AZALTMAK!Yaşadığımız çağda gerek obezite gerekse diyabet, kalp krizi ve felce neden olan en tehlikeli risk faktörü olarak kabul edilmekte-dir. Amacımız, kalp krizi ve inme risklerinin elimizden geldiğince azalmasını sağlayarak, gereksiz sakatlanmaları ve erken ölümleri önlemektir!

Yirmibirinci yüzyılda yaygın bir şekilde kar-şılaştığımız, temelde şeker ve karbonhidrat metabolizmasının bozulması sonucu biyolo-jik, hormonal dengesizliklerle birlikte ortaya çıkan obezite ve diyabet hastalıkları, ülke-mizin en önemli sorunlarından biridir. Bo-zulmuş, rayından çıkmış olan karbonhidrat bozukluğu düzeltildiği zaman bu saydığımız sorunlar da kalmayacağı gibi, daha sağlıklı ve dinç bir toplum gelişecektir. Halkımızın sağlığı, sağlık programımızın en öncelikli he-defi olmalıdır!

2011 yılı aralık ayında İngiltere Ulusal Sağlık Kuruluşu olan NHS (National Health Servi-ce), yeni yılda alınacak sağlıklı yaşam biçimi önlemleri ile diyabet hastalığı komplikas-yonlarına bağlı olan ölümlerin yüzde 25 oranında azalabileceğini açıklamış ve 2012 yılı itibariyle de halk sağlığı için gerekli ön-lemler alınmaya başlanmıştır. NHS, 2013 yılında, halkının fizik aktivitesini artırmak ve obeziteyi önlemek amacıyla geniş bir kam-panya da başlatmıştır.

Ülkemizde de Sağlık Bakanlığımız, 2012 yı-lında başlattığı çalışmalarla, fizik aktiviteyi artırarak, halkımızın şişmanlığını önlemek amacıyla bu alanda önemli bir uğraş ver-mektedir.

SAĞLIĞIMIZIN SORUMLULUĞUNU KENDİ ELİMİZE ALMAK EN KOLAY YOL...İnsanlar bilinçli olarak yaşadıklarında, sağ-lıklarını korumakta güçlük çekmiyorlar ve mutlu oluyorlar. İşte bu sebeple sağlığımı-zın sorumluluğunu kendi elimize almak ve korumak, en ucuz ve kolay yoldur. Hasta-lanmamak elimizdedir; yalnız kendi elimiz-dedir, başka kimsenin elinde değildir! Bizler buna karar verip, yaşam biçimimizde köklü ve sağlıklı değişiklikler yapabildiğimiz za-man; obeziteyi, diyabeti, kalp krizini, inme dediğimiz felç hastalıklarını ve diğer kronik dejeneratif hastalıkları önleyebiliriz.

HER gÜN 20 DAKİKA...Fizik aktivite artırmak, aşırı derecede spor yapmak demek değildir. Sürekli bir şekil-de, aksatmadan her gün 20 dakikada açık havada yürümek gerekmektedir ve ye-terlidir. Yaz kış her gün, “Yağmur yağdı, dolu yağdı, fırtına çıktı, elektrikler söndü, bilgisayarım bozuldu, evi su bastı…” de-meden, açık havaya çıkılacak ve 20 dakika yürünecek.

Bu bağlamda hastalarım tarafından sık so-rulan şu sorulara da cevap vermek istiyo-rum:

NE ZAMAN YÜRÜYECEĞİZ? Sizin için en uygun olan zamanda yürüyebi-lirsiniz. Sabah olabilir, akşam olabilir, gece olabilir, öğle olabilir. Sizin rahatlıkla sıkılma-dan, zorunlu olarak değil de istediğiniz gibi yürüyeceğiniz zamanda olmalıdır! Ama her gün olmalıdır.

TEMpOLU MU YÜRÜYECEĞİZ? Hayır, tempolu yürümeniz şart değil! Her-kes zorlanmadan, rahat ettiği bir tempoda yürümelidir! Ama açık havada her gün yü-rünmelidir...

Prof. Efendigil: Yaşadığımız çağda gerek obezite gerekse diyabet, kalp krizi ve felce neden olan

en tehlikeli risk faktörü olarak kabul edilmektedir. Amacımız, kalp krizi ve inme risklerinin elimizden

geldiğince azalmasını sağlayarak, gereksiz sakatlanmaları ve erken ölümleri önlemektir!

Mayıs&Haziran 2013 KadikoyLife.com : 95

sAğLIK

Page 82: kadıköy life e dergi

DİLHAN HIZ

Vücudumuz hepimizin vazgeçilmezi! Haya-tımızı sürdürmemizi sağlayan tüm organla-rımız çok kıymetli. Ancak sağlık dediğimizde ne yazık ki kendilerini pek de düşünmedi-ğimiz, genelde hor kullandığımız iki organ var ki, aslında olmazsa olmazlarımız onlar! Kısa bir süre için gözlerinizi kapatıp düşü-nün, el ve ayaklarınız olmasaydı ya da sağ-lıklı durumda olmasalardı ne yapardınız? Cevabınızı duyar gibiyim... Öyleyse bugün kendinize bir iyilik yapın ve vücudunuzun olmazsa olmazlarını, el ve ayaklarınızı sağ-lıkla taçlandırın. Nerede mi? ML Klinik’te, uzman ellerde...

ML Klinik’i daha yakından tanımak için Dr. Emel Miroğlu’yla keyifli bir röportaj gerçek-leştirdik. İşte satırlarımıza yansıyanlar...

ML ne zaman kuruldu? Ortaklı bir oluşum mu? Projenin çıkış noktası neydi? Öncelikle sizin nezdinizde tüm Kadıköy Life ailesine bizleri dergilerinde ağırladıkları için teşekkür ederiz. ML Klinik, el ve ayak sağ-lığı problemi olan hastalara kesin çözüm olmak misyonu ile 2011 yılında el ve ayak sağlığına gönül veren iki doktor tarafından Acıbadem’de kurulmuştur. ML Klinik, ayak sağlığı uzmanlarından oluşan deneyimli bir ekiple el ve ayaklarınızın medikal ve estetik bakımını hijyenik ortamda, Almanya’dan getirilen özel cihazlarla uluslararası kabul gören standartlarda sunan bir merkezdir.

Ülkemizde el ve ayak sağlığının genel durumu hakkında bilgi

verebilir misiniz? Podiatri ülkemizde olması gereken konumda mı? Ülkemizde ‘el ve ayak sağlığı’ konusu tıbbi ve tıbbi olmayan uygulamacılar arasında kal-mış, oldukça sıkıntılı bir konu olarak dikkat çekmektedir. Ayak sağlığı uluslararası litera-türde ‘Podiatri’ bilim dalının konusudur. Has-talar ülkemizde batık tırnak, nasır, deforme tırnak, çatlak topuk gibi bir çok ayak sağlığı problemlerini çoğu zaman kuaförlerdeki ma-nikürcüler aracılığı ile çözmeye çalışmaktadır. Ne yazık ki ülkemizdeki manikürcüler hiçbir sağlık eğitiminden geçmemiştir. Üstelik ço-ğunun temel hijyen eğitimi de mevcut de-ğildir. Hastaların diğer bir bölümü ise aile hekimi, dermatolog, ortopedi, genel cerra-hi doktorları gibi çeşitli doktorlara giderek çözüm bulmaya çalışmaktadır. Ancak çoğu doktor ayak sağlığının cerrahi olmayan so-runlarını kendi alanı gibi görmeyerek geçiş-tirmekte, hastanın sorununu tam anlamıyla çözecek kesin tedaviler yapamamaktadır. Son zamanlarda yurtdışında podiatri eğitimi almış bir elin parmağını geçmeyecek sayıdaki uzmanlar ise, ülkemizde ayak sağlığı için iyi bir şeyler yapmak için uğraşsa da, ne yazık ki bu bilim dalı ülkemizde yerini hak ettiğince alamamıştır. Ancak ülkemizde başka bir bilim dalı altında eğitimi mevcut değildir.

ML Klinik, en özet tanımıyla bir el ve ayak bakım merkezi.

El ve ayaklarınız artık emin ellerde!

ML KlinikEl ve ayak sağlığı problemi olan hastalara kesin çözüm olmak misyonu ile 2011 yılında bu alana gönül veren doktorlar tarafından Acıbadem’de kurulan ML Klinik; ayak sağlığı uzmanlarından oluşan deneyimli bir ekip ile el ve ayakların medikal ve estetik bakımını hijyenik ortamda, özel cihazlarla uluslararası kabul gören standartlarda sunarken, sizleri profesyonel ellere emanet etmeye davet ediyor...

96 : KadikoyLife.com Mayıs&Haziran 2013

sAğLIK

Page 83: kadıköy life e dergi

Peki bu alanda hizmet veren diğer işletmelerden farkınız nedir? Uygulamalar kimler tarafından gerçekleştirilmekte? Hijyen anlayışınızdan ve bakım sırasında kullandığınız ürünlerden bahseder misiniz?ML Klinik’de her bireyin tedavi protokolü dok-tor kontrolünde belirlenerek, medikal hizmet-leri bu konuda eğitim almış doktor, estetik hizmetleri ise ayak sağlığı uzmanı vermektedir. ML Klinik’de ‘Güvenli Ayak Bakımı’ yapılmakta-dır. Bilimsel bir araştırmaya göre kuaför salon-larının yüzde 98’inde sterilizasyon cihazlarının bulunduğu belirtilmiştir. Ancak kullanılan ste-rilizatörler yakından incelendiğinde bunların bilimsel, güvenilir ve etkin yöntemler olmadığı tespit edilmiştir. Sterilize edilmemiş aletlerden en sık bulaşan hastalık, tırnak mantarıdır. ML Klinik’de kullanılan tüm aletler ya sterilizasyon koşullarına göre doğru sterilize edilmiş ya da tek kullanımlıktır. Ayrıca medikal hizmetleri ta-mamlayacak refleksoloji masajı, detox iyonik su terapisi gibi hizmetler, misafirlerimizi daha da mutlu etmektedir. Hizmeti tamamlayan tüm solüsyon ve kremler ya ülkemizde doktor kontrolünde yazılan ilaçlar ya da yurtdışından özel olarak getirdiğimiz etkinliği kanıtlanmış dermokozmetiklerdir. ML Klinik’de kozmetik ürün kullanılmamaktadır.

ML Klinik’in hedef kitlesini kimler oluşturuyor? Medikal bakımla estetik bakımın ayrımını nasıl yapmalıyız?ML Klinik’in çıkış sloganı, “ML Klinik kadın er-kek herkesin ayak sağlığını önemser” idi. ML Klinik, cinsiyet ve yaş ayrımı yapmadan kendi-

sini hem koruyucu hem tedavi edici hizmetle-rin bir parçası gibi görüp, bu mantıkla hizmet vermektedir. Elbette ki 20 yıldır gitmediği doktor almadığı mantar ilacı kalmamış, 7 kez tırnak çektirip son çare olarak gelen hastala-rımız önceliğimizdir. Ancak hiçbir ayak sağlığı problemi olmayan misafirlerimiz de hizmet kapsamımız içinde olup, ciddi bir hasta grubu-muzdur. Çünkü ayak sağlığımız, yaşlılığımızda-ki yaşam kalitemizin belirleyicisidir. Neden be-bek ayakları ile gezmek varken, ağrılı yorgun ayakların üzerinde duralım ki?

Randevu sisteminiz nasıl işliyor?ML Klinik’de zamanında, tam ve doğru hiz-met verebilmek için randevu sistemi ile hiz-met verilmektedir. Randevular telefonla ya da internet sitemizden alınabilmektedir.

ML Club uygulamanız hakkında bilgi verir misiniz?ML Club, bize sürekli gelmek isteyen mi-safirlerimiz için yaptığımız bir çeşit indirim kartı uygulamasıdır. Özellikle hastalarımı-zın ayak sağlığı sorunu giderildikten sonra ayak sağlığını sürekli koruyabilmeleri amacı ile geliştirilmiştir. Misafirlerimiz bu kart ile aylık koruyucu bakım hizmetini öncelikli

olarak, en uygun fiyatlarla, sürekli alabil-mektedir. Aynı zamanda club üyeleri birbir-lerini tanıyarak, özellikle iş alanlarında ortak fayda sağlayabilmektedir.

Son olarak kendinizden bahseder misiniz?Bizler doktor olarak bu kliniği kurarken temel hedefimiz, el ve ayak sorunları için manikürcü ve cerrahlar arasında çaresiz-ce dolaşan hastalara gerçekten çözüm olmaktı. Biz biliyoruz ki eskilerin deyimi ile “insanın ağrısı nerde ise canı ordadır”. Her ağrı, çeken için çok önemlidir. Örneğin artık tırnak batmasında tırnak çekilmiyor. Tırnaklara özel geliştirilmiş teller acısız ta-kılıp, 20 dakika içinde sorun kalıcı olarak gideriliyor. Tırnak mantarı, diş hekimliği cihazları gibi özel ayak sağlığı için geliştiri-len cihazların yardımı ve eş zamanlı verilen iyi bir medikal tedavi sonrasında kesinlikle tedavi ediliyor. Hastalara bu bilinci vermek önemliydi. Gün geçtikçe “ben her şeyi de-nedim ama olmadı” diye umutsuzca gelip söylediklerimize inanmaz gözlerle bakan hastaların yerine, elinden annesini, arka-daşını, ortağını tutup getirip, “göreceksin burada çok iyi olacaksın” diyen hastaların artması, bizi sevindiriyor.

ML KLiniK, EstEtiK EL&AyAK BAKıM HizMEtLEri• Cilt Bakımı

• Estetik El&Ayak Bakımı

• Spa El&Ayak Bakımı

• Tırnak Şekillendirme

• Tırnak Güçlendirme

Ayrıca Refleksoloji ve Detox Iyonik Su Terapisi uygulamaları da mevcut.

www.mlklinik.com

ML KLiniK, MEdiKAL AyAK BAKıM iLgi ALAnLArı:• Mantarlı Tırnak

• Batık Tırnak

• Deforme (Şeklini kaybetmiş) Tırnak

• Deri Deformasyon, Sertleşme, Keratinizasyon Sorunları

• Nasır

• Çatlak Topuk

• Diyabetli Ayak

• Aşırı Terleyen Ayak

• Aşırı Kokan Ayak

• Siğil

• Tırnak Yeme

Mayıs&Haziran 2013 KadikoyLife.com : 97

SAĞLIK

Page 84: kadıköy life e dergi

gÜLEr KOnUr

Kahvaltıyı sevmeyenimiz yoktur. İş yaşamı-nın ya da ev telaşının arasında tüm hafta Pazar günü kurulacak kahvaltı sofrasının hayalini kurar dururuz. Çoğumuzun tercihi evimizin rahatında, uzun, keyifli, sohbetli, sahanlı yumurtalı kahvaltılardır şüphesiz. Ama ev rahatlığında bir mekân ve anne eli değmişçesine özel lezzetlere de hayır diye-meyiz hiçbirimiz. İşte bu tür bir mekân Te-menye Balıkçısı. Pendik Marina’nın gözde lezzet durağı, denizden çıkan lezzetlerinin yanısıra keyifli kahvaltıların da en özel ad-reslerinden biri...

AdALAr MAnzArALı KAHVALtıŞöyle denize karşı, Prens Adaları’nı karşı-nıza alıp, mis gibi iyot kokusunu soluyarak kahvaltı etmek ve bütün haftanın yorgun-luğunu, stresini atmak, yeni haftaya tazecik hazır olmak ister misiniz? Öyleyse doğru adrestesiniz!

Anadolu Yakası’nda olup da, köprü trafiğine girmeden, Boğaz keyfi yaşamak istediğiniz-de, bilin ki Boğaz ayağınızda, Pendik’de... Pendik Marina’daki Temenye Balıkçısı, tam da aradığınız mekân. Temenye Balıkçısı ra-hat konumu, eşsiz manzarası, sıcacık orta-mı, özenli hijyeni, lezzet çeşitliliği ve güler yüzlü servis elemanlarıyla Pazar’ınızı tam bir keyife dönüştürmek için birebir. Balıkçı-

da kahvaltı olur mu, demeyin; oluyor, hem de Ege usulü, toplam 14 çeşitten oluşan özel bir kahvaltı. Her Pazar saat 10.00’dan 14.00’e dek süren bu lezzet seremonisinde neler mi var? Ev yapımı reçeller, tereyağ, bal, kaymak, Ayvalık’dan gelme zeytin, Ege’ye özgü patatesli bişi, peynir çeşitleri, yumurta, incir, helva, sınırsız çay ve tabii do-yumsuz bir manzara...

EMin ELLErdEsiniz!2010 yılından bu yana hizmet veren Te-menye Balıkçısı; Bebek Balıkçısı’ndan ta-nıdığınız Ertuğrul Karabulut ve oğlu Cem Karabulut’un ortaklığında hayata geçiril-miş. Pendik Marina’da denize karşı konum-lanan mekân; konuklarına araba sesinden uzak, sevdikleriyle vakit geçirebilecekleri bir ortam sunuyor. Birbirinden mesafeli konumlandırılmış masa düzeni, ferah orta-mı ve soft dizaynıyla damaklarınızdan önce gözlerinizi fetheden Temenye Balıkçısı’na karayolundan aracınızla ya da tekne ile sahilden ulaşmanız mümkün. Pazar kah-valtıları için rezervasyon yaptırmanın ge-rekli olduğu mekânda eminiz kahvaltıyla kalmayacak, günün geri kalan öğünlerine de birbirinden leziz deniz ürünleriyle de-vam edeceksiniz.

Mevsimine uygun balıkları mostrada gö-zünüzle görüp, elinizle seçebileceğiniz Temenye Balıkçısı’nda mekânın spesyal-

leri Narlı Kılıç Balığı, Temenye Usulü Ba-lık Kavurma, Ermeni Pilaki, Girit Ezmesi, mutlaka tadılması gereken lezzetlerden. Mekân kırmızı et düşkünlerini de unut-mamış. Köfteden antrikota, bonfileden t-bone steak’e etçillerin vazgeçemediği lezzetlerin tümü mönüde yer alıyor. Kişi başı ortalama 80 ile 100 TL arası ödeye-ceğiniz Temenye Balıkçısı’nda muhteşem manzara ise bedava...

Temenye Balıkçısı; Batı Mahallesi Sahil Yolu, MarinTürk İstanbul City Port A Blok No:7/8 Pendik adresinde sizi bekliyor.

Balıkçıda kahvaltı mı olur, demeyin!

temenye Balıkçısı’nı bir deneyin...Siz de bütün hafta çalışan ve keyifli, dolu dolu bir sofrada sıcacık tavşankanı çay eşliğinde nefis bir kahvaltıyı özleyenlerden misiniz? Bütün hafta ayaküstü geçiştirdiğiniz ama uzun uzun tadını çıkarmak için özlem çektiğiniz kahvaltı keyfi şimdi çok yakınınızda. Pendik Marina’da, Temenye Balıkçısı’nda...

Mayıs&Haziran 2013 KadikoyLife.com : 99

YENİ MEKÂN

Page 85: kadıköy life e dergi

Özel Kadıköy Kız Koleji mezunları, yıllar sonra gerçekleşen nostalji dolu buluşma-da kucaklaştı. Okul binalarının yıkılmasının ardından dernekleşen mezunlar; “Biz daha buradayız” diyerek gözyaşı ve sevinci bir arada yaşadı. Etkinliğe, Amerika ve Kıbrıs gibi dünyanın birçok ülkesinden mezunların katılması dikkat çekti. Buluşmanın mimarı, ÖKKK Platformu Başkanı Gülten Çetindağ Tibet ayakta alkışlandı.

HÜZÜN VE SEVİNÇ BİRARAdA…Kadıköy Life objektiflerine yansıyan eşsiz karelerde hüzün ve sevinç bir arada ya-şandı. 5’ncisi gerçekleştirilen mezun bu-luşmasında lise yıllarındaki öğretmenlerini de ağırlayan Gülten Çetindağ Tibet ve okul arkadaşları, gözyaşlarına boğuldu. 1967 yılı mezunları ile diğer yıllarda öğrenimini

tamamlayan katılımcılar, öğretmenlerine unutulmaz bir gün yaşattı. Katılımcılar; “Uzun zamandır hemen hemen tek başına büyük bir çabayla hazırlanmışsın. Bu büyük bir başarı. Bizi burada 40 yıl sonra bir araya getirdin” diyerek, Gülten Çetindağ Tibet’e teşekkür etti.

AMERİKA VE KIBRIS’TAN dA GELdİLERFenerbahçe Faruk Ilgaz Tesisleri’nde gerçek-leşen etkinlikte konuşan Özel Kadıköy Kız Koleji Mezunları Platformu Başkanı Gülten Çetindağ Tibet; ‘Sizlere yürekten teşekkür ediyorum. Düzenlediğimiz her etkinliğimi-ze katılım ve ilgi giderek artıyor. Ne mutlu bize. Geçmişte de birdik, şimdi de… Hey gidi yıllar. Bir zamanlar okulumuz bambaşkaydı. Okuldan içeri farklı ayakkabılarla girerdik hatırlarsınız, tertemizdi bizim okulumuz. Ya-

Marmara Üniversitesi Teknik Eğitim Fakültesi Mezunları, geleneksel olarak düzenledikleri buluşmada doyumsuz bir gece yaşadılar. Moda Spor Kulübü’nde gerçekleşen mezun yemeği-ne Türkiye’nin birçok ilinin yanısıra, İsviçre’den de katılım oldu. Moda’nın sevilen sesleri Alex, Çağdaş ve Ebruli’nin ezgileriyle neşelenen ge-cede, objektiflere renkli görüntüler yansıdı.

Bütün kızlar toplandık…

Özel Kadıköy Kız Koleji mezunlarından CHP eski İstanbul İl Parti Meclis Üyesi Begüm Yavuz, Kadıköy Life’ın her sayfasını büyük bir özenle gözden geçirdi…

Özel Kadıköy Kız Koleji Mezunları’ndan Ufuk Oğan Özgülerler, bu özel etkinlikte yeni yaşı-nı arkadaşlarıyla birlikte kutladı.

saktı birçok şey; naylon çorap, saç tokası ya da diğerleri. Göz teması bile bazen yasaktı. Ama o yıllar bambaşkaydı. Şimdi aramızda öğretmenlerimiz, bizimle beraberler. Hepi-mizin adına kendilerine teşekkür ediyorum’ diyerek katılımcılara seslendi.

Moda Spor Kulübü’nde doyumsuz geceOKULdA BAŞLAYAN ARKAdAŞLIKLAR dOSTLUĞA dÖNÜŞTÜModa Spor Kulübü’ndeki eğlence dolu ge-ceye katılanlar arasında Ege Basım Yönetim Kurulu Başkanı Ramazan Güven, Duru Güm-rükleme-Duru Lojistik sahipleri ve yönetici-leri ile Kılıç Lojistik sahipleri ve yöneticileri de yer aldı.

Mart&Nisan 2013 KadikoyLife.com : 115

ETKİNLİK

Page 86: kadıköy life e dergi

diLHAn Hız

2008 yılında Tahincioğlu Gayrimenkul tara-fından 230 milyon dolarlık yatırım ile haya-ta geçirilen Anadolu Yakası’nın en prestijli alışveriş merkezi Palladium AVM; eğlence, alışveriş ve lüksün en özel adreslerinden biri olmaya devam ediyor. Yaklaşık olarak 1500 kişiye iş imkânı sağlayan AVM, alış-veriş merkezi tanımını adeta baştan yara-tıyor. Misafirlerine aksesuardan bay-bayan giyimine, dayanıklı tüketim mallarından ev tekstil ürünlerine kadar geniş bir yelpaze-de birçok farklı ürün gamını bir arada su-nan Palladium, yıl boyunca misafirlerine sağladığı özel kampanya ve etkinlikler ile de farkını ortaya koyuyor. Palladium’un dünü, bugünü ve yarınını Palladium AVM Genel Müdürü Ayşen Yerşen ile konuştuk. İşte satırlarımıza yansıyanlar...

Palladium’un tam konumunu söyler misiniz? Bu proje için neden Ataşehir tercih edildi? Şu an sürece bakıldığında tercihinizin doğru olduğunu düşünüyor musunuz?Palladium AVM; Ataşehir’de, Halk Caddesi üzerinde oldukça merkezi bir lokasyonda yer alıyor. Bölgedeki alışveriş, lüks tüketim ve eğlence eksikliğini karşılayan tam dona-nımlı bir alışveriş merkezi ihtiyacı nedeniyle Palladium AVM özellikle Anadolu Yakası’nda konumlandırıldı. Bu doğrultuda 5. yılımı-zı kutlayacağımız 2013 yılında Anadolu Yakası’na tanıştırdığımız lüks segmentteki markalar, sağladığımız fırsatlar ve etkinlikle-rimiz ile alışveriş merkezi anlayışına yeni bir boyut kattığımızı düşünüyoruz.

Palladium AVM olarak gerçekleştirdiğimiz birçok etkinlik ve kampanya ile salt alışveriş merkezi anlayışının dışında misafirlerimize farklı alanlarda sosyalleşme imkânı sunu-yoruz. Eğlence ve alışverişi tek bir potada birleştiren Palladium AVM’nin, insanların sadece alışveriş yapmak için geldiği bir yer olarak algılanmasını tercih etmiyoruz.

Palladium AVM’nin teknik özelliklerinden bahseder misiniz? Yaklaşık 40 bin metrekare olan, kiralanabilir alanlarının tümü dolan ve perakende sektö-rüne canlılık katan Anadolu Yakası’nın lider alışveriş merkezi Palladium AVM, 32 katlı residence kulesini ve 190 mağazayı içinde barındırıyor. Yaklaşık 1500 kişiye istihdam sağlayan Palladium AVM’mizin, toplamda 5 kattan oluşan ve 2500 araçlık ücretsiz kapalı otopark alanı da bulunuyor.

Palladium’un hedef kitlesini kimler oluşturuyor? İçerikteki mağaza ve restoranlar neye göre seçildi?Palladium AVM olarak misafirlerimize alış-veriş yaparken eğlenebilecekleri bir platfor-mu bir arada sunmak için çalışıyoruz. Bizim hedef kitlemiz sadece kadınlar, çocuklar ve aileleri değil. 7’den 70’e alışveriş yapmayı, eğlenmeyi ve güzel vakit geçirmeyi seven herkes bizim hedef kitlemiz içinde yer alı-yor. Palladium AVM’de hizmet anlayışımız ve konseptimiz çerçevesinde marka ve restoran konusunda oldukça seçici davra-nıyoruz. A+ bir kitleye hitap eden Palladi-um AVM’nin günlük ziyaretçi sayısı 25.000

Anadolu Yakası’nın İncisi:

Palladium

100 : KadikoyLife.com Mayıs&Haziran 2013

SOSYAL YAŞAM

Page 87: kadıköy life e dergi

ile 30.000 arasında değişiyor. Bünyemizde marka popülaritesi yüksek olan mağaza-lar yer alıyor. 190 mağazanın bulunduğu Palladium’da, 37 adet yeme-içme mekânı var. Açık alanı bulunan restoranları ise uluslararası bir boyuta sahip. Midpoint, Ve Cafe&Restaurant, Kitchenette, Bistro 33 ve Brasserie Polonez gibi çok özel restoranların yer aldığı Palladium AVM’ye bu restoranlar için gelen ziyaretçiler de var.

Palladium’un konuklarına - müşterilerine sunduğu hizmetler nelerdir?Özel günlerde misafirlerimiz için çeşitli kam-panyalar, indirimler ve etkinlikler gerçekleş-tiriyoruz. Pek çok AVM’de olmayan özel bazı hizmetler de Palladium AVM’de dikkat çeki-yor. Concierge hizmeti verilen Palladium’da, misafirlerimiz paketlerini ücretsiz olarak bırakıp alışverişine devam ederken, şahsi araçlarıyla gelen ziyaretçilerimiz için de vale hizmetimiz bulunmakta.

Bebek bakım odası artık bütün alışveriş merkezlerinde bir standartken, Palladium AVM’de bunun yanısıra çocuk tuvaletle-ri de yer alıyor. Bu da ebevenyeler için Palladium’u tercih edilir kılıyor. Öte yan-dan, Palladium’un bünyesinde bir de ‘play garden’ var. Ancak burası çocuğunuzu oyuncak makinelere bindirdiğiniz bir alan değil, daha çok bir anaokulu gibi. Belli bir bedel karşılığında çocuğunuzu oraya bırakabiliyorsunuz. Siz rahat rahat alışve-riş yapıp, sinemaya giderken çocuğunuz orada oyun oynuyor, boyama yapıyor, ar-kadaş ediniyor ve sosyalleşmesine katkı sağlanıyor.

İstanbul’da birbirinden farklı onlarca AVM bulunmakta. Sizin diğer AVM’lerden farkınız nedir? Konseptinizi açar mısınız?Her şeyden önce insanları alışveriş için ka-palı bir mekâna sokuyorsanız, muhakkak açık havada alışveriş rahatlığını verebilme-lisiniz. Yazın çok sıcaktan kışın çok soğuk-tan rahatsız olabilen insanların, alışveriş merkezinize geldiğinde ideal ortam sıcak-lığı ile karşılaşması gerekir. Alışveriş mer-kezinin mimarisi son derece önemlidir. Do-laşan ziyaretçilerinizin ferah alışveriş keyfi yaşaması gereklidir. Palladium’un basık bir mimarisi olmaması, ziyaretçilerimizin en sevdiği özelliklerimizden biri olmakla birlikte, marka karması Palladium’u diğer AVM’lerden ayıran önemli güçlerinden

biri. Ayrıca, organize edilen etkinliklerle de diğer AVM’ler arasında Palladium’un farkı ortaya çıkmakta.

Çok yakınınızda birkaç büyük AVM konumlanıyor. Bu AVM’ler sizi nasıl etkiliyor? Aynı kitleye mi hitap ediyorsunuz?Palladium’un İstanbul’da yer alan AVM’ler arasında farklı bir yeri olduğu aşikardır. Gerek ziyaretçi niteliği gerekse verimlilik değerlendirmelerinde bu sonuç açıkça görülmekte. Özellikle İstanbul Anadolu Yakası’nı göz önüne aldığımızda, bizim he-def kitlemize hitap edebilecek ikinci bir alışveriş merkezi şu an için bulunmamak-ta. Yakın lokasyonlarımızda yeni açılan AVM’ler olduğu gibi açılacak olan projeler de bulunmakta. Sektörel takibimizde tüm projeler yer almakta. Rekabetin, ziyaretçi-ler açısından alternatif sunabilmesi adına güzel bir şey olduğunu düşünüyoruz. Tabii ki açılan yeni AVM’lerin sektörün tüm di-namiklerini yakından takip etmesi, yöne-timin tecrübeli ekiplerle gerçekleşmesi, hedef kitlesini doğru belirlemesi, onları iyi tanıması vb. birçok etkeni yakalama-sı gerekmekte. Bu konularda eksik kalan AVM’ler maalesef başarıya ulaşamamakta. Palladium AVM’nin yönetimi de bu konu-da Türkiye’de lider şirket olan ‘avmmfi-partners’ tarafından yapılmakta. Yönetim şirketimizin tecrübesi, yurtiçi ve yurtdışı trendleri yakından takip etmemiz, ziyaret-çilerimizin nabzını her an ölçmemiz, doğru pazarlama aktiviteleri gerçekleştirmemiz ve başarılı operasyon yönetimimiz ile her zaman bir adım önde olmak adına çalışma-larımızı sürdürüyoruz.

Palladium konuklarına ne tür aktiviteler, etkinlikler sunuyor?AVM yönetimi olarak insanların alışveriş ya-parken keyifli vakit geçirmelerini sağlamak bizim için çok önemli bir unsur. Trendleri yakından takip ederek misafirlerimizin mut-luluğunu ve memnuniyetini sağlayacak ya-ratıcı etkinliklere ve sürpriz hediyelere yer veriyoruz. Örnek vermek gerekirse, Aralık ve Ocak aylarında gerçekleştirdiğimiz Yıl-başı kampanyası ile AVM’lerde görmeye alışkın olmadığımız bir araç hediye ederek 1 ziyaretçimize çekilişle Range Rover Evo-que verdik. Ayrıca kampanya süresince en yüksek alışverişi gerçekleştiren bir ziyaretçi-miz de Oscar Töreni’ne ve Elton John After Party’ye özel davetli olarak katıldı. Çocuklar için, 23 Nisan’da Anadolu Yakası’nda bir ilki

gerçekleştirerek dinozorların tarihte yol-culuğunu aktaran Kids’ Dino Dig etkinliğini Palladium’a taşıdık.

8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde ‘Kendini Şımart’ konsepti ile bir dizi etkinlik gerçek-leştirerek, kadın misafirlerimize kendilerini baştan aşağıya özel hissedecekleri ücretsiz aktiviteler armağan ettik. Geride bıraktığı-mız 14 Şubat Sevgililer Günü’nde Palladium AVM’de en yüksek alışverişi gerçekleştiren 3 çiftimizi evlerinden VIP araçlar ve şampan-ya eşliğinde aldırarak, 5 yıldızlı bir otelde peri masallarına yakışır romantik bir gece geçirmelerine aracı olduk. Elazığ’da yer alan bir ilköğretim okulunun kütüphane ve kitap ihtiyacı olduğu bilgisi Şubat ayında tarafımı-za ulaşmıştı. Konuyla ilgili sosyal sorumlu-luk üstlenerek, Mart başında başlattığımız kitap toplama kampanyası ile 1500 civarı kitap topladık. Mayıs ayı içerisinde bu kitap-lar son düzenlemeleri yapılarak, Elazığ’ın Kovancılar ilçesindeki TOKİ Şehit Emre Er-can İlköğretim Okulu’na bizzat tarafımızca götürülerek teslim edilecek. Bu tarz sosyal sorumluluk kampanyalarımız yılın her dö-neminde planlı/plansız aksiyonlarla devam edecek. Palladium Alışveriş Merkezi olarak bu tarz konularda yoğun hassasiyet göster-mekteyiz.

Palladium’a ulaşım nasıl oluyor? Konuklarınıza ulaşım hizmeti sağlıyor musunuz?Palladium’un Ataşehir’de merkezi bir ko-numda olması ile bölgede yaşayan ziya-retçilerimiz, yürüyerek alışveriş merkezine ulaşabildikleri gibi, 2.500 araçlık ücretsiz kapalı otoparkın olması, ziyaretçilerimizin park sorununu düşünmeden şahsi araçla-rıyla AVM’ye rahatlıkla gelmelerine olanak sağlamakta. Toplu taşıma araçlarını kulla-narak da AVM’ye gelen ziyaretçilerimiz ol-duğu gibi, birçok semtten misafirlerimizin Palladium’a ulaşım sağlamaları amacıyla 11 adet ücretsiz müşteri servimiz hizmet vermekte.

Palladium’un Anadolu Yakası için bir prestij kaynağı olduğunu düşünüyoruz. Bu referansla başka bir bölge ya da Avrupa Yakası için benzer bir proje geliştiriyor musunuz?Palladium Ataşehir hizmet kalitesinde, böl-genin ihtiyaçlarına karşılık verebilecek, fark-lı aksiyonlarıyla bölgeye katkı sağlayacak ‘Palladium Antakya’ projemiz de mevcuttur.

Mayıs&Haziran 2013 KadikoyLife.com : 101

SOSYAL YAŞAM

Page 88: kadıköy life e dergi

HÜLyA KUrtProfesyonel

Aşçılık Öğretmeni & Sağlıklı Mutfak Şefi

[email protected]

Genellikle yemek pişirirken; yemeği düzgünce pişiriyor olmayı, malzemeleri doğru sırasıyla eklemeyi, yemeği olur da yakmamayı, yemek piştiğinde güzel bir şekilde sorunsuzca sofrada sunmayı düşünüyoruz. Ve bu düşünceler çok normal. Fakat birçok şey, bazen normalin biraz dışına çıktığında güzelleşebiliyor. Bu yüzden normalin biraz dışına çıkıp, yemekleri pişirir-ken uygulayabileceğiniz önemli bir detaydan bahsedeceğim. Bu önemli detay küçük ama etkileri oldukça büyük... Bu detay yemeklerin sunumunu ve nasıl piştiğini etkilemiyor, ama yemekleri yedikten sonra bedenimize geçen enerji akışını, şifasını ve iyiliğini etkiliyor. Bunu yaptığınız zaman, bu iyi ve pozitif etkiler aynı zamanda artıyor da…

Dr. Ender Saraç, “Artık Ruhunu Da Besle” adlı son kitabında, yemekleri sağ elle pişirmemizin ne kadar da güzel sonuçlara etki ettiğini anlatmış. Dünyanın saat yönünün tersinde döndüğünü anlatan Saraç, yemekleri pişirirken de dünyadaki enerjilerin döndüğü şekilde saatin tersi yönünde; sağ elle, sağdan sola doğru karıştırarak pişirmemizin daha fay-dalı olduğunu anlatıyor. Dünya hangi yöne doğru dönüyorsa, pişirdiğimiz yemekleri de yine aynı akışta olacak şekilde pişi-rirsek, evrenin dengesini bedenimize de uyarlamış oluyoruz. Sağ elle pişirmemizin bir başka nedeni ise, sol yönümüzün enerjiyi alan, sağ tarafımızın ise enerjiyi veren yönümüzün olmasından kaynaklanıyor. Yaşamamızı sağlayan, gün içinde bize enerji veren şey yemekler olduğuna göre, yemekleri de enerjiyi veren yönümüz olan sağ elimizle pişirmemiz daha uygun. İslam dini de aynı şekilde yemeği sağ elle yememizin daha bereketli olacağını öneriyor.

Öte yandan hayatta her şey birbiriyle uyumlu, bir bütün, bir denge içinde ilerliyor. Bizler bu denge ile uyumlu yaşadığımız da mutlu, huzurlu, sağlıklı ve keyifli olabiliyoruz. Bu nedenle evrenle birlikte hareket etmek, evrenle uyumlu yaşamak ge-rekiyor. Ancak o zaman hayatımızı daha pozitif, daha mutlu, daha sağlıklı kılabiliriz. Yapacağınız en ufak bir değişiklik, bu etkiyi pozitif anlamda çoğaltabilir. Yemekler de her gün haya-tımızda, günün her öğününde bedenimizle buluşuyor. Bu yüz-den hayatımızın her anında var olan yemekleri evrenle aynı yönde pişirirsek, hayati önem taşıyan gıdaları bedenimize ve-rirken aynı zamanda ruhumuzu, zihnimizi ve düşüncelerimizi de dengelemiş oluruz.

Hayatın her alanında denge önemli; dengeyi bulamadığımız zaman sorunlar başlıyor. Örneğin, Türkiye’nin nüfusu çok den-gesiz bir şekilde İstanbul’a toplanmış durumda. Eğer Türkiye bir tahterevalli olsaydı, İstanbul tarafına çöken ağırlık yüzün-den tahterevalli hiç hareket edemezdi. Bu dengesizlik; yapı-laşma, trafik ve okullaşma gibi konularda yaşadığımız birçok soruna yol açıyor.

Yemeklerde de herhangi bir girdinin dozunu kaçırdığımızda, diğer aromaları düşürmüş oluyoruz. Yemeğin dozunu kaçırdığı-mızda, vücudumuzun dengesini kaybediyoruz. İnsan ilişkilerinde iyiliğin dozunu kaçırdığımızda, kendimizden kaybetmeye başlı-yoruz. Doğadan yararlanmada dozu kaçırdığımızda, çevre fela-ketleri ile karşılaşıyoruz. Esasen hastalıkların çıkışı da bedenimiz-de yaşadığımız dengesizlik sonucu ortaya çıkıyor. Bu çoğu zaman dışı güzel ama doğal olmadığı için insan bedeninin dengesini bozan yiyeceklerden de kaynaklanabiliyor. Evrenin kendine göre bir dengesi her zaman var. Doğallığı bozulmamış yiyecekler, hâlâ Türkiye’nin birçok yerinde mevsiminde üretilen sebzeler, meyve-ler, otlar; ekmekleri ekşi mayadan üreten yerler; yumurtalarını, sütlerini kendi baktıkları, sevdikleri hayvanlardan sevgiyle üre-ten bölgeler; bu dengeye uyum sağlayanlardan birkaçı.

Bunlar hâlâ devam ediyorken, bizlerin yapması gereken bu dengeye uyum sağlamak, bu dengeyi hayatımızla uyumlu hale getirmek, soframızla bedenimizin arasında var olan kü-çük ama etkisi büyük dengeyi yaşamlarımızın içinde huzurla, keyifle, sağlıklı yaşayabilmek...

YEMEKLErİN vE YAŞAMIN dENgESİNİ buLuN...

sAğLıKLı tArifLEr

ÇiLEKLi yEşiL sALAtA: 4 KişiLiK

Malzemeler: Çilek, yarım kilo... Nane, 1 demet... Roka, 4 demet... Zey-tinyağı, 3 yemek kaşığı... Limon, 1 adet... Deniz tuzu, 1 ye-mek kaşığı... Tane karabiber, 1 tatlı kaşığı.

Yapılışı: Çilekleri güzelce yıkayın ve kurulayın. Çilekleri ortadan iki-ye kesin. Rokaları ve taze naneyi güzelce yıkayın ve kuru-layın. Rokaları ve taze naneyi elinizle ufak parçalara kırpın ve servis tabağına alın. Yeşilliklerin üzerine çilekleri serpiş-tirin. Bir kâse içinde zeytinyağı, limon suyu, deniz tuzu ve karabiberi karıştırın ve bir salata sosu elde edin. Bu sosu yeşil salatanın üzerine dökerek servis edin.

KÜÇÜK dEtAyLAr BÜyÜK MUtLULUKLArTaze meyveleri her zaman yeşil salatalarda kullanabilirsi-niz. Salatanızda hem harika bir renk kombinasyonu oluş-turacak hem de besin değerini artıracaktır. Çilek, bağışıklık sistemini güçlendiren meyvelerden... Aynı zamanda çok iyi bir antioksidan...

rEstOrAn KEşif’iMCafe Muskat Caferağa Mah. Lütfübey Sok. No: 42/6 Moda - KadıköyCafe Muskat yenilendi. Neşeli ve içten ortamıyla beni her zaman mutlu etmiştir. Siz de güzel müzikler eşliğinde keyifle ev yemekleri yemek isterseniz, uğramanızı tavsiye ederim.

102 : KadikoyLife.com Mayıs&Haziran 2013

YEMEK vE YAŞAMA FELSEFESİ

Page 89: kadıköy life e dergi

diLHAn Hız

Meraklıları bilir; Haydarpaşa Garı’nın içeri-sinde yüzyılı aşkın süredir çok özel lezzetler konuklarla buluşur. Sadece yolcular değil, da-mağına düşkün tüm İstanbullular biraz nos-talji yaşamak ve özgün tatlar için soluğu Gar Lokantası’nda alırlar. Mekânın 1964 yılından bu yana işletmeciliğini yapanlar ise, işletme-cilikte duayen olarak kabul edilen Sözübir ai-lesidir. İşletme ailenin üçüncü kuşak temsil-cisi Cenk Sözübir’e geçince, kendisi bir başka mekân işletme duayeni olan Cem Bişkin’le yollarını birleştirmiş. Sözübir ve Urla’da Mythos adlı konsept bir mutfak ile butik Ege lezzetleri sunan ve efsane Sherlock Hol-mes Pub’ların da yaratıcısı olan Bişkin, şimdi muhteşem bir lezzet birliğine imza atıyor ve

ortak girişimleri Mythos’un mükemmel üstü lezzetlerini Haydarpaşa Gar Lokantası’na ta-şıyorlar. Bu birlikteliğin adını ise ‘Haydarpaşa Mythos’ olarak perçinliyorlar.

“HAydArPAşA MytHOs AnLAtıLMAz, yAşAnır”Bu lezzetlere ulaşmanın kolay olmadığını söyleyen ve aynı zamanda bir ‘gurme’ olan Cem Bişkin, Yunan adalarından getirdiği Rum aşçılar ile Mythos ekibini 2 ay boyunca beraber çalıştırmış. Üretilen yüzlerce sıcak ve soğuk meze arasından ise Türk damak tadına en uygun olanlar menüye alınmış. Kullanılan hammaddelerin tamamının özel olarak Urla bölgesinden toplandığı mekânın menüsündeki hiçbir tat kimyasal madde ba-

rındırmıyor. İstanbul’da zeytin kokan doğal zeytinyağı da yine sadece Mythos’ta...

Bugün neredeyse tüm balık restoranla-rında kullanılan ucuz maliyetli ithal de-niz ürünleri Mythos’larda asla kullanıl-mazken; karides, kalamar ve ahtopotlar Urla ve Karaburun sahillerinden, etler ise Balıkesir’den temin ediliyor. Bu sebeple de kalamarlar, kalamar tadında ve kokusunda, ahtopotlardan ise lezzet fışkırıyor.

Mythos’ta 30 çeşide varan soğuk ve 20 çe-şidin üzerindeki sıcak mezelerin tamamına yakını özgün ve hepsi kendi mutfaklarında üretiliyor. Haydarpaşa tarihi binasının büyü-leyici atmosferinde şok edici lezzetlerle be-raber olurken dikkat edeceğiniz tek şey ise, parmaklarınızın sağlığı!

Nostalji meraklıları

Haydarpaşa Mythos’a...Haydarpaşa Garı içerisinde 1908 yılından bu yana hizmet veren tarihi Haydarpaşa Gar Lokantası, işletme duayeni Sözübir ailesinin evsahipliğinde yeniden hayat buluyor! Buram buram tarih kokan mekân; çok özel lezzetleri, canlı fasıl müziği ve farklı ambiyansıyla konuklarını ağırlıyor...

Mayıs&Haziran 2013 KadikoyLife.com : 103

MEKÂN

Page 90: kadıköy life e dergi

diLHAn Hız

Karadeniz’e özel tatların İstanbul’daki başa-rılı temsilcisi Nalia, damaktaki lezzeti sağlığa dönüştüren mutfağıyla hem lezzetli hem de sağlıklı yemekler sunarken; sizleri rahat, gü-venli ve kaliteli hizmetiyle ağırlıyor. Yemek saatlerinizde, iş toplantılarınızda ya da özel günlerinizde sevdiklerinizi rahatlıkla ağırla-yabileceğiniz Nalia, damak tadına önem ve-renleri zengin mutfağına bekliyor...

nALiA’dA BirBirindEn özEL tAtLAr...Nalia’nın geniş mönüsünde ‘Karadeniz Mut-fağı’ denince akla gelen tüm lezzetler mev-cut. Glutensiz yapısıyla sindirimi ve hazmı kolaylaştıran, buğday türevi hiçbir ürün ka-tılmadan yapılan Mısır Ekmeği’nden; içya-ğının eritilerek aromasının kullanıldığı, ince doğranmış kara lahana, mısır yarması, bar-bunya ve mısır unundan oluşan iç malzeme-lerle hazırlanmış Kara Lahana Çorbası’na;

satır kıyma, mısır yarması, pirinç ve bul-gurla hazırlanan ve kemik suyunda pişirilen Kara Lahana Sarması’ndan; elde açılan özel hamuru ve satır kıyma ile içi doldurulmuş, haşlanmadan fırınlanıp tavada tereyağında kızartılarak hazırlanan Nalia Kıtır Mantı’ya; kazeinsiz tereyağı, glutensiz mısır unu ve yö-resel çeçil peyniri ile özel tavasında hazırla-narak servise sunulan Hemşin Mıhlama’sın-dan; 180 gr. hamur ve 180 gr. iç malzeme ile hazırlanmış, kendi öz yağları haricinde ilave tereyağı kullanmanızı gerektirmeyecek hafif pidelerine Nalia’da birbirinden özel tatlar sizleri bekliyor...

nEfis ÇAyELi KUrU fAsULyEsiNalia mönüsünün olmazsa olmazı ise, ka-zeinsiz tereyağı ve ispir şeker fasulyesinden yapılan, midede şişkinlik, hazımsızlık yap-mayan, köpüğü itina ile alınmış, hafif ve bir o kadar da lezzetli Çayeli Kuru Fasulyesi. Mekânın tatlı seçimi ise Çölyak hastalarının da rahatlıkla tüketebilecekleri, glutensiz saf mısır unundan yapılan Nalia’ya özel Mısır

Eski tatlara yeni lezzetler; naliaAdını Doğu Karedeniz’de hasat edilen mısırı korumaya yarayan ahşap yapıdan alan Nalia (Serender), Karadeniz Bölgesi’nin enfes mutfağının zengin çeşitliliğini Güneşli ve Bostancı’da sizlerle buluşturuyor.

104 : KadikoyLife.com Mayıs&Haziran 2013

AdvErTOrIAL

Page 91: kadıköy life e dergi

Tatlısı. Nalia’da ayrıca yöresel Türk peynirleri, likapa reçeli, bal, kaymak, köy tereyağı, yeşil ve siyah zeytin, yumurta, su böreği, Çengel-köy salatalık ve domatesle sunulan yöresel kahvaltı da siz sabah tutkunlarını bekliyor.

nALiA dAMAK tAdınızın yAnındA sAğLığınızA dA önEM VEriyOrNalia’da kullanılan her ürün, sizlerin da-mak zevkiniz yanısıra sağlığınız da düşünü-lerek hazırlanıyor. Karadeniz Mutfağı’nın olmazsa olmazı tereyağı, Nalia’da özel bir teknikle kazeinden arındırılarak kullanılıp, tüm yemeklerde sağlıklı tariflerle bir araya getiriliyor. Yemeklerin vazgeçilmezi olan tuz seçiminde ise Nalia’nın tercihi, içerisinde 84 mineral barındırarak vücudun tüm mineral ihtiyacını karşılayan Himalaya Kristal Tuzu.

sAğLıK VE LEzzEti Bir ArAdA BULMAK istEyEnLEr iÇin...Bostancı ve Güneşli’deki şubelerinde hiz-met veren Nalia Karadeniz Mutfağı’nda ye-

mekler, siz sağlık ve lezzeti bir arada bulmak isteyenler için pişiyor. Gelin yaylalarımızdan yadigâr eski tatlar eşliğinde biz sizi, siz sev-diklerinizi Nalia’da ağırlayın...

Nalia Güneşli Yalçın Koreş Cad. No: 2/3 Güneşli-İstanbulTel : +90 212 630 06 90Fax : +90 212 630 23 44E-mail: [email protected]

Nalia BostancıAdres: Prof. Dr. Ali Nihat Tarlan Cad. No: 103 Bostancı-İstanbulTel: +90 216 469 96 10Fax: +90 216 469 89 80E-mail: [email protected]

www.nalia.com.tr

Mayıs&Haziran 2013 KadikoyLife.com : 105

AdvErTOrIAL

Page 92: kadıköy life e dergi

lezzet seremonisi

Kadıköy’ün renkli isimlerinden Dr. Ayhan Cingi, 30 yıllık arkadaşlarını biraraya toplayarak, güzel bir vefa örneği gösterdi. Aynı zamanda Çapa Tıp Fakültesi 1987 Mezunları Buluşması da olan bu randevuda, hayli duygusal anlar yaşandı.

Dr. Ayhan Cingi’nin kurucuları arasında bulunduğu Sonomed binasındaki Sonorest adlı restoranda gerçekleşen buluşmaya yaklaşık 60 kişi katıldı.

Ankara, Çorlu ve Kuşadası’ndan bile katılan mezunların yer aldığı buluşmada, eski günlerin anıları tekrar dillere dökülürken, nostalji dolu bir yolculuğa da çıkılmış oldu. Canlı müzik performansının da sergilendiği gecede eski şarkılara eşlik eden mezunlar, gecenin sonunda buluşmayı sağlayan Dr. Ayhan Cingi’ye, “Seneye yine buluşalım” dediler...

Dr. Ayhan Cingi’den Vefa Örneği

İstanbul Çapa Tıp Fakültesi’nden 1987 yılında mezun olan doktorlar...

Dr. Murat Aydın, Dr. Semra Aydın Akfırat, Prof. Dr. Cem Devge, Prof. Dr. Süha Küçükaksu, Dr. Gülbin Günyüzü, Dr. Meltem Battalgazi Çam, Dr. Melek Ça-balar Darende, Dr. Ayhan Cingi ve Dr. Vedat Mizrahi...

Dr. Beyhan Zeybek, Dr. Nilüfer Oğuz, Dr. Kadir Gü-zelmeriç, Dr. Murat Aydın, Dr. Ayhan Cingi, Dr. Kamil Peker, Dr. Meltem Battalgazi Çam, Dr. Şule Dokur ve Dr. Aytez Turan...

Prof. Dr. Yakup Krespi, Dr. Semra Aydın Akfırat, Dr. Beyhan Zeybek, Dr. Ayhan Cingi, Dr. İlyas Çolak, Dr. Bülent Şahin, Dr. Altan Özgit ve Dr. Fatih Akdoğan...

Dr. Kamil Peker, Dr. Hayriye Emel Yü-cesoy, Dr. Bülent Şahin, Dr. Semra Aydın Akfırat, Dr. Er-kan Yamak, Dr. Şule Dokur, Dr. Ayhan Cingi ve Dr. Gökhan Göker...

126 : KadikoyLife.com Mart&Nisan 2013

CEMİYET | Yaşayan Kadıköy

Page 93: kadıköy life e dergi

Kebap ve lezzetin önemli markalarından biri kabul edilen Nakkaş Kebap’ın Çekmeköy şu-besi, lezzet tutkunlarının yeni adresi oldu. Boğaz’ı en güzel gören tepelerden Nakkaş-tepe dışında Göztepe ve Selamiçeşme’de iki şubesi bulunan Nakkaş Kebap, dördüncü şubesini Çekmeköy’de açtı.

“Biz sizE gELELiM dEdiK...”Geçtiğimiz aylarda Sultançiftliği Caddesi üzerinde açılan mekân için Kadıköy Life’a bir açıklama yapan Nakkaş Kebap kurucuları Fahri ve Şirin Aydoğdu kardeşler, “Müşterile-rimizin büyük çoğunluğu Çekmeköy, Çavuş-başı ve Riva bölgesinden geliyordu. Kadıköy ve Avrupa Yakası’ndan gelen konuklarımızla birleşince hem biz ağırlamakta zorlanıyor, hem de oldukça uzun kabul edilebilecek bir

mesafeyi konuklarımızın yolda harcamaları-nı istemiyorduk. Siz bize gelmeyin, yeni bir şube açarak biz size gelelim dedik ve açtık. Gördüğümüz yoğun ilgi bize çok da isabetli bir karar verdiğimizi gösterdi” dediler.

OrgAniK tArıMA yAtırıM...Nakkaş markasının kısa zamanda bu kadar sevilip benimsenmesindeki en büyük payı, hemen hemen hiçbir mekânda olmayan or-ganik tarıma yapılan yatırıma bağlayan Ay-doğdu kardeşler, açıklamalarına şöyle devam ettiler: “Son günlerde herkes organik yiye-ceklerden bahsediyor. Bütün TV programları sağlıksız ortamlarda veya hormonlu olarak üretilen gıdaların insan sağlığını ne denli teh-dit ettiği konusunda hararetli tartışmaların yaşandığı programlar yapıyor. Oysa biz üç yıl önceden bunu gördük ve misafirlerimiz için Beykoz Cumhuriyet Köy’deki özel tarlamızda, GDO’suz tohumlar kullanarak sebze ve mey-veler yetiştirmeye başladık.”

“LEzzEt önEMLi AMA sAğLıK dAHA dA önEMLi...”Lezzetin insan yaşamı için olmazsa olmaz olduğunu vurgulayan Fahri ve Şirin Aydoğdu kardeşler, “Elbette lezzet önemli, biz de bu-nun için sürekli çaba harcıyor, kendimizi ge-liştiriyoruz. Ama diğer yandan sağlık daha da önemli diyoruz. Sağlıklı bir ortamda, sağlıklı ürünlerle ortaya çıkan lezzet, bizim konukla-rımıza sunmak istediğimizdir. Bu nedenle ko-nuklarımız bizi tercih ediyor, biz de onlara en iyiyi vermeye çalışıyoruz. Çekmeköy’e gitme-mizin bir başka nedeni de budur” diyerek, farklarını da ortaya koydular.

KAHVALtıdA nAKKAş fArKı...Nakkaş farkını hissedebileceğiniz bir seçenek daha var ki, o da konukların yoğun ısrarı ile servis edilen bir seçenek; Pazar günleri için

serpme kahvaltı... Sıcak ve soğuk büfelerin-de Türk geleneksel mutfağının unutulmaz tatlarını da barındıran mekân, bu lezzetleri kendine özel sunumuyla kahvaltıda birleştiri-yor. Sıcaklarda peynirli, mantarlı omletler ve tercihinize göre sucuklu, kavurmalı ve haşla-madan oluşan yumurta çeşitleri; patatesli, ıspanaklı, peynirli, cevizli ev börekleri ve göz-lemeleri; sekiz farklı çeşit ve lezzette ev ya-pımı reçellerle dolu dolu bir serpme kahvaltı sofrası hazırlayan Nakkaş Çekmeköy; ayrıca sade, haşhaşlı, cevizli, zeytinli ve puf olmak üzere beş farklı lezzette ekmek çeşidiyle de kahvaltı sofrasını şenlendiriyor...

nakkaş Kebap Çekmeköy’de...

Nakkaş Kebap’ın Çekmeköy Şubesi, Sultan Çiftliği Caddesi üzerinde yer alıyor. 300 metrakare büyüklüğündeki 200 kişilik bir konuk ağırlama kapasitesi bulunan Nakkaş Çekmeköy’de, şirketler ve gruplar için özel menüler ve programlar da düzenlenebiliyor.

Nakkaş Kebap kurucularından Fahri Aydoğdu: “Müşterilerimizin tamamını kendi evimize gelen konuklarımız gibi görüyoruz. Onların rahat etmesi, memnun kalması için elimizden geleni yapıyoruz. Müşterilerimizin çoğu sürekli geldikleri için bu işi doğru yaptığımızı düşünüyoruz.”

106 : KadikoyLife.com Mayıs&Haziran 2013

Page 94: kadıköy life e dergi

dünya kahveleri Bağdat Caddesi’nde

Avrupa Özellikli Kafeler Birliği üyesi de olan Drip Cafe yöneticileri, kahve satın aldıkları çiftlikleri seçerken sadece ürünün kalitesine bakmakla kalmıyorlar; çalışanların haklarının korunduğu adil tarım çiftliklerinden mal alıyorlar.

sEdEf tUrAn

Mart ayının başından itibaren Erenköy’de yeni bir kafe, yeni bir tat, yeni bir koku var. Sinan Turunç ve Sinan Eryentür, Noter Sokak’ta açtıkları Drip Cafe’de altı ülkeden yedi farklı kahve lezzeti sunuyorlar. Etiyop-ya, Guatemala, El Salvador, Kolombiya ve Brezilya’dan birbirinden özel kahve çeşitleri bulunan mekân, yakın zamanda Bolivya’dan gelecek kafeinsiz kahve ile de ürün gamları-nı zenginleştirmeyi planlıyor.

Kavurulan kahvelerin çekirdek olarak mu-hafaza edildiği Drip Cafe’de müşterinin iste-

ğine göre seçilen çeşitler, anında öğütülüp sunuluyor. Mekânın işletmecileri kahve ko-kusunun ön planda olmasını tercih ettikleri için kahvelere ekstra bir aroma eklemekten pek hoşlanmasalar da, müşterileri isterse reddetmiyorlar.

KAHVE VE dAHAsı...Drip’te konuklar için sadece birbirinden özel kahveler değil, çeşit çeşit kahve yanı lezzetleri de düşünülmüş. Dört farklı chee-se cake, ev yapımı mozaik pasta, tiramisu, Belçika çikolatalı krep pasta ve sıcacık el-malı pie, denenesi tatlardan... Mekânda ay-

Alman ekolü ile futbol eğitimi veren Win-das, yaz dönemi ile birlikte İstanbul’da ça-lışmalara başladı. 2-10 yaş grubu arası ço-cukları yetiştirmek için yıllardır Avrupa’da faaliyet gösteren çocuk futbol okulları konseptinin başında, akademik kariyerini Almanya’da gerçekleştiren TFF onaylı Türk Teknik Direktör yer alıyor.

AHMEt şiMşEK dEstEK VErdiYeni nesil sporcuların yetişmesine katkı sağlayacak örnek çalışmaya destek veren Özel Ahmet Şimşek Koleji Kurucusu Ahmet Şimşek, okulunun spor kompleksini Windas Futbol Okulu’na ücretsiz olarak tahsis etti. Örnek yaklaşım, birçok öğrencinin spor ile iç içe yaşamasını sağladı.

ÜnAL: fUtBOLA gEÇ BAşLıyOrLArWindas Futbol Okulu Başkanı Abdülkadir Ünal; “Türkiye’de futbola Avrupa’daki gibi

önem verilmediğinden, kategori olarak fut-bola geç başlanıyor. Gençlerin ileriki yaşlar-da sorunlarını görebiliyoruz. Türkiye’de fut-bola başlama yaşı maalesef 12, seçmeler ise 10. yaştan sonra yapılıyor. Vücudun esnek-lik ve dikkat algısının 2 yaşında gelişmeye başladığını düşünürsek, eğitimin bu yaştan itibaren daha faydalı olacağına inanıyoruz” şeklinde konuştu. Ünal, Kadıköy’de 2-10 yaş grubu ile ilgili saha sorunu yaşadıklarını, an-cak Kadıköy Belediyesi’nin bu sürece destek verecek olmasından duydukları memnuni-yeti dile getirdi.

AHMEt şiMşEK’E tEşEKKÜr…Windas Yetkilisi Haldun Aytı; “Ahmet Şim-şek Koleji, çalışmalarımıza kapılarını arala-dı. Kolej Kurucusu Ahmet Şimşek’in, spor kompleksini öğrencilerimize ücretsiz tahsis etmesi ile birlikte çalışmalarımızı yürüte-bildik. Eğitime, spora ve gençlere sahip çı-

WındAs futbol Okulu Kadıköy’de

rıca kendi pişirdikleri kruvasanlar ve sodalı ekmeklerden enfes sandviçler hazırlanıyor. Haftasonları tarçınlı, bademli organik kek de mekânın özel tatlarından...

Mekânda kahvenin yanısıra çayseverler de unutulmamış. Canınız çay çekerse, dokuz çeşitten biri elbette hoşunuza gidecektir: Yaseminli yeşil çay, Japon Genma çayı (kav-rulmuş pirinç ve mısır patlağı içeriyor, suyla temas edince yosun kokusuna benzer bir aroma duyuluyor), tarçınlı, karanfilli, ana-sonlu çay, Bali büyüsü (meyveli), Bourbon vanilya çayı, roibos meyvesinden yapılan kırmızı çay, gül çayı...

kılmasından dolayı çok mutluyuz” diyerek, ilgililere teşekkür etti. Aytı, spor faaliyetle-rini www.akademikfutbol.com web adresi üzerinde sporseverler ile paylaştıklarını da ifade etti.

Mayıs&Haziran 2013 KadikoyLife.com : 107

YENİ MEKÂN

Page 95: kadıköy life e dergi

İtalyan mutfağının zengin çeşitlerini içeren Da Vinci Pizza-Pasta, Kadıköylülerin damak tadıyla buluştu. Avrupa’da sektöründe 30 yıldır hizmet veren Da Vinci lezzeti, daha açılışının ilk gününde büyük ilgi gördü.

Almanya’da çeyrek asırlık tecrübelerini Kadıköy’e taşıma kararı veren Yıldırır ailesi, Koşuyolu’na yeni konsepti ile İtalyan mutfa-ğına özgü lezzetleri taşıyan işletmeyi kazan-dırdı. Zeycan-Hikmet Yıldırır çifti, çocukları Eda ve Anıl ile birlikte özel günde misafir-lerini ağırladı. Açılışa katılan davetliler ara-sında Ak Parti İstanbul İl Başkan Yardımcısı Kemal Akar da yer aldı.

itALyAn UsULÜ PizzA-PAstA VE BirÇOK ÇEşit iLE…İşletme sahipleri Zeycan-Hikmet Yıldırır, or-tak açıklamalarında şunlara yer verdi:

“Da Vinci’de, ince hamuru ve farklı tadı ile öne çıkan İtalyan Pizzası’nı Kadıköylüler ile buluşturmak istedik. Günümüzde birçok

da Vinci Pizza-Pasta Koşuyolu’nda! çeşit pizza görmek mümkün ancak, taş fı-rında hazırlanmış İtalyan Pizzası’nın sektö-ründe yerinin farklı olduğunu 30 yılda çok iyi anladık. Yine ev yapımı İtalyan konsepti ile pastanın lezzeti bir başka. Bunu en iyi, misafirlerimiz olarak gördüğümüz müşteri-lerimiz yorumluyor. Menümüze hayat veren ünlü İtalyan aşçımız Carlo Capiero’nun ye-mek sanatını, Kadıköylüler ile buluşturma-nın mutluluğunu yaşıyoruz.

KEsinLiKLE dOğrU, KALitELi ÜrÜn VE HiJyEn…Çeşitlerimizin ürünlerini kendimiz seçiyo-ruz. En kaliteli, mevsimine özgü ve doğru ürün, en güzel lezzetini verebilmede en et-kili neden… Hijyen ise, üzerinde lezzet ka-dar durduğumuz diğer ana ilkelerimizden biri… Hijyen konusunda değil hatayı, hata ihtimalini bile kabul etmeyiz. Bu, 30 yıllık hizmet sürecimizde geniş kitlelerle buluş-mamızı sağlayan en önemli nedenlerimiz-den biriydi.

KAdıKöyLÜLEr itALyAn MUtfAğını sEViyOr…Kadıköylülerin, İtalyan mutfağına olan ilgisi-ni biliyoruz. İtalyan konseptinde Almanya’da 30 yıllık hizmetimiz sonrası, Kadıköy’de bir işletmeyi hayata geçirmemiz kaçınılmaz oldu. Özellikle ince hamuru ile İtalyan Piz-zası, en çok ilgi gören menülerimiz arasına girdi. Yine İtalya’ya özgü makarna, salata çeşitleri, çorba ve lazanyaları da, seçenekle-rimiz arasında servis ediyoruz. Yaz ayları ile birlikte özel soğuk kokteylerimiz de, farklı damak tadlarımız arasında yer aldı.

tAdını Biz, yErini MisAfirLEriMiz BELirLEr…Koşuyolu Caddesi’nin nezih atmosferi ile İtalyan çizgilerini, ‘lezzet kadar mekân da önemli’ ilkemizden ötürü özel konsept ile Da Vinci’ye taşıdık. Özellikle Koşuyolu ve çevresinde ev ve işyerlerine yemek sipariş-lerinin de tercihler arasında olması nede-niyle, konseptimizi ve ekibimizi bu yönde hazırladık. Misafirlerimiz talepleri doğrultu-sunda ister Da Vinci atmosferinde, isterler-se ev atmosferinde İtalyan mutfağı lezzetini yaşayabilsin istedik…

Koşuyolu Caddesi No: 130216 428 63 63 0532 688 32 25

110 : KadikoyLife.com Mayıs&Haziran 2013

YENİ MEKÂNYENİ MEKÂN

Page 96: kadıköy life e dergi

İstanbul’un asırlık eğitim kurumlarından Erenköy Kız Lisesi mezunları, okul binasında gerçekleşen geleneksel yemekte bir araya geldi.

Buluşmada en güzel yıllarla birlikte, en güzel anıları da paylaşan mezunlar, özellikle bugünlerde daha fazla ihtiyaç duyulan dostluklarını da tazelediler.

25 ve 50’nci yılını kutlayan mezunlara madalya...Erenköy Kız Lisesi’nden 1963 ve 1988 yılında mezun olup, 25. ve 50. yılını kutlamakta olanlara madalya verilmesi işlemi de geleneksel buluşmada gerçekleştirildi. Şeref defterinde Türkiye’nin pek çok ilk’lerini de barındıran mezunların buluşmasında, bugün hayatta olamayanların anılmasıyla hayli duygulu anlar da yaşandı.

Erenköy Kız Lisesi’nde Geleneksel Mezunlar Günü

Aralarında ünlü içmimar Levent Parman’ın eşi Larat Parman’ın da bulunduğu Erenköy Kız Lisesi mezunlarından bir grup, eski günlerin tatlı anılarıyla dolu uzun bir yolculuğa çıktılar... Necla Sezgin Aydoğan, Yeşim Balaban, Serpil Muharrem, Sena Yılgören, Zehra Tuncay, Nilgün Koray, Larat Parman, Satiye Yıldız, Tülin İrge ve Selma Başaran...

Erenköy Kız Lisesi deyince akla gelen ilk isimlerden biri, Av. Meral Urcun... Rıza Urcun Paşa’nın kızı olan ve Erenköy Kız Lisesi’ne adeta ruhunu veren bu isme mezunlar da, ‘Onursal Başkan’ ünvanını verdiler. Leman Karadağ, Nesibe Kal, Meral Urcun, Ayşe Serez ve Tezer Sungur...

CEMİYET | Yaşayan Kadıköy

112 : KadikoyLife.com Mayıs&Haziran 2013

Page 97: kadıköy life e dergi

Anadolu Yakası’nın önemli gruplarından Şahsuvaroğlu ailesi gelin aldı. Traktör, otomotiv ve turizm sektöründe büyük yatırımları olan Ali Şahsuvaroğlu’nun oğlu Hakan Şahsuvaroğlu, Gözütok ailesinin kızları Zeynep ile hayatını birleştirerek dünyaevine girdi.

Şahsuvaroğlu ailesine ait Divan İstanbul Asia Otel’in balo salonunda gerçekleşen düğüne, yaklaşık 700 davetli katıldı. Pendik Belediye Başkanı Kenan Şahin’in kıydığı nikâhın şahitleri ise Mehmet Gözütok, İbrahim Gözütok, Nihat Şahsuvaroğlu ve Muammer Cıngıllıoğlu oldu.

Şahsuvaroğlu Ailesi Gelin Aldı

Düğünde Maltepe protokolünün ağırlığı hissediliyordu. Dream Hill Ho-tel Yönetim Kurulu Başkanı Azmi Oktay, “Ali Şahsuvaroğlu arkadaşımız Maltepe’nin vazgeçilmezleri arasındadır. Onun bu mutlu gününde elbette burada olacağız” dedi. Ömer İçmeli, Fikri Köse, Bahtiyar Uyanık, Azmi Oktay, Ahmet Okur, Ünal Okyay ve Faik İçmeli...

Pendik Belediye Başkanı Dr. Kenan Şahin dışında, Gebze Belediye Başkanı Adnan Köşker, Darıca Belediye Başkanı Şükrü Karabacak, Maltepe Kaymakamı Ahmet Okur, Gebze Kaymakamı Salih Karabulut, eski Milletvekili Mehmet Sekmen, Maltepe’nin eski belediye başkanları Bahtiyar Uyanık ve Fikri Köse gibi isimlerin katıldığı düğünde, ünlü sanatçı İzzet Yıldızhan da sahne aldı.

Genç çifti ilk kutlayan isim Hakan Şahsuvaoğlu’nun ağabeyi Murat Şahsuvaroğlu oldu...

Kadıköy Life da düğünün davetlileri arasındaydı. Yazı İşleri Müdürümüz İrem Toprakkaya Babalık, eşi Hüsnü Babalık, Canan Toprakkaya, Kadir Toprakkaya, Pasifik Denizcilik’den Serdar Dönmez, Berna Dönmez, Dilara Atila, Şahide Atial, Sema Modoğlu, Mehmet Modoğlu ve Metin Modoğlu...

114 : KadikoyLife.com Mayıs&Haziran 2013

CEMİYET | Yaşayan Kadıköy

Page 98: kadıköy life e dergi

Aryamehr Lisesi Mezunları Bir Araya GeldiGöztepe’de ilk mezunlarını 1977 yılında veren, döneminin ismi ile Aryamehr, günümüzün Tahran Anadolu Lisesi mezunları, piknikte bir araya geldi. Aralarında Moda Platformu Başkanı Sadık Tavukçuoğlu’nun da bulunduğu ve yıllardır birbirlerine olan bağlılıkları koparmayan okul mezunları, Polonezköy’de hasret giderirken, mezunlar adına bir açıklama yapan Gülnur Köroğlu, bize şunları söyledi:

“İstanbul’un gözde semtlerinden Göztepe’de, o günün koşullarında İran Şahı Rıza Pehlevi’nin küçük bir bağışı ile yapılan okulumuz, bizim için çok sıcak bir yuva, gerçek bir eğitim-öğretim mekânıydı. Çok az sayıda öğrencisi ile eğitim yaşamına başlayan okulumuz Aryamehr, kendimizi özel hissetmemizi sağlayan öğretmenlerimizin de varlığı ile farklı idi…

Zamanla okulumuzun ismi değişti, ‘Tahran Anadolu Lisesi’ oldu. Biz ilk mezunları olarak ve bizden sonra gelen arkadaşlarımızla, yıllardır bu özel

İstanbul’dan dünyaya sayılı turizmcileri kazandıran İs-tanbul Turizm ve Otelcilik Okulu’nun 1972 yılı mezunları, Kalamış Khalkedon’da nostalji dolu bir akşam geçirdi. Birçoğu emekli olan turizm ve otelciler, okul yıllarından bugüne anılarını paylaştı, yıllar sonra bir araya gelmenin mutluluğunu yaşadı.

Ellerindeki fotoğraflara bakakaldılarDönemin siyah-beyaz fotoğrafları ile mezunlar yemeğine katılan bazı turizmciler, dakikalarca resimlerdeki arka-daşlarını aradı. 40 yıl sonra gerçekleşen buluşma, renkli dakikaları da beraberinde getirdi.

İstanbul Turizm ve Otelcilik Okulu Khalkedon’da!

ve güzel okulun mezunları olmanın onurunu, gururunu yaşıyoruz.

Arkadaşlarımızla dostluk bağımız bıraktığımız yerden, onca yıl geçmemişçesine devam ediyor. Son derece iyi yerlerde olan Aryamehr Lisesi mezunlarının haklı gururu eski öğrencileri, sahip oldukları etiketleri bir tarafa bırakarak, çok sıklıkla bir arada o günlere dönmeye, çocukluk gençlik yaşamaya devam ediyor. O günlerden ihmal etmediğimiz bir gerçek de Ulu Önder Atatürk’ün bizlere bıraktığı ulusal bayramlarımızı kutlamaya devam etmemizdir. Katılabildiğimiz kadar kalabalık bir grupla bayramlarımızı kutlarken, okul günlerimize de geri dönüyoruz. Bu arada son derece eğlenceli, bol kahkahalı saatler geçiriyoruz...”

Mayıs&Haziran 2013 KadikoyLife.com : 115

Yaşayan Kadıköy | CEMİYET

Page 99: kadıköy life e dergi

Kadıköy’ün ünlü ailelerinden Ünsoy’lar gelin verdi. Sibel & Aydın Ünsoy çiftinin mimar kızları Seda, üç yıl önce tanıştığı Atıl & Bilgehan Bulu çiftinin oğulları Bora ile hayatını birleştirerek, Bulu soyadını aldı.

Büyük Kulüp’te gerçekleşen çiftin düğünleri hayli görkemliydi. Gelinlik ve damatlığın Vakko imzasını taşıdığı düğünde, organizasyonu Ece Karanfil, müzikleri ise Staras firması yaptı. Balayı için Maldivler’e giden çift, oturmak için Moda’yı belirledi.

Seda & Bora çiftinin nikâh şahitliklerini Mehmet Arıksoy, Cem Kadırgan, Nükhet Demircioğlu ve Kaya Demircioğlu yaptı. Kadıköy Life Ailesi olarak genç çifte mutluluklar diliyoruz...

Geçtiğimiz yıl rol aldığı “Son” adlı diziden sonra bu dönem oynadığı “Yol Ayırımı” adlı dizide başarılı bir performans sergileyen Engin Altan Düzyatan, evlilik yolundaki ilk adımını Büyük Kulüp’te attı.

Beş yıldan beri birlikte olduğu reklam ve dizi oyuncusu Özge Pirinççi ile nişanlanan Düzyatan, “Hayatımın en doğru kararlarından birini verdim, çok mutluyum” dedi.

Basına kapalı olarak gerçekleşen nişan törenine, sadece çiftin aileleri ve yakın arkadaşları katıldı. Nişan töreninin fotoğraflarını çiftin arkadaşları daha sonra hem sosyal medyada, hem de Kadıköy Life ile paylaştılar.

Engin Altan Düzyatan Evlilik Yolunda

Ünsoy’lar Gelin Verdi

Mayıs&Haziran 2013 KadikoyLife.com : 119

Yaşayan Kadıköy | CEMİYET

Page 100: kadıköy life e dergi

Türkiye’nin en prestijli mekânlarından “Cercle d’ Orient” Büyük Kulüp, 2013 yılına damgasını vurabilecek bir düğüne evsahipliği yaptı. Aynur ve Metin Hacımustafaoğlu’nun kızları Cansın ile Nazmiye ve Faruk Güler çiftinin oğulları Erkan’ın düğününü sadece Kadıköy Life objektifleri görüntüleyebildi.

Eski İstanbul Valisi yeni İçişleri Bakanımız Muammer Güler’in yeğeni Erkan Güler ile Cansın Hacımustafaoğlu’nun düğününde akla gelebilecek bütün isimler vardı.

Türkiye’nin her yerinden 750 davetli katıldıTürkiye’nin her bölgesinden yaklaşık 750 davetlinin katıldığı düğünün şahitleri de ünlü isimler arasından seçildi. İşte Üsküdar Belediye Başkanı Mustafa Kara’nın kıydığı nikâha, “Tanıklık ediyoruz” diyen isimler: İçişleri Bakanı Muammer Güler, İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, Fatih Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Şerif Ali Tekalan, Kiptaş Genel Müdürü İsmet Yıldırım, İstanbul Ticaret Odası Başkanı Murat Yalçıntaş, Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreteri Şuayip

Birinci, TÜRSAB Başkanı Başaran Ulusoy, Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım, Koç Holding Yönetim Kurulu Üyesi Ali Koç, Erdem Holding ve Genpa Telekomünikasyon Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Zeynel Abidin Erdem...

Evlilik cüzdanını rektör verdiNikâhın kıyılmasının ardından evlilik cüzdanının verilmesi için seçilen isim Fatih Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Şerif Ali Tekalan oldu. Türk Dünyası Üniversiteleri arasında önemli bir ağırlığı olan Tekalan, “Çok sevdiğim dostlarımın bu mutlu gününde bulunmaktan, üstelik şahitlik yapmaktan büyük memnuniyet duydum. Gelimiz ve damadımıza sağlık ve mutluluk dolu ömür diliyorum” dedi.

Gelinin babasından beyaz Mercedes...Yokların olmadığı, katılan konukların “kusursuz bir organizasyon” olarak yorumladığı düğünde, her şey en ince ayrıntılarına kadar düşünülmüştü. Önce havuz başında kokteyl şeklinde başlayan düğün, yine aynı alanda kıyılan nikâhın ardından mekânın kış bahçesinde yemekle

Büyük Kulüp’te Yılın Düğünü

Düğünün şeref konukları arasında ki efsane İçişleri Bakanlarımızdan Abdülkadir Aksu, genç çift ile...

Yılın düğünü olmaya aday gecede, konuklar arasında Tarhan kardeşler de vardı. Ethem Sancak, Süleyman Tarhan, Süley-man Akpınar, Muammer Güler, Nurettin Tarhan, Mehmet Tar-han ve Oktay Tarhan...

120 : KadikoyLife.com Mayıs&Haziran 2013

CEMİYET | Yaşayan Kadıköy

Page 101: kadıköy life e dergi

devam etti. Pelit Pastaneleri tarafından yapılan iki metre yüksekliğindeki dev pastanın kesilmesi öncesinde, gelinin babası Metin Hacımustafaoğlu, “Bu dünyadaki en büyük hazinelerim olarak gördüğüm üç kızım var. İkisini daha önce evlendirdim. Sevgili eşim Aynur Hanım ile birlikte onların mutluluklarıyla mutluluğumuzu sürdürüyoruz. Bugün üçüncü kızım, gözbebeğim Ayşe Cansın’ımızı gelin veriyoruz. Allah mutluluklarını daim etsin. Onlara bir otomobil hediye ediyoruz. Beyaz renk, saflığın temizliğin rengidir. Bizim duygularımız ve dileklerimiz de öyle. Hayırlı uğurlu olsun” dedi.

Murat Kurşun’un şarkılarıyla...Geceye sanatçı olarak katılan Murat Kurşun, üç saat süren bir performans sergileyerek, düğünün uzun yıllar hafızalardan silinmeyecek şarkılarını seslendirdi. Düğünün organizasyonu Fiyonk firması tarafından yapılırken, video ve görsel çekimleri Stüdyo Süleyman gerçekleştirdi.

Balayı için Miami’yi tercih eden çift, dönüşlerinde Umre ziyareti de yapacak.

Ahmet Vefik Alp, Canan Toprakkaya ve Kadir Toprakkaya...

Süleyman Akpınar, Kadir Toprakkaya, Orhan Kar, İbrahim Çer-çi, Erol Aydın, Erkan Güler, Cansın Hacımustafaoğlu, Prof. Dr. Ahmet Vefik Alp, Eda Akbay, Berna Türkmen, Yusuf Türkmen, Kartal Belediye Başkan Yardımcısı Gülseren Böyüktaş ve Canan Toprakkaya...

Aynı zamanda nikâh şahitlerinden biri de olan Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldı-rım, düğüne eşi Gonca Hanım ile geldi. Sezen Cumhur Önal, Gonca Yıldırım, Aziz Yıldı-rım, Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk ve Büyük Kulüp Başkanı Duran Akbulut...

Düğünün konukları arasında Anadolu Yakası Gazeteciler Cemiyeti Başkan Yardımcısı Kadir Toprakkaya, Prof. Dr. Ahmet Vefik Alp de vardı. İkili, İçişleri Bakanı Muammer Güler ile hatıra fotoğrafı çektirdi.

Mayıs&Haziran 2013 KadikoyLife.com : 121

Yaşayan Kadıköy | CEMİYET

Page 102: kadıköy life e dergi

SKAL Marmara Cevahir Asia’da Toplandı SKAL International Marmara Kulübü’nün Nisan ayı toplantısı, Cevahir Asia Hotel’de gerçekleşti. Genel Müdür Ergin Dolapçıoğlu’nun evsahipliğinde gerçekleşen buluşmada, bir de yeni üye girişi yapıldı.

Kokteyl ile başlayan gecede bir konuşma yapan SKAL Internetional Marmara Kulübü Başkanı Dilaver Doğru, “Kulüp olarak her geçen gün daha başarılı çalışmalara imza atıyoruz. 2013 yılının tamamı için hedeflediğimiz üye sayımıza ilk dört ay içinde ulaştık” dedi.

Recai Ergün, SKAL Marmara ÜyesiErtuğ Travel Seyahat Acentası’nın sahibi Recai Ergün, SKAL Marmara’nin 61’nci üyesi oldu. Ergün’ün rozeti, İstanbul Skal Kulübü üyelerinden Leyla Taşkın tarafından takıldı.

Toplantının resmi bölümünün tamamlanmasının ardından Başkan Dilaver Doğru’nun sürprizi olarak bir fasıl gecesi düzenlendi. Bugüne kadar üç albüm çıkartıp dördüncüsüne hazırlandığını açıklayan Ertan Sert’in seslendirdiği şarkılara konuklar ustaca eşlik etti.

Özdemir Ailesi Yakınlarıyla Kahvaltıda BuluştuKadıköy Belediye Meclis Üyesi Hüseyin Özdemir ve eşi Emine Özdemir, geleneksel hale getirdikleri ‘Bahara Merhaba’ kahvaltısında akrabaları ile bir araya geldi. Fenerbahçe Khalkedon’da iş atmosferinden uzak, yakınları ile zaman geçirme fırsatı bulan Özdemir Ailesi’nin davetine, yaklaşık 60 kişi katıldı. Her sene gerçekleştirilen buluşma, akrabalar arasındaki bağları kuvvetlendirirken, Kadıköy Belediye Meclis Üyesi Av. İrem Toprakkaya Babalık ve eşi Av. Hüsnü Babalık da bu güzel aile meclisinde yerlerini aldılar.

Recai Ergün’ün rozetini İstanbul Skal Kulübü üyelerinden Leyla Taşkın taktı. Ardından bir hatıra fotoğrafı çekildi. Nezih Üçkardeşler, Leyla Taşkın, Dila-ver Doğru, Recai Ergün, Somer Özkök ve Ergin Dolapçıoğlu...

Ayten ve Abit Karakaş’a Nice Mutlu 15 Yıllar...Türk matbaacılık sektörünün ünlü isimlerinden Abit Karakaş’ı Ataşehir Foça’da görüntüledik. Sevgili eşi Ayten Hanım ile birlikte önce başbaşa bir balık ziyafeti alan ikili, daha sonra 15. evlilik yıldönümü kutlamasına Çırağan Sarayı’nda devam ettiler. Karakaş çiftine nice mutlu yıllar diliyoruz..

Mayıs&Haziran 2013 KadikoyLife.com : 125

Yaşayan Kadıköy | CEMİYET

Page 103: kadıköy life e dergi

Teoman Sidal’ın Az Görülebilecek Relax Hali...Anadolu Yakası gecelerinin ünlü fotoğrafçısı Teoman Sidal’ı Kotra Balık’da görüntüledik. Her zaman sinirli, telaşlı ve endişeli görmeye alıştığımız Teoman Bey, bu defa bizi şaşırttı. Bu huzurun kaynağının 10 yaşındaki yeğeni Savaş Çakıcı Sidal olduğunu öğrendik. Onlara, eşi Ayten Hanım’ın güzellik uzmanı olan kızkardeşi Nuray Eyibil eşlik ediyordu...

Karşı Karşıya Değil, Yanyana...Ünlü gayrimenkul danışmanlarından Rıfat Doğan, eşi Evin Hanım ile birlikte Göztepe Kazım Buhara Et Lokantası’ndaydı. Sevgili Yapı’nın Fikirtepe Projesi ile ilgili çalışmalarının yoğunluğu nedeniyle pek biraraya gelemeyen çiftin karşı karşıya değil de, neden yanyana oturduklarının da böylece cevabını aldık...

Lezzetin ve Fasılın Gurmeleri Kotra’da BuluştuYaptığı yemek programları ile beş yıldan beri arka arkaya “Lezzetin Gurmesi” seçilen Elif Korkmazel ile bir başka gurme kabul edilen Ziyade Fasıl’ın sahiplerinden Özlem Mekik’i, Kotra Balık’ta görüntüledik. Sohbet dolu gecede onlara Funda Kalkavan ve Filiz Akkaş eşkil etti.

Yeni Lezzet Noktası VINO’nun Eski KonuklarıBağdat Caddesi’nin yeni lezzet noktası VINO’da görüntüledi-ğimiz Kalyoncu çifti, “Villa Maral olarak müdavimi olduğumuz mekânın yeni konseptine hayran kaldık” açıklamasında bu-lundular. Nagihan İnan Gürcan, Ahmet Zafer Kalyoncu, Burak Gürcan, Başak Kalyoncu ve Mert Doğu...

C

M

Y

CM

MY

CY

CMY

K

Pargailanconvert OF.ai 1 3/7/12 10:04 AM

C

M

Y

CM

MY

CY

CMY

K

Pargailanconvert OF.ai 1 3/7/12 10:04 AM

C

M

Y

CM

MY

CY

CMY

K

Pargailanconvert OF.ai 1 3/7/12 10:04 AM

C

M

Y

CM

MY

CY

CMY

K

Pargailanconvert OF.ai 1 3/7/12 10:04 AM

C

M

Y

CM

MY

CY

CMY

K

Pargailanconvert OF.ai 1 3/7/12 10:04 AM

Kurçenli Çifti Mutluluğa Yelken AçtıRoka Balık, gemi acentesi işletmecisi Ümit & Canan Kurçenli’nin düğününe evsahipliği yaptı. Acıbadem bölgesinin tanınmış simaları arasında yer alan Kurçenli ailesinin bu mutlu günlerine çok sayıda davetli katıldı. Roka Balık’ın mevsime özel menülerinin servis edildiği düğünde Ümit & Canan Kurçenli çifti, ‘bir ömür birlikte’ temennileriyle dünyaevine girdi.

Mayıs&Haziran 2013 KadikoyLife.com : 135

Yaşayan Kadıköy | CEMİYET

Page 104: kadıköy life e dergi

Parga Balık’ın MüdavimleriOdun ateşinde pişen balığın tutkunları arasında yer alan Mehmet İlgüy’ü dostları ile birlikte tekrar Parga Balık’ta görüntüledik. İlgüy’ün konukları, “Mehmet Bey bizi odun ateşinde pişen balığın lezzeti ile tanıştırdı, başka yere gidemez olduk” dediler. Can Uzunhasanoğlu, Ali Karagül, Banu Karagül, Mehmet İlgüy, Dilhan İlgüy ve Banu Uzunhasanoğlu...

Artan İnşaat’ın Çapari RandevusuAnadolu Yakası’nın önde gelen butik inşaat fir-malarından Artan İnşaat’ın kurucuları Haluk Önsöz ve Emre Saracoğlu’nu, müdavimi oldukları Çapari’de görüntüledik. İnşaat sektörünün canlılığını sürdürüyor olmasından memnun görünen ikili, “İşimizi en iyi şekilde yapıyoruz. Bu nedenle endişemiz yok” açıklamasında bulundular. Ece Önsöz, Emre Saracoğlu, Elma Saracoğlu, Elif Önsöz ve Haluk Önsöz...

Kazım Buhara Göztepe’ye Lezzet GetirdiDamak tadının efsane isimlerinden Kazım Buhara’nın, Göztepe Et Lo-kantası’nda konuklarına sunduğu lezzetlerine ailesi ve yakınları da katılıyor. Usta’nın yeğenlerinden olan Makine Mühendisi Ekrem Nacarkahya, “Bodrum’a gitmekten kurtulduğumuz için ben ve ailem çok mutluyuz” diyor. Mehmet Topbaş, Gülper Nacarkahya, Kazım Güçyetmez, Ekrem Nacarkahya, Gülhun Gürbüz ve Sude Nacarkahya...

Berk Karaağaç Parga Balık’taKadıköy Geceleri’nin renkli isimlerinden Arzu & Berk Karaağaç’ı dostları ile birlikte Parga Balık’da görüntüledik. Damak zevkine düşkünlüğü ile bilinen ikiliye eşlik edenler arasında fanatik Fenerbahçeli Sinan Burmalı da vardı. Merve Arat, Pelin Burmalı, Akın Arat, Turan Yapışlar, Berk Karaağaç, Sinan Burmalı, Nükhet Yapışlar ve Arzu Karaağaç...

Tufan Savaş İçin İki Mekân, İki SeçenekAğaoğlu’nun pilotu Tufan Savaş’ı bu defa Göztepe Kazım Buhara Et Lokantası’nda görüntüledik. Daha önceleri de Nakkaş Kebap’ta görüntülediğimiz ünlü pilot, “Her iki mekân da benim için vazgeçilmezler listesinde. Her ikisi de dönüşümlü olarak gittiğimiz yerler” dedi.

Kotra GeceleriSahilyolu’nun yıldızlı mekânlarından Kotra Balık’ta zaman zaman düzenlenen canlı müzik geceleri, yoğun ilgi görüyor. Mekânın müdavimleri, bu tür etkinliklerin daha sık aralıklarla yapılması yönündeki isteklerini iletmemizi rica ediyorlar. Ceyhun Diribaş, Esen Diribaş, Esra Orcan, Canan Toprakkaya, Meltem Depecik, Akın Depecik, Kurtuluş Okutan ve Bahadır Okutan...

Mayıs&Haziran 2013 KadikoyLife.com : 137

Yaşayan Kadıköy | CEMİYET

Page 105: kadıköy life e dergi

Terra - Bon International’ın Türkiye Ofisi’nde Kahvaltı20 Nisan’da faaliyete geçen Terra- Bon International’ın Türkiye Ofisi, medya ile ilk buluşmasını digital medya temsilcilerine mini bir kahvaltı vererek yaptı. Buluşmaya kuruluşun başkanı Nandor Hegedüs ile Türkiye Müdürü Gabor Simon da katıldı. Karbon Kredi Sistemi’ni Türkiye ile tanıştırarak, iklim değişikliğinin olumsuz etkilerinin dengelenmesine yönelik çalışmalar yapan şirketin faaliyetlerini, Kadıköy Life sayfalarında ve internet haber portallarımızda izleyebileceksiniz...

Rüzgar 18. Yaşına Sevenleri ile GirdiTekstilci Hatice Nurgül Aktaş Cengiz’in oğlu Rüzgar Aktaş, 18. doğumgününü kutladı. Göztepe’nin yeni mekânlarından Vino’da gerçekleşen doğumgünü etkinliğine, Rüzgar’ın ailesi ve sevenleri katıldı. Rüzgar, mutlu gününde yanında olan davetlilere teşekkür etti.

Kalamış Develi’de Huzurun FotoğrafıKadıköylü ünlü avukat Levent Berber, öğretim görevlisi eşi Leyla Hanım ve kızı Berrak Berber ile soluğu Kalamış Develi’de aldı. Gün içerisinde yoğun iş temposunun stresini atan aile, Kalamış’ta kızları Berrak’a bol zaman ayırdı.

Develi Müdavimleri Emekliliğin Tadını ÇıkarıyorKalamış Develi’nin müdavimlerinden Kadıköylü Sevinç & Erdem Akyıldız çiftini bu defa oğulları Efe ile birlikte görüntüledik. Çoğu zaman eşi ile gördüğümüz Erdem Bey, “Emekliliğin tadını çıkarıyoruz, oğlumuz da bize katılmak istedi” dedi...

‘Maarifet Kahvaltıları’ Vazgeçilmezler Arasında... Çamlıca Tepesi eteklerindeki Maarifet adlı mekânın ‘Pazar Kahvaltıları’ vazgeçilmezler arasında yerini aldı. Kadıköy Life ekibi olarak bizlerin de sık sık uğradığı mekânın yöneticileri gibi diğer konukları da bizimle aynı fikirde olacaklar ki, her gittiğimizde karşılaşabiliyoruz.

İsmail Gönüllü, Tülay Gönüllü, Yaşar Büyük ve Handan Büyük...

Emirhan Akdemir, Metin Akdemir, Hüsnü Babalık, İrem Baba-lık, Canan Toprakkaya, Arzu Akdemir, Azad Akdemir ve Kadir Toprakkaya...

Mayıs&Haziran 2013 KadikoyLife.com : 139

Yaşayan Kadıköy | CEMİYET

Page 106: kadıköy life e dergi

Turizm Sezonu Öncesi Enerji DepoladılarBu-Di ve EDS Turizm sahipleri Süleyman Yanık ile Mehmet Aydoğmuş’u Çapari’de yakaladık. Turizm sezonu öncesi enerji depolamak adına buluştukları açıklaması yapan Süleyman Yanık, “Turizmde iyi bir sezon bekliyoruz. Birkaç gün sonra nefes almaya dahi fırsat bulamayacağız” dedi. Dilara Yanık, Özlem Yanık, Süleyman Yanık, Mehmet Aydoğmuş ve Buse Yanık...

Kemal Selvi Çatana’daÜnlü halı markası Selvi’nin sahiplerinden Kemal Selvi’yi Bostancı Çatana Balık’ta görüntüledik. E-5 Karayolu üzerindeki showroom’un dış cephesi ve logosunu yenilemesi ile ilgili aldığı övgü dolu sözlerin keyfini süren Kemal Bey’e, eşi Handan Hanım ile 5 yaşındaki kızları Beyza da eşlik ediyordu...

Bağdat Caddesi’ni Yaşayanlar Grubu, Khalkedon’da“Bağdat Caddesi’ni Yaşayanlar Grubu”, Fenerbahçe Khalkedon’da buluştu. Grubun başkanlığını üstlenmiş olan Deniz Dağaşan’ın üç ay süren Hindistan, Nepal ve Sri Lanka gibi ülkeleri de kapsayan geziden dönmesi nedeniyle bir “Hoşgeldiniz” anlamı da taşıyan buluşmanın konukları arasında, Kadıköy Ticaret Lisesi Mezunlar Derneği’nin efsane başkanlarından Celal Girgin de vardı. Koparan İşcan, Celal Girgin, Sibel Tanju, Naci Tank, Gülçin Tank, Deniz Keskinçınar, Sezai Yediç, Aycan Barker, Nurşide Altay, Figen Aytaç, Merih Yamaş, Deniz Dağaşan, Ahu Koç, Erkan Yulber, Necdet Tercan ve Ayhan Yücel…

İstanbul İktisat’ın 91 Mezunları Pazar Brunchı’ndaİstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi 1991 yılı mezunlarından bir grup, Suadi-ye sahilinde bulunan Recep Usta’nın ünlü Pazar Brunchı’nda buluştu. Organi-zasyonu ise Gilman Efe gerçekleştirdi. Gruba katılmak is-temeyen çocuklar ise, başka bir köşe-de özel lezzetlerin tadını çıkardı... Arda Ulusoy, Doruk Akay, Zeynep Sude Akın, Gökçe Sevük, Selin Ünal ve Yeşim Gür...

Askerlik Öncesi Son Balık KeyfiÇevre Mühendisi Barış İlman, askerlik görevi öncesi yakınları ve sevenleriyle Roka Balık’ta bir araya geldi. Yıldız Teknik Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü mezunu olan Barış İlman, okul arkadaşları ile eğlence dolu bir gece yaşadı. Kadıköylü İlman, İstanbul’un çeşitli ilçelerinden özel gecesine katılan davetlilerle yakından ilgilendi.

140 : KadikoyLife.com Mayıs&Haziran 2013

CEMİYET | Yaşayan Kadıköy

Page 107: kadıköy life e dergi

Göztepe VINO’da DoğumgünüOtomotiv sektörünün duayen isimlerinden Ömer Lütfü Ablay’ı Göztepe VINO’da görüntüledik. Masada pasta görünce eşi Dilek Hanım’ın doğumgünü kutlaması olduğunu öğrendik. Dilek Hanım’a mekânın sahibi Metin Kocabaş ile birlikte ilk “Nice Yıllar” dileyen olduk. Cemre Ablay, Metin Kocabaş, Ömer Lütfü Ablay, Dilek Ablay ve Merve Ablay...

İki Önemli Serginin Ardından...İranlı sanatçı Ahad Saadi, Erenköy ART 350 ve ardından Doğuş Üniversitesi’nde açtığı sergilerin yorgunluğunu Türkiye’deki dostlarıyla gidermeyi tercih etti. Kotra Balık’ta gerçekleşen buluşma son derece keyifliydi. Ahad Saadi, Kadir Toprakkaya, Bülent Turan, Sedef Turan, Canan Toprakkaya ve Parisa Karamnezhad...

Çapari’de DoğumgünüÇapari, Pasin ailesinin kızları Defne’nin 10’ncu yaşgünü kutlamasına evsahipliği yaptı. Otomotiv yan sanayisinin duayen isimlerinden olan Halidun Pasin’i bu kutlamada dostları yalnız bırakmadı. İsmet Şakir, Haluk Acar, Ergun Günay, Tümer Gürkök, Halidun Pasin, Aysim Pasin, Rena Gürkök, Elvan Günay, Armağan Milli ve Damla Şakir...

Recep Usta Brunchı’nı Denediniz mi?..Taşyapı Yönetim Kurulu Danışmanı Reyhan Aytekin’i ailesi ve dostları ile birlikte Recep Usta’da Pazar Brunchı’nda görüntüledik. Lezzet konusunda titizliğini bildiğimiz Reyhan Hanım’dan aldığımız tek ve net cevap, ‘Mükemmel’ oldu. Nuriye Yüce, Reyhan Aytekin, Elçin Cafer, Begüm Aytekin, Av. Nevcihan Ersen, Gülnur Yüce, Av. Bekir Aytekin ve Ahmet Berhan Aytekin...

Fenerbahçe Khalkedon’da Canlı Müzik Dolu GecelerFenerbahçe Khalkedon Tesisleri, kazandığı yüksek kalite standartları ve ISO belgeleri sayesinde konuklarına önemli bir hizmeti daha yerine getirmeye başladı. Programına ilave ettiği her akşam canlı müzik performansı ile Anadolu Yakası’nda bir ilk’i de özellikleri arasına katan mekân, konuklarına unutulmaz geceler yaşatmaya başladı.

“Orkestra Alâ Türki” EşliğindeMekânı böylesine hareketlendiren etkenlerin başında, elbette sergilediği yüksek kaliteli canlı müzik performansı geliyor. Genel yönetmenliğini duayen müzisyenlerimizden Aziz Ali Elyağutu’nun yaptığı Orkestra Alâ Türki eşliğinde programa başlayan mekânda, bütün dillerdeki müzikleri usta ellerden dinlemek mümkün olabiliyor...

Mayıs&Haziran 2013 KadikoyLife.com : 141

Yaşayan Kadıköy | CEMİYET

Page 108: kadıköy life e dergi

Yüksek Denizcilik Okulu Mezunları Roka Balık’taRoka Balık, Yüksek Denizcilik Okulu 1979 yılı mezunlarını ağırladı. Yıllar sonra okul anılarını tazeleyen denizciler, unutulmaz bir geceyi daha anılarına kattılar. Roka Balık’ın özel menüsü ve fasıl programı ile eğlenen mezunlar; Ulusoy Denizcilik Genel Müdürü Mesut Cesur ve eşi Gamze Cesur, Uygur Denizcilik’den Vehbi Üstün, Toral Akaryakıt Eğitim Müdürü Asım Akan, Arkas Denizcilik’den Erol Pınar, BASF Türkiye Satış Direktörü Tanju Cepheli, İDO Başmühendisi Turgut Özeren ve eşi Nazife Özeren, Gençlerarası Değişim Programı Koordinatörü Seva Yazgan...

Bankalara bağlı bilgi işlem firması IBTECH yönetimi ve personeli, Tavacı Recep Usta’da moral yemeğinde biraraya geldi.

Ünlülerin yanısıra grup yemeklerinin de tercihi haline gelen Tavacı Recep Usta’nın Suadiye şubesinde düzenledikleri etkinlikte IBTECH firması çalışanları,

IBTECH Çalışanları Tavacı Recep Usta’da Buluştuiş atmosferinden uzak bir akşam yemeğinde moral buldu. Finansbank ile birlikte birçok bankanın bilgi işlemlerini gerçekleştiren ekip, Tavacı Recep Usta’nın meşhur kuzu dolması ve yemekleri eşliğinde doyumsuz bir gece yaşadı.

Kurucu Yöneticisi Belgin Ertem, Takım Lideri Serkan Süzgün, Takım Lideri Çiğdem Özenç, Kurucu Yöneticisi Tülay Demirel, Takım Lideri Esra Kelleci ve Proje Yöneticisi Alper Yasa...

142 : KadikoyLife.com Mayıs&Haziran 2013

CEMİYET | Yaşayan Kadıköy

Page 109: kadıköy life e dergi

Küçük Prens’lilerin Velileri TanışıyorKüçük Prens’li minik öğrencilerin velileri, çocuklarının eğitim yaşamındaki gelişmelerini birbirlerine aktarmak adına tanışma ve ilişkileri geliştirme kararı aldılar. Onların buluşmalarından birine Ataşehir Develi’de konuk olduk. Küçük Prens’li Nehir’in annesi Funda Aydın, bu organizasyonda başkanlık görevini üstlenen Kadıköy Life okuruydu...

Bizbize Gecelerinde Aykut FarkıCaddebostan Bizbize Fasıl gecelerinin pop müzik bölümünde Aykut’un sahnesi konuklar tarafından öylesine seviliyor ki, sanatçının sahneden inmesine adeta izin verilmiyor...

Nakkaş Selamiçeşme’de BuluştularNakkaş Selamiçeşme’nin müdavimleri arasında bulunan Yel ailesini, yine aynı mekânın aynı masasında görüntüledik. Nakkaş lezzetlerinin kendileri için bir tutku olduğunu dile getiren grup, “Haftaya yine bizi burada görebilirsiniz” dedi. Alp Yel, Gülçin Yel, Arda Şener, Tülin Anıl, Fikret Sağlam ve Akif Akbaş...

Kazım Buhara’da DoğumgünüGenç işadamlarımızdan Murat Şeker, eşi Yeliz Hanımın 32’nci yaşgünü için Kazım Buhara Et Lokantası’nda bir parti düzenledi. Son derece lezzetli yemeklerin ardından Kadıköy Life objektiflerine bu kareyi çektiren Şeker ailesi, “Seneye tekrar bekleriz” dediler... Kaan Ünal, Tuğba Ünal, Yeliz Şeker, Hakan Ünal, Fatih Kızılaslan, Koray Harmandaoğlu, Murat Şeker, Cenk Gerdanlı, Bade Gerdanlı, Gülsev Gerdanlı, Güzin Kızılaslan ve Ömer Kızılaslan...

Gelibolu’dan Caddebostan Bizbize’yeCaddebostan Bizbize Fasıl, Aslı Kurtul’un 20’nci yaşgünü kutlamasına evsahipliği yaptı. Onun bu mutlu gününü kutlamaya gelenler arasında Necati Göksel de vardı. Çanakkale’nin Gelibolu ilçesinde yaşayan Necati Göksel, bu kutlamanın ardından tekrar Gelibolu’ya döneceğini bildirdi. Ona nice yıllar dileyen diğer dostları ise Emre Yağcı ve Korhan Kibaroğlu idi...

Işık Koleji Öğretmenlerinin Develi RandevusuErenköy Işık Koleji öğretmenlerinden bir grubu Ataşehir Develi’de görüntüledik. Her ay düzenli olarak buluştukları açıklamasında bulunan grup, “Hem ayın yorgunluğunu gideriyor, hem de vermekte olduğumuz eğitimin değerlendirmesini yapıyoruz” dediler. Tülin Yavuz, Burcu Dımışkı, Sanem Bayar, Nesime Yaycı, Pınar Yılmaz, Ece Elgün ve Ebru Özaslan...

132 : KadikoyLife.com Mart&Nisan 2013

CEMİYET | Yaşayan Kadıköy

Page 110: kadıköy life e dergi

Cuma Yorgunluğunu Recep Usta’da AttılarGenç işadamlarımızdan Burak Aydıntepe ve dostlarını meşhur Tavacı Recep Usta’da görüntüledik. Yorgunlukları her hallerinden belli olan gruba bu durumu sorduğumuzda, “Geleneksel Cuma yorgunluğu” cevabını aldık... Ancak ertesi gün bizi arayan Burak Bey’den “Mekânın işletme müdürü Ercan Öztürk öyle bir lezzetler ortaya koydu ki, gecenin sonunda yorgunluk kalmadı” bilgisini aldık. Burak Aydıntepe, Eda Cingöz, Batuhan İşseven, Özgür Şiddetoğlu, Bilal Demirdöven, Elif Vardar ve Sercan Sezen...

Günaydın’ın Müdavimi OldularKüçükyalı ve Bostancı çevresinden hanımların bir araya gelerek oluşturdukları grup, yeni nesil gençliğin bir türlü anlamadığı ‘dostluk’ kavramını doyasıya yaşıyorlar. Her hafta Cuma günleri Bostancı Günaydın’da buluşan grup üyeleri, lezzetli yemeklerin ardından biribirlerinden öğrendikleri yeni bilgilerle kazançlı olarak ayrılıyorlar. Mehtap Bahadır, Zülay Şenerol, Esra Uysaler, Meltem Çamalan, Fatma Bülün, Mehtap Kılavuz, Zeynep Kibar, Ayşegül Kepir ve Sinem Karaoğlu...

Dört Bayanın Roka Balık TutkusuYeni Üsküdar Nikâh Dairesi inşaatını yapan Hisar İnşaat’ın muhasebe servisi elemanlarından dört bayanı müdavimi oldukları Roka Balık’ta görüntüledik. Haftanın yorgunluğunu atmak adına güvendikleri bu mekâna geldikleri açıklamasında bulunan dörtlü, “Kendimizi rahat ve güvende hissediyoruz. Böyle olunca da yorgunluğumuz gidiyor” yorumunda bulundular. Serap Göran, Sema Hür, Hande Geçit ve Işıl Çalışkan...

Adnan Kösoğlu NişanlanıyorBu haber bize hernekadar inandırıcı gelmediyse de, taraflar iki defa teyid etti. Evet, Kadıköy’de pek çok inşaat projesine imza atan Köseoğlu ailesinin üçüncü kuşak torunlarından Adnan Kösoğlu, çocukluk arkadaşı Ceyda Görür ile nişanlanma aşamasında olduğunu söyledi. Konukları Yasemin Uğurlu ile Ulaş Baran’nın da teyid etmesi üzerine biz de yazma kararı aldık.

Özkancalar Maarifet’te BuluştuÖzkanca ailesinin gelinleri Gizem ve Sonay Özkanca’yı Acıbadem Maarifet’te görüntüledik. Yeğenleri Tuğçe Demirbaş’ın da eşlik ettiği yemekte bir açıklama yapan Sonay Özkanca, “Burası evimize çok yakın ve lezzetleri de olağanüstü. Bazen de evimize istiyoruz. Ama manzara eşliğinde burada yemek elbette tercihimiz” dedi.

Hakan Tuncay Parga’da...Groupe SEB’in Türkiye Satış Direktörü Hakan Tuncay’ı ailesi ile birlikte Parga Balık’ta görüntüledik. Yanlarında markanın Kurumsal Satışlar ve İhracat Müdürü Murat Güzelkazaz’da olunca gece boyunca, “Nasıl daha başarılı oluruz?” başlıklı iş konuşuldu. Ege Tuncay, Belkıs Tuncay, Melek Güzelkazaz, Murat Güzelkazaz, Hakan Tuncay, Mert Güzelkazaz ve 9 yaşındaki güzel kızları Mira...

Mart&Nisan 2013 KadikoyLife.com : 139

Yaşayan Kadıköy | CEMİYET

Page 111: kadıköy life e dergi

Ahmet Boyacıoğlu Villa Maral’daAnadolu Grubu danışmanlarından Ahmet Boyacıoğlu’nu Göztepe Villa Maral’da görüntüledik. Yakın dostları ile haftasonu buluşması olarak mekâna geldikleri açıklamasında bulunan Boyacıoğlu, “Burada kendimizi evimizdeki kadar rahat hissediyoruz. Lezzetleri de olağanüstü” yorumunda bulundu. Kemal Aşkan, Ahmet Boyacıoğlu, Nilüfer Bulgurlu, Emine Boyacıoğu, Demet Aşkan ve Ahmet Bulgurlu...

Gökhan Sezen’e Nanna’da Doğumgünü Yaşlanmayı yakıştıramadığımız sanatçılarımızdan biri de Gökhan Sezen... Çalıştığı mekân olan Nanna, ona doğumgünü için özel kırmızı kalpli bir pasta yaptırdı. 20 Şubat Çarşamba akşamı gerçekleşen kutlamaya Zeki Çetin ve ailesi, Stelyo Pipis ve arkadaşları, Sibel Vatandost ve arkadaşları katıldı.

Ataköy’den Kadıköy’e...Saytek Elektronik kurucularından Erol Özer’i Selamiçeşme Nakkaş Kebap’ta görüntüledik. Ataköy’de oturan ve Anadolu Yakası’na çok az gelen Erol Bey, “Bacanağım Aziz Bey Bodrum’dan geldi. Kayınbiraderimi de görmek adına burada buluştuk” dedi. Erol Özer, Kadri Tüzel, Nevin Özer, Tülay Tüzel, Neşe Tarmur ve Aziz Tarmur...

Ali Barut’dan 60’ncı Yaş KutlamasıDoğuş Otomotiv’de Operasyondan Sorumlu Genel Müdürlük görevini yürütmekte olan Kadıköylü Mustafa Ali Barut için arkadaşları bir doğumgünü partisi düzenledi. Kalamış Develi’de gerçekleşen kutlamayı Borusan’dan Kemal Tapkan organize etti. Kemal Tapkan, Canan Barut, Mualla Barut, Ali Barut, Kürşat Yazıcıoğlu, Mükerrem Yalçıner, Filiz Tapkan, Hamdullah Tapkan ve Deniz Barut...

Küçükşenlik’ler Ataşehir Develi’de...Haftasonlarını genellikle mükellef bir ziyafet şeklinde değerlendiren Hakan & Özgen Küçükşenlik çifti, bu defa da Ataşehir Develi’yi tercih edenler arasındaydı. Onlara eşlik edenler ise, Osman & Nejla Yaldız ile Salih ve Aydan Özer çiftiydi...

Hande’nin Zaferini KutladılarSihirli Fasulye adlı internet sitesi çalışanlarından Songül Eray, kuzeni Hande’nin önemli bir sınavı başarıyla vermesi adına bir kutlama düzenledi. Koşuyolu’nun sevimli mekânı Roka Balık’ta gerçekleşen kutlamaya Nezire Tulikoğlu ile Büşra Tüccar da katıldı...

Mart&Nisan 2013 KadikoyLife.com : 137

Yaşayan Kadıköy | CEMİYET

Page 112: kadıköy life e dergi

Maarifet’te İşe Başlama ZiyafetiYeni lezzet duraklarından Maarifet Et Lokantası, Selahattin Özdeniz’in işe başlama ziyafetine evsahipliği yaptı. Türk Hava Yolları’nda mühendis olarak işe başlayan Özdeniz’e kendisi gibi mühendis olan arkadaşları Mustafa Tekbaşoğlu, Tuğçe Yazıcı, Hasan Keklik ve Aslı Salim eşlik etti. Ziyafetten çok memnun kalan Selahattin Özdeniz ve dostları, mekânın sahibi Metin Akdemir’e teşekkürlerini ileterek, fotoğraf karesinde yer almasını istediler...

Gökhan Süllü’nün Uluslararası KonuklarıCam sektörünün Kartal’daki önemli isimlerinden Gökhan Süllü’yü Maria’nın Bahçesi’nde görüntüledik. Konukları ise Rusya, Kazakistan ve Kuzey Irak’ta faaliyet gösteren Türk firmalarının temsilcileriydi. Gökhan Süllü, Serap Süllü, Swetlana Bircan, Aktan Bircan, Gizem Akalan, Ahmet Dedeköy ve Sibel Akalan...

Dr. Tevfik Cireli Parga Balık’daAmerikan Hastanesi Anestezi Bölümü Başkanı Dr. Tevfik Cireli’yi müdavimi olduğu Parga Balık’ta görüntüledik. Konuğu ise yakın dostu Kemal Sönmez’di. Tevfik Bey, “Parga’yı evimin bir köşesi gibi hissediyorum. Bu nedenle ayda en az bir defa buraya geliyorum” dedi. Tevfik Cireli, Aslı Cireli, Ayşe Sönmez ve Kemal Sönmez...

Cenap Çetin Neyi Kutladı..?Carat Reklam yöneticilerinden Cenap Çetin’i Kalamış Develi Marin’de görüntüledik. Mediacom’dan Emin İlkiş ile MG Initiative Media’dan Ferhan Akçidem’in de katıldığı gecede son derece neşeli olan grubun bu neşesinin kaynağını öğrenemedik. Ancak biz kutlamanın hayırlı olması dileklerimizi iletiyoruz. Çağlar Özdündar, Emin İlkiş, Ahmet Uruç, Meltem Ercivan, Metehan Koçak, Alper Aydın, Ferhan Akçidem, Cenap Çetin, İnanç Baykal ve Nezahat Özdemir...

Yılbaş’lar Günaydın’daEximbank çalışanlarından Sadık Yılbaş ve ailesini Bostancı Günaydın’da görüntüledik. Ankara’dan konukları da olan Yılbaş’lar, “Burada kendimizi çok rahat hissediyor, lezzetlerine de büyük hayranlık duyuyoruz” yorumunda bulundular. Düriye Çalıkna, Selim Yılbaş, Hüseyin Çalışkan, Sadık Yılbaş, İsmihan Yılbaş ve Sinem Yılbaş...

Mahmut Ateş’in Parga RandevusuPendik Marintürk’ün başarılı Genel Müdürü Mahmut Ateş, Parga Balık’taydı. Her iki haftada bir, özellikle Cumartesi akşamları mekâna uğrayan Mahmut Bey’e bu defa Deniz Küçük ve Mehmet Şahin eşlik etti. Canan Küçük, Nil Ateş, Yeşim Şahin, Mehmet Şahin, Mahmut Ateş, Deniz Küçük ve Aleyna Küçük...

Mart&Nisan 2013 KadikoyLife.com : 143

Yaşayan Kadıköy | CEMİYET

Page 113: kadıköy life e dergi

Tülin Ersöz, Dostlarını Göztepe ve Emirgan’da Ağırladıİstanbul Turizm Atölyesi Başkanı Mimar Tülin Ersöz, dostlarını önce Göztepe Vino’da yemekte, ardından Emirgan Köşkü’ndeki bir kahvaltıda buluşturdu. Göztepe Vino’daki buluşmaya ünlü yazar Buket Uzuner, Yazgülü Aldoğan ve Serfiraz Ergün de katıldı.

Pilatesin Duayenleri Bir Araya GeldiPilates Federasyonu yönetimi ve eğitmenleri ile Maltepe’nin Adalar manzaralı mekânı Çakılkeyf’de bir araya gelen Jale Özen ve arkadaşları, dernek çalışmaları ile birlikte önümüzdeki sürece yönelik değerlendirmelerde bulunurken, eğlenmeyi de ihmal etmediler. Fasıl eşliğindeki eğlenceye; Türkiye Pilates Federasyonu Başkanı Çağdaş Sayılkan, Yoga Öğretmeni Elvan Eti, Pilates Federasyonu Bostancı Şubesi Eğitmeni Esra Kural, Nişantaşı Şubesi Eğitmeni Esra Nur Kaplan, Fizyoterapist Yasemin Yazar, Fizyoterapist Neslihan Yazar ve Emlak Danışmanı Nurdan Çınar katıldı.

Goldwing Motorsiklet Grubu’nun ‘Develi’ Keyfiİstanbul’un tanınmış motosiklet grubu Goldwing, Kalamış Develi Marin’deydi. Grup üyeleri, sıradışı motosikletleriyle Kadıköylülerin dikkatini çekti. Motosiklet tutkunları, Develi Marin’in menüleri ile güzel bir gecenin ardından İstanbul turuna devam etti...

Yücel & Nimet Gün-sel çiftini müdavimi oldukları Poyraz Ba- lık’ta görüntüledik. Özellikle haftasonla-rında Adalar’a karşı balık yemenin en çok tercih ettikleri seçenek olduğunu belirten Günsel çifti, “Mekânı ve lezzetlerini çok se-viyoruz” dediler.

Günsel’ler Poyraz Balık’ta

Çavuşoğlu Koleji Mezunları Nakkaş’ta BuluştuBakırköy’de bulunan ve bugüne kadar pek çok mezun veren Özel Ça-vuşoğlu Koleji’nin 1980 yılı mezunları, Anadolu Yakası’nın özel mekân-larından Nakkaş Kebap’ta buluştu. 89 yılı mezunla-rına göre daha az sıklıkta buluşan mezunlar, bundan sonra en az üç ayda bir defa olmak üzere buluşma kararı aldılar.

Mayıs&Haziran 2013 KadikoyLife.com : 143

Yaşayan Kadıköy | CEMİYET